ürkiye`de Müzik Eğitimi ve Orff Yaklaşımı” ekin
Transkript
ürkiye`de Müzik Eğitimi ve Orff Yaklaşımı” ekin
2 Türkiye’de Müzik Eğitimi ve Orff Yaklaşımı www.orffmerkezi.org İÇİNDEKİLER Sahibi Bali Müşavirlik Mümessillik Yayıncılık Tic. Ltd. Şti. adına Yasemin Çetin Genel Yayın Yönetmeni Serhan Bali Carl Orff-Vakfı Dießen am Ammersee’den Tüm Andante Okurlarına Selamlar 4 Genel Koordinatör Pınar Ünal Genel Yayın Yönetmeni Yrd. ve Yazı İşleri Müdürü (Sorumlu) Melike Bali Prof. Dr. Phil. Ulrike E. Jungmair’dan Önsöz 6 [email protected] Uluslararası bağlamda Carl Orff ve Gunild Keetman’ın yaklaşımıyla elementer müzik ve dans pedagojisinin etki ve uygulaması 8 Orff-Schulwerk’in getirdiği çözümler üzerine 9 [email protected] Yazı işleri Sanat Deliorman Yayın Kurulu Serhan Bali, Can Denizci, Feyzi Erçin, Diğdem Gezek, Ahu Ünalp, Selen Yılmaz Yayın Danışmanı Şefik Kahramankaptan Görsel Sanat Yönetmeni ve Kapak Tasarımı Faruk Özcan [email protected] Proje Danışmanı Ahu Ünalp [email protected] Abonelik ve Eski Sayılar [email protected] Renk Ayrımı-Baskı-Cilt Şan Ofset Matbaacılık San. ve Tic. Ltd. Şti. Hamidiye Mh. Anadolu Cd. No: 50 Kağıthane / İstanbul Tel: (0212) 289 24 24 Haziran 2015 Dağıtım Dünya Süper Veb Ofset A.Ş. Tel: (0212) 440 24 24 İdare Merkezi Akçaağaç Sokak, No: 1/1 34660 Acıbadem-Üsküdar, İstanbul. Tel: (0216) 325 27 13 / (0216) 545 03 86 Faks: (0216) 326 39 20 Ankara İrtibat Bürosu Tel-Faks: (0312) 435 02 60 Yayın Türü Aylık Yaygın Süreli Yayın Andante dergisinde yayımlanan tüm yazı, fotoğraf ve illüstrasyonların her hakkı saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz. ® www.mikropgramofon.com Türk müzik sektörüne yeni bir soluk getiren Mikrop Gramofon internet mağazası onuncu yılında klasik, caz ve alternatif müzik albümleri satışında akla ilk gelen adres olmayı sürdürüyor. Mikrop Gramofon’un geniş veritabanında 11.000 adetten fazla klasik müzik ve caz albümü müzikseverlerin beğenisine sunulmuş bulunuyor. www.andante.com.tr Anadolu Müzik Eğitimi İyileştirme Projesi 11 Güher ve Süher Pekinel ile Anadolu Orff Projesi Üzerine 14 Türkiye Orff-Schulwerk Merkezi Müdürü Fatoş Cümbüş Auernig ile Türkiye’de Orff eğitimciliği üzerine 16 Anadolu Orff Projesi yeniden harekete geçiyor 19 Özel ALEV İlköğretim Carl Orff Model Okulu’nda Müzikli Tiyatro Projesi 20 Marmara Üniversitesi’nde “Temel Müzik ve Hareket Eğitimi” 22 Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Müzik Eğitimi Anabilim Dalı’nda Orff-Schulwerk 23 Etnomüzikolog Tugay Başar ile KeKeÇa ve otizmli çocukların eğitiminde Orff yaklaşımın etkisi üzerine 24 San Francisco Okulu ve dünyayı gezen bir Orff-Schulwerk uzmanı: Doug Goodkin 26 Finlandiya’daki Orff-Schulwerk Birliği JaSeSoi ry’nin müdürü Juuso Kauppinen ve de Birliğin ve MUSISOI ry’nin kurucu ortağı Jukka Siukonen ile söyleşi 28 Erken çocukluk eğitim uzmanı, İngilizce öğretmeni ve çevre eğitmeni Gaye Amus’tan görüşler 30 3 Carl Orff-Vakfı Dießen am Ammersee’den Tüm Andante Okurlarına Selamlar C arl Orff Vakfı, Türkiye Orff Schulwerk Merkezi’ni, Güher ve Süher Pekinel’in girişimiyle ve Andante dergisiyle birlikte hazırladıkları elinizdeki ek için tebrik eder. Bu sayede, Carl Orff Schulwerk’in uluslararası çalışmaları ve 10 yıldan uzun bir süre Türkiye’de anaokuldan liseye kadar, Orff-Schulwerk dersi veren öğretmenlerin bu doğrultudaki eğitimleri, ilk kez çok daha geniş bir okuyucu kitlesine tanıtılmış olacak. Besteci Carl Orff’un (1895-1982) yarattığı Orff-Schulwerk her çocuğun, her insanın içinde bir sanatçı yattığı inancına dayanmaktadır. Bu sanatsal pedagojik yaklaşımın temeli müzik, konuşma ve hareket ile özgün ve yaratıcı ifadedir. Carl Orff-Vakfı elinizdeki ekin birçok ilgili okuyucuya ulaşmasını dilerken, bu yayından dolayı dünyaca ünlü piyanistler Güher ve Süher Pekinel’e, Andante dergisine, ekin hazırlanmasından sorumlu olan dergi editörlerinden Sanat Deliorman’a ve Türkiye Orff-Schulwerk Merkezi’ndeki başarılı çalışmalarından dolayı Fatoş Cümbüş Auernig’e teşekkür eder. Ute Hermann Carl Orff-Stiftung Dießen am Ammersee Başkanı 4 Türkiye’de Müzik Eğitimi ve Orff Yaklaşımı www.orffmerkezi.org www.andante.com.tr 5 Prof. Dr. Phil. Ulrike E. Jungmair’dan Önsöz Hindemith’ten bugüne Türkiye’de Orff-Schulwerk uygulamaları T ürkiye’de Orff-Schulwerk, Türk müzik pedagojisi açısından bir başarı hikâyesidir. 1991 yılında Ankara’daki Goethe Enstitüsü’nden Dr. Gertraud StoopWirth, Prof. Dr. Ali Uçan ile birlikte Gazi Üniversitesi’nde bir seminer vermek üzere beni Ankara’ya davet etmişlerdi. Dr. Stoop beni Kıbrıs’taki seminerlerden tanıyordu, şimdi de OrffSchulwerk’i Gazi Üniversitesi’nde tanıtmam isteniyordu. O zaman bu olayın üniversitenin Orff-Schulwerk ile ilk karşılaşması olmadığını öğrendiğimde çok şaşırmıştım. Paul Hindemith ve onunla birlikte Dr. Eduard Zuckmayer daha 1938 yılında OrffSchulwerk’i ve çalgılarını Gazi Eğitim Enstitüsü’nde öğrencilerle tanıştırmıştı. Özellikle Schulwerk’in temel fikirlerini aktarmak isteyen ve Carl Orff ile şahsen iletişimde bulunmuş (1951-1956) olan kişi besteci ve pedagog Muzaffer Arkan’dı. Kendisi OrffSchulwerk’i –temel fikirlerine sadık kalarak– tanıtmanın Türk müziği ve Türk kültürü bazında anlamlı ve başarılı olacağının bilincindeydi. Semnerlerle başladık 1991’de Ankara’da gerçekleşen bu ilk seminerimde Liz Sey ile tanıştım. Onun girişimi ve uzun yıllar süren hazırlık çalışmaları sonucunda 1997’den itibaren “Orff-Schulwerk Yaklaşımı ile Elementer Müzik ve Hareket Eğitimi” üzerine pedagoglar, öğretmenler, anaokulu eğitmenleri, müzik öğretmenleri, ayrıca da konservatuvar ve üniversitelerin profesörlerine yönelik düzenli seminerler gerçekleşti. Bayan Sey kızı Rana Uluç ile birlikte kursların hazırlık ve organizasyonunu gerçekleştiriyorlardı. Kendisi iletişimi sağlıyor, yerel haftasonu seminerleri düzenleyerek çoğunlukla katılımcıların geliştirme kurslarına önbilgilere sahip olarak gelmelerini sağlıyordu. Liz Sey aracılığı sayesinde Avusturya Kültür Ofisi ile bağlantıya geçildi ve finansal destek alındı; Münih’teki Carl Orff Vakfı da en başından beri bu çalışmalara destek verdi. 2000’de artık Orff-Schulwerk yaklaşımı ile Müzik ve Dans Eğitimi seminerlerimizden sekizincisini gerçekleştiriyorduk. İlk defa dans ve müzik ağırlık noktalarına dayanarak iki farklı grupla kurs yapabilmek mümkün olmuştu (Susanne Rebholz ve Ulrike E. Jungmair). Hareket konusunun da, uzmanlık alanı dans olan bir müzik ve hareket eğitmeni tarafından ele alınması içerik bakımından büyük önem taşıyordu. İki eğitmenin temel yaklaşımlarının uyumu sayesinde hareket ve müziğin o derin bağı katılımcılar için netleşmiş oldu. Bu tarz seminerlerin çoğunun sonunda yapılan proje çalışmalarında sadece içeriklerin aktarılmadığı, katılımcıların sunumlarında Türk kültürünü ifade aracı olarak yansıttıkları çok barizdi. Bu sırada Katja Ojala Koçak Salzburg’daki Mozarteum Üniversitesi bünyesindeki Orff Enstitüsü’nden mezun olmuştu. Ona “İstanbul’a gitmeyi istemez misin” diye sordum ve bunun üzerine kendisi sanatsal-pedagojik iş hayatına İstanbul’da başlamayı kabul etti. Önce Özel Sezin Okulu’nda, 1999’dan sonra da Özel ALEV Okulları’nda görevine devam etti. Derslere girmenin yanında meslektaşlarını Orff-Schulwerk konusunda eğitti, onların ders içeriklerini oluşturmalarına yardımcı oldu ve onları pratik çalışma hayatına hazırladı. Uyguladığı eğitim programı dört yıl süren uzun soluklu bir tür “Hizmetiçi Eğitim Programı” idi. Bu sayede Orff-Schulwerk ALEV Okulları’nda sadece müzik dersinin bir parçası olmakla kalmayıp bütün eğitimin içine girmiş oldu. Tam da Orff’un kendi değer yargılarına uygun bir şekilde, sadece yetenekli olanlar değil BÜTÜN çocuklar bu şekilde eğitilmeliydi. 2001’de ALEV Okulları “Carl Orff Okulu” unvanını kazandı ve “Model Okul” olarak tanındı. 2002’de Orff-Schulwerk Eğitim ve Danışmanlık Merkezi’nin kuruluşu Türkiye’de Orff-Schulwerk’in gelişimi adına kesinlikle en önemli dönüm noktası oldu. Merkez uzun yıllardır seminerler düzenlemekte, bilgilendirmekte, dergi ve kitaplar yayımlamakta ve farklı eğitim kuruluşları ile iletişimini sürdürmektedir. Merkezin şimdiki müdürü Fatoş Cümbüş Auernig çok yetkin bir temsilcidir. Merkez Salzburg’daki Uluslararası Orff-Schulwerk Forum’un bir üyesidir ve dünyanın her yerindeki diğer merkezlerle iletişim halindedir. Prof. Dr. Phil. Ulrike E. Jungmair Salzburg’daki Paris-Londra Üniversitesi’nde eğitim bilimleri ve psikoloji eğitimi alan Ulrike E. Jungmair felsefe alanında doktora yaptı. Salzburg Mozarteum Üniversitesi bünyesindeki Orff Enstitüsü’nde “Elementer Müzik ve Hareket Eğitimi”ni bitirdi. 1962 yılında Linz’te ilkokul ve Graz’da beden eğitimi öğretmenliği hakkını kazandı. 1970’ten beri Mozarteum Üniversitesi Orff Enstitüsü’nde öğretim görevlisi, Avusturya Orff-Schulwerk Merkezi “Gesellschaft Förderer des Orff-Schulwerks“ başkan yardımcısı olan Jungmair, Carl Orff anlayışında Müzik ve Hareket Eğitimi Das Elementare kitabının (Mainz, Schott 2010 [1992, 2003]) yazarıdır. Kongre kitapları ve meslekî dergilerde çok sayıda makalesi yayımlanmıştır. 6 Türkiye’de Müzik Eğitimi ve Orff Yaklaşımı www.orffmerkezi.org ürkiye’deki aktivitelere bakıldığında yılı OrİSchulwerk bağlamında yapılan geliştirme çalışmaları bakımından zirve noktalarından biriydi: stanbul’daki Orİ-Schulwerk Eğitim ve Danışmanlık erkezi “Orİ-Schulwerk Elementer üzik ve Dans edagoisi” başlıklı uluslararası bir sempozyum düzenlemişti, mükemmel bir organizasyondu. Burada Elementer üzik ve Dans edagoisi’nin bilimsel bilgilerinin yanında Orİ-Schulwerk prensiplerinin ürk kültüründe ne lçüde uygulanabileceği konusu da ele alındı. lgi giderek arttı. Birçok üniversite itki uyandıracak organizasyonlar düzenleme arayışına girdi. Bu sayede stanbul’da armara niversitesi’nde, Eskişehir niversitesi’nde, Bursa, zmir ve aziantep’te farklı ağırlık noktaları içeren seminerler ynetme şansına sahip oldum. ’te Drama Derneği, OrİSchulwerk yetkilileri ile işbirliği yapıp “Yaratıcı Drama” başlıklı bir sempozyum organize etti. Drama liderleri ve Orİ-Schulwerk yetkilileri deneyim ve birikimlerini paylaşacakları ve bunları gzden geçirecekleri bir platform bulmuş oldular. yılı Orİ-Schulwerk anlayışında Elementer üzik ve Dans edagoisi’ni ürkiye’de uzun yıllardır tanıtmaya çaba harcayan eğitimcilere yeni bir bakış açısı getirdi. luslararası üne sahip piyanist kardeşler üher ve Süher ekinel bugüne kadar ürkiye’deki çocuk ve gençlerin müzikal eğitimini geliştirmeye ynelik birçok farklı proenin sorumluluğunu üstlenmişlerdi. üzik eğitiminin erken yaşta başlaması ve bu konuda zel eğitim almış ğretmenler tarafından verilmesi gerektiğini çok iyi biliyorlardı. luslararası bağlantılarından dolayı da “Orİ-Schulwerk” bildikleri bir kavramdı. yılı sonbaharında ürkiye Orİ-Schulwerk erkezi ile birlikte “Anadolu üzik Eğitimi yileştirme roesi” hayata geçirildi. otive edici kurslarla ürkiye’nin farklı yrelerinden seçilmiş olan müzik ğretmenlerinin Orİ-Schulwerk’e erişim olanağı sağlanması düşünüldü. Burada katılımcıların bilgilerini kendi yrelerinde paylaşabilecekleri umudu yatıyordu. Bu yolla bir zincirleme etki yaratılarak ürkiye’deki bütün ğretmenlere ulaşılacak, ürkiye’deki müzik eğitimi olumlu etkilenecek ve erken müzik eğitimi genel insan eğitiminde olumlu bir etki oluşturacaktı. Büyük bir ffkrin ürkiye’de olduğu kadar yoğun “çiçekler açışını” başka hiçbir ülkede deneyimlemedim. Carl Orİ’un temel ffkirlerinin bu kültürde otantik olarak iletilebilmesi için ürk eğitimcilere gereksinim duyulduğu giderek daha da kesinlik kazandı. luslararası eğitimciler metotlar, yaklaşımlar ve sanatsal sunum olanaklarını tanıtabilirler, ama bunun bir ülkenin kendi kültürü ile bağlantısı o ülkede kendiliğinden gelişmelidir. Bu tarz düşüncelerin mantıklı sonucu da “multiplikatrlerin” yani ürk eğitimcilerin yetiştirilmesiydi. Seçilen eğitimci adaylarının çoğu yurt içi ve yurt dışında saatten fazla Orff-Schulwerk kursu almışlardı. Bylece renkli bir deneyim mozaiği oluştu. Bu bir yandan OrffSchulwerk anlayışında Elementer üzik ve Dans edagoisi’nin açıklığını ve çok ynlülüğünü kanıtlarken bir yandan da sistematik olmanın kaçınılmazlığını gsteriyor. Orff-Schulwerk açık bir anlayış ortaya koysa ve sabit bir metot olmasa da ğretenlerin farklı yollar, yaklaşımlar ve geçerli çeşitli metotları bilmeleri gereklidir. Sanatsal pedagoik sunum olanaklarını kendi kültürü bazında aktarabilmeleri için prensipler deneyimlenmeli ve üzerinde tartışılmalıdır. çerikler aceleyle kullanılmamalıdır, zellikle de sz konusu çocuklar olduğunda, onlara ait olanı, fikirlerini ve yaratıcı katılımlarını ortaya koymaları istendiğinde bu durumda ğretmenlerin meslek becerileri ve esneklikleri talep edilir. Eğitimciler her durumda profesyonel davranmalıdır ve ngrülemeyen ile baş edebilmelidir. Bunun anlamı sadece E hakkında değil ASIL ve EDE hakkında da yapabilmek ve bilmek, eylem halinde olmak ve yansıtmaktır. Devam etmekte olan “Seviye eliştirme Kursları Level Courses” yoğun bir eğitimci geliştirme sürecine ilişkin etkileyici bir rnektir. Katılımcılara pratik rneklerin yanında teorik temeller de aktarılmaktadır. Seminer haftaları arasında katılımcılar birikimlerini pratik alanda deneyimler, yazılı sorulara ve devlere yanıt arayarak da konuya yoğunlaşır. Bu sayede katılımcılar sadece içeriklerin üzerinde çalışmaz onlara OrİSchulwerk’i uygularken sağlam bir zemin sağlayacak kendi yapılarını oluştururlar. Bütün bu yıllar boyunca ürkiye’de ’ün çok üstünde seminer gerçekleşti birçoğunda ben de grev aldım ve uzun yıllardır gelişime eşlik edebildim. Anante dergisi tarafından yayımlanan elinizdeki bu ek, insan yetiştiren sanatsal pedagoik bir yaklaşım olan Orİ-Schulwerk Elementer üzik ve Dans edagoisi hakkında sizlere ffkir verecektir. ALMANCADAN ÇEVİREN: FATOŞ CÜMBÜŞ AUERNIG DİPNOT 1 Salzburg Orff Enstitüsü ve Avusturya Orff Merkezi “Förderer des Orff-Schulwerks” ile yapılan yakın iş birliği sonucu Avusturya Kültür Ofisi ve İstanbul Goethe Enstitüsü, Mozarteum Üniversitesi ve Diessen Ammersee’deki Carl Orff Vakfı’nı da dahil etmek mümkün olabildi. Carl Orff ve değişen müzik anlayışı Meşhur Carmina Burana operası ve çocuk eğitimi alanında geliştirdiği yaklaşımıyla günümüzde adını sıklıkla duyduğumuz Carl Orff (1895-1982), oldukça çalkantılı bir dönemde yaşamıştır. Orff’un 87 yıllık hayatı boyunca Almanya dört kez yönetim değiştirmiştir. Bu durum kuşkusuz bestecinin müzik hayatında ve bestecilik stilinde kendini belli eder. 1. Dünya Savaşı’nda Alman ordusunda ön saflarda savaşmadan önce, müziğinde Debussy ve Schönberg etkileri sezilen besteci, 1919’dan sonra kendini 16. ve 17. yüzyılların müziklerini çalışmaya adayarak döneminin güncel müzik stillerine sırt çevirir. Weimar Cumhuriyeti Almanyası’nda bu bağlamda onun daha çok şefliğinin ve Güntherschule aracılığıyla geliştirdiği pedagojik kariyerinin ön plana çıktığını görürüz. Bestecilik kariyeri ise asıl olarak Nazi Almanyası’nda başlar. Antik Yunan tragedyası ile kantat ve oratoryo gibi Barok formlarının harmanlandığı müzik stili bu dönemde olgunlaşır. Orff, kendi özgün müzikal dilini Carmina Burana’da bulduğuna inanmış olmalıdır ki, bundan önce yazmış olduğu her şeyi reddeder. Repertuvarının neredeyse tümünün “sahne müziği” olması, onun müziği –söz ve dansın da dahil olduğu– daha büyük bir oluşumun parçası olarak görmesinden ileri gelir. Nazi rejiminin sanat faaliyetlerine sert bir biçimde müdahale ettiği ve 1920’lerin modernist sanatının “dejenere” olarak ilan edildiği bu dönemde Orff yaptığı çalışmalarla ön plana çıkan bir bestecidir. Bu durum onun, modernist düşünceden uzak duran, halka yakın olmayı benimseyen bir yaklaşıma sahip olmasıyla açıklanabilir. Böyle bir tavır Carl Orff’u Nazi yönetiminin hışmından korumuştur. Ancak bu durum daha sonraki dönemlerde müzikoloji alanının tartışılan konularından biri olmuştur. Bugün tüm bu tartışmaların ötesinde bestecinin eğitim alanında yaptığı büyük katkı onu müzik tarihinde özel bir yerde konumlandırır. www.andante.com.tr 7 Uluslararası bağlamda Carl Orff ve Gunşld Keetman’ın yaklafiımıyla elementer müzşk ve dans pedagojşsşnşn etkş ve uygulaması Prof. Dr. Barbara Haselbach 2 . yüzyılın ortalarında besteci Carl Orİ ve onun yakın çalışma arkadaşı unild Keetman tarafından oluşturulan Orİ-Schulwerk, müzik eğitiminin çok tesindedir değişik sanatsal araçlar sayesinde, müzik, dans ve konuşma yoluyla bütünsel, estetik-hümanist bir pedagoi ortaya koyar. nsanın bütünü merkezdedir çocuk, genç. ğrenme bireysel ve iletişimsel, ses ve çalgısal olarak, konuşma ve dansın elementer alanında gerçekleşir, ama diğer sanatsal ifade formları ile de bağlantılıdır. Doğaçlama ve besteleme dans dahil yaratıcılığı geliştirmek için esas kabul edilir. Oriinal “usik für Kinder” ocuklar için müzik derlemesindeki rneklerin çoğunun kaynağı zgün kültürel gelenektir. Kullanılan uygun çalgı seti oyun yolu ile başlangıcı mümkün kılar. ğrenme birincil olarak deneyimleme, içselleştirme ve yaratıcı uygulama sürecinde olur ve de ağırlıklı olarak grup içinde gerçekleşir. Bu prensiplerin transkültürel olduğu grülmüştür ve Almanca konuşulan kültürlerle kısıtlı değildir gerekli becerilere sahip eğitmenlerle farklı kültürlere uyarlanabilir. Bu nedenle Orİ-Schulwerk son on yıllarda tüm kıtalara yayılıp ilgi grmüştür zgün kültürlere ve dillere uyarlanması sonucunda birçok ülkede yayınlanmıştır. Burada olması gereken oriinal şeklinin taklidi değil kendi kültüründeki şarkılar, danslar, oyunlar ve tekerlemelerin, ayrıca tipik, zgün ve çocuklar için kolay ğrenebilen çalgıların kullanılmasıdır. Orİ-Schulwerk kavramı başlangıçta okullarda kullanılmak üzere tasarlandı, çünkü ancak bu sayede her çocuk gerekli isteklendirmeye ulaşacaktı, ama yıllar içinde hedef kitleleri genişledi ve günümüzde engelli ve engelsiz her yaştan insana erken eğitimden yaşlılara kadar seslenir oldu. ozarteum niversitesi bünyesinde bulunan ana eğitim kurumu Carl Orİ-Enstitüsü yanında birçok ülkede o ülkelerdeki Orİ erkezlerinin düzenlediği geliştirme olanağı sunan Seviye eliştirme Kursları Level Courses mevcuttur. Orİ’un vizyonu sadece canlı yaratıcı bir müzik pedagoisi değil, çok ynlü insan yetiştirmektir. ALMANCADAN ÇEVİREN: FATOŞ CÜMBÜŞ AUERNIG Univ. Prof. em. Barbara Haselbach Viyana Üniversitesi’nde Alman filolojisi, Müzik bilimi ve Jimnastik eğitimi alan Prof. Dr. Barbara Haselbach, dansçı Harald Kreuberg’in okulunda eğitimini Dans ve Dans Pedagojisi alanlarında devam ettirme kararını verdi. 1960 yılında bir yaz kursunda Gunild Keetman ile ve onun vasıtasıyla Carl Orff ile tanışan Barbara Haselbach, o dönem kurulmak üzere olan Orff Enstitüsü’nde, “Keetman’ın öğrencisi” olarak çalışma fırsatını buldu. Dans Didaktiği konusunda Salzburg Mozarteum Üniversitesi Orff Enstitüsü emekli profesörü Barbara Haselbach Orff Enstitüsü ve “Orff-Schulwerk” Müzik ve Dans Eğitimi lisans sonrası üniversite kurlarının uzun yıllar boyu yöneticiliğini yaptı. Kendisi aynı zamanda iki dilde yayınlanan Orff-Schulwerk-Informationen dergisinin yayımcısı ve baş editörü, Orff-Schulwerk Forum Salzburg’un ise başkanıdır. 8 Türkiye’de Müzik Eğitimi ve Orff Yaklaşımı www.orffmerkezi.org Orff-Schulwerk Forum Salzburg Bafikanı Prof. Dr. Barbara Haselbach: Orff-Schulwerk’şn getşrdşğş çözümler üzerşne Yayınlarınızdan birinin başlığı “Orff-Schulwerk Disiplinlerarası Deneyim”. Bu başlığı nasıl anlamalıyız? Orff pedagojisi farklı pedagojik formların bileşimi midir yoksa başlık Orff pedagojisindeki temel elementlerden sayılan ifade formlarının bağlantısına mı dayanıyor? Orİ-Schulwerk OS, eğitim bilimcisi ve didaktikçi olmayan ama pedagoiyle ilgili sorumluluk sahibi bir sanatçının ffkri ve kavramıdır. O yüzden geçtiğimiz yüzyılın ’li yıllarında ortaya çıkışında reform pedagoisinin belli bir etkisi olduğu fark edilse de farklı pedagoik bakış açılarının bileşimi bu eğitimin içeriğini yansıtmaz. Esas fark edilmesi gereken OS’in temelde bütün “gsteri sanatlarını” elementer açıdan içerip birleştirdiğidir yani şarkı sylenir, konuşulur ve dans edilir, konuşma melodiye, metinler sahne-dans sunumlarına gtürür, müzik dansı ortaya çıkarır ve hareket müziği talep eder. Bu bağı çocukları gzlemlediğimizde de, müziği duyduklarında kendilerinden hareket etmeleri, resim çizerken şarkı mırıldanmaları, zıplarken şarkı sylemeleri ve kendi kendilerine şarkı yolu ile hikyeler anlatmalarında grebiliyoruz. üzik-Dans-Konuşmanın bu sıkı bağının yanında günümüzde grsel sanatların farklı formları resim, graffk, heykel vb. artarak OS çalışmalarına dahil edilmektedir. Bütün sanatsal araçların ortak noktası ifade etme ihtiyacı ve anlatma, iletişim arzusudur. Orİ-Schulwerk hem grup içinde kişinin yaratıcılığını hem de grup içi iletişimi geliştirir ve sanatların ortak noktalarını ve de farklarını deneyimlemeye olanak tanır. Müzik pedagojisi kavramı Orff-Schulwerk Almanya’nın Münih şehrinde hayat buldu. Kültürel farklılılıkları göz önünde bulundurarak, Orff’un temel fikrini Türkiye’de özellikle eğitim seviyesi daha düşük ve dünyaya bakış açısı geleneksel olan Doğuda uygulamak mümkün olabilir mi? Bu farkların aşılması, hatta yararlarını değerlendirebilmek üzere, uygulamada nelere dikkat edilmelidir? Evet Orİ-Schulwerk güneydeki Bavyera çocukları için oluşturuldu. eyrek yüzyıl bile geçmeden Avrupa’nın ve Amerika’nın birçok yerinde ve hemen arkasından Avustralya ve Asya’da yayılması Orİ’un ya da Keetman’ın hedeff veya planı www.andante.com.tr değildi. Birçok ülkedeki ileri grüşlü pedagoglar Schulwerk’in olumlu etkilerini kısa sürede fark ettiler ve ülkelerine uyarlanmasını sağladılar. Doğal olarak sosyokültürel çevrelerde büyük farklılıklar olacağı hesaba katılmalıydı. ateryal her bir dil ve kültür için kendi müzik ve dans geleneğine dayandırılarak yeniden geliştirilmeliydi. Schulwerk’in Almanca oriinal baskısı sadece modeller sunar, ama bunların nasıl uyarlanacağına ilişkin reçeteler sunmaz. Orİ, Keetman ve onlardan sonra gelen Dr. egner bu uyarlama konusuna çok nem verir ve yardıma hazır danışman olarak iş birliği yaparlardı. OS’i uygularken ğrencilerin eğitim seviyesi değil daha çok ğretmenin pedagoik yeteneği ve becerisi belirleyicidir. Schulwerk biriktirilmiş bilgi üstüne değil çocukların doğal yeteneği üzerine inşa eder Cilrens re, yani kendi yrelerinden geleneksel şarkılar, hareket oyunları, hikyeler ve danslar kullanır. Bundan yola çıkarak müzikal, szel ve hareket materyalini kullanabilirler ve bunu hem geleneksel, hem de yaratıcı şekilde kendi sunumlarına dnüştürebilirler. ok basit algılarla da müzik yapılabileceğini ğretirler. Bunun dışında çocuklar duyarlılığı, itinayı, işbirliğini, sorumluluğu ve makul uyumu benimserler. Schulwerk belki harika çocukları eğitmek için en iyi yntem değildir ancak bütünsel, oyunla, yaratıcı yolla genç ve yaşlı insanları, zellikle de zel gereksinimi olan ve hasta kişileri, bedensel, ruhsal, zihinsel, sosyal ve sanatsal olarak geliştirmek için en iyi yntemdir. Orİ-Schulwerk kelimenin tam anlamıyla dahil edicidir. Bunun için ise, daha nce de vurgulandığı gibi, ncelikle çocukların ilgisini çekmeyi başarabilen, oyundan keyif almalarını ve zgüvenlerini destekleyen olağanüstü ğretmenler gereklidir. ocuklar sadece taklit etmek ve ezberlemek zorunda olmadıklarını, kendileri keşfedip şekillendirebileceklerini fark eder etmez, yaptıklarıyla kabul edilip değer verildiğini hissettikleri andan itibaren yol açıktır. Türkiye’de ortalama günde dört saat internette olan 38 milyon aktif kullanıcı var. Televizyon dahil, bu medya tüketimi ruhsal gelişimi nasıl etkiler? Televizyon programları özellikle çocuklar için Orff bağlamında olumlu bir gelişmeyi destekleyebilir mi? Çocuklar için hazırlanan müzik oyun uygulamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? 9 Bu konu hakkında birçok meslek uzmanı ve bilim adamı tarafından yazılar yazıldı. Sizin de bahsettiğiniz gibi ve her alanda olduğu üzere, her şeyin iyi ve ktü taraarı olduğu kesin. Ben şahsen bunların tehlikesini ncelikle doğrudan iletişim yerine sahte iletişimin dayatılması olarak grüyorum. Bir arkadaşa gerçekten yakın olmak yerine acebook arkadaşınız oluyor. Ama birine ihtiyacınız olduğunda hangisi yanınızda Kiminle sohbet ediyorsunuz, kiminle müzik yapıp kiminle oynuyorsunuz Japonya’da medya bağımlısı gençlere, içinde müzik ve dansın da kullanıldığı terapi formları uygulanıyor. Salzburg niversitesi Carl Orİ Enstitüsü mezunları da bu alanda çalışıyorlar. edyanın gelişimini durdurmak mümkün mü bilemiyorum. Ama gerçek şu ki, oldukça belirgin ilgi alanları olan spor, müzik, dil olsun ya da her ne olursa olsun çocuklar ve gençlerin medya bağımlısı olma yatkınlığının daha az olduğu kanıtlandı. Cep telefonları ile de beste yapılabilir eğer ğretmen bu konuda yeterince becerikliyse ve sonra yavaşça başka tınılara ynlendirilebilirler. iyatro oyununu ya da dansları youtube’da sadece seyretmek yerine, kendilerini kaydedip birbirlerine gsterebilirler ve sonrasında yapılanı birlikte değerlendirme sonucunda bununla da zgüven kazanabilirler. arklı müzik ve sanat formlarını gstermek için, çocukların ve gençlerin ufkunu genişletmek adına tabii ki televizyon, youtube vb. kullanılabilir. edagoik olarak bunun anlamı onların ilgisini o an bulundukları yerden alıp başka bir şeye ilgilerini uyandırmaktır. Bütün bunlar kolay değil, ğretmen sınıfının dünyasına ve onun tekniklerine hkim olabilmelidir. edagoi eğitimi veren hangi yüksek okulda bunları ğrenebilirsiniz Birlikte canlı müzik yapmak gerçek ve çok tatmin edici bir birliktir ama bu deneyimi yaşamamış kişi buna ilgi gstermez. Birlik olmayı bazen ğrenmek gerekir. Türk eğitim sistemi öğrencilerden halen yüksek ölçüde ezberlemeyi talep ediyor. Ayrıca sistem kişisel güçlü yanları geliştirmeye yönelik değil. Öğretmenler deneyim ve yapım odaklı ders ağını nasıl genişletebilirler? Çocuk ve gençlerin bireyselliklerini geliştirmek ve özel becerilerini kuvvetlendirmek için hangi önlemler alınabilir? Eğer bir toplum sorumluluk sahibi, kendi başına düşünebilen ve açık bireyler, yani problemleri fark edip bunların çzümü üzerinde çalışabilen, sosyal hayata angae olabilen, mutlu ve tatminkr bir yaşama nem veren insanlar istiyorsa eğitim sistemini de buna uygun olarak düzenlemelidir. Bunu yapmanın tabii ki birçok yolu var. yi bir ğretmenin elinde Orİ-Schulwerk bu sürece değerli katkılarda bulunabilir. Yaşamımıza derinlik ve anlam katan bir şey olarak sanattan zevk almayı, bağımsızlığı ve birlikteliği, sorumluluğu ve düzeni, sadeliğin netliğini ve çeşitliliğin mucizesini, birbirine karşı değil birlikte yaşamayı ğretir hayal gücünü ve oluşturma arzusunu güçlendirir sanatsal araçlarda beceriler ve basit teknikleri aktarır kendi geleneğinin değerini anlatır ve yeninin bulunmasına cesaret verir. Sizin şairiniz zım Hikmet bir şiirinde düşüncelerini harika bir şekilde dile getirmiş: aamak ir aa gii tek e r e ir rman gii kareesine u asret iim Estetik eğitimi alanında Orİ-Schulwerk pedagoisinin yaratmak istediği etki de zaten budur. Eğitim bilimleri ve psikoloi araştırmaları gstermiştir ki ezberlemek, ğretmen odaklı yüz yüze yapılan ders ve bütün bu eski metotlar kendi başına düşünebilmeyi, problemi yenileyerek çzmeyi, sosyal hayata angae olmayı vb. sağlamıyor. edagogların bunu biliyor olmaları yeterli değil. Kendilerini gerekli “geliştirme seminerleri” ile yenileyerek deneyimlerini ğrencilerinin algılama kapasitelerine gre zenginleştirmeleri son derece nemlidir. SÖYLEŞİ: GÜHER & SÜHER PEKİNEL Güntherschule – Schulwerk Günümüzde erken müzik eğitiminde dünyanın birçok yerinde tanınan ve uygulanan Orff yaklaşımı (Orff-Schulwerk), 1924 yılında Güntherschule’de oluşum ve gelişim sürecine başladığında çocuklara değil dansçılara hitap ediyordu. Güntherschule içinde jimnastik, ritim, müzik ve dans gibi branşları kapsayan ve bunların sentezinden oluşacak dinamik ve tiyatral sahne performanslarının yapılacağı bir eğitim merkezi olarak tasarlandı. Güntherschule’nin oluşumu 20. yüzyılın başlarında ortaya çıkan Yeni Dans Hareketi (Neue Tanzbewegung) akımından bağımsız düşünülmemelidir. Özellikle 20’li yıllar, Almanya’da genç jenerasyonun bedene, spora, jimnastiğe ve dansa farklı bir hassasiyet geliştirdiği bir dönemdi. Jasquez Dalcroze’un “Ritim ve Müzik Enstitüsü” bu yeni yaklaşımların oluşmasına uygun bir zemin hazırlamıştı. Rudolf van Laban ve Mary Wigman ise anti-akademik bir dans türü olan dışavurumcu dansı (Ausdrucktanz) yaratmışlardı. Carl Orff ve Dorothee Günther’in oluşturduğu Güntherschule işte böyle bir kültürel zeminde kurulan birçok dans ve jimnastik okulundan biriydi. Orff burada, formal müzik bilgisi olmayan genç dansçıları topluluk performanslarında müziği derhal dansın içine dahil edebilecek ve belirli melodik/armonik taslaklar doğrultusunda doğaçlama yapabilecek bir duruma getirmek için pedagojik bir yaklaşım geliştirdi. Zira Güntherschule, hareket ile müziğin eşzamanlı olarak ortaya çıkması ve birbirini tamamlaması fikrini esas alıyordu. Bu ikisini birleştirecek asıl etmen de ritimdi. Nitekim Orff’un tiyatroda çalıştığı dönem şarkıcı, aktör, dansçı ve müzisyen çemberinde eksikliğini en çok hissettiği olgu güçlü bir ritim farkındalığıydı. Bu nedenle de çoğunluğu –ksilofon, çan, timbal gibi– kolay başa çıkılacak ve ritmik vuruş özellikleri ağır basan çalgılar kullandılar. Bunlardan bazıları Ortaçağ’a ait bazıları da burada kullanılmak üzere icat edilmiş çalgılardı. Yapılan müziğe gelince... Doğaçlama ve yaratıcılık Orff-Schulwerk’in ana fikriydi. Tıpkı dansta olduğu gibi müzik de yalınlaştırılmalıydı. Bu nedenle bolca halk şarkısı kullanıldı. Fakat asıl hedeflenen, öğrencilerin kendi danslarına kendi ürettikleri müzik ile eşlik edebilecekleri bir seviyeye ulaşmasıydı. Topluluk performanslarında dansçılar aynı zamanda kendi kendilerinin orkestrasıydılar. Dansçılar ve enstürman çalanlar zaman zaman yer değiştiriyor, bazı çalgı çalanlar da koreografinin içine dahil ediliyordu. Burada ilave edilmelidir ki, içinde jestin, müziğin ve şiirsel dilin iç içe geçtiği bu tiyatral gösterilerin asıl fikir kaynağı ekspresyonist dans değil, Antik Yunan tragedyasıydı. Orff’un Batı’nın Hıristiyanlık öncesi kökenlerine olan ilgisi yalnız pedagojik yaklaşımında değil bestecilik stilinde de belirleyici bir unsur olarak ortaya çıkmıştır. Orff-Schulwerk’in 1930’da basılan ilk edisyonu bu dans okulunda yapılan çalışmaların ve performansların kaydedilmesinden oluşmuştu. Bunun çocuklar üzerinde denenmesi ancak 1948’de Bavyera Radyosu bir çocuk programı için Orff’tan birkaç müzik yazmasını istedikten sonra gerçekleşti. Burada, Orff daha önce genç dansçı kitlesine hitap eden Schulwerk’te neyin eksik olduğunu keşfedecekti: şarkı ve söz. Doğal olarak bir çocuğun müzik eğitimi sözle başlayacak, ezgi sözün aracılığıyla ortaya çıkacaktı. Bu radyoda yapılan çalışmaların ardından 5 sayılık Müsik für Kinder ortaya çıktı. Aylin Yılmaz (Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Bölümü Müzikoloji Yüksek Lisans Öğrencisi) 10 Türkiye’de Müzik Eğitimi ve Orff Yaklaşımı www.orffmerkezi.org Prof. Ulrşke E. Jungmaşr’den proje üzerşne kapsamlı bşr değerlendşrme Anadolu Müzşk Eğştşmş İyşlefitşrme Projesş G üher ve Süher ekinel tarafından başlatılan ve yılından itibaren bizimle birlikte yürütülen “Ana dolu Müzk tmşyleıtrme Projes” için ill Eğitim Bakanlığı’nı ikna etmek ve gerekli finansal desteği sağlamak neredeyse aşılması imknsız gibi grünen bir güçlük oluşturuyordu. Byle bir amaç için ürkiye Orİ-Schulwerk erkezi doğru ortaktı: erekli olan bilgiye sahip olmanın yanında eğitmen eğitimi kurslarının organizasyonu konusunda da rakipsiz bir deneyime sahiplerdi. Yıllardan beri bu konuyla ilgilenen ğretmenlere bilgi ve profesyonel gelişimlerine katkıda bulunacak kurslar sunabilmek için çaba gstermekteydi. Yüzlerce eğitmen bugüne kadar bu çalışmalardan faydalanabildi. Orİ-Schulwerk Eğitim ve Danışmanlık erkezi için ekineller’in girişimi çok nemli bir adımdı. Dünyaca ünlü iki sanatçı ğretmenlerin gelişimi için sorumluluk üstleniyor, Orİ erkezi ile iletişime geçiyor, işbirliği yapmak istiyor ve hem sanatsal otorite olmaları ve hem de sahip oldukları ün sayesinde ğretmenlerin pedagoik çalışmalarını ve bu yolla da çocukların sanatsal eğitimini destekliyorlardı. ve gençlerle çalışan müzik ğretmenleriydi. Sadece birkaçı, anaokulu sınıf ğretmeniydi. ill Eğitim Bakanlığı’nın vermiş olduğu yaklaşık kişilik bir listeden seçilmişlerdi. oğunluğu stanbul’dan olmakla birlikte zmir, Ankara, Bursa, ersin, ardin, rabzon, aziantep ve ırnak’tan da katılanlar vardı. üher ekinel’in normalde bir dersin akışının nasıl olduğunu sorması üzerine yorumlar çığ gibi arttı: Katılımcılar dersi işlemeye ynelik tam bir konsept bulunmadığından, bilgi içeriklerinin yetersizliğinden ve kendini işine adamış ğretmenlerin ktü ve geleneksel eğitim karşısında gittikçe daha fazla arayış içinde olduklarından bahsettiler. nsandan çok ynlü talepte bulunan bireye ve eyleme ynelik bir pedagoi sz konusudur. üzik ve dans insanı tüm antropoloik boyutlarıyla psikomotor, duygusal, bilişsel ve sosyal olarak içine alır. üzik yapan/dans eden insan üretim, yeniden üretim, alıntı ve yansıtma gibi çok değişik çalışmalarda kendi yaratıcı kişiliğini ve birlikte oluşturma becerisini grür. Benim ekinel Kardeşler ile işbirliğim yılı Eylül’ünde Boğaziçi niversitesi’nin Karadeniz kıyısındaki yerleşkesinde gerçekleşen ilk kurs ile başladı. Süher ekinel ilk akşam katılımcıları selamladı ve sonunda bu ilk kurs gerçekleşene kadar yapılan uzun soluklu ve yorucu n hazırlık çalışmalarından bahsetti. Orada halka şeklinde meraklı yüzler ve dikkatli insanlar beklenti içinde oturuyorlardı. atoş Auernig kendi açısından ve ürkiye Orİ-Schulwerk erkezi’nin nemsediği konuları açıkladı. Son blümde ise katılımcıların kendilerini tanıtmaları ve çalışma alanları hakkında kısa bilgiler vermeleri istendi. Katılımcıların çoğu üç yaşından on beş yaşına kadar olan çocuk Orff-Schulwerk – Hareketten Müzik Yapmaya Orff-Schulwerk müziğe bütünsel yönlendirici girişimi ile katılımcılara dersleri için umdukları desteği verebilir mi? Orff-Schulwerk her evresinde kendi kendini geliştirmeyi teşvik eder. Bu aynı zamanda bir ülkenin kültür zenginliğinin yapılan çalışmalara akması veya –daha doğrusu– çalışmaların çıkış noktasının bu zenginlik olması anlamına gelir. Orff-Schulwerk’in hedefi müzik yaptırarak öğrenciyi aktif kılmaktır. Özellikle sanata yatkın, enerjik, hareketten keyif alan kişilere hitap eder, sadece belli kalıplarla çalışmaya önem veren eğitmenlere Orff-Schulwerk anlayışında Müzik ve Hareket Eğitimi çok da fazla hoşnutluk sağlamayacaktır. Şarkılar, dizeler, metinler ve çalma parçalarından oluşan Orff-Schulwerk. Musik für Kinder (Orff-Schulwerk. Çocuklar için Müzik) kitapları ders içeriği için bir yol gösterici olabilir; seçilen bazı parçalar dersin akışına bir model olarak dahil edilebilir, bu parçalar üzerinde özellikle elementer müzik cümle yapısı teknikleri üzerinde çalışılabilir. Tabii ki ses sahasının sistematiği, üretilişi ve geliştirilmesi bu parçalarda gözlemlenebilir ama tek başına dersin temelini oluşturamazlar. Orff-Schulwerk çalışmalarında sanatsal ifade olanağı bulan “her zaman geçerli” ve bütün dünyada kabul gören varsayımlar birçok farklı ülkede uygulanmaktadır. Geçerli olan hareketten yola çıkarak müzik eğitimi ve ikisinin ortak kökü olan ritmi oluşturmak. Orff, müzik ve hareket bütünlüğünün genç insanlarda gayret sarf edilerek yeniden oluşturulması gerektiğinden, küçük çocuklarda ise doğal olarak var olduğundan yola çıkmıştır. Bu gerçek çalışmalarının anahtarı olmuştur. Hareket, şarkı söyleme ve oyun çocuğun yapısına uygun bir müzik eğitimi için gerekli bütünlüğü oluşturur. Bunun yanında öncelikle insan ve kişilik eğitimine de katkısı olmalıdır. Ancak bu hedefe bugün de yalnız özel sunuş formları ile ulaşılabilir. Bedenle yakından ilgili, hareket odaklı sunuş formları ancak pratik yapılarak kazanılabilir, yani “yaşayarak” öğrenilmelidir. Birçok ülkede başarılı çalışmalar yayınlanarak belgelendi. Ancak bağlayıcı ön koşullar, canlılığı koruma, hep akış halinde olma temel düşüncesi ile çakışacaktı. Bu açık anlayış, prensipleri ve temel duruşları tanımlayabilir ama buna rağmen kişisel gelişim için yeterli hareket alanı hep olmalıdır. www.andante.com.tr 11 Her ne kadar Carl Orİ’a gre kendine ait olanı bulma ve keşfetme, akıcı olarak oluşan ve geçici olan n planda olsa da şekil verilen form, kişisel grüşün yerleşmesi de hep nemlidir. Bunlar kendinin bulduğu şarkı, grup ile birlikte ya da kişisel yaratılan hareket, dans formu, çalgı parçası, kendi üretimi olan herhangi bir şeydir. Bir bütün olarak hareket, konuşma/şarkı söyleme ve müzik yapma Sz, müzik ve dans içsel hareketin, insanın bireysel iç ritminin, yürek ve nabız atışının bireysel sanatsal ifade biçimi olarak grülür. Konuşma, müzik ve dans bu iç ritimden çıkmıştır. Ancak insan aynı zamanda başka insanlarla etkileşim içinde salınma yeteneğine de sahiptir, bu zellik grup çalışmasının belirleyicisidir. Bunun dışında dans, sz/şarkı ve müzik eğitsel anlamda birbirini tamamlayan ve birçok disiplini birden kapsayan çalışma sahalarıdır. Elementer yaratıya olanak sağlayan çalgılar Küçük vurmalılar ve davullar, ksilofonlar gibi basit çalgılar içsel hareketlerin doğrudan tınıya dnüştürülmesine olanak sağlar. Bu çalgılar insanın kendini ifade etmesine yarayan organları gibidir hem grup içinde müzik yapmak için hem de bireysel doğaçlama ve beste yapmak için kullanılırlar. Doğaçlama rizikosu Doğaçlamada insanın kendi buluşu ve icadı uygun teknik ve donanımla bir araya gelerek sanatsal yaratıcı ifadesini bulur. Her doğaçlama bir rizikodur: Kendi içinde olanı müzik ve dans yoluyla ortaya çıkarmak, ifade etmektir. Sosyal güvenlik ve esenlik, yapabilmekle yapamamak arasındaki sınırı ğrenip tanımanın ve bylece kendi yeteneğini geliştirmenin n koşuludur. Birlikte ve birbirinden öğrenme üzik ve Hareket Eğitimi bir grup içinde gerçekleşir. Bilgi aktarımı ve kişilik gibi ilişki seviyesinin de gelişimi ğrenci ile ğrenci arasında ve ğrenci ile ğretmen arasında oluşan sürekli alış-veriş sayesinde gerçekleşir. ğretmen de hep ğrencilerinden ğrenen durumundadır. Kompozisyon, yaratma-estetik zenginleşme ve kişisel görüşün oluşması Daha ilk seminerde bile müzik ğretmenleri yeni şeyler denemeye ilişkin ne kadar istekli olduklarını belli ettiler. Oyundan, hareketten keyif almaları, merakları, angamanları, tını estleri ve vurmalı çalgıları çalmaya katılımları şaşırtıcıydı. abii ki bütün katılımcıların müzik eğitimi almış, eğitimleri sırasında konularında bilgi edinmiş oldukları grülüyordu. ekn ve grup çalışmalarına ilişkin alıştırmalarla kendi hareket motierini bulma, kurallar koyma, bunun yanında yol gsterilerek hareket motierine bir amaca ynelik yn ve dinamik katma konusunda cesaretlendirildiler. Buradan ritmik metinler elde edildi, bunlar ise çalgılar ile üretim yapmanın temelini oluşturdu. Hareket, konuşma, el çırpma, beden perküsyonunun kullanımından vurmalı çalgılarla küçük müzikal formlara ulaşıldı, daha sonra rondo formu oluşturuldu ve bu da kendi doğaçlamaları ile geliştirildi. ok ynlü rnekler ele alındı: müzik parçaları çalışıldı, hareket formları bulundu, şarkılar canlandırıldı, lçülü metinler oluşturuldu, bir resimli hikye kitabı spontane anlatım formundan müzikal, szlü ve danslı bir sunum oluşturmaya ilham kaynağı oldu. Katılımcıların Camille Saint-Sans’ın Haanlar arnaalı’ndan Akarum müziği ile uyguladıkları hareket sunumu, belki de kullanılan kayıt üher ve Süher ekinel’in yorumları olduğu için en etkili olanıydı. Katılımcıla- Orff-Schulwerk’te “Elementer” nosyonu Schulwerk’in temel nosyonu, yapılan eylemlerin “yalınlığında” yatar. İngilizce “elemental” (elementer) kelimesiyle ifade edilen bu kavram müzik, söz ve dansa, yani, tüm bu büyük sanat formlarının mümkün olabilecek en temel seviyesi, “başlangıç noktası”na atfedilebilir. Eğer sanat entellektüel ise, yani zihinsel bir eylemle yoğrulmuşsa, buradaki yalın “elemental” kelimesiyle anlatılmak istenen “pre-entellektüel” olabilir ancak. Böylece müzik karmaşık ve büyük formlardan bilinçli olarak kaçınır Temel kavramlara dayanan tekrarlı yapılar, minyatür rondolar, ostinatolar içerecektir. Müzik daima hareket, dans ve konuşmayla iç içedir; salt müzik düşüncesinden uzak durulur. Bunları bir arada tutan kinetik unsur ise ritimdir. Orff kendi müzikal stilinde de “elementer” fikrini öyle bir estetik boyuta taşır ki, bu onun romantik gelenekle arasına çektiği keskin bir çizgi olarak belirir. Onun müziğinde –Batının son birkaç yüzyıllık gelişimini inkâr edercesine– ritmik, melodik, armonik ve yapısal prosedürler kasıtlı bir basitlik gözetirmiş gibi görünür. Burada amaçlanan müziğin en yalın ifadesine ulaşmaktır. Orff bu özelliğiyle sadece 18. Yüzyıl sonrası Batı geleneğiyle değil kendi döneminin stil ve akımlarıyla da arasına mesafe koyar. Orff’un Carmina Burana’dan sonra yazdığı tüm yapıtları Antik Yunan temalı sahne müzikleridir. Burada öne çıkan özellik dans, kurgu ve konuşmanın müzik ile bütünleştirilmesidir. Böylece dramatik içerik öznel ifadeler yerine tutarlı bir nesnelliğe yer verir. Bu doğrultuda müzik de diğer elementler gibi yalınlaştırılarak işlevsel bir boyuta taşınmış böylelikle drama ile bütünleşebilmiştir. Aylin Yılmaz (Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Bölümü Müzikoloji Yüksek Lisans Öğrencisi) 12 Türkiye’de Müzik Eğitimi ve Orff Yaklaşımı www.orffmerkezi.org rın bulduğu çzümlerdeki çeşitlilik ve yoğunluk oradaki herkesi hayrete düşürdü. Bu zel kursun konularının seçiminde tabii ki OrİSchulwerk’in temelinin ve bu tarz çalışmanın karakteristik zelliğinin ortaya çıkarılması beklentisi belirleyici ve bağlayıcı oldu. Katılımcılar yaratıcılıklarını, dışarı taşan hareket etme arzularını yeniden keşfedebilmeli ve oluşuma aktif olarak katılabilmeliydiler. Bundan te en baştan beri konunun verilme düzleminin de bilincinde olmalıydılar. Yani burada da farklı alanlarda çalışma yapmak gerekliydi. Katılımcılar bir yandan “doğrudan” sürece katılmalıydılar çünkü kişisel katkıları, parlak ffkirleri, itkilere verdikleri çoğunlukla bilinçsiz tepkiler dersin akışına dahil edilip bütün oluşum ve çalışma sürecini etkiler. Ancak aynı zamanda konulara ve çalışma alanlarına ilişkin didaktik bilgiler, metotlar ve yaklaşım tarzı, zel veriliş yntemleri yukarıya bkz. anlaşılır, şeİaf ve bilinçli hale getirilmeliydi. Katılımcılar bağımsız olarak kendilerini geliştirme yukarıya bkz. anlamında kendi kendilerine konular oluşturabilir hale gelmeliydiler. Bu nedenle uygulama yapılan her birimin sonunda detaylı bir geri bildirim ve irdeleme yapıldı ve yapılmalı, çalışma sırasında verilen itkiler yeniden hatırlanmalı, katılımcıların bu tarz itkilere verdikleri tepki ve katkıların farkına varmaları sağlanmalı ve hepsinden nemlisi konunun gelişiminde, aşamalarında ne şekilde sz sahibi oldukları gsterilmeli. Katılımcıların dikkatini sürekli bu zel ğretme biçimine ynlendirmek üzere onlara verilen grevlerin aşamalarının ve itkilerin mantığı detaylı olarak açıklanmalı. Bunlar çoğu zaman bulunan çzümü iyileştirmeye ynelik kısa yorumlar, küçük ffkir vermelerdir ortaya çıkan ara çzümler yine konunun geliştirilmesini tetikleyici olabilir. eleneksel müzik dersinde gerekli olan bilişsel becerilerin nota bilgisi, gam bilgisi, ses şemaları, armonik diziler, cümle ve hız işaretleri vb. yanında Orİ-Schulwerk’te zellikle nemli olan beceriler vardır. rneğin genel algılama, hareket ve hareket belleği, dans teknikleri, müzik ve dansta doğaçlama, müzikal bellek, müzik cümlelerini algılama, mekn bilinci, yakınuzak algılaması ve daha birçok farklı beceri gibi... Konular için iaktik inirgeme bağlamında bedene dayalı bir çalışmanın belirleyicisi olan yollar bulunmalıdır: bir konu hareket yolu ile nasıl ele alınmalı ki nce beden ve bu yolla bütün duyular bir melodiyi, parçanın hızını, farklı ritimleri deneyimlesin ve kavrasın Konuların sadece diital ve sanal olarak değil rneksel bütünlüğü ile deneyimlenmesine olanak tanıyan hikyeler, hayal gücünü uyaran resimler var mı Yukarıda da açıklandığı gibi Orİ-Schulwerk ile yapılan çalışmalar insana dairdir, yani şahsi pedagoi ile ilgilidir. nsanları kendi “aktivitelerinden” yola çıkarak anlar. Antropolog ve dü- şünür Arnold ehlen gerçekleri -yani bizi çevreleyen her şeyiancak onunla pratik anlamda meşgul olduğumuz ya da duyularımızın birçoğunun içinden geçirdiğimiz, onun çok anlamlılığını açıklayabildiğimizde anlayıp benimseyebileceğimize inanırdı k lrike E. Jungmair, Das lementare. Araştırma, oynama, alıştırma yapma, doğaçlama, yaratma, besteleme -yani değişken çok ynlü davranış biçimleriyle- çocuklar, hatt yetişkinler içerikleri içselleştirir ve kendi deneyim sermayelerine dnüştürebilirler. Bunun anlamı şudur: Herhangi bir durumdaki tek tek “eriler” kişiler tarafından kendi zel tarzlarınca algılanır ve “ğrenme yapısı” gibi bir şey ortaya çıkar. Buna gre deneyim deyince bilgilerin toplanıp, biriktirilip kaydedilmesi değil deneyim yapısına kişinin kaydedilmesi anlaşılmalıdır. Kişinin zellikleri, kişiliği ne kadar şekillenmiş ise karama aı da o kadar büyüktür. Deneyimler kişinin içine süzülür, onunla rtüşür ve ona ait, kişisel hale gelir. Erken çocukluk dneminde genetik olarak programlanmış çeşitli gelişim olanaklarını mümkün kılan bir sinaptik sinir hücrelerine dair ilişki ve bağlantı arz fazlalığı mevcuttur. Aşağı yukarı ergenlik dnemine kadar kullanma ya da ihmal etme sonucunda asıl işlevsel bağlantılar, nron yapıları kalıcı olarak netleşir. Bir kültürdeki değerler bu yolla ğrenme anlayışını belirler, beyni yapılandırır. Yukarıda anılan n veriler, dersi, ğrencilerin kendi deneyimlerini yapabilecekleri, kendi ğrenim yapılarını geliştirebilecekleri şekilde organize edebilme becerisini gerekli kılar. Demek ki pedagoglar çoğunluğun uyarılması için çok değerlikli durumlar oluşturmalı, değişken davranış formları planlamalı, bunları sadece müzikal üretim bağlamında grmemeli, kişisel deneyim ve dnüşümleri kendi ğrenme materyaline dnüştürme ve yansıtmaya ynelik tertipler ve düzenlemeler yaratmalıdır. Anadolu Orİ roesi henüz sonuçlanmadı. Yapılan ders saati sonunda katılımcılar çok ynlü neriler deneyimlediler, kendi sunumlarını ürettiler ve kendi yaratıcı çzümlerine ynlendirildiler. alışma alanlarının bir zeti, katılımcıların ğrencileri ile yeni deneyimler toplayabilmek için bu nerileri kendi çalışmalarına aktarmalarını kolaylaştırabilir. Seminerlerdeki aktif ve tutkulu katılım bu konuda bana ümit veriyor ancak birçok soru henüz cevapsız ve yapılacak daha çok şey var. OrİSchulwerk ğretmenleri insan eitimi için gayret gstermeliler, ğretmenler kendileri profesyonelliği hedeemeliler ve kendileri sanatsal bir uru geliştirmeyi istemeliler. Bu anlamda işimiz zaten asla bitmiş olmayacaktır ALMANCADAN ÇEVİREN: FATOŞ CÜMBÜŞ AUERNİG www.andante.com.tr 13 Güher ve Süher Pekşnel Anadolu Orff Projesş’nş anlatıyor Bşrşncş yılın sonunda tam 10 bşn çocuğa ulafiıldı “Anadolu’da Müzik Eğitimini İyileştirme Projesi”nin başlangıcını anlatabilir misiniz? ’da EL’de bir müzik blümü kurduktan sonra ürkiye’deki müzik eğitiminin büyük sorunlarını bizzat yaşayarak, sistemin güncellemesi için girişimde bulunmaya karar verdik. zun yıllar yurt dışında çeşitli ülkelerde yaşamış ve müzik dersine değişik şekillerde entegre edilmiş Orİ sistemi ile tanışmıştık. ürkiye’deki müzik eğitiminin durumunu araştırmak üzere Carl Orİ-Schulwerk eğitim ve danışmanlık kurslarını inceledik. Bilindiği gibi Orİ eğitim sistemi tüm dünyada kabul edilen ve uygulanan bir metottur. Amacı tüm sanat dallarından yararlanarak, insanın içinde zaten var olan yaratıcı güçleri ve değişik nemli sosyal ve psikoloik paylaşımları ritim, dans ve dili kullanarak açığa çıkartmasıdır. Orİ eğitimi insan değerleri bir bütün olarak işler. lkemizde en çok Carmina Burana adlı eseri ile tanınan Carl Orİ, nemli ürk besteci erit üzün’e ünih Akademisi’nde ders vermekle kalmayıp, üzün’ün eserinin ilk seslendirilerinin ünih ilarmoni tarafından yapılmasına destek olmuştur. Carl Orİ’un ürkiye’ye hediye ettiği, kendi geliştirdiği çok sayıda çalgısı, ilk kez - yıllarında müzisyen uzaİer Arkan tarafından ve Ankara aarif Kolei’nin şimdiki ED başındaki ümtaz arhan’ın iş birliğiyle getirilmiş, ancak yetersiz altyapı nedeniyle gerekli etki yaratılamamıştır. Carl Orİ sisteminin kalıcı olabilmesi için mevcut sisteme entegre edilmesi gerekmektedir. Bir çocuğun yeteneklerinin doğal ve hızlı şekilde geliştiği ve dolayısıyla yaratıcılık ve duygusal zeknın oturtulabileceği en verimli yaş aralığı ile arasıdır. Bilimsel verilere gre, bu yaş aralığındaki çocukların algılama kapasitesi normal insanlarınkinin iki buçuk katıdır. Bu sebeple okul ncesi dnemde başlaması gereken müzik eğitimi, çocuğun müzikle ilgili bilgi ve becerilerini doğrudan etkileyecektir. Bu, üzerinde dikkat ve 14 Türkiye’de Müzik Eğitimi ve Orff Yaklaşımı titizlikle durulması gereken bir konudur. Okul ncesi eğitimin bir boyutu olan sanat eğitimi içerisinde müzik çok nemli bir yere sahiptir. Okul ncesi eğitimde müzik eğitiminin amaçları, çocukların bilişsel, duygusal, devinişsel ve sosyal gelişimlerine yardımcı olmak, çok ynlü bireyler yetiştirme vizyonu ile duygu, düşünce ve izlenimlerini estetik bir anlatım dili olan müzikle ifade etmelerini sağlamak, çocukta var olan yaratıcılığı ortaya çıkarmak ve ana dilin daha hızlı gelişimini sağlayarak onları temel eğitime hazırlamaktır. zetlediğimiz veri ve düşüncelerimiz doğrultusunda, ’da, Orİ eğitim sisteminin ürkiye’de tüm okullarda genel müzik dersleri kapsamında uygulanabilmesini sağlamak üzere, ürkiye Orİ-Schulwerk erkezi ile birlikte verimli bir çalışma içinde “Anadolu’da üzik Eğitimini yileştirme roesi“ni geliştirdik. Bu proe ile ill Eğitim Bakanlığı’na EB başvurduk ve EB ile Anadolu iyileştirme proesini gerçekleştirmek üzere, .. tarihinde bir protokol imzaladık. Sz konusu eğitim pilot ilde stanbul, Ankara, Antalya, zmir, ersin, Bursa, rabzon, aziantep, ardin anaokulları ile ilkğretim sınıarında uygulandı. roenin temel yapılandırması, yürütmesi ve sponsorluğu tarafımızdan üstlenildi. ürkiye Orİ-Schulwerk erkezi, rof. Jungmair ile birlikte çok iyi bir çalışma programı oluşturdu ve uyguladı. EB katılımcıların . ve . etapta tekrar gelebilmeleri için, konaklama hizmetlerini üstlendi. Bu da proenin devamı için ciddi bir yardımdı. Bu projenin ilk safhasında ve değişik aşamalarında ne gibi gelişmeler sağlandı? roenin n hazırlık aşamasında hocaların bulunduğu okullarda müzik dersleri haftada saate çıkartıldı, aileler bilgilendirildi, katılımları teşvik edildi ve ğretmenlere ek eğitim verilmeye başlandı. pilot ilden bakanlık tarafından nerilen ğretmenden ğretmen seçildi ve Boğaziçi niversitesi tesislerinde gün boyunca tüm gün ve akabinde zel ALE okullarındaki ürkiye Orİ-Schulwerk erkezi’nde ayrı buluşma seminerlerinde eğitim grdüler. Bu eğitim Salzburg ozarteum Orİ Enstitüsü’nün eski başkan yardımcısı, rof. Jungmair tarafından bizzat ynetildi. . yılın sonunda . çocuğa ulaşıldı. ilot proe kapsamında eğitim verilen ğretmenin okullarında müdürler de grevlendirilerek müzik sınıf odaları açıldı ve yıldır durdurulmuş olan müzik eğitimi, ğrencilerinin coşkulu tepkileri sonucunda, sınıarda tekrar yerini buldu. üdürlerle bizzat iletişime geçerek, oluşan problemleri ğretmenlerle birlikte czdük. EB dersleri denetledi ve proe kapsamında okullara daha çok müzik ğretmeni atayacağını açıkladı. Proje bugün itibari ile hangi aşamadadır? roe kapsamında eğitim alan eğitmenler, seçildikleri okullarında halen ders vermekte ve daha seyrek olsa da Orİ-Shulwerk erkezi’nin ilerletme seminerlerine katılmaktadırlar. ’den itibaren EB kadrosunda sürekli değişen bakanlar ve müdürler sebebiyle proe maalesef duraklama konumuna gelmiş, Dr. eat . Eczacıbaşı akfı’nın Carl Orİ eğitimine ilgi duyması sonucu, sponsor bularak devamlılık kazanmış yeni kapıların açılmasına vesile olunmuştur. akfın byle bir proeye destek vermesi çok sevindiricidir. te yandan proemiz kapsamında yetiştirilmiş olan ğretmenler her ne kadar grevlerini sürdürseler de eğitimin devam edebilmesi ve Anado- www.orffmerkezi.org lu’da okullara yayılması için ifade ettiğimiz gibi üniversitelerde müzik blümlerine Orİ sisteminin de entegre edilerek, sistemli bir biçimde kaliteli, işlerine adanmış eğitmenlerin yetiştirilmesi, eğitimin geleceği için son derece nemlidir. Türkiye’deki “Okul Öncesi Müzik Eğitimini” nasıl değerlendiriyorsunuz? ürkiye’de “Okul ncesi üzik Eğitimi” adı altında genelde sadece zel okullarda ve kreşlerde çocuklara koro, bireysel çalgı ve danslı ritim eğitimi verilmektedir. mut verici olmak ile birlikte, bu gelişim sadece zel eğitme açık olduğundan ihtiyacı karşılayacak nitelikte değildir. zellikle devlet okullarının anaokul ve ilkokullarında Orİ metodu uygulamasının gerçekleşmesi, gelecek nesillerin estetik ve sanatsal alt yapısının oluşturulmasını destekleyerek, müzik eğitiminin yanı sıra genel eğitimde de yeni kapılar açacaktır. üzik eğitiminde en çok nem taşıyan konu ise, Avrupa’da olduğu gibi, müzik dersinin bunun için yetiştirilmiş bilgi ve birikim sahibi olan anaokulu ve ncesi hocaları tarafından verilmesidir. Bu projenin geleceği üzerine düşünceleriniz nedir? lk etapta bu proenin devamının tüm ürkiye’ye yayılabilmesi için, her hlükrda üniversitelere dağılması son derece nemlidir. Son olarak Eczacıbaşı akfı’nın sponsorluğunu üstlenerek EB ile birlikte gerçekleştirdiği devlet okulunu kapsayan pilot proesinin devamı hepimiz için ayrıca nemlidir. Süreç bir proe olmaktan çıkıp müfredatın bir parçası haline gelmelidir. Bu süreci dünya genelinde incelediğimizde, uluslararası genel değerlendirme ve sınavlarda yıllardır birinci gelen inlandiya ğrencilerinin Orİ sistemi ile eğitimleri sonucu bu başarıyı gsterdikleri uluslararası eğitimciler tarafından bilinmektedir. inlandiya’da okul ncesi eğitimde grev yapan müzik ğretmenlerinin, üniversitelerin okul ncesi müzik ğretmenliği blümlerinden mezun olmaları, ülkenin müzik eğitimindeki başarısının temel sebeplerinden birisidir. Bu lisans programında, temel müzik eğitimi ve okul ncesi müzik eğitimi derslerinin yanı sıra, ocuk elişim ve sikoloisi, ocuk Estetik Eğitimi, ocuk Edebiyatı, Drama, ocuk Korosu eiği, üzik-Oyun-Hareket ve üzik ve Dans dersleri dikkat çekmektedir. ürkiye’de ise bu donananımla “Okul ncesi üzik Eğitimcisi” yetiştiren bir kurum, blüm veya anabilim dalı dahi daha yeni oluşmaktadır. stelik müzik ğretmeni yetiştiren blümlerde, konservatuvarlarda ve diğer müzik okullarında okul ncesi müzik eğitimine ynelik alan dersleri ve çocuklar için çok gerekli olan bilişsel gelişim psikoloisi eğitimini kapsayan dersler yetersizdir. Avrupa’da olduğu gibi, sistemin yoğun olarak uygulanabilmesi için, Salzburg’tan EB ve sponsor girişimiyle atanabilecek seçkin eğitmenin, kaliteli eğitimin kontrolünü sağlamak adına belirli seçkin üniversitelerde sistemin bazını oturtmak ve seminerler vermek üzere devreye girmesi kaçınılmazdır. rof. Jungmair’in nszünde değindiği üzere, geçmişte kendisi ve rof. Haselbach bu alanda en yüksek profilli eğitmenler olarak belirli üniversitelerde uzun yıllar verimli seminerler gerçekleştirmişlerdir. Daha nce de olduğu gibi ürkiye Orİ-Schulwerk erkezi’nin de bu çalışmalara destek vermesi, arzu ederse üniversitelerin bir parçası olması Orİ eğitiminin gereken entegrasyonunu hızlandıracaktır. Bugünkü durumda, bu işe adanmış ve kaliteli bir eğitim sunan Orİ erkezi’nin kendisine z kapasitesi dahilinde ürkiye’yi kapsayacak ğretmen kadrosunu yetiştirebilmesi çok uzun bir süre gerektiriyor. O yüzden byle bir yntemle Anadolu’da ihtiyaç duyulan çok daha fazla hocanın anaokullardan başlayarak tüm çocukları kapsayacak şekilde bu eğitimi verebilmesi mümkün olabilecektir. Dolayısıyla bundan sonraki aşamada YK’ün devreye girerek, şimdiye kadar stanbul armara, zmir Dokuz Eylül, azi ve Bolu zzet Baysal üniversitelerindeki müzik ğretmenliği anabilim dallarında Orİ eğitiminin müfredatın bir parçası olarak devam etmesini sağlaması son derece nemlidir. Bu sayede, ileride sz konusu eğitimin uygun grülen diğer üniversitelerde de verilmesi mümkün olabilecektir. ürkiye Orff erkezi’nin standardını ve gerekli ilerletme eğitim programlarını”da gz nünde bulundurarak, üniversitelerden mezun olacak ğretmen adaylarının sadece en seçkinleri, yeni ğretmenlerin yetiştirilmesini de sağlayabileceklerdir. Bu ğretmenlerin Salzburg Orİ Enstitüsü ve değişik “luslararası Yaz Kursları” seminerlerine katılımlarının ayrıca faydalı olacağı grüşündeyiz. Bunları konuşurken, devlet okullarında verilmesi gereken müzik eğitiminin müfredatın bir parçası olarak tekrar geri dnmesinin neminin bir kez daha altını çizmek isteriz. SÖYLEŞİ: SANAT DELİORMAN Güher ve Süher Pekinel Uluslararası çapta sıra dışı bir kariyere sahip olan piyano ikilisi Güher ve Süher Pekinel, çağımızın en seçkin orkestraları ve şefleri ile konserler vermekte ve Deutsche Grammophon, CBS, Teldec, Warner Classics, Chandos, Arthaus/Unitel gibi uluslararası kayıt markaları için ikili piyano literatürünün en önemli yapıtlarını kaydetmektedirler. Arthaus/Unitel tarafından 2014’te yayınlanan CD/DVD’leri Zubin Mehta and Güher & Süher Pekinel in Concert, 2015 “Alman Plak Eleştirmenleri Ödülü”ne aday gösterilmiştir. Sanatçı kimliklerinin yanı sıra Pekineller üç değişik eğitim projesi yürütmektedirler. Okullardaki müzik eğitimini günümüz standartlarına taşıyan, kendilerine öz bir sistemi, 2006 yılından itibaren TEVİTÖL “GS Pekinel - Müzik Bölümü”nde uygulamalarının yanı sıra, sürdürdükleri “Dünya Sahnelerinde Genç Müzisyenler” projesi, profesyonel genç müzisyenlerin müzik eğitimi standardının uluslararası düzeye taşınabilmesini amaçlamaktadır. Avrupa’nın önde gelen pedagoglarıyla eğitimlerini sürdürmek ve önemli uluslararası yarışmalarda yer almak üzere, burs ve kaliteli çalgı sağlanmakta olan genç müzisyenler, beş yıl içinde uluslararası yarışmalarda 7 birincilik ve 4 ikincilik ödülü kazanmışlardır. Pekineller üçüncü projelerinde 2010 yılından bu yana anaokulları ve ilkokullarda sürdürdükleri “Orff-Schulwerk Müzik Eğitimi” konseptinin okul müfredatına entegre edilmesini hedeflemektedir. www.andante.com.tr 15 Türkşye Orff-Schulwerk Merkezş Müdürü Fatofi Cümbüfi Auernşg şle Türkşye’de Orff eğştşmcşlşğş üzerşne sohbet ettşk Kefike konservatuvarlarımız Orff yaklafiımını daha çok benşmseseler Başlangıcından beri merkezde aktifsiniz, öyle değil mi? ’de ALE Okulları’nda müzik ğretmeni olarak çalışmaya başladım. Okulumuz o zamandan beri yurt dışından eğitmenler getirterek Carl Orİ’un Orİ-Schulwerk yaklaşımını ilkokul zellikle de anaokulu ğretmenlerine tanıtmaya çalıştı. ünkü Avusturya Liseliler akfı bir Orİ erkezi kurmak için eğitmen kadrosu yetiştirmek istiyordu, bu yüzden de anaokulu ve müzik ğretmenlerinden bu eğitimi almamız için her türlü olanağı bizlere sundu. Bayan Jungmair zaten sık sık ürkiye’ye gelip eğitimler veriyordu. Salzburg’daki Orİ Enstitüsü’nün mezunu ve aynı zamanda Bayan Jungmair’in ğrencisi olan Kata Oala Koçak da yedi yıl kadar ürkiye’de kaldı ve ALE Okulları’nın Orİ-Schulwerk danışmanlığını yaptı. Bize çok yoğun bir hizmetiçi eğitimi verdi. lk nce ders planını birlikte hazırlıyorduk, sonra biz derste uygulamayı yaparken, o da bizi izliyor, notlar alıyor, dersten sonra da bizimle olumlu olumsuz geribildirimlerini paylaşıyordu. Bir sonraki dersi tekrar birlikte hazırlıyorduk. Kendisi yıl boyunca bize bu şekilde yoğun bir eğitim verdi. rogram kademeli olarak uygulamaya koyuldu. lk yıl sadece birinci sınıar ve anaokulu, sonra bir, iki ve üçüncü sınıar eklenerek müzik ğretmenlerinin de katkısıyla Orİ eğitiminin çatı planı oluşturuldu. erkezin kuruluşunda okulun ğretmenlerine Kata Hanım nderlik etti. Ben de kuruluşundan beri ynetim kurulundayım. ’te Kata Hanım’ın Almanya’ya gitmesinden beri merkezin müdürlüğü grevini ben yürütüyorum. Türkiye Orff-Schulwerk Eğitim ve Danışmanlık Merkezi sadece eğitmenler için mi kurslar ve atölye çalışmaları düzenlemekte? arklı alanlardan sanatçılar, çok küçük yaşta çocuklara çalgı dersi verenler ve üniversite ğrencileri de bu eğitimlere katılmakta. niversitelerde Orİ dersi adı altında Orİ çalgılarını çalma dersi veriliyor, ama Orİ-Schulwerk pedagoisi ğretilmiyor. Ancak armara, Dokuz Eylül, Abant zzet Baysal, Eskişehir 16 Türkiye’de Müzik Eğitimi ve Orff Yaklaşımı Anadolu niversitelerinde bizden ve yurt dışındaki merkezlerden eğitim almış ve Orİ yaklaşımıyla ilgili bilgi aktaran ğretim grevlileri var. abii burada Avrupa’daki gibi yoğun bir eğitimden bahsetmiyoruz. Merkezin düzenlediği atölye çalışmaları ve seviye kurslarından bahseder misiniz? erkezimiz Ağustos ayının ortalarından Haziran’ın sonuna kadar aktiftir. Ayda aşağı yukarı en az bir kurs sunmaya zen gsteriyoruz. Ayrıca başka şehirlerde de kurslar düzenliyoruz. rneğin Dokuz Eylül niversitesi’nden eğitmenimiz Doç. Dr. Banu zevin, anakkale art niversitesi O ve rakya niversitesi’nden Dr. Belgin zunoğlu Yegül ile her zaman işbirliği içindeyiz. Ankara’da bireysel ilgilenen kişiler ile ortak organizasyonlar yapabiliyoruz. Bu atlye çalışmalarının dışında ’den beri eğitmen eğitme amaçlı seviye kursları düzenlemekteyiz. ürkiye Orİ-Schulwerk erkezi’nin düzenlediği bu kurslara ya da Avusturya, ABD, inlandiya, talya, Slovakya ve ek Cumhuriyeti’ndeki bir haftalık yaz kurslarına katılıp minimum - saatlik Orİ-Schulwerk eğitimi almış kişiler başvurabiliyor. ’de ilk seviyeye kişi ile başlamıştık. kinci seviyede bu sayı kişiye düştü. çüncü seviyede ise ’e düşecek. çüncü seviyeyi de başarıyla bitirenler senelik bir eğitime daha tabi tutulduktan sonra ürkiye’nin farklı şehirlerindeki diğer yetişkinleri yetiştirecek Orİ eğitmenleri haline gelecek. Yani eğitmen eğitimcisi olacaklar. Ne zamandan beri Salzburg Mozarteum’dan eğitmenler ağırlamaktasınız? ’den beri başta Avusturya ve Almanya olmak üzere zaman zaman Amerika Doug oodkin ve Avustralya’dan Christoph aubach getirttiğimiz eğitmenlerimiz oluyor. Bu kişilerin www.orffmerkezi.org hemen hepsinin çıkış noktası da zaten yine Salzburg’daki Enstitü. Enstitü olma yolunda çalışmalar var mı? ürkiye’nin şartlarında bu biraz zor, çünkü enstitü olabilmek için bir üniversite ile bağlantılı olmak lazım. Bunun için de üniversitede ders verebilecek eğitmenlerinizin olması lazım. Evet şimdiye kadar eğitmen yetiştirdik ama bu kişilerden sadece ikisi üniversitede okutmanlık yapacak akreditasyona sahip akademisyenler. Salzburg’daki enstitüde hangi düzeyde eğitim veriliyor? Hem lisans hem yüksek lisans hem de doktora düzeyinde eğitim veriliyor. Yılda iki kere çıkardığınız Orff’ Info’daki makalelerin muhteviyatı ve çıkardığınız kitap hakkında bilgi verebilir misiniz? Or nf dergisini ’den beri çıkartmaktayız. Orİ-Schulwerk alanında ürkçede yayımlanan en yararlı kaynaktır. Editrlüğünü yaptığım bu derginin içinde haberler, bilimsel makaleler, dünyanın çeşitli yerlerinde Orİ-Schulwerk kurslarına katılmış kişilerin kaleme aldığı izlenimler ve pratik uygulamalara dair yazılar yer alıyor. Yabancı dergilerden aldığımız bilimsel makalelerin oriinallerine de derginin içinde yer veriyoruz. Ayrıca ilk eğitmen eğitiminden geçip merkezin eğitmeni olmaya hak kazanan adayın bitirme çalışmalarını derlediğimiz bir kitabımız var. Merkezin arşiv çalışmaları nasıl gidiyor? Bayan Jungmair ürkiye Orİ-Schulwerk erkezi’nin ’deki kuruluş trenine gelirken yanında, kütüphanemizin temelini oluşturacak kitapları da getirmişti. Biz de eğitmenler olarak aldığımız, tavsiye ettiğimiz kitaplar ve bize ulaşan tez ve dergilerle bu arşivi daha zengin hale getirdik. Carl Orff’un yazdığı kitaplar da Türkçeye çevrilmeye başlanacak mı veya çevriliyor mu? Hayır çevrilmiyor. aten o kitaplar aslında metinden ziyade son derece sistematik hazırlanmış notalardan oluşuyor. Bu kitapları ancak Orİ-Schulwerk eğitiminden geçmiş birisi olması gerektiği şekilde değerlendirebilir. rneğin ilk kitap tamamen ritimler üzerine. ürkçeye çevrilmeyişinin bir sebebi de telif hakları meselesi. ünkü bu kitapların yayın hakları akıf’ta değil Schott yayınevinin elinde. O yüzden ders kitapları haricinde Carl Orİ’un düşüncelerini anlattığı kitapları da maalesef ürkçeye çeviremiyoruz. Hayır hiç besteci katılmadı. ünkü ürkiye klasik müzik camiasından Orİ yaklaşımına destek veren kişiler olarak bir ekineller bir de ehveş Emeç çıktı. Herkes temkinli yaklaşıyor. Bunun iki sebebi var: Hem “elementer” kavramı yanlış anlaşılıyor hem de Orİ yaklaşımı açık ve esnek olmakla birlikte risk almayı da gerektirdiğinden dolayı daha zorlayıcı. Bayan Jungmair hep şyle derdi: Biler ers rgramımıı k sıkı aırları ama ieri giriimie ne laaını ilemei ALEV Okulları’nda Orff yaklaşımlı ders uygulamalarınız oluyor öyle değil mi? ALE Okulları’na yaşından itibaren ğrenci kabul ediliyor. Anaokulunda Orİ yaklaşımına ağırlık vererek eğitim veriyoruz. rneğin sınıfta çocuklara suyun doğadaki dolaşımını anlatmak için onlara bu dnüşümü bedenleriyle canlandırtıyoruz. Birinci sınıfta el yazısının çizimini ğretirken yine Orİ yaklaşımından yardım alıyoruz. Ya da çarpım tablosu beden perküsyonu kullanılarak ğretiliyor. Orİ uygulamalarını okula yeni gelen ğretmenlerle yaptığımız oryantasyon programında da kullanıyoruz. O zaman Orff-Schulwerk sadece müzik derslerinde uygulanmıyor... Elbette. aten Carl Orİ Okulu olabilmeniz için bu yaklaşımı okulun genelinde benimsemiş olmak gerekiyor. Carl Orİ bu anlayışı geliştirirken gelen ğrencinin virtüoz olmadan da doğaçlama yapabilmesi için piyano gibi bir çalgı yerine çok rahat çalınan tuşlu vurmalıları ve perküsyon çalgılarını, şarkıyı, beden diliyle hikyeleştirmeyi devreye sokmuştu. Orİ-Schulwerk eğitimi alanlar da bu anlayışı dünyanın drt bir yanına çok farklı eğitim alanlarına taşıdılar. Bedensel ve zihinsel engelliler ile de çalıştınız mı? Bugün benzeri çalışmalar otizmli çocuklarla da yürütülüyor. rneğin ohum akfı’ndan ugay Başar bu alanda çalışıyor. Ayrıca yurt dışından uzman Karin Schumacher ile de çalışmalarımız olmuştu. ludağ niversitesi Eğitim akültesi zel Eğitim Blüm Başkanı Dr. Bilgehan Eren de merkezimizin eğitmenlerindendir. Şu anda Türkiye’de Orff yaklaşımı sadece ALEV Okulları’nda mı uygulanmaktadır, yoksa artık başka anaokulları ve ilkokullar da var mı? Elbette ürkiye’nin pek çok saygın zel okulundan ğretmenler gelip bizim eğitimlerimize katılıyor ve kendi derslerinde Orİ-Schulwerk uygulamalarına yer veriyorlar. Ama ALE Okulları bütün eğitim anlayışını bu çerçeveye oturtmuş ürkiye’deki tek Carl Orİ Okulu’dur. ORFF yaklaşımını kendi eğitim anlayışınız çerçevesinde yeniden tanımlamanızı istesek… yıl boyunca stanbul Belediye Konservatuvarı’nın iyano Blümü’nde okudum. O yıllarda, bırakın doğaçlama yapmayı, o kelimeyi kullanmak bile yasaktı. O yüzden Orİ yaklaşımıyla ilk Orff yaklaşımı doğaçlamaya ve kompozisyona yönlendiriyor. Derslerinize hiç besteci katıldı mı? www.andante.com.tr 17 tanıştığımda epeyi bocalamıştım. rneğin dans ederken şarkıyı kulaktan ğrenmemiz istenince aradan gizli gizli notalara bakmaya çalışıyordum. Ancak bu şekilde aklımda kalacak diye düşünüyordum. Sonra o yıl boyunca ne kadar katı ve tek ynlü bir eğitimden geçtiğimi fark ettim. Keşke konservatuvarlar Orİ yaklaşımını biraz daha aktif olarak benimseyebilseler, ki artık imar Sinan, stanbul eknik ve stanbul üniversiteleri konservatuvarlarının giriş sınavına hazırlık kurslarında bu yaklaşım bizim eğitmenlerimiz tarafından uygulanıyor. - yaş arasındaki çocuklara hafta sonu Orİ yaklaşımıyla kurs veriyorlar. Bu çocukların bazıları konservatuvar sınavını kazanamasalar bile kaliteli bir temel müzik ve hareket eğitimi almış olacaklar. Ama eğitmen eksiği var, biz de bu eksiği en hızlı şekilde kapamaya çalışıyoruz. ORFF yaklaşımı Türk kültürüne adapte edilirken genel olarak ne gibi yöntemlere başvuruluyor? Bir rnek vermem gerekirse eğitmenlerimiz bitirme çalışmalarını yaparken türküleri kullandılar. Avrupa müziğinde olmayan zor aksak ritimlerimizi nce oyun oynatarak sonra dans ffgürlerini oyunun içine dahil ederek ğrettiler ve en sonunda o türküleri çalınabilir, sylenebilir dansı yapılabilir hale getirdiler. Türkiye’de Orff çalgılarından hangileri kullanılıyor? Yerel perküsyon çalgılarından eklemeler yapıldı mı? Sınıf çalışmalarında hemen hemen bütün çalgılar kullanılıyor, ama esas Orİ çalgıları, sanılanın aksine perküsyon çalgıları değil, ksilofonlar ve metalofonlardır. Carl Orİ bunları Afrika’ya gidip oradaki bir çalgı yapımcısıyla birlikte çocuklar tarafından kolay çalınabilsin duruma gre parçaları çıkarılabilsin ve taşınabilsin diye zel olarak tasarlamıştır. Kendi derslerimizde el davulu, marakas, çelik üçgen, tek ses blokları ve ritim çubuğunun yanı sıra darbuka, def, kaşık ve kastanyet de kullanıyoruz. 18 Türkiye’de Müzik Eğitimi ve Orff Yaklaşımı Çocukları notayla ne zaman tanıştırıyorsunuz? Elbette Orff yaklaşımına göre bunun belli bir zamanı yok ama deneyimlerinize dayanarak ne söylersiniz? Kendi geliştirdiğiniz notalama sistemleriniz var mı? Orİ yaklaşımında, klasik porteye yazılan notalardan çok graffk notasyon kavramı sz konusudur. Bu graffk notasyon çocuğun duyduğu bir sesi herhangi bir şekilde grsele dkmesidir. rneğin bir çocuk kuvvetli bir vuruşu daha koyu bir renk kullanarak, diğeri ise daha büyük bir alanı karalayarak ifade edebilir. Karşınıza solistlik yolunda ilerleyen bir müzik öğrencisi geldiğinizde ne yapıyorsunuz? rup içinde daha zor bir ritmi ya da melodiyi çalma grevi varsa tabii ki o grev, bylesi yetenekleri gsteren çocuklara verilebiliyor. Ama bizim odak noktamız bu çocuklar değil. Onlar zaten okul dışında ayrıca bir müzik eğitimi alıyorlar. Bizim hedeffmiz Senin etenein k ersi ma eter denilen çocuklar. ünkü o çocukların da yapabileceği şeyler var. Orİ yaklaşımında Bu anlı ama aamasın demek yok. itim duygusu olmayan bir çocuğa bile mutlaka becerisine uygun bir grev veriyoruz ki o da kendini o grubun bir parçası olarak hissetsin. Ya bu Orff çalışmaları esnasında çocuklardan birinin yetenekli olduğu ortaya çıkarsa? Yeteneğini keşfettiğimiz çocuklara grup çalışması içinde yer yer bir doğaçlama alanı bırakıyoruz. Yavaş yavaş diğer çocuklar da bu çocuğa zenip onlar da kendi seviyelerinde doğaçlama yapmaya başlıyorlar. Orİ yaklaşımında birlikte ve birbirinden ğrenmek çok nemli. www.orffmerkezi.org Eczacıbafiı’ndan “Dans Eden Notalar - Anaokullarında Müzşk Eğştşmş” Projesş Anadolu Orff Projesş yenşden harekete geçşyor D r. eat . Eczacıbaşı akfı’nın ill Eğitim Bakanlığı’nın katkılarıyla gerçekleştirdiği anaokullarında müzik eğitimi proesi “Dans Eden otalar” ile stanbul’da belirlenen pilot devlet okulundaki ğretmene, müzik ğretiminde yeterliliği artırmaya ynelik Orİ yaklaşımı çerçevesinde eğitimler verilmesi ve nihayetinde toplam bine yakın çocuğa ulaşılması hedeeniyor. roe, çocuklarda müzik sevgisini uyandırmak, ritim duygusunu artırmak, müzik becerilerini destekleyecek deneyimler sunmak, yeteneklerin erken yaşta keşfedilmesini sağlamak amacıyla hayata geçiriliyor. Eğitimler, Orİ yaklaşımıyla, Orİ-Schulwerk Eğitim ve Danışmanlık erkezi aracılığıyla gerçekleştirilecek. Eğitim alan ğretmenlerin grev yaptığı anaokullarına, uygulamayı kendi okullarında başlatabilmeleri için gereksinim duyacakları Orİ çalgıları sağlanacak. yılı için seçilen pilot devlet okullarının adları şyledir: Akşemsettin Anaokulu mraniye, Adalet Anaokulu Bakırky, Serpil Sahioğlu Anaokulu altepe, ahriye ardemir Anaokulu Ataşehir, Aynur Sarı Anaokulu Başakşehir, Halide Edip Adıvar Anaokulu aziosmanpaşa, Yayla Anaokulu Sultangazi, ağdaş Yaşam Anaokulu Kağıthane, olis Amca Anaokulu üngren, evlana Anaokulu Bağcılar. “Dans Eden Notalar” ile ilk adımı atıyoruz Ülkemizin en önemli sermayesi insanıdır. Bu nedenle, sosyal sermayemizi, en uygun, en çağdaş, en doğal yöntemlerle geliştirmemiz ve bunu, anaokulu düzeyinde başlatarak kesintisiz yüksek öğretimi sonuna kadar sürdürmemiz gerekiyor. Bugün, sosyal refahına gıptayla baktığımız İskandinav ve Kuzey Avrupa ülkelerinin ortak özelliğinin, örgün eğitime anaokulundan itibaren başlamaları olduğunu görüyoruz. Ülkemizde okul öncesi eğitim ne yazık ki arzu edilen düzeyde değil ve bunu gidermeye yönelik her girişimin desteklenmesi gerektiğine inanıyoruz. Dr. Nejat F. Eczacıbaşı Vakfı olarak biz de, ülkemizde daha küçük yaştan itibaren çocukların keşfederek öğrenmesini sağlamak, müzik sevgisini uyandırmak, ritim duygusunu arttırmak, müzik becerilerini destekleyecek deneyimler sunmak, yeteneklerin erken yaşta keşfedilmesini sağlamak amacıyla “Dans Eden Notalar” Projesi’ne gönülden inanıyor ve destekliyoruz. Bu vesileyle 60 öğretmene verilecek eğitimlerle hiç olmazsa iki bin anaokulu öğrencisine ulaşmak, atılacak ilk adımdır. Böyle bir eğitim sürecinde yer aldığımız için kıvanç duyuyor, süreci ilerletecek herkese peşinen teşekkür ediyorum. FARUK ECZACIBAŞI www.andante.com.tr 19 Özel ALEV İlköğretşm Carl Orff Model Okulu’nda Müzşklş Tşyatro Projesş A LE Okulları’nda Orİ-Schulwerk’in disiplinlerarası kullanımını açıklayabilmek için artık gelenekselleşen . Sınıar üzikli Oyun roesi’nden bahsetmek gerekir. yılından beri kesintisiz devam eden bu proe sayesinde ğrenciler kazandıkları becerileri daha geniş bağlamda kullanma ve sonunda da sunma olanağı buluyorlar. Bütün bir ğrenim yılına yayılan bu çalışmada ğrenciler müzik, dans ve tiyatro alanında aktif katılım sağlıyor. roenin her üyesi hazırlık, planlama ve gsteri akışında sz sahibi oluyor. ğretmenler burada “sadece” eşlik edici rolü üstleniyor, yani çalışma grupları arasındaki koordinasyonu sağlıyor. Yola çıkış noktası her zaman çocukların yaşına uygun bir hikye oluyor. ocuklar bütün oluşturma süreci boyunca kişilik küçük gruplarda çalışıyorlar. Küçük grupların ürettikleri diğer gruplara sunuluyor ve onlardan gelen karşılıklı yapıcı eleştiriler ile geliştiriliyor. Bazen hazır müzik parçaları çocukların seviyelerine uyarlanmak amacı ile kısaltılıp basitleştiriliyor. Kendi yazdıkları şarkı szleri, küçük melodiler ve dansları zgün oluyor. Hikyenin seçilmesi. ocuklar genellikle masallar veya içinde krallar, prensesler ya da tuhaf yaratıkların olduğu hayvanlar hakkındaki hikyelerden hoşlanıyorlar. Almanca ğretmenleri ile yoğun işbirliği yapılıyor. Onlar seçilen hikyeyi sınıfta ğrencilerle okuyorlar, sonra ğrenciler aynı hikyeyi anlatmaya çalışıyorlar, bu hem kelime hazinelerini geliştiriyor hem de onları Almanca düşünmeye yneltiyor. 20 Türkiye’de Müzik Eğitimi ve Orff Yaklaşımı üzikli tiyatro için nem taşıyan kelimelerin üzerinde zellikle duruluyor. Hikyenin içselleştirilmesine ynelik alıştırma ve oyunlar oynanıyor. rneğin argalar en renkliken hikyesinde üzeri farklı kuşlarla dolu bir ağaç hayal ediliyor. Her çocuk Almanca birikimi elverdiğince nasıl bir kuş olduğunu anlatıyor ya da hikyenin nasıl devam edebileceği hakkında tartışılıyor. üzikli tiyatronun blümlerine karar veriliyor. enellikle kaç paralel sınıf var ise hikye de o kadar parçaya blünüyor. Her sınıf bir parçanın sorumluluğunu üstleniyor. Her blümde bir zirve noktası olmasına zen gsteriliyor. oksesli konuşma korosu için alıştırmalar yapılıyor. Her sınıf hangi blüm için sz yazmak istediğine karar veriyor. üzik ğretmenleri ğrencilere bir ritim veriyor. ncelikle bu ritim farklı oyunlarla ve beden perküsyonu ile içselleştiriliyor. Sonrasında ğrenciler küçük gruplara ayrılarak bu ritme uygun hikye ile bağlantılı sz yazıyorlar. Szler ürkçe veya Almanca ya da ikisinin birleşimi olabiliyor. Bütün sonuçlar sunuluyor ve grubun kendisi hangi çzümün kullanılacağına karar veriyor. erilen bir metne melodi bulunuyor ya da verilen melodiye sz yazılıyor. oğunlukla Orİ-Schulwerk’ten bir parça çıkış noktası olarak kullanılıyor. arça çalışılırken hikyenin konusuna uygun szler yazılmaya da çalışılıyor. Bazen çocuklar nce szleri yazıp bu szlere uygun basit bir melodiyi doğaçlama yolu ile oluşturuyorlar. Bütün sınıf müzik parçasını ğrendikten sonra yine ortak karar alma yoluyla küçük tuşlu vurmalı çalgılarla parça zenginleştiriliyor. Sesin yanında kendi bedenleri ya da kendi yaptıkları çalgılar ya da plastik bidonlar gibi normalde www.orffmerkezi.org çalgı olarak kullanılmayan materyaller de dahil ediliyor. Bu süreçte sınıf ğretmenleri ğrencilere muhtemel Almanca yazım ve syleyiş hatalarını düzeltmek ve oluşan metinleri düzgün syletmek üzere destek veriyor. Dans yaratılıyor. ğretmenlerin ynlendirmeleri ile çocuklar kendilerine verilen bir müziğe uygun dans ffgürleri oluşturuyor. Bunu yaparken hem doğaçlama hem de daha nce kendilerine ğretilmiş hareket ve dans repertuvarından faydalanıyorlar. oller dağıtılıyor. Burada farklı faktrler etken oluyor: Hangi çalgılar mevcut rupta zel bir becerisi olan çocuk var mı Bütün kararlar ortaklaşa alınıyor. Bütün teklier dinleniyor. Olası endişeler ve memnuniyetsizliklerin dile getirilip tartışılacağı ortamlar yaratılıyor. çüncü sınıar bu gsterinin affşlerini resim ğretmenlerinin yardımı ile hazırlıyor. Bu, hem gsteriyi daha ilgiyle izlemelerine hem de bir sene sonra kendi yapacakları proeyi merakla beklemelerine yol açıyor. Sahne düzeni, dekor ve kostümler hazırlanıyor. Bu konu hakkında da yine sınıf ğretmenlerinin nderliğinde sınıfta konuşularak çzümler üretiliyor. Bazı dekor parçaları grsel sanatlar dersinde birlikte yapılıyor. Okulda mevcut eski dekor parçaları yine ğrencilerle birlikte elden geçirilip kullanıma uygun olanlar ayrılıyor. Kostümler velilerin yardımı ile oluştu- ruluyor. Her çocuk hikye ile ilgili olabileceğini düşündüğü giysi ve farklı materyalleri evinden getiriyor. Hazırlık aşamalarını gsteren bir kısa fflm hazırlanıyor. Her grupta zaman zaman video kaydı ve fotoğraf çekimi yapılıyor. Bylece çocuklar bu proeye nasıl başladıklarını, sürecin nasıl işlediğini ve hangi sonuçlara ulaştıklarını çok net grebiliyor. Bu kayıtlardan kısa bir fflm oluşturuluyor. steri ncesinde seyircilere ve velilere gerekli pedagoik açıklamalar da yapılarak bu fflm izletiliyor. Bylece izleyecekler de gsterinin arka planında nasıl bir çalışma yapılmış olduğunu ve değerini daha iyi anlıyorlar. üzikli tiyatronun gsterimi her sene yıl sonunda okul şenliğinde gerçekleşiyor. Sadece drdüncü sınıarın velileri değil büyük bir seyirci kitlesi gsteriyi izlemiş oluyor. ocuklar kendileriyle gurur duyuyorlar, çünkü sunumlarının tamamen kendi ürünleri olduğunu biliyorlar. zleyiciler çok etkileniyor, çünkü izledikleri kısa tanıtım filmi sayesinde hangi yntemlerle çalışılmış olduğu ve bu gsterinin nasıl bir emeğin ürünü olduğunu daha iyi anlıyorlar. Sene sonunda karneler dağıtılırken her çocuğa gsteri sırasında yapılan kayıt DD’si hediye ediliyor. Bylece bu proe unutulmaz bir anıya dnüşüyor. FATOŞ CÜMBÜŞ AUERNIG Orff-Schulwerk’in ortaya çıktığı tarihsel dönem 1. Dünya Savaşı’nın yarattığı şok ve yıkımlar sanat düşüncesinde derin kırılmalara yol açmış, gündemdeki sanat akımları derinden sorgulanmıştır. Bu sorgulamalara göre 19. yüzyıl Romantizm’i insanlığı savaşa ve yıkıma sürüklemişti. Bu kırılma noktası kendini Marcel Duchamp’ın hazır nesnelerinde, Hausmann’ın Der Mechanischer Kopf’unda, ya da Erik Satie’nin musique d’ameublement (mobilya müziği) kavramında apaçık ortaya serer. Bu kişiler ve takipçileri 19. yüzyıl Romantizm’i ile aralarına keskin bir çizgi çekmişlerdir. Öyleyse nedir Romantizm ve üstü karalanırcasına reddedilen değerleri? Romantik sanatçı, ebedî ve sonsuz olanı, gerçeklik arayışını kanvasında ya da sesler aracılığıyla temsil eder. Doğada uzun yürüyüşler yapan, inceleyen ve düşüncelere dalan “gezgin” (wanderer) tiplemesi, yalnız ama cesur bir besteci modeli olarak Beethoven imgesi, seyircinin aklını başından alan “virtüoz” ve sonsuza kadar yaşayacak “başyapıt” fikri Romantik Döneme ait olgulardır. Romantizmi felsefî, estetik, etik ve politik anlamda en yoğun yaşayan Almanya millî bütünlüğünü oluştururken sanatı temel bir unsur olarak kullanmıştı. Avrupa’da 1875-95 yılları arası doğan kuşak bu romantik kalıplardan farklı şekillerde sıyrılmaya çalıştı. Eric Satie, musique d’ameublement (mobilya müziği) kavramını ortaya atarak müziğin en bariz özelliğini, dinlenme talebini reddediyordu. Onu felsefî çağrışımlarla dolu konser salonundaki yerinden çekip, bir eşyanın işlevselliğine indirgiyordu. Edgar Varèse, müziği bilim ve teknoloji dünyasıyla birleştirmeye çalışarak “duyguları” dışlıyor ve anti-Romantizm’i farklı bir pencereden gösteriyordu. Müziğine “organize edilmiş ses” kendisine de ritmin, rezonansın ve tınıların mühendisi tanımlamasını yakıştırıyordu. Stravinski ve Hindemith gibi Neoklasik eğilimli besteciler ise 1800 öncesi “tarihî” müzik modellerine döndüler. Sözkonusu durum hem Romantizm’in “özgünlük” ilkesinin artık geçerli olmadığını hem de bestecinin yaratım prosedürüne sezgi ve içgüdüleriyle değil nesnel bir disiplinle yaklaştığını gösterir. Bu dönemin sanat eserinde açıklık ve düzen arayışıyı hâkimdir. Romantik geleneği en radikal şekilde reddedenler bu geleneğin oluşumunda en çok pay sahibi olan Almanlardı. Bu nedenle 1. Dünya Savaşı’ndan sonra Weimar Cumhuriyeti Almanyası’nda keskin bir modernist devrim yaşandı. Bu anlamda Bauhaus Okulu, Modernizm’in estetik ve kültürel vizyonunu ifade eden en önemli kuruluşlarından biridir. Bauhaus sanatçıları sanatları aracılığıyla yeni bir Alman kültürü yaratma vizyonu taşırlar. Müzikte Schoenberg, Berg ve Webern tonaliteden vazgeçerek yüzyılı aşkın bir gelenekle aralarına çizgi çeker. Köln’de Ernst, Baargeld ve Arp “saçmalığı” ve “anti-burjuva duyarlılığını” öne çıkaran bir Dada sergisi başlatır. Almanya, Weimar Cumhuriyeti döneminde kültürel bir yükselişe geçer. Ancak sömürgecilikte geri kalan ve hammadde sıkıntısı yaşayan ülke derin bir ekonomik bunalımın da eşiğindedir ve böylesine demokratik bir rejimden, totalitarizme ve faşizme savrulur. Modernizme tahammülü olmayan Nazi Almanyası’nda ise sanatsal hareketler ve dinamikler sert bir biçimde kontrol altına alınır. Hitlerin Nazi Almanyası’nda ülkeden sürgün edilmeyen bestecilerin iki olasılığı vardı: Ya istedikleri gibi yazmaya devam edecek –ancak gizlice ve müziklerinin başkaları tarafından tanınmasını umut etmeden– ya da hükümetin politikalarını eleştirmeyecek daha konservatif bir müzik stili benimseyeceklerdi. Carl Orff ikinci yolu seçmiş gibi görünen bir bestecidir. Zira onun müziği otoriteyi memnun edecek ölçüde yalındır. Ancak bu “yalınlık” öyle basit bir kavram değildir. Besteci bu kavramın arkasına dönemin karamsar sosyo-kültürel iklimine uygun, kişisel bir anti-Romantik tavır gizler. Bu, şunu ifade eder: Müzik bestecinin karmaşık iç dünyasından ve öznelliğinden arınmalı, halka indirgenmelidir. Başka bir deyişle Orff, müziği halkı bütünleştirici bir unsur olarak görür. Besteci Güntherschule’de dansçılarla beraber çalıştığı yıllarda geliştirdiği bu elementare musik (elementer müzik) kavramını, Barok müzik formları ve Antik Yunan hümanizmi ile birleştirerek, özgün ve çağdaşlarından oldukça farklı bir stil yaratmıştır. Aylin Yılmaz (Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Bölümü Müzikoloji Yüksek Lisans Öğrencisi) www.andante.com.tr 21 Marmara Ünşversştesş’nde “Temel Müzşk ve Hareket Eğştşmş” C arl Orİ, . Kodaly ve E. Jaues-Dalcroze’un müzik pedagoisine büyük katkılar sağlayan zel ğretim yntemlerini veya yaklaşımlarını, biz, yetiştirmekte olduğumuz müzik ğretmeni adaylarımıza, şu üst başlıkla sunuyoruz: “emel üzik ve Hareket Eğitimi”. Amacımız, herhangi bir modele ya da akıma bağlı kalmaksızın, ğrencilerimizi bu yıllık eğitim süreçlerinde, müzisyenliğin çoklu boyutuyla tanıştırmak ve onların olabildiğince donanımlı yetişmelerine katkıda bulunabilmek. rneğin, ses eğitimi bizim için çok nemli. niversitemizin korosu yurt içi ve yurt dışında festivallere katılan, nemli yarışmalarda düller kazanan, zenle eğitilen profesyonel bir koro. Dolayısıyla biz, müzik ğretmeni adaylarımıza ncelikle şu mesaı vermek istiyoruz: “yi çalgı çalmak isteyen her insan, nce doğru şarkı sylemeyi ğrenmelidir.” Yani, müziğin ritmini ve melodisini nce beynimize sonra ruhumuza ve en sonunda da çaldığımız çalgı aracılığıyla, parmaklarımıza yerleştirmeliyiz. Bu şekilde, enstüman çalmayı ğrenmek hem kolaylaşacak, hem de müzik algısı en başından içimize yerleşecektir. Aynı şekilde nota okuyabilmek ve yazabilmenin de, çalgı çalmaya başlamadan nce alışılması gereken konular olduğunu biliyoruz. lk çalgıları “Orİ algıları” olan çocuklar, müzikle oyunsal bir bağ da kurabildikleri için çok ynlü gelişebiliyorlar ve kısa sürede ritim-melodi-armoni bileşenlerinin birbirini tamamlayan parçalar olduğunu farkedebiliyorlar. “Beden erküsyonu” ğretisiyle artık müziğin ritmini zevkle, bedenlerinde hissedebiliyorlar. Dolayısıyla “bir ve, iki ve, üç ve, drt ve” şeklinde, nota 22 Türkiye’de Müzik Eğitimi ve Orff Yaklaşımı üzerinde gerçekleşen monoton sayışmalarla, ritmi anlamaya çalışmak zorunda kalmıyorlar. Ben, beden müziğinin büyük ustası Keith erry’ye bu konuda çok şey borçluyum, bana ğrettiklerini, ğrencilerime bu denli iyi aktarabildiğim için Bizler burada müzik ğretmeni yetiştirirken ulusal içerik standartlarımızı kendimiz yaratmak zorundayız. Bunu yaparken de, kendi kültürümüzü ve geleneksel müziğimizi, en az ataszlerimizi nemsediğimiz lçüde nemsemeliyiz. Orİ ve Kodaly, benimsedikleri bütünselci eğitim tarzı ile bize yılı aşkın bir süredir her daim ışık tutuyorlar. Onların yaklaşımını deneyimlemiş ve zümsemiş bir eğitimci olarak, yılından bu yana, armara niversitesi Atatürk Eğitim akültesi üzik Anabilim Dalı’nda, iyano Eğitimi ve ğretimi, emel üzik ve Hareket Eğitimi, Oyun-üzik-Dans, iyano ve leri Seviye iyano sınıarının derslerini veriyorum. Derslerimi hazırlarken kendime belli bir yol çiziyor ve bu yolda hedeediğim noktaya ulaşabilmek için tüm müzikal birikimimi kullanıyorum. arkı syleme, çalgı çalma, doğaçlama, beste yapma ve düzenleme, müziği okuma ve yazma, dinleme, analiz etme ve tarif etme, müziği ve müzik performansını değerlendirme, hareket, dans, müzik ile diğer sanatlar ve sanat dışı disiplinler arasındaki ilişkiyi kurabilme ve geleneksel kültür bağlamında müziği kullanabilme gibi seçtiğim birçok konuda, ders içeriğimi oluşturan çeşitli geler arasında bağlantılar kurarak, bu bütünselci eğitim tarzını, her yıl mezun ettiğim ğretmen adayı ğrencimle paylaşarak geliştiriyorum. PROF. DR. MEHVEŞ EMEÇ BİROL www.orffmerkezi.org Dokuz Eylül Ünşversştesş Buca Eğştşm Fakültesş Güzel Sanatlar Eğştşmş Bölümü Müzşk Eğştşmş Anabşlşm Dalı’nda Orff-Schulwerk Ü nlü besteci Carl Orff’un ünild Keetman ile birlikte geliştirdiği, katılımcısını etkinliklerin tüm anında müzikal ve bedensel yolculuğa çıkartan, bireyin yaratıcılığını kullanması için ortam hazırlayan, kendini ifade edebilmesi için sanatın farklı dallarını müzik, dans, drama, grsel sanatlar kullanmak üzere teşvik eden Orİ-Schulwerk günümüzde gzde bir müzik eğitimi yaklaşımı. Kuşkusuz bu yaklaşımı kullanabilmek için Orİ-Schulwerk prensipleri çerçevesinde yaratıcı ğrenme ortamını hazırlayabilen, katılımcıların kendilerini ifade edebilecekleri güven ortamını sağlayabilen deneyimli ğretmenler gerekmektedir. ğretmen ncelikle kendisi yaratıcı, ğrenci merkezli, müzik dolu, dans dolu süreci deneyimlemiş olmalıdır, ki ğrencilerine de bu olanakları sunabilsin. Bu donanıma sahip ğretmenlerin yetiştirilmesi konusunda elbette ki üniversitelere büyük grev düşmektedir. Dokuz Eylül niversitesi Buca Eğitim akültesi üzik Eğitimi Anabilim Dalı’nın Orİ-Schulwerk’le tanışıklığı yılında lrike Jungmair’in yaptığı bir günlük tanıtım semineri ile başladı. Jungmair’in yılında üniversitemizde gerçekleştirdiği günlük seminer sonrasında ilgi artarak devam etti. üzik ğretim yntemleri uzmanları ve bu alandaki araştırma grevlilerinin gerek Salzburg ozarteum niversitesi Orİ Enstitüsü’nde, gerekse ürkiye Orİ-Schulwerk erkezi’nin düzenlediği seminerlerde edindikleri bilgi, beceri ve deneyimleri yetişen ğretmen adaylarına aktarabilmesi ve nitelikli ğretmenler yetişebilmesi için gerekli düzenlemeler yapıldı. Bylece Orİ çalgılarının bulunduğu, hareket ve dans etmeye uygun müzik ğretim yntemleri odası hazırlandı. Lisans düzeyindeki “zel ğretim Yntemleri”, “Oyun, Dans ve üzik”, “Okul ncesi Dnem üzik Eğitimine enel Yaklaşımlar” ve lisansüstü düzeydeki “üzik Eğitiminde Aktif Yaklaşımlar”, “Kendini fade Aracı olarak üzik, Dans ve Konuşma” dersleri Orİ-Schulwerk’i içeren biçime dnüştürüldü. Konu ile ilgili yüksek lisans ve doktora tezleri, araştırma proeleri gerçekleştirildi ve gerçekleştirilmeye devam ediyor. Kuşkusuz yeni yetişen ğretmen adaylarının donanımlı bir şekilde yetiştirilmesi yanında meslekte çalışan ğretmenlerin uygulamalı çalışmalara katılarak yeni yaklaşımlardan haberdar olması yapılan müzik derslerinin kalitesi açısından son derece nemlidir. Bu anlayışla ill Eğitim Bakanlığı’nın iş birliği ile hizmetiçi seminerler düzenlenmiştir ve bu seminerlerin düzenli hale getirilmesi umulmaktadır. Orİ-Schulwerk müzik ve hareketi kullanarak insanı eğitmeyi hedeer ve çıkış noktası insandır. Başlangıç noktası bu şekilde konulunca odak noktası bireyin ne yapamadığı değil ne yapabildiği haline gelir. şte bu bakış açısı da Orİ-Schulwerk’in tüm gruplarla yapılan çalışmalarda kullanılmasına olanak tanır. niversitemizin çeşitli kurumlarla iş birliği içinde gerçekleştirdiği “rme Engellilerde Orİ-Schulwerk ile itim ve Dil Eğitimi”, “Otizmle Dans”, “ekerlekli Sandalyede Dans” proeleri bu bakış açısıyla düzenlenmiştir. Dokuz Eylül niversitesi’nin nitelikli ğretmen yetiştirme sorumluluğunu taşıyarak, nitelikli müzik ve hareket eğitimi yaklaşımı Orİ-Schulwerk’i temel anlayış haline getirerek diğer ğretmen yetiştiren kurumlara rnek olması bylece nitelikli ğretmenler ve onların yetiştirdiği ğrenciler sayesinde de nitelikli bir toplum oluşması dileğiyle... DOÇ. DR. BANU ÖZEVİN Dokuz Eylül Üniversitesi’ndeki Son Gelişmeler Dokuz Eylül Üniversitesi ilkler arasında 1997 yılı itibariyle Orff eğitimini derslerinde uygulamaya başlamış olup, bu eğitimi halen geliştirmekte ve üniversite bünyesinde değişik araştırmalara da kaynaklık etmektedir. Ayrıca TOBAV İzmir şubesi, sanatı tüketecek, geliştirecek ve geleceğin sanatçılarını oluşturacak olan nitelikli bireyler yetiştirme hedefi ile 3-6 yaş arasındaki çocukların temel müzik eğitimini Orff eğitimine dayandırmış olup Orff çalgıları orkestrasının oluşumuna öncülük etmiş ve müzik öğretmenlerinin Orff eğitimi konusunda yetkinleştirilmesine yönelik çalışmalarını sürdürmektedir. DEÜ. Buca Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Müzik Eğitimi Anabilim Dalı Yrd. Doç. Dr. Sermin Bilen www.andante.com.tr 23 Etnomüzşkolog Tugay Bafiar şle KeKeÇa ve otşzmlş çocukların eğştşmşnde Orff yaklafiımının etkşsş üzerşne Beden perküsyonu yaparken Orff ’un şlkelerşnden etkşlendşm Bize KeKeÇa projenizden ve Orff yaklaşımının bu projenize etkisinden bahseder misiniz? Orİ yaklaşımı, ncelikle bir modeldir, ipuçları verir. Balık yemeyi de tutmayı da istersin. otivasyonunu yükseltir. Bütünlüklüdür. Birlikte yaşarken, kendi yaptıkların da orada yerini bulur. Orİ yaklaşımıyla tanışmadan nce, adını bilmeden de olsa beden perküsyonuyla ilişkim başlamıştı. Beden perküsyonu yaparken ncelikle “Orİ”un ilkelerinden etkilendim. “Kendin Kendini al / KeKea”nın kaynakları arasında Carl Orİ ve Orİ yaklaşımı yer aldı her zaman. KeKea, bedende sese yol açan hareketleri odağına aldı. Bu seçim, ilginç bir biçimde, bir bebeğin dünyayı/kendini tanımakta kendi bedenini kullanmasına denk düşüyor gibi. Carl Orİ “Bedene yakın çalgı”lara ynelir. Bedene en yakın olanlar, yine bedenin kendisiyle yapılan, hareket, dans, beden perküsyonu, bedenin varlığını yeniden hatırlamamız için çıkarılan bir çağrıdır. Otizmli çocuklarla çalışmalarınıza biraz değinecek olursak… Orİ yaklaşımı bütünlüklüdür dedim ya kurduğu model, birlikte müzik yapmak, hareket etmek üzerinedir. Kuralsız değildir. Ancak koyduğu kurallarla, “farklı” olanları dışlamaz. “asıl” sorusunu, hep birlikte müzik ve hareketle yaşamaya yaratıcı çzümler bulmak üzere sorar. erek otizmli çocuklar, gerekse KeKea ekibiyle birlikte işitme engelli gençlerle yaptığım çalışmalarda temele oyun yerleşti. Oyun, Orİ yaklaşımının nemli araçlarından biridir. Kişinin kendini ifade 24 Türkiye’de Müzik Eğitimi ve Orff Yaklaşımı etmesinde müzik ve hareketle birlikte herkes için güçlü bir araç zelliği gsterir. Otizmli çocukların kendi hareket çerçevelerinin kabulünden başlayan ilişki, bedene yakın çalgılar, dans, beden perküsyonu, vb. araçlarla oyun temeline dayalı olarak adım adım ilerler. şitme engelli gençlerle yapılan çalışmalarda da başlangıç noktası aynıdır. Orff yaklaşımı eğitmen olarak size neler kattı? Her bireyin ğrenme biçiminin farklı olduğunu bilmenin yetmediğini, buna saygı gstermenin nemini ve bir de bu farklı ğrenme biçimlerine gre çeşitli yollardan gidebilme esnekliğine sahip olma zorunluluğunu Orİ yaklaşımı sayesinde ğrendim. Bunu ğrenmemi Orİ’taki ilk ustam lrike Jungmair sağladı. rupla çalışırken bile usta-çırak ilişkisi titizliğiyle çalışan ustalar grdüm. Orİ yaklaşımı, ilkeleriyle eğitimde esnek çerçeveler çizmemi kolaylaştırdı. rneğin “Birlikte ve birbirinden ğrenme” ilkesi hayatımın her alanında yer kaplamaya başladı. Yıllar içinde farklı zamanlarda farklı ilkelerle daha yakından ilgilendim. Değişen ihtiyaçlarımı karşılayacak bir ilkeler havuzuna sahip olmak mutluluk vericiydi. Alanlar arasında gezinmenin, bağlantılar kurmanın neden gerekli olduğunu anladım. Orİ yaklaşımında, canlandırmanın nasıl da nemli olduğunu grdüm. Szün yetmediğini, hareketle ve müzikle ilgili ortamlar kurmanın ne kadar iyi geldiğini, yıllar ncesinden edinilmiş sze dayalı engelleyici inançların zamanla tesine geçmenin mümkün olduğunu grdüm. Bunlar Orİ ile geçen yıllık süreçte ğrendiklerimden yalnızca bazıları. SÖYLEŞİ: SANAT DELİORMAN www.orffmerkezi.org www.andante.com.tr 25 San Francşsco Okulu ve dünyayı gezen bşr Orff-Schulwerk uzmanı Doug Goodkşn S an rancisco Okulu üzik rogramı, besteci Carl Orİ ve meslektaşı unild Keetman’ın geliştirdikleri dinamik müzik eğitimi yaklaşımı Orİ-Schulwerk felsefesi ve uygulamaları üzerine kurulmuş uluslararası itibarı olan bir programıdır. San rancisco Okulu’nda her çocuğun doğuştan müzik duyusuna sahip olduğu ve doğal olarak çalmayı, sylemeyi ve dans etmeyi sevdiği ngrüsüyle verilen bu yıllık eğitimde, çocuklar Orİ çalgıları aracılığıyla dünyanın drt bir yanından enstrümental parçalar, danslar ve yüzlerce şarkı ğrenmekle kalmıyor, doğaçlama, kompozisyon ve koreograff aracılığıyla her deneyime kendi ffkirlerini ekliyor. Yapılan her etkinlik çocukları zek, hayal gücü, duyu, duygu, sosyal ve ffzik becerilerini total ğrenim deneyimlerine hatırı sayılır derecede katkıda bulunacak şekillerde kullanmaya davet ediyor. San rancisco Okulu üzik rogramı’nda okul ncesi çağındaki çocuklar haftada bir ya da iki kere zel bir müzik dersine katılıyor ve haftada bir kere tüm anaokulundaki çocuklarla birlikte şarkı sylüyor. Bu derslerde çocuklar müzik yoluyla sıra halinde dans ederek, çember şeklinde oturarak ya da bir enstrümanla ilgilenerek birlikte çalışma rutinlerini ğreniyor. Ayrıca sesleriyle, bedenleriyle ve eşarp, kğıt tabak, kukla, oyuncak, perküsyon çalgıları gibi basit araçlarla çalışıp oynayarak bir hareket dağarcığı geliştirip doğaçlama, hikyeleme ve canlandırma aracılığıyla hayal güçlerini kullanıyorlar. Buna, müzikal ifade olasılıklarının düşünce ve duyu düzeyinde zgürce keşfedildiği “romans” aşaması deniyor. Alt okuldaki lower school ğrencilerle haftada iki kere dakikalık dersler yapılıyor. zel tasarlanmış ksilofonlar kullanılarak çocukların deneyimledikleri çeşitli müzik kavramlarını içeren bir dağarcık geliştirip, müzik parçaları, şarkılar ve halk dansı repertuvarlarını genişletmesi sağlanıyor. Bu noktada müzik eğitiminde “kesinlik”precision aşamasına geçen çocuklar müzik gramerinin, temel kavramların ve doğru yntemlerin ayrıntılarını ğrenirken, bir yandan da oyun oynamayı ve keşfetmeyi elden bırakmıyor. Doğaçlama ve kompozisyon denemelerinin yanı sıra alt okul ğrencileri her gün dakika, kimi zaman kendi korolarıyla birlikte şarkı sylüyor. Ders bitim saatinden sonra ayrıca yaylılar, bando çalgıları ve davul dersleri veriliyor. Orta okul middle school seviyesinde Orİ-Schulwerk uygulamaları ise gelişimin daha üst düzeylerinde sürdürülüyor. üziğe olan bağlılık her ğrencinin eğitim yaşamının ana unsuru olmaya devam ediyor. ocuklara zel ilgi alanlarına gre seçmeli dersler de sunuluyor. Eğitim boyunca kendi elleriyle müzik yapmak, kendi müziğini yaratmak ders deneyiminin merkezindeki yerini korurken, üst okulda müzik tarihi, stil ve teori gibi akademik bilgiler de aktarılmaya başlanıyor. Okul ncesi, anaokulu, birinci ve ikinci sınıarda ğrencilerin hepsi bu ders çalışmalarını bir etkinliğe hazırlanmak için gerçekleştiriyor. Bu bir kış oyunu, bir bahar konseri ya da bir CD kaydı olabiliyor. yaşındaki çocukların sınıarında yapılanlar şunlar: tm: simleri, listeleri, kaffyeli szleri hep bir ağızdan syleme, kelimelerin ritmine gre el çırpma, şarkıların ritimlerine gre ayak vurma, vuruşlarda hareket etme, oyunlar aracılığıyla müzikte cümleleme yapma. Melod: arkı syleme ve daha çok şarkı syleme. Hareket ve Dans: Yürüme, marşa uygun yürüme, zıplama, hoplama, drt nala koşma gibi temel lokomotor ve de sallanma, titreme, salınma gibi non-lokomotor hareketler aracılığıyla şarkıları ğrenme, şarkılara hareketler yaratma, hikyeleri dans ederek anlatma. algğlar: erküsyon çalgılarını zgürce keşfetme, ğretmen ile doğaçlama düetler yapma. yaşındakilerle haftada iki kere ar dakikalık dersler yapılıyor. ocuklar müzik dersi rutiniyle uyumlu olarak ritmik hareket etme, kendilerini ifade ederek şarkı syleme, zamanın gelerini keşfetme gibi yetilerini ilerletiyor. Bu sınıarda yapılanları da şu şekilde zetleyebiliriz: tm: Bir ritim repertuvarı geliştirme, vuruşu ifade etme, zaman gelerininin keşff. Melod: Ses perdesi oyunları, vokal keşif ve daha çok şarkının szlerini ğrenme. 26 Türkiye’de Müzik Eğitimi ve Orff Yaklaşımı www.orffmerkezi.org Hareket ve Dans: Basit hareketlerin gzden geçirilmesi, zaman, mekn, eneri gibi hareket gelerinin keşfedilmesi, set danslarının ğrenilmesi. algğlar: uşlu vurmalıların ve basit küçük parçaların zgürce keşff. Beş yaşındaki çocuklar müzik üretiminin kalıplarını keşfetmeye başlıyor. Artık daha çok oyun, şarkı, dans ve konuşma parçası ğreniyorlar. Yılın sonuna doğru hazırladıkları ufak bir oyunla bu repertuvarlarını hikyeye dküyorlar. Bu sınıarda yapılanları şyle zetleyebiliriz: tm: ekrar ederek el çırpma, soru-cevap, iki blümlü ritimler, ritmi okuma. Melod: El çırpma, sırayla konuşma ve şarkı syleme. Hareket ve Dans: leri düzeyde ve çeşitli lokomotor ve non-lokomotor hareketlerin keşff, eşyalarla hareket, halk dansları, partilerin çalınması, mimik şarkıları. algğlar: Orİ çalgıları ile ilk küçük parçalar. Birinci sınıfa başlayanların çoğu üç yıllık okul ncesi müzik eğitimi almış çocuklardır. Bu eğitimde konuşma, şarkı syleme, hareket etme, oyunlar ve çalgıların keşff aracılığıyla müziğin basit gelerini deneyimlemiş olurlar. Birinci sınıfta üzerinde çalıştıkları bu gelerin isimlerini ğrenmeye başlarlar. Bu, çocuklar için heyecan verici bir geçiş sürecidir. Artık ritim, melodi ve armoni deneyimleri dikkatli bir şekilde sıraya dizilerek, beceri ve kavrayışın adım adım gelişimi sağlanır. Birinci sınıarda yapılan çalışmaları şyle zetleyebiliriz: tm: itmik vuruşu ayak vurma, el çırpma, mimik, beden hareketi, yürüme, çalgıda çalma gibi çeşitli yollarla duyma, isimlendirme, kavrama ve ifade etme. emel ritim değerlerini okuma ve tanıma. Melodve Armon: Ahenkli şarkı syleme, pentatonik gamda çalma ve doğaçlama yapma, tek notalı drone bas eşliğini çalma ve kavrama. Hareket ve Dans: ek başına ve sınıf arkadaşıyla yapılacak dışavurumcu hareketleri uyandıracak yapılar. Küçük gruplar oluşturulup program boyunca bu gruplarla çalışmaya devam edilir. ocuklar pek çok kültüre ait basit halka ve halay danslarını ğrenir. algğ Topluluu: eşitli perdesiz perküsyon çalgılarının basit çalış tekniğinin ve tuşlu vurmalılardaki tokmak kullanım tekniğinin ğrenilmesi. kinci sınıf ğrencileri, ritim vuruş ve perde algılarını pekiştirir ve daha karmaşık orkestrasyonlara, zellikle de müzikal dokunun katmanlarını algılamaya hazır hale gelir. inni ritimleri ve çocuk şiirleri müzikal doğaçlama ve topluluk parçaları için metin sağlamaya devam eder. Oynanan oyunlar daha kurallı ve ustalıklı bir hal alır ve çocuklara ğretmenlerinin katılımı olmaksızın çalıp, syleyip dans etmeleri için daha çok imkn verilir. rneğin, in’i işledikleri derste in Yeni Yılı kutlamaları için müzik, dans ve tiyatro hazırlamaktan sorumludurlar. kinci sınıflara aşağıdaki kavramlar tanıtılır: tm: itmik vuruşu ayak vurma, el çırpma, mimik, beden hareketi, yürüme, çalgıda çalma gibi çeşitli şekillerde duyma, isimlendirme, kavrama ve ifade etme. emel ritim değerlerini okuma ve tanıma. Melodve Armon: üm pentatonik gam üzerinden şarkı syleme, çalma ve doğaçlama. entatonik modlar La’dan ve e’den başlayarak. Hareket ve Dans: orma szgelimi rondo yapısına vurgu www.andante.com.tr yapan basit grup koreograffsi. emel halk dansı adımları ve dağarcığı. Basit halka ve halay dansları. algğ Topluluu: eşitli perdesiz perküsyon çalgılarının ve tuşlu vurmalıların basit çalış tekniği. uşlu vurmalılarda çapraz tokmak tekniğiyle melodinin çalınması. Doug oodkin okul ncesi, ilkokul, ortaokul, lise ğrencileri ve yetişkinlerle yaptığı çalışmalarla dünyaca tanınmış bir Orİ-Schulwerk müzik ğretmenidir. Avrupa’da Almanya, Avusturya, ek Cumhuriyeti, Danimarka, Estonya, ransa, inlandiya, Hollanda, ngiltere, skoçya, spanya, sveç, talya, zlanda, Kanarya Adaları, orveç, olonya, ortekiz, usya, ürkiye, Yunanistan, Asya’da in, Japonya, Hong Kong, Endonezya, Kore, alezya, Singapur, ayvan, ayland, ietnam, Avusturalya’da Sidney, Adelaide, erth, Brisbane, elbourne, Yeni elanda’da, üney Afrika, Arantin, Brezilya ve Kolombiya’da eğitim veren oodkin, tüm yaş gruplarının kendine zgü gereksinimleri ve hepsi için genel geçer gereksinimleri hakkında derin deneyim sahibi olmuş, dolayısıyla kültürlerin ayrıştığı ve kesiştiği noktaları bilen ve bunlardan ilham alan bir eğitimcidir. yıldır San rancisco Okulu’nda yaşından . sınıftaki çocuklara kadar müzik ve hareket eğitimi veren oodkin, ABD ve Kanada’ın drt bir yanında düzenli olarak atlye çalışmaları yürütmekte, eyalet çaplı ve ulusal konferanslar vermektedir. Orff-Schulwerk alanına katkılarından dolayı ro erito dülü’ne layık grülen oodkin şu anda San rancisco Orff Sertifika Kursu’nun yneticisi olup, San rancisco Okulu üzik rogramı’nda Caz ve Orff-Schulwerk başlıklı bir ders vermektedir. San ranciso Okulu hakkında daha fazla bilgi için ttsfslrg internet adresini ziyaret edebilirsiniz. İNGİLİZCEDEN ÇEVİREN: SANAT DELİORMAN 27 Fşnlandşya’dakş Orff-Schulwerk Bşrlşğş JaSeSoş ry’nşn Müdürü Juuso Kauppşnen ve MUSISOI ry’nşn kurucu ortağı Jukka Sşukonen: Dayandığımız temel Fşn kültürü, halk bşlgşsş ve Carl Orff felsefesşnşn bşr alafiımı Bize JaSeSoi ry’un geçmişinden bahseder misiniz? Sanırız daha önce bu kurumun adı MUSISOI ry idi. Bu isimlerin anlamı nedir? SISOI ry ’te, devletin değil zel kuruluşların desteğiyle, inlandiya’da bağımsız müzik eğitimini teşvik etmek amacıyla kuruldu. ıkış noktamız büyük lçüde Carl Orİ ve Orİ-Schulwerk idi. Carl Orİ’un felsefesini uygulayabilmek için kendi şarkılarımızı ve inlandiya kültür mirasına erişmemiz gerektiğini fark etmiştik. Ancak madd destek sıkıntısı yüzünden ’de SISOI ry faaliyetlerini sona erdirmek durumunda kaldı. Bunun üzerine inlandiya’da ’te bağımsız müzik eğitimi alanında çalışacak yeni bir birlik olan JaSeSoi ry kuruldu. SISOI incedeki “usiziere” üzik yap tabirinden geliyor. JaSeSoi ise “devam etmek”, “yeniden çınlamak” anlamına geliyor. Bize JaSeSoi ry’un yapısından biraz bahseder misiniz? Bir ofis binanız var mı? inlandiya Orİ-Schulwerk Birliği JaSeSoi ry gnüllülük esasına dayalı çalışan bir kurum. Bir offs binamız yok, tüm faaliyetlerimizi Başkan ve kişilik yürütme kurulumuz ile gerçekleştiriyoruz. Her faaliyetten bir ekip sorumlu oluyor. Herkes diğer işlerinden arta kalan boş vakitlerinde evinden çalışıyor. Yürütme kurulu üyeleri ve ekip üyeleri kendi alanlarında uzman kişiler. Okul ncesi ğretmenlerinden sınıf ğretmenlerine, üniversite hocalarından müzik terapistlerine uzanan bir yelpazemiz var. Yıl içinde ne gibi faaliyetleriniz oluyor? 28 Türkiye’de Müzik Eğitimi ve Orff Yaklaşımı Yıllık programımız şu şekilde: art ayında bir haftasonu itim Semineri, Haziran ayında Orİ Seviye Kursları Seviye , , ve Diploma Semineri, emmuz ayında International orld illage Yaz Kampı, Eylül ayında Yıllık enel oplantı ve Sonbahar Kursumuz var. Ayrıca belirli konulara ayrılmış zel Kurslar ve etkinlikler gerçekleştiriyoruz. Yılda iki kere aSeSi urnal adlı bir dergi çıkarıyoruz. Kasım ’te faaliyetlerimizin otuzuncu yılını kutlayacağız. JaSeSoi ry’un Salzburg ile bağlantısı nedir? Salzburg ile ilk bağlantımız yılında Hermann egner sayesinde kuruldu. Kendisi bizimle iletişime geçip OrİSchulwerk’i inlandiya’ya geri getirmemize yardımcı oldu. Bugün hem Hermann egner hem de Barbara Haselbach, JaSeSoi ry’un onursal üyeleridir. Dolayısıyla JaSeSoi ry uzun yıllardır Salzburg’daki OrİSchulwerk orum’un aktif üyesidir. Bu kurumla olan iyi bağlantımız sayesinde yıllardır üyelerimizi orum’un luslararası Yaz Kurslarına ve Orİ Enstitüsü’nün zel Kurslarına gnderebildik. orum toplantılarında mutlaka temsilcilerimiz yer alıyor. JaSeSoi ry aynı zamanda kendi Orİ-Schulwerk Seviye Kursu müfredatı ve standartlarını oluşturuyor. inlandiya için Orİ-Schulwerk Seviye Kursu Ynetmeliği yayımladık ve bunu Salzburg’daki orum’a onaylattık. Faaliyetlerinize diğer ülkelerden katılımcılar oluyor mu? şin en başından beri en temel hedeflerimizden birisi diğer ülkeler ve kültürlerle bağlantıda olmak. O yüzden JaSeSoi ry zünde uluslararası bir oluşum. ’dan beri kurslarımızda www.orffmerkezi.org daima yabancı ğretmenlerimiz oldu. Hatt yakın zamanda yurt dışından katılımcı olarak gelen ğretmenler de oldu. Bu uzun bir liste. e mutlu ki ürkiye’den de pek çok müzik pedagogunun yolu luslararası Yaz Kamplarımıza International orld illage düştü. yılında JaSeSoi ry Orivesi’de uluslararası bir Orİ-Schulwerk Sempozyumu düzenledi. Bu, Almanca konuşulmayan bir ülkede düzenlenen ilk Orİ-Schulwerk sempozyumuydu. Sempozyumun başlığı “üzik ve Dans Eğitiminde Kendini fade” idi. Bildiğimiz kadarıyla Finlandiya 10 yıldan uzun süredir erken çocukluk eğitimi alanında dünyanın başı çeken ülkelerinden birisi. Orff-Schulwerk’in bunda katkısı var mı? Yoksa tam tersini mi dememiz gerek? Her ikisi de dirsek temasıyla yürüdüğü için hangisinin hangisini etkilediğini sylemek zor. yıl nce bu işe başladığımızda, eğitim metotları ve tüm dünya farklıydı. Biz Orİ felsefesini alıp, kendi halk kültürümüzü ve geleneklerimizi işin içine katarak uygulamalar yaptık. erdiğimiz kurslar sayesinde iki nesil bu yaklaşımımızla temas halinde yetişti. Bunun etkilerini bugünkü müzik kitaplarında, anaokulu ve ilkokullarda grmek mümkün. Ayrıca yine bugün televizyondaki çocuk programlarında JaSeSoi ry’dan yetişmiş insanların yaklaşımına yakın pek çok uygulama grüyoruz. te yandan, inlandiya’da ulusal müzik eğitimi müfredatı hayli geniştir ve belli bir adla anılan metotlar ya da yaklaşımlar yoktur. Finlandiya’daki Orff yaklaşımlı müzik eğitimi faaliyetlerinin diğer ülkelerdekilerden ayırt edici özellikleri nelerdir? Yapılan çalışmalarda kültürünüzün nasıl bir etkisi oluyor? Orİ-Schulwerk inlandiya’ya ’lerin sonu, ’ların başında geldi, çok popüler oldu ve birkaç yıl içinde unutuldu. Bunun sebebi “yeni dalga” bando çalgılarının gelişi ve inlandiya’dan yeterli malzeme çıkmayışı olabilir. ’te çocuklar için in kültüründen materyaller dahil ederek ve yaratarak bu “düğümü çzmeye” başladık. Elimizde bir anahtar yok. ek yaptığımız farklı altyapılardan diğer pedagoglar ile ğrenmek, yapmak ve uygulamak. Her işi bir temele dayandırmak gerek. Bizim dayandığımız temel ise in kültürü, halk bilgisi ve Carl Orİ felsefesinin bir alaşımı oldu. Orİ-Schulwerk’te bir in yaklaşımı yaratabilmek için değişik eğitim düzeyleri ve sahalarında çalışan, yüksek düzeyli müzik pedagoglarından müşterek pedagoik bir ekip grevlendirdik. Bu ekibin tüm üyeleri Orİ Enstitüsü’ndeki derslere katılmış hatt orada eğitim veren kimseler. Epeyi Türk katılımcınız olduğuna göre Türkiye’de yapılan çalışmalar hakkında da bir izlenim edinmiş olmalısınız. Türkiye’de daha neler yapılması gerektiğini düşünüyorsunuz? Yıllardır uluslararası yaz kamplarımıza International orld illage pek çok ürk katılımcı geldi. avsiye verecek konumda olduğumuzu düşünmüyorum, ancak JaSeSoi ry’da ve inlandiya’da müzik eğitimini hangi şekillerde verdiğimizi gsterebilir ve tanıtabiliriz. ürkiye’de yürütülen faaliyetleri duyuyoruz, ürkiye Orİ-Schulwerk erkezi’nin yayımladığı Or nf dergisini de grdük. Ayrıca Salzburg’da ürk müzik eğitmenleri ile tanıştık. JaSeSoi ry için nemli olan uluslararası ve açık düşünmek, keşfetmek, çalışmak, ğrenmek ve uygulamaktır. SÖYLEŞİ: SANAT DELİORMAN Not: Kotka’daki Finlandiya Orff Eğitim Merkezi’nde kapıları araştırmacılara açık bir el kitapçığı arşivi mevcut. 2003’te bir AB projesi olarak başlatılan bu arşiv, Kotka Şehir Belediyesi, Kotka Yetişkin Eğitim Akademisi, Kymenlaakso Yaz Üniversitesi ve JaSeSoi ry tarafından desteklenmekte. Ayrıca Jukka Siukonen’in 1980’lerden beri biriktirdiği Musik für Kinder’in Almanca ilk baskıları, belgeseller ve dergilerden oluşan yaklaşık 400 parçalık bir koleksiyon mevcut. 2006 yılında Helsinki’deki Sibelius Akademisi Kütüphanesi’ne taşınan koleksiyon, şimdi Nurmijärvi kentinde Soili Perkiö’nün stüdyosunda korunmakta. JaSeSoi ry bugün Carl Orff Vakfı ve Studio 49’nun katkılarıyla kurslarındaki çalgı çalışmalarını Studio 49’da yürütmektedir. JaSeSoi ry 2008 yılında Orff çalgı sayısını hayli genişletmiştir. www.andante.com.tr 29 Erken çocukluk eğştşm uzmanı, İngşlşzce öğretmenş ve çevre eğştmenş Gaye Amus: Doğa ve Orff yaklafiımının ortak paydası: İlham ve kendşnş şfade edebşlme ortamı Finlandiya’daki Orff-Schulwerk uygulamaları ve bu uygulamaların ülkedeki eğitim sistemine etkileri üzerine izlenimlerinizi okurlarımızla paylaşabilir misiniz? inlandiya’da JaSeSoi ry okul ncesi ğretmenleri için Orİ-Schulwerk yaklaşımı üzerine hizmetiçi eğitim sunmaktadır. Her okul ncesi kurumunda Orİ yaklaşımı uygulanmamaktadır, ancak eğilim şu yndedir: Eğitimini alanlar bunu kurumlarına kendileri getirebilmektedir. inlandiya’daki eğitim sisteminde erken çocukluk eğitmenlerine güven duyulmasından dolayı onların farklı yaklaşımlar kullanmalarına destek verilmektedir. üfredattan daha ziyade oyun nemli bir yer teşkil ettiğinden çocuklar gün içerisindeki serbest oyuna ek olarak, rneğin haftada bir, Orİ yaklaşımıyla dans, hareket ve müzik etkinlikleri ile yarı-yapılandırılmış/yapılandırılmış oyunlar oynayabilmektedir. Okul ncesi kurumundaki Orİ yaklaşımının sıklığı, eğitmenin hangi konuya ilgi duyduğu, hangi yaş grubuyla çalıştığı ve kendisini geliştirmek istediği alan ile de doğru orantılıdır. Orİ müzik çalgılarının yine de pek çok anaokulunda grüldüğü bir gerçektir. Bize JaSeSoi ry’daki deneyimlerinizden de bahsedebilir misiniz? Öğrendiklerinizi kendi eğitim anlayışınıza nasıl adapte ettiniz? JaSeSoi ry pek çok yetenekli ve kendisini geliştirmeye açık eğitmeni içinde barındırıyor. Juuso Kauppinen, Soili erki ve Jukka Suikonen buradaki Orİ yaklaşımına gnül vermiş, pozitif, yaratıcı ve değerli insanlardan sadece bazıları. Kendim son yıllarda JaSeSoi ry’un eğitimlerine katılmadım ancak orada edindiğim bilgi ve deneyimlerimi bir araya getirerek eğitimlerimin içeriğini geliştirdim. ocuklara ve yetişkinlere doğada, açık alanda eğitim verdiğimden Orİ yaklaşımını duvarların tesine de taşımaya çalıştım. Doğa eğitimi ile Orİ yaklaşımını harmanladım. JaSeSoi ry’dan bağımsız olarak okul ncesi eğitmenlere ynelik verdiğim hizmetiçi eğitimlerden biri Doğada üzik ve Hareket Eğitimi. Hem doğa hem de Orİ yaklaşımı kanaatimce ortak bir şey sunmaktadırlar: lham ve kendini ifade edebilme ortamı. SÖYLEŞİ: SANAT DELİORMAN Gaye Amus Gaye Amus, Mozarteum Üniversitesi Orff Enstitüsü’nden aldığı burs ile 2006’da uluslararası yaz okulu “Temel Müzik, Hareket ve Dans pedogojisi” adlı bir haftalık bir eğitime katılmış, İngilizce dilini Orff yaklaşımını kullanarak çocuklara öğretmiştir. 2007’de Finlandiya‘ya doğa ve okul öncesi eğitim üzerine uzmanlaşmak üzere giden Amus, yaklaşık 7 yıldır Helsinki‘de yaşamaktadır. Şu an okul öncesi eğitmenlere yönelik doğa eğitimi üzerine hem Türkiye’de hem de yurt dışında hizmetiçi eğitimi vermektedir. 30 Türkiye’de Müzik Eğitimi ve Orff Yaklaşımı www.orffmerkezi.org www.andante.com.tr 31 32 Türkiye’de Müzik Eğitimi ve Orff Yaklaşımı www.orffmerkezi.org
Benzer belgeler
よlsPimi遣 :,器 l糖 11壇
Yari,masi"dizeniemek istediklerine ili,kin ilgi yazl ve ckleri incelenlnistir
2nd Issue - International Journal of Early Childhood Education
Adnan Menderes University Faculty of Education, Department of Music Education