T.C. KÜLTÜR ve TURĐZM BAKANLIĞI TANITMA GENEL
Transkript
T.C. KÜLTÜR ve TURĐZM BAKANLIĞI TANITMA GENEL
T.C. KÜLTÜR ve TURĐZM BAKANLIĞI TANITMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TÜRKĐYE’YE YÖNELĐK DIŞ TURĐZM TALEBĐNĐN ANALĐZĐ UZMANLIK TEZĐ Faruk KAYA MART - 2009 ANKARA T.C. KÜLTÜR VE TURĐZM BAKANLIĞI TANITMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TÜRKĐYE’YE YÖNELĐK DIŞ TURĐZM TALEBĐNĐN ANALĐZĐ UZMANLIK TEZĐ Faruk KAYA Tez Danışmanı Tanıtma Genel Müdür Yardımcısı Đbrahim YAZAR MART- 2009 ANKARA Faruk KAYA tarafından hazırlanan “TÜRKĐYE’YE YÖNELĐK DIŞ TURĐZM TALEBĐNĐN ANALĐZĐ” adlı bu tezin Uzmanlık Tezi olarak uygun olduğunu onaylarım. Đbrahim YAZAR (Danışman) Bu çalışma, jürimiz tarafından oy birliği / oy çokluğu ile Kültür ve Turizm Uzmanı Tezi olarak kabul edilmiştir. Adı ve Soyadı: Đmzası: Bu tez, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür ve Turizm Uzman Yardımcılarının Uzmanlık Tezlerini Hazırlarken Uyacakları Yazım Kuralları Yönergesiyle belirlenen tez yazım kurallarına uygundur. SINAV YETERLĐK KOMĐSYONUNA BEYAN Bu belge ile bu uzmanlık tezindeki bütün bilgilerin akademik kurallara ve etik davranış ilkelerine uygun olarak toplanıp sunduğumu; ayrıca, bu kural ve ilkelerin gereği olarak, çalışmada bana ait olmayan tüm veri, düşünce ve sonuçları andığımı ve kaynağını gösterdiğimi beyan ederim. 11/05/2009 Faruk KAYA Kültür ve Turizm Uzman Yardımcısı ÖNSÖZ Tez danışmanım Tanıtma Genel Müdür Yardımcısı Đbrahim YAZAR’a, desteklerinden dolayı Tanıtma Genel Müdür Yardımcısı Levent DEMĐREL’e, Amerika, Đngiltere ve Doğu Avrupa Dairesi Başkanı Onur GÖZET’e, Şube Müdürü Hidayet MEMĐŞOĞLU’na ve mesai arkadaşlarıma teşekkür ederim. i ĐÇĐNDEKĐLER ÖNSÖZ………………………………………………………………………………..i ĐÇĐNDEKĐLER............................................................................................................ii TABLOLAR VE ŞEKĐLLER DĐZĐNĐ ........................................................................v GĐRĐŞ............................................................................................................................1 BĐRĐNCĐ BÖLÜM TURĐZM 1.1. TURĐZM TANIMI .................................................................................................. 3 1.2. DÜNYADA TURĐZM .............................................................................................. 4 1.3. TÜRKĐYE’DE TURĐZM .......................................................................................... 6 1.3.1. PLANLI DÖNEM ÖNCESĐNDE TÜRKĐYE’DE TURĐZM .......................................... 6 1.3.2. PLANLI DÖNEMDE ÜLKEMĐZDE TURĐZM.......................................................... 9 1.4. TURĐZMĐN EKONOMĐDEKĐ YERĐ ....................................................................... 16 1.4.1. TURĐZMĐN EKONOMĐK BÜYÜME ÜZERĐNDEKĐ ETKĐSĐ .................................... 17 1.4.2. TURĐZMĐN ÖDEMELER DENGESĐ ÜZERĐNDEKĐ ETKĐSĐ .................................... 18 1.4.3. TURĐZMĐN ĐSTĐHDAM ÜZERĐNDEKĐ ETKĐSĐ ..................................................... 19 1.4.4. TURĐZMĐN GELĐR ÜZERĐNDEKĐ ETKĐSĐ ........................................................... 20 ĐKĐNCĐ BÖLÜM DIŞ TURĐZM TALEBĐ 2.1. DIŞ TURĐZM TALEBĐNĐN TANIMI ...................................................................... 21 2.2. DIŞ TURĐZM TALEBĐNĐN ÖZELLĐKLERĐ ............................................................ 23 2.3. DIŞ TURĐZM TALEBĐNĐ ETKĐLEYEN FAKTÖRLER ............................................. 24 2.3.1. DIŞ TURĐZM TALEBĐNDE BULUNAN KĐŞĐYE BAĞLI FAKTÖRLER ...................25 2.3.1.1. HARCANABĐLĐR GELĐR .............................................................................25 2.3.1.2. YAŞ, AĐLE YAPISI VE CĐNSĐYET................................................................27 2.3.1.3. EĞĐTĐM DÜZEYĐ VE MESLEK………………..……….…………………...28 2.3.1.4. BOŞ ZAMAN, MODA, ZEVK VE ALIŞKANLIKLAR ......................................29 ii 2.3.2. DIŞ TURĐZM TALEBĐNDE BULUNAN KĐŞĐDEN BAĞIMSIZ FAKTÖRLER ...........30 2.3.2.1. FĐYATLAR VE DÖVĐZ KURLARI.................................................................30 2.3.2.2. UZAKLIK ..................................................................................................33 2.3.2.3. VERGĐLER ................................................................................................34 2.3.2.4. TANITIM VE REKLAM ...............................................................................34 2.3.2.5. SĐYASĐ ORTAM VE KRĐZLER .....................................................................35 2.4. DIŞ TURĐZM TALEBĐNĐN TAHMĐNĐ VE ÖNEMĐ ................................................. 36 2.5. DIŞ TURĐZM TALEBĐNĐN TAHMĐNĐNDE KULLANILAN YÖNTEMLER ............... 37 2.5.1. NĐTEL TAHMĐN YÖNTEMLERĐ ........................................................................ 37 2.5.1.1. UZMAN FĐKĐRLERĐ .................................................................................... 38 2.5.1.2. SENARYO ANALĐZĐ.................................................................................... 38 2.5.1.3. DELPHĐ YÖNTEMĐ ..................................................................................... 39 2.5.1.4. ANKET YÖNTEMĐ ...................................................................................... 39 2.5.2. NĐCEL TAHMĐN YÖNTEMLERĐ ........................................................................ 40 2.5.2.1. ZAMAN SERĐSĐ YÖNTEMLERĐ .................................................................... 40 2.5.2.2. EKONOMETRĐ YÖNTEMLERĐ ...................................................................... 42 2.5.2.3. YAPAY SĐNĐR AĞI YÖNTEMLERĐ ............................................................... 43 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM TÜRKĐYE'YE YÖNELĐK DIŞ TURĐZM TALEBĐNĐN ANALĐZĐ 3.1. TÜRKĐYE’NĐN DÜNYA TURĐZM HAREKETLERĐNDEN ALDIĞI PAY ........................ 44 3.2. YILLAR ĐTĐBARĐYLE TÜRKĐYE’YE GELEN TURĐST SAYISI ................................... 45 3.3. YILLAR ĐTĐBARĐYLE TÜRKĐYE’YE GELEN TURĐSTLERĐN MĐLLĐYETLERĐ .............. 48 3.4. YILLAR ĐTĐBARĐYLE TÜRKĐYE’NĐN TURĐZM GELĐRLERĐ ....................................... 52 3.5. TÜRKĐYE’NĐN TURĐZM GELĐRLERĐNĐN DIŞ TĐCARET AÇIĞINA ORANI .................. 54 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM UYGULAMA 4.1. DOĞRUSAL TREND MODELĐ ............................................................................... 58 4.2. SABĐT BÜYÜME MODELĐ ..................................................................................... 59 4.3. REGRESYON MODELĐ .......................................................................................... 60 iii DEĞERLENDĐRME VE SONUÇ............................................................................64 KAYNAKÇA……………………………………………………………..………….66 ÖZET………………………………………………………………………………...70 ABSTRACT………………………………………………………………………….72 ÖZGEÇMĐŞ………………………………………………………………………….74 iv TABLOLAR ve ŞEKĐLLER DĐZĐNĐ Birinci Bölümün Tablo ve Şekilleri Tablo 1.1 Planlı Dönem Öncesinde Yıllar Đtibariyle Ülkemize Gelen Turist Sayıları ve Elde Edilen Gelir (1950 - 1962)……………. Tablo 1.2 9 Planlı Dönem Sonrası “Birinci Dönem” Yıllar Đtibariyle Ülkemize Gelen Turist Sayıları ve Elde Edilen Gelir (1963 1982)……………………………………………………………. Tablo 1.3 13 Đşletme Belgeli ve Yatırım Belgeli Tesis ve Yatak Sayısı (1980 - 2007)……………………………………………………. 15 Đkinci Bölümün Tablo ve Şekilleri Şekil 2.1 Farklı Turizm Türleri Đçin Talebin Gelir Esnekliği…………….. 27 Üçüncü Bölümün Tablo ve Şekilleri Tablo 3.1 Yıllar Đtibariyle Turist Sayıları………………………………….. 44 Tablo 3.2 Yıllar Đtibariyle Türkiye’ye Gelen Yabancı Turist Sayısı…......... 47 Tablo 3.3 Türkiye’ye En Fazla Turist Gönderen Đlk 6 Ülke………………. 49 Tablo 3.4 Türkiye’ye Gelen Turistlerden Elde Edilen Gelir…………......... 53 Tablo 3.5 Đthalat-Đhracat (Dış Açık), Turizm Gelir-Gideri(Net Turizm Geliri)…………………………………………………………… 55 Şekil 3.1 Türkiye’nin Uluslar arası Turizm Hareketinden Aldığı Pay……. 45 Şekil 3.2 Türkiye’ye Gelen Yabancı Turist Sayısı………………………... 48 Şekil 3.3 Türkiye’ye En Fazla Turist Gönderen Đlk 6 Ülke………………. 50 Şekil 3.4 Türkiye’ye Gelen Turistlerden Elde Edilen Gelir…………......... 54 Şekil 3.5 Net Turizm Gelirinin Dış Ticaret Açığına Oranı……………….. 56 Dördüncü Bölümün Tablo ve Şekilleri Tablo 4.1 Doğrusal Trend Modeli SPSS çıktısı…………………………… 58 Tablo 4.2 Sabit Büyüme Modeli SPSS çıktısı…………………………….. 60 Tablo 4.4 Regresyon Modeli SPSS çıktısı………………………………… 62 v GĐRĐŞ Uluslararası turizm, insanların fiziksel ve ruhsal dinlenme ihtiyacını karşılayan ve farklı kültürleri bir araya getiren bir aktivitedir. Ayrıca uluslar arası turizm, 21. yüzyıl küresel ekonomisinde iletişim ve bilgi teknolojileri sektörü ile birlikte en hızlı gelişen sektördür. Ayrıca döviz akışını, yabancı sermaye girişini arttırması, istihdama, dış ticarete, bölgesel gelişmeye önemli katkılar sağlaması nedeniyle uluslar arası turizmin dünya ekonomisinde öncü rolü vardır. Ekonomi, ulaşım, hizmet vb. birçok farklı sektörle etkileşim içinde bulunan turizme bu çalışmada daha çok ekonomi açısından değerlendirilecektir. Tez, niteliksel yönteme dayanılarak oluşturulacaktır. Konu ile ilgili çalışmalar gözden geçirilerek literatür taraması yapılacak ve edinilen veriler çerçevesinde öncelikli olarak Türkiye’ye yönelik dış turizm talebinin incelenmesi ve bu talebi etkileyen faktörlerin ortaya konulması amaçlanmaktadır. Ayrıca Türkiye’ye yönelik dış turizm talebinin göstergesi olan ülkemize gelen turist sayısının 2009 yılına dönük olarak tahmin edilmeye çalışılması tezin bir diğer amacıdır. Birinci bölümde genel hatlarıyla turizm kavramı üzerinde durularak, dünyada ve ülkemizde turizmin gelişimi ve turizmin ekonomi içindeki yeri konusunda bilgiler verilmeye çalışılacaktır. Đkinci bölümde ise turizm talebi ve bu talebi etkileyen faktörler ayrıntılarıyla ortaya konularak, turizm talebinin tahmini ve tahmin için kullanılan yöntemlerden bahsedilecektir. Üçüncü bölümde istatistiklerden yararlanılarak Türkiye’ye yönelik dış turizm hareketleri incelenecektir. Dördüncü bölüm ise uygulamayı içerecektir. Uygulamadaki amaç, tezin iki amacından biri olan “Ülkemize gelen turist sayısının ileriki yıllara dönük olarak tahmin edilmeye çalışılması” paralelinde çeşitli tahmin yöntemleri kullanılarak 2009 yılında ülkemize gelecek yabancı turist sayısının tahmin edilmesine çalışılmasıdır. Sonuç bölümünde genel bir değerlendirme yapılarak, uygulama bölümünde elde edilen sonuçlar karşılaştırılacaktır. 2 BĐRĐNCĐ BÖLÜM TURĐZM Turizmin kesin bir tanımını yapmak; bu konuda inceleme ve araştırma yapılması, istatistiki veriler toplanılması, yasal ve yönetsel mevzuatta kolaylıklar sağlanması ve bu pazarın oluşturduğu ekonomik faaliyetlerin etüt edilmesi açısından önemlidir. 1.1. Turizm Tanımı Bu çalışma sırasında yapılan araştırmalarda “Turizm” kavramının birçok tanımına rastlanılmıştır. Bu tanımlardan bazılarının önemli olduğu görülmüştür. Turizmin ilk tanımı Guyer-Feuler tarafından 1905 yılında yapılmıştır. Guyer-Feuler turizmi, “gittikçe artan hava değişimi ve dinlenme gereksinmeleri, doğa ve sanatla beslenen göz alıcı güzellikleri tanıma isteğine, doğanın insanlara mutluluk verdiği inancına dayanan ve özellikle ticaret ve sanayinin gelişmesi ve ulaşım araçlarının kusursuz hale gelmelerinin bir sonucu olarak ulusların ve toplulukların birbirlerine daha çok yaklaşmasına olanak veren modern çağa özgü bir olay” olarak tanımlanmaktadır (Kozak ve başk., 2008:1). Çağdaş turizm kavramı ise ilk olarak ikinci dünya savaşı döneminde Đsviçreli ekonomistler Walter Hunziker ve Kurt Krapf tarafından şöyle tanımlanmıştır. Walter Hunziker ve Kurt Krapf’un yaptıkları tanım “Đnsanların sürekli çalışma yerleri ve konutlarının bulunduğu yer dışında yaptıkları seyahat ve konaklamalarından meydana gelen ilişki ve olayların tümü” şeklindedir. Bu tanım daha sonra Dünya Turizm Örgütü tarafından da turizm tanımı olarak kabul edilmiştir. Turizm, turist ve günlük ziyaretçilerin seyahat etmek, tatil yapmak, dinlenmek, yeni ülkeler ve yerler görmek, çeşitli kültürleri tanımak ve ulaşım, konaklama, alış-veriş, eğlence imkanlarından faydalanmak faaliyetlerini kapsamaktadır. Türkiye Đstatistik Kurumuna göre turizm, kişilerin ikamet ettiği yer dışındaki bir yere bir yılı aşmamak üzere, boş zaman değerlendirme, iş ve diğer benzeri amaçlarla yaptıkları seyahatlerdir. Turist ise, ziyaret edilen ülkedeki özel (ikinci konut, arkadaş ve akraba evi vb.) veya kamuya açık konaklama tesislerinde en az bir gece kalan ziyaretçidir. Turizm, ülkeye ekonomik katkısı olan, döviz kazandıran, istihdam yaratan, teknoloji transferine imkan veren bir tüketim faaliyetidir. Tüketiciler, turist; tüketilen mal ve hizmet ise turistik üründür. Turistik ürün bir mal veya hizmet olduğu kadar, bir coğrafi mekan, bölge veya yöredir. Bu bağlamda yabancılar için Türkiye bir turistik üründür (Hacıoğlu, 1992:145). 1.2. Dünyada Turizm Turizmin başlangıcı ilk çağlara kadar dayanmaktadır. Đnsanlar, fetih, savaş, ticaret ve göç gibi konulardan dolayı seyahat etmişlerdir. Turizmin gelişmeye başlamasında bilinmeyene duyulan merak duygusunun etkisi olmuştur. Gerçek anlamda turizm 19. yüzyılda demiryolu ulaşımının Avrupa’da hızlı gelişimi sayesinde başlamıştır. Đnsanlar sağlık amacıyla, kaplıca ziyaret etmişlerdir. Sanayi devrimi ile birlikte demiryollarının inşası, tren yapımı teknolojisinde ilerlemeler, buharlı gemilerin kullanılması ve deniz ulaşımının gelişmesiyle turizm yeni bir sektör olarak doğmuştur. Bu dönemde görülen en önemli gelişme, 5 Temmuz 1841’de dünyadaki ilk paket turun Đngiliz Thomas Cook tarafından gerçekleştirilmesidir. Turizmin gelişiminde bir başlangıcı gerçekleştiren Thomas 4 Cook, ilk tur operatörlüğünü de başlatmıştır. Đlk seyahat acentesi 1845’de Thomas Cook tarafından kurulmuştur. 19. yüzyıl ortaları ile ikinci dünya savaşı arası dönemde keşif gezileri moda olmuştur, ulaşım daha ucuz ve kolay hale gelmiştir. Kitlesel turizm hareketleri artmıştır. Dağ turizmi popüler olmuştur. Özellikle Fransa ve Đsviçre’de dağcılık toplulukları dağ gezileri yaparak kitle turizminin biraz daha gelişmesine sebep olmuşlardır. Araba ve uçağın yapılması sonucu çok daha uzaklara daha kolayca ve ucuza gidilebilmiştir. Otoyolların yaygınlaşmasıyla turizm kolaylaşmıştır. Çalışanların sosyal haklara sahip olmaları sonucu kitle turizmi daha da artmıştır. Çalışanların elde ettikleri bu sosyal haklardan en önemlisi ücretli izin olmuştur. Ücretli izin sürelerinde satın alma gücüne sahip çalışanların farklı yerler görme ve oralarda tatil yapma talepleri artmıştır. Ekonomik ve teknolojik gelişmelerle beraber turizm, herkesin kolayca katılabileceği bir faaliyet olmuştur. Turizmin gelişmesi ikinci dünya savaşıyla kesintiye uğramıştır. Modern manada turizm hareketi, ikinci dünya savaşı sonrası ortaya çıkmıştır. Teknolojideki gelişme ulaşım araçlarına da yansımıştır. Savaş sonrası özellikle hava ulaşımı hız kazanmıştır. Sivil havacılığın gelişimi sonucu çok uzak yerlere daha kolay ulaşılması sağlanmıştır. Bunların yanı sıra savaş sonrası yıkılan kentlerin yeniden, planlı ve modern bir şekilde inşası turizm olgusunu desteklemiştir. Yeni kurulan kentlerde turistlerin de ihtiyaçlarını karşılayan oteller, fuar, sergi ve festival alanları, spor tesisleri gibi yerler inşa edilmiştir. Đkinci dünya savaşı sonrası yıllarda turizmde ülkeler içinde ve uluslar arası platformda kurumsallaşmaya gidilmiş, çeşitli birlik ve organizasyonlar kurulmuştur. 1946 yılında Londra’da düzenlenen Ulusal Turizm Kurumlarının birinci uluslar arası kongresinde, 1934 yılında kurulmuş olan Uluslar arası Resmi Turist Propaganda Organizasyonları Birliği yerine yeni bir uluslar arası sivil toplum örgütü kurulması 5 kararı alınmıştır. Bu karar doğrultusunda 1947 yılında Lahey’de kurucu meclis toplantısında Uluslar arası Resmi Seyahat Organizasyonları Birliği kurulmuştur. 1970 yılında Mexico City’de düzenlenen Uluslar arası Resmi Seyahat Organizasyonları Birliği’nin özel genel kurul toplantısında ise Dünya Turizm Örgütü kurulmuş ve tüzüğü kabul edilmiştir. 1980 yılından itibaren 27 Eylül Dünya Turizm Örgütünün kuruluş günü anısına dünya’da “Turizm Günü” olarak kutlanmaktadır. Türkiye, 1975 yılında Dünya Turizm Örgütüne üye olmuştur. 1.3. Türkiye’de Turizm Ülkemizde turizm sektörü, Osmanlı Đmparatorluğu döneminde önce buharlı gemiler ve daha sonra trenlerin kullanılmaya başlanmasıyla gelişmeye başlamıştır. 1842 yılında ülkemizin ilk otelinin açılması ve daha sonra otellerin yaygınlaşması, 1863 yılında düzenlenen ilk turizm etkinliği Sergi-i Umumu-i Osmani ve 1890 yılında kabul edilen “seyyahine tercümanlık edenler hakkında tatbik edilecek 190 sayılı nizamname” ülkemizde Osmanlı Đmparatorluğu döneminde turizmle ilgili yaşanan gelişmelerdir. Cumhuriyet döneminde Türkiye’de turizmin gelişimi, planlı dönem öncesi (1923-1963) ve planlı dönem (1963’ten günümüze) olmak üzere iki ana dönemde incelenebilir. Planlı dönem öncesinde turizm ile ilgili gelişmeler ülkemizin ve dünyanın o yıllardaki genel ekonomik gerçeklerinden dolayı sınırlı kalsa da bununla birlikte önemli sayılabilecek bazı gelişmeler yaşanmıştır. 1.3.1. Planlı Dönem Öncesinde Türkiye’de Turizm Türkiye’de turizm alanında ilk faaliyetler, 1923 yılında Đstanbul’da “Türk Seyyahin Cemiyeti” adı ile kurulan ve 1930 yılında “Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu” adını alan dernekle başlamıştır. Devletin resmi bir turizm örgütünün bulunmadığı uzun yıllar boyunca bu nitelikte bir görevi yerine getiren bu kurum, turizmi geliştirecek yayınların yapılması, tarihi eserlerin korunması ve ülkemizin 6 yabancılara tanıtılması gibi amaçlara yönelik hizmetler vermiştir. Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu, ülkemizin ilk tanıtım afişleri, yol haritaları, otel rehberleri ve broşürleri, turizm kongre ve konferansları gibi ilklere imza atmıştır. Ayrıca cemiyetin girişimleri sonucu taksi, kayıkçı ve hamal tarifeleri belirlenmiş, rehberlik kurumunun düzenlenmesi yapılmış, tercüman rehberlik sınavları yapılmış ve turizmle ilgili incelemeler gerçekleştirilmiştir. 1923-1939 döneminde, dar kadrosuna ve çok sınırlı bütçesine rağmen başarılı çalışmalar gerçekleştirilmiş, 1930 yılında yeni üye olunan Uluslararası Turizm Birliğinin (AIT) Đstanbul'da toplanmasının sağlanması ve bu amaçla Dolmabahçe Sarayının tarihinde ilk kez turizme açılması sağlanmıştır. Turizmin Türk kamu yönetimi içerisinde yerini alması ise ilk olarak 1934 yılında 2450 sayılı “Đktisat Vekaleti Teşkilat ve Vazifeleri Kanunu” ile turizm işleri “Đktisat Vekaleti Dış Ticaret Dairesi” bünyesindeki Türk Ofisi’ne bırakılmıştır. Bu görevi Türk Ofisi içinde yürüten Turizm Masası 1938’de ayrı bir şubeye dönüştürülmüştür (Yağcı, 2003:202). 1939 yılında Ticaret Bakanlığı’na bağlı bir “Turizm Müdürlüğü” oluşturulmuştur. 1943 yılında turizm işleri, Başbakanlığa bağlı olarak kurulan “Basın Yayın Genel Müdürlüğü”ne devredilerek bu kurumun görevleri arasında kabul edilmiştir. 1949 yılından itibaren “Basın Yayın ve Turizm Genel Müdürlüğü” adını alarak çalışmalarını sürdüren bu örgüt bünyesinde turizm işlerinde etkinliği sağlamak amacıyla bir de “Turizm Dairesi” oluşturulmuştur (Barutçugil, 1986:69-70). Ülkemizde turizm alanında yapılacak yatırımların özendirilmesi konusu ilk olarak 24 Mart 1950 tarihli “Turizm Müesseselerini Teşvik Kanunu” ile ele alınmış ve aynı yıl Türkiye Emlak Kredi Bankası vasıtasıyla bir milyon Türk Lirası Turizm Kredisi Fonu oluşturulmuştur. Bu düzenlemelerden sonra ülkemizde turizmin bir sanayi haline getirilmesi çalışmalarına hız verilmiş ve bu amaçla 1953 yılında 6086 sayılı “Turizm Endüstrisini Teşvik Kanunu” yürürlüğe girmiştir. Bu dönemde çıkarılan bu teşvik yasalarının uygulanabilmesi için en önemli sorun teşvik edilecek 7 yatırımlara verilecek kredilerin kaynağı olmuştur. Bu nedenle, başta Ziraat Bankası olmak üzere bazı bankaların katılımıyla 1955 yılında Bakanlar Kurulu’nun 5413 sayılı kararı ile 10 milyon Türk Lirası sermayeli T.C. Turizm Bankası kurulmuştur. Bu bankanın amacı, turizm yatırımlarına finansman sağlamanın yanı sıra iç ve dış turizmi geliştirmeye yönelik olarak çeşitli turistik tesislerin kurulması ve işletilmesidir. 1962 yılında 300 milyon Türk Lirası sermayeli bir kuruluş haline dönüştürülen banka, Uluslar arası Kalkınma Ajansı tarafından oluşturulan turizm fonlarından ülkemize önemli kaynakların aktarılmasını sağlarken, bir taraftan da Abant, Kilyos, Çeşme ve Uludağ gibi yerlerde örnek turizm işletmelerinin kurulmasına destek olmuştur (Evliyaoğlu, 1989:123). Turizm ile ilgili diğer bir kanuni düzenleme ile “Basın Yayın ve Turizm Genel Müdürlüğü”, 25 Kasım 1957’de “Basın Yayın ve Turizm Vekaleti” adı ile bakanlık haline getirilmiştir. Bu gelişme ülkemizde turizmin bakanlık seviyesinde ele alınışının başlangıcı olması açısından önemlidir. Böylece turizm ile ilgili konular hükümet seviyesine yükselerek devletin ana fonksiyonları arasına girmiştir. Ülkemizde turizm istatistiklerinin derlenmeye başladığı 1950 yılından planlı döneme kadar turist sayıları ve turizmden elde edilen gelirler, Tablo 1.1’de verilmiştir. Ülkemize 1950 yılında 28.625 yabancı turist gelmiştir. Gelen turist sayısı 1950 ile 1960 yılları arasında sürekli artarak 1957 yılında 100.803 kişiye ulaşmıştır. 1959 yılında 126.610’a ulaşan turist sayısı, 27 Mayıs ihtilalinin yapıldığı 1960 yılında 94.077 kişiye gerilemiştir. 1962 yılında gelen turist sayısı 172.867, turizmden elde edilen gelir ise 7,3 milyon ABD Doları olarak gerçekleşmiştir. Bu dönemin en önemli özelliği, ihtilalin yapıldığı 1960 yılında siyasi istikrarsızlık nedeniyle ülkeye gelen yabancı turist sayısında belirgin bir düşüşün yaşanmış olmasıdır (Çuhadar, 2006:26). 8 Tablo 1.1: Planlı Dönem Öncesinde Yıllar Đtibariyle Ülkemize Gelen Turist Sayıları ve Elde Edilen Gelir (1950 - 1962) YILLAR Gelen Turist Sayısı 1950 1951 1952 1953 1954 1955 1956 1957 1958 1958 1960 1961 1962 28.625 31.377 38.837 70.055 71.331 79.369 99.414 100.803 114.744 126.610 94.077 129.104 172.867 Turizm Turist Sayısındaki Gelirleri(Bin ABD Değişim(%) Doları) 4.317 2.287 2.350 1.771 1.979 2.495 1.041 1.535 4.756 5.460 6.880 7.316 9,61 23,78 80,38 1,82 11,27 25,26 1,40 13,83 10,34 -25,70 37,23 33,90 (Kaynak: BARUTÇUGĐL, Đ., Turizm Ekonomisi ve Turizmin Türkiye Ekonomisindeki Yeri, Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş., Đstanbul, 1986.) 1.3.2. Planlı Dönemde Ülkemizde Turizm Planlı kalkınma döneminin başladığı 1963 yılında, “Basın Yayın ve Turizm Vekaleti” lağvedilerek yerine yalnızca turizmle ilgilenmesi amaçlanan 265 sayılı kanunla Turizm ve Tanıtma Bakanlığı kurulmuştur. Đç ve dış turizmi geliştirmek, turizmi milli ekonominin verimli bir kesimi haline getirmek, ülkenin turizme elverişli tüm imkanlarını değerlendirmek, turizmle ilgili çalışmaları araştırmak, düzenlemek, özendirmek, yol göstermek ve Türkiye’yi tanıtıcı hizmetleri yürütmek gibi görevler bu bakanlığa verilmiştir (Andaç, 2003:8). Ülkemizde 1963 yılında başlayan döneme “Planlı Dönem” adı verilir. Đktisadi plancılık “Belirli bir dönemde belirli sosyo-ekonomik amaçlara ve sayısal olarak ifade edilen hedeflere ulaşmak için, bu işle görevlendirilmiş organlar tarafından ve 9 daha önceden saptanan araçları kullanmak suretiyle belli bir bölgede yürütülen faaliyetlerin tümü” olarak tanımlanabilir (Öney, 1987:20–21). Her ne kadar öncesinde bazı planlar hazırlansa da, 1963 yılında Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı ile asıl planlı dönemin başladığı söylenebilir. 2009 yılı itibariyle Dokuzuncu Beş Yıllık Kalkınma Planı uygulanmaktadır. Planlı dönem, 1950-1960 döneminin plansız kalkınma anlayışına bir tepki olarak geliştirilmiş ve uygulamaya konulmuştur. Planlı dönemde devletin ekonomik ve sosyal hayata müdahalesinin, beş yıllık kalkınma planları çerçevesinde gerçekleştirilmesi hedeflenmiştir. Dayanağını anayasadan alan kalkınma planları, kamu sektörü için emredici, özel sektör için yol gösterici nitelikte olmuştur (Çakır ve Bostan, 2000:36). Özel sektör gösterilen hedeflere ulaşmak için çeşitli teşviklerle özendirilmiştir. 1960 yılında kurulup, 1961 Anayasasıyla anayasal bir kurum haline gelen Devlet Planlama Teşkilatı özel yatırımların hangi şartlarla teşvik alacağına karar veren bir kurum olmuştur. Planlı döneme geçişle birlikte turizm sektörü Beş Yıllık Kalkınma Planları kapsamına alınmış, sektörel faaliyetlerin düzenlenmesi ve geliştirilmesi amacıyla önemli çalışmalar yapılmıştır (Olalı ve Timur, 1986:22). Başlangıçta turizm talebine altyapı ve konaklama ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik olarak alınan kararlar, giderek turizm sektörünün değişen koşullarına göre şekil almıştır. Uygulamaya konulan kalkınma planları incelendiğinde turizm sektörü ile ilgili hedefleri şu şekilde özetlemek mümkündür (Şahin, 1990:119): • Turizm yoluyla sağlanacak döviz gelirlerini arttırmak ve bu gelirlerden ödemeler bilançosu açığının kapatılmasında yararlanmak, • Türkiye’ye gelen turist sayısını arttırmak, 10 • Turistlerin ortalama kalış sürelerini ve harcama miktarlarını arttırmak, • Turizmde öncelikli yöreler tespit etmek, alt yapı ve fiziksel planlama faaliyetlerini tamamlamak, • Đç turizm hareketlerini geliştirmek, bu amaçla özellikle çalışanlara tatil imkanları hazırlamak, • Tanıtma faaliyetlerine ağırlık vermek, • Fiyat politikası tespit etmek, • Kamunun altyapıyı, özel kesimin üstyapıyı gerçekleştirmesini sağlamak, • Yabancı yatırımları özendirmek. Planlı dönem, 1963-1983 yılları arasında devletin, turizm gelişimini sağlamak üzere şartları oluşturduğu ve öncü rol oynadığı “birinci dönem” ve 1983’den günümüze süregelen “liberalizasyon dönemi” olarak iki alt döneme ayrılabilir. Birinci dönem, turizmle ilgili temel kadroların ve kurumların oluştuğu, bilgi birikiminin sağlandığı, turizmle ilgili mevzuatta gerekli düzenlemelerin yapıldığı bir dönem olarak ifade edilebilir (Egeli, 1997:111). Birinci dönemde turizm politikasının temel hedefi turizm yoluyla ödemeler dengesine katkıda bulunmak, döviz gelirlerini arttırmak, yeni iş alanları yaratmak ve Türk vatandaşlarına tatil olanakları sağlamak olarak özetlenebilir. Bütün bu belirlenen hedeflerin gerçekleşebilmesi için birtakım kararlar alınmıştır. Bu kararların alınmasında kullanılan ve devletin öncü rol oynadığı bu dönemde uygulanan yasal ve finansal araçlardan bazıları (Yağcı, 2007:203); • 1965’te çıkarılan ve belgelendirme sistemi getiren, “Turizm Tesisleri Nitelikleri Yönetmeliği”, • “Öncelikli Turizm Bölgeleri” için Bakanlar Kurulu Kararı ile kredilendirme yolunun açılması, • 1972 yılında seyahat acentelerini bir çatı altında birleştirmek amacıyla 1618 sayılı “Seyahat Acenteleri Birliği Yasası” ile Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB) kurulması, 11 • 1972 yılında ev pansiyonculuğunu geliştirmek üzere başlatılan kredi programı, • Turizm tanıtımının vazgeçilmez koşulu olan, yayın materyali basımı için gerekli basım malzemesinin ithalinin kolaylaştırılması ile ilgili 1973 yılında getirilen yasal düzenlemelerdir. 1963-1983 yılları arasında Türkiye’de dört tane beş yıllık kalkınma planı uygulanmıştır. Orta vadeli planlar olarak da nitelenebilen bu planlarda, idari ve siyasal gerekler yanında baraj, liman, demiryolu, karayolu yapımı ve yenilenmesi, elektrik santralleri, sulama projeleri ve ağır sanayi yatırımlarının tamamlanıp işletmeye açılmasına olanak verecek bir süre seçilmiştir (Kozak, 2008:114). Bu kalkınma planlarının öngördüğü yönde turizmin özendirilmesi ile 1970’lerde ülkemize gelen yabancı turist sayılarında önemli artışlar sağlanmış ve yabancı turist sayısı 1972 yılında bir milyonu, 1975 yılında ise bir buçuk milyonu aşmıştır. Ancak 1977 yılından başlayarak 1983 yılına kadar ülkemize gelen yabancıların sayısında düşüşler yaşanmıştır. Ülkemizde söz konusu yıllarda iç siyasal karışıklıkların (anarşi ortamı ve 12 Eylül ihtilali gibi) etkisi ile beraber, batılı ülkelerin petrol krizinden sonra düştükleri ekonomik bunalımın önemli etkisi olduğu söylenebilir (Avcıkurt ve Karaman, 1995:12). Planlı dönemin birinci döneminde ülkemize gelen turist sayıları Tablo 1.2’de görülmektedir. 12 Tablo 1.2: Planlı Dönem Sonrası “Birinci Dönem” Ülkemize Gelen Turist Sayıları ve Elde Edilen Gelir (1963 - 1982) YILLAR Gelen Turist Sayısı(bin kişi) 1963 1964 1965 1966 1967 1968 1969 1970 1971 1972 1973 1974 1975 1976 1977 1978 1979 1980 1981 1982 198 229 361 449 574 602 694 724 926 1.034 1.341 1.110 1.540 1.675 1.661 1.644 1.523 1.288 1.405 1.391 Turizm Gelirleri(milyon ABD doları) 7 8 13 12 13 24 36 51 62 103 171 193 200 180 204 230 280 326 381 370 Turist Sayısındaki Değişim(%) 14,54 15,66 57,64 24,38 27,84 4,88 15,28 4,32 27,90 11,66 29,69 -17,23 38,74 8,77 -0,84 -1,02 -7,36 -15,43 9,08 -1,00 (Kaynak: http://www.tursab.org.tr/content/turkish/istatistikler/gostergeler/63TSTG.asp, Erişim Tarihi: 21.01.2009) 1980’li yıllara girerken turizmin sayısal büyüklüklerinin, ekonominin beklentileri ve ülkenin sahip olduğu doğal, kültürel ve tarihi zenginliklerinin karşılığı olmadığı tespitinden hareketle, turizme bakış açısının değiştirilmesini ve bu sektörün ekonomik ve sosyal yönleri ile ele alınmasını ön plana çıkarmıştır. 24 Ocak 1980 tarihinde uygulamaya konulan ekonomik istikrar tedbirleri turizm sektörünü doğrudan etkilemiştir. 24 Ocak kararlarının turizmi etkileyen maddeleri arasında; devalüasyon kararı, Türk Parasını Koruma Kanunundaki değişiklikler, yabancı sermaye çerçeve kararnamesi, kambiyo mevzuatının değiştirilmesi sayılabilir. 13 1980 sonrasında bazı bakanlıkların birleştirilmesi gündeme gelmiş, 1982’de Kültür Bakanlığı ile Turizm ve Tanıtma Bakanlığı birleştirilerek Kültür ve Turizm Bakanlığı kurulmuştur. 1982 yılında çıkarılan 2634 sayılı “Turizmi Teşvik Kanunu”, Türkiye’de turizmin gelişmesi açısından dönüm noktası olmuştur. Bu kanun ile turizm alanları, merkezleri ve bölgeleri belirlenmiş, bu alanlarda altyapı yatırımların devletin yapması, kamu arazilerinin belirli bir süre için yatırımcıya tahsisi gibi çeşitli teşvikler sağlanmıştır (Sürücü, 1998:26). 1983 – 1984 yıllarında yatırım indirimi, gümrük muafiyeti ve faiz farkı iadesi gibi teşvikler uygulanmış, 1985 yılında turizm, “Kalkınmada Özel Önem Taşıyan Sektörler” kapsamına alınmış, böylece turizm yatırımcıları, yatırım indirimi ve yatırım kredisi kullanabilme imkanlarına sahip olmuşlardır (Bulut, 2000:82). 1986 yılında ise “Kaynak Kullanımını Destekleme Primi” adıyla verilen hibe türü teşvik uygulaması, turizm yatırımlarına büyük bir hız kazandırmıştır. Hibe uygulaması 1992 yılında kaldırılmıştır. Bu sistemin yerine fon kaynaklı kredi uygulamasına geçilmiştir. Ancak fon kaynaklı kredi uygulaması kısa vadeli olması nedeniyle turizm yatırımlarının yapısına uygun gelmemiş ve kaynak yetersizliği nedeniyle kaldırılmıştır (Çeken, 2003:156). Bu teşvik tedbirlerinin sağladığı ivme ile, Tablo 1.3’de görüldüğü gibi 1982– 1992 yılları arasında yatırım ve işletme belgeli tesis sayısı 908’den 3.436’ya, yatak sayısı ise 98.704’den 529.079’ye yükselmiştir. 14 Tablo 1.3: Đşletme Belgeli ve Yatırım Belgeli Tesis ve Yatak Sayısı (1980 - 2007) YILLAR 1980 1981 1982 1983 1984 1985 1986 1987 1988 1989 1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 Đşletme Belgeli Tesis Yatak 511 56.044 529 58.242 569 62.372 611 65.934 642 68.266 689 85.995 731 92.129 834 106.214 957 122.306 1.102 146.086 1.260 173.227 1.404 200.678 1.498 219.940 1.581 235.238 1.729 265.136 1.793 280.463 1.866 301.524 1.933 313.298 1.954 314.215 1.907 319.313 1.824 325.168 1.998 368.819 2.124 396.148 2.240 420.697 2.357 454.290 2.412 483.330 2.475 508.632 2.514 532.262 Yatırım Belgeli Tesis Yatak 267 26.288 278 30.291 339 36.332 376 43.425 412 53.615 501 71.521 638 101.383 892 153.786 1.268 218.445 1.662 288.896 1.921 325.515 1.987 331.711 1.938 309.139 1.788 276.037 1.578 240.932 1.334 202.483 1.309 202.631 1.402 236.632 1.365 249.125 1.311 245.543 1.300 243.794 1.237 229.047 1.138 222.876 1.130 242.603 1.151 259.424 1.039 278.255 869 274.687 776 254.191 (Kaynak: http://www.turizm.gov.tr, Erişim Tarihi: 21.01.2009) Turizm sektörünün önemli bir sektör olması, turizm sektöründen ve bürokrasiden gelen eleştiriler ve turizmin müstakil bir bakanlık ile temsil edilmesinin 15 yararları konusunda oluşan fikirler dikkate alınarak 1989 yılında Kültür Bakanlığı ve Turizm Bakanlığı ayrılarak birer müstakil bakanlık haline getirilmişlerdir. 1982-1992 yılları arasında yatırım ve işletme belgeli tesis sayısı %278 artış, yatak sayısı %436 artış gösterirken, 1992-2002 yılları arasında yatırım ve işletme belgeli tesis sayısı 3.436’dan 3.262’ye düşmüş, yatak sayısı 529.079’dan 619.024’e yükselmiştir. 1992-2002 yılları arasında tesis sayısı %5 azalmış, yatak sayısı %17 artış göstermiştir. Bunun başlıca nedeni, 1992 yılından itibaren turizm sektörüne sağlanan teşviklerin sınırlandırılmış, bir kısmının ise kaldırılmış olmasıdır. Bu dönemde yatırımcılar ve işletmeciler fon kaynaklı krediler ve bankacılık sektöründen buldukları kredilerle yatak sayılarını arttırma yoluna gitmişlerdir. 2003 yılında bakanlık sayısının azaltılması tekrar gündeme gelmiştir. Bu yılda Kültür Bakanlığı ve Turizm Bakanlığı tekrar birleştirilerek Kültür ve Turizm Bakanlığı yeniden ihdas edilmiştir. 1.4. Turizmin Ekonomideki Yeri Turizm, günümüzde bir çok ülke ekonomisi açısından önemi giderek artan bir sektör olup ekonomik unsurlardan birçoğuyla etkileşim halindedir. Turizmin ekonomik büyüme, ödemeler dengesi, istihdam, gelir, yatırım, kalkınma ve diğer sektörler gibi makro ekonomik unsurlar üzerindeki önemli etkilerinin yanı sıra reel ücretler, fiyat ve fırsat maliyeti gibi mikro ekonomik unsurlar üzerinde de etkileri vardır. Turizm sektörünün genel ekonomi içindeki yerini ve önemini kavrayabilmek için turizm sektörü sayesinde elde edilen gelirlerin makro büyüklükler üzerindeki etkilerinin araştırılması gerekir. 16 Makro ekonomi açısından baktığımızda turizm sektörünün diğer sektörleri besleyici olduğu görülmektedir. Turizm sektörü geliştikçe tarım, ulaşım, enerji gibi birçok farklı sektöre itici güç olmaktadır. Bu sektörlerle sürekli ilişki içinde olması turizme entegre endüstri özelliği kazandırmaktadır. Bu özelliği nedeniyle turizme, endüstrileşmeyi sağlayan bir endüstri de denebilir. 1.4.1. Turizmin Ekonomik Büyüme Üzerindeki Etkisi Bir ülkenin gayri safi yurtiçi hasılası, söz konusu ülkede bir yıl gibi bir dönemde üretilen mal ve hizmetlerin piyasa değeri olarak tanımlanabilir. Gayri Safi Yurtiçi Hasılası (GSYĐH) bir ülkenin ekonomik büyümesinin göstergesi olarak da kullanılabilir. Gayri Safi Yurtiçi Hasılanın hesaplama yöntemlerinden birisi toplama harcama yaklaşımı yöntemidir. Bu yaklaşıma göre Gayri Safi Yurtiçi Hasılası aşağıdaki şekilde tanımlanabilir; GSYĐH = C + I + G + XN Burada; GSYĐH = Gayri Safi Yurtiçi Hasıla C = Tüketim I = Yatırım G = Kamu harcamaları XN = Net ihracat’tır. Bu tanımdan hareketle turizm ve seyahatin bir ülkenin Gayri Safi Yurtiçi Hasılasını oluşturan yukarıdaki unsurlara etkisi olduğu görülmektedir. Turist harcamalarının büyük bir kısmı tüketim (C) harcamalarıdır. Burada önemli olan nokta, bu harcamaların yabancı turistlerin yanı sıra yerli turistler tarafından da yapılmasıdır. Ayrıca yatırımcıların ve işletmecilerin turizm hizmetlerini sağlamak amacıyla yaptıkları inşaat, demirbaş, araç, gereç vb. harcamaları, yatırım (I) 17 harcamalarıdır. Kamu tarafından turizm hareketinin geliştirilmesine yönelik harcamalar ise kamu harcamaları (G) olarak değerlendirilir. Bir ülke vatandaşının diğer ülkelerden turizm hizmeti satın alması ithalat anlamına gelirken, diğer ülke vatandaşlarının söz konusu ülkeden turizm hizmeti satın almaları ihracat olarak değerlendirilir. Söz konusu ülke bir turizm ülkesi ise bu aradaki fark ihracat lehine büyük olacağından net ihracat (XN) pozitif olacaktır. 1.4.2. Turizmin Ödemeler Dengesi Üzerindeki Etkisi Bir ülkenin ödemeler bilançosu, cari işlemler hesabı, sermaye hesabı, net hata ve noksan ile resmi rezervler hesabı olmak üzere dört ana başlıktaki hesaplardan oluşur. Turizm gelirleri ve giderleri ödemeler bilançosunun cari işlemler hesabının alt başlığı olan hizmetler hesabında bulunmaktadır. Turizmin ödemeler dengesi üzerindeki en önemli etkisi şüphesiz gelen turist sayısının artmasıyla bu turistlere satılan turizm hizmetinin ve hediyelik eşya gibi turistik malların artması bu sayede ülkenin döviz kazanmasıdır. Diğer bir önemli etki, yatırımcıların ülkeye uzun süreli sermaye girişi sağlamalarıdır. Ayrıca turizm yatırımları yüksek oranda yerli mal ve hizmet girdisi kullanır. Bu da diğer sektörlerin canlanması ve ekonomiye hareket gelmesi demektir. Özellikle az gelişmiş ülkeler bakımından ödemeler bilançosu açıkları büyük önem taşımaktadır. Bu ülkeler hem iç talebi karşılamak için nihai mallar hem de mal ve hizmet üretimi için sermaye malı, ara malı ve hammadde ithal etmek zorundadır. Gelişmekte olan ülkeler ihracattan daha çok ithalat yaptıkları için, ihracattan elde ettikleri gelirleri ithalat için gerekli satın alma gücü oluşturmadığından ithalat yapmak için yeterli satın alma gücüne sahip değildirler. Turizm, ithalat edilmesi gereken mallar için ihtiyaç duyulan satın alma gücünün oluşmasında çok önemli bir endüstridir. Turizm, çok uzun vadeli ve çok büyük yatırımlar gerektirmeyen, nispeten daha kolay ve hızlı başarılı olabilinen bir sektördür. Etkili tanıtım, ulaşımın 18 kolaylaştırılması, fiyat indirimleri ve uygun vergi politikasıyla turistlerin ülkeye gelmesi ve daha çok harcama yapması sağlanabilmektedir. Dış turizmin, özel vergi ve döviz politikalarıyla etki altına alınmaya çalışılması çok sık görülen bir olay değildir. Ayrıca turizm, gümrük kotaları ve tarifelerden etkilenen mal ticaretine oranla daha hızlı bir şekilde döviz kazandırır. Diğer ihraç mallardan farklı olarak, üretildiği yerde tüketilmesi doğrudan doğruya döviz girişine neden olmaktadır. Ürün çeşitlendirme olanaklarının fazla olması turizmin döviz kazandırma etkisini artırmaktadır (Özkök, 2008:59). 1.4.3. Turizmin Đstihdam Üzerindeki Etkisi Turizm, yoğun emek kullanımına dayanır. Bu sebeple turizm sektörü, geniş istihdam olanakları yaratabilmesi açısından önemli bir sektördür. Turizm sektörü, sadece turistik tüketim harcamalarının yapılması ve bu yolla gelir yaratılmasından oluşmamaktadır. Bununla beraber turizm talebini karşılamak için işletmelerin yeni yatırımlar gerçekleştirmeleri gerekmektedir. Yatırımın başlaması ile istihdam artışı sağlanırken, tamamlanmasıyla da o sektördeki nitelikli işgücünün istihdamı için yeni istihdam olanakları oluşturmaktadır. Ayrıca daha önce belirtildiği gibi turizmin diğer sektörleri besleyici özelliği vardır. Đstihdam açısından bakımından önemli bir sektör olan turizm sayesinde üç tür istihdam oluşur; Doğrudan Đstihdam: Turizm sektöründe çalışanlar bu grupta yer alır. Otel, pansiyon, seyahat acentesi gibi yerlerde çalışanlar doğrudan istihdama örnek gösterilebilir. Dolaylı Đstihdam: Turistik harcamalar sonucu gerçekleşmeyen, ancak turizmle ilgili olduğundan turistik arz içerisinde yer alan ve diğer sektörlerde oluşan istihdam türüdür. Bir bölgede turizm sektöründe meydana gelen gelişmeye bağlı olarak ulaştırma, eğlence ve alışveriş merkezlerindeki istihdam edilen personel sayısındaki değişme bu kapsamda incelenebilir. 19 Ek Đstihdam: Turizm sektöründen elde edilen gelirin tekrar harcanması sonucu ortaya çıkan istihdam türüdür. Bu istihdam türü çarpan etkisi sonucu ortaya çıkar. Kuyumcu, mobilya dükkanı gibi yerlerde oluşan istihdam ek istihdama örnek olarak verilebilir. 1.4.4. Turizmin Gelir Üzerindeki Etkisi Turizmin en önemli makro ekonomik etkisi gelir yaratma etkisidir. Bu etki üç başlık altında incelenebilir; Doğrudan Gelir Etkisi: Turistlerin doğrudan harcama yapmaları sonucunda elde edilen gelire denir. Bir turistin lokantada yemek yiyip hesap ödemesi doğrudan gelir etkisine örnek gösterilebilir. Dolaylı Gelir Etkisi: Birinci aşamaya bağlı olarak işletmeler arası işlemler için yapılan harcamalardan elde edilen gelire denir. Lokanta işletmesine sahip bir kişinin turizm sektörü nedeniyle oluşan ek talebi karşılamak için işletmesine daha fazla girdi temin etmesi bu duruma örnek olarak gösterilebilir. Lokantadaki ek talepten dolayı, lokantaya girdi sağlayan tarım sektörü de daha fazla mal satıp daha fazla gelir elde edecektir. Uyarılmış Etkiler: Turizmden elde edilen gelirin, istihdam edilen ya da turizmden gelir sağlayan diğer kişiler tarafından harcanması sonucu elde edilen gelire denir. Bir otelde çalışan bir kişinin, bu gelirini diğer mallara yönelik harcaması bu duruma örnek gösterilebilir. 20 ĐKĐNCĐ BÖLÜM DIŞ TURĐZM TALEBĐ Đktisadi anlamda bir malın talebi, alıcıların çeşitli fiyatlarda o maldan satın almaya razı oldukları miktardır. Talebin bir başka tanımı, satın alma gücü ile desteklenmiş satın alma arzusudur. Talebin bu iktisadi tanımlarından hareketle turizm talebinin tanımını yapacak olursak, “Turizm talebi, satın alma gücü olan bir kişinin belli bir fiyat düzeyinde satın almak arzusunda olduğu turistik mal ve hizmet miktarıdır” diyebiliriz. Turizm sektöründe üretilen mal ve hizmetlerin büyük bölümünün tüketiminin ancak üretimin yapıldığı yerde gerçekleşmesi zorunluluğu turizm talebinin önemini arttırmaktadır. 2.1. Dış Turizm Talebinin Tanımı Seyahat ve tatil yapma isteğinde olan, bunu imkansız kılacak herhangi bir engeli olmayan her insan bireysel turizm talebini, belirli bir pazara yönelen bireysel turizm talebinin toplamı ise o pazara yönelik turizm talebini oluşturur. Söz konusu pazara yönelik turizm talebi, turistin konumu ile turistik mal ve hizmetin bulunduğu ülkeye göre ikiye ayrılabilir. Đlki o pazara yönelik, pazarın bulunduğu ülke içinden turizm talebi ki buna ülke içi turizm talebi denir. Đkincisi ise o pazara yönelik, pazarın bulunduğu ülke dışından turizm talebidir. Bu talebe ise dış turizm talebi veya uluslar arası turizm talebi denmektedir. Dış turizm talebi, insanların kendi ülkeleri dışındaki yerlere seyahat etme ve oralardaki turizm ürünlerini satın alma isteklerinden doğan bir tatmin olma biçimidir (Erdoğan, 1996:326). Bu tanıma göre toplam turizm talebi sadece etkin olarak o pazarın turistik ürününü tüketen kişilerden oluşmamaktadır. Tanımda belirtilen özelliklere sahip ancak değişik nedenlerle (ekonomik, sosyal vb…) turistik ürün tüketimine katılamayan kişilerin taleplerinin de dikkate alınması gerekir. Bu kişilerin taleplerinin de yer aldığı turizm talebini üç ana grupta incelemek mümkündür (Cooper ve başk, 1999:24-25); Efektif Turizm Talebi: Çoğu turizm istatistiğinde yer alan ve en yaygın ölçülen turizm talebi çeşididir. Turizmde aktif olarak yer alan ve bulundukları yerden pazara doğru seyahat eden gerçek turist sayısı, bu turistlerin ülkedeki ortalama kalış süreleri veya bu turistlerin söz konusu pazarda kişi başına harcadıkları parasal miktar ile ölçülebilir. Efektif talep, satın alma isteği ile birlikte satın alma gücü, yani parasal olanaklar da kullanılarak seyahat ve turistik ürünlerden yararlanan bireyler topluluğunu ifade etmektedir. Turizm sektöründe bulunan işletmecilerin ve yatırımcıların en fazla üzerinde durdukları talep çeşididir. Çünkü yatırımlarından efektif turizm talebinin kendi ürettikleri turistik mal ve hizmetlere çekebildikleri sürece kar edebilirler. Gelirlerini söz konusu efektif turizm talebine sahip kişilerden elde ederler. Araştırmacılar da ölçülebilir olmasından dolayı araştırmalarında efektif talebi kullanırlar. Bastırılmış Turizm Talebi: Turizm talebi olan ancak çeşitli engeller nedeniyle seyahat edemeyen kişilerin talebine bastırılmış turizm talebi denilmektedir. Bastırılmış turizm talebi, iki bileşenden oluşmaktadır; ilki potansiyel turizm talebi, ikincisi ise ertelenmiş turizm talebidir. Potansiyel turizm talebi, koşullarında değişiklik olduğu takdirde gelecekte seyahat edecek kişileri ifade etmektedir. Örneğin; kendilerine uygun fiyatlı bir tatil paketi sunulduğunda seyahate çıkabilirler. Bu nedenle, bu grupta yer alan kişiler, efektif turizm talebi kategorisine dahil olma şansına sahiptirler. Bastırılmış turizm talebinin ikincisi ise; arz verilerinden kaynaklanan geçici bir problem veya kısıt nedeniyle ertelenmiş taleptir. Örneğin, gidilecek bölgedeki konaklama işletmelerinde ya da ulaştırma araçlarında yer bulunamaması, talebin geçici olarak ertelenmesine neden olur. Arz olanaklarında meydana gelecek olumlu gelişme ile ertelenmiş talep, efektif talep kategorisine taşınabilir. Bastırılmış turizm talebi üzerinde yapılacak araştırmalar önemlidir, çünkü talebin ertelenmesine neden olan etkenler tanımlanır ve ortadan kaldırılırsa kolayca 22 efektif turizm talebine dönüşebilmektedir. Böylece efektif turizm talebinde artışlar sağlanabilir. Gerçekleşmeyen Talep: Seyahat etmek için gerekli olanaklara sahip olmayan veya bu isteği gerçekleşemeyen kişilerden oluşmaktadır. Örneğin savaş halinde olan ülkeler, vatandaşlarının bazı ülkelere seyahat etmelerini engellemektedirler. Diğer bir örnek olarak; bazı ülke vatandaşlarının, güvenlik, politik veya sağlık gibi nedenlerle yurt dışına çıkışları engellenebilmektedir. Turizm talebinin bu bileşeninin, efektif talebe dönüştürülmesi ihtimalinin düşük olması ve veri temin etmenin oldukça güç olması nedeniyle bu konuyla ilgili çalışmalar son derece kısıtlı kalmıştır (Çuhadar, 2006:38-39). 2.2. Dış Turizm Talebinin Özellikleri Dış turizm talebi, turizm faaliyetinin özelliğine göre her bölgede farklılık gösteren çekicilikler ile ortaya çıkmakta ve bu faaliyetlerin tanıtım, reklam ve diğer sosyal aktivitelerle sürekliliği sağlanmaktadır. Dış turizm talebinin özelliklerini genel olarak aşağıdaki şekilde sıralamak mümkündür (Olalı ve Timur, 1998:105). Turizm talebi bağımsız nitelik taşır. Đnsanları seyahat yapmaya yönelten birçok neden vardır. Bunlar, yer değiştirme arzusu ve kişisel istekler sonucu oluşmaktadır. Turistik talepler bireyin bağımsız davranışları ile yakından ilgilidir. Kişisel gelirin kullanılması gerekir. Kişisel gelirde artış olursa, turizm talebi artabilir, kişisel gelirde azalma olursa, turizm talebi azalabilir. Genel olarak turizm faaliyetinde bulunanlar kişisel gelirlerinden harcama yapsa da, mensubu bulundukları kurumlar, şirketler veya farklı kurumlar, şirketler tarafından da harcamaları karşılanabilir. Harcamaların kişisel gelirin dışında başka kaynaklarla finanse edilmesi kongre turizmi talebinde bulunanlarda yoğun olarak gözlemlenmektedir. 23 Turizm talebi çok yönlüdür. Turistik ürünün çeşitliliği ve turistlerin turizme katılış amaçları farklıdır. Bazı insanlar sağlığa kavuşmak amacıyla seyahat ederken, başkaları iş nedeniyle, diğer başkaları da spor yapmak için seyahat edebilirler. Farklı amaçlarla yapılan seyahatler, turizm talebine de çok yönlülük getirmektedir. Turizm talebinin mevsimselliği vardır. Đklim, okulların tatil zamanları ve çalışanların tatil imkanları, festival ve fuar zamanları, dini ve milli bayramlar, alışkanlıklar, moda ve gösteriş gibi nedenlerden dolayı turistik hareketler belirli mevsimlerde yoğunlaşmaktadır. Turizm talebinin ikame olanakları yüksektir. Turistik ürünler lüks tüketim ürünleri olarak kabul edildiğinden kolay ikame edilebilir özelliktedir. Toplam turizm talebi aşırı elastiktir. Đkame imkanlarının yüksek olması, sosyal, ekonomik, politik ve mali faktörler turizm talebi üzerinde etkili olmaktadır. Bunun sonucu olarak, turizm talebi aşırı elastik özellik taşımaktadır. Turistik mal ve hizmetler arasında aşırı rekabet vardır. Konaklama süresi ile mesafe arasında rekabet olduğu gibi, turistik tüketim harcamalarındaki konaklama payı ile ulaştırma payı arasında da rekabet vardır. Turist gönderen ve turist kabul eden bölgeler arasında da bir rekabetin var olduğu kabul edilmektedir (Akyurt, 2008:60-61). 2.3 Dış Turizm Talebini Etkileyen Faktörler Dış turizm talebi, bireysel ve çevresel etkenlerden dolayı sayısız faktöre bağlıdır. Ancak bunları; “dış turizm talebinde bulunan kişiye bağlı faktörler” ve “dış turizm talebinde bulunan kişiden bağımsız faktörler” başlıkları altında toplayabiliriz. 24 2.3.1. Dış Turizm Talebinde Bulunan Kişiye Bağlı Faktörler Bu grupta yer alan faktörler, turistin doğrudan kendisiyle ilişkili olan faktörlerdir. Bunları aşağıdaki başlıklar altında incelenebilir. 2.3.1.1. Harcanabilir Gelir Bireylerin harcanabilir geliri, arz ettiği üretim faktörüne karşı elde ettiği gelir artı hükümetten aldığı transferler eksi ödediği vergiler olarak formüle edilebilir. Birey harcanabilir geliriyle bir yandan tüketim amacıyla mal ve hizmet satın alır, öte yandan tasarruf yapar. Bireyin harcanabilir geliri artınca her türlü tüketim harcaması artar (Parasız, 2003:320). Bu nedenle turizm talebini etkileyen en önemli faktörlerden biri potansiyel turistlerin harcanabilir gelirleridir. Bireylerin turizm talebinden söz edebilmek için öncelikle beslenme, barınma ve giyim gibi temel ihtiyaçları karşılandıktan sonra dinlenme, eğlenme ve seyahat amacıyla harcayabilecekleri yeterli gelirlerinin olması gerekir. Turistler de, diğer tüketiciler gibi para ya da gelir düzeyi konusunda duyarlıdırlar ve turistik ürün ve hizmetlere yönelik talep kişilerin harcanabilir gelirlerindeki değişmelerden önemli ölçüde etkilenmektedir (Bahar ve Kozak, 2006:30). Talebin gelir esnekliği, gelir değişmeleri karşısında talep edilen miktarın değişimini ölçmekte kullanılır. Söz konusu esneklik, turistlerin gelirindeki yüzde değişmenin talep edilen turistik ürün miktarındaki yüzde değişmeye olan oranına eşittir ve aşağıdaki gibi gösterilebilir; 25 Talep esnekliği pozitif (Ec>0) olan mallar normal mal olarak nitelendirilirken, talep esnekliği negatif (Ec<0) olan mallara düşük mal düşük mal denir. Bir mal yada hizmetin normal veya düşük sınıfına dahil edilmesi her ne kadar gelire göre tanımlanmışa da bu mal yada hizmetlerin sınıfı kişiden kişiye ve zamandan zamana değişebilir. Genel olarak talep turizm harcamaları ile ölçüldüğünde, turizm talebinin gelir esnekliği nispeten yüksektir, fakat turist gecelemeleri yada turist sayıları ile değerlendirildiğinde bu esnekliğin daha düşük olduğu görülmektedir. Gelirleri artan fakat sınırlı zamanları olan turistlerin aynı sınırlı tatil süresinde daha yüksek kalitede ve dolayısıyla daha yüksek fiyatlı ürün ve hizmetleri talep etmeleridir. Benzer şekilde, turistik harcamalar aile bütçesinin önceden planlanmış bir parçası olduğu için, gelirdeki bir azalma daha kısa süreli bir tatil yerine, daha ucuz tatil talebine yönelmektedir. Turistik mal ve hizmetleri tüketen tüketicilerin söz konusu mal ve hizmetleri tüketme amaçlarına göre gelir esnekliği değişik seviyelere sahiptir. Farklı turizm türleri için talebin gelir esnekliği Şekil 2.1’de görülmektedir. Örneğin ikincil konutlarda yaşamak amacıyla uzun süreli konaklamalı seyahatlerde talebin gelir esnekliği nispeten yüksektir. Akraba ziyaretleri için talebin gelir esnekliği ise, sırf tatil amaçlı turizm talebine göre daha düşüktür. Bunun nedeni ise, iş amaçlı seyahatlerde olduğu gibi bu tür seyahatlerin bir seçimden çok zorunluluğa bağlı olarak gerçekleşmesidir (Bull, 1996:36). 26 Şekil 2.1: Farklı Turizm Türleri Đçin Talebin Gelir Esnekliği (Kaynak: Bull. A., The Economics of Travel and Tourism, 2.baskı, 1995, Longman, Avustralya) 2.3.1.2. Yaş, Aile Yapısı ve Cinsiyet Değişik yaş gruplarındaki insanların turizm talepleri farklılık göstermektedir. 15-24 yaş arası genç grubu ile 55 yaş ve üzeri üçüncü yaş grubundakilerin boş zamanları 25-54 yaş arası çalışan ve üretken orta yaşlı gruba göre daha fazladır. Ancak yaş faktörünün turistik talebe etkisini açıklamakta tek başına boş zaman süresi yetersizdir. Zira en fazla efektif turizm talebine sahip kişileri 25-54 yaş arasında bulunanlar oluşturmaktadır. Bu yaş gruplarının toplum içerisinde çoğunlukla bulunduğu ülkelerde turizm talebi daha fazladır. Bu yaş aralığındaki insanlar çalıştıkları için sınırlı zamanları vardır ancak efektif turizm talebi için gerekli olan geliri en fazla bu dönemde kazanırlar. Bu dönemde insanlar gelirlerinden turizm için daha fazla pay ayırma olanağına sahiptirler. Üçüncü yaş grubundaki insanlar ise en az seyahate çıkanlar grubunu oluşturmaktadır. Bunun nedeni, bu yaş grubundaki insanların, sağlık sorunları yaşaması ve çalışıp üretmediklerinden kaynaklanan gelir seviyelerinin düşük olmasıdır. Üçüncü yaş grubundaki insanların tercih ettiği aktiviteler arasında akraba ve dost ziyaretleri, yakın çevre gezileri ve balık tutma gibi nispeten pasif aktiviteler bulunmaktadır. 27 Kişilerin turizm talebinde bulunmalarını ve konaklama sürelerini etkileyen faktörler arasında bekar, evli ya da çocuklu olup olmamaları, sahip oldukları çocuk sayısı, aile ve akraba ilişkileri gibi kişisel özellikler de vardır. Bekarlar ve genç evli çiftler daha çok seyahat etme eğilimi gösterirlerken, çocuklu ailelerin efektif turizm talebinde bulunmaları daha zor olmaktadır. Seyahat edecekleri yerde bebek ve küçük çocuklar için herhangi bir aktivite ya da hizmet sunulmaması durumunda aileler problem yaşamakta ve dolayısıyla turizm taleplerinde azalma meydana gelmektedir. Bununla birlikte, son yıllarda ulaşım araçları, tur operatörleri ve konaklama işletmeleri çocuk sahibi ailelere yönelik olarak; çocuklar için ücretsiz veya düşük fiyatlı turlar, ücretsiz bakım servisleri ve animasyon aktiviteleri gibi imkan ve hizmetleri sunmaya başlamışlardır (Kozak ve başk., 2008:72). Bu durum, son yıllarda özellikle çocuklu ve zamanı kısıtlı ailelerin her şey dahil sisteme olan ilgisini artırmıştır. Seyahate çıkanların cinsiyetleri konusunda yapılan araştırmalar, erkeklerin kadınlara oranla daha fazla seyahate çıkmakta olduğunu göstermekle birlikte, her geçen yıl seyahate çıkan kadınların sayısının artmakta olduğu da bilinmektedir. Ancak tercih edilen turistik etkinlik türleri açısından kadınlarla erkekler arasında bazı farklılıklar ortaya çıkmaktadır. Örneğin kadınlar çoğunlukla kültürel aktivitelerle ilgili iken erkekler sportif faaliyetleri daha fazla tercih etmektedirler. 2.3.1.3. Eğitim Düzeyi ve Meslek Eğitim düzeyi, meslek ve gelir düzeyi arasındaki güçlü ilişki turizm talebinde önemli olmaktadır. Eğitim seviyesinin yüksekliği, mesleki durumu, mesleki durum da elde edilen geliri etkilemektedir. Fakat bu dolaylı etkinin haricinde eğitim düzeyinin, turizm talebi üzerinde doğrudan etkisi de bulunmaktadır. Yüksek eğitim seviyesine sahip kişiler boş zamanlarını değerlendirmede diğer kişilerden farklı tercihlerde bulunabilirler. Ayrıca eğitim durumunun yüksek kesimin düşük kesime oranla daha fazla seyahat etme alışkanlığına sahip olduğu söylenmektedir. Eğitim ve kültür seviyesinin yükselmesi kişilerin tiyatrolara, konserlere ve müzelere gitme gibi 28 sanatsal faaliyetlere; golf, tenis oynama, kayak yapma gibi yetenek gerektiren faaliyetlere; ayrıca eğitimli kişiler için düzenlenen çeşitli üst düzey eğitim veren programlara katılma isteklerini artırır. Bu istek doğrultusunda seyahat yapmaya yatkındırlar. Daha iyi eğitim düzeyine sahip kişilerin daha geniş ufuklara sahip olacağı ve düşünebilecekleri seyahat alternatiflerinin fazla olacağı açıktır. Meraklı olmak ve yeni yerler görmek istemek bu kesimin önemli bir özelliğidir. Diğer kültürler, dünyanın farklı bölgelerinde yaşayan insanların yaşam tarzları, yerleşim yerleri hakkında bilgi edinmek; onları yakından görerek tanımak ve yaşam biçimlerini anlamak isteyen insanlar meraklarını gidermek için seyahate çıkabilmektedirler. Kişinin mesleği, mesleki statüsü ve dolayısıyla mensubu olduğu sosyal sınıfın da turizm talebini etkilediği görülmektedir. Meslek faktörü hem gelir hem de eğitimle yakından bağlantılı olduğundan turizm talebi üzerinde etkisi fazladır. Yüksek gelir sağlayan meslek gruplarına mensup insanlar, genellikle turizm hareketlerine daha fazla katılırken, daha alt gelir grubunda yer alan kişilerin durumu değişiklik göstermektedir. Mesleğinin özelliği nedeniyle kişiler sık seyahat etme durumunda kalabilmektedir. Serbest meslek sahipleri, iş adamları, üst düzey kamu ve özel sektör yöneticileri, akademisyenler, turizm sektöründe çalışan bazı kişiler ve sporcular bunlara örnek verilebilir. 2.3.1.4. Boş Zaman, Moda, Zevk ve Alışkanlıklar Kişilerin turizm talebinde bulunmalarında etkili olan en önemli faktörlerden birisi de boş zamandır. Ülkedeki çalışma süreleri ve yıllık izin ile ilgili düzenlemeler ve okul tatil dönemleri turizm talebi açısından boş zaman olarak nitelendirilir. Turizm talebinde bulunacaklar açısından fiyatlar istenilen ölçüde uygun ve kişilerin gelirleri de istenilen ölçüde yüksek olsa da insanların turizm talebinde bulunmaları boş zamana sahip olup olmamalarına bağlıdır. Gelir dağılımında olduğu gibi çalışma süreleri, izin ve okul tatil dönemleri konusunda farklı uygulamalar görülmektedir. Örneğin, Kanada’da ücretli izinler 10 ile 15 gün arasında değişmekte olup, ulusal 29 tatil günleri 11 gündür. Fransa’da 25 gün ücretli izin olup, ulusal tatil günleri de 11 gündür. Çin’de ise 10 gün ücretli izin olup, ulusal tatil günleri de 7 gündür. Moda eğilimleri ve zevk amaçlı tüketimler, fiyatın yükselmesinin talep üzerindeki negatif etkisini en aza düşüren etkenlerdir. Söz konusu faktörler, tüm mal ve hizmetlerde olduğu gibi turistik mal ve hizmetlere yönelik talebi de etkilemektedir. Özellikle lüks turizm mal ve hizmetleri açısından bu etki belirgindir. Golf turizmi, lüks kruvaziyer turlar, lüks restoranlar ve kumar turizmi gibi turizm türleri çoğunlukla moda ve gösteriş eğilimlerinin etkisi altındadır. Bu tür mal ve hizmetlerde fiyatın yükselmesi talep edilen miktarda düşme yerine artma meydana getirebilir. Bunun yanında, daha önce yeterli talep bulamayan bazı turizm türleri veya turistik bölgeler moda ve zevklerdeki değişime bağlı olarak artan bir taleple karşılaşabilirler. Ayrıca alışkanlıklar da talep üzerinde olumlu yönde bir etkiye sahiptir. Örneğin, fiyat değişmeleri, belirli periyotlarla belirli bir destinasyona seyahat etmeyi alışkanlık haline getirmiş tüketicilerin turizm taleplerini, bu tür bir alışkanlığı olmayan tüketicilere göre daha az etkiler. 2.3.2. Dış Turizm Talebinde Bulunan Kişiden Bağımsız Faktörler Dış turizm talebinde bulunan kişiden bağımsız faktörler, fiyatlar ve döviz kurları, uzaklık, vergiler, tanıtım ve reklam ile siyasi ortam ve krizler başlıkları altında ele alınabilir. 2.3.2.1. Fiyatlar ve Döviz Kurları Bir mal veya hizmetin talebini etkileyen en önemli faktör, o mal ya da hizmetin kendi fiyatıdır. Bu durum iktisatta talep kanunu olarak bilinir. Talep kanununa göre bir malın fiyatı ne kadar düşükse tüketiciler o maldan daha fazla talep 30 edeceklerdir. Turistik mal ve hizmet talebi de diğer mal ve hizmet taleplerinin gösterdiği bu özelliği gösterir. Turistik bir mal veya hizmetin fiyatı düştüğünde o mal ve hizmetten daha fazla satın alınmak istenmesi yada fiyatı yükselen mal ve hizmetten satın almak istenen miktarın azalması istisnalar dışında her mal ve hizmet için her durumda geçerlidir. Turistik mal ve hizmetlerin talebi, turistik mal ve hizmet fiyatının bir fonksiyonudur. Tturizm = f (Fturizm) Burada, Tturizm turizm talebini, Fturizm ise turistik mal ve hizmetlerin fiyatını göstermektedir. Bu fonksiyon, talebi etkileyen diğer koşullar sabitken, fiyatla talep edilen miktar arasındaki ilişkiyi göstermektedir. Fiyatın değişmesinin talebi nasıl değiştireceği, esneklik katsayıları ile ölçülmektedir. Turizm talebinin fiyat esneklik katsayısı, fiyattaki küçük bir değişme karşısında talep edilen miktardaki yüzde değişmenin, fiyattaki yüzde değişmeye oranına eşittir. Talebin fiyat esnekliğini şu şekilde gösterebiliriz; Talebin fiyat esnekliği, pozitif ya da negatif değerler alabilir. Ancak pozitif değerler alması demek mutlak değer olarak sıfır ile sonsuz arasında değerler alması demektir. Talebin fiyat esnekliği sıfır ise talep edilen miktarın fiyata duyarsız olduğu söylenebilir. Yani fiyat değişimlerinden talep edilen miktar etkilenmez. Esneklik katsayısı sıfır ile bir arasında ise inelastik bir talep söz konusudur ve talep, fiyattaki artış oranından daha az oranda azalır. Talep edilen turistik ürün miktarındaki yüzde değişmenin turistik ürün fiyatlarındaki yüzde değişmeye eşit olması durumuna, birim esneklik denir. Bu durumda fiyatın arttığı oranda talep düşer. Esneklik katsayısı bir ile sonsuz arasında ise, yani talep edilen miktardaki yüzde değişme fiyattaki yüzde değişmeden daha büyükse, talep esnektir. Esneklik katsayısının sonsuz olması durumunda ise talep tamamen esnektir ve fiyattaki en küçük bir artış talebin sıfıra düşmesiyle sonuçlanır. 31 Turizm talebinin fiyat esnekliği genellikle birim esneklikten fazladır. Fiyat esneklikleri her turistik mal veya hizmet için aynı değildir. Turistik mal ve hizmetler arasında rekabet ve ikame derecesi arttıkça fiyat esnekliği de artar. Çünkü fiyata duyarlı olan turistler daha düşük fiyatlı alternatifleri araştırırlar. Örneğin, tatil amaçlı turizmin fiyat esnekliği, akraba ziyareti ve iş amaçlı seyahatlere göre daha yüksek bulunmuştur. Bir mal ya da hizmetin fiyatında meydana gelen bir değişikliğin başka bir mal ya da hizmetin talebini nasıl etkilediğini belirlemek üzere kullanılan esneklik katsayısına fiyatın çapraz esnekliği denir. Talebin çapraz fiyat esnekliği; bir ürün veya hizmetin fiyatındaki yüzde değişme karsısında diğer bir ürün yada hizmetin talep edilen miktarında meydana gelen yüzde değişmeyi göstermektedir. Turistik mal ve hizmetler birbirinden farklı olan aynı zamanda hem birbirinin tamamlayıcısı hem de rakibi olan mal ve hizmetlerden oluşur. Örneğin, ulaşım hizmetleri ve konaklama sektörü birbirinin tamamlayıcısıdır. Tamamlayıcı çapraz fiyat esnekliği, negatif değerler alır ve bu durum turizmde oldukça sık rastlanan bir durumdur. Turistik bir bölgede konaklama sektörü fiyatlarında herhangi bir değişim yokken, o bölgeye ulaşımın fiyatlarında bir artış olduğunda o bölgenin ulaşım hizmetleri talebi azalır, dolayısıyla o bölgede konaklama talebinde bir düşüş yaşanır. Turizmde ikame çapraz fiyat esnekliği pozitif değerler alır. Đkame turistik mal ve hizmetlerin fiyatlarında meydana gelen düşüş, turizm talebinde de düşmeye yol açacaktır. Örneğin, birbirine yakın turistik potansiyele sahip iki bölgeden birisinin fiyatlarındaki düşme, fiyatların sabit kaldığı diğer bölgeye olan talepte düşmeye neden olacaktır. 32 Turistik mal ve hizmetlerin talebini etkileyen önemli bir unsur da döviz kurlarıdır. Döviz kurlarında meydana gelen değişmeler fiyat farklılıkları oluşturması bakımından önemlidir. Turistler gidecekleri ülkedeki mal ve hizmetlerin fiyatlarını, döviz kuru üzerinden çevirerek kendi ülke paralarının cinsinden düşünmektedirler. Böylelikle kendi ülkelerinde satın alabilecekleri benzer mal ve hizmetlerin fiyatları ile karşılaştırma yapabilirler. Bir ülkenin para birimi değerlendiğinde, o ülke turistler için göreceli olarak daha pahalı duruma gelmektedir. Bu durum söz konusu ülkeye yönelik dış turizm talebinde bir azalmaya neden olur. Diğer taraftan turist gönderen ülkenin para biriminin diğer ülkelerin para birimleri karşısında değer kaybetmesi, ülke dışına yönelik dış turizm talebinde azalmaya, ülke içi turizm talebinde de artışa yol açabilmektedir. Örneğin, bu durum Türkiye’de Şubat 2001 devalüasyonu sonrası turist sayısı istatistiklerinde de açıkça görülmektedir. 2000 yılında ülke dışına çıkan vatandaş sayısında 1999 yılına göre yüzde 11,06’lık bir artış varken, Şubat 2001 devalüasyonun etkisiyle 2001 yılında ülke dışına çıkan vatandaş sayısında 2000 yılına göre yüzde 8,10’luk bir düşüş söz konusu olmuştur. 2.3.2.2. Uzaklık Uzaklık yani bulunulan ülke ile turistik talepte bulunulan ülke arasındaki mesafe, turizm talebine etki eden önemli bir faktördür. Bir ülkenin diğer ülkeye olan uzaklığı ve söz konusu ülkeler arasındaki ulaştırma olanakları, aynı zamanda ekonomik bir unsur olarak turizm talebini etkilemektedir. Seyahat mesafesi arttıkça seyahatin süresi de artar bu da tatil için sınırlı zamana sahip kişilerin tatil süresi üzerinde negatif etkiye neden olmaktadır. Ayrıca ulaştırma sektöründe önemli teknolojik gelişmeler olmasına rağmen uzun mesafelere yapılan seyahatler daha yorucu olmaktadır. 33 Uzaklığın turizm talebi üzerindeki bir diğer etkisi, mesafenin artmasıyla maliyetlerin de artmasıdır. Mesafe arttıkça ulaşım maliyeti ve dolayısıyla turistik tüketimin toplam maliyeti artmakta, bu sebepten dolayı da uzakta bulunan ülkenin turistik ürününün fiyatı yükselmektedir. Turist gönderen ülkelere yakın olan turizm bölgeleri bu konuda önemli bir avantaja sahiptirler. Mesafe ile turizm talebi arasında ters yönlü bir ilişki olduğunu söylemek mümkündür. 2.3.2.3. Vergiler Turistik mal ve hizmet talebinde bulunan turistlere ve bu talebi karşılayacak turizm işletmelerine yönelik farklı isimlerde vergiler alınmaktadır. Merkezi ve yerel idarenin gelir kaynağı olan vergiler, ülkenin turistik mal ve hizmetlerinin diğer ülke turistik mal ve hizmetleriyle olan rekabet gücünü, ülke içinde turizmin sektörel rekabet gücünü, yatırımcıların yatırım kararını ve ülkeye yönelik turizm talebini etkileyen bir unsurdur. Turistler daha uçak bileti alırken, sonrasında ülkeye giriş çıkış yaparken ya da konaklama ücreti öderlerken vergilendirilmektedirler. Bazı ülkeler devlet politikası olarak vergilerde indirime giderek, turizm ürününün cari fiyatını ve bu nedenle talebi değiştirebilmektedirler. 2.3.2.4. Tanıtım ve Reklam Tanıtım ve reklam faaliyetleri, bir ülkenin uluslararası turizm pazarındaki talebini etkileyen unsurlardan birisi olarak kabul edilmektedir. Tanıtım ve reklam çalışmalarının turizm talebi üzerindeki en önemli etkisi, bir turistik bölge ya da ülke hakkında potansiyel tüketici grubu hedef alınarak bu kişilere bilgi vermesidir. Turistik ürünlerin üretildikleri yerde tüketilmesi gerekliliği, bu ürünlerin önceden denenmesini önlemekte ve turistlerin satın alma kararlarını olumsuz etkilemektedir. Bu olumsuzluğu gidermenin bir yolu, turistik ürünlerle ilgili bilgilerin tüketicilere yeterli bir şekilde ve zamanında ulaştırılmasıdır. 34 Turizmde tanıtımın bir ülkeye yönelik mevcut turizm talebini arttırmaya yönelik etkisinin yanında, söz konusu ülkeye yönelik potansiyel turizm talebi oluşturma etkisi de bulunur. Bu sebeple, uluslar arası turizmde söz sahibi olan ülkeler bir yandan sahip oldukları imajı koruyabilmek, diğer yandan da pazardan daha fazla pay alabilmek için reklam ve tanıtım etkinliklerine daha fazla kaynak ayırmaktadırlar.(Kozak ve başk., 2008: 75) Toplam reklam ve tanıtım harcamalarının turistler üzerinde ne kadar etkili olduğunun tespit edilmesi oldukça zordur. Ayrıca, yapılan tanıtım ve reklamların turizm talebi üzerindeki etkisi zamana yayılabilir. Bunun nedeni, belli bir dönemde yapılan reklamların ve tanıtımların, yalnız efektif turizm talebini değil aynı zamanda potansiyel talebi de etkilemeleridir. 2.3.2.5. Siyasi Ortam ve Krizler Turizm talebine etki eden siyasi unsurların başında siyasi istikrarsızlık ve terörizm gibi tehditler gelmektedir. Bunlar haricindeki çeşitli krizlerin de turizm talebine etkileri büyüktür. Çünkü turizm talebi, tüketicinin mal ve can güvenliğine tehdit oluşturan savaş, terör, salgın hastalık, doğal afet gibi beklenmedik bir zamanda ortaya çıkan olaylara (krizlere) ve turist çeken destinasyonların imajını yıpratan (siyasi istikrarsızlık, iç savaş, terör gibi) siyasi gelişmelere son derece duyarlıdır. Terörizm gibi güvenlik tehditlerinin görüldüğü ülkelerde, turistik ürünün fiyatı cazip bile olsa, turizm talebi düşük olabilir. Seyahate ayrılacak geliri azaltan ekonomik krizler de bu kapsam dahiline alınabilir. Ekonomik krizlerin ise etkileri göreceli olarak daha uzun süreli olabilmekte, tüketiciler gelirleri yeniden yeterli düzeye ulaşınca kadar seyahat harcamalarını kısıtlama eğilimlerini sürdürebilmektedir. Dünya’da 2009 yılında etkilerini hissettirmeye başlayan kriz ortamında, birçok ailenin bütçesinde ucuz kitle turizmine yer vermeye başlaması da bunun bir göstergesidir. 35 Ülkeler arasında yaşanan siyasi gerginliklerin (soğuk savaş, diplomatik ilişkilerin azalması vb..) turist hareketlerine etkisi önemli boyutlara varmaktadır. Siyasi krizlerin etkileri uzak geleceğe kadar yayılabilir. Bu tür krizlerde olumsuz etkilenen ülke imajının onarılması için uzun süre gerekebilir. Bu tür krizler ve neticesinde yaşanan olaylarda doğrudan turistler hedef alınmasa da ortaya çıkan can güvenliği kaygısı tüketicilerin seyahat kararı vermelerine, bir diğer ifade ile turizm talebine olumsuz yansıyabilmektedir. 11 Eylül 2001 saldırıları örneğinden hareket edersek, böylesi krizler uluslar arası turizm hareketlerini, kimi ülkelerde iç turizmi bile etkileyebilmekte hatta kimi ülkelerde ulaştırma firmalarını iflasa dahi sürükleyebilmektedir. 2.4. Dış Turizm Talebinin Tahmini Sadece iki tüketicinin bulunduğu bir turizm piyasasında konaklama hizmetinde bulunan bir tesisin yöneticisinin fiyatı belirlemesi kolay olacaktır. Ancak çok sayıda turistik arz ve talebin çok sayıda mal ve hizmet için söz konusu olduğu serbest piyasada fiyatın belirlenmesi kolay olmamaktadır. Bu duruma bağlı olarak bugün turizmden kar elde etmeye çalışan yatırımcılar ve işletmeciler, rekabetçi fiyatların belirlenmesi ve mal ve hizmetlere yönelik taleplerin karşılanması konusunda planlamalar yapmak zorundadırlar. Dış turizm talebinin tahmini, turizm planlamasında önemli yer tutmaktadır. Yatırımcılar ve işletmeciler turizm sektörüne girerlerken bilgilere ulaşmayı, bunları yorumlamayı ve bunları avantaja çevirmeyi iyi bilmelidirler. Turizm piyasasındaki girişimlerin başarısı büyük oranda gelecekteki dış turizm talebinin tahmin edilerek söz konusu pazarda bu talebin özelliklerine uygun mal ve hizmetlerin arz edilmesine bağlıdır. Turizm sektöründe turistik ürün ve hizmetlere yönelik talebin etken faktörlere karşı duyarlı olması ve turistik hizmetlerin dayanıksızlık özelliği, bu sektördeki talep 36 tahminlerini ve talep üzerinde etkili olan faktörlerin analizini daha önemli duruma getirmektedir (Uysal, 1985:35). Boş uçak, gemi, otobüs koltuklarının, satılamayan otel odaları ve paket turlar ve diğer turizm aktivitelerinin, daha sonra satılmak üzere stoklanması, turistik hizmetlerin dayanıksızlık özelliğinden dolayı mümkün değildir. Turistik bölgeler için ve ülke genelinde turizm yatırımlarının ve faaliyetlerin planlanması yaşamsal önem taşımaktadır. Ülke genelinde ve bölgesel planlamaların yapılması, dış turizm talebine uyumlu alt ve üst yapı yatırımlarının yönlendirilmesi, diğer taraftan da turistik bölgelerin taşıma kapasitelerinin belirlenmesi, toplumsal ve çevresel açıdan turizmin olumsuz etkilerinin giderilmesi için gereklidir (Đçöz, 1993:99). 2.5. Dış Turizm Talebinin Tahmininde Kullanılan Yöntemler Dış turizm talebinin tahmininde kullanılan yöntemler iki temel grupta incelenebilir. Bunlar nitel metotlar ve nicel yöntemlerdir. Nicel araştırmalar pozitivizme dayanır. Bu araştırmalar nesnel, genellenebilir, geçerli ve güvenilir bilgi elde etme amacındadır. Ölçüm önemlidir, kavramlar somuta indirilerek ölçülebilir bir forma dönüştürülür. Nitel araştırma ise nesnellik gibi bir kaygı taşımaz. Nitel araştırmalar pozitivizm ötesi paradigmalara dayanır. Nitel araştırmacılar gerçekliğin doğasını, araştırmacı ve incelenen şey arasındaki ilişkiyi, araştırmayı şekillendiren durumları önemser. Nicel araştırmacılar ise, geçmiş verilere dayanır. Geçmişteki verilerin kalıplarını ortaya koyarak ileride de aynı kalıpta veriler olacağını varsayar ayrıca değişkenler arasındaki nedensel ilişkinin ölçümünü önemser. Bu nedensel ilişkilerden hareketle tahminler yapar. 2.5.1. Nitel Tahmin Yöntemleri Nitel tahmin yöntemlerine sezgisel tahmin metotları da denilmektedir. Uzmanlar tahmin edilecek değişkene dair geçmiş bilgilere, matematiksel kurallar 37 yerine kendi sezgilerinden hareketle ulaşırlar. Bu gruptaki yöntemleri uygulamak nicel yöntemleri uygulamaya göre daha basit yada ucuz değildir. Ancak bu gruptaki yöntemler geçmişe yönelik verileri gerektirmezler. 2.5.1.1. Uzman Fikirleri Bu yöntem, oluşturulan bir jüri aracılığı ile uzmanların çoğunluğu tarafından onaylanan bir sonuca ulaşmayı hedeflemektedir. Jüri üyeleri toplanır ve konu hakkındaki görüş ve düşüncelerini karşılıklı belirterek fikir alışverişinde bulunurlar. Bu tekniğin en temel özelliği, grup üyelerinin karşılıklı etkileşimi esasına dayanmasıdır. Çalışmalar, seminer ve komite toplantıları halinde yürütülür. Çalışma süreci jüri üyelerinin konu üzerinde görüş birliği sağlaması ile sona ermektedir. Tahmin çalışmalarında değişik ve birbirleriyle çatışan fikirlerin tartışılması önemli olduğundan, jürinin oluşturulmasında farklı görüşlere sahip uzmanların jüride yer almaları sağlanmalıdır. Aksi halde, oluşturulan komitelerin aynı ya da benzer görüşlü kişilerden müteşekkil olması ve dolayısıyla ortaya çıkan fikirlerin de daha dar bir çerçeve içine sıkışması tehlikesi mevcuttur. Ayrıca jürideki uzmanların tarafsız olmaları da çok önemlidir (Đçöz, 1993:109). Turizmde uzman fikirleri yönteminin kullanılması uzun süredir yapılmaktadır. Özellikle son yıllarda yapılan arama konferanslarında yatırımcılar, otelciler, rehberler gibi turizm sektörünün her kesiminden temsilciler bir araya gelerek turizmin geleceğine yönelik fikirlerini ve tahminlerini paylaşmaktadırlar. 2.5.1.2. Senaryo Analizi Senaryo, gelecekteki alternatif ve belirsiz çevre ile ilgili öngörülen düzenlemeler; senaryo analizi ise, performansı artırmak, işletmenin gelişmesini sağlamak, karar vermeyi kolaylaştırmak amacıyla gelecekteki olası alternatif çevreyi 38 ve durumları bugünden düşünüp hazırlanma süreci şeklinde tanımlanabilir. Đlk olarak kapsamlı bir şekilde ortaya konulan senaryo, 1950’li yıllarda, nükleer savaş olması durumunda Birleşik Devletler ordusunun neler yapması gerektiğinin planlamasını yapan Herman Kahn tarafından oluşturulmuştur. Herman Kahn’ın 1960 yılında “On Thermonuclear War” isimli kitabını yayınlamasına kadar senaryo planlamasının içeriği ve metodolojisi ile ilgili yayın bulmak çok güçtü. Rand Corporation adına çalışan Kahn buradan ayrılarak Hudson Enstitüsü’nü kurdu ve senaryo analizini kamusal politikalar ve sosyal tahminlere uygulamaya başladı (Naralan, 2007:597). 2.5.1.3. Delphi Yöntemi Geleceğe ilişkin tahminler yapmada yararlanılan bir yöntemdir. Delphi metodu da senaryo analizlerini geliştiren Rand Corporation tarafından geliştirilmiş bir karar verme ve uzlaşma tekniğidir. Delphi metodu, organizasyonda bir sorunun çözümü için uzman kişilerin yüz yüze görüşmeler ve bir arada tartışmalar yapmadan bir konu hakkında karar vermelerine ve uzlaşmalarına imkan sağlayan bir yöntemdir. Delphi metodunda önce konunun uzmanı kişilere sorunlara bakış açıları ve çözüm önerileri hakkında yazılı bir form gönderilir. Formlar uzman kişiler tarafından doldurulduktan sonra geri gönderilir. Tüm grup üyelerinin veya uzmanların görüş ve önerileri sınıflandırılır ve tekrar yazılı olarak kendilerine geri gönderilir. Bu işlem karar alıncıya ve uzlaşma gerçekleşinceye kadar devam eder. 2.5.1.4. Anket Yöntemi Yeni kurulacak veya mevcut olmakla beraber yeni bir mal veya hizmet üretecek işletmeler, üretecekleri mal veya hizmete olan talebi, doğrudan doğruya tüketicilere veya malı yada hizmeti kullanacaklara soru formları göndererek tespit etmek isteyebilirler. Soru formlarının gönderildiği kişilerin veya işletmelerin hepsinin cevap vermesi beklenemez. Gelen cevaplar istatistik yöntemler yardımıyla 39 bütün tüketicileri kapsayacak şekilde analiz edilerek, talep tahmini yapılmaya çalışılır. Anket yöntemi, gelişmiş ülkelerde pazarlama araştırması yöntemleri içerisinde en çok kullanılanı olmasına rağmen en az bilimsel olanıdır. Bu yöntemlerle elde edilen bilgilerin, büyük ölçüde, objektiflik ve güvenilirlikten yoksun oluşu cevaplayıcıların istenen bilgileri vermeyişi veya vermek istemeyişi, haberleşme hataları, söz konusu yöntemin değerini azaltmaktadır. Ancak pazarlama araştırması için gerekli olan bilgileri soru sormak suretiyle sağlama olanağı, anket yöntemini çok yönlü ve sık kullanılır yöntem haline getirmektedir. 2.5.2. Nicel Tahmin Yöntemleri Nicel tahmin yöntemleri, geçmiş dönem gözlem verilerine dayalı tahmin modellerini kapsamaktadır. Nicel tahmin yöntemlerini üç ana gruba ayırmak mümkündür. 1- Zaman serisi teknikleri 2- Ekonometri teknikleri 3- Yapay sinir ağları teknikleri 2.5.2.1. Zaman Serisi Teknikleri Bir zaman serisi, ilgilenilen bir değişkenin zaman içerisinde sıralanmış ölçümlerinin bir kümesidir. Zaman serisi tekniklerinde, değişkenin geçmişte gözlenen değerlerinin kalıplarından hareketle ilerisi için tahminlerde bulunulmaya çalışılır. Geçmiş değer kalıplarının gelecekteki değerler için de geçerli olduğunu varsayan zaman serisi teknikleri nedensellik ilişkilerini içermezler. Geçmiş verilerden yararlanıldığından verilerin bulunması ve tahmin süreci maliyetli olmaktadır. 40 Zaman serileri dört ayrı bileşenden oluşur; 1- Trend (Genel Eğilim) bileşeni: Zaman serilerinin uzun sürede gösterdiği kararlı düşme ve yükselme durumudur. 2- Mevsimsellik bileşeni: Zaman serilerinde mevsimler, aylar veya haftalar gibi belli dönemlerde tekrar eden belirgin değişimlerdir. 3- Çevrimsel bileşen: Mevsim dalgalanmalarına göre daha uzun bir zaman periyodunda ortaya çıkan dalgalanmalardır. 4- Düzensiz bileşen: Diğer unsurlar gibi belirli olmayan, hata terimi ile ifade edilebilecek değişmelerdir. Zaman serileri ile ilgili önemli kavramlardan biri de “durağanlık” kavramıdır. Zaman serileri, ortalamadan gösterdiği sapmalara göre durağan ve durağan olmayan seriler olmak üzere iki ana başlık altında incelenmektedir. Đncelenen zaman serisinin ortalaması (veya trendi) ve varyansı simetrik bir değişme göstermiyorsa veya seri periyodik dalgalanmalardan arınmış ise, böyle serilere durağan zaman serileri denilmektedir. Durağanlık, zaman serilerinde en önemli kavramlardan biridir. Çünkü birçok istatistiki sonuç çıkarımlar, durağan zaman serileri için yapılmaktadır. Ancak özellikle ekonomik zaman serilerinden çok azı durağan serilerdir. Dolayısı ile eğer seri durağan değil ise çeşitli teknikler kullanılarak önce durağan hale getirmek gerekmekte ve daha sonra analizler yapılabilmektedir (Çuhadar, 2006:74). Zaman serilerinin gelecekteki değerlerinin tahmininde farklı yöntemler kullanılmaktadır. Sabit model, sabit büyüme modeli, üssel düzleştirme modelleri, hareketli ortalamalar modelleri, otoregresif modeller ve otoregresif hareketli ortalama modelleri zaman serilerinin gelecek değerlerinin tahmininde kullanılan yöntemlerdir. Zaman serisi modellerinde kullanılan tahmin yöntemleri turizm talebinin tahmininde de geniş olarak kullanılmıştır. 41 Bu konuda araştırma yapanlar, önceleri Box ve Jenkins’in bütünleşik otoregresif hareketli ortalama (ARIMA) metodunu uygulamışlardır. Takip eden yıllarda bütünleşik otoregresif hareketli ortalama (ARIMA) metodunun farklı çeşitleri üzerinde çalışmalar yapılmıştır. Bunlardan en önemlileri mevsimsel bütünleşik otoregresif hareketli ortalama (SARIMA) metodu ve çok değişkenli bütünleşik otoregresif hareketli ortalama (MARIMA) metotlarıdır. Turizm talebinin tahmininde kullanılan bir diğer zaman serisi analizi modeli genelleştirilmiş kendiyle bağlaşımlı koşullu çok değişirlilik (GARCH) modelidir. Chan, Lim ve McAleer (2005) çok değişkenli genelleştirilmiş kendiyle bağlaşımlı koşullu çok değişirlilik modeliyle turizm talebindeki dalgalanmaları ve çeşitli şokların turizm talebi üzerindeki etkilerini araştırmışlardır. 2.5.2.2. Ekonometri Teknikleri Ekonometri, kuramların istatistiksel ve matematiksel yöntemlerle sınanmasını ve elde edilen bilgilerin yorumlanmasını sağlayan bilim dalıdır. Ekonometri teknikleri tahmin yapmanın yanı sıra zaman serileri tekniklerinden farklı olarak, değişkenler arasındaki ilişkileri de inceler. Bir bağımlı değişkene etki eden açıklayıcı değişkenlerin tespitinin yapılması ve bağımlı ve açıklayıcı değişkenler arasındaki ilişkinin matematiksel bir forma sokulması ekonometrik tekniğin temel amacıdır. Ekonometrik araştırma yapılırken başvurulan temel yöntem regresyon analizidir. Regresyon analizi, herhangi bir değişkenin (bağımlı değişken) bir veya birden fazla değişkenle (bağımsız veya açıklayıcı değişken) arasındaki ilişkinin matematik bir fonksiyon şeklinde yazılmasıdır. Bu fonksiyona regresyon denklemi adı verilmektedir. Regresyon denklemi yardımıyla bağımlı değişken ile bağımsız değişkenler arasındaki ilişkiyi kuran parametrelerin değerleri tahmin edilir. Bağımlı değişkeni etkileyen bağımsız değişkenlerin tahmin edilmesi, bu değişken üzerinde geliştirilecek plan ve politikalarda hangi değişkenlerin önem kazandığının 42 belirlenmesine yardımcı olmaktadır. Bu teknik sayesinde, hangi faktörlerde nasıl bir değişiklik yapılarak, ilgilenilen değişkende artış veya azalış meydana gelip gelmediği ortaya çıkarılabilmektedir. Son yıllarda bilgisayar teknolojisinde sağlanan gelişmelerle ekonometrik analizler yapmak oldukça kolaylaşmıştır. 2.5.2.3. Yapay Sinir Ağı Teknikleri Dış turizm talebinin tahmininde kullanılan bir diğer yöntem olan yapay sinir ağları, basit biyolojik sinir sisteminin çalışma şekli simüle edilerek tasarlanan programlama yaklaşımıdır. Simüle edilen sinir hücreleri (nöronlar) içerirler ve bu nöronlar çeşitli şekillerde birbirlerine bağlanarak ağı oluştururlar. Bu ağlar öğrenme, hafızaya alma ve veriler arasındaki ilişkiyi ortaya çıkarma kapasitesine sahiptirler. Diğer bir ifadeyle, yapay sinir ağları, normalde bir insanın düşünme ve gözlemlemeye yönelik doğal yeteneklerini gerektiren problemlere çözüm üretmektedir. Bir insanın, düşünme ve gözlemleme yeteneklerini gerektiren problemlere yönelik çözümler üretebilmesinin temel sebebi ise insan beyninin ve dolayısıyla insanın sahip olduğu yaşayarak veya deneyerek öğrenme yeteneğidir. Yapay sinir ağları yaklaşımının klasik istatistiksel yöntemlere göre avantajı, verilerin dağılım varsayımları ile değişkenlerle ilgili varsayımlara gereksinim duymamasıdır. Yapay sinir ağları, bazı değişkenlere ait eksik verileri de tolere etme özelliğine sahiptir. Ancak, yapay sinir ağlarının eğitimleri esnasındaki veri sayısına bağımlılıkları, yani performanslarının veri oranıyla yükselmesi ve ağ modelinin kurulmasındaki güçlükler dezavantaj olarak görülebilir. Yapay sinir ağlarının istatistiksel uygulamalarına bakıldığında genellikle “Geri Yayılım” ve “SOM (Self-Organizing Maps)” öğrenme algoritmalarının kullanıldığı görülür. Bunlardan ilki, ileri beslemeli çok katmanlı ağ modellerinde, sonraki ise ileri beslemeli tek katmanlı ağ modellerinde kullanılmaktadır (Yüksek ve başk., 2007:97). 43 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM TÜRKĐYE’YE YÖNELĐK DIŞ TURĐZM TALEBĐNĐN ANALĐZĐ Bu bölümde Türkiye’ye yönelik dış turizm talebinin göstergesi olabilecek önemli istatistiki veriler üzerinde durulacaktır. Bu kapsamda öncelikle Türkiye’nin dünya turizm hareketlerinden aldığı pay incelenecek, bununla bağlantılı olarak yıllar itibariyle Türkiye’ye gelen turistlerin sayısı ve milliyetleri ile turizm gelirleri ve bunların dış ticaret açığına oranının analiziyle bölüme ilişkin çalışma sürdürülecektir. 3.1. Türkiye’nin Dünya Turizm Hareketlerinden Aldığı Pay 1999 yılında 633 milyon olan uluslar arası turist sayısı 2008 yılında 924 milyona çıkarak % 46 oranında bir artış göstermiştir. Aynı yıllar arasında Türkiye’ye gelen turist sayısı 7,5 milyon kişiden 26,3 milyon kişiye çıkarak % 250 artış kaydetmiştir. Türkiye’nin uluslar arası turizm hareketlerinden aldığı pay 1999 yılında % 1,18 iken, 2008 yılında bu rakam % 2,85 olarak gerçekleşmiştir. Türkiye’ye gelen turist sayısının, uluslar arası turist sayısından fazla artış göstermesi Türkiye’nin uluslar arası turizm hareketlerinden aldığı payın kararlı bir şekilde yükselmesini sağlamıştır. Bu trendin tek istisnası 2006 yılıdır. 2006 yılında uluslar arası turist sayısındaki artışın aksine Türkiye’ye gelen turist sayısında düşüş yaşanmış olması Türkiye’nin uluslar arası turizm hareketinden aldığı payda bir düşüş yaşanmasına neden olmuştur. 2007 yılı ise Türk turizminin uluslar arası turizm hareketinden aldığı payı tekrar artırmaya başladığı bir yıl olmuştur. Türkiye’nin öncelikli hedefi dünya turizm hareketinden aldığı payın artışını sağlamak olmalıdır. Bu da Türk turizm sektörünün her yıl büyüme oranının dünya turizm sektörü büyüme oranından yüksek olmasıyla elde edilebilir. 3.2. Yıllar Đtibariyle Türkiye’ye Gelen Turistler Türkiye’ye yönelik dış efektif turizm talebinin en önemli göstergesi ülkeye gelen turist sayısıdır. Türkiye’ye gelen turist sayısı, özellikle 80’li yıllarda yatırımlarda meydana gelen artışlar paralelinde önemli artışlar göstermiştir. 1980 yılında 1.288.456 olan turist sayısı, 1980-2008 yılları arasında 20 kattan fazla artarak 26.336.677 kişi olmuştur. 1980-2008 yılları arasında yıllık ortalama %11,4’lük bir artış trendi gözlemlenmektedir. 45 Genel olarak yıldan yıla artış olmakla beraber 1986, 1993, 1999 ve 2006 yıllarında kendilerinden önceki yıllara göre düşüş görülmektedir. 1986 yılında Sovyetler Birliği’nde Çernobil nükleer santralindeki patlamanın daha çok Karadeniz kıyılarındaki etkisinin, bazı yabancı basın organlarında tüm ülkeyi etkilediği iddiaları turistik işletmelerde rezervasyon iptallerine neden olmuştur. Bu, Türkiye’nin sınırları dışında gelişen bir olayın turizme olumsuz yönde yansıdığını ortaya koymaktadır. Diğer taraftan 1991 yılında başlayan Körfez krizi ve 1992 yılındaki Körfez savaşının Türk turizmine yönelik olumsuz gelişmelere neden olduğu bilinmektedir. Ayrıca Türkiye’de faaliyet gösteren bölücü terör örgütünün 1992 yılında başlayan, 1993 yılında daha da artan ülkemizi ziyaret etmek isteyenlere yönelik caydırıcı tehditler Türkiye’ye olan turizm talebini olumsuz etkilemiştir. Bu kapsamda seyahat acentaları ve tur operatörlerine sürekli bildiriler dağıtılarak, Türkiye’ye turist göndermemeleri tehditleri yapılmış ve uluslararası turizm fuarlarında da Türkiye aleyhinde bildiriler dağıtılmıştır. Ardından Haziran 1993’de Antalya’da 4 ayrı yerde bomba atılmış ve atılan bombalar sonucu 12’si yabancı, 14’ü Türk olmak üzere toplam 26 kişi yaralanmıştır. Turizm sektörünü hedefleyen bu girişimler turistik talebi olumsuz yönde etkilemiştir. 46 1999 yılında turist sayısının azalmasının nedenleri olarak ülkede son yıllarda yaşanan terör olgusunun belirgin bir rol oynaması, yaşanan deprem felaketi, dünya ülkelerinde ekonomik durgunluk olması, Đspanya, Yunanistan, Portekiz gibi ülkelerin fiyatlarda önemli oranda dampinge gitmeleri sayılabilir. 2006 yılında ise kuş gribi, Almanya'da yapılan 2006 Dünya Kupası, Ortadoğu'da yaşanan tedirginlikler ve karikatür krizi gibi olumsuz faktörlerin etkisiyle turist sayısında azalma yaşanmıştır. 47 Bu bilgiler, Türkiye’ye yönelik dış turizm talebinin doğal afet, terör ve ekonomik kaynaklı krizlere oldukça duyarlı olduğunu göstermektedir. Kriz zamanlarında acilen tedbirler almak, gerekli müdahalelerde bulunmak, kriz konusunda kamuoyunu yönlendirmek krizin etkilerini en az seviyede tutabilmek açısından hayati önem taşımaktadır. Bu konuda özellikle krizle ilgili kamu sektörü ve özel sektör kuruluşları arasında koordinasyonun sağlanması için gerekli çalışmalar yapılmalı, krizlere hazırlıklı olunmalıdır. Şekil 3.2’de dikkati çeken diğer bir durum 1999-2008 arasında 1980-1998 yılları arasındakine göre daha yüksek bir trendle turist sayılarında artışların gerçekleşmiş olmasıdır. 3.3. Yıllar Đtibariyle Türkiye’ye Gelen Turistlerin Milliyetleri 2008 yılında Türkiye’ye en çok ziyaretçi gönderen ülkeler sıralamasında Almanya % 16,77 (4.415.525) ile birinci, Rusya Federasyonu % 10,93 (2.879.278) ile ikinci, Đngiltere % 8,24 (2.169.924) ile üçüncü sıradadır. Đngiltere’yi Bulgaristan, Hollanda, Đran, Fransa, Gürcistan, Ukrayna ve Amerika Birleşik Devletleri izlemektedir. 48 2004-2008 yılları arasında Türkiye’ye en fazla turist gönderen ilk 6 ülke ve bu ülkelerin sıralamadaki yerleri değişmemiştir. Almanya son 5 senenin her birinde Türkiye’ye en fazla turist gönderen ülke olmuştur. Almanya ile geçmişe dayanan siyasi ve ekonomik ilişkilerin yanında, çok sayıda Türk vatandaşının Almanya’da yaşaması, Türkiye’nin Almanya’da bilinirliğini artırmıştır. Almanya’nın yaşlı nüfusuna yönelik sağlık turizmi, üçüncü yaş turizmi ve deniz, kum, güneş turizmi gibi turizm çeşitlerini sunabilen Türkiye, çok sayıda Alman turistin tercihi olmuştur. Türkiye’nin diğer bir avantajı Almanya’ya kısa bir uçak yolculuğu kadar yakın olmasıdır. Son 5 yılın verileri incelendiğinde dikkati çeken bir husus Türkiye’ye gelen turist sayısında Alman turistlerin payının yıldan yıla azalmasıdır. 2004-2008 yılları arasında Türkiye’ye en fazla turist gönderen ikinci ülke ise Rusya Federasyonu’dur. 90’lı yıllardaki turizm hareketleri incelendiğinde Rusya pazarından tatil için gelenlerin sayısının dikkat çekici bir rakama ulaşmadığı görülmektedir. Çünkü bu yıllarda daha çok alışveriş ve ticaret motivasyonuyla Đstanbul ve Karadeniz bölgesine yönelik bir turizm talebi gelişmiştir. 2000’li yılların başında Rusya pazarının, deniz-kum-güneş turizmini keşfetmesiyle Türkiye’ye yönelik turizm talebi artmıştır. Ülkede yaşanan ekonomik gelişmeler neticesinde hızlanmaya başlayan turizm hareketleri, Türkiye’nin her bütçeye uygun tatil olanakları sunması ve iki ülke arasındaki uçuş mesafesinin kısa olması sayesinde 49 güçlenerek 2008 yılında üç milyona yaklaşmıştır. Rusya Federasyonunda Türkiye imajı “en uygun tatil destinasyonu” şeklindedir. Yapılan araştırmaya göre, Rusların %47’si tatil için en uygun ülkenin Türkiye olduğunu belirtmiştir. Türkiye uygun fiyatlı, kaliteli tesisleri, özgün tarihi ve kültürel değerleri olan ve medeni bir destinasyon olarak algılanmaktadır. Son 5 yılda Türkiye’ye gelen turist sayısı incelendiğinde 2006’da yaşanan krizde en az düşüşün Rusya pazarında görülmesi dikkat çekicidir. Rus turistlerin kişi başı harcamalarının diğer ülke turistlerine göre az olmasına karşın Türkiye’ye yönelik taleplerinde krizlerin fazlaca etki yaratmaması Rusya’yı önemli bir pazar kılmaktadır. Ayrıca Rus turistler kriz süresinde tatil yapmaktan vazgeçmemekteler, biraz daha ekonomik tatil seçeneklerine yönelmektedirler. Đngiltere, Almanya ve Amerika Birleşik Devletleri'nden sonra dünyanın en çok turizm harcaması yapan üçüncü ülkesidir. Đngiliz vatandaşlarının Türkiye’ye yönelik turizm talepleri özellikle 90’lı yıllardan sonra artış göstermiştir. 1991 yılında ülkemize gelen Đngilizlerin sayısı 200.000 iken bu sayı düzenli bir biçimde yükselmiş ve 2008 yılı sonunda 2.169.924’e ulaşmıştır. Đngiliz turistler Türkiye’deki en çok 50 Muğla ve ilçelerini ziyaret etmektedir. Türkiye, Đngiliz turizm pazarında; güneşi bol, tarihsel ve kültürel açıdan zengin bir ülke olarak algılanmaktadır. Đngiltere turizm pazarı deniz-kum-güneş turizmine dayanmaktadır. Đngiliz turistlerin yaklaşık yarısı son tatillerini deniz kenarında geçirmişlerdir. Ucuz havayolu şirketlerinin artması ile birlikte büyüyen şehir turizmi ve kısa ziyaretler ise tatil tercihlerinde ikinci sırayı oluşturmaktadır. 2008 yılında başlayan ve 2009 yılında da etkisini göstereceği anlaşılan küresel ekonomik kriz ortamında Đngiliz para birimi Sterlin’in Avro karşısında değer kaybetmesi nedeniyle Türkiye, Đngiltere pazarında gözde ülke konumuna gelmiştir. Kültür ve Turizm Bakanlığı verileri de bu görüşü desteklemektedir. Zira 2009 yılı ocak ayı istatistiklerine göre Almanya, Fransa ve Hollanda gibi nispeten fazla turist gönderen ülkelerde turist sayısında düşüş yaşanırken Đngiltere’de az da olsa bir artış gözlemlenmektedir. Türkiye’ye en çok turist gönderen dördüncü ülke olan Bulgaristan’a bakıldığında ise geliş nedenlerinin ana motivasyonunun ticaret olduğu görülmektedir. Türkiye Seyahat Acentaları Birliği'nin (TÜRSAB) yaptığı bir araştırmaya göre, Bulgaristan'dan Türkiye'ye gelenlerin sadece yüzde 6'sı turistik amaçlı konaklama yapmaktadırlar. Bulgaristan Ekonomi Bakanlığı'nın verilerine göre 2003 yılında 3 milyon Bulgar vatandaşı yurtdışına çıkmış ve bunların ilk tercihi Türkiye olmuştur. Bir diğer ifade ile yurtdışına çıkan 3 milyon Bulgar’ın yüzde 30'u Türkiye'ye gelmektedir. Bu talep artışının en büyük nedeni; Bulgaristan vatandaşlarına uygulanan turistik vizenin 2001 yılında kaldırılmasıdır. Dünyanın en hızlı büyüyen outgoing destinasyonlarından birisi olan Hollanda, Türkiye’ye en çok ziyaretçi gönderen beşinci ülkedir. Hollanda’nın Türkiye’ye gönderdiği turist sayısının düzenli olarak artmasının nedenleri arasında ucuz charter uçuşlarının sayıca artması yanı sıra Türkiye’yi bir turizm destinasyonu 51 olarak iyi tanıyan Alman ve Đngiliz tur operatörlerinin Hollanda pazarında etkin olması da bulunmaktadır. Hollandalıların Türkiye’ye yönelik bakış açılarının olumlu olması da önemli bir diğer etkendir. Hollandalılar Türkiye’yi misafirperver, kendine özgü, geleneksel bir ülke olarak algılamaktadırlar. Türkiye’yi ziyaret eden kişiler Türkiye’nin lüks, güvenli ve hoşgörülü bir ülke olduğunu düşünmektedir. Ayrıca, Türkiye’ye yönelik “her şey dahil” ve “ucuz ülke” imajı Hollanda pazarında yerleşmiştir. Türkiye’ye en çok turist gönderen altıncı ülke olan Đran, 2008 yılında yakaladığı %7,25 artışla bir önceki yılki artışın (%20,20) oldukça altında kalmıştır. Türkiye’nin Đran'a vize uygulamayan tek ülke olması ve coğrafi yakınlığı gibi etkenler Đranlı turistlere cazip gelmekle birlikte dil kolaylığı ve Türk televizyonlarının Đran'da çanak antenler vasıtasıyla izlenmesi de Türkiye’ye yönelik talebin şekillenmesinde rol oynamaktadır. Đranlı turistler kültür turizminden çok deniz-kum-güneş, eğlence ve alışveriş motivasyonları ile Türkiye’ye gelmektedir. Đranlı turistlerin Avrupalılara nazaran daha çok harcama yapması, Đran pazarını önemli kılmaktadır. 3.4. Yıllar Đtibariyle Türkiye’nin Turizm Gelirleri Turist, Türkiye Đstatistik Kurumu’nun benimsediği tanıma göre ziyaret edilen ülkedeki özel (Đkinci konut, arkadaş ve akraba evi vb.) veya kamuya açık konaklama tesislerinde en az bir gece kalan ziyaretçidir. Bu tanıma göre yabancı ülkede ikamet edip ülkeyi ziyaret eden vatandaşlar da turisttir. Bu kişilerden elde edilen gelir de turizm geliridir. 2001 yılından itibaren Türkiye Đstatistik Kurumu, yabancı ülkede ikamet edip ülkeyi ziyaret eden vatandaşların sayılarını ve ülkedeki harcamalarına ait verileri “çıkış yapan ziyaretçiler” anketi yoluyla tahmin etmektedir. 52 2001 yılında yabancı ülke vatandaşından elde edilen gelir 7,4 milyar ABD Doları olan turizm geliri, 2008 yılında 16,8 milyar ABD Doları’na yükselmiştir. Kişi başı yabancı turist harcaması 2008 yılında 636 ABD Doları olmuştur. 2001 yılında yabancı ülkede ikamet eden vatandaştan elde edilen gelir 2,7 milyar ABD Doları olan turizm geliri, 2008 yılında 4,5 milyar ABD Doları’na yükselmiştir. Kişi başı yabancı ülkede ikamet eden vatandaş harcaması 2008 yılında 1.121 ABD Doları olmuştur. Şekil 3.4’de açıkça görüldüğü üzere, yabancı ülke vatandaşından elde edilen gelir turist sayısının azalmasına bağlı olarak 2006 yılında elde edilen gelir düzeyi azalmış, yabancı ülkede ikamet eden vatandaştan elde edilen gelirde ise azalma olmamıştır. 53 3.5. Türkiye’nin Turizm Gelirlerinin Dış Ticaret Açığına Oranı Dış ticaret dengesi bir ülke açısından ihraç edilen ve ithal edilen malların değerleri arasındaki farktır. Gelişmekte olan Türkiye gibi ülkelerde ithal edilen mallara yapılan ödemeler ihraç edilen mallardan elde edilen gelirden daha fazladır. Bu durumda dış ticaret açığı söz konusudur. Dış ticaret açığının finansmanının sağlanması ülke ekonomisi için önem arz etmektedir. Yurtdışından ülkeye gelen turistlerden elde edilen turizm gelirleri ülke ekonomisine döviz kazandırır. Bu da dış ticaret açığının turizm gelirleriyle kapatılması yani ödemeler bilançosunun dış ticaret açığından daha az açık vermesi demektir. Bir ülkeden yurtdışına giden turistin artması yurtdışına döviz akışını artırır ve ödemeler bilançosu üzerinde olumsuz etki yapar. Turizmin ekonomi üzerindeki etkileri değerlendirilirken net turizm geliri göz önüne alınır. Net turizm geliri yurtdışından gelen turistlerden elde edilen gelirden yurtdışına giden turistlerin yurtdışında yaptıkları harcamaların çıkarılması ile bulunur. Türkiye gibi turizm ülkesi olan ülkelerde net turizm geliri daima pozitiftir. 54 1999 yılından itibaren ihracat rakamlarında sürekli artış eğilimine rağmen ithalat rakamları özellikle 2001 yılından sonra yüksek oranlarda artmış ve dış açığı da olumsuz etkilemiştir. 2001-2007 yılları arasında net turizm gelirleri dış açıkta meydana gelen bu hızlı artış oranında artmamıştır. Ancak 2008 yılında bir önceki yıla göre gerek ihracatın gerek turizm gelirlerinin ithalata oranla daha fazla artması nedeniyle net turizm gelirinin dış açığa oranı yükselmiştir. Son dönemde yapılan bir araştırmaya göre 2002 yılında %24,6 olan turizm yatırımlarında ithalat gereksinim oranı, 2007 yılında %6,5’e kadar düşmüştür. Yatırımlar için ithalata gereksinim oranı, hayvancılık sektörü için %20,5 , seramik sektörü için %42,9 ve inşaat sektörü için % 50,7’dir. Turizm yatırımlarının ithalatı çok az oranda arttırması turizm sektörünün dış ödemeler dengesi üzerindeki diğer bir olumlu etkisidir. 55 Bu bölümde Türkiye’ye yönelik dış turizm talebinin analizine ilişkin yapılan çalışma uygulama bölümünde ekonometrik modeller çerçevesinde ele alınarak Türkiye’nin 2009 yılındaki dış turizm talebine yönelik tahminlerde bulunulmaya çalışılacaktır. 56 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM UYGULAMA Turistik mal ve hizmetlere uygun talep olmaması halinde özellikle hizmetlerin dayanıksızlığından dolayı stoklanıp daha sonra arz edilmeleri mümkün değildir. Bu sebeple turistik yatırımcılar, işletmeciler ve yöneticiler açısından talebin tahminini yapmak çok önemlidir. Türkiye’nin turizm ülkesi olması, iç turizmden daha çok dış turizm talebinin tahminini yapmayı gerektirmektedir. Dış turizm talebinin en önemli göstergesi Türkiye’yi ziyaret eden yabancı ülke vatandaşlarının sayısıdır. Bu sayıyı tahmin etmek için birçok yöntem kullanılmıştır. Bu çalışmada doğrusal trend modeli, sabit büyüme modeli ve regresyon modeli olmak üzere üç farklı model kurulacaktır. 20 Ocak 1980 kararları ile Türkiye yeni bir ekonomik atılım dönemine geçmiş, bir taraftan ihracata bağlı kalkınma modelini benimsemiş, diğer taraftan turizme bu kalkınma modeli içerisinde önemli rol yüklemiştir. Turizm sektörünün Türkiye için geri ödemesi olmayan, faiz gideri olmayan önemli dış gelir imkanı olduğu görülmüştür. Ayrıca turizm sektöründe yatırım yaparken dışa bağımlılık en az seviyededir. 1983 yılında ülkenin siyasi istikrara da kavuşmasıyla beraber turizm sektöründe önemli bir atılım dönemine girilmiştir. 1983 yılından günümüze ülkemizi ziyaret eden turist sayılarında istikrarlı bir artış görülmektedir. Bu sebeplerle 1983 yılından itibaren yıllar itibariyle ülkemize gelen turist sayıları veri olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı internet sitesinden alınmıştır. Regresyon modelinde kullanılan Türkiye’nin yıllar itibariyle yurtdışı tanıtım harcamaları ise Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtma Genel Müdürlüğünden alınmıştır. Söz konusu üç model kurulurken Sosyal Bilimler Đçin Đstatistik Paketinden (SPSS sürüm 13.0) faydalanılmıştır. Programın kullanıcı ara yüzünün basit ve anlaşılır olması, işlemleri hızlı yapması ve yaygın kullanılan bir program olması nedenlerinden dolayı bu program kullanılmıştır. 4.1. Doğrusal Trend Modeli Türkiye’ye gelen turist sayısı incelendiğinde 1999-2008 arasındaki dönemde 1980-1998 arasındaki döneme nispeten daha hızlı bir trend gözlemlenmektedir. Bu sebeple kullanılan doğrusal trend modelinde son trendin kullanılması uygun görülmüştür. Doğrusal trend modeli ile kurulan modelde veri olarak 1999 ile 2008 yılları arası Türkiye’yi ziyaret eden turist sayısı kullanılmıştır. Modelde bağımsız değişken olarak yıllar, bağımlı değişken olarak da turist sayıları alınmıştır. Sonuçlar incelendiğinde modelin katsayılarının anlamlı, F testi sonucu anlamlı ve R2 = %97 bulunmuştur. Durbin Watson testi sonucu 2.396 çıkmış olup otokorelasyon olmadığı görülmüştür. Model şu şekildedir; 58 Turist Sayısı (bin kişi) = 5.557,933 + 1988,612Yillar Bu modelden hareketle 2009 yılı tahmini yapılırsa 2009 yılında Türkiye’ye 27.432.665 kişinin geleceği öngörülmektedir. 4.2. Sabit Büyüme Modeli Sabit büyüme modelleri, trend değişkenlerinin zamana karşı büyüme oranını ölçmek için kullanılan modellerdir. Ancak zaman değişkeninin katsayısı bağımlı değişkendeki göreli değişimi tam olarak yansıtmamaktadır. Bu oransal değişimi hesaplamak için sabit büyüme modeli kullanılır. Bu modellere yarı logaritmik modeller de denir. Çünkü yalnızca bir değişkeni logaritmalıdır. Bu modelde eğim katsayısı, açıklayıcı değişkendeki mutlak bir değişmeye karşılık, açıklanan değişkendeki nisbi değişmeyi ölçer. Sabit büyüme modeli, Ln Y =b 0 + b1 X biçiminde ifade edilir. Bu modelde; b1 parametresi; X'te meydana gelen mutlak bir değişmenin, Y'de meydana getirdiği nispi değişmeyi gösterir. Doğrusal trend modelinde olduğu gibi sabit büyüme modeli ile kurulan modelde de veri olarak 1999 ile 2008 yılları arası Türkiye’yi ziyaret eden turist sayısı kullanılmıştır. Modelde bağımsız değişken olarak yıllar, bağımlı değişken olarak doğal logaritması alınan turist sayıları yer almıştır. 59 Sonuçlar incelendiğinde modelin katsayılarının anlamlı, F testi sonucu anlamlı ve R2 = %96 bulunmuştur. Durbin Watson testi sonucu 1.758 çıkmış olup otokorelasyon olmadığı görülmüştür. Ln TuristSayısı (bin kişi) = 8.935 + 0.129Yillar Bu modelden hareketle 2009 yılı tahmini yapılırsa 2009 yılında Türkiye’ye 31.382.321 kişinin geleceği öngörülmektedir. Bu modelde ortalama yıllık büyüme hızı %13,77 olarak bulunmuştur. 4.3. Regresyon Modeli Bir ülkeye gelen turist sayısını etkileyen birçok faktör olduğu daha önce görülmüştü. Bu bölümde turist sayısını etkilediği düşünülen yurtdışı tanıtım harcamalarının turist sayısı üzerindeki etkisi olup olmadığı bir regresyon modeli kurularak araştırılacaktır. Söz konusu regresyon modelinde açıklayıcı değişken olarak kullanılan dönem olarak 2002-2008 yılları arasında yurtdışı tanıtım bütçesi 60 verileri Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtma Genel Müdürlüğünden elde edilmiştir. Ayrıca modelde bağımlı değişken olarak Türkiye’ye gelen turist sayısı kullanılmıştır. Daha önce söz konusu modeli kurmak için yapılan çalışmalar incelendiğinde açıklayıcı değişken olarak Tanıtma Genel Müdürlüğü bütçesi, Tanıtma Genel Müdürlüğü yurtdışı teşkilatı bütçesi yada reklam ihalesi bütçesi kullanıldığı görülmektedir. Tanıtma Genel Müdürlüğü bütçesinin içinde gerek yurtdışı tanıtımla ilgili olmayan birçok kalemin bulunması gerekse bütçe kanununa konulan bir maddeyle cari yıl içinde kullanılmayan bütçe ödeneğinin bir sonraki yıla devretmesi nedenleriyle bu model için uygun olmadığı görülmektedir. Tanıtma Genel Müdürlüğü yurtdışı teşkilatı bütçesinde de aynı şekilde tanıtımla ilgisiz ve doğrudan ilgili olmayan birçok harcama kalemi bulunmaktadır. Ayrıca bu bütçenin de harcanmayan kısmı bir sonraki yıla devretmektedir. Reklam ihalesi bütçesi ise daha sonra farklı ek reklamlar ve özel sektörlerle birlikte reklamlar yapıldığından bütçeden reklama ayrılan miktar ihale miktarının üstüne çıkmaktadır. Ayrıca tanıtım için sadece reklam yapılmamaktadır. Ülke tanıtımı yapılırken reklamın yanında yurtdışı turizm fuarlarına katılım da harcama yapılan önemli bir harcama kalemidir. Bu modelde açıklayıcı değişken olarak kullanılan Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtma Genel Müdürlüğü yurtdışı teşkilatı bütçesi ekonomik kodu “03” olan mal ve hizmet alımları kaleminden yıllar itibariyle gerçekleşen harcama rakamları, kesin hesap cetvellerinden bulunmuştur. 61 Bu açıklayıcı değişkeni kullanmadaki ana sebep cari yılda harcanan net rakamı vermesi olup, diğer bir neden ise reklam ve fuar gibi büyük ve önemli harcamaların bu harcama kaleminden yapılıyor olmasıdır. Söz konusu veriler için kesin hesap kanunları incelenmiş, 2002 yılından önceki kesin hesap verileri farklı sınıflandırma yöntemleri dolayısıyla modele dahil edilmemiştir. Bu sebeple 2002-2008 yılları arasındaki veriler kullanılmıştır. 2008 yılında harcama gerçekleşmeleri henüz yayınlanmamış ancak Tanıtma Genel Müdürlüğü yetkililerinden alınan bilgiye göre bir önceki yıldan devredenle birlikte tüm ödeneğin harcanmış olduğu öğrenilmiştir. Sonuçlar incelendiğinde modelin katsayılarının anlamlı, F testi sonucu anlamlı ve R2 = %56 bulunmuştur. Yani tanıtım harcamasındaki değişim turist sayısındaki değişimin %56’sını açıklamaktadır. Durbin-Watson testi sonucu 2.579 çıkmış olup otokorelasyon olmadığı görülmüştür. Turist Sayısı (bin kişi) = 11.301,363 + 0.084TanıtımHarcaması 62 Bu modelden hareketle 2009 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtma Genel Müdürlüğü yurtdışı teşkilatı bütçesi ekonomik kodu “03” olan mal ve hizmet alımları kalemine ayrılan bütçe kesintiler sonrası 95.816.300 YTL olup, söz konusu bütçenin 2009 yılında tamamen kullanılması halinde Türkiye’ye gelen yabancı turist sayısının 19.349.932 kişi olacağı öngörülmektedir. 63 SONUÇ Turizm sektörü, 80’li yıllardan itibaren ödemeler dengesi üzerindeki olumlu etkisinin ve ihtiyaç duyulan dövizin ülkeye gelmesini sağladığının farkına varılmasıyla önemli bir gelişim sürecine girmiştir. Devlet teşviklerinin de etkisiyle turizm yatırımları artmış ve buna paralel olarak ülkeye gelen yabancı turist sayısı ve bu turistlerden elde edilen gelir önemli miktarda artmıştır. Günümüzde turizm yatırımlarının bazı bölgelerde doygunluğa ulaştığı görülmektedir. Turistik hizmetlerin dayanıksızlık özelliğinden dolayı yetersiz talep zamanlarında depolanarak daha uygun talep koşullarında piyasaya arz edilmeleri söz konusu değildir. Ayrıca turistik mal ve hizmetlerin hemen hemen hepsinin üretildiği yerde tüketilmesi zorunludur. Bu sebeplerden dolayı yurtdışından ülkemize yönelik turizm talebinin tahmini, yatırımcılar, işletmeciler ve yöneticiler açısından önem arz etmektedir. Yapılan inceleme sonucunda ülkemize yönelik dış turizm talebinin iç ve dış kaynaklı olumsuz nedenlere karşı oldukça esnek olduğu sonucuna varılmıştır. Đç ve dış kaynaklı çok olumsuz olaylar yaşanmadığı takdirde ülkemizin dünya turizm hareketlerinden aldığı payın artış trendi içinde olduğu görülmektedir. Türkiye’nin öncelikli hedefinin dünya turizm hareketlerinden aldığı payın arttırılması olduğu düşünülmektedir. Yabancı turistten kişi başına elde edilen gelirin yükseltilmesi için çalışmalar yapılmalıdır. Lüks tüketime yönelik mal ve hizmetler arttırılmalı, kişi başı yüksek harcama yapan ortadoğu kökenli turistleri ülkeye çekmek için çalışmalar yapılmalıdır. Ayrıca kongre turizmi ve golf turizmi gibi turizm çeşitlerine ayrı önem verilmeli, turizmin mevsimselliğini azaltmak için farklı turizm çeşitlerine yönelik 64 yatırımlar ve tanıtım çalışmaları yapılmalıdır. Turizm yatırımlarının ithalata gereksinim oranının %6,5 olması, teşvikler ve yatırım kolaylıkları sağlama çalışmaları dahilinde maliye ve ekonomi otoritelerinin göz önünde bulundurmaları gereken bir olgu olarak görülmektedir. Çalışmanın uygulama bölümünde doğrusal trend modeli, sabit büyüme modeli ve regresyon modeli olmak üzere üç farklı tahmin modeli kurulmuştur. Sabit büyüme modelinde açıklayıcı değişken yıllar, açıklanan değişken ise ülkemize gelen turist sayısıdır. Bu modelden elde edilen tahmine göre 2009 yılında ülkemize gelecek yabancı turist sayısı 27.432.665 kişi olarak öngörülmektedir. Đkinci olarak sabit büyüme modeli kurulmuş olup, bu modelde de açıklayıcı değişken yıllar, açıklanan değişken ise ülkemize gelen turist sayısıdır. Bu modelden hareketle yapılan 2009 yılı turist sayısı tahmini ise 31.382.321 kişidir. Bu modelde ortalama yıllık büyüme hızı %13,77 olarak bulunmuştur. Üçüncü ve son model olan regresyon modelinde açıklayıcı değişken olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtma Genel Müdürlüğü yurtdışı teşkilatı bütçesi ekonomik kodu “03” olan mal ve hizmet alımları kaleminden yıllar itibariyle gerçekleşen harcama, açıklanan değişken olarak da turist sayıları kullanılmıştır. Bu modelden elde edilen tahmine göre 2009 yılında Türkiye’ye gelecek turist sayısı 19.349.932 kişi olacaktır. Bu sonuçlardan elde edilen kanıya göre tanıtım harcamalarının 2008 yılına göre daha az seviyede olması, ekonomik krizin tüm dünyada etkili olması da düşünüldüğünde 2009 yılında turist sayısı, 2008 yılındaki turist sayısının %1-%2 altında gerçekleşeceği öngörülebilir. 2009 yılında ek bütçe imkanları oluşturulup 2008 yılındaki kadar tanıtım harcaması yapılması halinde 2009 yılında turist sayısında 2008 yılına göre %5’lik bir artış olacağı söylenebilir. 65 KAYNAKÇA ANDAÇ, Faruk. (2003), Turizm Hukuku, Ankara: Detay Anatolia Akademik Yayıncılık Ltd. AKYURT, Hakan. (2008). Turizm Bölgesine Yönelik Talebi Etkileyen Faktörlerden Đmaj ve Çeşme Örneği, Dokuz Eylül Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Turizm Đşletmeciliği Anabilim Dalı, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Đzmir. AVCIKURT, C. ve KARAMAN S. (1995). “Global ve Bölgesel Düzeyde Uluslararası Turizm Hareketleri ve Türkiye”, Turizmde Seçme Makaleler, Đstanbul: TUGEV Yayını. BAHAR, O. ve KOZAK M. (2006), Turizm Ekonomisi, Ankara: Detay Yayıncılık. BARUTÇUGĐL, Đsmail. (1986), Turizm Ekonomisi ve Turizmin Türkiye Ekonomisindeki Yeri, Đstanbul: Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş. BULL, Adrian. (1995), The Economics of Travel and Tourism (2. Baskı), Avustralya: Longman BULUT, Erol. (2000), “Türk Turizminin Dünyadaki Yeri ve Dış Ödemeler Bilançosuna Etkisi”, Gazi Üniversitesi, Đ.Đ.B.F. Dergisi, Cilt: 2, Sayı: 3. COOPER, C.P., FLETCHER, J., GILBERT, D. ve WANHILL S. (1999), Tourism:Principles and Practice, Harlow Essex: Addison-Wesley Longman,. ÇAKIR, M. ve BOSTAN A. (2000), “Turizm Sektörünün Ekonominin Diğer Sektörleri ile Bağlantılarının Girdi-Çıktı Analizi ile Değerlendirilmesi”, Anatolia Turizm Araştırmaları Dergisi, Eylül-Aralık. 66 ÇEKEN, Hüseyin. (2003), Küreselleşme, Yabancı Sermaye ve Türkiye Turizmi, Đstanbul: Değişim Yayınları. ÇUHADAR, Murat. (2006). Turizm Sektöründe Talep Tahmini Đçin Yapay Sinir Ağları Kullanımı ve Diğer Yöntemlerle Karşılaştırmalı Analizi (Antalya Đlinin Dış Turizm Talebinde Uygulama), Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Đşletme Anabilim Dalı, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Isparta. EGELĐ, Hüseyin Avni. (1997), “Türk Turizminin Gelişimini Etkileyen Faktörler ve Diğer Sektörlerle Đlişkisi”, Dokuz Eylül Üniversitesi, Đ.Đ.B.F. Dergisi, Cilt: 12, Sayı: II, s. 111-133. ERDOĞAN, Harun. (1996), Ekonomik, Sosyal, Kültürel ve Çevresel Yönleriyle Uluslararası Turizm, Çanakkale: Uludağ Üniversitesi Yayını. EVLĐYAOĞLU, Sait. (1989), Genel Turizm Bilgileri, Ankara. HACIOĞLU, Necdet. (1992). “Dış Tanıtım ve Örgütlenme Modeli”, Turizm Yıllığı, Ankara: Türkiye Kalkınma Bankası Yayını. ĐÇÖZ, Orhan. (1993). “Turizm Sektöründe Plan ve Planlamanın Önemi”, Turizm Yıllığı, Ankara: Türkiye Kalkınma Bankası Yayını. KOZAK, N., KOZAK M.A. ve KOZAK M. (2008), Genel Turizm (ĐlkelerKavramlar), Ankara: Detay Yayıncılık. ÖZKÖK GÜNGÖR, Ferah. (2008), Turizmin Ekonomik Etkileri, Ankara: Ekin Yayınevi. 67 NARALAN, Abdullah. (2007), “Bilgi Sistemlerinde Olumsuz Senaryolar ve Çaykur Uygulaması” Ege Üniversitesi, Đktisadi ve Đdari Bilimler Fakültesi, Ege Akademik Bakış Dergisi, Cilt:7, Sayı:2. OLALI, H. ve TĐMUR A. (1998), Turizm Ekonomisi, Đzmir: Ofis Ticaret Matbaacılık. ÖNEY, Erden. (1987), Đktisadi Planlama, Ankara: Savaş Yayınları. ÖZKÖK, Ferah Güngör. (2008), Turizmin Ekonomik Etkileri, Ankara: Ezgi Kitabevi. PARASIZ, Đlker. (2003), Đktisada Giriş, Bursa: Ekin Yayınevi. SÜRÜCÜ, Feyza. (1998). “Turizm Sektöründe Ülkemizin Genel Politikaları”, I. Uluslar arası Turizm Sempozyumu, Đstanbul: Yıldız Teknik Üniversitesi Yayınları. ŞAHĐN, Adem. (1990), Đktisadi Kalkınmadaki Önemi Bakımından Türkiye’de Turizm Sektöründeki Gelişmelerin Değerlendirilmesi, Ankara: TOBB Yayını. UYSAL, Muzaffer. (1985). “Turizmde Talep Projeksiyon Modelleri ve Özellikleri”, Turizm Yıllığı, Ankara: T.C. Turizm Bankası A.Ş. Yayınları.. YAĞCI, Özcan. (2007), Turizm Ekonomisi, Ankara: Detay Yayıncılık. YÜKSEK, A.G., BĐRCAN H., ZONTUL M. ve KAYNAR O. (2007), “Sivas Đlinde Yapay Sinir Ağları Đle Hava Kalitesi Modelinin Oluşturulması Üzerine Bir Uygulama”, Ç.Ü. Đktisadi ve Đdari Bilimler Dergisi, Cilt 8, Sayı 1. 68 Đnternet Kaynakları http://www.unwto.org/facts/eng/highlights.htm Erişim Tarihi: 21.01.2009 http://www.kultur.gov.tr/TR/BelgeGoster.aspx?F6E10F2700D Erişim Tarihi: 21.01.2009 http://www.tursab.org.tr/content/turkish/istatistikler/gostergeler/63TSTG.asp Erişim Tarihi: 21.01.2009 http://www.turizmgazetesi.com/news/news.aspx?id=46264 Erişim Tarihi: 21.01.2009 69 ÖZET Türkiye’de özellikle 1980 yılından itibaren yurtdışına açılım politikasıyla beraber atılım yapan turizm sektörü, ülke ekonomisi açısından önemli bir sektör haline gelmiştir. 1980 sonrası dönemde turizm yatırımları devlet tarafından verilen teşviklerle önemli miktarda artış göstermiştir. Bu yatırımlar sonucu işletme sayısının ve yatak kapasitesinin artması dolayısıyla arzda yaşanan genişlemeye paralel olarak talep de artmıştır. Ancak son yıllarda bazı bölgelerde talep yetersizliği görülmeye başlanmıştır. Turistik hizmetlerin dayanıksızlık özelliği nedeniyle saklanıp yeterli talep söz konusu olunca piyasaya sürülmeleri, ya da hemen hemen tüm turistik mal ve hizmetlerin üretildikleri yerde tüketilme zorunluluğundan dolayı yeterli talep olan yerlerde piyasaya sürülmeleri imkansızdır. Bu sebeple turizm talebinin tahmini önem arz etmektedir. Bu çalışmanın ilk bölümünde turizmin tanımı yapılarak dünyada ve ülkemizde turizmin gelişme süreci anlatılmış, turizmin ekonomiye etkileri ortaya konulmuştur. Đkinci bölümde ise, dış turizm talebi ve bu talebi etkileyen faktörler açıklanmaya çalışılmıştır. Çalışmanın üçüncü bölümünde Türkiye’ye yönelik dış turizm talebinin bazı istatistiklerden faydalanılarak analizi yapılmaya çalışılmıştır. Çalışmanın uygulama bölümünde Türkiye’ye yönelik dış turizm talebinin tahmini için doğrusal trend modeli, sabit büyüme modeli ve regresyon modeli kurulmuştur. Tüm modellerde açıklanan değişken olarak Türkiye’ye gelen turist sayısı, açıklayıcı değişken olarak regresyon modelinde Türkiye’nin yurtdışı tanıtım harcamaları kullanılmıştır. Diğer iki modelde ise zamana bağlı değişim incelenmiştir. 70 Sonuç bölümünde doğrusal trend modeli, sabit büyüme modeli ve regresyon modelleri tahmin edildikten sonra elde edilen 2009 yılına ait ülkemize gelen turist sayıları tahminleri karşılaştırılarak, turist sayısı konusunda tahminde bulunulmuştur. 71 ABSTRACT Tourism has already become an important sector in terms of the national economy in Turkey since 1980 especially when a big progress was recorded in the field of tourism immediately following a new opening policy at the international level. After 1980, tourism investments increased to a considerable extend with the incentives given by the government. As a result of the investments realized, the increase in the number of enterprises and bed capacity led to expansion in supply as well as in demand. However, in recent years, it has been observed that in some areas there is not enough demand for tourism goods and services. Tourism services can not be stored because of their undurability. So, it is impossible to be introduced into market when adequate demand occurs. Tourism goods and services have to be consumed where they are produced. So they can not be introduced in another market that has enough demand. For this reasons, it is very important to forecast tourism demand. In the first part of this study: the definition of tourism is done, the development of tourism in the world and in our country is told and the impacts of tourism on economy are brought up. In the second part of this study: demand for international tourism and factors affecting this demand, as well, are explained. In the third section, international tourism demand is analyzed with the help of some tourism statistics of Turkey. In the application section of this study: so as to estimate tourism demand for Turkey, linear trend model, constant-growth model and the regression model are established. In all models, number of tourists coming to Turkey is used as an explained variable, in the regression model spendings on the overseas promotion of 72 Turkey is used as an explanatory variable. In the other two models; change over time is examined. In the conclusion section; after estimating the coefficients of linear trend model, constant-growth model and regression model, the estimations on the number of tourists who will visit our country in 2009 are compared in terms of each model and finally a general estimation of incoming tourists is made. 73 ÖZGEÇMĐŞ Faruk KAYA, 14.12.1978 tarihinde Ankara’da doğdu. 1999 yılında Gazi Üniversitesi Đktisadi ve Đdari Bilimler Fakültesi Ekonometri bölümünü kazandı ve 2003 yılında aynı bölümden mezun oldu. 2003 yılında Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Ekonometri Anabilim Dalında yüksek lisans programına başladı ve 2006 yılında bu programı “Karesel Programlama ile Portföy Analizi” başlıklı yüksek lisans tezi ile bitirdi. 2005 yılında girdiği Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtma Genel Müdürlüğünde, maaş şubesi, ardından yurtdışı kuruluşlar şubesinde çalıştıktan sonra önce Dubai sonra Moskova ülkelerinden sorumlu olarak çalışmış halen Bosna-Hersek’ten sorumlu uzman yardımcısı olarak görev yapmaktadır. Đyi derecede Đngilizce bilmektedir. 74