Grade 8 – Unit 2 – Teen Life

Grade 8 – Unit 2 – Teen Life
Teen / Teenager: ergen, genç, 13-19 yaş arası
Life: yaşam, hayat
Maybe: belki
Would like: istemek
Would love: çok istemek
Prefer: tercih etmek
I think: bence, sanırım
I hope: umarım
I feel: hissediyorum
I expect: bekliyorum, ümit ediyorum
I guess: tahmin ediyorum, sanırım
I know: biliyorum
I want: istiyorum
I can’t help: kendimi alamıyorum
I can’t stand: dayanamıyorum, katlanamıyorum
I had better: şu işi yapsam daha iyi olur
Actually: aslında
(be) good at: bir şeyde iyi olmak
(be) bad at: bir şeyde kötü olmak
Alone: yalnız
Boring: sıkıcı
Casual: günlük, sıradan
Energetic: enerjik
Exciting: heyecan verici
Fashion: moda, modaya uygun
Fun: eğlenceli
Impressive: etkileyici
Interesting: ilginç
Loud: gürültülü
Ridiculous: gülünç, saçma
Terrific: harika, müthiş
Trendy: moda olan, modaya uygun
Unbearable: dayanılamaz, katlanılamaz
Untidy: dağınık düzensiz
Unusual: olağandışı, sıra dışı
Brush teeth: diş fırçalamak
Cycle: bisiklete binmek
Fix: tamir etmek
Get home: eve varmak
Hang out with friends: arkadaşlarla takılmak
Have a shower: duş almak
Leave: ayrılmak, çıkmak, bırakmak
Like: sevmek, hoşlanmak
Meet: buluşmak
Rest: dinlenmek
Ride: binmek
Share: paylaşmak
Stay up late: geç saatlere kadar uyumamak
Study: ders çalışmak, okumak
Take: almak, götürmek
Think: düşünmek
Try: denemek
Wear: giymek, takmak
Work out: antrenman yapmak
Morning: sabah
Noon: öğlen
Afternoon: öğleden sonra
Evening: akşam
Night: gece
Midnight: gece yarısı
Tomorrow: yarın
Weekday: hafta içi
Weekend: hafta sonu
a.m.: öğleden önce
p.m.: öğleden sonra
quarter past: çeyrek geçiyor
quarter to: çeyrek var
half past: buçuk
http://www.tumingilizce.com/
And: ve
But: fakat
Because: çünkü
So: bu yüzden
Or: veya ya da yoksa
Then: sonra
Always: her zaman
Usually: genellikle
Often: sık sık
Sometimes: bazen
Seldom: nadiren
Rarely: nadiren
Hardly ever: neredeyse hiç, hemen hemen hiç
Never: asla, hiç
Daily routines: günlük işler
For a while: bir süre
After: sonra
Before: önce
Early: erken
Late: geç
Until: kadar
Every: her
Once: bir defa
Twice: iki defa
Three times: üç defa
Bicycle / Bike: bisiklet
Part: bölüm, parça
Brake lever: fren kolu
Brake: fren
Chain: zincir
Frame: bisiklet iskeleti
Gear: vites
Handlebar: bisiklet gidonu
Mudguard: çamurluk
Pedal: bisiklet pedalı
Seat: koltuk, sele
Tire: tekerlek
A little: biraz
Band: müzik grubu
Clothes: elbiseler
Family member: aile üyesi
Far: uzak
Hiking: dağ yürüyüşü
Martial arts: dövüş sanatları
Mostly: çoğunlukla
Mountain biking: dağ bisikleti
Near: yanında
Neighborhood: çevre, mahalle
Parents: anne baba
Riverside: nehir kenarı
Silver: gümüş (renginde)
Singer: şarkıcı
Ticket: bilet
Tutor: özel öğretmen
Voice: ses
How often: ne sıklıkla
How old: kaç yaşında
What kind of: ne çeşit
What time: saat kaçta
What: ne
When (Bağlaç): -dığı zaman
When (Soru): ne zaman
Where: nereye, nerede
Which: hangi
Why: niçin, neden