Erken Müdahale Programları
Transkript
Erken Müdahale Programları
Erken Müdahale Programları Sevda Bekman AÇEV’in Misyonu “Eğitimin şart olduğu bilinciyle, uzmanlık alanları olan erken çocukluk ve yetişkin eğitimine, programları ve uygulamaları ile katkı sağlamak ve bu konuda ülke genelinde yaygın bir hizmet ağı oluşturmak” olarak tanımlıyor. Bu genel tanım içinde, AÇEV eğitimde fırsat eşitliği ilkesinin hayata geçirilmesine ve çocuk kadar, çocuğun yakın çevresinin de desteklenmesine ağırlık vermeyi hedef olarak belirterek genel çerçevesini de somutlaştırıyor. Bu misyonu da programları ve çeşitli faaliyetleri ile gerçekleştireceğini ve bir Sivil Toplum Kuruluşu olarak alternatif oluşturmayı amaçladığını vurguluyor. Müdahale Programlarının Rolü ve Amacı Müdahale Programları gelişimleri (sosyal, duygusal, bilişsel, fiziksel) risk altında olan örselenebilir çocukları hedefler. Örselenebilir/İncinebilir olmaları içinde bulundukları çevresel şartlardan, biyolojik faktörlerden ve yerleşik gelişimsel engellerden kaynaklanmaktadır. Bütün çocuklar sağlıklı değildir, iyi beslenmemektedir, uygun sağlık ve ev koşulları içinde yaşamamaktadırlar. Ayrıca, engelli çocuklar ve diğer biyolojik nedenlerle örselenmiş çocuklar da vardır. Bazılarının da çevreleri onlara destekleyici bir ortam sağlayamamakta ve onların tüm gelişimlerini destekleyememektedirler. Müdahale Programlarının Rolü ve Amacı Müdahale programlarının amacı çocukların yaşamlarında koruyucu/destekleyici faktörleri çoğaltmak, risk faktörlerini azaltmaktır. Koruyucu/Destekleyici faktörler çoğalıp risk faktörleri azaldığında örselenebilir çocukların iyileşmesini/dayanırlılığını sağlayabiliriz. Dolayısı ile çocukların hayatlarında örselenmekten iyileşmeye doğru bir değişim sağlanabilir. Çevresel nedenlerden dolayı örselenmiş çocuklar, içinde bulunulan sosyal ve ekonomik şartlardan dolayı gelişimleri desteklenmeyen ortamlarda yaşayan çocuklardır. Biyolojik faktörlere bağlı olarak örselenmiş çocuklar ise biyolojik engelleri olan çocuklardır. Örselenmeye neden, fakirlik, erken doğum, düşük doğum kilosu, ebeveynlik, duygusal istismar ve dışlanma, ebeveynin alkol, hap ya da benzer maddeleri kullanması olabilir. Farklı Müdahale Programları Birincil Müdahale Programları: Sorun ortaya çıkmadan beklendik olumsuzlukları/sorunları ÖNLEMEYİ amaçlar. Genel nüfusu ya da risk altında olan nüfusu hedef alır. İkincil Müdahale Programları: Risk altındaki evrende ilk belirtileri görülen sorunları AZALTMAYI ve daha önemli sorunların ortaya çıkmasını önlemeyi amaçlar Üçüncül Müdahale Programları: Ortaya çıkmış olan sorunlarla başa çıkmayı ve tekrar olmalarını önlemeyi amaçlar. Etkilenmiş nüfusu hedef alır. Şekil 1 Aile Özellikleri Ebeveynin kişilik özellikleri Aile Davranışları Çocuğun engeline ya da biyolojik olarak risk olan durumuna bağlı olmayan özellikler Ebeveyn-çocuk ilişkisindeki kalite (örneğin: sosyal destek, evlilikteki ilişkiler, maddi kaynaklar, çocuğun huyu) Ailenin sunduğu deneyimler Aile tarafından sunulan sağlık ve beslenme imkanları Çocuk Gelişimi’nin Sonuçları Çocuğun durumundan kaynaklanan olası stresler Bilgi ihtiyacı Aile ve kişiler arası sıkıntı Kaynak ihtiyacı Güvenine yönelik tehditler Şekil 2 Stres Erken Müdahale Programlarının Bölümleri Kaynak Desteği Hizmetlerden haberdar olma, onlara ulaşma ve koordinasyon Sosyal Destek Ebeveynden ebeveyne grup Aile Danışmanlığı Ek destek (maddi yardım ya da erteleme) Aile/ arkadaş / toplum bağlarının harekete geçirilmesi Bilgi ve Hizmetler Ev ve kurum merkezli programlar Ebeveyn-Uzman ilişkisi (sağlık, emniyet, yönlendirici yol gösterme ve problem çözme) Kişisel terapiler Tartışma AÇEV’in programlarını düşündüğünüzde: Hedef kitlenin hangi faktörlere dayanarak örselenmiş olduğunu düşünüyorsunuz? Neden? Müdahale programlarının gerekliliği ile ilgili çerçeve açısından programları nasıl değerlendiriyorsunuz? Uyguladığınız program programıdır? Neden? hangi tür müdahale AÇEV Programları ile hangi risk faktörlerini azaltıp hangi destekleyici faktörleri çoğaltmayı hedefliyor? Örselenmede Önemli Olan Etkenler Bu etkenleri üç ana başlık altında toplayabiliriz; Biyolojik faktörler, Ebeveynlik ve Çevre. Ebeveynlik ve Çevre’yi daha ayrıntılı işleyeceğiz. Merkezi sinir sistemini (biyolojik faktörler) etkileyen ve bozukluk yaratan (özürlü yapan) beş farklı nedenden bahsedebiliriz. Kalıtımsal bozukluklar Beynin tam gelişmemesi Merkezi sinir sistemini etkileyen toksik maddeler Merkezi sinir sisteminin enfeksiyonu Doğum öncesi ve doğum sırasındaki beyin hasarları Bunlar birincil, ikincil ve üçüncül müdahale programlarının hedef alanıdır. Ebeveynlik Kabul eden (adaptive) ebeveynlik dayanırlılık/iyileşme için bir destekleyici faktörken, kabul etmeyen ebeveynlik (maladaptive) ise bir risk faktörüdür. Kabul etmeyen ebeveynliğin özelliklerini bilmek müdahale programlarında hedef grubumuzu belirlerken önemli bir faktördür. Kabul eden ebeveynlik ile ilgili bilgi ise tüm müdahale programlarında olması gereken bir bilgidir çünkü ebeveynleri hedefleyen her program onları kabul eden (adaptive) ebeveynler olmaları için destekler. Ebeveynlik “Kabul eden” ebeveynlikte çevre ve çevre ile ilişkiler önemlidir çünkü ebeveynliği etkiler. Çevrelerindeki farklı sistemler ile (iş yeri, okul) olumlu ilişkiler kuran, Çocukları, eşleri ve onları destekleyen diğer sosyal ağları (komşular, arkadaşlar) ile iyi ilişki kuran, Kişilerle karşılıklı ilişkiler kurabilen, destek alabilen ve çocuk bakımı ve gelişiminde destek bulan, Ebeveynler daha kabul eden ebeveynler olurlar. Sosyo-ekonomik faktörler, kültür, ebeveynlerin psikolojik sağlıkları, çocukların özellikleri, toplum, ebeveynlerin davranış biçimleri ebeveynliği etkileyen çevre faktörleridir. Ebeveynlik Kabul Eden Ebeveynliğin Özellikleri Karşılıklılık (Reciprocity): Deneyimlerin ve duygularını çocukla paylaşılması kabul eden ebeveynliğin vazgeçilmez özelliğidir. Özellikle de duygusal alanda karşılıklılık erken yaşlarda çok önemlidir. Karşılıklılık bozulduğu zaman travmatik, reddedici ve zorlayıcı davranışlar ailede baş gösterir. Çocuğun duygusal durumunu paylaşabilmek, çocuktaki duygusal ipuçlarını okuyabilme kapasitesi ve duygusal ihtiyaçlarını karşılayabilmek “karşılıklılık” da önemlidir. Bu çocukta güven duygusunun gelişmesinde, kendine güvenmesinde ve çevreyi keşif etmesinde önemlidir. Çocuğun çevresinde ona bakan temel kişinin davranışları çocuğun kendi ile ilgili görüşünün oluşmasında çok önemlidir. Babanın rolü de kabul eden ebeveynliğin önemli bir faktörüdür. Babanın çocuğu ile ilişkisi ilk yaşlarda daha sonraki yaşlarda olduğundan daha da önem kazanmaktadır. Özellikle alt sosyo-ekonomik ailelerde babanın rolü çocuğun sağlıklı bir bağlılık kurması için diğer ailelerden daha da önemli olmaktadır. Babanın rolüne etkileşim (çocukla paylaşılan faaliyetler ve bakım eğitimdir) ulaşabilirlilik (çocuğun dolaylı ya da dolaysız olarak babaya ulaşabilmesidir) ve sorumluluk (çocuğun bakım ve ihtiyaçlarını karşılamasıdır) olarak tanımlayabiliriz. Ebeveynlik Kabul Eden Ebeveynliğin bir başka özelliği de ebeveynlerin etrafında onu destekleyen bir sosyal grup (sosyal destek ağı) olmasıdır. Destek ağı olan ebeveynlerin kabul edici ebeveyn olma olasılığı daha yüksektir. Sosyal Destek ağı evin dışında olan ve aile üyeleri ile duygusal ya da materyal paylaşımı içinde olan kişilerdir. Sosyal Destekleyici Çevre işlevsel bir destek verebilir (çocuk bakımı sağlamak gibi), bilgi bazında destek verebilir (çocuk yetiştirme ile ilgili bilgi vermek gibi) duygusal destek verebilir zor zamanlarında duygusal destek ve paylaşım gibi. Sosyal Destek ağı stresi azaltarak ve tehdit eden olaylarda tampon olarak, ebeveynlerin başa çıkma stratejilerini etkiler, duygusal destek verir. Sosyal destek ağına sahip olan risk altındaki ailelerin bu desteğe sahip olmayanlara kıyasla daha az kontrol edici ve daha az sert çocuk yetiştirme yöntemleri kullandıkları, çocuklarına daha çok destek oldukları ve çocuklarının ihtiyaçlarına duyarlı oldukları gözlenmiştir. Sosyal desteğin olmaması aileleri sosyal açıdan dışlanmaya iter. Tacizkar ailelerin bu tür sosyal destek ağına sahip olmadıkları görülmektedir. Eğitim seviyesi ve etnik köken sosyal ağların kurulmasında etkilidir. Ebeveynlerin eğitim seviyeleri yükseldikçe daha geniş bir sosyal destek çevresine sahip olurlar. Etnik gruplar ise daha çok yakın aile üyelerine dayanırlar. Ebeveynlik Kabul Etmeyen ebeveynlikte bazı faktörler vardır; ebeveynin alkol ve hap bağımlısı olması çocuk yaşta anne/baba olması ve ruh sağlığının bozuk olması. Bu faktörler kabul edici ebeveynliği tehdit eden risklerdir çünkü bu faktörler kabul edici ebeveynlikte önemli olan davranışların sergilenmesinde engeldir. Alkol ve hap bağımlılığı Ebeveynin doğum öncesi bu tür alışkanlıkları çocukta bazı bozukluklara, düşük doğum ağırlığına, bilgiyi algılama, dikkat ve ilişki kurmakta bazı bozukluklara yol açar. Doğum sonrasında ise ebeveynin duygusal olarak paylaşımını etkiler ve ebeveyn-çocuk ilişkisi zarar görür. Ebeveyn çocuğu ile ilişki kuramaz ve çocuğunun ihtiyaçlarına cevap veremez. Ebeveynlik Ebeveynleri alkol ve hap bağımlısı olan çocuklar “zor çocuklar” olurlar. Anneye zorluklar çıkartırlar. Ebeveynlerin de hap kullanımından dolayı nüropsikolojik fonksiyonları, hafızası, bir iş yapmadaki oryantasyonu, dikkat seviyesi, konsantrasyonu etkilenir ve psikolojik bozukluklar ortaya çıkar. Bütün bunlar, şiddet, yoksulluk, eğitimi yarım bırakmak ve sosyal dışlanmayı beraberinde getirir. Böyle ebeveynlerle yaşayan çocukların bağımlılığı, güven duygusu, kendine güveni, çocuğun kendi davranışlarını kontrol etmesi ve duygularını kontrol etmesi olumsuz etkilenir. Ebeveynin alkol ve hap bağımlısı da olması bu çocukları daha da risk altında bırakır. Ebeveynlik Genç yaşlarda ebeveynlik Bu ebeveynler çok daha az sözel ilişki kurarlar, iletişimleri daha çok fizikseldir. Konuştuklarında kısa emirler verirler ve daha çok çocuğu terbiyeye yönelik iletişim kurarlar. Bu çocuklar bilişsel, ekonomik ve sosyo-ekonomik olarak olumsuz çevrelerde büyürler. Ebeveynin psikolojik bozukluğu Psikolojik bozukluğu olan ebeveynler tepkisiz, çocukların ihtiyaçlarını karşılamayan, çocuk hakkında olumsuz görüş sahibi ve tacizkar olurlar. Aynı zamanda duygularını kontrol edemezler ve duygusal durumlarda tepkisizdirler. Çocuklarıyla daha az konuşurlar, yüz ifadeleri donuktur ve olumlu duygularını daha az gösterirler. Bu durumdaki alt sosyo-ekonomik aileler daha da risk altındadırlar çünkü daha az destekleri vardır. Babalar böyle durumlarda önemli rol oynayabilirler. Tartışma AÇEV’in Programlarını düşündüğünüzde Kabul eden ebeveynlik ortamını sağlamak için neler yapıyorsunuz? Kabul eden ebeveynlikte hangi risk faktörlerini azaltmayı ve hangi koruyucu/destekleyici faktörleri çoğaltmayı amaçlıyorsunuz? Çevre Çevrenin öneminin altını çizen “Ekolojik Yaklaşım”dır. Bu yaklaşım çocuğun gelişiminde hem çocuğun birincil sosyal çevresi (aile) ile çocuğun etkileşiminin hem de çevresindeki sosyal sistemlerin arasındaki ilişkinin önemini vurgular. Ekolojik yaklaşım risk ya da dayanırlılığın nedenini biyolojik organizma (çocuk/kişi) ile çevrenin ilişkisine bağlar. İşte bu ilişkinin içeriği ve kalitesi risk ya da dayanırlılığı getirir. Bu bakış açısına göre “risk” ya dışardan gelen tehditler sonucu gelişir ya da olması gereken ve beklenir durumlar/olanaklar olmadığı zaman gelişir. Bunlar iyi beslenmeme, yaralanma gibi biyolojik riskler, çocuğun temel deneyimlerini ve ilişkilerini yoksun bırakacak ve gelişimi örseleyecek sosyo-kültürel risklerdir. Ekonomik yoksunluk, saldırganlık, ırkçılık gibi. Çevredeki Sistemler Makrosistem Eksosistem Mesosistem Mikrosistem Çocuk Çevre Bu yaklaşımın temel kişisi olan Bronfenbrenner çevreyi birbiri içine geçmiş farklı DÖRT sistem olarak tanımlar. Mikrosistem: Çocuğun birincil çevresidir. Önemi çocuğa destekleyici ve kaliteli bir ortam sunmasındadır. Kalitesi çocuğa sunduğu ortamın onun gelişimini ne denli desteklediği ve duygusal olarak geçerli ve gelişimsel olarak ne kadar iddialı bir ortam olmasında yatar. Bu ebeveyn - çocuk arasında “karşılıklılık” ortamının olduğu, çocuk için “potansiyel gelişim alanının” yaratıldığı ve çok yönlü oyun, sevgi ve birlikte bir şeyler yapmanın içerildiği bir ilişkiye işaret eder. Mesosistem: Buradaki risk mikrosistemler arasında kurulan ilişkinin sayısı ve kalitesi ile ilgilidir. Ev-okul arasındaki ilişki, ev-hastane arasındaki ilişki. Dolayısı ile aile katılımı iki mikrosistemi bağlamak için çok önemlidir. Bu sürekliliği ve kalıcı sonuçları getirir. Eksosistem: Çocuğun gelişimi üstüne etkisi olan ancak çocuğun içinde önemli rol oynamadığı bir sistemdir. İş yeri gibi. Burada önemli olan eksosistemlerin ne denli mikrosistem haline geldiğidir. Ekso sistemler mikro sistem oldukları zaman çocukların gelişimini desteklerler. Bu da iki sitemin karşılıklı paylaşımı ile gerçekleşir. Eksosistem aileleri etkileme biçimine göre çocukların gelişimleri ya ilerler ya da tam tersi olur. İşsizlik, düşük ücret, uzun ve esnek olmayan çalışma saatleri, karşın yüksek ücret, anlayışlı iş veren, çocuk bakımını karşılayan bir iş yeri. Eksosistemdeki günlük kararlar ve uygulamalar çocukların ve ailelerin günlük yaşantılarını etkiler. Örneğin düşük gelirli bölgelerde anne-çocuk sağlığı klinikleri açma ya da erken çocukluk eğitimine ayrılan bütçeyi azaltma kararları gibi. Makrosistem: Meso ve eksosistem daha geniş ideolojik, demografik kurumsal bir çerçevenin içinde işlevlerini gösterirler. Örneğin çocukla ilgili alınan politikalar, kültürde çocuğa bakış açısı, sosyal ve bilişsel servisler gibi. Bir kültürün bireysel mi yoksa toplumcu mu olduğu, sağlık ve eğitim politikası gibi. Çocuklara hiç bir zaman risk faktörlerinden arınmış bir çevre sunamayız. Burada önemli olan risk faktörlerin birikimidir dolayısı ile sayı önemlidir. Risk faktörlerinin sayısının artmaması gerekir çünkü arttıkça etkisi de artar. Bu artış çocukların başa çıkabilme kapasitesini aşabilir. Dolayısı ile destekleyici faktörler ile risk faktörlerinin oranı çok önemlidir. Risk faktörleri destekleyici faktörleri geçmemelidir. Risk Faktörlerinin sayısı mı yoksa ne olduğu mu önemlidir? Sorusuna cevap verebilecek iki araştırma vardır; Rorchester ’87 ve Philedelphia ’99. Her iki çalışmada risk faktörünün sayısının risk faktörünün ne olduğundan gelişim (bilişsel ve sosyal ve duygusal) için daha önemli olduğunu göstermektedir. Şekil 3 ▪ WPPSI Sözel IQ 115 ▪ ▪ ▪ 100 ▪ ▪ ▪ ▪ 85 0 1 2 3 4 5 Risk Faktörlerinin Sayısı 6 7-8 Birçok risk faktörü okul öncesi yaşlardaki zekada etkilidir. Şekil 4 50 Risk Group 40 0-3 Düşük 4-5 Orta 6-7 Bir çok 30 8+Yüksek 20 10 0 E m ılı at m di K ş nı ra av m yu en üv re le ik em ad Ak ik nl ki Et G U D li m le ob Pr e in nd Ke ik oj ol ik Ps Farklı risk gruplarında yetişkinlerdeki olumsuz sonuçların yüzdeleri Tartışma AÇEV’in Programlarını düşündüğünüzde Programlar ekolojik yaklaşıma sahip midir? Hangi çevreleri ve hedeflemektedir? hangi çevreler Hedeflediği çevrelerde ne yapmaktadır? arası iletişimi Dayanırlılık Nedir? Dayanırlılığı sağlamak risk faktörlerini ve stresi yok etmek demek değildir. Ancak kişinin risk faktörleri ile etkin biçimde başa çıkabilmesine yardımcı olmaktır. Kime “dayanıklı” denir? Ekonomik şartlar, doğum öncesi hastalıklar ve zorluklar, taciz ve ihmal ve genç ebeveynlik gibi faktörlerden dolayı risk altında olup da iyi gelişen çocuklar. Boşanma, çocuk bakımında yaşanan stres gibi faktörlere maruz kalıp hala yeterli olanlar. Politik şiddet, savaş etkilenmemiş çocuklar. gibi çocukluk travmalarından olumsuz Dayanırlılığı Getiren Koruyucu Faktörler Çocuğa, aileye ve topluma bağlı koruyucu faktörler vardır. Çocuğa Bağlı Bebeklikte Hareketli, duyarlı, iyi huylu, yeme ve uyku sorunlar az olan ve mızmızlanmayan, kolay yatıştırılan, sosyal tepkisi olan, kendine bakan temel bir kişisi olan. Erken Çocuklukta Hareketli, neşeli, sorumluluk sahibi, kendine güvenen, bağımsız, stres ve yaralanmadan çok etkilenmeyen, bağışıklık sistemi sağlam, zor ve sıkıntılı durumlara çok önemsemeyen ve böyle durumlarda düşük kalp atışı reaksiyonu veren. Koruyucu Faktörler Aileye Bağlı Annenin Yeterliliği Eğitim seviyesi, ilk yılda yetkin bir bakıcı olması, az sayıda çocuk, aile büyüklüğü, her çocuk arası iki sene Temel bakıcının dışındaki bakıcılarla iyi ilişkiler • • Büyük anne ve büyük babalar: Büyük anne ve büyük babalarla kuvvetli duygusal bağlar ebeveynlerin olmadığı ya da kabul eden ebeveynler olmadığında önemli bir koruyucu faktör olurlar. Özellikle boşanmış ailelerde, genç annelerde ailenin büyükleri önemlidir. Kardeşler: Kardeşlerin olması da risk durumlarında zorlukları ve stresi azaltmada tampon işlevi görür. Boşanmış ailelerde de kardeşler duygusal destek olabilirler. Kardeşlerin ebeveynin yerini almaması ancak onları tamamlayıcı bir rol olması önemlidir. Sorumluluk verilmesi, yarı zamanlı işler dayanırlık için önemlidir. Bir yere ait olma (aidiet) duygusu Koruyucu Faktörler Topluma Bağlı Arkadaşlıklar Duygusal destek için önemlidir. Arkadaşların ailesi de bu çocuklar için evle ilişkilerinde olumlu bakış açısı kazanmalarına yardımcı olurlar Arkadaşlar yaşam kalitesini arttırmada önemlidirler ancak onlarda tamamlayıcı olmalılar, ebeveynin yerini almamalılardır. Okul Okul bu çocuklar için ev olarak işlev yapabilir. Çocukların yaşamında bir yapı/çerçeve ve kontrol sunarak oğlanları daha dayanırlı yaparken kızları da sorumlu yapabilir. Öğretmenler Rol modeli olarak görev yaparlar. Risk altında olan çocukların dayanırlılığını ana okulu öğretmeninin ya da ilköğretim öğretmenine bağlandığı görülmüştür. Yaşamlarında böyle bir kişi olan çocukların yeterli ve düşünceli yetişkinler olduğu görülmüştür. Tartışma AÇEV’in Programlarını düşündüğünüzde Dayanırlılığı arttırmak için risk faktörleri ile koruyucu faktörlerin arasındaki dengeyi nasıl sağlıyorsunuz? Karşılıklı Etkileşim Modeli Müdahale Programlarının temel aldığı teorik yaklaşımlarda Bronfenbrenner’in ekolojik yaklaşımı ile birlikte Sameroff’un karşılıklı etkileşim modeli de çok önemli kabul olunur. Karşılıklı Etkileşim Modeli, gelişimin aile ve sosyal çevresi tarafından sağlanan deneyimlerle çocuğun sürekli karşılıklı etkileşim sonucu olduğunu öne sürer. Ancak çocuğun edindiği tecrübelerde çocuğun rolü önemlidir ve bu tecrübeler ondan bağımsız olamaz. Dolayısı ile çocuğun çevreden ortaya çıkardığı ve aldığı önemlidir. ANNE ÇOCUK ZAMAN Dışlamak Kaygı Doğum Zorlukları z1 Zor Huy z2 z3 Dil Geriliği z4 z5 Bu yaklaşımda önemli olan davranışların yorumlandığı çerçevedir. Zor doğan bir bebeğin anneden aldığı reaksiyon annenin zor doğuma verdiği anlam ile bağlantılıdır. Ebeveynin çocuğun zor beslenmesi ve uyku sorunlarını nasıl yorumladığı önemlidir. Dolayısı ile doğru müdahale programları yapmak için bu yorumlama çerçevesini bilmek önemlidir. Yorumlama çerçevesinde kültür, aile ve bireysel olmak üzere üç kod vardır. Kültür Kodu: Çocuk yetiştirme tutumları, sosyal gelişimde kullanılan yaklaşımlar, eğitim (örgün/yaygın). Bütün bu süreçler belirli bir sosyal kontrol ve sosyal destek içinde işleyip toplumda ulaşılan ittifakla inançlar, ahlak, kurallar, moda, adetler ve anlayış olarak yer alır. Aile Kodu: Aileler tüm davranışlarını çocuklarının gelişimlerini desteklemek amacı etrafında düzenlerler. Ailenin temel amacı bu hedeflere sağlıklı olarak ulaşmaktır. Aile kodu gelişimin ailenin amaçladığı gibi olmasında uygulamaları düzenler. Aile kodu ailenin davranışlarının, değerlerinin veinançlarının çocuklara aktarılmasının nedeni ve sonucudur. Aile Kodu bunu uygulayan aile ve temsil edilen aile yolu ile gerçekleşir. Uygulayan Aile: Aileyi birlikte tutar ve düzenler. Bunlar ailenin uyguladıklarıdır. Bu etkileşimler aileye birliktelik (coherence) ve kimlik verir. Aile uygulamaları bir müddet sonra beklenebilir uygulamalara dönüşür, ve bir bağlılık kaynağı olur. Gelenekler oluşur. Uygulamalardaki dinginlik ve uygulamalara atfedilen anlam ailenin kabul ediciliğinde önemlidir. Temsil Edilen Aile: Ailelerdeki uygulamalar hafızada kalır ve bireylerin davranışlarını yönlendirir. Bunlar zaman içinde hatırlanır ve ileriye dönük beklentileri de getirir. Aile Hikayeleri: Şahsi tecrübelerden çıkarsamalardır. Bu hikayeler kişinin dünyanın ve aile bireylerinin nasıl davranması gerektiği ile görüşünü belirler. Ebeveynler bu aile hikayelerini aile üyelerinin gelişimleri ile ilgili beklentilerinde kullanırlar. Hem uygulayan aile hem de temsil edilen aile zaman içinde birbirini etkiler. Ailedeki uygulamalar zaman içinde temsil edilen aileye dönüşürler. Temsil edilen aile de sonuçta bir ailenin işleyişini ve uygulamaların yorumlanmasında etkili olur. Bireysel Kod: Her ebeveynin bu kodlar üstüne kendinden getirdiği yorumlardır. Tabii ki bu yorumlar ebeveynin kendi ailesinde yaşadıkları ile ilgilidir ancak kendi açısından değerlendirilmektedir. Bütün bunlar ebeveynlerin kendi çocukları ile ilgili davranışlarını etkiler. Dolayısı ile bir ebeveynin davranışlarının temeli onun aile ve kültür katmanına bağlıdır. Bunları göz ardı etmek müdahale programının başarısını azaltır. Ebeveynlerde çözülmemiş çocukluk sorunları ve ebeveynlilikten sapmalar çocuğun olumsuz gelişmesine katkı yapar. Ebeveynler önemli aracılar oldukları için onların da kodlarına müdahale etmek önemlidir. Çocuklar da farklı aile hikayeleri dinledikçe ve farklı beklentiler ile karşılaştıkça onlar da kendi katkılarını yaparlar. Bu da aile kodunda önemli bir değişim sağlayarak ebeveynlerin davranışlarını etkiler ve çocuk yetiştirme biçiminin diğer kuşaklara geçmesini sağlayabilir. Ebeveyn Çocuk Tatmin Edici Olmayan bir İlişkinin Beklentisi Normal Bebek Olumsuz Duygular Başlangıç Noktası Olumsuz Davranışın Teyidi Olumsuz Davranış Kötü Çocuk Aile Hikayesi Tatmin Edici Olmayan İlişkinin Teyidi Sertlik İçeren Davranışlar Saldırgan bir Okulöncesi Yaşta Çocuk Son Durum Ebeveynin Tatmin Edici Olmayan Çocuk Davranışı Beklentisinin Davranış Soruna Olan Çocuğa Giden Karşılıklı Etkileşim Süreci. Tartışma AÇEV’in Programlarını düşündüğünüzde Karşılıklı etkileşim modelinin yaklaşımını uyguluyor musunuz? Evet ise nasıl? Hayır ise nasıl uygulayabilirdiniz? Müdahale Programları Müdahale Programlarının temel aldığı farklı teorik yaklaşımlar vardır: • Karşılıklı Etkileşim Modeli, • Ekolojik Yaklaşım Modeli, • Psikoanalitik-Gelişim Modeli, • Davranışçı Yaklaşım Modeli gibi. Bu farklı teorik yaklaşımların müdahale programlarının içerikleri ve yöntemleri o teorik yaklaşımın insan “gelişim”ini tanımlaması ile yakından ilişkilidir. Dolayısı ile o teorik yaklaşımı kullanmadan o teorinin gelişimi nasıl açıkladığını iyi bilmek gerekir. Müdahale Programlarının Etkili Olabilmesi için Kurallar 1. Hedef kitleyi belirlemede öncelikleri saptayan bazı faktörler vardır: • Yoksulluk • Özel eğitim gereken çocuklar • Düşük eğitim ve okur yazarlık seviyesi • Azınlık grubun çocukları • Ruhsal sorunlar • Çok çocuklu aileler • Şiddet • Babanın eksikliği • Sosyal desteğin olmaması • Vasıfsız işlerde çalışan aileler Müdahale Programlarının Etkili Olabilmesi için Kurallar (devam) 2. Programların başlama yaşı ve devam süresi • Erken başlayan ve uzun süren programlar 3. Geniş kapsamlı programlar • Tüm gelişimi (sosyal, duygusal, bilişsel ve fiziksel), sağlığı, beslenmeyi ve bakımı içeren programlar 4. Aile katılımı • Ailenin ve çocuk ile ailenin birlikte katılımının olduğu programlar Müdahale Programlarının Etkili Olabilmesi için Kurallar (devam) 5. Çocuklar için uygun müfredat 6. Sınıfın/grubun büyüklüğü ve iç dinamiği 7. Öğretmen özellikleri ve davranışı 8. Sürekli değerlendirme ve takip Müdahale Programlarının Başarısını Zorlayan Faktörler Annelerin ihtiyaçları ve programın amaçlarının örtüşmesi Ulaşılması zor olana ulaşmak Ornanizasyon yapısı ve karar alma Profesyoneller ile annelerin ilişkisi Destekleme süreci ve şartları Ebeveynliğin sosyal ortamı Müdahale programları ile ilgili neler biliyoruz ve bizi neler bekliyor? Müdahale programlarının etkili olduğuna dair kanıtlar vardır. Ancak nerede, nasıl ve kimin için daha etkili olduğuna dair bir sonuç yoktur. Her müdahale programının temel aldığı bir teorik yaklaşım vardır. Bu hizmetleri takip edebilmek, amacı ve beklentileri belirlemek için önemlidir. Hedefleri açık ve net olan, planlandığı gibi uygulanan ve gerçekçi beklentileri olan programlar daha başarılıdır. Uzun vadeli ve başarılı programlar hem çocukları hem de ebeveynlerini hedefler. Hem ebeveynlerin hem de çocukların ihtiyaçlarının karşılanması önemlidir. Müdahale programları ile ilgili neler biliyoruz ve bizi neler bekliyor? (devam) Programlarda desteklenecek bir kaç alan belirlemek ve onları iyi yapmak daha etkilidir. Profesyonellerin çalıştığı programlar yarı profesyonellerin çalıştığı programlardan daha başarılıdır. Yoğun programlar daha etkilidir ama ebeveynler için katılım zordur. Hedef kitlenin seçiminde önceliklerin belirlenmesi önemlidir. Müdahale programları ile ilgili neler biliyoruz ve bizi neler bekliyor? (devam) Bizi zorlayacak noktalar: Sağlık ve eğitim hizmetlerinin işbirliği içinde olduğu programların uygulamaya koyulması Ebeveynlerin programlar için ayıracak zamanı olmaması Profesyonellerin desteklenmesi konferanslar, sürekli eğitim ve gözetimle Programların farklı disiplinlerden insanları içinde barındırması (eğitimci, psikolog, sağlık uzmanı) Hizmeti sağlayanlar, yerel kişiler ve politika üretenler arasında ilişkinin sağlanması
Benzer belgeler
SS044 SS001 - Hacettepe University Faculty of Health Sciences
ve bu konuda ülke genelinde yaygın bir hizmet ağı oluşturmak”
olarak tanımlıyor. Bu genel tanım içinde, AÇEV eğitimde fırsat eşitliği
ilkesinin