Meral Berzah.qxp - Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi
Transkript
Meral Berzah.qxp - Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi
Halkla Ýliþkilerin Halktan Uzak Dili Öðr. Gör. Meral ÇAKIR BERZAH Kocaeli Üniversitesi Ýletiþim Fakültesi ÖZET: Dil, insan deneyiminin her toplumda kendine ait öðeler ve kurallardan yararlanarak baþkalarýyla paylaþýlmasýný saðlayan karmaþýk bir bütündür. Bir toplumun dili o toplumun deðerlerini, inançlarýný, ekinini yansýtýr. Toplumlarýn tarih boyunca yaþadýklarý evreler dillerinde somutlaþýr. Toplum yaþamýna yön veren tüm etkenlerden dil de etkilenir ve her dil ait olduðu toplumun özelliklerini yansýtýr. Bir toplumun diðer toplumlarla iliþkilerinin etkileri dilde de ortaya çýkar. Ayný toplum içindeki insanlarýn, kurumlarýn, gruplarýn farklýlýklarý dili kullanýmlarýnda da görülür. Dil bu çerçevede, farklýlýðý hissettirmek için kullanýlan baþlýca araçlardan biri olarak ortaya çýkar. Tarih boyunca çeþitli devletlerde yöneticilerle yönetilenlerin dillerindeki farklýlýk (saray dilihalk dili), dilin ayný toplum içinde farklý kullanýmlarýyla ayrýcalýðýn vurgulanmasýna iyi bir örnek oluþturur. Belli meslek gruplarýnýn kendilerine özgü bir dil kullanmalarý o mesleðin ve mensuplarýnýn kendilerine özgü yapýsýný vurgular. Türkiye'de halkla iliþkiler uygulayýcýlarýnýn dilinde de giderek farklý bir yapý oluþtuðu gözlenmektedir. Bu çalýþmada; halkla iliþkiler uygulayýcýlarýnýn gittikçe artan bir þekilde yabancý sözcük kullanma eðilimiyle oluþan dil, 1. Dil, düþünce, üretim, 2. Ýktidar aracý olarak dil iliþkileri açýsýndan irdelenecektir. Çalýþmada, halkla iliþkiler alaný ile ilgili süreli yayýnlar, Türkiye Halkla Ýliþkiler Derneði internet sitesi ve örnek olarak belirlenen bir halkla iliþkiler uygulama sunumunda dil, belirtilen açýlardan deðerlendirilecektir. olduðunu açýklar. 1. GÝRÝÞ Halkla iliþkiler, toplumlarla ilgili çevreleri, toplumlarla toplumlar arasýndaki iliþkileri tasarlayan ve yürüten bir çerçevede ele alýndýðýnda hakettiði doyurucu ve tamamlayýcý bir þekilde anlamlandýrýlabilecek iliþkiler örgüsünü ifade eder. Ancak bu çerçeveyi de dünyasal ölçekli ekonomik, politik, kültürel ve toplumsal geliþmeleri yorumlayarak saðlýklý bir þekilde anlamlandýrmak gerekir. Halkla iliþkileri bu durum ve geliþmelerin dýþýnda deðerlendirmeye çalýþmak miyop bir bakýþ açýsýný, fotoðrafýn bütününü deðil yalnýz gözün önündekini gören saðlýksýz bir bakýþý ortaya koyar. Halkla iliþkiler, egemen söylemde dikkatlerin yöneltildiði gibi yalnýzca gerçek veya tüzel kiþilikle ilgili çevreleri arasýndaki iliþkileri ifade etmez. Bu iliþkileri de etkileyen ve kapsayan toplumlararasý halkla iliþkileri gözden uzak tutarak, dar çerçeveli bir yaklaþýmla halkla iliþkileri bütünlüklü ve anlamlý bir þekilde kavramak ve yorumlamak mümkün deðildir. Halkla iliþkilerciler de bu çerçevenin dýþýnda tutulamaz, içinde yer aldýklarý toplumlarýn gücü ve geliþmiþliði oranýnda dünyasal ölçekli geliþmelerden etkilenirler. Kendileri hedef kitlelerini etkilemeye yönelik faaliyetlerini sürdürürken bir yandan da hedef kitlesi olduklarý çevreden etkilenirler. Hedef kitlelerinde halkla iliþkilerini tasarlamak ve yürütmek üzere sorumluluk aldýklarý gerçek veya tüzel kiþilik adýna etki oluþturmaya çalýþýrken, onlar üzerinde de hedef kitlesi olduklarý bir yapý etkide bulunmaya çalýþýr. Etki alanlarý dikkate alýndýðýnda da halkla iliþkilercilerin etkilenmelerinin sonuçlarýnýn içinde yer aldýklarý topluma yansýyacaðý görülür. Ýnsanlarýn baþat enformasyon kaynaðý medyaya içerik saðlayan kurumlar içinde halkla iliþkilerin ilk sýrada yer almasý, toplumlarýn yönlendirilmesinde medyayý etkileyen önemli unsur olarak halkla iliþkilerin yerini, doðal olarak da halkla iliþkilercilerin sorumluluðunu ortaya koyar. Bu da halkla iliþkilerin sorumluluðunun medyadan çok daha aðýr 320 KOCAELÝ Temeli iletiþime dayanan halkla iliþkilerde dil, iletiþimin temeli olmasý açýsýndan tartýþýlmaz bir önem taþýr. Toplumlarýn inançlarý, bilim ve sanata katkýlarý, tarih boyunca geçirdikleri evreler dillerinde de izlenir. Hangi toplumlarla iliþkilerinin hangi dönemlerde daha yoðun olduðu, hangi kültürlerden etkilendikleri, dünyaya bakýþlarý, dilleri incelenerek ortaya konulabilir. Bu çalýþmanýn konusu da buradan yola çýkýlarak belirlenmiþtir; Türkiye'de halkla iliþkilercilerin dili kullanýmlarýyla halkla iliþkileri, kendilerini ve içinde yer aldýklarý toplumu nerede gördüklerini, nasýl konumlandýrdýklarýný deðerlendirmek, yabancý sözcük kullanma nedeniyle dil-düþünce-üretim iliþkisini ve dil aracýlýðýyla iktidar arayýþýný irdelemek. Çalýþmanýn ilk bölümünde dile iliþkin kavramsal çerçeve verilmiþ, ikinci bölümde halkla iliþkilerde yabancý sözcük kullanmaya yönelik araþtýrmaya yer verilmiþtir. 2. HALKLA ÝLÝÞKÝLERÝN YABANCI DÝLÝ Halkla iliþkiler, kamuda veya özel sektörde, ekonomi veya politika alanýnda, gerçek veya tüzel kiþilik kim için söz konusu olursa olsun, iki taraf arasýndaki iliþkilerden oluþur. Taraflar arasýndaki iliþkilerde eþitlik ya da denge söz konusu deðildir; bir taraf etkileyen, diðer taraf etkilenendir. Bir taraf odakta diðer taraf çevrede yer alýr. Odakta yer alan iliþkinin türünü ve içeriðini belirler, çevredekini etkiler. Bu, halkla iliþkilerin tüm tanýmlarýnda ihmal edilmeyen bir unsur olarak yer alýr; etkilenmesi gereken "hedef kitle". Halkla iliþkilerde karþýlýklýlýktan da söz edilir ancak bu karþýlýklýlýkta hedef kitlenin odak'ý etkilemesi ancak odak'ýn izleyeceði yol-yöntemlerin hedef kitlenin özellikleri ve tepkileri ile yeniden belirlenmesi/deðiþtirilmesi söz konusudur. Hangi alanda uygulanýrsa uygulansýn taraflar arasýndaki iliþkinin türünü ve içeriðini odakta bulunan gerçek veya tüzel kiþilik adýna tasarlayýp yürütmeyi ifade eden halkla iliþki- ÜNÝVERSÝTESÝ ÝLETÝÞÝM F A K Ü LT E S Ý halkla iliþkilerin halktan uzak dili Meral ÇAKIR BERZAH lerin temeli iletiþime dayanýr. Dar veya geniþ hedef kitleleri etkilemek, ikna etmek, rýza oluþturmak, özünde; odakta yer alan lehine bilinç inþa etmek olan halkla iliþkiler etkinlikleri, iletiþim araç ve yöntemleriyle hayata geçirilir. Ýletiþimi "anlamýn paylaþýlmasý" veya "duygu, düþünce ve bilgilerin her türlü yolla paylaþýlmasý" olarak tanýmladýðýmýzda "her türlü yol", duygu, düþünce, bilgi, anlam, vs.'yi aktaracaðýmýz "dil"leri ifade eder. Mekânýn, alanýn düzenlenmesi, renkler, beden dili, tepki verme-vermeme, seçilen sözcükler, yaþanan yer vs. her biri bir dil oluþturur. Bireylerin ya da örgütleri tercih ettikleri ortamlar, araçlar, iliþkide bulunduklarý taraflar için de ayný anlamý taþýyorsa, benzer sonuçlara ulaþýlmasý beklenir. Ýletiþimin baþarýsý "dil"e hâkim olabilmek, iletinin amaçlanan "yorumu"nu saðlayabilmekten geçer. Burada þu iki unsura da deðinmek gerekir: Ýletiþimi tasarlama ve yürütme sorumluluðu üstlenenlerin tasarladýklarýný mümkün olduðunca anlam kaybýna uðramadan kaydedebilmesi ve ifade edebilmesi: ifade ettiklerinin hedefte yer alanlar tarafýndan anlaþýlabilmesi, amaçlandýðý þekilde anlaþýlýp yorumlanmasý. Ýletiþimde gürültü, parazit olarak da adlandýrýlan iletiþim engellerinin çoðu buna iþaret eder. Örneðin iletinin yeterince açýk ve net olmamasý hem çoklu okumaya hem de farklý anlamalara neden olabilir. Kaynaðýn niyeti bu deðilse, sonuç arzu edilenin dýþýnda yani baþarýsýzdýr. Ya da zihinde tasarlananlarýn kayba uðramadan ifade edilebilmesi, kaydedilebilmesi. Ýnsan zihninde yalnýzca sözcükler deðil, imgelerle de iþlem yapar ve bunlarýn sonuçlarýný/ürünlerini her zaman sözcüklerle ifade edemeyebilir, düþündüklerinin tamamýný hedefe aktaramaz ya da düþündüklerini anlam kaybýna uðramadan hedefe aktaramaz. Ya düþündüklerini ifade edebileceði sözcükleri bulamaz ya da karþýsýndakinin anlayabileceði bir dille ifade edemediði için istenen sonuç elde edilemez (anlam paylaþýlamaz). Ýletiþimin baþarýsýný engelleyen unsurlardan sadece bu ikisinde bile "dil"in önemi açýkça görülür. Yüz yüze, bireyler arasýndaki KOCAELÝ ÜNÝVERSÝTESÝ iletiþimde dile hakim olamama, yetkin olmama, düþünce, duygu ve bilgileri aktarmadapaylaþmada nasýl engel oluyorsa, hedef kitlelere üstelik medyayla ulaþmada halkla iliþkilercinin "dil"inin yetkinliði de ayný þekilde üstelik daha büyük boyutlarda engel oluþturur. Halkla iliþkilerde dil bu anlamda iki þekilde hayati önem taþýr. Biri deðinildiði gibi çevreyle iletiþimde ortak anlamlarda buluþabilme, diðeri ise iletiþime konu olan içeriðin üretilmesinde yetkinlik; görüleni, anlaþýlaný, kavrananý, zihinde tasarlananý ifade edebilme yeteneði. Nermi Uygur'un dediði gibi (1997); Her dil bir çeviridir. Her dil, dile getirdiði þeylerin çevirisidir. Dile getirilenler, dile çevrilenlerdir. Dil, çevirdiklerinin toplamýdýr. Bu anlamda çeviri, dil-olmayan bir þeyin dilortamýna aktarýlmasýdýr. Çevirmekle dil, varlýðý insana belirli kýlar. Nesnelerin varlýðýna çoðu kez adlandýrdýktan sonra; ancak bu nesneleri dile getirince eriþiriz. Çeviriyi uyartýp ayarlayan gerçeklik, çevrilirken, çevirme iþleminin özü gereði deðiþikliðe de uðrar. Bunu yapan, yapmak zorunda olan, dildir. Çünkü çevirmek bir þeyi baþka bir ortama ulaþtýrmak, çevrilmiþ bir kýlýkta ortaya çýkarmaktýr. Dilin çevirici görevi tek tek duyu organlarýnýn baþarýsýndan ayrý tutulamaz. Görülen, iþitilen, dokunulanlar aslýnda nasýlsalar öyle mi duyumlanýr? Duyumlarýn çevirdiði ile duyu organlarýnýn algýladýðý dýþþeyler özdeþ deðildir. Çünkü duyu organlarýnýn durumu bu organlarýn dýþarýdaki konusunu belirtir. Bozuk gözlüler nesneleri saðlam gözlülerden baþka türlü görür. Duyulmama, duyu dýþýndakini duyuca alma, duyumlara çevirmedir; duyum algýladýðýný özümser, yani deðiþtirir. Dil de dil olmayan her þeyi dilce algýlar. Yöneldiði "bir þeyler" bulmasýna karþýn çeviriye edilgen, olaný düpedüz yansýtan, salt alýcý bir gözle bakamayýz. Dil çevirisi ne bir fotoðraf makinesinin yaptýðýný yapar ne de seslere aracýlýk eden telefon telini andýrýr. Her verimiyle dile-çevirme süreçlerinin baþardýðý, çevirinin bulduðu þeyi çevirice bir iþleme uðrattýðýný belli eder. Olaný ÝLETÝÞÝM F A K Ü LT E S Ý 321 olduðu gibi deðil, varlýk düzeni deðiþtirerek sunar. Ama olanýn kendisini deðiþtiremez; dil kýlýðýnda bir varoluþa geçirir. Bir varlýða yenisini yaratan aracýdýr dil. Her varlýk durumunu karþýlayan dil durumu, bu karþýlayýþý çeviriciliðine borçludur. Dil, nesneleri olduðu gibi fikirleri, kavramlarý, tasarýmlarý da "dil kýlýðýnda bir varoluþa" (Uygur: 1997) geçirme aracýdýr. Ýletiþimin baþarýsý anlamýn paylaþýlmasý ile karþýlandýðýnda, bu anlamý oluþturan ya da ifade edenlerin "dil"i kullanýmlarýnýn önemi ortaya çýkar. Uygur'a göre, dilin gerisindeki temeli, dili kullanan insaný hiçbir zaman gözden yitirmek doðru deðildir. Anlam kullanýþtadýr. Ama bu kullanýþ insana baðlý bir kullanýþtýr. Anlam, anlam veren insanýn dilde baþardýðýdýr. Çok iþte olduðu gibi anlamlýyla anlamsýzýn efendisi de insanýn kendisinden baþka bir þey deðildir. Binbir etkinin ortasýnda varlýðýný ayakta tutmaya çalýþýp didinirken, dilini kullanarak seçen, karar veren, türdeþleriyle çatýþan, anlaþan hep insandýr. Yürürlükteki kurallarý çiðneyen dil yapýtlarýný kimse anlamlý kýlamaz. Böylesi dilce saçma, hepten saçmadýr. Binbir dereden getirilen suya karþýn anlamlý bir þey yeþermez orda. Dilce saçma bir þey söylemediði gibi hiçbir þey de söyleyemez. Kuralca, biçimce, yapýlýþça aykýrýlýk göstermeyen dil ürünleriyse söyledikleri bakýmýndan insanýn anlamca deðerlendirici gücüne baðlýdýrlar. Anlamlý oluþu þöyle ya da böyle belirlemek, insanýn, dil dýþý etkilerin neredeyse sonsuz zenginliði içindeki seçmesine dayanýr. Bireysel, toplumsal, tarihsel etmenler, anlam-veriþin ayarýdýr. Hedef kitlelere ulaþmak için medyadan yararlanan halkla iliþkiler, medyanýn en önemli içerik saðlayýcýsýdýr. Bundan dolayý halkla iliþkilercilerin kullandýðý dil, bu dille ifade edilen de ayrýca önem taþýr. Medya toplumu, halkla iliþkiler kurumu medyayý etkiler. Bu anlamda bakýldýðýnda halkla iliþkilerin medyadan daha aðýr sorumluluk taþýdýðý görülür. 2.1. Dil: Toplumsal Uzlaþým 322 KOCAELÝ Dil, insanlar arasýnda duygu, düþünce ve bilgilerin paylaþýmýný olanaklý kýlar. Bu paylaþýmýn gerçekleþebilmesi ise anlamlarýn ortaklýðýný gerektirir. Dile iliþkin tanýmlarda da "anlamlarýn paylaþýlabilmesi"nin önemi vurgulanýr. Dil; "Düþünce, duygu ve isteklerin bir toplumda ses ve anlam yönünden ortak olan ögeler ve kurallardan yararlanýlarak baþkalarýna aktarýlmasýný saðlayan çok yönlü, çok geliþmiþ bir dizgedir" (Aksan: 1998). Varlýðýný yalnýzca topluluk üyeleri arasýnda yapýlmýþ bir tür sözleþmeye borçlu olan dil, hem dil yetisinin toplumsal ürünüdür hem de bu yetinin bireylerce kullanýlabilmesi için toplumun benimsediði zorunlu bir uzlaþýmlar bütünüdür (Saussure:1985: 12-13). Dolayýsýyla gerek sözel, gerekse bedensel dilde bireyin kendine özgü eylemlerinin iletiþimi saðlamasý ancak diðerlerinin de bu eylemlere benzer/ortak anlamlar vermesiyle mümkündür. Andre Martinet de dile iliþkin tanýmýnda bunu vurgular; "Dil, insanýn kendi bilgi ve deneylerini, bir anlamsal kapsamý ve bir ses karþýlýðý olan birliklerle, her toplumda bir baþka biçimde açýkladýðý bir bildirim aracýdýr" (Vardar: 2001) Yani, "her dil var olan bir durumu kendi açýsýndan belirtir" (Portine: 1980'den aktaran Günay, 2004: 20). Her dilin kendi söz daðarcýðý, kendine özgü yasalarý, kurallarý vardýr. Konuþulduðu toplumca kabul edilmiþ bir kurallar bütünü olan dil, Gökberk'e göre (1997: 72-73); bize ruh durumlarýmýzý ve ortak dünyamýzdaki nesneleri betimler. Ancak dünyanýn yansýz ve yalýn bir kopyasýný vermez, dilde bir de nesnelerin özne ile canlý olarak kaynaþtýðýný görürüz. Çünkü dil, sadece ortak bilgilerin herkes için geçerli bilgilerin toplamý olan bir ussal yasa (logos) deðildir, dilde bir de ruh saklýdýr. Ussal yasa dünyamýzdaki varlýklarý nesnel bir düzen içine yerleþtirmeye çalýþýr, ruh ise nesne ile kaynaþýp ona kendi benliðinin formunu kazandýrmak ister. Bundan dolayý her ulusal dil tektir. Her dilde bu evren düzeni baþka bir biçimde yorumlanýr. Bu baþkalýðýn nedeni, dillerin farklý geliþme basamaklarýnda bulunmalarýndan, nesnelerin her dil (toplum) için ayrý önemleri olmasýndan ve bir de dillerin ÜNÝVERSÝTESÝ ÝLETÝÞÝM F A K Ü LT E S Ý halkla iliþkilerin halktan uzak dili Meral ÇAKIR BERZAH türlü bilgi alanlarýna ayrý açýlardan gitmelerindendir. Bu durumu Jung, kitlesel bilinçaltý kavramýyla açýklar. Jung'a göre insanlarýn bireysel bilinçaltlarý olduðu gibi kitlesel bilinçaltlarý da vardýr. Ýnsanlarýn kuþaktan kuþaða aktardýðý deneyimler aile, yakýn çevre ve medya ile çocuða aktarýlýr. Ýnsan, dýþ dünyaya iliþkin gerçeklikleri kendi tarihi içindeki iletiþimle öðrendiðini zanneder. Oysa bu süreçte önceden beri gelen deneyimlerin oluþturduðu kodlamalar etkili ve belirleyicidir. Bu da ayný toplum içinde yaþayanlarýn kitlesel bilinçaltý kavramý ile açýklanýr ve her toplumun farklý dünya görüþünü dilinde de görmemizi açýklar. Humbold da (Akarsu: 1998) "Uluslarýn ayrýlmasýný dil saðladýðý gibi uluslar da dile ulusal formlarýný verir" der. Ona göre, dil ayný zamanda ulusun ruhunun dýþ görünüþüdür. Ayný ulusun bireyleri, onlarý baþka uluslardan ayýran ulusal bir birþekillilik gösterirler. Bu birþekillilik ulusun karakterini ifade eder. Dilin karakteri de bu ulusal karakterden doðar. Uluslarýn þekillenmesi, geliþmesi, karakterlerinin belirmesi dili de etkiler. Her dil, ulusun özelliðiyle belli bir özellik kazanýr ve yeniden ayný þekilde ulus üzerinde etkide bulunur. Birçok dillerin sözcükleri bütünde ayný kavramlarý gösterseler bile hiçbir zaman gerçekten eþanlamlý deðildirler. Porzig de ayný þeyi söyler; "Farklý uluslar ayný þeyi farklý farklý dile getirirler". 2.2. Dil-Düþünce-Üretim Ýliþkisi Dile iliþkin tanýmlarda ortak noktalardan biri de dilin düþünceyi ifade etme aracý olmasýdýr. Dil ve düþünme arasýndaki iliþki bildiðimiz en eski düþünürlerden günümüze dek süren bir tartýþma konusu olmuþtur. Eflatun dilin "düþünceleri sesin yardýmýyla, özne ve yüklemler aracýlýðýyla anlaþýlabilir duruma getirmek" olduðunu söylemiþ, düþünme ve konuþma eylemlerinin ayný þeyler olduðunu, yalnýz, içinden konuþmanýn ruhun sesi açýða vurmadan kendi kendine konuþmasý sayýlabileceðini kabul etmiþtir. Wygotski, düþünme eþittir dil eksi ses derken, Martinet, örgütlenmiþ bir düþüncenin ancak dille var olabileceðini ifade etmiþtir. Düþüncenin, bi- KOCAELÝ linçli bir fikir uðraþý olarak incelendiðinde dilden bütün bütün ayrý olduðunu kaydeden Langacker yine de düþüncenin en büyük bölümünün dille ilgili olduðunu kabul etmiþtir. Buyssens de yabancý dildeki bir anlatýmý düþüncemizle çaðrýþtýrdýðýmýzý, bunun da bizi düþünce iþinin dilden ayrý, baðýmsýz olduðu ve zihin iþlemlerinin dil sayýlamayacaðý yargýsýna götürdüðünü ileri sürmüþtür (Aksan: 1998). Hamann (Akarsu: 1998), aklýn kendi içine kapalý soyut bir þey olmadýðýný, aklýn anlama süreçlerinin bütününden oluþan bir þey olduðunu, ancak, anlama denilen þeyin de dille gerçekleþtirilebileceðini, dil olmasaydý aklýn da olmayacaðýný söylemiþtir. Ona göre, sessiz bir düþünce, seslere kendini dökmemiþ bir düþünce de vardýr ama bu sessiz düþünce de dilden hiçbir zaman büsbütün arý deðildir. Her düþünmede içten bile olsa, ses halinde dýþarý çýkmamýþ olsa da içten bir konuþma vardýr. Humboldt'a göre (Akarsu: 1998) dil aslýnda düþüncenin gerçekleþmesinin koþuludur. Dilin asýl olan yaný, düþüncenin kendini bir gerçekleþtirme koþulu olmasýdýr. Ýnsanlar arasýndaki görüþmeyi bir yana býraksak da konuþma, yalnýz bir bireyin düþünmesinin zorunlu koþuludur. Düþüncenin gereçleri tüketilemeyeceði gibi düþüncenin kendisi de bir sürü göstergeler ve baðlýlýklarla ancak dilde meydana gelebilir. Dil, düþünceyi tamamlayan, onu son noktasýna eriþtiren bir þeydir ve insanlarý düþünen varlýk olarak gösteren bir yeteneðin geliþmesidir. Vardar'a göre (2001), dil, düþünme eylemi ve düþünce açýsýndan ele alýndýðýnda insaný insan yapan herþeyin büyük ölçüde dilde yer aldýðý ya da dile yansýdýðý görülür. Dil, bireyin bilincini oluþturan, benliðini biçimlendiren temeldir; bilincin köklerine, bilinçaltýnýn derinliklerine uzanan baþlýca insansal iþlevdir. Düþünce, us, bilgi, buluþ, insansal anlamda ancak dille olanak kazanýr. Düþünsel-ruhsal bir oluþum etkeni olan dil, dünyayý anlýðýmýzýn egemenliði altýna sokan temel araçtýr, baþlýca anlatým yöntemidir. Vendryes (Aktaran Vardar: 2001); insanýn nesnelerin ÜNÝVERSÝTESÝ ÝLETÝÞÝM F A K Ü LT E S Ý 323 varlýðýný ancak onlarý adlandýrarak kavrayabildiðini söyler. Ona göre; dünya ancak düþünce düzlemine aktarýlarak bilgi konusu olduðunda bir karýþýklýklar bütünü olmaktan çýkar. Çünkü bilgi, her nesneyi içinde boðulduðu yýðýndan çekip çýkararak bu karýþýk bütüne düzen getirir, onu anlaþýlýr kýlar. Dil-düþünceye iliþkin görüþlerin farklýlýðýna karþýn dil bilimciler ve dil felsefecileri þu konuda birleþmektedirler: Sözcükler ayný kavramlarý gösterseler bile farklý dillerde hiçbir zaman eþanlamlý deðillerdir. "Dil terimiyle herhangi bir toplumun/ulusun bireyleri arasýnda anlaþma saðlayan yerleþik dizge anlatýlýr. Bu dizge, anlam taþýyan belli ses birimlerinden oluþur. Sözcük adýný verdiðimiz iþaret, bir kavram bir de ses yönü olan, her dilin kaynaþmýþ bir düþünce-ses bileþimidir; dildeki dildeki baþka ögelerle iliþkili bir anlama ve anlatma birimidir. Ýnsanlarýn çeþitli bakýmlardan nitelikleri nasýl birbirinden farklý ise, toplumlarýn dünyayý görüþleri, deðerlendirmeleri de öylece birbirinden ayrýldýðý için kavramlar da dilden dile deðiþir (Aksan: 1998). Humboldt (Akarsu:1998) birçok dilde sözcüklerin bütünde ayný kavramlarý gösterseler bile, hiçbir zaman gerçekten eþanlamlý olmadýðýný belirtmiþtir. Ona göre; bir sözcük, kavramýnýn yalnýzca maddesel göstergesi olduðundan, ayrý ayrý bireyler tarafýndan ayný biçimde tasarlanamaz, her birinde ayrýlan bir þey vardýr. Bir taným onlarý tam tamýna içine alamaz. Uluslarýn ayrý ayrý dünya kavrayýþý, karakteri sözcüklerin anlamýnda saptanmýþtýr 2.3. Ýktidar Aracý Olarak Dil Her toplumun farklý bir dili olduðu gibi, bir toplum içindeki topluluklarda da dil farklýlýklarý görülür. Ortak dil yalýn deðildir, karýþýk, ayrýmlaþmýþ, bir kuruluþtur. Ayný dilde çeþitli aðýzlar, günlük dil, yazýnsal dil, meslek dili, devlet dili, vb. vardýr (Porzig; aktaran Akarsu: 1998). "Ayný dil çevresinde yer alan bireylerle bunlarýn baðlandýðý toplumsal katmanlar, uðraþ öbekleri, vb. ortak aracýn kimi yönlerini 324 KOCAELÝ ÜNÝVERSÝTESÝ deðiþik biçimde kullanýrlar. Sözlüksel düzlemde bu ayrýmlaþma iyice belirginleþir. Böylece dýþ dünyaya bakýþ açýsýndaki ortaklýk toplumsal etkenlerin iþe karýþmasýyla görece bir niteliðe bürünür. Toplumsal konum ve durumlara göre ortak aracýn oynamalar gösterdiði, deðiþik deneyim ve düþün yapýlarýn belirdiði saptanýr (Vardar: 2001). Ayný dil çevresindeki farklý kullanýmlar, insanlarýn yaþadýðý coðrafi bölgenin, ekonomik yapýnýn, göç alýp vermesinin, iliþkide bulunduklarý diðer toplumlarýn ve diðer birçok unsurun etkisiyle oluþur. Benzer þekilde farklý meslek gruplarýnda yaptýklarý iþe özgü bir dilin oluþtuðu görülür. Bu özgülük, o meslek grubunda bulunanlarýn kendi aralarýnda daha kolay anlaþabilmeleri, iþlerinin teknik terimlerini rahatlýkla kullanabilme olanaðý saðladýðý gibi bazan toplumun diðer üyelerinin anlayamamalarý dolayýsýyla onlara bir ayrýcalýk da saðlar. Diðerlerinin tam olarak anlayamadýðý terimlerin kullanýldýðý bu dil ayný zamanda o iþle uðraþanlarýn kendi alanlarýndaki iktidarýný vurgular. Örneðin; kendi bedenindeki rahatsýzlýk dolayýsýyla baþvurduðu hekimin günlük konuþma dili dýþýndaki açýklamalarý ile birey kendi bedenindeki rahatsýzlýðýn ne olduðunu bile tam anlayamaz ama hekimin önerilerini uygular. Benzer þekilde içinden çýkamadýðý hukuki terimlerle kendini, davasýný ifade edemeyeceðini düþünen bireyler, çoðu kez kendilerinin çözebileceði sorunlar için de hukukçularýn yardýmýna baþvururlar. Bazý iþ alanlarýndaki günlük konuþma dilinin dýþýndaki dil, diðer bireyleri kendi alanlarýnda onlara baðýmlý kýlar. Baþka bir deyiþle, o iþ alanýndakilerin iktidarýný vurgular. Vardar'a göre (2001); insanýn dýþ dünyayla ve öbür bireylerle iliþkilerini yansýtan ve biçimlendiren, düþünceyle birlikte tüm toplumsal ve ruhsal kiþiliðini oluþturan dil, gerçeklik ya da nesneler üstünde etki aracý olduðu gibi, kimi yönleriyle baþkalarýný etkileme, yönlendirme, yöneltme aracýdýr da. Yalnýz gerçekliðe iliþkin deneyimleri aktarmakla kalmaz, belli amaçlarla gerçekliðe þu ya ÝLETÝÞÝM F A K Ü LT E S Ý halkla iliþkilerin halktan uzak dili Meral ÇAKIR BERZAH da bu görüntüyü verme yöntemi olarak da kullanýlýr. Dil salt edilgen bir araç deðildir; yalnýzca yansýtýcý olmakla kalmaz. Ayný zamanda etkin bir biçimlendirme ve yönlendirme aracýdýr. Nesnel gerçekliðin öznel biçimde algýlanýþ ve anlatýlýþýný saðlayan bir çerçeve, bir tür düþünsel yapý sunar. Var olan ve düþlenen her þeyi belirtmekle kalmaz; gerçekliðin kendine özgü bir görünüm almasýný saðlar. Dil bu iþlevleriyle her zaman iktidarýn temel unsurudur. Ýnsanlar kimi zaman dili kullanýmlarýyla ayrýcalýklarýný vurgulamýþ, kimi zaman da iktidarlarýný vurgulamak için dili kullanmýþlardýr. Örneðin (Köksal:2003); kimi zaman devleti yönetenler özellikle halka yabancý bir dili devlet ya da saray dili olarak benimsemiþlerdir. Böylece halkla kendileri arasýnda yükselttikleri bir dil duvarý arkasýna sýðýnýp devlet hizmetlerini ancak bu dili konuþan azýnlýk çevrelerinin tekelinde tutmayý baþarmýþlardýr. Ýngiliz sarayýnda 15'inci yüz yýla kadar Fransýzca konuþulmuþtur. Türkler de Osmanlý Ýmparatorluðu döneminde Osmanlý Türkçesi adýný verdikleri Türkçe, Arapça, Farsça gibi farklý dillerin kelime ve dilbilgisi yapýlarýný bir arada kullanan yapay bir yazý dilini "kaba" saydýklarý Türk halkýnýn dilinden ayýrarak geliþtirmiþlerdir. Yönetim iþlevi bakýmýndan devlet ile özdeþ bir kurum olarak ele alýnabilecek dinin dile iliþkisinde de benzerlik görülmektedir. Devlet dilinin halk dilinden ayrý tutulmasý eðilimi toplumun dizginlerini ellerinde tutan yönetici sýnýfta görüldüðü gibi din adamlarýnda da görülmüþtür. Hýristiyanlýk’ta Latince, Ýslam’da da Arapça, din adamlarýnýn kendi ayrýcalýklarýný sürdürebilmeleri kaygýsýyla tanrý dili olarak savunduklarý dil olmuþtur. Dil farklýlýðýnýn yöneticilerin elinde güçlü bir baský aracý olacaðý açýktýr. Yasalarýn, kurallarýn, yeni kararlarýn toplumca iyi anlaþýlmadýðý bir ortamda bireylerin haklarýný savunmalarý ya da korkusuzca yaþamalarý olanaklý deðildir. 3. ARAÞTIRMA TEKNÝKLERÝ YÖNTEM VE Nitel ve nicel veri toplama tekniklerinin KOCAELÝ ÜNÝVERSÝTESÝ ayrý ayrý ve bir arada kullanýldýðý araþtýrmada halkla iliþkilerle ilgili bir süreli yayýn, Türkiye Halkla Ýliþkiler Derneði Internet alaný ana sayfasý ve bir uygulama örneði olarak "Türkiye Markasý Projesi" yabancý sözcük kullanýmýyla ilgili olarak incelenmiþtir. Ýncelenen örneklerdeki yabancý sözcüklerle oluþan karma dilin ne ölçüde anlaþýlabilir olduðunun belirlenmesi amacýyla, yüzde 70'i yabancý dil hazýrlýk sýnýfýný baþarýyla geçmiþ, diðer yüzde 30'u da haftada en az 4 saat yabancý dil dersi almakta olan bir grupla anket çalýþmasý gerçekleþtirilmiþtir. 3.1. Araþtýrmanýn Konusu: Halkla Ýliþkilerin "Yabancý" dili Dil, duygu, düþünce ve isteklerin bir toplumda ses ve anlam yönünden ortak olan ögeler ve kurallardan yararlanarak aktarýlmasýný saðlayan çok yönlü bir dizgedir. Her dil onu konuþan topluma özgüdür. Uluslarýn dilleri inançlarýný, iliþkide bulunduklarý diðer toplumlarýn etkilerini, tarih boyunca geçirdikleri evreleri, kültürlerini görürüz. Özlü bir deyiþle "dil toplumun aynasýdýr". Bu çalýþmada da halkla iliþkilerde dilin kullanýmýnda hareketle ülkemizdeki halkla iliþkilercilerin halkla iliþkilere bakýþý, kullanýlan karma dilin üretime etkileri ve dil aracýlýðýyla ayrýcalýklý bir meslek grubu olma arayýþlarý irdelenmektedir. 3.2. Araþtýrmanýn varsayýmlarý: Araþtýrmada çýkýlmýþtýr: þu varsayýmlardan yola 1. Türkiye'de halkla iliþkilerciler çalýþmalarýnda yabancý sözcükler kullanmaktadýrlar. 2. Halkla iliþkilercilerin yabancý sözcük kullanma eðilimi iki þekilde açýklanmaktadýr: a) Mesleðe özgü bir dil oluþmasý, b) Küreselleþmenin sonuçlarýndan biri. 3. Halkla iliþkileri dünya ölçeðindeki ekonomik, politik, kültürel ve toplumsal geliþmelerden ve toplumlararasý halkla iliþkiler etkilerinden soyutlayarak saðlýklý bir þekilde deðerlendirmek mümkün deðildir. ÝLETÝÞÝM F A K Ü LT E S Ý 325 Egemen yaklaþýmda dikkatlerin yöneltildiði gibi halkla iliþkilerin yalnýzca gerçek veya tüzel kiþilikle ilgili çevreleri arasýndaki iliþkilerle açýklanmaya çalýþýlmasý halkla iliþkilerin anlaþýlmasý ve anlatýlmasýnda saðlýklý ve yeterli deðildir. 4. Halkla iliþkilerciler sorumluluðunu üstlendikleri gerçek veya tüzel kiþilik adýna ilgili çevreleri etkilemeye çalýþýrken, kendileri de hedef kitlesi olduklarý çevrelerden (odaklardan) etkilenirler. Dünya ölçeðindeki geliþmeler ve toplumlararasý halkla iliþkiler etkinliklerinde kendileri de hedef kitle konumunda olan halkla iliþkilercilerin kullandýklarý dilde bu etkinin sonuçlarý görülmektedir. 5. Ýnsanlar ana dilleriyle düþünürler. Düþüncelerini ifade etmek için dile çevirirler. Ýnsanlarýn düþüncelerini tam anlamýyla hâkim olmadýklarý, özümsemedikleri bir dille ya da karma bir dille ifade etmeye çalýþmalarý hem anlama hem de anlaþýlma sorununa yol açar. Halkla iliþkilercilerin yabancý sözcük kullanma eðilimiyle oluþan karma dilleri de anlama ve anlatma sorununa yol açmaktadýr. 3.3. Araþtýrmanýn Amacý Araþtýrmada; 1. Halkla iliþkilerin dünya ölçeðindeki ekonomik, toplumsal, kültürel, politik geliþmelerin dýþýnda deðerlendirilemeyeceði, bu geliþmelerin etkilerinin dilde izlenebileceði, 2. Her alanda olduðu gibi halkla iliþkilerde de saðlýklý üretim için ulusal dile hâkim olmanýn gerekliliði, 3. Ülkemizde halkla iliþkilercilerin çalýþmalarýnda yabancý sözcük kullanmayý tercih etmelerinin ardýnda mesleðe özgü bir dil oluþturma eðiliminin bulunduðunu ancak bunun "anlama ve anlaþýlma" sorununa yol açtýðýný ortaya koymaktýr. 4. BULGULAR Araþtýrmada, halkla iliþkiler alanýnda bir süreli yayýn, bir internet alaný ve bir uygulama örneði yabancý sözcük kullanýmý açýsýndan incelenmiþ, bu incelemelerin sonuçlarýyla ilgili 326 KOCAELÝ bir de sormaca uygulanmýþtýr. 4.1. Halkla iliþkilerle ilgili bir süreli yayýnda yabancý sözcük kullanýmý Araþtýrmada, MediaCat Dergisi yabancý sözcük kullanýmý açýsýndan örnek olarak belirlenmiþtir. Derginin seçilme nedeni halkla iliþkiler alanýna yönelik bir içeriðe sahip olmasýdýr. Dergi ayda bir yayýnlanmakta, okurlarýna aðýrlýklý olarak abonelik yoluyla ulaþmaktadýr. Derginin ait olduðu yayýn grubundaki diðer yayýnlarla birlikte ya da ayrýca ulaþýlabildiði bir internet adresi bulunmaktadýr. Çalýþmada MediaCat Dergisi'nin 2004-2005-2006 yýllarýnda yayýnlanan dokuz sayýsý kapak, dosya konusu, içindekiler ve MediaCat'ten baþlýklý sunuþ yazýlarý yabancý sözcük kullanýmýna iliþkin incelenmiþtir. Derginin incelenen sayýlarýnda kapak sayfalarýna iliþkin bulgular þöyledir: - Derginin adý yabancý sözcüklerden oluþmaktadýr: MediaCat. Derginin adýnýn altýnda "Aylýk Pazarlama Ýletiþimi Dergisi" açýklamasý bulunmakta ancak, içindekiler kýsmýnda "pazarlama" sözcüðü yerine "marketing" sözcüðü kullanýlmaktadýr. - Derginin incelenen dokuz sayýsýndan Þubat ve Mart 2006'da yayýnlanan sayýlarýnýn kapaklarý yazýsýzdýr. Diðer sayýlarýn kapaklarýnda görülen yabancý sözcükler þöyledir: - Eylül 2004: - Haziran 2005: "Vatan Millet Warketing", "Marketing" - Aðustos 2005: "Light Ürün Pazarý" - Eylül 2005: "Baðýmsýz Ajanslar Network'lere Karþý", "Medialab Sensor: Marketiçi Reklam Araþtýrmasý" - Ekim 2005: "Retroseksüeller Metroseksüellere Karþý", "Mediatrik Pazarlama", "Pazarlamada Zafere Götüren Yol: Warketing" - Kasým 2005: "Medya Risturnlarý ve Þeffaflýk", "Warketing'e var mýsýnýz?" ÜNÝVERSÝTESÝ - Aralýk 2005: "Warketing", "Bir Kreatif ÝLETÝÞÝM F A K Ü LT E S Ý halkla iliþkilerin halktan uzak dili Meral ÇAKIR BERZAH nance, business ethics, perspektif, konkur Direktörün Masasý" Derginin her sayýda yayýnlanan "Dosya" kýsmý incelendiðinde elde edilen bulgular þöyledir: Eylül 2004: Proaktif, sendrom, mecra, spesifik, trend, data, direkt, hipotez, http, realite, outdoor, kriter, showroom Haziran 2005: omnibus (catibus) Aðustos 2005: light, obezite, fast food, CRM, prevelans, kodeks Eylül 2005: CRM, CEO, relansman, konkur, word of mouth, entegre, PR, publicity. Ekim 2005: mediatrik, direktör, segmentasyon, youth survey Kasým 2005: perspektif, pragmatik, dizayn, müktesebat, performans, network, entegrasyon, PR, defansif, entegre, rehabilite Aralýk 2005: etnomarketing, fast food, sinerji, marijinal Þubat 2006: konjonktür, mortgate, performans, revizyon, efektif, verifikasyon, automatic spot recognition, parametre, rate card, reel, advertorial, kategori, agresif Mart 2006: kreatif direktör, talk show, sitcom, primitif Derginin her sayýsýnda yayýnlanan MediaCat'ten bölümünde elde edilen bulgular þöyledir: Eylül 2004: sendrom, müphem, proaktif Haziran 2005: marketing, ofisboy Aðustos 2005: hair style, mail, kreatif direktör, rezervasyon, trend, editör Eylül 2005: fizyonomi, performans, polemik, star, mediaedgie: Cia Medialab Sensor Ekim 2005: warketing, konsept, direktör, global, case Kasým 2005: risturn, PR, trend, warketing Aralýk 2005: risturn, e-mail, business gover- KOCAELÝ ÜNÝVERSÝTESÝ Þubat 2006: konkur, global Mart 2006: 4.2. Ýnternet Alaný Araþtýrmada Türkiye Halkla Ýliþkiler Derneði (TÜHÝD)'nin internet alaný ana sayfasý örnek alýnarak incelenmiþtir. "Türkiye" Halkla Ýliþkiler Derneði adýný almasý dolayýsýyla Türkiye'de halkla iliþkiler meslek odasý oluþturma faaliyetlerini de sürdüren TÜHÝD'in internet alaný halkla iliþkilercilerin dili kullanýmlarýyla ilgili önemli bir örnek oluþturduðu için belirlenmiþtir. TÜHÝD'in internet alanýna www.hid.org.tr adresinden ulaþýlmaktadýr. Halkla iliþkiler alanýna yönelik ulusal ve uluslararasý geliþmeler, bilgi paylaþýmý, üyelere yönelik bilgiler, tartýþma konularý ve alanlarý, derneðe ve derneðin elektronik ortamdaki iletiþim grubuna üyelikle vb. içeriðe sahip olan ana sayfa yabancý sözcük kullanýmý açýsýndan incelendiðinde elde edilen bulgular þöyledir: Ana sayfada kullanýcýlarýn rahat ulaþabilmesini saðlamak amacýyla verilen kýsayollarda yabancý sözcük kullanýmý: "P.R." Dosyasý, "P.R." Yayýnlarý, Favori P.R. Siteleri, P.R. Makaleleri, platform Alanýn tasarýmýný üstlenen ya da katkýda bulunan tüzel kiþilik: designed by toksü&chase interactive TÜHÝD internet alaný ana sayfasýndaki destekleyen kuruluþlarýn adý konuyla doðrudan ilgili olmadýðý için deðerlendirmeye alýnmamýþtýr. 4.3. Uygulama örneði Araþtýrmada Türkiye Markasý Projesi yabancý sözcük kullanýmý açýsýndan incelenecek örnek olarak seçilmiþtir. Türkiye Markasý Projesi'nin özet sunumuna Türkiye Halkla Ýliþkiler Derneði internet alaný ana sayfasýndan verilen baðlantý ile ulaþýlabilmektedir. Çalýþmanýn niteliði ve önemi yapýlan kýsa ÝLETÝÞÝM F A K Ü LT E S Ý 327 açýklamada belirtilmektedir: "HÝD "Türkiye Markasý" Projesi Halkla Ýliþkiler Derneði'nin de kurucu üyeleri arasýnda bulunduðu Türkiye Tanýtým Konseyi iki yýldýr "Türkiye Markasý" üzerine çalýþmalar yapýyor. Türkiye Tanýtým Konseyi, Türkiye'nin dünya ekonomisinden daha fazla pay alan güçlü bir ülke olmasý ve saygýnlýðýnýn artmasý için bütünsel deðerleriyle bir marka olarak tanýtýlmasý konusunda strateji, model ve uygulama planý hazýrlamak amacýyla bir araya gelen 13 sivil toplum kuruluþunun oluþturduðu bir sivil giriþim. Halkla Ýliþkiler Derneði, bu oluþumda yer alarak Türkiye Markasý Projesi'nde halkla iliþkiler bakýþ açýsýný ve disiplinlerini yansýtmayý amaçladý. HÝD'in Türkiye Markasý Projesi'ni oluþturmak üzere bir araya gelen HÝD Çalýþma Grubu Üyeleri, katýldýklarý çeþitli klinik, çalýþtay, konferans ve arama toplantýlarý sonucu edindikleri bilgilerle, Türkiye Markasý Projesine Halkla Ýliþkiler yaklaþýmýný getirecek bir çalýþma yaptýlar. HÝD bu çalýþmayý, TASK Çalýþma Grubu'na sundu ve Tanýtým Konseyi Ýcra Kurulu ile paylaþtý. HÝD'in "Türkiye Markasý" projesine halkla iliþkiler yaklaþýmý saðlayan sunumunu, üyelerimiz ve iletiþim sektörü ile web sitemiz aracýlýðýyla paylaþýyoruz." (http://www.hid.org.tr/tr_marka.php) "Türkiye'nin dünya ekonomisinden daha fazla pay alan güçlü bir ülke olmasý ve saygýnlýðýnýn artmasý için bütünsel deðerleriyle bir marka olarak tanýtýlmasý amacýyla bir araya gelen 13 sivil toplum kuruluþunun oluþturduðu bir sivil giriþim olan" (www.hid.org.tr) Türkiye Tanýtým Konseyi içinde yer alan (Türkiye) Halkla Ýliþkiler Derneði çalýþma grubu üyeleri tarafýndan hazýrlanan çalýþmada yabancý sözcük kullanýmýna iliþkin bulgular: Çalýþmanýn sunumunda baþlýktan sonra gelen ilk sayfada amaçlar belirtilmiþtir. Bu 328 KOCAELÝ bölümde kullanýlan yabancý sözcükler: negatif, nötralize, entegrasyon Konumlandýrma baþlýðý altýnda: konsept Ana Mesaj baþlýðý altýnda: "Turkey is a "young power" for you! (for EU) Ýletiþim Planý baþlýðý altýnda: Hükümet, bakanlar ve bürokratlara yönelik mesaj: "Turkey is a "young power" for you! (for EU)", ayný hedef kitleye yönelik proje baþlýðý altýnda: konsept 18-25 yaþ arasý gençlere yönelik mesaj: "Be fresh, be cool", bu hedef kitleye yönelik proje baþlýðý altýnda: euro-vision Medyaya yönelik mesaj: (ulusal ve uluslararasý): "Turkey is a "young power" for you! (for EU)", bu hedef kitleye yönelik proje baþlýðý altýnda: Media Center, briefingler Ýþadamlarýna yönelik mesaj baþlýðý altýnda: "Turkey is a "young power" for you! (for EU)", "It is time to get together", "It is time to makes business", bu gruba yönelik proje baþlýðý altýnda: konsept Sivil toplum kurumlarýna yönelik mesaj: "Turkey is a "young power" for you! (for EU)", Proje baþlýðý altýnda: Networking, Ölçümleme baþlýðý altýnda: sinerji Üniversitelere yönelik mesaj: "Turkey is a "young power" for you! (for EU)", Proje baþlýðý altýnda: Networking, Ölçümleme baþlýðý altýnda: Sinerji Ýletiþim Planý baþlýðý altýnda verilen maddelerde: "facts & figures" Zamanlama baþlýðý altýnda: senkronizasyon Raporlama baþlýðý altýnda: performans, dökümantasyon 4.4. Sormaca Araþtýrmada halkla iliþkiler alanýna yönelik süreli yayýn, internet alaný ve uygulama örneðinde kullanýlan yabancý sözcüklerin bilinirliði ve anlaþýlýrlýðýyla ilgili bir sormaca düzenlenmiþtir. Belirtilen dergi, site ve uygulama ÜNÝVERSÝTESÝ ÝLETÝÞÝM F A K Ü LT E S Ý halkla iliþkilerin halktan uzak dili Meral ÇAKIR BERZAH örneðinde yer alan yabancý sözcükler sýralanarak her birinin karþýsýna ne anlama geldiði ya da Türkçe karþýlýðýnýn yazýlmasý istenen sormaca, Kocaeli Üniversitesi Ýletiþim Fakültesi lisans öðrencilerinden her sýnýf ve bölümden öðrenciye uygulanmýþtýr. Hazýrlanan 100 (yüz) adet form öðrencilere daðýtýlarak sözlük ya da baþka birinden yardým almadan formda yer alan sözcüklerin anlamýna iliþkin bildikleri ya da Türkçe karþýlýklarýný yazmalarý istenmiþtir. Kocaeli Üniversitesi Ýletiþim Fakültesi'nde öðrenciler 2004-2005 eðitim-öðretim döneminden itibaren zorunlu olarak yabancý dil hazýrlýk sýnýfýnda eðitim almaktadýrlar (Yabancý dil sýnavýnda baþarýlý olanlar hazýrlýk sýnýfý eðitimi almadan doðrudan birinci sýnýf eðitimi almaya baþlamaktadýrlar). Ayrýca son sýnýfa gelinceye kadar her yarýyýl en az haftada 4 saat yabancý dil eðitimi almaktadýrlar. Sormaca uygulanan örnek grubun hem iletiþim eðitimi almasý hem de belli düzeyde yabancý dil bilgisine sahip olmasý, halkla iliþkiler alanýnda kullanýlan yabancý sözcüklerin ne ölçüde bilindiði ve anlaþýldýðýna dair bilgi vermesi açýsýndan anlamlýdýr. Kocaeli Üniversitesi Türk Dili Bölümü öðretim elemanlarýndan Okutman Ece Onural, formda yer verilen yabancý sözcükleri deðerlendirerek, gündelik hayatta yaygýn olarak kullanýlan ya da Türkçe'ye yerleþtiði kabul edilen sözcükleri belirlemiþtir. Ancak bu sözcükler de deðerlendirme kýsmýnda anlamlý sonuçlara ulaþýlmasýný saðlamasý nedeniyle sormacada yer almýþtýr. Sormaca, hazýrlanan formlarýn elden daðýtýlmasý ve formlarýn doldurulmasý beklenerek geri alýnmasý þeklinde yüz yüze uygulanmýþ, böylelikle örnek grubun tepkileri ve deðerlendirmeleri de izlenebilmiþtir. Daðýtýlan 100 adet formun 87 adedi doldurularak, 13 adedi boþ olarak geri verilmiþtir. Sormacaya katýlan 87 öðrenciden 60'ý RadyoSinema-Televizyon, Gazetecilik, Halkla Ýliþkiler ve Tanýtým, Görsel Ýletiþim Tasarýmý ve Reklamcýlýk bölümlerinde birinci ve ikinci sýnýf öðrencileridir, yani hazýrlýk sýnýfýnda yabancý dil eðitimi almýþ ya da eþdeðer yabancý dil bilgisine sahip düzeydedirler. Yüzde 30'u ise Halkla Ýliþkiler ve Tanýtým, Gazetecilik ve Radyo-Sinema-Televizyon bölümlerinde üçüncü ve dördüncü sýnýf öðrencileridir. Öðrenciler tarafýndan doldurulan formlarýn deðerlendirilmesi þöyle yapýlmýþtýr: Formda yer verilen yabancý sözcüklerin Türkçe karþýlýklarýný doðru olarak yazanlar: doðru, yakýn anlamýný yazanlar: yakýn, boþ býrakanlar ya da yanlýþ karþýlýk yazanlar: yanlýþ KOCAELÝ ÜNÝVERSÝTESÝ ÝLETÝÞÝM F A K Ü LT E S Ý 329 Sormacada yer alan sözcükler ve bilinme-anlaþýlma oraný ile ilgili sonuçlar þöyledir: 330 Sözcükler Doðru bilenlerin oraný (yüzde) Yakýn bilenlerin oraný (yüzde) Yanlýþ bilen ya da bilmeyenlerin oraný (yüzde) Advertorial 80 0 20 Agresif 15 15 70 Automatic spot recognotion 3 0 97 Case 17 0 83 CEO 43 50 7 Chanel 77 0 23 CRM 0 0 100 Data 47 3 50 Defansif 40 53 7 Direkt 60 30 10 Direktör 63 10 27 Dizayn 50 40 10 Editör 43 43 14 Efektif 3 90 6 Entegrasyon 33 14 53 Entegre 40 10 50 Etnomarketing 10 0 90 Fast food 77 10 13 Fizyonomi 17 3 80 Hipotez 40 3 57 HTP 40 0 60 Ýkon 37 13 50 Kategori 67 3 30 Kodeks 10 0 90 Konjonktür 3 7 90 Konkur 3 0 97 Konsept 6 17 77 Kreatif direktör 23 4 73 Light 63 17 20 Marjinal 64 3 33 Marketing 33 0 67 KOCAELÝ ÜNÝVERSÝTESÝ ÝLETÝÞÝM F A K Ü LT E S Ý halkla iliþkilerin halktan uzak dili Meral ÇAKIR BERZAH Doðru bilenlerin oraný (yüzde) Yakýn bilenlerin oraný (yüzde) Yanlýþ bilen ya da bilmeyenlerin oraný (yüzde) Mecra 23 3 73 Mediaedgie 0 0 100 Medialab sensor 0 0 100 Mediatrik 0 0 100 Metroseksüel 87 3 10 Mortgate 27 3 70 Müktesebat 70 0 30 Müphem 20 3 77 Network 53 3 44 Obezite 86 3 13 Omnibus (catibus) 3 0 97 Outdoor 40 6 54 Parametre 12 3 85 Performans 27 30 43 Polemik 67 3 30 PR 50 0 50 Pragmatik 40 0 60 Prevelans 0 0 100 Primitif 6 0 93 Proaktif 3 3 96 Publicity 15 0 85 Rate card 3 0 97 Reel 67 3 30 Rehabilite 30 3 67 Relansman 3 0 97 Retroseksüel 0 0 100 Revizyon 43 7 50 Risturn 0 0 100 Segmentasyon 37 3 60 Sendrom 6 6 88 Showroom 50 20 30 ÜNÝVERSÝTESÝ ÝLETÝÞÝM Sözcükler KOCAELÝ F A K Ü LT E S Ý 331 Doðru bilenlerin oraný (yüzde) Yakýn bilenlerin oraný (yüzde) Yanlýþ bilen ya da bilmeyenlerin oraný (yüzde) Sinerji 20 12 68 Sit-com 23 14 63 Spesifik 27 0 73 Star 27 6 67 Talk show 27 6 67 Trend 20 37 43 Verifikasyon 0 0 100 Warketing 0 0 100 Word of mouth 0 0 100 Youth servey 0 0 100 Sözcükler 5 BULGULARIN MESÝ VE SONUÇ DEÐERLENDÝRÝL- Araþtýrmanýn ilk varsayýmý ülkemizde halkla iliþkilercilerin gitgide daha çok yabancý sözcük kullanma eðiliminde olduklarýna iliþkindir. Ýncelenen örnekler de (dergi, internet alaný, uygulama örneði) halkla iliþkiler alanýnda yabancý sözcüklerin kullanýmýyla karma bir dil oluþtuðunu göstermektedir. Ýncelenen örneklerde belirlenen yabancý sözcüklerin ne ölçüde bilinebildiði ve anlamýna uygun anlaþýlabildiðine iliþkin sormacanýn sonuçlarý da, ülkemizde halkla iliþkilercilerin kendilerine özgü bir dil oluþturarak dil aracýlýðýyla ayrýcalýk (iktidar) arayýþlarýný ortaya koymaktadýr. Ýncelenen örneklerden alýnan sözcüklerle ilgili sormacada yabancý sözcüklerden hiçbirinin karþýlýðý katýlýmcýlarýn yüzde 100'ü tarafýndan bilinemezken, hiçbir katýlýmcýnýn da sormacada yer alan sözcüklerin tamamýnýn karþýlýðýný verememesi kolay kolay herkes tarafýndan anlaþýlamayacak bir dil oluþtuðunu ortaya koymaktadýr. 332 Halkla iliþkilerciler bu karma dili küreselleþmenin doðal sonuçlarýndan biri olarak açýklamaktadýr. Uluslararasý örgütlerle iþ yapýlýyor olmasý, iþ iliþkilerinin ulusal sýnýrlarla sýnýrlandýrýlamayacaðý, dolayýsýyla bazý KOCAELÝ kavramlarýn, iþlerin en yaygýn kullanýlan dillerdeki þekliyle ifade edilmesi gerektiði belirtilmektedir. Gerçekten de yabancý sözcük kullanýmýnýn artmasý küreselleþmenin sonuçlarýndan biridir, ancak dünyasallaþmanýn deðil. Halkla iliþkiler alanýnda görülen karma dildeki yabancý sözcüklerin aðýrlýklý bölümünün küresel güçler olarak ifade edilen geliþmiþ merkezde yer alan ülkelerin dilinden alýnýyor olmasý da bunun göstergesidir. Araþtýrmanýn üçüncü ve dördüncü varsayýmlarý þöyledir: Halkla iliþkileri dünya ölçeðindeki ekonomik, politik, kültürel ve toplumsal geliþmelerden ve toplumlararasý halkla iliþkiler etkilerinden soyutlayarak saðlýklý bir þekilde deðerlendirmek mümkün deðildir. Egemen yaklaþýmda dikkatlerin yöneltildiði gibi halkla iliþkilerin yalnýzca gerçek veya tüzel kiþilikle ilgili çevreleri arasýndaki iliþkilerle açýklanmaya çalýþýlmasý halkla iliþkilerin anlaþýlmasý ve anlatýlmasýnda saðlýklý ve yeterli deðildir. Halkla iliþkilerciler sorumluluðunu üstlendikleri gerçek veya tüzel kiþilik adýna ilgili çevreleri etkilemeye çalýþýrken, kendileri de hedef kitlesi olduklarý çevrelerden (odaklardan) etkilenirler. Dünya ölçeðindeki geliþmeler ve toplumlararasý halkla iliþkiler etkinlik- ÜNÝVERSÝTESÝ ÝLETÝÞÝM F A K Ü LT E S Ý halkla iliþkilerin halktan uzak dili Meral ÇAKIR BERZAH lerinde kendileri de hedef kitle konumunda olan halkla iliþkilercilerin kullandýklarý dilde bu etkinin sonuçlarý görülmektedir. çalýþýlmasý, kendileri de hedef kitle olan halkla iliþkilercilerin halkla iliþkilere bakýþýnda görülmektedir. Halkla iliþkiler alanýna yönelik dergi, Türkiye Halkla Ýliþkiler Derneði'nin internet alaný ve Türkiye Markasý Proje'sinde örneklendiði üzere küreselleþmenin (1) sonuçlarýndan biri, geliþmiþ merkezde yer alan toplumlarýn dilinin etkisi ülkemizdeki halkla iliþkilercilerin dilinde açýkça görülmektedir. Ayný zamanda uygulamada da geliþmiþ merkezin bakýþ ve deðerlendirmelerinin etkisi görülmektedir. Örneðin Türkiye Markasý Projesi'nde amaçlardan biri: "iç görüþ oluþturmak/dýþ görüþe entegrasyon" olarak kaydedilmiþtir. Yani dýþ görüþle bütünleþecek, uyumlu bir iç görüþ oluþturulmasý. Burada merkeze alýnan dýþ görüþtür. Türkiye'nin en büyük 500 sanayi kuruluþundan halkla iliþkiler birimi bulunanlar arasýnda yapýlan araþtýrmaya (2) göre (Berzah ve Uslusoy: 2005); bu kuruluþlardaki halkla iliþkiler sorumlularýnýn yalnýzca yüzde 55'i halkla iliþkiler birimini örgüt için kesinlikle gerekli buluyor. Bunlarýn da yüzde 20'si halkla iliþkiler biriminin insan kaynaklarý birimine baðlý, yüzde 20'si pazarlama birimine baðlý bir bir alt birim olmasý gerektiðini düþünüyor. Doðrudan üst yönetime baðlý olmasý gerektiðini düþünenlerin oraný yüzde 45. Araþtýrmaya katýlan halkla iliþkiler sorumlularýnýn yüzde 60'ýna göre halkla iliþkiler "çevreyle karþýlýklý iletiþim kuran ve sürdüren yönetim iþlevi", yüzde 22,5'ine göre "hedef kitleyi etkilemek amacýyla yürütülen planlý iletiþim çabasý". Konumlandýrma baþlýðý altýnda verilen maddelerde de odakta Türkiye deðil merkezin yer aldýðý görülmektedir: "Avrupa'ya yenilikçi, deðiþime açýk, giriþimcilik dürtüleri güçlü ve çaðdaþ bir iþortaðý", "Gençlik dolu, heyecanlar ve eðlenceler ülkesi Türkiye", yapýlan arama çalýþmalarýnda paralellik gösteren konsept: "Keþfedilememiþ ve gelecek vaad eden ülke" Dil, Nermi Uygur'un kaydettiði gibi "düþüncelerin dile çevirisi" ise; "Türkiye'nin dünya ekonomisinden daha fazla pay alan güçlü bir ülke olmasý ve saygýnlýðýnýn artmasý için bütünsel deðerleriyle bir marka olarak tanýtýlmasý" için hazýrlanan "Türkiye Markasý Projesi"nde TÜHÝD, halkla iliþkiler açýsýndan, Türkiye'yi amaç ve konumlandýrma baþlýklarý altýnda ifade ettiði þekilde (merkezin, merkezde yer alan toplumlarýn bakýþ açýsýyla) görüyor ve yansýtýyor anlamýna gelmektedir. Yine halkla iliþkilerin dünyasal geliþmelerden ve toplumlararasý iliþkilerden soyutlanarak saðlýklý, hak ettiði þekilde anlamlandýrýlamamasý özellikle egemen söylemde dikkatlerin yöneltildiði gibi "gerçek veya tüzel kiþilikle ilgili çevreleri arasýndaki iliþkiler" çerçevesinde bir dar bakýþla ele alýnmaya KOCAELÝ ÜNÝVERSÝTESÝ Araþtýrmanýn beþinci varsayýmý þöyledir; Ýnsanlar ana dilleriyle düþünürler. Düþüncelerini ifade etmek için dile çevirirler. Ýnsanlarýn düþüncelerini tam anlamýyla hakim olmadýklarý, özümsemedikleri bir dille ya da karma bir dille ifade etmeye çalýþmalarý hem anlama hem de anlaþýlma sorununa yol açar. Halkla iliþkilercilerin yabancý sözcük kullanma eðilimiyle oluþan karma dilleri de anlama ve anlatma sorununa yol açmaktadýr. Halkla iliþkilerde dilin kullanýmý önemlidir çünkü halkla iliþkilerde hedef kitle ile iliþkilerin temeli iletiþime dayanýr, iletiþimin de dile. Bu durumda hem düþünceleri ifade etmek için, hem anlaþmak ve etkilemek için hem de saðlýklý üretim için dile hakim olmak gerekir. Halkla iliþkilerde dilin özenli kullanýmýyla Ýlgili örneklere Türkiye Markasý Projesi'nde de rastlanýyor: Çalýþmanýn sunumunda bir sayfada medya, baþka bir sayfada media, bir sayfada eþgüdüm ve yeknesaklýk baþka bir sayfada senkronizasyon kullanýldýðý görülmektedir. Ayrýca yarý yabancý yarý Türkçe sözcükler ("briefingler" gibi) kullanýlmaktadýr. ("içeriknitelik" açýsýndan medya analizi) dile hâkimiyetle ilgili ayrý bir örnek. Nitelik ve nicelik ÝLETÝÞÝM F A K Ü LT E S Ý 333 analizi içeriðin çözümlemesi (analizi) ve sayýsal çözümlemenin birarada yapýlacaðýný anlatýr. Ancak içerik-içerik çözümlemesi olarak da okunabilecek "içerik-nitelik" analizi yine yanlýþ kullanýma örnek oluþturmaktadýr. Bu durumda iletiþim fakültesi öðrencilerine uygulanan sormacanýn sonuçlarý deðerlendirildiðinde; hem yabancý dil hem de iletiþim eðitimi almakta olan denekler üzerinde yapýlan sormaca sonuçlarý göstermektedir ki: Ülkemizde halkla iliþkilercilerin kullandýðý karma dil yalnýz kendilerinin anlayabileceði bir dil olma yolundadýr. Dolayýsýyla diðerlerinin anlayamadýðý bir dil oluþturarak dil aracýlýðýyla ayrýcalýklý bir grup olmaktadýrlar. Ancak, incelenen örneklerde de görüldüðü gibi dile hâkim olamama hem yanlýþ kullanýmlarý hem de yanlýþ anlamalarý veya anlamamalarý getirmektedir. Çalýþma nedeniyle uygulanan sormacada katýlýmcýlarýn önemli bir kýsmý "aslýnda ben bu sözcüðü biliyorum ama Türkçe karþýlýðýný veremiyorum" ya da "Bu sözcüðü Türkçe karþýlýðýyla kullandýðýmda yerini bulmuyor gibi geliyor" þeklinde açýklamalarda bulunmuþlardýr. Bu açýklamalar medyaya içerik saðlayan önemli bir kurum olarak halkla iliþkilerin kullandýðý dilin medyada yer almasý sonucunda ulaþýlan durumu göstermektedir. Yabancý dildeki terimlerin, sözcüklerin yaygýn olarak kullanýlmasý, kullanýldýðý þeklindeki anlamýn pekiþmesine, Türkçe karþýlýklarýnýn yabancýlaþmasýna yol açmaktadýr. Diðer yandan sormacanýn sonuçlarý öngörülmeyen önemli tartýþma konularý ortaya çýkarmaktadýr: Dilbilimcilere göre, herhangi bir yabancý sözcüðün Türkçe'ye yerleþmiþ kabul edilebilmesi için okunduðu gibi yazýlmaya baþlanmasý gerekmektedir. Örneðin "direkt" sözcüðü "direk" olarak yazýlmakta, "briefing" sözcüðü "brifing" olarak yazýlmakta ve bu sözcüklerin dilimize yerleþtiði kabul edilmektedir. Peki sözcüklerin yalnýzca okunduðu gibi yazýlmaya baþlanmasý dile yerleþmesi anlamýnda yeterli midir? Kocaeli Üniversitesi Ýletiþim Fakültesi öðrencilerine uygulanan sor- 334 KOCAELÝ macada yöneltilen sözcükler içinde artýk dilimize yerleþtiði kabul edilmekte olan sözcüklerin (3): (agresif, direkt, direktör, dizayn, editör, efektif, entegrasyon, entegre, fizyonomi, hipotez, ikon, kategori, kodeks, konjonktür, konkur, konsept, kreatif direktör, müphem, obezite, parametre, performans, polemik, pragmatik, primitif, proaktif, rehabilite, revizyon) bilinmesi, tam karþýlýðýnýn verilmesi ile ilgili sonuçlar bu duruma iliþkin anlamlý bulunmaktadýr. Yine herhangi bir yabancý sözcüðün Türkçe'ye yerleþmesi için bir ölçüt olan "yabancý sözcüðün Türkçe okunduðu gibi yazýlmaya baþlanmasý" konusu da artýk tartýþýlmalýdýr. Çünkü dilin temel ses birimi harflerin okunuþu göz ardý edilemeyecek ölçüde Türkçe okunuþtan uzaklaþmakta, yabancý sözcükler ve onlarla ilgili kýsaltmalar deðil Türkçe kýsaltmalarda da Türkçe harf okunuþlarýndan uzaklaþýlmaktadýr. Örneðin NTV'nin (Nergis Grubu'nun televizyonu olarak kurulmuþtu) entivi diye okunmasý yadýrganmamakta, neteve diye okunmasý alýþýlmadýk gelmektedir. Diðer taraftan "light" olarak yazýlan ve "layt" olarak okunan sözcüðün Türkçe karþýlýðý olan "hafif" kullanýlmamakta, "light" sözcüðü de "light" olarak yazýlýp "layt" olarak okunmaya devam edilmektedir. Dolayýsýyla yabancý bir sözcüðün dilimize yerleþmesiyle ilgili ölçütler deðiþirken, Türkçe, okunduðu gibi yazýlan bir dil olma özelliðinden uzaklaþmakta, Türkçe'yi tanýmlayan önemli unsurlar yok olmaktadýr. Türkiye'de halkla iliþkilercilerin kullandýðý karma dilden yola çýkarak; halkla iliþkilercilerin mesleklerine bakýþ açýlarý, kendilerini ve içinde yer aldýklarý toplumu dünyasal ölçekte "nerede" gördükleri, nasýl tanýmladýklarýna dair bir sonuca ulaþýlabilmektedir. Dilde kullanýlan yabancý sözcüklerin aðýrlýklý olarak "küreselleþen" merkezde yer alan toplumlarýn dillerine ait olmasý göstermektedir ki, dünyasallaþma deðil, küresel güç durumunda olan toplumlarýn etkisi altýnda kalýnmaktadýr. Bu sonuç halkla iliþkilerin aðýrlýklý olarak "gerçek veya tüzel kiþilikle hedef kitleleri arasýndaki iliþkiler" çerçevesinde tanýmlan- ÜNÝVERSÝTESÝ ÝLETÝÞÝM F A K Ü LT E S Ý halkla iliþkilerin halktan uzak dili Meral ÇAKIR BERZAH masýyla birarada deðerlendirildiðinde; halkla iliþkilercilerin fotoðrafýn bütününü görme ve yorumlama konusunda bir sýkýntýnýn varlýðý, kendi alanlarýný egemen söylemde gösterilen çerçevede tanýmlayarak miyop bir bakýþa sahip olduklarý yargýsý ortaya çýkmaktadýr. Toplumlararasý halkla iliþkilerde kendileri de önemli bir hedef kitle olan halkla iliþkilercilerin kendilerinin toplum içindeki iþlevleri ve sorumluluklarý konusunda daha sorgulayýcý bir tutum oluþturmalarý gerekmektedir. YARARLANILAN KAYNAKLAR: Akarsu, Bedia, "Dil Kültür Baðlantýsý", Ýnkýlap Yayýnevi, Ýstanbul, 1998 Aksan, Doðan, "Her Yönüyle Dil Ana Çizgileriyle Dilbilim", Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Türk Dil Kurumu Yayýnlarý: 1998, Ankara Çakýr Berzah, Meral, Uslusoy, Belkýs: Halkla Ýliþkilerin Stratejik Konumlandýrýlmasý, Uluslararasý Stratejik Yönetim Kongresi, Çanakkale, 2005 (1) Küreselleþme sözcüðü ile dünyasallaþma kastedilmemektedir. Günay, V. Doðan, "Dil ve Multýlungýal", Ýstanbul, 2004 Ýletiþim", (2) Araþtýrmada halkla iliþkiler birimi bulunan kuruluþlardan 83'üne ulaþýlmýþ ancak bunlarýn 40'ý araþtýrmaya yanýt vermiþtir. Güz, Nükhet ve diðerleri, "Etkili Ýletiþim Terimleri", Ýnkýlap Yayýnevi, Ýstanbul, 2002 (3) Kocaeli Üniversitesi Türk Dili Bölümü öðretim elemanlarýndan Okutman Ece Onural bu çalýþmada yardýmcý olmuþtur. Köksal, Aydýn, "Dil ile Ekin" Toroslu Kitaplýðý, Ýstanbul, 2003 Sauussure, de Ferdinand, "Genel Dilbilim Dersleri", Çev: Berke Vardar, Birey ve Toplum Yayýnlarý, Ankara, 1985 Vardar, Berke, "Dilbilimin Temel Kavram ve Ýlkeleri" Multýlýngýal, Ýstanbul, 2001 Vendryes, J.V., "Dil ve Düþünce", Çev: Berke Vardar, Multýlungýal, Ýstanbul, 2001 MÜLAKATLAR: Alver, Füsun, Kocaeli Üniversitesi Ýletiþim Fakültesi Öðretim Üyesi Onural, Ece, Kocaeli Üniversitesi Türk Dili Bölümü KOCAELÝ ÜNÝVERSÝTESÝ ÝLETÝÞÝM F A K Ü LT E S Ý 335 336 KOCAELÝ ÜNÝVERSÝTESÝ ÝLETÝÞÝM F A K Ü LT E S Ý
Benzer belgeler
disiplinlerarası bir alan olarak halkla ilişkiler
edilmeyen bir unsur olarak yer alýr; etkilenmesi gereken "hedef kitle". Halkla iliþkilerde
karþýlýklýlýktan da söz edilir ancak bu karþýlýklýlýkta hedef kitlenin odak'ý etkilemesi ancak
odak'ýn izl...