RAMAZAN BAYRAMI - Turgutlu Müftülüğü
Transkript
RAMAZAN BAYRAMI - Turgutlu Müftülüğü
ĠL :MANĠSA TARĠH :01.05.2015 س َعى َ سا ِى إِ ََّّل َها َ ًس لِ ْ ِْل َ َوأَى لَّ ْي َّ َّللاِ صلَّى َّ سو ُل َّللاُ علي ِه ُ قال ر ْ َها اَ َك َل اَ َح ٌد طَ َعاها ً قَطٌّ َخ ْيراً ِهي:سلَّن َ و ّ اَىْ يَأ ُك َل هيْ َع َو ِل يَ ِد ِه َوإىَّ ًَبِ ّى َّللاِ َداو َد اى يَأك ُل ِهيْ َع َو ِل يَ ِد ِه َ سال َ َم َك َّ َعلَ ْي ِه ال ĠSLAMDA ÇALIġMA VE EL EMEĞĠNĠN ÖNEMĠ Muhterem Müslümanlar! Okumuş olduğum ayet-i kerimede Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Ġnsan için ancak çalıĢtığının karĢılığı vardır.”1 Bu ayete göre İslam dini, çalışma hayatının temeline hak, adalet ve alın terine dayanan emek ve çalışmayı koymuştur. Kur‟an ve sünnette çalışma hayatımızı ilgilendiren, toplumsal huzur ve barışımızı düzenleyen hükümler oldukça fazladır. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.) çalışma hayatı ile ilgili olarak “ĠĢçinin hakkını onun alın teri kurumadan veriniz.”2 buyurmuştur. Buna göre dinimizde asli ve tabii kazanç yolu emektir, alın teridir. Hz. Muhammed (s.a.s) el emeğinin kutsallığını şu sözlerle anlatır: “Hiç kimse elinin emeğinden daha hayırlı bir Ģey yemiĢ değildir.”3 Yine Peygamber Efendimize en temiz kazancın ne olduğu sorulduğunda kişinin kendi elinin emeği, bir de dürüst ticaretin kazancıdır, buyurmuştur. Aziz Müminler! Emeğe ve alın terine büyük önem veren, onu teşvik eden Peygamberimiz (s.a.s) rızkı için emek veren ve alın teri döken mümini Allah‟ın sevdiği kullar arasında göstermiştir. Hadisi şeriflerde övgü ile söz edilen çalışma, sadece tarlada, bağda, bahçede bedenen çalışma şeklinde değil, beden ve zihin gücüne dayalı olarak sarf edilen her türlü emek ve çalışmadır. Bir gün Peygamber Efendimiz (s.a.s) sahâbîlerle oturmuş sohbet ediyorlardı. Bu sırada bir genç biraz ileride elindeki kazma kürek ile çalışıyordu. Ashaptan bazıları: "Yâ Rasûlallah! Ne olurdu şu genç burada sohbette bulunsa da Allah yolunda mesai sarf etmiş olsa" dediler. Resülullah Efendimiz bunun üzerine şöyle buyurdu: “Böyle söylemeyin, eğer o genç insanlara el açmamak, onlardan müstağni olmak, çoluk çocuğunun nafakasını kazanmak için çalıĢıyorsa Allah yolundadır. YaĢlı ve zayıf düĢmüĢ anne-babasına yardımcı olmak, onların ihtiyaçlarını gidermek için çalıĢıyorsa Allah yolundadır. Ancak o, din kardeĢlerine karĢı mal çoğaltmak ve övünmek için çalıĢıyorsa Ģeytan yolundadır.”4 Buna göre Müslümanın görevi kazancını, meşru yollardan sağlayarak kimseye muhtaç olmamasıdır. Hz. Peygamber, iki günü eşit olan zarardadır diyerek, İslam‟ın çalışmaya, emeğe, kazanmaya verdiği değeri ortaya koymuştur. Biz Müslümanlara düşen görev de Hz. Peygamberin yolundan giderek hem dünya hem de ahiret saadet ve mutluluğumuzu tesis etmek için rızkımızı helal dairesinde kazanmak olmalıdır. Değerli Müminler! Kendimizi ve aile efradımızı haram lokmadan koruyarak Rabbimizin rızasına ve va‟d ettiği cennetine koşalım. Cenabı Hak bizi rızasından uzaklaştıracak olan haram lokmadan, yanlış tutum ve davranışlardan, tembellikten muhafaza eylesin. 1 Necm, 53/39. İbn. Mace, Ruhun, 4. 3 Buhari, Buyu, 15. 4 Beyhaki, Sünen, VII. 479. 2 Hazırlayan: Şerif ÖZEL Siteler Mescidi İ-H/Alaşehir Redaksiyon: İl İrşat Kurulu ĠL :MANĠSA TARĠH:08.05.2015 ْ َو ِّبح ال ُّذ ِّل ِمهَ الزَّدْ َم ِة َوقُلْ َرة َ َاخفِضْ لَهُ َمب َجى ص ٖغيزًا َ ارْ َد ْمهُ َمب َك َمب َرثَّيَ ٖبوى farklılıklar, gelişen teknolojiyle günümüzde çok hızlı değişiklik göstermektedir. İşte bu ortamda aileyi ve ailenin temelini oluşturan anne-baba hakkını farklı bir bakış açısıyla ele almaya ihtiyacımız olduğu kanaatindeyiz. Muhterem Din KardeĢlerim! َّ قبل رسىل : صلّى َّللاُ َعلَ ْي ِه و َسلَّم َ َّللا ضى ْال َىالِ ِد َو َس َخطُ الزَّةِّ فِي َ ضى الزَّةِّ فِي ِر َ ِر ْ َس َخ ِط ال َىالِ ِد ANA BABA HAKKI Muhterem KardeĢlerim! Yüce Allah, Kur‟an-ı Kerim‟de şöyle buyuruyor: “Onlara merhamet ederek tevazu kanadını indir ve de ki: "Rabbim! Tıpkı beni küçükken koruyup yetiĢtirdikleri gibi sen de onlara acı."1 Peygamber Efendimiz (s.a.s.), bir Hadis-i Şerif‟lerinde şöyle buyuruyor: “Allah‟ın rızası ana-babanın rızasındadır, Allah‟ın kızması ana-babanın kızmasındadır.”2 Doğumundan itibaren evladının üzerine titreyen, kendilerinden fazla yavrusunu tercih eden en kıymetli varlığımız anne ve babalarımızdır. Anne ve babalarımız aile yuvasında eğitim aldığımız ilk öğretmenlerimizdir. Anne-babaya karşı içtenlikle yapılan her hizmet, gönüllerini alan her söz insana sadece sevap kazandırmakla kalmayıp, evladın günahlarının affedilmesine de vesile olmaktadır. Zira bir kişinin cennete girebilmesi için, iman ve hayırlı ameller yanında, ana babanın rızasına da ihtiyacı vardır. Anne ve baba, evlatları için manevi bir sigortadır. Bir hanede ana ve baba var ise orada bereket, huzur ve mutluluk var demektir. Peygamberimizin (s.a.s) ifadesiyle anne ve babanın olduğu eve rahmet yağar, o ev geçim sıkıntısı çekmez. Muhtaç olduklarında onlara bakmak, çağırdıkları zaman hemen gitmek, günah içermeyen emirlerine itaat etmek, onlara yumuşak davranmak, bağışlanmaları için dua etmek, anne ve babanın evlatları üzerindeki haklarından bazılarıdır. Yüce Rabbimiz kendi rızasına uygun, bireylerinin birbirlerinden razı olduğu, mutlu, huzurlu bir aile hayatı bizlere nasip eylesin. Yüce Rabbimiz, cümlemizi, anne ve babasının rızasını kazananlardan eylesin. Muhterem Müminler! Mahlûkat içinde insana en yakın, şefkate en layık olan anne ve babasıdır. Yüce Allah, anne babaya, saygı ve hürmette kusur etmememiz gerektiğini, onlara karşı her daim iyilikte bulunmamız gerektiğini hatırlatan ayette şöyle buyurmuştur. “Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi, ana babanıza da iyi davranmanızı kesin bir Ģekilde emretti.”3 Dünyamızdaki hızlı değişim ve gelişim hepimizce malumdur. Her kesimi ilgilendiren bu değişim ve gelişim ailede de yaşanmaktadır. Önceleri nesiller arası geçimsizlik yaşanırken, şimdi aynı kuşak içindeki geçimsizliklere şahit olmaya başladık. Eskiden çok az yaşanan annebaba ve çocuklar arasındaki kültürel ve örfi 1 İsra, 24. Tirmizi, Birr,3. 3 İsra, 23. 2 Hazırlayan: Mehmet Ali KARCI Şah Süleyman Camii İ.H/Kula Redaksiyon: İl İrşat Kurulu ĠL :MANĠSA TARĠH :15.05.2015 Miraç mucizesinin gerçekleştiği gecede, Peygamberimiz (s.a.s.)‟e, şu üç ilahi mesaj verilmiştir. 1-Beş vakit namaz. 2-Bakara suresinin son iki ayeti. 3-Bu ümmetten Allah‟a şirk koşmadan ölen kimsenin cennete gireceğinin müjdesi.2 Aziz KardeĢlerim! MĠRAÇ KANDĠLĠ Muhterem Müslümanlar! Okuduğum Ayet-i Kerime‟de: “Ayetlerimizden bir kısmını ona göstermek için kulunu bir gece Mescid-i Haram‟dan alıp, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa‟ya seyahat ettiren Allah her türlü noksandan münezzehtir. ġüphesiz ki o her Ģeyi iĢiten ve her Ģeyi hakkıyla görendir.”1 buyrulmaktadır. Değerli Mü‟minler! . Recep ayının 27. yani 15 Mayıs 2015 Cuma gecesi mübarek miraç gecesidir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.)‟in, İsra ve Miraç mucizesinin gerçekleştiği gecedir. O gece dinimizin bir takım esasları Peygamberimize bildirilmiştir. Kelime olarak „‟İsra‟‟ gece yürüyüşü, gece yolculuk etmek, Miraç ise yükselmek yükseğe çıkmak anlamına gelmektedir. İsra ve Miraç hadisesi, Efendimiz (s.a.s.)‟in Peygamberliğinin on ikinci yılında Mekke‟de vuku bulmuştur. Kıymetli KardeĢlerim! Her gün namazlarımızda okuduğumuz Ettehıyyetü duası, Yüce Rabbimiz ile sevgili Peygamberimiz (s.a.s.) arasında, Miraç‟ta geçen selamlaşma ve konuşmadır. Miraç‟ta meydana gelen, bu karşılıklı konuşmadaki sözlerin, „‟mü‟minin miracı‟‟ olan namazda okunması sünnettir. Miraç insanoğlunun en büyük randevusudur. Miraç hiç bir Peygambere nasip olmayan, yalnız Hz. Muhammed (s.a.s.) efendimize mahsus özel bir davettir. Miraç daha ötesi olmayan en büyük mertebedir. Miraç Allah‟ın nurunun bütün kâinatı kuşattığını görmektir. Miraç biz mü‟minlerin günde beş defa namazlarımızda, Yüce Rabbimizin huzurunda olmamızdır. Bu geceyi vesile ederek, Yüce Rabbimize içten bir yakarışla dua edelim. „‟Ya Rabbi sevgili Peygamberimize göğün kapılarını açtığın gibi, bize de rahmetin, merhametin ve affın kapılarını açarak bizi bağıĢla.‟‟ İdrak edeceğimiz Miraç kandilinin, maddi ve manevi anlamda, yükselmemize vesile olmasını yüce Allah‟tan niyaz ediyoruz. 1 2 İsra suresi, 1 Müslim İman, 279 Hazırlayan: Ahmet YILMAZ Yağcıllı Mahallesi Camii İ-H/Soma Redaksiyon: İl İrşat Kurulu ĠL :MANĠSA TARĠH :22.05.2015 ّ س ِن ه ين ْ ِب ِ َّللاِ ال َّر ْحوه ِي ال َّر ِح اْلي َمبنَ ِمه قَ ْجلِ ِه ْم َ َوالَّ ِذيهَ تَجَ َّى ُؤوا ال َّد ِ ْ ار َو ًبجة ُ َبج َز ئِلَ ْي ِه ْم َو ََل يَ ِج ُدونَ فِي َ ور ِه ْم َد َ ي ُِذجُّىنَ َم ْه ه ِ ص ُد بصة َ ص َ َِّم َّمب أُوتُىا َوي ُْإثِزُونَ َعلَى أَوفُ ِس ِه ْم َولَىْ َكبنَ ثِ ِه ْم خ َق ُش َّخ وَ ْف ِس ِه فَأُوْ لَئِكَ هُ ُم ْال ُم ْفلِذُىن َ َو َمه يُى ّ ص هلّى ه ّ بل َرسُى ُل ه :َّللاُ َعلَ ْي ِه َو َسل َّ ْم َ َِّللا َ ََو ق َل ي ُْإ ِم ُه أَد ُد ُك ْم دتَّى ي ُِذتَّ ألَ ِخي ِه َمب ي ُِذتُّ لِىَ ْف ِس ِه KARDEġLERĠNĠ KENDĠNE TERCĠH ETMEK rahmet etsin!” diye duâ etti.Allah Resûlü‟nün bu duâsına mescitte bulunanların tamamı nail olmak isterdi, ancak sahabîlerin çoğunun maddi durumları iyi değildi. Buna rağmen Medineli Müslümanlardan Ebû Talhâ, Allah Resûlü‟nün konuğunu ağırlama gayretiyle hanımına, çocukları uyutup yemeği misafire getirmesini tembihledi. Çift o geceyi çocuklarıyla birlikte aç geçirdiler. Zira yemek ancak misafire yetecek kadardı. Ancak gönülleri huzurla doluydu. Çünkü Allah Resûlü‟nün misafirini büyük bir hassasiyetle ağırlamış ve böylece onun duasına mazhar olmuşlardı. Ertesi sabah Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) bu asil davranışı sergileyen sahabiyi görünce, “Bu gece sizin misafirinize karĢı davranıĢınızdan Allah Teâlâ çok hoĢnut oldu.” diyerek haklarında inen “Kendileri zaruret içinde bulunsalar bile onları (mü‟min kardeĢlerini) kendilerine tercih ederler.”4 âyetini okudu. Muhterem KardeĢlerim! Abdullah İbn-i Ömer -radıyallâhu anhümâ hazretlerinin anlattığı şu hadise Ashâb-ı Kirâm‟daki îsâr ruhunu aksettirmektedir: “Yedi ev vardı, hepsi de yoksuldu. Birisi bu evlerden birine bir koyun kellesi gönderdi. Ev sâhibi, komĢusunun daha muhtaç olduğunu düĢünerek kelleyi diğer komĢuya gönderdi. Ġkinci komĢu da aynı düĢünceyle kelleyi üçüncü komĢuya gönderdi. Bu Ģekilde kelle yedi ev arasında dolaĢtıktan sonra tekrar ilk hediye edildiği eve gönderildi.” 5 Muhterem KardeĢlerim! Yüce dinimiz İslam kendimizi düşündüğümüz kadar, din kardeşlerimizi de düşünmeyi emretmektedir. Yüce dinimizin ısrarla üzerinde durduğu kaybolmaya yüz tutmuş bir değer vardır ki oda îsâr‟dır. “Ġsâr, kiĢinin kendisi ihtiyaç içinde bulunsa bile sahip olduğu imkânları baĢkalarının ihtiyaçlarını karĢılamak üzere kullanması, baĢkalarının yararı için fedakârlıkta Kıymetli KardeĢlerim! bulunması demektir.”1 Îsâr yaşama zevki yerine yaşatma hazzıyla Îsâr mal ile olduğu gibi can ile de olabilir. Kişinin sevdiği var olmaktır. Îsâr sadece maddî imkanlarda söz konusu olan bir fedakarlık değil; aynı zamanda hemen her konuda kardeşlerini öne bir kimse için kendi rahatını, huzurunu, hatta hayatını feda etmeyi göze alması can ile îsârdır. “BaĢta Ebû Dücane Talha b. çıkarmaktır. İsâr, kardeşlerini kendine tercih etmek demektir. Ubeydullah Ümmü Ümare olmak üzere sâhabenin Resûlullah'ı korumak üzere kendisini O'na siper etmesi ve bu uğurda Kıymetli KardeĢlerim! Efendimiz (s.as) dâimâ kendi nefsinden önce ümmetini yaralanması can ile îsârın en güzel örneklerini oluĢturur.”6 düşünmüştür. Kendisine ikrâm edilen bir şeyi, önce ashâbına İsarın bir adı da diğergâmlıktır. Diğergâmlık, kendinden önce din dağıtmış, onları rahat ve huzura kavuşturmadan kendisi de rahat ve kardeşinin huzur ve saâdetini tercih edebilmektir. Yani benlikten huzur bulamamıştır. Gelin hep birlikte Peygamber efendimiz diğergâmlığa geçip; «Önce ben» yerine «önce sen» veya «önce o» (s.a.s)‟in ve Sahabenin hayatındaki isarın önemine kulak verelim: diyebilmektir. Yermük savaşında yaralı vaziyette yerde kıvranan ve Sahabeden bir kadın elinde bir parça kumaşla Peygamberimiz (s.a.s)‟e gelerek “Ya Resulallah! Bu kumaĢı giysi olarak susuzluktan kavrulan sahabîlerin kendilerine verilen suyu, tam kullanmanız için kendi elimle dokudum der. O günlerde böyle içmek üzere iken birbirlerine gönderişleri, nihâyetinde üçünün de bir kumaĢa ihtiyacı olan Efendimiz bu hediyeyi alır, üzerine bir damla su içemeden şehadet şerbetine kavuşmaları diğergâmlık örtünür ve ashabının yanına gelir. Ashabın içinden biri bu yeni örneğidir. Günümüzde de birçok kardeşlerimiz sevdiklerini kumaĢı beğenir ve Allah Resulü‟nden kendisine hediye yaşatma adına böbreklerini vererek isar ruhunu taşıdıklarını etmesini talep eder. Rahmet Elçisi, bu kiĢiyi kırmaz ve kumaĢı görmekteyiz. ona hediye eder. Fakat ashaptan bazıları bu durumu hoĢ Muhterem KardeĢlerim! karĢılamaz ve hiç iyi yapmadın. Efendimizin buna ihtiyacı Gelin, en yakınımızdan başlayarak, kimsesizlerin kimsesi vardı. Kendisinden bir Ģey isteyeni geri çevirmediğini bildiğin halde o kumaĢı istedin diye o Ģahsa çıkıĢırlar. Sahabî ise, onu olalım, ihtiyaç sahibi kardeşlerimizi unutmayalım. Yaşadığımız bu giymek için değil, Resulullaha ait bir örtüyü kendisine kefen dünya hayatında kendimiz dışındakileri de hesaba katalım. Cenâb-ı Hak, bizleri din kardeĢlerinin derdiyle yapmak için istediğini söyler ve nitekim dediği gibi de olur.”2 Bu olay, Merhamet Peygamberi‟nin, başkalarını kendine tercih dertlenip, onları kendimize tercih eden, sâlih kullarından etme yüceliğini ve sahabenin Peygamber sevgisini ortaya koyan ne eylesin… Hutbemizi baĢta okuduğum hadiste bitirelim. güzel bir örnektir. “Hiçbiriniz kendisi için sevip arzu ettiği Ģeyi mümin kardeĢi için de sevip arzu etmedikçe kâmil manada iman etmiĢ Değerli KardeĢlerim! İsar ruhu Kur‟an-ı Kerim‟de şöyle anlatılır: “Onlardan olamaz”.7 (Muhacirlerden) önce o yurda (Medine‟ye) yerleĢmiĢ ve imanı da gönüllerine yerleĢtirmiĢ olanlar, hicret edenleri severler. 1 DİB Dini Kavramlar sözlüğü shf322 Onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık 2 Buhârî, Libâs, 18. duymazlar. Kendileri son derece ihtiyaç içinde bulunsalar bile, 3 Haşr, 59/9. onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden, 4 Buhari, Tefsir 59/6 hırsından korunursa, iĢte onlar kurtuluĢa erenlerin ta 5 El-Cami li Ahkamil Kur’an 9/24 kendileridir.”3 Bu âyetin nüzûl sebebi olarak, sahabenin dillere 6 Buhârî, Cihâd, 80 destan îsâr kahramanlığını gösteren şöyle bir hâdise rivayet 7 Buhari, İman, 7 edilmektedir: Bir gün Peygamber Efendimiz‟e (s.a.s) gelen bir adam ihtiyacı olduğunu söyleyerek ondan yardım istedi. Sevgili Hazırlayan: Musa UYAR Peygamberimiz, “Belki yiyecek bir şeyler vardır” düşüncesiyle Gelenbe Mahallesi Çarşı Camii İ-H/ Kırkağaç evine haber gönderdi. Fakat evde sudan başka bir şeyin bulunmadığı cevabını alınca sahabeden yardım istemeye karar Redaksiyon: İl İrşat Kurulu verdi ve “Bu şahsı bu gece (evinde) kim misafir ederse Allah ona ĠL :MANĠSA TARĠH :29.05.2015 ُصُ ُْك اويُثا ِبّ ْت اا ْقدا ا ام ُ ْك ُصوا ٰ ّ ا ْ ُ اّلل ي ا ْن ُ ُ اَي ااُّيه اا ذ ٖاَّل اين ٰا امنُوا ِا ْن ثا ْن ِ ول ذ ُ قاا ال ار ُس اّلل عالا ْي ِه او اس ذّل ُ اّلل اص ذَّل ذ ل ا ُت ْفتا اح ذن ْال ُق ْس اط ْن ِطي ِنيذ ُة فالانِ ْع ام ْا َأل ِم ُري َأ ِم ُريه اا او لانِ ْع ام الْ اجيْ ُش اذ ِ اِل الْ اجيْ ُش ĠSTANBUL‟UN FETHĠ İman edenler! Siz Allah‟ın dinine yardım ederseniz, O da size yardım eder, ayaklarınızı savaşta sabit kılar."3 "Mallarınızla, canlarınızla Allah yolunda savaşın. Eğer bilirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır"4 buyurmuştur. Aziz Cemaat! İstanbul‟u fethi maneviyat ve ilmin eseriydi. Nitekim Fatih muzaffer bir komutan olarak İstanbul‟a girerken bile asla mağrur olmamış, fethi müteakip duyduğu mutluluğu devlet erkânına açıklarken, “Bende gördüğünüz sevinç yalnız bu şehrin fethine değil, Akşemseddin gibi bir veli ile birlikte bulunduğumuzadır” demiştir.5 Muhterem KardeĢlerim! Asr-ı saadetten beri İstanbul‟un fethi, Müslümanların başlıca gayelerinden biriydi. Çünkü Peygamberimiz (s.a.s.): "İstanbul mutlaka feth olunacaktır. O‟nu fetheden komutan ne güzel komutan ve O‟nu fetheden asker ne güzel askerdir"1 buyurmuşlardı. Bu övgüye mazhar olabilmek gayesiyle, Emeviler döneminde İslam ordusu İstanbul‟u kuşatmış, Peygamberimizin bayraktarı ve O‟nu Medine‟de misafir eden, Ebû Eyyüb el-Ensârî (r.a) bu kuşatmada komutan olarak görev almıştır. Vefat edince de “Beni İslam ordusunun surlara yaklaşabileceği en ileri noktaya defnedin”2 vasiyeti yerine getirilmiştir. Değerli Müslümanlar! Hz. Peygamber‟in bu müjdesine kavuşma şerefi, genç Osmanlı hükümdarı Fatih‟e ve O‟nun şanlı ordusuna nasip olmuştur. Bu fetihte her nefer bir ordu olmuş, canını dinin ve vatanın emrine amade kılmış, malını İslam‟ın zaferi için feda etmiş, kanının son damlasına kadar düşmanla çarpışmayı göze almış, netice itibariyle dünyada elde edilebilecek rütbelerin en değerlisi olan, şehit veya gazi olma şerefine nail olmuşlardır. Bu fetih, imanın inkâra, ilmin cehalete, birliğin nifaka galebesidir. Allah yolunda yapılan bir mücadeledir ve Allah‟ın yardımı sayesinde zaferle neticelenmiştir. Zira Cenab-ı Hak: "Ey Sevgili KardeĢlerim! Bu büyük zaferin ardından savaşın izleri silinip, şehir yeniden imar edilmeye başlanmıştır. Fethin bir nişanesi olarak Ayasofya camiye çevrilip ilk Cuma namazı orada kılınmıştır. Aynı zamanda Ortaçağ‟da benzeri görülmeyen engin bir hoşgörü ile gayr-ı müslimler dinî tercihlerinde serbest bırakılmıştır. Fetihten sonra İstanbul‟da birçok vakıf ve medrese kurularak şehir ilim, irfan ve kültür merkezi haline getirilmiştir. İstanbul‟un fethi; dünya tarihine altın harflerle yazılmış emsali bulunmayan bir dönüm noktasıdır. Bu vesileyle fethi gerçekleştiren Fatih Sultan Mehmed‟i ve askerlerini rahmet ve minnetle yâd ediyoruz. 1 Ahmed b. Hanbel, Müsned IV, 225. Dr. Mehmed Efendioğlu, Eyüp Sultan‟a Adını Veren Sahabi Ebu Eyyüp el-Ensari, TDV Eyüp Müftülüğü Yay. S.12 3 Muhammed, 47/2 4 Tevbe, 9/41 5 Ayverdi, Semiha, Osmanlı Asırları, I, 282, İst.1977 2 Hazırlayan: Süleyman AÇIKEL Turgutalp Mah. Sultanyaylası Camii İ-H /Yunusemre Redaksiyon: İl İrşat Kurulu
Benzer belgeler
MİRAÇ KANDİLİ Kardeşlerim! Önümüzdeki Salı`yı Çarşamba`ya
adam ihtiyacı olduğunu söyleyerek ondan yardım istedi. Sevgili Hazırlayan: Musa UYAR
Peygamberimiz, “Belki yiyecek bir şeyler vardır” düşüncesiyle Gelenbe Mahallesi Çarşı Camii İ-H/ Kırkağaç
evine ...
israf
ْ َها اَ َك َل اَ َح ٌد طَ َعاها ً قَطٌّ َخ ْيراً ِهي:سلَّن
َ و
ّ اَىْ يَأ ُك َل هيْ َع َو ِل يَ ِد ِه َوإىَّ ًَبِ ّى
َّللاِ َداو َد
اى يَأك ُل ِهيْ َع َو ِل يَ ِد ِه
َ سال َ َم َك
َّ...
Hutbeler - Hatay İl Müftülüğü
2-Bakara suresinin son iki ayeti.
3-Bu ümmetten Allah‟a şirk koşmadan ölen
kimsenin cennete gireceğinin müjdesi.2
Aziz KardeĢlerim!