TARİH TÜRK-İSLAM TARİHİ
Transkript
TARİH TÜRK-İSLAM TARİHİ
TARİH TÜRK-İSLAM TARİHİ TÜRK-İSLAM BİLİM ADAMLARI FARABİ Türkistan’ın Farab şehrinde doğmuştur (870-950) Avrupa’da Al Phorobius olarak bilinir. Filozoftur. Türk İslam dünyasında pozitif bilimlerin gelişmesi Farabi’yle başlar. Muallim-i Sani (İkinci öğretmen) olarak bilinir. Aristo felsefesini İslam dünyasına tanıtmıştır. İlimlerin sınıflandırmasını ilk yapan kişidir. İhsaü’l Ulüm (ilimlerin tasnifi). Mantık, Siyaset, Matematik, Astronomi, Felsefe, Müzik, Tıp alanlarında toplam 160 eser kaleme almıştır. En önemli eseri El Medinet’ül Fazıla’dır. (Devlet başkanlarında bulunması gereken vasıfları anlatmıştır.) Musiki ile ilgili eseri Kitabü’l Musiki. İBN-İ SİNA Avrupa’da Avicenna olarak tanınır. Tıp bilimiyle ön plana çıkmıştır.(980-1037) En önemli eseri “El Kanun Fit Tıp” Avrupa üniversitelerinde ders kitabı olarak okutulmuştur. Felsefede Farabi’den etkilenmiştir. Ahlak, Botanik, Zooloji, Astronomi, Matematik Felsefe, Tıp, Mantık, Fizik alanlarında 200’ün üzerinde eser kaleme almıştır. Kalp ve beyin üzerine çalışmaları vardır. Küçük ve büyük kan dolaşımları üzerine çalışmıştır. Ruh ve sinir hastalıklarının sevgi, şefkat ve müzikle tedavi edilmesi yöntemini geliştirmiştir. HAREZMİ: IX. yüzyıl. Harzemde doğdu. Astronomi, Matematik, Felsefe, Coğrafya alanlarıyla ilgilenmiştir. Cebiri sistemleştirerek Matematiğin bir dalı haline getirmiştir. En önemli eseri: Kitab-ül Cebr vel Mukabele’dir. Bağdat’ta Beyt’ül Hikme medresesinde, müderrislik yapmıştır. BİRUNİ: 979-1051 Harzemde doğdu. Gazneli Mahmut tarafından himaye edilmiş ve desteklenmiştir. Bilimsel ilerlemenin önündeki en büyük engelin serbest düşüncenin olmayışı olduğunu söyleyerek, serbest düşünceyi savunmuştur.Geometri, Matematik, Felsefe, Coğrafya, Astronomi alanıyla uğraşmıştır. Asar’ül Bakiye en ünlü eseridir. Bu eserde Asyalı milletlerden ve astronomiden bahsetmiştir. Enlem ve boylam dairelerini tespit etmiş, dünyanın güneş etrafındaki dönüşünün bir yılda gerçekleştiğini söylemiştir. ÖMER HAYYAM: Büyük Selçuklular döneminde yaşamıştır. (1048-1131) Astronomi ve Matematik alanlarında ön plana çıkmıştır. Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah, adına düzenlenen Celali Takvim’i (Takvim-i Meliki) hazırlayan heyetin başkanıdır. Astronomi, Matematik, Tıp Müzik, Felsefe, Edebiyat alanlarında çalışmalar yapmıştır. Rubai’leri (dörtlük) ile ünlüdür. EL KİNDİ: İlk İslam Filozofudur. İhşitler döneminde yaşamıştır. Avrupa’da Alghindus olarak bilinir. Felsefede Platon ve Aristoteles’ten etkilenmiştir. Tarih, Felsefe, Matematik, Astronomi, Fizik (hız ve hareket), Kimya, Optik (görme), Psikoloji, İlahiyat alanlarında iki yüzden fazla eser kaleme almıştır. İBN-İ RÜŞT: İspanyada Endülüs’te (İspanya) yetişti. Kurtuba Medreselerinde Müderrislik yaptı. Aristo felsefesini Avrupa’ya öğretmiştir. Aklı inancın önünde tutmuştur. GAZALİ: Büyük Selçuklular döneminde Nizamiye medresesinde müderrislik yapmıştır. Siyasi ve bölücü din anlayışıyla mücadele etmiştir. “İhya’ül Ulumiddin” (Din ilimlerinin yeniden yapılanması) en önemli eseridir. FAHRETTİN RAZİ: (1149-1209) Fen ve din İslam felsefesi (Kelam) ve İslam Hukuku (Fıkıh) ile uğraşmıştır. alimi. Büyük Selçuklular döneminde Rey’de doğdu. Kelam (İslam felsefesi) ve Muhammed bin Kays: Türkçe-Farsça sözlük Fizik, Işık, ses, denge alanların-da Zemahşeri: Keşşaf (tefsir), çalışmalar yaptı. Mukaddimetül Edeb.(gramer) UTBİ: tarih İBN-İ TÜRK: ULUĞ BEY: astronomi (IX. yüzyıl) Cebirle ilgilenmiştir. İBN-İ HALDUN: tarihçi sosyolog Çalışkanlığından dolayı “Ebul Fazl” olarak İBN-İ BATUTA: coğrafya anılmıştır. Anadolu Selçuklu Dönemi Önemli İlim Adamları HOCA DEHHANİ: Aslen Horasanlı olup Anadolu Selçuklu sarayında yetişen divan MEVLANA Celalettin-i Rumi: (1207-1273) şairidir. Gazel ve Kaside yazarı. Selçuklu Şehnamesi adlı eserinin günümüze Mesnevi, Divan-ı Kebir, Fihi Mafih, ancak Mektubat. Türk-İslam Şairi, Tasavvuf ve bir kısmı ulaşmıştır. düşünce adamı. YUNUS EMRE: Divan Edebiyatçısı ve halk AŞIKPAŞA: Garipname (Mesnevi). Eserlerini Türk-çe kaleme almıştır. şairidir. Risalet’ül Nushiye (nasihatleröğütler kitabı) dini, ahlaki, tasavvufi Mesnevi: Klasik doğu edebiyatında bir eserlerdir. şiir tarzının adıdır. İkili beyitler halinde HACI BEKTAŞ-İ VELİ: Makalat. Ahi lideri yazılan bir nazım türüdür. ve Mutasavvıf. İmaret: öğrencilere, yolculara ve fakir halka yemek dağıtan yerdir. Berit Menzil FATİMİLER 910-1171 Hz. Osman döneminde ilk ayrılıkçı hareketler başaldı Hz. Ali ve Muaviye Mücadelesi sıffın savaşı Şİİ- SÜNNİ ayrılığı başladı Kesin ayrılık KERBALA Şİİ’liğin bir kolu olan İSMAİLİLER Abbasiler döneminde güçlendi ve İsmaililerin lideri UBEYDULLAH Kuzey Afrıka’da TUNUS’ta FATİMİ DEVLETİ’ni kurdu En güçlü dönemleri Muntansır 10361094 Hz Fatıma soyundan geldıklerını iddia ederler Haçlı seferlerine karşı mücadele ettiler Musul ATABEY’i Nurettin Mahmut Zengi’den yardım istediler. Oda komutanlarından ŞİRKUH ve Şirkuh’un yegeni Selahattin’i yardıma gönderdi. Şirkuh Fatimilere vezir oldu sonrada yerine Selahattin vezir oldu ve Selahattin Eyyübi Fatimilere son verdi. SELAHATTİN KUDÜS’ü aldı ARSLAN YÜREKLİ RİŞAR ing. Kralı FİLİP OGÜST Fran. Kralı III. Haçlı seferi BATİNİLER Hasan Sabbah ALAMUT KALESİ (kartal yuvası) SUİKASTLER Nizamülmülk halife ElMüsterşid 1256 da ALAMUT moğollarca ele Geçirildi DARÜL HİKME medresesi Fatimi Beytül Hikme Abbasi EL-EHZER medresesi Fatimi Nizamiye B.Selçuklu HARZEMŞAHLAR 1098-1231 Anuş-Tegin'in oğlu Kutb-üd-din Muhammed tarafından 1098 de kurulmuş,1231 de Moğol istila akınları dolayısı ile yıkılmıştır. Selçuklu sarayında “taştdar” leğen-ibrik İşleri saray görevlisi ANUŞTEGİN’in oğlu “Kutbettin Muhammet” Harzem’e vali tayin edildi. Not: Selçuklu Harzem valilerine Harzemşah unvanını verirdi. Kutbeddin Muhammed Harizmşah’tan sonra oğlu Atsız Harizm valisi oldu bağımsızlığını ilan etti Ancak Selçuklu orduları tarafından yenlince, tekrar Selçuklu egemenliğini kabul etmek zorunda kaldı. Atsız'dan sonra başa geçen İl Aslan Harizmşah Devleti'nin ilk bağımsız hükümdarı olmuştur. İl Aslan ve Alaeddin Tökiş Harzemşah zamanında bu devlet en görkemli dönemini yaşadı. Sürekli olarak toprakalrını genişleten Harizmşah Devleti Moğollar la çatıştı ve 1220 yılında yapılan savaşta yenilerek Moğolların egemenliği altına girdi. Muhammed Harzemşah ölünce yerine oğlu Celaleddin Harzemşah geçti. Kuvvetlerini toplayarak yeniden Moğollarla savaşa girişti,ancak o da yenilgiden kurtulamadı Harzemşahlar Devleti yıkıldı. CELAYİRLİLER 1330'larda bugünkü Irak ve İran topraklarında İlhanlılar Devletinde önemli mevkiye sahip olan Moğol Celayir boyunun önderi Büyük Hasan tarafından kurulmuş devlet. Celayirîlerler Timur'un karşısında Karakoyunlular ile birlikte Timur İmparatorluğuna karşı direnmiş ancak yenilerek Bağdad'ı kaybetmiştir. Ahmed, önce Osmanlı Devleti'ne ve sonra Mısır'a Memlûk Devleti’nin yanına sığınmıştır. Ahmed, Timur'un ölümünün ardından 1405'te tekrar devleti kurmuş ve Tebriz'i geri almaya çalışmıştır. Fakat 1410'da Karakoyunlu sultanı Kara Yusuf tarafından yenilerek idam edilmiştir. Akkoyunlular Diyarbakır bölgesini aldı. 1403'te de Diyarbakır'da hükümdarlığını ilan etti. Osman Bey 1435'te Karakoyunlular'a karşı savaşırken öldü. 14. yüzyılda Diyarbakır yöresini yurt edindiler ve devlet kurmadan önce bölgede etkili oldular. Anadolu, Suriye Kara Yülük Osman Bey'in ölümünden ve Irak içlerine akınlar düzenlediler. sonra, oğulları arasında iktidar Trabzon İmparatorluğu topraklarını kavgası başladı ve Akkoyunlu Devleti yağmaladılar. eski gücünü yitirdi. Kuruluşu Kara Yülük Osman Bey’in torunu Akkoyunlu Devleti’nin kurucusu, Kara Yülük Osman Bey’dir. Uzun Hasan, 1453'te Diyarbakır'ı ele geçirerek iktidar kavgalarına son verdi. 1398'de Kadı Burhaneddin'i yenerek öldüren Kara Yülük Osman Bey, daha sonra Memlûk sultanının hizmetine girdi. 1400'de Timur'un Anadolu’ya girişine destek verdi ve bu hizmetine karşılık Malatya'yı, 1402'de Ankara Savaşı'ndaki desteğine karşılık da Uzun hasan Merkezı Diyarbakır'dan Tebriz'e taşıdı. Sınırlarını genişletti güçlenmesi Uzun Hasan’ı Osmanlılarla karşı karşıya getirdi. Akkoyunlular ile Osmanlılar arasındaki çatışmalar, Fatih SultaN Mehmed'in Trabzon Rum İmparatorluğu üzerine yaptığı sefer sırasında başladı. Uzun Hasan da Trabzon imparatorunun kızıyla evliydi ve Osmanlı ordusunu durdurmak için Trabzon'a kuvvet gönderdi. Gedik Ahmed Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu bu kuvvetlere yenildi. Fatih, 1461'de Trabzon'u aldıktan sonra Akkoyunluların üzerine sefere çıktı. Uzun Hasan 1473'teki Malatya Savaşı'nı, kazanmasına rağmen Otlukbeli Savaşı'nda Fatih karşısında ağır bir yenilgiye uğradı. Bu yenilgiden sonra topraklarındaki siyasal ve askeri gücünü büyük ölçüde yitirdi. Uzun Hasan’ın 1478'de ölmesinden sonra oğulları arasında başlayan taht kavgaları Akkoyunlu Devleti'ni iyice zayıflattı. Sonunda Akkoyunlu Devleti, Safevi hükümdarı Şah İsmail tarafından 1508'de tamamen ortadan kaldırıldı. Akkoyunlu ülkesi hükümdar ailesinin ortak mülkü sayılırdı. Hükümdarlar uluğ bey ya da han unvanıyla anılırdı. Akkoyunlu bey ve şehzadeleri, hükümdara bağlı kalmak koşuluyla, kendilerine bırakılan illeri yarı bağımsız olarak yönetirlerdi. Merkezi devlet işleri başkentteki Büyük Divan'da görüşülür ve karara bağlanırdı. Sahib denen vezirler, hanedandan büyük boyların beyleri ve kazasker Büyük Divan'ın doğal üyesiydiler. Bu divana bağlı Esraf Divanları ise çeşitli devlet işlerinin yürütülmesinden sorumluydu. Ayrıca illerde birer küçük divan bulunurdu. İllerde hukuk işlerine kadılar, din işlerine de müftüler bakardı. Uzun Hasan devlet yönetiminde ve askeri örgütlenmede Osmanlı sistemini örnek almıştı. Akkoyunlu hükümdarları bilginleri ve sanatçıları korumuştur. Ali Kuşçu, Celaleddin Devvani ve İsa Savcı gibi bilginler, bu dönemde önemli yapıtlar vermişlerdir. Başta Diyarbakır ve Mardin olmak üzere Ahlat, Hasankeyf, Erzincan Bayburt Hasankale'de Akkoyunlulardan birçok cami, türbe, medrese, kale, kale surları ve yazıt kalmıştır. Müslüman olmadan önce koyun totemine bağlı olan Akkoyunlular, İslam dinini benimsedikten sonra da bu toteme bağlılıklarını sürdürerek bayraklarını ve mezar taşlarını koyun resimleriyle süslemişlerdir. KARAKOYUNLULAR 1380-1469 Başkent Tebriz Doğu Anadolu, Güney Kafkasya, güney Azerbaycan ve Kuzey Irak’ta egemenlik sürmüş bir Oğuz boyudur. Anadolu‘da İlhanlılar'ın etkisinin azalmaya başladığı dönemlerde 1365'ten 1382'ye dek Bayram Hoca tarafından Celayirîler'e bağlı kalarak kurulmuştur. 1387'de Tebriz'i fethettiler. 1408'de Mardin, 1410'da Celayirilerden Bağdat'ı da aldılar ve büyük bir devlet oldular haline geldiler. Kara Yusuf en parlak devir Kara Yusuf 1400'de Celayirîler ile birlikte Timur İmparatorluğu tarafından yenilgiye uğrayarak Osmanlı Devleti'ne sığınmıştı. Ancak Timur'un ölümünden sonra 1404'de Timur İmparatorluğundan Tebriz'i geri almış ve Celayirîleri de yıkmıştı. Karakoyunlular, Timur İmparatorluğu'nu kargaşadan çıkararak yeniden toparlamaya muvaffak olan Şahruh tarafından 1420'de tekrar yenilgiye uğratıldıysa da, Şah Ruh'un dönüşünden Karakoyunlu Hâkimi İskender Bey tekrar güçlenmiş ve Akkoyunlu Hâkimi Kara Osman'ı yerenek Doğu Anadolu'nun hakimiyetini tamamen elde etmişti. Fakat Şah Ruh 1435-36'da İskender Bey'in üzerine yürüyerek tahttan indirdi ve yerine kendine sadık Cihan Şah'ı getirerek Tebriz valiliğine tayin etti. 1447'de Şah Ruh ölüp 1449'da Uluğ Bey suikast sonucu öldürülünce Timur İmparatorluğu'nda kargaşalar baş gösterdi. Cihan Şah da bu durumundan istifade ederek isyan etti. Timurlu baskısının azaldığı 1437'den itibaren tekrar genişlemeye başladı 1467'de Akkoyunlular ‘ın önderi Uzun Hasan'ın gerçekleştirdiği ani bir baskın sonucu Cihan Şah'ın ölümüyle yıkıldı ve toprakları bu devletin eline geçti. Van'daki Ulu Cami, İsfahan'daki Cuma Camisi ve Tebriz'de Gök Mescid ile medresesi Karakoyunluların dini mimarisinin örnekleridir. MOĞOLLAR 1206 1227 CENGİZ HAN Temuçin Devlet yönetimi Uygurlar Moğolistan'da birbirleriyle mücadele halinde olan en güçlü boylar; Keraitler, Naymanlar, Merkitler ve Moğollardı. KARAKURUM başkent Göçebe hayat süren bu boylar hayvancılıkla, avcılıkla ve balıkçılıkla geçiniyorlardı. Moğol kelimesi, devlet ve sülâle ismi olarak Cengiz Han zamanında kullanıldı. Cengiz, Moğol kabile reislerinden Yesügey'in oğlu idi. Asıl ismi Temuçin Cengiz, 1155 yılında doğdu. Babası öldüğünde Temuçin 12 yaşındaydı. Boylar arasındaki savaşlarda basarı kazanan Temuçin, Merkitleri, Keraitleri ve Naymanları yendi. CENGİZ HAN'IN FETİHLERİ Düzenli ve disiplinli ordusu ile Moğolistan'ın birliğini sağlayan Cengiz, Kırgızlara egemenliğini kabul ettirdi. Çeşitli Moğol kabilelerinin birleşerek Temucin'e karşı hükümdar ilân ettikleri Camuka'yı da bertaraf etti. Turfan Uygur Devleti’ne son verdi (1209). Tüm Moğol boylarını birleştirerek, Moğolistan'ı hâkimiyeti altına aldı. Karluklar, savaşmadan Cengiz'in hâkimiyetini tanıdılar. 1206 yılında büyük kurultay Temuçin'i Cengiz unvanıyla kağan ilan etti Daha sonra Çin'in fethine başlandı.Çin savaşları uzun yıllar devam etti. Kara Hitaylar, Tangutlar yenildi. Pekin ve San ırmağın kuzeyi alındı. Cengiz orduları Doğu Türkistan ve Maveraünnehir'e girdi. Harzemşahların Otrar valisinin Cengiz'in elçilerini öldürmesi, batı seferini çabuklaştırdı. 1220 yılında Harzem seferi başladı. Buhara, Semerkant ve Güngenç tahrip edilerek Harzemşahlar Devleti yıkıldı. Cengiz'in oğulları Ögeday, Cuci, Çağatay ve Tuluy Burada Alanlar ve Kıpçaklar yenildi. Kore alındı, Kuzey Çin tamamen imparatorluğa bağlandı. Rusya ve bütün Doğu Avrupa istilâ edildi. Ögeday'ın ölümü (1241) üzerine, imparatorluk, karısı (Törenege) tarafından 1246 yılında toplanan büyük kurultaya kadar idare edildi. Daha sonra imparatorluğun başına, kağan seçilen Tuluy'un oğlu Mengü geçti. Mengü. kardeşleri Kubilay ve Hülâgü ile Çin ve Orta Doğu'nun fethine devam etti. Horasan ve Gazne üzerinden İndus kıyılarına inerek Pencap'ı istilâ etti. Güney Çin'deki karışıklıklar üzerine Moğolistan'a dönen Cengiz Han, 1227 yılında öldü. Cengiz Han ölümünden önce Ögeday'm hükümdar olmasını istemişti. Kurultay da bu isteğe uyarak Ögeday'ı kağan seçti. Cengiz Han ölmeden önce, hanedanın malı sayılan topraklarım oğullan arasında paylaştırmıştı. Cuci kuzeybatı topraklarını, Ögeday doğu topraklarını, Cengiz'in oğullan ve torunları tarafından kurulan bu devletler, Kubilay ve Çağatay Hanlıkları ile Altınordu (Altın Orda) ve ilhanlılar KUBİLAY HANLIĞI Büyük Kağan Mengü'nün ölümünden Çağatay ise Türkistan'ı almıştı. sonra (1259), yerine geçebilecek En küçük oğul Tulüy'a ise baba ocağı kardeşleri Kubilay, Hülâgü ve Arık Buğa idi. Kubilay ve Arık Buğa yani Moğolistan'ın doğu kısmı arasındaki kağan olma mücadelesini verilmişti. Kubilay kazandı. Cengiz'in oğulları , merkez Çin'e yerleşen Kubilay, Çin âdetlerini Karakurum'daki büyük kağana bağlı benimsedi. kalarak bu toprakları birer vali gibi idare ettiler. Ancak merkezi otoritenin Merkezi Karakurum'dan Pekin'e nakletti. zayıflaması ile impararorluk topraklarında dört büyük devlet ortaya Altın Orda ve İlhanlı devletleri île Çağatay Hanlığı, tamamen bağımsız çıktı. devletler olarak hareket etmeye başladılar. Böylece Kubilay Hanlığı'na olan bağlılık sona erdi. Kubilay Hanlığı 1368 yılına kadar devam etti. Çin vatanseverlerinin, Moğollara karşı başlattıkları mücadele sonunda Çin'deki Moğol hâkimiyeti sona erdi. Venedikli gezgin Marco Polo (Marko Po'lo), Papanın mektubunu Kubilay Han'a götüren babası ve amcası ile birlikte Çin'e geldi. Uzun süre Moğolların diplomatı ve elçiliklerinde üye olarak Kubilay Han'a hizmet etti. 20 yıla yakın Çin'de kalan Marko Polo, Çin'i gezme imkanını buldu. 1295 yılında Venedik'e döndükten sonra ünlü seyahat eserini yazdı. Marko Polo seyahatnamesinin, özellikle Kubilay Hânlığı'nı tanıtan bölümü önemlidir. ÇAĞATAY HANLIĞI Cengiz'in yaptığı taksimatla oğlu Çağatay'a Türkistan toprakları verilmişti. Bölge bır süre Karakurum'daki büyük kağana bağlı olarak idare edildi. Daha sonra Çağatay Hanlığı bağımsız oldu. XIV. yüzyıldan itibaren, dilleri ile birlikte Türkleşen Çağatay Moğolları, İslâm dinine girdiler. Daha sonraları hanlar ve komutanlar arasındaki iç mücadele devleti zayıflattı. Çağatay Hanlığı Timur tarafından yıkıldı. Çağatay Hanlığı'nın yıkılması ile bölgede siyasî istikrar bozuldu. ALTIN ORDA DEVLETİ Cengiz Han, büyük oğlu Cuci'ye Moğolistan'ın batısında bulunan en uzak topraklan vermişti. Bu bölge kıpçak türklerinin yoğun olarak yaşadığı bölgelerdi Moğollar ile Türkler karışıp kaynaştılar. İleriki dönemlerde bu topraklarda Moğolca yerine , Kıpçak ve Oğuz lehçelerinin özelliklerini taşıyan edebi Türkçe konuşuldu. Böylece Altın orda Devleti, bir Türk devleti haline geldi. Cuci'nin sağlığında Kıpçak bozkırlarının tamamı ele geçmemişti. Oğlu Batu, Güneydoğu Avrupa seferini başlattı. Sefer sonucunda tüm Kıpçak sahası,Bulgarların elinde bulunan topraklar,Kırım'a kadar Kafkasya, Moğolların eline geçti. Kiey alındı. Polonya, Macaristan ve Dalmaçya tahrip edildi. Fakat Batu Han bu topraklan elde tutamadı. 1242 - 1243 yılında Volga dolaylarındaki merkezine (Saray şehri) döndü. Bu seferler sonucunda Doğu ve Güney Rusya topraklarında büyük ve güçlü bir devlet kuruldu. Doğu kaynaklarının Cuci Ulusu veya Gök Ordu dedikleri bu devlete, Rus kroniklerinde Altın Orda adı verilmiştir. Altın Orda Devleti de 1260 yılından sonra bağımsız duruma geldi. Kırım Hanlığı, 1430 yılında Hacı Giray tarafından kuruldu. Merkez, Bahçesaray şehri idi. Kırım Hanlığı 1475 yılında, Fatih döneminde Osmanlılara bağlandı. ilhanlılarla savaşan Memlûklarla diplomatik ilişkiler kuruldu. Berke Han Ancak Kırım 1783 yılında Rusların eline geçti. İslâmiyet’i kabul etti. İslâm dini Altın Kazan Hanlığı da Ruslar tarafından Orda Devleti'nde yayılmaya başladı. Bu durum devleti sosyal, ekonomik ve yıkıldı. SSCB'nin kurulmasından sonra kültürel açıdan etkiledi. Daha sonra Ruslarla yapılan savaşlar Kırım'ın coğrafî konumu sebebiyle Kırım halkının büyük bir kısmı ve Timur'un 1391 ve 1395 teki katledildi. Bir kısım halk da Sibirya'ya seferleri, Toktamış Han'ın başında sürüldü. Böylece yüzlerce yıllık Türk bulunduğu Altın Orda Devleti'ni çok zayıflattı. Timur, merkez Saray olmak yurdu olan Kırım topraklan Rusların üzere pek çok şehri tahrip etti. Yoğun eline geçti. Bu gün de Kırım Türkleri vatanlarını ve bağımsızlıklarını elde iç karışıklıklara rağmen Altın Orda etmek için mücadelelerini Devleti birden bire yıkılmadı. Zaman sürdürmektedirler. zaman kendini toparladıysa da topraklan üzerinde Kırım ve Kazan hanlıklarının kurulmasıyla parçalandı. Altın Orda Devleti. Berke Han zamanında İlhanlı Moğolları ile mücadeleye girdi, Altın Orda Devleti'nin parçalanmasıyla topraklan üzerinde ortaya çıkan diğer hanlıklar; Nogav Hanlığı, Astrahan (Hacı Tarhan) Hanlığı, Kasım Hanlığı ve Sibir Hanlığı idi. Bu hanlıkların hepsine Ruslar tarafından son yerildi. Altın Orda Devleti, Rus toplumunun gelişmesinde önemli rol oynadı. Rus Çarlığı güçlenerek daha sonraki dönemlerde Osmanlı Devleti'nin en büyük düşmanı hâline geldi. İLHANLILAR DEVLETİ büyük kağan Mengu (Tuluy'un oğlu) kardeşi Hülâgü'yu büyük bir ordu ile İran'a göndermişti. Hülâgü İran'da Alamut Kalesi'ni aldı Bütün İran'ı fethetti. Bağdat'a girerek 1258 yılında Abbasî Halifelîğî’ni yıktı. Halife ve ailesinden bulabildiği herkesi öldürdü. İlhanlı Devleti'nin merkezi Tebriz idi. Suriye'yi ele geçiren ilhanlılar, daha sonra Memlûklarla savaştılar. Fakat SSCB'nin kurulmasıyla bu topraklarda Ayn-Calût'ta onlara yenildiler. yaşayan Türkler bu devletin hâkimiyeti altına girdiler. SSCB'nin dağılmasıyla da Türk toplulukları bağımsızlıklarını kazanmaya başladılar. Altın Orda Devleti ile de savaşan ilhanlı Moğolları Anadolu'yu işgal ettiler. Türkiye Selçuklu Devleti'nin yıkılmasında rol oynadılar. İslâmiyet’i kabul eden ilhanlı Devleti'nde, XIV. yüzyılın başlarından itibaren taht kavgaları ve iç karışıklıklar başladı. Ebu Said Bahadır Han'ın ölümüyle ilhanlı Devleti yıkıldı (1335). Topraklan üzerinde çeşitli devletçikler kuruldu. Bunların hepsi daha sonra Timur tarafından ortadan kaldırıldı. Cengiz Han, Orta Asya Türk devletlerindeki teşkilâtı ve hayat tarzını benimsedi. Moğollarda, aileye yasun deniliyordu. Yasunlar birleşerek aymag ve obogları, oboglar birleşerek irgen denilen aşiretleri (boylan) meydana getiriyorlardı. Boyların birleşmesiyle de millet (el) ortaya çıkıyordu. Millet ise devleti meydana getiriyordu. Cengiz 1206 yılında kağan olunca irgen, obog, aymag ve yasun denilen sosyal birlikleri, aynı zamanda askerî birer birlik şeklinde teşkilâtlandırdı. Yasun ve obogları noyanlar idare ederlerdi Noyanlar; kabiliyet, cesaret ve beceriklilikleri dolayısıyla sivrilmiş kişiler arasından seçilirdi.. Noyan önceleri hem sivil, hem askerî idarecileri ifade ederken, daha sonraları genellikle komutan anlamında kullanılmıştır. Noyanların yardımcıları nökerlerdi. Kağan ve köbegün denilen prensler, noyanları görevlerinden alabilirlerdi. Ancak noyanlar kendi isteklerine göre görevlerini bırakamazlardı. Devlet işlerinde, eski Türk töresi temel olmak üzere hazırlanmış yasalar uygulanırdı. Cengiz Han'ın düzenlediği bu yasalar daha sonraki Moğol devletlerinde yumuşatılmış, askerî konular haricinde bazı değişiklikler yapılmıştı. Moğollarda adalet kurumunda Cengiz Yasaları geçerliydi Cinayet, hırsızlık, tertip edilmiş yalan, zina, büyü, kötülük yapmak ve çalınmış mal saklamak idam ile cezalandırılırdı. Adalet işlerine yargucı denilen hâkimler bakardı. DİL, EDEBİYAT VE BİLİM Moğollar ilk dönemlerinde resmî dil olarak Moğolcayı kullandılar. daha sonra Çağatay, Altınordu ve ilhanlı Moğolları topraklarında Moğol dili unutuldu. Moğolların Türk ülkelerine yayılarak, kısa sürede Türkleşmeleri sonucunda, Türkçe Moğolcaya galip geldi. Bu topraklarda gelişen Türk lehçesine Çağatay Lehçesi denildi. Çağatay Lehçesi, Orta Asya Türkçesinin, kısmen Moğolca ile birleşmesiyle ortaya çıktı. Çağatayca Orta Asya, Doğu Avrupa ve ön Asya'da her yerde anlaşılan dil oldu. Moğollar, Cengiz Han döneminden başlamak üzere en çok Uygur alfabesini kullandılar. Bu durum Uygur alfabesinin, İslâmiyetin kabulünden sonra da, Arap alfabesi yanında Türkler arasında uzun süre yaşamasında etkili oldu. Müslüman Hint hikâyeleri olan Kelile ve Dimne Moğalcaya tercüme edildi. XIII. yüzyılda Moğollar tarafından idare edilen Türkler arasında Cengiz Destanı (Cengiznâme) doğdu. XV. yüzyılda yazıya geçirilen destan da Cengiz'in hayati, şahsiyeti ve fetihleri işlendi. Moğollar zamanında, tarih ilmi önem kazandı ve gelişti, îlhanlı veziri Reşîdüddin (1248-1318), Cami-ütTevarih adıyla bir Dünya tarihi yazdı. Ona Moğol, Çin ve İranlı âlimlerin yanı sıra, bir Budist ve Fransız rahip de yardım etti. Eserde Türk, Moğol, Çin, Hint, İbranî ve Batı Avrupa kavimlerinin tarihleri anlatıldı. Cami - üt Tevarih'te Oğuz Kağan Destanı'ndan da bahsedilmişti. Moğolların Gizli Tarihi, adlı eser ise son zamanlarda ortaya çıkarılmıştır. Ögeday Kağan döneminde (1243) yazılan bu eserde Cengiz'in hayatı anlatılmaktadır. Moğollar, İslâm dinine girinceye kadar din bilimleriyle uğraşmadılar. Bunun yanı sıra tıp, matematik, astronomi ve kimya bilimleri bu dönemde gelişti. Hülâgü Han, Azerbaycan'ın Meraga şehrinde zamanın en modern aletleriyle donatılmış bir rasathane yaptırdı. Nasîrûddin Tûsi ve diğer bilim adamları burada çalıştı. Bu dönemde açılan medreselere her taraftan birçok öğrenci gelerek öğrenim gördü. BABÜR DEVLETİ 1526-1848 Hindistan’da kurulan Müslüman Türk devletlerinden. Timur’un torunu Babür tarafından, 1526’da kurulmuştur. 1483’te Fergana’nın başkenti Ardician’da dünyaya gelen Babür, 1494’te babası Ömer Şeyh Mirza’nın ölümü üzerine, Fergana hükümdarı oldu. Fakat Babür, Özbeklerin büyüyen kuvvetleri karşısında, kendisi için orada sağlam bir yer elde etmenin mümkün olamayacağını anlamıştı. Bundan dolayı, 1504’te Kâbil’i, daha sonra Kandehar’ı alarak orada yerleşti. 1508 Eylülünde ilk defa Hindistan’a akın yaptı. Üç ay süren bu akında, ülkeyi tanıdı ve pek çok ganimet elde etti. Kasım 1519’da Hayber’i geçerek Hindistan’a girdi. Peşaver yakınlarına geldi. Moğollar Beş defa Pencap’a sefer yaptı. Bu seferler neticesinde, Kuzey Hindistan’ı fethetti. Kasım 1525’te, Hindistan’ı fethetmek üzere Kâbil’den hareket etti. 21 Mayıs 1526’da, Panipüt Meydan Muharebesinde, İbrahim Ludi’nin büyük ordusunu yok etti. Böylece Hindistan Türk İmparatorluğu tacı, Babür’e geçmiş oldu. Aralık 1526’da, dünyanın en büyük şehirleri arasında olan Delhi, Agra ve Hanpur fethedildi. Babür, Agra’yı başkent yaptı. Babür Şah, 1527’de Hinduların üzerine yürümek niyeti ile Agra’dan hareket etti. Ludilerin Racistan’daki kontrollerini kaybetmeleri üzerine müstakil hale gelen Hindular, hükümdarları Rana Senka’nın etrafında toplanarak, 100.000 kişilik bir ordu ve birkaç yüz fille yeni Hindistan fatihinin üzerine yürümeye BABÜR DEVLETİ 1526-1848 Hindistan’da kurulan Müslüman Türk devletlerinden. Timur’un torunu Babür tarafından, 1526’da kurulmuştur. 1483’te Fergana’nın başkenti Ardician’da dünyaya gelen Babür, 1494’te babası Ömer Şeyh Mirza’nın ölümü üzerine, Fergana hükümdarı oldu. Kasım 1525’te, Hindistan’ı fethetmek üzere Kâbil’den hareket etti. 21 Mayıs 1526’da, Panipüt Meydan Muharebesinde, İbrahim Ludi’nin büyük ordusunu yok etti. Böylece Hindistan Türk İmparatorluğu tacı, Babür’e geçmiş oldu. Aralık 1526’da, dünyanın en büyük şehirleri arasında olan Delhi, Agra ve Hanpur fethedildi. 1504’te Kâbil’i, daha sonra Kandehar’ı alarak orada yerleşti. 1508 Eylülünde ilk defa Hindistan’a akın yaptı. ŞAH CİHAN 1628-1658 Kasım 1519’da Hayber’i geçerek Hindistan’a girdi. EŞİ MÜMTAZ MAHAL TAÇ MAHAL 1858 de ingiltereye bağlandı ,
Benzer belgeler
Cengiz Moğol Devleti
Doğu Avrupa'ya kadar gitmiştir. Burada da Alanları ve Kıpçakları yenen Cengiz Han, daha
sonra da Horasan ve Gazne üzerinden İndus kıyılarına inerek Pençap'ı (Kuzey Hindistan) istila
etmiştir. Güney...