ekonomik kriz
Transkript
ekonomik kriz
İçindekiler 14 54 Enver Aysever Söyleşi AVM Tasarım Zorlu Center 24 EDT 42 62 Mothercare 22 Kadir Çöpdemir Fuar Mağaza tasarım 32 Mustafa Altunbilek İçindekiler Teknoloji Dosya 68 Rıza Güllüoğlu 15 56 72 Beğendik Mağaza tasarım 88 Gezi Yeni sezonda Rotamız 98 ne giyeceğiz?104 Dünyadan 102 Hindistan Sosyal Sorumluluk 30 40 50 76 Berrin Yangınözü Özcan Yazıcı Sinan Asılyazıcı Vedat Diriker 18 Sesleniş Market’ten Marquette’e, geçen 21 sene… Değerli okuyucularımız, Dile kolay tam 21 sene… Kimlerin emeği yok ki Market dergisinde? Başta rahmetli Bülent Yardımcı ve kuruluşundaki ekibi; bugün Retail Türkiye dergisini çıkaran Cengiz Çambel ve İbrahim Bostancıoğlu, Satış Noktası dergisini çıkaran Belgin Özkay ve Zehra Yıldırım’ın… Sonrasında Naim Burak Elçi, Osman Tığraklı, Gürhan Çetinkaya, Nevin Ketenci, Perakende TV’den Ergün Güler, Ortakalan’dan Babur Akyol ve Emre Durdu, Fulya Bayraktar, Özlem Elgün’ün ve şu an ismini sayamadığım yüzlerce insanın emeği vardır, Market dergisinde… O’nu sizlere ulaştırabilmek, sizlerin beğenisine mazhar olabilmek için hepsinin alınteri ve uykusuz geceleri vardır. Ve elbette yazılarıyla; Sinan Asılyazıcı, Kenan Aydın, Adnan Baştopçu, Şükrü Aslanyürek, Yasemin Sungur, Kemal Tipioğlu, Zeki Bulut, Özcan Yazıcı, Mehmet Reis, Yaman Özgün, Suat Soysal, Haluk Alpay, Vedat Diriker, Yılmaz Attila, Berrin Yangınözü, Kenan Aydın, Yılmaz Pekmezcan, Tevfik Dinçer gibi nice sektör aşığının emeği vardır. Ve tüm emekçilere hiçbir kar amacı gözetmeksizin sadece “perakendenin bir sesi olmalı” diyerek maddi manevi her türlü desteği veren Gökçin Aras, Okan Aras ve Hayri Tuncer’in emeği vardır. Market dergisi olarak başta siz okuyucularımız olmak üzere bize emek vermiş herkese şükranlarımızı sunarız. Dünya değişiyor, sektör değişiyor, her şey değişiyor… Değişime yoldaş olamayan, “zamanın ruhu”nu anlayamayan yapıların çözülüşlerine tanıklık ediyoruz. Anadolulu Filozof Heraklitos’un dediği gibi “Değişmeyen tek şey değişimin kendisi…” Yenilenmek gerekiyor ve her geçen gün kendini yeniden üretmek… Biz de nisan sayımızda, baharla birlikte yenileniyor, yepyeni bir dergi ile huzurlarınıza çıkıyoruz. Adımız artık Marquette… Çünkü artık hiçbir market sadece bir market değil… Her bir satış noktası; her gün yenilenmesi gereken bir oyun sahnesi… Müşteri estetik istiyor, müşteri heyecanlanmak, her gün yeni bir deneyim yaşayarak şaşırmak, şaşırtılmak istiyor… Artık o eski “pazar” yok… Çeşit çeşit mağazalar ve birbirinden renkli, farklı kişiliklere sahip perakende markaları var… Ve gelecek muhtemelen o markaların olacak ve Marquette de onların sesi… Marquette olarak amacımız çok net; “Tüm perakendeye ulaşarak Türkiye perakende ve alışveriş dünyasının sesi” olmak. Bu yolda; Asiye Karademir, Damla Aras, Murat Küçük, Onur Kaya, Özgür Örk, Sevgi Yalçın, Şenay Kızıl, Yaren Öz ve bendeniz ekip olarak Marquette’i “Türkiye perakende ve alışveriş dünyasının sesi” vizyonuyla geleceğe taşıyacağız. Ve bu yolda elbette en çok sizlerin desteğine ihtiyaç duyacağız… Lütfen bizlerle değerli önerilerinizi ve kurum kültürümüzde “armağan” saydığımız eleştirilerinizi paylaşınız… Marquette Ailesi olarak hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyor, bahar ile birlikte sizlere de yenilikler diliyoruz. Ahmet Oğuz Toraman Ekonomi Yayınları Genel Yönetmeni 20 Editör Yönetim&Yayın Danışmanı Okan ARAS Genel Yönetmen Ahmet Oğuz TORAMAN Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Murat KÜÇÜK Haber Merkezi Onur KAYA Sevgi YALÇIN Aydın KAYDI Görsel Yönetmen Yaren ÖZ Murat Küçük Perakendenin en güçlü dergisinden yeni ve daha güçlü bir merhaba; Reklam Satış ve Pazarlama Yönetmenleri Asiye KARADEMİR Şenay KIZIL Mali İşler Özgür ÖRK Arzu DAYI Nerihan ALTINKAYA Yazarlar Berrin YANGINÖZÜ • Dilara KIZILÇAY • Okan ARAS Özcan YAZICI • Sinan ASILYAZICI • Tevfik DİNÇER Vedat DİRİKER • Yılmaz PEKMEZCAN Hukuk Hasan İÇÖZ Sahibi: Ekonomi Yayınları AŞ adına Gökçin ARAS Yönetim Yeri: İçerenköy Mah. Değirmenyolu Sok. Kutay İş Merkezi A Blok Ataşehir/İstanbul T. +90.216. 575 44 20 (pbx) F. +90.216. 575 44 24 Baskı İhlas Gazetecilik. AŞ Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi İhlas Plaza No:11 A/41 Yenibosna–Bahçelievler/ İSTANBUL Tel: +90 0212 454 30 00 Yayın Dili / Konusu Türkçe / Perakende sektörü İletişim: Yazı İşleri: [email protected] Reklam: [email protected] Abonelik: [email protected] www.marketdergisi.com Market dergisi yerel süreli yayındır. Aylık yayımlanan dergimiz, Basın Meslek İlkeleri’ne uymaya söz vermiştir. Market dergisinin içerik ve tasarımı Ekonomi Yayınları AŞ tarafından yaptırılmış olup, Fikir ve Sanat Eserleri Yasası kapsamında eser olarak koruma altındadır. Market dergisinde yer alan yazı ve fotoğrafları yayma hakkı ile Market markası ve logosu Ekonomi Yayınları AŞ’ye aittir. Kaynak gösterilse dahi, hak sahiplerinin yazılı izni olmaksızın ticari amaçlarla kullanılamaz. Dergide yer alan yazılar, yazarların kişisel görüş, yorum ve tavsiyelerini içermektedir. Ekonomi Yayınları AŞ, yazılarda yer alan bilgi, görüş ve tavsiyeler nedeniyle doğabilecek maddi manevi zararlardan hiçbir şekilde sorumlu değildir. Dünya gelişiyor ve değişiyor. Bu değişim yaşamın her alanında olduğu gibi perakende sektöründe de yaşanıyor. Özellikle organize perakende, Market dergisinin yayın hayatına başladığı döneme göre büyük bir mesafe kat etti. Türkiye’de gıda perakendesinin gelişmesini kendine misyon edinen Market’in, organize perakendenin geçmişini bugünle kıyasladığımızda görevini başardığını gönül rahatlığıyla söyleyebiliriz. Şimdi yeni bir Marquette ile karşınızdayız. Dergimizin yenilenmiş halinde perakendeyi tüm yönleriyle ele aldığımız gibi sizler için sürpriz sayfalar da hazırladık. Şov dünyasının önemli isimlerin Kadir Çöpdemir’le perakendeyi, aykırı soruların adamı Enver Aysever’le de Türkiye’nin ekonomisini konuştuk. Ankara’nın en önemli zincir marketlerinden Altunbilekler’in Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Altunbilek, projelerini ve sektöre dair tespitlerini bizimle paylaştı. Türkiye’de her 10 evden dokuzuna giren Unilever’in Müşteri Geliştirme Direktörü Rıza Güllüoğlu, 150 milyon avroluk Konya yatırımını ve daha fazlasını, Yeni Çizgi Proje’nin Genel Müdürü Vedat Köle ise mağazalar için renovasyonun gerekliliğini Marquette okuyucularına anlattı. Bunların haricinde Marquette dergisinde; Cenk Esidinç’in Hindistan notlarını, dünya perakendesinden önemli gelişmeleri, bu sezon moda olacak ürünleri, ünlülerin alışveriş tercihlerini, AVM’lerden ve markalardan son gelişmeleri de bulacaksınız. Market tasarımına yeni bir boyut kazandıran Beğendik’in Bursa mağazasını, Zorlu AVM’yi ve bu AVM’de yer alan Mothercare mağazasını tasarım açısından inceledik. Sektörün her zaman merakla beklediği dosya haberimizdeyse perakendede geleceğin teknolojilerini sektörün en önemli isimlerine sorduk. Ayrıca yepyeni bir köşe olan tüketiciden köşemizde son kullanıcıların tercihlerini sizler için derledik. Keyifli okumalar 22 Röportaj Murat Küçük Gülmesini bilmeyen dükkan açmasın “Kurumsallaşmak demek müşteri ile teması kesmek değil. Müşteriye esnaf gibi dokunabilmeyi bırakmamak lazım” diyen Türkiye’nin sevilen yüzlerinden Kadir Çöpdemir perakendecilere de önemli bir mesaj gönderdi: “Gülmesini bilmeyen dükkan açmasın” Röportaj Yerel Zincirler Buluşuyor’un moderatörlüğünü yaptığınızdan beri perakendeciler için önemli bir yüz haline geldiniz. Perakende diyince aklınıza ne geliyor? Gerçek insan geliyor. Bu gerçek Gerçek insan geliyor. Bu gerçek insan; üreten, tüketen, ihtiyaçları olan ve onları gideren insan. Bu bağlamda perakendeciler kurumsallaşmalı. Geçmiş yıllarda gerçekleşen Yerel Zincirler Buluşuyor organizasyonlarında PERDER bu konuya ne kadar önem verdiğini göstermişti. Ama kurumsallaşmak demek müşteri ile teması kesmek değil. Müşteriye esnaf gibi dokunabilmeyi bırakmamak lazım. Aksi takdirde çok asık yüzlü bir hal alıyor kurum. Ticaret bu bahiste biraz da bizim işe benziyor. Sokaktaki insandan koptuğun an, onun neyi isteyip neyi sevdiğini anlayamıyorsun. Yerel zincirler bizi yerelden küresele taşıyan çok önemli lokomotiflerden biri. Gelecek de bunu başarabilenlerin olacak zaten. Bir alışveriş sırasında ve listenizde olmazsa olmazlarınız nelerdir? Alışverişine bağlı ama ben doğaçla- ma yapmayı severim. Yani pastırma almaya gidip deniz gözlüğü almışlığım vardır. Alışverişte plan olmaz, hayat gibi, futbol gibi gelişine vuracaksın. Alışverişten döndükten sonra biraz sakinleşip aldıklarının bir kısmına bakarak “Ben bunları niye aldım yahu?” diye düşünen adam benim. Alışveriş yapmaya gittiğiniz yerde en çok dikkat ettiğiniz özellikler nedir? Elbette öncelikle kalite ve güler yüz. Bak çok ilginç bir şey gözlemledim. Avrupa’da büyük bir marketten bir şey aldığında sana merhaba diyen yok. Hatta yüzüne bile bakan yok. Ama mahalle esnafından bir şey aldığın zaman kasada beş saat bekliyorsun, çünkü kasadaki adam dükkanın sahibi ve her gelenle uzun uzun sohbet ediyor. Sen arkada “Hadi babacım, hadi bırak geyiği de işimize bakalım” diye kurdeşen döküyorsun ama babanın umurunda değil. Bu sırada bekleyen için kötü değil mi? Hayır, kötü değil. O da onun PR hamlesi işte. Güzel bir söz vardır; “Gülmesini bilmeyen dükkan aç- masın.” Bu söze sonuna kadar hak veriyorum. Tekrar gibi olacak ama kurumsallaşma ile esnaf samimiyeti arasında bir denge bulmalıyız. Belki düşüneceğiz; perakendeci almış yürümüş, zincir olmuş, onlarca marketi var. Onun artık esnaflığı mı kalmış. Ben de diyorum ki işte sahada esnaflık yapamasa da zihniyet olarak devam etmeli. Kurumsallaşmak şart ama esnaflığın o hayata dokunan, müşterinin ciğerini bilen yanını kaybetmeden kurumsallaşmak. Projelerinizi öğrenebilir miyiz? Sizi en yakın zamanda hangi projede göreceğiz? Gelecekte var olan bir projem yok. Ben proje yapmam. Bir iş tasarlayıp sonra da yapımcılara, kanallara gidip o projeyi satmaya çalışmak gibi bir huyum yok. Niye çünkü bu da tüccarlık isteyen bir şey ve bende zerresi yok tüccarlığın. Ama bak sonuç ve müşteri odaklıyımdır. Bana gelen işleri başarılı şekilde yapmaya çalışırım, başarılı olduğum sürece o iş başka işleri getirir. İyi bir iş başka işi doğurur. Bugüne kadar da öyle oldu zaten. İşini iyi yapan, işine kendini veren, işinin hakkını verene ben hastayım. 23 Tasarım 24 ZORLU ALIŞVERİŞ MERKEZİ 7 0 bin metrekarelik kiralanabilir alanda yaklaşık 180 mağazası, 10 bin metrekarelik ana meydanı ve 12 bin metrekarelik parkıyla Zorlu Alışveriş Merkezi, toplamda 105 bin metrekarelik inşaat alanına sahiptir. Beymen, 9 bin 600 metrekarelik konsept mağazasıyla Zorlu Center’da yer alıyor. Apple, New York’taki ikonik küp mağaza kon- septini ve Türkiye’deki ilk mağazasını yine Zorlu Alışveriş Merkezi’de açtı. Ayrıca; Brooks Brothers, Industrie Denim, Cos, Lanvin, Pomellato, Stella McCartney, Superdry ve Tory Burch Türkiye’de ilk defa kendi mağazalarıyla Zorlu Alışveriş Merkezi’de bulunuyor. Dolce&Gabbana, Valentino, Saint Laurent, Tiffany& Co, Fendi, Dior, Louis Vuitton, Prada, Burberry, Cavalli, Mi- chael Kors, Moncler, Mont Blanc, Vakko, Sevan Bıçakçı, Sponza, Urart, Max&Co. gibi moda öncülerinin yanı sıra; 3 bin metrekarelik ile Türkiye’deki en büyük H&M, Beymen Club, GAP, Pinko, Faconnable, Tommy Hilfiger, Gant, Network, İpekyol, Abdullah Kığılı, Koton, Mango, Yargıcı ve Lacoste gibi sürükleyici moda markaları da Zorlu Alışveriş Merkezi’deki yerini aldı. Tasarım İstanbul’un kalbinde eşsiz bir yaşam alanı yaratan Zorlu Center,” kentin yeni buluşma noktası” oldu. 25 26 Haberler Alfemo’dan Lübnan’a dev mağaza Türkiye Mobilya Pazarı’nın lider markalarından Alfemo, 2015 yılı başından itibaren yurt içinde yakaladığı hızlı büyüme trendini, yurt dışında da devam ettiriyor. Kuveyt mağazasının açılışını çok kısa bir süre önce görkemli bir törenle gerçekleştiren Turquality destekli marka; geçtiğimiz günlerde Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta 6 katlı, 2 bin metrekarelik yeni bir mağaza daha açtı. Hedefine adım adım yaklaşıyor Türkiye’nin en yaygın restoran zincirlerinden olan Baydöner, açtığı yeni restoranlar ile 2015 yılında da büyümeye devam ediyor. 5 yıl içinde 300 restoran hedefleyen Baydöner, Çanakkale Burda AVM’de açtığı yeni restoranı Baydöner İskender ile 88 restorana ulaştı. Modernize edilmiş konseptiyle hizmet verecek olan Baydöner’in yeni şubesi 80 kişiyi ağırlama kapasitesine sahip. TeknoSA, büyümesini sürdürüyor ‘Herkes için Teknoloji’ felsefesi ile Türkiye’nin 81 ilinde tüketicilerine kaliteli hizmet sunmak için mağaza ağını genişleten TeknoSA, Çanakkale’deki üçüncü ve en büyük mağazasını Çanakkale 17 Burda’da TeknoSA Genel Müdürü Bülent Gürcan ve İcra Kuru- lu’nun katılımı ile açtı. Toplamda 895 metrekarelik alanda hizmet verecek Çanakkale’nin en büyük TeknoSA’sı, elektronikten bilgisayara, telekom ürünlerinden beyaz eşya ve küçük ev aletlerine yüzlerce markada binlerce çeşit ürünü bulunduruyor. 28 Haberler “Türkiye henüz ekonomik kriz ortamında değil” Genç Yönetici ve İşadamları Derneği (GYİAD) ve Saxo Capital Markets gündemdeki son ekonomik gelişmeleri, etkilerini, şirketlerin nasıl pozisyon alması gerektiğini özel bir toplantıyla değerlendirdi. GYİAD Yönetim Kurulu Başkanı Burcu Akdarı Toprak, döviz kurunun ateşinin sönmemesi nedeniyle piyasaların seyrini takip etmekte zorlandıklarını ancak üyelerin hala yatırım iştahını koruduğunu söyledi. “Yatırım iştahımız her zaman var” Toplantının açılışında konuşan GYİAD Başkanı Burcu Akdarı Toprak, döviz kurunun hem yurt içinde hem yurt dışında ateşinin sönmemesinin iş dünyasını harekete geçirdiğini vurgulayarak, “Her ne kadar 2015’e yatırım iştahı ve iyimserlikle başladıysak da artık önümüzü görmekte zorlanıyoruz. Her şeye rağmen 30 milyar dolarlık ciroyu yöneten dernek üyeleri olarak yatırıma her zaman iştahımız var” dedi. GYİAD ve Saxo Capital Markets dünya ve Türkiye’deki son ekonomik gelişmeleri ve seçim süreci ve sonrasında şirketlerin nasıl pozisyon alması gerektiğini masaya yatırdı Türkiye henüz ekonomik kriz ortamında değil Saxo Capital Markets Strateji Uzmanı Cüneyt Paksoy konuşmasında dünya ekonomisinin Türkiye’ye olan etkilerine değindi. “FED’in artık faiz artırımı ile sahneye çıktığı ve kurlar üzerinde doların baskı kurduğu dönem yaşayacağız. Bunun etkisini de Türkiye’nin de dahil olduğu gelişen ülkeler görecek.” diyen Paksoy, FED’in ekonomide ve dolar endeksinde ana aktör haline geldiğini ifade etti. Farkında olmak 30 Berrin Yangınözü [email protected] Salyangoz pazarlama mı! D elirmemek içten değil..Mobil pazarlama çığırından çıkmış durumda. Sabah saat 11 suları ve sanırım mail kutuma ve cep telefonuma gelen reklam ve promosyon sayısı en az 30! inanılmaz! Tamam anlıyoruz her firma bir şekilde ürün ve hizmetlerini tanıtmaya ihtiyaç duymakta… Hem de eskisinden daha fazla. Ürün ve hizmetlerin gitgide birbirine benzediği ve bundan sonraki süreçte özellikleri bakımından diğerlerinden çok farklı bir ürününün oluşmasının çok zor olduğu pazarda, mobil reklamcılığın nereye gideceğini gerçekten çok merak ediyorum ve endişeleniyorum… Bu durumda ne olacak? Elbette ki firmalar marka imajı ile farklılaşacak ve bunu da yine reklamları ile duyuracak. Bunu başaramayan ürünler sıradan olacak, yoğun rekabette düşük karlarla satılacak, en son tercih edilir olacaklar. Tam bu noktada bir başka açmaz var ki, aynı sıradanlığın reklamlar içinde oluştuğu ve reklamlara karşı kullanıcıların da bir körlük yaşadığıdır. Öyleyse başarılı bir ürün için, marka algısı ve reklam yetmiyor, bu reklamın niteliği de önem kazanıyor. İş niteliksiz olmaya başladığında sadece ürün değil markada zedeleniyor. İnanır mısınız şimdi marka adı söylemeyeceğim lakin telefonda birkaç numara gördüğümde tüylerim diken diken oluyor. Ben bunun adını “salyangoz pazarlama” koydum. Yapışıyorlar ve bırakmıyorlar. Tüketicide bıraktığı his en sonunda “iğrenme” noktasına geliyor. Başarılı bir reklam kampanyasının temel başarı faktörü hedef kitleye ulaşacak mecra seçimidir. Artık ulaşabildiğin kadar kişiye ulaş mantığı eski, hantal ve pahalı bir yöntemdir. Mobil pazarlama, daha ucuz bir pazarlama yöntemi fakat bu onu bilinçsizce kullanabilme özgürlüğü tanımıyor. Bırakın artık her birimiz sadece ilgilendiğimiz reklamları kendimiz bulalım… Uzay çağı teknolojisi ile üretilen ped reklamlarını izlemekten bıkan erkekler, tıraş bıçağının destansı meziyetlerini dinlemekten sıkılan kadınlar olmasın! Ve sizler sayın patron ve sayın yöneticiler, artık reklam bütçelerini planlarken yatırım geri dönüşünü düşünerek, ne kadar çok kişiye göründüğü ile değil, ne kadar az kişiye göründüğü ile ilgilenin. Ben tekrar başa dönecek olursam, mobil reklamcılığı yerinde kullanırsak doğru kitlelere ulaşabilir, farklı pazarlar yaratabiliriz. Amaçtan saparsak tüketiciyi bıktırırır salyangoz etkisi yaratırız. Müşterilerin hayatlarına oradan buradan gizlice girip, karşılarına çıkıp ‘beni seç, beni seç!’ diye bağırmak yerine, onlara ilgilerini çekecek akıllıca yollarla yardımcı olup ürünlerimizi neden onların hayatlarında konumlandırmalarını sağlamıyoruz? Günümüz dünyasında ‘vermek’ artık en önemli olgulardan biri. Bu yazıyı yazdığım 3 saat içinde cep telefonuma 8 mesaj geldi! Sevgi ile … 32 Röportaj Ahmet Oğuz Toraman Altunbilekler Altunbilekler Yönetim Kurulu Başkanı veTürkiye Perakendeciler Federasyonu Başkanı Mustafa Altunbilek, perakendenin yakından tanıdığı bir isim. Ben de kendisini 2000 yılından beri tanımakla birlikte esas tanışmamız geçtiğimiz sene kasım ayında Almanya ve Hollanda’ya birlikte gerçekleştirdiğimiz yolculukla oldu. Mustafa Bey, Anadolu’nun bağrından çıkmış, dürüst, zeki, samimi ve çalışkan bir perakendeci. Yaklaşık 30 sene önce bakkal olarak çıktığı perakende yolculuğuna, 72 mağaza, bir AVM ve 2 bin 500 kişilik şirketin Yönetim Kurulu Başkanı olarak devam ediyor. Mustafa Altunbilek ile Yerel Zincirler Buluşuyor Konferansı öncesinde perakende sektörü üzerine bir söyleşi yaptık Başkanım merhabalar, öncelikle bu yoğunluğunuzda bizi kabul ettiniz, çok teşekkürler. Ben Altunbilekler ve size dair bildiklerimi sıralayayım, siz yanlışım varsa lütfen düzeltin. Sen de Ankara’ya hoş geldin, başla bakalım. 15 Mart 1961 tarihinde Nevşehir’in Hacıbektaş İlçesi’nin Sadık Köyü’nde dünyaya gelen Mustafa Altunbilek, babasının vefatı sonrası 1983 yılında memleketindeki tarlasını satarak Ankara Keçiören’e gelir ve burada Bakkal dükkânını açar. Bakkal demeyelim ona Tanzim Satış Mağazası diyelim. O dönemde Keçiören halkı geleneksel alışveriş yapardı. Ununu, yağını, şekerini toptan alırdı. Biz de dükkânın adını “Altunbilekler Tanzim Satış” koymuştuk. Kardeşleriniz Derviş ve Selim Beyler ne zaman katılıyor perakende yolculuğuna? Bildiğim kadarıyla ikisi de o dönem devlet memurluğu yapıyordu. Altunbilekler Tanzim Satış’ta işler çok iyi gittiği için işlere yetişememeye başlamıştım. O kadar yoğun çalışıyordum ki artık bünyem bu yoğunluğu kaldırmamaya başlamıştı. O zaman zabıta ağabeylerime rica ettim. Öncelikle Derviş Bey’i -ki o zaman kendisi 10 yıllık memurduikna edebildim. Onun gelmesiyle birlikte daha rahat hareket edebilme imkânına sahip oldum. Piyasada daha çok dolaşıp uygun fiyatlı mal tedariği yapabilme şansını buldum. İşler daha da büyünce Selim ağabeyim de aramıza katıldı. plasiyer aradığı ilanını görmüştüm. 85-89 yıllarında Ülker’in bölge plasiyerliğini yaptım. O dönem benim için bizim için çok ciddi bir tecrübe oldu, ufkumuzu açtı. 89 yılında Ülker’den ayrıldım. Derviş Bey ve Selim Bey’in gelmesi sonrası yolunuz Ülker ile kesişiyor sanırım. Evet, gazetede Ülker’in Ankara’da Bir anlamda marketçilikteki ışığı gördünüz. Evet, Ankara’da alışveriş ve tüketim kültürü değişiyordu. İnsanlar Sonra toptancılık dönemi başlıyor. Eksiden Ankara’nın Ulucanlar’ı vardı, 89’da Ulucanlar’da toptancılık yapanların tamamı kooperatif kurarak Gimat’a geldiler. Ben de Gimat’ta bir dükkân tuttum, toptancılık işine başladım. Ülker’de tanıştığım hazır bir müşteri grubum vardı. 1994 yılına kadar toptan satışa devam ettim. 1994 yılında Beğendik’in Kocatepe Mağazası’nı açmasıyla o dönem ben de toptancılığı bıraktım. Röportaj rahat ortamlarda alışverişlerini yapmak istiyorlardı. Tanzim satış mağazamızın yanında 250 metrekarelik boş bir dükkan vardı. Bu dükkanı tuttum ve 1994 yılında Keçiören’e ilk barkod sistemli marketi açtım. O mağaza bölgenin ilk çağdaş perakendecilik uygulamasıydı. O dönem o “dıt” sesiyle ürünleri okuyan sistem gerek bizi gerek müşteriyi çok şaşırtıyordu. İlk mağazamızı Üçge-Gökçelik raflarımız, Kaplanlar Soğutma dolaplarımız ve Bizerba terazilerimizle açtık. Böyle başladık, market birken 2 oldu, 2 iken 3… 7 mağazaya kadar Keçiören bölgesinde Keçiören halkına hizmet verdik. Daha sonra Ankara’nın diğer semtlerine açılmaya başladık ve bugün 72 mağazaya ulaştık. Bir de Kırıkkale’de AVM yatırımınız vardı. Kısmet oldu; Diyanet Vakfı’na ait 3 katlı 15 bin metrekare bir inşaatın ihalesi oldu. Burada güzel bir AVM tasarladık. İçinde 2 bin 200 metrekarelik marketimizle birlikte 30’a yakın işletme var. Yeme içmesinden, giyiminden kuşamından, çocuk alanına kadar güzel alanlar oluşturduk. Kırıkkale halkı da sağolsun, varolsun teveccüh gösterdi. Kırıkkale için güzel bir buluşma noktası oldu. 33 34 Röportaj Ahmet Oğuz Toraman “Teknolojiye yatırım yapmayan, mağazasını, işini kontrol edemeyecek olan market açmasın” Mustafa Bey, bundan 10 yıl önce sizinle yapılan bir röportajda; “Gelecekte; mağazalarda stoklar azaldığı zaman bunu anlayan akıllı raflar olacak. Akıllı soğutucu içine konan yiyeceklerin kaydını tutacak. Market arabaları içindeki ürünleri otomatik olarak tanıyacak, entegre okuyucu vasıtasıyla yazarkasada kasiyer olmadığı halde ödeme yapabilecek.” demişsiniz. Almanya ve Hollanda ziyaretlerimizde öngörülerinizin hayata geçtiğini birlikte gözlemledik. Evet, bir kısmı hayata geçti, uygulamalarını gördük, şimdi ne diyorum biliyor musun? Bugün eğer biz “iyi perakendeci” olacaksak teknolojiye yatırım yapmalıyız. Geçen YZB tanıtım toplantısında da söylediğim gibi “Teknolojiye yatırım yapmayan, mağazasını, işini kontrol edemeyecek olan market açmasın.” Bak önümde raporlar, mağaza mağaza, kategori kategori, ürün ürün stok devir hızları böyle önümde. İşimizi ölçmek, kontrol etmek zorundayız. Siz de geçen sene SAP firması ile çalışmaya başladınız, çok ciddi bir teknoloji yatırımı yaptınız, toplamda ne kadarlık bir yatırımdı bu? 1 milyon doların üzerinde bir yatırım yaptık. Bir sene boyunca sürekli tüm birimler bu işin eğitimi aldılar. Bu yatırım için sancılı falan olur dediler ama bence öyle çok sancılı da olmadı. Bugün kullandığımız program dünyaca kullanılan bir program. İşimizi verimli kılıyor, verimlilik ise karı beraberinde getiriyor. Önümüzdeki 5 yıl içinde Altunbilekler’in büyüme hedefleri nelerdir? Şu an 72 mağazayız, önümüzdeki 5 yıl içinde rakamsal olarak şu kadar mağaza oluruz diyemem. Satınalmalar ülkemiz perakendesinin bir gerçeği… Önümüze şayet Ankara dışında 10 mağaza ve üzeri kurumsal şirketlerden teklifler gelir ise değerlendirebiliriz. Ama öncelikli hedefimiz Ankara’da büyümemize devam etmek. Doğru lokasyon, önemli olan bu… 2015 yılını 80 mağaza ile kapatmayı hedefliyoruz. Bununla birlikte 20 bin metrekare kapalı alana sahip yeni bir lojistik merkez açtık, et entegre tesisimizi oraya taşıdık, içinde akıllı bir mutfak oluşturduk. Altunbilekler’in perakende dışında yatırımı olacak mı? Altunbilekler olarak perakendeyi çok seviyoruz. Perakende sektörü dışında yatırım yapmayı da düşünmüyoruz. Hali hazırda et ürünlerini ve unlu mamullerimizi kendi tesislerimizde üretiyoruz. Ayrıca “Altunbilek Sofrası” adıyla kurduğumuz restoranlarımız da var. Altunbilekler markasına da çok ciddi bir yatırımız söz konusu. Altunbilekler’in marka değerini yükseltmek, bizim olmazsa olmaz hedeflerimiz arasında. Marka bilinirliğimizi arttırmak için yeni bir pazarlama iletişimi kampanyasına başlıyoruz. Kampanya lansmanı bu hafta içinde yapılacak. Sloganımız: “Daha iyisi için” Müşterilerimize vaadimiz var. Sunduğumuz ürünler en kaliteli ürünler olacak. Müşterilerimiz tüm ürünlerin, tüm hizmetlerin en iyisini biz de bulacak. Röportaj Çalışanlarınıza da önemli yatırımlar yapıyorsunuz. Şirketlerin en önemli sermayesi çalışanlarıdır. Altunbilekler olarak, çalışanlarımıza şirket bünyesinde daha iyi bir gelecek sunmak, iyi bir kariyer imkanı sağlamak ve çalışanlarımızın mesleki ve kişisel gelişimlerine katkıda bulunmak amacıyla 2010 yılında Altunbilekler Akademi’yi kurduk. Periyodik kurum içi eğitimlerle, yönetici geliştirme programlarımızla, çalışanlarımızı sürekli güncel gelişmeler ve sektörel yeni bilgilerle donatıyoruz. İşi ile ilgili gerekli eğitimleri almayan hiçbir personel bizde yaka kartı takamaz. Marka olmak buralardan geçiyor. Çalışanların firmanın sürdürülebilirliği için firma değerlerini özümsemesi son derece önemli. Altunbilekler müşterisini “baş tacı” olarak tanımlar. Tüm çalışanlarımıza eğitimlerde müşterileriyle empati kurmaları gerektiğini, müşterilerinin gözünde güvenilir satıcı olmalarını ve buna göre hareket etmelerini anlatıyoruz. Dünyadaki yenilikleri yakından takip ederek bu bilgileri şirket bünyesine adapte ediyoruz. Altunbilekler’in değerleri çok nettir: Güvenilir olacaksın, insan odaklı hizmet vereceksin, öğrenen organizasyon olup fark yaratıp bu farkı yaratırken doğaya saygı duyacaksın. Tüm çalışanlarımız bu değerler sistemi içinde hareket eder. Edemeyenlerle yollarımızı ayırırız. Dünyada aile şirketlerinin ömürlerinin uzun olmadığı bir gerçek. Siz de ise ikinci nesil görevinin başında ve kurumsal bir aile şirketi olarak emin adımlarla ilerliyorsunuz. Maalesef kurumsallaşamayan kendi anayasasını oluşturamayan şirketler, ortalama 20 yıl sonra ikinci neslin iş hayatına girmesiyle birlikte çözülmeye başlıyor. Biz de bir aile şirketiyiz, bununla da gurur duyuyoruz. Ancak bin bir zorlukla kurduğumuz işlerimizi gelecek nesillere taşımak ve sürekliliğini sağlamak adına kurumsallaşmanın gerekliliğine inanıyoruz. Bunun için bir şirket anayasamız var. Altunbilekler’de görev almak için liyakat ve yetkinlik önemlidir. Bugün yeğenlerim Önder, Ömür, Ömer ve kızım Öznur şirketimizde aktif görev alıyorlar. Hepsi görevini en iyi şekilde gerekli yetkinliklere sahip oldukları ve işlerini doğru yaptıkları için çalışıyorlar. İyi ki de varlar. Perakendeci dostlarıma da önerim; ikinci neslin önünü açın, yetki verin elbette kontrol olacaktır ama onlara güvenin. Çok teşekkürler Başkanım, benim aklımdakiler bunlardı. Sizin eklemek istediğiniz başka konular varsa… Son olarak şunu vurgulamak istiyorum; her ne iş olursa olsun, başarılı olmak için sevgi şart. Şayet işimizi severek yapmıyor, işimize sevgi katmıyorsak başarı sadece bir hayal olarak kalır. 35 36 Haberler Levi’s’ın yeni koleksiyonuna özel görkemli parti Jean tutkunlarının 501®’lerini kişiselleştirme isteğinden yola çıkan ve orijinal 501® kalıbında küçük değişiklikler yapan Levi’s®, yepyeni model 501® CT’yi Sirkeci Hayal Kahvesi’nde denim severlerin beğenisine sundu 1873 yılından bugüne tasarladığı koleksiyonla jean tutkunlarının dikkatini çeken Levi’s®, yeni 501CT® modelini gerçekleştirdiği özel bir parti ile kutladı. Düzenlenen partiye Kadir Doğulu-Neslihan Atagül, Özge Özpirinçci, Burak Yamantürk, Büşra Pekin, Burçin Terzioğlu, Umut Eker, Engin Öztürk, Sinem Kobal, Selin Şekerci, Müge Boz, Seda Bakan, Nur Fettahoğlu, Fatma Turgut, Birol Namoğlu, Şahin Irmak-Asena Tuğal, Bülent Emrah Parlak, Ayşegül Akdemir, İlker–Aslı Kızmaz, Onur Dilber, Hakan Bulut, Müjde Uzman, Uraz Kaygılaroğlu-Melis Kaygılaroğlu, Cansu Tosun, Dilşad Şimşek gibi sanat camiasından birçok ünlü isim katıldı. Müziğin, stile verdiği ilhamdan esinlenen ve 501®’i yeniden yorumlayan Levi’s®, Multitap’ın akustik konseri eşliğinde konuklara eğlenceli bir gece yaşattı. Haberler 37 Koç Holding’in yeni Yönetim Kurulu belirlendi Jean tutkunlarının 501®’lerini kişiselleştirme isteğinden yola çıkan ve orijinal 501® kalıbında küçük değişiklikler yapan Levi’s®, yepyeni model 501® CT’yi Sirkeci Hayal Kahvesi’nde denim severlerin beğenisine sundu Türkiye’nin en büyük şirket topluluklarından Koç’u yönetecek isimler belli oldu. Koç Holding 51’inci Olağan Genel Kurul Toplantısı’nda Yönetim Kurulu üyeleri seçimi de yapıldı. Bu doğrultuda belirlenen yeni yönetim kurulu üyeleri şu isimlerden oluşuyor; Rahmi M. Koç – Şeref Başkanı Mustafa V. Koç – Yönetim Kurulu Başkanı Temel K. Atay – Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ömer M. Koç – Yönetim Kurulu Başkan Vekili Semahat Arsel – Üye Ali Y. Koç – Üye Dr. Bülent Bulgurlu – Üye Prof. Dr. John H. McArthur – Üye Prof. Dr. Heinrich V. Pierer – Üye Peter Denis Sutherland – Üye Kwok King Victor Fung- Bağımsız Üye Muharrem Hilmi Kayhan – Bağımsız Üye Kutsan Çelebican – Bağımsız Üye Mustafa Kemal Olgaç- Bağımsız üye Jacques Nasser – Bağımsız Üye 38 Haberler Tozlu.com yüzde 570 büyüdü E-ticaret sitelerinin 2015 yılı ilk çeyrek rakamlarına göre sektöre hızlı bir giriş yapan Tozlu.com, geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 570 büyüyerek büyük bir başarıya imza attı. E-ticaret sektöründe kısa sürede büyük başarılara imza atan Tozlu.com, 2015 yılının ilk çeyreğini içeren verilerini açıkladı. 2014 yılı ilk çeyrek verilerine kıyasla 2015 yılında yüzde 570 büyüyen Tozlu.com, moda odaklı e-ticaret siteleri içinde liderliğini korumayı başardı. Dünya genelinde interaktif reklamcılığın gelişmesi için 42 ülkede faaliyet gösteren Interactive Advertising Bureau (IAB), Türkiye’deki İnternet Ölçümleme Araştırması Gemius’u geçtiğimiz günlerde açıkladı. IAB’nin raporuna göre; Türkiye’nin lider moda alışveriş sitesi Tozlu.com, 300 milyon sayfa gösterimi ile tüm rakiplerini açık ara geride bıraktı. Alman şirket Türkiye’den çekildi 2009 yılında Türkiye pazarına giren ünlü alışveriş sitesi Limango, Türkiye’deki faaliyetlerine son verdiklerini açıkladı. Limango’nun sitesinde yer alan açıklama şöyle; “Sevgili Müşterilerimiz, 30 Mart 2015 tarihi itibariyle limango. com.tr sitemizde yürütmekte olduğumuz faaliyetlerimize üzülerek son veriyoruz. Kurulmuş olduğumuz 19 Şubat 2009 tarihinden itibaren bize göstermiş olduğunuz destek ve güven için hepinize teşekkür ederiz. Sevkiyatlarımız devam etmektedir. Sevk edilmemiş siparişleriniz standart işleyişimiz çerçevesinde sizlere teslim edilecektir. Siparişlerinizin takibi ile ilgili işlemlerinizi “Siparişiniz ile ilgili işlemler” sayfasından yapabilir, her türlü soru, öneri, görüşlerinizi [email protected] adresine mail atarak müşteri hizmetlerimize iletebilirsiniz.” Sosyal medya 40 Özcan Yazıcı [email protected] Facebook’u doğru kullanmanın 6 aşaması S osyal medyayı dijital pazarlama için kullanıyorsanız milyonlarca insanın aktif kullanıcısı olduğu platformları da etkin biçimde kullanmalısınız. Bu platformlar içerisinde en popüler olanı bilindiği gibi Facebook. Küresel olarak 1,5 milyara yaklaşan üye sayısıyla Facebook, Türkiye’de de 30 milyonun üzerindeki kullanıcısıyla kişiler ve markalar için çok önemli bir kanal haline gelmiş durumda. Peki, Facebook’u markanız için etkin kullanmak için nelere dikkat edilmelisiniz? Doğru sayfa açılmalı: Markanız için bir topluluk sayfası oluşturmanız ve operasyonlarınızı buradan yürütmeniz gerekir. Eğer kişisel profiliniz altında oluşmuş bir topluluğunuz varsa, profilinizi Facebook ayarlarından topluluk sayfasına dönüştürebilirsiniz. Sayfayı oluşturduktan sonra “Hakkında” bölümünü de ayrıntılı biçimde doldurun. Adres, telefon, web sitesi gibi tüm iletişim bilgilerinizi yazmayı unutmayın. Kullanıcı adı: Marka sayfanızı oluşturduktan sonra bir kullanıcı adı belirlemelisiniz ki bu adresi e-postalarınızda, basılı ya da dijital tüm kurumsal kimlik çalışmalarınızda, reklam ve tanıtım operasyonlarınızda kullanabilesiniz. Bunu Facebook sayfa ayarlarından kolayca yapabilirsiniz. Kapak fotoğrafı: Facebook sayfanızı oluşturduktan sonra işin vitrini dediğimiz kısmına geçebilirsiniz. Grafik programlarıyla iyi bir kapak fotoğrafı oluşturabilirsiniz. Yine profil fotoğrafınızı da doğru biçimde koymalısınız. Profil fotoğrafı olarak logonuzu kullanmanızı öneririz. Düzenli içerik: Teknik altyapınızı geliştirdikten sonra içerik paylaşımı kısmına odaklanmanız gerekir. Markanız hakkında, yani neden sizden satın almaları gerektiği konusunda güçlü bir algı yaratacak “değerlerinize” odaklanmalısınız. Ürününüz, hizmet kaliteniz, iş yapış şekliniz ve bunları kapsayan tüm standartlarınız sizin içerik stratejinizin parçası haline gelebilir. Metinlerinizi kısa, mümkünse bir iki cümleden uzun olmayacak şekilde yazmalısınız. Fotoğraf kalitesiniz yüksek olsun ve Facebook’un belirlediği ölçü standartlarını korumaya özen gösterin. Fotoğraflarınız üzerinde logonuzu kullanmayı unutmayın. Günde 3-4 içeriği aşmayın. Moderasyon (etkileşim yönetimi): Paylaşım yaptıktan sonra etkileşimleri takip edin. Özellikle yorumları yakından takip edin, hızlı yanıtlar verin. Marka sayfalarında göz ardı edilen ama en önemli konulardan bir tanesi de budur. Yorumları takip etmemek, yanıtlamamak takipçilerinizi (müşterilerinizi) kızdırır. Yorumları yanıtlarken de insan psikolojisini iyi yönetin, doğru yanıtlar verin. Bol bol teşekkür edin, gerektiğinde özür dileyip hızlıca hatanızı düzeltin. Facebook reklamları: Ne yazık ki Facebook marka sayfalarında görüntüleme oranlarını neredeyse sıfıra yaklaştırdı. Bunun için aylık belirli bir bütçeniz olsun ve Facebook reklamlarını mutlaka kullanın. Bu reklamları kullanırken de içeriklerinize uygun lokasyon, cinsiyet, yaş grubu gibi parametreleri kullanın. 42 Fuarlar Onur Kaya T D E a y a m a l r ı i ağ r e l l e n o y s e r f o o r y i p d e m a v de Ev dışı tüketim pazarının profesyonellerini buluşturan Ev Dışı Tüketim Gıda Ürünleri, Sarf Malzemeleri, Ekipmanları Üreticileri ve Tedarikçileri Fuarı, (EDT) CNR Expo’da 3’üncü kez kapılarını açtı. Fuar katılımcıları, Marquette dergisi için fuarı değerlendirdi Yükselen kalite ivmesiyle ziyaretçilerine hizmet veren EDT Fuarı, Ev Dışı Tüketim Tedarikçileri Derneği (ETÜDER) ve CNR Holding işbirliği ile 3’üncü kez düzenlendi. Ev dışında vakit geçirilen mekânların tüm ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik hizmet veren markaları bir araya getiren fuar, 45 bin metrekarede Türkiye’den öncü firmaların yanı sıra Almanya’dan Rusya’ya, Hindistan’dan İtalya’ya sektörün önemli isimlerini ağırladı. Fuarda boy gösteren firmalar, fuarın artı ve eksi yönlerini yorumladı. Röportaj Eser Akdeniz Aroma Ticari Pazarlama Uzmanı EDT’ye ilk iştirakımız. Fuarın ilk günü diğer firmalar içinde bizim içinde biraz sönük geçti. Bunun sebebini hafta içi olmasına bağlayabiliriz. Sonraki günlerde katılım tabi biraz daha arttı fakat genel anlamda o beklediğimiz doluluğa ulaşmadı fuar. Ancak fuarın geneline bakarsak, kaliteli bir fuar olduğunu söyleyebiliriz. Katılımcıların yüzde 90’ı hem tüketici olarak tanıdığımız hem de piyasada bilinirliliği olan firmalar olarak göze çarpıyor. Bu sene 3’üncüsü düzenlenen fuarın gelecek yıllarda kalitesini bozmadığı takdirde iyi bir yere sahip olacağını düşünüyorum. Fakat ben şöyle bir eleştiri yapmak istiyorum. Bu konu da bize bayilerimiz aracılığıyla iletildi. Toptan gıda pazarlarında, yani Rami, Mega Center gibi yerlerde bu fuarın reklamının çok yapılmadığını duydum. Tabi fuar içeriği olarak oralarda tanıtılması ne kadar uygundur o da tartışılır ama bayilerimizden gelen tepkiler olumsuz yöndeydi. Ayşe Sarımehmet Duru Bulgur Pazarlama ve Halkla İlişkiler Şefi Bu fuara ilk kez katılıyoruz. Fuarın ilk iki günü biraz sakin geçti fakat sonrasında bir hareketlenme yaşadık. Biz firma olarak Türkiye’de yer alan gıda fuarlarına çok katılmıyoruz açıkçası. Spesifik olan fuarlar önceliğimiz oluyor ve Ev Dışı Tüketim (EDT) Fuarı’da bunlardan biri. Katılımcılar genelde aşçılar, profesyoneller ve yemek okulları öğrencileri oluyor ve bu da bizim için oldukça faydalı geçen bir süreç haline geliyor. Fuarın tanıtım konusunda eksiklikler yaşadığını düşünüyorum. Profesyonellere hitap eden bir fuar olması biraz alanını daraltıyor belki fakat yurtdışı fuarlarıyla kıyasladığımda katılımcı sayısının düşük olduğunu söyleyebilirim. 43 44 Fuarlar Onur Kaya Serkan Fidan Ege Bal Akdeniz, Ege ve Güney Bölgeler Müdürü Bu fuara 2’nci katılışımız. Artık ev dışı tüketim bizim için çok önemli bir yere sahip. Özellikle 4-5 yıldır dipsiz bir kuyu olarak görünüyor bu sektör. Bu sebepten ötürü de hem Ege Bal olarak hem de sektör genelinde balı yeniden yorumluyoruz. Balı artık daha iyi şekilde müşterilere, otellere anlatarak hizmet vermek amacındayız. Ege Bal olarak ürünlerimizin her birini 65 ayrı testten geçiriyoruz ve ondan sonra dolumlarını gerçekleştiriyoruz. Daha sonrada bu ve bunun gibi fuarlar sayesinde tüketiciye kendimizi anlatıyoruz. Bu sene fuar geçen seneye nazaran daha sönük geçti. Geçen sene çok yoğun geçirdik fuarı ve bu sene de onu ön görerek katılım gerçekleştirdik fakat istediğimiz verimi alamadık. Burada daha çok profesyonellere hitap ediliyor ve görsel şovlar şeflerin ilgisini çok çekiyor. Hep oralara yoğunlaşıyorlar. Ya da ham madde satan stantlara yöneliyorlar. O yüzden de kaynaklanan bir sönüklük söz konusu diyebiliriz. Fakat umarım biz planladığımız geri dönüşleri alabiliriz. 2015 yılı bizim için Ege Bal yılı olacak. Hedefimiz, kısa zamanda Türkiye’nin en iyi markası olmak. Tüm Ege Bal çalışanları bu hedef doğrultusunda çalışmalarını sürdürüyor. Eker Süt Ürünleri İlk gün ve ikinci gün verimli bir fuar geçirdik. İyi firmalar ziyaret etti bizi ve gezmek için değil iş yapmak için gelen firmalarla tanıştık bu bizi çok memnun etti. 3’üncü gün biraz vasat başladı fakat hareketleneceğini düşünüyoruz. Bu seneyle birlikte 3’üncü kez katılıyoruz bu fuara. Kıyaslama yapacak olursak eğer; bu fuarın diğer fuarlardan daha iyi geçtiğini söyleyebiliriz. Her sene üstüne koya koya ilerleyen bir fuar bu Ev Dışı Tüketim (EDT) Fuarı. Umarım böyle devam eder. Bu sene reklamı biraz daha iyi yaptılar. Radyolarda döndü reklamları, dergilere reklam verdiler ve böylece daha fazla duyulan bir fuar oldu. Müşteri portföyünün de çok farklı kitlelerden oluşması fuarın olumlu yönlerinden. 46 Röportaj Murat Koç Hünkar Bakliyat Satış Müdürü Geçtiğimiz fuarlara bakarak bu fuarın bir kıyasını yapmamız gerekirse, fuarın özellikle stant alanına çok önem verilmiş. Yalnız, katılımcı sayısı konusunda yoğun bir fuar olduğunu söyleyemem. Bu fuara katılanların genelde hep profesyoneller olması da buna sebep sanırım. Aslında baktığımızda bu da fuarın en büyük artılarından oluyor. Çünkü buraya katılanlar genelde hep girişimci insanlar. Ticari anlamda direkt muhataplarla görüşebiliyorsunuz. Katılımcının az olmasını da ben fuarın Çarşamba-Cumartesi günleri arasında gerçekleşiyor olmasına bağlıyorum. Hüseyin Şeherli MND Kahvaltılık Gıda AŞ Genel Müdürü Ev Dışı Tüketim (EDT) Fuarı’nın her sene daha iyiye giden bir ivmesi var. Bizim için çok olumlu geçiyor. Özellikle eski dostlarımızı görebiliyoruz burada. Çünkü çok fazla müşteri ziyareti yapamıyoruz biz. Burada onları görüyor, sohbet etmiş oluyoruz. Tabi yeni müşterilerle de tanışıyoruz burada. Kendimizi tanıtıyoruz, iş geliştiriyoruz. Yani bizim için olumlu geçen bir fuar. Fuar deneyimlerimize gelince. Biz, 31 yıllık geçmişe sahip firmayız. Yaklaşık olarak 15 yıldır da fuarlara katılmaya özen gösteriyoruz. Son zamanlarda daha çok yurtdışı fuarlarına katılmaktayız. Türkiye’de sadece iki fuara katılıyoruz. Birisi de bu Ev Dışı Tüketim (EDT) Fuarı. Fuarlara katılmama sebebimizse teknoloji geliştikçe fuarcılığın daha kötü bir yere gidiyor olması. İsteklerin tam karşılanamaması. Bence sesimizi duyan varsa, bu konuyla özel olarak ilgilenmeliler. 48 Fuarlar Onur Kaya Metin Erturan Sayınlar Gıda Maddeleri AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Bu fuara ilk defa bu yıl katılıyoruz. Fuar, gördüğüm kadarıyla hep profesyonellere yönelik. Bizim daha önce katıldığımız, perakendecilere yönelik olan fuarlardan değil. Ziyaretçi yönünden biraz eksik var gibi görünüyor bu yüzden. Gerçi fuarın amacı zaten öyle yüzlerce müşteriyle sizi tanıştırmak değil, nokta müşteriyle sizi muhatap etmek. Bunu da gerçekleştiriyorlar tabi ki. Böyle fuarlara katıldığınızda 1 tane bile sağlam müşteri veya bir bayi bulsanız sizin için süper bir iş ortaklığı anlamına gelir. O yüzden fuarın olumlu geçtiğini söyleyebilirim. Yelda Çobanoğlu Soyyiğit Gıda Pazarlama Ekibinde Ürün Yöneticisi Kalabalık yoğun bir fuar. Her gıda fuarına olduğu gibi buraya da ilgi büyük. Burada daha çok ev dışı tüketim ürünlerine ağırlık veriyoruz. Aslında perakende sektörüne de hizmet veriyoruz tabi ki ama burada şeflerimiz genelde tadım aktiviteleriyle birlikte ev dışı tüketim ürünlerini sergiliyor. Gittikçe artan bir potansiyele sahip fuar burası. İlgi var, yabancı ziyaretçi sayısı da oldukça iyi durumda. Düzenlenmeye başladığından beri bu fuara katılmaktayız ve muhtemelen bundan sonra düzenlenecek fuarlara da katılmaya özen göstereceğiz. Egemen Erdoğan Sütaş Ulusal Kanal Satış Müdürü Sütaş olarak bu fuara ilk kez katılıyoruz. Tabi ki beklentimiz yüksek. Çünkü ev dışı tüketimin artan ve gelişen trendini görüyoruz. Bu trende cevap vermek ve Sütaş’ın 40’ıncı yılını kutlaması sebebiyle fuarda yerimizi aldık. Şu ana kadar beklediğimiz verimi alıyoruz. Müşterilerimiz bizi gördüler, gelip ziyaret ediyorlar. Biz de küçük tattırımlarla onlara ürünlerimizi denetiyoruz. Geri dönüşler güzel, memnunuz fuardan. Fuarın profesyonellere yönelik olması, bize ticari anlamda önemli bir katkı sağlıyor. Ayrıca buraya katılan firmalar, birbirlerini görerek, rol model alarak bir sonraki fuara daha iyi hazırlanıyor. Bu anlamda da fuar katılımcılara artı değer sağlıyor. Danışman 50 “Daha iyi, iyinin düşmanıdır.” Shakespeare Sinan Asılyazıcı [email protected] Değişim devam ediyor H er zaman yazıyor ve yeri geldiğinde sıklıkla da söylüyorum. Önce herkesin dilinde olan klasik girizgâhla başlayalım; “Karlılık düşüyor.” Doğru. “Giderler artıyor.” Buda doğru. “Rekabet her geçen gün artıyor.” Doğru söze ne hacet. “Müşteriyi elde tutmak zorlaştı.” Müşteri var ama sadakat azalıyor. “Müşteri memnuniyetini sağlamak önemli ama giderek zorlaşıyor.” Doğru ama yapılacaklarda var. “Mağaza ve mağaza formatı sayısındaki artış müşteriyi çok fazla seçenekle baş başa bıraktı.” Evet. “Sadece indirim yapmak yetmiyor.” Haklılık payı yüksek. “Teknolojik yatırım şart.” İsterseniz yapmayın. “Mağaza tasarımı, donananımı ve ekipmanlar önemli.” Zaten öyleydi ama daha da öne çıkıyor. “Çevre duyarlılığı artıyor.” Daha da artacak ve iyide olacak. “Eğitim her geçen gün daha önemli oluyor.” Öyleydi ve devamda ediyor. “Personele yatırım yapmak şart oldu.” Mutlaka yapılmalı! “Meslek olarak özendirmemiz çok önemli.” Çok önemli! Sonuçta herkesin bildiği bu örnekleri daha da arttırabiliriz. Ancak çözümler konusunda genelde bir birliktelik çoğu zaman zor oluyor. Çünkü sorunlar farklı. Çözümlere bakış açıları da. Son zamanlarda önemli satın almaları gördük ve daha da göreceğiz gibi görünüyor. Burada isimler üzerinde durmaktan çok başka bir noktayı tekrar anımsatmak istiyorum. Artık satılan çoğu market zincirinin şubelerinin tamamı satılmıyor, satılamıyor! Hepsini satmak giderek zorlaşıyor. Alanların seçiciliğimi artıyor? Evet. O bölgede mevcutta olan lokasyonlar mı bunu tetikliyor? Bence buna da evet. Artık klasik bakış açısı yetmiyor, yetemiyor. Farklı bakış açıları ve arayışlar gerekiyor. Bu konularda gene firmaların konuya bakış açılarına, olanaklarına ve doğru kişilerle doğru çalışmaları yapmalarına odaklanıyor. Bir süredir bu konuda yapılan çalışmaların içinde yer alır veya izler olduk. Başka bir örnek vermek gerekirse, bazı ülkeler savaşın eşiğine gelince gazetelerde tablolar yayınlanır. Şu kadar tankı var, bu kadar uçağı ve savaş gemisi var vb. Sayısal üstünlük elbette önemli ama nitelik ve niceliklere de bakmak kaydıyla. Buradan hareketle sadece şube açmak yetmiyor. Bu tabii önemli ama sadece şube sayısı mı? Yoksa şubelerin, merkezin altyapısını destekleyen çalışmalar mı? Çalışanlarına daha ‘odaklanan ve dokunan’ firmaların, alt yapıya yapılan farklı yatırımların haberlerini giderek daha fazla okur ve gözlemler hale gelmedik mi? İşte bu, beni mağaza açılışları kadar memnun ediyor ve değişime daha güvenle bakmamı sağlıyor. 52 Haberler Ünlüler “Soffa”da aşçı oldu ‘Soffa Mutfak Atölyesi’, Mika-Der’in ev sahipliğinde ve seçkin bir davet grubunun katılımıyla gerçekleşen organizasyonla, WOW İstanbul bünyesinde açıldı. Gerçekleşen etkinliğe: Nesrin Ercan’ın Başkanı bulunduğu Mika-Der Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Arzu Sabancı, Arzu Çebi ve Eser Bayraktar yanı sıra, Ebru Destan İnan, Çağla Bostancı, Banu Zorlu, Hakan Akkaya, Nurseli İdiz, Elif İdiz gibi Televizyon ve Sanat Camiasından tanınmış simalarda katıldı. ArenaPark spora çağırıyor Küçükçekmece Atakent’te yer alan ArenaPark Alışveriş Ve Yaşam Merkezi, yaza girmeye sayılı günler kala hem form tutmak hem de sağlıklı bir görünüme kavuşmak isteyenler için kolları sıvadı. Bu kapsamda ArenaPark, Tulipa Spa Health Club ile birlikte son yılların en gözde spor aktivitelerinden pilates, yoga, oryantal ve zumbayı özel eğitmenler eşliğinde ziyaretçileriyle buluşturuyor. Her perşembe saat 11.00’de başlayan derslere isteyen tüm ziyaretçiler ücretsiz olarak katılabiliyor. Saba Tümer Palladium AVM’deydi Ünlü sunucu Burcu Esmersoy ve Saba Tümer AVM Partners tarafından yönetilen Palladium Ataşehir AVM’de düzenlenen etkinlikte bir araya geldi. Palladium Ataşehir AVM müşterilerinden gelen sorulara cevap veren Esmersoy, Bir müşterinin “Paranızı nasıl değerleniyorsunuz?” sorusuna, “Ben parayı ayakkabı ve elbise olarak görmek istiyorum. Bu yüzden paramı bunlara yatırıyorum.” yanıtını verdi. En kötü halimde beni tek güldüren Arda Turan’dır diyen Esmersoy, “Arda dünyanın en komik insanıdır. Beni hiç konuşturmaz, hep kendi konuşur. En kötü günümde beni güldüren tek kişidir.” dedi. Haberler 53 Moova’yı aldı şimdi hedef 1 milyar TL ciro Geçen yıl Moova’yı satın alan Tat Gıda, yaptığı çalışmalar sonrasında SEK markasıyla peynir kategorisinde 35 ürüne ulaşmayı başardı 35 ürününün piyasaya tanıtıldığı SEK basın toplantısı İstanbul’da yapıldı. Toplantıda konuşan Tat Gıda Genel Müdürü Arzu Aslan Kesimer, Moova’yı, SEK’in peynir alanındaki operasyonu için geçen yıl Ağustos ayında 32,3 milyon TL’ye satın aldıklarını hatırlatarak, “Bu yatırımla günlük 350 ton süt işleme kapasiteli yeni ve modern bir tesisle birlikte Ege Bölgesi’nde çok bereketli bir süt havzasından da yararlanma olanağına sahip olduk. Satın almadan bu yana geçen sürede kapsamlı araştırmalar ve tat testleri yaptık. Bunun sonucunda da tüketicilerin en beğendiği lezzetlerden oluşan ürünlerimizi piyasaya sunduk. Sütteki gücümüz ve uzmanlığımızla desteklenen titiz çalışmalar sonrasında yarattığımız ürün portfyömüz ile peynir kategorisinde önemli bir başarı yakalayacağımıza inanıyoruz. Paketli ve açık olarak toplam 10 milyar TL olduğu tahmin edilen peynir kategorisinde hedefimiz paketli peynir markaları arasında ilk üçte yer almak.” dedi. 54 Röportaj Murat Küçük Aykırı soruların adamı perakendeyi yorumladı Aykırı soruların adamı Enver Aysever’le, Metin Altıok için düzenlenen anma gecesinde Türkiye ekonomisini ve perakendeyi konuştuk. Ekonomiye ilişkin çarpıcı değerlendirmelerde bulunan Aysever, perakendede yaşanan büyümeyi gerçekçi bulmadığını söyledi Türkiye’nin en önemli gazetecilerinden birisi olarak Türkiye ekonomisine baktığınızda nasıl bir tablo görüyorsunuz? Türkiye ekonomisinin çok iyi olmadığını, hatta bir devalüasyon yaşadığını doların durumuna bakarak anlayabiliriz. Türkiye pazar ekonomisine geçtiğinden beri, 10 yılda bir aynı senaryoyu yaşıyor. Nedir bu senaryo? Önce sıcak para yaratılıyor, bu sıcak parayla KOBİ’ler ve büyük yatırımcılar üzerinden ekonomi sanal şekilde büyütülüyor. Sonrasında ise gerçekliği olmayan bu ekonomi kaçınılmaz son olan krizi yaşıyor. Rüya bitti. Eğer ihracat yapmıyorsanız, üretmiyorsanız, katma değer yaratamıyorsanız, istihdam alanlarını çoğaltamıyorsanız yaşayacağınız son her zaman kriz olur. İş dünyası ekonomiden memnun olduğunu dile getiriyor, bunu nasıl yorumluyorsunuz? “Türkiye’de ekonomi iyi gidiyor” diyenler bu söylemlerini ekonomik verilere bakarak yapmıyor. Birçoğu siyasi nedenlerle ekonomiden memnun olduğunu söylüyor. Yaşanan son olaylar işçinin memurun hoşuna gitmediği kadar büyük yatırımcının da hoşuna gitmiyor. Patronlar siyasi iklim gereği aklından geçenleri söyleyemiyor. sıkıntılar yaşamamasının nedeni temel ihtiyaçlara cevap veriyor olması. Perakendecilikte yaşanan büyüme istatistiksel bir büyüme. İstatistik, nasıl bakılırsa o sonucu veren bir bilim dalı. Memnun olmak isterseniz memnun olacağınız sonuçlar verir. Rakamlara baktığımızda Türkiye’de perakendenin çok hızlı büyüdüğünü görüyoruz. Bu durum Türkiye’nin ekonomisi hakkında bize nasıl bir fikir vermeli? Perakendede yaşanan bu büyümenin gerçekçi olmadığını düşünüyorum. Bu büyüme rakamlarına kredi kartları sayesinde ulaşıldı. Kredi kartlarına sınırlama geldikten sonra özellikle teknoloji perakendesi çöktü. Topluma kazanmadığı parayı harcatarak ekonomiyi ayakta tutamazsınız. Gıda perakendesinin büyük Türkiye deki tüketim alışkanlıkları hakkında ne düşünüyorsunuz? Türkiye’deki tüketim hareketleri, alışkanlıktan ziyade anlık bir heves şeklinde gelişiyor. Teknoloji harcamaları çok kontrolsüz. Cep telefonu, ihtiyaç özelliğinden çok bir kimlik statüsü gibi algılanıyor. Sadece teknoloji için değil otomobil için de böyle bir tüketici kitlesi var. Giyim sektörünü de atlamamak gerek çünkü orada toplumun büyük çoğunluğu ciddi bir harcama kitlesine “Tüketim alışkanlıklarımız anlık gelişiyor” Röportaj dönüştü. Bu kadar kolay harcayan bir toplumun kaçınma hareketleri de çabuk oluyor. En ufak bir güvensizlik hissettiğinde kemer sıkmaya, harcamalarını ciddi anlamda düşürmeye giden bir toplumuz. Güvenli bir ekonomiye sahip olan ve doğru harcama yapabilen toplumların harcama alışkanlıklarının da daha akılcı olduğunu görüyoruz. Dünyanın en büyük 16 ekonomisinden biri olmak Türk ekonomisinin büyük ve başarılı olduğunu gösterir mi? Türkiye ekonomisi bundan 30 sene önce de dünyanın en büyük 20 ekonomisinden biriydi. Türkiye hiçbir zaman 35’inci ekonomi olmadı. İnsanlar bunu çok önemli bir durum gibi düşünüyor ama bu durum Türkiye’ye büyük bir değer sağlamıyor. 100 milyar dolar ihracat yapıyorsak 200 milyar dolar ithalat yapıyoruz. Rakamların büyümesinden ziyade ithalat-ihracat arasındaki rakamın küçülmesi ya da ihracat lehine büyümesi bir ekonominin gücünü gösterir. Lokasyon alışveriş alışkanlıklarını etkiler mi? Çevremiz bizim alışkanlıklarımızı belirliyor. Oturduğum bölgede hem çok büyük zincir marketler hem de küçük marketler var. Duruma göre ikisinden de alışveriş yapıyoruz. Bir dönem gıda ihtiyacımızı doğal olsun diye şehir dışından sağladık. Gıdanın haricindeki ürünleri mahalle mağazacılığından temin etmek artık imkansız gibi bir şey. Türkiye’de bir iki ünlü caddenin haricinde alışveriş yapılacak cadde yok. Mağazacılık eşittir AVM oldu. Markalar arasında, yerli-yabancı ayrımı yapıyor musunuz? Firmaların çoğu artık çokuluslu şirketler. Bu yüzden isme bakarak fir- manın yerli mi yabancı mı olduğunu anlamak çok zor. Fakat ben her zaman yerli ürün almayı tercih eden birisiyim ama bazı ürünlerde bu mümkün olmuyor. Mesela otomobil alacaksanız bu şansınız yok. Giyim konusunda devreye zevk giriyor. Benim zevkime hitap eden yabancı bir marka var. Bu marka orta ölçekli bir marka ve birçok yerli marka ondan çok daha pahalı. Ben giyim konusunda yabancı bir markayı tercih etmek zorunda kalıyorsam burada kendimi suçlu hissetmem. Bir markete girdiğinizde nelere dikkat edersiniz? Perakende de özellikle gıdanın satıldığı alanlarda hijyeni önemserim. Ayrıca ürünün de kaliteli olmasına bakarım. Ürünün son kullanma tarihini önemserim. Bazı marketlerin bu güveni verdiğini düşünüyorum. Mesela Migros’tan bir şey alacaksam taze olduğunu bilirim. 55 56 Dosya Onur KAYA Dosya Perakendenin geleceği teknolojide Perakende, günümüzde teknolojiyi seven ve yeniliklerden en çok yararlanan sektör konumunda artık. Artan maliyetler ve düşen kar marjları, sektör temsilcilerini karlılığın artmasına yarayacak yeni teknolojilere yönlendiriyor. Teknolojiyle aynı hızda büyüyemeyen ve müşteri beklentilerini karşılayamayan işletmeler, acımasız bir gerçekle, yok olmayla, karşılaşıyor. Peki, ama sektördeki yenilikler neler? Teknoloji tedarikçileri sektöre neler sunuyor? Temsilciler sektörün vazgeçilmezi olan teknolojiyi nasıl yorumluyor? Bu soruların cevabını sektörün önemli isimleriyle, geniş bir perspektifte değerlendirdik Perakendenin bileşenlerini tartışacak olursak, eminiz ki sayısız unsur çıkacak karşımıza. Fakat X kuşağının çok fazla dahil olamadığı, Y kuşağının peşinden koştuğu ve Z kuşağının içine doğduğu “Teknoloji”, şüphesiz ki perakendenin mihenk taşı. Perakendedeki yenilikler, sunulan teknolojik çözümler ve daha fazlası sayfalarımızda Müşteriye en iyi hizmeti, hızlı bir operasyonla vermelisiniz Perakende sektörü son 10 yıldır teknoloji kullanımında lider konuma geldi. Özellikle gıda ve tekstil perakendesinin pazar payının artması, şubeleşme ve rekabet şartlarının zorlaşmasıyla teknolojiye daha fazla yatırım yapıldı. Satın alma ile başlayan süreç, kasada ürün satışıyla sonlanıyor. Bu iki nokta arasındaki tüm süreç ve hareketler günümüz koşullarında çok hızlı de doğru olmalı. Müşteriye en iyi hizmeti, uygun fiyat, kalite ve hızlı operasyon ile vermek zorundasınız. Bu bağlamda kul- lanılan teknolojik çözümler ciddi önem arz ediyor. Erp programları, depo otomasyon sistemleri, sevkiyat uygulamaları ile başlayan süreç, mağazalarda hızlı satışla son buluyor. Biz, tekstil ve gıda perakendesine barkodlu otomasyon çözümleri sunuyoruz. Ağırlıklı olarak, el terminalleri, barkod yazıcılar ve barkod okuyucular üzerine ürün ve çözümlerimiz mevcut. Kurduğumuz sistemlere ve sattığı- Cenk Yurtsever mız ürünlere çok güveniyoruz. Bu Alfacod Genel Müdürü da müşteride sorunsuz bir kullanım sağlamakla beraber, müşteri memnuniyetini de en üst düzeye çıkarıyor. 57 58 Dosya Dosya İlk barkod okunmasından bu yana hizmetteyiz Datalogic teknolojisi ve Datalogic mühendisleri, ABD’deki bir süpermarkette bir Wrigley’s sakızının ilk okunduğu günden bu yana geçen 40 yılı aşkın süredir, perakende mağaza satış noktalarında barkod kullanımının yaygınlaşmasına katkıda bulunuyor. O ilk barkod okunmasından bu yana Datalogic orijinal okuyucu modelini (Model A) daha da geliştirdi ve sektörün kullandığı teknolojilerde önemli atılımlara imza attı. Perakende ve teknoloji hızla gelişirken, Datalogic’te perakendenin yanında önemli çözüm ortağı olarak yer alıyor. Bugün Datalogic’in “imaging” teknolojisi ve görüntüleme sistemleri ödeme noktası teknolojilerini daha da ileriye taşıyor. Datalogic’in LaneHawk™ sistemlerinde, malları barkoda gerek duymaksızın tanıyabilen Görsel Desen Tanıma (ViPR™) teknolojisi kullanılıyor. Datalogic, sektörün ilk 100 dijital görüntüleme özellikli market okuyucusu olan Magellan™ 9800i’yi geliştirdi. Jade™ otomatikleştirilmiş okuma portalı, satış noktasındaki ürünlerin manu- Argun Erşen el işleme kıyasla en az iki kat daha Datalogic Ülke Müdürü hızlı okunmasına olanak tanıyan görüş ve görüntüleme teknolojisini kullanarak yüksek hacimli marketlerin ödeme işlemlerinde yeni bir çığır açıyor. Datalogic ADC olarak sadece sektöre uyum sağlamıyoruz; standardı da biz belirliyoruz. Yüzde 100 performansa sahip olmayan ürün üretmiyoruz Perakende sektörü, teknolojiye yatırım yapmayı seven ve yeniliklerden en çok yararlanan sektörlerin başında geliyor. Özellikle maliyetlerini düşürerek rekabet isteyen firmaların yeni teknolojilere yöneldiğini söyleyebiliriz. Söz konusu olan maliyetler olunca da ilk önce akla yatırımın maliyeti geliyor fakat herkes yatırımın geri dönüşü yerine maliyetine odaklanıyor. Şöyle düşünelim; bir marketsiniz ve işiniz satış yapmak. Günün sonunda tüm faturalarınızı ve personel giderlerinizi yapmış olduğunuz satışlar karşılıyor. Maliyet odaklı düşünüp ucuz bir yazar kasa aldığınızda yaşadığınız tüm sorunlar (kasa arızası, terazi yavaşlığı, vb) geriye baktığınızda sizin satışları- nızı etkiliyor. 3 sene sonra çıkacak mevzuatlara uygun olmamasından bahsetmiyorum bile. Çözüm: Doğru hedef ve ihtiyaç analizi. Bu aşamada iş ortaklığı yapacak olduğunuz firmayı da unutmamak gerekir. Her zaman yeniliklere uyum sağlayabilecek teknolojileri geliştiren firmalar ile yola devam edilmesi kanısındayım. Laud Media ailesi olarak her şeyden önce yüzde 100 çalışmayan bir ürünü üretmiyoruz veya Adil Altıntaş satmıyoruz. Geliştirdiğimiz sistem- Laud Media Türkiye Satış leri tümüyle müşterilerimizden aldı- ve Operasyon Müdürü ğımız geri dönüşler sayesinde yapılandırıyoruz. Ürün guruplarımızın başında müzeler, alışveriş merkezleri ve zincir mağazalar için geliştirdiğimiz Digital Signage Sistemleri, Ses ve Anons Sistemleri, Ses ve Görüntü Sinyal Dağıtım Sistemleri gelmekte. 59 60 Dosya Marketler gelecekte Üçge’yle süper olacak Perakende, çok geniş ve soyut bir kavram olmanın yanı sıra çok dinamik bir yapıya sahip. Dur durak bilmeyen bir gelişim yaşayan sektör, teknolojiyle paralel bir büyüme seyrinde. Üçge Elektronik olarak sektörün teknoloji konusundaki en önemli çözüm ortağı ve tedarikçilerindeniz. Perakende bizimle, biz perakendeyle büyüyoruz. Sektör geliştikçe alışveriş alışkınlıkları ve müşteri beklentileri de sürekli değişiyor. İnsanlar artık daha basit, daha anlaşılır, daha hızlı bir alışveriş deneyimi talep ediyor. Bu konuda hem işbirlikçilerimize hem de sektöre çok önemli çözümler üretiyoruz. Ürettiğimiz çözümlerin birçoğunu da Yerel Zincirler Buluşuyor Fuar ve Organizasyonu’nda (YZB) “Geleceğin Marketi” konseptiyle sektöre sunacağız. Alışverişi daha eğlenceli hale getirmeden tutun, müşterilerin sizin için neler düşündüğüne kadar bir çok konuda özel teknolojileri orada gösterime sunacağız. Sektörün müşterisiyle daha yakın ilişki içerisinde olması, müşteriyi izleyebilmesi, müşteriye eğlenceli bir alışveriş deneyimi sunması için “Geleceğin Marketi”ni tasarladık. Marketler gelecekte Üçge ile süper olacak. Ürünlerden raflara, dolaplardan terazilere ve kasalara kadar en son teknolojik çözümleri sektöre sunuyoruz, sunmaya devam edeceğiz. Sosyal medya ve perakende arasında önemli bir bağ oluştu Visionteractive, müşterilerine sosyal medya tabanlı, eğlenceli ve interaktif ürünler geliştirmekte olan bir kuruluş. Ürünlerimiz arasında: Presstagram ve (etkinliklerde katılımcıların belirlenen #hashtag ile Instagram’da paylaştıkları fotoğraflarının, markanın reklamını da içeren özel tasarımlı bir çerçeve ile çıktısını veren bir cihazdır) SocialMat, (etkinliğe özel olarak belirlenen #hashtag ve her katılımcıya özel olan bir kod ile tweet attıkça çalışan bir cihazdır) bulunuyor. Dijital pazarlama ve buna bağlı olarak sosyal medya, ülkemizdeki önemini hızla artırıyor. Son zamanlarda sosyal medyada gerçekleştirilen kampanyalarla büyük başarılara imza atıldığına şahit olduk. Böylece, perakende ve sosyal medya arasında artık önemli bir bağ oluşuyor. Sosyal medyaya entegre edilmiş, sosyal medya ile kullanıcı arasında köprü görevi gören cihazlarımız, sosyal medyayı aktif kullananlara ulaşmak için firmalara büyük bir avantaj sağlıyor. Gelecekte her ürünün akıllısı ortaya çıkacak. Akıllı bavul, akıllı çanta vb. gibi. Artık mobil app vasıtasıyla aldığımız ürünlerin özelliklerini, nerede olduğunu takip edebileceğiz. Ibeacon entegrasyonu da gelecekte sıkça göreceğimiz uygulamalardan biri olacak. Perakende firmaları, akıllı, lokasyon bazlı ve kişiselleştirilmiş bir şekilde müşterilerine kampanya yapacak. Yani teknoloji geliştikçe, perakendeye de bir şekilde entegre olacak. Orhan Ataç Üçge Elektronik Pazarlama ve Satış Direktörü Onur Candan Visionteractive Kurucu Ortağı Satış Pazarlama Müdürü Dosya “YZB ziyaretçilerini geleceğe yolculuğa çıkaracağız” YZB 2015’te Üçge Grup olarak “Geleceğin Marketi” konseptiyle perakende sektörünün gelecek teknolojilerini sergileyeceğiz. Üçge’nin, tamamen müşterilerinin ve nihai tüketicilerin beklentilerini karşılayacak ve fayda sağlayacak şekilde dizayn edilmiş ürünü olan kasa altlığı Luminous yer alacak. En önemli özelliği, kasa altlığı kenarlarındaki kayar yazı uygulamasıdır. Bu uygulama ile marketler kendi kampanyalarını duyurabilir, tedarikçi firmalardan reklam alarak yayınlayabilir, böylece kasanın maliyetini de kısa sürede amorti edebilir. Biz bu sebeple Luminous’ a kendi kendini amorti eden, kazandıran kasalar diyoruz. Üçge’nin diğer patentli ürünlerinden olan ve müşterilerimiz için mağaza içi alan verimliliğine ve maksimum ürün satışına odaklı Saturn Konsept ve yeni raf sistemi de perakendecilerle buluşacak. Bununla birlikte Türkiye distribütörlüğünü yürüttüğümüz Wanzl markasının en son teknoloji ürünleri de yer alacak. YZB 2015’te ziyaretçilerimizi, geleceğe yolculuk yaptıracak pek çok sürpriz teknolojik ürün bekliyor. Değişmeyen tek şey değişimdir ve Esra Güven Altınkaya değişime ayak uydurabilen firmalar Üçge Mağaza Ekipmanları A.Ş. sürdürülebilirliğini korumaktadır. Pazarlama Satış Yönetmeni Biz de Üçge olarak, perakende sektöründe hızla gelişen teknolojilere uyum sağlamak isteyen tüm markaların gelişim ve yenilenme sürecinde, tasarladığımız inovatif ürünlerle her zaman çözüm ortağı olmaya ve geleceğe birlikte ilerlemeye hazırız. Teknoloji kullanımı bir takım halinde olmalı Konu teknoloji ise perakendecinin ihtiyacından fazlasını kullanmasından yana değiliz. Firmalar, yapılanması gereği teknolojiyi olumlu kullanarak bu oyunun içinde yer almalı. Bu anlamda bizim perakendede aldığımız görev, mağazaların güvenlik, ısıtma ve soğutma sistemlerinin ekonomik ve arızasız çalışmasını sağlamak. Müşterilerimizin geri dönüşleri, bugüne kadarki tecrübelerimizin başarılı olduğunun bir kanıtı. Teknoloji kullanımı iklimlendirme, güvenlik sistemleri, dış mekan malzemeleri, izolasyon, mağaza dekoratif unsurlarında kullanılan yeniliklerin takibi, malzemelerin ekonomik ve son teknoloji ürünü olması gibi konuların tümüyle bir takım halinde olmalı. Bizim prensibimiz bunu öngörüyor. Çalıştığımız işlerde de bu fikirle hareket Vedat Köle Yeni Çizgi Mimarlık ediyoruz. Genel Müdürü 61 62 Tasarım Tüm detayların düşünüldüğü bir mağaza: Mothercare Zorlu AVM Zorlu AVM içinde yer alan Mothercare, tasarımı ve canlı renkleriyle ziyaretçileri kendine çekiyor. Mağazanın mimari yapısını Operasyon Müdürü Aziz Başkaya’dan dinledik Tasarım Zorlu AVM’de bulunan Mothercare, Türkiye’deki 50’nci mağazamız. Bu mağazada firmamızın uluslararası operasyonlar için geliştirdiği son konsept olan “department place” tercih edildi. Bu konsept, müşterilerin mağaza içinde ilk bakışta değişik reyonları ve bölgeleri kolayca algılayarak ihtiyaçlarını kendi tempoları ve seçtikleri akışa göre giderebilmeleri için geliştirildi. İlgili reyonun ürün görselleriyle zenginleştirilmiş bu tasarımla, mekanın genelinde uygulanan ürüne dönük doğal ışık uygulaması müşterilere konforlu bir ortam da sağlıyor. 63 64 Tasarım Tasarımda ve uygulamada kullandığımız tüm detaylar özgürce, güven dolu bir alışveriş deneyimi yaşatmak için yapıldı. Bu tasarım aynı zamanda markaya duyulan güveni de artırıyor. Hem çalışan hem de müşteri mutluluğuna hizmet eden bu modern ve rengarenk mekan anlayışı, hem ebeveynler hem de küçük müşterilerimiz tarafından ilgiyle karşılandı. Tasarım 65 66 Haberler Pelican Mall atakta Zengin marka karması ve dikkat çeken etkinlikleriyle her gün binlerce ziyaretçiyi ağırlayan Pelican Mall AVM mağaza karmasını genişletmeye devam ediyor. Vatan Bilgisayar ve Teknosa’dan sonra Gold Bilgisayar da Pelican Mall’daki yerini aldı. Yaptığı yeni kiralamalarla yüzde 100 doluluk oranını yakalayan Pelican Mall, tekstil ve ev dekorasyon konusunda en hızlı büyüyen markalardan biri olan Madame Coco’yu da marka karmasına ekledi. Türkiye’nin en çok tercih edilen markalarından biri olan Madame Coco özel indirim ve kampanyalarla Pelican Mall mağazasında ziyaretçilerini bekliyor. Tommy Hilfiger Paris’te Tommy Hilfilger, Paris’teki yeni mağazasının açılışını düzenlediği özel bir kokteyl ile kutladı. Davete katılan isimler Tommy Hilfiger stilleri ile ön plandaydı. Tommy Hilfiger Sonbahar 2015 koleksiyonunu tercih eden isimler arasında; süper model Behati Prinsloo bordo kadife kolsuz elbisesi, şarkıcı ve besteci Rita Ora Alumni pelerinle siyah ve mavi pullu tişört elbisesi, New York sokak stilinin ikonlarından Olivia Palermo mavi uzun kollu krep elbisesi ve eşi Johannes Huebl Tommy Hilfiger Tailored tercihleri ile davette yerlerini aldı. Davete katılan ve Tommy Hilfiger tasarımlarından vazgeçemeyen diğer isimler arasında da Fransız oyuncular LeilaBekhit, VirginieLedoyen, LudivineSagnier, Lou Le Sage, Joséphine de la Baume, Marie-AngeCasta, OphélieMeunierveDeborah François yer aldı. 68 Röportaj Murat Küçük “Hayata değer katan markalar yaratıyoruz” Bir marka düşünün ki Türkiye’de her 10 evden 9’unda mutlaka bir ürünü kullanılıyor. Her ay 51 milyon kişinin hayatına giriyor. Türkiye’de 8 fabrikasıyla 5 binin üzerinde insana istihdam sağlıyor. Unilever Türkiye Müşteri Geliştirme Direktörü Rıza Güllüoğlu’yla bu dev organizasyon üzerine bir sohbet gerçekleştirdik. Güllüoğlu, Konya’da yapılması düşünülen 150 milyon avroluk yatırımın detaylarını da bizimle paylaştı Rıza Güllüoğlu öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Ne zamandan beri Unilever’de çalışıyorsunuz? Üniversite eğitimimi Sabancı Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümünde tamamladıktan sonra 2004 yılında Unilever ihracat bölümünde çalışmaya başladım. Sırasıyla; Kategori Operasyon Müdürü, Unilever Türkiye Tüm Kategorilerinden Sorumlu Ticari Kategori Müdürü olarak görev yaptım. Bu süre zarfında alışverişçi davranışlarını inceleyen, mağaza içini 3 boyutlu çizmeye olanak veren yüksek teknoloji donanımlı “Müşteri Geliştirme Merkezi”ni de yönettim. 2013 Ocak ayından başlayarak Unilever Zincir Mağazalar Batı Bölge Müşteri Geliştirme Müdürü olarak görev yapmaya başladım. 2014 Eylül ayından itibaren müşteri geliştirme direktörlüğü rolüne atandım aynı zamanda Sabancı Üniversitesi’nde Enerji Politikaları konusunda yüksek lisansıma da devam ediyorum. Unilever’de çalışmak sizin için ne anlam ifade ediyor? Unilever bir yandan 51 milyon tüketicinin hayatına dokunurken bir yandan da iş ortakları için karşılıklı iyi uygulamaların paylaşıldığı tabiri caizse bir okul görevini üstleniyor. Türkiye’ye istihdam, yatırım ve bilgi transferi konusunda önemli katkılar sunan bu dev yapıda çalışmak bana ayrı bir gurur veriyor. Unilever’i bize; personel sayısı, fabrikaları, üretim faaliyetleri, ciro gibi konularda rakamlarla anlatır mısınız? 100 yılı aşkın bir süredir Türkiye ve Türk insanı için katma değer yaratıyoruz. Türkiye’de, 5 binin üzerinde çalışanımız ve 8 üretim tesisimiz var. Pazara sunduğumuz 29 markamızla Türkiye’de her ay 51 milyon tüketicinin yaşamının bir parçası oluyoruz. Türkiye’den 2014 yılında toplam 37 ülkeye 193 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdik. Unilever Türkiye olarak 2014 yılında, tüm kategorilerde pazar payımızı artırdık. En son Konya’da önemli bir yatırım yaptınız buna da biraz değinebilir miyiz? Türkiye’deki sekizinci fabrikamız Algida Konya, 2013’ün Haziran ayında 95 milyon avronun üzerinde yatırımla faaliyete geçti. Şimdi yine Konya’da kişisel ve ev bakım kategorisindeki ürünlerimizi imal edeceğimiz bir fabrika yatırımı üzerinde çalışıyoruz. Bu tesis için de 150 milyon avrodan fazla bir yatırım planlanıyor. Bu büyük, başarılı ve hayranlık uyandıran yapının temelinde hangi felsefe yatıyor? Unilever olarak insanların kendilerini iyi hissetmelerine, iyi görünmelerine ve hayattan daha fazla keyif almalarına yardımcı olan markalar yaratmak için çalışıyoruz. Türkiye’de her 10 evin 9’unda ürünlerimiz kullanılıyor. Bu da gösteriyor ki biz doğru bir felsefeyle hareket ediyoruz. Yakın bir geçmişte hayata geçirdiğimiz yeni pazarlama stratejimiz “Hayata değer katan markalar” (Crafting Brands for Life) adını taşıyor. Bu stratejinin en temel üç unsuru; insan, marka sevgisi ve markaların içindeki sihri ortaya çıkarmak. Yerel zincirler hem evlere hem kalplere yakın Türkiye perakendesini çok iyi bilen bir isim olarak yerel zincirleri değerlendirir misiniz? Yerel zincirler hem eve yakınlığı hem de kalplere yakınlığı ile son yıllarda başarılı büyümüş, güçlü yanlarının üzerine daha çok giderek önümüzdeki yıllarda da büyümesini sürdürecek çok başarılı bir kanal. Unilever olarak yerel zincirlerle beraber yönettiğimiz birçok projeyle bu ivmeyi daha da hızlandırmak istiyoruz. Gitgide sertleşen günümüz rekabet koşullarına rağmen; ortak iş planlamasını ve yerellik algısını daha çok kullanarak karşılıklı büyüyeceğimize inancımız tam. Sıfır katı atık örneğinde olduğu gibi pek çok konuda önder bir firma olarak başka hangi sosyal sorumluluk konularına değineceksiniz? Unilever Türkiye olarak, globalde uygulanan “Sürdürülebilir Yaşam Planı” doğrultusundaki hedeflere gönülden bağlıyız. Dünyadaki tüm Unilever tesisleri geçtiğimiz şubat ayında sıfır katı atık statüsüne kavuşurken, biz bu hedefi 2013 yılında gerçekleştirdik. Bu, Unilever Türkiye için önemli bir gösterge. Bu iş modeliyle, 2020 yılına kadar işimizi iki kat büyütürken çevreye olan etkimizi de yarı yarıya azaltmayı hedefliyoruz. Halen devam etmekte olan belli başlı projelerimiz var. Lipton markamız, Türk çayı gelecek nesillere de kalsın diye Sürdürülebilir Çay Tarımı Projesi’ni yürütüyor. Bugüne kadar 18 bin çay üreticisine doğru çay tarımı uygulamaları konusunda eğitim verdik. Sürdürülebilir tedarik odaklı benzer bir projeyi de Knorr markamız yürütüyor. Dünya Doğayı Koruma Vakfı Türkiye işbirliğiyle tedarikçilerimizi ve çiftçilerimizi, sürdürülebilir tarım uygulamalarını geliştirme ve sürdürülebilir yöntemleri kullanma konusunda eğitiyoruz. Yine Knorr markamızla imza attığımız yeni bir sosyal fayda projemiz var. “Hem içimiz hem kalbimiz ısınsın” sloganıyla ihtiyaç sahibi vatandaşlara hizmet veren Türk Kızılayı’na ait aşevlerine 1,5 milyon kase çorba bağışında bulunmayı hedefliyoruz. Bu vesileyle Türkiye’de yeterli ve dengeli yemek öğününe ulaşamayanlara gıda sağlanmasına destek vermeyi amaçlıyoruz. Temizlik kategorisinde lider markalarımızdan biri olan Domestos ile Türkiye’ye hijyen bilinci kazandırmak üzere çalışmalarımız sürüyor. “Eğlen, öğren, hijyen” adlı projemizi gördüğü ilgi ve başarısından dolayı 2017 yılına kadar uzatma kararı aldık. Çok yakın bir zamanda OMO markamızla yeni bir projeye başladık. “Çocukları Geleceğe Hazırlamak” isimli bu proje kapsamında, çocukları için gelecek kaygısı taşıyan ebeveynlere, oluşturduğumuz bir uzman çalışma grubu aracılığıyla rehberlik etmeyi hedefliyoruz. 70 Haberler Burcu Esmeroy’a şok teklif Gökhan Türkmen İzmir Park’taydı Ünlü sunucu Burcu Esmersoy, önceki gün Ankara Next Level AVM’de hayranlarıyla buluştu. Farkındalık Stüdyosunun organize ettiği, oldukça kalabalık bir söyleşi gerçekleştiren Esmersoy, önemli açıklamalarda bulundu. Esmersoy, kendisine evlenme teklifi eden hayranına “SSK’nız var mı?” diye sordu. Next Level AVM Müdürü Pınar Gürer’in moderatörlüğünü yaptığı söyleşide Gürer: “Geçmişte rüya gibi bir düğün yaşadınız” demesiyle Esmersoy; “Dışı seni içi beni yakar” yanıtını verdi. “Kocanıza aşık mıydınız?” sorusu karşısında donakalan Esmersoy; “Hayatımda 2 kere aşık oldum. Biri kocamdı dersem, eski erkek arkadaşlarım kavga ederler.” yanıtını verdi. Yakında Fox TV’de yayınlanacak olan “Sesi Çok Güzel” yarışması kapsamında ünlü şarkıcı Gökhan Türkmen, İzmir Park Alışveriş Merkezi’nde Alsancak Unlu Mamüller çalışanı Hilal Bölükbaşı’na sürpriz bir ziyaret yaptı. Yarışma formatı gereği jüri üyeleri, kendilerine gelecek ihbarlar arasından yaptıkları seçimler sonucunda katılımcıların yaşadıkları şehirlere bizzat seyahat ediyor. Gökhan Türkmen’de bu amaçla İzmir Park’ı ziyaret etti. Sesinin çok güzel olduğu iddia edilen adaylar bu ilk sürpriz ziyarette jüri üyelerini etkilemek zorunda. Çalıştığı saatlerde karşısında Gökhan Türkmen’i görünce oldukça şaşıran Hilal Bölükbaşı, sanatçı ile sohbet gerçekleştirdi ve birlikte şarkılar söyledi. Buyaka’dan çevreci hediye Buyaka, 3’üncü yılında misafirlerine özel bir çekiliş kampanyası ile yüzde 100 elektrikli BMW i3 Araba, Vespa Primavera motosiklet, Iphone 6 Cep Telefonu, IPAD Air2 ve Samsung LED TV kazanma şansı veriyor. 26 Mart-19 Mayıs günleri arasında geçerli olan kampanya ile alışveriş merkezi içindeki mağazalardan gün içinde 125 TL ve üzeri alışveriş yapan misafirler çekilişe katılma hakkı kazanıyor. Noter huzurunda yapılacak çekiliş sonucunda, verilecek olan 1 adet 2015 model yüzde 100 elektrikli BMW i3 araba, 3 adet 2014 model Vespa Primavera, 10 adet Iphone 6 cep telefonu 16 GB, 10 adet Ipad Air2, 10 adet Samsung LED TV sahiplerini bulacak. 72 Tasarım Tasarım “Beğendik”, alışverişe ruh katıyor Perakende sektörü artık alışılmışın dışına çıkıyor. Dizayn edilen tasarımlar, dur durak bilmeden gelişen teknoloji, marketlerin artık sadece raflarla çevrili ruhsuz bir alışveriş merkezi olmasına izin vermiyor. Zamanın ruhunu yakalayamayan işletmeler birer birer yok olurken “Beğendik”, kendi ilkelerinden yola çıktığı yeni konseptiyle ben buradayım diyor… Bu sayımızdaki konseptimiz Beğendik. Konseptin yorumunu Beğendik mimarı Yeşim Kara’dan aldık. Dürüstlük: Malzeme seçimlerimizde mış gibi yapan malzemelerden kaçındık. Örneğin tuğla görüntüsü veren bir kaplama yerine tuğlanın kendisini, ahşap görünümü veren bir yer döşemesi yerine ahşabın kendisini kullanmayı tercih ettik. Doğallık: Tasarımlarımızda doğaya yaklaşarak samimi ve rahatlatıcı mekanlar hedefledik. Toprak renklerine ağırlık verdik, aşırı aydınlatmadan kaçındık, teşhirlerimizi ve mağaza bezemelerimizi bitki ve samanlarla oluşturduk. Şeffaflık ve güven: Üretimlerimizi mağazamıza gelenlere açtık. Satın aldıkları ürünlerin nasıl yapıldıklarını görsünler ve güvenerek alabilsinler istedik. 73 74 Tasarım Kalite: Kaliteden ödün vermeyerek kaliteli malzeme ve işçilik kullandık. Bu da ister istemez mekanın genel havasına yansıdı. Arka planlarda kolay temizlenen ve antibakteriyel malzeme ve detayları tercih ettik. Müşteri ve çalışan mutluluğu: Müşteri memnuniyetinden bir adım öteye geçip müşteri mutluluğunu hedefledik. Ziyaretçilerimizin arkadaşlarıyla, aileleriyle birlikte keyifli zaman geçirebilecekleri ve günün stresini atabilecekleri bir restoran ve kafe hayal ettik. Çocuklar için çocuk gelişim uzmanları eşliğinde yemek yiyip oyun oynayabilecekleri, restoranımızın küçük bir kopyası olan, onlara özel bir restoran ve çocuk oyun alanı tasarladık. Personellerimizin daha az eforla, daha verimli ve güvenli çalışabilmeleri için mağaza ürün akışlarını, güvenlik önlemlerini, depo bölümlerini ve reyon arkası çalışma birimlerini titizlikle planladık. Çünkü bir mağazanın sağlıklı hizmet verebilmesi en önce çalışanlarının verimliliğinden geçiyor. Tasarım 75 Denge 76 Vedat Diriker [email protected] Teknolojiye evet, bizi bizden almadıkça D anışmanlığını yaptığım bir marketler zincirinde yöneticilerle yaptığım bir toplantıda satıştan sorumlu arkadaşlara en çok vaktinizi alan iş nedir diye sordum. Günde 3-4 saatlerinin kamera kayıtlarını izlemekle geçtiğini söylediler. O anda eski kafalı da bir yönetici olarak mağazalara gidip bütün kameraları söküp atmak geldi içimden. Ama allahtan ki yönetmiyor, yalnızca danışılıyordum. Tuttum kendimi. Personel ve müşteri hırsızlıklarını kameralardan izlediklerini bu yolla pek çok, bizim fiş iptali dediğimiz yöntemle kasadan para çalan personel yakaladıklarını ve bu yöntemin faydalarını anlattılar. Ama mesaileri de ekran karşısında geçiyordu. İnsan yönetmesi gereken, en önemli vazifesi insan olan yöneticiler, insandan uzaklaşmışlardı. Teknolojinin nimetlerinden yararlanıyorlardı çünkü. Kamera sistemleri, çalışanları takip sistemleri, sanal yazışma ortamları, el terminalleri, otomatik sipariş sistemleri, insan- sız depo sistemleri v.s. Her gün bir yenisi giriyor hayatımıza. Hayatımızı kolaylaştırıyor, bizi daha da hızlandırıyor, kimi zaman bir büyük gözaltıya dönüşüp her adımımızı izlemek için, sözde güvenliğimiz için bizi teslim alıyor, kimi zaman da işlerimizi tamamen devralıyor. Bir süre sonra güvenliğimiz için özgürlüğümüzü ne kadar feda ettiğimizi göreceğiz ve Franklin’i hatırlayacağız, “güvenlikleri için özgürlüklerinden vazgeçenler, sonunda her ikisini de kaybederler.” Teknoloji, iş geliştirici, performans arttırıcı, çalışanların ücretlerini azaltmadan mesai saatlerini azaltıcı ve daha az yorularak daha çok iş üretecek, hayati tehlike içeren işlerde riskleri azaltacak, madenlerde ölümleri ortadan kaldıracak, yüksek yüksek binalardan işçilerin düşmesini önleyecek, hayatı kolaylaştırıp insan refahını arttıracak şekilde kullanıldığı sürece başım üstüne, hür türlü teknolojik yeniliğe sonuna kadar açığım. Ama Olof Palme’ye de bir selam çakmadan geçmemek şartıyla. İsveç’in, toprağı bol olsun, saygıyla andığımız değerli Başbakanı’na teknolojisiyle ünlü bir otomobil fabrikasını gezdiriyorlar, bir yerde müthiş bir robot, eskiden o bölümde çalışan onlarca işçinin yerini almış ve maliyetleri düşürmüş, başka bir noktada yine muazzam bir teknoloji harikası makine, oraya getirildikten sonra yine yüzlerce işçiye ihtiyaç kalmamış, maliyetler düşmüş, üretim hızı ikiye katlanmış, fabrikanın her noktasında insansız üretim ve robotlar ve muazzam makinelerle donatılmış, Palme bütün bunları izleyip gördükten sonra şu basit soruyu soruyor, “peki”, diyor “bu fabrikada ürettiğiniz otomobilleri kimlere satacaksınız, makinelere ve robotlara mı?” Herhangi teknolojik gelişme insan refahını ve hayat standardını geliştirmek üzerine kurulmuyorsa ve daha kötüsü birbirimizin gözünün içine bakma imkânımızı elimizden alıyorsa, insanlığa ve evrene faydasını tekrar tekrar tartışmalıyız, çünkü insanlığın asıl gücü burada. 80 Haberler Decathlon’dan yeni uygulama Spor mağazacılığının önemli markası Decathlon, “İnternetten satın al mağazadan teslim al” uygulamasını başlattı. Türkiye’deki 10 mega-spor mağazası ve online alışveriş sitesiyle spor tutkusunu 7’den 70’e yaymaya devam eden Avrupa’nın en büyük spor perakende zinciri Decathlon, ‘İnternetten Satın Al Mağazadan Teslim Al’ uygulamasını başlattı. Haberler 81 Marka algısı yeniden yorumlandı Pazarlama ve Marka Yönetim Danışmanı Didem Moralıoğlu, sektöre sunduğu yeni kitabıyla masalların sihirli dünyasının gerçek hayata yansımalarından yola çıkarak, satacak bir ürünü ve hizmeti olanlar için farklı bir marka yönetimi yaklaşımı sunuyor Pazarlama ve Marka Yönetim Danışmanı Didem Moralıoğlu, masalların sihirli dünyasının gerçek hayata yansımalarından yola çıkarak, “Ben Marka Olsam” kitabını satacak bir ürünü ve hizmeti olanlar için piyasaya sunuyor. “Alaaddin’in hikâyesini oldum olası çok severim. Sizin de, lambasıyla hayallerine kavuşan o çocuğun yerinde olmak istediğinizi duyar gibiyim. Aslında bakarsanız, olabilirsiniz. Ama unutmayın, Alaaddin’in o lambayı elde etmesi ve sonunda dileklerine kavuşması hiç de kolay olmamıştı. Tüm engellere rağmen azimle, kararlılıkla, inançla yol almış ve sonunda lambaya ulaşmıştı. Onun hayali, sevgilisine kavuşmaktı; sizinkiyse kendinizden bir marka yaratmak. Alaaddin’in sihirli lambasını size vermesem de, bu kitabı sunuyorum.” diyen Moralıoğlu; okurlarını kitabın sayfalarını çevirmeye, okuduklarını hayata geçirmeye ve kendi hikâyelerini yazmaya davet ediyor. Epsilon Yayınları etiketiyle raflardaki yerini alan “Ben Marka Olsam,” marka olmak isteyen, sattığı ürün ya da verdiği hizmeti tanıtma ve pazarlama konusunda stratejiye ihtiyaç duyanlar için bir yol haritası niteliği taşıyor. 82 Spor Hazırlayan: Murat Küçük Arsadan borsaya Futbol; hem etki alanı hem de ekonomik büyüklüğüyle dünyanın en çok takip edilen spor dalı olma özelliğini günümüzde de korumaya devam ediyor. Bu ilgi zaman içerisinde futbolu bir oyundan çıkartarak bir endüstriye dönüştürdü. Endüstriye dönüşen, yani diğer bir deyişle parasal değeri olan her şey gibi futbol da artık daha fazla önem arz etmeye başladı. Tüm bu yaşananlar rekabetin ötesinde bir durumu doğurdu: Sporda şiddet. Yaşanan bu şiddet olayları ülkemiz gibi genel eğitim seviyesinin düşük olduğu ve bütün duyguların en üst seviyede yaşandığı ülkelerde kendi daha fazla gösteriyor. Son olarak Fenerbahçe’nin Çaykur Rizespor maçı deplasmanı dönüşünde Trabzon’da yaşadığı silahlı saldırı, dünyada ve ülkemizde futbolun geldiği noktayı gösteriyor. Sporda şiddetin bitirilmesi amacıyla çıkartılan ve 14 Nisan 2011 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan “Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun”un ilk maddesi şöyle diyor: “Bu Kanunun amacı; müsabaka öncesinde, esnasında veya sonrasında spor alanları ile bunların çevresinde, taraftarların sürekli veya geçici olarak gruplar halinde bulundukları yerlerde veya müsabakanın yapılacağı yere gidiş ve geliş güzergâhlarında şiddet ve düzensizliğin önlenmesidir.” Kanun çıktıktan sonra yaşanan ölümleri, yaralamaları, saldırıları ve daha nicelerini düşündüğümüzde kanunun beklentileri karşılayamadığı ya da uygulamada zayıf kaldığı ortaya çıkıyor. Şiddeti önlemesi için uygulamaya alınan elektronik bilette soruna çözüm olmadı. Bu saldırılar ne ilk ne de son olacak gibi duruyor. Sporun bir kültür ve aynı zamanda bir eğlence olduğu ger- çeğini çocuklara -doğal olarak geleceğin yetişkinlerine- küçük yaşlardan itibaren kazandırmak gerekiyor. Futbolun endüstriyelleşmesinin ve onun yarattığı spor medyasının da yaşanan şiddet olaylarında masum olmadığı yadsınamaz bir gerçek. Efsane futbolcu Metin Kurt’un da söylediği gibi; “Futbol borsada değil arsada güzeldir.” Medyada başlayacak bir değişim, futbolda yaşanan şiddetin çözümünde atılacak ilk adım olabilir. Not: Tam da bu satırları yazarken Hentbol Erkekler Süper Ligi play-off ilk maçında Hantaş Mersin Sportif ile karşılaşan Beşiktaş Hentbol takımının otobüsüne taşlı saldırı yapıldığı haberini öğrendim. Şiddetin futbol sahalarından çıkıp sporun bütün branşlarına yayıldığı bu ortamda çözüm için ne bekleniyor? Spor İzmir’de golf turnuvası 2014 yılında bir grup iş adamı tarafından kurulan İzmir’in ilk ve tek golf kulübü İzmir Golf Kulübü, ilk turnuvasını 4-5 Nisan 2015 tarihlerinde Kuşadası Golf Resort’te gerçekleştirdi. Fredrik Hansson ve Akgündüz Eronat yönetiminde gerçekleşen turnuvada Amerika, Brezilya, İngiltere, İskoçya, Almanya, Ukrayna ve Türkiye’den katılan 28 golfçü 2 gün boyunca yarıştı. Çekişmeli olduğu kadar eğlenceli de bir ortamda gerçekleşen turnuvanın ilk günü takımlar arası, ikinci günü ise bireysel maçlar yapıldı. Turnuvanın kupa töreninde konuşan İzmir Golf Kulübü Başkanı Heval Savaş Kaya, golfün çevreye zarar veren bir spor olmadığı gibi, aksine çevreyi koruyan ve düzenleyen bir spor olduğunu ifade etti. “Formula 1 bu şekilde devam ederse batar” Uluslararası Otomobil Federasyonu eski başkanı Max Mosley, Formula 1’in sıkıntılar yaşayan takımlara yardımcı olmaması halinde batacağını ifade etti. Mosley “Teknolojik gelişmeler takımların içerisinde gizli tutuluyor. Bir takımın diğerlerinden daha büyük motorla yarışmasına izin verilmemeli. Bir takım diğerlerinden 5 kat fazla paraya sahipse bunun etkisi aynen daha büyük motor kullanıyormuş gibi olur. Sportif açıdan bu adil değil. Bu konuları idare etmenin tek yolu herkesin anlaşmaya varması. Bazı takımlara yeteri kadar paraya sahip olduğu söylenirken diğerlerinin buna sahip olmadığı da dile getirilmeli. Bu şekilde devam edilirse Formula 1 batar. Bu yüzden herkesi değişikliğe davet ediyorum.” dedi. Oğlu için 8 günde 3 maraton koştu Doğuştan omurilik rahatsızlığı olan ve tedavi edilmemesi durumunda felç tehlikesi bulunan 9 aylık çocuğunu tedavi ettirmek amacıyla maraton koşan 29 yaşındaki Bryan Morseman, üç yarıştan 6 bin dolar ödül kazandı. Koşularda zorlandığında hasta oğlunu düşündüğünü kaydeden Bryan Morseman, “Onun çektiği acıları düşündükçe, kendimi koşarken daha hırslı hissediyorum. Bu sayede kendi sınırlarımı zorlama gücü buluyorum.” ifadelerini kullandı. Morseman, 14 Mart’ta Alabama’da Montgomery Maratonu’nu kazandıktan bir gün sonra Kuzey Carolina’da yapılan Tabacco Road Maratonu’nu da birinci bitirdi. Başarılı adam bir hafta sonra Virjinya Yuengling Shamrock Maratonu’nu da ilk sırada tamamladı. Barcelona’nın yıldızları Beko için oynadı Türkiye’nin en büyük dayanıklı tüketim malları üreticilerinden Beko, dünyanın en popüler futbol kulüplerinden Barcelona ile yaptığı sponsorluk anlaşması çerçevesinde bir reklam filmi yayınladı. Barcelona’nın yıldızlarından Lionel Messi, Neymar, Gerard Pique, Luis Suarez ve Andres Iniesta, Beko reklam filminde oynadı. Reklam, sahada ve evde takım olmanın ruhunu vurguluyor. 83 84 Ünlüler alışverişte Ünlülerin MODA tercihleri Yıldızların giyimleri, dolaştığı mağazalar, alışveriş merkezleri ve eğlence mekanları hep merak konusudur. Sizler için derlediğimiz ünlüler nereden alışveriş yapıyor bölümümüzde merak ettiğiniz tüm detayları bulabilirsiniz Demet Akalın Kurt, Şenay Akalın Demet Akalın, geçtiğimiz hafta sonu annesi Şenay Akalın ile birlikte Akmerkez’deydi. Demet Akalın ve annesi Şenay Akalın, önceki hafta alışveriş yaptığı mücevher mağazasına gelerek annesi için de birkaç parça ürün siparişi verdi. Demet Akalın ve Şenay Akalın daha sonra Akmerkez’deki giyim, dekorasyon mağazalarını gezerek, hem kendilerine hem de küçük Hira’ya kıyafet ve oyuncak aldılar. Beren Saat Güzel oyuncu Beren Saat, alışveriş için geldiği Zorlu’da objektiflere yansıdı. Uzun süre alışveriş merkezinde kalan Saat, hem kendisi için hem de yakınları için bolca alışveriş yaptı. Hale Soygazi Kaderimin Yazıldığı Gün adlı dizinin oyuncularından Hale Soygazi Akmerkez’deydi. Hale Soygazi, her zaman olduğu gibi sade spor kıyafeti ve mütevazılıği ile dikkat çekiyordu. Dizi setinden çıktıktan sonra Akmerkez’e geldiğini söyleyen Hale Soygazi, bir jean mağazasından alışveriş yaptıktan sonra spor ve kozmetik mağazalarını gezerken objektiflere yansıdı. Çağatay Ulusoy Ekranların yakışıklı oyuncularından Çağatay Ulusoy, geçtiğimiz günlerde Zorlu Center’da objektiflere yansıdı. Yakın arkadaşlarıyla birlikte alışveriş merkezine gelen başarılı oyuncu kısa bir alışveriş turu sonrasında, bir restoranda arkadaşlarıyla oturup uzun süre sohbet etti. Ünlüler alışverişte Melisa Kanatlı Agreda Madencilik şirketinin sahibi Deniz Kanatlı’nın eşi Melisa Kanatlı, Akmerkez’deydi. Kısa bir süre önce oğlu Rüzgar’ı kucağına alan Melisa Kanatlı, oğlunu annesi ve bakıcısına kısa bir süreliğine bırakarak Akmerkez’e geldi. Oğlu Rüzgar’ın odasının ve kendisinin birkaç eksiğini aldığını söyleyen Melisa Kanatlı, “Anne olmak tarifi mümkün olmayan bir duygu, ailemizin büyümesi, Rüzgar’ın dünyaya gelmesi hepimizi çok heyecanlandırdı” dedi. Raquel Habib İşadamı Avi Habib’in zarif eşi Raquel Habib, Akmerkez’deydi. Sosyal sorumluluk projelerine verdiği desteklerle dikkat çeken Raquel Habib, zamanının büyük bir bölümünü oğlu İlker ve onun eğitimi için harcıyor. Spora verdikleri önem ile de dikkat çeken Raquel Habib, oğluna spor ayakkabı alırken objektiflere yansıdı. Mey, Nazlı, Aksel, Derin, Cem Goldenberg Sanayici genç işadamı Aksel Goldenberg, eşi Nazlı Goldenberg ve üç çocuğu ile birlikte Akmerkez’deydi. Haftanın yoğun iş temposuna başlarken ailesiyle birlikte Akmerkez’e gelen Aksel Goldenberg, Starbucks Café’de kısa bir iş toplantısı sonrasında, eşi Nazlı Goldenberg ve çocuklarıyla alışveriş yaptı. Alışveriş sonrası Goldenberg ailesi, S Café Brasserie’ de yemek yedi. Emine Ün-Tolga Karakaş Oyuncu Emine Ün ve eşi Tolga Karakaş, Akmerkez’deydi. Emine Ün ve eşi Tolga Karakaş Akmerkez’deki mağazaların vitrinlerini gezerken objektiflere yansıdı. Tolga Karakaş’a bilindiği gibi geçtiğimiz ay Troid kanseri teşhisi konmuş ve ameliyat olmuştu. Kötü günleri geride bırakan Emine Ün ve eşi Tolga Karakaş, ameliyat sonrası pataloji sonuçlarının da temiz çıkmasından dolayı morallerinin yüksek olduğunu belirttiler. Çift, alışveriş sonrası Serafina’da yemek yedi. Selin Demiratar Oyuncu Selin Demiratar, dekorasyon alışverişi için Akmerkez’e geldi. Dekorasyonu çok sevdiğini ve zevkle yaptığını belirten güzel oyuncu, evine yeni dekoratif objeler aldı. Demiratar, önümüzdeki yeni yayın dönemine kadar çalışmayacağını belirtti. 85 86 Röportaj Murat Küçük Mağazalarda renovasyon şart Mağazaların her yıl küçük dokunuşlarla mutlaka yenilenmesi gerektiğini belirten Yeni Çizgi Proje Genel Müdürü Vedat Köle, bu yenileme çalışmalarının zamanında yapılmadığı takdirde daha büyük maliyetli değişimleri zorunlu kıldığını vurguladı. Mağazaların yenileme çalışmasından sonra iş hacminde ciddi bir büyüme yaşadığını ifade eden Köle, “Maliyetler 6 ayda kendini amorti ediyor” dedi Röportaj Yeni Çizgi Proje’nin hikayesi ne zaman başladı? 1980 yılında Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksekokulu Dekor Bölümü’nden mezun oldum. 1991 yılında Serpil Köle ile Yeni Çizgi Dekorasyon’u kurduk. Konsept ağırlıklı çalışıyoruz. En önemli artımız bu işin mutfağında yetişmemiz. Çetinkaya’nın AVM ve cadde mağazalarının tüm tasarımı Yeni Çizgi tarafından yapılıyor. Gencallar’la da aynı birlikteliğimizi uzun yıllardır sürdürüyoruz. Gencallar’ın Anadolu da açacağı mağazalar için hazırlık yapıyoruz. Türkiye’nin en iyi yerel aktörleriyle iş birliği içinde projelerimizi üretiyoruz. İlk dönemlerinizde perakendeye yönelik hangi çalışmaları yaptınız? Türkiye’nin ilk modern market tasarım çalışmasını biz yaptık. GİMA’ların ve OYPA’ların revizyonlarında önemli işler çıkardık. Beğendik’in ilk konseptini biz hazırladık. Bir süre Beğendik’in İstanbul tasarım ofisi olarak çalıştık. Hatta İstanbul bölge müdürlüğünün tasarımını da o dönem yaptık. İzmit Outlet AVM’de büyük bir Beğendik restoranı hazırladık. Onun yanına 3 bin 500 metrekare bir market yaptık. Çok farklı tasarımlar getirdik ve Beğendik oradan sonra çok hızlı bir şekilde büyüdü. Dünyaca ünlü markalarla da çalışıyor musunuz? Bursa’nın değerli firması Çetin Family ile birlikte yabancı ve önemli markalara hizmet verme şansımız oldu. Armani ve Trussardi mağazalarını yaparken yabancı mimarlarla ve yurt dışından gelen ekiple birlikte çalışarak perakendeye değer katan mağazalar ortaya çıkardık. Perakendede tasarımın öne çıkmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bir perakende alanında neler ön plana çıkmalı? Mağaza ve perakendeye yönelik satış alanı yapıyorsanız ve bu perakende alan semte değil bölgeye hitap ediyorsa iyi tasarlanmak zorundadır. Özellikle kentin önemli bölgesinde ise tasarım müşteri için çok daha fazla önemli hale geliyor. En başta ortamın cazibesini artırmak şart. Sizin referanslarınıza değinmek gerek çünkü gerçekten çok kuvvetli firmalar var. Bunlardan bahseder misiniz? Her an değişiklik içinde olmak gerekiyor Yeni Çizgi’nin iddiası nedir? Bu soruya bir örnek üzerinden cevap vereyim. Bursa’da 50 metrekarelik bir alanda hizmet veren Baby Shoes mağazasının bir hafta içinde çok farklı bir tasarım ile halkın karşısına çıkması gerekiyordu. Perakende’nin en önemli çözüm ortaklarından Üçge ile yaptığımız çalışma sonucunda yepyeni bir konsept ortaya çıkardık. O mağazaya 520 çeşidin üzerinde ayakkabı sığdırdık. İşi bir haftada tamamladık. Kısa zamanda, kendine özgü tasarımı olan kullanılabilir mağazalar yaratıyoruz. Bugün Konya’da, Batman’da, Mardin’de hatta Dubai’de, Azerbaycan’da müşterilerimiz var. Bunun nedeni güvenilir, dürüst bir firma olmamız. Tüm konseptlerimizin birbirinden farklı ve özgün. Yenileme maliyetlerinin kendini karşılama süresi var mı? Yenilme sürecinden sonra bizim gözlemimize göre satışlar minimum yüzde 50 artıyor. Firma bir senede yapacağı ciroyu 6 ayda yapıyor. Maliyetler 6 ayda kendini amorti ediyor. Bir mağazayı 5 yılda bir yenilemek şart. Bu yenileme basit bir dokunuşla da yapılabiliyor çok pahalı bir dokunuşla da yapılabiliyor. Aslında en doğrusu her yıl ufak donuşlar yapılarak mağazaya yeni bir hava katmak. Bu küçük dokunuşlar yapılmazsa 5 yıl sonra daha büyük maliyetli yenilemeler yapmak mecburiyet oluyor. Biz bu yüzden sabit dekorasyonu pek fazla uygulamıyoruz. Genelde taşınabilir, değiştirilebilir dekorasyon aletleri kullanıyoruz. Çünkü her an değişiklik içinde olmak gerekiyor. Son olarak gelecek dönemde yol haritanızda neler var? Büyük firmalarla birlikte önemli projelerde yer almak amacımızı adım adım gerçekleştiriyoruz. Bir diğer yandan da büyük projelerimiz devam ediyor. Adana da Çetinkaya Kuruköprü mağazasını yeniden düzenliyoruz. 9 kat 9 bin metrekare alan yenileniyor. Bu projede birlikte çalıştığımız Üçge görsel stant ekipmanları ve raf sistemlerinin üretimini gerçekleştiriyor. Hedef noktalarımızdan biri olan Azerbaycan’da Gebele Jale isimli meyve suyu firmasının fabrikasında bin 700 metrekare ofis alanlarının dekorasyon konseptini hem hazırladık hem de uygulanmasını sağladık. Bu nedenle Azerbaycan yoğunlaşmak istediğimiz bir ülke,ve orada daha aktif olmak istiyoruz. 87 88 Sosyal Sorumluluk S Sosyal Sorumluluk osyal orumluluk “Doğa Dostu Verimli Market Projesi” devam ediyor Boyner ve YKM giysileri “İyiliğe Dönüştür”dü Adese, e-bordroya geçerek kurumsal sosyal sorumluluk kapsamında gerçekleştirdiği projelerine bir yenisini daha ekledi. Daha önce doğada çözünebilen alışveriş poşeti kullanımına geçen, atık yağ ve kullanılmış kâğıtlarda lisanslı şirketlerle anlaşarak bunların geri dönüşümünü sağlayan ve mağaza modernizasyonları kapsamında Doğa Dostu Verimli Market Projesi’ni tamamlayan Adese, son olarak bordroları online ortama taşıdı. Adese’nin kurumsal sosyal sorumluluk çerçevesinde doğayı korumaya yönelik önemli projeler geliştirdiğini ifade eden Adese Genel Müdürü Sıtkı Erben; “Biz, kurumsal sosyal sorumluluk anlayışımız gereğince çevremize ve doğamıza özenle yaklaşıyoruz. Bu kapsamda geçtiğimiz dönemlerde e-bordro sistemine geçerek kâğıt kullanımını minimize etmeyi amaçladık ve bunu da başardık. Çalışanlarımıza bordrolarını artık online ortamda mail yoluyla gönderiyoruz. Böylece önemli miktarda ağacın kesilmesinin önüne geçerek doğanın korunmasına katkı sağlıyor, ayrıca tüm çalışanlarımız adına da fidan dikiyoruz. Bu yıl ilkini gerçekleştirdiğimiz fidan dikimine önümüzdeki yıllarda da devam ederek ülkemize ve milletimize katkıda bulunmayı sürdüreceğiz.” dedi. Boyner ve YKM, kasım ayında tüm mağazalarına yerleştirdiği “İyiliğe Dönüştür” kumbaralarıyla büyük bir geri dönüşüm ve sosyal sorumluluk hareketi başlattı. Mağazalarda “İyiliğe Dönüştür” kapsamında 4 ayda bin 785 kumbara dolusu giysi toplandı. Toplanan 39 bin 328 parça giysinin tamamı 19 ton ediyor. Bu giysilerin bir bölümü ihtiyaç sahiplerine dağıtılırken, bir bölümü de Lokman Hekim Vakfı’nın düzenlediği kermeslerde satılarak burs fonuna kaynak oluşturuyor. Toplanan giysiler içerisinde kullanıma uygun olmayanlar ise geri dönüştürülerek değerlendiriliyor. Geçtiğimiz 4 ayda toplanan 39 bin 328 parça giysiden: • Bin 66 parçası ihtiyaç sahiplerine bedelsiz olarak verildi. • 3 bin 75 parçası satışa çıkarılarak burs fonuna katkı sağlandı. • 15 ton iplik ve keçe elde edildi. • Giysiler üzerindeki düğme ve fermuar gibi parçalardan 60 kilogram plastik – 192 kilogram metal, geri dönüşüme kazandırıldı. • Ayrıştırılan yüzlerce parça giysi de mayıs ayında düzenlenecek Lokman Hekim Vakfı kermesinde satılarak burs fonuna gelir elde etmek için kullanılacak. 89 90 Sosyal Sorumluluk Sosyal Sorumluluk Filli Boya’dan ülke ekonomisine önemli katkı Enerji verimliliği uygulamalarını, sürdürülebilirlik faaliyetlerini, çevreye duyarlılığını bir yaşam felsefesi haline getiren Avrupa’nın en büyük üretim ve teknoloji üssüne sahip Filli Boya, 2014 yılında iş, hizmet ve faaliyetlerden kaynaklanan 3 bin 758 ton atığı geri dönüşüme göndererek ülke ekonomisine geri kazandırdı. Çevreci yaklaşımı ve bu yönde yapmış olduğu yatırımları ile örnek tesis olma yolunda önemli adımlar atan Filli Boya, “Ambalaj Atıkları” (Kağıt-karton, naylon, metal, plastik, ahşap vb.), “Değerlendirilebilir Tehlikeli Atıklar” ve “Değerlendirilemeyen Tehlikeli Atıklar” olmak üzere 3 ana grupta topladığı atıkları, 152 bin metrekare üzerinde yaklaşık 90 bin metrekare kapalı alanda kurulu, yıllık üretim kapasitesi 348 bin ton olan Gebze tesislerinin Atık Depolama ve Geri Dönüşüm Merkezi’nde ayrıştırıyor. Böylece bu atıkların sanayide tekrar hammadde olarak kullanılmasına imkan sağlıyor. Forum Trabzon, öğrencileri sinemayla buluşturdu Karadeniz Bölgesi’nin en büyük alışveriş merkezlerinden biri olan Forum Trabzon, Milli Eğitim İl Müdürlüğü işbirliği ile bugüne kadar sinemayla hiç tanışmamış veya çok az filmi görme şansı yakalamış öğrenciler için çok önemli bir etkinliğe ev sahipliği yaptı. İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün belirlediği, Tonya ilçesinde bulunan 2 ortaokuldan toplam 32 öğrenci Forum Trabzon’da öğretmenleri eşliğinde bir araya gelip “Son Mektup” filmini hep birlikte izleme şansını yakaladı. Sinemanın büyülü atmosferiyle tanıştıktan sonra hep birlikte Forum Trabzon’un misafiri olarak yemek yiyen minikler, unutulmaz bir gün yaşadı. İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile birlikte yürütülen proje kapsamında, Trabzon merkez ve çevre iller arasından belirlenen okullarda okuyan çocuklardan oluşan 30 kişilik gruplar, 2014-2015 eğitim öğretim yılı sonuna kadar Forum Trabzon’da bu etkinliğe katılacak. Çocuklar hep birlikte, farklı bir gün ve sinema keyfinin tadını çıkaracak. 91 92 Sosyal Sorumluluk Sosyal Sorumluluk Koçtaş farkındalık yaratmaya devam ediyor Kipa, otizmin farkında Türkiye’nin 12 ilinde gerçekleştirdikleri ücretsiz etkinliklerle topluma katkı sağlayan Kipa Aile Kulüpleri, 2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü’ne dikkat çekmek amacıyla otizmli çocuklara yönelik sergiler, müzik dinletileri, atölye çalışmaları ve eğitimler hazırladı. Bir hafta boyu süren program kapsamında Salihli Aile Kulübü, Salihli Özel Eğitim ve İş Uygulama Merkezi Müdürlüğü işbirliğiyle otizmli çocukların el emeğini yansıtan ürünlerin yer alacağı bir sergi açtı ve otizm için farkındalığa imza attı. Koçtaş’ın yeni mağaza açtığı illerde hayata geçirdiği projelerle yarattığı farkındalık, artarak devam ediyor. Koçtaş, bu farkındalık doğrultusunda bu güne kadar Türkiye Zihinsel Yetersiz Çocukları Yetiştirme ve Koruma Vakfı’nın (ZİÇEV) Adana Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi’nin yenilenme ve geliştirilme çalışmalarını ve Kocaeli Otizmli Çocuklar Derneği’nin (KOÇ-DER) ‘Koç-Der Yaşam Alanı Yenileme Projesi’ni üstlendi. Ardından Koç Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Ana Bilim Dalı öğretim üyeleri işbirliğiyle KOÇ-DER’de otizmli çocukların ailelerine eğitim seminerleri düzenledi. Sosyal sorumluluk projeleri Varlıbaş’ta hayat buluyor Varlıbaş Alışveriş Merkezi kentin yaşam merkezi olma amacıyla sunduğu hizmetlere, sosyal sorumluluk projeleri kapsamında okullar ve derneklerle yaptığı ortak projelerle katkı sağlamaya devam ediyor. Geri Dönüşüm Sergisi ile Candan Koleji’ni ağırlayan AVM yönetimi, tüm sergilerin ziyaretçilerin konu hakkında detaylı bilgi edinmesi, bireysel katkıların neler olabileceğinin vurgulanması ve farkındalık yaratılması düşünceleri çerçe- vesinde özellikle seçildiğini belirtti. Candan Koleji Geri Dönüşüm Defilesi ve Sergisi, Varlıbaş Alışveriş Merkezi katkılarıyla AVM’nin etkinlik alanında velilerin ve AVM ziyaretçilerinin beğenisine sunuldu. Candan Koleji öğrencilerinin hazırladığı eserler ile kullanılmış materyallerin geri dönüşümle tekrar faydalı olabileceği vurgulandı. Her biri ince işçilik ve titizlikle hazırlanan geri dönüşüm tasarımlarından oluşan defile, ziyaretçilerin beğenisini topladı. Açılışa İl Milli Eğitim Şube Müdürleri ve çok sayıda veli katılırken AVM ziyaretçilerinin ilgisi yoğun oldu. 93 94 Etkinlik The Phantom of the Opera Zorlu Performans Sanatları Merkezi (PSM), İstanbul 07 Nisan - 17 Mayıs tarihleri arasında. Londra - West End’den sonra Avrupa’da dünyaca ünlü müzikallerin yeni adresi oluyor. Dimitri Vegas - Like Mike KüçükÇiftlik Park, İstanbul 09 Mayıs 2015 14:00 DJMag Top 100 DJs 2014 listesinde 2. sıraya yerleşen elektronik müziğin en büyük duosu, dünyanın en büyük elektronik müzik festivali Tomorrowland’in resident DJ’leri, Dimitri Vegas - Like Mike, 9 Mayıs’ta ilk kez Türkiye’de! Limonata Leyla ile Mecnun dizisiyle yıldızı parlayan ve Onur Ünlü ile yaptığı işlerle tanınan oyuncu Ali Atay’ın kamera arkasına geçtiği ilk yönetmenlik deneyimi olan film, Makedonya- İstanbul ekseninde geçen bir yapım. Film 2 kardeşin babalarının vasiyeti üzerine uzun zaman sonra bir araya gelmelerini ve başlarına gelenleri anlatıyor. Filmin başrollerini ise Serkan Keskin ve Ertan Saban paylaşıyor.Yönetmen Ali Atay. 17 Nisanda sinemalarda. Mad Max: Fury Road Merakla beklenen Charlize Theron ve Tom Hardy’nin rol aldığı film, serinin dördüncü bölümü. Geleceğin dünyasında turistik çizgisiyle dikkat çeken film özellikle set tasarımı ile göz dolduracak...15 Mayısta Sinemalarda Etkinlik bilgilerini cep telefonunuza indirmek için QR Kodu okutun 96 Tüketiciden Murat Küçük n e d i c ti e k ü T Sizi kısaca tanıyabilir miyiz? İsmim Ayten Avcı, 53 yaşındayım, Antalya’da yaşıyorum. Alışveriş yapacağınız marketi seçerken nelere dikkat ediyorsunuz? Genelde evime yakın olan marketlere gitmeyi tercih ediyorum. Markette satılan ürünlerin kalitesi de market seçimimde etkili oluyor. Her vatandaş gibi ben de fiyatları karşılaştırıyorum. Kaliteyi mümkün olduğu kadar uyguna almaya çalışıyorum. Sadece fiyatı düşünerek alışveriş yapmıyorum. Marketin temizliğine, dekoruna, ürünleri sunuş biçimine ve personelin hizmetine de bakıyorum. En çok hangi marketi tercih ediyorsunuz? Antalya’da en yakınımda KOMAŞ var. Ben KOMAŞ’tan alışveriş yapmayı tercih ediyorum. Sebze-meyve alırken marketi mi tercih ediyorsunuz pazarı mı? Sebze-meyve alırken pazarı tercih ediyorum. Antalya’da yaşadığımız için pazarda köylülerin ken- Tüketiciden Tüketici alışveriş yapacağı marketi seçerken nelere dikkat ediyor? Manav ve kasap reyonu market için bir tercih sebebi mi yoksa atıl bir alan mı? Private Label’a tüketicinin bakışı ne? Tüketici organik ürüne inanıyor mu? Toplu alışveriş trendinin düşmesinin nedeni; çoğalan marketler mi yoksa alım gücünün düşmesi mi? Bu soruların ve daha fazlasının cevabını artık “Tüketiciden” sayfasında bulacaksınız… Ben organik ürünlere pek fazla inanmıyorum. Gübreler doğal değil artık onun haricinde en başta toprak ölmüş. Kullanılan o ilaçlar toprağa işliyor. Saf toprak, saf tohum artık kalmadı. Marketlerde organik yazan ürünleri tercih etmiyorum çünkü inandırıcı gelmiyor. di bahçesinden getirdikleri ürünleri bulabiliyoruz. Ben de özellikle bu gerçek organik ürünleri almaya çalışıyorum. Eti marketten mi alıyorsunuz yoksa kasaptan mı? Et alırken de marketlerdeki et reyonlarını tercih etmiyorum. Evimin etini genellikle kasaptan almaya çalışıyorum. Etin tanıdık bir kasaptan alınması gerektiğini düşünüyorum. Markette bir markayı seçerken, kararınızı en çok o markanın hangi özelliği etkiler? Markaya duyduğum güven duygusu kararımı en çok etkileyen sebep. Markanın verdiği ve önceden edindiğim kalite tecrübesi de çok etkili. Tabi son zamanlarda yükselen fiyatlarla birlikte tercih edilen markalarda da değişiklikler oluyor. Marketler artık kendi markalarını oluşturuyor ve bu markaları satışa sunuyor. Bu ürünlerle ilgili düşüncelerinizi alabilir miyiz? Marketlerin kendi isimleriyle sattığı markalara çok fazla güvenemiyorum. O yüzden pek kullanmıyorum. Güvendiğiniz markalar nelerdir? Ürünlere göre değişiyor. Salça alacaksam Tat alırım. Söke’nin unu çok tercih ettiğim bir ürün. Kızartma yağı için Çotanak kullanıyorum. Zeytinyağında genellikle köylülerin kendi yaptıkları ev yapımı ürünleri tercih ediyorum. Marka almak zorunda kalırsam Komili ve Kırlangıç gibi markalar önceliğim arasında yer alıyor. Kahvaltılık ürünlerde Sütaş ve Sek çok iyi ürünler üretiyor. Tahsildaroğlu’nun peynirlerini de gerçekten çok başarılı buluyorum. Organik gıda hakkında ne düşünüyorsunuz? Her ürününü beğendiğiniz bir marka var mı? Eti ürünlerinin neredeyse tamamını beğeniyorum. Nestle de öyle. Sütaş’ın da neredeyse tüm ürünleri güzel buluyorum. Son zamanlarda gıda fiyatlarında bir düşme ya da yükselme görüyor musunuz? Gıda sürekli pahalılaşıyor. Pazara gittiğinizde bu farkı görebiliyorsunuz. 2010 senesinde pazarda harcadığım paranın şu an aynı ürünleri almama rağmen 3-4 katını harcıyorum. Antalya gibi kendi ürününü kendi yetiştiren bir şehirde bulunmamıza rağmen fiyatlar sürekli yükseliyor. Son zamanlarda fiyatı en çok yükselen ürün nedir? Zeytin ve zeytinyağı fiyatları gerçekten çok yükseldi. Toplu alışveriş mi yaparsınız yoksa ihtiyacınız oldukça mı alırsınız? Eskiden aylık toplu alışveriş yapardım. Ama şimdi yapmıyorum. Bunda hem marketlerin çoğalmasının payı var hem de yükselen fiyatların. Marketçilere bir öneriniz var mı? Açık ürünlere daha çok yönelmelerini isterim. Özellikle bakliyat ürünlerinin ihtiyaca göre alınması gerekiyor. Takip ettiğim kadarıyla açık satışlara bir sınır getirilecekmiş. 97 98 Gezi Cenk Esidinç’in Hindistan gezisinden... Gezi Tanrıların ülkesi: Hindistan Aşkın göz kamaştırıcı anıtı Tac Mahal, sariler içindeki kadınlar ve türbanlı mihraceler, ülkenin kurucu lideri Mahatma Gandhi, hâlâ toplumu derin bir şekilde bölmeye devam eden kast sistemi, Doğu Asya’nın dini önderi Buda ve kutsal sayılan ineklerin cenneti, cesetlerin yakılarak küllerin döküldüğü kutsal nehir Ganj, dünyanın en yüksek dağları Himalayalar, bilişim ve yazılım dünyasına yön verenler, filler, 330 milyon tanrı ve tanrıça...Hindistan” denilince ilk akla gelenler bunlar ama sadece bu kadar değil. Dünyanın en kalabalık demokrasisi, bütün dinlerinin buluştuğu bir ülke, dünyanın en büyük sinema endüstrisi, dünyanın en büyük beyin göçünün olduğu bir toplum. Hindistan’a Batı’dan gidenlerin çoğu yaşamlarındaki soruların cevaplarını bulmak, özellikle de manevi olarak zenginleşmek için gidiyor. Ben de ilk defa Uzak Doğu seyahati yapacağım için çok heyecanlıydım. Seyahat planımı yaparken Hindistan’da gezeceğim 3 şehri belirledim. Bu şehirler Mumbai, Delhi ve Chennai. Gün geldi çattı. Büyük bir Airbus tipi uçakla gidecektik. Uçağın kalkışından yarım saat sonra bazı hareketlilikler başladı. Uçakta birçok Hint vatandaşı koridorlara uzanmaya başladı. Uçağın koltuk konforu yeterli olmadığı için kendilerini koridora atıyorlardı. Gerçektende yerde oturup uzanmaya bu kadar meyilli bir insan topluluğu görmedim. Uçaktan inerken ilk iniş anımı hatırlıyorum. Sıcak bir dönemde gitmiştim ve uçağın kapısının açılmasıyla burnuma gelen o kokuyu hafızamdan çıkaramadım. Havada bir duman ve is kokusu vardı. Sonraki günlerde bu kokunun etraftaki nemden oluştuğunu öğrendim. Kısa bir yolculuk sonrasında otelime vardım. İlk gecemi seyahat yorgunluğu üzerine rahat geçirdim. Kahvaltı yaparken ne yersem yiyeyim aynı lezzeti aldım. Bunu sebebi aynı baharatların ve aynı yağların tüm yiyeceklerde kullanılmasıydı. Dışarıya çıktığımızda trafiğin kuralsızca aktığına tanık oldum. Birkaç trafik lambası var ve bunlar trafiğin akışını bozuyor aslında. Vatandaşlar, trafik lambasız, kornalar ile bu konuyu zaten çözmüşler. Tüm insanların çıplak ayak ile dolaşması dikkatimi çekti. Delhi halkının bir kesimi köprü altlarında baraka tarzı basit konutlarda yaşıyor. Bu bölgelerin kanalizasyon sistemi ve su şebekesi bulunmuyor. Bu yüzden her an bir vatandaşın büyük ya da küçük tuvaletini giderdiğini görebilirsiniz. Bir diğer dikkatimi çeken konu ise sokak ortasında yapılan bazı meslekler. Diş hekimliği ve kuaförlük sokakta icra edilebiliyor. Etrafta biriken saçların üstünde çıplak ayaklarıyla gezen kuaförü hiçbir zaman unutamam. Etrafta çok fazla dilencinin olması dikkat edeceğiniz bir başka konu. Her şey kötü değil güzellikler de çok fazla. Biraz da gezilecek yerlerden bahsedelim. 99 100 Gezi Gezi Aşkın hikayesi Tac Mahal Hindistan demek Tac Mahal demek. Babür İmparatorluğu’nun 6. Hükümdarı Şah Cihan tarafından, dönemin başkenti Agra’da yaptırılan eserin hikayesi zaten biliniyor. Benim dikkatimi çekense çevresinde oluşan çarpık yapılaşma oldu. Bu durum yapının geleceğini tehdit ediyor. Tac Mahal’in yapımında parlak, ince mavi damarları olan beyaz mermer kullanılmış. Aynı mermerden yapılan ve yerden yüksekliği 82 metre olan kubbe, Mimar İsmail Efendi tarafından yapılmış ve 1648 yılında tamamlanmış. Kubbe üzerinde altınlı bir alem var. Türbenin beyaz mermerden yapılmış 4 minaresine Hattat Serdar Efendi tarafından Yasin Suresi yazılmış. Red Fort (Kırmızı Kale) Kalenin isimi yapıldığı taşların renginden geliyor. Bu kale tipik bir Hint-Moğol eseridir. Kalenin girişinde sizi birçok gönüllü rehber karşılıyor. Ayrıca kalenin girişi turistik malzeme satan birçok dükkânla çevrilmiş. Bütün bu engelleri aştıktan sonra geniş bahçeler, sakin ve huzurlu mekânlarla önünüzde birdenbire bambaşka bir dünyanın kapıları açılıyor. Mutlaka gör- meniz gerekiyor. Bunun haricinde görmeniz gereken yerleri orada size herkes söylüyor ama buradan bir hazırlık yaparak gitmenizi tavsiye ederim. Mutfak… Bölgeleri arasında mutfak ve yeme alışkanlıkları arasında farklılık olsa da Hint mutfağı kendi içinde bir bütün. Baharatlarıyla meşhur olan Hindistan mutfağı dünyanın en büyülü baharat ve yemekleriyle tanınıyor. Dünyanın hiçbir yerinde bu kadar özel ve çeşitli baharat yok. Baharat cenneti Hindistan’ın geleneksel lezzetleri; aloo banda, tavuk tikka, tumbo karides tikka, somon tandoori, tavuk, dana ve kuzu masala deneyebileceğiniz tatlardan sadece bir kaçı. Köri, siyah kimyon, hardal taneleri, tarçın çubukları ve zencefil çok sık kullanılan baharatlar. Hint yemeğinin özü, kokulu baharatların doğru kullanımından geçiyor. Önemli olan yemeğin gerçek tadını bozmadan onu zenginleştirecek baharatı kullanmak. Baharatlar aperatif ve hazım kolaylaştırıcı olarak da kullanılıyor. Hindistan mutfağını bir bütün olarak değil bölgelere göre incelemek daha doğru. Kuzeybatı bölgesinin mutfağı, zengin yemek seçenekleriyle dikkat çekiyor. Bunların arasında en çok bilinen biryani, pilav ve kuzu etinden yapılıyor. Kuzeyin diğer olmazsa olmazları, yoğurt ve sarımsak. Yoğurtla birçok içecek de hazırlanıyor. Doğu Hindistan, hardal gibi sert aromalı baharatlarıyla biliniyor. Burada kırmızı et yerine deniz ürünleri tercih ediliyor. Güney Hindistan ise çok tüketilen Hindistanceviziyle tanınıyor. 101 Dünyadan 102 Dünya perakendesindeki gelişmeler Dünya perakendesindeki son gelişmeler... ABD’de işsizlik başvuruları geriledi A BD’de işsizlik başvuruları, hava koşullarındaki iyileşme ve iş gücü piyasasındaki istikrar ile geçtiğimiz hafta beklenenden az gerçekleşti. İşsizlik başvuruları, geçtiğimiz haftalarda 8 bin kişi azalarak 282 bin kişiye geriledi. Bloomberg’in düzenlediği ankete katılan 52 ekonomistin tahmini 290 bin kişinin işsizlik maaşı başvurusunda bulunacağı yönündeydi. Perakendede “Tıkla ve Topla” dönemi başlıyor A ldi, geleceğin e-ticareti için hazırlıklarına başladı. Alman sert indirim mağazalar zinciri Aldi, çok yakında Birleşik Krallık’ta bir web mağazası açacak. Pilot uygulama olacak bu alan Aldi’nin gelecekteki genişlemesi için bir test alanı olacak. Almanya’da tüketiciler ekonomiye güveniyor Asya perakendesinin yüzü gülmüyor D A olar karşısında zayıf seyreden avro ve düşük enerji fiyatları, Almanya’da tüketici güven endeksindeki gelişmeyi destekledi. Piyasa araştırma grubu GFK tarafından hazırlanan tüketici güven endeksi ne göre endeks, mart ayında bir önceki aya göre 0,3 puan artarak 10,0 puana yükseldi. Bu, Ekim 2001’den bu yana görülen en yüksek değer oldu. merika ve Avrupa ekonomilerindeki olumlu yöndeki seyir, lüks perakendecilerini mutlu ediyor fakat bu durum Asya perakendesi için pek geçerli değil. Prada’nın 2014 yılı sonunda net karı 451 milyon avro ama bir önceki seneye göre karında yüzde 28’lik bir düşüş söz konusu. Karlılıkla birlikte genel satışlarda da bir azalma var. Dünyadan Dünyanın en büyüğü Dufry olacak Alman antitröst yasası Edeka’ya dur dedi Alman devinden İrlanda’da yatırım atağı İspanya’nın perakende kralı Mercadona İ A A K sviçreli şirket Dufry, İtalyan World Duty Free şirketinin çoğunluk hisselerini 3,6 milyar avro değerinde bir anlaşmayla alarak, grubu dünyanın en büyük seyahat perakendecisi yapma konusunda anlaştı. lman süpermarketler zinciri Edeka, geçtiğimiz sene kasım ayında Tengelman Gruba bağlı 451 şubeli Kaiser’s süpermarketleri satın almak için teklif vermişti. Alman antitröst yasası çerçevesinde hareket eden rekabet kurumu, tüm mağazaların Edeka tarafından satın alınması durumunda bunun haksız rekabete yol açabileceği gerekçesiyle Edeka’dan teklifi bu şekliyle kabul edemeyeceklerini bildirdi. Edeka’nın yeni teklif vermesi bekleniyor. lman indirim perakende zinciri Lidl, İrlanda’da 60 yeni mağaza açmayı planlıyor. Hali hazırda Lidl, İrlanda’nın en büyük perakendecilerinden biri konumunda ve Kuzey İrlanda’da 38, İrlanda’da 143 toplam 181 mağazaları bulunuyor. antar WorldPanel’in yaptığı çalışamaya göre Mercadona yüzde 22.1 pazar payıyla İspanya perakendesinin en büyüğü konumunda. En yakın rakibinin Carrefour olduğu çalışmada Carrefour’un pazar payı ise yüzde 7.7. Onları yüzde 7.6’lık payıyla Dia, yüzde 3.3 payıyla Eroski, yüzde 3.1 payıyla Lidl, yüzde 2.8 payıyla Auchan takip ediyor. 103 bu sezon M Moda 104 Şenay Kızıl [email protected] oda ikonu ünlü blogger “Chiara Ferragni” Teknolojinin giderek büyümesinin yansıması olarak, başlarda sadece hobi amaçlı yapılan blogger’lık, şimdilerde başlı başına bir meslek ve gelir kaynağı haline geldi. Sanal alemde başlayan bu akım giderek tüm dünyada fenomene dönüşmeye başladı. Popülerlikte dünya yıldızlarıyla yarışır hale geldiler... 2015 ilkbaharyaz trendleri B ohem şıklık 60’ların sonlarında ve 70’li yıllarda ortaya çıkan hayat tarzının günümüze yansımasını bu sezon gece kıyafetlerinde göreceğiz. Valentino, Vera Wang ve Joseph Altuzarra gibi dünyaca ünlü tasarımcıların yeni sezon koleksiyonlarında yer verdikleri uzun çiçekli elbiseler, parlak detaylar ve bohem desenler, özgür, rahat, anı yaşamayı seven, gezgin ruhlu insanların favorilerinden olacağa benziyor. G ömlek elbise Sonbaharda görmeye başladığımız klasik kesimli ve dik yakalı gömlek elbiseler, yeni sezonda da vitrinlerdeki yerini alacak. Klasik stilini rahatlıkla birleştirmeyi seven kadınların vazgeçilmezleri arasında olacak. Ç izgi ve kare deseni Geçtiğimiz sezonlarda sık sık karşımıza çıkan ekose, ilkbaharda popülaritesini çizgili ve kareli desenlere bırakacak. Pamuklu kumaş üzerine işlenmiş pötikareler ve kalın çizgiler, vintage tutkunlarının vazgeçemeyeceği parçalar arasına girecek. Moda ne giyecegiz? Bu akımın başında 1987 İtalya doğumlu Chiara Ferragni geliyor. Instagramda 3,5 milyon takipçiye sahip dünyaca ünlü moda tasarımcısı ve model, aslında hukuk öğrencisi. 2009 yılında The Blond Salad isimli blogunu açtığında giderek artan takipçileriyle beraber, dünyaca ünlü markaların da aranılan yüzü olmaya başladı. Ferragni, kendi tasarladığı ayakkabılarla Türkiye dahil tüm dünyada ününe ün kattı. İçerisinde zarif ve her daim şık olan stilini yansıtan fotoğraflarını paylaştığı blogunun, böylesine ün kazanmasındaki en büyük etken ise; farklı ve cesur şekilde kombinler yapması. Ferragni’nin bloğu, hem ulaşılabilir hem de lüks markaların yer aldığı bir yelpazeye sahip. Bloğunda, soğuk renklerle sıcak renkleri, farklı desenleri ve farklı kumaşları bir arada kullanması Ferragni’nin alışılmışın dışında bir ikon haline gelmesini sağladı. E tek pantolonlar Eteği andıran geniş ve kısa kesimli pantolon stili, kış sezonunda olduğu gibi yaz sezonunun da en dikkat çekici trendlerinden biri olacak. K imononun trençkota dönüşümü Yine bu kış görmeye alıştığımız, geçtiğimiz sezonun en sevilen trendlerinden biri olan kimonolar, ilkbaharda trençkota dönüşecek. Uzakdoğu’nun gizemli esintisi, yeni sezonda tarz görünmenin ve çabasız şıklığın önemli bir parçası olacak. S üet ve püsküller 70’li yılların vazgeçilmezi süet kumaş ve hippi tarzında çok sık gördüğümüz püsküller, 2015 İlkbahar sezonunda yeniden bizimle olacak. Trençkotlardan eteklere, klasik pantolonlardan aksesuarlara kadar hemen her parçada kullanılan süetler, püsküllerle birleşip gardıroplara yumuşak ama aynı zamanda asi bir hava katacak. B u yaz beyaz ve sarıyı oldukça fazla göreceğiz… İlkbahara en çok yakışan renklerden olan sarı ve beyazı, yeni sezonun en trend parçaları arasına sık sık göreceğiz. Spor giyimden, klasik şıklığa, çantalardan aksesuarlara kadar her yerde beyaz ve sarının ışıltısına bürüneceğiz. 105 Farkında olmak 106 twitter.com/PerakendeKusu Yerel güç olmak Y erel güç olmak demek; gücünü o bölgedeki halktan alarak o bölge halkının beklentilerine uygun hareket etmek demektir. Ulusal marketlerin yeni taktiği yerel perakendecinin bulunduğu yerlerde küçük metrekarelerle, ürün gamını azaltarak, yerel perakendeci ve discount marketlerin karşısına çıkmak. Esneklik, çabuk karar alma, inisiyatif kullanabilme, samimi müşteri - personel -patron iletişimi, hızlı mal alım kararı, yöresel beklenti ve ürünlere cevap verebilme becerisi ulusal zincirin yapması çok da kolay olmayan durumlar. Aslında yerel perakendecinin 3 büyük gücü bulunuyor: Hizmet reyonlarının işletilmesi, yerel beklentiye tam cevap verebilme ve samimi müşteri -personel - patron iletişimidir. Yerel perakendecinin mağaza önü kaldırımı semt pazarına çevirdiğine hepimiz şahit olmuşuzdur. İşte bu onun gücüdür. Hiçbir ulusal zincir bunu onlar kadar iyi beceremez. Deneyenler ise o satış havasını yakalayamadılar. Bu nedenle yerel perakendeci bu avantajını çok iyi kullanmalıdır. Çünkü Türk insanı pazar kültürüne alışıktır ve meyve-sebzeyi her yerden almaz. Diğer temel hizmet reyonları et ve et ürünleri ile unlu mamul reyonlarıdır. Bu reyonları ulusalların bir yerel gibi işletmesi ve düzenlemesi imkansız gibidir. O albeniyi yaratmak bir felsefe değişikliği gerektirir. Üçüncü güçlü oldukları yön ise etkin samimi iletişimdir. Müşteri, personel ve patron arasında farklı bir iletişim vardır. Bu iletişimi ulusal zincirlerin yakalaması zordur. Personelin çalışma şartları, ulusal marketlere göre daha zor olmasına rağmen patronla kurulabilen o samimi iletişim, personelin kuruma bağlılığı yönünden ulusala göre daha fazladır. Personel eve gidecek otobüs parası olmadığında müdür ona yol parası verebilir. Bir ihtiyacı olan personele patron kolaylık sağlayarak yardımcı olur. Oysa bunlar ulusallarda prosedür ile belirlenmiştir. Kimin ne zaman, ne kadar para isteyeceği, ne yaparsa ne kadar ve ne zaman ödül alacağı yazılmıştır. Diğer zamanlarda çalışana kapı kapalıdır. Kısaca ulusal zincirlerde her şey daha önceden belirlenmiş esnek olmayan kurallarla yönetilir. Yereller zincirlerde ise kararlar olay bazında hemen alınır. Sözün özü, yereller bu güçleri sayesinde gittikçe bölgelerinde büyüyecekler ve bölgelerinde tek söz sahibi olmaya devam edecekler. 108 Mizah Üçge 2012 Karikatür Albümü’nden
Benzer belgeler
Buradan - PwC Türkiye
Anadolulu Filozof Heraklitos’un dediği gibi “Değişmeyen tek şey değişimin kendisi…”