OrmanBakımı
Transkript
OrmanBakımı
1 Orman Kendine özgü bir iklim ve toprak şartları oluşturabilecek kadar genişlikte bir alanı kaplayan ağaçların, ağaççıkların, çalıların, otsu bitkilerin, mantarların, toprak üstü ve altında yaşayan diğer makro ve mikro fauna (hayvan varlığı) ve flora (bitki varlığı) elemanlarının, canlı ve cansız yaşama alanlarıyla birlikte kurdukları bir sosyal birim veya ilişkiler bütünlüğüne orman denir. Silvikültür Yeni ormanların planlı olarak kurulması ve bunların tabiaten mevcut olanlarla birlikte yetiştirilmesi (bakımı), gençleştirilmesi ve varlıklarının en iyi bir şekilde devam ettirilmesiyle uğraşan uygulamalı bilim dalına, silvikültür denir (Saatçioğlu 1976). Meşcere Oluştuğu üreme materyali, yaş, ağaç türü, ağaç türü karışımı, katlılık, tabakalılık, kapalılık, sıkışıklık (sıklık) ve belirgin bonitet(yetişme ortamı kalitesi) farklılıkları gibi meşcere kuruluş özelliklerinin en az biri bakımından çevresinden ayrılan ve asgari bir hektar büyüklüğündeki bir alanı kaplayan orman parçasına, meşcere denir. Meşcere Gelişme Çağları Gençlik ve Kültür Çağı: Gençleştirme ve ormanlaştırma çalışmalarıyla kurulan meşcerelerde alana getirilen genç toplum, doğal gençleştirme alanlarında gençlik çağı, yapay gençleştirme ve ormanlaştırma alanlarında kültür çağı olarak isimlendirilir. Bu çağ, kapalılık derecesi 0,7'ye (ekseriyetle gençlikte) veya genç toplum insan boyuna (çoğunlukla kültürde) ulaşıncaya kadar devam eder Sıklık Çağı: Doğal veya yapay gençleştirme ya da ormanlaştırma çalışmaları ile tesis edilen meşcerelerde, kapalılığın asgari 0,7'ye veya toplumun insan boyuna ulaşmasıyla başlayan ve doğal dal budanmasıyla birlikte kuvvetli gövde ayrılmasının da görüldüğü zamana kadar devam eden gelişme çağına, sıklık çağı denir Sırıklık-Direklik ve Ağaçlık Çağı: Meşcerelerde doğal dal budanması ve kuvvetli gövde ayrılmasının görülmesiyle başlayıp, boy artımı yanında çap artımının da asgariye düştüğü zamana kadar devam eden meşcere gelişme çağı, sırıklık-direklik ve ağaçlık çağı olarak kabul edilir. Gençleştirme veya Silvikültürel Olgunluk Çağı: Yetişme ortamının hâlihazır verim gücünden layıkıyla istifade edemez hale gelen ağaçların, biyotik ve abiyotik zararlılara karşı dayanma gücünün azaldığı; geç kalınması halinde, tepe çökmesi, hatta doğal ölümlerle kapalılığın bozulduğu, dolayısıyla meşcere içine istek dışı diri örtü elamanlarının ve öncü gençliklerin gelip yerleştiği; kısaca, meşcerenin idare süresini doldurup gençleştirme objesi haline geldiği çağ, gençleştirme veya silvikültürel olgunluk çağı olarak isimlendirilir. 2 Orman Amenajmanı Disiplinine Göre Meşcere Gelişme Çağları Gelişme Cağı Adı Simgesi (cm) Göğüs Çapı Gençlik ve Kültür Çağı a < 8,0 Sıklık çağı a <8,0 Sırıklık (ince direklik) çağı b Direklik Çağı b 11,0-19,9 İnce Ağaçlık Çağı c 20,0-35,9 Orta Ağaçlık Çağı d 36,0-51, 9 Kalın Ağaçlık Çağı e > 52,0 08,0- 10,9 Meşcerede Kapalılık Meşcereyi oluşturan ağaçların tepe çatılarının toprağı siperlenmesine kapalılık; ağaç tepelerinin meşcere toprağını siperleme oranına kapalılık derecesi (KD) denir ve kesirli rakamlarla (0,3 - 1,0 gibi) belirtilir (Saatçioğlu 1976). Kapalılık derecesine göre kapalılık durumları ve kapalılığın kaybolduğu durumlardan serbest durum Şekil 10'da gösterilmiştir. Kapalılık çeşitleri, Orman Amenajman 3 Planlarında 6'ya ayrılır: GENÇLİK – KÜLTÜR BAKIMI Giriş Meşcere geleceği, büyük ölçüde gençlik - kültür bakımına verilen öneme bağlıdır. Bu bağlamda, bilhassa diri örtü sorunu yaşanan yerlerle, kurak ve yarı- kurak yetişme ortamlarında, getirilen genç neslin bakımına azami özen gösterilmelidir. Tanımı ve Amacı Gençlik - kültür çağındaki meşcerelerde, işletme amacına uygun nitelikte genç meşcereler yetiştirmek amacıyla yapılan bakım uygulamaları, doğal gençleştirme alanlarında gençlik bakımı, yapay gençleştirme, tekrar ormanlaştırma, ormanlaştırma ve her türlü ağaçlandırma alanında kültür bakımı olarak adlandırılır. Gençlik - Kültür Bakımı Yöntemleri Gençlik ve kültür bakımı yöntemleri sekize ayrılır. Bu yöntemler, genel hatlarıyla aşağıda açıklanmıştır (Saatçioğlu 1971): • Gençliğin - kültürün zararlılardan korunması • Gençliğin - kültürün kontrolü ve zarar görmüşlerin değerlendirilmesi • Seyreltme (sık doğal gençliklerin ve ekim kültürlerinin seyreltilmesi) • Karışımın düzenlenmesi • Boğma tehlikesinin önlenmesi (sürgün kontrolü) • Çapalama (toprağın işlenmesi) • Tamamlama (boş yerlerin doldurulması) Kızılçam (Pinus brutia ) Saf Meşcerelerinde Gençlik ve Kültür Bakımı Kızılçamın saf meşcerelerinde tamamlama, bir veya iki yaşına gelmiş gençleştirme alanlarında söz konusudur. En az küme genişliğindeki boşluklarda gerçekleştirilen tamamlamalar ise, karışımın sağlanması için iyi bir fırsat kabul edilmeli (Eler vd. 1987, Anonim 2006) ve kesinlikle boş kalmaması gereken meşcere içi boşluklara veya açıklıklara fıstık çamı ve servi fidanları dikilmelidir. Kızılçam gençliği ilk yıllarda normal bir büyüme yaparken dört yaşından sonra hızlı bir gelişme sürecine girer. Bu nedenle, seyreltme, üç veya dört yaşını tamamlamış gençliklerde; fertler arasında 1,0 veya 1 ,5 m mesafe kalacak şekilde yapılır. Bu tip bir müdahale sonunda hektarda 3500-4500 adet gençlik kalacaktır. Seyreltme sırasında alanda bırakılan bireyleri etkileyen ot ve diğer bitkiler ile mücadele, sıcak ve kurak yetişme ortamlarının ağaç türü kızılçamda, hem su ve besin maddesi ekonomisinin hem de ışık ihtiyacının düzenlenmesi; dolayısıyla özellikle çap gelişimi üzerindeki katkıları bakımından çok önemlidir (Eler vd. 1987, Eler vd. 1991 ). (Eler vd. 1987, Eler vd. 1991). Azman yapma eğilimindeki kızılçamda azman fertlerin, tepesini ve dallarını kesip geri bırakmak ya da alandan bütünüyle uzaklaştırmak kesinlikle ihmal edilmemelidir. 4 Çapalama ve ot alma yapay gençleştirme ve plantasyon alanlarında söz konusudur. Mayıshaziran ayları içinde bitirilmelidir. İhtiyaca göre ilk yıl iki, takip eden yıl bir veya gerektiğinde iki defa çapalama son derece yararlıdır. Yapılan araştırmalara göre, ot alma, fidanların çap artımı üzerinde seyreltmeden daha fazla etkilidir (Umut 1993). Yapay gençleştirme ve plantasyon alanlarındaki bakım önlemleri en az üç yıl devam etmelidir. Sıklık Bakımı (Ayıklama) Giriş Doğal veya yapay yollarla kurulan meşcerelerde, sıklık çağında yapılacak bir yanlışlık, meşcere kuruluşunun bozulmasına dolayısıyla, en azından işletme amaçlarının değişmesine neden olabilir. Sıklık bakımı, bu denli önemli bir konudur. Tanımı ve Amacı Doğal veya yapay yollarla kurulmuş meşcerelerde, gençlik bakımının ardından, sıklık çağı boyunca uygulanan bakım önlemleri sıklık bakımı olarak isimlendirilir. Sıklık çağında yapılan bu kesimler, ayıklama ke Hatırlanacağı gibi sıklık çağı, meşcerede kapalılığın oluşmasından (kapalılık derecesi > 0,7) veya genç toplumun yaklaşık insan boyuna erişmesinden, kuvvetli doğal dal budanması ve gövde ayrılmasının başlamasına kadar devam eden çağdır. Meşcerenin insan boyuna ulaştığı bir zaman diliminden, ağaç türlerinin büyüme özellikleri ile yetişme ortamı verimliliğine koşut olarak 2025 yaşlarına kadar devam eden sıklık çağında, meşcerelerde şu olgular yaşanır (Atay 1989): Kapalılık oluştuktan sonra hızla boylanmaya başlayan bireyler, oldukça sık ve sıkışık bir genç meşcere teşkil ederler. Sıkışık durum, yerleşim alanı, dolayısıyla su ve besin maddesi mücadelesinin başlamasına neden olur. Sonuç olarak, meşcereyi oluşturan bireyler arasında ciddi bir ölüm-kalım mücadelesi başlamıştır. Kapalılık ve sıkışıklık sebebiyle, genç bireylerde ışığa yönelme (fototropizim) veya başka bir ifadeyle üst tabakada yer alma mücadelesi artmıştır. Meşcerenin en güçlüleri üst tabakaya yerleşirken, diğerleri ara ve alt tabakada kalır. Galip tabakayı oluşturan bireylerde, yeterince ışık alamayan dallar hızla kurumaya başlar (doğal dal budanması); özelikle ışık ağacı türlerinde, bilhassa alt tabakada, bir süre sonra ölümler (gövde ayrılması) görülür. Sosyal tabakalaşma meşcerelerde belirgin hale gelir. Bu bağlamda, galip bir üst tabaka ve hemen hemen galip tabakayla aynı seviyede (galip tabakanın biraz altında) müşterek galip tabaka, mücadele halinde bir ara (orta) tabaka ve mağlup meşcere elemanlarından kurulu bir alt tabaka oluşur. Galip ve müşterek galip tabaka, geleceğin meşceresini oluşturacak bireylerden kurulmuştur. Galip tabakayı teşkil eden bu bireylerin birçoğu, bazı ışık, yarı-ışık hatta gölge ağaçlarının meşcerelerinde, hem arzu edilen niteliklerde hem de geleceğin meşceresini oluşturacak miktar ve/veya dağılımda olmayabilir. Örneğin: meşe, kayın ve çam türlerimizde görülen azmanlaşma, galip tabakaya pek çok azman bireyin yerleşmesiyle sonuçlanabilir. Nitekim bu azmanlar birçok kaliteli bireyin alandan uzaklaşmasına veya tabak oluşumuna sebep olmaktadır ki, bu istenmeyen bir gelişmedir. Meşcerede kalması gerekenler bırakılır. Geri kalanı sıklık bakımı 5 kapsamında dipten kesilip uzaklaştırılır yahut tepeleri ve zararlı yan dalları budanarak geriletilir. Sıklık bakımlarında amaç, meşcereyi kendi haline bırakmayıp, planlı müdahalelerle onu, yetişme ortamının çevreyle ilgili özellikleri ile türün/türlerin biyolojik özelliklerini ön planda tutan işletme amacına uygun bir gelişme sürecine sokmak; böylece, meşcere kalitesinin yükselmesi ve emniyetinin sağlanması için gerekli önlemleri almaktır. Sıklık Bakımı Uygulama Esasları Öncelikle, meşcereyi oluşturacak nitelikli bireyler kolayca tanınır ve bulunur bir hale getirilir. Bunlara, büyüme enerjilerini ortaya koyabilecekleri genişlikte bir yer ve yeterli ışık sağlanır. Bu amaçla hasta, yaralı, cılız, ölmüş ve ölmek üzere olan bireyler öncelikle alandan çıkarılmalıdır. Ardından, fena şekilli (yamuk, çatal, azmanlaşma eğiliminde veya çalılaşmış) bireylerle meşcere kuruluşuna katılması istenmeyen türlerin bireylerine müdahale edilir. Ancak, sıklık sıklık kalacaktır ilkesi daima göz önünde bulundurulmalıdır (Saatçioğlu 1971). Başka bir söyleyişle, sıklığın bir tarafından bakıldığında diğer tarafı görülmemelidir. Keza, İngiltere'de sıkça uygulandığı gibi gövdelerde yerden 1,5-2,0 m yüksekliğe (insan boyuna) kadar olan kuru dalların budanması (brushing), meşcerenin kalitesini yükselttiği gibi, yangın tehlikesine karşı da önemli bir tedbirdir. Böylece, meşcere içinde çalışmak da kolaylaşır (Saatçioğlu 1971, Atay 1989). Azman yapma eğilimindeki ağaç türlerinin meşcerelerinde, bireyleri sık bir kapalılıkta büyütme kadar, üst tabakayı teşkil eden meşcere elemanlarının benzer boylarda olmaları da büyük önem arz eder. Ormancılıkta iyi gelişen bireylerin bir arada olması ve kontrol altında birbirleriyle mücadele etmesi istenir. Sıklık çağında eşit koşullarda mücadeleye giren bu bireylerden, iyi nitelikleri ile temayüz edenler, sırıklık-direklik ve ağaçlık çağında uygulanacak aralamalar sırasında da korunur ve meşcerenin sağlıklı bireylerden oluşması sağlanır. Meşcere perdesinin bakımı yapılır. Yaklaşık üçte ikisi kurak ve yarı- kurak iklim kuşağında yer alan Türkiye'de, nem kaybını azaltıcı önlemler içinde, meşcere perdesinin kurulması ve bakımı özel önem arz eder. Meşcere perdesi, gençleştirme çağında yapılacak müdahaleler sırasında, tehlikeli rüzgârlara karşı önemli işlevler üstlenmiş bir rüzgâr perdesi olarak karşımıza çıkar. Kızılçam (Pinus brutia Ten.) Meşccrelerinde Sıklık Bakımı Kızılçam, yetişme ortamının kalitesine bağlı olarak ortalama 5-7 yaşlarında sıklık çağına girer ve bu Çağ 15-20 yaşlarında sona erer. Saf kızılçam meşcerelerinde uygulanan sıklık bakımı kesimlerinin etkilerini ortaya koymak üzere Antalya-Düzlerçamı (alçak zon), Korkuteli-Marif (orta zon) ve Korkuteli- Hacıbekar (yüksek zon)'da yapılan araştırmalardan (Özdemir vd 1993) elde edilen sonuçlara göre, sıklık bakımı boy büyümesi üzerinde anlamlı bir etkiye sahip değildir. Çap gelişmesinde ise, istatistiksel bakımdan önemli farklar ortaya çıkmıştır. En fazla çap artımı, fidanlar arasında 3 x 3 m aralık mesafe bırakılarak yapılan ayıklama kesiminde elde edilmiştir. Diğer önemli bulguya gelince: gelişme enerjisini yitirmiş bireyler, etrafları açılarak kendilerine daha geniş yaşama alanı sağlansa bile, beklenen gelişmeyi yapamamaktadır. 6 Zamanında başlanan ve uygun aralıklarla tekrarlanan sıklık bakımı müdahaleleri neticesinde, meşcereler direklik çağına daha kısa sürelerde ulaşmakta, aralamalara daha erken yaşlarda başlanabilmekte ve böylece ekonomik değeri fazla kalın odun üretimi mümkün hale gelmektedir. Araştırma sonuçlarına ve uzun yıllar gözlemlerine bakıldığında, gençlik bakımı çalışmaları içinde, özellikle seyreltmelerin zamanında yapıldığı saf kızılçam meşcerelerinde, ayıklama kesimleri ile bireyler arasında 3,00 x 3,00 m aralık-mesafe bırakılması bir ölçü olarak verilebilir. Seyreltme yapılmayan, fakat diğer gençlik bakımı önlemleri uygulandığı için kısmen de olsa dayanıklı hale gelmiş bireylerden kurulu meşcerelerde, ayıklama kesimleri sırasında 1,50 x 1,50 m aralık-mesafe bırakılması, yeterli kabul edilmektedir ki, bu meşcerelere uzaktan bakıldığında, sahada ayıklama kesimi yapıldığı kolayca anlaşılabilir. Keza, sıklık çağına kadar gençlik bakımı önlemlerinden herhangi birinin uygulanmadığı alanlarda, Özellikle kar zararları söz konusu değilse, ayıklama, iki tepe arasına bir tepe sığacak biçimde olmalıdır. Kapalılığın yeniden artmasına ve kalan bireylerin dayanıklılık derecelerine bakılarak, ayıklama kesimleri 1-2 yıl arayla 2- 3 defa tekrarlanabilir (Eler vd 1987). FERAHLANDIRMA Giriş Sıklık-direklik ve ağaçlık çağında uygulanan bakım önlemlerinden, belki de en önemlisi aralamalardır. Aralamalarla, sıklık bakımı kesimleri ile tesis edilen meşcere kuruluşu devam ettirilir. Yerinde ve zamanında müdahalelerle meşcerenin sağlığını tehdit eden her türlü etmene karşı gerekli tedbirler alınır ve nihayet meşcereler, toprak özellikleri, tohum ağacı yoğunluğu ve dağılımı yanında, bol tohum tutmuş veya tutmaya hazır nitelikli bireyleriyle; yani gençleştirme koşulları bütünüyle hazırlanmış bir şekilde gençleştirme (silvikültürel olgunluk) çağına ulaştırılır. Tanımı ve Amacı Meşcerelerde sıklık-direklik ve ağaçlık çağında başlanıp gençleştirme çağına kadar devam edilen, kapalılığı kalıcı bir şekilde kırmadan ağaçların aralarında yaptıkları mücadeleye aktif müdahaleler yapan, devamlı ve planlı müdahalelere aralama veya aralama kesimleri denir. Aralama ferahlandırma olarak da isimlendirilir (Saatçioğlu 1971). Aralama kesimleri, şu amaçlara ulaşmak için yapılır: • Meşceredeki istikbal vaat eden üstün nitelikli bireylerin bakımını yapmak; onların daha güzel koşullarda büyüyebilmeleri için lüzumlu müdahalelerde bulunarak, fena şekilli sıkışık vb. bireylerden kalması gerekenleri mümkünse budayarak geriletmek veya zorunlu hallerde kesip çıkarmak. •Meşcereleri biyotik (ör: böcek zararı…) ve abiyotik (ör: rüzgar zararı…) tehlikelere karşı dayanıklı hale getirmek (iç bünyeyi sağlamlaştırmak) •Meşcereyi mümkün olan ölçüler içinde doğal gençleştirmeye (tabii tensile) hazırlamak •Meşcerelere, bir bütün halinde düşündüğümüzde ormana, estetik bir görünüm kazandırmak •Ormandan ara hâsılat (ör: YAKACAK ODUN, tomruk…) elde etmek 7 Kızılçam (Pinus brutia Ten.) Saf Meşcerelerinde Aralama Ülkemizin doğal türleri içinde ışıksızlığa hiç tahammülü olmayan belki de tek türümüz kızılçamdır. Hızlı gelişen türler içinde mütalâa edilen kızılçam türümüze ait doğal meşcerelerde, gençlik ve sıklık bakımları zamanında ve yeterli entansitede yapılmışsa 15 yaşında, aksi halde 20 yaşında ilk aralama çalışmaları yapılır (Ceylan 1993). Işıklandırma Giriş Koru ormanı ve nadiren korulu baltalık ormanı meşcerelerinin koru tabakasında, planlı ve düzenli bir şekilde uygulanan aralama müdahalelerinin ardından, bazı ağaç türlerinde, çap artımını teşvik etmek amacıyla, orta ağaçlık çağında* ışıklandırma kesimleri de yapılabilir. Işıklandırma müdahalelerinin alt tesis ile desteklenerek, ülkemiz ormanlarında da mutlaka uygulanması gerekmektedir. Tanımı ve Amacı Meşcere üst tepe kapalılığının devamlı kırık kalmasını sağlayan bakım müdahaleleri ışıklandırma olarak isimlendirilir. Yapılan müdahaleler, aralama müdahalelerine göre çok daha şiddetlidir ve normal aralama dönemleri dikkate alındığında, geçen süre içinde kapalılık yeniden teşekkül edemez. Zaten, istenen de budur. Bu özelliği sebebiyle ışıklandırma, aralama müdahalelerinden ayrı bir orman bakımı önlemi olarak silvikültür tekniği içinde yer almıştır (Saatçioğlu 1971). Işıklandırma kesimlerin amacı, belirli bir süre devam edilen düzenli ve planlı aralama kesimlerinin ardından meşcerede kalan üstün nitelikli ağaçların tepelerini daimi surette serbest hale getirip onların gelişmelerini, dolayısıyla çap artımlarını hızlandırmak ve kısa sürede düzgün, dolgun ve dalsız gövdeler elde etmektir. Işıklandırma müdahalelerine tabi tutulan meşcerelerde kalan ağaçlar, hem devamlı dolu ışığa kavuşur hem de mevcut sudan ve besin maddelerinden daha fazla faydalanabilir. Uygulandığı Meşcereler ve Ağaç Türleri Işıklandırma her şeyden önce, düzenli bir şekilde aralama müdahaleleri görmüş meşcerelerde uygulanır. Keza, bu meşcereler iyi yetişme ortamlarında bulunmalı ve kalın gövdeleri kıymetli olan ağaç türlerinden kurulu olmalıdır. Işıklandırma hem gölge hem de ışık ağaçlarında uygulanabilir. Yapılan bu açıklamalar dikkate alındığında, asli orman ağacı türlerimiz içinde ışıklandırma uygulamasına en uygun ağaç türleri olarak karşımıza, iğne yapraklılardan çamlar ve Toros sediri çıkmaktadır. 8 BUDAMA Giriş Orman bakımı önlemlerinin sonuncusu budamadır. Aslında, sıkışık hatta normal kapalı meşcerelerde, zaman içinde kendiliğinden oluşan doğal dal budanması sayesinde, hiç budama yapılmasa da, ağaçlar, belirli yüksekliklere kadar dalsız gövdeler geliştirebilir. Doğal dal budanması üç aşamada sonuçlanır: 1- Dalın ışıksızlık nedeniyle ölmesi, 2- Ölen dalın gövdeden ayrılması ve 3Dal koltuğunun gövde içine gömülerek kapanması. Sıkışık kapalı meşcerelerde, özellikle toprağa yakın kısımlardaki dallar, zamanla ışıksızlık nedeniyle ölür. Fakat ölen bu dalların gövdeden ayrılması için, bazı ağaç türlerinde ve yetişme ortamlarında kısa bir döneme ihtiyaç olduğu halde, uzun bir zaman geçmesi de gerekebilir. Ağaçların reçine, zamk ve sakız gibi maddeler salgılamaları da doğal dal budanmasının uzamasına neden olur. Reçinesiz ağaçların kuruyan dalları çabuk düşüp gövdeden uzaklaştığı halde; reçineli ağaç türlerinde bu olgu oldukça yavaş ilerler. Geçen zaman zarfında gövde devamlı kalınlaştığından, yürüyen fakat düşmeyen dal parçaları gövde içinde kalır ve düşen budakların meydana gelmesine sebep olur. Düşen budaklar ise, kerestenin değerini düşürür (Saatçioğlu 1971, Atay 1989). Budama, kırsal ve kentsel peyzaj planlama alanlarında da, mutlaka kullanılan bir bakım tedbiridir. Hatta özellikle süs ağaç ve çalılarında yapılan düzenli budamaların, bu bitkileri gençleştirdiği, canlandırdığı ve dolayısıyla büyüme güçlerini artırdığı söylenir. Fakat yaşlı ve ileri yaşlı ağaçlarda, aynı şiddette sürdürülen budamalar, fayda yerine zarar getirir; olsa olsa, ağacımızın yaşlanmasını hızlandırır. Bu nedenle, yaşlı, ileri yaşlı ve çok yaşlı ağaçlarda, budamalar, kesinlikle mutedil olmalıdır. Tanımı ve Amacı Ağaç gövdelerindeki kuru veya sınırlı kalmak koşuluyla yeşil (canlı) alt dalların, belirli esaslara uyularak kesilip uzaklaştırılmasına budama denir. Budamanın amacı, mümkün olduğunca dalsız, böylece budaksız gövde odunu (kereste) üretimini mümkün kılan ağaçlar yetiştirmektir. Zira kaliteli yapacak odun, sadece düzgün ve dolgun (silindirik) gövdelerden elde edilmez. Bu gövdelerin aynı zamanda budaksız olması, özellikle düşen budaklar içermemesi gerekir. Budama Çeşitleri ve Uygulanışı Budamalar, budanan dalın canlı olup olmamasına ve budanan dalların ağaç üzerinde bulunduğu yere göre çeşitlenmektedir. Budama uygulamalarında ise, budama zamanı, budanacak bireylerin seçimi, budamanın yapılışı ve tekerrürü üzerinde durulan temel konulardır. Budama Çeşitleri Budama, kesilen dalların kuru (ölü) veya canlı oluşlarına göre ikiye ayrılır (Saatçioğlu 1971): Kuru budama, ölmüş dalların kesilip gövdeden uzaklaştırılmasıdır. Böylece çürüyen fakat düşmeyerek gövde içinde kalan dalların oluşturduğu düşen budak oluşumları 9 engellenebilmektedir. Yeşil budamada ise, canlı dallar kesilip gövdeden ayrılır. Yani, doğal dal budanması henüz başlamadan veya devam ederken yapılabilir. Budama Zamanı Budamaya mümkün olduğunca genç yaşlarda (göğüs çapı 14-16 cm'ye ulaştığında), yani direklik çağında (en geç ince ağaçlık çağı başında) budamaya başlanılması tavsiye edilmektedir. Çünkü budamanın ardından gövde içinde kalan dal parçaları mümkün olduğunca öze yakın, hatta öz odununun içinde olmalı; budamadan sonra ağaçtaki 30-50 yıllık artım, budaksız odun olarak birikebilmelidir. Budamanın yıl içinde yapıldığı zaman da önemlidir. Kuru budama her zaman yapılabilir. Yeşil budama ise, genellikle gelişme dönemi tamamlandıktan sonra sonbaharda veya kışın yapılır Budama Teknikleri Meşceredeki ağaçların tamamı budanmaz. Budanacak ağaçlar, budanmaya layık olmalıdır. Bu görüşten hareketle, iğne yapraklılarda 400-800 birey seçilir (Saatçioğlu 1971). Budamalar sırasında her zaman hatırda tutulması gereken belki de en önemli konu, ağacın toplam boyunun 2/3'ünden fazlası veya yaşayan tepesinin 1/3'ünden fazlası kesinlikle bir defada budanmamalıdır (Saatçioğlu 1971). Budamadan beklenen faydaların elde edilebilmesi için, mutedil davranmak esastır. İstenen dalsız gövde yüksekliğine bir budamayla ulaşmak, hiçbir zaman doğru değildir. Zira arzu edilen dalsız gövde yüksekliği için bazen ağacın boyu yetersiz kalabilir. Bu durumda, bir süre daha beklemek gerekir. Buraya kadar anlatılan, koru ormanı meşcerelerinde (dikim yolu ile oluşturulan ormanlar) uygulanan budama çalışmalarını özetleyecek olursak: Meşceredeki her ağaç budanmaz. Budama uygun sayıdaki (yapraklı ağaçlarda 200-400 adet/ha, iğne yapraklılarda 400-800 adet/ha), iyi kalitede olan fertlerde yapılır. İlk budama, direklik çağma ulaşan meşcerelerde, mutedil aralama müdahaleleri ile kombine edilerek uygulanır. İkinci budama yaklaşık olarak 3-5 sene sonra yapılır. İki budama, pek çok meşcerede yeterli olabilir. Budamalar genellikle sonbahar sonu-ilkbahar başı döneminde (ağırlıklı olarak şubatmart aylarında) yapılmaktadır. Budama, dal kabuk çıkıntısının (dal boğazının) hemen dışından, dal koltuğu oluşturmayacak uzunlukta bir dal parçası kalacak şekilde yapılmalıdır. Öncelikle kuru dallar budanır. Yeşil budamayla ince dallar kesilmeli, kalın dallar kesilerek geniş yaralar oluşmasına neden olunmamalıdır. Öyle ki, iğne yapraklılarda ölmekte olan dallar bile tedricen uzaklaştırılmalıdır. Yara dokusunun yıllık gelişimi yaklaşık 1-2 cm kadardır. Dolayısıyla, özellikle geniş yaralar, kısa bir zamanda kapanamaz ve gerekli önlemler alınmazsa, çoğunlukla enfekte olur. Bir ağacın toplam boyunun 2/3'ünden fazlası veya yaşayan tepenin 1/3'ünden fazlası bir defada budanmamalıdır. 10
Benzer belgeler
DOĞU LADİNİ (Picea orientalis (L.) Link.) MEŞCERELERİNDE
ulaştığında sıklık çağının sona ermiş olabileceğini (5) ifade etmiştir. Eyüboğlu, öncelikle
ladinde sıklık çağının 15-25 yaşında başlayıp 35-50 yaşında sona erdiğini ifade etmişse de
(6), daha son...