Konu: "Woyzeck” ve "Matmazel Julie” Adlı Eserlerde Kullanılan İmge
Transkript
Konu: "Woyzeck” ve "Matmazel Julie” Adlı Eserlerde Kullanılan İmge
Konu: "Woyzeck” ve "Matmazel Julie” Adlı Eserlerde Kullanılan İmge ve Simgelerin Eserlerin Tezlerine Katkısı Adı-Soyadı: Halil İbrahim Yüksel No: 149 Sınıfı: 11-D WOYZECK VE MATMAZEL JULIE’DE İMGE VE SİMGE KULLANIMI Georg Büchner, "Woyzeck” adlı eserinde toplumdaki sınıflaşmanın ortaya çıkardığı sorunları anlatır. Büchner bu konuyu ele alarak üst sınıftakilerin alt sınıftakiler üzerindeki baskılarını işlemekte ve bunların bireyi bir cinayete kadar götürebildiğini ortaya koymaktadır. Strindberg, "Matmazel Julie” adlı eserinde üst sınıftan birinin zaaflarına yenilerek alt sınıfa düşmesi sonucu yaşadığı sorunları anlatır. İki eserde de aydınlık, ateş, güneş, karanlık gibi imgelerle ve içki, çizme, zil gibi simgeler yoluyla sınıf farklılıklarını, kişilerin psikolojilerini etkileyen unsurları ve birbirlerine bakış açılarını ortaya koyarlar. Aynı zamanda Büchner dönemin özelliklerinin ve bazı karakterlerin okuyucu tarafından daha iyi kavranabilmesi için de imgelerden yararlanır. Böylece her iki yazar da sınıflaşmanın bireyler ve toplum üzerinde oluşturduğu olumsuzlukları okuyucuya göstererek okuyucunun bu konuda bilinçlenmesini sağlar. Georg Büchner, sınıflar arasındaki farkı anlatmak için "güneş” imgesini kullanır. Okuyucu bunu Woyzeck’in, aldığı parayı Marie’ye vermesi sırasında görür. Alnında damlalar birikmiş. Didin dur güneşin altında, uykuda bile terle! Biz yoksul insanlar! Al, para getirdim yine, Marie; maaşım, biraz da yüzbaşım verdi. (Woyzeck, 190) Büchner "güneş” imgesinin Woyzeck’i terletmesini, üst sınıftakilerin alttakileri ezmesiyle özdeşleştirir. Yazar, Güneş’in yoksul insanların üzerinde bir baskı unsuru olduğunu ve onlara zarar verdiğini göstererek o dönemde Woyzeck gibi alt sınıftan olanların Yüzbaşı gibi üst sınıftan, zengin insanlarla aralarındaki sosyal ve ekonomik eşitsizliği ortaya koyar. Strindberg ise sınıflar arası farkı anlatmada "bira” ve "şarap” simgelerinden yararlanır. Okuyucu, eserin başında Jean’ın Kristin ile konuşması sırasında bu imgelerle karşılaşır. Jean: Yazdönümü Gecesi bira! Yo, teşekkürler! Bende daha iyisi var. (Masanın gözünden sarı yaldızlı bir şişe kırmızı şarap çıkarır.) Görüyor musun sarı yaldız! Hadi şimdi bir bardak getir, ama balon bardak olsun! (Matmazel Julie, 99) Alt sınıftan olan Jean, Kristin’in getirdiği ucuz birayı içmeyip üst sınıftakilerin içtiği sarı yaldızlı şarabı çıkarmaktadır. Strindberg, iki çeşit içkiyi kullanarak toplumun yiyip içtiklerine varıncaya kadar birbirinden ayrıldığını okuyucuya göstermektedir. Strindberg sınıflar arası ekonomik ve toplumsal farkı ortaya koymada içki simgesini kullanır. "bira” alt sınıfın içkisidir ve onları simgeler "şarap” ise üst sınıfın simgesidir. Yazar bu simgelerle okuyucunun sosyal yapıyı gözünde canlandırmasını sağlamaktadır. Büchner, karakterlerin psikolojilerini etkileyen unsurları ortaya koymada imgelerden yararlanmaktadır. Yazar, Woyzeck’in, bozulan psikolojisini doktorla konuşması sırasında kullandığı imgelerle okuyucuya gösterir. Woyzeck: Öğleyin güneş tepeye çıkıp da dünya ateşe düşmüş gibi yanmaya başlayınca, işte o zaman korkunç bir ses bir şeyler diyor bana. (Woyzeck 189) Yazar burada kullandığı "güneş” ve "ateş” imgeleriyle aydınlığın ve sıcaklığın Woyzeck’i rahatsız ettiğini belirtmektedir. Ayrıca tabi tutulduğu deney sonucu bozulan psikolojisi yüzünden bu imgelerin ona sanrı görmesine sebebiyet verebilecek kadar etki ettiğini okuyucuya gösterir. Yazar, Marie’nin ruhsal durumunu anlatırken de imgelere başvurur. Marie: Ne de karardı her yer; insan kör olacak neredeyse. Oysa sokak feneri içerdeymiş gibi aydınlık olurdu her zaman. Dayanamıyorum; korkuyorum! (Woyzeck, 185) Yazar, "sokak feneri”, "karanlık” gibi imgelerle Marie’nin iç karartıcı, karanlık öğelerden hoşlanmadığını, Woyzeck’in aksine aydınlık ortamda huzur bulduğunu okuyucuya hissettirmektedir. Strindberg ise Jean’ın üst sınıftakilerin baskısı altında bozulan psikolojisini okuyucuya aktarmak için zil ve çizme simgelerini kullanır. Jean: İşte, geçmişteki günler, Kont, hepsi şurada. Ona gösterdiğim bağlılığı kimseye göstermedim ben. Eldivenlerini iskemlenin üstünde görsem, yeter işte, hemen ufalırım. Her zil çalışında bir at gibi ürperirim. Şu anda bile, şurada görkemli bir biçimde duran çizmelerine baktıkça sırtımın iki büklüm olduğunu duyuyorum. (Matmazel Julie, 116) Yazar, "eldivenler” ve "görkemli bir biçimde duran çizmeler” ifadeleriyle basit eşyaların bile üst sınıftan birine ait olmasıyla alt kademeden biri üzerinde baskı oluşturabileceğini ve "at gibi ürperirim”, "hemen ufalırım” sözleriyle Jean’ın bu baskı sonucu yaşadığı ruhsal sıkıntıyı okuyucuya aktarmaktadır. Yazar, Julie’nin Jean’la ilişkisinden sonra değişen ruh halini göstermek için görsel imgelere başvurmaktadır. Julie: Bütün oda sise büründü, sense bir ocak gibisin, uzun şapkalı, karalar giyinmiş birine benzeyen bir ocak, gözlerin ateşteki közler kadar parlak, yüzün kül gibi soluk. Ne kadar hoş, ne kadar sıcak! Ne kadar aydınlık, ne kadar sessiz. (Matmazel Julie, 140) Yazar, "ocak gibisin”, "ateşteki közler kadar parlak”, "aydınlık” ve "sıcak” gibi imgeleri kullanarak, Julie’nin gözünde, Jean’ın değişen statüsünü ve kendisi üzerinde kurduğu baskı ve üstünlüğü okuyucuya aktarmakta ve okuyucunun Julie’nin değişen ruh halini anlamasını sağlamaktadır. Her iki yazar da kullandıkları imgelerle üst sınıftakilerin, alt sınıftaki insanların psikolojileri üzerinde önemli bir baskı unsuru olduğunu ortaya koymaktadır. Bunun sonucu olarak Woyzeck ve Marie gibi alt sınıftan olan veya Matmazel Julie gibi alt sınıfa düşmüş bireyler bilinçsel sorunlar yaşayarak düşünce ve davranışlarına hâkim olamazlar ve kendilerini güçsüz, ezilmiş hissederler. Büchner, kişilerin birbirlerine olan bakış açılarını okuyucuya aktarmak için imgeleri kullanır. Yazar, bunu Marie’nin üst sınıftan olan Yüzbaşı ve Astsubay’ın alt sınıftan olan Marie hakkında görüşlerini belirtmeleri sırasında okuyucuya aktarır. Marie: Yürü bakayım şöyle bir! Boğa gibi göğsü var, sakalı aslan yelesi gibi! Bir kişi yok üstüne! Çatlasın bütün kadınlar. (Woyzeck, 187) Yazar, "boğa gibi göğüs”, "aslan yelesi gibi sakal” gibi imgelerle Marie’nin erkekleri, güçlü fizikleriyle değerlendirip, hayvandan çok da farklı görmediğini okuyucuya anlatmaktadır. Marie aynı zamanda böyle bir erkeğe sahip olmayı diğer kadınlara üstünlük sağlama aracı olarak görmektedir. Marie: Nasıl da dik tutuyor başını! Saçları kapkara, ağırlığından beli bükülecek sanki. Ya gözleri! (Woyzeck, 186) Yazar, "dik tutuyor başını”, "saçları kapkara” gibi imgelerle Astsubay’ın Marie’ye duygu ve düşünceleri olan bir insandan çok fiziksel özellikleriyle ön plana çıkan bir nesne olarak baktığını gözler önüne sermektedir. Strindberg ise Jean’ın kendi sınıfına ve üst sınıftakilere bakış açısını, Jean’ın, anlattığı düşte kullandığı imgelerle ortaya koymaktadır. Jean: Gördüğüm düşte, hep karanlık bir ormanda, büyük bir ağacın altında yatıyorumdur. Yukarılara çıkmak isterim, ağacın ta tepesine çıkıp, güneşin aydınlattığı, ışıltılı görünüme oradan bakmak, sonra o tepede duran yuvadaki altın yumurtaları almak. (Matmazel Julie, 107) Yazar, "karanlık bir orman”, "büyük bir ağacın altı” gibi imgeler kullanarak Jean’ın, kendisinin de bulunduğu alt sınıftan duyduğu huzursuzluğu ve bu ortamdan kurtulma isteğini okuyucuya göstermektedir. "Güneşin aydınlattığı, ışıltılı görünüm”, "altın yumurtalar” gibi zenginlik ve güzelliği belirten imgelerle de Jean’ın, üst sınıftakilerin bulunduğu konumu şaşaalı ve üstün olarak gördüğünü okuyucuya aktarmaktadır. Her iki yazar da o dönemde insanların birbirlerine bakış açılarının sınıflara göre farklılık gösterdiğini, alt sınıftaki bireylerin üst sınıfa ulaşma veya yakınlaşma çabasında olduğunu çünkü bunu huzursuz, mutsuz oldukları yerden ayrılmak olarak gördüklerini belirtir. Böylece her iki yazar da toplumdaki ayrılığın daha iyi kavranabilmesi için imgelere başvurmaktadır. Sonuç olarak; "Woyzeck” adlı eserinde Büchner’in imgeleri kullanması, sınıf farklılıklarının ve bunun sonucunda kişilerin değişen ruh hallerinin ve birbirlerine bakış açılarının okuyucu tarafından daha iyi anlaşılması içindir. Strindberg ise "Matmazel Julie” adlı eserinde imgelerle, sınıflaşmanın, karakterlerin psikolojik durumlarında ve birbirlerine bakış açılarında meydana getirdiği değişiklikleri okuyucuya aktarır. Her iki eserde de sınıflaşmanın toplumu birbirinden uzaklaştırdığına ve buna karşı bilinçli olmak gerektiğine değinilmektedir. O dönemde sınıf farklılıklarının ortaya çıkardığı ekonomik ve toplumsal sorunlar gösterilerek, okuyucunun ders alması amaçlanmaktadır. Ortak veya farklı olarak kullanılan imgelerle iki eserde de karakterlerin yaşadıkları sorunlar ve sınıflaşmaya bağlı olarak olgunlaşmış veya değişmiş, duygu, davranış ve bakış açılarının okuyucunun zihninde daha iyi canlanması amaçlanmaktadır. Böylece her iki yazar da topluma zarar veren sınıflaşmaya karşı okuyucuda itki oluşturarak, okuyanların bu toplumsal eşitsizliğin bir daha yaşanmaması noktasında bilinçlenmesini amaçlamaktadırlar. Kaynaklar 1) Strindberg. Matmazel Julie. (Adam Yayınları) 2) Woyzeck. Georg Büchner. ( Adam Yayınları) 5 6
Benzer belgeler
Konu: "Woyzeck” ve "Matmazel Julie”de Alt Sınıf Karakterlerin Sınıf
insanlara özentisini gösterir ve orada olmak istediğini belirtir. "Yulaf” ve "su” alt sınıfla ilişkilendirilerek
Marie’nin ait olduğu sınıfa isyanı işlenir.
Matmazel Julie’de yazar, sınıf atlama is...