PDF Versiyonu - Kahve Molası
Transkript
PDF Versiyonu - Kahve Molası
Yazýlan, Okunan, Kopyalanan, Ýletilen, Saklanýlan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete - Yýl: 2 Sayý: 372 23 Ekim 2003 - Fincanýn Ýçindekiler ■ ■ ISSN: 1303-8923 ■ ■ Arkadaþlarýnýza önermek ister misiniz? ■ Metresindim… ... Seda Esen Baba'ma !!! ... Levent Orcan Ýçinizdeki pozitif enerjiyi açýða çýkarýn ... Nilay Bozok El Commandante ... Cüneyt Göksu "Fok" balýðýndan "mor" menekþeye gönderilemeyen mektup.....(1) ... Kubilay Hersek KISAYOLLAR ■ SON BASKI kahvemolasi.com Arþivimiz Yazarlarýmýz Manilerimiz Forum Alaný Ýletiþim Platformu Sohbet Odasý E-Kart Servisi Sizden Yorumlar Kütüphane Kahverengi Sayfalar Medya Ýletiþim Reklam Gizlilik Ýlkeleri Kim Bu Editor? KAPI KOMÞULARIMIZ ■ Milenyumun Mandalý...Sait Haþmetoðlu Dost Meclisi, Tadýmlýk Þiirler, Biraz Gülümseyin, Ýþe Yarar Kýsayollar, Damak Tadýnýza Uygun Kahveler Editör'den : Keþke... Merhabalar, Yaþam tekdüze, planlý, standartlara uygun, yarýný bugünden belli yaþansaydý ne kadar kolay olurdu kimbilir yaþamak. Atacaðýmýz her adýmý bilerek, sonuçlarýný kestirerek atabilseydik. Ýnsana dair hatalarý asgariye indirmeye, hatta yoketmeye muktedir olabilseydik. Piþmanlýk duymak yerine geri dönüp hatalarýmýzý düzeltebilseydik. Keþkeyi lügattan atýp yerine iyikiyi koyabilseydik. Ne kadar hoþ olurdu deðil mi? Hayýr tabiki olmazdý. Yaþamý güzel kýlan günahýyla sevabýyla, doðrusuyla yanlýþýyla, kusurlarýyla dolu dolu yaþamak deðil mi? Sürprizlere açýk yarýnlara umutla kulaç atmak deðil mi yaþamak. Piþman olup özür dilemek, hatayý düzeltmek için doðruyu öðrenmek zorunda olmak güzel deðil mi? Amacým laf ebeliði yapmak deðil elbette. Aslýnda günah çýkarýyorum. Sorunlarla boðuþurken ihmal ettiklerim, sevdiklerimi üzmüþ, üzgünüm. Zamaný doðru kullanamama, sorunlarý çözmeyi, ertelemekle bir tutma yanlýþý yüzünden bilmeden üzmüþüm onlarý, üzgünüm. Sorumlusu olduðum bir yapýnýn temeline istemeden dinamit koymuþum. Güvendiklerimin sevdiklerimi yaralamasýna seyirci kalmýþým, üzgünüm. Ama yaþam bu iþte. Sonuçlarýný kestirebilseydim ayný olurmuydu bilemiyorum. Ama yaþanýrken bilmek kolay mý? Asýl üzücü olan, sizin bilmeden, sonuçlarýna aldýrmadan, özel yaþamýn sorunlarýný sorumluluklarýnýza istemeden taþýyýp yaptýðýnýz hatalarda kasýt aranmasý. Keþke... Bir sonraki sayýda buluþuncaya kadar bulunduðunuz yerden bir adým öne çýkýn. Sevgiyle... Cem Özbatur Yorum Oku / Yaz Yukarý Misafir Kahveci : Seda Esen Metresindim… Ýþin karýndý, eþindi, hayat ortaðýndý. Seni ondan kýskanmak olmazdý. Kariyer tutkun; çocuðundu. Kendi çocuðum gibi sevdim onu. Benim koynumdan çýkar baþka þehrin koynuna girerdin. Ayný þehirde olduðumuzda zaman sayýlý, dar ve azdý… ………………………………… Kýsýtlý zamanlarda acýyý su yüzüne çýkarmak istemedim. Dibe, derine ittim; boðdum. Sevinçleri büyüttüm hep. Abarttým mutluluklarý. Zaman sayýlýydý çünkü, dardý, azdý... Ýki arada bir günde seni üzmek olmazdý. Zoru baþardým ben. Madem bana gelmiþtin, madem nefes aldýðýn, huzur biriktirdiðin kadýnýndým. Elbet üzerime düþeni yapacaktým. Hiç açmadým sana acýnýn kapýlarýný. Hiç açmamazlýk da yapmadým sana kapýmý. Hiç "ya o ya ben" demedim. Diyemedim. Oysa "hep ben" olmak istedim. Sorunlarý küçükken dile dökmek gerekirdi. Açmazlarý içimde büyütmeden vakitlice anlatmak/aldýrmak. Ýkilemlere gebe kalmadan. Ama sayýlýydý, dardý, azdý zaman… Çözümü sendeydi herþeyin. Lakin ben metresindim… Bazen telefon çalardý. "Sonra konuþalým", "müsait deðilim"… Ya da benden 5-10 adým ötede fýsýldar gibi konuþman. Çünkü sayýlýydý, dardý, azdý zaman… Açýklamalarla, arkasýndan gelecek savaþlarla kaybedemezdik birbirimizi. Sevgimiz temeldi. Üzerine iliþkimizi kurduk. Baþkalarýný karýþtýrmadýk. Evet, yalan da söyledik. Hem birbirimize hem daha çok baþkalarýna. Düzenbaz, hilekar, madrabaz, sahtekar… Hepsi/herþey bizdik. Biz gerçeðin yalancýlarýydýk… Kanamalý birer hasta için acil duygu aradýk. Yaralarýmýza birbirimizi bastýk. Gecenin bir yarýsý nöbetçi tekel bayiinden aldýðýmýz alkole kalbimizi yatýrdýk. Tuhaf bir hüzüne umutlarýmýzý bandýk. Birbirimizi iyileþtirdik, temizledik ve besledik. Sevdamýzý kestirip, söküp, azad edip atmadýk/atamadýk. Zamanýmýz sayýlýydý, dardý ve azdý… Bir türlü býçak kemiðe dayanmadý. Baþka seziþlerine karþýlýk gelmeye çalýþtým. Baþka hisler de bana yetmeye. Sevdamý kýskanma hakkým yoktu. Sevdamý paylaþtým sadece… Acým temelli ve anca bana kaldý. Herþeyi zevkle yaþadým. Aþkla geçen zaman sayýlýydý, dardý ve azdý… Mutluluk zamana hýz katardý… Seni özlemlerimle karþýladým hep. Güle oynaya yolculadým. Hiç yanýnda aðladým mý?. Her geliþinde daha önce gitmemiþ gibi, her gidiþinde daha önce gelmemiþ gibi hissettim. Ama susmasýný bildim. Aþk bir oyun. Mýzýkçýlýk ettim mi hiç söyle Hiç taþ çalmadým, zar tutmadým. Yenilgiyi de kabul ettim. Senden gelen bozgun baþým üstüneydi. En fazla metresindim. Topu topu, olsa olsa canan. Malesef sayýlý, dar ve azdý zaman… Evet Metresindim… Ve sen herþeye deðerdin. Hiçbirþey için piþman olmadým asla. Birþey söyliyeyim sevgilim; ben seni çok sevdim. Sayýlý, dar ve az zamanda… Seda Esen Arkadaþýna Öner Yorum Oku / Yaz Yukarý Misafir Kahveci : Levent Orcan Baba'ma !!! Tüm sevgileri , seviþmeleri , yaþanmýþ ve yaþanacak olan tüm aþklarý , dünü , bugünü , yarýný , geçmiþi ve geleceði kirleten , yýpratan , eskiten , elinde avucunda yüreðin kadar temiz , tüm saflýðýyla , tüm masumiyetiyle ve sen tüm samimiyetinle korumaya , yaþatmaya çalýþtýðýn tüm güzellikleri öldüren , kirleten bir bataklýk sanki , adýna ''Dünya'' denilen rüyalar kenti . Gecenin gergefine bir ay , bilmem kaç yýldýz serpiþtirilmiþ ve bu karanlýðýn altýnda kentler , caddeler , sokaklar hepsi ama hepsi karanlýk ve derin . Yalnýzlýðýn aðýrlýðý sýrtýnda ve ayaklarýnda , tek baþýna yürümeye cesaret edemediðin , korktuðun sýk sýk ve itildiðin caddeler , sokaklar. Birden açarsýn gözlerini , daha hiçbirþeyin farkýnda deðilken , daha yürümeyi beceremezken birde bakarsýn binmiþler sýrtýna . Titrek ellerinle bir cebinden tek sigaraný , bir cebinden son kibritini çýkarýr , o karanlýk içinde konuþmamýþlýðýndan yerini unuttuðun , birbirine sarýlmýþ saçýn sakalýn arasýnda kaybolmuþ dudaklarýnla öpüþtürürsün o son kibritinin celladý olduðu son sigaraný . Derin bir nefes çekersin ve býrakýrsýn dumanýný , sözlerine maphus olmuþ dudaklarýnýn arasýndan göðün gergefindeki yýldýzlara ve aya , sýrf bir zamanki sevgilinmiþcesine . Ardýna bakarsýn bir sigaralýk düþlere sýðdýrdýðý geçmiþini düþünürsün . Oysa ne umutlarla , ne tutkularla , ne aþklarla baþlamýþsýndýr hayata . Ýlk hatýrladýðýn günler gelir aklýna , kimbilir kaç yaþýndaydýn . Dudaklarýndan çýkan ilk kelimeler vardýr yanýnda . Dünyanýn en deðerli varlýðýsýndýr onlar için . Týpký bataklýkta açan bir çiçek gibisindir . Sana olan sevgileriyle , sana olan tutkularýyla ve sevdalarýyla . Hep gülmelerle baþlar , hep sevgilerle baþlar gözlerindeki pýrýltý hiç sönmeyecekmiþ gibi gelir . Sana olan sevgileri o kadar inatçýdýr ki kýramazlar seni , üzemezler hiçbir zaman . Akþam olduðunda getirilen ucuz bir gofrettir senin en büyük sevdan , mutluluðun . Hep yanýndadýr , hep güvendesindir , hep mutlusundur . Dünyanýn en büyük hediyesidir onlar farkýnda olmadýðýn . Ýlk güldüðün günlerdir , daha aðlamayý bilmediðin günler . Ýlk bisiklete biniþin , ilk uçurtma uçuruþun , ilk balonun rengarenk , avuçlarýnda özgürlüðün ilk belirtileri . Hayat baþlamýþtýr iþte tüm güzelliðiyle . Yalnýz deðilsin , yalnýzlýðý tanýmamýþsýn , kendini bile tanýmamýþsýndýr . Sonra ilk bisikletten düþüþün . Yanýndadýr , tam arkandadýr . "Kalk oðlum hadi bir daha dene..." Verdiðin ilk savaþta aldýðýn en büyük galibiyet olur , bisiklete binmek , iki teker üstünde dengede durmak . Kaçýrdýðýn ilk uçurtman ve rengarenk balonun , gökyüzünün , hayatýn o küçüçük avuçlarýndan aldýðý ilk yitiriþinin ardýndan koþa koþa , gözlerindeki tomurcuklarla belki de hatýrladýðýn ilk aðlayýþýnla onlarýn yanýna uçarsýn . "Üzülme oðlum yenisini alýrýz . Aðlama oðlum yeniden yaparýz..." Ýlk yitiriþinin teskinidir bunlar . Sonra ilk aþkýn , ilk yürek çarpýntýn , heyecanýn . Mektup yazarsýn konuþmaya cesaret edemediðinden . Ellerini tutmak istersin , utanýrsýn . Arka bahçenizden balkondaki sevgiline öpücük atamazsýn , çekinirsin . Parklara gidersiniz o bir salýncakta , sen bir diðerinde . Sadece o çocuk utangaçlýðýnfan , dondurma ýsmarlamaya bile korkarsýn . Herþey ne kadar baþlamýþ meðer . Sonra ilk ayrýlýðýn . Hayatýn o ana kadar attýðý ilk tokattýr , suratýnýn tam ortasýnda birden bire patlayan . Kim unutmuþ ki ilk aþkýný ? Unutamazsýn , kendinden baþka kimse yardým edemez sana . Çünkü þimdiye kadar yaþadýðýn en farklý , en büyük , en güçlü sevgini kaybetmiþsindir . Ve sana verilen herbir sevgi yerini tutamaz olur . Belki yine aðlarsýn i tek baþýna kaldýðýn zaman . Utanýrsýn annenden , babandan , kardeþinden onlardan daha fazla sevdiðini düþünürler diye gösteremezsin gözyaþlarýný . Anlam kazandýrdýðýn ilk deyim olur , "Zaman en iyi çare..." Tekrar tekrar , yeniden gülmeye baþlarsýn . Alýþýrsýn sonra yitiriþlere , yaþanmýþlýklarýn bitiþine , ayrýlýklara . Artýk herbir yitiþ sürpriz olmaz . Alýþmýþsýndýr . Sonra bu alýþmýþlýðýný etkileyecek , yýpratacak en kötü þey gelir baþýna . ÖLÜM . Ölümün hiç bu kadar yakýnýndan geçeceðini düþünmemiþsindir . Daha büyüdüðünü bile aklýnýn ucundan geçirmezken , o çocuk güzelliðiyle tozpembe hayaller içinde hayatý yaþamaya çalýþýrken , gerçekten bu kadar erken büyüyeceðini yada farkýnda olmadan yetiþkin bir insan olduðunu bu þekilde farketmek istemezsin . Doðumunla beraber sana verilmiþ olan , aðzýndan çýkan ilk kelimeleri , yaþam içindeki her baþlanðýçta yanýnda bulunan , sýrtýný yasladýðýn aileni kaybetmek hayatýn en acý sürprizi olmuþtur . Ýþte o an yalnýzlýðý tam anlamýyla tanýmaya baþlarsýn . Hayat en kötü oyununu oynamýþ , seni ebedi bir karanlýk içinde yapayalnýz , tek baþýna býrakmýþtýr . Bir sen kalmýþtýr sende , baþka da hiçbirþey yoktur avuçlarýnda . Kapanmaz bir yara , dinmez bir yaþ kalmýþtýr yüreðinin tam ortasýnda . Hiçbir yaðmurun ardýndan gökkuþaðý çýkmaz , hiçbir gecenin sabahý olmaz artýk. Gecenin gergefine bir ay , bilmem kaç yýldýz serpiþtirilmiþ ve bu karanlýðýn altýnda kentler , caddeler , sokaklar hepsi ama hepsi karanlýk ve derin . Yalnýzlýðýn aðýrlýðý sýrtýnda ve ayaklarýnda , tek baþýna yürümeye cesaret edemediðin , korktuðun sýk sýk ve itildiðin sokaklarýn ortasýndasýndýr iþte . Dudaklarýnda son dumanýn , son sýcaklýðýn sebebi olan , son dostun sigaranla , ellerin bomboþ ve soðuk , sýrtýnda kefenin olacaðýný bilmeden giydiðin kahverengi emektar ceketin , gözlerinde son bir ýþýkla bulmuþlar seni o dar sokaðýn , kör lambasý altýnda ... Elveda babacýðým ... Elveda ... Levent Orcan Arkadaþýna Öner Yorum Oku / Yaz Yukarý Misafir Kahveci : Nilay Bozok Ýçinizdeki pozitif enerjiyi açýða çýkarýn Sorunlarýn üstesinden gelmenizi kolaylaþtýran pozitif enerjiyi nasýl kullanacaðýnýzý öðrenirseniz hayatýn daha güzel göründüðünü fark edeceksiniz. Araþtýrmalar bir iþi yapmadan önce hayal edebilen insanýn diðerlerine nazaran daha baþarýlý olduðunu gösteriyor. Günlük hayatýmýzda daha baþarýlý olmak, saðlýðýmýzý kaybetmemek, insanlarla iyi iliþkiler içinde olmak, hep içimizdeki pozitif enerjiyi açýða çýkarmayla iliþkilidir. "Enerjimizin pozitifi olduðu gibi negatifi de var mý?" sorusu aklýmýza gelebilir. Ýþ hayatýnda yaþadýðýmýz stresler, çevre þartlarý, hava kirliliði, iletiþim çatýþmalarý gibi nedenlerle bizde biriken ve spor, temiz hava vb. yollarla atýlmasý gereken enerjiye "negatif enerji", hayatla baþa çýkmamýz, üretken olabilmemiz için gereken enerjiye ise "pozitif enerji" diyelim. Þöyle bir düþünün, omuzlarýnýz ve kollarýnýz düþük, neredeyse bir adým bile atmak istemiyorsunuz. O gün de o kadar çok yapýlacak iþ var ki: Aynaya bakýyorsunuz, yavaþça arkaya geriliyorsunuz, derin bir nefes alýyorsunuz. "Biraz canlanmam gerekiyor." diyorsunuz. Omuzlarýnýz þimdi daha dik. Bakýþlarýnýz daha canlý. Ýþte bu durumda siz pozitif enerjinizi harekete geçirmiþ oluyorsunuz. Ýnsanoðlu müthiþ bir enerji potansiyeline sahip Eðer kiþi bu potansiyeli ortaya çýkarabilse pek çok sorununun üstesinden gelmiþ olacak. Ýnsan doðuþtan kendi enerjisini kendisi üreten müthiþ bir sisteme sahip. Bununla beraber kiþinin bu enerjiyi nasýl ve nerede üreteceðini bilmesi için zihinsel bir hazýrlýða, yani biliþsel donanýma sahip olmasý gerekiyor. Enerjinin ortaya çýkarýlmasý kadar yerinde kullanýlmasý da önemli. Bazý kiþiler son derece enerjiktirler; fakat bu enerjiyi uygun yere kanalize edemeyince verimsiz olurlar. Bu durum bir huzursuzluk da meydana getirir. Hepimiz normalde pek çok iþi düþünmeden otomatik olarak yaparýz. Bizi buna iten günlük alýþkanlýklarýmýzdýr. Bununla beraber bazý anlar var ki orada kendi irademizi kullanmamýz ve pozitif enerjimizi açýða çýkarmamýz gerekiyor. Bu demektir ki varlýðýmýzýn üretmeye alýþýk olduðu miktar o durumun üstesinden gelmemiz için yetmiyor. Ýnsanoðlu bir yere kadar kendini programlayabilen, deðiþtirebilen de bir varlýk. Ve biz bu sýnýrý bilmiyoruz. Bu sebep kiþinin hayal etmeyen kiþiden daha enerjik ve baþarýlý olduðunu ortaya koyuyor. Pozitif enerji huzur getirir; Enerji alýþveriþinin çok revaçta olduðu þu günlerde, pozitif enerjinin insan hayatýnda ve saðlýðýndaki etkisi de çok önemli. Özellikle de, stres altýnda çalýþanlar için. GÜÇLÜ duygularýn insanlar üzerindeki fiziksel etkileri yadsýnamaz. Duygularýn vücudumuzda yarattýðý fiziksel etkilere pek çok örnek verebiliriz. Bazý sorunlarýnýzýn duygulardan kaynaklandýðýný hissedersiniz ama içinizden inanmak gelmez. Bilim adamlarý, býkmadan usanmadan duygularýn insanlar üzerindeki etkilerini sýralayýp duruyorlar. Stres, depresyon ve çeþitli sýkýntýlar, vücudun baðýþýklýk sisteminin gerektiði gibi çalýþmasýný engelliyor. Duygularýmýzý deðerlendirirken fiziksel durumumuzu da dikkate almalýyýz. Her zaman olumsuz, yani negatif düþüncelere kendimizi kaptýrmamýz, ruh saðlýðýmýzý olduðu kadar bedensel saðlýðýmýzý da etkiliyor. ``Ýnsan bu dünyada olumsuz düþüncelere kapýlmayýp da ne yapsýn? Herþey öylesine üzücü ve sýkýcý ki, bir oh diyemeden bu dünyadan çekip gideceðiz'' diyebilirsiniz. Bir bakýma haklýsýnýz. Negatif düþünme tarzý, çocuk ya da büyük herkese çok kolay geliyor. Bir engel ile karþýlaþtýðýnýz zaman hemen zihninizde kötü olasýlýklar sýralanýveriyor. Hayatta güzel þeylerin de olabileceðine inancýmýz öylesine sarsýlmýþ ki, en basit sorunlarý bile hayalimizde büyütüp büyük bir felakete dönüþtürmeye bayýlýyoruz. Bizim gibi düþünmeyenleri ise gözlerine pembe gözlük takýp gerçekleri görmekten yoksun olmakla suçluyoruz. Ýyi düþünenler küçümseniyor; Ruhbilimciler, pozitif düþünmeyi baþaran kiþilerin küçümsenmelerine bir anlam veremiyorlar. Ýyimser olmanýn aþaðýlatýcý bir özellik olmadýðýna herkesi inandýrmak için çaba harcýyorlar. En büyük acýlarýn bile bir olumlu yanýný bulmanýn mümkün olacaðýný ileri sürenler de genellikle duygusuz, ruhsuz kiþiler diye sýnýflandýrýlýyor. Oysa pozitif düþüncenin ruhsuzlukla, duygusuzlukla hiç bir ilgisi yok. Tam tersine, güzel duygulara önem veren kiþilerin kutlanmalarý gerekiyor. Pozitif düþüncenin en büyük düþmaný negatif düþünce. Ve ne yazýk ki bizler, negatif düþünceye kendimizi daha yakýn hissediyoruz. Belirttiðimiz gibi olumlu düþünmeyi ilke edinen kiþileri de onaylamýyoruz. Daha huzurlu, daha mutlu ve en önemlisi daha saðlýklý yaþayabilmek için pozitif düþünceyi benimsemeliyiz. Bugün dünyayý kapkaranlýk gören bir kiþi, yarýn tamamen deðiþip pespembe düþüncelere kendini kaptýrabilir mi? Elbette ki hayýr. Pozitif düþünmeye kendimizi alýþtýrmamýz biraz zaman alacaktýr. Ve de tabii pozitif düþünmeye kesin karar verip bu uðurda çaba harcamayý göze alacaksýnýz. Nilay Bozok Arkadaþýna Öner Yorum Oku / Yaz Yukarý Gezgin Kahveci : Cüneyt Göksu El Commandante Amerikan televizyon kanalý HBO, Oliver Stone'dan Küba lideri Fidel Castro ile ilgili bir belgesel hazýrlamasýný ister. Stone, Fidel ile Havana'da 3 gün geçirir ve 30 saatlik çekim sonucunda bir film hazýrlar. Bu film, Küba dýþýnda doðmuþ ve Fidel'i tanýmayan Küba'lýlar için, onu anlamalarýna iyi bir fýrsat olacaktýr. Stone, bu yapýt ile, Fidel tarafýndan kullanýldýðý ve onun hakkýnda taraflý bir hava yaydýðý düþünülerek, kendi toplumu tarafýndan bir süre kýnanýr. Geçmiþte Stone, basit politik olaylardan dolayý da suçlu bulunduðundan, El Commandante için yapýlan eleþtiriler daha da acýmasýz olur. Bir çok kiþi onu yeterince politik sorular sormadýðýndan dolayý eleþtirir. Ama sorulacak sorularýn 'keskinliði', herzaman o belgeseli yapan kiþinin isteði doðrultusundadýr. Bir belgesel izlemenin en güzel yaný, onun gerçek veya kurgulanarak yapýlýp yapýlmadýðýnýn yorumunun izleyiciye býrakýlmasýdýr. Bana göre filmin en çekici yaný da bu. Yine bana göre; El Commandante belgeseli, yüzyýlýn en önemli politik kiþiliklerinden birisinin hayatýna ve fikirlerine ýþýk tutmasý nedeniyle eþi görülmemiþ bir yapýttýr. Film ilk olarak 'Sundance Film Festival'inde yayýnlanmýþtýr. HBO tarafýndan Amerikan televizyonlarýnda yayýnlanacaðý tarihte de bir türlü yayýnlanmaz çünkü Stone yeterince 'taraflý' bir film çekmemiþtir, Amerikalýlar bekledikleri Fidel'i bulamamýþlardýr. Film yeniden düzenlenir, bir baþka versiyonu hazýrlanýr, fakat bu da yeterince 'Amerikanlaþmamýþtýr'. Sonunda yayýnlanmasýndan vazgeçilir. Çekimlerde Fidel, istediði zaman 'cut' diyerek çekimi durdurabilirdi ama hiç yapmamýþ. Bunun birçok sebebi olabilir, ancak açýk olan birþey var ki, o, çok ünlü, tecrübeli bir politikacý ve konuþmacý. Geçtiðimiz 44 yýl boyunca yaptýðý, çok uzun saatlere yayýlan konuþmalarý ile biliniyor. 30 yýllýk tercümaný bile onun kullandýðý cümle yapýlarýndan, bir sonra söyleyeceklerini tahmin edebiliyor. Fidel, El Commandante boyunca, politik inançlarýnda, Küba'nýn þu andaki durumu ve geleceði için çizilen yolda tamamen kendinden emin bir kiþilik sergiliyor. Canlý, neþeli, uyanýk ve gururlu, dimdik bir yürüyüþ, kalabalýða el sallamasý ve aralarýna karýþmasý, gösteriþten uzak ve doðal. Küba halký için yaptýklarýna inanan bir insan. Bunu en iyi açýkladýðý yer, Stone'un 'Þan ve Þöhret' için sorduðu soruya, Jose Marti'nin benzetmesi ile cevap vermesidir: "Þan ve þöhret bir mýsýr tanesini dolduramayacak kadar geçicidir". Sadece kiþisel yaþamýna dönük sorulardan hoþlanmamýþ gözüktü. Hayatýndaki kadýnlar ile ilgili sorularda, kollarýný birbirine kavuþturup, genç bir delikanlýnýn utangaçlýðý ile, bu konuyu yorumsuz geçiþirmek isteðini yansýtýyor. Stone tatsýz sorular da sordu. Eþcinsellere çýkartýlan zorluklar, devrim öncesi çalýþan 100,000 hayat kadýný gibi... Fidel, bunlarý kýsa ve esprili yanýtlar ile geçiþtiriyor. Örneðin, devrim sonrasýnda hayat kadýný sayýsýnýn önemli oranda düþtüðünü, kalanlarýn da, devrimle gelen eðitim seferberliði sayesinde, üniversite eðitimli olduklarýný söylüyor. Bu filmin Amerika'da birçok insaný rahatsýz etmesinin en temel sebebi, tamamen, "kötü adam" olarak duyurulan birinin‚"insan" olarak gösterilmesi. Fidel'in bir ailesi var, gülüyor, eðleniyor, çevresi ve kendisi ile ilgili rahat, þakalar yapýyor, kadýnlarý seviyor (ki kadýnlarda onu seviyor!). Gerçek olan, Fidel, insanlarý, özellikle Küba'lýlarý çok seviyor ve daha da önemlisi, Küba'lýlarýn önemli bir bölümü de onu seviyor. Fidel çok zeki, kafasý hala mükemmel çalýþan, olaylara hakim ve bir çok söylemi ile "çaðdaþ filozof" profili çiziyor. Ýyilik ve kötülük kavramlarýnýn, kimilerine göre, ayný kiþide toplanmasý, El Commandante'yi daha da seyredilir, olaðanüstü çekici ve merak uyandýran bir belgesel haline getirmiþ. Bu filmi, empati yaparak seyredin ve düþünün; günümüzde 'yaþayan ve iktidarda olan' hangi lider böyle bir belgeselde rol alýp, doðaçlama olarak, önceden belirlenmemiþ sorular ile'gerçek yüzünü' göstermeye böylesine cesaret edebilir. Cüneyt Göksu [email protected] Arkadaþýna Öner Yorum Oku / Yaz Yukarý Kahveci Þovalye : Kubilay Hersek "Fok" balýðýndan "mor" menekþeye gönderilemeyen mektup.....(2) Þuncacýk ömrüm boyunca kaderin beni soktuðu rolleri gözümün önüne getirdiðimde nasýlda garip hissediyorum. Daha küçücük bir yaratýkken bile hep farklý bir rolu oynatýrlardý. Çevremde bulunan "diðerleri"; daha tam bir fok olmadýðýmý, henüz sadece bir fok yavrusu olduðumu söylerlerdi. Bunu söylemelerine çok aldýrýþ etmezdim ama yanlýþ yaptýðým her konuda "sen nasý bir foksun?" diye çýkýþmalarý beni kýzdýrýrdý. Daha geliþme çaðýna yeni girdiðimde beni hiç anlamadýðým bir anda, o ana dek yaþadýðým guruptan kopartýp benimle akran bir sürü "fok yavrusunun" bulunduðu bir adaya götürdü "birileri", orada da o kadar yapay ve metazori davranýþlar aþýladýlar ki, bir gýdýmcýk "bizlere" sirk oyunculuðunu öðrettiler... bir sürü zaman geçti bunun ardýndan da. Artýk kuvvetlenmiþ ve serpilmiþtim ki gene seyehat basladý... o seyahat sýrasýnda da "fok" oluvermiþim!... Mormenekþem, seni tanýma fýrsatý bulduðum kafesime kavuþuncaya dek o kadar farklý konu baþlýðý taþýyan geniþ içerikli senaryonun kahramaný oldum ki, bunlarý sana yazarak anlatmanýn zorluðunu yaþýyorum zira biz foklarýn yazý yazabilecek elleride yoktur bilirsin! "fok yavrusu", "fok","sirk canbazý", "hayvanat bahçesi malý" ve en nihayetinde de "penguen yavrusu". artýk ait olduðum kýyýlardayým, özgür müyüm? Bunu bende bilmiyorum. Bu özgürlüðü; kafesimde yaþarken seyredebileceðim mormenekþeme deðiþirdim. ... Gözlerimi açtýðýmda üzerimde sanki bir sürü fok daha yatýyormuþ gibi bir aðarlýk vardý ve tanýmsýz bir yorgunluk. Kumsal kýyýsýnda yatýyordum, etrafýmda yatan üç-beþ fok daha vardý, kafamý onlara doðru çevirip dikkatlice incelemeye baþladým.Sanki onlarý tanýyordum. Ve evet, o ilk alýnýp götürülüþümde yerleþtirildiðim adada onlarda vardý benimle ayný kaderi paylaþan. Etrafta baþka canlýlarda vardý ama garip bir þekilde hayatýmýn hep içinde olan o yaratýklardan insanlardan- bir tane bile yoktu. O zaman düþündüm "galiba artýk özgürüm"diye. uyandýðým yerde çok yüksek kayalar bitiyor upuzun bir kumsal baþlýyordu. Tam kayalarýn bittiði, kumsalýn baþladýðý yerde idim. Arka tarafýmda yemyeþil bir alan ve biraz mesafeden sonra baþlayan sýk bir ormanlýk vardý.Yeþil alan üzerine daðýlmýþ, kafalarýnda tahta parçasý gibi þeyler ve vücutlarýnda uzun kýllarý olan, çenelerinin altýndan tüyler sarkan canlýlar otluyordu. Garip ve inatçý canlýlar... Aradan geçen bir sürenin ardýndan, denizden çýkýp baðýra baðýra üzerimize gelen bir gurup fok gördüm. Diðerleride onlarý gördü ve kumsalda olan bizler istemsiz bir þekilde birbirimize yaklaþtýk. Denizden çýkanlar doðruca üzerimize doðru geliyorlardý. Tam önümüzde durdular. On tane fok vardý. Ýçlerinden iki tanesi hariç diðerleri bizim emsalimizdi. Diðer ikisi ise, devasa bir yapýya sahip, vücutlarýnda sayýlmayacak kadar çok yara izi olan ve her an kavgaya tutuþmaya hazýr bir bakýþa sahiplerdi. Öylece bize bakýyorlardý. O iri olanlarýndan birisi biraz daha yaklaþarak donuk bakýþlarýný üzerimize dikti. Ne olduðunu anlamaya çalýþýrken, gök gürültüsü gibi bir sesle baðýrarak konuþmaya baþladý. "Özgür doðaya hoþ geldiniz penguenler", "Buraya gelmekle özgür olduðunuzu sanmayýn! Çünkü burada gerçek fok olmayý öðreneceksiniz. Gerçek fok olabilmek için hep çalýþacaksýnýz ama þunuda bilin ki ne kadar çalýþýrsanýz çalýþýn fok olamayacaksýnýz pis penguen yavrularý. Ben bile hala çalýþýyorum ve hala gerçek fok olamadým. Þunu da asla ama asla unutmayýn ki, fok olana kadar buradasýnýz!" Bu nasýl bir tezattý böyle!.. Bu ilk tanýþmanýn ardýndan epey bi zaman geçti menekþem. artýk ben ve diðer "penguen yavrularý" "gerçek fok" olabilmek için her gün ayný þeyi yapýyoruz, sabah erkenden denize koþuyoruz, derinlere dalýp, en büyük balýklarý yakalamaya çalýþýyoruz, en derinlerde korkuyu yaþýyoruz, denizden çýkýp kumsalda vücudumuzdaki kalýn yað tabakasýný sanki eritecekmiþcesine koþuyoruz. Sonra denize dönüp çok uzaklara yüzüp geri geliyoruz. Güneþ açýyor, kar yaðýyor, yaðmur... Hava hep deðiþse de günümüz ve programýmýz hiç deðiþmiyor."Penguen yavrusu" olarak kalmamýzda öyle tabi. Bazen çok farklý denizlere gidip çok güzel balýklar avlýyoruz, o zamanlar bizler için özel, o zamanlar kendimizi "fok"gibi hissediyoruz.Ýþte sadece o anlarda birazcýk yüzlerimiz gülüyor ve farklý bi þey yaptýðýmýza inanýyoruz ama gene döndüðümüz yer ayný yer: "özgürlük köyü" böyle iþte menekþe, artýk "özgürmüþüm". Özgürlük eðer böyle bir kavramsa, hep o kafes ardýndakiler yanlýþ hayal kurmuþlar. Dedim ya, benim özgürlüðüm; "kafesin ardýnda da olsam gözümün ucunda var olabilmendir." "Þimdi..." Yaðmur yaðýyor menekþem. Etraf karanlýk, dýþarýda soðuk bir hava var. Kayalýklardaki barýnaðýmýzdan kafamý dýþarýya çýkartmýþ, gök yüzünde yýldýz aramaya çalýþýyorum. Aslýnda o yýldýzlarda belki seni görebilmeyi umuyorum. Hava kapalý, gök yüzünde deðil yýldýz, bir pýrýltý dahi yok. Denizden yeni çýkmýþ gibi ýslandým. Yaðmurdan nefret ediyorum. Ben onu sadece senin mor rengini taþýrken seviyordum. Bu renksiz yaðmur bana gözlerimden artýk hiç akýtamadýðým göz yaþlarýmýn eksikliðini hatýrlatýyor. Senli renkteki yaðmuru özledim, seni özledim menekþem. Tüm morluðunla kafesimin önünden bana bakmaný, birlikte o küçük ada üzerindeki sihirli yapýnýn resmine bakmayý özledim. O resme bakarken, bir geminin küpeþte kenarýnda seninle durabilme hayalini kurmayý özledim. "Esareti özledim be mormenekþe. " Ya sen nerelerdesin? Solmadýn umarým hayatýmýn rengi.... Not: "Bu mektup burada bitti." Kubilay Hersek [email protected] Arkadaþýna Öner Yorum Oku / Yaz Yukarý Milenyumun Mandalý : Sait Haþmetoðlu Editör'den Önemli Not:Sevgili Sait Haþmetoðlu'nun e-romaný görsel öðelerle süslendiðinden, devamýný ve önceki sayýlarýný aþaðýdaki adresten tek týklamayla okuyabilirsiniz. Üþenmeyin... Týklayýn... http://www.kahvemolasi.com/xfiles/mandal_188.asp Devamý var [email protected] Yukarý Dost Meclisi Fotoðraf: Þeref Bilgi <#><#><#><#><#><#><#> Kahve Molasý'nýn sürekli ve sabit(!?) bir yazar kadrosu yoktur. Gazetemiz, siz sevgili kahvecilerden gelen yazýlarla hayat bulmaktadýr. Her kahveci ayný zamanda bir yazar adayýdýr. Bu bölüm sizlerden gelecek minik denemelere ayrýlmýþtýr. Yolladýðýnýz her özgün yazý deðerlendirilecektir. Siz sevgili kahvecilere önemle duyurulur. Kahve Molasý bugün 3.601 kahveciye doðru yola çýkmýþtýr. Yukarý Tadýmlýk Þiirler Sensizliðe dair... Yitirmiþ maviliðini Gökyüzü Yitirmiþ serinliðini Okyanus Yitirmiþ ýssýzlýðýný daðlar Ve Baharlar gecikmiþ hasada Kavgalar hýncýný yitirmiþ, Çýðlýklar kehanetini... Ve ben seni yitirdim Hiç gelmeyecek baharýmýn sen kokulu gecelerinde Ayrýlýklar yitirmiþ kavuþmalarý Ve gözlerim yitirmiþ sancýlarýný Yüreðimse yitirmenin acýsýyla yeþertmiþ düþlerini Ölüme dair... Sensizliðe dair... Bilal Bakýrhan <#><#><#><#><#><#><#> Sensizlik Hep uzaklara gitmek isterdim ya,sensiz en uzaktayým þimdi Her þeyin en uzaðýnda Ýçimdeki en uzak köþede... Issýzmýþ buralar,soðukmuþ Hiç yalnýz kalmamýþým meðer,hiç býrakmamýþsýn Þimdi yalnýzým,hem sensiz hem yalnýz Þimdi yabancýyým tüm bilindiklere Kocaman boþluðunda uçuruma düþer gibi düþtüm önce, Çýðlýk çýðlýða,korku dolu Uçsuzluk,sonsuzluk bu muymuþ Sen gidince yabancýlaþtým kendime Senden sonra tüm kavramlar da uzak bana. Ne kadar büyükmüþ yaþadýðým yer,kayboluyorum ýssýzlýðýnda Ne kadar büyükmüþsün yüreðimde Bomboþ,sessiz,sensiz kaldý sen gidince.... Ayþe DÝKCÝ Yukarý Biraz Gülümseyin Hay Maaþallah!.. Yukarý Ýþe Yarar Kýsayollar - Þef garson: Akýn Ceylan http://www.flashtoons.org/vedimovie.php?id=74 Harika bir flash çizgi film. "END" yazana kadar seyretmeyi ihmal etmeyin sakýn. http://www.perakendegunleri.com/ 22/23 Ekim 2003 tarihlerinde düzenlenecek olan Perakende günleri ile ilgili tüm detaylarý öðrenebileceðiniz faydalý bir kýsayol. Bu kýsayolu neden veriyorum? Çünkü ben de orada olacaðým. Ne iþ yaptýðýmý veya beni merak edenleri bekliyorum. Tabiki sadece bir merhaba demek isteyenleri de... (Stand no: 108B . BATU Ltd. Þti.) http://www.liquidgeneration.com/sabotage/death_sabotage.asp Eðer sevmediðiniz veya þaka yapmak istediðiniz birisi varsa, bu link'i mail yoluyla gönderebilirsiniz. Niye? Niyesini öðrenmek için hemen link'i týklayabilirsiniz. Hepimiz bir gün öleceðiz..! http://www.scifi-movies.com/english/galerie/affiches_a.htm Süper bir afiþ ve poster arþivi. Bilim kurgu aðýrlýklý bu arþiv içerisinden istediklerinizi sipariþ verebilmeniz de mümkün. Sadece "A" harfinden bile yaklaþýk 149 adet afiþ olduðunu söylemem sanýrým arþiv geniþliði hakkýnda sizlere bir bilgi verecektir. [email protected] Yukarý Damak tadýnýza uygun kahveler Net Transport v1.51 [1.3M] Win98/2K/XP FREE http://lycos26486.l78.lycos.com.cn/ Download hýzýnýzý dosyayý parçalayarak artýran bir program daha. Meþhur "Download accelerator" programý gibi reklama da boðulmuþ deðil. Hem de performansý daha yüksek. Hattýnýzýn tamamýný en optimum þekilde kullanarak size hýzla yükleme yapma imkaný saðlayan bu programý herkese tavsiye ederim. Yukarý http://kahvemolasi.com/sayilar/20031023.asp ISSN: 1303-8923 23 Ekim 2003 - ©2002/03-kahvemolasi.com istanbullife.com Kahve Molasý MS Internet Explorer 4.0+ ve 800x600 Res. için optimize edilmiþtir. Uygulama : Cem Özbatur - Her hakký saklýdýr. Yayýn Ýlkeleri
Benzer belgeler
Özcan Deniz - Besteciler.Com
, ayrýlýklara . Artýk herbir yitiþ sürpriz olmaz . Alýþmýþsýndýr . Sonra bu alýþmýþlýðýný etkileyecek
, yýpratacak en kötü þey gelir baþýna . ÖLÜM . Ölümün hiç bu kadar yakýnýndan geçeceðini
düþünm...