2013 Sayı - Gülkent Anadolu Lisesi
Transkript
2013 Sayı - Gülkent Anadolu Lisesi
Okulumuzun Tanıtımı | Birimlerimiz | Personelimiz | Projelerimiz | Haberler Etkinliklerimiz | Deneme, Şiir, İnceleme, Gezi Yazısı, Gülmece | 2013 Mezunlar Albümü Künye Editörden Gültekin KOCAKAYA Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni Başarı nasıl ölçülür? Gülkent Anadolu Lisesi Okul Dergisi Sizin başarı ölçütünüz nedir? Neye göre başarılısınız? Başarı tesadüf değildir, çoğu zaman tesadüf gibi görünse de. Süresiz Yayın, Yıl: 1, Sayı: 1 Isparta, Haziran 2013 Sınav kazanmak, başarı mıdır? Hem de nasıl… Gülkent Anadolu Lisesi Okul Dergisi, Isparta Gülkent Anadolu Lisesi üyelerinin sosyal etkinlik, haber, etkinlik, duyuru, yazı, görüş ve sanatsal üretimlerinin yer aldığı bir e-dergidir. Üniversite sınavına hazırlanan gençleri bir düşünün. Kendileri için değil, aileleri için kazanmak, başarmak isterler nerdeyse. Sahibi (Gülkent Anadolu Lisesi adına) Niyazi KARADEM Okul Müdürü Yürüyebilmek, emekleyen bir bebeğin ayağa kalkması, alkışlar ve çığlıklarla ilk adımı atması. Yemek yiyebilmek, eline kaşığı yeni alan bir bebeğin kaşığı ağzına götürebilmesi bile ne büyük başarıdır. Para kazanmak, terfi etmek, buluş yapmak, kitap yazmak, yaratmak, en ünlü, en zengin, en büyük olmak. Yayın Sorumlusu Emrah KARACA Müdür Yardımcısı Başarının ölçütü hep “sonuçlar” mıdır? Sonuç nedir? Sonuçta ne oldu? Sonuçta ne elde ettin? Sonuçta ne yapıyorsun? Yazı İnceleme Kurulu Zafer ERDAL, Emin AKYOL, Gültekin KOCAKAYA Başarı bu mudur? Bu ölçütler yeterli midir, doğru mudur? Başarının ölçütü olarak ne kullanılmalıdır? Görsel Tasarım Boray BİÇER Başarı nedir? Başarılı insanlar kimlerdir? Başarılı kişi kimdir? İstediklerini, kendi düşündüklerini yapan kişi midir? Yayın Yeri Gülkent Anadolu Lisesi İskender Mahallesi, No: 66 Demirköprü Mevkii, 32040 Merkez, ISPARTA Kamu yararına, toplumun istediklerini gerçekleştiren kişi midir? Kimin için başarılı? Toplum için “başarılı olmak”, toplumsal değer ölçütleri ile belirlenmektedir. Ya sizin için belirleyici olan nedir? Sizin için en değerli olan ne ise, başarıyı ona göre mi tanımlarsınız? Neye önem veriyorsanız, en başarılı kişi, ona sahip olan mıdır? Telefon Faks (0246) 218 3078 (0246) 218 2197 E-posta [email protected] Benim için başarıya sahip olmanın yolu, ne elde etmek istediğim, nelere sahip olmak istediğimle başlar. Bu hedeflere giden yolda gösterdiğim çaba ile ölçerim başarımı. İnternet www.gulkentanadolulisesi.meb.k12.tr Benim için başarı istek, tutku, hedef ve çaba, azim kelimelerini içinde barındırır. Yayımlanan tüm yazıların sorumlulukları yazarlarına aittir. Başarılı insan, isteklerini anlayıp, hedeflerine ulaşmak için çaba harcayandır. Bu e-dergi, Milli Eğitim Bakanlığı Sosyal Etkinlikler Yönetmeliğinin (TD Şubat 2005 / 2569) “Yayınlar” başlıklı 24. maddesi temel alınarak hazırlanmıştır. Asla vazgeçmeden çaba harcamaya devam edendir. 2 Sunuş Niyazi KARADEM Okul Müdürü Değerli Arkadaşlarım, Sevgili Öğrenciler… Kıymetli Veliler, Önümüzdeki yıllarda yayımlayacağımız dergilerle, okulumuzun öğretim yönünü kapsayan ve her yıl geliştirdiğimiz bilimsel, akademik başarılarımız ile Gülkent Anadolu Lisesi ailesinin eğitim yönünü oluşturan okuldaki sosyal hayatımızın güncel gelişim aşamalarını izleyebileceksiniz. Gülkent Anadolu Lisesi dergisi böylece, kurumsal kimliğimizin öğrenci, veli ve yurttaşlarımıza yönelen yüzü olacaktır. Gülkent Anadolu Lisesi Okul Dergisinin ilk sayısını siz değerli okurlarımıza sunmaktan derin mutluluk duyuyorum. Gülkent Anadolu Lisesi ailesi olarak, alışılagelmiş dergicilik etkinliklerinden farklı olarak, okulumuzu her yönden ifade eden bir e-dergi ile karşınızdayız. Bilgi ve teknoloji çağının gereklerine uygun olarak, internet altyapısıyla Eğitim Bilişim Ağı destekli FATİH Projesi kapsamında son teknolojiyi öğretimimizde verimli bir biçimde kullanan bir okul olarak, okul dergimizi de elektronik platformda yayımlamaya karar verdik. Böylece, basılı yayının ötesinde, zaman ve mekan kısıtlaması olmaksızın, en geniş kitleye ulaşma amaç ve hedefimizi gerçekleştirebilmeyi umuyoruz. Dergimizin son bölümünde, 2013 yılı mezunlarımızın albümünü bulacaksınız. Dört yıl boyunca Gülkent Anadolu Lisesi çatısı altında lise öğrenimlerini sürdüren değerli evlatlarımızın sınıf bazında mezuniyet fotoğrafları bizler için çok değerli bir anı niteliği taşıyor. Zorlu bir büyüme, öğrenme ve gelişme çağına eşlik eden sınav hazırlığı sürecini birlikte yaşadığımız mezun öğrencilerimize, bütün hayatları boyunca sağlık, mutluluk ve başarı dileklerimi sunmak istiyorum. Bundan böyle her yıl e-dergi formatında yayımlamayı umduğumuz ve planladığımız okul dergimizin bu ilk sayısında, okulumuzun genel tanıtım bilgileri, idari personelimiz, çalışanlarımız, okulumuzdan haberler, etkinliklerimiz, projelerimiz hakkında bilgiler, öğrencilerimizin deneme ve inceleme metinleri, yazı ve şiirleri yer alıyor. Dergimizin ilk sayısının hazırlanmasında emeği geçen öğretmenlerimize, yazılarıyla bize destek olan öğrencilerimize teşekkür eder; Gülkent Anadolu Lisesi ailesinin bir ferdi olarak sevgi ve saygılarımı sunarım. 3 Okulumuzun Tanıtımı Okulumuz 1971-1972 eğitim – öğretim yılında Gülkent Ortaokulu olarak Isparta Merkez İskender Mahallesi, Aksu Caddesi’nde hizmete açılmıştır. Daha sonra Isparta’da Akdeniz Üniversitesi’ne bağlı Mimarlık Fakültesi açılması nedeniyle Gülkent Ortaokulu binası geçici olarak Mimarlık Fakültesi’ne verilmiştir. Gülkent Ortaokulu öğretime çeşitli binalarda devam etm iştir. D aha sonra M im arlık Fakültesi’nden kendi binasını teslim alarak eğitim öğretime devam etmeye başlamıştır. Daha sonra Yabancı Dil Ağırlıklı Lise kapatılmış; bunun yerine bazı liselerin Anadolu türünde liselere dönüştürülmesi sonucu okulumuz 2005-2006 eğitim– öğretim yılından itibaren Gülkent Anadolu Lisesi olarak eğitim ve öğretimine başlamıştır. Kısa bir zaman sürecinde Isparta’nın gözde okullarından birisine dönüşen okulumuz, gelenekten geleceğe edindiği deneyimle eğitim ve öğretime devam etmektedir. Okulumuz Isparta il merkezindedir ve kurum kodu 964208 olarak belirlenmiştir. Okulumuzun bünyesinde 1989-1990 eğitim – öğretim yılında genel lise açılmıştır. 19941995 eğitim öğretim yılında bünyesinde bulunan ortaokul kapatılarak müstakil liseye çevrilmiştir. 2003-2004 eğitim öğretim yılında yine bünyesinde Yabancı Dil Ağırlıklı Lise açılmıştır. Okulumuzun altyapısı, öğrencilerimize en iyi öğretimi sunmak anlayışıyla kurulmuştur. Dersliklerimiz, kütüphanemiz, laboratuvarlarımız, çalışma salonlarımız, spor salonumuz, geniş bahçemiz, modern pansiyon binamız hep bu anlayışın ürünleridir. 4 Misyon ve Vizyon MİSYONUMUZ VİZYONUMUZ Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlı, Türk toplumunun örf ve adetlerine saygılı, özgür düşünen, sorgulayan, sosyal becerileri gelişmiş, mutlu ve lider insanlar yetiştirmektir. Hayallerini gerçekleştirme coşkusu ve hazzını tüm öğrencilerimize yaşatmaktır. Temel Değerlerimiz Gülkent Anadolu Lisesi ailesi olarak tüm eğitim—öğretim etkinliklerimizde aşağıda sıralanmış temel ilkelere göre hareket edeceğimizi beyan ederiz. Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlılık Öğrencilerimizle açık iletişim içinde olup, empati kurmak Ulusal değerlere bağlılık İnanca ve inanç özgürlüğüne saygı Tüm hizmetlerde etik kurallarının geçerliliğini sağlamak İşbirliği ve paylaşımcılık Yaratıcılık ve yenilikçilik Biz bilincine sahip olmak Kendimize ve birbirimize güvenmek Sevgi ve saygı Tüm görevleri eşitlik ilkesi çerçevesinde paylaşma ve paylaştırma Bilimsellik ve gerçekçilik İnsanlığa ve çevreye duyarlılık Görevlerin yapımında yardımlaşmayı sağlamak 5 Birimlerimiz DERSLİKLERİMİZ Okulumuzda 25 derslik bulunmaktadır. Dersliklerimiz standart 30 öğrenci kapasitelidir. Tüm dersliklerimizde, FATİH Projesi kapsamında etkileşimli tahta ve MEB tarafından sağlanan geniş bant hızlı İnternet bağlantısı vardır. Derslerimiz teknolojinin ulaştığı en yüksek noktada, etkileşimli, görsel ve işitsel araçlarla destekli biçimde işlenmektedir. LABORATUVARLARIMIZ Okulumuzda Fizik, Kimya ve Biyoloji branşlarına ait laboratuarlar bulunmaktadır. Bu branşlara ait dersler, ağırlıklı olarak laboratuar ortamında işlenmektedir. Laboratuarlarımız MEB tarafından sağlanan çağdaş deney araçları ve derse yardımcı materyalden oluşmaktadır. Düzenli ve bakımlı laboratuarlarımızda FATİH Projesi kapsamında etkileşimli tahtalar ve geniş bant hızlı İnternet kullanılmaktadır. KÜTÜPHANEMİZ Okul kütüphanemiz çağdaş bir ders çalışma, okuma ve dinlenme alanı olarak tasarlanmıştır. Okulumuzun gözde mekanlarından olan kütüphanemizde, öğrencilerimizin sessiz ve rahat bir ortamda ders çalışabilmeleri, ödevlerini yapabilmeleri, projelerini yürütebilmeleri için gereken altyapı sağlanmıştır. TOPLANTI SALONLARIMIZ Okulumuzda toplantı, seminer, hizmet içi eğitim, konferans gibi etkinlikler çağdaş toplantı salonlarımızda yapılmaktadır. Etkileşimli tahta ve ses sistemleri ile donatılmış salonlarımızda, öğrencilerimize bilgilendirici toplantılar yapılmakta; velilerimiz için okulun işleyişi ile öğretim hakkında aydınlatma ve bilgilendirme etkinlikleri gerçekleştirilmektedir. 6 İdari Personel Niyazi KARADEM · Okul Müdürü 1957 yılında, Şarkikaraağaç ilçemize bağlı Fele (Yassıbel) köyünde doğdum. 1980 yılında Isparta Eğitim Enstitüsü Sosyal Bilimler Fakültesi’nden mezun oldum. 1982 yılında Uşak Banaz Lisesi’ne Sosyal Bilgiler Öğretmeni olarak atandım. 1987 yılı Şubat ayında Yalvaç Aşağıtırtar Ortaokulu Müdürlüğüne atandım. Yaklaşık 4,5 yıl bu görevi yürüttükten sonra 1991 yılında Şarkikaraağaç Halk Eğitimi Merkezi ve Akşam Sanat Okulu Müdürlüğüne atandım. Bu arada, 1991 yılında lisans tamamladım ve branşım coğrafya oldu. Yaklaşık 14 yıl Halk Eğitimi Merkezi ve Akşam Sanat Okulu Müdürlüğü görevinde bulundum. 2005 yılının başında Isparta ŞAİK Lisesi Müdürü olarak atandım ve bu görevi 5,5 yıl sürdürdükten sonra Bakanlığın hazırladığı yönetmelik gereği 15.09.2010 tarihinde okulumuza müdür olarak atandım. Evliyim ve biri kız biri erkek olmak üzere iki çocuk babasıyım. Erhan EREN · Müdür Başyardımcısı 1960 yılında Isparta´nın Gönen ilçesine bağlı Güneykent kasabasında doğdum. 1982´de İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi´nden mezun oldum. Aynı yıl Şanlıurfa´da öğremenlik görevine başladım. 1985 yılında Isparta´nın Keçiborlu ilçesine atandım. 1987´de Isparta merkez ilçesinde göreve başladım. Burada sırasıyla Yedişehitler İlköğretim Okulu, Nazmiye Demirel İlköğretim Okulu ve Ahmet Melih Doğan Anadolu Lisesi´nde çalıştım. 2011 yılında halen görevde bulunduğum Gülkent Anadolu Lisesi´ne atandım. Evliyim ve 2 çocuk babasıyım. Emrah KARACA · Müdür Yardımcısı 1961 yılında Erzurum´da doğdum. İlk, orta ve lise öğrenimini Malatya´da yaptım. Erzurum Atatürk Üniversitesi, Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi, Fizik Öğretmenliği bölümünden 1989 yılında mezun oldum. Mardin Ömerli Lisesi´nde Fizik Öğretmeni olarak göreve başladım. 1995 yılında Senirkent Endüstri Meslek Lisesi´ne, 1996´da Senirkent ilçesindeki İsmail Hakkı Örmeci İşitme Engelliler Lisesi´ne Okul Müdürü olarak atandım. 2005´te Gülkent Anadolu Lisesi´nde isteğe bağlı olarak göreve başladım. Evliyim ve iki erkek çocuğum var. Halil GÖÇER · Müdür Yardımcısı 1968 yılında Isparta ili Şarkikaraağaç ilçesi Çarıksaraylar kasabasında doğdum. İlk ve ortaöğrenimimi aynı kasabada tamamladım. 1984 yılında Şarkikaraağaç Lisesi´nden mezun oldum. 19 Mayıs Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü 1989 yılında tamamladım. Çankırı ili Eldivan ilçesinde Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni olarak 1990 yılında göreve başladım. Şarkikaraağaç Lisesi, Ahmet Melih Doğan Anadolu Lisesi gibi okullarda çalıştıktan sonra, 2011 yılında Gülkent Anadolu Lisesi´nde halen sürdürdüğüm görevime başladım. Evliyim ve iki çocuğum var. Saniye AKCA · Müdür Yardımcısı 1983 yılında Konya´da doğdum. Selçuk Üniversitesi Fizik Öğretmenliği bölümünü 2007 yılında bitirdim. 2008 yılında Kütahya ili Altıntaş ilçesinde Fizik Öğretmeni olarak göreve başladım. 2010 yılında Isparta´ya tayinle geldim. 2012 yılı Mart ayından beri Gülkent Anadolu Lisesi Pansiyon İşleri Müdür Yardımcısı olarak görev yapmaktayım. Evliyim. 7 Öğretmenlerimiz Hilmi OVAT TDE Öğretmeni Ahmet TURHAN TDE Öğretmeni Zafer ERDAL TDE Öğretmeni Boray BİÇER TDE Öğretmeni Erhan ASLAN TDE Öğretmeni Gültekin KOCAKAYA TDE Öğretmeni Emine GÜLTEKİN TDE Öğretmeni İbrahim UNCU TDE Öğretmeni Neziha SALMAN Matematik Öğretmeni Necmeddin KÖSE Matematik Öğretmeni Nuri Osman DEMİRBAŞ Matematik Öğretmeni Nafi KANSU Matematik Öğretmeni Gülşen DEMİR Matematik Öğretmeni Güriz TURGUT Matematik Öğretmeni Barış DOĞAN Matematik Öğretmeni Engin TULGA Matematik Öğretmeni 8 Öğretmenlerimiz Şahin ERÇAKIR Fizik Öğretmeni Onur ODABAŞI Fizik Öğretmeni Süleyman YAVUZ Kimya Öğretmeni Osman KARAGÖLLÜ Kimya Öğretmeni Şeniz KUBİLAY Biyoloji Öğretmeni Arzu ŞEKER Biyoloji Öğretmeni Veli Cenk CENKCİ Biyoloji Öğretmeni Ayşe DEDE İngilizce Öğretmeni Ayşegül POLAT İngilizce Öğretmeni Banu TUNÇYÜREK İngilizce Öğretmeni Gülnarin ACAR İngilizce Öğretmeni Erkan KARABAŞ İngilizce Öğretmeni Raziye ALKUR İngilizce Öğretmeni Emin AKYOL Almanca Öğretmeni Davut KALENDER Almanca Öğretmeni Sait KARABAŞ Din Kültürü Öğretmeni 9 Öğretmenlerimiz Emin AKKUŞ Coğrafya Öğretmeni Ali CİRİT Coğrafya Öğretmeni İsmail ŞEN Tarih Öğretmeni Gülnur GÖKSOY Tarih Öğretmeni Yeliz KÖMÜRCÜ Felsefe Öğretmeni Cansel SEZGİN Felsefe Öğretmeni Hacer ÖZBEK Beden Eğit. Öğretmeni İlhami YİĞİT Beden Eğit. Öğretmeni Hatice YAVUZ Resim Öğretmeni Kadir BÜYÜKÜNSAL Müzik Öğretmeni Ülkü KARACA Rehberlik Servisi Çiğdem GÖRGÜLÜ Rehberlik Servisi BRANŞLARA GÖRE ÖĞRETMEN SAYILARI Türk Dili ve Edebiyatı 8 Tarih 2 Resim 1 Matematik 8 Coğrafya 2 Müzik 1 Fizik 2 İngilizce 6 Rehberlik 2 Kimya 2 Almanca 2 Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi 1 Biyoloji 3 Beden Eğitimi 2 Felsefe 2 10 Destek Hizmetleri Dursun ÇOBAN Muhasebe Niyazi ÇELİKDÖNMEZ Memur Gülay YILDIZ Memur Medine PEHLİVAN Teknik Hizmetler Osman DAL Teknik Hizmetler Tahsin AZİZOĞLU Bekçi Mustafa ŞAHİN Teknik Hizmetler Öğrenci Meclisi Başkanı Okul Öğrenci Meclisi Başkanı Semih ÜNLÜ, 06.05.1995 tarihinde Isparta’nın Şarkikaraağaç ilçesinde dünyaya geldi. Babasının adı Sezai, annesinin adı Tülay’dır. Bir kardeşi vardır. İlköğrenimini 2001-2009 yılları arasında Şarkikaraağaç İnönü İlköğretim Okulunda tamamladı. 2009 yılında Isparta Gülkent Anadolu Lisesi’nde öğrenimine başladı. 2012–2013 öğretim yılında Gülkent Anadolu Lisesi’ne “Okul Öğrenci Meclis Başkanlığı”na seçildi. Şiir yazmak, şiir okumak; siyaset tarihi, düşüncesi ve uygulaması ilgi alanları arasındadır. 11 Okul Pansiyonu Pansiyon binamızın yapımına 1953 yılında başlanmış, 1957’de Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından öğrenci pansiyonu olarak hizmete açılmıştır. 1999 – 2000 eğitim öğretim yılına kadar Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından işletilmiştir. 1999 – 2000 eğitim öğretim yılında binanın kullanımı Milli Eğitim Bakanlığına devredilmiştir. O tarihten bu yana okulumuzun kız pansiyonu olarak hizmet vermekte olan bina, yarım asırdır öğrencilerin yuvası olmaya devam etmektedir. Pansiyonumuz 7 yatakhane, 5 etüt odası, valiz odası, revir, nöbetçi belletici ve belletici öğretmen odası, müdür yardımcısı odası, mutfak, yemekhane, çamaşırhane, banyo, ambar ve depolardan müteşekkil olup; 1 ambar memuru, 2 aşçı ve 3 temizlik çalışanı ile hizmet vermektedir. Geçmiş yıllarda çok daha fazla öğrenciye kucak açan pansiyonumuz 100 öğrenci kapasiteli olup, şu anda 96 öğrenci barındırmaktadır. Bu öğrencilerden 5’i Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yerleştirilen öğrenciler, 91’i ise DPY kontenjanından yerleştirilen öğrencilerdir. Öğrencilere cuma ve cumartesi akşamları hariç mecburi etüt uygulaması yapılmakta olup, etütlerde nöbetçi ve belletici öğretmenler öğrencilere refakat etmekte, öğrencilerimize derslerinde yardımcı olmaktadırlar. Son dört yıldır okul birincisi pansiyonumuz öğrencilerinden çıkmıştır. Pansiyonumuz başarılı öğrencilerinden, 2011 mezunu Yasemin Yılmaz, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni kazanmıştır. 2012 yılı okul birincimiz Dilek Sivri de pansiyon öğrencimizdir. Pansiyonumuzda kalan öğrencilerin 4 yıllık lisans programına yerleşme oranı %95’tir. Bu başarı, deneyimli kadromuzun üstün gayreti, pansiyonumuzun düzenli işleyişi ve öğrencilerimizin disiplinli çalışması ile elde edilmiştir. Okulumuzu kazanan her öğrenci (ailesinin gelir seviyesi o yılki limitin içinde ise) pansiyonumuzda DPY öğrencisi olarak kalma hakkı da elde eder. Ancak yerleştirmeler puan üstünlüğüne göre yapılır. 12 Öğrencilerimizin huzuru pansiyonumuzun ana ilkesidir. Pansiyonumuzun şehir merkezinde ve okulumuza yürüme mesafesinde olması da öğrencilerimize zamanı verimli kullanmak bakımından büyük bir avantaj sağlamaktadır. Pansiyonumuzda büyük etüt salonu aynı zamanda TV salonu olarak da kullanılmaktadır. Televizyonumuz, 102 ekran LCD TV olarak yenilenmiştir. Hafta sonları ve etüt aralarında nöbetçi öğretmen gözetiminde öğrencilerin sıcak sularını, çay ve kahvelerini temin etmeleri amacıyla etüt salonumuza çay seti konulmuştur. Pansiyonumuz 2011 yılı itibariyle ciddi bir tadilattan geçirilmiştir. İlk olarak doğalgaz dönüşüm çalışmaları başlatılmış ve okullar açıldığında çalışmalar tamamlanmıştır. Öğrencilerimizin ev ortamının sıcaklığına kavuşması ve daha sağlıklı bir yaşam sü r m ele ri am acıyla ön ce likle yatakhaneler ve koridorlar laminat parke kaplatılmış, üzerine de halılar serilmiştir. Öğrencilerin yatakhane katında ayakkabısız olarak dolaşmaları, istedikleri gibi yerlere oturup uzanmaları sağlanmıştır. Bu eğitim öğretim yılının başından itibaren ilk kez etüt arası ikramı (çay saati ikramı) uygulaması başlatılmıştır. Etüt arasında top kek, bisküvi, puding, meyve, süt, sandviç, sigara böreği, meyve suyu gibi ikramlar görevli öğrenci tarafından dağıtılmaktadır. Böylece öğrencilerin hem dengeli ve çeşitli beslenmelerine katkıda bulunulmakta hem de gelir durumu düşük öğrencilerin mağduriyeti engellenmektedir. Soyunma dolapları yenilenmiş, daha şık ve huzurlu bir hava oluşturulmuştur. Tuvaletlerde kullanılan terliklerle yatakhanede dolaşılmaması için gerekli tedbirler alınmış; tamamen bir ev temizliği oluşturulmaya çalışılmıştır. Nöbetçi ve belletici öğretmen odaları yenilenmiş, boyanmış, temizlenmiş ve öğretmenlerimizin gönül rahatlığıyla kullanıp nöbetlerini tutabilecekleri odalar haline getirilmiştir. Tüm depolar pansiyonumuzun bodrum katına indirilmiş, âtıl vaziyetteki odalara işlerlik kazandırılmıştır. Yemekhane ve bodrum kat boyanmış, gerekli yerlere kalebodur ve fayans döşetilmiştir. Temiz ve kullanışlı ortamlar oluşturulmuştur. 13 Gülkentliyim Obez Değilim Gülkent Anadolu Lisesi Biyoloji Zümresi öğretmenleri tarafından sağlıklı bireyler yetiştirmek amacıyla başlatılan “Gülkentliyim Obez Değilim” adlı proje çalışmasıyla öğrencilerimizin sağlıklı beslenme ve obezite konularında bilgilendirilmesi ve sağlıklı birer birey olarak yaşamlarını devam ettirmeleri amaçlanmıştır. Ergenlik dönemiyle birlikte kız ve erkek öğrencilerde düzensiz kilo alımı, hem ruhsal hem sosyal açıdan sorun oluşturmaktadır. Bu durum, sağlık sorunları yanında ders çalışma performansı ve arkadaş ilişkilerini de olumsuz yönde etkilemektedir. Öğrenciler, sorunu anlatmak ve çözmek konusunda sıkıntı çekmekte, nereden ve nasıl yardım alacaklarını bilememektedir. Bu projeyle bu tür olumsuzlukların ortadan kaldırılması hedeflenmiştir. Projemizin ilk adımında, okulumuzdaki tüm öğrencilerimize Gülkent Devlet Hastanesi Diyetisyeni Melahat ÇANÇI tarafından sağlıklı beslenmeyle ilgili seminer verildi. Proje kapsamında özellikle 9. ve 10. sınıf öğrencilerinin obezite durumları belirlendi ve obezite sorunuyla karşılaşan öğrencilerin diyetisyen gözetiminde takibi yapıldı. Proje ile öğrencilere spor yapma alışkanlığı kazandırılarak gençlerimizin hareketsiz yaşam tarzı değiştirilmeye çalışılmıştır. “GÜLKENTLİYİM OBEZ DEĞİLİM“ projesi kapsamında ÜNSÜT’ün sponsorluğunda 27 Şubat – 2 Mart 2012 tarihlerini kapsayan hafta içerisinde okulumuz öğrencilerine SÜT ve SÜT ÜRÜNLERİ dağıtımı yapılmıştır. 14 Okul Ortaklığı Projesi eTwinning, Avrupa’daki okullar arasında iletişim kurmak, işbirliği yapmak, proje geliştirmek amacıyla kurulmuş bir topluluktur. Okulumuz bu eğitim—öğretim yılında Çek Cumhuriyeti, İspanya, Avusturya ve İngiltere’den okulların katılımıyla yürütülen “Tatlı Anılar — Kuşaklararası Etkinlikler” projesinde yer almaktadır. Proje internet ortamında sürdürülmekte olup İngilizce öğretmeni Gülnarin Acar rehberliğinde tamamıyla okulumuzun öğrencileri tarafından gerçekleştirilmektedir. İngilizce kullanımını geliştirmek, kuşaklar ve kültürlerarası iletişim ve diyalogu zenginleştirmek amacıyla yürütülen projede öğrenciler kişisel bilgileri, günlük yaşantıları, okulları, kültürel değerleri ve gelenekleri ile ilgili paylaşımları internet ortamında Avrupa’daki akranlarıyla karşılıklı olarak yazarak iletişimi sürdürmektedirler. Kadın Sığınmacılar Burada büyük beğeni toplayan projeleri nedeniyle Akdeniz Üniversitesi’nin 9 Mayıs Avrupa Günü nedeniyle düzenlediği “Çok Kültürlülük ve Kültürlerarası İletişim” temalı konferansa konuşmacı olarak davet edildiler. Proje sunumlarını başarıyla gerçekleştirdiler. Kendilerini kutlarız. TÜBİTAK Bilim İnsanı Destekleme Dairesi Başkanlığı tarafından 23-31 Mart 2011 tarihleri arasında düzenlenen Ortaöğretim Öğrencileri Arası Araştırma Projeleri Antalya Bölge Sergisi’ne okulumuz öğrencileri Rabia Özsoy ve Arzu Çobanoğlu, danışman öğretmenleri Yeliz Kömürcü ile Kadın Sığınmacılar: Uluslararası Göçün Sessiz Tanıkları adlı projeyle katıldılar. 15 Laf Ebesi Laf Ebesi projesi, 8. Eğitimde İyi Örnekler Konferansı katılımcısıdır. Ortaöğretim düzeyinde bir projelendirme yapılmıştır. Ortaöğretim çağı öğrencileri kaynak ve hedef kitle olarak seçilmiştir. Bu dönemin genel özelliği, yazı çalışmalarından diğer yaş gruplarına göre daha uzak kalmalarıdır. Laf Ebesi projesi, İnternet tabanlı bir projedir. Tümüyle açık kaynak kodlu bir yapı üzerine kurulmuştur. Eşdeğer proje çalışmalarına göre bir hayli ekonomik bir projedir. İnternet bağlantılı her ortamdan projeye erişim mümkündür. Bu anlamda Laf Ebesi, zaman ve mekandan bağımsız bir platformdur. Laf Ebesi, ortaöğretimde gittikçe azalan yazma etkinliklerini bireysel anlamda artırma ve geliştirmeye yönelik bir projedir. Yazı çalışması, kişiyi en çok geliştiren etkinliklerin başında gelmektedir. Gelişmiş ülkelerde, yazı ile öğrenme, bireyin kendini yazı ile ifade etmesi, eğitimöğretim ortamının temellerinden birisi olarak görülmektedir. Ülkemizde, ortaöğretim sisteminin günümüzdeki çoktan seçmeli sistemi, yazı etkinliklerini büyük ölçüde zayıflatmakta; öğrenciler kendilerini ve dünyayı yazı ile ifade etmekte zorlanmaktadırlar. Laf Ebesi, yazı etkinliklerini geri bildirimler içerecek biçimde geniş kitleye yaymakta; bunu yaparken, kendini yazı ile ifade eden, kendine güvenen bireyler yetişmesine katkıda bulunmayı amaçlamaktadır. Laf Ebesi projesi, bir İnternet sitesi ile hedef kitlesine ulaşır. Web Alanı ve Alan Adı satın alındıktan sonra, açık kaynak kodlu WordPress sistemi üzerine Woothemes firmasının profesyonel ve bedelsiz dağıttığı bir şablon, projeye uygun biçimde düzenlenmiş ve içeriklendirilmiştir. Sitemiz bütünüyle Türkçe diliyle kurulmuştur. Yönetimi ve yazı yayımlama süreci son derece basittir. Uygulama örneği olarak, Web tabanlı dergiler, edebiyat oluşumları incelenmiştir. Anayapı olarak, dünyanın en büyük yazı portallarından birisi olan “New York Times” gazetesi örnek alınmıştır. Sadelik ile içerik-yoğun bir sistem bir araya getirilmiştir. Laf Ebesi projesi, en geniş anlamıyla, öğrencilerde yazı yazma ve kendini yazı ile ifade etme becerilerini geliştirmeyi amaçlayan bir yayın ortamıdır. Proje sayfalarında, yorum gerilbildirimleri ve sosyal paylaşım düğmeleri bulunmaktadır. Yazıların en geniş kitleye yayılması sonucunda, okurlardan beğeniler dönmektedir. Site üzerinde bu beğeniler her yazının sayfasında yer almaktadır. Çokça beğenilen yazılar ayrıca anasayfada görüntülenmektedir. Özellikle günümüzde eğitim-öğretim sistemimiz sınav hazırlığı merkezli bir yapıdadır. Çoktan seçmeli ölçme değerlendirme sistemi, yazı etkinliklerini büyük ölçüde kısıtlamaktadır. Öğrencilerdeki yazı çalışması anlayışını geliştirmek gerekmektedir. Laf Ebesi projesi, başlangıç amaçlarını aşarak, belirli bir olgunluk kazanmıştır. Çok çeşitli türlerde, belirli bir kalite ve düzeyin üzerinde yazılar projemizin olgunlaşmasında yardımcı olmaktadır. Alanında pek fazla örneği bulunmayan Laf Ebesi projesi, birçok yeniliği de bünyesinde barındırmaktadır. Ortaöğretimde müstakil bir kompozisyon dersi bulunmadığından, öğrencilerin yazılarını derleyebilecekleri bir yapıdadır. Ayrıca, yayımlanan yazılar, sayısız kullanıcıya ulaşmakta ve geri bildirimler aracılığıyla öğrencinin yazı becerisini ve yazıyla düşünme biçimini geliştirmesi mümkün olmaktadır. Yazı türleri ve biçimleri konusunda öğrencide gelişim sağlamaktadır. Öğrencilerin sosyal etkinliklere katılımını daha eğlenceli ve anlamlı hale getirmektedir. http://www.lafebesi.org Laf Ebesi projesi okulumuzun Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni Boray BİÇER tarafından yönetilmektedir. 16 FotoGülkent FotoGülkent projesi, bir İnternet sitesi ile hedef kitlesine ulaşır. Web Alanı ve Alan Adı satın alındıktan sonra, açık kaynak kodlu WordPress sistemi üzerine Woothemes firmasının profesyonel ve bedelsiz dağıttığı bir şablon, projeye uygun biçimde düzenlenmiş ve içeriklendirilmiştir. Sitemiz bütünüyle Türkçe diliyle kurulmuştur. Yönetimi ve fotoğraf yayımlama süreci son derece basittir. Uygulama örneği olarak, yerli ve yabancı Web tabanlı fotoğraf yayımlama siteleri örnek alınmıştır. Sadelik ile içerik-yoğun bir sistem bir araya getirilmiştir. FotoGülkent, Gülkent Anadolu Lisesi Fotoğrafçılık Kulübü internet sitesidir. Günümüzde yaygın olarak amatörden profesyonele çok sayıda fotoğrafçının kullandığı fotoğraf paylaşım sitelerinin ortaöğretim düzeyine uygulanmış biçimidir. 2013 Mayıs ayı sonu kayıtlarına göre: FotoGülkent 15 bin 700’den fazla tekil ziyaretçi tarafından ziyaret edilmiştir. FotoGülkent projesi, ortaöğretim düzeyinde öğrencilerde görsel algı, sanatsal beğeni, çevre bilinci, yaşanılan ortama saygı gibi değişkenlerde yenileşme ve gelişme sağlamayı amaçlamaktadır. Sayfa görüntüleme sayısı 170 bini geçmiştir. FotoGülkent, hızla değişen dünyamızı ve yaşadığımız çevreyi görsel materyale dönüştürerek, gelecek kuşaklara yaşadığımız değişim kültürünü somut veriler biçiminde aktarmak kaygısıyla kurulmuştur. Ayrıca, yaşadığımız dünyayı oluşturan davranış, olgu, nesne ve durumlar akıl almaz biçimde hızlı değişmektedir. Bu değişimi estetik kurallar çerçevesinde kayıt altına alarak, geniş kitleye kültürümüzün yapı taşı olan hayatımızın ayrıntılarını aktarmamız gerekmektedir. FotoGülkent'in kurulma gerekçesi, temelde bu değişim ve yenilenmeyi kayıt altına alarak çevreye ve ülkesine karşı sanatsal bilinç taşıyan bireyler yetişmesine katkıda bulunmaktır. 350 fotoğrafa 328 yorum yapılmıştır. Fotoğraflara 3000 kez oy verilmiştir. Proje sayfalarında, yorum geri bildirimleri ve sosyal paylaşım düğmeleri bulunmaktadır. Fotoğrafın en geniş kitleye yayılması sonucunda, izleyicilerden beğeniler dönmektedir. Site üzerinde bu beğeniler her fotoğrafın tekil sayfasında yer almaktadır. Çokça beğenilen fotoğraflar ayrıca anasayfada görüntülenmektedir. FotoGülkent projesi, başlangıç amaçlarını aşarak, belirli bir olgunluk kazanmıştır. Çok çeşitli türlerde, belirli bir kalite ve düzeyin üzerinde fotoğraflarımız projemizin olgunlaşmasında yardımcı olmaktadır. FotoGülkent ayrıca, Gülkent Anadolu Lisesi kurumsal kimliğine önemli katkılar sağlamaktadır. Günümüzde fotoğraf çekmenin kolaylığı göz önünde bulundurulduğunda, çevremiz ve hayatımıza dair sayısız görsel malzemenin birikmesi kaçınılmazdır. FotoGülkent, öğrencilerin fotoğraf çalışmalarından yaptığı seçmeyle, türünün örnekçesi olabilecek amatör fotoğrafçılık çalışmalarını bir araya getirir. Böylece, öğrencilerde estetik beğeni düzeyi artar. Ayrıca, çevre ve yaşanılan ortama yönelik koruyucu bilinçli yaklaşımlarda gözle görülür artış görülmektedir. http://www.fotogulkent.com FotoGülkent, ortaöğretim öğrencilerini kaynak ve hedef kitle olarak belirlemiştir. Zaman içerisinde, proje sayfaları, her yaştan öğrenci ve eğitim çalışanının amatör fotoğraf çalışmalarını sergilediği bir ortam halini almıştır. Böylece proje, okulumuzun tanınırlığını artırarak kurumsal kimliğimize katkıda bulunmuştur. FotoGülkent, okulumuzun Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni ve Fotoğrafçılık Kulübü danışmanı Boray BİÇER tarafından kurulmuş; Fizik öğretmenimiz Fatih Cam, öğrencilerimizden Umut Can EKİNCİ ve Sümeyye YILIK’ın destekleriyle geliştirilmiştir. 17 FotoGülkent’ten Seçmeler 18 FotoGülkent’ten Seçmeler 19 Bilim ve Gençlik Şöleni 2012 18 Mayıs 2012 Cuma günü okulumuzda geleneksel bilim şölenimiz “Bilim ve Gençlik Şöleni 2012″ adı altında gerçekleştirildi. 18 Mayıs 2012 Cuma günü okulumuzda geleneksel bilim şölenimiz “Bilim ve Gençlik Şöleni 2012″ adı altında gerçekleştirildi. Birden fazla etkinliğin bir arada yürütüldüğü geniş kapsamlı şölenimiz bir hayli ilgi çekti. Günün anlam ve önemine ilişkin konuşmalardan sonra ödül törenleri yapıldı. Önce, okulumuzun “Gülkentliyim Obez Değilim” projesine katkılarından dolayı Sayın Valimiz Memduh Oğuz, uzmanlara plaketlerini sundu. Okulumuzun fotoğrafçılık kulübü FotoGülkent tarafından düzenlenen “Isparta’da Yaşam” konulu fotoğraf yarışmasında ilk üç dereceye giren katılımcılara ödülleri sunuldu. Ardından, okulumuzun spor salonunda düzenlenen ve okulumuzun bir yıllık bilimsel ve kültürel etkinliklerini ve projelerinin sunumlarını içeren etkinliklere geçildi. Sayın Valimiz Memduh Oğuz ve Sayın Milli Eğitim Müdürümüz Sabri Caner’in katıldıkları etkinliklerimiz çok beğenildi. Bu yıl, çeşitli zümrelerce düzenlenen b i l im se l e tk in l ik v e p ro je le r i n sergilenenlerinin sayısı 61 oldu. Sayın Milli Eğitim Müdürümüzün ifadesiyle, böylesine büyük bir organizasyonu ve geniş katılımı ülke çapında düzenlenen etkinliklerde görmek pek mümkün değildir. Öğrencilerimizin destek verdikleri proje ve bilimsel etkinliklerimiz gün boyunca sunuldu. 20 Bilim ve Gençlik Şöleni 2012 21 2012 Yılı Mezuniyet Töreni Gülkent Anadolu Lisesi 2011 – 2012 Öğretim Yılı mezunları için okulumuzun spor salonunda 30 Mayıs 2012 Çarşamba günü mezuniyet töreni düzenledik. Okulumuza ve öğrencilerimize yakışır bir etkinlik yaptık. Okul birincimiz Dilek SİVRİ, yaş kütüğüne birinciliğini belirten plakayı çaktı ve ödülünü Sayın Milli Eğitim Müdürümüz Sabri Caner’den aldı. Sayın Sabri Caner, okul birincimiz ile mezuniyet pastasının kesilmesine de eşlik etti. Bayrak devir—teslimi ve öğrencilerin öğretmenleriyle vedalaşmaları duygusal anlara sahne oldu. Salondaki mezuniyet törenimizin ardından bahçemizde velilerimize ve öğrencilerimize Isparta geleneksel düğün yemeği ikram edildi. Öğrencilerin müzik eşliğinde eğlenceleriyle gün sona erdi. Mezun öğrencilerimiz, okulumuzun daimi üyeleridir. Gülkent Anadolu Lisesi’nin kapısı bütün mezunlarımıza her zaman sonuna dek açıktır. Gülkent Anadolu Lisesi ailesi olarak 2012 yılı mezunlarımıza ömür boyu sağlık, mutluluk ve başarılar dileriz! 22 2012 Yılı Mezuniyet Töreni 23 Geleneksel Aşure Günü Okulumuzun gelenekselleşen Aşure Günü etkinliği bu öğretim yılında 22 Kasım 2012 Perşembe günü saat 15:00’te okulumuzun bahçesinde gerçekleştirildi. İl Milli Eğitim Müdürü Sabri CANER’in de katıldığı ve katılanlara aşure dağıttığı bu özel günde; çalışanlarımız, öğrencilerimiz, mezunlarımız ve velilerimiz hep birlikte birlik ve beraberliğimize bir kez daha vurgu yaptılar. Gülkent Anadolu Lisesi ailesi olarak, bir kez daha, tatlı yedik, tatlı konuştuk. 24 Geleneksel Helva Günü Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle okulumuzun Sosyal Etkinlikler Kurulu tarafından 18 Nisan 2013 günü okulumuzun spor salonunda Peygamberimiz Hz. Muhammed’i Anma ve 9. sınıflar arası Siyer-i Nebi konulu Bilgi Yarışması düzenlenmiştir. Sunuculuğunu Okul Öğrenci Meclisi Başkanı Semih Ünlü´nün yaptığı program, 9-B sınıfından Nurullah Düzenci´nin okuduğu Kur´an-ı Kerim ile başladı. Ardından, Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni Zafer Erdal, Peygamberimizin örnek ahlakı üzerine etkileyici bir konuşma yaptı. 11-B sınıfından Esra Kahyaoğlu, Arapça özgün ilahiler seslendirdi. Programın devamında, dokuzuncu sınıf öğrencilerimizin oluşturdukları ekipler, İslam kültürü ve dini bilgiler üzerine bilgi yarışmasına katıldılar. Ekiplere 15´er soru yöneltildi. Yarışma sonucunda 9-B sınıfı birinci gelirken, 9-C sınıfı ikinci, 9-D sınıfı da üçüncü oldu. Yarışmacı grupları oluşturan öğrencilerimiz: 9-A (Feyzanur YİS, İbrahim AYDIN, Burak Kamil ELLİ) 9-B (Ahmet Burak KÜÇÜKTEPE, Hakan ÖZKUL, Nurdan ŞENER) 9-C (Zümra ATEŞ, Kader DEMİREKİN, Sultan AKKAYA) 9-D (Bernur ÖZPOLAT, Mustafa ÖZDAMAR, Eyyup Ensar YEDİRİ) 9-E (Ramazan ERASLAN, Arzunur CENGİZ, Öznur ŞAHİN) Program, ödül töreninin ardından öğrencilerimize ve konuklarımıza okul bahçemizde helva ikramı ile sona erdi. Programın düzenlenmesinden emeği geçen Sosyal Etkinlikler Kurulu üyelerimiz Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni Sait KARABAŞ ile Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni Ahmet TURHAN´a, teknik desteklerinden dolayı İngilizce Öğretmeni Erkan KARABAŞ´a ve jüri üyelerimize teşekkür ederiz. 25 Huzurevi Ziyaretimiz Okulumuzun Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Kulübü üyeleri, 19.12.2012 günü rehber öğretmenleri Yeliz Kömürcü eşliğinde Isparta Huzurevi´ni ziyaret ettiler. Okulumuzun 9-C sınıfından Büşra Aydemir de yazısıyla bu güzel etkinliği değerlendirdi. Hayatım ızda bazen ilkler o lur. Unutulmayacak türden olanlar vardır diğerlerinden ayrılan. İşte ben de ilk Huzurevi ziyaretimi okulumuzun Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Kulübüyle yaşadım. Gitmenin çok öncesinde, hatta öğretmenimizin bize “Huzurevine ziyarete gideceğiz,” demesiyle başladı heyecanım. Öncelerden adını defalarca duyduğum, gördüğüm yer acaba nasıldı? Oraya gidince ne yapacaktık? Bir sürü yaşlı amca ve teyzeye ne söyleyecektik? Kimse ne yapacağını bilmiyordu sanki. Hepimiz birbirimize bakıyorduk. O zaman yüzlerindeki masumluğu fark ettim. Öğretmenimiz oraya oturmaya gelmediğimizi söylediğinde hafiften bir canlanma oldu salonda. Herkes eşini bulmuş sohbete başlamıştı. Sonra bir mikrofon getirdiler. Kimi amca sanatçı edasıyla türküsünü okudu, kimi teyze ne kadar mutlu olduğunu söyledi. Cesaretinden ödün vermeyen birkaç arkadaşımız da hepimizin yerine dile getirdi düşüncelerini. Mikrofon gitti ve sohbet yeniden başladı. Artık iyice alışmıştık birbirimize. Birer arkadaş edasıyla ediyorduk sohbetimizi. Ortamı biraz daha canlandırmak için müzik bize eşlik etti. Oynama meraklısı da vardı utananı da. Kimi zaten hazırlıklıydı, ortaya atıverdi kendini. Biz de onlara az da olsa eşlik ettik. Herkes mutluydu! Daha sonra müziğin yerini tekrardan bizim sohbetlerimiz aldı. Ben bunları düşünürken gideceğimiz gün geldi çattı. Önceden de bize söylendiği gibi yanlarımıza hediye olarak çorap, havlu vb. eşyalarım ızı alarak yola çıktık. Heyecanlıydık. Isparta Huzurevi’ne vardığımızda içeriye sırayla girmeye başladık. Etrafı inceliyorduk. Beklediğimiz gibiydi sanki. Salona girdiğimizde sıra sıra oturmuş bizi bekleyen arkadaşlarımızla tanıştık. Hepsi sanki öğretmenini bekleyen öğrenci edasıyla sessizce bizi bekliyordu. Bir uçtan başlayıp hepsinin ellerini öptük. Hediyelerimizi verdik ve bize ayrılan yerlerimize oturduk. Bir süre sonra ayrılık çanları çalmaya başlamış, gitme vakti gelmişti. Hiçbir ayrılık kolay olmaz. Bizimki de olmadı. Tekrar geleceğimize söz verdik. Arkadaşlarımıza sıkıca sarıldık ve onlara veda ettik. Oradan çıktıktan sonra üstümde bir hafiflik hissetim. Bu farklı bir duyguydu. Yeni arkadaşlarımız olmuştu ve oldukça eğlenmiştik. O anda içimdeki huzuru kolayca fark ettim. Buraya boşuna “HUZUREVİ” demiyorlar diye düşündüm. 26 İyilik Aşkına Okulumuzun Sosyal Yardımlaşma Kulübü, kulübün rehber öğretmeni Yeliz Kömürcü önderliğinde "İyilik Aşkına" adlı yardım etkinliğinin dördüncüsünü gerçekleştirdi. Her yıl öğrencilerimizin derledikleri yardım malzemelerinin mahalle muhtarımız aracılığıyla ihtiyaç sahiplerine ulaştırıldığı bu geleneksel etkinliğimizi değerlendiren okulumuzun 9-C sınıfından Büşra Aydemir´in yazısını sunuyoruz. Okulumuzda dört yıldır yardım için gıda toplandığını biliyordum. Ama bunun dağıtımını bizim yapacağımız söylendiğindeki şaşkınlığımı saklayamadım. Daha önce birçok insana gıda dağıtımını yapanları gerek televizyondan görmüş gerek çevreden duymuştum. Ama şimdi ben yardım edecektim. Tıpkı diğerleri gibi… Bu fazlasıyla eğlenceli olabilirdi. Ama her şeyden önce insanların yüzünü güldürecek, hayır duasını alacaktık. Tekrar yola koyulduk ve gitmeye başladık. Gıda paketlerini teslim edeceğimiz diğer adresleri belirlemek için öğretmenimiz Yeliz Kömürcü, okulumuzun bulunduğu İskender Mahallesi muhtarını telefonla aradı ve sonunda gideceğimiz yerleri bulduk. Gittiğimiz yerlerde gözlerinin içi gülen çocuklarla, gerçekten durumu kötü olmasına rağmen yiyecekleri diğer ihtiyaç sahi ple ri ne da ğıtm a m ızı i steyen alçakgönüllü teyzelerle, bizi güler yüzleriyle karşılayan utangaç ev sahipleriyle karşılaştık. İnsanların yüzünün güldürebilmenin hazzıyla içimizdeki iyi insan ortaya çıkıvermişti. Herkese gülücük saçıyorduk. Yola çıktığımızda havanın da güzel olmasının verdiği etkiyle yavaş ama emin adımlarla okuldan ayrıldık. Yolda aramızda konuşa konuşa gidiyorduk. İlk yardım edilecek yere geldiğimizde öğretmenimiz içeri girdi. İçerisinde gıda paketleri bulunan poşeti teyzeye verdi. Duamızı alıp gidelim derken teyze tekrardan yanımıza geldi ve bir poşet daha istedi komşusu için. Verdik ve iki kat duamızı alıp oradan ayrıldık. Dışı eski binalar sanki yeni binalara inat, içi aile saadetiyle dolu kapılar açtı bize. Güler yüzün ne kapılar açabileceğini de anlattı bize bu dağıtım. Okulumuza bazı şeylerin farkında döndük geziden. İlk önce elimizdekilerin değerini anladık, sonra da başkasına ihtiyaç duymanın zorluğunu. 27 Basketbol Şampiyonluğu Liselerarası Genç Erkekler Basketbol İl Birinciliğinde Gülkent Anadolu Lisesi, finalde karşılaştığı Süleyman Demirel Fen Lisesi’ni yenerek şampiyon oldu. Isparta 6 Mart Kapalı Spor Salonu’nda yapılan şampiyonluk maçında, Süleyman Demirel Fen Lisesi ile karşılaşan basketbol takımımız, çok çekişmeli geçen karşılaşmadan 50-48 galip ayrılarak, Isparta liseleri arasında düzenlenen il birinciliğinde şampiyonluğa ulaştı. Güçlü bir taraftar desteği ile yaptığımız karşılaşma bir güç, efor, teknik ve taktik savaşı biçiminde gerçekleşti. Takımımızın çalıştırıcısı Ömer Faruk Bilge, üstün motivasyon gücü ve taktik yeteneğiyle oyuncularımızın sürekli oyunun içinde kalmasını sağladı. Takım kaptanımız Atakan Özgürsoy’un yerinde müdahaleleri ve liderliğiyle, çok zorlu geçen maçta okul takımımız kazanan taraf oldu. Başta çalıştırıcımız Ömer Faruk Bilge olmak üzere, basketbol takımımızın bu önemli şampiyonluğu elde etmesinde emeği geçen herkese teşekkür eder; Gülkent Anadolu Lisesi olarak bütün sporcularımızı gönülden kutlarız. Isparta Liselerarası Genç Erkekler Basketbol İl Birinciliği Final Maçı Tarih: 21 Aralık 2012 Yer: Isparta 6 Mart Kapalı Spor Salonu Hakemler: Murat Karakaya, Gökhan Alpaslan Takımlar: Süleyman Demirel Fen Lisesi – Gülkent Anadolu Lisesi Çeyrek Skorları: 11-12 / 27-30 / 40-39 / 4850 28 Kapıları Aralarken T.C. Isparta Valiliği Avrupa Birliği Projeler Merkezi (CEUPI) tarafından AB İşleri Uzmanı Davut Yasin DOĞAN koordinatörlüğünde 06.06.2012 tarihinde Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi Orman Fakültesi konferans salonunda düzenlenen “Kapıları Aralarken” isimli Avrupa Birliği bilgi yarışmasında okulumuz Mustafa Kaçıkoç Anadolu Lisesi, ŞAİK Anadolu Lisesi ve Mustafa Gürkan Anadolu Lisesi’ni geride bırakarak birinciliği elde etmiştir. Okulumuzu 11. sınıf öğrencileri Aydın OLGUN, Emre YILDIZ ve M. Şamil GENÇ temsil etmiştir. Yarışma sonunda okulumuz adına Okul Müdürümüz Sayın Niyazi KARADEM’e birincilik plaketi verilmiş ve ayrıca her öğrencimiz birer adet dijital fotoğraf makinesi ve AB ile ilgili kitap ve dökümanlarla ödüllendirilmiştir. Öğrencilerimizi başarılarından dolayı kutluyoruz. Uzaktan Eğitim Merkezi Okulumuzda MEB Uzaktan Eğitim Birimi kuruldu. UZEM, EBA portal alt yapısını kullanan internet tabanlı bir uzaktan eğitim sistemidir. UZEM projesi yaklaşık 700.000 öğretmenin eğitim ihtiyaçlarına hitap etmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı Uzaktan Eğitim Merkezi (UZEM), farklı beklentileri karşılamak amacıyla tüm öğretmenlere hayatları boyunca e-öğrenme olanağı sunmak üzere tasarlanmış bir projedir. İnternet tabanlı uzaktan eğitim yöntemlerinden biri olan Öğretim Yönetim Sistemi (LMS) üzerine kurgulanmıştır. Uzaktan Eğitimin getirmiş olduğu teknik ve eğitsel yararlar yanında uzaktan eğitim temel iki soruna çözüm getirmektedir. Bu sorunlar kısaca; Yüz yüze eğitimde gereken ulaşım, konaklama, barınma, beslenme gibi ek masrafların yol açtığı ekonomik zorlukların giderilmesi, Zaman ve mekândan bağımsız olduğu için coğrafi ve bölgesel engelleri büyük ölçüde ortadan kaldırmasıdır. 29 FotoGülkent Fotoğraf Yarışması Okulumuzun fotoğrafçılık kulübü FotoGülkent tarafından Isparta ili orta öğretim kurumlarında okuyan öğrenciler arasında düzenlenen “Isparta’da Yaşam” konulu fotoğraf yarışmasına başvurular 15 Mayıs 2012 Salı günü sona ermişti. 17 Mayıs 2012 Perşembe günü Gülkent Anadolu Lisesi’nde toplanan jüri, değerlendirmesini yapmıştır. Yarışmamıza 41 fotoğraf başvurdu. Bunlardan yarışma ölçütlerine uymayan (fotoğraf boyutunun çok küçük olması ve EXIF bilgilerinin bulunmaması) bir tanesi elenerek yarışmaya 40 fotoğrafın katılmasına karar verildi. Değerlendirmeye alınan bu 40 fotoğraf 3 aşamalı elemeden sonra puanlamaya tabi tutuldu. Dört jüri üyesinin gizli oylaması sonucunda; Birincilik Ödülünü, “Haşhaş Eleyen Kadınlar” adlı fotoğrafıyla Anadolu Güzel Sanatlar ve Spor Lisesi öğrencisi Tuba DEMİRTAŞ, İkincilik Ödülünü, “Kirlenmek” adlı fotoğrafıyla Gazi Sosyal Bilimler Lisesi öğrencisi Aytuğ YILDIZ, Üçüncülük Ödülünü, “Isparta’ya Bakış” adlı fotoğrafıyla Gülkent Anadolu Lisesi öğrencisi Azime KABAY kazanmışlardır. Jürimiz ayrıca üç fotoğrafa sergilenmek üzere özendirme ödülü verilmesini kararlaştırmıştır. 18 Mayıs 2012 günü “Gülkent Anadolu Lisesi Bilim ve Gençlik Şöleni”nde FotoGülkent Fotoğraf Yarışması‘nda ödüllendirilen fotoğraflar gün boyunca sergilenmiş ve dereceye giren yarışmacılara ödülleri verilmiştir. Bütün katılımcılara teşekkür eder; dereceye giren katılımcıları kutlarız. 30 Laf Ebesi Kompozisyon Yarışması Kompozisyonlardan Parçalar Gülkent Anadolu Lisesi Etkileşimli Öğrenci Dergisi Laf Ebesi tarafından Isparta ili orta öğretim kurumlarında okuyan öğrenciler arasında düzenlenen “Isparta’da Genç Olmak” konulu kompozisyon yarışmasına başvurular 10 Mayıs 2013 Cuma günü sona ermişti. 13 Mayıs 2013 Pazartesi günü Gülkent Anadolu Lisesi’nde toplanan jüri, değerlendirmesini yapmıştır. Dört jüri üyesinin titiz değerlendirmesi sonucunda; ve ‘Gör’ebilmek Isparta sen olmak demek… Rengârenk boyalı evlerinin arasında dolaşırken benliğini unutmadan… Seni sen yapan adınla, kendinden emin adımınla bu şehir benim diyebilmek… Yüksek bir tepeye çıktığında Isparta manzarasına bakarken ışıkları sönük evleri kendine eş sayabilmek. Ayaklarını sallarken aşağıya umarsızca gülebilmek Isparta da genç olmak… Isparta’da genç olmak; bülbülün güle aşkını anlamak demek. Gül kokusunun tarif edilemeyecek güzelliğini ancak sabah ezanından sonra gül bahçesine giden birinin anlaması demek. ayrıntılı Birinciliğe, ‘Gör’ebilmek başlıklı kompozisyonuyla Mustafa Gürkan Anadolu Lisesi öğrencisi Hande Nur DEMİR, İkinciliğe, Isparta’da Genç Olmak başlıklı kompozisyonuyla Senirkent Dr. Tahsin To la Anado lu Sa ğl ık M eslek Lisesi öğrencisi Ümüsün TUNCER, Isparta’da Genç Olmak Her şey bir başkadır Isparta’da. Güneş bir başka doğar mesela; çünkü doğduğu zaman yüreklerde de doğar. Dağlar daha bir görkemli, yollar daha bir yorgundur sanki. Fark edilmeyen hıçkırıklarla doludur gecenin sessizliği; çünkü ülkenin dört bir yanından sefer etmiştir buraya eğitime aç birçok yürek. Eğitimin, çağdaşlığın, gerçek bir medeniyetin can damarıdır Isparta. Üçüncülüğe, Gülün Memleketinde Gül başlıklı kompozisyonuyla Şarkikaraağaç Lisesi öğrencisi Elif TOKGÖZ layık görülmüşlerdir. 16 Mayıs 2013 günü “Gülkent Anadolu Lisesi Bilim ve Gençlik Şöleni”nde ödül törenimiz gerçekleştirilmiştir. Bütün katılımcılara teşekkür eder; dereceye giren katılımcıları kutlarız. Gülün Memleketinde Gül Aslında önemli olan mekân değil, mekâna insan ruhunun verdiği anlam. Bu nedenle gülün memleketinde gül gibi yaşamak için o kadar çok mekân var ki saymakla bitmez; lakin insan ruhunun dingin olduğu yerde bahtiyardır. Bir Eğirdir Gölü alıp götürmez mi bizi başka diyarlara hem de nasıl götürür! Hem de nasıl dingin olmamızı sağlar. Tarifi ne mümkün! Gülün memleketinde gül gibi yaşatabilmek ancak gençlerin ruhlarına gelecekten bir güven esintisi üflemekle olur. Bunun sağlanabilmesi temennisiyle… 31 Liderliğe Dair Semih ÜNLÜ Gülkent Anadolu Lisesi Öğrenci Meclisi Başkanı Müşterek hedeflerde buluşmanın, ortak gayelerde birleşmenin, toplumsal çıkarımları gözetmenin öncelikli yolu her yönüyle mükemmel bir lidere sahip olmaktan geçer. Gerek kişisel gelişim yönünden gerek bilgisel donanım yönünden iyi bir lideri olan toplumların her alamda başarıya ulaştığı ve geleceğe emin adımlarla yürüdüğü tartışılmaz bir gerçektir. Böyle liderlerin toplumda yetişip kendini göstermesi sağlıklı toplum yapısı istikrarlı devlet nizamı mutlu millet hayatı ve gençliğin kendine yeter hale gelmesiyle doğru orantılıdır. Değişim mühendisidir; yeniliğe daima açıktır. İletişim yeteneği çok gelişmiştir. Bilgilerini sürekli tazeleme ve güncel olma gayretindedir. Güçlü ve zayıf yönlerini iyi bilir ve hayattan sürekli ders çıkarır. Bencil değildir daima takım ruhu felsefesine inanır. Liderliğe dair en çok tartışılan konulardan biriside lider mi olunur yoksa lider mi doğulur meselesidir. Tüm bu etmenler göz önünde bulundurulursa gelişmiş ve müreffeh bir toplumda doğan liderler kendilerini daha da geliştirirler ancak kişisel gelişim yönünden hiçbir olanağa sahip olmayan bir toplumda doğan liderlerse şüphesiz ki körelip doğuştan gelen bu liderlik özelliğini kaybederler. Liderlik eldeki gücü zekâ, birikim ve tecrübeyle kullanabilme yeteneğidir. Bu devlet ideallerinin tamamını başarıyla kat etmiş toplumlar bir değil birçok mükemmel lidere sahiptirler. Kısaca ne sadece doğuştan lider doğmak ne de sonradan lider olmak tek başına yeterli değildir ve bunlar kendi başlarına ele alınacak konular da değildir. Doğuştan bir özelliğin olmasının yanı sıra bir de kendini yetiştirme imkânını toplumda bulan liderler, kitleleri arkasından sürükleyebilen başarıya doğru daima emin adımlar atabilen şahsiyetler olurlar. Aziz ecdadımız Osmanlı, ‘’Milleti yaşat ki devlet yaşasın.’’ felsefesi buna en güzel örnektir. Aynı şekilde bir millet geriye dönüp baktığında kaybolan hayallerden çöken ümitlerden ve yara almış beklentilerden başka bir şey göremiyorsa toplumu tam anlamıyla gelişmemiş ve o milleti kurtaracak liderler söz konusu toplumda yetişmemiş demektir. Yani liderlik eldeki gücü zekâ, birikim ve tecrübeyle kullanabilme yeteneğidir. Her anlamıyla mükemmel bir liderde olmazsa olmazlar şöyle sıralanabilir: 32 Bir Velinin Bakışından Emine EKİNCİ Öğrenci Velisi SDÜ Teknoloji Fakültesi Sekreteri Kızımın bu okula başlamadan önce İngilizce dersinin adını dahi duymak istemeyerek o derse ait defter kitap ne varsa yırtıp yakmak istediği günleri ile dil bölümü seçmek istediği bu günlerini kıyasladığımda, sanıyorum bahsi geçen sevgi ve övgü sözcükleri daha manidar olacaktır. Yarınlar yorgun ve bezgin kimselere değil, rahatını terk edebilen gayretli insanlara aittir. Marcus Tullius Cicero Yıllar öncesinde söylenen bu söz, bana okulumuzun şahsiyetli öğretmenlerini hatırlattığı için, böyle bir girişle başlamak istedim. Millet olarak yeni bir dünya kuracaksak şayet, şüphesiz bu projenin temelini öğretmenler oluşturacaktır. Çünkü onlar, Cicero’nun bahsettiği gayretli insanlardır. Cicero’nun tasvir ettiği insanlar, tıpkı okulumuz öğretmenleri gibi önünde ideali, arkasında rahat tutkusu, yüzünde tebessümü ve iç in d e öğ r et m e a şk ı h iz m et ed en öğretmenlerdir. Okulumuzda birçok sistemin sorunsuz işlediğinin diğer veliler gibi bende farkındayım. Dünyamız gibi çocuklarımız da hızla değişmekte, öğretmenlerimiz ise değişime uyum sağlamış öğrencileri kendine göre değil sisteme göre biçimlendirmeye çalışarak iyi bir eğitim sistemine hâkim olmaktadırlar. Bir diğer taraftan öğretmenlerimiz, öğrencilere “Bilimsel Düşünme” yeteneği kazandırmak ve onları araştırma, bilgi toplama, yorumlama ve sonuca varmalarını sağlamak amacıyla “Temel Bilimleri Öğreniyorum Bilimden Korkmuyorum” projesine katılımlarını sağlamış üniversite laboratuarlarında akademisyenler eşliğinde deney ve gözlemler yaptırılarak bu proje ile üniversiteye ilk adımlarını atmış bilim hakkındaki görüşlerinin değişmesine sebep olmuştur. Okul farklı ailelerden gelen çocukların birlikte eğitim ve öğretim gördükleri kutsal müesseselerdir. Sosyo-ekonomik seviyeleri farklı öğrencilerin birbirine uyum sağlamaları, eğitim imkânlarından eşit şekilde faydalanmaları ancak mesleğinde uzman yöneticiler ve öğretmeler tarafından gerçekleştirilebilir. Sözün özü; çocuğunuzu iyi bir lisede okutmaya kararlıysanız göndereceğiniz lise hakkında her türlü bilgiyi edinmek gerektirdiğini kızımı Gülkent Anadolu lisesine gönderdikten sonra daha iyi anladım. İyi bir lise eğitiminin çocuklarımızın iyi bir üniversite eğitimine ve iyi bir meslek yaşamına sahip olabilmeleri için ilk basamak olduğunu, bu yüzden lise tercihini yaparken öğrencinin ve velinin iyi bir araştırma yapması; öğrencinin gelecekten beklentilerine ve kişilik yapısına uygun bir seçim yapması gerektiğini anladım. Okulumuz kütüphanesi, laboratuarları, çalışma salonları, geniş bahçesi ve derslikleri ile son derece modernize edilmiş örnek bir okul olarak öğrencilerimize hizmet vermektedir. Okulumuz öğretmenlerinin her biri anne ya da baba şefkatiyle oluşturdukları sevgi halkaları içinde mesleğinin özümsemiş, branşına hakim, öğrencilerine karşı son derece anlayışlı, bir öğrencisini diğerinden tercih etmeyen, öğrencilerinin düşünce ve duygularına saygılı örnek şahsiyetlerdir.. Yeryüzünde barışı sağlayacak sihirli değnek analarla öğretmenlerin elindedir Eğitim demek, vücutta ve ruhtaki güzelliği ve mükemmelliği son mertebesine kadar geliştirmek demektir. Eflatun Okulumuzda sevgi iklimi oluşturulmuş idareci, öğretmen veli ve öğrenci işbirliğinin en güzel örnekleri sergilenmektedir. Okulumuzu, öğretmeyi seven, öğrencilerine ön yargısız yaklaşabilen, olaylara öğrenci gözüyle bakabilen, öğrencilerinin özel günlerini hatırlayan, öğrencilerini ders çalışmaya teşvik edebilen ve daha satırlara sığdıramayacağım özellikleriyle donanmış bir kadroya sahip olduğunu görüyorum. Dünyada her şeye kıymet biçilebilir. Ama öğretmenin eserine kıymet biçilemez. Socrates 33 Peygamberimizin Hadislerinde Öğretim Metotları Sait KARABAŞ Gülkent Anadolu Lisesi Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni İslam dininin temel kaynakları Kur’an-ı Kerim ve Peygamberimizin sünnetidir. Peygamber Efendimizin sözleri ve davranışları her alanda Müslümanlar için örnek olmuştur. Peygamberimiz bir lider, bir kumandan, bir aile reisi aynı zamanda bir öğretmendir. Peygamberimizin hadisi şeriflerinde kullanmış olduğu öğretim metotlarından bazılarını kısa örneklerle anlatmaya çalışacağız. Kıssalardan yararlanmıştır. “Bir gün bir adam yolda yürürken şiddetle susamıştı, nihayet bir kuyu buldu oraya indi, su içip çıktı. O sırada bir köpek dilini çıkarıp soluyor ve susuzluktan nemli toprağı yalıyordu. Bunun üzerine o adam: “Bu köpek tıpkı benim gibi susamış.” dedi ve hemen kuyuya indi. (Su kabı olmadığından) ayakkabısına su doldurdu ve kuyudan çıktı. Köpeğe su içirdi. Bundan dolayı Allah ondan razı oldu ve onun günahlarını bağışladı. Sahabeler: “Ya Resulullah; hayvanlarda da bizim için sevap var mı?” diye sordular. Peygamberimiz: “Her canlı yüzünden sevap vardır.” buyurdu. Peygamberimiz öğretirken benzetmelerden yararlanırdı. Bir gün ashabına sorar: Ne dersiniz, birisinin kapısının önünde bir ırmak bulunsa ve burada her gün beş kere yıkansa, üzerinde kir ve pislik kalır mı? Ashab: “Kalmaz Ya Resulallah.” Hz. Muhammed (s.a.v.): “İşte namaz da böyledir. Günde beş kez kılınan namaz da sizin günahlarınızı temizler.” buyurdu. Latife ve şaka yoluyla öğretmeyi tercih etmiştir. Bir gün yaşlı bir kadın Peygamberimize gelerek: “Ya Resulallah! Cennete girmem için bana dua et.” dedi. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz: “Sen bilmiyor musun, ihtiyarlar cennete giremez.” deyince, kadın üzüntüsünden ağlamaklı hale geldi. Hz. Peygamber: (gülerek) “Üzülme, sen yaşlı olarak değil bir genç kız olarak cennete gireceksin.” der. Fırsatları değerlendirmiştir. Ömer ibnü'l Hattab (radıyallahu anh) anlatıyor: Bir defasında Resul-i Ekrem Sallallahu aleyhi ve Sellem'in huzuruna birtakım esirler getirilmişti. Esirlerin arasında, çocuğunu kaybetmiş emzikli bir kadın vardı. Gördüğü çocuğu kucaklıyor, bağrına basıp emziriyordu. Resul-i Ekrem o kadını bize gösterdi ve: “Ne dersiniz? Bu kadın çocuğunu ateşe atar mı?” diye sordu. “Hayır, kesinlikle atmaz!” dedik. Bunun üzerine Hz. Peygamber: “İşte Allah’u Teala, kullarına, bu kadının çocuğuna olan şefkatinden daha merhametlidir.” buyurdu. Empati yoluyla öğretmiştir. “Sizden biriniz kendisi için istediğini mü’min kardeşi için de istemedikçe kamil (tam olarak) mü’min olamaz.” buyurdular. 34 Şekillerle çizerek anlatmıştır. Alternatifleri göstererek eğitmiştir. Hz. Peygamber (s.a.v.) bir gün yere çubukla, kare biçiminde bir şekil çizdi. Sonra, bunun ortasına bir hat çekti, onun dışında da bir hat çizdi. Sonra bu hattın ortasından itibaren bu ortadaki hattı işaret eden bir kısım küçük çizgiler attı. Resûlullah (s.a.v.) bu çizdiklerini şöyle açıkladı: “Şu çizgi insandır. Şu onu saran kare çizgisi de eceldir. Şu dışarı uzanan çizgi de onun emelidir. (Bu emel çizgisini kesen) şu küçük çizgiler de musibetlerdir. Bir musibet oku yolunu şaşırarak insana değmese bile, diğer biri değer. Bu da değmezse ecel oku değer.” Sahabiden Rafi b. Amr (r.a) çocukluk yıllarındaki bir hadiseyi şöyle anlatır: “Ben Ensar’ın hurma ağaçlarını taşlar ve düşürürdüm. Bir gün yine böyle yaparken beni yakalayarak Rasulullah’a (s.a.v) götürdüler. Rasulullah (s.a.v) “Ey Rafi! Onların hurmalarını niçin taşlıyorsun?” dedi. Ben de “Ey Allah’ın Rasulü acıktığım için” dedim. Rasulullah (s.a.v): “Bir daha hurmaları taşlama; dibine dökülenlerden ye.” buyurdular. Sonra başımı okşayarak şöyle dua ettiler: “Allah’ım! Onun karnını doyur.” Beden dilini kullanmıştır. Soru sorarak ilgi uyandırırdı. Rasulullah (s.a.v.): “Yetimi koruyan kimse ile ben cennette şu ikisi gibiyiz.” buyurdu ve aralarını biraz açarak işaret ve orta parmağını gösterdi. Anlatacağı konuya dikkat çekmek, merak ve ilgi uyandırmak için soru sorardı Bir gün ashabına: “Müslüman kimdir, biliyor musunuz?” diye sordu. Onlar da: “Allah ve Resulü daha iyi bilir!” dediler. Yeterince dikkat uyandırdıktan sonra: “Müslüman, diğer Müslümanların elinden ve dilinden emin olduğu (zarar görmediği) kimsedir.” buyurdu. Öğretirken muhatabın durumunu gözetmiştir. (Bireysel farklılıkları dikkate almıştır.) “İnsanlara akılları nispetinde konuşun.” “Biz peygamberler topluluğu, daima insanların seviyelerine inmek ve onların anlayabilecekleri şekilde konuşmakla emrolunduk.” buyurdu. Öğrettiklerini yazdırdı. Hem nazil olan Kur'an ayetlerini hem de söylemiş olduğu hadislerini yazdırdı. Öğretirken daima kolaylaştırmıştır. Bizlere “Kolaylaştırınız zorlaştırmayınız. Müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz.” tavsiyesinde bulunmuştur. 35 Kırsal Bir Alanda Lise Öğrencilerinin Kişisel Hijyen Alışkanlıklarına Eğitimin Etkisi Asuman KOCAKAYA Eğirdir Sağlık Hizmetleri M.Y.O. Öğretim Görevlisi Sağlığa zarar verecek ortamlardan korunmak için yapılacak uygulamalar ve alınan temizlik önlemlerinin tümü hijyen olarak tanımlanır. Araştırmada; Isparta ili Senirkent ilçesindeki çok programlı lise öğrencilerinde, kişisel hijyen uygulamaları ile ilgili tutum ve davranışların belirlenmesi ve verilen hijyen eğitiminin sonuçlarının değerlendirilmesi amaçlandı. Her insan kendi temizliğinden sorumludur. Çocuk yaşlarda anne, baba veya öğretmenler tarafından çoğu zaman bizzat yapılarak öğretilen temizlik uygulamalarının, çocukluktan sonra bireyin kendisi tarafından yapılması gerekmektedir. Araştırmaya, Senirkent çok programlı lisede eğitim gören 325 öğrenciden %60’ı erkek %40’ı kız olmak üzere 200 öğrenci katıldı. Eğitim öncesi bir anketle değerlendirilen öğrenciler kendilerine yapılan banyo yapma, iç çamaşırı-çorap değiştirme, diş fırçalama, tırnak kesme, tuvalet sonrası temizlik, hijyenin tanımı vb. konuları içeren hijyen eğitimini takiben 6 ay beklendikten sonra tekrar anketle değerlendirildi. Öğrencilerin eğitim öncesine göre eğitim sonrası kişisel hijyen uygulamalarına bakıldığında, banyo yapma, iç çamaşırı değiştirme, çorap değiştirme, ayak yıkama, diş fırçalama ve el tırnaklarını kesme sıklıklarında anlamlı artışlar vardı. Kendine ait havlusu olanlar %18’den %36 ya yükselirken, tuvalet sonrası temizliği doğru yapanların sayısı %17’den %33’e çıkarak anlamlı bir artış göstermiştir. Su ve sabun olmadan temizlikten bahsetmek olası değildir. Gelişmiş toplumlarda kişisel temizlikte en fazla kullanılan malzemelerin başında su ve sabun gelmektedir. Bunun yanı sıra banyo süngerleri, lifleri, diş fırçaları, el ve ayak temizliği ile vücut temizliğinde kullanılan fırçalar, tırnak makası ilk akla gelen temizlik araçlarıdır. Bunların tümü başkalarıyla paylaşılmaması gereken, kişisel temizlik araçlarıdır. Başta kişinin kendi sağlığı olmak üzere, başkalarının da sağlığını korumanın en önemli aracı temizliktir. Sadece beden temizliği değil, kullanılan her şeyi ve her ortamı temiz tutmak da temiz olmanın gereğidir. Sağlığa zarar verecek ortamlardan korunmak için yapılacak uygulamalar ve alınan temizlik önlemlerinin tümü hijyen olarak tanımlanır. Temizlik; kişisel ve toplumsal sağlığın dayandığı bir temel olmanın yanında, toplum içinde yaşamanın vazgeçilmez bir parçasıdır. Günümüzde insanların uygarlık düzeyini gösteren ana ölçü temizliktir ve uygar insan vücut ve giyecek temizliğine önem veren insandır. Araştırmaya katılan öğrencilerin genel özellikleri; yaş ortalaması 15.9, %39’u dokuzuncu sınıf, annesi üniversite mezunu olanlar %1.5, babası üniversite mezunu olanlar % 6.5idi. Öğrencilerin annelerinin % 82.0’ı ev hanımı, babalarının %33.5’i işçi idi. Öğrencilerin kendi ifadelerine göre ekonomik durumları orta olanlar %77.0, çekirdek aile tipinde olanlar %77.5 ve hane başına düşen ortalama kişi sayısı 2.04 idi. Kişisel hijyen; kişinin doğuştan var olan nitelik ve yetenekleriyle, sonradan kazandığı, geliştirdiği yetenekleri ve giyim, temizlenme, kültür-fizik, beslenme alışkanlıkları gibi kişisel bünyesine ve davranışlarına ait özelliklerin düzenlenmesidir. Hijyen bakım uygulamaları, bireyin özellikle genel görünüşünü etkilediğinden, kişinin kendisine güven duymasını ve kendini daha rahat hissetmesini sağlar. Bu durum adölesan dönemindeki bireylerde çok daha büyük önem kazanır. Bu aşamada gencin doğru yönlendirilmesi ve gence doğru hijyen alışkanlıkları kazandırılması gerekir. Sonuç olarak, lise öğrencilerine hijyen eğitimi verilmesi öğrencilerin kişisel hijyen uygulamalarına değişik düzeyde olumlu etki göstermiştir. Eğitimlerin düzenli olarak tekrarlanmasının, kişisel hijyen uygulamalarındaki olumlu etkiyi arttıracağı düşünülmektedir. 36 Velilere Öneriler Ülkü KARACA Gülkent Anadolu Lisesi Rehberlik Öğretmeni SABIR: Anne baba olmanın en önemli şartıdır. Belki de gerçekleştirilmesi en zor olanıdır. Başarabilirsek sorunun üstesinden gelebiliriz. Sabırla davranışlarının düzelmesini beklemek, sabırla uygun zamanı kollamak çok önemlidir. Size tavsiyemiz; Öfkeliyken iletişim kurmamanız. Çok kızdığınızda onun yanından en az 10 dak. ayrılın. Öfkeliyken iletişime girmek, mevcut problemi çözmeyeceği gibi yeni bir problemin eklenmesine yol açacaktır. Her zaman kızdığımızı belli etmenin çözüm olmadığına inanalım. Çocuklarımız korktuğu için değil; inandığı için davranışlarını değiştirmelerini bekleyelim. Aksi takdirde hep sizin duymak istediklerinizi anlatacaktır. Çocuğumuzun gerçek duygu ve düşüncelerini öğrenme şansını kaybederiz. Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ün şu sözleriyle başlamak istiyorum: “Gelecek için hazırlanan vatan evlatlarına, hiçbir güçlük karşısında yılmayarak tam bir sabır ve metanetle çalışmalarını ve öğrenim gören çocuklarımızın ana ve babalarına da yavrularının öğreniminin tamamlanması için hiçbir fedakârlıktan çekinmemelerini tavsiye ederim.” PROBLEMİNİ KİME ANLATACAK: Önemli bir hususta gençlerin problemlerini kime anlatabilecekleri konusunda yönlendirme yapmaktır. Bu yaş döneminde sevinçlerini, heyecanlarını olduğu gibi sıkıntılarını da akranlarıyla paylaşırlar. Ancak her sıkıntılarına kendi yaş grubundan birinin yardım etmesi mümkün olmamaktadır. Bu noktada problemin çözümünde bazı sıkıntılar ortaya çıkacaktır. Gencin problemiyle başa çıkmasına, her zaman arkadaşlarının yardımı yeterli olmayacaktır. Bu durumda bizler ne yapabiliriz? Problemini yetişkinlere de anlatmaları gerektiğini belirtmeli, yönlendirme de bulunmalıyız. Örneğin; okuldaki o öğretmenin ne kadar anlayışlı, hoşgörülü biri; bir sıkıntın olduğunda onunla konuşabilirsin, şeklinde... Kritik dönemlerinde zaman zaman yetişkinlerin yönlendirmesine ihtiyaçları vardır. Gençler bu dönemde; kazanma,beğenilme,aile ile iyi geçinme,okulda başarılı olma,zorlanmalarla baş etme,yaşamlarında önemli kararlar alma konularında üzerlerinde yoğun baskı hissederler. Beden dilleri o mesajı vermese de , bu süreçte anne babalarının ilgi, sevgi,desteklerine en çok ihtiyaç hissettikleri zamandır. Gençlerin bu zorlu süreci atlatmalarına nasıl yardımcı olmalıyız? Nelere dikkat etmeliyiz? Bu konuyu birkaç başlıkta ele alalım. ÇALIŞ UYARISI: “Çalış Uyarısı” çocuklarımıza dersini çalış demeyin demeyeceğim elbette. Ancak burada şu konuya açıklık getirmemiz gerekli; bazı ailelerde bu uyarı işe yaramakta bazı ailelerde gerginliğe sebebiyet vermektedir. Eğer çocuğumuzla iletişimimizde genelde bir problem yoksa iyi ilişkiler kuruyorsak bu uyarımız işe yarayacak; öğrencinin dersine dönmesini sağlayacaktır. Çocuğumuzla iletişimimizde problemlere varsa iyi ilişkiler kuramıyorsak, bu uyarı ilişkimizin daha çok gerilmesine ve ders çalışmasını sağlamayacaktır. Anlaşıldığı gibi gençlerle iletişimiz iyi olduğu sürece ; onları her konuda yönlendirmemizde mümkün olmaktadır. Akademik başarının önemi tartışılmaz ama ders başarısına çocuklarımızla kuracağımız sıcak ilişkiyi tercih etmeyelim. Asıl olan bir ömür boyu onlarla sağlıklı iletişim kurmayı başarmaktır. DİNLEME: Gençlerle olumlu,yapıcı,destekleyici ilişkiler kurmak istiyorsak; onları gerçekten iyi dinleyip dinlemediğimizi gözden geçirelim. Anlattıkları hoşumuza gitmiyor ,konuşurken araya girip yorum yapıyor, eleştiriyor, hatta o anlatırken bir taraftan siz de kızdığınızı belli ediyorsanız buna dinleme denmez. Dinleme, çocuğa güveni vererek; aklından geçenleri rahatça dile getireceği ortamı sağlamakla mümkündür. Eleştirmeden, yorum yapmadan, anlatılanları basite almadan. O zaman çocuğunuzla ilgili tüm merak ettiklerinizi yine kendisinden öğrenme şansı elde edebilirsiniz. 37 Drama Teknikleri ile İngilizce Semineri Ayşe DEDE Gülkent Anadolu Lisesi İngilizce Öğretmeni İngilizce öğretmenlerimizden Ayşe Dede, 3 Eylül – 15 Eylül 2012 tarihleri arasında İngiltere’nin Exeter şehrinde düzenlenen “Drama Techniques in English Language Classroom” seminerine katılmıştır. 3 Eylül 2012 – 15 Eylül 2012 tarihleri arasında İngiltere’nin Exeter şehrinde düzenlenen “Drama Techniques in English Language Classroom” (Drama Teknikleri ile İngilizce Öğretimi) başlıklı seminere katıldım. Seminerin genel amacı, dünyanın çeşitli yerlerinde çalışan İngilizce öğretmenlerine, İngilizce öğretimi konusunda bakış açısı zenginliği kazandırmak, eğlendirirken öğretme, öğretirken eğlendirme ve dili etkin kullanma teknikleri konusunda rehberlik etmekti. Bunun için etkinlikte, ağırlıklı olarak drama teknikleri, iletişimsel yaklaşım, beden dili ve tiyatro etkinliği uygulamaları yapıldı. Seminer süreci benim için oldukça verimli olmuştur ve bende olumlu etkiler bırakmıştır. Tanıştığım öğretmenlerden İngilizce öğretimi konusunda çeşitli bilgiler alma, görüş alışverişinde bulunma fırsatı elde ettim. Seminere Isparta’dan 2, ülkemizden toplam 6, Almanya, Bulgaristan, İtalya, Danimarka ve Avusturya’dan birer İngilizce öğretmeni katıldı. Seminer boyunca, farklı ülkelerdeki İngilizce öğretimi uygulamalarının karşılaştırılması da yapıldı. Bunun yanında seminer ekibinin son derece profesyonel olması sürecin başarılı geçmesindeki en önemli faktörlerden biriydi. Hem İngiliz dilini geliştirme hem de İngiliz dili ve kültürünü tanıma, İngiltere’yi keşfetme bakımından seminer genel amacından fazlasına hizmet etmiştir. Çok uluslu her seminerde olduğu gibi Exeter’deki bu seminer de katılımcılar açısından son derece verimli geçti. Bu bağlamda seminer, Avrupa’da çalışan İngilizce öğretmenleri arasında köprü vazifesi görmüştür. Özetle diyebilirim ki yabancı dil öğretmenlerinin bu tür hizmet içi eğitimlere katılması, yeni öğretim metotlarını bu yolla geliştirmesi son derece önemlidir. 38 Güzeldir Çevirmek Fatih CAM Kars Fen Lisesi Fizik Öğretmeni Bu yazıyı şişgoya (Google) sormadan yazdım. Tarihsel bilgi vermeden, bisikletin evriminden bahsetmeden… Vitesi 1-3 den 2-4 e atarken Mezopotamya matematiğinin Öklid geometrisinden daha fonksiyonel olduğunu fark edersiniz. Sadece ulaşım aracı değildir bisiklet, spor aleti hiç değildir, tercihtir. Seçkidir. Bazen teker foslar, yan yana tamirciye gidersiniz, bisikletsizliğin ne berbat olduğunu anlarsınız. Nasıl oluyor sorusuna: Bazen tura çıkarsınız: Pedalları çevirince açısal momentum oluşturursunuz ve bu sayede dengede kalırsınız. [ L=m.v.r ] Turlar harikadır, beraber çevirmek güzelliği 8 kat artırır. Seyir halindeki diyaloglar diksiyonu geliştirir. Durursanız dengede kalamazsınız çünkü dinamik dengedir, hareketlilik hali saçlarınıza yansır, dalgalı olurlar. Bazen durup yoklama alırsınız. Aslında yoklama bahanesiyle dinlenmek, kaslardaki laktik asidi dağıtmaktır amaç. Zincirin hangi dişlide döneceğini küçük hareketlerle seçersiniz. Basit makineler dişli çarklar. [ n1.r1 = n2.r2 ] Yemek molası verilir, bisikletler göz önüne park edilir. Bisiklet ortak paydadır görünürde, aslında risk ve heyecanı, sakin ve gösterişsiz yaşamaktır, paylaşılan. “Hiç akıl var mı?” sorusu uzaktan izleyenlerin aklından geçer, düşünce balonundan okunur bu soru. Sen yap işareti verilir en genç arkadaşa. El hareketi ile baloncuk patlatılır, sorusunu kaybeden tip anlamsızlık hissine kapılır. Zil çalarak kendine gelmesine yardım edilir. Bazen yol kenarındaki bir manzara sizi çağırır, çoğu zaman yalvarır, kıramazsınız, gidip orada fotoğraf olursunuz. Karşıdan bisikletli biri gelir, “ding ding” sesi için başparmak harekete geçer, istemsiz bir hareket, istemli bir “eyvallah” ile karşılanır. En güzeli: çevirince gidersiniz. “Çaba olmazsa gelişme olmaz” kuralı… Bunu her seferde yaşarsınız, bilgi hücrelerinize işler. Bazen yokuş aşağı saatteki hızınız 62 km/s’yi bulur, dünyanın hızını artırdığınız bilgisi Çin’deki nöbetçiye ulaşır, aynı hızla ters yönde harekete geçerek dönüş hızını normale döndürür. Gözlerinizi kısarak çekik gözlü kardeşe “tamamdır” mesajı verirsiniz. Bazen düşersiniz de: Düşüşler komiktir, kendinize gülmek, ukalalığınızı yatay eksende genişletir. Çizikler ve kanamalar ölümlülüğünüzü hatırlatır, daha büyük hasarlara karşı koruma istersiniz bulutüstü kuvvetlerinden. Bazen okul bahçesinde boş kalan son park yerine bisikletinizi bırakırsınız. Arabasını park etmek isteyen arkadaş arabasından inerken pencereden onu izlediğinizi fark etmez, bisikletinizi kenara çekmek için dokununca espriyi anlayıp yukarı bakar ama geç kalmıştır, sizi göremez. Yayalara göre daha hızlı, motorize vasıtalara göre daha yavaşsınızdır. (İzafiyet Teorisi) Bazen arabalar kırmızı ışıkta beklerken aralarından geçerek onları tribe sokarsınız. İsterseniz kaldırımda, isterseniz yolda döndürürsünüz, hürsünüz. Kaskonuz olmaz, kasacak bir durum yoktur çünkü. (Nihayetinde bir yerden bir yere gidersiniz, ne zamanda yolculuk ne boyutlar arası geçiş) Park yeri aramazsınız, bir ağaç bulup yaslarsınız bisikletinizi. Doğayı daha çok seversiniz bu anlarda. Güzeldir çevirmek, kasları geliştirir, zihni açar, neler neler… 39 Seneca: Düş Kırıklığının Tesellisi Esra KAHYAOĞLU 11-B Seneca hayatı boyunca inanılmaz felaketler yaşamış ya da bunlara tanık olmuş. Arzuladıkları ile gerçeklik arasında aniden, büyük bir uçurum oluşmuş; buna karşın filozof kırgınlık göstermemiş, yenik düşmemiş, gerçekliğin insanı ürküten gerekliliklerini onurunu yitirmeden yerine getirmiş. Ölüme bile metanetle gitmiş ve Tacitus’un aktardığına göre Seneca’nın verdiği ilk tepki, onlara, felsefelerinin nereye gittiğini ve talih sizlikler karşısınd a sü kûn etlerini kaybetmeyeceklerine dair verdikleri sözü niçin tutmadıklarını sormak olmuş. (Öfke) Öfke, gerçekliğin duvarıyla ilk ve en önemli çarpışmamızdır. Filozof bunu bir tür delilik diye yorumluyor. Bana göre de öfke bir tür delilik olarak yorumlanabilir. Birisiyle kavga eden bir insan öfkesine hâkim olamaz ve hakaretler yağdırmaya başlar. Bazen bir insanın ses tonu bile bizi rahatsız eder ve bu yüzden öfkeleniriz. Her ne kadar daha dikkatli davranmalıyız, beklentilerimizi en aza indirmeliyiz denilse de sayılı insan haricinde bunu başarabileni göremedim doğrusu… (Şok) “En çok beklemediğimiz şeylerle karşılaşınca yara aldığımıza, dolayısıyla da her şeye hazırlıklı olmamız gerektiğine göre bir felaketle karşılaşabileceğimiz ihtimalini de her zaman aklımızın bir köşesinde bulundurmalıyız,” diyordu Seneca. Sonuçta fani olan dünyada, olduğu gibi kalan hiçbir şey yoktur. Fakat bize öyle gelir. Çünkü insanlar beklemediği şeylerle sürekli karşılaşmaz. Ne zaman ne olacağını bilmediğimiz hayatımızda kötü şeyler olabileceği ihtimalini aklının ucundan bile geçirmez insan. Ta ki başımıza gelene kadar… Kapımızın önünden cenazeler geçer ama ölüm üzerine hiç düşünmeyiz. Aslında Romalı filozof politikada kariyer yapmak için eğitim almış fakat yirmili yaşlarda verem olduğundan şüphelenilmiş. Bu yüzden altı yıl hastalığın geçmesini beklemek zorunda kalmış – bu sırada intiharın eşiğine gelmiş. Sonraki yıllarda politikaya atıldığında ise ne yazık ki Caligula çoktan tahta geçmiş. M.S. 41 yılında Canavar’ın öldürülmesinden sonra bile Seneca iyi bir konuma gelememiş. İmparatoriçe Messalina’nın bir entrikası sonucu, hiç suçu olmadığı halde Korsika Adası’na sürgüne yollanmış. Nihayet Roma’ya geri çağrıldığında hiç istememesine karşın, imparatorluk yönetimindeki en önemli görevlerden birini üstlenmek zorunda bırakılmış: Agrippina’nın on iki yaşındaki oğluna, yani on beş yıl sonra karısının ve dostlarının gözleri önünde hayatına son verilmesini emredecek olan Lucius Domitius Ahenobarbus’a öğretmenlik yapmış. (Haksızlığa Uğrama) Dünyanın temelde adil bir yer olduğuna ilişkin bir inanç yatar içimizde. Ancak başımıza gelenleri, her zaman ahlaki açıdan değerli insanlar olup olmadığımıza bakarak açıklayamayız. Bize olanların hepsi ille de bizimle ilgili şeylerden kaynaklanmaz. Seneca deneyimlerinden yola çıkarak bir sözlük hazırlamış ve bu sözlükte düş kırıklığına uğradığımızda nasıl davranabileceğimize ilişkin yanıtlar aramış. Ve her düş kırıklığının temelinde aslında aynı şeyin yattığını söylemiş: “İsteklerimiz gerçekliğin o yıkılmaz duvarına çarpar.” Buna karşın felsefe bizi gerçeklikle barıştırmalı. Böylece düş kırıklığının kendisi olmasa bile beraberinde getirdiği zararlı duyguları ortadan kaldırmalıdır. (Huzursuzluk) Huzursuzluk, belirsiz bir durumdan kaynaklanan rahatsızlıktır. Huzursuz insanı teselli edebilmenin en doğru yoluysa, korktuğu ya da huzursuzluğuna sebep olan şeyin başına geldiğini düşünmesidir. İç huzuru duymak için bir servete gerek yoktur. Çünkü akıllı insanın kaybedeceği bir şey yoktur. Sahip olduğu her şeyi kendinde taşır. 40 AFS Nedir? İlker YILDIRIM 10-A Temelleri Birinci ve İkinci dünya savaşlarında ambulans şoförlüğü yapan gönüllülere, AFS (American Field Service)'e dayanan AFS Kültürlerarası Programları, 1947 yılında farklı kültürlerden insanlar arasında kurulacak ilişkiler sayesinde ön yargıların yıkılması, hoşgörü ve kültürlerarası anlayışın artmasıyla dünya barışının sağlanacağı inancını taşıyan gönüllülerin girişimleri ile değişim programlarına başladı ve 60 yılı aşkın süredir aralıksız olarak dünyanın dört bir yanına yayılarak sürdü. Neden AFS? Dünyanın dört bir yanından yeni arkadaşlar edinmek, farklı kültürleri keşfetmek için, Kendi kültürünü daha iyi tanımak ve dünyanın dört bir yanından insanlarla paylaşmak için, Ömür boyu sürecek olan benzersiz bir kişisel gelişim tecrübesi kazanmak için, Ana dilin gibi konuşabileceğin yeni bir dili öğrenmek için, Yüz binlerce kişilik AFS ailesinin bir parçası olmanın prestijini yaşamak için, Farklı bir dil, kültür ve sistemde devam edeceğin lise eğitimi ile eğitim hayatında farklılığı yakalamak için, Eğitim ve profesyonel yaşantın boyunca AFS tecrübesi sahibi olmanın avantajını yaşamak için, Günümüzde AFS Kültürlerarası Programları, kendilerini kültürlerarası öğrenme tecrübelerine adamış öğrenciler, aileler, arkadaşlar ve gönüllülerden oluşan dünya çapında bir ağdır ve Kültürlerarası Öğrenci Değişimleri alanında dünya lideridir. 1947’den buyana 380.000’den fazla katılımcı AFS’nin büyük tecrübesi, destek sistemi ve güvenirliği ile dünya çapında 50'den fazla ülked e Kü ltü rlerarası Değişim programlarına katıldılar. Ülkemizde ise 1952 yılından bu yana sürdürülen AFS programları ile şu ana kadar toplumumuzun her kesiminden 5000’den fazla kişi yurt dışına giderek 4000’den fazla aile ise bir AFS öğrencisi konuk ederek AFS ailesine katılmıştır. Ailen, okulun ve yakın çevren ile AFS deneyiminin faydalarını paylaşarak onlara da katkıda bulunmak için, Daha adil ve barış dolu bir dünya yaratma misyonuna inanan yüz binlerce gönüllüye katılmak için, AFS Kültürlerarası Değişim Programı'nın hayata değer katan, farkındalık yaratan tecrübesini yaşamak için AFS tercih edilebilir. AFS Türkiye http://www.afs.org.tr AFS yıl programlarına katılan öğrenciler bir yıl süre ile farklı bir ülkede gönüllü ailelerin yanında kalarak liseye devam ederler ve AFS tarafından sağlanan oryantasyon ve danışmanlığın da katkısı ile onlara hiçbir sınıf düzeninde ya da kitaplara sunulamayacak sıra dışı bir kültürlerarası öğrenme ve değişim deneyiminin parçası olurlar. Ben de bu program sayesinde yurtdışında öğrenim görmeye hak kazandım. Benim için sınavlara girmek bile güzel bir deneyimdi. Bu yüzden herkesin başvurması gereken bir program olduğunu düşünüyorum. 41 AFS Serüvenim Ülkü Nur KARAMAN 12-G AFS öğrenci değişim programı ile İngilizce öğretmenim Erkan KARABAŞ sayesinde tanıştım. Yabancı dil bölümünde olduğum ve üniversite eğitimimi de bu alanda almak istediğim için, bir öğrenci değişim programına katılmak veya kendi imkânlarımla yurtdışı eğitimi görmek istiyordum. Bu yüzden bu fırsatı kaçırmak istemedim, sınav için Erkan hocamın yardımlarıyla başvurumu yaptım ve sınav gününü beklemeye başladım. Gireceğim ilk sınav Ankara Başkent Üniversitesi’nde yazılı olarak yapılacaktı. İnternet üzerinde ne tür sorular sorulduğu hakkında bir araştırma yaptım ve ilk olarak genel kültür ve zekâ sorularının sorulduğunu, daha sonra da katılımcıların kişisel özeliklerinin analiz edilmesi için bir form doldurulduğunu öğrendim, sınava hazırdım. Aslında rahat olabileceğimi, konuşabileceğimi biliyordum ama daha önce böyle bir şey yaşamadığım için, bir heyecan vardı içimde, ilk sınavda olduğum kadar rahat olamıyordum. Sonunda mülakat günü geldi çattı. Yine ailemle beraber Ankara Başkent Üniversitesi’ne, yazılı sınavın yapıldığı yere geldik. Mülakat sabahı, annemin güven dolu bakışları ve babamın mükemmel (!) esprileri olmasaydı nasıl rahatlayacaktım bilemiyorum. Onlar benden heveslilerdi ve benden çok istiyorlardı kazanmamı. Sınav günü geldi. Yazılı olacağı için heyecanlı değildim. Aklımda hep ‘’Bu sınavı geçersem, mülakatta neler olacak’’ sorusu vardı. Gruplar halinde sınav salonlarına alındık, isimler okundu, kâğıtlar dağıtıldı. Emin olduğum sorular olduğu gibi, hiç duymadığım, bilmediğim isimlerin olduğu sorular da vardı. Elimden ne geldiyse yaptım, cevaplarımı teslim ettim ve çıktım. Birkaç gün içinde sınav sonucum geldi. Birinci basamağı geçmiştim ve mülakatlara gitmeye hak kazanmıştım. Yaklaşık bir saatlik bekleyişin ardından, adaylar gruplar halinde içeriye alınmaya başlandı. Her salonda mülakatı gerçekleştirecek üç ‘’AFS gönüllüsü’’ (AFS programı ile yurtdışında eğitim gören AFS’liler) ve yedi aday bulunuyordu. Mülakat salonuna girdik ve bize öncelikle kişisel bilgilerimizi ve bizi son iki yılda mutlu eden, üzen iki olayı yazmamız gereken birer form dağıtıldı. Bu formları doldurduk ve hepimiz dışarı alındık. Salon dışına çıkarıldığımız bu beş dakika içinde tanıştık, konuştuk ve tekrar içeri alındığımızda bizden, bir konu belirleyip o konu hakkında konuşmamız isteneceğini bildiğimiz için, hemen ne konuşacağımızı kararlaştırdık. Mülakatlar için önceden AFS’ye giren arkadaşlarımdan, bilgi sahibi olan öğretmenlerimden ve internetten bilgi aldım. Herkes rahat ve dürüst olmam gerektiğini, mülakatta sorulacak soruların caydırıcı, kafa karıştırıcı olduğunu söylüyordu. 42 AFS Serüvenim İlk olarak memleketimden; Isparta’dan bahsettim, ailemi, okulu, pansiyonu ve arkadaşlarımı anlattım. Bana neredeyse hiç soru sormadılar, konu konuyu açtı, sanki birbirimizi daha önceden tanıyormuşuz gibi sohbet ettik. Ama yine de beni dinlerken birbirlerine bakışlarından ve beni çelişkiye düşürmek, sabrımı denemek için sordukları sorulardan her şey anlaşılıyordu. Eskişehir, Ankara ve Isparta grubu olarak biz, şehirlerimizi, yaşayışlarımızı, arkadaşlıklarımızı anlatmaya, bu şekilde sohbet etmeye karar verdik. Tekrar içeriye alındığımızda, sandalyeler daire şekline getirilmişti ve o şekilde oturmamız, konuşmamız istendi. Kendimle çelişmemem, birbiriyle tutarlı cevaplar vermem, açıklamalar yapmam gerekiyordu. Ben de elimden geldiğince öyle yapmaya çalıştım, düşünmeden cevap vermedim, gayet rahattım ve her cevabımda dürüst oldum. Ve 40 dakika sonunda bireysel mülakatım da sona erdi. Herkes kendi hayatından bir şeyler anlattı, sanattan edebiyattan, spordan bahsettik. Gelecek hakkında neler düşündüğümüzü anlattık. Yaklaşık 40 dakika konuştuk ve grup mülakatı sona erdi. Şimdi sıra bireysel mülakatlara gelmişti. Ben dördüncü sıradaydım; uzun bir bekleyiş başlamıştı benim için. AFS gönüllüleri ile vedalaştım, imzamı attım ve mülakat salonundan çıktım. Çıktıktan sonra şöyle derin bir nefes aldım ve ‘’Ne kadar çok konuşmuşum!’’ dedim kendi kendime. Konuşmaktan yorulmuştum. Ailemi daha fazla bekletmeden hızla beni bekledikleri yere gittim ve konuşulan, olan biten her şeyi anlattım. Mülakatı geçer miyim geçmez miyim, hiçbir fikrim yoktu. Çünkü AFS gönüllüleri en ufak şekilde belli etmiyorlar sonucun ne olacağını ve neye göre öğrenci seçtiklerini. Bu yüzden bize sadece sonucu beklemek kalıyordu. Beklediğim o iki saat uzadıkça uzuyor, geçmek bilmiyordu. Heyecandan kendi kendime gülüyor, oradan oraya dolanıp duruyor ve acaba şöyle bir soru sorsalar ne derim diye aklımdan bin bir türlü şey geçiriyordum. Ben bu düşüncelerle boğuşurken, grubumdan, Ankara’dan aday olan bir arkadaşım geldi yanıma ve onunla biraz konuştuk, birbirimizi rahatlatmaya, güçlendirmeye çalıştık. O da çok heyecanlıydı, benden sonra girecekti mülakata. 3–4 gün sonra sonuçlar açıklandı ve mülakatı da geçtiğimi öğrendim. Ailemin, öğretmenlerimin, arkadaşlarımın tebriklerini aldım. Bundan bir hafta sonra da, aile seçimi için yurtdışına gönderilecek olan formlar ulaştı elime. Biz konuşmaya dalmışken, benden önceki son aday salondan çıktı ve benim adım okundu. Hemen yerimden fırladım ve kocaman bir gülümsemeyle mülakat salonuna girdim. Şimdi de onlar doldurulmayı bekliyor. Formları doldurup göndereceğim, AFS gönüllüleri ev ziyaretine gelecekler ve yurtdışında yanında kalacağım aile belirlenecek. Ve tabii bütün bunlar gerçekleşene kadar ben yine heyecanlı bir bekleyiş içinde olacağım. Her şey gönlümüzce olur umarım. Ben salonun tam ortasına oturdum, AFS gönüllüleri ise karşıma oturdular. Ve onlar o kadar güler yüzlülerdi ki, rahatlamamı sağlamışlardı. Mülakat başlar başlamaz, samimi bir ortam oluşmuştu diyebilirim. 43 Bir Ayrılık Nursel ALSAN 11-F Olur ya; konuşamazsın, anlatamazsın, boğazına düğümlenen yumruğu yutamazsın. Gözler dolar, sırtını dönersin sevdiklerine, adımlarını attıkça elindeki valiz bile isyan eder sana. Yürüyebildiğin an gözyaşların süzülür yanaklarından, adım attığın yeri göremezsin, düşünemezsin o an. Daha ayrılmadan sılayı özlemenin ezikliği içinde bulursun kendini, için cız eder, yüreğin yangın yerine döner. “Yol yakınken döneyim,” dersin ama olmaz. Çıktığın yoldan geri dönemezsin. Son bir kez geride kalanlara bakayım dersin. Gözyaşları sel oluyor meğer. Dayanamazsın ve daha hızlı yürürsün ama geri geri gider sanki ayakların. Bineceğin otobüsün muavini son kez bağırır “Yolcu kalmasın!” diye. Telaşla koşturursun bu defa valizini koydurup otobüse binmek için. Önce sağ ayağını atarsın – uğurlu olması için – sonra diğer yolcuların bakışları arasında pencere kenarındaki yerine oturursun. Kimisi el sallamaktadır arkandan, kimisi gözyaşı dökmekte. Bir de bakarsın ki baban, dağ gibi adam, yıkılmıştır sen giderken. Bir de bakmışsın ki on altı saatlik yol bitivermiş. Ellerinde birer valiz ve sırt çantan. Oradaki bir yakınının tarif ettiği yere kadar yürürsün, karanlıkta. Başka bir memleketin havasını içine çektiğinde bir an tüylerin ürperir, için bir hoş olur, boşlukta hissedersin kendini. Senin daha önce hiç görmemiş olduğun tanıdığın (!) gelir ve bir hoş geldin müsameresinden sonra, valizlerini arabaya atıp senin adına tutulan iki oda bir salon eve gidersiniz. Anahtarlarını seni evine bırakan tanıdığından aldıktan sonra girersin evine. İşte şimdi yalnızsın. Ev soğuk, duvarlar bile yabancı gözüyle bakıyor sana. Valizlerini yere bırakmaya dahi çekinirsin. Buyur edilmemiş bir misafir gibi dikilip bakarsın öylece. Saat gecenin ikisi olmuş. Valizlerini nihayetinde yere bırakarak odadaki çekyata oturursun. Annen merak etmesin diye ararsın. Sesini duyunca yine ağlar annen. Ağlamamak için o kadar çaba harcamana rağmen titreyen dudaklarla konuşursun annenle. Çok yorgunum, sabah ben sizi ararım bahanesiyle kapatırsın telefonu. Oysaki sabaha kadar gözünü kırpmayacağını adın gibi bilmektesin. Sen bir yolcusun tabii, gözyaşların çabuk kurumuştur. Bir süre otobüsün camından dışarıyı izlersin. Kâh yol kenarındaki ağaçları sayarsın, kâh elektrik direklerini… Bazen ufuk çizgisine dalar gözlerin. Bir iki mola verilmiştir. Sen ki ağzına bir yudum su dahi almamışsındır. Derken uykuya dalarsın, arada sırada otobüs sallandıkça uyanırsın. Bundan sonrasını düşündüğün anda gözler boşanıyor yine ve titreyen dudakların isyan ediyor. Başını yastığa gömdükçe ağlamamak için o bile itiyor seni. Ve bu soğuk yüzlü şehre merhaba demeyi öğreniyorsun. – Merhaba gurbet eller!… 44 Hayata Gülümse Hazel TOPAL 11-C Önüme sıraladığım bekleyişlerim var. Yenisi eklendikçe en uçtaki yere düşen. Bitmek bilmeyen, devamı kesilmeyen bekleyişler. İstemezdim gitmeni diyorum çoğu zaman. Daha gerçek olmadın ki… Ama sığmıyor, sığdıramıyorum. Hep çok olsun istedim, hep yenisini, hep daha fazlasını. Nasıl olsa gerçek olacak ne kadar çok olurlarsa, o kadar tatlı olur hayat diyordum. Ama tüm bunlara rağmen beni mutlu edenler de var. Gerçekleşmeyenlere inat gerçekleşen hayallerim, belki bitmek bilmeyen değil ama sevinçlerim, mutluluklarım da var birikmiş. Hayatta her zaman gülümsetecek şeyler bulmalıymış insan. Belki kolay değil; yaşanmışlıklar, korkular var. Ama insan ölenin, nefesi kesilenin, bir daha asla geri gelmeyecek olanın arkasından akan yaşları, acıları bile dindirmesini biliyorsa; her an gülümsemeyi, yüzüne koyacak küçücük bir tebessümü bulamayacak kadar güçsüz, aciz de değil. Acıları büyütmeyi, dertleri yoldaş yapmayı bırakmalı: şu yenisi eklendikçe uçtaki yere düşenler; bekleyişler değil de mutluluklar olsun diye. Gülmek varken ağlamayı bırakmalı: şu gerçekleşmeyenlere inat gerçekleşen hayalleri kurmaya gücün olsun diye. Umduğum gibi olmadı. İçime sığmayan bekleyişleri, avuçlarıma da sığdıramadım. Kuş beyinli dedim kendi kendime. Ne yapacaktın bu kadar hayali? Mutsuzluğu gömmeli en yakın bahçeye: şu umduğun gibi olmayan şeylerden kurtulasın diye. Uzun lafın kısası: Ne kadar koca hayal o kadar hayal kırıklığıymış. Bununla mı kalıyor surat asmaya sebep şeyler? Hayır. Herkes gibi üzüntülerim de var, mutsuzluklarım da. Gül. Ne acı ne hüzün ne de başka şey. Nefesini kesmeyen hiçbir şeyden, hiç kimseden, hiçbir zaman korkma. Çünkü seni öldürmeyen, güldürmeye de engel değil. 45 İyilik Aşkına Martı Larissa BİLGİNER 9-A Gidiyorduk. Kendimi özel olarak seçilmiş bir asker gibi hissediyordum. Hepimiz öyle hissediyorduk, bilinen ve bilinmeyen bütün renkleri dağıtmak için görevdeydik. M erdiv en leri i nerke n y anım d aki arkadaşlarımın bu iş için tahmin ettiğimden daha istekli olduklarını fark ettim. Yere bakarken bile gülümseyen arkadaşlarım. Evet, gerçekten çok mutlulardı. Kuşkuya düştüm, gidersem ağlar mıyım diye. Kocaman dünyada küçücük bir nokta gibi hissetmek istememiştim. Aslında kendimden kuşkuya düşüyordum yapmam gerekenleri yeterince yapamadığım için. Yapabileceğimden çok daha azını yaptığım için. Odanın kapısının açılmasını beklerken nasıl b i r ş ey le k a rş ı l aşa b i l i r im d iy e düşünüyordum. Doğrusunu isterseniz böylesine bir em e k patlaması beklemiyordum. Böylesine bütünleşmeyi beklemiyordum, düşünemiyordum. Orada, erzak dolu odaya girdiğimde yanlış düşündüğümü anlamıştım. Hayır, ortada sevgiyle dolup taşmış bir sürü kalp yoktu. Sadece bir tane vardı. Hepimiz birdik. Bir tane kalptik. 'Vay be' dedim. Okulumu gerçekten seviyordum. Adlarını bilmediğim arkadaşlarımın yüzlerindeki gizli heyecan bana cesaret vermiş olacaktı ki, yola çıktık. Çehrelerindeki çizgilerden aslında ne kadar mutlu olduklarını fark ettim, her zamanki yürüyüşleri bile farklıydı. Çevreye çok normal gözükmeye çalışıyorlar, içlerinde kopan fırtınaları yüzlerine yansıtmamaya gayret ediyorlardı. O kadar çoktu ki erzaklar…. Sevgi yumakları diyesim gelmişti o an, 600 kişilik bir sevgi yumağının iplikleri… Herkes anlık bir şaşkınlık yaşadı, sanırım kimse böylesine çok özveri solumamıştı. O kadar ağırdı ki poşetler, içinde paketleri getirenlerin kalplerinden parçalar olduğunu sandık. Ağır olmaları daha bir hoşumuza gitti. Daha bir güçlendik sanki. Ziyaret edilmesi gereken yuvalara ulaştığımızda herkes daha mutluydu. Beklediğimizden, düşündüğümüzden daha mükemmeldi bu. Gitmek için toplandık. O yardım etme sevgisini vücudumun her yerinde hissediyordum. Sola doğru düşecek gibi oldum. Kalp ağır bir yükmüş. 46 İyilik Aşkına Arkadaşımın yanına gittim, ellerine bakıp tebessüm ediyordu. Paketleri taşımaktan kan gitmemiş, gökkuşağına dönmüş ellerine baktım. Sonra da onun kendi ellerine bakışını... Yurt toprağını kurtarmak için gittiği savaşta aldığı yaraya bakarmışçasına bakıyordu ellerine. Buruk bir mutlulukla karışmış fedakârlık. Biraz da gurur… Çevreye baktım, simalarını inceledim. Her şey beklediğimden de güzeldi. Yardım ettiğimiz insanların yüzlerinde tarif edilmez bir mutluluk vardı. Farklı bir duygu, tarif edilemeyecek kadar güzel bir duygu… İnsanların birbirlerine ihtiyaçları vardır, her zaman olmuştur ve olacaktır da. Bu duygularla döndük ziyaretimizden. Hepimizin bir parça olgunluk kazandığını düşündüm. Hareketlerle belli edilmeyecek manevi bir olgunluk. O gün, orada olan herkes aslında ne kadar şanslı olduğunu biliyordu. Kalbimizi paylaştığımız insanlar da ne kadar şanslı olduklarını bilmelilerdi. Bize Bizim de onların kalplerine dokunmaya ihtiyacımız vardı sanki. Benim de mutlu olmaya ihtiyacım vardı. Mutluluğumun ise siyah, küçük bir poşette olduğunun farkında değildim sadece. Alevlenmiştim. Ateşim büyümüştü. Fark ettim ki birbirimizden ateşimizi saklarsak o ateş ışıldayamaz. Biz orada kıvılcımı yangına çevirmiştik sanki. Oradaki insanların yüzünde gördüğüm tarif edilemez ışıltı oydu sanırım. Alevin ışığı. Yangınımızın aydınlığı. Teşekkür ederim Gülkent Anadolu Lisesi. Yangınımızda emeği geçen ağaçtan en küçük dala kadar. en büyük Ve teşekkür ederim Yeliz Hocam. Teşekkür ederiz. Gülkent Anadolu Lisesi ailesi olarak, çevremizle, yaşadığımız mekanla ilgili olduğumuzu vurgulayan; insanın öncelikle yakınındaki başka insanlara yardım eli uzatarak insan olabileceğini bize somut olarak anlatan ve artık gelenekselleşmiş olan “İyilik Aşkına” sosyal sorumluluk projemizi hayata geçiren başta okulumuzun Felsefe Grubu Öğretmeni Yeliz Kömürcü olmak üzere, Sosyal Yardımlaşma Kulübü üyesi öğrencilerimizi içtenlikle kutlarız. 47 Paris Gezisi Paşa GENÇ 11-C Yıllardır hayalini kurduğum şehirlerden biriydi Paris. Uçaktan indiğimde gelmek istediğim bu şehrin büyülü atmosferi gerçekten görmeye değerdi. Burası Fransa’nın değil adeta dünyanın başkentiydi. Yolculuk sonrası biraz uzunca Paris trafiğinden sonra evdeydim. Amcam ve yengem beni sabırsızlıkla bekliyorlardı, uzun zaman olmuştu birbirimizi görmeyeli. Onlarla hasret giderip biraz dinlendikten sonra Paris’i gezmeye başlayabilirdim. Kuzenimle birlikte evden çıktık; fakat arabayla değil metroyla gitmeyi tercih ettik. Çünkü kuzenim buranın yer altı ulaşımını görmemi istiyordu, metro alt geçidine indiğimizde metronun sürücü bölümünde kaptan olmadığını gördüm. Sebebi ise metronun uzaktan kumanda ile kontrol ediliyor olmasıymış. Gerçekten muazzam bir sistem ve beni gerçekten şaşırtan bir olaydı. Paris’in en pahalı mücevher markalarının, butiklerinin bulunduğu, Lady Diana’nın son gecesini geçirdiği Ritz Otelinin de yer aldığı en lüks meydanı… Zengin kesimin uğrak yeri olan bu meydanın ortasında Louis’in Roma İmparatoru kılığında ata binmiş biçimde bir heykeli bulunuyor. Kısacası bu meydan çevresindeki oteller ve göz alıcı mimarileriyle adeta görsel bir şölendi. Kısa bir yolculuk sonrası Paris sokaklarındaydık. Filmlerde olduğu gibi sıra restaurantlar ve kafelerle doluydu. Kalabalık, yoğun ama bir o kadar da hoştu. Bir yanda elinde gazetesi ve kahvesini yudumlayan insanlar diğer yanda ise sokak sanatçıları… Serüvendeki ilk gün böyle sona ermişti. Sırada Beyaz Kilise var. Bu kilise Paris’te bulunan en büyük, görkemli ve en eski kiliselerden biridir. Sonraki durağım Paris’teki diğer akrabalarımın yanıydı. Bu güzel aile ziyareti sonrası, Champ – Elysees yani Şanzelize beni bekliyordu. Kilisenin girişinde bizi heykeller karşılıyor, belirli bir fiyat karşılığı bu heykellerle fotoğraf çektirme şansı buluyorsunuz. Bu cadde Luksor dikili taşının bulunduğu Concorde meydanından başlıyor ve Charles de Gaulle Meydanında bitiyor. Caddenin iki yanında sıralı ağaçlar ve kaldırımlar üzerinde ara ara banklar bulunuyordu. İnsanlar bu caddeye kimi zaman alışveriş, kimi zaman gezme amaçlı geliyorlar. Kiliseye çıkarken zaman zaman seyyar satıcılar gelip Türkçe, İngilizce, İtalyanca vb. gibi dillerle ellerindeki malları satmaya çalışıyorlar. Kiliseyi gördükten sonra sırada başka bir güzellik: Louvre Piramitleri. Kaldırımlarda dans eden sokak dansçıları da görülmeye değerdi. Lüks mekanlar şehir insanları ve göz kamaştırıcı bu cadde gerçekten çok güzeldi. Cadde boyu bir gezinti, güzel bir yemek ve Şanzelize’den ayrılma vakti. Dönüş yolunda başka bir güzellik daha: Vendome Meydanı. 48 Eiffel Kulesi, 1887 ile 1899 yılları arasında Gustave Eiffel'in firması tarafından, Fransız Devrimi'nin 100. yıl kutlamaları çerçevesinde düzenlenen Paris fuarının giriş kapısı olarak inşa edilmiştir Adını da inşa ettiren firmanın sahibi Gustave Eiffel'den almış. Burada meşhur Louvre Piramitleri yer alıyordu, camdan yapılmış bu piramitler birçok önemli tarihi esere ev sahipliği yapıyordu. Özellikle geceleri ışıklandırmadan dolayı müthiş bir görüntü sergiliyordu. Müzenin, turistleri düşünülerek yaptırdığı beton blokların üzerine çıkarak piramitleri elinizde tutarcasına fotoğraf çektirme imkanı da sağlıyor. Gerçekten muazzam bir kule. Eiffel Kulesi, 300 m yüksekliktedir. Zirvesindeki televizyon vericileri 27 m daha yükseklik kazandırır. Günümüzde yaygın olarak kullanılan çelik yerine demirden inşa edilmiş, özel teknikler sayesinde günümüze kadar sağlam olarak gelmiştir. Bu kısa ziyaretten sonra bizi Disneyland Paris eğlence dünyası bekliyordu. En çok merak ettiğim ve görmek istediğim yerlerden biriydi. Disneyland’ın kurulu olduğu alan devasa büyüklüğüyle neredeyse bir il büyüklüğündeydi. Zirveyi çıkmak isteyen insanları 7.000 adet merdiven basamağı ya da asansörler karşılamaktadır. Kule üzerinde restaurant ve kule hakkında bilgi veren sergiler bulunur. Bu olağanüstü büyüklükteki parkta oteller, sinemalar, kafeler , restaurantlar ve daha birçok görmeye değer yer vardı . Burada en çok ilgimi çeken Space Monten adı verilen oyundu. Saatte 200 km hızla karanlık bir ortamda taklalar atarak ilerleyen bu tren heyecan verici ve bir o kadar zevkliydi. Kısacası Disneyland Paris’te görülebilecek en güzel yerlerden biriydi. 200.000 metrekare alanda bulunan Eiffel Kulesi her 7 yılda bir, 60 ton boya ile boyanır. Bu çalışmada 25 boyacı görev yaparken, çalışma 15 ay sürer. Bu işlem sırasında 1.500 fırça, 5.000 zımpara kağıdı ve 1.500 iş tulumu tüketilir. Özellikle yaz aylarında birçok sayıda turist bu güzelliği ziyaret etmekte ve bu mimariyi yakından görme şansına sahip olmaktadır. Kuleye çıktığımda Paris tüm güzelliği ile ayaklarımın altında idi. İnanın bu keyfine doyum olmayan manzara saatlerce seyredilebilir. Paris’e yolunuz düşerse özellikle Eiffel kulesini görmenizi tavsiye ederim. Bana göre Paris dünyada gezilip görülmesi gereken şehirlerin başında yer alır. Ve şimdi asıl Paris: Eiffel Kulesi. Tahmin ettiğiniz üzere, Paris’e giden her yolcunun uğradığı bir han gibidir Eiffel Kulesi. 49 Gönülle Başbaşa Semih ÜNLÜ Gülkent Anadolu Lisesi Öğrenci Meclisi Başkanı Dudakları bir dal ateş mercan gibi Bakışları masum bir heyecan gibi Yürürken titreyen o narin endamı Pembe bir gül açmış taze fidan gibi Fark edemiyorum gözle gördüğümü Saçlarında bağlı aşkın kör düğümü Bir tatlı rüya mı bir canlı büyü mü Film dokunuyor ama bir yalan gibi Gönül hep murad edip onu istese Kan ağlayan yüreğimi yüzüm gizlese Günler hiç bitmese zaman geçmese Sanki ona hep hayran gibi Sevda adlı çınar gönlünü sarsın Karşılıksız sevdiysen sen bahtiyarsın Sen gönül ver de sevmesin varsın Bülbülün güle sevdası gibi Sevda şöminesinde bir alev var ki Suyun tesir etmediği bir ateş sanki İçinden çıkılmaz öyle bir an ki Sahildeki ıssız bir liman gibi Gönül köprüsü şimdi bir viran gibi Semih artık yalnız bir adam gibi 50 Ayrılık Yunus CAN 12-C Gideceğini bilseydim eğer, beğenirdim kendime ölümlerden bir ölüm. Yeter ki sen ol zulmeden, boynumun borcudur zulüm. Varsan görsen âşıktık, her kim ki aklıselim, Yalnızlığa dayanır da yüreğim, sensizliğe dayanamaz gülüm. Yoruldum, kalmadı dermanım peşinden koşmaya, Ne olur dön de geri gel beni de almaya, İstemem, olmasın bir çift güzel söz duymaya, Bir teline razıyım saçının doya doya koklamaya. 51 Liseli Olmak Fatma KAYA, 10-B Nursel ALSAN, 11-F Lise yılları unutamayacağın en güzel anların yaşandığı yıllardır. Ders almaya en çok ihtiyaç duyulduğu ama ders kaynatmak için en çok çaba harcanan dönemdir. Üniversitede daha da özgür olacağına inanmaktır. İlkokulda 90 aldığında ağlayanların lisede 50 aldığı sınavda havalara uçmasıdır. Elektrikli eşya misali kulağında kulaklıkla gezmektir. “Teşekkür” almaya bile razı olmaktır. Öğretmene “hoca” demektir. Parmak yerine el kaldırmaktır. Devamsızlık hakkını yarımşar günden kullanmaktır. Havalı gözükmeye çalışmaktır. Liseli olmak, hayatın en güzel dilimini yaşamak demektir! Kaygısız görünmek ama çaktırmadan ders çalışıp iyi bir geleceğe sahip olmak için mücadele etmektir. 52 Gangnam Style Gökhan DÖŞ 12-F Aslında uzun bir süredir popülerliğini yitirmeyen ve hala her yerde duyabileceğiniz bir şarkı. Gangnam Style’ın anlamı garip gelse de okunmaya değer. “Gangnam Style” modayı takip eden, havalı ve diğer bölgelerdeki insanlardan ayrılan bir yaşam tarzına sahip insanların yaşadığı Seul’un Gangnam bölgesine göndermeler içeren uydurma bir sözcüktür. Bu terim Time’ın haftalık kelime listesine “Seul'un Gangnam bölgesindeki savurgan yaşam tarzını ifade eden davranış şekli” olarak geçmiştir. Gangnam Style, Koreli müzisyen Park Jae-sang (tanınan adıyla PSY)’nin 2012 yılı yapımı şarkısı. Komik, ritmik ve Park Jae-sang'ın alışılmadık dans figürlerinden dolayı çok büyük ilgi gördü. Şarkı 15 Temmuz 2012’de yayınlandı. 20 Eylül 2012’de Youtube’da en fazla beğenilen video olarak Guinness Rekorlar Kitabı'na girdi. 17 Mayıs 2013 itibariyle 7.500.000’i aşan beğenme ve 1.600.000.000’u geçen (evet, bir milyar altı yüz milyon) izlenme sayısıyla Youtube’da en çok izlenilen ve beğenilen müzik videosudur. Şarkı T-Pain, Katy Perry, Britney Spears ve Tom Cruise gibi ünlüler tarafından internet üzerinde paylaşıldı. The Wall Street Journal, Financial Times, CNN International ve Foreign Policy gibi saygın uluslararası yayınlarda kendine yer buldu. Park Jae-sang, bir röportajında kendisinin “Gangnam Style” olduğunu fakat şarkıdaki dansların, sözlerin, görünüşün bu sözü edilen üst sınıftan oldukça uzak olduğunu ve böylelikle bir ironi yapmaya çalıştığını belirtmiştir. Belki de sizi sıkan bir açıklamaydı bu ama ilgi çekici yanı bu değil işte. Asıl ilgi çekici yanı sahnede oynanan dansı. iTunes'da ABD ve Kanada dahil 31 ülkede en fazla satılan şarkı oldu. 20 Eylül'de Gangnam Style akımı, komik ve bir o kadar ilginç dans figürleriyle yediden yetmişe birçok kesimin beğenisini kazanmış bir şarkı durumundaydı. Ve Gangnam Style akımı uzunca bir süre devam edecek gözüküyor. İlk bakışta herkesin güldüğü bu figürler biraz izledikten sonra ritmin de etkisiyle sizi kendisine çekiyor ve bir bakmışsınız siz de kendinizi Gangnam Style akımına kaptırmışsınız! 53 Gülmece, Eğlenmece Pınar İMECE 12-G 100 öğretmene "Bir daha anlatır mısınız hocam?" diye sorduk, tek popüler cevap aldık: “Düzgün dinlemezsen anlamazsın tabi! Başka sorusu olan?” Kutu kutu pense oyununun devamında da “Elmanız yenebilir, arkadaşlarınız size arkasını dönebilir.” mesajı veriliyor. Oyun değil, hayat dersi mübarek. Karşıdan karşıya geçerken önce sağa, sonra sola, tekrar sağa baktım ve önümdeki taşı göremeyip yere düştüm. Ezberci eğitime yazıklar olsun. Fransızcada yazılan harflerin yarısından fazlası okunurken söylenmiyor. Ülke çok mürekkep israf ediyor, yazık! Otobüste teyzeye iltifat olsun diye yer vermedim. Aslında çok gençsiniz demek istedim, yine yaranamadım. Zamane ihtiyarları bir tuhaf olmuş. Sınavdan çıkınca notum 80, arkadaşlarla konuşunca 50, soruları cevaplayınca 30. Test çözerken içimdeki Ali Ağaoğlu ortaya çıkıyor: “Bunu geç, bunu işlemedik, bu zor.” Hocam siz bunu not diye vermişsiniz ama bu bildiğiniz ayakkabı numarası. Nihavend, hicaz, uşşak, rast… Hepsini çok seviyorum. Makam sevdası bu olsa gerek. - William Shakespeare, seni 2-A sınıfına aldıracağım - Olmaz hocam valla, okulu bırakırım. - Nedenmiş o? - “2-B or not 2-B” işte bütün mesele bu. İşime çok yoğunlaşınca kendimi kaybediyorum. “Hokkabazlığın çıkış noktası.” 54 Graffiti Üzerine Tunahan AVCI 11-G Graffiti, en temel anlamıyla, duvar yazıları ve resimler yoluyla kendini ifade eden bir görsel uygulamadır. Grafik sözcüğünün kökünden türetilmiştir. Graffiti, kimi çevrelerce bir sanat dalı olarak kabul edilirken, bir başka bakış açısı da, graffitiyi vandalizm (Vandallık veya akım olarak Vandalizm, bilerek ve isteyerek, kişiye ya da kamuya ait bir mala, araca ya da ürüne zarar verme eylemidir) olarak değerlendirmektedir. Tarihsel olarak graffitinin oldukça eski bir geçmişe, mağara duvarlarına çizilen şekiller nedeniyle İlkçağ, 4. veya 5. yüzyıl dönemlerine dayandığı, Pompei'deki duvar yazılarının graffiti sayıldığı söylenebilir. Eski Mısır döneminde insanların geçtikleri yerlerdeki duvar ve kayalara bıraktıkları çeşitli şekil ve yazılardan oluşan mesajlar, graffitinin ilk adımları sayılsa da, günümüzdeki anlamıyla graffitinin ana çıkış noktası 1940'lı II. Dünya Savaşı günlerine denk gelmektedir. Almanya'yı Doğu ve Batı şeklinde ikiye bölen Berlin Duvarı'nın her iki yanı protest kişilerce boyanarak, yazı ve sloganlarla bezendi. 1960'lı yıllarda ABD'de politik grupların görüşlerini duyurmak için bu yöntemi tercih etmesi, gençlerden oluşan sokak çetelerinin, kendi denetimleri altındaki alanları belirlemek için duvar yazılarını kullanmasına yol açtı. Ardından bağımsız bireyler graffitiyi geliştirdi. Bu bireyler arasındaki en önemli isim Taki183 lakaplı bir sanatçıdır. Sosyal içerikli iletiler dışında, bireysel seçimleri de yansıtmaya başlayan graffitiler giderek renklendi. 1970'lere gelinirken, bu görsel uygulama, şehir duvarlarından metro duvarlarına geçerken, New York'tan başlayıp ABD'nin hemen hemen tümüne yayıldı. (Geniş bilgi için Vikipedi’nin Graffiti maddesine bakabilirsiniz.) Artık tamamıyla kendini gösterme ve yeteneğini kanıtlama haline bürünen bu sanat bazı ülkelerde “vatandaşı görsel yönden rahatsız etmek” bahanesiyle yasaklanmıştır. Bu yasaklamanın Graffiti'yi durdurması beklenirken tam tersine daha da hız kazanmasına neden olmuştur. Graffiti'yle beraber sanatçıların gerçek adlarını saklamak için kullandığı nickname'ler de yaygınlaştı. Kısa sürede bu kadar gelişme gösteren Graffiti sanatı şu anda dev bir sektör haline gelmiştir. Her ne kadar yasaklama getirilse de insanlar var oldukça Graffiti de var olacaktır. 55 2013 Mezuniyet Törenimizden Görüntüler 56 Gülkent Anadolu Lisesi 2012—2013 Eğitim—Öğretim Yılı Mezunlar Albümü 57 2013 Mezunlar Albümü A Muhammed Talha YAŞAR Sabiha YÜCEL Şerife TIRAŞOĞLU Halil AYBARS Mehmet UYSAL Halil İbrahim KÜÇÜK Fatih YURT Emine SAĞLAM İsmail Caner YAVUZ Aslı ARIKAN Gizem KORKUT Cansu ÖLGÜN Hatice GÜNEYSEL Hatice Nur GÜNGÖR Esra ZEYBEK 58 2013 Mezunlar Albümü Hande ÖZDEMİR Huriye Merve GÜLEÇ Tuğba KAPLAN Sertaç ILIKCA Selma ULU Beyzanur ÖZDEMİR Habibe TOPÇU Burçin ÇETİN Kezban ŞAYLAN Yasin ERKEN Muhammet Ali ÜNAL Ömer Faruk ALTUNTAŞ Batuhan BOYACI Dilek AKBAŞ 59 2013 Mezunlar Albümü B Huriye KÖKCÜ Mehmet Ali GÜNGÖR Süleyman ÇELİK Fatma AKAL Neriman İLHAN Tuna KARAKAYA Cem YÜCEER Kübra KORKMAZ Mehmet YILMAZ Hüseyin TÜLÜ Nizamettin ATEŞ Barış BAŞYAYLA Rümeysa KAYA Yaşar Burak GÖKASLAN Burak ERYILMAZ 60 2013 Mezunlar Albümü Ayşegül KARA Hayrunnisa ŞİMŞEK Tuğba KINAY 61 2013 Mezunlar Albümü C Şeyma BALLI Yunus CAN Özlem ÖZEN Muhammed Mustafa CEYLAN Hatice MUTCU Yasin ESER Gökhan ÖZ Şeyma AKDAŞ Merve ÖZDOĞANCI Osman Yasin POLAT Şükran SELVİ Serdar CAN Melike Beyza POLAT Hacer ÇOBAN Şule KIYAK 62 2013 Mezunlar Albümü Muhammed Alperen CEBE Alaattin ÖZTÜRK Necati KORALAY Gözde KARABULUT 63 Burhan DURGUN 2013 Mezunlar Albümü D Sümeyye YILIK Mehmet ÇALIŞIRIM Gürkan TEKİN Umut Can EKİNCİ Filiz KANTAŞ Gizem ÇELİK Bekir YÜKSEL Asiye KARABULUT Ömer Burak AKÇINAR Havva GÜNEŞ Berkay Kemal ŞAVKLI Onur Veli BOZKURT Ayşenur BİLTEKİN Mehmet Halid BALÇIKLI Muhammed Huzeyfe DOĞAN 64 2013 Mezunlar Albümü Murat SARPDAĞ 65 2013 Mezunlar Albümü E Seda GÜVEN Duygu GENCEL Nazlıcan GÜLLÜ Ayşe BÜYÜKÇULLU Tuğba KILINÇ Hazal ŞİMŞEK Fazilet BORAN Beyza GÖKDEMİR Ayşe Nur KUYRUKCU Şehriban YILMAZTÜRK Ebru DEMİR Gülnur ÇIRAK Canan BOĞA Turgay USTA Ali ÜNAL 66 2013 Mezunlar Albümü Melike ÇIRAK Yasemin KESİKTAŞ Bahriye ŞEKER Elif ERYİĞİT Ayşegül GÖMÜK Özge KOCALAR Ozan DIŞPINAR Mehmet GÜNGÖR Firdes AKKAYA Fatma GÖNÜLLÜ Ömer BUYRUKÇU Duygu AKIN Muhammet Şamil GENÇ Müjdat KORKMAZ Nogay AKSOY 67 2013 Mezunlar Albümü F Hilal Elif Aybüke TÜRKER Gencer VAROL Gökhan DÖŞ Zeynep SARI Selma GÜREY Oğuzhan Mevlüt ALTUNIŞIK Hatice Birsen TOPAY Okan ÖNAL Teslime HARKTI Semih ÜNLÜ Münüp DOĞAN Fikriye YILMAZ Ebru DOLUNAY Aydın OLGUN Ömer ERDEM 68 2013 Mezunlar Albümü Emre YILDIZ Süheyla AKBAŞ Dilek AYDOĞAN 69 Hayriye Feyza TARHAN 2013 Mezunlar Albümü G Ayşe ÖZDEMİR Gizem ÜÇKARDEŞ Melike KARA Ülkü Nur KARAMAN Pınar İMECE Zübeyde PEKİN Müyesser GÜNEŞ Aslı ŞAHİN Mustafa KARATON Melek TUZ Ayşegül ÖZKAN Büşra SEZGİN Murat İNCE 70 Adres Bilgilerimiz Gülkent Anadolu Lisesi İskender Mahallesi, No: 66 Demirköprü Mevkii, 32040 Merkez, ISPARTA Telefon 0246 218 3078 Faks 0246 218 2197 E-Posta [email protected] İnternet www.gulkentanadolulisesi.meb.k12.tr www.facebook.com/gulkentanadolulisesi 71
Benzer belgeler
2015 Sayı - Gülkent Anadolu Lisesi
cumartesi
akşamları hariç mecburi etüt uygulaması
yapılmakta olup, etütlerde nöbetçi ve
belletici öğretmenler öğrencilere refakat
etmekte, öğrencilerimize derslerinde
yardımcı olmaktadırlar. Son dö...
2014 Sayı - Gülkent Anadolu Lisesi
Öğrencilere cuma ve cumartesi
akşamları hariç mecburi etüt uygulaması
yapılmakta olup, etütlerde nöbetçi ve
belletici öğretmenler öğrencilere refakat
etmekte, öğrencilerimize derslerinde
yardımcı o...