Pulmoner Langerhans Hücre Histiyositozisi: Klinikopatolojik Özellikler
Transkript
Pulmoner Langerhans Hücre Histiyositozisi: Klinikopatolojik Özellikler
Pulmoner Langerhans Hücre Histiyositozisi: Klinikopatolojik Özellikler Sibel PERÇİNEL, Serpil DİZBAY SAK, Berna SAVAŞ Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Patoloji Anabilim Dalı, ANKARA ÖZET Pulmoner Langerhans hücre histiyositozisi (LHH), asıl olarak üçüncü-beşinci dekadlarda sigara içenleri etkileyen Langerhans hücre hastalığının bir formudur. Pulmoner LHH değişik şekillerde kendini gösterse de hastaların üçte ikisi respiratuar semptomlardan yakınırlar. Akciğer filmlerinde görülen anormallikler hastalığın evresine bağlı olarak değişiklik gösterir. Yüksek rezolüsyonlu bilgisayarlı tomografi, pulmoner LHH’de görülen parankimal anormalliklerin doğası ve dağılımını oldukça iyi yansıtır. Pulmoner LHH’nin histomorfolojik görünümü lezyonlar ilerledikçe belirgin değişiklikler gösterir, ancak hastalığın farklı evrelerinde izlenen lezyonlar sıklıkla aynı biyopsi materyalinde görülebilirler. Histolojik olarak tanısal olan bulgu, hastalığın evresine göre sayısı değişkenlik gösteren Langerhans hücreleridir. Bu derlemede, histolojik özellikler ve patolojik ayırıcı tanılar ön planda olmak üzere pulmoner LHH’nin klinikopatolojik özelliklerinin tartışılması amaçlanmıştır. ANAHTAR KELİMELER: Pulmoner Langerhans hücre histiyositozisi, klinikopatolojik özellikler, farklı histolojik evreler, patolojik ayırıcı tanılar Geliş tarihi: 26 Temmuz 2007 Düzeltme sonrası kabul tarihi: 14 Kasım 2007 SUMMARY PULMONARY LANGERHANS’ CELL HISTIOCYTOSIS: CLINICOPATHOLOGICAL FEATURES Pulmonary Langerhans’ cell histiocytosis (LCH) is a form of Langerhans’ cell disease that primarily affects smokers in the third to fifth decades. Although pulmonary LCH can be presented in a variety of ways, two-thirds of patients complain of respiratory symptoms. The abnormalities seen on the chest radiograph depend on the stage of the disease. High resolution computed tomography scanning reflects the nature and distribution of parenchymal abnormalities in pulmonary LCH very well. The histomorphological appearance of pulmonary LCH varies considerably with the stage of the disease, but lesions of various ages are often found in the same lung biopsy specimen. The diagnostic histological finding is Langerhans’ cells and the number of cells vary according to the stage of the disease. In this review, clinicopathological features of pulmonary LCH are aimed to be discussed with an emphasis of histological features and pathological differential diagnosis. KEY WORDS: Pulmonary Langerhans’ cell histiocytosis, clinicopathological features, different histological stages, pathological differential diagnosis Received: July 26, 2007 174 Accepted after revision: November 14, 2007 Solunum Hastalıkları 2007; 18: 174-180 Pulmoner Langerhans Hücre Histiyositozisi: Klinikopatolojik Özellikler Langerhans hücre histiyositozisi (LHH); etyolojisi aydınlatılmamış, asıl olarak deride ancak bronş, oral mukoza, özefagus ve kolon gibi vücudun diğer bölgelerinde de bulunan normal Langerhans hücreleriyle aynı fenotipik özellikler taşıyan hücrelerin (LHH hücreleri); eozinofiller, lenfositler, nötrofiller, makrofajlar, plazma hücreleri, mast hücreleri ve dev hücreler gibi inflamatuvar hücreler ile birlikte dokularda birikmesiyle karakterize bir hastalıktır. LHH; kemik, deri, ağız, karaciğer, dalak, akciğer, lenf nodülleri, kemik iliği ve özellikle hipotalamus/hipofiz ve serebellum başta olmak üzere santral sinir sistemini tutar. “Eozinofilik granülom”, “Hand-Schüller-Christian hastalığı” ve “Letterer-Siwe hastalığı” olarak bilinen üç hastalığın, aslında bir hastalık spektrumunun bir kısmını yansıttığı gerçeği anlaşıldıktan sonra ismi “Histiyositozis X” olarak değiştirilmiştir. Hastalığın patolojisinden asıl olarak Langerhans benzeri hücrenin sorumlu tutulmasından sonra “Langerhans hücre histiyositozisi”olarak literatürde yerini almıştır (1). LHH’nin etyolojisinin ve patogenezinin henüz bilinmemesine karşın hastalığın immünolojik ve viral etkenlerinin yanı sıra neoplastik olabileceği ileri sürülmüştür (2-5). LHH’de izlenen immünolojik reaksiyonlar, sitokinlerin oluşturdukları etkilere bağlanmış ve histolojik özelliklerin ortaya çıkmasında da sitokin etkilerinin rol oynayabileceği düşünülmüştür (3,6). Günümüzde yaygın olan görüş her ne kadar agresif formları bulunsa da yüksek oranda spontan klinik regresyon veya remisyonlarla seyretmesi, aneuploidi ve sitogenetik değişikliklerin tanımlanmaması ve malignitenin klasik histomorfolojik görünümlerinin bulunmaması, LHH’nin neoplastik bir durumdan çok kronik nükslerle seyreden reaktif bir hastalık olduğu yönündedir (2,3). Ancak LHH’nin birçok formunun “human androgen receptor gene” ile değerlendirildiği moleküler çalışmalarda, klasik LHH ve izole pulmoner LHH’nin klonal CD1a pozitif histiyositlerden oluştuğunun gösterilmesi üzerine LHH’nin oldukça değişken biyolojik davranış gösteren klonal neoplastik bir hastalık olabileceği de ileri sürülmüştür (4,5). LHH’de pulmoner tutulum izole olabileceği gibi multisistemik hastalığın bir parçası da olabilir (713). İzole pulmoner LHH; 20-40 yaş arasında pik Solunum Hastalıkları 2007; 18: 174-180 yapan, en önemli epidemiyolojik faktörün sigara olduğu, ayrı bir klinikopatolojik antite olarak ele alınan bir hastalıktır (2,7,9,10,12,14-18). LHH’nin multifokal veya sistemik formları sıklıkla infant ve çocuklarda görülür ve akciğer tutulumu bu yaş grubunda belirgin bir özellik olarak izlenmez (7,8,10,12,13,19,20). Pulmoner LHH’nin; erkeklerde daha sık, kadınlarda daha sık veya kadın ve erkeklerde eşit olarak görüldüğünü bildiren yayınlar mevcuttur (9,12,14-16,18,21,22). Hastaların üçte ikisinin sıklıkla dispnenin eşlik ettiği kuru öksürük gibi respiratuar, üçte birinin; ateş, kilo kaybı, terleme ve yorgunluk gibi sistemik bulgular gösterdiği, beşte birinin ise asemptomatik olduğu, ancak normal akciğer filmi bulguları göstermediği bildirilmektedir. Göğüs ağrısı, subplevral kistik bir lezyonun rüptürü sonucu ortaya çıkan pnömotoraksın bir bulgusu olarak değerlendirilmektedir. İnterstisyel akciğer hastalığı olan bir hastada pnömotoraks varlığının, pulmoner LHH tanısında bir ipucu olması gerektiğini savunan görüşler bulunmaktadır (7-13). Pulmoner LHH’nin radyolojik bulguları hastalığın evresi ile değişkenlik göstermektedir. Pulmoner LHH’de akciğer filmi; normal görünümden, büllöz akciğer, amfizematöz değişiklikler ve plevral ve mediastinal anormalliklere kadar değişen bir spektrum gösterebilirler (10,23,24). Klasik hastalığın izlendiği bir akciğer filminde üst ve orta loblarda kostofrenik açıların korunduğu dikkat çekerken, bilateral ve simetrik retiküler, nodüler veya retikülonodüler infiltrasyonlar görülür (7,9,19,21,25,26). Yüksek rezolüsyonlu bilgisayarlı tomografi, pulmoner LHH’den şüphe edilen hastaların değerlendirilmesinde oldukça önemli bir görüntüleme yöntemidir (25,27). Yüksek rezolüsyonlu bilgisayarlı tomografide en sık görülen bulgular, hakim olarak üst ve orta loblarda izlenen nodüler ve kistik değişikliklerdir (9,25,27). Nodül, kaviter nodül ve kistlerin eş zamanlı olarak saptanması ve üst ve orta loblarda difüz, düzensiz şekilli kistik boşluklara küçük peribronşiyoler nodüler opasitenin eşlik etmesi, pulmoner LHH’yi kuvvetle düşündürür (25,27). Pulmoner fonksiyon testleri; obstrüktif, restriktif veya mikst paternler göstermektedir. Klinik semptomlar, pulmoner fonksiyon testleri ve radyolojik bulgular her zaman birbirleriyle paralellik göster- 175 Perçinel S, Dizbay Sak S, Savaş B. meyebilir. Bu nedenle klinik semptomların rezolüsyonu, radyolojik olarak düzelmenin olduğu veya fonksiyon bozukluklarının normale döndüğü anlamına gelmemelidir. da hücrelerdir (19). Selüler infiltratlar interstisyumda sıklıkla küçük bronşiyollere yakın yerleşim gösteren, genellikle 0.4-13 mm (ortalama 2.5 mm) çapında, genişleyerek 1.5 cm’ye kadar ulaşabilen multipl nodülden oluşurlar. Zamanla nodüllerin santralinde selüler infiltratın yerini fibroblastik proliferasyon alır. Bu aşamada arada normal akciğer parankiminin izlendiği, santral skar ve periferik selüler uzantıları olan fokal simetrik çekintili lezyonlar ile karakterize pulmoner LHH’nin klasik histolojik özellikleri ortaya çıkar (28). Nodüllerin büyük bir kısmında santral kavitasyon gelişir (Resim 1B). Kavitelerin bir kısmının selüler infiltrat içerisinde ortadan kalkan hava yolları artıklarına ait olduğu, bir kısmının ise infiltratların ortasında “de novo” olarak ortaya çıktığı düşünülmektedir (15). Selüler lezyonlar terminal ve respiratuar bronşiyollerin duvarlarına progresif olarak invazyon göstererek, bu alanları hasara uğratır. Bu özelliklerinden dolayı bazı araştırmacılar, pulmoner LHH’yi difüz interstisyel akciğer hastalığından çok bronşiyolit olarak değerlendirmektedir (10). Bronşiyol epitel hasarı hastalığın erken evresinde ortaya çıktığından, lezyonun bronşiyolosentritesini değerlendirmek güçleşebilir. Ancak seri kesitler yapıldığında, lezyonların, hasara uğratmaksızın tutulum gösterdikleri bronşiyollerde ilerledikleri, böylelikle kesintiye uğramadan respiratuar bronşiyollere kadar uzandıkları görülebilir (10). Erken evre lezyonlarda, kompakt bir kitle oluşturan Langerhans hücreler dışında sayıca en fazla bulunan hücrelerin lenfositler olduğunu ileri süren yayınlar bu- Makroskobik olarak pulmoner LHH’de; düzensiz, sert, gri-beyaz renkte çekintili nodüller izlenir. Akciğerin herhangi bir alanı etkilense de hastalığın daha çok perifer bölgeleri multipl odak şeklinde tuttuğu bildirilmektedir. Bir sonraki aşamada çekintili alanların genişlediği ve birbirleriyle birleştiği görülür. Hastalığın son evresinde ise fibrozis gelişir ve akciğer bal peteği görünümü kazanır (19). Pulmoner LHH’de histolojik olarak, klinik ve radyolojik bulgularla genellikle paralellik gösteren; erken evre, ara ve geç evre lezyonlar olmak üzere hastalığın farklı aşamalarını yansıtan üç tür lezyon görülmektedir. Erken evre lezyonlar olarak isimlendirilen selüler veya aktif lezyonlar; Langerhans hücreler, lenfositler, eozinofiller, nötrofiller, plazma hücreleri (Resim 1A), fibroblastlar, dev hücreler ve küçük nekroz odakları içeren interstisyel nodüler infiltratlardan oluşur (9,10,15,19,28-31). Bu hücrelerin oranları, olgudan olguya ve aynı olgu içerisinde lezyondan lezyona belirgin farklılıklar gösterir. Bu nedenle nodüllerin hücresel içeriğindeki değişkenlik karakteristik bir özellik olarak yorumlanır (15). Langerhans hücreler; elonge, oval veya reniform nükleuslu, nükleer çentiklenmeler gösteren, genellikle küçük veya belirgin olmayan nükleole sahip, sınırları net olarak seçilemeyen, soluk eozinofilik sitoplazmalı, 10-12 µm boyutun- A B renkli Resim 1. Langerhans hücreleri, plazma hücreleri, lenfositler, eozinofiller ve nötrofillerden oluşan selüler interstisyel infiltrat (A) (HE x200) ve santral kavitasyon gösteren nodüler lezyon (B) (HE x40). 176 Solunum Hastalıkları 2007; 18: 174-180 Pulmoner Langerhans Hücre Histiyositozisi: Klinikopatolojik Özellikler lunmaktadır. Lenfositler, Langerhans hücrelerin arasında ve lezyonun periferinde yer alırlar. Lenfositlerin büyük bir kısmı α/ß T-hücre reseptörü ve çoğu aktive Langerhans hücreler gibi tipik olarak yüzey antijenleri de eksprese eden CD4+ T-hücrelerinden oluşurlar. Lezyon içersinde az sayıda CD8+ T-hücreleri de bulunur (10). Lezyonların periferinde eozinofiller ve makrofajlar değişken oranlarda izlenirler. Erken evre lezyonlardan sonraki aşama olan ara lezyonlarda Langerhans hücrelerin sayıca azaldıkları ve infiltratı oluşturan tüm hücrelerin ancak küçük bir kısmını oluşturdukları gözlenir. Langerhans hücreler, küçük yuvalanmalar şeklinde çok sayıda lenfosit, makrofaj, eozinofil ve daha az sayıda nötrofil olmak üzere inflamatuvar hücreler ile çevrelenirler (9,10,15,19,28-31). Lenfoid foliküller, fibrotik bir reaksiyon ile birlikte lezyonların periferinde izlenebilir. Hemosiderin yüklü, periyodik asit-Schiff ve Prusya mavisi ile pozitif boyanan alveoler makrofajlar da sıklıkla nodüllere eşlik eden hücrelerdir ve daha çok lezyona komşu alveollerde bulunurlar. Makrofajların büyük bir kısmı “sigara içiciliği ile ilişkili bronşiyolit”ten köken alır. Komşuluğundaki vasküler yapılara da sıklıkla uzanım gösterirler (9,10,15). Selüler lezyonların nodüler ve çekintili konfigürasyonlarının korunduğu, göreceli aselüler skarlardan oluşan geç evre lezyonlar fibrozis ile iyileşirler (9,10,15,19,28-31). Nodül içerisinde fibroblastik proliferasyon gerçekleşerek, karakteristik selüler infiltratın yerini kistler ve “bal peteği akciğer” oluşumu ile fibrotik skar alır. Bu skarlarda Langerhans hücrelerin çok az sayıda bulunduğu ve fibrozis ilerledikçe karakteristik infiltratın ortadan kalktığı gözlenir. Bu nedenle seviyeli derin kesitlerle tanısal değeri olan Langerhans hücrelerin dikkatli bir şekilde aranması gerekir (15). Eozinofiller de az sayıda ve dağınık olarak izlenebilir. Sonuç olarak, geç evre lezyonlarda, tanısal değeri olan Langerhans hücreler ortadan kalkmakta ve histolojik olarak geride kavite artıklarını içeren nonspesifik fokal skarlar kalmaktadır (10). Ancak aynı biyopsi örneğinin farklı gelişim aşamalarında bulunan lezyonları içerdiği unutulmamalıdır (15). Bazı durumlarda Langerhans hücrelerin, bronşiyollerin duvarlarını infiltre ettikleri ve santral lümenlerin karakteristik yıl- Solunum Hastalıkları 2007; 18: 174-180 dız şeklinde veya çekintili skarlar ile oblitere oldukları izlenmektedir (9,10). Bazı olgularda ise değişik boyutlarda kistik boşlukları çepeçevre saran fibrotik halkaların oluştuğu görülmektedir. Bu fibrotik halkalar aslında fibrotik bir reaksiyon ile tamamen ortadan kalkmış bir bronşiyolün rezidüel dilate lümeninin fibrozis ile sarılmasına karşılık gelmektedir. Her iki durumda da komşu alveollerin retraksiyon amfizemi, geç evre lezyonların kistik görünümüne neden olan unsurlardan biridir (10). Progresif hastalıkta patolojik süreç sonlanmamaktadır. Daha fazla parankim etkilendikçe, bir zamanlar fokal olan ve klinik olarak önemli sayılmayan skarlar birleşerek, daha geniş alanlarda bal peteği görünümüne yol açarlar ve hastalığın son evresi olarak kabul edilen ve idiyopatik interstisyel fibrozis gibi son evre fibrozis ile seyreden, diğer fibrotik akciğer hastalıklarından ayırt edilemeyen “bal peteği akciğer” klinikopatolojik tabloya hakim olur (15,28,30). Bu durumda bile Langerhans hücrelerin kesitlerde görülebildikleri bildirilmektedir (15). Pigment yüklü makrofajlar ve lenfoid foliküllerin, lezyonların periferinde varlıklarını sürdürdükleri gözlenmektedir (15,31). Pulmoner LHH ile ilişkili fibrogenezisten fibrojenik sitokinler sorumlu tutulmaktadır ancak bu varsayımı doğrulayacak kesin bir bulgu ortaya konmamıştır (29). Lezyonlar arasında kalan akciğer parankimi; değişik oranlarda alveoler makrofaj birikimi, “sigara içiciliği ile ilişkili respiratuar bronşiyolit” ve alveoler hücre hiperplazisi gibi bulgular gösterebilir (9,10,19,31). Bazı hastalarda pulmoner hipertansiyona neden olan hem arterleri hem de venleri etkileyen; medial kalınlaşma, intimal proliferasyon ve daha çok lenfosit, daha az oranda ise eozinofil ve plazma hücresinden oluşan mural inflamasyon gibi vasküler değişiklikler de gözlenebilir (9). Reaktif eozinofilik plevrit, spontan pnömotoraks gelişen hastalarda sık görülen bir morfolojik bulgudur. Bazı araştırmacılar bir kısım reaktif eozinofilik plevritin pulmoner LHH’ye eşlik edebileceğini düşünmektedir (9,19). Dokudaki Langerhans hücrelerin saptanmasında immünohistokimyasal olarak CD1a glikoproteininin (Resim 2) ve elektron mikroskobik olarak “Birbeck granülleri”nin gösterilmesi en spesifik tanı yöntemleri olarak kabul edilmektedir (28,29,32,33). “Bir- 177 Perçinel S, Dizbay Sak S, Savaş B. A B renkli Resim 2. Santral kavitasyon gösteren selüler lezyon içerisinde CD1a immünreaktivitesi gösteren çok sayıda Langerhans hücresi (Diaminobenzidine, x40, x200). beck granülleri”nin her ne kadar sadece elektron mikroskopik düzeyde tespit edildiği ileri sürülse de “Lag antikoru” olarak tanımlanan bir monoklonal antikorun bu granüllere bağlandığı bildirilmiştir (34). Pulmoner LHH’nin aktif lezyonları karakteristik bir histomorfolojik görünüm sergiledikleri için genellikle başka lezyonlarla karışmazlar. Ancak inaktif lezyonlar olan geç evre lezyonlar, nonspesifik morfolojik bulgular içerdikleri için bazı lezyonlarla ayırıcı tanılarının yapılması gerekebilir. Pulmoner LHH’nin ayırıcı tanısında; respiratuar bronşiyolit, kronik eozinofilik pnömoni, “usual” interstisyel pnömoni paterni, reaktif eozinofilik plevrit, deskuamatif interstisyel pnömoni paterni, bronşiyolitis obliterans organize pnömoni paterni, nonspesifik skarlar ve subplevral blebler, Hodgkin lenfoma gibi antiteler ve fokal, nodüler interstisyel lezyonlar şeklinde prezente olan herhangi bir patoloji yer almaktadır (9,15,28). Respiratuar bronşiyolit lezyonları, respiratuar bronşiyollerin lümeninde ve komşu alveoler boşluklarda biriken soluk kahverengi sitoplazmik pigment içeren alveoler makrofajlardan oluşur. Pulmoner LHH’de izlenen selüler infiltratların interstisyel lokalizasyonu ile kronik eozinofilik pnömonide görülen eozinofiller ve deskuamatif interstisyel pnömoni paterninde izlenen makrofajların intraalveoler lokalizasyonu farklılık gösterir. Pulmoner LHH lezyonlarına komşu akciğer parankiminde çok sayıda alveoler makrofajın izlenmesi “psödo-deskuamatif interstisyel pnömo- 178 ni” reaksiyonu olarak isimlendirilen görünüme yol açar. Pulmoner LHH’nin fibrotik formları “usual” interstisyel pnömoni paterni ile karışabilir. Pulmoner LHH’nin fibrotik fazı ile geç idiyopatik pulmoner fibrozis ve diğer son evre interstisyel akciğer hastalıklarını birbirinden ayırmak oldukça güç olabilir. Pulmoner LHH’nin fibrotik skarları, aktif lezyonların çekintili nodüler konfigürasyonunu koruyabilir ve bronşiyolosentrik dağılım gösterebilirler. Bu nedenle pulmoner LHH’nin aktif lezyonlarının gözlenmesi tanıda oldukça önem taşımaktadır. Klinik ve radyolojik korelasyonun sağlanması ile ayırımda oldukça önemli ipuçları elde edilir. Reaktif eozinofilik plevrit, herhangi bir pnömotoraks nedeniyle ortaya çıkan nonspesifik plevral reaksiyondur. Pulmoner LHH’den, plevraya sınırlı olması ve prolifere mezotel hücrelerine kronik inflamasyon ve bol eozinofilin eşlik etmesi ile ayrılabilir. Ancak pulmoner LHH’li olgularda nadiren de olsa reaktif eozinofilik plevritin görülebildiği unutulmamalıdır. Oldukça nadir de olsa bol eozinofil ve histiyositik hücreden oluşan mikst tipte bir zemin içermesi nedeniyle pulmoner LHH, Hodgkin lenfoma ile karışabilir ancak Hodgkin lenfomada görülen tipik Reed-Sternberg hücreleri ayırıcı tanıda oldukça önem taşır. Pulmoner LHH, diğer isminin “eozinofilik granülom” olması nedeniyle, periferik kanda belirgin eozinofil artışı gösteren, etyolojisinde allerjik reaksiyon, parazitik infeksiyon ve ilaç maruziyeti gibi etkenlerin yer aldığı, histolojik olarak alveoler boşluk- Solunum Hastalıkları 2007; 18: 174-180 Pulmoner Langerhans Hücre Histiyositozisi: Klinikopatolojik Özellikler larda ve/veya interstisyumda çok sayıda eozinofilin bulunması ile karakterize ve tanının klinik olarak konulduğu bir eozinofilik pnömoni olan “Löffler sendromu” ve depo hastalıkları, hemofagositik sendromlar ve Rosai-Dorfman hastalığı gibi değişik histiyositozis formları ile karıştırılmamalıdır (19). Pulmoner LHH’de örnekleme hatası lezyonların fokal olması nedeniyle oldukça önemli bir sorundur. Bu sorun transbronşiyal biyopsi örneklerinde daha sık yaşanmakta ve bu tür hastalara açık akciğer biyopsisi önerilmektedir. Ancak açık akciğer biyopsisiyle bile karakteristik lezyonlara ulaşılamayabileceği unutulmamalıdır. Bu nedenle biyopsi bulguları normal veya tanısal olmayan interstisyel akciğer hastalığı bulunan olgularda pulmoner LHH mutlaka düşünülmeli ve immünohistokimyasal yöntemlerin de kullanılmasıyla, klinik ve radyolojik veriler eşliğinde ayırıcı tanılara gidilmelidir. KAYNAKLAR 1. Lampert F. Langerhans cell histiocytosis. Historical perspectives. Hematol Oncol Clin North Am 1998;12:213-9. 2. Yousem SA, Colby TV, Chen YY, et al. Pulmonary Langerhans’ cell histiocytosis. Molecular analysis of clonality. Am J Surg Pathol 2001;25:630-6. 3. Willman CL, McClain KL. An update on clonality, cytokines, and viral etiology in Langerhans cell histiocytosis. Hematol Oncol Clin North Am 1998;12:407-16. 4. Willman CL. Detection of clonal histiocytes in Langerhans cell histiocytosis: Biology and clinical significance. Br J Cancer 1994;70(Suppl XXIII):29-33. 11. Malpas JS. Langerhans cell histiocytosis in adults. Hematol Oncol Clin North Am 1998;12:259-68. 12. Howarth DM, Gilchrist GS, Mullan BP, et al. Langerhans cell histiocytosis: Diagnosis, natural history, management, and outcome. Cancer 1999;85:2278-90. 13. Ha SY, Helms P, Fletcher M, et al. Lung involvement in Langerhans’ cell histiocytosis: Prevalence, clinical features, and outcome. Pediatrics 1992;89:466-9. 14. Basset F, Corrin B, Spencer H, et al. Pulmonary histiocytosis X. Am Rev Respir Dis 1978;118:811-20. 15. Colby TV, Lombard C. Histiocytosis X in the lung. Hum Pathol 1983;14:847-56. 16. Delobbe A, Durieu J, Duhamel A, Wallaert B. Determinants of survival in pulmonary Langerhans’ cell granulomatosis (histiocytosis X). Groupe d’Etude en Pathologie Interstitielle de la Societe de Pathologie Thoracique du Nord. Eur Res J 1996;9:2002-6. 17. Hance AJ, Basset F, Saumon G, et al. Smoking and interstitial lung disease. The effect of cigarette smoking on the incidence of pulmonary histiocytosis X and sarcoidosis. Ann NY Acad Sci 1986;465:643-56. 18. Friedman PJ, Liebow AA, Sokolof J. Eosinophilic granuloma of lung. Medicine 1981;60:385-96. 19. Lieberman PH, Jones CR, Steinman RM, et al. Langerhans’ cell (eosinophilic) granulomatosis. Am J Surg Pathol 1996;20:519-52. 20. Nondahl SR, Finlay JL, Farrell PM, et al. A case report and literature review of “primary” pulmonary histiocytosis X of childhood. Med Pediatr Oncol 1986;14:57-62. 21. Schönfeld N, Frank W, Wenig S, et al. Clinical and radiological features, lung function, and therapeutic results in pulmonary histiocytosis X. Respiration 1993;60:38-44. 5. McClain K, Weiss RA. Viruses and Langerhans cell histiocytosis: Is there a link? Br J Cancer 1994;70(Suppl XXIII):34-6. 22. Crausman RS, Jennings CA, Tuder RM, et al. Pulmonary histiocytosis X: Pulmonary function and exercise pathophysiology. Am J Respir Crit Care Med 1996;153: 426-35. 6. Kannourakis G, Abbas A. The role of cytokines in the pathogenesis of Langerhans cell histiocytosis. Br J Cancer 1994;70(Suppl XXIII):37-40. 23. Meyer JS, De Camargo B. The role of radiology in the diagnosis and follow-up of Langerhans cell histiocytosis. Hematol Oncol Clin North Am 1998;12:307-26. 7. Broadbent V, Egeler RM, Nesbit ME Jr. Langerhans cell histiocytosis-Clinical and epidemiological aspects. Br J Cancer 1994;70(Suppl XXIII):11-16. 24. Kulwiec EL, Lynch DA, Aguayo SM, et al. Imaging of pulmonary histiocytosis X. Radiographics 1992;12:515-26. 8. Arico M, Egeler RM. Clinical aspects of Langerhans cell histiocytosis. Hematol Oncol Clin North Am 1998;12:247-58. 9. Travis WD, Borok Z, Roum JH, et al. Pulmonary Langerhans cell granulomatosis (Histiocytosis X). A clinicopathologic study of 48 cases. Am J Surg Pathol 1993;17:971-86. 10. Tazi A, Soler P, Hance AJ. Adult pulmonary Langerhans’ cell histiocytosis. Thorax 2000;55:405-16. Solunum Hastalıkları 2007; 18: 174-180 25. Moore AD, Godwin JD, Muller NL, et al. Pulmonary histiocytosis X: Comparison of radiographic and CT findings. Radiology 1989;172:249-54. 26. Lacronique J, Roth C, Battesti JP, et al. Chest radiological features of pulmonary histiocytosis X: A report based on 50 adult cases. Thorax 1982;37:104-9. 27. Brauner MW, Grenier P, Moeulhi MM, et al. Pulmonary histiocytosis X: Evaluation with high-resolution CT. Radiology 1989;172:255-8. 179 Perçinel S, Dizbay Sak S, Savaş B. 28. Schmitz L, Favara BE. Nosology and pathology of Langerhans cell histiocytosis. Hematol Oncol Clin North Am 1998;12:221-46. 29. Favara BE, Jaffe R. The histopathology of Langerhans cell histiocytosis. Br J Cancer 1994;70(Suppl XXIII):17-23. 30. Marcy TW, Reynolds HY. Pulmonary histiocytosis X. Lung 1985;163:129-50. 31. Vassallo R, Ryu JH, Colby TV, et al. Pulmonary Langerhans’-cell histiocytosis. New Engl J Med 2000;342:1969-78. 32. Chu T, Jaffe R. The normal Langerhans cell and the LCH cell. Br J Cancer 1994;70(Suppl XXIII):4-10. 33. Nezelof C, Basset F. Langerhans cell histiocytosis research. Past, present, and future. Hematol Oncol Clin North Am 1998;12:385-406. 180 34. Kashihara M, Ueda M, Horiguchi Y, et al. A monoclonal antibody specifically reactive to human Langerhans cells. J Invest Dermatol 1986;87:602-7. Yazışma Adresi Sibel PERÇİNEL Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı Morfoloji Binası Sıhhiye-ANKARA e-mail: [email protected] Solunum Hastalıkları 2007; 18: 174-180
Benzer belgeler
Erişkin Yaş Başlangıçlı Langerhans Hücreli Histiyositoz
multifokal veya sistemik formları sıklıkla infant ve
çocuklarda görülür ve akciğer tutulumu bu yaş
grubunda belirgin bir özellik olarak izlenmez
(7,8,10,12,13,19,20). Pulmoner LHH’nin; erkeklerde d...
419-425 Pulse Steroid Tedavisi
* Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları ve Tüberküloz Anabilim Dalı,
** Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Onkoloji Bilim Dalı,
*** Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabi...
217-223 Lenf Bezi Tututulumu
Olgumuzda PA akciğer grafisinde bilateral hiler genişleme, lezyonların kostofrenik sinüsler dahil tüm
akciğer zonlarını tutması, toraks BT’de mediastinal
lenf nodlarında genişleme olması, pulmoner ...