Birlik`te Sağlık Dergimiz - İstanbul Anadolu Kuzey Kamu Hastaneleri
Transkript
Birlik`te Sağlık Dergimiz - İstanbul Anadolu Kuzey Kamu Hastaneleri
Değerli Okuyucular, “Sağlık çalışanı ve hasta birlikteliği hayati önem taşır” misyonuyla hareket ettiğimiz İstanbul Anadolu Kuzey Kamu Hastaneleri Birliği olarak bireylerin, sağlık konusunda bilinçli hareket etmesi ve bu alanda bir farkındalık oluşturmak amacıyla sağlık okuryazarlığının gelişimine katkıda bulunabilmenin gayreti içindeyiz. Son 10 yıllık dönemde “Sağlıkta Dönüşüm Programı” kapsamında, hastanelerimizde yenilikçi birçok gelişme yaşanmıştır. Sağlıkta Dönüşüm’ün sağladığı şeffaflık ilkesi; hizmet veren bizleri, toplumla daha yakın olmaya ve iletişim kaynaklarını aktif olarak kullanmaya yönlendirmiştir. Kurumların, hem hizmet sunumlarını kitlelere etkin bir şekilde ulaştırması hem de tüm muhataplarımızla sürekli etkileşim halinde kalınmasını sağlayan basım-yayım faaliyetlerinin, hizmet kalitesinin arttırılmasındaki önemini biliyoruz. Günümüz modern yaşamında kişilerin sağlıklı kalma ve hasta olduğunda kendi hastalığının birlikte yönetilmesine katkı sunabilmesini, geniş anlamıyla sağlık okuryazarlığını geliştirmek en büyük amaçlarımızdan biri haline geldi. Toplumda sağlık okuryazarlığının artışı ile sağlanacak maddi ve manevi faydaları düşünerek bu yola çıktık. Bunu sağlayabilmek adına, her türlü kaynağı kullanarak okuryazarlığı arttırmak en önemli hedeflerimizden birisi haline geldi. Bu bilinçle sağlık çalışanı ve hastaların bir “birlik” içerisinde tedavi süreçlerini tamamlamalarını, sağlıklı ve huzurlu bir şekilde evlerine dönmelerini arzu ediyoruz. Sağlık okuryazarlığı, başka bir ifadeyle, sağlık bilgi ve hizmetlerini anlama, bu hizmetleri etkili kullanma ve sağlıkla ilgili karar mekanizmasına dahil olmayı kapsar. Sağlık hizmeti alanlar için anlaşılır olabilmeyi, sağlık hizmetlerini doğru kullanmayı ve karar mekanizmasında söz sahibi olmayı sağlayan bir öğedir. “Birlik’te Sağlık” dergimizle toplumun kesintisiz “haberdar olma” ve “bilgilendirilme” hakkını teslim etmenin yanı sıra sağlık okuryazarlığının gelişmesinde fayda sağlayıcı sonuçlar üretmeyi amaçladık. Dergimizin ilk sayısının tüm toplumumuza bu anlamda fayda sağlayacağını ümit ediyor, siz değerli okuyucularımızı en kalbi duygularla selamlıyorum. Dr. Şuayıp BİRİNCİ Genel Sekreter İçindekiler Editörden 06 Kısa Kısa Sağlık 10 Dijital Sağlık Zirvesi 12 150 Yıllık Bir Doğum Geleneği: Sevgili Birlik’te Sağlık Okurları; Sağlığın korunması ve sürdürülmesi için bir kültür oluşturma aracı haline gelen sağlık okur yazarlığı olgusu, son yıllarda adından sıkça söz edilen bir kavram olmakla birlikte sağlık politikalarının oluşturulmasında önem arz eden konuların başında gelmektedir. Sağlık hizmeti alanların doğru bilgi ve hizmete ulaşma becerileri, bu hizmeti kullanabilme yeteneği ve bireyin kendi sağlığı ve toplum sağlığı üzerinde yetkin olmasının güçlenmesi demek, sağlık hizmetleri kalitesinin ve toplum sağlığının artması anlamına gelmektedir. İlk sayısını hazırladığımız aktüel-sağlık içerikli Birlik’te Sağlık dergimizle sağlık konusunda farkındalık yaratma ve aktüel sağlık konularında detaylı incelemeler sunma gayretindeyiz. Üç aylık periyotlarla yayınlanacak olan dergimizde dünyada sağlık alanında yaşanan gelişmeleri, sağlıklı yaşamla ilgili bilinmesi gerekenleri, birliğimiz çatısı altında bulunan hastanelerde yaptığımız yenilikleri, ülkemizin bilim ve sanat adamlarıyla yaptığımız röportajları ve sağlığa dair daha birçok ayrıntıyı bulabilirsiniz. İlginizi çekeceğine inandığımız konular hakkında uzman doktorlarımızın kaleme aldığı yazıların da yer aldığı dergimizin ilk sayısını keyifle okuyacağınızı umut ediyoruz. İlk sayı olmanın verdiği heyecanla, çok daha ayrı bir özenle hazırlanmış dergimiz de bu ay kapak konumuz; Sağlık Turizmi ve Sağlık Diplomasisi. Küreselleşmenin etkilerinin tüm alanlarda görüldüğü, yaşadığımız modern zamanlarda, sağlıkla ilgili konuların uluslararası ilişkileri de biçimlendirmesi elbette kaçınılmaz. Bu anlamda, dosya konularımızla küreselleşen dünyada sağlığın hangi amaçlarla ve nasıl kullanıldığı konusunu araştırdık. Birliğimizin en köklü kurumlarından olan Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim Araştırma Hastanesi ve Keyifli Doğum Projesi hakkındaki tüm detayları da sayfalarımızda bulabileceksiniz. Kültür-sanat camiasının ünlü yönetmeni ile gerçekleştirdiğimiz söyleşi ile, yönetmenin hiç bilinmeyen yönlerini keşfedecek ve ilk olarak bizimle paylaştığı sinema filmi proje detaylarını inceleyebileceksiniz. 600 yıllık geçmişi ile her alanda fark yaratan Osmanlı Devleti’nin 19. y.y.’da tıp alanındaki teşkilatlanma yapısını Prof. Dr. Nil Sarı’nın anlatımından keyifle okuyacağınızı ümit ediyoruz. Uzmanından köşelerinde ise; sağlık okuryazarlığını geliştireceğine inandığımız birçok konu hakkında detaylı bilgi edinebilirsiniz. Gelecek sayılarda yepyeni konularla buluşmak üzere... Emine Akdeniz OCAK- ŞUBAT- MART 2014 ISSN: 2148-4074 İmtiyaz Sahibi İstanbul Anadolu Kuzey Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği Adına Genel Sekreter Dr. Şuayip BİRİNCİ Zeynep Kamil Hastanesi 16 Doğumu Keyifli Hale Getirdik 26 Sağlık Diplomasisi Nedir? 30 Sağlık Politikalarıyla Ümraniye 32 Sağlıklı Dişlerin İlk Kuralı: Doğru Bakım 34 Kalp Yetersizliği ve Suni Kalp 36 Sigara Yasağı ve Dünyadaki Uygulamaları Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Emine AKDENİZ Yayın Danışmanları Dr. Abdülvahit SÖZÜER Dr. Mehmet Emin ERTENÜ Doç. Dr. Kemal MEMİŞOĞLU Genel Yayın Yönetmeni Filiz GÜL Konsept Danışmanları Esranur ÖZER İsmail ÖZTÜRK Selda CEYLAN Bu Sayıda Prof. Dr. Ali İhsan Dokucu ile Sağlığın Yönetimi 18 Sağlık Turizminin Yeni Cazibe Merkezi: Türkiye 22 Bir Uzun Hikaye: Osman Sınav 38 Yazı İşleri Alev UZUN Belkız SÜRÜCÜ Merve SEMİZ Neslihan ÖZTÜRK Şennur UYGUN Veysel TEKİN Zeynep GÜLAL Fotoğraflar Arzu KARADERELİ Salih GÜREL Görsel Yönetmen Oğuzhan Cengiz 41 Kamunun Yeni Trendi: Sağlık Otelciliği 44 Yrd. Doç. Dr.Deniz Adnan Çoban ile Tasarım Uygulama/ İllüstrasyon Şule Sezer Cingöz Yayına Hazırlık Düzey Ajans Ltd.Şti. 0212 417 92 92 Baskı İlbey Matbaa Ltd.Şti. 0212 613 83 63 Reklam Rezervasyon Tel: 0216 578 78 31 [email protected] 52 Yılın Hekimi: Prof. Dr. Şevki Erdem 54 Sağlıkta Sınırı Aşanlar: Prof. Dr. Murat Tuzcu 56 Prof. Dr. Nil Sarı ile Tıbbın Osmanlıcası 60 Çocuk Nörolojisi Nedir? 68 48 Müzik Terapi Sağlıkta Şiddetin Hukukuksal Boyutu 62 Çağın Hastalığı Obezite Kentte Köy Havası Yönetim Adresi Fatih Sultan Mehmet Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kampüsü, Ataşehir, 34752 İstanbul Web www.anadolukuzey.gov.tr E- posta [email protected] Bur dergi İstanbul Anadolu Kuzey Kamu Hastaneleri Birliği tarafından tanıtım ve bilgilendirme amacıyla üç ayda bir reklam gelirleriyle yayınlanmakta ve ücretsiz dağıtılmaktadır. Tüm hakları İstanbul Anadolu Kuzey Kamu Hastaneleri Birliği’ne aittir. Kaynak göstermek şartıyla iltibas yapılabilir. Tüm yazıların hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir. 66 İstanbul’un Ab-ı Hayat Koleksiyonu 70 Sayılarla Sağlık Kısa Kısa Sağlık Tıp Terimlerine Türkçe Karşılıklar Bulundu Dil birliğini amaçlayan, daha anlaşılır olmayı hedefleyen Türk Dil Kurumu, İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin de aralarında bulunduğu bir çalışma grubu oluşturdu. Çalışma grubunun bazı tıp terimleri için bulduğu Türkçe karşılıklar şöyle: Bazofil: Moryuvar, X-bain: Çarpı bacak, Eozinofil: Gülyuvar, Anksiyete: Kaygı, Aerosol: Püskürtü, Algoritma: Akış basamakları, Anabolizan madde: Özümleten madde, Anevrizma: Baloncuk, Antienflamatuar: Yangıgiderir, Atrofi: Körelme, By-pass: Köprüleme, Check-up: Tambakı, Dedektör: Ararbulur, Dejeneratif: Yozlaştırıcı, Depresyon: Çökkünlük, Dezenfeksiyon: Bulaş savma, 2014’te Sağlığa Yürüyoruz... diklerimizle Sağlıklı Yaşama Yürüyoruz” etkinliğini düzenlendi. İstanbul Küçükçekmece Gölü kıyısında İstanbul Halk Sağlığı Müdürlüğü koordiSağlık Bakanımız Dr. Mehmet Müez- natörlüğünde İstanbul Sağlık Müzinoğlu, vatandaşları hareketli yaşadürlüğü ve Kamu Hastaneler Birliği ma teşvik etmek için 2014 yılını “Sağ- Genel Sekreterliklerinin işbirliğinde lıklı Yaşam İçin Hareket Yılı” olarak “Sevdiklerimizle Sağlığa Yürüyoruz” ilan ettiklerini açıkladı. Bu kapsamda, temalı sağlıklı yaşam yürüyüşü ger29 Aralık’ta Türkiye genelinde “Sevçekleştirildi. İlaçta Karekod Uygulaması Türkiye’de bir ilk daha hayata geçirildi. ‘Karekod’ uygulamasıyla ilaçlarda sahtekârlığın önüne geçmek amacıyla ilaçların üretimden ithalata kadar geçtiği her noktayı karekod uygulaması sayesinde artık vatandaş da takip edebilecek. İlaç Takip Uygulaması adı verilen sistemle kutuların üzerindeki karekod, akıllı cep telefonlarıyla okutularak yapılacak. Uygulamayla ilgili bilgi veren Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu, karekodun ilaç sektöründe ilk kez Türkiye’de hayata geçirileceğini söyledi. Müezzinoğlu, “Cep telefonumuzu karekod üzerine getirdiğimiz zaman, ‘İlacınız sisteme kayıtlıdır’ yazısı çıkacaktır.” dedi. Fotoğraf çeker gibi ilacın kare koduna okutulacak olan program, ilacın sisteme kayıtlılığı, yurtdışından gelme izni ve piyasadan toplatma durumu hakkında bilgi verebiliyor. Bir Türk Doktoru Daha Parlak Fikirlerle Ödüle Layık Görüldü Harvard Tıp Fakültesi bünyesinde yer alan Brigham and Women’s Hastanesi’nin uluslararası düzenlediği bilimsel temalı yarışmada “Epilepsiyi kontrol altına almak” konulu çip tasarımı ile Dr. Utkan Demirci finale kaldı. Yüzlerce çalışmanın hazırlanıp sunulduğu yarışmada, üç proje finale kalmayı başarırken, bunlar arasından en çok oyu alan büyük ödülün sahibi olacaktı. 21 Kasım 2013’te açıklanan sonuçlar ile Türk Doktor Utkan Demirci, epilepsi hastaları için geliştirdiği proje sayesinde 100 bin dolarlık birincilik ödülüne layık görüldü. 6 Birlik’te Sağlık Ocak-Mart 2014/1 Tübitak’tan Sağlığa Zararsız X-Ray Liderliğini Tübitak’ın yaptığı, Milli Savunma Bakanlığı Ar-Ge Teknoloji Dairesi Başkanlığı, TÜBİTAK MAM Malzeme Enstitüsü, Uluslararası Yüksek Teknoloji Laboratuvarı ve Bilkent Nanotam ortaklığı ile ‘Terahertz Görüntüleme Sistemi’ adında, X-Ray cihazına alternatif bir proje hazırlandı. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün; sistemin uzaktan algılama özelliği sayesinde bomba, silah, bıçak ve uyuşturucu taşıyan insanları 10 metre öteden tespit edeceğini, Türkiye’de ilk kez geliştirilen cihazın sivil ve askeri tesislerde kullanılabileceğini açıkladı. Ergün, geliştirilen bu yeni sistemin insan sağlığı üzerinde zararı olmadığını da sözlerine ekledi. Diyafram: Böleç, Efervesan: Fışırdayan, Ekartör: Ayırgaç, EKG: Yürek çizgesi, Endoskop: İçgöreç, Endoskopi: İçbakı, Fenomen: Görüngü, Fertil: Döllergen, Fistül: Akarca, Megaloluk: Büyüklenmecilik, Motivasyon: Güdülenim, Nüks: Depreşim, Refleks: Tepke, Sadizm: Elezerlik, Sendrom: Belirge, Spazm: Ani kasılım, Halusinasyon: Varsanı, Hemofiltrasyon: Kansüzdürüm, Hipermetrop: Yakıngörmez, İmmünizasyon: Bağışıklama, Akut: İvegen, Kronik: Süregen, Benign: İyicil, Malign: Kötücül, Hermafroidizm: Erdişilik, Pürülan: İrinli, Radyoaktif: Işınyayan. Enerji içecekleri sanıldığı kadar masum değil! 18 yaş altı gençlere, diğer kafeinli içeceklere oranla enerji içecekleri daha fazla zarar veriyor. İçeriğindeki Taurin maddesinin alkollü içkilerle karıştırıldığında, sağlık problemleri ve bağımlılıklara neden olabileceği uzmanlar tarafından açıklanırken, Kanada Tıp Derneği’nin yıllık genel kurulundan çıkan yazılı çağrıda; hükümetin enerji içeceklerinin 18 yaşından küçüklere satılmasını önleyecek düzenlemeler getirmesi gerektiği öngörüldü. Sınavlarda uyanık kalmak ve derslerde başarılı olabilmek için enerji içeceği tüketen gençlere uzmanlar, daha sağlıklı yollarla motivasyonlarını arttırabilecekleri yöntemler olduğunu belirtti ve bu yolları keşfetmelerini tavsiye etti. Ürün takip sistemi ile ne yediğinizi öğrenin! Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, gıda ürünlerinde denetimi artıracak Ürün Doğrulama ve Takip Sistemi’ni (ÜDTS) hayata geçirmeyi planlıyor. Sistemin sağladığı kolaylıkla tüketici; alkollü içkiler, takviye edici gıdalar, enerji içecekleri, bebek mamaları, formülleri, ek gıdalar, bal, bitkisel sıvı yağlar ve siyah çay ürün gruplarının içeriğini ÜDTS’nin tüketicilere sağlayacağı internet, mobil uygulamalar, SMS ve otomatik sesli yanıt sistemini kullanarak öğrenebilecek. Mikro Cerrahide Bir İlk Türkiye’nin ilk Mikro Cerrahi Eğitim-Araştırma Laboratuarını İstanbul Medeniyet Üniversitesi kendi bünyesinde hizmete açtı. İstanbul Medeniyet Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hamit Okur’un katkıları ve Medeniyet Üniversitesi’nin desteğiyle hizmete sunulan bu laboratuar, Türkiye’nin bu alandaki eksikliğinin giderilmesi adına atılmış önemli bir adım oldu. Mikro Cerrahi Eğitim-Araştırma Laboratuvarı, kursiyerlere eğitim verme ayrıcalığının dışında, üniversitenin de misyonu olan araştırma yapma imkânını tanıyarak yeni transplantasyonlar, yüz nakilleri yapmayı hedefliyor. 7 Cerrahide Yeni Ufuk; SPY Yakın Kızılötesi Fluoresans Anjiyografi SPY Yakın Kızılötesi Fluoresans Anjiyografi teknolojisi sayesinde cerrahlar; ameliyathanede, poliklinikte hatta hasta odasında bulunan tek bir cihazla, görüntüleme, analiz ve raporlama işlemini yapar hale geldi. Yeni teknoloji; indosiyanin yeşilinin(ICG) yakın kızılötesi spektrumdaki ışığı absorbe etmesine dayanıyor. Cerrahların, istediği zaman tamamen kendi kontrollerinde gerçek zamanlı görüntüleme, analiz ve raporlama yapabilmelerini sağlayan cihaz, hem ameliyathanede hem de ameliyathane dışında kullanımın yaygınlaşmasını da mümkün kılıyor. Kalp ve Damar Cerrahisi, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi, Ortopedik Cerrahi, Genel Cerrahi, Baş Boyun Cerrahisi ve Transplantasyon ekibinin hizmetine sunulan SPY Yakın kızılötesi fluoresans anjiyografi teknolojisinin getirdiği en büyük avantaj, ICG’nin diğer fluoresans boyalardan, örneğin Flouresin’den daha çabuk temizlenmesi olarak ifade edilebilir. ICG’nin plazma yarılanma ömrü çok kısa olduğundan, insanlarda boya yaklaşık olarak 3-5 dakika içinde karaciğer tarafından alınır ve daha fazla metabolize olmadan safra içine salgılanır. ICG’nin hiçbir renal atılımı olmadığından , böbrek yetmezliği olan hastalarda da kullanılabiliyor. Anafilaktik reaksiyonlar nadir olmakla birlikte, klinik uygulamaya girmesinden bu yana , ICG 42.000 hasta da 1 olumsuz etki ile mükemmel bir güvenlik profili göstermiştir. SPY Kamera, içindeki optikler sayesinde 20×20 cm kadar büyük alanlar, hatta bir ameliyat mikroskobu gibi 1 cm kadar küçük alanlar üzerinde yakın kızılötesi aydınlatma sağlayabiliyor. Görüntü dizileri genellikle 30 kare/sn oranında yakalayan ve cerrah için bir monitörde gerçek zamanlı görüntüleme sağlayan SPY sistemi, anında değerlendirme ve analiz, inceleme, kıyaslama, raporlama ve veri arşivleme için bilgisayarlı bir sistemden oluşmaktadır. SPY’nin ana görüntüleme teknolojisi yakın zamanda robotik cerrahi ve endoskopik cerrahiye de uyarlanarak Gerçek Zamanlı Görüntü Kılavuzlu Cerrahi alanında öncülük yapmaya da başlamıştır. SPY anjiyografi için başlıca endikasyonları; damarlardaki kan akımının değerlendirilmesi, perforan kan damarlarını belirlenmesi, lenfosintigrafi ve sentinel lenf nodu görüntüleme, ameliyat sonrası flep veya doku izleme, doku perfüzyonunun, yanık ve yaraların değerlendirilmesi olarak sıralayabiliriz. İlk olarak, oftalmik uygulamalar için geliştirilen sistem, floroforla elde edilen, artmış doku penetrasyonu derinliği, koroid dolaşımı görüntüleme ve değerlendirme imkanı da tanımıştır. SPY sistemi, ilk olarak koroner arter baypas cerrahisi sırasında, baypas greft işlevselliğini değerlendirme yöntemi olarak geliştirildi. Sistem, koroner arterler dışında organ nakli işlemlerinde karaciğer , böbrek ve pankreas vasküler anastomoz açıklığını onaylamak için de kullanılıyor. Yaygın kullanım alanlarından bir diğeri de meme cerrahisi. Kolorektal cerrahide anastomoz alanının perfüzyonunu görüntülemekten, özefajektomi operasyonunda iskemik alanı görüntülemeye kadar bir çok operasyonda komplikasyon oranının ve maliyetlerin azaltılmasına da yardımcı oluyor. Sağlık Gündemi ulaşmak için faydalanılması gerektiğini belirtti. Gelecekte hiç kimsenin ilaç kullanmak istemeyeceğini belirterek “Elinizdeki verileri bilmiyorsanız, tespit edip gerekli tedbirleri alamıyorsanız yönetemezsiniz. Bu süreci iyi yönetmenin en güzel yolunun sağlıkta bilişimden faydalanmak olduğunu düşünüyorum” dedi. Dijital Sağlık Zirvesi Dijital sağlık alanında Türkiye’nin ilk ve en kapsamlı zirvesi olan ve dünyanın önde gelen konferansları arasında kabul edilen Dijital Sağlık Zirvesi’nin ikincisi, 18-19 Eylül tarihlerinde Maslak Sheraton Hotel’de gerçekleştirildi. Sektörün en yenilikçi zirvesi olma özelliğini taşıyan Digital Health Summit Turkey 2013, sağlık sektörünün tüm aktörlerine yeni dijital çözüm önerileri sundu. PTMS (PharmaTailorMade Services) tarafından düzenlenen zirvenin birinci gün moderatörlüğünü, Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi Kişilerarası İletişim Anabilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Elgiz Yılmaz, ikinci günündeki oturumların moderatörlüğünü ise Mobil Sağlık Uzmanı Dr. Cenk Tezcan yaptı. Zirveye ilaç sektörü, sağlık kurumları, mobil operatörler, teknoloji firmaları ve geri ödeme kurumları başta olmak üzere, sağlık sektörünün her kesimi yoğun ilgi gösterdi. Uzaktan hastalık kontrolü hayal değil! Zirvede, doğru geliştirilmiş cep telefonu uygulamaları ile uzaktan hastalık kontrolünün mümkün olduğuna 10 Birlik’te Sağlık Ocak-Mart 2014/1 Konuşmasında toplumdaki dijital yetkinliğin artışının sağlık sektörüne olan etkisine de yer veren Birinci, “Yüksek dijital okur-yazarlık seviyesine sahip olan ve aileleriyle sağlık konusunda ilgilenen gençler sayesinde Avrupa’daki okur-yazarlığa yakın seviyelerdeyiz. Bizim misyonumuz hastayı izleyip doğru tedavi uygulamak ve daha az harcayarak hastamızı sağlığına kavuşturmak. On yıllık bir süreçte sağlığa ulaşım çok kolaylaştı. İnsanlar artık süreçleri ellerindeki mobil cihazlardan takip etmeye başladı. Artık istemesek de mobil pencereden dünyaya bakmaya ve insanları görebilmeye başladık. Sektörün de bu konuda önümüzü açmasını istiyoruz. Dünya’da 20 bin buluştan sadece bir tanesi kendi bütçesini ortaya koyabiliyor. Bu konuda kendimizi şanslı görüyoruz.” dedi. “Mobil uygulamalar hasta bilgilerinin toplanmasını kolaylaştırdı” Zirve, 3G doktoru David Doherty’nin mobil sağlığa giriş konulu sunumuyla devam etti. Doherty “Mobil uygulamalar hasta bilgilerinin toplanmasını kolaylaştırdı. Dünya üzerinde yaşayan insan sayısı, alınan cep telefonu sayısından daha az durumda. Mobil uygulamalarda, hastaların bildirimleriyle doktorların başarı oranlarını ölçebiliyoruz. Mobil sağlığı ve mobil teknolojiyi bütün yöneticilerin öğrenmesi gerekiyor. Sadece bir cep telefonuyla Afrika’nın küçük bir köyünde bile bütün kütüphanenize ulaşabiliyorsunuz. WeilDoc uygulamasıyla diyabet hastalığında önemli gelişmeler kaydediliyor.” dedi ve 5 yıl içinde kullanılan tüm cihazların birbiriyle bağlantılı olacağını ifade etti. Microsoft Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Cavit Yantaç ise “Daha Fazla Sağlık İçin Gerçek Etki” konulu konuşmayı gerçekleştirdi. Konuşmasında 2018’de mobil sağlık kullanıcılarının 100 milyona ulaşacağı bilgisini veren Yantaç “Herkesin, her noktada veriyi kullanmaya başladığı bir durumda veriyi yönetmek oldukça zorlaşıyor” dedi. Yantaç konuşmasında, bilgiyi yönetmede bulutun gücünden, cihaz çeşitliliğinden, erişim imkanlarından, modern bilgi işlem, birleşik sağlık çatısı ve esnek çalışma yöntemlerinden de bahsetti. lık artık kişiselleşiyor ve önümüzdeki günlerde daha kaliteli hizmetlerden konuşulacak.” dedi. “Mobil sağlıkta öncelik kronik hastalıkların olmalı” İkinci günün açılış konuşması İstanbul Anadolu Kuzey Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Dr. Şuayip Birinci tarafından yapıldı. Birinci, uzun yıllar Sağlık Bakanlığı yapmış olan Recep Akdağ’a, bugünkü bilgilerinizle Sağlık Bakanı olsaydınız öncelikle değinen Tezcan: “Dünya’da olduğu gibi neyi sağlamaya çalışırdınız, diye sorTürkiye’de de sağlık sektörü çok çabuk duğunda Akdağ’ın “İnsanların sağlık okuryazarlığını arttırmaya çalışırdım” değişiyor, sürdürülebilir bir sağlık sisşeklinde cevap verdiğini belirtti. temi kurabilmenin peşinde olmalıyız. Eskiden tedavi sırasında ilacımız yazılır Konuşmasında mobil sağlık hizmetlerinin kronik hastalıklarla mücadeleve takibi yapılmazdı. Bugünkü sistemde ise hastalıkları yönetme hatta hasta deki kullanımı konusuna da yer veren olmadan gerekli tedbirleri almanın pe- Birinci, Türkiye’de diyabet hastalığışindeyiz. Sağlık, artık anayasal bir hak nın her yıl yüzde 100 arttığını, mobil olmaktan çıkıyor. Kendi sağlımız ile ilgili sağlık çalışmalarından ilk olarak krosorumlulukları almak zorundayız. Sağ- nik hastalıklar ile obezite datalarına 11 Hastanelerimiz hastanenin doğumevi olarak yeniden düzenlenmesini sağlamıştır. Zeynep Kamil Hastanesi’nin gelişme dönemi ise Dr. Fahri Atabey (1913-1994)’in başhekimliği ile başlamıştır. Bu dönemde yeni blokların yapımına girişilmiş, ameliyathane ile 150 yataklı Kadın Hastalıkları Kliniği ve 200 yataklı Çocuk Kliniği, hastane kampüsüne eklenmiştir. Çocuk Kliniği’nin kurucusu Dr. Ziyaeddin Akbay (19201991) aynı dönemde göreve başlamıştır. 1961’ de Zeynep Kamil Hemşirelik Koleji binası kullanıma açılmış, böylelikle hastanenin eğitim konusunda faaliyetleri de hız kazanmıştır. İstanbul’da 150 yıllık bir doğum geleneği: Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi 1 50 yıllık tarihi ile İstanbul’un en köklü sağlık kuruluşlarından biri olan Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi, ülkemizin ilk özel dal hastanesi olmasının yanı sıra kadın doğum cerrahisinin modern anlamda ilk başlangıç merkezidir. Kuruluşundan bu yana, 1 milyona yakın doğumun gerçekleştiği Zeynep Kamil Hastanesi, sadece İstanbul geneline değil, başvuran hasta kitlesinin genişliği ve çeşitliliği ile ülke geneline hizmet veren, kadın-doğum alanında referans bir hastanedir. Tarihi ve köklü yapısı ile güçlü bir kurum kültürüne sahip önemli hastanelerimizden biri olan Zeynep Kamil, bu yapısı nedeni ile hem çalışanlarının hem de hastalarının kurumsal bağlılığını arttırmıştır. Yıllar boyu anne-kız-torun üç kuşağa ait doğumların bu hastanede gerçekleşmesi bir aile geleneği olur12 Birlik’te Sağlık Ocak-Mart 2014/1 ken; burada doğmuş kız çocuklarına Zeynep, erkek çocuklarına ise Kamil göbek adının verilmesi adetten sayılmıştır. Zeynep Kamil’in Kuruluşu... Osmanlı Devleti’nin meşhur valilerinden Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın kızı Zeynep Hanım ve sadrazam damadı Yusuf Kamil Paşa’nın kişisel çabalarıyla kurulmuş olan hastane, İstanbul’un ilk “hususi hayır müessesesi” olarak da bilinmektedir. Tarihi geçmişi 1862 yılına dayanan Zeynep Kamil Hastanesi, Yusuf Kamil Paşa ile Zeynep Hanım tarafından özel mülklerinde hastalara ücretsiz hizmet vermek amacıyla yaptırılmıştır. Özellikle, Zeynep Hanım’ın büyük bir özveri ve gayretiyle kurulan hastane, aynı zamanda bahçesinde kurucuları olan Zeynep Ha- nım ve Yusuf Kamil Paşa’nın türbelerine de ev sahipliği yapmaktadır. Hastanenin tarihi binası hala muhafaza edilirken, orijinal planında yer alan ve hastanenin giriş kapısına el yazması olarak inşa edilen kitabe de varlığını sürdürmektedir. Kitabede, Kuran’ı Kerim’in Nahl suresi 69. ayeti “fihi şifaun li’n nas” yani “Onda insanlar için sağlık vardır.” Arapça harflerle yazılıdır. “Hususi hayır müessesesi”, kuruluşunda 40 yatak kapasiteli, mütevazi bir kurum olarak hizmete başlamıştır. 1896 yılında Zeynep Hanım’ın yeğeni Sait Halim Paşa tarafından saray hekimi olan Dr. Cemil Topuzlu Paşa’ ya, özel cerrahi kliniği olarak tahsis edilmiştir. genel cerrahinin bütün operasyonlarının yanı sıra eski ismiyle “Ameliyatı Kayseriyye” olan sezaryen ameliyatlarını da gerçekleştirmiştir.1915 tarihinden itibaren, hastane birçok alanda ihtiyaç sahiplerine hizmet vermeye devam etmiştir. Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı sırasında Zeynep Kamil Asker Hastanesi (1915-1920) adını almış, sonrasında Zeynep Kamil Bimarhanesi (1920-1927) olarak İstanbul halkına hizmet vermeye devam etmiştir. 1935’de doğum evine dönüştürülen Zeynep Kamil Hastanesi’ne Başhekim olarak atanan Dr. Eyüp Sabri Aksoy bu görevde 17 yıl kalarak 1985 yılında bünyesinde 600 yatak ve altı servis bulunan Zeynep Kamil’in polikliniğinde, 78 bin hasta muayene edilmiş, 19 bin 548 çocuk doğmuş, 4 bin 765 ameliyat yapılmıştır. Zeynep Kamil Hastanesinin yönetimi ve işletimi 1982’de yapılan bir anlaşma ile İstanbul Belediyesi tarafından Sağlık Bakanlığı’na devredilmiştir. 1985 yılında bünyesinde 600 yatak ve Türk Tıp Tarihi’nin önemli figürlerinden olan Dr. Cemil Topuzlu Paşa, sağlık sisteminde modern cerrahinin gelişimine öncülük etmiş bir şahsiyettir. Dr. Topuzlu, kendi döneminde büyük bir değişim yaşayan hastaneye, hasta bakımı ve hizmet kalitesinin arttırılması için, Avusturyalı hemşireler tahsis etmiş ve yapılan tadilatlar neticesinde de dönemin modern hastanelerinden biri haline gelmesini sağlamıştır. 1915 senesinde yurtdışına gidene kadar Dr. Topuzlu Paşa, Zeynep Kamil Hastanesi’nde çağdaş 13 Hastanelerimiz altı servis bulunan Zeynep Kamil’in polikliniğinde, 78 bin hasta muayene edilmiş, 19 bin 548 çocuk doğmuş, 4 bin 765 ameliyat yapılmıştır. yormuş hissi veriyor. Onların burayı kurarkenki misyonlarına uygun davranmak için dikkat ediyorum. Bu hastanenin kuruluşundaki ana gaye; vatandaşa özellikle de gelir düzeyi düşük olanlara sağlık hizmeti verilmesi. Bu dönemde de, hastanemizin hasta profili içerisindeki gelir seviyesi düşük vatandaşlarımıza aynı niyetle verdiğimiz hizmeti de önemsiyoruz. Tüm bu manevi olgularla birlikte Zeynep Kamil’de başhekim olmak, benim için ayrı bir sorumluluk ayrı bir önem arz ediyor. Kadın Doğumda İlkler... Ülkemizin ilk özel dal hastanesi olan Zeynep Kamil Hastanesi aynı zamanda tarihi boyunca da sağlık alanında birçok yeniliğin ve ilklerin hastanesi olmuştur. İlk modern kadın doğum cerrahisinin başladığı hastanede, ülkemizin ilk dördüz bebek doğumu Dr. Halil Onultan tarafından sezaryensiz gerçekleştirilmiş ve o yıllarda bu doğumla dünya literatürüne girilmiştir. Doğum hastanesi olmasının yanı sıra kadın hastalıklarında da dal hastane olarak hizmet veren Zeynep Kamil Hastanesi bu alandaki ilk laparoskopik ameliyatların da merkezidir. İstanbul’da ilk genetik tanı merkezi ve tüp bebek merkezinin kurulmasının ardından, yine Türkiye’nin ilk yeni doğan yoğun bakım ünitesi de Zeynep Kamil Hastanesi’nde kurulmuştur. İstanbul’da bir yılda gerçekleşen 200 bin doğumun yüzde 5’i (10 bin doğum ) halen hastanemizde yapılmaktadır. Eğitim ve Araştırma Hastanesi statüsünde bulunan Zeynep Kamil’de kadın doğum, çocuk ve çocuk cerrahisi, neonatoloji, perinatoloji ve jinekolojik onkoloji dallarında uzmanlık eğitimi de verilmektedir. Aynı zamanda pek çok sertifikalı meslek sonrası eğitimleri de başarı ile yürütülmektedir. Zeynep Kamil, hastalarına yönelik verdiği eğitimlerle de kamuda fark yaratan bir hastane. Servislerinden taburcu olan hastalara; evde tedavi, bakım, kullanacağı ilaçlar ve günlük yaşamı hakkında, hemşire ve/veya doktor tarafından eğitimler veriliyor. Yürütülen Proje ve Gebe Eğitim Okulu’nun yanı sıra anne Eğitimler... ve baba için bebek bakım eğitimleri 2000 yılından beri yürütülen ve anne de (bebeğe uyum, beslenmesi, bakıadaylarını bilinçlendirmek amacıymı, kontrolleri, takipleri, yabancı cisim la gerçekleştirilen Gebe Eğitim Okulu kaçması v.b.) verilmektedir. Hastaneeğitimleri, ülkemizde kamu hastane- de bulunan diabet eğitim odasında lerinde ilk ve ücretsiz olarak Zeynep diabet ile ilgili, jinekoloji poliklinikKamil Hastanesi’nde gerçekleştirillerine gelen hastalara da yine jinekomektedir. Gebe eğitiminin yanı sıra lojik kanserler ve kadın hastalıkları yine Keyifli Doğum Ünitesi ve Aile Da- hakkında alanında uzman hemşireler nışmanlık ve Eğitim Merkezi (ADEM) tarafından eğitimler verilmektedir. de Zeynep Kamil Hastanesi adı ile pa- Köklü tarihi ve ilklerle dolu uygulatentli olarak hizmet vermeyi sürdür- malarıyla, örnek gösterilen hastanemektedir. Bunun dışında bir çok yeni lerimizden biri olan Zeynep Kamil buluş niteliğinde tıbbi aparatlar da, bu Hastanesi’nin Başhekimi Sayın Prof. hastanede geliştirilerek patent başvu- Dr. Fahri OVALI ile yaptığımız söyleruları yapılmıştır. 14 Birlik’te Sağlık Ocak-Mart 2014/1 şide Zeynep Kamil Hastanesi ile ilgili önemli bilgileri, sizler için sayfalarımıza taşıdık. Türkiye’nin en köklü ve önemli Kadın Doğum Hastanelerinden birinde başhekimsiniz. Bu durum size mesleki açıdan ekstra bir motivasyon sağlıyor mu? Zeynep Kamil’in sizin için ayrı bir önemi olduğu düşünülüyor, bunlardan biraz bahseder misiniz? Zeynep Kamil Hastanesi’nde modern hastanecilik anlamında baktığımızda, genel bir hastane formatında hizmet veriliyor. Zaman içinde burası kadın-doğum alanında verdiği tıbbi hizmetler ile öne çıkıyor ve ilk özel dal hastanesi olarak varlığını sürdürüyor. 1930’larda Türkiye’de henüz kuvöz nedir bilinmezken küçük doğan bebekler için ilk prematüre servisinin açıldığı hastane burasıdır. Burası, sıradan bir devlet ya da eğitim araştırma hastanesi değil, özellikli bir vakıf hastanesidir. Bundan dolayı bize emanet edilen sorumluluk da çok farklı. Biz bu emanete uygun hareket edip onu sağlam ve sağlıklı işler vaziyette, gelecek kuşaklara nakletmekle yükümlüyüz.. Ben bu yükü başhekim olmadan önce de olduktan sonra da hep taşıdım. Zeynep Hanım ve Kamil Paşa’nın türbelerinin hastane bahçesinde olması da, bana sürekli biri bizi gözetli- le ve Adapazarı gibi çevre illerden bile hastalar gelmektedir. Bakıldığında uzun yıllardan beri İstanbul’daki doğumların büyük bir kısmı da Zeynep Kamil Hastanesi’nde yapılmaktadır. Özellikle bir dönem İstanbul’da ki doğumların yaklaşık yüzde 10’u tek başına Zeynep Kamil’de gerçekleşiyormuş. Zamanla hem devlet hem özel hastane sayılarının artması nedeniyle hastanemizde gerçekleşen yıllık doğum sayısı önceki yıllara nazaran azalmış olmasına rağmen İstanbul’da bir yılda gerçekleşen 200 bin doğumun yüzde 5’i (10 bin doZeynep Kamil’in Kadın doğum anlağum ) halen hastanemizde yapılmakmındaki önemi nedir? İstanbul’daki doğumların ne kadarı Zeynep Kamil’de tadır. Kadın ve çocuk alanında yan dallarımız da olduğundan özellikle bigerçekleşmektedir? 1930’lu yıllardan beri kadın doğum ve ze gelen hastaların büyük bir bölümüçocuk alanında adı konmasa bile ihti- nü riskli hastalar ve gebeler, çevre hassaslaşmaya başlamış olan bir hastane tanelerden sevk yoluyla gönderilenler oluşturuyor. Dolayısıyla bizim işimiz Zeynep Kamil. Halk arasında birçok yerde bugün bile hala doğum evi gibi ve yükümüz nispeten daha ağır. algılanıyor. Zeynep Kamil adını sade- Hastanenizin kadın doğum alanında ce İstanbul’da değil ülke genelinde de birçok yeni projeleri mevcut. Özellikbilmeyen pek yoktur. Hastanemizde le “Keyifli Doğum Ünitesi” çok dikkat çeken bir uygulama. Neler söyleyecekdoğan birçok ünlü, sinema sanatçısı siniz? ve bilim adamımız var. Barış Manço ve daha birçok önemli isim bu hastanede dünyaya gelmiş. Hastanenin yeri Üsküdar’da bulunsa da İstanbul’un her yerinden; hatta Edirne, Çanakka- isteğe sahip olması gerekmektedir. Bizim de buradaki çabamız; gebelerin mümkün olduğunca erken dönemde hastaneye gelerek, eğitici ebelerimiz tarafından kendileri için gerekli eğitimi erkenden almalarını sağlamak ve onları sürece erkenden hazırlamaktır. Bu sayede gebeler doğumlarını sorunsuz bir şekilde, hazırlıklı olarak ger- çekleştirebilmektedirler. Şu anda bir Normal (vajinal) doğum ideal ve fizyoadet Keyifli Doğum odamız var, fakat lojik olarak en uygun doğum yönteilerleyen zamanlarda sayıyı artırmayı midir. Ancak gebenin doğum öncehedefliyoruz. sinden itibaren bu motivasyona ve 15 Birlikten Projeler yor. Doğum sürecinin tamamı bu oda- bu odalarda tatbikat yaptırıyoruz. da tamamlanıyor. Baba Adayları da Eğitim Kapsamında Doğum Öncesi Tatbikat: ”Keyifli Doğum Ünitesi” Anne olmak, bir kadının hayatındaki en önemli süreçlerden biri. Bu süreci yaşayan anne adaylarını rahatlatmak ve normal doğuma hazırlamak üzere uygulamaya konan “Keyifli Doğum Ünitesi”, aynı zamanda kamu hastanelerinde tarihi ve köklü yapısı ile “ilk”lerin yaşandığı kurum olarak Zeynep Kamil Hastanesi’nin tarihi kayıtlarında... Ülkemizde çokça ihtiyaç duyulan gebelik süreci basamaklarının tamamını kapsayan; güvenli ve keyifli doğum ünitelerinin hayata geçirilmesine yönelik yeni bir uygulama olan “Keyifli Doğum Ünitesi”, anne adaylarını doğuma hazırlamayı amaçlıyor. D ve bu yenilikle dünyada ve ülkemizde önemli bir sorun haline gelen istenmeyen gebelikleri önlemek, anne ve bebek ölümlerini engellemek, daha sağlıklı nesillerin dünyaya gelmesini sağlayacak olan sağlıklı doğum sürecini yaygınlaştırmaktır. Bu sadece doğumla ilgili değil, doğum öncesini ve Sağlık Bakanlığı bu anlamda çalışmasonrasını da kapsayan bir projedir. lara hız kazandırarak vajinal normal Bu süreçte en doğru yöntem, şüphedoğumu teşvik edici, faydalı proje uy- ADEM, Gebe Eğitimi ve son olarak Kesiz annenin, çevrenin genel görüşünü gulamalarını anne adaylarının hizme- yifli Doğum Ünitesi... Zeynep Kamil Kadın Doğum Eğitim ve Araştırma Hastadikkate alsa da doktorunun rehberli- tine sunuyor. Bakanlığın doğum ve nesi bu üçlü konseptle Kadın Doğuma ğinde, kendi kararını vermesidir. Bu gebelik eyleminin anne-bebek açısınnasıl bir katkı sağladı? kararı alırken doğum yöntemleri ile dan sağlıklı koşullarda yapılmasının ilgili doğru ve tarafsız bilgiye ulaşma- sağlanması hususunda uygulamaya Bu üç proje de aynı anda başladı ve hepsi birbirine bağlı projeler. Başbanın yanı sıra doğumla ilgili korkuyu koyduğu “Anne Dostu Hastane Progda bertaraf etmek üzere anne adayla- ramı” bu anlamda yenilikçi bir örnek kan’ımızın da amaçladığı gibi, Türkiye genelinde ana hedef, istenmeyen rının alacağı destek, hamilelik psikolo- teşkil ediyor. gebelikleri azaltmak, anne ölümlerini jisi açısından son derece önemlidir. Bu yenilikçi projeyi daha yakından ta- önlemek, normal doğumu ön plana çınımak için, projenin mimarlarından Anne Dostu Hastane karmak. Bizim projemiz bu hedeflerin Hastane Yöneticisi Kadın Doğum Uz- hepsini aynı anda destekliyor. Programı Anne adaylarının; hamilelik, bebeğin manı Dr.Mustafa Eroğlu ve 2009’dan Zeynep Kamil, köklü bir hastane ve taanne karnındaki gelişimi, doğum sü- beri doğuma hazırlık eğitimlerini sür- rihte kadın doğum adına birçok uygudüren Ebe Koçu Özlem Karabulut’tan lamanın öncüsü olmuştur. İlk kadın reci konusunda bilgilendirilmesi ve bilgi aldık. Eroğlu, anne adayları için doğumu kolaylaştırmak üzere hem doğum hastanesi, ilk ultrason, ilk NST projenin detaylarını ve faydalarını an- (Non-stress Test), ilk kuvözden sonzihinsel hem de fiziksel aktivitelerle lattı. kendini doğuma hazırlaması husura “Keyifli Doğum Ünitesi” de Zeynep sunda sağlık çalışanlarına büyük göKeyifli Doğum Ünitesi kamuda yenilik- Kamil Hastanesi’nin ilklerindendir. revler düşüyor. çi ve dikkat çeken bir proje oldu. “Keyif- Keyifli Doğum Ünitesi’nin, projenizin Tüm riskler dikkate alındığında, has- li Doğum” fikri nereden ortaya çıktı? bir parçası olduğunu biliyoruz. Peki tanelerin, doğum yapacak anne ada- Esas amacımız kadın doğum alanın- projenizin tamamı nasıl bir konsept da kamu yararına bir yenilik yapmak içerisinde yürütülüyor? yı için mahremiyete uygun, destek ünyaya gelecek yeni bir varlığın kapalı kutudaki büyüme süreci hem anne-baba, hem de çevre için, içinde hangi duyguları barındırıyor? Bebeğin anne karnındaki hareketleri, odası, kıyafetleri, hatta gelecekteki mesleği bile gündemde iken, ilk ve en önemli soru beliriyor zihinlerde: Peki doğum nasıl olacak? 16 Birlik’te Sağlık Ocak-Mart 2014/1 kuvvetleri aktifleştirilmiş, normal doğumu teşvik edici, fiziksel ortam uygunsuzluğundan kaynaklanan istenmeyen doğum komplikasyonlarının önlendiği sağlık koşullarını sağlayacak yeni uygulamalara olan gerekliliği gündeme geliyor. Keyifli Doğum Ünitesi aslında projemizin ikinci kısmı diyebiliriz. Öncelikle sosyal sorumluluk bilinciyle kurmuş olduğumuz hastanemize bağlı Aile Danışmanlık ve Eğitim Merkezi (ADEM) patentli olarak hizmet vermeye başladı. ADEM’de sadece evli çiftlere değil, evlilik yolunda olan gençlerimize, doğum öncesi ve sonrası dönemler için; aile hekimi, psikolog, kadın doğum uzmanı ve sosyal pedagoglarımız tarafından eğitim ve danışmanlık hizmetleri verilmektedir. Gebe eğitimi de yine bu süreçte gebe bayanlarımızın ücretsiz yararlanabilecekleri 15 saatlik derslerden oluşuyor. Kişisel başvurusunu yapan her anne adayı, bu eğitimlere katılarak, eğitmenlerimiz tarafından hem doğum, hem de doğum sonrası bebek bakımı ve lohusalık süreci ile ilgili bilgi alabiliyor. Keyifli Doğum Ünitesi’nden yararlanmak için anne adaylarının yapması gerekenler nelerdir? Uzman eğitmenlerimiz tarafından verilen gebe eğitimine katılım, Keyifli Doğum Ünitesi’nden yararlanmak için gerekli ön şart. Bu eğitimden gebeler sadece kendileri yararlanmıyor. Gebelik dönemini en rahat şekilde geçirmeleri için 3 saat de partnerlerinin eğitime katılmalarını tavsiye ediyoruz. Partner kelimesi burada önem arz etmektedir. Çünkü bu gebenin eşi de olabilir, eğer eşi gelebilecek durumda değilse kız kardeşi, annesi ya da kayınvalidesi de olabilir. Eğitim sonunda gebe eğitimine katılan gebelere hem sertifika veriliyor hem de bileklik takılıyor. Bu bileklikle doğum yapmak üzere saat kaçta gelirse gelsin, gebe hemen keyifli doğum odasına alını- Gebelik eğitiminin bir de fiziksel tarafı var. Bu anlamda yaptırılan aktiviteler Eşlerin bu dönemde vereceği destek, nelerdir? Eğitimlere katılmak isteyen anne adayı için çok önemli. Biz baba gebeler için katılım koşulları var mı? Gebe eğitiminde fiziksel aktivite olaadaylarına hep şöyle tavsiyede burak gebelik egzersizleri ve özel eğitlunuyoruz: “Eşlerinizin size yeniden aşık olmasını istiyorsanız gebelik dö- men tarafından verilen gebelik yogası neminde ona azami ilgi ve alaka gös- var. Yogada yapılan nefes çalışmalaterin.” Çünkü bir kadın için en hassas rı oksijen miktarını artırarak vajinal doğum sırasındaki ağrı yönetiminde dönemlerden biri diyebiliriz. Anne etkili oluyor. Gebelikten kaynaklanan adayının böyle bir sorumlulukla tek duruş bozukluğunu ve kabızlık şikabaşına bırakılmaması gerek. yetini de önlüyor. Katılım için anne Anne adaylarının tüm korkularını adayları, doğuma hazırlık eğitimi alyenmelerinde büyük emeği olan ve gebe eğitimi dışında aktif doğum eği- mak istediklerine karar verdikleri an timi, hypnobirthing gibi eğitimler de bu eğitimlere başlayabilirler. Yalnız, almış olan Ebe Özlem Karabulut, eği- eğitimler 5 hafta sürdüğü için biz 35. haftayı üst sınır olarak belirledik. Son timlerin detayını aktardı. haftalarında olup katılmak isteyenlere Gebe Eğitimi’nin doğum sürecine ve ise gruplar şeklinde blok doğum dersdoğuma katkıları nelerdir? Keyifli Doleri veriyoruz. ğum Projesi için önemi nedir? “Korkunun panzehiri bilgidir.” Keyifli Doğum projesi ile birlikte gebe eğitimlerine katılım da bir artış yaşanEğitime katılan gebelerin tercihleri oluşuyor ve vajinal doğum için so- dı mı? rumluluk alabiliyorlar. Ve şunu iyi bi- Hastanemizde 2000 yılından beri gebe eğitimleri veriliyor. Fakat 2009 yılı liyorlar ki; aslında sezaryen doğum, sadece acil müdahaleler için bir alter- itibariyle bu eğitimler belli bir sistenatif niteliğinde. Bizim gebe eğitimin- matik içerisinde, 5 haftalık bir süreç de amacımız, vajinal normal doğum şeklinde devam ediyor. Keyifli Doğum olsun, ama travmatik olmasın. Gebe- Ünitesi’nin kurulması ile daha çok tamizin Keyifli Doğum Ünitesi’nde ke- lep görmeye başladı. Yazılı ve görsel yifli bir doğum yapabilmesi amacıyla basından bizi takip eden anne adaygebe eğitimine katılması önemli. Çün- ları arayıp keyifli doğum odasında doğum yapmak istediklerini dile gekü biz bu eğitimde; anneleri doğum tiriyor, eğitimlerimize katılıyorlar. Bu süreci ile nasıl baş edecekleri konubizi, temel amacımız olan vajinal norsunda bilgilendirip kendi bedenlerine güvenmelerini sağlıyoruz. Bir nevi, mal doğumu teşvik etme konusunda, anne adaylarına keyifli doğum öncesi son derece mutlu ediyor. 17 Söyleşi Prof. Dr. Ali İhsan Dokucu ile Sağlığın Yönetimi 4 yıl boyunca İstanbul’un sağlığını yöneten İstanbul İl Sağlık Eski Müdürü Prof. Dr. Ali İhsan Dokucu, 2013 yılının Eylül ayında Sağlık Bakanlığı Kamu Hastaneleri Kurumu Başkanlığı görevine atandı. Ali İhsan Dokucu, başarısının arkasında yatan liderlik özelliklerini, yönetimsel kriterlerini ve başkanlığını yürüttüğü Kamu Hastaneler Kurumu’nun yönetim politikası ve uygulamalarının yanı sıra gelecekte öngördüğü projeleri paylaştı. Kamu Hastaneler Kurumu, Sağlık Bakanlığının Sağlıkta Dönüşüm Programı ile sağlık yönetimini merkezden yerele kaydırmak üzere yapılandırdığı yeni bir kurum. Bu kurumun şimdiye kadar sağlık sistemi içerisindeki yapılanmada meydana getirdiği dönüşümü yönetimsel açıdan nasıl değerlendiriyorsunuz? leri Kurumuna verildi. Sağlık Bakanlığı yeni şemada kural koyan, denetleyen, bu işi yöneten, yeni ufuklar belirleyen, politikalar oluşturan bir pozisyonda yer aldı. Bu yeni yapılanmada henüz sorgulama aşamasına gelmiş değiliz. Masa üzerinde planlanırken olumlu ya da olumsuz olmak üzere daha hızlı veriler elde edileceği varsayılmış olsa da birlikler kuruldukBu yapılanma ile Sağlık tan sonra geçen 14 ay içerisinde elde Bakanlığı; hizmet sunan ettiğimiz veriler, bir miktar daha zaman vermemiz gerektiğini gösteriyor. değil hizmeti programProfesyonel yöneticilerle yola çıkıldılayan, yöneten, politiğını ve bu kişilere bazı hedefler konulka belirleyen bir kurum duğunu, bu hedeflerin gerçekleşmesi haline dönüştürüldü. ya da gerçekleşmemesinin kendi sözleşmeleri ile irtibatlandığını görüyoruz. Yöneticiler bu hedeflere varma Hiçbir devrim masa üstünde yapılamaz. Sağlık Bakanlığının son on yılda konusunda ciddi bir gayret gösteriyorlar. Bu iradenin çok büyük bir şekilde yaptığı birçok işin bir kısmı masada olumlu etkilerini rakamlar üzerinde tasarlanmış olsa da, birçoğu bizzat görebiliyoruz. Dolayısıyla, biz kendi sahada yaşanılarak hayata geçirildi. yöneticilerimizi yönlendirme, motive Çok aktif olunan bir süreçte geri döetme ve belli hedefleri tutturma konüşler alınarak yola devam edildi. Elnusunda oldukça iyi mesafeler aldık de edilen bu verilerin birçoğu aslında diyebiliriz. Bu mesafelerin çok önemli bir deneyim olarak birikti. Hastane bir kısmı mali parametrelerle ilişkiliyöneticiliği açısından bakıldığında dir. Yönetici karnesi olarak ifade ettibazı değişimlerin yapılması yöneticiğimiz konular bununla da irtibatlıdır. lerce de bir deneyim olarak görüldü. Mali parametrelerde 88 birliğimizin Sağlık Bakanlığı teşkilat şemasında çok büyük bir kısmında ciddi düzelbaşta Kamu Hastaneleri olmak üzemeler söz konusu. Stoklarımız görece re yönetimsel bir değişiklik 2003 yıdaha azalmış durumda, insan kaynalında planlanan projelerdendi. Masa ğımız daha iyi yönetiliyor. Bu açıdan üstünde, teoride planlanan bu projebakıldığında gerek mali parametreler ler, zaman içerisinde evrilerek Kamu gerekse idari parametreler üzerinden Hastane Birlikleri ve Halk Sağlığı Kubirliklerin hedefe doğru ilerleme eğilirumlarına dönüştü. Bu yapılanma ile minde olduğunu söylemek mümkün. Sağlık Bakanlığı; hizmet sunan değil Kamuda yöneticilik yapmak üzere tehizmeti programlayan, yöneten, pomel düzeydeki iş başarısı için kritik litika belirleyen bir kurum haline dö- önem taşıyan mevzuat bilgisi, uygunüştürüldü. lama ve yönetme becerisinin ötesinde Sağlıkta var olan gelişmeleri yakından yeni dönemde gereksinim duyulan asıl takip eden, küresel sağlık politikaları- ölçüt sizce ne olmalıdır? Başarılı bir na entegre olabilen bir ülkeyiz. Bu yeni yöneticinin temel niteliklerini nasıl değerlendirirsiniz? yapılanma ile değişen yönetim yapısı sonucunda sağlık hizmetlerinde araKamuda profesyonel yönetici kavranan kan bulundu mu? mı ile ilk defa karşı karşıyayız. Yeni rilmesi ışığında ve birliğin parametreleri doğrultusunda yöneticilerin kendi sözleşmesinin devamı yer almaktadır. Bu anlamda tüm kamu hizmetleri açısından bakıldığında bir ilke imza atmış bulunmaktayız. Özel sektörle benzerlik arz eden yönleri bulunmakla birlikte sadece mali parametreye ağırlık verilmiyor. Bir işletmeden bahsederken ticari müessese olduğunu unutmamalıyız. Sağlık sektörü de ticari bir müessese olarak algılanabilir. Çünkü veri, meta ve hizmet üzerinde dönüyor. Dolayısıyla benzeri bir algıyı kamu hastanelerine birebir kopyalamak çok da kolay değil. Mali parametreler, yönetimsel, stok denetimi, eczane ve ilaç tüketimi, malzemelerin tüketimi, hizmetlerin kurgulanması ve sunumu açısından özel sektörde birçok esinlenebileceğimiz alan olsa da, kamu hastanelerini yönetmenin gerektirdiği ayrıca bazı sorumluluklar da vardır. Hasta profilimiz çeşitlilik gösterdiği için sorumluluklarımız da daha farklı oluyor. Birçok özel sektör hastanesinde kaçınılan hasta grubu bizim hastanelerimizde tedavi oluyor. Bir şekilde bir vicdani sorumluluk olarak; ilgilenilmesi gereken hastalara dönüşebiliyor. Profesyonel yönetici olmak, kendini sorgulanabilir, hesap sorulabilir olarak kabul etmeyi gerektirir. Öte Sağlık Bakanlığı ile doğrudan irtibatta sistem Kamu Hastane Kurumlarında yandan, baktığınızda da kamu bilinci olan iki kurum kuruldu. Bu kurumla- profesyonel yönetici demek, belli söz- ile hareket eden, kamu menfaatini, karın kurgusu ile temel sağlık hizmetleri leşme hükümleri kaydıyla sözleşme munun üzerine alması gereken veciHalk Sağlığı Kurumuna, hastanecilik akdi yapan kişilerdir. Bu sözleşme ak- beleri üzerine alan yönetici kısmı da hizmetleri ise Türkiye Kamu Hastane- dinin içerisinde verilerin değerlendi- görüyoruz. Aslında özel sektördeki 18 Birlik’te Sağlık Ocak-Mart 2014/1 19 Söyleşi yönetim algısına göre kamudaki yönetici arkadaşlarımız, bence çok daha zor bir süreci yönetmek durumunda. Sadece hiyerarşik yapıya baktığımızda bile görüyoruz ki; daha önce hastaneler başhekim ve onun yardımcıları, müdür ve yardımcıları şeklinde yönetilirken şu an bu yapı baştan sona değiştirilerek gerek ismen gerekse anlayış bakımından başka bir yapıya doğru evrilmiş durumda. Sağlıkta Dönüşüm programında en çok zikredilen olgu insan odaklı olmasıdır. Gerek hasta gerek çalışanlar anlamında insanla birlikte, insanı ortaya koyan bir sağlık algısı bizim en fazla esinlendiğimiz alan olmuştur. Hizmet sektörü açısından bakıldığında Avrupa’da en gelişmiş sektör olarak sağlık sektörünü ifade edebiliriz. Hizmet sektörü, insanı önemseyen ona değer veren bir yapıyı arz eder. Ülkemizde bu algının geliştirilmesi fazlasıyla zaman almıştır. giltere’de hem temel sağlık hizmetleri hem de hastanecilik hizmetleri majör bir şekilde kamu hastaneleri üzerinden gerçekleştirilmektedir. Fransa’ya baktığımızda bunun yüzde 60-70’lerde kamu, yüzde 30’larda özel sektör üzerinden gerçekleştirildiğini görüyoruz. Almanya’ya baktığımızda ise özel sektörün ağırlığının daha da arttığını söyleyebiliriz. Almanya’da muayenecilik hizmetleri gelişmiştir. Muayene bedelleri Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ödenirken, İngiltere’de aksine muayeneciliğin hiç hizmet vermediğini, Fransa’da ise minimal seviyede olduğunu biliyoruz. Türkiye’deki model aslında özgün bir model olarak kendini göstermektedir. Aile Hekimliği ve Temel Sağlık Hizmetleri açısından bakıldığında ise aldığımız model ağırlıklı olarak İskandinav ülkelerinden olan Finlandiya’dan fazlasıyla esinlenilmiş iken, şimdilerde özellikle birlikler kurulduktan sonra yapının bir miktar daha bize özgün olduğunu söyleyebiliriz. Böylesine bir birlik yapılanması bildiğim kadarıyla Avrupa ülkelerinin hiçbirinde bulunmamaktadır. Belki Avrupa ülkelerinden en fazla etkilendiğimiz konu halka dokunan kısımlarıdır. Sağlıkta Dönüşüm programında en çok zikredilen olgu insan odaklı olmasıdır. Gerek hasta gerek çalışanlar anlamında insanla birlikte, insanı ortaya koyan bir sağlık algısı bizim en fazla esinlendiğimiz alan olmuştur. Hizmet sektörü açısından bakıldığında Avrupa’da en gelişmiş sektör olarak sağlık sektörünü ifade edilebiliriz. Hizmet sektörü, insanı önemseyen Sağlıkta dönüşüm öncesi ve sonrası ona değer veren bir yapıyı arz eder. Ülsağlık yönetim yapısını karşılaştırdığı- kemizde bu algının geliştirilmesi fazmızda Avrupa Birliği’ne entegrasyon lasıyla zaman almıştır. süreci ile ortaya çıkan yepyeni bir moSağlıkta Dönüşüm programının en delle karşılaşıyoruz. Bu sürecin sağlık önemli meyvelerinden biri Sağlık Tuyönetim politikalarına yansımalarınrizmi. Dönüşüm sürecini, hem dipdan bahsedebilir misiniz? lomatik hem de ekonomik açıdan ele Bu süreç sahadan beslendiği kadar aldığımızda ülkemizin bu alanda poküresel politikalardan da beslenmek- tansiyel bir güç haline gelebilmesi için var olan kaynaklarımızın nasıl bir kattedir. Avrupa Birliği içerisinde sağlık politikalarında aynı şekilde sürüp gi- kı sağlayabileceğini düşünüyorsunuz? den bir anlayış söz konusu değil. İn20 Birlik’te Sağlık Ocak-Mart 2014/1 Sağlık turizmi, önümüzdeki on yılda giderek büyüyeceğine inandığım bir alan. Düşüncelerimin bu yönde şekil almasının birkaç sebebi var. Öncelikle Avrupa kıtasında sağlık hizmetleri pahalılaşıyor. Yaşlı nüfusun fazla olmasıyla paralel olarak sağlık hizmetlerinin sunulmasında bazı sorunlar yaşanıyor. Zengin ülkelerin yaşlı nüfus ve özellikle kronik hastalıklar karşısındaki davranışları hiç kolay olmayacak. Dolayısıyla batı ülkeleri bu hasta profilini yurt dışına transfer edilebilen sağlık hizmetlerini, sağlık turizmi başlığı altında dışarı doğru kaydırabileceğini düşünüyorum. Türkiye’ye göre daha az gelişmiş Bulgaristan, Romanya, Ukrayna, Moldova, Azerbaycan, Ermenistan gibi bazı komşu ülkelerde, sağlık hizmetlerindeki bazı eksikliklerin varlığı, hepimizin bildiği hakikatlerdir. Bu ülkelerde kendi çözümlerini bulma konusunda çalışıyorlar. Ancak ülkemizde son on yılda yapılan sağlık hizmetleri; hem dünya sağlık örgütü tarafından hem de konunun uzmanları tarafından yazılan çok sayıdaki makalede ve yapılan emsal çalışmalarda ifade edildiği için bu anlamda bir ilgi artışı söz konusu oldu. Bu ilgi artışını parlatan özellikle özel hastanelerimiz oldu. Son altı yıldır sağlık turizmi açısından bakıldığında çok ciddi, rakamsal artışlar göze çarpıyor. Kamu hastaneleri önümüzdeki yıllar açısından iyi bir potansiyel arz ediyor. Dış destek anlamında özel hastanelerin katkıları da göz ardı edilemez. Kamu ve özel sağlık tesisleri, 2013 itibari ile sağlık turizmi konusunda ülkemize 500 milyon doların üzerinde bir katma değer oluşturdu. Dünyadaki sağlık turizmi rakamları ile karşılaştırıldığında bunun yüzde bir dahi olmadığını söyleyebilirim. Bu alanda küresel ölçütte çok daha büyük rakamlardan söz ediliyor. Bu anlamda ülkemizde sağlık turizmi, potansiyel vadeden ama potansiyelinin iyi değerlendirilmesi için de çok ciddi altyapı ve hazırlık gerektiren bir konumdadır. Çünkü sağlık turizminin başarısı sadece finans ekseni değil güven potansiyeli ile de doğru orantılıdır. Ayrıca bölgenin coğrafik konumu, iyi irtibat ve pazarlama stratejileri ile de bağlantılı durumdadır. Ülkemizin bu anlamda iyi bir yol kat ettiğini, önümüzdeki yıllar içerisinde de çok ciddi mesafe alacağını ifade edebilirim. Son altı yıldır sağlık turizmi açısından bakıldığında çok ciddi, rakamsal artışlar göze çarpıyor. Kamu hastaneleri önümüzdeki yıllar açısından iyi bir potansiyel arz ediyor Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu, Sağlık Bakanlığının yeni vitrini olarak göze çarpıyor. Siz de bu kuruma bağlı Türkiye genelinde hizmet vermekte olan 866 hastane ve 405 bin kamu çalışanın yöneticiliği görevinizi üstleniyorsunuz. Yüklenmiş olduğunuz bu önemli sorumlulukla birlikte asli mesleğiniz olan Çocuk Cerrahi hekimliğine ve minik hastalarınıza da vakit ayırmaya devam ediyorsunuz. Hem yöneticilik hem hekimlik hem de özel hayatınızın da dahil olduğu bu yoğun temponun altından nasıl kalkıyorsunuz? İstanbul’daki çalışma düzeni ile Ankara’daki çalışma düzenim tam örtüşmüyor. Ben hastanecilikle hiç irtibatımı kesmedim. Çocuk cerrahıyım ve mesleğime hayranlık seviyesinde bağlıyım. Dolayısıyla mesleğimden kopmak gibi bir algı içerisinde değilim. Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Başkanlığı görevimin dördüncü ayını tamamlandım. Süreç açısından bakıldığında oldukça yoğun bir mesaim olduğunu söyleyebilirim. Çalışma prensibim, iş olmasa da kendime iş üretmek odaklıdır. Son 15 yılımda hiçbir zaman 10 saatten önce mesaimi sonlandırmadım ve günde 10-15 saat arasında çalışma temposuyla devam etmişimdir. Aynı zamanda kişiliğimle paralel bu prensip, yurt dışında gördüğüm ve tecrübe ettiğim bir çalışma modelidir. Aynı modeli hastanecilik anlayışıma da yansıttım. Hastanede çalışırken de bu şekilde yoğun bir çalışma temposu vardı. İstanbul Sağlık Müdürlüğünde durum yine böyleydi. Şimdi Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Başkanı olarak da benzeri bir tempo ile çalışıyorum. Sadece mesleğimden bir miktar koptum diyebilirim. Bir miktar diyorum, çünkü 15 günde bir yine Şişli Etfal Hastanesi’ne gidip çocuk cerrahisi ile alakalı bazı küçük ameliyatları yapabilecek izni, Sayın Bakanımdan aldım. Bu durum beni meslekle irtibatlı kılıyor, mutlu ediyor. Aynı zamanda hastaya dokunan, hastayı dinleyen, hastaneciliği, ameliyathaneyi, organizasyonu, yemekhaneyi gören dolayısıyla çalışanlarla beni iç içe tutan bir faktör. Yönetici olmam sebebiyle hizmetin içerisinde bir nebze de olsa katkım olması beni mutlu ediyor. Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Başkanlığı, bürokrasinin daha yoğun seyrettiği bir kurum. 88 birliğe bağlı 405 binin üzerinde çalışanımız var. 2014 yılı itibari ile kurumumuza 29 milyarlık bütçe bağlanmış durumda. Gerek maddi anlamda gerek insan kaynağının yönetimi anlamında gerekse de sorumluluk anlamında ciddi bir yük ile karşı karşıyayım. Bunun altından kalkmak için, bu emaneti daha ileriye götürmek, taşın üstüne bir taş daha koyabilmek kaygısıyla yoğun bir tempo içerisindeyim. Yakın gelecekte, daha iyi günler yaşayacağımıza yürekten inanıyorum. 21 DOSYA DOSYA Sağlık Turizminin Yeni Cazibesi Türkiye Son altı yıldır sağlık turizmi açısından bakıldığında çok ciddi, rakamsal artışlar göze çarpıyor. Kamu hastaneleri önümüzdeki yıllar açısından iyi bir potansiyel arz ediyor. H astanelerde tedavi ve ameliyat, termal tesislerde rehabilitasyon, dinlenme hizmetleri, geriatrik tedavi merkezi ve sosyal aktivitelerle birlikte uzun süreli konaklamalar gibi sağlıklı yaşam adına sunulan her türlü turizm faaliyeti sağlık turizmi kapsamına girmektedir. Sağlık ve seyahatin ortak paydası olan sağlık turizmi global düzeyde yükselen trendlerden biridir. Hızla yükselen bu sektörde tarihi zenginliği, kültürel değerleri ve doğal zenginlikleri ile tanınan turizm ülkesi Türkiye, uluslararası çerçevede düşünüldüğünde küresel açıdan önemli bir paya sahiptir. Ülkemizdeki batı standartlarında 22 sağlık hizmeti veren hastanelerimiz Sağlık Turizminde Yeni ve termallerimiz, yurt dışındaki turist Dönem potansiyelinin de dikkatini çekmeyi Dünya ülkeleri artık Türkiye’yi yeni başarmıştır. sağlık ortağı ve yükselen medikal turizm merkezi olarak tanıyor. Türkiye, sahip olduğu medikal ve termal Türkiye, Sağlık Turizmi turizm kaynaklarını, spa ve wellness açısından bir çekim mer- imkanlarını beş yıldızlı otellerle birkezi haline gelerek hem leştirerek, sağlık turistine kaliteli ve tarihi ve kültürel zenginli- ucuz turizm paketleri sunmaktadır. ği hem de sağlık alanında- İleri teknoloji kullanan ve fiyat avanki gelişmişlik seviyesi ile, tajı olan sağlık tesisleri ile sağlık turizminde cazip bir ülke olan Türkiye; dünyanın on gözde ülkesi modern hastaneleri, yetişmiş insan içerisinde yer almıştır. gücü, alanında uzman doktorları, teknolojik altyapı ve tecrübe birikimi ile Birlik’te Sağlık Ocak-Mart 2014/1 DOSYASAĞLIKTURİZMİSAĞLIK DİPLOMASİSİ Avrupa standartlarında hizmet vermektedir. 2011 yılında 33 milyon 27 bin 943 yabancı turist sayısına ulaşan Türkiye, Sağlık Turizmi açısından bir çekim merkezi haline gelerek hem tarihi ve kültürel zenginliği hem de sağlık alanındaki gelişmişlik seviyesi ile, dünyanın on gözde ülkesi içerisinde yer almıştır. Ayrıca Türkiye’deki birçok özel hastanenin hizmet kalitesi, dünyaca ünlü akreditasyon kuruluşlarınca Joint Comissions International/ Uluslararası Birleşik Komisyonu (JCI) akredite edilmiş olup dünyada bu alanda ikinci sırada yer almıştır. Akredite edilen 37 hastane, 3 laboratuvar, 1 nakil aracı ve 1 ayakta tedavi merkezi olmak üzere toplam 42 sağlık kuruluşuyla hizmet vermektedir. Türkiye, ileri teknoloji kullanarak fiyat avantajı ile hizmet sunan sağlık tesisleri ile sağlık turizminde uluslararası platformlarda ilk sıralarda yer almaktadır. Potansiyel Avantajlarımız... İklim dezavantajları nedeniyle özellikle romatizmal hastalıkların yoğun olarak görüldüğü Kuzey Avrupa ve İskandinav ülkelerinde termal turizme olan talep daha fazladır. İklim, fiyat, güvenlik ve ulaşım açısından göreceli avantajlara sahip ülkemiz tıp turizmi, spa&wellness ve kaplıca turizmi, ileri yaş ve spor turizmi açılarından olağa- nüstü avantajlı bir konumda olup, her kesime hitap edebilecek niteliklere sahiptir. Ayrıca coğrafi yakınlık, ülkelerinde bulunmayan doğa ve iklim şartları, kültürel benzerlik gibi faktörler de göz önünde bulundurulduğunda Türkiye, Ortadoğu ülkeleri içinde önemli bir sağlık ve termal turizm destinasyon ülkesi olabilecek konumdadır. Orta Doğu ülkeleri ile son zamanlarda sağlanan vize muafiyetleri, sınırlarda sağlanan kolaylıklar ve diğer siyasi ve kültürel ilişkiler marifeti ile bu bölgelerden yapılan seyahatlerde önemli artışlar kaydedilmektedir. Gelişmiş ülkelerde sağlık giderlerinin fazla olması nedeniyle hastaların tedavi hizmetle- 23 DOSYA rini azaltmaya yönelik olarak, sağlık hizmetlerinin daha düşük maliyetli ülkelerden temin edilmesi eğilimi artmaktadır. İsveç, Norveç ve Danimarka’dan sonra Almanya ve Hollanda’daki bazı özel sigorta şirketlerinin de termal tedavileri için Türkiye’ye göndereceği hastalarının masraflarını karşılama kararı almaları, ülkemizin termal turizm açısından önemli bir pazar payı oluşturmasını sağlayacaktır. Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın temel amacı; “Herkes için ulaşılabilir, nitelikli ve sürdürülebilir sağlık hizmetinin, etkili, kaliteli, verimli ve hakkaniyete uygun bir şekilde sunulması olarak tanımlanmaktadır. DOSYA Personel Gücü... Türkiye, sağlık sektöründe çok iyi yetişmiş ve eğitimli insan gücüne sahiptir. Yabancı dil bilen doktor ve sağlık çalışanlarıyla iletişim konusunda sorun yaşanmamaktadır. Sağlık turisti, kafasında oluşan her türlü soruya kolaylıkla cevap alabilir durumdadır. Ayrıca ameliyat öncesi ve sonrasında gerek doktorlar gerekse hemşireler tedavi olan sağlık turistini yeterli düzeyde bilgilendirerek, moral desteği sağlamaktadır. Sağlık turizmi; insanların sağlığına duyduğu özenin artmasının yanı sıra, sağlık hizmetlerinin rekabetçi bir ortamda sürdürülmesini sağlamıştır. Bu doğrultuda maliyet farkları ana unsur olarak kaldığı sürece, ülkemiz sağlık turizmi alanında gelecekte daha da hızlı bir artış gösterecektir. Özellikle plastik cerrahiye olan talep artışının devam edeceği, böylece denizaşırı hizmetler için de önemli bir talep oluşacağı öngörülmektedir. Türkiye verdiği kaliteli ve ekonomik sağlık hizmetleriyle sağlık turizmi ko- nusunda dünyada bir numara olmayı hedeflemektedir. Dönüşümde Sağlık Turizmi Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın temel amacı; “Herkes için ulaşılabilir, nitelikli ve sürdürülebilir sağlık hizmetinin, etkili, kaliteli, verimli ve hakkaniyete uygun bir şekilde sunulması olarak tanımlanmaktadır. İnsan odaklı ‘Sağlıkta Dönüşüm Programı’ ile gelişmiş ülkelerin 20 yılda başaramadıklarını Türkiye 8 yılda başarmıştır. Sağlık dönüşüm programı sonrasında kamu hastaneleri de mali açıdan daha özerk bir konuma gelmiş, yüksek kalitede ve ileri teknoloji ile hizmet vermeye başlamıştır. Buna paralel olarak kamu hastanelerine yabancı uyruklu hasta başvurusu artmıştır. Ülkemizde, hizmet sunumu üzerine büyük ve hızlı etkisi olan kademeli değişiklikler gerçekleştirmiştir. Bu tecrübelere dayanarak global sağlık turizminin ilgisini çekecek küresel tanınmayı elde etmek amacıyla uluslararası işbirliğini geliştirerek, kalkınmayı destekleyip tüm sektörde sağlanan kalite iyileşmesini devam ettirmektedir. Ayrıca Sağlık Bakanlığı Türkiye’de bir Kamu-Özel Ortaklığı stratejisi uygulamayı planlamaktadır. Kaynaklar *www.saglikturizmi.org.tr/tr (Sağlık Turizmi Derneği) *www.saglikturizmi.gov.tr/ (Sağlık Bakanlığı ) Tatil ve Tedavi Türkiye’de bir arada www.saglikturizmi.gov.tr 24 Birlik’te Sağlık Ocak-Mart 2014/1 DOSYASAĞLIKTURİZMİSAĞLIK DİPLOMASİSİ Birlik’te Sağlık Turizmi Sağlık turizmi ile ilgili tüm işlemler ve koordinasyon, kanun gereği Sağlık Bakanlığı’nın sorumluluğundadır. Birliğimize bağlı Dr. Siyami Ersek Göğüs Hastalıkları Hastanesi, Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Fatih Sultan Mehmet Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Medeniyet Üniversitesi Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastane’lerinde yurtdışı hasta koordinasyonu merkezleri bulunmaktadır. Bu alanda Dr. Siyami Ersek Göğüs Hastalıkları Hastanesi uzun yıllar hizmet vererek, gerçekleştirdiği binlerce ameliyat ile birikimli ve tecrübeli sağlık kuruluşları arasında yer almayı başarmıştır. Sağlık Turizminde Rakamlar Türkiye’nin sağlıkta son 10 yılda geldiği mükemmel nokta; coğrafi, stratejik konumu, iklimi ve çevresinde 4 saatlik uçuş mesafesinde yaşayan 1 milyar insan potansiyeli ile önemli bir konumdadır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yıldönümü olan 2023’deki sağlık turizmi hedefi, 2 milyon uluslararası hasta ve 20 milyar USD gelir elde etmektir. Ülkemizin hedefi sağlık turizminde bölgesinde lider olmaktır. 2008 Yılında Ülkemize Gelen Sağlık Turisti sayısı 56 bin 276 kişi iken 2009 yılında 74 bin 519’a yükselmiştir. Hızla devam eden büyüme 2010 yılında 109 bin 3 kişiye ulaşırken bu sayı 2011 yılında 156 bin 167 kişi olmuştur. 2012 yılında ülkemize gelen sağlık turisti sayısında rekor kırılarak bu sayı 262 bin kişiye ulaşmıştır. Böylece ülkemize gelen yabancı hasta sayısı 2009’larda yıllık 74 bin iken, bu sayı bu gün 250 bini aşmıştır. İki yıl önce yabancı hastadan tahmini yıllık gelir 500 milyon TL iken bu gün 1 milyar TL’yi ulaştı. Sağlık Turizminde ülkemiz dünyada ilk 20 ülkenin içinde iken bugün ilk 10 ülke arasında yer almaktadır. Geçen yıllarda rakamlara yansıyan sağlık turisti sayısının giderek arttığını görebiliyoruz. 25 DOSYA DOSYA SAĞLIK DİPLOMASİSİ NEDİR? H astalıkların kürselleşmesi, uluslararası çatışmalara kesin sonuçlar üretilememesi, insan sağlığına yönelik yeni tehdit algılarının meydana gelmesi sağlık diplomasisi kavramının, günümüzde çok daha önemli bir yere oturmasını sağladı. Çok uzun zamandan itibaren uygulanan sağlık diplomasisi özellikle küreselleşmenin etkisiyle dış politikanın önemli bir dalı olarak faaliyetlerini sürdürüyor. Dış politikanın ilgi alanına girmesiyle birlikte yumuşak güç (soft power) kapsamında değerlendirilen sağlık diplomasisi ile ilgili yapılan belli başlı tanımlar şu şekildedir:1 • Özellikle çatışmalı bölgeler ve kaynak sıkıntısı çeken yabancı ülkelerle uluslararası ilişkilerin güçlendi- rilmesi ve sürdürülmesini sağlayan, küresel sağlığın geliştirilmesi hedefini yardım alan ve yardım eden ülkeler yönünden çift taraflı olarak destekleyen bir siyasi değişim hareketi. (Novotny & Adams) Sağlık diplomasisi mevcut sağlık personelinin etkin kullanılmasını ve tıbbi müdahaleyi uygulayacak sağlık çalışanlarının dezavantajlı bölgelere sağlık hizmeti götürmesini sağlar. 1. Kelley Lee ve Richard Smith, What is Global Health Diplomacy? A Conceptual Review, http://blogs.shu.edu/ghg/files/2011/11/Lee-and-Smith What -is-Global-Healt-Diplomacy-Fall-2011.pdf (26.04.2012) 26 Birlik’te Sağlık Ocak-Mart 2014/1 DOSYASAĞLIKTURİZMİSAĞLIK DİPLOMASİSİ • Kamu sağlığına yön veren ve yöneten çok düzeyli ve çok aktörlü küresel müzakere süreçlerinin şekillendirilmesi ve yönetilmesi. (Kickbusch ve Berger) • Yoksul ülkelerdeki insanların kalplerinin ve zihinlerinin en çok ihtiyaç duydukları tıbbi yardım, uzmanlık ve personel göndererek kazanılmasıdır. (Fauci) Küreselleşmenin olumsuz etkilerinin çoğalması ile birlikte kamu sağlığını ve güvenliğini tehdit eden açlık, salgın hastalıklar, psikolojik baskı, yoksulluğun azaltılması, insan kaynaklı hastalıklar, bir ülkenin nüfusunu tehdit eden SARS ya da kuş gribi gibi hastalıklar ile biyo-terörizm sağlık diplomasisine duyulan ihtiyacı daha da arttırmıştır.2 2. Vincanne Adams vd., “Global Health Diplomacy”, Medical Anthropology, 27(4), Ekim 2008, s.316 Bu sebepten dolayı daha önce sert güç (hard power) üzerine inşa edilen geleneksel diplomasi yöntemleri terk edilmiş, yabancı ülkelerdeki insanların gönüllerini kazanacak ve bu yolla ülke imajına olumlu yönde katkı sağlayacak, sağlık diplomasisi gibi yeni yöntemler popülerlik kazanmıştır.3 Sağlık diplomasisi, sağlıkla ilgili karmaşık sorunların çözümünde ortak aklın harekete geçmesini de teşvik etmektedir. Küresel iklim değişikliği, genetiği değiştirilmiş gıdalar, yasadışı göçler gibi insan sağlığını ilgilendiren birçok krizin çözülmesinde sağlık diplomasisi etkin bir rol üstlenebilir. Bu noktalardan hareketle, sağlık diplomasisinin son yıllarda neden dış politikanın önemli bir trendi olduğunu Novotny ve Adams şu başlıklar altında açıklamaktadır: 4 Klinik Diplomasisi Sağlık diplomasisi sadece tıbbi bilgilerle donanmış sağlık çalışanlarının yetişmesine katkıda bulunmaz. Aynı zamanda ülkenin çıkarlarının mak- simize edilmesi için sağlık yardımı Siyasi Anlayış ve götürülecek bölgenin siyasi, sosyal, Savunuculuk kültürel, ekonomik hatta sportif özel- Sağlık diplomasisi, sağlığın geliştirilliklerini bilen sağlık çalışanlarının ye- mesi konusunda sağlık politikalarının tişmesinde de önemli rol oynar. yapımı ve uygulayıcısı olarak gördüğü devleti baş aktör olarak kabul eder. Sağlık Güvenliği Savunuculuk açısından ele alındığınKüreselleşen bir dünyada, ulusal güda, sağlık diplomasisi sadece sağlık ile venliği tehdit eden durumların varlığı ilgili mevzularda değil aynı zamanda ve sınır ötesi hastalıkların hızla yayılonunla ilintili olan sosyal, siyasal ve ması nedeniyle sağlık güvenliği daha ekonomik meselelerin çözümünde de önce hiç olmadığı kadar gündemi iş- önemli fonksiyonlar üstlenecektir. gal etmektedir. Kriz ve Sağlık İnsan Hakları Herkesin sunulan sağlık imkânlarından eşit şekilde faydalanmasını sağlayacak sağlık diplomasisi bu yönüyle sınırlar ötesinde aynı sağlık imkânlarından milyonlarca kişinin yararlanmasında aracı olabilir. Sosyal Adalet ve Eşitlik Sağlık diplomasisi bu yönüyle gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan veya az gelişmiş ülkelere kaynak transferi sağlayarak, sosyal adalet ve eşitliğe katkı sağlayabilir. 3. William Vanderwagen, “Health Diplomacy: Winning Hearts ve Minds through the Use of Health Interventions”, Military Medicine, 10(3). 2006. s.3 Dünya yüzyıllardan beri savaşlar, etnik çekişmeler veya doğal afetler ile sarsılmaktadır. Küresel sağlık diplomasisi yaşanan bu krizlere anında cevap verilmesi, kamu sağlığı alt yapısının kurulması, eğitimli ve mobil sağlık uzmanlarının temini ile yaşanan bu büyük krizlerin ağır sonuçlarının hafifletilmesini sağlar. Kalifiye Sağlık Elemanı Kaynağı Dünyada yetişmiş sağlık elemanı açısından büyük bir dengesizliğin olduğu 4. Ilona Kickbusch ve Chantal Berger, “Global Health Diplomacy”, R.Eletr.de Com. Inf. Inov. Saude, 4(1) (Mart 2010). s22. 27 DOSYA DOSYA Uluslararası Yardımların Değişen Çerçevesi Son yıllarda sivil toplum kuruluşlarının etkinliklerinin artması ile birlikte sağlık alanında yapılan sağlık personeli ve materyal yardımı, sivil toplum kuruluşları aracılığı ile ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmaktadır. Bu konuda sağlık diplomasisi; devlet, özel sektör ve sivil toplum kuruluşları arasında sinerji yaratarak sağlık hizmetlerinin daha etkin bir şekilde sunulmasını sağlamaktadır. SAĞLIK DİPLOMASİSİNİN ÖNEMİ Sağlık Diplomasisi, son yıllarda küresel sağlık problemlerinin ortaya çıkışı ortadadır. Sağlık diplomasisi mevcut için göçmen nüfusun, sağlık ihtiyaçlasağlık personelinin etkin kullanılma- rını yerinde tespit edip çözüm yolları ile birlikte önem kazanmaya başlamıştır. Özellikle 90’lı yıllardan sonra sını ve tıbbi müdahaleyi uygulayacak geliştirmek için harekete geçer. hızla yayılan HIV virüsü, sağlık diplosağlık çalışanlarının dezavantajlı bölgemasisinin önem kazanmasındaki en Tıbbi Turizm lere sağlık hizmeti götürmesini sağlar. büyük faktörlerden biri olarak değerKimi ülkelerde sağlık harcamalarıBilimsel Araştırmaların nın oldukça yüksek olması, o ülkenin lendirilir. HIV virüsünün ortaya çıkışı Teşviki vatandaşlarını fiyat-kalite dengesinin ile birlikte, kamu sağlığı ile ilgili probSağlık diplomasisi bilimsel çalışmalemlerin sadece uluslararası örgütdaha uygun olduğu başka ülkelerde lar sonucu elde edilen bilginin paylasağlık hizmeti almaya zorlamaktadır. lerin ilgilenmesi gereken bir mesele şılmasında, toplumun sosyal paydaş olmadığı; aynı zamanda ulusal hüküolarak bu çalışmalarda yer almasında metlerin de mücadele etmesi gereken ve araştırma sonucu elde edilen tedabir sorun olduğu anlaşılmıştır. 5 vi edici etkilerin bütün toplumla pay- Sağlık diplomasisi, Sağlık Diplomasisi; Kickbusch tarafınlaşılmasında önemli bir köprü görevi dan “kamu sağlığına yön veren ve yöuluslararası birçok üstlenir. neten çok düzeyli ve çok aktörlü küresel problemin çözümü müzakere süreçlerini şekillendirmek ve Küresel Ekonomi için ülkeler arasında yönetmek’’6 şeklinde tanımlanmakSağlığın korunması, geliştirilmesi kokarşılıklı işbirliği ve ortak tadır. Bu doğrultuda ulusal sınırları nusu en çok küresel ekonominin gehareket etme duygusunu ve hükümetleri aşan, küresel sağlık liştirilmesinde katkı sağlar. Küresel oyuncuları ve karar vericileri insan ekonomiyi tehdit eden salgın hastateşvik ederek sosyal, sağlığı konusunda harekete geçirmeyi lıklar, toplu ölümler ya da biyo-terösiyasal, kültürel vb. hedefleyen temel bir misyon üstlenrizm gibi olumsuzluklar küresel ticanedenlerle aralarında miştir.7 Bu nedenle, ülkeler küresel reti ve küresel ekonomiyi ters yönde husumet bulunan sağlık ile ilgili sorunların çözümünde etkiler. aktif rol alarak “yabancı halklar ve hüülkelerin birbirleri ile Göç ve Sağlık kümetlerin düşüncelerini etkilemek, bir yakınlaşmalarına Sağlık diplomasisi, göçlerle birlikte geülkenin politikaları, eylemleri, ekonomik vesile olabilir. len hastalıkların önlenmesi ve bütün ve politik sistemleri hakkında olumlu imaj oluşturmak ve yabancı kamuoyundünyaya yayılmasının engellenmesi 5. Kerri Ann Jones, “New Complexities and Approaches to Global Health Diplomacy: View from the U.S Department of State”, Plos medicine, 7(5). (Mayıs 2010). s.1. 6. Harley Feldbaum, Joshua Michaud, “health Diplomacy and the Enduring revelance of Foreign 7. Ilona Kickbuschs ve Chantal Berger, “Global Health Diplomacy”, R.Eletr. de Com Inf. Inov. Saude, 4(1). (Mart 2010). s.18. 8. Tuğçe Ersoy Öztürk, Dış Politikada Etkin Unsur: kamu Diplomasisi ve Türkiye’nin Kamu 28 Birlik’te Sağlık Ocak-Mart 2014/1 DOSYASAĞLIKTURİZMİSAĞLIK DİPLOMASİSİ Diplomasisi Etkinliği, http://www.kamudiplomasisi.org/pdf/tugcceersoyozturk.pdf. (24.04.2012) 10. Rebecca Katz vd., “Defining Health Diplomacy: Changing Demands in the Era Globalization”, Milbank Quarterly, 89(3), s.505. 11. Harley Feldbaum vd., “Global Health and Foreign Policy”, Epidemiologic Reviews, 32. (Nisan 2010). s.84. 12. William Aldis, “Health Security As A Public Health Concept: A Critical Analysis”, health Policy and Planning, 23, (Ağustos 2008). s.370 mesinin de temel etken olarak kabul daki hakim algının olumlu yönde değişmesine katkıda bulunmak” amacıyla edilmesi son yıllarda sağlık diplomasağlık diplomasisini kullanmaktadırlar.8 sisine verilen önemi daha da arttırmıştır.12 Sağlık diplomasisi kavramını ilk kez 1978’de kullanan Peter Bourne’da konunun bu yönüne dikkat çekerek “sağlık gibi kimi insani meseleler ülkeler arasında diyalogun kurulmasına ve diplomatik engellerin kalkmasına yardımcı olabilir, çünkü bu tür geleneksel, geçici ya da duygusal kaygıların çok çok ötesindedir” diyerek gündeme getirmiştir. Böylece sağlık diplomasisinin uluslararası ilişkilerdeki önemine ışık tutmuştur.9 Adam ve Novotny sağlık diplomasisinin daha önce defalarca denenmiş ve başarısız olmuş geleneksel diplomasi yöntemlerine karşı bir alternatif olduğunu belirtmektedir. Sağlık diplomasisi sadece kıt kaynakların doğru kullanımı ve yardım yapan ile yardım alan ülkeler arasındaki ilişkilerin gelişmesinde büyük pay sahibi değildir. Aynı zamanda, “siyasi ilişkilerde tek taraflılıkla mücadele edilmesi, küresel sağlığın gelişimi için mevcut kaynakların seferber edilmesi, yoksul ülkelerde ekonomik gelişimin ve istikrarın sağlanması, hastalıkların küreselleşmesinin önlenmesi ve en önemlisi barış, sağlık ve ekonomik istikrar arasındaki dengenin sağlanması adil bir şekilde uygulanan sağlık diplomasisine bağlıdır.10 Sağlık diplomasisi, uluslararası birçok problemin çözümü için ülkeler arasında karşılıklı işbirliği ve ortak hareket etme duygusunu teşvik ederek sosyal, siyasal, kültürel vb. nedenlerle aralarında husumet bulunan ülkelerin birbirleri ile yakınlaşmalarına vesile olabilir.11 SAĞLIK DİPLOMASİSİ VE DIŞ POLİTİKA İLİŞKİSİ Dünyada kamu sağlığını ve güvenliğini tehdit eden unsurların küreselleş- da, küresel sağlık meselesi gelişen veya gelişmekte olan bütün ülkeler açısından önemli bir etkiye sahiptir. Sağlık meselesinin küresel ölçekte ele alınması bu nedenle bütün ulusların çıkarına olacakUlusal sağlık problemleri ve salgın hastalıkların özellikle göçlerle birlikte tır.”18 küresel birer sorun haline gelmeleri Daha önce sosyal, siyasal, ekonomik sağlık güvenliği kavramını gündeme vb. izolasyonlar veya ambargolar gigetirmiştir. Bu kavram, ulusal hükübi başarısız diplomatik manevralarmetleri sorunun çıktığı bölgelerde acil la hizaya getirilmek istenen ülkelerönlemler alarak sorunların küreselle- de yaşanan açlık, gıda sıkıntısı, çocuk şip kendi ulusal çıkarlarını tehdit etölümleri gibi durumlar bu tip yöntemmesini önlemeye zorlamıştır.13 lerin sorgulanmasına neden olmaktadır.19 Bu tür sorunlara çözüm getirmeÖzellikle son yıllarda küreselleşmenin yıkıcı etkilerinin artmasına para- si amacıyla sunulan sağlık diplomasisi ise insani olmaktan ziyade ekonomik lel olarak dış politikada sağlıkla ilgiçıkarların gerçekleştirilmesine odakli kaygılar da insani olmaktan çıkıp ekonomik, ticari ve güvenlik öncelik- landığı için eleştirilmektedir.20 Bu koli sorunlara dönüşmüştür.14 Bu konu nuyu Amerika Birleşik Devletleri’nin ile ilgili olarak, Berger-Kickbusch son küresel sağlık politikaları üzerinden yıllarda değişen küresel sağlık anlayı- örneklendiren Jones konuyu şu şekilşı ile birlikte artık küresel faktörlerin de açıklamaktadır:21 “hastalık türlerine göre değil, hastalığın ortaya çıkışına neden olan sosyal ve ekonomik sebeplere odaklandığını” belirtmektedir.15 Amerika Birleşik Devletleri insani yükümlülük ve ulusal güvenliğin şartı olarak kamu sağlığının ve sağlık sistemlerinin geliştirilmesi üzerine Böylesine bir anlayışın gelişmesinde- çalışır. Küresel sağlığın geliştirilmeki temel neden ise sağlık meselesinin si sürdürülebilirlik ve büyümeyi, radış politika, güvenlik sorunu ve ticari dikal akımların yayılmasının önlenilişkiler konularında giderek daha da mesini, göçlere neden olan sebeplerin ve yardımların azaltılmasını ve daha kritik bir etmen olmasıyla yakından güçlü siyasi ortaklıklar ve ekonomik ilintilidir.16 ilişkilerin kurulmasını teşvik eder. 2007 yılında Norveç, Fransa, Brezilya, Endonezya, Senegal, Güney Afrika Bu nedenle sağlık diplomasisi küresel ve Tayland Dışişleri Bakanlarının im- güvenliğin sağlanmasında ve güçlü ortaklıklar kurulmasında Amerikan zaladıkları “Oslo Bakanlar Deklarasdış politikasının önemli bir parçasını yonu”nda ise küresel sağlık konusu “çözülmesi gereken en acil konu” olarak oluşturur. Küresel sağlık konusunun ancak ekotanımlanmış ve bu konuda alınacak nomik çıkarlar ve ulusal güvenlik sotedbirlerin küresel istikrara büyük katkılar sunacağının altı çizilmiştir.17 runları ortaya çıktığında ele alınan koOslo Bakanlar Deklarasyonu’nda be- nular olduğunu belirten Feldbaum ve Michaud ise sağlık gibi insani değerlelirtildiği üzere: “Sağlık, çevre, ticaret, ekonomik büyüme, sosyal gelişim, ulu- rin devletler için düşük düzeyli politik öncelikler ancak mali çıkarların ise sal güvenlik, insan hakları ve itibarı ile çok yakından ilişkilidir. Küreselleşen ve yüksek düzeyli politik öncelikler oldubirbirine daha çok bağlanan bir dünya- ğunu belirtmişlerdir. 13. Kerri Ann Jones, “New Complexities and Approaches to Global Health Diplomacy: View from the U.S Department of State”, Plos medicine, 7(5). (Mayıs 2010). s.1. 14. Ronald Labonte ve Michelle Gagnon, framing Health and Foreign Policy: Lessons for Global Health Diplomacy” Globalization and Health, 6(14), (2010), s.3. 15. Kickbusch ve Berger, a.g.e., s.18. 16. Kickbusch ve Berger, a.g.e., s.18. 17. Ronald Labonte ve Michelle L. Gagnon, “Human Rights in Global Health Diplomacy: A critical Assessment”, Journal of Human Rights, 10. (2011). s.189. 18. Labonte ve Gagnon, a.g.e., s.189. 19.. Harley Feldbaum vd., “Global Health and Foreign Policy”, Epidemiologic reviews, 32. (Nisan 2010). s.87. 20. Feldbaum, a.g.e., s.88. 21. Kerri Ann Jones, “New Complexities and Approaches to Global Health Diplomacy: View from the U.S. Department of State”, Pios Medicine, 7(5). (Mayıs 2010). s.2 29 Söyleşi Yerel Yönetimde Sağlık Politikalarıyla Ümraniye Belediye Başkanı Hasan Can Ümraniye, İstanbul’un hızlı kentleşen ve nüfusu hızla artan ilçelerinden biri. Hızla artan bu nüfusa; dinamik ve hizmet kalitesini artırabilen bir yönetim algısı gerekiyor. Bu doğrultuda 2004’ten bu yana Ümraniye’de Belediye Başkanlığı yapan Hasan Can ile, yöneticiliğinin arka planını ve hayata geçirdiği projeleri konuştuk. daha huzurlu, daha çağdaş ve yaşanılır kılabilmek için var gücümüzle çaba gösteriyoruz. Gerçekleştirdiğimiz birçok hizmetin başarılı olmasının arkasında, Ümraniyeli vatandaşlarımızla her an iletişim halinde olmamız yatıyor. Vatandaşlarımız bize birçok vesile ile ulaşa2004’ten bu yana İstanbul’un en kalabalık ikinci ilçesinin yerel yönetiminin biliyor, görüş ve eleştirilerini bizimbaşkanısınız. Bir yönetici olarak gerle paylaşabiliyor. Öncelikle sık sık bir çekleştirdiğiniz hizmetlerin başarıyla araya geldiğimiz ortamlarda vatansonuçlanması için nasıl bir çaba sarf daşlarımızın talep ve görüşlerini dinediyorsunuz? liyoruz. Artık çağımızın gerektirdiği Ümraniye, çok özel bir ilçe. Nüfusu ve sosyal medyadan da vatandaşlarımız sosyal yapısı ile adeta küçük bir İstan- bizimle iletişime geçiyor ve sorunlabul gibi. Belediye Başkanı olarak Üm- rın kısa zamanda çözüme ulaşmasını raniye gibi bir ilçeye hizmet vermek sağlıyoruz. bir mutluluk kaynağı benim için. Üm- Sosyal belediyecilik kapsamında hayaraniye’nin Belediye Başkanı olmak, ta geçirdiğiniz projelerinizden bizlere elbette ki zor ve zor olduğu kadar da bahsedebilir misiniz? anlamlı bir görev. İlçemizi daha mutlu, Klasik belediyeciliğin yanı sıra kül30 Birlik’te Sağlık Ocak-Mart 2014/1 türel ve sosyal belediyecilik anlayışı doğrultusunda gerçekleştirdiğimiz hizmetlerle de Ümraniye’nin vizyonunu bambaşka yerlere getirdik. Bize göre, bir ilçenin sokak, cadde ve yollarının modern olması kadar, o ilçede yaşayan ahalinin sağlık, huzur ve mutluluğu da önemlidir. Sosyal belediyecilik anlayışı doğrultusunda, Ümraniyelilerin sosyal yaşam kalitesini yükseltmeye gayret ettik. Okulların yapımı, bakım ve onarımını üstlendik. Ortaokul ve liselere yönelik ödüllü sınavlar düzenledik, kırtasiye yardımlarında bulunduk. Yardıma muhtaç yoksul vatandaşlarımıza yardımda bulunduk. Yaptırdığımız Halil İbrahim Aşevi Sofrası ile her gün 550 kişilik yemeği, yoksul vatandaşlarımızın evine ulaştırıyoruz. “Engelleri Birlikte Aşıyoruz” sloganıyla, 4 engelli aracı hizmete sunduk. Kültürel belediyecilik anlayışı ile geleneksel olarak yaptığımız “Resim, Hikaye ve Şiir” yarışmaları marka haline gelirken, ödüllü eserleri kitaplaştırdık. Bir ilke imza atarak Çanakkale Zaferi’ni çizgi sinema formatında yaptırarak ‘Çanakkale Geçilmez’ isimli çizgi sinemayla bu destanı ölümsüzleştirdik. Yurt içi ve yurt dışından milyonlarca kişi tarafından izlenen ‘Çanakkale Geçilmez’ çizgi sineması, örnek bir kültürel hizmet olarak büyük takdir topladı. Bununla birlikte Ümraniye Belediyesi olarak her yıl binlerce Ümraniyeliyi Çanakkale Şehitlikleri’ni ziyarete götürüyoruz. Kültür merkezi bulunmayan ilçemize on yedi Kültür Merkezi kazandırdık. Yine çocuk ve gençlerimiz için yaptırdığımız 30’a yakın Bilgi Evi aralıksız hizmet veriyor. Gerçekleştirdiğimiz önemli projelerden biri de ‘Biz Gönüllüyüz, Biz Öğretiriz’ kampanyası idi. Bu çalışma ile Ümraniye’de yaşayan ve çeşitli nedenlerden ötürü okuma-yazma öğrenememiş engelli kardeşlerimize evlerinde eğitim imkânı sunduk. len yapmaya devam ediyoruz. Sağlık ocaklarının yanında Ümraniyemizde bulunan eğitim ve araştırma hastanesine vatandaşlarımızın daha iyi hizmet alabilmeleri için otomasyon sistemi kurduk. Kurduğumuz bu sistemle doktorların baktığı hasta bakım oranı yaklaşık 7 kat arttı. yon ve verimliliğini arttırmak, birlik ve beraberliklerini sağlamanın yanı sıra sporun kişileri birleştirici özelliği kapsamında, çocuklarımızın fairplay ruhuna yakışır şekilde yarışmalarını sağlamak gibi çeşitli amaçlarla, spor organizasyonları düzenledik ve bunları geleneksel hale getirdik. Bu sene MR-Tomografi cihazları ile 50 tekerlik- beşincisini yaptığımız Ümraniye Spor Oyunları; okul sıralarında bunalan li sandalyeyi de hastanemize teslim ettik. Bunun yanında poliklinikler ve öğrencilerimize yönelik yaptığımız Yeni Doğan Bebek Yoğun Bakım Üni- çalışmalardan. Hali hazırda, Ümranitesi de yaptırarak sağlık alanına katkı ye’nin bütün mahallelerine hizmet da bulunmaya devam ediyoruz. Bun- edecek şekilde ayarlanmış, birbirine ların yanında öğrencilerimizin daha yakın olmayan 3 ayrı Kültür Merkezimizde bulunan spor salonları ile de nezih ortamlarda eğitim yapmaları Ümraniyelilere sağlıklı yaşam hizmeti için okullarımızı dezenfekte ederek boya badana yardımında da bulunu- veriyoruz. Ümraniye Belediyesi Hekimbaşı Spor ve Sosyal Tesisleri moyoruz. Sosyal belediyecilik anlayışı doğrultusunda, sosyal ve kültürel hizmetler yapmaya devam ediyoruz. Yine her yıl olduğu gibi bu yıl da eğitim sezonu başında, Ümraniye’deki okullarda okuyan binlerce öğrencimize okul kıyafetleri ile kırtasiye setleri hediye ettik. Burada yalnızca bir kaçını saydığımız bu dev hizmetler bundan sonra da artarak devam edecek. Hızlı nüfus artışının ilk hissedildiği alanlardan biri de sağlıktır. Ümraniye Belediyesi olarak sağlık sektöründe de imza attığınız projeler var mı? Sağlıklı bir geleceğe, ancak sağlıklı şehirlerle ve bilinçli toplumlarla ulaşılabileceğinin farkındayız. Belediye olarak, ilçemizdeki sağlık hizmetlerinde sınır tanımıyoruz. Sağlık hafife alınamaz, ertelenemez bir hizmet alanıdır. Biz de belediye olarak bu konuda alanında örnek teşkil edecek birçok hizmete imza attık. Eskiden sağlık ocakları vardı. Şimdi Aile Sağlığı Merkezleri ve her ailenin doktoru var. 35 mahallesi bulunan Ümraniye’ye 30’a yakın sağlık ocağı yaptık ve ha- Sağlık Bakanlığı, sağlıklı nesiller için 2014 yılını ‘’Sağlıklı Yaşam ve Hareket Yılı’’ olarak ilan etti. Sizin de başkanlığınız süresince bu doğrultuda ilçe insanını spora teşvik etmek ve bu yönde imkanlar sağlamak adına hayata geçirdiğiniz hizmetlerinizi görüyoruz. Bunları bizimle paylaşır mısınız? Her alanda olduğu gibi sağlık konusunda göstermiş olduğumuz hassasiyeti aynı zamanda spor için de gösteriyoruz. Sağlıklı ve zinde bir gelecek için vatandaşlarımızı spora teşvik etmek ve bu yönde imkanlar sağlamak için çeşitli etkinlikler düzenliyoruz. Gençler arasındaki dostluk bağlarını güçlendirmek, onların motivas- dernize ettiğimiz hali ile gençlerimiz için spor merkezi haline geldi. Ayrıca Dudullu İmam Hatip Lisesi’ne modern bir spor salonu da kazandırdık. Yoğun çalışma temposunda sağlığınıza gereken hassasiyeti gösterebiliyor musunuz? Sağlığımız yerinde olmadan, sağlıklı ve güzel hizmetler yapmak mümkün olmaz. Mükemmel yapılmayan hizmetlerin de bu denli geniş kitlelere ulaşması düşünülemez. Yoğun çalışma temposu içerisinde spor yapma olanağını pek fazla bulamıyorum. Ama sağlıklı ve dengeli beslenmeye dikkat ediyorum. 31 Uzmanından Hareketli Protezlerin Temizlenmesi • Her yemekten sonra protezlerin yıkanması ve ağzın çalkalanması alışkanlık haline getirilmelidir. Günde iki kez protezlerin fırça ve sabunla temizlenmesi gerekmektedir. • Fırçalama işleminden sonra protezleri temizlemek için üretilmiş, suda eriyen tabletler kullanılabilir. Bu amaçla üretilmiş toz şeklindeki ürünler, aşınmaya neden olacağı için kullanılmamalıdır. • Protezin metal kısımları varsa bu kısımları deforme etmeyecek şekilde temizleme işlemi yapılmalıdır. • Dokulardaki kan akımının normale dönmesi için hareketli protezlerin günlük 8 saat kullanılması gerekir. Bu nedenle protezler uyku sırasında çıkarılmalı, içi su dolu kapalı bir kapta saklanmalı ve sabah tekrar takılmalıdır. Dt. Binnur Kara Dinç Oluşmadan önlenebilen hastalıklar grubuna giren ve genel sağlığın bir parçası olan ağız ve diş sağlığı, bilindiği üzere yaşam kalitesinin devamı açısından büyük önem taşıyor. Peki çocuk yaşlardan itibaren edinmemiz gereken önemli alışkanlıklardan biri olan diş temizliğini doğru yapıyor muyuz? Diş hekimliğini ilgilendiren iki temel problem olan diş çürükleri ve periodontal hastalıklar, çocukluk döneminde başladıkları için koruyucu diş hekimliği, çocuğun doğumuyla birlikte başlamalıdır. Diş çürüğü ve periodontal hastalığın nedenlerinin çok faktörlü olduğu düşünülse de temel nedenin, dental plak olduğu kabul edilmektedir. Bu hastalıklar ancak plağın uzaklaştırılması ile iyileşme gösterebilir. Başarılı bir tedavi ve koruma, bireyin ağız hijyeni alışkanlıklarını doğru uygulamasına bağlıdır. rinin sağlıklı olması için diş fırçası ve diş ipi her gün diş plağının uzaklaştırılmasında kullanılmalı ve ilk diş çıktığı andan itibaren büyüklerin gözetimi ve yardımı ile dişlerin temizliğine başlanmalıdır. Dişleri ve dişetlerini temizlemek için doğru fırçalama önemlidir. Diş fırçası yumuşak veya orta sert, naylon kıllı ve yuvarlak uçlu olmalıdır. Böylece, fırçalama esnasında dişler ve dişeti zarar görmez. Fırçanın baş kısmının küçük ve yuvarlak olması, her Diş plağı yoğun bir film tabakası olup dişlerin üzerinde veya her yere ulaşımı kolaylaştırır. Diş fırçanızın kılları aşınma belirtileri bölgesinde bulunabilir. Diş plağı içerisinde bakteri, yiyecek atık- gösterdiğinde -yani 2-3 ayda bir- değiştirilmesi gereklidir. Ayrıca ları ve tükürük gibi içerikler bulunmaktadır. Dişlerin ve diş etle- uygun diş macunu seçimi de diş hekimi yardımıyla yapılmalıdır. 32 Birlik’te Sağlık Ocak-Mart 2014/1 • Diş fırçası dişlerin çiğneyici yüzeyi ka, yani 120 saniyede yapılabilir. üzerine yerleştirilir ve ileri-geri hare- • Günde bir kez diş aralarının, diş ipi ketle alt üst arka dişlerin çiğneyici yü- ile temizlenmesi gereklidir. zeyleri fırçalanır. • 6 ayda bir dişlerdeki plak ve diş taş• Dişlerin fırçalanması işlemi talarını uzaklaştırmak için, diş hekimimamlandıktan sonra dil de fırçalanne gidilmeli ve diş taşı temizliği yaptımalıdır. Böylece dil yüzeyinde kötü rılmalıdır. koku oluşturan bakteriler uzaklaştı• Ağız içinde varsa protezler ve kron rılmış olur. köprülerin temizliği de önemlidir. Bu amaçla özel olarak üretilmiş diş ipleri Diş İpi Kullanımı • 30 cm. kadar diş ipi iki elin orta par- ve ara yüz fırçaları kullanılmalıdır. maklarına sarılır, üst dişler için baş parmak ve işaret parmağı, alt dişler için ipi aşağı yönde çevirip işaret parmakları kullanılır. • Diş ipi dişlerin arasına ve ipe C şekli verilerek dişin çevresine yerleştirilir. Dişetine doğru yavaşça ilerletilir ve dişin etrafında sıkıca tutarken, diş arasındaki plak uzaklaştırılır. Dişin her iki yüzündeki ara bölgeler temizlenir. 2-3 diş üzerinde gezdirilen ip, parmağa sarılarak ipin temiz kısmına geçilir. Ağız ve Diş Temizliği İçin Öneriler Diş plağı; fırçalama ve diş ipi kullanımı ile uzaklaştırılır. Ağzın sadece çalkalanması yeterli değildir. Eğer diş plağı kaldırılmazsa iki günden kısa bir sürede diş taşına dönüşebilir. Diş taşı o kadar serttir ki ancak Doğru Diş Fırçalama Nasıl bir diş hekimi tarafından yapılan diş Yapılır taşı temizliği sonucu uzaklaştırıla• Fırça dişetinin başladığı bölgeye 45 bilir. Günlük diş fırçalama işlemleri, derece açı ile yerleştirilmeli, fırçanın diş taşı oluşumunu çok azaltır, ancak kılları hem diş yüzeyine hem de dişe- tamamen yok edemez. Bu nedenle, tine temas ettirilmelidir. yılda iki kere diş taşı temizliği yaptı• Dişlerin dış yüzeylerini fırçalarken, rılmalı, fırça ve diş ipliği ile ulaşılamadiş fırçası 2-3 dişi içine alacak şekilde yan bölgelerin temizliği sağlanmalıve arkaya ve öne yuvarlak hareketler dır. Diş taşları uzaklaştırılmaz ise dişi yaparak dişetinden dişe doğru fırçaçevreleyen kemiğin erimesi mümkün lanmalı, daha sonra yandaki 2-3 diş olabilir. için aynı işlem tekrarlanmalıdır. • Dişlerinizi günde en az iki kez, ter• Dişlerin dış yüzeylerinin fırçalanmasını tamamladıktan sonra iç yüzeylerine geçilmedir. • Ön dişlerin arka kısmında diş fırçası dik tutulur. Fırçanın ön yarısı kullanılarak yukarı ve aşağı hareketlerle alt üst ön dişlerin iç yüzeyleri fırçalanır. cihen kahvaltıdan sonra ve yatmadan önce fırçalayınız. Diş fırçalama işlemi bitince dili de fırçalamak gerekir. Dişlerin yanlış fırçalanması, dişetlerine zarar verebilir ve diş minelerinin aşınmasına neden olabilir. • Yeterli diş fırçalama en az iki daki- • Öğün aralarında şekerli gıda tüketiminden kaçınılmalıdır. Eğer, şekerli gıda aldıysanız ve diş fırçalama olanağınız yoksa, en azından ağzınızı suyla çalkalamayı ihmal etmemelisiniz. • Portakal ve limon gibi yüksek oranda asit içeren meyvelerin tüketiminden sonra dişlerin hemen fırçalanması yerine, ağzın su ile çok iyi çalkalanması gerekmektedir. Diş fırçalama işlemi bir süre sonra yapılmalıdır. Aksi takdirde, dişlerde aşınma ortaya çıkacaktır. • Ağız kuruluğunuz varsa, şekersiz sakızlar ve nemlendirici ajanlar sizi rahatlatabilir. Ağız kuruluğu, ayrıca, protezlerin tutuculuğunu da olumsuz yönde etkiler. Gün içinde bir kaç kez suyla gargara yaparak bu sorunu çözmek mümkündür. 33 Uzmanından KALP YETERSİZLİĞİNİN BELİRTİLERİ NELER? Nefes darlığı, boğulur tarzda öksürük, karın ve bacaklarda şişme, iştahsızlık, halsizlik, depresyon, aşırı sinirlilik, sık idrara çıkma, kalp ritim bozuklukları, günlük işlerini yapamama başlıca bulgularıdır. Erken fark edilip uygun bir şekilde tedavi edilirse hastalar uzun ve kaliteli bir yaşam sürebilirler. Kalp yetersizliği kalp damar hastalığı ( kalp krizi ), yüksek kan basıncı, kalp kapak hastalığı, kalp kası hastalığı, iltihabı ve doğumsal kalp hastalığı gibi durumlarda gelişebilir. Son dönem kalp yetersizliği hastaları günlük aktivitelerini dahi yapamayan, yaşam kalitesi ileri derecede bozulmuş hastalardır. KALP YETERSİZLİĞİNİN EVRELERİ Kalp yetersizliğindeki hastalar için Newyork Kalp Cemiyetinin sınıflandırması şöyledir: 1. evre: Hastalarda belirti yoktur. Fiziksel aktivitelerinde herhangi bir kısıtlanma söz konusu değildir. 2. evre: Hafif kalp yetersizliği. Yo- kuş veya merdivenlerden çıkmak nefes daralmasına neden olur, ama neredeyse normal bir yaşam biçimi ve çalışma hayatı sürdürmek mümkündür. 3. evre: Orta şiddette kalp yeter- sizliği. Fiziksel aktivitede daha belirgin kısıtlanma, çalışma hayatını aksatır. Düz yolda yürünmesi dahi, belirtilerin ortaya çıkması açısından yeterli olur. KALP YETERSİZLİĞİ VE SUNİ KALP 4. evre: Şiddetli kalp yetersizliği. İstirahat sırasında bile mevcut olan belirtiler, normal fiziksel aktiviteyle şiddetlenir. Kalp bekleyen evre 4 hastaları için, nakle kadar geçecek sürede organ fonksiyonlarını koruyup fonksiyonel kapasitelerini evre 1’e çekebilecek tek tedavi yöntemi, yapay kalp destek sistemleridir. Kalp yetersizliği, kalbin vücuda ihtiyacını sağlayacak kanı pompalayamaması sonucu akciğerler ve vücutta sıvı birikimiyle seyreden, ciddi bir durumdur. V Doç. Dr. Gökçen Orhan yan hastalarda tek tedavi şansı mekanik destek sistemleridir (Yapay kalp sistemleri). Kalp nakline kadar olan süreçte hastanın organlarını sağlıkKalp nakli son dönem kalp yetersizli- lı şekilde koruyarak transplantasyoği tedavisinde altın standart tedavidir. na köprü ya da nihai sonuç tedavisi Yalnızca yaşamı uzatıcı bir yöntem ol- olarak uzun dönem mekanik destek mayıp, hastanın önceki yaşam stiline sistemleri günümüzdeki tek tedavi seT.C. Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık çeneğidir. Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafın- dönmesini sağlayan hayat kurtarıcı bir uygulamadır, fakat uygulama alanı dan yayınlanan Türkiye Kalp ve DaAçık kalp cerrahisi ya da riskli kardimar Hastalıklarını Önleme ve Kontrol donör yetersizliği nedeniyle sınırlıdır. yolojik perkütan girişimler sonrası bir Programı Korumaya Yönelik Stratejik Bu hastaların tamamının yetersiz ka- grup hastada da, ani gelişen kalp yePlan ve Eylem Planı (2010-2014)’na gö- davradan organ temini nedeniyle kalp tersizliğinde mekanik destek sistemlerine, yaşamı devam ettirebilmek re Türkiye’de Konjestif Kalp Yetmez- nakli şansı yoktur. Nakil yapılama- ücudumuz için gerekli oksijeni ve besini taşıyan kan, pompa olarak çalışan kalp sayesinde vücuda dağılır ve dokulara ulaşır. Kalp yetersizliğinde ise kalp, çalışmasına rağmen yeterli miktarda kanı dokulara ulaştıramaz. 34 Birlik’te Sağlık Ocak-Mart 2014/1 liği prevalansı yüzde 6’dır. 2020 yılına kadar bu sayının 2 katına, 2030 yılına kadar ise 4 katına çıkacağı tahmin edilmektedir. da dışına yerleştirilebilen sistemlerdir. Sistemler göğüs kafesine ameliyatla yerleştirilir. Hastalar bu cihazlarla yaşadıkları sürece kan sulandırıcı ilaçlar kullanmak zorundadırlar. Kısa süreli Ancak kısıtlı kamu kaynaklarının et- cihazlar 4 haftaya kadar kullanılabikin ve optimal kullanımını sağlamak linirken uzun süreli cihazlar yıllarca için mekanik destek sistemlerinin, bu kullanılabilmektedirler. Bu cihazlarda hastanın kalbi yerinde korunurken konuda deneyimli ülkelerdeki merkezlerde uygulandığı gibi sıkı kontrol total yapay kalp cihazında ise hasta altında ve eğitim almış yetkin perso- kalbi çıkarılarak cihaz cerrahi olarak yetkilendirdiği sertifikalı ve tecrübeli nel tarafından kullanım ve denetimi- takılır. nin sağlanması kaçınılmazdır. Yapay Kalp nakli ve yapay kalp dstek cihaz- ekipleri olan merkezler tarafından yapılabilir. kalp destek sistemleri vücut içine ya ları ancak T.C. Sağlık Bakanlığının için ihtiyaç duyulmaktadır. Bu hasta grubunda da iyileşmeye zaman kazandıracak son ve tek tedavi seçeneği kısa dönem mekanik destek sistemleridir. 35 Uzmanından T.C. Ayşegül Kara Zorlu S igara, içeriğinde barındırdığı 4 binden fazla zehirli madde nedeniyle, birçok hastalığın meydana gelmesinden sorumlu tutulmaktadır. Tüm bu zararlar nedeniyle toplumun yaşam kalitesini yükseltmek ve daha sağlıklı bir gelecek için Türkiye, 2009 yılında 4207 sayılı yasayla “tütün dumanına” sınırlamalar getirmiştir. Araştırma sonuçlarına göre, yasağın uygulamaya başlaması ile birlikte 15 yaş üzeri nüfusta tütün kullanım sıklığı yüzde 31’den, yüzde 27’ye gerilemiştir. Yasayla birlikte uygulanmaya başlanan dumansız hava sahası projesinin detayları Sağlıklı Hava, Dumansız Sahada Başlar Toplum sağlığına önem veren bir ülke olarak Türkiye, tütünle mücadele konusunda “Dumansız Hava Sahası” projesini başlatarak dünyaya örnek olmuştur. Sağlık Bakanlığının tütünle mücadele kapsamında yürüttüğü “Dumansız Hava Sahası” kampanya içeriğine baktığımızda; yasayla ilgili farkındalığı artırmak ve yasaya uyum ve kabulü sağlamak olarak özetleyebiliriz. Türkiye’yi, dumansız yeni hayat biçimine özendirerek, “yasak” kavramı yerine birleştirici ve pozitif değişim odaklı yaklaşımı benimsemiştir. 36 Birlik’te Sağlık Ocak-Mart 2014/1 Sigara yasağının hayata geçirilmesi ile birlikte uygulamaya konulan bir diğer hizmet olarak da Alo 171 Sigara Bırakma Danışma Hattı’nı görüyoruz... 27 Ekim 2010’da, sigarayı bırakmak isteyenlere destek olmak amacıyla kurulan danışma hattı; sigara bırakma konusunda eğitim almış operatörler aracılığı ile 7/24 hizmet verecek şekilde organize edilmiştir. Gelen çağrıları karşılayan operatörler tarafından danışanlara, sigaranın zararları hakkında bilgi aktarılmakta ve sigara kullanım alışkanlıklarını tespit etmeye yönelik bağımlılık değerlendirme ölçeği uygulanmaktadır. Avrupa sigarayla savaş uygulamalarında Türkiye’yi izliyor Geçmişte sigara tiryakilerine “Türk gibi içiyorsun” benzetmesi yapan Avrupa, şimdilerde “Türk gibi sigarayla mücadele ediyorsun” sözünü kullanıyor. Sağlık Bakanlığının 2007 yılında başlattığı “Dumansız Hava Sahası” projesi dünya sağlık otoriteleri tarafından ödüle layık görülmüştür. Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) Avrupa bölgesindeki 42 ülke temsilcisinin yer aldığı Tütün Kontrolü Ulusal Odak Noktaları Avrupa Bölgesi Toplantısında, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Margaret Chan, Sayın Başbakan’ımıza “Küresel Tütün Kontrolü Özel Prestij Ödülü”nü layık görerek Türkiye’nin başarısını dünyaya duyurmuştur. www .h as SİGARA YASAĞI VE DİĞER ÜLKELERDEKİ UYGULAMALAR Avrupa ve Amerika’da ki sigara yasaklarını ülke bazında incelediğimizde ise... Hollanda: 1 Ocak 2004’ten itibaren sigara yasağının uygulanmaya başladığı ülkede, 16 milyonluk nüfusun yüzde 30’u sigara içiyor. Tren istasyonları, umumi tuvaletler, iş yerleri de dahil olmak üzere halka açık bir çok yerde sigara içmek yasak. İngiltere: İngiltere’de 1 Temmuz 2007’den itibaren bar, restoran gibi mekanlarda sigara içilmesi yasaklanmış ancak sokakta içmek serbest bırakılmıştı. Kanada: 2002 yılında yapılan devlet istatistik araştırmasına göre, Kanada’da 15 yaşın üzerinde sigara içenlerin oranı yüzde 21. Bu sayıyla Kanada, dünyada sigara içme oranı en düşük ülkeler arasında yer alıyor. ABD: ABD’nin Kaliforniya eyaleti, dünyada en sıkı ve geniş çaplı sigara yasağının uygulandığı yerlerden biri. 1993 yılında devlet binalarının içinde ya da 1.5 metre yakınında sigara içmek yasaklandı. Eyaletteki restoranlar, barlar, kapalı mekanlar ve sahillerde sigara içilmesi yasak. Ülkenin bir başka kalabalık eyaleti New York’ta ise 2003 yılından bu yana restoran ve barlarda sigara içmek yasak. İtalya: İtalya’da sigara yasağı iki yıldır yürürlükte. Hükümet, sigara içmenin yasak olduğu mekanlarda kuralı ihlal eden kişiye yaklaşık 2 bin Euro para cezası keserken, mekanda sigara içilmesine göz yuman işletmeci ya da sorumluya ise 275 Euro’luk ceza ödemesi yapma yükümlülüğü getiriyor. Ülkede yasak uygulanmaya başladığından beri, sigara satışlarının yüzde 20 oranında düştüğü ifade ediliyor. Hastalıklarla ilgili merak ettiğiniz her şeye uzman hekimlerin anlatımlarıyla artık her yerden ulaşabilirsiniz. v.tr .go ey İstanbul Anadolu Kuzey Kamu Hastaneleri Birliği anadolu . u l u k k u o z ta Söyleşi Bir yayla köyünde dünyaya gelen Osman Sınav, kendi tabiri ile “müthiş” bir babanın evladı. 5 çocuklu bir ailede büyümüş ve yine kendi tabiri ile bu ailede “en az okumuş” evlat. Okuma-yazmayı dedesinden öğrenen babası, çocuklarını okutma konusunda hırs yapmış ve bunu gerçekleştirmiş. Kardeşlerin pek çoğu tıp alanında eğitimlerini tamamlamışlar. İlk sinema filmini 11 yaşında seyreden ünlü yönetmen, yatılı okul serüvenini tamamladıktan sonra İstanbul’a gelmiş, resim bölümü ile başlayan akademi macerasını sinema-televizyon bölümü ile tamamlamış. 35 yıl sonra okulu bitiren Osman Sınav, sinema kanına girdikten ve bu işi yapmaya karar verdikten sonra, yaptığı planlama ile bugünlere ulaşmış. K ifade eden bir kavram. Dünyada her millet; kendi mitolojik ve kültürel değerlerinden, kavramlarından ve geçmişinden yeni değerler üretir. Mevcut kavramlara analitik bir zekâyla yaklaşarak yeni rol model ve kavramlar geliştirir. Bu dizide de derdimiz bu, yani bugünün Kızılelma’sı nedir? Neler olmalıdır? Şeklinde yapılmış bir proje. Bu kavramı, yeniden üretmeyi Yeni diziniz Kızılelma’nın çekimlerinve kültürel bir değer olarak hayatımıden döndüğünüzü biliyoruz. Bu proje za entegre etmeyi amaçlıyoruz. Türkihakkında sizden detaylı bilgi alabilir miyiz? Bundan önce yaptığınız tüm TV ye gerçekleri ile kısmen de olsa paralel gidecektir. Henüz çok yeni olmamıyapımları çok konuşuldu ve ülke gerçeklerine dokundu. Kızılelma da aynı za rağmen, iyi ve enerjik bir başlangıç şekilde mi kurgulandı? yaptık. Bunu biraz da zaman göstereBiliyorsunuz, Kızılelma Türk’lerin cek tabi ki. mitolojik bir simgesi. Türk’lere hedef Bize biraz çocukluğunuzdan, ailenizgösteren bir kavram, ulaşmak istedik- den ve sizi siz yapan değerlerinizden leri hedefi sembolize eden ve o hedefi bahsedebilir misiniz? endi kültür ikliminden beslenen yönetmen, son günlerde TRT kanalında yayınlanan “Kızılelma” adlı televizyon dizisi ile gündemde. Uzun soluklu yapımlara imza atmasını da “yerel olmak” ile açıklayan Osman Sınav’ı, Konya çekimlerinin ardından İstanbul’da yakaladık ve yapım ofisi Sinegraf’ta buluştuk. 38 Birlik’te Sağlık Ocak-Mart 2014/1 Toros’ların tepesinde bir yörük köyünde doğdum. Burdur’un Yeşilova ilçesinin Salda gölüne yakın, Düden Köyü diye bir köy. Aslında bir yayla köyü. Denizli Acıpayam’ın bugünkü adıyla Yeşilyuva diye bilinen, eski adı Gaysara olan kasabasından, yaylaya çıkarlarmış. Günün birinde demişler ki, biz her sene buraya çıkıyoruz. Artık burayı köy yapalım ve buraya yerleşim. Devletten merayı satın almışlar ve köyü kurmuşlar. Hatta köyün ilk camisi dedemler tarafından yapılmış. Yani ailem bu köyün kurucularından. Babam, hiç okul yüzü görmemiş bir adam. Fakat dedem, hem eski hem de yeni yazıyı babama öğretmiş. Hiç okul yüzü görmeden askere giden babam, askerden on parmak daktilocu olarak dönmüş. Sonra demiş ki; “ben çocuk- larımı okutacağım.” Bütün hayatını çocuklarını okutmak üzerine adamış ve bütün hayatını bunun üzerine planlamış, müthiş bir adam babam. Babamın Denizli’ye çocukları okutacağım, diye göçmesi sonucu başlayan süreçten sonra, devlet parasız yatılı okulunu kazandım. Ortaokul ve liseyi 6 yıl Söke’de parasız yatılı okudum. Sonra, üniversite yıllarında resim yapmaya başladım. Mimar Sinan’ın o zamanki adıyla Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nin resim bölümüne girdim. İki yıl resim bölümünde okuduktan sonra, aynı okulun başka bir bölümüne tekstil dizaynına geçtim. Sonra orayı da bıraktım. Sinemayla ilgilenmeye başlayınca, yine Akademinin sinema-televizyon bölümüne girdim. Türkiye’nin ilk sinema-televizyon okulundan da mezun oldum. Kariyerinize metin yazarlığı ile başlamışsınız. Reklamcılık ve metin yazarlığından sinemaya geçişinizi, nasıl bir planlama yaparak gerçekleştirdiniz? Ben 1979’da sinema bölümüne girdiğimde, Türkiye’de sinema sektörü bitmişti ve hiç film çekilmiyordu. Bu nedenle Türk Sineması’nın bütün ustaları, bizim okulda film çekemedikleri için hocalık yapıyorlardı. Lütfi Akad, Metin Erksan ve Halit Refiğ benim hocalarımdı. O yıllarda biz, film çekmek istediğimiz için sinema okuluna, başka üniversiteleri bırakıp gittik. Peki böyle bir dönemde, bunu nasıl gerçekleştireceğiz? Sermaye yok, sinemacı hiç kimseyi tanımıyorum, ama sinema yapmak istiyorum. Sonra oturup düşündüm, ben bunu nasıl gerçekleştirebilirim? Ve sinemaya en yakın meslek olarak, o yıllarda reklamcılığı gördüm. Dolayısıyla sinema nasıl yaparım, sorusu beni akraba meslek olan reklamcılığa yönlendirdi. Reklamcılıkta da bir ürünü satmak için senaryo yazıyorsun, bir kamera var ve film çekiyorsun. Neyi niçin yaptığın, bir kareyi hangi açıdan, nasıl çektiğin çok önemli. Ürünü, insanlara beğendirmek için en iyi açıyı bulmak zorundasın. Ben reklamcılığa bunun için girdim. Yani; biraz para kazanacağım, kendime geleceğim, reklam filmleri çekeceğim ve sonrasında sinema filmi ya da televizyon dizisi çekeceğim, diye bir strateji kurdum. Sizi hikaye yazmaya, yönetmen olmaya ve sonrasında ise yapımcı olmaya güdüleyen şey neydi? Benim çocukluğumda sinemayı düşünecek bir ortamım yoktu. İlk sinema filmini, 11 yaşında gördüm. Gaysara’ya dedemle yumurta satmaya gittiğimde, amcamın oğlu ile ilk kez sinemaya gittim. Bir kovboy filmiydi. Yılmaz Güney, Hayati Hamzaoğlu, Erol Taş gibi isimler oynuyordu. Sonrasında ise, aşık olduğumuzda giderdik sinemaya. Benim gerçek manada sinemayı keşfetmem üniversite yıllarına dayanır. Hatta, o dönemler ufak tefek sinema yazıları yazmaya bile başlamıştım. Sonrasında ise bu iş tutkum oldu ve film çekmeye, sinema sektöründe iş yapmaya karar verdim. Yani bu tamamen benim seçtiğim bir yol. Yaşam biçimi olarak seçtim ve planladım. Çok şükür nasip oldu ve yapıyorum. Senaryo yazarken genellikle nelerden etkileniyor ve nelerden besleniyorsunuz? Doğru kültür ikliminden beslenmek ve yerli olmak çok önemli. Bu topraklarda yaşayan insanların hikayesi olması, bizim hikayemiz olması gerekiyor. Ruhunu, o kültür ikliminden alması gerekiyor. Yaşadığım hayattan ve elbette yetiştiğim kültür ikliminden besleniyorum. Kendi kültür iklimimden beslenerek ve hayat okumaları yaparak kendimi ifade etmeye çalışıyorum. Çünkü sanat insanın kendini ifade etmesidir. Süper Baba, Deli Yürek, Ekmek teknesi, Sakarya-Fırat ve Kurtlar Vadisi... Tüm bu yapımlara baktığımızda hepsi akılda kalan, uzun soluklu ve hiç unutulmayan diziler. Televizyon için yaptığınız çalışmaların bu denli başarılı olmasını siz neye bağlıyorsunuz? Kimsenin elinde sihirli bir formül yok, benim de yok. Bu nedenle bu projelerin başarılı olmasını doğru kültür ikliminden beslenmeye bağlıyorum. Doğru kültür ikliminden beslenmek ve yerli olmak çok önemli. Bu topraklarda yaşayan insanların hikayesi olması, bizim hikayemiz olması gerekiyor. Ruhunu, o kültür ikliminden alması gerekiyor. Bunun dışında elbetteki çok çalışmaya, kılı kırk yararak hassasiyet göstermeye bağlıyorum. Sürekli soru sormak, kendini eleştirmek yeniden yeniden düşünmek ve çok çalışmak işin sırrı diyebilirim. Yurtdışına ihraç edilen ilk yapım da sizin yönettiğiniz “Deli Yürek” adlı dizi oldu. Akabinde de bu iş bir sektör haline geldi. Bugün Türkiye’de popüler olan pek çok isim bu sayede dışarıda 39 Sağlıkta Trend bir kişinin oynadığı karakterden bahsederek ağladığını ve sarıldığını anlatıyor. Newyork havaalanına kadar bu etkiyi görmek, elbette iyi bir şey. da tanınır oldu. Bu anlamda şu andaki dizi ihracatlarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Doğru işler ihraç ediliyor mu? Bu ticari bir şeydir. İhraç edilen ülkelerdeki insanlar, beğeniyorsa, tutuyorsa devam ediyor. Tutmazsa o tür bir yapımı tekrar almıyor. Tutuyor ki satılabiliyor. Bu, Türk kültürünün etki alanının ne kadar geniş olduğunu gösteren bir şey aslında. Önemli bir şey yani. Türkiye’nin yakın tarihi ile ilgili beş tane filmden oluşan bir seri çekmeyi planlıyorum. Osmanlı’nın son dönemi, Cumhuriyet öncesi ve Cumhuriyet’in kuruluşuna kadar gelen tarihleri kapsayan bir seri... Hiç iyi bulmuyorum, Türk Sineması’nda sanıldığı gibi bir canlanma yok. Bu çok abartılıyor. Elbette 80’li yıllardaBiraz da sinemadan konuşalım isterse- ki gibi değil, ama henüz Türk Sinemaniz. Sinema filmi yönetmenliği ve tele- sı’nın toplam yıllık bütçesi 100 milyon vizyon dizisi yönetmenliği diye bir ay- doları bulmuyor. Yani Amerika’da yarım var mıdır? Varsa bu ayrım neden pılan bir filmin ortalama bütçesi 100 kaynaklanır? milyon dolar. Burada 70 film yapılıyor, Bir ayrım vardır. Dostoyevski ile pem- bütçesi 70 milyon doları geçmiyor. Bube dizi hikayeleri yazan yazar aranunla ne olur ki! Yani bununla bir şey sında nasıl bir fark varsa, sinemayla olmaz. televizyon arasında da böyle bir fark Reklamcılık, senaryo yazarlığı, yönetvardır. Olması gereken de budur. Sine- menlikten sonra, yapımcılık... Elbette ma filmi, 30 yıl sonra da aynı heyeyaptığınız işin bir ayağını oluşturuyor canla seyredilebilmelidir. Eskimeyen yapımcılık. Bu işe soyunmanızın nedebir yanı, kesinlikle olmalı. Televizyon, ni neydi? Senarist ve yönetmen olarak bir yapım şirketini yönetiyor olmanın daha yalınkat bir iştir, yayınlanır ve avantaj ve dezavantajları nelerdir? biter. Bu işin en sevmediğim kısmı yapımAncak sizin dizilerinizde bu olmadı, yayınlandığı her tarihte tekrar tekrar cılık tarafıdır. Yapımcılığa giriş nedeizlenen bir Süper Baba hikayeniz var... nim, benim anlatmak istediğim hikayeleri hiç bir yapımcı, risk alıp para Biraz sinema tadında çekmeye çayatırmadığındandır. Bundan dolayı lıştık biz Süper Baba’yı. Gerek proje da kendim yapmaya karar verdim. Beve senaryoyla gerekse yönetmen ve nim çağdaşım sinemacılar, yapımcılık oyunculuklarla TV yapımlarında da yapmak zorunda kaldılar. Kendi hikafark yaratmaya çalışıyoruz. Sonuçta yaptığımız işle dramatik bir sanat ic- yelerini yapacak ve risk alacak yapımra ediyoruz. Elimizde bir senaryo var, cı bulamadıkları için yapımcı oldular. (Masasından yapımcı olarak çalıştığı oyuncular var, sinemada da, televizyonda da var. Aslında yönetmenin ve konuları anlatan kağıdı göstererek) Bunun neresi heyecanlı! Bu rakamların oyuncunun olduğu yer, bir sinema içinden çıkmanız, bütün bu detaylarla setidir. Aynı teknolojiyi kullanarak, bir hikaye anlatıyoruz. Sizin hikayeni- ilgilenmeniz gerekiyor. Heyecanlı bir şey değil, ama bu olmadan da yapılzi ne kadar derinleştirdiğinize bağlı. Televizyon her zaman çok derin işleri mıyor. Bu mesleği çok seviyorum ama yapımcılığı hiç sevmiyorum. sevmez. Televizyon seyircisi oturup kafasını boşaltacağı, stresini atacağı, güleceği, eğleneceği veya zaping yapacağı bir şeyler arar. Bu nedenle televizyonda derinliği olan bir şey yapmak ya da anlatmak kolay bir şey değildir. Mustafa Kutlu’nun kitabında dediği giGerçekten Türk kültürünü bu yapım- bi “yokuşa su akıtmak gibi bir şeydir.” larda yansıtıyor muyuz? Televizyonda o derinlikte iş yapmak Maalesef, bu çok iddialı bir şey olurdu. yokuşa su akıtmaktır. Bu kadar da zor Ama yine de refleks olarak bir şey var bir şeydir aslında. tabi ki. Türk yaşam biçimi ve Türk’le- Sizin takip ettiğiniz bir yapım var mı? rin hikayeleri bu ülkelerde merak edi- Takip ettiğim bir iki tane yabancı dizi liyor. Oyuncular rol-model olabiliyor. var. Homeland ve Banshee. Böyle olmasa, insanlara zorla izlettiGişe başarısı sağlamış, üzerinde çokça remezsiniz. Beğenmezlerse izlemez- konuşulmuş sinema filmlerine de imler. Geçen gün benim bir oyuncumun zanızı attınız. Dünya ile Türk sinema röportajını okuyordum da, Newyork sektörünü karşılaştırmanızı istesek neler söylersiniz? Şu an Türk sinemasınhavaalanına indiğinde onu tanıyan 40 Birlik’te Sağlık Ocak-Mart 2014/1 daki canlanmayı nasıl buluyorsunuz? Kendi mesleki kariyeriniz adına en büyük hayaliniz ve gerçekleştirmek istediğiniz projeniz nedir? Bir kaç film projem var. Çok fazla paylaşmak istememekle birlikte şu kadarını söyleyeyim. Türkiye’nin yakın tarihi ile ilgili beş tane filmden oluşan bir seri çekmeyi planlıyorum. Osmanlı’nın son dönemi, Cumhuriyet öncesi ve Cumhuriyet’in kuruluşuna kadar gelen tarihleri kapsayan bir seri... 1914 ve 1923 yılları arasında geçen 5 tane hikayem var. Bunlar bilinen hikayeler ve bugünkü Türkiye’nin buna çok ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Sadece Türkiye’nin değil, bölgenin, bölge insanının ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Sağlık Otelciliği ile YENİ NESİL KAMU HASTANELERİ ” ” K üreselleşen dünyada sağlık politikaları ile birlikte gerçekleşen sağlık sistemindeki dönüşüm, ülkemiz sağlık hizmetlerinde de meyvelerini vermeye başladı. Sağlık Bakanlığı tarafından uygulamaya konulan Sağlıkta Dönüşüm Programı’nda, “Herkes için ulaşılabilir, nitelikli ve sürdürülebilir sağlık hizmetinin; etkili, kaliteli, verimli, uygun bir şekilde organize edilebilen, finansmanının sağlanması ve sunulması” stratejik bir vizyon olarak ortaya konulmuştur. Bu bağlamda hizmete giren Sağlık Otelciliği; sağlık kurumlarının iç ve dış ortamlarını hasta konforu ve memnuniyeti odaklı dizayn etmeyi, tıbbi hizmetler dışındaki diğer tüm hizmetlerin hasta memnuniyeti tabanlı organize edilmesini ve sunulmasını kapsamaktadır. Bu doğrultuda hızla artan sağlık hizmetleri kalitesinin yanında tıbbi hizmetleri destekleyen ve hasta memnuniyetinde en önemli etkenler olan otelcilik hizmetleri; temizlik, yemek, hasta karşılama, güvenlik gibi destek hizmetlerini en iyi şekilde sunarak hasta ve yakınlarına konforlu ve kaliteli bir ortam sağlamayı amaçlamaktadır. Hasta Hizmetleri ve Sağlık Otelciği, Hastanelerimizin Yüzüdür. malarını sağlamak için kalite eksenli dönüştürülen sağlık projesinde, Sağlık Otelciliği Müdürleri tarafından yürüSağlık hizmeti sunumunda en önemli tülen hizmet mekanizması devreye girmiştir. Sağlık Otelciliği Müdürlenokta; hastalara en iyi hizmeti sunri’nin en büyük sorumluluğu iç ve dış mak ve yaşam kalitesini arttırarak kullanıcıların farklı beklenti ve algıladeğişen hasta beklentilerine maksirını karşılamak için sunulan hizmemum düzeyde cevap verebilmektir. Hastanelerde hastalar, tedavi alırken ti otel konforunda sunmak ve bireye çoğu zaman 10’dan fazla hastane per- özel hale getirmektir. Sunulan hizmet, daha önce olduğu soneliyle temasa geçiyor ve iyi ya da gibi sadece tıbbi hizmet alanında debeklemediği duygularla kurumdan ayrılabiliyordu. Hasta ve yakınlarının ğil göze daha fazla hitap eden kendini karşılaştığı olumsuz bir diyalog hasta- daha özel hissettirecek sunumları banın tedavi beklentisi karşılanmış olsa rındırmaktadır. Bunlar; kişi hastanedahi hastanın memnun olmadığı bir nin kapısından girdiği anda başlayan sonuç ortaya çıkarabiliyordu. Ancak, hasta karşılama hizmeti, güvenlik hizinsanların hak ettikleri gibi tedavi al- meti, ortamın temizliği ve konforu, 41 bilgi ve deneyimine emanet edilmeyecek; Eğitimli personeller tarafından hastalara tekerlekli sandalye ile gideceği yerlere eşlik edilmektedir. Hijyenin ön planda olması gereken yemekhanelerde; personele‘’hijyen, servis sunumu, verilecek yemeğin sunumu, besin kaynaklı hastalıklar’’ hakkında pratik bilgiler verilmektedir. Ayrıca çalışanların motivasyonunun artması için de çeşitli eğitimler düzenlenmektedir. Sağlık kurumlarında yine Hasta Hizmetleri ve Sağlık Otelciliği Müdürleri tarafından; hizmet sunumunun kalitesini arttırmaya yönelik eğitimlerin yanında, personelin hakları ve sorumluluklarını içeren mevzuatlar hakkında da bilgiler verilmektedir. Kliniklerde otelcilik hizmeti diye tabir edebileceğimiz yemek sunum hizmeti, temizlik hizmeti, yatak takımlarının düzeni ve temizliği, personelin iletişim becerisi gibi hizmetleri muhteva etmektedir. Daha önce özel hastanelerde karşılaştığımız bu hizmetler artık Kamu hastanelerinde de yer almaktadır. Hizmetlere profesyonel bir nitelik kazandırmak ve bu hizmetleri yöneterek sürekliliğini sağlamak Hasta ve Sağlık Otelciliği Müdürleri’nin sorumluluğundadır. Size Nasıl Yardımcı olabilirim? “Sağlıkta Dönüşüm Programı’’ kapsamında vatandaşlara profesyonel hizmet vermeyi hedefleyen Sağlıkta Otelcilik sisteminin hastaya ve hasta yakınına sağlayacağı faydalar ve beklenen sonuçlar bir hayli fazla. Gelişen hizmet kalitesi ve performans eğitimlerinin katkısı ile kamu hastaneleri gerek kurum olarak gerekse personelleri ile hasta ve yakınlarının güvenini kazanıyor. Bu süreç de hasta ve yakınlarının daha hızlı uyum sağlayacağı, çalışan personelin daha huzurlu, daha bilinçli hizmet vereceği, hasta ve yakınlarının gerektiğinde misafirhaneye gidebileceği, serviste oluşabilecek karmaşıklığın ve kalabalığın önleneceği yeni bir hastane modeli gerçekleşti. Böylece hasta ve hasta yakını hastaneye girdiği ilk andan itibaren kendini daha özel hissedecektir. 42 Birlik’te Sağlık Ocak-Mart 2014/1 Personel Eğitimleriyle Daha Kaliteli Hizmet Sunumu Gerçekleşiyor Sağlık Otelciliği uygulaması pratiğe dönüştüğü andan itibaren hastane personellerinin eğitimleri de başlamıştır. Temizlik personellerine; ‘’temizlik prosedürü, iletişim, atık yönetimi, çalışan güvenliği, hastane enfeksiyonları, dezenfeksiyon ve sterilizasyon’’ konuları hakkında bilgi verilerek, bilinçli hijyen sağlanmıştır. Güvenlik personellerinin karşılaştıkları olaylara daha sağlıklı müdahale edebilmeleri açısından iletişim, acil kod uygulamaları, beden dili, empati, şiddet, stres ve öfke yönetimi, etik ve hasta hakları‘’ konuları hakkında eğitimler verilmektedir. Hasta karşılama ve yönlendirme personellerinin daha aktif görev ifa edebilmeleri için görev kapsamında bulunan iletişim, acil kod uygulamaları, hasta karşılama ve yönlendirme hizmetleri, hasta memnuniyeti, hasta hakları, hastane enfeksiyonları, engelli hastaya yaklaşım, hasta kabul süreci, stres yönetimi konuları hakkında sunumlar yapılırken hasta bakım personeline de ‘’iletişim, hastane içi sağlık bilgisi, hasta bakım hizmetlerinde ilk yardım, hastanın genel bakımı ve fiziksel bakımı, hasta hakları ve hasta memnuniyeti’’ hakkında eğitimler verilmiştir. Ayrıca hasta karşılama ve yönlendirme personellerinden oluşturulan portör ekipler ile hastalar refakatçisinin Gelişen hizmet kalitesi ve performans eğitimlerinin katkısı ile kamu hastaneleri gerek kurum olarak gerekse personelleri ile hasta ve yakınlarının güvenini kazanıyor. Birlik’te Gerçekleştirdiğimiz Projeler Anadolu Kuzey Birliği’ne bağlı hastanelerde Sağlıkta Otelcilik sisteminin uygulamaya geçmesiyle birlikte, değişimler de kendini göstermeye başladı. Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde bir kişilik hasta odası tasarımıyla kurulan Keyifli Doğum Ünitesi’nin patenti alınarak, Sağlık Bakanlığı tarafından tüm hastanelerde uygulama talimatı verildi. “ADEM” Aile Danışmanlık ve Eğitim Merkezi projesi tamamlanan ve aktif olarak hizmete başlanılan Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde sadece doğum öncesi değil doğum sonrası da aileler bilgilendiriliyor. Zeynep Kamil Hastanesi’nde doğmak bir ayrıcalıktır.’ sloganıyla hastanemizde doğan ve doğmuş tüm bebeklerimize logolu doğum belgeleri hazırlanıyor. Ayrıca Medeniyet Üniversitesi Göztepe Eğitim ve Araş- Sağlıkta Trend tırma Hastanesi,Üsküdar Devlet Hastanesi, Dr. Siyami Ersek Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Beykoz Devlet Hastanesi, Fatih Sultan Mehmet Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görev yapan Hasta Hizmetleri ve Sağlık Otelciliği Müdürleri hastanelerinin vizyonlarını değiştirmek üzere önemli adımlar attılar.Ayrıca hastane içinde eskimiş alanların tadilatları, hastane bahçesi peyzaj düzenlemeleri, havalandırma ve aydınlatma sistemlerinin yeniden düzenlenmesi gibi fiziki iyileştirmeler içeren projeler de uygulamaya konularak daha estetik bir görünüm kazandırılmıştır. Servislerde hijyeni sağlamak üzere temizlik ve bakım çalışmaları aralıksız devam ediyor. Güncel talimatlar hazırlanarak güvenlik personellerine verilen eğitimlerle hastane güvenliği daha sağlıklı bir boyut kazandı. Hasta konforunun yanı sıra hasta yakınlarının da tedavi süresince sunulan hizmetten faydalanabilmesi için, hasta odaları ve mobilyaları yeniden dizayn edildi. Çocuk hastaların hastane fobisini aşmak adına pediatrik katların çocuklara uygun şekilde tasarım ve dekore edilmesi gibi değişimler de gerçekleştirildi. anne ile daha sık temas halinde olması sağlanarak iyileşme süresinin kısalmasına ve anne-bebek bağının geliştirilmesine katkı sağlayacak konseptte Sağlık Bakanlığı tarafından Hasta Hizanne otelleri oluşturulması planlanmetleri ve Sağlık Otelciliği hizmetinin maktadır. Bu doğrultuda İstanbul aktif olarak verilmesi için ilk olarak Anadolu Kuzey Kamu Hastaneleri Biranne otellerinin kurulması ile ilgi geliğine bağlı hastanelerde de çalışmalar nel bir yazı yayınlanmıştı. “Anne otelbaşlatılmıştır. leri” hem gebelik dönemini hem de doğum sonrası anneyi ve bebeği doğ- Yatan hastalar için bir diğer yenilik rudan ilgilendiren faydalar içeren bir ise, vale hizmeti projesidir. Karşılaproje. Doğumu yaklaşan gebelerin ya- ma, yönlendirme hizmetlerinin yaşayabileceği herhangi bir olumsuzlu- nı sıra yakında hizmete geçecek vale ğa mani olunması bakımından, gebe- hizmetleri ile İstanbul Anadolu Kuzey lerin doğumun yakınlaştığı dönemde Kamu Hastaneleri Birliğine bağlı hastanelerine müracaat eden hastalarımisafir edilebilmesi, ayrıca yeni doğan bakım ünitesinde yatan bebeğin mız, hastanede oda aramak zorunda Dahası Var: Doğum Öncesinde ve Sonrasında Anne Otelleri… kalmayacak, yatış işlemleri için kendileri vakit harcamayacak, hastane personeli tüm işlemlerini yapacak ve bizzat refakat ederek odalarına yatış işlemleri gerçekleştirilecektir. Hastaların odalarında ev konforu sağlanmaya çalışılarak aile birlikteliğine önem verilecektir. Hasta Hizmetleri ve Sağlık Otelciliği kapsamında hastanelerin açık ve kapalı otopark alanlarının oluşturulması, birliğe bağlı her hastane için yaklaşık 200 m’lik alanlar üzerine kurulacak kafeterya hizmetleri ve hastanelerin yeterli alanlarında yeşil alanlar oluşturularak hastalara ve hasta yakınlarına huzurlu bir ortam sağlaması planlanmaktadır. 43 Söyleşi Müzik terapi Günümüz modern yaşamında, insanların rehabilite olması, huzur bulması ve sezgi gücünü geliştirmesi için bir takım tedavi ve terapi yöntemlerinin öne çıktığını görüyoruz. Bunların en önemlilerinden biri de müzikterapi. Bizim topraklarımızdan çıkan, 13-14. yy.’ da Anadolu’da yaşayan mutasavvıfların uyguladığı ve geliştirdiği bu yöntemi Psikiyatri Uzmanı, Müzik -Beyin Araştırmacısı ve TRT Sanatçısı Yrd. Doç. Dr. Deniz Adnan Çoban ile konuştuk. M odern dünyanın baş edilmesi en zor sorunlarından biri olarak görülüyor, stres. Gerçekten böyle mi? Şu an stres çağında yaşadığımızı iddia edebilir miyiz? Gerçekten böyle, çünkü son yüzyılda insanların sistemden beklentileri, sistemin insandan beklentileri arttı, bilinçli olarak arttırıldı. Sürekli bir gelecek kaygısı pompalandı ve bu gelecek kaygısı insanları ister istemez, bir stresin eşiğine getirdi. Kişinin herhangi bir sorunu olmasa bile, sürekli gelecekle ilgili endişe duyar hale geldi. Bu durum belki de kapitalist anlayışın insanlara bir dayatması oldu. 20. yüzyılda iki tane dünya savaşı yaşandı. Dünyada arzu edilmeyen birçok gelişme ve sorun oldu. Kısacası, 20. yy stres yüzyılıydı. 21. yüzyılda bu stresin yaralarının sarılacağı, insanların biraz sulha ve sükunete kavuşmaları için çalışılacağı bir yüzyıl olması ümit ediliyordu. Bundan 44 Birlik’te Sağlık Ocak-Mart 2014/1 Aslında stresle mücadele ve stresi yönetmek kavramının, bilim çevrelerinde hala çok iyi anlaşılamadığını görüyoruz. Stresi yönetmek; stresin sonuçlarını ortadan kaldırmak gibi algılanıyor. Halbuki stresi yönetmek, okun yaydan çıkmasını engellemektir. Yani kişinin duyarlı olduğu; aşırı öfkelendiği, hüzün ve sıkıntı yaşadıStresi yönetmek; stresin ğı konuları tespit edip, bunları doğru sonuçlarını ortadan kal- şekilde okumasını sağlamaktır. Bu meyanda, insanın hayata ve kendisidırmak gibi algılanıyor. ne bakış açısını değiştirmesi, yönetHalbuki stresi yönetmek, mesi ve düzeltmesi önem arz ediyor. okun yaydan çıkmasını Bir önceki sorunuzda da ifade ettiğim engellemektir. gibi, 20. yüzyıl akılcı, mantıkçı yaklaşımın yani sol beynin, insanları nasıl bir savaşa ve kaosa sürüklediğinin Stres çağında yaşadığımızı ifade etörneği oldu. 21. yüzyılda ise; spiritumenin yanlış olmadığını söylediniz. el yaşantıların, maneviyatın, duyguHal böyle olunca çevremizde, hem ruh ların insanın mutlu olması için çok dünyamızla hem de stresle başa çıka- daha önemli olduğu anlaşıldı. Tam da bilmemiz için bir çok tedavi yöntemi ko- bu noktada devreye ne girdi? Manenuşulur durumda. Nedir müzikterapi? viyat, duygular, duygusal paylaşım dolayı 20. yüzyıl anlayışıyla 21. yüzyıl anlayışı arasında, an itibari ile bir ikilem yaşanıyor. Bir geçiş dönemini yaşadığımız için bizi zorlayan bir takım unsurlar söz konusu. O yüzden, hakikaten bulunduğumuz çağa stres çağı demek çok da yanlış olmaz. ve spirituel yaşantı gibi kavramlar... Sağ beyin devreye giriyorsa, insanın mutlu olması için sağ beyin önem arz ediyorsa, nedir sağ beynin özelliği? Kısaca, beynimizde duyguların ve sezginin temsil edildiği alanların bulunduğu alan olarak tanımlayabiliriz. O zaman, bu alanı güçlendiren bir takım tedavi ve terapi yöntemlerinin de öne çıktığını görüyoruz. Bunlardan biri, hatta çok önemli bir tanesi de müzikterapi. Bizim topraklarımızdan çıkan, Anadolu’da yaşayan mutasavvıfların uyguladığı ve geliştirdiği bu yöntemi biz tekrar gündeme getirdik. Müzikterapinin en tekamül etmiş halini, Mevlevi Ayinlerinde görebiliyoruz. Bu ayinleri biraz incelediğimizde, bir müzikterapi yöntemi olarak karşımıza çıkar. Müzikterapinin ilk örneklerine tarihte, hangi dönemde rastlanır? Batılı ülkeler ve ABD bu konudaki çalışmaları sistemin ruhuna uygun mu gerçekleştirdi? Biliyorsunuz, müzik algısı beynimizin sağ tarafını harekete geçirir. Beynin sağ tarafını harekete geçiren bir sanat olması, müzikterapinin önemini elbette arttırıyor. Bunun yanı sıra insan hayatında, bir entegrasyon prensibi de var. Yani tek başına sol beyin bir işe yaramaz, tek başına sağ beyin de bir işe yaramaz. Beynin solunun ve sağının beraber çalışması gerekir. Ama sol beyin olmazsa olmazdır. Bir insanın IQ’sunun olması lazım ki, hayatını yönetebilsin. Fakat bunun iyi çalışmasının yegane şartı, sağ beynin sol beyni beslemesidir. Fikirler tek başına anlam ifade etmez; eğer duygular, fikirleri ve düşünceleri beslerse bir anlam kazanır. Bir insanın karakterine, davranışlarına ve hayat görüşüne yansır. Sağ ve sol beynin beraber çalışması, yani entegrasyonunun sağlanması bizim için çok önemli. Müzikterapi, müzik veya diğer sanat çalışmaları, sağ ve sol beyin entegrasyonunu sağlamada çok etkin. Bizim toplumumuz sağ beyin özürlüsü ve biz toplum olarak duygularımızı pek kullanmayız. Müzikterapinin en tekamül etmiş halini, Mevlevi Ayinlerinde görebiliyoruz. Bu ayinleri biraz incelediğimizde, bir müzikterapi yöntemi olarak karşımıza çıkar. Aslında yüzyıllar önce keşfettiğimiz, 13-14. yüzyılda Mevlevi dergahlarında uygulanan bu yöntemi; insanların rehabilite olması, huzur bulması ve sezgi gücünü geliştirmesi için şu an kullanır olduk. 19. yüzyılda Batılı ülkeler ve ABD tarafından kullanılmaya başlandı. Fakat Batı müzikterapiyi, sol beyin mantığıyla yani akılcı yaklaşımla ele aldığı için -geliştirmiş olsa da- ilerletemedi. Bu noktada Doğu felsefesinin, mistisizminin ve tasavvufunun bir tamamlayıcı olması İnsan beyninin şöyle bir özelliği vargündeme geldi. dır, dışarıdan akıl almaz. Dışarıdan alPeki, müzikterapi, sağ ve sol beyin en- dığı aklı kullanmaz. Yani, kitaptaki bir tegrasyonunu nasıl sağlar? Sağ beyni şeyi okuyarak, bir davranışı ya da karakteri değiştiremezsiniz. Bu durumyönetmeyi öğrendiğimizde sol beyni da beyin ne yapar? Aklı üretir. Ürettiği yönetmeyi de öğrenebilir miyiz? aklı kullanır. Çok da duygusal bir toplum olduğumuzu iddia ederiz halbuki... Biz toplum olarak “duygusal olma ezilirsin, duygusallık zayıflıktır” algısına sahibiz. Duygusal olmak ve duyguları kullanmak arasındaki fark nedir? Duygusal olmak ya da duyguları kullanamamak ile duyguları kullanmak tamamen farklı kavramlar. Güçlü insan, duygularını kullanabilen insandır. Dikkat edin, dünyanın en güçlü ve başarılı insanları, yöneticileri duygularını kullanabilen insanlardır. Mevlana Hazretlerinin dediği gibi, “insanlar konuştukları ile değil, duyguları ile birbirlerini tanırlar ve anlarlar.” O zaman bu noktadan hareketle, beynimizin sağ tarafını yani duygularımızı ne kadar çok kullanırsak, sol tarafı da o kadar işe yarayacaktır. Birbirleriyle olan bağları gerçekten çok kuvvetli Söyleşimizin giriş bölümünde biraz daha genel olarak, stresle başa çıkma yöntemleri ve yaşadığımız çağdan hareketle “Müzikterapi nedir?” sorusuna cevap aradık. Konumuzu biraz daha spesifik hale getirerek, bir Müzikterapi seansından, yöntem ve aşamalarından bahsedelim... Öncelikle siz aktif olarak Müzikterapi uygulaması yapıyor musunuz? Ben, Müzikterapi uygulaması yapmadığımı belirteyim. Ben bir Müzikterapisti değilim. Ben sadece müzik, beyin, davranış ve psikiyatri üzerine araştırmalar yapan, çalışan bir insanım. Müzik dinleyerek tedavi bu yöntemin hangi aşamasında kullanılır? Müzikterapi dediğimiz zaman genelde, müzik dinleyip de oluşacak bir etkileşim anlaşılıyor. Oysa ki, bu tamamen yanlış. Bu uygulamanın çok küçük bir parçası. Hatta ben, müzik dinlemeyle bir insanın tedavi olmasını da uzak bir ihtimal olarak görüyorum. Müzikterapinin bel kemiğini oluşturan öğeler neler ve yöntem, kimler için uygundur? Müzikterapide asıl önemli olan 45 çalmaya mı, şarkı söylemeye mi yoksa dansa mı yatkın, bulunur. Bunun için bazı ölçekler var, bu ölçeklerle kişinin ihtiyaçları belirlenir. Bazı hedefler doğrultusunda da çalışma başlar. Çalışmalar esnasında ölçmeler yapılır, değerlendirmeleri tekrar eder, nereye geldiğinizi görürsünüz. Gerekirse yeniden yapılandırmalar yapılarak, çalışmalar sonuçlandırılır. zenginlikleri ile avantajlı hale geliyor. Ama burada bir musiki taassubu içerisine de girmemek lazım. Çünkü Müzikterapi, müzikal bir olayın ötesindedir. Müzikterapinin” müzikal bir olayın ötesinde” oluşunu biraz daha açabilir misiniz? Evet, müzik terapi, bir terapi yöntemi. Burada müziği araç olarak kullanıyoruz. Hangi müziği kullanırsanız kulPeki, diğer tedavi yöntemleriyle kıyaslanın, bu aracı kişiye özel hale getirilandığında hastaya sağladığı avantajyoruz. Kişi, arabesk müzik seviyorsa, lar nelerdir? onu da kullanabilirsiniz. Batı enstrüBir kere, müziğin çok kendiliğinden, manlarını seviyorsa batı, doğu ensspontane etkileri var. Her müzik dintrümanlarını seviyorsa doğu enstrülediğinizde, mutlaka duygusal bir etmanlarını kullanırsınız. Yani o kişinin kileşim yaşarsınız. Ayrıca, müzik algısı itibari ile güzel bir sanat ve müziği kültürel yapısı, çocukluktan itibaren sevmeyen insan neredeyse yok. Her- dinlediği müzik, sevdiği-beğendiği kesin mutlaka dinlediği bir çeşidi var. müzik vs. çok önemli faktörler. BunGençlerin bilhassa haşır neşir olduk- dan dolayı, herhangi bir müzik türü ”Müzikal aktivitelerdir.” Bu aktiviteüzerinde durmak, yönelmek veya şu ları bir sanat. Haliyle, müziğin kenler içerisine dans etmek, enstrüman müzik türü şundan üstündür, demek di doğasında güzel çağrışımlar var. çalmak, şarkı söylemek ve folklor çok doğru değil. Yaklaşımımız tıpkı taMüzik gündeme geldiği zaman, otogrubunda yer almak da dahil edisavvufta olduğu gibi, “her güzel ses, her matik olarak birtakım olumlu çağrılebilir. Yani, aktif müzikal aktiviteşımlar söz konusu olur. Bunların yanı güzel yüz Allah’ı hatırlatır” mantığıyla ler kullanarak yapılan çalışmalara sıra, sağ beyni harekete geçirdiği için olmalıdır. Beethoven çaldığı zamanMüzikterapi denir. Terapi sırasında, özellikle ritim ve melodilerle yapılan da, Dede Efendi icra edildiğinde de ayöncelikli olarak kişilerin ihtiyaçlarıçalışmalar; verbal yani konuşma ile nı şekilde düşünürüz. nı belirler, geliştirilmesi gereken sosolan terapilerden çok daha kısa süre- Müziğin mucizevi etkilerinin somut yal becerileri varsa desteklersiniz. de, kendiliğinden bir sağ beyin etkileolarak yaşandığı çarpıcı örnekleri bişimi yaratır. zimle paylaşabilir misiniz? İnsan beyninin şöyle bir Müzikterapi alanında en çok kullanı- Mesela, kekeme insanların, konuşaözelliği vardır, dışarıdan lan müzik türlerinden biri olan Türk mazken gürül gürül türkü okuması. Müziği’ni anmadan geçemeyiz. Sizce, akıl almaz. Dışarıdan al- Türk Müziğini bu kadar güçlü kılan et- Baktığımız zaman, çok net bir müzik etkisi. Sağ beyni etkin kullanabildığı aklı kullanmaz. Yaken nedir? ni, kitaptaki bir şeyi oku- Batı müziğini çok sesli müzik olarak diğini gösteriyor. Hiç konuşamayan tek bir kelime dahi söyleyemeyen bir yarak, bir davranışı ya da nitelendiriyorlar, ben de Türk müziği- kişi, çok rahatlıkla şarkı söyleyebilikarakteri değiştiremezsi- ni “çok hisli müzik” olarak değerlendiri- yor. Allah her şeyi, yarattığı nesneleyorum. Bizim müziğimizin temelinde niz. Bu durumda beyin ne hisler yatar. Bu yüzden, Türk Müzi- rin üzerinde var etmiştir, yani beyni yapar? Aklı üretir. Ürettiği ği’nde tam batıdaki gibi dört dörtlük yaratmıştır, mucize dediğimiz şey de bir nizam yoktur, yazıldığı gibi okun- aslında beynin içinde vardır, biz onu aklı kullanır. maz. Bu duruma müziğimizdeki Meşk hissedemeyiz, göremeyiz, keşfedemeyiz. Mucize spirituel bir ifade, manevisisteminin etkisi olduğunu söyleyeBu durumda, hastanın durumunu tes- biliriz. “Gönülden gönüle” dökülmesi, yatla ilgili şeylerde kullanabiliriz. Ama pit edip, ona göre bir yönlendirme ya- koma sisteminin olması müziğimizi önce fizik bağlamında açıklamaya çapıyorsunuz dememiz yanlış olmaz. lışmak çok önemli. Bu bilimcilik veya başka bir boyuta geçiriyor. Aynı sesmateryalist mantık değil, aslında tam Kesinlikle, hasta müziğe uygun bir le karar veren yüzlerce makam var. da yaratanın yarattıklarını anlama insan mı, müziğe uygunsa hangi faTürk Müziği, müzik terapi konusunaliyeti yapabilir, bu tespit edilir. Çalgı da makamsal özellikleri, ritim ve usul çabası diyebiliriz. 46 Birlik’te Sağlık Ocak-Mart 2014/1 Uzmanından H ukuk düzenimiz, sadece sağlık çalışanlarına yönelik olan değil, her türlü şiddet ve diğer hukuka aykırı eylemlerin takibi ve etkin bir şekilde cezalandırılmasına yönelik hükümler öngörmüş bulunmaktadır. Bu çerçevede ana hukuk- SAĞLIK ÇALIŞANLARINA YÖNELİK ŞİDDETİN HUKUKSAL BOYUTU Prof. Dr. Hakan Hakeri 48 Birlik’te Sağlık Ocak-Mart 2014/1 sal yollar, ceza hukuku yaptırımlarının uygulanması ve tazminat hukuku kuralları çerçevesinde de uğranılan maddi ve manevi zararın tazmininin talep edilmesidir. Bu çalışmada, bu iki hukuksal yol üzerinde kısaca durulacaktır. Yaralama Suçu Ceza Hukuku Açısından Uygulanabilecek Yaptırımlar Sağlık çalışanlarına yönelik eylemler çoğunlukla üç ayrı suçu oluşturmaktadır. Bunlar; yaralama, tehdit ve hakaret suçlarıdır. Uygulamada, öldürme suçları ile karşılaşıldığı da vakidir. Ancak bunlar daha çok istisnai olduğundan, en çok karşılaşılan suçlar üzerinde durabiliriz. alt soya, eşe veya kardeşe, beden veya ruh bakımından kendisini savuŞiddet, tüm dünyadaki her iki sağlık görevlisinden birini etkilemektedir. namayacak durumda bulunan kişiye Araştırmalar, çalışma sırasındaki bü- karşı, kişinin yerine getirdiği kamu tün şiddet olaylarının yüzde 25’inin görevi nedeniyle, kamu görevlisinin sağlık sektöründe ortaya çıktığını ve sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullabu sektörde çalışanların yüzde 50’si- nılmak suretiyle ve silahla işlenmesi halinde, şikayet aranmaksızın verilenin şiddete maruz kaldığını göstercek ceza yarı oranında arttırılır. mektedir. şikayetçi olmasa bile, dava açılır ve ceza verilir. Burada önemle vurgulamak gerekir ki, cezayı ağırlaştıran bu nedenin uygulanabilmesi için; sağlık çalışanına, görevi nedeniyle şiddet uygulanmalıdır. Görevden bağımsız olarak, ancak görevi sırasında şiddet uygulanması halinde bu ağırlaştırıcı neden uygulanmayacaktır. Böylece kamu görevlisi sağlık çalışanına yönelik olarak, yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle şiddet uygulanırsa, hasta veya hasta yakını 1,5 yıl ile 4,5 yıl arasında bir hapis cezası yaptırımı ile karşı karşıya kalabilecektir. Altını çizmek isterim ki, normalde, yaralama suçu şikayet üzerine takip edilir. Ancak kamu görevlisine, görevi nedeniyle uygulanan şiddet, takip edilir. Bunun anlamı şudur: Kovuşturma makamları bu suçu haber aldıkları taktirde, artık soruşturma ve kovuşturma için, suçtan zarar görenin bir şikayetini beklemezler. Hatta suçtan zarar gören kişi Hemen belirtelim ki, şiddet uygulayan fail hakkında uygulanacak cezanın ertelenmesi mümkündür. Keza hakim, kanundaki şartları gerçekleşmişse, hükmün açıklanmasını da geri bırakabilir. Bunun anlamı, failin beş yıl içinde yeniden suç işlememesi halinde, bu suçtan dolayı hiçbir zaman hapse girmeyecek olmasıdır. Bu suçtan dolayı uzlaşma mümkün değildir. Yani sağlık çalışanı, fail ile uzlaşarak, faili yargılamadan kurtaramaz. Belirtmek gerekir ki, ceza ertelense veya hükmün açıklanması geri bırakılsa bile, sağlık çalışanının tazminat hakkı saklıdır. Ceza kanunumuzun 86. maddesinde yaralama suçu düzenlenmiştir. Buna göre:“Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır”. Görüldüğü üzere, sağlık personeline karşı bir şiddet uygulandığı takdirde bu eylem bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasını gerektirmektedir. Ancak sağlık personeli kamu görevlisi ise, kanunumuz cezanın bir miktar daha artırılmasını öngörmüştür. Aynı maddenin üçüncü fıkrası şöyle demektedir: Kasten yaralama suçunun; üst soya, 49 Uzmanından Tehdit Uygulamada, hasta veya hasta yakınlarının, sağlık çalışanına şiddet uygularken, çoğu kez tehdit de ettiği görülmektedir. Bu durumda, failin yaralama suçunun yanı sıra tehdit suçu nedeniyle de yargılanması ve ceza alması söz konusu olabilecektir. Türk Ceza Kanunu’nun 106.maddesinde tehdit suçu düzenlenmiştir. Buna göre: “Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise, mağdurun şikâyeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur”. Yargıtay kararına konu bir olayda, hasta yakını, sağlık çalışanlarına, “…eğer hastama bir şey olursa hesabını sorarım, bunun arkası gelecek” demiştir. Yargıtay, bu ifadelerin söylendiğinin tanık anlatımları ile anlaşılması karşısında tehdit suçunun gerçekleştiğine karar vermiştir . Bu suçun cezası da ağır olmadığından, cezanın ertelenmesi veya hükmün açıklanmasının geri bırakılması mümkündür. Hemen belirtelim ki, ceza ertelense veya hükmün açıklanması geri bırakılsa bile, sağlık çalışanının tazminat hakkı saklıdır. 50 Birlik’te Sağlık Ocak-Mart 2014/1 Hakaret karar vermiş ve beraat hükmünü kalSağlık çalışanlarının sıklıkla karşılaş- dırmıştır . Bu suç nedeniyle yapılacak yargılama neticesinde de, hükmün tığı suçlardan birisi de hakaret suçudur. Bu suç, sövmeyi de içermektedir. açıklanmasının geri bırakılması ve cezanın ertelenmesi mümkündür. AnKanunumuzun 125.maddesine göre: cak bu durum, tazminat talebini en[1] Bir kimseye onur, şeref ve saygıngellemeyecektir. lığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya Her üç suç bakımından da savcılığa suç duyurusunda bulunulması gereksövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç mektedir. Sağlık çalışanının kendiaydan iki yıla kadar hapis veya adlî pa- sinin ceza davası açması mümkün ra cezası ile cezalandırılır. Mağdurun değildir. Savcılık delilleri inceleyerek, gıyabında hakaretin cezalandırılabil- sonuçta dava açıp açmayacağına karar mesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilât verecektir. Savcının dava açmayıp taederek işlenmesi gerekir. Aynı madde- kipsizlik (kovuşturmama) kararı vernin üçüncü fıkrası, yaralama suçunda mesi durumunda ise sağlık çalışanı olduğu gibi, mağdurun kamu görevlisi ağır ceza mahkemesine 15 gün içinolması halinde cezanın artırılmasını de itiraz ederek dava açılmasını talep edebilir. Sağlık Bakanlığı sağlık peröngörmektedir: soneline bu tür durumlarda hukuki [3] Hakaret suçunun; kamu görevlisidestek sağlamaktadır. Keza tıbbi müne karşı görevinden dolayı işlenmesi dahale sırasında saldırıya uğrayan hehâlinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az kimler için Tabip Odaları Hukuk Büroolamaz. Hasta yakınının devlet hastaları’da hukuki destek sunmaktadır. nesinde hemşire olan, şikâyetçiye hekimin orderı nedeniyle annesine ağrı Tazminat Hukuku Uygulamaları kesici iğne yapamayacağını belirtmesi Sağlık çalışanı, hem yaralama ve tehüzerine söylediği “sen sinirli ve ukala- dit hem de hakaret suçları nedeniyle sın, hastamızla ilgilenmiyorsun, ken- failden tazminat talep edebilir. Tazdini bir şey zannediyorsun” sözlerinin minat davası, hasta veya hasta yakını hakaret olmadığı, anayasal şikâyet ve tarafından uygulanan haksız ve suç eleştiri hakkı kullanılarak serzenişte oluşturan eylem neticesinde uğranıbulunulduğu yerel mahkeme tarafın- lan zararların tazmini amacıyla açılır. Bu davada; sağlık çalışanı, hem maddi dan kabul edilmişse de, hemşirenin kararı temyize götürmesi üzerine, Yar- hem de manevi zararlarını isteyebilir. gıtay, bu ifadelerin TCK 125’de düzen- Maddi zarar olarak, şiddet nedeniyle lenen hakaret suçunu oluşturduğuna çalışamamadan kaynaklanan kayıp- lar, ilaç vs. masrafları talep edilebilir. Manevi zarar ise, gerçekleştirilen eylem neticesinde duyulan acı, elem, ıstırap gibi nedenlerle ortaya çıkan zarardır. Keza hakaret nedeniyle yapılan aşağılama da bir manevi tazminat gerektirmektedir. Maddi zarar miktarı, belgelerle ortaya konulabilirken, manevi zararın belgelerle ortaya konması mümkün değildir. Bu nedenle, bu konuda hâkimin büyük takdir yetkisi bulunmaktadır. Tazminat davası, ceza davasından farklı olarak sağlık çalışanının kendisi tarafından açılmalıdır. Ceza davasını, savcılık durumdan haberdar olduğu takdirde, herhangi bir şikâyet bile olmaksızın açabilirken, tazminat davası kendiliğinden açılmaz. Ayrıca ceza davasının herhangi bir masrafı yokken, tazminat davasında baştan bir harç ödenmesi gerekir. Yine, ceza davası sağlık çalışanı duruşmalara gitmese bile kendiliğinden devam ederken, tazminat davasının takip edilmemesi durumunda, dava düşer. Sağlık Çalışanının Hukuksal Süreçte Dikkat Etmesi Gereken Hususlar Şiddet, hakaret vb. uygulamaya maruz kalan sağlık çalışanının, durumu bir tutanakla mutlak olarak idareye bildirmesinde yarar vardır. İdarenin de, görevi nedeniyle öğrendiği bu suçu savcılığa bildirmesi gereklidir. Böylece sadece bireyin tek başına değil, kurumsal olarak da işin takip edildiği izlenimi uyandırılmasında yarar vardır. İkinci olarak; hem ceza davasından hem de tazminat davasından sonuç alınabilmesi, büyük ölçüde ispat sorununun çözümüne bağlıdır. Bu nedenle, ispat hususu büyük önem arz etmektedir. Bu açıdan da, tanıklar ve ilgililer tarafından tutulmuş tutanakların büyük ispat gücü olduğu unutulmamalıdır. O nedenle, olaya tanık olan kişilerle birlikte, olay daha sıcakken bir tutanak tutulmasında büyük yarar vardır. Üçüncü olarak, sağlık çalışanlarına yönelik şiddet önlenmek isteniyorsa, bu eylemler görmezden gelinmemeli, mutlaka takip edilmelidir. Elbette gerek ceza muhakemesi ve gerekse tazminat yargılaması zahmetli süreçlerdir. Ancak, caydırıcılık açısından bunların takip edilmesinde büyük yarar vardır. Tanıkların olduğu bir olayda hasta veya hasta yakınının da mali gücü varsa, tazminat davasından büyük olasılıkla olumlu bir sonuç alınacağı ve sonuçta bu külfete değecek bir miktara hükmedilebileceği unutulmamalıdır. Bugün uygulamada, sağlık çalışanlarının yüzde 67’sinin şikâyetçi olmadığı aktarılmaktadır. Bu oran çok yüksektir. Bu şekilde şiddet uygulayanlara, bu şiddete devam etmeleri olanağı sağlanmış olmaktadır. ÖNLEM! Sağlık çalışanlarına yönelik şiddet asla kabul edilemez. Ancak bu bakımdan dikkat edilmesi gereken bazı hususlar vardır. Öncelikle, hasta ve hasta yakınlarının yeterince aydınlatılmaması, bu bakımdan büyük sorun oluşturmaktadır. Yeterli bir aydınlatmanın, şiddeti bir nebze de olsa önleyebilir. İkinci olarak, sağlık çalışanının iletişim becerilerini geliştirmesinin de büyük önem taşıyacağı düşüncesindeyim. Hukuki altyapı, sağlık çalışanına yönelik şiddet, tehdit ve hakaret eylemlerini gerekli yaptırıma tabi tutmak bakımından yeterlidir Yeter ki, sağlık çalışanı olayın takipçisi olsun. O nedenle, biraz zahmetli de olsa şiddet, tehdit ve hakaret eylemlerini mutlaka yargıya taşımak gerekir. Baştan bir masraf gerektireceği ve avukat aracılığıyla ya da bizzat takip etmek gerekeceğinden hasta ya da hasta yakınının mali gücü yoksa herhangi bir fayda sağlanamayacağından tazminat davası açılmasa bile, mutlaka savcılığa suç duyurusunda bulunulmalıdır. Bu takdirde, sağlık çalışanının polis/ savcı ve mahkemede birer kez ifade vereceği de unutulmamalıdır. İleride tekrar bu tip eylemlere maruz kalmamak bakımından bu kadar külfete de katlanılabilir. 51 Söyleşi YILIN HEKİMİ: PROF.DR. ŞEVKİ ERDEM 23 yıldır bu meslekte özveriyle çalışmaktasınız. Skolyozla ilgili çalışmalarınızı ve başarılarınızı biliyoruz. Skolyozu nasıl tanımlarsınız ve en çok kimlerde görülür? Skolyozu, “omurgadaki eğrilik, omurganın üç boyutlu deformitesi” olarak basitçe tanımlayabiliriz. Biraz daha detaylandırmamız gerekirse; önden baktığımızda sağ-sol olan eğrilik, yandan baktığımızda kamburluk, yukarıdan baktığımızda dönme rotasyon dediğimiz üç boyutlu omurga eğriliğidir. Skolyoz en çok kızlarda görülür, özellikle idiopatik skolyozun kızlarda görülme oranı 8-10 kat fazladır. “En büyük hayalim, insana hizmet etmek ve bu işi benden çok daha iyi yapabilecek hekim arkadaşları yetiştirebilmek.” 20 yıllık meslek hayatında 4 binin üzerinde ameliyat gerçekleştirdi, yıl içinde yaptığı 200 ameliyatın 70’inden ücret almadı, hastalarıyla kurduğu iletişimi, onlara olan ilgisi ve sevgisiyle 2013 yılında “Yılın Hekimi” ödülüne layık görüldü. Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Ortopedi Kliniği Skolyoz ve Omurga Cerrahisi Bölümü’nden Prof. Dr. Şevki Erdem, bu kutsal mesleğin hakkını fazlasıyla verenlerden... Öyle ki, aldığı ödül Erdem kadar tedavi ettiği hastalarını da sevindirdi. Ülkemizde sayısı 2 buçuk milyona ulaşan skolyoz hastalığı konusundaki çalışmaları ile takdir toplayan Prof. Dr. Şevki Erdem’le bu başarı hikayesini konuştuk. Sağlık Bakanlığı’nın fedakar ve duyarlı hizmetlerinden dolayı her ilde verdiği yılın doktoru ödülünün bu sene İstanbul’daki sahibi siz oldunuz. Öncelikle tebrik ederiz. gunlaştıkça başı yere doğru yönelir. İyi bir hekim olmanın en önemli anahtarı iyi insan olmaktır. Bunu, eğiBu insani değerleri hekim olarak biz içimizde büyüttüğümüz sürece hasta- timini çok iyi bir şekilde tamamlamak lara verdiğimiz hizmet kalitesi de ar- ve bilgilerini devamlı yenilemek izler. tacaktır. Uzun çalışma saatlerine rağ- Hastayı meta olarak görmeyen, merBu ödül için, onur ve teşvik ödülü di- men işinizi severek yapıyor olmanızın hamet, sevgi, saygı ve şefkat kavramlarını içselleştiren hekimler başarılı yebiliriz. Çalışmalarımızın karşılığıgetirdiği rahatlık ve hastalarınızdan bir kariyerin ilk ve en önemli adımlanın bakanlığımız tarafından taktir aldığınız dualarla yolunuza devam rını atmış olacaklardır. Diğer bir yangörmesi bizi gerçekten onurlandırdı. ediyor olmanızın yanı sıra, bakanlığıdan da hassas olmamanız halinde kul İçinizden gelen bu çalışma azmi, hasmızın bu ödülle bizi onore etmesi ayrı hakkına girebileceğiniz bir meslek. talara karşı olan sevgi, saygı ve merhabir gururdur. Bakanlığımıza ödül için Sizin verdiğiniz bir karar hastayı iyileşmetiniz beraberinde ödülleri de getitekrar teşekkür ederim. tirirken, başka bir durumda hasta, aldıriyor. Bir hekim olarak en çok ihtiyaç Yılın hekimi olarak seçilmiş bir isim ğınız karardan dolayı sıkıntı yaşayabiliduyduğumuz şey; merhamet, saygı ve tevazu. Unutulmamalı ki; başak ol- olarak, iyi hekimliğin anahtarı nedir? yor. Bu durum da elbette sizi üzüyor. 52 Birlik’te Sağlık Ocak-Mart 2014/1 İlk meslek yıllarınızdan bugüne ülkemizde skolyozla ilgili nelerin değiştiğini düşünüyorsunuz? olduğumuzu belirtebilirim. Yurtdışından, özellikle Balkanlardan ve Türki Cumhuriyetlerden sıklıkla hastalarımız geliyor. Avrupa ve Amerika’daki skolyoz cerrahisi ile Türkiye’deki skolyoz cerrahisi hemen hemen aynı düzeyde. Biliyoruz ki, her hastalıkta erken teşhis hayat kurtarır. Hastalığın teşhisi anlamında anne-babalara nasıl tavsiyelerde bulunursunuz? Çocuklarda erken teşhis çok önemli. Sırt bölgesinde deri kıvrımı olması, gamze, kıllanma, ayaklarda çarpıklık, iç organlarında, özellikle mesanede veya böbreklerinde bir problemin olması çocukta doğuştan omurga eğriliğini akla getirmelidir. Nedenini kesin olarak bilemediğimiz, sıklıkla karşılaştığımız idiopatik skolyoz, çocukluk çağından başlayıp hızlı gelişme döneminin olduğu adölasan dönem dediğimiz ergenlik döneminde daha sık görülür. Teşhis olarak ailelerin dikkat etmesi gereken en önemli şey, çocuklarını iyi muayene etmeleridir. Aileler çocuklarını öne doğru eğerek, gövde ile kalça arasındaki açı 90 dereceye ulaştığında sırttaki kemik çıkıntılarını izleme ve dokunarak kontrol etme yoluyla muayene edebilirler. Eğer omurgada bir sapma varsa bu skolyoz olabilir. Son yıllarda ülkemizde tıp alanında gerçekten çığır açacak projeler üretiliyor. Sizler gibi çalışkan ve bu yolda hizmet edecek doktorlara tavsiyeleriniz nelerdir? Ben 30 hanelik bir köyde doğdum ve ailemde yalnızca ben üniversite okudum. O günlerde ya da uzman olduğumda, “Kendini nerelerde hayal ediyorsun” diye sorsalardı şu anki konumumu hayal dahi edemezdim. Bu anlamda ben bütün bunların Allah’ın lütfu olduğuna ve emanet olarak bize verildiğine inanıyorum. Hekim arkadaşlara tavsiyem, sevgi, şefkat ve merhamet ekseninden ayrılmadan işlerini yapmalarıdır. Bu yolda ilerleyen arkadaşlar, insanların dualarını almanın bereketini, yaşadıkça göreceklerdir. Ortopedi ve omurga cerrahisi alanlarında çok başarılı bir geçmişe sahipsiniz, kariyerinizin tamamı kamu hastanelerinde geçmiş. Hiç özel sağlık kuruluşlarında çalıştınız mı? Kamuyu tercih etmenizin özel sebepleri nelerdir? Erciyes Üniversitesi’ndeyken Kayseri’de, 9 ay süre ile bir özel hastanede çalıştım. Kişisel olarak hekimlik anKullanılan enstrümanların ve amelayışıma aykırı olan bazı sebeplerden liyat tekniklerinin olumlu anlamda dolayı da özel hastanelerde çalışmayı ilerlemesinin yanı sıra ameliyat esnatercih etmedim. Kamu hastanelerini sında yaşadığımız korkular ortadan tercih etmemin temelinde iki neden kalktı. Nöromonitörizasyon dediğivar. Türk toplumunda skolyozla ilgili miz bir sistemle, ameliyat esnasında Omurga cerrahisi zor, tecrübe gerekolarak yüzde 2 gibi, çok ciddi bir hasta hastalarımızı takip ederek, felç riskini tiren bir alan ve en küçük hatanın bi- potansiyeli var. Bu yüzde 2’lik rakama minimum düzeye indirdik. Bu konu bağlı olarak hastalar mağdur durumle olumsuz geri dönüşleri olabiliyor. ile ilgili internette çok ciddi bilgi kirli- Ameliyatlara nasıl hazırlanıyorsunuz? dalar. Bu insanlara yardım edebiliyor liği mevcut, ancak literatürde skolyoz- Zorlandığınız ameliyatlar oluyor mu? olmak benim için en büyük mutluluk. dan felç oranı yaklaşık on binde bir Bir diğer nedeni ise yaptığımız ameAmeliyatlarda dışarıda olduğumdan oranla, yani çok nadir olarak yaşanliyatlar gerçekten zor. Bu ameliyatları çok daha farklı görünürüm. Mesleğe ilk maktadır. Kullanılan cerrahi teknikler yapacak olan hekimleri yetiştirme ve başladığım yıllardan beri çok titiz çalıve implantlar değişti. Vücuda uyumtecrübelerini arttırmalarına yardımcı şırım. Her hastamla ve yapılacak amelu implantlar sayesinde hastalar artık olmayı da kamu hastanelerini tercih liyatla bire bir ilgilenirim. Hastalarımı MR dahi çekilebiliyor. Ameliyat süreetme nedenlerimden biri olarak ameliyat ettikten sonra “Doktoruma si de eskiye göre çok kısaldı. Şu anda aktarabilirim. ulaşamadım” demelerini istemediğim ameliyat süremiz maksimum 3 saat Sizin kendi mesleki kariyeriniz adına için her hastamda telefon numaram diyebiliriz. vardır ve bu telefon 24 saat açıktır. Bu en büyük hayaliniz ve gerçekleştirmek Skolyoz tedavisinde dünyadaki gelişistediğiniz proje nedir? durumun bana olan getirisini, hastamelerin neresindeyiz? yı bire bir takip etmek, hastanın panik En büyük hayalim, insana hizmet Skolyoz tedavisi ve cerrahisinde, şu anda dünyayla aynı düzeydeyiz. Hatta birçok ülkeden daha ileri düzeyde olmasını bertaraf etmek ve yaşanabile- etmek ve bu işi benden çok daha cek olumsuzlukları minimuma düşür- iyi yapabilecek hekim arkadaşları yetiştirebilmek. mek olarak sıralayabilirim. 53 Sağlıkta Sınırı Aşanlar SAĞLIKTA SINIRI AŞANLAR Kardiyoloji denince Dünya’da herkesin aklına ilk gelen merkez Cleveland Clinic oluyor. Siz böylesi saygın bir kurumda hem doktor hem de yönetici olarak görev yapmaktasınız. Bu prestijli klinik hakkında bize neler söylemek istersiniz? Prof. Dr. MURAT TUZCU Türkiye’nin Dünya çapındaki gururu oldunuz. Elazığ 953’te Maden’den CleveIsparta’da doğan Murat Tuzland’a giden yolcucu, 1977’de İstanbul Tıp Faluğunuzu dinleyerek kültesi’ni bitirdi. 1985-1992 başlamak isteriz. yıllarında Kardiyoloji ve GiKardiyoloji ile ilişkim, tıp rişimci Kardiyoloji eğitimini öğrencisi olduğum dönemlerde Cleveland Clinic ve Massacbaşladı. İç hastalıkları uzmanı olup husetts General Hospital’de tamamaskerliğimi yaptıktan sonra zorunlu ladı. Ameliyatsız kalp kapakçığı dehizmet için Elazığ’ın Maden ilçesinğiştirme operasyonu ile tıp tarihine geçen Murat Tuzcu, tıp alanında çığır de çalışmaya başladım. Kardiyoloji açan bir çok yeni tedavi biçiminin de alanında ABD’de bir süre de olsa çaöncüsü. Cleveland Clinic’de kardiyo- lışmak istiyordum. Birçok merkeze başvurdum. Çoğundan cevap gelmeloji bölüm başkan yardımcısı olarak görev yapan ünlü isim, aynı zamanda di. Cevap verenler de olumlu değildi. üniversitede de öğretim üyesi. Önce- Epeyce bir uğraşıdan sonra, hocalaleri Harvard’da öğretim üyeliği de yap- rımdan bazılarının yardım ve destemış olan Tuzcu, hem Türk hastaların ğiyle, Cleveland Clinic’den Türkiye’yi hem Türk doktorların Cleveland’ı ter- ziyarete gelen doktorlarla görüşme cih etmesinde etkili bir isim. “Ameri- fırsatı yakaladım. Böylece bir yıllığına ABD’de ihtisas yapmanın yolu açıldı. can College of Cardiology”nin Bilimsel Kurul Başkanlığı’nı da yapan, 30 2007 yılında, American College of yılı aşkın süredir Amerika’da yaşayan Cardiology Uluslararası Kardiyoloji ünlü hekimle, mesleki hayatına dair Kongresi Bilimsel Kurum Başkanlığını pek çok konuyu konuştuk. yaptınız. Bize bu süreçten de bahseder 1 misiniz? 54 Birlik’te Sağlık Ocak-Mart 2014/1 “Ülkemizde kalp damar hastalıklarının sıklığının başta gelen nedeni sigaradır. Bir kaç yıl önce çıkarılan sigara yasağının birçok kalp krizini ve zamansız ölümleri önleyeceğini düşünüyorum.” Kardiyoloji ihtisası yaparken American College of Cardiology (ACC) üyesi oldum ve gönüllü olarak çalışmaya başladım. O tarihten sonra birçok komitede görev aldım. 2005 yılında yıllık bilimsel toplantı planlama komitesine seçildim. 2007 yılında bu komitenin başkanlığını yüklendiğimde epeyce deneyim kazanmıştım. ACC yıllık toplantısı sadece ABD’nin değil tüm dünyanın kardiyologlarının bir araya geldiği bir toplantıdır. Böyle bir toplantının hazırlığında dünyanın önde gelen yüzlerce kardiyologuyla konuşup müzakere etmek insana çok şey öğretiyor. Cleveland Clinic, 1921 yılında kurulduğundan beri doktorlar tarafından yönetilen bir hastane ve hasta merkezli hekim anlayışına sahip. ABD’deki hastanelerin büyük çoğunluğunun aksine doktorlar ile hastane iki ayrı yapı değil. Yani doktorların geliri baktıkları hasta veya ameliyat sayısına bağlı değil. Bu özellik, hastayla hekim arasından tüm akçeli ilişkileri çıkarttığı için sek hastalar için kullanıyoruz. fevkalade bir çalışma ortamı mevcut. IVUS olarak adlandırılan damar içi görüntüleme metodu alanında yaptıKalbi açmadan, ameliyat gerektirğınız çalışmalarla koroner arter hasmeyen bir yöntemle kalp kapakçıtalıklarına yeni yaklaşımlara katkıda ğının değiştirilmesi de dahil ulusbulunan bir hekim olarak ‘kalbimizin lararası düzeyde ilgi çeken yeni damarlarında dolaşan ve onlarla kotedavi yöntemleriyle ilgili araştırnuşan’ bir ekibin başında bulunmak malar yürüttüğünüzü biliyoruz. size neler hissettiriyor? Bu konudaki Okuyucularımızla bu alandaki yegelişmelerden neler öğrendik? Bunnilikçi uygulamalardan sizin için önemli olanlarını paylaşabilir misiniz? lar kardiyolojinin geleceğine nasıl yansıyacak? Sigara içme. Akdeniz tarzı mutfaktan şaşma. Asansörden, yürüyen merdivenden uzak dur, otobüsten bir durak önce in, kısacası hareketli bir yaşam sür! Kalp kapak hastalığı olan kişiler, 1960’lardan beri ameliyatla tedavi edilmektedirler. Lakin ileri yaş ve ciddi hastalıkları nedeniyle ameliyat olamayan veya ameliyat riski yüksek hastalar bu gelişmelerden yararlanamıyorlardı. Son 10 yılda bizim ekibimizin de katıldığı araştırmalar sonunda, ameliyat olmaksızın kapak tedavisi yapmak gerçek oldu. Bugün kasıktan sanki anjiyo yaparmış gibi girerek aort kapağını değiştirebiliyoruz. Benzer bir yöntemle mitral kapağı onarma işlemi yapabiliyoruz. Şimdilik bu yöntemleri ameliyat olamayacak kadar düşük veya ameliyat riski yük- ve kötü beslenmedir. Sürdürülen hayat tarzı diyabet, yüksek tansiyon, kalp krizi ve inme gibi hastalıklara davetiye çıkarıyor. Prensip olarak Türkiye’ye geldiğiniz zamanlarda hasta viziti yapmadığınızı biliyoruz. Kıramadığınız insanlar oluyor mu? Varsa ilginç bir anınızı paylaşır mısınız? Hazır Türkiye demişken, dönüş planlıyor musunuz? Türkiye’ye gelişlerim genellikle çok kısa süreler için oluyor. Bir hastayı etraflıca değerlendirecek zamanım olmadığı için klinik uğraşılardan uzak durmaya çalışıyorum. Bazen bilimsel toplantılar çerçevesinde toplantının yapıldığı kurumda genç hekimlerle öğretim amaçlı hasta viziteleri yaptığım oluyor. ABD’de bulunduğum mevki itibariyle Türkiye’ye mütevazı da olsa katkıda bulunabilecek bir durumdayım. Bunu başarabildiğim ölçüde görevime devam etmek niyetindeyim. Damar içi ultrason, kalbi besleyen damarlarının duvarlarında oluşmaya başlayan damar sertliği plaklarını çok erken safhalarında görebilmemizi sağlar. Anjiyo yapıldığında hiçbir anormallik görülmese de damar duvarındaki birikintileri bu yöntemle görmek ve ölçmek mümkündür. IVUS ile 20 yaşının altındaki gençten birinde damar sertliğinin başlamış olduğunu ve yıllar geçtikçe ilerlediğini bulduk. Koruyucu önlemlerle bu gidişin yavaşlatılabileceği hatta durdurulabileceğini Kalp ve damar sağlığı açısından bazı tespit ettik. risk faktörlerinin bilinmesi ve buna göKatıldığınız bir TV programında Dün- re bir yaşam tarzı belirlenmesi gerekya ile Türkiye’yi kıyasladığınızda ültiğini sıkça duyuyoruz. Bu bağlamda kemizde kalp hastalıklarının yaykalp ve damar sağlığı için okuyuculagınlığına dikkat çekmiştiniz. Bunun rımızla paylaşacağınız temel öneriler nedenlerinden bahseder misiniz? nelerdir? Ülkemizde kalp damar hastalıklarının sıklığının başta gelen nedeni sigaradır. Bir kaç yıl önce çıkarılan sigara yasağının birçok kalp krizini ve zamansız ölümleri önleyeceğini düşünüyorum. Bir diğer neden de hareketsiz yaşam Bu sorunun cevabı kolay: Sigara içme. Akdeniz tarzı mutfaktan şaşma. Asansörden, yürüyen merdivenden uzak dur, otobüsten bir durak önce in, kısacası hareketli bir yaşam sür, günde 3045 dakika spor yap. 55 Tarih ve Sağlık mek için tecrübe edilmesi gerekiyorTıpta Modernleşme Sürecinde Avrupa Daha Hızlı du. Hayvan üzerinde deney yapılsa da, hiçbir zaman yüzde yüz insana İlerliyordu OSMANLI DEVLETİ’NİN TIPTA TEŞKİLATLANMA SÜRECİ Prof. Dr. Nil Sarı 600 yıl boyunca güçlü bir devlet olarak varlığını sürdüren Osmanlı İmparatorluğu’nun, Tıp dünyasındaki öncü uygulamalarıyla teşkilatlanma sürecine varan hareketlenmelerini, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıp Tarihi Müzesi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nil SARI ile konuştuk. O smanlı İdarecisi, sağlığa ve sağlıkçıya daima önem vermiştir. 19. yüzyıl hatta biraz daha inersek 18. yüzyıla kadar Selçuklu’nun devamı niteliğinde olan Osmanlı Devleti tarafından, Selçuklu Devleti’nden kalma kurumlar ve darüşşifalar kullanılmıştır. 19. yüzyılın ikinci yarısına kadar tıpta yenilikler nokta atışı ile gelişmiş, tek tek ele alınmıştır. Bu tek tek gelen tıbbi buluşların, uygulamalara yansıması bugün olduğu gibi hemen hissedilmemiş, yüzyıllar sonra etkisi görülmüştür. Söz gelimi, anatomideki hataların bir kısmını Vesalius ortaya koymasına rağmen, hekimler doğru anatominin ne işe yaradığını henüz bilmedikleri için kullanamamışlardır. Bu buluşların adım adım gitmesi bilimin ilerlemesine katkı sağlasa da, tıbbın ilerlemesine çok geç ve çok zor etki etmiştir. tır. Fakat bunların maddi getirisi de olduğu için sır gibi saklanmıştır. Bugünkü gibi patent olmadığından, bu uymaz. Belli açılardan benzeyebilir ilaçlar tarih içinde kaybolmuştur. Aile Avrupa’daki yenilik, insan üzerinde deneme ile tecrübe ediliyordu. Bu ama net sonuçlar üretilemez. Avrupa- devam ediyorsa, baba oğul hekimse, lının tıp alanında ilerlemesi ya da baş- ilaç bilgisi iletiliyor, yoksa unutulup denemelerin sonucu iyi mi kötü mü ka bir ifade ile Osmanlı’nın çok etkin gidiyordu. Hatta bazen eczanelerde olacak, bilinmediği için, pek çok inüzerinde isimleri yazılmamış ilaç kapsan zarar görmüş ve tıp ancak bu şe- olamamasının sebebi, Avrupalının ları bulunabiliyordu. Mesela, soğuk kilde ilerleyebilmişti. Söz gelimi, cer- yaklaşımı ve merak uğruna her şeyi yapabilmesiydi. O dönemler de bu uyrahinin ilerlemesi hep savaş sonrası algınlığı için kavanozda bir ilaç var, gulamalar bizim için uygun değildi. yıllara denk gelmiştir. Çünkü yaraama onun hangi ilaç olduğunu sadelı ve ölüler rahatlıkla kullanılabiliyor ce satan kişi biliyordu. Her uygulama ve onlar üzerinde bilimsel çalışmaiçin söyleyemeyiz, ama böyle şeyler lar yapılabiliyordu. Savaştan önce de Avrupalının tıp alanınde olmuştur. İlaç konusunda ki bu katbu çalışmalar yasal olmakla birlikte, da ilerlemesi ya da başka kılar, tıp tarihçileri tarafından araştıAlmanlar bu işte öncülük etmiş ve ça- bir ifade ile Osmanlı’nın rılabilir. Öncesinde ne kullanıyordu, lışmalarını sürdürmüşlerdir. Avrupaçok etkin olamamasının sonrasında ne kullanılmış şeklinde lının maddeyi rahat değiştirmesi ve ortaya çıkarılabilir. Ama hiçbir zaman tabiat üzerinde dilediği gibi oynaması sebebi, Avrupalının yakbugünkü gibi patent alma ve ‘ben bultıp alanındaki gelişmelerin Avrupa’da laşımı ve merak uğruna dum’ gibi bir şey söz konusu değildi. yaşanmasının en önemli sebeplerin- her şeyi yapabilmesiydi. Metinler içerisinde denenmiş ve iyi den biridir. Osmanlı da ise durum danetice alınmış, ‘mücerreptir’ tabiri ile ha farklıydı. Bizim temel esasımız ise anlatılan bir takım ilaç terkibi reçeteBatı Dünyasındaki tarihe kaynaklık eden tüm belgeleler var ki bu bize, o hekim tarafından rimiz ve yazmalarımızda beyan etti- Gelişmelerle Beraber kullanılan bir ilacın hastalığa iyi geldiğimiz gibi insana zarar vermemektir. Osmanlı Hekimlerimizin de ğini gösteriyordu. Tıbba Katkısı Vardı Bu yüzden insan üzerinde deneme Tarihi Kayıtlarda Osmanlı yapma tercih edilmemiştir. Ancak, in- Hekimlerimizin bilhassa ilaçla ilgili san üzerinde deneme yapılmadan da olarak küçük küçük tecrübelere daya- Hekimlerinin Diplomaları Avrupa’daki gibi bizde seyahat edip nan katkıları vardır. Çok ciddi etkisi tıbbın ilerlemesi imkânsızdı. Çünkü yeni bir usül veya ilacın etkisini dene- olan ilaçlar bulunmuş ve kullanılmış- kayıt tutan, hatıratını yazan hekimler Tıp alanındaki etkilerin geç hissedilmesindeki diğer bir neden de Osmanlı bilim adamlarının önündeki dil duvarı engeliydi. Osmanlı hekimleri 19. yüzyıla kadar Osmanlı Türkçesi’nin yanı sıra Arapça, kısmen de Farsça öğreniyorlardı. Tıptaki yenilikler ise Fransızca, İtalyanca, İngilizce gibi onların bilmedikleri dillerde ortaya çıkmıştı. Çeviri yapabilecek gayrimüslimlerin ise Osmanlıcası iyi değildi. Nitekim, Ortaçağ İslam Tıbbı’nın batıya geçmesi, tercüme devri ile olmuştur. Tercümesiz bilginin bir toplumdan ötekine geçmesi mümkün değildir. Osmanlı bilim adamlarının önünde böyle bir engel vardı ve çağdaş eğitime geçildiğinde de ilk karşılarına çıkan duvar bu oldu. Osmanlı Tıp Doktor Diploması 56 Birlik’te Sağlık Ocak-Mart 2014/1 Osmanlı Abdülhamit Dönemi Eczacılık Diploması 57 Tarih ve Sağlık yoktu. Dükkân adı verilen muayenehaneleri vardı. Tıbbi icazetname, yani tıp diplomaları bulunuyordu. Ama bu diplomaların nerede olduğu da henüz meçhul. Mesela, Fatih Darüşşifası’nda hekim yetiştiriliyordu. Bütün belgeler bunu ispat ediyor. Şakirt adı verilen tabipler, öğrenciler ve uzmanlar vardı. Akabinde Süleymaniye’de tıp medresesi açılıyor, Danişment adı verilen talebeler, tıp tahsili alıyordu. Ama bunlarla ilgili yazılı belgeler, diplomalar nerede henüz ulaşmış değiliz. Sadece bu medreselerden mezun olup oradan Darüşşifalara tayin olduklarını biliyoruz. Hatta sarayın içinde bir okul vardı ve burada göğüs hekimi, cerrah yetiştiriliyordu. Tıptaki ilerlemeler takip ediliyor ve hemen alınıyordu. Ağrı kesici ve anestezi uygulamalarıyla mikroplar öldürülüyordu. Böylelikle asepti- antisepti keşfedilmişti. Hatta röntgen ışınları bulunuyor ve vücudun içi görülmeye başlanıyordu. Bütün bu gelişmeler inanılmaz ve eskisine göre çok farklıydı. ruyucu bir takım tavsiyeler üzerine kurulan sistem, bugün sağlıklı beslenmeye karşı artan ilginin Osmanlı’da hep olduğunu gösteriyordu. Eski tıbbın temelinde felsefe vardı ve bir denge üzerine kuruluydu. Homeostasis dediğimiz sistem, vücudun dengesi ve vücudun kendisinin kendisini tedavi etme, onarma gücüne destek vermesi üzerine kuruluydu. Tahsilli hekimlerin taOsmanlı Tıbbındaki Teşkilatlanma Sürecinin yin edildiği sarayda göBaşlangıcı revli doktorlar da vardı. 19.yy. hatta 20.yy. tıptaki buluşlar neBunların dışında Daticesinde cerrahi çağı olarak adlanrüşşifa’lara tayinler var dırılabilir. Artık hekimler emniyetle ki yine resmi ve eğitim vücudu açabilecek tekniğe sahiplerdi. görmüş hekimler atanıEskiden yalnızca harici yani dışarıyordu. Ama bunun dışın- daki rahatsızlıkları tedavi edebiliyorda muazzam bir serbest lardı. Bu yüzden deri hastalıkları, romatoloji, yara bere tedavisi, hatta göz, hekimlik de mevcuttu. kulak-burun-boğaz da çok daha iyilerOsmanlı, devlet olarak halk sağlığını koruyucu hekimleri ile sağlıyordu. Sağlığın korunmasında günümüzde de olduğu gibi koruyucu hekimlik esastır. Çünkü hastalandıktan sonra tedavi hem zor hem de çok masraflıdır. Bu yüzden Osmanlı döneminde koruyucu hekimliğe çok fazla özen gösterilmiştir. Hastalanmamak için kullanılan tıbbi maddeler, yiyecekiçecekle ilgili kurallar ve sağlığı ko58 Birlik’te Sağlık Ocak-Mart 2014/1 di. Bu alanda daha iyi olmalarının nedeni görebiliyor, tutabiliyor olmalarından ileri geliyordu. Dışarıdaki bir uru bir kitleyi yakabiliyor, kesip çıkarabiliyorlardı. Çıbanı açıp temizleyebiliyorlardı, ama içerisi muammaydı. Ancak mesane taşı ve fıtık ameliyatı yapabilecek bilgiye ve donanıma sahiplerdi. Cerrahinin gelişmesine bağlı olarak gelişen alanlar vardı. Yani tıp tekniğinin gelişimi ve teknolojik buluşlara bağlı olarak, sağlıkta dönüşümün devreye girdiğini ifade edebiliriz. Teşkilatlanma Sürecinde Görev Dağılımı Klasik dönemde, bir hekimbaşılık kurumu mevcuttu ve günümüz şartlarında Sağlık Bakanı görevine eş değer bir görev ifa ediyordu. Birun halkından olan hekimbaşı İstanbul’da, sarayda ikamet ediyordu. Sarayda bir odası vardı ve bugün buralar hekimbaşı odası diye anılmaktadır. Bakan seviyesinde olan hekimbaşı, teşkilatlanmanın lideriydi, ancak görev yerleri sarayda olduğu için Anadolu ve Anadolu dışındaki daha uzak eyaletlerde idare, Darüşşifa Tabipleri’ne emanet edilmişti. Yani bir sıkıntı olduğu zaman Darüşşifa Tabipleri’ne danışılıyor ve bilirkişi olarak kendilerine başvuruluyordu. Darüşşifa Tabipleri’de kadıya bağlı hizmet veriyordu. Bir şikayet olduğu zaman, bir iş yürütüleceği ya da bir tayin olacağı zaman kadıya başvurulduğu gibi rüus meselesi yani tayin belgesi de kadıya gidiyordu. Dolayısıyla Darüşşifa ve kadılık arasında bir teşkilatlanma vardı. Sağlık alanındaki esas teşkilatlanma 19. yüzyılda yani modern çağda özellikle II. Abdülhamit döneminde kendini gösteriyor. Osmanlı’nın ilk dönemlerinde de belediye tabiplikleri olduğunu biliyoruz. Ancak tayin edilerek köylere hekim gitmesi de son dönemde meydana gelmiştir. Öncesinde seyyar hekimler vardı. Bîdükkan, dükkansız çalışan seyyar hekimler, kasaba kasaba dolaşarak getiriliyordu. Daha sonra açılan tıbbiyelerde de bu yöntem tercih edilmişti. 19. yüzyılın sonlarına İlk defa Abdülhamit tarafından tıbbidoğru bazı Osmanlı heye için yeni bir bina yaptırılmıştır. Dekimleri tıp sanatının uy- mirkapı’daki tıbbiye, yani kışla bunlardan biridir. Aslında batı tıbbının daha gulayıcısı olmaktan öte araştırmaya da yönelmiş- doğrusu bugünkü tıbbın kuruluşu çok önce başlamıştır. Osmanlı’da tıpta tir. Celal Muhtar Paris’te, modernleşme başlayınca, Abdülhamit Akil Muhtar Cenevre’de, döneminde ve sonrasında tıp eğitimiHasan Reşad Hamburg’da nin kaynağı olarak okullar kurulmuştur. Önce 1805’te tıp okulları kurulmaçalışmalar yapıp tıbba katkıda bulunmuşlardır. ya başlandı. Ancak 1827’de bugünkü tıp fakültelerinin temel taşları diyebileceğimiz eğitim kurumları oluşturulhizmet götürüyorlardı. Seyyar hekim- du. 1827’deki bu ilk tıp okulunu kuran ler takip ediliyor ve şikayet halinde tıp medresesi hocalarıydı. Tıbbiyeler, izleniyorlardı. Bitabipler aracılığı ile fiili olarak sarayda yer almıyordu, fahizmet veren sağlık sürecinde Darüş- kat her zaman sarayın kontrolünde şifa tabipleri ve Darüşşifa çalışanlavarlık gösteren kurumlar olarak yer rı da vardı. Bütün tayinleri devlet taedinmiştir. Osmanlı’daki batılı anlamrafından yani Dersaadet’ten yapılan daki ilk tıp okulları, 1805 yılında kusaray hekimleri vardı. Hekimbaşına rulmaya başlanıyordu diyebiliriz. bir mektup yazılıyordu. Şu hekim, şu mevkiye teklif ediliyor ve Darüşşifa’ya da şu hekimin tayini şu sebeple uygundur, deniliyordu ve padişah tarafından onaylanıyordu. Tahsilli hekimlerin tayin edildiği sarayda görevli doktorlar da vardı. Bunların dışında Darüşşifa’lara tayinler var ki yine resmi ve eğitim görmüş hekimler atanıyordu. Ama bunun dışında muazzam bir serbest hekimlik de mevcuttu. Osmanlı Devletinde Modernleşme Sürecinde (19.yy) Tıp Eğitimi Veren Hastane Tipi Kuruluşlar; Tıbbiyeler Bu eğitim kurumları hastalara da hizmet vermek amacıyla hastane tipinde düzenleniyordu. Ayrıca hastanelerde, birçok hastalıkla ilgili tedavi merkezleri ve aşı hazırlama alanları vardı. Sağlık hizmetlerinin sunumunda gerekli teşkilatlanmanın alt yapısı mevcuttu. Tarih boyunca, modern tıbbın okutulduğu binalar hep devşirme yapılardan tercih edilmişti. 1827’de kurulan kütüphane ve cerrahhanenin bir tanesi Şehzadebaşı’ndaki Tulumbacı Konağı’nda açılmıştır. Satın alınan konak tıbbiye olarak eğitim kurumu haline eserlerdir. Bu eserler mimari açıdan da ilgi çekici bir yapıya sahipti. Avrupalının zevkinin hükmettiği mimari anlayışımızdan dolayı bu eserleri yıktık. 19. yüzyılda çalışmaları ile adını duyuran bazı hekimlerimiz Osmanlı’da hekimlik töresiyle tıp ilmine adanmış yaşamlar vardı. 19. yüzyılda da karşılaştığımız bazı isimler var. II. Abdülhamid tarafından yerinde araştırma yapmak üzere Paris’e gönderilen Hüseyin Remzi Efendi. 1889 yılında kuduz aşısı üzerinde çalışmalar yapıp çalışmalarını kitaplaştırmıştır. 1895’de kendi adıyla anılan ışınları bulduktan iki yıl sonra ilk defa harp yıllarında kurşun yerini tespit etmek için kullanılan Röntgen cihazıyla Esat Feyzi ve Rıfat Osman dünya tıp tarihine geçmiştir. Cerrahinin iyi uygulanması için anatomi ve fizyoloji bilgisini Hamsesi ile kanıtlayan Şani- II.Abdülhamid dönemi, Osmanlı’nın tıp alanındaki en muhteşem dönemiydi. zade Ataullah Efendi İslam geleneği- II. Abdülhamid tarafından kurulan tıbbiyeler, aynı zamanda tıbbın üretimini de yapmaya başlıyordu, diyebiliriz. Haseki Darüşşifası ile daha farklı bir yapıya sahip olan kadın hastaneleri yine II. Abdülhamid tarafından kurulmuştur. Salgın hastalıkların bulaşmaması, depreme karşı bir tedbir ve en önemlisi hanımların mahremiyeti açısından çok değerli olan bu pavyon türü hastaneler yine bu döneme ait isim de Ahmet Münir Sarpyener’dir. ne bağlı yeni tıbba yön vermiştir. Modern Tıbba katkısı olan diğer başka bir 19. yüzyılın sonlarına doğru bazı Osmanlı hekimleri tıp sanatının uygulayıcısı olmaktan öte araştırmaya da yönelmiştir. Celal Muhtar Paris’te, Akil Muhtar Cenevre’de, Hasan Reşad Hamburg’da çalışmalar yapıp tıbba katkıda bulunmuşlardır. Bu uygulamalı araştırma sürecinde Akil Muhtar, ilaçların etkilerini araştıran bir bilim adamı olarak ismini duyurmuştur. 59 Uzmanından çeşidi sadece çocuklarda görülmekte ya da çocuklukta başlamaktadır. Selim ailevi yenidoğan epilepsisi, West sendromu, Rolandik epilepsi, çocukluk çağı selim oksipital epilepsi, Çocukluk Çağı Absans epilepsisi, Juvenil myoklonik epilepsi gibi pek çok örnek sayılabilir. Kimi epilepsiler yenidoğanlarda görülürken kimileri ergenlik döneminde başlar. Erişkinlerdeki epilepsi ile nöroloji uzmanları ilgilenirken çocuklarda görülen epilepsilerin tanı ve tedavileri Çocuk Nörolojisi uzmanlarının alanına girmektedir. Benzer şekilde çocuklarda EEG kayıtları da erişkinlerdekinden farklıdır ve çocuk nörolojisi uzmanları tarafından değerlendirilir. ÇOCUK NÖROLOJİSİ NEDİR, NELERLE İLGİLENİR? EEG çektirmek şart mıdır? • Epilepsi tanısı koymamızda EEG çok değerlidir. Ancak EEG’nin normal sınırlarda olması çocukta epilepsi olmadığının garantisi olamaz. Ayrıca tersi de olasıdır. Özetle sadece EEG sonucuna bakarak epilepsi hastalığı var ya da yok denilemez. Nöbet geçiren her çocukta veya ateşli havale geçiren her çocukta EEG çekilmesi şartı yoktur. Gereksiz EEG çekimleri yanıltıcı olabilir. Ancak hekim çocuğunuzda epilepsi düşünüyorsa EEG çekilmesi gereklidir. Prof. Dr. Kutluhan YILMAZ N örolojinin konusunu, sinir sistemi ve kas hastalıkları oluşturur. Beyin, beyincik, omurilik ve vücuda dağılan sinir ağı, hepsi beraber sinir sistemini oluşturur ve buralarda meydana gelen hastalıklar, nörolojinin konusunu kapsar. Ayrıca kas hastalıkları da nörolojinin alanına girer. Erişkinlerdeki sinir ve kas hastalıkları ile nöroloji uzmanları ilgilenirken, çocuklardaki sinir sistemi ve kas hastalıkları çocuk nörolojisi uzmanları tarafından değerlendirilir. Bu hastalıklar arasında nöbet ya da havale geçirme, hareket bozuklukları, serebral palsi, baş ağrısı, zeka geriliği, otizm, dengesizlik, güçsüzlük ve kas hastalıkları gibi durumlar sayılabilir. Bu durumlar öncelikle bir çocuk hekimi tarafından değerlendirilmeli, gerekli görülürse çocuk nörolojisi uzmanına yönlendirilmelidir. Epilepsisi olan bir çocuk, mutlaka bir çocuk nörolojisi uzmanı tarafından takip edilmelidir. Epilepsi Nedir? kendi kendine kol-bacaklara emir gönBeynin dış kısmını oluşturan sinir derip onların kasılmasına ve çeşitli hücreleri, insan beyninin en özellikli işlevlerini yerine getirirler. Bu sinir hareketler yapmasına neden olabilir. hücreleri bir düzen içinde çalışır. An- Beynin görme merkezi etkilenirse bir cak, kimi zaman bu düzen bozulur ve şeyler görüyormuş gibi olabilir ya da aksine görmesi etkilenir. Koku merbir grup sinir hücresi dönem dönem kezi etkilenirse etrafta öyle bir koku bu düzenin dışına çıkar, hatta diğer normal çalışan sinir hücrelerini de et- olmadığı halde koku duyuyormuş gibi kiler. İşte bu dönemlerde yaşananlar olabilir. Bu örnekleri artırmak mümepilepsi nöbetidir. Epilepsi nöbeti sıra- kündür. Kimi zaman hastanın bilinci de kapanır ve olanların farkında olmaz. sında kişi istemediği halde, beyin 60 Birlik’te Sağlık Ocak-Mart 2014/1 Çocuklarda görülen epilepsi erişkinlerdekinden farklı mıdır? Erişkinlerde olduğu gibi çocuklarda da epilepsi olabilir. Hatta epilepsilerin çoğu çocukluk yaş grubunda başlar. Epilepsi tek bir hastalık değildir. Nasıl beyin tümörünün pek çok tipi var ve ona göre yaklaşımlar değişebiliyorsa epilepsinin de çeşitli isimler alan alt tipleri vardır. Bunların önemli bir kısmı yaşla ilişkili olup pek çok epilepsi Çocuğumun geçirdiği atakların epilepsi olduğu söylendi. Bundan nasıl emin olabilirim? • Her nöbet epilepsi nöbeti değildir. Çocuklarda nöbet sık bir durumdur, fakat bu her zaman epilepsi nöbeti anlamına gelmez. Beynin etkilenmesine neden olan başka sebepler de çocuğunuzun epilepsi nöbeti gibi nöbet geçirmesine yol açabilir. Yani beyindeki bir enfeksiyon, travma, kanama veya kan şekeri düşüklüğü gibi başka bir durum epilepsi nöbeti benzeri nöbetlerin ortaya çıkmasına neden olabilir. Yine çocuklardaki soluk tutma (katılma) nöbetleri, hareket bozuklukları, tikler de epilepsi nöbetleriyle karıştırılabilir. Uykuda yaşanan ve epilepsi nöbetine benzer olan pek çok durum aslında epilepsi değildir. Kimi zaman psikolojik olaylar epilepsi nöbetlerini taklit eder. Ayrıca çocuklarda görülen ateşli havaleler de epilepsi olarak kabul edilmez. • Öncelikle çocuğunuzun yaşadığı olayı iyice gözlemeniz ve mümkünse cep telefonu kamerası ya da başka bir yolla kaydetmeniz, olayı hekime en iyi şekilde aktarmanız açısından çok önembile ilaç tedavisine başlamamayı düEpilepsi Nasıl Tedavi Edilir? lidir. Durumu ilk olarak bir çocuk şünebiliriz. Burada Çocuk Nörolojisi uzmanı ile görüşmeniz uygun Epilepsinin temel tedavisi ilaçlar ile Uzmanı hasta ile ilgili bilgileri değeryapılmaktadır. Ancak öncelikle ilk lendirecek ve aile ile beraber karar ala- olacaktır. Hekiminiz gerek görüradım doğru tanıdır. Epilepsi teşhisinse değerlendirmeye, Çocuk Nörocaktır. Epilepsi temelde tedavi edileden emin olduktan sonra tipini tayin bilir bir hastalıktır. Ancak her hastalık lojisi Uzmanı ile devam edebiliretmeye ve böylece epilepsinin seyrini gibi kimi zaman seyri sıkıntılı olabilir. siniz. Çocuk Nörolojisi uzmanı öngördükten sonra ilaç tedavisi verip Bazen ilaç dozu artırmaları ve ilaç de- öncelikle sizi dinleyip muayene vermeme ve vereceksek hangi ilacı edecek ve gerekirse EEG değervereceğimizin kararını almaya çalışı- ğişiklikleri yapmamız gerekir. Hatta lendirmesi ve başka tetkikler yarız. Kimi zaman hastanın bir defa bile birden çok ilaç kullanmamıza rağmen parak sonuca ulaşmaya çalışaepilepsi nöbeti geçirmesi ilaç tedavisi- nöbetler devam edebilir. Bu durumda caktır. başka tedavi yaklaşımlarını ne başlama açısından yeterlidir, ancak kimi zaman birden çok nöbet geçirse değerlendiririz. 61 e t i z e Ob Ortaya çıkardığı yan etkilerle yaşam kalitesini bozan ve insan ömrünü kısaltan obezite (şişmanlık) artık bir hastalık olarak kabul ediliyor. Son yıllarda yaşam biçimindeki değişikliklerin de katkısı ile toplumda görülme oranları sürekli artan obeziteye karşı dengeli beslenme ve hareketli yaşam olmazsa olmaz... B eslenme; anne karnında başlayan ve yaşamın sonlandığı ana kadar devam eden vazgeçilmez bir ihtiyaçtır. Ayrıca beslenme; insanın büyümesi, gelişmesi, sağlıklı ve üretken olarak uzun süre yaşaması için gerekli olan besin öğelerini, yeterli ve dengeli miktarda alıp vücutta kullanabilmesidir. Günlük yaşamda bireylerin; yaş, cinsiyet, yaptığı iş, genetik ve fizyolojik özellikler ve hastalık durumuna göre değişen miktarlarda enerji ihtiyacı vardır. Sağlıklı bir yaşam sürdürmek için, alınan enerji ile harcanan enerjinin dengede tutulması gerekmektedir. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) obeziteyi, sağlığı bozacak ölçüde vücutta 62 Birlik’te Sağlık Ocak-Mart 2014/1 Op. Dr. Ahmet Başkent yağ birikmesi olarak tanımlamıştır. Yetişkin erkeklerde vücut ağırlığının yüzde 15-18’ini, kadınlarda ise yüzde 20-25’ini yağ dokusu oluşturmaktadır. Bu oranın erkeklerde yüzde 25, kadınlarda ise yüzde 30’un üstüne çıkması, alınan enerjinin harcanan enerjiden fazla olması ve harcanamayan enerjinin vücutta yağ olarak depolanması obezite oluşumunun en temel nedenleridir. Obezite küresel boyutta bir sağlık sorunudur. Hem gelişmiş ülkelerde hem de gelişmekte olan ülkelerde, obezite artış göstermektedir. DSÖ tarafından yapılan çalışmada, 10 yılda obezite yaygınlığında yüzde 10-30 arasında bir artış saptandığı bildirilmiştir. Obezitenin en sık görüldüğü ülke ABD’dir. ABD’de 2005-2006 yılında obezite oranları erkeklerde yüzde 33.3, kadınlarda ise yüzde 35.3 olarak tespit edilmiştir. Avrupa’da yetişkinlerde fazla kilolu olma yaygınlığı erkeklerde yüzde 32-79, kadınlarda ise yüzde 28-78 arasında değişmektedir. Fazla kilolu olma durumunun en yüksek olduğu ülkeler Arnavutluk, Bosna-Hersek ve İngiltere (İskoçya bölgesinde)’dir. Türkmenistan ve Özbekistan ise yaygınlığın en düşük olduğu ülkelerdir. Bu ülkelerde obezite yaygınlığı, erkeklerde yüzde 5-23, kadınlarda yüzde 7-36 arasında değişmektedir. DSÖ verilerine göre, fazla kiloluluk ve obezite Avrupa’daki yetişkinlerde Tip 2 Diyabetin yüzde 80’inden, iskemik kalp hastalıklarının yüzde 35’inden ve hipertansiyonun yüzde 55’inden sorumludur. Hastalık her yıl 1 milyondan fazla kişinin ölümüne neden olmaktadır. Obezite eğilimi, özellikle çocuklar ve adölesanlarda alarm verici düzeydedir. Çocukluk çağı obezitesindeki yıllık artış da giderek büyümektedir. Bugün gelinen noktada, çocukluk çağı obezitesi yaygınlığının 1990’lardaki değerlerden 10 kat fazla olduğu bildirilmektedir. Hal böyle olunca, tüm dünyada obezite ile mücadele çalışmalarının hız kazanmıştır. Obezitenin Nedenleri Obeziteye etken sebepler tam olarak açıklanamamakla birlikte, aşırı ve yanlış beslenme, fiziksel aktivite yetersizliği obezitenin en önemli nedenleri olarak kabul edilmektedir. Bu faktörle- Uzmanından Obezite Nasıl Saptanır? Obezite tedavisinde amaç, gerçekçi bir vücut ağırlığı kaybı hedeflenerek, obeDünya Sağlık Örgütü’nün obezite sınıflandırması esas alınarak obeziteyi ziteye ilişkin morbidite ve mortalite risklerini azaltmak ve bireye yeterli ve belirlemek için yaygın olarak Beden Kitle İndeksi (BKİ) kullanılmaktadır. dengeli beslenme alışkanlığı kazanBKİ, bireyin vücut ağırlığının (kg), boy dırarak yaşam kalitesini yükseltmekuzunluğunun (m cinsinden) karesine tir. Vücut ağırlığının 6 aylık dönemde (BKI=kg/m2) bölünmesiyle elde edilen yüzde 10 azalması, obezitenin yol açbir değerdir. BKİ boy uzunluğuna göre vücut ağırlığının tahmin edilmesinde kullanılmakta fakat vücutta yağ dağılımı hakkında bilgi vermemektedir. Obezitenin oluşmasında başlıca risk DSÖ’ye göre uluslararası obezite sınıffaktörleri arasında; aşırı ve yanlış bes- landırması çizelge 1’de verilmiştir. lenme alışkanlıkları, yetersiz fiziksel Obezitenin Tedavisi aktivite, yaş, cinsiyet, eğitim düzeyi, sosyo – kültürel nedenler, gelir duru- Obezite meydana gelmeden korunma, büyük önem taşımaktadır. Hastalıkmu, hormonal ve metabolik nedenler, genetik, psikolojik problemler, sık tan korunma, çocukluk çağında başlaaralıklarla çok düşük enerjili diyetler malıdır. Çocuk ve ergenlik döneminuygulama, sigara- alkol kullanma du- de oluşan obezite, yetişkinlik dönemi rumu, kullanılan bazı ilaçlar (antidep- obezitesi için zemin hazırlamaktadır. rasanlar, steroid, vb.), doğum sayısı ve Bu nedenle aile, okullar ve çevre; yeterli-dengeli beslenme ve fiziksel akdoğumlar arası süre gösterilebilir. tivite konularında bilgilendirilmelidir. Obezitenin gelişmesinde dikkat edilObezite tedavisi, bireyin kararlılığı ve mesi gereken faktörlerden biri de yaetkin olarak katılımını çok önemlidir. şamın ilk yıllarındaki beslenme şekÇünkü tedavi, uzun ve süreklilik arz tığı sağlık sorunlarının önlenmesinde lidir. Yapılan çalışmalarda, obezite görülme sıklığının anne sütü ile bes- eden bir süreçtir. Obezitenin etiyolo- önemli yarar sağlamaktadır. jisinde pek çok faktörün etkili olması, Obezite tedavisinde kullanılan yönlenen çocuklarda, anne sütü ile beslenmeyen çocuklara göre daha düşük bu hastalığın önlenmesi ve tedavisini temler 5 grup altında toplanmaktadır. son derece güç ve karmaşık hale getiroranlarda olduğu, anne sütü verme 1.Tıbbi Beslenme (Diyet): Obezitenin süresinin, tamamlayıcı besinlerin tü- mektedir. Bu nedenle obezite tedavi- tedavisinde tıbbi beslenme tedavisi rü, miktarı ve başlama zamanlarının sinde hekim, diyetisyen, psikolog, fiz- anahtar rol oynamaktadır. Obezitede yoterapistten oluşan bir ekip obezite oluşumunu etkilediği beslenme tedavisi ile: Vücut ağırlığıgerekmektedir. bildirilmektedir. nın, boya göre olması gereken (BKİ= Sınıflandırma BKI (kg/m2) 18.5 – 24.9 kg/m2) düzeye indirilmesi Temel kesişim Geliştirilmiş hedeflenmelidir. Tıbbi beslenme (dinoktaları kesişim noktaları yet) tedavisinin bireye özgü olduğu Zayıf (düşük ağırlıklı) <18.50 <18.50 unutulmamalıdır. Başlangıçta belirleAşırı düzeyde zayıflık <16.00 <16.00 nen hedefler, bireyin olması gereken Orta düzeyde zayıflık 16.00 - 16.99 16.00 - 16.99 Hafif düzeyde zayıflık 17.00 - 18 - 49 17.00 - 18.49 ideal ağırlığı olabildiği gibi, ideal ağırlıNormal 18.50 - 24 - 99 18.50 - 22.99 ğının biraz üzerinde de olabilir. Uygu23.00 - 24.99 lanacak zayıflama diyetleri yeterli ve Toplu, hafif şişman, fazla kilolu ≥ 25.00 ≥ 25.00 dengeli beslenme ilkeleri ile uyumlu Şişmanlık öncesi (Pre-obez) 25.00 - 29.99 25.00 - 27.49 olmalıdır. Amaç, bireye doğru bes27.50 - 29.99 lenme alışkanlığı kazandırmak ve bu Şişman (Obez) ≥ 30.00 ≥ 30.00 Şişman I. Derece 30.00 - 34.99 30.00 - 32.49 alışkanlığını sürdürmesini sağlamak32.50 - 34.99 tır. Vücut ağırlığı boya göre olması geŞişman II. Derece 35.00 - 39.99 35.00 - 37.49 reken düzeye geldiğinde tekrar ağırlık 37.50 - 39.99 kazanımı önlenmeli ve kaybedilen Şişman III. Derece ≥ 40.00 ≥ 40.00 ağırlık korunmalıdır. rin yanı sıra genetik, çevresel, nörolojik, fizyolojik, biyokimyasal, sosyo-kültürel ve psikolojik ve benzeri pek çok faktör birbiri ile ilişkili olarak obezite oluşumuna neden olmaktadır. Tüm dünyada özellikle çocukluk çağı obezitesindeki artışın sadece genetik yapıdaki değişikliklerle açıklanamayacak derecede fazla olması nedeniyle, obezitenin oluşumunda çevresel faktörlerin rolünün ön planda olduğu kabul edilmektedir. Kaynak: World Health Organization. Obesity and Overweight Fact Sheet No:311,Geneva, WHO. 63 biçimi haline getiremeyecek hastalara yapmak doğru değildir. Ameliyatlar genel olarak iki gruba ayrılırlar. Bunlar yeme kısıtlayıcı ve yeme kısıtlayıcı ile birlikte emilimi bozan ameliyatlardır. Bunlardan yeme kısıtlayıcı ameliyatlara; mide kelepçesi ve tüp mide (sleeve gastrektomi) ameliyatı girmektedir. Yeme kısıtlayıcı ve emilimi bozan ameliyatlara da “gastrik by pass” ile “biliopankreatik diversiyon” girmektedir. Ameliyat olan hastalar en fazla kiloyu ameliyat sonrası ilk ayda verirler. İlk bir ayda ortalama 15-20 kilo verilmekle birlikte hastalarda 30 kiloya varan tartı değişiklikleri olabilmektedir. Da4.Farmakolojik Tedavi: Obezite tedavisinde kullanılacak ilaçlar, hafif ve ha sonraki aylarda kilo verme giderek orta derecede ağırlık fazlalığı olan bi- azalır. Aralarda kilo vermede durmareyler için uygun değildir. Kullanılan lar olabilir. Yaklaşık 1-1.5 seneye kailaçların, sağlık yönünden güvenirlidar kilo verme devam eder. Bundan liğinin saptanmış olması, obeziteye sonra kilo verme durur ve hastalar bu neden olan etiyolojiye uygun bir etki dönemden sonra biraz kilo alabilirgöstermesi, kısa ve uzun dönemde ler. Bu ameliyatlar sayesinde hastalar önemli yan etkisinin olmaması, bafazla kiloların yüzde 75-85’inden ve ğımlılık yapmaması ve bu tür ilaçların obezitenin sebep olduğu yandaş hasmutlaka hekim tavsiyesi ve kontrotalıklardan büyük oranda kurtulmuş lünde kullanılması gerekliliği büyük olurlar. önem taşımaktadır. 5.Cerrahi Tedavi: Şu anda dünyada et- Obezite cerrahi ameliyatlarından sonkisi yüksek olan obezite tedavisi, obezi- ra bilimsel araştırmalara göre, yüzde 5 te cerrahisidir. Obezite cerrahisi sadece oranında hastada çok az kilo değişimi hastaya kilo verdiren bir yöntem değil, olabilmektedir. Fazla kilo alma ya da aynı zamanda ameliyat sonrası hasta- uzun dönemde eski kiloya dönme olmamaktadır. Bu yöntemler kalıcı kilo ları metabolik hastalıklardan da kurtaran ve vücutta hormonal değişiklik verdiren yöntemler olarak kabul edilyapan ameliyatlardır. Bu yüzden artık mektedir. obezite ameliyatlarına Metabolik CerAmeliyat sonrası hastanın izleyecerahi de denilmektedir. ği yol da çok önemli. Bu yöntemleri 18-60 yaş arasında olan ve vücut kit- hasta kendine yardımcı bir araç olarak 3.Davranış Değişikliği: Vücut ağırlıle indeksi 40’ın üzerinde bulunanlara düşünmelidir. Bu aracı ne kadar iyi ğının denetiminde davranış değişik- yapılabilir. Vücut kitle indeksi 35-40 kullanırsa ameliyatın hastaya, o kadar liği tedavisi; fazla ağırlık kazanımına arası olup ek olarak kilolara bağlı yanfaydası olacaktır. Ameliyatların amacı neden olan yemek yeme ve fiziksel daş hastalıkları yani hipertansiyon, dihastaya kilo verdirirken sağlıklı besaktivite ile ilgili olumsuz davranışyabet, uyku apnesi, kalp yetmezliği vb. ları olumlu yönde değiştirmeyi veya olan hastalar önceliklidir. Ancak, has- lenme ve sporu da hayatlarına ekleyeazaltmayı, olumlu davranışları ise taların ameliyatı ve anesteziyi kaldıra- rek sağlıklı yaşama biçimi edinmelepekiştirerek yaşam biçimi haline gel- bilecek durumda olması gerekmekte- rini sağlamaktır. Bu yüzden ameliyat mesini amaçlayan bir tedavi şeklidir. dir. Diğer yandan psikiyatrik hastalığı sonrası düzenli doktor ve diyetisyen takibinde olmaları, spor yapmaları, Davranış değişikliği tedavisinin basa- olup tedavi görmeyenlere, anestezi sağlıklı yaşam biçimi edinmeleri son makları: Kendi kendini gözlemleme, engeli olanlara, alkol-madde bağımlılarına ve sonrasında diyetini hayat derece önemlidir. uyaran kontrolü, alternatif davranış 2.Egzersiz: Egzersiz tedavisinin ağırlık kaybını sağlamadaki etkisi halen tartışmalı olsa da, fiziksel aktivitenin yağ dokusu ve karın bölgesindeki yağlanmayı azalttığı, diyet yapıldığında görülebilen kas kütle kayıplarını önlediği kesin olarak kabul edilmektedir. Egzersiz tedavisi ile, tıbbi beslenme tedavisini destekleyici nitelikte bireylerin ağırlık kazanımları engellenebilmekte, zayıflama ve tekrar ağırlık kazanmanın önlenmesi sağlanmaktadır. Yetişkinlerin her gün ortalama 30 dakika orta şiddette egzersiz yapması önerilmektedir. Bu düzey bir aktivite, günlük 840kj (200kkal) enerji tüketimini sağlar. Obez kişilerde her gün fiziksel olarak aktif olmak amaçlanmaktadır. Enerji harcaması kişinin vücut ağırlığı ve aktivite şiddetine göre değişir. Egzersiz programının uygulanmasında dikkat edilmesi gereken en önemli konu, enerji harcamasını arttırırken yaralanma riskinin en düşük düzeyde tutulmasıdır. Önerilen egzersiz programı bireye özgü, eğlenceli, uygulanabilir ve bireyin günlük yaşam alışkanlıkları ile uyumlu olmalıdır. 64 Birlik’te Sağlık Ocak-Mart 2014/1 geliştirme, pekiştirme, kendi kendini ödüllendirme, bilişsel yeniden yapılandırma ve sosyal destek olarak sıralanmaktadır. Şehir ve Kültür İstanbul’un Ab-ı Hayat Koleksiyonu... B Çeşme üç sıra halinde sekiz mermer sütunla, sivri kemerlerin taşıdığı geniş saçaklı bir çatı altında inşa edilmiştir. Altı metre eninde sekiz metre boyunda dört metre yüksekliğinde ki bu çeşmenin on tane lülesinden halen su akmaya devam etmektedir. Zarafet, Sabır ve Servetin Yaşayan Örneği, III. Ahmet Çeşmesi/ Topkapı Sarayı ğunu simgelemesi açısından derin bir Girişinde Küçüksu Mihrişah Sultan Çeşmesi I. Mahmut Tophane Çeşmesi Değişik kültür ve medeniyetlere ev sahipliği yapan, eşsiz bir tarihe sahip dünya şehri İstanbul, geçmişinin en güzel örneklerinden biri olan çeşmeleri ile de bilinir. Konum ve mimari özellikleri bakımından, zengin bir çeşme kültürüne sahip olan şehrimizin her köşesinde, tarihi biblo niteliği taşıyan bir çeşmeye rastlamak mümkün. İnsanların yerleşik hayata geçmelerinden bu yana, su ihtiyaçlarını karşılamak için kullandıkları yapılar olarak bilinen çeşmeler, Osmanlı’nın bakış açısıyla bir sanat eseri haline gelmiştir. Bu anlayışla tasarlanan yapılar, İstanbul’un hala en önemli simgeleri olarak dimdik ayakta kalmaya, yıllara meydan okumaya devam ediyor. eden ender çeşmelerden biridir. mıza çıksa da ileriki dönemlerde toplumun su ihtiyacını karşılayan yapılar olmanın dışında birer mimari şaheser kimliğine de bürünmüştür. Çeşmeler; saray ya da cami gibi büyük yapıtlar olmasa da, mimarlık tarihçisi Prof. Dr. Afife Batur’un dediği gibi; “üslup özelliklerini konsantre olarak içeriyor olmalarından dolayı birer üslup rozetidir.” 2 limesinden geldiği kabul edilen çeşme; genel hatlarıyla suyun depo edildiği “hazne”, üzerinde muslukların yer aldığı “ayna taşı”, ayna taşının üzerinde bulunan ve su borusu olarak kullanılan “lüle”, çeşmeyi yaptıran hayırseverin ve yapıldığı tarihin belirtildiği “kitabe” ve akan suyun toplanıp aktığı “tekne”den meydana gelir.4 ugün olduğu gibi her eve su tesisatı kurmanın mümkün olmadığı yıllarda düşünülen, Romalılar’dan bu yana var olan, yaptıran kişiye veya sosyal sınıfa “temsiliyet” hakkı tanıyan çeşmeler, yapıldığı dönemin izlerini bünyesinde taşıyarak, tarihi eser özelliği de gösterir. 1 Yaptıran kişinin hayır ve dua almak istemesinin yanı sıra, gücünü simgeOsmanlı Tarihi’nin leyen objeler olarak da dikkati çeken İlk Çeşmesi bu tarihi yapıtlar, içerisinde çok çeşitli Tarih kayıtlarına geçen ve Osmanlı Devleti’nin bilinen en eski çeşmesi, hikâyeleri ve derin manaları da barın1485 yılında Haseki’de Davud Paşa Ca- dırmaktadır. mi’nin yanına inşa edilmiştir.3 Hayat ve ölümü anlatan Ülkemizin hemen hemen her köşesinde bir çeşmeye rastlamak mümkün. Ancak çeşme denince ilk akla gelen şehrimiz, elbette İstanbul. Her anlamda zenginliklerle anılan kentimiz, çeşme kültürünü de günümüze taşıyan nadide bir merkezdir. İstanbul’un fethi ile birlikte Osmanlı sanatını yansıtmaya başlayan çeşmeler, ilk etapta sade mimarili basit yapılar olarak karşı- Yapılış amaçlarına göre; duvar, köşe, meydan, oda, namazgah, sütun çeşmeleri olarak nitelendirilenleri olduğu gibi; sebil ve selsebil olarak da anılan, köşk ve bahçelerde dekoratif amaçlı kullanılan çeşmelere de rastlamak mümkün. 1. TRT TURK / Bi Dünya Tasarım - 116. Bölüm - Prof. Dr. Afife Batur 66 Birlik’te Sağlık Ocak-Mart 2014/1 Beykoz’un Akmaya Devam Eden Simgesi/ Beykoz Tophane Çevresindeki yapılara uyumlu bir mimari ile Sultan I. Mahmut tarafından 1732 yılında yaptırılan çeşmeyle birlikte Taksim Suyu Sistemi devreye girmiştir. En önemli özelliğini, ölen Osmanlı padişahlarının gasledilmesi olarak aktarabileceğimiz çeşmenin bunun dışında derin bir anlamı daha vardır. Hayat ve ölüm çeşmesi... Musluktan akan suyun tekneye dökülmesi ve giderden toprağa karışıp gitmesi beklenirken, suyun incecik bir yolla havuza topÇeşmelerin Etimolojisi lanması ve insan hayatının bir suyun Farsça “göz” anlamına gelen “çeşm” ke- oluktan akması gibi kısa ve hızlı oldu2. TRT TURK / Bi Dünya Tasarım - 116. Bölüm Prof. Dr. Afife Batur 4. İstanbul Tarihi Çeşmeler Külliyatı Forart Basımevi - 2006 - s56 Gasil Çeşmesi/ Topkapı Sarayı 3. İstanbul Tarihi Çeşmeler Külliyatı Forart Basımevi - 2006 - s31 Tüm köşelerinin boşluk bırakılmaksızın süslendiği çeşme de, kuşağın altında yer alan iki satırlık kitabe de yer almaktadır. Almanya’dan Parçalar Halinde Taşınan İlginç Yapı/ Sultanahmet II. Wilhelm’in 1898 yılındaki İstanbul’a ziyaretinin anısına Alman Hükümeti tarafından yaptırılan Alman Çeşanlam taşır. Hızla geçen hayat bir süre Planını III. Ahmed’in çizdiği ve Başmi- mesi, 1900 yılında parçalar halinde sonra nihayete erer.5 mar Mehmed Ağa’nın uyguladığı söy- Türkiye’ye getirilerek bugünkü yerine lenen çeşme, yalnız Lale Devri sana- kurulmuştur. Ağlayan Kız İçin Yaptırılan tının değil, Osmanlı Mimarisi’nin en Sultanahmet’in ilginç mimarilerinÇeşme/ Azapkapı Azapkapı Saliha Sultan Çeşmesi hak- güzel örneklerinden biridir. den bir olan çeşme, mimari anlamda kında da güzel bir hikâye anlatılır. IV. Klasik ve barok üslup özelliklerinin uyum sağlayamamakla birlikte, meyMehmet’in eşi Rabia Gülnuş Valide bir arada yer aldığı çeşmenin üstündanın simgelerinden bir haline gelSultan, Azapkapı taraflarından geçer- de, geniş saçaklı bir çatı, ortada yükmiştir. ken, bir çeşmenin önünde ağlayan kız sek kasnaklı bir kubbe ve yine yüksek Sekiz sütun üzerine oturan sekiz keçocuğu görür ve neden ağladığını so- kasnaklı küçük kubbeler yer almakmer ile örtülen çeşme de, kemerler rar. Testisi kırılan ve eve su götüreme- tadır. İtalyan edebiyatçı “Edmonde de üzerinde kabartma birer madalyon yeceği için ağlayan çocuğa para verAmicis” bu yapıyla ilgili olarak; “İnsan bulunmaktadır. mek isteyen Valide Sultan, çocuğun elinin oyup işlemediği yer kalmamıştır. ısrarla testi için değil eve su götüreme- Zarafet, sabır ve servetin harikasıdır. Hiç yeceğim, diye ağlamasından etkileşüphesiz billur bir fanus altında korunnerek çocuğu saraya getirir. Ve oğlu maya değer. Bu eşsiz koca pırlanta ilk II. Mustafa ile evlendirir. Saliha Sultan günü kim bilir nasıl parlıyordu. Onu bir testisinin kırıldığı yere çeşme yaptır- defa görmek, hayalinin ölünceye kadar mak ister fakat hayattayken bunu ger- hafızadan silinmemesi için yeterlidir” çekleştiremez. Ölümünden sonra oğlu demektedir. I. Mahmut hayalini gerçekleştirir ve Tophane Meydanını III. Ahmet Çeşmesi (Üsküdar) bugünkü Azapkapı Saliha Sultan ÇeşTamamlayan Eşsiz Güzellik/ mesi’ni yaptırır. İshak Ağa Çeşmesi, Beykoz On Çeşmeler olarak da bilinen ve Beykoz’un simgesi haline gelmiş tarihi yapı, Kanuni Sultan Süleyman’ın Hasodabaşı Günümüze gelinceye kadar kapsamBehruz Bey tarafından Mimar Sinan’a lı iki onarım gören yapıda ilk onarım, yaptırılmıştır. 1837 yılında gerçekleştirilmiş olup, 1746 yılında İshak Ağa tarafından res- çeşmenin üst örtüsü tamamen detore edildikten sonra bu isimle anılan ğişmiş ve teras çatı yapılmıştır. İkinci çeşme, şiirlere ve resimlere konu ola- onarım İstanbul Sular İdaresi tararak da ölümsüzlüğünü ispatlamıştır. fından 1956-57 yıllarında gerçekleşProf. Dr. Semavi Eyice’nin deyimiyle tirilmiş, tarihi gravürlerin sağladığı “Dünyanın sayılı mimari eserlerinden bi- malzemeye uyularak saçak ve kubbe ri” olarak, günümüzde akmaya devam yeniden yapılmıştır. Son olarak 2006 Çeşme Tipleri yılında özel bir müze tarafından restorasyona tabi tutulmuştur. 5. Uğurluel Talha - Enderun ve Has Oda - http://www. youtube.com/watch?v=c4cVUAv4OVw&list=PLKomO- III. Selim’in Annesi Anısına Yaptırdığı Çeşme/ Küçüksu III. Selim’in, 1792 yılında Küçüksu Kasr’ını düzenledikten sonra yaptırdığı çeşmedir. “Küçüksu Çeşmesi” olarak da bilinen yapıyı III. Seli m annesi Mihrişah Sultan hatırasına yaptırmıştır. Küçüksu Kasr’ının simgesi olan çeşme, kubbe ile örtülmüş olup, kubbenin dört bir yanında kasnaklı birer küçük kubbe daha görülmektedir. Çiçek desenleri ve zarif S kıvrımlarıyla süslenen çeşme de dört satırlık kitabeler de bulunmaktadır. Dört yüzü olan çeşme, ampir üslubunda dizayn edilmiştir. dQESPIQW7WVKufR3kSmn6esH7ue1 67 Yeşil Sayfa kalkan Büyükliman ve diğer yüzme koylarına düzenlenen turlara katılabilirsiniz. Şehrin gürültüsünden uzak olması nedeniyle Garipçe, sizlere huzur dolu bir hafta sonu kaçamağı vaat ediyor. Piknik Yapmak İsteyenler İçin Polonezköy 8 bin 500 yıllık ihtişamlı tarihi ve benzersiz güzellikteki boğazıyla bir dünya kenti olmayı başaran İstanbul’un hem yanı başında, hem de bir o kadar uzakta yüz elli bir köyü olduğunu biliyor muydunuz! A sya ve Avrupa kıtalarını birbirine bağlayan, Osmanlı ve Roma İmparatorluklarına uzun yıllar başkentlik yapmış, tarihi güzelliklerinin yanı sıra içinden deniz geçen şehir olarak vazgeçilmez bir yeri olan İstanbul; surları, sarayları, meydanları ve mistik atmosferi ile herkesi kendine hayran bırakıyor. Derin ve anlamlı gerçeklerle dolu geçmişi, tarihi değerlerinin yanı sıra coğrafyasıyla da dünyanın hayranlık duyduğu metropoller arasında yer alan bu baş döndürücü güzelliğin sadece merkezi değil, merkeze yakın olan yerleşim yerleri, köyleri de ayrı bir güzellik katıyor kente. durumun 18. yüzyıla kadar dayandığı da köyün tarihi geçmişi arasında yer Metropol olmanın tüm zorluklarını içerisinde barındıran şehirde, tekno- almaktadır. 90’lı yılların ardından hızlojiden uzakta, sevdiklerinizle ve doğa la büyüyen köy, günümüzün önemli çekim merkezlerinden biri. Sarıyer ile baş başa geçireceğiniz bir günün hem ruhsal hem de bedensel sağlını- ilçe merkezine 6 km., Kilyos’a 4.5 km. za iyi geleceğini düşünerek, sizler için uzaklıkta olması nedeniyle, bütün İsİstanbul’un bir kaç köyünü araştırdık. tanbullulara cazip bir tatil alternatifi olmuştur. sanmayacak kadar çok. Sarıyer’in En Eski Yerleşim YeHuzur Dolu Bir Tatil ri, Zekeriyaköy Alternatifi; Garipçe Sarıyer ilçesine bağlı olan Zekeriyaköy, İstanbul’un kırsal yerleşimlerinden biri. Zekeriyaköy, Türkiye’nin en yüksek nüfusa sahip köylerinden biri olmasının yanı sıra Sarıyer’in en eski yerleşim yerlerinden. Zekeriyaköy’e 93 Harbi’nin yaşandığı zamanlarda saMuhteşem yapılarla ve doğal güzellik- vaşın yol açtığı büyük göç dalgası ile lerle dolu olan, boğazın incisi şehrimiz birlikte Kafkas ve Kırım çıkışlı birkaç İstanbul’un köylerinin sayısı da azım- ailenin yerleştirildiği bilinmekte ve bu 68 Birlik’te Sağlık Ocak-Mart 2014/1 Rumelikavağı ile Rumelifeneri’nin arasında kalan Garipçe, balıkçılık ve hayvancılığın yaygın olarak yapıldığı bir köy. Üçüncü Boğaz Köprüsü’nün Avrupa ayağına yakın mesafede olan Garipçe, hafta sonu şehirden uzaklaşmak için kaçamak yapacağınız bir yerleşim yeri. Yaz aylarında gitmeniz halinde, köyün iskelesinden mak üzere iki mahalleden oluşuyor. 2. Mahmut zamanından kalma tarihi bir çeşmesi de bulunan köyün, doğal güzellikleri ve balık restoranları günübirlik kaçamak yapmak isteyenler için dikkat çekici olabilir. Bizans dönemine ait tarihi “Yoros Kalesi” ve 1880 yılında 2. Abdülhamit tarafından yaptırılan “Hamid-i Evvel Cami” de köyün tarihi güzellikleri arasında yer alıyor. Çekim merkezi olan köy, turizm sayesinde özellikle yaz aylarında köy halkının ekonomisine ciddi manada katkı sağlamaktadır. Kış aylarında oldukça sessiz olan bölgede yaşayan yerli halk tarım ve hayvancılıkla uğraşıyor. Organik ürün almak isteyenler için de cazip bir merkez olduğunu da hatırlatalım. Eski adı Adampol olan Polonezköy, Beykoz ilçesine bağlı küçük, güzel bir köy. Köyde tarihi eserde olsun, gezelim-görelim, diyenler için, Czestochova Meryem Ana Kilisesi ziyaret edilebilir. 1842 yılında kurulduğu bilinen köyün, yakın dönemde tarım ve hayvancılık odaklı olmaktan çok bir turizm merkezine dönüştüğünü biliyoruz. Yeşil doğasıyla ve piknik alanlarıyla ünlü, İstanbul’a yakın çekim merkezlerinden biri olan Polonez- Muhteşem Manzara Eşliğinde köy’de, yaklaşık olarak bin kişinin ya- Çay Keyfi İçin; Sortullu şadığını da ekleyelim. Sortullu Köyü, yüksek bir alanda yer Şile’nin Şelaleleri İle Ünlü Köyü aldığı için muhteşem bir manzaraya sahip. Şile’ye 27, Ağva’ya 16 km. uzakDeğirmençayırı lıkta bulunan köy, yakın bir yerde neŞile ilçesine bağlı Değirmençayırı, fes almak isteyen şehir insanına keyifgürül gürül akan şaleleri ile size su sesinin verdiği huzuru vadediyor. De- li bir gün vaat ediyor. Köyde en az 4-5 tane mağara olduğu bilinmekle birğirmençayırı Şelalesi, Şile’ye 33 km. uzaklıktaki Değirmençayırı köyünün likte en çok tanınan ve ziyaret edilen güney batısında ve Şile-Gebze ilçeleri mağarası İnkese... İnkese Mağarası’nın sınırları üzerinde yer alıyor. Şelalenin çıkışında Hacıllı Deresi’ne akan bir su kuzeyinde, yaz aylarında suları kuru- olduğu için buraya da Suçıktı Mağarası adı verilmiş. Doğal güzellikte yerler yan, 15 m. yükseklikten akan Şarlak Şelalesi adı verilen bir şelale daha var. keşfetmek isteyenler için cazip bir köy olan Sortullu, Hıdırellez zamanında Bu şelaleyi görmek istiyorsanız, size tavsiyemiz kış mevsiminde buralara da cazibe merkezi haline geliyor. Köuğramanızdır. Köyün şelaleleri ile ilgi- yün bir diğer ilgi çekici yeri Sortulli inceleme yapan bilim insanları, bu lubaşı Türbesi’nin bulunduğu alan, doğal güzelliklerin genç faylanmalar mutlaka görülmesi gereken yerlerden. sonucu oluştuğunu ifade ediyor. Tari- Köyde acıkanlar içinse yerel lezzetler hi ve doğal güzellikleriyle görülmeye olan manav böreği ve mancarlı pidenin de, tadına bakılması gereken lezdeğer olan Değirmençayırı Köyü’ne bu sıralarda mutlaka uğramanızı öne- zetler arasında yer aldığını söyleyelim. riyoruz. Yoros Kalesi ve Daha Fazlası İçin Anadolu Feneri Adını içinde bulunan deniz fenerinden alan köy, Beykoz’un en bilinen yerlerinden biri. İstanbul Boğazı’nın Karadeniz’e açılan kısmında kurulmuş olan Anadolu Feneri, Merkez Mahalle ve Halayıkdere Mahallesi ol- manavlar ağırlıklı olarak yer almakla birlikte, köyde bulunan mağaralar ve köyün tarihi dokusundan, geçmişte Rum’ların bu bölgede yaşadığı tahmin edilmekte. Köylülerin başlıca geçim kaynağı arıcılık ve ormancılık. Hal böyle olunca doğal bal almak isteyenlere de birinci elden satın alma imkanı sağlıyor. Saklı Cennet, Karamandere Şile’nin merkezine 5 km. uzaklıkta yer alan Karamandere Köyü; temiz havası ve saklı cennetiyle sizlere huzur ve seyrine doyulmaz güzellikte bir gölet manzarası sunuyor. Köyün içerilerinde yer alan ve Saklı Cennet adıyla bilinen göletin, yağmur sularıyla oluş- tuğu düşünülüyor. Özellikle yaz mevsiminde yapacağınız Karamandere turu ile, hem temiz havayı ciğerlerinize doldurabilir hem de birbirinden güzel fotoğraflar çekerek yaşadığınız anı ölümsüzleştirebilirsiniz. Yedi Asırlık Çınar Ağacının Ev Sahibi, Kabakoz Şile’nin en güzel köylerinden biri olan Kabakoz, köy meydanında yer alan yedi asırlık çınar ağacı ile özdeşleşmiş bir yer olarak biliniyor. Anıtlar KuruAdını Köy Halkının Tavrından lu tarafından korumaya alınan ağacın içinde üç-dört kişinin sığabileceği bir Alan Köy, Satmazlı kovuk bulunmakta olup köyün ilk göİstanbul’un karmaşasından uzaklaşıp keyifli bir gün geçireceğiniz yer ol- rülmesi gereken yeri olarak hafızalamaya aday bir köy Satmazlı... Şile’nin ra kazınıyor. Özellikle yaz aylarında yapacağınız Kabakoz turu ile hem demerkezine 7 km uzaklıkta yer alan nizin keyfini çıkarabilir hem de doğal köyün adını, tarlalarını satmak istemeyen halkından dolayı aldığı rivayet güzellikleri keşfederek tadına doyulmaz bir gün yaşayabilirsiniz. edilmekte. Köyün yerli nüfusunda 69 Sayılarla Sağlık Bir 1 Günlük en az 1 elma tüketimi özellikle kalp-damar rahatsızlıkları riskine daha açık olan 50 yaş üstü kişiler için oldukça faydalı. Günde bir doz alınan kolesterol düşürücü ilaçlar, 9 bin 400 kalp krizi ve felç vakasını önleyebilecek etkiye sahipken, günde 1 elma, 8 bin 500 vakanın önüne geçebiliyor. İki 2 Her gün düzenli olarak 2 bardak süt içmek, değişen beslenme alışkanlığına bağlı olarak alınan kiloların verilmesine yardımcı olabilir. Üç 3 Diş fırçalama ve doğru diş fırçası seçiminde çok titiz davranılması gerektiği kadar, diş fırçalama işleminin süresi de önemli. Yani dişler her gün en azından iki kez fırçalanmalı, süresi de en az 3 dakika olmalıdır. Sekiz 8 Yapılan araştırmalara göre gençlik çağında başlayan Tip1 diyabet hastalığı, hasta bireylerin birbiriyle evlenmesine bağlı. Eğer evlenen kişilerde hastalığa yatkınlık varsa, gelecek 8 kuşağa da aktarılabiliyor. Bu, her kuşakta genetik yatkınlık taşıyan bireyin kiminle evlendiğine bağlı. Eğer evlenilen kişilerde de yatkınlıklar varsa, bu 8 sayısı artabilir. Dokuz 9 Gebeliğin 9. ayında bebeğin büyümesi ile birlikte rahim ve karın da büyür. Yatış pozisyonunda zorluk ortaya çıkar. Sırt üstü yatmak annede rahatsızlık yarattığı gibi, bebeğe giden kan akımında da azalmaya neden olur. Sırt üstü yatmaktan kaçınmak, mümkün olduğunca sol yan pozisyonunda yatmak gerekir. On 10 Sağlık turizminde dünyada ilk 10 ülke arasına girmeyi başaran TürDört 4 Altı 6 kiye, özellikle göz, saç ekimi, estetik, Kanser teşhisi konulan her 4 kadınTürkiye’de 2013 yılının ilk 6 ayında ortopedi, bel-boyun fıtığı, jinekolojik dan biri meme kanserine yakalanıyor. içilen sigara miktarı, geçen yılın aynı ve ürolojik operasyonlar ile kulak-buUzmanların tahminlerine göre önüdönemine göre yüzde 10 azalarak 41 run-boğaz gibi branşlarda yurt dışınmüzdeki yıllarda gelişmiş ülkelerde, milyar 779 milyon adede geriledi. dan gelen çok sayıda hastayı tedavi her 9 kadından birinin meme kanseediyor. 2008’de 74 bin yabancı hasta Yedi 7 rine yakalanacağı öngörülüyor. gelirken, bu rakam 2009’da 91 bine, European Journal of Preventative Beş 5 2010’da 109 bine, 2011’de ise 156 bine Cardiology’de yayınlanan bir araştırDoktor Cornelia Ulrich; 5 yıl boyunca ulaştı. Sağlık Bakanlığı, 2015’de 500 ma sonucuna göre; günde en az 7 saat aynı kiloda kalan kadınların bağışıkbin yabancı hastadan 7 milyar dolar uyumanın, sağlıklı beslenme, egzerlık sistemlerinin daha güçlü olduğuve 2023’de 2 milyon yabancı hastadan siz yapma ve sigara içmeme gibi sağnu söyledi. Ulrich, sebebi tam olarak 20 milyar dolar gelir seviyesine ulaşlıklı yaşama katkıda bulunan faktörbilinmese de, kilo iniş çıkışlarının mayı hedefliyor. Gelen hastaların yüzlerden biri olduğu tespit edildi. hastalıklarla mücadele eden hücrelede 10’luk kısmının kamu hastaneleririn üremesine engel olduğunu belirtti. ni tercih etmesi bekleniyor. 70 Birlik’te Sağlık Ocak-Mart 2014/1