T.C. KÜLTÜR ve TURĐZM BAKANLIĞI TANITMA GENEL

Transkript

T.C. KÜLTÜR ve TURĐZM BAKANLIĞI TANITMA GENEL
T.C.
KÜLTÜR ve TURĐZM BAKANLIĞI
TANITMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
TÜRKĐYE’YE YÖNELĐK DIŞ TURĐZM TALEBĐNĐN ANALĐZĐ
UZMANLIK TEZĐ
Faruk KAYA
MART - 2009
ANKARA
T.C.
KÜLTÜR VE TURĐZM BAKANLIĞI
TANITMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
TÜRKĐYE’YE YÖNELĐK DIŞ TURĐZM TALEBĐNĐN ANALĐZĐ
UZMANLIK TEZĐ
Faruk KAYA
Tez Danışmanı
Tanıtma Genel Müdür Yardımcısı
Đbrahim YAZAR
MART- 2009
ANKARA
Faruk KAYA tarafından hazırlanan “TÜRKĐYE’YE YÖNELĐK DIŞ
TURĐZM TALEBĐNĐN ANALĐZĐ” adlı bu tezin Uzmanlık Tezi olarak uygun
olduğunu onaylarım.
Đbrahim YAZAR
(Danışman)
Bu çalışma, jürimiz tarafından oy birliği / oy çokluğu ile Kültür ve Turizm
Uzmanı Tezi olarak kabul edilmiştir.
Adı ve Soyadı:
Đmzası:
Bu tez, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür ve Turizm Uzman Yardımcılarının
Uzmanlık Tezlerini Hazırlarken Uyacakları Yazım Kuralları Yönergesiyle belirlenen
tez yazım kurallarına uygundur.
SINAV YETERLĐK KOMĐSYONUNA
BEYAN
Bu belge ile bu uzmanlık tezindeki bütün bilgilerin akademik kurallara ve
etik davranış ilkelerine uygun olarak toplanıp sunduğumu; ayrıca, bu kural ve
ilkelerin gereği olarak, çalışmada bana ait olmayan tüm veri, düşünce ve sonuçları
andığımı ve kaynağını gösterdiğimi beyan ederim.
11/05/2009
Faruk KAYA
Kültür ve Turizm Uzman Yardımcısı
ÖNSÖZ
Tez danışmanım Tanıtma Genel Müdür Yardımcısı Đbrahim YAZAR’a,
desteklerinden dolayı Tanıtma Genel Müdür Yardımcısı Levent DEMĐREL’e,
Amerika, Đngiltere ve Doğu Avrupa Dairesi Başkanı Onur GÖZET’e, Şube Müdürü
Hidayet MEMĐŞOĞLU’na ve mesai arkadaşlarıma teşekkür ederim.
i
ĐÇĐNDEKĐLER
ÖNSÖZ………………………………………………………………………………..i
ĐÇĐNDEKĐLER............................................................................................................ii
TABLOLAR VE ŞEKĐLLER DĐZĐNĐ ........................................................................v
GĐRĐŞ............................................................................................................................1
BĐRĐNCĐ BÖLÜM
TURĐZM
1.1. TURĐZM TANIMI .................................................................................................. 3
1.2. DÜNYADA TURĐZM .............................................................................................. 4
1.3. TÜRKĐYE’DE TURĐZM .......................................................................................... 6
1.3.1. PLANLI DÖNEM ÖNCESĐNDE TÜRKĐYE’DE TURĐZM .......................................... 6
1.3.2. PLANLI DÖNEMDE ÜLKEMĐZDE TURĐZM.......................................................... 9
1.4. TURĐZMĐN EKONOMĐDEKĐ YERĐ ....................................................................... 16
1.4.1. TURĐZMĐN EKONOMĐK BÜYÜME ÜZERĐNDEKĐ ETKĐSĐ .................................... 17
1.4.2. TURĐZMĐN ÖDEMELER DENGESĐ ÜZERĐNDEKĐ ETKĐSĐ .................................... 18
1.4.3. TURĐZMĐN ĐSTĐHDAM ÜZERĐNDEKĐ ETKĐSĐ ..................................................... 19
1.4.4. TURĐZMĐN GELĐR ÜZERĐNDEKĐ ETKĐSĐ ........................................................... 20
ĐKĐNCĐ BÖLÜM
DIŞ TURĐZM TALEBĐ
2.1. DIŞ TURĐZM TALEBĐNĐN TANIMI ...................................................................... 21
2.2. DIŞ TURĐZM TALEBĐNĐN ÖZELLĐKLERĐ ............................................................ 23
2.3. DIŞ TURĐZM TALEBĐNĐ ETKĐLEYEN FAKTÖRLER ............................................. 24
2.3.1. DIŞ TURĐZM TALEBĐNDE BULUNAN KĐŞĐYE BAĞLI FAKTÖRLER ...................25
2.3.1.1. HARCANABĐLĐR GELĐR .............................................................................25
2.3.1.2. YAŞ, AĐLE YAPISI VE CĐNSĐYET................................................................27
2.3.1.3. EĞĐTĐM DÜZEYĐ VE MESLEK………………..……….…………………...28
2.3.1.4. BOŞ ZAMAN, MODA, ZEVK VE ALIŞKANLIKLAR ......................................29
ii
2.3.2. DIŞ TURĐZM TALEBĐNDE BULUNAN KĐŞĐDEN BAĞIMSIZ FAKTÖRLER ...........30
2.3.2.1. FĐYATLAR VE DÖVĐZ KURLARI.................................................................30
2.3.2.2. UZAKLIK ..................................................................................................33
2.3.2.3. VERGĐLER ................................................................................................34
2.3.2.4. TANITIM VE REKLAM ...............................................................................34
2.3.2.5. SĐYASĐ ORTAM VE KRĐZLER .....................................................................35
2.4. DIŞ TURĐZM TALEBĐNĐN TAHMĐNĐ VE ÖNEMĐ ................................................. 36
2.5. DIŞ TURĐZM TALEBĐNĐN TAHMĐNĐNDE KULLANILAN YÖNTEMLER ............... 37
2.5.1. NĐTEL TAHMĐN YÖNTEMLERĐ ........................................................................ 37
2.5.1.1. UZMAN FĐKĐRLERĐ .................................................................................... 38
2.5.1.2. SENARYO ANALĐZĐ.................................................................................... 38
2.5.1.3. DELPHĐ YÖNTEMĐ ..................................................................................... 39
2.5.1.4. ANKET YÖNTEMĐ ...................................................................................... 39
2.5.2. NĐCEL TAHMĐN YÖNTEMLERĐ ........................................................................ 40
2.5.2.1. ZAMAN SERĐSĐ YÖNTEMLERĐ .................................................................... 40
2.5.2.2. EKONOMETRĐ YÖNTEMLERĐ ...................................................................... 42
2.5.2.3. YAPAY SĐNĐR AĞI YÖNTEMLERĐ ............................................................... 43
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
TÜRKĐYE'YE YÖNELĐK DIŞ TURĐZM TALEBĐNĐN ANALĐZĐ
3.1. TÜRKĐYE’NĐN DÜNYA TURĐZM HAREKETLERĐNDEN ALDIĞI PAY ........................ 44
3.2. YILLAR ĐTĐBARĐYLE TÜRKĐYE’YE GELEN TURĐST SAYISI ................................... 45
3.3. YILLAR ĐTĐBARĐYLE TÜRKĐYE’YE GELEN TURĐSTLERĐN MĐLLĐYETLERĐ .............. 48
3.4. YILLAR ĐTĐBARĐYLE TÜRKĐYE’NĐN TURĐZM GELĐRLERĐ ....................................... 52
3.5. TÜRKĐYE’NĐN TURĐZM GELĐRLERĐNĐN DIŞ TĐCARET AÇIĞINA ORANI .................. 54
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
UYGULAMA
4.1. DOĞRUSAL TREND MODELĐ ............................................................................... 58
4.2. SABĐT BÜYÜME MODELĐ ..................................................................................... 59
4.3. REGRESYON MODELĐ .......................................................................................... 60
iii
DEĞERLENDĐRME VE SONUÇ............................................................................64
KAYNAKÇA……………………………………………………………..………….66
ÖZET………………………………………………………………………………...70
ABSTRACT………………………………………………………………………….72
ÖZGEÇMĐŞ………………………………………………………………………….74
iv
TABLOLAR ve ŞEKĐLLER DĐZĐNĐ
Birinci Bölümün Tablo ve Şekilleri
Tablo 1.1
Planlı Dönem Öncesinde Yıllar Đtibariyle Ülkemize Gelen
Turist Sayıları ve Elde Edilen Gelir (1950 - 1962)…………….
Tablo 1.2
9
Planlı Dönem Sonrası “Birinci Dönem” Yıllar Đtibariyle
Ülkemize Gelen Turist Sayıları ve Elde Edilen Gelir (1963 1982)…………………………………………………………….
Tablo 1.3
13
Đşletme Belgeli ve Yatırım Belgeli Tesis ve Yatak Sayısı
(1980 - 2007)…………………………………………………….
15
Đkinci Bölümün Tablo ve Şekilleri
Şekil 2.1
Farklı Turizm Türleri Đçin Talebin Gelir Esnekliği……………..
27
Üçüncü Bölümün Tablo ve Şekilleri
Tablo 3.1
Yıllar Đtibariyle Turist Sayıları…………………………………..
44
Tablo 3.2
Yıllar Đtibariyle Türkiye’ye Gelen Yabancı Turist Sayısı….........
47
Tablo 3.3
Türkiye’ye En Fazla Turist Gönderen Đlk 6 Ülke……………….
49
Tablo 3.4
Türkiye’ye Gelen Turistlerden Elde Edilen Gelir………….........
53
Tablo 3.5
Đthalat-Đhracat (Dış Açık), Turizm Gelir-Gideri(Net Turizm
Geliri)……………………………………………………………
55
Şekil 3.1
Türkiye’nin Uluslar arası Turizm Hareketinden Aldığı Pay…….
45
Şekil 3.2
Türkiye’ye Gelen Yabancı Turist Sayısı………………………...
48
Şekil 3.3
Türkiye’ye En Fazla Turist Gönderen Đlk 6 Ülke……………….
50
Şekil 3.4
Türkiye’ye Gelen Turistlerden Elde Edilen Gelir………….........
54
Şekil 3.5
Net Turizm Gelirinin Dış Ticaret Açığına Oranı………………..
56
Dördüncü Bölümün Tablo ve Şekilleri
Tablo 4.1
Doğrusal Trend Modeli SPSS çıktısı……………………………
58
Tablo 4.2
Sabit Büyüme Modeli SPSS çıktısı……………………………..
60
Tablo 4.4
Regresyon Modeli SPSS çıktısı…………………………………
62
v
GĐRĐŞ
Uluslararası turizm, insanların fiziksel ve ruhsal dinlenme ihtiyacını
karşılayan ve farklı kültürleri bir araya getiren bir aktivitedir. Ayrıca uluslar arası
turizm, 21. yüzyıl küresel ekonomisinde iletişim ve bilgi teknolojileri sektörü ile
birlikte en hızlı gelişen sektördür. Ayrıca döviz akışını, yabancı sermaye girişini
arttırması, istihdama, dış ticarete, bölgesel gelişmeye önemli katkılar sağlaması
nedeniyle uluslar arası turizmin dünya ekonomisinde öncü rolü vardır.
Ekonomi, ulaşım, hizmet vb. birçok farklı sektörle etkileşim içinde bulunan
turizme bu çalışmada daha çok ekonomi açısından değerlendirilecektir. Tez,
niteliksel yönteme dayanılarak oluşturulacaktır. Konu ile ilgili çalışmalar gözden
geçirilerek literatür taraması yapılacak ve edinilen veriler çerçevesinde öncelikli
olarak Türkiye’ye yönelik dış turizm talebinin incelenmesi ve bu talebi etkileyen
faktörlerin ortaya konulması amaçlanmaktadır. Ayrıca Türkiye’ye yönelik dış turizm
talebinin göstergesi olan ülkemize gelen turist sayısının 2009 yılına dönük olarak
tahmin edilmeye çalışılması tezin bir diğer amacıdır.
Birinci bölümde genel hatlarıyla turizm kavramı üzerinde durularak, dünyada
ve ülkemizde turizmin gelişimi ve turizmin ekonomi içindeki yeri konusunda bilgiler
verilmeye çalışılacaktır.
Đkinci bölümde ise turizm talebi ve bu talebi etkileyen faktörler ayrıntılarıyla
ortaya konularak, turizm talebinin tahmini ve tahmin için kullanılan yöntemlerden
bahsedilecektir.
Üçüncü bölümde istatistiklerden yararlanılarak Türkiye’ye yönelik dış turizm
hareketleri incelenecektir.
Dördüncü bölüm ise uygulamayı içerecektir. Uygulamadaki amaç, tezin iki
amacından biri olan “Ülkemize gelen turist sayısının ileriki yıllara dönük olarak
tahmin edilmeye çalışılması” paralelinde çeşitli tahmin yöntemleri kullanılarak 2009
yılında ülkemize gelecek yabancı turist sayısının tahmin edilmesine çalışılmasıdır.
Sonuç bölümünde genel bir değerlendirme yapılarak, uygulama bölümünde
elde edilen sonuçlar karşılaştırılacaktır.
2
BĐRĐNCĐ BÖLÜM
TURĐZM
Turizmin kesin bir tanımını yapmak; bu konuda inceleme ve araştırma
yapılması, istatistiki veriler toplanılması, yasal ve yönetsel mevzuatta kolaylıklar
sağlanması ve bu pazarın oluşturduğu ekonomik faaliyetlerin etüt edilmesi açısından
önemlidir.
1.1. Turizm Tanımı
Bu çalışma sırasında yapılan araştırmalarda “Turizm” kavramının birçok
tanımına rastlanılmıştır. Bu tanımlardan bazılarının önemli olduğu görülmüştür.
Turizmin ilk tanımı Guyer-Feuler tarafından 1905 yılında yapılmıştır. Guyer-Feuler
turizmi, “gittikçe artan hava değişimi ve dinlenme gereksinmeleri, doğa ve sanatla
beslenen göz alıcı güzellikleri tanıma isteğine, doğanın insanlara mutluluk verdiği
inancına dayanan ve özellikle ticaret ve sanayinin gelişmesi ve ulaşım araçlarının
kusursuz hale gelmelerinin bir sonucu olarak ulusların ve toplulukların birbirlerine
daha çok yaklaşmasına olanak veren modern çağa özgü bir olay” olarak
tanımlanmaktadır (Kozak ve başk., 2008:1).
Çağdaş turizm kavramı ise ilk olarak ikinci dünya savaşı döneminde Đsviçreli
ekonomistler Walter Hunziker ve Kurt Krapf tarafından şöyle tanımlanmıştır. Walter
Hunziker ve Kurt Krapf’un yaptıkları tanım “Đnsanların sürekli çalışma yerleri ve
konutlarının bulunduğu yer dışında yaptıkları seyahat ve konaklamalarından
meydana gelen ilişki ve olayların tümü” şeklindedir. Bu tanım daha sonra Dünya
Turizm Örgütü tarafından da turizm tanımı olarak kabul edilmiştir.
Turizm, turist ve günlük ziyaretçilerin seyahat etmek, tatil yapmak,
dinlenmek, yeni ülkeler ve yerler görmek, çeşitli kültürleri tanımak ve ulaşım,
konaklama,
alış-veriş,
eğlence
imkanlarından
faydalanmak
faaliyetlerini
kapsamaktadır.
Türkiye Đstatistik Kurumuna göre turizm, kişilerin ikamet ettiği yer dışındaki
bir yere bir yılı aşmamak üzere, boş zaman değerlendirme, iş ve diğer benzeri
amaçlarla yaptıkları seyahatlerdir. Turist ise, ziyaret edilen ülkedeki özel (ikinci
konut, arkadaş ve akraba evi vb.) veya kamuya açık konaklama tesislerinde en az bir
gece kalan ziyaretçidir.
Turizm, ülkeye ekonomik katkısı olan, döviz kazandıran, istihdam yaratan,
teknoloji transferine imkan veren bir tüketim faaliyetidir. Tüketiciler, turist; tüketilen
mal ve hizmet ise turistik üründür. Turistik ürün bir mal veya hizmet olduğu kadar,
bir coğrafi mekan, bölge veya yöredir. Bu bağlamda yabancılar için Türkiye bir
turistik üründür (Hacıoğlu, 1992:145).
1.2. Dünyada Turizm
Turizmin başlangıcı ilk çağlara kadar dayanmaktadır. Đnsanlar, fetih, savaş,
ticaret ve göç gibi konulardan dolayı seyahat etmişlerdir. Turizmin gelişmeye
başlamasında bilinmeyene duyulan merak duygusunun etkisi olmuştur.
Gerçek anlamda turizm 19. yüzyılda demiryolu ulaşımının Avrupa’da hızlı
gelişimi sayesinde başlamıştır. Đnsanlar sağlık amacıyla, kaplıca ziyaret etmişlerdir.
Sanayi devrimi ile birlikte demiryollarının inşası, tren yapımı teknolojisinde
ilerlemeler, buharlı gemilerin kullanılması ve deniz ulaşımının gelişmesiyle turizm
yeni bir sektör olarak doğmuştur. Bu dönemde görülen en önemli gelişme, 5
Temmuz 1841’de dünyadaki ilk paket turun Đngiliz Thomas Cook tarafından
gerçekleştirilmesidir. Turizmin gelişiminde bir başlangıcı gerçekleştiren Thomas
4
Cook, ilk tur operatörlüğünü de başlatmıştır. Đlk seyahat acentesi 1845’de Thomas
Cook tarafından kurulmuştur.
19. yüzyıl ortaları ile ikinci dünya savaşı arası dönemde keşif gezileri moda
olmuştur, ulaşım daha ucuz ve kolay hale gelmiştir. Kitlesel turizm hareketleri
artmıştır. Dağ turizmi popüler olmuştur. Özellikle Fransa ve Đsviçre’de dağcılık
toplulukları dağ gezileri yaparak kitle turizminin biraz daha gelişmesine sebep
olmuşlardır. Araba ve uçağın yapılması sonucu çok daha uzaklara daha kolayca ve
ucuza gidilebilmiştir. Otoyolların yaygınlaşmasıyla turizm kolaylaşmıştır.
Çalışanların sosyal haklara sahip olmaları sonucu kitle turizmi daha da
artmıştır. Çalışanların elde ettikleri bu sosyal haklardan en önemlisi ücretli izin
olmuştur. Ücretli izin sürelerinde satın alma gücüne sahip çalışanların farklı yerler
görme ve oralarda tatil yapma talepleri artmıştır. Ekonomik ve teknolojik
gelişmelerle beraber turizm, herkesin kolayca katılabileceği bir faaliyet olmuştur.
Turizmin gelişmesi ikinci dünya savaşıyla kesintiye uğramıştır.
Modern manada turizm hareketi, ikinci dünya savaşı sonrası ortaya çıkmıştır.
Teknolojideki gelişme ulaşım araçlarına da yansımıştır. Savaş sonrası özellikle hava
ulaşımı hız kazanmıştır. Sivil havacılığın gelişimi sonucu çok uzak yerlere daha
kolay ulaşılması sağlanmıştır. Bunların yanı sıra savaş sonrası yıkılan kentlerin
yeniden, planlı ve modern bir şekilde inşası turizm olgusunu desteklemiştir. Yeni
kurulan kentlerde turistlerin de ihtiyaçlarını karşılayan oteller, fuar, sergi ve festival
alanları, spor tesisleri gibi yerler inşa edilmiştir.
Đkinci dünya savaşı sonrası yıllarda turizmde ülkeler içinde ve uluslar arası
platformda kurumsallaşmaya gidilmiş, çeşitli birlik ve organizasyonlar kurulmuştur.
1946 yılında Londra’da düzenlenen Ulusal Turizm Kurumlarının birinci uluslar arası
kongresinde, 1934 yılında kurulmuş olan Uluslar arası Resmi Turist Propaganda
Organizasyonları Birliği yerine yeni bir uluslar arası sivil toplum örgütü kurulması
5
kararı alınmıştır. Bu karar doğrultusunda 1947 yılında Lahey’de kurucu meclis
toplantısında Uluslar arası Resmi Seyahat Organizasyonları Birliği kurulmuştur.
1970 yılında Mexico City’de düzenlenen Uluslar arası Resmi Seyahat
Organizasyonları Birliği’nin özel genel kurul toplantısında ise Dünya Turizm Örgütü
kurulmuş ve tüzüğü kabul edilmiştir. 1980 yılından itibaren 27 Eylül Dünya Turizm
Örgütünün kuruluş günü anısına dünya’da “Turizm Günü” olarak kutlanmaktadır.
Türkiye, 1975 yılında Dünya Turizm Örgütüne üye olmuştur.
1.3. Türkiye’de Turizm
Ülkemizde turizm sektörü, Osmanlı Đmparatorluğu döneminde önce buharlı
gemiler ve daha sonra trenlerin kullanılmaya başlanmasıyla gelişmeye başlamıştır.
1842 yılında ülkemizin ilk otelinin açılması ve daha sonra otellerin yaygınlaşması,
1863 yılında düzenlenen ilk turizm etkinliği Sergi-i Umumu-i Osmani ve 1890
yılında kabul edilen “seyyahine tercümanlık edenler hakkında tatbik edilecek 190
sayılı nizamname” ülkemizde Osmanlı Đmparatorluğu döneminde turizmle ilgili
yaşanan gelişmelerdir. Cumhuriyet döneminde Türkiye’de turizmin gelişimi, planlı
dönem öncesi (1923-1963) ve planlı dönem (1963’ten günümüze) olmak üzere iki
ana dönemde incelenebilir. Planlı dönem öncesinde turizm ile ilgili gelişmeler
ülkemizin ve dünyanın o yıllardaki genel ekonomik gerçeklerinden dolayı sınırlı
kalsa da bununla birlikte önemli sayılabilecek bazı gelişmeler yaşanmıştır.
1.3.1. Planlı Dönem Öncesinde Türkiye’de Turizm
Türkiye’de turizm alanında ilk faaliyetler, 1923 yılında Đstanbul’da “Türk
Seyyahin Cemiyeti” adı ile kurulan ve 1930 yılında “Türkiye Turing ve Otomobil
Kurumu” adını alan dernekle başlamıştır. Devletin resmi bir turizm örgütünün
bulunmadığı uzun yıllar boyunca bu nitelikte bir görevi yerine getiren bu kurum,
turizmi geliştirecek yayınların yapılması, tarihi eserlerin korunması ve ülkemizin
6
yabancılara tanıtılması gibi amaçlara yönelik hizmetler vermiştir. Türkiye Turing ve
Otomobil Kurumu, ülkemizin ilk tanıtım afişleri, yol haritaları, otel rehberleri ve
broşürleri, turizm kongre ve konferansları gibi ilklere imza atmıştır. Ayrıca
cemiyetin girişimleri sonucu taksi, kayıkçı ve hamal tarifeleri belirlenmiş, rehberlik
kurumunun düzenlenmesi yapılmış, tercüman rehberlik sınavları yapılmış ve
turizmle ilgili incelemeler gerçekleştirilmiştir. 1923-1939 döneminde, dar kadrosuna
ve çok sınırlı bütçesine rağmen başarılı çalışmalar gerçekleştirilmiş, 1930 yılında
yeni üye olunan Uluslararası Turizm Birliğinin (AIT) Đstanbul'da toplanmasının
sağlanması ve bu amaçla Dolmabahçe Sarayının tarihinde ilk kez turizme açılması
sağlanmıştır.
Turizmin Türk kamu yönetimi içerisinde yerini alması ise ilk olarak 1934
yılında 2450 sayılı “Đktisat Vekaleti Teşkilat ve Vazifeleri Kanunu” ile turizm işleri
“Đktisat Vekaleti Dış Ticaret Dairesi” bünyesindeki Türk Ofisi’ne bırakılmıştır. Bu
görevi Türk Ofisi içinde yürüten Turizm Masası 1938’de ayrı bir şubeye
dönüştürülmüştür (Yağcı, 2003:202).
1939
yılında
Ticaret
Bakanlığı’na
bağlı
bir
“Turizm
Müdürlüğü”
oluşturulmuştur. 1943 yılında turizm işleri, Başbakanlığa bağlı olarak kurulan “Basın
Yayın Genel Müdürlüğü”ne devredilerek bu kurumun görevleri arasında kabul
edilmiştir. 1949 yılından itibaren “Basın Yayın ve Turizm Genel Müdürlüğü” adını
alarak çalışmalarını sürdüren bu örgüt bünyesinde turizm işlerinde etkinliği sağlamak
amacıyla bir de “Turizm Dairesi” oluşturulmuştur (Barutçugil, 1986:69-70).
Ülkemizde turizm alanında yapılacak yatırımların özendirilmesi konusu ilk
olarak 24 Mart 1950 tarihli “Turizm Müesseselerini Teşvik Kanunu” ile ele alınmış
ve aynı yıl Türkiye Emlak Kredi Bankası vasıtasıyla bir milyon Türk Lirası Turizm
Kredisi Fonu oluşturulmuştur. Bu düzenlemelerden sonra ülkemizde turizmin bir
sanayi haline getirilmesi çalışmalarına hız verilmiş ve bu amaçla 1953 yılında 6086
sayılı “Turizm Endüstrisini Teşvik Kanunu” yürürlüğe girmiştir. Bu dönemde
çıkarılan bu teşvik yasalarının uygulanabilmesi için en önemli sorun teşvik edilecek
7
yatırımlara verilecek kredilerin kaynağı olmuştur. Bu nedenle, başta Ziraat Bankası
olmak üzere bazı bankaların katılımıyla 1955 yılında Bakanlar Kurulu’nun 5413
sayılı kararı ile 10 milyon Türk Lirası sermayeli T.C. Turizm Bankası kurulmuştur.
Bu bankanın amacı, turizm yatırımlarına finansman sağlamanın yanı sıra iç ve dış
turizmi geliştirmeye yönelik olarak çeşitli turistik tesislerin kurulması ve
işletilmesidir.
1962 yılında 300 milyon Türk Lirası sermayeli bir kuruluş haline
dönüştürülen banka, Uluslar arası Kalkınma Ajansı tarafından oluşturulan turizm
fonlarından ülkemize önemli kaynakların aktarılmasını sağlarken, bir taraftan da
Abant, Kilyos, Çeşme ve Uludağ gibi yerlerde örnek turizm işletmelerinin
kurulmasına destek olmuştur (Evliyaoğlu, 1989:123).
Turizm ile ilgili diğer bir kanuni düzenleme ile “Basın Yayın ve Turizm
Genel Müdürlüğü”, 25 Kasım 1957’de “Basın Yayın ve Turizm Vekaleti” adı ile
bakanlık haline getirilmiştir. Bu gelişme ülkemizde turizmin bakanlık seviyesinde ele
alınışının başlangıcı olması açısından önemlidir. Böylece turizm ile ilgili konular
hükümet seviyesine yükselerek devletin ana fonksiyonları arasına girmiştir.
Ülkemizde turizm istatistiklerinin derlenmeye başladığı 1950 yılından planlı
döneme kadar turist sayıları ve turizmden elde edilen gelirler, Tablo 1.1’de
verilmiştir. Ülkemize 1950 yılında 28.625 yabancı turist gelmiştir. Gelen turist sayısı
1950 ile 1960 yılları arasında sürekli artarak 1957 yılında 100.803 kişiye ulaşmıştır.
1959 yılında 126.610’a ulaşan turist sayısı, 27 Mayıs ihtilalinin yapıldığı 1960
yılında 94.077 kişiye gerilemiştir. 1962 yılında gelen turist sayısı 172.867, turizmden
elde edilen gelir ise 7,3 milyon ABD Doları olarak gerçekleşmiştir. Bu dönemin en
önemli özelliği, ihtilalin yapıldığı 1960 yılında siyasi istikrarsızlık nedeniyle ülkeye
gelen yabancı turist sayısında belirgin bir düşüşün yaşanmış olmasıdır (Çuhadar,
2006:26).
8
Tablo 1.1: Planlı Dönem Öncesinde Yıllar Đtibariyle Ülkemize Gelen Turist Sayıları
ve Elde Edilen Gelir (1950 - 1962)
YILLAR
Gelen Turist
Sayısı
1950
1951
1952
1953
1954
1955
1956
1957
1958
1958
1960
1961
1962
28.625
31.377
38.837
70.055
71.331
79.369
99.414
100.803
114.744
126.610
94.077
129.104
172.867
Turizm
Turist Sayısındaki
Gelirleri(Bin ABD
Değişim(%)
Doları)
4.317
2.287
2.350
1.771
1.979
2.495
1.041
1.535
4.756
5.460
6.880
7.316
9,61
23,78
80,38
1,82
11,27
25,26
1,40
13,83
10,34
-25,70
37,23
33,90
(Kaynak: BARUTÇUGĐL, Đ., Turizm Ekonomisi ve Turizmin Türkiye Ekonomisindeki Yeri,
Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş., Đstanbul, 1986.)
1.3.2. Planlı Dönemde Ülkemizde Turizm
Planlı kalkınma döneminin başladığı 1963 yılında, “Basın Yayın ve Turizm
Vekaleti” lağvedilerek yerine yalnızca turizmle ilgilenmesi amaçlanan 265 sayılı
kanunla Turizm ve Tanıtma Bakanlığı kurulmuştur. Đç ve dış turizmi geliştirmek,
turizmi milli ekonominin verimli bir kesimi haline getirmek, ülkenin turizme elverişli
tüm imkanlarını değerlendirmek, turizmle ilgili çalışmaları araştırmak, düzenlemek,
özendirmek, yol göstermek ve Türkiye’yi tanıtıcı hizmetleri yürütmek gibi görevler
bu bakanlığa verilmiştir (Andaç, 2003:8).
Ülkemizde 1963 yılında başlayan döneme “Planlı Dönem” adı verilir. Đktisadi
plancılık “Belirli bir dönemde belirli sosyo-ekonomik amaçlara ve sayısal olarak
ifade edilen hedeflere ulaşmak için, bu işle görevlendirilmiş organlar tarafından ve
9
daha önceden saptanan araçları kullanmak suretiyle belli bir bölgede yürütülen
faaliyetlerin tümü” olarak tanımlanabilir (Öney, 1987:20–21).
Her ne kadar öncesinde bazı planlar hazırlansa da, 1963 yılında Birinci Beş
Yıllık Kalkınma Planı ile asıl planlı dönemin başladığı söylenebilir. 2009 yılı
itibariyle Dokuzuncu Beş Yıllık Kalkınma Planı uygulanmaktadır.
Planlı dönem, 1950-1960 döneminin plansız kalkınma anlayışına bir tepki
olarak geliştirilmiş ve uygulamaya konulmuştur. Planlı dönemde devletin ekonomik
ve sosyal hayata müdahalesinin, beş yıllık kalkınma planları çerçevesinde
gerçekleştirilmesi hedeflenmiştir. Dayanağını anayasadan alan kalkınma planları,
kamu sektörü için emredici, özel sektör için yol gösterici nitelikte olmuştur (Çakır ve
Bostan, 2000:36). Özel sektör gösterilen hedeflere ulaşmak için çeşitli teşviklerle
özendirilmiştir. 1960 yılında kurulup, 1961 Anayasasıyla anayasal bir kurum haline
gelen Devlet Planlama Teşkilatı özel yatırımların hangi şartlarla teşvik alacağına
karar veren bir kurum olmuştur.
Planlı döneme geçişle birlikte turizm sektörü Beş Yıllık Kalkınma Planları
kapsamına alınmış, sektörel faaliyetlerin düzenlenmesi ve geliştirilmesi amacıyla
önemli çalışmalar yapılmıştır (Olalı ve Timur, 1986:22).
Başlangıçta turizm talebine altyapı ve konaklama ihtiyaçlarını karşılamaya
yönelik olarak alınan kararlar, giderek turizm sektörünün değişen koşullarına göre
şekil almıştır. Uygulamaya konulan kalkınma planları incelendiğinde turizm sektörü
ile ilgili hedefleri şu şekilde özetlemek mümkündür (Şahin, 1990:119):
• Turizm yoluyla sağlanacak döviz gelirlerini arttırmak ve bu gelirlerden ödemeler
bilançosu açığının kapatılmasında yararlanmak,
• Türkiye’ye gelen turist sayısını arttırmak,
10
• Turistlerin ortalama kalış sürelerini ve harcama miktarlarını arttırmak,
• Turizmde öncelikli yöreler tespit etmek, alt yapı ve fiziksel planlama faaliyetlerini
tamamlamak,
• Đç turizm hareketlerini geliştirmek, bu amaçla özellikle çalışanlara tatil imkanları
hazırlamak,
• Tanıtma faaliyetlerine ağırlık vermek,
• Fiyat politikası tespit etmek,
• Kamunun altyapıyı, özel kesimin üstyapıyı gerçekleştirmesini sağlamak,
• Yabancı yatırımları özendirmek.
Planlı dönem, 1963-1983 yılları arasında devletin, turizm gelişimini sağlamak
üzere şartları oluşturduğu ve öncü rol oynadığı “birinci dönem” ve 1983’den
günümüze süregelen “liberalizasyon dönemi” olarak iki alt döneme ayrılabilir.
Birinci dönem, turizmle ilgili temel kadroların ve kurumların oluştuğu, bilgi
birikiminin sağlandığı, turizmle ilgili mevzuatta gerekli düzenlemelerin yapıldığı bir
dönem olarak ifade edilebilir (Egeli, 1997:111). Birinci dönemde turizm politikasının
temel hedefi turizm yoluyla ödemeler dengesine katkıda bulunmak, döviz gelirlerini
arttırmak, yeni iş alanları yaratmak ve Türk vatandaşlarına tatil olanakları sağlamak
olarak özetlenebilir. Bütün bu belirlenen hedeflerin gerçekleşebilmesi için birtakım
kararlar alınmıştır. Bu kararların alınmasında kullanılan ve devletin öncü rol
oynadığı bu dönemde uygulanan yasal ve finansal araçlardan bazıları (Yağcı,
2007:203);
• 1965’te çıkarılan ve belgelendirme sistemi getiren, “Turizm Tesisleri Nitelikleri
Yönetmeliği”,
• “Öncelikli Turizm Bölgeleri” için Bakanlar Kurulu Kararı ile kredilendirme
yolunun açılması,
• 1972 yılında seyahat acentelerini bir çatı altında birleştirmek amacıyla 1618 sayılı
“Seyahat Acenteleri Birliği Yasası” ile Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği
(TÜRSAB) kurulması,
11
• 1972 yılında ev pansiyonculuğunu geliştirmek üzere başlatılan kredi programı,
• Turizm tanıtımının vazgeçilmez koşulu olan, yayın materyali basımı için gerekli
basım malzemesinin ithalinin kolaylaştırılması ile ilgili 1973 yılında getirilen yasal
düzenlemelerdir.
1963-1983 yılları arasında Türkiye’de dört tane beş yıllık kalkınma planı
uygulanmıştır. Orta vadeli planlar olarak da nitelenebilen bu planlarda, idari ve
siyasal gerekler yanında baraj, liman, demiryolu, karayolu yapımı ve yenilenmesi,
elektrik santralleri, sulama projeleri ve ağır sanayi yatırımlarının tamamlanıp
işletmeye açılmasına olanak verecek bir süre seçilmiştir (Kozak, 2008:114).
Bu kalkınma planlarının öngördüğü yönde turizmin özendirilmesi ile
1970’lerde ülkemize gelen yabancı turist sayılarında önemli artışlar sağlanmış ve
yabancı turist sayısı 1972 yılında bir milyonu, 1975 yılında ise bir buçuk milyonu
aşmıştır. Ancak 1977 yılından başlayarak 1983 yılına kadar ülkemize gelen
yabancıların sayısında düşüşler yaşanmıştır. Ülkemizde söz konusu yıllarda iç siyasal
karışıklıkların (anarşi ortamı ve 12 Eylül ihtilali gibi) etkisi ile beraber, batılı
ülkelerin petrol krizinden sonra düştükleri ekonomik bunalımın önemli etkisi olduğu
söylenebilir (Avcıkurt ve Karaman, 1995:12).
Planlı dönemin birinci döneminde ülkemize gelen turist sayıları Tablo 1.2’de
görülmektedir.
12
Tablo 1.2: Planlı Dönem Sonrası “Birinci Dönem” Ülkemize Gelen Turist Sayıları
ve Elde Edilen Gelir (1963 - 1982)
YILLAR
Gelen Turist
Sayısı(bin kişi)
1963
1964
1965
1966
1967
1968
1969
1970
1971
1972
1973
1974
1975
1976
1977
1978
1979
1980
1981
1982
198
229
361
449
574
602
694
724
926
1.034
1.341
1.110
1.540
1.675
1.661
1.644
1.523
1.288
1.405
1.391
Turizm
Gelirleri(milyon
ABD doları)
7
8
13
12
13
24
36
51
62
103
171
193
200
180
204
230
280
326
381
370
Turist Sayısındaki
Değişim(%)
14,54
15,66
57,64
24,38
27,84
4,88
15,28
4,32
27,90
11,66
29,69
-17,23
38,74
8,77
-0,84
-1,02
-7,36
-15,43
9,08
-1,00
(Kaynak: http://www.tursab.org.tr/content/turkish/istatistikler/gostergeler/63TSTG.asp, Erişim
Tarihi: 21.01.2009)
1980’li yıllara girerken turizmin sayısal büyüklüklerinin, ekonominin
beklentileri ve ülkenin sahip olduğu doğal, kültürel ve tarihi zenginliklerinin karşılığı
olmadığı tespitinden hareketle, turizme bakış açısının değiştirilmesini ve bu sektörün
ekonomik ve sosyal yönleri ile ele alınmasını ön plana çıkarmıştır.
24 Ocak 1980 tarihinde uygulamaya konulan ekonomik istikrar tedbirleri
turizm sektörünü doğrudan etkilemiştir. 24 Ocak kararlarının turizmi etkileyen
maddeleri arasında; devalüasyon kararı, Türk Parasını Koruma Kanunundaki
değişiklikler,
yabancı
sermaye çerçeve kararnamesi, kambiyo mevzuatının
değiştirilmesi sayılabilir.
13
1980 sonrasında bazı bakanlıkların birleştirilmesi gündeme gelmiş, 1982’de
Kültür Bakanlığı ile Turizm ve Tanıtma Bakanlığı birleştirilerek Kültür ve Turizm
Bakanlığı kurulmuştur.
1982 yılında çıkarılan 2634 sayılı “Turizmi Teşvik Kanunu”, Türkiye’de
turizmin gelişmesi açısından dönüm noktası olmuştur. Bu kanun ile turizm alanları,
merkezleri ve bölgeleri belirlenmiş, bu alanlarda altyapı yatırımların devletin
yapması, kamu arazilerinin belirli bir süre için yatırımcıya tahsisi gibi çeşitli
teşvikler sağlanmıştır (Sürücü, 1998:26).
1983 – 1984 yıllarında yatırım indirimi, gümrük muafiyeti ve faiz farkı iadesi
gibi teşvikler uygulanmış, 1985 yılında turizm, “Kalkınmada Özel Önem Taşıyan
Sektörler” kapsamına alınmış, böylece turizm yatırımcıları, yatırım indirimi ve
yatırım kredisi kullanabilme imkanlarına sahip olmuşlardır (Bulut, 2000:82).
1986 yılında ise “Kaynak Kullanımını Destekleme Primi” adıyla verilen hibe
türü teşvik uygulaması, turizm yatırımlarına büyük bir hız kazandırmıştır. Hibe
uygulaması 1992 yılında kaldırılmıştır. Bu sistemin yerine fon kaynaklı kredi
uygulamasına geçilmiştir. Ancak fon kaynaklı kredi uygulaması kısa vadeli olması
nedeniyle turizm yatırımlarının yapısına uygun gelmemiş ve kaynak yetersizliği
nedeniyle kaldırılmıştır (Çeken, 2003:156).
Bu teşvik tedbirlerinin sağladığı ivme ile, Tablo 1.3’de görüldüğü gibi 1982–
1992 yılları arasında yatırım ve işletme belgeli tesis sayısı 908’den 3.436’ya, yatak
sayısı ise 98.704’den 529.079’ye yükselmiştir.
14
Tablo 1.3: Đşletme Belgeli ve Yatırım Belgeli Tesis ve Yatak Sayısı
(1980 - 2007)
YILLAR
1980
1981
1982
1983
1984
1985
1986
1987
1988
1989
1990
1991
1992
1993
1994
1995
1996
1997
1998
1999
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
Đşletme Belgeli
Tesis
Yatak
511
56.044
529
58.242
569
62.372
611
65.934
642
68.266
689
85.995
731
92.129
834
106.214
957
122.306
1.102
146.086
1.260
173.227
1.404
200.678
1.498
219.940
1.581
235.238
1.729
265.136
1.793
280.463
1.866
301.524
1.933
313.298
1.954
314.215
1.907
319.313
1.824
325.168
1.998
368.819
2.124
396.148
2.240
420.697
2.357
454.290
2.412
483.330
2.475
508.632
2.514
532.262
Yatırım Belgeli
Tesis
Yatak
267
26.288
278
30.291
339
36.332
376
43.425
412
53.615
501
71.521
638
101.383
892
153.786
1.268
218.445
1.662
288.896
1.921
325.515
1.987
331.711
1.938
309.139
1.788
276.037
1.578
240.932
1.334
202.483
1.309
202.631
1.402
236.632
1.365
249.125
1.311
245.543
1.300
243.794
1.237
229.047
1.138
222.876
1.130
242.603
1.151
259.424
1.039
278.255
869
274.687
776
254.191
(Kaynak: http://www.turizm.gov.tr, Erişim Tarihi: 21.01.2009)
Turizm sektörünün önemli bir sektör olması, turizm sektöründen ve
bürokrasiden gelen eleştiriler ve turizmin müstakil bir bakanlık ile temsil edilmesinin
15
yararları konusunda oluşan fikirler dikkate alınarak 1989 yılında Kültür Bakanlığı ve
Turizm Bakanlığı ayrılarak birer müstakil bakanlık haline getirilmişlerdir.
1982-1992 yılları arasında yatırım ve işletme belgeli tesis sayısı %278 artış,
yatak sayısı %436 artış gösterirken, 1992-2002 yılları arasında yatırım ve işletme
belgeli tesis sayısı 3.436’dan 3.262’ye düşmüş, yatak sayısı 529.079’dan 619.024’e
yükselmiştir. 1992-2002 yılları arasında tesis sayısı %5 azalmış, yatak sayısı %17
artış göstermiştir. Bunun başlıca nedeni, 1992 yılından itibaren turizm sektörüne
sağlanan teşviklerin sınırlandırılmış, bir kısmının ise kaldırılmış olmasıdır. Bu
dönemde yatırımcılar ve işletmeciler fon kaynaklı krediler ve bankacılık sektöründen
buldukları kredilerle yatak sayılarını arttırma yoluna gitmişlerdir.
2003 yılında bakanlık sayısının azaltılması tekrar gündeme gelmiştir. Bu
yılda Kültür Bakanlığı ve Turizm Bakanlığı tekrar birleştirilerek Kültür ve Turizm
Bakanlığı yeniden ihdas edilmiştir.
1.4. Turizmin Ekonomideki Yeri
Turizm, günümüzde bir çok ülke ekonomisi açısından önemi giderek artan bir
sektör olup ekonomik unsurlardan birçoğuyla etkileşim halindedir. Turizmin
ekonomik büyüme, ödemeler dengesi, istihdam, gelir, yatırım, kalkınma ve diğer
sektörler gibi makro ekonomik unsurlar üzerindeki önemli etkilerinin yanı sıra reel
ücretler, fiyat ve fırsat maliyeti gibi mikro ekonomik unsurlar üzerinde de etkileri
vardır.
Turizm sektörünün genel ekonomi içindeki yerini ve önemini kavrayabilmek
için turizm sektörü sayesinde elde edilen gelirlerin makro büyüklükler üzerindeki
etkilerinin araştırılması gerekir.
16
Makro ekonomi açısından baktığımızda turizm sektörünün diğer sektörleri
besleyici olduğu görülmektedir. Turizm sektörü geliştikçe tarım, ulaşım, enerji gibi
birçok farklı sektöre itici güç olmaktadır. Bu sektörlerle sürekli ilişki içinde olması
turizme entegre endüstri özelliği kazandırmaktadır. Bu özelliği nedeniyle turizme,
endüstrileşmeyi sağlayan bir endüstri de denebilir.
1.4.1. Turizmin Ekonomik Büyüme Üzerindeki Etkisi
Bir ülkenin gayri safi yurtiçi hasılası, söz konusu ülkede bir yıl gibi bir
dönemde üretilen mal ve hizmetlerin piyasa değeri olarak tanımlanabilir. Gayri Safi
Yurtiçi Hasılası (GSYĐH) bir ülkenin ekonomik büyümesinin göstergesi olarak da
kullanılabilir. Gayri Safi Yurtiçi Hasılanın hesaplama yöntemlerinden birisi toplama
harcama yaklaşımı yöntemidir. Bu yaklaşıma göre Gayri Safi Yurtiçi Hasılası
aşağıdaki şekilde tanımlanabilir;
GSYĐH = C + I + G + XN
Burada;
GSYĐH = Gayri Safi Yurtiçi Hasıla
C = Tüketim
I = Yatırım
G = Kamu harcamaları
XN = Net ihracat’tır.
Bu tanımdan hareketle turizm ve seyahatin bir ülkenin Gayri Safi Yurtiçi
Hasılasını oluşturan yukarıdaki unsurlara etkisi olduğu görülmektedir. Turist
harcamalarının büyük bir kısmı tüketim (C) harcamalarıdır. Burada önemli olan
nokta, bu harcamaların yabancı turistlerin yanı sıra yerli turistler tarafından da
yapılmasıdır. Ayrıca yatırımcıların ve işletmecilerin turizm hizmetlerini sağlamak
amacıyla yaptıkları inşaat, demirbaş, araç, gereç vb. harcamaları, yatırım (I)
17
harcamalarıdır. Kamu tarafından turizm hareketinin geliştirilmesine yönelik
harcamalar ise kamu harcamaları (G) olarak değerlendirilir. Bir ülke vatandaşının
diğer ülkelerden turizm hizmeti satın alması ithalat anlamına gelirken, diğer ülke
vatandaşlarının söz konusu ülkeden turizm hizmeti satın almaları ihracat olarak
değerlendirilir. Söz konusu ülke bir turizm ülkesi ise bu aradaki fark ihracat lehine
büyük olacağından net ihracat (XN) pozitif olacaktır.
1.4.2. Turizmin Ödemeler Dengesi Üzerindeki Etkisi
Bir ülkenin ödemeler bilançosu, cari işlemler hesabı, sermaye hesabı, net hata
ve noksan ile resmi rezervler hesabı olmak üzere dört ana başlıktaki hesaplardan
oluşur. Turizm gelirleri ve giderleri ödemeler bilançosunun cari işlemler hesabının
alt başlığı olan hizmetler hesabında bulunmaktadır. Turizmin ödemeler dengesi
üzerindeki en önemli etkisi şüphesiz gelen turist sayısının artmasıyla bu turistlere
satılan turizm hizmetinin ve hediyelik eşya gibi turistik malların artması bu sayede
ülkenin döviz kazanmasıdır. Diğer bir önemli etki, yatırımcıların ülkeye uzun süreli
sermaye girişi sağlamalarıdır. Ayrıca turizm yatırımları yüksek oranda yerli mal ve
hizmet girdisi kullanır. Bu da diğer sektörlerin canlanması ve ekonomiye hareket
gelmesi demektir.
Özellikle az gelişmiş ülkeler bakımından ödemeler bilançosu açıkları büyük
önem taşımaktadır. Bu ülkeler hem iç talebi karşılamak için nihai mallar hem de mal
ve hizmet üretimi için sermaye malı, ara malı ve hammadde ithal etmek zorundadır.
Gelişmekte olan ülkeler ihracattan daha çok ithalat yaptıkları için, ihracattan elde
ettikleri gelirleri ithalat için gerekli satın alma gücü oluşturmadığından ithalat
yapmak için yeterli satın alma gücüne sahip değildirler. Turizm, ithalat edilmesi
gereken mallar için ihtiyaç duyulan satın alma gücünün oluşmasında çok önemli bir
endüstridir.
Turizm, çok uzun vadeli ve çok büyük yatırımlar gerektirmeyen, nispeten
daha kolay ve hızlı başarılı olabilinen bir sektördür. Etkili tanıtım, ulaşımın
18
kolaylaştırılması, fiyat indirimleri ve uygun vergi politikasıyla turistlerin ülkeye
gelmesi ve daha çok harcama yapması sağlanabilmektedir. Dış turizmin, özel vergi
ve döviz politikalarıyla etki altına alınmaya çalışılması çok sık görülen bir olay
değildir. Ayrıca turizm, gümrük kotaları ve tarifelerden etkilenen mal ticaretine
oranla daha hızlı bir şekilde döviz kazandırır. Diğer ihraç mallardan farklı olarak,
üretildiği yerde tüketilmesi doğrudan doğruya döviz girişine neden olmaktadır. Ürün
çeşitlendirme olanaklarının fazla olması turizmin döviz kazandırma etkisini
artırmaktadır (Özkök, 2008:59).
1.4.3. Turizmin Đstihdam Üzerindeki Etkisi
Turizm, yoğun emek kullanımına dayanır. Bu sebeple turizm sektörü, geniş
istihdam olanakları yaratabilmesi açısından önemli bir sektördür. Turizm sektörü,
sadece turistik tüketim harcamalarının yapılması ve bu yolla gelir yaratılmasından
oluşmamaktadır. Bununla beraber turizm talebini karşılamak için işletmelerin yeni
yatırımlar gerçekleştirmeleri gerekmektedir. Yatırımın başlaması ile istihdam artışı
sağlanırken, tamamlanmasıyla da o sektördeki nitelikli işgücünün istihdamı için yeni
istihdam olanakları oluşturmaktadır. Ayrıca daha önce belirtildiği gibi turizmin diğer
sektörleri besleyici özelliği vardır. Đstihdam açısından bakımından önemli bir sektör
olan turizm sayesinde üç tür istihdam oluşur;
Doğrudan Đstihdam: Turizm sektöründe çalışanlar bu grupta yer alır. Otel,
pansiyon, seyahat acentesi gibi yerlerde çalışanlar doğrudan istihdama örnek
gösterilebilir.
Dolaylı Đstihdam: Turistik harcamalar sonucu gerçekleşmeyen, ancak
turizmle ilgili olduğundan turistik arz içerisinde yer alan ve diğer sektörlerde oluşan
istihdam türüdür. Bir bölgede turizm sektöründe meydana gelen gelişmeye bağlı
olarak ulaştırma, eğlence ve alışveriş merkezlerindeki istihdam edilen personel
sayısındaki değişme bu kapsamda incelenebilir.
19
Ek Đstihdam: Turizm sektöründen elde edilen gelirin tekrar harcanması sonucu
ortaya çıkan istihdam türüdür. Bu istihdam türü çarpan etkisi sonucu ortaya çıkar.
Kuyumcu, mobilya dükkanı gibi yerlerde oluşan istihdam ek istihdama örnek olarak
verilebilir.
1.4.4. Turizmin Gelir Üzerindeki Etkisi
Turizmin en önemli makro ekonomik etkisi gelir yaratma etkisidir. Bu etki üç
başlık altında incelenebilir;
Doğrudan Gelir Etkisi: Turistlerin doğrudan harcama yapmaları sonucunda
elde edilen gelire denir. Bir turistin lokantada yemek yiyip hesap ödemesi doğrudan
gelir etkisine örnek gösterilebilir.
Dolaylı Gelir Etkisi: Birinci aşamaya bağlı olarak işletmeler arası işlemler
için yapılan harcamalardan elde edilen gelire denir. Lokanta işletmesine sahip bir
kişinin turizm sektörü nedeniyle oluşan ek talebi karşılamak için işletmesine daha
fazla girdi temin etmesi bu duruma örnek olarak gösterilebilir. Lokantadaki ek
talepten dolayı, lokantaya girdi sağlayan tarım sektörü de daha fazla mal satıp daha
fazla gelir elde edecektir.
Uyarılmış Etkiler: Turizmden elde edilen gelirin, istihdam edilen ya da
turizmden gelir sağlayan diğer kişiler tarafından harcanması sonucu elde edilen
gelire denir. Bir otelde çalışan bir kişinin, bu gelirini diğer mallara yönelik harcaması
bu duruma örnek gösterilebilir.
20
ĐKĐNCĐ BÖLÜM
DIŞ TURĐZM TALEBĐ
Đktisadi anlamda bir malın talebi, alıcıların çeşitli fiyatlarda o maldan satın
almaya razı oldukları miktardır. Talebin bir başka tanımı, satın alma gücü ile
desteklenmiş satın alma arzusudur. Talebin bu iktisadi tanımlarından hareketle
turizm talebinin tanımını yapacak olursak, “Turizm talebi, satın alma gücü olan bir
kişinin belli bir fiyat düzeyinde satın almak arzusunda olduğu turistik mal ve hizmet
miktarıdır” diyebiliriz. Turizm sektöründe üretilen mal ve hizmetlerin büyük
bölümünün tüketiminin ancak üretimin yapıldığı yerde gerçekleşmesi zorunluluğu
turizm talebinin önemini arttırmaktadır.
2.1. Dış Turizm Talebinin Tanımı
Seyahat ve tatil yapma isteğinde olan, bunu imkansız kılacak herhangi bir
engeli olmayan her insan bireysel turizm talebini, belirli bir pazara yönelen bireysel
turizm talebinin toplamı ise o pazara yönelik turizm talebini oluşturur. Söz konusu
pazara yönelik turizm talebi, turistin konumu ile turistik mal ve hizmetin bulunduğu
ülkeye göre ikiye ayrılabilir. Đlki o pazara yönelik, pazarın bulunduğu ülke içinden
turizm talebi ki buna ülke içi turizm talebi denir. Đkincisi ise o pazara yönelik,
pazarın bulunduğu ülke dışından turizm talebidir. Bu talebe ise dış turizm talebi veya
uluslar arası turizm talebi denmektedir.
Dış turizm talebi, insanların kendi ülkeleri dışındaki yerlere seyahat etme ve
oralardaki turizm ürünlerini satın alma isteklerinden doğan bir tatmin olma biçimidir
(Erdoğan, 1996:326). Bu tanıma göre toplam turizm talebi sadece etkin olarak o
pazarın turistik ürününü tüketen kişilerden oluşmamaktadır. Tanımda belirtilen
özelliklere sahip ancak değişik nedenlerle (ekonomik, sosyal vb…) turistik ürün
tüketimine katılamayan kişilerin taleplerinin de dikkate alınması gerekir. Bu kişilerin
taleplerinin de yer aldığı turizm talebini üç ana grupta incelemek mümkündür
(Cooper ve başk, 1999:24-25);
Efektif Turizm Talebi: Çoğu turizm istatistiğinde yer alan ve en yaygın
ölçülen turizm talebi çeşididir. Turizmde aktif olarak yer alan ve bulundukları yerden
pazara doğru seyahat eden gerçek turist sayısı, bu turistlerin ülkedeki ortalama kalış
süreleri veya bu turistlerin söz konusu pazarda kişi başına harcadıkları parasal miktar
ile ölçülebilir. Efektif talep, satın alma isteği ile birlikte satın alma gücü, yani parasal
olanaklar da kullanılarak seyahat ve turistik ürünlerden yararlanan
bireyler
topluluğunu ifade etmektedir. Turizm sektöründe bulunan işletmecilerin ve
yatırımcıların en fazla üzerinde durdukları talep çeşididir. Çünkü yatırımlarından
efektif turizm talebinin kendi ürettikleri turistik mal ve hizmetlere çekebildikleri
sürece kar edebilirler. Gelirlerini söz konusu efektif turizm talebine sahip kişilerden
elde ederler. Araştırmacılar da ölçülebilir olmasından dolayı araştırmalarında efektif
talebi kullanırlar.
Bastırılmış Turizm Talebi: Turizm talebi olan ancak çeşitli engeller
nedeniyle seyahat edemeyen kişilerin talebine bastırılmış turizm talebi denilmektedir.
Bastırılmış turizm talebi, iki bileşenden oluşmaktadır; ilki potansiyel turizm talebi,
ikincisi ise ertelenmiş turizm talebidir. Potansiyel turizm talebi, koşullarında
değişiklik olduğu takdirde gelecekte seyahat edecek kişileri ifade etmektedir.
Örneğin; kendilerine uygun fiyatlı bir tatil paketi sunulduğunda seyahate çıkabilirler.
Bu nedenle, bu grupta yer alan kişiler, efektif turizm talebi kategorisine dahil olma
şansına sahiptirler. Bastırılmış turizm talebinin ikincisi ise; arz verilerinden
kaynaklanan geçici bir problem veya kısıt nedeniyle ertelenmiş taleptir. Örneğin,
gidilecek bölgedeki konaklama işletmelerinde ya da ulaştırma araçlarında yer
bulunamaması, talebin geçici olarak ertelenmesine neden olur. Arz olanaklarında
meydana gelecek olumlu gelişme ile ertelenmiş talep, efektif talep kategorisine
taşınabilir. Bastırılmış turizm talebi üzerinde yapılacak araştırmalar önemlidir, çünkü
talebin ertelenmesine neden olan etkenler tanımlanır ve ortadan kaldırılırsa kolayca
22
efektif turizm talebine dönüşebilmektedir. Böylece efektif turizm talebinde artışlar
sağlanabilir.
Gerçekleşmeyen Talep: Seyahat etmek için gerekli olanaklara sahip
olmayan veya bu isteği gerçekleşemeyen kişilerden oluşmaktadır. Örneğin savaş
halinde
olan
ülkeler,
vatandaşlarının
bazı
ülkelere
seyahat
etmelerini
engellemektedirler. Diğer bir örnek olarak; bazı ülke vatandaşlarının, güvenlik,
politik veya sağlık gibi nedenlerle yurt dışına çıkışları engellenebilmektedir. Turizm
talebinin bu bileşeninin, efektif talebe dönüştürülmesi ihtimalinin düşük olması ve
veri temin etmenin oldukça güç olması nedeniyle bu konuyla ilgili çalışmalar son
derece kısıtlı kalmıştır (Çuhadar, 2006:38-39).
2.2. Dış Turizm Talebinin Özellikleri
Dış turizm talebi, turizm faaliyetinin özelliğine göre her bölgede farklılık
gösteren çekicilikler ile ortaya çıkmakta ve bu faaliyetlerin tanıtım, reklam ve diğer
sosyal aktivitelerle sürekliliği sağlanmaktadır. Dış turizm talebinin özelliklerini genel
olarak aşağıdaki şekilde sıralamak mümkündür (Olalı ve Timur, 1998:105).
Turizm talebi bağımsız nitelik taşır. Đnsanları seyahat yapmaya yönelten
birçok neden vardır. Bunlar, yer değiştirme arzusu ve kişisel istekler sonucu
oluşmaktadır. Turistik talepler bireyin bağımsız davranışları ile yakından ilgilidir.
Kişisel gelirin kullanılması gerekir. Kişisel gelirde artış olursa, turizm talebi
artabilir, kişisel gelirde azalma olursa, turizm talebi azalabilir. Genel olarak turizm
faaliyetinde bulunanlar kişisel gelirlerinden harcama yapsa da, mensubu bulundukları
kurumlar, şirketler veya farklı kurumlar, şirketler tarafından da harcamaları
karşılanabilir. Harcamaların kişisel gelirin dışında başka kaynaklarla finanse edilmesi
kongre turizmi talebinde bulunanlarda yoğun olarak gözlemlenmektedir.
23
Turizm talebi çok yönlüdür. Turistik ürünün çeşitliliği ve turistlerin turizme
katılış amaçları farklıdır. Bazı insanlar sağlığa kavuşmak amacıyla seyahat ederken,
başkaları iş nedeniyle, diğer başkaları da spor yapmak için seyahat edebilirler. Farklı
amaçlarla yapılan seyahatler, turizm talebine de çok yönlülük getirmektedir.
Turizm talebinin mevsimselliği vardır. Đklim, okulların tatil zamanları ve
çalışanların tatil imkanları, festival ve fuar zamanları, dini ve milli bayramlar,
alışkanlıklar, moda ve gösteriş gibi nedenlerden dolayı turistik hareketler belirli
mevsimlerde yoğunlaşmaktadır.
Turizm talebinin ikame olanakları yüksektir. Turistik ürünler lüks tüketim
ürünleri olarak kabul edildiğinden kolay ikame edilebilir özelliktedir.
Toplam turizm talebi aşırı elastiktir. Đkame imkanlarının yüksek olması,
sosyal, ekonomik, politik ve mali faktörler turizm talebi üzerinde etkili olmaktadır.
Bunun sonucu olarak, turizm talebi aşırı elastik özellik taşımaktadır.
Turistik mal ve hizmetler arasında aşırı rekabet vardır. Konaklama süresi ile
mesafe arasında rekabet olduğu gibi, turistik tüketim harcamalarındaki konaklama
payı ile ulaştırma payı arasında da rekabet vardır. Turist gönderen ve turist kabul
eden bölgeler arasında da bir rekabetin var olduğu kabul edilmektedir (Akyurt,
2008:60-61).
2.3 Dış Turizm Talebini Etkileyen Faktörler
Dış turizm talebi, bireysel ve çevresel etkenlerden dolayı sayısız faktöre
bağlıdır. Ancak bunları; “dış turizm talebinde bulunan kişiye bağlı faktörler” ve “dış
turizm talebinde bulunan kişiden bağımsız faktörler” başlıkları altında toplayabiliriz.
24
2.3.1. Dış Turizm Talebinde Bulunan Kişiye Bağlı Faktörler
Bu grupta yer alan faktörler, turistin doğrudan kendisiyle ilişkili olan
faktörlerdir. Bunları aşağıdaki başlıklar altında incelenebilir.
2.3.1.1. Harcanabilir Gelir
Bireylerin harcanabilir geliri, arz ettiği üretim faktörüne karşı elde ettiği gelir
artı hükümetten aldığı transferler eksi ödediği vergiler olarak formüle edilebilir.
Birey harcanabilir geliriyle bir yandan tüketim amacıyla mal ve hizmet satın alır, öte
yandan tasarruf yapar. Bireyin harcanabilir geliri artınca her türlü tüketim harcaması
artar (Parasız, 2003:320). Bu nedenle turizm talebini etkileyen en önemli
faktörlerden biri potansiyel turistlerin harcanabilir gelirleridir.
Bireylerin turizm talebinden söz edebilmek için öncelikle beslenme, barınma
ve giyim gibi temel ihtiyaçları karşılandıktan sonra dinlenme, eğlenme ve seyahat
amacıyla harcayabilecekleri yeterli gelirlerinin olması gerekir. Turistler de, diğer
tüketiciler gibi para ya da gelir düzeyi konusunda duyarlıdırlar ve turistik ürün ve
hizmetlere yönelik talep kişilerin harcanabilir gelirlerindeki değişmelerden önemli
ölçüde etkilenmektedir (Bahar ve Kozak, 2006:30).
Talebin gelir esnekliği, gelir değişmeleri karşısında talep edilen miktarın
değişimini ölçmekte kullanılır. Söz konusu esneklik, turistlerin gelirindeki yüzde
değişmenin talep edilen turistik ürün miktarındaki yüzde değişmeye olan oranına
eşittir ve aşağıdaki gibi gösterilebilir;
25
Talep esnekliği pozitif (Ec>0) olan mallar normal mal olarak nitelendirilirken,
talep esnekliği negatif (Ec<0) olan mallara düşük mal düşük mal denir. Bir mal yada
hizmetin normal veya düşük sınıfına dahil edilmesi her ne kadar gelire göre
tanımlanmışa da bu mal yada hizmetlerin sınıfı kişiden kişiye ve zamandan zamana
değişebilir.
Genel olarak talep turizm harcamaları ile ölçüldüğünde, turizm talebinin gelir
esnekliği nispeten yüksektir, fakat turist gecelemeleri yada turist sayıları ile
değerlendirildiğinde bu esnekliğin daha düşük olduğu görülmektedir. Gelirleri artan
fakat sınırlı zamanları olan turistlerin aynı sınırlı tatil süresinde daha yüksek kalitede
ve dolayısıyla daha yüksek fiyatlı ürün ve hizmetleri talep etmeleridir. Benzer
şekilde, turistik harcamalar aile bütçesinin önceden planlanmış bir parçası olduğu
için, gelirdeki bir azalma daha kısa süreli bir tatil yerine, daha ucuz tatil talebine
yönelmektedir.
Turistik mal ve hizmetleri tüketen tüketicilerin söz konusu mal ve hizmetleri
tüketme amaçlarına göre gelir esnekliği değişik seviyelere sahiptir. Farklı turizm
türleri için talebin gelir esnekliği Şekil 2.1’de görülmektedir. Örneğin ikincil
konutlarda yaşamak amacıyla uzun süreli konaklamalı seyahatlerde talebin gelir
esnekliği nispeten yüksektir. Akraba ziyaretleri için talebin gelir esnekliği ise, sırf
tatil amaçlı turizm talebine göre daha düşüktür. Bunun nedeni ise, iş amaçlı
seyahatlerde olduğu gibi bu tür seyahatlerin bir seçimden çok zorunluluğa bağlı
olarak gerçekleşmesidir (Bull, 1996:36).
26
Şekil 2.1: Farklı Turizm Türleri Đçin Talebin Gelir Esnekliği
(Kaynak: Bull. A., The Economics of Travel and Tourism, 2.baskı, 1995, Longman, Avustralya)
2.3.1.2. Yaş, Aile Yapısı ve Cinsiyet
Değişik yaş gruplarındaki insanların turizm talepleri farklılık göstermektedir.
15-24 yaş arası genç grubu ile 55 yaş ve üzeri üçüncü yaş grubundakilerin boş
zamanları 25-54 yaş arası çalışan ve üretken orta yaşlı gruba göre daha fazladır.
Ancak yaş faktörünün turistik talebe etkisini açıklamakta tek başına boş zaman süresi
yetersizdir. Zira en fazla efektif turizm talebine sahip kişileri 25-54 yaş arasında
bulunanlar oluşturmaktadır. Bu yaş gruplarının toplum içerisinde çoğunlukla
bulunduğu ülkelerde turizm talebi daha fazladır. Bu yaş aralığındaki insanlar
çalıştıkları için sınırlı zamanları vardır ancak efektif turizm talebi için gerekli olan
geliri en fazla bu dönemde kazanırlar. Bu dönemde insanlar gelirlerinden turizm için
daha fazla pay ayırma olanağına sahiptirler. Üçüncü yaş grubundaki insanlar ise en
az seyahate çıkanlar grubunu oluşturmaktadır. Bunun nedeni, bu yaş grubundaki
insanların, sağlık sorunları yaşaması ve çalışıp üretmediklerinden kaynaklanan gelir
seviyelerinin düşük olmasıdır. Üçüncü yaş grubundaki insanların tercih ettiği
aktiviteler arasında akraba ve dost ziyaretleri, yakın çevre gezileri ve balık tutma gibi
nispeten pasif aktiviteler bulunmaktadır.
27
Kişilerin turizm talebinde bulunmalarını ve konaklama sürelerini etkileyen
faktörler arasında bekar, evli ya da çocuklu olup olmamaları, sahip oldukları çocuk
sayısı, aile ve akraba ilişkileri gibi kişisel özellikler de vardır. Bekarlar ve genç evli
çiftler daha çok seyahat etme eğilimi gösterirlerken, çocuklu ailelerin efektif turizm
talebinde bulunmaları daha zor olmaktadır. Seyahat edecekleri yerde bebek ve küçük
çocuklar için herhangi bir aktivite ya da hizmet sunulmaması durumunda aileler
problem yaşamakta ve dolayısıyla turizm taleplerinde azalma meydana gelmektedir.
Bununla birlikte, son yıllarda ulaşım araçları, tur operatörleri ve konaklama
işletmeleri çocuk sahibi ailelere yönelik olarak; çocuklar için ücretsiz veya düşük
fiyatlı turlar, ücretsiz bakım servisleri ve animasyon aktiviteleri gibi imkan ve
hizmetleri sunmaya başlamışlardır (Kozak ve başk., 2008:72). Bu durum, son
yıllarda özellikle çocuklu ve zamanı kısıtlı ailelerin her şey dahil sisteme olan ilgisini
artırmıştır.
Seyahate çıkanların cinsiyetleri konusunda yapılan araştırmalar, erkeklerin
kadınlara oranla daha fazla seyahate çıkmakta olduğunu göstermekle birlikte, her
geçen yıl seyahate çıkan kadınların sayısının artmakta olduğu da bilinmektedir.
Ancak tercih edilen turistik etkinlik türleri açısından kadınlarla erkekler arasında bazı
farklılıklar ortaya çıkmaktadır. Örneğin kadınlar çoğunlukla kültürel aktivitelerle
ilgili iken erkekler sportif faaliyetleri daha fazla tercih etmektedirler.
2.3.1.3. Eğitim Düzeyi ve Meslek
Eğitim düzeyi, meslek ve gelir düzeyi arasındaki güçlü ilişki turizm talebinde
önemli olmaktadır. Eğitim seviyesinin yüksekliği, mesleki durumu, mesleki durum
da elde edilen geliri etkilemektedir. Fakat bu dolaylı etkinin haricinde eğitim
düzeyinin, turizm talebi üzerinde doğrudan etkisi de bulunmaktadır. Yüksek eğitim
seviyesine sahip kişiler boş zamanlarını değerlendirmede diğer kişilerden farklı
tercihlerde bulunabilirler. Ayrıca eğitim durumunun yüksek kesimin düşük kesime
oranla daha fazla seyahat etme alışkanlığına sahip olduğu söylenmektedir. Eğitim ve
kültür seviyesinin yükselmesi kişilerin tiyatrolara, konserlere ve müzelere gitme gibi
28
sanatsal faaliyetlere; golf, tenis oynama, kayak yapma gibi yetenek gerektiren
faaliyetlere; ayrıca eğitimli kişiler için düzenlenen çeşitli üst düzey eğitim veren
programlara katılma isteklerini artırır. Bu istek doğrultusunda seyahat yapmaya
yatkındırlar. Daha iyi eğitim düzeyine sahip kişilerin daha geniş ufuklara sahip
olacağı ve düşünebilecekleri seyahat alternatiflerinin fazla olacağı açıktır. Meraklı
olmak ve yeni yerler görmek istemek bu kesimin önemli bir özelliğidir. Diğer
kültürler, dünyanın farklı bölgelerinde yaşayan insanların yaşam tarzları, yerleşim
yerleri hakkında bilgi edinmek; onları yakından görerek tanımak ve yaşam
biçimlerini
anlamak
isteyen
insanlar
meraklarını
gidermek
için
seyahate
çıkabilmektedirler.
Kişinin mesleği, mesleki statüsü ve dolayısıyla mensubu olduğu sosyal sınıfın
da turizm talebini etkilediği görülmektedir. Meslek faktörü hem gelir hem de
eğitimle yakından bağlantılı olduğundan turizm talebi üzerinde etkisi fazladır.
Yüksek gelir sağlayan meslek gruplarına mensup insanlar, genellikle turizm
hareketlerine daha fazla katılırken, daha alt gelir grubunda yer alan kişilerin durumu
değişiklik göstermektedir. Mesleğinin özelliği nedeniyle kişiler sık seyahat etme
durumunda kalabilmektedir. Serbest meslek sahipleri, iş adamları, üst düzey kamu ve
özel sektör yöneticileri, akademisyenler, turizm sektöründe çalışan bazı kişiler ve
sporcular bunlara örnek verilebilir.
2.3.1.4. Boş Zaman, Moda, Zevk ve Alışkanlıklar
Kişilerin turizm talebinde bulunmalarında etkili olan en önemli faktörlerden
birisi de boş zamandır. Ülkedeki çalışma süreleri ve yıllık izin ile ilgili düzenlemeler
ve okul tatil dönemleri turizm talebi açısından boş zaman olarak nitelendirilir.
Turizm talebinde bulunacaklar açısından fiyatlar istenilen ölçüde uygun ve kişilerin
gelirleri de istenilen ölçüde yüksek olsa da insanların turizm talebinde bulunmaları
boş zamana sahip olup olmamalarına bağlıdır. Gelir dağılımında olduğu gibi çalışma
süreleri, izin ve okul tatil dönemleri konusunda farklı uygulamalar görülmektedir.
Örneğin, Kanada’da ücretli izinler 10 ile 15 gün arasında değişmekte olup, ulusal
29
tatil günleri 11 gündür. Fransa’da 25 gün ücretli izin olup, ulusal tatil günleri de 11
gündür. Çin’de ise 10 gün ücretli izin olup, ulusal tatil günleri de 7 gündür.
Moda eğilimleri ve zevk amaçlı tüketimler, fiyatın yükselmesinin talep
üzerindeki negatif etkisini en aza düşüren etkenlerdir. Söz konusu faktörler, tüm mal
ve hizmetlerde olduğu gibi turistik mal ve hizmetlere yönelik talebi de
etkilemektedir. Özellikle lüks turizm mal ve hizmetleri açısından bu etki belirgindir.
Golf turizmi, lüks kruvaziyer turlar, lüks restoranlar ve kumar turizmi gibi turizm
türleri çoğunlukla moda ve gösteriş eğilimlerinin etkisi altındadır. Bu tür mal ve
hizmetlerde fiyatın yükselmesi talep edilen miktarda düşme yerine artma meydana
getirebilir. Bunun yanında, daha önce yeterli talep bulamayan bazı turizm türleri
veya turistik bölgeler moda ve zevklerdeki değişime bağlı olarak artan bir taleple
karşılaşabilirler.
Ayrıca alışkanlıklar da talep üzerinde olumlu yönde bir etkiye sahiptir.
Örneğin, fiyat değişmeleri, belirli periyotlarla belirli bir destinasyona seyahat etmeyi
alışkanlık haline getirmiş tüketicilerin turizm taleplerini, bu tür bir alışkanlığı
olmayan tüketicilere göre daha az etkiler.
2.3.2. Dış Turizm Talebinde Bulunan Kişiden Bağımsız Faktörler
Dış turizm talebinde bulunan kişiden bağımsız faktörler, fiyatlar ve döviz
kurları, uzaklık, vergiler, tanıtım ve reklam ile siyasi ortam ve krizler başlıkları
altında ele alınabilir.
2.3.2.1. Fiyatlar ve Döviz Kurları
Bir mal veya hizmetin talebini etkileyen en önemli faktör, o mal ya da
hizmetin kendi fiyatıdır. Bu durum iktisatta talep kanunu olarak bilinir. Talep
kanununa göre bir malın fiyatı ne kadar düşükse tüketiciler o maldan daha fazla talep
30
edeceklerdir. Turistik mal ve hizmet talebi de diğer mal ve hizmet taleplerinin
gösterdiği bu özelliği gösterir. Turistik bir mal veya hizmetin fiyatı düştüğünde o mal
ve hizmetten daha fazla satın alınmak istenmesi yada fiyatı yükselen mal ve
hizmetten satın almak istenen miktarın azalması istisnalar dışında her mal ve hizmet
için her durumda geçerlidir. Turistik mal ve hizmetlerin talebi, turistik mal ve hizmet
fiyatının bir fonksiyonudur.
Tturizm = f (Fturizm)
Burada, Tturizm turizm talebini, Fturizm ise turistik mal ve hizmetlerin fiyatını
göstermektedir. Bu fonksiyon, talebi etkileyen diğer koşullar sabitken, fiyatla talep
edilen miktar arasındaki ilişkiyi göstermektedir. Fiyatın değişmesinin talebi nasıl
değiştireceği, esneklik katsayıları ile ölçülmektedir. Turizm talebinin fiyat esneklik
katsayısı, fiyattaki küçük bir değişme karşısında talep edilen miktardaki yüzde
değişmenin, fiyattaki yüzde değişmeye oranına eşittir. Talebin fiyat esnekliğini şu
şekilde gösterebiliriz;
Talebin fiyat esnekliği, pozitif ya da negatif değerler alabilir. Ancak pozitif
değerler alması demek mutlak değer olarak sıfır ile sonsuz arasında değerler alması
demektir. Talebin fiyat esnekliği sıfır ise talep edilen miktarın fiyata duyarsız olduğu
söylenebilir. Yani fiyat değişimlerinden talep edilen miktar etkilenmez. Esneklik
katsayısı sıfır ile bir arasında ise inelastik bir talep söz konusudur ve talep, fiyattaki
artış oranından daha az oranda azalır. Talep edilen turistik ürün miktarındaki yüzde
değişmenin turistik ürün fiyatlarındaki yüzde değişmeye eşit olması durumuna, birim
esneklik denir. Bu durumda fiyatın arttığı oranda talep düşer. Esneklik katsayısı bir
ile sonsuz arasında ise, yani talep edilen miktardaki yüzde değişme fiyattaki yüzde
değişmeden daha büyükse, talep esnektir. Esneklik katsayısının sonsuz olması
durumunda ise talep tamamen esnektir ve fiyattaki en küçük bir artış talebin sıfıra
düşmesiyle sonuçlanır.
31
Turizm talebinin fiyat esnekliği genellikle birim esneklikten fazladır. Fiyat
esneklikleri her turistik mal veya hizmet için aynı değildir. Turistik mal ve hizmetler
arasında rekabet ve ikame derecesi arttıkça fiyat esnekliği de artar. Çünkü fiyata
duyarlı olan turistler daha düşük fiyatlı alternatifleri araştırırlar. Örneğin, tatil amaçlı
turizmin fiyat esnekliği, akraba ziyareti ve iş amaçlı seyahatlere göre daha yüksek
bulunmuştur.
Bir mal ya da hizmetin fiyatında meydana gelen bir değişikliğin başka bir mal
ya da hizmetin talebini nasıl etkilediğini belirlemek üzere kullanılan esneklik
katsayısına fiyatın çapraz esnekliği denir. Talebin çapraz fiyat esnekliği; bir ürün
veya hizmetin fiyatındaki yüzde değişme karsısında diğer bir ürün yada hizmetin
talep edilen miktarında meydana gelen yüzde değişmeyi göstermektedir.
Turistik mal ve hizmetler birbirinden farklı olan aynı zamanda hem birbirinin
tamamlayıcısı hem de rakibi olan mal ve hizmetlerden oluşur. Örneğin, ulaşım
hizmetleri ve konaklama sektörü birbirinin tamamlayıcısıdır. Tamamlayıcı çapraz
fiyat esnekliği, negatif değerler alır ve bu durum turizmde oldukça sık rastlanan bir
durumdur. Turistik bir bölgede konaklama sektörü fiyatlarında herhangi bir değişim
yokken, o bölgeye ulaşımın fiyatlarında bir artış olduğunda o bölgenin ulaşım
hizmetleri talebi azalır, dolayısıyla o bölgede konaklama talebinde bir düşüş yaşanır.
Turizmde ikame çapraz fiyat esnekliği pozitif değerler alır. Đkame turistik mal
ve hizmetlerin fiyatlarında meydana gelen düşüş, turizm talebinde de düşmeye yol
açacaktır. Örneğin, birbirine yakın turistik potansiyele sahip iki bölgeden birisinin
fiyatlarındaki düşme, fiyatların sabit kaldığı diğer bölgeye olan talepte düşmeye
neden olacaktır.
32
Turistik mal ve hizmetlerin talebini etkileyen önemli bir unsur da döviz
kurlarıdır. Döviz kurlarında meydana gelen değişmeler fiyat farklılıkları oluşturması
bakımından önemlidir. Turistler gidecekleri ülkedeki mal ve hizmetlerin fiyatlarını,
döviz kuru üzerinden çevirerek kendi ülke paralarının cinsinden düşünmektedirler.
Böylelikle kendi ülkelerinde satın alabilecekleri benzer mal ve hizmetlerin fiyatları
ile karşılaştırma yapabilirler.
Bir ülkenin para birimi değerlendiğinde, o ülke turistler için göreceli olarak
daha pahalı duruma gelmektedir. Bu durum söz konusu ülkeye yönelik dış turizm
talebinde bir azalmaya neden olur. Diğer taraftan turist gönderen ülkenin para
biriminin diğer ülkelerin para birimleri karşısında değer kaybetmesi, ülke dışına
yönelik dış turizm talebinde azalmaya, ülke içi turizm talebinde de artışa yol
açabilmektedir. Örneğin, bu durum Türkiye’de Şubat 2001 devalüasyonu sonrası
turist sayısı istatistiklerinde de açıkça görülmektedir. 2000 yılında ülke dışına çıkan
vatandaş sayısında 1999 yılına göre yüzde 11,06’lık bir artış varken, Şubat 2001
devalüasyonun etkisiyle 2001 yılında ülke dışına çıkan vatandaş sayısında 2000
yılına göre yüzde 8,10’luk bir düşüş söz konusu olmuştur.
2.3.2.2. Uzaklık
Uzaklık yani bulunulan ülke ile turistik talepte bulunulan ülke arasındaki
mesafe, turizm talebine etki eden önemli bir faktördür. Bir ülkenin diğer ülkeye olan
uzaklığı ve söz konusu ülkeler arasındaki ulaştırma olanakları, aynı zamanda
ekonomik bir unsur olarak turizm talebini etkilemektedir. Seyahat mesafesi arttıkça
seyahatin süresi de artar bu da tatil için sınırlı zamana sahip kişilerin tatil süresi
üzerinde negatif etkiye neden olmaktadır. Ayrıca ulaştırma sektöründe önemli
teknolojik gelişmeler olmasına rağmen uzun mesafelere yapılan seyahatler daha
yorucu olmaktadır.
33
Uzaklığın turizm talebi üzerindeki bir diğer etkisi, mesafenin artmasıyla
maliyetlerin de artmasıdır. Mesafe arttıkça ulaşım maliyeti ve dolayısıyla turistik
tüketimin toplam maliyeti artmakta, bu sebepten dolayı da uzakta bulunan ülkenin
turistik ürününün fiyatı yükselmektedir. Turist gönderen ülkelere yakın olan turizm
bölgeleri bu konuda önemli bir avantaja sahiptirler. Mesafe ile turizm talebi arasında
ters yönlü bir ilişki olduğunu söylemek mümkündür.
2.3.2.3. Vergiler
Turistik mal ve hizmet talebinde bulunan turistlere ve bu talebi karşılayacak
turizm işletmelerine yönelik farklı isimlerde vergiler alınmaktadır. Merkezi ve yerel
idarenin gelir kaynağı olan vergiler, ülkenin turistik mal ve hizmetlerinin diğer ülke
turistik mal ve hizmetleriyle olan rekabet gücünü, ülke içinde turizmin sektörel
rekabet gücünü, yatırımcıların yatırım kararını ve ülkeye yönelik turizm talebini
etkileyen bir unsurdur. Turistler daha uçak bileti alırken, sonrasında ülkeye giriş çıkış yaparken ya da konaklama ücreti öderlerken vergilendirilmektedirler. Bazı
ülkeler devlet politikası olarak vergilerde indirime giderek, turizm ürününün cari
fiyatını ve bu nedenle talebi değiştirebilmektedirler.
2.3.2.4. Tanıtım ve Reklam
Tanıtım ve reklam faaliyetleri, bir ülkenin uluslararası turizm pazarındaki
talebini etkileyen unsurlardan birisi olarak kabul edilmektedir. Tanıtım ve reklam
çalışmalarının turizm talebi üzerindeki en önemli etkisi, bir turistik bölge ya da ülke
hakkında potansiyel tüketici grubu hedef alınarak bu kişilere bilgi vermesidir.
Turistik ürünlerin üretildikleri yerde tüketilmesi gerekliliği, bu ürünlerin önceden
denenmesini önlemekte ve turistlerin satın alma kararlarını olumsuz etkilemektedir.
Bu olumsuzluğu gidermenin bir yolu, turistik ürünlerle ilgili bilgilerin tüketicilere
yeterli bir şekilde ve zamanında ulaştırılmasıdır.
34
Turizmde tanıtımın bir ülkeye yönelik mevcut turizm talebini arttırmaya
yönelik etkisinin yanında, söz konusu ülkeye yönelik potansiyel turizm talebi
oluşturma etkisi de bulunur. Bu sebeple, uluslar arası turizmde söz sahibi olan
ülkeler bir yandan sahip oldukları imajı koruyabilmek, diğer yandan da pazardan
daha fazla pay alabilmek için reklam ve tanıtım etkinliklerine daha fazla kaynak
ayırmaktadırlar.(Kozak ve başk., 2008: 75)
Toplam reklam ve tanıtım harcamalarının turistler üzerinde ne kadar etkili
olduğunun tespit edilmesi oldukça zordur. Ayrıca, yapılan tanıtım ve reklamların
turizm talebi üzerindeki etkisi zamana yayılabilir. Bunun nedeni, belli bir dönemde
yapılan reklamların ve tanıtımların, yalnız efektif turizm talebini değil aynı zamanda
potansiyel talebi de etkilemeleridir.
2.3.2.5. Siyasi Ortam ve Krizler
Turizm talebine etki eden siyasi unsurların başında siyasi istikrarsızlık ve
terörizm gibi tehditler gelmektedir. Bunlar haricindeki çeşitli krizlerin de turizm
talebine etkileri büyüktür. Çünkü turizm talebi, tüketicinin mal ve can güvenliğine
tehdit oluşturan savaş, terör, salgın hastalık, doğal afet gibi beklenmedik bir zamanda
ortaya çıkan olaylara (krizlere) ve turist çeken destinasyonların imajını yıpratan
(siyasi istikrarsızlık, iç savaş, terör gibi) siyasi gelişmelere son derece duyarlıdır.
Terörizm gibi güvenlik tehditlerinin görüldüğü ülkelerde, turistik ürünün fiyatı cazip
bile olsa, turizm talebi düşük olabilir.
Seyahate ayrılacak geliri azaltan ekonomik krizler de bu kapsam dahiline
alınabilir. Ekonomik krizlerin ise etkileri göreceli olarak daha uzun süreli
olabilmekte, tüketiciler gelirleri yeniden yeterli düzeye ulaşınca kadar seyahat
harcamalarını kısıtlama eğilimlerini sürdürebilmektedir. Dünya’da 2009 yılında
etkilerini hissettirmeye başlayan kriz ortamında, birçok ailenin bütçesinde ucuz kitle
turizmine yer vermeye başlaması da bunun bir göstergesidir.
35
Ülkeler arasında yaşanan siyasi gerginliklerin (soğuk savaş, diplomatik
ilişkilerin azalması vb..) turist hareketlerine etkisi önemli boyutlara varmaktadır.
Siyasi krizlerin etkileri uzak geleceğe kadar yayılabilir. Bu tür krizlerde olumsuz
etkilenen ülke imajının onarılması için uzun süre gerekebilir. Bu tür krizler ve
neticesinde yaşanan olaylarda doğrudan turistler hedef alınmasa da ortaya çıkan can
güvenliği kaygısı tüketicilerin seyahat kararı vermelerine, bir diğer ifade ile turizm
talebine olumsuz yansıyabilmektedir. 11 Eylül 2001 saldırıları örneğinden hareket
edersek, böylesi krizler uluslar arası turizm hareketlerini, kimi ülkelerde iç turizmi
bile etkileyebilmekte hatta kimi ülkelerde ulaştırma firmalarını iflasa dahi
sürükleyebilmektedir.
2.4. Dış Turizm Talebinin Tahmini
Sadece iki tüketicinin bulunduğu bir turizm piyasasında konaklama
hizmetinde bulunan bir tesisin yöneticisinin fiyatı belirlemesi kolay olacaktır. Ancak
çok sayıda turistik arz ve talebin çok sayıda mal ve hizmet için söz konusu olduğu
serbest piyasada fiyatın belirlenmesi kolay olmamaktadır. Bu duruma bağlı olarak
bugün turizmden kar elde etmeye çalışan yatırımcılar ve işletmeciler, rekabetçi
fiyatların belirlenmesi ve mal ve hizmetlere yönelik taleplerin karşılanması
konusunda planlamalar yapmak zorundadırlar.
Dış turizm talebinin tahmini, turizm planlamasında önemli yer tutmaktadır.
Yatırımcılar ve işletmeciler turizm sektörüne girerlerken bilgilere ulaşmayı, bunları
yorumlamayı ve bunları avantaja çevirmeyi iyi bilmelidirler. Turizm piyasasındaki
girişimlerin başarısı büyük oranda gelecekteki dış turizm talebinin tahmin edilerek
söz konusu pazarda bu talebin özelliklerine uygun mal ve hizmetlerin arz edilmesine
bağlıdır.
Turizm sektöründe turistik ürün ve hizmetlere yönelik talebin etken faktörlere
karşı duyarlı olması ve turistik hizmetlerin dayanıksızlık özelliği, bu sektördeki talep
36
tahminlerini ve talep üzerinde etkili olan faktörlerin analizini daha önemli duruma
getirmektedir (Uysal, 1985:35). Boş uçak, gemi, otobüs koltuklarının, satılamayan
otel odaları ve paket turlar ve diğer turizm aktivitelerinin, daha sonra satılmak üzere
stoklanması, turistik hizmetlerin dayanıksızlık özelliğinden dolayı mümkün değildir.
Turistik bölgeler için ve ülke genelinde turizm yatırımlarının ve faaliyetlerin
planlanması yaşamsal önem taşımaktadır. Ülke genelinde ve bölgesel planlamaların
yapılması, dış turizm talebine uyumlu alt ve üst yapı yatırımlarının yönlendirilmesi,
diğer taraftan da turistik bölgelerin taşıma kapasitelerinin belirlenmesi, toplumsal ve
çevresel açıdan turizmin olumsuz etkilerinin giderilmesi için gereklidir (Đçöz,
1993:99).
2.5. Dış Turizm Talebinin Tahmininde Kullanılan Yöntemler
Dış turizm talebinin tahmininde kullanılan yöntemler iki temel grupta
incelenebilir. Bunlar nitel metotlar ve nicel yöntemlerdir. Nicel araştırmalar
pozitivizme dayanır. Bu araştırmalar nesnel, genellenebilir, geçerli ve güvenilir bilgi
elde etme amacındadır. Ölçüm önemlidir, kavramlar somuta indirilerek ölçülebilir
bir forma dönüştürülür. Nitel araştırma ise nesnellik gibi bir kaygı taşımaz. Nitel
araştırmalar pozitivizm ötesi paradigmalara dayanır. Nitel araştırmacılar gerçekliğin
doğasını, araştırmacı ve incelenen şey arasındaki ilişkiyi, araştırmayı şekillendiren
durumları önemser. Nicel araştırmacılar ise, geçmiş verilere dayanır. Geçmişteki
verilerin kalıplarını ortaya koyarak ileride de aynı kalıpta veriler olacağını varsayar
ayrıca değişkenler arasındaki nedensel ilişkinin ölçümünü önemser. Bu nedensel
ilişkilerden hareketle tahminler yapar.
2.5.1. Nitel Tahmin Yöntemleri
Nitel tahmin yöntemlerine sezgisel tahmin metotları da denilmektedir.
Uzmanlar tahmin edilecek değişkene dair geçmiş bilgilere, matematiksel kurallar
37
yerine kendi sezgilerinden hareketle ulaşırlar. Bu gruptaki yöntemleri uygulamak
nicel yöntemleri uygulamaya göre daha basit yada ucuz değildir. Ancak bu gruptaki
yöntemler geçmişe yönelik verileri gerektirmezler.
2.5.1.1. Uzman Fikirleri
Bu yöntem, oluşturulan bir jüri aracılığı ile uzmanların çoğunluğu tarafından
onaylanan bir sonuca ulaşmayı hedeflemektedir. Jüri üyeleri toplanır ve konu
hakkındaki görüş ve düşüncelerini karşılıklı belirterek fikir alışverişinde bulunurlar.
Bu tekniğin en temel özelliği, grup üyelerinin karşılıklı etkileşimi esasına
dayanmasıdır. Çalışmalar, seminer ve komite toplantıları halinde yürütülür. Çalışma
süreci jüri üyelerinin konu üzerinde görüş birliği sağlaması ile sona ermektedir.
Tahmin çalışmalarında değişik ve birbirleriyle çatışan fikirlerin tartışılması
önemli olduğundan, jürinin oluşturulmasında farklı görüşlere sahip uzmanların jüride
yer almaları sağlanmalıdır. Aksi halde, oluşturulan komitelerin aynı ya da benzer
görüşlü kişilerden müteşekkil olması ve dolayısıyla ortaya çıkan fikirlerin de daha
dar bir çerçeve içine sıkışması tehlikesi mevcuttur. Ayrıca jürideki uzmanların
tarafsız olmaları da çok önemlidir (Đçöz, 1993:109).
Turizmde
uzman
fikirleri
yönteminin
kullanılması
uzun
süredir
yapılmaktadır. Özellikle son yıllarda yapılan arama konferanslarında yatırımcılar,
otelciler, rehberler gibi turizm sektörünün her kesiminden temsilciler bir araya
gelerek turizmin geleceğine yönelik fikirlerini ve tahminlerini paylaşmaktadırlar.
2.5.1.2. Senaryo Analizi
Senaryo, gelecekteki alternatif ve belirsiz çevre ile ilgili öngörülen
düzenlemeler; senaryo analizi ise, performansı artırmak, işletmenin gelişmesini
sağlamak, karar vermeyi kolaylaştırmak amacıyla gelecekteki olası alternatif çevreyi
38
ve durumları bugünden düşünüp hazırlanma süreci şeklinde tanımlanabilir. Đlk olarak
kapsamlı bir şekilde ortaya konulan senaryo, 1950’li yıllarda, nükleer savaş olması
durumunda Birleşik Devletler ordusunun neler yapması gerektiğinin planlamasını
yapan Herman Kahn tarafından oluşturulmuştur. Herman Kahn’ın 1960 yılında “On
Thermonuclear War” isimli kitabını yayınlamasına kadar senaryo planlamasının
içeriği ve metodolojisi ile ilgili yayın bulmak çok güçtü. Rand Corporation adına
çalışan Kahn buradan ayrılarak Hudson Enstitüsü’nü kurdu ve senaryo analizini
kamusal politikalar ve sosyal tahminlere uygulamaya başladı (Naralan, 2007:597).
2.5.1.3. Delphi Yöntemi
Geleceğe ilişkin tahminler yapmada yararlanılan bir yöntemdir. Delphi
metodu da senaryo analizlerini geliştiren Rand Corporation tarafından geliştirilmiş
bir karar verme ve uzlaşma tekniğidir. Delphi metodu, organizasyonda bir sorunun
çözümü için uzman kişilerin yüz yüze görüşmeler ve bir arada tartışmalar yapmadan
bir konu hakkında karar vermelerine ve uzlaşmalarına imkan sağlayan bir yöntemdir.
Delphi metodunda önce konunun uzmanı kişilere sorunlara bakış açıları ve
çözüm önerileri hakkında yazılı bir form gönderilir. Formlar uzman kişiler tarafından
doldurulduktan sonra geri gönderilir. Tüm grup üyelerinin veya uzmanların görüş ve
önerileri sınıflandırılır ve tekrar yazılı olarak kendilerine geri gönderilir. Bu işlem
karar alıncıya ve uzlaşma gerçekleşinceye kadar devam eder.
2.5.1.4. Anket Yöntemi
Yeni kurulacak veya mevcut olmakla beraber yeni bir mal veya hizmet
üretecek işletmeler, üretecekleri mal veya hizmete olan talebi, doğrudan doğruya
tüketicilere veya malı yada hizmeti kullanacaklara soru formları göndererek tespit
etmek isteyebilirler. Soru formlarının gönderildiği kişilerin veya işletmelerin
hepsinin cevap vermesi beklenemez. Gelen cevaplar istatistik yöntemler yardımıyla
39
bütün tüketicileri kapsayacak şekilde analiz edilerek, talep tahmini yapılmaya
çalışılır.
Anket yöntemi, gelişmiş ülkelerde pazarlama araştırması yöntemleri
içerisinde en çok kullanılanı olmasına rağmen en az bilimsel olanıdır. Bu
yöntemlerle elde edilen bilgilerin, büyük ölçüde, objektiflik ve güvenilirlikten
yoksun oluşu cevaplayıcıların istenen bilgileri vermeyişi veya vermek istemeyişi,
haberleşme hataları, söz konusu yöntemin değerini azaltmaktadır. Ancak pazarlama
araştırması için gerekli olan bilgileri soru sormak suretiyle sağlama olanağı, anket
yöntemini çok yönlü ve sık kullanılır yöntem haline getirmektedir.
2.5.2. Nicel Tahmin Yöntemleri
Nicel tahmin yöntemleri, geçmiş dönem gözlem verilerine dayalı tahmin
modellerini kapsamaktadır. Nicel tahmin yöntemlerini üç ana gruba ayırmak
mümkündür.
1- Zaman serisi teknikleri
2- Ekonometri teknikleri
3- Yapay sinir ağları teknikleri
2.5.2.1. Zaman Serisi Teknikleri
Bir
zaman serisi, ilgilenilen bir değişkenin zaman içerisinde sıralanmış
ölçümlerinin bir kümesidir. Zaman serisi tekniklerinde, değişkenin geçmişte
gözlenen değerlerinin kalıplarından hareketle ilerisi için tahminlerde bulunulmaya
çalışılır. Geçmiş değer kalıplarının gelecekteki değerler için de geçerli olduğunu
varsayan zaman serisi teknikleri nedensellik ilişkilerini içermezler. Geçmiş
verilerden yararlanıldığından verilerin bulunması ve tahmin süreci maliyetli
olmaktadır.
40
Zaman serileri dört ayrı bileşenden oluşur;
1- Trend (Genel Eğilim) bileşeni: Zaman serilerinin uzun sürede gösterdiği
kararlı düşme ve yükselme durumudur.
2- Mevsimsellik bileşeni: Zaman serilerinde mevsimler, aylar veya haftalar
gibi belli dönemlerde tekrar eden belirgin değişimlerdir.
3- Çevrimsel bileşen: Mevsim dalgalanmalarına göre daha uzun bir zaman
periyodunda ortaya çıkan dalgalanmalardır.
4- Düzensiz bileşen: Diğer unsurlar gibi belirli olmayan, hata terimi ile ifade
edilebilecek değişmelerdir.
Zaman serileri ile ilgili önemli kavramlardan biri de “durağanlık” kavramıdır.
Zaman serileri, ortalamadan gösterdiği sapmalara göre durağan ve durağan olmayan
seriler olmak üzere iki ana başlık altında incelenmektedir. Đncelenen zaman serisinin
ortalaması (veya trendi) ve varyansı simetrik bir değişme göstermiyorsa veya seri
periyodik dalgalanmalardan arınmış ise, böyle serilere durağan zaman serileri
denilmektedir. Durağanlık, zaman serilerinde en önemli kavramlardan biridir. Çünkü
birçok istatistiki sonuç çıkarımlar, durağan zaman serileri için yapılmaktadır. Ancak
özellikle ekonomik zaman serilerinden çok azı durağan serilerdir. Dolayısı ile eğer
seri durağan değil ise çeşitli teknikler kullanılarak önce durağan hale getirmek
gerekmekte ve daha sonra analizler yapılabilmektedir (Çuhadar, 2006:74).
Zaman serilerinin gelecekteki değerlerinin tahmininde farklı yöntemler
kullanılmaktadır. Sabit model, sabit büyüme modeli, üssel düzleştirme modelleri,
hareketli ortalamalar modelleri, otoregresif modeller ve otoregresif hareketli
ortalama modelleri zaman serilerinin gelecek değerlerinin tahmininde kullanılan
yöntemlerdir. Zaman serisi modellerinde kullanılan tahmin yöntemleri turizm
talebinin tahmininde de geniş olarak kullanılmıştır.
41
Bu konuda araştırma yapanlar, önceleri Box ve Jenkins’in bütünleşik
otoregresif hareketli ortalama (ARIMA) metodunu uygulamışlardır. Takip eden
yıllarda bütünleşik otoregresif hareketli ortalama (ARIMA) metodunun farklı
çeşitleri üzerinde çalışmalar yapılmıştır. Bunlardan en önemlileri mevsimsel
bütünleşik otoregresif hareketli ortalama (SARIMA) metodu ve
çok değişkenli
bütünleşik otoregresif hareketli ortalama (MARIMA) metotlarıdır.
Turizm talebinin tahmininde kullanılan bir diğer zaman serisi analizi modeli
genelleştirilmiş kendiyle bağlaşımlı koşullu çok değişirlilik (GARCH) modelidir.
Chan, Lim ve McAleer (2005) çok değişkenli genelleştirilmiş kendiyle bağlaşımlı
koşullu çok değişirlilik modeliyle turizm talebindeki dalgalanmaları ve çeşitli
şokların turizm talebi üzerindeki etkilerini araştırmışlardır.
2.5.2.2. Ekonometri Teknikleri
Ekonometri, kuramların istatistiksel ve matematiksel yöntemlerle sınanmasını
ve elde edilen bilgilerin yorumlanmasını sağlayan bilim dalıdır. Ekonometri
teknikleri tahmin yapmanın yanı sıra zaman serileri tekniklerinden farklı olarak,
değişkenler arasındaki ilişkileri de inceler. Bir bağımlı değişkene etki eden açıklayıcı
değişkenlerin tespitinin yapılması ve bağımlı ve açıklayıcı değişkenler arasındaki
ilişkinin matematiksel bir forma sokulması ekonometrik tekniğin temel amacıdır.
Ekonometrik araştırma yapılırken başvurulan temel yöntem regresyon
analizidir. Regresyon analizi, herhangi bir değişkenin (bağımlı değişken) bir veya
birden fazla değişkenle (bağımsız veya açıklayıcı değişken) arasındaki ilişkinin
matematik bir fonksiyon şeklinde yazılmasıdır. Bu fonksiyona regresyon denklemi
adı verilmektedir. Regresyon denklemi yardımıyla bağımlı değişken ile bağımsız
değişkenler arasındaki ilişkiyi kuran parametrelerin değerleri tahmin edilir. Bağımlı
değişkeni etkileyen bağımsız değişkenlerin tahmin edilmesi, bu değişken üzerinde
geliştirilecek plan ve politikalarda hangi değişkenlerin önem kazandığının
42
belirlenmesine yardımcı olmaktadır. Bu teknik sayesinde, hangi faktörlerde nasıl bir
değişiklik yapılarak, ilgilenilen değişkende artış veya azalış meydana gelip gelmediği
ortaya
çıkarılabilmektedir.
Son
yıllarda
bilgisayar
teknolojisinde
sağlanan
gelişmelerle ekonometrik analizler yapmak oldukça kolaylaşmıştır.
2.5.2.3. Yapay Sinir Ağı Teknikleri
Dış turizm talebinin tahmininde kullanılan bir diğer yöntem olan yapay sinir
ağları, basit biyolojik sinir sisteminin çalışma şekli simüle edilerek tasarlanan
programlama yaklaşımıdır. Simüle edilen sinir hücreleri (nöronlar) içerirler ve bu
nöronlar çeşitli şekillerde birbirlerine bağlanarak ağı oluştururlar. Bu ağlar öğrenme,
hafızaya alma ve veriler arasındaki ilişkiyi ortaya çıkarma kapasitesine sahiptirler.
Diğer bir ifadeyle, yapay sinir ağları, normalde bir insanın düşünme ve
gözlemlemeye
yönelik
doğal
yeteneklerini
gerektiren
problemlere
çözüm
üretmektedir. Bir insanın, düşünme ve gözlemleme yeteneklerini gerektiren
problemlere yönelik çözümler üretebilmesinin temel sebebi ise insan beyninin ve
dolayısıyla insanın sahip olduğu yaşayarak veya deneyerek öğrenme yeteneğidir.
Yapay sinir ağları yaklaşımının klasik istatistiksel yöntemlere göre avantajı,
verilerin dağılım varsayımları ile değişkenlerle ilgili varsayımlara gereksinim
duymamasıdır. Yapay sinir ağları, bazı değişkenlere ait eksik verileri de tolere etme
özelliğine sahiptir. Ancak, yapay sinir ağlarının eğitimleri esnasındaki veri sayısına
bağımlılıkları, yani performanslarının veri oranıyla yükselmesi ve ağ modelinin
kurulmasındaki güçlükler dezavantaj olarak görülebilir.
Yapay sinir ağlarının istatistiksel uygulamalarına bakıldığında genellikle
“Geri Yayılım” ve “SOM (Self-Organizing Maps)” öğrenme algoritmalarının
kullanıldığı görülür. Bunlardan ilki, ileri beslemeli çok katmanlı ağ modellerinde,
sonraki ise ileri beslemeli tek katmanlı ağ modellerinde kullanılmaktadır (Yüksek ve
başk., 2007:97).
43
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
TÜRKĐYE’YE YÖNELĐK DIŞ TURĐZM TALEBĐNĐN ANALĐZĐ
Bu bölümde Türkiye’ye yönelik dış turizm talebinin göstergesi olabilecek
önemli istatistiki veriler üzerinde durulacaktır. Bu kapsamda öncelikle Türkiye’nin
dünya turizm hareketlerinden aldığı pay incelenecek, bununla bağlantılı olarak yıllar
itibariyle Türkiye’ye gelen turistlerin sayısı ve milliyetleri ile turizm gelirleri ve
bunların dış ticaret açığına oranının analiziyle bölüme ilişkin çalışma sürdürülecektir.
3.1. Türkiye’nin Dünya Turizm Hareketlerinden Aldığı Pay
1999 yılında 633 milyon olan uluslar arası turist sayısı 2008 yılında 924
milyona çıkarak % 46 oranında bir artış göstermiştir. Aynı yıllar arasında Türkiye’ye
gelen turist sayısı 7,5 milyon kişiden 26,3 milyon kişiye çıkarak % 250 artış
kaydetmiştir. Türkiye’nin uluslar arası turizm hareketlerinden aldığı pay 1999
yılında % 1,18 iken, 2008 yılında bu rakam % 2,85 olarak gerçekleşmiştir.
Türkiye’ye gelen turist sayısının, uluslar arası turist sayısından fazla artış
göstermesi Türkiye’nin uluslar arası turizm hareketlerinden aldığı payın kararlı bir
şekilde yükselmesini sağlamıştır. Bu trendin tek istisnası 2006 yılıdır. 2006 yılında
uluslar arası turist sayısındaki artışın aksine Türkiye’ye gelen turist sayısında düşüş
yaşanmış olması Türkiye’nin uluslar arası turizm hareketinden aldığı payda bir düşüş
yaşanmasına neden olmuştur. 2007 yılı ise Türk turizminin uluslar arası turizm
hareketinden aldığı payı tekrar artırmaya başladığı bir yıl olmuştur. Türkiye’nin
öncelikli hedefi dünya turizm hareketinden aldığı payın artışını sağlamak olmalıdır.
Bu da Türk turizm sektörünün her yıl büyüme oranının dünya turizm sektörü büyüme
oranından yüksek olmasıyla elde edilebilir.
3.2. Yıllar Đtibariyle Türkiye’ye Gelen Turistler
Türkiye’ye yönelik dış efektif turizm talebinin en önemli göstergesi ülkeye
gelen turist sayısıdır. Türkiye’ye gelen turist sayısı, özellikle 80’li yıllarda
yatırımlarda meydana gelen artışlar paralelinde önemli artışlar göstermiştir. 1980
yılında 1.288.456 olan turist sayısı, 1980-2008 yılları arasında 20 kattan fazla artarak
26.336.677 kişi olmuştur. 1980-2008 yılları arasında yıllık ortalama %11,4’lük bir
artış trendi gözlemlenmektedir.
45
Genel olarak yıldan yıla artış olmakla beraber 1986, 1993, 1999 ve 2006
yıllarında kendilerinden önceki yıllara göre düşüş görülmektedir. 1986 yılında
Sovyetler Birliği’nde Çernobil nükleer santralindeki patlamanın daha çok Karadeniz
kıyılarındaki etkisinin, bazı yabancı basın organlarında tüm ülkeyi etkilediği iddiaları
turistik işletmelerde rezervasyon iptallerine neden olmuştur. Bu, Türkiye’nin sınırları
dışında gelişen bir olayın turizme olumsuz yönde yansıdığını ortaya koymaktadır.
Diğer taraftan 1991 yılında başlayan Körfez krizi ve 1992 yılındaki Körfez
savaşının Türk turizmine yönelik olumsuz gelişmelere neden olduğu bilinmektedir.
Ayrıca Türkiye’de faaliyet gösteren bölücü terör örgütünün 1992 yılında başlayan,
1993 yılında daha da artan ülkemizi ziyaret etmek isteyenlere yönelik caydırıcı
tehditler Türkiye’ye olan turizm talebini olumsuz etkilemiştir. Bu kapsamda seyahat
acentaları ve tur operatörlerine sürekli bildiriler dağıtılarak, Türkiye’ye turist
göndermemeleri tehditleri yapılmış ve uluslararası turizm fuarlarında da Türkiye
aleyhinde bildiriler dağıtılmıştır. Ardından Haziran 1993’de Antalya’da 4 ayrı yerde
bomba atılmış ve atılan bombalar sonucu 12’si yabancı, 14’ü Türk olmak üzere
toplam 26 kişi yaralanmıştır. Turizm sektörünü hedefleyen bu girişimler turistik
talebi olumsuz yönde etkilemiştir.
46
1999 yılında turist sayısının azalmasının nedenleri olarak ülkede son yıllarda
yaşanan terör olgusunun belirgin bir rol oynaması, yaşanan deprem felaketi, dünya
ülkelerinde ekonomik durgunluk olması, Đspanya, Yunanistan, Portekiz gibi ülkelerin
fiyatlarda önemli oranda dampinge gitmeleri sayılabilir.
2006 yılında ise kuş gribi, Almanya'da yapılan 2006 Dünya Kupası,
Ortadoğu'da yaşanan tedirginlikler ve karikatür krizi gibi olumsuz faktörlerin
etkisiyle turist sayısında azalma yaşanmıştır.
47
Bu bilgiler, Türkiye’ye yönelik dış turizm talebinin doğal afet, terör ve
ekonomik kaynaklı krizlere oldukça duyarlı olduğunu göstermektedir. Kriz
zamanlarında acilen tedbirler almak, gerekli müdahalelerde bulunmak, kriz
konusunda kamuoyunu yönlendirmek krizin etkilerini en az seviyede tutabilmek
açısından hayati önem taşımaktadır. Bu konuda özellikle krizle ilgili kamu sektörü ve
özel sektör kuruluşları arasında koordinasyonun sağlanması için gerekli çalışmalar
yapılmalı, krizlere hazırlıklı olunmalıdır. Şekil 3.2’de dikkati çeken diğer bir durum
1999-2008 arasında 1980-1998 yılları arasındakine göre daha yüksek bir trendle
turist sayılarında artışların gerçekleşmiş olmasıdır.
3.3. Yıllar Đtibariyle Türkiye’ye Gelen Turistlerin Milliyetleri
2008 yılında Türkiye’ye en çok ziyaretçi gönderen ülkeler sıralamasında
Almanya % 16,77 (4.415.525) ile birinci, Rusya Federasyonu % 10,93 (2.879.278)
ile ikinci, Đngiltere % 8,24 (2.169.924) ile üçüncü sıradadır. Đngiltere’yi Bulgaristan,
Hollanda, Đran,
Fransa, Gürcistan, Ukrayna ve Amerika Birleşik Devletleri
izlemektedir.
48
2004-2008 yılları arasında Türkiye’ye en fazla turist gönderen ilk 6 ülke ve
bu ülkelerin sıralamadaki yerleri değişmemiştir.
Almanya son 5 senenin her birinde Türkiye’ye en fazla turist gönderen ülke
olmuştur. Almanya ile geçmişe dayanan siyasi ve ekonomik ilişkilerin yanında, çok
sayıda
Türk
vatandaşının
Almanya’da
yaşaması,
Türkiye’nin
Almanya’da
bilinirliğini artırmıştır. Almanya’nın yaşlı nüfusuna yönelik sağlık turizmi, üçüncü
yaş turizmi ve deniz, kum, güneş turizmi gibi turizm çeşitlerini sunabilen Türkiye,
çok sayıda Alman turistin tercihi olmuştur. Türkiye’nin diğer bir avantajı
Almanya’ya kısa bir uçak yolculuğu kadar yakın olmasıdır. Son 5 yılın verileri
incelendiğinde dikkati çeken bir husus Türkiye’ye gelen turist sayısında Alman
turistlerin payının yıldan yıla azalmasıdır.
2004-2008 yılları arasında Türkiye’ye en fazla turist gönderen ikinci ülke ise
Rusya Federasyonu’dur. 90’lı yıllardaki turizm hareketleri incelendiğinde Rusya
pazarından tatil için gelenlerin sayısının dikkat çekici bir rakama ulaşmadığı
görülmektedir. Çünkü bu yıllarda daha çok alışveriş ve ticaret motivasyonuyla
Đstanbul ve Karadeniz bölgesine yönelik bir turizm talebi gelişmiştir. 2000’li yılların
başında Rusya pazarının, deniz-kum-güneş turizmini keşfetmesiyle Türkiye’ye
yönelik turizm talebi artmıştır. Ülkede yaşanan ekonomik gelişmeler neticesinde
hızlanmaya başlayan turizm hareketleri, Türkiye’nin her bütçeye uygun tatil
olanakları sunması ve iki ülke arasındaki uçuş mesafesinin kısa olması sayesinde
49
güçlenerek 2008 yılında üç milyona yaklaşmıştır. Rusya Federasyonunda Türkiye
imajı “en uygun tatil destinasyonu” şeklindedir. Yapılan araştırmaya göre, Rusların
%47’si tatil için en uygun ülkenin Türkiye olduğunu belirtmiştir. Türkiye uygun
fiyatlı, kaliteli tesisleri, özgün tarihi ve kültürel değerleri olan ve medeni bir
destinasyon olarak algılanmaktadır.
Son 5 yılda Türkiye’ye gelen turist sayısı incelendiğinde 2006’da yaşanan
krizde en az düşüşün Rusya pazarında görülmesi dikkat çekicidir. Rus turistlerin kişi
başı harcamalarının diğer ülke turistlerine göre az olmasına karşın Türkiye’ye
yönelik taleplerinde krizlerin fazlaca etki yaratmaması Rusya’yı önemli bir pazar
kılmaktadır. Ayrıca Rus turistler kriz süresinde tatil yapmaktan vazgeçmemekteler,
biraz daha ekonomik tatil seçeneklerine yönelmektedirler.
Đngiltere, Almanya ve Amerika Birleşik Devletleri'nden sonra dünyanın en
çok turizm harcaması yapan üçüncü ülkesidir. Đngiliz vatandaşlarının Türkiye’ye
yönelik turizm talepleri özellikle 90’lı yıllardan sonra artış göstermiştir. 1991 yılında
ülkemize gelen Đngilizlerin sayısı 200.000 iken bu sayı düzenli bir biçimde yükselmiş
ve 2008 yılı sonunda 2.169.924’e ulaşmıştır. Đngiliz turistler Türkiye’deki en çok
50
Muğla ve ilçelerini ziyaret etmektedir. Türkiye, Đngiliz turizm pazarında; güneşi bol,
tarihsel ve kültürel açıdan zengin bir ülke olarak algılanmaktadır.
Đngiltere turizm pazarı deniz-kum-güneş turizmine dayanmaktadır. Đngiliz
turistlerin yaklaşık yarısı son tatillerini deniz kenarında geçirmişlerdir. Ucuz
havayolu şirketlerinin artması ile birlikte büyüyen şehir turizmi ve kısa ziyaretler ise
tatil tercihlerinde ikinci sırayı oluşturmaktadır.
2008 yılında başlayan ve 2009 yılında da etkisini göstereceği anlaşılan
küresel ekonomik kriz ortamında Đngiliz para birimi Sterlin’in Avro karşısında değer
kaybetmesi nedeniyle Türkiye, Đngiltere pazarında gözde ülke konumuna gelmiştir.
Kültür ve Turizm Bakanlığı verileri de bu görüşü desteklemektedir. Zira 2009 yılı
ocak ayı istatistiklerine göre Almanya, Fransa ve Hollanda gibi nispeten fazla turist
gönderen ülkelerde turist sayısında düşüş yaşanırken Đngiltere’de az da olsa bir artış
gözlemlenmektedir.
Türkiye’ye en çok turist gönderen dördüncü ülke olan Bulgaristan’a
bakıldığında ise geliş nedenlerinin ana motivasyonunun ticaret olduğu görülmektedir.
Türkiye Seyahat Acentaları Birliği'nin (TÜRSAB) yaptığı bir araştırmaya göre,
Bulgaristan'dan Türkiye'ye gelenlerin sadece yüzde 6'sı turistik amaçlı konaklama
yapmaktadırlar. Bulgaristan Ekonomi Bakanlığı'nın verilerine göre 2003 yılında 3
milyon Bulgar vatandaşı yurtdışına çıkmış ve bunların ilk tercihi Türkiye olmuştur.
Bir diğer ifade ile yurtdışına çıkan 3 milyon Bulgar’ın yüzde 30'u Türkiye'ye
gelmektedir. Bu talep artışının en büyük nedeni; Bulgaristan vatandaşlarına
uygulanan turistik vizenin 2001 yılında kaldırılmasıdır.
Dünyanın en hızlı büyüyen outgoing destinasyonlarından birisi olan
Hollanda, Türkiye’ye en çok ziyaretçi gönderen beşinci ülkedir. Hollanda’nın
Türkiye’ye gönderdiği turist sayısının düzenli olarak artmasının nedenleri arasında
ucuz charter uçuşlarının sayıca artması yanı sıra Türkiye’yi bir turizm destinasyonu
51
olarak iyi tanıyan Alman ve Đngiliz tur operatörlerinin Hollanda pazarında etkin
olması da bulunmaktadır. Hollandalıların Türkiye’ye yönelik bakış açılarının olumlu
olması da önemli bir diğer etkendir. Hollandalılar Türkiye’yi misafirperver, kendine
özgü, geleneksel bir ülke olarak algılamaktadırlar. Türkiye’yi ziyaret eden kişiler
Türkiye’nin lüks, güvenli ve hoşgörülü bir ülke olduğunu düşünmektedir. Ayrıca,
Türkiye’ye yönelik “her şey dahil” ve “ucuz ülke” imajı Hollanda pazarında
yerleşmiştir.
Türkiye’ye en çok turist gönderen altıncı ülke olan Đran, 2008 yılında
yakaladığı %7,25 artışla bir önceki yılki artışın (%20,20) oldukça altında kalmıştır.
Türkiye’nin Đran'a vize uygulamayan tek ülke olması ve coğrafi yakınlığı gibi
etkenler
Đranlı
turistlere
cazip
gelmekle
birlikte
dil
kolaylığı
ve
Türk
televizyonlarının Đran'da çanak antenler vasıtasıyla izlenmesi de Türkiye’ye yönelik
talebin şekillenmesinde rol oynamaktadır. Đranlı turistler kültür turizminden çok
deniz-kum-güneş, eğlence ve alışveriş motivasyonları ile Türkiye’ye gelmektedir.
Đranlı turistlerin Avrupalılara nazaran daha çok harcama yapması, Đran pazarını
önemli kılmaktadır.
3.4. Yıllar Đtibariyle Türkiye’nin Turizm Gelirleri
Turist, Türkiye Đstatistik Kurumu’nun benimsediği tanıma göre ziyaret edilen
ülkedeki özel (Đkinci konut, arkadaş ve akraba evi vb.) veya kamuya açık konaklama
tesislerinde en az bir gece kalan ziyaretçidir. Bu tanıma göre yabancı ülkede ikamet
edip ülkeyi ziyaret eden vatandaşlar da turisttir. Bu kişilerden elde edilen gelir de
turizm geliridir. 2001 yılından itibaren Türkiye Đstatistik Kurumu, yabancı ülkede
ikamet edip ülkeyi ziyaret eden vatandaşların sayılarını ve ülkedeki harcamalarına ait
verileri “çıkış yapan ziyaretçiler” anketi yoluyla tahmin etmektedir.
52
2001 yılında yabancı ülke vatandaşından elde edilen gelir 7,4 milyar ABD
Doları olan turizm geliri, 2008 yılında 16,8 milyar ABD Doları’na yükselmiştir. Kişi
başı yabancı turist harcaması 2008 yılında 636 ABD Doları olmuştur.
2001 yılında yabancı ülkede ikamet eden vatandaştan elde edilen gelir 2,7
milyar ABD Doları olan turizm geliri, 2008 yılında 4,5 milyar ABD Doları’na
yükselmiştir. Kişi başı yabancı ülkede ikamet eden vatandaş harcaması 2008 yılında
1.121 ABD Doları olmuştur. Şekil 3.4’de açıkça görüldüğü üzere, yabancı ülke
vatandaşından elde edilen gelir turist sayısının azalmasına bağlı olarak 2006 yılında
elde edilen gelir düzeyi azalmış, yabancı ülkede ikamet eden vatandaştan elde edilen
gelirde ise azalma olmamıştır.
53
3.5. Türkiye’nin Turizm Gelirlerinin Dış Ticaret Açığına Oranı
Dış ticaret dengesi bir ülke açısından ihraç edilen ve ithal edilen malların
değerleri arasındaki farktır. Gelişmekte olan Türkiye gibi ülkelerde ithal edilen
mallara yapılan ödemeler ihraç edilen mallardan elde edilen gelirden daha fazladır.
Bu durumda dış ticaret açığı söz konusudur. Dış ticaret açığının finansmanının
sağlanması ülke ekonomisi için önem arz etmektedir. Yurtdışından ülkeye gelen
turistlerden elde edilen turizm gelirleri ülke ekonomisine döviz kazandırır. Bu da dış
ticaret açığının turizm gelirleriyle kapatılması yani ödemeler bilançosunun dış ticaret
açığından daha az açık vermesi demektir.
Bir ülkeden yurtdışına giden turistin artması yurtdışına döviz akışını artırır ve
ödemeler bilançosu üzerinde olumsuz etki yapar. Turizmin ekonomi üzerindeki
etkileri değerlendirilirken net turizm geliri göz önüne alınır. Net turizm geliri
yurtdışından gelen turistlerden elde edilen gelirden yurtdışına giden turistlerin
yurtdışında yaptıkları harcamaların çıkarılması ile bulunur. Türkiye gibi turizm
ülkesi olan ülkelerde net turizm geliri daima pozitiftir.
54
1999 yılından itibaren ihracat rakamlarında sürekli artış eğilimine rağmen
ithalat rakamları özellikle 2001 yılından sonra yüksek oranlarda artmış ve dış açığı
da olumsuz etkilemiştir. 2001-2007 yılları arasında net turizm gelirleri dış açıkta
meydana gelen bu hızlı artış oranında artmamıştır. Ancak 2008 yılında bir önceki
yıla göre gerek ihracatın gerek turizm gelirlerinin ithalata oranla daha fazla artması
nedeniyle net turizm gelirinin dış açığa oranı yükselmiştir.
Son dönemde yapılan bir araştırmaya göre 2002 yılında %24,6 olan turizm
yatırımlarında ithalat gereksinim oranı, 2007 yılında %6,5’e kadar düşmüştür.
Yatırımlar için ithalata gereksinim oranı, hayvancılık sektörü için %20,5 , seramik
sektörü için %42,9 ve inşaat sektörü için % 50,7’dir. Turizm yatırımlarının ithalatı
çok az oranda arttırması turizm sektörünün dış ödemeler dengesi üzerindeki diğer bir
olumlu etkisidir.
55
Bu bölümde Türkiye’ye yönelik dış turizm talebinin analizine ilişkin yapılan
çalışma uygulama bölümünde ekonometrik modeller çerçevesinde ele alınarak
Türkiye’nin 2009 yılındaki dış turizm talebine yönelik tahminlerde bulunulmaya
çalışılacaktır.
56
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
UYGULAMA
Turistik mal ve hizmetlere uygun talep olmaması halinde özellikle
hizmetlerin dayanıksızlığından dolayı stoklanıp daha sonra arz edilmeleri mümkün
değildir. Bu sebeple turistik yatırımcılar, işletmeciler ve yöneticiler açısından talebin
tahminini yapmak çok önemlidir. Türkiye’nin turizm ülkesi olması, iç turizmden
daha çok dış turizm talebinin tahminini yapmayı gerektirmektedir. Dış turizm
talebinin en önemli göstergesi Türkiye’yi ziyaret eden yabancı ülke vatandaşlarının
sayısıdır. Bu sayıyı tahmin etmek için birçok yöntem kullanılmıştır. Bu çalışmada
doğrusal trend modeli, sabit büyüme modeli ve regresyon modeli olmak üzere üç
farklı model kurulacaktır.
20 Ocak 1980 kararları ile Türkiye yeni bir ekonomik atılım dönemine
geçmiş, bir taraftan ihracata bağlı kalkınma modelini benimsemiş, diğer taraftan
turizme bu kalkınma modeli içerisinde önemli rol yüklemiştir. Turizm sektörünün
Türkiye için geri ödemesi olmayan, faiz gideri olmayan önemli dış gelir imkanı
olduğu görülmüştür. Ayrıca turizm sektöründe yatırım yaparken dışa bağımlılık en az
seviyededir.
1983 yılında ülkenin siyasi istikrara da kavuşmasıyla beraber turizm
sektöründe önemli bir atılım dönemine girilmiştir. 1983 yılından günümüze ülkemizi
ziyaret eden turist sayılarında istikrarlı bir artış görülmektedir. Bu sebeplerle 1983
yılından itibaren yıllar itibariyle ülkemize gelen turist sayıları veri olarak Kültür ve
Turizm Bakanlığı internet sitesinden alınmıştır. Regresyon modelinde kullanılan
Türkiye’nin yıllar itibariyle yurtdışı tanıtım harcamaları ise Kültür ve Turizm
Bakanlığı Tanıtma Genel Müdürlüğünden alınmıştır.
Söz konusu üç model kurulurken Sosyal Bilimler Đçin Đstatistik Paketinden
(SPSS sürüm 13.0) faydalanılmıştır. Programın kullanıcı ara yüzünün basit ve
anlaşılır olması, işlemleri hızlı yapması ve yaygın kullanılan bir program olması
nedenlerinden dolayı bu program kullanılmıştır.
4.1. Doğrusal Trend Modeli
Türkiye’ye gelen turist sayısı incelendiğinde 1999-2008 arasındaki dönemde
1980-1998 arasındaki döneme nispeten daha hızlı bir trend gözlemlenmektedir. Bu
sebeple kullanılan doğrusal trend modelinde son trendin kullanılması uygun
görülmüştür. Doğrusal trend modeli ile kurulan modelde veri olarak 1999 ile 2008
yılları arası Türkiye’yi ziyaret eden turist sayısı kullanılmıştır. Modelde bağımsız
değişken olarak yıllar, bağımlı değişken olarak da turist sayıları alınmıştır.
Sonuçlar incelendiğinde modelin katsayılarının anlamlı, F testi sonucu
anlamlı ve R2 = %97 bulunmuştur. Durbin Watson testi sonucu 2.396 çıkmış olup
otokorelasyon olmadığı görülmüştür. Model şu şekildedir;
58
Turist Sayısı (bin kişi) = 5.557,933 + 1988,612Yillar
Bu modelden hareketle 2009 yılı tahmini yapılırsa 2009 yılında Türkiye’ye
27.432.665 kişinin geleceği öngörülmektedir.
4.2. Sabit Büyüme Modeli
Sabit büyüme modelleri, trend değişkenlerinin zamana karşı büyüme oranını
ölçmek için kullanılan modellerdir. Ancak zaman değişkeninin katsayısı bağımlı
değişkendeki göreli değişimi tam olarak yansıtmamaktadır. Bu oransal değişimi
hesaplamak için sabit büyüme modeli kullanılır. Bu modellere yarı logaritmik
modeller de denir. Çünkü yalnızca bir değişkeni logaritmalıdır. Bu modelde eğim
katsayısı, açıklayıcı değişkendeki mutlak bir değişmeye karşılık, açıklanan
değişkendeki nisbi değişmeyi ölçer. Sabit büyüme modeli,
Ln Y =b 0 + b1 X
biçiminde ifade edilir. Bu modelde; b1 parametresi; X'te meydana gelen mutlak bir
değişmenin, Y'de meydana getirdiği nispi değişmeyi gösterir.
Doğrusal trend modelinde olduğu gibi sabit büyüme modeli ile kurulan
modelde de veri olarak 1999 ile 2008 yılları arası Türkiye’yi ziyaret eden turist sayısı
kullanılmıştır. Modelde bağımsız değişken olarak yıllar, bağımlı değişken olarak
doğal logaritması alınan turist sayıları yer almıştır.
59
Sonuçlar incelendiğinde modelin katsayılarının anlamlı, F testi sonucu
anlamlı ve R2 = %96 bulunmuştur. Durbin Watson testi sonucu 1.758 çıkmış olup
otokorelasyon olmadığı görülmüştür.
Ln TuristSayısı (bin kişi) = 8.935 + 0.129Yillar
Bu modelden hareketle 2009 yılı tahmini yapılırsa 2009 yılında Türkiye’ye
31.382.321 kişinin geleceği öngörülmektedir. Bu modelde ortalama yıllık büyüme
hızı %13,77 olarak bulunmuştur.
4.3. Regresyon Modeli
Bir ülkeye gelen turist sayısını etkileyen birçok faktör olduğu daha önce
görülmüştü. Bu bölümde turist sayısını etkilediği düşünülen yurtdışı tanıtım
harcamalarının turist sayısı üzerindeki etkisi olup olmadığı bir regresyon modeli
kurularak araştırılacaktır. Söz konusu regresyon modelinde açıklayıcı değişken
olarak kullanılan dönem olarak 2002-2008 yılları arasında yurtdışı tanıtım bütçesi
60
verileri Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtma Genel Müdürlüğünden elde edilmiştir.
Ayrıca modelde bağımlı değişken olarak Türkiye’ye gelen turist sayısı kullanılmıştır.
Daha önce söz konusu modeli kurmak için yapılan çalışmalar incelendiğinde
açıklayıcı değişken olarak Tanıtma Genel Müdürlüğü bütçesi, Tanıtma Genel
Müdürlüğü yurtdışı teşkilatı bütçesi yada reklam ihalesi bütçesi kullanıldığı
görülmektedir.
Tanıtma Genel Müdürlüğü bütçesinin içinde gerek yurtdışı tanıtımla ilgili
olmayan birçok kalemin bulunması gerekse bütçe kanununa konulan bir maddeyle
cari yıl içinde kullanılmayan bütçe ödeneğinin bir sonraki yıla devretmesi
nedenleriyle bu model için uygun olmadığı görülmektedir.
Tanıtma Genel Müdürlüğü yurtdışı teşkilatı bütçesinde de aynı şekilde
tanıtımla ilgisiz ve doğrudan ilgili olmayan birçok harcama kalemi bulunmaktadır.
Ayrıca bu bütçenin de harcanmayan kısmı bir sonraki yıla devretmektedir.
Reklam ihalesi bütçesi ise daha sonra farklı ek reklamlar ve özel sektörlerle
birlikte reklamlar yapıldığından bütçeden reklama ayrılan miktar ihale miktarının
üstüne çıkmaktadır. Ayrıca tanıtım için sadece reklam yapılmamaktadır. Ülke
tanıtımı yapılırken reklamın yanında yurtdışı turizm fuarlarına katılım da harcama
yapılan önemli bir harcama kalemidir.
Bu modelde açıklayıcı değişken olarak kullanılan Kültür ve Turizm Bakanlığı
Tanıtma Genel Müdürlüğü yurtdışı teşkilatı bütçesi ekonomik kodu “03” olan mal ve
hizmet alımları kaleminden yıllar itibariyle gerçekleşen harcama rakamları, kesin
hesap cetvellerinden bulunmuştur.
61
Bu açıklayıcı değişkeni kullanmadaki ana sebep cari yılda harcanan net
rakamı vermesi olup, diğer bir neden ise reklam ve fuar gibi büyük ve önemli
harcamaların bu harcama kaleminden yapılıyor olmasıdır.
Söz konusu veriler için kesin hesap kanunları incelenmiş, 2002 yılından
önceki kesin hesap verileri farklı sınıflandırma yöntemleri dolayısıyla modele dahil
edilmemiştir. Bu sebeple 2002-2008 yılları arasındaki veriler kullanılmıştır. 2008
yılında harcama gerçekleşmeleri henüz yayınlanmamış ancak Tanıtma Genel
Müdürlüğü yetkililerinden alınan bilgiye göre bir önceki yıldan devredenle birlikte
tüm ödeneğin harcanmış olduğu öğrenilmiştir.
Sonuçlar incelendiğinde modelin katsayılarının anlamlı, F testi sonucu
anlamlı ve R2 = %56 bulunmuştur. Yani tanıtım harcamasındaki değişim turist
sayısındaki değişimin %56’sını açıklamaktadır. Durbin-Watson testi sonucu 2.579
çıkmış olup otokorelasyon olmadığı görülmüştür.
Turist Sayısı (bin kişi) = 11.301,363 + 0.084TanıtımHarcaması
62
Bu modelden hareketle 2009 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtma
Genel Müdürlüğü yurtdışı teşkilatı bütçesi ekonomik kodu “03” olan mal ve hizmet
alımları kalemine ayrılan bütçe kesintiler sonrası 95.816.300 YTL olup, söz konusu
bütçenin 2009 yılında tamamen kullanılması halinde Türkiye’ye gelen yabancı turist
sayısının 19.349.932 kişi olacağı öngörülmektedir.
63
SONUÇ
Turizm sektörü, 80’li yıllardan itibaren ödemeler dengesi üzerindeki olumlu
etkisinin ve ihtiyaç duyulan dövizin ülkeye gelmesini sağladığının farkına
varılmasıyla önemli bir gelişim sürecine girmiştir. Devlet teşviklerinin de etkisiyle
turizm yatırımları artmış ve buna paralel olarak ülkeye gelen yabancı turist sayısı ve
bu turistlerden elde edilen gelir önemli miktarda artmıştır.
Günümüzde turizm yatırımlarının bazı bölgelerde doygunluğa ulaştığı
görülmektedir. Turistik hizmetlerin dayanıksızlık özelliğinden dolayı yetersiz talep
zamanlarında depolanarak daha uygun talep koşullarında piyasaya arz edilmeleri söz
konusu değildir. Ayrıca turistik mal ve hizmetlerin hemen hemen hepsinin üretildiği
yerde tüketilmesi zorunludur. Bu sebeplerden dolayı yurtdışından ülkemize yönelik
turizm talebinin tahmini, yatırımcılar, işletmeciler ve yöneticiler açısından önem arz
etmektedir.
Yapılan inceleme sonucunda ülkemize yönelik dış turizm talebinin iç ve dış
kaynaklı olumsuz nedenlere karşı oldukça esnek olduğu sonucuna varılmıştır. Đç ve
dış kaynaklı çok olumsuz olaylar yaşanmadığı takdirde ülkemizin dünya turizm
hareketlerinden aldığı payın artış trendi içinde olduğu görülmektedir. Türkiye’nin
öncelikli hedefinin dünya turizm hareketlerinden aldığı payın arttırılması olduğu
düşünülmektedir.
Yabancı turistten kişi başına elde edilen gelirin yükseltilmesi için çalışmalar
yapılmalıdır. Lüks tüketime yönelik mal ve hizmetler arttırılmalı, kişi başı yüksek
harcama yapan ortadoğu kökenli turistleri ülkeye çekmek için çalışmalar
yapılmalıdır. Ayrıca kongre turizmi ve golf turizmi gibi turizm çeşitlerine ayrı önem
verilmeli, turizmin mevsimselliğini azaltmak için farklı turizm çeşitlerine yönelik
64
yatırımlar ve tanıtım çalışmaları yapılmalıdır. Turizm yatırımlarının ithalata
gereksinim oranının %6,5 olması, teşvikler ve yatırım kolaylıkları sağlama
çalışmaları dahilinde maliye ve ekonomi otoritelerinin göz önünde bulundurmaları
gereken bir olgu olarak görülmektedir.
Çalışmanın uygulama bölümünde doğrusal trend modeli, sabit büyüme
modeli ve regresyon modeli olmak üzere üç farklı tahmin modeli kurulmuştur. Sabit
büyüme modelinde açıklayıcı değişken yıllar, açıklanan değişken ise ülkemize gelen
turist sayısıdır. Bu modelden elde edilen tahmine göre 2009 yılında ülkemize gelecek
yabancı turist sayısı 27.432.665 kişi olarak öngörülmektedir.
Đkinci olarak sabit büyüme modeli kurulmuş olup, bu modelde de açıklayıcı
değişken yıllar, açıklanan değişken ise ülkemize gelen turist sayısıdır. Bu modelden
hareketle yapılan 2009 yılı turist sayısı tahmini ise 31.382.321 kişidir. Bu modelde
ortalama yıllık büyüme hızı %13,77 olarak bulunmuştur.
Üçüncü ve son model olan regresyon modelinde açıklayıcı değişken olarak
Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtma Genel Müdürlüğü yurtdışı teşkilatı bütçesi
ekonomik kodu “03” olan mal ve hizmet alımları kaleminden yıllar itibariyle
gerçekleşen harcama, açıklanan değişken olarak da turist sayıları kullanılmıştır. Bu
modelden elde edilen tahmine göre 2009 yılında Türkiye’ye gelecek turist sayısı
19.349.932 kişi olacaktır.
Bu sonuçlardan elde edilen kanıya göre tanıtım harcamalarının 2008 yılına
göre daha az seviyede olması, ekonomik krizin tüm dünyada etkili olması da
düşünüldüğünde 2009 yılında turist sayısı, 2008 yılındaki turist sayısının %1-%2
altında gerçekleşeceği öngörülebilir. 2009 yılında ek bütçe imkanları oluşturulup
2008 yılındaki kadar tanıtım harcaması yapılması halinde 2009 yılında turist
sayısında 2008 yılına göre %5’lik bir artış olacağı söylenebilir.
65
KAYNAKÇA
ANDAÇ, Faruk. (2003), Turizm Hukuku, Ankara: Detay Anatolia Akademik
Yayıncılık Ltd.
AKYURT, Hakan. (2008). Turizm Bölgesine Yönelik Talebi Etkileyen Faktörlerden
Đmaj ve Çeşme Örneği, Dokuz Eylül Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Turizm
Đşletmeciliği Anabilim Dalı, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Đzmir.
AVCIKURT, C. ve KARAMAN S. (1995). “Global ve Bölgesel Düzeyde
Uluslararası Turizm Hareketleri ve Türkiye”, Turizmde Seçme Makaleler, Đstanbul:
TUGEV Yayını.
BAHAR, O. ve KOZAK M. (2006), Turizm Ekonomisi, Ankara: Detay Yayıncılık.
BARUTÇUGĐL,
Đsmail.
(1986),
Turizm Ekonomisi
ve
Turizmin
Türkiye
Ekonomisindeki Yeri, Đstanbul: Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş.
BULL, Adrian. (1995), The Economics of Travel and Tourism (2. Baskı),
Avustralya: Longman
BULUT, Erol. (2000), “Türk Turizminin Dünyadaki Yeri ve Dış Ödemeler
Bilançosuna Etkisi”, Gazi Üniversitesi, Đ.Đ.B.F. Dergisi, Cilt: 2, Sayı: 3.
COOPER, C.P., FLETCHER, J., GILBERT, D. ve WANHILL S. (1999),
Tourism:Principles and Practice, Harlow Essex: Addison-Wesley Longman,.
ÇAKIR, M. ve BOSTAN A. (2000), “Turizm Sektörünün Ekonominin Diğer
Sektörleri ile Bağlantılarının Girdi-Çıktı Analizi ile Değerlendirilmesi”, Anatolia
Turizm Araştırmaları Dergisi, Eylül-Aralık.
66
ÇEKEN, Hüseyin. (2003), Küreselleşme, Yabancı Sermaye ve Türkiye Turizmi,
Đstanbul: Değişim Yayınları.
ÇUHADAR, Murat. (2006). Turizm Sektöründe Talep Tahmini Đçin Yapay Sinir
Ağları Kullanımı ve Diğer Yöntemlerle Karşılaştırmalı Analizi (Antalya Đlinin Dış
Turizm Talebinde Uygulama), Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Đşletme Anabilim Dalı, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Isparta.
EGELĐ, Hüseyin Avni. (1997), “Türk Turizminin Gelişimini Etkileyen Faktörler ve
Diğer Sektörlerle Đlişkisi”, Dokuz Eylül Üniversitesi, Đ.Đ.B.F. Dergisi, Cilt: 12,
Sayı: II, s. 111-133.
ERDOĞAN, Harun. (1996), Ekonomik, Sosyal, Kültürel ve Çevresel Yönleriyle
Uluslararası Turizm, Çanakkale: Uludağ Üniversitesi Yayını.
EVLĐYAOĞLU, Sait. (1989), Genel Turizm Bilgileri, Ankara.
HACIOĞLU, Necdet. (1992). “Dış Tanıtım ve Örgütlenme Modeli”, Turizm Yıllığı,
Ankara: Türkiye Kalkınma Bankası Yayını.
ĐÇÖZ, Orhan. (1993). “Turizm Sektöründe Plan ve Planlamanın Önemi”, Turizm
Yıllığı, Ankara: Türkiye Kalkınma Bankası Yayını.
KOZAK, N., KOZAK M.A. ve KOZAK M. (2008), Genel Turizm (ĐlkelerKavramlar), Ankara: Detay Yayıncılık.
ÖZKÖK GÜNGÖR, Ferah. (2008), Turizmin Ekonomik Etkileri, Ankara: Ekin
Yayınevi.
67
NARALAN, Abdullah. (2007), “Bilgi Sistemlerinde Olumsuz Senaryolar ve Çaykur
Uygulaması” Ege Üniversitesi, Đktisadi ve Đdari Bilimler Fakültesi, Ege Akademik
Bakış Dergisi, Cilt:7, Sayı:2.
OLALI, H. ve TĐMUR A. (1998), Turizm Ekonomisi, Đzmir: Ofis Ticaret
Matbaacılık.
ÖNEY, Erden. (1987), Đktisadi Planlama, Ankara: Savaş Yayınları.
ÖZKÖK, Ferah Güngör. (2008), Turizmin Ekonomik Etkileri, Ankara: Ezgi
Kitabevi.
PARASIZ, Đlker. (2003), Đktisada Giriş, Bursa: Ekin Yayınevi.
SÜRÜCÜ, Feyza. (1998). “Turizm Sektöründe Ülkemizin Genel Politikaları”, I.
Uluslar arası Turizm Sempozyumu, Đstanbul: Yıldız Teknik Üniversitesi Yayınları.
ŞAHĐN, Adem. (1990), Đktisadi Kalkınmadaki Önemi Bakımından Türkiye’de
Turizm Sektöründeki Gelişmelerin Değerlendirilmesi, Ankara: TOBB Yayını.
UYSAL, Muzaffer. (1985). “Turizmde Talep Projeksiyon Modelleri ve Özellikleri”,
Turizm Yıllığı, Ankara: T.C. Turizm Bankası A.Ş. Yayınları..
YAĞCI, Özcan. (2007), Turizm Ekonomisi, Ankara: Detay Yayıncılık.
YÜKSEK, A.G., BĐRCAN H., ZONTUL M. ve KAYNAR O. (2007), “Sivas Đlinde
Yapay Sinir Ağları Đle Hava Kalitesi Modelinin Oluşturulması Üzerine Bir
Uygulama”, Ç.Ü. Đktisadi ve Đdari Bilimler Dergisi, Cilt 8, Sayı 1.
68
Đnternet Kaynakları
http://www.unwto.org/facts/eng/highlights.htm
Erişim Tarihi: 21.01.2009
http://www.kultur.gov.tr/TR/BelgeGoster.aspx?F6E10F2700D
Erişim Tarihi: 21.01.2009
http://www.tursab.org.tr/content/turkish/istatistikler/gostergeler/63TSTG.asp Erişim
Tarihi: 21.01.2009
http://www.turizmgazetesi.com/news/news.aspx?id=46264
Erişim Tarihi: 21.01.2009
69
ÖZET
Türkiye’de özellikle 1980 yılından itibaren yurtdışına açılım politikasıyla
beraber atılım yapan turizm sektörü, ülke ekonomisi açısından önemli bir sektör
haline gelmiştir. 1980 sonrası dönemde turizm yatırımları devlet tarafından verilen
teşviklerle önemli miktarda artış göstermiştir. Bu yatırımlar sonucu işletme sayısının
ve yatak kapasitesinin artması dolayısıyla arzda yaşanan genişlemeye paralel olarak
talep de artmıştır. Ancak son yıllarda bazı bölgelerde talep yetersizliği görülmeye
başlanmıştır.
Turistik hizmetlerin dayanıksızlık özelliği nedeniyle saklanıp yeterli talep söz
konusu olunca piyasaya sürülmeleri, ya da hemen hemen tüm turistik mal ve
hizmetlerin üretildikleri yerde tüketilme zorunluluğundan dolayı yeterli talep olan
yerlerde piyasaya sürülmeleri imkansızdır. Bu sebeple turizm talebinin tahmini önem
arz etmektedir.
Bu çalışmanın ilk bölümünde turizmin tanımı yapılarak dünyada ve
ülkemizde turizmin gelişme süreci anlatılmış, turizmin ekonomiye etkileri ortaya
konulmuştur.
Đkinci bölümde ise, dış turizm talebi ve bu talebi etkileyen faktörler
açıklanmaya çalışılmıştır. Çalışmanın üçüncü bölümünde Türkiye’ye yönelik dış
turizm talebinin bazı istatistiklerden faydalanılarak analizi yapılmaya çalışılmıştır.
Çalışmanın uygulama bölümünde Türkiye’ye yönelik dış turizm talebinin
tahmini için doğrusal trend modeli, sabit büyüme modeli ve regresyon modeli
kurulmuştur. Tüm modellerde açıklanan değişken olarak Türkiye’ye gelen turist
sayısı, açıklayıcı değişken olarak regresyon modelinde Türkiye’nin yurtdışı tanıtım
harcamaları kullanılmıştır. Diğer iki modelde ise zamana bağlı değişim incelenmiştir.
70
Sonuç bölümünde doğrusal trend modeli, sabit büyüme modeli ve regresyon
modelleri tahmin edildikten sonra elde edilen 2009 yılına ait ülkemize gelen turist
sayıları tahminleri karşılaştırılarak, turist sayısı konusunda tahminde bulunulmuştur.
71
ABSTRACT
Tourism has already become an important sector in terms of the national
economy in Turkey since 1980 especially when a big progress was recorded in the
field of tourism immediately following a new opening policy at the international
level. After 1980, tourism investments increased to a considerable extend with the
incentives given by the government. As a result of the investments realized, the
increase in the number of enterprises and bed capacity led to expansion in supply as
well as in demand. However, in recent years, it has been observed that in some areas
there is not enough demand for tourism goods and services.
Tourism services can not be stored because of their undurability. So, it is
impossible to be introduced into market when adequate demand occurs. Tourism
goods and services have to be consumed where they are produced. So they can not be
introduced in another market that has enough demand. For this reasons, it is very
important to forecast tourism demand.
In the first part of this study: the definition of tourism is done, the
development of tourism in the world and in our country is told and the impacts of
tourism on economy are brought up.
In the second part of this study: demand for international tourism and factors
affecting this demand, as well, are explained. In the third section, international
tourism demand is analyzed with the help of some tourism statistics of Turkey.
In the application section of this study: so as to estimate tourism demand for
Turkey, linear trend model, constant-growth model and the regression model are
established. In all models, number of tourists coming to Turkey is used as an
explained variable, in the regression model spendings on the overseas promotion of
72
Turkey is used as an explanatory variable. In the other two models; change over time
is examined.
In the conclusion section; after estimating the coefficients of linear trend
model, constant-growth model and regression model, the estimations on the number
of tourists who will visit our country in 2009 are compared in terms of each model
and finally a general estimation of incoming tourists is made.
73
ÖZGEÇMĐŞ
Faruk KAYA, 14.12.1978 tarihinde Ankara’da doğdu. 1999 yılında
Gazi Üniversitesi Đktisadi ve Đdari Bilimler Fakültesi Ekonometri bölümünü
kazandı ve 2003 yılında aynı bölümden mezun oldu. 2003 yılında Gazi
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Ekonometri Anabilim Dalında yüksek
lisans programına başladı ve 2006 yılında bu programı “Karesel Programlama
ile Portföy Analizi” başlıklı yüksek lisans tezi ile bitirdi. 2005 yılında girdiği
Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtma Genel Müdürlüğünde, maaş şubesi,
ardından yurtdışı kuruluşlar şubesinde çalıştıktan sonra önce Dubai sonra
Moskova ülkelerinden sorumlu olarak çalışmış halen Bosna-Hersek’ten
sorumlu uzman yardımcısı olarak görev yapmaktadır. Đyi derecede Đngilizce
bilmektedir.
74