TEMEL TIP BİLİMLERİ TESTİ AÇIKLAMALI CEVAPLAR 1
Transkript
TEMEL TIP BİLİMLERİ TESTİ AÇIKLAMALI CEVAPLAR 1
Temel Bilimler / T 38 - 4 TEMEL TIP BİLİMLERİ TESTİ AÇIKLAMALI CEVAPLAR 1. Foramen spinosum aşağıdaki hangi iki boşluğu birbirine bağlar? 3. Aşağıdaki eklem tiplerinden hangisi iki eksenli eklem cinsidir? A) Fossa cranii media – Fossa infratemporalis A) Sellaris B) Trochoidea B) Fossa pterygopalatina – Cavitas nasi C) Spheroidea D) Ginglymus C) Fossa cranii media – Fossa pterygopalatina E)Plana D) Orbita – Cavitas nasi 3–A E) Fossa cranii anterior – Fossa pterygopalatina Plana tipi sinovyal eklemlerin eksenleri yoktur. Troklear (ginglimus) ve trokoid (pivot) eklemler tek eksenlidirler. 1–A Foramen spinosum os sphenoidale’de bulunur ve fossa cranii media ile fossa infratemporalis’i birbirine bağlar içinden a. meningea media geçer. Elipsoid ve sellar eklemler 2 eksenlidir Sferoid eklem ise 3 eksenlidir. Fossa pterygopalatina ile Cavitas nasi’yi birbirine bağlayan; Foramen sphenopalatinum Troklear (ginglimus) eklemler sadece transvers eksende fleksiyon ekstansiyon yapabilen eklemlerdir. Fossa cranii media ile Fossa pterygopalatina’yı birbirine bağlayan; Foramen rotundum Trokoid eklemler sadece vertikal eksende rotasyon yapabilen eklemlerdir. Orbita ile Cavitas nasi’yi birbirine bağlayan;Foramen ethmoidale anterius et posterius 2. M. flexor carpi ulnaris’in sonlanma yeri aşağıdaki hangi kemiktir? A) Os lunatum B) Os pisiforme C) Os trapezium D) Os scaphoideum E) Os triquetrum 2–B Os pisiforme sesamoid kemiklerdendir. Pisiforme el bileğinde distal sıranın en medialindeki kemiktir ve m. flexor carpi ulnaris’in tendonu içinde yer alır veya bu kasın insersiyosu olarak da tanımlanır. 4. Spinal anestezi için kateterizasyon uygulanacak hastada en son hangi yapı geçilir? A) Lig. longitudinale posterius B) Duramater spinalis C) Arachnoidea mater D) Lig. flavum E) Lig. interspinale 4–C LP ve spinal anestezi sırasında iğne pia mater ile araknoid arasında subaraknoid aralıktadır ve en son araknoid membran delinir. Epidural blokta ise iğne lig. flavum ile dura mater arasındadır ve en son lig. flavum delinir. www.tusem.com.tr 2 Temel Bilimler / T 38 - 4 8. Glandula parotidea içinde hangisi yer almaz? A) A. carotis externa B) N. facialis C) A. Maxillaris D) V. retromandibularis E) A. facialis 8–E 5. Gl. parotidea fossa retromandibularis’te yer alır ve içinde v. retromandibularis, a. carotis externa, a. temporalis superficialis ve a. maxillaris’in başlangıçları, a. auricularis posterior başlangıcı, a. occipitalis başlangıcı, plexus caroticus externus ve n. facialis bulunur. Hangisi nervus hypoglossus tarafından innerve edilmez? A) M. styloglossus B) M. genioglossus C) M. Palatoglossus D) M. transversus linguae İçinde a. carotis externa bulunur ancak besleyen a.maxillaris›in dalıdır. İçinde n. facialis bulunur n.glossopharyngeus yapar. E) M. hyoglossus 5–C ancak innervasyonunu M. palatoglossus plexus pharyngeus (X) tarafından innerve edilir. Diğer kaslar n. hypoglossus tarafından innerve edilir. 6. Kola iç rotasyon yaptırmayan kas aşağıdakilerden hangisidir? A) M. pectoralis majör B) M. latissimus dorsi C) M. teres minör D) M. subscapularis E) M. teres major 6–C M. teres minor ve m. infraspinatus kola dış rotasyon yaptırırlar. Diğerleri hep iç rotasyon yaptırırlar. M. deltoideus’un ön bölümü iç, arka bölümü ise dış rotasyona yardımcıdır. 7. 9. Aşağıdaki anatomik yapılardan hangisi sağ atriumda bulunmaz? Aşağıdaki arterlerden hangisi arteria axillaris’in dalı değildir? A) Trabecula carnea A) A. thoracica lateralis B) Crista terminalis B) A. thoracica interna C) Ostium sinus coronarii C) A. subscapularis D) Valvula venae cavae inferioris D) A. circumflexa humeri anterior E) Mm. pectinati E) A. thoracica superior 7–A 9–B Sağ atriumda ostium v. cava inferioris, valvula vena cava inferioris, ostium v. cava superioris, tuberculum intervenosum, fossa ovalis, limbus ovalis, ostium sinus coronarii, valvula ostium sinus coronarii ve mm. pectinati bulunur. Axillaris’in 6 adet dalı vardır. Bunlar a. thoracica superior, a. thoracoacromialis, a. thoracica lateralis, a. subscapularis, a. circumflexa humeri anterior ve posterior’dur. A. subscapularis en büyük dalıdır ve a. subclavia’nın dalları ile anastomozlar yapar. A. circumflexa scapula ve a. thoracodorsalis dalları bulunur. Mm. pectinati’ler atrium kaslarına, trabeculeae carneae’lar ise ventrikül kaslarına verilen isimdir. A. thoracica interna a. subclavia’nın dalıdır. 3 www.tusem.com.tr Temel Bilimler / T 38 - 4 10. V. jugularis interna’ya direkt açılan beyin venöz sinüsü aşağıdakilerden hangisidir? A) Sinus sagittalis superior B) Sinus petrosus inferior Jejunum İleum Çap à daha büyük (4 cm) daha küçük (3.5) Damar à daha damarlı, daha kırmızı az damarlı,daha soluk tek arkus ve uzun arterler (A) çift arkus, kısa arterler (B) daha küçük, son kısımda yok Plica circularis à daha büyük, kalın C) Sinus rectus Agregat lenf à D) Sinus transversus az, Çok, Peyer plakları E) Sinus occipitalis 10 – B Vasa recta Sinus transversus’lar confluens sinuum’dan başlarlar ve kulağın arkasında kafa tabanına doğru dönerek sinus sigmoideus adını alırlar. Sinus sigmoideus for. jugulare üzerinde bulbus jugularis’e dökülür. Bulbus jugularis’in devamı v. jugularis interna’dır. Bir başka deyişle sinus sigmoideus’un devamı v. jugularis interna olarak kabul edilebilir. Sinus cavernosus’ları direne eden sinus petrosus superior’lar sinus transversus’lara açılarak gene sinus sigmodeus yoluyla v. jugularis interna’ya açılırken; Vasa recta arter arkusları arter arkusları 13. Aşağıdakilerden hangisi erkekteki corpus spongiosum penis’in kadındaki homoloğudur? Sinus petrosus inferior kafatasını foramen jugulare’den terk ederek kafatasının dışında doğrudan v. jugularis interna’ya dökülür. A) Gl. Paraurethrales B) Mons pubis C) Bulbus vestibuli D) Gl. vestibularis major E) Crus clitoridis 11. Üst ekstremiteden gelen şuursuz derin duyuları taşıyan yolun 2. nöronları nerede bulunur? 13 – C Bulbus vestibuli, kadında vagina girişini çevrelyen bir dokudur ve erkekteki corpus spongiosum penis’in karşılığıdır. A) Nucleus dentatus B) Nucleus gracilis C) Nucleus cuneatus Mons pubis: Symphysis pubicada bulunan yağ dokunun oluşturduğu kabarıklıktır. Buradaki kıllara pubes denir. D) Nucleus cuneatus accessorius Clitoris: Erektildir. Erkekte corpus cavernosumun özdeşidir. E) Substantia gelatinosa Gl. vestibularis major (Bartholin bezi): Erkekteki gl. bulbourethralis özdeşidir. Bulbus vestibulinin arkasındadır. Kanalı hymen ile labium minus arası oluğa açılır. Spatium perinei superficialis’de yer alır. 11 – D Üst ekstremiteden gelen şuurlu derin duyuların 1. nöronları ganglion spinale’de yer alır. 2. nöronları ise bulbus’un alt seviyelerinde yer alan nucleus cuneatus’dadır. C8 üzerinden (dolayısıyla üst ekstremiteden) gelen şuursuz derin duyular ise nucleus cuneatus accessorius’ta sinaps yaparlar. 14. Göz küresinde tunica vasculosa bulbi’ye ait olan yapı aşağıdakilerden hangisidir? 12. Jejunum’dan ileum’a doğru gittikçe artan yapı veya özellik hangisidir? A) Duvar kalınlığı B) Damar yoğunluğu C) Villi intestinales D) Plica circulares B) Sclera C) Lens D) Retina E)Cornea 14 – A Göz küresi tabakaları dıştan içe: E) Nodi lymphoidei Tunica fibrosa bulbi: Sclera ve cornea 12 – E Tunica vasculosa bulbi: Choroidea, corpus ciliare ve iris Jejunum’dan ileum’a doğru gittikçe lenfatik dokular ve jejunumda da bulunan nodi lymphoidei’ler sayıca artar hatta daha büyük ve yoğun nodi lymphoidei aggregati (Peyer plakları) şeklini alırlar. www.tusem.com.tr A) Choroidea Tunica interna bulbi (retina): Pars optica ve pars caeca retinae tarafından oluşur. 4 Temel Bilimler / T 38 - 4 Ekrin (Merokrin) bezler; Salgılarını salgı granülünü çevreleyen zarların hücre zarı ile kaynaşması ile yaparlar. Stoplazma kaybı olmaz. Bezlerin büyük çoğunluğu bu tiptir. (Parotis, pankreas) Apokrin bezler; Stoplazmanın bir kısmı salgı ile beraber kaybedilir. Koltuk altı ter bezleri, meme bezleri, serumen buna örnektir. Holokrin bezler: Tüm hücre dejenere olarak salgıyı boşaltır. Yağ bezleri (sebacea), gonodlar buna örnektir. 15. Littre bezleri aşağıdaki yapıların hangisinde bulunur? A)Üretra B) Mesane C)Vajina D)Üreter Şekil: Salgı tipleri E) Böbrek 15 – A 18. 18 alfa - hidroksilaz eksikliğinde hangi hormonun biyosentezi etkilenir? Littre bezleri: Erkek üretrasında duvarda bulunan küçük muköz bezlerdir 16. D vitamini sentezi deride aşağıdaki tabakalardan hangisinde bulunur? A) St. Bazale B) St.spinozum C) St. Granülozum D) St.lusidum A) Tiroid hormonları B) Progesteron C)Aldosteron D)Testosteron E)Estrojen 18 – C E) St.korneum 16 – C Stratum Granulosum Poligonal hücrelerin oluşturduğu 3-5 tabakadan meydana gelmiştir. Sitoplazmalarında bol miktarda keratohyalin granüller denilen yoğun bazofilik granüller bulunmaktadır. Epidermisin granüler tabakasındaki hücrelerde stoplazmada lipid içerikli lameller granüller bulunur. Bu lipid şeritleri yabancı maddelerin penetrasyon için geçit tıkayıcı etki oluşturur. D vitamini sentez eder. 17. Meme bezleri salgılarını boşaltma şekline göre hangi tip bezdir? A) Merokrin B) Apokrin C)Parakrin D)Ekrin E)Holokrin 17 – B SALGI BEZLERİ Dış salgı bezleri salgılama işlemini asinus denen birim yapar. Bezler salgılarını verme biçimine göre 3 grupta incelenir. 5 www.tusem.com.tr Temel Bilimler / T 38 - 4 19. Aşağıdakilerden hangisi botulinum toksininin (botoks) sinir-kas kavşağındaki etki mekanizmasını açıklar? Tablo: Yeme davranışını etkileyen peptidler A) Kolinin presinaptik uca geri alınmasını inhibe eder B) Presinaptik membrandaki voltaja bağlı kalsiyum kanallarını kapatır C) Nikotinik reseptörlere bağlanarak asetilkolinin bağlanmasını engeller D) Asetilkolin veziküllerinin sinaptik aralığa ekzositozunu engeller E) Asetilkolinesteraz enzimini inhibe eder 19 – D Otonom iletimi etkileyen ilaç ve toksinler İlaç Etki yeri Etki Local anastezikler tetrodotoxin, saxitoxin Sinir Hücresi Voltaj bağımlı Na kanal blokeri Hemikolinyum Kolinerjik sinir uçları Kolin up-take inhibisyonu ve Ach sentezinin azalması Metiltirozin Adrenerjik Sinir uçları ve adrenal medulla A ve NA sentez blokasyonu Vezamikol Kolinerjik sinir uçları Depolanmanın blokasyonu Rezerpine Adrenerjik sinir uçları Depolanmanın blokasyonu Conotoxin Presinaptik Kalsiyum kanal blokeri NT salımının azalması Botulinum toxin Kolinerjik vezikül Ach salımının azalması Latrotoxin Kolinerjik ve adrenerjik NT Salınımının artması nöronlarda pre-sinaptik kalsiyum kanal açıcısı Tyramine, amphetamine Adrenerjik sinir uçları 21. Aort kapağının kapanması kardiyak siklusun hangi periyodunda gerçekleşir? A) İzovolumetrik kontraksiyon B) İzovolumetrik relaksasyon C) Ejeksiyon periyodu D) Atrial sistol E) Hızlı doluş periyodu 21 – B Ventrikul izovolumetrik gevşemesi: Aort-pulmoner kapak kapanır. S2 sesi oluşur. Ventrikul gevşediği için basınç düşer. AV kapaklar açılmamıştır. İnspiryumda thoraks hacmi genişler sağ ventriküle gelen kan artar, sağ ventrikül ejeksiyon zamanı uzar. Pulmoner kapak daha geç kapanır. Buna fizyolojik inspiratuar çiftleşme denir. NT salınımı 22. Kalpte refrakter periyodu en uzun olan hücreler nerede bulunur? 20. Aşağıdakilerden hangisi gıda alımını arttırıcı etkilidir? A) Bombesin B) Leptin C) Ghrelin D) Peptid YY B) Atrium kasında C) AV nodunda D) Purkinje liflerinde E) Ventrikül kasında E) Glukagon 22 – D 20 – C KALPTE AKSİYON POTANSİYELLERİ YEME DAVRANIŞI Şekil: Kalp aksiyon potansiyeli süreleri Yeme davranışı hipotalamusun lateral ve ventromedial çekirdekler tarafından kontrol edilmektedir. Yağ dokusundan salınan hormonlara adipokin adı verilir. Yağ dokusu artınca adipokin miktarıda artar. İştah üzerinde en etkili adipokin leptindir. Yağ dokusundaki hücrelerin ürünü olan leptin (ob/ob geni) hipotalamustaki NPY’yi baskılayarak iştah kesici özellik göstermektedir. NPY hipotalamusta güçlü oroksojen (yeme davranışını uyarıcı) etki oluşturur. www.tusem.com.tr A) SA nodunda 6 Temel Bilimler / T 38 - 4 Cardiac Tissue Action Potential Upstroke Duration (msec) Sinoatri- 150 al node Inward Ca2+ current Plateau Phase 4 Depolarization None Onward Na+ current (If) Ca2+ channels Atrium 150 Inward Na+ current 24 – A Miyoepitel hücre, histoloji soruları içinde kalıp sorulardan biridir. Mutlaka bilinmesi gereklidir. Miyoepitel hücre adından da anlaşılacağı gibi içinde kasılabilen aktin ve miyozin flamanları bulundurur. Salgı bezlerinin (örneğin; ter bezleri) duktuslarının etrafını döşeyen bu hücre, egzokrin salgıların boşaltılmasını sağlar. Süt bezlerinde oksitosin miyoepitelyal hücrede kontraksiyon oluşturup sütün boşaltılmasını sağlar. Normal pacemaker Inward Ca2+ None current (slow inward current) L-type Ca2+ channels Ventricle 250 Inward Ca2+ None current (slow inward current) 25. Aksonda anterograd taşınmada etkili, ATPaz aktivitesi gösteren motor protein aşağıdakilerden hangisidir? L-type Ca2+ channels Purkinje fibers 300 Inward Ca current (slow inward current) 2+ A) Aktin B) Dynein C) Kinezin D) İntegrin E)Katenin Latent pacemaker 25 – C MİKROTÜBÜLÜSLER L-type Ca2+ channels 25 nm çapında, tübülin adı verilen bir proteinden oluşmuş, boru şeklinde bir organeldir. Hücre iskeletinin oluşumunda destek ve hareketle ilgili işlevlerde görevlidir. Tau protein ve mikrotubul ilişkili protein, mikrotubul oluşumunu sağlamak için tubulin adı verilen proteinlerin polimerizasyonunu sağlar. Ayrıca miktrotubuller hücre içi vezikül ve organel transportundan da sorumludurlar. Dynein ve Kinezin gibi ATP-az aktivitesi taşıyan proteinler trasportta fonksiyon görürler. 23. Proteinlerdeki glikozilasyon aşağıdaki organellerin hangisinde gerçekleşir? A)Mitokondri B) Peroksizom C) Endoplazmik retikulum D) Lizozom E)Çekirdek Akson içinde anterograde (akson terminaline doğru) veziküler taşınımı kinezin yaparken, veziküllerin retrograde (somaya doğru) taşınımını dynein yapmaktadır. 23 – C GRANÜLLÜ ENDOPLAZMİK RETİKULUMU (GER) Dış yüzüne ribozomların bağlanmış olduğu, paralel ünit zarlarla çevrelenmiş tübül ve sisternalardan oluşmuş bir organeldir. Hücre dışına salgı olarak verilecek proteinlerin ve lizozomal enzimlerin sentezinden sorumludur. GER aynı zamanda proteinlerin glikolizasyonunu da (N-bağlı glikolizasyon) yapar. Tunikamisin proteinlerin GER’da glikozillenmesini engelleyerek glikoprotein sentezini bozar. GER lümeni ayrıca proteinlerin posttransyonel modifikasyonlarının da yapıldığı yerdir. Granüllü endoplazma retikulumunda bulunan ribozomlar, aktif protein sentezi yapan hücrelerdeki sitoplazmik bazofilinin (ergostoplazma, nissl cisimciği) nedenidir. 26. Aşağıdakilerden hangisi NMDA-glutamat reseptörünün glutamata cevap verebilmesi için gerekli olan nörotransmitterlerden biridir? 24. Deride, miyoepitelyal hücreler aşağıdaki oluşumların hangisinde bulunur? A) Ekrin ter bezleri B) Kıl folikülleri C) Stratum granulosumD) Stratum basale E) Sebase bezler A) GABA B) Asetilkolin C) Glisin D) Noradrenalin E) Dopamin 7 www.tusem.com.tr Temel Bilimler / T 38 - 4 26 – C 28. İncebarsak Lieberkuhn bezleri bazalinde yerleşmiş bol miktarda lizozom içeren, fagositoz yapabilen hücre aşağıdakilerden hangisidir? GLUTAMAT: Beyinde en yaygın bulunan eksitatör nörotransmitterdir. Glutamat reseptörleri 2 tiptir: A) Parietal hücre B) Esas hücre 1 - Metabotropik tipte olanlar G proteine ile bağlantılı olup IP3 ve DAG seviyelerini yükselten yada hücre içi cAMP seviyesini düşüren serpentin reseptörleridir. C) Goblet D) Paneth hücresi E) Enteroendokrin hücre 28– D 2 - İyonotropik tipte olanlar ise; AMPA, Kainate ve NMDA reseptörleridir. İncebarsakta Lieberkühn kriptasının tabanında bulunan ve lizozim salgılayan hücre Paneth hücresidir. Paneth hücresi kolonda bulunmaz. Enteroendokrin hücre ise endokrin gastrointestinal hormonları sentezler. NMDA: NMDA reseptörü, Na-K-Ca kanalıdır. Kanalın işlev yapması için glutamat yanında glisinin de olması gereklidir. 27. İdrarda cAMP atılımında artış gözlenmesi durumunda öncelikle aşağıdakilerden hangisi düşünülmelidir? 29. Mide bezlerinden hangisinde intrasitoplazmik kanaliküller vardır? A) Plazmaya cAMP geçişinde azalma A) Parietal hücre B) Renal tübülde parathormon etkisi B) Yüzeyel müküs hücreleri C) Distal tübülde aldosteron etkisi C) Boyun müküs hücreleri D) Renal kan akımında artış D) Esas hücreler E) Mesane kas tonusunda artış E) Argentaffin hücreler 27– B 29 – A Paratiroid bezin parankimasında iki tip hücre vardır. Parietal hücrenin en önemli özelliği mebranın hücre içine yaptığı sitoplazmik kanalikül sistemidir. Böylelikle asit salınım yüzeyi arttırılır. Ayrıca parietal hücrelerde yoğun miktarda mitokondri bulunur. Mitokondriler asitin mide lümenine pompalanmasını sağlarlar. 1. Esas hücreler: Stoplazmik granüllerde parathormon içeren hücrelerdir. Glikojen inklüzyonlarıda stoplazmada gözlenebilir. 2. Oxyphil hücreler: Oksifil hücre özellikle puberteden sonra sayıları artar. Stoplazmasında bol miktarda mitokondri içerdiği için H&E ile stoplazması asidofilik boyanır. Bu hücreler gerektiğinde esas hücrelere diferansiye olabilirler. 30. Dört haftalık embriyoda aşağıdakilerden hangisi bulunmaz? A) 4-12 adet somit Parathormon: B) Nöropor PTH salınımını uyaran tek faktör kan kalsiyumunun düşmesidir. C) Nöral tüp Kemikte osteoklast aktivasyonu yaparak kan kalsiyumunu yükseltir. E) Nöral crest D) Alt ekstremite tomurcuklanması 30 – D Kan fosfatı arttığında PTH artar. Bunun sebebi fosfat arttığında, kan kalsiyumunun düşmesidir. El ve ayak taslakları 6. haftada ortaya çıkar. Ayrıca Magnezyum azlığında da PTH artar. Böbrekten distal tubulde Ca++ geri emilimini artırır. PTH, proksimal tubulde ise Fosfat, bikarbonat, aminoasit atımını arttırır. PTH, etkilerini cAMP üzerinden yaptığından PTH yüksekliğinde idrarda cAMP atılımı artar. 31. Göz intraembriyonel dönemde nereden gelişir? A) Rhombencephalon B) Mezensephalon C) Methensephalon D) Telencephalon Böbrekte, 1-alfa hidroksilaz enzimini aktive ederek, 1.25 (OH)2 - D3 dönüşümünü hızlandırır. www.tusem.com.tr E) Prozencephalon 8 Temel Bilimler / T 38 - 4 31 – E 34 – B Göz, 22 günlük embriyoda prozencephalonun iki yanında sığ çukurların oluşması ve nöral tüpün kapanmasıyla bu çukurların dış ektoderme doğru genişleyerek ilerlemesi sonucu meydana gelir. Prolinin amin grubu diğer amino asitlerden farklı olarak, R grubu ile bağ yaparak imin halka yapısını oluşturur. 35. Aşağıdaki hormonlardan hangisi etkisini bir transmembran proteinine bağlanarak göstermez? A) Tiroid stimulan hormon B)Adrenalin C)Androjen D) Glukagon E) Folikül stimulan hormon 32. 3. haftada embriyoda kafadan caudale uzanan mezoderm kökenli oluşum aşağıdakilerden hangisidir? A) Notocord C) Nöral krest 35 – C Steroid hormonların ve tiroid hormonlarının reseptörleri hücre içindedir. Bu yüzden membranda bir reseptöre bağlanmazlar. B) Somid D) Nöral kanal E) İlkel ağız boşluğu 36. Plazma membranı için yanlış ifadeyi seçiniz? 32 – B A) Membran simetri gösterir SOMİTLERİN GELİŞİMİ B) Membranda serbest kolesterol ısı değişimlerinde akışkanlığı düzenler Başlangıçta orta hattın iki yanında gevşek bir doku oluşturan mezoderm germ yaprağı 17. günde orta hattınikiyanında sağlıve sollu üç ayrı bölge gösterecek şekilde düzenlenir. Orta hatta yakın bölgelerde prolifere olarak kalınlaşır. Bu kısma paraksiyel mezoderm adı verilir. Paraksiyel mezoderm laterale doğru ara mezoderm (intermediate mezoderm) ve lateral mezoderm olarak devam eder. Lateral mezoderm, yolk kesesi ve amnion kesesini saran ekstraembriyonik mezoderm ile devamlıdır. C) Glikolipidler daima interstisyel alana doğru yönelmiştir D) Transmembran proteinlerin membranla etkileşim yüzeyine genellikle apolar amino asitler yönelmiştir E) Membrandaki glikoproteinler antijenik yapıyı belirler 36 – A Membran hidrofobik etkileşimlerle oluşan, dinamik, asimetrik ve amfipatik bir yapıdır. Membranda serbest kolesterol ısı değişimlerinde akışkanlık düzenler. Glikolipidler ve glikoproteinler antijenik yapıdan ve reseptörik faaliyetlerden sorumludurlar ve daima karbonhidratlı yapılar (glikolipid ve glikoproteinler) membranın dış yüzeyine doğru yönlenirler. Transmembran ve integral proteinler membranla hidrofobik etkileşimlerle etkileşir ve bu yüzeye çoğunlukla apolar amino asitler yönlenir. 33. Aşağıdakilerden hangisi tekrarlayan disakkarit üniteleri içinde asidik şeker içermez? A) Heparin B) Hyaluronik asit C) Dermatan sülfat D) Keratan sülfat E) Kondroitin sülfat 33 – D 37. Aşağıdakilerden hangisinin sentezi için arjinin amino asidinden aktarılan karbon veya azot atomlarına ihtiyaç yoktur? Cevap: D. Tüm glikozaminoglikanlar tekrarlayan disakkarit ünitelerinden oluşur. Şekerin biri asidik vasıflı bir diğeri aminli şekerdir. Keratan sülfat asidik vasıflı şeker içermez. Tekrarlayan disakkarid ünitesi N-asetilglukozamin ve galaktoz’dur. B) Prolin C) Triptofan D) Histidin B) Adenin C) Spermin D) Nitrik oksit E) Kreatin-fosfat 34. Aşağıdaki serbest amino asitlerden hangisinin yapısındaki amin grubu, alfa karbon dışında bir başka gruba da bağlı olarak bulunur? A)Alanin A)Üre 37 – B Arjinin ürenin tüm karbon ve azot atomlarını öncülüdür. Spermin ve spermidin gibi poliaminler; ornitin ve metiyoninden sentezlenir ve arjinin ornitinin önclüdür. NO arjininden sentezlenir. Arjinin ayrıca kreatin-P yapısına da katılır. E) Asparagin 9 www.tusem.com.tr Temel Bilimler / T 38 - 4 38. Hangisi kemik yıkımını göstermekte kullanılan laboratuvar belirteçlerinden değildir? 41. Aşağıdaki enzim-koenzim veya enzim-prostetik grup eşleştirmelerinden hangisi yanlıştır? A) Hidroksiprolin A) Dehidrojenaz – NAD+ B)Hidroksilizin B) Dekarboksilaz – Piridoksal fosfat C) Asit fosfataz C) Transketolaz – Tiamin D) N terminal telopeptid D) Hidroksilaz – Pantoteik asit E) Alkalen fosfatazın kemik izoformu E) Sitokrom oksidaz – Hem 38 – E 41 – D Asit fosfataz osteoklastik, alkalen fosfataz osteoblastik aktiviteyi gösterir. Kemik yıkımının tüm belirteçleri kollajen yıkım ürünleridir (hidroksiprolin, hidroksilizin, glikozile hidroksilizin, galaktozile hidroksilizin ve telopeptidler). Dehidrojenaz grubu enzimler oksidasyon ve redüksiyon tepkimelerini katalizlerler ve elektron alıp vermek için NAD+, NADP+, FAD+ ve FMN+ gibi bir elektron alıcısına ihtiyaç duyarlar. Dekarboksilaz, transaminaz ve ALA sentaz gibi tepkimler de piridoksal fosfat kullanılır. Piruvat dehidrojenaz, alfa-ketoglutarat dehidrojenaz gibi oksidatif dekarboksilasyon tepkimeleri ve transketolaz tiamin kullanır. Tüm sitokromlar “hem” prostetik grubu içerir. 39. Glikoproteinlerin sentezi sırasında karbonhidrat kalıtlarının eklenmesi için aşağıdaki amino asitlerden hangisi kullanılmaz? A)Serin B) Arjinin C)Treonin D)Hidroksilizin E) Asparajin 42. Aşağıdakilerden hangisi insülinin karaciğerdeki etkisi değildir? 39 – B A) Glikoneogenez hızlanır Glikoproteinlerin glikolizasyonu sırasında serin ve treonin O-glikolizasyonda, asparajin N-glikolizasyonda kullanılan amino asitlerdir. Hidroksilizin sadece kollajende olmak üzere O-glikolizsayonda kullanılan diğer bir amino asittir. B) Kolesterol biyosentezi hızlanır C) Fosfoglukonat yolu hızlanır D) Glikojenoliz yavaşlar E) Lipogenez hızlanır 40. Hemoglobin için aşağıdaki önermelerden hangisi yanlıştır? 42 – A A) Hemoglobin F’in oksijen dissosiasyon eğrisi Hemoglobin A’nın solundadır İnsülin, glikolizi, glikojenezi, lipogenezi, pentoz fosfat yolunu (heksoz-mono-fosfat yolu veya fosfoglukonat yolu), kolesterol biyosentezini hızlandırıken; glukoneogenezi, glikojenolizi ve lipolizi baskılar. B) 2,3-bisfosfogliserat beta zincirlerin lizin ve histidin amino asidine bağlanır C) Akciğerde bağlanan her oksijen hemoglobinin oksijen ilgisini azaltır D) Karbondioksit bağlandığı hemoglobinin oksijen ilgisini azaltır 43. Aşağıdakilerden hangisi elektron transport sisteminin oksidatif fazında bir yavaşlamaya yol açmaz? E) Globulin zincirleri üzerindeki histidin amino asitleri ortamdaki protonları bağlar ve kan pH’sını tamponlar A)Rotenon B) Karbonmonoksit 40 – C C) Atraktilozid D) Malonat Hemogobin A’da oksijen hem substrat hem de pozitif allosterik efektörken (oksijen dissosiasyon eğrisini sola kaydırır, ilgi arttırır), CO2, protonlar ve 2,3-BFG molekülleri negatif allosterik efektörlerdir(oksijen dissosiasyon eğrisini sağa kaydırır, ilgi azaltır). CO2 globulin zincirlerinin N-terminal ucuna (NH3 ucuna); protonlar globulin zincirlerinde histidin amino asitlerine; 2,3-BFG ise beta zincirde lizin ve histidin amino asitlerine bağlanır. Hemoglobin F in oksijen ilgisi hemoglobin A’dan yüksek yani eğrisi soldadır. E) Dinitrofenol www.tusem.com.tr 43 – E Rotenon (kompleks I), CO (kompleks IV), malonat (kompleks II) üzerinden oksidatif faz blokerleridir ve hem oksidasyonu hem de fosforilasyonu durdururlar. Atraktilozid ATP/ADP translokaz (adenin nükleotid translokaz)’ın inhibitörüdür ve yine fosforilasyonu ve oksidasyonu durdurur. 2,3-dinitrofenol ise fosforilasyonu durdururken, oksidasyonu hızlandır. 10 Temel Bilimler / T 38 - 4 44. Aşağıdaki allosterik enzimlerden hangisi kovalent modifikasyonla düzenlenmez? 47. Hücrede oluşan aktif prostanoidler hangi öncülden oluşur? A) İzositrat dehidrojenaz A) Prostaglandin H2 B) Prostaglandin E2 B) Piruvat dehidrojenaz C) Prostaglandin F2 D) Prostaglandin D2 C) Glikojen sentaz E)Prostasiklin D) Asetil-KoA karboksilaz 47 – A E) Hormon duyarlı lipaz Prostaglandin sentezinde ilk oluşan prostanoid PGG2, PGI2, TXA2 gibi hücredeki aktif prostanoidlerin öncülü ise PGH2’dir. Sentezde ilk oluşan prostanoid ise PGG2’dir. 44 – A Enerji metabolizmasının yolaklarından krebs döngüsü insülin ve glukagonun direk etkisi altında değildir ve enzimleri bu yüzden kovalent modifikasyonla düzenlenmez. 48. Dislipidemi tanısı için yapılan bir lipoprotein elektroforozinde anoda (+ kutup) en yakın yürüyen lipoprotein hangisidir? 45. Piruvat dehidrojenaz enzim kompleksi için hangisi yanlıştır? A) Şilomikron B) LDL A) Oksidatif dekarboksilasyon yapar. C)IDL D)VLDL B) Çalışması için tiamin gerekir E)HDL C) Artan mitokondrial ATP ile aktivitesi artar 48 – E D) Mitokondrial bir enzimdir, sitozolik formu yoktur Dislipidemilerin tanısında lipoprotein elektroforez kullanılır. Elektroforezde lipoproteinlerin dizilimleri; katottan (- kutup) anoda (+ kutup) doğru, şilomikron, LDL, VLDL ve HDL şeklindedir. E) Elektron tansport zincirinde kullanılmak üzere NAD indirgenmesi yapar 45 – C 49. Biyotin karboksilaz grubu enzimlere aşağıdaki amino asitlerden hangisinden bağlanır? Piruvat dehidrojenaz mitokondride bulunan, piruvatı asetilKoA’ya çeviren bir enzim kompleksidir, bir adet karbon CO2 şeklinde atıldığı için oksidatif bir dekarboksilasyondur. Tiamin, lipoik asit, NAD, FAD ve KoA’yı koenzim olarak kullanır. Elektron transport zincirinde kullanılmak üzere NADH üretir. Enzimin allosterik düzenlenmesinde; ATP, NADH ve asetil-KoA negatif allosterik etki ederken; ADP, NAD ve KoA pozitif allosterik etkilidir. A) Lösin B) Asparajin C)Prolin D)Lizin E)Fenilalanin 49 – D Lizin yan zincirinde fazladan bir NH3 grubu içerir. Lizin birçok bağlanmada N atomunu kimyasal bağlanmalar için kullandırır. Bu tip bağlanmalarda oksijen atomu kullandırabilecek amino asitler ise hidroksilli amino asitler; serin, treonin ve tirozindir. 46. Eritrositlerin oksitleyici ajanlardan membranlarını koruması için hangi metabolik yolak en etkilidir? A)Glikoliz 50. Aşağıdaki “Hem” yıkımı ve atlımı ile ilgili önermelerden hangisi yanlıştır? B) Heksoz monofosfat yolu C) Sitrik asit siklusu A) Hem oksijenaz enzimi halkayı açar ve demiri koparır D) Glukronik asit yolu B) İndirek bilirubin su çözünürlüğü az olduğu için kanda albümin ile taşınır E) Üronik asit yolu 46 – B C) Kanda direk bilirubin miktarı total bilirubin değerinin en büyük kısmını oluşturur Eritrositler membranlarını oksidan streslerden korumak için heksoz-mono-fosfat yolundan elde edilen NADPH’ları kullanan glutayon peroksidaz-glutayon redüktaz sistemine ihtiyaç duyarlar. D) Karaciğerdeki konjugasyonun amacı su çözünürlüğünü arttırmaktır E) Barsakta bakteriler bilirubinden urobilinojenleri oluşturur 11 www.tusem.com.tr Temel Bilimler / T 38 - 4 50 – C 53. ANP’nin (atrial natriüretik peptid) reseptörü ve ikinci habercisi aşağıdakilerden hangisidir? Hem yıkımı bir RES enzimi olan hem oksijenazla başlar, enzim porfirin halkasını açar, içinden demiri kurtarır, bu reaksiyon ayrıca CO oluşturur. Daha sonra biliverdin üzerinden indirek (unkonjuge) bilirubin oluşur. Su çözünürlüğü kötü olduğu için kanda albümin ile taşınır. Karaciğer tarafından alınan bilirubin UDP-glukronik asitle konjuge edilir (UDP-glukronil transferaz katalizler) ve su çözünürlüğü daha yüksek direk (konjuge) bilirubin oluşur. Safraya atılan direk bilirubin, barsağa dökülür ve barsakta bakteriler urobilinojenleri oluşturur. Direk bilirubin normal şartlarda safra yolu ile barsağa atıldığı için kanda çok az rastlanır, kandaki total bilirubinin en büyük kısmı indirek bilirubindir. A) Membrana bağlı adenilat siklaz ve cAMP B) Sitoplazmik guanilat siklaz ve cGMP C) Sitoplazmik adenilat siklaz ve cAMP D) İnizitol trifosfat ve diaçilgliserol E) Membrana bağlı guanilat siklaz ve cGMP 53 – E ANP ve BNP membrana bağlı guanilat siklazı aktive ederek cGMP arttırırken, NO sitoplazmik guanilat siklaz üzerinden etkilidir. 54. Yağ asidi sentezinin allosterik enzimi olan asetil-KoA karboksilazın aktivitesini aşağıdakilerden hangisi arttırır? 51. RNA için aşağıdaki ifadelerden yanlış olanı seçiniz? A) RNA sentezi olası hatalar için takip ve tamir edilir B) Bazı RNA’ların katalitik aktivitesi vardır C) mRNA’yı RNA polimeraz II sentezler B) Adrenalin C) Linolenik asit D) Glukagon E)Palmitat D) rRNA farklı sayıda proteinlerle birleşir ve ribozomları oluşturur 54 – A Asetil-KoA karboksilaz, insülinile aktive edilirken, glukagonla ve insülin karşıtı hormonlarla inhibe edilir (glukokortikoidler, katekolaminler, ACTH ve GH). Sitrat en güçlü allosterik aktivatörü iken, palmitat başta olmak üzere uzun zincirli yağ asitleri allosterik inhibitörüdür. E) Tüm RNA’lar sentez sonrası belirli modifikasyonlara uğrar 51 – A Tüm RNA’lar sentez sonrası modifiye edilir, en çok modifikasyon rRNA’da olur. rRNA farklı proteinlerle birleşir ve ribozomları oluşturur, ribozomlar ribo-nukleo-proteinlerdir. RNA polimeraz I rRNA’yı, polimeraz II mRNA’yı, polimeraz III ise tRNA’yı sentezler. Protein dışı enzimatik aktiviteye sadece RNA’da rastlanmıştır (ribozimler). RNA sentezinde takip ve tamir yoktur. 55. Karın ağrısı ve ishal şikayetleri ile kliniğe başvuran çocuk hastanın dışkı tetkikinde polimorfonüklear lökositler saptanıyor. Aşağıdaki etkenlerden hangisinin bu bulgulara yol açması beklenmez? A) Shigella sonnei 52. Aşağıdaki DNA bölgelerinden hangisi yüksek mutasyon riski içerir? B) Salmonella enteritidis C) Campylobacter jejuni A) TATA bölgeleri D) Vibrio cholera B) Tekrarlayan sitozin bölgeleri E) Yersinia enterocolitica C) Mikrosatellit bölgeleri 55 – D D) Trinukleotid tekrar bölgeleri Kolera hastalığı etkeni olan V.cholera, salgıladığı toksin (koleragen)aracılığı ile hastalık oluşturur. İntestinal mukoza hücrelerine etki eden toksin, adenilat siklazı aktive eder. Aktive adenilat siklaz, cAMP artışına neden olarak barsak hücrelerinden elektrolit sekresyonuna ve dolayısı ile sıvı atılımına neden olmaktadır. Toksin aracılığı ile gerçekleşen bu süreçte dışkıda eritrosit ve lökosit görülmesi beklenmez. E) Telomer bölgeleri 52 – B Tekrarlayan sitozin bölgelerindeki hataları, kontrol polimerazları yakalamakta zorlanırlar, sitozin tekrar bölgeleri mutasyon riski en yüksek bölgelerdir. Tekrarlayan adenin ve tekrarlayan guanin bölgeleri ikinci yüksek riski oluşturur. www.tusem.com.tr A)Sitrat 12 Temel Bilimler / T 38 - 4 56. Otuz yaşında erkek hasta cinsel temas sonrası genital alanda oluşan ağrısız ülser lezyonunun kendiliğinden geçtiğini ifade ediyor. Hastanın bir süre sonra tüm vücudunda (avuç içi, ayak tabanı dahil) makülopapüler lezyonları ortaya çıkıyor. Cilt lezyonlarından yapılacak hangi inceleme tanıyı ortaya koymak açısından faydalıdır? 58. Aşağıdaki A grubu biyoterör ajanlarından hangisinin solunum yolu ile bulaşması beklenmez? A) Clostridium botulinum B) Bacillus anthracis C) Yersinia pestis D) Variola virüs E) Ebola virüs A) Gram boyama 58 – E B) Karanlık saha mikroskopisi Ebola virüs hastalığı etkeninin kan, vücut sıvıları, cinsel temas ve infekte hayvanlar (yarasa, maymun vs) ile bulaştığı gösterilmiştir. Fakat solunum yolu beklenen bir bulaş yolu değildir. Botulismus, şarbon, veba ve çiçek hastalıklarında solunumsal bulaş bilinmektedir. C)Kültür D) ARB boyama E) Giemsa boyaması 56 – B Sifilizde primer infeksiyon, bulaş yerinde ağrısız ülser (şankr) oluşumu ile karakterizedir. Bir süre sonra ülser kendiliğinden kaybolmaktadır. Tedavi olmayan hastalarda bakteri bir süre sonra tüm vücuda yayılarak ateş, LAP ve döküntü ile karakterize hastalık tablosunu (sekonder sifiliz) ortaya çıkarmaktadır. Her iki dönemde de bulaştırıcı olan sifiliz hastalarının lezyonlarından alınan örneklerin karanlık saha mikroskopisi ile incelenmesi tanı koydurucudur. Klasik boyama yöntemleri ve kültür ile sifiliz tanısı yapılamamaktadır. 59. Aşağıdakileren hangisi mikroaerofilik bakteridir? A) Mycobacterium tuberculosis B) Pseudomonas aeruginosa C) Nocardia astroides D) Campylobacter jejuni E) Bordotella pertussis 59 – D Mikroaerofilik bakteri, üremek için atmosferdeki oksijen miktarından daha az oksijene gereksinim duyan organizmalardır. Başlıca mikroaerofilik bakteriler Campylobacter spp., Helicobacter spp. , Treponema spp. ve Borrelia spp.’dir. Şıklarda geçen diğer bakteriler zorunlu aerob bakterilerdir. 57. Altmış beş yaşında erkek hasta ateş ve şuur bulanıklığı ile acile başvuruyor. Lomber ponksiyon yapılan hastaya pürülan menenjit tanısı konuluyor. BOS mikroskopisinde Gram (+) çomak saptanıyor. Kültürde oda ısısında hareketli, CAMP testi (+) ve +4 C’de üreyebilen bakteri ürüyor. 60. Chylamidia türlerinin etken olması beklenmeyen klinik tablo aşağıdakilerden hangidir? A)Üretrit Bu hastanın tedavisinde hangi antibiyotik öncelikli tercih edilmelidir? B) Konjunktivit A) Ampisilin B) Seftriakson D) Lenfogranuloma veneurum C) Levofloksasin D) Kolistin E)Menenjit C) Pnömoni E)Eritromisin 60 – E 57 – A Chylamidia trachomatis cinsel yolla bulaşan en sık bakteriyel etkenlerden birisidir. Üretrit ve sonrasında gelişebilecek komplikasyonlar (epididimit, PID, Reiter sendromu vs) dışında lymphogranuloma venereum etkenidir. Cinsel yolla bulaşan hastalıklar dışında erişkinlerde ve yenidoğanda konjunktivit etkeni olabilmektedirler. Ayrıca enfekte anneden doğan çocuklarda C.trachomatisin pnömoni yapabileceği bilinmektedir. C.psitachi ve C.pneumonia ise atipik pnömoni yapabilen etkenlerdir. Listeria monocytogenes Gram (+) bir çomak olup kanlı besiyerinde beta-hemoliz oluşturan, oda ısında hareketli, +4 C’de üreyebilen ve CAMP testi (+) fakültatif intrasellüler bir patojendir. Fakültatif intrasellüler bir patojen olması nedeniyle hücresel immün yetmezliği olan hastalarda patojen olma olasılığı fazladır. Bu nedenle ileri yaş hastalarda ortaya çıkan pürülan menenjit vakalarında olası patojenlerden birisidir. Listeri infeksiyonunun tedavisinde ilk seçenek antibiyotik ampisilindir. 13 www.tusem.com.tr Temel Bilimler / T 38 - 4 61. KLL tanılı 64 yaşındaki hasta progressif mental bozukluk ve nörolojik defisitlerle karakterize klinik tablo ile değerlendiriliyor. Bir süre sonra exitus gerçekleşen hastanın postmortem beyin biyopsisinde oligodendrositler içerisinde zarfsız ve ikozohedral yapıda DNA virüs partiküllerine rastlanıyor. 64. Aktivitesi için viral timidin kinaz ile fosforilasyona ihtiyaç duyan antiviral ajan hangisidir? A) Foskarnet B) Asiklovir C) Gansiklovir D) Sidofovir E) Ribavirin Bu hastada en olası klinik tanı aşağıdakilerden hangisidir? A) Herpes ensefaliti 64 – B B) Progressive multifokal lökoensefalopati Asiklovir HSV, VZV ve bazen EBV infeksiyonlarının tedavisinde kullanılabilen bir anti-viral ajandır. Asiklovirin etkinlik kazanabilmesi için viral timidin kinaz enzimi ile fosforolize olması gerekmektedir. Bu enzim HSV, VZV ve daha az oranda EBV’de bulunmaktadır. CMV’de bu enzim bulunmadığından asiklovirin CMV’de etkinliği söz konusu değildir. C) Kuduz D) Creutzfeld Jakob hastalığı E) Subakut sklerozan panensefalit 61 – B Zarfsız DNA virüsleri parvovirüs, adenovirüs ve papova virüsleridir. Papova virüs ailesi içerisinde bulunan Polyamavirüsler onkojenik virüsler olup immünsüprese hastalarda çeşitli infeksiyonlar oluşturabilirler. JC virüs bunlardan bir tanesidir ve immünsüprese hastalarda progressive multifokal lökoensefalopati etkenidir. 65. Viseral leishmaniasis tedavisinde aşağıdaki ajanlardan hangisi ilk seçenek tedavilerden birisidir? A) Meflokin B)Albendazol 62. IV ilaç bağımlısı bir kişide halsizlik, iştahsızlık ve sarılık tablosu ortaya çıkıyor. Akut viral hepatit tablosu düşünülen hastada hangi test tanıda yetersiz kalabilmektedir? A) anti-HBc IgM B) anti-HAV IgM C) HCV-RNA D) anti-HEV IgM C) Lipozomal amfoterisin B D) Niklozamid E) Praziquantel 65 – C Viseral leishmaniasis tedavisinde başlıca tedavi seçenekleri 5 değerli antimon bileşiği olan stiboglikonat, lipozomal amfoterisin B ve son dönemde FDA tarafından onaylanan miltefosin’dir. E) anti-HCV 62 – E Akut C tipi hepatit tablosu diğer viral hepatit kliniklerine göre nispeten daha az gürültülü bir tablodur ve dolayısıyla kronikleşme olasılığı daha yüksektir. Akut C hepatiti tablosunda anti-HCV testi çoğu zaman negatif saptanmaktadır. Antikor oluşması için 1-2 aylık süreye ihtiyaç duyulmaktadır. Bu nedenle akut HCV infeksiyonu düşünülen vakalarda HCV-RNA istenmelidir. 66. Aşağıdaki parazitlerden hangisi tüm yaşam siklusunu insanda tamamlayabilmektedir? A) Toxoplasma gondii B) Plasmodium falciparum 63. CD4 sayısı 100’ün üstünde olan AIDS hastalarında hangi etkene bağlı fırsatçı infeksiyonlar öncelikle beklenmez? C) Cryptosporidium parvum D) Tryponosoma cruzi A) Pneumocystis jirovicii E) Tryponosoma brucei B) M.tuberculosis 66 – C C) HSV infeksiyonu Enfekte insan dışkısıyla dış ortama yayılan Cryptosporidium ookistleri, su ve infekte besinler aracığı ile insanlara oral yol ile bulaşabilmektedir. Mideyi geçen ookistlerden açığa çıkan sporozoidler barsak epiteline tutunurlar. Epitel hücresi içerisinde bir seri seksüel ve aseksüel siklus sonrası oluşan ookistler tekrar dışkı ile dış ortama atılmaktadır. D) Oral kandida infeksiyonu E) CMV infeksiyonu 63 – E AİDS hastalarında ortaya çıkan fırsatçı infeksiyonlar CD4 sayısıyla ilişkilidir. CMV, Toxoplasma, Kriptokok ve MAC (Mycobacterium avium-intracellulare) CD4 sayısı 100/mm3’ün altına düştüğü durumlarda düşünülmelidir ve bu hastalarda bu anlamda profilaktif tedaviler başlanmalıdır. www.tusem.com.tr Toxoplasmada kedi, plasmodiumlarda sivrisinek, tryponosomada raduvid ve çeçe sinekleri bu parazitlerin yaşam döngünde yer almaktadırlar. 14 Temel Bilimler / T 38 - 4 67. Trematodların tümünde ara konak olan canlı aşağıdakilerden hangisidir? A) Karınca C) Yengeç 70. Aşağıdaki etkenlerden hangisinde amfoterisin B direncine sık rastlanmaktadır? B) Salyangoz A) Aspergillus niger D) Balık C) Aspergillus terreus D) Aspergillus fumigatus B) Aspergillus flavus E) Aspergillus clavatus E) Su kabuklusu (Kopepod) 67 – B 70 – C Tüm trematodlarda (Şistosoma hariç) birden fazla ara konak bulunmaktadır. Trematod yumurtası su ile buluştuğunda mirasidium larvası yumurtadan açığa çıkar ve bir yumuşakçayı (genellikle salyangoz) enfekte eder. Ardından farklı ara konaklarda (balık, karınca, yengeç vs) serkarya/metasarkarya larval formları oluşan trematodlar insanlara bulaşabilmektedir. Amfoterisin B mevcut antifungaller içerisinde en geniş spektrumlu olanlardandır. Maya ve küflerin birçoğuna karşı etkinlikleri söz konusudur. Aspergillus infeksiyonlarının tedavisinde vorikonazol ile birlikte altın standard ajanlardır. Aspergillus türlerinden A.terreus amfoterisin B direnciyle öne çıkan patojendir. Bu mikroorganizmanın etken olduğu durumlarda alternatif tedaviler söz konusu olmalıdır. 68. İnsandan insana bulaşın olabileceği mantar aşağıdakilerden hangisidir? 71. Pentamerik yapıda olup en etkin agglutinasyon ve kompleman fiksasyon sağlayan immunglobulin aşağıdakilerden hangisidir? A) Cryptococcus neoformans B) Aspergillus flavus A) IgA B) IgM C) Histoplasma capsulatum C) IgG D) IgD D) Epidermophyton floccosum E) IgE 71 – B E) Coccidioides immitis Antikorların çoğu monomerik yapıda olup bu konuda istisna oluşturan IgA ve IgM’dir. IgA dimerik yapıda bir antikordur buna karşın IgM pentamerik yapıdadır. Beş immunglobulin ünitesinden oluşuyor olup birbirlerine disülfid ve J zincirleriyle bağlıdırlar. Pentamerik yapıda olan IgM en etkin agglutinasyon ve kompleman fiksasyonu sağlamaktadır. 68 – D - Epidermophton floccosum anthrophilic (insan kaynaklı) bir dermatofittir. İnsanda tinea pedis, tinea unguinum, tinea corporis ve onikomikoz etkenlerinden birisidir. Bulaş genellikle mikrotravma sonucu direkt temas ile gerçekleşmektedir. - Sistemik ve fırsatçı mikoz etkenleri doğada yaygın olup insanlar arası bulaş söz konusu değildir. 72. B lenfositlerin plazma hücre dönüşümüne katkı sağlayarak antikor yapımını sağlamayan sitokin aşağıdakileren hangisidir? 69. Kontakt lens kullanıcısı olan hastada keratit tablosu gelişiyor. Hastanın korneasından alınan örneğin incelenmesinde fusiform yapıda elemanlar ve septalı hifler saptanıyor. Bu hastada en olası etken aşağıdakilerden hangisidir? A)IL-4 B) IL-5 C) IL-6 D) IL-12 E)IL-2 A) Nocardia astroides B) Fusarium spp. 72 – D C) Acantamoeba Th2 yanıtı üzerinden gerçekleşen hümoral yanıtta rol oynayan sitokinlerin başlıcaları başta IL4, IL5 olmak üzere IL6 ve IL2’dir. D) Aspergillus niger E) Rhizopus spp. IL 12, TH1 aktivitörüdür ve hücresel immün cevabı başlatan sitokinlerden birisidir. 69 – B Kontakt lens ilişkili keratitlerden sorumlu olabilecek birçok patojen bildirilmişken Psödomonas, Acantamoeba ve Fusarium öne çıkan mikroorganizmalardır. 73. Doğal immun yanıtta rol almayan yapı aşağıdakilerden hangisidir? Fusarium fırsatçı funguslardan birisi olup immünsüprese hastalarda invazif infeksiyonlara neden olabilmektedir. Lens kullanan hastalarda keratit etkeni de olabilen bu mantarın makrokonidialarının orak hücre/fusiform/muz şeklinde görülmesi tipiktir. A) Nötrofil B) Makrofaj C) T lenfosit D) Natural killer hücreleri E) Kompleman 15 www.tusem.com.tr Temel Bilimler / T 38 - 4 73 – C 76 – A Anatomik ve fizyolojik engeller (mide asidi, cilt, salgılarda bulunan lizozim, idrar asiditesi, flora bakterileri vs), enflamatuvar yanıt, kompleman sistemi ve fagositozda rol oynayan hücreler (nötrofil, makrofaj ve natural killer) doğal bağışıklıkta rol oynayan yapılardır. Doğal immün yanıt antijenden bağımsızdır ve bellek yanıt söz konusu değildir. Bakteri sitoplazma membranına etkiyerek etkinlik gösteren başlıca antibiyotikler daptomisin ve polimiksinlerdir. Daptomisin sitoplazma membran yapısını ve iyon dengesini bozarak etkinlik göstermektedir. Sadece Gram (+) bakteri etkinliği olan bu antibiyotik dirençli Gram (+) bakteri infeksiyonlarında (VRE, VRSA, MRSA vb) tercih edilmektedir. Antibiyotik ile ilgili önemli bir özellik, surfaktan tarafından antagonize edilmesidir. Bu nedenle akciğer infeksiyonlarında kullanılmamalıdır. Kazanılmış bağışıklık ise T/B lenfosit bağımlı olup antijene özgüdür ve bellek söz konusudur. 77. Aşağıdakilerden hangisi apoptoziste izlenmez? 74. Gram (+) ve Gram (-) hücre duvarları arasındaki temel fark hangisidir? A) Hücre şişmesi A) Kapsül B) Peptidoglikan B) Kromatin kondensasyonu C) Flagella D) Dış membran C) Hücre fragmantasyonu E)Pili D) Kaspaz aktivasyonu 74 – D E) Hücre membran bütünlüğünün korunması 77 – A Gram (+) ve Gram (-) bakterilerin hücre duvarlarında peptidoglikan tabaka oranları farklı olsa da ortak bir yapıdır. Bunun dışında kapsül, flagella, pili gibi yapılar her iki bakteri grubunda bulunabilmektedir. Buna karşın, bünyesinde lipopolisakkarit (Lipid A, O antijen), porin bulunduran dış membran sadece Gram (-) bakterilerde bulunmaktadır. Ayrıca peptidoglikan tabakasının bulunduğu periplazmik boşluk Gram (-) bakterilerde bulunan bir yapıdır. Gram (+) bakterilerde ise teikoik ve lipoteikok asit, Gram (-) bakterilerden farklı olarak bulunan duvar elemanlarıdır. Apoptotik hücrelerde izlenen 4 major morfolojik bulgu: 1. Hücresel büzülme (küçülme): Apoptozisde hücre ve çekirdeğin, hacmi küçülerek yoğunlaşmaya başlar. 2. Kromatin kondansasyonu: Apoptozisin en karekteristik bulgusudur. Kromatin nükleer membranın hemen altında periferal kondanse yerleşim gösterir ve sonra parçalanır. 3. Stoplazmik bleb, hücrenin parçalara ayrılması ve apoptotik cisimlerin oluşumu: Apoptoz sırasında sitoplazmik membrandan büyük veziküller (kabarcıklar) oluşur ve bunlar hücre yüzeyinden ayrılırlar, bunlara apoptotik cisimler denmektedir. 75. Bakteriler arası konjugasyon ile aktarılan yapı aşağıdakilerden hangisidir? A) Bakteriyofaj B) DNA parçacıkları C) Plazmid D) Transpozon 4. Apoptotik cisimlerin makrofajlar tarafından fagositozu: Apoptotik cisimciklerin makrofajlar tarafından fagositozunu kolaylaştıran moleküller fosfotidilserin ve trombospondindir. Ayrıca apoptotik hücrelere bağlanan C1q apoptotik cisimlerin tanınmasına yardımcı olur. Apoptozis sürecinde plazma membranı son döneme kadar sağlamdır. E) Sirküler kromozom 75 – C Bakteriler sex-pili/F-pili aracılığı ile diğer bakteriler ile aralarında köprü oluşturarak plazmidlerini aktarabilmektedir. Bu şekilde gelişen genetik aktarım konjugasyon olarak adlandırılır. Plazmiti aktaran bakteriye F(+) bakteri ve aktarılan plazmid F plazmid olarak adlandırılr. 78. Aşağıdaki nekroz tiplerinden hangisinde immün komplekslerin birikimine bağlı damar duvarında eozinofilik, homojen madde birikimi görülür? A) Koagülasyon nekrozu 76. Lipopeptid yapıda olup bakteri sitoplazma membran yapısını ve iyon dengesini bozarak etkinlik gösteren ve VRE gibi dirençli Gram (+) kok infeksiyonlarında kullanılan ajan hangisidir? B) Likefaksiyon nekrozu C) Kazeifikasyon nekrozu D) Enzimatik yağ nekrozu E) Fibrinoid nekroz A) Daptomisin B)Vankomisin 78 – E C) Tigesiklin Fibrinoid nekroz: Vaskülitlerde damar duvarında oluşan pembe, homojen, şekilsiz nekroz olmasıdır. Özellikle immün kompleks vaskülitlerinde izlenir. D) Quinopristin-dalphopristin E)Linezolid www.tusem.com.tr 16 Temel Bilimler / T 38 - 4 79. Aşağıdakilerden hangisi akut inflamasyonda izlenmez? de elimine edilen yapılardır. Araşidonik asit ürünlerine eikosanoid denir ve eikosanoidler birçok hücrede G protein bağlı reseptörlere bağlanarak inflamasyonun birçok basamağını tetikler. Araşidonik asitten; A) Ödem B)Konjesyon C)Fibrozis 5-lipooksijenaz yolu ile Lökotrienler sentezlenir. D) Vasküler permabilite artışı Siklooksijenaz yolu ile Prostoglandinler sentezlenir E) Ağrı Lökotrienler: 79 – C • Lipoksijenaz yolu ile oluşur. 5-lipooksijenaz nötrofilde baskın yoldur. AA’in 5-hidroperoksi türevi olan 5-HPETE oldukça labildir; ya 5-HETE’ye indirgenir, (nötrofiller için kemotaktik) ya da lökotrienlere dönüşür (LT). Önce LTA4 oluşur, bu da ya LTB4 ya da LTC4’e dönüşür. İnflamasyon, hem hücre zedelenmesine yol açan etkeni, hem de ortaya çıkan ölü hücre ve dokuları ortadan kaldırmak için oluşan damarsal bağ dokusunun kompleks reaksiyonudur. Akut ve kronik formları vardır. Akut inflamasyon, zedelenmeye karşı hızlı ve erken oluşan kısa süreli bir olaydır ve birkaç dakika veya birkaç gün içinde sonlanır. Akut iltihabın ana hücresi nötrofillerdir. Nötrofiller 4- 6 saatte inflame dokuya toplanmaya başlar, geç dönemde 2. ve 3. günden sonra ise makrofajlar olay yerine gelir. Akut inflamasyon tamamen rezorbe olabilir, süpüratifleşebilir, abselere yol açabilir, ya da kronikleşmeyle sonlanabilir. 1.Vazodilatasyon Bazen arteriolar vazokonstuksiyonu takiben gelişir. Histamin ve NO gibi mediatörlerin vasküle düz kas üzerine etkisi ile gelişir. Sonuç olarak kapiller konjesyon ve dokuda eritem gelişir. (kızarıklık) 2. Mikrovasküler geçirgenlik artışı Ana sebep: histamin, kinin ve diğer mediyatörlerdir. İleri aşamalarda proteinden zengin sıvı geçişi olur ve ödem gelişir. 3. Staz Sıvı ekstravazasyonu takiben kan akımının yavaşlamasıdır. Staza cevab olarak lökosit hareketleri başlar. (ilk olarak nötrofiller) 4. Staz sonrası lökosit hareketleri Kronik inflamasyon, günler veya yıllar sürebilen uzun süreli bir inflamasyondur ve ana hücresi mononükleer iltihap hücreleridir (makrofaj, lenfosit ve monositler). Kronik inflamasyonun, akut inflamasyondan ayırt edici diğer bir özelliği de dokularda fibrozis ve damarlarda anjiogenezis, neovaskülarizasyon gelişimidir. Akut inflamasyonun ardından başlayabileceği gibi başlangıçdan itibaren kronik özellikte olabilir. • Kemotaksi, nötrofil agregasyonuna neden olur. • LTC4, LTD4 ve LTE4 ‘ e anaflaksinin yavaş reaktan substansları adı verilir (SRS-A) ve vazokonstruksiyon, bronkospazm ve artmış damar geçirgenliğine yol açarlar. SRS-A, histamin gibi venüllerde damar geçirgenliğini artırır, fakat histaminden daha potent etkiye sahiptirler. Lipoksinler (LXA4 ve LXB4) 12 lipooksijenaz enzimi ile oluşur. (Transselüler biyosentez: Nötrofil ve trombosit etkileşimi sonucu oluşur) Antiinflamatuar etkilidir (Nötrofil kemotaksisini ve adezyon inhibisyonu). Lökotrienlerin etkisini antagonize eder. Prostoglandinler: • Siklooksijenaz yolu ile oluşur. • PGE2, PGD2, PGF2α vasodilatatör maddelerdir. • PGD2 mast hücrelerinden salınan major prostoglandindir ve PGE2 ile birlikte vazodilatasyon ve postkapiller venüllerde artmış permeabiliteden sorumludurlar. o PGD2 nötrofiller için kemaotraktan görevi görür. o PGF2α uterus düz kas, bronşiyal düz kas ve küçük arteriollerin kontraksiyonunu stimüle eder. o PGE2 ağrı ve ateş oluşmasında etkilidir. • TXA2 trombositlerden salınır. Trombosit agregasyonu, vazokonstruksiyona yol açar. • PGI2 (prostasiklin) ise endotelden salınıp vazodilatasyon yapar ve trombosit agregasyonunu engeller. 80. Aşağıdaki mediyatörlerden hangisi anti inflamatuar etkilidir? A) Lökotrien B4 B) Lipoksin A4 C) Tromboksan A2 D) Prostoglandin D2 81. Aşağıdaki hastalıklardan hangisinde reaktif sistemik amiloidoz (sekonder amiloidoz) görülmez? A) Romatoid artrit E) Prostoglandin E2 80 – B B) Ankilozan spondilit Araşidonik asit linoleik asitten oluşur. Araşidonik asit hücre membranındaki fosfolipidlerden fosfolipaz A2 enzimi ile sentezlenip üretim bölgelerinde lokal etki eden ve çok kısa süre- C) Kronik osteomyelit D) Multiple myelom E) Renal hücreli karsinom 17 www.tusem.com.tr Temel Bilimler / T 38 - 4 81 – D 83 – C Reaktif sistemik amiloidoz AA proteininden gelişir. Kronik iltihabi durumlara sekonder gelişir. Günümüzde artık en sık neden romatoid artrittir. Bunun dışında konnektif doku hastalıklarında (ankilozan spondilit gibi), inflamatuar barsak hastalıklarından (Crohn hastalığı ve ülseratif kolit), kronik infeksiyonlara sekonder (tüberküloz, kronik osteomyelit, bronşektazi), bazı solid tümörlerde (renal hücreli karsinom, Hodgkin lenfoma) görülebilir. Ödemin patofizyolojik nedenleri Artmış Hidrostatik basınç Azalmış venöz dönüş • • • • Arterioler genişleme Konjesitif kalp yetmezliği • Isı Konstrüktif perikardit • Nörohumoral disregülasyon Asit (Karaciğer sirozu) Venöz tıkanıklıklar (tromboz, dıştan bası, uzun süreli immobilizasyon) Azalmış plazma osmotik (onkotik) basıncı (hipoproteinemi) Multiple myelomda immünglobulin hafif zincirlerinden oluşan AL amiloid birikir ve primer amiloidoza neden olur. Protein kaybettiren glomerülopatiler (nefrotik sendrom) Karaciğer sirozu (hipoalbüminemi) Malnütrisyon Protein kaybettiren gastroenteropatiler Lenfatik tıkanıklık 82. Aşağıdakilerden hangisi Tip II hipersensitivite reaksiyonuna örnek olarak verilebilir? A) Allerjik astım İnflamatuar Neoplastik Cerrahi sonrası Radyoterapi sonrası B) Poststreptokoksik glomerülonefrit Sodyum retansiyonu Böbrek yetmezliğinde aşırı tuz alımı Sodyumun geri emiliminde artış (renal hipoperfüzyon, artmış R-A-A sekresyonu) C) Myastenia gravis D) Tip I diabetes mellitus İnflamasyon E)Sarkoidoz • Akut inflamasyon • Kronik inflamasyon • Anjiogenez 82 – C Allerjik Astım; Tip I Hipersensitivite örneği Poststreptokoksik glomerülonefrit; Tip III Hipersensitivite örneği 84. Aşağıdakilerden hangisi benign epitelyal tümörlerden değildir? Tip I diabetes mellitus; Tip IV Hipersensitivite örneği A) Hepatik adenom Sarkoidoz; Tip IV Hipersensitivite örneği Tip II Hipersensitivite örnekleri B) Ürotelyal papillom • Otoimmün trombositopenik purpura C) Overin seröz kistadenomu • Otoimmün hemolitik anemi D) Kolonda tubüler adenom • Myastenia gravis E) Subkutan lipom • Graves hastalığı 84 – E • Pernisyöz anemi Benign Epitelyal Tümörler: İsimlendirilmeleri komplekstir. Kimi kaynaklandığı doku, kimi mikroskopik paternine kimi ise makroskopik yapısına göre isimlendirilmiştir. • Pemfigus vulgaris • Büllöz pemfigoid • Tip II diabetes mellitus Adenoma: Tübüler yapılar oluşturarak gelişen (bez yapıları oluşturan) benign epitelyal tümörlere denir. • ANCA + vaskülitler (Wegener granülomatozu, ChurgStraus sendromu, mikroskobik PAN) Kistadenoma: Tübüler yapılara ek olarak kistik boşluklar oluşturarak gelişen benign epitelyal tümörlerdir. en sık overlerde görülürler. • Eritroblastoizis fetalis • Akut romatizmal ateş Papiller kistadenom: Tübüler yapılar, kistik boşluklar ve bunlara ek olarak kistik yapılara uzanan papiller yapıları olan tümörlerdir. 83. Aşağıdakilerden hangisinde plazma osmotik basınç azalmasına bağlı ödem oluşur? A) Konjesitif kalp yetmezliği Papillom: Epitelial yüzeylerden mikroskopik ve makroskopik olarak parmaksı projeksiyonlar geliştiren epitelyal tümörlerdir. B) Nörohumoral disregülasyon C) Nefrotik sendrom Polip: Makroskopik olarak mukozal yüzeylerden kabarıklık oluşturarak gelişen düzgün yüzeyli kitlelere denir. D) Konstriktif perikardit E) Venöz tromboz www.tusem.com.tr 18 Temel Bilimler / T 38 - 4 C) Trombozis Benign Mezenkimal Tümörler; Bu tümörler, tümörün kaynaklandığı dokunun isminin sonuna om/oma eki ilave edilerek adlandırılırlar. Lipom, kondrom, osteom ve fibrom gibi D) Plak içine kanama: Plağı örten fibröz kapın ruptürü sonrası yüzeydeki ince neovasküler damarlardan kanama gelişir. Souç olarak Plak içinde meydana gelen hematom plağın şişmesi ve rüptürüne yol açar. 85. Akciğer kanserlerinden hangisinde Paratiroid hormon ilişkili protein (PTHRP) salınımına bağlı hiperkalsemi en sık görülür? E) Atheroembolizm F) Anevrizmal dilatasyon: Atherosklerozis kaynaklı basınç artışı, media tabakasında iskemik atrofi ve elastik dokuda kayıp duvarda zayıflığa, bu da her an patlamaya hazır anevrizma oluşumuna neden olur. A)Adenokarsinom B) Skuamöz hücreli karsinom C) Küçük hücreli karsinom Bu değişiklikler ile küçük çaplı arterlerin lümeninde total tıkanıklık ve sonuç olarak dokularda iskemik nekroz oluşabilir. Anevrizmal dilatasyon ise aorta gibi büyük damarlarda tunika mediada hasar sonrası gelişir. Aterosklerotik anevrizmaların en sık izlendiği bölge renal arter seviyesi altındaki abdominal aorta kısmıdır. D) Büyük hücreli karsinom E) Atipik karsinoid tümör 85 – B Akciğer kanserlerinde hiperkalsemi en sık skuamöz hücreli akciğer kanserinde; hematolojik bulgular, hipertrofik osteoartropati ve çomak parmak adenokarsinomda, diğer paraneoplastik bulgular ise küçük hücreli akciğer kanserinde daha sık görülür. Plak içinde kolajen sentezi, aterosklerotik plağa ait bir komplikasyon değil; plak oluşum sürecindeki basamaklardan biridir. ***Küçük hücreli akciğer kanseri en sık paraneoplastik sendrom yapan akciğer tümörüdür. AC KANSERLERİNDE PARANEOPLASTİK SENDROMLAR Skuamöz hücreli karsinom • Hiperkalsemi (Parathormon benzeri peptid, PGE, sitokinler salgılanması) Küçük hücreli karsinom Adenokarsinom • Nöromusküler sendromlar (miyasteni, periferik nöropati, polimiyozit) • Diabetes İnsipitus, Düzensiz ADH salgılanması, Hipokalemi • Karsinoid sendrom (serotonin, bradikinin) • Hipokalsemi (kalsitonin salgısı) • Cushing Sendromu (ACTH salgılanması) • Jinekomasti (gonodotropinler) 87. Aşağıdaki lenfoid tümörlerin hangisinde translokasyonlar nadiren izlenir? A) Burkitt lenfoma B) Mantle hücreli lenfoma C) Kronik lenfosittik lösemi • Hematolojik bulgular (gezici tromboflebit, nonbakteriyal endokardit, DIC) • Çomak parmak • Osteoartropati D) Akut lenfoblastik lösemi E) Foliküler lenfoma 87 – C 86. Aşağıdakilerden hangisi aterosklerotik plakta gelişebilecek komplikasyonlardan değildir? KRONİK LENFOSİTİK LÖSEMİ (KLL) A) Distrofik kalsifikasyon Yaşlılarda görülür. Çoğunlukla B hücrelidir. Klinik tablo sıklıkla asemptomatiktir, bulgular nonspesifiktir. Hipogammaglobülinemi sonucu bakteriyel enfeksiyonlara duyarlılık artmıştır. Otoimmün hemolitik anemi bulunabilir. Generalize LAP sıktır. KLL batı dünyasında en sık görülen lösemidir. Küçük hücreli lenfoma ise Nonhodgkin lenfomaların çok az bir kısmını oluşturur. Bu iki hastalık bir çok açıdan benzerdir ve ayırım bazen sadece periferik kandaki lenfosit sayısı ile yapılır. B) Erozyon ve rüptür C)Trombüs D) Plak içinde kollajen sentezi E) Anevrizmal dilatasyon 86 – D Aterosklerotik plakta gelişen komplikasyonlar A) Kalsifikasyon B) Ülserasyon, Erozyon, Rüptür: Bunun sonucunda ateromatöz plağın intimal yüzeyi kandaki yüksek trombojenik maddelere karşı ekspoze olur ve bunun sonucunda tromboz gelişir. KLL’de translokasyonlar nadiren izlenir. Burkit lenfomada t(8;14), Mantle hücreli lenfomada t(11;14), akut lenfoblastik lösemide t(12;21) ve foliküler lenfomada t(14;18) sık izlenir. 19 www.tusem.com.tr Temel Bilimler / T 38 - 4 88. Asinusların proksimal kısmının tutulduğu, distal kısmının korunduğu ve sigaraya bağlı gelişen amfizem tipi aşağıdakilerden hangisidir? 90. Aşağıdaki hastalıklardan hangisi HFE mutasyonlarına bağlı gelişir? A) Wilson hastalığı A) Sentrasiner amfizem B) Kalıtsal hemakromatozis B) Panasiner amfizem C) Non alkolik yağlı karaciğer hastalığı C) Distal asiner amfizem D) A1 Antitripsin eksikliği D) Büllöz amfizem E) Primer sklerozan kolanjit E) İntertisyel amfizem 90 – B 88 – A Kalıtsal hemakromatozis, barsaklardan aşırı miktarda demir emilmesi ve dolayısıyla organlarda demir birikimiyle karakterize bir hastalıktır. Hemoromatozis sıklıkla idiopatikdir ve otozomal resesif geçişlidir. Hemokromatozis geni 6. kromozomda yer alır ve HLA H olarak adlandırılır. Demir erken yaşlardan itibaren birikse de semptomların ortaya çıkışı ancak 5-6. dekadda görülür. Semptomlar 20 gr. demir birikiminden sonra ortaya çıkar. Sentriasiner (sentrilobüler) Amfizem: En sık olan amfizem tipidir (% 95). Sigara içenlerde ve kömür işçilerinde sık oluşur. Asinisun santral veya proksimal parçaları (respiratuar bronşiol) etkilenir. Distal kısım (alveoller) korunmuştur. Temel patoloji respiratuar bronşiolün dilate olmasıdır. Lezyon üst loblarda, özellikle apikal segmentlerde oluşur. HEMOKROMATOZİS PATOGENEZİ 89. Aşağıdaki bulgulardan hangisi ülseratif kolit lehinedir? Genetik değişiklikler: Patogenezde sorumlu tutulan major bozukluk azalmış hepsidin (hepsidin plazma demir esviyesini azaltır, yani eksikliği demir birikimine sebep olur) sentezi (hepsidin, HJV, TFR2 ve HFE gen mutasyonları ile gelişir, yetişkinlerde en sık HFE mutasyonu ile ilişkilidir ve bu mutasyonda sistein ve trizozin aminoasitlerinin yer değiştirmesi (C282Y) ile bazen de Histidin’in aspartat üzerine eklenmesi ile (H63D) ilişkilidir. A) Transmural tutulum B) Serozal yüzey inflamasyonu C) Non kazeifiye granülomlar D) Kolonda diffüz tutulum E) Skip lezyonlar 89 – D Artmış demirin neden olduğu toksik mekanizmalar: Ülseratif kolit, kolon ve rektumda mukoza ile submukozada sınırlı, geniş tabanlı mukozal ülserler oluşturan kronik inflamatuar bir hastalıktır. Chrondan farklı olarak lezyonlar atlamasız ve aralıksızdır yani tutulum diffüzdür. Skip lezyon ve granülomlar yoktur. En sık rektum ve rektosigmoid bölge tutulur. 1. Demir katalizörlüğü ile oluşan serbest radikallerin neden olduğu hücre membranı lipid peroksidasyonu 2. Kollajen oluşumunun uyarılması 3. Demirin DNA hasarı yapması ve irreversible hücre hasarına neden olması (karaciğer kanserine neden olur) • Bu hastalarda mukozal inflamasyona kript abseleri, mukozal ülserler, pseudopolipler eşlik eder. Kript distorsiyonu (ÜK’nin kronikleştiğini gösterir), kriptlerin saysında azalma ve goblet hücrelerinde azalma görülür. 91. Aşağıdaki proteinlerden hangisi otozomal resesif polikistik böbrek hastalığı gelişmesinde rol oynar? A) Polisistin B) Nefrosistin C) Fibrosistin D) Podosin • Bu hastalarda seroza ve kas tabakası tutulmadığından kalınlaşma yoktur, serozal yüzey normaldir. Striktürler olmaz. (Chrondan farklı olarak) 91 – C • Mukozada geniş tabanlı ülserler izlenir. ÇOCUKLUK ÇAĞI POLİKİSTİK BÖBREK HASTALIĞI (OR) • Ü. kolit hastalarında HLA B27 %90 (+)‘tir. Hastaların yaklaşık %5 inde primer sklerozan kolanjit eşlik etmektedir. Backwash ileitine neden olabilir. Backwash iletisi iltahabın kalın barsaktan terminal ileuma ilerlemesidir. Böbreklerde bilateral çok sayıda küçük kistler vardır. Korteks ve medullada multipl kistler vardır. Daima bilateral olur. Kronik böbrek yetmezliğine ilerler. Yaşamla bağdaşmaz yada infantil dönemde kronik böbrek yetmezliği gelişir. • Ülseratif kolitin deri lezyonu pyoderma gangrenozumdur. • Vakaların hemen hepsinde karaciğerde kistler ve portal safra kanallarında proliferasyonlar vardır (konjenital hepatik fibröz). E) Nefrin • Ülseratif kolitin önemli komplikasyonlarından biri de kolon kanseri gelişmesi riskidir. Yaşamı tehdit edici şiddetli ishal, elektrolit kaybı, masif kanama, barsak rüptürleri görülebilir. (Toksik megakolon) www.tusem.com.tr • Yaşayan bebeklerde siroz gelişir. • Fibrosistini kodlayan PKHD1 geninde defekt vardır. 20 Temel Bilimler / T 38 - 4 92. Otuz iki yaşında, sol testisinde 4 cm çapında kitle saptanan ve opere edilen hastanın testis kesitlerinde ince fibröz septalarla ayrılmış lobüllerde, hücre sınırları seçilebilen büyük yuvarlak berrak sitoplazmalı, büyümüş santal nükleuslu ve nükleolleri belirgin hücrelerin oluşturduğu hücre tabakaları izleniyor. Yapılan immünohistokimyasal incelemede tümör hücreleri CD117, PLAP ve OCT4 boyaları ile pozitif boyanıyor. 93 – A A) Diffüz büyük B hücreli lenfoma Seröz kistadenokarsinomlar bilateralitesi en yüksek olan over tümörleridir. B) Embryoner karsinom Mikroskopik olarak tuba epiteline benzerler. C) Yolk sak tümör Papiller yapılar ve psammoma cisimcikleri içerirler. Seröz over tümörleri (ve tüm epitelyal over tümörlerinde) maligniteyi gösteren kriter stromal invazyondur. Peritoneal kaviteye implantasyon yoluyla yayılabilirler. (peritoneal karsinomatozis) Seröz over tümörleri, uzun, kolumnar epitelyal hücreler ve içi şeffaf seröz sıvıyla dolu kistik tümörlerdir. Epitelyal over tümörlerinin %50’sini, tüm over tümörlerinin %30’unu oluşturur. Benign, borderline yada malign olabilirler. Seröz kistadenokanser malign formudur ve tüm over kanserlerinin %40’ını oluşturur. En sık malign over tümörüdür. Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? D) Klasik seminom E) İmmatür teratom 92 – D Seminom, testisdeki germ hücreli tümörlerin en sık görülenidir. İnfantlarda hemen hemen hiç görülmez. Sıklıkla 3. dekatta izlenir. Uzun süre sessiz kalır, testiste ağrısız kitle yapar. 94. Aşağıdakilerden hangisi postmenapozal kadınlarda daha sık izlenen, anemi ve deride nekrolitik migratuar eriteme neden olabilen pankreas tümörüdür? Mikroskopik olarak geniş berrak sitoplazmalı, sitoplazmik sınırları belirgin, santral nükleuslu hücrelerden oluşur. Bu tümörlere yoğun lenfositik infiltrasyon eşlik eder. A) İnsülinoma Bu tümörlerde bazen sınırları bozuk granulamatöz reaksiyon gözlenebilir (tüberkülozda granülomun sınırları düzenlidir) B) Glukagonoma C)Gastrinoma Lenfatik yayılım kommon iliak, paraaortik ve mediastinal lenfatiklere olur. Bazen retroperitoneal, daha nadir olarak da mediastene olabilir. D) Somatostatinoma E)VIPoma Seminomlar radyosensitiftir. 94 – B Sıklıkla izlenen genetik mutasyonlar izokromozom 12p malforasyonu, OCT3/4 ve NANOG transkripsiyon faktör ekspresyonu. Ayrıca bu hastalarda c-kit mutasyonları izlenebilir. Glukagonoma sıklıkla perimenapozal ve postmenapozal dönemdeki kadınlarda izlenir. Hafif bir diyabetes mellitus yapabilir. Hastalarda deride nekrolitik migratuar eritem ve anemi sıktır. Plasental alkalan fosfataz (PLAP) pozitifliği olur. HCG ve AFP çoğu zaman negatiftir. %10 vakada HCG pozitifliği görülebilir. Seminomalar tamamen c-kit (CD117) pozitif boyanırlar (mutasyon olmadan bile boyanırlar) 95. Aşağıdaki otozomal dominant kanser sendromlarından hangisinde genç erişkin dönemde deride multiple bazal hücreli karsinom, medülloblastom ve odontojenik keratokistler görülebilir? 93. Aşağıdakilerden hangisi overlerde en sık izlenen malign tümördür? A) Seröz karsinom A) Peutz Jegher sendromu B) Endometroid karsinom B) Lynch sendromu C) Disgerminom C) Gorlin-Gotz sendromu D) Granüloza hücreli tümör D) Cowden sendromu E) Matür kistik teratom E) Gardner sendromu 21 www.tusem.com.tr Temel Bilimler / T 38 - 4 95 – C 97. Osteolitik-mikst ve osteosklerotik evrelerden oluşan, sement çizgilerinin bir araya getirdiği, mozaik paternde gelişigüzel yerleşmiş kemik lamelleri hangi hastalıkta izlenir? Deri bulguları olan kalıtsal kanser sendromları Hastalık Kalı- Kromotım zom bölgesi Gen/Protein İşlev/Bulgu Ataksia-telenjektazi OR AT/AT Radyasyon zedelenmesi sonrası DNA onarımı; p53 sinyalizasyonu/ nörolojik ve vasküler lezyonlar Nevoid bazal hücreli kanser sendromu (Gorlin sendromu) OD 9q22.3 PTCH/PTCH 20 yaş altında multiple BCC, medülloblastom, over fibromları, odontojenik keratokistler Cowden syndrome OD 10q23 PTEN/PTEN Benign foliküler deri eki tümörleri (trikolemmomlar), iç organ adenokarsinomları Familyal melanom sendromu OD 9p21 CDKN2/ p16/INK4 CDK’ların RB’yi fosforillemesini engeller, böylece siklus durur CDKN2/ p14/ARF Binds MDM2, promoting p53 function/ melanoma; pancreatic carcinoma MSH2/ MSH2 Benign ve malign sebase tümörler, iç organ adenkarsinomları Muir-Torre sendromu OD 11q22.3 2p22 MLH1/ MLH1 Neurofibromatosis I OD 17q11.2 NF1/neurofibromin Nörofibromlar Neurofibromatosis II OD 22q12.2 NF2/merlin Nörofibromlar ve akustik nöromlar Tuberöz skleroz OD 9q34 TSC1/hamartin 16p13.3 TSC2/tuberin Mental retardasyon, rabdomyomlar, anjiyomyolipomlar 9q22 XPA/XPA Kseroderma pigmentozum OR C) Osteoporoz D) Aondroplazi 97 – E Kemiğin Paget hastalığı paramiksovirüslere bağlı yavaş virüs infeksiyonu sonucunda geliştiği düşünülmektedir. Hastalıkta üç evre vardır. Başlangıçta osteolitik evrede, şiddetli osteoklastik kemik rezorbsiyonu, sonrasında mikst evrede osteoklastik ve osteoblastik aktivite izlenir. En sonunda yeni kemik oluşumu ve kemik kitlesinde artışla karakterize osteosklerotik evre izlenir. Ancak oluşan kemikler kusurludur, stres altında şekil değiştirir ve kırılgandır. Paget hastalığında lameller kemiklerdeki mozaik patern patognomiktir. Bu patern sement çzigilerinin bir araya getirdiği düzensiz yerleşmiş lameller kemik oluşumu ile karakterizedir. Hastalık %85 poliostotiktir. En sık pelvis, omurga, kafatası, femur ve tibia tutulur. Kotsalar, fibula, el ve ayakların küçük kemikleri genellikle tutulmaz. 98. 12 yaşında erkek hastanın sol dizinde ağrı ve şişlik yakınması ile çekilen grafide proksimal tibia metafizinde destrüktif, litik-sklerotik karakterde korteksi aşan kitle, direkt grafide bu alanlarda Codman üçgeni bulgusu, biyopside kaba, dantel benzeri osteoid birikimi ve iğsi anaplastik hücreler izleniyor. Deride BCC, SCC, MM Olguda en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? A) Ewing sarkom B) Osteokondrom C)Osteoklastom D)Kondrosarkom E)Osteosarkom 98 – E B) Büllöz pemfigoid Osteosarkom, kanser hücrelerinin kemik matriksi üretmesi ile karakterize malign mezenkimal tümördür. C) Eritema multiforme D) Lupus vulgaris E) Liken planus Bimodal yaş dağılımı vardır. %75’i 20 yaşın altında görülür, kalanları ise 4. dekattan sonra altta yatan bir kemik patolojisine sekonder gelişirler. Birçok alt tipi tanımlanmıştır ve şu özelliklere göre gruplandırılırlar: 96 – B Büllöz pemfigoidde karakteristik bulgusu normal ya da eritematöz bir deride, berrak sıvı ile dolu, gergin 4-8 cm’ye ulaşan büllerdir. (Subepidermal ve nonakantolitik büller) Bu büller kolayca rüptüre olmaz (Nikolski negatif) ve pemfigusun aksine infeksiyon ile komplike olmazlar. Skar gelişimi olmadan iyileşirler. Büllöz pemfigoidde karakteristik lezyon, subepidermal, non-akantolytik büllerdir En sık etkilenen bölgeler ön kolun fleksör yüzleri, aksilla, kasık ve alt abdomendir. Oral tutulum % 10 oranında izlenir. www.tusem.com.tr B) Osteomalazi E) Kemiğin Paget hastalığı 96. Aşağıdaki deri hastalıklarından hangisi subepidermal non-akantolitik büllerle karakterizedir? A) Pemfigus vulgaris A) Osteopetrozis • Çıktıkları kemik bölümü (intramedüller-intrakortikal- yüzey) • Diferansiyasyon derecesi • Multisenntrisite • Primer-sekonder • Histolojik varyantlar (osteoblastik, kondroblastik, fibroblastik, telenjektazik, küçük hücreli, dev hücreli) 22 Temel Bilimler / T 38 - 4 100 - E Klasik osteosarkom genellikle 20 yaş altında uzun kemiklerin metafizinde izlenir. Büyük bir kısmı diz eklemi çevresinden gelişir. En sık proksimal tibia, distal femur ve proksimal humerusta izlenen soliter, intramedüller ve kötü diferansiye tümörlerdir ve ağırlıklı olarak kemik matriksi üretirler. Olguların %10-20’de hematojen yolla akciğer metastazı izlenir. ACE İnhibitörleri / Anjiotensin II Reseptör Blokörleri Anjiotensin II ve aldosteron sentezini inhibe ederek periferik damar direncini, kalbin ön ve art yükünü azaltırlar. Pozitif inotropik etkileri yoktur. Sol ventrikül disfonksiyonu olan hastaların vazodilatörle tedavisinde en sık kullanılan ilaçlardır. Osteosarkomun radyografisinde çoğu kez büyük, destrüktif, litik ve blastik karışımlı ve sınırları permeatif karakterde kitle izlenir. Tümör sıklıkla korteksi aşar, periostu yerinden sıyırır ve reaktif periosteal kemik yapımına neden olur. Korteks ile periostun ayrılan ucu arasında üçgen şeklinde izlenen yapıya Codman üçgeni denir. Osteosarkom için karakteristiktir ama patognomik değildir. Norepinefrin sekresyonunu, kalp ve damarlarda remodelingi inhibe ederler. Egzersize toleransı artırırlar ve solunum zorluğunu düzeltirler. Kalp yetmezliğinde mortaliteyi ve morbiditeyi azaltırlar. Osteosarkom tipik olarak ağrılı ve büyüyen kitle olarak ortaya çıkar. Bazen fraktür ilk semptom olabilir. Histolojik olarak en sık osteoblastik tipi görülür ve iğsi malign hücreler ve salgıladıkları kaba, dantel benzeri osteoid materyal izlenir. 101. Aşağıdaki ilaçlardan hangisi varfarinin antikoagulan etkisini farmakodinamik etkileşmeyle azaltır? A) Rifampin C) 3.kuşak sefalosporinler D) Metronidazol 99. Oral yoldan 40 mg dozda kullanılan ilacın plazmada ulaştığı en yüksek derişim 0.4 mg/L, dağılım hacmi 30 litre ve klerensi 2.1 L/saattir. E) Kolestiramin 101 - B Tablo: Varfarinin Farmakokinetik ve Farmakodinamik Etkileşmeleri Birinci derece kinetiğe göre metabolize olan yukarıdaki ilacın oral biyoyararlanımı ve yarı ömrü aşağıdakilerden hangisinde birlikte verilmiştir? Biyoyararlanım (%)T1/2 B) Diüretikler (saat) Sonuç Etkileşme İlaç / Durum Protrombin zamanında ↑ Farmakokinetik Amiodaron / Simetidin / Metronidazol / Disülfiram / Flukonazol / Fenilbutazon / Sulfinpirazon / Ko-trimoksazol Protrombin zamanında ↑ Farmakodinamik Yüksek doz aspirin / 3.kuşak sefalosporinler / Heparin / Karaciğer hastalığı / Hipertiroidi A) 10 4 B) 10 6 C) 30 10 D) 40 6 Protrombin zamanında ↓ Farmakokinetik Barbitürat / Rifampin / Kolestiramin E) 40 10 Protrombin zamanında ↓ Farmakodinamik Diüretikler / Vitamin K / Hipotiroidi 99 - C C=n/V den; 0.4=n/30 formülünden n=12 mg bulunur. İlacın dozu 40 mg olduğuna göre oral biyoyararlanım %30 T1/2 = 0.7 x VD / KL, yarı ömür = 0.7 x 30 / 2.1 =10 saat 102. Aşağıdaki ilaçlardan hangisi farmakolojik etkisini G-protein aracılı reseptörlerini aktive ederek yapar? 100. Aşağıdakilerden hangisi kalp yetmezliğinin vazodilatörle tedavisinde ACE inhibitörleri ve anjiotensin II reseptör blokörlerinin öncelikle tercih edilme nedenlerinden biri değildir? A) Teriparatid B) Sinakalset C) Raloksifen D) Kalsipotrien E)Alendronat A) Periferik vasküler direnci azaltmaları 102 - A B) Kalbin ön ve art yükünü azaltmaları Teriparatid G protein kenetli parathormon reseptörlerini uyaran parathormonun (1-34) rekombinant formudur. Osteoporoz tedavisinde subkutan yoldan kullanılır. Yeni kemik oluşumunu stimüle eden ilk osteoporoz ilacıdır. C) Sempatik aktiviteyi azaltmaları D) Kalp ve damarlardaki yeniden yapılanmayı azaltmaları E) Kalbin kasılma gücünü artımaları 23 www.tusem.com.tr Temel Bilimler / T 38 - 4 103. Aşağıdakilerden hangisi selektif serotonin re-uptake inhibitörleri (SSRI) ile birlikte kullanıldığında hipertansiyon, hiperrefleksi, hipertermi ajitasyon ve koma ile karakterize “serotonin sendromuna” neden olan ilaçlardan biri değildir? A) Tranilsipromin B) Linezolid C) Tramadol D) Siproheptadin E) Sumatriptan 103 - D Serotonin Sendromu Yapan İlaçlar • SSRI • Linezolid • Tramadol • MAO inhibitörleri • Triptanlar • Meperidin Tedavide; diazepam ve siproheptadin kullanılır. 104. Aşağıdakilerden hangisi antikolinesteraz ilaçların kullanım endikasyonlarından biri değildir? A) Myastenia gravis B) Süksinilkolinin etkisinin geri çevrilmesi C) Paralitik ileus D) Supraventriküler taşikardi E) Atropin zehirlenmesi 104 - B Tablo: Antikolinesterazların Kullanımı Endikasyon Antikolinesteraz İlaç İleus / Mesane atonisi Neostigmin Glokom Fizostigmin / Demekaryum Myastenia gravis Neostigmin Kompetetif nöromusküler ilaçların etkisinin geri çevrilmesi Neostigmin Atropin zehirlenmesi Fizostigmin Alzheimer hastalığı Donapezil / Galantamin Supraventriküler taşikardi Edrofonyum 105. Aşağıdaki ilaçlardan hangisi majör depresyon tedavisinde kullanılır? A) Klonazepam B) Vareniklin C) Agomelatin D) Ramelteon E) Akamprozat 105 - C Agomelatin: Melatonin reseptörlerine (MT1 ve MT2) agonist ve 5-HT2C reseptörlerine antagonist etki ile majör depresyon tedavisinde kullanılır. Monoamin re-uptake’ni, adrenerjik, kolinerjik, muskarinik, dopaminerjik ve diğer serotonerjik reseptörleri etkilemez. Böbrek veya karaciğer yetmezliği olanlarda kontrendikedir. Ramalteon: Suprakiazmik nükleusta bulunan melatonin reseptörlerine (MT1 ve MT2) agonist etki ile insomnia tedavisinde kullanılır. GABA’erjik etkinliği doğrudan aktive etmez. Rebound insomnia ve yoksunluk krizine neden olmaz. Terapötik dozlarda bağımlılık yapmaz. Plazma düzeyi rifampin tarafından azaltılır. Gebelik kategorisi C’dir. 106. Aşağıdaki opioid ilaçlardan hangisi μ reseptörlerine parsiyel agonist, К reseptörlerine antagonist etki yapar? A) Oksikodon B) Meperidin C) Butorfanol D) Levorfanol E) Buprenorfin 106 - E Tablo: Karma-Etkili Opiyatlar Opiyat İlaç μ К Oral/Parenteral Oranı Analjezik Etki Süresi Pentazosin ± + Orta 3-4 Orta Nalbufin -- ++ Yalnızca parenteral 3-6 Yüksek Buprenorfin ± -- Düşük 4-8 Yüksek Butarfanol ± +++ Yalnızca parenteral 3-4 Yüksek Nalorfin ± + Düşük 3-4 Orta www.tusem.com.tr δ -- 24 Maksimum Etki Temel Bilimler / T 38 - 4 107. Aşağıdaki hematopoetik büyüme faktörlerinden hangisi oral yoldan kullanılır? A) Eltrombopag B) Filgrastim C) Darbepoetin alfa D) Oprelvekin 108 - D Glukagon Benzeri Peptit-1 (GLP-1) Reseptör Agonistleri Eksenatid ve liraglutid GLP-1 reseptörlerini uyararak tip 2 diyabet tedavisinde parenteral yoldan kullanılır. Glukoz aracılı insülin sekresyonunu artırırlar, glukagon sekresyonunu azaltırlar, mide boşalma süresini uzatırlar ve santral iştah merkezini baskılarlar. Beta hücresinin kitlesini artırarak apoptozisi önlerler. E) Romiplostim 107 - A Eritropoietin (Epoetin α) Böbreklerden sentezlenir. Glikoprotein yapıda hematopoetik büyüme faktörüdür. Etkisini JAK/STAT reseptör sistemi üzerinden yapar. Tek başlarına verildiklerinde hipoglisemi yapmazlar. Sulfonilürelerin hipoglisemi yapıcı etkisini artırırlar. Kilo kaybına neden olurlar. En sık yan tesirleri bulantı, kusma, diyare ve iştahsızlık gibi gastrointestinal yakınmalardır. Rekombinant insan eritropoietin analoğu epoetin-alfa kronik böbrek yetmezliğine bağlı anemi, zidovudin tedavisi alan AIDS hastaları ile myelosupresif anti-kanser tedavisi alan hastalardaki anemi tedavisinde intravenöz veya subkutan yoldan kullanılır. En sık görülen yan tesiri demir eksikliği anemisi, hipertansiyon ve trombotik komplikasyonlardır. Eksenatid tip 2 diyabet tedavisinde tek başına, metforminle veya metformin+sulfonilüre ile birlikte kullanılabilir. HbA1C’yi %0.2-1.2 düşürür. Kreatin klerensi 30mL/dakika’nın altında olanlarda dozu azaltılmalıdır. En ciddi yan tesiri nekrotizan ve hemorajik pankreattir. Liraglutid uzun etkili GLP-1 analoğudur. Günde tek doz uygulamaya uygundur. Metformin, sulfonilüre veya glitazonlarla birlikte verilebilir. HbA1C’yi %0.8-1.5 düşürür. Karaciğer veya böbrek yetmezliğinde dikkatli kullanılmalıdır. Pankreatit yapabilir. Ailesinde tiroid medüller kanser veya multip endokrin neoplazi tip 2 öyküsü olanlarda kontrendikedir. Myeloid Büyüme Faktörleri Filgrastim rekombinant insan G-CSF’si, pegfilgrastim yarı ömrü filgrastimden daha uzun G-CSF’nin konjuge formu ve lenograstim Avrupa’da yaygın kullanılan rekombinant G-CSF’dir. Sargramostim yarı ömrü 2-7 saat olan, intravenöz veya subkutan kullanılan insan GM-CSF’dir. G-CSF preparatları hematopoetik kök hücrelerini stimüle eden plerixafor ile birlikte kullanılır. 109. Aşağıdakilerden hangisi aneoroblara ve tüberküloz basiline karşı gelişmiş etkinliğe sahip, karaciğerde metabolize olan solunum florokinolonudur? Megakaryosit Büyüme Faktörleri IL-11 analoğu oprelvekin anti-kanser ilaçlara bağlı trombositopenide subkutan yoldan kullanılır. Romiplostim trombopoetin reseptörlerini uyararak idiopatik trombositopenik purpura (ITP) tedavisinde subkutan verilir. Retiküloendotelyal sistem tarafından metabolize edilir. Yarı ömrü 3-4 gündür. A) Siprofloksasin B) Levofloksasin C) Moksifloksasin D) Norfloksasin E) Gatifloksasin 109 - C Eltrombopag oral yoldan aktiftir ve trombopoetin reseptörlerini uyararak şiddetli ITP tedavisinde kullanılır. Moksifloksasin: Solunum kinolonudur. Gram(+) bakterilere ilave olarak birçok aneorob bakteriye etkilidir. Böbrek dışı yolla elimine edildiği için idrar yolu enfeksiyonlarında kullanılmaz. 108. Aşağıdakilerden hangisi tip 2 diyabet tedavisinde kullanılan eksenatid ve liraglutidin etki mekanizmalarından biri değildir? 110. Siklosporin ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? A) Glukoz aracılı insülin salgısını artırırlar. A) Siklofiline bağlanarak kalsinörin fosfatazı inhibe eder. B) Postprandiyal glukagon salgısını baskılarlar. B) T lenfosit bağımlı hücresel immuniteyi selektif olarak baskılar. C) Pankreasın beta hücre kütlesini artırırlar. C) Oral verildiğinde kısmen absorbe edilir. D) Mide boşalmasını hızlandırırlar. D) Karaciğerde CYP3A4 enzimlerince metabolize olur. E) Santral iştah merkezini baskılarlar. E) Doz kısıtlayan yan tesiri kemik iliği depresyonudur. 25 www.tusem.com.tr Temel Bilimler / T 38 - 4 110 - E 112. Astım tedavisinde kullanılan selektif β2 agonistler ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur? Siklosporin Bir mantardan elde edilir. T lenfositlerden IL-2 sekresyonunda rol alan stoplazmik kalsinörin fosfatazı inhibe eder. T lenfositlerin proliferasyonunu selektif olarak baskılar. A) KOMT enzimine dirençlidirler. Organ transplantasyonu sonrası greft-versus-host reaksiyonlarında, romatoid artrit, psöriyazis, uveit, göz kuruluğu ve Behçet gibi otoimmün hastalıklarda kullanılır. D) Antimuskarinik ilaçlardan daha zayıf bronkodilatasyon yaparlar. B) MAO enzimine duyarlıdırlar. C) Bronkodilatör etkilerine tolerans gelişmez. E) Akut astım atağında kullanılmazlar. Oral verildiğinde kısmen (%20-50) absorbe olur. İntravenöz veya oral yoldan verilir. Göz hastalıkları için oftalmik solüsyonu da vardır. Plazmada LDL ile HDL kolesterole bağlanarak taşınır ve hücreye reseptör aracılı endositozla alınır. 112 - A Rifampin, fenitoin, fenobarbital ve karbamazepin CYP3A4 enzimini indükleyerek etkinliğini azaltır. Eritromisin, simetidin, verapamil, diltiazem ve ketokonazol enzim inhibisyonu ile yan tesir riskini artırır. • MAO ve KOMT’a dirençlidirler. Selektif β2 Agonistler • cAMP artışına bağlı bronkodilatasyon yaparlar. • Bronkodilatör etkilerine tolerans gelişmesini önlemek için içlerine kortikosteroid katılır. • Antimuskarinik ilaçlardan daha güçlü bronkodilatasyon yaparlar. Doz kısıtlayan yan tesiri nefrotoksisitedir. Hiperglisemi, hipertansiyon, hepatotoksisite, gingiva hiperplazisi, hirşütizm, mental bozukluk, epilepsi ve hiperkalemi gibi yan tesirlere neden olabilir. Kemik iliği depresyonu yapıcı etkisi düşüktür. Transplant hastalarında lenfoma, kaposi sarkomu ve deri kanseri gelişimine neden olabilir. • Kısa etkili olan salbutamol (albuterol) ve terbutalin astım krizinde yararlıdır. • Uzun etkili formaterol, salmaterol, indikaterol (ultrauzun) ve carmoterol profilakside tercih edilir. • Taşikardi, hipokalemi, hiperglisemi, iskelet kası tremoru gibi yan tesirleri vardır. 111. Böbreklerden atılan A ilacının 70 kilogramlık bir hastada sanal dağılım hacmi 700 litre hesaplandığına göre A ilacı ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisinin yanlış olma olasılığı daha fazladır? 113. Dofetilid’in farmakolojik özellikleri ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? A) Pür sınıf III antiaritmiktir. A) A ilacı dokular arasında hetorojen dağılmıştır. B) Gecikmiş potasyum akımını bloke eder. B) A ilacı ile zehirlenmede diyaliz uygun değildir. C) İntravenöz yoldan kullanılır. C) Dağılım hacmi ölçüldüğü sırada A ilacının plazma ilaç derişimi oldukça düşüktür. D) AV düğümde refrakter periyodu etkilemez. E) Atrial fibrilasyonlu hastalarda normal sinüs ritminin korunmasında kullanılır. D) A ilacının vücutta kalma süresi çok kısadır. E) A ilacı plazma dışı dokulara birikmiştir. 113- C 111 - D Dofetilid Sekestrasyon Yalnızca düzeltici potasyum kanallarını (IKr) bloke ederek repolarizasyonu yavaşlatan ve aksiyon potansiyel süresini (QT) uzatan pür sınıf III antiaritmiktir. Hipokalemi varlığında etkinliği artar. Atrial fibrilasyon tedavisinde kullanılır. Pacemakeri değiştirmez. AV düğümde refrakter periyodu etkilemez. • Dağılımla ilgili farmakokinetik bir olaydır. • İlaçların diyalizle uzaklaştırılmasını zorlaştırır. • Dağılım hacmini artırır (digoksin 600L, klorokin 13000L, antidepresanlar 2500L, morfin 300L) • İlaçların dokular arasında eşitsiz dağılımına ve ilaçların vücutta kalma sürelerinin uzamasına neden olur. Oral verildiğinde %100 emilir. Böbreklerden değişmeden elimine edilir. Simetidin renal eliminasyonunu inhibe eder. QT uzamasına neden olur. • Yaşa ve pH farkına bağlı etkinliği değişebilir. www.tusem.com.tr 26 Temel Bilimler / T 38 - 4 114. Aztreonam ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? 116. Aşağıda verilen ilaç çiftlerinden hangisinde I. ilaç, II. ilacın metabolizmasını artırır? A) Gram(+) ve aneorob bakterilere etki yapmaz. B) Serebrospinal sıvıya yeterli derişimde geçemez. A) Valproik asit – Lamotrijin C) Parenteral yoldan kullanılır. B) Fluoksetin – Diazepam D) Böbrekler yoluyla elimine edilir. C) Gemfibrozil – Atorvastatin E) Diğer beta-laktamlarla çapraz alerjiye girmez. D) Siprofloksasin – Teofilin 114 - B E) Pioglitazon – Oral kontraseptifler Aztreonam 116 - E Monobaktam yapısında beta-laktam antibiyotiktir. Transpeptidazı inhibe ederek bakteri hücre duvarı sentezini engeller. Zamana bağlı bakterisid etki yapar. Tablo: Enzim İndüksiyonu / İnhibisyonu Yalnızca gram(-) aerobik bakteri enfeksiyonlarında (psödomanas dahil) parenteral yoldan kullanılır. Kimyasal yapısı seftazidime etki spektrumu III.kuşak sefalosporinlere benzer. Gram(+) ve aneorobik bakterilere etkinliği yoktur. Serebrospinal sıvıya yeterli derişimde geçer. Antibakteriyel etkisine hızlı tolerans gelişmez. Böbrekler yoluyla değişmeden elimine edilir. Böbrek yetmezliğinde yarı ömrü uzar. Penisilin veya diğer beta-laktam antibiyotiklerle çapraz alerji göstermez. Penisiline alerjisi olan hastalarda gram(-) bakterilere bağlı pnömoni ve menenjitte kullanılabilir. Nefrotoksik ve ototoksik yan tesir yapmaz. İndüksiyon İnhibisyon • • • • • • • • • • • • • • • • • Fenobarbital Fenitoin Karbamazepin Rifampin Griseofulvin Glitazonlar Omeprazol Kronik alkol kullanımı Makrolidler Simetidin Ketokonazol / Azoller Siprofloksasin / Metronidazol Verapamil / Amiodaron / Gemfibrozil Fluoksetin Valproik asit Sekobarbital Omeprazol 117. Karvedilol ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? A) İntrinsik sempatomimetik aktivitesi vardır. B) Lipit peroksidasyonunu azaltır. C) Damar düz kaslarındaki mitozu beta blokör özelliğinden bağımsız olarak inhibe eder. D) Konjestif kalp yetmezliğinde mortaliteyi azaltır. 115. Mide-barsak hareketlerini artıran aşağıdaki ilaçlardan hangisi etki mekanizması ile birlikte verilmemiştir? E) Genetik polimorfizm gösteren CYP2D6 ile metabolize olur. A) Lubiproston, tip 2 klorür kanallarını uyarır. B) Domperidon, dopamin D2 reseptörlerini uyarır. 117 - A C) Prukaloprid, serotonin 5-HT4 reseptörlerini uyarır. Karvedilol Adrenerjik α1, β1 ve β2 reseptörleri bloke eder. Lipit peroksidasyonunu azaltır. Damar düz kaslarındaki mitozu beta blokör özelliğinden bağımsız olarak inhibe eder. Astımı olan hastalarda kullanılmaz. İntrinsik sempatomimetik aktivitesi yoktur. Konjestif kalp yetmezliğinde mortaliteyi azaltır. D) Linaklotid, guanilat siklaz 2C reseptörlerini uyarır. E) Alvimopan, periferik µ reseptörlerini bloke eder. 115 - B Tablo: Prokinetik İlaçlar Prokinetik İlaç Prokinetik Etki Mekanizması Betanekol Muskarinik M3 reseptörlerinin doğrudan uyarılması Neostigmin Muskarinik M3 reseptörlerinin indirekt aktivasyonu Metoklopramid Dopamin D2 reseptör blokajı ve serotonin 5-HT4 reseptör uyarısı Domperidon Dopamin D2 reseptör blokajı Eritromisin Motilin reseptör uyarısı Tegaserod / Prucaloprid Serotonin 5-HT4 reseptör uyarısı Lubiproston Tip 2 klorür kanallarının aktivasyonu Alvimopan / Metilnaltrekson Periferik µ reseptörlerinin blokajı Linaclotid Guanilat C reseptörlerinin uyarılması 118. Aşağıdakilerden hangisi klasik antipsikotiklerin yan tesirlerinden biridir? A) Bulantı-kusma B) Hipertansif kriz C) Ağız kuruluğu D)Halüsünasyon E) Kilo kaybı 27 www.tusem.com.tr Temel Bilimler / T 38 - 4 118 - C 119 - B Antipsikotiklerin Etkileri Ekinokandinler Antipsikotik etki: Bu etkilerine genellikle tolerans gelişmez. Klasik ilaçlar şizofreninin pozitif semptomlarına, atipik ilaçlar negatif semptomlarına daha etkilidir. Kaspofungin, mikafungin ve anidulafungin β (1-3) glukan sentezini inhibe ederek mantar hücre duvar sentezini baskılar. Sistemik kandida ve aspergillos tedavisinde intravenöz yoldan verilirler. Endokrin etkiler: Klasik ilaçlar ve atipik ilaçlardan risperidon median eminencede dopamin D2 reseptörlerini bloke ederek hiperprolaktinemi, amenore-galaktore ve infertiliteye neden olurlar. Kaspofungin: Aspergillos ve azollere dirençli kandida dahil kandida enfeksiyonlarında kullanılır. Febril nötropenide öncelikli tercih ilaçlardandır. Böbrek yetmezliğinde doz ayarlanmasına gerek yoktur. Histamin sekresyonunu artırarak flushinge neden olur. Karaciğer transaminazlarını artırabileceği için siklosporinle birlikte kullanılmamalıdır. Prokonvulsan etki: EEG dalgalarının amplitüd ve frekansını değiştirirler. Konvülsiyon eşiğini düşürürler. Epilepsili hastalarda doz ayarlaması dikkatli yapılmalıdır. Mikafungin / Anidulafungin: Mukokutanöz ve özefageal kandida tedavisinde intravenöz yoldan kullanılan ekinokandin grubu antifungal ilaçlardır. Kardiyovasküler sistem etkileri: Adrenerjik alfa reseptörleri bloke ederek postural hipotansiyon yaparlar. Hipotansif etkisi en yüksek ilaç klorpromazindir. Tipik ilaçlardan tioridazin atipik ilaçlardan sertindol, ziprasidon ve ketiapin QTc aralığında uzama yaparak tehlikeli aritmilere neden olabilir. 120. Kolon kanseri nedeniyle anti-kanser tedavi alan hastada kemik iliği depresyonu, diyare, alopesi, el-ayak sendromu ve nörotoksisite şeklinde ciddi yan tesirler ortaya çıkıyor. Antiemetik etki: Flufenazin ve klorpromazin dopamin D2 ve histamin H1 reseptörlerini bloke ederek antiemetik etki yapar. Vestibüler kaynaklı emeziste etkileri sınırlıdır. Antikolinerjik etki: Muskarinik reseptör blokajına bağlı ağız kuruluğu vücut salgılarında ve mide barsak hareketlerinde azalma, idrar retansiyonu ve midriyazise neden olurlar. Sedasyon ve kilo artışı: Histamin reseptörlerini bloke ederek ve opiyat reseptörlerini uyararak sedasyon yaparlar. Sedasyon yapıcı etkisi en yüksek klorpromazindir. Olanzapin en fazla olmak üzere kilo artışı, hiperglisemi ve hiperlipidemiye neden olurlar. A) Fludarabin B) Kapesitabin C) Paklitaksel D) İrinotekan E)Metotreksat 120 - B 5-Florourasil Enzimatik reaksiyonlarla aktif metabolitlere dönüşen primidin antimetaboliti ön ilaçtır. FdUMP, timidilat sentazı irreversibl inhibe ederek timin sentezini baskılar (timinsiz ölüm). Büyük kısmı genetik polimorfizm gösteren dihidropirimidin dehidrogenaz enzimi ile metabolize edilir. Meme, karaciğer, kolon, mide ve pankreas kanseri gibi solid tümörlere etkinliği yüksektir. Cilt kanserlerinde kullanılan topikal formları da vardır. Myelosupresyon, mukozit, nörotoksisite ve el-ayak sendromu majör toksik etkileridir. İntravenöz verildiğinde kalsiyum kanal blokörleri ile düzelen koroner damarlarda vazospazma neden olabilir. Hayvan testleri: Hayvanlarda sakınma reaksiyonunu bozarlar. Amfetaminlere bağlı sterotipik hareketler ve psikomimetik etkiler ile apomorfine bağlı bulantı-kusmayı önlerler. Bağımlılık yapma potansiyeli: Dopamin reseptörlerini bloke ettikleri için öfori, halüsünasyon ve bağımlılık yapmazlar. 119. Aşağıdaki antifungal ilaçlardan hangisinin oral formu yoktur? Kapesitabin Tümör hücrelerinde florourasile dönüşen primidin antimetaboliti ön ilaçtır. Timidilat sentazı inhibe ederek timin sentezini baskılar (timinsiz ölüm). Metastatik meme ve kolorektal kanserlerin tedavisinde kullanılır. Kemik iliğini deprese eder. Genetik polimorfizm gösteren dihidropirimidin dehidrogenaz enzimi ile metabolize olur. A) Griseofulvin B) Kaspofungin C) Terbinafin D) Flusitozin E) Flukonazol www.tusem.com.tr Dihidroprimidin dehidrogenaz enzimi yetersiz bulunan hastaya kullanılan ilaç aşağıdakilerden hangisi olabilir? 28
Benzer belgeler
2 TEMEL TIP BİLİMLERİ TESTİ AÇIKLAMALI CEVAPLAR 1
Dış yüzüne ribozomların bağlanmış olduğu, paralel ünit zarlarla çevrelenmiş tübül ve sisternalardan oluşmuş bir organeldir.
Hücre dışına salgı olarak verilecek proteinlerin ve lizozomal
enzimlerin ...