Ünlü özel hastanede yanlış tedavi öldürdü
Transkript
Ünlü özel hastanede yanlış tedavi öldürdü
0-212-217 61 91(PBX) | [email protected] Yeniyol Cad. GökFiliz İş Merkezi No:11 K:2 D:8 34387 - Mecidiyeköy-Şişli / İSTANBUL Ünlü özel hastanede yanlış tedavi öldürdü (24 Eylül 2007, Pazartesi) SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM PROJESİ BOŞ ÇIKTI ÖZEL Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği’nin (OHSAD) yaptığı bir araştırmaya göre; Türkiye’de özel hastane sayısı 308. Bu hastanelerin yüzde 44’ü İstanbul’da faaliyet gösteriyor. Hastane başına ortalama 10 milyon dolar yatırım olduğu kabul edilirse özel hastanelerde en az 3 milyar dolarlık bir sağlık yatırımı var. “Sağlıkta Dönüşüm Projesi” kapsamında özel hastanelerin bu yıl SSK ve Bağkurlular’a da açılması, dar gelirli vatandaşlar için önce kulağa hoş geldi. Yoğunlukla başedemeyen devlet hastaneleri, çareyi “çok az bir fiyat farkı alınacak” cümlesiyle kamuoyuna tanıtılan özel hastanelere orta direk vatandaşı sevk etmekle buldu. Ancak kazın ayağı hiç de öyle değildi. Vatandaş, hastane kapısından içeri adım attığında imzalattırılan taahütname ve her hastane değişen ek ücretlendirmeyle sarsıldı. Sarsılmaya da devam ediyor. Mağdur olan taraf hastalar, hekimler ve derneklerle Özel Hastaneler yazı dizimize başlıyoruz. EŞİMİ BİLE BİLE ÖLÜME GÖNDERDİLER 1997 yılında Özel Amerikan Hastanesi’nde doktor hatası yüzünden 42 yaşındaki eşini kaybeden Leyla Ezgi, af nedeniyle ceza görmeyen doktorlar ve hastane için AİHM’nin kararını bekliyor. LEYLA Ezgi’yi Kadıköy’de göz kamaştıran boncuk ve keçe işleme tezgahlarından birinde sanırım nazar boncuklu bileklik işlerken buluyorum. Çok naif ve hassas görünen bu kadının cesareti, bir süre sonra bende hayranlık uyandırıyor. Aşık olarak evlendiği grafiker-ressam eşi Cahit Ezgi’yi 1997 yılında Nişantaşı’ndaki Özel Amerikan Hastanesi’nde hekim hatası nedeniyle kaybeden Ezgi, ani acıyla gelen mücadelesini, davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne götürecek kadar sürdürmüş. Mahkemeden bu yıl karar bekleyen Ezgi, “Amacı kâr elde etmek” dediği özel hastaneler konusunda vatandaşları uyarmayı da ihmal etmedi. Söyleşimize geçiyoruz. Eşinizi 1997’de henüz 42 yaşındayken doktor hatası nedeniyle kaybettiniz. Çok üzücü bir olay ama o günlere dönersek neler anlatmak istersiniz? Eşim Özel Amerikan Hastanesi’ne mide ameliyatı için başvurmuştu. Mideden bağırsağa geçişte bir daralma sözkonusuydu. Hastane, bize “Bir ameliyattan sonra bu daralma düzelecek. Bir hafta sonra taburcu olacaksınız” denildi. Öldürecek bir hastalık değildi. Neyse eşim ilk operasyondan 3 gün sonra ikinci bir ameliyat oldu. Bir ayda eşim 8 kez operasyon geçirdi. 2,5 ay sonra 9’uncu ameliyatını oldu. 1 ay sonra da vefat etti. YANLIŞ UYGULAMA Ameliyatta doktor hatası olduğunu nasıl anladınız? Bu ameliyatlar boyunca bir şeylerin ters gittiğinin farkındaydım. Ayrıca eşimin ameliyatını üstlenen Dr. Fikri Alican’ın 2 cerrahi kitabını okudum. Şunun farkına vardım; Eşime uygulanan tedaviyle kitapta yazılanlar farklıydı. Mesela kitapta, “Batındaki ağrı için ağrı kesici vermeyin” der. Ama eşimin ağrılarını dindirebilmek için sırtından katedar taktılar. Bu bağlantıyla birlikte çok ciddi ağrı kesici verdiler. O arada batındaki bağırsaklar kangren olmuş. Bunu doktorlar fark etmediler. Eşiniz hasta yatağında doktor kurbanı olduğunu sezmiş miydi? Ona hissettirmemeye çalıştım. Ama hasta yatağında şöyle bir söz söyledi: “Bana bir şey olursa bu hekimlere acırım” Bunu ben “Bana bir şey olursa sen hekimlerin hakkından gelirsin” olarak anladım. Son zamanlarında psikolojik destek sağlamaya başlamıştık. Böyle bir üzüntüyü atlatmak hiç kolay değil. Ve dava açtınız. Evet. Ceza davası Rahşan affıyla düştü. Hâlâ Dr. Fikri Alican ile asistanı Dr. S.S, hastanede görevlerine devam ediyorlar. S’yi aklamışlardı. Bence o da hatalıydı. Alican’a açtığım tazminat davasından ise 20 bin YTL kazandım. Bir lira çıksaydı bile benim için çok önemliydi. Bu, “Evet, hekimler hata yaptı” sonucunun bir kanıtıydı. Özel hastaneye dava açtınız mı? Hayır. O dönemdeki avukatlarım bana “Hastaneyi karşımıza almayalım” dedi. Bugünkü aklım olsa hastaneye de dava açardım. Bu büyük bir eksiklikti. O dönem ben de ne yapılması gerektiğini bilmiyordum. Ama şimdi biliyorum. Bize gelen insanlara ne yapmaları gerektiğini çok rahat şekilde anlatabiliyorum. Ceza davasının affa girmesi nedeniyle de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’ne dava açtım. Bu yıl karar sonucunu bekliyorum. SOSYAL GÜVENCEMİZ YOKTU Operasyonu neden özel hastanede gerçekleştirmeyi düşündünüz? Daha iyi olacağına inandığımızdan kesinlikle değil. Eşimin sosyal güvencesi yoktu. Özel sağlık sigortamız yoktu. Hekime gittiğimizde bu hastaneyi önerdi. Öyle özel tercihimizden dolayı değildi. Ki ben bireysel olarak da devlet hastanelerini tercih ederim. Ayrıca hemşire olan kızkardeşim de kendi görev yaptığı devlet hastanesinde doktor hatası kurbanı oldu. Eşinizin acısından sonra o hekimlerle karşılaştınız mı, vicdanları rahat mıymış? Hayır. Ben 1997’den beri o hastanenin bulunduğu bölgeye gitmiyorum. Gitmek istemiyorum. Hasta haklarıyla ilgili Türkiye’deki ilk dernek olan HAYAD’ın kuruluş aşamasında bulundunuz. Tazminat davasından 0-212-217 61 91(PBX) | [email protected] Yeniyol Cad. GökFiliz İş Merkezi No:11 K:2 D:8 34387 - Mecidiyeköy-Şişli / İSTANBUL kazandığınız paranın sanırım önemli bir bölümünü bu dernek için harcadınız. Evet. Derneğin kuruluş aşamasında beş kuruş paramız yoktu. Cebimizden harcadık. Derneğimizi duyan vatandaşlar gelmeye ve bizimle çalışmaya başladılar. Hâlâ çalışıyoruz ama gönüllü sayımız yeterli değil. Yılda 500 başvuru yapılıyor. Ama 10’u çıkıp da “Bu dernekte çalışmak istiyoruz” demiyor. Derneğimizi açtıktan sonraki 2 yıl ben de hasta haklarının ne olduğunu bilmiyordum. Bu süreç içinde öğrendim. Konuyla ilgili olarak 1998-1999 yılında birçok yerde toplantılar yaptık. Hastanelerde hizmet içi seminerler vermeye başladık. 1998’de hasta hakları yönetmeliği çıktı. 2003’te hasta hakları yönelgesi oluştu. Özel üniversitelerde eğitimimiz devam ediyor. Derneğin en büyük yararı, Türkiye’de hasta haklarının konuşulur hale gelmesinin sağlanmasıydı. Eşimin öldüğü gün olan 26 Ekim’i hasta hakları günü ilan ettik. Hasta yakınları tarafından baş tacı edilmişsinizdir ama doktorlar ve Sağlık Bakanlığı’ndan çok tepki alıyor musunuz? Hastaneye gittiğinizde tedirginlik yaşıyor musunuz? 10 yıldır birçok toplantıda birçok isimle karşılaştım. Geçtiğimiz yıllarda tiroidlerimden ameliyat olmam gerektiği söylendi ama ben reddettim. Çünkü korktum. Hasta Hakları Derneği’nde ve bu işle uğraşan biri olarak hekimler tedirgin olacaklardı. Sakınan göze çöp batar misali doktorlar ameliyatımda daha dikkatli olmak için uğraşacaklardı. Böyle olunca hata olabilirdi. HAYAD son dönemde can çekişiyor. Faaliyet yerini kapattınız. Ekonomik güçlükler mi engel oldu bu örnek çalışmaya? Gönüllü sayımız çok az. 3-5 kişi var. Aynı kişilerle çok fazla koşuşturuyoruz. Ben isterdim ki gönüllülerimiz fazla olsun, her geçen gün daha da büyüyelim. Para ve insan desteğine çok ihtiyacımız var. 11 yıllık süre içinde kendi yağımızla kavrulduk. Herhangi bir kamu kuruluşundan veya resmi kurumdan destek almadık. YASAL DAYANAK YOK Buna rağmen hasta haklarını Türkiye’nin literatürüne kattınız. Vatandaşa özellikle özel hastanelerden içeri girerken hakları konusunda ne önerirsiniz? Öncelikle özel hastanelerin aldığı muayene farklarının hiçbir yasal dayanağı yok. Hastane yönetimi girişte vatandaşa “Hastane farklarını ödeyeceğim. SSK’dan istemeyeceğim” diye bir taahütname imzalatıyor. Ben buna “Ben bu metni imzalamazsam bu hastanede muayene olamayacağım” diye bir ek koydum. Metni imzaladım ve bunu da ekledim. Fotokopisini de paranın ödenmesi için SSK Genel Müdürlüğü’ne gönderdim. SSK, 60 gün içinde bana cevap vermek zorunda. SSK bana bu parayı ödemedi. Ben de İdari Mahkeme’ye dava açtım. Sonucu bekliyorum. Senetle aldıkları para, hastaneler için hizmet bedeli. Niçin alınmış, ne yapılmış belli değil. Vatandaş, dava için kesinlikle 60 günlük yasal süreyi kaçırmamalı. Özel hastanenin açılma nedeni, kâr elde etmektir. Vatandaş, bunun bilincinde olmalıdır. Hastane, hastayı müşteri gibi görüp sağlık hizmetini de ürün gibi pazarlamaya çalışırsa üzücü olaylarla karşılaşma riski de fazla olacaktır. HASTANIN SAHİP OLDUĞU HAKLAR -1 RESMİ Gazete’de 1 Ağustos 1998’de yayınlanan Hasta Hakları Yönetmeliği’nin “Sağlık Durumu İle İlgili Bilgi Alma Hakkı” ilgili maddeleri şöyle: Genel Olarak Bilgi İsteme Madde 15: Hasta, sağlık durumunu kendisine uygulanacak tıbbi işlemleri, bunların faydaları ve muhtemel sakıncaları, alternatif tıbbi müdahale usulleri, tedavinin kabul edilmemesi halinde ortaya çıkabilecek muhtemel sonuçları ve hastalığın seyri ve neticeleri konusunda sözlü veya yazılı olarak bilgi isteme hakkına sahiptir. Sağlık durumu ile ilgili gereken bilgiyi, bizzat hasta veya hastanın küçük, temyiz kudretinden yoksun veya kısıtlı olması halinde velisi veya vasisi isteyebilir. Hasta sağlık durumu hakkında bilgi almak üzere bir başkasına yetki verebilir. Gerek görülen hallerde yetkinin belgelendirilmesi istenebilir. Hasta, tedavisi ile ilgilenen tabib dışında bir başka tabipten de sağlık durumu hakkında bilgi alabilir. Kayıt İnceleme Madde 16: Hasta, sağlık durumu ile ilgili bilgiler bulunan dosyayı ve kayıtları, doğrudan veya vekili veya kanuni temsilcisi vasıtası ile inceleyebilir ve bir suretini alabilir. Bu kayıtlar, sadece hastanın tedavisi ile doğrudan ilgili olanlar tarafından görülebilir. Kayıtların Düzeltilebilmesini İsteme Madde 17: Hasta, sağlık kurum ve kuruluşları nezdinde bulunan kayıtlarında eksik, belirsiz ve hatalı tıbbi ve şahsi bilgilerin tamamlanmasını, açıklamasını, düzeltilmesini ve nihai sağlık durumu ve şahsi durumuna uygun hale getirilmesini isteyebilir. Bu hak, hastanın sağlık durumu ile ilgili raporlara itiraz ve aynı veya başka kurum ve kuruluşlarda sağlık durumu hakkında yeni rapor düzenlenmesini isteme haklarını da kapsar. Bilgi Vermenin Usulü Madde 18: Bilgi, gerektiğinde tercüman kullanılarak, hastanın anlayabileceği şekilde, tıbbi terimler mümkün olduğunca kullanılmadan tereddüt ve şüpheye yer verilmeden ve hastanın ruhi durumuna uygun ve nazik bir ifade ile verilir. - Gülçin Günay
Benzer belgeler
Your child`s visit to the outpatient department
Madde 16: Hasta, sağlık durumu ile ilgili bilgiler bulunan dosyayı ve kayıtları, doğrudan veya vekili veya kanuni temsilcisi vasıtası ile
inceleyebilir ve bir suretini alabilir. Bu kayıtlar, sadece...