[Bu pdf kılavuz Nurcemaati.Org tarafından hazırlanmış ve upload
Transkript
[Bu pdf kılavuz Nurcemaati.Org tarafından hazırlanmış ve upload
[Bu pdf kılavuz Nurcemaati.Org tarafından hazırlanmış ve upload edilmiştir] Önsöz Risale-i Nur’u sadece ilmî ve imanî meselelerin ve problemlerin bir çözüm kaynağı olarak değerlendirmek yanlış olur. Belki de onun bu yönü, onda var olan bir çok yönden sadece biridir. Onun belki de en önemli yönü Rahmet-i İlâhinin bir davetçisi olmasıdır. (Bunu, herkes kendine göre değerlendirebilir.) Önemli olan; farkında olsanız da olmasanız da, anlasanız da anlamasanız da siz onu okurken Rahmet-i İlahinin kapısını aralıksız çalıyor oluşunuzdur. Yani siz risale okurken aslında sabırla kutsi bir kapının önünde bekleyip, sürekli kapıyı tıklayan bir insan olarak kendinizi düşünebilirsiniz. Ama bu hazineden anlam olarak da istifade etmek için 'sözcük sorunu' nu aşmanız gerekli. Aşağıda size sunduğumuz metinleri 2-3 saat dikkatle incelerseniz büyük ölçüde anlama problemini de aşabilirsiniz. İhlasla bu sabır imtihanını aştığınızda o kapının hem anlama hem de feyiz yönüyle size açıldığını sevinçle göreceksiniz. Aşağıdaki metinleri hazırlayan ilahiyatçı arkadaşlara teşekkür eder, Say'lerinin meşkûr olmasını Allah(cc)'ın engin Rahmetinden niyaz ederiz. Türkçe Metinlere Arapça Ve Farsçadan Geçen Kelimeleri Anlama Bu çalışma, hiç Arapça veya Farsça bilmeyen bir kişi düşünülerek ele alınmış, elden geldiğince teferruata inilmeden, sadece en çok karşılaşılan belli-başlı kalıplar, bunlar arasındaki anlam irtibatı vs.. yollar göz önüne serilerek “imkana göre en iyiyi yakalama” hedeflenmiştir. Bu şu demektir: Normal şartlarda ancak sözlüğe bakmak suretiyle anlamını bilebileceğiniz pek çok kelimeyi, sözü edilen bazı pratik bilgiler sayesinde, zaten belli oranda bildiğinizi ortaya koyabilmektir. Bu sağlanabildiği takdirde; normalde sanki yabancı dilde bir metni okuyor gibi sürekli sözlüğe bakma ihtiyacı hissettiğiniz bir Risale-i Nur sayfası için, zamanla daha da az kelimeye bakmakla yetinecek; gözünüzde dağ gibi büyütüp “Anlayamıyoruz ki!” diyerek kendinize işkence haline getirdiğiniz bir işten zevk alır duruma geleceksiniz inşallah. İlk Kurâ’n öğrenmeye başladığımız günleri hatırlayalım. Arapçada harfler ve harekeler var. Harekeler harf değil normalde.. Ama Arapça bir kelimeyi Türkçe yazacak olsak o harekelerin karşılığını da yazarız. Yani üstün, ötre ve esre için A-e, u-ü, ı-i seslerini.. Bu şu demektir: Türkçe olarak yazılmış Arapça kelimelerdeki bu harfler %90 harekedir ve kelimenin asıl harflerinden biri değildir. Yani asıl harfleri bulmak istiyorsak sesli harfleri çıkartıp, kalanlar üzerinde düşünmeliyiz. Peki asıl harfleri bulup ne yapacağız? Arapçada aynı kökten gelen bütün kelimelerde bu asıl harfler olmak zorunda.. yani bunlardan birinin anlamını bilmek, büyük oranında diğerlerini de bilmeyi sağlayacak. (Tabii ki kelime yapılarını bilmenin de bunda payı var; yeri geldiğinde bahsedilecek.) Şimdi bir misâlle konuya girebiliriz: Meselâ: Arapça “ْ ”أَذْﻛَﺎرkelimesini Türkçe harflerle “ezkâr” şeklinde ifade ederiz. Bu kelimedeki ünlü harfler olan “e” ile “a” harfleri, harekeleri ifade ettiğinden, kök harflerini yani asıl harfleri bulmak için bu harfleri kaldırıyoruz, geriye kalan “z-k-r” harflerinin asıl kök harfleri olduğunu buluyoruz. İşte buradan itibaren pratiğe başlıyor ve kendimize soruyoruz: “Ben bu kelimenin manasını biliyor muyum? Hayır.. Peki bilemez miyim?” Bakalım: Kelimenin kök harfleri olan “z-k-r” harfleri bana bir şeyler çağrıştırıyor mu? Düşünüyorum ve anlamını bildiğim “zikir” kelimesi aklıma geliyor. O halde zikirle ilgili bir manası olabilir diye tahmin ediyorum. Peki doğru mu? Evet, %100 doğru.. Tamam “ezkâr” zikirle ilgili bir kelime.. iyi ama tam olarak ne? İşte bunu bilebilmek için bazı pratik bilgilere ihtiyaç var. Fakat, bilmediğim bir sürü kelime var ve ben her kelimede bu kadar bilgiyle uğraşırsam bu işin astarı yüzünü geçer; daha zor hale gelir. Böyle yapacağıma yine babadan kalma usûlle her kelimenin anlamını görmek için sözlüğe bakarım daha kestirme... Hayır! Tam aksine... düşündüğünüz şekilde olursa her kelimeye sözlüğe bakmak lazım ve hem de anlamını tam ezberleyene kadar sözlüğe her defasında yeniden bakmak lazım. Fakat sözünü ettiğimiz pratik bilgiler sayesinde; yeni 1 karşılaştığınız bir kelimede küçük bir dikkat, basit bir fikir jimnastiğiyle, aynı kökten gelen bildiğiniz bir başka kelimeyle yakınlıklar kuracak ve anlamı büyük oranda doğru bir şekilde tahmin edebileceksiniz. Bu metodu kullandıkça bilmiyorum zannettiğiniz pek çok kelimeyi bildiğinizi görecek; daha hızlı ve daha iyi anlayacak, anladıkça kelime hazinenizi zenginleştireceksiniz. Hatta daha da ötesi, belli oranda Arapça biliyor olacak; Arapça öğrenmeye karar verirseniz geniş bir kelime hazinesine sahip olarak başlayacaksınız. Bu misâli çoğaltmak mümkün. Meselâ aşağıdaki tabloda bilinmeyen bazı kelimeler ve karşısında onların çağrıştırdığı (aynı kökten gelen) başka kelimeler verilmiştir. Böylelikle bilinmeyen kelimenin, bildiğiniz bir kelimeyle en azından yakın veya ilgili bir anlamı olduğu anlaşılabiliyor. istintâc netice istihsâl mahsul Tabloda, yakın anlamdaki kelimenin tahmini her zaman çok kolay olmayabilir tabii ki. Fakat en fazla kullanılan kelime yapıları hakkında birazcık bilgi sahibi oldukça bunun daha da kolaylaştığı görülecektir. Bu çalışmada hareket noktamız, Türkçe harflerle yazılmış metinler olacaktır. Bir miktar Farsçadan ve ağırlıklı olarak da Arapçadan alınmış kelimelerin yoğunca yer aldığı Türkçe metinler... Dolayısıyla bu çalışma Türkçe metinler üzerinden yapılacak, Arapça yazılışlara sadece ihtiyaç oldukça yer verilecektir. Türkçe bir metinde Arapça ve Farsçadan geçmiş kelimelerin genel yapısına göz atmakla başlayalım: Bilinmeyenler Bilinenler icbâr mecbur idhâl dahil teşkîl şekil muhârebe harp mükâleme kelâm intikâl nakil iktidâr kudret tekebbür kibir teşekkül şekil tecâhül cahil tekâmül mükemmel temâyül meyil istihkâr hakaret Bilinmeyenler Bilinenler istimdâd medet mürettib tertip münekkid tenkit müsekkin teskin muhârip harp muhâbir haber muhâtap hitap müftehirâne iftihar müttefik ittifak müstehzî istihzâ istimdât medet Bu kelimeler ya isim ya fiil ya da bunlardan türetilmiş yeni kelimelerdir. Bunların anlamını bilmek 2 yolla olabilir: Ya doğrudan sözlük yardımıyla.. veyahut da aynı kökten gelmiş ve anlamı bilinen bir başka kelimeyle karşılaştırmak suretiyle... Yukarıda da bahsedildiği gibi “doğrudan sözlük yardımıyla anlam öğrenme” metodu, bu çalışmanın çerçevesine girmiyor. O halde 2. şık üzerinde durmamız gerekiyor. Yani “aynı kökten gelmiş ve anlamı bilinen bir başka kelimeyle karşılaştırmak.” Şu durumda, yeni karşılaştığımız bir kelimenin %90 ihtimalle Arapçadan, %10 ihtimalle de Farsçadan geçmiş olduğu ihtimaliyle işe başlayabiliriz. Bundan sonraki adım; “kelimenin kök harflerini tahmin edebilmek” ki bu, çok önemli bir husus. Çünkü bu kökten gelen hemen bütün kelimelerde aynı harfler yer almakta. Yani sadece kök harflerini doğru tespit etmekle, aynı kökten gelen pek çok kelimenin anlamı hakkında en az %50 doğru tahminde bulunabileceksiniz. Peki kalan kısmı? Yani daha doğru bilgiye nasıl ulaşabiliriz? İşte bu da büyük ölçüde şuna bağlı: “Kelimenin yapısını bilmek.” Buraya kadarki işlemler uzmanlık istemiyor. Ve bütün bu uzmanlık istemeyen kısımlar işin %8090’ını oluşturduğundan, uzmanlık isteyen kısmın ise %20’yi geçmeyeceğinden emin olabilirsiniz. İşte şimdi, uzmanlık gerektirmeyen ve bize en az %80 çözüm getirecek olan pratik bilgilere başlayabiliriz: Çoğul ( Arapça’da Türkçeden farklı olarak; tekil ve çoğul arasında “tesniye” vardır ki “iki” adet olan şeyleri ifade eder. “Tarafeyn=İki taraf” gibi. Fakat 2 bunun Türkçe metinlerde kullanımı yok denecek kadar azdır.) Karşılaştığımız kelimenin şekilde anlayabiliriz: çoğul olduğunu 2 1-Sonu –ât ile bitiyorsa: (Arapça’da –ûn, –în, Farsça’da –ân ekleri de çoğul yapmakta kullanılıyor. Ancak Türkçe’de bunların kullanımı yok denecek kadar az. Siyasiyyûn, hâzırûn, mukarrabîn, dâllîn, muallimîn, müslimân.) Bu eki atıldığında geriye tekil bir kelime kalıyorsa, %99 bu kelime onun çoğuludur: İhtiyâcât, mevcudât, zulümât, temsilât, mucizât, vukûât... Fualâ ()ﻓُﻌَﻼَء Ef’ile ()أَﻓْﻌِﻠَﺔ Sadece bu kadarcık bir bilgiyle, bilmiyorum zannettiğiniz pek çok kelimenin, aslında bildiğiniz bir kelimenin çoğulu olduğunu fark edeceksiniz. 2-Arapçada bir kurala göre yapılan çoğul kalıplardan birine uyuyorsa. Arapçada oldukça fazla çoğul kalıbı vardır. Bunların belli başlıları, bazı misâlleriyle birlikte aşağıda tablo halinde verilmiştir. Ancak bu kalıpların doğru bir şekilde ezberlenmesi ve pratikte kullanılması oldukça zordur. Bu zorluğa girmek yerine, işin çok kolay tarafını kullanalım. Tabloda da dikkatten kaçmayan bu önemli nokta şudur: Kelimelerin tekil ve çoğul hallerindeki sessiz harfler çok azı hariç aynıdır. Değişen sadece sıralama ve araya giren sesli harflerdir. Zaten çok kullanılan kalıplara biraz dikkat edildiği takdirde, zamanla o kalıptaki bir kelimenin çoğul olduğuna kesin bir şekilde hükmedilmeye başlanacaktır. Burada bizim yapacağımız; çoğul olduğunu tahmin ettiğimiz bir kelimenin sessiz harflerinden hareketle, aynı sessiz harflerin yer aldığı tekil halini bulabilmek. Vezin Ef’âl (ْ)أَﻓْﻌَﺎل Fuûl (ْ)ﻓُﻌُﻮل Çoğul Tekil ahkâm hükm Ef’ilâ ()أَﻓْﻌِﻼَء Mefâil (ْ)ﻣَﻔَﺎﻋِﻞ Feâil (ْ)ﻓَﻌَﺎﺋِﻞ Fuul (ْ)ﻓُﻌُﻞ Fual (ْ)ﻓُﻌَﻞ ezvâk esbâb evhâm aksâm ecdâd ağyâr zevk sebeb vehim kısım cedd gayr Fu’’âl (ْ)ﻓُﻌﱠﺎل ulûm ilm Fial (ْ)ﻓِﻌَﻞ fünûn kubûr mülûk nüfûs usûl fenn kabir melik nefs asl Fiâl (ْ)ﻓِﻌَﺎل Feale ()ﻓَﻌَﻠَﺔ ukûl umûr akl emr fukarâ fakir cühelâ hükemâ vüzerâ gurebâ ulemâ ukâlâ ruesâ ümerâ cahil hâkim vezir garib âlim âkıl reîs emîr emsile misâl Es’ile emkine ezmine esliha elbise suâl mekan zaman silah libas enbiyâ nebî evliyâ eşkiyâ ağniyâ velî şakî ğanî mesâcid mescid makâsıd memâlik mesâkin maksad memleket mesken hakâik hakikat resâil fezail akâid risale fazilet akîde kütüb kitab rusül turuk sübül resul tarik sebîl ümem ümmet cümel cümle tüccâr tacir tullâb füccâr hukkâm tâlib fâcir hâkim ricâl racül cibâl cebel niam nimet fiten ilel fitne illet kefere kâfir aceze amele âciz âmil 3 Ef’ul (ْ)أَﻓْﻌُﻞ Efâ’il (ْ)أَﻓَﺎﻋِﻞ Efâîl (ْ)أَﻓَﺎﻋِﯿﻞ Fevâil(ْ)ﻓَﻮَاﻋِﻞ Tefâîl(ْ)ﺗَﻔَﺎﻋِﯿﻞ Fi’lân (ْ)ﻓِﻌْﻼَن enfüs nefs encüm necm ekâbir ekber esâfil esfel esâtîr üsture kavâid kâide avâlim cevânib şevâhid âlem cânib şâhid tesâvîr tasvir temâsîl tesâbîh tevârîh timsâl tesbîh tarih sıbyân sabî ihvân ahî Bu pdf kılavuz Nurcemaati.Org tarafından hazırlanmış ve upload edilmiştir Masdar (fiil isimler) Arapça fiiller Türkçede fiil olarak kullanılmazlar. Onun yerine masdar halleri Türkçe’de genelde isim olarak kullanılırlar. Bu yüzden Arapça fiil çekimleri bu çalışmanın dışında kalmaktadır. Burada sadece değişik fiil yapılarının mastar kalıpları üzerinde durulacaktır. En kolay anlaşılacak masdar, bir kelimenin sonuna –iye/–iyet getirilerek yapılan “yapma masdar”dır. Sonunda bu eklerin olduğu bir kelime genelde mastardır: Cahil-cahiliye, Mesulmesuliyet, Bedevi-bedeviyet, Sâfi-sâfiyet. Bunun dışındaki masdarlar, değişik fiil yapılarının bir kurala bağlı mastarlarıdır. Bunlar hakkında fikir edinmek için şu temel bilgilere ihtiyaç bulunmaktadır: Arapça kelimelerdeki kök harflerine aslî harf denir. Arapça kelime kökleri üç, dört veya beş aslî harf ihtiva ederler. Dörtlü ve beşli kökler çok azdır. Köklerin tamamına yakını üçlüdür. Fiilin herhangi bir harf ilave edilmemiş hâline “mücerred (ilâvesiz) fiil” denir. Arapçada pek çok kelime bu köklerden türetilerek elde edilir. Yeni kelimeler türetilirken, kelimenin kalıbına ve kurala göre bazı yeni harfler eklenir ki bunlara zâit (ilâve) harfler denir. Bunlar eklenmek suretiyle elde edilen yeni kalıptaki fiillere “mezîd (ilâveli) fiil” adı verilir. Mücerred (ilâvesiz) fiil masdarları selâmet nedâmet nezâfet letâfet sadâkat Feâlet ()ﻓَﻌَﺎﻟَﺔ sarâhat melâhet şecâat denâet şikâyet rivâyet kırâat zirâat Fiâlet ()ﻓِﻌَﺎﻟَﺔ hilâfet ticâret imâmet riyâset suhûlet suûbet Fuûlet ()ﻓُﻌُﻮﻟَﺔ hükûmet husûmet huzûr hücûm hurûc Fuûl (ْ)ﻓُﻌُﻮل usûl tulû’ vücûd emr kesb katl Fa’l (ْ)ﻓَﻌْﻞ fehm zann cereyân heyecân cevelân Fealân (ْ)ﻓَﻌَﻼَن feyezân halecân ilm fikr Fi’l (ْ)ﻓِﻌْﻞ hiss hükm şükr Fu’l (ْ)ﻓُﻌْﻞ zulm talep ferah kerem Faal (ْ)ﻓَﻌَﻞ zarar gazap merhamet Mef’alet ( )ﻣَﻔْﻌَﻠَﺔmaslahat mes’ele 4 ma’rifet mev’ize sıgar kiber Fial (ْ)ﻓِﻌَﻞ sikal rahmet nedret Fa’let ()ﻓَﻌْﻠَﺔ kesret hidmet (hizmet) Fi’let ()ﻓِﻌْﻠَﺔ ni’met iffet kudret sür’at Fu’let ()ﻓُﻌْﻠَﺔ hürmet kemâl Faâl (ْ)ﻓَﻌَﺎل karâr firâr visâl Fiâl (ْ)ﻓِﻌَﺎل ikâb suâl Fuâl (ْ)ﻓُﻌَﺎل türâb gaybûbet Fa’lûlet ( )ﻓَﻌْﻠُﻮﻟَﺔbeytûtet şeyhûhat fıkdân irfân Fi’lân (ْ) ِﻓﻌْﻼَن nisyân şükrân küfrân Fu’lân (ْ)ﻓُﻌْﻼَن hüsrân enîn Faîl (ْ)ﻓَﻌِﯿﻞ yemîn kabûl Faûl (ْ)ﻓَﻌُﻮل tekrâr Tef’âl (ْ)ﺗَﻔْﻌَﺎل ta’dâd mantık mevlid Mef’il (ْ)ﻣَﻔْﻌِﻞ mevhib Mef’ilet ()ﻣَﻔْﻌِﻠَﺔ Tabloda kelimenin aslî kök harfleri renkli ve kalın yapılmıştır. Bilmiyor dahi olsak bu KÖK HARFLERİNİ BULMAK bakın ne kadar kolay: Kelimenin en sonundan sırayla 3 sessiz harfi (aradaki çiftler tek sayılır) tespit ediyoruz; işte bu kadar. Bunların baştan 1.’si kelimenin ilk kök harfini, 2.’si 2., 3.’sü de 3. kök harfini gösterir. Bu kurala uymayan sadece şudur: Bazı masdarların sonundaki –ât, –et, –ân ekleri kalıp gereği zâit harf olduklarından, onlar sayılmadan geçilmesi lazım. Bir de Arapça kelime kökünde aslî harflerden olan “=عAyn” ve “=أElif” harflerinin cezimli hâlleri Türkçede yazılırken genelde (’ = apostrof) ile ifade edildiğinden onlar da aslî harflerden sayılmalıdır. Yanıltacak husus: Ayrıca “=عAyn” ve “= أElif” harfleri “a, e, u, ü” harfleriyle ifade edilebildiğinden aslî harf karşılığı kullanılan bu harfler hareke zannedilip hesaptan ayrı tutulursa hesap yanlış çıkar. Ama kelimenin aslını tam olarak bilmek uzman işi olduğuna göre, yapacak bir şey yok tabii ki. Mezîd (ilâveli) fiil masdarları Bu mastarlar üçlü köklerden bir kurala bağlı olarak türetilmiş mastarlardır. En yaygın sekiz kalıbı vardır. Bunlar: İf’âl Tef’îl Müfâale İnfiâl (ْ)ﻣُﻔَﺎﻋَﻠَﺔ( )ﺗَﻔْﻌِﯿﻞْ( )إِﻓْﻌَﺎل (ْ)اِﻧْﻔِﻌَﺎل İcbâr Teşkîl Muhârebe İnkılâb Masdar İdrâk Tahsîn Mükâleme İnşirâh İdhâl Te’dîb Münâkaşa İntihâr İftiâl Tefe’’ul (ْ)ﺗَﻔَﻌﱡﻞْ( )اِﻓْﺘِﻌَﺎل Tefâul İstif’âl (ْ)اِﺳْﺘِﻔْﻌَﺎلْ( )ﺗَﻔَﺎﻋُﻞ İntikâl Tekebbür Tecâhül İstihkâr Masdar İktidâr Tahakkuk Tekâmül İstiklâl İftihâr Teşekkül Temâyül İstimdâd Tabloda ilk bakışta dahi gözden kaçmayan bir husus şudur: Aynı kalıptaki bütün kelimelerin harf sayıları eşittir. Aslî kök harflerinin sıralaması da birbiriyle tamamen aynıdır. Kök harflerini bulma konusunda yukarıda verilen ölçü burada da aynen geçerlidir. Burada kurala uymayan sadece şu vardır: İftiâl (ْ )اِﻓْﺘِﻌَﺎلkalıbında sondan 3. sessiz harf olan “t” harfi, kalıp gereği yer alan bir zâit harf olduğundan, aslî harf o değil, onun solundakidir. İf’âl (ْ )إِﻓْﻌَﺎلkalıbı Masdar Anlamı İcbâr İdhâl İhrâc İhzâr İfhâm Mecbur etmek Dahil etmek Harice çıkarmak Hazır etmek Fehmettirmek Yakın kelimeler Mecburiyet Duhûl, dehâlet Hurûc, istihrac Huzur Mefhum 5 İntâk Nutuk attırmak İdrâk Derk etmek Îmân Îkâz Îcâd Îmân etmek Îkâz etmek Îcâd etmek (vücud vermek) İfnâ Fânî yapmak İcrâ İrzâ İrâde İcâzet İcrâ etmek Râzı etmek Murâd etmek Cevâz vermek İstintak Müdrik, istidrâk Mü’min Teyakkuz Mûcit Fenâ, fâni, tefânî Cârî, cereyân Rıza, razı Mürid, murad Câiz, cevaz, İftiâl (ْ )اِﻓْﺘِﻌَﺎلkalıbı Masdar Anlamı İntişâr İctimâ’ İctihâd İktidâr İftihâr İttihâd Tef’îl (ْ )ﺗَﻔْﻌِﯿﻞkalıbı Masdar Anlamı Teşkîl Ta’lîm Te’dîb Tasnîf Tahsîn Tekbîr Tasğîr Tekmîl Takrîb Tecziye Tesviye Şekillendirmek İlimlendirmek (öğretmek) Edeplendirmek Sınıflandırmak Hüsünlendirmek (güzelleştirmek) Büyük saymak, büyültmek Küçük saymak, küçültmek Kemâle erdirmek (sonlandırmak) Yaklaştırmak Cezalandırmak Seviyeyi düzeltmek İttifâk Yakın kelimeler Şekil İlim, âlim, malum, Edep Sınıf, musannif Hüsün Kebîr, ekber, kübrâ Sağîr, asğar, suğrâ Kemâl, kâmil, mükemmel Takrîben, karâbet Ceza Seviye İbtidâ İntihâ İhtiyâc Iztırâr Neşr olmak (yayılmak) Cem’ olmak (toplanmak) Cehd etmek (çabalamak) Kudret sahibi olmak Fahirlenmek (övünmek) Vahdet (birlik) sağlamak Vifâk (uyum) sağlamak Başlamak Bitirmek Muhtaç olmak Muztarr (çaresiz) kalmak Yakın kelimeler Neşir, nâşir Câmi Cihâd, müctehid Kudret, kâdir, muktedir Fahir, müftehir, tefahhur Vâhid, vahdet, tevhid Vifak, muvafakat Mübtedi Müntehi Muhtaç Zarar, muztarr Tefe’’ul (ْ )ﺗَﻔَﻌﱡﻞkalıbı Yakın kelimeler Masdar Anlamı Tekebbür Kibirlenmek Tahakkuk Gerçekleşmek Teşekkül Şekillenmek Ta’allüm İlme ulaşmak (öğrenmek) Tahattur Temennî Hatırlatmak Temenni etmek Kibir, mütekebbir Hak, hakikat, muhakkak Şekil İlim, malum, âlim Hatır Müfâale ( )ﻣُﻔَﺎﻋَﻠَﺔkalıbı Masdar Anlamı Yakın kelimeler Muharebe Harb etmek (savaşmak) Harp, muharip Mükâleme Kelâm etmek Mükâtebe Mukâtele Müsâvât Kitâbetleşmek (yazışmak) Kıtâle girişmek (ölümüne savaşmak) Aynı seviyeye gelme Kelime, kelâm, tekellüm Kitap, kitabet, mektep, kütüphane İncizâp Cezbeye kapılmak İnkısâm İnfitâh Kısımlara ayrılmak Fetholmak, açılmak Şakkolmak (yarılmak) İnşikâk Temâyül Tecâhül Katl, kıtâl, kâtil, maktûl Tekâmül Seviye, müsavi, tesviye Telâzum İnfiâl (ْ )اِﻧْﻔِﻌَﺎلkalıbı Masdar Anlamı Tefâul (ْ )ﺗَﻔَﺎﻋُﻞkalıbı Masdar Anlamı Yakın kelimeler Cezbe, câzibe, meczup Kısım, taksîm Fetih, fâtih Şakk-ı kamer Tenâsüp Tedâvî Meyletmek Câhil görünmek Kemâl bulma, olgunlaşma Münasip olma Biri diğerine lâzım olmak Devâ için çalışmak Yakın kelimeler Meyil Cahil, cehalet Kâmil, mükemmel Nasip, münasip, tensip Lazım, lüzûm, iltizam Devâ İstif’âl (ْ )اِﺳْﺘِﻔْﻌَﺎلkalıbı Masdar Anlamı İstihkâr İstihsâl İstintâc İstihrâc İstimdâd Hakir görme Hâsıl etme Netice çıkarma Çıkarımda bulunma Meded isteme Yakın kelimeler Hakir, hakaret Hâsıl, mahsul Hâsıl, mahsul Hâriç, hurûc Medet, imdat 6 İstihfâf İstintâk Hafife alma Nutka zorlama (sorgulama) İstimlâk Birinin mülkünü satın alma İstifâde İstibkâ İstîfâ Faydalanmak Bekâsını istemek Affını istemek Hafif, tahfîf cârî râvî kâri âlim Nutuk, nâtık Mülk, mülkiyet, temlik, müstemleke Fayda, müstefîd Bâki, bekâ Aff, mustafî Dörtlü mücerred fiil olan “fa’lele”nin ism-i fâili “ْ=ﻣُﻔَﻌْﻠِﻞmüfa’lil” vezninde olur. Türkçedeki yansıması şöyledir: İsm-i fâil Fiilin sahibini belirtmek için kullanılan kalıptır. “Fetih” fiilinin ism-i fâili “Fâtih=fetheden”, “Muharebe” fiilinin ism-i fâili “muharib=harbeden” olur. Ancak unutmayın; her fiilin ism-i fâili olacak diye bir kural yok. a. Mücerred (ilâvesiz) fiillerde Bütün üçlü mücerred fiillerin ism-i fâilleri “ْ=ﻓَﺎﻋِﻞfâil” vezninde olur. 1. kök harfinden sonra bir elif eklenerek yapılır. Türkçedeki yansıması şöyledir: İsm-i fâil Kök fâtih câhil sâlim nâdim sâdık tâcir hâzır hâric kâtil hâkim şâkir zâlim tâlip sâlih nâdir fetih cehl selâmet nedâmet sadâkat ticâret huzûr hurûc katl hükm şükr zulm talep maslahat nedret hidmet (hizmet) kudret kemâl visâl şükrân küfrân suâl irfân aşk sevk ma’rifet mev’ize hâdim kâdir kâmil vâsıl şâkir kâfir sâil ârif âşık sâik ârif vâiz cereyân rivâyet kırâat ilm İsm-i fâil Kök mütercim müvesvis terceme vesvese b. Mezîd (ilâveli) fiillerde Aşağıdaki tabloda her kalıptan bir miktar ism-i fâil gösterilmiştir. Ancak unutmayın; her fiilin her kalıptan ism-i fâili olamaz, bazılarının olsa bile kullanımda yok gibidir. Zaten bizim işimiz de her fiilin her kalıbını bulmak değil, doğru kullanılmış bir kalıptaki kelimenin anlamını bulmak. Dolayısıyla mevdudun üzerinden gideceğimize göre problem yok demektir. İf’âl Tef’îl (ْ)ﺗَﻔْﻌِﯿﻞْ( )إِﻓْﻌَﺎل Muhbir Muhlis Müflis Müfsid Müşebbih Müşrik Muhassin Muhsin Münakkış İsmMücbir Müderris i Müdrik Müfettiş fâil Müdhil Mübelliğ Muzırr Müeddib Mu’cib Mu’ciz Mûcid Mukîm Müfâale İnfiâl ()اِﻧْﻔِﻌَﺎلْ( )ﻣُﻔَﺎﻋَﻠَﺔ Muhârib Mutâbık Münkalib Müdâhil Münşerih Müdâfi’ Müntesib İftiâl Tefe’’ul Tefâul (ْ)اِﻓْﺘِﻌَﺎل (ْ)ﺗَﻔَﻌﱡﻞ (ْ)ﺗَﻔَﺎﻋُﻞ İstif’âl (ْ)اِﺳْﺘِﻔْﻌَﺎل Müstahkir Müntakil Mütekebbir Muktedir Mütehakkık Mütecâhil Müstakill İsmMüftehir Mütehakkim Mütekâmil i Muktebis Müteşekkil Mütemâyil Müstemidd fâil Mu’teriz Müteşebbis Mu’tedil Müstefîd 7 Muhkem Mühmel Münker Murâd İsm-i mef’ûl [Bu pdf kılavuz Nurcemaati.Org tarafından hazırlanmış ve upload edilmiştir] Fiilden etkileneni belirtmek için kullanılan kalıptır. “Cehl” fiilinin ism-i mef’ûlü “mechûl=bilinmeyen”, “tescil” fiilinin ism-i mef’ûlü “müseccel=tescil edilmiş” gibi. Ancak unutmayın; her fiilin ism-i mef’ûlü olacak diye bir kural yok. İftiâl Tefe’’ul Tefâul İstif’âl (ْ)اِﻓْﺘِﻌَﺎل (ْ)ﺗَﻔَﻌﱡﻞ (ْ)اِﺳْﺘِﻔْﻌَﺎلْ( )ﺗَﻔَﺎﻋُﻞ Müstahkar Müstahdem İsm-i mef’ûl Muktebes Mütehayyer Mükteseb Mütehayyel Mu’temed ? Müstehakk a. Mücerred (ilâvesiz) fiillerde Müstemedd Bütün üçlü mücerred fiillerin ism-i mef’ûlleri “ْ=ﻣَﻔْﻌُﻮلmef’ûl” vezninde olur. 1. kök harfinin başına “mim”, son harfinden evvel de “vav” ilâvesiyle yapılır. Türkçedeki yansıması şöyledir: Müstefâd İsm-i fâil Kök mechûl ma’lûm mahdûd masdûk maktûl mahkûm meşkûr mazlûm matlûp meşkûr mes’ûl me'mûr me'zûn ma’rûf ma’dûd ma’şûk cehl ilm hadd sadâkat katl hükm şükr zulm talep şükrân suâl emr izn irfân add aşk Dörtlü mücerred fiil olan “fa’lele”nin ism-i mef’ûlü “ْ=ﻣُﻔَﻌْﻠَﻞmüfa’lel” vezninde olur. Türkçedeki yansıması şöyledir: İsm-i mef’ûl mücevher müdebdeb mutantan cevhere debdebe tantana Tef’îl (ْ)ﺗَﻔْﻌِﯿﻞْ( )إِﻓْﻌَﺎل İsm-i mef’ûl Mücber Müsbet Müsned Müdhal Bir fiilin işlendiği yeri gösteren isimlerdir. “ْ=ﻣَﻔْﻌَﻞmef’al” veya “ْ=ﻣَﻔْﻌِﻞmef’il” vezninde olur. Türkçedeki yansıması şöyledir: Kök İsm-i mekân mekteb meslek medrese mahkeme menzil mescid meclis kitâbet sülûk ders hukm nüzûl secde cülûs İsm-i mensûb İsm-i mensûb, bir şeye mensup olmayı veya ilgili bulunmayı ifade eder. Arapça ismin sonuna şeddeli bir “ّ=يyâ” eklemek suretiyle elde edilir. Türkçede metinde ise, kelimenin sonuna –î eklenmiştir (sonda sesli bir harf var idiyse o kaldırılır). Kök b. Mezîd (ilâveli) fiillerde İf’âl İsm-i mekan Müfâale İnfiâl ()اِﻧْﻔِﻌَﺎلْ( )ﻣُﻔَﺎﻋَﻠَﺔ Münakkaş Mücessem Muhâtab ? Müşekkel Müeddeb İsm-i mekân Mekkî Nursî Şemsî Kamerî Rahmânî Manevî Mecazî Mânâsı Mekkeli Nurs’lu Şems’le ilgili Kamer’le ilgili Rahmân’a ait Manaya ait olan Mecaza ait olan 8 Kelimenin Sonuna Gelen Farsça Ekler : Mübalağa sigası Bunlar mübalağa (yalan değil pekiştirme) ifade ederler. Meselâ “Râzık” sadece “rızık veren” iken “Rezzâk” kelimesi, “bol ve sınırsız verme” gibi anlamları da katar. Başlıca vezinleri: Rezzâk Vehhâb Cerrâh Fa’âl (ْ)ﻓَﻌﱠﺎل Hammâl Sehhâr Dessâs Allâme Fe’âle ()ﻓَﻌﱠﺎﻟَﺔ Fehhâme Alîm Faîl (ْ)ﻓَﻌِﯿﻞ Rahîm Kerîm Sabûr Fa’ûl (ْ)ﻓَﻌُﻮل Fi’’îl (ْ)ﻓِﻌﱢﯿﻞ Fuâl (ْ)ﻓُﻌَﺎل Mif’îl (ْ)ﻣِﻔْﻌِﯿﻞ Sadûk Şekûr Sıddîk Şücâ’ Miskîn İsm-i tafdîl “ْ=أﻓْﻌَﻞef’al” vezninde olur. Echel (en/daha cahil=bilgisiz) Eslem (en/daha sâlim=selâmetli) Elzem (en/daha lazım=lüzumlu) Elyak (en/daha layık=liyâkatli) Esfel (en/daha süflî=sefîl) Ef’al (ْ )أَﻓْﻌَﻞEkber (en/daha kebîr=büyük) Ekser (en/daha kesîr=çok) Asğar (en/daha sağîr=küçük) Esahh (en/daha sahih=sıhhatli) Ekall (en/daha kalîl=az) Eşedd (en/daha şedîd=şiddetli) –dân: âlet ismi yapar şam-dân (mumluk) çay-dân (çaydanlık) nemek-dân (tuzluk) –sitân, –istân: yer ismi yapar. Gül-istân bahar-istan –zâr: yer ismi yapar. Çemen-zâr (çimenlik) gül-zâr (gül bahçesi) –gede: yer ismi yapar. Mey-gede (meyhane) ateş-gede (ateş mabedi, ateşlik) –sâr: yer ismi yapar. Kuh-sâr (dağlık) çeşme-sâr (çeşmelik) –bân: meslek sahibi ve muhafaza edici isimler yapar. Bağ-bân (bahçıvan) nigeh-bân (bekçi) saye-bân (gölgelik, şemsiye) –mend: sıfat yapar. Hıred-mend (akıllı) hüner-mend (hünerli) –vend: sıfat yapar. Hudâ-vend (sahip, malik, efendi) –vâr, –ver: sıfat yapar. Ümid-vâr (ümitli) nam-ver (namlı) –yâr: sıfat yapar. Baht-yâr (talihli) huş-yâr (akıllı, uyanık) –veş: benzerlik ekidir. Meh-veş (ay gibi) saye-veş (gölge gibi) –âsâ, –sâ: benzerlik ekidir. Dev-âsâ (dev gibi) humayun-sâ (şâhâne) –fâm: renk ekidir. Siyeh-fâm (siyah renkli) gül-fâm (gül renkli) –kâr, –gâr, –ger: meslek sahibi ve meslek kılıcı isimleri yapar. Günah-kâr (ziyan-kâr) sitem-gâr (sitem edici) –âne: sıfat ve zarf yapar. Dost-âne peder-âne âciz-âne Olumsuzluk ekleri : -Osmanlıca’da olumsuzluk ekleri “lâ” “nâ” “bî” ekleridir. Bu ekler kelimenin önüne gelir. Lâ-yemût Nâ-mütenâhî Bî-çâre 9 -Bazen iki ek üst üste gelebilir. Bu durumda olumsuzluğun derecesi artırılmış olur. Bilâ-istisna = hiç istisnasız Bilâ-tereddüd = hiç tereddüdsüz -Olumsuzluk eki olan “bî” ile karıştırılmaması gereken ve ve kısa telaffuz edilen “bi” ön eki ise, “birlikte” anlamındadır. Bit-tabî Biz-zat Bil-fiilBiz-zarure Kelme tamlamaları : öncelikle ek harfleri çıkarmak bu konuda son derece yardımcı olacaktır. Ek harfler ise genellikle kelimelerin başlarında bulunan “mim” “M” harfleridir. Bazen “elif” ve bazen de “t” harfi de olabilir. Bu konudaki detay arapça gramer bilgisini bilmeye bağlıdır şüphesiz. İmam Hatipte okuyanların böyle bir avantajı vardır. Ne var ki herkes için belli kolaylık da sağlamaktadır bu yöntem. Misal: Mütereddid. Buradaki “m” harfini, sesli harfle birlikte tabi ki, kaldırdığınız zaman, çok aşina olduğunuz bir kelime ile karşılaşıverirsiniz: “Tereddüd” Osmanlıca’da tamlamaların kelimeleri (Türkçe’ye göre) ters gelirler. “salih amel” tamlaması “amel-i salih” alem-i kabir (kabir alemi) nur-u iman(iman nuru) kitab-ı mukaddes(mukaddes kitab) daire-i imkan(imkan dairesi) dava-i nübüvvet(nübüvvet davası) “Te” harfini de kaldırırsanız hep bildiğimiz kullandığımız “Red” kök harflerini elde ederiz. Reddetmek geri çevirmek kabul etmemek onaylamamak çekimserlik anlamları ile yola çıkılarak fikir sahibi olunabilir. Kelimedeki Ek ve Kök’ü ayırma : MİSAL: Arapça’da bir şeyin sonuna şeddeli “(”ﻰye) gelirse, bu bir şeye aitliği ve mensubiyeti ifade eder. Mesela, “Mekke’li” veya “Mekke’ye ait olan” manalarına gelen “Mekkiyyün” kelimesi gibi… “Mekkiyyün” kelimesi “Mekki” şeklinde de ifade edilir. Bütün mensubiyet ifade eden isimlerde de bu geçerlidir. Misaller: İmaniyye (imanla ilgili, imana ait), ebediyye, akliyye…/ Buhari (Buhara’lı), İslami, Nebevi, cismani… “Kemal” ve “mutlak” kelimeleri, Risale’de bolca kullanılan terimlerdendir. “Kemal” tamlığı ve mükemmelliği ifade eder. Misaller: Kemal-i emniyet (mükemmel, tam bir emniyet), kemal-i ciddiyet, kemal-i intizam, kemal-i rahat, kemal-i hüsün… Anlarsınız ki mütereddid kavramı tereddüt etmekle ilgilidir, mütereddid tereddüd eden şüpheye düşen çekimser kalan demektir. Böylece en azından cümlenin genel anlamı hakkında bir fikir sahibi olabilirsiniz. Münevvir, Tenevvür, Mütenevvir “Mü” “Te” “Mü-te” harflerini kaldırınız, seslileri yok sayınız. karşınıza “NVR” kök harfleri gelir. Yani “NUR” olur. Anlarsınız ki bu iki kelime nur ile ilgili, vermek veya almakla alakalıdır. Cümlenin bütünlüğü içinde düşündüğünüzde anlam kendiliğinden oluşuverir. Tenevvür ettim, nurlandım aydınlandım Münevvir, nur verici nurlandırıcı, aydınlatıcı Mütenevvir, nurlanmış aydınlanmış gibi anlamlar yerine oturur. “Mutlak” kelimesi ise; bütünüyle, tam tamına, her yönüyle, son derece manalarına gelir. Misaller: Aciz-i mutlak (her yönüyle aciz), fakr-ı mutlak, abesiyet-i mutlaka, kudret-i mutlaka… MİSAL: Tahmil, Mütehammil Risale’de bazı İsm-i tafdil’ler de kullanılır. Mesela, “Kebir” büyük demektir. “Ekber” ise daha büyük manasına gelir. Misaller: Cemil-ecmel, karib-akreb, layık-elyak, lazım-elzem, kamil-ekmel… Köküne ininiz. “Ta” ve “Mü-te” harflerini atınız. “Hmil” ve “Hammil” kelimeleri kalır. Bu ne demektir? Tedai ile sık kullandığımız kelimelere ulaşınız burdan. “Hammal” gibi… “Hamile” gibi… Yani ağır yük taşımakla ilgili bir anlam ihtiva ettiği çok açık. Diyeceksiniz ki hiç duymadığım iki kelime… Hayır!. Çok iyi bildiğiniz iki kelime! Not: Arkadaşlarımıza şöyle bir ipucu da verebiliriz: Size yabancı gibi görülen bir kelime aslında üzerinde yoğunlaşarak düşünüldüğünde ve o kelimenin kökü üzerinde bilinçaltı arşiv araştırması yapıldığında kısa zamanda bazı aşina olduğunuz kelimelerin hemen üşüştüğünü görebilirsiniz. Mütehammil kelimesi demek ki ağır yüke karşı dayanmakla ilgili bir anlam taşıyor. Burdan belki de anlamı bilinemeyen “Hamele-i Arş” mefhumu da anlaşılmış olacaktır. Arş gibi ağır bir yükü taşıyan melekleri anlayabileceğiz. Bunun için öncelikle zor gibi görünen bir kelimenin kök harfleri üzerinde durmaya çalışınız. Bunu tesbit için de Bu arada “Hamule” kelimesini de duymadım bilemiyorum diyemeyeceksiniz bakın artık! 10 Çok da ağır(!) kelimeler, hamuleler değilmiş risale-i nur’un sözleri demek ki bakınız! Dilimize kondurulmuş nice ağır kelimeler kavramlar yabancı sözcükler dolaşıp durmuyor mu zaten! “yek-” eki: MİSAL: “Musahhar” ayetlerde ve eserlerde sıkça geçer “-kâr” eki: “Mu” ekini ve seslileri atalım. Çift harfleri tek kabul edelim, kök “Shr” olur. Ne çağrıştırıyor size bu üç harften kelimeler türetin. Yarışmalarda hece kelime verilip yeni kelimeler türetilmesi istenmesi gibi. Eminim ki “shr” kelimesi öncelikle size “Sihir” kelimesini hatırlatacaktır. Büyülemek büyülenmek etkilemek etkilenmek anlamları zihninizde uçuşacaktır. Büyülenmiş insan adeta iradesini kaybetmiş bir emre uyup peşisıra gitmektedir. “Yerleri gökleri de Rabbimiz adeta büyülenmiş bir hizmetkar gibi bizim peşimizden koşturmaktadır” gibi engin bir düşünce ile “Musahhar” kavramını daha bir lezzetli anlamanız da mümkün olabilecektir. “Teshir” kelimesi de geçtiği cümle bütünlüğü içinde benzer manayı ifade edecektir. Hep köke asla temele ana ifadeye yöneliyoruz oradan çıkış yapıyoruz demek ki! MİSAL: “Mugayyebat” kelimesini ilk duyanlarndan olabilirsiniz. Ama bu yöntemle bildiğiniz kelimeleri de içinde sakladığını keşfedebilirsiniz. “Mu” ekini atar, bilinmezlik madde ötesi veya gelecek gibi anlamları ifade eden “gayb” kelimesini hemen farkedebilirsiniz ki türkçemize gayıb-kayıp olarak yerleşmiş bir kelimedir. Yukarda açıklandığı gibi kelime sonlarındaki “at” ekinin çoğul anlamını ifade ettiğini de bilmeniz işi kolaylaştırır. Bir ayetten iktibas edilerek sorulan “Mugayyebat-ı Hamse”ye yabancı değilsiniz artık. Kelime türetme eklerine bazı örnekler : "alel-" eki: "bila-" eki: "bî-" eki: "pür-" eki: "bil-" eki: "na-" eki: “ser-” eki: x ile, x yoluyla anlamlarına gelir. alelacele (acele ile) alelittifak (ittifak ile) olumsuzluk anlamı verir. (-siz, suz) bilaistisna (istisnasız) bilabedel (bedelsiz) "bila" ekiyle aynı anlamı verir. bîçare (çaresiz) bîhaber (habersiz) kelimeye olumlu anlam katar, güçlendirir.(-li, -lu) pürdikkat (dikkatli) pürkusur (kusurlu) ile, olarak anlamlarını katar. bilbedahe (bedahetle) bilcümle (cümlesi ile, umumiyet ile) zit anlam ortaya cikarir. namahdud (hudutsuz) namadud (adedsiz) baş anlamına gelen serasker (baş asker, komutan) “-ane” eki: “-vari” eki: “-gah” ve “-istan” ekleri: "zî" eki: "maal-" eki: "-perver" eki: "-ât" eki: "-î" eki: “hem-” eki: “-daş” eki: “-a-” eki: "-endiş" eki: seraser (baştan başa) tek anlamına gelir yekpare (tek parça, bütün) yeksan (beraber, bir) yeknesak (değişmez tek halde olan) 'yapan, eden' anlamını verir bestekâr (beste yapan) güftekâr (güfte yapan) sahtekâr (sahtecilik yapan) sıfat ve zarf türetmede kullanılır dostane (dostça) cansiperane (canını feda edercesine) 'tarzında, usülünde' anlamına gelir türkvari (türklerin tarzında) melekvari (melek tarzında) Yer belirtmek için kullanılır. İbadethag (ibadet yeri) Mezaristan (mezar yeri) x sahibi anlamına gelir. zîhayat (hayat sahibi, canlı) zîşuur (şuur sahibi, şuurlu) ile, birlikte anlamlarına gelir. maalesef (üzüntü ile) maaliftihar (iftihar ile) bir şeyin düşkünü, onun taraftarı ve o şeyin koruyup gözeteni olduğu anlamlarına gelir. hürriyetperver (hürriyeti çok seven) intizamperver (intizamı çok seven) çoğul olma anlamı katar. mevcudât (mevcudlar, var olan herşey) ibadât (ibadetler) o şeye ait olma, ona dair olma anlamı verir. maddî (madde cinsinden olan) ebedî (ebed özelliği olan) nereli ve nereye mensub olduğunu ifade eder mekkî (mekkeli) konevî (konyalı) aynı manasını katar. hemzaman (aynı asırdan olan) hemcins (aynı cinsden olan) eşlik, refakat ve ortaklık bildirir. arka-daş nida edatı olup, kelimenin sonuna gelir "ey" mânası verir. aynı veya farklı iki kelime arasına gelirse, sözün manasını kuvvetlendirir. Rengârenk (çeşit çeşit renkleri olan) Lebaleb (ağızdan ağıza) x için kaygılanan, x'i düşünen anlamını katar. hakendiş (Hakkı düşünen, Hakkı 11 "-efşan" eki: "-efzâ" eki: "-engiz" eki: “-meşrep” eki “-e” veya “-a” eki “ilâ-“ eki: “ba’d-“ eki: "beyn-“ eki: “alâ-“ eki: “an-“ eki: “fî-“ eki: “kabl-“ eki: “li-“ eki: “lâ-“ eki: arayan) gayrendiş (başkalarını düşünen) "saçan" anlamı katar. nurefşan (nur saçan) zehrefşan (zehir saçan) "artıran" manasını katar. ferahefzâ (ferah arttıran) şevkefza (şevk arttıran) "koparan, veren" manalarını katar. dehşetengiz (dehşet veren) şevkengiz (şevk veren) huylu, mizaçlı anlamlarını katar. hoşmeşrep (sevimli, güzel huylu) pakmeşrep (temiz huylu) Dişileştirme ekidir. şair -> şaire (nisa olan şair) muallim -> muallime (nisa olan alim) müdür -> müdire (nisa olan müdür) -a kadar anlamını katar ile’l ebed (ebediyete, sonsuza kadar) ilâ mâşâ’ allah (allah isteyene kadar) ile’n-nihâye (sonuna kadar) sonra anlamını katar. ba’de harâbi’l-basra (basra harap olduktan sonra) badehu (ondan sonra) arası, ortası anlamını katar. beynelmilel (milletler arasında) beyne’l-ülema (alimler, ulema arasında) üzere, üzerine, üzerinde anlamını katar ale’d-devâm (devam etmek üzere, devamlı) alelade (alışıldığı üzere, olağan) -den anlamını katar. an-karîb (yakında, az sonra) an-aslin (aslından, menşeinden) içinde, -de anlamını katar filhakika (gerçekte) filvaki (gerçekten) fi’l-asl (aslında) önce anlamını katar kable’l-vuku (vukuundan, olmasından önce) kable’t-tarih (tarih öncesi) için, -den dolayı anlamını katar ligarazin (garez sebebiyle, kasıtlı olarak) li-maslahatin (bir iş için) yok, değil anlamını katar lâ-şey (hiç, cüzi) lâ-yemut (ölmez) lâlettayin (belli olmayan, “ma’a-“ eki: “min-“ eki: “ber-“ eki: herhangi) ile, beraber anlamını katar maatteessüf () ma’el âile () -den, -den beri anlamını katar. mine’l-kadim (eskiden beri) mine’l-evvel (önceden beri) üzerine, üzerinde anlamını katar berkemâl (kemâl üzere, mükemmel) [Bu pdf kılavuz Nurcemaati.Org tarafından hazırlanmış ve upload edilmiştir] 12
Benzer belgeler
Bicimbirimsel Analiz
onların çağrıştırdığı (aynı kökten gelen) başka
kelimeler verilmiştir. Böylelikle bilinmeyen
kelimenin, bildiğiniz bir kelimeyle en azından
yakın veya ilgili bir anlamı olduğu anlaşılabiliyor.