Birlik`te Sağlık Dergimiz - İstanbul Anadolu Kuzey Kamu Hastaneleri

Transkript

Birlik`te Sağlık Dergimiz - İstanbul Anadolu Kuzey Kamu Hastaneleri
Değerli Okuyucular,
“Sağlık çalışanı ve hasta birlikteliği hayati önem taşır” misyonuyla hareket ettiğimiz İstanbul Anadolu Kuzey Kamu
Hastaneleri Birliği olarak bireylerin, sağlık konusunda bilinçli hareket etmesi ve bu alanda bir farkındalık oluşturmak
amacıyla sağlık okuryazarlığının gelişimine katkıda bulunabilmenin gayreti içindeyiz.
Son 10 yıllık dönemde “Sağlıkta Dönüşüm Programı” kapsamında, hastanelerimizde yenilikçi birçok gelişme
yaşanmıştır. Sağlıkta Dönüşüm’ün sağladığı şeffaflık ilkesi; hizmet veren bizleri, toplumla daha yakın olmaya ve
iletişim kaynaklarını aktif olarak kullanmaya yönlendirmiştir. Kurumların, hem hizmet sunumlarını kitlelere etkin
bir şekilde ulaştırması hem de tüm muhataplarımızla sürekli etkileşim halinde kalınmasını sağlayan basım-yayım
faaliyetlerinin, hizmet kalitesinin arttırılmasındaki önemini biliyoruz.
Günümüz modern yaşamında kişilerin sağlıklı kalma ve hasta olduğunda kendi hastalığının birlikte yönetilmesine
katkı sunabilmesini, geniş anlamıyla sağlık okuryazarlığını geliştirmek en büyük amaçlarımızdan biri haline geldi.
Toplumda sağlık okuryazarlığının artışı ile sağlanacak maddi ve manevi faydaları düşünerek bu yola çıktık. Bunu
sağlayabilmek adına, her türlü kaynağı kullanarak okuryazarlığı arttırmak en önemli hedeflerimizden birisi haline
geldi. Bu bilinçle sağlık çalışanı ve hastaların bir “birlik” içerisinde tedavi süreçlerini tamamlamalarını, sağlıklı ve
huzurlu bir şekilde evlerine dönmelerini arzu ediyoruz.
Sağlık okuryazarlığı, başka bir ifadeyle, sağlık bilgi ve hizmetlerini anlama, bu hizmetleri etkili kullanma ve sağlıkla
ilgili karar mekanizmasına dahil olmayı kapsar. Sağlık hizmeti alanlar için anlaşılır olabilmeyi, sağlık hizmetlerini
doğru kullanmayı ve karar mekanizmasında söz sahibi olmayı sağlayan bir öğedir.
“Birlik’te Sağlık” dergimizle toplumun kesintisiz “haberdar olma” ve “bilgilendirilme” hakkını teslim etmenin yanı sıra
sağlık okuryazarlığının gelişmesinde fayda sağlayıcı sonuçlar üretmeyi amaçladık.
Dergimizin ilk sayısının tüm toplumumuza bu anlamda fayda sağlayacağını ümit ediyor, siz değerli okuyucularımızı
en kalbi duygularla selamlıyorum.
Dr. Şuayıp BİRİNCİ
Genel Sekreter
İçindekiler
Editörden
06 Kısa Kısa Sağlık
10 Dijital Sağlık Zirvesi
12 150 Yıllık Bir Doğum Geleneği:
Sevgili Birlik’te Sağlık Okurları;
Sağlığın korunması ve sürdürülmesi için bir kültür oluşturma
aracı haline gelen sağlık okur yazarlığı olgusu, son yıllarda adından sıkça söz edilen bir kavram olmakla birlikte sağlık politikalarının oluşturulmasında önem arz eden konuların başında gelmektedir. Sağlık hizmeti alanların doğru bilgi ve hizmete ulaşma
becerileri, bu hizmeti kullanabilme yeteneği ve bireyin kendi
sağlığı ve toplum sağlığı üzerinde yetkin olmasının güçlenmesi
demek, sağlık hizmetleri kalitesinin ve toplum sağlığının artması
anlamına gelmektedir.
İlk sayısını hazırladığımız aktüel-sağlık içerikli Birlik’te Sağlık
dergimizle sağlık konusunda farkındalık yaratma ve aktüel sağlık
konularında detaylı incelemeler sunma gayretindeyiz. Üç aylık
periyotlarla yayınlanacak olan dergimizde dünyada sağlık alanında yaşanan gelişmeleri, sağlıklı yaşamla ilgili bilinmesi gerekenleri, birliğimiz çatısı altında bulunan hastanelerde yaptığımız
yenilikleri, ülkemizin bilim ve sanat adamlarıyla yaptığımız röportajları ve sağlığa dair daha birçok ayrıntıyı bulabilirsiniz. İlginizi çekeceğine inandığımız konular hakkında uzman doktorlarımızın kaleme aldığı yazıların da yer aldığı dergimizin ilk sayısını
keyifle okuyacağınızı umut ediyoruz.
İlk sayı olmanın verdiği heyecanla, çok daha ayrı bir özenle hazırlanmış dergimiz de bu ay kapak konumuz; Sağlık Turizmi ve
Sağlık Diplomasisi. Küreselleşmenin etkilerinin tüm alanlarda görüldüğü, yaşadığımız modern zamanlarda, sağlıkla ilgili konuların uluslararası ilişkileri de biçimlendirmesi elbette kaçınılmaz.
Bu anlamda, dosya konularımızla küreselleşen dünyada sağlığın
hangi amaçlarla ve nasıl kullanıldığı konusunu araştırdık. Birliğimizin en köklü kurumlarından olan Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim Araştırma Hastanesi ve Keyifli Doğum Projesi hakkındaki tüm detayları da sayfalarımızda bulabileceksiniz.
Kültür-sanat camiasının ünlü yönetmeni ile gerçekleştirdiğimiz
söyleşi ile, yönetmenin hiç bilinmeyen yönlerini keşfedecek ve ilk
olarak bizimle paylaştığı sinema filmi proje detaylarını inceleyebileceksiniz. 600 yıllık geçmişi ile her alanda fark yaratan Osmanlı Devleti’nin 19. y.y.’da tıp alanındaki teşkilatlanma yapısını Prof.
Dr. Nil Sarı’nın anlatımından keyifle okuyacağınızı ümit ediyoruz.
Uzmanından köşelerinde ise; sağlık okuryazarlığını geliştireceğine inandığımız birçok konu hakkında detaylı bilgi edinebilirsiniz.
Gelecek sayılarda yepyeni konularla buluşmak üzere...
Emine Akdeniz
OCAK- ŞUBAT- MART 2014
ISSN: 2148-4074
İmtiyaz Sahibi
İstanbul Anadolu Kuzey Kamu Hastaneleri Birliği
Genel Sekreterliği Adına
Genel Sekreter
Dr. Şuayip BİRİNCİ
Zeynep Kamil Hastanesi
16 Doğumu Keyifli Hale Getirdik
26 Sağlık Diplomasisi Nedir?
30 Sağlık Politikalarıyla Ümraniye
32 Sağlıklı Dişlerin İlk Kuralı: Doğru Bakım
34 Kalp Yetersizliği ve Suni Kalp
36 Sigara Yasağı ve Dünyadaki Uygulamaları
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Emine AKDENİZ
Yayın Danışmanları
Dr. Abdülvahit SÖZÜER
Dr. Mehmet Emin ERTENÜ
Doç. Dr. Kemal MEMİŞOĞLU
Genel Yayın Yönetmeni
Filiz GÜL
Konsept Danışmanları
Esranur ÖZER
İsmail ÖZTÜRK
Selda CEYLAN
Bu Sayıda
Prof. Dr. Ali İhsan Dokucu ile
Sağlığın Yönetimi
18
Sağlık Turizminin Yeni Cazibe
Merkezi: Türkiye
22
Bir Uzun Hikaye:
Osman Sınav
38
Yazı İşleri
Alev UZUN
Belkız SÜRÜCÜ
Merve SEMİZ
Neslihan ÖZTÜRK
Şennur UYGUN
Veysel TEKİN
Zeynep GÜLAL
Fotoğraflar
Arzu KARADERELİ
Salih GÜREL
Görsel Yönetmen
Oğuzhan Cengiz
41 Kamunun Yeni Trendi: Sağlık Otelciliği
44 Yrd. Doç. Dr.Deniz Adnan Çoban ile
Tasarım Uygulama/ İllüstrasyon
Şule Sezer Cingöz
Yayına Hazırlık
Düzey Ajans Ltd.Şti.
0212 417 92 92
Baskı
İlbey Matbaa Ltd.Şti.
0212 613 83 63
Reklam Rezervasyon
Tel: 0216 578 78 31
[email protected]
52 Yılın Hekimi: Prof. Dr. Şevki Erdem
54 Sağlıkta Sınırı Aşanlar: Prof. Dr. Murat Tuzcu
56 Prof. Dr. Nil Sarı ile Tıbbın Osmanlıcası
60 Çocuk Nörolojisi Nedir?
68
48
Müzik Terapi
Sağlıkta Şiddetin Hukukuksal Boyutu
62
Çağın Hastalığı Obezite
Kentte Köy Havası
Yönetim Adresi
Fatih Sultan Mehmet Eğitim ve Araştırma Hastanesi
Kampüsü, Ataşehir, 34752 İstanbul
Web
www.anadolukuzey.gov.tr
E- posta
[email protected]
Bur dergi İstanbul Anadolu Kuzey Kamu Hastaneleri Birliği
tarafından tanıtım ve bilgilendirme amacıyla üç ayda bir reklam
gelirleriyle yayınlanmakta ve ücretsiz dağıtılmaktadır.
Tüm hakları İstanbul Anadolu Kuzey Kamu Hastaneleri
Birliği’ne aittir. Kaynak göstermek şartıyla iltibas yapılabilir.
Tüm yazıların hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.
66 İstanbul’un Ab-ı Hayat Koleksiyonu
70 Sayılarla Sağlık
Kısa Kısa Sağlık
Tıp Terimlerine
Türkçe Karşılıklar
Bulundu
Dil birliğini amaçlayan, daha anlaşılır
olmayı hedefleyen Türk Dil Kurumu,
İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin
de aralarında bulunduğu bir çalışma
grubu oluşturdu. Çalışma grubunun
bazı tıp terimleri için bulduğu Türkçe
karşılıklar şöyle: Bazofil: Moryuvar,
X-bain: Çarpı bacak, Eozinofil: Gülyuvar, Anksiyete: Kaygı, Aerosol: Püskürtü, Algoritma: Akış basamakları,
Anabolizan madde: Özümleten madde, Anevrizma: Baloncuk, Antienflamatuar: Yangıgiderir, Atrofi: Körelme,
By-pass: Köprüleme, Check-up:
Tambakı, Dedektör: Ararbulur, Dejeneratif: Yozlaştırıcı, Depresyon: Çökkünlük, Dezenfeksiyon: Bulaş savma,
2014’te Sağlığa
Yürüyoruz...
diklerimizle Sağlıklı Yaşama Yürüyoruz” etkinliğini düzenlendi. İstanbul
Küçükçekmece Gölü kıyısında İstanbul Halk Sağlığı Müdürlüğü koordiSağlık Bakanımız Dr. Mehmet Müez- natörlüğünde İstanbul Sağlık Müzinoğlu, vatandaşları hareketli yaşadürlüğü ve Kamu Hastaneler Birliği
ma teşvik etmek için 2014 yılını “Sağ- Genel Sekreterliklerinin işbirliğinde
lıklı Yaşam İçin Hareket Yılı” olarak
“Sevdiklerimizle Sağlığa Yürüyoruz”
ilan ettiklerini açıkladı. Bu kapsamda, temalı sağlıklı yaşam yürüyüşü ger29 Aralık’ta Türkiye genelinde “Sevçekleştirildi.
İlaçta Karekod Uygulaması
Türkiye’de bir ilk daha hayata geçirildi. ‘Karekod’ uygulamasıyla ilaçlarda sahtekârlığın önüne geçmek amacıyla ilaçların üretimden ithalata kadar geçtiği
her noktayı karekod uygulaması sayesinde artık vatandaş da takip edebilecek.
İlaç Takip Uygulaması adı verilen sistemle kutuların üzerindeki karekod, akıllı cep telefonlarıyla okutularak yapılacak. Uygulamayla ilgili bilgi veren Sağlık
Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu, karekodun ilaç sektöründe ilk kez Türkiye’de hayata geçirileceğini söyledi. Müezzinoğlu, “Cep telefonumuzu karekod
üzerine getirdiğimiz zaman, ‘İlacınız sisteme kayıtlıdır’ yazısı çıkacaktır.” dedi.
Fotoğraf çeker gibi ilacın kare koduna okutulacak olan program, ilacın sisteme
kayıtlılığı, yurtdışından gelme izni ve piyasadan toplatma durumu hakkında
bilgi verebiliyor.
Bir Türk Doktoru Daha
Parlak Fikirlerle Ödüle Layık
Görüldü
Harvard Tıp Fakültesi bünyesinde
yer alan Brigham and Women’s
Hastanesi’nin uluslararası
düzenlediği bilimsel temalı
yarışmada “Epilepsiyi kontrol
altına almak” konulu çip tasarımı
ile Dr. Utkan Demirci finale kaldı.
Yüzlerce çalışmanın hazırlanıp sunulduğu yarışmada, üç proje finale kalmayı
başarırken, bunlar arasından en çok oyu alan büyük ödülün sahibi olacaktı.
21 Kasım 2013’te açıklanan sonuçlar ile Türk Doktor Utkan Demirci, epilepsi
hastaları için geliştirdiği proje sayesinde 100 bin dolarlık birincilik ödülüne
layık görüldü.
6
Birlik’te Sağlık Ocak-Mart 2014/1
Tübitak’tan
Sağlığa Zararsız
X-Ray
Liderliğini Tübitak’ın yaptığı, Milli
Savunma Bakanlığı Ar-Ge Teknoloji Dairesi Başkanlığı, TÜBİTAK
MAM Malzeme Enstitüsü, Uluslararası Yüksek Teknoloji Laboratuvarı ve Bilkent Nanotam ortaklığı
ile ‘Terahertz Görüntüleme Sistemi’
adında, X-Ray cihazına alternatif
bir proje hazırlandı. Bilim, Sanayi
ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün;
sistemin uzaktan algılama özelliği sayesinde bomba, silah, bıçak ve
uyuşturucu taşıyan insanları 10
metre öteden tespit edeceğini, Türkiye’de ilk kez geliştirilen cihazın
sivil ve askeri tesislerde kullanılabileceğini açıkladı. Ergün, geliştirilen
bu yeni sistemin insan sağlığı üzerinde zararı olmadığını da sözlerine ekledi.
Diyafram: Böleç, Efervesan: Fışırdayan, Ekartör: Ayırgaç, EKG: Yürek çizgesi, Endoskop: İçgöreç, Endoskopi:
İçbakı, Fenomen: Görüngü, Fertil: Döllergen, Fistül: Akarca, Megaloluk: Büyüklenmecilik, Motivasyon: Güdülenim, Nüks: Depreşim, Refleks: Tepke,
Sadizm: Elezerlik, Sendrom: Belirge,
Spazm: Ani kasılım, Halusinasyon:
Varsanı, Hemofiltrasyon: Kansüzdürüm, Hipermetrop: Yakıngörmez,
İmmünizasyon: Bağışıklama, Akut:
İvegen, Kronik: Süregen, Benign: İyicil, Malign: Kötücül, Hermafroidizm:
Erdişilik, Pürülan: İrinli, Radyoaktif:
Işınyayan.
Enerji içecekleri sanıldığı
kadar masum değil!
18 yaş altı gençlere, diğer kafeinli içeceklere oranla enerji içecekleri daha fazla zarar veriyor. İçeriğindeki Taurin maddesinin alkollü içkilerle
karıştırıldığında, sağlık problemleri ve bağımlılıklara neden olabileceği uzmanlar tarafından açıklanırken,
Kanada Tıp Derneği’nin yıllık genel
kurulundan çıkan yazılı çağrıda; hükümetin enerji içeceklerinin 18 yaşından küçüklere satılmasını önleyecek düzenlemeler getirmesi gerektiği
öngörüldü. Sınavlarda uyanık kalmak
ve
derslerde başarılı olabilmek için enerji
içeceği tüketen gençlere uzmanlar, daha sağlıklı yollarla motivasyonlarını arttırabilecekleri yöntemler olduğunu belirtti ve bu
yolları keşfetmelerini tavsiye etti.
Ürün takip sistemi
ile ne yediğinizi
öğrenin!
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı,
gıda ürünlerinde denetimi artıracak
Ürün Doğrulama ve Takip Sistemi’ni
(ÜDTS) hayata geçirmeyi planlıyor.
Sistemin sağladığı kolaylıkla tüketici; alkollü içkiler, takviye edici gıdalar, enerji içecekleri, bebek mamaları,
formülleri, ek gıdalar, bal, bitkisel sıvı
yağlar ve siyah çay ürün gruplarının
içeriğini ÜDTS’nin tüketicilere sağlayacağı internet, mobil uygulamalar,
SMS ve otomatik sesli yanıt sistemini
kullanarak öğrenebilecek.
Mikro Cerrahide
Bir İlk
Türkiye’nin ilk Mikro Cerrahi Eğitim-Araştırma Laboratuarını İstanbul Medeniyet Üniversitesi kendi
bünyesinde hizmete açtı. İstanbul
Medeniyet Üniversitesi Rektörü
Prof. Dr. Hamit Okur’un katkıları ve Medeniyet Üniversitesi’nin
desteğiyle hizmete sunulan bu laboratuar, Türkiye’nin bu alandaki
eksikliğinin giderilmesi adına atılmış önemli bir adım oldu. Mikro
Cerrahi Eğitim-Araştırma Laboratuvarı, kursiyerlere eğitim verme
ayrıcalığının dışında, üniversitenin de misyonu olan araştırma
yapma imkânını tanıyarak yeni
transplantasyonlar, yüz nakilleri
yapmayı hedefliyor.
7
Cerrahide Yeni Ufuk; SPY Yakın
Kızılötesi Fluoresans Anjiyografi
SPY Yakın Kızılötesi Fluoresans
Anjiyografi teknolojisi sayesinde
cerrahlar; ameliyathanede,
poliklinikte hatta hasta
odasında bulunan tek bir
cihazla, görüntüleme, analiz
ve raporlama işlemini yapar
hale geldi. Yeni teknoloji;
indosiyanin yeşilinin(ICG) yakın
kızılötesi spektrumdaki ışığı
absorbe etmesine dayanıyor.
Cerrahların, istediği zaman
tamamen kendi kontrollerinde
gerçek zamanlı görüntüleme,
analiz ve raporlama
yapabilmelerini sağlayan
cihaz, hem ameliyathanede
hem de ameliyathane dışında
kullanımın yaygınlaşmasını da
mümkün kılıyor.
Kalp ve Damar Cerrahisi, Plastik ve
Rekonstrüktif Cerrahi, Ortopedik
Cerrahi, Genel Cerrahi, Baş Boyun
Cerrahisi ve Transplantasyon ekibinin hizmetine sunulan SPY Yakın kızılötesi fluoresans anjiyografi teknolojisinin getirdiği en büyük avantaj,
ICG’nin diğer fluoresans boyalardan,
örneğin Flouresin’den daha çabuk
temizlenmesi olarak ifade edilebilir.
ICG’nin plazma yarılanma ömrü çok
kısa olduğundan, insanlarda boya
yaklaşık olarak 3-5 dakika içinde karaciğer tarafından alınır ve daha fazla
metabolize olmadan safra içine salgılanır. ICG’nin hiçbir renal atılımı olmadığından , böbrek yetmezliği olan
hastalarda da kullanılabiliyor.
Anafilaktik reaksiyonlar nadir olmakla birlikte, klinik uygulamaya
girmesinden bu yana , ICG 42.000
hasta da 1 olumsuz etki ile mükemmel bir güvenlik profili göstermiştir.
SPY Kamera, içindeki optikler sayesinde 20×20 cm kadar büyük alanlar,
hatta bir ameliyat mikroskobu gibi
1 cm kadar küçük alanlar üzerinde
yakın kızılötesi aydınlatma sağlayabiliyor. Görüntü dizileri genellikle 30 kare/sn oranında yakalayan
ve cerrah için bir monitörde gerçek
zamanlı görüntüleme sağlayan SPY
sistemi, anında değerlendirme ve
analiz, inceleme, kıyaslama, raporlama ve veri arşivleme için bilgisayarlı
bir sistemden oluşmaktadır. SPY’nin
ana görüntüleme teknolojisi yakın
zamanda robotik cerrahi ve endoskopik cerrahiye de uyarlanarak Gerçek
Zamanlı Görüntü Kılavuzlu Cerrahi
alanında öncülük yapmaya da başlamıştır.
SPY anjiyografi için başlıca endikasyonları; damarlardaki kan akımının
değerlendirilmesi, perforan kan damarlarını belirlenmesi, lenfosintigrafi ve sentinel lenf nodu görüntüleme, ameliyat sonrası flep veya doku
izleme, doku perfüzyonunun, yanık
ve yaraların değerlendirilmesi olarak
sıralayabiliriz.
İlk olarak, oftalmik uygulamalar için
geliştirilen sistem, floroforla elde edilen, artmış doku penetrasyonu derinliği, koroid dolaşımı görüntüleme ve
değerlendirme imkanı da tanımıştır.
SPY sistemi, ilk olarak koroner arter
baypas cerrahisi sırasında, baypas
greft işlevselliğini değerlendirme
yöntemi olarak geliştirildi.
Sistem, koroner arterler dışında organ nakli işlemlerinde karaciğer ,
böbrek ve pankreas vasküler anastomoz açıklığını onaylamak için de
kullanılıyor. Yaygın kullanım alanlarından bir diğeri de meme cerrahisi.
Kolorektal cerrahide anastomoz alanının perfüzyonunu görüntülemekten, özefajektomi operasyonunda iskemik alanı görüntülemeye kadar bir
çok operasyonda komplikasyon oranının ve maliyetlerin azaltılmasına
da yardımcı oluyor.
Sağlık Gündemi
ulaşmak için faydalanılması gerektiğini belirtti. Gelecekte hiç kimsenin ilaç
kullanmak istemeyeceğini belirterek
“Elinizdeki verileri bilmiyorsanız, tespit
edip gerekli tedbirleri alamıyorsanız
yönetemezsiniz. Bu süreci iyi yönetmenin en güzel yolunun sağlıkta bilişimden faydalanmak olduğunu düşünüyorum” dedi.
Dijital Sağlık
Zirvesi
Dijital sağlık alanında Türkiye’nin ilk ve en
kapsamlı zirvesi olan ve dünyanın önde gelen
konferansları arasında kabul edilen Dijital Sağlık
Zirvesi’nin ikincisi, 18-19 Eylül tarihlerinde
Maslak Sheraton Hotel’de gerçekleştirildi.
Sektörün en yenilikçi zirvesi olma
özelliğini taşıyan Digital Health Summit Turkey 2013, sağlık sektörünün
tüm aktörlerine yeni dijital çözüm
önerileri sundu. PTMS (PharmaTailorMade Services) tarafından düzenlenen zirvenin birinci gün moderatörlüğünü, Galatasaray Üniversitesi İletişim
Fakültesi Kişilerarası İletişim Anabilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Elgiz Yılmaz, ikinci günündeki oturumların
moderatörlüğünü ise Mobil Sağlık Uzmanı Dr. Cenk Tezcan yaptı. Zirveye
ilaç sektörü, sağlık kurumları, mobil
operatörler, teknoloji firmaları ve geri
ödeme kurumları başta olmak üzere,
sağlık sektörünün her kesimi yoğun
ilgi gösterdi.
Uzaktan hastalık kontrolü
hayal değil!
Zirvede, doğru geliştirilmiş cep telefonu uygulamaları ile uzaktan hastalık kontrolünün mümkün olduğuna
10
Birlik’te Sağlık Ocak-Mart 2014/1
Konuşmasında toplumdaki dijital
yetkinliğin artışının sağlık sektörüne olan etkisine de yer veren Birinci,
“Yüksek dijital okur-yazarlık seviyesine
sahip olan ve aileleriyle sağlık konusunda ilgilenen gençler sayesinde Avrupa’daki okur-yazarlığa yakın seviyelerdeyiz. Bizim misyonumuz hastayı izleyip
doğru tedavi uygulamak ve daha az harcayarak hastamızı sağlığına kavuşturmak. On yıllık bir süreçte sağlığa ulaşım
çok kolaylaştı. İnsanlar artık süreçleri
ellerindeki mobil cihazlardan takip etmeye başladı. Artık istemesek de mobil
pencereden dünyaya bakmaya ve insanları görebilmeye başladık. Sektörün de
bu konuda önümüzü açmasını istiyoruz.
Dünya’da 20 bin buluştan sadece bir tanesi kendi bütçesini ortaya koyabiliyor.
Bu konuda kendimizi şanslı görüyoruz.”
dedi.
“Mobil uygulamalar hasta
bilgilerinin toplanmasını
kolaylaştırdı”
Zirve, 3G doktoru David Doherty’nin
mobil sağlığa giriş konulu sunumuyla devam etti. Doherty “Mobil uygulamalar hasta bilgilerinin toplanmasını
kolaylaştırdı. Dünya üzerinde yaşayan
insan sayısı, alınan cep telefonu sayısından daha az durumda. Mobil uygulamalarda, hastaların bildirimleriyle doktorların başarı oranlarını ölçebiliyoruz.
Mobil sağlığı ve mobil teknolojiyi bütün
yöneticilerin öğrenmesi gerekiyor. Sadece bir cep telefonuyla Afrika’nın küçük
bir köyünde bile bütün kütüphanenize
ulaşabiliyorsunuz. WeilDoc uygulamasıyla diyabet hastalığında önemli gelişmeler kaydediliyor.” dedi ve 5 yıl içinde
kullanılan tüm cihazların birbiriyle
bağlantılı olacağını ifade etti.
Microsoft Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Cavit Yantaç ise “Daha Fazla
Sağlık İçin Gerçek Etki” konulu konuşmayı gerçekleştirdi. Konuşmasında
2018’de mobil sağlık kullanıcılarının
100 milyona ulaşacağı bilgisini veren
Yantaç “Herkesin, her noktada veriyi
kullanmaya başladığı bir durumda veriyi yönetmek oldukça zorlaşıyor” dedi.
Yantaç konuşmasında, bilgiyi yönetmede bulutun gücünden, cihaz çeşitliliğinden, erişim imkanlarından, modern bilgi işlem, birleşik sağlık çatısı
ve esnek çalışma yöntemlerinden de
bahsetti.
lık artık kişiselleşiyor ve önümüzdeki
günlerde daha kaliteli hizmetlerden konuşulacak.” dedi.
“Mobil sağlıkta öncelik
kronik hastalıkların olmalı”
İkinci günün açılış konuşması İstanbul Anadolu Kuzey Kamu Hastaneleri
Birliği Genel Sekreteri Dr. Şuayip Birinci tarafından yapıldı. Birinci, uzun
yıllar Sağlık Bakanlığı yapmış olan
Recep Akdağ’a, bugünkü bilgilerinizle Sağlık Bakanı olsaydınız öncelikle
değinen Tezcan: “Dünya’da olduğu gibi neyi sağlamaya çalışırdınız, diye sorTürkiye’de de sağlık sektörü çok çabuk duğunda Akdağ’ın “İnsanların sağlık
okuryazarlığını arttırmaya çalışırdım”
değişiyor, sürdürülebilir bir sağlık sisşeklinde cevap verdiğini belirtti.
temi kurabilmenin peşinde olmalıyız.
Eskiden tedavi sırasında ilacımız yazılır Konuşmasında mobil sağlık hizmetlerinin kronik hastalıklarla mücadeleve takibi yapılmazdı. Bugünkü sistemde ise hastalıkları yönetme hatta hasta deki kullanımı konusuna da yer veren
olmadan gerekli tedbirleri almanın pe- Birinci, Türkiye’de diyabet hastalığışindeyiz. Sağlık, artık anayasal bir hak nın her yıl yüzde 100 arttığını, mobil
olmaktan çıkıyor. Kendi sağlımız ile ilgili sağlık çalışmalarından ilk olarak krosorumlulukları almak zorundayız. Sağ- nik hastalıklar ile obezite datalarına
11
Hastanelerimiz
hastanenin doğumevi olarak yeniden
düzenlenmesini sağlamıştır. Zeynep
Kamil Hastanesi’nin gelişme dönemi ise Dr. Fahri Atabey (1913-1994)’in
başhekimliği ile başlamıştır. Bu dönemde yeni blokların yapımına girişilmiş, ameliyathane ile 150 yataklı
Kadın Hastalıkları Kliniği ve 200 yataklı Çocuk Kliniği, hastane kampüsüne eklenmiştir. Çocuk Kliniği’nin
kurucusu Dr. Ziyaeddin Akbay (19201991) aynı dönemde göreve başlamıştır. 1961’ de Zeynep Kamil Hemşirelik Koleji binası kullanıma açılmış,
böylelikle hastanenin eğitim konusunda faaliyetleri de hız kazanmıştır.
İstanbul’da 150 yıllık bir doğum geleneği:
Zeynep Kamil
Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma
Hastanesi
1
50 yıllık tarihi ile İstanbul’un en
köklü sağlık kuruluşlarından biri
olan Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk
Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi, ülkemizin ilk özel dal hastanesi
olmasının yanı sıra kadın doğum cerrahisinin modern anlamda ilk başlangıç merkezidir. Kuruluşundan bu yana,
1 milyona yakın doğumun gerçekleştiği Zeynep Kamil Hastanesi, sadece İstanbul geneline değil, başvuran hasta
kitlesinin genişliği ve çeşitliliği ile ülke
geneline hizmet veren, kadın-doğum
alanında referans bir hastanedir.
Tarihi ve köklü yapısı ile güçlü bir kurum kültürüne sahip önemli hastanelerimizden biri olan Zeynep Kamil, bu yapısı nedeni ile hem çalışanlarının hem
de hastalarının kurumsal bağlılığını
arttırmıştır. Yıllar boyu anne-kız-torun
üç kuşağa ait doğumların bu hastanede gerçekleşmesi bir aile geleneği olur12
Birlik’te Sağlık Ocak-Mart 2014/1
ken; burada doğmuş kız çocuklarına
Zeynep, erkek çocuklarına ise Kamil
göbek adının verilmesi adetten sayılmıştır.
Zeynep Kamil’in Kuruluşu...
Osmanlı Devleti’nin meşhur valilerinden Mısır Valisi Kavalalı Mehmet
Ali Paşa’nın kızı Zeynep Hanım ve
sadrazam damadı Yusuf Kamil Paşa’nın kişisel çabalarıyla kurulmuş
olan hastane, İstanbul’un ilk “hususi
hayır müessesesi” olarak da bilinmektedir.
Tarihi geçmişi 1862 yılına dayanan
Zeynep Kamil Hastanesi, Yusuf Kamil Paşa ile Zeynep Hanım tarafından özel mülklerinde hastalara
ücretsiz hizmet vermek amacıyla
yaptırılmıştır. Özellikle, Zeynep Hanım’ın büyük bir özveri ve gayretiyle
kurulan hastane, aynı zamanda bahçesinde kurucuları olan Zeynep Ha-
nım ve Yusuf Kamil Paşa’nın türbelerine de ev sahipliği yapmaktadır.
Hastanenin tarihi binası hala muhafaza edilirken, orijinal planında yer alan
ve hastanenin giriş kapısına el yazması olarak inşa edilen kitabe de varlığını
sürdürmektedir. Kitabede, Kuran’ı Kerim’in Nahl suresi 69. ayeti “fihi şifaun
li’n nas” yani “Onda insanlar için sağlık vardır.” Arapça harflerle yazılıdır.
“Hususi hayır müessesesi”, kuruluşunda 40 yatak kapasiteli, mütevazi bir
kurum olarak hizmete başlamıştır.
1896 yılında Zeynep Hanım’ın yeğeni
Sait Halim Paşa tarafından saray hekimi olan Dr. Cemil Topuzlu Paşa’ ya,
özel cerrahi kliniği olarak tahsis edilmiştir.
genel cerrahinin bütün operasyonlarının yanı sıra eski ismiyle “Ameliyatı
Kayseriyye” olan sezaryen ameliyatlarını da gerçekleştirmiştir.1915 tarihinden itibaren, hastane birçok alanda
ihtiyaç sahiplerine hizmet vermeye
devam etmiştir. Balkan Savaşları ve
Birinci Dünya Savaşı sırasında Zeynep Kamil Asker Hastanesi (1915-1920)
adını almış, sonrasında Zeynep Kamil
Bimarhanesi (1920-1927) olarak İstanbul halkına hizmet vermeye devam
etmiştir. 1935’de doğum evine dönüştürülen Zeynep Kamil Hastanesi’ne
Başhekim olarak atanan Dr. Eyüp
Sabri Aksoy bu görevde 17 yıl kalarak
1985 yılında bünyesinde
600 yatak ve altı servis
bulunan Zeynep Kamil’in
polikliniğinde, 78 bin hasta muayene edilmiş, 19
bin 548 çocuk doğmuş,
4 bin 765 ameliyat yapılmıştır.
Zeynep Kamil Hastanesinin yönetimi
ve işletimi 1982’de yapılan bir anlaşma ile İstanbul Belediyesi tarafından
Sağlık Bakanlığı’na devredilmiştir.
1985 yılında bünyesinde 600 yatak ve
Türk Tıp Tarihi’nin önemli figürlerinden olan Dr. Cemil Topuzlu Paşa,
sağlık sisteminde modern cerrahinin
gelişimine öncülük etmiş bir şahsiyettir. Dr. Topuzlu, kendi döneminde
büyük bir değişim yaşayan hastaneye, hasta bakımı ve hizmet kalitesinin
arttırılması için, Avusturyalı hemşireler tahsis etmiş ve yapılan tadilatlar neticesinde de dönemin modern
hastanelerinden biri haline gelmesini sağlamıştır. 1915 senesinde yurtdışına gidene kadar Dr. Topuzlu Paşa,
Zeynep Kamil Hastanesi’nde çağdaş
13
Hastanelerimiz
altı servis bulunan Zeynep Kamil’in
polikliniğinde, 78 bin hasta muayene
edilmiş, 19 bin 548 çocuk doğmuş, 4
bin 765 ameliyat yapılmıştır.
yormuş hissi veriyor. Onların burayı kurarkenki misyonlarına uygun
davranmak için dikkat ediyorum. Bu
hastanenin kuruluşundaki ana gaye;
vatandaşa özellikle de gelir düzeyi düşük olanlara sağlık hizmeti verilmesi.
Bu dönemde de, hastanemizin hasta
profili içerisindeki gelir seviyesi düşük
vatandaşlarımıza aynı niyetle verdiğimiz hizmeti de önemsiyoruz. Tüm
bu manevi olgularla birlikte Zeynep
Kamil’de başhekim olmak, benim için
ayrı bir sorumluluk ayrı bir önem arz
ediyor.
Kadın Doğumda İlkler...
Ülkemizin ilk özel dal hastanesi olan
Zeynep Kamil Hastanesi aynı zamanda tarihi boyunca da sağlık alanında
birçok yeniliğin ve ilklerin hastanesi olmuştur. İlk modern kadın doğum
cerrahisinin başladığı hastanede, ülkemizin ilk dördüz bebek doğumu Dr.
Halil Onultan tarafından sezaryensiz
gerçekleştirilmiş ve o yıllarda bu doğumla dünya literatürüne girilmiştir.
Doğum hastanesi olmasının yanı sıra
kadın hastalıklarında da dal hastane
olarak hizmet veren Zeynep Kamil
Hastanesi bu alandaki ilk laparoskopik ameliyatların da merkezidir. İstanbul’da ilk genetik tanı merkezi ve tüp
bebek merkezinin kurulmasının ardından, yine Türkiye’nin ilk yeni doğan yoğun bakım ünitesi de Zeynep
Kamil Hastanesi’nde kurulmuştur.
İstanbul’da bir yılda gerçekleşen 200 bin doğumun yüzde 5’i (10 bin
doğum ) halen hastanemizde yapılmaktadır.
Eğitim ve Araştırma Hastanesi statüsünde bulunan Zeynep Kamil’de kadın doğum, çocuk ve çocuk cerrahisi,
neonatoloji, perinatoloji ve jinekolojik
onkoloji dallarında uzmanlık eğitimi
de verilmektedir. Aynı zamanda pek
çok sertifikalı meslek sonrası eğitimleri de başarı ile yürütülmektedir.
Zeynep Kamil, hastalarına yönelik
verdiği eğitimlerle de kamuda fark
yaratan bir hastane. Servislerinden
taburcu olan hastalara; evde tedavi,
bakım, kullanacağı ilaçlar ve günlük
yaşamı hakkında, hemşire ve/veya
doktor tarafından eğitimler veriliyor.
Yürütülen Proje ve
Gebe Eğitim Okulu’nun yanı sıra anne
Eğitimler...
ve baba için bebek bakım eğitimleri
2000 yılından beri yürütülen ve anne de (bebeğe uyum, beslenmesi, bakıadaylarını bilinçlendirmek amacıymı, kontrolleri, takipleri, yabancı cisim
la gerçekleştirilen Gebe Eğitim Okulu kaçması v.b.) verilmektedir. Hastaneeğitimleri, ülkemizde kamu hastane- de bulunan diabet eğitim odasında
lerinde ilk ve ücretsiz olarak Zeynep
diabet ile ilgili, jinekoloji poliklinikKamil Hastanesi’nde gerçekleştirillerine gelen hastalara da yine jinekomektedir. Gebe eğitiminin yanı sıra
lojik kanserler ve kadın hastalıkları
yine Keyifli Doğum Ünitesi ve Aile Da- hakkında alanında uzman hemşireler
nışmanlık ve Eğitim Merkezi (ADEM) tarafından eğitimler verilmektedir.
de Zeynep Kamil Hastanesi adı ile pa- Köklü tarihi ve ilklerle dolu uygulatentli olarak hizmet vermeyi sürdür- malarıyla, örnek gösterilen hastanemektedir. Bunun dışında bir çok yeni lerimizden biri olan Zeynep Kamil
buluş niteliğinde tıbbi aparatlar da, bu Hastanesi’nin Başhekimi Sayın Prof.
hastanede geliştirilerek patent başvu- Dr. Fahri OVALI ile yaptığımız söyleruları yapılmıştır.
14
Birlik’te Sağlık Ocak-Mart 2014/1
şide Zeynep Kamil Hastanesi ile ilgili
önemli bilgileri, sizler için sayfalarımıza taşıdık.
Türkiye’nin en köklü ve önemli Kadın
Doğum Hastanelerinden birinde başhekimsiniz. Bu durum size mesleki
açıdan ekstra bir motivasyon sağlıyor
mu? Zeynep Kamil’in sizin için ayrı bir
önemi olduğu düşünülüyor, bunlardan
biraz bahseder misiniz?
Zeynep Kamil Hastanesi’nde modern
hastanecilik anlamında baktığımızda, genel bir hastane formatında hizmet veriliyor. Zaman içinde burası
kadın-doğum alanında verdiği tıbbi
hizmetler ile öne çıkıyor ve ilk özel dal
hastanesi olarak varlığını sürdürüyor.
1930’larda Türkiye’de henüz kuvöz
nedir bilinmezken küçük doğan bebekler için ilk prematüre servisinin
açıldığı hastane burasıdır. Burası, sıradan bir devlet ya da eğitim araştırma
hastanesi değil, özellikli bir vakıf hastanesidir. Bundan dolayı bize emanet
edilen sorumluluk da çok farklı. Biz bu
emanete uygun hareket edip onu sağlam ve sağlıklı işler vaziyette, gelecek
kuşaklara nakletmekle yükümlüyüz..
Ben bu yükü başhekim olmadan önce de olduktan sonra da hep taşıdım.
Zeynep Hanım ve Kamil Paşa’nın
türbelerinin hastane bahçesinde olması da, bana sürekli biri bizi gözetli-
le ve Adapazarı gibi çevre illerden bile
hastalar gelmektedir.
Bakıldığında uzun yıllardan beri İstanbul’daki doğumların büyük bir
kısmı da Zeynep Kamil Hastanesi’nde
yapılmaktadır. Özellikle bir dönem İstanbul’da ki doğumların yaklaşık yüzde 10’u tek başına Zeynep Kamil’de
gerçekleşiyormuş. Zamanla hem
devlet hem özel hastane sayılarının
artması nedeniyle hastanemizde gerçekleşen yıllık doğum sayısı önceki
yıllara nazaran azalmış olmasına rağmen İstanbul’da bir yılda gerçekleşen
200 bin doğumun yüzde 5’i (10 bin doZeynep Kamil’in Kadın doğum anlağum ) halen hastanemizde yapılmakmındaki önemi nedir? İstanbul’daki
doğumların ne kadarı Zeynep Kamil’de tadır. Kadın ve çocuk alanında yan
dallarımız da olduğundan özellikle bigerçekleşmektedir?
1930’lu yıllardan beri kadın doğum ve ze gelen hastaların büyük bir bölümüçocuk alanında adı konmasa bile ihti- nü riskli hastalar ve gebeler, çevre hassaslaşmaya başlamış olan bir hastane tanelerden sevk yoluyla gönderilenler
oluşturuyor. Dolayısıyla bizim işimiz
Zeynep Kamil. Halk arasında birçok
yerde bugün bile hala doğum evi gibi ve yükümüz nispeten daha ağır.
algılanıyor. Zeynep Kamil adını sade- Hastanenizin kadın doğum alanında
ce İstanbul’da değil ülke genelinde de birçok yeni projeleri mevcut. Özellikbilmeyen pek yoktur. Hastanemizde le “Keyifli Doğum Ünitesi” çok dikkat
çeken bir uygulama. Neler söyleyecekdoğan birçok ünlü, sinema sanatçısı
siniz?
ve bilim adamımız var. Barış Manço
ve daha birçok önemli isim bu hastanede dünyaya gelmiş. Hastanenin yeri Üsküdar’da bulunsa da İstanbul’un
her yerinden; hatta Edirne, Çanakka-
isteğe sahip olması gerekmektedir.
Bizim de buradaki çabamız; gebelerin
mümkün olduğunca erken dönemde
hastaneye gelerek, eğitici ebelerimiz
tarafından kendileri için gerekli eğitimi erkenden almalarını sağlamak ve
onları sürece erkenden hazırlamaktır.
Bu sayede gebeler doğumlarını sorunsuz bir şekilde, hazırlıklı olarak ger-
çekleştirebilmektedirler. Şu anda bir
Normal (vajinal) doğum ideal ve fizyoadet Keyifli Doğum odamız var, fakat
lojik olarak en uygun doğum yönteilerleyen zamanlarda sayıyı artırmayı
midir. Ancak gebenin doğum öncehedefliyoruz.
sinden itibaren bu motivasyona ve
15
Birlikten Projeler
yor. Doğum sürecinin tamamı bu oda- bu odalarda tatbikat yaptırıyoruz.
da tamamlanıyor.
Baba Adayları da Eğitim
Kapsamında
Doğum Öncesi Tatbikat:
”Keyifli Doğum Ünitesi”
Anne olmak, bir kadının hayatındaki en önemli süreçlerden biri. Bu süreci
yaşayan anne adaylarını rahatlatmak ve normal doğuma hazırlamak
üzere uygulamaya konan “Keyifli Doğum Ünitesi”, aynı zamanda kamu
hastanelerinde tarihi ve köklü yapısı ile “ilk”lerin yaşandığı kurum olarak
Zeynep Kamil Hastanesi’nin tarihi kayıtlarında... Ülkemizde çokça ihtiyaç
duyulan gebelik süreci basamaklarının tamamını kapsayan; güvenli ve keyifli
doğum ünitelerinin hayata geçirilmesine yönelik yeni bir uygulama olan
“Keyifli Doğum Ünitesi”, anne adaylarını doğuma hazırlamayı amaçlıyor.
D
ve bu yenilikle dünyada ve ülkemizde
önemli bir sorun haline gelen istenmeyen gebelikleri önlemek, anne ve
bebek ölümlerini engellemek, daha
sağlıklı nesillerin dünyaya gelmesini
sağlayacak olan sağlıklı doğum sürecini yaygınlaştırmaktır. Bu sadece doğumla ilgili değil, doğum öncesini ve
Sağlık Bakanlığı bu anlamda çalışmasonrasını da kapsayan bir projedir.
lara hız kazandırarak vajinal normal
Bu süreçte en doğru yöntem, şüphedoğumu teşvik edici, faydalı proje uy- ADEM, Gebe Eğitimi ve son olarak Kesiz annenin, çevrenin genel görüşünü gulamalarını anne adaylarının hizme- yifli Doğum Ünitesi... Zeynep Kamil Kadın Doğum Eğitim ve Araştırma Hastadikkate alsa da doktorunun rehberli- tine sunuyor. Bakanlığın doğum ve
nesi bu üçlü konseptle Kadın Doğuma
ğinde, kendi kararını vermesidir. Bu
gebelik eyleminin anne-bebek açısınnasıl bir katkı sağladı?
kararı alırken doğum yöntemleri ile
dan sağlıklı koşullarda yapılmasının
ilgili doğru ve tarafsız bilgiye ulaşma- sağlanması hususunda uygulamaya Bu üç proje de aynı anda başladı ve
hepsi birbirine bağlı projeler. Başbanın yanı sıra doğumla ilgili korkuyu
koyduğu “Anne Dostu Hastane Progda bertaraf etmek üzere anne adayla- ramı” bu anlamda yenilikçi bir örnek kan’ımızın da amaçladığı gibi, Türkiye genelinde ana hedef, istenmeyen
rının alacağı destek, hamilelik psikolo- teşkil ediyor.
gebelikleri azaltmak, anne ölümlerini
jisi açısından son derece önemlidir.
Bu yenilikçi projeyi daha yakından ta- önlemek, normal doğumu ön plana çınımak için, projenin mimarlarından
Anne Dostu Hastane
karmak. Bizim projemiz bu hedeflerin
Hastane Yöneticisi Kadın Doğum Uz- hepsini aynı anda destekliyor.
Programı
Anne adaylarının; hamilelik, bebeğin manı Dr.Mustafa Eroğlu ve 2009’dan Zeynep Kamil, köklü bir hastane ve taanne karnındaki gelişimi, doğum sü- beri doğuma hazırlık eğitimlerini sür- rihte kadın doğum adına birçok uygudüren Ebe Koçu Özlem Karabulut’tan lamanın öncüsü olmuştur. İlk kadın
reci konusunda bilgilendirilmesi ve
bilgi aldık. Eroğlu, anne adayları için
doğumu kolaylaştırmak üzere hem
doğum hastanesi, ilk ultrason, ilk NST
projenin detaylarını ve faydalarını an- (Non-stress Test), ilk kuvözden sonzihinsel hem de fiziksel aktivitelerle
lattı.
kendini doğuma hazırlaması husura “Keyifli Doğum Ünitesi” de Zeynep
sunda sağlık çalışanlarına büyük göKeyifli Doğum Ünitesi kamuda yenilik- Kamil Hastanesi’nin ilklerindendir.
revler düşüyor.
çi ve dikkat çeken bir proje oldu. “Keyif- Keyifli Doğum Ünitesi’nin, projenizin
Tüm riskler dikkate alındığında, has- li Doğum” fikri nereden ortaya çıktı?
bir parçası olduğunu biliyoruz. Peki
tanelerin, doğum yapacak anne ada- Esas amacımız kadın doğum alanın- projenizin tamamı nasıl bir konsept
da kamu yararına bir yenilik yapmak içerisinde yürütülüyor?
yı için mahremiyete uygun, destek
ünyaya gelecek yeni bir varlığın kapalı kutudaki büyüme
süreci hem anne-baba, hem de
çevre için, içinde hangi duyguları barındırıyor? Bebeğin anne karnındaki
hareketleri, odası, kıyafetleri, hatta gelecekteki mesleği bile gündemde iken,
ilk ve en önemli soru beliriyor zihinlerde: Peki doğum nasıl olacak?
16
Birlik’te Sağlık Ocak-Mart 2014/1
kuvvetleri aktifleştirilmiş, normal doğumu teşvik edici, fiziksel ortam uygunsuzluğundan kaynaklanan istenmeyen doğum komplikasyonlarının
önlendiği sağlık koşullarını sağlayacak yeni uygulamalara olan gerekliliği
gündeme geliyor.
Keyifli Doğum Ünitesi aslında projemizin ikinci kısmı diyebiliriz. Öncelikle sosyal sorumluluk bilinciyle kurmuş olduğumuz hastanemize bağlı
Aile Danışmanlık ve Eğitim Merkezi
(ADEM) patentli olarak hizmet vermeye başladı. ADEM’de sadece evli çiftlere değil, evlilik yolunda olan gençlerimize, doğum öncesi ve sonrası
dönemler için; aile hekimi, psikolog,
kadın doğum uzmanı ve sosyal pedagoglarımız tarafından eğitim ve danışmanlık hizmetleri verilmektedir.
Gebe eğitimi de yine bu süreçte gebe
bayanlarımızın ücretsiz yararlanabilecekleri 15 saatlik derslerden oluşuyor.
Kişisel başvurusunu yapan her anne
adayı, bu eğitimlere katılarak, eğitmenlerimiz tarafından hem doğum,
hem de doğum sonrası bebek bakımı
ve lohusalık süreci ile ilgili bilgi alabiliyor.
Keyifli Doğum Ünitesi’nden yararlanmak için anne adaylarının yapması gerekenler nelerdir?
Uzman eğitmenlerimiz tarafından
verilen gebe eğitimine katılım, Keyifli Doğum Ünitesi’nden yararlanmak
için gerekli ön şart. Bu eğitimden gebeler sadece kendileri yararlanmıyor.
Gebelik dönemini en rahat şekilde geçirmeleri için 3 saat de partnerlerinin
eğitime katılmalarını tavsiye ediyoruz. Partner kelimesi burada önem arz
etmektedir. Çünkü bu gebenin eşi de
olabilir, eğer eşi gelebilecek durumda
değilse kız kardeşi, annesi ya da kayınvalidesi de olabilir. Eğitim sonunda
gebe eğitimine katılan gebelere hem
sertifika veriliyor hem de bileklik takılıyor. Bu bileklikle doğum yapmak
üzere saat kaçta gelirse gelsin, gebe
hemen keyifli doğum odasına alını-
Gebelik eğitiminin bir de fiziksel tarafı
var. Bu anlamda yaptırılan aktiviteler
Eşlerin bu dönemde vereceği destek, nelerdir? Eğitimlere katılmak isteyen
anne adayı için çok önemli. Biz baba gebeler için katılım koşulları var mı?
Gebe eğitiminde fiziksel aktivite olaadaylarına hep şöyle tavsiyede burak gebelik egzersizleri ve özel eğitlunuyoruz: “Eşlerinizin size yeniden
aşık olmasını istiyorsanız gebelik dö- men tarafından verilen gebelik yogası
neminde ona azami ilgi ve alaka gös- var. Yogada yapılan nefes çalışmalaterin.” Çünkü bir kadın için en hassas rı oksijen miktarını artırarak vajinal
doğum sırasındaki ağrı yönetiminde
dönemlerden biri diyebiliriz. Anne
etkili oluyor. Gebelikten kaynaklanan
adayının böyle bir sorumlulukla tek
duruş bozukluğunu ve kabızlık şikabaşına bırakılmaması gerek.
yetini de önlüyor. Katılım için anne
Anne adaylarının tüm korkularını
adayları, doğuma hazırlık eğitimi alyenmelerinde büyük emeği olan ve
gebe eğitimi dışında aktif doğum eği- mak istediklerine karar verdikleri an
timi, hypnobirthing gibi eğitimler de bu eğitimlere başlayabilirler. Yalnız,
almış olan Ebe Özlem Karabulut, eği- eğitimler 5 hafta sürdüğü için biz 35.
haftayı üst sınır olarak belirledik. Son
timlerin detayını aktardı.
haftalarında olup katılmak isteyenlere
Gebe Eğitimi’nin doğum sürecine ve
ise gruplar şeklinde blok doğum dersdoğuma katkıları nelerdir? Keyifli Doleri veriyoruz.
ğum Projesi için önemi nedir?
“Korkunun panzehiri bilgidir.”
Keyifli Doğum projesi ile birlikte gebe
eğitimlerine katılım da bir artış yaşanEğitime katılan gebelerin tercihleri oluşuyor ve vajinal doğum için so- dı mı?
rumluluk alabiliyorlar. Ve şunu iyi bi- Hastanemizde 2000 yılından beri gebe eğitimleri veriliyor. Fakat 2009 yılı
liyorlar ki; aslında sezaryen doğum,
sadece acil müdahaleler için bir alter- itibariyle bu eğitimler belli bir sistenatif niteliğinde. Bizim gebe eğitimin- matik içerisinde, 5 haftalık bir süreç
de amacımız, vajinal normal doğum şeklinde devam ediyor. Keyifli Doğum
olsun, ama travmatik olmasın. Gebe- Ünitesi’nin kurulması ile daha çok tamizin Keyifli Doğum Ünitesi’nde ke- lep görmeye başladı. Yazılı ve görsel
yifli bir doğum yapabilmesi amacıyla basından bizi takip eden anne adaygebe eğitimine katılması önemli. Çün- ları arayıp keyifli doğum odasında
doğum yapmak istediklerini dile gekü biz bu eğitimde; anneleri doğum
tiriyor, eğitimlerimize katılıyorlar. Bu
süreci ile nasıl baş edecekleri konubizi, temel amacımız olan vajinal norsunda bilgilendirip kendi bedenlerine güvenmelerini sağlıyoruz. Bir nevi, mal doğumu teşvik etme konusunda,
anne adaylarına keyifli doğum öncesi son derece mutlu ediyor.
17
Söyleşi
Prof. Dr.
Ali İhsan Dokucu ile
Sağlığın Yönetimi
4 yıl boyunca İstanbul’un sağlığını yöneten İstanbul İl Sağlık Eski
Müdürü Prof. Dr. Ali İhsan Dokucu, 2013 yılının Eylül ayında Sağlık
Bakanlığı Kamu Hastaneleri Kurumu Başkanlığı görevine atandı.
Ali İhsan Dokucu, başarısının arkasında yatan liderlik özelliklerini,
yönetimsel kriterlerini ve başkanlığını yürüttüğü Kamu Hastaneler
Kurumu’nun yönetim politikası ve uygulamalarının yanı sıra
gelecekte öngördüğü projeleri paylaştı.
Kamu Hastaneler Kurumu, Sağlık Bakanlığının Sağlıkta Dönüşüm Programı ile sağlık yönetimini merkezden
yerele kaydırmak üzere yapılandırdığı
yeni bir kurum. Bu kurumun şimdiye
kadar sağlık sistemi içerisindeki yapılanmada meydana getirdiği dönüşümü yönetimsel açıdan nasıl değerlendiriyorsunuz?
leri Kurumuna verildi. Sağlık Bakanlığı yeni şemada kural koyan, denetleyen, bu işi yöneten, yeni ufuklar
belirleyen, politikalar oluşturan bir
pozisyonda yer aldı. Bu yeni yapılanmada henüz sorgulama aşamasına
gelmiş değiliz. Masa üzerinde planlanırken olumlu ya da olumsuz olmak
üzere daha hızlı veriler elde edileceği
varsayılmış olsa da birlikler kuruldukBu yapılanma ile Sağlık
tan sonra geçen 14 ay içerisinde elde
Bakanlığı; hizmet sunan ettiğimiz veriler, bir miktar daha zaman vermemiz gerektiğini gösteriyor.
değil hizmeti programProfesyonel yöneticilerle yola çıkıldılayan, yöneten, politiğını ve bu kişilere bazı hedefler konulka belirleyen bir kurum
duğunu, bu hedeflerin gerçekleşmesi
haline dönüştürüldü.
ya da gerçekleşmemesinin kendi sözleşmeleri ile irtibatlandığını görüyoruz. Yöneticiler bu hedeflere varma
Hiçbir devrim masa üstünde yapılamaz. Sağlık Bakanlığının son on yılda konusunda ciddi bir gayret gösteriyorlar. Bu iradenin çok büyük bir şekilde
yaptığı birçok işin bir kısmı masada
olumlu etkilerini rakamlar üzerinde
tasarlanmış olsa da, birçoğu bizzat
görebiliyoruz. Dolayısıyla, biz kendi
sahada yaşanılarak hayata geçirildi.
yöneticilerimizi yönlendirme, motive
Çok aktif olunan bir süreçte geri döetme ve belli hedefleri tutturma konüşler alınarak yola devam edildi. Elnusunda oldukça iyi mesafeler aldık
de edilen bu verilerin birçoğu aslında
diyebiliriz. Bu mesafelerin çok önemli
bir deneyim olarak birikti. Hastane
bir kısmı mali parametrelerle ilişkiliyöneticiliği açısından bakıldığında
dir. Yönetici karnesi olarak ifade ettibazı değişimlerin yapılması yöneticiğimiz konular bununla da irtibatlıdır.
lerce de bir deneyim olarak görüldü.
Mali parametrelerde 88 birliğimizin
Sağlık Bakanlığı teşkilat şemasında
çok büyük bir kısmında ciddi düzelbaşta Kamu Hastaneleri olmak üzemeler söz konusu. Stoklarımız görece
re yönetimsel bir değişiklik 2003 yıdaha azalmış durumda, insan kaynalında planlanan projelerdendi. Masa
ğımız daha iyi yönetiliyor. Bu açıdan
üstünde, teoride planlanan bu projebakıldığında gerek mali parametreler
ler, zaman içerisinde evrilerek Kamu
gerekse idari parametreler üzerinden
Hastane Birlikleri ve Halk Sağlığı Kubirliklerin hedefe doğru ilerleme eğilirumlarına dönüştü. Bu yapılanma ile
minde olduğunu söylemek mümkün.
Sağlık Bakanlığı; hizmet sunan değil
Kamuda yöneticilik yapmak üzere tehizmeti programlayan, yöneten, pomel düzeydeki iş başarısı için kritik
litika belirleyen bir kurum haline dö- önem taşıyan mevzuat bilgisi, uygunüştürüldü.
lama ve yönetme becerisinin ötesinde
Sağlıkta var olan gelişmeleri yakından yeni dönemde gereksinim duyulan asıl
takip eden, küresel sağlık politikaları- ölçüt sizce ne olmalıdır? Başarılı bir
na entegre olabilen bir ülkeyiz. Bu yeni yöneticinin temel niteliklerini nasıl değerlendirirsiniz?
yapılanma ile değişen yönetim yapısı
sonucunda sağlık hizmetlerinde araKamuda profesyonel yönetici kavranan kan bulundu mu?
mı ile ilk defa karşı karşıyayız. Yeni
rilmesi ışığında ve birliğin parametreleri doğrultusunda yöneticilerin kendi
sözleşmesinin devamı yer almaktadır. Bu anlamda tüm kamu hizmetleri açısından bakıldığında bir ilke imza
atmış bulunmaktayız. Özel sektörle benzerlik arz eden yönleri bulunmakla birlikte sadece mali parametreye ağırlık verilmiyor. Bir işletmeden
bahsederken ticari müessese olduğunu unutmamalıyız. Sağlık sektörü de
ticari bir müessese olarak algılanabilir.
Çünkü veri, meta ve hizmet üzerinde
dönüyor. Dolayısıyla benzeri bir algıyı
kamu hastanelerine birebir kopyalamak çok da kolay değil. Mali parametreler, yönetimsel, stok denetimi,
eczane ve ilaç tüketimi, malzemelerin
tüketimi, hizmetlerin kurgulanması ve sunumu açısından özel sektörde
birçok esinlenebileceğimiz alan olsa
da, kamu hastanelerini yönetmenin
gerektirdiği ayrıca bazı sorumluluklar
da vardır.
Hasta profilimiz çeşitlilik gösterdiği
için sorumluluklarımız da daha farklı oluyor. Birçok özel sektör hastanesinde kaçınılan hasta grubu bizim
hastanelerimizde tedavi oluyor. Bir
şekilde bir vicdani sorumluluk olarak;
ilgilenilmesi gereken hastalara dönüşebiliyor. Profesyonel yönetici olmak,
kendini sorgulanabilir, hesap sorulabilir olarak kabul etmeyi gerektirir. Öte
Sağlık Bakanlığı ile doğrudan irtibatta sistem Kamu Hastane Kurumlarında yandan, baktığınızda da kamu bilinci
olan iki kurum kuruldu. Bu kurumla- profesyonel yönetici demek, belli söz- ile hareket eden, kamu menfaatini, karın kurgusu ile temel sağlık hizmetleri leşme hükümleri kaydıyla sözleşme
munun üzerine alması gereken veciHalk Sağlığı Kurumuna, hastanecilik akdi yapan kişilerdir. Bu sözleşme ak- beleri üzerine alan yönetici kısmı da
hizmetleri ise Türkiye Kamu Hastane- dinin içerisinde verilerin değerlendi- görüyoruz. Aslında özel sektördeki
18
Birlik’te Sağlık Ocak-Mart 2014/1
19
Söyleşi
yönetim algısına göre kamudaki yönetici arkadaşlarımız, bence çok daha
zor bir süreci yönetmek durumunda. Sadece hiyerarşik yapıya baktığımızda bile görüyoruz ki; daha önce
hastaneler başhekim ve onun yardımcıları, müdür ve yardımcıları şeklinde yönetilirken şu an bu yapı baştan sona değiştirilerek gerek ismen
gerekse anlayış bakımından başka
bir yapıya doğru evrilmiş durumda.
Sağlıkta Dönüşüm
programında en çok
zikredilen olgu insan
odaklı olmasıdır.
Gerek hasta gerek
çalışanlar anlamında
insanla birlikte, insanı
ortaya koyan bir sağlık
algısı bizim en fazla
esinlendiğimiz alan
olmuştur.
Hizmet sektörü açısından
bakıldığında Avrupa’da
en gelişmiş sektör
olarak sağlık sektörünü
ifade edebiliriz.
Hizmet sektörü, insanı
önemseyen ona değer
veren bir yapıyı arz
eder. Ülkemizde bu
algının geliştirilmesi
fazlasıyla zaman almıştır.
giltere’de hem temel sağlık hizmetleri
hem de hastanecilik hizmetleri majör
bir şekilde kamu hastaneleri üzerinden gerçekleştirilmektedir. Fransa’ya
baktığımızda bunun yüzde 60-70’lerde kamu, yüzde 30’larda özel sektör
üzerinden gerçekleştirildiğini görüyoruz. Almanya’ya baktığımızda ise özel
sektörün ağırlığının daha da arttığını
söyleyebiliriz. Almanya’da muayenecilik hizmetleri gelişmiştir. Muayene
bedelleri Sosyal Güvenlik Kurumu
tarafından ödenirken, İngiltere’de aksine muayeneciliğin hiç hizmet vermediğini, Fransa’da ise minimal seviyede olduğunu biliyoruz. Türkiye’deki
model aslında özgün bir model olarak
kendini göstermektedir. Aile Hekimliği ve Temel Sağlık Hizmetleri açısından bakıldığında ise aldığımız model
ağırlıklı olarak İskandinav ülkelerinden olan Finlandiya’dan fazlasıyla
esinlenilmiş iken, şimdilerde özellikle birlikler kurulduktan sonra yapının
bir miktar daha bize özgün olduğunu
söyleyebiliriz. Böylesine bir birlik yapılanması bildiğim kadarıyla Avrupa
ülkelerinin hiçbirinde bulunmamaktadır. Belki Avrupa ülkelerinden en
fazla etkilendiğimiz konu halka dokunan kısımlarıdır.
Sağlıkta Dönüşüm programında en
çok zikredilen olgu insan odaklı olmasıdır. Gerek hasta gerek çalışanlar anlamında insanla birlikte, insanı ortaya
koyan bir sağlık algısı bizim en fazla
esinlendiğimiz alan olmuştur.
Hizmet sektörü açısından bakıldığında Avrupa’da en gelişmiş sektör olarak sağlık sektörünü ifade edilebiliriz.
Hizmet sektörü, insanı önemseyen
Sağlıkta dönüşüm öncesi ve sonrası
ona değer veren bir yapıyı arz eder. Ülsağlık yönetim yapısını karşılaştırdığı- kemizde bu algının geliştirilmesi fazmızda Avrupa Birliği’ne entegrasyon
lasıyla zaman almıştır.
süreci ile ortaya çıkan yepyeni bir moSağlıkta Dönüşüm programının en
delle karşılaşıyoruz. Bu sürecin sağlık
önemli meyvelerinden biri Sağlık Tuyönetim politikalarına yansımalarınrizmi. Dönüşüm sürecini, hem dipdan bahsedebilir misiniz?
lomatik hem de ekonomik açıdan ele
Bu süreç sahadan beslendiği kadar
aldığımızda ülkemizin bu alanda poküresel politikalardan da beslenmek- tansiyel bir güç haline gelebilmesi için
var olan kaynaklarımızın nasıl bir kattedir. Avrupa Birliği içerisinde sağlık
politikalarında aynı şekilde sürüp gi- kı sağlayabileceğini düşünüyorsunuz?
den bir anlayış söz konusu değil. İn20
Birlik’te Sağlık Ocak-Mart 2014/1
Sağlık turizmi, önümüzdeki on yılda
giderek büyüyeceğine inandığım bir
alan. Düşüncelerimin bu yönde şekil
almasının birkaç sebebi var. Öncelikle Avrupa kıtasında sağlık hizmetleri
pahalılaşıyor. Yaşlı nüfusun fazla olmasıyla paralel olarak sağlık hizmetlerinin sunulmasında bazı sorunlar yaşanıyor. Zengin ülkelerin yaşlı nüfus
ve özellikle kronik hastalıklar karşısındaki davranışları hiç kolay olmayacak. Dolayısıyla batı ülkeleri bu hasta
profilini yurt dışına transfer edilebilen
sağlık hizmetlerini, sağlık turizmi başlığı altında dışarı doğru kaydırabileceğini düşünüyorum. Türkiye’ye göre
daha az gelişmiş Bulgaristan, Romanya, Ukrayna, Moldova, Azerbaycan,
Ermenistan gibi bazı komşu ülkelerde,
sağlık hizmetlerindeki bazı eksikliklerin varlığı, hepimizin bildiği hakikatlerdir. Bu ülkelerde kendi çözümlerini
bulma konusunda çalışıyorlar. Ancak
ülkemizde son on yılda yapılan sağlık
hizmetleri; hem dünya sağlık örgütü
tarafından hem de konunun uzmanları tarafından yazılan çok sayıdaki
makalede ve yapılan emsal çalışmalarda ifade edildiği için bu anlamda
bir ilgi artışı söz konusu oldu. Bu ilgi
artışını parlatan özellikle özel hastanelerimiz oldu. Son altı yıldır sağlık
turizmi açısından bakıldığında çok
ciddi, rakamsal artışlar göze çarpıyor.
Kamu hastaneleri önümüzdeki yıllar
açısından iyi bir potansiyel arz ediyor.
Dış destek anlamında özel hastanelerin katkıları da göz ardı edilemez.
Kamu ve özel sağlık tesisleri, 2013 itibari ile sağlık turizmi konusunda ülkemize 500 milyon doların üzerinde
bir katma değer oluşturdu. Dünyadaki sağlık turizmi rakamları ile karşılaştırıldığında bunun yüzde bir dahi
olmadığını söyleyebilirim. Bu alanda
küresel ölçütte çok daha büyük rakamlardan söz ediliyor. Bu anlamda
ülkemizde sağlık turizmi, potansiyel
vadeden ama potansiyelinin iyi değerlendirilmesi için de çok ciddi altyapı
ve hazırlık gerektiren bir konumdadır. Çünkü sağlık turizminin başarısı sadece finans ekseni değil güven
potansiyeli ile de doğru orantılıdır.
Ayrıca bölgenin coğrafik konumu, iyi
irtibat ve pazarlama stratejileri ile de
bağlantılı durumdadır. Ülkemizin bu
anlamda iyi bir yol kat ettiğini, önümüzdeki yıllar içerisinde de çok ciddi mesafe alacağını ifade edebilirim.
Son altı yıldır sağlık turizmi açısından bakıldığında çok ciddi, rakamsal
artışlar göze çarpıyor. Kamu hastaneleri önümüzdeki yıllar açısından iyi
bir potansiyel arz ediyor
Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu,
Sağlık Bakanlığının yeni vitrini olarak
göze çarpıyor. Siz de bu kuruma bağlı Türkiye genelinde hizmet vermekte
olan 866 hastane ve 405 bin kamu çalışanın yöneticiliği görevinizi üstleniyorsunuz. Yüklenmiş olduğunuz bu önemli sorumlulukla birlikte asli mesleğiniz
olan Çocuk Cerrahi hekimliğine ve minik hastalarınıza da vakit ayırmaya
devam ediyorsunuz. Hem yöneticilik
hem hekimlik hem de özel hayatınızın
da dahil olduğu bu yoğun temponun
altından nasıl kalkıyorsunuz?
İstanbul’daki çalışma düzeni ile Ankara’daki çalışma düzenim tam örtüşmüyor. Ben hastanecilikle hiç irtibatımı kesmedim. Çocuk cerrahıyım
ve mesleğime hayranlık seviyesinde
bağlıyım. Dolayısıyla mesleğimden
kopmak gibi bir algı içerisinde değilim. Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Başkanlığı görevimin dördüncü
ayını tamamlandım. Süreç açısından
bakıldığında oldukça yoğun bir mesaim olduğunu söyleyebilirim. Çalışma prensibim, iş olmasa da kendime
iş üretmek odaklıdır. Son 15 yılımda
hiçbir zaman 10 saatten önce mesaimi
sonlandırmadım ve günde 10-15 saat
arasında çalışma temposuyla devam
etmişimdir. Aynı zamanda kişiliğimle paralel bu prensip, yurt dışında gördüğüm ve tecrübe ettiğim bir çalışma
modelidir. Aynı modeli hastanecilik
anlayışıma da yansıttım. Hastanede
çalışırken de bu şekilde yoğun bir çalışma temposu vardı. İstanbul Sağlık
Müdürlüğünde durum yine böyleydi. Şimdi Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Başkanı olarak da benzeri bir tempo ile çalışıyorum. Sadece
mesleğimden bir miktar koptum diyebilirim. Bir miktar diyorum, çünkü
15 günde bir yine Şişli Etfal Hastanesi’ne gidip çocuk cerrahisi ile alakalı bazı küçük ameliyatları yapabilecek izni, Sayın Bakanımdan aldım. Bu
durum beni meslekle irtibatlı kılıyor,
mutlu ediyor. Aynı zamanda hastaya
dokunan, hastayı dinleyen, hastaneciliği, ameliyathaneyi, organizasyonu, yemekhaneyi gören dolayısıyla
çalışanlarla beni iç içe tutan bir faktör.
Yönetici olmam sebebiyle hizmetin
içerisinde bir nebze de olsa katkım olması beni mutlu ediyor. Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Başkanlığı,
bürokrasinin daha yoğun seyrettiği
bir kurum. 88 birliğe bağlı 405 binin
üzerinde çalışanımız var. 2014 yılı itibari ile kurumumuza 29 milyarlık bütçe bağlanmış durumda. Gerek maddi
anlamda gerek insan kaynağının yönetimi anlamında gerekse de sorumluluk anlamında ciddi bir yük ile karşı
karşıyayım. Bunun altından kalkmak
için, bu emaneti daha ileriye götürmek, taşın üstüne bir taş daha koyabilmek kaygısıyla yoğun bir tempo
içerisindeyim. Yakın gelecekte, daha
iyi günler yaşayacağımıza yürekten
inanıyorum.
21
DOSYA
DOSYA
Sağlık Turizminin Yeni Cazibesi
Türkiye
Son altı yıldır sağlık turizmi
açısından bakıldığında çok ciddi,
rakamsal artışlar göze çarpıyor.
Kamu hastaneleri önümüzdeki
yıllar açısından iyi bir potansiyel
arz ediyor.
H
astanelerde tedavi ve ameliyat, termal tesislerde rehabilitasyon, dinlenme hizmetleri, geriatrik tedavi merkezi ve sosyal
aktivitelerle birlikte uzun süreli konaklamalar gibi sağlıklı yaşam adına
sunulan her türlü turizm faaliyeti sağlık turizmi kapsamına girmektedir.
Sağlık ve seyahatin ortak paydası olan
sağlık turizmi global düzeyde yükselen trendlerden biridir. Hızla yükselen
bu sektörde tarihi zenginliği, kültürel değerleri ve doğal zenginlikleri ile
tanınan turizm ülkesi Türkiye, uluslararası çerçevede düşünüldüğünde
küresel açıdan önemli bir paya sahiptir. Ülkemizdeki batı standartlarında
22
sağlık hizmeti veren hastanelerimiz
Sağlık Turizminde Yeni
ve termallerimiz, yurt dışındaki turist Dönem
potansiyelinin de dikkatini çekmeyi Dünya ülkeleri artık Türkiye’yi yeni
başarmıştır.
sağlık ortağı ve yükselen medikal turizm merkezi olarak tanıyor. Türkiye, sahip olduğu medikal ve termal
Türkiye, Sağlık Turizmi
turizm kaynaklarını, spa ve wellness
açısından bir çekim mer- imkanlarını beş yıldızlı otellerle birkezi haline gelerek hem
leştirerek, sağlık turistine kaliteli ve
tarihi ve kültürel zenginli- ucuz turizm paketleri sunmaktadır.
ği hem de sağlık alanında- İleri teknoloji kullanan ve fiyat avanki gelişmişlik seviyesi ile, tajı olan sağlık tesisleri ile sağlık turizminde cazip bir ülke olan Türkiye;
dünyanın on gözde ülkesi modern hastaneleri, yetişmiş insan
içerisinde yer almıştır.
gücü, alanında uzman doktorları, teknolojik altyapı ve tecrübe birikimi ile
Birlik’te Sağlık Ocak-Mart 2014/1 DOSYASAĞLIKTURİZMİSAĞLIK DİPLOMASİSİ
Avrupa standartlarında hizmet vermektedir. 2011 yılında 33 milyon 27
bin 943 yabancı turist sayısına ulaşan
Türkiye, Sağlık Turizmi açısından bir
çekim merkezi haline gelerek hem tarihi ve kültürel zenginliği hem de sağlık alanındaki gelişmişlik seviyesi ile,
dünyanın on gözde ülkesi içerisinde
yer almıştır. Ayrıca Türkiye’deki birçok özel hastanenin hizmet kalitesi,
dünyaca ünlü akreditasyon kuruluşlarınca Joint Comissions International/
Uluslararası Birleşik Komisyonu (JCI)
akredite edilmiş olup dünyada bu
alanda ikinci sırada yer almıştır. Akredite edilen 37 hastane, 3 laboratuvar, 1
nakil aracı ve 1 ayakta tedavi merkezi
olmak üzere toplam 42 sağlık kuruluşuyla hizmet vermektedir. Türkiye,
ileri teknoloji kullanarak fiyat avantajı ile hizmet sunan sağlık tesisleri ile
sağlık turizminde uluslararası platformlarda ilk sıralarda yer almaktadır.
Potansiyel Avantajlarımız...
İklim dezavantajları nedeniyle özellikle romatizmal hastalıkların yoğun
olarak görüldüğü Kuzey Avrupa ve İskandinav ülkelerinde termal turizme
olan talep daha fazladır. İklim, fiyat,
güvenlik ve ulaşım açısından göreceli
avantajlara sahip ülkemiz tıp turizmi,
spa&wellness ve kaplıca turizmi, ileri
yaş ve spor turizmi açılarından olağa-
nüstü avantajlı bir konumda olup, her
kesime hitap edebilecek niteliklere sahiptir. Ayrıca coğrafi yakınlık, ülkelerinde bulunmayan doğa ve iklim şartları, kültürel benzerlik gibi faktörler de
göz önünde bulundurulduğunda Türkiye, Ortadoğu ülkeleri içinde önemli
bir sağlık ve termal turizm destinasyon ülkesi olabilecek konumdadır. Orta Doğu ülkeleri ile son zamanlarda
sağlanan vize muafiyetleri, sınırlarda
sağlanan kolaylıklar ve diğer siyasi ve
kültürel ilişkiler marifeti ile bu bölgelerden yapılan seyahatlerde önemli
artışlar kaydedilmektedir. Gelişmiş ülkelerde sağlık giderlerinin fazla olması
nedeniyle hastaların tedavi hizmetle-
23
DOSYA
rini azaltmaya yönelik olarak, sağlık
hizmetlerinin daha düşük maliyetli
ülkelerden temin edilmesi eğilimi artmaktadır. İsveç, Norveç ve Danimarka’dan sonra Almanya ve Hollanda’daki bazı özel sigorta şirketlerinin de
termal tedavileri için Türkiye’ye göndereceği hastalarının masraflarını karşılama kararı almaları, ülkemizin termal turizm açısından önemli bir pazar
payı oluşturmasını sağlayacaktır.
Sağlıkta Dönüşüm
Programı’nın temel
amacı; “Herkes için
ulaşılabilir, nitelikli ve
sürdürülebilir sağlık
hizmetinin, etkili,
kaliteli, verimli ve
hakkaniyete uygun bir
şekilde sunulması olarak
tanımlanmaktadır.
DOSYA
Personel Gücü...
Türkiye, sağlık sektöründe çok iyi yetişmiş ve eğitimli insan gücüne sahiptir. Yabancı dil bilen doktor ve sağlık
çalışanlarıyla iletişim konusunda sorun yaşanmamaktadır. Sağlık turisti, kafasında oluşan her türlü soruya
kolaylıkla cevap alabilir durumdadır.
Ayrıca ameliyat öncesi ve sonrasında
gerek doktorlar gerekse hemşireler tedavi olan sağlık turistini yeterli düzeyde bilgilendirerek, moral desteği sağlamaktadır. Sağlık turizmi; insanların
sağlığına duyduğu özenin artmasının
yanı sıra, sağlık hizmetlerinin rekabetçi bir ortamda sürdürülmesini sağlamıştır. Bu doğrultuda maliyet farkları ana unsur olarak kaldığı sürece,
ülkemiz sağlık turizmi alanında gelecekte daha da hızlı bir artış gösterecektir. Özellikle plastik cerrahiye olan
talep artışının devam edeceği, böylece denizaşırı hizmetler için de önemli
bir talep oluşacağı öngörülmektedir.
Türkiye verdiği kaliteli ve ekonomik
sağlık hizmetleriyle sağlık turizmi ko-
nusunda dünyada bir numara olmayı
hedeflemektedir.
Dönüşümde Sağlık Turizmi
Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın temel amacı; “Herkes için ulaşılabilir,
nitelikli ve sürdürülebilir sağlık hizmetinin, etkili, kaliteli, verimli ve hakkaniyete uygun bir şekilde sunulması
olarak tanımlanmaktadır. İnsan odaklı ‘Sağlıkta Dönüşüm Programı’ ile gelişmiş ülkelerin 20 yılda başaramadıklarını Türkiye 8 yılda başarmıştır.
Sağlık dönüşüm programı sonrasında
kamu hastaneleri de mali açıdan
daha özerk bir konuma gelmiş, yüksek kalitede ve ileri teknoloji ile hizmet vermeye başlamıştır. Buna paralel olarak kamu hastanelerine yabancı
uyruklu hasta başvurusu artmıştır.
Ülkemizde, hizmet sunumu üzerine büyük ve hızlı etkisi olan kademeli değişiklikler gerçekleştirmiştir. Bu
tecrübelere dayanarak global sağlık
turizminin ilgisini çekecek küresel
tanınmayı elde etmek amacıyla uluslararası işbirliğini geliştirerek, kalkınmayı destekleyip tüm sektörde
sağlanan kalite iyileşmesini devam
ettirmektedir. Ayrıca Sağlık Bakanlığı Türkiye’de bir Kamu-Özel Ortaklığı
stratejisi uygulamayı planlamaktadır.
Kaynaklar
*www.saglikturizmi.org.tr/tr
(Sağlık Turizmi Derneği)
*www.saglikturizmi.gov.tr/
(Sağlık Bakanlığı )
Tatil ve Tedavi
Türkiye’de
bir arada
www.saglikturizmi.gov.tr
24
Birlik’te Sağlık Ocak-Mart 2014/1 DOSYASAĞLIKTURİZMİSAĞLIK DİPLOMASİSİ
Birlik’te Sağlık Turizmi
Sağlık turizmi ile ilgili tüm işlemler
ve koordinasyon, kanun gereği Sağlık Bakanlığı’nın sorumluluğundadır.
Birliğimize bağlı Dr. Siyami Ersek Göğüs Hastalıkları Hastanesi, Ümraniye
Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Fatih
Sultan Mehmet Eğitim ve Araştırma
Hastanesi, Medeniyet Üniversitesi
Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastane’lerinde yurtdışı hasta koordinasyonu merkezleri bulunmaktadır. Bu
alanda Dr. Siyami Ersek Göğüs Hastalıkları Hastanesi uzun yıllar hizmet vererek, gerçekleştirdiği binlerce ameliyat ile birikimli ve tecrübeli
sağlık kuruluşları arasında yer almayı başarmıştır.
Sağlık Turizminde Rakamlar
Türkiye’nin sağlıkta son 10 yılda geldiği mükemmel nokta; coğrafi, stratejik konumu, iklimi ve çevresinde 4
saatlik uçuş mesafesinde yaşayan 1
milyar insan potansiyeli ile önemli bir konumdadır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yıldönümü olan 2023’deki sağlık turizmi
hedefi, 2 milyon uluslararası hasta
ve 20 milyar USD gelir elde etmektir.
Ülkemizin hedefi sağlık turizminde
bölgesinde lider olmaktır. 2008 Yılında Ülkemize Gelen Sağlık Turisti
sayısı 56 bin 276 kişi iken 2009 yılında 74 bin 519’a yükselmiştir. Hızla
devam eden büyüme 2010 yılında
109 bin 3 kişiye ulaşırken bu sayı
2011 yılında 156 bin 167 kişi olmuştur. 2012 yılında ülkemize gelen sağlık turisti sayısında rekor kırılarak bu
sayı 262 bin kişiye ulaşmıştır. Böylece ülkemize gelen yabancı hasta sayısı 2009’larda yıllık 74 bin iken, bu
sayı bu gün 250 bini aşmıştır. İki yıl
önce yabancı hastadan tahmini yıllık gelir 500 milyon TL iken bu gün 1
milyar TL’yi ulaştı. Sağlık Turizminde ülkemiz dünyada ilk 20 ülkenin
içinde iken bugün ilk 10 ülke arasında yer almaktadır. Geçen yıllarda rakamlara yansıyan sağlık turisti sayısının giderek arttığını görebiliyoruz.
25
DOSYA
DOSYA
SAĞLIK
DİPLOMASİSİ
NEDİR?
H
astalıkların kürselleşmesi,
uluslararası çatışmalara kesin sonuçlar üretilememesi, insan sağlığına yönelik yeni tehdit
algılarının meydana gelmesi sağlık
diplomasisi kavramının, günümüzde
çok daha önemli bir yere oturmasını
sağladı. Çok uzun zamandan itibaren
uygulanan sağlık diplomasisi özellikle
küreselleşmenin etkisiyle dış politikanın önemli bir dalı olarak faaliyetlerini sürdürüyor.
Dış politikanın ilgi alanına girmesiyle birlikte yumuşak güç (soft power)
kapsamında değerlendirilen sağlık
diplomasisi ile ilgili yapılan belli başlı
tanımlar şu şekildedir:1
• Özellikle çatışmalı bölgeler ve kaynak sıkıntısı çeken yabancı ülkelerle uluslararası ilişkilerin güçlendi-
rilmesi ve sürdürülmesini sağlayan,
küresel sağlığın geliştirilmesi hedefini yardım alan ve yardım eden
ülkeler yönünden çift taraflı olarak destekleyen bir siyasi değişim hareketi. (Novotny & Adams)
Sağlık diplomasisi
mevcut sağlık
personelinin etkin
kullanılmasını ve tıbbi
müdahaleyi uygulayacak
sağlık çalışanlarının
dezavantajlı bölgelere
sağlık hizmeti
götürmesini sağlar.
1. Kelley Lee ve Richard Smith, What is Global Health Diplomacy? A Conceptual Review, http://blogs.shu.edu/ghg/files/2011/11/Lee-and-Smith What -is-Global-Healt-Diplomacy-Fall-2011.pdf (26.04.2012)
26
Birlik’te Sağlık Ocak-Mart 2014/1 DOSYASAĞLIKTURİZMİSAĞLIK DİPLOMASİSİ
• Kamu sağlığına yön veren ve yöneten çok düzeyli ve çok aktörlü küresel
müzakere süreçlerinin şekillendirilmesi ve yönetilmesi. (Kickbusch ve
Berger)
• Yoksul ülkelerdeki insanların kalplerinin ve zihinlerinin en çok ihtiyaç
duydukları tıbbi yardım, uzmanlık ve
personel göndererek kazanılmasıdır.
(Fauci)
Küreselleşmenin olumsuz etkilerinin
çoğalması ile birlikte kamu sağlığını
ve güvenliğini tehdit eden açlık, salgın hastalıklar, psikolojik baskı, yoksulluğun azaltılması, insan kaynaklı hastalıklar, bir ülkenin nüfusunu
tehdit eden SARS ya da kuş gribi gibi
hastalıklar ile biyo-terörizm sağlık
diplomasisine duyulan ihtiyacı daha
da arttırmıştır.2
2. Vincanne Adams vd., “Global Health Diplomacy”, Medical Anthropology, 27(4), Ekim
2008, s.316
Bu sebepten dolayı daha önce sert güç
(hard power) üzerine inşa edilen geleneksel diplomasi yöntemleri terk edilmiş, yabancı ülkelerdeki insanların
gönüllerini kazanacak ve bu yolla ülke
imajına olumlu yönde katkı sağlayacak, sağlık diplomasisi gibi yeni yöntemler popülerlik kazanmıştır.3
Sağlık diplomasisi, sağlıkla ilgili karmaşık sorunların çözümünde ortak
aklın harekete geçmesini de teşvik etmektedir.
Küresel iklim değişikliği, genetiği değiştirilmiş gıdalar, yasadışı göçler gibi insan sağlığını ilgilendiren birçok
krizin çözülmesinde sağlık diplomasisi etkin bir rol üstlenebilir. Bu noktalardan hareketle, sağlık diplomasisinin son yıllarda neden dış politikanın
önemli bir trendi olduğunu Novotny
ve Adams şu başlıklar altında açıklamaktadır: 4
Klinik Diplomasisi
Sağlık diplomasisi sadece tıbbi bilgilerle donanmış sağlık çalışanlarının
yetişmesine katkıda bulunmaz. Aynı
zamanda ülkenin çıkarlarının mak-
simize edilmesi için sağlık yardımı
Siyasi Anlayış ve
götürülecek bölgenin siyasi, sosyal,
Savunuculuk
kültürel, ekonomik hatta sportif özel- Sağlık diplomasisi, sağlığın geliştirilliklerini bilen sağlık çalışanlarının ye- mesi konusunda sağlık politikalarının
tişmesinde de önemli rol oynar.
yapımı ve uygulayıcısı olarak gördüğü devleti baş aktör olarak kabul eder.
Sağlık Güvenliği
Savunuculuk açısından ele alındığınKüreselleşen bir dünyada, ulusal güda, sağlık diplomasisi sadece sağlık ile
venliği tehdit eden durumların varlığı
ilgili mevzularda değil aynı zamanda
ve sınır ötesi hastalıkların hızla yayılonunla ilintili olan sosyal, siyasal ve
ması nedeniyle sağlık güvenliği daha ekonomik meselelerin çözümünde de
önce hiç olmadığı kadar gündemi iş- önemli fonksiyonlar üstlenecektir.
gal etmektedir.
Kriz ve Sağlık
İnsan Hakları
Herkesin sunulan sağlık imkânlarından eşit şekilde faydalanmasını sağlayacak sağlık diplomasisi bu yönüyle
sınırlar ötesinde aynı sağlık imkânlarından milyonlarca kişinin yararlanmasında aracı olabilir.
Sosyal Adalet ve Eşitlik
Sağlık diplomasisi bu yönüyle
gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan
veya az gelişmiş ülkelere kaynak
transferi sağlayarak, sosyal adalet ve
eşitliğe katkı sağlayabilir.
3. William Vanderwagen, “Health Diplomacy: Winning Hearts ve Minds through the
Use of Health Interventions”, Military Medicine, 10(3). 2006. s.3
Dünya yüzyıllardan beri savaşlar, etnik çekişmeler veya doğal afetler ile
sarsılmaktadır. Küresel sağlık diplomasisi yaşanan bu krizlere anında
cevap verilmesi, kamu sağlığı alt yapısının kurulması, eğitimli ve mobil
sağlık uzmanlarının temini ile yaşanan bu büyük krizlerin ağır sonuçlarının hafifletilmesini sağlar.
Kalifiye Sağlık Elemanı
Kaynağı
Dünyada yetişmiş sağlık elemanı açısından büyük bir dengesizliğin olduğu
4. Ilona Kickbusch ve Chantal Berger, “Global Health Diplomacy”, R.Eletr.de Com. Inf.
Inov. Saude, 4(1) (Mart 2010). s22.
27
DOSYA
DOSYA
Uluslararası Yardımların
Değişen Çerçevesi
Son yıllarda sivil toplum kuruluşlarının etkinliklerinin artması ile birlikte
sağlık alanında yapılan sağlık personeli ve materyal yardımı, sivil toplum kuruluşları aracılığı ile ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmaktadır. Bu konuda sağlık
diplomasisi; devlet, özel sektör ve sivil
toplum kuruluşları arasında sinerji yaratarak sağlık hizmetlerinin daha etkin
bir şekilde sunulmasını sağlamaktadır.
SAĞLIK DİPLOMASİSİNİN
ÖNEMİ
Sağlık Diplomasisi, son yıllarda küresel sağlık problemlerinin ortaya çıkışı
ortadadır. Sağlık diplomasisi mevcut
için göçmen nüfusun, sağlık ihtiyaçlasağlık personelinin etkin kullanılma- rını yerinde tespit edip çözüm yolları ile birlikte önem kazanmaya başlamıştır. Özellikle 90’lı yıllardan sonra
sını ve tıbbi müdahaleyi uygulayacak
geliştirmek için harekete geçer.
hızla yayılan HIV virüsü, sağlık diplosağlık çalışanlarının dezavantajlı bölgemasisinin önem kazanmasındaki en
Tıbbi
Turizm
lere sağlık hizmeti götürmesini sağlar.
büyük faktörlerden biri olarak değerKimi ülkelerde sağlık harcamalarıBilimsel Araştırmaların
nın oldukça yüksek olması, o ülkenin lendirilir. HIV virüsünün ortaya çıkışı
Teşviki
vatandaşlarını fiyat-kalite dengesinin ile birlikte, kamu sağlığı ile ilgili probSağlık diplomasisi bilimsel çalışmalemlerin sadece uluslararası örgütdaha uygun olduğu başka ülkelerde
lar sonucu elde edilen bilginin paylasağlık hizmeti almaya zorlamaktadır. lerin ilgilenmesi gereken bir mesele
şılmasında, toplumun sosyal paydaş
olmadığı; aynı zamanda ulusal hüküolarak bu çalışmalarda yer almasında
metlerin de mücadele etmesi gereken
ve araştırma sonucu elde edilen tedabir sorun olduğu anlaşılmıştır. 5
vi edici etkilerin bütün toplumla pay- Sağlık diplomasisi,
Sağlık Diplomasisi; Kickbusch tarafınlaşılmasında önemli bir köprü görevi
dan “kamu sağlığına yön veren ve yöuluslararası birçok
üstlenir.
neten çok düzeyli ve çok aktörlü küresel
problemin çözümü
müzakere süreçlerini şekillendirmek ve
Küresel Ekonomi
için ülkeler arasında
yönetmek’’6 şeklinde tanımlanmakSağlığın korunması, geliştirilmesi kokarşılıklı
işbirliği
ve
ortak
tadır. Bu doğrultuda ulusal sınırları
nusu en çok küresel ekonominin gehareket
etme
duygusunu
ve hükümetleri aşan, küresel sağlık
liştirilmesinde katkı sağlar. Küresel
oyuncuları ve karar vericileri insan
ekonomiyi tehdit eden salgın hastateşvik ederek sosyal,
sağlığı konusunda harekete geçirmeyi
lıklar, toplu ölümler ya da biyo-terösiyasal, kültürel vb.
hedefleyen temel bir misyon üstlenrizm gibi olumsuzluklar küresel ticanedenlerle aralarında
miştir.7 Bu nedenle, ülkeler küresel
reti ve küresel ekonomiyi ters yönde
husumet
bulunan
sağlık ile ilgili sorunların çözümünde
etkiler.
aktif rol alarak “yabancı halklar ve hüülkelerin birbirleri ile
Göç ve Sağlık
kümetlerin düşüncelerini etkilemek, bir
yakınlaşmalarına
Sağlık diplomasisi, göçlerle birlikte geülkenin politikaları, eylemleri, ekonomik
vesile
olabilir.
len hastalıkların önlenmesi ve bütün
ve politik sistemleri hakkında olumlu
imaj oluşturmak ve yabancı kamuoyundünyaya yayılmasının engellenmesi
5. Kerri Ann Jones, “New Complexities and Approaches to Global Health Diplomacy:
View from the U.S Department of State”, Plos medicine, 7(5). (Mayıs 2010). s.1.
6. Harley Feldbaum, Joshua Michaud, “health Diplomacy and the Enduring revelance
of Foreign
7. Ilona Kickbuschs ve Chantal Berger, “Global Health Diplomacy”, R.Eletr. de Com Inf.
Inov. Saude, 4(1). (Mart 2010). s.18.
8. Tuğçe Ersoy Öztürk, Dış Politikada Etkin Unsur: kamu Diplomasisi ve Türkiye’nin Kamu
28
Birlik’te Sağlık Ocak-Mart 2014/1 DOSYASAĞLIKTURİZMİSAĞLIK DİPLOMASİSİ
Diplomasisi Etkinliği, http://www.kamudiplomasisi.org/pdf/tugcceersoyozturk.pdf. (24.04.2012)
10. Rebecca Katz vd., “Defining Health Diplomacy: Changing Demands in the Era
Globalization”, Milbank Quarterly, 89(3), s.505.
11. Harley Feldbaum vd., “Global Health and Foreign Policy”, Epidemiologic Reviews,
32. (Nisan 2010). s.84.
12. William Aldis, “Health Security As A Public Health Concept: A Critical Analysis”,
health Policy and Planning, 23, (Ağustos 2008). s.370
mesinin de temel etken olarak kabul
daki hakim algının olumlu yönde değişmesine katkıda bulunmak” amacıyla edilmesi son yıllarda sağlık diplomasağlık diplomasisini kullanmaktadırlar.8 sisine verilen önemi daha da arttırmıştır.12
Sağlık diplomasisi kavramını ilk kez
1978’de kullanan Peter Bourne’da konunun bu yönüne dikkat çekerek “sağlık gibi kimi insani meseleler ülkeler
arasında diyalogun kurulmasına ve
diplomatik engellerin kalkmasına yardımcı olabilir, çünkü bu tür geleneksel, geçici ya da duygusal kaygıların
çok çok ötesindedir” diyerek gündeme
getirmiştir. Böylece sağlık diplomasisinin uluslararası ilişkilerdeki önemine ışık tutmuştur.9
Adam ve Novotny sağlık diplomasisinin daha önce defalarca denenmiş
ve başarısız olmuş geleneksel diplomasi yöntemlerine karşı bir alternatif
olduğunu belirtmektedir. Sağlık diplomasisi sadece kıt kaynakların doğru
kullanımı ve yardım yapan ile yardım
alan ülkeler arasındaki ilişkilerin gelişmesinde büyük pay sahibi değildir.
Aynı zamanda, “siyasi ilişkilerde tek
taraflılıkla mücadele edilmesi, küresel
sağlığın gelişimi için mevcut kaynakların seferber edilmesi, yoksul ülkelerde ekonomik gelişimin ve istikrarın
sağlanması, hastalıkların küreselleşmesinin önlenmesi ve en önemlisi
barış, sağlık ve ekonomik istikrar arasındaki dengenin sağlanması adil bir
şekilde uygulanan sağlık diplomasisine bağlıdır.10
Sağlık diplomasisi, uluslararası birçok
problemin çözümü için ülkeler arasında karşılıklı işbirliği ve ortak hareket etme duygusunu teşvik ederek
sosyal, siyasal, kültürel vb. nedenlerle
aralarında husumet bulunan ülkelerin
birbirleri ile yakınlaşmalarına vesile
olabilir.11
SAĞLIK DİPLOMASİSİ VE DIŞ
POLİTİKA İLİŞKİSİ
Dünyada kamu sağlığını ve güvenliğini tehdit eden unsurların küreselleş-
da, küresel sağlık meselesi gelişen veya
gelişmekte olan bütün ülkeler açısından
önemli bir etkiye sahiptir. Sağlık meselesinin küresel ölçekte ele alınması bu nedenle bütün ulusların çıkarına olacakUlusal sağlık problemleri ve salgın
hastalıkların özellikle göçlerle birlikte tır.”18
küresel birer sorun haline gelmeleri
Daha önce sosyal, siyasal, ekonomik
sağlık güvenliği kavramını gündeme vb. izolasyonlar veya ambargolar gigetirmiştir. Bu kavram, ulusal hükübi başarısız diplomatik manevralarmetleri sorunun çıktığı bölgelerde acil la hizaya getirilmek istenen ülkelerönlemler alarak sorunların küreselle- de yaşanan açlık, gıda sıkıntısı, çocuk
şip kendi ulusal çıkarlarını tehdit etölümleri gibi durumlar bu tip yöntemmesini önlemeye zorlamıştır.13
lerin sorgulanmasına neden olmaktadır.19 Bu tür sorunlara çözüm getirmeÖzellikle son yıllarda küreselleşmenin yıkıcı etkilerinin artmasına para- si amacıyla sunulan sağlık diplomasisi
ise insani olmaktan ziyade ekonomik
lel olarak dış politikada sağlıkla ilgiçıkarların gerçekleştirilmesine odakli kaygılar da insani olmaktan çıkıp
ekonomik, ticari ve güvenlik öncelik- landığı için eleştirilmektedir.20 Bu koli sorunlara dönüşmüştür.14 Bu konu nuyu Amerika Birleşik Devletleri’nin
ile ilgili olarak, Berger-Kickbusch son küresel sağlık politikaları üzerinden
yıllarda değişen küresel sağlık anlayı- örneklendiren Jones konuyu şu şekilşı ile birlikte artık küresel faktörlerin de açıklamaktadır:21
“hastalık türlerine göre değil, hastalığın
ortaya çıkışına neden olan sosyal ve ekonomik sebeplere odaklandığını” belirtmektedir.15
Amerika Birleşik Devletleri insani yükümlülük ve ulusal güvenliğin şartı olarak kamu sağlığının ve sağlık
sistemlerinin geliştirilmesi üzerine
Böylesine bir anlayışın gelişmesinde- çalışır. Küresel sağlığın geliştirilmeki temel neden ise sağlık meselesinin si sürdürülebilirlik ve büyümeyi, radış politika, güvenlik sorunu ve ticari dikal akımların yayılmasının önlenilişkiler konularında giderek daha da mesini, göçlere neden olan sebeplerin
ve yardımların azaltılmasını ve daha
kritik bir etmen olmasıyla yakından
güçlü siyasi ortaklıklar ve ekonomik
ilintilidir.16
ilişkilerin kurulmasını teşvik eder.
2007 yılında Norveç, Fransa, Brezilya, Endonezya, Senegal, Güney Afrika Bu nedenle sağlık diplomasisi küresel
ve Tayland Dışişleri Bakanlarının im- güvenliğin sağlanmasında ve güçlü
ortaklıklar kurulmasında Amerikan
zaladıkları “Oslo Bakanlar Deklarasdış politikasının önemli bir parçasını
yonu”nda ise küresel sağlık konusu
“çözülmesi gereken en acil konu” olarak oluşturur.
Küresel sağlık konusunun ancak ekotanımlanmış ve bu konuda alınacak
nomik çıkarlar ve ulusal güvenlik sotedbirlerin küresel istikrara büyük
katkılar sunacağının altı çizilmiştir.17 runları ortaya çıktığında ele alınan koOslo Bakanlar Deklarasyonu’nda be- nular olduğunu belirten Feldbaum ve
Michaud ise sağlık gibi insani değerlelirtildiği üzere: “Sağlık, çevre, ticaret,
ekonomik büyüme, sosyal gelişim, ulu- rin devletler için düşük düzeyli politik
öncelikler ancak mali çıkarların ise
sal güvenlik, insan hakları ve itibarı ile
çok yakından ilişkilidir. Küreselleşen ve yüksek düzeyli politik öncelikler oldubirbirine daha çok bağlanan bir dünya- ğunu belirtmişlerdir.
13. Kerri Ann Jones, “New Complexities and Approaches to Global Health Diplomacy:
View from the U.S Department of State”, Plos medicine, 7(5). (Mayıs 2010). s.1.
14. Ronald Labonte ve Michelle Gagnon, framing Health and Foreign Policy: Lessons
for Global Health Diplomacy” Globalization and Health, 6(14), (2010), s.3.
15. Kickbusch ve Berger, a.g.e., s.18.
16. Kickbusch ve Berger, a.g.e., s.18.
17. Ronald Labonte ve Michelle L. Gagnon, “Human Rights in Global Health Diplomacy:
A critical Assessment”, Journal of Human Rights, 10. (2011). s.189.
18. Labonte ve Gagnon, a.g.e., s.189.
19.. Harley Feldbaum vd., “Global Health and Foreign Policy”, Epidemiologic reviews,
32. (Nisan 2010). s.87.
20. Feldbaum, a.g.e., s.88.
21. Kerri Ann Jones, “New Complexities and Approaches to Global Health Diplomacy:
View from the U.S. Department of State”, Pios Medicine, 7(5). (Mayıs 2010). s.2
29
Söyleşi
Yerel Yönetimde Sağlık Politikalarıyla
Ümraniye Belediye Başkanı
Hasan Can
Ümraniye, İstanbul’un hızlı kentleşen ve nüfusu hızla artan ilçelerinden
biri. Hızla artan bu nüfusa; dinamik ve hizmet kalitesini artırabilen bir
yönetim algısı gerekiyor. Bu doğrultuda 2004’ten bu yana Ümraniye’de
Belediye Başkanlığı yapan Hasan Can ile, yöneticiliğinin arka planını ve
hayata geçirdiği projeleri konuştuk.
daha huzurlu, daha çağdaş
ve yaşanılır kılabilmek için
var gücümüzle çaba gösteriyoruz. Gerçekleştirdiğimiz
birçok hizmetin başarılı olmasının arkasında, Ümraniyeli vatandaşlarımızla her
an iletişim halinde olmamız yatıyor. Vatandaşlarımız
bize birçok vesile ile ulaşa2004’ten bu yana İstanbul’un en kalabalık ikinci ilçesinin yerel yönetiminin biliyor, görüş ve eleştirilerini bizimbaşkanısınız. Bir yönetici olarak gerle paylaşabiliyor. Öncelikle sık sık bir
çekleştirdiğiniz hizmetlerin başarıyla araya geldiğimiz ortamlarda vatansonuçlanması için nasıl bir çaba sarf
daşlarımızın talep ve görüşlerini dinediyorsunuz?
liyoruz. Artık çağımızın gerektirdiği
Ümraniye, çok özel bir ilçe. Nüfusu ve sosyal medyadan da vatandaşlarımız
sosyal yapısı ile adeta küçük bir İstan- bizimle iletişime geçiyor ve sorunlabul gibi. Belediye Başkanı olarak Üm- rın kısa zamanda çözüme ulaşmasını
raniye gibi bir ilçeye hizmet vermek
sağlıyoruz.
bir mutluluk kaynağı benim için. Üm- Sosyal belediyecilik kapsamında hayaraniye’nin Belediye Başkanı olmak,
ta geçirdiğiniz projelerinizden bizlere
elbette ki zor ve zor olduğu kadar da
bahsedebilir misiniz?
anlamlı bir görev. İlçemizi daha mutlu, Klasik belediyeciliğin yanı sıra kül30
Birlik’te Sağlık Ocak-Mart 2014/1
türel ve sosyal belediyecilik anlayışı doğrultusunda gerçekleştirdiğimiz
hizmetlerle de Ümraniye’nin vizyonunu bambaşka yerlere getirdik. Bize
göre, bir ilçenin sokak, cadde ve yollarının modern olması kadar, o ilçede yaşayan ahalinin sağlık, huzur ve
mutluluğu da önemlidir. Sosyal belediyecilik anlayışı doğrultusunda,
Ümraniyelilerin sosyal yaşam kalitesini yükseltmeye gayret ettik. Okulların yapımı, bakım ve onarımını üstlendik. Ortaokul ve liselere yönelik
ödüllü sınavlar düzenledik, kırtasiye yardımlarında bulunduk. Yardıma
muhtaç yoksul vatandaşlarımıza yardımda bulunduk. Yaptırdığımız Halil
İbrahim Aşevi Sofrası ile her gün 550
kişilik yemeği, yoksul vatandaşlarımızın evine ulaştırıyoruz. “Engelleri
Birlikte Aşıyoruz” sloganıyla, 4 engelli
aracı hizmete sunduk. Kültürel belediyecilik anlayışı ile geleneksel olarak
yaptığımız “Resim, Hikaye ve Şiir” yarışmaları marka haline gelirken, ödüllü eserleri kitaplaştırdık. Bir ilke imza
atarak Çanakkale Zaferi’ni çizgi sinema formatında yaptırarak ‘Çanakkale Geçilmez’ isimli çizgi sinemayla bu
destanı ölümsüzleştirdik. Yurt içi ve
yurt dışından milyonlarca kişi tarafından izlenen ‘Çanakkale Geçilmez’ çizgi sineması, örnek bir kültürel hizmet
olarak büyük takdir topladı. Bununla birlikte Ümraniye Belediyesi olarak
her yıl binlerce Ümraniyeliyi Çanakkale Şehitlikleri’ni ziyarete götürüyoruz. Kültür merkezi bulunmayan
ilçemize on yedi Kültür Merkezi kazandırdık. Yine çocuk ve gençlerimiz
için yaptırdığımız 30’a yakın Bilgi Evi
aralıksız hizmet veriyor. Gerçekleştirdiğimiz önemli projelerden biri de ‘Biz
Gönüllüyüz, Biz Öğretiriz’ kampanyası idi. Bu çalışma ile Ümraniye’de
yaşayan ve çeşitli nedenlerden ötürü
okuma-yazma öğrenememiş engelli
kardeşlerimize evlerinde eğitim imkânı sunduk.
len yapmaya devam ediyoruz. Sağlık
ocaklarının yanında Ümraniyemizde
bulunan eğitim ve araştırma hastanesine vatandaşlarımızın daha iyi hizmet alabilmeleri için otomasyon sistemi kurduk. Kurduğumuz bu sistemle
doktorların baktığı hasta bakım oranı
yaklaşık 7 kat arttı.
yon ve verimliliğini arttırmak, birlik
ve beraberliklerini sağlamanın yanı
sıra sporun kişileri birleştirici özelliği
kapsamında, çocuklarımızın fairplay
ruhuna yakışır şekilde yarışmalarını
sağlamak gibi çeşitli amaçlarla, spor
organizasyonları düzenledik ve bunları geleneksel hale getirdik. Bu sene
MR-Tomografi cihazları ile 50 tekerlik- beşincisini yaptığımız Ümraniye Spor
Oyunları; okul sıralarında bunalan
li sandalyeyi de hastanemize teslim
ettik. Bunun yanında poliklinikler ve öğrencilerimize yönelik yaptığımız
Yeni Doğan Bebek Yoğun Bakım Üni- çalışmalardan. Hali hazırda, Ümranitesi de yaptırarak sağlık alanına katkı ye’nin bütün mahallelerine hizmet
da bulunmaya devam ediyoruz. Bun- edecek şekilde ayarlanmış, birbirine
ların yanında öğrencilerimizin daha yakın olmayan 3 ayrı Kültür Merkezimizde bulunan spor salonları ile de
nezih ortamlarda eğitim yapmaları
Ümraniyelilere sağlıklı yaşam hizmeti
için okullarımızı dezenfekte ederek
boya badana yardımında da bulunu- veriyoruz. Ümraniye Belediyesi Hekimbaşı Spor ve Sosyal Tesisleri moyoruz.
Sosyal belediyecilik anlayışı doğrultusunda, sosyal ve kültürel hizmetler
yapmaya devam ediyoruz. Yine her
yıl olduğu gibi bu yıl da eğitim sezonu başında, Ümraniye’deki okullarda okuyan binlerce öğrencimize okul
kıyafetleri ile kırtasiye setleri hediye
ettik. Burada yalnızca bir kaçını saydığımız bu dev hizmetler bundan sonra
da artarak devam edecek.
Hızlı nüfus artışının ilk hissedildiği
alanlardan biri de sağlıktır. Ümraniye
Belediyesi olarak sağlık sektöründe de
imza attığınız projeler var mı?
Sağlıklı bir geleceğe, ancak sağlıklı
şehirlerle ve bilinçli toplumlarla ulaşılabileceğinin farkındayız. Belediye
olarak, ilçemizdeki sağlık hizmetlerinde sınır tanımıyoruz. Sağlık hafife alınamaz, ertelenemez bir hizmet
alanıdır. Biz de belediye olarak bu konuda alanında örnek teşkil edecek birçok hizmete imza attık. Eskiden sağlık ocakları vardı. Şimdi Aile Sağlığı
Merkezleri ve her ailenin doktoru var.
35 mahallesi bulunan Ümraniye’ye
30’a yakın sağlık ocağı yaptık ve ha-
Sağlık Bakanlığı, sağlıklı nesiller için
2014 yılını ‘’Sağlıklı Yaşam ve Hareket Yılı’’ olarak ilan etti. Sizin de başkanlığınız süresince bu doğrultuda ilçe
insanını spora teşvik etmek ve bu yönde imkanlar sağlamak adına hayata
geçirdiğiniz hizmetlerinizi görüyoruz.
Bunları bizimle paylaşır mısınız?
Her alanda olduğu gibi sağlık konusunda göstermiş olduğumuz hassasiyeti aynı zamanda spor için de gösteriyoruz. Sağlıklı ve zinde bir gelecek
için vatandaşlarımızı spora teşvik etmek ve bu yönde imkanlar sağlamak
için çeşitli etkinlikler düzenliyoruz.
Gençler arasındaki dostluk bağlarını güçlendirmek, onların motivas-
dernize ettiğimiz hali ile gençlerimiz
için spor merkezi haline geldi. Ayrıca
Dudullu İmam Hatip Lisesi’ne modern
bir spor salonu da kazandırdık.
Yoğun çalışma temposunda sağlığınıza gereken hassasiyeti gösterebiliyor
musunuz?
Sağlığımız yerinde olmadan, sağlıklı ve güzel hizmetler yapmak mümkün olmaz. Mükemmel yapılmayan
hizmetlerin de bu denli geniş kitlelere ulaşması düşünülemez. Yoğun
çalışma temposu içerisinde spor yapma olanağını pek fazla bulamıyorum.
Ama sağlıklı ve dengeli beslenmeye
dikkat ediyorum.
31
Uzmanından
Hareketli Protezlerin
Temizlenmesi
• Her yemekten sonra protezlerin yıkanması ve ağzın çalkalanması alışkanlık haline getirilmelidir. Günde iki kez protezlerin
fırça ve sabunla temizlenmesi gerekmektedir.
• Fırçalama işleminden sonra protezleri temizlemek için üretilmiş, suda eriyen
tabletler kullanılabilir. Bu amaçla üretilmiş
toz şeklindeki ürünler, aşınmaya neden
olacağı için kullanılmamalıdır.
• Protezin metal kısımları varsa bu kısımları deforme etmeyecek şekilde temizleme işlemi yapılmalıdır.
• Dokulardaki kan akımının normale dönmesi için hareketli protezlerin günlük 8
saat kullanılması gerekir. Bu nedenle protezler uyku sırasında çıkarılmalı, içi su dolu
kapalı bir kapta saklanmalı ve sabah tekrar takılmalıdır.
Dt. Binnur Kara Dinç
Oluşmadan önlenebilen hastalıklar
grubuna giren ve genel sağlığın bir
parçası olan ağız ve diş sağlığı, bilindiği
üzere yaşam kalitesinin devamı
açısından büyük önem taşıyor. Peki
çocuk yaşlardan itibaren edinmemiz
gereken önemli alışkanlıklardan biri olan
diş temizliğini doğru yapıyor muyuz?
Diş hekimliğini ilgilendiren iki temel problem olan diş çürükleri
ve periodontal hastalıklar, çocukluk döneminde başladıkları için
koruyucu diş hekimliği, çocuğun doğumuyla birlikte başlamalıdır. Diş çürüğü ve periodontal hastalığın nedenlerinin çok faktörlü olduğu düşünülse de temel nedenin, dental plak olduğu
kabul edilmektedir. Bu hastalıklar ancak plağın uzaklaştırılması ile iyileşme gösterebilir. Başarılı bir tedavi ve koruma, bireyin
ağız hijyeni alışkanlıklarını doğru uygulamasına bağlıdır.
rinin sağlıklı olması için diş fırçası ve diş ipi her gün diş plağının
uzaklaştırılmasında kullanılmalı ve ilk diş çıktığı andan itibaren
büyüklerin gözetimi ve yardımı ile dişlerin temizliğine başlanmalıdır.
Dişleri ve dişetlerini temizlemek için doğru fırçalama önemlidir. Diş fırçası yumuşak veya orta sert, naylon kıllı ve yuvarlak
uçlu olmalıdır. Böylece, fırçalama esnasında dişler ve dişeti zarar görmez. Fırçanın baş kısmının küçük ve yuvarlak olması, her
Diş plağı yoğun bir film tabakası olup dişlerin üzerinde veya her yere ulaşımı kolaylaştırır. Diş fırçanızın kılları aşınma belirtileri
bölgesinde bulunabilir. Diş plağı içerisinde bakteri, yiyecek atık- gösterdiğinde -yani 2-3 ayda bir- değiştirilmesi gereklidir. Ayrıca
ları ve tükürük gibi içerikler bulunmaktadır. Dişlerin ve diş etle- uygun diş macunu seçimi de diş hekimi yardımıyla yapılmalıdır.
32
Birlik’te Sağlık Ocak-Mart 2014/1
• Diş fırçası dişlerin çiğneyici yüzeyi ka, yani 120 saniyede yapılabilir.
üzerine yerleştirilir ve ileri-geri hare- • Günde bir kez diş aralarının, diş ipi
ketle alt üst arka dişlerin çiğneyici yü- ile temizlenmesi gereklidir.
zeyleri fırçalanır.
• 6 ayda bir dişlerdeki plak ve diş taş• Dişlerin fırçalanması işlemi talarını uzaklaştırmak için, diş hekimimamlandıktan sonra dil de fırçalanne gidilmeli ve diş taşı temizliği yaptımalıdır. Böylece dil yüzeyinde kötü
rılmalıdır.
koku oluşturan bakteriler uzaklaştı• Ağız içinde varsa protezler ve kron
rılmış olur.
köprülerin temizliği de önemlidir. Bu
amaçla özel olarak üretilmiş diş ipleri
Diş İpi Kullanımı
• 30 cm. kadar diş ipi iki elin orta par- ve ara yüz fırçaları kullanılmalıdır.
maklarına sarılır, üst dişler için baş
parmak ve işaret parmağı, alt dişler
için ipi aşağı yönde çevirip işaret parmakları kullanılır.
• Diş ipi dişlerin arasına ve ipe C şekli verilerek dişin çevresine yerleştirilir. Dişetine doğru yavaşça ilerletilir
ve dişin etrafında sıkıca tutarken, diş
arasındaki plak uzaklaştırılır. Dişin
her iki yüzündeki ara bölgeler temizlenir. 2-3 diş üzerinde gezdirilen ip,
parmağa sarılarak ipin temiz kısmına
geçilir.
Ağız ve Diş Temizliği İçin
Öneriler
Diş plağı; fırçalama ve diş ipi kullanımı ile uzaklaştırılır. Ağzın sadece çalkalanması yeterli değildir. Eğer
diş plağı kaldırılmazsa iki günden
kısa bir sürede diş taşına dönüşebilir. Diş taşı o kadar serttir ki ancak
Doğru Diş Fırçalama Nasıl
bir diş hekimi tarafından yapılan diş
Yapılır
taşı temizliği sonucu uzaklaştırıla• Fırça dişetinin başladığı bölgeye 45 bilir. Günlük diş fırçalama işlemleri,
derece açı ile yerleştirilmeli, fırçanın
diş taşı oluşumunu çok azaltır, ancak
kılları hem diş yüzeyine hem de dişe- tamamen yok edemez. Bu nedenle,
tine temas ettirilmelidir.
yılda iki kere diş taşı temizliği yaptı• Dişlerin dış yüzeylerini fırçalarken, rılmalı, fırça ve diş ipliği ile ulaşılamadiş fırçası 2-3 dişi içine alacak şekilde yan bölgelerin temizliği sağlanmalıve arkaya ve öne yuvarlak hareketler dır. Diş taşları uzaklaştırılmaz ise dişi
yaparak dişetinden dişe doğru fırçaçevreleyen kemiğin erimesi mümkün
lanmalı, daha sonra yandaki 2-3 diş
olabilir.
için aynı işlem tekrarlanmalıdır.
• Dişlerinizi günde en az iki kez, ter• Dişlerin dış yüzeylerinin fırçalanmasını tamamladıktan sonra iç yüzeylerine geçilmedir.
• Ön dişlerin arka kısmında diş fırçası
dik tutulur. Fırçanın ön yarısı kullanılarak yukarı ve aşağı hareketlerle alt
üst ön dişlerin iç yüzeyleri fırçalanır.
cihen kahvaltıdan sonra ve yatmadan
önce fırçalayınız. Diş fırçalama işlemi bitince dili de fırçalamak gerekir.
Dişlerin yanlış fırçalanması, dişetlerine zarar verebilir ve diş minelerinin
aşınmasına neden olabilir.
• Yeterli diş fırçalama en az iki daki-
• Öğün aralarında şekerli gıda tüketiminden kaçınılmalıdır. Eğer, şekerli
gıda aldıysanız ve diş fırçalama olanağınız yoksa, en azından ağzınızı
suyla çalkalamayı ihmal etmemelisiniz.
• Portakal ve limon gibi yüksek
oranda asit içeren meyvelerin tüketiminden sonra dişlerin hemen fırçalanması yerine, ağzın su ile çok iyi
çalkalanması gerekmektedir. Diş fırçalama işlemi bir süre sonra yapılmalıdır. Aksi takdirde, dişlerde aşınma
ortaya çıkacaktır.
• Ağız kuruluğunuz varsa, şekersiz
sakızlar ve nemlendirici ajanlar sizi
rahatlatabilir. Ağız kuruluğu, ayrıca,
protezlerin tutuculuğunu da olumsuz
yönde etkiler. Gün içinde bir kaç kez
suyla gargara yaparak bu sorunu çözmek mümkündür.
33
Uzmanından
KALP YETERSİZLİĞİNİN
BELİRTİLERİ NELER?
Nefes darlığı, boğulur tarzda öksürük, karın ve bacaklarda şişme, iştahsızlık, halsizlik, depresyon, aşırı sinirlilik, sık idrara çıkma, kalp ritim bozuklukları, günlük işlerini yapamama başlıca bulgularıdır. Erken
fark edilip uygun bir şekilde tedavi edilirse hastalar uzun ve kaliteli bir
yaşam sürebilirler. Kalp yetersizliği kalp damar hastalığı ( kalp krizi ),
yüksek kan basıncı, kalp kapak hastalığı, kalp kası hastalığı, iltihabı ve
doğumsal kalp hastalığı gibi durumlarda gelişebilir. Son dönem kalp yetersizliği hastaları günlük aktivitelerini dahi yapamayan, yaşam kalitesi
ileri derecede bozulmuş hastalardır.
KALP
YETERSİZLİĞİNİN
EVRELERİ
Kalp yetersizliğindeki hastalar
için Newyork Kalp Cemiyetinin
sınıflandırması şöyledir:
1. evre: Hastalarda belirti yoktur.
Fiziksel aktivitelerinde herhangi bir kısıtlanma söz konusu değildir.
2. evre: Hafif kalp yetersizliği. Yo-
kuş veya merdivenlerden çıkmak
nefes daralmasına neden olur,
ama neredeyse normal bir yaşam
biçimi ve çalışma hayatı sürdürmek mümkündür.
3. evre: Orta şiddette kalp yeter-
sizliği. Fiziksel aktivitede daha
belirgin kısıtlanma, çalışma hayatını aksatır. Düz yolda yürünmesi dahi, belirtilerin ortaya çıkması
açısından yeterli olur.
KALP YETERSİZLİĞİ VE
SUNİ KALP
4. evre: Şiddetli kalp yetersizliği. İstirahat sırasında bile mevcut
olan belirtiler, normal fiziksel aktiviteyle şiddetlenir.
Kalp bekleyen evre 4 hastaları
için, nakle kadar geçecek sürede
organ fonksiyonlarını koruyup
fonksiyonel kapasitelerini evre 1’e
çekebilecek tek tedavi yöntemi,
yapay kalp destek sistemleridir.
Kalp yetersizliği, kalbin vücuda ihtiyacını sağlayacak
kanı pompalayamaması sonucu akciğerler ve vücutta sıvı
birikimiyle seyreden, ciddi bir durumdur.
V
Doç. Dr. Gökçen Orhan
yan hastalarda tek tedavi şansı mekanik destek sistemleridir (Yapay kalp
sistemleri). Kalp nakline kadar olan
süreçte hastanın organlarını sağlıkKalp nakli son dönem kalp yetersizli- lı şekilde koruyarak transplantasyoği tedavisinde altın standart tedavidir. na köprü ya da nihai sonuç tedavisi
Yalnızca yaşamı uzatıcı bir yöntem ol- olarak uzun dönem mekanik destek
mayıp, hastanın önceki yaşam stiline sistemleri günümüzdeki tek tedavi seT.C. Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık
çeneğidir.
Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafın- dönmesini sağlayan hayat kurtarıcı
bir
uygulamadır,
fakat
uygulama
alanı
dan yayınlanan Türkiye Kalp ve DaAçık kalp cerrahisi ya da riskli kardimar Hastalıklarını Önleme ve Kontrol donör yetersizliği nedeniyle sınırlıdır. yolojik perkütan girişimler sonrası bir
Programı Korumaya Yönelik Stratejik Bu hastaların tamamının yetersiz ka- grup hastada da, ani gelişen kalp yePlan ve Eylem Planı (2010-2014)’na gö- davradan organ temini nedeniyle kalp tersizliğinde mekanik destek sistemlerine, yaşamı devam ettirebilmek
re Türkiye’de Konjestif Kalp Yetmez- nakli şansı yoktur. Nakil yapılama-
ücudumuz için gerekli oksijeni
ve besini taşıyan kan, pompa
olarak çalışan kalp sayesinde
vücuda dağılır ve dokulara ulaşır. Kalp
yetersizliğinde ise kalp, çalışmasına
rağmen yeterli miktarda kanı dokulara ulaştıramaz.
34
Birlik’te Sağlık Ocak-Mart 2014/1
liği prevalansı yüzde 6’dır. 2020 yılına
kadar bu sayının 2 katına, 2030 yılına kadar ise 4 katına çıkacağı tahmin
edilmektedir.
da dışına yerleştirilebilen sistemlerdir.
Sistemler göğüs kafesine ameliyatla
yerleştirilir. Hastalar bu cihazlarla yaşadıkları sürece kan sulandırıcı ilaçlar
kullanmak zorundadırlar. Kısa süreli
Ancak kısıtlı kamu kaynaklarının et- cihazlar 4 haftaya kadar kullanılabikin ve optimal kullanımını sağlamak linirken uzun süreli cihazlar yıllarca
için mekanik destek sistemlerinin, bu kullanılabilmektedirler. Bu cihazlarda hastanın kalbi yerinde korunurken
konuda deneyimli ülkelerdeki merkezlerde uygulandığı gibi sıkı kontrol total yapay kalp cihazında ise hasta
altında ve eğitim almış yetkin perso- kalbi çıkarılarak cihaz cerrahi olarak
yetkilendirdiği sertifikalı ve tecrübeli
nel tarafından kullanım ve denetimi- takılır.
nin sağlanması kaçınılmazdır. Yapay Kalp nakli ve yapay kalp dstek cihaz- ekipleri olan merkezler tarafından yapılabilir.
kalp destek sistemleri vücut içine ya ları ancak T.C. Sağlık Bakanlığının
için ihtiyaç duyulmaktadır. Bu hasta
grubunda da iyileşmeye zaman kazandıracak son ve tek tedavi seçeneği
kısa dönem mekanik destek sistemleridir.
35
Uzmanından
T.C.
Ayşegül Kara Zorlu
S
igara, içeriğinde barındırdığı 4
binden fazla zehirli madde nedeniyle, birçok hastalığın meydana gelmesinden sorumlu tutulmaktadır. Tüm bu zararlar nedeniyle
toplumun yaşam kalitesini yükseltmek ve daha sağlıklı bir gelecek için
Türkiye, 2009 yılında 4207 sayılı yasayla “tütün dumanına” sınırlamalar
getirmiştir. Araştırma sonuçlarına
göre, yasağın uygulamaya başlaması
ile birlikte 15 yaş üzeri nüfusta tütün
kullanım sıklığı yüzde 31’den, yüzde
27’ye gerilemiştir.
Yasayla birlikte
uygulanmaya
başlanan dumansız
hava sahası
projesinin detayları
Sağlıklı Hava, Dumansız
Sahada Başlar
Toplum sağlığına önem veren bir ülke olarak Türkiye, tütünle mücadele
konusunda “Dumansız Hava Sahası”
projesini başlatarak dünyaya örnek
olmuştur. Sağlık Bakanlığının tütünle mücadele kapsamında yürüttüğü
“Dumansız Hava Sahası” kampanya içeriğine baktığımızda; yasayla
ilgili farkındalığı artırmak ve yasaya
uyum ve kabulü sağlamak olarak
özetleyebiliriz. Türkiye’yi, dumansız yeni hayat biçimine özendirerek,
“yasak” kavramı yerine birleştirici ve
pozitif değişim odaklı yaklaşımı benimsemiştir.
36
Birlik’te Sağlık Ocak-Mart 2014/1
Sigara yasağının hayata geçirilmesi ile
birlikte uygulamaya konulan bir diğer
hizmet olarak da Alo 171 Sigara Bırakma Danışma Hattı’nı görüyoruz...
27 Ekim 2010’da, sigarayı bırakmak
isteyenlere destek olmak amacıyla
kurulan danışma hattı; sigara bırakma konusunda eğitim almış operatörler aracılığı ile 7/24 hizmet verecek şekilde organize edilmiştir.
Gelen çağrıları karşılayan operatörler tarafından danışanlara, sigaranın
zararları hakkında bilgi aktarılmakta ve sigara kullanım alışkanlıklarını tespit etmeye yönelik bağımlılık
değerlendirme ölçeği uygulanmaktadır.
Avrupa sigarayla savaş uygulamalarında Türkiye’yi izliyor
Geçmişte sigara tiryakilerine “Türk
gibi içiyorsun” benzetmesi yapan
Avrupa, şimdilerde “Türk gibi sigarayla mücadele ediyorsun” sözünü kullanıyor. Sağlık Bakanlığının
2007 yılında başlattığı “Dumansız
Hava Sahası” projesi dünya sağlık
otoriteleri tarafından ödüle layık görülmüştür. Dünya Sağlık Örgütü’nün
(DSÖ) Avrupa bölgesindeki 42 ülke
temsilcisinin yer aldığı Tütün Kontrolü Ulusal Odak Noktaları Avrupa
Bölgesi Toplantısında, Dünya Sağlık
Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Margaret Chan, Sayın Başbakan’ımıza
“Küresel Tütün Kontrolü Özel Prestij
Ödülü”nü layık görerek Türkiye’nin
başarısını dünyaya duyurmuştur.
www
.h
as
SİGARA YASAĞI VE DİĞER
ÜLKELERDEKİ UYGULAMALAR
Avrupa ve Amerika’da ki sigara
yasaklarını ülke bazında
incelediğimizde ise...
Hollanda: 1 Ocak 2004’ten itibaren sigara yasağının uygulanmaya başladığı ülkede, 16 milyonluk nüfusun yüzde 30’u sigara içiyor. Tren istasyonları,
umumi tuvaletler, iş yerleri de dahil olmak üzere halka açık bir çok yerde sigara içmek yasak.
İngiltere: İngiltere’de 1 Temmuz
2007’den itibaren bar, restoran gibi mekanlarda sigara içilmesi yasaklanmış
ancak sokakta içmek serbest bırakılmıştı.
Kanada: 2002 yılında yapılan devlet
istatistik araştırmasına göre, Kanada’da
15 yaşın üzerinde sigara içenlerin oranı
yüzde 21. Bu sayıyla Kanada, dünyada
sigara içme oranı en düşük ülkeler arasında yer alıyor.
ABD: ABD’nin Kaliforniya eyaleti, dünyada en sıkı ve geniş çaplı sigara yasağının uygulandığı yerlerden biri. 1993 yılında devlet binalarının içinde ya da 1.5
metre yakınında sigara içmek yasaklandı. Eyaletteki restoranlar, barlar, kapalı
mekanlar ve sahillerde sigara içilmesi
yasak. Ülkenin bir başka kalabalık eyaleti New York’ta ise 2003 yılından bu
yana restoran ve barlarda sigara içmek
yasak.
İtalya: İtalya’da sigara yasağı iki yıldır
yürürlükte. Hükümet, sigara içmenin
yasak olduğu mekanlarda kuralı ihlal
eden kişiye yaklaşık 2 bin Euro para cezası keserken, mekanda sigara içilmesine göz yuman işletmeci ya da sorumluya ise 275 Euro’luk ceza ödemesi yapma
yükümlülüğü getiriyor. Ülkede yasak
uygulanmaya başladığından beri, sigara satışlarının yüzde 20 oranında düştüğü ifade ediliyor.
Hastalıklarla
ilgili merak ettiğiniz her
şeye uzman hekimlerin
anlatımlarıyla artık her
yerden ulaşabilirsiniz.
v.tr
.go
ey
İstanbul Anadolu Kuzey
Kamu Hastaneleri Birliği
anadolu
.
u
l
u
k
k
u
o
z
ta
Söyleşi
Bir yayla köyünde dünyaya gelen Osman Sınav, kendi tabiri ile “müthiş” bir babanın evladı. 5
çocuklu bir ailede büyümüş ve yine kendi tabiri ile bu ailede “en az okumuş” evlat. Okuma-yazmayı
dedesinden öğrenen babası, çocuklarını okutma konusunda hırs yapmış ve bunu gerçekleştirmiş.
Kardeşlerin pek çoğu tıp alanında eğitimlerini tamamlamışlar. İlk sinema filmini 11 yaşında
seyreden ünlü yönetmen, yatılı okul serüvenini tamamladıktan sonra İstanbul’a gelmiş, resim
bölümü ile başlayan akademi macerasını sinema-televizyon bölümü ile tamamlamış. 35 yıl sonra
okulu bitiren Osman Sınav, sinema kanına girdikten ve bu işi yapmaya karar verdikten sonra,
yaptığı planlama ile bugünlere ulaşmış.
K
ifade eden bir kavram. Dünyada her
millet; kendi mitolojik ve kültürel değerlerinden, kavramlarından ve geçmişinden yeni değerler üretir. Mevcut
kavramlara analitik bir zekâyla yaklaşarak yeni rol model ve kavramlar
geliştirir. Bu dizide de derdimiz bu,
yani bugünün Kızılelma’sı nedir? Neler olmalıdır? Şeklinde yapılmış bir
proje. Bu kavramı, yeniden üretmeyi
Yeni diziniz Kızılelma’nın çekimlerinve kültürel bir değer olarak hayatımıden döndüğünüzü biliyoruz. Bu proje
za entegre etmeyi amaçlıyoruz. Türkihakkında sizden detaylı bilgi alabilir
miyiz? Bundan önce yaptığınız tüm TV ye gerçekleri ile kısmen de olsa paralel
gidecektir. Henüz çok yeni olmamıyapımları çok konuşuldu ve ülke gerçeklerine dokundu. Kızılelma da aynı za rağmen, iyi ve enerjik bir başlangıç
şekilde mi kurgulandı?
yaptık. Bunu biraz da zaman göstereBiliyorsunuz, Kızılelma Türk’lerin
cek tabi ki.
mitolojik bir simgesi. Türk’lere hedef Bize biraz çocukluğunuzdan, ailenizgösteren bir kavram, ulaşmak istedik- den ve sizi siz yapan değerlerinizden
leri hedefi sembolize eden ve o hedefi bahsedebilir misiniz?
endi kültür ikliminden beslenen yönetmen, son günlerde
TRT kanalında yayınlanan “Kızılelma” adlı televizyon dizisi ile gündemde. Uzun soluklu yapımlara imza
atmasını da “yerel olmak” ile açıklayan
Osman Sınav’ı, Konya çekimlerinin
ardından İstanbul’da yakaladık ve yapım ofisi Sinegraf’ta buluştuk.
38
Birlik’te Sağlık Ocak-Mart 2014/1
Toros’ların tepesinde bir yörük köyünde doğdum. Burdur’un Yeşilova
ilçesinin Salda gölüne yakın, Düden
Köyü diye bir köy. Aslında bir yayla
köyü. Denizli Acıpayam’ın bugünkü
adıyla Yeşilyuva diye bilinen, eski adı
Gaysara olan kasabasından, yaylaya
çıkarlarmış. Günün birinde demişler
ki, biz her sene buraya çıkıyoruz. Artık
burayı köy yapalım ve buraya yerleşim. Devletten merayı satın almışlar
ve köyü kurmuşlar. Hatta köyün ilk
camisi dedemler tarafından yapılmış.
Yani ailem bu köyün kurucularından.
Babam, hiç okul yüzü görmemiş bir
adam. Fakat dedem, hem eski hem de
yeni yazıyı babama öğretmiş. Hiç okul
yüzü görmeden askere giden babam,
askerden on parmak daktilocu olarak
dönmüş. Sonra demiş ki; “ben çocuk-
larımı okutacağım.” Bütün hayatını çocuklarını okutmak üzerine adamış ve
bütün hayatını bunun üzerine planlamış, müthiş bir adam babam. Babamın Denizli’ye çocukları okutacağım,
diye göçmesi sonucu başlayan süreçten sonra, devlet parasız yatılı okulunu kazandım. Ortaokul ve liseyi 6 yıl
Söke’de parasız yatılı okudum. Sonra,
üniversite yıllarında resim yapmaya
başladım. Mimar Sinan’ın o zamanki
adıyla Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nin resim bölümüne girdim. İki
yıl resim bölümünde okuduktan sonra, aynı okulun başka bir bölümüne
tekstil dizaynına geçtim. Sonra orayı
da bıraktım. Sinemayla ilgilenmeye
başlayınca, yine Akademinin sinema-televizyon bölümüne girdim. Türkiye’nin ilk sinema-televizyon okulundan da mezun oldum.
Kariyerinize metin yazarlığı ile başlamışsınız. Reklamcılık ve
metin yazarlığından
sinemaya
geçişinizi,
nasıl bir
planlama yaparak
gerçekleştirdiniz?
Ben 1979’da sinema bölümüne girdiğimde, Türkiye’de sinema sektörü bitmişti ve hiç
film çekilmiyordu. Bu nedenle
Türk Sineması’nın bütün ustaları, bizim okulda film çekemedikleri için hocalık yapıyorlardı.
Lütfi Akad, Metin Erksan ve Halit
Refiğ benim hocalarımdı. O yıllarda biz, film çekmek istediğimiz
için sinema okuluna, başka üniversiteleri bırakıp gittik. Peki böyle bir
dönemde, bunu nasıl gerçekleştireceğiz? Sermaye yok, sinemacı hiç kimseyi tanımıyorum, ama sinema yapmak
istiyorum. Sonra oturup düşündüm,
ben bunu nasıl gerçekleştirebilirim?
Ve sinemaya en yakın meslek olarak,
o yıllarda reklamcılığı gördüm. Dolayısıyla sinema nasıl yaparım, sorusu
beni akraba meslek olan reklamcılığa
yönlendirdi. Reklamcılıkta da bir ürünü satmak için senaryo yazıyorsun,
bir kamera var ve film çekiyorsun.
Neyi niçin yaptığın, bir kareyi hangi açıdan, nasıl çektiğin çok önemli.
Ürünü, insanlara beğendirmek için
en iyi açıyı bulmak zorundasın. Ben
reklamcılığa bunun için girdim. Yani;
biraz para kazanacağım, kendime geleceğim, reklam filmleri çekeceğim ve
sonrasında sinema filmi ya da televizyon dizisi çekeceğim, diye bir strateji
kurdum.
Sizi hikaye yazmaya, yönetmen olmaya ve sonrasında ise yapımcı olmaya
güdüleyen şey neydi?
Benim çocukluğumda sinemayı düşünecek bir ortamım yoktu. İlk sinema filmini, 11 yaşında gördüm. Gaysara’ya dedemle yumurta satmaya
gittiğimde, amcamın oğlu ile ilk kez
sinemaya gittim. Bir kovboy filmiydi. Yılmaz Güney, Hayati Hamzaoğlu,
Erol Taş gibi isimler oynuyordu. Sonrasında ise, aşık olduğumuzda giderdik sinemaya. Benim gerçek manada sinemayı keşfetmem üniversite
yıllarına dayanır. Hatta, o dönemler
ufak tefek sinema yazıları yazmaya
bile başlamıştım. Sonrasında ise bu iş
tutkum oldu ve film çekmeye, sinema
sektöründe iş yapmaya karar verdim.
Yani bu tamamen benim seçtiğim bir
yol. Yaşam biçimi olarak seçtim ve
planladım. Çok şükür nasip oldu ve
yapıyorum.
Senaryo yazarken genellikle nelerden
etkileniyor ve nelerden besleniyorsunuz?
Doğru kültür ikliminden
beslenmek ve yerli olmak
çok önemli. Bu topraklarda yaşayan insanların hikayesi olması, bizim hikayemiz olması gerekiyor.
Ruhunu, o kültür ikliminden alması gerekiyor.
Yaşadığım hayattan ve elbette yetiştiğim kültür ikliminden besleniyorum.
Kendi kültür iklimimden beslenerek
ve hayat okumaları yaparak kendimi
ifade etmeye çalışıyorum. Çünkü sanat insanın kendini ifade etmesidir.
Süper Baba, Deli Yürek, Ekmek teknesi, Sakarya-Fırat ve Kurtlar Vadisi...
Tüm bu yapımlara baktığımızda hepsi
akılda kalan, uzun soluklu ve hiç unutulmayan diziler. Televizyon için yaptığınız çalışmaların bu denli başarılı olmasını siz neye bağlıyorsunuz?
Kimsenin elinde sihirli bir formül yok,
benim de yok. Bu nedenle bu projelerin başarılı olmasını doğru kültür
ikliminden beslenmeye bağlıyorum.
Doğru kültür ikliminden beslenmek
ve yerli olmak çok önemli. Bu topraklarda yaşayan insanların hikayesi
olması, bizim hikayemiz olması gerekiyor. Ruhunu, o kültür ikliminden
alması gerekiyor. Bunun dışında elbetteki çok çalışmaya, kılı kırk yararak
hassasiyet göstermeye bağlıyorum.
Sürekli soru sormak, kendini eleştirmek yeniden yeniden düşünmek ve
çok çalışmak işin sırrı diyebilirim.
Yurtdışına ihraç edilen ilk yapım da sizin yönettiğiniz “Deli Yürek” adlı dizi
oldu. Akabinde de bu iş bir sektör haline geldi. Bugün Türkiye’de popüler
olan pek çok isim bu sayede dışarıda
39
Sağlıkta Trend
bir kişinin oynadığı karakterden bahsederek ağladığını ve sarıldığını anlatıyor. Newyork havaalanına kadar bu
etkiyi görmek, elbette iyi bir şey.
da tanınır oldu. Bu anlamda şu andaki dizi ihracatlarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Doğru işler ihraç ediliyor
mu?
Bu ticari bir şeydir. İhraç edilen ülkelerdeki insanlar, beğeniyorsa,
tutuyorsa devam ediyor. Tutmazsa o tür bir yapımı tekrar almıyor.
Tutuyor ki satılabiliyor. Bu, Türk
kültürünün etki alanının ne kadar geniş olduğunu gösteren bir
şey aslında. Önemli bir şey yani.
Türkiye’nin yakın tarihi
ile ilgili beş tane filmden
oluşan bir seri çekmeyi
planlıyorum. Osmanlı’nın
son dönemi, Cumhuriyet
öncesi ve Cumhuriyet’in
kuruluşuna kadar gelen
tarihleri kapsayan
bir seri...
Hiç iyi bulmuyorum, Türk Sineması’nda sanıldığı gibi bir canlanma yok. Bu
çok abartılıyor. Elbette 80’li yıllardaBiraz da sinemadan konuşalım isterse- ki gibi değil, ama henüz Türk Sinemaniz. Sinema filmi yönetmenliği ve tele- sı’nın toplam yıllık bütçesi 100 milyon
vizyon dizisi yönetmenliği diye bir ay- doları bulmuyor. Yani Amerika’da yarım var mıdır? Varsa bu ayrım neden
pılan bir filmin ortalama bütçesi 100
kaynaklanır?
milyon dolar. Burada 70 film yapılıyor,
Bir ayrım vardır. Dostoyevski ile pem- bütçesi 70 milyon doları geçmiyor. Bube dizi hikayeleri yazan yazar aranunla ne olur ki! Yani bununla bir şey
sında nasıl bir fark varsa, sinemayla
olmaz.
televizyon arasında da böyle bir fark
Reklamcılık, senaryo yazarlığı, yönetvardır. Olması gereken de budur. Sine- menlikten sonra, yapımcılık... Elbette
ma filmi, 30 yıl sonra da aynı heyeyaptığınız işin bir ayağını oluşturuyor
canla seyredilebilmelidir. Eskimeyen yapımcılık. Bu işe soyunmanızın nedebir yanı, kesinlikle olmalı. Televizyon, ni neydi? Senarist ve yönetmen olarak
bir yapım şirketini yönetiyor olmanın
daha yalınkat bir iştir, yayınlanır ve
avantaj ve dezavantajları nelerdir?
biter.
Bu işin en sevmediğim kısmı yapımAncak sizin dizilerinizde bu olmadı,
yayınlandığı her tarihte tekrar tekrar cılık tarafıdır. Yapımcılığa giriş nedeizlenen bir Süper Baba hikayeniz var... nim, benim anlatmak istediğim hikayeleri hiç bir yapımcı, risk alıp para
Biraz sinema tadında çekmeye çayatırmadığındandır. Bundan dolayı
lıştık biz Süper Baba’yı. Gerek proje
da kendim yapmaya karar verdim. Beve senaryoyla gerekse yönetmen ve
nim çağdaşım sinemacılar, yapımcılık
oyunculuklarla TV yapımlarında da
yapmak zorunda kaldılar. Kendi hikafark yaratmaya çalışıyoruz. Sonuçta
yaptığımız işle dramatik bir sanat ic- yelerini yapacak ve risk alacak yapımra ediyoruz. Elimizde bir senaryo var, cı bulamadıkları için yapımcı oldular.
(Masasından yapımcı olarak çalıştığı
oyuncular var, sinemada da, televizyonda da var. Aslında yönetmenin ve konuları anlatan kağıdı göstererek) Bunun neresi heyecanlı! Bu rakamların
oyuncunun olduğu yer, bir sinema
içinden çıkmanız, bütün bu detaylarla
setidir. Aynı teknolojiyi kullanarak,
bir hikaye anlatıyoruz. Sizin hikayeni- ilgilenmeniz gerekiyor. Heyecanlı bir
şey değil, ama bu olmadan da yapılzi ne kadar derinleştirdiğinize bağlı.
Televizyon her zaman çok derin işleri mıyor. Bu mesleği çok seviyorum ama
yapımcılığı hiç sevmiyorum.
sevmez. Televizyon seyircisi oturup
kafasını boşaltacağı, stresini atacağı,
güleceği, eğleneceği veya zaping yapacağı bir şeyler arar. Bu nedenle televizyonda derinliği olan bir şey yapmak
ya da anlatmak kolay bir şey değildir.
Mustafa Kutlu’nun kitabında dediği giGerçekten Türk kültürünü bu yapım- bi “yokuşa su akıtmak gibi bir şeydir.”
larda yansıtıyor muyuz?
Televizyonda o derinlikte iş yapmak
Maalesef, bu çok iddialı bir şey olurdu. yokuşa su akıtmaktır. Bu kadar da zor
Ama yine de refleks olarak bir şey var bir şeydir aslında.
tabi ki. Türk yaşam biçimi ve Türk’le- Sizin takip ettiğiniz bir yapım var mı?
rin hikayeleri bu ülkelerde merak edi- Takip ettiğim bir iki tane yabancı dizi
liyor. Oyuncular rol-model olabiliyor. var. Homeland ve Banshee.
Böyle olmasa, insanlara zorla izlettiGişe başarısı sağlamış, üzerinde çokça
remezsiniz. Beğenmezlerse izlemez- konuşulmuş sinema filmlerine de imler. Geçen gün benim bir oyuncumun zanızı attınız. Dünya ile Türk sinema
röportajını okuyordum da, Newyork
sektörünü karşılaştırmanızı istesek neler söylersiniz? Şu an Türk sinemasınhavaalanına indiğinde onu tanıyan
40
Birlik’te Sağlık Ocak-Mart 2014/1
daki canlanmayı nasıl buluyorsunuz?
Kendi mesleki kariyeriniz adına en büyük hayaliniz ve gerçekleştirmek istediğiniz projeniz nedir?
Bir kaç film projem var. Çok fazla paylaşmak istememekle birlikte şu kadarını söyleyeyim. Türkiye’nin yakın
tarihi ile ilgili beş tane filmden oluşan
bir seri çekmeyi planlıyorum. Osmanlı’nın son dönemi, Cumhuriyet öncesi
ve Cumhuriyet’in kuruluşuna kadar
gelen tarihleri kapsayan bir seri... 1914
ve 1923 yılları arasında geçen 5 tane
hikayem var. Bunlar bilinen hikayeler ve bugünkü Türkiye’nin buna çok
ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.
Sadece Türkiye’nin değil, bölgenin,
bölge insanının ihtiyacı olduğunu
düşünüyorum.
Sağlık Otelciliği ile
YENİ NESİL KAMU
HASTANELERİ
”
”
K
üreselleşen dünyada sağlık
politikaları ile birlikte gerçekleşen sağlık sistemindeki dönüşüm, ülkemiz sağlık hizmetlerinde de
meyvelerini vermeye başladı. Sağlık
Bakanlığı tarafından uygulamaya
konulan Sağlıkta Dönüşüm Programı’nda, “Herkes için ulaşılabilir, nitelikli ve sürdürülebilir sağlık hizmetinin; etkili, kaliteli, verimli, uygun bir
şekilde organize edilebilen, finansmanının sağlanması ve sunulması” stratejik bir vizyon olarak ortaya
konulmuştur. Bu bağlamda hizmete
giren Sağlık Otelciliği; sağlık kurumlarının iç ve dış ortamlarını hasta
konforu ve memnuniyeti odaklı dizayn etmeyi, tıbbi hizmetler dışındaki diğer tüm hizmetlerin hasta memnuniyeti tabanlı organize edilmesini
ve sunulmasını kapsamaktadır. Bu
doğrultuda hızla artan sağlık hizmetleri kalitesinin yanında tıbbi hizmetleri destekleyen ve hasta memnuniyetinde en önemli etkenler olan
otelcilik hizmetleri; temizlik, yemek,
hasta karşılama, güvenlik gibi destek hizmetlerini en iyi şekilde sunarak hasta ve yakınlarına konforlu ve
kaliteli bir ortam sağlamayı amaçlamaktadır.
Hasta Hizmetleri ve Sağlık
Otelciği, Hastanelerimizin
Yüzüdür.
malarını sağlamak için kalite eksenli
dönüştürülen sağlık projesinde, Sağlık
Otelciliği Müdürleri tarafından yürüSağlık hizmeti sunumunda en önemli tülen hizmet mekanizması devreye
girmiştir. Sağlık Otelciliği Müdürlenokta; hastalara en iyi hizmeti sunri’nin en büyük sorumluluğu iç ve dış
mak ve yaşam kalitesini arttırarak
kullanıcıların farklı beklenti ve algıladeğişen hasta beklentilerine maksirını karşılamak için sunulan hizmemum düzeyde cevap verebilmektir.
Hastanelerde hastalar, tedavi alırken ti otel konforunda sunmak ve bireye
çoğu zaman 10’dan fazla hastane per- özel hale getirmektir.
Sunulan hizmet, daha önce olduğu
soneliyle temasa geçiyor ve iyi ya da
gibi sadece tıbbi hizmet alanında debeklemediği duygularla kurumdan
ayrılabiliyordu. Hasta ve yakınlarının ğil göze daha fazla hitap eden kendini
karşılaştığı olumsuz bir diyalog hasta- daha özel hissettirecek sunumları banın tedavi beklentisi karşılanmış olsa rındırmaktadır. Bunlar; kişi hastanedahi hastanın memnun olmadığı bir nin kapısından girdiği anda başlayan
sonuç ortaya çıkarabiliyordu. Ancak, hasta karşılama hizmeti, güvenlik hizinsanların hak ettikleri gibi tedavi al- meti, ortamın temizliği ve konforu,
41
bilgi ve deneyimine emanet edilmeyecek; Eğitimli personeller tarafından hastalara tekerlekli sandalye ile
gideceği yerlere eşlik edilmektedir.
Hijyenin ön planda olması gereken
yemekhanelerde; personele‘’hijyen,
servis sunumu, verilecek yemeğin sunumu, besin kaynaklı hastalıklar’’ hakkında pratik bilgiler verilmektedir. Ayrıca
çalışanların motivasyonunun artması
için de çeşitli eğitimler düzenlenmektedir. Sağlık kurumlarında yine Hasta
Hizmetleri ve Sağlık Otelciliği Müdürleri tarafından; hizmet sunumunun
kalitesini arttırmaya yönelik eğitimlerin yanında, personelin hakları ve
sorumluluklarını içeren mevzuatlar
hakkında da bilgiler verilmektedir.
Kliniklerde otelcilik hizmeti diye tabir
edebileceğimiz yemek sunum hizmeti, temizlik hizmeti, yatak takımlarının düzeni ve temizliği, personelin
iletişim becerisi gibi hizmetleri muhteva etmektedir. Daha önce özel hastanelerde karşılaştığımız bu hizmetler
artık Kamu hastanelerinde de yer almaktadır. Hizmetlere profesyonel bir
nitelik kazandırmak ve bu hizmetleri
yöneterek sürekliliğini sağlamak Hasta ve Sağlık Otelciliği Müdürleri’nin
sorumluluğundadır.
Size Nasıl Yardımcı
olabilirim?
“Sağlıkta Dönüşüm Programı’’ kapsamında vatandaşlara profesyonel
hizmet vermeyi hedefleyen Sağlıkta
Otelcilik sisteminin hastaya ve hasta
yakınına sağlayacağı faydalar ve beklenen sonuçlar bir hayli fazla. Gelişen
hizmet kalitesi ve performans eğitimlerinin katkısı ile kamu hastaneleri
gerek kurum olarak gerekse personelleri ile hasta ve yakınlarının güvenini
kazanıyor. Bu süreç de hasta ve yakınlarının daha hızlı uyum sağlayacağı,
çalışan personelin daha huzurlu, daha
bilinçli hizmet vereceği, hasta ve yakınlarının gerektiğinde misafirhaneye
gidebileceği, serviste oluşabilecek karmaşıklığın ve kalabalığın önleneceği
yeni bir hastane modeli gerçekleşti.
Böylece hasta ve hasta yakını hastaneye girdiği ilk andan itibaren kendini
daha özel hissedecektir.
42
Birlik’te Sağlık Ocak-Mart 2014/1
Personel Eğitimleriyle Daha
Kaliteli Hizmet Sunumu
Gerçekleşiyor
Sağlık Otelciliği uygulaması pratiğe
dönüştüğü andan itibaren hastane
personellerinin eğitimleri de başlamıştır. Temizlik personellerine; ‘’temizlik prosedürü, iletişim, atık yönetimi,
çalışan güvenliği, hastane enfeksiyonları, dezenfeksiyon ve sterilizasyon’’ konuları hakkında bilgi verilerek, bilinçli
hijyen sağlanmıştır. Güvenlik personellerinin karşılaştıkları olaylara daha
sağlıklı müdahale edebilmeleri açısından iletişim, acil kod uygulamaları, beden dili, empati, şiddet, stres ve
öfke yönetimi, etik ve hasta hakları‘’
konuları hakkında eğitimler verilmektedir. Hasta karşılama ve yönlendirme
personellerinin daha aktif görev ifa
edebilmeleri için görev kapsamında
bulunan iletişim, acil kod uygulamaları, hasta karşılama ve yönlendirme
hizmetleri, hasta memnuniyeti, hasta
hakları, hastane enfeksiyonları, engelli hastaya yaklaşım, hasta kabul süreci, stres yönetimi konuları hakkında
sunumlar yapılırken hasta bakım personeline de ‘’iletişim, hastane içi sağlık
bilgisi, hasta bakım hizmetlerinde ilk
yardım, hastanın genel bakımı ve fiziksel
bakımı, hasta hakları ve hasta memnuniyeti’’ hakkında eğitimler verilmiştir.
Ayrıca hasta karşılama ve yönlendirme personellerinden oluşturulan portör ekipler ile hastalar refakatçisinin
Gelişen hizmet kalitesi ve performans eğitimlerinin katkısı ile kamu
hastaneleri gerek kurum
olarak gerekse personelleri ile hasta ve yakınlarının güvenini kazanıyor.
Birlik’te Gerçekleştirdiğimiz
Projeler
Anadolu Kuzey Birliği’ne bağlı hastanelerde Sağlıkta Otelcilik sisteminin
uygulamaya geçmesiyle birlikte, değişimler de kendini göstermeye başladı.
Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde bir kişilik hasta odası tasarımıyla kurulan Keyifli Doğum Ünitesi’nin
patenti alınarak, Sağlık Bakanlığı tarafından tüm hastanelerde uygulama talimatı verildi. “ADEM” Aile Danışmanlık ve Eğitim Merkezi projesi
tamamlanan ve aktif olarak hizmete
başlanılan Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma
Hastanesi’nde sadece doğum öncesi
değil doğum sonrası da aileler bilgilendiriliyor. Zeynep Kamil Hastanesi’nde doğmak bir ayrıcalıktır.’ sloganıyla hastanemizde doğan ve doğmuş
tüm bebeklerimize logolu doğum belgeleri hazırlanıyor. Ayrıca Medeniyet
Üniversitesi Göztepe Eğitim ve Araş-
Sağlıkta Trend
tırma Hastanesi,Üsküdar Devlet Hastanesi, Dr. Siyami Ersek Göğüs Kalp ve
Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma
Hastanesi, Beykoz Devlet Hastanesi,
Fatih Sultan Mehmet Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Ümraniye Eğitim ve
Araştırma Hastanesi, Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görev yapan Hasta Hizmetleri
ve Sağlık Otelciliği Müdürleri hastanelerinin vizyonlarını değiştirmek üzere
önemli adımlar attılar.Ayrıca hastane içinde eskimiş alanların tadilatları, hastane bahçesi peyzaj düzenlemeleri, havalandırma ve aydınlatma
sistemlerinin yeniden düzenlenmesi
gibi fiziki iyileştirmeler içeren projeler
de uygulamaya konularak daha estetik bir görünüm kazandırılmıştır.
Servislerde hijyeni sağlamak üzere
temizlik ve bakım çalışmaları aralıksız devam ediyor. Güncel talimatlar
hazırlanarak güvenlik personellerine
verilen eğitimlerle hastane güvenliği
daha sağlıklı bir boyut kazandı. Hasta
konforunun yanı sıra hasta yakınlarının da tedavi süresince sunulan hizmetten faydalanabilmesi için, hasta
odaları ve mobilyaları yeniden dizayn
edildi. Çocuk hastaların hastane fobisini aşmak adına pediatrik katların çocuklara uygun şekilde tasarım
ve dekore edilmesi gibi değişimler de
gerçekleştirildi.
anne ile daha sık temas halinde olması sağlanarak iyileşme süresinin kısalmasına ve anne-bebek bağının geliştirilmesine katkı sağlayacak konseptte
Sağlık Bakanlığı tarafından Hasta Hizanne otelleri oluşturulması planlanmetleri ve Sağlık Otelciliği hizmetinin
maktadır. Bu doğrultuda İstanbul
aktif olarak verilmesi için ilk olarak
Anadolu Kuzey Kamu Hastaneleri Biranne otellerinin kurulması ile ilgi geliğine bağlı hastanelerde de çalışmalar
nel bir yazı yayınlanmıştı. “Anne otelbaşlatılmıştır.
leri” hem gebelik dönemini hem de
doğum sonrası anneyi ve bebeği doğ- Yatan hastalar için bir diğer yenilik
rudan ilgilendiren faydalar içeren bir ise, vale hizmeti projesidir. Karşılaproje. Doğumu yaklaşan gebelerin ya- ma, yönlendirme hizmetlerinin yaşayabileceği herhangi bir olumsuzlu- nı sıra yakında hizmete geçecek vale
ğa mani olunması bakımından, gebe- hizmetleri ile İstanbul Anadolu Kuzey
lerin doğumun yakınlaştığı dönemde Kamu Hastaneleri Birliğine bağlı hastanelerine müracaat eden hastalarımisafir edilebilmesi, ayrıca yeni doğan bakım ünitesinde yatan bebeğin mız, hastanede oda aramak zorunda
Dahası Var: Doğum
Öncesinde ve Sonrasında
Anne Otelleri…
kalmayacak, yatış işlemleri için kendileri vakit harcamayacak, hastane
personeli tüm işlemlerini yapacak ve
bizzat refakat ederek odalarına yatış
işlemleri gerçekleştirilecektir. Hastaların odalarında ev konforu sağlanmaya çalışılarak aile birlikteliğine önem
verilecektir. Hasta Hizmetleri ve Sağlık Otelciliği kapsamında hastanelerin açık ve kapalı otopark alanlarının
oluşturulması, birliğe bağlı her hastane için yaklaşık 200 m’lik alanlar üzerine kurulacak kafeterya hizmetleri ve
hastanelerin yeterli alanlarında yeşil
alanlar oluşturularak hastalara ve hasta yakınlarına huzurlu bir ortam sağlaması planlanmaktadır.
43
Söyleşi
Müzik terapi
Günümüz modern yaşamında, insanların rehabilite olması, huzur bulması ve sezgi gücünü geliştirmesi
için bir takım tedavi ve terapi yöntemlerinin öne çıktığını görüyoruz.
Bunların en önemlilerinden biri de
müzikterapi. Bizim topraklarımızdan
çıkan, 13-14. yy.’ da Anadolu’da yaşayan mutasavvıfların uyguladığı ve
geliştirdiği bu yöntemi Psikiyatri Uzmanı, Müzik -Beyin Araştırmacısı ve
TRT Sanatçısı Yrd. Doç. Dr. Deniz Adnan Çoban ile konuştuk.
M
odern dünyanın baş edilmesi en zor sorunlarından biri
olarak görülüyor, stres. Gerçekten böyle mi? Şu an stres çağında
yaşadığımızı iddia edebilir miyiz?
Gerçekten böyle, çünkü son yüzyılda insanların sistemden beklentileri,
sistemin insandan beklentileri arttı,
bilinçli olarak arttırıldı. Sürekli bir gelecek kaygısı pompalandı ve bu gelecek kaygısı insanları ister istemez, bir
stresin eşiğine getirdi. Kişinin herhangi bir sorunu olmasa bile, sürekli gelecekle ilgili endişe duyar hale
geldi. Bu durum belki de kapitalist
anlayışın insanlara bir dayatması oldu. 20. yüzyılda iki tane dünya savaşı yaşandı. Dünyada arzu edilmeyen
birçok gelişme ve sorun oldu. Kısacası, 20. yy stres yüzyılıydı. 21. yüzyılda bu stresin yaralarının sarılacağı,
insanların biraz sulha ve sükunete
kavuşmaları için çalışılacağı bir yüzyıl olması ümit ediliyordu. Bundan
44
Birlik’te Sağlık Ocak-Mart 2014/1
Aslında stresle mücadele ve stresi yönetmek kavramının, bilim çevrelerinde hala çok iyi anlaşılamadığını
görüyoruz. Stresi yönetmek; stresin
sonuçlarını ortadan kaldırmak gibi
algılanıyor. Halbuki stresi yönetmek,
okun yaydan çıkmasını engellemektir. Yani kişinin duyarlı olduğu; aşırı
öfkelendiği, hüzün ve sıkıntı yaşadıStresi yönetmek; stresin ğı konuları tespit edip, bunları doğru
sonuçlarını ortadan kal- şekilde okumasını sağlamaktır. Bu
meyanda, insanın hayata ve kendisidırmak gibi algılanıyor.
ne bakış açısını değiştirmesi, yönetHalbuki stresi yönetmek, mesi ve düzeltmesi önem arz ediyor.
okun yaydan çıkmasını
Bir önceki sorunuzda da ifade ettiğim
engellemektir.
gibi, 20. yüzyıl akılcı, mantıkçı yaklaşımın yani sol beynin, insanları nasıl
bir savaşa ve kaosa sürüklediğinin
Stres çağında yaşadığımızı ifade etörneği oldu. 21. yüzyılda ise; spiritumenin yanlış olmadığını söylediniz.
el yaşantıların, maneviyatın, duyguHal böyle olunca çevremizde, hem ruh ların insanın mutlu olması için çok
dünyamızla hem de stresle başa çıka- daha önemli olduğu anlaşıldı. Tam da
bilmemiz için bir çok tedavi yöntemi ko- bu noktada devreye ne girdi? Manenuşulur durumda. Nedir müzikterapi? viyat, duygular, duygusal paylaşım
dolayı 20. yüzyıl anlayışıyla 21. yüzyıl anlayışı arasında, an itibari ile bir
ikilem yaşanıyor. Bir geçiş dönemini yaşadığımız için bizi zorlayan bir
takım unsurlar söz konusu. O yüzden, hakikaten bulunduğumuz çağa
stres çağı demek çok da yanlış olmaz.
ve spirituel yaşantı gibi kavramlar...
Sağ beyin devreye giriyorsa, insanın
mutlu olması için sağ beyin önem
arz ediyorsa, nedir sağ beynin özelliği? Kısaca, beynimizde duyguların
ve sezginin temsil edildiği alanların
bulunduğu alan olarak tanımlayabiliriz. O zaman, bu alanı güçlendiren bir
takım tedavi ve terapi yöntemlerinin
de öne çıktığını görüyoruz. Bunlardan biri, hatta çok önemli bir tanesi de
müzikterapi. Bizim topraklarımızdan
çıkan, Anadolu’da yaşayan mutasavvıfların uyguladığı ve geliştirdiği bu
yöntemi biz tekrar gündeme getirdik.
Müzikterapinin en tekamül etmiş halini, Mevlevi Ayinlerinde görebiliyoruz. Bu ayinleri biraz
incelediğimizde, bir müzikterapi yöntemi olarak
karşımıza çıkar.
Müzikterapinin ilk örneklerine tarihte,
hangi dönemde rastlanır? Batılı ülkeler
ve ABD bu konudaki çalışmaları sistemin ruhuna uygun mu gerçekleştirdi?
Biliyorsunuz, müzik algısı beynimizin
sağ tarafını harekete geçirir. Beynin
sağ tarafını harekete geçiren bir sanat
olması, müzikterapinin önemini elbette arttırıyor. Bunun yanı sıra insan
hayatında, bir entegrasyon prensibi
de var. Yani tek başına sol beyin bir
işe yaramaz, tek başına sağ beyin de
bir işe yaramaz.
Beynin solunun ve
sağının
beraber çalışması gerekir. Ama
sol beyin
olmazsa olmazdır.
Bir
insanın
IQ’sunun
olması lazım
ki, hayatını yönetebilsin. Fakat
bunun iyi çalışmasının yegane şartı,
sağ beynin sol beyni beslemesidir. Fikirler tek başına anlam ifade etmez;
eğer duygular, fikirleri ve düşünceleri beslerse bir anlam kazanır. Bir insanın karakterine, davranışlarına ve
hayat görüşüne yansır. Sağ ve sol beynin beraber çalışması, yani entegrasyonunun sağlanması bizim için çok
önemli. Müzikterapi, müzik veya diğer sanat çalışmaları, sağ ve sol beyin
entegrasyonunu sağlamada çok etkin.
Bizim toplumumuz sağ beyin özürlüsü ve biz toplum olarak duygularımızı
pek kullanmayız.
Müzikterapinin en tekamül etmiş halini, Mevlevi Ayinlerinde görebiliyoruz. Bu ayinleri biraz incelediğimizde,
bir müzikterapi yöntemi olarak karşımıza çıkar. Aslında yüzyıllar önce
keşfettiğimiz, 13-14. yüzyılda Mevlevi
dergahlarında uygulanan bu yöntemi; insanların rehabilite olması, huzur
bulması ve sezgi gücünü geliştirmesi
için şu an kullanır olduk. 19. yüzyılda
Batılı ülkeler ve ABD tarafından kullanılmaya başlandı. Fakat Batı müzikterapiyi, sol beyin mantığıyla yani akılcı
yaklaşımla ele aldığı için -geliştirmiş
olsa da- ilerletemedi. Bu noktada Doğu felsefesinin, mistisizminin ve tasavvufunun bir tamamlayıcı olması
İnsan beyninin şöyle bir özelliği vargündeme geldi.
dır, dışarıdan akıl almaz. Dışarıdan alPeki, müzikterapi, sağ ve sol beyin en- dığı aklı kullanmaz. Yani, kitaptaki bir
tegrasyonunu nasıl sağlar? Sağ beyni şeyi okuyarak, bir davranışı ya da karakteri değiştiremezsiniz. Bu durumyönetmeyi öğrendiğimizde sol beyni
da beyin ne yapar? Aklı üretir. Ürettiği
yönetmeyi de öğrenebilir miyiz?
aklı kullanır.
Çok da duygusal bir toplum olduğumuzu iddia ederiz halbuki...
Biz toplum olarak “duygusal olma ezilirsin, duygusallık zayıflıktır” algısına
sahibiz.
Duygusal olmak ve duyguları kullanmak arasındaki fark nedir?
Duygusal olmak ya da duyguları kullanamamak ile duyguları kullanmak
tamamen farklı kavramlar. Güçlü insan, duygularını kullanabilen insandır. Dikkat edin, dünyanın en güçlü ve
başarılı insanları, yöneticileri duygularını kullanabilen insanlardır. Mevlana Hazretlerinin dediği gibi, “insanlar konuştukları ile değil, duyguları
ile birbirlerini tanırlar ve anlarlar.” O
zaman bu noktadan hareketle, beynimizin sağ tarafını yani duygularımızı
ne kadar çok kullanırsak, sol tarafı da
o kadar işe yarayacaktır. Birbirleriyle
olan bağları gerçekten çok kuvvetli
Söyleşimizin giriş bölümünde biraz
daha genel olarak, stresle başa çıkma
yöntemleri ve yaşadığımız çağdan hareketle “Müzikterapi nedir?” sorusuna
cevap aradık. Konumuzu biraz daha
spesifik hale getirerek, bir Müzikterapi seansından, yöntem ve aşamalarından bahsedelim... Öncelikle siz aktif
olarak Müzikterapi uygulaması yapıyor musunuz?
Ben, Müzikterapi uygulaması yapmadığımı belirteyim. Ben bir Müzikterapisti değilim. Ben sadece müzik,
beyin, davranış ve psikiyatri üzerine
araştırmalar yapan, çalışan bir insanım.
Müzik dinleyerek tedavi bu yöntemin
hangi aşamasında kullanılır?
Müzikterapi dediğimiz zaman genelde, müzik dinleyip de oluşacak bir
etkileşim anlaşılıyor. Oysa ki, bu tamamen yanlış. Bu uygulamanın çok
küçük bir parçası. Hatta ben, müzik
dinlemeyle bir insanın tedavi olmasını
da uzak bir ihtimal olarak görüyorum.
Müzikterapinin bel kemiğini oluşturan
öğeler neler ve yöntem, kimler için uygundur?
Müzikterapide asıl önemli olan
45
çalmaya mı, şarkı söylemeye mi yoksa
dansa mı yatkın, bulunur. Bunun için
bazı ölçekler var, bu ölçeklerle kişinin ihtiyaçları belirlenir. Bazı hedefler doğrultusunda da çalışma başlar.
Çalışmalar esnasında ölçmeler yapılır,
değerlendirmeleri tekrar eder, nereye
geldiğinizi görürsünüz. Gerekirse yeniden yapılandırmalar yapılarak, çalışmalar sonuçlandırılır.
zenginlikleri ile avantajlı hale geliyor.
Ama burada bir musiki taassubu içerisine de girmemek lazım. Çünkü Müzikterapi, müzikal bir olayın ötesindedir.
Müzikterapinin” müzikal bir olayın
ötesinde” oluşunu biraz daha açabilir
misiniz?
Evet, müzik terapi, bir terapi yöntemi.
Burada müziği araç olarak kullanıyoruz. Hangi müziği kullanırsanız kulPeki, diğer tedavi yöntemleriyle kıyaslanın, bu aracı kişiye özel hale getirilandığında hastaya sağladığı avantajyoruz. Kişi, arabesk müzik seviyorsa,
lar nelerdir?
onu da kullanabilirsiniz. Batı enstrüBir kere, müziğin çok kendiliğinden,
manlarını seviyorsa batı, doğu ensspontane etkileri var. Her müzik dintrümanlarını seviyorsa doğu enstrülediğinizde, mutlaka duygusal bir etmanlarını kullanırsınız. Yani o kişinin
kileşim yaşarsınız. Ayrıca, müzik algısı itibari ile güzel bir sanat ve müziği kültürel yapısı, çocukluktan itibaren
sevmeyen insan neredeyse yok. Her- dinlediği müzik, sevdiği-beğendiği
kesin mutlaka dinlediği bir çeşidi var. müzik vs. çok önemli faktörler. BunGençlerin bilhassa haşır neşir olduk- dan dolayı, herhangi bir müzik türü
”Müzikal aktivitelerdir.” Bu aktiviteüzerinde durmak, yönelmek veya şu
ları bir sanat. Haliyle, müziğin kenler içerisine dans etmek, enstrüman
müzik türü şundan üstündür, demek
di doğasında güzel çağrışımlar var.
çalmak, şarkı söylemek ve folklor
çok doğru değil. Yaklaşımımız tıpkı taMüzik gündeme geldiği zaman, otogrubunda yer almak da dahil edisavvufta olduğu gibi, “her güzel ses, her
matik olarak birtakım olumlu çağrılebilir. Yani, aktif müzikal aktiviteşımlar söz konusu olur. Bunların yanı güzel yüz Allah’ı hatırlatır” mantığıyla
ler kullanarak yapılan çalışmalara
sıra, sağ beyni harekete geçirdiği için olmalıdır. Beethoven çaldığı zamanMüzikterapi denir. Terapi sırasında,
özellikle ritim ve melodilerle yapılan da, Dede Efendi icra edildiğinde de ayöncelikli olarak kişilerin ihtiyaçlarıçalışmalar; verbal yani konuşma ile
nı şekilde düşünürüz.
nı belirler, geliştirilmesi gereken sosolan terapilerden çok daha kısa süre- Müziğin mucizevi etkilerinin somut
yal becerileri varsa desteklersiniz.
de, kendiliğinden bir sağ beyin etkileolarak yaşandığı çarpıcı örnekleri bişimi yaratır.
zimle paylaşabilir misiniz?
İnsan beyninin şöyle bir Müzikterapi alanında en çok kullanı- Mesela, kekeme insanların, konuşaözelliği vardır, dışarıdan lan müzik türlerinden biri olan Türk mazken gürül gürül türkü okuması.
Müziği’ni anmadan geçemeyiz. Sizce,
akıl almaz. Dışarıdan al- Türk Müziğini bu kadar güçlü kılan et- Baktığımız zaman, çok net bir müzik etkisi. Sağ beyni etkin kullanabildığı aklı kullanmaz. Yaken nedir?
ni, kitaptaki bir şeyi oku- Batı müziğini çok sesli müzik olarak diğini gösteriyor. Hiç konuşamayan
tek bir kelime dahi söyleyemeyen bir
yarak, bir davranışı ya da nitelendiriyorlar, ben de Türk müziği- kişi, çok rahatlıkla şarkı söyleyebilikarakteri değiştiremezsi- ni “çok hisli müzik” olarak değerlendiri- yor. Allah her şeyi, yarattığı nesneleyorum. Bizim müziğimizin temelinde
niz. Bu durumda beyin ne hisler yatar. Bu yüzden, Türk Müzi- rin üzerinde var etmiştir, yani beyni
yapar? Aklı üretir. Ürettiği ği’nde tam batıdaki gibi dört dörtlük yaratmıştır, mucize dediğimiz şey de
bir nizam yoktur, yazıldığı gibi okun- aslında beynin içinde vardır, biz onu
aklı kullanır.
maz. Bu duruma müziğimizdeki Meşk hissedemeyiz, göremeyiz, keşfedemeyiz. Mucize spirituel bir ifade, manevisisteminin etkisi olduğunu söyleyeBu durumda, hastanın durumunu tes- biliriz. “Gönülden gönüle” dökülmesi,
yatla ilgili şeylerde kullanabiliriz. Ama
pit edip, ona göre bir yönlendirme ya- koma sisteminin olması müziğimizi önce fizik bağlamında açıklamaya çapıyorsunuz dememiz yanlış olmaz.
lışmak çok önemli. Bu bilimcilik veya
başka bir boyuta geçiriyor. Aynı sesmateryalist mantık değil, aslında tam
Kesinlikle, hasta müziğe uygun bir
le karar veren yüzlerce makam var.
da yaratanın yarattıklarını anlama
insan mı, müziğe uygunsa hangi faTürk Müziği, müzik terapi konusunaliyeti yapabilir, bu tespit edilir. Çalgı da makamsal özellikleri, ritim ve usul çabası diyebiliriz.
46
Birlik’te Sağlık Ocak-Mart 2014/1
Uzmanından
H
ukuk düzenimiz, sadece
sağlık çalışanlarına yönelik olan değil, her türlü şiddet ve diğer hukuka aykırı
eylemlerin takibi ve etkin bir şekilde cezalandırılmasına yönelik
hükümler öngörmüş bulunmaktadır. Bu çerçevede ana hukuk-
SAĞLIK
ÇALIŞANLARINA
YÖNELİK ŞİDDETİN
HUKUKSAL BOYUTU
Prof. Dr. Hakan Hakeri
48
Birlik’te Sağlık Ocak-Mart 2014/1
sal yollar, ceza hukuku yaptırımlarının uygulanması ve tazminat
hukuku kuralları çerçevesinde de
uğranılan maddi ve manevi zararın tazmininin talep edilmesidir.
Bu çalışmada, bu iki hukuksal yol
üzerinde kısaca durulacaktır.
Yaralama Suçu
Ceza Hukuku Açısından
Uygulanabilecek
Yaptırımlar
Sağlık çalışanlarına yönelik eylemler çoğunlukla üç ayrı suçu oluşturmaktadır. Bunlar; yaralama, tehdit
ve hakaret suçlarıdır. Uygulamada,
öldürme suçları ile karşılaşıldığı da
vakidir. Ancak bunlar daha çok istisnai olduğundan, en çok karşılaşılan suçlar üzerinde durabiliriz.
alt soya, eşe veya kardeşe, beden veya
ruh bakımından kendisini savuŞiddet, tüm dünyadaki her iki sağlık
görevlisinden birini etkilemektedir. namayacak durumda bulunan kişiye
Araştırmalar, çalışma sırasındaki bü- karşı, kişinin yerine getirdiği kamu
tün şiddet olaylarının yüzde 25’inin görevi nedeniyle, kamu görevlisinin
sağlık sektöründe ortaya çıktığını ve sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullabu sektörde çalışanların yüzde 50’si- nılmak suretiyle ve silahla işlenmesi
halinde, şikayet aranmaksızın verilenin şiddete maruz kaldığını göstercek ceza yarı oranında arttırılır.
mektedir.
şikayetçi olmasa bile, dava açılır ve
ceza verilir. Burada önemle vurgulamak gerekir ki, cezayı ağırlaştıran bu
nedenin uygulanabilmesi için; sağlık
çalışanına, görevi nedeniyle şiddet
uygulanmalıdır. Görevden bağımsız
olarak, ancak görevi sırasında şiddet
uygulanması halinde bu ağırlaştırıcı
neden uygulanmayacaktır.
Böylece kamu görevlisi sağlık çalışanına yönelik olarak, yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle şiddet
uygulanırsa, hasta veya hasta yakını 1,5 yıl ile 4,5 yıl arasında bir hapis
cezası yaptırımı ile karşı karşıya kalabilecektir. Altını çizmek isterim
ki, normalde, yaralama suçu şikayet
üzerine takip edilir. Ancak kamu görevlisine, görevi nedeniyle uygulanan şiddet, takip edilir. Bunun anlamı şudur: Kovuşturma makamları
bu suçu haber aldıkları taktirde, artık
soruşturma ve kovuşturma için, suçtan zarar görenin bir şikayetini beklemezler. Hatta suçtan zarar gören kişi
Hemen belirtelim ki, şiddet uygulayan fail hakkında uygulanacak cezanın ertelenmesi mümkündür. Keza
hakim, kanundaki şartları gerçekleşmişse, hükmün açıklanmasını da
geri bırakabilir. Bunun anlamı, failin
beş yıl içinde yeniden suç işlememesi halinde, bu suçtan dolayı hiçbir
zaman hapse girmeyecek olmasıdır.
Bu suçtan dolayı uzlaşma mümkün
değildir. Yani sağlık çalışanı, fail ile
uzlaşarak, faili yargılamadan kurtaramaz. Belirtmek gerekir ki, ceza ertelense veya hükmün açıklanması
geri bırakılsa bile, sağlık çalışanının
tazminat hakkı saklıdır.
Ceza kanunumuzun 86. maddesinde
yaralama suçu düzenlenmiştir. Buna
göre:“Kasten başkasının vücuduna
acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden
olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır”. Görüldüğü üzere, sağlık personeline karşı bir
şiddet uygulandığı takdirde bu eylem
bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasını gerektirmektedir. Ancak sağlık
personeli kamu görevlisi ise, kanunumuz cezanın bir miktar daha artırılmasını öngörmüştür. Aynı maddenin üçüncü fıkrası şöyle demektedir:
Kasten yaralama suçunun; üst soya,
49
Uzmanından
Tehdit
Uygulamada, hasta veya hasta
yakınlarının, sağlık çalışanına şiddet uygularken, çoğu kez tehdit de
ettiği görülmektedir. Bu durumda, failin yaralama suçunun yanı
sıra tehdit suçu nedeniyle de yargılanması ve ceza alması söz konusu olabilecektir.
Türk Ceza Kanunu’nun 106.maddesinde tehdit suçu düzenlenmiştir. Buna göre:
“Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı
gerçekleştireceğinden bahisle tehdit
eden kişi, altı aydan iki yıla kadar
hapis cezası ile cezalandırılır. Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara
uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise,
mağdurun şikâyeti üzerine, altı aya
kadar hapis veya adlî para cezasına
hükmolunur”.
Yargıtay kararına konu bir olayda,
hasta yakını, sağlık çalışanlarına, “…eğer hastama bir şey olursa
hesabını sorarım, bunun arkası
gelecek” demiştir. Yargıtay, bu ifadelerin söylendiğinin tanık anlatımları ile anlaşılması karşısında
tehdit suçunun gerçekleştiğine
karar vermiştir . Bu suçun cezası
da ağır olmadığından, cezanın ertelenmesi veya hükmün açıklanmasının geri bırakılması mümkündür. Hemen belirtelim ki, ceza
ertelense veya hükmün açıklanması geri bırakılsa bile, sağlık çalışanının tazminat hakkı saklıdır.
50
Birlik’te Sağlık Ocak-Mart 2014/1
Hakaret
karar vermiş ve beraat hükmünü kalSağlık çalışanlarının sıklıkla karşılaş- dırmıştır . Bu suç nedeniyle yapılacak
yargılama neticesinde de, hükmün
tığı suçlardan birisi de hakaret suçudur. Bu suç, sövmeyi de içermektedir. açıklanmasının geri bırakılması ve cezanın ertelenmesi mümkündür. AnKanunumuzun 125.maddesine göre:
cak bu durum, tazminat talebini en[1] Bir kimseye onur, şeref ve saygıngellemeyecektir.
lığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya Her üç suç bakımından da savcılığa
suç duyurusunda bulunulması gereksövmek suretiyle bir kimsenin onur,
şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç mektedir. Sağlık çalışanının kendiaydan iki yıla kadar hapis veya adlî pa- sinin ceza davası açması mümkün
ra cezası ile cezalandırılır. Mağdurun değildir. Savcılık delilleri inceleyerek,
gıyabında hakaretin cezalandırılabil- sonuçta dava açıp açmayacağına karar
mesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilât verecektir. Savcının dava açmayıp taederek işlenmesi gerekir. Aynı madde- kipsizlik (kovuşturmama) kararı vernin üçüncü fıkrası, yaralama suçunda mesi durumunda ise sağlık çalışanı
olduğu gibi, mağdurun kamu görevlisi ağır ceza mahkemesine 15 gün içinolması halinde cezanın artırılmasını de itiraz ederek dava açılmasını talep
edebilir. Sağlık Bakanlığı sağlık peröngörmektedir:
soneline bu tür durumlarda hukuki
[3] Hakaret suçunun; kamu görevlisidestek sağlamaktadır. Keza tıbbi müne karşı görevinden dolayı işlenmesi
dahale sırasında saldırıya uğrayan hehâlinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az
kimler için Tabip Odaları Hukuk Büroolamaz. Hasta yakınının devlet hastaları’da hukuki destek sunmaktadır.
nesinde hemşire olan, şikâyetçiye hekimin orderı nedeniyle annesine ağrı Tazminat Hukuku Uygulamaları
kesici iğne yapamayacağını belirtmesi Sağlık çalışanı, hem yaralama ve tehüzerine söylediği “sen sinirli ve ukala- dit hem de hakaret suçları nedeniyle
sın, hastamızla ilgilenmiyorsun, ken- failden tazminat talep edebilir. Tazdini bir şey zannediyorsun” sözlerinin minat davası, hasta veya hasta yakını
hakaret olmadığı, anayasal şikâyet ve tarafından uygulanan haksız ve suç
eleştiri hakkı kullanılarak serzenişte oluşturan eylem neticesinde uğranıbulunulduğu yerel mahkeme tarafın- lan zararların tazmini amacıyla açılır.
Bu davada; sağlık çalışanı, hem maddi
dan kabul edilmişse de, hemşirenin
kararı temyize götürmesi üzerine, Yar- hem de manevi zararlarını isteyebilir.
gıtay, bu ifadelerin TCK 125’de düzen- Maddi zarar olarak, şiddet nedeniyle
lenen hakaret suçunu oluşturduğuna çalışamamadan kaynaklanan kayıp-
lar, ilaç vs. masrafları talep edilebilir. Manevi zarar ise, gerçekleştirilen
eylem neticesinde duyulan acı, elem,
ıstırap gibi nedenlerle ortaya çıkan zarardır. Keza hakaret nedeniyle yapılan
aşağılama da bir manevi tazminat gerektirmektedir. Maddi zarar miktarı,
belgelerle ortaya konulabilirken, manevi zararın belgelerle ortaya konması mümkün değildir. Bu nedenle, bu
konuda hâkimin büyük takdir yetkisi
bulunmaktadır. Tazminat davası, ceza davasından farklı olarak sağlık çalışanının kendisi tarafından açılmalıdır. Ceza davasını, savcılık durumdan
haberdar olduğu takdirde, herhangi
bir şikâyet bile olmaksızın açabilirken,
tazminat davası kendiliğinden açılmaz. Ayrıca ceza davasının herhangi
bir masrafı yokken, tazminat davasında baştan bir harç ödenmesi gerekir.
Yine, ceza davası sağlık çalışanı duruşmalara gitmese bile kendiliğinden
devam ederken, tazminat davasının
takip edilmemesi durumunda, dava
düşer.
Sağlık Çalışanının
Hukuksal Süreçte Dikkat
Etmesi Gereken Hususlar
Şiddet, hakaret vb. uygulamaya
maruz kalan sağlık çalışanının, durumu bir tutanakla mutlak olarak
idareye bildirmesinde yarar vardır.
İdarenin de, görevi nedeniyle öğrendiği bu suçu savcılığa bildirmesi gereklidir. Böylece sadece bireyin
tek başına değil, kurumsal olarak da
işin takip edildiği izlenimi uyandırılmasında yarar vardır. İkinci olarak; hem ceza davasından hem de
tazminat davasından sonuç alınabilmesi, büyük ölçüde ispat sorununun çözümüne bağlıdır. Bu nedenle, ispat hususu büyük önem arz
etmektedir. Bu açıdan da, tanıklar
ve ilgililer tarafından tutulmuş tutanakların büyük ispat gücü olduğu
unutulmamalıdır. O nedenle, olaya
tanık olan kişilerle birlikte, olay daha sıcakken bir tutanak tutulmasında büyük yarar vardır. Üçüncü
olarak, sağlık çalışanlarına yönelik şiddet önlenmek isteniyorsa, bu
eylemler görmezden gelinmemeli,
mutlaka takip edilmelidir. Elbette
gerek ceza muhakemesi ve gerekse tazminat yargılaması zahmetli
süreçlerdir. Ancak, caydırıcılık açısından bunların takip edilmesinde
büyük yarar vardır. Tanıkların olduğu bir olayda hasta veya hasta yakınının da mali gücü varsa, tazminat
davasından büyük olasılıkla olumlu
bir sonuç alınacağı ve sonuçta bu
külfete değecek bir miktara hükmedilebileceği unutulmamalıdır.
Bugün uygulamada, sağlık çalışanlarının yüzde 67’sinin şikâyetçi
olmadığı aktarılmaktadır. Bu oran
çok yüksektir. Bu şekilde şiddet
uygulayanlara, bu şiddete devam
etmeleri olanağı sağlanmış olmaktadır.
ÖNLEM!
Sağlık çalışanlarına yönelik şiddet
asla kabul edilemez. Ancak bu bakımdan dikkat edilmesi gereken
bazı hususlar vardır. Öncelikle, hasta ve hasta yakınlarının yeterince
aydınlatılmaması, bu bakımdan büyük sorun oluşturmaktadır. Yeterli
bir aydınlatmanın, şiddeti bir nebze
de olsa önleyebilir.
İkinci olarak, sağlık çalışanının iletişim becerilerini geliştirmesinin de
büyük önem taşıyacağı düşüncesindeyim. Hukuki altyapı, sağlık çalışanına yönelik şiddet, tehdit ve hakaret eylemlerini gerekli yaptırıma
tabi tutmak bakımından yeterlidir
Yeter ki, sağlık çalışanı olayın takipçisi olsun. O nedenle, biraz zahmetli
de olsa şiddet, tehdit ve hakaret eylemlerini mutlaka yargıya taşımak
gerekir. Baştan bir masraf gerektireceği ve avukat aracılığıyla ya da
bizzat takip etmek gerekeceğinden
hasta ya da hasta yakınının mali
gücü yoksa herhangi bir fayda sağlanamayacağından tazminat davası
açılmasa bile, mutlaka savcılığa suç
duyurusunda bulunulmalıdır. Bu
takdirde, sağlık çalışanının polis/
savcı ve mahkemede birer kez ifade
vereceği de unutulmamalıdır. İleride tekrar bu tip eylemlere maruz
kalmamak bakımından bu kadar
külfete de katlanılabilir.
51
Söyleşi
YILIN HEKİMİ:
PROF.DR.
ŞEVKİ
ERDEM
23 yıldır bu meslekte özveriyle çalışmaktasınız. Skolyozla ilgili çalışmalarınızı ve başarılarınızı biliyoruz.
Skolyozu nasıl tanımlarsınız ve en çok
kimlerde görülür?
Skolyozu, “omurgadaki eğrilik, omurganın üç boyutlu deformitesi” olarak
basitçe tanımlayabiliriz. Biraz daha
detaylandırmamız gerekirse; önden
baktığımızda sağ-sol olan eğrilik, yandan baktığımızda kamburluk, yukarıdan baktığımızda dönme rotasyon
dediğimiz üç boyutlu omurga eğriliğidir. Skolyoz en çok kızlarda görülür,
özellikle idiopatik skolyozun kızlarda
görülme oranı 8-10 kat fazladır.
“En büyük hayalim, insana hizmet etmek ve bu işi
benden çok daha iyi yapabilecek hekim arkadaşları
yetiştirebilmek.”
20 yıllık meslek hayatında 4 binin üzerinde ameliyat gerçekleştirdi, yıl içinde yaptığı 200 ameliyatın
70’inden ücret almadı, hastalarıyla kurduğu iletişimi, onlara olan ilgisi ve sevgisiyle 2013 yılında “Yılın
Hekimi” ödülüne layık görüldü. Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Ortopedi Kliniği
Skolyoz ve Omurga Cerrahisi Bölümü’nden Prof. Dr. Şevki Erdem, bu kutsal mesleğin hakkını fazlasıyla
verenlerden... Öyle ki, aldığı ödül Erdem kadar tedavi ettiği hastalarını da sevindirdi.
Ülkemizde sayısı 2 buçuk milyona ulaşan skolyoz hastalığı konusundaki
çalışmaları ile takdir toplayan Prof. Dr. Şevki Erdem’le bu başarı
hikayesini konuştuk.
Sağlık Bakanlığı’nın fedakar ve duyarlı
hizmetlerinden dolayı her ilde verdiği
yılın doktoru ödülünün bu sene İstanbul’daki sahibi siz oldunuz. Öncelikle
tebrik ederiz.
gunlaştıkça başı yere doğru yönelir.
İyi bir hekim olmanın en önemli
anahtarı iyi insan olmaktır. Bunu, eğiBu insani değerleri hekim olarak biz
içimizde büyüttüğümüz sürece hasta- timini çok iyi bir şekilde tamamlamak
lara verdiğimiz hizmet kalitesi de ar- ve bilgilerini devamlı yenilemek izler.
tacaktır. Uzun çalışma saatlerine rağ- Hastayı meta olarak görmeyen, merBu ödül için, onur ve teşvik ödülü di- men işinizi severek yapıyor olmanızın hamet, sevgi, saygı ve şefkat kavramlarını içselleştiren hekimler başarılı
yebiliriz. Çalışmalarımızın karşılığıgetirdiği rahatlık ve hastalarınızdan
bir kariyerin ilk ve en önemli adımlanın bakanlığımız tarafından taktir
aldığınız dualarla yolunuza devam
rını atmış olacaklardır. Diğer bir yangörmesi bizi gerçekten onurlandırdı.
ediyor olmanızın yanı sıra, bakanlığıdan da hassas olmamanız halinde kul
İçinizden gelen bu çalışma azmi, hasmızın bu ödülle bizi onore etmesi ayrı
hakkına girebileceğiniz bir meslek.
talara karşı olan sevgi, saygı ve merhabir gururdur. Bakanlığımıza ödül için
Sizin verdiğiniz bir karar hastayı iyileşmetiniz beraberinde ödülleri de getitekrar
teşekkür
ederim.
tirirken, başka bir durumda hasta, aldıriyor. Bir hekim olarak en çok ihtiyaç
Yılın hekimi olarak seçilmiş bir isim
ğınız karardan dolayı sıkıntı yaşayabiliduyduğumuz şey; merhamet, saygı
ve tevazu. Unutulmamalı ki; başak ol- olarak, iyi hekimliğin anahtarı nedir? yor. Bu durum da elbette sizi üzüyor.
52
Birlik’te Sağlık Ocak-Mart 2014/1
İlk meslek yıllarınızdan bugüne ülkemizde skolyozla ilgili nelerin değiştiğini düşünüyorsunuz?
olduğumuzu belirtebilirim. Yurtdışından, özellikle Balkanlardan ve Türki
Cumhuriyetlerden sıklıkla hastalarımız geliyor. Avrupa ve Amerika’daki skolyoz cerrahisi ile Türkiye’deki
skolyoz cerrahisi hemen hemen aynı
düzeyde.
Biliyoruz ki, her hastalıkta erken teşhis
hayat kurtarır. Hastalığın teşhisi anlamında anne-babalara nasıl tavsiyelerde bulunursunuz?
Çocuklarda erken teşhis çok önemli. Sırt bölgesinde deri kıvrımı olması,
gamze, kıllanma, ayaklarda çarpıklık,
iç organlarında, özellikle mesanede
veya böbreklerinde bir problemin olması çocukta doğuştan omurga eğriliğini akla getirmelidir. Nedenini kesin
olarak bilemediğimiz, sıklıkla karşılaştığımız idiopatik skolyoz, çocukluk
çağından başlayıp hızlı gelişme döneminin olduğu adölasan dönem dediğimiz ergenlik döneminde daha sık
görülür. Teşhis olarak ailelerin dikkat
etmesi gereken en önemli şey, çocuklarını iyi muayene etmeleridir. Aileler
çocuklarını öne doğru eğerek, gövde
ile kalça arasındaki açı 90 dereceye
ulaştığında sırttaki kemik çıkıntılarını izleme ve dokunarak kontrol etme yoluyla muayene edebilirler. Eğer
omurgada bir sapma varsa bu skolyoz
olabilir.
Son yıllarda ülkemizde tıp alanında
gerçekten çığır açacak projeler üretiliyor. Sizler gibi çalışkan ve bu yolda
hizmet edecek doktorlara tavsiyeleriniz nelerdir?
Ben 30 hanelik bir köyde doğdum
ve ailemde yalnızca ben üniversite
okudum. O günlerde ya da uzman olduğumda, “Kendini nerelerde hayal
ediyorsun” diye sorsalardı şu anki konumumu hayal dahi edemezdim. Bu
anlamda ben bütün bunların Allah’ın
lütfu olduğuna ve emanet olarak bize
verildiğine inanıyorum. Hekim arkadaşlara tavsiyem, sevgi, şefkat ve merhamet ekseninden ayrılmadan işlerini
yapmalarıdır. Bu yolda ilerleyen arkadaşlar, insanların dualarını almanın
bereketini, yaşadıkça göreceklerdir.
Ortopedi ve omurga cerrahisi alanlarında çok başarılı bir geçmişe sahipsiniz, kariyerinizin tamamı kamu
hastanelerinde geçmiş. Hiç özel sağlık
kuruluşlarında çalıştınız mı? Kamuyu
tercih etmenizin özel sebepleri nelerdir?
Erciyes Üniversitesi’ndeyken Kayseri’de, 9 ay süre ile bir özel hastanede
çalıştım. Kişisel olarak hekimlik anKullanılan enstrümanların ve amelayışıma aykırı olan bazı sebeplerden
liyat tekniklerinin olumlu anlamda
dolayı da özel hastanelerde çalışmayı
ilerlemesinin yanı sıra ameliyat esnatercih etmedim. Kamu hastanelerini
sında yaşadığımız korkular ortadan
tercih etmemin temelinde iki neden
kalktı. Nöromonitörizasyon dediğivar. Türk toplumunda skolyozla ilgili
miz bir sistemle, ameliyat esnasında Omurga cerrahisi zor, tecrübe gerekolarak yüzde 2 gibi, çok ciddi bir hasta
hastalarımızı takip ederek, felç riskini tiren bir alan ve en küçük hatanın bi- potansiyeli var. Bu yüzde 2’lik rakama
minimum düzeye indirdik. Bu konu
bağlı olarak hastalar mağdur durumle olumsuz geri dönüşleri olabiliyor.
ile ilgili internette çok ciddi bilgi kirli- Ameliyatlara nasıl hazırlanıyorsunuz? dalar. Bu insanlara yardım edebiliyor
liği mevcut, ancak literatürde skolyoz- Zorlandığınız ameliyatlar oluyor mu? olmak benim için en büyük mutluluk.
dan felç oranı yaklaşık on binde bir
Bir diğer nedeni ise yaptığımız ameAmeliyatlarda dışarıda olduğumdan
oranla, yani çok nadir olarak yaşanliyatlar gerçekten zor. Bu ameliyatları
çok daha farklı görünürüm. Mesleğe ilk
maktadır. Kullanılan cerrahi teknikler
yapacak olan hekimleri yetiştirme ve
başladığım yıllardan beri çok titiz çalıve implantlar değişti. Vücuda uyumtecrübelerini arttırmalarına yardımcı
şırım. Her hastamla ve yapılacak amelu implantlar sayesinde hastalar artık
olmayı da kamu hastanelerini tercih
liyatla bire bir ilgilenirim. Hastalarımı
MR dahi çekilebiliyor. Ameliyat süreetme nedenlerimden biri olarak
ameliyat ettikten sonra “Doktoruma
si de eskiye göre çok kısaldı. Şu anda
aktarabilirim.
ulaşamadım” demelerini istemediğim
ameliyat süremiz maksimum 3 saat
Sizin kendi mesleki kariyeriniz adına
için her hastamda telefon numaram
diyebiliriz.
vardır ve bu telefon 24 saat açıktır. Bu en büyük hayaliniz ve gerçekleştirmek
Skolyoz tedavisinde dünyadaki gelişistediğiniz proje nedir?
durumun bana olan getirisini, hastamelerin neresindeyiz?
yı bire bir takip etmek, hastanın panik En büyük hayalim, insana hizmet
Skolyoz tedavisi ve cerrahisinde, şu
anda dünyayla aynı düzeydeyiz. Hatta birçok ülkeden daha ileri düzeyde
olmasını bertaraf etmek ve yaşanabile- etmek ve bu işi benden çok daha
cek olumsuzlukları minimuma düşür- iyi yapabilecek hekim arkadaşları
yetiştirebilmek.
mek olarak sıralayabilirim.
53
Sağlıkta Sınırı Aşanlar
SAĞLIKTA
SINIRI
AŞANLAR
Kardiyoloji denince Dünya’da herkesin aklına ilk gelen merkez Cleveland
Clinic oluyor. Siz böylesi saygın bir kurumda hem doktor hem de yönetici
olarak görev yapmaktasınız. Bu prestijli klinik hakkında bize neler söylemek istersiniz?
Prof. Dr.
MURAT TUZCU
Türkiye’nin
Dünya çapındaki gururu oldunuz. Elazığ
953’te
Maden’den CleveIsparta’da doğan Murat Tuzland’a giden yolcucu, 1977’de İstanbul Tıp Faluğunuzu dinleyerek
kültesi’ni bitirdi. 1985-1992
başlamak
isteriz.
yıllarında Kardiyoloji ve GiKardiyoloji ile ilişkim, tıp
rişimci Kardiyoloji eğitimini
öğrencisi olduğum dönemlerde
Cleveland Clinic ve Massacbaşladı.
İç hastalıkları uzmanı olup
husetts General Hospital’de tamamaskerliğimi yaptıktan sonra zorunlu
ladı. Ameliyatsız kalp kapakçığı dehizmet için Elazığ’ın Maden ilçesinğiştirme operasyonu ile tıp tarihine
geçen Murat Tuzcu, tıp alanında çığır de çalışmaya başladım. Kardiyoloji
açan bir çok yeni tedavi biçiminin de alanında ABD’de bir süre de olsa çaöncüsü. Cleveland Clinic’de kardiyo- lışmak istiyordum. Birçok merkeze
başvurdum. Çoğundan cevap gelmeloji bölüm başkan yardımcısı olarak
görev yapan ünlü isim, aynı zamanda di. Cevap verenler de olumlu değildi.
üniversitede de öğretim üyesi. Önce- Epeyce bir uğraşıdan sonra, hocalaleri Harvard’da öğretim üyeliği de yap- rımdan bazılarının yardım ve destemış olan Tuzcu, hem Türk hastaların ğiyle, Cleveland Clinic’den Türkiye’yi
hem Türk doktorların Cleveland’ı ter- ziyarete gelen doktorlarla görüşme
cih etmesinde etkili bir isim. “Ameri- fırsatı yakaladım. Böylece bir yıllığına
ABD’de ihtisas yapmanın yolu açıldı.
can College of Cardiology”nin Bilimsel Kurul Başkanlığı’nı da yapan, 30
2007 yılında, American College of
yılı aşkın süredir Amerika’da yaşayan Cardiology Uluslararası Kardiyoloji
ünlü hekimle, mesleki hayatına dair
Kongresi Bilimsel Kurum Başkanlığını
pek çok konuyu konuştuk.
yaptınız. Bize bu süreçten de bahseder
1
misiniz?
54
Birlik’te Sağlık Ocak-Mart 2014/1
“Ülkemizde kalp damar
hastalıklarının sıklığının başta gelen nedeni
sigaradır. Bir kaç yıl önce çıkarılan sigara yasağının birçok kalp krizini ve
zamansız ölümleri önleyeceğini düşünüyorum.”
Kardiyoloji ihtisası yaparken American College of Cardiology (ACC) üyesi oldum ve gönüllü olarak çalışmaya başladım. O tarihten sonra birçok
komitede görev aldım. 2005 yılında
yıllık bilimsel toplantı planlama komitesine seçildim. 2007 yılında bu komitenin başkanlığını yüklendiğimde
epeyce deneyim kazanmıştım. ACC
yıllık toplantısı sadece ABD’nin değil tüm dünyanın kardiyologlarının
bir araya geldiği bir toplantıdır. Böyle
bir toplantının hazırlığında dünyanın
önde gelen yüzlerce kardiyologuyla
konuşup müzakere etmek insana çok
şey öğretiyor.
Cleveland Clinic, 1921 yılında kurulduğundan beri doktorlar tarafından yönetilen bir hastane ve hasta merkezli
hekim anlayışına sahip. ABD’deki hastanelerin büyük çoğunluğunun aksine doktorlar ile hastane iki ayrı yapı
değil. Yani doktorların geliri baktıkları
hasta veya ameliyat sayısına bağlı değil. Bu özellik, hastayla hekim arasından tüm akçeli ilişkileri çıkarttığı için sek hastalar için kullanıyoruz.
fevkalade bir çalışma ortamı mevcut. IVUS olarak adlandırılan damar içi
görüntüleme metodu alanında yaptıKalbi açmadan, ameliyat gerektirğınız çalışmalarla koroner arter hasmeyen bir yöntemle kalp kapakçıtalıklarına yeni yaklaşımlara katkıda
ğının değiştirilmesi de dahil ulusbulunan bir hekim olarak ‘kalbimizin
lararası düzeyde ilgi çeken yeni
damarlarında dolaşan ve onlarla kotedavi yöntemleriyle ilgili araştırnuşan’ bir ekibin başında bulunmak
malar yürüttüğünüzü biliyoruz.
size neler hissettiriyor? Bu konudaki
Okuyucularımızla bu alandaki yegelişmelerden neler öğrendik? Bunnilikçi uygulamalardan sizin için
önemli olanlarını paylaşabilir misiniz? lar kardiyolojinin geleceğine nasıl
yansıyacak?
Sigara içme. Akdeniz
tarzı mutfaktan şaşma. Asansörden, yürüyen merdivenden uzak
dur, otobüsten bir durak önce in, kısacası hareketli bir yaşam sür!
Kalp kapak hastalığı olan kişiler,
1960’lardan beri ameliyatla tedavi edilmektedirler. Lakin ileri yaş ve
ciddi hastalıkları nedeniyle ameliyat
olamayan veya ameliyat riski yüksek hastalar bu gelişmelerden yararlanamıyorlardı. Son 10 yılda bizim
ekibimizin de katıldığı araştırmalar
sonunda, ameliyat olmaksızın kapak
tedavisi yapmak gerçek oldu. Bugün
kasıktan sanki anjiyo yaparmış gibi
girerek aort kapağını değiştirebiliyoruz. Benzer bir yöntemle mitral kapağı
onarma işlemi yapabiliyoruz. Şimdilik
bu yöntemleri ameliyat olamayacak
kadar düşük veya ameliyat riski yük-
ve kötü beslenmedir. Sürdürülen hayat tarzı diyabet, yüksek tansiyon,
kalp krizi ve inme gibi hastalıklara davetiye çıkarıyor.
Prensip olarak Türkiye’ye geldiğiniz
zamanlarda hasta viziti yapmadığınızı
biliyoruz. Kıramadığınız insanlar oluyor mu? Varsa ilginç bir anınızı paylaşır mısınız? Hazır Türkiye demişken,
dönüş planlıyor musunuz?
Türkiye’ye gelişlerim genellikle çok
kısa süreler için oluyor. Bir hastayı etraflıca değerlendirecek zamanım olmadığı için klinik uğraşılardan uzak
durmaya çalışıyorum. Bazen bilimsel toplantılar çerçevesinde toplantının yapıldığı kurumda genç hekimlerle öğretim amaçlı hasta viziteleri
yaptığım oluyor. ABD’de bulunduğum
mevki itibariyle Türkiye’ye mütevazı da olsa katkıda bulunabilecek bir
durumdayım. Bunu başarabildiğim
ölçüde görevime devam etmek niyetindeyim.
Damar içi ultrason, kalbi besleyen damarlarının duvarlarında oluşmaya
başlayan damar sertliği plaklarını çok
erken safhalarında görebilmemizi sağlar. Anjiyo yapıldığında hiçbir anormallik görülmese de damar duvarındaki birikintileri bu yöntemle görmek
ve ölçmek mümkündür. IVUS ile 20
yaşının altındaki gençten birinde damar sertliğinin başlamış olduğunu ve
yıllar geçtikçe ilerlediğini bulduk. Koruyucu önlemlerle bu gidişin yavaşlatılabileceği hatta durdurulabileceğini Kalp ve damar sağlığı açısından bazı
tespit ettik.
risk faktörlerinin bilinmesi ve buna göKatıldığınız bir TV programında Dün- re bir yaşam tarzı belirlenmesi gerekya ile Türkiye’yi kıyasladığınızda ültiğini sıkça duyuyoruz. Bu bağlamda
kemizde kalp hastalıklarının yaykalp ve damar sağlığı için okuyuculagınlığına dikkat çekmiştiniz. Bunun
rımızla paylaşacağınız temel öneriler
nedenlerinden bahseder misiniz?
nelerdir?
Ülkemizde kalp damar hastalıklarının
sıklığının başta gelen nedeni sigaradır.
Bir kaç yıl önce çıkarılan sigara yasağının birçok kalp krizini ve zamansız
ölümleri önleyeceğini düşünüyorum.
Bir diğer neden de hareketsiz yaşam
Bu sorunun cevabı kolay: Sigara içme.
Akdeniz tarzı mutfaktan şaşma. Asansörden, yürüyen merdivenden uzak
dur, otobüsten bir durak önce in, kısacası hareketli bir yaşam sür, günde 3045 dakika spor yap.
55
Tarih ve Sağlık
mek için tecrübe edilmesi gerekiyorTıpta Modernleşme
Sürecinde Avrupa Daha Hızlı du. Hayvan üzerinde deney yapılsa
da, hiçbir zaman yüzde yüz insana
İlerliyordu
OSMANLI DEVLETİ’NİN TIPTA
TEŞKİLATLANMA SÜRECİ
Prof. Dr. Nil Sarı
600 yıl boyunca
güçlü bir devlet
olarak varlığını
sürdüren Osmanlı
İmparatorluğu’nun,
Tıp dünyasındaki
öncü uygulamalarıyla
teşkilatlanma
sürecine varan
hareketlenmelerini,
İstanbul Üniversitesi
Cerrahpaşa Tıp
Fakültesi Tıp Tarihi
Müzesi Anabilim Dalı
Başkanı Prof. Dr. Nil
SARI ile konuştuk.
O
smanlı İdarecisi, sağlığa ve
sağlıkçıya daima önem vermiştir. 19. yüzyıl hatta biraz
daha inersek 18. yüzyıla kadar Selçuklu’nun devamı niteliğinde olan
Osmanlı Devleti tarafından, Selçuklu Devleti’nden kalma kurumlar ve
darüşşifalar kullanılmıştır. 19. yüzyılın ikinci yarısına kadar tıpta yenilikler nokta atışı ile gelişmiş, tek tek
ele alınmıştır. Bu tek tek gelen tıbbi
buluşların, uygulamalara yansıması
bugün olduğu gibi hemen hissedilmemiş, yüzyıllar sonra etkisi görülmüştür. Söz gelimi, anatomideki hataların
bir kısmını Vesalius ortaya koymasına rağmen, hekimler doğru anatominin ne işe yaradığını henüz bilmedikleri için kullanamamışlardır. Bu
buluşların adım adım gitmesi bilimin
ilerlemesine katkı sağlasa da, tıbbın
ilerlemesine çok geç ve çok zor etki etmiştir.
tır. Fakat bunların maddi getirisi de
olduğu için sır gibi saklanmıştır. Bugünkü gibi patent olmadığından, bu
uymaz.
Belli
açılardan
benzeyebilir
ilaçlar tarih içinde kaybolmuştur. Aile
Avrupa’daki yenilik, insan üzerinde deneme ile tecrübe ediliyordu. Bu ama net sonuçlar üretilemez. Avrupa- devam ediyorsa, baba oğul hekimse,
lının tıp alanında ilerlemesi ya da baş- ilaç bilgisi iletiliyor, yoksa unutulup
denemelerin sonucu iyi mi kötü mü
ka bir ifade ile Osmanlı’nın çok etkin gidiyordu. Hatta bazen eczanelerde
olacak, bilinmediği için, pek çok inüzerinde isimleri yazılmamış ilaç kapsan zarar görmüş ve tıp ancak bu şe- olamamasının sebebi, Avrupalının
ları bulunabiliyordu. Mesela, soğuk
kilde ilerleyebilmişti. Söz gelimi, cer- yaklaşımı ve merak uğruna her şeyi
yapabilmesiydi.
O
dönemler
de
bu
uyrahinin ilerlemesi hep savaş sonrası
algınlığı için kavanozda bir ilaç var,
gulamalar bizim için uygun değildi.
yıllara denk gelmiştir. Çünkü yaraama onun hangi ilaç olduğunu sadelı ve ölüler rahatlıkla kullanılabiliyor
ce satan kişi biliyordu. Her uygulama
ve onlar üzerinde bilimsel çalışmaiçin söyleyemeyiz, ama böyle şeyler
lar yapılabiliyordu. Savaştan önce de Avrupalının tıp alanınde olmuştur. İlaç konusunda ki bu katbu çalışmalar yasal olmakla birlikte,
da ilerlemesi ya da başka kılar, tıp tarihçileri tarafından araştıAlmanlar bu işte öncülük etmiş ve ça- bir ifade ile Osmanlı’nın
rılabilir. Öncesinde ne kullanıyordu,
lışmalarını sürdürmüşlerdir. Avrupaçok etkin olamamasının sonrasında ne kullanılmış şeklinde
lının maddeyi rahat değiştirmesi ve
ortaya çıkarılabilir. Ama hiçbir zaman
tabiat üzerinde dilediği gibi oynaması sebebi, Avrupalının yakbugünkü gibi patent alma ve ‘ben bultıp alanındaki gelişmelerin Avrupa’da laşımı ve merak uğruna
dum’ gibi bir şey söz konusu değildi.
yaşanmasının en önemli sebeplerin- her şeyi yapabilmesiydi.
Metinler içerisinde denenmiş ve iyi
den biridir. Osmanlı da ise durum danetice alınmış, ‘mücerreptir’ tabiri ile
ha farklıydı. Bizim temel esasımız ise
anlatılan bir takım ilaç terkibi reçeteBatı Dünyasındaki
tarihe kaynaklık eden tüm belgeleler var ki bu bize, o hekim tarafından
rimiz ve yazmalarımızda beyan etti- Gelişmelerle Beraber
kullanılan bir ilacın hastalığa iyi geldiğimiz gibi insana zarar vermemektir. Osmanlı Hekimlerimizin de
ğini
gösteriyordu.
Tıbba Katkısı Vardı
Bu yüzden insan üzerinde deneme
Tarihi Kayıtlarda Osmanlı
yapma tercih edilmemiştir. Ancak, in- Hekimlerimizin bilhassa ilaçla ilgili
san üzerinde deneme yapılmadan da olarak küçük küçük tecrübelere daya- Hekimlerinin Diplomaları
Avrupa’daki gibi bizde seyahat edip
nan katkıları vardır. Çok ciddi etkisi
tıbbın ilerlemesi imkânsızdı. Çünkü
yeni bir usül veya ilacın etkisini dene- olan ilaçlar bulunmuş ve kullanılmış- kayıt tutan, hatıratını yazan hekimler
Tıp alanındaki etkilerin geç hissedilmesindeki diğer bir neden de Osmanlı bilim adamlarının önündeki
dil duvarı engeliydi. Osmanlı hekimleri 19. yüzyıla kadar Osmanlı Türkçesi’nin yanı sıra Arapça, kısmen de
Farsça öğreniyorlardı. Tıptaki yenilikler ise Fransızca, İtalyanca, İngilizce gibi onların bilmedikleri dillerde
ortaya çıkmıştı. Çeviri yapabilecek
gayrimüslimlerin ise Osmanlıcası iyi
değildi. Nitekim, Ortaçağ İslam Tıbbı’nın batıya geçmesi, tercüme devri
ile olmuştur. Tercümesiz bilginin bir
toplumdan ötekine geçmesi mümkün
değildir. Osmanlı bilim adamlarının
önünde böyle bir engel vardı ve çağdaş eğitime geçildiğinde de ilk karşılarına çıkan duvar bu oldu.
Osmanlı Tıp Doktor Diploması
56
Birlik’te Sağlık Ocak-Mart 2014/1
Osmanlı Abdülhamit Dönemi Eczacılık Diploması
57
Tarih ve Sağlık
yoktu. Dükkân adı verilen muayenehaneleri vardı. Tıbbi icazetname,
yani tıp diplomaları bulunuyordu.
Ama bu diplomaların nerede olduğu da henüz meçhul. Mesela, Fatih
Darüşşifası’nda hekim yetiştiriliyordu. Bütün belgeler bunu ispat ediyor.
Şakirt adı verilen tabipler, öğrenciler ve uzmanlar vardı. Akabinde Süleymaniye’de tıp medresesi açılıyor,
Danişment adı verilen talebeler, tıp
tahsili alıyordu. Ama bunlarla ilgili yazılı belgeler, diplomalar nerede
henüz ulaşmış değiliz. Sadece bu
medreselerden mezun olup oradan
Darüşşifalara tayin olduklarını biliyoruz. Hatta sarayın içinde bir okul
vardı ve burada göğüs hekimi, cerrah yetiştiriliyordu. Tıptaki ilerlemeler takip ediliyor ve hemen alınıyordu.
Ağrı kesici ve anestezi uygulamalarıyla mikroplar öldürülüyordu. Böylelikle asepti- antisepti keşfedilmişti. Hatta röntgen ışınları bulunuyor
ve vücudun içi görülmeye başlanıyordu. Bütün bu gelişmeler inanılmaz ve eskisine göre çok farklıydı.
ruyucu bir takım tavsiyeler üzerine
kurulan sistem, bugün sağlıklı beslenmeye karşı artan ilginin Osmanlı’da hep olduğunu gösteriyordu. Eski
tıbbın temelinde felsefe vardı ve bir
denge üzerine kuruluydu. Homeostasis dediğimiz sistem, vücudun dengesi ve vücudun kendisinin kendisini
tedavi etme, onarma gücüne destek
vermesi üzerine kuruluydu.
Tahsilli hekimlerin taOsmanlı Tıbbındaki
Teşkilatlanma Sürecinin
yin edildiği sarayda göBaşlangıcı
revli doktorlar da vardı.
19.yy. hatta 20.yy. tıptaki buluşlar neBunların dışında Daticesinde cerrahi çağı olarak adlanrüşşifa’lara tayinler var
dırılabilir. Artık hekimler emniyetle
ki yine resmi ve eğitim
vücudu açabilecek tekniğe sahiplerdi.
görmüş hekimler atanıEskiden yalnızca harici yani dışarıyordu. Ama bunun dışın- daki rahatsızlıkları tedavi edebiliyorda muazzam bir serbest lardı. Bu yüzden deri hastalıkları, romatoloji, yara bere tedavisi, hatta göz,
hekimlik de mevcuttu.
kulak-burun-boğaz da çok daha iyilerOsmanlı, devlet olarak halk
sağlığını koruyucu hekimleri
ile sağlıyordu.
Sağlığın korunmasında günümüzde de olduğu gibi koruyucu hekimlik
esastır. Çünkü hastalandıktan sonra
tedavi hem zor hem de çok masraflıdır. Bu yüzden Osmanlı döneminde
koruyucu hekimliğe çok fazla özen
gösterilmiştir. Hastalanmamak için
kullanılan tıbbi maddeler, yiyecekiçecekle ilgili kurallar ve sağlığı ko58
Birlik’te Sağlık Ocak-Mart 2014/1
di. Bu alanda daha iyi olmalarının nedeni görebiliyor, tutabiliyor olmalarından ileri geliyordu. Dışarıdaki bir uru
bir kitleyi yakabiliyor, kesip çıkarabiliyorlardı. Çıbanı açıp temizleyebiliyorlardı, ama içerisi muammaydı. Ancak
mesane taşı ve fıtık ameliyatı yapabilecek bilgiye ve donanıma sahiplerdi.
Cerrahinin gelişmesine bağlı olarak
gelişen alanlar vardı. Yani tıp tekniğinin gelişimi ve teknolojik buluşlara bağlı olarak, sağlıkta dönüşümün
devreye girdiğini ifade edebiliriz.
Teşkilatlanma Sürecinde
Görev Dağılımı
Klasik dönemde, bir hekimbaşılık kurumu mevcuttu ve günümüz şartlarında Sağlık Bakanı görevine eş değer
bir görev ifa ediyordu. Birun halkından olan hekimbaşı İstanbul’da, sarayda ikamet ediyordu. Sarayda bir
odası vardı ve bugün buralar hekimbaşı odası diye anılmaktadır. Bakan
seviyesinde olan hekimbaşı, teşkilatlanmanın lideriydi, ancak görev yerleri sarayda olduğu için Anadolu ve
Anadolu dışındaki daha uzak eyaletlerde idare, Darüşşifa Tabipleri’ne
emanet edilmişti. Yani bir sıkıntı olduğu zaman Darüşşifa Tabipleri’ne
danışılıyor ve bilirkişi olarak kendilerine başvuruluyordu. Darüşşifa Tabipleri’de kadıya bağlı hizmet veriyordu. Bir şikayet olduğu zaman, bir
iş yürütüleceği ya da bir tayin olacağı zaman kadıya başvurulduğu gibi
rüus meselesi yani tayin belgesi de
kadıya gidiyordu. Dolayısıyla Darüşşifa ve kadılık arasında bir teşkilatlanma vardı. Sağlık alanındaki esas teşkilatlanma 19. yüzyılda yani modern
çağda özellikle II. Abdülhamit döneminde kendini gösteriyor. Osmanlı’nın ilk dönemlerinde de belediye
tabiplikleri olduğunu biliyoruz. Ancak
tayin edilerek köylere hekim gitmesi de son dönemde meydana gelmiştir. Öncesinde seyyar hekimler vardı.
Bîdükkan, dükkansız çalışan seyyar
hekimler, kasaba kasaba dolaşarak
getiriliyordu. Daha sonra açılan tıbbiyelerde de bu yöntem tercih edilmişti.
19. yüzyılın sonlarına
İlk defa Abdülhamit tarafından tıbbidoğru bazı Osmanlı heye için yeni bir bina yaptırılmıştır. Dekimleri tıp sanatının uy- mirkapı’daki tıbbiye, yani kışla bunlardan biridir. Aslında batı tıbbının daha
gulayıcısı olmaktan öte
araştırmaya da yönelmiş- doğrusu bugünkü tıbbın kuruluşu
çok önce başlamıştır. Osmanlı’da tıpta
tir. Celal Muhtar Paris’te, modernleşme başlayınca, Abdülhamit
Akil Muhtar Cenevre’de, döneminde ve sonrasında tıp eğitimiHasan Reşad Hamburg’da nin kaynağı olarak okullar kurulmuştur. Önce 1805’te tıp okulları kurulmaçalışmalar yapıp tıbba
katkıda bulunmuşlardır. ya başlandı. Ancak 1827’de bugünkü
tıp fakültelerinin temel taşları diyebileceğimiz eğitim kurumları oluşturulhizmet götürüyorlardı. Seyyar hekim- du. 1827’deki bu ilk tıp okulunu kuran
ler takip ediliyor ve şikayet halinde
tıp medresesi hocalarıydı. Tıbbiyeler,
izleniyorlardı. Bitabipler aracılığı ile
fiili olarak sarayda yer almıyordu, fahizmet veren sağlık sürecinde Darüş- kat her zaman sarayın kontrolünde
şifa tabipleri ve Darüşşifa çalışanlavarlık gösteren kurumlar olarak yer
rı da vardı. Bütün tayinleri devlet taedinmiştir. Osmanlı’daki batılı anlamrafından yani Dersaadet’ten yapılan
daki ilk tıp okulları, 1805 yılında kusaray hekimleri vardı. Hekimbaşına
rulmaya başlanıyordu diyebiliriz.
bir mektup yazılıyordu. Şu hekim, şu
mevkiye teklif ediliyor ve Darüşşifa’ya da şu hekimin tayini şu sebeple uygundur, deniliyordu ve padişah
tarafından onaylanıyordu. Tahsilli hekimlerin tayin edildiği sarayda görevli doktorlar da vardı. Bunların dışında
Darüşşifa’lara tayinler var ki yine resmi ve eğitim görmüş hekimler atanıyordu. Ama bunun dışında muazzam
bir serbest hekimlik de mevcuttu.
Osmanlı Devletinde
Modernleşme Sürecinde
(19.yy) Tıp Eğitimi Veren
Hastane Tipi Kuruluşlar;
Tıbbiyeler
Bu eğitim kurumları hastalara da hizmet vermek amacıyla hastane tipinde
düzenleniyordu. Ayrıca hastanelerde,
birçok hastalıkla ilgili tedavi merkezleri ve aşı hazırlama alanları vardı. Sağlık hizmetlerinin sunumunda gerekli
teşkilatlanmanın alt yapısı mevcuttu.
Tarih boyunca, modern tıbbın okutulduğu binalar hep devşirme yapılardan
tercih edilmişti. 1827’de kurulan kütüphane ve cerrahhanenin bir tanesi
Şehzadebaşı’ndaki Tulumbacı Konağı’nda açılmıştır. Satın alınan konak
tıbbiye olarak eğitim kurumu haline
eserlerdir. Bu eserler mimari açıdan da
ilgi çekici bir yapıya sahipti. Avrupalının zevkinin hükmettiği mimari anlayışımızdan dolayı bu eserleri yıktık.
19. yüzyılda çalışmaları
ile adını duyuran bazı
hekimlerimiz
Osmanlı’da hekimlik töresiyle tıp ilmine adanmış yaşamlar vardı. 19.
yüzyılda da karşılaştığımız bazı isimler var. II. Abdülhamid tarafından yerinde araştırma yapmak üzere Paris’e
gönderilen Hüseyin Remzi Efendi.
1889 yılında kuduz aşısı üzerinde çalışmalar yapıp çalışmalarını kitaplaştırmıştır. 1895’de kendi adıyla anılan
ışınları bulduktan iki yıl sonra ilk defa
harp yıllarında kurşun yerini tespit
etmek için kullanılan Röntgen cihazıyla Esat Feyzi ve Rıfat Osman dünya
tıp tarihine geçmiştir. Cerrahinin iyi
uygulanması için anatomi ve fizyoloji
bilgisini Hamsesi ile kanıtlayan Şani-
II.Abdülhamid dönemi,
Osmanlı’nın tıp alanındaki
en muhteşem dönemiydi.
zade Ataullah Efendi İslam geleneği-
II. Abdülhamid tarafından kurulan
tıbbiyeler, aynı zamanda tıbbın üretimini de yapmaya başlıyordu, diyebiliriz. Haseki Darüşşifası ile daha farklı
bir yapıya sahip olan kadın hastaneleri yine II. Abdülhamid tarafından kurulmuştur. Salgın hastalıkların bulaşmaması, depreme karşı bir tedbir ve
en önemlisi hanımların mahremiyeti
açısından çok değerli olan bu pavyon
türü hastaneler yine bu döneme ait
isim de Ahmet Münir Sarpyener’dir.
ne bağlı yeni tıbba yön vermiştir. Modern Tıbba katkısı olan diğer başka bir
19. yüzyılın sonlarına doğru bazı Osmanlı hekimleri tıp sanatının uygulayıcısı olmaktan öte araştırmaya da
yönelmiştir. Celal Muhtar Paris’te,
Akil Muhtar Cenevre’de, Hasan Reşad
Hamburg’da çalışmalar yapıp tıbba
katkıda bulunmuşlardır. Bu uygulamalı araştırma sürecinde Akil Muhtar,
ilaçların etkilerini araştıran bir bilim
adamı olarak ismini duyurmuştur.
59
Uzmanından
çeşidi sadece çocuklarda görülmekte
ya da çocuklukta başlamaktadır. Selim ailevi yenidoğan epilepsisi, West
sendromu, Rolandik epilepsi, çocukluk çağı selim oksipital epilepsi, Çocukluk Çağı Absans epilepsisi, Juvenil
myoklonik epilepsi gibi pek çok örnek
sayılabilir. Kimi epilepsiler yenidoğanlarda görülürken kimileri ergenlik döneminde başlar. Erişkinlerdeki
epilepsi ile nöroloji uzmanları ilgilenirken çocuklarda görülen epilepsilerin tanı ve tedavileri Çocuk Nörolojisi uzmanlarının alanına girmektedir.
Benzer şekilde çocuklarda EEG kayıtları da erişkinlerdekinden farklıdır ve
çocuk nörolojisi uzmanları tarafından
değerlendirilir.
ÇOCUK
NÖROLOJİSİ
NEDİR,
NELERLE
İLGİLENİR?
EEG çektirmek
şart mıdır?
• Epilepsi tanısı koymamızda EEG
çok değerlidir. Ancak EEG’nin
normal sınırlarda olması çocukta
epilepsi olmadığının garantisi olamaz. Ayrıca tersi de olasıdır. Özetle sadece EEG sonucuna bakarak
epilepsi hastalığı var ya da yok denilemez.
Nöbet geçiren her çocukta veya
ateşli havale geçiren her çocukta
EEG çekilmesi şartı yoktur. Gereksiz EEG çekimleri yanıltıcı olabilir.
Ancak hekim çocuğunuzda epilepsi düşünüyorsa EEG çekilmesi
gereklidir.
Prof. Dr. Kutluhan YILMAZ
N
örolojinin konusunu, sinir sistemi ve kas hastalıkları oluşturur. Beyin,
beyincik, omurilik ve vücuda dağılan sinir ağı, hepsi beraber sinir sistemini oluşturur ve buralarda meydana gelen hastalıklar, nörolojinin konusunu kapsar. Ayrıca kas hastalıkları da nörolojinin alanına girer. Erişkinlerdeki sinir ve kas hastalıkları ile nöroloji uzmanları ilgilenirken, çocuklardaki
sinir sistemi ve kas hastalıkları çocuk nörolojisi uzmanları tarafından değerlendirilir. Bu hastalıklar arasında nöbet ya da havale geçirme, hareket bozuklukları, serebral palsi, baş ağrısı, zeka geriliği, otizm, dengesizlik, güçsüzlük
ve kas hastalıkları gibi durumlar sayılabilir. Bu durumlar öncelikle bir çocuk
hekimi tarafından değerlendirilmeli, gerekli görülürse çocuk nörolojisi uzmanına yönlendirilmelidir. Epilepsisi olan bir çocuk, mutlaka bir çocuk nörolojisi
uzmanı tarafından takip edilmelidir.
Epilepsi Nedir?
kendi kendine kol-bacaklara emir gönBeynin dış kısmını oluşturan sinir
derip onların kasılmasına ve çeşitli
hücreleri, insan beyninin en özellikli işlevlerini yerine getirirler. Bu sinir hareketler yapmasına neden olabilir.
hücreleri bir düzen içinde çalışır. An- Beynin görme merkezi etkilenirse bir
cak, kimi zaman bu düzen bozulur ve şeyler görüyormuş gibi olabilir ya da
aksine görmesi etkilenir. Koku merbir grup sinir hücresi dönem dönem
kezi etkilenirse etrafta öyle bir koku
bu düzenin dışına çıkar, hatta diğer
normal çalışan sinir hücrelerini de et- olmadığı halde koku duyuyormuş gibi
kiler. İşte bu dönemlerde yaşananlar olabilir. Bu örnekleri artırmak mümepilepsi nöbetidir. Epilepsi nöbeti sıra- kündür. Kimi zaman hastanın bilinci
de kapanır ve olanların farkında olmaz.
sında kişi istemediği halde, beyin
60
Birlik’te Sağlık Ocak-Mart 2014/1
Çocuklarda görülen epilepsi
erişkinlerdekinden farklı
mıdır?
Erişkinlerde olduğu gibi çocuklarda
da epilepsi olabilir. Hatta epilepsilerin
çoğu çocukluk yaş grubunda başlar.
Epilepsi tek bir hastalık değildir. Nasıl
beyin tümörünün pek çok tipi var ve
ona göre yaklaşımlar değişebiliyorsa
epilepsinin de çeşitli isimler alan alt
tipleri vardır. Bunların önemli bir kısmı yaşla ilişkili olup pek çok epilepsi
Çocuğumun geçirdiği
atakların epilepsi
olduğu söylendi.
Bundan nasıl emin
olabilirim?
• Her nöbet epilepsi nöbeti değildir. Çocuklarda nöbet sık bir
durumdur, fakat bu her zaman
epilepsi nöbeti anlamına gelmez.
Beynin etkilenmesine neden
olan başka sebepler de çocuğunuzun epilepsi nöbeti gibi nöbet
geçirmesine yol açabilir. Yani beyindeki bir enfeksiyon, travma,
kanama veya kan şekeri düşüklüğü gibi başka bir durum epilepsi
nöbeti benzeri nöbetlerin ortaya
çıkmasına neden olabilir. Yine çocuklardaki soluk tutma (katılma)
nöbetleri, hareket bozuklukları,
tikler de epilepsi nöbetleriyle karıştırılabilir. Uykuda yaşanan ve
epilepsi nöbetine benzer olan pek
çok durum aslında epilepsi değildir. Kimi zaman psikolojik olaylar
epilepsi nöbetlerini taklit eder.
Ayrıca çocuklarda görülen ateşli
havaleler de epilepsi olarak kabul
edilmez.
• Öncelikle çocuğunuzun yaşadığı olayı iyice gözlemeniz ve
mümkünse cep telefonu kamerası ya da başka bir yolla kaydetmeniz, olayı hekime en iyi şekilde
aktarmanız açısından çok önembile ilaç tedavisine başlamamayı düEpilepsi Nasıl Tedavi Edilir?
lidir. Durumu ilk olarak bir çocuk
şünebiliriz. Burada Çocuk Nörolojisi
uzmanı ile görüşmeniz uygun
Epilepsinin temel tedavisi ilaçlar ile
Uzmanı hasta ile ilgili bilgileri değeryapılmaktadır. Ancak öncelikle ilk
lendirecek ve aile ile beraber karar ala- olacaktır. Hekiminiz gerek görüradım doğru tanıdır. Epilepsi teşhisinse değerlendirmeye, Çocuk Nörocaktır. Epilepsi temelde tedavi edileden emin olduktan sonra tipini tayin
bilir bir hastalıktır. Ancak her hastalık lojisi Uzmanı ile devam edebiliretmeye ve böylece epilepsinin seyrini
gibi kimi zaman seyri sıkıntılı olabilir. siniz. Çocuk Nörolojisi uzmanı
öngördükten sonra ilaç tedavisi verip
Bazen ilaç dozu artırmaları ve ilaç de- öncelikle sizi dinleyip muayene
vermeme ve vereceksek hangi ilacı
edecek ve gerekirse EEG değervereceğimizin kararını almaya çalışı- ğişiklikleri yapmamız gerekir. Hatta
lendirmesi ve başka tetkikler yarız. Kimi zaman hastanın bir defa bile birden çok ilaç kullanmamıza rağmen
parak sonuca ulaşmaya çalışaepilepsi nöbeti geçirmesi ilaç tedavisi- nöbetler devam edebilir. Bu durumda
caktır.
başka tedavi yaklaşımlarını
ne başlama açısından yeterlidir, ancak
kimi zaman birden çok nöbet geçirse değerlendiririz.
61
e
t
i
z
e
Ob
Ortaya çıkardığı
yan etkilerle yaşam
kalitesini bozan
ve insan ömrünü
kısaltan obezite
(şişmanlık) artık bir
hastalık olarak kabul
ediliyor. Son yıllarda
yaşam biçimindeki
değişikliklerin de
katkısı ile toplumda
görülme oranları
sürekli artan obeziteye
karşı dengeli beslenme
ve hareketli yaşam
olmazsa olmaz...
B
eslenme; anne karnında başlayan ve yaşamın sonlandığı
ana kadar devam eden vazgeçilmez bir ihtiyaçtır. Ayrıca beslenme;
insanın büyümesi, gelişmesi, sağlıklı
ve üretken olarak uzun süre yaşaması için gerekli olan besin öğelerini, yeterli ve dengeli miktarda alıp vücutta
kullanabilmesidir. Günlük yaşamda
bireylerin; yaş, cinsiyet, yaptığı iş, genetik ve fizyolojik özellikler ve hastalık durumuna göre değişen miktarlarda enerji ihtiyacı vardır. Sağlıklı bir
yaşam sürdürmek için, alınan enerji
ile harcanan enerjinin dengede tutulması gerekmektedir.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) obeziteyi, sağlığı bozacak ölçüde vücutta
62
Birlik’te Sağlık Ocak-Mart 2014/1
Op. Dr. Ahmet Başkent
yağ birikmesi olarak tanımlamıştır.
Yetişkin erkeklerde vücut ağırlığının
yüzde 15-18’ini, kadınlarda ise yüzde
20-25’ini yağ dokusu oluşturmaktadır.
Bu oranın erkeklerde yüzde 25, kadınlarda ise yüzde 30’un üstüne çıkması,
alınan enerjinin harcanan enerjiden
fazla olması ve harcanamayan enerjinin vücutta yağ olarak depolanması
obezite oluşumunun en temel nedenleridir.
Obezite küresel boyutta bir sağlık sorunudur. Hem gelişmiş ülkelerde hem
de gelişmekte olan ülkelerde, obezite artış göstermektedir. DSÖ tarafından yapılan çalışmada, 10 yılda obezite yaygınlığında yüzde 10-30 arasında
bir artış saptandığı bildirilmiştir. Obezitenin en sık görüldüğü ülke ABD’dir.
ABD’de 2005-2006 yılında obezite
oranları erkeklerde yüzde 33.3, kadınlarda ise yüzde 35.3 olarak tespit edilmiştir. Avrupa’da yetişkinlerde fazla
kilolu olma yaygınlığı erkeklerde yüzde 32-79, kadınlarda ise yüzde 28-78
arasında değişmektedir. Fazla kilolu olma durumunun en yüksek olduğu ülkeler Arnavutluk, Bosna-Hersek
ve İngiltere (İskoçya bölgesinde)’dir.
Türkmenistan ve Özbekistan ise yaygınlığın en düşük olduğu ülkelerdir.
Bu ülkelerde obezite yaygınlığı, erkeklerde yüzde 5-23, kadınlarda yüzde
7-36 arasında değişmektedir.
DSÖ verilerine göre, fazla kiloluluk ve
obezite Avrupa’daki yetişkinlerde Tip
2 Diyabetin yüzde 80’inden, iskemik
kalp hastalıklarının yüzde 35’inden ve
hipertansiyonun yüzde 55’inden sorumludur. Hastalık her yıl 1 milyondan
fazla kişinin ölümüne neden olmaktadır. Obezite eğilimi, özellikle çocuklar
ve adölesanlarda alarm verici düzeydedir. Çocukluk çağı obezitesindeki
yıllık artış da giderek büyümektedir.
Bugün gelinen noktada, çocukluk çağı obezitesi yaygınlığının 1990’lardaki
değerlerden 10 kat fazla olduğu bildirilmektedir. Hal böyle olunca, tüm dünyada obezite ile mücadele çalışmalarının hız kazanmıştır.
Obezitenin Nedenleri
Obeziteye etken sebepler tam olarak
açıklanamamakla birlikte, aşırı ve yanlış beslenme, fiziksel aktivite yetersizliği obezitenin en önemli nedenleri
olarak kabul edilmektedir. Bu faktörle-
Uzmanından
Obezite Nasıl Saptanır?
Obezite tedavisinde amaç, gerçekçi bir
vücut ağırlığı kaybı hedeflenerek, obeDünya Sağlık Örgütü’nün obezite sınıflandırması esas alınarak obeziteyi ziteye ilişkin morbidite ve mortalite
risklerini azaltmak ve bireye yeterli ve
belirlemek için yaygın olarak Beden
Kitle İndeksi (BKİ) kullanılmaktadır. dengeli beslenme alışkanlığı kazanBKİ, bireyin vücut ağırlığının (kg), boy dırarak yaşam kalitesini yükseltmekuzunluğunun (m cinsinden) karesine tir. Vücut ağırlığının 6 aylık dönemde
(BKI=kg/m2) bölünmesiyle elde edilen yüzde 10 azalması, obezitenin yol açbir değerdir. BKİ boy uzunluğuna göre
vücut ağırlığının tahmin edilmesinde
kullanılmakta fakat vücutta yağ dağılımı hakkında bilgi vermemektedir.
Obezitenin oluşmasında başlıca risk
DSÖ’ye göre uluslararası obezite sınıffaktörleri arasında; aşırı ve yanlış bes- landırması çizelge 1’de verilmiştir.
lenme alışkanlıkları, yetersiz fiziksel
Obezitenin Tedavisi
aktivite, yaş, cinsiyet, eğitim düzeyi,
sosyo – kültürel nedenler, gelir duru- Obezite meydana gelmeden korunma,
büyük önem taşımaktadır. Hastalıkmu, hormonal ve metabolik nedenler, genetik, psikolojik problemler, sık tan korunma, çocukluk çağında başlaaralıklarla çok düşük enerjili diyetler malıdır. Çocuk ve ergenlik döneminuygulama, sigara- alkol kullanma du- de oluşan obezite, yetişkinlik dönemi
rumu, kullanılan bazı ilaçlar (antidep- obezitesi için zemin hazırlamaktadır.
rasanlar, steroid, vb.), doğum sayısı ve Bu nedenle aile, okullar ve çevre; yeterli-dengeli beslenme ve fiziksel akdoğumlar arası süre gösterilebilir.
tivite konularında bilgilendirilmelidir.
Obezitenin gelişmesinde dikkat edilObezite tedavisi, bireyin kararlılığı ve
mesi gereken faktörlerden biri de yaetkin olarak katılımını çok önemlidir.
şamın ilk yıllarındaki beslenme şekÇünkü tedavi, uzun ve süreklilik arz tığı sağlık sorunlarının önlenmesinde
lidir. Yapılan çalışmalarda, obezite
görülme sıklığının anne sütü ile bes- eden bir süreçtir. Obezitenin etiyolo- önemli yarar sağlamaktadır.
jisinde pek çok faktörün etkili olması, Obezite tedavisinde kullanılan yönlenen çocuklarda, anne sütü ile beslenmeyen çocuklara göre daha düşük bu hastalığın önlenmesi ve tedavisini temler 5 grup altında toplanmaktadır.
son derece güç ve karmaşık hale getiroranlarda olduğu, anne sütü verme
1.Tıbbi Beslenme (Diyet): Obezitenin
süresinin, tamamlayıcı besinlerin tü- mektedir. Bu nedenle obezite tedavi- tedavisinde tıbbi beslenme tedavisi
rü, miktarı ve başlama zamanlarının sinde hekim, diyetisyen, psikolog, fiz- anahtar rol oynamaktadır. Obezitede
yoterapistten oluşan bir ekip
obezite oluşumunu etkilediği
beslenme tedavisi ile: Vücut ağırlığıgerekmektedir.
bildirilmektedir.
nın, boya göre olması gereken (BKİ=
Sınıflandırma
BKI (kg/m2)
18.5 – 24.9 kg/m2) düzeye indirilmesi
Temel kesişim
Geliştirilmiş
hedeflenmelidir. Tıbbi beslenme (dinoktaları
kesişim noktaları
yet) tedavisinin bireye özgü olduğu
Zayıf (düşük ağırlıklı)
<18.50
<18.50
unutulmamalıdır. Başlangıçta belirleAşırı düzeyde zayıflık
<16.00
<16.00
nen hedefler, bireyin olması gereken
Orta düzeyde zayıflık
16.00 - 16.99
16.00 - 16.99
Hafif düzeyde zayıflık
17.00 - 18 - 49
17.00 - 18.49
ideal ağırlığı olabildiği gibi, ideal ağırlıNormal
18.50 - 24 - 99
18.50 - 22.99
ğının biraz üzerinde de olabilir. Uygu23.00 - 24.99
lanacak zayıflama diyetleri yeterli ve
Toplu, hafif şişman, fazla kilolu
≥ 25.00
≥ 25.00
dengeli beslenme ilkeleri ile uyumlu
Şişmanlık öncesi (Pre-obez)
25.00 - 29.99
25.00 - 27.49
olmalıdır. Amaç, bireye doğru bes27.50 - 29.99
lenme alışkanlığı kazandırmak ve bu
Şişman (Obez)
≥ 30.00
≥ 30.00
Şişman I. Derece
30.00 - 34.99
30.00 - 32.49
alışkanlığını sürdürmesini sağlamak32.50 - 34.99
tır. Vücut ağırlığı boya göre olması geŞişman II. Derece
35.00 - 39.99
35.00 - 37.49
reken düzeye geldiğinde tekrar ağırlık
37.50 - 39.99
kazanımı önlenmeli ve kaybedilen
Şişman III. Derece
≥ 40.00
≥ 40.00
ağırlık korunmalıdır.
rin yanı sıra genetik, çevresel, nörolojik, fizyolojik, biyokimyasal, sosyo-kültürel ve psikolojik ve benzeri pek çok
faktör birbiri ile ilişkili olarak obezite
oluşumuna neden olmaktadır. Tüm
dünyada özellikle çocukluk çağı obezitesindeki artışın sadece genetik yapıdaki değişikliklerle açıklanamayacak
derecede fazla olması nedeniyle, obezitenin oluşumunda çevresel faktörlerin rolünün ön planda olduğu kabul
edilmektedir.
Kaynak: World Health Organization. Obesity and Overweight Fact Sheet No:311,Geneva, WHO.
63
biçimi haline getiremeyecek hastalara
yapmak doğru değildir.
Ameliyatlar genel olarak iki gruba ayrılırlar. Bunlar yeme kısıtlayıcı ve yeme kısıtlayıcı ile birlikte emilimi bozan ameliyatlardır. Bunlardan yeme
kısıtlayıcı ameliyatlara; mide kelepçesi ve tüp mide (sleeve gastrektomi)
ameliyatı girmektedir. Yeme kısıtlayıcı ve emilimi bozan ameliyatlara da
“gastrik by pass” ile “biliopankreatik diversiyon” girmektedir.
Ameliyat olan hastalar en fazla kiloyu
ameliyat sonrası ilk ayda verirler. İlk
bir ayda ortalama 15-20 kilo verilmekle birlikte hastalarda 30 kiloya varan
tartı değişiklikleri olabilmektedir. Da4.Farmakolojik Tedavi: Obezite tedavisinde kullanılacak ilaçlar, hafif ve ha sonraki aylarda kilo verme giderek
orta derecede ağırlık fazlalığı olan bi- azalır. Aralarda kilo vermede durmareyler için uygun değildir. Kullanılan lar olabilir. Yaklaşık 1-1.5 seneye kailaçların, sağlık yönünden güvenirlidar kilo verme devam eder. Bundan
liğinin saptanmış olması, obeziteye
sonra kilo verme durur ve hastalar bu
neden olan etiyolojiye uygun bir etki dönemden sonra biraz kilo alabilirgöstermesi, kısa ve uzun dönemde
ler. Bu ameliyatlar sayesinde hastalar
önemli yan etkisinin olmaması, bafazla kiloların yüzde 75-85’inden ve
ğımlılık yapmaması ve bu tür ilaçların
obezitenin sebep olduğu yandaş hasmutlaka hekim tavsiyesi ve kontrotalıklardan büyük oranda kurtulmuş
lünde kullanılması gerekliliği büyük
olurlar.
önem taşımaktadır.
5.Cerrahi Tedavi: Şu anda dünyada et- Obezite cerrahi ameliyatlarından sonkisi yüksek olan obezite tedavisi, obezi- ra bilimsel araştırmalara göre, yüzde 5
te cerrahisidir. Obezite cerrahisi sadece oranında hastada çok az kilo değişimi
hastaya kilo verdiren bir yöntem değil, olabilmektedir. Fazla kilo alma ya da
aynı zamanda ameliyat sonrası hasta- uzun dönemde eski kiloya dönme olmamaktadır. Bu yöntemler kalıcı kilo
ları metabolik hastalıklardan da kurtaran ve vücutta hormonal değişiklik verdiren yöntemler olarak kabul edilyapan ameliyatlardır. Bu yüzden artık mektedir.
obezite ameliyatlarına Metabolik CerAmeliyat sonrası hastanın izleyecerahi de denilmektedir.
ği yol da çok önemli. Bu yöntemleri
18-60 yaş arasında olan ve vücut kit- hasta kendine yardımcı bir araç olarak
3.Davranış Değişikliği: Vücut ağırlıle indeksi 40’ın üzerinde bulunanlara
düşünmelidir. Bu aracı ne kadar iyi
ğının denetiminde davranış değişik- yapılabilir. Vücut kitle indeksi 35-40
kullanırsa ameliyatın hastaya, o kadar
liği tedavisi; fazla ağırlık kazanımına arası olup ek olarak kilolara bağlı yanfaydası olacaktır. Ameliyatların amacı
neden olan yemek yeme ve fiziksel
daş hastalıkları yani hipertansiyon, dihastaya kilo verdirirken sağlıklı besaktivite ile ilgili olumsuz davranışyabet, uyku apnesi, kalp yetmezliği vb.
ları olumlu yönde değiştirmeyi veya olan hastalar önceliklidir. Ancak, has- lenme ve sporu da hayatlarına ekleyeazaltmayı, olumlu davranışları ise
taların ameliyatı ve anesteziyi kaldıra- rek sağlıklı yaşama biçimi edinmelepekiştirerek yaşam biçimi haline gel- bilecek durumda olması gerekmekte- rini sağlamaktır. Bu yüzden ameliyat
mesini amaçlayan bir tedavi şeklidir. dir. Diğer yandan psikiyatrik hastalığı sonrası düzenli doktor ve diyetisyen
takibinde olmaları, spor yapmaları,
Davranış değişikliği tedavisinin basa- olup tedavi görmeyenlere, anestezi
sağlıklı yaşam biçimi edinmeleri son
makları: Kendi kendini gözlemleme, engeli olanlara, alkol-madde bağımlılarına ve sonrasında diyetini hayat
derece önemlidir.
uyaran kontrolü, alternatif davranış
2.Egzersiz: Egzersiz tedavisinin ağırlık kaybını sağlamadaki etkisi halen
tartışmalı olsa da, fiziksel aktivitenin
yağ dokusu ve karın bölgesindeki yağlanmayı azalttığı, diyet yapıldığında
görülebilen kas kütle kayıplarını önlediği kesin olarak kabul edilmektedir.
Egzersiz tedavisi ile, tıbbi beslenme
tedavisini destekleyici nitelikte bireylerin ağırlık kazanımları engellenebilmekte, zayıflama ve tekrar ağırlık
kazanmanın önlenmesi sağlanmaktadır. Yetişkinlerin her gün ortalama 30
dakika orta şiddette egzersiz yapması
önerilmektedir. Bu düzey bir aktivite,
günlük 840kj (200kkal) enerji tüketimini sağlar. Obez kişilerde her gün
fiziksel olarak aktif olmak amaçlanmaktadır. Enerji harcaması kişinin vücut ağırlığı ve aktivite şiddetine göre
değişir. Egzersiz programının uygulanmasında dikkat edilmesi gereken
en önemli konu, enerji harcamasını
arttırırken yaralanma riskinin en düşük düzeyde tutulmasıdır. Önerilen egzersiz programı bireye özgü, eğlenceli,
uygulanabilir ve bireyin günlük yaşam
alışkanlıkları ile uyumlu olmalıdır.
64
Birlik’te Sağlık Ocak-Mart 2014/1
geliştirme, pekiştirme, kendi kendini
ödüllendirme, bilişsel yeniden yapılandırma ve sosyal destek olarak sıralanmaktadır.
Şehir ve Kültür
İstanbul’un Ab-ı Hayat
Koleksiyonu...
B
Çeşme üç sıra halinde sekiz mermer
sütunla, sivri kemerlerin taşıdığı geniş
saçaklı bir çatı altında inşa edilmiştir.
Altı metre eninde sekiz metre boyunda dört metre yüksekliğinde ki bu çeşmenin on tane lülesinden halen su akmaya devam etmektedir.
Zarafet, Sabır ve Servetin
Yaşayan Örneği, III. Ahmet
Çeşmesi/ Topkapı Sarayı
ğunu simgelemesi açısından derin bir Girişinde
Küçüksu Mihrişah Sultan Çeşmesi
I. Mahmut Tophane Çeşmesi
Değişik kültür ve medeniyetlere
ev sahipliği yapan, eşsiz bir
tarihe sahip dünya şehri İstanbul,
geçmişinin en güzel örneklerinden
biri olan çeşmeleri ile de bilinir.
Konum ve mimari özellikleri
bakımından, zengin bir çeşme
kültürüne sahip olan şehrimizin
her köşesinde, tarihi biblo niteliği
taşıyan bir çeşmeye rastlamak
mümkün.
İnsanların yerleşik hayata
geçmelerinden bu yana, su
ihtiyaçlarını karşılamak için
kullandıkları yapılar olarak bilinen
çeşmeler, Osmanlı’nın bakış
açısıyla bir sanat eseri haline
gelmiştir. Bu anlayışla tasarlanan
yapılar, İstanbul’un hala en önemli
simgeleri olarak dimdik ayakta
kalmaya, yıllara meydan okumaya
devam ediyor.
eden ender çeşmelerden biridir.
mıza çıksa da ileriki dönemlerde
toplumun su ihtiyacını karşılayan
yapılar olmanın dışında birer mimari şaheser kimliğine de bürünmüştür. Çeşmeler; saray ya da cami gibi büyük yapıtlar olmasa da,
mimarlık tarihçisi Prof. Dr. Afife
Batur’un dediği gibi; “üslup özelliklerini konsantre olarak içeriyor
olmalarından dolayı birer üslup
rozetidir.” 2
limesinden geldiği kabul edilen çeşme; genel hatlarıyla suyun depo edildiği “hazne”, üzerinde muslukların yer
aldığı “ayna taşı”, ayna
taşının üzerinde bulunan ve su borusu olarak kullanılan “lüle”, çeşmeyi
yaptıran hayırseverin ve yapıldığı tarihin belirtildiği “kitabe” ve akan suyun
toplanıp aktığı “tekne”den meydana
gelir.4
ugün olduğu gibi her eve su tesisatı kurmanın mümkün olmadığı yıllarda düşünülen, Romalılar’dan bu yana var olan, yaptıran
kişiye veya sosyal sınıfa “temsiliyet”
hakkı tanıyan çeşmeler, yapıldığı dönemin izlerini bünyesinde taşıyarak,
tarihi eser özelliği de gösterir. 1
Yaptıran kişinin hayır ve dua almak
istemesinin yanı sıra, gücünü simgeOsmanlı Tarihi’nin
leyen objeler olarak da dikkati çeken
İlk Çeşmesi
bu tarihi yapıtlar, içerisinde çok çeşitli
Tarih kayıtlarına geçen ve Osmanlı Devleti’nin bilinen en eski çeşmesi, hikâyeleri ve derin manaları da barın1485 yılında Haseki’de Davud Paşa Ca- dırmaktadır.
mi’nin yanına inşa edilmiştir.3
Hayat ve ölümü anlatan
Ülkemizin hemen hemen her köşesinde bir çeşmeye rastlamak mümkün.
Ancak çeşme denince ilk akla gelen
şehrimiz, elbette İstanbul. Her anlamda zenginliklerle anılan kentimiz, çeşme kültürünü de günümüze taşıyan
nadide bir merkezdir. İstanbul’un fethi
ile birlikte Osmanlı sanatını yansıtmaya başlayan çeşmeler, ilk etapta sade
mimarili basit yapılar olarak karşı-
Yapılış amaçlarına göre; duvar, köşe,
meydan, oda, namazgah, sütun çeşmeleri olarak nitelendirilenleri olduğu
gibi; sebil ve selsebil olarak da anılan,
köşk ve bahçelerde dekoratif amaçlı kullanılan çeşmelere de rastlamak
mümkün.
1. TRT TURK / Bi Dünya Tasarım - 116. Bölüm - Prof. Dr.
Afife Batur
66
Birlik’te Sağlık Ocak-Mart 2014/1
Beykoz’un Akmaya Devam
Eden Simgesi/ Beykoz
Tophane
Çevresindeki yapılara uyumlu bir
mimari ile Sultan I. Mahmut tarafından 1732 yılında yaptırılan çeşmeyle
birlikte Taksim Suyu Sistemi devreye
girmiştir.
En önemli özelliğini, ölen Osmanlı padişahlarının gasledilmesi olarak aktarabileceğimiz çeşmenin bunun dışında derin bir anlamı daha vardır. Hayat
ve ölüm çeşmesi... Musluktan akan
suyun tekneye dökülmesi ve giderden
toprağa karışıp gitmesi beklenirken,
suyun incecik bir yolla havuza topÇeşmelerin Etimolojisi
lanması ve insan hayatının bir suyun
Farsça “göz” anlamına gelen “çeşm” ke- oluktan akması gibi kısa ve hızlı oldu2. TRT TURK / Bi Dünya Tasarım - 116. Bölüm Prof. Dr. Afife Batur
4. İstanbul Tarihi Çeşmeler Külliyatı Forart Basımevi - 2006 - s56
Gasil Çeşmesi/ Topkapı Sarayı
3. İstanbul Tarihi Çeşmeler Külliyatı Forart Basımevi - 2006 - s31
Tüm köşelerinin boşluk bırakılmaksızın süslendiği çeşme de, kuşağın altında yer alan iki satırlık kitabe de yer
almaktadır.
Almanya’dan Parçalar
Halinde Taşınan İlginç Yapı/
Sultanahmet
II. Wilhelm’in 1898 yılındaki İstanbul’a ziyaretinin anısına Alman Hükümeti tarafından yaptırılan Alman Çeşanlam taşır. Hızla geçen hayat bir süre Planını III. Ahmed’in çizdiği ve Başmi- mesi, 1900 yılında parçalar halinde
sonra nihayete erer.5
mar Mehmed Ağa’nın uyguladığı söy- Türkiye’ye getirilerek bugünkü yerine
lenen çeşme, yalnız Lale Devri sana- kurulmuştur.
Ağlayan Kız İçin Yaptırılan
tının değil, Osmanlı Mimarisi’nin en Sultanahmet’in ilginç mimarilerinÇeşme/ Azapkapı
Azapkapı Saliha Sultan Çeşmesi hak- güzel örneklerinden biridir.
den bir olan çeşme, mimari anlamda
kında da güzel bir hikâye anlatılır. IV. Klasik ve barok üslup özelliklerinin
uyum sağlayamamakla birlikte, meyMehmet’in eşi Rabia Gülnuş Valide
bir arada yer aldığı çeşmenin üstündanın simgelerinden bir haline gelSultan, Azapkapı taraflarından geçer- de, geniş saçaklı bir çatı, ortada yükmiştir.
ken, bir çeşmenin önünde ağlayan kız sek kasnaklı bir kubbe ve yine yüksek
Sekiz sütun üzerine oturan sekiz keçocuğu görür ve neden ağladığını so- kasnaklı küçük kubbeler yer almakmer ile örtülen çeşme de, kemerler
rar. Testisi kırılan ve eve su götüreme- tadır. İtalyan edebiyatçı “Edmonde de
üzerinde kabartma birer madalyon
yeceği için ağlayan çocuğa para verAmicis” bu yapıyla ilgili olarak; “İnsan
bulunmaktadır.
mek isteyen Valide Sultan, çocuğun
elinin oyup işlemediği yer kalmamıştır.
ısrarla testi için değil eve su götüreme- Zarafet, sabır ve servetin harikasıdır. Hiç
yeceğim, diye ağlamasından etkileşüphesiz billur bir fanus altında korunnerek çocuğu saraya getirir. Ve oğlu
maya değer. Bu eşsiz koca pırlanta ilk
II. Mustafa ile evlendirir. Saliha Sultan günü kim bilir nasıl parlıyordu. Onu bir
testisinin kırıldığı yere çeşme yaptır- defa görmek, hayalinin ölünceye kadar
mak ister fakat hayattayken bunu ger- hafızadan silinmemesi için yeterlidir”
çekleştiremez. Ölümünden sonra oğlu demektedir.
I. Mahmut hayalini gerçekleştirir ve
Tophane Meydanını
III. Ahmet Çeşmesi (Üsküdar)
bugünkü Azapkapı Saliha Sultan ÇeşTamamlayan Eşsiz Güzellik/
mesi’ni yaptırır.
İshak Ağa Çeşmesi, Beykoz On Çeşmeler olarak da bilinen ve Beykoz’un
simgesi haline gelmiş tarihi yapı, Kanuni Sultan Süleyman’ın Hasodabaşı Günümüze gelinceye kadar kapsamBehruz Bey tarafından Mimar Sinan’a lı iki onarım gören yapıda ilk onarım,
yaptırılmıştır.
1837 yılında gerçekleştirilmiş olup,
1746 yılında İshak Ağa tarafından res- çeşmenin üst örtüsü tamamen detore edildikten sonra bu isimle anılan ğişmiş ve teras çatı yapılmıştır. İkinci
çeşme, şiirlere ve resimlere konu ola- onarım İstanbul Sular İdaresi tararak da ölümsüzlüğünü ispatlamıştır. fından 1956-57 yıllarında gerçekleşProf. Dr. Semavi Eyice’nin deyimiyle tirilmiş, tarihi gravürlerin sağladığı
“Dünyanın sayılı mimari eserlerinden bi- malzemeye uyularak saçak ve kubbe
ri” olarak, günümüzde akmaya devam yeniden yapılmıştır. Son olarak 2006
Çeşme Tipleri
yılında özel bir müze tarafından restorasyona tabi tutulmuştur.
5. Uğurluel Talha - Enderun ve Has Oda - http://www.
youtube.com/watch?v=c4cVUAv4OVw&list=PLKomO-
III. Selim’in Annesi Anısına
Yaptırdığı Çeşme/ Küçüksu
III. Selim’in, 1792 yılında Küçüksu
Kasr’ını düzenledikten sonra yaptırdığı
çeşmedir. “Küçüksu Çeşmesi” olarak da
bilinen yapıyı III. Seli m annesi Mihrişah Sultan hatırasına yaptırmıştır.
Küçüksu Kasr’ının simgesi olan çeşme, kubbe ile örtülmüş olup, kubbenin dört bir yanında kasnaklı birer
küçük kubbe daha görülmektedir.
Çiçek desenleri ve zarif S kıvrımlarıyla süslenen çeşme de dört satırlık kitabeler de bulunmaktadır. Dört yüzü
olan çeşme, ampir üslubunda dizayn
edilmiştir.
dQESPIQW7WVKufR3kSmn6esH7ue1
67
Yeşil Sayfa
kalkan Büyükliman ve diğer yüzme
koylarına düzenlenen turlara katılabilirsiniz. Şehrin gürültüsünden uzak
olması nedeniyle Garipçe, sizlere huzur dolu bir hafta sonu kaçamağı vaat
ediyor.
Piknik Yapmak İsteyenler İçin
Polonezköy
8 bin 500 yıllık ihtişamlı
tarihi ve benzersiz
güzellikteki boğazıyla
bir dünya kenti olmayı
başaran İstanbul’un hem
yanı başında, hem de
bir o kadar uzakta yüz
elli bir köyü olduğunu
biliyor muydunuz!
A
sya ve Avrupa kıtalarını birbirine bağlayan, Osmanlı ve Roma İmparatorluklarına uzun
yıllar başkentlik yapmış, tarihi güzelliklerinin yanı sıra içinden deniz geçen şehir olarak vazgeçilmez bir yeri
olan İstanbul; surları, sarayları, meydanları ve mistik atmosferi ile herkesi
kendine hayran bırakıyor.
Derin ve anlamlı gerçeklerle dolu geçmişi, tarihi değerlerinin yanı sıra coğrafyasıyla da dünyanın hayranlık duyduğu metropoller arasında yer alan bu
baş döndürücü güzelliğin sadece merkezi değil, merkeze yakın olan yerleşim yerleri, köyleri de ayrı bir güzellik
katıyor kente.
durumun 18. yüzyıla kadar dayandığı
da köyün tarihi geçmişi arasında yer
Metropol olmanın tüm zorluklarını
içerisinde barındıran şehirde, tekno- almaktadır. 90’lı yılların ardından hızlojiden uzakta, sevdiklerinizle ve doğa la büyüyen köy, günümüzün önemli çekim merkezlerinden biri. Sarıyer
ile baş başa geçireceğiniz bir günün
hem ruhsal hem de bedensel sağlını- ilçe merkezine 6 km., Kilyos’a 4.5 km.
za iyi geleceğini düşünerek, sizler için uzaklıkta olması nedeniyle, bütün İsİstanbul’un bir kaç köyünü araştırdık. tanbullulara cazip bir tatil alternatifi
olmuştur.
sanmayacak kadar çok.
Sarıyer’in En Eski Yerleşim YeHuzur Dolu Bir Tatil
ri, Zekeriyaköy
Alternatifi; Garipçe
Sarıyer ilçesine bağlı olan Zekeriyaköy, İstanbul’un kırsal yerleşimlerinden biri. Zekeriyaköy, Türkiye’nin en
yüksek nüfusa sahip köylerinden biri
olmasının yanı sıra Sarıyer’in en eski
yerleşim yerlerinden. Zekeriyaköy’e
93 Harbi’nin yaşandığı zamanlarda saMuhteşem yapılarla ve doğal güzellik- vaşın yol açtığı büyük göç dalgası ile
lerle dolu olan, boğazın incisi şehrimiz birlikte Kafkas ve Kırım çıkışlı birkaç
İstanbul’un köylerinin sayısı da azım- ailenin yerleştirildiği bilinmekte ve bu
68
Birlik’te Sağlık Ocak-Mart 2014/1
Rumelikavağı ile Rumelifeneri’nin
arasında kalan Garipçe, balıkçılık ve
hayvancılığın yaygın olarak yapıldığı
bir köy. Üçüncü Boğaz Köprüsü’nün
Avrupa ayağına yakın mesafede olan
Garipçe, hafta sonu şehirden
uzaklaşmak için kaçamak yapacağınız bir yerleşim yeri. Yaz aylarında
gitmeniz halinde, köyün iskelesinden
mak üzere iki mahalleden oluşuyor.
2. Mahmut zamanından kalma tarihi
bir çeşmesi de bulunan köyün, doğal
güzellikleri ve balık restoranları günübirlik kaçamak yapmak isteyenler için dikkat çekici olabilir. Bizans
dönemine ait tarihi “Yoros Kalesi” ve
1880 yılında 2. Abdülhamit tarafından
yaptırılan “Hamid-i Evvel Cami” de
köyün tarihi güzellikleri arasında yer
alıyor. Çekim merkezi olan köy, turizm
sayesinde özellikle yaz aylarında köy
halkının ekonomisine ciddi manada katkı sağlamaktadır. Kış aylarında
oldukça sessiz olan bölgede yaşayan
yerli halk tarım ve hayvancılıkla uğraşıyor. Organik ürün almak isteyenler
için de cazip bir merkez olduğunu da
hatırlatalım.
Eski adı Adampol olan Polonezköy,
Beykoz ilçesine bağlı küçük, güzel
bir köy. Köyde tarihi eserde olsun, gezelim-görelim, diyenler için, Czestochova Meryem Ana Kilisesi ziyaret
edilebilir. 1842 yılında kurulduğu bilinen köyün, yakın dönemde tarım
ve hayvancılık odaklı olmaktan çok
bir turizm merkezine dönüştüğünü
biliyoruz. Yeşil doğasıyla ve piknik
alanlarıyla ünlü, İstanbul’a yakın çekim merkezlerinden biri olan Polonez- Muhteşem Manzara Eşliğinde
köy’de, yaklaşık olarak bin kişinin ya- Çay Keyfi İçin; Sortullu
şadığını da ekleyelim.
Sortullu Köyü, yüksek bir alanda yer
Şile’nin Şelaleleri İle Ünlü Köyü aldığı için muhteşem bir manzaraya
sahip. Şile’ye 27, Ağva’ya 16 km. uzakDeğirmençayırı
lıkta bulunan köy, yakın bir yerde neŞile ilçesine bağlı Değirmençayırı,
fes almak isteyen şehir insanına keyifgürül gürül akan şaleleri ile size su
sesinin verdiği huzuru vadediyor. De- li bir gün vaat ediyor. Köyde en az 4-5
tane mağara olduğu bilinmekle birğirmençayırı Şelalesi, Şile’ye 33 km.
uzaklıktaki Değirmençayırı köyünün likte en çok tanınan ve ziyaret edilen
güney batısında ve Şile-Gebze ilçeleri mağarası İnkese... İnkese Mağarası’nın
sınırları üzerinde yer alıyor. Şelalenin çıkışında Hacıllı Deresi’ne akan bir su
kuzeyinde, yaz aylarında suları kuru- olduğu için buraya da Suçıktı Mağarası adı verilmiş. Doğal güzellikte yerler
yan, 15 m. yükseklikten akan Şarlak
Şelalesi adı verilen bir şelale daha var. keşfetmek isteyenler için cazip bir köy
olan Sortullu, Hıdırellez zamanında
Bu şelaleyi görmek istiyorsanız, size
tavsiyemiz kış mevsiminde buralara da cazibe merkezi haline geliyor. Köuğramanızdır. Köyün şelaleleri ile ilgi- yün bir diğer ilgi çekici yeri Sortulli inceleme yapan bilim insanları, bu lubaşı Türbesi’nin bulunduğu alan,
doğal güzelliklerin genç faylanmalar mutlaka görülmesi gereken yerlerden.
sonucu oluştuğunu ifade ediyor. Tari- Köyde acıkanlar içinse yerel lezzetler
hi ve doğal güzellikleriyle görülmeye olan manav böreği ve mancarlı pidenin de, tadına bakılması gereken lezdeğer olan Değirmençayırı Köyü’ne
bu sıralarda mutlaka uğramanızı öne- zetler arasında yer aldığını söyleyelim.
riyoruz.
Yoros Kalesi ve Daha Fazlası
İçin Anadolu Feneri
Adını içinde bulunan deniz fenerinden alan köy, Beykoz’un en bilinen
yerlerinden biri. İstanbul Boğazı’nın
Karadeniz’e açılan kısmında kurulmuş olan Anadolu Feneri, Merkez
Mahalle ve Halayıkdere Mahallesi ol-
manavlar ağırlıklı olarak yer almakla
birlikte, köyde bulunan mağaralar ve
köyün tarihi dokusundan, geçmişte
Rum’ların bu bölgede yaşadığı tahmin
edilmekte. Köylülerin başlıca geçim
kaynağı arıcılık ve ormancılık. Hal
böyle olunca doğal bal almak isteyenlere de birinci elden satın alma imkanı
sağlıyor.
Saklı Cennet, Karamandere
Şile’nin merkezine 5 km. uzaklıkta yer
alan Karamandere Köyü; temiz havası ve saklı cennetiyle sizlere huzur ve
seyrine doyulmaz güzellikte bir gölet
manzarası sunuyor. Köyün içerilerinde yer alan ve Saklı Cennet adıyla
bilinen göletin, yağmur sularıyla oluş-
tuğu düşünülüyor. Özellikle yaz mevsiminde yapacağınız Karamandere
turu ile, hem temiz havayı ciğerlerinize doldurabilir hem de birbirinden güzel fotoğraflar çekerek yaşadığınız anı
ölümsüzleştirebilirsiniz.
Yedi Asırlık Çınar Ağacının Ev
Sahibi, Kabakoz
Şile’nin en güzel köylerinden biri olan
Kabakoz, köy meydanında yer alan
yedi asırlık çınar ağacı ile özdeşleşmiş
bir yer olarak biliniyor. Anıtlar KuruAdını Köy Halkının Tavrından lu tarafından korumaya alınan ağacın
içinde üç-dört kişinin sığabileceği bir
Alan Köy, Satmazlı
kovuk bulunmakta olup köyün ilk göİstanbul’un karmaşasından uzaklaşıp keyifli bir gün geçireceğiniz yer ol- rülmesi gereken yeri olarak hafızalamaya aday bir köy Satmazlı... Şile’nin ra kazınıyor. Özellikle yaz aylarında
yapacağınız Kabakoz turu ile hem demerkezine 7 km uzaklıkta yer alan
nizin keyfini çıkarabilir hem de doğal
köyün adını, tarlalarını satmak istemeyen halkından dolayı aldığı rivayet güzellikleri keşfederek tadına doyulmaz bir gün yaşayabilirsiniz.
edilmekte. Köyün yerli nüfusunda
69
Sayılarla Sağlık
Bir 1
Günlük en az 1 elma tüketimi özellikle kalp-damar
rahatsızlıkları riskine daha
açık olan 50 yaş üstü kişiler için oldukça faydalı.
Günde bir doz alınan kolesterol düşürücü ilaçlar, 9
bin 400 kalp krizi ve felç
vakasını önleyebilecek
etkiye sahipken, günde 1
elma, 8 bin 500 vakanın
önüne geçebiliyor.
İki 2
Her gün düzenli olarak 2
bardak süt içmek, değişen
beslenme alışkanlığına
bağlı olarak alınan kiloların verilmesine yardımcı
olabilir.
Üç 3
Diş fırçalama ve doğru diş
fırçası seçiminde çok titiz
davranılması gerektiği kadar, diş fırçalama işleminin süresi de önemli. Yani
dişler her gün en azından
iki kez fırçalanmalı, süresi
de en az 3 dakika olmalıdır.
Sekiz 8
Yapılan araştırmalara göre gençlik çağında başlayan Tip1 diyabet
hastalığı, hasta bireylerin birbiriyle evlenmesine bağlı. Eğer
evlenen kişilerde hastalığa
yatkınlık varsa, gelecek 8 kuşağa da aktarılabiliyor. Bu,
her kuşakta genetik yatkınlık taşıyan bireyin kiminle
evlendiğine bağlı. Eğer evlenilen kişilerde de yatkınlıklar varsa, bu 8 sayısı artabilir.
Dokuz 9
Gebeliğin 9. ayında bebeğin
büyümesi ile birlikte rahim
ve karın da büyür. Yatış pozisyonunda zorluk ortaya
çıkar. Sırt üstü yatmak annede rahatsızlık yarattığı
gibi, bebeğe giden kan akımında da azalmaya neden
olur. Sırt üstü yatmaktan
kaçınmak, mümkün olduğunca sol yan pozisyonunda yatmak gerekir.
On 10
Sağlık turizminde dünyada ilk 10
ülke arasına girmeyi başaran TürDört 4
Altı 6
kiye, özellikle göz, saç ekimi, estetik,
Kanser teşhisi konulan her 4 kadınTürkiye’de 2013 yılının ilk 6 ayında
ortopedi, bel-boyun fıtığı, jinekolojik
dan biri meme kanserine yakalanıyor.
içilen sigara miktarı, geçen yılın aynı ve ürolojik operasyonlar ile kulak-buUzmanların tahminlerine göre önüdönemine göre yüzde 10 azalarak 41
run-boğaz gibi branşlarda yurt dışınmüzdeki yıllarda gelişmiş ülkelerde,
milyar 779 milyon adede geriledi.
dan gelen çok sayıda hastayı tedavi
her 9 kadından birinin meme kanseediyor. 2008’de 74 bin yabancı hasta
Yedi 7
rine yakalanacağı öngörülüyor.
gelirken, bu rakam 2009’da 91 bine,
European Journal of Preventative
Beş 5
2010’da 109 bine, 2011’de ise 156 bine
Cardiology’de yayınlanan bir araştırDoktor Cornelia Ulrich; 5 yıl boyunca
ulaştı. Sağlık Bakanlığı, 2015’de 500
ma sonucuna göre; günde en az 7 saat
aynı kiloda kalan kadınların bağışıkbin yabancı hastadan 7 milyar dolar
uyumanın, sağlıklı beslenme, egzerlık sistemlerinin daha güçlü olduğuve 2023’de 2 milyon yabancı hastadan
siz yapma ve sigara içmeme gibi sağnu söyledi. Ulrich, sebebi tam olarak
20 milyar dolar gelir seviyesine ulaşlıklı yaşama katkıda bulunan faktörbilinmese de, kilo iniş çıkışlarının
mayı hedefliyor. Gelen hastaların yüzlerden biri olduğu tespit edildi.
hastalıklarla mücadele eden hücrelede 10’luk kısmının kamu hastaneleririn üremesine engel olduğunu belirtti.
ni tercih etmesi bekleniyor.
70
Birlik’te Sağlık Ocak-Mart 2014/1