16 Ağustos 2016 - Kesin Karar Gazetesi
Transkript
16 Ağustos 2016 - Kesin Karar Gazetesi
- Ceylan’dan hasta ziyaretleri Çorumlu genç Marmaris’te boğuldu Çorum’da yaşayan 17 yaşındaki lise öğrencisi Hakan Karıncalı tatil için geldiği Muğla’nın Marmaris ilçesinde boğularak can verdi. Olay, ilçeye 20 kilometre uzaklıktaki Orhaniye Mahallesi Kızkumu Plajı'nda meydana geldi. Sayfa 3’te Her fırsatta hastane ziyaretinde bulunan Çorum Milletvekili Ahmet Sami Ceylan, hem hastalara moral kaynağı oluyor, hem de hastane çalışmalarını ve sorunları yakından takip ediyor. AK Parti Çorum Milletvekili, Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ahmet Sami Ceylan, Çorum Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tedavi gören hastaları ziyaret etti. Sayfa 3’te Yýl: 1 Sayý: 216 GünlükSiyasiBağımsızGazete 16 Ağustos 2016 SALI Çorum zıplasın istiyoruz Çorum Valisi Necmeddin Kılıç, önümüzdeki günlerde kamuoyu ile çok güzel projeler paylaşacaklarını, Çorum'a yarınlara, geleceğe hazırlayacak büyük yatırımlar üzerinde yoğunlaştıklarını belirterek, "Çorum zıplasın istiyoruz" dedi. Çorum Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu'nun olağan toplantısı Vali Necmeddin Kılıç'ın başkanlığında gerçekleştirildi. Dün kahvaltı programı ile başlayan toplantıda Vali Kılıç Çorum’un gelişmesi için yapılması gerekenleri anlattı. Depreme Dikkat Çektiler İnşaat Mühendisleri Odası Çorum Temsilciliği Başkanı Özgür Kılıç ve yönetim kurulu 17 Ağustos depreminin yıldönümü nedeniyle basın açıklaması yaptı. Sayfa 7’de Yalçın Kılıç'ın oğlu sünnet oldu Çorum Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği (ÇESOB) Başkanı Yalçın Kılıç'ın oğlu Onur Kılıç, sünnet olarak erkekliğe ilk adımını attı. Sayfa 3’te Sayfa 5’te Trafikte hata yapan yandı Türkiye'de 2 milyon 895 bin kişi işsiz ‘Geri adım atmayacağız’ Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü’nde düzenlediği basın toplantısında Çorum’daki FETÖ soruşturmalarına dair gazetecilerin sorularını yanıtlayan Vali Necmeddin Kılıç, devletin sağlığına kavuşması için bütün kurumların senkronize olmuş bir şekilde el birliği, güç birliği ve işbirliği içerisinde ciddi adımlar attığını ifade Sayfa 5’te etti. Sayfa 4’te Sayfa 4’te Betül ve Altuğ dünya evine girdi Çorum’da Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) darbe girişimine yönelik yürütülen soruşturma kapsamında daha önceden gözaltına alınan 12 kişi daha dün adliyeye sevk edildi. Zanlıların sağlık raporu için hastaneye getirilişi sırasında bir kişinin kucağındaki küçük çocuğuyla gözaltında bulunması dikkat Sayfa 3’te çekti. Betül Erden, Altuğ Yardımcı dünya evine girdi. Hafta sonu düzenlenen düğünle dünya evine giren genç çifti sevenleri yalnız bırakmadı. TED Koleji Öğretmenlerinden Kadir Erden ve Fatih Sultan Mehmet İlkokulu öğretmeni Nebahat Erden’in kızları Betül ile Yasemin Yardımcı ve merhum işadamı Atilla Yardımcı’nın oğlu Altuğ’un Anitta Otel Balo Salonu’nda düzenlenen düğün töreninde, genç çiftin nikah şahitliklerini Doktor Adnan Erden ve İşadamı Vedat Sayfa 8’de Türk yaptı. FETÖ soruşturmasında 9 kişi tutuklandı Kızılkaya ailesinin mutlu günü Sayfa 8’de 3 FETO zanlısı 12 kişi adliyeye sevk edildi Hastanede on bin koroner anjiyografi yapıldı MÜSİAD’dan destek Sayfa 3’te 2 ÇEKVA burs başvurusu Sayfa 2’de Sayfa 2 Diş eti hastalıkları erken doğuma neden olabiliyor Diş eti problemlerinin düşük doğum erken doğum gibi bebeğin ve annenin sağlığını etkileyen sorunlara yol açabileceği söylendi. Diş Hekimi Periodontoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Serdar Sütcü, gebelikte tüm hormonal dengenin değiştiğini ve yeniden yapılandığını belirterek, diş eti hastalıklarının önceden kontrol altına alınmasının büyük önem taşıdığını söyledi. Anne adayının hamile kaldığı günden itibaren ağız bakımına daha fazla özen göstermesi gerektiğine işaret eden Sütcü, hamilelik boyunca da rutin diş hekimi kontrollerine gidilmesi gerektiğini bildirdi. Düşük ağırlıklı bebek doğuran ya da erken doğum yapan annelerin ağızları incelendiğinde diş eti iltihapları, kemik kayıpları olduğunun gözlendiğini belirten Sütcü, "Bu nedenle mümkünse gebe kalmadan önce ya da gebeliğin 3-6 ayları arasında diş eti problemlerinin kontrol altına alınması gerekiyor." ERKEN TEŞHİS TEDAVİDE BAŞARIYI GETİRİYOR Sütcü, diş eti hastalıklarının erken teşhisinin ağız ve vücut sağlığıyla ilgili sorunlara yol açmadan başarıyla tedavi edilebildiğini dile getirerek, koruyucu yaklaşımın ve erken teşhisle yapılan tedavinin maliyetinin de düşük olduğunu belirtti. Diş eti hastalıklarının en önemli belirtisinin diş etlerinde kanama olduğunu anlatan Sütcü, diş etlerinde büyüme, diş etlerinde çekilme ve şekil bozukluğu, diş ve diş etinin birbirinden ayrılması, diş ve diş eti arasındaki doğal derinliğin artması, diş boylarının uzaması, dişlerde hassasiyet, kamaşma, aralarının açılması ve dişlerin sallanması gibi durumların da diğer belirtiler arasında yer aldığını söyledi. SAĞLIKLI DİŞ ETLERİ İÇİN NE YAPMALI? Yrd. Doç. Dr. Sütcü düzenli diş fırçalamanın önemli olduğuna dikkati çekerek, Türkiye'de 2015 yılı verilerine göre, kişi başına diş fırçası kullanım sayısının düşük, tüketilen diş macununun ise bir tüpten daha az olduğunu hatırlattı. Sütcü, diş eti sağlığını korumak için yapılması gerekenler için, şunları kaydetti: "Sabah ve gece yatmadan önce günde iki defa dişlerinizi fırçalayın. Eğer diş eti hastalığınız var ise bu süre yeterli olmayabilir, daha uzun fırçalama yapmanız gerekebilir. Üç ayda bir diş fırçanızı değiştirin. Yılda bir ya da iki defa diş hekiminize muayene olmayı ihmal etmeyin. Günlük ağız bakımında tek başına dişlerin fırçalanması yeterli değildir. Mutlaka ara yüz fırçaları ve diş ipiyle diş aralarının temizliği yapılmalıdır. Gerek normal, gerekse elektrikli fırçalar, doğru teknikle uygulandıklarında oldukça etkin temizlik yaparlar. Uzmanların ara yüz fırçalarını uygulamalı olarak hastalara göstermeleri zorunludur ve bu fırçalar mutlaka doğru teknik ile uygulanmalıdır." Özellikle hamilelik döneminden itibaren anne adaylarının bilgilenmesi ve bilinçlenmesinin çok önemli olduğunu vurgulayan Sütcü, "Kişilere diş fırçalama alışkanlığının ve diş bakımının çocuk yaşlarda kazandırılması önemli. Yarının geleceği çocuklarımıza bırakacağımız en güzel miras ağız bakımı alışkanlığının kazandırılmasıdır. Sağlıklı dişler ve diş etleri, sağlıklı yaşamın da anahtarıdır" dedi. Elektrik kesintisi Yeşilırmak Elektrik Dağıtım A.Ş. Çorum Koordinatörlüğü tarafından, Çorum’da yapılacak olan teknik çalışmalar nedeniyle “Programlı Elektrik Kesintisi” uygulanacağı açıklandı. Kamuoyunun önceden bilgilendirilmesi amacıyla Yeşilırmak Elektrik Dağıtım A.Ş. Çorum Koordinatörlüğü’nden yapılan açıklamada, elektrik kesintisi uygulanacak olan bölgeler, zaman dilimi ve işin içeriği şöyle: 19.08.2016 Tarihinde Çorum İli Merkez İlçesinde 08:30-18:00 saatleri arasında Proje Tesis Çalışmaları'' nedeniyle; İçeridere Bağları Mevkii bir kısmı ve Hacı Kerim Caddesi bir kısmına programlı olarak elektrik verilemeyecektir. GÜND EM ÇEKVA burs başvuruları için son tarih 10 Eylül Çorum Eğitim ve Kültür Vakfı (ÇEKVA)’nın 20162017 burs başvuruları 110 Eylül 2016 tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Başvurular ÇEKVA’nın www.cekva.org.tr adresli internet sitesi üzerinden kabul edilecek. İnternetten yapılan başvurular ön başvuru niteliğinde olup, ön başvuruların incelenmesinin ardından, ön elemeyi geçen öğrenciler mesaj ve email yoluyla mülakata tabi tutulacaklar. Mülakatta başarılı olan öğrenciler, istenilen belgelerle birlikte kesin kayıt için başvuruda bulunacaklar. ÇEKVA bursuna başvuru şartları şu şekilde açıklandı: “Geçmiş yıllarda karşılıksız olarak verilen burslar 20152016 yılından itibaren geri ödemelidir. Bursiyerler, vakıftan alınan burs ayı kadar bursu, mezuniyetinden en fazla 2 yıl içinde başlamak üzere, vicdani yükümlülük kapsamında; vakfa geri ödemekle sorumludurlar. Çorum nüfusuna kayıtlı (farklı ilden olup, üniversite öncesi öğrenimini Çorum ve ilçelerinde tamamlamış olanlar, halen ailesi Çorum ve ilçelerinde ikamet edenler dahil ), 4 yıllık devlet üniversitelerinde okumaya hak kazanmış, (Özel Üniversitelerin 4 yıllık bölümlerinde sadece %100 burslu okuyan öğrenciler dahil) Başka bir kurumdan burs almayan (Başbakanlık ve KYK bursu hariç) Maddi desteğe ihtiyaç duyan ve Başarılı: Alttan hiç dersi olmayan öğrenciler ile; (bu öğrencilerde ortalama aranmayacaktır) Alttan en fazla 1 dersten sorumluluğu olan ancak; not ortalaması 2.50 nin üzerinde olan (4'lük sistemde) öğrencilerin başvuruları kabul edilecektir. ÖN ELEMEYİ GEÇEN BURSİYER ADAYLARINDAN İSTENİLECEK BELGELER: İlgili Nüfus Müdürlüklerinden alınacak, aile fertlerinin bilgilerini gösteren Vukuatlı -Nüfus Kayıt Örneği, Nüfus cüzdan fotokopisi, Burs başvuru dilekçesi, (İnternet sitemizden indirebilirsiniz) Maddi durumu gösterir beyanname örneği , (İnternet sitemizden indirebilirsiniz) Vicdani Yükümlülük Taahhütnamesi (İnternet sitemizden indirebilirsiniz) Transkript, (Yeni kayıtlarda ve Hazırlık sınıfından 1.sınıfa geçen öğrencilerde transkript aranmayacaktır. Hazırlığı bitiren öğrenciler için sınıfını başarı ile tamamladığını gösterir belge) Öğrenci belgesi veya üniversite kayıt belgesi 1 adet vesikalık fotoğraf, Ailede çalışanlara ait güncel gelir bildirimlerini gösteren belge (çalışanların bağlı bulundukları kurumlardan alacakları bordro , emekliler için SGK emeklilik hizmetlerinden alınacak emekli maaşını gösterir belge, serbest yada mevsimlik çalışanların vergiye tabi matrahı gösteren belge yada ortalama aylık gelirini gösteren onaylı belge) Not: Bankalardan alınmış maaş dekontları maaş bildirim belgesi yerine geçmez. Ayrıca ailede çalışmayanların da çalışmadığını belgelemesi gerekir. İşsizler için muhtardan işsiz olduğu, çalışmadığını gösterir onaylı yazı ya da SGK dan hizmet dökümü. Özel Üniversitede tam burslu okuyanların % 100 burslu okuduğunu gösterir belge. (%75, %50, %25 v.s burslu okuyan adaylar başvurma hakkına sahip değildir) Birinci dereceden şehit yakını olan var ise belgesi. Çorumlu olmayan fakat; lisans öncesi öğrenimini Çorum'da tamamlayanlar için Çorum'da okuduğunu gösterir okul diploması örneği %30 ve üzeri sağlık raporu olanların, rapor örneği İl veya İlçe Tarım Müdürlüğünden alınacak yıllık/aylık tarım gelir belgesi. Tüm belgelerin ıslak imza ile onaylı asılları olmalıdır. Onaylanmamış internet çıktısı, fotokopi veya fax olan hiç bir belge kabul edilmeyecektir. Not: Çekva bursları yıllık olup, her yıl tekrar değerlendirme yapılmaktadır. Geçen yıl ki bursiyerlerinde tekrar başvuru yapması gerekmektedir. ÇEKVA' ya yapılan burs başvuruları Sinpaş GYO'ya yapılacak burs başvularından ayrı olarak değerlendirilmektedir.” (Haber Merkezi) 16 Ağustos 2016 SALI Saç dökülmesinin şaşırtıcı nedeni Dr. Levent Acar, çevresel faktörler ve ilaçların yan etkisi gibi beslenme alışkanlıklarının da saç dökülmesine neden olduğunu ifade etti. Saç dökülmesinin önemli bir psikolojik problem teşkil ettiğini ve özgüven duygusuna zarar verdiğini belirten Dr. Levent Acar, “Bu sorunla baş etmenin birçok yolu bulunmakla beraber saç dökülmelerinin önüne geçmek ancak erken dönemde uygulanacak olan saç mezoterapisi ve PRP tedavisi ile mümkündür. Erkeklerde saç dökülmesinde en sık etken genetik faktörler ve ailesel yatkınlıktır. Ayrıca stres nedeniyle ani saç dökülmesi, çevresel faktörler, ilaçların yan etkisi ve beslenme alışkanlıkları da saç dökülmesinde etkilidir. Erkeklik hormonu dihidro-testosteron (DHT) saç dökülmesinden sorumludur. Dökülme bölgesinde bu hormonun aktivitesinin arttığı gözlenmiştir. Başın ense ve yan bölgesindeki saçlar DHT hormonundan etkilenmez ve genetik olarak dökülmemek üzere kodlanmıştır. Ekildikleri yerlerde de, hayat boyu kalıcı olurlar" şeklinde konuştu. ERKEKLERE SAÇ EKİMİ ÖNERİSİ Saç dökülmesi problemi yaşayanlar için, kişisel görünümünü korumak ve bu sorunla başa çıkmak isteyenlerin bir an önce harekete geçmeleri gerektiğini belirten Dr. Acar, “Erkeklerde saç kayıplarının (dökülmesinin) tipleri ve sınıflaması: (Bu sınıflamaların dışında saç dökülmeleri olabilir.) Hafif derece kayıp, ön saç çizgisinden başlar (tip 1 ve tip 2). Orta derece kayıp, üstlerden tepeye doğru ilerler (tip 3, tip 4, ve tip 5). İleri derece kayıp, tepeden arkaya doğru iner (tip 6 ve tip 7). Erkeklerde tüm saç dökülmesi tiplerinde saç ekimi yapılabilir. Hafif ve orta derecede saç dökülmelerinde 1 seans saç ekimi yeterli sıklık ve kapama sağlar. İleri derecede olan saç kayıplarında 1 seans saç ekimi kişiyi saçsız görünümden kurtarır ve daha iyi bir görünüm sağlar. Kişi tüm sahaların kapatılmasını ve sıklığın artmasını isterse 2-3 seans saç ekimi yapılabilir" ifadelerini kullandı. Hastanede on bin koroner anjiyografi yapıldı Hitit Üniversitesi Çorum Eğitim ve Araştırma Hastanesinde 10.000’inci koroner anjiyografi gerçekleştirildi. Hitit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Reha Metin Alkan ve Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Nurcan Baykam, Hitit Üniversitesi Çorum Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ni ziyaret etti. Ziyarette, Tıp Fakültesi Dekan V. Prof. Dr. Mete Dolapçı, Hastane Yöneticisi Yrd. Doç. Dr. Sinan Zehir, Kardiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Yusuf Karavelioğlu ve Cerrahi Tıp Bilimleri Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Adem İlkay Diken hazır bulundu. Ziyarette yapılan çalışmalarla ilgili Hastane Yöneticisi Yrd. Doç. Dr. Sinan Zehir’den bilgiler alan Rektör Alkan, hastanenin gelmiş olduğu bu noktanın takdire şayan olduğunu, bu gelişme ve çalışmaların haklı gururunu yaşadıklarını söyledi. Hastanede koroner anjiyografi sayısının 10.000’e ulaştığı ve bu işlemin başarıyla gerçekleştiği bilgisini aktaran Hastane Yöneticisi Yrd. Doç. Dr. Sinan Zehir, kardiyoloji kliniğinde koroner anjiyografi laboratuvarının kurulduğu 2013 yılından itibaren 7 gün 24 saat başarıyla gerçekleştirilen koroner anjiyografiyle kalp krizi geçiren ya da kalp damarında tıkanıklık bulunan hastaların ameliyata gerek kalmadan tedavi imkânı bulduklarını ifade etti. Aynı zamanda son yaptıkları koroner anjiyografinin 58 yaşında kalp krizi geçiren ve buna bağlı kalbi duran hastanın yeniden canlandırma işlemi ve takibinde anjiyografi ve stent uygulandığı bilgisini de veren Yrd. Doç. Dr. Zehir, Kardiyoloji Kliniğinde gerçekleştirilen 10.000’inci olgu olan hastanın yeniden sağlığına kavuştuğunu sözlerine ekledi. Kardiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yusuf Karavelioğlu, yap- tıkları çalışmalarla ilgili bilgiler verdi. Karavelioğlu, “Yakın zamanda 10.000’inci hastamıza koroner anjiyografi yapılarak başarıyla tedavi edildiğini gururla duyurmak istiyoruz. Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi ve Sağlık Bakanlığı arasında yapılan ortak kullanım protokolü sonrası hızla gelişen sağlık hizmetlerinden birisi olan anjiografi uygulamasıyla birçok hastanın yaşama tutunması sağlanmış olmasının yanı sıra Çorum dışından da birçok hastaya başarılı şekilde hizmet verilmeye devam edilmektedir. Anjio grafi birimi kurulmadan önce kalp krizi tedavisi için son derece kıymetli olan zaman sevk için yollarda geçirilmekte ve bazı hastalarımızın da yaşamını kaybetmekteydi. Başka şehirlere sevkin önüne geçilmiş olmasının yanında klap krizi geçiren hastalara anında müdahale yapılarak birçok hastanın damar tıkanıklığı açılmış, hastalar kısa sürede normal yaşamlarına dönebilmiştir” dedi. Üniversite olarak sağlık konusunda hassas olduklarını ve sağlık alanına büyük önem verdiklerini ifade eden Rektör Alkan ise, yaptığı çalışmalarla insanlığa fayda sağlamayı amaç edinen Hitit Üniversitesi’nin her alanda olduğu gibi sağlık alanında da tıp fakültesi tarafından gerçekleştirilen başarılı tedavi yöntemleriyle önemli gelişmeler kaydetmeye devam ettiğini belirtti. Üniversitede yapılan çalışmaların Çorum’u seven herkesi gururlandırdığını söyleyen Rektör Alkan, bu çerçevede tıp fakültesinde başarılı bir kadroyla güzel bir sinerji oluşturulduğunu da vurguladı. Sayfa GÜND EM 3 16 Ağustos 2016 SALI Ceylan’dan hasta ziyaretleri Çorumlu genç Marmaris’te boğuldu Çorum’da yaşayan 17 yaşındaki lise öğrencisi Hakan Karıncalı tatil için geldiği Muğla’nın Marmaris ilçesinde boğularak can verdi. Olay, ilçeye 20 kilometre uzaklıktaki Orhaniye Mahallesi Kızkumu Plajı'nda meydana geldi. Samsun Veteriner Sağlık Meslek Lisesi öğrencisi Hakan Karıncalı tatil için ailesiyle birlikte Marmaris'e geldi. Denizde yüzmek isteyen genç dalgalara kapılarak suda kayboldu. Aile bir süre sonra Hakan Karıncalı'nın kaybolduğunu fark edip jandarmaya haber verdi. Plajda kaybolan genci bulmak için çalışma başlatıldı. Marmaris'ten çağrılan 3 dalgıç yaklaşık 4 saatlik çalışmanın sonunda suyun 10 metre altında gencin cansız bedenine ulaştı. Evlatlarının ölüm haberini alan anne ve babası sinir krizleri geçirdi. Hakan Karıncalı’nın Osmancık’ın Baltacı Mehmet Paşa Köyü Muhtarı Mustafa Karıncalı’nın oğlu olduğu öğrenildi. Denizde boğularak genç yaşta hayata veda eden Hakan Her fırsatta hastane ziyaretinde bulunan Çorum Milletvekili Ahmet Sami Ceylan, hem hastalara moral kaynağı oluyor, hem de hastane çalışmalarını ve sorunları yakından takip ediyor. AK Parti Çorum Milletvekili, Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ahmet Sami Ceylan, Çorum Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tedavi gören hastaları ziyaret etti. Beraberinde AK Parti İl Başkan Yardımcısı Adnan Tığlı, Çorum Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği (ÇESOB) Başkanı Yalçın Kılıç ve bazı partililerle birlikte hastaneyi ziyaret eden Ceylan, bazı incelemelerde bulunup çalışmalar hakkında bilgi aldı. Çorum Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Yrd. Doç. Dr. Sinan Zehir'i makamında ziyaret eden Milletvekili Ceylan, hastanenin durumu, yapılan çalışmalar, ileriye yönelik plan ve projeler, sorunlar ve talepler hakkında bilgi aldı. Ceylan, daha sonra hastaları ziyaret ederek hem moral verdi, hem de geçmiş olsun dileklerini iletti. Hastalarla tek tek ilgilenen Ceylan, milletvekili olarak herkesin iyi gününde de, kötü gününde de yanlarında olduğunu söyledi. Hastanede yatan hastalar ve hasta yakınları böyle bir ziyaretin kendilerine moral verdiğini ifade ederek, Ceylan’a teşekkür ettiler. Hasta ziyaretleri sırasında Ceylan ve beraberindekilere Başhekim Sinan Zehir de refakat etti. FETO zanlısı 12 kişi adliyeye sevk edildi Çorum’da Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) darbe girişimine yönelik yürütülen soruşturma kapsamında daha önceden gözaltına alınan 12 kişi daha dün adliyeye sevk edildi. Zanlıların sağlık raporu için hastaneye getirilişi sırasında bir kişinin kucağındaki küçük çocuğuyla gözaltında bulunması dikkat çekti. Edinilen bilgilere göre, Lokman Hekim Derneği üyesi olan ve Çorum Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talimatıyla İl Emniyet Müdürlüğü ekiplerince gözaltına alınan İbrahim K., Sahure D., Serpil K.,Selvi Ö., Salih M., Halim K., Mustafa S., Ertekin A., Selahattin Ç., Suat T., Erdal Ş., ve İsmail C., emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. KUCAĞINDAKİ ÇOCUKLA ADLİYEYE SEVK EDİLDİ Karıncalı'nın cenazesi Muğla Adli Tıp Kurumu'na gönderildi. Karıncalı'nın cenazesinin memleketi Osmancık’’ın Baltacı Mehmet Paşa Köyü’nde toprağa verileceği öğrenildi. Gözaltındaki 12 kişi adliyeye sevk edilmeden önce sağlık raporu için Çorum Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne getirildi. Bu sırada gözaltındaki bir kadının kucağındaki küçük bebekle adliyeye sevk edilmesi dikkat çekti. FETÖ soruşturması kapsamında gözaltına alınan zanlılar, sağlık kontrolünden geçirildikten sonra terör örgütüne üye oldukları iddiasıyla adliyeye sevk edildi. MÜSİAD’dan şehit ve gazi ailelerine destek Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Çorum Şubesi, 15 Temmuz darbe girişimi sırasında şehit düşenlerin aileleri ve yaralananlar için başlatılan kampanyaya katkıda bulundu. MÜSİAD Çorum Şube Başkanı Mücahid Ahmed Köksal ve bir grup dernek üyesiyle Ziraat Katılım Bankası Çorum Şubesi önünde yaptığı açıklamada, 15 Temmuz gecesi büyük bir felaket atlatıldığını belirtti. Başbakanlıkça, 15 Temmuz'da şehit olanların ailelerine ve yaralılara yönelik yardım kampanyası başlatıldığını hatırlatan Köksal, şunları söyledi: "Biz de MÜSİAD olarak üyelerimiz arasında bir kampanya organize ettik ve bugün Allah izin verirse yardımlarımızı yerine ulaştıracağız. Bizim yaptığımız çok küçük bir şey. Ben o gün Ankara'daydım, yaralıların bir kısmını gördüm. İnsanlar canlarını verdiler, hayati organlarını verdiler. Dolayısıyla böyle küçük yardımlarla onlara teşekkür edemeyiz ama Hazreti İbrahim'in ateşe atıldığı sırada ağzında su taşıyan güvercin misali çorbada tuzumuz bulunsun diye bir yardım kampanyası organize ettik." Kampanya için bağışları çok kısa sürede topladıklarını vurgulayan Köksal, katkı yapan dernek üyelerine teşekkür etti. Köksal ve beraberindekiler, daha FETÖ soruşturmasında 9 kişi tutuklandı sonra banka şubesine girerek toplanan parayı yardım hesabına yatırdı. (Çağrı UZUN) Çorum’da Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) darbe girişimine yönelik yürütülen soruşturma kapsamında adliyeye sevk edilen zanlılardan 9’u tutuklanırken, 1 kişi de adli kontrol kararı ile serbest bırakıldı. Edinilen bilgilere göre, Çorum Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talimatıyla İl Emniyet Müdürlüğü ekiplerince gözaltına alınan M.K., A.B., S.Y., H.Ş., M.F.D., Y.Ç., Ö.D., E.B., N.Y., A.İ.E. emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. Savcılıkta sorguları tamamlanan zanlılardan A.İ.E. adli kontrol kararı ile serbest bırakılırken, diğer zanlılar "terör örgütüne üye olmak" suçundan sevk edildikleri mahkemece tutuklandı. Zanlılar Hitit Üniversitesi Çorum Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde sağlık kontrolünden geçirildikten sonra cezaevine götürüldü. Sayfa 4 Gözleri tehdit eden sendrom Uzmanlar, bilgisayar ekranlarının belirli bir süreden sonra göz sağlığını olumsuz etkilediğini belirtti. Göz Hastalıkları ve Cerrahisi Uzmanı Op. Doktor Bekir Koç, özellikle bilgisayar, telefon ve tabletlerin çağın vazgeçilmez teknolojik ürünler olduğunu ve bu cihazların gözleri bozup bozmadığı konusunun kullanıcılar tarafından çok merak edildiğini söyledi. Koç, bu ürünlerin gözde kalıcı hasarlar bırakmadığını belirterek, “Bilimsel veriler ışığında bu durum ele alındığında bilgisayar ve diğer cihazların kendilerinin gözde miyop ve hipermetrop gibi refraksiyon kusurlarına veya başka bir kalıcı göz bozukluğuna yol açtığını gösteren herhangi bir delil yoktur. Ancak uzun süre yakın çalışmanın miyopiyi tetiklediğine dair bulgular mevcuttur. Bu da bu cihazların direk etkisi olmasa bile uzun süre yakın çalışma nedeniyle özellikle miyopi gelişebilmektedir" şeklinde konuştu. Bu tür teknolojik ürünlerin ekranlarına belirli bir süreden sonra bakıldığında gözde bazı hasarların meydana gelebileceğini ifade eden Dr. Koç, “Computure vision syndrome olarak tanımlanmış ve Türkçe'ye bilgisayar ekranına bakma hastalığı olarak çevrilmiş olan bu durum uzun süre bilgisayar ekranına bakan insanlarda sık karşıladığımız bir durumdur. Yapılan araştırmalar günlük 3 saatin üzerinde bilgisayar ekranına bakan kişilerde bu rahatsızlığın görülme oranının yüzde 90'ın üzerinde olduğunu göstermektedir" ifadelerini kullandı. 20 DAKİKADA BİR GÖZ EGZERSİZİ YAPIN Dr. Koç, bilgisayara bakma hastalığının baş ağrısı, bulanık görme, çift görme, odaklanma güçlüğü, ışık hassasiyeti, gözlerde kızarıklık ve batma, gözlerde gerginlik hissi gibi belirtilerinin olduğuna değinerek, bilgisayara bakma hastalığını tetikleyici etkenlerin olduğunu ifade etti. Dr. Koç, “Öncelikle hipermetroi, miyopi ve astigmatizma gibi düzeltilmemiş refraksiyon kusurları, gözünüze uygun olmayan gözlükler, presbiyopi olarak adlandırılan yaşa bağlı yakın görme güçlüğü, latent refraksiyon kusurları olarak adlandırılan normal şartlarda hissedilmeyen ancak göz yorgunluğu ile ortaya çıkan hipermetropi, göz yaşı fonksiyon bozuklukları ve göz tansiyonu bilgisayar ekranına bakma hastalığının belirtilerinin ortaya çıkmasına ve mevcut şikayetlerin şiddetlenmesine neden olur. Öncelikle göz muayenesi yapılarak daha önce belirtilen göz hastalıklarının tespiti yapılmalıdır. Özellikle latent refraksiyon kusurları rutin muayenede ortaya çıkmayabilir ve bu durumda ayrıntılı göz muayenesi gerekebilir. Herhangi bir göz rahatsızlığı tespit edilirse öncelikle bu hastalıkların tedavisi yapılmalıdır. Bunun dışında bilgisayar ekranının göz seviyesinin altında olması, sık sık göz kırpma rahatlatıcı yöntemlerdir. Gözlerinizi rahatlatmak için en fazla 20 dakikada bir en az 6 metre uzağa ve yine en az 20 saniye süreyle bakmak aşırı çalışan göz kaslarının gevşeterek rahatlamanızı sağlayabilir" diye konuştu. GÜND EM 16 Ağustos 2016 SALI Yalçın Kılıç'ın oğlu sünnet oldu Çorum Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği (ÇESOB) Başkanı Yalçın Kılıç'ın oğlu Onur Kılıç, sünnet olarak erkekliğe ilk adımını attı. Hitit Üniversitesi Çorum Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde sünnet olan Onur Kılıç'ın kirvesi ise AK Parti İl Başkan Yardımcısı Adnan Tığlı oldu. AK Parti Çorum Milletvekili, Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ahmet Sami Ceylan da sünnet olan Onur Kılıç'ı hastanede ziyaret ederek geçmiş olsun dileklerini iletti. Kılıç ailesini tebrik eden Milletvekili Ceylan, "Allah, sağlıklı, mutlu bir ömür versin. Darısı damatlığına" dedi. Kılıç ise kendilerini bu anlamlı günde yalnız bırakmayarak ziyaret eden Milletvekili Ceylan'a teşekkür etti. Ceylan, Hitit Üniversitesi Türkiye'de 2 milyon 895 bin kişi işsiz Türkiye'nin Mayıs ayına dair işsizlik rakamları açıklandı. Geçen yılın aynı dönemine göre 0,1 puan artışla yüzde 9,4 seviyesinde gerçekleşti. İşsiz sayısı 2 milyon 895 bine yükseldi. Türkiye'de işsizlik oranı, mayısta geçen yılın aynı dönemine göre 0,1 puan artışla yüzde 9,4 seviyesinde gerçekleşti. YAKLAŞIK 3 MİLYON İŞSİZ VAR Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2016 yılı Mayıs döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 106 bin kişi artarak 2 milyon 895 bin kişi oldu. İŞSİZLİK ORANI YÜZDE 9,4 İşsizlik oranı ise 0,1 puanlık artış ile yüzde 9,4 seviyesinde gerçekleşti. Aynı dönemde tarım dışı işsizlik oranı 0,1 puanlık azalış ile %11,3 olarak tahmin edildi. Genç nüfusta (15-24 yaş) işsizlik oranı 0,4 puanlık artış ile %17,4 olurken,15-64 yaş grubunda bu oran 0,1 puanlık artış ile %9,6 olarak gerçekleşti. İSTİHDAM ORANI YÜZDE 47,5 TÜİK tarafından yapılan açıklamaya göre, istihdam edilenlerin sayısı 2016 Çorum Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Yrd. Doç. Dr. Sinan yılı Mayıs döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre 795 bin kişi artarak 27 milyon 867 bin kişi, istihdam oranı ise 0,6 puanlık artış ile %47,5 oldu. TARIMDA ÇALIŞAN SAYISI AZALDI Bu dönemde, tarım sektöründe çalışan sayısı 234 bin kişi azalırken, tarım dışı sektörlerde çalışan sayısı 1 milyon 29 bin kişi arttı. İstihdam edilenlerin %19,9'u tarım, %19,3'ü sanayi, %7,7'si inşaat, %53,1'i ise hizmetler sektöründe yer aldı. Önceki yılın aynı dönemi ile karşılaştırıldığında hizmet sektörünün istihdam edilenler içindeki payı 1,6 puan, inşaat sektörünün payı 0,5 puan artarken, tarım sektörünün payı 1,4 puan, sanayi sektörünün payı ise 0,7 puan azaldı. İŞGÜCÜNE KATILMA ORANI %52,5 OLARAK GERÇEKLEŞTİ İşgücü 2016 yılı Mayıs döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre 902 bin kişi artarak 30 milyon 763 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise 0,8 puan artarak %52,5 olarak gerçekleşti. Aynı dönemler için yapılan kıyaslamalara göre erkeklerde işgücüne katılma oranı 0,7 puanlık artışla %72,5, Zehir'den de Onur Kılıç'ın tedavisi hakkında bilgi aldı. kadınlarda ise 0,8 puanlık artışla %32,9 olarak gerçekleşti. KAYIT DIŞI ÇALIŞANLARIN ORANI %33,8 OLARAK GERÇEKLEŞTİ Mayıs 2016 döneminde herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olmadan çalışanların oranı, bir önceki yılın aynı dönemine göre 0,2 puan azalarak %33,8 olarak gerçekleşti. KAMU İSTİHDAMI %5,5 ARTTI Maliye Bakanlığı tarafından derlenen verilere göre, 2016 yılı II. döneminde toplam kamu istihdamı 2015 yılının aynı dönemine göre %5,5 oranında artarak 3 milyon 622 bin kişi olarak gerçekleşti. MEVSİM ETKİLERİNDEN ARINDIRILMIŞ İSTİHDAM AZALDI, İŞSİZLİK ARTTI Mevsim etkilerinden arındırılmış istihdam bir önceki döneme göre 4 bin kişi azalarak 27 milyon 430 bin kişi olarak gerçekleşti. İstihdam oranı değişim göstermeyerek %46,8 oldu. Mevsim etkilerinden arındırılmış işsiz sayısı bir önceki döneme göre 146 bin kişi artarak 3 milyon 131 bin kişi olarak gerçekleşti. İşsizlik oranı 0,4 puanlık artış ile %10,2 oldu. Mevsim etkilerinden arındırılmış işgücüne katılma oranı bir önceki döneme göre 0,2 puan artarak %52,1 olarak gerçekleşti. Ekonomik faaliyete göre istihdam edilenlerin sayısı, hizmet sektöründe 53 bin, sanayi sektöründe 5 bin kişi artarken, inşaat sektöründe 11 bin, tarım sektöründe 50 bin kişi azaldı. Trafikte hata yapan yandı Doğrudan kazaya karışmasa bile trafikte kural ihlali yaparak hem maddi hem de bedeni zarara neden olan sürücüler de artık, kazalarda sorumlu tutulacak. Sigortanın şartlarında yapılan değişiklikle, doğrudan kazaya karışmasa bile trafikte kural ihlali yaparak hem maddi hem de bedeni zarara neden olan sürücüler de kazalarda sorumlu tutulacak. Diğer yandan Türkiye Sigorta Birliği, bir açıklama yaparak, trafik sigortası primlerinde kanun değişikliklerinin gerçekleştiği mayıs ayı itibariyle başlayan düşüşün ağustos ayı itibariyle yüzde 15'e ulaştığını belirtti. Trafikte kusurlu hareket yapan sürücüler de kazalarda sorumlu tutulacak. Hazine Müsteşarlığı, trafik sigortasının genel şartlarında değişik yaptı ve yeni uygulama, geçtiğimiz hafta Resmi Gazetede yayımlanarak, başladı. Buna göre, doğrudan kazaya karışmasa bile trafikte kural ihlali yaparak hem maddi hem de bedeni zarara neden olan sürücüler de artık, kazalarda sorumlu tutulacak ve zarar, kusuru oranında kendi trafik sigortasından karşılanacak. Böylece yeni düzenleme ile trafik sigortası kapsamına 'temassız kaza' kavramı da girmiş oldu. TEMASSIZ KAZA NE DEMEK? Sigortacılar, yeni düzenlemenin, trafik kurallarına uymayarak, trafikte sakıncalı hareket yapan sürücülere yönelik olduğunu belirterek, bu şekilde araç kullanarak kazaya neden olan sürücülerin bazı durumlarda temas olmadığı gerekçesiyle hukuken kazadan sorumlu tutulmadıklarını söyledi. Yeni genel şartlara, 'kazanın temassız olması sorumluluğa engel olmaz' maddesi eklendiğini vurgulayan sigortacılar, şu açıklamaları yaptı: "Örneğin, bir araç, dikkatsizce ara yoldan ana yola çıkıyor ve o sırada ana yoldan gelen de çarpmamak için aracı ani kırıp, başka bir araca çarpıyor. ya da siz normal yolunuzda seyrederken, başka bir araç aniden önünüze çıkıyor, siz de ona çarpmamak için direksiyonu kırıp, kaldırımdaki yaya çarpıyorsunuz. Bu tür kazalar çok oluyor. Sizin hiçbir suçunuz yokken bir anda suçlu hale geliyorsunuz. Bazı durumlarda mahkemeler de, kusurlu hareket edenin hiçbir teması olmadığını gerekçe gösterip, tüm sorum- luluğu kazayı yapana yüklüyor ve zararı çarpan sürücünün sigorta şirketi karşılıyor. Oysa yeni düzenleme ile kazaya sebebiyet veren de artık sorumlu olacak, kusuru oranında zarara katılacak ve sigorta açısından hasarlı sürücü olarak değerlendirilecek." TAZMİNAT İÇİN ÖNCE SİGORTA, SONRA MAHKEME Hazine trafik sigortası genel şartlarında bir değişiklik daha yaparak, kazalarda zarar görenlere, mahkemeye gitmeden önce sigorta şirketlerine başvurma zorunluluğu da getirdi. Bu düzenleme, Nisan ayında çıkan trafik sigortası kanununda da yer alıyordu. Buna göre; özellikle trafik kazalarında sakat kalanlar ya da yakınını kaybedenler, tazminat talebi için önce sigorta şirketine başvuracak. Şirket, bu talebi 15 gün içinde yazılı olarak cevaplandıracak. Sigorta şirketinin vereceği tazminat beklentiyi karşılamaz ise tüketici, o zaman hukuk yoluna başvuracak. 15 günlük sürenin sonunda tazminat tutarında anlaşma sağlanamadığı durumda hem sigorta şirketi hem de tüketici arabulucuya da başvurabilecek. Bakanlık 37 bin kişi hakkında inceleme başlattı Milli Savunma Bakanlığı, FETÖ tarafından düzenlenen 15 Temmuz darbe girişiminin ardından TSK'da görev yapan subayları tek tek inceleme kararı aldı. 37 bin subayın ailesi ve okudukları okullar araştırılacak. Milli Savunma Bakanlığı’nın bugüne kadar personel bilgilerine erişim hakkı bulunmuyordu. YAŞ öncesi personel bilgilerini kontrol etmek isteyen Milli Savunma Bakanı bile bu bilgilere ulaşamıyordu. Şimdi uzman ekip o sistemde FETÖ araştırması yapmaya başladı. Milli Savunma Bakanlığı, ÖSYM'ce yapılan askeri lise sınavlarının 16 yıllık geçmişinde kopya çekenlere yönelik incelemede 4 binden fazla subayın FETÖ ile bağlantılı olduğu belirlendi. FETÖ'cülerin parlak subayları, generallerin kızlarıyla tanıştırıp, evlendirerek aileye sızdığı da tespit edildi. SUBAY KOCALAR DARBE GİRİŞİMİNDE AKTİF ROL ALDI KPSS 2010'da soruları çaldığı tespit edilen 102 öğretmen adayının subay kocalarının 15 temmuz gecesi darbe girişiminde aktif rol oynadığı belirlendi. O subaylar hakkında YAŞ için dosya hazırlandı. Ancak tasfiye edileceklerini gören FETÖ'cüler darbe girişiminde bulundu. Kopyacı kadın memurların TSK'ya yerleşen subay eşleri darbe girişiminde aktif rol oynadı. FETÖ'cü subaylardan 30'unun, tespit edilmemek için eşlerini boşadığı belirlendi. FETÖ'cü subayların sicil puanlarının da yüksek olduğu tespit edildi. Kıtalarda görev yapan askerlerin, görev yaptığı kıtadan çıkan her gazi ve şehit nedeni ile sicil puanlarında düşüş yaşandığı, buna karşın FETÖ üyelerinin risksiz karargahlarda çalıştığı ve terfilerinde himaye edildiği anlaşıldı. Kredi faizini devlet ödeyecek Ekonomi Bakanı Zeybekci, stratejik öneme sahip yatırımlar için 20 yıllık vergi muafiyeti getirileceğini söyledi. Kredi faizinin devlet tarafından karşılanması gibi tarihi adımlar da yolda. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "yatırımcıların önünü açmak için ne gerekiyorsa yapılmalı" çağrısının ardından, yatırımların cazibesinin artırılması için yeni teşvik mekanizması devreye giriyor. Yatırım destek paketiyle beraber Doğu ve Güneydoğu'ya yönelik kapsamlı paket de bu hafta açıklanacak. Pakette, üretim tesislerine taşınma desteği, kurumlar vergisi muafiyeti, çağrı merkezlerinin bölgede kurulması için teşvik, genç girişimci merkezi kurulması, danışmanlık destekleri gibi birçok başlık yer alıyor. Yeni teşvik paketi ile Başbakan Binali Yıldırım başkanlığındaki ekip yatırımcıları karşısına alarak, yapacağı yatırımın türüne, yatırımı yapacağı bölgeye göre özel teşvikler verecek. Sabah'tan Hazal Ateş'in haberine göre vergi ve benzeri yüklerin azaltılması, yatırım izin sürelerinin kısaltılması, işgücü piyasasının rekabetçi hale getirilmesi, ticari uyuşmazlıkların hızlı şekilde çözülmesi, finansmana erişimin kolay ve güvenli hale getirilmesi konusunda bir dizi yeni adım atılacak. TEŞVİK ANLAYIŞI DEĞİŞİYOR Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, yeni teşvik sisteminin ayrıntılarını anlattı. Zeybekci, teşvik sisteminde yeni bir anlayışın yaşama geçirileceğini belirterek, "Paket Çankaya'da biraz daha detaylandırıldı. Yeni birçok düzenleme içeriyor. Seçtiğimiz bu firmaların ihtiyacı her neyse, arazi, enerjide garanti, liman, yol altyapısı ne gerekiyorsa devlet olarak vereceğiz. Bakanlar Kurulu kararıyla şirkete özel bir kereye mahsus teşvik vereceğiz. Bu şirketin yerli ya da yabancı olması da fark etmeyecek. Kim yatırım yapıyorsa ona vereceğiz" diye konuştu. HEDEF STRATEJİK YATIRIMLAR Ekonomi Bakanlığı'nca yürütülen stratejik alanlara yönelik çalışma da yıl sonunda tamamlanacak. Belirli kapasitedeki şirketler davet edilerek Başbakan Binali Yıldırım'ın başkanlığında pazarlık yapılacak. Onların talebi, ihtiyaçları göz önünde tutularak teşvikler verilecek. Stratejik sektörlerin başında savunma, sağlık, petrokimya ve elektronik geliyor. “NORMALLEŞME ZAMANI GELDİ” Bakan Zeybekci, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası hayatı normalleştirmenin önemine dikkat çekerek, "Sağa sola bakmanın zamanı geçti. Şimdi önümüze bakma zamanı. 24 merkezde başlattığımız kampanyaya ek olarak yeni adımlar da atılıyor. Sayfa 5 GÜND EM 16 Ağustos 2016 SALI Çorum zıplasın istiyoruz Çorum Valisi Necmeddin Kılıç, önümüzdeki günlerde kamuoyu ile çok güzel projeler paylaşacaklarını, Çorum'a yarınlara, geleceğe hazırlayacak büyük yatırımlar üzerinde yoğunlaştıklarını belirterek, "Çorum zıplasın istiyoruz" dedi. Çorum Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu'nun olağan toplantısı Vali Necmeddin Kılıç'ın başkanlığında gerçekleştirildi. Dün kahvaltı programı ile başlayan toplantıda Vali Kılıç Çorum’un gelişmesi için yapılması gerekenleri anlattı. Çorum Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Olağan Toplantısı OSB Toplantı Salonu’nda gerçekleştirildi. Dün OSB Toplantı Salonu’nda gerçekleşen toplantıya Çorum Organize Sanayi Bölgesi (OSB) Müteşebbis Heyeti Üyesi Mustafa Yağlı, TSO Başkanı Çetin Başaranhıncal bazı daire müdürleri de katıldı. Toplantıda basın mensuplarına bir açıklama yapan Vali Kılıç, Çorum'u turizm, tarım - hayvancılık ve sanayi olmak üzere üç ana koldan hamleler yapmaya hazırladıklarını belirterek, "Şu anda Çorum sanayisini çok ileri noktalara götürebilecek, sıçrama hamleleri yaptırabilecek çok güzel projelerimiz, hayallerimiz var. Bunlar olgunlaştıkça kamuoyu ile paylaşacağız. Çorum'da çok güzel şeyler olsun, Çorum zıplasın istiyoruz. Onlarca yılı bir yıla sığdıralım istiyoruz. Aklımızı, gönlümüzü, gücümüzü ortaya koyuyoruz. Bu ile ve bu ilin yarınlarına, çocuklarımıza, torunlarımıza daha iyi bir gelecek bırakmamak için, alanı boş bırakmadan, tüm alanı doldurarak planlamaya, planladıklarımızı da icra etmeye gayret ediyoruz" diye konuştu. Vali Kılıç, konuşmasında şu ifadelere yer verdi: TURİZM MASTER PLANI UYGULANACAK “Çorum, gelişmeye müsait illerimizden bir tanesi. Türkiye coğrafyasına baktığımızda da gelişme emareleri gösteren, hatta hızlı gelişmeyi yakalayabilecek illerimizden bir tanesi Çorum. Çorum'daki gelişme daha ileriye gitme, daha yaşanabilir bir il olma ve Türkiye sanayisinde, ticaretinde, ekonomisinde, turizminde, tarımında ve hayvancılığında hatırı sayılır bir il olma şansı elbette ki çok yüksek görülüyor. Çorum'da yapılacak çalışmalarımızı üç ana başlık altında yoğunlaştırmak istiyoruz. Alacahöyük, Hattuşa bölgesinin yer aldığı, Başkent Ankara'ya çok yakın bir iliz. Dolaysıyla ilimizdeki turizm potansiyelinin yeterince değerlendirilmesi halinde şu an 50-60 bin civarında olan turist sayısının 500 bin ve daha yukarılara çıkması gerekiyor. Bunun için gerekli tedbirlerin alınması şart. Dolaysıyla turizm master planı çalışmamız var. TOPRAKLAR SU İLE BULUŞACAK Yine tarım ve hayvancılık noktasında çok şanslı bir iliz. Orta Karadeniz Bölgesindeyiz, Türkiye ortalaması ile kıyasladığımızda daha iyi yağış alabiliyoruz. Hayvancılık noktasında coğrafyamız önemli oranda boş, coğrafik yapı olarak hayvancılığa çok müsait bir yapımız var. Önemli tarım arazilerine sahibiz ancak sulanabilir tarım arazilerinin içerisinde suyu götürebileceğimiz arazi miktarının artması gerekiyor. Kırsal alandaki altyapı çalışmalarının tamamlanmasıyla da beraber kırsal alanı daha yaşanabilir, daha çok gelir elde edilebilir mekanlar haline getirdiğimizde köyden kente göçü durdurmak, hatta tersine çevirmenin de mümkün olabileceğini düşünüyoruz ama asıl Çorum'un sürükleyici sektörü sanayi olmak durumundadır. Zaten Çorum Türkiye'de sanayide bir markadır. Ürettiği bazı makineler, bazı alanlarda teknoloji üretmektedir ve Türkiye'de tektir. Çeşitli tarımsal makinelerin üretilmesi araç motorları, araçların iç dizaynı gibi hususlarda çeşitli civar illerden ilimize ve sanayimize müracaatlar olmaktadır ama sanayiyi ana motor, ana lokomotif haline getirmek ve Çorum'u daha güzel günlere taşıyabilmek için de elbette ki Organize Sanayi Bölgesi'nde yapılacak çalışmalar büyük önem taşıyor. OSB'DE TAHSİS EDEBİLECEK PARSEL KALMADI, GENİŞLETME ÇALIŞMALARI SÜRÜYOR OSB ile ilgili çok güzel çalışmalar yapılmış, iyi bir OSB yönetimi, iyi bir sekreterya bulduk. Yönetimdeki arkadaşlarımızın Çorum'un ortak sorunlarını bilen, onları aşmak için gayret eden ve bunun için de fedakarlıktan kaçınmayan bir yapıda olduklarını gördük ve bu bizi çok mutlu etti. Gerek belediye başkanımız, gerekse OSB yönetim kurulu üyeleri sanayiyi daha ileriye götürme noktasında taktir edilecek bir azimle enerji sahibi. OSB'yi çok daha ileriye götürme azim ve kararlılığında, arzusundayız. Çorum OSB, teşvik sıralamasında Türkiye'de dördündü grup iller arasında. Bu yatırım OSB'ye yapılırsa beşinci grup illerin teşvikleri verilmektedir. Bunlar da yatırımcıya çok ciddi avantajlar getirmektedir. Çorum OSB'de tahsis edebilecek boş parsel artık kalmamıştır. Tevsi alanındaki, genişleme alanındaki çalışmalarımız, ihaleler, altyapı çalışmaları oldukça iyi bir şekilde dizayn edilmiştir, başarılı bir şekilde sürmektedir. Çok sayıda yatırımcının talebini karşılayabilmek için yeni hizmete açtığımız alandaki altyapı çalışmalarını bitirmek ve buradaki tahsisleri de süratle yapmak durumundayız. Üretilen yeni parseller ve bu parsellerin yatırımcıya tahsisi ile beraber Çorum'un milli gelirden aldığı payın daha da artacağını ve şu an koruduğumuz ihracat - ithalat dengesinde ihracat lehine olan farkın daha da açılacağını, böylelikle ilimizin yarınlara daha güçlü bir şekilde taşınacağını düşünmekteyiz." ‘Geri adım atmayacağız’ Çorum Valisi Necmeddin Kılıç, “Devletin hizmet kurumlarında son FETÖ’cüyü ayıklayana kadar mücadelemiz devam edecek, geri adım atmayacağız” dedi. AKINCI KIŞLASI KONUSUNDA HENÜZ BİR NETLİK YOK Bu konuları basından okuyarak öğrendim. Bu konuda Valiliğimize iletilmiş resmi bir yazı yok. Resmi bir yazı olmadığına göre resmi bir düşünce de olmadığı kanaatindeyim. Bakanlıklar nezdinde bir çalışma olsaydı mutlak suretle bizden görüş alırlardı. Tabi bu da olmayacak anlamına gelmez. Basından öğrendiğimiz kadarıyla Akıncı üssü kullanılmaz haldedir. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ihtiyacına cevap verebilecek alternatif hava alanları bulunmak durumundadır. Bu noktada merkezi hükümetin, Milli Savunma Bakanlığı'nın, Ulaştırma Bakanlığı'nın tercihleri hangi noktada gelişir, izleyip beklememiz lazım. Bu konuda bir şey söylemek için henüz çok erken. AKLIMIZI, GÖNLÜMÜZÜ, GÜCÜMÜZÜ ORTAYA KOYUYORUZ Şu anda Çorum sanayisini çok ileri noktalara götürebilecek, sıçrama hamleleri yaptırabilecek çok güzel projelerimiz, hayallerimiz var. Bunlar olgunlaştıkça kamuoyu ile paylaşacağız. Çorum'da çok güzel şeyler olsun, Çorum zıplasın istiyoruz. Onlarca yılı bir yıla sığdıralım istiyoruz. Aklımızı, gönlümüzü, gücümüzü ortaya koyuyoruz. Bu ile ve bu ilin yarınlarına, çocuklarımıza, torunlarımıza daha iyi bir gelecek bırakmamak için, alanı boş bırakmadan, tüm alanı doldurarak planlamaya, planladıklarımızı da icra etmeye gayret ediyoruz. İlerde kamuoyu ile paylaşabileceğimiz çok güzel projelerimiz olacak. Çorum'da çok güzel bir kadro var. Bu kadro çok büyük işler başaracaktır." (Haber Merkezi) Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü’nde düzenlediği basın toplantısında Çorum’daki FETÖ soruşturmalarına dair gazetecilerin sorularını yanıtlayan Vali Necmeddin Kılıç, devletin sağlığına kavuşması için bütün kurumların senkronize olmuş bir şekilde el birliği, güç birliği ve işbirliği içerisinde ciddi adımlar attığını ifade etti. Devletin kılcal damarlarına sızan bu hastalıklı yapıdan devleti kurtarma azminde olduklarını vurgulayan Vali Kılıç, “Bunu yaparken de masumlar zarar görmesin diye dikkatli ve titiz çalışmalar yürütmekteyiz. Bugüne kadar tutuklu sayısı 26 civarındadır. Açılan soruşturma sayısı bine yaklaştı. Görevden uzaklaştırılanların sayısı ise 800’e yaklaştı. 30 kişi de bağlı bulundukları kurumlar tarafından meslekten ihraç edildi. Bu sayı her gün, her saat artmaktadır. Çorum’daki kurumlarımız koordine içerisinde devletimizi ve devletin bekasını temin etme amacıyla, devleti çalışabilir hukuk ve anayasal sistem içerisinde insan haklarına saygılı adil bir yönetim kurma adına titiz, dikkatli ve fedakar çalışmalar yürütmektedir. Bu çalışma 7 gün 24 saat olarak yürütülmektedir. Devletimiz bu beladan kurtulacaktır. Çorum’da en erken kurtulacak birkaç ilden birisi olacak” dedi. “SON FETÖ’CÜ AYIKLANANA KADAR MÜCADELEMİZ SÜRECEK” Devletin hizmet makamlarından son FETÖ’cü ayıklanana kadar mücadelenin süreceğini vurgulayan Vali Necmeddin Kılıç, “Son bir kişi bile devletimizin kıymetli hizmet makamlarını, görev makamlarını terk edinceye kadar, son kişiyi ayıklayana kadar mücadelemiz devam edecek. Masumlara zarar vermemek, haksızlık yapmamak, günahsızların kılına zara getirmemek için titiz bir şekilde çalışıyoruz. Kimsesizlerin kimsesi devlet olsun. Adalet devlette olsun. Devletine bekasına kast etmiş bu hain örgütü sempati ile bakan, bu örgütün kullanma potansiyeli içerisinde bulunan veya onların peşinden giden yani bu hainlere kalben dahi kızmayan, buğz etmeyen kişinin bu devlette görev yapma hakkı bulunmamaktadır. Son kişiyi ayıklayana kadar geri adım atmayacağız. Devlet sağlığına kavuşacak. Bu hastalıklı yapı devleti hastalandırdı. Bu hastalıklı yapı devletin adalet sistemini zulme çevirdi. Adalet dağıtması gereken adalet müesseselerinde zulum işledi. Masumları tutukladılar. Hizmet dağıtması gereken yerlerde hizmetten başka şeyler yaptılar. Memur kitlesinde emirle hareket eden, görevlerinin dışında tasarruflarda memur yetiştirdiler. Bunlar kabul edilemez. Devlet sağlığına kavuşacak. Devlet her zaman 18 yaşındadır. 18 yaşında kalmaya devam edecek. Devleti kurum ve kuruluşları ile anayasal çerçevede çalışır hale getirene kadar, ayağındaki prangaları sökene kadar, devletimizin her kademesindeki çalışanlarıyla bu yoğun mücadeleyi bitirmek istiyoruz. Burada Çorum halkına da teşekkür ediyoruz. Çorum halkı inanılmaz şekilde yardımcı oluyor. Şuana kadar gelen ihbar sayısı birkaç bindir. Bunları titizlikle değerlendiriyoruz. Tek masum insanın zarar görmemesini istiyoruz. Bu hastalıklı yapıya gönül bağıyla bağlanmış, irtibat içerisinde olan, ihmal edilmeden, gecikmeden kamudan süratle temizlenecek. Bu süreci bir an önce tamamlamalıyız ki sağlığına kavuşan devlet yapısıyla daha güçlü olarak halkın hizmetinde olalım, halkımızın emrinde olalım halkımızın önüne açık alınla çıkalım” diye konuştu. (Haber Merkezi) Sayfa 6 Erdinç Kemal DURU ŞAHSİYETİMİZLE YAŞAMAK ZORUNDAYIZ Yahudiler, 1050'lerden itibaren, kalemlerini gizli ve hiyleli kullandılar. 1780'lerden sonra, serbest yazma imkânına kavuştular. Serbestçe yazmak imkânını elde ettikten sonra, Yahudi olmayanların bütün fikir yapıları yıkılmıştır. Alman romantizmi, idealizmi yaratarak, Katolikliği ihya etmişti. Heine adında Düsseldorf'lu bir küçük Yahudi çıktı, kurnaz ve neşeli cerbezesini romantikler, idealistler ve Katoliklerle alay etmek yolunda kullandı. Görenekçi düşünce yani skolastik düşünce hâkim iken, Dante ve petrarca adlı iki Yahudi, hümanizm (insan sevgisi) felsefesini yayarak, Yahudileri dayaktan kurtardılar. 14.yüz yılda Rönesans'ı doğurarak, bu düşünceyi daha çok yerleştirdiler. İnsanlar, politika, ahlâk, din ve sanatın yüksek fikir tezahürleri olduğuna, kese ve mide ile bir ilgisi olmadığına daima inanmışlardı. Troves' li MARX adında bir Yahudi çıktı, bütün bu çok yüksek ideallerin, aşağı ekonominin fışkı ve gübresi içinde yetiştiğini, ortaya attı ve yutturdu. Herkes, dahi bir insanı ilâhi mahlûk, caniyi de bir canavar sayar. Lambroso adında Verona'lı bir Yahudi gelip, deha sahibinin saralı bir yarı deli, canilerin ise, ecdadımızdan intikal eden kalıntılar tesirinde mahluklar olduğunu, mantık dizileriyle ileri sürdü; onu da yutturdu. Skrevburg'lu bir Yahudi Charles Robert Darwin de, insanın maymundan türemiş olduğunu ileri sürdü. Her yerde günün konusu oldu, okullara bile girdi. 19.asır sonunda, dört Yahudi Tolstoy, Ibsen, Nietzshe ve Verlaine, Avrupa'yı öyle aldattılar ki, beşeriyetin en büyük devletleri olmakla övünüyorlardı. Budapeşteli başka bir Yahudi, Maks Nordau ortaya çıktı, meşhur şairlerin soysuz, Avrupa medeniyetinin yalan üzerine kurulmuş olduğunu, çocuk oyuncağı neviinden gösteriverdi. Hepimiz kendimizin ahlâk sahibi, tabii bir insan olduğumuza inanmışızdır, Freiberg'de bir Yahudi, Sigmund, Freud göründü. En ahlâklı, en kibar asilzadenin içinde,bir katil,bir cinsî sapık gizlendiğini ortaya attı; bizden olmayanları SEXE yöneltti." diyor ve devam ediyor. Kadın, bir mabude ye mükemmelin örneği olarak bilinir ve saygı duyulurken, Viyanalı bir Yahudi, Veining çıktı, uydurma ilim ve mantık dizileriyle, İcadının iğrenç ve tiksindirici bir mahlûk, bir pislik, bir alçaklık çukuru olduğunu kabul ettirdi. AİLEVESAĞLIK ÖNCE HAS YAPIMIZ İnsan iç içe dört kısımdır. Dört kısmını iyi bilip tanıyan, her istediğini başarabilir. Başarıları da kendisini tatmin eder. Dört kısmını bilip tanımayanlar muvaffak olmuyor mu? Oluyor efendim, olanlar var. Ancak olanlar, belki yüz binde bir kişi. O da kendine inanmış olanlardır. - Kendine inanmamış insan var mıdır? Dünyadaki insanların pek çoğu, kendine inanmayanlardır. Öyleyse kendine inanmış deyince aklımıza ne gelecek? Kendine inanmış insan: "Ben insanım. Her şey yapabilirim diye güvenlidir. Evet, bu güvende insan pek az. Peki, "Ben insanım. Her şeyi yapabilirim" diyen, tuttuğunu er geç başarırsa başarılarından tam tatmin olur mu? - Ancak başarı ihtiyacını doyurmuş olur. Ruhsal İhtiyaçlarını karşılamıyorsa yine de tam tatmin olamaz. - Peki, başarı ihtiyacı, hangi kısmını doyurur? - Duyumsal kısmının yansını doyurur. - Çok nazik meseleler! İnsan, edimselliğiyle hangi kısımlarını doyurur? Efendim, insanın edimselliği, ruhsal lığı için ibadet hareketleri yapar. Duyumsallığı için, nezaket, terbiye, ziyaret yani insanlar arası bütün münasebetleri noksansız yapar. Başarıları da duyumsallığına hizmet eder. Bu sıralama ile insan, edimselliğiyle; ruhsallığına, duyumsallığına hizmet ettiği gibi, fizikselliğine de hizmet eder. Hatta edimselliğiyle, edimselliğine dahi hizmet eder. Çok enteresan. İnsan edimselliğiyle dört kısmına da hizmet ediyor. Peki, edimselliğine ne hizmet ediyor? İnsanın edimselliğine de ruhsallığı, duyumsallığı, fizikselliği ve yine edimselliği hizmet ediyor. - Şu durumda, insanın edimselliği, her varlığının toplandığı yer oluyor. "İnsanın bütün ispatı, edimselliğinde." - Evet, insanın "doğru" diye yanlışları yapması, ruhsal besin alamadığından. Yaptığını yarım bırakması, ruhsal ve duyumsal besin alamadığından. Ayrıca, fiziksel besin alınmazsa kaba kuvvet eksikliğine sebep olduğunu görüyoruz. Ama şu var ki, insan fiziki besini ne kadar kuvvetli alırsa alsın, fizik bakımından ne kadar kuvvetli olursa olsun, yine her şeyden etkilenir; güçsüzlüğü ve acizliği gözden kaçmaz. Şu anlattıklarınıza göre, insan her kısmının ihtiyaçlarını çok normal karşılamalıdır ki, normal bir insan olabilsin. Bu da iyi insanın kendini dört yönüyle bilmesine ve iyi tanımasına göre olur. Evet, efendim evet, insan kullandığı bir âleti bile tanımazsa, kullanamaz. Kullanırken de bozar. Bizim kendimizi kullanırken etkilenip hasta ettiğimiz gibi. Şimdiye kadar mevcut bilgiler arasında kendi insanlığımıza ait bir eser yoktu ama şimdi var. Bu asıl bilgiler her şeyden ön gelir, önce İnsan. Önce kendimiz. Önce has yapımız. Ötesi kolay. Faydalı Bilgiler: Kırkkilit Otu Kırkkilit Otunun Faydaları Nelerdir? Yurtdışındaki birçok ülkede de ülkemizde olduğu gibi popüler bir bitkidir. Gerek alternatif tıpta gerekse ilaç yapımında kullanılır. Özellikle bitkinin çayı Avrupa’da yaygın şekilde tüketilir. İşte kırkkilit otunun faydalarından bazıları: Böbrekler için oldukça faydalı bir bitkidir. İdrar yolu hastalıklarına fayda sağlar. İdrar yolu enfeksiyonu yani sistit rahatsızlığı için oldukça faydalıdır. Romatizma gibi kemik hastalıklarına karşı iyi gelir ve kemikleri onarır. Gut hastalığının tedavisinde kullanılabilir. İdrar söktürücü etkisi vardır. Ülser gibi mide rahatsızlıklarına iyi gelir. Artrit rahatsızlığına karşı faydalıdır. Eski çağlarda Romalı hekimlerin tüberküloz rahatsızlığı için bu bitkiyi kullanıldığı kayıtlarda belirtilmiştir. Aynı şekilde eski çağlarda Çinli doktorların yüksek ateşi düşürmek, dizanteri, grip, vücudun çeşitli yerlerindeki şişlikler ve hemoroid yani basur tedavisinde kullandığı bir bitkidir. Osteoporoz yani kemik erimesine iyi gelir. Anemi yani kansızlığa fayda sağlar. Vücuttaki halsizlik ve kırgınlığa iyi gelir. Amfizem ve akciğer hastalıkları tedavisinde de kullanıldığı belirtilir. Yaraların iyileşmesine yardım eder. Kanamalara iyi gelir. Menopoz dönemi için de fayda sağlar. Boğaz rahatsızlıkları, diş eti kanamaları, ağızlardaki yaralar için kırkkilit otu çayı gargara olarak kullanılabilir. Zorlu geçen, ağrılı adet dönemlerinde de ağrıları gidermeye yardım eder. Regl döneminde bayanlar bu bitkinin çayını içebilir. Bu şifalı ot; saç, cilt ve tırnak sağlığını da korur. Saç dökülmesine, saçların seyrelmesine karşı iyi gelir. Tırnakların çabuk kırılmasını engeller. Prostat iltihabına fayda sağlar. İdrar kaçırma, yatak ıslatma durumunu da önler. Burun kanamalarına iyi gelir. Kırkkilit Otunun Zararları Nelerdir? Hamilelik döneminde ya da emzirme döneminde kullanılmamalıdır. Herhangi bir ilaç kullanıyorsanız doktorunuza başvurarak kullanmanızı tavsiye ederiz. Her bitkinin fazlası zarardır, hangi bitki olursa olsun ölçülü kullanmaya dikkat edin. Kırkambar Kuru Kahve - Baharat - Yemiş - Aktariye Gazi Cad. No: 50 / A (Vergi Dairesi Yanı) K.K. 73 16 Ağustos 2016 SALI “Türk; aldatmaktan, aldanmaktan hoşlanmaz.” Abdulkadir DURU ANINI YAŞA KENDİNİ YAŞA KENDİ GÖNLÜNDE YERİNİ ALANA, TOPLUMDA YERİNİ VERİRLER!.. Kendini anıyla yaşayanlar, toplum içinde kendi yerini de alır. Öyleyse artık: "Herkes kendi yerine ile kendini anınla yaşa!." parolasını birleşik anlatabiliriz. Kendinde olan aldanır mı? Elcevap; aldanmaz. Aldanmayan kişi ise, toplumda kendi yerini almış demektir. "Toplumdaki yeri nere ki?" sorusu fazla ya da yersiz olsa bile yine de cevaplandırmak görevimizdir. Toplum bilindiği gibi kısım kısım zihniyetlerden oluşan bir çoğunluktur. Bize göre aldananlar, toplumda tortu sayılır. Ancak sözümüze yine dar açıdan bakılmasın. Aldatanlar, aldananlardan ayrı mütalâa edilmez. Aldatanlarla aldananlar, aynı kategoridedir. Bu, zümre de sayılabilir. Demek ki: Aldatanlar aldanmış zavallılardır ki, aldatma cehlinin çukurunda kişisel değerlerinden yana can çekişirler. Aldatanlar da kendilerini kaybetmekle, aldananlarla aynı yerdedirler. Demek ki: Bunların toplumdaki yerleri, kişiliklerinin can çekişme çukurudur. Aldanmazlık yeri toplumda sağlam yerdir. "Aldanmayanlar toplumda kendi yerlerini bulmuşlardır.” dediğimizden açıkça anlaşılıyor ki, insan yeri demek; emin yer demektir. Yâni güvenle yaşayan ve ortamına güven veren çizgidedir. Kimler? Aldanmayanlar. Aldanmayanlar, vaktini değerlendirir, israf etmez. Bilmediklerini öğrenir, hiçbir vasıta bulamazsa, yöresindeki insanları tanır. Fayda veremezse bile faydalanmaya bakar. Yukarıdaki gibi yine bir soru çıktı herkesten faydalanmak olur mu? Diye. Herkesten faydalanmak, bir hayat kültürüne bağlıdır. Evet, ama hayat kültürü de uyanık ve kendinde olmakla mümkündür. Demek ki: Biz kendimizi anımızla yaşarken, uyanık, sade zihinli olursak, aldanmazlık kazanırız. - Aldanmazlık ne demek? İyiden örnekler, kötüden ibretler alan demek olmaz mı? Şimdi büyük sahifelerden kolayca okumak sanatına eriştik demektir. Aldanmazlığın açısı çok geniş. Her gördüğümüzden aldanmasız, müspet dersler okumuş oluyoruz. Böyle bir yaşantıya girdiğimizde, hayat kültürünü irfanla alıyoruz demektir. Bu uyanıklık, bu hassasiyet biraz daha ileri giderse: Kafaların içindekileri bile görebilmek yerine gelebilir. Yani kendimizi anımızla yaşamaktan sezgilerimiz o kadar gelişir ki: Olaylardan, davranışlardan çok iyi anladığımız bir devreye ulaşırız ki; yüz hatlarından ve bakış tavırlarından da anlarız. Çok sonuçlar çıkarırız. Daha ileri gider de, kafaların içindeki tasarıları bile sezecek inceliklere ulaşabiliriz. Bunların hepsi, aldanmazlık kapısından geçer. Toplum içinde, aldanmazlık yerimizi alınca; yaşantımız, takdirlerimiz ve gerekleri yerinde yapmalarımız, herkesten çok değişik olur. Böyle değişikliklerin verdiği güven, hem yöremizdekilere, hem de bizlere büyük bir ümit, geniş bir güç getirir. Böylece toplumdaki yerimize biraz daha yerleşmiş oluruz. Kendimize faydalı olduğumuz kadar, ortamımıza da faydalı oluruz. Dördüncü yıldır kendini anınla yaşa demenin anlamı bugün daha açıkça ortaya çıktı. Tecrübe edenler, yukardan beri anlattıklarımızı yaşadılar. Yaşıyorlar da. Şimdi sıra bize geldi. Biz de şurada okuduğumuz gibi; sezgin, zinde zihinle, ferah yürek ve kuşkusuz olumla yaşamak istiyorsak, kendimizi anımızla yaşarız. Kendi gönlümüzde kendimizden hoşnut olma yerimize geçeriz. Toplumdaki yerimizi de bize verirler. Kendini Anınla Yaşa!.. GÜNDEM 17 Ağustos’un Yıldönümünde Sayfa 7 Depreme Dikkat Çektiler İnşaat Mühendisleri Odası Çorum Temsilciliği Başkanı Özgür Kılıç ve yönetim kurulu 17 Ağustos depreminin yıldönümü nedeniyle basın açıklaması yaptı. İnşaat Mühendisleri Odası Çorum Temsilciliği Başkanı Özgür Kılıç ve yönetim kurulu 17 Ağustos depreminin yıldönümü nedeniyle basın açıklaması yaptı. İnşaat Mühendisleri Odası Çorum Şube Başkanı Özgür Kılıç 17 Ağustos tarihinde meydana gelen büyük depremde Gölcük’te bir afet meydana geldiğini belirterek depremin kaçınılmaz gerçek olduğunu, ülke olarak her zaman depreme hazırlıklı olunması gerektiğini söyledi. İnşaat Mühendisleri Odası Çorum Şube yöneticileri Serda Uysal, Hakan Duman ve Gürkan Akoğlu’nun da katıldığı basın toplantısında açıklama yapan Şube Başkanı Özgür Kılıç depremin bir doğa olayı olduğunu hatırlatarak “Doğa olayının afete dönüşmesi insan kaynaklı eksikler ve hatalar zincirinin bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır” dedi. 17 Ağustos depreminin üzerinden 17 geçmesine rağmen İstanbul başta olmak üzere diğer illerinde depreme hazır olmadığını dile getiren Özgür Kılıç “17 Ağustos 1999 tarihinde, son yüzyılın en büyük felaketlerinden birini yaşadık. Doğu Marmara’da büyüklüğü 7.4 olan ve yaklaşık olarak 45-50 saniye devam eden bir deprem oldu. Merkez üssü Gölcük olan bu deprem büyük bir afet ortaya çıkardı. 17 Ağustos 1999 Kocaeli ve 12 Kasım Düzce depremleri binlerce insanımızın ölümüne ve yaralanmasına, milyarlarca liralık mal kaybına neden oldu. En doğusundan en batısına, en kuzeyinden en güneyine kadar ülkemizde yaşayan uzak veya yakın her aileyi bir ölçüde etkiledi, herkesi ayağa kaldırdı. Depremin yol açtığı yıkımlar Kocaeli, Yalova, Bolu, Düzce illeri başta olmak üzere İstanbul, Bursa, Tekirdağ, Eskişehir, Zonguldak illerinde de çok büyük ölçüde can kaybına ve yapı hasarlarına neden oldu. Ayrıca, yapılarda meydana gelen yangın ve kimyasal madde sızıntıları nedeniyle insanlar zehirlendi, bir çevre felaketi ortaya çıktı. Sadece Adapazarı ve Yalova’da ortaya çıkan yıkımın ulaştığı boyut son 35 yılda ülkemizde yaşanan depremlerin her birinin birkaç katına çıkmıştır. Büyük yıkımın merkezi olan Gölcük’te ise 1939 Erzincan Depremi ile kıyaslayabileceğimiz bir yıkım yaşanmıştır. Kentleşmenin ve sanayileşmenin çok yoğun olduğu; ticaret, eğitim ve sağlık yapıları ile birlikte altyapının gelişmiş olduğu, sanayide yaratılan katma değerin oldukça yüksek olduğu bu bölgenin birinci derece tehlikeli deprem kuşağında olduğu biliniyordu. Deprem, Türkiye nüfusunun 1/3’nün yaşadığı bir bölgede etkisini göstermiş, on beşten fazla il ve ilçe merkezinde önemli ölçüde hasara neden olmuştur. Bu depremler önemli ölçüde can ve mal kayıpları ortaya çıkarmakla kalmamış bizlere çok daha büyük bir tehlikenin henüz yaşanmadığını da hatırlatmıştır. Bu tehlike Marmara Denizinin içinde olacak bir depremdir ve İstanbul’u ve çevre illeri büyük ölçüde etkileyecektir. Bu nedenle İstanbul Depremi üzerinde bilim insanları çeşitli çalışmalar yaptılar, yapmaya da devam ediyorlar. Yaşanacak olan İstanbul Depremini ve ülkemizin diğer yerlerinde yaşanacak olan depremleri afet yönetimi açısından inceleyerek gerekli önlemlerin alınması gerektiğini de ortaya koydular. Biz de İnşaat Mühendisleri Odası olarak genelde deprem zararlarını azaltmak, özel olarak da İstanbul Depreminin ortaya çıkaracağı kayıplara ilişkin birçok çalışma yaptık. Daha önce de ülkemiz büyük depremlere tanık olmasına rağmen 1999 depremleri, ülke için önemli bir dönüm noktası olarak düşünüldü. 17 Ağustos 1999 Gölcük Merkezli deprem bir Milat olarak kabul edildi. DEPREMDEN DERS ALMADIĞIMIZ VAN DEPREMİNDE ORTAYA ÇIKTI Yapı üretim sürecindeki eksiklikler, mevcut yapıların durumu ve ülkemizin kentleşme ile ilgili politikaları, afete hazırlık konusu ve ilgili mevzuatlar olmak üzere geniş bir yelpazede ortaya çıkan yetersizlikler ve hatalar gözler önüne serildi. Ne yazık ki 1999 depremlerinin ortaya çıkardığı ağır bedellerden yeterli ölçüde ders çıkarılmaması, 2011 Yılında yaşamış olduğumuz Van depreminin acı yüzüyle bir kez daha anlaşıldı. Konunun tüm ilgili tarafları, Van Depremi nedeniyle ülkemizin deprem gerçeğini bir kez daha hatırladılar. Ülkemizin en yıkıcı fay hattı olan “Kuzey Anadolu Fay Hattı” başta olmak üzere farklı bölgelerimizin deprem tehlikesi altında olduğu Van Depremi ile bir kez daha gözler önüne serildi. Ülke topraklarının yüzde 66’sı 1. ve 2. derecede deprem bölgesinde yer almaktadır. Ülke nüfusunun yüzde 70’i ve büyük sanayi tesislerinin yüzde 75’i deprem tehlikesi altındadır. Türkiye çok sık deprem yaşayan ve bu depremlerde can ve mal kayıpları olan bir deprem ülkesidir. Elbette, deprem bir doğa olayıdır. Bir doğa olayının afete dönüşmesi insan kaynaklı eksiklikler ve hatalar zincirinin bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Ülkemizde 6 ve üzeri büyüklükteki her deprem önemli ölçüde can ve mal kayıplarına neden oluyor. Sorun bir doğa olayı olan depremin kendisinde değil, depreme dayanıklı yapı üretilmemiş olmasında yatmaktadır. Gerekli önlemleri almamaktan ya da denetimsizlikten kaynaklanan olumsuzlukları “kader” olarak değerlendirmemek gerekir. Bunun yerine mühendislik bilimine uygun hareket edilmeli, deprem büyüklükleri dikkate alınarak yapı üretim yerleri ve yapı üretim süreci bilime ve bilgiye dayalı olarak yönetilmelidir. Mühendislik bilimi, yöneticilerin ve siyasi sorumluların doğa olaylarını doğru bir biçimde ele almalarıyla, deprem bir afet olmaktan, masum insanların can ve mal güvenliği tehlike altında olmaktan çıkarılır. Doğa olaylarının doğal afet halini almasına neden olan ihmaller, hatalar ve eksiklikler zincirinin kırılması, akla ve bilime dayalı bir yol izlenmesiyle mümkün olabilir. Afet, bir olayın kendisi değil insan veya doğa kaynaklı olayların ortaya çıkarmış olduğu bir sonuç olarak bilinmektedir. Doğa olaylarını başta deprem olmak üzere afete dönüştürenler yöneticilerdir, yöneticilerin hatalarına göz yuman insanlardır. Bilimi, planlamayı ve denetimi dışlayan, planlı bir üretim ekonomisi yerine ranta ve spekülasyona dayalı bir ekonomiyi egemen kılan bir anlayışın sonucu olarak kentlerimiz; sağlıksız, deprem güvenliği olmayan kaçak ve mühendislik hizmeti almayan bir yapı stoku ile karşı karşıya kalmıştır. YAPI STOKUMUZUN DURUMU 17 Ağustos 1999 Gölcük Merkezli Deprem, yapı stokunun %6’sının yerle bir olduğunu, %7’sinin ağır hasar aldığını, %12’sinin de orta ölçekte hasar aldığını ortaya koymuştur. Açıkçası depremden önemli ölçüde etkilenen Yalova, Adapazarı ve Kocaeli’nde bulunan yapı stokunun %25’i oturulamaz hale gelmiştir. Okullar, işyerleri, endüstri tesisleri, köprüler, hastaneler, diğer kamu yapıları ve konut nitelikli yapılar önemli ölçüde hasar alarak can ve mal kayıplarına neden olmuştur. Gerek 17 Ağustos Depreminin ortaya çıkardığı gerçekler gerekse diğer depremlerde karşılaştığımız durumlar yapı stokumuzun büyük ölçüde risk taşıdığını, yani deprem güvenliklerinin olmadığını, açıklıkla ortaya koymuştur. Deprem, diğer doğa olaylarından farklı olarak çok sayıda yerleşim yerlerini etkilemekte ve daha büyük hasarlara neden olmaktadır. Tarihsel süreç içerisinde topraklarımız büyük ölçüde depremlerden etkilenmiştir. Çoğunlukla kırsal alanları etkileyen depremlerin yaşandığı ülkemizde, ilk kez 1999 Doğu Marmara depremleri yoğun yerleşim alanlarının bulunduğu metropol alanları önemli ölçüde etkilemiştir. Deprem sonrası ortaya çıkan zararları azaltmak için sadece yara sarma anlayışı ile hareket etmek sorunun ana kaynağını ortadan kaldırmıyor. Sorunu sorun olmaktan çıkaracak olan deprem yaşanmadan önce alınacak önlemlerde saklıdır. Deprem öncesi alınacak önlemler deprem riskinin azaltılacağını ortaya koyuyor. 1999 Marmara Depremi sonrası geçici ve kalıcı konut uygulamalarına yönelik ola- rak yapılan çalışmalar diğer yapılarla birlikte konutun insan için özel anlam taşıyan bir yapı olduğunu ortaya koymuştur. Konutu; insanın fiziksel, psikolojik ve sosyal olarak daha üst seviyede ihtiyaçlarını karşılayan özellikleriyle birlikte ele almak gerekiyor. Konut yapmak sadece bina yapmak değil, binadan da önemli olan yaşamı biçimlendirmektir. DEPREM GERÇEĞİ İLE YÜZLEŞELLİM Bugüne kadar ülkemizin deprem gerçeğinin bilinmesine yönelik birçok çalışma yapılmıştır. İnşaat Mühendisleri Odası olarak deprem gerçeği ile ilgili hazırlamış olduğumuz raporu TBMM Deprem İnceleme ve Araştırma Komisyonuna kapsamlı bir sunumla anlattık. Bu raporla yapı denetimi ve mühendislik eğitiminin eksikliğine plan kavramı ve kentsel planlamanın nasıl olması gerektiğine dikkat çekilmiştir. Ayrıca mesleki etik ve mesleki yeterlilik üzerinde durularak yetkin mühendislik konusuna da dikkat çekilmiştir. 17 Ağustos 1999 Depreminden sonra İstanbul Büyükşehir Belediyesi İTÜ, ODTÜ, YTÜ ve BOĞAZİÇİ Üniversitesine, ‘İstanbul Deprem Master Planı” adı altında oldukça kapsamlı bir çalışma yaptırmıştır. 2004 yılında Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, “1.Deprem Şurası” adı altında ülkemizin bilim ve bilgi insanlarını bir araya getirerek önemli bir çalışma yaptırmıştır. Yine Bayındırlık ve İskan Bakanlığı 2009 yılında çok sayıda bilim insanı ve uzmanın katıldığı “Kentleşme Şurasr”nı toplamış, çok değerli raporların ortaya çıkmasını sağlamıştır. Odamız da bu çalışmalara katılarak bilgi ve deneyimini tüm katılımcılarla paylaşmış, depreme ve deprem zararlarının azaltılmasına ilişkin çok sayıda panel, sempozyum ve konferans düzenlemiştir. Yapılan bu çalışmaların ortaya çıkarmış olduğu gerçekleri sıralarsak: -Mevcut yapı stokunun deprem güvenliği yoktur. Bu yapıların güçlendirilmesi gerekir. -Onarım ve güçlendirme çalışmaları rasyonel değilse yıkılıp yeniden yapılmaları gerekir. -Yeni yapılan yapıların yeterli ölçüde mühendislik hizmeti alması ve denetlenmesi gerekir. -Mal sahibi adına kendisini denetleyecek olan yapı denetim kuruluşunu müteahhitler belirlemektedir. Bu sistemin değişmesi gerekir. -Yapı denetim ücreti son derece yetersizdir. -Denetim sürecinde bulunan meslek insanlarının mesleki yeterlilikleri, meslek odası tarafından belgelenmemektedir. -Meslek odaları yapı üretim sürecinin dışına itilmiştir. -Yetkin mühendislik yasası tüm uğraşılara rağmen çıkarılmamıştır. -1938 yılında çıkarılan, sadece diploma almaya bağlı olarak hizmet üretilmesini sağlayan “Mühendislik Mimarlık Hakkında Yasa” değiştirilmemiştir. -Kentleşme süreci ile ilgili olarak ya sağlıklı planlar üretilmemiş ya da üretilmiş olsalar bile uygulama dışı bırakılmıştır. Ne yazık ki yapılmış olan bu çalışma ve ortaya çıkarılan raporlarda bulunan değerli bilgiler dikkate alınmamış ve bu çalışmaların yapılmasına öncülük eden kadrolar da ilgili bakanlıklardan ve yerel yönetimlerden tasfiye edilmişlerdir. Deprem ve Kentsel Dönüşüm Kentsel dönüşümün sosyal boyutu, kentsel boyutu, finansal boyutu, yasal boyutu, yıkım ve geri dönüşüm boyutu son derece önemli konulardır. Kent yaşamına sadece mekânsal ölçekte bakmamak gerekir. 2009 yılında gerçekleştirilen Kentleşme Şurası’nda, kentsel dönüşüm konusu şu şekilde açıklanmıştır: “fiziksel mekanın dönüşümünün yanında sosyal adalet ve sosyal gelişim, sosyal bütünleşme; tarihi ve kültürel mirasın korunmasıyla birlikte zarar azaltma, risk yönetimi çerçevesinde kapsamlı ve bütünleşik bir planlama yaklaşımıyla, konu ele alınmalıdır.” Oysa bugün kentsel dönüşüm YIK-YAP anlayışıyla bir müteahhit anlayışı ile ele alınmakta ve rantı yüksek olan yerlerde yapılmaktadır. Kentsel dönüşüm bütünlüklü bir planlamanın sonucu olarak değil, kent planlamasının kendisi olarak ele alınmaktadır. Ayrıca konuyu daha ilgi çekici kılabilmek için “deprem odaklı kentsel dönüşüm” adıyla sunulmaktadır. Türkiye ekonomisi inşaata dayalı olarak yürütülmeye çalışıldığı için kamuya ait arsa ve arazilerin yapılaşmış olması yeni arsa ve arazilere duyulan ihtiyacı gündeme getirmiştir. Bu bağlamda “6306 sayılı Afet Riski Altında Bulunan Alanların Dönüştürülmesi Yasası” çıkarılmıştır. Oysa bu uygulamalara ve yeni yapıların üretilmiş olmasına rağmen, 17 Ağustos 1999 yılında var olan yapılar bugün de varlıklarını sürdürüyorlar. Bu yapıların güçlendirilmesi gerekir. Bugün özellikle rantı yüksek olan yerlerde yapılan kentsel dönüşüm uygulamalarıyla yıkılmaması gereken yapılar yıkılmaktadır. Daire alanları küçülmekte, daire sayısı artmakta, bu bağlamda nüfus oranı da %30 mertebesinde artmaktadır. Kentin fiziksel eşiklerinin aşılmış olmasının yanında demografik yapı da bozulmaktadır. Aynı alt yapının, aynı yolların olduğu yerlerde artan daire sayısı nüfusu artırmakta, nüfus artışı da otomobil sayısında artışlara neden olmaktadır. Özellikle İstanbul gibi metropol kentlerde sürdürülemez bir durumla karşı karşıyayız. KENTLERİMİZ DEPREME HAZIR DEĞİL 17 Ağustos Depreminin üzerinden 17 yıl geçmiş olmasına rağmen İstanbul başta olmak üzere, kentlerimiz depreme hazır değil. Odamız, bugüne kadar mühendislik eğitiminden yapı üretim sürecine kadar geniş bir yelpazede görüş ve önerilerini defalarca kamuoyuyla, ilgili idari ve siyasi birimlerle paylaşmıştır. Odamız tarafından bu konuya ilişkin çeşitli raporlar hazırlanmış, ilgili bakanlıkların düzenlediği bilimsel içerikli etkinliklere katılarak değerlendirmelerde bulunulmuş, deprem ve ilgili konularda çok sayıda bilimselmesleki etkinlikler, meslek içi eğitimler düzenlenmiş, depremin unutulmaması ve depreme yönelik duyarlılığın artırılması amacıyla kitlesel eylemler, yürüyüşler organize edilmiştir. Ancak son yıllarda iktidarın mesleğimizi ilgilendiren konularda yaptığı değişikliklerle; meslek odalarının üyelerini denetlemesi, sicillerini tutması, mesleki faaliyetlerini kayıt altına alması engellenmiş, meslek odalarının üyeleriyle olan ilişkileri zayıflatılmıştır. “İmzacılık” ve sahte mühendisler mesleğimizin güvenirliğini aşağılara çekmiştir. Bu durum haksız bir rekabeti gündeme getirdiği için mühendislik hizmetlerinde kalite düşmüştür. Mevzuat ve uygulamaya ilişkin yapılan değişiklikler, yapı üretim sürecini denetimsizliğe mahkum etmiştir. İnşaat Mühendisleri Odası, yapı üretim süreci tüm eksiklerinden arındırılıncaya kadar, yapı stoku iyileştirilinceye, güvenli ve sağlıklı yapı üretilinceye ve mühendislik hizmeti almadan üretilmiş tek bir yapı kalmayıncaya kadar çalışmalarını sürdürecektir. İnşaat Mühendisleri Odası depremi unutmama, unutturmama ısrarını sürdürmektedir. Güvenli ve sağlıklı yapı üretimi sağlanana kadar da depremi unutmamaya ve unutturmamaya çaba gösterecektir. İfadelerine yer verdi. 16 Ağustos 2016 SALI NAMAZ SAATLERİ İmsak 04:07 Güneş 05:45 Öğle 12:51 İkindi 16:37 Akşam 19:45 Yatsı 21:13 VEFAT EDENLER HALİL CEYHAN Yusuf CEYHAN' ın ağabeyi, Karaalemdar Firması çalışanı Ümit CEYHAN' ın babası, Samsun Polis Okulu Müdürü Cihan ALAGÖZ' ün kayınpederi, Şoför ve Sigortacı Esnafından; Halil CEYHAN vefat etmiştir. Allah Rahmet eylesin. ŞAZİYE DEMİRCİ Çorum Belediyesi' nden emekli Hamit DEMİRCİ' nin annesi; Şaziye DEMİRCİ vefat etmiştir. Allah Rahmet eylesin. RÜSTEM DEMİRCİ Hazır Elbiseci Esnafından Terzi Ahmet ve Mehmet DEMİRCİ' nin babası; Rüstem DEMİRCİ vefat etmiştir. Allah Rahmet eylesin. MEDİNE AÇIKGÖZ Çatak Köyü' nden gelme ve Organize Sanayi Esnafından Selahattin AÇIKGÖZ' ün eşi, Hacı Mustafa KARAKAŞ' ın kızı, Öğretmen Sefer ve Osman KARAKAŞ' ın kardeşi; Medine AÇIKGÖZ vefat etmiştir. Allah Rahmet eylesin. MÜZEYYEN CERİT Merhum Hüseyin CERİT' in eşi, İhsan CERİT' in annesi; Müzeyyen CERİT vefat etmiştir. Allah Rahmet eylesin. FATMA AŞICI Türkler Köyü' nden gelme, Celal AŞICI' nın eşi; Fatma AŞICI vefat etmiştir. Allah Rahmet eylesin. ŞİRİN SUCU Seydimçakallı Köyü Muhtarı Satılmış SUCU' nun eşi, Hüseyin ve Aysel SUCU' nun annesi; Şirin SUCU vefat etmiştir. Allah Rahmet eylesin. SATI DANIŞMAN Dut Köyü eski Muhtarı İbrahim DANIŞMAN' ın eşi; Satı DANIŞMAN vefat etmiştir. Allah Rahmet eylesin. CELEBİ KURŞUN Mecitözü, Beyözü Köyü' nden gelme, Hotel Kolağası çalışanı Şahin, Adil, Tekin, Nedim ve Çağlar KURŞUN' un babası; Celebi KURŞUN vefat etmiştir. Allah Rahmet eylesin. ŞÜKRAN İÇER Nurettin ELİKESİK' in kızı, Rıza İÇER' in eşi, Serkan ve Ayşegül İÇER' in annesi, Öğretmen Nejdet ELİKESİK' in yeğeni; Şükran İÇER vefat etmiştir. Allah Rahmet eylesin. ŞAKİRE YILDIRIM İsmail Köyü' nden gelme, Merhum Orhan DALYAN' ın kayınvalidesi, Ayhan ve Erhan DALYAN' ın annannesi; Şakire YILDIRIM vefat etmiştir. Allah Rahmet eylesin. ZÖHRE DALKILIÇ Laloğlu Köyü' nden gelme, Veyis DALKILIÇ' ın annesi, Zöhre DALIKILIÇ vefat etmiştir. Allah Rahmet eylesin. HASAN ÖZSARIÇOBAN Emine AYKAÇ' ın ağabeyi, Hüseyin ÖZSARIÇOBAN' ın babası, Emekli Zabıta Katibi; Hasan ÖZSARIÇOBAN vefat etmiştir. Allah Rahmet eylesin. FATMA GÖÇER Aşağı Sanayi Esnafından Berber Murat ŞAHİN' in annesi, Kabortacı Esnafından Selahattin ŞAHİN' in yengesi; Fatma GÖÇER vefat etmiştir. Allah Rahmet eylesin. RAFET ORAL Tatar Köyü' nden gelme, Murat ve Nuri ORAL' ın babası; Rafet ORAL vefat etmiştir. Allah Rahmet eylesin. HASAN TONBUL Alaca' dan gelme, DSİ Mühendisi Ümit, Ömer ve Ayşegül TONBUL' un babası, Uğur GÜNGÖR' ün kayınpederi, Bayındırlık Müdürlüğü' nden emekli; Hasan TONBUL vefat etmiştir. Allah Rahmet eylesin. KADRİYE KARDAŞ Yoğunpelit Köyü' nden gelme, Gülperi, Özgül, Merihgül ve Baktaş KARDAŞ' ın annesi; Kadriye KARDAŞ vefat etmiştir. Allah Rahmet eylesin. MÜNEVVER KAYA Babaoğlu Köyü' nden gelme, Cemal KILÇAK, Aydın ÇALIŞKAN ve Şeref SALMAN' ın kayınvalidesi; Münevver KAYA vefat etmiştir. Allah Rahmet eylesin. RAİFE BALCI Sağlık İl Müdürlüğü' nden emekli Merhum Tevfik BALCI' nın eşi, Necati ve Muzaffer BALCI' nın annesi; Raife BALCI vefat etmiştir. Allah Rahmet eylesin. AYŞE KORKMAZ İskilip' tan gelme, İsmail, Ömer ve Mustafa HÜYÜKOĞLU' nun ablası, Seyit ÜNAL' ın kayınvalidesi; Ayşe KORKMAZ vefat etmiştir. Allah Rahmet eylesin. 16 Ağustos 2016 SALI Yýl: 1 Sayý: 216 Ýmtiyaz Sahibi: Ayhan AYKANAT Yazý Ýþleri Müdürü: Ömer Faruk SÖYLEMEZ Sayfa Editörü ve Web Tasarýmý: Haluk SÖYLEMEZ Yayýn Türü Yönetim Yeri Tel&Fax web e-posta Baský Adres Bayi Daðýtým Adres Tel Özel Ýlan-Reklam (cmxsütun) Vefat-Teþekkür-Baþsaðlýðý vb. mesajlar (4 st.x10cm) Satýlýk-Kayýp-Eleman vb. Ýlanlarý Kongre Ýlanlarý Tüzük Ýlanlarý(maktu) Birinci sayfa (maktu ilan 4sut.x6cm) Tam sayfa Ýlan Yitik : Yerel süreli yayýndýr : Yavruturna Mah. Kulaksýz Sok. 3/41 Çorum : 0364 224 29 65 - 225 36 50 : www.kesinkarar.com : [email protected] : Gümüþ Basýn Yayýn Matbaacýlýk - Promosyon : Çöplü Mh. Osmancýk Cd. No:27/22 ÇORUM : Ecem Daðýtým : Yavruturna Mah. Cengiz Topel Cad. No:16/E ÇORUM : 0364 224 69 87 2.50 TL 80 TL 30 TL 50 TL 400 TL 200 TL 750 TL 15 TL ABONE ÞARTLARI 6 Aylýk : 100 TL Yýllýk: 180 TL Yurt Ýçi Yýllýk: 450 TL Yurt Ýçi 6 Aylýk: 235 TL Yurt DýþýYýllýk: 200 EURO Yurt Dýþý 6 Aylýk: 100 EURO Organize Sanayi Yýllýk : 240 TL Organize Sanayi 6 Aylýk : 140 TL 16 Ağustos Salı 17 Ağustos Çarşamba 18 Ağustos Perşembe 19 Ağustos Cuma 20 Ağustos Cumartesi En Düşük Tarih En Yüksek 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU 12 13 13 14 15 25 26 28 30 32 Hadise PARÇALI BULUTLU SERKAN 224 13 51 NÖBaBET ÇÝ EC ZA NE LER habey Cd.No:120/C PARÇALI BULUTLU PARÇALI BULUTLU PARÇALI BULUTLU PARÇALI BULUTLU BU GÜN GÖKGÖZ 234 66 12 M.Sinan Mh.5.Cd.1/D DUYGU 213 14 02 Gazi Cd.36/E Kızılkaya ailesinin mutlu günü Çorum’un tanınmış simalarından, basın sektörünün emektar isimlerinden Naci Kızılkaya’nın oğlu Bülent, hayatını Sinem ile birleştirdi. Raziye-Naci Kızılkaya çiftinin Kayseri Erciyes Üniversitesi Kütüphanesi’nde görev yapan oğulları Bülent ile Ulviye-Hüseyin Sönmez çiftinin eğitimci kızları Sinem’in düğün töreni hafta sonu yapıldı. 13 Ağustos Cumartesi günü Kale Mahallesi Lozanevler C2 Blok’ta başlayan düğün töreni, Pazar günü As Kültür Düğün Salonu’ndaki Betül ve Altuğ dünya evine girdi Betül Erden, Altuğ Yardımcı dünya evine girdi. Hafta sonu düzenlenen düğünle dünya evine giren genç çifti sevenleri yalnız bırakmadı. TED Koleji Öğretmenlerinden Kadir Erden ve Fatih Sultan Mehmet İlkokulu öğretmeni Nebahat Erden’in kızları Betül ile Yasemin Yardımcı ve merhum işadamı Atilla Yardımcı’nın oğlu Altuğ’un Anitta Otel Balo Salonu’nda düzenlenen düğün töreninde, genç çiftin nikah şahitliklerini Doktor Adnan Erden ve İşadamı Vedat Türk yaptı. Düğünün sürprizini ise damat Altuğ Yardımcı’nın kuzeni Fırat Köksal yaparak, ünlü oryantal Asena’yı düğüne getirdi. Asena dansıyla davetlilere görsel bir ziyafet sunarken, düğünün konukları gece boyunca doyasıya eğlenceyle genç çiftlerin mutluluğuna eşlik etti. Betül ve Altuğ Yardımcı çiftine Kesin Karar Gazetesi olarak ömür boyu mutluluklar dileriz tören ile birlikte sona erdi. Oldukça görkemli ve coşkulu geçen düğüne çok sayıda davetli katılırken, gelin ve damadın mutlulukları ise gözlerinden okunuyordu. Davetliler, halay çekerek, dans ederek ve çeşitli oyunlara katılarak genç çiftin mutluluğuna ortak oldu. Kesin Karar Gazetesi, Raziye-Naci Kızılkaya ile Ulviye-Hüseyin Sönmez ailelerini kutlar, Bülent ve Sinem’e ise ömür boyu mutluluklar diler.
Benzer belgeler
18 agustos 2016 - Kesin Karar Gazetesi
Çorum’da yaşayan 17 yaşındaki
lise öğrencisi Hakan Karıncalı
tatil için geldiği Muğla’nın
Marmaris ilçesinde boğularak
can verdi.
Olay, ilçeye 20 kilometre uzaklıktaki Orhaniye Mahallesi
Kızkumu Pl...
22 agustos 2016_Kesin Karar Gazetesi
Her fırsatta hastane ziyaretinde bulunan Çorum Milletvekili Ahmet Sami Ceylan,
hem hastalara moral kaynağı oluyor, hem de
hastane çalışmalarını ve sorunları yakından
takip ediyor.
AK Parti Çorum Mi...
01 Mart 2016_23 \336ubat 2016.qxd
Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ahmet
Sami Ceylan, Çorum Eğitim ve Araştırma
Hastanesi’nde tedavi gören hastaları ziyaret
etti.
Sayfa 3’te