Araştırma Tarihçesi - Küllüoba Kazısı
Transkript
Araştırma Tarihçesi - Küllüoba Kazısı
kulluobakazisi.bilecik.edu.tr 1 2007 I. ESKİŞEHİR BÖLGESİ TARİHÖNCESİ DÖNEM ARAŞTIRMALARI VE ÖNASYA ARKEOLOJİSİ İÇİNDEKİ YERİ Prof. Dr. Turan EFE Bilecik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü IA. Eskişehir Bölgesi ve Yakın Çevresine Ait Araştırma Tarihçesi Bölgede yapılan araştırmalar 19. Yüzyıl'ın başlarında başlamıştır. W.M.Leake, 1800 yılında gezdiği Seyitgazi'nin güneyindeki anıtlarla ilgili notlarını, 1824 yılında yayımlamış ve pek çok kişinin dikkatini bu bölgeye, özellikle Frigya yaylası üzerine çekmiştir (Leake 1824:121). Bu tarihten itibaren bölgede gerçekleştirilen arkeolojik araştırmalar, daha çok Frig kaya anıtları ile klasik dönem eserleri ve yazıtlarına yöneliktir; prehistorik yerleşme yerlerini saptamak amacıyla yapılmış çalışmalar değildir. Ancak 1881,1884,1887 ve 1907 yıllarında bölgede incelemeler yapan W. M. Ramsey, saptadığı höyüklerden yayınlarında söz etmiştir (Ramsey 1890 ve 1895). Böylece 19.yy'da yapılan araştırmalarla bölgedeki kaya anıtları, Roma, Bizans eserleri ve bunların yanında az da olsa bazı höyükler saptanmış ve kaydedilmiştir. Bugünkü Bozüyük kasabasında yer alan ve kasabaya adını veren höyüğün toprağı, 1895-1896 yıllarında, İstanbul-Ankara demiryolunun yapımı sırasında yakındaki bataklık alanı doldurmak üzere taşınmış ve höyük ortadan kaldırılmıştır. Bu çalışmalar esnasında Koerte tarafından söz konusu höyükten ele geçirilen ve bir kısmı yurt dışına çıkarılan buluntular, 1899 yılında yayımlanmıştır (A.Koerte 1909:1 v.d.d). Koerte, höyükte yapılan çalışmaları ve ele geçirilen prehistorik buluntuları bu şekilde bilim dünyasına tanıtmıştır. 19.yy'da yapılan araştırmaların benzerleri 20.y.y. başlarında da devam etmiştir. W.M.Calder, 1925 yılında Frig ve klasik dönem eserlerinin saptanmasına yönelik olarak bölgede yaptığı araştırmalar sırasında ziyaret ettiği prehistorik yerleşmeleri bir harita üzerine işaretlemiştir (Calder 1928:harita XXIX, XXXI). kulluobakazisi.bilecik.edu.tr 2 2007 Bölgede bilimsel anlamda ilk kazı, eski Bursa-Eskişehir karayolunun yapımı sırasında güney eteği tahrip edilen Demircihüyük'te 1937 yılında K.Bittel ve H.Otto tarafından üç hafta süreyle gerçekleştirilmiştir. Bu kazıdan iki yıl sonra, kazı sonuçları bilim dünyasına bir kitapçıkla tanıtılmıştır (Bittel ve Otto 1939). Bittel, kazıda ele geçirilen çanak çömleğin, Eskişehir bölgesi ve çevresine özgü bir kültür grubunun temsilcisi olduğuna işaret etmiş ve bu grubun yayılım alanının batıda İznik/İnegöl ovalarından, doğuda Çifteler'e ve Porsuk vadisinin doğu ucuna kadar uzandığını ileri sürmüştür. Anadolu'yu kültür bölgelerine ayırarak inceleyen Bittel, ayrıca İznik-İnegöl ovalarından Eskişehir'e kadar olan bölgede yer alan höyüklerden malzeme toplamıştır. Bu malzemenin bir kısmı, daha sonra J. Mellaart tarafından yayımlanmıştır (Bittel’in yayınladığı araştırma sonuçları için bkz. ay.es,186; Bittel 1942:160 ve Mellaart’ın yayını için bkz. Mellaart 1955:55-88). Bu arada Frigya yaylasında, Fransız Arkeoloji Enstitüsü adına 1936 yılında A.Gabriel tarafından Midas Şehri'nde kazı çalışmalarına başlanmıştır. Burada saptanmış olan İlk Tunç Çağı mezarlığı H. Çambel tarafından, 1948-1951 yıllarında kazılmıştır (Çambel 1952:228-229; Haspels 1971:3,285 v.d). Kendisi, bölgede yapmış olduğu yüzey araştırmalarında da prehistorik yerleşme yerleri saptamış ve üzerlerinden malzeme toplamıştır (Mezarlık kazısı buluntularının bir kısmı, Afyon Arkeoloji Müzesinde sergilenmektedir). Midas'ın Şehri'nde yapılan kazı sonuçlarını ve bölgede yapılan çalışmaları yayımlayan C. W. M. Cox ve A. Cameron, Eskişehir ve civarındaki höyüklerden topladıkları prehistorik çanak çömleğe de kısaca değinmişler ve yerleşme yerlerini bir harita üzerine işaretlemişlerdir (Cox ve Cameron 1937:XLV,XLVII). Frigya Yaylası’nda, C.H.E. Haspels de 1946-1958 yıllarında aralıklarla yaptığı araştırmalarda, Frig eserlerini saptamıştır. Bu çalışmalarında kendisine 1946'da H.Çambel, 1950'de A.Akarca, 1953 ve 1958'de J.M.Hemelrijk eşlik etmiştir. Haspels, gezisi sırasında prehistorik yerleşme yerlerini de incelemiş ve bölgenin Kalkolitik Çağ'dan 2.binyıla kadar iskan edilmiş olduğunu vurgulamıştır (Haspels 1971:285). Frigya yaylasında, R.O. Arık da 1941 yılında araştırmalar yapmıştır. Arık, Yazılıkaya yaylasını, Seyit suyu kenarında ve Eskişehir-Ankara arasında yer alan bazı höyükleri gezmiştir. Bu gezi sırasında tuttuğu notlar, kendisinin vefatından sonra meslektaşları tarafından yayımlanmıştır. Yerleşme yerleri hakkında kısa bilgiler içeren bu yayında, çanak çömlek hakkında ayrıntılı bilgi yoktur (Arık et al 1956). Bu arada E. Chaput Yukarı Porsuk Vadisi'nde ele geçirdiği iki yüzlü bir el baltasını 1941 kulluobakazisi.bilecik.edu.tr 2007 3 yılında yayınlamıştır (Chaput 1941, lev. V). Daha sonra ise Kılıç Kökten, 1944 yılında prehistorik yerleşme yerlerinin saptanmasını amaçlayan gezisi sırasında, bölgenin kuzeyinde, Bilecik ve kısmen Eskişehir illerinin sınırları içinde incelemeler yapmıştır (Kökten 1948:198,202). Bölgedeki prehistorik yerleşme yerlerini saptamak amacıyla yapılan diğer bir yüzey araştırması da, 1954 yılında C.A. Burney tarafından gerçekleştirilmiştir (Burney 1956). Burney, Samsun'dan Bolu'ya kadar olan tüm batı karadeniz bölgesinde ve Eskişehir'de araştırmalar yapmıştır; Eskişehir ili sınırları içerisinde özellikle Eskişehir ve Alpu ovalarındaki yerleşme yerlerini gezmiş ve üzerlerinden malzeme toplamıştır. Burney, bu malzemenin Demircihöyük çanak çömlek grubuna dahil olduğunu belirtmiş ve Bittel'ın daha önce bu grup için çizdiği sınırları aynen kabul etmiştir (ay.es 187). 1959-61 yıllarında Altıntaş bölgesinde; 1961-65 yıllarında İznik, Eskişehir, Afyon ve Akşehir'de yüzey araştırmaları yapan D. French de bölgeyi gezmiş ve prehistorik yerleşme yerlerinden topladığı malzemenin bir kısmını makaleler halinde yayımlamıştır. Troya, Beycesultan, Demircihüyük ve İnegöl-Cuma tepe stratigrafilerinden yararlanarak Batı Anadolu Neolitik, Kalkolitik, İlk Tunç Çağı ve 2. binyıl çanak çömleğini ele aldığı bu makaleleriyle French, yukarıda sözkonusu edilen Batı Anadolu çanak çömlek gruplarının sınırlarını daha ayrıntılı bir şekilde çizmiştir (Neolitik malzeme için bkz. French 1965; Kalkolitik için bkz. French 1961; İTÇ ve 2. Binyıl için bkz. French 1967, 1969a ve 1969b). D. French, yayımlanmayan doktora tezinde ise, Batı Anadolu İlk Tunç Çağı çanak çömlek gruplarını ayrıntılı bir şekilde incelemiştir (French 1969b). M. Korfmann başkanlığında 1975-1978 yılları arasında gerçekleştirilen ikinci dönem Demircihüyük kazıları, bölgede ilk defa İlk Tunç Çağı 1-2 ve Orta Tunç Çağı stratigrafilerini açık bir şekilde gözler önüne sermiştir. Neolitik ve Kalkolitik dönemlere ait malzeme, taban suyu sebebiyle stratigrafik olarak saptanamamış olmasına rağmen, bu kazı sayesinde bölgede ele geçirilen malzeme gruplarının kronolojideki yerlerinin belirlenmesi yönünde önemli bir adım atılmıştır (Korfmann 1983; Seeher 1987 ;Efe 1988). Bu arada, 1975-1979 yıllarında Eskişehir Arkeoloji Müze Müdürü D. Tokgöz tarafından da Eskişehir ili sınırları içindeki yerleşme yerlerini saptamaya yönelik yüzey araştırmaları yapılmıştır. Bu çalışmalar sırasında saptanan yerleşme yerleri harita üzerine işaretlenmiş, toplanan çanak çömlek, müze deposuna kaldırılmıştır; kulluobakazisi.bilecik.edu.tr 2007 4 ancak üzeri yazılmamış olduğundan, malzeme bugün büyük oranda birbirine karışmıştır. 1983 yılında, Bozüyük'te, Toprak Seramik'e ait fabrika sahasında, yeni binaların inşaatı sırasında tesadüfen arkeolojik malzemeye rastlanmıştır. Bu durum üzerine Eskişehir Arkeoloji Müzesi Müdürlüğü, burada iki sene süreyle kurtarma kazısı yapmıştır. Adını 400 metre batısındaki Küçükhüyük'ten alan bu mezarlıkta, küp ve sandık mezarlar ortaya çıkarılmıştır. Özellikle çanak çömleğin değerlendirilmesiyle bu mezarlığın, geç İlk Tunç Çağı 2 dönemine ait olduğu anlaşılmıştır ( Gürkan ve Seeher 1991:39-96). O zamanki Eskişehir Arkeoloji Müzesi Müdürü G. Gürkan tarafından 19851986 yıllarında gerçekleştirilen bir diğer mezarlık kazısı da Eskişehir'in güneybatısında Porsuk nehrinin kenarında yer alan Uluçayır kazısıdır. Burada küçük çapta yapılan kazı çalışmasında, M.Ö. 2.binyıla ait mezarlar açılmış olup ele geçirilen buluntular Eskişehir Arkeoloji Müzesi'nde muhafaza edilmektedir. Bölgede yapılan en son prehistorik yüzey araştırmaları T. Efe tarafından 19881995 yılları arasında gerçekleştirilmiştir. T. Efe, bir kısmı daha önceki araştırmalarda saptanmış bulunan, bir kısmı ise ilk defa saptanan 224 yerleşme yerini ziyaret etmiş ve üzerlerinden malzeme toplanmıştır. Paleolitik devirden 1. binyıla kadar uzanan dönemleri kapsayan bu yerleşme yerleri ile ilgili ön raporlar yayımlandığı gibi değişik dönemlere ait bazı kapsamlı yayınlar da yapılmıştır (Efe 1989-90, 1990a, 1990b, 1990c, 1991, 1992, 1993a, 1993b, 1994a, 1994b, 1994c, 1995a, 1995b, 1996a, 1996b,1997,1998, Efe et al 1995). Bu araştırmalar sırasında Alt ve Orta Paleolitik’e tarihlendirilebilecek yontmataş aletler, özellikle Tavşanlı yakınlarındaki Beyköy’de ve Domaniç-Kocahüyük’ün batısındaki tarlalarda ele geçirilmiştir (Efe 1990b, Res. 4). Son senelerde, Anadolu Üniversitesi, Arkeoloji bölümünden T. Sivas Eskişehir ve Afyon illerini içine alan bölgede daha çok Frig ve Klasik dönemler odaklı yüzey araştırmaları yapmaktadır (Sivas 2003; Sivas ve Sivas 2003, 2004a, 2004b, 2005a, 2005b, 2006). Demircihüyük/Sarıket mezarlığında, J.Seeher başkanlığında 1990 ve 1991 yıllarında çalışılmıştır. Burada, İlk Tunç Çağı'nın ikinci yarısı, 2. binyıl ve Hellenistik döneme tarihlenen basit, küp ve sandık mezarlar açılmıştır (Seeher 1991:97-124 ve 1992:5-19, Seeher 1992). Ele geçirilen malzeme Eskişehir Arkeoloji Müzesi'nde muhafaza edilmektedir. Böylece, Uluçayır, Sarıket ve Küçükhüyük mezarlık kazıları kulluobakazisi.bilecik.edu.tr 5 2007 sayesinde, bölgenin ölü gömme gelenekleri ve çanak çömleği hakkında önemli bilgiler elde edilmiştir. Bu arada T. Efe, yüzey araştırmaları sırasında Orman Fidanlığı yerleşme yerinde, Anadolu'da daha önceden bilinmeyen bir çanak çömlek grubu ele geçirmiş ve bunu bir makale ile bilim dünyasına tanıtmıştır (Efe 1990a:67-113). Daha sonra, 1992-1994 yıllarında gerçekleştirilen Orman Fidanlığı kazılarında da bu malzeme, stratigrafik olarak ele geçirilmiştir (Efe 1996b:95-107). Hollanda Arkeoloji Enstitüsü adına J.J. Roodenberg tarafından gerçekleştirilen Ilıpınar kazılarında da aynı tip malzemenin saptanması ile Anadolu-Balkan ilişkileri yeni boyutlar kazanmaya başlamıştır (Roodenberg ve diğerleri,1989-90:61-144). Orman Fidanlığı ve Ilıpınar kazılarında ele geçirilen malzeme, bölgede Kalkolitik Çağ'a ait mevcut boşluğun bir kısmını doldurmuştur. Ilıpınar kazıları ayrıca Neolitik dönem ve yakınındaki Hacılartepe ise erken İlk Tunç Çağı 1 ile ilgili önemli bilgiler vermiştir (ay.es. 7488,94-102. Hacılartepe için bkz. Roodenberg 1994:171 ve Eimermann 2004) . Önemli bilimsel sonuçların elde edildiği bir diğer kazı ise Eskişehir Arkeoloji Müzesi tarafından başlanan, daha sonra Afyon Arkeoloji Müzesi Müdürlüğü tarafından yürütülen Seyitömer Höyük kazılarıdır (Topbaş 1992:11-34;1993:130,Topbaş 1994:297-310, İlaslı 1996:1-20). Seyitömer yerleşme yerinde, İlk Tunç Çağı başlarından Roma dönemi içlerine kadar uzanan yerleşim katları saptanmıştır. Burada ele geçirilen İlk Tunç Çağı 2 sonuna ait buluntular, İlk Tunç Çağı 2'den İlk Tunç Çağı 3'e geçişi aydınlatmaya büyük ölçüde yardımcı olacak nitelikte görünmektedir. Bu höyükte uzun bir aradan sonra kazı çalışmalarına 2006 yılında N. Bilgen tarafından tekrar başlanmıştır. Eskişehir'in hemen kuzeydoğu kenarında yer alan Şarhüyük' te, 1989 yılında M. Darga tarafından başlanan ve son senelerde T. Sivas tarafından devam edilen kazı çalışmalarında, Bizans döneminden 3.binyıla kadar kesintisiz yerleşildiğini kanıtlayan veriler ele geçirilmiştir (Darga 1994:481-502, Darga,M-T.Sivas 2000 Darga,M-T.Sivas ve H.Sivas 2002). Seyitgazi/Küllüoba Höyüğü'nde, 1996 yılında T. Efe tarafından başlatılan kazı çalışmaları ile de öncelikle bölge stratigrafisindeki mevcut boşlukların doldurulması amaçlanmaktadır. Diğer taraftan Alpu Ovasının batı kesiminde yer alan Çavlum’da N. Bilgen tarafından 1999-2002 yılları arasında Orta Tunç Çağı’na tarihlenen bir mezarlık kazılmıştır (Bilgen 2005b). kulluobakazisi.bilecik.edu.tr 6 2007 Son olarak Eskişehir Arkeoloji Müzesi Müdürlüğü’nün başkanlığında ve T. Efe’nin bilimsel danışmanlığında Doğu Frigya Yaylası’nda, Bardakçı yakınlarındaki Keçiçayırı’nda 2006 yılında kurtarma kazılarına başlanmıştır. Kısaca değinildiği gibi bölgede 19 y.y.'da ve 20 y.y. başlarında çeşitli eserlerin ve yerleşme yerlerinin saptanması şeklinde başlayan araştırmalar, daha sonra gerçekleştirilen sistemli yüzey araştırmaları ve kazılarla devam etmiştir. Bu şekilde İç kuzeybatı Anadolu'da paleolitik dönemlerden M.Ö.1. bin yıla kadar yoğun ve kesintisiz yerleşildiğini kanıtlayan veriler ele geçirilebilmiştir. Bu veriler ışığında özellikle bölgenin Kalkolitik ve İlk Tunç Çağı stratigrafileri, çanak çömlek grupları ve bunların yayılım alanları hakkında önemli bilgiler elde edilmiştir. Bu şekilde son senelerde yapılan önemli araştırmalarla, iç kuzeybatı Anadolu bugün Batı ve Orta Anadolu’da tarihöncesi dönem kronolojisi en iyi bilinen bölge konumuna gelmiştir. İç Kuzey Batı Anadolu’da bilinen önemli prehistorik yerleşmeler kulluobakazisi.bilecik.edu.tr 2007 7 IB. Eskişehir Bölgesinin Tarihöncesi Dönemlerine Mezopotamya ile Karşılaştırmalı Olarak Genel bir Bakış IB.1. En Eski Dönemler (M.Ö. 6000.000- 12000) Günümüzde gökdelenler inşa edebilen; otomobil, tren ve uçak gibi hızlı ulaşım araçları ile seyahat eden; dünyanın her bölgesi ile anında iletişim kurabilen, karmaşık teknolojilerden yararlanan ve hatta yerküreden ayağını keserek uzayda dolaşabilen insanoğlu, bu düzeye ancak bir milyon yıllık bir serüvenin ve çabanın ulaşabilmiştir. sonunda Bu uzun zaman diliminin hemen tamamına yakınını içine alan ve “Paleolitik” olarak adlandırılan dönemde avcı ve toplayıcı olarak yaşamını sürdüren, kışın mağaralarda yaşayan ve yazın da açık havada basit kulübelerden oluşan mevsimlik kamp yerleri kuran insan, yukarıda sözü edilen atılımı büyük oranda son 10-15 bin yıl içinde gerçekleştirebilmiştir. Yakın Doğu’da bu dönem hakkındaki bilgilerimiz özellikle Filistin, Zagroslar ve Anadolu’nun Göller Bölgesi’nden gelmektedir. Eskişehir Bölgesinde Pelolitik Dönem Eskişehir bölgesinde Paleolitik dönem henüz yeterince araştırılamamıştır. Bu döneme ait olabilecek çakmak taşından iki yüzlü bir el baltası E. Chaput tarafından Yukarı Porsuk Vadisi'nde ele geçirilmiştir (Chaput 1941). Eskişehir Bölgesi ve çevresinde sekiz yıl boyunca T. Efe başkanlığında yapılan yüzey araştırmalarında bazı paleolitik merkezler saptanmıştır. Ancak bu döneme ait bugüne kadar herhangi bir mağara veya kayasığınağı yerleşmesi ortaya çıkarılamamıştır. Söz konusu yüzey araştırmalarında, Tavşanlı-Beyköy yakınlarında Alt Paleolitik'e ve Domaniç yakınlarında yer alan Kocahüyük'ün batısındaki tarlalarda da Alt/Orta Paleolitik'e tarihlendirilebilecek yontmataş aletler ele geçirilmiştir (Efe 1990b, Res. 4). Kocahöyük-batı tarlaları Alt/Orta Paleolitik satırlar ve bir el baltası kulluobakazisi.bilecik.edu.tr 8 2007 IB.2. Mezolitik ve Neolitik Dönem (M.Ö. 12000-6000) Kabaca M.Ö. 12.000-10.000 yılları arasında, bugünküne çok yakın son önemli iklim değişiklikleri ile başlayan ve halen devam eden “Holosen” dediğimiz çağa girilmiştir. Bu iklim değişiklikleri doğal bitki örtüsü ve buna bağlı olarak hayvan türlerinin dağılımında etkili olmuştur. İşte, onbinlerce yıl avcı-toplayıcı ve göçebe olarak yaşayan insan, bu yeni doğal ortama uyum sağlamıştır. Şöyleki, bütün sene boyunca yeterli yağış almasının sonucu olarak dağ yamaçlarında, vadi ve ovalarda yabani hububat türlerinin yetişmesi, gümrah ormanlarında çeşitli yabani hayvan türlerini barındırması sebebiyle, ilk olarak batıda doğu Akdeniz kıyılarından başlayarak Kuzey Suriye ve Güneydoğu Anadolu üzerinden Orta Zagroslar'a kadar uzanan ve tarihci H.J. Breasted tarafından "Bereketli Hilal" olarak adlandırılan yay şeklideki bu geniş coğrafyada, insan toplulukları yabani tahılları önce bulundukları doğal ortamda biçerek bunlardan yararlanmaya, zamanla da ekip biçmeye başlamıştır; yabani hayvan türlerinden de önce köpek, keçi ve zamanla da koyun, domuz ve sığırı ehlileştirmiştir. İnsanlığın tarihi gelişim sürecinde ilk önemli kırılma noktasını oluşturan bu yeni yaşam şekli, bölgedeki toplayıcı ve avcı toplumları giderek üretici konumuna getirmiş, göçebeliği terk etmelerine ve dolayısıyla bütün sene boyunca yaşanan ilk sürekli yerleşmeler kurmalarına zemin hazırlamıştır. Son senelerde Anadolu'nun kabaca güney yarısı da -Konya Ovası ve yakın çevresindeki araştırmalara göre- Bereketli Hilal'in bir parçası olarak mütalaa edilmektedir. Eskiden ortaokul ve liselerde "Cilalı Taş Devri" olarak tanıtılan Neolitik Dönem, çanak çömlek öncesi (M.Ö. 9000- 7500) ve çanak çömlekli dönem (M.Ö. 7500-5500) olmak üzere iki ana başlık altında incelenir. Neolitik yaşam şekli yukarıda söz konusu edilen çekirdek bölgeden komşu bölgelere ihraç edilmiş ve zamanla Anadolu üzerinden Güneydoğu Avrupa’ya kadar yayılmıştır. İlk evler, sezonluk Paleolitik Dönem kulübelerinden esinlenerek yuvarlak planlı inşa edilmiştir; daha sonraki aşamada dörtgen planlı evler ortaya çıkmıştır. Bazı bölgelerde bu gelişim süreci 2000-3000 sene kadar sürmüştür. İlk başlarda çamurla sıvanmış ahşap ve sazlardan inşa edilmiş evlerin yerini zamanla bugün hala Yakın Doğu’da görülen düz damlı, kerpiç evler almıştır. Taşın bol bulunduğu bölgelerde, temellerde taş kullanıldığı gibi duvarlarının tamamen taştan inşa edildiği evlere de rastlanır. kulluobakazisi.bilecik.edu.tr 2007 9 Bereketli Hilal'in batı ucunda, kabaca doğu Akdeniz kıyıları boyunca Neolitikleşme Mezolitik Dönem'de Natufiyen ile başlar ve Çanak Çömleksiz Neolitik (PPN) kültürlerle devam eder. Bereketli Hilal'in orta kesimini oluşturan Kuzey Suriye ve Güneydoğu Anadolu'da ise Toros veya Çayönü gibi adlarla anılan diğer bir kültür bölgesi yer alır. Ergani yakınlarındaki Çayönü yanında, son senelerde Urfa'nın yakın çevresinde Nevali Çori ve Göbekli Tepe, kuzey Suriye'de de Jarf el-Ahmar ve Jade gibi yerleşmelerde yapılan kazılarda, Olivier Ouranche tarafından son zamanlarda "Altın Üçgen" olarak isimlendirilmiş bu kültür bölgesi ile ilgili şaşırtıcı yeni bilgilere ulaşılmıştır. Özellikle Çayönü, Nevali Çori ve Göbekli Tepe'de, yerleşme içinde bu dönem için oldukça şaşırtıcı olan anıtsal nitelikli kült binaları ele geçirilmiştir. Bu binalarda yekpare taştan, boyları dört metreye kadar ulaşılabilen dikmeler ele geçirilmiştir. Bunların üzerinde insan ve çeşitli hayvan türlerine ait oldukça naturalistik üslupta yapılmış kabartmalar yer alır. Ayrıca taştan şekillendirilmiş insan ve hayvan heykelleri de söz konusudur. Diğer önemli bir husus da bu yerleşmelerde henüz tam anlamıyla tarıma geçilmemiş olmasıdır. Bu durum, Yakın Doğu'da üretimciliğe geçiş aşaması ile ilgili bazı bilgilerimizin kökten değişmesine yol açmıştır. En erken evreleri “Mezolitik” (M.Ö. 12000-9000) ve gelişen evreleri “Neolitik döneme (M.Ö.9000-5500) denk gelen ve insanlık tarihi açısından büyük önem taşıyan ve etkilerinin halen günümüzde de devam ettiği bu neolitikleşme süreci, Endüstri Devrimi’nden esinlenilerek G. V. Childe tarafından “Neolitik Devrim” olarak tanımlanır. Bu dönemde değişen yaşam koşullarına paralel olarak insanoğlu yeni çeşit aletlere gereksinim duymuş ve bunları büyük oranda ahşap, taş ve kemikten şekillendirmiştir; Güneydoğu Anadolu’da bakırdan ısıtma ve dövme suretiyle, Çanak Çömleksiz Neolitik dönemde (özellikle Çayönü yerleşmesinde) Yakın Doğu'nun en eski basit aletlerini şekillendirmeyi başarabilmiştir. Üretimcilikle ilişkili olduğu söylenen ve bereket sembolleri olarak tanımlanan kilden ve taştan küçük kadın heykelcikleri ortaya çıkar ve bunların bazıları sanat eseri özelliği taşır. Faaliyet alanlarının çeşitlenmesi, giderek iş bölümünün de ortaya çıkmasına yol açmıştır. Uygarlık tarihi açısından bu dönemin bir diğer önemi de günümüz toplumlarını ayakta tutan din, hukuk, aile, ekonomi ve mülkiyet ile ilgili kurumların ilk bu süreçte şekillenmeye başlamalarıdır. Dolayısıyla, bu kurumlara geleceğe yönelik olarak daha sağlıklı işlerlik kazandırabilmemiz için, bunların ortaya çıkışlarından günümüze kadar ulaşan süreçte gösterdikleri değişim ve gelişimleri iyi analiz etmemiz gerekmektedir (Çambel 1973). Paleolitik Çağ’ın çok uzun bir zaman dilimini içerdiği göz önüne kulluobakazisi.bilecik.edu.tr 2007 10 alınırsa, yukarıda vurgulanan onbin yıl gibi kısa bir zaman diliminde insanoğlunun kültürel, sosyal, ekonomik ve teknolojik yönden ne kadar çok mesafe kaydetmiş olduğu kolayca anlaşılabilir. Eskişehir Bölgesinde Neolitikleşme süreci Can Hasan, Aşıklı Höyük ve Musular gibi yerleşmelerde yapılan kazılar, önceleri sadece Bereketli Hilal üzerinde saptanan ‘üretimciliğe geçiş aşaması’nın erken evrelerinin Konya Ovası ve doğusundaki dağlık bölgede de büyük oranda temsil edildiğini göstermiştir. Özellikle, U. Esin başkanlığında kazılan Aksaray yakınlarındaki Aşıklı Höyük’te üst üste tabakalanmış olarak Akeramik Neolitik döneme ait birçok yerleşim evresi saptanmıştır. Bu neolitikleşme süreci, Çumra yakınlarında yer alan Çatal Höyük’te, yine üst üste birçok yerleşmeyle temsil edilen İlk Neolitik dönemle gelişerek devam eder. Konya Ovası’nın batısında ise İlk Neolitik öncesi üretimciliğe geçiş aşamasının, diğer bir deyişle Akeramik Neolitik veya Çanak Çömleksiz Neolitik’in (PPN) gerçek anlamda temsil edilip edilmediği henüz tam açıklık kazanmamıştır. Antalya’nın kuzeyinde yer alan ve R. Duru başkanlığında kazılmakta olan Bademağacı yerleşmesinde ana toprak üzerinde en erken İlk Neolitik yerleşmeler saptanabilmiştir. R. Duru, J. Mellart tarafından Hacılar’da Akeramik olarak tanımlanan katların aslında Keramikli Neolitik döneme tarihlendirilmesi gerektiğini belirtmiştir. İç kuzeybatı Anadolu’da ise J. J. Roodenberg başkanlığında özellikle Ilıpınar (İznik) ve Menteşe’de (Yenişehir) yapılan kazılar, Son Neolitik’te bölgede üretimciliğe tamamen geçilmiş olduğunu göstermiştir. Dolayısıyla bu durum, Neolitikleşme’nin bölgeye daha önceki bir dönemde girmiş olabileceğini göstermektedir. Bölgede bir önceki İlk Neolitik dönemin varlığı, Demircihüyük ve Keçiçayırı kazılarında az miktarda ele geçirilmiş olan çanak çömlek parçalarından anlaşılmaktadır. İlk olarak 2006 yılında Eskişehir Arkeoloji Müzesi Müdürlüğü ve T. Efe başkanlığında Seyitgazi-Bardakçı köyü yakınlarında yer alan Keçiçayırı’nda yapılan kurtarma kazıları, burada İlk Neolitik haricinde, Çanak Çömleksiz Neolitik’in de (PPN) temsil edilmiş olabileceğini göstermiştir. İ. Gatsov ve P. Nadelceva höyük olarak tanımladığımız doğal yükselti üzerinden gelen parçaların önemli bir kısmının Yakın Doğu Çanak Çömleksiz Neolitik’inin özelliklerini taşıdığını belirtmişlerdir. Dolayısıyla, Keçiçayırı, kuzeybatı Anadolu’nun neolitikleşme sürecinin aydınlatılmasına önemli kulluobakazisi.bilecik.edu.tr 2007 11 katkılarda bulunabilecek bir yerleşmedir. Burada 2007 yılında da kazılara devam edilecektir. Havuzlupınar Mevkii Höyük Cıbırada Tepesi Keçiçayırı, güneybatıdan Keçiçayırı kazı çalışmaları Keçiçayırı’nın yüzeyinde bulunmuş olan çakmak taşı kazıyıcılar ve uçlar. Sürekli yerleşmelerin kurulmaya başlanması ile birlikte, Eskişehir bölgesinde yavaş yavaş bu dönemden itibaren höyükleşme de başlar. Daha iyi araştırılmış olan Çanak çömlekli Neolitik dönemde ise doğuda Sivrihisar Dağları’ndan batıda Marmara Denizi’ne kadar olan bölgede, adını İstanbul-Fikirtepe’deki bu dönem yerleşmesinden alan Fikirtepe Neolitik Kültürü ortaya çıkar. Bu kültüre ait yerleşmeler Eskişehir civarında özellikle Frigya Yaylası ve Yukarı Porsuk Vadisi’nden bilinir. Çukurhisar beldesinin batısında, Söğüt yol ayrımında yer alan ve M. Korfmann başkanlığında 1975-78 yılları arasında kazılan Demircihüyük’te, Neolitik yerleşmeler taban suyu seviyesi altında kaldığından yeterince araştırılamamıştır. Ancak bu dönem yerleşmesine ait kültür dolgusundan daha sonra İlk Tunç Çağı’nda toprak alınması kulluobakazisi.bilecik.edu.tr 12 2007 sonucu bir miktar malzeme –özellikle çanak çömlek- üstteki söz konusu döneme ait yerleşim katlarında ele geçirilebilmiş ve değerlendirilmiştir. Fikirtepe kültürünün tabakalanması, özellikleri ve zaman içindeki gelişimi en iyi, İznik Gölü’nün batı kıyısında yer alan ve J. J. Roodenberg başkanlığında son senelerde kazılan Ilıpınar höyüğünden bilinir. Burada üst üste küçük köyler kurulmuş olup genellikle beşik çatılı tek odalı evler, ahşap direk ve dallardan inşa edilmiş, aralarda kalan boşluklar ve duvarın iki yüzü çamurla sıvanmıştır. Evlerde ocak, fırın ve depo yerleri yer alır. İznik Gölü kıyısındaki Ilıpınar’da bir Neolitik dönemevinin tümleme çalışması (M. Özdoğan-N. Başgelen, Neolithic in Turkey yayınından) Eskişehir bölgesinde de aynı durum söz konusu olmalıdır. Fikirtepe Kültürü M. Özdoğan tarafından üç ana evre altında incelenir: Arkaik Fikirtepe (Geç Neolitik), Klasik Fikirtepe (Geç Neolitik) ve Gelişkin Fikirtepe (Erken Kalkolitik). kulluobakazisi.bilecik.edu.tr 13 Fikirtepe karakteristik çanak çömlek formları (Özdoğan 1983: Abb. 3) 2007 kulluobakazisi.bilecik.edu.tr 14 2007 Pendik ve Fikirtepe’den kemik kaşıklar (Özdoğan 1999 Fig. 20) Pendik’ten bir figürin (Özdoğan 1999: Fig. 27 ) Fikirtepe çanak çömleği (Özdoğan 1999 Fig. 28, 29) kulluobakazisi.bilecik.edu.tr 15 2007 Demircihüyük’te ele geçirilmiş olan Klasik Fikirtepe Çanak Çömleğinden örnekler (Seeher 1987: Levha 17) kulluobakazisi.bilecik.edu.tr 2007 16 IB.3. Kalkolitik Dönem (M.Ö. 5500-3000) Mezopotamya uygarlığının temelleri gerçek anlamda Bakır-Taş Devri” anlamına gelen Kalkolitik dönemde atılır. Önce Halaf ve Obeyd kültürleri ile başlayan ve Uruk’la devam eden süreçte Mezopotamya’da önce gelişkin köyler ve sonra da ilk şehirler ortaya çıkar. Taş aletler eski önemini giderek kaybeder; bunun yerine şimdi, madencilik ve özellikle buna bağlı olarak bölgeler arası ticaret giderek daha da önem kazanır; bakırın yanında altın ve gümüş gibi değerli madenler de ilk defa işlenmeye başlanır. Şehirciliğe doğru giden bu gelişimin gerisinde yatan en önemli nedenin, o zamanki köylerde birikmeye başlayan “artı ürün” olduğu, artık tüm bilim adamlarınca kabul edilmektedir. Artı ürün, tarımla uğraşması gerekmeyen tüccarlık, zanaatkarlık, askerlik gibi çeşitli iş kollarının doğmasına, bu şekilde toplumlarda iş bölümünün giderek daha da yaygınlaşmasına ve daha da önemlisi, bunların tümünü denetleyecek bir yönetici sınıfının ortaya çıkmasını sağlamıştır. Tabi ki tüm bu gelişmeler aniden olmamış, yavaş yavaş ihtiyaçlar doğrultusunda şekillenmiş ve zamanla karmaşık toplum düzeninin, diğer bir deyişle, şehirlerin ortaya çıkmasına yol açmıştır. Dönemin sonlarında (Son Uruk Dönemi) halen okunamamış olan ilk resim yazısı ve ticaretin önemini vurgulayan ve siyasal gücü simgeleyen silindir mühürler ortaya çıkar. Bu dönemde, Nil Deltası boyunca ise Mezopotamya’nınkine koşut Mısır Uygarlığı yeşermeye başlar. Bu gelişmeler, Anadolu Yarımadası’nın (Küçük Asya) batısında ise daha uzun bir süre söz konusu olmayacaktır. Doğudan yüksek dağ sıraları ve üç taraftan denizlerle çevrili Orta ve Batı Anadolu’nun bu konumu, dışarıdan bölgeye insan topluluklarının ve kültürel etkilerin girmesini zorlaştırmıştır ve giderek bu bölgede “Anadolu Uygarlığı” tanımına uygun bir kültürel birliğin doğmasına zemin hazırlamıştır. Ancak bu kültürel birlik , önceki dönemlerin itici gücüyle varlıklarını sürdüren birtakım yerel kültür gruplarının oluşturduğu bir bütündür. Bu dönemde nüfusta büyük bir patlama yaşandığı, yerleşme yerlerinin sayısındaki ani artıştan anlaşılmaktadır; şimdi artık yerleşmeler büyük oranda verimli toprakların yer aldığı ovalarda kümelenmektedir; ancak, Yarımada’da gerçek anlamda şehirciliğin başladığına dair herhangi bir somut ipucu ele geçirilememiştir. Erken Kalkolitik’te Neolitik gelenek kesintisiz, gelişerek devam eder. Orta Kalkolitik ise Neolitik’ten Son Kalkolitik döneme geçişi simgeler. Bu geçiş özellikle çanak çömlekte kendini hissettirir. Şöyleki, bej astarlı ve kırmızı boyalı çanak çömlek kulluobakazisi.bilecik.edu.tr 17 2007 yapımından koyu veya siyah astarlı açkılı, yivli veya beyaz boyalı çanak çömleğe geçilir. Eskişehir Bölgesinde Erken Kalkolitik'te, bir önceki Fikirtepe Kültürü’nden dış etkilerle gelişen Porsuk Kültürü ortaya çıkar. Bu kültürün özellikleri ve gelişimi Turan Efe ve Eskişehir Arkeoloji Müzesi Müdürlüğü’nün ortak başkanlığında 1992-1994 yılları arasında kazısı yapılan Orman Fidanlığı yerleşmesinde saptanmıştır. İsmini aldığı Eskişehir Orman Fidanlığı’nın karşısında, Karabayırlar olarak adlandırılan tepelerin güney yamacında yer olan bu yerleşme çanak çömleğinin az bir kısmı boya bezemelidir; koyu yüzlü çanak çömlek ise çizi, yiv ve baskı bezeklidir. Boyalı grup üst katlara doğru giderek azalır ve yerini koyu yüzlü açkılılara bırakır. Orman Fidanlığı, güneyden Orman Fidanlığı baskı bezekli ve incrusteli çanak çömlek parçaları Orman Fidanlığı ondule ve baskı bezekli çanak çömlek parçaları kulluobakazisi.bilecik.edu.tr 2007 18 Bu dönemede 'Gelişkin Fikirtepe Evresi'nin devamı olarak, kültürde benzeri değişikliler Ilıpınar kazılarından anlaşıldığı üzere, doğu Maramara bölgesinde de ortaya çıkar (Ilıpınar VI. ve V. Evreler). Sözkonusu bu Porsuk Kültürü çanak çömleğinin bazı özellikleri, Balkanlar'da geniş bir alana yayılmış olarak uzun bir süre varlığını sürdüren Vinça Kültürü çanak çömleğinin öncüsü olabilir. Benzeri çanak çömleğin Bursa'nın batısında yer alan ve N. Karul tarafından kazılmakta olan Aktopraklık Mevkii'nde de ortaya çıkarılması, bu kültür özelliklerinin Eskişehir bölgesi'nden Balkanlar'a doğru yayıldığı görüşünü desteklemektedir. Bundan sonra, Vinça bağlantısını daha da somutlaştırmak için, bu malzemenin ve Orta Kalkolitik içlerine doğru olan gelişiminin Çanakkale ve Gelibolu yarımadası'na doğru olan Marmara'nın güney ve kuzey sahilleri boyunca ve Batı Trakya'da da ortaya çıkarılması büyük önem taşımaktadır. Ilıpınar’da bu kültürün devamı niteliğinde olan ve Orta KalkolitikE tarihlenen 5 A ve 5B evrelerinin çanak çömleği, Viça’nınkiyle daha fazla benzerlikler göstermektedir. Her iki bölge figürinleri arasında da bu dönemde bazı çarpıcı benzerlikler vardır. Orta Kalkolitik dönem Neolitik gelenekli kültür özelliklerinin giderek ortadan kalktığı ve Geç Kalkolitik kültür ögelerinin şekillenmeye başladığı bir ‘geçiş evresi’ niteliğindedir. Orman Fidanlığı’nın 15 km güneyinde, Göçekısık yakınlarında yer alan Kes Kaya,da tahribat sonucu ortaya çıkan çöp çukurundan toplanan malzeme de bu dönem özelliklerini yansıtır. Burada önceki dönem boyalıları giderek dejenere olur; ayrıca Konya Orta Kalkolitik boyalıları ve sokma bezekli çanak çömleği ortaya çıkar. Orman Fidanlığı’nın en üst katında ise Geç Kalkolitik’i karakterize eden siyah açkılı ve beyaz boyalı çanak çömlek ele geçirilmiştir. Benzeri malzeme Kes Kaya’nın yüzeyinde de ele geçirilmiştir. Geç Kalkolitik’e ait yerleşmeler özellikle Yukarı Porsuk Vadisi’nde , Mihalıççık ve Sivrihisar bölgelerinde saptanmıştır. Ancak höyüklerin altında kilitlenmiş olduğundan, bu dönem malzemesi çoğunlukla ele geçirilememektedir. Demircihüyük’te de Geç Kalkolitik dönem, çok küçük bir alanda kazılabilmiştir. Aynı şekilde Küllüoba’da da Geç Kalkolitik döneme ait yerleşim katları henüz sınırlı bir alanda kazılabilmiştir. Burada da çanak çömleğin esasını siyah açkılı grup oluşturur. Geç Kalkolitik Dönem Anadolu Yarımadası’nın tümünde maalesef henüz çok az araştırılabilmiştir. kulluobakazisi.bilecik.edu.tr Kes Kaya, kuzeybatıdan 2007 19 Kes Kaya çöp çukuru Kes Kaya yiv-sokma bezemeli çanak çömlek parçaları kulluobakazisi.bilecik.edu.tr 20 Kes Kaya Orta Kalkolitik Konya ovası boyalıları Kes Kaya Geç Kalkolitik beyaz boyalı çanak çömlek parçaları 2007 kulluobakazisi.bilecik.edu.tr 21 2007 İlk Tunç Çağı'na Geçiş Dönemi Geç Kalkolitik dönem sonunda Anadolu Yarımadası’nda “İlk Tunç Çağı’na Geçiş Evresi” olarak adlandırabileceğimiz; Mezopotamya’da Uruk Dönemi’nin sonlarına denk gelen ve İlk Tunç Çağı kültür özelliklerinin şekillenmesinde belirleyici olan bir kültürel değişim süreci başlar. M. Korfmann tarafından“Anadolu yerleşim planı” olarak adlandırılan Batı Anadolu’ya özgü yerleşim planı, karakteristik özelliklerini ilk bu evrede kazanmaya başlar. Küllüoba’nın batı yamacında küçük bir kısmı kazılabilmiş olan bu dönem yerleşmesi, bu planın öncü özelliklerini taşır. Koyu yüzlü veya siyah açkılı çanak çömlek giderek yerini kırmızı astarlı ve açkılı çanak çömleğe bırakır; beyaz boyamanın yerini, büyük oranda yiv ve kabartma bezekler alır. İlk Tunç Çağı’nı en fazla karakterize eden gaga ağızlı testilerin basit örnekleri ilk bu evrede ortaya çıkar. Küllüoba İlk Tunç Çağına Geçiş Dönemine ait mimari plan kulluobakazisi.bilecik.edu.tr 2007 22 IB.4. İlk Tunç Çağı (M.Ö. 3000-1800) ve Küllüoba Kazıları İlk maden alaşımı bu dönemde gerçekleştirilir ve bu döneme adını verir: Bakırı sertleştirmek için, içine önceleri arsenik, daha sonraları ise kalay ilave edilmek suretiyle tunç (bronz) elde edilmiştir. Mezopotamya’da, İlk Tunç Çağı I ve II’ye denk gelen Er-Hanedanlar döneminde, güneyde Sumer, orta kesimde Akkad etnik/politik bölgeleri oluşur. Bu dönemde şehir devletlerinden oluşan siyasal bir yapılanma ve hayatın her alanında çok önemli gelişmeler söz konusudur. Anıtsal saraylar ve tapınaklar inşa edilir; kabartma ve heykeltıraşlık sanatı giderek önem kazanır. Özellikle dönemin sonlarına ait yazılı belgeler bize bu konuda önemli bilgiler vermektedir. Çok daha önceleri, Obeyd döneminde kültürel birliğe kavuşan Mezopotamya’da, İlk Tunç Çağı III başında ortaya çıkan Akkad Krallığı ile ilk defa siyasal birlik de sağlanmış olur. Büyük bir siyasal gücü elinde tutan Akkad Krallığı’nın, yazılı kaynaklarda, Anadolu içlerine kadar askeri seferler düzenlediğinden söz edilmektedir. Bu krallığın ortadan kalkmasından sonra, Mezopotamya’da M.Ö. 2.binyıl başlarına kadar idareyi III. UrHanedanlığı alır. Bu Hanedanlık zamanında Mezopotamya’da ilk Ziguratlar inşa edilir. “Yukarı Mezopotamya” olarak da adlandırılan bugünkü Güneydoğu Anadolu bölgesi, coğrafi olduğu kadar kültürel/siyasal olarak da, çok eski dönemlerden itibaren her zaman Mezopotamya’nın ayrılmaz bir parçası olmuştur. Ancak, İlk Tunç Çağı’nda, Mezopotamya’da bu gelişmeler olurken, Doğu Anadolu’ya, güney Kafkaslar’dan yayıldığı tahmin edilen Karaz Kültürü egemen olur. Güneydoğu Toroslar güneyde Mezopotamya kültür bölgesi ile bu kültür arasındaki sınırı oluşturur; batıda ise kabaca Kahramanmaraş ve Sivas arasındaki dağlık bölge bu kültürü batıdan sınırlandırır. Ancak Karaz kültürü doğuda Zagroslar boyunca İran'ın Luristan bölgesine, batıda da Filistin’e kadar nüfuz edebilmiştir. Tarihte “Küçük Asya” olarak da adlandırılmış olan Anadolu Yarımadası’nda ise geleneksel kültür varlığını sürdürür. Bu dönemde Batı Anadolu’da bir nüfus patlamasının yaşandığından söz edilebilir. Örneğin: Kütahya, Bilecik ve Eskişehir illerini içine alan yüzey araştırmalarımızda saptanan toplam 220 höyüğün hemen hemen tamamında bu dönem yerleşmeleri söz konusudur ve bu höyüklerden bazılarının çapları 400 m’yi aşmaktadır. kulluobakazisi.bilecik.edu.tr 2007 23 Porsuk Höyük (Çap: 650 m.) Karapazar (Çap: 200 m.) İlk Tunç Çağı Anadolu'da üç alt evrede incelenir: İlk Tunç Çağı I (M.Ö. 3000-2700) İlk Tunç Çağı II (M.Ö. 2700-2400) İlk Tunç Çağı III(M.Ö. 2400-1800) İlk Tunç Çağı I İTÇ I dönemi de Anadolu Yarımadası'nda en az araştırılmış dönemlerden biridir. Özellikle Orta Anadolu'nun bu dönemle ilgili kültür grupları ve kronolojisi ise hemen hemen hiç bilinmemektedir. Batı Anadolu'da bir önceki dönemde şekillenmeye başlayan kültür bölgelerinin sınırları daha belirgin bir hale gelir. Bunlardan Beycesultan İTÇ I Kültür Bölgesi, kabaca Denizli, Uşak, Afyon Kütahya ve Akşehir bölgelerini içine alan geniş bir alanda, kendine özgü çanak çömlek kulluobakazisi.bilecik.edu.tr 24 2007 özellikleri ile ortaya çıkar. Bu arada Kuzeybatı Anadolu'da da Troya I-Yortan Kültür Bölgesi şekillenir. İç kuzeybatı Anadolu'da ise doğu Marmara'da İznik; Eskişehir bölgesinde de Frigya Kültür Bölgesi ortaya çıkar. Frigya Kültür Bölgesi içinde başından itibaren Demircihüyük ve Yukarı Sakarya çanak çömlek grupları söz konusudur. 'Demircihüyük yerleşim planı' Demircihüyük'ten çok iyi bildiğimiz gibi klasik özelliklerini bu dönemin başında kazanır. Burada dışta zikzaklar yapan bir sur ve bu sura arkadan birleşen radyal açılımlı, birbirlerine bitişik, yan yana megaronumsu veya magaron planlı, çoğunlukla iki odalı trapez şeklindeki uzun evler yer alır. Evlerde odaların köşelerinde fırınlar, ortalarında ise ocaklar vardır. Yerleşmenin ortasında ise bu evlerin açıldığı bir avlu bulunmaktadır. Avluda yere oyulmuş dörtgen planlı silolar vardır. Küllüoba'da da benzeri plan anlayışı hakimdir; ancak burada plan başından itibaren radyal değil, daha ziyade linear özellikler gösterir. Demircihöyük, doğudan Demircihüyük yerleşim planı (M. Korfmann, Demircihüyük I,Yayınından kulluobakazisi.bilecik.edu.tr 25 2007 Demircihüyük yerleşim planı tümleme denemesi (M. Korfmann, Demircihüyük I, Yayınından) Demircihüyük karakteristik İTÇ I çanak çömlek formları (ölçeksiz) (Seher 1987: Levha 43: 23, 36: 4, 40: 3, 37: 11, 39: 5) İznik Kültür Bölgesi daha ziyade kültürel olarak Troya I-Yortan Kültür Bölgesi ile daha yakın ilişki içindedir. Bu kültür bölgesinin özellikleri İznik Gölü'nün batısında yer alan ve R. Roodenberg başkanlığında kazılan Hacılartepe'den bilinmektedir. Ancak, kazı sonuçları bugüne kadar yeterince yayınlanmamıştır. kulluobakazisi.bilecik.edu.tr 26 2007 İlk Tunç Çağı II Dönemi Kültür bölgelerinin ve çanak çömlek gruplarının yayılım alanları- Orta Anadolu da dahil olmak üzere- şimdi çok daha iyi bilinmektedir. Frigya Kültür Bölgesi'nin bazı özellikleri İznik Kültür bölgesi'ne nüfuz eder ve böylece İT II'de İznik, Demircihüyük ve Yukarı Sakarya çanak çömlek gruplarından oluşan ve bizim Bithinya-Frigya olarak tanımladığımız kültür bölgesi ortaya çıkar. Batı ve Orta Anadolu İlk Tunç II dönemi kültür bölgeleri ve çanak çömlek grupları Bithinya-Frigya Kültür Bölgesi’nin en karakteristik kültür özellikleri arasında çanak çömlekte siyah ağız kenarlı kaseler ile ilmik kulplu kaseler başta gelir. Ancak siyah ağız kenarlı çanak çömlek, Yukarı Sakarya grubunda fazla temsil edilmez. Bu bölgede ayrıca, başlarının arka kısımlarında polos denilen çıkıntılar bulunan, kilden şekillendirilmiş disk yüzlü kadın heykelcikleri de vardır. kulluobakazisi.bilecik.edu.tr 27 2007 Demircihüyük İTÇ II dönemi çanak çömleği (Efe 1986: Levha 28: 4, 42: 4, 5: 1; 34: 2, 4: 6) Demircihüyük İTÇ II figürinlerinden örnekler. Ölçeksiz (Obladen-Kauder 1996: Levha 120: 7, 118: 5, 8) kulluobakazisi.bilecik.edu.tr 28 2007 Kültür bölgeleri bize kökleri daha eski dönemlere inen etnik/kültürel devamlılığı, yerel çanak çanak çömlek grupları ise bu bölgeler içinde oluşan ve birbirlerine etnik bağlarla bağlı siyasal güçlerin nüfuz alanlarını dolaylı olarak göstermiş olabilir. Dolayısıyla, feodal bir yapılanmaya işaret eden bu durum, bugün Anadolu’nun doğusunda halen geçerli olan “ağalık” sistemi ile karşılaştırılabilir. İşte halen kazmakta olduğumuz Küllüoba, Yukarı Sakarya Ovaları’nın batı kesimini elinde tutan böyle bir beyin oturduğu bir merkez olabilir. Küllüoba’nın ovada hem merkezi bir konumu vardır; hem de bölgedeki bu dönem yerleşmelerinin en büyüğüdür. Eskişehir ve Yukarı Sakarya ovaları, prehistorik çağlarda bu bölgenin hem uygun yaşam koşullarını sunması, hem de bölgelerarası ilişkileri sağlayan doğal ulaşım yollarının kesişme noktasında bulunması nedeniyle, daha da önemli hale gelen tarım ve giderek artan ticari ilişkilere paralel olarak yoğun yerleşime sahne olmuştur. İlk Tunç II döneminin sonlarına doğru, özellikle Orta Anadolu’nun güneyi ve Batı Anadolu’nun iç kesimleri ile, Mezopotamya bağlantılı ticaret gelişmeye başlar. Özellikle ana ulaşım yolları üzerinde yer alan Küllüoba gibi siyasal erki barındıran merkezler, ticaret sayesinde giderek zenginleşir ve bu gelişme batı Anadolu’da yönetici kadronun giderek güçlendiği, işbölümünün giderek yoğunlaştığı gerçek anlamda ilk şehir merkezlerinin ortaya çıkmasına yol açar. Bu şekilde, yöneticilerin oturduğu ve yerleşmenin daha yüksek bir yerinde bulunan ve barındırdığı zenginliği koruma kaygısıyla da surlarla çevrili, korunaklı yukarışehirler (kaleler) ile halkın oturduğu aşağışehirler ortaya çıkmış olur. Buna paralel olarak da ortaya çıkmaya başlayan elit tabakanın lüks ihtiyaçlarını karşılamak için, özellikle değerli veya yarı değerli taşlarla, altın, gümüş gibi değerli madenlerin ticaretinde artış olmuştur. Bunlardan özellikle Lapis Lazuli (lacivert taşı) ve kalayın Mezopotamya üzerinden Doğu İran ve Afganistan’dan ithal edildiği söylenmektedir. kulluobakazisi.bilecik.edu.tr 29 2007 Küllüoba Siyah ağız kenarlı (Black-topped) kaselerinden örnekler (Sari 2007: Res 3. a-h) İşte bu anlamda, Kale ve Aşağışehir'den oluşan ve kalede umuma ait olabilecek bağımsız yapılar içeren Küllüoba İT II yerleşmesi bize, -Mezopotamya’ya göre oldukça gecikmiş olan- Batı Anadolu’da gerçek anlamda şehirciliğe geçişin başlangıç aşamaları ile ilgili bazı önemli ipuçları vermektedir. Küllüoba ile ilgili ayrıntılı bilgi için Anasayfa'ya bakınız. kulluobakazisi.bilecik.edu.tr İlk Tunç Çağı III (M.Ö. 2400-1800): Batı Anadolu’da Yerel Krallıklar Dönemi İşte bir önceki dönemin kültürel ve siyasal gelişmelerinin itici gücüyle, tüm batı ve orta Anadolu sathında “yerel krallıklar” veya “hanedanlıklar” dan oluşan bir siyasal yapılanmanın ortaya çıktığını varsayabiliriz. Yerleşmelerin sayısında azalma gözlenirken, bunların birçoğu şimdi normalden büyük şehir yerleşmeleridir. Bu durum, bazı insanların topraktan koparak, iş olanaklarının arttığı şehirlerde toplandığının delilidir ve dolayısıyla günümüze kadar devam eden köyden kente göç sürecinin kulluobakazisi.bilecik.edu.tr başlangıcıdır. Özellikle 2007 30 Troya hazine buluntuları Alacahöyük ve Kral Mezarları’nda ele geçirilen eserler, bu krallıkların sahip oldukları zenginlikler hakkında bir fikir vermektedir. Benzeri buluntuların ileride yapılacak çalışmalarla Eskişehir bölgesinde de bulunacağına hiç şüphe yoktur. Madencilikte telkari, lehimleme, granulasyon gibi yeni teknikler, artan ticaret sayesinde, Mezopotamya’dan Ege’ye kadar geniş bir coğrafyada birde bire ortaya çıkar. Bu dönemde, daha önce Orta Anadolu’nun doğusunda, Konya Ovası ve İçbatı Anadolu’da hissedilen Mezopotamya etkileri, şimdi Troya’ya, kuzey Ege Adaları'na ve hatta Trakya içlerine kadar ulaşmıştır. M. Özdoğan başkanlığında Kırklareli yakınlarındaki Kanlıgeçit'te yapılan kazılar, bu doğrultuda çok önemli bilgiler vermiştir. Bu şekilde, Kuzey Suriye ve Çukurova yönünden, birbiri arkasına yer alan Konya-Akşehir, Yukarı Sakarya-Eskişehir-İzink/İngöl ovaları ve aralarındaki geçitlerin oluşturduğu doğal ulaşım yolu sayesinde, Mezopotamya ve Troya arasında önemli bir kervan yolunun ortaya çıktığını söyleyebiliriz. İşte Küllüoba’nın önemi, bu yol üzerinde yer almasından gelir. Bu sayede Troya da giderek gelişmiş ve zenginleşmiştir. Burada yerleşme şimdi gayet anıtsal bir sur ile çevrili bir kale ve aşağışehirden oluşur. Kale içinde yan yana dizili, bağımsız megaronlar yer alır. Bunlardan en büyüğünün (Megaron IIA) uzunluğu 30 m.nin üzerindedir. İzmir’in güneyinde, Urla kasabası içinde yer alan Liman Tepe’de İT III’te aşağı yukarı banzeri özellikleri sergiler. Burada H. Erkanal başkanlığında halen kazılar yapılmaktadır. Doğudan bir etki olarak batıda ‘Çömlekçi Çarkı’nın ilk kullanımı, bu kervan yolu üzerinde gerçekleştiği gibi bu dönemi karakterize eden kültür özelliklerinin de önemli bir kısmı bu hat üzerinde şekillenmiş olmalıdır. Bunlar arasında özellikle özel törenlerde kullanıldığı tahmin edilen; altın veya gümüşten tankard ve depas gibi kapların çanak çömlek taklitleri, yine bu bölgede yoğun olarak bulunur. Çömlekçi çarkı, çanak çömlekte giderek standardizasyonu gündeme getirmiştir. Mezopotamya etkileri, hiçbir zaman Batı Anadolu İlk Tunç Çağı Uygarlığı’nın kültürel, siyasal yapısını kökten değiştirebilecek nitelikte olmamıştır. Eskişehir bölgesinde hemen hemen hiç araştırılmamış olan bu dönemde, Küllüoba’da yerleşmenin eski önemini kaybettiği anlaşılmaktadır; bu durum, merkezi yerleşmenin bir başka höyüğe taşındığını göstermektedir. Ancak yine de Küllüoba’da, üst üste dört yerleşmenin kurulduğu bu döneme ait önemli buluntular ele geçirilmiştir. Bunlar arasında tankard ve depas’ların gayet zarif örnekleri, Suriye kulluobakazisi.bilecik.edu.tr 2007 31 şişeleri’nin taklitleri ve tunçtan “toggle pin” denilen delikli süs iğneleri ile ayak şeklindeki mühürler gelir. Suriye şişeleri, özellikle Kuzey Suriye ve Güneydoğu Anadolu’da kullanılmış olan çarkta yapılmış, boyunlu ve kulpsuz, gri renkli, özel kaplardır. Bunlar Orta Anadolu’da ve Çukurova’da bu bölgelerden ithal olarak ele geçirilmiştir. Anadolu’nun daha batısında ise bugüne kadar bunların kırmızı astarlı taklitleri ele geçirilmiştir. (Küllüoba, Troya). Orta Tunç Çağı'na Geçiş Dönemi(2100-1800) M.Ö. 3.binyıl'ın kültürel/siyasal sonlarına doğru, Anadolu Yarımadası’nda yeni bir oluşumun temelleri atılmıştır: iç batı Anadolu, orta Anadolu ile bütünleşirken , batı Anadolu sahilleri de giderek daha fazla Ege Dünyası’nın bir parçası olmuştur. Orta Anadolu’daki bu yeni oluşum, daha sonra ortaya çıkacak olan Hitit Uygarlığı’nın temelini oluşturmuştur. Küllüoba, dört yerleşim katı ile temsil edilen bu dönemin sonunda terkedilmiştir. Orta Anadolu’da “Orta Tunç Çağı’na Geçiş Dönemi” olarak adlandırılan bu dönem kalıntıları, Küllüoba haricinde, T. Sivas başkanlığında kazılmakta olan Eskişehir’in kuzey kenarındaki Şarhöyük’te de saptanmıştır (kazının ilk başkanı M. Darga'dır); ayrıca Kütahya-Bilecik-Eskişehir illeri yüzey araştırmaları sırasında da birçok höyüğün yüzeyinden de bu dönem çanak çömleği toplanmıştır. IB.5. Orta ve Son Tunç Çağ (1800-1100) Mezopotamya’da M.Ö. 3100-3000 yıllarında ilk resim yazısı olarak kullanılmaya başlanan yazı, Sümerler tarafından M.Ö. 3.binyıl'da geliştirilerek çivi yazısı şekline dönüştürülmüştür. Çivi yazısı Orta Anadolu’ya ilk olarak Assur Ticaret Kolonileri vasıtasıyla, ancak ortaya çıkışından en az 1200 sene sonra, diğer bir deyişle, Orta Tunç Çağı'nın başlarında (M.Ö. 1800) ulaşabilmiştir. M.Ö. 2.binyıl Mezopotamya'da Eski Babil, Assur, Huri-Mitanni, Kassit gibi güçlü krallıkların hüküm sürdüğü bir dönemdir. Orta Anadolu'da ise Orta Tunç kulluobakazisi.bilecik.edu.tr 2007 32 Çağı'nda Hitit Krallığı çok önemli bir siyasal güç olarak tarih sahnesine çıkar ve tüm 2.binyıl boyunca güçlenerek ve sınırlarını da genişleterek bölgedeki varlığını sürdürür. Hitit çekirdek bölgesinin batıdaki sınırının, Sivrihisar dağlarından mı, yoksa bugünkü Eskişehir-Afyon-Kütahya illerini de içine alacak şekilde biraz daha batıdan mı geçtiği sorununa, bugüne kadar tatmin edici bir cevap bulunamamıştır. Bunun gerisinde yatan en önemli neden araştırma eksikliğidir. İç kuzeybatı Anadolu'da T. Efe başkanlığında yapılan yüzey araştırmalarında M.Ö. 2.binyıl'a ait, oldukça büyük yerleşmelerin varlığına işaret eden höyükler saptanmıştır. Bu höyüklerin dağılımı ve içerdikleri malzemeler üzerine, Anabilim Dalımız öğretim üyelerinden Ş. Dönmez kapsamlı bir makale hazırlamaktadır. Orta Tunç Çağı'na ait yerleşme evreleri bugüne kadar sadece Demircihüyük'te kazılabilmiştir. Alpu Ovası’nın batısında yer alan Çavlum’da ise N. Bilgen tarafından bu döneme ait bir mezarlık kazısı yapılmıştır. En azından150’nin üzerinde höyüğün bulunduğu Eskişehir bölgesinde bugüne kadar bunlardan sadece dördünde kazı yapılmıştır veya yapılmaktadır; dolayısıyla bu durum bize, Eskişehir tarihöncesi araştırmalarının henüz daha çok başında olduğumuzu açıkça göstermektedir. Bu bakımdan, araştırmalar ilerledikçe, bölgede insanlık tarihine ışık tutacak önemli arkeolojik bulgulara ulaşılacağına hiç şüphe yoktur. Eskişehir Bölgesi Araştırma Tarihcesi ile İlgili Kaynakça Ardos, M. 1985 Arık, R.O. et al 1956 Ay, D.Ş.M. 2001 Türkiye Ovalarının Jeomorfolojisi,Cilt II,İstanbul. Ankara-Konya, Eskişehir-Yazılıkaya Gezileri. Türk Tarih Kurumu. Ankara. “Die Frühbronzezeitlichen Siedlungsbefunde in Aizanoi. Die Frühbronzezeitliche Keramik”, Archaologischer Anzeiger. Pp.:280-294. Ay Efe,D.ŞM., 2001 "The Small Finds of Orman Fidanlığı", (yay.haz. T. Efe)The Salvage Excavations at Orman Fidanlığı. A Chalcolithic Site in lnland Northwestern Anatolia. TASK Vakfı Yayınları. İstanbul. s. 127-155. kulluobakazisi.bilecik.edu.tr 2006 33 2007 “Küllüoba’da Bulunmuş Olan Pişmiş Toprak Figürinlerden Birkaç Örnek”,(yay.haz. A.Erkanal-Öktü et.al.)Hayat Erkanal’a Armağan.Kültürlerin Yansıması :90-94. Baykal-Seeher, A.., Obladen-Kauder J. 1996 Demircihüyük. Die Ergebnisse der Ausgrabungen 1975-1978. Vol. VI. Die Kleinfunde. Mainz. Bilgen, A. N. 2002a “Eskişehir’de Bir Erken Hitit Mezarlığı/ Çavlum Köyü Pişmiş Toprak Eserleri- An Early Hittite Cemetery in Eskişehir/ Çavlum Village Terra Cotta Finds”, II. Uluslararası Eskişehir Pişmiş Toprak Sempozyumu. Eskişehir. s.9-18. 2002b “2000 Yılı Çavlum Köyü Mezarlık Kazısı”, 23. Kazı Sonuçları Toplantısı. s. 351–360. 2002c “Çavlum Köyü Mezarlığı Eskişehir/Alpu Ovası’nda Yeni Bir Orta Tunç Çağı Mezarlığı”, Anadolu Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi Dergisi 3:39–102. 2003a “Çavlum Köyü Kurtarma Kazısında Ele Geçen Pişmiş Toprak Kapların Restorasyonu", III. Uluslararası Eskişehir Pişmiş Toprak Sempozyumu - IIIrd International Eskişehir Terra Cotta Symposium. s. 274–280. 2003b “2001 Yılı Çavlum Köyü Mezarlık Kazısı”, 24. Kazı Sonuçları Toplantısı. s. 389–396. 2004 “2002 Yılı Çavlum Köyü Mezarlık Kazısı”, 25. Kazı Sonuçları Toplantısı. s.139–146, 2005a “Frigya’da Ninhursag İnancının İpuçları", Anadolu Üniversitesi I. Uluslararası Dünden Bugüne Eskişehir Sempozyumu, Siyasal, Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Yapı. s. 357–361. kulluobakazisi.bilecik.edu.tr 2005b 2006a Bittel, K. 34 2007 Çavlum, Eskişehir/Alpu Ovası’nda Bir Orta Tunç Çağı Nekropolü, Anadolu Üniversitesi Yayınları, no:1668, Eskişehir. “2004 Yılı Midaion/Karahöyük Yüzey Araştırması”, 23. Araştırma Sonuçları Toplantısı. s. 403–408. 2006b “Çavlum Orta Tunç Çağı Nekropolü’nde Ele Geçen Lületaşı Mühür”, Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi www.esosder.com, ISSN: 1304–0278 Bahar 2006, c.5 s.16 (17– 21). 2006c “Midaion/Karahöyük’de Tunç Çağı Bulguları”, Prof. Dr. Coşkun Özgünel’e Armağan Kitabı, Ankara Üniversitesi, Ankara, (Basımda) 2006d “Uzaktaki Mezarlık, Eskişehir Alpu Ovası’nda Yerleşim Yeri Bulunmayan Yeni Bir Mezarlık”, ArkeoAtlas 5:184, İstanbul 1942 Kleinasiatische Studien,İstanbuler Mitteilungen, V. 1950 Grundzüge der vor-und frühgeschichte Kleinasiens,Tübingen. Bittel, K., K.Otto 1939 Demirci Hüyük, Berlin. Burney, C.A. "Northern Anatolia Before Classical Times", Anatolian Studies 6: 179-193. 1956 Calder,W.M. 1928 "Exploration Archeologique de la Phrigie", Monumenta Asiae Minoris Antiqua I,harita.XXIX,XXXI. Chaput, E. 1941 Phrygie, Exploration archeologique I,Geologie et geographie physique,Paris. Cox,C.W.M., A.Cameron. 1937 "Exploration Archeologique de la Phrigie", Monumenta Asiae Minoris Antiqua V : XLV,XLVII. Çambel, H. 1952 "Frikya' da Midas Şehri Yakınında Bulunan Prehistorik Mezar", IV. Türk Tarih Kongresi Kongresi 1948. s. 228229. Çambel. H. 1973 “Güneydoğu Tarihöncesi Araştırmalarının Kültür Tarihi Bakımından Önemi”, Atatürk Konferansları IV. TTK Ankara. s. 25-40. kulluobakazisi.bilecik.edu.tr Darga, M. 35 2007 1992 “Şarhöyük-Dorylaion Kazıları (1989-1992)”, XV. Kazı Sonuçları Toplantısı I:481-502. 1993 “Quelques remarques sur les fouilles de ŞarhöyükDorylaion”,İstanbuler Mitteilungen, Deutsches Archäologisches Instıtut Abteilung İstanbul, Band 43: 313329 1995 “1993 Yılı Şarhöyük-Dorylaion (Eskişehir) Kazıları”, XVI. Kazı Sonuçları Toplantısı I: 351-368. 2000 “Şarhöyük-Dorylaion Kazı Çalışmaları 1997–1998”, Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi C.1/Sayı 2: 97–127. (T. Sivas ile birlikte) 2001 Şarhöyük-Dorylaion 1999 Yılı Kazı Çalışmaları”, 22. Kazı Sonuçları Toplantısı 2: 51-62. (T. Sivas ile birlikte). 2003a “Eine Tonbulle mit Hieroglyphen Luwischem Siegelabdruck aus Şarhöyük-Dorylaion”, Studia Trioca XIII: 161-164. (F. Strake ile birlikte). 2003b “Dorylaion Kazısı, Hititler’in En Batıdaki Yerleşmesini Ortaya Çıkardı”, Bilim ve Ütopya 2003/108:65-71 2004 “Şarhöyük-Dorylaion (Eskişehir) Kazılarında Hitit Buluntuları (1989-2003)”, (Yay. Haz. T. Korkut), 60. Yaşında Fahri Işık’a Armağan. Anadolu’da Doğdu/Festschrift für Fahri Işık zum 60. Geburtstag, İstanbul: 269-283. 2005 “Şarhöyük/Dorylaion Kazısı 2003 Yılı Çalışmaları”, 26. Kazı Sonuçları Toplantısı, 2: 53-57. (T. Sivas, H. Sivas) 2006 “Şarhöyük-Dorylaion Kazılarından İlk Buluntu: Dikdötgen Kerpiç Ocaklar ve Damgalı Amphora Kulpları”, Hayat Erkanal’a Armağan; Kültürlerin Yansıması/ Studies in Honor of Hayat Erkanal; Cultural Reflections, İstanbul. Darga,M.,T.Sivas 2000 “Şarhöyük-Dorylaion Kazı Çalışmaları 1997-1998”, Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi I/2:97-128. Darga,M.,T.Sivas ve H.Sivas 2002 “2000 yılı Şarhöyük-Dorylaion Kazıları”, 23. Kazı Sonuçları Toplantısı. s.207-218. Darkot, B., M. Tuncel kulluobakazisi.bilecik.edu.tr 36 2007 1995 Ege Bölgesi Coğrafyası (3.Baskı), İstanbul. Easton, D.F. 1976 "Towards a Chronology for the Anatolian Early Bronze Age", Anatolian Studies 26:145-173. Efe, T. 1988 Demircihüyük.Die Ergebnisse der Ausgrabungen 19751978, Band III,2 Die Keramik 2C. Die frühbronzezeitliche Keramik der jüngeren Phasen(ab Phase H), Mainz. 1989-1990 "Three Early Sites in the Vicinity of Eskişehir: Asmainler,Kanlıtaş,and Kes Kaya", Anatolica 16 :3160. 1990a "An Inland Anatolian Site with Pre-Vinça Elements", Orman Fidanlığı, Eskişehir", Germania 68 :67-113. 1990b "1988 Yılında Kütahya, Bilecik ve Eskişehir İllerinde Yapılan Yüzey Araştırmaları", Anadolu Araştırmaları 12:119. 1990c "1988 Yılında Kütahya, Bilecik ve Eskişehir İllerinde Yapılan Yüzey Araştırmaları", 7. Araştırma SonuçlarıToplantısı. s.405-424. 1990-91 “Yukarı Porsuk Vadisi’nde Günümüzden Yedibin Yıl öncesine ait Önemli Bir Kültürün Varlığı Saptandı”, Müze 4: 25-31. 1991 "1989 Yılında Kütahya, Bilecik ve Eskişehir İllerinde Yapılan Yüzey Araştırmaları", 7. Araştırma Sonuçları Toplantısı. s.163-177. 1992 "1990 Yılında Kütahya, Bilecik ve Eskişehir İllerinde Yapılan Yüzey Araştırmaları", 9. Araştırma SonuçlarıToplantısı. s.561-583. 1993a "1991 Yılında Kütahya, Bilecik ve Eskişehir İllerinde Yapılan Yüzey Araştırmaları", 10. Araştırma Sonuçları Toplantısı. s. 345-364. 1993b "Chalcolithic Pottery from the Mounds Aslanapa(Kütahya) and Kınık (Bilecik)",Anatolica 19:19-31. 1994a "Eskişehir Yöresindeki Bazı Höyüklerde Saptanmış Olan İlk Tunç Çağı'na Geçiş Evresi Çanak Çömleği", Anadolu Araştırmaları 13 :17-41. kulluobakazisi.bilecik.edu.tr 37 2007 1994b "1992 Yılında Kütahya, Bilecik ve Eskişehir İllerinde Yapılan Yüzey Araştırmaları", 11. Araştırma Sonuçları Toplantısı. s.571-592. 1994c "Early Bronze Age III Pottery from Bahçehisar: The Significance of the Pre-Hittite Sequence in the Eskişehir Plain,Northwestern Anatolia", American Journal of Archaeology 98 :5-34. 1995a "1993 Yılında Kütahya, Bilecik ve Eskişehir İllerinde Yapılan Yüzey Araştırmaları", 12. Araştırma Sonuçları Toplantısı. s.245-266. 1995b "İçbatı Anadolu' da İki Neolitik Yerleşme:Fındık Kayabaşı ve Akmakça," (yay.haz. A.Erkanal ve diğerleri) İ.Metin Akyurt ve Bahattin Devam Anı Kitabı.İstanbul. s.105-114. 1996a "1994 Yılında Kütahya, Bilecik ve Eskişehir İllerinde Yapılan Yüzey Araştırmaları", 13. Araştırma Sonuçları Toplantısı. s.131-153. 1996b "Orman Fidanlığı' nda 1992-1994 Yılları Arasında Yapılan Kurtarma Kazıları",17.Kazı Sonuçları Toplantısı.s.95- 108. 1996c “The Excavations at Orman Fidanlığı, an lnland Anatolian Site With Pre-Vinça Elements”, The Vinça Culture: lts Role and Cultural Connections. Timisoara. s.41-58. 1997 "1995 Yılında Kütahya, Bilecik ve Eskişehir İllerinde Yapılan Yüzey Araştırmaları", 14.. Araştırma Sonuçları Toplantısı. s. 215-232. 1998a "Seyitgazi/Küllüoba1996 Yılı Kazısı", 19. Kazı Sonuçları Toplantısı. s.151-172. 1998b “New Concepts on Tarsus-Troy Relations at the Beginning of the EB 3 Period”, XXXIV ème Rencontre Assyriologique Internationale (Istanbul 1987). T.T.K. Ankara. s. 297-304. 1999a “Orman Fidanlığı Kurtarma Kazıları: 1992-1994 Yılları Arasında Yapılan Çalışmalar”, Anadolu Araştırmaları. 15: 73-104 kulluobakazisi.bilecik.edu.tr 38 2007 1999b “Küllüoba 1997 Yılı Kazısı”, 20. Kazı Sonuçları Toplantısı. Ankara. s.165-182. 2000a “Recent Investigation in Inland Northwest Anatolia and Its Contribution to Early Balkan-Anatolian Connections”, (yay.haz. S. Hiller and V. Nikolov) Das Neolitikum in Südosteuropa. s.171-184. 2000b “Küllüoba 1998 Yılı Kazısı”, 11. Kazı Sonuçları Toplantısı. Ankara. s.117-128. 2000c “Seyitgazi/Küllüoba Kazısı”, (yay. haz. O. Belli) Türkiye Arkeolojisi ve İstanbul Üniversitesi. İstanbul. s.118-122. 2000d “Kütahya, Bilecik ve Eskişehir İlleri Yüzey Araştırmaları ve Orman Fidanlığı Kurtarma Kazıları”, (yay. haz. O. Belli) Türkiye Arkeolojisi ve İstanbul Üniversitesi. İstanbul. s. 103-109. 2001a “Küllüoba 1999 Yılı Kazısı”, 22. Kazı Sonuçları Toplantısı. Ankara. s. 105-118. 2001b The Salvage Excavations at Orman Fidanlığı. A Chalcolithic Site in lnland Northwestern Anatolia. TASK Vakfı Yayınları. İstanbul. 2001c “Die Frühbronzezeitlichen Siedlungsbefunda in Aizanoi. Die Frühbronzezeitliche Keramik”, Archaologischer Anzeiger :280-294. 2002a ‘’Yassıkaya: Kdz Ereğli (Heraclea Pontica) Yakınlarında bir İlk Tunç Çağı Yerleşmesi’’, 23. Kazı Sonuçları Toplantısı. Ankara. s. 361-374. 2002b “Küllüoba 2000 Yılı Kazısı”, 23. Kazı Sonuçları Toplantısı. Ankara. s. 315-326. 2002c “The Interaction Between Cultural/Political Entities and Metalworking in Western Anatolia during the Chalcolithic and Early Bronze Ages”, (yay.haz. Ü. Yalçın) Anatolian Metal II. Der Anschnitt. Bochum. s. 49-65. kulluobakazisi.bilecik.edu.tr 39 2007 2002a “Working with Manfred Korfmann at Demircihüyük and Afterwards: Remarks and Remembrances”, (yay.haz. R. Aslan, S. Blum, G. Kastl, F. Schweitzer, D. Thumm) Mauer Schau. Festshrift für Manfred Korfmann. Tübingen. s. 3-12. 2003a “Küllüoba and the Initial Stages of Urbanism in Western Anatolia”, (yay.haz. M. Özdoğan,H. Hauptmann ve N. Başgelen) From Primary Villages to Cities. Essays in Honour of U. Esin. Arkeoloji ve Sanat Yayınları. s. 265282. 2003b “Pottery Distribution Within the Bronze Age of Western Anatolia and its Implications upon Cultural, Political (and Ethnic?) Entities”, (yay haz. M. Özbaşaran, O. Tanındı ve A. Boratav) Archaeological Essays in Honour of Homo amatus: Güven Arsebük İçin Armağan Yazılar. s. 87104 2003c “Batı Anadolu Tunç Çağı Uygarlığının Doğuşu”, Tunç Bakışlar. ArkeoAtlas 2: 92-129. 2003d “Küllüoba 2001 Yılı Kazısı”, 24. Kazı Sonuçları Toplantısı. s. 461-466. 2004a “Küllüoba Kazısı 2002 Yılı Çalışmaları”, 25. Kazı Sonuçları Toplantısı. s. 19-28. 2004b "Kültür Gruplarından Krallıklara: Batı Anadolu'nun Tarihöncesi Kültürel ve Siyasal Gelişim Profili," Colloquium Anatolicum 3: 15-29. 2004c “Yassıkaya, an Early Bronze Age Site near Heraclea Pontica (Kdz Ereğli) on the Black Sea Coast”, (yay.haz. B. Hänsel) Festschrift für Nĕmejcová Pavùková. Berlin. s.2738. 2005a “Küllüoba 2003 Yılı Kazı Çalışmaları”, 26. Kazı Sonuçları Toplantısı. s. 29-44. 2005b "The Neolithization in Inland Northwestern Anatolia", (yay.haz. C. Lichter) How did Farming Reach Europe? (Proceedings of the International Workshop İstanbul. s. 107-116. kulluobakazisi.bilecik.edu.tr 2006 2007 40 "A Trinket Mould from Küllüoba Near Seyitgazi/Eskişehir", (yay.haz. A.Erkanal, S. Günel) Hayat Erkanal'a Armağan. Kültürlerin Yanısması. s. 301-304. (baskıda) "Küllüoba Kazıları ve Anadolu Araştırmalarına Katkısı", (yay.haz. G. Dönmez) Refik Duru'ya Armağan. Tarihöncesi Umurtak, Ş. (baskıda) Keçiçayırı'nda Ölü Hediyesi Olarak Bulunmuş Olan İki Geç Kalkolitik Kap", (yay.haz.Tarhan,T-Tibet,A-E.Konyar) Muhibbe Darga Armağanı (baskıda) "Demircihüyük ve Küllüoba İTÇ I-II Katlarında Ele Geçirilmiş Olan Bir Grup Boyunlu Çömlek", (yay.haz. Delemen,İ-Çokay-Kepçe,S-A.Özdizbay) H.Abbasoğlu Armağanı Efe, T- D.Ş.M.,Ay Efe 2000 “Early Bronze Age 1 Pottery from Küllüoba near “Seyitgazi, Eskişehir”, Anatolia Antiqua 8, 2000:1-87. 2001 “Küllüoba: İç Kuzeybatı Anadolu’da bir İlk Tunç Çağı Kenti; 1996-2000 Yılları Arasında Yapılan Kazı Çalışmalarının Genel Değerlendirmesi”, Tüba-Ar 4: 44-78. 2007 “The Küllüoba Excavations and the Cultural/Political Development of Western Anatolia Before the Second Millennium B.C", (yay.haz. Doğan-Alparslan M., Alparslan, M.,H.Peker) VİTA/HAYAT. Belkıs Dinçol ve Ali Dinçol' a Armağan, s. 251-268 (baskıda) Efe,T.,-E. Fidan, 2006 "Eskişehir Bölgesinin İlk Tunç Çağı'na özgü geriye yatık boyunlu gaga ağızlı testileri", Mehmet Özsait Anı Kitabı (yay.haz. H.Şahin-E.Konyar) “ Pre-Middle Bronze Age Metal Objects from Inland Western Anatolia: A Typological and Chronological Evaluation”, Anatolia Antiqua 14: 15-43. Efe,T., A. İlaslı, A. Topbaş. 1995 "Salvage Excavations of the Afyon Archaeological Museum, Part 1: Kaklık Mevkii, A Site Transitional to the Early Bronze Age", Studia Troica 5: 357-399. kulluobakazisi.bilecik.edu.tr Efe, T., A. İlaslı 1997 41 2007 "Pottery Links between the Troad and Inland Northwestern Anatolia during the Trojan Second Settlement", Poliochni,e l'Antica eta del Bronzo nell'Egeo Settentrionale, Atina. s.596-609. Efe, T., Türkteki, M., 2005 Eimermann, E., 2004 “The Stratigraphy and pottery of the period transitional into the Middle Bronze Age at Küllüoba (SeyitgaziEskişehir)’’, Anatolia Antiqua 13:119-144. "Soundings at Early Bronze Age Hacılartepe in the İznik Region", Anatolica 30: 16-36. Ertekin, G. 1992 Eskişehir Kentinde Yerleşmenin Evrimi, İ.Ü.Deniz Bilimleri ve Coğrafya Enstitüsü (basılmamış doktora tezi). İstanbul. Fidan, M.E., 2006 ‘’Waffen aus Metall vor der Mittleren Bronzezeit im Inland Westanatoliens’’, Colloquium Anatolicum V: 91-106. French, D. 1961 "Late Chalcolithic Pottery in Northwest Turkey and the Eagean" , Anatolian Studies 21:99-14. 1965 "Early Pottery Sites from Western Anatolia", Bulletin of the Institute of Archaeology 5 :15-24. 1967 "Prehistoric Sites in Northwest Anatolia, I.The İznik Area", Anatolian Studies, 17:49-100. 1969a "Prehistoric Sites in Northwest Anatolia, II.The Balıkesir and Akhisar / Manisa Areas", Anatolian Studies 19: 4198. 1969b Anatolia and the Aegean in the third Millennium B.C., University of Cambridge (basılmamış doktora tezi). Gatsov, I., - Efe, T., 2005 Goldman, H. 1956 “Some observations on the EB II chipped stone artifacts from Küllüoba (near Eskişehir) in inland Northwestern Anatolia”, Anatolia Antiqua 13:111-118. Excavations at Gözlükule,Tarsus, Princeton. kulluobakazisi.bilecik.edu.tr Gökcan, S. 1972 Gürkan, G.,J. Seeher. 1991 2007 42 Sakarya Nehri Rejimi, İ.Ü.Edebiyat Fakültesi Coğrafya Enstitüsü (mezuniyet tezi), İstanbul. "Die Frühbronzezeitliche Nekropole von Küçükhüyük bei Bozüyük",İstanbuler Mitteilungen 41:39-96. Haspels, C.H.E 1971 The Highlands of Phrigia.The Sites and Monuments, Cilt I, Princeton. İlaslı, A. 1996 "Seyitömer Höyüğü 1993 Yılı Kurtarma Kazısı", 6.Müze Kurtarma Kazıları Semineri. s.1-20. Kamil,T. 1982 Yortan Cemetery in the Early BronzeAge of Western Anatolia, BAR International Series 145,Oxford Koerte, A. 1909 "Ein Altphrygischer Tumulus bei Bos-Öjük", Athenien Mitteilungen 24:1vdd. Korfmann, M. 1983 Demircihüyük. Die Ergebnisse der Ausgrabungen 1975-1978.Vol.I. Demircihüyük I:Architektur, Stratigraphie und Befunde, Mainz. Korfmann, M.,B. Kromer. 1993 "Demircihüyük, Beşik-tepe, Troia-eine Zwischenbilanz zur Chronologie Dreier Orte in Westanatolien", Studia Troica 3: 35-171. Kökten, K. 1948 "1944-1948 Yıllarında Prehistoryası Araştırılan Yerler", IV.Türk Tarih Kongresi. s. 197-211. Kökten, K. 1951 "Kuzeybatı Anadolu' nun Tarihöncesi Hakkında Yeni Gözlemler", Dil-Tarih Coğrafya Fakültesi Dergisi 9, s. 201-209. Kull, B., 1988 Demircihüyük. Die Ergebnisse der Ausgrabungen 1975-1978.Vol.VI.Die Mittlere Bronzezeitliche Siedlung. Mainz. Leake, W. M. 1824 Journal of a Tour in Asia Minor with Comparative Remarks on the Ancient and Modern Geography of that Country, London. Lloyd, S., N. Gökçe 1951 Lloyd, S., J. Mellaart 1962 "Excavations at Polatlı", Anatolian Studies 1: 21- 75. Beycesultan I. The Chalcolithic and Levels . London. Early Bronze Age kulluobakazisi.bilecik.edu.tr Lamb, W. Manning, S.W. Mellink, M.J. 43 1937 "Excavations at Kusura near Afyon Karahisar", Archaeologia 86:1-46. 1938 "Excavations at Kusura near AfyonKarahisar", Archaeologia 87: 217-273. 2007 1997 "Troy,Radiocarbon,and the Chronology of the Northeast Aegean in the Early Bronze Age", Poliochni, e l'Antica eta del Bronzo nell'Egeo Settentrionale, Atina. s.498-521. 1955 "Some Pdehistoric Sites in Northwestern Anatolia", İstanbuler Mitteilungen 6: 53-88. 1967 "Beycesultan:A Bronze Age Site in Southwestern Turkey" Bibliotheca Orientalis.Jaargang 24:3-9. 1969 “Excavations at Karataş-Semayük in Lycia,1968”, American Journal of Archaeology 73:319-331. 1986 "The Early Bronze Age in West Anatolia: Aegean and Asiatic Correlations", (yay.haz. Cadogan,G.)The End of the Early Bronze Age in the Aegean,Cincinnati Studies 6. Leiden. s.139-152. 1989 "Anatolia and Foreign Relations of Tarsus in the Early Bronze Age", (yay.haz. Emre, K., M.Mellink, B.Hruda ve N. Özgüç), Anatolia and the Near East.Studies in the Honor of Tahsin Özgüç. s.319-332. 1992 "Anatolian Chronology", (yay.haz. Ehrich, R. W.), Anatolian Chronologies in Old World Archaeology, Cilt I-II, Chicago. s.207-220 ve 171-184. Classical Müller-Karpe, H. 1974 Handbuch der Vorgecshichte III. Kupferzeit. München. Orthmann, W. Die Keramik der Frühen Bronzezeit aus Inneranatolien. İstanbuler Forschungen 24, Berlin. 1963 Özdoğan, M., 1983 "Pendik: A Neolithic Site of Fikirtepe Culture in the Marmara Region", (yay.haz. R.M. Boehmer ve H. Hauptmann) Biträge zur Altertumskunde Kleinasiens, Festschrift für Kurt Bittel. s. 401-411. Özdoğan, M. 1984 "1983 Yılı Doğu Marmara ve Trakya Araştırmaları", 2. Araştırma Sonuçları Toplantısı. s.221-232. Özdoğan, M. 1985 "1984 Yılı Doğu Marmara ve Trakya Araştırmaları", 3. kulluobakazisi.bilecik.edu.tr 44 2007 Araştırma Sonuçları Toplantısı. s.410-420. Özdoğan, M. 1985b "A Surface Survey for Prehistoric and Early Historian Sites in Northwestern Turkey", National Geographic Society Research Report 1979 Projects. s. 517-541. Özdoğan, M. 1991 "Eastern Thrace before the Beginning of the Troy I- An Archaeological Dilemma", (yay.haz. J. Lichardus). Die Kupferzeit als historischeEpoche.Symposium Saarbrücken und Otzenhausen 1988. Saarbrückener Beitrage zur Altertumskunde 55 Bonn. s. 217-225. Özdoğan, M. et al 1999 Özdoğan, M. 2002 Neolithic in Turkey. New Discoveries (yay.haz. M. Özdoğan ve N. Başgelen). Arkeoloji ve Sanat Yayınları. "The Bronze Age in Thrace in Relation to the Emergence of Complex Societies in Anatolia and in the Aegean’’, Anatolian Metal II. Der Anschnitt. s. 67-76. Özdoğan, M., Gatsov, İ., 1998 "The Aceramic Neolithic Period in Western Turkey and in the Aegean", Anatolica 24:209-232. Parzinger, H. 1993 Studien zur Chronologie und Kulturgeschichte der Junstein-, Kupfer- und Frühbronzezeit zwischen Karpaten Und Mittlerem Taurus I,II. Mainz am Rhein. Ramsey, W.M. 1890 Historical Geography of Asia Minor. London. 1895 Cities and Bishopries of Phrygia I, II. London. Roodenberg, J.J., L. Thissen, H. Buitenhuis 1989-1990 "Preliminery Report on the Archaelogical Investigations at Ilıpınar in the North West Anatolia", Anatolica 16: 61144. Roodenberg, J.J., 1993 Roodenberg, J.J. 1994 Ilıpnar X to VI: Links and Chronology", Anatolica 19: 251-267. "1992 Ilıpınar Kazıları", XV. Kazı Sonuçları Toplantısı I. s.171-176. kulluobakazisi.bilecik.edu.tr Roodenberg, J.J., 1999 Roodenberg, J.J. et al 1995 Roodenberg, J.J. et al 2001 2007 45 Investigations at Menteşe Höyük in the Yenişehir Basin (1996-97)", Anatolica 25: 21-36. The Ilıpınar Excavations I (yay.haz. J.J. Roodenberg). The Ilıpınar Excavations II (yay.haz. J.J. Roodenberg ve L.C. Thissen). Sarı, D., Seeher, J. Sivas, H. 2007 “Küllüoba’da Ele Geçirilen Siyah Ağız Kenarlı Kaselerden (Black-Topped) Birkaç Örnek”, (yay.haz. Doğan-Alparslan M., Alparslan, M.,H.Peker) VİTA/HAYAT Belkıs Dinçol ve Ali Dinçol' a Armağan.s.647-656. Ege Yayınları.İstanbul. 1987 Demircihüyük. Die Ergebnisse der Ausgrabungen 1975-1978 Vol.III,I.Die Keramik A. neolitische und chalko litische Keramik. B. Die frühbronzezeitliche Keramik der alteren Phasen (bis Phase G). Mainz. 1991 "Die Nekropole von Demircihüyük-Sarıket" İstanbuler Mitteilungen 41.97-124. 1992 "Die Nekropole von Demircihüyük-Sarıket" İstanbuler Mitteilungen 42:5-19. 2004 “Eskişehir’den Tunç Çağı’na Ait İki Pişmiş Toprak Kadın Figürini”, Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi 2/1-2: 229-234. Sivas, H. – T. Tüfekçi Sivas 2006 Sivas, T. 2003 “Eskişehir, Kütahya, Afyonkarahisar İlleri Arkeolojik Envanteri 2005”, TÜBA Kültür Envanteri Dergisi V: (Baskıda). “Eskişehir- Kütahya-Afyonkarahisar İlleri 2001 Yılı Yüzey Araştırması”, 20. Araştırma Sonuçları Toplantısı.s. 285298. kulluobakazisi.bilecik.edu.tr 46 2007 Tüfekçi Sivas, T.-H. Sivas 2003 “Eskişehir, Kütahya Afyonkarahisar İlleri Yüzey Araştırması Arkeolojik Envanter Raporu”, TÜBA Kültür Envanteri Dergisi 1: 2-32. 2004a “2002 Yılı Eskişehir, Kütahya, Afyonkarahisar İlleri Yüzey Araştırması”, 21. Araştıma SonuçlarıToplantısı. s. 155-166. 2004b “Eskişehir, Kütahya, Afyonkarahisar İlleri Arkeolojik Envanteri 2003”, TÜBA Kültür Envanteri Dergisi 2: 101119. 2005a “ 2003 Yılı Eskişehir, Kütahya, Afyonkarahisar İlleri Yüzey Araştırması”, 22. Araştırma Sonuçları Toplantısı. s. 285298. 2005b “ Eskişehir, Kütahya, Afyonkarahisar İlleri 2004 Yılı Arkeolojik Envanteri ve Yüzey Araştırması “, TÜBA Kültür Envanteri Dergisi 4 : 33-57 2006 “2004 Yılı Eskişehir, Kütahya, Afyonkarahisar İlleri Yüzey Araştırması”, 23. Araştırma Sonuçları Toplantısı. s. 163174. Temizer, R. 1960 "Yazır Höyük Buluntuları", V.Türk Tarih Kurumu Kongresi. Ankara. s.156-162 Thissen, L. 1993 "New Insights in Balkan-Anatolian Connections in the Late Chalcolithic: Old Evidence from the Turkish Black Sea Littoral",Anatolian Studies 43:207-237. Topbaş, A. 1992 "Kütahya Seyitömer Höyüğü 1990 Yılı Kurtarma Kazısı", 2. Müze Kurtarma Kazıları Semineri 1991. s.11-34. Topbaş, A. 1993 "Seyitömer Höyüğü 1991 Yılı Kurtarma Kazısı" , 3. Müze Kurtarma Kazıları Semineri 1992. s.1-30. Topbaş, A. 1994 "Seyitömer Höyüğü 1992 Yılı Kurtarma Kazısı" , 4. Müze Kurtarma Kazıları Semineri 1993. s.297-310. Topbaş,A.,Efe,T.,A.İlaslı, 1998 “Salvage Excavations of the Afyon Archaeological Museum, Part II: TheSettlement of Karaoğlan Mevkii and the Early Bronze Age Cemetery of Kaklık Mevkii”, Anatolia Antiqua 6: 21-94. kulluobakazisi.bilecik.edu.tr Yakar, J. 1985 47 2007 The Later Prehistory of Anatolia:the Late Chalcolithic and Early Bronze Age, British Archaeological Reports(BAR International Series) 268, Oxford.
Benzer belgeler
Prof. Dr. Turan EFE - Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Fen
1994 “1992 Yılında Kütahya, Bilecik ve Eskişehir İllerinde Yapılan Yüzey
Araştırmaları”, XI. Araştırma Sonuçları Toplantısı. Ankara. s.571-592.
1995 “1993 Yılında Kütahya, Bilecik ve Eskişehir İlle...