Serbest Bölgeler - AB Uzmanları Derneği
Transkript
Serbest Bölgeler - AB Uzmanları Derneği
GİRİŞ Gelişen uluslararası ilişkilerin ekonomik alandaki etkisi sonucunda yurtiçi sanayiinin sınırları da kaçınılmaz olarak uluslararası alana doğru kaymaya başlamıştır. Böyle bir oluşum ile ortaya çıkan rekabet unsuru, yatırımcıları başta hammadde ve işçilik olmak üzere, üretim maliyetinin düşük olduğu, teşvik sistemlerinin yaygın olarak uygulandığı; ülke içindeki ve dışındaki cazip faaliyet merkezleri arayışına yöneltmiştir. Bu süreç içerisinde, ülkeye yabancı sermaye ve teknoloji girişine imkan sağlamak, yerli sanayiinin ihtiyaç duyduğu bazı hammadde ve ara malların dünya piyasasındaki fiyatlardan, istenilen miktarda ve zamanında kolaylıkla teminine zemin hazırlamak, sağlanan teşvik ve avantajlarla ihracatı ve buna bağlı olarak da döviz girişini artırmak için serbest bölgeler olarak tanımlanan alanlar oluşturulmuştur. Genel olarak ihracatı artırarak ekonomiye olumlu katkı sağlamak amacıyla dünyanın birçok ülkesinde kurulmuş olan serbest bölgeler uygulamasının Türkiye ve Avrupa Topluluğu mevzuatı bakımından incelenmesi bu araştırmanın konusunu teşkil etmektedir. Ortaklık ilişkisi bakımından son dönem sayılan gümrük birliğinin oluşturulmasına ilişkin 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı’nın 28. maddesi ile gümrük birliğinin işleyişine doğrudan etki eden hususlar kapsamında gümrük mevzuatının Topluluk gümrük mevzuatına uyumu hüküm altına alınmıştır. Diğer taraftan, Helsinki Zirvesi sonucunda adaylığın tescillenmesiyle bu Kararın kapsadığı alanlar dışındaki alanlarda da Türkiye için uyum yükümlülüğü doğmuştur. Topluluk gümrük mevzuatına karşılık gelen Türk mevzuatı ile serbest bölgeler konusundaki hükümlerde uyum sağlanmış olmakla birlikte, farklı mevzuatların varlığı ve uygulamadaki değişiklikler nedeniyle serbest bölgeler 1 konusu, adaylık sürecinde Topluluk tarafından Türkiye için hazırlanan temel belgelerde bir eleştiri konusu olarak yer almıştır. Bu araştırma çerçevesinde, serbest bölgeler konusundaki ulusal mevzuat ve Topluluk mevzuatı hükümlerinin ortaya konulması, uygulamadan örnekler verilmesi ve konunun adaylık yükümlülükleri çerçevesinde incelenmesi yoluyla, serbest bölgeler konusunun tam üyelik çalışmaları çerçevesinde tam uyum sağlanması gereken bir konu olup olmadığı ve uyum sağlanması durumunda ele alınması gereken hususlar ortaya konmaya çalışılacaktır. Bu doğrultuda, Birinci Bölümde serbest bölgelerin tanımı yapılarak, ekonomik bir olgu olarak serbest bölgelerin tarihsel gelişimine kısa bir şekilde değinilmiştir. Kuruluş amaçlarındaki ve uygulamalardaki farklılığa bağlı olarak serbest bölgeler konusunda tam uzlaşma sağlanan bir tanım bulunmadığından genel kabul gören tanımlarla serbest bölgeler konusunda genel bir bakış açısı oluşturmaya çalışılarak, serbest bölgelerin oluşturulmasının temelinde yatan amaç ve yaratılmak istenen ekonomik fayda açıklanmaya çalışılmıştır. İkinci Bölümde ise, serbest bölgeler konusundaki ulusal mevzuatlar aracılığıyla uygulamanın ortaya konması amaçlanmıştır. Bu konudaki temel düzenleme olan 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu ve Yönetmeliği yanında konunun Topluluk mevzuatıyla paralel bir şekilde Gümrük Kanunu ve Yönetmeliğiyle de düzenlenmiş olması ve eleştiri konusu olan ulusal mevzuattaki hüküm farklılıklarının ortaya konması amacıyla söz konusu mevzuatlardaki serbest bölgelere ilişkin hükümler de ele alınmıştır. Ulusal mevzuatın ve işleyişin anlatılmasının ardından, Üçüncü Bölümde Türkiye’deki uygulamalardan örnekler verilmiştir. Bugün itibarıyla faaliyet gösteren 21 adet serbest bölge bulunması ve her bir serbest bölgenin ele alınmasının bu araştırmanın kapsamını aşacağı düşünüldüğünden, tarihsel olarak ve kapasiteleri bakımından genel bir değerlendirmeye imkan vereceği düşünülen sekiz serbest bölge ele alınmış ve serbest bölgeler için verilen istatistiksel bilgilerle serbest 2 bölgelerde gerçekleştirilen faaliyetlerin niteliği ve bölgelerde gerçekleştirilen ticaretin yönü konusunda genel bir bakış açısı ortaya konmaya çalışılmıştır. Serbest bölgelere ilişkin ulusal mevzuatın ve uygulama örneklerinin ortaya konmasının ardından, araştırmanın diğer ayağını teşkil eden Topluluk mevzuatı ve uygulamalarına değinilmiştir. Bu çerçevede, Dördüncü Bölümde öncelikle Topluluk gümrük mevzuatının temel yasaları niteliğindeki Topluluk Gümrük Kodunu oluşturan 2913/92 sayılı Konsey Tüzüğü ve Gümrük Koduna ilişkin uygulama hükümlerini ihtiva eden 2454/93 sayılı Komisyon Tüzüğü’nün serbest bölgelere ilişkin hükümleri incelenmiştir. Ayrıca, Topluluk tarafından kabul edilmek üzere olan, Türkiye tarafından da onay işlemlerinin başlatıldığı Revize Kyoto Sözleşmesi’nin serbest bölgelere ilişkin hükümlerini içeren Özel Ek/D Bölüm 2 ele alınmıştır. Aynı bölümde, ilgili AB mevzuatının ortaya konulmasının ardından, AB ülkelerindeki uygulamalara ilişkin İngiltere ve İrlanda’daki serbest bölge örnekleri üzerinde durulmuştur. Ayrıca, AB’deki serbest bölge uygulamalarında sağlanan muafiyet ve teşvikler bakımından özel uygulamalara tabi olan Azor, Madeira ve Kanarya Adaları ele alınarak, Türkiye’de kimi çevrelerce, Topluluk tarafından eleştirilen ulusal uygulamanın devamı için örnek gösterilen bu uygulamaların farklılıkların dayanağı ve bu dayanak noktalarının Türkiye’deki serbest bölgeler için uygulanabilir olup olmadığı ortaya konmaya çalışılmıştır. Son Bölümde ise öncelikle, farklı ulusal mevzuatlar arasındaki uyuşmazlıklara değinilmiş, daha sonra da bu mevzuatlardan 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu’yla Topluluk mevzuatı karşılaştırılarak, farklılıklar tespit edilmiştir. Genel anlamda, Topluluk Gümrük Koduna karşılık gelen Gümrük Kanunu’yla Topluluk gümrük mevzuatına uyum sağlanmış olmakla birlikte, serbest bölgeler konusunda var olan özel bir Kanun niteliğindeki bu mevzuatın uygulanması sonucu, Topluluk tarafından yapılan eleştiriler ve uyum sağlanması öngörülen hususların belirtildiği belgeler olan Katılım Ortaklığı Belgesi ve İlerleme Raporları gibi belgelerde konuyla ilgili vurgulanan hususlar ortaya konmuştur. Ayrıca, 1/95 sayılı OKK dışında, serbest bölgeler konusunun tam üyelik çerçevesinde uyum sağlanması gereken bir alan olup olmadığının tespit edilmesi amacıyla diğer aday ülkelere ilişkin bu tür belgelerde yer alan hususlar tespit edilmeye çalışılmıştır. 3 Araştırmanın temel konusunu teşkil eden serbest bölgelerin, gerçek anlamda uygulamanın başladığı 1980’li yıllarda yoğun olarak araştırma konusu yapıldığı ancak, daha sonraki dönemlerde konuya aynı önemin verilmemiş olduğu gözlemlenmiştir. Bu nedenle, konunun ulusal boyutuna ilişkin güncel veriler daha çeşitli kurumların yayınları ve web sayfaları ile makalelerden temin edilmiştir. Topluluk mevzuatı ve uygulamaları için de, daha çok Avrupa Komisyonu belgelerinden ve internet aracılığıyla üye ülkelerden ve gümrükle ilgili web sayfalarından temin edilen dokümanlardan yararlanılmıştır. Ayrıca, mevzuatın ortaya konulması için Avrupa Toplulukları ve Türkiye Cumhuriyeti Resmi Gazetelerine de başvurulmuştur. 4 BİRİNCİ BÖLÜM SERBEST BÖLGE KAVRAMI I. SERBEST BÖLGELERİN TANIMI Dünyada birçok ülkede kurulmuş olan ve genellikle ihracatı artırma amacı taşıyan ve tek bir uygulamanın söz konusu olmaması nedeniyle birden çok tanımı olan serbest bölgeler, ‘ihracatı artırmak amacıyla kurulan ve ülkenin siyasi sınırları içinde olmakla birlikte, gümrük uygulamaları bakımından gümrük hattı dışında sayılan ve ülkenin diğer kesimlerine göre ekonomik anlamda bazı avantajları olan bölgeler’ olarak tanımlanabilir. ‘Ülkenin siyasi sınırları içinde olmakla beraber, gümrük hattı dışında sayılan, ülkede geçerli ticari, mali ve iktisadi alanlara ilişkin hukuki ve idari düzenlemelerin uygulanmadığı veya kısmen uygulandığı, sınai ve ticari faaliyetler için daha geniş teşviklerin tanındığı ve fiziki olarak ülkenin diğer kısımlarından ayrılan yerler’ olarak tanımlamak da mümkündür. 1 -4458 sayılı Gümrük Kanununda ise, Türkiye Gümrük Bölgesi’nin parçaları olmakla beraber; a) Serbest dolaşımda olmayan eşyanın herhangi bir gümrük rejimine tabi tutulmaksızın ve serbest dolaşıma sokulmaksızın, gümrük mevzuatında öngörülen haller dışında kullanılmamak ya da tüketilmemek kaydıyla konulduğu, ithalat vergileri ile ticaret politikası önlemleri bakımından, Türkiye Gümrük Bölgesi dışında olduğu kabul edilen, b) Serbest dolaşımdaki eşyanın, bir serbest bölgeye konulması nedeniyle normal olarak eşyanın ihracına bağlı olanaklardan yararlandığı 1 Yüksel Akça, ‘Serbest Bölgeler ve Serbest Bölge Faaliyetlerinin Esasları’ DTM Dergisi, Sayı: 9, Yıl:3 (Nisan 1998) s.1 5 yerler olarak tanımlanmaktadır. Dünya Gümrük Örgütü’nün 10-14 Mart 2003 tarihli 174. toplantısının 8. gündem maddesine ilişkin çalışma belgesinde 2 ise serbest bölge, ‘bu bölgeye koyulan malların ithalat vergileri ve harçlar bakımından gümrük bölgesinin dışında sayılmakla birlikte, Taraf ülkenin gümrük bölgesinin bir parçası’ olarak tanımlanmaktadır. Avrupa Topluluğu’nda, Topluluk gümrük bölgesi içinde özel yerler olarak kabul edilen serbest bölgelere3 ilişkin olarak birçok tanımın varlığı, bu bölgelerdeki uygulama ve mevzuat farklılığından kaynaklanmaktadır. Değişik ülkelerdeki serbest bölge uygulamaları arasında ‘gümrük hattı dışında sayılma’ ve ‘özel teşviklerin sağlanması’ gibi ortak özellikler bulunmakla beraber, ülkelerin ekonomi ve ticaret politikalarının yanısıra, sosyal ve siyasal durumlarına göre de bazı farklılıklar bulunabilmektedir. Serbest bölge uygulamaları arasındaki bu farklılıklar nedeniyle serbest bölge ile ilgili terminolojide büyük bir çeşitlilik bulunmaktadır. Halen yirmiye yakın terim genellikle serbest bölge olarak bilinen uygulamayı tanımlamak için kullanılmaktadır. Benzer anlamda olan terimlerin bazıları şunlardır: -Serbest bölge (free zone) - Serbest liman (free port) - Gümrüksüz bölge (customs free zone) - İhraç ürünleri işleme bölgesi (export processing zone) - Dış ticaret bölgesi (foreign trade zone) - Serbest ekonomik bölge (free economic zone) - Serbest üretim bölgesi (free production zone) - Serbest ticaret bölgesi (free trade zone) - Endüstriyel serbest bölge (industrial free zone) - İkiz fabrika (maquiladora) - Özel ekonomik bölge (special economic zone) World Customs Organization, PC0118E1,Brussels, February 2003 s.1 Reform of the customs procedures with economic impact, end use and free zones, European Commision -TAXUD/702/2001-EN, Brussels, 19 January 2001 s.4 2 3 6 - Vergisiz ticaret bölgesi (tax free trade zone) - Vergisiz bölge (tax free zone) - Gümrüksüz havaalanı (customs free airport) Bazı ülkelerin bir gümrük rejimi olarak, bazı ülkelerin ise bir ekonomi ve dış ticaret politikası uygulaması olarak kullandıkları serbest bölgeler, yalnızca gelişmekte olan ülkelerin kullandıkları bir uygulama değildir. Ancak, gelişmekte olan ülkelerdeki serbest bölgeler genelde üretim ağırlıklı ‘ihraç ürünleri işleme bölgeleri’ iken, gelişmiş ülkelerdeki serbest bölgeler ise ticaret ağırlıklı ‘serbest ticaret bölgesi’ şeklinde kurulmuştur.4 II. SERBEST BÖLGELERİN TARİHSEL GELİŞİMİ A) TÜRKİYE’DE SERBEST BÖLGELER Türkiye’de serbest bölge kurulması ile ilgili somut girişimler 1980’li yıllarda başlamış olmakla birlikte, bundan önceki çalışmaların tarihi Osmanlı dönemine kadar uzanmaktadır. Örneğin, bugün Romanya sınırları içinde kalan, Tuna Nehri’nin Karadeniz’e döküldüğü yerdeki Sulina Limanı’nın serbest bölge olması için 1870 yılında teşebbüse geçildiği bilinmektedir. Bu liman bugün halen serbest bölge olarak kullanılmaktadır. Diğer taraftan, Cumhuriyetin ilk yıllarında, 22 Haziran 1927 tarihinde 1132 sayılı ‘Serbest Mıntıka Kanunu’ kabul edilmiş, 17 Mayıs 1946 tarihinde ise 4893 sayılı ‘Şark Halı ve Kilimleriyle Benzerleri ve Hayvan Postları İçin Kurulacak Serbest Yer Hakkında Kanun’ yürürlüğe konulmuştur. Ancak, Türkiye’de serbest bölge konusunda 3218 sayılı Kanundan önce atılan en önemli adımın 21 Aralık 1953 tarihinde kabul edilen 6209 sayılı Serbest Bölge Kanunu olduğu söylenebilir. Bir serbest bölge kurulmasına yönelik kanuni 4 Akça, DTM Dergisi, op.cit., s.3 7 çerçeveyi hazırlamış olan bu Kanuna dayanılarak 1956 yılında ‘Serbest Bölge Nizamnamesi’ çıkarılmıştır. Daha çok Doğu Akdeniz ve İskenderun’a yönelik olan bu Kanun daha sonra ülkenin diğer yerlerine de serbest bölge kurulabilmesine ve transit ticaret dışında başka faaliyetler yapılabilmesine imkan vermek amacıyla geniş kapsamlı bir çerçeve kanun haline getirilmiştir. Bu çerçevede, 5 Kasım 1956 tarih ve 8160 sayılı Kararname ile İskenderun’da serbest bölge kurulmuş ancak, işlerlik kazanamadığı için kapatılmıştır. 6209 sayılı Kanunun uygulamada bekleneni vermemesi üzerine mevzuata ilişkin başka girişimler gerçekleştirilmiş ancak, çalışmalar daha çok ülkedeki ekonomik politikaların değiştiği dönem olan 1980’li yıllarda ivme kazanabilmiştir. 1953 yılında çıkarılmış olan 6209 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu’nun yerine geçecek yeni yasa taslağı Özel İhtisas Komisyonu’nda saptanan ilkeler doğrultusunda hazırlanarak 3 Mayıs 1985 günlü Bakanlar Kurulu toplantısından geçirilmiş ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulmuştur. Yasa tasarısı Mayıs ayı sonunda Meclis Komisyonlarında görüşülürken, serbest bölgeler konusu basında tekrar yer almaya başlamıştır. Kurulacak olan dört serbest bölgede 100.000 kişiye iş imkanı yaratılacağı, sadece Mersin Serbest Bölgesinin ekonomiye 55 milyon dolarlık katma değer sağlayacağı, bu dönemde üzerinde durulan serbest bölgeleri temel savunma mesajları olmuştur. 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren serbest bölge kurma çalışmalarının hukuki temelleri oluşmuş ve serbest bölgelerin ufku açılmıştır. Bu olumlu atmosfer içinde ilk olarak arazileri ve altyapı harcamaları devlet tarafından karşılanacak olan serbest bölgelerin kurulması çalışması Mersin ve Antalya’da başlatılmış ve bunların sonuçları 1988 yılında alınmıştır. Yeni bir yasa hazırlanmasının gerekçesini, 6209 sayılı yasadaki hükümlerle Türkiye’de, çevre ülkelerdeki serbest bölgelerle yarışabilecek bir serbest bölgenin kurulamayacağı oluşturmuştur. 6209 sayılı yasanın gelir ve kurumlar vergisi muafiyetine, serbest bölgede sigortacılık, bankacılık, ticari denetim gibi serbest bölgeler için zorunlu hizmetlere olanak vermemesi gibi nedenler yeni bir yasayı gerektirmiştir. Yeni yasa ile faaliyet alanı daha geniş tutulmuş, Ekonomik İşler 8 Yüksek Koordinasyon Kurulunca uygun görülen her türlü ticari, sınai ve hizmet faaliyetlerinin yapılmasına olanak tanınmıştır. 5 B) DÜNYADA SERBEST BÖLGELER Dünyada ilk olarak serbest bölge niteliğinde kabul edilebilecek uygulamalar yaklaşık 200 yıl öncesinin eski Yunan ve Roma medeniyetlerine dayanmaktadır. Yunanistan’ın Pire ve Challis limanları bu örneklerin ilkini oluşturmaktadır. Günümüzdeki yapıya benzer serbest bölgeler ise 18.yy’dan itibaren Gibraltar Adası (1704), Singapur (1819) ve Hong-Kong’da (1842) faaliyet göstermeye başlamıştır. Tarihsel olarak serbest bölgelerin, Fransa sınırlarında bulunan ancak sadece İsviçre’den girişin mümkün olduğu Pays de Gex; İtalya sınırlarında bulunan ve Avusturya ile Slovenya için Akdeniz’e serbest giriş imkanı veren Trieste örneklerinde olduğu gibi farklı ülkeler arasındaki barış antlaşmalarının bir sonucu olarak da ortaya çıktıkları görülmüştür. 6 1. Dünya Savaşı sonrasında, 1929 ekonomik bunalımınına çözüm yolu olarak serbest bölgelere yönelme eğilimi ağırlık kazanmıştır. 1930’larda ABD’de yoğunluk kazanan serbest bölgeler Avrupa’da da kurulmaya başlanmıştır. 1980’li yıllara kadar 80 ülkede yaklaşık 450 serbest bölge kurulmuştur. Bugün serbest bölgelerin yoğunluğu açısından 123 serbest bölge ile Amerika kıtası, 25 serbest bölge ile Akdeniz Bölgesi ve 20 serbest bölge ile Asya ülkeleri dikkat çekmektedir.7 5 Tolga Kök, ‘Türkiye’de Serbest Bölgelerin Tarihçesi-Türkiye ve AB’de Serbest Bölgelerin Statüsü’ Uzmanlık Tezi, T.C. Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı, Eylül 1998, Ankara, s.25 6 Michael Lux, ‘Free Zones in The European Community’, Journal of Flagstaff Institute, Volume XXIII, Number 1,( April 1998) s.5 7 Hüsnü Erkan ve Rezan Tatlıdil, ‘Serbest Bölgelerde Uygulanacak Teşvik Tedbirlerinin Sektörlere Katkıları Yönünden Değerlendirilmesi’, Ankara, TOBB Yayınları N0.175,1990, s.2 9 Yaşanan bu gelişmelere bağlı olarak 1978 yılında Birleşmiş Milletler Örgütü tarafından Filipinler’in başkenti Manila’da kurulan Dünya Serbest Bölgeler ve İhracat İşleme Bölgeleri Kuruluşu- WEPZA,8 İhracat İşleme Bölgelerinin (İİB) geliştirilmesinde tecrübeli 29 ülkenin katılımıyla oluşan bir kuruluştur. Uygulamadaki farklılıklar nedeniyle bir süre sonra yapısını değiştirerek, 1985 yılında bağımsız ve kar amacı taşımayan ve bir kuruluş olan WEPZA, periyodik olarak bilgi değişimi ve paylaşımı amacıyla gerçekleştirilen konferans ve çalışma toplantıları, pazar araştırmaları, maliyetleri azaltmak amacıyla taşımacılık alanında işbirliği düzenlemeleri gibi programlarla İİB’lerin geliştirilmesi için çalışmaktadır. Bugün, 38 ülkedeki 150 yatırım merkezinde 800 000’in üzerinde dış ticaret çalışanıyla, 30 ekonomik bölge kuruluşunun üyeliği söz konusudur. Birlikte çalıştığı Flagstaff Enstitüsü’nün gerçekleştirdiği ve sağladığı bilgi bankası, eğitim seminerleri, bülten ve konferanslar aracılığıyla İİB’lerin etkinliği ve önemi konusunda bilgilendirme çalışmaları gerçekleştirilmektedir. 9 1985 yılında WEPZA Sekreterliği’nin oluşturulmasından bu yana WEPZA, üyelerinin ihracat işleme bölgelerinin etkinliği ve başarısının artırılması için çalışmaktadır. 10 1991 yılından beri üyesi olduğumuz WEPZA’nın 9. Genel Kurul Toplantısı ve ‘21. Yüzyılda Serbest Bölgeler Küresel Ağı’ konulu 17. Uluslararası Konferansı 5-8 Ekim 1997 tarihlerinde, 38 ülkenin katılımıyla İstanbul’da yapılmıştır. 11 Söz konusu kuruluş, serbest bölgeler konusunda uluslararası alanda girişimlerde bulunan kuruluşlardan sadece biri olup, uluslararası örgütler ve devletler bazında serbest bölgelere ilişkin karar alma sürecinde etkin olmaya çalışarak, serbest bölgelerin devamına yönelik girişimlerde bulunmaktadır. 8 WEPZA- World Association of Free Zones ans Export Processing Zones http://www.wepza.org 10 WEPZA Bulletin, Number One, January 2003, s.5 9 11 The Global Network of Free Zones In the 21st Century, The Flagstaff Institute, 1998,s.3 10 III. SERBEST BÖLGELERİN EKONOMİK BOYUTU A) EKONOMİK ETKİLERİ Serbest bölgelerin dünyanın pek çok yerinde farklı uygulamaları olmakla birlikte, bu bölgelerden beklenen genel amacın ihracatın artırılması olduğu söylenebilir. Ülkeler ekonomik amaçlarına, coğrafi konumlarına ve sosyal durumlarına göre kurulacak serbest bölge tipini ve bölgelerde gösterilecek faaliyetleri seçme şansına sahiptirler. 12 Üçüncü ülkelerle ticaretin gümrük vergilerine, diğer ithalat ve ihracat kısıtlamalarına ve gümrük prosedürlerine tabi olması, ülkeye giren ya da çıkan malların işlemlerindeki maliyeti artırmaktadır. Bu durum, gümrük formaliteleri nedeniyle transit olarak gelen ya da geçici olarak depolanan mal için de söz konudur. Ayrıca, gümrük vergileri ve ticari düzenlemeler, üretim ihtiyaçları için gerekli yakıt, lastik ya da pamuk gibi ithal mallara ihtiyaç duyan endüstrileri, dünya ticaretindeki işlem görmüş malları satın almak istediklerinde, rekabetçi bir dezavantaj içinde bırakırlar. Sonuçta, ticaret yapan kişiler ve sanayiciler bu tür bölgelerden kaçarak, daha uygun koşullardaki yerlerde yatırım yapmayı tercih ederler. Uluslararası rekabet, buralarda işlenmiş ya da depolanmış mallar için dokunulmazlık statüsü sağlayan serbest bölgelerin varoluşunun bir diğer önemli nedenidir. 13 Ülkemizdeki serbest bölgelerin kuruluşunda, ihracat için yatırım ve üretimi artırmak, yabancı sermaye ve teknoloji girişini hızlandırmak, ekonominin girdi ihtiyacını ucuz ve düzenli bir şekilde temin etmek ve dış finansman ihtiyaçlarından daha fazla yararlanmak amaçlanmaktadır. Bu yolla, ülkeye yabancı sermaye ve 12 Semiha Güvercinci, ‘Serbest Bölgeler ve Türkiye’de Serbest Bölge Uygulamalarına İlişkin Mevzuat’ Gümrük Dergisi, Yıl: 7, Sayı: 27 (Aralık 1998). s. 52 13 Örneğin, Hamburg Serbest Limanı, uluslararası ticaretin daha geniş bir parçasını cezbetmek ve doğrudan denize açılamama dezavantajını telafi etmek amacıyla yaratılmıştır. Bu bağlamda, Hamburg 1888 yılında serbest liman özelliğini koruyarak Alman Gümrük Birliğine (German Zollverein) katılmıştır. 11 teknoloji girişi için uygun bir zemin yaratılması, sanayiinin ihtiyaç duyduğu hammadde ve ara malların kolaylıkla, istenilen miktarda ve zaman kaybı olmadan temin edilebilmesi, Türkiye dışından gelen malların transit olarak diğer ülkelere satılması ve yeni istihdam olanaklarının yaratılması hedeflenmektedir. Serbest bölgeler, gelişmekte olan ülkelerde ihracatın artırılması, yabancı yatırımların özendirilmesi, teknoloji ve bilgi transferi ve yerli işgücüne istihdam olanakları yaratılması gibi amaçlarla oluşturulmaktadır. Gelişmiş ülkelerdeki serbest bölgelerde ise, üretimden çok dış ticaret ön plana çıktığından, bu bölgeler Serbest Ticaret Bölgesi veya Dış Ticaret Bölgesi (Foreign Trade Zone) olarak adlandırılmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerdeki serbest bölgelerde ise, ihracata yönelik üretim yapıldığından genellikle Serbest Üretim Bölgeleri (Free Production Zone:FPZ) veya İhracatı Geliştirme Bölgesi (Export Processing Zone) olarak tanımlanmaktadır. Bu çerçevede, günümüzde 100’e yakın ülkede sayıları 700’e yaklaşan serbest bölgeler halen bir çok gelişmekte olan ülke için ihracat ve istihdam açısından önemini korumaktadır.14 Bununla birlikte, serbest bölge uygulamalarının tespit edildiği bu ülkelere bakıldığında, serbest bölgeler ile ülkede uygulanan siyasi rejim ve ekonomi politikası arasında doğrudan bir bağlantı olmadığı gözlemlenmektedir. ABD ve Almanya gibi liberal ekonomi politikaları uygulayan gelişmiş batı ülkelerinde olduğu gibi, Çin ve Vietnam gibi kapalı ekonomi politikalarını benimsemiş ülkelerde de serbest bölgeler bulunmaktadır. Sovyetler Birliği’nin dağılması sonucu bağımsızlığına kavuşan ülkelerin liberal ekonomiye geçişinde, yabancı sermaye yatırımlarını ülkeye çekmek ve dış ticareti geliştirmek amacıyla serbest bölgeler etkili bir teşvik enstrümanı olarak kullanılmaya başlanmıştır. Bu tür ekonomik faydalardan yola çıkarak, genel anlamda, serbest bölgede faaliyette bulunmanın aşağıdaki firmalar için daha avantajlı olduğu söylenebilir: - Ülke içindeki vergisel nitelikli mali yüklerden ve bürokrasiden kurtulmak isteyen firmalar, 14 Lütfü Öztürk, ‘Avrupa Birliği Sürecinde Serbest Bölgeler’, Dış Ticaret Dergisi, Yıl: 8, Sayı:28, (Nisan 2003) s.63 12 - İthal girdi kullanarak ürettiği ürünleri dış pazarlara satan firmalar, - Emek yoğun sektörlerde faaliyette bulunan firmalar, - Transit ticaret, re-eksport ve takas ticareti faaliyetinde bulunan firmalar, - Dövizle işlem yapmak isteyen üreticiler, toptancılar, bankalar ve sigortacılar, - Altyapısı hazır, modern iş ortamı arayan firmalar. 15 B) SAĞLADIĞI AVANTAJLAR Genel anlamda serbest bölgelerin kuruluş amaçları, yabancı sermaye yatırımlarını ve dış ticareti artırmak, yerli üreticilerin dünya piyasalarındaki fiyattan girdi temin etmelerini sağlayarak uluslararası rekabet güçlerine katkıda bulunmak, ihracata dönük sanayilerin gelişmesini teşvik etmek suretiyle ihracatı ve döviz girişini artırmak, yeni iş imkanları yaratarak istihdam sorunun çözümüne yardımcı olmak, gelişmiş üretim ve yönetim tekniklerinin yurtdışından ülkeye getirilmesi suretiyle ekonomik standartları yükseltmektir. Ülkedeki vergi ve teşvik mevzuatına göre getirdiği avantajların farklılık gösterdiği serbest bölgelerin ülkemizde sağladığı avantajlar aşağıdaki şekilde sıralanabilir; • Serbest bölgelerde vergi, resim, harç, gümrük ve kambiyo mükellefiyetlerine dair mevzuat hükümleri uygulanmaz. Firmalar, bölgedeki faaliyetleri nedeniyle elde ettikleri gelirlerle ilgili olarak; gelir, kurumlar ve KDV dahil bütün vergilerden muaftır. Ayrıca, işçi ücretleri üzerinden gelir vergisi ödenmediği için işçilik maliyeti de düşüktür. • Serbest bölge faaliyetlerinden elde edilen kazanç ve gelirler hiç bir izne ve vergiye tabi olmaksızın yurt dışına veya Türkiye’ye transfer edilebilir. 15 Serdar Akar, ‘Serbest Bölgeler ve AB’, Dış Ticarette DURUM, Türkiye Dış Ticaret Derneği, Sayı: 52, (Nisan 2003) s.83 13 • Türkiye’deki tam ve dar mükellef gerçek ve tüzel kişilerin serbest bölgelerdeki faaliyetleri dolayısıyla elde ettikleri kazanç ve iratlar, kambiyo mevzuatına uygun olarak, Türkiye’ye getirilmesi halinde de gelir ve kurumlar vergisinden muaftır. • Serbest bölgeler gümrük hattı dışında sayıldığından, serbest bölgeler ile Türkiye’nin diğer yerleri arasında yapılan ticarette dış ticaret rejimi hükümleri uygulanır. Başka bir deyişle, Türkiye’den serbest bölgeye satılan mallar ihracat rejimine, serbest bölgeden Türkiye’ye satılan mallar ise ithalat rejimine tabi olup, serbest bölge kullanıcıları Türkiye’den ihraç fiyatına (KDV’siz) mal ve hizmet satın alabilirler. Diğer taraftan, serbest bölge ile diğer ülkeler ve diğer serbest bölgeler arasında dış ticaret rejimi hükümleri uygulanmaz. • Serbest bölgeye getirilen Türkiye veya AB menşeli ya da buralarda serbest dolaşımda bulunan malların, serbest dolaşımda bulunma statüsü değişmediğinden, Türkiye’ye veya AB üyesi ülkelere girişinde gümrük vergisi ödenmez. Ayrıca, üçüncü ülke menşeli malların serbest bölgeye girişinde ve bu malların Türkiye veya AB üyesi ülkeler dışındaki üçüncü ülkelere gönderilmesi halinde de gümrük vergisi ödenmez. Ancak, serbest bölgeden Türkiye’ye veya AB üyesi ülkelere gönderilen serbest dolaşım durumunda olmayan üçüncü ülke menşeli mallar için Ortak Gümrük Tarifesi’nde belirtilen oran üzerinden gümrük vergisi ödenir. • Serbest bölgeler ‘Türkiye-AT Gümrük Birliği Gümrük Bölgesi’nin parçası sayıldığından; serbest bölgelerden Türkiye veya AB menşeli ürünler ile Türkiye’de serbest dolaşım durumunda bulunan ürünler A.TR Belgesi 16 düzenlenerek AT’ye gönderilebilir. Üçüncü ülke menşeli ürünler ise Ortak Gümrük Tarifesi’nde belirtilen oran üzerinden Serbest Bölge Gümrük Müdürlüğüne gümrük vergisi ödenerek serbest dolaşıma sokulduktan sonra A.TR Belgesi düzenlenerek AT’ ye gönderilebilir. A.TR Dolaşım Belgesi, Türkiye ile Topluluk arasındaki sanayi ürünleri ve işlenmiş tarım ürünleri ticaretinde kullanılan, eşyanın Türkiye veya Toplulukta serbest dolaşımda olduğunu gösteren ve eşyanın tercihli rejiminden faydalanmasını sağlayan bir belgedir. Bkz. İhracatta Pratik Bilgiler ve Gerekli Adresler, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası, Şubat 2003,Bursa S.5 16 14 • Serbest bölgede sağlanan teşvik ve avantajlardan yerli ve yabancı bütün firmalar eşit olarak yararlanır. • Mallar serbest bölgede süre sınırlaması olmaksızın kalabilir. • Fiyat, kalite ve standartlarla ilgili olarak kamu kurum ve kuruluşlarına verilen yetkiler serbest bölgelerde uygulanmaz. • Serbest bölgedeki faaliyetlerle ilgili her türlü ödemeler dövizle yapılır. Böylece, bölgedeki firmaların enflasyondan olumsuz etkilenmeleri engellenir. • Serbest bölgelerden Türkiye’ye yönelik mal satışına ve serbest bölge ile diğer ülkeler arasında yapılacak takas ticaretine kısıtlama getirilmemiştir. • Başvuru ve faaliyet süresince her türlü bürokrasi en aza indirilmiştir. Serbest bölgeler özel sektör şirketlerince işletilmektedir. • Serbest bölgeler; AB ve Orta Doğu pazarlarının yakınında, Akdeniz, Ege ve Karadeniz’deki büyük limanlara, uluslararası havaalanlarına, karayolu ağlarına, kültür, kurulmuştur. • turizm ve eğlence merkezlerine yakın yerlerde 17 Liman bağlantılı bölgelerde, giren ve çıkan mal için verilecek mal hizmetleri karşılığı yapılacak ödemeler, Türkiye liman tarife ücretlerinden fazla olmadığı gibi, genelde asgari %10 düşük olarak belirlendiğinden bu konu da kullanıcı yararınadır.18 Türkiye’de veya yurtdışında halen faaliyette bulunan firmaların serbest bölgede faaliyette bulunmak için ayrıca yeni bir şirket kurmalarına gerek yoktur. Söz konusu firmalar ya mevcut ticaret unvanlarında hiçbir değişiklik yapmadan ya da oluşturacakları ‘serbest bölge şubesi’ aracılığı ile serbest bölgelerde faaliyette bulunabilirler. Ancak, her iki durumda da şirket merkezinin muhasebe kayıtları ile serbest bölge faaliyetlerine ilişkin muhasebe kayıtlarının ayrı tutulması zorunludur. 17 18 www.dtm.gov.tr/sb/ATINTERC.htm Civan,Nazmi, Ekonomik Kalkınma Modeli Olarak Serbest Bölge Olgusu, İstanbul, Aşama Matbaacılık, Ocak 2003,s.40 15 Ayrıca, serbest bölgede faaliyette bulunan firmalar hiçbir şekil ve surette serbest bölge dışındaki faaliyetlerini serbest bölge faaliyetleri ile birleştiremez. 19 ‘Serbest bölgelerin altyapısı gelişmiş ülkelerdeki benzerleri ile aynı standarttadır. Açık ve kapalı alan kiraları diğer ülkelere göre düşüktür. Genel olarak bölgelerimizin sahip olduğu su, elektrik, ulaşım, haberleşme imkanları, alt ve üstyapılar gelişmiş ülkeler standartlarındadır.’ 19 20 20 Akça, DTM Dergisi, op.cit., s.18. Kürşad Tüzmen, ‘Rekabet Avantajı Teorisi Çerçevesinde Serbest Bölgelerimizin İncelenmesi’ Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı, Araştırma-İnceleme Dizisi-30, Ekim 1993, (Uzmanlık Tezi) s. 37 16 İKİNCİ BÖLÜM SERBEST BÖLGELER MEVZUATI I. SERBEST BÖLGELER KONUSUNDAKİ ULUSAL MEVZUAT VE SERBEST BÖLGELERİN İŞLEYİŞİ Gümrük ve genel olarak dış ticaret mevzuatının 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı ile büyük ölçüde AB müktesebatına uyuma yönelik olarak yeniden düzenlenmiş olması nedeniyle, Ulusal Mevzuat başlığı altında ilk olarak 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararının ele alınmasının faydalı olacağı düşünülmektedir. Türkiye ile Topluluk arasındaki ortaklık ilişkisini resmi olarak başlatan ve tam üyeliği hedef alan Anlaşma, 25 Haziran 1963’te Brüksel’de parafe edilmiş, 12 Eylül 1963’te Ankara’da imzalanmış ve 1 Aralık 1964’te yürürlüğe girmiştir. Anlaşmanın 2.maddesi Türkiye-AET ortaklık ilişkisinin amaçlarını saymış, 21 gümrük birliğinin madde 3, 4 ve 5’te gösterilen şartlara uygun olarak kurulmasını öngörmüş ve ortaklık ilişkisini hazırlık, geçiş ve son dönem olarak üçe ayırmıştır. Ayrıca, 6 maddeyle, bir Ortaklık Konseyi kurulması öngörülmüş, 24. maddeyle de bu Konseye çalışmalarında kendisine yardımcı olmak üzere her türlü komiteyi kurma yetkisi verilmiştir. Bu maddeye dayanılarak, Ortaklık Konseyi’nin 3/64 ve 2/69 sayılı Kararları ile Ortaklık Komitesi ve Gümrük İşbirliği Komitesi kurulmuştur. 27. maddeyle de, Katma Parlamento Komisyonu oluşturularak ortaklığın tüm organları tesis edilmiştir. Ankara Anlaşması’nda öngörülen 5 yıllık hazırlık döneminin ardından 23 Kasım 1970’de Katma Protokol imzalanmıştır. 22 Katma Protokolün yürürlüğe girmesiyle Türkiye’nin 12 ve 22 yıllık listeler halinde düzenlenen vergi indirim takvimine uyum yükümlülüğü başlamıştır. Topluluk ise, 1 Eylül 1971 yılında 21 Türkiye ekonomisinin hızlandırılmış kalkınmasını ve Türk halkının çalışma seviyesinin ve yaşama şartlarının yükseltilmesini sağlama gereğini tümü ile göz önünde bulundurarak, Taraflar arasındaki ticari ve ekonomik ilişkileri aralıksız ve dengeli olarak güçlendirmeyi teşvik etmektir. 22 Bu dönem en az 5 yıl, en çok 10 yıl olarak öngörülmüş olup, ilk 5 yıllık dönemin sonunda Türkiye’nin uzatma talebinde bulunmaması nedeniyle bir sonraki dönem olan geçiş dönemine geçilerek Katma Protokol hükümleri işletilmeye başlanmıştır. 17 yürürlüğe giren ‘Ara Anlaşma’ ile bazı ürünler hariç 23 sanayi ürünlerine uygulanan gümrük vergisi ve eş etkili vergileri kaldırmıştır. Aynı anlaşma ile Topluluk tarafı Türkiye çıkışlı sanayi ürünlerine uyguladıkları kotaları da kaldırmıştır. Aslında, Türkiye ve Topluluk mevzuatının uyumu ilk defa 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı ile öngörülmüş değildir. Katma Protokolün 6. maddesi Türkiye-Avrupa Topluluğu arasındaki ortaklığın işleyebilmesi açısından tarafların hukuki ve idari hükümlerinin yakınlaştırılmasını talep etmekte ancak, işlevsel olarak bu hüküm o dönem için derin bir anlam içermemekteydi. Bunun sebebi ise, bir yandan aşama aşama gerçekleşecek bir gümrük birliğinin öngörülmüş olması diğer yandan da Topluluk içinde de gümrük mevzuatının uyumlaştırılması sürecinin başlangıcında olunmasıydı.24 A) 6 MART 1995 TARİHLİ ORTAKLIK KONSEYİ KARARI (1/95) 25 Gümrük birliği sürecinde son dönemi başlatan söz konusu Karar, Ortaklık Konseyi’nin 6 Mart 1995 tarihli toplantısında alınmıştır. Karar, gümrük birliğinin tamamlanmasına ilişkin hususlar yanında, gümrük birliğinin tamamlanmasından sonra Türkiye-AT ilişkilerinin güçlendirilmesi yönünde temenniler içeren tavsiye kararı ve mali işbirliği konularını da içermektedir. Malların serbest dolaşımı ve ticaret politikasına ilişkin 1. kısımda (Madde 227) serbest dolaşım ilkesi uyarınca, Topluluk ve Türkiye arasındaki mal ticaretinde -tarım ürünleri hariç- tüm gümrük vergileri ve eş etkili vergiler ile miktar kısıtlamaları ve eş etkili tedbirlerin kaldırıldığı belirtilmekte ve 3. madde ile; Tekstil ürünleri ve bazı petrol ürünleri, perakende satışa arz edilmeyen pamuk ipliği, diğer işlenmiş pamuklu dokuma ve yün ya da ince hayvan kılından yapılma makine halıları hariç tutulmuştur. 24 Didem Dirlik, ‘Topluluk Hariçte İşleme Rejiminin Mevzuat, Uygulama ve Sorunlar Açısından İncelenmesi ve Türkiye’nin Uyum Çalışmaları’ Uzmanlık Tezi, T.C. Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı, Eylül 1998, Ankara. s.98 25 Official Journal of the European Communities, 13 February 1996, L 35 23 18 - Toplulukta veya Türkiye’de serbest dolaşımda bulunan üçüncü ülke çıkışlı ürünlerin tamamen veya kısmen kullanılmasıyla elde edilen veya üretilen mallar da dahil olmak üzere, Topluluk veya Türkiye’de üretilen mallar ile, - Topluluk veya Türkiye’de serbest dolaşımda bulunan üçüncü ülke çıkışlı malların gümrük birliği bölgesi içinde hiçbir kısıtlama olmaksızın tam bir serbesti içinde hareket edebileceği hüküm altına alınmaktadır. Bu konuda tek istisna (madde 7) kamu düzeni, kamu ahlakı, kamu güvenliği; insan, hayvan, bitki sağlığının korunması; sanatsal, tarihi veya arkeolojik değer taşıyan ulusal değerlerin korunması maksadıyla getirilen kısıtlamalardır. Topluluk tarafından tekstil sektörüne ilişkin kısıtlamalar da Türkiye’nin fikri, sınai ve ticari mülkiyet hakları ile rekabet devlet yardımları dahil Topluluk mevzuatına uyum ve tekstil sektöründeki anlaşma ve düzenlemeleri benimseyeceği taahhüdüyle kaldırılmıştır. 26 Topluluğun ticaret politikasının Türkiye tarafından üstlenilmesi bağlamında, hem ticaret politikası önlemlerinin iç hukuka aktarılması hem de Topluluğun tercihli rejim uyguladığı ülkeler ile imzaladığı serbest ticaret anlaşmaları ile tek taraflı uyguladığı otonom rejimlerin de benimsenmesi hüküm altına alınmıştır. Öte yandan, söz konusu Karar’ın gümrük hükümlerine ayrılan, 28. maddesi ise Topluluk Gümrük Kodu ve Gümrük Kodu Uygulama Yönetmeliği’ne atıfta bulunarak mevzuat uyumunu öngörmüştür. Bir gümrük birliği gümrük bölgesi içinde malların dolaşımını doğrudan ilgilendiren hususlar, başlıklar altında sayılarak kuralların yeknesaklığı amaçlanmıştır. Türkiye ve Topluluk mevzuat uyumunun gerçekleştirilmesi sürecinde, 1/95 sayılı AT-Türkiye OKK’nın uygulanmasını göstermek amacıyla köprü mevzuat olarak adlandırılan 1/96 sayılı Gümrük İşbirliği Komitesi Kararı27 ise 01.08.1996 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, taraflar arasında uygulanacak hükümleri 26 Didem Dirlik, ‘Gümrük Birliği Süreci ve Türk Gümrük Mevzuatının AT Gümrük Mevzuatına Uyumlaştırılması’ Yüksek Lisans Tezi, AÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, Haziran 1997, Ankara. s.39 27 ‘Decision 1/96 of the EC-Turkey Customs Cooperation Committee of 20 May 1996laying down detailed rules for the application of Decision No 1/95 of the EC-Turkey Association Council,’ OJ of the European Community L 200, 09.08.1996 19 saptamıştır. Köprü mevzuat tarafların birbirinden farklı gümrük mevzuatlarının uyumu sürecinde tesis edilen bir ara mevzuat olarak dikkat çekmektedir.28 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararının uygulama hükümlerini gösteren ve nihai şeklini 20 Mayıs 1996 tarihinde gerçekleştirilen 17. Dönem Gümrük İşbirliği Komitesi toplantısında alan kararın yürürlüğe girmesi ile Türkiye-AT gümrük birliğinin işleyişindeki esaslar açıklığa kavuşmuştur. 29 1/95 sayılı Kararın 28. maddesinde Topluluk Gümrük Kodu ve Uygulama Yönetmeliği’ne atıfta bulunularak belirtilen hususlar; a) malların menşei, b) malların gümrük kıymeti, c) malların gümrük bölgesine girişi, d) gümrük beyannamesi, e) serbest dolaşıma giriş, f) ekonomik etkili gümrük rejimleri ve askıya alma düzenlemeleri, g) malların dolaşımı, h) gümrük borcu, ı) itiraz hakkı olarak sayılmıştır. Ancak, Kararın 51. maddesi ile, Ortaklık Konseyi’ne, Taraflara bu Kararın kapsamına girmeyen ancak Ortaklığı doğrudan etkileyen alanlarda veya bu Kararın kapsamında olmakla birlikte Karar çerçevesinde özel düzenlemeye bağlanmamış alanlarda, mevzuat, yönetmelik veya idari düzenlemelerini birbirine yaklaştırmak üzere önlem almaları yönünde tavsiyede bulunma yetkisi verilmiştir. 54. maddeyle de, bu Kararın I. ila IV. Kısımlarında yer alan diğer yükümlülükler saklı kalmak kaydıyla gümrük birliğinin işleyişiyle doğrudan ilgili alanlardaki Türk mevzuatının Topluluk mevzuatına mümkün olduğu ölçüde uyumlu hale getirilmesi öngörülmüş ve gümrük birliğinin işleyişiyle doğrudan ilgili alanlar; ticaret politikası, üçüncü ülkelerle imzalanan ve sanayi ürünleri itibarıyla ticari boyutta olan anlaşmalar, sanayi ürünleri ticaretindeki teknik engellerin kaldırılmasına ilişkin mevzuat, rekabet, sınai ve fikri mülkiyet hukuku ile gümrük mevzuatı olarak sayılmıştır. Ayrıca, gümrük birliğinin doğrudan işleyişiyle 28 Dirlik, ‘Topluluk Hariçte İşleme Rejiminin Mevzuat, Uygulama ve Sorunlar Açısından İncelenmesi ve Türkiye’nin Uyum Çalışmaları’ op.cit., s.102 29 1/95 Sayılı AT-Türkiye Ortaklık Konseyi Kararının uygulanmasına ilişkim ayrıntılı kuralların belirlendiği 1/96 sayılı AT-Türkiye Gümrük İşbirliği Komitesi (GİK) Kararını değiştiren 1/2001 sayılı AT-Türkiye GİK kararını değiştiren 1/2003 sayılı 30 Ocak 2003 tarihli AT-Türkiye GİK Kararı 14.03.2003 tarih ve 25048 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. 20 ilgili bir alanda Topluluk ve Türkiye mevzuatı arasındaki veya mevzuat uygulamaları arasındaki farklılıkların ticaretin yününün değişmesine, malların serbest dolaşımının aksamasına veya ekonomik sorunlara neden olması veya neden olma tehlikesi taşıması ve etkilenen tarafın ivedi eylemi gerekli görmesi durumunda, söz konusu taraf Gümrük Birliği Ortak Komitesine bilgi vererek gerekli himaye önlemlerini kendisi alabilmekte, Komite de bu önlemlerin değiştirilmesine veya kaldırılmasına karar verebilmektedir. Bu doğrultuda, serbest bölgelerle ilgili olarak Gümrük Birliği’nin işleyişiyle doğrudan ilgili alanlardaki uyuma ilişkin genel maddeye (Madde 54) uyulması istenebilecektir. Bu madde, AB’deki uygulamadan daha ayrıcalıklı Türk serbest bölge rejiminin Türkiye-AB Gümrük Birliği alanında ticarette ya da rekabette sapmaya yol açması halinde uygulanabilir. 30 B) 3218 SAYILI SERBEST BÖLGELER KANUNU31 ÇERÇEVESİNDE SERBEST BÖLGELERİN İŞLEYİŞİ 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu, daha fazla liberalizasyon, yabancı sermaye için daha güvenli bir ortam ve daha az bürokrasi hedefleyen yeni politikaların uygulandığı ve politik bakımdan da elverişli bir dönemde, yatırım ve üretimi artırmak, yabancı sermaye ve teknoloji girişini hızlandırmak, ekonominin girdi ihtiyacını ucuz ve düzenli bir şekilde temin etmek, dış finansman ve ticaret imkanlarından daha fazla yararlanmak üzere 06.06.1985 tarihinde kabul edilmiştir. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren serbest bölge kurma çalışmaları daha sağlam hukuki temellere oturmuş ve serbest bölgelerin gelişmesi için uygun bir ortam yaratılmıştır. Eski kanunda amaç belirtilmemekle birlikte, amacın ithalat ve ihracatı kolaylaştırmak olduğu anlaşılırken, 3218 sayılı Kanunun amaç ve kapsamları birinci maddede belirtilmiştir. Buna göre, Bu Kanun, ‘Türkiye'de ihracat için yatırım ve üretimi artırmak, yabancı sermaye ve teknoloji girişini hızlandırmak, ekonominin girdi ihtiyacını ucuz ve düzenli şekilde temin etmek, dış finansman ve 30 Lux, Journal of Flagstaff Institute, op.cit.s.16 31 15 Haziran 1985 tarih ve 18785 sayılı Resmi Gazete 21 ticaret imkanlarından daha fazla yararlanmak üzere, serbest bölgelerin kurulması, yer ve sınırlarının tayini, yönetimi, faaliyet konularının belirlenmesi, işletilmesi, bölgelerdeki yapı ve tesislerin teşkili ile ilgili hususları’ kapsar. 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanununa işlerlik kazandırmak için, 7129 sayılı Bankalar Kanunu ile 1918 sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanun’a bazı maddelerin eklenmesi gerekmiştir. Bu doğrultuda, 11 Haziran 1986 tarih ve 3217 sayılı Kanun ile Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanun’a32 eklenen bir maddeyle serbest bölgelerden Türkiye’nin diğer kesimlerine veya Türkiye’nin diğer kesimlerinden serbest bölgelere, gümrük işlemlerine tabi tutulmaksızın mal getirilmesi veya götürülmesi veya bu fillere teşebbüs edilmesi kaçakçılık sayılmıştır. Ayrıca, kaçakçılık mevzuatı bakımından ceza hükümlerinin uygulanmasında serbest bölgelerin yurt dışı kabul edileceği hükmü yer almıştır. 33 3218 sayılı Kanuna göre, Türkiye'de serbest bölgelerin yer ve sınırlarını belirlemeye Bakanlar Kurulu yetkili olup, serbest bölgelerin, kamu kurum ve kuruluşlarınca, yerli veya yabancı gerçek veya tüzel kişilerce kurulmasına, işletilmesine Bakanlar Kurulunca izin verilmektedir. Kanunda yapılan tanımlarla, İşletici, serbest bölgeyi işleten kamu kurum ve kuruluşunu, yerli ve yabancı gerçek veya tüzel kişileri, Kullanıcı ise faaliyet ruhsatı alan ve bölgede belli bir işyeri bulunan gerçek veya tüzel kişiyi ifade etmektedir. Serbest bölgelerde, Ekonomik İşler Yüksek Koordinasyon Kurulu'nca uygun görülecek her türlü sınai, ticari ve hizmetle ilgili faaliyetler yapılabilir. (Madde 4) Fiyat, kalite ve standartlarla ilgili olarak kamu kurum ve kuruluşlarına kanunlarla ve diğer mevzuatla verilen yetkilerin serbest bölgelerde uygulanmayacağı aynı madde ile hüküm altına alınmıştır. Yerli veya yabancı gerçek veya tüzel kişiler Dış Ticaret Müsteşarlığı'ndan ruhsat almak kaydıyla serbest bölgede faaliyette bulunabilmekte olup, serbest bölgede arazinin kullanımı, yapı ve tesislerin projelendirilmesi, kurulması ve 32 33 12.01.1932 tarih ve 2000 sayılı Resmi Gazete Kök, op.cit, s.27 22 kullanılmasıyla ilgili diğer bütün izinler ve ruhsatlar Bölge Müdürlüğünce verilir ve denetlenir. 1) Muafiyet ve Teşvikler Kanun’un 6. Maddesi ile serbest bölgelerin gümrük hattı dışında sayılacağı belirtilmiştir. Bu bölgelerde vergi, resim, harç, gümrük mükellefiyetlerine dair mevzuat hükümleri uygulanmamakta olup, ve kambiyo işleticiler ve kullanıcılar yatırım ve üretim safhalarında Bakanlar Kurulu'nca belirlenecek teşviklerden yararlanabilmektedirler. Ayrıca, Türkiye'deki tam ve dar mükellef gerçek ve tüzel kişilerin serbest bölgedeki faaliyetleri dolayısıyla elde ettikleri kazanç ve iratlar, Türkiye'nin diğer yerlerine getirildiğinin kambiyo mevzuatına göre tevsiki halinde de, gelir ve kurumlar vergisinden muaf tutulmaktadır. 8. Madde ile, serbest bölge ile Türkiye'nin diğer yerleri arasında yapılacak ticaret, dış ticaret rejimine tabi tutulmuştur. Serbest bölge ile diğer ülkeler ve serbest bölgeler arasında ise dış ticaret rejimi uygulanmamaktadır. Bedeli 500 ABD dolarının altında olan Türkiye mahreçli mallar ise isteğe bağlı olarak ihracat işlemine tabi tutulmayabilmektedir. 2) Serbest Bölgelerin Gelir ve Harcamaları Kanun’un 7. maddesinde, serbest bölgelerden elde edilen gelirler sayılmıştır. Buna göre, a) Faaliyet ruhsatı ve izin belgesi karşılığı tahsil edilecek ücretler, b) Yurtdışından bölgeye getirilen mallar ile bölgeden Türkiye'ye çıkarılan malların CIF değeri üzerinden peşin olmak üzere binde 5 oranında ödenecek ücretler, c) Serbest bölgeyi işleten gerçek veya tüzel kişilerle yapılacak sözleşmeler uyarınca tahsil edilecek tutarlar, 23 d) Bölge faaliyetlerinden sağlanan diğer gelirler, ilgili idare tarafından sözleşmeler gereği tüzel kişilere yapılan gelir payı aktarmaları düşüldükten sonra Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası nezdinde açılacak bir özel hesaba yatırılır. Bu hesapta toplanan tutarlardan ret ve iadeler düşüldükten sonra kalan tutar, Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı merkez ödemelerini yapan merkez saymanlığı hesabına yatırılır. Merkez saymanlık hesabına yatırılan meblağın yüzde 90'ı genel bütçeye gelir, yüzde 10'u da serbest bölgelerin kurulması, bakım ve onarımı, geliştirilmesi, eğitim ve araştırma faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi ile dış ticaretin desteklenmesi amacıyla kullanılmak üzere genel bütçeye özel gelir kaydedilir. Serbest bölgelerde yatırım ve tesis safhasında kullanılan mallar, tevsi ve kapasite artırmak amacıyla getirilen mallar, kullanıcının kendisine ait olmayan bakım ve onarım maksadıyla getirilen mallar, bölgelere geçici olarak getirilen araç, gereç ve ekipmanlar, fason üretim amacıyla getirilen mallar bir ücrete tabi tutulmaz. 3) Kambiyo ve Hizmetler Serbest bölgelerdeki faaliyetlerle ilgili her türlü ödemeler dövizle yapılır. Bakanlar Kurulu ödemelerin Türk Lirası olarak yapılmasına da karar verebilmektedir. (Madde 9) Serbest bölgede gemi ve liman hizmetleri işletici tarafından yapılır veya kamu kurum ve kuruluşlarına, gerçek veya tüzel kişilere de yaptırılabilmektedir. Söz konusu Kanunun 10. maddesi ile, serbest bölgelerde, faaliyet gösterecek iş yerlerinde yabancı uyruklu yönetici ve vasıflı personel çalıştırılabilmesi imkanı da tanınmıştır. 4) Uygulanmayan Hükümler Serbest bölgelerde, 24 - 1580 sayılı Belediye Kanununun 15'nci maddesinin 5, 22, 25, 32 ve 47 nci bentleri dışında kalan hükümleri; - 5682 sayılı Pasaport Kanunu; 5683 sayılı Yabancıların Türkiye'de Seyahat ve İkametleri Hakkındaki Kanun; - 2007 sayılı Türkiye'deki Türk Vatandaşlarına Tahsis Edilen Sanat ve Hizmetler Hakkındaki Kanun ile ek ve değişiklikleri; - 6224 sayılı Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu; - 2677 sayılı Sivil Hava Meydanları, Limanlar ve Sınır Kapılarında Görev ve Hizmetlerin Yürütülmesi Hakkında Kanun hükümleri ile diğer kanunların bu kanuna aykırı hükümleri uygulanmaz. Bu Kanunda düzenlenmesi yönetmeliğe bırakılan konularla, serbest bölgelerde faaliyette bulunacak işleticilerin teşekkül tarzı, görev, yetki ve sorumlulukları, bu işletici ve kullanıcılara verilecek faaliyet ruhsatları ve iptali, bunların sınai ve ticari sicillerinin tutulması, hesaba yapacakları ödemeler, serbest bölge ile ilgili faaliyetlerin tabi olacağı esaslar, bölgelere giriş için verilecek izin belgesi ile görev kartları, ikamet izni ve çalışma esasları ve serbest bölgelerin işletilmesine dair diğer hususlar yönetmelikle düzenlenmiştir. C) SERBEST BÖLGELER UYGULAMA YÖNETMELİĞİ 34 Söz konusu Yönetmeliğin 1. maddesinde amaç ‘Serbest Bölgelerin kurulması, yönetilmesi, işletilmesi ve 3218 sayılı Kanunun 7 nci maddesi ile oluşturulan Özel Hesabı'ın tahsilat ve harcama esasları ile bu Özel Hesaba ilişkin diğer hususları düzenlemek’ şeklinde belirtilmiş olup, kapsamı 2. maddeyle, a)Serbest Bölgelerin yönetilmesi ve işletilmesine dair hususlar, b)Serbest Bölgeler ile ilgili faaliyetlerin tabi olacağı esaslar, c)Faaliyet ruhsatının verilmesi veya iptali ile kullanıcıların sınai ve ticari sicillerinin tutulması, 34 10 Mart 1993 tarih ve 21520 sayılı Resmi Gazete 25 d)Serbest bölgelere giriş, çıkış ve serbest bölgede ikamet ile ilgili hususlar, e)Serbest bölgelerdeki çalışma esaslar, f)Özel hesaba yapılacak ödemeler, gelirlerin tahsilatı ve özel ödenekten yapılacak harcamaların tabi olacağı esaslar, olarak belirtilmiştir. Söz konusu Yönetmelikle, Bölge Kurucusu, Bölge İşleticisi ve Bölge Kurucu ve İşleticisi (B.K.İ.) aşağıdaki gibi tanımlanmıştır: Bölge Kurucusu; Serbest bölge altyapısının yerli veya yabancı özel sektör veya kamu tarafından yapılması halinde, altyapıyı yapan kuruluşu, İşletici; Serbest bölgenin yerli veya yabancı özel sektör veya kamu tarafından işletilmesi halinde, bölgeyi işleten kuruluşu, B.K.İ.-Bölge Kurucu ve İşleticisi-; Serbest bölgenin özel sektör tarafından kurulması ve işletilmesi halinde, bölgeyi kuran ve işleten kuruluşu ifade etmektedir. Yönetmeliğin 6. maddesi ile, Bölgenin sınırları, Bakanlar Kurulu'nun ilgili Bölgenin kurulmasına ilişkin Kararnamesinde belirtilen sınırlar olduğu ifade edilerek, Bölge ve Bölge dışındaki liman rıhtımlarına yanaşarak Bölgeye mal getiren ve götüren gemilerin ve deniz araçlarının, Liman Başkanlığı ve/veya Liman İşletme Müdürlüğünce belirlenen rıhtım veya yerlerde işgal ettikleri deniz alanları ile bu yerlerden malların Bölgeye getirilip götürülmesi için takip edilen yolun, gümrük işlemlerinin yapılması açısından, Gümrük İdaresinin gözetiminde olması şartıyla serbest bölge kabul edildiği belirtilmiştir. Bölgenin B.K.İ. tarafından kurulup işletilmesi halinde B.K.İ., Dış Ticaret Müsteşarlığı ile akdettiği "Kuruluş ve İşletme Sözleşmesi"nde belirlenen şartlar çerçevesinde; bölge için tahsis edilen arazide faaliyetlerin yürütülmesi için çalışma üniteleri ve diğer kapalı işyeri inşaatını ve bölgedeki altyapı ile bu altyapının bölge 26 dışındaki altyapıyla bütünleşmesini sağlayacak inşaatları faaliyet ruhsatının verilmesinden itibaren sözleşmesinde belirtilen süre içinde tamamlamakla, bölgeyi yurtiçinde ve yurtdışında tanıtmakla, işyeri talebinde bulunan müteşebbislere kapalı işyerlerini kiralamakla, bölge özel arazi üzerinde kurulduğu takdirde talep halinde satmakla, satılan açık arazilerin altyapısını arazi bedelleri tahsil olununcaya kadar inşa etmekle, arazilerde kullanıcı binalarının yaptırılmasını takip etmekle ve bölgenin kuruluş ve işletmesi ile ilgili diğer işleri tamamlamakla, yükümlüdür. Üst yapıyla ilgili olarak, Bölge için tahsis edilen Hazineye veya mülkiyeti bir kamu kuruluşuna ait arazi Serbest Bölgeler Genel Müdürlüğü tarafından üzerine üst yapı yapılmak üzere İşletici veya B.K.İ.’ne bir sözleşme ile tamamen veya kısmen kiralanabileceği gibi, faaliyet ruhsatı verilmesi uygun bulunan gerçek veya tüzel kişilere de bir sözleşme ile kiralanabilmektedir. Bölgedeki bina ve tesisler; işletici veya B.K.İ.’nin yanında, kullanıcılar tarafından da yaptırılabilir. Söz konusu bina ve tesisler diğer kullanıcılara kiraya verilebilir, devredilebilir veya mülkiyeti B.K.İ. ya da kullanıcılara ait olması durumunda satılabilir. Faaliyet ruhsatı verilmesi uygun görülen işletmeler, İşletici veya B.K.İ. ile kira veya satış sözleşmesi yaparlar. Bölge Müdürlüğünce onaylanan bu sözleşmeyi müteakiben Serbest Bölgeler Genel Müdürlüğünce faaliyet ruhsatı düzenlendikten sonra, bölgede yatırım faaliyetine başlayabilirler. Bina veya tesis yaptıracak kullanıcılar, projelerini hazırlayıp üst yapı taahhütlerini yerine getirdikten sonra ‘İskan Ruhsatı’ almak üzere Bölge Müdürlüğüne başvururlar. İskan ruhsatının verilmesiyle yatırım aşaması tamamlanarak işletme dönemine geçilmiş olur. Arazisi Hazineye ait serbest bölgelerde İşletici, B.K.İ. ve kullanıcılar tarafından inşa ettirilen bina ve tesisler, faaliyet ruhsatı süresinin sona ermesi veya faaliyet ruhsatının iptali halinde Hazineye intikal eder. Arazisi özel mülkiyete ait serbest bölgelerde ise, kiraladığı arazi üzerinde bina ve tesis yaptıran kullanıcıların faaliyet ruhsat sürelerinin bitiminde, arazi kira sözleşmesinde üst yapıların devri için belirtilen süreyi aşmamak kaydıyla adlarına 27 yeni bir ruhsat düzenlenebilir. Kira sözleşmesinde belirtilen bu sürenin sona ermesi halinde inşa ettirilen bina ve tesisler B.K.İ.’ye intikal eder. Bu tür serbest bölgelerde satın aldığı arazide yaptırdığı işyerinde faaliyette bulunan kullanıcılar, faaliyet ruhsat sürelerinin bitiminde yeni bir faaliyet ruhsatı alabilirler. Serbest Bölgelerde, Yüksek Planlama Kurulu'nca uygun görülecek her türlü sınai, ticari ve hizmetle ilgili faaliyetler yapılabilir. (Madde 10) Bölgede faaliyette bulunmak isteyen gerçek ve tüzel kişiler, "Faaliyet Ruhsatı" almak için ‘Faaliyet Ruhsatı Müracaat Formu’nu (EK-1) Serbest Bölge Genel Müdürlüğü’ne doğrudan teslim edebilecekleri gibi, ilgili Bölge Müdürlüğü kanalıyla veya taahhütlü olarak posta yoluyla da gönderebilirler. Faaliyet Ruhsatı Müracaat Formu’nun doldurulup, belirtilen şekilde verilmesi ve Faaliyet Ruhsatı Müracaat Ücretinin Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası nezdindeki Serbest Bölgeler Özel Hesabına yatırılmasıyla müracaat yapılmış olur. Müracaatın değerlendirilmesi sonucunda Serbest Bölgede faaliyet göstermek üzere “Faaliyet Ruhsatı” verilmesi uygun görülenlere, bu durum yazılı olarak bildirilir. Söz konusu yazıda müracaatçıya kira veya satın alma sözleşmesi yapması için 30 günlük süre tanınır. Bu süre içerisinde kira veya satın alma sözleşmesini yapan müracaatçı, bu sözleşmeleri Bölge Müdürlüğü’ne onaylatarak bir örneğini Serbest Bölgeler Genel Müdürlüğü’ne gönderir. Sözleşmenin gönderilmesini müteakip anılan Genel Müdürlükçe Faaliyet Ruhsatı düzenlenir. Aynı Genel Müdürlük, Faaliyet Ruhsatı Müracaat Formu üzerinde gerekli değerlendirmeleri yapar ve koşulların uygun olmadığının anlaşılması halinde yapılan müracaatı reddedebilir. Faaliyet Ruhsatının değerlendirilmesinde, müracaatçının talebi, faaliyet konusu, yatırım tutarı ve benzeri diğer hususlar Bölgeler itibariyle göz önünde bulundurulur. Kendilerine "Faaliyet Ruhsatı" verilen gerçek ve tüzel kişiler, faaliyete başlamadan önce, Bölge Müdürlüğü Tescil Bürosunda "Sicil Defteri"ne kaydedilirler. Yapılan kayıtta, ruhsatta bulunan bilgiler ile ilgilinin icra edeceği 28 meslek ve ticari faaliyet dalı aynen işlenir ve ilgiliye bir ticaret veya sınai sicil numarası ile bunun da üzerine işlendiği bir "Sicil Belgesi" verilir. İlgilinin faaliyete başlamasından sonra da, yıllık gelir ve giderleri, bilanço ile kar ve zarar hesapları sonuçları ile faaliyetlerini belirleyen belli başlı bilgiler kayıtlara işlenir. İlgili, yıllık faaliyetine ait bilgi ve belgeleri, her takvim yılı sonundan itibaren en geç dört ay içinde, talep edilmeksizin, Tescil Bürosuna bildirmek veya vermekle yükümlüdür. Bölge Müdürlükleri, Bölge güvenliği ile ilgili taleplerini, Valiliğe intikal ettirmekle yükümlüdürler. Valiler, Bölgede asayiş hizmetlerinin polis tarafından yerine getirilmesi için, özel tedbirler alınması ve Bölge sınırlarında, giriş-çıkış kapılarında yeterli sayıda polis ve gümrük muhafaza görevlileri bulundurmak suretiyle Bölgenin güvenliğini sağlamakla yükümlüdürler. Bölgede günde 24 saat ve haftada yedi gün çalışma yapılabilir. Ancak, Bölgede yapılacak işler ile yük alıp vermek ve her türlü gümrük işlemlerinin normal çalışma saati içinde yapılması esastır. Normal çalışma saatleri dışında veya tatil zamanlarında gümrükle ilgili iş yapılması yazılı olarak istenildiği takdirde bu istek, Bölge Müdürlüğünce uygun görüldükten ve Gümrük İdaresince kabul edildikten sonra fazla mesai ücretinin yatırılmasını müteakip işin yapılmasına izin verilir. 35 Gümrük muamelelerine tabi olmaksızın Bölgeye mal giriş ve çıkışlarını önlemek amacıyla araç ve kişiler, Gümrük Muhafaza görevlilerince, bölge kapılarında gerektiğinde aranabilir. Bölge Müdürlüğünün talebiyle Kullanıcıların işyerleri ve araçlarında da arama yapılabilmektedir. Bölgedeki faaliyetlerin düzenli bir şekilde yürütülmesinin temini amacıyla B.K.İ. veya İşletici ile Kullanıcılar, kanunen tutmak zorunda oldukları defterlerini Türkçe düzenlemekle, Bölge Müdürlükleri ile Genel Müdürlükçe yetkili kılınan merci ve görevlilerce talep edilecek bilgi ve belgeleri zamanında vermekle ve her türlü defter, belge ve diğer gerekli dokümanı bu merci ve görevlilerin kontrolüne 35 Bölge kapılarından giren kimselerden, gümrük muhafaza veya güvenlik görevlilerine duruma göre "Giriş İzin Belgesi", "Görev Kartı" veya "Özel İzin Belgesi"nin gösterilmesi talep edildiğinde, anılan belgelerden ilgisine göre birini gösteremeyenler Bölgeye alınmamaktadır. 29 açık bulundurmakla yükümlü olup, muhasebe kayıtlarına, bölge dışındaki faaliyetlerine ilişkin hesaplarını hiçbir şekilde ve surette işleyemezler. İşletici, B.K.İ. ve Kullanıcılar, Genel Müdürlükçe belirlenen özel faturayı kullanmakla yükümlüdürler. Ayrıca, İşletici, B.K.İ. ve Kullanıcılar fatura ve ticari defterlerini, hesap döneminden önce, Bölge Müdürlüğüne onaylattıktan sonra kullanabilirler. 36 1) İşletici veya Bölge Kurucu ve İşleticisi Anılan Yönetmeliğin 24. Maddesine göre Bölge, Bakanlar Kurulu Kararına dayanılarak kurulan bir şirket tarafından "İşletme Sözleşmesi" çerçevesinde işletilebilir ya da Bakanlar Kurulu Kararına dayanılarak kurulan bir şirketle "Kuruluş ve İşletme Sözleşmesi" imzalanabilir. Birinci durumda yapılan sözleşmeye "İşletme Sözleşmesi", yetki alan şirkete "Bölge İşleticisi"; ikinci durumda yapılan sözleşmeye "Kuruluş ve İşletme Sözleşmesi", yetki alan şirkete ise "Bölge Kurucu ve İşleticisi" -B.K.İ.- denilir. İşletici veya B.K.İ.'nin mali, idari ve hizmet yükümlülükleri 25. Madde ile aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir: a) Serbest Bölge olarak belirlenen Hazine veya kamu kuruluşlarına ait arazinin DTM tarafından İşleticiye İşletme Sözleşmesi imzalanmak suretiyle tahsisi halinde İşleticinin yükümlülükleri, sözleşmede belirlenir. b) B.K.İ.; Bölge Müdürlüğü, Güvenlik ve Gümrük birimleriyle ihtiyaç duyulan diğer birimler için inşa edeceği bina veya binalardan inşaat bedeli ve kira talep etmez. c) İşletici veya B.K.İ., İşletme veya Kuruluş ve İşletme Sözleşmesiyle işletmesine bırakılan Bölge alanlarındaki altyapı tesislerinin ziya ve hasarlarından doğan bakım ve onarımı karşılamakla yükümlüdür. 36 Bu konuda, Serbest bölgelere mal giriş-çıkışları ile bölge içi mal satışlarına ilişkin hususları düzenleyen, Dış Ticaret Müsteşarlığı Serbest Bölgeler Genel Müdürlüğü tarafından 09.07.1998 tarih ve 98/5 sayılı Genelge çıkarılmış olup, söz konusu Genelge’de 17 Şubat 2000 tarih ve 2000/1 sayılı Genelge ile stok kayıtlarına ilişkin bazı değişiklikler yapılmıştır. 30 d) İşletici veya B.K.İ., Yönetmelikle belirtilen görevlerle birlikte DTM ile arasında akdedilen İşletme veya Kuruluş ve İşletme Sözleşmesinde öngörülen diğer iş ve hizmetleri de yerine getirmekle yükümlüdür. İşletici ve B.K.İ.'nin yetki ve görevleri ise aşağıdaki şekilde belirtilmiştir: a) İşletici veya B.K.İ. olarak DTM ile akdettiği "İşletme" veya "Kuruluş ve İşletme Sözleşmesi" hükümleri doğrultusunda Bölgeyi işletmek, altyapının kamu tarafından yapılmayacağının sözleşmede belirtilmesi halinde, Bölgenin altyapı tesislerini inşa etmek ve parselasyon planına göre inşaat alanlarını yeterli sayıda Kullanıcıya kiralamak ve/veya satmak, b) İşletme veya Kuruluş ve İşletme Sözleşmesinde yer alan esaslar çerçevesinde, Kullanıcıların faaliyetleriyle ilgili müracaatları kabul etmek ve Kullanıcılarla, iskele, arazi, depo, ambar, hangar ve antrepoların işletilmesine yönelik "Kira Sözleşmeleri" ve Kullanıcıların Bölge içinde talep edecekleri gemi, liman ve diğer hizmetlerin yapılması veya kendi sorumluluğunda yaptırılmasını temin edecek "Hizmet Sözleşmelerini" düzenlemek ve birer örneklerinin gönderildiği Bölge Müdürlüğünce üç işgünü içinde reddedilmeyen kira sözleşmelerini akdetmek, reddedilenleri müracaatçılara bildirmek ve akdedilen sözleşmelere istinaden de ücret ve kiralar ile depozitoları peşin olarak tahsil etmek, c) Kullanıcılarla akdedilen sözleşmelerde; kiralanan parsellerde ve diğer yerlerde emniyet ve sağlık önlemlerinin alınmasına imkan veren, izin alınmaksızın herhangi bir değişiklik yapılmasını engelleyen, depo, ambar, hangar ve antrepolarda ve diğer yerlerde Bölge ile ilgili mevzuatta belirtilen veya tebliğ ya da genelgelerle duyurulan çalışma şekil ve hususlarının dışına çıkılmasını önleyen ve dolayısıyla Bölge düzeninin titizlikle korunmasını sağlayan hükümlere yer vermek, d) Bölge Müdürlüğü, Liman, Havameydanı, Gümrük, Güvenlik teşkilatları ve diğer kamu birimlerine Kullanıcılar tarafından verilmesi gereken bilgi ve belgeleri temin etmek, 31 e) Elektrik, su, gaz ve akaryakıt teminine ve haberleşme hizmetlerini kesintisiz sağlamaya yönelik tedbirleri almak ve ilgili kamu ve özel kuruluşlarla bu konuda koordinasyonu sağlayarak ücretlerin tahsili ve ilgili birimlere tediyesini sağlayıcı düzenlemeler yapmak, f) Bölgede yangın tehlikelerine karşı, Kullanıcıların kiraladığı tüm tesis ve binaların sigortasını yaptırtmak ve bu konuda önlem almak, g) Bölge içinde ihtiyaç duyulan ulaşım ve taşıma taleplerini karşılamak, umumun ihtiyaçlarına cevap verecek lokanta, kafeterya, büfe ve benzeri yerleri organize etmek, işletmek veya işlettirmek ve sahanın tüm temizlik ve genel sağlık konularını çözümlemek. Kullanıcılar, Bölgeye gelen ve giden veya Bölgede bulunan mallar için ihtiyaç duydukları yükleme, boşaltma, taşıma, istifleme ve diğer hizmetlerini ücret karşılığında İşleticiye veya B.K.İ.'ye yaptırırlar. 37 2) Gümrük ve Vergi Muafiyeti ile Teşvikler Yönetmeliğin 28. Maddesine göre serbest bölgeler, gümrük hattı dışındadır. Serbest bölgelerde gümrük mükellefiyetlerine dair mevzuat hükümleri uygulanmaz. Bölgeye giriş-çıkış noktalarında Gümrük Kanunu ve ilgili mevzuat hükümleri uygulanmakla beraber, Bölgeye giren ve Bölgeden yurtdışına çıkan mallar için gümrük vergisi, resim, harç ve diğer mali yükümlülükler, özel hesaba yapılacak tahsilat hariç, uygulanmaz. 37 Kullanıcılar, Bölgedeki faaliyetleri nedeniyle ihtiyaç duydukları araç, gereç ve ekipmanları İşletici veya B.K.İ. sağlayamadığı takdirde, Bölge Müdürlüğü’nün izni ve İşletici veya B.K.İ.'nin koordinasyonu dahilinde, aynı Bölgede faaliyette bulunan diğer Kullanıcılardan da temin edebilirler. 32 Serbest bölgelerden Türkiye'ye İhracatı Teşvik Mevzuatı çerçevesinde yapılacak ihracat ve ithalat işlemleri, yürürlükteki İhracatı Teşvik Tebliği hükümlerine tabidir. Türkiye'de yerleşik tam ve dar mükellef gerçek ve tüzel kişilerin, bölgedeki faaliyetleri dolayısıyla elde ettikleri kazanç ve iratlarının, Türkiye'nin diğer yerlerine transfer edildiğinin kambiyo mevzuatına göre tevsiki halinde, gelir ve kurumlar vergilerinden muaf tutulmaktadır. 3)İhraç ve İthal Olunan Mallar ve Transit Mal Taşımacılığı Türkiye'den Bölgeye sevk edilen mallar, dış ticaret rejimine tabi tutulur ve bu rejime göre ihraç edilmiş sayılır. Bölge ile diğer ülkeler ve serbest bölgeler arasında dış ticaret rejimi uygulanmaz. Bölgeden yurtdışına mal gönderilmesi ve hizmet verilmesi serbesttir. (Madde 30) Dış ticaret rejiminde öngörülen süre içinde, Türkiye'den bölgeye ihraç edilip tekrar Türkiye'ye geri getirilen mallardan 41'nci maddenin birinci fıkrasının (b) bendinin 2 nolu alt bendinde belirtilen ücret (malların CIF değerleri üzerinden binde 5 oranında alınacak ücretler) alınır. Bir parti olarak toplam fatura bedeli 500 A.B.D. Dolarının altında kalmak üzere Bölge Müdürlüğü veya Bölge Müdürlüğü onayı ile İşletici veya B.K.İ. ya da Kullanıcı tarafından bölgeye getirilen Türkiye mahreçli mallar, isteğe bağlı olarak ihracat işlemine tabi tutulmayabilir. Bölgeden çıkartılan mallar için; - "Menşe Şahadetnamesi", Gümrük Kanunu ve buna bağlı Gümrük Yönetmeliği'nin ilgili; - "A.TR. Dolaşım Belgeleri", 03.09.2002 tarih ve 24865 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan "Türkiye ile Avrupa Topluluğu Arasında Oluşturulan Gümrük Birliği’nin Uygulanmasına İlişkin Esaslar Hakkındaki 2002/4616 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı "; 33 - "EUR.1 Sertifikası"38, 21.02.1999 tarih ve 23618 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan ‘Eşyanın Tercihli Menşeinin Tespiti Hakkında Yönetmelik’; hükümlerine göre, Gümrük Müsteşarlığınca yetkili kılınan kuruluş tarafından verilir. Serbest Bölge Gümrük İdareleri, vize edilmek üzere ibraz olunan "A.TR Dolaşım Belgeleri" ve "EUR.1 Sertifikası"nın doğruluğunun kontrolünü ve söz konusu Belge ve Sertifikada kayıtlı eşyanın muayenesini yaparak vize eder. 39 Türkiye ile Avrupa Ekonomik Topluluğu arasında bir Ortaklık yaratan Ankara Anlaşması'nın 4'ncü maddesinde belirtilen "Geçiş Dönemi"nin gerçekleşme şartları, usülleri, sıra ve sürelerini belirleyen Katma Protokol'ün 2'nci maddesi kapsamında, Türkiye veya Toplulukta ithal işlemleri tamamlanmış, gerekli gümrük vergisi ve eş etkili vergi veya resimleri tahsil edilmiş ve bu vergi ve resimleri tam veya kısmi bir iadeden yararlanmamış olan üçüncü ülkeler çıkışlı serbest dolaşım durumunda sayılan malların, bölgede ham, yarı mamül veya mamül halde bulunmaları dolayısıyla veya bunların bölgede üretilen bir malın bünyesine girmesiyle üretilerek millileşen eşya için, eşyanın tarife pozisyonunda meydana gelen değişikliğe bakılmaksızın, düzenlenen A.TR Dolaşım Belgesi, Serbest Bölge Gümrük İdareleri'nce vize edilir. Katma Protokol'ün 3'ncü maddesinde belirtildiği şekilde, Türkiye veya Toplulukta elde edilen ve imaline Türkiye veya Toplulukta serbest dolaşım durumunda bulunmayan üçüncü ülkeler çıkışlı maddeler giren mallar için A.TR. Dolaşım Belgeleri düzenlenmesi, EUR.1 Sertifikası, Türkiye’nin bazı ülke ve ülke grupları ile imzaladığı STA’lar ve Türkiye ile AT arasındaki tarım ürünleri ticaretine ilişkin 1/98 sayılı Türkiye-AT Ortaklık Konseyi Kararında belirtilen kurallar çerçevesinde eşyanın tercihli menşeini ispat eden ve o eşyanın tercihli rejimden faydalanmasını sağlayan bir belgedir. Bkz. İhracatta Pratik Bilgiler ve Gerekli Adresler, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası, Şubat 2003,Bursa S.6 38 39 Bu Yönetmelikle, Serbest Bölgelerdeki malların menşei ve bu mallar için A.TR Dolaşım Belgeleri ve EUR.1 Sertifikası düzenlenmesiyle ilgili olarak, Serbest Bölgelerin, Gümrük Kanunu'nun 15'nci maddesi uyarınca, Türkiye siyasi sınırları içinde yer almakla beraber, vergi ödeme mükellefiyeti açısından gümrük hattı dışında olduğuna dair hükmüne atıf yapılarak, Bölgelerde üretilen malların, Gümrük Kanunu'nda belirtilen menşe kriterleri; Türkiye'de elde edilen Türkiye menşeli ürünler -tümüyle üretilme kriteri- veya tümüyle Türkiye'de elde edilmemiş yabancı menşeli veya menşei belirsiz girdiler ihtiva eden eşyanın, Türkiye'de gördüğü değişiklik ve işlem dolayısıyla Türkiye menşeli sayılması -Esaslı değişim kriteri- çerçevesinde, "Türkiye Menşeli" hüviyetine haiz olduğu ifade edilmiştir. 34 imallerine giren üçüncü ülke maddeleri için Ortak Gümrük Tarifesi'nde öngörülen "Fark Giderici Vergi"nin 2/72 ve 3/72 sayılı OKK hükümlerine göre ihracatçı ülke Türkiye'de, Serbest Bölge Gümrük İdaresi'nce tahsil edilmesiyle mümkündür. Söz konusu mallar için düzenlenen A.TR Dolaşım Belgeleri yanında EUR.1 Sertifikası da Serbest Bölge Gümrük İdareleri'nce vize edilir. 4)İthal Edilen Mallar ve Transit/Aktarma Mal Taşımacılığı Daha önce de belirtildiği üzere, Bölgeden, Türkiye'ye sevk edilen mallar dış ticaret rejimine tabi tutulur ve bu rejime göre ithal edilmiş sayılır. Bölge ile diğer ülkeler ve Serbest Bölgeler arasında dış ticaret rejimi uygulanmaz. Transit/Aktarma taşımaya tabi malların Bölgeye giriş ve çıkışı ise Bölge Müdürlüğünün izniyle yapılır. Yabancı bir memleketten başka bir yabancı memlekete veya Türkiye'den yabancı bir memlekete gitmek ya da yabancı bir memleketten Türkiye'ye gelmek üzere Bölgeden geçen/geçirilen eşya, Bölgede "Transit" halinde sayılır. Transit olarak geçen/geçirilen eşyanın, Serbest Bölgede aktarma edilmesi, karaya çıkarılması veya bir süre kalması transit halini değiştirmez.40 5)Bölgeye Mal Giriş ve Çıkışı Yönetmeliğin 32. mühimmatının, radyoaktif maddesine göre, ateşli silahlar ve bunların maddelerin, tehlikeli ve zehirli atıkların bölgelere getirilmesi yasaktır. Parlayıcı, patlayıcı, yanıcı, yanmayı artırıcı veya bir arada bulunduğu mallar için tehlikeli olan maddeler ise özel düzenek veya yapıların bulunması şartıyla bölgelere getirilebilir. 40 Yabancı bir ülkeden deniz, hava, demiryolu ve karayoluyla serbest bölge limanına getirilen eşyanın, deniz yoluyla yabancı bir limana veya diğer bir serbest bölge limanına sevki "Aktarma" sayılır. 35 Uyuşturucu maddeler, psikotrop maddeler ve bunlarla ilgili kimyasal maddeler ile bunların müstahzarlarının serbest bölgelere giriş ve çıkışı Sağlık Bakanlığı’nın uyguladığı ulusal ve uluslararası mevzuat hükümlerine tabidir. Serbest bölge adresli olduğu halde herhangi bir nedenle bölgeye dahil olmayan bir yere boşaltılan mallar veya bölgeye ait olmayan bir varış yerine adres edilmiş, fakat bölgeye dahil bir yere boşaltılan mallar, adres edildikleri varış yerlerine Gümrük İdaresinin gözetim ve denetimi altında en seri şekilde gönderilir. Bölge adres verilerek gönderilen mallar en kısa zamanda serbest bölgeye intikal ettirilir. Ancak, serbest bölge adresli malların bölgeye gelip, yer olmaması nedeniyle Gümrük antreposunda veya bir başka yerde depolanması halinde, geçici kabulle yurtiçine satıldığında veya sair şekilde yurtiçine sokulduğunda ya da yurtdışına gönderildiğinde bu mallar serbest bölge hükümlerine tabi olur. Bölge depolarının yeterli olmasıyla bu uygulamaya son verilir. Bölge içerisindeki eşyanın yükleme, boşaltma, nakletme, ve sair işlemleri için gerekli ekipman, araç ve gereçlerin geçici olarak bölgeye sokulmasına, Bölge Müdürlüğünün yazılı talebi doğrultusunda, Gümrük Muhafaza Müdürlüğünce tutulan "Giriş-Çıkış Defteri"ne kaydı suretiyle Gümrük İdaresince izin verilir. Serbest Bölge adresli veya çıkışlı olup, deniz yoluyla gelen veya giden eşyanın, Bölgenin denize rıhtımı olmaması veya limanı olmasına rağmen yakın bir limandan getirilmesi veya götürülmesi durumunda bölge ile olan bağlantısı, Serbest Bölge Gümrük Müdürlüğünce tescilli ve Bölge Müdürlüğünce tanzim ve tescilli "Serbest Bölge İşlem Formu"na istinaden ve "Transit Beyannamesi" düzenlenmesine gerek kalmadan, Gümrük İdaresince görevlendirilecek memurun refakatinde gemiden doğrudan bölgeye alınmasıyla veya bölgeden gemiye götürülmesiyle sağlanır. Geminin bulunduğu yer ile Bölge arasındaki koridor, Serbest Bölge olarak addedilir. Bir Serbest Bölgenin fiziki olarak ayrılmış olan kısımları arasındaki mal sevkiyatı gümrük gözetiminde yapılır. Kullanıcılar, bölgeden yurtdışına veya Türkiye'ye toptan satış yaparlar. Kullanıcılar ve bölgede depo kiralayan firmalar, Bölge Müdürlüğüne yazılı olarak 36 bildirmek kaydıyla, aynı bölgedeki diğer kullanıcılara toptan satış yapabilir veya mallarını toptan devredebilirler. 41 Bölgede faaliyette bulunan kullanıcılar, mallarındaki kayıp ya da sayı, çeşit ve ağırlık bakımından değişikliklerden dolayı meydana Bölge gelen noksanlık Müdürlüğüne karşı ile mal kalitesindeki sorumludurlar. Malların tabiatından ileri gelen bir kayıp ve noksanlığın varlığının veya mücbir sebepten dolayı bu farklılığın doğduğunun kanıtlaması halinde bu sorumluluk ortadan kalkmaktadır. Bölgedeki mallarda; normal işlemler, tabii aşınma, fire veya benzeri nedenler dışında, bir eksikliğin veya sebebi açıklanamayan bir fazlalığın tesbit edilmesi halinde, ilgili Kullanıcı, İşletici veya B.K.İ. bu durumu Bölge Müdürlüğüne yazılı olarak bildirir ve gerekli yükümlülükleri yerine getirir. Malların imhasına, Bölge Müdürlüğü ve İşletici veya B.K.İ. yetkilileri ile Bölge Müdürlüğünce tayin edilecek ve mallar üzerinde ihtisası olan bir eksperin de bulunduğu, üç kişilik komisyon tarafından karar verilir. İmha kararı, imha gerçekleşmeden Gümrük İdaresine bildirilir, Gümrük İdaresince ayniyat kontrolü yaptırıldıktan sonra imha Gümrük İdaresinin denetiminde gerçekleştirilir. İmha edilen mallar, Kullanıcının kayıtlarından silinir ve durum Gümrük İdaresine bildirilir. Bölgedeki faaliyet dolayısıyla Bölgeye getirilen malların; Bölge Müdürlüğü, Gümrük İdaresi, İşletici veya B.K.İ. yetkililerince oluşturulan bir komisyon tarafından herhangi bir ekonomik değer taşımadıkları anlaşılan kap, ambalaj maddeleri ve bunların atık ve döküntüleri, çöpler, Bölge Müdürlüğünce bilgi verildiği halde Serbest Bölge Gümrük İdaresince alınmayan ve atılmasında sakınca görülmeyen maddeler İşletici veya B.K.İ. yetkililerince, Gümrük İdaresi ve Bölge Müdürlüğü görevlilerinin gözetimi altında Bölge dışındaki temizlik hizmetleriyle görevli kamu görevlilerine veya bu işi yapan özel kişilere teslim edilir. (Madde 37) 41 Bölgede perakende satışa izin verilmemektedir. 37 6)Özel Hesap 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu ile oluşturulan Özel Hesaba ilişkin gelirler için DTM tarafından Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası nezdinde, Türk Lirası, ABD Doları veya diğer dövizler cinsinden Serbest Bölgeler Genel Müdürlüğü ve her Bölge Müdürlüğü adına ana hesaplar açtırılır. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası hesaplarında toplanan tutarlardan, Serbest Bölgeler Genel Müdürlüğü talimatına istinaden faaliyet ruhsatı müracaat ücretlerinden ve kiralardan yapılan iadeler düşüldükten ve fazla alındığı tespit edilen özel hesap gelirleri iade edildikten sonra kalan tutar, talimata gerek kalmaksızın Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca hafta sonları itibariyle DTM merkez ödemelerini yapan merkez saymanlığı hesabına, Türk Lirası olarak yatırılır. Özel hesabın gelirleri aşağıdaki kalemlerden oluşmaktadır: a) Ruhsatlar ve izin belgeleri karşılığı tahsil edilecek, Yönetmeliğin 11’inci maddesine istinaden belirlenen ücretler: 1) Faaliyet ruhsatı almak için Serbest Bölgeler Genel Müdürlüğüne yapılacak müracaatlarda alınacak faaliyet ruhsatı müracaat ücretleri, 2) Faaliyet ruhsatının kaybedilmesi, yıpranması ve diğer nedenlerle yeniden düzenlenmesi halinde alınacak ücretler, 3) Açık alan kullanma ruhsatı almak için Bölge Müdürlüğüne yapılacak müracaatlarda alınacak ücretler, 4) Depo kullanma belgesi almak için Bölge Müdürlüğüne yapılacak müracaatlarda alınacak ücretler, 5) Giriş izin belgesinin düzenlenmesi karşılığında alınacak ücretler ile bu belgenin ve özel izin belgesinin kaybedilmesi nedeniyle yeniden düzenlenmesi durumunda alınacak ücretler. 38 b) Bölgelere giren ve çıkan mallar üzerinden tahsil edilecek binde 5 ücretler: 1) Yurtdışından bölgeye getirilen malların CIF değeri üzerinden binde 5 oranında alınacak ücretler, 2) Bölgeden Türkiye’ye çıkarılan malların CIF değerleri üzerinden binde 5 oranında alınacak ücretler, 3) Kullanıcının kendisine ait olmayan, bakım, onarım veya tamir maksadıyla bölgeye geçici olarak getirilen malların bölge içinde gördüğü hizmet dolayısıyla yaratılan katma değeri üzerinden alınacak binde 5 oranındaki ücretler, 4) Kullanıcının kendisine ait olmayan, fason imalat amacıyla bölgeye geçici olarak getirdiği malların bölgede işçilik gördükten veya daha ileri derecede işçilik görmek üzere Türkiye’ye çıkarılıp geri getirildikten sonra bölgeden nihai çıkışında bölgede ve Türkiye’de yaratılan katma değer üzerinden binde 5 oranında alınacak ücretler, 5) Kullanıcının kendisine ait olmayan, bakım, onarım veya tamir maksadıyla bölgeye yurtdışından geçici olarak getirilen mallar ile bölgedeki bina, tesis ve demirbaşların bakım, onarım veya tamirinde kullanılmak üzere yurt dışından geçici olarak getirilen araç, gereç ve ekipmanların, 58’inci maddede belirtilen süre içerisinde bölge dışına çıkarılmaması halinde bu malların CIF değeri üzerinden binde 5 oranında alınacak ücretler, 6) Bakım ve onarım amacıyla bölgeden Türkiye’ye çıkarılan kullanıcılara ait demirbaş ve yatırım mallarının 12 ay içinde bölgeye getirilmemesi halinde çözülen, Yönetmeliğin 58’inci maddenin 2’nci fıkrasında belirtilen ve söz konusu malların defter ve belgelerde kayıtlı değerleri üzerinden binde 5 oranında alınacak teminatlar, 7) Sergilenmek, fuarlarda teşhir edilmek veya işlem görmek üzere bölgeden Türkiye’ye geçici olarak gönderilen, Türkiye’den satın alınarak bölgeye 39 getirilen ancak, sipariş ve evsafına uygun olmadığı için değiştirilmek veya işlem görmek üzere bölgeden Türkiye’ye çıkarılan malların 12 ay içerisinde bölgeye getirilmemesi halinde çözülen, 58’inci maddenin 2’nci fıkrasında belirtilen ve söz konusu malların CIF değerleri üzerinden binde 5 oranında alınacak teminatlar, c) Serbest bölgeyi işleten gerçek veya tüzel kişilerle yapılacak sözleşmeler uyarınca tahsil edilecek ücretler: 1) İşleticilerin yıllık net karları üzerinden alınan sözleşmede belirtilen orandaki kar payları yıl sonu döviz alış kurundan hesaplanarak ABD Doları cinsinden ait olunan dönemi takip eden yılın 5’inci ayının son iş günü mesai bitimine kadar, 2) İşletici ve B.K.İ.’lerin, bölgenin işletilmesi veya kurulup işletilmesi ile ilgili faaliyetleri sonucu tahakkuk eden net aylık gelirleri üzerinden yüzde 4 oranında alınacak ücretler takip eden ayın 20’nci günü mesai bitimine kadar, 3) Hazine arazisi üzerinde kurulu serbest bölgelerde faaliyet ruhsatı verilmesi uygun görülen gerçek veya tüzel kişilere açık alanların kiraya verilmesi halinde, kira bedelleri 8’inci madde kapsamında yapılan kira sözleşmesinde öngörülen sürelerde işletici veya B.K.İ. tarafından tahsil edilir. Tahsil edilen kira bedellerinin işletici tarafından yüzde 90'ı, B.K.İ. tarafından yüzde 63'ü işletme veya kuruluş ve işletme sözleşmelerinde belirtilen süreler içerisinde, 4) Hazineye ait bina ve tesisler ile faaliyet ruhsatının iptali veya süresinin sona ermesiyle Hazineye intikal eden bina ve tesislerin işletici veya B.K.İ.’ce kiraya verilmesi halinde tahsil edilen kira bedellerinin işletici veya B.K.İ. tarafından yüzde 90'ı işletme veya kuruluş ve işletme sözleşmelerinde belirtilen süreler içerisinde, 5) Özel mülkiyete ait arazi üzerinde kurulu serbest bölgelerde B.K.İ.’nin kiraya verdiği arazi ve işyerlerinin tahakkuk eden brüt kira gelirlerinden yüzde 4 aylık gelir payı ve sattığı arazi ve işyerlerinden elde ettiği net gelirlerden yüzde 4 aylık gelir payı takip eden ayın 20’nci günü mesai bitimine kadar, 40 6) İşletici, B.K.İ. ve kullanıcıların Yönetmelik hükümlerine, işletme veya kuruluş ve işletme sözleşmelerine aykırı olarak taahhütlerini zamanında veya hiç yerine getirmemeleri halinde tahsil edilecek cezai şart, masraf ve faizler tahsili müteakiben, özel hesaba yatırılır. d) 3218 sayılı Kanunun 7’nci maddesinin (d) bendinde belirtilen diğer gelirler: 1) Kullanıcıların hizmet faaliyetleri sonucunda düzenledikleri faturada belirtilen tutar üzerinden binde 5 oranında alınacak ücretler peşin olarak, 2) Bankaların ve sigorta kuruluşlarının faaliyetleri nedeniyle elde ettikleri gelirlerinden –yapmış oldukları bütün muameleler nedeniyle kendi lehlerine nakden veya hesaben tahakkuk eden paralardan– binde 5 oranında alınacak paylar üçer aylık dönemler itibariyle Ocak, Nisan, Temmuz ve Ekim aylarının 20’nci günü mesai bitimine kadar, 3) Bölge Müdürlüğü tarafından kullanıcılara kiralanan arazi ve binalardan elde edilecek kira bedelinin tamamı, 4) Herhangi bir nedenle Hazineye intikal eden menkullerin satışından, gayri menkullerin kullanım hakkının süreli olarak devrinden elde edilecek gelirler, 5) Genel Müdürlük veya Bölge Müdürlüklerince bastırılan ve satış yoluyla dağıtımına karar verilen her nevi basılı kağıt veya yayınların bedeli, 6) Satın alma ve satışlar nedeniyle yapılan sözleşmelerde belirtilen cezai şart, masraf ve faizler, 7) Faaliyet ruhsatı almak için Genel Müdürlüğe yapılan müracaatlarda, Genel Müdürlüğün uygun görüş yazısından sonra 30 gün içerisinde faaliyet ruhsatı almaktan vazgeçilmesi halinde alınacak ücret, özel hesaba yatırılır. 41 Aşağıdaki hallerde özel hesaba tahsilat yapılmaz: 1) Türkiye’den bölgeye getirilen mallardan, bölgeden yurt dışına çıkarılan mallardan, bölge içi satışlardan, imha veya tasfiye edilmek üzere bölgeden çıkarılan ve tahlil ve numune amacıyla bedelsiz olarak getirilen veya götürülen mallardan, yatırım ve tesis safhasında kullanılmak üzere getirilen mallardan, tevsi ve kapasite artırmak amacıyla getirilen mallardan binde 5 ücret alınmaz. 2) İşletici veya B.K.İ. ayrı faaliyet ruhsatı almak ve ayrı muhasebe kayıtları tutmak kaydıyla Hazine arazisi üzerinde yaptığı veya yaptırdığı bina ve tesisleri kiraya vermek veya bölgede yapılması öngörülen faaliyet konularında faaliyet gösteren kuruluşlara ortak olmak suretiyle elde ettikleri gelirlerden özel hesaba herhangi bir pay ödemez. 3) Bölgeden yurtdışına satılan bir malın herhangi bir nedenle geri gelmesi veya yurtdışından bölgeye gelen ancak evsafına uygun olmaması veya bozuk çıkması nedeniyle değiştirilmek veya tamir edilmek üzere mahreç ülkesine iade edilen eşyanın serbest bölgeye getirilmesi halinde binde 5 ücret alınmaz. 7)Kambiyo, Bankacılık ve Sigortacılık Hizmetleri Bölgedeki faaliyetlerle ilgili olarak mal bedelleri, Fon, hizmet ve işçi ücretleri ile ikramiyeleri ve kiralara ilişkin ödemeler dövizle yapılır. Bölgede Türk Lirası ile yapılan ödemeler hakkında 16.8.1985 tarih ve 85/9801 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı'nda belirtilen esaslar uygulanır. Bölgede yatırımda bulunan Türkiye dışında yerleşik gerçek ve tüzel kişiler, sermayelerinin nakdi kısmını döviz olarak getirirler. Türkiye'de faaliyette bulunan yabancı sermaye kuruluşları veya Türkiye dışında yerleşik gerçek ve tüzel kişiler, bölgeye döviz olarak getirdikleri nakdi, ayni ve gayrimaddi haklarla ilgili sermayelerini ve bunlardan elde ettikleri her türlü kazanç ve iratlarını satış ve/veya tasfiye bedellerini, istediklerinde Türkiye'nin diğer kesimlerine ve yurtdışına transfer etmekte serbesttirler. Ancak bu kişiler, transfer edecekleri kıymetleri Bölge Müdürlüğüne bildirmekle ve bu kıymetlerin kendilerine aidiyetlerini tevsik etmekle yükümlüdürler. (Madde 47) 42 Bölgedeki bankacılık faaliyetleriyle ilgili olarak Serbest Bölgeler mevzuatında belirtilmeyen hususlar, 25.4.1985 tarihli ve 3182 sayılı Bankalar Kanunu'nun 74'ncü madde hükmüne tabi olur. Bölgede banka kurulması ve yabancı bankaların şube açmasına ilişkin olarak 18.9.1990 gün ve 90/999 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı'nda belirlenen esaslar uygulanır. D) 4458 SAYILI GÜMRÜK KANUNU 42 Daha önceki bölümlerde belirtilen Katma Protokolün 6. maddesi ortaklığın işleyebilmesi açısından tarafların hukuki ve idari hükümlerinin yakınlaştırılmasını öngörmekle birlikte, işlevsel olarak derin bir anlam içermemekteydi. Bunun sebebiyse, bir yandan aşama aşama gerçekleşecek bir gümrük birliğinin öngörülmüş olması, diğer yandan da Topluluk içinde de gümrük mevzuatının uyumlaştırılması sürecinin başlangıcında olunmasıydı. Bugün ise, gümrük birliği gerçeklemiş, Topluluk mevzuatı ise tamamlanmıştır. Bu bakımdan, tarafların mevzuatının yakınlaştırılması yıllarca sürebileceğinden, Türkiye’nin zaten hazırlanmış bir mevzuata uyum sağlamasının daha doğal olacağı savunularak, 1/95 sayılı Kararın 28. maddesinde yer alan hususlara uyum ile daha sonraki bölümlerde ayrıntılı olarak ele alınacak 2913/92 sayılı Topluluk Gümrük Koduna adaptasyonun gerçekleşmesi öngörülmüştür.43 1/95 sayılı Karar’da gümrük alanında belirtilen mevzuat uyum kapsamında, Gümrük Kanunu’nda ilk aşamada bazı düzenlemeler yapılması gerekli görülmüştür. Bu amaçla hazırlanan, 1615 sayılı Gümrük Kanunu’nun bazı maddelerinin değiştirilmesi ve bazı maddeler eklenmesine ilişkin 564 sayılı 30 Haziran 1995 tarihli Kanun Hükmünde Kararname, 1 Ocak 1996 tarihinde yürürlüğe girmek üzere, 26 Haziran 1995 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. 44 Topluluk Gümrük Koduna daha kapsamlı bir uyum amaçlayan 4458 Sayılı 42 4 Kasım 1999 tarih ve 23866 sayılı Resmi Gazete Didem Dirlik, ‘Gümrük Birliği Süreci ve Türk Gümrük Mevzuatının AT Gümrük Mevzuatına Uyumlaştırılması’ op.cit s.48 44 Nevzat Saygılıoğlu, ‘Avrupa Birliği Yolunda Gümrük İdaresi’, Yeni Türkiye Dergisi Avrupa Birliği Özel Sayısı II, Yıl 6 Sayı: 36 (Kasım-Aralık 2000) s.1121 43 43 Gümrük Kanunu ise, 27.10.1999 tarihinde TBMM Genel Kurulunda görüşüldükten sonra 5 Şubat 2000 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nda, 2913/92 (EEC) sayılı Topluluk Gümrük Koduna uygun olarak Gümrükçe Onaylanmış Diğer İşlem veya Kullanım Şekilleri başlığı altında düzenlenen serbest bölgeler, söz konusu Kanuna göre Türkiye Gümrük Bölgesi’nin parçaları olmakla beraber; a) Serbest dolaşımda olmayan eşyanın herhangi bir gümrük rejimine tabi tutulmaksızın ve serbest dolaşıma sokulmaksızın, gümrük mevzuatında öngörülen haller dışında kullanılmamak ya da tüketilmemek kaydıyla konulduğu, ithalat vergileri ile ticaret politikası önlemleri bakımından, Türkiye Gümrük Bölgesi dışında olduğu kabul edilen, b) Serbest dolaşımdaki eşyanın, bir serbest bölgeye konulması nedeniyle normal olarak eşyanın ihracına bağlı olanaklardan yararlandığı yerler olarak tanımlanmaktadır. Bu Kanuna göre, serbest bölgelerin sınırları ile giriş ve çıkış noktaları gümrük idarelerinin denetimine tabi olup, bir serbest bölgeye giriş veya çıkış yapan kişiler ve nakil araçları gümrük muayenesinden geçirilirler. Ayrıca, gümrük idareleri, serbest bölgeye giren, burada kalan veya çıkan eşyayı muayene edebilmekte, muayenenin yapılmasını sağlamak üzere de eşyaya giriş ve çıkışlarda eşlik etmesi gereken taşıma belgesinin bir nüshasının gümrük idaresine verilmesi veya tetkike hazır tutulması gerekmektedir. (Madde 153) Böylelikle, 1615 sayılı Kanun ve buna bağlı Yönetmeliğe göre denetim daha kapsamlı hale getirilmiş ve bölgede kalan eşya da gümrüğün denetimi altına girmiştir. 1)Serbest Bölgelere Eşya Konulması Parlayıcı, patlayıcı veya bir arada bulundukları eşya için tehlikeli olan veya korunmaları özel düzenek veya yapılara gerek gösteren eşyanın serbest 44 bölgelerdeki bu niteliklere uygun yerlere konulması zorunluluğu dışında, serbest dolaşımda olan veya olmayan her türlü eşya serbest bölgelere konulabilmektedir. 153. Maddede belirtilen hüküm saklı kalmak koşuluyla, serbest bölgelere giren eşyanın gümrük idarelerine sunulmasına ve beyanname verilmesine gerek yoktur. Ancak, serbest bölgeye girişiyle sona erecek olan bir gümrük rejimine tabi tutulan veya bir serbest bölgeye ithalat vergilerinin geri verilmesi veya kaldırılmasına ilişkin bir karardan sonra konulan ya da bir serbest bölgeye ihraç kaydıyla konulan eşyanın gümrük idaresine sunulması ve gerekli gümrük işlemine tabi tutulması zorunludur. İhracat vergilerine veya ihracatla ilgili diğer hükümlere tabi olan eşyanın da gümrük idarelerine bildirilmesi gerekmektedir. Ancak, eşyanın bölgeye girişiyle sona erecek olan gümrük rejimi hükümlerinin böyle bir zorunluluğu aramadığı hallerde, eşyanın gümrüğe sunulması gerekmemektedir. Ayrıca, ilgilinin talebi üzerine, gümrük idareleri serbest bölgeye konulmuş eşyanın gümrük statüsünü onaylayan bir belge verebilmektedir. (Madde 155) Eşyanın serbest bölgelerde kalabileceği süre sınırsız olup, serbest bölgeye konulmuş serbest dolaşımda olmayan eşya; a) Serbest dolaşıma giriş rejimi kapsamında serbest dolaşıma girebilir. b) İzne gerek olmaksızın mutat elleçleme 45 işlemlerine tabi tutulabilir. c) Dahilde işleme rejimine tabi tutulabilir.46 d) Gümrük kontrolü altında işleme rejimine tabi tutulabilir.47 Gümrük gözetimindeki eşyanın asli niteliklerini değiştirmeden istiflenmesi, yerinin değiştirilmesi, büyük kaplardan küçük kaplara aktarılması, kapların yenilenmesi veya tamiri, havalandırılması, kalburlanması, karıştırılması ve benzeri işlemleri ifade eder. 46 Serbest dolaşımda olmayan eşya, işlem görmüş ürünlerin üretiminde kullanılmasından sonra yeniden ihraç amacıyla, gümrük vergileri ve ticaret politikası önlemlerine tabi olmaksızın dahilde işleme rejimi kapsamında geçici olarak ithal edilebilmektedir. 47 Serbest dolaşıma girmemiş eşyanın Topluluk gümrük bölgesinde, ithalat vergilerine veya ticaret politikası önlemlerine tabi tutulmaksızın, niteliğini veya durumunu değiştiren işlemlere tabi 45 45 e) Geçici ithalat rejimine tabi tutulabilir.48 f) Kanunun 164. Maddesine göre gümrüğe terk edilebilir. g) İlgili kişinin, gümrük idarelerince gerekli görülen tüm bilgileri vermesi şartıyla imha edilebilir. (Madde 157) Kanun’un 158. Maddesine göre, eşyanın serbest bölgelerden çıkışına ilişkin 160. Madde hükümleri uygulanmaksızın, serbest dolaşımda olmayan eşya ile 152. Maddede belirtilen serbest dolaşımda olan eşya, serbest bölgelerde tüketilemez veya kullanılamaz. Ancak, Yönetmelikle belirlenen teçhizat ve tedarik ürünlerine ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla ve ilgili rejimde öngörülen hallerde yukarıda belirtilen hükmün uygulanması, eşyanın serbest dolaşıma girişi veya geçici ithalata tabi tutulmasına ilişkin ithalat vergileri veya tarım ve ticaret politikası önlemlerinin uygulanmasını gerektirmemesi halinde, bu eşyanın kullanılmasına veya tüketilmesine engel oluşturmaz. Bununla birlikte, söz konusu eşyanın bir kota veya tarife tavanına tabi olması halinde, bu eşya ile ilgili olarak gümrük beyannamesi verilmesi zorunludur. Serbest bölgelerde depolama, işçilik veya alım ve satım faaliyetlerinde bulunan kişiler tarafından, gümrük idarelerince kabul edilen forma uygun olarak envanter kayıtları tutulması ve eşyanın söz konusu kişiye ait yere konulmasından sonra kırk sekiz saat içinde envanter kayıtlarına geçirilmesi gerekmektedir. Söz konusu envanter kayıtları, gümrük idarelerine eşyayı teşhis ve eşya hareketlerini izleme olanağı verecek şekilde tutulmak zorundadır. tutulmaları ve bu işlemelerden elde edilen ürünlerin gümrük vergileri üzerinden serbest dolaşıma girmesine ilişkin hükümlerin uygulandığı rejimdir. 48 Serbest dolaşıma girmemiş eşyanın ithalat vergilerinden tamamen ya da kısmen muaf olarak ve ticaret politikası önlemlerine tabi tutulmaksızın, Türkiye Gümrük Bölgesi içinde kullanılması ve bu kullanım sırasındaki olağan yıpranma dışında, herhangi bir değişikliğe uğramaksızın yeniden ihracına olanak sağlayan hükümlerin uygulandığı rejimdir. 46 Serbest bölgelere mal giriş-çıkışları ile bölge içi mal satışlarına ilişkin hususlar Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın 09.07.1998 tarih ve 98/5 sayılı Genelgesi ile düzenlenmiş olup, 17 Şubat 2000 tarih ve 2000/1 sayılı Genelgenin yayımlanmasıyla stok kayıtlarına ilişkin hususlarda değişiklik yapılmıştır. 2) Eşyanın Serbest Bölgelerden Çıkışı Yürürlükteki hükümlerin aksini öngörmediği hallerde, bir serbest bölgeden çıkan eşya, Türkiye Gümrük Bölgesi dışına ihraç veya yeniden ihraç edilebilir veya Türkiye Gümrük Bölgesine getirilebilmektedir. Serbest dolaşımda olmayan eşya için bir gümrük yükümlülüğü doğduğunda, bu eşyanın gümrük kıymetinin serbest bölgede kalış süreleri içinde depolama ve muhafaza edilme masraflarını da içeren fiilen ödenmiş veya ödenecek fiyata dayandığı hallerde ve söz konusu masraflar bu fiyattan ayrı olarak gösterildiği takdirde, gümrük kıymetine dahil edilmez. Serbest bölgede mutat elleçlemelere tabi tutulan eşyanın gümrük vergilerinin hesaplanmasında, söz konusu eşyanın dikkate alınacak niteliği, gümrük kıymeti ve miktarı; beyan sahibinin talebi ve söz konusu elleçlemelerin yapılmasına izin verilmiş olması kaydıyla, bu eşyanın 193. maddede belirtilen tarihte söz konusu elleçlemelere tabi tutulmamış gibi dikkate alınacak niteliği, gümrük kıymeti ve miktarıdır. Eşyanın Türkiye Gümrük Bölgesine getirilmesi veya geri gelmesi ya da bir gümrük rejimine tabi tutulması halinde Kanunun 155. maddesinde belirtilen ve eşyanın gümrük statüsünü onaylayan belge, eşyanın gümrük statüsünün tespitinde kanıt olarak kullanılmakla birlikte, bu belge ile ya da başka yoldan eşyanın gümrük statüsünün kanıtlanamaması halinde, söz konusu eşya, a) İhracat vergi ve lisanlarının veya ticaret politikası önlemlerinin uygulanması bakımından, serbest dolaşımda bulunan eşya, 47 b) Diğer tüm hallerde serbest dolaşımda olmayan eşya olarak kabul edilmektedir. E) GÜMRÜK YÖNETMELİĞİ49 Gümrük Yönetmeliği’nde serbest bölge hükümleri, 4458 sayılı Gümrük Kanunuyla paralel olarak ‘Gümrükçe Onaylanmış Bir İşlem veya Kullanım Şekilleri’ başlığı altında düzenlenmiştir. Söz konusu Yönetmeliğe göre, serbest bölgede görevli gümrük idareleri, a) Türkiye’den serbest bölgeye ihraç edilen, b) Yabancı bir ülkeden veya Türkiye Gümrük Bölgesindeki başka bir gümrük idaresinden transit olarak gelen, c) Serbest bölgeden Türkiye’ye serbest dolaşıma girmek üzere gelen, d) Serbest bölgeden Türkiye’ye şarta bağlı muafiyet kapsamında ithal edilen, e) Serbest bölgeden Türkiye’deki başka bir gümrüğe veya yabancı bir ülkeye transit rejimi hükümlerine göre sevk edilen, f) Serbest bölgede kalan eşyayı, serbest bölgeye giriş veya çıkış yapan kişileri ve taşıtları, serbest bölgenin sınırları ile giriş ve çıkış noktalarını denetlemeye yetkilidir. Serbest dolaşıma giriş rejimi ve ihracat rejimi hükümlerine göre yapılacak olan denetim ve muayene serbest bölgenin giriş ve çıkış kapılarında yapılabileceği gibi, eşyanın depolandığı serbest bölgedeki yerlerde de yapılabilmektedir. Serbest bölgelerin sınırları ile giriş ve çıkış noktalarının mutlak surette denetlenmesi esas olmakla birlikte, bir serbest bölgeye giriş veya çıkış 49 31 Mayıs 2002 tarih ve 24771 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazete 48 yapan kişiler ve taşıtları ile serbest bölgeye giren ve burada kalan ve çıkan eşyanın denetim ve muayenelerinin, gümrük idaresinin uygulamakla yükümlü olduğu mevzuat hükümleri yanında şüphe halinin mevcut olduğu zaman ve hallerde de yapılmasına imkan sağlanmıştır. Muayenenin yapılmasını sağlamak üzere eşyaya giriş ve çıkışlarda eşlik etmesi ve bir nüshasının gümrük idaresine verilmesi veya tetkike hazır tutulması gereken ‘taşıma belgesi’ ifadesinden, eşyanın vasıflarının belirlenmesine yarayacak bilgileri taşıdığı sürece, nakliye senedi, teslim makbuzu, özet beyan veya sevk pusulası gibi taşıma ile ilgili herhangi bir belge anlaşılmaktadır. Böylece, 1615 sayılı bir önceki Kanun ve buna bağlı yönetmelikte yer almayan taşıma belgelerinin niteliği açıklanarak, nelerin taşıma belgesi sayılacağı belirtilmiştir. 1) Eşya Konulmasına İlişkin Gümrük Gereksinimleri ve Envanter Kayıtları Eşyanın serbest dolaşıma girişi sırasında uygulanması öngörülen ticaret politikası önlemleri, eşya serbest bölgeye konulduğunda veya eşyanın geçici bir süre için serbest bölgede kalması sırasında uygulanmamakta ancak, eşyanın Türkiye Gümrük Bölgesine girişinde ticaret politikası önlemleri uygulanmasının gerektiği durumlarda, bu tür önlemler serbest dolaşımda olmayan eşyanın serbest bölgeye konulması sırasında uygulanmaktadır. Eşyanın Türkiye Gümrük Bölgesine getirilmesi veya geri gelmesi ya da gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutulması halinde, Gümrük Kanunu’nun 155. Maddesinin 4. fıkrasında belirtilen onay belgesi, eşyanın statüsünün tespitinde kanıt olarak kullanılır. (Madde 525) Gümrük statüsü, eşyanın Türkiye Gümrük Bölgesi içinde serbest dolaşım hakkını kazanıp kazanmadığı durumunun belirlenmesidir. Eşyanın tamamen Türkiye veya Avrupa Topluluğu menşeli olması veya üçüncü ülke menşeli olan Türkiye’de ya da Avrupa Topluluğu’nda ithal işlemleri tamamlanmış, gerekli gümrük vergileri ödenmiş ve ticaret politikası önlemleri uygulanmış eşya Türkiye Gümrük Bölgesinde serbest dolaşımda kabul edilir. Türkiye Gümrük Bölgesinde serbest dolaşım hakkı kazanmış eşyanın serbest bölgeden Avrupa Topluluğu’na 49 ihraç edilmek istenmesi halinde, eşyanın gittiği ülkenin gümrük idaresine ibraz edilmek üzere statü belgesi olarak A.TR Dolaşım Belgesi düzenlenir. Serbest bölgelerde gerçekleştirilecek mutat elleçleme faaliyetleri için önceden izin alınmasına gerek olmayıp, beyan sahibinin talebi üzerine, Gümrük Kanunu’nun 161. maddesinin 2. fıkrasının 50 uygulanacağı hallerde, bir serbest bölgeye konulan ve mutat elleçleme işlemlerine tabi tutulan eşyanın gümrükçe onaylanmış işlem veya kullanımı yönünde yapılan beyanda INF 8 Bilgi Formu düzenlenebilmektedir. (EK-2) Anılan form, dikkate alınması gerekli vergilendirme unsurlarının belirlenmesi amacıyla kullanılabilir. Elleçleme faaliyetlerine ilişkin olarak söz konusu belgenin düzenlemesi bu mevzuatla getirilmiş olup, 1615 sayılı Kanun ve buna bağlı Yönetmelikte yer almamaktadır. Tutulması gereken kayıtlar bakımından, bu Yönetmelik gereğince serbest bölgelerde depolama, işçilik veya alım ve satım faaliyetlerinde bulunan kişiler tarafından, gümrük idarelerince kabul edilen şekle uygun olarak envanter kayıtları tutulur. Envanter kayıtlarının, gümrük mevzuatının noksansız uygulandığını gösterecek şekilde tüm ayrıntıları kapsaması gerekmektedir. Gümrük idareleri, serbest bölge içindeki eşyanın bir işletici ve/veya kullanıcıdan diğerine aktarılması halinde, durumun eşyayı alan işletici ve/veya kullanıcının kayıtlarına geçirilmiş olduğuna kanaat getirmek için gerekli kontrolleri yapar. Serbest bölgeden eşya çıkarılmasına ilişkin ayrıntıların, derhal envanter kayıtlarına geçirilmesi gerekmektedir. Envanter kayıtları, a) Eşyanın miktarını ve normal ticari tanımını, marka ayrıntılarını, ayırt edici numaralarını, paketlerin tür ve sayısını, konteynerlerin ayırt edici işaretlerini, b) Eşyanın yerleştirildiği yeri, Serbest bölgelerde mutat elleçlemelere tabi tutulan eşyanın gümrük vergilerinin hesaplanmasında, söz konusu eşyanın dikkate alınacak niteliği, gümrük kıymeti ve miktarının eşyanın elleçleme faaliyetine tabi tutulmamış gibi dikkate alınmasına ilişkin hüküm 50 50 c) Eşyanın gümrük statüsünü gösteren belgeye ilişkin bilgileri, d) Mutat elleçleme işlemlerine ilişkin açıklamaları, e) Serbest bölgeye getirilen eşya, eğer dahilde işleme rejimi, gümrük kontrolü altında işleme rejimi veya geçici ithalat rejimine tabi eşya ise bu rejimlere ilişkin açıklamaları, içerir. (Madde 533) Bu madde ile 1615 Sayılı Kanun ve ona bağlı Yönetmelikteki bir eksiklik daha giderilerek, envanter bilgi ve kayıtları için gerekli belge ve bilgiler ifade belirtilmiştir. 2)Ön Statü Belgesi ve Eşyanın Serbest Bölgeden Çıkarılışı Türkiye’den serbest bölgelere gönderilen eşyaya ilişkin olarak düzenlenen ihracat beyannamesi kapsamı her türlü eşyanın, serbest dolaşımda bulunup bulunmadığının tespiti amacıyla, bölgeye giriş aşamasında statü belgesi düzenlenmektedir. (EK 3) Serbest bölge işlem formu ile transit olarak serbest bölgeye giriş yapan Avrupa Topluluğu veya üçüncü ülke menşeli eşya için de, bölgeye giriş aşamasında ön statü belgesi düzenlenir. Bu belge, gümrük ve yükümlü nüshaları olmak üzere, iki nüsha düzenlenmektedir. Türkiye’den ihracat beyannamesi ile veya serbest bölge işlem formu ile transit olarak serbest bölgeye giriş yapan eşyaya ilişkin ön statü belgesi düzenlenmesi aşamasında, serbest dolaşımda bulunan ve serbest dolaşımda olmayan aynı belge kapsamı eşyanın birlikte getirilmesi halinde, bu parti eşyanın her kısmı için ayrı ön statü belgesi düzenlenir. Ön statü belgesi, eşyanın Avrupa Topluluğu’na ihracı esnasında A.TR Dolaşım Belgesi düzenlenmek istenmesi halinde, gümrük idaresi ile ilgili odaya ibraz edilir. Söz konusu belgeler, yükümlü tarafından doldurularak, gümrük idaresince onaylanır. Ön statü belgeleri için gümrük idaresince ayrı bir tescil defteri tutulur. (Madde 527) 51 Aksi öngörülmediği sürece, bir serbest bölgeden çıkan eşya, Türkiye Gümrük Bölgesi dışına ihraç veya yeniden ihraç edilebilir veya Türkiye Gümrük Bölgesine getirilebilir. Serbest dolaşımda olmayan eşyanın yeniden ihraç edilmesi durumunda bu işlemin, eşyanın serbest bölge içinde bir yerden başka bir yere aktarılmasına ilişkin Gümrük Kanunu’nun 159. maddesinin 2. fıkrası kapsamında işleme tabi tutulmamış ise, aynı Kanunun 165. maddesi hükmü gereğince gümrük idaresine önceden bildirilmesine gerek yoktur. 3)Serbest Bölgelerden Avrupa Birliği’ne Eşya Gönderilmesi Türkiye’den veya üçüncü ülkelerden serbest bölgelere depolanmak, işlenmek veya ihraç edilmek üzere gelen eşyanın daha sonra Avrupa Birliği ülkelerine statü belgesi olarak A.TR Dolaşım belgesi ile gönderilmek istenmesi halinde, bu Yönetmeliğin 67 Nolu ekinde yer alan ‘Tespit ve Tahakkuk Kağıdı’ düzenlenir. (EK4) Bu durumda yapılması gereken işlemler, Yönetmeliğin 536. maddesinde sayılmıştır: a) Eşyanın tamamen Türkiye’de serbest dolaşımda bulunan girdilerden üretilmiş olduğu hallerde, Türkiye’ye vergilerinin ödenerek giriş işleminin yapıldığına dair gümrük beyannamesi, serbest bölgelerde çıkışında düzenlenen gümrük beyannamesi ve benzeri belgeler üzerinde yapılacak inceleme sonucunda eşyanın Türkiye’de serbest dolaşımda bir eşya olduğunun anlaşılması halinde, herhangi bir vergi tahsilatı yapılmaksızın A.TR Dolaşım Belgesi düzenlenir ve vize edilir. b) Eşyanın tamamen veya kısmen üçüncü ülke menşeli girdiler kullanılarak serbest bölgede işlem görmesi halinde, üçüncü ülke girdilerinin muayene ve tespiti yapıldıktan sonra CIF değeri belirlenerek, gümrük tarife pozisyonu üzerinden İthalat Rejim 52 Kararı eki listelerdeki ‘Diğer ülkeler’ sütununda kayıtlı gümrük vergisi oranında vergi tahsilatı yapılır.51 c) Avrupa Birliği ve Türkiye dış ticaret önlemleri bakımından kota veya diğer gözetim önlemlerine tabi üçüncü ülke menşeli eşya ile ilgili olarak A.TR Dolaşım Belgesi düzenlenmesi için telafi edici verginin tahsilinin yanı sıra bu ürünler için düzenlenen ithal lisansı da aranır. Gümrük idaresince A.TR Dolaşım Belgesinde kayıtlı miktar ithal lisansı aslından düşülerek işlem yapılır. d) Söz konusu Tespit ve Tahakkuk Kağıtları için ayrı bir tescil defteri düzenlenir ve bu kağıtlara varsa Dış Ticaret Müsteşarlığından kota veya diğer gözetim önlemlerine tabi ürünler için düzenlenen düşüm yapılmış ithal lisansının bir örneği, A.TR Dolaşım Belgesinin bir örneği, fatura ve gerekli görülen diğer belgeler eklenir. e) Serbest bölgelerden A.TR Dolaşım Belgesi düzenlenerek AB üyesi ülkelere gönderilen ve buralardaki alıcılar tarafından iade edilen üçüncü ülke menşeli girdiler kullanılarak işlem gören eşyanın, Türkiye’de serbest dolaşıma sokulmak istenmesi ve bunun ihracı sırasında Türk gümrük idareleri tarafından vize edilmiş A.TR Dolaşım Belgesinin ibrazı halinde, Katma Değer Vergisi ve Özel Tüketim Vergisi tahakkuk ve tahsilatı yapılır. Ayrıca, Avrupa Birliği Ortak Gümrük Tarifesi ile İthalat Rejimi Kararında kayıtlı vergi oranı arasında gümrük vergisi farkı varsa bu fark ile İthalat Rejim Kararına ek listelerde olması halinde Toplu Konut Fonu tahsis edilir. 51 Bu işlemler, Tespit ve Tahakkuk Kağıdı üzerinden yürütülür. Muayene memurunun tespit ve tahakkuk işlemini tamamlamasından sonra hesaplanan gümrük vergisi tutarı gümrük saymanlığına veya mutemetliğine yatırılır. Gümrük vezne alındısının ibrazı üzerine A.TR Dolaşım Belgesi, gümrük idaresi tarafından vize edilir. 53 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM TÜRKİYE’DE SERBEST BÖLGE UYGULAMALARI I.SERBEST BÖLGELERİN KURULMASI 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu’nun yayımlandığı tarih olan 1897 yılında başlayan serbest bölgelerin kurulması daha sonraki yıllarda ivme kazanmış ve bugünkü sayıya (21 adet) ulaşmıştır. Yer ve sınırları Bakanlar Kurulunca tespit edilen serbest bölgelerimiz, faaliyet konuları ve fonksiyonları bakımından karma bir yapı göstermektedir. Serbest bölgelere ilişkin hedeflenen amaçları gerçekleştirmek için ihtisaslaşmaya yönelik politikalar benimsenmiştir. 52 1987 yılından bugüne kadar geçen sürede ülkemizdeki serbest bölgelerin kuruluşu incelendiğinde, birden fazla modelin uygulamaya konulduğu görülür. Türkiye’de 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu’nun 1985 yılında yürürlüğe girmesinin ardından devlet, serbest bölgelerin kurulmasına öncülük etmiş ve birinci model olarak, kamuya ait araziler üzerinde altyapı giderleri devletçe karşılanmak suretiyle Mersin ve Antalya serbest bölgeleri 1987 yılında kurulmuştur. Bu iki bölgemizdeki uygulamalarından kazanılan deneyimler neticesinde ve kamunun altyapı harcamaları için gerekli kaynaklarının kısıtlı olması nedeniyle, ikinci model olarak kamu arazileri üzerinde özel sektör tarafından yap-işlet-devret yöntemiyle serbest bölgeler kurulmasına karar verilmiş, 1990 yılında Ege, 1992 yılında da Trabzon Serbest Bölgeleri bu şekilde faaliyete geçirilmiştir. Üçüncü ve son model olarak da, serbest bölgeler için genel bütçeden ayrılan yatırım ödeneklerinin yetersizliği, kamulaştırma bedellerinin yüksekliği ve özel sektörden gelen yoğun talepler karşısında İrlanda’da Shannon, Çin’de Shenzen ve ABD’deki birçok başarılı özel serbest bölge uygulamaları da göz önüne alınarak, mülkiyeti özel sektöre ait araziler üzerinde, alt ve üst yapı giderleri Mehmet Çardak, ‘Bütün Yönleriyle Dünyada ve Türkiye’de Serbest Bölge Uygulamaları’ Gümrük Dünyası Sayı:34, (Temmuz 2002)s.36 52 54 yine özel sektörce karşılanmak üzere, uygun görülen yerlerde serbest bölgeler kurulmasına başlanmıştır. Bu yöntemde, kamu kaynaklarından harcama yapılmaksızın, alt ve üst yapı yatırımlarının tamamı ve işletme giderleri özel sektörce karşılanmakta, denetim, gözetim ve yol göstericilik görevleri ise devletçe yerine getirilmektedir. 53 Bu bağlamda, yeni bir serbest bölge kurulurken, serbest bölgenin ülke ve bölge ekonomisine, istihdama ve üretime sağlayacağı katkısı yanında, bölge arazisinin karayolu, denizyolu, havalimanı ve demiryolu ağlarına yakınlığı, yörenin sanayi ve ticari faaliyetler bakımından durumu, serbest bölgenin hinterlandının büyüklüğü, yapılacak faaliyetlerin çevre kirliliği yaratıp yaratmayacağı, serbest bölgeyi kurup işletecek potansiyel girişimciliğin varlığı, bölge arazisinin fiziki koşulları, mülkiyet durumu gibi kriterlerin de göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Ülkemizde bulunan serbest bölgeler şunlardır;54 1) Halen ticari faaliyette bulunan serbest bölgeler ve faaliyete geçiş yılları; - Mersin, Antalya (1987), - Ege, İstanbul Atatürk Havalimanı (1990), - Trabzon (1992), - İstanbul Deri ve Endüstri, Doğu Anadolu, Mardin (1995), - İMKB Uluslararası Menkul Kıymetler (1997), - İzmir Menemen Deri, Rize, Samsun, İstanbul Trakya, Kayseri (1998), - Avrupa, Gaziantep, Adana-Yumurtalık (1999), - Bursa, Denizli, Kocaeli (2001), - Tübitak-Marmara Araştırma Merkezi Teknoloji (2002) 53 Dış Ticaret Müsteşarlığı Serbest Bölgeler Genel Müdürlüğü Aylık Raporu, Ocak 2001 s.3 54 http://www.dtm.gov.tr/sb/Atinterb.hmt 55 2) Bakanlar Kurulu Kararıyla yer ve sınırları ilan edilen serbest bölgeler; - İstanbul Kıyı Bankacılığı, - Zonguldak-Filyos, - İpekyolu Vadisi Bugün, yukarıda belirtilen serbest bölgelerdeki faaliyet konuları, üretim, alım-satım, depo işletmeciliği, işyeri kiralama, montaj-demontaj, bakım-onarım, bankacılık, sigortacılık, kıyı bankacılığı, finansal kiralama ve diğer konular olarak belirlenmiştir. Faaliyette olan serbest bölgelere ilişkin istatistiksel bilgiler aşağıda tablolar halinde verilmektedir. 55 TABLO-1 TOPLAM TİCARET HACMİNDEKİ DEĞİŞMELER (1000 ABD $) 2000 % 2001 % 2002 % 2003-III % Yurtiçinden Bölgelere 982.807 9 1.086.187 13 1.527.505 14 421.015 14 Bölgelerden Yurtiçine 4.748.017 42 3.059.660 37 3.729.278 34 932.547 31 Yurtdışından Bölgelere 4.396.052 39 2.713.213 33 3.588.796 32 1.010.076 33 Bölgelerden Yurtdışına 1.173.717 10 1.472.186 18 2.257.017 20 666.622 22 Toplam 11.300.593 100 8.331.246 100 11.102.596 100 3.030.259 100 55 Anılan istatistiksel bilgiler DTM’nin web sayfası http://www.dtm.gov.tr adresinden temin edilmiştir. 56 TABLO-2 Serbest Bölgelerde İstihdam (31.03.2003) İşçi Büro Personeli Bölgeler Diğer Toplam Ege Mersin Antalya İst.Deri Menemen 4.378 2.518 1460 1851 707 274 971 305 8.670 474 0 0 176 8.670 5.559 2.792 2.431 2.332 Avrupa İst. AHL Bursa İst. Trakya Kayseri Adana-Yum. TÜBİTAK-MAM Gaziantep Samsun Trabzon Denizli Mardin 1886 728 628 52 418 139 98 84 54 39 22 11 150 957 52 559 0 25 65 51 19 12 9 7 0 134 0 40 0 0 0 0 2 8 0 0 2.036 1.819 680 651 418 164 163 135 75 59 31 18 Rize Kocaeli D.Anadolu 4 1 0 2 5 1 0 0 3 6 6 4 Toplam 14371 4171 9507 28049 57 TABLO-3 TİCARET HACMİNİN ÜLKELERE GÖRE DAĞILIMI (1000 ABD $) 2003 Ocak-Mart Ülkeler Bölgelere Giriş % Bölgelerden Çıkış % Toplam % I. OECD ÜLKELERİ 696.823 48,7 451.151 28,2 1.147.974 37,9 521.778 36,5 393.988 24,6 915.766 30,2 175.046 12,2 57.163 3,6 232.209 7,7 8.976 0,6 12.498 0,8 21.474 0,7 43.703 3,1 41.981 2,6 85.684 2,8 39.044 2,7 35.653 2,2 74.696 2,5 V. İSLAM ÜLKELERİ 46.257 3,2 70.857 4,4 117.114 3,9 VI. DİĞER ÜLKELER 175.272 12,2 54.482 3,4 229.754 7,6 VII. TÜRKİYE 421.015 29,4 932.547 58,3 1.353.563 44,7 1.431.090 100 1.599.169 100 3.030.259 100 A. AB ÜLKELERİ B. DİĞER OECD ÜLKELERİ II. DİĞER AVRUPA ÜLKELERİ III. TÜRK CUMHURİYETLERİ IV. ESKİ SSCB TOPLAM 58 TABLO-4 TİCARET HACMİNİN SEKTÖRLERE GÖRE DAĞILIMI (1000 ABD $) 2003 Ocak-Mart Sektörler Yurtiçinden % Bölgelere Bölgelerden % Yurtdışından Yurtiçine Bölgelere % Bölgelerden % Toplam % Yurtdışına I. Tarım 22.554 5.4 29.558 3.2 72.919 7.2 30.151 4.5 155.182 5.1 a)Bitkisel 13.773 3.3 23.495 2.5 61.216 6.1 29.403 4.4 127.887 4.2 8.279 2.0 5.922 0.6 11.319 1.1 140 0.0 25.660 0.8 c)Su ürünleri 227 0.1 110 0.0 344 0.0 223 0.0 934 0.0 d)Orman 275 0.1 31 0.0 41 0.0 385 0.1 731 0.0 1.642 0.4 365 0.0 473 0.0 2.597 0.4 5.077 0.2 396.820 94.3 902.624 96.08 936.683 92.7 633.873 16.125 3.8 17.135 1.8 56.351 5.6 50.909 7.6 140.520 4.6 1.171 0.3 37.545 4.0 37.676 3.7 712 0.1 77.104 2.5 379.523 90.1 847.944 90.9 842.656 83.4 582.253 421.015 100 932.547 100 1.010.076 100 Ürünler b)Hayvansal Ürünler ürünleri II.MadencilikTaşocakçılığı 95.1 2.870.000 94.7 III. Sanayi a)İşlenmiş Tarım Ürünleri b)İşlenmiş Petrol Ürünleri c)Sanayi 87.3 2.652.375 87.5 Ürünleri 666.622 100 3.030.259 100 TOPLAM 59 TABLO-5 BÖLGELER İTİBARIYLA YIILIK TİCARET HACİMLERİ (1000 ADB $) BÖLGELER/ZONES 2000 2001 % 01/00 2002 % 02/01 2002-III 2003-III %03/02 ADANA-YUMURTALIK 60.864 59.267 -2,6 46.845 -21,0 7.299 14.621 100,3 ANTALYA 215.132 185.019 -14,0 245.992 33,0 46.437 52.922 14,0 AVRUPA 105.655 212.865 101,5 343.062 61,2 50.661 102.247 101,8 448.185 444,6 60.054 135.303 125,3 BURSA 82.294 DENİZLİ 3.543 DOĞU ANADOLU 1.789 1.881 1.662.598 1.291.910 35.671 İSTANBUL AHL İSTANBUL DERİ 5.636 177 -90,6 12 177 -22,3 1.828.870 41,6 318.242 544.733 71,2 54.355 52,4 109.627 101,7 11.179 17.852 59,7 2.893.199 2.193.739 -24,2 2.475.194 12,8 527.795 614.722 16,5 4.059.383 2.324.919 -42,7 2.827.979 21,6 499.146 704.939 41,2 İSTANBUL TRAKYA 181.535 237.939 31,1 659.152 177,0 86.911 204.701 135,5 İZMİR MENEMEN DERİ 240.262 251.479 4,7 277.385 10,3 56.583 76.521 35,2 22.554 27.071 20,0 83.646 209,0 15.694 28.670 82,7 EGE GAZİANTEP KAYSERİ 5,1 KOCAELİ 9.249 1,331,1 3.323 MARDİN 5.522 5.284 -4,3 23.626 347,1 2.837 3.486 22,9 MERSİN 1.767.854 1.337.790 -24,3 1.643.140 22,8 305.892 499.073 63,2 RİZE 15.816 16.447 4,0 11.347 -31,0 4.007 1.334 -66,7 SAMSUN 16.845 12.329 -26,8 11.907 -3,4 2.873 7.202 150,6 TRABZON 15.914 36.661 130,4 48.511 32,3 13.060 11.769 -9,9 TÜBİTAK-MAM 5.158 1.028 İMKB(*) TOPLAM-TOTAL (*)Yalnızca menkul kıymet alım-satımı yapılmaktadır/ Only securities are traded 11.300.593 8.331.246 -26,4 11.102. 596 33,3 2.008.682 3.030.259 50,9 Yukarıdaki tablo, serbest bölgelerin başta gelen ticaret ortağının halen Türkiye olduğunu göstermektedir. Toplam ticaretin %44.7’si Türkiye ile gerçekleşmiştir. (Ocak-Mart 2003) Daha sonra %37.9’luk payla OECD ülkeleri gelmekte olup, geri kalan miktar diğer ülkeler tarafından paylaşılmaktadır. 60 II)SERBEST BÖLGE ÖRNEKLERİ A) MERSİN SERBEST BÖLGESİ 13 Ocak 1987 tarihinde faaliyete geçen serbest bölge, devlet mülkiyetindeki 776.000m2lik bir arazi üzerinde ve Mersin Limanı’nın bitişiğinde kurulmuştur. Mersin limanına ilaveten kendi liman imkanlarından da yararlanan bölge, halen bir özel sektör kuruluşu olan MESBAŞ-Mersin Serbest Bölge İşleticisi A.Ş. tarafından işletilmektedir. Mersin özellikle de İran, Irak ve Arap Yarımadasından gelen ürünler için temel bir giriş noktası özelliği taşımaktadır.56 Mersin’in Doğu Akdeniz’in büyük ve modern liman tesislerine sahip olması, hinterlandı ile gelişmiş ulaşım imkanları, çevrede ihraç kabiliyeti olan ileri bir sanayi ve tarım potansiyelinin mevcudiyeti ve özellikle batıdaki büyük limanlar ve ticaret merkezleri ile geleneksel irtibatı yanında Ortadoğu’daki dış pazarlara yakınlığı Mersin Serbest Bölgesinin başarısını artıran temel faktörler olmuştur. 57 Bölgenin kurulmuş olduğu arazi kamuya ait olup, modern altyapı devlet tarafından yapılmıştır. Söz konusu bölgeye ilişkin istatistiksel bilgiler aşağıda tablo olarak verilmektedir. Tablo-1 (Mersin Serbest Bölgesi)58 56 Emin Çarıkcı, A Critical Survey of the Economic Impact of Export Processing Zones, Ankara,TOBB Publication No. General 135, Ar-Ge 52, (1989), s.62 57 Mersin Serbest Bölgesi ve Geleceği (Tebliğler ve Panel), İstanbul, İktisadi Araştırmalar Vakfı, (1987), s.9 58 Söz konusu tablolarda yer alan bilgiler http://www.mesbas.com.tr/turkce/nedenm/nedenm.html adresinden temin edilmiştir. 61 Tablo-2 (Mersin Serbest Bölgesi) Tablo-3 (Mersin Serbest Bölgesi) 62 Tablo-4 (Mersin Serbest Bölgesi) TİCARET HACMİNİN ÜLKELERE GÖRE DAĞILIMI OECD ÜLKELERİ 24% *AB Ülkeleri 17% * Diğer OECD Ülkeleri 7% DİĞER BATI AVRUPA ÜLKELERİ 2% TÜRKİ CUMHURİYETLER 9% RUSYA FEDERASYONU 3% İSLAM ÜLKELERİ 6% DİĞER ÜLKELER 14% TÜRKİYE 42% TOPLAM 100% B)ANTALYA SERBEST BÖLGESİ 1987 yılı sonlarına doğru faaliyet göstermeye başlayan bölge kamuya ait 553.321 m2 arazi üzerine kurulmuş olup, Antalya Limanı yanında yer almaktadır. Serbest bölge ile liman arasındaki bağlantı, oluşturulan bir gümrük koridoru (300 metre) ile sağlanmaktadır. Bölge özel bir kuruluş olan ASBAŞ-Antalya Serbest Bölge İşleticisi A.Ş.-tarafından işletilmektedir. Bu işletmenin %36’sı kamuya, %64’ü ise özel sektöre aittir.59 Bölgede, elektronik, optik, gıda ve hazır giyim öncelikli olmak üzere çevre kirliliği yaratmayan her türlü üretim faaliyeti, alım-satım, depolama, kiralama, montaj-demontaj, bakım ve onarım, makine parkı, bankacılık, sigortacılık ve 59 Bkz. www.ant-free-zone.org.tr/bolge3.htm 63 finansal kiralama faaliyetleri yapılabilmektedir. Antalya Serbest Bölgesindeki ticari veriler aşağıdaki belirtilmektedir: YILLAR (ABD $) 1988 1.320.972- 1989 34.683.069- 1990 7.910.060- 1991 14.781.448- 1992 30.428.003- 1993 62.750.205- 1994 88.955.127- 1995 175.959.592- 1996 141.173.736- 1997 180.592.092- 1998 168.083.868- 1999 176.152.652- 2000 215.132.280- 2001 185.019.103- 2002 245.991.999- 2003 (4 aylık değer) TOPLAM 87.551.1991.816.485.405- Başlangıçta, ülkemizin yurtdışı müteahhitlik hizmetlerine yönelik makine parkı alanı olarak planlanan ve bu arada kısmen alım-satım şeklindeki ticari faaliyetlerin de sürdürüldüğü bir ‘Ticari serbest bölge’ görünümündeki Antalya Serbest Bölgesi, özellikle son beş yıllık süre zarfında üretim faaliyetlerinin artması ve bu yönde yoğunlaşan talepler karşısında büyük oranda ‘Üretim Serbest Bölgesi’ olma niteliğine bürünmeye başlamıştır. Ancak, anılan bölgedeki ticaretin yıllara göre dağılımına bakıldığında, ticaretin önemli bir kısmı Türkiye ile gerçekleştirildiği görülmektedir. 64 C) EGE SERBEST BÖLGESİ Ege Serbest Bölgesi, özellikle yüksek teknolojiye dayalı yatırımları çekmek üzere brüt 2.2 km2lik devlet arazisi üzerine 1990 yılında kurulmuştur. Adnan Menderes Havaalanına 4 km ve İzmir Limanına 14 km’lik mesafede bulunmaktadır. Bölge’nin kurucusu ve işleticisi %96.4 yabancı sermayeli ESBAŞ firmasıdır. Türkiye’de özel şirket tarafından kurulan ve işletilen ilk üretim serbest bölgesidir. Ege Serbest Bölge Kurucu ve İşleticisi ESBAŞ’ın sermayesinin %98’i Amerikan EAC International Firmasına, geri kalan hisseleri ise sırasıyla İzmir Büyükşehir Belediyesi, İzmir Ticaret Odası, Ege Bölgesi Sanayi Odası ve İzmir İl Özel İdaresine aittir. İleri teknolojinin kullanıldığı serbest bölgede, Türkiye’nin ilk ve tek, dünyanın ise yedincisi olan Uzay Kampı 12 Haziran 2000 tarihinde kurulmuştur. 60 Yüksek Planlama Kurulu’nun 90 sayılı ve 7 Ekim 1988 tarihli Kararı ile Ege Serbest Bölgesinde yer alabilecek faaliyet konuları tespit edilmiştir. Bunlar; 1) Üretim Faaliyetleri: İmalat sanayi sektörlerinde yer alan faaliyetler ve özellikle elektronik, optik, tıbbi elektronik, elektrikli ev aletleri, hesap makineleri, bilgisayar ve benzeri ekipmanların üretimi ile yurt içi tüketimin yanı sıra ihracat katkısı olmak kaydıyla her türlü tarımsal ve sanayi üretim faaliyetleridir. 2) Ticari ve Hizmet Faaliyetleri: Ambalajlama, depolama, tasnifleme, etiketleme, tamir montaj vb. diğer işlemler olmak üzere ticari faaliyetleri kolaylaştırıcı işlemler; bankacılık, sigortacılık ve mühendislik hizmetleridir. Norveçli Sınıflandırma Kuruluşu Det Norske Veritas (DNV) tarafından yapılan denetimler sonucunda ISO 9002 belgesi almaya hak kazanan ESBAŞ, 60 ESBAŞ Bülteni, Sayı:17, 2001, s.6 65 dünyada Dubai Serbest Bölgesinden sonra bu belgeye sahip olan ikinci serbest bölgedir. D)İSTANBUL ATATÜRK HAVALİMANI SERBEST BÖLGESİ Serbest Bölgeleri Tesis ve Geliştirme Fonundan alt ve üst yapı finansmanı için 2.9 milyon dolar harcanan ve iki kısımdan oluşan bölgede I. kısım 1990, ikinci kısım ise 1991 yılında ticari faaliyete geçmiştir. Bölgenin kurucu ve işleticiliğini 1 Temmuz 1996 tarihinden itibaren İSBİ A.Ş. üstlenmiştir. Bu tarihe kadar bölgede işletici şirket bulunmamakta ve bölge hizmetleri Bölge Müdürlüğü tarafından taşeron firmaya yaptırılmaktaydı. 40 bin m2lik bir alanda konuşlandırılmış olan serbest bölge, Atatürk Havalimanının hemen yanında, Haydarpaşa limanına 22 km, Ambarlı Limanına 10 km, Halkalı Tren İstasyonuna ise 10 km yakınlıktadır. Bölgede ağırlıklı olarak alım-satım faaliyeti yanında elektronik, bankacılık ve diğer hizmet sektörlerinde faaliyet gösteren firmalar da bulunmaktadır. Son yıllarda, ticarete konu olan mal gruplarında yükte hafif kıymette pahalı ürünlerin alınıp satıldığı ve bölgedeki ticaretin hızla elektronik, bankacılık, bilgi işlem sistem üretimi ve diğer hizmet sektörlerine doğru kaymakta olduğu gözlemlenmektedir. Bölgede yapılabilecek faaliyetler Yüksek Planlama Kurulunun 18 Nisan 1990 tarih ve 90/T-32 nolu kararı ile belirlenmiştir. 1. Faaliyet Konuları: i) Tekstil hammaddeleri ve her türlü konfeksiyon, ham bez, kumaş, iplik, elyaf, simli ve sentetik iplikler, halı ve kilimler, boya ve kimyevi maddeler, tela, kordela, lastik, fermuar, düğme, çıtçıt, etiket, torba ve kağıtlar ile tüm aksesuar ve benzeri bilumum maddeler, biçki, dikiş, elektronik, optik ve tıbbi malzeme ve makineler için siparişlerin verilmesi ve 66 kabulü, gelen malların depolanması, alınıp satılması, tasniflenmesi, sergilenmesi, ambalajlanması, ii) Bankacılık ve sigortacılık iii) Kişisel ihtiyaçların karşılanmasına yönelik diğer faaliyetler Serbest bölgede 2003 yılının ilk üç ayına ilişkin ticaret hacminin dağılımını gösteren tablo aşağıda sunulmaktadır. Söz konusu tablodan da görüleceği üzere ticaretin önemli bir bölümü yurtdışından bölgeye ve bölgeden yurtdışına olarak gerçekleştirilmektedir. 61 61 Söz konusu tabloda yer alan bilgiler http://www.isbi.com.tr/istatistikler/4.gif adresinden temin edilmiştir. 67 E)TRABZON SERBEST BÖLGESİ Türkiye Denizcilik İşletmesi Genel Müdürlüğü’nden kiralanan 38.000 m2lik alan üzerine kurulan ve altyapı inşaatı yine özel sektör olan TRANSBAŞ-Trabzon Serbest Bölge Kurucu ve İşletici A.Ş. tarafından 1991 yılında hazırlanan bölge 4 Haziran 1992 tarihinde ticari faaliyete başlamıştır. Yüksek Planlama Kurulunun 17 Temmuz 1990 tarihli ve 90/T-47 Nolu Kararı ile faaliyet konuları: 1) Bakanlar Kurulu’nun 8 Mayıs 1990 tarih ve 90/450 sayılı Kararı ile hususları belirlenmiş olan Trabzon Serbest Bölgesinde depolama, paketleme, ambalajlama, montaj-demontaj, alım-satım, bankacılık- sigortacılık olup, 2) Trabzon Serbest Bölgesini kurup işletecek 1.5 Milyar TL. nominal sermayeli şirkete Türkiye Denizcilik İletmeleri Genel Müdürlüğünün iştirak taahhüdünün kuruluş kaynaklarından karşılanması kaydıyla %34 oranında iştirakine, 17 Temmuz 1990 tarihinde karar verilmiştir. F) İSTANBUL DERİ SERBEST BÖLGESİ Faaliyetlerine 1995 yılında başlayan İstanbul Deri Serbest Bölgesi, 88.000 m2lik bir alan üzerine kurulmuş olup, bölgenin kurucu ve işleticisi DESBAŞİstanbul Deri Serbest Bölgesi Kurucu ve İşleticisi A.Ş.’dir. Faaliyet konuları, Yüksek Planlama Kurulunun 14 Ocak 1993 tarihli, 93 sayılı Kararı ile şu şekilde belirlenmiştir: 1) Üretim Konuları: a) Özellikle deri konfeksiyonu ile işlenmiş deri, yapay deri, kösele ve sair malzeme ve maddelerin üretimi, sözü edilen maddelerden saraciye, ayakkabı ve giyim eşyası üretimi, 68 b) Bu tür malların imalinde ve işlemlerinde kullanılan tali malzemeler, kimyevi maddeler, boyalar ve makine ve ekipmanları ile sair cihaz ve teçhizat, makine, alet, edevatın montajı vb. 2) Ticari ve Hizmet Faaliyetleri a) Ham, yarı mamul deri ve köseleler ile her türlü işlenmiş deri, yapay deri ve sair malzemeler, ayakkabı ve giyim eşyası, deri konfeksiyon ve bunlar için kullanılan iplik, sentetik iplik, benzeri tüm maddeler için siparişlerin verilmesi, kabulü ve her türlü ticari muamelenin yapılması, yurtdışından gelen yukarıda mezkur mal ve malzemelerin depolanması, tasniflenmesi, sergilenmesi, ambalajlanması, alınıp satılması, istenilen yere gönderilmesi, yurtdışından ve yurtiçinden alınan malların değerlendirilip, yurtdışına ve yurtiçine satılması ve bu suretle ihracat katkısı olacak her türlü hizmet faaliyetleri. b) Bankacılık, sigortacılık ve uygun görülen diğer hizmet faaliyetleridir.62 62 Kök, op.cit., 64 69 Yukarıdaki tablodan63 da görülecei üzere Bölgedeki başlıca sektörler; otomotiv, elektrik-elektronik, boya ve kimyasallar, deri ve mamulleri, sanayi makinaları, bilgisayar ve donanımı, ev-büro mobilya, yapı malzemeleri, iş makineleri-donanımı, otomotiv yan sanayii ve tekstil-konfeksiyon olarak sıralanmaktadır. Yabancı sermaye dağılımında Almanya, Japonya, İngiltere, Fransa ve ABD ilk sıraları paylaşmaktadır. 2001 yılı içerisinde gerçekleşen yurtdışına mal satışları bir önceki yıla nazaran büyük oranda artış göstermiştir. Bu kapsamda, yurtdışına satışların ülkeler bazında dağılımı; başta Almanya olmak üzere, Türk Cumhuriyetleri, İngiltere, İtalya, Belçika, Ukrayna, Rusya Federasyonu, ABD olarak gerçekleşmiştir. G) MENEMEN DERİ SERBEST BÖLGESİ Menemen Deri Serbest Bölgesi, Menemen İlçesi’nde 1 milyon 760 bin metrekarelik bir alana kurulmuş olup, İzmir’e 45km, Alsancak Limanına 40km, Adnan Menderes Havalimanına 55 km uzaklıktadır. 11 Ağustos 1997 tarih ve 97/9775 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile İzmir’in Menemen İlçesi, Panaz mevkiinde kurulu Organize Deri Sanayi Bölgesi, İzmir Menemen Deri Serbest Bölgesi olarak ilan edilmiş, bölgeyi kurup işletmekle, İDESBAŞ-İzmir Menemen Deri Serbest Bölgesi Kurucu ve İşleticisi A.Ş. yetkili kılınmıştır. Bu Kararla, Türkiye’de ilk defa her türlü yapılanması mevcut bir bölgeye serbest bölge statüsü kazandırılmıştır. Faaliyet Konuları; 1) Üretim Konuları: 63 Söz konusu tabloda yer alan bilgiler http://www.desbas.com.tr/tr/des_tr.htm adresinden temin edilmiştir. 70 a) Özellikle deri konfeksiyonu ile işlenmiş deri, kösele ve sair malzeme ve maddelerin üretimi, adı geçen maddelerden saraciye, ayakkabı ve giyim eşyası üretimi, b) Bu tür maddelerin imalinde ve işlenmesinde kullanılan tali malzemeler, kimyevi maddeler, boyalar ve makine ve ekipmanları ile sair cihaz ve teçhizat, makine, alet ve edevatın montajı, üretimi ve özellikle ihracata katkısı olabilecek sınai üretim faaliyetleri 2) Ticari ve Hizmet Faaliyetleri: a) Ham, yarı mamul deri ve köseleler ile her türlü işlenmiş deri, yapay deri ve sair malzemeler, saraciye, ayakkabı ve giyim eşyası ve deri konfeksiyon ve bunlar için kullanılan iplik, sentetik iplik, benzeri tüm maddeler için siparişlerin verilmesi, kabulü ve her türlü ticari muamelenin yapılması, yurtdışından gelen yukarıda mezkur mal ve malzemelerin depolanması, tasniflenmesi, sergilenmesi, ambalajlanması, alınıp satılması, istenilen yere gönderilmesi, yurtdışından ve yurtiçinden alınan malların değerlendirilip, yurtdışına ve yurtiçine satılması ve bu suretle ihracat katkısı olacak her türlü hizmet faaliyetleri. b) Bankacılık, sigortacılık ve uygun görülen diğer hizmet faaliyetleridir. H) SAMSUN SERBEST BÖLGESİ 27 Kasım 1995 tarihli 95/7523 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca Türkiye Cumhuriyeti Karayolları-Sahil Güvenlik Komutanlığı arasında kalan alan Samsun Serbest Bölgesi olarak ilan edilmiş, bölgeyi kurup işletmekle, SASBAŞSamsun Serbest Bölge Kurucu ve İşletici A.Ş. yetkili kılınmış ve anılan serbest bölge faaliyetlerine 1998 yılında başlamıştır. 71 Samsun Serbest Bölgesi, ülkemizin Karadeniz çevresindeki ülkelerle ticaretini artırmak, bu havzadaki ticaret hacminden daha çok pay almak amacıyla, Samsun Limanı bitişiğinde 73.000 m2 ‘ lik bir alan üzerinde kurulmuştur. Serbest bölgenin de içinde yer aldığı, Karadeniz Bölgesinin en büyük, Türkiye’nin beşinci büyük limanı olan Samsun Limanı Türkiye ekonomisinin kuzeye açılan kapısıdır. Türkiye’deki konumu itibarıyla Samsun Limanı, Tokat, Çorum, Ankara ve Amasya gibi ihracat potansiyeli olan illere en yakın limandır. Coğrafi konum itibarıyla stratejik öneme sahip olan Samsun Limanına Rusya, Romanya ve Ukrayna’dan Ro-Ro seferleri düzenlenmekte ve limanda gerçekleştirilen yıllık ticaret hacmi yaklaşık 500 milyon ABD Dolarına 64 ulaşmaktadır. 64 Dış Ticaret Müsteşarlığı Serbest Bölgeler Genel Müdürlüğü Aylık Raporu, Temmuz 2000, s.2 72 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM AVRUPA TOPLULUĞU MEVZUATI VE SERBEST BÖLGELERİN İŞLEYİŞİ Avrupa Topluluğu’nu kuran Antlaşma, ortak gümrük tarifesi ve bunun oluşturulabilmesi için detayları içerdiği halde, gümrük mevzuatına yer vermemiştir. Ayrıca, GATT’ın 24. maddesi gümrük birliğinde üçüncü ülkelere yönelik uygulanacak tek bir mevzuatın olması gerektiğini belirttiği halde, belki bunu bir problem olarak görmediklerinden, belki de gümrük idareleri bireysel kimliklerini korumaya öncelik verdiklerinden, ulusal gümrük kanunları bir çeşit bağımsızlığın önemli bir unsuru olarak korunmuştur. 65 Bir gümrük birliğinde birlik içindeki ekonomiler arası rekabetin sağlanması, bu ekonomilerin eşit olarak ve bütünlük içinde gelişmeleri yanında, ticaret sapmasının önlenmesi açısından aynı gümrük politikalarının izlenmesi ve kuralların yeknesaklığı büyük öneme sahiptir. 1957 yılında imzalanan Roma Antlaşmasının 27. maddesi üye ülkelerin özerk mevzuat uyum çalışmalarının sadece koordinasyonu için şimdiki adıyla Avrupa Komisyonu’nun yetkisini öngörmüştür. Ancak, Antlaşmanın yürürlüğe girişinden 10 yıl sonra gümrük birliğinin tesisi ve Ortak Gümrük Tarifesinin uygulanmaya başlanması ile koordinasyonun tek başına yeterli olmadığı, pazarın bütünlüğünün korunması için gümrük mevzuatının uyumlaştırılması gerektiği ortaya çıkmıştır. Bu bağlamda, Antlaşma ile başlayan 20 yıllık uyumlaştırma sonunda kısmen tüzük, kısmen yönetmelikler çıkartılarak bir mevzuat dizisi oluşturulmuştur. Hazırlıkların zaman alması nedeniyle tek pazara geçişi karşılamak için geç kalınmış olsa da, 01.01.1993 tarihinde gümrük rejimlerine ilişkin tüm hükümleri kapsayan ve kurucu antlaşmanın 28, 100a ve 113. maddelerine dayanılarak hazırlanan Gümrük Kodunu oluşturan 2913/92 sayılı Konsey ve Gümrük Kodu Uygulama Yönetmeliğini oluşturan 2454/93 sayılı Komisyon Tüzüğü ihracat 65 Dirlik, loc.cit s.46 73 prosedürüne ilişkin 1 yıl önce yürürlüğe giren kurallar haricinde, aynı anda 1.1.1994 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 66 Ancak, Topluluk içindeki ihtiyaçların ve bu doğrultuda politikaların değişmesi nedeniyle her iki AB mevzuatı bir çok kez değişikliğe uğramıştır. Bu çerçevede, en son 2700/200 (EC) sayılı Konsey ve Parlamento Tüzüğü 67 ile Topluluk Gümrük Kodunda gerçekleştirilen revizyon, özellikle tüm rejimler için uygulanacak ortak hükümleri Topluluk Gümrük Yönetmeliği’nin ekonomik etkili gümrük rejimleri başlığı altında bir araya toplamakta olup, bunun dışında, sadece bir rejimi ilgilendiren hususları bölümler altında sınıflandırmaktadır. Doğal olarak, ilgili rejime ilişkin madde sayısı da son derece azalmaktadır. Söz konusu Konsey Tüzüğü ile serbest bölgeler konusunda da değişikliğe gidilmiştir. Anılan değişikliklere aşağıda değinilecektir. I. 2913/92 (EEC) SAYILI TOPLULUK GÜMRÜK KODU68 1994 tarihinde yürürlüğe giren Topluluk Gümrük Kodu, gümrük birliğinin ortak uygulama hükümlerine dayanan yasal bir çerçevedir. Topluluk gümrük mevzuatını tek bir belgede toplayarak, Topluluk ithalat ve ihracat prosedürleri için bir çerçeve sağlamaktadır. 69 Serbest bölgelere ilişkin hükümler, ‘Gümrükçe Onaylanmış Diğer İşlem veya Kullanım Şekilleri’ başlığı altında 166-181. maddeler arasında düzenlenmiştir. Bu hükümlerle, serbest bölgeler yanında, 4458 sayılı Gümrük Kanununda yer almayan ‘Serbest Antrepo’ uygulamasını da düzenlenmektedir. 66 Gümrük terminolojisi açısından kolaylık sağlaması amacıyla söz konusu Konsey ve Komisyon Tüzükleri bundan böyle Topluluk Gümrük Kodu ve Gümrük Kodu Uygulama Yönetmeliği olarak adlandırılacaktır. 67 Regulation (EC) No 2700/2000 of the European Parliament and of the Council of 16 November 2000 amending Council Regulation (EEC) No 2913/92 establishing the Community Customs Code, OJ. L 311, 12.12.2000 68 Official Journal of the European Communities, L 302, 19.10.1992 69 Customs Strategy: frequently asked questions, TAXUD, MEMO/01/43, Brussels,16thFebruary, 2001, s.4 74 Diğer bir deyişle, belli bir bölgeyi ifade eden serbest bölgeler ve bulunduğu üye ülke gümrük idaresi tarafından onaylanmış bir operatörün binasını ifade eden serbest antrepo uygulamaları için ortak hükümler geçerlidir. Anılan Konsey Tüzüğü’nün 1. maddesinde yapılan tanıma göre serbest bölgeler ve serbest antrepolar Topluluk gümrük bölgesinin ya da bu bölgede bulunan yapıların bir parçası olmakla birlikte, -Topluluk eşyalarının serbest dolaşıma sokulmamak veya başka bir gümrük rejimine tabi tutulmaksızın ya da gümrük mevzuatında öngörülen haller dışında kullanılmamak ve tüketilmemek kaydıyla, ithalat vergileri ve ticaret politikaları bakımından Topluluk gümrük bölgesi dışında olduğunun kabul edildiği, - Topluluk eşyasının serbest bölge ya da serbest antrepoya konulmasıyla normal olarak eşyanın ihracına bağlı olanaklardan yararlandığı yerlerdir. Aynı Tüzük çerçevesinde, Topluluk gümrük bölgesinin bir bölümünü serbest bölge olarak belirleme veya bir serbest antrepo kurulmasına izin verme yetkisi üye devletlere bırakılmış olup, bu bölgeler tarafından kaplanan alanın üye devletçe kararlaştırılması ve bir serbest antrepo olarak belirlenen binanın da üye devletler tarafından onaylanması öngörülmektedir. Yukarıda bahsedilen, 2700/2000 sayılı Konsey Tüzüğü ile yapılan revizyonla getirilen 168a maddesine uygun olarak belirlenen serbest bölgeler haricindeki bölgelerin etrafının çevrilmesi ve üye devletlerin her bir serbest bölge ve serbest antreponun giriş ve çıkış noktalarını belirlemeleri gerekmektedir. Ayrıca, bir serbest bölgedeki her türlü bina yapımı için gümrük idarelerin ön izni zorunludur. Serbest bölge ve serbest antrepoların giriş ve çıkış noktaları ile çevresi gümrük denetimi altındadır. Ancak, 2700/2000 sayılı Konsey Tüzüğü ile 75 getirilen 168a maddesinde belirtilen serbest bölgeler bu kuralın dışında tutulmuştur. Diğer taraftan, bir serbest bölgeye veya serbest antrepoya giriş ve çıkış yapan kişiler ve nakil araçları gümrük muayenesine tabi tutulur. Gümrük idareleri, bir serbest bölge veya serbest antrepoya giriş veya çıkış yapan ya da burada kalan eşyaları muayene edebilirler. Bu tür bir muayenenin yapılmasını sağlamak üzere, eşyaya giriş ve çıkışlarda eşlik eden taşıma belgesinin bir nüshasının gümrük idaresine verilmesi veya hazır bulundurulması gerekmektedir. Yukarıda belirtilen 2700/2000 sayılı Konsey Tüzüğü ile getirilen 168a maddesi hükmüne göre gümrük idareleri, gümrük kontrol ve formaliteleri ve de gümrük yükümlülüğüne ilişkin olarak gümrük antrepo rejimine ait hükümlerinin uygulandığı bir serbest bölge tayin edebilirler. Bu tür serbest bölgelerde Gümrük Kodunun 170 (eşyaların gümrüğe sunulma zorunluluğunun olmamasına ilişkin madde),176 (envanter kayıtlarının tutulmasına ilişkin madde) ve 180. (statü belgesi ile ilgili madde) maddeleri ile eşyanın Topluluk gümrük bölgesine girişi ile ilgili 37 ve 38 ile gümrük yükümlülüğüne ilişkin 205. maddelerde serbest bölgelere yapılan atıflar bu tür bölgelerde uygulanmamaktadır. Yeni düzenleme ile gümrük antrepo rejimi hükümlerinin uygulanacağı serbest bölgelerin varlığı nedeniyle kısa bir şekilde ekonomik etkili gümrük rejimlerinde biri olan gümrük antrepo rejimine değinmek faydalı olacaktır. Topluluğun ekonomik etkili gümrük rejimlerinden biri olan gümrük antrepo rejimi Topluluk Gümrük Kodunun 98-113. maddeleri arasında düzenlenmektedir. Tanımı itibarıyla gümrük antreposu, üçüncü ülke eşyasının ithalat vergilerine ve ticaret politikası önlemlerine konu olmaksızın depolanmasına izin verilen yerlerdir. Ayrıca, buralara hükümlerden konulması yararlanması suretiyle söz Topluluk konusudur. eşyasının Antrepolar, ihracata bağlı herkesin eşya depolayabildiği kamu antrepoları ve antrepo işleticisi tarafından malların 76 konulabilmesi için tahsis edilmiş özel antrepolar olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Bu ayrımın yanı sıra, 2454/93 sayılı Komisyon Tüzüğü de bir ayrım getirmiş ve A,B, F tipi antrepolar kamu antrepoları; C,D,E tipi antrepolar özel antrepo olarak sınıflandırılmıştır. A tipi antrepo, işleticinin sorumluluğunda, B tipi antrepo malı koyanın (kullanıcının) sorumluluğundadır. Bu tip antrepoda gümrük idaresi girişte kullanılan idari belgelerin kaydını tutar, stok kaydı ise tutulmaz. C ve D tipi antrepo ise eşya sahibi olmasa da işletici ile kullanıcının aynı kişi olduğu antrepolardır. Eşya sadece antrepoya konulurken gümrük denetimine tabi olup, çıkışta gümrük idaresine haber vermeksizin sadece stok kayıtlarına girerek antrepoyu terkin mümkün olduğu D tipi antrepo en avantajlı antrepo tipidir. E tipi antrepo ise gümrük idaresinin izniyle antrepo addedilen yerlerdir. A,C,D,E tiplerinde gümrük idaresinin kayıtları kontrol etmesine imkan verecek şekilde stok kayıtları tutulur, ve teminat verilir. F tipi antrepo ise gümrük idarelerince işletilir. İzin ve kayıt zorunluluğu olmadığından, sadece gümrük kayıtları esas alınır. Antrepoya konulan eşyanın burada kalmasına ilişkin süre kısıtlaması getirilmemiş olup, antrepoda işleme faaliyetinde bulunulmasına da imkan verilmiştir. Dolayısıyla, antrepo rejimine tutulan eşyanın burada işçilik ve işlem geçirmesi için rejim sahibi yetkili kılınabilmektedir. A)EŞYANIN SERBEST BÖLGEYE KONULMASI Tüm üye ülkelerde serbest bölge uygulaması bulunmamakla birlikte, bu tür uygulamanın bulunmayışı, herhangi bir kişinin belli bir alanda serbest bölge kurulması için başvuru yapmasına engel değildir. Hem Topluluk eşyası hem de Topluluk dışı eşya serbest bölge ve serbest antrepolara konulabilmektedir. Ancak, parlayıcı ve patlayıcı veya bir arada bulundukları eşya için tehlikeli olan veya diğer nedenlerden dolayı özel düzenek veya yapılara gerek gösteren eşya serbest bölgelerdeki bu niteliklere uygun yerlere konulur. Gümrük muayenesi ve taşıma belgesine ilişkin 168. maddenin 4. fıkrası saklı kalmak üzere, bir serbest bölgeye veya serbest antrepoya giren eşyanın gümrüğe sunulmasına ve beyanname verilmesine gerek yoktur. 77 Eşyaların sadece, a) Serbest bölgeye ya da serbest antrepoya girişiyle sona eren bir gümrük rejimine tabi tutulması,70 b) Bir serbest bölge veya serbest antrepoya ithalat vergilerinin geri ödenmesi veya kaldırılması kararı üzerine konulması, c) 166. (b) maddesinde belirtildiği şekilde, bir serbest bölgeye ya da serbest antrepoya ihracat kaydıyla konulması durumlarında gümrüğe sunulması ve belirlenen gümrük işlemlerinin gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Gümrük idareleri ayrıca, ihracat vergilerine veya diğer ihracat önlemlerine tabi eşyaların gümrüğe bildirilmesini talep edebilir. İlgililerin talebi üzerine, serbest bölge ya da serbest antrepoda bulunan Topluluk eşyası ya da Topluluk dışı eşyanın statüsünü onaylayan bir belge verilebilmektedir. Eşyanın serbest bölge ya da serbest antrepoda kalabileceği süre sınırsızdır. 166. (b) maddede belirtilen ihracata bağlı olanaklardan yaralanan ve ortak tarım politikası kapsamındaki eşya için komite prosedürüne uygun olarak, yani Komisyon ve üye ülke temsilcilerinden oluşan bir komite kararı ile özel zaman öngörülebilmektedir. Topluluk Gümrük Kodunda belirtilen koşullar altında, serbest bölge ve serbest antrepoda endüstriyel, ticari ve hizmetlere ilişkin her türlü faaliyetlerin gerçekleştirilmesine izin verilebilir. Bu faaliyetlerin önceden gümrük idaresine bildirilmesi gerekmektedir. Ancak gümrük idareleri eşyanın niteliği ile ilgili olarak ya 70 Tabi tutulan rejimin gümrüğe sunulma zorunluluğunu ortadan kaldırdığı durumlarda eşya gümrüğe sunulmaz. 78 da gümrük denetiminin bir gerekliliği olarak buna belli kısıtlama ya da yasaklamalar getirebilmektedir. Bir serbest bölge ya da serbest antrepoda bulunan eşya, a) Serbest dolaşıma giriş rejimi kapsamında ve 178. maddede belirtilen koşullar altında serbest dolaşıma girebilir, b) Herhangi bir izne gerek olmaksızın mutat elleçleme işlemlerine tabi tutulabilir, c) Dahilde işleme rejimine tabi tutulabilir, Bununla birlikte, eski Hamburg Serbest Limanı,71 Kanarya Adaları Serbest Bölgeleri, Azor ve Madeira ve deniz aşırı bölgelerdeki işleme faaliyetleri bu rejimin öngördüğü ekonomik koşullara tabi tutulmamıştır. Diğer yandan, Hamburg Serbest Limanıyla ilgili olarak tanınan bu istisnanın, Topluluğun belli bir ekonomik sektöründeki rekabet kurallarını etkilemesi durumunda, Avrupa Konseyi, Komisyonun önerisi üzerine nitelikli çoğunlukla Hamburg Serbest Limanı bölgesindeki ilgili ekonomik faaliyete ilişkin olarak ekonomik koşulların uygulanmasına karar verebilmektedir. d) Gümrük kontrolü altında işleme rejimine tabi tutulabilir, e) 182. maddeye göre gümrüğe terk edilebilir. f) İlgilinin, gümrük idarelerince bu yönde karar vermesini sağlayacak gerekli bilgileri vermesi halinde imha edilebilir. 166. (b) maddede öngörüldüğü üzere ihracata bağlı olanaklardan yararlanan ve ortak tarım politikası kapsamındaki eşya, 109. (2) maddeye uygun olarak, yalnızca bu eşyalar için belirlenmiş elleçleme işlemlerine tabi tutulabilir. Bu tür elleçleme işlemleri için de izne gerek yoktur. Diğer bölgelerin ayrıcalıkları AT Antlaşmasının 299. Maddesine dayanırken, Hamburg’un ayrıcalığı Alman Biriliğine katıldığı sırada serbest limanın özel statüsünün garanti altına alınmış olmasına dayanmaktadır. 71 79 173 ve 174. madde hükümleri uygulanmaksızın Topluluk dışı eşya ve 166. (b) maddede belirtilen Topluluk eşyası serbest bölge ve serbest antrepolarda tüketilemez ve kullanılamaz. Serbest bölge ya da serbest antrepoda bulunan eşyaların depolama, işçilik, işlem ya da alım satım faaliyetlerinde bulunan kişiler tarafından gümrük idarelerince kabul edilen bir forma uygun olarak envanter kayıtları tutulur. Eşyaların, ilgili kişiye ait yere konulmasından hemen sonra envanter kayıtlarına girilmesi gerekmektedir. Maların serbest bölge içinde bir yerden bir yere aktarılması durumunda, bu işlemle ilgili belgeler gümrük idaresinin incelemesine hazır bulundurulmalıdır. Bu aktarma ile bağlantılı malların kısa süreli depolanması da bu işlemin bir parçası olarak kabul edilmektedir. B)EŞYANIN SERBEST BÖLGEDEN ÇIKARILMASI Gümrük mevzuatı ile özel olarak düzenlenmiş olan hükümler saklı kalmak kaydıyla, serbest bölgeden veya serbest antrepodan çıkan eşya; -Topluluk gümrük bölgesinden ihraç veya yeniden ihraç edilir ya da, - Topluluk gümrük bölgesinin diğer bölümüne getirilir. Eşyanın Topluluk eşyası olması durumunda, eşyanın gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutulması amacıyla gümrüğe sunulmasına ilişkin Topluluk Gümrük Kodunun 48-53. maddeleri arasındaki hükümler uygulanmamakla birlikte, bölgeyi transit ya da başka bir gümrük rejimine tabi olmaksızın eşyanın bölgeyi deniz ya da havayoluyla terk etmesi durumu hariç, eşyanın Topluluk gümrük bölgesinin diğer bölümüne getirilmesi durumunda eşya ‘Gümrükçe Onaylanmış Bir İşlem veya Kullanıma Tabi Tutulana Kadar Topluluk Gümrük Bölgesine Getirilen Eşyaya Uygulanan Hükümler’ başlığını taşıyan Üçüncü Bölüm hükümlerine tabi olur. 80 Topluluk dışı bir eşya için bir gümrük yükümlülüğü doğması ve bu eşyanın gümrük kıymetinin eşyanın serbest bölge ya da serbest antrepoda bulunduğu sürece fiilen ödenmiş veya ödenmesi gereken depolama ve muhafaza masraflarını içeren fiyata dayandığı durumlarda, bu masraflar, fiyattan ayrı olarak gösterilmesi halinde gümrük kıymetine dahil edilmezler. Bir serbest bölge ya da serbest antrepo içinde 109. (1) maddede belirtildiği şekilde, mutat elleçleme işlemlerine tabi tutulan eşyanın ithalat vergilerinin belirlenmesinde eşyanın dikkate alınacak gümrük kıymeti, miktarı ve niteliği, beyan sahibinin talebi ve elleçlemenin bu maddenin 3. paragrafına uygun olarak izin verilmiş bir işlem olması koşuluyla eşyanın 224. maddede belirtilen tarihte söz konusu elleçlemelere tabi tutulmamış gibi dikkate alınacak gümrük kıymeti, miktarı ve niteliğidir. Topluluk dışı eşyanın serbest bölgeye konulması durumunda, eşya Topluluk dışında gibi kabul edilir. Ancak, bu kural Topluluk eşyası için geçerli değildir. Diğer bir deyişle, Topluluk eşyası bir serbest bölgeye konulsa bile hala Topluluk gümrük bölgesinde kabul edilir. Serbest bölgeye getirilmeleriyle Topluluk eşyası olması statülerini kaybetmezler. Ancak, bu durum eşyanın tekrar Topluluk gümrük bölgesine getirilmek istenmesi durumunda otomatik olarak Topluluk eşyası kabul edildikleri anlamına gelmemektedir.72 Eşyanın Topluluk gümrük bölgesinin diğer bölümüne getirilmesi veya geri getirilmesi ya da bir gümrük rejimine tabi tutulması durumunda eşyanın Topluluk eşyası ya da Topluluk dışı eşya statüsünde olduğuna ilişkin bir kanıt olarak 170. maddede belirtilen statü belgesi kullanılabilir. Eşyanın Topluluk eşyası ya da Topluluk dışı eşya olduğu bu belgeyle ya da başka bir şekilde kanıtlanamıyorsa eşya; 72 ‘Free zones and Free Warehouses’ European Commission-Customs 2007 Management Group 12.06.2003, Brussels s.21 81 - Ticaret politikasıyla düzenlenen ihracat önlemleri, ihracat lisansı ve ihracat vergilerinin uygulanması bakımından Topluluk eşyası, - Diğer tüm hallerde Topluluk dışı eşya olarak kabul edilmektedir. II. 2454/93 SAYILI TOPLULUK GÜMRÜK KODUNUN UYGULANMASINA İLİŞKİN HÜKÜMLERİ İÇEREN YÖNETMELİK 73 A) GENEL İŞLEYİŞ VE MEVZUAT DEĞİŞİKLİKLERİYLE GETİRİLEN YENİ UYGULAMALAR 2913/92 sayılı Topluluk Gümrük Kodunun uygulama hükümlerini içeren 2454/93 sayılı Komisyon Tüzüğü bugüne kadar bir çok kez değiştirilmiş olup, en son değişiklik 444/2002 sayılı Komisyon Tüzüğü 74 ile gerçekleştirilmiştir. Topluluk Gümrük Kodunda gerçekleştirilen reform çerçevesindeki değişiklik ise 444/2002 sayılı Komisyon Tüzüğünden bir önceki değişiklik olan 993/2001 sayılı Komisyon Tüzüğü75 ile yapılmıştır. 1 Temmuz 2001 tarihinde yürürlüğe giren söz konusu Tüzük ile amaçlanan, operatörlerin çıkarları doğrultusunda gümrük prosedürlerinin esneklik ve etkinliğinin artırılması ve aynı zamanda Topluluğun mali çıkarlarının korunmasını güçlendirmektir. Bu Tüzükle birlikte, ekonomik etkili gümrük rejimlerine ilişkin kuralların basitleştirilmesi ve modernize edilmesi yanında serbest bölgelere ilişkin kurallara da bir esneklik getirilmektedir. 76 Serbest bölgeler konusunda yeni bir biçim yaratılmış olmasına rağmen serbest bölgelerle ilgili maddeler 41’den 16’a indirilmiştir. Madde indirimi reformun tüm alanlarında görülmekte olup, daha çok rejimlere uygulanan hükümlerin ortak bir çatı altında toplanması sonucudur. Gümrük Kodu bağlamında, serbest bölgenin bir gümrük rejimi olarak kabul edilmemesine rağmen II. tip kontrole tabi 73 Official Journal of the European Communities, L 253, 11.10.1993 74 Official Journal of the European Communities, L 68, 12.03.2002 Official Journal of the European Communities, L 141, 28.05.2001 76 ‘Reform of the customs procedures with economic impact, end use and free zones’, European Commision, op.cit., s.1 75 82 serbest bölgelerin düzenlenmesi, büyük oranda gümrük antrepo rejimi üzerine biçimlendirilen yeni bir rejim eklemektedir Bu değişiklikle, yatırım ve ticareti cezbeden ‘serbest bölge’ tanımı korunurken, Gümrük Kodu Uygulama Yönetmeliğinin 313. Maddesinin serbest bölgelerin esas olarak Topluluk dışı malları içerir öngörüsünün gereksiz bir idari yük yaratması ve çoğunlukla Topluluk mallarının depolanması için kullanılan serbest bölgeler sorununa bir çözüm bulmak amacıyla gerçekleştirilmiştir. 77 Mevzuat değişikliğinden önceki durumda serbest bölgelerin çevresinin çit veya duvarla çevrilmesi zorunlu kılınırken, bu Tüzükle, dış ticaret politikası gereksinimleri doğrultusunda, bu uygulamaya başvurulmamasına dayanak sağlanmıştır. Bu sayede, çit veya duvarla çevrili alanın ve serbest bölge çıkış noktalarının gözetiminden ve kontrol altında tutulmasından kaynaklanan maliyet kaldırılmıştır. Bunun gerekçesi olarak da, serbest bölgenin çevrili olmasının her durum için en pratik ve uygun yöntem olmadığı, bazı serbest bölgelerde, depolanan Topluluk eşyası miktarının Topluluk dışı eşya miktarını aştığı, bu durumda da eşyanın Topluluk gümrük bölgesi dışında addedilmesinin rejim kullanıcısı bakımından dezavantajlı hale geldiği öne sürülerek, yeni sistemde Topluluk dışı eşyanın zaten her daim kontrole tabi olması sağlandığından, Topluluk eşyasının Topluluk bölgesindeymiş gibi muamele gördüğü ifade edilmektedir. Ancak, bu uygulamada, farklı statüdeki eşyanın ayırt edilebilmesi için eşyanın gümrük beyannamesine tabi olması zorunluluğu getirilmektedir. Topluluk Gümrük Kodunun uygulama hükümlerini ihtiva eden Gümrük Kodu Uygulama Yönetmeliğinde serbest bölgeler, yine ‘Gümrükçe Onaylanmış Diğer İşlem ve Kullanım Şekli’ başlığı altında 799-814. maddeler arasında düzenlenmiştir. 2700/2000 sayılı Konsey ve Parlamento Tüzüğü doğrultusunda, 993/2001 sayılı Komisyon Tüzüğü ile Gümrük Kodu Uygulama Yönetmeliğinde gerçekleştirilen reform çerçevesinde, gümrük kontrolü ve gümrük borçlarına ilişkin 77 a.g.e, s.13 83 hükümlerin gümrük antreposu rejimi hükümlerine tabi olacağı türde serbest bölgelerin tesis edilmesine imkan tanınmış, bu bağlamda, tabi olunan kontrole bağlı olarak serbest bölge ve serbest antrepolar için ikili bir ayrıma gidilmiştir. (Madde 799) Buna göre; a) I. tip kontrole tabi serbest bölgelerde kontrol, esas olarak bir çit/duvara dayanmaktadır. b) II. tip kontrole tabi serbest bölgelerde ise, esas olarak gümrük antrepo rejimi hükümlerine uygun olarak gerçekleştirilen işlemlere dayanmaktadır. Komisyon Tüzüğünün 800. maddesine göre, üye devlet tarafından belirlenen gümrük idaresine herhangi bir kişi tarafından, Topluluk gümrük bölgesinin bir parçası için serbest bölge ya da serbest antrepo kurulması başvurusu yapılabilmektedir. Ancak, bir serbest bölge içinde bina yapımı için izin başvurusu yazılı olmak zorundadır. Başvuruda söz konusu binada yapılması öngörülen faaliyetin belirtilmesi ve gümrük idaresinin izin için değerlendirme yapmasına imkan verecek diğer bilgilerin verilmesi gerekmektedir. Üye ülkelerin gümrük idareleri, 799. maddedeki sınıflandırmaya göre Toplulukta varolan ve faaliyette olan serbest bölgelerini ve 804. maddede belirtilen başvurunun yapılması için tayin edilen gümrük idarelerini Komisyona bildirmekle yükümlüdürler. Komisyon da bu bilgileri, Avrupa Toplulukları Resmi Gazetesi’nin C serisinde yayımlamaktadır. Operatör tarafından faaliyetlerin gerçekleştirilmesi; -I. tip kontrole tabi bir serbest bölge için Topluluk Gümrük Kodunun 176. maddesi, - II. tip kontrole tabi bir serbest bölge için Topluluk Gümrük Kodunun antrepo rejimine ilişkin hükümleri kapsayan bölümündeki 105. maddesinde belirtilen stok kayıtlarının gümrük idaresince onaylanmasına tabidir. 84 Onay, yazılı olarak hazırlanmakta olup, sadece serbest bölge ya da serbest antrepo konusundaki hükümlerin uygulanmasıyla ilgili gerekli tüm garantileri veren kişiler için söz konusudur. Envanter kayıtlarının onaylanması başvurusu, yazılı olarak serbest bölge ya da serbest antreponun bulunduğu üye ülke tarafından tayin edilen gümrük idaresine yazılı olarak sunulmalıdır. Bu başvurunun, a) Tutulan ya da tutulması gereken envanter kayıtlarının detaylı tanımını, b) Bu faaliyetlerle ilgili eşyaların niteliği ve gümrük statüsünü, c) Mümkün olduğu durumlarda, faaliyetlerin gerçekleştirileceği gümrük rejimini, d) Kuralların doğru uygulanması bakımından gümrük idarelerince ihtiyaç duyulan her türlü bilgiyi, içermesi gerekmektedir. Ancak, söz konusu onayın alınması otomatik bir şekilde gerçekleşmemektedir. Gümrük İdaresi tarafından kurallara ilişkin yeterli garantinin sağlanamadığının düşünülmesi durumunda onayın reddedilebilmesi mümkünüdür. Bu red cevabı genellikle ilgili kişinin daha önceki uygun olmayan davranışları nedeniyle şüphe duyulmasıyla bağlantılı olmaktadır. B) I. TİP KONTROLE TABİ SERBEST BÖLGELERİN İŞLEYİŞİ Bölge dışındaki gümrük idaresinin denetimini kolaylaştırmak ve eşyaların yasadışı yollarla bölgeden çıkarılmasını engellemek amacıyla serbest bölge çit/duvarla çevrilmektedir. Bu durum, serbest antrepo için de geçerlidir. Çit/duvarın hemen devamındaki alan gümrük idarelerince gerçekleştirilecek denetimlerin uygunluğuna izin verecek şekilde olmalıdır. Serbest bölge ve serbest antrepolarda tutulması gereken envanter kayıtları özellikle, 85 a) Eşyanın miktarını ve normal ticari tanımını, marka ayrıntılarını, ayırt edici numaralarını, paketlerin tür ve sayısını ve ilgili olduğu durumlarda, konteynerlerin ayırt edici işaretlerini, b) Eşyaların her zaman için gözlemlenebilmesini sağlayan özellikle yerleri, serbest bölge ya da serbest antrepoda depolanmalarının ardından tabi olacakları gümrükçe onaylanmış işlem veya kullanım veya Topluluk gümrük bölgesi tekrar girişi ile ilgili bilgileri, c) Eşyaların giriş ve çıkışlarında kullanılan taşıma belgesinin referans bilgileri, d) Gümrük statüsünün göstergesi ve ilgili olduğu durumlarda bu statüyü onaylayan belgenin referans bilgileri e) Mutat elleçleme işlemlerinin ayrıntıları, f) Serbest dolaşıma giriş veya geçici ithalat durumunda, ithalat vergileri veya ticaret politikası önlemlerine tabi olmayan ve kullanımı ya da varış noktasının kontrol edilmesi gereken eşyalarla ilgili ayrıntıları, içermelidir. Serbest bölge ya da serbest antreponun kontrol veya denetimini etkilemediği durumlarda gümrük idareleri yukarıda belirtilen bilgilerden bazılarını istemeyebilir. Kayıtların bir gümrük rejimi amacıyla tutulmasının gerekli olduğu durumlarda, bu kayıtlarda bulunan bilgilerin ayrıca envanter kayıtlarında yer almasına gerek yoktur. Serbest bölge ya da serbest antrepodaki envanter kayıtlarına giriş yapılarak, serbest bölge ya da serbest antrepoda herhangi bir değişime uğramamış durumdaki eşya, işlenmiş ürün ya da eş değer ürünler bakımından dahilde işleme ya da gümrük kontrolü altında işleme rejimi gerçekleştirilebilir. Bu tür bir girişin ayrıntılı bilgileri, dahilde işleme ya da hariçte işleme rejimi için tutulan kayıtlara geçirilmelidir. 86 Toplulukta uygulanan ticaret politikası önlemleri, bir serbest bölge ya da serbest antrepoda bulunan Topluluk dışı mala ancak bu önlemlerin eşyanın Topluluk gümrük bölgesine girişinde uygulanmasının öngörüldüğü durumlarda uygulanmaktadır. Gümrük yükümlülüğünün belirlenmesine ilişkin unsurların eşyanın Yönetmeliğin 72 No’lu ekinde belirtilen mutat elleçleme işlemlerine tabi tutulmasından önceki haline uygulanabilir olduğu durumlarda, INF 8 Bilgi Formu düzenlenebilmektedir. Yükleme yapılmamış veya sadece aktarması yapılmış Topluluk dışı eşyanın yeniden ihracı durumunda, Topluluk Gümrük Kodunun 182 (3). Maddesinde öngörülen bildirime gerek yoktur. Gümrük idaresinin, Topluluk Gümrük Kodunun 170. (4) maddesine dayanarak, Topluluk eşyası ya da Topluluk dışı eşyanın statüsünü onayladığı durumlarda, 109 No’lu ekte yer alan model ve hükümlere uygun bir form (EK-5) kullanılması gerekmektedir. Dahilde işleme ve gümrük kontrolü altında işleme rejiminin uygulanması da dahil, Topluluk dışı eşyanın Topluluk Gümrük Kodunun 173. (a) maddesine göre serbest dolaşıma sokulduğu durumlarda operatörün bu malların Topluluk statüsünü bu formla belgelendirmesi gerekmektedir. C) II. TİP KONTROLE TABİ SERBEST BÖLGELERİN İŞLEYİŞİ 814. madde ve Birinci Bölüme ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla, gümrük antrepo rejimine ilişkin hükümler II. tip kontrole tabi serbest bölgelere da uygulanmaktadır. 78 Etrafının I. Tip Kontrole Tabi serbest bölgeler gibi çit ya da İngiltere ve İrlanda’da bulunan serbest bölgelerde, Topluluğa dahil olmalarından önceki dönemlerden itibaren bu tür bir uygulama söz konusu olduğundan, Topluluğa katılmaları sırasında serbest bölgelerin mevcut statüleri korunmuştur. 78 87 duvarla çevrilmesine gerek bulunmamakla birlikte, coğrafi olarak sınırlarının belirlenmesi gerekmektedir. Her iki tip serbest bölgede de binaların yapımı ve değişimi izne tabidir. Aynı şekilde, her iki yöntemde de stok kayıt formlarının onayı gerekmektedir. II tip kontrole tabi serbest bölgenin ayırt edici özelliği, kayıt tutuma zorunluluğunun Topluluk mallarından (ihracat geri ödemelerine tabi mallar hariç) ayrı depolandıkları sürece, sadece Topluluk dışı mallar için uygulanmasıdır. Yerel gümrükleme işlemleriyle, serbest bölgeye konulan ve yüklenmemiş ya da sadece aktarması yapılmış Topluluk dışı eşyanın daha sonra aynı prosedürü kullanarak yeniden ihraç edilmesi durumunda, gümrük idareleri, operatörü bu eşyanın her giriş ve çıkışı için yetkili gümrük idaresini bilgilendirme zorunluluğundan muaf tutabilmektedir. Eşyanın aktarılmasına bağlı olarak gerçekleştirilen kısa süreli depolama da bu aktarmanın bir parçası olarak kabul edilir. II Tip Kontrole tabi serbest bölgelerde malların düzenlemelere tabi tutulması bir gümrük beyannamesi aracılığıyla olmaktadır. Hem normal hem basitleştirilmiş usul ya da bilgisayarlı prosedür kullanılabilir. Bölgeye ya da binaya girişin malların düzenlemeye tabi tutulması için yeterli kabul edildiği I. tip kontrole tabi serbest bölgeler ve serbest antrepolarla karşılaştırıldığında, bu formalite bir yük olarak düşünülebilir. Bununla birlikte, depolanan birçok malın Topluluk malı statüsüne sahip olduğu bir serbest bölgede, Topluluk mallarının girişinde uygulanması gereken herhangi bir formalitenin bulunmaması (ihracat geri ödemesinin önceden yapıldığı durumlar hariç) nedeniyle bu beyanname talebi bir avantaja dönüşmektedir. Aynı zamanda, bölgeyi terk ettiklerinde statülerinin kanıtlanması gereği yoktur. Topluluk dışı malların ( ve ihracat geri ödemesine tabi mallar) depolandığı durumlarda, I. tip kontrole tabi serbest bölgeler ve serbest antrepolar daha avantajlıdır: Mallar bölgeye ya da binaya girişleriyle düzenlemeye tabi tutulmuş olurlar. Topluluk dışı malların bir üçüncü ülkeden doğrudan deniz ya 88 da hava yoluyla ya da serbest bölgenin bir kara sınırıyla bitişik olması durumunda karayoluyla geldiğinde herhangi bir formalite gerekmemektedir. Topluluk Gümrük Kodu ve Uygulama Yönetmeliği çerçevesinde, anılan serbest bölge çeşitlerinin işleyişine ilişkin hükümlerde saptanan farklılıklar aşağıda belirtilmeye çalışılmıştır; I. Tip Kontrol II Tip Kontrol 1. Topluluk Dışı Malların Girişindeki Formaliteler Malların doğrudan deniz ya da hava yoluyla ya da Malların gümrüğe sunulması ve bir özet serbest bölgenin kara sınırına bitişik olması koşuluyla beyan verilmesi; Maların Topluluk gümrük kara yoluyla gelmesi durumunda gümrüğe sunulması bölgesine girişinden hemen ardından serbest ya da özet bir beyan verilmesi zorunluluğunu bölge hükümleri altına konması durumunda bulunmaması (Topluluk Gümrük Kodu Madde 38-47) özet beyan istenmeyebilir. ve gümrüğe (Topluluk sunma Gümrük Kodu Madde 38-47) Malların gümrükçe onaylanmış bir işlem ya da Malların ivedilikle serbest bölge hükümleri kullanıma tabi tutulma zorunluluğunun bulunmaması; altına alınmaması durumunda, 20 gün –deniz serbest bölgeye getirilmesinin bir sonucu olarak mallar yoluyla gelmesi serbest bölge düzenlemelerine dahil olur. (Topluluk gümrükçe Gümrük Kodu Madde 166) durumunda onaylanmış bir 45- işlem içinde ya da kullanıma (serbest bölge düzenlemeleri gibi) tabi tutulmaları gerekmektedir. Teminat hazırlanmasının gerekmemesi Teminat talep edilebilmektedir. (Topluluk Gümrük Kodu Madde 88, 104) 2. Topluluk mallarının serbest bölgelere girişinde ve Topluluk gümrük bölgesinin diğer bölümüne geçişindeki formaliteler 89 Girişte herhangi bir formaliteye tabi tutulmamakta, Giriş ve çıkışlarda herhangi bir formalite ancak malların, Topluluk dışı mal olarak kabul bulunmaması; Topluluk gümrük bölgesindeki edilmemesi için Topluluk statüsünün onaylanması malın Topluluk malı olduğu genel öngörüsü uygulanmaktadır. Topluluk gümrük bölgesinin diğer bölümüne geçişte, İhracat geri ödemelerine tabi olan mallar rejim malların Topluluk gümrük bölgesine girişinde altına alınmalı ve ortak depolamaya izin uygulanan kurallar geçerlidir. (Topluluk Gümrük Kodu verilmelidir. (Topluluk Gümrük Kodu Madde 37-47, 177, 179, 180 ) 106) 3. İzin İçin Gerekli Olan Hususlar Serbest bölgelerde normal elleçleme işlemlerini içeren Düzenlemelerden depolama herhangi bir izin gerektirmemektedir. Fakat, elleçleme yararlanılması, faaliyetleri, antrepo normal ve ortak stok kayıt formu onaylanmalıdır; ekonomik etkili bir depolama izne tabidir. Stok kayıt formunun da gümrük rejimi ve nihai kullanım düzenlemelerinin onaylanması gerekmektedir. (Topluluk kullanımında izin gerekmektedir. (Topluluk Gümrük Gümrük Kodu Madde 85, 100, 105, 106, 109, Kodu Madde 173, 176) 168a) 4. Depolanan Mallara İlişkin Formaliteler Hem Topluluk malları hem de Topluluk dışı malların Topluluk dışı stok kayıtlarına girilmesi gerekmektedir; istisnası: hükümleri Malların kısa süreli depolanması (Topluluk Gümrük Kodu Madde 176 ) ve mallar altına nakliyesi ödemesinden ve konan girilmesi depolama izne bölge ihracat geri malların stok gerekmektedir; ortak yararlanan kayıtlarına serbest tabidir ve kayıt altında tutulmalıdır. 5. Topluluk Dışı Malların Topluluk Gümrük Bölgesinden Çıkışındaki Formaliteler Re-eksport ön bildirimi; istisna: malların kısa süreli Muhtemel ön bildirimli yerel gümrükleme depolanması ve nakliyesi (Topluluk Gümrük Kodu prosedürü altında re-eksport beyanı; bildirim Madde 182 ) malların kısa nakliyesinde süreli depolanması istenmeyebilir. ve (Topluluk Gümrük Kodu Madde 182 ) 90 III. GÜMRÜK REJİMLERİNİN BASİTLEŞTİRİLMESİ VE AHENKLEŞTİRİLMESİNE İLİŞKİN ULUSLARARASI SÖZLEŞME (KYOTO SÖZLEŞMESİ) Dünya Gümrük Örgütü (DGÖ) bünyesindeki ‘Gümrük Rejimlerinin Basitleştirilmesi ve Ahenkleştirilmesine İlişkin Uluslararası Sözleşme (Kyoto Sözleşmesi) 18 Mayıs 1973 tarihinde Kyoto’da imzalanmış ve yasal prosedürün tamamlanmasından sonra 25 Eylül 1974 tarihinde yürürlüğe girmiştir.79Akit Tarafların Sözleşme eklerine çok sayıda rezerv koymalarından ötürü, 31 Ek’ten yalnızca 27’si yürürlüğe girebilmiş, yürürlüğe giren Eklere de madde bazında rezerv konulmasından ötürü Sözleşme uygulanamaz hale gelmiştir. Bu doğrultuda, DGÖ bünyesinde Revize Kyoto Sözleşmesinin hazırlanmasına yönelik 1995-1999 yılları arasındaki çalışmalar sonucu, ‘Gümrük Rejimlerinin Basitleştirilmesi ve Ahenkleştirilmesine İlişkin Uluslararası Sözleşme (Kyoto Sözleşmesi) ve Eklerinin yerine geçmek üzere hazırlanan Değişiklik Protokolü 26 Haziran 1999 tarihinde Akit Tarafların imzasına sunulmuştur. 80 24 Mart 2001 tarih ve 24352 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ‘Avrupa Birliği Müktesebatının Üstlenilmesine İlişkin Türkiye Ulusal Programı’nın ‘Gümrük Birliği’ Bölümü içerisinde ‘‘Gümrük Rejimlerinin Basitleştirilmesi ve Ahenkleştirilmesine İlişkin Uluslararası Sözleşmenin (Kyoto Sözleşmesi) üstlenilmesi kısa dönem önceliklerimiz arasında yer almaktadır. Hali hazırda yürürlükte olan Topluluk müktesebatı içerisinde Revize Kyoto Sözleşmesi bulunmadığından Ulusal Program’da 1974 tarihli Sözleşme yer almakla birlikte, 79 Türkiye’nin Sözleşmeye taraf olması ise 27 Eylül 1994 tarih ve 4035 sayılı Kanunla uygun bulunmuş olup, Kyoto Sözleşmesi ile bu Sözleşmenin A.1, A.2, A.3, B1, E.3 ve F.5 sayılı Eklerine ihtirazi kayıtlar ile katılınması, Bakanlar Kurulu tarafından 23.01.1995 tarihinde kararlaştırılmıştır. Bu çerçevede, Sözleşme ve Ekleri 22 Nisan 1995 tarih ve 22266 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. 80 Anılan Protokol uyarınca, 61 Taraf Ülkenin 40’ının Değişiklik Protokolünü kabulünden sonra Revize Sözleşmenin yürürlüğe girmesi mümkün olacaktır. 91 yakın gelecekte yürürlükten kalkacak olan 1974 tarihli Sözleşme yerine Revize Kyoto Sözleşmesine taraf olunması gerekmektedir. Diğer taraftan, Topluluğun Revize Kyoto Sözleşmesi’ne taraf olmak üzere DGÖ Sekreteryasına yetki belgesini tevdi etmek ve Özel Ekleri hariç, Sözleşmenin Değişiklik Protokolü, Ana Metin ve Genel Ek’ini kabul etmek üzere 17.03.2003 tarihli Konsey Kararı 03.04.2003 tarihli Avrupa Topluluğu Resmi Gazetesinde yayımlanmıştır. 81 Bu çerçevede, Türkiye’nin söz konusu Revize Sözleşmeye taraf olması amacıyla onay işlemlerine ilişkin çalışmalar Mayıs 2003 başlatılmıştır. Sözleşmenin Revize hali, serbest bölgelere ilişkin hükümlere Özel Ek/D Bölüm 2’de yer vermekle birlikte, mümkün olduğu ölçüde Genel Ek hükümlerinin de uygulanabileceğini belirtmektedir. Henüz Topluluk tarafından kabul edilmesi öngörülmemiş olan bu bölümde, serbest bölgeler, Sözleşmeci tarafın ülkesinin bir parçası olarak kabul edilmekle birlikte, bölgeye getirilen malların genel olarak ithalat vergi ve harçları bakımında gümrük bölgesi dışında kabul edildiği yerler olarak tanımlanmaktadır. Serbest bölgelerin oluşturulması, bu tür bölgelere kabul edilecek malların türü ve malların tabi tutulacağı işlemlere ilişkin hususların ise ulusal mevzuat ile belirleneceği ifade edilmektedir. Söz konusu Sözleşme’de Topluluk Gümrük Koduyla uyumlu olarak, gümrük idarelerine serbest bölgelerin düzeni, inşası ve uygunluğuyla ilgili hususları içeren gümrük kontrolleri için düzenleme yapma yetkisi verilmektedir. Aynı şekilde, gümrük idarelerinin her zaman için serbest bölgede depolanan malı kontrol etme hakkına sahip olduğu belirtilmekte ve sadece yurtdışından getirilen malların değil, Sözleşmeci tarafların gümrük bölgesinden getirilen malların da serbest bölgeye kabulüne imkan tanımakla birlikte, bu hususu izne tabi tutmaktadır. Diğer malları etkileyebilecek bir tehlike yaratan veya özel tesisat gerektiren malların sadece bu tür malları almak üzere belirlenen serbest bölgelere konulması tavsiye edilmektedir. 81 Official Journal of the European Union, L 86, 03.04.2003 92 Ayrıca, yine Topluluk mevzuatına benzer bir şekilde, bir serbest bölgeye konulmasıyla, ihracat geri ödemesinden faydalanacak ve ithalat vergilerinden muaf tutulmaya hak kazanacak mallar, bu tür geri ödeme ve muafiyetten serbest bölgeye konulmalarıyla yararlanabilmektedirler. Mala eşlik eden belgeler üzerinden bilgi edinilmesinin mümkün olduğu durumlarda, yurtdışından doğrudan bir serbest bölgeye getirilecek mallar bakımından bir beyanname zorunluluğu olmaması ve malların serbest bölgeye kabulü sırasından gümrük idaresinin teminat talebinde bulunmaması tavsiye edilmektedir. Bir serbest bölgedeki malların, yükün boşaltılması, paketlerin gruplandırılması, tasnif edilmesi, sınıflandırılması ve yeniden paketlenmesi gibi taşıma için hazırlık yapılması veya satılabilirliğinin artırılması amacıyla mutat elleçleme ve korunmalar için gerekli işlemlerin yapılmasına izin vermekte, yetkili idarenin bir serbest bölgede, işleme veya üretim faaliyetlerine izin verdiği durumlarda, mallara uygulanabilen bu üretim faaliyetleri veya işlemlerin tüm serbest bölgede uygulanabilen bir mevzuatta ya da bu faaliyetleri yürüten teşebbüslere verilen yetkide genel çerçevede ve/veya detaylı olarak belirlenmesini ve ulusal mevzuatın serbest bölge içinde tüketilecek malların gümrük vergi ve harçlarına tabi olmayacağı her bir durumu sayarak, bundan yararlanılması için yapılması gerekenleri ortaya koymasını öngörmektedir. Serbest bölgeye kabul edilen malların mülkiyetinin devrine izin verilmesi gerektiği ve malların serbest bölgede kalış süreleriyle ilgili olarak da sadece istisnai durumlar için bir zaman sınırı konulabileceği belirtilmiştir. Serbest bölgeye konulan ya da serbest bölgede üretilen malların tamamen ya da kısmen, her bir durum için uygulanabilen formaliteler ve koşullara uygun olarak bir gümrük rejimi altında diğer bir yere veya serbest bölgeye götürülebileceği; malların serbest bölgeden çıkarılmasıyla ilgili olarak gerekli olan tek bildirimin, normalde eşyanın bir gümrük rejimine tabi tutulması durumunda gerekli olan gümrük beyanı olduğu ifade edilmiştir. Eşyanın serbest bölgeden doğrudan yurtdışına çıkarılmasıyla ilgili olarak da, gümrük idaresine bir belge 93 sunulması gerektiğinde, gümrük idaresinin eşyaya eşlik eden belgelerde yer alan bilgilerden daha fazlasını talep etmemesi tavsiye edilmiştir. Serbest bölgeden çıkarılarak iç kullanıma sokulabilecek eşyanın miktarı ve kıymetinin ve de ithalat vergi ve harçları veya duruma göre uygulanabilecek dahili vergi ve harç oranlarının belirlenmesinde dikkate alınacak hususların ulusal mevzuatla zamanında belirlenmesi; ayrıca, ulusal mevzuatın, bir serbest bölgede üretildikten ya da işlem gördükten sonra iç kullanıma sokulabilecek mallar üzerinde uygulanabilen ithalat vergi ve harç oranlarını ya da duruma göre uygulanabilecek dahili vergi ve harç oranlarını belirlemesi gerektiği belirtilmiştir. Yukarıda da belirtildiği üzere Topluluk tarafından henüz Sözleşmenin Özel Eklerinin kabul edilmesi öngörülmediğinden, Toplulukla ortak hareket edilmesi ve mevzuat uyum bakımından Türkiye’nin de Özel Ekte yer alan serbest bölge hükümlerini üstlenmesi kısa vadede zorunluluk arz etmemektedir. IV. AVRUPA BİRLİĞİ UYGULAMALARI AB üyesi ülkelerde faaliyet göstermekte olan serbest bölgeler ve bu bölgelere ilişkin yetkili gümrük idareleri, Topluluk Resmi Gazetesinin C serisinde düzenli olarak yayımlanmaktadır. 82 Bugün itibarıyla Toplulukta 31 serbest bölge bulunmakta olup, bu bölgelerin sayıca en fazla olduğu ilk üç ülke sırasıyla Almanya, İngiltere ve İspanya’dır. Yukarıda anlatılan Topluluk mevzuatı çerçevesinde bu mevzuatın oluşumundan daha eskiye dayanmakta olan İrlanda ve İngiltere’deki uygulamaların anlatılmasıyla reform çerçevesinde geliştirilen II. Tip Kontrole Tabi serbest bölgelerin işleyişinin açıklanması amaçlanmıştır. Özel uygulamaların söz konusu olduğu bölgeler ise I. Tip Kontrole tabi serbest bölgelerdir. 82 Topluluktaki serbest bölgeler ve yetkili gümrük idarelerini gösteren 2002/C 50/05 sayılı Komisyon Bildirimi için Bkz. Ek- 6 94 A) AVRUPA BİRLİĞİ’NDE SERBEST BÖLGE ÖRNEKLERİ 1) İrlanda Örneği Serbest antrepo bulunmayan İrlanda’da bugün itibarıyla bir serbest liman (Ringaskiddy Free Port) ve bir serbest bölge (Shannon Free Zone) bulunmaktadır. İrlanda, serbest bölgeler aracılığıyla tarımsal ekonomiden teknoloji ağırlıklı ekonomiye dönüşüme ve ihracat yönlü modern ihracat işleme bölgesine iyi bir örnek teşkil etmektedir. İlk ihracat işleme merkezi 1959 yılında Shannon Uluslararası Havaalanında kurulmuştur. Jet uçaklarından önceki dönemlerde transatlantik uçuşlarda uçakların yakıt için durdukları yer olan Shannon Havaalanı dünyadaki ilk uluslararası havaalanlarından biri olup, bu trafikle artan büyüme sayesinde havaalanı çevresinde satışa yönelik faaliyetler gelişmiştir. Bu bağlamda, dünyada ilk gerçek free-shop örneği anılan havaalanında gerçekleştirilmiştir. Ancak, havacılık sektöründeki gelişmeler sonucu, uçakların Shannon Havaalanında durmasına gerek kalmayınca, bölge bu trafiğin devamına yönelik olarak yenilikçi yöntemlere yönelmiştir. Aynı yıl İrlanda hükümeti uluslararası havaalanını bölgede üretim faaliyetlerinin oluşturulması için yabancı firmalara belli teşvikler sağlayarak bölgeyi bir ihracat işleme merkezine dönüştürmüştür.83 İrlanda hükümeti tarafından 1958 yılında hazırlanan ekonomik büyüme planında sanayi üretiminin artırılması öncelik kazanmıştır. Ülke iç pazarı küçük olduğundan, kurulacak sanayilerin ihracata yönelmesi öngörülmüştür. Sanayileşme için de ülkeye yabancı sermayenin çekilmesine önem verilmiştir. İrlanda’da bölgeler arası eşitsiz gelişme olduğu ve tüm gelişmenin Dublin etrafında toplanma eğilimi bulunduğu için sanayi bölgeleri, gelişmesi istenilen geri kalan bölgelerden seçilmiştir. Bu amaçla, Shannon bölgesindeki havaalanında jetler için bir pist inşa edilmiş, aynı yıl çıkarılan yasayla, serbest gümrük alanı niteliğine sahip havaalanında firmaların ve sanayiinin yerleşmesine olanak vererek, bu alan bir serbest üretim bölgesine dönüştürülmüştür. Ayrıca, burada yer alacak firmalara teşvikler sağlanmıştır. 1959 yılında ise bu üretim bölgesini gerçekleştirmek için 83 Çarıkçı, op.cit., s.9 95 ‘Shannon Free Airport Development Company’ bir kamu firması olarak kurulmuştur. 84 Shannon serbest bölgesi, üretim ve uluslararası hizmet sektöründe çok geniş bir alanda hizmet veren 126 şirketiyle hala Shannon bölgesinin temel yatırım merkezidir. 85 Elektronik, mühendislik, tıbbi malzemeler, finansal hizmetler ve havacılık sektöründeki firmaların faaliyet gösterdiği bölge, uydu bağlantıları ve veri tabanlarını da içeren gelişmiş bir telekomünikasyon ağına sahiptir. Shannon serbest bölgesi, her zaman için havacılık sektöründe güçlü bir geleneğe sahip olmuştur. Bu durum yeni kurulmakta olan havacılık endüstrileri için yaratılan büyük bir merkez olan ‘Shannon Dünya Havacılık Parkı’ ile yeni bir anlam kazanmıştır. Shannon Serbest Bölgesi de Topluluktaki diğer serbest bölgeler gibi Topluluk Gümrük Kodu ve Uygulama Yönetmeliği hükümlerine tabidir. Bölgede ticaret ya da üretim gerçekleştirilmesi amacıyla lisans başvurusu Kuruluş, Ticaret ve İstihdam Departmanına veya Deniz ve Doğal Kaynaklar Departmanına yapılmaktadır. Ayrıca, dahilde işleme, gümrük kontrolü altında işleme rejimi gibi rejimler çerçevesinde üretim ya da işleme yapılacağı durumlarda, Gümrük İdaresinden izin alınması gerekmektedir. Topluluk dışı eşyalar, muhafaza, görünüşünün iyileştirilmesi, satışa hazır hale getirilmesi gibi elleçleme işlemlerini de kapsayan belli işlemelere tabi tutulabilmektedirler. Ancak, Ortak Tarım Politikası kapsamındaki Topluluk eşyası yalnızca mutat elleçleme işlemelerine tabi tutulabilmektedir. Topluluk mevzuatına uygun olarak, serbest bölgede bulunan üçüncü ülke eşyası, burada bulunduğu sürece gümrük vergisine ve serbest dolaşıma bağlı ticaret politikası önlemlerine tabi olmamakla birlikte, Topluluk gümrük bölgesine girişine bağlı ticaret politikası önlemlerine tabi olmaktadır. Topluluk mevzuatının 84 İlhan Tekeli ve Selim İlkin, Dünyada ve Türkiye’de Serbest Üretim Bölgelerin Doğuşu ve Dönüşümü, Ankara, Yurt Yayınları, 1987, s.55 85 http://www.clarechampion.ie/02/jan/cc20020118/ge_fz.shtml 96 bu yöndeki kurallarına ilave olarak ulusal mevzuatta da bunu destekleyici hükümler yer almaktadır. 86 Yine Topluluk mevzuatına uygun olarak Ortak Tarım Politikasına ilişkin eşyalar dışındaki eşyaların serbest bölgede kalma sürelerine ilişkin bir sınırlama getirilmemiştir. Ayrıca, bölge içinde gerçekleştirilecek bina yapımı için kullanım amacını ve de gerekli değerlendirmenin yapılmasına imkan sağlayacak diğer bilgileri içeren yazılı bir başvuruya bağlı olarak Gümrük İdaresinin izni gerekmektedir. Söz konusu prosedür mevcut bir binanın değişimi için de geçerlidir. Bu tür başvuruların tümü Shannon Free Airport Development Company aracılığıyla Gümrük İdaresine yapılmaktadır. Buna benzer şekilde, bölgede gerçekleştirilecek her türlü endüstriyel, ticari ya da hizmetle ilgili faaliyet için ön izin alınması gerekmektedir. Bu amaçla yapılacak başvuru Kuruluş, Ticaret ve İstihdam Departmanına yapılmaktadır. Anılan Departman tarafından başvuruya ilişkin taslak faaliyet ruhsatı87 her durumda Shannon Serbest Bölgesindeki İdari Ofise gönderilmek durumundadır. Gümrükle ilgili gerekliliklere ilişkin bir programın ise taslak faaliyet içinde yer alması, İdari Ofisin de belirtilen şartların Topluluk Gümrük Kodundaki ilgili kuralları kapsadığından emin olması zorunludur. Faaliyet ruhsatının Kuruluş, Ticaret ve İstihdam Departmanınca hazırlanmasının ardından faaliyete başlanmadan önce Gümrük İdaresine bildirimde bulunulması gerekmektedir. Ruhsat kapsamında gerçekleştirilecek faaliyetin depolama, işçilik ve işleme ile alım ya da satımı içermesi durumunda söz konusu bildirime, stok kayıtları onayı için başvuru forumunun da dahil olması zorunluluğu vardır. Eşyanın yurtdışına gönderilmek üzere uçağa yüklenecek olması veya serbest bölge varışlı olması dışında, yüklenmemiş durumda olan paketlerin onaylanmış transit bölümüne konulması gerekmektedir. Yerel taşıma şirketleriyle anlaşma sonucu, Shannon serbest bölgesinde bulunan ruhsat sahibi bir operatöre gönderilecek ve ülkeye bu bölgeden girecek eşyanın havaalanındaki bir transit bölümüne gönderilerek, Tek İdari Belgenin doldurulması zorunludur. Daha sonra bu eşyalar, bu bölümden alınarak Tek İdari Belgenin ya da eşyanın 86 87 Free Zone Instructions 2001, C&E, Dublin, January 2001s.2-2. İrlanda’da kullanılmakta olan Faaliyet Ruhsatı için bkz. EK-7 97 tanımlanabilmesini sağlayacak yeterli bilgiler içeren bir taşıma belgesinin Gümrük İdaresine sunulmasıyla operatörün serbest bölge içindeki binasına ya da basitleştirilmiş transit prosedürü çerçevesinde, serbest bölge içinde veya dışında bulunan İzinli Gelen Eşya Alanına getirilmektedir. Varış noktası Shannon Serbest Bölgesindeki bir operatör olan eşyanın ülkeye başka bir yerden girmesi durumunda, varış yerinin Shannon Serbest bölgesi olduğunu belirten bir Transit beyannamesi eşliğinde gelmesi durumunda, ithalat bölümünden alınarak, başka bir işleme gerek olmaksızın bölgedeki bir geçici depolama bölümüne konulur. Bir transit belgesi eşliğinde gelmeyerek, Shannon serbest bölgesi yerine ülkeye ithalat bölümünden giriş yapan ve varış yeri serbest bölgedeki bir operatör olan eşya ise, serbest bölge içindeki bir geçici depolama yerine ya da ruhsat sahibi operatörün serbest bölge içindeki yerine götürülür. Ayrıca, Gümrük İdaresi tarafından bu bölgeler içinde denetimler gerçekleştirilebilmekte olup, ulusal mevzuat resmi görevlilere serbest bölge sınırları içinde olsun olmasın ithalat ve ihracat kısıtlama veya yasağına tabi ya da şüpheli eşyalara ilişkin olarak kişilerin aranması yetkisi vermektedir. Uçak, gemi vb araçlara ilişkin olarak da, serbest bölge sınırları içinde bir arama ve serbest bölgenin 20 mil kadar çevresindeki araçların durdurularak aranması yetkisi verilmiştir. Bölge içindeki bir binanın aranması için bir arama yetkisi gerekli değildir. Yine de bu tür bir aramanın güçlü bir şüpheye dayanması gerekmektedir. Bununla birlikte, hassas ve önemli boyutta rutin olmayan bir arama operasyonu için izin alınması zorunludur. Bu çerçevede, bölgelerin giriş ve çıkış noktalarının belirlenmesi ve bölgeye giriş için Gümrük İdaresinin izni gerekmektedir. 88 Serbest bölgedeki eşyaya yönelik olarak alım-satımı, işçilik ve işleme faaliyetleri veya depolamayı içeren bir faaliyete başlanmadan önce operatör tarafından, Gümrük İdaresince eşyanın tanımlanabilmesi ve hareketlerinin izlenebilmesini sağlayacak türde stok kayıtları için Gümrük İdaresinin onayının 88 a.g.e, s.9 98 alınması gerekmektedir. Söz konusu onay için yapılan başvurunun yazılı olması ve gerçekleştirilmesi gereken faaliyeti belirtmesi ve kullanılacak eşyanın niteliği ve statüsü, faaliyetin gerçekleştirileceği gümrük rejimleri türünde detaylı bilgiyi de içermesi söz konusudur. Stok kayıtlarının istenilen şartları yerine getirmesi, serbest bölge hükümlerinin doğru bir şekilde uygulanmasına mümkün olduğu ölçüde imkan vermesi ve faaliyet ruhsatının gerekliliklerini sağlaması durumunda Yüksek İdare Ofisi tarafından stok kayıt başvurusunun yazılı onayı hazırlanır. Söz konusu başvurunun ve ilgili dokümanların en az 3 yıl boyunca muhafaza edilmesi gerekmektedir. Eşyanın, operatörün serbest bölgedeki yerine getirilmesinin ardından en kısa zaman içinde stok kayıtlarına giriş yapılması zorunludur. Tek İdari Belge sunulması gerektiği durumlarda ise eşyanın 24 saat içinde stok kayıtlarına geçirilmesi gerekmektedir. Söz konusu kayıtların koşullara uygunluğunun saptanması amacıyla, sık olmamakla birlikte kontroller gerçekleştirilebilmektedir. Serbest bölgede kaldığı süre boyunca Topluluk dışı eşya, serbest dolaşıma sokulabilir, izne gerek olmaksızın mutat elleçleme işlemlerine tabi tutulabilir, dahilde işleme rejimi, gümrük kontrolü altında işleme rejimi altına konulabilir, geçici ithalat rejimine tabi tutulabilir, kamuya terk edilebilir ya da Gümrük İdaresinin denetiminde imha edilebilir. Kıymet bakımından, Topluluktaki düzenlemeye paralel olarak, eşyanın depolanması ve muhafaza edilmesine ilişkin maliyetin, fatura üzerinde ayrı olarak gösterilebilmesi durumunda eşyanın kıymetine eklenmesi zorunluluğu yoktur. Ayrıca, mutat elleçleme işlemlerine tabi tutulan eşyanın gümrük vergilerinin hesaplanmasında, söz konusu eşyanın dikkate alınacak niteliği, gümrük kıymeti ve miktarı için, beyan sahibinin talebi üzerine bu eşyanın elleçleme işlemlerine tabi tutulmadan önceki hali dikkate alınır. Söz konusu elleçleme faaliyetinin niteliği ve eşyanın bu işleme tabi olmadan önceki değeri ve miktarının gösterilebilmesi için INF8 Belgesi düzenlenir. Elleçleme sonrası gümrükçe onaylanmış başka bir işlem veya kullanıma tabi tutulacak eşya için de beyan sahibin talebiyle INF8 belgesi düzenlenebilmektedir. 99 Serbest bölgeye getirilen ve henüz boşaltılmamış Topluluk dışı eşyanın yeniden ihracı durumunda Gümrük İdaresine ön bildirimde bulunma zorunluluğu yoktur. Bölgede gerçekleştirilen dahilde işleme rejimi ve gümrük kontrolü altında işleme rejimi kapsamında, operatörün tutması gereken işleme kayıtlarında bulunması gereken hususlar şunlardır: - Dahilde ve gümrük kontrolü altında işleme rejimi kapsamında gelen üçüncü ülke menşeli eşyanın miktarı, - Eş değer eşya89 ya da işlenmiş üründen elde edilen eşyanın miktarı, - İşleme faaliyetlerinin denetlenebilmesi ve alınması muhtemel ithalat vergilerinin doğru hesaplanmasına yönelik tüm bilgiler Bununla birlikte, Yüksek İdare Ofisi tarafından, operatörün tuttuğu ticari kayıtların gümrük kontrolü için yeterli olduğunun düşünülmesi durumunda işleme kayıtlarını gösteren ayrı bir kayıt tutulmasına gerek olmayabilmektedir. Ancak, kayıtların işleme iznine ilişkin bir referans numarası içermesi, ayrıca eşyanın transit bölümü ya da diğer bir bölümden alınarak operatörün kendi yerine getirilmesine ilişkin Tek İdari Belge türündeki belgeleri içermesi gereklidir. Rejimin yeniden ihracatla tamamlanması durumunda, yerel taşıma şirketleriyle yapılan anlaşmayla bir Tek İdari Belge düzenlenmesi gerekmektedir. Rejimin eşyanın serbest dolaşıma sokulmasıyla sonuçlandırılması durumunda ise normal uygulama gerçekleştirilmektedir. Eşyanın başka bir gümrük rejimine sokulması durumunda, öngörülen gümrük rejimine ilişkin kurallar uygulanır. KDV bakımından ise, Topluluk dışı eşyanın serbest bölgelere konulması durumunda ithalata ilişkin KDV kuralları geçerliliğini sürdürmektedir. KDV İşlem görmüş ürünlerin imali için ithal eşyasının yerine kullanılan serbest dolaşımda bulunan eşya anlamına gelmektedir. 89 100 bakımından kayıtlı ve serbest bölgede ticaret yapan bir operatör tarafından serbest bölge dışına temin edilen vergilendirilebilir eşyalar her zaman için KDV’ye tabidirler. Serbest bölgeden ülkenin diğer bir bölgesine getirilen eşyaya, vergilerinin daha önceden ödenmiş olduğu durumlarda KDV uygulanmaz. Eşya, serbest bölgede ticaret yapan ve KDV bakımından kayıtlı bir kişi tarafından, yine aynı bölgede ticaret yapan ve kayıtlı olan bir kişi dışında başka bir kişiye sunulması durumunda da vergilendirilmektedir. Serbest bölgede faaliyet gösteren firmalar vergi sorumlusu olarak kabul edilmekte olup, kendilerinden kayıtlı olmaları ve KDV iadelerini olağan yoldan gerçekleştirmeleri beklenmektedir. Bu doğrultuda firmalar, kayıt numaralarını göstererek ve serbest bölge içinde ticaret yaptıklarını beyan ederek eşyaların kendilerine sıfır vergi oranından temin edilmesi hakkına sahiptirler. Aşağıdaki işlemler sıfır oranında KDV uygulamasından yararlanmaktadır: - Serbest bölgede KDV bakımından kayıtlı olan bir kişiye diğer bir üye ülkeden eşyanın tedariki, - Serbest bölgede KDV bakımından kayıtlı bir kişiye serbest bölge dışında kayıtlı olan bir kişi tarafından eşya tedariki. Bu iki durumda da, eşyanın sağlayıcı tarafından ya da onun adına doğrudan operatöre gönderilmesi gerekmektedir. Serbest bölgede kayıtlı (KDV bakımından) bir kişinin yine serbest bölgede kayıtlı diğer bir kişiye eşya tedariki de sıfır KDV oranından yararlanmaktadır. 2) İngiltere Örneği İngiltere’de halen yedi serbest bölge 90 bulunmakta olup, AB üyesi olarak bu serbest bölgelerde Topluluk Gümrük Kodu ve Uygulamaya Yönetmeliği hükümleri uygulanmaktadır. Çit, duvar ya da fiziksel başka bir engelin varlığına ve serbest 90 Liverpool Free Zone, Prestwick Airport Free Zone, Ronaldsway Airport (Ballasala, Isle of Man), Southampton Fre Zone, Tilbury Free Zone, Port of Sheerness Free Zone, Humberside Free Zone 101 bölgeye girişi ve çıkışında her türlü eşyanın kontrolüne dayanan geleneksel I. tip kontrole tabi serbest bölgeler yerine, İngiltere’deki serbest bölgelerde daha çok, gümrük antrepolarındaki kayıt usulüne dayalı denetimin ve hükümlerin uygulandığı II. tip kontrole tabi serbest bölge hükümleri uygulanmaktadır. 91 Serbest bölgeler, Topluluk dışı eşyanın, ithalat vergileri açısından Topluluk gümrük bölgesi dışında sayıldığı yerlerdir. Bunun sonucu olarak, ithalat vergilerinin eşyanın serbest dolaşıma girişinden önce tahsil edilmesi söz konusu olmamaktadır. İthalata ilişkin KDV, eşyanın İngiltere’ye getirilmesi ya da serbest bölgede tüketilmesi veya kullanılmasına kadar askıya alınmaktadır. Ancak bu kapsamda, diğer vergilerden, özel tüketim vergileri veya yerel idare vergilerden muafiyet gibi özel bir durum söz konusu değildir. Herhangi bir kişi belli bir bölgede serbest bölge kurulması için başvuru yapabilmektedir. Bu başvurular, aşağıdaki kriterlere göre değerlendirilmektedir: - Serbest bölgenin ekonomik olarak mümkün olup olmadığını kanıtlayıcı unsurlar, - Serbest bölgenin faaliyete geçiş tarihine ilişkin bir program içeren gelişim planları, - Teklif edilen yerin tanımlanabilir bir alan olması, - Söz konusu plan üzerinde yerel idarenin herhangi bir itirazının olmaması, - Önerilen serbest bölgenin yerel gümrük idaresine yönelik ekonomik ve mantıklı olmayan bir kontrol talebi yaratmaması. Bu çerçevede, serbest bölge kurulması talep edilen yerdeki Bölge Müdürlüğüne müracaat edilmektedir. Söz konusu başvuru, serbest bölge olarak önerilen yerin özel olarak belirtildiği üç adet detaylı harita ile birlikte sunulmalıdır. Ayrıca, başvuruda serbest bölgenin faaliyete geçeceği tarih ve yukarıda belirtilen kriterleri karşıladığına ilişkin hususlar belirtilmiş olmalıdır. 91 http://www.invest.uk.com 102 Başvurunun kabul edilmesi durumunda bölge, serbest bölge olarak ulusal bir mevzuatla kurulmaktadır. Söz konusu düzenleme, serbest bölgenin açılış tarihi, kuruluş yeri, sorumlu kuruluş (serbest bölge yöneticisi), geçerlilik süresi,92 ana stok kayıtlarına ilişkin kuralları da içeren sorumlu kuruluşa uygulanacak kuralları içermektedir. Serbest bölge faaliyet süresinin bitmesinde en az dört ay önce başvuru yapılması durumunda serbest bölgelerin faaliyetine devam etmesi mümkündür. Serbest bölgenin kurulmasında ayrıca, gümrüğün kullanımına yönelik yerleşim yeri, malzeme ve barınma ihtiyaçlarının ücretsiz olarak karşılanması ve serbest bölge yönetimine düzenli bir şekilde aylık istatistiksel bilgilerin sunulması, bölgede normal planlama, sağlık ve çevre korumasına ilişkin kuralların uygulanması gerekmektedir. Kayıt tutma konusunda ise, serbest bölgeye giren eşyaya ilişkin olarak bölgede gerçekleştirilen işlemlerle ilgili detaylı stok kayıtlarının tutulması zorunluluğu vardır. Bu kayıtların her zaman için serbest bölgedeki mevcut eşya stokunu gösterebilmesi ve Gümrük idaresinin de eşyanın serbest bölgeye girişinden, serbest bölgeye ilişkin hükümlerin uygulanmasının sona erdiği ana kadar eşyaya ilişkin olarak gerçekleştirilen tüm işlemleri içerdiğinden emin olması gerekmektedir. Söz konusu kayıtlarda yer alması gereken asgari bilgiler aşağıdaki şekilde özetlenebilmektedir; - Topluluk Gümrük Kodu Uygulama Yönetmeliğinde belirtildiği üzere, serbest bölgeye giriş düzenlemelerine ilişkin olarak yapılan beyanda kullanılan kutularda yer alan bilgiler, - Rejimi sona erdiren gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutulan eşyaya ilişkin beyanın içeriği, - Giriş ve rejimin sonlandırılmasına ilişkin diğer gümrük belgeleri ve diğer ilgili dokümanların tarih ve sayıları, 92 Geçerlilik süresi normal koşullarda on yıldır. 103 - Geçici kullanım ya da elleçleme türleri ve işleme faaliyetlerinin niteliği, - Eşyanın yeri dahil, izlenmesine imkan verecek bilgiler, - Malların tanımlanmasını sağlayacak ticari ya da teknik açıklamalar Normal koşullarda, ticari kayıtlar yeterli olmakla birlikte, Gümrük İdaresi kontrol amaçlı olarak bu kayıtların uyarlanmasını talep edebilmektedir. Eşyanın serbest bölge düzenlemelerinden çıkarılmasının ardından en az dört yıl boyunca stok kayıtlarının ve ilgili dokümanların saklanması gerekmektedir. Serbest bölgede faaliyet gösterebilmek için, öncelikle Gümrük İdaresinden izin alınmalıdır. Operatör, ayrıca serbest bölgede gerçekleştirilecek faaliyetlere ilişkin çeşitli gümrük istisnaları için de başvuruda bulunabilir. Faaliyet izni için, serbest bölgeden sorumlu gümrük idaresine yazılı olarak başvurulması ve söz konusu başvuruda aşağıdaki hususların yer alması gerekmektedir: - Gerçekleştirilmesi planlanan faaliyetin içeriği, - Serbest bölge yönetiminin destekleyici bir yazısı, - Şirketin adı, adresi ve KDV numarası, - Yönetici ve ortakların adları, - Serbest bölgede kullanılacak yapılara ilişkin detaylar, - Eşyanın tanımı, - Eşyanın menşei ve statüsü, - Yapılacak işlem veya elleçlemeye ilişkin detaylar, - Bilgisayar sistemi dahil tutulacak stok kayıtları hakkında bilgi, - Rejimin doğru bir şekilde uygulanmasına ilişkin olarak Gümrük İdaresince talep edilecek her türlü bilgi. Başvurunun kabul edilmesi durumunda, Gümrük idaresi bu duruma ilişkin olarak başvuru sahibine bir mektup göndermektedir. Bu mektup ilgili tarafından imzalandıktan sonra bir örneği tekrar Gümrük İdaresine gönderilir. Söz konusu 104 belgenin bir örneği Gümrük İdaresince Serbest Bölge yönetimine gönderilecektir. Söz konusu mektup, izin koşullarını da içermektedir. 93 Serbest bölgede inşa edilmek istenen yapılara ilişkin olarak, öncelikle Gümrük İdaresine izin için başvurulması gerekmektedir. Genellikle, yapılacak binaların gümrük kontrolünü engellemediği durumlarda izin verilmektedir. Belli durumlarda, izin verilmeden önce, bir teminat gösterilmesi talep edilebilmektedir. Normal koşullarda, faaliyet izni serbest bölgenin kurulmasına ilişkin süreyle aynıdır. Gümrük denetimleri bakımından, denetleyici birim tarafından kayıt ve sistemlerin uygunluğunun ve giriş yapan eşyanın detaylarının saptanması amacıyla denetleme ziyaretleri yapılabilmektedir. Söz konusu denetlemelere, izin süresi boyunca da devam edilebilmektedir. Uygulamaya ilişkin bu kurallar çerçevesinde serbest bölgeye yerleştirilebilecek eşyalar; - Topluluk dışı eşya, - Topluluk eşyası (İngiltere dahil) - Serbest dolaşımda bulunan ancak bazı eş etkili vergilerin ödenmemiş olması ya da belirli kullanım veya girişe ilişkin kanıt gerekmesi gibi nedenlerle hala gümrük kontrolü altında bulunan eşyalardır. 94 Serbest bölgenin, eşyanın İngiltere’ye giriş yaptığı bir havaalanı veya limanı içermesi durumunda, eşyalar basit bir prosedürle operatörün binasına getirilir ve 93 Söz konusu koşullar; Gümrük idaresinin eşyayı serbest bölge içinde bulunduğu yerde incelemesine imkan verilmesi, istatistiksel bilginin toplanabilmesi amacıyla serbest bölgeye ithal edilen eşyalar hakkında bilgi verilmesi, eşyaya serbest bölge statüsü verilmek istenmesi durumunda serbest bölgeye getirildiğinde serbest bölge yönetimine bildirilmesi, kayıtların eşyanın girişinden çıkışına kadar belirlenebilmesi amacıyla kayıt tutulması, tüm çalışanların gümrük mevzuatını bilmelerinin sağlanmasıdır. 94 a.g.e 105 stok kayıtlarına giriş yapılır. Eşyaların başka bir noktadan giriş yapması durumunda gümrük beyannamesi gerekmektedir. Söz konusu belgelerin, serbest bölge yöneticisi veya operatör tarafından serbest bölge gümrük idaresine sunulması zorunludur. Operatörün herhangi bir gümrük rejimine sokulmasının öngörmediği serbest dolaşımdaki eşyaların serbest bölgede depolaması durumunda, stok kayıtlarında belirtilmesi öngörülmüştür. Operatör tarafından eşyalara ilişkin bilgilerin stok kayıtlarına geçirilmesi ve bunlara bir referans numarası verilmesi gerektiğinden, eşyaların fiziksel olarak serbest bölgeye konulması eşyanın serbest bölge statüsünde bir eşya olabilmesi için tek başına yeterli değildir. Bu amaçla, serbest bölge yönetimi tarafından, giriş yapan her eşya için doldurulması gereken bir Serbest Bölge Giriş Formu talep edilir. Serbest bölgeye konulmuş bir eşyanın beyan edilmesi, tüketim vergisi ödenmesi gerektiği durumlarda, eşyanın dahilde işleme rejimi gibi başka bir gümrük rejimden çıkarılması ya da başka bir limandan Topluluk transit kuralları altında geçiş yapıyor olması durumlarında söz konusudur. Bu durumlarda C88 Formu 95 kullanılır. Duruma göre Topluluk transit belgeleri de kullanılabilmektedir. Gerekli görüldüğü durumlarda da, eşyanın gümrük statüsünün ispatlanması amacıyla, Form C1339 (Certificate of Customs Status) kullanılabilir. Başka bir üye ülkeden Topluluk Transit prosedürü altında gelen eşyalar için ya da serbest bölge içinde serbest dolaşıma sokulan Topluluk dışı eşyalar için böyle bir gereklilik söz konusudur. Bununla birlikte, gümrük statüsünü kanıtlayıcı diğer ticari belgeler de kabul edilebilmektedir. Serbest bölge dışından gelen ve gümrük statüsü saptanamayan eşyalar serbest dolaşımda olmayan eşya olarak kabul edilerek, bunlar üzerinden ithalat vergisi alınmaktadır. Serbest bölge giriş dokümanları, serbest bölge yönetimi tarafından eşyaların kayıtlara geçirilmesi için kullanılmaktadır. Söz konusu dokümanlar, 95 Söz konusu belge, Tek İdari Belgenin, ithalat ve ihracat girişlerine yönelik olarak İngiltere’de kullanılan biçimidir. 106 ithalatçı, firma, serbest bölge operatörü ve eşyaya ilişkin standart bilgiler içermektedir. Serbest bölgelerde, eşyanın depolanması, mutat elleçleme işlemlerine tabi tutulması, işlenmesi ve imha edilmesi faaliyetleri gerçekleştirilebilmektedir. Serbest bölge yönetimi tarafından serbest bölge statüsü kazandırılan eşyanın serbest bölgede kalma süresi sınırsız. Bununla birlikte, Ortak Tarım Politikasına tabi eşyalar için belli zaman sınırlamaları getirilebilir. Eşyanın serbest bölgelerde mutat elleçleme işlemlerine tabi tutulması, iyi koşullarda muhafaza edilmesi, satışa hazır hale getirilmesi, dağıtım ve yeniden satış için hazırlanması amacıyla gerçekleştirilen basit işlemleri ifade etmektedir. Normal koşullarda, bu tür elleçleme faaliyetleri için ön bir izin alınması gerekmediği halde, eşyanın ortak tarım politikasına tabi Topluluk dışı eşya olması durumunda ya da depolama ve elleçleme işlemelerine yönelik giderlerin vergiye yönelik kıymetin dışında tutulmak istendiği durumlarda izin zorunludur. Serbest bölgede gerçekleştirilen işlemlerden biri olan işleme faaliyetleri ise eşyanın durumunu değiştiren ve hem üretimi hem de montajı kapsayan bir işlemdir. Bu çerçevede, Gümrük İdaresinin ne tür bir işleme faaliyetinin gerçekleştirileceği yönünde bilgilendirilmesi ve stok kayıtlarında işleme tabi tutulacak eşyanın belirtilmesi kaydıyla Topluluk eşyalarının da işlenmesi söz konusu olmaktadır. Yeniden ihraç amacıyla ithal edilen Topluluk dışı eşyaların serbest bölgede dahilde işleme rejimi hükümleri çerçevesinde işlenmesi mümkündür. Ancak, eşyanın söz konusu işleme tabi tutulmasından önce izin alınması ve Topluluğa gönderilecek Topluluk dışı eşyası için de işleme faaliyetinden önce izin alınması gerekmektedir. Söz konusu faaliyet, ancak gümrük kontrolü altında işleme rejimi hükümleri altında gerçekleştirilebilmektedir. Topluluk dışı eşyanın yine Topluluk pazarı için başka koşullar altında işleme tabi tutulmak istenmesi durumunda ise herhangi bir faaliyetten önce gümrük vergisi ve KDV’nin alınması gerekmektedir. 107 Eşyanın imhası durumunda ise, bu tür bir girişimden önce Gümrük İdaresinin bilgilendirilmesi ve gerçekleştirilecek bu işleme dair tüm bilgilerin stok kayıtlarında bulunması zorunluluğu vardır. Eşyanın serbest bölge içinde tüketilmesi ya da kullanılması durumunda ise gümrük idaresine bildirilmesi ve gümrük vergilerinin ödenmesi gerekmektedir. Eşyanın kaybolması durumunda ise, Gümrük İdaresine tatmin edici bir açıklama yapılamadığı sürece gümrük vergisi ödeme zorunluluğu söz konusudur. Katma Değer Vergisi uygulaması ise İngiltere içindeki mal ve hizmet arzında ve de İngiltere’ye yapılan ithalatta söz konusudur. KDV’ye tabi eşyaların Topluluk dışından serbest bölgeye ithalatı durumunda, ithalatta alınan KDV askıya alınmaktadır. Ancak, eşyanın serbest bölgeden çıkarılarak İngiltere pazarına sokulmak istenmesi veya iş amaçlı olsun olmasın serbest bölge içinde kullanım ya da tüketim durumunda KDV ödenmektedir. Serbest bölgede bir mal veya hizmet elde edilmesi durumunda KDV’ye yönelik işlemler, söz konusu edim İngiltere içerisinde herhangi bir yerde gerçekleştirilmiş gibi kabul edilerek yerine getirilir. Ancak, tüketicinin eşyayı serbest dolaşıma sokacağına ilişkin arz eden kişi ve alıcı arasındaki anlaşma gereğince serbest bölgedeki eşyanın arzı sıfır vergi oranına tabi olabilmektedir. Ancak bu uygulama, alıcının kayıtlı bir kişi olması durumunda uygulanamamaktadır. Bu durumda, alıcı eşyayı serbest dolaşıma soktuğunda eşyanın arzında ödenen KDV miktarı ithalat için öngörülen KDV miktarından düşürülür. Ancak, eşyayı çıkarmak isteyen kişinin eşyanın arzına ilişkin KDV’nin ödendiğini ispat etmesi gerekmektedir. Ayrıca, bir denizaşırı ticaret kişisinin tek faaliyetinin, eşyanın bir serbest bölgeye ithali olduğunu kanıtlaması durumunda, İngiltere’deki KDV uygulamasından muaf tutulabilmektedir. Bu durum, serbest bölgede sıfır oranında vergi ile eşya satışı ve serbest bölgeden doğrudan ihraç satışını kapsamaktadır. 108 KDV için bir başka üye ülkede kayıtlı bir ticaret kişisinden Topluluk eşyası ya da Topluluk dışı eşya temini, İngiltere’nin içinden temin edilmiş gibi uygulama görmektedir. Gümrük idaresinin bilgisi dışında eşyanın serbest bölge dışına çıkarılması yasaktır. Eşyanın kurallara uygun olmayan bir şekilde serbest bölge dışına çıkarılmasından serbest bölge operatörü sorumludur. Normal prosedürde, eşyanın serbest bölge dışına çıkarılmasından önce C88 Formunun doldurularak Gümrük İdaresine sunulması ve Gümrük İdaresinin izninin alınması gerekmektedir. Eşyanın Topluluk üyesi olmayan bir ülkeye ihracında da C88 formunun doldurulması ve operatör kayıtlarının not edilmesi, ayrıca beyannamenin ihracatçı ya da operatör tarafından doldurulması durumunda detayların ivedi olarak serbest bölge yönetimine iletilmesi zorunluluğu vardır. Eşyanın İngiltere’ye gönderilmek üzere serbest bölgeden çıkarılması durumunda C88 Formu ya da elektronik olarak basitleştirilmiş prosedürle Gümrük İdaresine bir beyanda bulunulması öngörülmüştür. Eşyanın serbest dolaşıma sokulması durumunda ithal vergileri ve diğer tüm eş etkili vergilerin ödenmesi gerekmektedir. Ayrıca, tüm gerekli lisansların ve tercihli uygulamalara ilişkin belgelerin de serbest bölgeye girişlerinde hazırlanmamış olması durumunda, C88 Formuyla birlikte bu belgeler de Gümrük İdaresine sunulur. Gümrük İdaresine yönelik beyanname sunulması gereği eşyaların bir başka üye ülkeye gönderilmeleri durumunda da söz konusudur. Eşyaların karayoluyla gönderilmesi durumunda Topluluk Transit Prosedürü uygulanmaktadır. Eşyanın deniz ya da havayoluyla başka bir üye ülkeye gitmesi durumunda, bir serbest bölgeden geliyor olması nedeniyle eşyanın Topluluk dışı bir eşya olması öngörüleceğinden anılan prosedürün uygulanmasına gerek yoktur.96 96 Free Zones, Notice 334, HM Customs and Excise, March 2002, s.17 109 B) AVRUPA BİRLİĞİ’NDEKİ ÖZEL UYGULAMALAR (Azor, Madeira, Kanarya Adaları) Topluluğun ‘en dıştaki bölgeler’ 97 olarak adlandırdığı 7 bölgesi mevcuttur. Bunlar; - Kanarya Adaları (İspanya), - Fransız denizaşırı bölgeleri: Guadeloupe, Martinique, French Guiana ve Reunion, - Azor ve Madeira’dır. (Portekiz). Topluluk içinde olumsuz ve kendine özgü bir konuma sahip olan bu bölgelerin çevresel özellikleri başında ada olmaları,98 tropik iklimin egemen olması, aşırı sert ve volkanik araziler üzerinde oluşları, kıta Avrupasından uzak oluşları ile az gelişmiş ve AB üyesi olmayan ülkelere yakın oluşları gelmektedir. Aynı bölgeler, demografik, ekonomik ve ülkesel olarak Birliğin tamamıyla karşılaştırıldıklarında da göreceli olarak güçsüz kalmaktadırlar. 99 Ayrıca, çoğunda özellikle de genç nüfus arasında önemli oranda işsizlik mevcuttur. Kanarya Adalarında, 1.658.000 kişilik nüfusun %13.1’inin hala istihdam dışıdır. Ancak, bu duruma oranla, Azore (234.000 kişilik nüfusunun %2.2’si) ve Madeira’nın (240.000 kişilik nüfusun %2.8’i) durumu daha iyi görünmektedir. Bununla birlikte, Azor’un dağınık bir konumda oluşu gibi, bölgelerin izole olmuş halleri ve coğrafi olarak küçük bir alanı kaplamalarının önemli yatırımları karsız bir hale getirmesi ve ölçek ekonomilerine yer vermemesi, kalkınmalarının önünde önemli bir engel teşkil etmektedir. 100 Bağlı oldukları ülkelerden arz da dahil, temel kaynaklarına ilişkin toplam ithalatlarının ihracatlarının birkaç katı olduğu bu bölgelerin altısı kişi başına gelir bakımından Topluluktaki en yoksul bölgeler arasında yer almaktadır. Beş tanesi 97 outermost regions Yedi bölgenin altısı tam anlamıyla adadır. French Guiana ise Amazon Ormanları içinde kalmış bir alandır. 99 Toplam 3.7 milyon olan nüfusları, AB nüfusunun %1’ine tekabül etmektedir. 100 Commission Report on the Measures to Implement Article 299(2) The Outermost Regions of The European Union, Brussels, 19.05.2000, COM (2000) 147 final/2, s.5 98 110 ise, işsizlik bakımından Topluluk ortalamasının iki katı olarak en yüksek işsizlik oranlarının yaşandığı yerlerdir. 101 Topluluk, bu bölgelerin AB içinde bir bütün olarak yer alabilmeleri ve komşu ülke ve devletlerle işbirliği yaparken bir yandan da Topluluk politikalarından yararlanabilmelerini teminen ‘uzaklık-remoteness’ özelliğini temel alarak, bölgelerin özel koşullarını dikkate almıştır. Bu yaklaşım için, Kanarya Adalarına yönelik olarak POSEICAN102 Azor ve Madeira bölgelerine yönelik olarak da POSEIMA103 programını kabul etmiştir. Bu programlarla, bölgelerin ve üye ülkelerin çabalarına destek olmak ve bölgedeki üretken işgücünü ve kalkınmayı ilerletmek amacıyla yapısal fonların ve ortak politikaların uyarlanmış hallerinin kullanılması öngörülmüştür. Bu bölgelerin desteklenmesi politikasının temel araçları olan bu programların asıl amacı uzaklıktan kaynaklanan zorlukların aşılması ve bu çalışmalarda özel koşulların dikkate alınması olmakla beraber, zamanla AB içindeki gelişmelerin sonucu olarak bölgelerin uzaklık sorununa ilişkin daha sağlam bir yasal dayanak oluşturulması ihtiyacı doğmuştur. Bu ihtiyaç ise, Topluluğu kuran Antlaşmanın sadece Fransız denizaşırı bölgelerini kapsayan eski 227(2). Maddesini güncelleyen ve güçlendiren, ayrıca tüm uzak bölgeleri kapsayan 299 (2). Maddesiyle Amsterdam Antlaşması ile giderilmiştir. Amsterdam Antlaşmasının 299. (2) maddesi Kanarya Adaları, Madeira ve Azor’u da kapsayan uzak bölgelere ilişkin özel hükümler getirmektedir. Antlaşma hükümlerinin bu bölgelere uygulanmasında ekonomik yapı ve sosyal durum dikkate alınmaktadır. Söz konusu Antlaşma tarafından belirlenen zorlaştırıcı faktörler; bölgelerin uzaklığı, ada oluşları, zor topografyası ve iklim koşulları, coğrafi olarak küçük bir alan kaplamaları, ekonomilerinin birkaç ürüne dayalı olmasıdır. Bu noktada, Konsey’in, Komisyon’un önerisi üzerine Avrupa Parlamentosuna danışıldıktan sonra ortak ticaret politikası dahil Antlaşma hükümlerinin bu bölgelere uygulanmasına yönelik koşulları belirlemesi için özel önlemler alması öngörülmüştür. 104 Bu özel önlemler, vergi politikası alanında da 101 a.g.e, s.6 Programme of options specific to the remote and insular nature of the Canary Islands 103 Programme of options specific to the remote and insular nature of the Madeira and Azores 104 Official Journal of the European Communities C 325, 24.12.2002 102 111 olabilmekte ve iç pazar ve ortak politikalar dahil, Topluluk mevzuatının bütünlük ve tutarlılığını bozmaksızın bu bölgelerin karakteristik özellikleri ve sıkıntılarını dikkate alacak nitelikte olması öngörülmüştür. Bu doğrultuda, Komisyon tarafından 19 Aralık 1990 tarihinde Topluluk müktesebatı hükümlerinin Kanarya Adalarında uygulanmasına ilişkin bir Konsey Tüzüğü ve Kanarya adalarına için özel hükümler içeren POSEICAN programına ilişkin Karar önerisi kabul etmiştir. Aynı zamanda, Azor ve Madeira için de POSEIMA programı sunulmuştur. Bu tarihten itibaren Kanarya Adaları, Azor ve Madeira ‘Topluluğun Ultra-çevresel Bölgeleri’ (‘Ultraperipheral Regions of the European Community’) olarak adlandırılmaya başlanmıştır. Bu programlar, ortak politikaların bu bölgelere uygulanmasına ilişkin global bir yaklaşım sunarak, Topluluk hedeflerine uygun olarak bu bölgelerin kendi sistemlerini oluşturulmalarına olanak vermiştir. Diğer bir deyişle, bu programlarla bölgelere istisnai haklar verilmesinden çok, bölgelerin Topluluk mevzuatıyla uyumlu hale getirilmesine yardımcı olmak amaçlanmıştır. Bu çerçevede, bu programlar iki temel kurala dayanmaktadırlar; - Ultra-çevresel bölgeler Topluluğun bir parçasını oluşturmaktadırlar. - Bu bölgelerin koşullarının, Topluluğun geri kalan bölümüne göre açık bir şekilde farklı olduğu kabul edilmektedir. 105 POSEIMA programının yasal çerçevesi, Topluluğu kuran Antlaşma hükümlerinden belli istisnalara izin veren Katılım Antlaşması ve Katılım Antlaşmasının ekinde yer alan ve tüm üye ülkelerin imzaladığı, Azor ve Madeira’nın sorunlarını gidermek amacıyla bölgelere yardım edecek kurumlar öngören Ortak Deklarasyon’dur. Bu kapsamda, Azor ve Madeira özerk bölgelerinin ekonomik ve sosyal kalkınmasıyla ilgili olarak Portekiz’in Katılım Antlaşmasına eklenmiş olan Ortak Deklarasyon, bu bölgelerin ada ve uzak olma özelliklerini dikkate alacak bir programın yaratılmasında büyük öneme sahiptir. 105 http://www.ping.be/ue-ultraperiferia/reg_ultr/03.html 112 POSEICAN programının oluşturulması ise POSEICAN ve POSEMIA programları olarak aynı zamanda onaylanan, yukarıda belirtilen Tüzük önerisinin 9. maddesinde açık bir şekilde ifade edilmiştir. Söz konusu Programlar çerçevesinde, Komisyon’un yıllık olarak Konsey ve Avrupa Parlamentosu’na programların gelişimine ilişkin bir rapor ve alınması gereken önlemelere ilişkin öneri sunması gerekmektedir. Bu programlarla, işleme ya da tüketim amaçlı önem arz eden tarım ürünlerinin tedarikinde maliyetlerin azaltılması amacıyla bazı önlemler öngörülmüştür. Bu kapsamda, üye olmayan ülkeler menşeli ürünlerin gümrük vergilerinden muaf olması ve bu tür ürünlerle Topluluk ürünlerinin ithalinin aynı rekabet kurallarına tabi olması gibi önlemler söz konusu olup, bu tür uygulamaların maliyetler üzerinde bir etki doğurup doğurmadığının kontrol edilmesi amacıyla nihai kullanıcı düzeyinde bir denetim sistemi öngörülmüştür. Genel olarak, bu bölgelere bu kapsamda ithal edilen ürünlerin sadece iç pazarın ihtiyaçlarına yönelik olması ve Topluluğun geri kalanına aktarılmamaları ya da üye olmayan ülkelere ihraç edilmemeleri gerekmektedir. Bu kuralın amacı, ticaret sapmasına engel olmaktır. Ancak, bazı işlenmiş ürünlerin ihracında bu kurala istisna getirilebilmektedir. Madeira, Azor ve Kanarya Adalarının serbest bölgeleri bakımından, bu bölgelerdeki dahilde işleme rejimi faaliyetleri ekonomik koşuldan muaf tutulmaktadır.106 Genel olarak, söz konusu programlar temelinde bu bölgelere genel gümrük kurallarına ilişkin bazı istisnalar tanınmıştır. Bu istisnalar genel olarak aşağıdaki hususlarda tanınmıştır: - ‘Bir bütün olarak üretken sektörlerin ve küçük çaplı faaliyetlerin geliştirilmesi amacıyla, dahilde işleme rejimine ilişkin ekonomik koşul bu bölgelerde yer alan serbest bölgelerde aranmamaktadır. - Özerk OGT vergilerinin geçici olarak askıya alınması yoluyla Kanarya Adalarına ithal edilen belli hassas sanayi ürünleri için özel tarife önlemleri uygulanması imkanı getirilmiştir. 106 Bugün itibarıyla Azor’da serbest bölge faaliyeti bulunmamaktadır. 113 - Azor ve Madeira serbest bölgelerinde konulmak ya da işlenme amaçlı belli eşyalar için OGT vergilerinin geçici olarak askıya alınması mümkündür. Belli koşullara tabi bu tercihli tarife uygulamasının amacı serbest bölgelerdeki endüstriyel faaliyetlere ivme kazandırmak ve tarım ürünleri ya da işleme sonucu elde edilen üründen çok, gümrük vergisi alınmadan ithal edilmiş ve Topluluk pazarına gidecek olan menşe kazanmamış eşyaların esaslı olarak işlenmesine ilişkin sanayilerin kurulmasını kolaylaştırmaktır. - Sadece Kanarya Adalarının iç pazarına yönelik tekstil ve giyim eşyası ithalinde miktar kısıtlamasının uygulanmaması gibi, ticaret politikasında belli istisnalar söz konusudur. 107 1) Azor ve Madeira Coğrafi bakımdan her iki ada da, Portekiz’den uzak bir konumdadır. Madeira, iki temel adayla (Madeira ve Porto Santo) yerleşim olmayan küçük adalardan (Desertes ve Sauvages) oluşmaktadır. Azor takımadası ise üç gruba ayrılmış dokuz adadan oluşmaktadır. (Doğu grubu: Santa Maria ve San Miguel, Merkez grubu: Terceira, Graciosa, São Jorge, Pico ve Faial, Batı grubu: Flores ve Corvo) Madreia Adası, Atlantik Okyanusunun kuzeyinde Batı Afrika kıyılarının yaklaşık 700 kilometre uzağında bulunmaktadır. 1976 yılından bu yana, Portekiz’deki siyasi değişiklikler nedeniyle kendi Parlamentosu ve yerel hükümetiyle özerk bir yapıya sahip olmakla birlikte, yasal olarak Portekiz’in ve Avrupa Birliği’nin bir parçasıdır. 1986 yılında yürürlüğe giren bir mevzuatla kurulan Madeira Serbest Bölgesi adada bulunan şirketlere önemli ölçüde vergi imtiyazı sağlamaktadır. ‘Offsore Finansal Merkez’de yerleşik bulunan Maderia şirketleri, 31 107 ‘Commission Report on the Measures to Implement Article 299(2) The Outermost Regions of The European Union’,op.cit., s.17 114 Aralık 2011 tarihinde kadar, geçerli olan tüm vergilendirme biçimlerine yönelik muafiyetten yararlanabilmektedirler.108 Ada ve uzak yerleşim alanlarının ortak sorunlarını yaşamaları nedeniyle ekonomik ve sosyal dezavantajların bir sonucu olarak bu takımadalar, sürekli dışa bağımlı olmaya devam etmektedirler. Bu kısıtlamalar 1976 tarihli Portekiz Anayasasında belirtilmiş olup, demokratik rejim tarafından da, Portekiz’in iki özerk bölgesini oluşturan bu adalara yönelik bir mali yardım ve bölgesel özerklik politikası izlenmeye devam edilmiştir. Portekiz’in AB üyeliği çerçevesinde, Azor ve Madeira tarafından tercih edilen yol, bu bölgelere özgü problemlerin çözülmesini amaçlayan, Katılım Antlaşmasında spesifik muafiyetler ve Portekiz için bir geçiş dönemi şartına bağlı olarak, ortak politikaların tam olarak uygulanması olmuştur. Gümrük birliğiyle ilgili olarak, ulusal mevzuatla serbest bölge olarak belirlenmiş olan Madeira Bölgesi ve Azor’un Santa Maria Adasının sınırlı olarak gümrük birliğinin bir parçası olması öngörülmüştür. Özel koşullara sahip Maderia ve Azor bölgeleri için getirilen düzenlemeler yine Topluluğa ilişkin düzenlemelere dayanmaktadır. Bu çerçevede, bu bölgelerin uzak ve ada olma özellikleri dikkate alınarak hazırlanan programa dair 91/315 sayılı Konsey Kararında 109 bu iki takımadanın kalkınması için serbest bölgelerin özel öneme sahip olduğu belirtilmiştir. Ayrıca, Topluluğu Kuran Antlaşmanın ekinde yer alan ve Topluluğun uzak bölgelerine ilişkin 26 sayılı Deklarasyonda ise, objektif ihtiyaçların varlığı durumunda bu bölgelerin ekonomik ve sosyal kalkınması için özel önlemler alınması savunulmaktadır. Bu bölgelerde uygulanan gümrük önlemlerine bakıldığında, bu tür önlemlerin iki kategoriden oluştuğu söylenebilir; a) Serbest bölgelerin geliştirilmesini destekleme yönündeki uygulamalar b)bazı eşyaların gümrüksüz olarak ithalatına izin veren önlemler. 108 109 http://www.icsl.com/pages/jurisdic/maderia.html Official Journal of the European Communities, L171, 29.6.1991 115 Bu önlemler Topluluk Antlaşmasının 299. (2) maddesi ile uyumludur. Bu önlemler, 2008 yılına kadar, serbest bölgeye konmak istenen belli eşyalar üzerinde ithalat vergilerinin askıya alınmasını da kapsamaktadır. Ayrıca, 31 Aralık 2005 tarihinde kadar işleme ya da esaslı işçiliğe yönelik olarak belli sanayi ürünlerinin ithalatında gümrük vergilerinin tamamının askıya alınmasına varabilecek tercihli tarife uygulamaları da söz konusudur. Elde edilen ürünler vergi ödemeksizin serbest dolaşıma sokularak, yeniden ihraç veya benzer uygulamalar gerekmeksizin Topluluk gümrük bölgesinin diğer bölümüne gönderilebilmektedir. Serbest bölge ve serbest antrepolar konusundaki 2504/88 sayılı Tüzüğünü değiştiren 1604/92 sayılı Konsey Tüzüğü ile, bu özerk bölgelerdeki serbest bölgelerde gerçekleştirilen işleme faaliyetlerinin dahilde işleme rejimine ilişkin ekonomik koşullara tabi olmayacağı kabul edilmiştir. Bununla birlikte, Portekiz Hükümeti tarafından Topluluğa yönelik yazılan 7 Şubat 1994 tarihli mektupla,110 Maderia serbest bölgesinde işlenmek ve daha sonra işlenmiş ürün olarak Topluluk gümrük bölgesinde serbest dolaşıma sokulması amacıyla hammaddelerde bir gümrük vergisi indirimi talep edilmiştir. Bu doğrultuda hazırlanan Madeira ve Azor serbest bölgelerine ithal edilen belli eşyalara nihai kullanım nedeniyle tercihli tarife uygulama imkanı getiren 122/96 sayılı Konsey Tüzüğü 111 Maderia ve Azor’un tarım ürünleri dışındaki hammadde ithaline belli koşullara uygunluk şartıyla tercihli rejim uygulaması imkanı tanımıştır. Buna göre eşyanın serbest dolaşıma sokulması durumunda uygulanan gümrük vergilerinde, - Eşyanın en azından, Topluluk Gümrük Kodunun 24, Uygulama Yönetmeliğinin ise, 35 ila 46. maddelerinde belirtilen oranda işleme tabi tutulması ve, - İşlemin tamamıyla serbest bölge sınırları içerisinde yapılması 122/96 sayılı Konsey Tüzüğü’nde söz konusu mektup, düzenlemelere ilişkin gerekçelerden biri olarak yer almaktadır. 111 Official Journal of the European Communities, L 020, 26.01.1996 110 116 şartıyla %100’e varan oranda indirim gerçekleştirilebilmektedir. Bu uygulama tarım ürünleri için uygulanamamakla birlikte, balıkçılık ürünleri için geçerlidir. Söz konusu tarife uygulamasına tabi olan eşyanın kabulü, Topluluk mevzuatının nihai kullanıma ilişkin hükümlerine olacaktır.112 tabi Bu kapsamdaki tercihli uygulamadan yararlanacak malların listesi ve indirilmiş vergi oranları Portekiz tarafından yapılan talep doğrultusunda Komisyon tarafından hazırlanmaktadır. Söz konusu Tüzüğe göre tercihli uygulama kapsamında serbest dolaşıma sokulan eşyalar için Topluluk Gümrük Kodu hükümleri gereğince gümrük gözetimi devam etmektedir. Ayrıca, yetkili Portekiz idareleri tarafından her yıl, bu Tüzüğe ilişkin tarife uygulamasıyla gerçekleştirilen bir önceki yıla ait ithalat hacminin Komisyon’a bildirilmesi gerekmektedir. Ancak, anılan Tüzüğün 6. maddesine göre tercihli uygulamayla gerçekleştirilen ithalat hacminin Topluluk rejimine ya da doğrudan benzer ürünlere zarar vermesi ya da zarar tehdidi oluşturması durumunda ilgili vergilerin tamamen ya da kısmen alınması da mümkündür. Bu Tüzük sayesinde getirilen bu tarife uygulaması süresiz olmamakla birlikte, Komisyonun gerekli incelemeleri yaptıktan sonra, Portekiz otoritelerine de danışarak sürenin uzatılmasına ilişkin yeni bir öneri getirebilmesi mümkündür. 1482/97 sayılı Komisyon Tüzüğü 113 ise, 122/96 sayılı Konsey Kararının uygulamasına yönelik kurallar içermektedir. Askıya alma uygulamasından yararlanmak amacıyla yapılacak başvurunun uygun olması gereken model, Tüzüğün 2 Nolu ekinde yer almıştır. Eşyanın tercihli tarife uygulamasından yararlanarak serbest dolaşıma girmesi için uyulması gereken model ise Ek 3’te yer almıştır. 112 Nihai kullanımı nedeniyle indirimli veya sıfır vergi uygulamasına tabi eşyanın belirlenen amaçlarla kullanılması halinde gümrük vergileri alınmaz veya normalde uygulanan gümrük vergisi oranından daha düşük vergi oranı uygulanır. 113 Official Journal of the European Communities, L 200, 29.07.1997 117 Bu Tüzük sayesinde sıfır vergi oranı ile serbest bölgede serbest dolaşıma sokulmuş olan eşya üzerindeki gümrük denetimi Topluluk Gümrük Kodu uyarınca devam etmektedir. Ayrıca, nihai kullanıma ilişkin olarak gerçekleştirilen tüm faaliyetlerin stok kayıtlarında gösterilmesi öngörülmüştür. Stok kayıtlarında ayrıca, - nihai kullanım düzenlemesine tabi olan eşyaların niteliği, - gerçekleştirilen nihai kullanımın niteliği, - nihai kullanım sonucu ortaya çıkan eşyanın niteliğine ilişkin bilgilerin bulunması gerekmektedir. Sıfır vergi oranından yararlanan eşyalar için aşağıdaki hususların yerine getirilmesi zorunludur: - öngörülen nihai kullanımla ortaya çıkan eşya için Topluluk Gümrük Kodunun 24. maddesinde belirtilen dönüşümün gerçekleştirildiğine dair kanıt - diğerleri için de; a) ihracat durumunda ihracat beyannamesi, b) serbest bölge dışında imhası durumunda bu işleme yönelik izin belgesinin sunulması. 2) Kanarya Adaları Fas sahilleri yakınında yer alan, yedisinde yerleşimin mümkün olduğu, diğerlerinin iki idari bölgeye ayrıldığı (Santa Cruz de Tenerife [Tenerife, Palma, Gomera ve Hierro] ve Las Palmas de Gran Canaria [Gran Canaria, Lanzarote ve Fuerteventura] Kanarya Adaları 13 adadan oluşmaktadır. Azor ve Madeira’nın aksine, Topluluk sistemiyle farklılık arz eden özel ekonomik sistem ve vergilendirme uygulamalarından yararlanılmaya devam etmek amacıyla Kanarya Adaları için kısmi bir bütünleşme öngörülmüştür. 118 Ekonomik açıdan Kanarya Adaları, her zaman için İspanya’nın geri kalan bölümüne göre serbest ticaret ve belli dolaylı vergi muafiyetleriyle özel bir statüden yararlanmıştır. Özel vergi hükümleri ve ekonomik koruma sistemi ‘Kanarya Adaları için ekonomik düzenlemeler ve vergi uygulamalarına ilişkin Kanun’da bir araya getirilmiş olup, Anayasa ile de güvence altına alınmıştır. 114 Kanarya Adaları haricinde tüm uzak bölgeler bağlı oldukları ülkenin Topluluğa katılmasından itibaren Topluluk gümrük bölgesinin bir parçasını oluştururken, Kanarya Adaları 1991 yılında bu bölgeye dahil olmuş, OGT’ye uyum ise 31 Aralık 2000 tarihinde tamamlanacak şekilde dereceli olarak öngörülmüştür. 115 Kanarya Adaları Özel Bölgesi, dünyanın diğer offshore bölgeleri gibi yatırım ve ekonomik faaliyetler için uygun ve düşük vergi bölgesi olarak tanımlanabilir. Bununla birlikte, artık Kanarya Adaları da Topluluk gümrük bölgesinin bir parçasını oluşturmakta ve ortak politikalar bu bölgede de geçerli olmaktadır. Bölgedeki teşebbüslerin gerçekleştirdiği faaliyetleri denetleme görevi kamu teşebbüsü olan bir sendikaya verilmiştir. Şirketler, bu bölgede gerçekleştirdikleri faaliyetler için %1 oranında kurumlar vergisi ödemektedirler. Bu faaliyetler için dolaylı vergi alınmamaktadır. Ayrıca, AB üyesi olmayan üçüncü ülkelerde yerleşik olanlar için de bu bölgede gerçekleştirilen sermaye artışı, kar dağıtımı ve kazançlar için kurumlar ve gelir vergisi muafiyeti getirilmiştir. Malların elleçlenmesi, dönüştürülmesi, üretimi ve pazarlanmasına ilişkin faaliyet gösteren şirketler vergi muafiyeti öngören mevzuata tabidirler. Ancak, bu tür şirketlerin, bu faaliyetlerini belirlenen özel alanlarda gerçekleştirme ve ticaret mevzuatında belirtilen şekle uygun olarak kayıt tutma zorunlulukları vardır.116 Kanarya Adalarında, Topluluğu kuran Antlaşma ve İspanya ile Portekiz’in Katılım Anlaşmaları gibi bir dizi düzenleme ile Topluluk gümrük bölgesi, ortak tarım, balıkçılık ve ticaret politikalarının uygulama alanı dışında tutulması bağlamında Topluluk mevzuatının uygulanmasına ilişkin 1911/91 sayılı Konsey 114 http://www.ping.be/ue-ultraperiferia/reg_ultr/03.html Commission Report on the Measures to Implement Article 299(2) The Outermost Regions of The European Union, 2000, s.17 116 http://www.siecan.org/ingles/informacion/guia_empresas/Cap6g.html 115 119 Tüzüğü117 düzenlenmiştir. Bu Tüzükle, Kanarya Adalarının Topluluk gümrük bölgesine dahil edilmesi ve yürürlükteki Topluluk mevzuatının Kanarya Adalarını da kapsayacak şekilde genişletilmesine ilişkin uygun önlemlerin tespit edilmesi amaçlanmıştır. Ancak, bölgenin Topluluğa entegrasyonu, uzak konumu, ada olma özelliği ve tarihten gelen ekonomik ve mali düzenlemelerin dikkate alınmasıyla belirlenen özel düzenlemeleri değiştirmeksizin uygun bir geçiş dönemiyle aşamalı bir süreç gerektirmiş; bunun hazırlanabilmesi için de bir program öngörülmüştür. Ayrıca, Kanaryaların ada statüsünün tarihsel olarak tanınması, takımadaların coğrafi izolasyonundan kaynaklanan dezavantajları gidermek amacıyla belirlenen bir dizi özel ekonomik düzenlemeler ve vergi düzenlemelerine yansıtılmıştır. Anılan Tüzükle, İspanya’ya, Kanarya Adalarına gelen ya da orada üretilen tüm ürünler için ithalat ve üretime ilişkin en geç 31 Aralık 2000 tarihine kadar azalan oranlarda bir vergi alma izni verilmiştir. Ortak gümrük tarifesine aşamalı uyumla ilgili 6. maddenin üçüncü paragrafında serbest bölgelere ilişkin hususlarla ilgili gümrük düzenlemelerinin de yapılabileceği belirtilmiştir. 91/314/EEC sayılı Kararla Konsey, Topluluğun uzak bölgelere yönelik yardım programına uygun olarak ve 1911/91 sayılı Tüzük doğrultusunda Kanarya Adalarının uzak ve ayrı bir ada olma özelliği nedeniyle bir program kabul etmiştir. (POSEICAN) Bu programın amacı, bölgenin ekonomik ve sosyal kalkınmasını hızlandırmak ve bölgeyi coğrafi ve ekonomik olarak izole eden objektif faktörlere rağmen tek pazarın avantajlarından yararlanmasını sağlamaktır. Bölgenin kalkınmasını kısıtlayan uzaklık, coğrafi olarak küçük bir alanı kapsaması ve de ada oluşu gibi değişme olasılığı bulunmayan ve bir arada bulunmaları durumunda ekonomik ve sosyal kalkınma üzerinde çok ciddi sorunlara yol açan ekonomik faktörlerin böyle bir programın hazırlanmasının gerekçesi olarak özellikle vurgulanmaktadır. pazarlanmasındaki Bu program koşulların özellikle iyileştirilmesi tarımsal ve farklı ürünlerin üretimi ve coğrafi konum ve kısıtlamaların etkisinin hafifletilmesini sağlayacak özel önlemlerin kabul edilmesini amaçlamaktadır. Kanarya Adalarının özel konumu, tarımsal girdiler gibi insan tüketimi için önemli ürünlerin sağlanmasında ek bir taşıma maliyeti doğurmaktadır. Bu nedenle de, üçüncü ülkelerden ithal edilen bu tür ürünler için ithalat vergileri 117 Bkz. 109 No’lu dipnot. 120 muafiyeti söz konusudur. Bu özel düzenlemelerden yararlanacak ürünler miktar bakımından Kanarya Adalarının ihtiyaçları ile sınırlı olduğundan iç pazarı etkilemeyecektir. Ayrıca, bu ürünlerin yeniden ihracı ya da sevki yasaklanmış olduğundan ticareti saptırıcı bir etki de doğurmayacaktır. Takımada içinde tüketilmesi ya da işlenmesi önem arz eden tarım ürünlerine yönelik Topluluk önlemleri yerel pazarın ihtiyaçları ölçüsünde sürdürülmektedir. Bu nedenle, herhangi bir değişime uğramamış bu tür ürünlerin Topluluğun diğer bölümüne sevk edilmesi, ticaret akışının yönünde sapma olmaması için engellenmiştir. Bununla birlikte, bu ürünlerin Kanarya Adalarında işlenmesi durumunda bu engel kalkmaktadır. Söz konusu Kararın Ekinde yer alan, istisnai coğrafi durumun etkilerinin hafifletilmesine ilişkin özel önlemler konusundaki 3 Nolu Başlık altında, dahilde işleme rejimi kapsamında gerçekleştirilecek faaliyetlere ilişkin ekonomik koşuların Kanarya Adaları’ndaki serbest bölgelerde uygulanmayacağı belirtilmiştir. Vergi ödenmeksizin eşyanın ithali ile ilgili olarak, 704/2002 tarihli Konsey Tüzüğü 118 31 Aralık 2011 tarihine kadar belli sanayi ürünleri (sermaye yatırımlarına yönelik eşyalar ve işleme faaliyeti için hammadde) ve balıkçılık ürünlerinin Kanarya Adalarına ithalinde gümrük vergilerinin askıya alınmasına izin vermektedir. Bu önlemle, bir yandan nihai tüketim amaçlı eşyalar üzerindeki gümrük vergilerinin askıya alınması kademeli olarak kaldırılırken, bölgede gerçekleştirilen ticari ve sınai faaliyetlerin devamına ve geliştirilmesine yardım etmek amaçlanmaktadır. Sanayi ürünleri için olan bu gümrük önlemleri, yerel tüketim ve tarım sektörüne ilave olarak balıkçılık ürünleri için kotaya dayanan tarife muafiyeti ile birlikte söz konusudur.119 1454/2002/EC sayılı Konsey Tüzüğüyle120 de Kanarya Adalarının uzak ve ada olma özelliklerinin getirdiği güçlükleri azaltmak amacıyla belli tarım ürünleri bakımından özel önlemler getirilmiştir. Anılan Tüzükle, tarım ürünleri gibi insanların tüketimi için önem arz eden ürünlerden özel hükümlere tabi olacaklar 118 Official Journal of the European Communities, L 111, 26.4.2002 119 ‘Commission Report on The Measures to Implement Article 299 (2) The Outermost Regions of The European Union’, Brussels, 19.12.2002, COM (2002) 723, s.8 120 Official Journal of the European Communities L 198, 21.07.2001 121 liste olarak ekte belirtilmiştir. Buna göre, özel arz düzenlemesine dahil olan ve üçüncü ülke menşeli ürünlerin arz dengesinde belirlenen miktar kısıtlamaları içinde Kanarya Adalarına doğrudan ithali durumunda vergi alınmamaktadır. Ekim ve Kasım 2000 tarihlerinde, İspanya yetkili idaresi tarafından, Kanarya Adalarına Topluluk mevzuatı hükümlerinin uygulanmasına ilişkin 1911/91 sayılı Konsey Tüzüğü ile sağlanan Ortak Gümrük Tarifesi önlemlerinin devamı talep edilerek, 31 Aralık 2001 tarihinde sona eren bu uygulamanın bir on yıl daha uzatılması talep edilmiştir. Ancak, bu talebin incelenmesi için gerekli zamanın olmaması nedeniyle tarife önlemlerinin uygulanması 1911/91 sayılı Konsey Tüzüğünü değiştiren 1105/2001 ve 1106/2001121 sayılı Konsey Tüzükleriyle bir yıllığına uzatılmıştır. 2002 yılında, Komisyonun vergilendirme konusunda hazırladığı birçok taslak, Konsey belgesi haline gelmiştir. Konsey, 20 Haziran 2002 tarihinde, yerel olarak üretilen ve karar ekinde yer alan listedeki belli ürünler için yerel vergilerde tam muafiyet ya da indirim düzenlemek için İspanya yönetimine 31 Aralık 2011 tarihine kadar izin veren bir karar kabul etmiştir. Bu karar, bölgede üretim yapan firmaların yaşadığı sorunlar ve üretim yapan sektörlerin ekonomik faaliyetlerin çeşitlendirilmesini sağlamak amacıyla ihtiyaç duydukları destek sonucunda ortaya çıkmıştır. Bu tür özel uygulamaların ekonomik nedenlere dayandığını vurgulamak amacıyla, Kanarya Adalarına belli sanayi ürünleri ithalatındaki otonom OGT’nin geçici olarak askıya alınması ve balıkçılık ürünlerinin ithalatında otonom Topluluk tarife kotası sağlanmasına ilişkin 704/2002 sayılı Konsey Tüzüğü’nün gerekçesinde, Kanarya Adalarında 1991 yılında özel önlemlerin uygulanmaya başlanmasından bu yana, bölgenin ekonomik durumunun iyileştiği belirtilerek, çalışanların ortalama gelirlerinin İspanya’nın ortalamasına yaklaştığı ve yaşam standardındaki açığın neredeyse kapandığı belirtilmektedir. Ayrıca, bölgedeki özel uygulamanın devamını savunmak amacıyla, 1991 yılından bu yana bölgede gerçekleştirilen sosyal ve ekonomik kalkınma dikkate alındığında uygulanmakta 121 Official Journal of the European Communities L 151 7.6.2002 122 olan otonom tarife önlemlerinin 2001 yılı sonuna kadar kaldırılmasının Kanarya pazarında ani bir enflasyonist etki yaratacağı ve bölgenin küçük sanayi temelli yapısını az ya da çok ortadan kaldırma riski yaratacağı, enflasyonist etkiden kaçınmak amacıyla, kaldırılması düşünülen tarife kotası ve askıya alma uygulamalarının 5 yıllık bir süreç içinde kademeli olarak uygulanması gerektiği, nihai tüketime yönelik ürünlerin ticaretinde bir sapma yaratmamak için de, askıya alma uygulamasının sadece serbest dolaşıma sokulmak amacıyla gümrük beyannamesinin Kanarya Adalarında bulunan İspanyol gümrük idaresine sunulduğu, serbest dolaşıma sokulduktan sonra gümrük bölgesinden çıkarılacak, uçak ya da gemiden indirilmemiş eşya için uygulanacağı vurgulanmıştır. Ancak, Kanarya Adalarındaki firmaların kullandığı sermaye yatırım malları, hammaddeler, endüstriyel dönüşüm ve bakım parçaları için tüm OGT vergilerinde askıya alma uygulamasının 1 Ocak 2002 tarihinde başlamak üzere 10 yıl için uygun olduğu belirtilmiştir. Bu doğrultuda, Tüzüğün 2. maddesinde, 1 Ocak 2002 tarihinden 31 Aralık 2011 tarihine kadar, 2 No’lu Ekte sayılan ticari ve endüstriyel kullanıma yönelik sermaye yatırım mallarının Kanarya Adalarına ithalinde uygulanacak OGT’nin tam olarak askıya alınacağı belirtilmiştir. (Madde 1/4) Söz konusu eşyaların, Kanarya Adalarında bulunan ekonomik operatör tarafından serbest dolaşıma sokulduktan sonra en azından 24 aylık bir süre içinde kullanılması gerekmektedir. Aynı tarihler içerisinde bölgeye ithal edilmek istenen ve 3 No’lu Ekte sayılan hammadde ve endüstriyel dönüşüm ve bakım için kullanılan parçalara uygulanacak OGT vergisi de tam olarak askıya alınacaktır. (Madde 1/5) 1. Maddenin 4 ve 5. fıkralarında belirtilen eşyalara yönelik vergilerin askıya alınması Topluluk Gümrük Kodunun 21 ve 82 maddelerine uygun olarak ‘nihai kullanım’ hükümlerine ve Uygulama Yönetmeliğinde belirlenen kontrollere tabi olacaktır. Söz konusu Tüzüğün 1. maddesi ile, Tüzüğün 2 No’lu Ekinde, Bölüm A’da yer alan listedeki nihai tüketime yönelik ürünlerin Kanarya Adalarına ithalinde uygulanacak OGT vergisinin 1 Ocak 2002 tarihinden 31 Aralık 2006 tarihine kadar, anılan Bölümde belirtilen tarifeye uygun olarak ve belirtilen seviyelerde askıya alınacağı ifade edilmektedir. 123 4 No’lu Ekte yer alan listede sayılan balıkçılık ürünlerinin bölgeye ithali sırasında uygulanacak Ortak Gümrük Tarifesi vergilerinin yukarıda belirtilen tarihler arasında belirtilen miktarlar için tam olarak askıya alınacağı ancak, bu askıya alma uygulamasının yalnızca Kanarya Adalarının iç pazarı için geçerli olduğu ve Kanarya Adalarında bulunan gümrük idarelerine serbest dolaşıma giriş beyanının yapıldığı sırada gemi ya da uçaktan indirilmemiş ürünler için uygulanacağı belirtilmiştir. Ayrıca, söz konusu ürünlerin Topluluk gümrük bölgesinin diğer bölümüne getirilmesi durumunda, İspanya gümrük idarelerinin Topluluk Gümrük Tarifesinde belirtilen vergilerin alınmasına yönelik her türlü önlemi alması öngörülmüştür. Özet olarak, anılan Tüzükle, ekonomik etkisinin çok sınırlı olacağı düşüncesiyle %2’den daha düşük Topluluk Gümrük Tarife vergisi oranları için ürünlerin herhangi bir önleme tabi tutulmaması, nihai tüketime yönelik ürünlerde askıya alma uygulamalarının kademeli olarak kaldırılması, hammadde ve endüstriyel dönüşüm ve bakım için kullanılan parçalara uygulanacak Ortak Gümrük Tarifesi vergilerinde ise tam olarak askıya alma uygulamasının getirilmesi öngörülmüştür. Sosyal ve Ekonomik Birleşme konusundaki II.Rapor’daki sosyo-ekonomik parametreler ve bu rakamların yıllık düzeltmeleri, bu bölgelerin çeşitli yollarla geliştiğini göstermektedir. 1995 yılından 1999 yılına kadar yıllık gelirin Topluluk ortalamasıyla (EURO=15) karşılaştırması değişmektedir: Kanarya Adaları %75’ten %79’a, Azor %50’den %53’e, Maderia ise %63’ten %71’e yükselmiştir. Aynı dönem içinde diğerleri aynı kalır ya da düşme gösterirken, Kanarya Adaları ve Maderia gerçekleşmiştir. ekonomilerinde Birliğin geri kalanıyla bir yakınlaşma 122 Topluluğun bu bölgelere bu tür ayrıcalıkları vermesindeki gerekçede, bu bölgelerdeki ekonomik ve sosyal kalkınmanın hızlandırılması amacının esas unsur olduğu, bu bölgelerin Topluluğun en az gelişmiş bölgeleri arasında yer 122 ‘Commission Report on The Measures to Implement Article 299 (2) The Outermost Regions of The European Union’, loc.cit, s.6 124 aldığının vurgulandığı ve bu bölgelerin gayrı safi milli hasılalarının Topluluğun ortalamasının yarısından az olduğu göze çarpmaktadır. Topluluk tarafından tanınan bu tür istisnalar, bu bölgelerin ekonomik ve coğrafi koşullarına dayanmakta olup, bu tür uygulamaların Topluluk ekonomisi üzerinde olumsuz etki yaratması durumunda sona erdirileceği özellikle belirtilmektedir. 125 BEŞİNCİ BÖLÜM TAM ÜYELİK YÜKÜMLÜLÜKLERİ UYGULAMASINA GETİRİLEN ÇERÇEVESİNDE ELEŞTİRİLER VE SERBEST ULUSAL BÖLGE PROGRAM- KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİ VE İLERLEME RAPORUNDAKİ İLGİLİ HÜKÜMLER I. MEVZUAT VE UYGULAMA FARKLILIKLARI A) 3218 SAYILI SERBEST BÖLGELER KANUNU İLE 4458 SAYILI GÜMRÜK KANUNU’NUN ÇELİŞEN HÜKÜMLERİ Serbest bölgeler konusundaki mevzuat farklılıkları, dış ticaret konusundaki yetkilerin Dış Ticaret ve Gümrük Müsteşarlıkları arasında bölünmüş olmasının getirdiği sorunlara örnek teşkil edecek niteliktedir. Türkiye ile Topluluk arasında kurulmuş olan gümrük birliği yükümlülükleri ve tam üyelik hedefi çerçevesinde Topluluğun gümrük mevzuatını bir çatı altında toplamış olan 2913/92 sayılı Topluluk Gümrük Kodu örnek alınarak hazırlanan 4458 sayılı Gümrük Kanunu ile temelde ihracatı ve dış ticarete dayalı üretim ile istihdamı artırmak amacıyla hazırlanan 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu arasında çelişen hükümler olduğu gibi, 3218 sayılı Kanun ile AB mevzuatı arasında da farklılıklar mevcuttur. 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu’nun 6. maddesinde ‘serbest bölgelerin gümrük hattı dışında sayıldığı, bu bölgelerde vergi, resim, harç, gümrük ve kambiyo mükellefiyetlerine dair mevzuat hükümlerinin uygulanmayacağı’ ifadesi yer almaktadır. Bu hüküm, 4458 sayılı Gümrük Kanunu ve Yönetmeliğinin aşağıda belirtilen hükümleri ile çelişmektedir: - Gümrük Kanunu’nun 152, Yönetmeliği’nin ise 518. maddesinde serbest bölgeler Türkiye gümrük bölgesinin parçaları olarak tanımlanmıştır. 126 - Gümrük Kanunu’nun 153, Yönetmeliğin 519. maddesine göre serbest bölgelerde bulunan eşya gümrük idaresinin denetimine tabidir. - Gümrük Yönetmeliği 521. maddeye göre eşyanın Türkiye gümrük bölgesine girişinde ticaret politikası uygulanması gerekiyorsa bu önlemler eşyanın serbest bölgeye konulması sırasında uygulanır. - Serbest bölgeye konulmuş serbest dolaşımda olmayan eşya serbest dolaşıma girebilir, dahilde işleme rejimine tabi tutulabilir, gümrük kontrolü altında işlenebilir, geçici ithalat rejimine tabi tutulabilir. (Gümrük Kanunu 157, Gümrük Yönetmeliği 529. madde) 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu’nun 8. maddesinde serbest bölgeler ile Türkiye’nin diğer yerleri arasında yapılacak ticaretin dış ticaret rejimine tabi tutulacağı belirtilmiştir. Gümrük Kanunu ve Yönetmeliği hükümleri gereğince serbest bölgeler Türkiye Gümrük Bölgesinde yer almaktadır. 3218 sayılı Kanunda ise serbest bölgeler Türkiye dışında bir ülke gibi değerlendirilmekte, ticaret de buna göre yapılmaktadır. 4458 sayılı Kanununa göre serbest bölgeler Türkiye gümrük bölgesinde yer almakta ve gümrük rejimlerinin buna göre uygulanması gerekmektedir. Bu nedenle, bölgelerde bu Kanun gereği dahilde işleme rejimine göre işlenmesi gereken eşyalar 3218 sayılı Kanun gereği hariçte işleme rejimine tabi tutulmaktadır. Bundan dolayı, serbest bölgelerle Türkiye arasında yapılan ticarette vergilendirme sorunu ile karşılaşılmaktadır. Yukarıdaki açıklamalardan anlaşılacağı üzere, Türkiye gümrük bölgesinde yer alan serbest bölgelerde, serbest dolaşımda olmayan eşyanın gümrük idaresince denetiminin sağlanması ve nasıl bir işleme faaliyetine tabi tutulduğunun bilinmesi gerekmektedir. Ancak, Gümrük Kanunu ve 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu ve ilgili Yönetmeliğin hükümleri çeliştiğinden uygulamada sorunlar yaşanmaktadır. Bu sorunlara örnek olarak aşağıdaki hususlar verilebilir: 127 - Serbest dolaşımda olmayan eşyanın serbest bölgelerde gümrük kontrolü altında işleme veya dahilde işleme rejimi kapsamında işlenmesi ve vergilendirilmesi gerekmekteyken, uygulamada söz konusu eşya bu rejimlere tabi tutulmaksızın serbest bölgelerde işlenebilmektedir. Üstelik, Türkiye’de dahilde işleme rejimi kapsamında işleme faaliyetine tabi tutulan eşya, taahhüdü kapatmak amacıyla serbest bölgelere çıkarılmaktadır. - Dahilde işleme rejimine tabi tutulma sonucu serbest bölgelere çıkışı yapılarak taahhüdü kapatılan eşya, tekrar Türkiye’de işlenmek suretiyle yeni bir dahilde işleme rejimi kapsamında ithal edilmekte ve yeniden serbest bölgelere çıkarılmak suretiyle yeni taahhüt hesapları kapatılmakta ancak gerçek anlamda yapılan bir ihracat bulunmamaktadır. - Serbest dolaşımda bulunan eşyanın işlem görmek üzere serbest bölgelere geri götürülerek tekrar Türkiye’ye getirilmesi durumunda herhangi bir rejim beyanında bulunulmasına gerek bulunmamaktadır. Ancak, bu konumdaki eşya serbest bölgelere ya ihraç ya da hariçte işleme izin belgesi kapsamında konulmaktadır. Oysa, hariçte işleme rejimi serbest bölgeler için geçerli değildir. Diğer yandan, işlem gören ürün işlendikten sonra tekrar Türkiye’ye getirilecek ise ihracat kapsamında serbest bölgelere konulmasının bir anlamı bulunmamaktadır. - Serbest bölgelerde yapılan faaliyetlerin gelir ve kurumlar vergisine tabi olmaması nedeniyle, ihraç edilecek eşya önce kıymeti veya oranı düşük gösterilerek serbest bölgelere konmakta, burada herhangi bir işleme tabi olmadığı halde %100’e yakın veya aşan bir kar marjıyla diğer ülkelere gönderilmekte, bu suretle elde edilen karlar serbest bölgelerde elde edilmiş olarak gelir ve kurumlar vergisi ödemekten kaçınılmaktadır. 128 B) 3218 SAYILI KANUN İLE AB MEVZUATI ARASINDAKİ FARKLILIKLAR 3218 sayılı Kanun’un 6. maddesi ile serbest bölgeler gümrük hattı dışında sayılmaktadır. Toplulukta ise, Topluluk Gümrük Kodu ve Uygulama Yönetmeliğine göre serbest bölgeler gümrük bölgesi içinde kabul edilmekte ve ayrıntılı bir şekilde belirlenen bazı istisnalar dışında Topluluk gümrük bölgesinin geri kalan bölümüne uygulanan genel kurallara tabi tutulmaktadırlar. Türkiye’deki tam ve dar mükellef gerçek ve tüzel kişilerin serbest bölgedeki faaliyetleri dolayısıyla elde ettikleri kazanç ve iratlar, Türkiye’nin diğer yerlerine getirildiğinin kambiyo mevzuatına göre tesviki halinde de, gelir ve kurumlar vergisinden muaf tutulmuştur. AB mevzuatında ise bu tür bir muafiyet bulunmamaktadır. Türkiye’deki serbest bölgelerde gerçekleştirilen faaliyetlerden elde edilen her türlü kazancın vergi dışı tutulması, birçok açıdan yabancı yatırımcılardan çok yerli firmaları cezbetmiş gibi görünmektedir. Serbest bölgelerde bulunan firmaların büyük bir kısmının yerli firmalardan oluşması ve bu firmaların aynı işlemleri yurtiçinde yapmaları durumunda ödemek zorunda oldukları vergi tutarları dikkate alındığında, Türkiye’deki serbest bölge uygulamalarının vergi açısından firmalar için bir çeşit sübvansiyon sağladığı söylenebilir. Ancak bu durum, hem AB’nin rekabet kuralları ile hem de OECD ve Dünya Ticaret Örgütünün kurallarıyla çelişmektedir. 123 AB’de serbest bölgelerin nerede kurulacakları ve faaliyet konularında her türlü yetki gümrük idaresine verilmişken, 3218 sayılı Kanun ile bu yetkiler Dış Ticaret Müsteşarlığı başta olmak üzere diğer kurumlara verilmiştir. Serbest bölgeler konusundaki bu yetki dağılımı AB’deki uygulamalarla paralellik arz etmediği gibi serbest bölgelerin verimli işleyişini de etkilemektedir. 3218 sayılı Kanun’un 12. maddesinde serbest bölgelerde uygulanmayacak mevzuata yer verilmiştir. Ayrıca, geçici 1. madde ile 2822 sayılı Kanun’un grev, 123 Öztürk, Dış Ticaret Dergisi, s.68 129 lokavt ve arabuluculuk hükümlerinin uygulanmayacağı belirtilmiştir. 124 AB üyesi ülkelerde ise, serbest bölgelerde uygulanan hükümler bakımından ulusal mevzuatla bir farklılık bulunmamakta olup, ülke içinde faaliyet gösteren firmalar aleyhine haksız rekabete yol açmamak amacıyla serbest bölgelerde bu tip muafiyet ve ayrıcalıklardan özellikle kaçınılmıştır. 4458 sayılı Gümrük Kanunu ve Yönetmeliğin büyük ölçüde Topluluk Gümrük Kodu ve Uygulama Yönetmeliği ile uyumlu olması nedeniyle, 3218 sayılı Kanun ve Yönetmeliğinin Gümrük Kanunu ve Yönetmeliği ile çelişen yanlarının Topluluk Gümrük Kodu ve Uygulama Yönetmeliği ile de var olduğu söylenebilir. Bu arada, Topluluk tarafından gerçekleştirilen reform çerçevesinde 2700/2000 sayılı Konsey Tüzüğü ile Topluluk Gümrük Kodu, 993/2001 sayılı Komisyon Tüzüğü ile de Gümrük Kodu Uygulama Yönetmeliğinde yapılan değişikliklerin 4458 sayılı Gümrük Kanunu ve Yönetmeliği’ne aktarılması gereği doğmuştur. C) UYGULAMAYA YÖNELİK ELEŞTİRİLER Türkiye’deki serbest bölge uygulamaları, Topluluk başta olmak üzere çeşitli çevreler tarafından eleştirilirken, özellikle bu uygulamadan yarar sağlayan ticaret çevreleri tarafından savunulmaktadır. Dünya Bankası ve Uluslararası Finans Kurumu’nun (IFC, International Finance Corparation) bir yan kuruluşu olan Yabancı Yatırım Danışmanlık Kurumu FIAS, (Foreign Investment Advisory Service) Türkiye’nin talebi üzerine bir çalışma başlatmıştır. İlk aşamada, Türkiye’deki yatırım ortamının genel değerlendirmesine yönelik bir çalışma yapılmış, yatırımlarda karşılaşılan idari engellerin tespiti çalışması ise, Temmuz 2001’de tamamlanmıştır.125 Bu çerçevede FIAS tarafından 124 Verilen taahhütlere uygun olarak 03.08.2002 tarihili ve 4771 sayılı Kanunla 3218 sayılı Kanunun geçici birinci maddesi uygulamadan kaldırılmıştır. 125 Hazine Müsteşarlığı ve Dünya Bankası Grubu-FIAS tarafından ortaklaşa yürütülen ‘Yatırımlarda Karşılaşılan İdari Engeller’ çalışması sonucunda hazırlanan ve özellikle yatırım alanındaki bürokratik engellerin azaltılmasını amaçlayan ‘Türkiye’de Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Reformu Programı’ 11 Aralık 2001 tarihi ve P/2001/10 sayılı Bakanlar Kurulu Prensip Kararı eki olarak Resmi Gazetede yayımlanmıştır. Söz konusu reform programı çerçevesinde ‘Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Koordinasyon Kurulu’ oluşturulmuş, bu Kurula bağlı olarak çalışan 130 ortaya konan ‘Türkiye-Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırım Ortamı Analizi ve Yatırımın Önündeki İdari Engeller Raporu’na 126 göre, ‘Türkiye’de enflasyon, vergilendirme ve muhasebe uygulamalarından oluşan problem dizisine ayrıca çok fazla cömert bir serbest bölge rejimi de ayrı bir problem olarak katılmaktadır. OECD mevcut durumuyla bunlara vergi cennetleriyle ilgili listesinde yer vermiş olup, AB de, bu konudaki değişiklikleri mutlaka görüşmek istemektedir. Belki de AB’ye girişin bir koşulu olarak, bu rejimin kaldırılmasını talep edebilecektir. Son IMF raporu, çeşitli nedenlerden ötürü serbest bölgeler rejimine epey eleştiri yöneltmiş bulunmaktadır. Diğer ülkelerin ve uluslararası kuruluşların kaygılarından bağımsız olarak serbest bölge rejimi, FIAS’ın şimdiye kadar gördüğü en cömerti olup, bundan yararlanma şansına sahip olmuş kuruluşlara bir bağış mekanizması olarak işlemektedir .Uluslararası anlaşmalar ve normlarla ilgili konu bir yana bırakılacak olsa bile, yalnızca Türkiye’nin kendi bakış açısından, niçin böyle cömert bir rejimin uygulandığını anlamak kolay değildir. Özellikle, fiyat istikrar programının başarılı olması halinde serbest bölgelerde faaliyet gösterme iznine sahip olan tercihli firmalara sağlanan teşvikler tam bir karşılıksız kaynak aktarım mekanizmasına dönüşecektir. Bunlar, Hazine’nin vergi gelirlerini kurutmakta ve rekabet ettikleri bazı firmalar karşısında adil olmayan bir rekabet avantajı sağlamaktadır.127 Ayrıca, serbest bölgeler AB mevzuatının devlet yardımlarına ilişkin bölümü açısından yasal olarak problem oluşturmaktadır. Serbest bölgelerde sağlanan menfaatlerin, AB tarafından, bazı girişimleri ve belli malların üretimini teşvik ederek rekabeti bozan ya da bozma tehdidi oluşturan devlet yardımları olarak tanımlanma olasılığı yüksektir. Topluluğu kuran Antlaşma’nın 87. maddesi ile bu şekilde değerlendirilen yardımlar yasaklanmış olup, doğal afetler veya istisnai olayların neden olduğu zararı düzeltmek için yapılanlar, yaşam standardının Teknik Komitelerden ‘Gümrükler ve Standartlar’ adlı VI. Teknik Komitenin çalışma alanı FIAS raporu doğrultusunda serbest bölge mevzuatının kapsamlı bir şekilde değerlendirilmesini de kapsamaktadır. 126 FIAS Uluslararası Finans Kurulu ve Dünya Bankasının müşterek bir teşebbüsü olan Yabancı Yatırım Danışmanlık Servisi (IFC) tarafından hazırlanan ‘Türkiye- Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırım Ortamı Analizi ve Yatırımın Önündeki İdari Engeller Raporu’, Hazine Müsteşarlığı, 2001,s.54 127 a.g.e, s.56 131 anormal ölçüde düşük olduğu veya ciddi ölçüde yetersiz istihdamın mevcut olduğu bölgelerin ekonomik gelişimini artırmaya yönelik olanlar, yardımın ortak çıkara aykırı ölçüde ticaret koşullarını olumsuz etkilemediği durumlarda, belirli ekonomik faaliyetlerin veya belirli ekonomik bölgelerin gelişimini kolaylaştırmak için yapılanlar türündeki yardımlara istisna getirilmiştir. ‘Serbest bölgeler uygulaması, bir alternatif olarak, enflasyon ortamında kurumlar vergisinin yarattığı aşırı yükün bir çeşit telafisi olarak görülebilir. Bu bakış açısıyla bile, bu telafi unsuru herkese uygulanabilir değildir ve fiyat istikrarının sağlanacağı bir ortamda, yatırım teşviklerinde olduğu gibi sadece seçilmiş bazı yatırımcılara büyük ayrıcalıklar sağlamak yerine tümüyle kaldırılması gerekecektir. Dünyadaki genel uygulama bakımından serbest bölgeler dışındaki firmalarla karşılaştırıldığında, bu bölgelerdeki firmaların daha esnek kurallara tabi olmaları, daha az kırtasiyecilikle karşı karşıya kalmaları ve belli koşullarda daha az vergi ödemeleri nedeniyle, serbest bölgeler dışında kalan firmalar için bir ayrımcılığa neden olduğu gözlemlenmektedir. ‘128 Serbest bölgelerde oldukça az ürün üretilmekte ve buna bağlı olarak serbest bölgelerin var olma gerekçesi ve karları sınırlı kalmaktadır. İhracata yönelik şirketlere hizmet etmekten ziyade serbest bölgeler, ürünlerin ulusal tüketime açılıncaya kadar geçici depolandığı bir yer olarak kullanılmaktadır. Ayrıca, ithal edilmiş ürünlerin sınır kapısından derhal serbest bölgeye taşınarak standart denetim/test edilme süresince karşılaşılan yüksek depolama maliyetlerinden kaçınılması ve gümrük işlemlerinin ivedi olarak bitirilmesi konularındaki avantajları için kullanılmaktadır. Serbest bölgelerle ilgili eleştirilerin artması üzerine bu konuda bir araştırma yapan Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanları’nın incelemeleri sonrasında kaleme alınan rapora göre, ‘Ocak 2003 itibarıyla serbest bölgelerde toplam 3 bin 412 firma faaliyet göstermekte olup, bunların 2 bin 854’ünü yerli, 558’ini ise yabancı 128 The World Bank, Export Processing Zones, Washington D.C., Policiy and Research Series-20, 1992 132 firmalar oluşturmaktadır. 3 bin 412 firmanın yalnızca 502’si bölgede üretim yapmaktadır. Bu rakama göre bölgede faaliyet gösteren firmaların sadece yüzde 15’i üretim faaliyeti gerçekleştirmektedir. Geri kalan yüzde 85’lik grup ise üretim dışı alanlarda çalışmakta; bunların 2 bin 226’sı alım-satım, 44’ü montaj-demontajbakım onarım, 253’ü işyeri kiralama, 92’si depo işletmeciliği, 57’si bankacılıksigortacılık, 23’ü kurucu-işletici, 70’i İMKB-aracılık, 145’i de diğer alanlarda faaliyet göstermektedir. Ayrıca yabancı firmalar da bölgeye üretim için gelmemektedir. Serbest bölgelerdeki 558 yabancı firmanın ancak yüzde 15’i üretim yaparken, yüzde 85’i alın satım ve depolama gibi üretim dışı konularla uğraşmaktadır.’129 Serbest bölgeye veya serbest bölgeden gerçekleştirilen taşımacılıkta zayıf bir kontrol mekanizmasının olması yolsuzluğa ve malların ulusal pazara yasal olmayan yollardan sızmasına yol açmaktadır. Serbest bölgelerde henüz otomasyona geçmemiş gümrük idarelerinde verilerin otomasyon sistemine girilememesi nedeniyle bu bilgilere erişilememektedir. Bölgeye ihraç edilen veya yurtdışından getirilen malın kaçak olarak yurda sokulması, yurtiçinde çalışan şirket personelinin serbest bölge kadrosunda gösterilerek gelir vergisi kaçırılması, Türkiye’ye verilen bazı hizmetlerin (sigortacılık vb.) serbest bölgelerden fatura edilerek gelir ve katma değer vergisi kaybına yol açması, kamuya yönelik satın alma yolsuzlukları, serbest bölge ortamında üretilen malların Türkiye’ye satılarak vergi veren firmalara karşı haksız rekabet yapılması da uygulamaya ilişkin olarak yapılan eleştiriler arasındadır.130 Serbest bölgelerde üretimi Sağlık Bakanlığı’nın iznine bağlı ürünlerin üretimi ve buralardan ithali için Gayrı Sıhhi Müessese Belgesi alınması gerekmektedir. Yurtiçinde bu belgeyi Belediyeler vermekte, ancak Belediye Kanunu’nun ilgili hükümleri 3218 sayılı Kanunun 12. maddesi gereği serbest bölgelerde uygulanmadığından belediyelerden alamamaktadırlar. serbest Bunun bölge kullanıcıları sonucunda ise bu üretimi belgeleri Sağlık Bakanlığı’nın iznini gerektiren ürünlerin serbest bölgelerde üretimi mümkün olmamaktadır. 129 Hürriyet Gazetesi, 19 Mayıs 2003, s.13 Serbest Bölgelerin Türkiye Ekonomisine http://www.esbiad.org.tr/rapor.htm 130 Etkisi Üzerine Bir İnceleme 133 II.ULUSAL PROGRAM, KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİ VE İLERLEME RAPORLARINDAKİ İLGİLİ HÜKÜMLER A) TÜRKİYE’NİN ULUSAL PROGRAM, KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİ VE İLERLEME RAPORLARI Katılım Ortaklığı Belgesi bütün aday ülkeler için ve her bir ülkenin hükümetleriyle istişare içerisinde, üyeliğe hazırlanmak için yerine getirilecek temel kısa ve orta vadeli öncelikleri belirten, AB tarafından hazırlanan bir belgedir. Komisyon’un 8 Kasım 2000 tarihli önerisini takiben, AB Konseyi’nin 4 Aralık 2000 tarihinde, Türkiye için Katılım Ortaklığı Belgesi’ni onaylaması üzerine ortaya çıkan Katılım Ortaklığı Belgesinin Kısa Vadeli öncelikleri (2001 yılı için) arasında, ‘Gümrükler’ başlığı altında ‘Serbest bölgeler ile ilgili mevzuat uyumuna devam edilmesi ve yeni Gümrük Kanunu ile Gümrük Yönetmeliği’nin uygulanmasının güvenceye alınması’ hususu belirtilmiştir. 131 Aynı belgenin Orta Vadeli Önceliklerin belirtildiği bölümünde ‘Gümrükler’ başlığı altında aynı konuya bir kez daha değinilerek ‘serbest bölgeler, çift kullanımlı mallar ve teknolojiler, uyuşturucu üretiminde kullanılan maddeler (precursors) sahte ve korsan mallar başta olmak üzere mevzuat uyumunun tamamlanması’ hükmü getirilmiştir. Bu ifadeden de anlaşılacağı üzere serbest bölgeler konusundaki uyuşmazlığın en geç orta vade sonunda giderilmesi öngörülmüştür. Aralık 2002’de Kopenhag’da gerçekleştirilen toplantıda alınan karar doğrultusunda revize edilen belgenin son hali ‘Türkiye ile Katılım Ortaklığında Yer Alan İlkeler, Öncelikler, Ara Hedefler ve Koşullara İlişkin 19 Mayıs 2003 tarih ve 131 ‘2000 yılı Genişleme Stratejisi’, Avrupa Komisyonu Türkiye Temsilciliği Yayını, Ankara 2000, s.18 134 2003/398/EC sayılı Konsey Kararı ile kabul edilmiştir. 132 Söz konusu belgede serbest bölgeler konusuna yine değinilmiş olup, ‘Gümrük Birliği’ bölümü kısa vade öncelikleri arasında yer alan ilk husus olarak serbest bölgeler konusundaki mevzuatın uyumlaştırılması sayılmıştır. Orta vadede ise, bir önceki KOB’da yer alan ‘serbest bölgeler, çift kullanımlı mallar ve teknolojiler, uyuşturucu üretiminde kullanılan maddeler (precursors) sahte ve korsan mallar başta olmak üzere mevzuat uyumunun tamamlanması’ hükmü aynen yer almıştır. Aday ülke olarak KOB’a bir cevap niteliğinde hazırlanan ve KOB’da belirtilen hususları da kapsayacak şekilde AB müktesebatına uyum çerçevesinde gerçekleştirilecek çalışmaları ortaya koyarak, bu çalışmalara yönelik bir takvim belirleyen Ulusal Program ise Türkiye tarafından 2001 yılında hazırlanarak, AB’ye sunulmuştur. 133 Anılan belgede yer alan mevzuat başlıklarından biri olan ‘Gümrük Birliği’ bölümünde ‘Türk Mevzuatında Yapılması Gereken Değişiklik ve Yenilikler’ başlığı altında ‘Serbest bölge uygulamaları ile ilgili olarak, AB mevzuatı ile Türk mevzuatının incelenmesi ve farklılıklarının tespiti çalışmaları devam etmektedir.’ ifadesine yer verilmiştir. Ancak, farklılıkların giderilmesi için uyum çalışmalarına ilişkin herhangi bir takvim verilmemiştir. 134 1998 yılında Türkiye için yayımlanan ilk Düzenli İlerleme Raporunda serbest bölge konusunda özel olarak ‘Gümrük Birliği Kararında’ belirtilmemekle birlikte, Topluluk ve Türkiye arasında uygulamada farklılık olduğu vurgulanmakta ve bu durumun özellikle tekstil işleme faaliyetlerinde sorunlara neden olduğu ifade edilmiştir.135 132 Official Journal of the European Communities L 145, 12.06.2003 133 24 Mart 2001 tarih ve 24352 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazete Güncellenen KOB doğrultusunda Ulusal Programın revizyonu gündeme gelmiş olup, bu 134 kapsamda mevcut Ulusal Programa yönelik eleştiriler de değerlendirilerek, ABGS tarafından yeni bir yapı ortaya konmuştur. Bu çerçevede, AB müktesebatına uyum kapsamında öncelikli olarak uyum sağlanacak AB mevzuatı yanında, bu uyuma yönelik idari kapasite ve finansman ihtiyacının da saptanması öngörülmüştür. Hazırlıkları tamamlanma aşamasında olan yeni Programın Temmuz ayı başında yayımlanması beklenmektedir. 135 1998 Regular Report on Turkey’s Progress Towards Accession, European Commission, Brussels, November 1998 s.35 135 1999 yılı Raporunda da, Topluluk mevzuatı ve ulusal mevzuat arasındaki özellikle serbest bölgeler, ekonomik etkili gümrük rejimleri ve askıya alma düzenlemeleri edilmektedir. konusundaki farklılıkların ortadan kaldırılmadığı ifade 136 Türkiye için 2000 yılı Düzenli Raporunun 25. Bölümünde ele alınan ‘Gümrük Birliği’ konusundaki açıklamalar arasında serbest bölgeler konusuna da değinilmekte ve serbest bölgelere ilişkin farklılığın devam ettiği bildirilmektedir.137 2001 yılı İlerleme Raporuna bakıldığında, bir önceki Raporda belirtilen ifadeye yakın bir ifade kullanıldığı görülmektedir. Yeni Gümrük Kanunu’nun önemli ölçüde Topluluk mevzuatıyla uyumlu olduğu ancak, serbest bölgeler ve ekonomik etkili gümrük rejimlerine ilişkin uygulamanın hala farklılık arz ettiği belirtilerek, söz konusu mevzuatın serbest bölgelere ilişkin hükümlerinin uygulanmasının sağlanması talep edilmiştir.138 Diğer bir deyişle, önceki Raporlardan farklı olarak, yeni Gümrük Kanunu’nun hükümlerinin uyumlu olduğunu kabul edilmekle birlikte, uygulamaya dikkat çekilmektedir. Son olarak 9 Eylül 2002 tarihinde yayımlanan 2002 yılı İlerleme Raporunda ise, ‘Gümrük Birliği Kararı gereğince Türkiye’nin, Topluluğun gümrük ve ticaret politikalarına uyum sağlaması gerektiği, ortak gümrük tarifesi ve gümrük mevzuatı konusunda genel olarak uyum sağlanmış olduğu ancak, serbest bölgeler ve ekonomik etkili gümrük rejimleriyle ilgili olarak yapılması gereken hususların hala mevcut olduğu belirtilmiştir.’139 136 1999 Regular Report on Turkey’s Progress Towards Accession, European Commission, Brussels, 13.10.1999, s.29 137 ‘2000 yılı Genişleme Stratejisi’, op.cit., s.76 138 2001 Regular Report on Turkey’s Progress Towards Accession, European Commission, SEC (2001) 1756, Brussels,13.11.2001, s.87 139 2002 Regular Report on Turkey’s Progress Towards Accession, European Commission, SEC(2002) 1412, Brussels, 09.10.2002, s.23 136 Ayrıca, serbest bölgeler ve ekonomik etkili gümrük rejimlerine ilişkin gümrük mevzuatı dışındaki mevzuatın uyumlaştırılmasına ihtiyaç duyulduğu vurgulanmaktadır.140 Böylece, serbest bölgeler konusundaki uyumsuzluğun gümrük mevzuatı dışındaki mevzuattan kaynaklandığı ve Gümrük Kanunu ve Yönetmeliğinin ilgili hükümlerinin tam olarak uygulanamamasının önündeki engelin bu alanda yetki paylaşılan diğer kurumların mevzuat ve uygulamaları olduğu dile getirilmiştir. B) DİĞER ADAY ÜLKELERE İLİŞKİN KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİ VE İLERLEME RAPORLARINDAKİ İFADELER 1993 yılında gerçekleştirilen Kopenhag Zirvesinde alınan kararlar uyarınca, Toplulukta, Merkez ve Doğu Avrupa ülkelerini kapsayan bir genişleme süreci başlatılmıştır. Avrupa Komisyonu’nun genişlemeye ilişkin stratejisine esas teşkil etmek üzere hazırladığı öneriler 16 Temmuz 1997 tarihinde ‘Gündem 2000’ başlıklı raporda açıklanmıştır. Raporda, Merkez ve Doğu Avrupa ülkeleri ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin iki dalga şeklinde Topluluğa tam üye olmaları öngörülmüştür. İlk dalgada, Kopenhag Kriterleri uyum gösterebilme yeteneğine sahip 141 oldukları denilen kriterlere en fazla değerlendirilen Polonya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Slovenya ve Estonya, söz konusu kriterlere göre daha geride bulunan ikinci dalgada ise Litvanya, Letonya, Slovak Cumhuriyeti, Bulgaristan ve Romanya yer almıştır. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi de daha önce alınan bir kararla söz konusu genişlemenin içine dahil edilmiştir. Türkiye ise, bu aşamada genişlemenin kapsamına alınmamıştır. Aralık 1997 tarihinde gerçekleştirilen Lüksemburg Zirvesi sonucunda da, Türkiye genişlemeye dahil edilmeyerek, sadece Topluluğa katılma konusunda ehil olduğu teyit edilmiş ve tam üyeliğe yönelik bir strateji tespiti kararlaştırılmıştır. Aralık 1999 tarihindeki Helsinki Zirvesinde ise, Türkiye AB’ye tam üye olarak kabul edilmiş ve diğer aday ülkelerle eşit konumda olacağı açık ve kesin bir dille ifade edilmiştir. 140 a.g.e., s 124. Haziran 1993 tarihli Kopenhag Avrupa Konseyi, AB üyesi olmak isteyen aday ülkelerin karşılaması gereken kriterleri belirlemiştir. Bunlar, demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları ve azınlık haklarını gözetecek ve koruyacak kurumların varlığı ve istikrarlı işleyişi; pazar ekonomisinin varlığı ve Birlik içinden gelecek rekabet baskısına dayanabilme kapasitesidir. 141 137 1993 yılı Kopenhag Zirvesi ile başlatılan yeni genişleme süreci, 2002 yılında yine Kopenhag’da bir dönüm noktasına ulaşmıştır. Kıbrıs, Çek Cumhuriyeti, Estonya, Macaristan, Letonya, Litvanya, Malta, Polonya, Slovakya ve Slovenya ile sürdürülen müzakereler tamamlanarak, 1 Mayıs 2004 tarihinde bu ülkelerin Avrupa Birliği’ne katılması kararı alınmıştır. 142 AB Dönem Başkanlığını yürüten Yunanistan’nın başkenti Atina’da 16 Nisan 2003 tarihinde gerçekleştirilen Zirve toplantısında, Mayıs 2004’te AB’ye tam üye olacak 10 ülkenin katılım antlaşması imzalanmıştır. Müzakerelerin sürdüğü Bulgaristan ve Romanya için müzakerelerin tamamlanma tarihi 2007 olarak belirlenmiştir. Türkiye için de, Komisyon’un raporları ve tavsiyeleri temelinde 2004 yılındaki Avrupa Zirvesinin, Türkiye’nin siyasi kriterleri yerine getirdiği kararı alması halinde, müzakerelere başlanacağı belirtilmiştir. Aday ülkeler ve birliğe yeni katılan ülkelerin daha önce içinde bulundukları ekonomik koşullara göre uyguladıkları politikalar ve aldıkları önlemler birçok açıdan AB normlarından farklılık göstermektedir. Sosyal ve ekonomik içerikli birçok konunun yanısıra, serbest bölgeler, AB ile aday ülke veya yeni katılan ülkeler arasında önemli bir tartışma konusunu oluşturmaktadır. Katılım sürecindeki hemen her ülkede AB’deki uygulamalardan çeşitli farklılıklar gösteren bir serbest bölge uygulaması bulunması ve bu tür uygulamaların birçok ülkede ulusal ekonomiye önemli katkılar sağlaması, AB ile aday ülkeler arasında ciddi tartışmaların çıkmasına neden olmuştur.143 Yukarıda da belirtildiği üzere Katılım Ortaklığı Belgesi, bütün aday ülkeler için ve her bir ülkenin hükümetleriyle istişare içerisinde, üyeliğe hazırlanmak için yerine getirilecek temel kısa ve orta vadeli öncelikleri belirten, AB tarafından hazırlanan bir metindir. Ayrıca, bu önceliklere destek olarak AB tarafından sağlanacak mali yardımları göstermektedir. Diğer taraftan, ülkelerin üyelik şartlarını yerine getirmek için hazırladıkları reform stratejilerine destek vermek için tasarlanmış bir araçtır. Avrupa Konseyi Aralık 1997’de, Lüksemburg’da Katılım Ortaklıklarının ön katılım stratejisini güçlendirmenin anahtar aracı olduğunu 142 143 Güncel Haber- Özel Sayı, Avrupa Komisyonu Temsilciliği, (Ekim-Aralık 2002) s.1 Öztürk, Dış Ticaret Dergisi, op.cit., s.61 138 onaylamıştır. Konsey daha sonra, Orta Avrupa’daki on aday ülkenin her biri için ilk kez 1999’da ayrıntılı Katılım Ortaklığı Belgelerini kabul etmiştir. Ardından, söz konusu belgeler Avrupa Komisyonu tarafından hazırlanan 2001 yılı İlerleme Raporunda yer alan değerlendirmeler esas alınmak suretiyle 13 Kasım 2001 tarihinde revize edilmiştir. Kıbrıs ve Malta için de Katılım Ortaklığı Belgesi hazırlanmış olup, aynı tarihte revize edilmiştir. 144 Aday ülkelerden Malta’ya ilişkin KOB’da belirtilen ara hedefler ve koşullar, öncelik ve kurallara ilişkin 28 Ocak 2002 tarihli Konsey Kararının 145 ‘Gümrükler’ başlıklı bölümünde ‘başta serbest bölgeler, sahte ve korsan eşya ve muafiyet konularında olmak üzere gümrük mevzuatına uyumun tamamlanması’ belirtilmiştir. Macaristan için 2002/87 sayılı Konsey Kararında da ‘Gümrük Birliği’ başlığı altında belirtilen üç hükümden biri, ‘Macaristan’ın serbest bölge rejiminin AB müktesebatı hükümleriyle uyumlu hale getirilmesi’ dir. Nitekim, AB’nin diğer aday ülkelere yönelik olarak hazırlamış olduğu Katılım Ortaklığı Belgelerinin İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) tarafından yapılan karşılaştırmasından da görüleceği üzere, Slovenya, Malta ve Macaristan’ın Katılım Ortaklığı Belgelerinde serbest bölge mevzuatının uyumlaştırılması orta vadede belirtilen hususlar arasındadır. 146 Bu hususta dikkat çekici olan nokta, diğer aday ülkelerden farklı olarak Türkiye için serbest bölgeler konusundaki uyumun kısa vade içinde belirtilmiş olmasıdır. Genişleme sürecinde yer alan ülkelerle ilgili olarak, Avrupa Komisyonu tarafından aday ülkelerin kaydettiği gelişmeler konusunda Konsey’e Düzenli Raporlar sunulmaktadır. Bu Raporlar, müzakerelerin yürütülmesi veya katılım kriterlerine dayalı olarak diğer aday ülkeleri kapsaması konusunda karar alması için bir dayanak işlevi görür. Avrupa Komisyonu tarafından ilk defa yayımlanan 144 ‘Avrupa Birliği ve Türkiye’, DTM, 5. Baskı, Ankara, Doğuşum Matbaacılık, Kasım 2002, s.273, Official Journal of the European Communities, L 44, 14.02.2002 146 İktisadi Kalkınma Vakfı Dergisi, sayı:145, Ocak-Nisan 2000, s.60 145 139 1998 yılı Düzenli İlerleme Raporlarında Türkiye gibi diğer aday ülkeler için de bu konuda bazı ifadeler yer almaktadır. Slovenya için hazırlanan 1998 yılı Düzenli İlerleme Raporunda, Mayıs 1998’de kabul edilen ekonomik bölgeler ile ilgili yeni bir mevzuatla, bölge kullanıcılarına sağlanan vergi ayrıcalıklarının artırıldığı, bu durumun AB müktesebatıyla uyumsuzluk yarattığı ifade edilmiştir. 1999 yılı Raporu incelendiğinde de, Temmuz 1999’da çıkarılan gümrük mevzuatıyla başka uyum öngörülen konular arasında sayılmakla birlikte, serbest bölgeler konusundaki uyumun kısmi düzeyde kaldığının belirtildiği görülmektedir. Bu çerçevede, 2000 yılı Raporunda düzenleme yapılması gereken hususlar arasında serbest bölgeler sayılmakta; bu husus 2002 yılı Raporunda da yinelenmektedir. Macaristan için hazırlanan 1998 yılı Düzenli İlerleme Raporunda ise, o gün itibarıyla ülkede 10 gümrük serbest bölgesi ve 87 endüstriyel serbest bölgesi olduğu belirtilerek, serbest bölgede kullanılan bazı eşyalardaki gümrük vergisi muafiyetinin Topluluğun ilgili mevzuatıyla uyumlu olmadığı vurgulanmıştır. 1999 yılı İlerleme Raporunda Macaristan’ın yaklaşık 110 tane olmak üzere çok sayıda gümrük serbest bölgesi olduğu, her şirketin Macaristan’da serbest bölge kurma talebinde bulunabildiği ve bazı serbest bölgelerin yalnızca bir şirketten ibaret olduğu ifade edilmektedir. Ayrıca, bu tür bölgelerin yoğun olarak kullanımının, bu bölgelerde uygulanan kurallar gibi AB müktesebatıyla uyumsuzluk yarattığı ve bu alanda uyuma yönelik olarak daha fazla çaba harcanması gerektiği bildirilmiştir. Diğer Raporlarda da bu hususa değinilmiş olup, 2000 yılı Raporunda, artan ihracat oranlarına değinilerek, serbest bölgelerdeki yabancı yatırımlı şirketlerin toplam ithalatın %43’ünü, makine ihracatında ise %70’ini oluşturduğu belirtilmiştir. Ayrıca, endüstriyel serbest bölgelerin ekonomide önemli bir role sahip olduğu belirtilerek, bu bölgelerin Macaristan’ın ihracatının yaklaşık %50’sini, ithalatının da 1/4’ünü oluşturduğu vurgulanmakta, ancak serbest bölge sayısının azaltılması gerektiği yinelenmekte ve bu konudaki uyum çalışmalarının henüz tamamlanmadığı vurgulanarak, serbest bölgeler konusunu da kapsayan ve ancak tam üyelikle uygulamaya konulacak hüküm ve önlemler için de gerekli adımların atılmasının önemi belirtilmiştir. Mayıs 2000’den itibaren gümrük mevzuatının çok 140 büyük ölçüde uyumlaştırıldığının belirtildiği 2001 Raporunda ise, ilave çabanın gösterilmesi gereken konular arasında serbest bölgeler tekrar edilmiş; bu aşamada 95 adet olan serbest bölge sayısının önemli ölçüde azaltılması gerektiği vurgulanmıştır.147 Bulgaristan’ın 1998 Düzenli İlerleme Raporunda, 7 Ağustos 1998 tarihinde yürürlüğe giren gümrük kodu mevzuatının serbest bölgelere ilişkin hükümlerinin yeterince açık olmaması eleştirilmiştir. 2001 yılına ait Raporda ise, AB mevzuatıyla büyük ölçüde uyum sağlanmış olduğu ve serbest bölgelerin de dahil olduğu belli konularda mevzuat uyumuna ilişkin ilerleme kaydedildiği belirtilmiştir. Çek Cumhuriyeti 1998 yılı Düzenli İlerleme Raporunda ise, 29 Nisan 1998 tarihinde onaylanan bir teşvikler paketi ile vergisiz bölgelerin kurulmasına imkan tanındığı belirtilmiş ancak, herhangi bir eleştiri getirilmemiştir. 1999 yılı Raporunda ise, aynı paketten söz ederek, bu paketin her bir kaleminin uygulanabilmesinin Hükümet tarafından onaylanmasına bağlı olduğu belirtilmiştir. 2001 yılı Raporunda da, dolaylı vergilere ilişkin 1 Temmuz 2001 tarihide yürürlüğe giren mevzuatla olumlu bir adım atıldığı ve aynı mevzuat sayesinde serbest bölge ya da antrepolarda bulunan ve tüketim vergisine tabi olan ve de ülke içine geri getirilen ürünlerin vergilendirilebilir hale getirildiği bildirilmiştir.148 Polonya için hazırlanan 2000 yılı İlerleme Raporunda, serbest bölgeler konusunda sınırlı bir şekilde ilerleme kaydedildiği ve bu konuda tam uyum sağlanması için çaba gösterilmesi gerektiği belirtilmiştir. Uyum sağlanması gerektiğine ilişkin benzer bir ifade 2002 yılı İlerleme Raporunda da yer almaktadır. Malta’nın 1999 yılı İlerleme Raporunda da, çoğu aday ülkenin Raporunda olduğu gibi, uyum sağlanması gereken konular arasında serbest bölgeler de sayılmakta olup, bu husus 2001 yılı Raporunda tekrar edilmiştir. 2002 Raporunda ise, Topluluk Gümrük Koduyla uyumlu olarak, konsolide bir gümrük kodunun Mart 147 2001 Regular Report on Hungary’s Progress Towards Accession, European Commission, SEC(2001) 1748, Brussels, 13.11.2001, s.88 148 2001 Regular Report on The Czech Republic’s Progress Towards Accession, European Commission, SEC(2001) 1746, Brussels, 13.11.2001, s.63 141 2002’de kabul edildiği, bu mevzuatın serbest bölge ve serbest antrepoları da içerdiği ancak, söz konusu mevzuatın uygulama hükümlerinin yer aldığı mevzuatta, serbest bölge ve serbest antrepolara ilişkin hükümlerin tam üyelikle uygulanmaya başlanacağının belirtildiği bildirilmiştir.149 Diğer bir deyişle, Malta’nın menşe kuralı, Topluluk transiti, basitleştirilmiş kıymet kuralları gibi hususlar yanında serbest bölge ve serbest antrepo hükümlerini de tam üye olacağı tarihte uygulamaya koyacağı, Malta Serbest Limanının tam üyelik tarihiyle birlikte Topluluk mevzuatı hükümlerine göre faaliyetlerine devam etmesi değerlendirmesi yapılmıştır. Slovakya’nın 2001 yılı Düzenli Raporunda, Topluluk Gümrük Kodu ve Yönetmeliğine uyum amacıyla çıkarılan yeni gümrük mevzuatının AB müktesebatı ve ulusal mevzuat arasında farklılıkları giderdiği belirtildikten sonra, söz konusu mevzuatın düzenlediği alanlar arasında serbest bölge ve serbest antrepolar da sayılmıştır. 150 Komisyon’un Litvanya için hazırladığı 1999 yılı Düzenli İlerleme Raporunda, 2000 yılı başında 3 serbest bölge kurulacağı, bu aşamada hiçbirinin faaliyete geçememiş olduğu ve mevzuatın kısmi uyumlu olduğu ifade edilmiştir. Letonya’ya ilişkin 1999 yılı Düzenli İlerleme Raporunda da, bu aşamada 4 adet serbest bölge olduğu, bunlardan birinin geçen sene faaliyete geçtiği belirtilerek, gümrük mevzuatının Topluluk müktesebatıyla kısmi uyumlu olduğu bildirilmiştir. 2000 yılı Raporunda ise, Temmuz 2002’de yürürlüğe girecek olan yeni Gümrük Kanunu ile serbest bölge ve serbest antrepo konularını da içeren belli konularda tam uyum amaçlandığı ifade edilmiştir. 2002 Raporunda özellikle de serbest bölgelerde tüketilen yakıt için tüketim vergisi ve eşyanın tedarik edilmesinde KDV alınmasıyla ilgili olarak Özel Ekonomik Bölge ve Serbest Liman konularındaki mevzuatın Topluluğun vergi mevzuatıyla uyumlu hale getirilmesi gerektiği belirtilmiştir. 2002 Regular Report on Malta’s Progress Towards Accession, European Commission, SEC(2002) 1407, Brussels, 9.10.2002, s.121 150 2001 Regular Report on Slovakia’s Progress Towards Accession, European Commission, SEC(2001) 1754, Brussels, 13.11.2001, s.82 149 142 Estonya’nın 1999 yılına ait Düzenli İlerleme Raporunda ise, hükümetin serbest bölge sayısını azaltma yönünde aldığı karara değinilerek, 5 antrepoyu kapsayan Muuga Limanında bir serbest bölge rejimiyle bir gümrük bölgesi yaratıldığı ancak, ilgili mevzuatın AB müktesebatıyla kısmi uyumlu olduğu ifade edilmiştir. 2000 yılı Raporunda ise, mevcut dört gümrüksüz bölgeden birinin kaldırıldığı ve yeni bir serbest bölgenin açılmasının ise askıya alındığı, bu aşamada Muuga, Sillamae ve Valga’da olmak üzere 3 adet serbest bölge olduğu belirtilmiştir. 2001 Raporunda da, serbest bölge konusunu içeren ve Topluluk Gümrük Koduyla uyumu amaçlayan yeni gümrük kodunun Temmuz 2002’de yürürlüğe gireceği ifade edilmiştir. Romanya’nın 1999 yılı İlerleme Raporunda, ülkede 5 serbest bölge olduğu, bunlara ilişkin düzenlemelerin de AB mevzuatıyla kısmi uyumlu olduğu, 2000 yılı Raporunda ise, Ocak ve Mart 2000’de yürürlüğe giren iki mevzuatla, bir çok muafiyetin azaltıldığı ve serbest bölgelerdeki yapılanma ve araziye ilişkin kira ve royalti ücretlerinin normal rejime dönüştürüldüğü, 2001 Raporunda, gümrük mevzuatının büyük oranda AB müktesebatıyla uyumlu hale getirildiği, ancak özellikle menşe kuralı ve serbest bölgeler konusunda çaba sarf edilmesi gerektiği belirtilmektedir.151 2002 yılı İlerleme Raporunda ise, dezavantajlı bölgeler ve serbest bölgelerdeki küçük ve orta ölçekli işletmeler ve vergi mükelleflerine yönelik bazı iyileştirmelerin dereceli olarak ortadan kaldırılacağı bildirilerek, bir önceki yıla ait raporda belirtildiği gibi menşe kuralları ve serbest bölgeler konusunda gümrük mevzuatının AB mevzuatına yakınlaştırılması için çaba gösterilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin 1999 yılı Raporunda, AB müktesebatıyla farklılıklarının belirtildiği alanlar arasında serbest bölgeler de sayılmış olup, 2002 yılı Raporunda, Gümrük İdareleri Arasında Karşılıklı Yardım ve İşbirliği Sözleşmesini kabul etmek ve uygulamak için hazırlıklarını tamamlaması ve gümrüksüz bölgeler, liman ve gümrük antrepolarındaki kontrollerini güçlendirmesi 151 2001 Regular Report on Romania’s Progress Towards Accession, European Commission, SEC(2001) 1753, Brussels, 13.11.2001, s.90 143 gerektiği belirtilerek, daha ileri derecede uyum sağlanması gereken konular arasında serbest bölge ve serbest antrepolar tekrar edilmiştir. Macaristan ve Estonya gibi bazı aday ülkelerin ve Topluluk müktesebatıyla çelişen bir serbest bölgeler mevzuatına sahip oldukları Komisyon tarafından farklı platformlarda da dile getirilmiştir. Toplulukta temelde depolama ve aktarma amacıyla kullanılan serbest bölgelerin, ekonominin yeniden yapılanması ve ihracatın artırılması ya da yabancı yatırımları çekmek amaçlı kullanımı Komisyon tarafından eleştirilmektedir.152 Serbest bölgeler aracılığıyla kalkınmasını hızlandırmayı amaçlayan bir ülkenin devlet yardımları, KDV, gümrük ve tüketim vergilerinden muafiyet gibi Topluluk mevzuatınca kabul edilmeyen ayrıcalıklar sağlaması ve bu ayrıcalıkları yalnızca bu bölgelerde sunması durumunda, bu tip bölgelerin bölge dışındaki şirketler açısından rekabeti bozucu ve ayrımcılık yaratacak nitelik kazanacağı vurgulanmaktadır. Yine Komisyon tarafından, doğrudan vergilerde sağlanacak ayrıcalıkların ise zararlı vergi önlemi olarak kabul edileceği belirtilmektedir. 152 Bkz. The Key, Commission’s Magazine about developments in the taxation and customs fields, No 12, (July 2000) 144 SONUÇ VE DEĞERLENDİRME Adaylık ve katılım süreci incelendiğinde, çoğu ülkenin serbest bölgeler konusunda AB ile tartışmalar yaşadığı görülmektedir. Genel olarak bu tür tartışmaların kaynağı AB’deki serbest bölge uygulamaları ile diğer ülkelerdeki serbest bölge uygulamalarının farklılıklar içermesidir. Bu farklılıkların temel nedeni AB’deki serbest bölge oluşturma amacı ile aday ülkelerdeki serbest bölge oluşturma amaçları arasındaki farklılıktır. AB’de serbest bölgeler, birkaç istisna dışında, daha çok dış ticareti kolaylaştırmaya yönelik uygulamalardan oluşmaktadır. Hamburg Limanı gibi birçok serbest bölge uygulaması ise oldukça eski dönemlerden beri serbest liman nitelikleri taşımaktadır. Oysa diğer aday veya katılım sürecindeki ülkeler gibi Türkiye’de serbest bölge oluşturma amacı 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu’nun 1. Maddesinde belirtildiği gibi, ihracat için yatırım ve üretimi artırmak, yabancı sermeye ve teknoloji girişini hızlandırmak, ekonominin girdi ihtiyacını ucuz ve düzenli ve şekilde temin etmek ve dış finansman ve ticaret imkanlarından daha fazla yararlanmaktır. Dolayısıyla, yabancı yatırımları kendilerine çekerek ulusal ekonomilerine destek sağlamayı amaçlayan aday ülkelerin serbest bölgeleri ile genellikle dış ticareti kolaylaştırmaya yönelik AB’deki serbest bölgelerin gerek yasal gerekse uygulama zemininde farklılıklar bulundurmaları da doğaldır. Üyeliğin netleşmesi sonucunda üye ülkelere verilecek mali yardımlar ve ortak pazara girmenin sağlayacağı ekonomik avantajlar ve istikrarın üye ülkelerin ekonomik koşullarını zamanla iyileştireceği ve bu ekonomik iyileşmelerin de aday ülkelerdeki serbest bölgelerin ulusal ekonomi açısından önemini azaltacağı öngörülmektedir. Topluluk mevzuatı incelendiğinde, Topluluğun serbest bölgeye bakış açısının; tüm kullanıcılara aynı standart ve basitleştirilmiş formalitelerin uygulanması olduğu görülmektedir. Prensip olarak, kullanıcılara genel ekonomik politikalardan farklı bir rekabet avantajı sunulmaması ilkesi benimsenmiştir. Bu açıdan, üretim konusunda sınırlamaya gidilmemekle beraber herhangi bir avantaj da sağlanmamıştır. Bölgelerin işlevi daha çok gümrük birliği içindeki endüstrilerin ihtiyaç duyduğu eşyayı hızlı bir şekilde temin etmeleridir. Haksız rekabete yol açmamak için serbest bölgelerde üretim yapılması ile Topluluğun geri kalan 145 bölümünde üretim yapılması arasında herhangi bir fark yaratılmamıştır. Ülkemizde ise, sayıları hızla artan serbest bölgelerin kullanıcılarına sağladığı avantajlar ülkenin diğer bölgelerine göre bir hayli fazladır. Avrupa Birliği’nden oldukça farklı olan Türkiye serbest bölge modelindeki en büyük fark, üretim konusundaki yaklaşımdan ve sunulan geniş kapsamlı teşviklerden kaynaklanmaktadır. Toplulukta yer almayan gelir ve kurumlar vergisi muafiyeti Türkiye’de serbest bölgeleri cazip kılan etkenlerin başında gelmektedir. Sağlanan bu tür avantajlar, Türkiye’de faaliyet gösteren firmalar ile serbest bölgelerde bulunan firmalar arasında haksız rekabet doğurmaktadır. Bu durumda Türk malları, yabancı ülkelerde birbirleriyle rekabet etmekte ve serbest bölgelerden gönderilen ucuz mallar, Türkiye’den gönderilen daha yüksek maliyetli mallar ile rekabeti bozmaktadır. Bu çerçevede, Türkiye’de ihracat için yatırım ve üretimi artırmak, yabancı sermaye ve teknoloji girişini hızlandırmak gibi amaçlar için genel ekonomik politikalardan farklı bir rekabet avantajı sunulmaması, ihtiyaçların hızlı ve düzenli temin edilebilmesi, basitleştirilmiş gümrük formaliteleri ve gümrük muafiyeti dışında farklı bir ayrıcalık yaratılmaması yönünde mevzuatın değiştirilmesi gerektiği düşünülmektedir. Türkiye’deki uygulamaya bakıldığında, serbest bölgelerdeki mal akışının büyük ölçüde Türkiye’ye ithalat şeklinde gerçekleştiği ve bölgede yer alan kullanıcıların büyük çoğunluğunun depolama faaliyetinde bulunduğu, vergi muafiyetinden yararlanmak için serbest bölgedeki malların hiçbir işlem yapılmadan aynen Türkiye’ye getirildiği gözlemlenmektedir. Bu nedenlerle, 3218 sayılı Kanun’da yer alan amaçların tam anlamıyla gerçekleşmediği, Kanun’da belirtilen amaçlar doğrultusunda serbest bölge kullananların sayısının çok az olduğu söylenebilir. Genel olarak serbest bölgelerin amacının ihracat yönelik üretimi artırmak olduğu aşikardır. Ancak istatistiklere bakıldığında, serbest bölgelere yapılan ihracat miktarının ancak %16’lık kısmı kadar bir miktarının serbest bölgelerden gerçekten ihraç edildiği görülmektedir. Ayrıca, Türkiye’de 146 serbest bölgeler için yer seçiminin teorik esaslardan çok kısa dönemli pazar avantajlarına ve bölgesel sermayenin isteklerine göre yapıldığı görülmektedir.153 Diğer taraftan, Dünya Ticaret Örgütü kapsamında varılan anlaşmalar ve coğrafi temele dayanan entegrasyonlar da ülkelerin bağımsız olarak ekonomik politika oluşturmalarını gittikçe güçleştirmektedir. Bu durum ekonomik ve siyasi birlik amacı taşıyan ve uluslarüstü bir birlik olan AB içinde çok daha yoğun olarak gerçekleşmektedir. Küreselleşmenin mal ve hizmetler açısından ulusal sınırları kaldırması, ülkelerin serbest ticaret rejimlerini benimsemeleri ve Dünya Ticaret Örgütü kuralları gereği daha liberal ekonomik politikalar uygulamaları uzun dönemde serbest bölgelerin yabancı sermaye çekme, ihracatı artırma, teknoloji transferi sağalama ve istihdam yaratma amacıyla oluşturulmasındaki önemi azaltması beklenmektedir. Yatırımları çekmek amacıyla teşviklerin kullanıldığı durumlarda bunların uluslararası hukuk ve özellikle de DTÖ Sübvansiyon Kodu ile uygunluğunun kontrol edilmesi gerekmektedir. İşlevi gereği serbest bölgeler, serbest bölge mevzuatı, ihracat mevzuatı, ithalat mevzuatı, kambiyo mevzuatı, gümrük mevzuatı, vergi mevzuatı, teşvik mevzuatı gibi mevzuatlar silsilesini içerdiğinden, uygulamayı yapan kamu kuruluşları arasında iyi bir koordinasyonu gerektirmektedir.154 Ancak, Türkiye’de serbest bölgeleri düzenleyen mevzuata bakıldığında farklı kurumların yetkisinde olan ve birbiriyle çelişen hükümler içeren mevzuatlar olduğu görülmektedir. 2913/92 sayılı Topluluk Gümrük Kodu örnek alınarak hazırlanan 4458 sayılı Gümrük Kanunu ile temelde ihracatı ve dış ticarete dayalı üretim ile istihdamı artırmak amacıyla hazırlanan 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu arasında çelişen hükümler mevcuttur. Genel anlamda, 4458 sayılı Gümrük Kanunu ve Yönetmeliğinin Topluluk gümrük mevzuatıyla uyumlu olmasına rağmen, 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu’nun getirdiği kimi hükümlerin Topluluk mevzuatına aykırı olduğu bilinmekte olup, araştırma içerisinde bu farklılıklar ortaya konmaya çalışılmıştır. Uyum çerçevesinde Topluluk tarafından yapılan eleştirilerde genel olarak bu husus ortaya konmakta ve Topluluk mevzuatına uyumlu Kanun ve 153 Kocaman,Ç. Berna, Serbest Bölgeler: Türkiye’de Seçilen Yerlerin Bilimsel Açıdan Değerlendirilmesi, Ankara, Özgü Yayıncılık, 1991, s.196 154 Tüzmen, op.cit., s.59 147 Yönetmeliğe rağmen gümrük mevzuatı haricindeki mevzuatta ve uygulamada çelişkiler olduğu vurgulanmaktadır. Gümrük Kanunu ve Yönetmeliği hükümleri gereğince serbest bölgeler Türkiye gümrük bölgesinde yer almaktadır. 3218 sayılı Kanunda ise serbest bölgeler Türkiye dışında bir ülke gibi değerlendirilmekte, ticaret de buna göre yapılmaktadır. 4458 sayılı Kanuna göre serbest bölgeler Türkiye gümrük bölgesinde yer aldığından, bu Kanun gereği bölgelerde Topluluktaki uygulamaya uygun olarak dahilde işleme rejimine göre işlenmesi gereken eşyalar, 3218 sayılı Kanun gereği hariçte işleme rejimine tabi tutulmaktadır. Bundan dolayı, serbest bölgelerle Türkiye arasında yapılan ticarette vergilendirme sorunu ile karşılaşılmaktadır. Topluluktaki serbest bölgelerde gerçekleştirilen işleme faaliyetleri de 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nda olduğu gibi dahilde işleme rejimi ya da gümrük kontrolü altında işleme rejimine tabi tutulmakta olup, hariçte işleme rejimi söz konusu olmamaktadır. Bu rejim farklılığının temel nedeni Topluluk Gümrük Kodu ve 4458 sayılı Gümrük Kanunu tarafında serbest bölgelerin gümrük bölgesi içinde kabul edilmeleri, 3218 sayılı Kanununda ise gümrük bölgesi dışında kabul edilmesidir. Bu mevzuat farklılıkları bölgelerde tutulması gereken kayıtlara da yansımıştır. Buna göre, serbest bölgelerdeki eşyanın denetimi ve eşyanın envanter kayıtlarının kontrolü yetkisinin Dış Ticaret Müsteşarlığı’na verildiği görülmektedir. Ancak, 4458 sayılı Gümrük Kanunu ile getirilen düzenlemeyle gerek eşyanın bölge içi denetimi gerekse envanter kayıtlarının kontrolü yetkisi gümrük idarelerine verilmiştir. Bu iki farklı ifade uygulamada sorun yaratmaktadır. DTM Serbest Bölgeler Genel Müdürlüğü’nün 17 Şubat 200 tarih ve 2001/1 sayılı Genelgesi ile birlikte serbest bölgelerde stok kayıt ve takibine ilişkin hususlar düzenlenerek, stok kayıtlarına ilişkin defterlerin Gümrük Müdürlükleri tarafından da incelenmesine imkan tanınmış, ancak serbest bölgelerde bulunan eşyanın denetimi konusunda herhangi bir ifade değişikliği yapılmamıştır. Mevzuat farklılıklarının yol açtığı bir diğer sonuç da, 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu ile 4458 sayılı Gümrük Kanunu arasındaki uyumsuzluk nedeniyle, Dış Ticaret Müsteşarlığı ve Gümrük Müsteşarlığı’nın serbest bölgelerdeki birimleri arasında önemli yetki sorunları yaşanması ve bu durumun 148 mevcut ve potansiyel yatırımcıları olumsuz yönde etkilemesidir. Topluluk mevzuatında, serbest bölgenin kurulacağı yer, sınırları, bina inşaatları hatta binalardaki değişiklikler gibi her türlü işlem için gümrük idarelerine önemli görev ve sorumluluklar verilmesine rağmen ülkemizde bu görev ve sorumlulukların çoğu Gümrük Müsteşarlığı dışında başka kurumlarca kullanılmakta olup, Gümrük Müsteşarlığı’nın sorumluluğu serbest bölgelerin giriş-çıkış noktalarında yapılan denetimle sınırlı tutulmuştur. Topluluk Gümrük Koduna göre, bir serbest bölgedeki her türlü bina yapımı için gümrük idarelerin ön izni gerekmektedir. Buna ilişkin ulusal mevzuatımıza baktığımızda, bu yönde bir uygulama öngörülmediği gibi gümrük idareleri yerine 10.3.1993 tarih ve 21520 sayılı Resmi Gazete yayımlanan Serbest Bölgeler Uygulama Yönetmeliği’nin 8. maddesi ile ‘İnşaat aşamasındaki tüm onay ve denetim işleri Bölge Müdürlüğü tarafından yapılır. Söz konusu onay ve kontrollük hizmetleri Bölge Müdürlüğünce B.K.İ.’ne de yaptırılabilir. Ancak, özellik arz eden tesislerin inşaat projeleri Genel Müdürlük tarafından onaylanır’ hükmü getirilmiştir. Ayrıca, Toplulukta 993/2001 sayılı Tüzük doğrultusunda getirilen yeni tip serbest bölge uygulamaları eski yöntemden farklı olarak eşyanın ithalat beyannamesi kapsamına alınması zorunluluğunu doğurmaktadır. Bu Tüzük ile getirilen kuralların benimsenmesi halinde Türkiye’deki uygulamanın büyük ölçüde değişikliğe uğraması ve gümrük antrepo rejimi hükümleri uygulandığında eşyanın stok kayıtları, statüsü vb. bilgilerin gümrüğe sunulması gerekecektir. Ülkemizdeki serbest bölge uygulamalarına ilişkin önemli bir diğer husus serbest bölge sayısının sürekli olarak artma eğilimi göstermesidir. Topluluktaki en fazla serbest bölge uygulamasının gerçekleştirildiği ülke olan Almanya’da 8 serbest bölge bulunurken, Türkiye’de halen 21 serbest bölge faaliyete geçmiş olup, 3 serbest bölge için de Bakanlar Kurulu Kararıyla yer ve sınırlar tespit edilmiştir. Mevcut serbest bölgelerin çoğunun tam kapasitesi çalışmadığı göz önüne alındığında, düşünülmektedir. yeni Ayrıca, serbest mevcut bölgelerin açılmasının gerekli olmadığı serbest bölgelerin tam anlamıyla ihtisaslaşmamış olduğu düşünüldüğünde, öncelikli olarak bu konularda çalışmalar yapılması daha yararlı olacaktır. 149 Araştırmanın ulusal mevzuatın anlatıldığı bölümünde belirtildiği üzere, Türkiye’deki serbest bölgelerde uygulanmayan bazı mevzuatlar söz konusudur. Topluluk uygulamalarına bakıldığında ise, bölgeler için bu doğrultuda bir ayrıcalığın bulunmadığı görülmektedir. Türkiye’de bazı kanunların bu bölgelerde uygulanmaması nedeniyle de Tarım ve Köyişleri ve Sağlık Bakanlıkları gibi kurumlar bu bölgelerde denetim yapamamakta, bunun sonucu olarak da bu bölgeler Türkiye siyasi sınırları içinde olmalarına rağmen insan sağlığı ve güvenliği, hayvan ve bitki varlığı ve sağlığı yönünden denetlenememektedir. Mevcut durum itibarıyla, Türkiye’deki serbest bölge uygulamaları Toplulukla yürütülecek müzakerelerde önemli tartışma konularından biri olmaya adaydır. Ancak, Temel Anlaşmalar, üye ülkelere işsizliğin yüksek oranlarda yaşandığı ve yaşam standartlarının düşük olduğu alanlarda ekonomik kalkınmayı destekleyecek vergi muafiyeti gibi çeşitli özendirici politikaları içeren önemler almalarına izin vermektedir. Bu kapsamda, Topluluğun ‘en dıştaki bölgeleri’ olarak kabul edilen Madeira, Azor ve Kanarya Adalarındaki muafiyet uygulamaları Türkiye’deki kimi çevreler tarafından Türkiye’deki mevcut serbest bölge uygulamalarının devamı amacıyla savunulan bir argüman olarak kullanılmaktadır. Daha önce de belirtildiği üzere, Topluluk içinde olumsuz ve kendine özgü bir konuma sahip olan bu bölgeleri Topluluğun geri kalanından ayıran bazı özellikler söz konusudur. Bu kapsamdaki çevresel özellikleri başında ada olmaları, bu bölgelerde tropik iklimin egemen olması, aşırı sert ve volkanik araziler üzerinde oluşları, kıta Avrupasından uzak oluşları ile az gelişmiş ve AB üyesi olmayan ülkelere yakın oluşları gelmektedir. Aynı bölgeler, demografik, ekonomik ve ülkesel olarak Birliğin tamamıyla karşılaştırıldıklarında da göreceli olarak güçsüz kalmaktadırlar. Ayrıca, bu bölgelerin Topluluğun geri kalanı ile entegrasyonunu sağlamak ve bölgelerin kalkınmasına yardım etmeyi amaçlayan yapısal fonlar yanında uygulanan vergi muafiyetleri daha çok bu bölgelerin ihtiyaçlarını kapsayacak miktarlarla sınırlandırılmış olup, bu muafiyetten yararlanan ürünlerin işleme tabi tutulmaksızın Topluluğun diğer bölümlerine gönderilmesi yasaklanarak, olası bir ticaret sapmasının engellenmesi öngörülmüştür. 150 Türkiye’deki uygulamadan farklı olarak, Topluluk gümrük bölgesine dahil olan bu bölgelerdeki serbest bölgelerde gerçekleştirilen işleme faaliyetleri için dahilde işleme rejimindeki ekonomik koşul aranmamakta olup, bölgede işleme faaliyeti gerçekleştirilerek Topluluğa gönderilmesi planlanan ürünler için nihai kullanım koşulları geçerli kılınmıştır. Ancak, bu bölgelerde gerçekleştirilecek bu tür faaliyetlerin Topluluk ticaretine etkisi Komisyon tarafından düzenli olarak değerlendirilerek gerekli görülmesi durumunda sona erdirilebilecek niteliktedir. Ayrıca, Topluluk mevzuatlarıyla düzenlenerek yasal bir çerçeveye oturtulmuş olan bu tür ayrıcalıklar süresiz olmayıp, yine Topluluk mevzuatlarıyla belli bir periyot için öngörülmüştür. Diğer taraftan, Topluluk tarafından bu yönde bir mevzuat çıkarılması kapsamlı bir değerlendirmeyi gerekmektedir. Temel kaynaklarına ilişkin toplam ithalatlarının ihracatlarının birkaç katı olduğu bu bölgelerin altısı kişi başına gelir bakımından Topluluktaki en yoksul bölgeler arasında yer almaktadır. Beş tanesi ise, işsizlik bakımından Topluluk ortalamasının iki katı olarak en yüksek işsizlik oranlarının yaşandığı yerlerdir. Ayrıca, muafiyetler yine Komisyon tarafından yapılacak değerlendirmelerle bu kapsamında bölgelerdeki ekonomik veriler düzenli olarak gözlemlenmekte olup, bölgenin Toplulukla entegrasyonun yeterli seviyeye ulaşmış olduğuna karar verilmesi durumunda bölge için sağlanan ayrıcalıklar sonlandırılabileceği gibi, aksi bir değerlendirme durumunda devamına da karar verilebilmektedir. Amsterdam Anlaşmasının 299. maddesiyle tam anlamıyla yasal bir çerçeveye sokulan bu düzenlemeler, bu bölgelerin bağlı oldukları ülkelerin Katılım Antlaşmalarında da yer almıştır Bu bağlamda, Türkiye’deki serbest bölgeler için benzer bir yapı talep edilebilmesi için öncelikle Türkiye’deki serbest bölgelerin Topluğun ‘En Dıştaki Bölgeleri’ olarak tanımlanan bölgelerindeki özelliklere benzer özellikler taşıdıklarının ortaya konması gerekmektedir. Bu kapsamda, Türkiye’deki serbest bölgelerin tamamının bu kapsama girmesinin mümkün olmadığı açıktır. Özellikle, İstanbul, İzmir, Antalya ve Mersin gibi ülkenin gelişmiş bölgeleri arasında ön sıralarda yer alan şehirlerde faaliyet gösteren serbest bölgeler için böyle bir talepte bulunulabilmesi mümkün görünmemektedir. Ancak, Doğu Anadolu ve 151 Mardin serbest bölgesi gibi görece geri kalmış yörelerde kurulmuş serbest bölgelerin gerekli yasal düzenlemelerin yapılması koşuluyla faaliyetlerine devam edebilecekleri söylenebilir. AB mevzuatına uyum konusunda serbest bölgelerin mevcut yapısının korunmasına ilişkin öne sürülen hususlardan biri de gümrük birliğini tesis eden 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararının 28. Maddesinde uyum sağlanması gereken konular arasında özel olarak serbest bölgelerin belirtilmediği, bu nedenle de uyuma gerek bulunmadığı yönündedir. Ancak, bu değerlendirmenin de günümüz için savunulabilir olmadığı düşünülmektedir. Öncelikle, Kararın 54. maddesiyle 28. maddede özel olarak belirtilmeyen ancak, Topluluk ve Türkiye arasında kurulmuş olan gümrük birliğinin işleyişiyle doğrudan ilgili alanlardaki Türk mevzuatının Topluluk mevzuatına mümkün olduğu ölçüde uyumlu hale getirilmesi öngörülmüştür. Ayrıca, bugün Türkiye’nin Toplulukla ilişkisi gümrük birliği sürecini geride bırakarak adaylık perspektifi kazanmış olduğundan, gümrük birliği alanı yanında Topluluk mevzuatının düzenlediği her alanda uyum hedeflenmektedir. Topluluk tarafından bir aday ülke olduğumuzun kabul edildiği Helsinki Zirvesinden bu yana tam üyelik hedefinin benimsenerek uyum çalışmalarının gerçekleştirileceği yönünde vaatte bulunan ülkemizin, 2004 yılı İlerleme Raporunun müzakerelere başlanması yönünde alınacak karara ilişkin önemi dikkate alınarak, özellikle Katılım Ortaklığı Belgesi ve İlerleme Raporları çerçevesinde Topluluk tarafından eleştirilen ve uyum sağlanması gerektiği belirtilen hususlarda uyuma yönelik çalışmalarını hızlandırması gerekmektedir. Diğer taraftan, serbest bölgeler alanındaki uyum zorunluluğunun yalnızca gümrük birliği kararıyla ilgili olması durumunda diğer aday ülkeler için bu konuda uyum zorunluluğu olmayacağı sonucuna varılmaktadır. Ancak, aday ülkelere ilişkin verilen İlerleme Raporları ve Katılım Ortaklığı Belgeleri örneklerinde de görüleceği üzere serbest bölgeler konusu tüm aday ülkeler için bir zorunluluktur. 152 Yukarıda belirtilen tüm hususlar, AB’ye tam üyelik yolunda serbest bölgeler konusunda mevzuat uyumunun gerçekleştirilmesini öngörmektedir. Ancak, Türkiye, diğer aday ülkelerden farklı olarak müzakerelere başlamamış olmasından dolayı bir dezavantaja sahiptir. Bu durum, özellikle de önemli ekonomik boyutu olan konularda uyum amacıyla mevzuat değişikliğine gidilmesinde siyasi irade eksikliği yaratmaktadır. Türkiye’deki serbest bölgelerde yaklaşık 25.000 kişinin istihdam edildiği ve toplam dış ticaret hacminin %8’inin bu bölgelerden gerçekleştirildiği düşünüldüğünde, mevzuat değişikliğinin bölgelere ilişkin yatırım kararlarını en az etkileyecek şekilde gerçekleştirilmesi önem taşımaktadır. Bu kapsamda, Türkiye’deki mevcut serbest bölge uygulamasının devamı ya da kademeli olarak uyumunun talep edilebilmesi için bölgelerin dış ticaretteki rollerinin Macaristan için verilen oranlara yakın ölçülerde olması gerektiği düşünülmektedir. Ancak, serbest bölgelerde sağlanan muafiyetlerin kaldırılması durumunda yabancı sermayeyi kaçırma endişesinin, genel anlamda Türkiye’nin yatırım ihtiyacından kaynaklandığı düşünülmektedir. Diğer yandan, yabancı sermayenin ülkemizi tercih etmeyişindeki en önemli faktörlerden birinin istikrarsızlık olduğu düşünüldüğünde müzakerelere başlanması ve tam üyelik tarihinin belirlenmesi ve ileride tam üyelikle birlikte gelecek istikrar ve Topluluk yardımlarının yabancı sermayeyi ülkemizde tutacak faktörler olacağı tahmin edilmektedir. Sonuç olarak, mevcut serbest bölge uygulamalarının Türkiye için yararlarının ve olası bir mevzuat değişikliğinin makro ekonomik etkilerinin ortaya konması için bir fayda-maliyet analizinin yapılması, bölgelerde uygulanmakta olan ve ülke içindeki rekabeti de olumsuz etkileyen vergi muafiyetlerinin kaldırılması, serbest bölge mevzuatının reform kapsamındaki hükümlerini de kapsayacak şekilde Topluluk mevzuatıyla uyumlaştırılması ve bu doğrultuda, bölgelere ilişkin olarak Gümrük İdarelerinin yetkilerinin artırılması, serbest bölgelerin belli mevzuatların uygulanması vazgeçilmesi gerektiği ve bakımından de ülke Topluluktaki dışında özel kabul edilmesinden uygulamalara benzer uygulamaların Türkiye için talep edilebilmesinin ancak az gelişmiş bölgeler için mümkün olabileceği, bunun için de ekonomik ve sosyal verilerin hazırlanarak, etkin bir şekilde ortaya konmasının uygun olacağı düşünülmektedir. 153 KAYNAKÇA KİTAPLAR Avrupa Birliği ve Türkiye, Dış Ticaret Müsteşarlığı, 5. Baskı, Ankara, Doğuşum Matbaacılık, Kasım 2002 Çarıkcı, Emin, A Critical Survey of the Economic Impact of Export Processing Zones, Ankara,TOBB Publication No. General 135, Ar-Ge 52, 1989 Civan, Nazmi, Ekonomik Kalkınma Modeli Olarak Serbest Bölge Olgusu, İstanbul, Aşama Matbaacılık, Ocak 2003 Hüsnü Erkan ve Rezan Tatlıdil, Serbest Bölgelerde Uygulanacak Teşvik Tedbirlerinin Sektörlere Katkıları Yönünden Değerlendirilmesi, Ankara, TOBB Yayınları N0.175,1990 İlhan Tekeli ve Selim İlkin, Dünyada ve Türkiye’de Serbest Üretim Bölgelerin Doğuşu ve Dönüşümü, Ankara, Yurt Yayınları, 1987 İhracatta Pratik Bilgiler ve Gerekli Adresler, Bursa, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası, Şubat 2003 Kocaman, Ç. Berna, Serbest Bölgeler: Türkiye’de Seçilen Yerlerin Bilimsel Açıdan Değerlendirilmesi, Ankara, Özgü Yayıncılık, 1991 2000 yılı Genişleme Stratejisi, Ankara, Avrupa Komisyonu Türkiye Temsilciliği Yayını, 2000 MAKALELER Lütfü Öztürk, ‘Avrupa Birliği Sürecinde Serbest Bölgeler’, Dış Ticaret Dergisi, Yıl: 8, Sayı:28, (Nisan 2003) Mehmet Çardak, ‘Bütün Yönleriyle Dünyada ve Türkiye’de Serbest Bölge Uygulamaları’ Gümrük Dünyası Sayı:34, (Temmuz 2002) Michael Lux, ‘Free Zones in The European Community’, Journal of Flagstaff Institute, Volume XXIII, Number 1,( April 1998) Nevzat Saygılıoğlu, ‘Avrupa Birliği Yolunda Gümrük İdaresi’, Yeni Türkiye Dergisi Avrupa Birliği Özel Sayısı II, Yıl 6 Sayı: 36 (Kasım-Aralık 2000) Semiha Güvercinci, ‘Serbest Bölgeler ve Türkiye’de Serbest Bölge Uygulamalarına İlişkin Mevzuat’ Gümrük Dergisi, Yıl: 7 Sayı: 27 (Aralık 1998) 154 Serdar Akar, ‘Serbest Bölgeler ve AB’, Dış Ticarette DURUM, Türkiye Dış Ticaret Derneği, Sayı: 52, (Nisan 2003) Yüksel Akça, ‘Serbest Bölgeler ve Serbest Bölge Faaliyetlerinin Esasları’ DTM Dergisi, Sayı: 9, Yıl:3 (Nisan 1998) RESMİ GAZETELER Topluluk Resmi Gazetesi Official Journal of the European Communities L 145, 12.06.2003 Official Journal of the European Communities, L 86, 03.04.2003 Official Journal of the European Communities C 325, 24.12.2002 Official Journal of the European Communities, L 68, 12.03.2002 Official Journal of the European Communities, L 44, 14.02.2002 Official Journal of the European Communities, L 111, 26.4.2002 Official Journal of the European Communities L 151 7.6.2002 Official Journal of the European Communities, L 141, 28.05.2001 Official Journal of the European Communities L 198, 21.07.2001 Official Journal of the European Communities L 151, 7.6.2001 Official Journal of the European Communities L 311, 12.12.2000 Official Journal of the European Communities L 200, 29.07.1997 Official Journal of the European Communities, L 35, 13.02.1996 Official Journal of the European Communities, L 020, 26.01.1996 Official Journal of the European Communities, L 200, 09.08.1996 Official Journal of the European Communities, L 253, 11.10.1993 Official Journal of the European Communities L 158 30.06.1993 Official Journal of the European Communities, L 302, 19.10.1992 Official Journal of the European Communities, L171, 29.6.1991 155 T.C Resmi Gazetesi 14 Mart 2003 tarih ve 25048 sayılı Resmi Gazete 31 Mayıs 2002 tarih ve 24771 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazete 24 Mart 2001 tarih ve 24352 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazete 4 Kasım 1999 tarih ve 23866 sayılı Resmi Gazete 10 Mart 1993 tarih ve 21520 sayılı Resmi Gazete 15 Haziran 1985 tarih ve 18785 sayılı Resmi Gazete 12 Ocak 1932 tarih ve 2000 sayılı Resmi Gazete SÜRELİ YAYINLAR Dış Ticaret Müsteşarlığı Serbest Bölgeler Genel Müdürlüğü Aylık Raporu, Ocak 2001 Dış Ticaret Müsteşarlığı Serbest Bölgeler Genel Müdürlüğü Aylık Raporu, Temmuz 2000 ESBAŞ Bülteni, Sayı:17, 2001 Güncel Haber- Özel Sayı, Avrupa Komisyonu Temsilciliği, (Ekim-Aralık 2002) s.1 Hürriyet Gazetesi, 19 Mayıs 2003 İktisadi Kalkınma Vakfı Dergisi, sayı:145, Ocak-Nisan 2000 The Key, Commission’s Magazine about developments in the taxation and customs fields, No 12, July 2000 WEPZA Bulletin, Number One, January 2003 ARAŞTIRMA-İNCELEME-RAPOR ‘Commission Report on the Measures to Implement Article 299(2) The Outermost Regions of The European Union’, Brussels, 19.05.2000, COM (2000) 147 final/2 ‘Commission Report on The Measures to Implement Article 299 (2) The Outermost Regions of The European Union’, Brussels, 19.12.2002, COM (2002) 723 156 Didem Dirlik, ‘Gümrük Birliği Süreci ve Türk Gümrük Mevzuatının AT Gümrük Mevzuatına Uyumlaştırılması’ Yüksek Lisans Tezi. AÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, Haziran 1997, Ankara. Didem Dirlik, ‘Topluluk Hariçte İşleme Rejiminin Mevzuat, Uygulama ve Sorunlar Açısından İncelenmesi ve Türkiye’nin Uyum Çalışmaları’ Uzmanlık Tezi, T.C. Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı, Eylül 1998, Ankara. FIAS Uluslararası Finans Kurulu ve Dünya Bankasını Müşterek bir teşebbüsü olan Yabancı Yatırım Danışmanlık Servisi (IFC) tarafından hazırlanan ‘TürkiyeDoğrudan Yabancı Sermaye Yatırım Ortamı Analizi ve Yatırımın Önündeki İdari Engeller Raporu’ 'Free Zones and Free Warehouses’ European Commission-Customs 2007 Management Group 12.06.2003, Brussels Kürşad Tüzmen, ‘Rekabet Avantajı Teorisi Çerçevesinde Serbest Bölgelerimizin İncelenmesi’ Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı, Araştırma-İnceleme Dizisi-30, Ekim 1993 (Uzmanlık Tezi) 1998 Regular Report on Turkey’s Progress Towards Accession, European Commission, Brussels, November 1998 1999 Regular Report on Turkey’s Progress Towards Accession, European Commission, Brussels,13.10.1999. 2001 Regular Report on Turkey’s Progress Towards Accession, European Commission, SEC (2001) 1756, Brussels,13.11.2001 2001 Regular Report on Romania’s Progress Towards Accession, European Commission, SEC(2001) 1753, Brussels, 13.11.2001 2001 Regular Report on The Czech Republic’s Progress Towards Accession, European Commission, SEC(2001) 1746, Brussels, 13.11.2001 2001 Regular Report on Slovakia’s Progress Towards Accession, European Commission, SEC(2001) 1754, Brussels, 13.11.2001 2001 Regular Report on Hungary’s Progress Towards Accession, European Commission, SEC(2001) 1748, Brussels, 13.11.2001 2002 Regular Report on Turkey’s Progress Towards Accession, European Commission, SEC(2002) 1412, Brussels, 09.10.2002 2002 Regular Report on Malta’s Progress Towards Accession, European Commission, SEC(2002) 1407, Brussels, 9.10.2002 157 Serbest Bölgelerin Türkiye Ekonomisine (http://www.esbiad.org.tr/rapor.htm) Etkisi Üzerine Bir İnceleme Tolga Kök, ‘Türkiye’de Serbest Bölgelerin Tarihçesi-Türkiye ve AB’de Serbest Bölgelerin Statüsü’ Uzmanlık Tezi, T.C. Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı, Eylül 1998, Ankara. The World Bank, Export Processing Zones, Washington D.C., Policiy and Research Series-20, 1992 İNTERNET KAYNAKLARI http://www.ant-free-zone.org.tr/faaliyet4htm http://www.clarechampion.ie/02/jan/cc20020118/ge_fz.shtml http://www.desbas.com.tr/tr/des_tr.htm http://www.dtm.gov.tr/sb/ATINTERC/htm. http://www.dtm.gov.tr/sb/Atinterb.htm http://www.esbas.com.tr/esbas.htm http://www.isbi.com.tr/istatistikler/4.gif http://www.invest.uk.com http://www.icsl.com/pages/jurisdic/maderia.html http://www.mesbas.com.tr/turkce/nedenm/nedenm/html http://www.ping.be/ue-ultraperiferia/reg_ultr/03.html http://www.siecan.org/ingles/informacion/guia_empresas/Cap6e.html http://www.siecan.org/ingles/informacion/guia_empresas/Cap6g.html http://www.wepza.org DİĞER KAYNAKLAR Customs Strategy: frequently asked questions, European Commision-TAXUD, MEMO/01/43, Brussels, 16th February 2001 Reform of the customs procedures with economic impact, end use and free zones, European Commision -TAXUD/702/2001-EN, Brussels, 19 January 2001 158 Free Zones, Notice 334, HM Customs and Excise, March 2002 Free Zone Instructions 2001, C&E, Dublin, January 2001 Mersin Serbest Bölgesi ve Geleceği (Tebliğler ve Panel), İstanbul, İktisadi Araştırmalar Vakfı, 1987 The Global Network of Free Zones In the 21st Century, The Flagstaff Institute,1998 World Customs Organization,PC0118E1,Brussels,February 2003 159
Benzer belgeler
Serbest Bölgelerde Teşvikler Sürdürülmelidir
Serbest bölgelerin dünyanın pek çok yerinde farklı uygulamaları olmakla
birlikte, bu bölgelerden beklenen genel amacın ihracatın artırılması olduğu
söylenebilir. Ülkeler ekonomik amaçlarına, coğraf...