Son zamanlarda dünyada olduğu gibi

Transkript

Son zamanlarda dünyada olduğu gibi
Son zamanlarda dünyada olduğu gibi, ülkemizde de fazla kiloluluk (obezite) ve kötü yaşam alışkanlıkları genç, yaşlı herkesin sağlığını tehdit etmektedir. Sağlık uzmanları, önlem olarak sporu, aktiviteyi önermektedir. Televizyon programlarında bu konulara oldukça
sık ve geniş yer ayrılmaktadır. Ne yazık ki bazı magazin programları,
doğru bilgi vermekten uzak bir şekilde bilgi kirliliği yaratmaktadır.
Bilinçsiz yapılan sporun kişiye faydadan çok zarar getirdiği gerçeğinden yola çıkarak anlaşılabilir bir başucu kitabına ihtiyaç olduğu
düşüncesi bu eserin hazırlanma nedenidir.
Özellikle genç kızlarımız da özenti olarak ortaya çıkan, manken
gibi bir vücuda sahip olma sevdası bu fiziksel görüntüye ulaşabilmek için gözü kara yaptıkları uygulamalar sonucunda oluşan fiziksel
ve psikolojik mağduriyetleri ülkemizde de artık bir sorun teşkil etmekte ve anne babalar için üzüntü kaynağı olmaktadır. Spor, gençlerimizin zor dönemlerinde ihtiyaç duydukları desteği sağlayabilecek bir seçenek olarak onlara sunulmalıdır.
Gerçek yaşamla ilişkilendirilen bilgilerin daha fazla kalıcı olduğu bilinmektedir. Kahramanlarımızın yaşadığı olaylar takip edilerek,
doğru egzersiz planlamaları ve bunun sonucu sağlıklı yaşam için
spor ile ilgili bilgilerin öğrenilebileceği umulmaktadır. Kişilerin ergenlik, menopoz ve antropoz gibi dönemlere beden ve ruh olarak
hazırlanmasını sağlamak, bu zorlu dönemlerini en az zararla, en kısa
sürede atlatmasına yardımcı olmak sporun amaçları arasındadır.
III
Eser, tüm sayılan nedenler ve spor konusunda yazılan kitapların örnekleme ve anlaşılma güçlüğü göz önüne alınarak alternatif bir
kaynak olarak hazırlanmıştır. Hikâye ve kahramanlar tamamen kurgudur.
Eserin basılmasında yardımcı olan Nobel Yayın Dağıtım çalışanlarına, düzenlemesinde yardımcı olan Ahmet Duran Teker’e, eğiteme verdiği katkılardan dolayı AST Danışmanlık Eğitim ve Bilişim
Teknolojileri Ticaret Ltd. Şti. sahibi Sayın Arcan GÜNER’e,
Ayrıca, eserin fikir ve yazım aşamasında yenilikçi ve yaratıcı fikirlerini benimle paylaşan eşim Asım YALNIZ’a, benim için hep ilham
kaynağı olan oğlum Can YALNIZ’a ve aileme sonsuz teşekkürler.
Eserin hayatına renk katmak isteyen ve bunun için sporu seçen
tüm spor severlere yol haritası olması dileğimizdir.
Ferrin Yalnız
Kasım 2007
IV
Isınma....................................................................................................................6
Kas Çeşitleri .........................................................................................................8
Kalp Atım Sayısına Etkisi .............................................................................. 10
Kuvvet çalışmalarının Faydaları................................................................. 11
Kalp Atım Sayısının Ölçülmesi ................................................................... 12
Gerdirme Çalışmaları .................................................................................... 14
Haftalık Egzersiz Süresi................................................................................. 24
Vücut Kütle İndeksi........................................................................................ 25
Bel Kalça Oranı Hesaplaması ...................................................................... 29
Sporun Faydaları ............................................................................................ 34
Spor Hastalıkları ve İlkyardım..................................................................... 43
Cooper Test ...................................................................................................... 63
Kilo Kontrolü .................................................................................................... 65
Çocuklarda Spora Başlama Yaşı................................................................. 71
Suyun Önemi ................................................................................................... 76
Sürantrenman ve Nedenleri ....................................................................... 81
Kuvvet Çalışmalarının Planlanması ve Uygulanması
ve Dikkat Edilecek Hususlar ........................................................................ 88
Beslenme ........................................................................................................111
Yaşlılarda Egzersizin Faydaları .................................................................116
Enerji Sistemleri ............................................................................................118
Yeni ve Değişik Bir Spor Orienteering (ORYANTİRİNG) ...................124
Spor İçin Kırk Altın Anahtar.......................................................................131
Hayata Spor Katmak Değerlendirme Testi ..........................................134
V
Spor Kıyafetleri Nasıl Seçilmeli ................................................................
Çalışmalarda Temel İlkeler ........................................................................
Çalışma Programının Özellikleri ..............................................................
Enerji Tüketimi ..............................................................................................
Sporda Yüklenme Şiddetinin Kalp Atım Sayısı ile
Hesaplamak ...................................................................................................
Kaynaklar ........................................................................................................139
VI
Yağız kısa dönem askerliğini bitirmiş, görev yaptığı yere dönmüştü. Sabah esintisini yüzünde hissederken okuluna doğru yürüyordu. İç Anadolu’da bir ortaöğretim okulunda İngilizce öğretmeni
olarak görev yapıyordu. Uzakta olduğu sürede öğrencilerini gerçekten özlemişti. Pencerelerinden güneşin altın ışıklarını yansıtan okulun etrafı yemyeşildi. İç Anadolu’nun bu kurak ancak içten topraklarını yeşillendirmek, hep beraber hayata geçirdikleri en güzel projeydi. Öğrencileriyle beraber çok emek sarf etmişlerdi.
Arkasından gelen ses onu düşüncelerinden ayırdı:
- Yağız! Yağız!
- Ne bağırıyorsun Mert, ya! Sağır mıyım?
- Bilmem, yaşını düşününce! Hani hafiften saçlar da dökülüyor,
belki, dedim…
- Ee! Belki ne? Mert, okulda bana değil sana ihtiyar lakabını takmışlardı.
Okulda aynı sırayı paylaşmışlardı Mert’le. Ne kadar da uzun zaman geçmişti üzerinden.
- Olabilir, tamam ama sen de bir zin ver, bir kucaklayayım
kardeşim, bir hoş geldin, diyeyim.
Eski dostlar sarmaş dolaş oldular.
- Vay, adalelerini seveyim, askerlik yaramış.
- Gerçekten kendimi iyi hissediyorum.
Yürümeye başladılar.
- Sen neler yaptın?
2
Hayata Spor Katmak
2
Mert göbeğini abartılı bir şekilde şişirerek,
- Sence? diye sordu.
- Bak Mert, sana bir efsaneyi anlatayım:
Eski zamanlarda, çok güzel bir kız çok zeki bir erkeğin çalışkanlığına ve parlak fikirlerine vurulmuş, ama erkeğin vücudu şişman ve
hantalmış. Öte yandan, civarda çok yakışıklı ve güzel vücutlu bir
erkek daha varmış. Vücuduyla çalıştığı için gerçekten kaslı ve muhteşem bir vücuda sahipmiş. Ama ne yazık ki zekâsı vücudu kadar
gelişmemiş. Kız, “Tanrım, ne olurdu bu hantal olanın kafası bu muhteşem vücutlu da olsa ve onun karısı olsaydım!” diye yakarırmış. İşte
nasıl olmuşsa olmuş, bir mucize gerçekleşmiş; zeki olanın kafası
muhteşem vücutla birleşmiş ve tek bir erkeğe dönüşmüş. Kız mutluluktan uçuyormuş, ancak zaman ilerledikçe evlendiği bu adam vücudunu çalıştırmadığı için şişmanlamış ve hantallaşmış. Diğer kafanın buluştuğu çirkin vücut ise harekete devam ettiği için muhteşem
olmuş. Kıssadan hisse, senin evde kalmanın nedeni de bu olabilir.
O an, Mert’in yumruğunu omzunda hissetti.
-E.. sen kaç defa evlendin?
- Ne kızıyorsun kardeşim? Zaten doğru söyleyeni dokuz köyden
kovarlar.
Yürümeye devam ettiler. Birden başının üzerinden uçup ilerideki ağaca konan kuşa gözü takıldı. Askerlik yaptığı yer aklına geldi.
Güvercinler ellerinden poğaça kırıntılarını yemekten, onlarla birlikte
kahvaltı yapmaktan tavuk gibi olmuşdu. İki arkadaş öğretmenler
odasından içeri girer girmez meslektaşları gülümseyerek ayağa
kalktı. “Hoş geldin, tebrik ederiz” sözleri odayı doldurdu. Etrafını
sarmışlar, çayını eline tutuşturmuşlardı bile.
- Söyle bakalım Yağız, nasıl geçti?
- İyiydi, bitirdim hayırlısıyla.
3
Hayata Spor Katmak
3
Arkadaşlarından biri,
- Yağız, maşallah filinta gibi olmuşsun, diye lafa girdi.
- Kendimi çok iyi hissediyorum. Bulunduğum yerde, spor yaptırmakla kalmadılar, ayrıca spor kursu açarak nasıl yapılması gerektiğini de anlattılar. Spor, önceleri hiç sevmediğim eziyet gibi gördüğüm bir faaliyetken; açılan spor seminerine ve uygulamalarına katıldıktan sonra düşüncem tamamıyla değişti. Hiç olmadığım kadar
vücuduma hâkimim ve stresle baş etmenin en iyi yollarından birinin
spor olduğunu öğrendim, diye anlatmaya devam etti. Arkadaşlarından bazıları başlarını sallayarak doğru diye onaylıyorlardı.
Coğrafya Öğretmeni Sezai Bey bir sigara uzattı.
- Yak bakalım!
- Sigarayı bıraktım.
- Yapma seni de mi kaybettik?
- Vallahi! Baktım eşofmanla sigara hiç yakışmıyor. Öksürük de
cabası. Ben de bıraktım.
- Ben geldiğimde senin gibiydim. Sonra kısa zamanda eski hâlini alıyor insan, dedi biraz uzakta oturan Mustafa Bey.
- Haklısınız Mustafa Bey, ancak ben devam etmek için elimden
geleni yapacağım.
Bir süre sonra Mert ve Yağız öğretmenler odasından ayrılmışlar,
Müdür Bey’in odasına doğru yürüyorlardı.
- Yağız sen şu spor konusunda ciddi misin?
- Çok ciddiyim Mert. Bak, sen bendeki değişikliği fark etmiyor
musun? Spor sayesinde kendimde birçok olumlu değişiklik hissettim.
4
Hayata Spor Katmak
4
Gülümseyerek beden eğitimi ve sporun farkını bile daha yeni
öğrendiğini düşündü. Beden eğitiminin yarışmaya dönüşmüş şekline spor deniyordu. Ancak toplumda spor kelimesi kabul görmüştü
ve yapılan tüm aktiviteler, egzersizler için spor kelimesi kullanılıyordu. Düşüncelerinden sıyrılıp konuşmasına devam etti.
- Sağlıklı bir görünüme sahip olan ve vücudunu disipline edebilmiş insan muhatap olduğu diğer insanları ve çalışma ortamında
bulunduğu kişileri daha fazla etkileyebilir. Senin de biraz kendine
dikkat etmen gerekiyor.
- Off Yağız ya! Nerede uçuk fikir var, bulur getirirsin.
- Ağlama, hiç şansın yok. Bu işte benimle berabersin.
- En son böyle konuştuğunda çalışmaktan gecelerimiz gündüzlerimize karışmıştı. Hem kardeşim futbol maçlarımız ne güne duruyor top peşinde koşturuyoruz ya…
- Bir sene önce yaşadığın acı tecrübeyi unuttun galiba. Ayak bileğinin arkasındaki aşil tendonun kopmuştu.
- Ne yapayım? şanssızlık oldu,
- Kusura bakma ama o şansızlıktan olmuyor. Yorgun ve stresli
olursan, iyi ısınmazsan, kötü zeminde top oynamaya çalışırsan, bu
başına gelir. Sonrası geçmiş olsun.
- Ne yani, sanki çok vaktimiz varmış gibi, maçtan önce bir saat
de ısınma mı yapacağız?
- Yok bir saat değil, ama 5 dakika ile 10 dakika arası yapacağın
hafif bir koşu ve gerdirme hareketleri seni birçok beladan uzak tutar,
sonraki çalışmaya hazırlar ve sakatlık riskini azaltır. Hem dikkat etmen gerekiyor biliyorsun, tekrarlayabilir ve aynı sıkıntıları tekrar
yaşayabilirsin.
5
Hayata Spor Katmak
5
- Aman aman olmasın, bir altı ay daha dayanamam. Zaten bu
yüzden maçlara da katılmıyorum.
- Tabiat boşluğu affetmediği için göbeğini dolduruyorsun.
- Öf! Göbeğimi işe karıştırmasan olmaz.
- Neyse sen söyle bakalım sevgili kardeşim; arabanı ısıtıyorsun
da, vücudunu niye ısıtmıyorsun?
- Ne demek o şimdi?
- Şu demek cancağızım: Sen arabanı birinci vitese takmadan
üçüncü vitesle kaldırıp sonra hemen beşinci vitesle mi devam ediyorsun?
- Yo!
- Önce birinci vitesle kaldırıp, ikinci sonra üçüncü vitesle devam
etmiyor musun? Sonra soğuk havalarda ısınsın diye motoru biraz
çalıştırarak beklemiyor musun?
- Eveeet…
- Arabanı hazırlamayı biliyorsun da, niçin kendi vücuduna aynı
özeni göstermiyorsun? Arabanı birkaç sene sonra yenileyebilirsin.
Aynı şeyin organların için de geçerli olduğunu mu sanıyorsun?
- Tamam tamam Yağız, pes, bundan sonra egzersiz öncesi hafif
koşu ve biraz gerdirme yapıyorum.
- Sen şimdi gerdirmenin de ne olduğunu bilmezsin.
- Abartma o kadarını da biliyoruz herhâlde.
6
Hayata Spor Katmak
6
Hemen üst gövdesini kolları yanda bir o yana, bir bu yana çevirmeye başladı. Yağız bir kahkaha savurdu. Mert hafif şaşkın bir
ifade ile arkadaşına baktı.
- Mert Beyefendi, senin bu yaptığına gerdirme demezler, düşünür gibi yaparak, belki göbek dansı diyebilirler. Ancak dans demek
de dansa haksızlık olur gibi görünüyor, dedi.
Arkadaşının ileri doğru savurduğu yumruğundan son anda kaçabildi.
- Kızma kızma, bu akşam beraber yaparız. Sana, doğru yapılış
şeklini öğretirim.
- Ukala, diye cevap verdi Mert.
Müdür Bey’in kapısına gelmişlerdi. Yağız kapıya vurdu.
- Gel! sesini duyunca iki arkadaş içeri girdiler.
- Hoş geldiniz gençler, Yağız Öğretmen’im tebrik ederim, bitirdin hayırlısıyla.
- Sağ olun Müdür Bey.
- Askerlik yaramış Yağız, çok iyi görünüyorsun.
7
Hayata Spor Katmak
7
- Evet Müdür Bey, kendime iki iyilik yaptım: Birincisi sigarayı bıraktım, ikincisi spora başladım.
- Aferin Yağız, benim seneler önce yapmam gereken şeyleri fazla geç kalmadan yapmışsın. Mert de benden farklı olmayacak gibi
gözüküyor.
Mert
- Müdür Bey, sizin neyiniz var ki, maşallah aslan gibisiniz, diyerek Müdür Bey’i ve kendisini rahatlatmaya çalıştı
- Haklısın kalp spazmı geçiren bir aslan olarak fena sayılmam,
diye güldü.
- Geçmiş olsun, duydum efendim.
- Doktorlar sigarayı bırakmamı ve sağlıklı beslenip egzersiz
yapmamı önerdi.
- Özellikle de yürüyüşü değil mi efendim?
- Kesinlikle doğru.
- Bulunduğum birlikte spor kursu verdiler. Üstüne basa basa;
“Kalp sağlığı için yapılması gereken 3 şey var” dediler.
1. Sağlıklı beslenmek,
2. Sigara içmemek,
3. Aktivite yapmak.
- Evet Yağız. Gazetelerin eklerinde de boy boy yazıyorlar. Tüm
doktorlar tarafından da söylenen; “Kalbinizle dost olmak için düzenli
egzersiz yapın ve doğru beslenin.”
- Kesinlikle efendim. Kalp damarı değişen hastaları bile ertesi
gün ayağa kaldırıp yürütüyorlar. Böylece kalbi güçlendirmeye, işlev-
8
Hayata Spor Katmak
8
sel hâle getirmeye çalışıyorlar. Hastalık riski taşıyanlara doğru aktivite planlayıp yapabilmenin önemini anlatıyorlar. Çünkü kalbin en
önemli özelliği; istemsiz çalıştığı hâlde kol kası, bacak kası gibi kas
hacminin büyümesi ve güçlenmesiymiş.
9
Hayata Spor Katmak
9
- Sen spor adamı olup çıkmışsın, branş mı değiştiriyorsun?
- Yok, o kadar değil efendim. Ancak kendime ve çevreme yardımcı olabilecek kadar bilgilendim.
- Tamam ilk gönüllü olarak beni yazabilirsin. Sigarayı bıraktım.
Beslenmem de artık fena değil ama bir türlü nasıl aktivite yapabileceğimi kestiremiyorum. Bu arada yeni bir Beden Eğitimi Öğretmenimiz var ve branşında gerçekten iyi olduğunu düşünüyorum. Bu
konuda ona danışmayı düşünüyordum. Tanıştın mı?
Yağız durakladı. Demek o yokken bir öğretmen daha katılmıştı
aralarına.
- Tanışmadım efendim.
- Eminim anlaşırsınız. Buse Hanım çok cevval bir genç bayan.
- Eminim Müdür Bey. İzin verirseniz kalkayım.
- Tamam Yağız, yarın görüşürüz, tekrar tebrik ederim. Eee! Askerlik bittiğine göre sırada evlilik var gibi gözüküyor.
- Hayırlısı efendim.
Mert çıkar çıkmaz derin nefes aldı.
- Haydi mesai bitti, gidiyoruz.
- Nereye?
- Tabii ki içip, dönüşünü kutlamaya.
- Kusura bakma, ama sen ve ben bu gün beraber egzersiz yapacağız. Sonra leziz bir yemek yeriz.
- Sana hayır desem de nasıl olsa işe yaramayacak, beni rahat bırakmayacaksın. Bay Sağlık, önce bana gidelim giyineyim. Ayrıca,
bunu
her
zaman
yapacağımı
sanma.
10
Hayata Spor Katmak
10
- Aslan Mert. Seni de Bay Sağlıkların arasına aldığım için sonra
bana teşekkür edeceksin.
- Yo! O kadar uzun boylu değil. Beni defterden sil.
- Mert, hiç şansın yok, muhakkak sana sağlık için spor yaptıracağım.
- Off! Off! Yahu bütün arkadaşlar; “Hadi gel, gece takılalım, eğlenelim.” falan der. Benim en iyi arkadaşım da “Seni yoracağım, pestilini çıkaracağım.” diyor. Bu hak mı, reva mı?
- Sızlanma.
Önce Mert’in evine uğradılar. Mert üzerini değiştikten sonra Yağız’ın evine gittiler. Yağız giyindikten sonra, koluna nabız ölçerini taktı.
- Bu ne Yağız?
- Nabız ölçer.
- Ne işe yarıyor.
- Antrenmanda yüklenme şiddetini veren en iyi gösterge nabız
atım sayısıymış Mert. Bu aletle nabız sayımı görüyorum. Bak, şu an
normal atım sayım olan 64’i gösteriyor. Antrenman esnasında yaptığım çalışma ile beraber artacak ve ben de bunu görebileceğim.
11
Hayata Spor Katmak
11
İki arkadaş koşmak için, Yağız’ın evinin yanındaki boş arsaya
geldiklerinde futbol topu peşinde koşan ve küfrederek topa yön
vereceğini zanneden gençlerle karşılaştılar. Tabi sonucun böyle
olması normaldi, etrafta sporu sadece seyrettiği futbol maçlarında
küfretmek olarak algılayan bir sürü genç insan vardı.
- Ne kadar acı, öğretime verdiğimiz değeri eğitime veremiyoruz. Sadece iki kere iki dört demekle çocukları yetiştirebileceğimizi
sanıyoruz. Onların duygusal gelişiminin, sosyalleşmesinin, beden
eğitimi, resim, müzik gibi dolaylı yollarla olduğunu bütün bilimsel
yayınlar yazsa bile, biz bildiğimizden şaşmıyoruz.
Yağız bunları söylerken gözü arkadaşının ayakkabısına kaydı.
- Mert bugün için sorun olmaz belki, ancak sen bu ayakkabılarını muhakkak değiştirmelisin.
- Saçmalama, ben bu ayakkabıya bir sürü para verdim. Neymiş
eksiği?
- Eksiği yok ama fazlası var. Birincisi ağır, ikincisi sert tabanlı.
Yaptığın sporun özelliğine uygun ayakkabı seçmeliyiz.
Yavaş tempo ile koşmaya başladılar. Mert nefes nefese kalmıştı.
Yağız, 20 dakika sonra arkadaşı son nefesini vermeden koşuyu bitirdi. Nabız ölçere baktı. Nabzı 136 rakamını gösteriyordu. Mert’in de
nabzını görmek istiyordu.
- Mert senin nabzını elle ölçelim.
- İyi olur.
12
Hayata Spor Katmak
12
Mert’in nabız sayısı 168 olmuştu. Egzersiz yapmadığı için nabzının Yağız’dan daha yüksek olması normaldi. Koştukları tempodan
daha hafif bir tempoyla koşmaya devam ettiler, son turu da yürüdüler. Mert hâlâ nefesini toplamaya, düzenli nefes almaya çalışıyordu.
Yağız ise çoktan kendisini toplamıştı.
- Mert, soğuma aşamasını da mutlaka yapmalıyız. Tempolu bir
çalışma sonrası egzersizi birden kesmek, arabamızla beşinci vitesle
yol alırken birden el freninini çekerek arabayı durdurmak gibidir.
Düşünsene araba takla atar veya kendi etrafında döner. Bu ne araba
için ne de organizma için doğal bir durma süreci değildir. Ayrıca
soğuma çalışmaları egzersizde ortaya çıkan yorgunluk maddesi
Laktik Asit’in daha çabuk organizmadan atılmasını ve kasların bağlantı yerlerindeki mikro kanamaları önler ve bir sonraki güne daha
rahat
hazırlanmamızı
sağlar.
13
Hayata Spor Katmak
13
Sıra kapsamlı gerdirme çalışmasına gelmişti. Yağız, arkadaşına
gerdirme çalışmasını nasıl yapacağını gösteriyor, bilgi veriyordu:
- Mert gerdirmeleri yaparken bir sıra takip etmeliyiz. Baştan
ayağa veya ayaktan başa doğru yapabiliriz. Biz baştan ayağa doğru
yapalım.
- Başını; sağ elle tutup önce sağ tarafa yavaşça yatır, 10 saniye
bozmadan bekle. Şimdi de sol tarafa yatır. 10 saniye bekle. Bu hareketi
istersen avuç için aşağı gösterir pozisyonda da yapabilirsin. Hareketlerini yavaşça yapmalısın. Önce 10 saniye beklemek yeterli. Egzersizlere
alışmaya başladıktan sonra 30 saniyeye kadar çıkabilirsin.
14
Hayata Spor Katmak
14
- Şimdi başını sağa doğru boynundan yavaşça çevir, 10 saniye
kal. Sola çevir bu yönde de 10 saniye bekle.
Mert Yağızın söylediklerini ve gösterdiklerini tekrarlatmadan
kuralına uygun yapıyordu.
- Sol kol arkada bükülü, sağ elle dirsekten tutarak gerdir ve bekle.
Sol kolu dirsekte boyun hizasında büktüler. Sağ elle dirsekten
bastırarak gerdiler. Aynı hareketi diğer kolla yaptılar.
15
Hayata Spor Katmak
15
Kollar omuz hizasında açık iken gövdeyi sağa çevirerek gerdirip
10 saniye beklediler. Aynı hareketi, diğer tarafa da yaptılar.
Kollarını baş üzerinde kenetli tutarak; gövdelerini önce sağa,
sonra sola bükerek gerdiler
Sağ ayaklarını, kalçaya doğru çekip bacakları bükülü olarak
gerdiler. Aynı hareketi diğer ayakla yaptılar.
16
Hayata Spor Katmak
16
Bir ayak bükülü, bir ayak gergin bacak kaslarını gerdiler.
- Ayak ucunu kendine doğru çek, diye uyardı Yağız. Aynı hareketi diğer tarafa yaptılar.
Ayaklar açık haldeyken gövdelerini öne bükerek beklediler.
17
Hayata Spor Katmak
17
Bir bacak bükülüyken diğeri önde olan gergin bacağın üzerine
gövdeden eğilerek gerdiler. Aynı hareketi diğer bacak üzerine yaptılar.
- Hadi Mert şuradaki çimlere gidelim.
Çimlerin üzerine geldiklerinde her ikisi de dizlerinin ve ellerinin
üzerine oturdular. Bank vaziyetinde önce omurgaya doğru bir baskı
uygulayarak gerildiler.
la
Ayaklarını uzatarak oturdular. Gövdelerini önce sağa, sonra soçevirip
gerdirdiler.
18
Hayata Spor Katmak
18
Hamle hareketinde bacaklarını gerdirdiler.
Bacaklar bükülü, ayak topukları yerde, eller bacak içlerinden
ayak topuklarını tutarak gövdelerini öne büktüler.
- Oh! dedi, Mert. Allah razı olsun Yağız, çok rahatladım.
- Şimdi yapacağımız hareketler de sırtına iyi gelecek, diyerek
sırt üstü uzandı Yağız.
Dizlerini hafifçe bükerek bacaklarını göğüslerine doğru çektiler.
Sonra aynı hareketi diğer tarafa yaptılar.
19
Hayata Spor Katmak
19
Aynı pozisyonda: Sol bacak bükülü sağ yana, sağ elle dizden
çekerek gerdirdiler. Diğer tarafa yapmayı da ihmal etmediler.
Yağız, son olarak arkadaşına; sırt üstü yatışta bacağı bükülü
göğse doğru çekme hareketini yaptırdı
Akşam Mert’le beraber bol bol askerlikten bahsettiler. Askerlik
anıları bitmezdi ki.
Yağız sabah erken kalkmıştı. Evi okula fazla uzak olmadığı için
sabahları yürümeye karar vermişti. Hem bu şekilde günlük aktivitesini de arttırabilirdi. Öğretmenler odasına doğru yürürken Mert’in
sesini duydu.
Mert’e doğru döndüğünde, öğretmenler odasının kapısı da
açılmıştı. Ani bir refleksle kapının omzuna çarpmasından son anda
kurtuldu. Spora başladığından beri refleksleri gelişmişti.
- Hay Allah kapının arkasında ne işiniz var.
- Efendin!... diye canı sıkkın söylendi, Yağız
Yağız başının kaldırdığında ela bir çift gözle karşılaştı.
- Kapı bir yerinize çarptı mı?
- Hayır sanırım ucuz kurtuldum.
20
Hayata Spor Katmak
20
Bu esnada Mert’de yanlarına gelmişti.
- Yağız seni Buse Öğretmenimizle tanıştırayım
- Beden Eğitimi öğretmeniniz mi?
- Evet! Sanırım sizde öğrencilerin dilinden düşürmediği İngilizce öğretmeni Yağız Bey’siniz
- Yağız Öğretmen benim ama öğrencilerimin dilinde miyim
bilmem.
- Evet sizden sık sık bahsediyorlar. Neyse ben ayrılmalıyım tanıştığımıza memnun oldum. İyi günler!..
Yağız, akşam yine yavaş tempo ile 35 dakika koştu. İlk gün sanki düzenli spor yapan bir insanmış gibi koşarken nasıl abartıp kendisini yorduğunu ertesi gün yürümekte ne kadar zorlandığını hatırladı.
Egzersiz yaparken bazı prensiplere uyulması gerektiğini öğrenmişti. Bunlardan ilki sporun kişiye özel olduğu ve yüklenmenin
basamaklamalı, yani yavaş yavaş arttırılması gerektiğiydi. Herkes her
zaman aynı çalışmayı ve aynı seviyede yüklenmeyi yapamazdı.
Bunları düşünürken çalışmasının koşu bölümünü bitirmiştir.
Karın ve üst gövde kaslarına yönelik, kuvvetlendirici şınav, mekik çalışmalarını yaptı. Egzersiz konusunda öğrendiği bir gerçek de
koşma programlarının tek başına kas kuvvetlendirmediği, kuvvet
çalışmaları
ile
desteklenmesi
gerektiğidir.
21
Hayata Spor Katmak
21
Artık şınavı tam yapabiliyordu. Kolları omuz hizasında göğüs
yere iniyor ve kolları gergin olacak şekilde göğsü yukarı kalkıyordu.
Kilosu fazlayken, spora yeni başlamışken şınavı elleri yukarı koyarak veya dizlerini yere koyarak yapmasını tavsiye etmişlerdi.
Daha güçlendiğinde, bu sefer ayaklarını yukarı kaldırıp şınav
çekecekti. Böylece üst gövdesine daha fazla yük binecek ve kas gelişimi kuvvetlenmesi artacaktı.
22
Hayata Spor Katmak
22
Mekik içinde birkaç şekil göstermişlerdir.
Mekik hareketini isterse eller omuzda, çapraz tutuşlu ve bacaklar
bükülü veya eller kulak hizasında bacaklar bükülü şekilde yapabilirdir.
“Mekik hareketinde ellerin ensede tutulmasının omurgaya zarar verebileceğini bu nedenle hareketin eller kulak hizasında veya
omuzla çapraz tutuşta; bacaklarında bel omurlarına zarar vermemesi
için düz değil, bükülü olarak yapılması gerektiğinin anlatmışlardır.”
Ayrıca karın kası üst ve alt bölge olarak ikiye ayrılıyordu. Üst
bölge için bacaklar yukarı kaldırılmışken gövdenin üst tarafı yerden
kaldırılıp, indiriliyordu.
23
Hayata Spor Katmak
23
Alt karın kasını güçlendirmek için ellerden destek alınacak ve
bacaklar yukarı aşağı indirilecekti. Bacakların biraz bükülü olması
belde daha az yük bindiriyordu.
Soğuma bölümünde gerdirme çalışmasını da ihmal etmeyerek
o günkü çalışmalarını bitirdi. Rahatlamış olarak evinin yolunu tuttu.
Eve doğru ilerlerken yanında getirdiği suyu yudumlamayı ihmal
etmemişti.
Mert kapıda arkadaşını bekliyordu:
- Anlaşılan sen bu konuda gerçekten ciddisin, Yağız.
- Evet sen değil miyim zannediyordun.
- Her gün yapacak mısın?
- Hayır, dinlenme araları vermek gerekiyor. Ben haftada dört
gün olarak planladım. Pazartesi, Çarşamba, Cuma ve Cumartesi
yapacağım. Bu kadar çalışmayı kaldırabilirim. Zaten haftada en az 3,
en fazla 5 gün egzersiz yapmanın doğru olduğunu söylüyorlar.
24
Hayata Spor Katmak
24
Yağız duş aldıktan sonra iki arkadaş sözleştikleri gibi spor ayakkabısı almak için dışarı çıktılar.
- Mert iyi bir koşu ayakkabısı seçimi sakatlanma riskini en aza
indirir, izin verirsen ayakkabını ben seçeyim.
* Ayakkabı ayağının şeklini alabilecek esneklikte ve hafif olmalı.
* Koşu esnasında ayakkabının arkası gelen baskıyı önleyecek
şekilde desteklenmeli topuk rahatlıkla ayakkabıya yerleşmeli ve
ayakkabı içinde oynamamalıdır..
* Pençesi iyi yükseltilmiş ayakkabı, ayağın ayakkabı içerisinde
gereksiz hareketlerini önler ve sakatlanma riskini azaltır.
*Ayak parmakları ile ayakkabı arasında bir parmaklık boşluk
olmalı.
*Ayakkabı, ayağın altındaki arkı desteklemeli.
Birkaç mağaza dolaştıktan sonra istedikleri özelliklerde bir
ayakkabı alıp ve ter emebilecek pamuklu bir eşofman ile tişort ve
şort alarak içleri rahat Yağız’ın evine döndüler. Yağız doğru dürüst
bir haber programı kanalı bulmaya çalıştı. Haber programı özelliğini
kaybetmiş magazinleşmiş kanalları bir an önce geçti. Sonunda içine
sinen bir kanalı izlemeye başladılar. Çaylarını içerken,
25
Hayata Spor Katmak
25
- Geçen gün televizyonda fazla kilolarla ilgili bir program vardı.
Zaten bu aralar hangi kanalı açsak bu konu var. Programda kilolu
olup olmadığınızı basit bir formülle anlayabilirsiniz diyorlardı. Ben
de hesaplamak istedim ancak formülü alamadım, dedi Mert.
Yağız arkadaşının bahsettiği konuyu anlamıştı.
- Vücut Kütle İndeksi formülünden bahsediyorsun. Kilonun boya oranı; yağlı mısın, değil misin sorusuna en basit cevap. Kalktı
kütüphanesine yürüdü. Not defterini ve hesap makinesini alarak
Mert’in yanına oturdu, formülü defterinden gösterdi.
- Mert kilon ne kadar?
- Söylemek zorunda mıyım?
- Evet söylemek zorundasın.
- 90
- Boyun?
- 1.73
Yağız hesap makinesiyle, ezberinde olan formülü yaptı.
VKİ =
90
(1.73)2
= 30.1
Hesabı yaptıktan sonra tabloya baktı, yüzünü buruşturarak
26
Hayata Spor Katmak
26
- Bak şişman çıktın.
- Ne? Nasıl? İnanmıyorum, kesinlikle yanılıyorsun, benim şişman çıkmama imkân yok, bende iyi bir kaslanma var, derken göbeğini içeri çekmeye çalışıyordu.
İki arkadaş kahkahayı koyuverdiler.
- Tamam, şimdi de ideal, yani olman gereken kiloyu bulalım.
- Hay Allah’ım adamın eline düştük ya! Söylediğime pişman etti.
- Söylenmeyi bırak.
Mert’in değerlerini girdi.
İdeal Ağırlık = 25 x (1.73 cm)2
- İdeal Ağırlığın 75 kilo çıktı. Senin şu andaki kilon 90 olduğuna
göre 90-75=15 kilocuk bir fazlalığın var.
- Tamam, şişmanım kanıtladın.
- Ama senin arkadaşın seninle bu işin üstesinden gelecek.
- Senin elinden kurtuluşum yok, biliyorum, pes.
27
Hayata Spor Katmak
27
- Aslında Vücut Kütle İndeksi özellikle sporcularda doğru ölçümü vermeyebiliyor. Ancak aktivitesi az olan veya hiç aktivite yapmayanlar için doğru sonuçlar veriyor.
- Neden sporcularda doğru sonuca ulaşılamıyor?
- Sanırım, kas kütleleri fazla olduğundan sporcular, kas kütlesi
yağa göre daha ağır olduğu için, kilolu çıkabiliyorlar. Kas yağ oranlarını analiz edebilen basit makineler çok daha doğru sonuç verebiliyor. Ben Spor Okulunda onunla test oldum. Yağ yüzdem %18 çıktı,
fena değilim, değil mi?
Mert arkadaşına şöyle bir baktı gerçekten hoş görünüyordu.
Beli incelmişti ve vücudunu dik tutuyordu. Gece sohbetle devam
etti.
Aynı anda başka bir yerde, iki arkadaş, tatlı bir tartışmanın eşiğindeydiler.
- Bak Birsen sana söyledim. Şu an kimse ile ilgilenmiyorum. Gerçekleştirmek istediğim bir sürü projem var.
- Tamam Buse, tamam. Of Allah’ım ya, bana ev arkadaşı diye
bula bula bu kızı mı buldun. Kızın erkek cinsinden haberi yok.
Birsen aslında yanılıyordu. Buse, erkek cinsinden ziyadesiyle
haberdardı. O kadar haberdardı ki gönlü yandığı için koşa koşa bu
28
Hayata Spor Katmak
28
Anadolu şehrine kaçmıştı. İyi ki de kaçmışım diye söylendi. Yoksa bu
ortamları, öğrencilerini, bu içten arkadaşlıkları nasıl bilecekti?
- Efendim? dedi Birsen
- Bir şey söylemiyordum, erkeklerden benim de haberim var,
ancak uğraşacak vaktim yok, diyordum.
- Ama o kadar tatlılar ki ikisi de doktor, bir tanışsaydın.
- İstemiyorum Birsen.
- Tamam tamam, senin yüzünden biz de evde kalalım, diyerek
yenilgiyi kabul etti.
Buse, arkadaşına üzülüyordu. Ancak elinden bir şey gelmezdi.
Çünkü o sayfaları uzun bir süre açmamak üzere gözyaşları ile mühürlemişti ve bir daha gözyaşı dökmemeye yeminliydi. Omuzlarını
silkti, hazırladığı yemekle ilgilenmeye devam etti.
Birsen gerçekten ona can yoldaşı olmuştu. Her ikisi de aynı
okulda görev yapıyorlardı. Birsen Resim öğretmeniydi. Buse buraya
geldiğinde daha birbirlerini görür görmez ısınmışlardı. Belki ikisinin
de İstanbullu olması buna neden olmuştu. Birsen, Buse’den iki hafta
önce göreve başlamış, ev tutmuş yalnız oturmayı planlamıştı. Ancak
Buse ile tanışınca durum farklı olmuş, birden kanı ısınmıştı ve onun o
sıcak gülüşü, “istersen beraber oturabiliriz?” teklifini yapmasına
neden olmuştu.
Masayı kurduktan sonra, televizyonu açtılar. Güzel bir film başlamıştı. Film bittikten sonra Birsen Buse’ye dönerek sordu.
- Buse biraz kilo mu aldım?
- Bilmem ben fark etmedim.
- Sen daha önce benim kilom normal mi diye bakmıştın yine
bakar
mısın?
29
Hayata Spor Katmak
29
Buse, kalktı mezurayı getirdi. Birkaç yöntem vardı. Buse belin
kalçaya oranını hesaplama yöntemini tercih ediyordu. Yağlar, erkeklerde göbekte bayanlarda kalça ve basende depolanıyordu.
- Bel ölçün 97 cm, kalça 110 cm, 97’yi 110’a böldük mü sonuç,
0,83 Kıl payı kurtarıyorsun dikkat et.
Birsen itiraz etti.
- Ama benim bir iki gün içinde regli günüm gelecek şişkinliğimi
görmüyor musun?
- Sana şaşıyorum Birsen. O zaman niye bana ölçüm yaptırıyorsun. Tabii ki şişkin hissedersin. Regli öncesi vücudun su topladı ve
sodyumu depoladı. Zaten çikolatalara saldırmandan anlamalıydım.
- Evet kendimi tutamıyorum.
- Bak tatlım;
Birincisi öncelikle bol miktarda su içmelisin. Her ne kadar vücudun su topluyor dedikse de sodyumun vücuttan atılması ve su toplanmasının önlenmesinin de en önemli etken maddesi yine su.
İkincisi muhakkak bu dönemde tuzlu yeme alışkanlığından vazgeçmelisin. Aldığın besinler tuzsuz olmalı, maden suyu içiyorsan
içindekiler bölümüne bakıp en az sodyum oranı olanı maden suyunu
tercih
etmesini.
30
Hayata Spor Katmak
30
Üçüncüsü regli dönemlerimizde bizler 200-500 kaloriden fazla
kaloriye ihtiyaç duyarız. Bu nedenle çikolata şeker vb tatlı yiyecekler
bize çok cazip gelir. Alınacak önlem kahvaltı ve öğle yemeğinde
mümkün olduğunca karbonhidrat içerikli gıda alarak bu dengesiz
beslenmenin önüne geçmektir.
- Buse, bir zamanlar ne güzel yürüyüş yapıyorduk. Hem o zaman bu kadar kendimi şişkin de hissetmiyordum.
- Birsenciğim ben hâlâ yapıyorum. Tembel olan sensin.
- Doğru söylüyorsun.
- İstersen gene bana katılabilirsin. Hem bol miktarda su içip yürüyüşe başlarsan vücut dokulardaki sodyumu dışarı çıkarır ve sen
daha fazla rahatlarsın. Ayrıca şişkinliğinin azalmasının yanı sıra reglinde düzene girer.
- Aslında ilerleyen yaşlarda menopozu da rahat atlatırım değil
mi?
- Daha o zamana çok var, ancak şimdiden önlem almakta fayda
var canım. Ben yatıyorum çok yorgunum. İyi geceler.
Ertesi gün Buse, Birsen’le sınıflarına doğru ilerlerken, koridorda
Yağız’ın panoya bir şeyler astığını gördü. Yağız’a doğru yaklaşırlarken kendisini bir sonraki rövanşa hazırlanan boksör gibi hissetti.
- Günaydın Buse Hanım.
- Günaydın Yağız Bey.
Buse, istemeye istemeye Birsen ve Yağız’ı tanıştırdı.
Birsen’in, Yağız’a ağız dolusu gülümsemesi Buse’yi sinir etmişti.
Tanışma faslı bittikten sonra Yağız’ın yanından ayrıldılar. Birsen,
Buse’yi
dürtükleyerek;
31
Hayata Spor Katmak
31
- Buse ne hoş adam! dedi fısıldayarak.
- Birsen!
Buse, Yağız’ın panoya astığı kağıtta ne yazdığını merak etmişti.
Ders sonrası bakmaya karar vererek sınıfa girdi. Çıkınca ilk işi panoya
gelmek oldu. Baktığı anda yüzü kıpkırmızı bir şekilde hışımla panodaki yazıları çekip çıkardı. Öğretmenler odasına girerken karşılaştığı
kişiler ayağının altında dolaşmamak için uzaklaştılar. Yağız Öğretmen, pencere kenarında oturmuş kitap okuyordu.
- Söyler misiniz, bu ne?
Yağız telaşsız bir şekilde başını kaldırdı. Bu kız gerçekten hoş
görünüyordu, kızgın yüzünde mavi gözleri dalgalı bir okyanusa
dönüşmüştü..
- Efendim, diye cevap verdi Yağız.
- Panoya astığınız yazı.
- Evet, ne olmuş?
- Sizce bu faaliyet sizin göreviniz mi?
Yağız bir an şaşkınlık yaşayarak,
- Kimin görevi olmalı? diye sordu.
- Tabii ki benim, diye dişlerinin arasından konuştu.
- Peki, o zaman neden yapmadınız?
- Bu sizi ilgilendirmez.
- Yazıda yanlış bir şey mi var?
Buse düşündü aslında yazı çok doğru bilgileri içeriyordu. Ancak
geri adım atmaya niyeti yoktu. Bu ukala adama haddini bildirecekti.
Yağız sinirlenmiş Buse’nin bu davranışına bir anlam verememişti.
32
Hayata Spor Katmak
32
- Yoksa, insanlarla çabuk arkadaşlık kurmaya ve paylaşma, yardımlaşma duygularını geliştirmeye yardımcı olur, bölümünü mü
yanlış yazmışım? Böyle bir faydası yok mu?
Yağız’ın mesajını gayet net anlamıştı Buse.
- Benim sosyal becerilerim sizi hiç mi hiç ilgilendirmez Yağız
Bey.
- Buse Hanım kusura bakmayın, ama geldiğimden beri nazik
davrandığınızı söyleyemeyiz değil mi?
- Bu da sizi ilgilendirmez. Bir daha benim branşımla ilgili bir konuda bilgilendireceğiniz zaman, lütfen konudan beni haberdar edin,
tarzınızdan hoşlanmadım, diyerek panodan söküp aldığı kağıtları
Yağız’ın eline tutuşturdu ve geldiği gibi hışımla döndü, dışarı çıktı.
Yağız
şaşkınlık
içinde
elindeki
kağıtlara
baka
kaldı.
33
Hayata Spor Katmak
33
100 yıl önce tüm dünyadaki enerji ihtiyacının %90’ı insan enerjisi ile karşılanırken, günümüzde bu oran %1’den daha aşağıya inmiştir.
Uygarlığın getirdiği kolaylıklar sayesinde, gün boyu oturarak çalışılmakta, geri kalan zamanda ise saatlerce
bilgisayar, televizyon seyredilmekte ve
aynı anda sürekli bir şeyler yenilmektedir.
Bütün bu olumsuz durumlardan kurtulmak,
beden ve ruh sağlığını zinde ve sağlıklı
tutmak için spor yapma ihtiyacı bir
zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır.
34
Hayata Spor Katmak
34
1. Hastalık yüzünden çalışılmayan gün
sayısı azalır, iş verimi artar.
2. Daha enerjik hissedilerek, tembellikten uzaklaşılır.
3. Sağlam, canlı, hareketli, egzersiz
yapmaya hevesli bir kişi haline gelinir.
4. Öz saygı gelişir.
5. Organizmayı bedensel ve ruhsal streslerin yıpratıcı etkisinden korur,
6. Hayata daha mutlu bakmayı sağlar.
7. Kendine güveni arttırır.
8. İnsanlarla çabuk arkadaşlık kurmaya
ve paylaşma, yardımlaşma duygularını geliştirmeye yardımcı olur
.
35
Hayata Spor Katmak
35
Damar çeperlerinde oluşan deformasyon sonucuna kolesterol
denmektedir. Düzenli egzersiz kötü kolesterolü düşürür, iyi kolesterolü
yükseltir ve böylece kalp krizi riskini azaltır.
KÖTÜ KOLESTEROL (LDL)
„ Kandaki ve karaciğerdeki kolesterolü diğer dokulara taşır.
„ Damar sertliğine neden olan kolesteroldür.
„ Damar iç yüzey dokusunun fonksiyonlarını bozar.
„ Kanın gereksiz pıhtılaşmasına eğilimi artırır.
İYİ KOLESTEROL (HDL)
„ Kandaki ve diğer dokulardaki kolesterolü karaciğere taşır.
„ Damar sertliğine neden olan kolesterolü damar duvarından
uzaklaştırır.
„ Kötü kolesterole karşı engelleyici görev yapar.
„ Kolesterolün karaciğere taşınması sayesinde, kandaki kolesterolü azaltır.
36
Hayata Spor Katmak
36
Öğretmenler odasında olan bir- iki kişi şaşkınlıkla Buse öğretmenin arkasından bakakaldılar. Bu kızın savaşçı olduğunu birkaç
ayda öğrenmişlerdi. Ancak bu kadarına onlar da şaşırmışlardı.
Yağız Buse’nin davranışına bir anlam verememişti. Erkek olarak
çekici olduğunu düşündüren birçok mesajla karşılaşmıştı, ama çekilmez olduğu mesajı ile ilk kez karşılaşıyordu. Omzunu silkti ve
kitabına tekrar döndü. Ancak birkaç dakika sonra hiç ilerleyemediğini fark etti. Kitabı çantasına koydu. Canı sıkkın bir şekilde okuldan
ayrıldı.
Egzersiz yaparak, kafasını rahatlatabileceğini biliyordu. Eve gelir gelmez eşofmanlarını giydi ve doğru arsaya gitti kendini hırpalarcasına koştu. Hırsı biraz geçmişti. Evine doğru yürümeye başladı.
Mert kapıda bekliyordu. Yağız’a bakar bakmaz olağanüstü bir durum
olduğunu anladı. Birileri arkadaşını kızdırmıştı ve bu hayra alamet
değildi.
- Yağız, mahvetmişsin kendini koçum.
- Evet, bu gün farkına varmadan biraz fazla yüklendim.
- Aklının bir karış havada olmasının nedeni, yoksa Buse Hanım
mı dostum?
- Sen nereden biliyorsun?
- Burası küçük bir yer, Hayri Bey söyledi. Öğretmenler odasındaymış. Bir anda fırtına girmiş, seni yerle bir edip çıkmış.
- Hayri Bey, aslında benim bildiğim Yağız ağzının payını verirdi,
ama neden hiç sesini çıkarmadı, anlamadım. dedi.
- Anlaşılmayacak bir şey yok, aslında çok da haksız değildi. Buse
Hanım’ın sorumluluğundaki bir olaya gerçekten biraz fütursuzca
daldım gibi….
- Haydi terlisin duşunu al. Sonra konuşuruz.
37
Hayata Spor Katmak
37
Yağız, kolundaki nabız sayıcıyı masaya koydu ve duşa girdi. Çıktığında arkadaşı çayı demlemiş, getirdiği pastadan ikramı yapmıştı bile.
- Ohh!… diyerek koltuğa yayıldı. Bak bu süper oldu, bayıldım.
- Buyurun efendim, size hizmet etmek beni gururlandırır, diyerek arkadaşının çayını ve pastasını eline verdi.
Arkasından da söylendi:
- Kardeşim ben anlamadım bu işi ya.. Hem pastayı getir, hem
hizmeti yap. Nerede kaldı senin misafirperverliğin?
- Tamam tamam ne çok mızıldanıyorsun. Hem bugün pasta, yarın arsa.
- O ne demek?
- Bugün pastayı yiyeceksin, yarın arsa da koşup ayvayı yiyeceksin.
- Adamın sporculuğu bitti, şimdi de mâni söylemeye başladı.
Ne arkadaş bulmuşum, on parmağında on hüner.
Mert ve Yağız haberleri dinliyorlardı. Her yerden gencecik insanların nasıl kendilerini harcadıkları, okullarda kötü alışkanlıkların
arttığı, ergenliğin getirdiği bunalımlarla kötü arkadaş ve çevre edindikleri, bunun sonucu olarak da suçlu damgasını yedikleri ile ilgili
haberleri içleri kan ağlayarak izlediler. Küçük bir yerde olmanın faydasını görüyorlardı. Ancak buraların da zamanla kirlenmeyeceğini
kim garanti edebilirdi ki?
Televizyonu kapattıktan sonra bir süre konuşmadan oturdular.
İkisi de düşüncelere dalmıştı.
Mert;
- Buse Hanım, derslerini çok güzel işliyor, biliyor musun?
Bir gün bile çocukları yalnız bıraktığını ve bütün dersi futbol
oynatarak geçirdiğini görmedim. Daha önceki öğretmenlere benzemiyor. Onlar, topu verir, tüm ders kızlara voleybol erkeklere futbol
oynatırlardı. Öğrencileri ona saygı duyuyorlar. Söylediği her şeyi
38
Hayata Spor Katmak
38
kural olarak kabul ediyorlar. Senin öğrencilerinle oluşturduğun ortamı iki ayda o da başardı.
- Sevindim. Bizim derslerimiz tabii ki çok önemli, ancak gençlerin enerjisini doğru yöne kanalize edecek bu eğitim derslerine önem
verilmemesi her zaman için masanın bir ayağını eksik bırakıyor.
Böyle olunca da malzemeyi masaya rahat koyamıyoruz. Malzeme
her an düşebilir. Neyse, hadi gel, geç oldu, senin antrenman için
faydalı kalp atım aralığını bulalım. Müdür Bey’e de söz vermiştim.
- Buse Hanım biliyor mu?
- Neyi?
- Müdür Bey’in faydalı kalp atım aralığını hesaplayacağını.
- Hayır sanırım bilmiyor.
Mert ölüm marşını ağzıyla çalmaya başladı. Yağız arkadaşına
arkasındaki minderi fırlattı.
- Tamam tamam, irmik var mı?
Yağız şaşkınlıkla
- Ne yapacaksın irmiği?
- Helva, der demez koridora kaçtı, Mert.
- Meeeeeert!
Yağız’ın sesi olanca gürlüğü ile çıkmıştı. Ortalık sakinleştikten
sonra Yağız kalp atım aralıklarını hesapladı. Egzersiz faydalı kalp
atım aralığının nasıl bulunduğunu Mert’e de öğretti.
39
39
Hayata Spor Katmak
%60
%85
40
Hayata Spor Katmak
40
- Şimdi anladım, dedi Mert. Sen bu şekilde nabız hesabını yaptın. Örneğin % 60 yüklenmeli koşmak istiyorsan 143 civarında nabız
atımı sayısı, % 85 yüklenmeli koşacaksan 173 civarında nabız sayısını
nabız ölçerinde görüyorsun. Böylece yüklenme yüzdeni buluyorsun.
- Kesinlikle doğru anlamışsın Mert. Diyelim %70’lik yükleneceksem bu formülle %70’i hesaplayıp o atım civarında kalp sayımı bulacağım. Bu sayı ile yaptığım antrenmanın vücuduma %70’lik yük
bindirdiğini bileceğim.
- Güzel bir yönteme benziyor. İnsan acaba antrenmanı yeterli
yaptım mı, ya da çok mu ağır yaptım derdinden kurtulur. Peki o 226
ve 220 sayısı ne anlama geliyor.
- Bir yerde okumuştum. Sanırım bebeğin anne karnındaki ortalama kalp atım sayısı. Erkekler için 220 bayanlar için 226 sabit rakam
- Aaa.. dur bak unuttum! Buse Hanım okulda spor salonunun
içinde kuvvet çalışmaları yapılabilecek bir bölüm kuracakmış, Mert
birden başka bir konuya geçti.
- Yapma! Gerçekten mi? Parayı nereden bulacaklarmış?
- Buse Hanım İstanbullu ya… Bazı girişimlerde bulunmuş. Birtakım aletler getirtebilecekmiş.
- Süper! Koşunun kuvvetlendirme özelliği aletlerle yapılan kuvvet çalışmalarından az. Koşmak solunum dolaşım sistemlerini daha
fazla geliştiriyor. Bazı günlerde kuvvet çalışması yapabilirsek mükemmel olacak.
- Tabii Buse Hanım sana izin verirse. Bence seni kapısından içeri
sokmaz, diye konuştu. Sonrasında başına neler geleceğini bile bile.
Buse aklına gelen diğer bir projeyi hayata geçirmeye çalışıyordu.
41
Hayata Spor Katmak
41
- Müdür Bey, öğretmenlerin ve öğrencilerin oluşturduğu karma
takımlarla bir voleybol turnuvası yapsak, ne dersiniz?
- Tamam Buse Hanım, ancak öğretmenlerimiz katılmak ister
mi?
- Katılırlar Müdürüm. Siz yeter ki izin verin.
- Tamam Buse Hocam, beni de say, ben de varım.
Buse’nin heyecanı Müdür Bey’i de sarmıştı. Buse, organizasyonu hemen yapmaya başladı. İki gün sonra takımlar oluşturulmuştu.
O ve Yağız ayrı takımlardaydı. Umulandan da fazla takım çıkmıştı.
Maçları eleme usulü yapmaya karar verdiler. Maçlar çok çekişmeli
geçiyordu. Artık sona gelmişlerdi. Bugün final maçı vardı ve Buse’nin
takımı, Yağız’ın takımı ile karşılaşacaktı.
Buse biraz geç uyanabilmişti, telaşla giyindi. “Hay Allah!”, dedi
kendi kendine. Maç günü yapılacak iş miydi bu? Ancak akşam kuvvet çalışmaları ve kondisyon salonları ile ilgili bilgilerini tazelemek
maksadıyla geç saate kadar bilgisayarın başında kalmış, şimdi de
uyanamamıştı işte. Kendine söylene söylene hazırlandı ve okula
gitti.
Sahaya indiklerinde sanki Kırkpınar güreşlerinde birbirini ölçen
pehlivanlar gibi Yağız’la birbirlerini süzdüler. İlk servis atışıyla oyun
başladı. Çekişmeli bir maç oluyordu. Top yükseldiğinde file üstüne
aynı anda çıktılar. Buse topa vurmuş, aşağı inerken ayağı fileyi geçmiş ve Yağız’ın ayağının üzerine basmasıyla, feryat ederek düşmesi
bir olmuştu. Yağız “Ne oldu Buse Hanım? ”diye üzüntülü bir sesle
sordu.
- Yok bir şey sanırım sadece burkuldu
Buse’yi hemen kenara aldılar. Yağız, Buse’nin ağzını açmasına
fırsat vermeden, olayın kontrolünü eline aldı. Spor kazalarında özel-
42
Hayata Spor Katmak
42
likle sporda çok kişinin başına gelen burkulma olayında ne yapılması
gerektiğini bildiği aşikârdı. Hemen buz getirmelerini istedi Buse’nin
ayağını düzgün bir şekilde uzattırdı. Kalp seviyesinden yukarıya
kaldırdı. Buz gelir gelmez bir bez parçası buldu ve buzu burkulan
bölgeye koydu. Birden Buse ile göz göze geldiler. Buse gözlerini
kaçırdı. İçinden “Aman Tanrım!” dedi. “Ben böyle bir şey istemiyorum. Lütfen bir daha olmasın, lütfen bir daha olmasın üzülmek istemiyorum.” diye tekrarlıyordu ki.
- Buse Hanım iyisiniz değil mi? diyen Yağız’ın sesini duydu.
Telaşla,
- İyiyim, İyiyim. cevabını vererek ayağa kalkmaya çalıştı.
Ancak ayağı gerçekten fena burkulmuştu. Bu tür olumsuzluklara ve ağrılara dayanabilecek güçteydi. Ama bu dinlenmesi gerçeğini
etkilemiyordu.
- Buse Hanım lütfen kalkmayın, diyen Yağız onu tekrar oturttu.
Birkaç dakika bu şekilde dursun, diyerek biraz kenara çekildi.
İnsanlar geçmiş olsun dilekleriyle yavaş yavaş uzaklaştılar. Bu
arada Buse iyiden iyiye şaşırmıştı.
- Nereden öğrendiniz bunları?
- Spor kursunda gördüm, günlük hayatta da lazım olabilecek
bilgiler değil mi? dedi, Yağız önemli değil dercesine.
- Evet bu buzu koymasaydınız ve ayağımı yükseltmeseydiniz
kanama artacak ve burkulan bölge şişecekti. Vaktinizi daha fazla
almayayım.
- Ne demek, Buse Hanım sizi böyle bırakamayız. Ben eve dönüp
arabayı
getireyim.
43
Hayata Spor Katmak
43
- Arabanız mı var? dediğinde Buse sorusundan kendisi de hoşlanmamıştı.
- Şey, yani, hep yürüyerek gelip gidiyordunuz da.
Yağız anlamamazlığa gelerek.
- Evet evet, egzersiz olsun diye yürüyorum. Bu yakın mesafede
araba kullanmayı pek mantıklı görmüyorum. İnsan rahata çabuk
alışıyor, değil mi?
Buse dikkatli bir şekilde Yağız’a baktı. Bu adam nereden gelmişti. Ne kadar kendisi gibi düşünüyordu.
- Evet kesinlikle doğru, size katılıyorum
Bu esnada burkulan bölgeye 5 dakikada bir 20 dakika buz
kompresi uygulamışlardı. Yağız hemen eve yöneldi ve arabasını
getirdi. Mert’e de Buse’nin bisikletini eve bırakmasını tembihlemişti.
44
Hayata Spor Katmak
44
45
Hayata Spor Katmak
45
46
Hayata Spor Katmak
46
47
Hayata Spor Katmak
47
48
Hayata Spor Katmak
48
49
Hayata Spor Katmak
49
50
Hayata Spor Katmak
50
51
Hayata Spor Katmak
51
52
Hayata Spor Katmak
52
Buse, Mert ve Yağız’ın yardımıyla arabaya bindi. Mert’in içi fena
olmuştu. Kendi sakatlığını hatırlamıştı. Mert bilgisizliğinin kurbanıydı. Buse’ninki ise fazla hırstan görünmez kazaydı.
Eve vardıklarında Yağız, anahtarı Buse’nin elinden alıp kapıyı
açtı.
- Bir şeye ihtiyacınız olursa haber verin.
- Olur, ama lütfen bir çayımı için.
- Yok, siz bu hâlde bir şey yapamazsınız.
- O yüzden sizin gelmenizi istiyorum ya…Böylece siz hem bana
hem kendinize hazırlarsınız, yorgunluğumuzu atarız.
Yağız, sözleri mantıklı bularak içeri girdi. Buse’yi hemen ikili
koltuğa oturtarak ayağını uzattırdı.
- Buse Hanım, belki gene bana kızacaksınız ama biliyorsunuz,
ayağınızı kalp seviyesinden üste gelecek pozisyonda dinlendirirseniz
daha çabuk iyileştirebilirsiniz.
Buse önceki olayı hatırlayarak,
- Kusura bakmayın, biraz abarttım galiba.
- Aslında hoşuma gitmediğini söyleyemeyeceğim. İşini ciddiye
alan insanlar beni memnun ediyor. Siz kusura bakmayın, aslında ben
size bu konuyu danışmalıydım. Biraz acele ettim galiba.. Neyse konuşuruz. Çaydanlık nerede?
- Ocağın üzerinde, çay da hemen yanındaki kavanozda.
Yağız marifetli bir şekilde çaydanlığın altını yaktı ve çayı koydu.
Buse,
53
Hayata Spor Katmak
53
- Eliniz bu işlere ne kadar alışık.
- Ailem beni bu konularda kendi başımın çaresine bakacak şekilde yetiştirdi.
- Aileniz buralarda mı?
- Hayır. İstanbul’da.
- Gerçekten mi? Ben de İstanbulluyum, benimkiler Anadolu yakasında.
- Benimkiler de …
- Neresinde..
- Suadiye’deler
- Bizimkiler de Göztepe’de. Aslında bayağı yakınmışız. Birbirlerine tebessüm ettiler. Ne de olsa hemşehri çıkmışlardı. Su kaynayınca Yağız çayı demledi ve sandalyeye oturdu.
- 10 dakika sonra hazır.
- Teşekkürler Yağız Bey. Siz gerçekten spora inanıyorsunuz değil mi?
- Evet, Buse Hanım inanıyorum. Bu tür kazalar olsa da inanıyorum. Kendimde yaşadığım değişiklikleri de gördükten sonra gerçekten inanıyorum.
- Ne güzel, “Uygarlığın son zamanlarda en önemli hastalığı olarak ortaya çıkan obezite ile ilgili bütün dünyada olduğu gibi yanlış
beslenme ve spor yapma alışkanlığının geliştirilememesi nedeniyle
son zamanlarda Türk insanı için de büyük bir sorun olarak ortaya
çıkmakta ve sağlık harcamaları artmakta.” deniyor. İnsanları spora
çekmek gerçekten zor; durum böyleyken egzersiz yapan yüzdeye
54
Hayata Spor Katmak
54
baktığınızda çok az bir kesimin bunu hakkıyla yaptığını görüyoruz.
Yapanların da çok doğru yaptığı söylenemez değil mi?
- Haklısınız; ancak, insanlara pek egzersiz yapacak vakit bırakıldığı da söylenemez. Küçük yaştan da bu alışkanlık tam manasıyla
verilemediği için bu konu hiçbir zaman öncelik kazanmıyor. Ben
kalkayım artık, sizi bir doktora götürsek daha iyi olmaz mıydı?
- Yok, gerek yok. Burkulma olduğu belli buz uygulaması yaptığımız için de fazla şişmedi. Buza devam edeceğim. Bugün Allah’tan
Cuma.. İki gün de dinlenirsem, bir şeyim kalmaz.
Yağız gittikten sonra, Buse uyuya kalmıştı. Birden telefonun sesiyle kendine geldi.
- Buyrun Müdür Bey. Ben Buse!
- Evet Müdür Bey, Yo… Yo… Çok iyiyim, inanın iki gün sonra
bir şeyim kalmaz.
- Hayır, Müdür Bey doktora ihtiyaç yok. Sağ olun Müdür Bey,
Pazartesi günü geleceğim.
- Hayır, hayır inanın Pazartesi iyileşirim. İstirahat için daha fazla
güne ihtiyacım yok.
Telefonu kapattığında yüzünü bir tebessüm sarmıştı. Ne kadar
şanslıydı. Daha önceki müdürünü hatırlayınca yüzünü buruşturdu.
Demek böyle iyi yöneticiler de vardı. Eski okulunda çok kötü bir
ortama sahipti. Bunun en büyük nedeninin de kötü yönetim olduğunu şimdi anlıyordu. Müdür, her şey hakkında bilgi sahibi olduğunu zannediyordu. Dedikodu almış başını yürüyor, iftiraya varan yalan haberler insanları zor duruma düşürüyordu. Okul büyük bir
okuldu Beden eğitimi öğretmenlerinin sayısı da fazlaydı ve her meslekte olduğu gibi sisteme zarar veren, belli bir vizyonu olmayan
insanlar da mevcuttu okulda. Elinde sigarayla öğrencileri maçlara
55
Hayata Spor Katmak
55
götüren öğretmenler mi arardınız? Ders ve antrenman saatlerinde
bilgisayar başında oyun oynayanlar mı ya da öğrencilerin eline topu
verip ders boyunca futbol oynatanlar mı? Üstelik bu insanlar kendi
mesleklerine saygı duymuyorlar, bir de öğrenciden saygı bekliyorlardı. Bu okulda ne ararsanız vardı. Görenlere modern izlenimi veren
bu insanlar aslında tam bir arabesk model oluşturuyorlardı, bu bozulmuşluklarına eşleri de katılıyordu. Kendi evlerinin dört duvarında
konuşulanlara göre, eşlerinin meslektaşlarına ve onların eşlerine
tavır alıyorlardı. Birden midesinin bulandığını hissetti. Bu anılar depreştikçe midesi aynı hassasiyeti gösteriyordu. Buse bu olaylardan
sonra meslektaşlarının ikiye ayrıldığını fark etti: Birinci grupta gerçekten eğitimi önemseyen ve bunun için çabalayanlar vardı ki Buse
onlara Beden Eğitimi Öğretmeni derdi; diğer grubun ise ne öğrenci
ne de sistemle ilgili kaygıları olamazdı ve zaten sorumluluk da duymazlardı. Bunlara da Bedenci derdi.
Birsen’in bu gün başka bir okulda dersi olduğu için olayı geç
haber almıştı. Heyecanla içeri girdi.
- Buse!... Buse!... Ne oldu tatlım ya? diye sordu.
Buse’nin yanına gelip yüzüne baktığı anda:
- Buse yüzün bembeyaz. Haydi güzelim, arkana yaslan, biraz
rahatla. Ayağın çok mu ağrıyor? Doktora gidelim bir röntgen falan
çektiririz.
Buse anılarının etkisi ile yüzünün beyazladığını nefesini tuttuğunu ve dişlerini sıktığını fark etmemişti. Nefesini boşalttı.
- Yok, yok iyiyim. Hay Allah, seni de telaşlandırdım; inan iyiyim.
na
- Tamam o zaman.. Sana bir çorba yapayım sen de olanları baanlat.
56
Hayata Spor Katmak
56
- Dolaptaki bandajı getirir misin? Yemekten sonra da bir ağrı
kesici alırım, iki güne bir şeyciğim kalmaz.
Birsen hemen bandajı getirdi, arkadaşının itinayla bandajı bileğine sarmasını seyretti.
Birsen çorbayı ocağa koyarken, bu arada Buse de maçı anlattı.
- Neredeyse yeniyorduk, kahretsin ayağım burkulacak zamanı
buldu. diye söylendi.
- Üzülme canım sen iyileş yine rövanşını yaparsınız.
- Kim getirdi seni? diye sordu Birsen.
- Yağız Bey, arabası ile getirdi.
- Yağız Bey’in arabası mı varmış?
Buse, birden gülmeye başladı.
- Ne oldu gene hınzır kız?
- Sorma aynı şeyi ben de Yağız Bey’e sordum. Bizi duyan birileri
olsa bu kızların aklı fikri arabada diyecekler.
Şimdi ikisi birden gülmeye başlamışlardı. Birsen’in gözü lavabodaki bardaklara takılınca durdu. Bilmiş bilmiş…
- Hımm.. Eve geldikten sonra çay mı içtiniz?
- Ne?
- Yağız Bey’le çay mı içtiniz?
- Evet, ne var bunda?
- Bir şey var demedim. Çay bardakları lavaboda duruyor da!
Bu arada bıyık altından gülmeyi de ihmal etmiyordu.
- Birsen istediğini düşünebilirsin. Sadece çay içtik.
57
Hayata Spor Katmak
57
Birsen’in böyle imalar yapacağını bildiği için Buse sorulardan
kaçmaya çalışmış, ama olan olmuştu. Arkadaşının dikkatini göz ardı
etmişti.
……………………..
- Ne?.. Çay da mı içtiniz? Mert de aynı saatlerde Yağız’a soruyordu.
- Evet, teklif etti; ben de çay yaptım, içtik. Ne var bunda?
- Bir şey yok. Sadece, hani derler ya “nefretten aşk doğar”, diye.
- Saçmalama Mert. Biz ne birbirimizden nefret ettik, ne de âşık
olduk.
- Neyse!, dedi Mert. Pek de inanmış gözükmüyordu.
- Hadi hadi, çeneyi bırak sofrayı hazırlamama yardım et. Bugün
sana biftek ve makarna yaptım.
Yemeğe oturdular. Televizyonda obezite ile ilgili bir program
vardı.
- Yağız, ya! Şimdi tam yemek esnasında böyle bir program seyredilir mi?
- Seyredilmez mi?
Yağız kanalı değiştirdi.
- Yağız, sen bunu bilerek mi yapıyorsun bana?
Yağız çevirdiği programa bakıyordu. Gerçekten de bu sefer televizyonda Afrika’daki açların durumlarını anlatan bir program vardı.
Yağız televizyonu kapattı. Müzik setine yöneldi. Ortalığa hoş bir
müzik yayıldı.
- Ha şöyle! Böyle güzel bir yemek, böyle güzel ortamlarda yenir.
58
Hayata Spor Katmak
58
Sessizce yemeklerini yemeye başladılar. İkisi de o günkü olayı
düşünüyordu.
- Bisikleti bıraktım.
- Bir süre binemez sanırım.
- Sanırım.
- Çok ilginç biri.
- Evet.
- Çok savaşçı.
- Evet.
- Aslında fena sayılmaz değil mi?
- Evet.
- Of ya!.. Evet, evet Senin başka bir cevabın yok mu?
- Benden onun hakkında bilgi alamazsın nasıl olsa ilgini
çekmiyor, niye soruyorsun ki?
- Doğru, ilgimi çekmiyor. dedi Yağız.
Mert, sen onu külahıma anlat der gibi gülüyordu. Yağız konuyu
değiştirmenin hakkında daha hayırlı olacağını anladı.
Başka bir şey söylemedi. Ama öcünü almak adına arkadaşını sinirlendirecek konuyu da bulmuştu. Mert’in yemeğe saldırmasını
fırsat bilerek Mert’e laf attı.
- Mert yavaş ye, bir kilogram sana tam tamına 7600 kalori veriyor. Nasıl yakmayı düşünüyorsun? Üstelik maratonla bile ortalama
2000-2500 kalori verilebilirken.
59
Hayata Spor Katmak
59
Mert öksürmeye başladı.
- Helal, helal, diye sırtına vuruyordu Yağız.
- Nasıl helal? Önce yediriyor, ondan sonra da bunları nasıl yakacağımın hesabını yapıyorsun.
- Kolay yolu var; yerken tabağını doldurma, biraz da spor yap.
- Spor, spor! Sen kesin aklını sporla bozdun kardeşim. Yapmak
istemiyorum. Neden o kadar uğraşarak oluşturduğum bu heybetli
anıttan vazgeçeyim?
Bu arada da arkadaşına gıcıklık olsun diye yavaş daireler çizerek
göbeğini okşuyordu.
- İbn- i Sina; Sağlığı korumanın üç temel prensibi vardır; Beslenme, Uyku, Egzersiz demiş. Maşallah, sen ilk ikisinde gerçekten
başarılısın. Yalnız, sonuncusu biraz eksik gözüküyor.
- Yağız üstüme gelme. Spor sağlığa faydalı deyip duruyorsun,
ama spor yaparken ölen ölene. Hadi bakalım buna ne diyorsun?
- Bravo diyorum. Bilinçsiz yapılan her şey gibi, sporu da bilinçsiz
yaparsan sonunu göremeyebilirsin. Bak!.. 1984 yılında Amerika‘da
büyük isim yapmış ve yaşam boyu sporun yaygınlaştırılmasına katkıda bulunmuş Jim Fix adında bir adam, 52 yaşında bir koşu esnasında kalp krizi geçirerek ölmüş. Jim Fix’in ölüm nedeni araştırılmış
ve ne bulunmuş biliyor musun? Adam spora uzun süre ara verdikten
sonra 40 yaşından itibaren 12 yıl boyunca haftada 6 gün 16km’den
fazla koşmuş. Kalp krizi geçirmeden önce 8 km yarışlarına katılmış,
arkasından çok çekişmeli bir tenis maçı yapmış. Babası 43 yaşında
iken kalp krizinden öldüğünden kalp krizi riski yüksek kişilerden biri
olduğu hâlde hiç doktor kontrolünden geçmemiş. Özellikle de insanların 35 yaşından sonra en az 2 yılda bir doktor kontrolünden
60
Hayata Spor Katmak
60
geçmesi gerekirken. Üstüne üstlük beslenmesine dikkat etmiyormuş. Ya, dur bakayım adamla akrabalığın var mı senin?
- Yağız!...
- Neyse, neyse kısa sürede 30 kilo almış ve kısa sürede bu kilosunu düşmüş. 40 yaşına kadar günde iki paket sigara içmiş, çok
stresli bir iş hayatı varmış. Tabi ki düzensiz bir hayat tarzı olduğunu
da belirtmek gerekir. Öyle ki iki kez boşanmış ve nafaka ödüyormuş.
Sonuç olarak, otopsi sonrası kalbe giden damarlardan üçünün; %99,
%85 ve %70 oranında tıkandığı görülmüş. Adam bile bile lades demiş. Spor ne yapsın bu adama? Yapılmaması gereken her şeyi denemeye kendi kendine söz vermiş anlaşılan. Yine iyi dayanmış.
- İçim karardı.
- Ne yapalım ağabeycim? Eğer adama benzemek istemiyorsan...
Mert eliyle kulak memesinden tuttu, sonra da elini masaya vurdu.
- Şeytan kulağına kurşun.
- Tamam şeytanın kulağına kurşun olsun, ama geçen gün hafif
koşuda bile nefes nefese kaldın. Seninle daha işimiz bitmedi. Doktor
kontrolünü yaptırmadığımız için seni şimdilik rahat bırakıyorum.
Yarın sevk al, bir an önce doktora gidelim. Spor için bir sakınca var
mı yok mu öğrenelim. Sağlık kontrolünden geçmeden, spor yapmamak gerekir.
- Tamam, bakarız.
- Sağlık kontrolünden geçmeden bu işe başlanmaz unutma.
- Haberleri açsana biraz bakalım.
Yağız, müziği kapattı, televizyonda haberleri izlemeye başladılar.
Yağız, pazar günü telefonun sesiyle uyandı.
- Günaydın oğlum nasılsın, uyandırdım galiba.
61
Hayata Spor Katmak
61
- Hayır annem şimdi kalkacaktım zaten.
- Oğlum, alıştın mı?
- Tabi ki alıştım annem, görevime de başladım. İnci ve babam
nasıl iyiler mi?
- İnci keman kursunda. Biliyorsun, iki hafta sonra konseri var.
Umarız gelebilirsin.
- Kaçırmamak için elimden geleni yapacağım.
- Baban da sesini duymak istiyor.
- Oğlum, bu sabah sana söz verdiğim gibi yürümeye başladım.
- Aferin babama!
- Bana aldığın nabız ölçeri de kullanıyorum. Nabzımı da hesaplamıştın ya buna uygun yürüyüş yapıyorum.
- Tamam babacığım. Doktorunun tavsiyesine uymana sevindim.
- Oğlum konsere bekliyoruz. Kız kardeşin söyleyip duruyor.
- Tamam babam, gelmek için elimden geleni yapacağım. Hepinizi öpüyorum.
Yataktan kalktıktan sonra; “Kahvaltını kendin yap, öğlen yemeğini arkadaşınla paylaş, akşam yemeğini düşmanına ver” sözüne
uygun sağlam bir kahvaltı yaptı. Bilgisayarının başına geçti. Geçen
yaz tatilde, Neda isminde Hırvatistanlı bir kızla tanışmıştı. Ara ara
mesajlaşıyorlardı.
Bugün öğleden sonra kendisine dayanıklılık testi yapmaya karar vermişti. Böylece durumunu görüp egzersizini ona göre düzenleyebilecekti. Tercihi en kolay yapılabilir test olan Cooper testiydi.
Test, bulan kişinin ismiyle anılıyordu ve dünyada çok uygulanan bir
testti. Test için ölçüsü belli bir alana ihtiyacı olduğundan atletizm
sahasına
gitmeye
karar
verdi.
62
Hayata Spor Katmak
62
Yağız spora başladığından beri bir kere bile grip olduğunu hatırlamıyordu. Eskiden öyle miydi, iki ayda bir rahatsızlanırdı. Bağışıklık sistemi çok güçsüzdü. Atletizm sahasını doğru yürürken aklından
bunları geçiriyordu. 400m’lik sahada hesap yapmak kolay olacaktı.
63
Hayata Spor Katmak
63
Hafif bir ısınma yaptı; gerdirme yapmayı da unutmadı. Daha
sonra on iki dakika boyunca durmadan koştu.
Yağız beş tam tur ve fazladan 250 metre koşmuştu. Yani
5x400=2000+250 toplam 2250 metre yapmıştı. Eve gidip duşunu
aldı ve bolca su içti. Sonra tabloda koştuğu mesafeye baktı. 32 yaşında olduğu için 30 - 39 yaşa baktı ve sonucun tabloda iyi olduğunu gördü; hoşuna gitti.
Tablonun zayıf bölümünde çıktığı günleri hatırlıyordu. Spora
başlamadan önceki sık sık hastalanması da cabasıydı. Aklına Buse
geldi. Nasıl olmuştu acaba, bir ihtiyacı var mıydı? Giyindikten sonra
Mert’e uğramayı, beraber Buse’lere gitmeyi planladı.
64
Hayata Spor Katmak
64
O sırada Mert banyodan yeni çıkmış, aynanın karşısına geçmiş,
kendisine bakıyordu. “I.. ıh...” diye içinden geçirdi. Artık bir önlem
almanın vakti gelmişti galiba. Cahit Sıtkı Tarancı’ nın söylediği gibi,
yaş 35 yolun yarısıydı. Geçen yıllar vücuduna da yansımıştı. Kambur
durduğunu fark etti. Kendini dikleştirmeye çalıştı. Nafile, bunu birkaç dakika koruyabildi. Nefesini boşaltmak zorunda kaldı ve hem
kamburu, hem de göbeği geri geldi. Yağız’ın verdiği resmi aynanın
kenarına astı.
“Hedefin bu” demişti Yağız. “Her gün yemek yemeden önce her
saat bu resme bakmanı ve bu resimdekinin sen olman için fazla
değil, biraz gayret sarf etmen gerektiğini düşünmeni istiyorum”,
diye eklemişti. Resimde sağlıklı görünen bir adam vardı. Muhteşem
kasları yoktu, ancak sağlıklı ve hoş gözüküyordu.
Kahvaltıdan 15 dakika önce bir bardak, sıcağa yakın ılık su içti.
Yağız bunun bağırsaklarını çalıştıracağını söylemişti. Kahvaltıya
oturdu. Her zaman koca bir yarım ekmek arasına bir şeyler tıkıştırır,
yerdi. Bugün kendisine, özel bir sofra hazırlamıştı. Dört dilim ince
ekmek kızartmıştı. Biraz peynir, birkaç tane zeytin aldı. Bugün domates ve salatalık ta yiyecekti.. Her zamankinden farklı olarak çayını çok
açık koydu. Çayın yiyeceklerle alındığında demir emilimini azalttığını
öğrenmişti. Kahvaltı sonrası biraz portakal suyu içti. Mert aslında pis
boğazlığının ve hareketsizliğinin onu bu hâle getirdiğini biliyordu.
Televizyon karşısında geçen bomboş saatler, televizyon programlarında ne sunulursa sunulsun seyretmek, ne bulursa yemek alışkanlıkları onun durumunu anlatıyordu. Bazen bir iki kadeh de keyif için
aldığında yanında da dört dörtlük bir masa ona eşlik ediyordu. Tüm
bunlar, aktivitesi de az olduğu için, kendisine kilo ve sağlıksızlık
olarak geri dönmüştü. Sonra bazı şeyleri bilmediği de bir gerçekti.
Vücut doyma hissini yemeğe başladıktan en az on dakika sonra
algılıyordu. Tabii onun hızında on dakikada zaten her şey silip süpürüldüğü için geriye aşırı yeme ve suçluluk duygusu kalıyordu. En
65
Hayata Spor Katmak
65
kötüsü de suçluluk duygusuydu. Çünkü sadece kişiyi rahatsız ediyordu ve sonuç olarak bir faydası da olmuyordu.
Yağız’la konuşurlarken, “Yağız’ım hem az ye diyorsun, hem de
ara öğün yap diyorsun, bu nasıl iş?” diyecek olmuştu. Yağız da; “Bak
Mert, vücut ve beyin öyle ilginç çalışıyor ki; sen şimdi öğün atlatarak
her şeyin yoluna gireceğini sanıyorsun değil mi? Kesinlikle bu doğru
değil. Vücut senin yemediğini görünce bunu hissediyor ve yediklerini hemen depolama eğilimi gösteriyor. Ayrıca yediğin öğünlerde
farkında olmadan fazladan oburluk yapıyor yemediklerinin acısını
çıkarıyorsun. Sonrası malum.. Tıka basa bir mide. Doktor sana sarı
kart, yaşam da kırmızı kart göstermeden bunları yapsan iyi olur. Şu
bilgileri al lütfen bir oku.” demişti.
66
Hayata Spor Katmak
66
67
Hayata Spor Katmak
67
-------------------------Kapının zili olanca gücüyle çalmaya devam etti. Mert, bu
Yağız’dan başkası olamaz diye düşünerek kapıya yöneldi.
- Dur yahu patlamadın ya!...
- Tünaydın. Nasılsın arkadaşların hası?
- İyiyim de, senin acelen ne?
- Acelem yok. Sadece biraz dışarı çıkarız diye düşündüm.
- İyi düşünmüşsün de nereye gideceğiz?
- Aslında Buse Hanımlara gidip, nasıl olduğunu sorarız diyordum.
- Senin derdin anlaşıldı koçum, başım üstüne, hemen hazırlanıyorum.
- Uzatma Mert, ama böyle birdenbire ayıp olabilir, telefon numaraları da yok ki arayıp müsaitler mi soralım.
- Var, var.
- Nasıl? Sende var mı?
- Mert masanın üzerinden çantasını aldı.
- Burada yazıyor olması gerek.
- Aferin sana Mert.
- Dur oğlum; bu kadar sevinme. Belki seni kabul etmezler.
- Alo!.. Merhaba Buse Hanım. Ben Mert. Nasılsınız? Bisikletinizi
Yağız’la beraber getirmek istiyoruz. Müsait misiniz? Tamam yarım
saat sonra görüşürüz.
- Ne dedi?
68
Hayata Spor Katmak
68
- Senin gelmeni istemediğini, ancak benim gelebileceğimi söyledi
- Yapma ya!..
Yağız büyük hayal kırklığına uğramıştı. Demek hâlâ kan davasını sürdürüyordu.
- Hay Allah, Yağız ya! Yok, yok; öyle bir şey söylemedi. Sadece
şaka yapıyordum.
- Senden de böyle şaka beklenir. Bir an hala bana kızgın, diye
düşündüm.
- Birsen Hanım evde yokmuş birazdan gelecekmiş. O yüzden
“Yarım saat sonra olur mu?” dedi; ben de tamam dedim.
Buselerin kapısına geldiklerinde, Yağız kendini epeydir hissetmediği kadar tatlı bir heyecan içinde hissetti.
Kapıyı güler yüzü ile Birsen açtı.
- Merhaba, buyrun.
Mert getirdikleri çiçekleri ve keki Birsen’e verdi. Yağız salona
geçmişti. Buse başını salonun kapısına çevirmiş onları bekliyordu.
- Merhaba Yağız Bey, hoş geldiniz.
- Oturmaz mısınız?
Yağız kenardaki koltuğa ilişti. Birsen ve Mert hâlâ kapı önünde
sohbet ediyordu. Seslerden Mert’in olayı anlattığı anlaşılıyordu.
Yağız sessizliği bozmak için,
- Nasılsınız Buse Hanım?
- Teşekkür ederim iyiyim, siz nasılsınız?
69
Hayata Spor Katmak
69
- Ben de iyiyim, sizi merak ettim. Biraz benim yüzümden burkuldu ayağınız.
- Hayır, lütfen böyle düşünmeyin. Sporda olur bunlar, biraz daha dikkatli olmalıydım.
- Merhaba!” diye odanın içini dolduran sesiyle Mert girdi.
- Geçmiş olsun, Buse Hanım. Birsen Hanım’dan iyi olduğunuzu
ve tedavi için gereken titizliği gösterdiğinizi duydum.
- Evet Beden Eğitimi öğretmeni olarak ben bu titizliği göstermesem, kim gösterir? Ayağım hâlâ kalp seviyesinin üstünde. Kusura
bakmayın, pek kibar bir davranış değil ama...
- Hiç de değil. Lütfen olması gereken şekilde dinlenin.
Bu arada Birsen çiçekleri vazoya koymuş ve getirmişti.
- A!... Leylaklar en sevdiğim çiçektir.
- Valla Yağız seçti.
Yağız Mert’e sinir olmuştu.
- Ben de leylakları çok severim. Sizin de hoşlanmanıza sevindim, dedi Yağız.
- Sizin ayağınızın burkulmasına sebep olan suçlu bulunmuş, bir
tırmış galiba…
Anlaşılan bu gün Yağız’ın Mert’ten çekeceği vardı.
Buse ve Birsen kahkahayı basmışlardı. Yağız kafasını sağa sola
salladı. Selameti için cevap vermemesi daha iyi olacaktı.
Birsen lafa girdi,
- Asıl bana bu gün kamyon çarpıyordu.
- Nasıl? diye Yağız ve Mert aynı anda sordular.
70
Hayata Spor Katmak
70
- Birsen’i bugün bir kamyon şoförü biraz sıkıştırmış. “Bayan şoför, ne olacak?” diye bir de pişkin pişkin söylenmiş; bizimki kızgın
biraz.
- Haklı değil miyim ama? dedi Birsen
Mert ve Yağız içlerinde ki suçluluk duygusunu bastırmaya çalışarak haklısın dercesine kafalarını salladılar. Çünkü bu cümle onlara
da yabancı değildi.
Mert konuyu değiştirmenin hayırlı olacağını düşünerek,
- İstanbul’a gidiyormuşsunuz, Buse Hanım.
Bu arada, çaylar gelmiş, kek servisi yapılmıştı. Yağız şaşırmıştı.
- İstanbul’a mı gidiyorsunuz?
- Evet. Şu sağlık merkezi olan arkadaşım aletleri yeniliyormuş.
Kullanılabilir aletler varmış elinde. Onlara bakacağım.
- Çok güzel bir düşünce.
- Aslında, gençler kontrolsüz kullanırsa zarar verebilir. Ama ben
başlarında olacağım. Ayrıca okul personeli için de iyi olur diye düşündüm. Günde yarım saatlerini geçirseler daha sağlıklı olma şansını
yakalayabilirler.
- Çok iyi fikir. Ben de bugün kendime Cooper Testi yaptım. Aerobik kapasitem yani dayanıklılığım iyi çıktı.
- Siz Cooper Testi’ni de mi biliyorsunuz? Buse gerçekten şaşırmıştı.
Aşağıdan gelen sesle birden irkildiler. Sanki bir cam aşağıya
inmiş, tuzla buz olmuştu. Hemen ardından da yüksek perdeden
beddua
ve
hakaret
dolu
bir
azarlama
takip
etti.
71
Hayata Spor Katmak
71
- Allah senin canını alsın! Boynun altında kalsın! Ne diyeceğim
ben babana? Evde top oynama diye kaç defa söyledim!
- Ayşe Hanım mı o, Birsen?
Birsen camdan aşağıya bakıyordu. Evet diyerek başını salladı
- Oğlan camı indirdi aşağıya.
- İndirir tabii. Gün boyu evde nasıl harcayacak enerjisini? Kaç
defa söyledim; şunu bir faaliyete verin diye. Çocukları depo dolana
kadar besliyorlar, ama o depo nasıl boşalacak düşünmüyorlar. Eskisi
gibi değil ki sokakta rahat rahat oynasınlar. Üstelik burada çocuklarını götürebilecekleri yerler de var. Çocuk altı yaşında, başlangıç
sporu olarak cimnastiği tavsiye ettim, yaşı geçmeden başlatın dedim.
Biraz nefeslendikten sonra çocuklar hakkında bildiklerini sıralamaya başladı.
- Ayrıca obezite ve zararlı kolesterol artık sadece büyüklerin
değil küçüklerin de sorunu Biliyorsunuz, kolesterol insan ve hayvan
vücut hücrelerinde bulunan, muma benzeyen yağlı bir madde. Vücut tarafından aşırı miktarda üretildiğinde kan damarlarının duvarında birikerek kan akışını engelliyor ya da azaltıyor.
72
Hayata Spor Katmak
72
Yağız’ın konuyu ilgiyle dinlediği söylenemezdi. O, bu kızın
kendisini niye bu kadar etkilediğini düşünüyordu.
Buse birden durdu, amma baymıştı. Şimdi insanlara bu kadar
detay bilgi vermesinin ne anlamı vardı ki?
73
Hayata Spor Katmak
73
- Çok özür dilerim, yine kendimi kaybettim.
- Yok yok. Ben ciddi şekilde ilgileniyorum. Hele söylediklerinizden kalp ile ilgili olanlar beni çok ilgilendirdi. Benim yeğenim de
aynı durumda. Doktorlar obezite demişler ve aynı sizin söylediğiz
şeylerden bahsetmişler. Değil mi, Yağız?
- Yağız! diye tekrar seslendi Mert.
- Ha? Evet evet.
Birsen kendini tutamayarak kıkırdadı. Buse’nin bakışlarını görünce hemen toparlandı.
Mert ayağa kalktı.
- Biz kalkalım artık.
- Oturuyorduk.
- Sonra gene geliriz. Bir ihtiyacınız olursa diye Yağız’ın ve benim
telefon numaralarımızı bırakıyoruz, dedi Mert ve çıktılar.
- Ne yapıyorsun ya? Kızın ağzının içine düşecektin. Sen böyle
şeyler yapmazdın.
- Gerçekten öyle mi gözüktüm? Tüh ya!..
- Evet öyle ama, onun da kaçamak bakışlarını yakalamadığım
söylenemez.
- Hadi canım, sende… Yüzüme bile bakmadı.
- Yok, vallahi baktı.
……………………………………
- Buse, adamı çarptın vallahi…
- Saçmalama, Birsen! Benim böyle şeylere vaktim yok.
74
Hayata Spor Katmak
74
Birsen, bana ne der gibi omzunu silkerek kalktı. Buse eskilere
dalmıştı, kimseye söylememişti ama başından bir evlilik geçmişti.
Cihan’la üniversiteden tanışıyorlardı. Daha sonra aynı yerde göreve
başlamışlar ve beraberliklerini isimlendirmeleri fazla uzun sürmemişti. Ne yazık ki Cihan’ın gün be gün ondan uzaklaştığını fark edememişti. Fark ettiğinde ise, zaten çok geçti. Cihan iş icabı gittiğini
söylediği Bursa’dan dönememişti. Buse’nin korkunç kazayı öğrendiğinde geçirdiği şok, Cihan’ın başka bir beraberliğinin olduğunu
öğrenmesiyle ikiye katlanmıştı. Tüm olanları kaçarak unutacağını
sanmış ve buralara gelmişti.
Umduğu kadar kolay olmuyordu. Zaman zaman, video oyunu
kahramanları gibi canlanıyordu kafasında yaşadıkları ve geride bıraktıkları. Bunalımını atlatırken, mesleği onun yardımına koşmuştu.
Çok çalışmış, ilk şoku atlattıktan sonra her zamanki gibi spor yapma
yoluna başvurmuştu. Her ter tanesiyle beraber içindeki zararlı toksinleri ve zehirli düşünceleri de dışarı attığını hayal etmişti. İstanbul’a uzun süreler için gitmez olmuştu. Babası ve annesi tek çocuklarının kararına saygı göstermişlerdi.
Buse sırrını Birsen’e açmakta da kararsızdı. Kendisini hazır hissettiği söylenemezdi. Öyle dalmıştı ki, kapının güçlü çalınması onu
yerinden hoplattı.
Birsen kapıya yöneldi.
- Kim o, demeden açma.
- Tamam, diye kafasını salladı Birsen
- Hayırdır, kim olabilir ki ?
Karşı dairede oturan yeni anne kucağında bebeği kapıda duruyor, hatta
durmuyor
zıplıyordu.. Yüzü kıpkırmızı….
75
Hayata Spor Katmak
75
- Bıngılı, bıngılı çöktü. Eşim de yok ne yapacağım ben, diye söylenip duruyordu.
Birsen de Buse de bir şey anlamadılar.
- Ne oldu? Biraz sakin ol; gir içeri, diye buyur etti Birsen.
- Oğlumun kafasında bulunan o yumuşak bölge, bıngılı çöktü,
anlamadım. Hastaneye götürmeli miyim?
Birsen hâlâ bir şey anlamamıştı. Buse bebeğin kafasını görünce
durumu anladı.
- Tamam sakin ol, bebek susuz kalmış olabilir.
- Nasıl olur? Anne sütü veriyorum.
- Sütün yetmemiş olabilir. Bir arkadaşımın da bebeği bu duruma gelmişti. Hemen doktorunu ara ne yapabileceğini sor.
- Hay Allah! Eşime ulaşayım gelip alsın bizi.
- Tamam, sen bebeği bize ver; meraklanma, hazırlıklarını yap.
İki saat sonra, genç anne kapıdaydı.
- Buse Hanım teşekkürler doktor da aynı şeyi söyledi. Nasıl getirdiniz bu aşamaya hiç izlemediniz mi? Sütünüz yetmemiş çok fazla
su kaybı olmuş” dedi. Neyse şimdi her şey kontrol altında.
- Necla Hanım aslında su sadece bebekler için değil hepimiz
için gerekli bir madde. Doktorlar bebeğin bağışıklık sisteminin güçlü
olması için anne sütüne özellikle önem veriyorlar. Anne sütünün %
70’i su. Annenin sütü yeterli ise bebek için bir sorun yok. İnsan aç
olarak, iki ay veya fazlası yaşar, ancak iki gün susuz yaşayamaz. Vücudun % 60-70’i su, kasların % 70-75’i yine su… Böylesine hayati bir
maddeden
insanları
mahrum
bırakamayız.
76
Hayata Spor Katmak
76
Birsen komşuları gider gitmez mutfağa koştu. İki bardak suyu
tepesine dikti. Bir bardak da Buse’ye getirdi, “Arkadaşım biz de ihmal
etmeyelim iç şunu bakalım” dedi ciddi bir şekilde.
- Buse nasıl anlayacağız susuz kaldığımızı, ben ihtiyacım olmadan su içmeyi sevmiyorum.
- Vücudun susuz kalıp kalmadığını idrar renginden anlayabiliriz
Birsen. İdrarının rengi koyu ise vücuttan sıvı kaybı yani dehidrasyon
var demektir. İyice açık renk olana kadar su içmeliyiz. Tabi eğer ilaç
kullanıyorsak ve idrar rengimiz farklılaşıyorsa o zaman durum değişir.
- Ben şimdi, sabah akşam tuvaletten çıkmam artık, dedi Birsen.
Gülüştüler. Buse üniversitede bir hocasıyla yaptığı konuşmayı
hatırlamıştı. Adamcağızın branşı atletizmmiş, Orta uzun mesafe
koşarmış. 30 sene önce; ne egzersize başlangıçta, ne egzersiz esnasında, ne de sonrasında su içirmezlermiş. Hocası ve arkadaşları susuzluktan kavrulurlar, ancak sancılanırsınız veya tam onların deyimi
ile dalaklanırsınız dedikleri için korkar, su içemezlermiş. Hâlbuki
şimdi, dalaklanma diye adlandırılan durumun antrenmansız kişiler-
77
Hayata Spor Katmak
77
de meydana geldiğini ve bunun nedeninin de antrenmansız kişilerin
organizmalarının egzersizle beraber kan ihtiyacını karşılamak üzere
dalağa başvurmasından kaynaklandığını biliyorlarmış.
İki gün sonra Buse okula geldi. Bir süre bisikletinden vazgeçmesi gerekiyordu.
- Günaydın, Müdür Bey!
- O! Merhaba, Buse Hanım. Nasılsınız?
- İyiyim Müdür Bey ve teşekkür ederim. Okulumuzun çiçeğini
aldım. Çok zarifsiniz.
- Lafı olmaz Buse Öğretmen’im. Bizi korkuttunuz.
- Girebilir miyim?
- Gel gel, Yağız! Suçlu da geldi.
- Olur mu öyle şey Müdür Bey. Bu Yağız Bey’in suçu değil.
- Merhaba Buse Hanım, sizi iyi gördüğüme sevindim.
78
Hayata Spor Katmak
78
- Teşekkürler. Bir süre bandajla dolaşacağım ama genel olarak
iyiyim.
Buse, Müdür Bey’e dönerek:
- Müdür Bey arkadaşım önümüzdeki hafta içinde aletleri yeniliyor. Hafta sonu izninizle yola çıkmak istiyorum.
- Çok iyi olur, yalnız mı gideceksiniz? Yanınıza bir arkadaşı daha
katalım, hem ayağınız da daha tam iyileşemeyebilir.
- Yok yok, Müdür Bey. Kimsenin düzenini bozmak istemem.
Ben hallederim.
- Müdür Bey! diye araya girdi Yağız.
- Efendim, Yağız Öğretmen’im?
- İzin verirseniz Buse Hanım’la İstanbul’a ben gideyim.
Buse itiraz etmek için ağzını açmıştı, ama Yağız devam ediyordu.
- Size daha önce bahsetmiştim. Kardeşimin konser tarihi netleşti. Önümüzdeki hafta. Ben de bu konuyu konuşmak için gelmiştim.
İzin verirseniz, hem Buse Hanım’a yardımcı olurum, hem de kardeşimi bu ilk deneyiminde yalnız bırakmamış olurum. Ne dersiniz?
- Süper fikir derim. Benim de içim rahatlasın. Buse Öğretmen’imi böyle göndermek beni tedirgin ediyordu.
Buse’nin itirazlarını dinlemediler.
- Ne dersiniz? Yola ne zaman çıkalım?
Buse çabalamasının hiçbir işe yaramayacağını anlayınca.
- Cuma sabahı, saat sekiz sizce de uygunsa çıkalım.
- Tamam,
79
Hayata Spor Katmak
79
İzin isteyip dışarı çıktılar. Buse’nin pek de memnun kaldığı söylenemezdi. Kendisini oldu bittiye gelmiş hissediyordu.
Eve geldiğinde, Birsen telefonla konuşuyordu.
- Abla, saçmalama! Kız gözümüzün önünde eriyip gidiyor. Lütfen şu üniversite denen illete kendinizi bu denli kaptırmayın. Çocuğun sağlığını bozacaksınız.
- Birsen, o kadar büyütme. Bu sene ikinci senesi muhakkak girmeli. Şurada iki ay kaldı. Sınava girsin, çıksın, tatillere gönderirim,
toparlanır.
- Abla hata yapıyorsunuz.
- Birsen, konuyu değiştirelim artık.
- Abla, lütfen! Hata yapıyorsunuz.
- Birsen konuyu değiştirmeni söyledim.
Birsen iç geçirdi
- Peki, peki, eniştem nasıl ?
- Enişten iyi. Bayramda gelecek misin?.
- Evet annemleri de özledim; hepinizi görmek istiyorum.
- Tamam, o zaman. Buse’ye de selamlar.
- Söylerim. Hoşçakalın, dediğimi bir daha düşün!…
Birsen canı sıkkın bir şekilde Buse’nin yanına oturdu.
- Ne oldu, Birsen?
- Sorma, Buse. Ablamın hırsı, kızının başını yiyecek. Çocuğa makineymiş gibi davranıyor. İşin kötüsü, yeğenim de ben bunu istemiyorum demiyor. Daha doğrusu, kendine sunulandan farklı bir alternatif olabileceğini düşünemiyor. Hayat sence sadece bu mu demek,
80
Hayata Spor Katmak
80
Buse? Yemek ye, yat, uyu ve binlerce test çöz, dershanelere binlerce
para akıt.
- Değil tabi ki. Bu neye benziyor biliyor musun? Benim 3000
metre koşu yarışmasına katılacağımı düşün. Sana iki antrenörün
antrenman şeklini anlatayım. Bir antrenör 3000 metre yarışacaksın
diye sadece 3000 metre koşturuyor, ama her gün. Bir diğeri de çeşitli
varyasyonlar sunuyor. Kimi zaman kısa koşturuyor, kimi zaman uzun
koşturuyor, kimi zaman oyun oynattırıyor, kimi zaman pistte kimi
zaman arazide antrenman yaptırıyor. Beslenme ve uyumana dikkat
etmeni sağlıyor ve vücudunun toparlanması için zaman tanıyor. Bu
arada farklı sosyal aktivitelere katılmanı da öneriyor. Hangisi kulağa
hoş geliyor? Birinci antrenman şekli mi, yoksa ikincisi mi?
- Sanırım ikinci antrenman şekli. İnsan yararlı diye her gün bal
kaymak yese bile isyan edebilir. Tiksinebilir.
- Haklısın, aynen öyle. Üniversite sınavları da bu çocukların yarışması. Olmaması gerekir, ancak sistem bunu getirmiş. Bu durumda
yarışmaya hazırlanırken yine antrenman prensiplerinden birisi olan
çeşitlilik prensibini çalışma ortamına uygulama şansımız olamaz mı
acaba? Sürekli oturdukları yerde gün boyu kambur şekilde test çözüyorlar. Okuldan kalan zamanları da okuldan ve dershaneden verilen ödevlerle geçiyor. Peki ne zaman nefes alacaklar ne zaman sosyalleşecekler. Lafa geldi mi insan sosyal bir varlıktır diyoruz. Aslında
anne babalara nasıl kızmalı ki? Hangi ebeveyn, çocuğunun bu yarışta yitip gitmesini ister. Ama insanlara sunulan program bunun üzerine. Belki ailelerin yapabileceği iyi bir zaman planlamasıyla çocuklarının yüzme veya dans gibi farklı bir aktiviteye katılmasını sağlamaktır. Haftada iki saat bir kayıp olarak görülmemeli. Böylece çocuğun
motivasyonu ve konsatrasyonu arttırılabilir. Dr. Bill Evans diye Amerikalı bir adamın söyledikleri aklıma geliyor.“ Bize gelen birçok erkek
atlet böbürlenerek, 5 yıldır bir gün bile ara vermeden egzersiz yaptıklarını söylediler! Onlar bunu bir başarı olarak görseler de bizler
81
Hayata Spor Katmak
81
dehşete düştük. Çünkü dinlenmeden yapılan egzersiz aşırı çalışmadır. Aşırı çalışma, aylarca süren zorlu çalışmaların yararlarını ortadan
kaldırır.”demiş adam
- Bu çocuklara yapılan gibi değil mi? Sanki her saniyelerinde
test çözmek başarıymış gibi hem aileleri hem çocuklar böbürleniyorlar. İşte kızım bu hafta sonu bin tane test sorusu çözdü. Oğlum masadan hiç kalkmıyor falan filan. Aylarca zorlu çalışmaların yararını
ortadan kaldırdıklarını fark etmeden, değil mi Buse?
- Tam olarak anlamışsın Birsen..
- Buse, lütfen bunları ablama da söylesene. İkisinin de olayın
vehametinden haberleri yok. Eniştem de hiç sesini çıkarmıyor.
Birsen kusura bakma ama yeğeninin ki sağlıksız bir durum. Biz
sporda aşırı yüklenme sonra meydana gelen soruna sürantrenman
diyoruz.
- Ben biliyorum da, gel bunu ablama anlat.
- Bak, Birsen. Yeğenin aneroksia bile olmuş olabilir. Bir makalede; son zamanlarda bu hastalığın özellikle genç kızlar arasında fazlaca görüldüğü, zayıf olduğu hâlde kendisini kilolu görme takıntısı
olanların sayısının azımsanmayacak oranda arttığı yazıyordu.
82
Hayata Spor Katmak
82
- Hani şu genelde manken hastalığı adıyla anılan, yemek sonrası kusma hastalığı mı?
- Yok. Anoreksia ilk aşaması psikolojik sorun olarak ortaya çıkıyor, kendini şişman görme takıntısı. Sonrasında bulimik yani senin
söylediğin kusma hastalığı şekline dönüşebiliyor. Bu hastalığa yakalanan insanlar kendini beğenmiyor ve kilolu olduğunu düşünerek
yediklerini çıkarmaya çalışıyorlar. Ne dersen de bir deri bir kemik de
kalsa kişi hala kendini çok kilolu hissediyor. Bu şekilde olanların muhakkak profesyonel yardım alması gerekiyor. Umarım yeğeninde
böyle bir hastalık yoktur. Çünkü böyle bir durum ortaya çıkarsa sınav
stresine de dayanamayabilir. Bu kadar emek heba olur.
- Buse, ablamla konuşur musun?
- Ben konuşurum da, o beni dinler mi acaba?
- Lütfen, Buse elinden geleni yap.
- Tamam. Bu arada, ben hafta sonu İstanbul’a malzemelere
bakmaya gidiyorum.
- Yalnız mı gideceksin, bu halde nasıl olacak?
- Yok, yalnız değil; Müdür Bey Yağız Bey’in de gelmesine karar
verdi. Galiba onun da İstanbul’da bir işi varmış.
Arkasından da arkadaşının bir şey söylemesine meydan vermemek için gazetenin arkasına sığındı.
83
Hayata Spor Katmak
83
Birsen gazeteyi tutup aşağıya indirdi. Arkadaşının konuyu kapatmasına izin veremezdi.
- Buse, Yağız Bey çok hoş bir insan.
- Biraz izin versen, diyerek Buse gazete okumaya devam etti.
Birsen gazeteyi tekrar aşağıya indirdi.
- Birsenciğim, bu konuda yaram oldukça derin de. Şu an kendime bile anlatamadığım için sana da açıklayamıyorum. İyileşmek
için elimden geleni yapıyorum inan, derken gözünden yaşlar süzüldü. Artık sırrını içinde taşımaktan yorulmuştu.
Birsen şaşkınlıkla arkadaşına sarıldı.
- Tamam Buse. Özür dilerim, seni üzdüm. İstemiyorsan bir daha
konuşmam.
- Birsen, bbben evliydim.
- Ne?....
Birsen neredeyse oturduğu yerden düşüyordu. Arkadaşının evli
olabileceği hiç aklına gelmemişti.
Buse artık kendini tutamıyordu, hıçkırıklarla ağlıyordu.
- Tamam Buseciğim, tamam, diye fısıldadı Birsen.
Hava kararmış, ama ışıkları hâlâ yakmamışlardı. Buse, başından
geçenleri susmamacasına anlatıyordu. Birsen her zaman güçlü olarak gördüğü, yanında kendisini çocuk gibi hissettiği arkadaşının
hikâyesini ağzı açık dinliyordu. Buse nasıl olmuş da evliliğinin kopma
noktasına geldiğini hissedememişti. Cihan’ın korkunç kaza haberi ve
sonrasında yaşananlar onun kalbinde onarılması güç yaralar açmıştı.
Kalbindeki yara zaman içerisinde kabuk bağlamıştı ama tamamen
iyileşmesi
için
biraz
daha
zamana
ihtiyacı
vardı.
84
Hayata Spor Katmak
84
Birsen sık sık arkadaşına sarılıyor, “Canım, canım, aman Tanrım,
tamam, geçti, geçti.” diye teselli etmeye çalışıyordu.
Buse her şeyi anlattığını düşündüğünde, boğazının ağrıdığını
ve sesinin ağlamaktan kısıldığını fark etti. Ama içi bir garipti. Boşalmış gibiydi.
Hafta sonu biraz daha toparlanmıştı ve ayağının üzerine daha
rahat basabiliyordu. Koruyucu bandı bir süre daha takacaktı. Valizini
hazırlamış, Yağız’ın kendisini almasını bekliyordu.
- Tatlım hazır mısın? Bak, o en sevdiğin kekten yaptım, durduğunuz bir yerde çayla yersiniz.
Kapının zili ile konuşmaları yarım kaldı. Yağız ve Mert kapıdaydılar.
- Günaydın, hazır mıyız?
- Hazırız, Yağız Bey. Ama gerçekten size yük olmak hoşuma
gitmiyor.
- Bu konuyu artık kapatalım mı? Zaten gidecektim. Bir iki gün
önce çıkmış oluyorum, bu da benim işime geliyor. Hepsi bu kadar.
- Peki peki…
Yağız Buse’nin çantasını almış, arabaya doğru yürüyordu. Buse’nin itirazları, Birsen’in bakışlarına takılınca dudaklarını terk edemedi. “Yeter artık” der gibi bakıyordu arkadaşı. Vedalaşarak yola
çıktılar. Harika bir doğal parkta mola verdiler. Birsen’in yanlarına
verdiği kekten yediler.
- Biliyor musunuz? Ben yemek yapmasına bayılırım. Değişik ülkelerin yemeklerini de denerim. Özellikle, İstanbul’da annemlerde
yaparım, dedi Yağız.
- Harika! Anneniz sizinle gurur duyuyor herhâlde.
85
Hayata Spor Katmak
85
- Bilmem? Kötü bir şey söylediğini duymadım. Yok! Bir iki sene
önce, “Yağızcığım bu ne hâl? Yakında Pavorotti gibi olacaksın ve bu
ne yazık ki cüsse benzerliğinden öteye gitmeyecek.” demişti.
İkisi birden güldüler,
- İnanmıyorum, Yağız Bey. Sizin gibi bir insan bunu kendisine
yapmamıştır.
- Yok, yok; yaptım. Doktora derslerimi verirken; oturdum, yedim, çalıştım, yazdım, yine yedim.
- Peki niçin hâlâ buralardasınız?
- Üniversiteden hemen sonra yüksek lisans yaptım. Sonra doktoraya başladım. Ancak gerçek hayatla ilgili öğretmenlik konusu da
dâhil tecrübelerimin olmadığını fark ettim. Tecrübe edindikten sonra yapabileceğim bir doktoranın hem kendime hem çevremdekilere
çok daha fazla faydası olacağına inandım. Tez aşamasında dondurdum ve biraz da hayatı yaşamaya karar verdim. İstanbul’a gitmişken
hocalarımla da konuşup konu seçimime yardım etmelerini istemeyi
düşünüyorum. Sonra, şu anki görev yerimi seviyorum; bana çok şey
katıyor. Sonuçta İstanbul’a döneceğim ama acelem yok.
İçinden Buse’yi tanıdıktan sonra hiç acele etmeyeceğim de kesin diye düşündü. Evet, gerçekten hoşlanıyordu bu kızdan. Daha
önceleri tanımlayamadığı sıcaklık, şu an her yerini sarmıştı. Mutluydu. Yol bitmese umru değildi. Ancak bir yandan da acele etmemesi
ve Buse’ye zaman tanıması gerektiğini hissediyordu. Sabırlı bir insandı Yağız. Önce Buse’nin güvenini kazanacaktı. Bilmediği bir duvar
onun içini görmesini engelliyordu.
- Kalkalım mı?
- Tabi, Yağız Bey.
Buse, Yağız’ın birdenbire uzaklaşmasına anlam veremedi, buna
üzüldüğünü
hissettiğinde
ise
şaşırdı.
86
Hayata Spor Katmak
86
İstanbul’a girdiklerinde öğleden sonra olmuştu. Moladan sonra
çok konuşmamışlardı. Buse güzel bir uyku çekmiş, sonra da utanmıştı.
- Buse Hanım geldik.
- Kusura bakmayın, uyumuşum.
- Rahat etmişsinizdir umarım.
- Teşekkürler, gerçekten rahat ettim.
Buse, Yağız’a yolu tarif etti.
- Bizimkiler de size yakınmış. Biz de bir üst caddedeyiz, Göztepe’de.
- Annemler balkondalar.
Buse el salladı. Arabadan indiler. Buse’nin babası kapının
önünde karşıladı.
- Hoş geldiniz, çocuklar.
Yağız, Buse’nin gözlerini kimden aldığını anlamıştı.
- Sağ olun efendim. Kızınızı size teslim ediyorum.
- İçeri geçip bir çay içelim. Dinlenmiş olursunuz.
- Teklifinizi bir başka gün için kabul etsem olur mu efendim? Ailem beni bekliyordur.
- Tabi delikanlı, haklısın.
Yağız eve geldiğinde, kapıyı kız kardeşi açtı.
- Ağabey!
- Merhaba benim virtüözüm, nasılsın bakalım?
- Ben iyiyim ağabey. Seni çok özledim.
Tüm aile sarmaş dolaş oldular. Akşam Neda’dan bir ileti geldi.
Yazın gelebileceğini ve görüşmek istediğini yazıyordu. Verilmiş hiç-
87
Hayata Spor Katmak
87
bir sözü olmamasına rağmen, hafiften bir suçluluk duydu. Sadece,
“Beklerim” notunu yazıp, yolladı.
Yağız, aslında spor merkezine gitme konusunda gerçek anlamda gönüllüydü.
Ertesi gün saat 10.30’da Erenköy’deki Spor Merkezindeydiler.
- Buse! Benim tatlı cadım, hoş geldin?
- Sercan seni görmek ne güzel.
Sercan, üniversiteden arkadaşıydı. Sercan, Cihan’ın da ev arkadaşıydı ve Buse’nin Cihan’la tanışmalarına aracı olmuştu. Bu nedenle
her zaman Buse’ye karşı hafif bir suçluluk duyardı.
- Yağız Bey okulumuzun İngilizce öğretmeni, ama tam anlamıyla bir spor gönüllüsü.
Sercan ve Yağız birbirlerine dostça gülümsediler.
- Gelin sizi gezdireyim.
Spor merkezi gerçekten çok güzeldi.
- Eee! Bize hangilerini vereceksin.
- Fazlalıklar depoda hangisini beğenirseniz diyerek depoya yöneldi.
Toplam 8 alet bunun yanı sıra 6 farklı kilolarda dumbell iki boş
bar ve birkaç tane de ağırlık seçtiler. Buse gerçekten mutluydu. Hayalindeki projeyi gerçekleştirecekti.
- Sercan, şu duvardaki yazılardan da istiyorum.
- Tamam onlardan da verelim. Hangilerinden istersin?
- Mesela şu kuvvet çalışmalarının faydası, çalışmalarda dikkat
edilmesi gereken hususlar ve çalışma prensipleri olabilir.
88
Hayata Spor Katmak
88
89
Hayata Spor Katmak
89
Öğlen olmuştu.
- Haydi gidip bir şeyler yiyelim, ne dersiniz? diye önerdi Sercan
- Tamam, biliyorum ki senin elinden kurtuluş yok. O zaman beni midyeciye götürmeni istiyorum. Siz ne dersiniz Yağız Bey?
- Ben de severim midyeyi, olabilir.
- Karar verilmiştir.
Midyeler ısmarlanmış, masada spor eğitimi ile ilgili derin bir
sohbet başlamıştı.
90
Hayata Spor Katmak
90
- Sercan, ben sana katılmıyorum. Gerçek anlamda çok iyi bir
altyapı çalıştıramıyoruz. Evet az sayıda iyi alt yapı antrenörleri de var,
, ama yetmez ki. Çünkü biz kısa vadede gelen başarıların yettiğini
düşünüyoruz. Hem uzun vadede kim emek verecek, herkes kendini
kurtarmaya çalışıyor. Altyapıya hep tecrübesiz genç antrenörleri
veriyorlar. Antrenörler bence hâlâ çocuğun spora başlama yaşıyla,
branşta özelleşme yaşını karıştırıyor veya karıştırmak işlerine geliyor.
Başlar başlamaz, ha babam de babam yükleniyoruz. Senin yeğenini
hatırlıyorum. Çocuğu yüzme antrenmanına her gidişte sürükleyerek
götürüyordunuz. Hâlbuki her çocuk aktiviteyi sever. Yeter ki ona
uygun aktivite ve tabi biraz da eğlence sunulsun. Çocuğun en
önemsediği oyun olgusunu programdan silip atamazsın. O yaşlarda
öğrenme anahtarı oyun. Ben bunu bilir, bunu söylerim. Hatırlarsan
beraber yüzme antrenmanına gitmiştik. Çocuklar bir buçuk, iki saatlik antrenman boyunca sürekli kulvarda gidip gelmişti. Peki, bilimsel
kitaplarda boy boy yazan antrenmanın çeşitlilik prensibi nerede
kaldı, söyler misin?
- Hatırlamaz mıyım? Baş antrenörle kavga etmiştin. Konudan
bihaber, ancak bir o kadar da hırslı velilere alıştığından, adamcağız
neye uğradığını şaşırmıştı. Biliyor musunuz Yağız Bey? Buse hep
böyledir. Bildiklerini sakınmaz, doğrudan söyler. Tabi insanlar gerçeklerin yüzlerine söylenmesini pek sevmedikleri için başlangıçta
biraz tepkisel olurlar, ama sonra iyi niyeti anlaşılıp tarih de onu haklı
çıkartınca
değeri
anlaşılır.
91
Hayata Spor Katmak
91
Dünyayı saran son dönemlerde
Türkiye’de geniş katılım bulmaya
başlayan
kavramını; seneler önce doğru bir
eğitim politikası olarak anlatan bu vecize. Kişilerin gösteriş ve kısa
zamanda başarı elde etme hırsları çocuklarımız ve yetişkinlerimiz
için beden eğitiminin yarışmaya dönüştürülmesi sonucu, sadece
yazıda kalmaktadır.
- Buse Hanım’ın nasıl sert kaya olduğunu ben de öğrendim,
Sercan Bey. İşine âşık olduğu kesin.
Sercan’dan ayrılıp eve doğru yol aldılar. Sessizleşmiş, kendi düşüncelerine dalmışlardı. Sercan’ı görmek umduğundan daha az
rahatsız etmişti Buse’yi. Kendini daha güvende hissediyordu artık.
- Buse Hanım klasik müzikten hoşlanır mısınız?
- Evet çok hoşlanırım.
- Bu akşam kız kardeşimin konseri var, bize eşlik etmek ister misiniz? Bizi mutlu edersiniz lütfen gelin.
Buse hayır diyemedi.
92
Hayata Spor Katmak
92
- Akşam yedi de alırız sizi.
- Pekâlâ, yedide hazır olurum.
Teklifi bu kadar çabuk kabul etmesine kendisi de şaşmıştı. Merdivenleri koşarak çıkmıştı. Kapının önüne geldiğinde nefes nefeseydi. İçeri girerken annesine sarıldı.
- Anneciğim!
Betül Hanım kızına hiçbir şey sormadan sarılmaya devam etti.
İçinden, “Lütfen Allah’ım kızımın yüzünün tekrar gülmesini sağla.”
diye dua ediyordu.
Akşam, konser salonunun o ihtişamlı görüntüsü ve güzel ezgiler, Buse’yi üniversite yıllarına götürmüştü. Ritmik jimnastik derslerinde klasik müzikle kareografi hazırlarlardı. Ne çok eğlenirlerdi. İnci,
resitali başarı ile tamamlamış, şimdi arkadaşlarıyla birlikte gideceği
bir eğlenceye ağabeyinin ve Buse’nin katılması için ısrar ediyordu.
- İnciciğim lütfen ısrar etme. Buse Hanım’ın durumunu bilmiyorum. Üstelik annemleri de eve bırakacağız.
- Yağız oğlum sen keyfine bak. Buse Hanım uygunsa gidin. Selin Teyzenler de burada. Biz eve onlarla birlikte döneriz.
- Lütfen ağabey, Buse Hanım siz bari ikna edin onu.
- Yağız Bey, isterseniz İnci’yi kırmayalım.
- Sağ olun Buse Hanım. İnci sonra bunun acısını benden çıkarırdı.
Olağanüstü güzel ve tango yapılan bir yere gidilmişti. Buse hep
tango yapmayı istediğini fakat bir türlü fırsat bulup yapamadığını
düşünüyordu.
- Buse Hanım, benimle dans eder misiniz?
93
Hayata Spor Katmak
93
- Yağız Bey, ben tango yapmasını bilmem. Aslında öğrenmeyi
çok istediğim ancak bir türlü zaman ayıramadığım bir faaliyet.
- Ben şanslıydım İstanbul’un en iyi ve en eski hocasından ders
aldım. Eğiticimiz, “Partneriniz hiç bilmese de siz onu yönlendirebilir
ve dans edebilirsiniz.” derdi. Deneyelim mi?
Buse bütün cesaretini topladı ve kalktı. Dans pistinde beş dakikalık bocalamadan sonra, Yağız’ın profesyonelce yaptığı yönlendirmelerle dans edebildiğini gördü. Tango yapabilmek gerçekten çok
hoşuna gitmişti. Yağız çok iyi bir partnerdi. Güç savaşına girmiyor,
ufak müdahalelerle dansı yönetiyordu.
Masaya geri döndüklerinde, Buse Hanım, muhteşemdiniz. Bir
de ders alsanız harika bir çift olursunuz dedi, İnci
Buse kızarmıştı.
- Sporcu olmanın faydaları herhâlde. Sen de çok güzel bir konser verdin. Tadı hâlâ damağımda.
- Doğru, herkes müzik yeteneğimin olduğunu söylüyor, ama
bakar mısınız stresten kendimi ne hâle getirdim.
- Ne var hâlinde? diye sordu Yağız.
- Yapma ağabey baksana yerimden zor kalkıyorum. Zaten hiçbir zaman zayıf olamadım, önceden yunus balığıydım şimdi neredeyse balina.
Yağız ve Buse tebessüm ederek birbirlerine baktılar. Buse Yağız’a göz kırparak izin istedi ve konuşmaya başladı.
- İnciciğim ergenlikte vücutta bu tür değişimlerin olması normal. Senin hatan vücudunu buna hazırlamaman olmuş. Haddimi
aşıyorsam kusura bakma ama bayan bayanın hâlinden anlar diye
söze
karıştım
94
Hayata Spor Katmak
94
- Yoo! Lütfen dinliyorum.
- Bak tatlım, biz kadınlar bazı dönemlerde özellikle canımız sıkıldığında buzdolabını en iyi arkadaş kabul ederiz. Hele senin gibi
uğraşıları olanlar için spor aktiviteleri bir angarya gibidir. Aldığın
kalori ile yaktığın kalori terazisi iyi dengelenemediği için de sorun
yaşanır. Biliyor musun şişmanlığın birinci nedeni fazla yemek yemekten ziyade hareketsiz yaşamaktır. Ancak bu yemek yeme alışkanlığının tekrar gözden geçirilmemesi anlamına gelmemeli.
- Ama ben çok aktifim, hem çok da yemiyorum.
- İnciciğim bunların çoğu göreceli kavramlar. Neden başlangıç
aşamasında profesyonel yardım almıyorsun.
- Kimden alayım ki.
- Yağız Bey izin verirseniz, yarın İnci’yi de Sercan’a götürelim.
Eminim Sercan bizden daha faydalı olur. Böylece durumu da rahatlıkla takip edilebilir.
- Çok iyi fikir gibi gözüküyor. İnci isterse neden olmasın.
- İsterim ağabey. Hem ben Buse Hanım’a çok güveniyorum.
- Hah şu işe bak, ne yani bana güvenmiyor musun?
- Aman ağabey!...
- Tamam yarın bizimle gel.
Buse yatarken tüm geceyi tekrar yaşadı. Cihan’da yaşadığı
olumsuzlukları, onurunu düşündü. Bir daha deneyebileceğini sanmıyordu. Yağız’ın bu konudaki tepkisini kestiremiyordu.
Ertesi gün hep beraber Sercan’ın yanındaydılar.
- Sercan Bey, kardeşim İnci
- Merhaba İnciciğim
- Merhaba efendim.
95
Hayata Spor Katmak
95
- Yağız bu arada lütfen bana “Sercan”, der misin? Daha fazla bu
beyli, hanımlı konuşmalara dayanamayacağım.
- Tamam, Sercan, bana uyar.
Tanışma faslının sona ermesini bekleyen Buse konuya girdi.
- Sercan, senden bu güzel kıza yardımcı olmanı istiyorum. Biraz
kilosu var gördüğün gibi. O bunu sorun yapmakla birlikte bilirsin
ben her zaman işin doğru yaşam alışkanlıkları bölümüyle ilgilenirim.
Ona doğru alışkanlıkları kazandırmayı düşünürsek sence neler yapabiliriz?
- Haklısın Buse. İnsanlar kiloya o kadar çok kafayı takıyorlar ki
hedeflerine kiloyu koyup sadece onu düşündükleri için yapmaları
gereken işlemlere dikkat etmiyorlar. Bunun sonucunda hedeflerine
de bir türlü ulaşamadıklarını göremiyorlar.
- Bize atış öğretirlerken eğer merminin hedefe gidip gitmediğini düşünerek atış yaparsanız, merminin hedefte olma ihtimali hiç
yoktur. Sizin asıl konsantre olmanız gereken mermi hedefe gitmeden önce yapabileceklerinizdir, diye sürekli anlatmaya çalışırlardı,
dedi Yağız.
Sercan şaşkınlıkla,
- Yani. Eğer biz doğru yeme alışkanlıklarını ve aktiviteleri yaparsak bunun doğal sonucu olarak kilo sorunumuzda kalmaz diyorsun
değil mi?
- Evet tam bunu söylüyorum. Atışta kabzeyi doğru tutmak, pozisyonumuzu doğru almak, nefes kontrolünü doğru yapmak gibi
bazı prosedürler var. Bu prosedürlere dikkat edilirse doğal süreçte
hedefte güzel bir atış olmaması için bir neden yoktur.
Sercan ve Buse birbirlerine baktılar:
96
Hayata Spor Katmak
96
- Kesinlikle doğru bir benzetme. Ne kadar güzel özetledin Yağız. Hedef kilo vermek değil, sağlıklı olmak, ayrıca kilo vermek için
gerekenler uygulanınca hem kilo verilebilecek hem sağlıklı kalınabilecek.
- Şişmanlığın birincil nedeni fazla yemek yemek değil hareketsiz yaşamdır. diye Sercan İnci’ye anlatmaya başladı.
97
Hayata Spor Katmak
97
Öncelikle faydalı kalp atım sayını bularak vücuda ne kadar şiddetle yük uygulaman gerektiğini hesaplamalıyız. Yağız, Sercan’ın
bahsettiği kalp atım sayısının Mert’e verdiği formül tablosu olduğunu gördü ve sevindi. Mert ne yapıyordu acaba? Söylediklerini yapabiliyor muydu? Çünkü bu iş kolay değildi ve kendisi bizzat yaşayarak, yaparak öğrenmişti. Gerçekten çok emek sarf etmişti. Keşke
egzersiz yapma alışkanlığını çok önceden edinebilseydi. Mazeretler
uydurmasaydı. Ne biliyim vaktim yok, gerek yok gibi sloganları diline dolamasaydı.
- Alınan kalori ile yakılan kalorinin terazi dengesini bulmak için
bazal metobolizmanı da ortalama olarak bilip ona göre beslenme ve
aktivite planlamamız lazım. Günde 1000 kcal eksilmesi, haftada 900
g ağırlık kaybına yol açmakta. Buna göre alınan kalori ile verilen
kalori arasında 1000 kcal fark ortaya çıkmalı ki haftada 900-1000 g
üzerinden kilo verilebilsin.
İnci’nin kilosu 70 olduğuna göre ve aktivite yapmadığı için
günde kalori harcaması ortalama olarak; 70 x 30 = 2100 kalori
Günlük hiçbir şey yapmadan ortalama harcadığımız kalori.
Örneğin 30-40 dakikalık canlı bir yürüyüşle veya hafif bir koşunun ortalama kalorisi 300-350 kaloridir. Bunun yanı sıra doğru diyetle verilecek 600-700 kilo kalori ile de toplamda ortalama 1000 kilo
kalori açığı meydana gelebilecektir. Bu da sağlıklı olarak haftada bir
kiloluk kayıp (ortalama 7000 kalori) verilmesini sağlayacaktır.
98
Hayata Spor Katmak
98
Bazal metabolizma doğal olarak hızlandığı için fazladan kalori
harcanacak ve daha rahat kalori açığı sonucu kilo kaybı meydana
gelecektir.
Tekrar salonun içine yöneldiler birkaç kişi koşu bantlarında ve
bisikletlerde, birkaç kişi de kuvvet aletlerinde çalışıyordu. Yağız, “
Acaba şu koşu bandından veya bisikletten eve bir tane almalı mıyım?” diye düşündü. Havalar soğuduğunda veya zamanı ile ilgili
sorun yaşadığında bu yöntemle egzersiz ihtiyacını halledebilirdi.
Örneğin haberleri seyrederken bir yarım saat koşmak veya yürümek
veya bisiklete binmek akıllıca olabilirdi. Böylece yapmak istediği iki
işi birden yapmış olacaktı.
- Ben evime bir kardio aleti almalı mıyım?
- Aslına bakarsan iyi fikir, hem şimdi ev tipi bu tür aletler daha
gelişmiş bir şekilde sunuluyor. Dışarıda yapabilme şansı olmayanlar
için gerçekten iyi çözüm. Ayrıca televizyon seyretmek gibi ölü zamanlarda sporunu yapmış olursun. Değil mi Sercan? dedi Buse.
- Bence de iyi fikir. Zamana karşı yarışan insanlar için uygun bir
çözüm. Kuvvet çalışmaları ile ilgili broşür de vereyim. Lazım olur.
- Arkadaş diye buna derler. Sağol Sercan beni zaman kaybından kurtarıyorsun.
- Şınav, mekik gibi kendi vücut ağırlığımla kuvvet çalışmalarını
yapıyorum. Bundan sonra Buse Hanım sayesinde çalışmalarımızı
spor salonunda yapabileceğiz.
Bu arada Buse Sercan’ın verdiği yazıyı eline almış inceliyordu.
99
Hayata Spor Katmak
99
K
- Kuvvet çalışmalarında dikkat edilmezse kötü vücut gelişimleri
de oluyormuş. Örneğin: Sırt kası fazla çalışıldığı için göğüs kası daha
güçsüz kalıyor ve kollar öndeymiş gibi bir görüntü meydana geliyormuş.
100
100
Hayata Spor Katmak
100
100
- Ağzına sağlık çok güzel söyledin ve ya bir omuz birinden daha
yukarıda olabiliyor. Sağlıklı bir görüntüye sahip olmam yeterli diyorsan az ağırlıkla her sefer en az 12-14 tekrardan oluşan setler hâlinde
haftada iki kez çalışabilirsin. Az kiloyla çok tekrar yaptığında kuvvette devamlılığın artar. 4 ila 6 haftada bir program değiştirilebilir. örnek bir antrenman programıda vereyim.
101
101
Hayata Spor Katmak
101
101
Maksimal kaldırma ağırlığı tüm aletler için buluna(cak max
ağırlık en fazla iki defa kaldırılan ağırlıktır). Sonra bu ağırlığın %
30-40’ı hesaplanacak 10-16 tekrar sayısıyla hesaplanan kiloyla
çalışma 3 set olarak yapılacak.
102
102
Hayata Spor Katmak
5 dk gerdirme ile çalışma sonlandırılacak.
102
102
103
103
Hayata Spor Katmak
103
103
- Beyler, muhabbeti sonraya bıraksak da işimize baksak iyi olmaz mı ?
- Ooo! Unutulmaya da hiç gelemeyiz Hadi artık şimdi bir şeyler
içelim, sonra çıkarsınız. Hem size bir sürprizim daha olabilir, diye
takıldı Sercan
- Neymiş o?
- Gel göstereyim.
Sercan depoya doğru yöneldi diğerleri de onu takip ettiler.
Sercan, kardioya yönelik, yani kalp dolaşım sistemine yönelik
çalışmalar için bir koşu bandı ve bisikleti de onlara ayırmıştı.
Buse, “Muhteşemsin Sercan!” diye boynuna atılmıştı.
Buse ve İnci bir ara yanlarından ayrıldığında Sercan,
“Lütfen onu üzme Yağız, geçmişte çok üzüldü. O gerçekten
muhteşem bir kadındır.” dedi. Buse döndüğü için daha fazla bir şey
söyleyememişti. Eşofmanları yanlarında olduğu için Buse ve Yağız
fırsat bu fırsat diyerek 30 dakika bantta koştular. Daha sonra ağırlık
kaldırarak lüks bir spor merkezinin keyfini çıkarttılar. İnci de yürüyüşle başlangıcı yapmıştı. Ayrıca İnci’yi havuza da gitmesi yönünde
cesaretlendirmişlerdi. İnci “yüzmeyi çok iyi bilmiyorum, 15-20 dk
sürekli yüzemem ki, nefes kullanma tekniği ile ilgili sıkıntım var”
dedi.
- İnciciğim sırt üstüde yüzebiliyor musun? diye sordu Buse
- Evet
- O zaman, diyelim ki; serbest sitil yüzersin, dönüşte sırtüstü yüzerek dönersin. Sırtüstü yüzerken nefesini rahatlatmış kendini din-
104
104
Hayata Spor Katmak
104
104
lendirmiş olursun. Yüzmeye ara vermemiş olursun ya da buna kurbağalama sitilini ekleyebilirsin.
- A..! Hiç aklıma gelmemişti. Evet bu şekilde 20 dk yüzebilirim.
- İnci babamı da ikna ederiz. Oda seninle yüzer yaşlılar içinde
en güzel spor. Üstelik imkanı var, evimizin yakınında gidebileceğiniz
güzel bir havuz var.
En az sakatlanma riski içeren, hatta sakatlıklarda tedavi amaçlı
kullanılan yüzme sporu gerçekten çok faydalıydı. Hatta üst düzey
atletlerin antrenman programlarında yüzme yer alabilmekteydi. Bu
atletlerin esnekliğinin de artmasını sağlamaktaydı. Ne yazık ki yanlış
bir inanç ters kasların çalıştığı ve koşuculara zarar verdiği görüşü
kulaktan dolma yayılmış, bir çok atlet yüzmeyi antrenman programlarının içine almıştır..
- Yağız çok güzel bir gün geçirdim. Desteğin için de ayrıca teşekkür ederim.
- İnan ben de en az senin kadar keyif aldım. Harika bir faaliyet
olacak, buna inanıyorum.
Boğaziçi Köprüsünden geçerlerken Beylerbeyi Sarayı ve az ötesinde Kuleli’nin muhteşem görüntüsüne takıldılar. ”Dönmeden
Çengelköy Çınaraltı Kahvesi’nde mutlaka bir bardak çay içmeliyim.”
diye düşündü Buse. İstanbul gerçekten muhteşem bir şehirdi. Onun
büyüsü ile insanlar yollarını kaybedebilirlerdi veya büyüklüğü ile
kendilerini bir hiç gibi görebilirlerdi. Eve kadar sessizliklerini bozmadılar.
- Bu sefer mazeret kabul etmiyorum Yağız, hazır İnci’de burada.
Ayrıca annemlere sözün vardı. Muhakkak çay için bekliyorlar.
- Tamam gidelim.
105
105
Hayata Spor Katmak
105
105
Yukarı çıktıklarında, Buse’nin anne ve babası Yağız’ı ve kız kardeşini içtenlikle karşıladılar. Her iki taraf da birbirlerinden hoşlanmışlardı. Ayrılma saati geldiğinde, Buse Yağız’ı ve kardeşini apartman
kapısına kadar geçirdi.
- Yarın saat 8.00 de kapıda olurum.
- Tamam, bekliyorum. İnciciğim bizimle gelmene çok sevindim.
- Ben de! Hemen gidiyor olmanıza üzüldüm.
- İstanbul’a tekrar geldiğimde görüşürüz. Aslında konserlerini
de kaçırmak istemem.
- Tabii! hepsinden sizi haberdar edeceğim. Gelebilirseniz öyle
sevinirim ki.
Yağız ve İnci eve döndüklerinde biraz geç olmuştu ancak anne
ve babası daha yatmamışlar çocuklarını bekliyorlardı. Kısıtlı zamandan olabildiğince faydalanabilmeye çalışıyorlardı.
Mine Hanım, Yağız’ın Buse’den hoşlandığını hissetmiş sadece
gelişmeleri izliyordu. Hayat oğlunun hayatıydı ve Yağız mutlu gözüküyordu. Birçok ebeveynin düştüğü hataya düşmemek için gerekenleri yapmaya kararlıydı. O oğlunu birey olarak yetiştirmiş, kararlarına
saygılı davranmış, fikir beyan etmiş, ancak yönlendirmeye çalışmamıştı. Özellikle tüm hayatını etkileyecek bu kararda klasik kayınvalide rolü oynamayacaktı. Ancak oğlu ihtiyaç duyduğunda anne ve
babasının yanında olduğunu biliyordu. Konu dönüp dolaşıp babasının yürüyüşlerine gelmişti. Babası Yağız’ın söylediklerini harfiyen
uyguladığını gerdirmelerini de düzenli yaptığını hatta ufak çaplı
kuvvet çalışmaları bile başladığını söylemişti. Aktivite ile ilgili yazıları
okuyordu. Keşke gençliğinde de düzenli aktivite yapabilseydi. Bilimsel çalışmalar; gençken düzenli spor yapanların kemik ve kas yapısında bozulmaların, spor yapmayanlara oranla anlamlı seviyede
106
106
106
106
Hayata Spor Katmak
daha az düzeyde olduğu ve yaşlanmalarının geciktiği gerçeğini
ortaya koyuyordu.
.
Yağız memnun şekilde dinliyordu. Bir ara babası bir arkadaşından bahsetti. Arkadaşı biraz yoğun bir egzersiz programı izliyordu.
Geçen karşılaştıklarında topuk arkasında meydana gelen ağrısından
söz etmişti.
- Baba, arkadaşın ısınma ve soğumalarda gerdirme yapıyor mu?
- Pek sanmıyorum oğlum.
- Babacığım, zamanla kaslar esnekliğini kaybediyor. Arkadaşının ağrısını bir sinyal olarak kabul etmesi ve egzersiz programını
gözden geçirmesi öncelikle de gerdirme hareketlerini muhakkak
aktivitesine eklemesi gerekiyor. Sen de aslında sabah kalkınca bazı
gerdirme
hareketleri
yapmalısın.
107
107
Hayata Spor Katmak
107
107
Emin Bey her zaman oğlunun dikkatinden ve konularla ilgilenmesinden memnun kalır ve etkilenirdi. Şu anda da aynen öyle
olmuştu.
Ailelerle vedalaşılmış ve yola çıkılmıştı. Buse’nin annesi kızının
gözlerinde mutluluk ışıkları sezmiş, umutlanmıştı. Yavrusunun artık
kendini güvende hissetmesini istiyordu. Buse’nin profesyonel yardım aldığı zamanlarda, aktivite yaparak kendisine uğraş bulmasının
çok iyi olacağını söylemişler, ancak insanlara güvenmesi ile ilgili
sorunun uzun vadede çözülebileceğini anlatmışlardı. Gerçekten de
bu konuda haklı çıkmışlardı. Buse kendini kısa sürede toplamış ancak güven konusundaki çıkmazlarını hâlâ tam olarak çözememişti.
Betül Hanım şimdi kızının gözlerinde Yağız’a güvenmeye başladığı
sinyallerini almış ve anne yüreği umutlanmıştı.
İki gün sonra görevlerini yapmanın huzuruyla okullarına döndüklerinde, okulda tam bir bayram havası vardı.
- Bina hazır, boyası tamam, malzemeleri de koyduk mu, sırada
onları kullanmak var, dedi Müdür Bey.
Bu arada Buse talimatlar yağdırarak oraya buraya koşturuyordu.
- Dikkat edin, yavaş indirin.
Müdür Bey ve Yağız, Buse’nin bu hâlini gülerek seyretmekteydiler. Sonunda aletler salona yerleştirilmişti. Buse kan ter içinde
108
108
Hayata Spor Katmak
108
108
kalmıştı. Gören, aletleri onun taşıdığını sanırdı. Aletler yerleştirilip,
panolar takıldığında gerçekten salon çok güzel olmuştu. Kol kası
aletleri bir tarafta, bacak kası çalıştırma aletleri bir tarafta, karın kası
ve bel kası aletleri bir taraftaydı. Buse ağırlık setlerinin yerlerini de
gösterdi.
Herkes merakla aletlere bakıyordu. Bazı aletler onların hiç görmedikleri cinstendi. Hatta öğrencilerden birisi salonu bir tür uzay
üssüne bile benzetmişti.
- Açılışı ne zaman yapıyoruz Buse Hanım? Misafirlerimizi de çağıralım. Spor eğitimi nasıl yapılır görsünler. Çoğu futbol maçı izlemekten başka bir şey yapmıyorlar.
- Tamam Müdür Bey, eğer sizin için de uygunsa önümüzdeki
pazartesi açılışı yapalım.
- Çok iyi fikir.
- Müdür Bey öncelikli olarak sağlık raporu olmadan spor yapılmaması konusunu muhakkak üstüne basa basa anlatalım. Çünkü
iyilik yapalım derken kötülük yapmayalım. Bilinçsiz spor yapmak
yapmamak kadar tehlikeli hatta hiç spor yapmamaktan daha tehlikeli.
- Haklısınız, Buse Hanım.
- Ayrıca aktiviteye başlamadan önce yapılması gerekenleri de
anlatalım. İster misiniz bir broşür hazırlayayım ve bilgilendirme semineri gibi bir şey verelim.
- Açılış gününe yetiştirebilir miyiz?
- Sanırım evet.
- Tamam vakit kaybetme, hemen başla o zaman.
109
109
Hayata Spor Katmak
109
109
Akşam Yağız’ın ısrarıyla hep beraber Yağız’da buluşmuşlardı.
Buse, İnci’nin resitalinden, nasıl güzel çaldığından, Yağız’ın ne kadar
güzel tango yaptığından bahsediyordu.
- Nasıl yani? Yağız Bey tango mu yapıyor? diye şaşkınlıkla sordu
Birsen.
- Birincisi hani artık Bey kelimesini kaldırmıştık Birsen. İkincisi
evet tango yapıyorum. Üniversitede iken dans kulübündeydim.
- Yağız, inan çok hoş. Bir erkeği dansa götürmek ne kadar zor
bir bilsen. Senin bu işi isteyerek yapman çok medeni. Annem babamı o kadar çok zorlamıştı ama sonuç elde edememişti. Hâlbuki dans,
eşlerin beraber yapabilecekleri çok güzel bir aktivite.
- Haklısın üstelik bu tür bir aktivite insanı formda da tutmuş
oluyor. Halk oyunları da öyle. Hatta halk oyunlarımız yörelere göre
çok farklı kondisyon durumu bile ister. Mesela bir Karadeniz oyunu
oynamak her babayiğidin harcı olmasa gerek, diye hemen olayın
aktivite bölümüne girmişti Buse.
- Buse gene işi getirip spora dayandırdın. Senin hayatında başka bir şey yok mu?
Bir süre sonra Buse mutfağa Yağız’a yardım etmeye gitmişti.
Yağız dönerek Buse’ye,
- Gerçekten hayatında başka bir şey yok mu?
Buse boş bulunmuştu, anlamayan gözlerle Yağız’a bakmaya
devam etti.
- Senin diyorum, hayatında gerçekten spordan başka bir şey
yok mu?
- Buse!
- Lütfen konuyu kapat.
110
110
Hayata Spor Katmak
110
110
Buse pekâlâ tahmin etmişti Yağız’ın söyleyebileceklerini ama şu
an kalbinin buna dayanabileceğini zannetmiyordu.
Akşamın havası değişmiş, Buse dalgınlaşmıştı. Birsen ve Mert
duruma anlam verememişlerdi.
Mert’le Yağız yalnız kaldığında,
- Ne oldu Yağız? Buse birden duvar ördü. Hoşuna gitmeyen bir
şey mi vardı?
- Sorma Mert. Aslında sana ve kendime bile inkâr ettiğim şeyi
Buse’ye anlatmaya çalıştım ama başaramadım. Hemen duvarını
ördü.
- Ona hoşlandığını mı söyledin.
- Onun gibi bir şey.
- Hay Allah! Aslında o kadar çok yakışıyorsunuz ki. Ama benim
de Buse’de anlamadığım bir giz var gibi. Her şey de açık ve dürüst
olan bu kız bu konuda çok ketum gözüküyor.
Yağız sadece başını sallamakla yetindi. Aslında hiç kimseye
duymadığı duyguları Buse’ye duyuyordu ve Buse’nin gözleri melankoliye dönüştüğünde bazı gerçeklerin üstünde bir sır perdesinin
olduğunu hissediyordu.
Buse, Yağız’ın kendisine söyleyebileceklerini düşünüyordu.
Evet Yağız gerçekten insana güven veriyordu. Ancak başlangıçta
Cihan’a da güvenmişti. Sonrası ise tam bir hayal kırıklığı olmuştu.
Gözleri yaşardı. Yine de Yağız’ın yanında kendisini iyi hissettiğini
inkâr etmiyordu.
O akşam Yağız, Neda ile mesajlaşmak için bilgisayarın başına
oturmadı.
İçinden
gelmemişti.
111
111
Hayata Spor Katmak
111
111
Ertesi gün Buse hazırladığı beslenme ile ilgili dokümanları okula getirdi. Müdür Bey’e gösterdi. Müdür Bey’in hoşuna gitmişti.
Dengeli Beslenme – Besin Piramidi
112
112
Hayata Spor Katmak
112
112
113
113
Hayata Spor Katmak
113
113
114
114
Hayata Spor Katmak
114
114
115
115
Hayata Spor Katmak
115
115
116
116
Hayata Spor Katmak
116
116
Günler hızla geçmiş ve açılış günü gelip çatmıştı. Buse heyecandan yerinde duramıyordu. Herkesi eşofmanlı davet etmişlerdi.
Protokol, eşofmanlarını giymiş eşlerini de yanlarında getirmişti. İleri
gelen lafı kolay değildi, öğrencilere örnek olmaları gerekiyordu. Bir
spor salonu açılışına gelmişlerdi. Aslında spor yapmak son zamanlarda gazete, televizyon gibi görsel ve yazılı basında çıkan, özellikle
kalp sağlığı için yapılan programlardan sonra hemen herkesin gerekli olduğuna dair ortak fikri hâline gelmişti. İnsanlar galiba nasıl
başlayacaklarını bilemiyorlardı.
Buse açılış konuşmasını yapmış gelenleri gezdiriyordu. Çok büyük olmayan yer, kısa zamanda gezildikten sonra, büyük bir sınıfa
geçildi. Buse çok kısa bir süre de sporun faydalarını, spora başlamadan önce sağlık kontrolünden geçilmesi gerektiğini, Cooper veya
koşu bandında nabız kontrollü testlerle durumlarının ölçülmesi
gerektiğini, buna göre faydalı kalp atım aralığının ne olduğunu,
önemini, nasıl kullanılacağını, başlangıç seviyesinin % 60 olmasının
doğru bir hareket olacağını, bu seviyeye geldiğinde koşu bandında
gözüken yüklenme hızında, örneğin 5-6-7 gibi bir hızda en azından
4-6 hafta çalışmalara devam edilip daha sonra şiddetin arttırılması
gerektiğini, ısınma ve soğuma yapılması ve bu bölümlerde gerdirme
hareketlerinin de yapılması gerektiğini anlattı.
Bayanlar konferans sonrası hemen etrafına toplanıp karın ve
basenlerini göstererek nasıl zayıflayabileceklerini sormaya başladılar. Buse bu tür sorulara alışık olduğundan sakinlikle cevap veriyordu.
- Hayır bayanlar ne yazık ki bölgesel bir zayıflama yok.
- Hayır ne yazık ki sizin isteğinize göre değil vücut en çok nereye depolarsa oradan yağları harcamaya başlıyor.
- Evet en az 20 dk yavaş şiddetli egzersizle yağlar yakılmaya
başlıyor. Maalesef, kaslarımız enerjiye ihtiyaç duyduklarında ilk katkı
117
117
Hayata Spor Katmak
117
117
yağlardan gelmiyor. Kasların içinde, glikojen (karbonhidrat) dediğimiz ve bol miktarda su ile birlikte bulunan hazır enerji depoları var.
Enerji dengesi açık verdiğinde, ilk başvurulan kaynak bu glikojen.
Glikojen harcandığında yan ürün olarak bol su çıkar ve bu dışarı
atılır. Tartıda gördünüz ilk azalma da budur. Sonra sıra kasın kendisine ve yağa gelir.
- Evet söylediğiniz doğru bu nedenle çok yoğun diyetlerde kilo
verişleriniz yağdan önce bu maddelerden oluyor. Sonuç hem bağışıklık sisteminin çökmesi hem de su olarak kaybolan kilonun geri
alınması.
Hayır organizma sizin düşündüğünüz gibi çalışmaz Anlatmaya çalışayım. Besin maddeleri bizim yakıtımızdır. Nasıl ham petrol
benzine dönüşmeden arabada bir işe yaramıyorsa, biz de besin
maddelerini ATP denilen bir maddeye dönüştürmeden vücudumuzda yakıt olarak kullanamıyoruz. Besin maddeleri de iki yolla
enerjiye dönüşüyor: Birincisi, oksijenin hücrelerde kullanılmadan
kısa sürede enerji sağlama yolu anaerobik yol; ikincisi, oksijen kullanarak hücrede besin moleküllerinin enerjiye dönüşmesini sağlayan
aerobik yol. Aerobik yol, bize uzun süreli daha kaliteli enerji sağlar
önce glikojen depolarını sonra yağ depolarını kullanır. Bu nedenle
en az 20 dk çalışma yapılmalıdır ki yağ depoları oksijen kullanımıyla
devreye girsin.
Sonuç olarak aldığınız kaloriye dikkat eder. Egzersiz yaparken
de söylediğim şekilde; yani besin maddelerinin hücrelerde oksijenle
yanması sonucu enerjiye dönüşmesi yolu olan aerobik sistemle
yaparsanız o zaman doğru şekilde kilo verirsiniz. Yani 20-60 dk arası
egzersiz yapmalısınız ve % 60-70 civarında bir yüklenme yapmalısınız.
118
118
Hayata Spor Katmak
Aerobik/Anaerobik
Enerji Sistemlerieri
118
118
Kullanılabilir Enerji
Müdür Bey hâlinden memnun Buse’yi izlemekteydi. Yağız da
yanında hayranlıkla bakıyordu. Müdür Bey:
- Ne düşünüyorsun Yağız dediğinde aslında Yağızın gözlerindeki beğeni ifadesini kaçırmamıştı.
- Buse Hanım’ın sabrını hayranlıkla izliyorum Müdür Bey. Bu anlattığı bilimsel şeyleri bu kadar öze indirip de anlatabilmek bir maharet ister.
Diğer öğretmenler de Buse’yi hayranlıkla izliyorlardı. Enerjisi
bitmeyen, öğretme isteği gerçekten takdire şayandı.
Bu arada bayanlardan birinin feryadını duydular.
- Ne? Bir kilo 7600 kalori civarında ise ben saatlerce yürüyüp
300-500 kalori yakabiliyorsam demek ki boşuna uğraşıyorum.
119
119
Hayata Spor Katmak
119
119
- Hayır hayır umutsuzluğa kapılmayın. Aktif olmanız yağ deposundan yakmanızı daha erken başlatıyor. İşin içine bazal metabolizma da girdiğinde onunla da enerji harcıyorsunuz. Eğer bazal metabolizmanızı fazla çalıştırabilirseniz istediğimiz kiloya daha rahat
ulaşabilirsiniz.
- Bu bazal metobolizma nasıl çalışır?
- Birincisi aktivite artışı, ikincisi sık öğün az yemek yemek.
Hafif homurdanmalar oldu. Ancak Buse bu tür tepkilere alışıktı.
- Yani Buse Hanım benim sabah kahvaltı yapmamam arkasından öğleni de şöyle bir geçiştirmem bana hiçbir şey yapmıyor mu?
diye sordu valinin eşi.
- Ne yazık ki hayır Hülya Hanım. İnanın beyniniz bu durumda
sizin hiç de istemediğiniz bir mesajı organizmanıza yolluyor.
- Neymiş o Buse Hanım?
- Hey organizma, kendine dikkat et Hülya Hanım seni aç bırakacak yediklerinin %20’sini daha fazla depola.
- Yani ne alırsam alayım %20 daha fazla depoya gidiyor diyorsunuz. Vah! Vah! Ben bu kadar sene boşuna mı aç durup kendime
eziyet ettim. Buse daha fazla bir şey söylemedi. Herkes anlamıştı
zaten. Hatanın neresinden dönülse kârdı.
Bir kişiyi koşu bandının üzerine çıkarmadan önce nabzının
%60’ını bularak gösterdi. “Böyle olmalı.” diye ikaz etti. Sonra ekledi,
“Bizim aktivite şiddetimizi en iyi gösteren nabzımızdır, lütfen unutmayın. Kendinizi olimpiyat sporcusu sanarak saatlerce aktivite yapmayın veya şiddeti çok yüksek aktivite yapmayın. İnanın organizma
bunun öcünü alır. Lütfen sağlıklı olmaya çalışalım derken sağlıksızlık
yaratmayalım. Genel sağlığa yönelik bir programı önermemi istiyor-
120
120
Hayata Spor Katmak
120
120
sanız bunu, dayanıklılık antrenman payı % 70, koordinasyon çalışmalarının payı %20, kuvvet çalışmalarının payı % 10 olmalıdır.”
Yalnız hanımlar çok önemli bir şey kıyafetlerimizin ve ayakkabılarımızın özelliklerinin yaptığımız sporla uyum içinde olması. Spor
kıyafetlerimiz çok dar olmamalı ki vücudumuz nefes alabilsin ayrıca
kıyafetlerimizi pamuklu ürünlerden tercih etmekte fayda var. Tamamen sentetik kıyafetler mantar veya idrar yolu iltihabına sebep
olabilir.
Her şey çok güzel geçmişti. Herkes çok memnundu. Hatta kullanıp kullanamayacaklarını, hangi saatte açılıp açılmayacağını da
sormuşlardı. Müdür Bey de, “Öğrencilerimizin çalışmaları bittikten
sonra neden olmasın, böylece biz de okul aile birliğine katkıda bulunmuş oluruz.” demişti
- Buse Hanım ne başardığınız görüyor musunuz? İnsanlara farklılık sundunuz. Bizim insanımız iyi sunulan şeylere asla arkasını
dönmez. Bu da bunun bir göstergesidir. Millî Eğitim Müdürü’müz,
“Öğretmenlerimizi toplayalım, Buse Hanım da sağlıklı yaşam ve spor
konulu bir konferans verse.” dedi. Ben olumlu yanıt verdim.
Akşam, Birsen’le haftanın yorumunu yapıyorlardı. Tatlı bir rehavet çökmüştü üzerlerine. Telefon çaldı. Birsen telefonu açtı.
- Tamam abla. Sakin ol. Ben gelmeye çalışacağım. Rahat bırakın
artık kızcağızı. Olan oldu. Bundan sonra ne yapabiliriz ona bakalım.
Abla bırak şimdi sınavı, bunun sonu yok sana söyledim. Önce yeğenimi toplayalım sonrasına bakarız. Fazla belli etme. Telefonu kapattığında Birsen’in yüzü bembeyazdı.
- Ne oldu arkadaşım kötü bir haber mi?
- Ablam yeğenimi parmağını boğazına sokup kusmaya çalışırken
yakalamış.
121
121
Hayata Spor Katmak
121
121
- Belki gerçekten midesi kötüdür.
- Hayır Buse, midesi falan kötü değil. Resmen parmağını sokup
kendini kusturuyormuş.
- Bu kötü. İnşallah ileri aşamada değildir.
- Bilmiyorum ki hangi aşamada. Profesyonel yardım almak lazım. Ah benim aptal ablam dinlemedi ki ….
- Öyle deme Birsen. Ablan ne yapsın? Öyle görmüş, başka bir
çıkış yolu olabileceğini düşünememiş, bu sistemde yetişmiş ve bu
sistemden başka bir sistemde yaşayabileceğini düşündüğünü de
zannetmiyorum.
- Neyse benim İstanbul’a gitmem gerek.
- Ben de senle geleyim on günlük iznim vardı. Daha kullanmadım seninle gelmemi ister misin?
- Aslında çok iyi olur, der demez Birsen göz yaşlarına hâkim
olamadı.
Kapı sesiyle irkildiler.
- Merhaba Yağız hoş geldin. dedi, Buse şaşırmıştı.
- Merhaba geçiyordum uğradım. Seninle konuşmak istiyorum
ama müsait misin? derken Birsen’in ağlamış suratını gördü.
Buse eliyle sus işareti yaptıktan sonra, Yağız’ı mutfağa aldı.
- Ne oldu Buse meraktan çatlayacağım?
- Birsen’in yeğenini kusmaya çalışırken annesi yakalamış.
- Kahretsin! Sistem bir canavar gibi çocukları birer birer yutuyor. Benim yapabileceğim bir şey var mı?
- Hayır. Sen neden geldin?
122
122
Hayata Spor Katmak
122
122
- Şey sanırım şimdi sırası değil.
- Nedir, merak ettim, söylesene.
Yağız’ın bütün cesareti gitmişti. Ne yapmalıyım diye düşünüyordu kendi kendine.
- Hadi Yağız söylesene.
- Ben… Ben seni seviyorum. Seni daha iyi tanımak istiyorum.
Buse hiçbir şey söylemeden ayakta kala kalmıştı.
- Buse…
Buse cevap vermek istiyor ancak konuşamıyordu.
- Çok ısrar ettin, sana yalan söylemek istemedim.
Buse soruları hâlâ cevapsız bırakıyordu. Sanki taş kesilmişti ve
sabit bakışları bir noktaya kenetlenmişti.
Yağız, “Anladım” dedi ve dönüp kapıdan yavaşça çıktı.
Buse’nin gözünden süzülen bir damla yaşı görememişti.
Yağız eve geldiğinde ter içindeydi. Hırsını alamamış bir şekilde
koşu bandının üzerine çıktı. Dakikalarca koştu. Gecenin devamında
bu üzüntüleri düşünemeyecek kadar yorgun uyuya kaldı.
Buse, Yağız gittikten sonra arkadaşının yanına çöktü. Şimdi ikisi
dizlerini çekmiş ağlıyorlardı.
- Buse! Buse! diye sarstı. Birsen “Ne oldu? ”
- Beni seviyormuş.
- Kim Yağız mı? Zaten biliyoruz bunu.
- Nasıl?
123
123
Hayata Spor Katmak
123
123
- Herkes zaten onun seni sevdiğini biliyor. Ben de senin onu
sevdiğine eminim.
- Hayır! Hayır! Bunları duymak istemiyorum.
Birsen derdini unutmuş, arkadaşını iknaya çalışıyordu.
Birkaç gün sonra Birsen ve Buse İstanbul’a yola çıktılar. Buse o
geceden sonra bir daha Yağız’ı görmemişti. İstanbul’ da her şeyi
yoluna koymaya çalıştılar. Birsen’in yeğeni ve annesi için profesyonel yardım ayarladılar. İstanbul’un güzelim Belgrat Ormanları gibi
yeşil ortamlara gitmeleri konusunda da ısrarcı olmuşlardı. Birsen
büyük bir gayretle onları hayata döndürmeye çalışıyordu. Buse,
Birsen’e değişik bir doğa sporundan bahsetmiş; Birsen’in ablası ve
kızını bu sporla tanıştırmaya karar vermişti.
Birsen ilk duyduğunda;
- Ne! Bizimkilere oryantal mi yaptıracağım, ablam bunu dünyada kabul etmez.
- Saçmalama Birsen! Oryantal değil, “Oryantiring.” Bir doğa sporu, Federasyonu var. Araziye konulan hedefleri harita ve pusula yardımıyla sırayla bulma sporu, yani doğaya oryante olma, anladın mı?
- Kusura bakma Buse. İlk duyunca birden ismi biraz bunu çağrıştırdı.
- Haklısın İsmini ilk duyan birçok kişi seninkine benzer bir tepki
veriyor. İskandinav kökenli bir spor, bizim ülkemizde daha yeni,
ancak kısa sürede yayılmış. Kuzeyin o sisli ortamında insanların evlerinin yönünü, yerini bulmak için, ihtiyaçtan çıkmış bir spor. Bugün 68
ülkede yapılıyormuş. Gel sana bu sporu internette göstereyim.
124
124
Hayata Spor Katmak
124
124
125
125
Hayata Spor Katmak
125
125
- Anladığım kadarıyla özel hazırlanmış bir parkurda ellerinde
bölgeye ait bir harita ve pusulayla; yerleştirilmiş 10-12 hedefi sırasıyla buluyorlar ve yanlışsız en kısa sürede parkuru bitiren birinci oluyor.
- Evet.
- Harita nasıl okunuyor.
- Harita üzerindeki her bir işaretin bir anlamı yani haritanın özel
oryantiring dili var.
- Çok hoş, bulmaca gibi değil mi?
126
126
Hayata Spor Katmak
126
126
- Evet ben de hoşlanacağımı düşünüyorum.
- Bak Birsen bir de duyuru var. Oryantiring Balkan Şampiyonasının bu hafta sonu İstanbul Belgrat ormanlarında yapılacağını yazmışlar.
- Buse biz de gidelim.
- İstanbul’a gelip de oraya gitmemek olur mu, haklısın kesinlikle gitmeliyiz.
Sabah erkenden hazırlandılar. Eşofmanlarını giydiler ve yarışmanın yapılacağı yere geldiler yarışma heyecanı her yeri sarmıştı.
Ortalık bir festival havasındaydı. Ayrıca bu sporu öğrenmek isteyenlere basit bir eğitim parkuru ve çocuklar için de parkurlar oluşturulmuştu. Yediden yetmişe eşofmanlı bir sürü insan vardı. Ellerine bir
broşür aldılar, incelemeye başladılar. Eğitim parkuruna katılmaya
karar vermişlerdi. Oryantiring yapan çocukları gördüler. Gerçekten
çok hoştu. Hedeflerine doğru kararlı bir şekilde ilerliyorlar ve hedeflerin buldukça keyiflenip bir sonraki hedeflerine hareketleniyorlardı.
127
127
Hayata Spor Katmak
127
127
Yarışma başlamış, büyük bir heyecan ortalığı sarmıştı. Biraz seyrettikten sonra eğitim parkuruna yöneldiler. Harita ve pusulalarını
aldılar. Orada bulunan görevli onlara nasıl kullanılacağını anlatmış
grubu çok basit olan parkura götürmüştü.
Birsen ve Buse büyük bir keyifle yürüyerek 6 hedefli eğitim parkurunu tamamladılar.
- Buse bu harika bir spor. Yaparken hiçbir şey düşünemedim.
Sadece hedeflere nasıl gideceğime
konsantre oldum. Hedefleri bulmak
insana muhteşem keyif veriyor.
Ablamla yeğenimi muhakkak bu
sporla tanıştıralım, lütfen.
- Haklısın Birsen bu spordan
Müdür Bey’e de bahsetmeliyim. Öğrencilerimiz için de harika bir
spor. Baksana ne kadar kendilerine güvenliler. Doğada nasıl rahat
hareket ediyorlar. Okulumuzda bunu eminim yapabiliriz. Dönünce
internet adreslerinden bilgi isteyeyim. Birsen birden küçük bir çığlık
attı.
- Ne oldu Birsen? diye şaşkınlıkla sordu Buse.
Birsen kafasıyla bir yeri işaret etti. Yağız hoş bir sarışınla onlara
doğru yürüyordu. Onları görmediği belliydi. Buse bir yerlere kaçabilirim düşüncesiyle etrafa baktı. Ne yazık ki hiçbir yer yoktu ve Yağız
da onları görmüştü. Yüzünden ne düşündüğü belli olmuyordu.
- Merhaba dedi yaklaştıklarında.
- Merhaba, diye cevap verdi Birsen. Buse’nin de arkasından isteksiz
sesi
duyuldu.
128
128
Hayata Spor Katmak
128
128
- Neda, seni görev yaptığım okuldan arkadaşlarımla tanıştırayım, diye İngilizce seslendi.
Kızlar birbirleriyle merhabalaştılar.
- Sizi burada görmeyi beklemiyordum, diye devam etti Yağız.
- Oryantiring yarışması olduğunu duyunca geldik.
- Ha!.. Evet Neda’da yarışmalar için gelmiş. Neda’nın yaşadığı
yerde çok yapılıyormuş. diye devam etti Yağız. Ancak Birsen ve Buse’nin pek muhabbeti devam ettirmeye niyetleri yoktu.
Neda iletilerine cevap alamaz olunca arkadaşlıklarını sorgulamak istemiş, sürpriz yapıp gelmişti. Kızlar Yağız ve Neda’yla vedalaşarak ayrıldılar. Buse gözyaşlarını zor tutuyordu. Birsen hiçbir şey
söylemedi. Sadece arkadaşının koluna girdi ve ona destek olamaya
çalıştı.
Neda, Yağız’ın bir kızı sevdiğini öğrenmişti. Yağız söylemese de
biraz önceki alımlı sportmen görünüşlü kızın o olduğunu anlamıştı.
Yarın gece dönüş için biletini almıştı.
Akşam Buse içinde dayanılmaz bir huzursuzlukla dolaşıp duruyordu. Eli telefona gitti ve Yağız’ın ev numarasını çevirdi. Telefondan
cevap gelmesini beklemeden kapattı. Cesaretini tekrar toplayıp bir
kez daha aradı.
- Efendim, İnci’nin sesini tanımıştı.
Buse bir an konuşamayacağını zannetti.
- Ben Buse, Yağız oralarda mı? kelimeleri ağzından döküldü.
- Merhaba Buse abla, diye hoş bir çığlık atmıştı İnci.
- Merhaba İnci nasılsın?
129
129
Hayata Spor Katmak
129
129
- Bomba gibiyim, Buse abla harikalar yarattın biliyor musun? Bir
iki kilo verdim. Ancak Sercan ağabeyle ölçüm yaptık; yağ oranım
azalmış, kas oranım artmış hem çok hoşuma giden bir elbiseyi alıp
giymeyi de başardım ve en önemlisi dimdik durabiliyorum konser
verirken, performansım arttı. Üst üste neredeyse birkaç...
- Eee! İnciciğim ağabeyini verir misin?
İnci’ye kabalık etmişti, ama bu konuları şimdi ne dinleyecek ne
de duyacak hâli yoktu.
İnci biraz şaşırmış bir şekilde,
- Ağabeyim yok, Buse abla dedi.
- Yok mu?
- Evet, sen hatırlarsın konserden sonra gittiğimiz kulüp var ya
arkadaşıyla oraya gittiler.
- Buse neye uğradığını şaşırmıştı.
- Arkadaşı yarın gidiyor da..
- Öyle mi? Teşekkürler İnciciğim.
- Görüşürüz Buse abla.
Telefon karşı taraftan kapanmış. Buse’ninse elinde öylece duruyordu. Neden sonra mutfakta olan Birsen geldi, telefonu elinden
aldı, yerine koydu. Birsen bir şey söylemeden Buse’yi oturttu.
- Ne oldu Buse?
Buse omuz silkti.
- Ne olacak her zaman ki kandırmaca. Beraber kulübe gitmişler.
- Pes mi edeceksin Buse? Bu savaşı sen başlattın sen bitirmelisin.
130
130
Hayata Spor Katmak
130
130
Nasıl der gibi bakıyordu arkadaşına Buse.
- Kalk gidiyoruz.
- Nereye?
Birsen, Buse’yi çekiştirerek kaldırdı, bir taksiye atladılar. Buse’nin tarif ettikleri yere gelmişlerdi. Buse, Neda’yı gördüğünde hemen orayı terk etmek istedi. Birsen durumu anlamış arkadaşının
kolunu sıkı sıkı tutuyordu. Buse o kötü anın bir an önce geçmesini
dileyerek, duruşunu bozmamaya çalışıyordu. Yenilmiş olsa da bu
centilmence olacaktı. Hasmını beklemeye başladı. Neda kavalyesi ile
birlikte çok hoş bir şekilde dans ediyordu. Bulundukları yere doğru
yaklaştılar. Ama Neda’yla danseden Yağız değildi ki. Peki Yağız neredeydi? Gözleri etrafı araştırdı, görmesi uzun sürmedi. Köşe masada
yalnız başına oturuyordu ve dalgın gözüküyordu.. Göz göze geldiler.
Yanına gittiğinde Yağız’ın ağzından tek bir kelime döküldü
- Neden?
- Yağız ben evliydim.
- Bunu benim önemseyeceğimi mi düşündün.
- Ben güvenemiyordum, korkuyordum.
- Artık güven ve korkma.
Sabah günün ilk ışıkları yüzlerine yansırken sözleştikleri gibi
sahil yolunda buluştular. Hızlı bir şekilde yürürlerken Buse başından
geçenleri yavaş bir sesle Yağız’a anlatıyordu. Yağız uzayıp giden
sahil yoluna baktı. Kararını vermişti. Buse’nin yanında olacaktı ve
hayatına kattığı spordan hiçbir zaman pişmanlık duymayacaktı.
131
131
Hayata Spor Katmak
131
131
1. Sağlık kontrolünden geçmeden spora başlamayın.
2. Doktorunuzun tavsiyelerine muhakkak uyun.
3. Spordan en az iki- en fazla üç saat önce beslenin.
4. Spor öncesi muhakkak 5-10 dakika iyi bir ısınma yapın
5. Spor öncesi, sporsnasında ve sonrasında sıvı alın.
6. Sporrunuzu bir plan dahilinde yapın
7. Başkaları ve kendiniz ile yarışmayın.
8. Haftada en az üç gün, en fazla beş gün spor yapın.
9. Spora üç günden fazla ara vermeyin gün içinde aktif olun.
10. Aktivitelerinizi çeşitlendirin.
11. Yemeklerinizi beş öğün ve az miktarda tüketin.
12. Bol sıvı tüketin.
13. Kalp atım sayınızı hesaplayarak aktivite planlayın.
14. Dinlenme aralığınızı aktivitenizin çeşidine ve yaşınıza göre
planlayın.
15. Her spor saatinde muhakkak gerdirme bölümüne zaman
ayırın.
16. Aktivitelerinizde çeşitlilik prensibini uygulayın. Monoton
programlardan kaçının.
17. Aktivitenizde dayanıklılık ve kuvvet çalışmaları planlayın.
18. Yüklenme şiddetinizi yavaş yavaş artırın.
19. Belli aralıklarla kendinizi test ederek durumunuza bakın.
20. Dengeli beslenmeyi ihmal etmeyin.
132
132
Hayata Spor Katmak
132
132
21. Çocukken yapılan sporun ilerleyen yaştaki faydasını göz ardı etmeyin.
22. Yağ depolarının 20 dakikadan sonra devreye girdiğini
unutmayın.
23. Kilo kontrollü ve sağlık için yaptığınız aktivitenin düşük veya orta şiddetli ve uzun süreli olmasını sağlayın.
24. Stresli ve zorlu bir gün sonrası aynı zorlukta bir aktivite tercih etmeyin.
25. Sakatlık sonrası ilk yardım önlemlerini muhakkak uygulayın.
26. Antrenman öncesinde ve antrenman bitiminde nabız kontrolünüzü yapın.
27. Vaktim yok cümlesini hayatınızdan çıkarın, sporu görev olarak algılayın.
28. Kendinizi olimpiyat sporcusu sanmayın.
29. Ergenliklerini rahat atlatabilmeleri için çocuğunuzu spora
yönlendirin.
30. Kuvvet çalışmalarında dikkat edilmesi gereken noktalara
gerekli hassasiyeti gösterin.
31. Kuvvet çalışmalarında nefes tekniğini muhakkak uygulayın.
32. Yorgunluk maddesi olan LA’i (Laktik Asit) daha çabuk vücuttan uzaklaştırmak için aktivite sonrası hafif tempolu beş
dakikalık koşu yapın.
33. Aşırı yapılan ve dinlenme aralıkları iyi ayarlanmamış spor
planlamaları kronik yorgunluk nedenidir, unutmayın.
34. Yüklenme- dinlenme oranını iyi hesaplayın.
35. Beş öğün yerken; ara öğünlerinizi ana öğünlerden bir saat
önce yapın.
36. Spor sonrası mutlaka duş alın.
133
133
Hayata Spor Katmak
133
133
37. Aktivite bitiminde beş veya on dakika soğuma çalışmalarını
yapın.
38. Spordan hemen önce şeker çikolata vs. basit şeker ürünlerinden yemeyin.
39. Aktivitenizi bitirdikten sonra kilo sorununuz yoksa, iki saat
içinde bileşik karbonhidrat tüketin. Ör: Muz, karbonhidratlı
içecekler vs.
40. Hedefiniz, sağlıklı yaşam için spor olsun.
134
134
134
134
Hayata Spor Katmak
1.
Beden Eğitimi yarışmaya yöneliktir. (D) (Y)
2.
Isınma organizmayı sonraki çalışmalara hazırlar. Sakatlanma
riskini azaltır. (D) (Y)
3.
Kalp sağlığı için gerekli olmayan aşağıdakilerden hangisidir.
a.
Sağlıklı beslenmek
b. Spor yapmak
c. Sigara içmemek
ç. Tıka basa yemek
4. Soğuma evresinde düşük tempoda yapılan bir koşu ile …’in
vücudu daha çabuk terk etmesini sağlarız.
a. LA b. Sodyum
c.
Potasyum ç. Antioksidan
5. Gerdirmeler baştan ayağa veya ayaktan başa bir sıra takibi ile
yapılmalıdır. (D) (Y)
6.
Kalp kası istem dışı çalışır ve düz kastır. (D) (Y)
7. Hangisi antrenman prensibi değildir?
8.
S: 23
a. Kişiye özel olmak
b. Çeşitlilik
c. Çok yönlü çalışma
ç. Birden bire yüklenmek
Vücut Kütle İndeksi aşağıdaki formüllerden hangisi ile hesaplanır.
a. Boy /Kilo b. Kilo /Boy c. Kilo/ Boy² ç. Boy/ Boy²
9.
İnsanlarla çabuk arkadaşlık kurmak ve paylaşma yardımlaşma
duygularının geliştirilmesine yardımcı olmak Beden Eğitimi ve
Sporun
Psikolojik
ve
Sosyal
faydasıdır.
(D)
(Y)
135
135
Hayata Spor Katmak
135
135
10. Antrenman yapmakla beraber kalp kası güçlenir HDL yükselir
LDL düşer. (D) (Y)
11. Faydalı kalp atım aralığı S:39
a. %55-%45
b.%60-%85
c.%30-%40
ç. %70-%90
12 Burkulan ayağa önce buz uygulaması sabitleme ve dinlendirme
uygulanır (D) (Y)
13. Cooper testi bir dayanıklılık testidir. (D) (Y)
14. Cimnastik sporuna başlangıç yaşı aşağıdakilerden hangisidir.
a. 5-6
b.7-8
c. 9-10
ç. 2-4
15. Kanın % 90’ı sudur. (D) (Y)
16. Yoğun antrenmanlarda 20 dk. da bir yarım litre su içmek gerekir. (D) (Y)
17. İnsan ve hayvan vücut hücrelerinde bulunan yağlı maddeye
…... denir.
a. Kollestrol b. ATP c. Kas lifi d. O₂
18. Dinlenme aralığı iyi ayarlanmamış aşırı çalışmaların sonucunda
aşağıdakilerden hangisi meydana gelir.
a. Burkulma
b. Soğuma c. Sürantrenman ç. Uyum
19. Kuvvet çalışmaları arası 24-48 saat olmalıdır. (D) (Y)
20. Kuvvet çalışmaları kaç çeşittir.
a. 3
b. 5 c. 7
ç. 6
136
136
Hayata Spor Katmak
136
136
21. Kuvvet çalışmaları en az haftada iki gün yapılmalıdır.
(D) (Y)
22. Kuvvet çalışmalarında önce küçük kaslardan başlanmalıdır.
(D) (Y)
23. Kuvvet çalışmalarında zorlanılan yerde nefes verilmeli rahatlanılan yerde nefes alınmalıdır. (D) (Y)
24. Fazla protein vücutta fazla azot üretir ve sonucunda vücut aşırı
su kaybeder. (D) (Y)
25. Yağların harcanmasında uzun ve düşük yoğunluktaki egzersiz
kısa ve yüksek yoğunluktaki egzersizden daha etkilidir.
(D) (Y)
26. Tam dinlenme ve verimsel dinlenme arasında fark yoktur.
(D) (Y)
27. Oryantiring sporunda harita ve pusula kullanılır. (D) (Y)
137
137
Hayata Spor Katmak
DOĞRU CEVAPLAR
1. (Y)
15. (D)
2. (D)
16. (D)
3. ç. Tıka basa yemek
17. a. Kollestrol
4. a.LA
18. c. Sürantrenman
5. (D)
19. (D)
6. (Y)
20. a. 3
7. ç. Birden bire yüklenmek
21. (D)
8. c. Kilo/ Boy²
22. (Y)
9. (D)
23. (D)
10.(D)
24. (D)
11. b.%60-%85
25. (D)
12. (D)
26. (Y)
13. (D)
27.(D)
14. a. 5-6
137
137
138
138
Hayata Spor Katmak
138
138
1.
2.
3.
AKGÜN, N.: Egzersiz ve Spor Fizyolojisi, Cilt 1, 5. Baskı, Eğe Üniversitesi Basımevi, s.225, İzmir, (1994).
BOMPA, T.O.: Antrenman Kuramı ve Yöntemi Çevirenler:
KESKİN, İ. TUNER, B, A. KÜÇÜKGÖZ, H. BAĞIRGAN, T. Bağırgan
Yayınevi, s.362 ANKARA 2003.
4.
ÇAKIROĞLU, İ. M.; Antrenman Bilgisi, Şeker Matbaacılık, İstanbul
1997.
DEMİREL, H., AÇIKADA, T., BAYAR, B., TURNAGÖL, H., ERKAN
DÜNDAR U.; Antrenman Teorisi, Bağırgan Yayınevi, Ankara, 2.
Baskı, 1995.
5.
DÜNDAR, Uğur; Antrenman Teorisi, Ankara 1995.
6.
ERSOY G.; Sağlıklı Yaşam Spor ve Beslenme 1995.
7.
FOX, E. L., BOWERS, R. W., FOSS, M. L.: The Physilogical Basis of
Physical Education and Athletics, fourth edition, W. B. Sounders
Co., s.323-350, New York, (1988).
8.
GREENE, L., PATE., R.: Traınıng For Young Dıstance Runners,
Human Kınetıcs, (1997).
9. GUYTON, C., A., HALL, E., J.: Tıbbi Fizyoloji, Çeviri: Prof. Dr.
ÇOLAKOĞLU, Z. 2003.
10. HEIPERTZ, W.: Spor Hekimliği Çeviren: ARMAN, M. İ.
11. http://maceraakademisi.com
12. İŞLER, M.; Atletizm (Koşular- Atmalar- Atlamalar) TUTİBAY Ltd.
Şti. Ankara 1997.
13. KALYON, T. A.: Spor Hekimliği Sporcu Sağlığı ve Spor Sakatlıkları
5. Baskı, GATA Basımevi s.1 Ankara, (2000).
14. KALYON, T. A.: Spor Hekimliği, 5. Baskı, GATA Basımevi, s.40,
Ankara,
(2000).
140
140
Hayata Spor Katmak
15. Madows AG Köln; Spor Hastalıkları El Kitabı İlk Yardım Uygulamaları.
16. SAMUELSON J. B.; Running For Women 1995
17. SEVİM, Y.; Antrenman Bilgisi, Nobel Yayın, Ankara 2002.
18. SEVİM, Y.; Sportif Oyunlarda Kondisyon Antrenmanı Hacettepe
Üniversitesi Spor Bilimleri ve Teknolojisi Yüksekokulu Yayın No: 4
19. THORPE, R.; Beceri Öğrenme Teorilerinin Antrenman Ortamında
Uygulanması, Hacettepe Üniversitesi Spor Bilimleri ve Teknolojisi Yüksekokulu Yayın No: 4.
20. TİRYAKİ, R. G.; Enerji Sistemleri Antrenman Metodları Ve Sporcu
Beslenmesi T.C. Başbakanlık Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü
Spor Eğitimi Dairesi Başkanlığı, Ankara 1993.
21. UĞUR, E., BAYSALİNG, Ö.: Herkes İçin Spor Vücut Geliştirme
Yayınları 1999.
22. www.building- muscle101.com
23. www.cooperaerobics.com
24. www.orienteering.metu.edu.tr
25. [email protected]
26. ZORBA E; Yaşam Boyu Spor 2004.
27. ZORBA, E.; Fiziksel Uygunluk, Neyir Matbaası, Ankara 2000.