I. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi
Transkript
I. Ulusal Kimya Eğitimi Kongresi
KİMYA EĞİTİMİNDE MODERN TEKNOLOJİLER 1 GENEL KİMYA DERSLERİNDE E-SINAV UYGULAMALARI VE ÖĞRENCİ PERFORMANSINA ETKİLERİ Şeniz ÖZALP YAMAN1, Ceyhan TAŞ1, Nergiz Ercil ÇAĞILTAY2 1 2 Atılım Üniversitesi, Mühendislik Fak., Kimya Grubu, 06836 İncek Ankara Atılım Üniversitesi, Mühendislik Fak., Yazılım Mühensiliği Bölümü, 06836 İncek Ankara Genel kimya dersinin bir servis dersi olması nedeniyle sınav uygularında bazı güçlüklerle karşılaşılmakdır. Öğrenci sayısının ve ders içeriğinde anlatılan konu sayısının fazlalığı dersin başarısının ölçülmesinde klasik tür sınavların uygulanmasında ve değerlendirilmesinde zorluklar oluşturmaktadır. Klasik tür sınavlarda soru sayısının az olması tüm konuların taranamaması açısında da sakıncalıdır. Yazılı sınavlarda kullanılan kağıt sayısının fazlalığı ve tüm işletim masrafları ile birlikte çevresel etmenler de göz önüne alındığında bilgisayar üzerinden sınav yapmanın, kimya gibi hem sözel hem de teknik konuları ve matematiksel işlemleri gerektiren bir alanda bir çok kazanımları olacağı açıktır. Sınav hazırlama ve değerlendirme süresi kısalacak, öğrenciye geri dönüşüm daha hızlı olacaktır. Maliyet azalacağı gibi kağıt ısrafı da ortadan kalkacaktır. Bilgisayarların öğrencilerin performanslarını değerlendirme aracı olarak kullanılması eğitimcilere, testi alanlara ve araştırmacılara pek çok fayda sağlayabilir. Sınavlar önemli birer değerlendirme araçlarıdır. Brown ve diğerleri [1] değerlendirme yönteminin, öğrencilerin öğrenmelerinde önemli ölçüde etkili olabileceğini tartışmıştır. Ashcraft ve Palacio’ya göre [2] eğer bir dersin bir yönü değerlendirilmiyorsa, öğrencilerin onu öğrenmeyeceğinin muhtemel olduğunu savunmuştur. Alternatif değerlendirme metodlarına bir yönelim olsa da Bilgisayar Tabanlı Test (BTT)’ler özellikle uzaktan eğitim sertifika programları ve lisans programlarında önemli katkılar sağlamaktadırlar [3]. Sawaki’ye göre [4], BTT’lerde testin ölçmeye çalıştığı içeriğin, test ortamından mümkün olduğunca etkilenmeyen bir yapıyı kazanması gerekmektedir. Ancak kağıt kalem ortamında ve elektronik ortamda uygulanan sınavların farklı ortamlarda uygulanmaları nedeniyle, öğrencilerin performansında bir etki oluşturup oluşturmayacağı önemli bir soru olarak karşımıza çıkmaktadır. Literatürde Kağıt Kalem (KK) ve BTT ortamlarında uygulanan testler ile ilgili çelişkili sonuçlar bulunmaktadır. Örneğin, bazı çalışmalar öğrencilerin KK ya da BTT ortamlarındaki performansları arasında bir fark olmadığını göstermektedir [5-14]. Ancak bazı çalışmalar, öğrenci performanslarının KK’de BTT’den daha iyi olduğunu göstermiştir [15-16]. Bu bulgulara zıt olarak, bazı çalışmalarda da öğrenciler KK’ye kıyasla en çok BTT’lerden yararlanmışlardır [17-20]. Bu çalışmada, Mühendislik Fakültesi 1.sınıf öğrencilerine verilen Genel Kimya 102 dersinin ara sınavları bilgisayar ve kağıt-kalem ortamında uygulanmış ve farklı ortamlarda (BBT ve KK) uygulanan sınavların öğrencilerin başarılarına bir etkisinin olup olmadığı araştırılmıştır. Bu araştırmada ayrıca uygulanan arayüz ve öğrencilerin bilgisayar yatkınlıkları gibi çevresel etkenler konusunda da veri toplanmış ve elde edilen tüm veriler analiz edilmiştir. Çalışma sonucunda, her iki sistemle yapılan sınavlarda öğrencilerin aldıkları notların birbirine benzer olduğu ve sıvan çeşidinin öğrenci performansını fazla etkilemediği görülmüştür. Bu da üniversitelerin 1. sınıfında verilen Genel Kimya derslerinin bilgisayar ortamında değerlendirilebileceğini göstermektedir. KAYNAKLAR 1. Al-Othman, The Reading Matrix, 2003. 3(3). 2. K. Ashcroft,. ve D. Palacio, Researching into assessment and evaluation in colleges and universities. London, UK: Kogan Page, 1996. 3. H.S. Ashton, C.E Beevers, A.A., Korabinski, and M.A.Youngson, BJET, 2005, 36(5) 771– 787 4. H. S.Ashton, C.E. Beevers, A. A. Korabinski, BJET, 2006, 37(1) 93–119. 5. C. Bocij, ve A. Greasley, Can computer-based testing achieve quality and efficiency in assessment? International Journal of Educational Technology, 1, nl, (1999). 6. S.M. Bodmann ve D.H. Robinson, J.Edu. Comp.Res., 2004, 31(1) 51-60. 7. G. Brown, P. Race, ve J. Bull, Computer-assisted assessment in higher education. Kogan Page: 1999, London. 8. Jr. A. C. Bugbee, J. Res. on Comp.in Educ., 1996, 28(3), 282-299. 9. Jr., A. C. Bugbee, ve F. M. Bernt, J. Res.on Comp. in Educ., 1990, 23, 87-101. 10.T.Busch, J. Educ. Comp.Res., 1995, 12(2), 147-158. 11.P. Campton, A University Case Study. ACEC 2004, Conference Proceedings. 12.R.Clariana, & P. Wallace, BJET, 2002, 33(5), 593-602. 13.P.J. Euzent, L Putchinski., P. Moskal,. ve T.L. Martin, 7th Annual WebCT User Conference, 2005. 14.J.E.Finegan, ve N.J. Allen, Computers in Human Behaviour, 1994, 10, 483–496. 15.G.Lee, ve P.Weerakoon, Medical Teacher, 2001, 23(2), 152-157. 16.C. D.Lynch, T. W. Whitley, D. A. Emmerling, ve J. E. Brinn, (2000)., J.Am.Med. Infor.Assoc., 7(5); 469-474. 17.B.J.Mason, , M.Patry, ve D.J. Berstein, (2001)., J.Educ.Comp.Res. 24 (1) 29-39. 18.J.Noyes, K.Garland, , ve L.Robbins, BJET, 2004, 35, 1, 111-113. 19.C.Parshall, & J.D.Kromery, Annual Meeting of the American Educational Research Association. Atlanta, GA. (12-16 April, 1993). 20.B.Perkins, (1993). Differences between Computer Administered and Paper Administered Computer Anxiety and Performance Measures. Unpublished Research Report. ED 355905. 2 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL KİMYA EĞİTİMİNDE MODERN TEKNOLOJİLER 2 KİMYA ÖĞRETMENLİĞİ ADAYLARININ ÖĞRETİM TEKNOLOJİLERİNİ KULLANMAYA YÖNELİK DÜŞÜNCELERİ VE BU TEKNOLOJİLERİ KULLANMA YETERLİLİKLERİ Sibel ER NAS, Nagihan YILDIRIM, Tülay ŞENEL Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Eğitim Fakültesi, Trabzon Öğretim yöntemlerinin gün geçtikçe gelişmesiyle birlikte öğrenilecek bilgilerin artması öğretim teknolojilerinin eğitimde araç olarak kullanılmasını zorunlu kılmaktadır [1]. Bu teknolojilerin eğitimde uygulanması öğretmenlik mesleğini klasik olarak öğrenen ve öğreten olmaktan çıkarmaktadır [2]. Öğretmenlerin öğretim teknolojilerini kullanmaları eğitimin çağın gereklerine uygun olarak yürütülmesini ve eğitimden yüksek verimin alınmasını sağlayacaktır [3]. Bu nedenlerle öğretmen adaylarının öğretim teknolojilerini kullanabilecek nitelikte yetiştirilmesi son derece önemlidir. Bu çalışmada, kimya öğretmenliği öğrencilerinin öğretim teknolojilerini kullanma yeterliliklerini ve bu teknolojileri gelecekteki derslerinde kullanmalarına yönelik görüşlerini ortaya çıkarmayı amaçlanmıştır. Özel durum metodolojisi kapsamında yürütülen bu çalışmada veri toplama araçları olarak yarı yapılandırılmış mülakat, doküman analizi ve açık uçlu anket kullanılmıştır. Çalışmanın örneklemini 2006–2007 eğitim-öğretim yılı güz döneminde Fatih Eğitim Fakültesinde öğrenim gören 39 kimya öğretmen adayı oluşturmaktadır. Öğretmen adaylarının öğretim teknolojilerini kullanım yeterliliklerini belirlemek amacıyla öğretmen adaylarına açık uçlu anket uygulanmıştır. Ayrıca anket haricinde öğretmen adaylarının öğretim teknolojilerini kullanım yeterliliklerini belirlemek amacıyla öğretmen adayları Özel Öğretim Yöntemleri II dersinin uygulama saatlerinde 12 hafta boyunca hazırladıkları ders planları araştırmacılar tarafından incelenmiştir. Ders planlarından elde edilen veriler tablolar halinde sunulmuştur. Gönüllü olan 6 öğretmen adayına öğretim teknolojilerinin derslerde kullanımına yönelik görüşlerini açığa çıkarmak amacıyla yarı yapılandırılmış mülakatlar yürütülmüştür. Yapılan mülakatlarda öğretmen adaylarına 5 soru yöneltilmiştir. Mülakat yapılan her bir öğretmen adayı harflerle kodlanarak, öğretmen adaylarının benzer ve farklı ifadeleri belirlenerek belli kategoriler oluşturulmuştur. Belirlenen bu kategoriler, içerik analizine uygun olarak matrisler oluşturularak bulgular kısmında sunulmuştur. Çalışma sonucunda; öğretmen adaylarının öğretim teknolojilerini daha çok sunum aracı olarak kullandıkları ortaya çıkmıştır. Ayrıca öğretmen adaylarının öğretim teknolojileri kavramını tam olarak tanımlayamadıkları ve öğretim teknolojileri kavramına dar bir perspektiften baktıkları sonucuna ulaşılmıştır. Yapılan mülakatlarda ve incelenen ders planlarında öğretmen adaylarının bazı öğretim teknolojisinden haberdar oldukları belirlenmiştir. Ulaşılan sonuçlara paralel olarak öğretmen adaylarının eğitimde kullanılan öğretim teknolojilerinin tamamından haberdar edilmeleri ve bu teknolojileri derslerinde nasıl kullanacakları konusunda desteklenmeleri ve eğitilmeleri gerektiği önerileri getirilmiştir. KAYNAKLAR 1. R. Yıldız ,Öğretim Teknolojileri ve Materyal Geliştirme, Konya , Nobel Yayınları, 2004. 2. S. Aksu, N. Yıldırım, A. Ayas, Kimya Öğretmen Adaylarının Bilgisayarı ve İnterneti Kullanma Durumlarının İncelenmesi, 7. Uluslararası Eğitim Teknolojileri Konferansı 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 3 Bildiriler Kitabı, cilt:1, 2007 3. S. Çepni, H.Ş. Ayvacı, S. Er Nas, T. Şenel, Fen Öğretiminde Çalışma Yaprağı Ve Bilgisayar Destekli Materyal Kullanımının Öğrencilerin Duyuşsal Öğrenme Alanı Üzerine Etkileri .7. Uluslararası Eğitim Teknolojileri Konferansı Bildiriler Kitabı, cilt:1, 2007 4 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL KİMYA TARİHİ 1 MATEMATİK BİLGİSİNİN YETERLİLİĞİNİN KİMYA EĞİTİMİNDEKİ YERİ Gülşah BATDAL1, Filiz AVCI2, F. Gülay KIRBAŞLAR3 1 İstanbul Üniversitesi, Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Matematik Eğitimi Anabilim Dalı, Vefa, 34070, İstanbul 2 İstanbul Üniversitesi, Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalı, Vefa, 34070, İstanbul 3 İstanbul Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Kimya Bölümü, Avcılar, 34320, İstanbul Kimya; maddenin iç yapısını, yapısal özelliklerini ve maddelerin birbirleri ile olan etkileşimini, sebep ve sonuçları ile birlikte inceleyen bir bilim dalıdır. Kimya kavramı teorik ve uygulamalı modellerin birleşiminden oluşmaktadır. Uygulama modellerinin sonuçlarının değerlendirilebilmesi için bir takım hesaplama yöntemlerinin kullanılması kaçınılmazdır. Bu bağlamda matematik bilgisinin yeterliliği, araştırma sonuçlarının değerlendirilmesinde oldukça önemli olmaktadır. Çünkü yapılan araştırmalar deney ve gözleme dayalı olduğu için elde edilen sonuçların doğru olarak değerlendirilmesi; doğru hesaplama yöntemlerinin kullanılması ile mümkündür. Ancak bu şekilde doğru sonuçlara ulaşılabilir. Bilindiği üzere kimya derslerinde teori ve uygulama iç içedir. Yeterli teorik bilgilerle donatılmış öğrenciler, ilgili konularda problem çözümü ve laboratuvar denemeleri gibi uygulamalarla da kapsamlı bir kimya eğitimi alırlar. Bu bağlamda kimya eğitimi ve öğretimi alan öğrencilerin hem teorik, hem pratik becerilerini geliştirmiş olmaları beklenir. Fen öğretmen adaylarının kimya sınavlarında anlatıma dayalı sorular ile probleme dayalı sorular arasındaki tercihlerinin araştırılması bu çalışmanın amacını oluşturmaktadır. Araştırmanın amaçlarına paralel olarak hazırlanan anket formu; İstanbul Üniversitesi, Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalı öğrencilerine uygulanmıştır. Verilerin analizinde SPSS 13.0 paket programı kullanılmıştır. Sosyo-demografik değişkenlere göre ve soruların arasında anlamlı fark olup olmadığını belirlemek amacıyla Ki-Kare (Chi-square) testi yapılmıştır. Araştırmanın sonuçları doğrultusunda, görülen eksiklikler konusunda önerilerde bulunulmuştur. KAYNAKLAR 1. R. Chang , (Çeviri Editörleri:A. B. Soydan, A. Z. Aroğuz), Fen ve Mühendislik Bölümleri İçin Kimya, Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş., İstanbul (2000). 2. A. B. Soydan, A. S. Saraç, Genel Üniversite Kimyası, Alfa Yay., İstanbul, (2004). 3. H. Korkmaz, Fen ve Teknoloji Eğitiminde Alternatif Değerlendirme Yaklaşımları, Yeryüzü Yayınevi, Ankara, (2004). 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 5 KİMYA TARİHİ 2 KİMYACI VE FİLOZOF: EBU BEKİR RAZİ Elif ÇALIŞKAN1, Murat ATA2 1 İstanbul Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Avcılar, İstanbul 2 İstanbul Üniversitesi, Hukuk Fakültesi, Beyazıt, İstanbul Eski Yunan tıpçıları, insan vücudunun fizyolojisini, kimyasal açıdan hiç ele almadılar. Canlı yaratıkların dört elemandan oluştuğunu kabul ederlerdi ve hastalıkların bu elemanlar arası dengenin bozulmasından kaynaklandığına inanırlardı. Bozulan bu dengenin ilaçlar ile düzeltilmeye çalışılmasına, ancak Galen zamanında başlandı. Daha sonra Müslüman tıpçılar, Galen’ in kullandığı ilaçları daha da geliştirdiler. Kimyasal maddelere ve onların özelliklerine pek ilgi göstermeyen eski Yunan filozoflarının aksine simyacılar, kimyasal özellikler ve simyanın tıptaki uygulamaları üzerine çalıştılar. 16. yüzyılda Paracelsus ile zirveye ulaşan tıp ve simyayı birleştirme çabaları, antik çağın sonları ve orta çağlar boyunca sürdü. Simya bilimi, bir yandan mistik dinler diğer yandan ise kimya bilimi ile yakından ilgili idi. Dokuzuncu asrın ikinci yarısında, İslam coğrafyasında bu çabayı taşıyan isimlerden birisi, 865 yılında Rey’ de doğmuş bir Türk olan, Ebu Bekir Razi’ dir. Devrinin önde gelen bilim adamlarından biri olmakla birlikte, önemli bir filozoftur. Batı dünyasında Rhazes adıyla tanınan Razi, doğuda ve batıda asırlar boyu süren bir etki yapmıştır. Tıpta deneysel yöntemi kullanmış ve kimyayı bu alana uygulamıştır. Tıp alanında ilk özgün Müslüman yazardır. Çeşitli bilim dallarında yüzden fazla eser vermiştir. İslam dünyasındaki felsefe çalışmalarını da, Ortaçağ Hristiyan dünyasında olduğu gibi teoloji ile ilgi içinde düşünmek gerekir. Bu dönemde Razi, kendi çağdaşlarının skolastik düşüncelerine aykırı görüşler beslemiştir. Aristo’ nun düşüncelerine karşı çıkmış olması, onu sert tartışmalara sürüklemiştir. Daha yaşadığı dönemlerde büyük bilim adamları, din adamları ve filozoflar ona karşı çıkmış, aleyhinde yazılar yazmış ve telkinlerde bulunmuşlardır. Fakat daha sonraları Avrupalılar: “Tıbbı Hipokrat yarattı, ölmüştü, Galen diriltti, dağınık halde idi, Razi topladı, fakat noksanlıklarını İbni Sina tamamladı” diyeceklerdir. Bu çalışma kapsamında, Ebu Bekir Razi’ nin hayatı, kişiliği ve kimya ile felsefe alanında vermiş olduğu eserler üzerinde durulacaktır. Çalışmanın son kısmında, Ebu Bekir Razi’ den yola çıkılarak IX. ve X. yüzyıllar boyunca İslam coğrafyasındaki yoğun bilim ve felsefe hareketlerinden ve Türklerin bu dönemde bilim ve felsefeye olan katkılarından bahsedilecektir. KAYNAKLAR 1. A. H. Köker (Editör), Ebu Bekir Razi, Erciyes Üniversitesi Gevher Nesibe Tıp Tarihi Enstitüsü, 1988, 1-16, 95-101, 103-114 2. S. F. Mason, Bilimler Tarihi, T.C. Kültür Bakanlığı, 2001, 81-89, 207-220 3. O. Bahadır, Bilim Tarihi Yazıları, İzdüşüm Yayınları, 2000, 65-82 4. Ş. Ural, Bilim Tarihi II – Ortaçağ – Bilim ve Felsefenin Ortak Gelişimi, 45-79 5. A. Sayılı, Ortaçağ Bilim ve Tefekküründe Türklerin Yeri, Türk Tarih Kurumu, 1985 6. Y.M. Faruqi, Contributions of Islamic Scholars to the Scientific Enterprise, International 6 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL Education Journal, 2006, 7(4), 391-399 7. L. Richter-Bernburg, Abu Bakr Muhammad al-Razi's (Rhazes) medical Works, Med. Secoli, 1994, 6(2), 377-392 8. H. Karaman, Ebu Bekir Razi’ nin Ahlak Felsefesi, İz Yayıncılık, 2004, 9-43 9. H. Karaman, Ebu Bekir Razi – Ruh Sağlığı (et-Tıbbu’r-ruhani), İz Yayıncılık, 2004, 922. 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 7 KİMYA TARİHİ 3 TÜRK ÜNİVERSİTELERİ’NDE KİMYA EĞİTİMİNİN TARİHÇESİ Yasemin Genç1, Rıza Yılmaz2, Mustafa Aydın1, Murat Özmen2 1 Maçka Akif Tuncel Anadolu Teknik Lisesi 2 Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Türkiye’deki modern üniversitelerin kuruluşu 1933’teki üniversite reformundan sonra başlamıştır. Bu tarihten sonra kurulan üniversitelerin çoğunda kimya bölümleri açılmış, kimyagerlik, kimya mühendisliği ve kimya öğretmenliği eğitimleri verilmiştir. 1933 yılında İstanbul Dar-ul Fünun Üniversitesi’nin adı, İstanbul Üniversitesi olarak değiştirilmiş ve 1935 yılında kimya eğitimine başlamıştır. Kimya Öğretim kadrosu 29 Mayıs 1934 tarihli 2467 sayılı teşkilat yasası ile, lağvedilen Dar-ul Fünun’dan gelenler, Cumhuriyet döneminde Batı'da eğitim görenler ve yabancı hocalardan oluşmuştur. İkinci olarak, Ankara Üniversitesi bünyesinde 17.9.1943 tarih ve 4492 sayılı Kanunla 1943 yılında "Genel Kimya Enstitüsü" kurulmuştur. 2. Dünya Savaşı yıllarında Nazi Almanya'sından ayrılan tanınmış kimya profesörleri her iki üniversitede yıllarca ders vermişlerdir. Bu yıllarda kimyagerlik eğitimi, kimya mühendisliği eğitimine dönüştürülmüştür. 1958 Yılında İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ), Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) ve Boğaziçi Üniversitesi (o tarihte Robert Koleji ) 1965 yılında Hacettepe ve Yıldız Üniversiteleri, 1968 yılında da Atatürk ve Ege Üniversiteleri kimya mühendisliği eğitimine başlamışlardır. 1970 yılında açılan çok sayıda özel yüksek okul ve mühendislik mimarlık akademilerinin kimya mühendisliği bölümlerinden ülke ihtiyacının çok üzerinde kimya mühendisi mezun olmuştur. Bu yıllarda, Almanya modeli kimyagerlik eğitimi verildiği halde, yürürlükteki maaş ve ücret uygulaması nedeniyle kimya yüksek mühendisi diploması verilmekteydi. 1982 Yılında 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) yasası uyarınca üniversite sayısı 27 olmuş, kimya fakülteleri kapatılmış, kimya bölümleri Fen-Edebiyat fakültelerine, kimya mühendisliği bölümleri de mühendislik fakültelerine bağlanmıştır. 1992 yılında açılan devlet ve son yıllarda açılan vakıf üniversitelerinde kimya bölümleri, öğretmenlik ve/veya mühendislik bölümlerinden ihtiyacın çok üzerinde kimya mezunları bulunmaktadır. Birçok üniversitede kimya eğitimi için gerekli donanım eksikliği ve akademik personel yetersizliği dolayısıyla eğitim kalitesi düşmüştür. Ayrıca, Orta öğretim kurumlarında da kimya öğretmeni ihtiyacı norm kadro uygulaması ile yok denecek kadar azaldığından eğitim fakültelerindeki Kimya Öğretmenliği kontenjanlarının azaltılaması gereği doğmuştur. KAYNAKLAR 1. Türk Dünyasında Kimya Bilimi ve Eğitimi Tarihi, Erciyes Üniversitesi Gevher Nesibe Tıp Tarihi Enstitüsü Yayınları No:16,1988 2. Ali Rıza Berkem, Kimya Tarihine Toplu bir Bakış, Türk Kimya Derneği Yayınları No:12 İstanbul,1996. 3. Ali Rıza Berkem, Kimya Fakültesi 20 Yaşında, Kimya ve SanayiC.30,S149-152 (1987) 4. Ali Rıza Berkem Tüm Kimya Kongreleri Açılış Konuşmaları 5. Tarık Somer, Dünya ve Memleketimizde Kimya Sanayi, Kimya ve Sanayi,c.30, Sayı: 149 : 8 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 152, (1987) 6. Bahattin Baysal, Cumhuriyet Döneminde Türkiye'de Bilim, T:C. 75. Yılında Bilim, TÜBA Yayınları, Ankara 1999 7. Erdal İnönü, Cumhuriyet Döneminde Türkiyede Bilime Toplu Bir Bakış ve Gelecek Hakkında Beklentiler, T.C. 75.Yılında Bilim, TÜBA Yayınları 1999. 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 9 KİMYA TARİHİ 4 DÖRT ELEMENT KURAMI, AVOGADRO VE BERZELİUS’A KADAR KİMYA TARİH’İNDE MEYDANA GELEN DÜŞÜNSEL DEĞİŞİMLER Hamit BOZTEPE Çukurova Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü 01330 Balcalı-ADANA İnsanların, doğa hakkında bilgisi ve deneyimi arttıkça nesnelerin nasıl ve nelerden oluştuğu merak edilmeye başlandı. Sicilya’lı Empedocles (MÖ.484-424) tüm varlıkların toprak, su, hava ve ateşten oluştuğunu, sevgi ve nefretin oluşumda etkin rol aldığını, sevginin birleşmeyi nefretin ise ayrışmaya neden olduğunu ileri sürdü. Uzun süre bu düşünce ve felsefe geçerli oldu, maddenin gerçek tanımı yapılamadı. Eski Yunan bilginlerinden Leukippus’un (MÖ.478) öğrencisi Demokritos (MÖ.460-370) ve Sisam’lı Epikuros (MÖ 341-271) maddenin çok küçük ve bölünmez atomların bileşmesiyle oluştuğu varsayımını ileri sürdüler. Yunanlı bilginlerin savunduğu atomlar; sert, bölünmez ve içleri tamamen doluydu. Ancak bugün kanıtlanan atomun elektron ve protonları arasında boşluk vardır. Atom fikri, diğer Yunanlı doğa bilimcileri arasında taraftar bulamadı ve Aristoteles (MÖ.384-322) felsefesiyle sona erdi. Aristoteles bir doğa bilimcisi olmasına karşın maddenin yapısını tam anlamıyla sezememiş, kendinden önce ileri sürülen dört element kuramı(toprak, su, hava, ateş) ile doğayı tanımlamayı sürdürmüştür. Aristotales’in dört unsur kuramı Yunanlı, Mısırlı ve Müslüman simyacıların temel ilkesi oldu. Simyacıların amacı; bakır, kurşun vs. değersiz metalleri altın veya gümüşe dönüştürebilecek filozof taşını, hastalıkları iyileştirebilecek yaşam iksirini, ömrü uzatabilecek ölümsüzlük iksirini bulmaktı. Bu anlayış büyük bir emek, para ve zaman israfına neden oldu. İlk Simya eserini Mısır’lı Zosimos (MS.3.yy’da) yazdı. Doğu’nun en önde gelen simyacıları Cabir (8.yy) ve Razi (MS.866), değersiz metallerin filozof taşıyla altına dönüştürme anlayışına inanıyorlardı. Simya çalışmalarının yararı; önemli araçlar, deney düzenekleri, buharlaştırma, kristallendirme, süblimleştirme, çöktürme, ayırma yöntemlerinin geliştirilmesi, alkaliler, sayısız metal bileşikleri, çok sayıda tuzlar, şaplar, nışadır, alkol, eter, fosfor vs. üretip kullanılmasıdır. 1669 yılınada Alman kimyacı Becher yanma sırasında “ateş element”inin çıkıp giden bir nesne olduğunu söyledi. 1723’te öğrencisi Sthal bu nesneye “filojiton” adı verdi ve kolay yanabilen kömür çok filojiton içermekteydi. Metaller yandığı zaman filojiton uzaklaşır, geriye metal kireci kalır. Eğer metal kireci filojistonca zengin olan kömürle yakılırsa metal filojistonu alır ve tekrar oluşur. Filojiton kuramı kimyada yaklaşık 100 yıl kadar etkili oldu. Dört element ve filojiton anlayışın terk edilmesi, hidrojen ve oksijenin keşfini bekledi. 1766’da Henry Cavendish tutuşan hava “Hidrojen”i, 1774’te Joseph Priestley filojistonsuz hava “Oksijen”i keşfettiler. 1783’te Lavoisier suyu deneysel yoldan hidrojen ve oksijene ayırarak suyun ve havanın birer element olmadığını ve maddelerin yanmasına oksijenin neden olduğunu kanıtladı. Böylece modern kimyaya giden düşünceye yolu açıldı. 1799’da Proust bileşiklerde “sabit ağırlık oranlarını”, 1803’te Dalton birden fazla bileşik yapan elementlerden birisinin aynı ağırlığıyla birleşen ikinci elementin ağırlıkları arasında küçük sayılarla ifade edilen kat oranları olduğunu buldu. Dalton bu deneysel sonuçlardan çıkarak 1804’te elementlerin atomlardan oluştuğunu ve atomların kimyasal tepkimelerde bölünmediğini bildiren atom teorisini ileri sürdü. GayLussac 1808’de aynı sıcaklık ve basınçta tepkimeye giren ve tepkimeden çıkan gazların hacimleri arasında basit bir oran olduğunu ve 1811’de Avogadro, normal şartlar altında 1 mol (6.02.1023 molekül) gazın 22.4 litre hacim kapsadığını deneysel olarak kanıtladı. 1814’te Berzelius’un önerisi üzerine her elementin sembolü Latince adının ilk harfi olarak kabul edildi. 10 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL KAYNAKLAR 1. Colin A. Ronan “Science: İts History and Develoment Among Wolrd calture” çeviri: E.İhsanoğlu, F.Günergun. TÜBİTAK Ankara, 2003. 2. A.R.Berkem “Kimya Tarihine Toplu Bir Bakış” Türkiye Kimya Derneği, 1996, İstanbul 3. Z.Tez “Kimya Tarihi”, Ankara 1986 4. C.Aydın “Bilim Tarihi” Remzi Kitabevi, 1997, İstanbul 5. S. Tekeli ve Ark. “Bilim Tarihine Giriş” Nobel Yayın Dağ., Ankara 2001 6. J.R. Partington “A Short History of Chemistry” Macmillan, London 1965 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 11 KİMYA TARİHİ P 5 BİLİM TARİHİNDE KİMYA EĞİTİMİ Ayşe Zehra AROĞUZ, Selcan KARAKUŞ İstanbul Üniversitesi Müh. Fakültesi Kimya Bölümü Fiziksel Kimya Anabilim Dalı Avcılar /İSTANBUL Kimya sözcüğünün Eski Mısır dilinde "kara" ya da "Kara Ülke" anlamında “chem” sözcüğünden, Yunanca’da ise “chemeia” dan (Eski Yunanca khyma: metal dökümü) türediği sanılmaktadır. Bu denli eski bir bilim dalının tarihi öğrencilere daha iyi bir şekilde anlatmak amacıyla bilgisayarlı eğitimin kazançları göz önünde bulundurularak bilgisayar destekli programlarla dersler hazırlanmıştır. Bu sayede; öğrencilere verilerek anlatılmak istenilen konu kısa sürede pekiştirilmiş ve kalıcı şekilde öğretilmiş olmaktadır [1-2]. Öğrenmeyi zevkli, kalıcı kılmak ve görsellik katmak amacıyla ile bilgisayar destekli Power Point programı kullanılarak Kimya Tarihi konularına sahip farklı alt başlıklarda paket dersler animasyonlarla hazırlanmıştır. Bu sayede; etkin öğrenme sağlanabildiği görülmüştür. Bu çalışmada; Kimya Tariki konularını içeren 12 farklı alt başlıkta belirlenen Kimyanın Teknik Anlamı, Kimya Tanımı, Kimya Kelimesinin Kökeni, Eski Mısır’da Kimya, Genel Olarak Simya, Simya Tarihi, Çin Ve Kimya Tarihi, İslamiyet Ve Kimya Tarihi, Türk Tarihinde Kimya Eğitiminin Gelişimi, Bilim Tarihi Kronolojisi, Atom Teorileri ve Periyodik Cetvelin Tarihçesi gibi dersler öğrencilere bilgisayar ortamında Power Point programı ile hazırlandı. Hazırlanan bilgisayar destekli dersler, sınıf veya laboratuvar ortamında sunu şeklinde lisansüstü öğrencilerle tartışıldı. Bilgisayar ortamında Power Point programı kullanılarak hazırlanan derslerle lisansüstü öğrencilerin konuları daha iyi kavradıkları tespit edildi [3-5]. KAYNAKLAR 1. 2. 3. 4. 5. 12 Kimya Tarihi Kitabı- V Yayınları- Zeki Tez 107 Kimya Öyküsü Kitabı- Bilim Teknik-9. Basım- L. Vlasov – D. Trifonov Bilim Teknik Dergisi 1991 Ağustos- Bilim Ve Teknoloji Tarihi. http://www.kimyaci.net http://www.bilimtarihi.gen.tr 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL ÖĞRENME TEORİLERİ VE KİMYA ÖĞRETİMİ 1 KİMYA ÖĞRETİMİNDE BİR MODEL ÖNERİSİ Ebru BARBAS, Alev ÖZBOYA Özel Sanko Lisesi, Kimya Öğretmeni, Şehitkamil, 27060, Gaziantep Türkiye’de öğrencilerin akademik durumları değerlendirildiğinde başarısızlığın ortaöğretim ikinci kademede yoğunlaştığı saptanmıştır. Milli Eğitim istatistikleri bu düşünceyi desteklemektedir. Eğitim sistemimizde yenilik tartışmalarının fazlalaştığı son zamanlarda yapılan incelemelerde [1]sistemdeki bu durumu ortaya koymuştur. Bağcıkılıç’ın [2] araştırmasına göre; “Eğitim alanında uluslararası ölçme-değerlendirmeleri yapan bir kuruluş (International Association for the Evaluation of Educational Achievement (IEA)), dört yılda bir katılmak isteyen ülkeleri fen ve matematik alanlarında sınavlar uygulayarak karşılaştırmaktadır. 1999 yılında üçüncü kez uygulanan sınava (Third International Mathematics and Science Study (TIMSS-R)) Türkiye de ilk kez katılmıştır. Türkiye fenin her alt alanında uluslararası ortalamanın istatistiksel anlamlı farkla altında kalmıştır. Katılan 38 ülke arasında Dünya biliminde 34., Canlı Biliminde 32., Fizikte 33., Kimyada 33., Çevre ve Kaynaklar 30., Bilimsel Araştırma ve Bilimin Doğası alanında 33. olmuştur. Türkiye’den katılan öğrenciler fenin tüm konu alanlarında çok düşük performans göstermiştir.” Yukarıda belirtilen problemlere çözüm olabilmek için kimya derslerinde bir model önerisi geliştirilmiştir. Kuramsal Temel : Sentezlenen öğrenme modelinin kuramsal temeli kısaca aşağıda özetlenmiştir. Kuantum Öğrenme : Kuantum öğrenmede öğrencilere öğretilecek beceriler iki kategoride toplanmaktadır. Birincisi akademik beceriler; not alma, hafıza, yazma ve etkin okuma teknikleridir. İkincisi ise yaşam boyu öğrenme becerileri olarak tanımlanmaktadır. Bunlar ise yaratıcı problem çözme teknikleri, mükemmelliğin 8 anahtarı ve etkin iletişim becerileri olarak tanımlanmaktadır [4]. Kuantum öğrenme prensipleri içerisinde bahsedilen “Öğrenme Çemberi” prensibine göre “Sık tekrar edilen ve en son işlenen kavramlar zihinde daha kalıcı hale gelmektedir ” [3]. Örneğin; içeriği uzun olan organik kimya gibi derslerde bu prensip uygulanarak öğrencilerin zihninde konunun kalıcılığı artırılmaktadır. Hafıza teknikleri, bilgilerin uzun dönemli hafızaya kodlanması sürecini hızlandıracak yöntemleri içermektedir. Birçok bilgiyi zihnimizde tutmak ve gerektiğinde bunları kolayca hatırlamamız gerekmektedir. DePorter ve Hernacki (1992:213)’ye göre insanlar [5]: (a) duyusal ilişkilendirme yapıldığında, özellikle görselleştirme olduğunda (b) sevgi, mutluluk ve üzüntü gibi duygusal içerik olduğunda (c) göze çarpan ve farklı nitelikte olduğunda (d) yoğun 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 13 ilişkilendirmede (e) hayati ihtiyaçlarda (f) kişisel önem olduğunda (g) tekrar olduğunda ve (f) bölümlerin ilk ve sonlarındaki olayları daha kolay hatırlamaktadırlar. Bu nedenle eğer bir bilgi ya da olayı hatırlamak istiyorsak bilinçli olarak yukarıdaki maddeleri uygulamaya dikkat etmeliyiz. Kimya dersinde öğrencilerin ve eğitimcilerin zihninde tutması gereken bilgiler fazla olduğundan hafıza teknikleri etkin olarak kullanılabilmektedir. Örneğin; periyodik cetveldeki gruplar öğrenilirken aşağıdaki gibi bir kodlama kullanılabilir. 2A grubu : Be(Beymen) , Mg(Mağazasında) , Ca(Canana) , Sr(Sarılınca), Ba(Bayağı), Ra(Rahatladım) Uygulanan bu sistem dersin zevkli işlenmesini ve öğrenci tarafından istenilen bir ders olmasını sağlamaktadır. Ayrıca öğrenciler kalıcı bir öğrenme sağladıklarına ilişkin geri dönütlerde bulunmuşlardır. Çoklu Zeka Kuramı Çoklu zekâ düşüncesi Gardner’in 1983 yılında yayınlamış olduğu “Frames of Mind (Zihin Çerçeveleri)” adlı eseri ile ortaya atılmıştır. Gardner teorisini yaygın beyin araştırmalarından çıkarmıştır Bu araştırma sonuçlarına göre insanların farklı 8 zeka türüne sahip oldu belirlenmiştir. Bu sekiz zeka türü “Sözel- Dilsel”, “Mantıksal – Matematiksel”, “Görsel –Uzamsal”, “Müziksel-Ritmik”, “Bedensel – Kinestetik”, “Kişiler arası- Sosyal”, “Kişiye dönük – içsel” ve “Doğa”dır[6]. Çoklu Zeka kuramına göre bir sınıfta farklı zeka alanlarından birinde ya da bir kaçında baskın olan farklı farklı öğrenciler olabilir. Öğrencilerin zeka alanları uygulanan envanterler ve gözlemler ile tespit edilebilir. Sonuçlar değerlendirildikten sonra ders işleyişinin akışı bu doğrultuda yönlendirilmelidir. Bu şekilde işlenecek ders ile sınıfta bulunan bütün öğrencilerin konuyu anlamaları sağlanmaktadır. Öğrenen Organizasyon Peter SENGE tarafından geliştirilen öğrenen organizasyon ; “Arzu ettikleri ortak geleceğe ulaşmak için hem birlikte hem de bireysel olarak kendilerini sürekli geliştiren bir insan grubudur.” şeklinde tanımlanmaktadır. Öğrenen organizasyonların beş disiplinini hayata geçirmek öğrenme yetersizliklerini ortadan kaldırmaktadır. Bu beş disiplin Düşünsel modeller, Kişisel Yetkinlik, Takım Halinde Öğrenme, Paylaşılan Vizyon, Sistem Düşüncesidir [7]. Kimya derslerinde sistem düşüncesi disiplini etkin olarak kullanılabilmektedir. Bu disiplinin bir aracı olan “sıkıntıyı kaydırma” prensibine göre; ortaya çıkan bir problemin uzun dönemde nedenleri ve sonuçları üzerinde durulmalı ve kalıcı çözümler aranmalıdır [8]. Kimya dersinde uygulanan bir diğer disiplin de “Kişisel Yetkinlik”tir. Bireyler öğrenme sürecinde farklı farklı süreçler takip edebilmektedir. Farklı şekilde öğrenmek daha zeki, daha yavaş ya da başka bir şey olmak anlamına gelmez. Kişisel yetkinlik; ne istediğinden emin olmak, geleceğini hayal edebilmek, kendi özelliklerini iyi bilmek ve istenilen gelecek için insanın kendisini geliştirmesidir [9]. Öğrenciler kendi hedeflerini belirledikleri zaman bu hedefe ulaşmak için farklı ve etkili yollar bulabilmektedirler. 14 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL Sonuç olarak sözü edilen kuram ve yaklaşımların sentezlenerek uygulanması sonucunda kimya derslerine olan olumsuz ön yargının ortadan kalkacağı ve bununla beraber akademik başarının istenen seviyede olacağı düşünülmektedir. KAYNAKLAR 1.Hıfzı Doğan. Öğrenci, Öğretmen ve Program Yönünden Türk Ortaöğretim Sisteminin Değerlendirilmesi. İstanbul: Millî Eğitim Basımevi, 1972. 2.G. Bağcıkılıç, Dünyada Ve Türkiye’de Fen Öğretimi, V. ULUSAL FEN Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi, 16-18 Eylül 2002, Ankara 3.S. Demir, Kuantum Öğrenme Seminer Notları, Eylül 2003 4.S. Demir, Gedikoğlu, T. Kuantum Öğrenme Modelinin Ortaöğretim Öğrencileri Üzerindeki Etkileri, Doğu Anadolu Araştırmaları Dergisi, Şubat 2007, s 2 5.B. DePorter ve M. Hernacki, Quantum Learning : Unleashing the Genius in You. Dell Publishing Group, 1992. 6.K. Nelson, (1998). Developing students multiple intelligences: 100's of practical ideas easily integrated into your lessons and activities. Scholastic, New York, s.9 7.E. Çalkavur, Öğrenen Organizasyon Yolculuğu. 2006, Remzi kitabevi ss 59-99 8.E. Çalkavur, Organizasyonel Dönüşüm Ve Liderlik Semineri Katılımcı Kitabı, 2004, s 20 9.E. Çalkavur, Organizasyonel Dönüşüm Ve Liderlik Semineri Katılımcı Kitabı, 2004, ss1516 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 15 ÖĞRENME TEORİLERİ VE KİMYA ÖĞRETİMİ 2 EZBERE DAYANMAYAN KİMYA EĞİTİMİNİN ÖNEMİ Hüsnü GERENGİ1, Gözen BEREKET1, Mükerrem ŞAHİN2 1 Osmangazi Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, 26480-Eskişehir 2 MTA, Bor ve Hidrojen Araştırma Laboratuarı, 06520-Ankara Kimya bilimi, sadece maddenin özelliklerini, elementlerin sembollerini, Avogadro hipotezini, kovalent bağı, normaliteyi, alkanları, ketonları ve buna benzer konu başlıklarını tanımak için doğmuş rasgele bir bilim değildir. Peki, kimya bilimi nedir? Kimya, dört bir tarafımızı çepeçevre saran bir bilimdir. İçtiğimiz suda, kullandığımız sabunda, ojede, parfümde, ilaçta hatta giydiğimiz ayakkabıya kadar hep kimya biliminin sınırları içerisindeyiz. Böylesine canlı bir bilim öğretilirken, deneysellik, gözlem, keşfe önem vererek öğrencinin soru sorması, araştırma yapma becerisini geliştirme, onlara hipotez kurabilme ve ortaya çıkan sonuçları yorumlayabilme olanağı verme açısından son derece önemlidir. Maalesef sınav sistemimiz, test tekniği ve zamanla yarışma mantığına dayandığı için öğrencileri günü kurtarma telaşına yani ezbere yönlendirmektedir. Görsellikten uzak yöntemlerle belki de en kolay öğretilecek fen bilimleri dersini içinden çıkılmaz bir hale getirmekte ve böylece ezberletmeye götürmekteyiz. Sanki öğrencilerimize, bilimsel sorgulamanın temeli olan “Ne? Neden? Nasıl?” sorularının en asgari düzeyde sorulması gayreti içersindeyiz. Laboratuvarsız ve uygulamasız yapılan kimya öğretiminin; kitaptan okuyarak karada yüzme öğretmeye benzediğini düşünenlerdeniz. Bu çalışmamızda üç lisede (Gölyaka Çok Programlı Lisesi, Gölyaka Anadolu Lisesi ve Sakarya Kız Meslek Lisesi) sayısal bölümde eğitimine devam etmeyen 150 kişiyi de kapsayacak şekilde 10. sınıf öğrencilerine, geçen sene işledikleri Kimya 1 dersi konularını içeren ve yaşamda uygulama alanları ile ilgili 20 soru sorularak, öğrenme durumları ölçüldü. Kimya eğitiminde ezberleme yerine öğrencinin anlamayı ve kendi başına düşünüp sonuca gitmeyi, nasıl bir metotla uygulanacağına dair çeşitli görüş ve önerilerde bulunulmuştur. KAYNAKLAR 1. Özel Okullar Derneği, ''Özel Okullar Eğitiminden Beklentiler ve Veli Profili'' anketi, (2000), 75–100 2. Türkiye Bilimler Akademisi, Müfredat ile ilgili genel görüş ve önerileri, http://www.tuba.gov.tr/files_tr/haberler/mufredat.doc 3. Bekar, S., Laboratuar Destekli Fen Bilgisi Öğretiminin Öğrenci Başarısına Etkisi, Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniv.FenBil. Enst., Ankara 1996 4. Apaydın, A.; Kutsal, A.; Atakan C.; Uygulamalı İstatistik, Kültür Kitap ve Yayınevi, Ankara 1997. 5. Akdağ, M.; Güneş, H., Öğretmen Rolünün Yaratıcı Bir Sınıf Oluşturmasındaki Önemi, Milli Eğitim Dergisi, sayı 159(2003). 6. Aydoğdu, C.; Kimya Öğretiminde laboratuarın Önemi, Laboratuarın Teknikleri ve Uygulamaları, H.Ü. Fen Bil.Enst., Ankara 1991. 16 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL ÖĞRENME TEORİLERİ VE KİMYA ÖĞRETİMİ 3 KİMYA EĞİTİMİNDE PROBLEME DAYALI AKTİF ÖĞRENME YAKLAŞIMININ ÖĞRENCİLERİN AKEDEMİK BAŞARI, TUTUM VE KAVRAM ÖĞRENİMİ ÜZERİNE ETKİSİNİN İNCELENMESİ Mustafa ÖZDEN Adıyaman Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi A.B.D, 02030, Adıyaman. Bu çalışmada, kimya eğitiminde probleme dayalı aktif öğrenme yaklaşımının üniversite öğrencilerinin akademik başarı, tutum ve kavram öğrenimi üzerine etkilerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla, nicel ve nitel araştırma yöntemleri kullanılmıştır. Nicel veriler başarı testi ve tutum ölçeği; nitel veriler ise gözlem ve yarı yapılandırılmış görüşmeler yoluyla elde edilmiştir. 2006-2007 öğretim yılı bahar döneminde sınıf öğretmenliği I. Öğretim programında öğrenim gören 63 öğretmen adayının katıldığı bu çalışmada genel kimya dersi programında yer alan “ Madde ve Özellikleri” ünitesi A sınıfı (32 kişi) öğrencilerine geleneksel yöntemlerle; B sınıfındaki öğrencilere (31 kişi) ise probleme dayalı aktif öğrenme yaklaşımı kullanılarak öğretilmeye çalışılmıştır. Bu uygulamalar başlamadan önce kontrol ve deney gruplarına ön başarı testi, kimya tutum ölçeği ve kavram yanılgı testi ile yarı yapılandırılmış görüşmeler uygulanmıştır. Çoktan seçmeli olarak hazırlanan başarı testinin geçerlilik katsayısı 0.70; tutum ölçeğinin Cronbach α değeri ise 0.86 olarak hesaplanmıştır. 4 hafta boyunca toplam 16 ders saati süren iki farklı öğretim yaklaşımı tamamlandıktan sonra her iki gruba yukarıda belirtilen testler, ölçek ve yarı yapılandırılmış görüşmeler yeniden uygulanmıştır. Araştırma sonucunda, probleme dayalı aktif öğrenme yaklaşımının sınıf öğretmeni adaylarının akademik başarısını, kimya dersine yönelik tutumlarını ve kavramsal gelişimlerini olumlu yönde etkilediği bulunmuştur. KAYNAKLAR 1. S.Yaman, N. Yalçın, Fen Bilgisi Öğretiminde Probleme Dayalı Öğrenme Yaklaşımının Yaratıcı Düşünme Becerisine Etkisi, İlköğretim-Online, (2005) 4(1), 42-52. 2. W. Yuzhi, Using Problem-based Learning in Teaching Analytical Chemistry, The China Papers, July 2005. 3. S.Sungur, C.Tekkaya ve Ö.Geban, Improving Achievement through Problem-based Learning, Journal of Biological Education, (2006), 40(4), 155-160 4. E. İzci, M. Özden, A.Tekin,“Yeni Fen Ve Teknoloji Öğretim Programının Değerlendirilmesi (Adıyaman İli Örneği)”, XV. Ulusal Eğitim Bilimleri Kongresi, (2006), Muğla. 5. A. Kara, M. Özden, “Ortaöğretim Öğrencilerinin Kimya Dersine İlişkin Tutumları”, XIV. Ulusal Eğitim Bilimleri Kongresi, Pamukkale Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, (2005), Denizli. 6. M. Özden ve A. Tekin, Türk Fen ve Teknoloji Eğitimiyle İlgili Sorunlar, VII. Ulusal Fen Bilimleri Matematik Eğitimi Kongresine Sunulmuş Poster Bildiri, (2006), Ankara. 7. O. Akınoğlu, R.Ö. Tandoğan, The Effects of Problem-Based Active Learning in Science Education on Students’ Academic Achievement, Attitude and Concept Learning, Eurasia Journal of Mathematics, Science & Technology Education, (2007), 3(1), 71-81. 8. X. Wang, An Exploration of Problem- Based Learning Teaching in Organic Chemistry, The China Papers, July 2005. 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 17 9. W. Antepohl, S. Herzig, Problem-Based Learning versus Lecture-Based Learning in a Course of Basic Pharmacology: A Controlled, Randomized Study, (1999), 33, 106-113. 18 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL ÖĞRENME TEORİLERİ VE KİMYA ÖĞRETİMİ 4 ‘ASİTLER VE BAZLAR’ KONUSUNDA ÖĞRENCİ ANLAMA DÜZEYLERİNİN VE KAVRAM YANILGILARIN BELİRLENMESİ, İRDELENMESİ VE ÖNERİLER Burçin ACAR, Leman TARHAN Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Kimya Eğt. ABD 35150, Buca- İzmir Eğitim sürecinde öğrencilerin sahip oldukları bilgi eksiklikleri ve kavram yanılgıları, yeni öğrenilecek konulara yönelik başarılarını olumsuz yönde etkilemektedir [1-2]. Bu nedenle, öğrencilerin öğrenme güçlükleri yaşadıkları konularla ilgili kavram yanılgılarının belirlenmesi ve oluşum nedenlerinin irdelenmesi, büyük önem arz etmektedir [3]. Bu amaçla, gerçekleştirilen çalışmada; ilköğretim döneminden başlayarak lise ve ardından üniversitede öğretimi gerçekleştirilen ve oldukça kapsamlı kimya konularından biri olan ‘Asitler ve Bazlar’ ile ilgili yaşanılan öğrenme güçlükleri ve kavram yanılgılarının belirlenerek nedenlerin irdelenmesi hedeflenmiş ve bu yanılgılarının oluşumunun engellenmesine yönelik öneriler sunulmuştur. Çalışmanın ilk aşamasında kavram yanılgılarının belirlenmesi amacıyla ‘Asitler ve Bazlar’ konusuna yönelik literatür [4-5] taramasının ardından İzmir İli’ndeki çeşitli liselerde öğrenimini sürdüren 76, Lise 3. sınıf öğrencisi ve bu liselerde görev yapan 11 kimya öğretmeniyle ve ayrıca çeşitli üniversitelerin Kimya Eğitimi ve Kimya Bölümlerinde öğrenimlerini sürdüren 53, 1. sınıf öğrencisi ve ilgili Fakültelerde görev yapan 9 öğretim üyesiyle gerçekleştirilmiş yarı yapılandırılmış görüşmeler sonucunda lise ve üniversite seviyeleri için iki farklı kavram testi geliştirilmiştir. Ardından, geliştirilen kavram testlerinin pilot uygulamaları, farklı lise ve üniversitelerde yapılarak güvenirlik katsayıları (KR-20) sırasıyla 0.79 ve 0.78 olarak belirlenmiştir. Lise ve üniversite öğrencilerinin kavram yanılgılarını belirleme amacıyla geliştirilen testler, İzmir İli’nde çeşitli liselerde öğrenim gören toplam 158 Lise 2. sınıf öğrencisi ile Ege Bölgesi’ndeki beş üniversitede Kimya Eğitimi ve Kimya bölümünde öğrenim gören 338 üniversite 1. sınıf öğrencisine uygulanmıştır. Kavram testi sonuçları, gerek lise gerekse üniversite öğrencilerinin ‘Asitler ve Bazlar’ konusuyla ilgili pek çok kavram yanılgısı ve bilgi eksikliklerine sahip olduklarını göstermiştir. Her iki seviyedeki öğrencilerin özelikle, asit-baz kuvvetti, hidroliz, nötrleşme, pH ve pOH ve titrasyon konularına yönelik kavram yanılgılarının büyük oranda benzerlik gösterdiği belirlenmiştir. KAYNAKLAR 1. H. Gopal, J. Kleinsmidt, J. Case, P. Musonge, International Journal of Science Education, (2004), 26, 1597 – 1620 2. P. J. Garnett, P. J. Garnet, M. W. Hackling, Studies in Science Education, (1995), 25, 69-95 3. D. Carlo, G. M. Bodner, Journal of Research in Science Teaching, (2004), 41, 47–64. 4. J. D. Bradley, M. D. Mosimege, South African Journal of Chemistry, (1998), 51, 137–145 5. D. Sisovic, S. Bojovic, Chemistry Education: Research and Practice in Europe (2000), 1, 2, 263-275 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 19 ÖĞRENME TEORİLERİ VE KİMYA ÖĞRETİMİ 5 ORTAÖĞRETİM KİMYA ÖĞRETİM PROGRAMLARINDA ENERJİ EĞİTİMİNİN YERİ Hülya DEMİRCİOĞLU, Gökhan DEMİRCİOĞLU, Müzeyyen AYDIN KTÜ Fatih Eğitim Fakültesi OFMAE Bölümü, 61335 Söğütlü- TRABZON İnsan nüfusunun hızla artmasıyla birlikte gittikçe artan insan ihtiyaçları, doğayı zorlamakta, verimlilik ve tasarruf konularını gündeme getirmekte, enerjinin etkin ve rasyonel kullanımı çalışmaları tüm dünyada yaygınlaşmaktadır. Şu anda kullandığımız enerji kaynakları tükenmekte olan enerji kaynaklarıdır. Çok yakın zamanda bu enerji kaynaklarının da tükeneceği ve büyük bir enerji sorunuyla karşı karşıya kalınacağı büyük bir gerçektir. Günlük yaşamımızı kolaylaştıran birçok teknolojik araç-gereç de enerjiyle çalışmaktadır. Bu teknolojik araç-gerecin çalışmasını sağlayan enerjinin bilinçli bir şekilde kullanılması bu nedenle büyük önem taşımaktadır. Fen bilimlerinde özellikle kimya konularında enerji kavramı önemli bir yer tuttuğu için, kimya öğretmenlerinin ve onların öğrencilerinin enerji konularıyla ilgili görüş ve tutumlarını belirlemenin bu konuda bizlere ışık tutacağı düşünülmektedir. Gelecek kuşağı oluşturacak olan genç beyinlerin erken yaşlarda bu bilinçle yetiştirilmesinin ülkenin geleceği açısından da büyük önem taşıdığına inanılmaktadır. Bu amaçla yapılan çalışmada, enerji eğitimi ile ilgili öğretim programından kaynaklanan eksiklikleri tespit etmek ve çözüm yolları önermek için ilk olarak kimya öğretim programı incelenmiştir. Daha sonra öğrencilere uygulanmak üzere 34 sorudan oluşan ve öğretmenlere uygulanmak üzere 30 sorudan oluşan iki farklı anket hazırlanmıştır. Öğrenci anketi “Enerji Tasarrufu” (13 madde), “Enerji ve Verim” (5 madde), “Enerji Kaynakları” (9 madde), “Öğretim Programı ve Enerji” (7 madde) bölümlerinden oluşmaktadır. Öğretmen anketi ise, “Öğretim Programı ve Enerji” (10 madde) ve “Öğretmenin Enerji ve Enerji Kaynakları Hakkındaki Bilgisi ve Model Olması” (19 madde) bölümlerinden oluşmaktadır. Öğrenci anketi aynı okuldan toplam 100 lise (50 lise1, 50 lise 2) öğrencisine, öğretmen anketi dört farklı okuldan (2 düz lise, anadolu lisesi ve meslek lisesi) toplam 15 öğretmene uygulanmıştır. Bunun yanı sıra, 5 öğrenci ve 5 öğretmenle informal mülakatlar yapılmıştır. Elde edilen verilerin değerlendirilmesi sonucu, kimya öğretim programında enerji eğitimine ayrılan sürenin yeterli olduğu, ancak gereken önemin verilmediği ve öğretmenlerin enerji konusunda yetersiz olduğu ortaya çıkmıştır. Bu sonuca neden olarak kimya öğretmeni yetiştiren üniversitelerde bu bilgilerin kazandırılmadığı gösterilmiştir. Buna ilaveten, öğretmenlerle yapılan mülakatlar sonucunda, öğretmenlerin enerji eğitimi konusunda yeterli olmadıklarını hissettikleri, öğrencilerinin ÖSS sınavına hazırlanmaları gerektiğinden bu konulardan bahsetmek yerine, dersle alakalı ve sınavda çıkabilecek konularla ilgili sorular çözmeyi tercih ettikleri sonucuna ulaşılmıştır. Sınav kaygısı olmayan öğrencilerden oluşan meslek liselerinde ise güncel olaylara daha fazla zaman ayrıldığı ortaya çıkmıştır. Enerji konusuyla ilgili işlenen konularda günlük hayattan verilecek örnek olaylarla hem öğrencilerin ilgisinin çekilebileceğine hem de enerji konusunda daha bilinçli bireyler yetiştirilebileceğine inanılmaktadır. Okul ya da öğretmen destekli enerji ile ilgili güncel sorunlarla ilgili hazırlanacak olan projeler sayesinde de öğrenciler araştırma yapmaya yönlendirilebilir ve toplumun sorunları ile ilgili bireyler haline getirilebilir. Çünkü enerji konusunu tek başına kimya konusu ya da okullarda verilmesi gereken bir konu olarak görmek yerine, enerjinin toplumun bir meselesi olduğunun farkında olunmasını sağlamak gerekmektedir. Okul, aile ve toplum işbirliği aracılığıyla öğrencilere bilinçli bireyler olma fırsatı sağlanabilir. Okullardaki 20 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL programların uygulayıcısı olan öğretmenler de, enerji eğitimini toplumun bir problemi olarak görmeli ve öğrencilerine iyi bir model olabilmeleri için bu yönde çalışmalar yapmalıdırlar. KAYNAKLAR 1. J. Bell, Doing Your Research Project A Guide for the First-Time Researchers in Education and Social Science, Open University Press, 1987, England. 2. S. Çepni, Araştırma ve Proje Çalışmalarına Giriş, Geliştirilmiş 2. Baskı, Üçyol Kültür Merkezi, 2005, Trabzon. 3. F. Dumanoğlu, Yüksek Lisans Tezi, KTÜ fen Bilimleri Enstitüsü, 1997, Trabzon. 4. S. B. Merriam, Case Study Research in Education: A Qualitative Approach, Jossey-Bass Inc. Publishers, 1988, San Francisco. 5. H. Özmen, Hacettepe Eğitim Fakültesi IV. Fen Bilgisi Eğitimi Semineri Bildiri Kitapçığı, 6-8 Eylül 2000, 508-512, Ankara. 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 21 ÖĞRENME TEORİLERİ VE KİMYA ÖĞRETİMİ 6 KAVRAM YANILGILARININ TÜRLERİ, NEDENLERİ, ÖLÇÜLMESİ VE MADDENİN TANECİKLİ YAPISIYLA İLGİLİ KAVRAM YANILGILARI Özcan Erkan AKGÜN Sakarya Üniversitesi Eğitim Fakültesi BÖTE Bölümü, 54300, Hendek, SAKARYA Kavram yanılgıları, bilimsel kabul gören ve öğretmenin yapılandırılmasını hedeflediği kavramların dışında öğrencilerin kendilerince yapılandırdıkları kavramlardır (1). Bu yanılgılar; bir kez öğrencinin bilişsel yapısında oluştuktan sonra, daha sonraki öğrenmeleri de etkilemektedir. Bu durumda yeni öğrenilen bir bilgi, kavram yanılgılarının yer aldığı bir zihinsel yapı üzerine kodlanmakta ve böylece yeni öğrenmelerin de zayıf ya da yanlış yapılandırılmasına neden olmaktadır. Maddenin yapısıyla ilgili kavramlar, birçok kimya konusunun öğrenilmesinde temel oluşturmaktadır (3). Bu nedenle bu kavramların bilimsel olarak kabul gören şekliyle öğrenilmesi önemli bir konudur. Ulusal eğitim sistemimizde öğrenciler, kimya eğitimiyle ve dolayısıyla kimyayla ilgili temel kavramlarla ilk olarak ilköğretim düzeyinde karşılaşmaktadırlar. Temel kimya kavramlarının öğrenilmesini sağlayacak olan öğretmenlerinin bu kavramları ne kadar doğru bildikleri ya da bu kavramlarla ilgili yanılgılarının olup olmadığı, ne düzeyde olduğu ve istenilen düzeyde bir kimya eğitimi temelinin atılabilmesi açısından araştırılması gereken çok önemli bir konudur. Bu çalışma, kapsamında kavram yanılgılarının oluşma süreci, yanılgı türleri ve oluşma nedenleri sunulacak, kavram yanılgılarının diğer öğrenme hatalarından farklı yönleri ve yanılgıların nasıl ölçülebileceği konusu tartışılacaktır. Bunun dışında eğitim fakültesi sınıf öğretmenliği bölümü öğrencilerinin maddenin tanecikli yapısıyla ilgili kavram yanılgılarının belirlenmesi süreci anlatılarak bu öğrencilerin sahip oldukları yanılgılara örnekler verilecektir. Son olarak; kimya konularıyla ilgili kavram yanılgılarının oluşmaması için yapılması ve yapılmaması gerekenler tartışılacaktır. KAYNAKLAR 1. M. B. Nakhleh, Journal of Chemical Education, (1992), 69, 191-196. 2. M.B. Nakhleh, Journal of Chemical Education, (1994), 71, 495-499. 3. National Research Council, National science education standards. Washington, DC: National Academy Pres, (1996). NRC web sitesinden 25 Mart 2004 tarihinde ulaşıldı, http://www.nap.edu/readingroom/books/nses/ 4. V. Barker, Beyond appearances: Students' misconceptions about basic chemical ideas: A report prepared for the Royal Society of Chemistry University of London. 10 Kasım 2003’te Royal Society of Chemistry web sitesinden ulaşıldı, www.chemsoc.org/pdf/LearnNet/rsc/miscon.pdf. 5. C. A. Chinn, A micro genetic study of learning about the molecular theory of matter and chemical reactions. Yayınlanmamış doktora tezi, Illionis Universitesi, Illinois, (1997). 6. Committee on Undergraduate Science Education, Misconceptions as barriers to understanding science. Science Teaching Reconsidered: A handbook. Washington, D. C.: National Academy Pres, (1997). 15 Ekim 2003 tarihinde ulaşıldı, http://www.nap.edu/readingroom/books/str/pdf/index.pdf 22 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 7. R. Duit, Bibliography: Students' and teachers' conceptions and science education, (2004), Kiel, Germany: Institute for Science Education at the University of Kiel. Kiel Üniversitesi web sitesinden 23 Temmuz 2005 tarihinde ulaşıldı, http://www.ipn.unikiel.de/aktuell/stcse/stcse.html 8. A. Eryılmaz, E. Sürmeli, Beşinci Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi Bildiriler Kitabı. Ankara: Devlet Kitapları Müdürlüğü Basımevi, (2002). 9. C. Horton, Integrated Physics and Chemistry Modeling Workshop Arizona State University, (2001), 15 Ekim 2003 tarihinde ulaşıldı, http://daisley.net/hellevator/misconceptions/misconceptions.pdf 10. D. Mulford, (1996). An inventory for measuring College Students’s level of misconceptions in first semester chemistry. Yayınlanmamış yüksek lisans tezi, Purdue Üniversitesi, Indiana. Novak, J. D., & Gowin, D. B. (1998). Learning how to learn (14. edition). Cambridge: Cambridge University Press. 11. H. Özmen, Journal of Science and Technology, (2004), 13(2), 147-159. 12. G. Swackhamer, Student preconceptions and misconceptions in chemistry integrated physics and chemistry modeling workshop documents (Version 1.35), (2001). Arizona State Üniversitesi web sitesinden 15 Ekim 2003 tarihinde ulaşıldı, http://daisley.net/hellevator/misconceptions/misconceptions.pdf 13. A. K. Taylor, P. Kowalski, Naive psychological science: The prevalence, strenght, and sources of misconceptions, (2004), The Psychological Record, 54, 15-25. 14. J. H. Wandersee, J. J. Mintzes, J. D. Novak, D.L. Gabel (Ed.), Handbook of research on science teaching and learning, New York: Simon ve Schuster Macmillan, (1994), 177210. 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 23 ÖĞRENME TEORİLERİ VE KİMYA ÖĞRETİMİ 7 LİSE VE ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN KİMYASAL KİNETİK KONUSUNDA KAVRAMSAL ANLAMALARI Gültekin ÇAKMAKCI Hacettepe Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalı, 06532 ANKARA Gerek ulusal, gerekse uluslar arası literatürde öğrencilerin ve öğretmenlerin çeşitli fen kavramlarını anlamalarını belirlemeye yönelik çok sayıda çalışma mevcuttur[1-2]. Bu araştırmaların sonuçları öğretmenler, araştırmacılar, ve müfredat programlarını geliştirenler tarafından daha etkili fen öğretimi yapabilmek amacıyla kullanılmaktadır [3-4].Bu makale kimya müfredatında önemli bir yere sahip olan kimyasal kinetik konusunda öğrencilerin kavramsal anlamalarını belirlemeye yönelik yapılan bir çalışmanın, bu konunun daha etkili bir şekilde öğretilmesine nasıl katkı saylayacağını tartışmaktadır. Kimyasal kinetik, kimyasal reaksiyonların moleküler düzeyde nasıl gerçekleştiğini anlamak açısından önemlidir. Bu nedenle kimyasal reaksiyon hızı ve reaksiyon hızına etki eden faktörler kimya müfredatının önemli bir bölümünü kapsamaktadır. Fakat literatürde öğrencilerin bu konudaki kavramsal anlamalarını belirlemeye ve bunların liseden üniversiteye doğru nasıl değiştiği konusunda çok az sayıda araştırma bulunmaktadır [5].Bu anlamda bu çalışma öğrencilerin kimyasal kinetik konusundaki görüşleri hakkında deneysel veriler sağlayacaktır. Bu çalışma, lise (n=108) ve üniversite (kimya öğretmen adayı) (n=83) öğrencilerinin kimyasal kinetik konusunda kavramsal anlama düzeylerini müfredatın amaçları doğrultusunda belirlemeyi amaçlamaktadır. Açık uçlu sorulardan oluşan iki yazılı test ve öğrenciler ile yapılan mülakatlar ile öğrencilerin bu konu hakkındaki düşünceleri bulunmuştur. Ayrıca verilerin toplandığı kurumlarda bu konuyu anlatan öğretmenler ile mülakat yapılarak, öğretmenlerin tecrübe ve düşüncelerinden faydalanılmıştır. Kimya eğitimindeki amaç öğrencilere bilimsel kavramları öğretmenin yanında, bu kavramları gerçek yaşamdaki olayları açıklayabilmek için kullanmayı da öğretmektir. Bundan dolayı testlerde kullanılan sorular öğrencilerin kinetik konusundaki temel kavramları anlamalarını belirlemek (‘conceptually framed’ question) ve bu kavramları çeşitli kimyasal olaylara uygulayabilme becerilerini (‘phenomenologically framed’ question)[6] belirlemek amacıyla hazırlanmıştır. Kimyasal kinetik konusunun kavramsal analizi sonucunda, reaksiyon hızı kavramının nitel ve nicel olarak açıklanabileceği görülmektedir [7]. Diğer bir deyişle kimyasal bir olay makroskopik, mikroskobik ve matematiksel düzeyde açıklanabilir [8-9]. Bu yapı öğrencilerin sorulara verdikleri açıklamaların analizi için temel olmuştur. Genel olarak, liseden üniversiteye doğru öğrencilerin kimyasal kinetik konusunu anlama seviyeleri artmıştır. Fakat lise öğrencileri genellikle kimyasal bir olayı makroskopik düzeyde açıklamakla yetinmişlerdir. Özellikle lise öğrencileri günlük hayatta karşılaştıkları kimyasal olaylar ile okulda öğrendikleri farklı teori ve modeller arasında ilişki kurmakta zorluk çektikleri bulunmuştur. Üniversite öğrencileri ise okulda öğrendikleri kimya bilgilerini verilen bir kimyasal olaya uygulamaya çalışmışlardır. Fakat bazı durumlarda bu bilgilerini yanlış bir şekilde uygulamışlardır. Lise öğrencilerinde görülen çoğu kavram yanılgısı 24 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL üniversite öğrencilerinde de görülmüştür. Öğrencilerin termodinamik ve kimyasal denge konularındaki eksik veya yanlış bilgileri öğrencilerin kimyasal kinetik konusunu anlamalarını ciddi şekilde etkilediği bulunmuştur. Elde edilen bulgular ışığında, kimyasal kinetik ve bununla ilişkili diğer kimya konularının lise ve üniversite öğrencilerine daha iyi nasıl öğretilebileceği konusunda tavsiye ve tartışmalara bu makalede yer verilmiştir. KAYNAKLAR 1. Cakmakci, G. Science Education in Turkey: A Bibliography on Teaching and Learning Science (2007).. Internet’ten 1 Mayis 2007’de elde edilmiştir: http://www.geocities.com/ScienceEducationinTurkey. 2. R. Duit, Bibliography-STCSE: Students' and teachers' conceptions and science education. Internet’ten 1 Mayis 2007’de elde edilmiştir: http://www.ipn.unikiel.de/aktuell/stcse/stcse.html (2007). 3. R.Driver & V. Oldham, A constructivist approach to curriculum development in science. Studies in Science Education, (1986) 13, 105-122. 4. B.Andersson & F. Bach, On designing and evaluating teaching sequences taking geometrical optics as an example. Science Education, (2005) 89(2), 196-218. 5. R. Justi, Teaching and learning chemical kinetics. In J. K. Gilbert & O. De Jong & R. Justi & D. Treagust & J. H. Van Driel (Eds.), Chemical Education: Towards Research-based Practice (pp. 293-315). Dordrecht: Kluwer Academic Publishers 2002. 6. R.Driver & G. Erickson, Theories-in-action: Some theoretical and empirical issues in the study of students' conceptual frameworks in science. Studies in Science Education, (1983) 10(2), 37-60. 7. S. R. Logan, Introductory reaction kinetics - an unacknowledged difficulty. Education in Chemistry, 21, 20-22, 1984. 8. A. H. Johnstone, Why is science difficult to learn? Things are seldom what they seem. Journal of Computer Assisted Learning, (1991) 7, 75-83. 9. G.Cakmakci, J. Leach, & J. Donnelly, Students’ ideas about reaction rate and its relationship with concentration or pressure. International Journal of Science Education, (2006) 28(15), 1795-1815. 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 25 KİMYADA ÖĞRETİM TEKNİKLERİ 1 ÜNİVERSİTE KİMYA ÖĞRENCİLERİNİN ÇÖZELTİLER KONUSUNDAKİ KAVRAM YANILGILARI VE ANLAMALARINA İŞBİRLİKLİ ÖĞRENMENİN VE BİLGİSAYAR ANİMASYONLARININ ETKİLERİ Kemal DOYMUŞ, Ümit ŞİMŞEK, Ataman KARAÇÖP Atatürk Üniversitesi, Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi, 25240 Erzurum - Türkiye Bu çalışma üniversite öğrencilerinin, çözeltiler ünitesindeki kimyasal kavramları anlamaları üzerine işbirlikli öğrenmenin ve bilgisayar destekli animasyonların etkisini incelemek için yapılmıştır. Erime, buharlaşma, çözünme, difüzyon, elektron transferi, iyon iletimi, molekül içi ve moleküller arası bağlar gibi kimyasal süreçleri anlamak, lise ve üniversite kimyasını öğrenmenin temelidir. Kimyacılar bu soyut kavramları anlayabilmeleri için tanecik modelini kullanırlar. Bununla birlikte, öğrenciler kavramsal modelleri göz önünde canlandırmakta zorlanırlar. Bu kavramların eksik anlaşılması, öğrencilerin parçacık davranışlarını göz önünde canlandırmadaki yetersizlikleri ile ilişkilendirilebilir. Öğretmen merkezli öğretim ile karşılaştırıldığında animasyon tekniği, işbirlikli öğrenme araştırma temelli öğrenme gibi öğrenci merkezli yeni yaklaşımların herhangi bir akademik konuda öğrencilerin bilgilerini ve kavramsal anlamalarını artırdığı görülmektedir. Bu yeni yaklaşımlar arasında animasyon tekniği ve işbirlikli öğrenme en önemlileridir. Animasyonlar; fen bilgisi, fizik, kimya ve biyoloji kavramlarının öğretilmesinde, kavramsal anlamaların geliştirilmesinde ve fen derslerinin dinamik karakterlerini göstermede oldukça faydalıdır. Aynı zamanda animasyonlar, moleküler düzeyde hareketler içeren kavramların öğretilmesinde etkili araçlardır. Son yıllarda diğer eğitim stratejilerine alternatif olarak karşımıza çıkan yöntemlerden biri de işbirlikli öğrenme yöntemidir. İşbirlikli öğrenme yöntemine artan bu ilginin sebebi öğrencilerin ortak bir amaç doğrultusunda birlikte çalışarak, çeşitli problem çözme teknikleri ve stratejileri kullanarak ve farklı açılardan olaylara bakarak birbirlerinden değişik yollarla birçok şey öğrendikleri, kritik düşünme ve problem çözme kabiliyetlerinin arttığı, iletişim becerilerinin geliştiği ve öğrenme sürecine en aktif katılımı sağladığı gerçeği yatmaktadır. Bu çalışmaya genel kimya dersini alan üç sınıftaki toplam 109 üniversite birinci sınıf öğrencisi katılmıştır. Sınıflardan biri animasyon grubu, birisi işbirlikli grup ve diğeri kontrol grubu olarak belirlendi. Animasyon grubunda bilgisayar destekli animasyonlar kullanılarak, işbirlikli gruba işbirlikli öğrenme yöntemi ve diğer gruba ise geleneksel (öğretmen merkezli) yöntem kullanılarak genel kimya dersinin çözeltiler ünitesi işlendi. Araştırmada üç bağımlı değişken olan kavramsal anlama, kavram yanılgıları ve akademik başarı ölçüldü. Kavramsal anlama düzeyi ve kavram yanılgılarının tespiti için; çözeltiler ünitesi Kavramsal Değerlendirme Testi (KDT), akademik başarı ölçülmesinde ise çözeltiler ünitesi Akademik Başarı Testi (ABT) kullanıldı. Çalışma, bütün gruplarda beş haftalık süre zarfında yürütüldü. İşbirlikli gruptaki öğrenciler, her biri dört-beş öğrenciden oluşan sekiz gruba heterojen olarak dağıtıldı. Gruplar 26 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL oluşturulduktan sonra ilgili ünite konuları gruplara dağıtıldı. Her grup, üniteyi sınıf içerisinde ve sınıf dışarısında yapmış oldukları araştırmalarla hazırladılar. Hazırlıklar bitirildikten sonra her grup sınıf içerisinde 35 dakikalık sunum ve 15 dakikalık tartışma ile konu sunumlarını gerçekleştirdiler. Animasyon grubunda ise daha önce konuyla ilgili hazırlanan animasyonlar kullanılarak ders işlendi. Her animasyon 35 dakika süreyle sınıfa gösterildi ve 15 dakika süreyle konuyla ilgili tartışmalar yapılarak ders tamamlandı. Kontrol grubunda ise üniteyle ilgili hazırlanan ders içeriği doğrultusunda geleneksel öğretim yöntemi kullanılarak ders işlendi. Çalışmalar bitirildikten sonra elde edilen verileriler nitel ve nicel olarak değerlendirildi. Veri sonuçlarına göre animasyon ve işbirlikli grupların kavramsal anlama düzeyi kontrol grubuna göre daha yüksek, kavram yanılgılarının sayısı ise daha az olarak tespit edildi. Akademik başarı bakımından her üç grup içinde anlamlı bir farklılık görülmedi. Sonuç olarak; animasyonlarla öğretim tekniği kimyasal olayların dinamik zihinsel modellerinin tam olarak oluşturulması ile kavramsal anlamayı artırabildiği söylenebilir. İşbirlikli öğrenme ise öğrencilerin yüksek düzeyde düşünme becerilerini harekete geçirerek, bilgilerini kendilerinin oluşturmasına yardımcı olarak ve konuyla ilgili tüm fikirleri tartışıp doğru bilgileri birlikte oluşturarak bireysel ve rekabetçi durumlardaki akranlarına göre daha iyi öğrenmelerini sağlar. KAYNAKLAR 1. M. Abraham, V. Williamson, & S. Westbrook, Journal of Research in Science Teaching, (1994), 31, 147–165. 2. R. Ben-Zvi, B. Eylon, & J. Silberstein, Journal of Chemical Education, (1986), 63, 64–66. 3. S. R. Carpenter, Journal of Chemical Education, (2003), 80, 330-332. 4. J. V. Ebenezer, Journal of Science Education and Technology, (2001), 10, 73-92. 5. M. J. Sanger, & S.M. Badger, Journal of Chemical Education, (2001), 78, 1412-1416. 6. C. Siegel, The Journal of Educational Research, (2005), 339. 7. V. M. Williamson, (1992). Doctoral Dissertation, The University of Oklahoma Graduate College, Norman, Oklahoma. 8. E. J. Yezierski, & J.P. Birk, Journal of Chemical Education, (2006), 83, 954-960. 9. J. K. Gilbert., R. J. Osborne,& P. J. Fensham, Science Education, (1982), 7, 165-171. 10. R. M. Gillies, British Journal of Educational Psychology, (2006),76, 271-287. 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 27 KİMYADA ÖĞRETİM TEKNİKLERİ 2 MADDENİN HALLERİ KONUSUNUN MİKRO DÜZEYDE ÖĞRETİLMESİNDE FARKLI ÖĞRETİM TEKNİKLERİNİN ETKİSİ Kemal DOYMUŞ, Ataman KARAÇÖP, Ümit ŞİMŞEK Atatürk Üniversitesi, Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi, 25240 Erzurum - Türkiye Kimya eğitiminde, özellikle üniversite birinci sınıf öğrencilerinin çoğu kimya konularını makroskopik, mikroskobik ve sembolik seviyede anlamakta zorluk çekmektedirler. Bu çalışmamız; işbirlikli öğrenme ve görsel araçların kullanıldığı animasyon tekniğinin öğrencilerin maddenin halleri konusunu mikro düzeyde anlamalarına etkisini incelemek amacı ile yapılmıştır. Yapılan araştırmalarda fen ve kimya eğitiminde üç anlama seviyesi tanımlanmaktadır. Bunların ilki; madde, enerji ve doğa olayları gibi olguların makroskopik seviye; ikincisi; molekül, atom, iyonlar ve buna benzer olguların mikroskobik seviye ve üçüncüsü de formüller, eşitlikler ve iyon hareketleri gibi olguların anlaşıldığı sembolik seviyeler olarak ifade edilmektedir. Kimya öğretimi alan öğrencilerin kimya konularını bu üç seviyede öğrendikleri takdirde çok daha etkili öğretmen olabilecekleri kanaatindeyiz. Bunun bir sonucu olarak da öğrencilerin bu üç seviyede öğrenmeyi nasıl gerçekleştireceği problemi ortaya çıkmaktadır. Bizler bu sorunun çözümü için görsel araçların kullanıldığı animasyon tekniği ve aktif öğrenme yöntemlerinden biri olan işbirlikli öğrenmenin nasıl bir etki yapacağını araştırdık. Kimya öğretiminde etkisini incelediğimiz bu iki stratejiden animasyon tekniği; Fizik, Kimya, Fen Bilgisi ve Biyoloji konularının mikro seviyede öğretilmesi için faydalı olduğu önceki araştırmalarda da ifade edilmiştir. İki boyutlu bilgisayar animasyonları kimyadaki dinamik karakterleri gösterir. Üç boyutlu animasyon modelleri ise uzamsal ilişkileri öğretmekte kullanılabilir. Aynı zamanda animasyonlar moleküler ve mikro seviyede gerçekleşen hareketleri öğretmek için etkili görsel araçlardır. Bu araçlar öğrencilerin olayları üç boyutlu olarak düşünebilmelerine imkan sağlar. Etkisini araştırdığımız bir diğer aktif öğrenme yöntemi olan işbirlikçi öğrenme, öğrencilerin hem sınıf hem de diğer ortamlarda küçük karma gruplar oluşturularak ortak bir amaç doğrultusunda akademik bir konuda birbirlerinin öğrenmelerine yardımcı oldukları, bireylerin özgüvenlerinin arttığı, iletişim becerilerinin geliştiği, problem çözme ve eleştirel düşünme gücünün ivmelendiği, eğitimöğretim sürecine öğrencinin en aktif şekilde katıldığı bir öğrenme yaklaşımı olarak tanımlanabilir. İşbirlikli Öğrenme Yönteminin öğrencilerde anlaşılırlık, akılcılık, canlılık, doğallık, anlatım ve üslup gibi grup tartışmalarında etkili konuşmayı sağlar. Ayrıca sorucevap, serbest tartışma, küçük ve büyük grup tartışması, çember tartışması, seminer ve beyin fırtınası gibi çalışma tekniklerini de öğretir. Bütün bu kazanımların öğrencilerin düşüncelerini geliştirmeye, yaratıcılığa sevk etmeye, kendilerine olan güven duygularını kazandırmaya ve kendilerini ifade edebilmelerine, araç-gereç kullanabilmelerine olanak sağladığı söylenebilir. Bu çalışmaya genel kimya dersini alan üç sınıftaki toplam 64 adet öğrenci katılmıştır. Sınıflardan biri animasyon grubu (n=21), birisi işbirlikli grup (n=23) ve diğeri ise kontrol grubu (n=20) olarak rastgele belirlenmiştir. Bu gruplara ilgili öğretim teknikleri kullanılarak maddenin halleri ünitesi işlendi. Araştırmada üç bağımlı değişken olan mikro seviyede anlama, mikro seviyede olmayan anlamalar, (makro, sembolik ve dinamik) ve akademik başarı ölçüldü. Mikro seviyedeki anlamaları tespit etmek için maddenin halleri testi (MHT) kullanıldı. MHT öğrencilerin çoktan seçmeli sorulara vermiş oldukları cevapların nedenlerini çizimler yaparak göstermelerini içeren bir testtir. Öğrencilerin akademik başarılarını tespit 28 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL etmek için 15 adet çoktan seçmeli sorudan oluşan Akademik Başarı Testi (ABT) kullanılmıştır. İşbirlikli öğrenme yönteminin uygulandığı sınıf 4-5 adet öğrenciden oluşan 5 ayrı heterojen gruba ayrıldı. Her gruba ilgili ünitenin konuları dağıtıldı. Gruplar konularını sınıf içerisinde ve sınıf dışarısında yapmış oldukları çalışmalarla hazırladılar. Hazırlıklar tamamlandıktan sonra her grup sınıf içerisinde 35 dakikalık sunum ve 15 dakikalık tartışma şeklinde sunumlarını tamamladılar. Animasyon grubuna gösterilmek üzere ünite konularıyla ilgili hazırlanan animasyonlar dersin işleniş basamağında her bir animasyon iki dakikalık zaman sürecinde sunulmuştur. Animasyon gösteriminin ardından konu ile ilgili sınıf tartışmaları yapılmış öğrencilerin yanlış ve eksik anlamaları olduğu durumlarda animasyonlar tekrar gösterilerek bu eksiklikleri giderici çalışmalar yapılmıştır. Kontrol grubunda ise ünite ile ilgili hazırlanan ders materyali doğrultusunda öğretmen sunumu, soru-cevap vb. tekniklerin kullanıldığı geleneksel öğretim yöntemine göre ders işlendi. Çalışma bütün gruplarda beş haftalık süre zarfında yürütüldü. Çalışmalar tamamlandıktan sonra son testler uygulandı ve elde edilen veriler nicel ve nitel olarak değerlendirildi. Elde edilen bulgulara göre ön bilgiler arasında anlamlı bir farklılık olmayan uygulama gruplarından işbirlikli öğrenme tekniği ve animasyon tekniğinin uygulandığı grupların maddenin halleri ünitesi ile ilgili akademik başarılarında ve mikro seviyede anlamalarında geleneksel öğretmen merkezli yaklaşıma göre daha başarılı sonuçlar ortaya çıktığı tespit edildi. Bu sonuçlara göre aktif öğrenme stratejileri arasında yer alan animasyon tekniği ve işbirlikli öğrenme yönteminin öğrencilerde yüksek düzeyde düşünme becerilerini harekete geçirerek akademik başarıları ve mikro düzeyde anlamaları artıracağını söyleyebiliriz. KAYNAKLAR 1. N. Barnea, & Y. J. Dori, Journal of Chemical Information and Computer Sciences, (1996), 36, 629–636. 2. C.W. Bowen, Journal of Chemical Education, (2000) 77, 116-119. 3. Eilks, I. Journal of Chemical Education, (2005), 82, 313-319. 4. S. A. Fleming, Hart, G. R. & Savage, P. B. (2000), Journal of Chemical Education, (2000), 77, 790. 5. J. K. Gilbert, Springer, (2005), Netherlands. 6. R, M. Gillies, British Journal of Educational Psychology, (2006),76, 271-287. 7. D. Hennessy & R. Evans, S., The Community College Enterprise, (2006),12, 93-109. 8. A.H. Johnstone, Journal of Chemical Education, (1993), 70, 701–705. 9. E. Lin, The Science Teacher, (2006), 73, 35-39. 10. M. Prince, Journal of Engineering Education, (2004), 93, 223-231. 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 29 KİMYADA ÖĞRETİM TEKNİKLERİ 3 İLKÖĞRETİMDE MADDE VE ÖZELLİKLERİ KONUSUNUN ÖĞRENCİLERE KAVRATILMASINDA BİLGİ TEKNOLOJİLERİNİN KULLANILMASI Zerrin AYVAZ REİS1, F. Gülay KIRBAŞLAR2 1 İstanbul Üniversitesi, Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi, Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Bölümü, Vefa, 34070, İstanbul 2 İstanbul Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Kimya Bölümü, Avcılar, 34320 “Yenilenen Fen ve Teknoloji” programının vizyonu; öğrencileri fen ve teknoloji okuryazarı olarak yetiştirmeyi hedeflemektedir. Bu bağlamda, teknoloji-toplum-çevre kazanımlarının öğrencilere benimsetilmesi amaçlanmıştır. Dolayısıyla bu kazanımların öğrencilere aktarılmasında kullanılabilecek öğretim yöntemlerinin araştırılması önem kazanmaktadır. Bilgi teknolojilerinin eğitimde kullanımı da bunlardan biridir. Çünkü hızla gelişmekte olan bilim ve teknolojiyi takip edebilmek eğitim ve öğretim alanında da kaçınılmaz olmuştur. Bu çalışmada ilköğretimde “Fen ve Teknoloji” dersinin 4., 5., 6., 7. ve 8. sınıf müfredatlarında yer alan ; “Madde ve değişim” öğrenme alanı içindeki “Madde ve özellikleri” konusu, teknoloji-toplum-çevre kazanımları doğrultusunda ele alınmıştır. İlköğretim öğrencilerinin kimya ile daha doğrusu, madde ile tanışması 4. sınıfta, “Maddeyi tanıyalım” konusu ile başlamakta, 5., 6., 7. ve 8. sınıflarda açınımlanarak sürmekte, öğrencilerin bu konudaki bilgileri derinleşmekte ve pekişmektedir. Bu amaçla yeni müfredata göre düzenlenmiş 4-8. sınıf ilköğretim ders kitaplarında “Madde ve özellikleri” konuları incelenmiş ve konunun 4-8. sınıflar için bilgi teknolojileri yardımı ile görsel olarak zenginleştirilmesi ve öğretimin kalıcı hale getirilerek, öğrencilere daha etkili kavratılması amaçlanmıştır. KAYNAKLAR 1. R. H. Petrucci, W. S. Harwood, F. G. Herring (Çeviri Editörleri: T. Uyar, S. Aksoy), Genel Kimya I, Palme Yay., Ankara, (2002). 2. A. B. Soydan, A. S. Saraç, Genel Üniversite Kimyası, Alfa Yay., İstanbul, (2004). 3. R. Chang , (Çeviri Editörleri:A. B. Soydan, A. Z. Aroğuz), Fen ve Mühendislik Bölümleri İçin Kimya, Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş., İstanbul (2000). 30 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL KİMYADA ÖĞRETİM TEKNİKLERİ 4 İLKÖĞRETİM FEN VE TENOLOJİ DERSLERİNDE GÖRSEL SANAT ETKİNLİKLERİYLE KİMYA ÖĞRETİMİ Suat TÜRKOĞUZ, Zeliha YAYLA Dokuz Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü, 35160 İzmir Endüstri, fen, toplum ve sanat etkileşimi yenilik ve buluş için gerekli bir yol olduğu tüm ülkeler tarafından son zamanlarda fark edilmiştir. Fen ve sanat her ikisi etrafımızdaki olayları açıklamaya çalışmaktadır.1 Yaratıcılık tüm insanoğlu için gereklidir ve bilimsel çalışmalarda onun önemini hatırlamak mecburiyetindeyiz.2 Hem sanat hem de fen, sosyal kontrol ve sosyal değişimin güçlü araçları olabilir. Görsel sanat etkinlikleriyle destekli kimya dersleri öğrencilerin iç dünyasında hareket etme ve onları yönlendirme fırsatı verebilir. Bu araştırmayla kimya ve görsel sanat arasında güçlü bir bağ kurulmaya, kimya dersleri daha eğlenceli bir hale getirilmeye çalışılmaktadır. Bu çalışmada görsel sanat etkinliklerinin öğrencilerin akademik başarısı, öğretimde fen ve görsel sanat kullanımına yönelik tutumları üzerine etkileri incelenmiştir. Ayrıca bu etkinliklerle öğrencilerin kavramsal öğrenmeleri hakkındaki kalıcılıklarının da araştırılması amaçlanmıştır. Görsel sanat etkinlikleri, İlköğretim 6. sınıf Fen ve Teknoloji dersi “Maddenin Tanecikli Yapısı” ünitesindeki konulara göre uyarlanmıştır.3,4,5 Bu çalışma, Türkiye’de 20062007 eğitim-öğretim yılında ön test-son test kontrol gruplu yarı deneysel desen olarak tasarlanmıştır.6 Deney grubundaki öğrenciler için kullanılan görsel sanat etkinlik örnekleri Ebru Sanatı, Japon Origami Sanatı, Yakma Sanatı ve Cynotype Fotoğraf Sanatıdır. Maddelerin görünmez küçük parçalara bölünebileceği kavramının öğretilmesinde ebru sanatı, Fiziksel değişimlerde değişen maddenin kimlik değiştirmediği, sadece görünümünün değiştiği kavramının öğretilmesinde japon origami sanatı; Kimyasal değişimlerde madde kimliğinin değiştiği ve başka bir maddeye dönüştüğü kavramının öğretilmesinde yakma sanatı ve fotoğraf baskı sanatı kullanılmıştır. Kontrol grubundaki öğrenciler için 2004 yılında Milli Eğitim Bakanlığı tarafından uygulamaya konulan “Fen ve Teknoloji Öğretim Programı” uygulanmıştır.3 Her iki grubunda öğrenme yaklaşımı yapılandırmacılıktır. Bu çalışmanın katılımcıları İzmir ilindeki bir ilköğretim okulunun altıncı sınıf öğrencileridir. Bu okulun seçilmesinde 2004 Fen ve Teknoloji Programının ilk kez uygulandığı pilot okullardan birisi olması ve öğretmenlerin yeni programla ilgili hizmet içi eğitim almaları etkili olan faktörlerdir. Kontrol ve Deney Grupları, okuldaki tüm 6. sınıf şubelerine (7 adet) uygulanan ön test sonuçlarına ve geçmiş dönemlerdeki Fen ve Teknoloji dersinden aldıkları karne notlarına göre belirlenmiştir. Ortalamaları yakın olan sınıflardan birisi kurayla deney grubu (n=24), diğeride kontrol grubu (n=25) olarak rastgele atanmıştır. Veriler, 28 maddelik 5’li likert tipi “Öğretimde Fen ve Sanat Kullanımına Yönelik Tutum Ölçeği”, 25 maddelik çoktan seçmeli “Maddenin Tanecikli Yapısı” ünitesiyle ilgili “Fen Başarı Testi” ve açık uçlu sorular kullanılarak toplanmıştır. Ayrıca verilerin geçerliği ve güvenirliğini arttırmak için yarıyapılandırılmış görüşme formu kullanarak deney grubundan rastgele seçilen 8 öğrenciyle görüşme yapılmıştır. Ölçeklerin geçerlik ve güvenirlik çalışması bir pilot çalışmayla yapılmıştır. Tutum ölçeğinin yapı geçerliliği açıklayıcı faktör analiziyle yapılmış ve ölçeğin dört faktörlü olduğu bulunmuştur. Tutum ölçeğinin Chronbach Alpha güvenirlik katsayısı 0,92’dir. “Maddenin Tanecikli Yapısı” ünitesiyle ilgili “Fen Başarı Testi” nin madde analizleri yapılmış ve KR-20 güvenirlik katsayısı 0,84 olarak bulunmuştur. Yarıyapılandırılmış görüşme formu uzmanların görüşleri doğrultusunda geliştirilmiş ve deney 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 31 grubundan rastgele seçilen üç öğrenciyle görüşme yapılarak formdaki maddelerin işlerliğine bakılmıştır. Bu araştırma sonucunda görsel sanat etkinliklerinin yapıldığı deney grubu öğrencilerinin başarılarında ve tutumlarında anlamlı bir artış olduğu saptanmıştır. Deney grubundaki öğrencilerin konuyla ilgili kavramları daha iyi öğrendikleri, Fen ve Sanatın ortak kullanılması yönünde olumlu tutum sergiledikleri, Fen ve Teknoloji dersine yönelik ilgilerinin arttığı, çevrelerinde gerçekleşen sanatsal olguları kavradıkları belirlenmiştir. Öğrencilerle yapılan görüşmeler sonucunda kendilerini bu çalışmalar sayesinde özgür hissettiklerini, yaparak, yaşayarak ve deneyerek öğrendiklerini ifade etmişlerdir. KAYNAKLAR 1. O.Catts; S.Bunt. SymbioticA, The Art and Science Collaborative Research Laboratory, Department of Anatomy and Human Biology, University of Western Australia (2001). Haziran, 28, 2006, ulaşım adresi: http://www.tca.uwa.edu.au/publication/SymbioticA.pdf 2. R.M.Oliveira; M.C.F. Magalhaes. Looking in the Same Direction, İnternational Union Pure Applied Chemistry Publications (2006). Mayıs 2, 2006, ulaşım adresi: http://www.iupac.org/publications/ci/2006/2802/2802-pp4-8.pdf. 3. Fen ve Teknoloji Program Dokümanlar (2006). Mayıs 2, 2006, http://ttkb.meb.gov.tr/ogretmen/modules.php?name=Downloads&d_op=viewdownload&c id=36. 4. İlköğretim Sanat Etkinlikleri Dersi Programı ve Klavuzu (2006). http://ttkb.meb.gov.tr/ogretmen/modules.php?name=Downloads&d_op=viewdownload&c id=74 erişim tarihi: 15 Ocak 2006. 5. Görsel Sanatlar Dersi Programı ve Klavuzu (2006). http://ttkb.meb.gov.tr/ogretmen/modules.php?name=Downloads&d_op=viewdownload&c id=74 erişim tarihi: 15 Ocak 2006. 6. N. Karasar. Bilimsel Araştırma Yöntemi: Kavramlar, İlkeler, Teknikler (1999)Ankara:3A Araştırma Eğitim Danışmanlık Ltd. 32 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL KİMYADA ÖĞRETİM TEKNİKLERİ 5 RADYOAKTİF BOZUNMANIN CANLANDIRILMASI KONUSUNDA BİR ÇALIŞMA M. Şahin BÜLBÜL1, Ümit Volkan EKİNCİ2 1 Kafkas Üniversitesi, Eğitim Fakültesi,OFMEA Bölümü, Fizik Eğitimi Anabilim Dalı, KARS 2 Kafkas Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Biyokimya Anabilim Dalı, KARS Bir atom çekirdeğinin alfa, beta veya gama ışınımı yayınlaması ya da kendi yörünge elektronlarından birini yakalaması işlemine radyoaktif bozunma denir. Deneysel kanıtlar radyoaktif bozunmanın üstel bir kurala uyduğunu ve bir olasılık süreci olduğunu gösteriyor[1]. Lise müfredatında radyoaktivite önemli bir konudur. Cihazlar çok pahalı ve sınıflar kalabalık olduğundan, radyoaktivite daha çok, öğretmenin sunması yoluyla öğretilir. Öğrenciler bu konunun anlatımı süresinde pasif bir rol alırlar. Hâlbuki zar veya küp kullanarak öğrencilere radyoaktivite ile ilgili etkinlikler yaptırılabilir. Böyle basit materyalleri kullanma güvenlik açısından da hiçbir sorun oluşturmaz[2]. Öğrenci merkezli olan ve öğrenilen konunun diğer konularla ilişkilendirildiği yapılandırmacı yaklaşımın radyoaktif bozunma konusunda geleneksel öğretim yönteminden daha başarılı olduğu [3] dikkate alınarak, öğrencinin kendilerini atom olarak hissedebileceği ve tüm sürecinde içinde bulunacağı bir canlandırılması tasarlanmıştır. Öğrencinin bozuk para ile birlikte ayakta durduğu etkinlik, yazı-tura atımı ile başlar. Tura gelen paraların sahipleri ayakta dururken yazı gelen paraların sahipleri yerlerine oturur. Ayakta kalan öğrenciler bozunmamış atomları temsil ederken, oturan öğrenciler bozunan atomları temsil etmektedir. Radyoaktif bozunma kanunu N/No = e – λt olup (N: ilk durumdaki radyoaktif atom sayısı, No: Bozunmadan kalan radyoaktif atom sayısı, t: zaman ve λ: sabit) zamanın ilerlemesiyle bozunmadan kalan radyoaktif atom sayısı üstel bir azalma gösterir. Bu çalışma, Fen Bilgisi Öğretimi dersini alan 20’şer kişilik iki ayrı sınıfta ikişer defa tekrarlanmış olup her defasında üstel bir grafik elde edilmiş ve grafik çizim programlarıyla birlikte çizilmiştir. Çalışma sonunda grafiklerin gerçek bozunma grafiklerine[4] benzediği karşılaştırma yapılarak tüm sınıfın kabulü sağlanmıştır. Gerçek bozunma grafikleri, bilgisayar destekli canlandırmaların daha başarılı olacağını[5] dikkate alarak bozunmanın ve grafiğin birlikte oluştuğu program[4] kullanılarak çizilmiştir. Böylece öğrenciler bilgisayar destekli öğretilen bir konuyu ayrıca canlandırarak iki defa öğrenmiştir. Daha önce, kenar uzunluğu 1,5 cm olan bir yüzü işaretli 360 küpü 30cm çaplı ve 5 cm yükseklikteki kapalı kutuda şiddetli çalkalama yapılarak anlatılan konu[1] bozuk para benzetiminde de başarılı sonuçlar vermiş ve bu yöntemle sınıfta aktif öğrenme ortamı oluşturularak konuyu anlamlı öğrenebildikleri gözlemlenmiştir. 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 33 KAYNAKLAR 1. N. Özek, , “Radyoaktif Bozunmanın Mekanik Simülasyonu Konusunda Bir Çalışma”, II. Erzurum Fizik Günleri Sempozyumu Özet Kitabı, Erzurum, 2005 2. A. Ayas, S. Çepni, D. Johnson ve M. F. Turgut, “Kimya Öğretimi”, YÖK/Dünya Bankası Milli Eğitimi Geliştirme Projesi Hizmet Öncesi Öğretmen Eğitimi, http://www.yok.gov.tr/egitim/ogretmen/kitaplar/kimya/unite12.doc, Ankara, 1997 3. C. Nakiboğlu, B. Bülbül “Ortaöğretim Kimya Derslerinde Yapısalcı Öğrenme Kuramı Çerçevesinde -Çekirdek Kimyası- Ünitesinin Öğretimi”, BAÜ Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi, http://fbe.balikesir.edu.tr/dergi/20001/ BAUFBE2000-2-6.pdf, 2000 4. W. Fendt “The Law of Radioactive Decay”, http://www.walterfendt.de/ph11e/lawdecay.htm, July 16, 1998 5. N. Özdener, “Deneysel Öğretim Yöntemlerinde Benzetişim (Simülasyon) Kullanımı”, The Turkish Online Journal of Educational Technology – TOJET October 2005 ISSN: 13036521 volume 4 Issue 4 Article 13 34 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL KİMYADA ÖĞRETİM TEKNİKLERİ 6 ÖĞRENCİLERİN SOSYAL ETKİLEŞİM VE İLETİŞİM BECERİLERİNE BİLİMSEL TARTIŞMA TEKNİĞİNİN ETKİSİ Ayşe YALÇIN ÇELİK, Ziya KILIÇ Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, OFMA Kimya Eğitimi Anabilim Dalı, Ankara Fen eğitimi alanında ülkemizde yapılan araştırmalarda öğrencilerin fen konularında beklenilen düzeyde başarılı olamadıkları tespit edilmiştir [1]. Fen kavramlarının öğrenilmesinde karşılaşılan zorlukların başında, fen sınıflarında genellikle öğretmenlerin aktif, öğrencilerin ise pasif oldukları geleneksel öğretim yaklaşımlarının kullanılması gelmektedir [1-3]. 2000 yılından itibaren yapılanmaya geçen müfredatlarda, bu sorunu gidermek için, öğrencinin öğrenmesine yardımcı olacak değişik öğretim yöntemlerine ağırlık verilmektedir. Bu öğretim yöntemlerinden müfredatta en fazla etkisini gösteren ise yapılandırmacı yaklaşımdır. Öğrencileri bilimle aktif olarak meşgul etmek, sınıfta bilim adamı gibi davranarak yaşadıkları deneyimleri anlamlandırmalarını sağlamak bu yaklaşımın temelidir. Öğrenmenin bir aktivite olduğuna dayanan yapılandırmacı yaklaşımın özünde bilginin hafıza içinde yeniden yapılandırılması vardır. Öğrenme için öğrencilerin faal bir yaşantı içinde bulunmaları gerekir [4]. Öğrencilerin birlikte çalışmaları onların kendi fikirlerini dile getirmelerini ve başkalarının fikirlerini öğrenmelerini sağlar. Öğrenciler, aralarında gerçekleşen sosyal etkileşim sayesinde, birlikte bir bir problemi çözmeyi ve sonuca ulaşmak için gerekli aşamaları grup çalışması yaparak aşarlar. Yapılandırmacı yaklaşım için grup çalışması sosyal etkileşim sağladığı için önemli bir ders aktivitesidir. Bu yüzden derslerde öğrencilerin birbirleri ile etkileşimlerine olanak veren aktivitelere ağırlık verilir. Bilimsel tartışma, öğrencilerin sosyal etkileşimlerine ve grup çalışmalarına ağırlık veren bir teknik olmasından dolayı yapılandırmanın özünü oluşturmaktadır. Tartışma çok eskiye dayanan bir aktivitedir. Genel olarak tartışma etkinliklerinin çıkışı filozof Aristo’ya dayandırılmaktadır [5]. “Tartışma” birçok anlamda kullanılsa da farklı tanımlardan ortaya çıkan ortak nokta tartışmaların sosyal bir ortam içinde sözel olması ve verilerin muhakeme edilerek değerlendirilmesi yoluyla sonuca ulaşma etkinliği olmasıdır [6]. Tartışma etkinliklerinde grup halinde çalışma, öğrenciyi konuyu öğrenmeye karşı motive eder, farklı fikirler karşısında eleştirel düşünmesini sağlar, konu hakkındaki yanlış kavramalarının yok edilmesini ve kavramsal değişimi ve birlikte çalışma gerektirdiği için öğrenmenin sosyal bir ortamda olmasını sağlar, öğrencinin arkadaşları ile sosyal etkileşimi arttırır ve öğrencinin kendini daha rahat ifade etmesine imkan verir [7]. Fen eğitiminde tartışma, bilişsel değerler açısından da önemlidir. Bu açıdan bakıldığında tartışma bireylerin muhakeme etme becerilerini geliştirir. Tartışmaların yapıldığı sınıflarda öğrenciler düşüncelerini dışa vururlar. Tartışmanın yararına inanmaları ve istekli olmaları halinde, kaliteli tartışmalar yaparak hem kendilerini hem de arkadaşlarını geliştirir, kişisel ve sosyal alanlarda etkileşimleri onların ortak bilgi, değer ve inançlar geliştirmelerini sağlar. Ayrıca tartışmalardaki iddia ile kanıt arasındaki ilişkiyi anlamak, iddia ile gerekçeyi anlamak olduğundan, onların kritik düşünmeleri de gelişir [8]. Bu çalışma, lise 1. sınıf öğrencilerinin tartışma etkinliklerine dayalı ders aktiviteleri sonucunda sosyal etkileşim ve iletişim becerilerinde meydana gelen değişimi incelemek amacıyla yapılmıştır. Çalışma Çankırı Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı Nevzat Ayaz 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 35 Anadolu Öğretmen Lisesi’nin 1. sınıflarında gerçekleştirilmiş ve kimya dersleri 10 haftalık bir süre boyunca araştırmacı tarafından tartışma etkinlikleri ile yürütülmüştür. Çalışmada biri kimya öğretmeni diğerleri edebiyat ve meslek dersi öğretmeni olmak üzere 3 öğretmene öğrencilerin mevcut olan sosyal etkileşimlerini ve iletişim becerilerini değerlendirmeleri için çalışmanın başında ve sonunda bir ölçek verilmiştir. Bu ölçekte öğrencilerin “öğrencilerin düşüncelerini rahatça ifade etmeleri, arkadaşları ile sosyal etkileşimleri, grup çalışmalarına katılma istekleri, derste verilen bilgileri sorgulamaları” gibi kriterler sorgulanmıştır. Bununla birlikte tartışma etkinliklerinin yapıldığı kimya derslerinde dersi gözlemleyen kimya öğretmenine “ders takip ölçeği” verilmiş, bu ölçekte öğretmenin “kendisinin yönettiği kimya dersleri ile tartışma aktivitelerinin yapıldığı kimya derslerinde öğrenci davranışları arasında ne tür değişimlerin olduğunu” belirtmesi istenmiştir. Kimya öğretmeni öğrencilerin tartışma aktivitelerinin olduğu derslerde daha aktif olduklarını, derse karşı tutumlarının arttığını, daha önceki derslerde hiç söz almayan öğrencilerin bile bu derslerde çok rahat davrandıklarını ve öğrencilerin yanlış olsa bile düşüncelerini rahatça söylediklerini gözlemlediğini belirtmiştir. Çalışmada ayrıca belirli periyotlarda kimya öğretmeni ve bazı öğrencilerle mülakat yapılmıştır. Mülakatta öğrencilere kendisinin ve sınıf arkadaşlarının sosyal etkileşimlerinde ve kendilerini ifade etmelerinde bir farklılık olup olmadığı sorulmuştur. Mülakata katılan bütün öğrenciler tartışma aktiviteleri sonucunda kimya dersi dahil olmak üzere bütün derslerde ve ders dışı faaliyetlerde kendilerini daha rahat ifade ettiklerini, hatta çok sessiz diye nitelendirdikleri arkadaşlarının bile bu etkinlikler sonucunda derslere katılmaya başladıklarını belirtmişlerdir. Tartışma tekniği, öğrencilerin rahatça düşündüklerini söylemeleri, grup çalışmalarına katılmaları, öğrenmenin sosyal bir ortamda gerçekleşmesi gerektiğini belirten yapılandırmacı yaklaşıma uygun bir etkinliktir ve bu amaçlar gerçekleştirilebilmektedir. KAYNAKLAR 1. H. Akkuş, H.Kadayıfçı, B. Atasoy ve Ö. Geban, Effectiveness of instruction based on constructivist approach on understanding of chemical equilibrium concepts. Research in Science and Technological Education, (2003), 21, 209-227. 2. J.V. Ebenezer ve M.S. Haggerty, Becoming A Secondary School Science Teacher. Merill Press, New Jersey 1999. 3. Z. Kılıç ve A. Yalçın Lise 2. Sınıf Kimya Öğrencilerinin Radyoaktivite Konusundaki Yanlış Kavramaları. XII. Eğitim Bilimleri Kongresi , Antalya, 2004. 4. İşman ve V Sevinç. Fen Bilgisi Öğretiminde Eğitim Teknolojileri Uygulamaları. Fen Bilgisi Öğretimi Konferansı , Trabzon, 1998. 5. M.Billig, The argumentative nature of holding strong views: a case study. European Journal of Social Psychology, (1989), 19, 203-223. 6. V. Emeren ve diğ., Fundamentals of argumentation theory – A Handbook of Historical Backgrounds and Contemporary Developments. Lawrence Erlbaum Associates, New Jersey, 1996. 7. C. Lyon Dona, Achievement through small-group discussion session in large general chemistry lecture classes with the aid of undergraduate peer teaching assistants, , Texas Üniversitesi, Doktora Tezi, 2002. 8. S. Erduran, D. Ardaç, B. Yakmacı- Güzel, Learning to Teach Argumentation: Case Studies of Pre Service Secondary Science Teachers. Eurasia Journal of Mathematics, Science and Technology Education, (2006), 2-2 1-14. 36 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL KİMYADA ÖĞRETİM TEKNİKLERİ 7 KİMYA LABORATUAR UYGULAMALARINDA V-DİYAGRAMLARININ ETKİNLİĞİ Bülent Demirtaş2, Mehmet Kartal1, Özge Özbayrak1 1 Dokuz Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi Orta Öğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü, Kimya Eğitimi Ana Bilim Dalı, 35150, Buca, İzmir 2 Çiğli Rotary Ticaret Meslek ve Anadolu Ticaret Meslek Lisesi, 35590, Çiğli, İzmir Soyut fen ve kimya kavramlarının öğretiminde laboratuvar uygulamaları son derece önemlidir[1]. Laboratuvar uygulamaları ile öğrenciler görerek - yaparak - yaşayarak öğrenirler. Böylece soyut kavramlar somut hale gelir ve anlamlı öğrenme gerçekleşir. Şüphesiz uygulanan laboratuvar yöntemi öğrenmenin anlamlılığını büyük oranda etkiler. Günümüzde geleneksel laboratuvar yönteminde öğrencilerin görevi, laboratuvar föyünde geçen yönergeleri uygulamak, laboratuvar görevlisinin söylediklerini yapmak ve bilinen bir sonucu tekrar bularak doğrulamaktır. Bu tür laboratuvar uygulamaları doğrulama tipinde olup[2], kavramsal öğrenme ve bilimsel süreç becerilerini yeterince kazandırmaz [3]. Fen eğitiminde, laboratuvarların araştırmaya dayalı öğrenme ortamları olması oldukça önemlidir. Bu amaçla, etkili olabilecek yöntem, teknik ve araçlar önerilmektedir. Bu araçlardan birisi V-diyagramlarıdır[4]. V-diyagramları düşünmek ve yapmak şeklinde çalışır. Amaç sadece anlamak değil anlamları yeniden düzenleyerek bir anlayış oluşturmaktır [5]. Bu çalışmada laboratuvar uygulama yöntemi olarak V-diyagramları kullanılmıştır (Şekil 1)[6]. V-diyagramı uygulamalarının öğrenci başarısı üzerine etkisi araştırılmış ve geleneksel laboratuvar yöntemi ile karşılaştırılması yapılmıştır. Ayrıca V-diyagramlarının öğrencilerin laboratuvar dersine karşı tutumları üzerinde ki etkisi de araştırılmıştır. Uygulama Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Kimya I. sınıf öğrencileri ile gerçekleştirilmiştir. V-diyagramının uygulandığı deney grubunun öğrenme başarısı ve kavramsal öğrenme düzeylerinin daha yüksek olduğu bulunmuştur. Ayrıca deney grubunun laboratuvar dersine karşı daha olumlu tutum geliştirdiği gözlenmiştir. KAVRAMSAL KISIM Teoriler (Gözlenen olayların nedenini açıklayan genel ilkeler). İlkeler ( Olayların nasıl ortaya çıktığını açıklayan iki veya daha fazla kavram arasında ki önemli ilişkiler). Kavramlar ( Bazı etiketlerle gösterilen, olaylar veya nesnelerde ki düzenlilikler). Şekil 1: V-diyagramı[6] ODAK SORUSU (Araştırmaya yön veren sorular). OLAYLAR (Veri toplama sırasında izlenecek yol ve kullanılacak araçlar). YÖNTEMSEL KISIM Bilgi iddiaları (Odak sorularına cevap olarak, veri dönüşümlerinin yorumlanması sonucunda elde edilen yeni bilgiler). Veri dönüşümleri (Tablo, çizelge veya grafik kullanılarak verilerin uygun şekilde gösterilmesi). Kayıtlar (Yapılan gözlemler, alınan ölçümler gibi deney sırasında toplanan veriler) 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 37 KAYNAKLAR 1. C. Nakiboğlu, G. Meriç, BAÜ Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi,(2000), 2:1 2. F. Köseoğlu, E. Budak, N. Kavak, XV. Ulusal Kimya Kongresi Bildiri Özetleri, (2001), KE- S9 3. N. G. Atılboz, M. Yakışan, V. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi,(2002) 4. N. Tatar, H. Korkmaz, F.Ş. Ören, İlköğretim Online, (2007), 6:1, 76-92 5. D. B. Gowin, J. D. Novak, New York: Cambridge University Pres, (1984) 6. Nakiboğlu C., Benlikaya R., Kalın Ş., V. Ulusal Fen Bilimleri Eğitimi Kongresi, (2002) 38 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL KİMYADA ÖĞRETİM TEKNİKLERİ 8 KİMYASAL BAĞLARIN ÖĞRETİMİNDE ANALOJİLERİ ETKİLİ BİR ŞEKİLDE KULLANIYOR MUYUZ? Aybüke BAŞBOĞA Başkent Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Bağlıca Kampüsü, 06810 Ankara Bugün, bilim eğitimde yapılan pek çok araştırma, öğrencilerin kimyasal bağlar konusunu anlamakta güçlük çektiğini [1] ve bu konuyla alakalı bir çok kavram yanılgısına sahip olduklarını göstermektedir [2]. Halbuki, kimyasal bağların anlaşılması, öğrencilerin daha sonra göreceği bazı kimya konularını daha iyi anlamalarında önemli bir rol oynamaktadır. Mesela, kimyasal bağları anlayan bir öğrenci için, kimyasal reaksiyonların, termodinamiğin, moleküllerin yapılarının, kimyasal dengenin ve kaynama noktası gibi bazı fiziksel olayların doğasını anlamak daha kolaydır. Bu yüzden, kimyasal bağların daha iyi anlaşılması ve oluşabilecek kavram yanılgılarının önlenmesi için çalışmalar yapılmıştır. Yapılan çalışmalar göstermiştir ki, öğrencilerin bu konuda başarısız olmasının birden çok nedeni vardır. Bunlardan bir tanesi, kimyasal bağların anlaşılması için, öğrencilerin daha önce öğrendikleri maddenin tanecikli yapısı, enerji ve kuvvet gibi konulara da hakim olmasının gerekliliğidir. Ayrıca, kimyasal bağlar konusunun pek çok soyut kavram içermesi [3],öğrencilerin bu kavramlarla ilgili yalnış ön bilgilere sahip olması [4], ders kitapları [5], ve öğretmenlerde öğrencilerde bu konuda kavram yanılgılarının oluşmasına sebeb olmaktadır. Öğrencilerin sahip oldukları kavram yanılgıları sonraki öğrenmelerini kötü bir şekilde etkileyeceği için, bunların belirlenmesi ve giderilmesi son derece önemlidir. Öğrencilerin anlama seviyelerini arttırmak ve onların kavram yanılgılarını azaltmak için en çok kulanılan metodlardan biri kavramsal değişim metotlarıdır [6]. Kavramsal değişim yaklaşımında öğrencilerin mevcut bilgileri ön planda tutulmakta ve öğretim etkinlikleri bu bilgiler esas alınarak belirlenmektedir. Yapılan birçok araştırma, kavramsal değişim yaklaşımlarından biri olan analojilerin kullanılmasının, geleneksel öğretim yöntemleriyle karşılaştırıldığında, öğrencilerin yanlış anlamalarını gidermede ve somut konuları öğretmekte daha etkili bir yöntem olduğunu göstermektedir [7]. Fakat, öğretim tekniği olarak analojilerin kullanılması bazen, öğrenmeye katkı sağlamadığı gibi, öğrencide kavram yanılgısı oluşturarak istenmeyen şekilde de sonuçlanabilmektedir [8]. Bu başarısızlığın en önemli nedeni öğrencilerin, verilen analojinin, hedeflenen kavram ile bire bir örtüştüğünü düşünmesidir. Malesef, bu çalışmadan önce öğretmenlerle yapılan mülakatlarda, öğretmenlerin kimyasal bağlarla ilgili analojileri kullanırken bu konuya dikkat etmedikleri ve öğrencilerini uyarmadıkları anlaşılmatadır. Ayrıca, kullandıkları kimya kitabında da öğrencilerde kavram yanılgısına yol açabilecek analojiler kullanılmıştır. Bu istenmeyen sonuçlarla, karşılaşmak için bu çalışmada, 6 basamaklı “Analojilerle Öğretim Modeli” kullanılmıştır. Ayrıca öğrencilerin kimyasal bağlar konusunu anlama düzeylerini ve kavram yanılgılarını ölçmek için, hem iki basamaklı Kimya Başarı Testi geliştirilmiş hem de öğrencilerden kimyasal bağlar konusunda kendi analojilerini geliştirmeleri ve bu analojilerin gerçek kavram ile benzer ve benzemeyen yönlerini bulmaları ödev olarak istenmiştir. Daha sonra bu ödevler sınıfta tartışılmıştır. KAYNAKLAR 1. G. Nicoll, International Journal of Science Education., (2001), 23(7), 707-730. 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 39 2. K. S. Taber, Science Education, (2003), 87, 732-758. 3. R. K. Coll, N. Taylor, Research in Science and Technological Education, (2001), 19(2),171-191. 4. K. H. Boo, Journal of Research in Science Teaching, (1998), 35(5), 569-581. 5. J. M. De Posada, Science Education, (1999), 83, 423-447. 6. M.J. Sanger, International Journal of Science Education, (2000), 22, 521-537. 7. N.S. Podolefsky, N.D., Finkelstein, Physical Review Special Topics: Physics Education Research, (2006), 2, 020101. 8. S. Glynn, Science Teacher, (1995), 62, 24-27. 40 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL KİMYADA ÖĞRETİM TEKNİKLERİ 9 KİMYA EĞİTİMİ ALANINDAKİ ULUSLARASI YAYINLARIN (2000-2007) SINIFLANDIRILMASI Sibel KILINÇ ALPAT, Şenol ALPAT, Melis Arzu ÇEKÇİ, Özge ÖZBAYRAK, Mehmet KARTAL Dokuz Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi, Orta Öğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü, Kimya Eğitimi Anabilim Dalı, 35150 Buca-İZMİR Üniversitelerimizde kimya ve kimya eğitimi alanında çeşitli projeler ve bilimsel yayınlar yapılmaktadır. Gerçekleştirilen proje ve çalışmaların bilimsel yayınlara dönüştürülmesi için son yıllarda artan bir çaba mevcuttur. Ancak, kimya eğitimi alanında yapılmış çalışmaların büyük bir kısmının Ulusal dergilerde yayınlandığı gözlenmektedir. Cakmakci, G. [1], Türk akademisyenlerin ulusal ve uluslararası dergilerde yayınlanan Fen Eğitimi ile ilgili makalelerini derleyerek Fen Eğitimi alanında önemli bir katkı sağlamıştır. Çalışmamızda, Türk akademisyenlerin yanısıra değişik ülkelerdeki akademisyenlere de ait kimya eğitimi alanında uluslararası dergilerde yayınlanan çalışmaların derlenerek sunulması hedeflenmiştir. Uluslarası dergilerde 2000 ile 2007 yılları arasında yayınlanan kimya eğitimi ile ilgili makalelerin içerikleri uygulanan öğretim metotları da dikkate alınarak sınıflandırılmıştır. Dergi içeriklerinin yıllara göre dağılımı grafiksel olarak gösterilmiştir. Çalışmada, Kimya Eğitimi ve fen eğitimi ile ilgili yayınların yer aldığı; Journal of Chemical Education Online [2], Chemistry Education:Research and Practice in Europe (CERP) [3], Chemical Education International [4], The Chemical Education Journal (CEJ) [5], The Australian Journal of Education in Chemistry [6], Biochemistry and Molecular Biology Education [7], RSC-University Chemistry Education [8], Journal of Baltic Science Education (JBSE) [9], Journal of Science Education and Technology [10], Journal of Science Education [11], International Journal of Science Education [12], Journal of Research in Science Teaching [13], California Journal of Science Education [14], Chinese Journal of Science Education [15], The Electronic Jornal of Science Education [16], Research in Science Education [17] ve Science Education [18] isimli dergiler seçilmiştir. Grafikte, Chemistry Education: Research and Practice in Europe (CERP) dergisinin 2000 yılına ait içerik dağılımı görülmektedir. Sonuç olarak, bu çalışma ile Kimya Eğitimi alanında çalışan akademisyenler için başvurabilecekleri bir literatür kaynağı oluşturularak, uluslararası düzeyde yayınlanan makalelere ulaşılmasında kolaylık sağlanacaktır. 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 41 12 CERP (2000 Yılı) 10 Sayı 8 6 4 2 te gy y st ra g ch in an d or y H ist Te a ph ilo so ph ct io tru in s ra to ry C La bo C om pu n ul um ur ri c ns on c C le ar ed -b as te r m ob le ep t io ni ng ni ng le ar ed -b as em D Pr C oo p er a tiv e on le st ra ar n tio n in g 0 İçerik dağılımı Chemistry Education:Research and Practice in Europe (CERP) dergisinin 2000 yılına ait sayısal içerik dağılımı KAYNAKLAR 1. http://www.geocities.com/GultekinCakmakci/ 2. http://jchemed.chem.wisc.edu 3. http://www.uoi.gr/cerp 4. http://www.iupac.org 5. http://www.juen.ac.jp 6. http://www.raci.org.au/ 7. http://www3.interscience.wiley.com 8. http://www.rsc.org 9. http://vingis.ktu.lt/ 10.http://www.springerlink.com/ 11. http://www.colciencias.gov.co/ 12. http://www.metapress.com/ 13. http://www3.interscience.wiley.com/ 14. http://www.cascience.org/ 15. http://www.fed.cuhk.edu.hk/ 16. http://wolfweb.unr.edu/ 17. http://www.springerlink.com/ 18. http://www3.interscience.wiley.com/ 42 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL KİMYA LİSANS VE LİSANSÜSTÜ EĞİTİMİ POSTER 1 KİMYA EĞİTİMİNDE LİTERATÜR ARAŞTIRMASININ SUNUŞ YÖNTEMİ İLE ÖĞRETİLMESİ Gökşin AYDINLI, Çiğdem SAYIL İstanbul Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Kimya Bölümü, Avcılar, 34320 İstanbul Eğitim-öğretimde herhangi bir konunun öğretilmesinde program geliştirme yaklaşımı oldukça önem taşır. Bir öğretim programı tasarlanırken bazı sorulara cevap aranır. Örneğin, öğrenci hangi özellikleri kazanmalıdır? Konu alanı neleri içermelidir? Hangi öğrenme yöntemleri düzenlenmelidir? Değerlendirme için hangi yöntem ve araçlar kullanılmalıdır? Benjamin Bloom’un geliştirdiği tam öğrenme modelinde eğitimin verimliliğini en yüksek düzeye çıkarabilecek koşulların belirlenmesine çalışılır. Tam öğrenmenin ana değişkenleri öğrenci nitelikleri, öğretim hizmetinin niteliği ve öğrenme ürünleri olarak belirlenmiştir. Yeni teknolojilerle dünyamız küresel bir köy niteliğini almıştır. Çok yönlü teknolojik gelişim sürecinin yaşandığı günümüzde bilgiye egemen olacak ülkelerin 21. yüzyılda mutlak bir üstünlük elde edeceği gerçeği ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle bilginin üretilmesinde ve üretilen bilginin ekonomik ve toplumsal yarara dönüştürülmesinde ciddi bir potansiyele sahip olmak gereklidir. Küresel çapta her düzeyde yaşanmakta olan değişime kimya biliminin de duyarsız kalamayacağı açıktır. Kimya teori, gözlem ve deneyle gelişmekte olan pozitif bir bilimdir. Bu nedenle kimya biliminde gelişim sürecinin devam etmesi için araştırma kaynaklarına hakim olabilmek önem taşır. Bilgi birikiminin üstel olarak arttığı çağımızda kimya ile ilgilenen herkesin, kimya kaynaklarına nereden ve nasıl ulaşacağı, bunlardan nasıl yararlanacağı konusunda bilgi edinmesi gereklidir. Kaynak araştırmasının en önemli iki amacı, bir konuda daha önce bilinenleri bulmak ve yeni bilgiyi güncel olarak takip etmektir. Daha önceki bilgilere ulaşabilmek için kısmen eski klasik araştırma kaynaklarından yararlanmamıza rağmen, artık yeni bilgi için hem klasik araştırma yöntemlerinden hem de internet vasıtasıyla güçlü araştırma veri tabanı sistemlerinden yararlanabilmekteyiz. Araştırıcılar şimdiye kadar bir soru sorup bir cevap alabiliyorlardı. Sonra başka bir soruya geçiyorlardı. Her sorudan bir cevap alabiliyordu fakat günümüzde bir soru sorup bir kerede kolay ve bütünleşik bir ortamda pek çok cevap alabilmekteyiz. Araştırma kaynaklarının çok geniş olması nedeniyle bunlar temel literatür kaynakları (dergi makaleleri, patentler vb.), ikincil literatür kaynakları (veri tabanları) ve üçüncül referans bilgileri olarak başlıca üç sınıfta incelenmektedir. Bu sınıflandırmadan yararlanarak ve tam öğrenme metodu ile kimyada literatür araştırması hakkında çok daha etkili ve kalıcı bir fikir verilebilir. Bu amaçla konunun öğretilmesinde tam öğrenme metodu seçilerek sunuş yolu ile öğrenme basamakları tek tek uygulanmıştır. KAYNAKLAR 1. B. S. Bloom, (Çeviri Editörü: D. A. Özçelik), İnsan Nitelikleri ve Okulda Öğrenme, Milli Eğitim Basımevi, Ankara, 1979. 2. E. Erdik, Kimya Bilimleri Kaynakları Yararlanma ve Araştırma, A.Ü. F.F. Döner Sermaye İşletmesi yayınları, No:40, 2. Baskı, Ankara, 1996. 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 43 3. E. J. Crane, A. M. Patterson, E. B. Marr, A guide to the literature of Chemistry, John Wiley and Sons, Inc., Fourth Printing, USA, 1967. 44 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL KİMYA LİSANS VE LİSANSÜSTÜ EĞİTİMİ POSTER 2 KİMYA LİSANS EĞİTİMİNDE ORGANİK KİMYA LABORATUVAR DERSİNDE VAKUM DESTİLASYONU METODUNUN SUNUŞ YOLU İLE ÖĞRETİLMESİ M.Çiğdem SAYIL İstanbul Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Kimya Bölümü, Avcılar, 34320 İstanbul Eğitim ve Öğretimde; öğrenme kuramı ya da tam öğrenme modeli, ek zaman ve öğrenme olanakları sağlandığında, hemen hemen tüm öğrencilerin okullarda öğretilmek istenen tüm yeni davranışları öğrenebileceğini ileri sürmektedir. Bloom’a göre; insanlar arasında zihinsel güçler bakımından doğuştan gelen bazı farkların bulunduğu inkar edilemez. Ancak bunlar eğitimin ürünü olarak sonradan meydana getirilmekte olanların yanında hemen hemen bir hiçtir. Benjamin Bloom’un geliştirdiği tam öğrenme modeli; eğitimin dolayısıyla da okulların etkililik ve verimliliğini en yüksek düzeye çıkarabilecek koşulları belirlemeye çalışan modeldir. Bloom, geliştirmiş olduğu tam öğrenme modelinde okul ortamı gibi toplu öğrenmelerde gözlenen bireysel farklılıkların nedenlerini incelemekte ve bu tür bireysel farklılıkları öğrenci, okul ve toplum yararına olacak şekilde en aza indirmek için alınması gerekli önlemleri açıklamaya çalışmaktadır. Sunuş yoluyla öğretim Ausubel tarafından geliştirilmiş olup bilişsel yaklaşımı benimseyen bir öğrenim modelidir. Ezberleyerek öğrenme yerine anlamlı öğrenme üzerinde durur. Modelin öğrenme basamakları, öğretilecek konuya uygulanarak, konunun öğrencilere etkili olarak öğretilmesini amaçlar. Saflaştırma ve ayırma yöntemleri konusu içinde yer alan destilasyon çeşitlerinden biri olan vakum destilasyonunun; Kimya lisans eğitimi Organik Kimya Laboratuar derslerinde her öğrenciye tek tek öğretilmesinin bazı zorlukları vardır. Bunlar; sistemin çalışması için kurulan düzeneğin kapsamlı olması ve uzun zaman alması, her sistemde bir vakum motorunun bulunması, vakum motorunun korunması için sıvı azot veya benzer bir sistemin bulunması, uygulama sırasında herhangi bir vakum kaçağına karşı güvenlik tedbirlerinin alınması gibi zorluklardır. Söz konusu nedenlerden dolayı vakum destilasyonu; düzenek kurularak, tam öğrenme metodu ile çok daha etkili ve kalıcı bir şekilde öğretilebilir. Bu amaçla, bu çalışmada vakum destilasyonu konusunun öğretilmesinde tam öğrenme metodu seçilerek sunuş yolu ile öğrenme basamakları tek tek uygulanmıştır. KAYNAKLAR 1. B. S. Bloom, İnsan Nitelikleri ve Okulda Öğrenme, Milli Eğitim Basımevi, Ankara 1979. 2. D. Ausubel, Educational Psychology, Holt, Rinehart & Winston, New York 1968. 3. M. Erden, Y. Akman, Gelişim ve Öğrenme, Arkadaş Yayınevi, Ankara 2001. 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 45 KİMYA LİSANS VE LİSANSÜSTÜ EĞİTİMİ POSTER 3 KİMYA MÜHENDİSLİĞİ LİSANS PROGRAMLARINDA TAŞINIM OLAYLARI ÖĞRETİMİ İsmail İNCİ, Şahika Sena BAYAZIT İstanbul Üniversitesi, Kimya Mühendisliği Bölümü, Avcılar,34320, İstanbul Bu çalışmada Türkiye’de bulunan Kimya Mühendisliği Lisans programlarında, Taşınım Olayları derslerinin hangi isim altında ve hangi kredi oranında bulunduğu incelenmiştir. Taşınım Olayları kavramı Kimya Mühendisliğine, 1960 yılında yayınlanan ve Bird, Stewart ve Lightfoot tarafından yazılan Taşınım Olayları Kitabı ile girmiştir. Taşınım Olayları, Momentum, Isı ve Kütle Transferinin ortak noktalarını ele alır. Bu üç transfer şeklini kapsadığı gibi, hem bilimsel hem de eğitsel açıdan, Isı Kütle ve Momentum transferinden bazı farklılıklar gösterir. Yapılan çalışmada, ülkemizdeki Kimya Mühendisliği Lisans Programlarında bu üç transfer dersinin hangi isim altında ve ne ağırlıkta verildiği incelenmiştir. Çalışma sonucunda Ülkemizdeki Kimya Mühendisliği bölümlerin büyük bir kısmında bu derslerin ayrı ayrı ve Akışkanlar Mekaniği, Isı Transferi ve Kütle Transferi isimleri adı altında verildikleri belirlenmiştir. Fırat ve Marmara Üniversiteleri Kimya Mühendisliği Bölümlerinde, bu üç transfer dersine ek olarak Taşınım Olayları dersleri de bulunmaktadır. İstanbul Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümünde ise bu üç ders Taşınım Olayları I, II, III adı altında verilmektedir. İYTE, Koç, Osmangazi ve ODTÜ Kimya Mühendisliği Bölümlerinde, Kütle ve Isı Transferi tek ders olarak verilmektedir. Ders programlarında Taşınım Olayları ile ilgili derslere en yüksek oranda yer veren bölüm 16 kredi ile Ege Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümüdür. Bu bölümde, Aktarım Olayları I, II, II, IV isimleri altında 4 ders bulunmaktadır. Gazi, Fırat, İnönü, Selçuk ve Marmara Üniversiteleri Kimya Mühendisliği Bölümlerinin lisans programlarında ise Taşınım Olayları dersleri 12 kredi olarak bulunmaktadır. En az kredi ise Koç Üniversitesi Kimya ve Biyoloji Mühendisliği Bölümünde bulunmaktadır. 46 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL KİMYA LİSANS VE LİSANSÜSTÜ EĞİTİMİ 4 FEN ÖĞRETMEN ADAYLARININ GENEL KİMYA LABORATUVAR ÇALIŞMALARINA YÖNELİK TUTUM VE DAVRANIŞLARI Zeliha ÖZSOY GÜNEŞ1 ,Yasemin DERİNGÖL2, F. Gülay KIRBAŞLAR3 1 İstanbul Üniversitesi, Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalı, Vefa, 34070, İstanbul 2 İstanbul Üniversitesi, Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Matematik Eğitimi Anabilim Dalı, Vefa, 34070, İstanbul 3 İstanbul Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Kimya Bölümü, Avcılar, 34320, İstanbul Bilimi diğer çalışma alanlarından ayıran şey, bilim adamlarının bilgi edinmek için kullandıkları yöntem ve bu bilginin özel önemidir. Bilimsel bilgi doğal olayların açıklanmasında bazen de gelecekteki olayların önceden tahmin edilmesinde kullanılabilir. Varsayım bir doğal yasanın geçici bir açıklamasıdır. Eğer bir varsayım deneysel sonuçlarla çelişmiyorsa, kurama dönüşür. Farklılık gösteren veya çatışan kuramlar önerildiği zaman genellikle öngörülenlerden en başarılı olan seçilir. Aynı zamanda en basit, yani en az sayıda varsayımları içeren kuram tercih edilir. Bir süre sonra, yeni kanıtlar toplandıkça, çoğu bilimsel kuramlar değiştirilir ve bazıları da geçerliliğini yitirir. Bilimsel yöntem; gözlemler, deneyler, yasa ve hipotezlerin formüllendirilmesi ve kuramların bir birleşimidir. Yeni buluşlar, önceki bilgilerin uygulanarak geliştirilmesi, ekonomik olup olmadığının ve günümüz şartlarına uygunluğunun araştırılması laboratuar çalışmaları ile gerçekleşir. Bu bağlamda bilimsel ve teknolojik araştırmalarda deney ve gözlemlerin önemi oldukça açıktır. Laboratuvar çalışmaları öğrencilerin; kavramsal öğrenmelerini ve bilimin doğasını anlamalarını sağlamak, dersle ilgili bilgiyi tanıtmak, göstermek için yapılmaktadır. Bu uygulamalar sayesinde soyut olan fen kavramları anlaşılır bir düzeye getirilir ve bilimsel düşünme ile ilgili yetenekler gelişir. Laboratuvarda, yaparak yaşayarak yapılan bir öğretim, tüm duyu organlarını kullanma ve sebep-sonuç yorumu yapma zorunluluğu nedeniyle edimsel ve düşünsel becerileri birleştirme olanağı sağlar. Bu uygulamalar öğrencilerin problem çözme, bir araştırmayı planlama ve gerçekleştirme, veri toplama, verileri saptama, bulguların yorumu ve sonuç çıkarma gibi yeteneklerini geliştirir. Araştırma kapsamında konuyla ilgili çalışma yaprağı hazırlanarak; 2005-2006 ve 2006-2007 eğitim-öğretim yılları güz dönemlerinde İstanbul Üniversitesi Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Eğitimi ve Matematik Eğitimi Anabilim dallarındaki öğrencilere uygulanmıştır. Verilerin analizinde SPSS 13,0 paket program kullanılarak, bulgular yüzde ve frekans tablolarıyla sunulmuştur. Laboratuvar uygulamalarında başarı, cinsiyete göre farklılaşıp farklılaşmadığını incelemek için Bağımsız Grup t-testi ve ANOVA kullanılmıştır. KAYNAKLAR 1. R. H. Petrucci, W. S. Harwood, F. G. Herring (Çeviri Editörleri: T. Uyar, S. Aksoy), Genel Kimya I, Palme Yay., Ankara, (2002). 2. Ş. Gülten, Genel Kimya Laboratuvar Kitabı, Beta Basım Yay. Dağ. A. Ş., İstanbul, (2006). 3. S. Beach, H. M. Stone, Survival of the High School Chemistyr Lab., Journal of Chemical Education, (1988), 65 (7) : 619-620. 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 47 KİMYA LİSANS VE LİSANSÜSTÜ EĞİTİMİ POSTER 5 KİMYA MÜHENDİSLİĞİ LİSANS PROGRAMLARINDA TAŞINIM OLAYLARI ÖĞRETİMİ İsmail İNCİ, Şahika Sena BAYAZIT İstanbul Üniversitesi, Kimya Mühendisliği Bölümü, Avcılar,34320, İstanbul Bu çalışmada Türkiye’de bulunan Kimya Mühendisliği Lisans programlarında, Taşınım Olayları derslerinin hangi isim altında ve hangi kredi oranında bulunduğu incelenmiştir. Taşınım Olayları kavramı Kimya Mühendisliğine, 1960 yılında yayınlanan ve Bird, Stewart ve Lightfoot tarafından yazılan Taşınım Olayları Kitabı ile girmiştir. Taşınım Olayları, Momentum, Isı ve Kütle Transferinin ortak noktalarını ele alır. Bu üç transfer şeklini kapsadığı gibi, hem bilimsel hem de eğitsel açıdan, Isı Kütle ve Momentum transferinden bazı farklılıklar gösterir. Yapılan çalışmada, ülkemizdeki Kimya Mühendisliği Lisans Programlarında bu üç transfer dersinin hangi isim altında ve ne ağırlıkta verildiği incelenmiştir. Çalışma sonucunda Ülkemizdeki Kimya Mühendisliği bölümlerin büyük bir kısmında bu derslerin ayrı ayrı ve Akışkanlar Mekaniği, Isı Transferi ve Kütle Transferi isimleri adı altında verildikleri belirlenmiştir. Fırat ve Marmara Üniversiteleri Kimya Mühendisliği Bölümlerinde, bu üç transfer dersine ek olarak Taşınım Olayları dersleri de bulunmaktadır. İstanbul Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümünde ise bu üç ders Taşınım Olayları I, II, III adı altında verilmektedir. İYTE, Koç, Osmangazi ve ODTÜ Kimya Mühendisliği Bölümlerinde, Kütle ve Isı Transferi tek ders olarak verilmektedir. Ders programlarında Taşınım Olayları ile ilgili derslere en yüksek oranda yer veren bölüm 16 kredi ile Ege Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümüdür. Bu bölümde, Aktarım Olayları I, II, II, IV isimleri altında 4 ders bulunmaktadır. Gazi, Fırat, İnönü, Selçuk ve Marmara Üniversiteleri Kimya Mühendisliği Bölümlerinin lisans programlarında ise Taşınım Olayları dersleri 12 kredi olarak bulunmaktadır.. En az kredi ise Koç Üniversitesi Kimya ve Biyoloji Mühendisliği Bölümünde bulunmaktadır. 48 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL KİMYA LİSANS VE LİSANSÜSTÜ EĞİTİMİ 6 KİMYA EĞİTİMİNDE BİLİMSEL SÜREÇ BECERİLERİNİN ETKİN LABORATUVAR KULLANIMI VE BİLİMSEL BAŞARIYLA İLİŞKİSİNİN ARAŞTIRILMASI Burak FEYZİOĞLU Deniz Harp Okulu Komutanlığı, Fen Bilimleri Bölümü, Kimya Anabilim Dalı, Tuzla, İstanbul Eğitim sistemimizde temel amaç, öğrencilere mevcut bilgileri aktarmaktan çok bilgiye ulaşma ve karşılaştığı yeni durumlarda problemleri çözebilme becerilerini kazandırmak olmalıdır. Öğrenciler birer bilim adamı olarak düşünülerek bilgiyi yapılandıran ve üreten bireyler olarak yetiştirilmelidir. Öğrencilerin bilgi üreten bireyler olabilmeleri için bilimsel süreç becerilerine sahip olması gerekir. Deneysel bir bilimdalı olan kimyanın öğretilmesindeki temel amaçlardan biri öğrencilere bilimsel süreç becerileri kazandırmaktır. Bu nedenle kimya öğretiminde sadece teorik derslerin yeterli görülmesi mümkün olmayıp, bu derslerin laboratuvar dersleriyle desteklenmesi gerekir. Laboratuvar uygulamaları ile öğrenciler bilimsel bilginin yanında bilimsel düşünme, gözlem yapma, yaratıcı düşünme, olayları yorumlama, veri toplama ve analiz etme, problem çözme gibi bilimsel süreç becerilerini kazanmış olurlar. Ayrıca laboratuvar uygulamaları sayesinde bilimsel süreç becerilerini kazanacakları gibi teorik derste karşılaştıkları kavramları pekiştirme ve yapılandırma imkanı da bulacaklardır. Bu bağlamda bu çalışmanın amacı temel kimya dersi alan üniversite öğrencilerinin bilimsel süreç becerilerinin ve laboratuvarı etkin kullanımlarının dersteki başarıyla anlamlı bir ilişkisinin olup olmadığını araştırmaktır. Bu çalışmanın bir diğer amacı da araştırmanın yapıldığı okulda laboratuvar uygulamalarının öğrenciye göre ne kadar etkin kullanıldığının ve bunun sonucunda bilimsel süreç becerilerinin ne kadar kazanıldığının belirlenmesidir. Öğrencilerin bilimsel süreç becerilerinin Bilimsel Süreç Beceri Tutum Ölçeği ile, laboratuvarı etkin kullanıp kullanmadıklarının Etkin Laboratuar Tutum Ölçeği ile ve dersteki başarıları Bilimsel Başarı Sınavı ile ölçülmesi amaçlanmıştır. Araştırmanın örneklemini 2006-2007 eğitim öğretim yılı II. döneminde genel kimya dersi alan Deniz Harp Okulu öğrencileri oluşturmuştur. Araştırmada ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. KAYNAKLAR 1. B. Demirtaş, Kimya Deneylerinde V Diyagramlarıyla Öğretim Etkinliğinin İncelenmesi, Yayınlanmış Yüksek Lisans Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü. 2. M. Aydoğdu, T. Kesercioğlu, İlköğretimde Fen ve Teknoloji Öğretimi, Anı Yayıncılık, Ankara, 2005, 56-66. 3. Ö. Ergin, E.Şahin-Pekmez, S. Öngel-Erdal, Kuramdan Uygulamaya Deney Yoluyla Fen Öğretimi, Dinazor Kitabevi, İzmir, 2005, 31-45. 4. R.M. Saat, Research in Science &Technology Education, 2006, 41-48. 5. W. Harlen, The Teaching Science in Primary Schools, second edition, David Fulton, London, 1999. 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 49 KİMYA LİSANS VE LİSANSÜSTÜ EĞİTİMİ 7 ÖĞRENCİ GÖZÜYLE KİMYA BÖLÜMÜNDE EĞİTİM-ÖĞRETİMİN DURUMU Mehmet AY, Cahit AKGÜL, Şirin GÜLTEN Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Terzioğlu Yerleşkesi, 17020 Çanakkale Çalışmada; Kimya Blümü öğrencilerinin birey olarak genel özellikleri, bölümü tercih dönemlerine, bölümdeki eğitim öğretim süreçlerine ve mezuniyet sonrası duruma yönelik fikirleri anket ile incelenmiştir. Bu amaçla; araştırmacılar tarafından Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Fen-Edebiyat Fakültesi (FEF) Kimya bölümüne uygulanan anketin sonuçları irdelenmiştir. Anketin değerlendirilmesi SPSS 10 paket programı ile gerçekleştirilmiştir. İlköğretimde fen bilimleri dersleri genelde sevilmeyen, korkulan, anlamakta güçlük çekilen ve en başarısız olunan derslerin başında gelmektedir.1 Kimya öğretimi yaptıran herkes, bazı öğrencilerin, bazı kimya konularını kavramakta güçlüklerle karşılaştıklarını görmektedir. Karmaşık bir disiplin olan kimyada, öğrencilerin başarılı olabilmeleri için, matematik, kavram öğrenme, kavramları uygulama gibi alanlarda yeterli bilgi ve beceriye sahip olmaları gereklidir.2 Kimya alanı, öğrencilerin zeka türlerinin özelliklerine göre teorik olarak öğrenmeyi tercih eden öğrenciler yanında, uygulamalı olarak yaparak-yaşayarak öğrenmeyi tercih eden öğrencilere de olanaklar sağlayan bir bilim dalıdır. ÇOMÜ FEF Kimya Bölümüne3 kayıtlı 206 öğrenciden 187’sinin katıldığı anketin değerlendirilmesinde öne çıkan sonuçlar aşağıda özetlendiği gibidir. AGenel Tanıma sorularından; cinsiyete göre dağılımın % 55,1 erkek, % 44,9 kız şeklinde; Yaşa göre dağılımın; % 56,1 21-23 yaş arası, % 32,6 18-20 yaş arası, % 9,6 23 ve üzeri, % 1,6 ise 17 ve altı yaş şeklinde olduğu; giriş yılına göre sınıf dağılımının; % 29,4 2006 girişliler ile 2003 ve daha öncekiler; % 24,1 2005 girişliler, % 17,1 ise 2004 girişliler şeklinde olduğu; daimi adreslerine göre dağılımın ise başlıca; % 41,9 İstanbul, % 7,3 Çanakkale, % 6,7 Tekirdağ, % 5 İzmir ve Bursa, % 3,9 Balıkesir, % 3,4 Kırklareli ve Kocaeli şeklinde çevre İller ağırlıklı olduğu gözlenmiştir. BTercih Dönemine ilişkin sorulardan; Mezun oldukları Lise açısında; % 65,8’inin Normal Lise (% 44,9) ve Anadolu Lisesi (% 20,9) olduğu; Tercih sıralaması açısından; % 50,0’sinin ilk 10 arasında, % 34,1’nin 11-20 arasında olduğu; Çanakkale’yi tercih etmelerinde; % 47,8 ailesinin yaşadığı ile yakın olması; Kimya Bölümünü tercihinde; % 33,7 puanı bu bölümü tuttuğu için ve % 25,3 liseden yönlendirmenin etkili olduğu; üniversiteyi kazanma sürecinin; % 51,3 bir yıl sonra, % 27,3 mezun olduğu yıl şeklinde belirginleştiği; sınava hazırlık döneminde; % 62,4 dershaneye gitme, % 10,9 hem çalışıp hem dershaneye gitme öne çıkmakta; bölüm hakkında bilgilenme sürecinin; % 46,5 bölümde öğrenciliğe başladıktan sonra, % 34,2 kazandıktan sonra internet incelemesi ve % 16,0 tercih döneminde internet incelemesi, şeklinde oluştuğu gözlenmiştir. CEğitim-Öğretim dönemine ilişkin sorulardan; Lisede alınan Kimya bilgisinin dersleri anlamda yeterliliği açışından; % 74,2’sinin yetersiz bulduğu; bunun nedenini; % 37,8 lisedeki Kimya öğretmenlerine, % 32,9 lise laboratuarlarının yetersiz olmasına ve % 20,7’sinin de 50 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL kendilerine bağladığı dikkat çekmekte; bölüme başladıktan sonra Kimya’ya bakışları açısından; % 37,1’nin doğru tercih yaptığı, % 35,5’nin önceki düşüncelerini koruduğu, % 27,4’nün Kimya’yı seçtiğine pişman olduğu görülmekte; bölümün değerlendirilmesinde; ders programı ve içerik açısından; % 41,2 iyi, % 34,2 idare eder, % 16,6 yetersiz; alt yapı ve donanım açısından; % 32,3 iyi, % 31,2 idare eder, % 30,6 yetersiz; bölüm yönetimi için; % 35,5 idare eder, % 32,4 yetersiz, % 26,9 iyi; öğretim üyeleri için; % 43,2 iyi, % 27,6 idare eder, % 20,0 yetersiz; diğer öğretim elemanları için; % 47,0 iyi, % 31,1 idare eder, % 13,7 yetersiz, şeklinde dağılım olduğu gözlenmiştir. Zorunlu staj uygulamasında; % 55,4 otuz gün yeterli, % 35,3 otuz günden daha uzun olmalı, staj yeri olarak % 50,0 sanayi kuruluşlarının kalite kontrol ve AR-GE birimleri, % 39,2 hastane-özel laboratuar biyokimya birimleri tercihini kullanmışlardır. D- Mezuniyet sonrası sürece ilişkin olarak; % 58,4 alınan eğitimin yeterli olmayacağını, % 52,2 bir yıl içinde iş bulamayacağını, % 77,7 özel sektörde kimyager olmayı düşünmektedir. İş başvurusu ve tercihi açısından ise; % 62,4 iş deneyimi kazanabileceği yerde düşük maaşla da çalışabileceği, % 31,7 parayla birlikte başka faktörleri de göz önüne alacağını, % 75,1 alan dışı yüksek maaşlı iş yerine, alanıyla ilgili düşük maaşlı işi tercih edeceğini ve % 74,7 ilaç endüstrisinde çalışma isteğini belirtmektedir. KAYNAKLAR 1. M. Bakaç ve M. N. Kumru, Fen Eğitiminde amaçların belirlenmesi, III.Ulusal Fen Bilimleri Eğitimi Sempozyumu özetleri, 23-25-Eylül(1998), Trabzon, 234. 2. M. İşcan ve H. Durmaz, Kimya Eğitiminde Kimyasal Terim ve Kavramların Önemi, II.Ulusal Eğitim Sempozyumu Bildirileri, 18- 20 Eylül(1996). İstanbul, 68. 3. http://fef.comu.edu.tr/bolum/kim/index.php 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 51 KİMYA LİSANS VE LİSANSÜSTÜ EĞİTİMİ 8 ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN GENEL KİMYA KONULARINI KAVRAMSAL ÖĞRENME DÜZEYLERİ Suat ÇELİK, Nurtaç CANPOLAT, Tacettin PINARBAŞI, Mustafa SÖZBİLİR, Samih BAYRAKÇEKEN Atatürk Üniversitesi, Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi, OFMAE Bölümü, Kimya Eğitimi Ana Bilim Dalı, 25240- Erzurum Son yıllarda yapılan çalışmalarda, öğrencilerin ön bilgileri ile bunların öğrenmeye olan etkilerinin tespit edilerek, öğrencilerin bu mevcut bilgilerinden, eğitim süreci içerisinde ulaşılması hedeflenen bilgilere geçiş yapabileceği en uygun yöntemlerin belirlenmesi amaçlanmaktadır. Öğrencilerin sosyal çevrelerinden ya da önceki öğrenim yaşantılarından edindikleri bilgiler bilimsel olarak doğru kabul edilen bilgilerden farklı olabilmektedir. Bu bilgiler; literatürde kavram yanılgıları, ön kavramlar, alternatif yapılar veya çocukların bilimi gibi farklı adlarla ifade edilmektedir. Bilimsel olarak yanlış olan bu bilgiler, anlamlı öğrenmenin önündeki en önemli engellerden biridir. Çünkü öğrencilerin temel konularda edindikleri yanılgılar onların daha ileri düzeydeki kavramları anlamlı bir şekilde öğrenebilmelerini güçleştirmektedir. Mevcut araştırmalar birçok konuda öğrencilerin yaygın kavram yanılgılarına sahip olduklarını göstermektedir. Öğrencilerin kavramsal anlayışlarını belirlemek amacıyla yapılan bu çalışmaların bulguları doğrultusunda daha etkili bir öğretimin ve anlamlı öğrenmenin gerçekleştirilebilmesi için kolay anlaşılabilir, mantıklı ve verimli yöntemler belirlenebilir. Bu nedenle temel nitelikteki kavramlar ile ilgili öğrenci anlayışlarının belirlenmesi eğitimcilere yol gösterici olacaktır. Bu çalışma kapsamında üniversite öğrencilerinin genel kimya dersinde yer alan konuları kavramsal olarak öğrenme düzeylerini belirlenmiştir. Bu amaçla çoktan seçmeli (10) ve iki kademeli tanılayıcı (diagnostic) (13) sorulardan oluşan toplam 23 maddelik bir genel kimya kavram testi oluşturulmuştur. Soruların bir kısmı literatürde öğrencilerin kavramsal anlayışlarını belirlemeye yönelik olarak yapılmış çalışmalardan alınmıştır bir kısmı ise araştırmacılar tarafından geliştirilmiştir. Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi (KKEF) genel kimya dersini almış 2 sınıf öğrencilerinden seçilen 129 öğrenciye uygulanan teste ait güvenirlik katsayısı (KR20:0,49) olarak bulunmuştur. Bu test, Atatürk Üniversitesi; Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Kimya Eğitimi, Fen Bilgisi Öğretmenliği, Bayburt Eğitim Fakültesi Fen Bilgisi Öğretmenliği, Fen Fakültesi Kimya ve Mühendislik Fakültesi Kimya Mühendisliği ikinci sınıfta okuyan ve birinci sınıfta genel kimya dersi almış olan toplam 299 öğrenciye uygulanmıştır. Araştırma sonuçları öğrencilerin genel kimya konularını kavramsal seviyede öğrenemediklerini ve literatürde sıklıkla rastlanan kavram yanılgılarına sahip olduklarını göstermiştir. KAYNAKLAR 1. D.L. Gabel, & D.M. Bunce, Research on problem solving: Chemistry, In Gabel, D. (Ed) Handbook of Research on Science Teaching and Learning (pp 301-326); Macmillan. New York (1994) 2. Garnett , P.J., Garnett, P.J. and Hackling, M.W. (1995). Students’ alternative conceptions in chemistry: A review of research and implications for teaching and learning, Studies in Science Education, 25, 69-95. 52 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 3. R.M . Janiuk., “The Process of Learning Chemistry, A Review of the Studies”, Journal of Chemical Education, 1993, 70(10), 828-829. 4. D.R. Mulford, An inventory for measuring college students' level of misconceptions in first semester chemistry, Master Thesis, Purdue University(1996). 5. H. Pfund, and R. Diut, Bibliography: students’ alternative frameworks and science education, University of Institute for Science Education, Kiel, Germany, (2000). 6. H.J. Schmidt, Students’ misconceptions-looking for a pattern”, Science Education, (1997), 81, 123-135. 7. D.F. Treagust , “Development and use of diagnostic tests to evaluate students’ misconceptions in science”, International Journal of Science Education, 1988, 10(9), 159169. 8. J. Wandersee, , J. Mintzess, and J.D. Novak, Research on alternative conceptions in science. In Gabel, D. (Ed.), Handbook of Research on Science Teaching and Learning(1994), (pp. 177-210). New York: Macmillan. 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 53 KİMYA LİSANS VE LİSANSÜSTÜ EĞİTİMİ 9 KİMYA ÖĞRETMEN ADAYLARININ LİSANSÜSTÜ EĞİTİM YAPMA NEDENLERİ VE BEKLENTİLERİ Tülay ŞENEL, Sibel ER NAS, Nagihan YILDIRIM Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Eğitim Fakültesi, Söğütlü/ Trabzon Günümüzde bilim ve teknoloji çok hızlı bir biçimde gelişmektedir. Bu gelişmeler ülke kalkınmasında yüksek nitelikli insan gücüne olan gereksinimin hızlı bir şekilde artmasına neden olmaktadır [1]. Bu gereksinimin karşılanması sürecinde yüksek öğrenim kurumlarının önemli rolü vardır. Bu kurumların araştırma ve tartışmalar yoluyla bilgi üretmesi ve bunu öğretimle öğrencilere, yayınlarla topluma yayması gerekmektedir [2]. Bu süreçte lisansüstü eğitimin önemi ortaya çıkmaktadır. Lisansüstü öğretim bilim insanı yetiştirmeyi amaçlayan planlı programlı bir eğitim kademesidir [3]. Bu çalışmada lisansüstü eğitim yapan kimya öğretmenlerinin, lisansüstü eğitime yönelme nedenleri ve bununla ilgili beklentilerinin ortaya çıkarılması amaçlanmıştır. Özel durum metodolojisi kapsamında yürütülen bu çalışmada, veri toplama aracı olarak çalışmanın amacına yönelik mevcut durumu tespit etmek amacıyla yarı yapılanmış mülakatlar kullanılmıştır. Mülakatlarda kimya öğretmenlerine 5 soru yöneltilmiştir. Yürütülen bu mülakatlarda öğrencilerin lisansüstü eğitim yapmalarının gerekçesi ve beklentilerinin tespit edilmesi amaçlanmıştır. Mülakatlardan elde edilen veriler betimsel ve içerik analizine tabi tutulmuştur. İçerik analizine tabi tutulan verilerden matrisler oluşturulmuştur. Örneklemi 2006–2007 güz yarıyılında KTÜ Fatih Eğitim Fakültesinde öğrenimlerine devam eden 15 lisansüstü kimya öğretmeni oluşturmaktadır. Bu öğretmenlerin her biriyle yaklaşık yarımşar saat süren derinlemesine mülakatlar yürütülmüştür. Elde edilen verilerden öğretmenlerin lisansüstü eğitime yönelme nedenlerinin başında herhangi bir öğretim kurumunda göreve başlayamamaları gelmektedir. Ayrıca bazı kimya öğretmenlerinin akademik kariyer beklentisinin ön planda olduğu belirlenmiştir. Bu araştırma verileri, ilgili literatürle birlikte tartışılarak beklentilere yönelik öneriler getirilmiştir. KAYNAKLAR 1. K.Karakütük (1990). Türkiye’de Lisansüstü Öğretimin Sorunları, Eğitim Araştırmaları, Nisan 2000. sayı:7, s. 65. 2. T. Bülbül, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesinde Görev Yapan Öğretim Üyelerinin Lisansüstü Öğretime Öğrenci Seçme Sürecine İlişkin Görüşleri, Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, (2003) cilt:36, sayı:1-2. 3. F.Varış, Lisansüstü Düzeyde Eğitim Elemanı Yetiştirme, Eğitim Bilimleri Sempozyumu, 49–54. Ankara: Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Yayınları:136 (1984). 54 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL KİMYA LİSANS VE LİSANSÜSTÜ EĞİTİMİ 10 LİSANS ÖĞRENCİLERİN FAZ DİYAGRAMLARINI ALGILAMA DÜZEYLERİNİN VE KAVRAM YANILGILARININ BELİRLENMESİ Ahmet GÜRSES, Hasan YOLCU , Metin AÇIKYILDIZ Atatürk Üniversitesi K.K. Eğitim Fak.OFMA Bölümü, Kimya Eğitimi A.B.D, 25240 Erzurum Faz diyagramları konusu erime-donma, buharlaşma yoğunlaşma ve süblimleşme olaylarının, katı, sıvı, gaz fazların tümünün birlikte sunulduğu ve geçiş şartlarının belirtildiği deneysel verilere dayalı olarak geliştirilmiş grafiksel materyallerdir. Bu materyallerin yorumunun, normal iki veya üç boyutlu düzlemsel ve hacimsel grafiksel gösterimlerden farklı oluşu öğrenci açısından bir takım algılama problemlerine yol açmaktadır. Bu çalışma farklı başlıklar altında orta öğretim düzeyinden başlayarak öğrencilerin sıklıkla karşılaştıkları ve bundan dolayı da bilme boyutunda yaygın bir kazanım durumunun fakat kavrama noktasında önemli kavram yanılgılarının ve algılama kusurlarının söz konusu olduğu “faz diyagramları” konusu ile ilgili öğrencilerin algılama düzeyleri ve kusurlarının belirlenmesi amacıyla tasarlanmıştır. Çalışma tipik bir durum incelemesi olup, örneklem olarak Atatürk Üniversitesi Kimya Eğitimi Anabilim Dalı 3 ve 4. sınıf öğrencileri (60 kişi) seçilmiştir. Veriler açık uçlu 10 sorudan oluşan bir test ve yarı yapılandırılmış mülakatlar yardımıyla toplanmıştır. Bulguların nitel analizinden öğrencilerin fazlar konusunu sadece bir laboratuvar uygulaması olarak düşündükleri ve faz diyagramlarını tipik bir grafik olarak algıladıkları anlaşılmaktadır. Ayrıca suyun negatif erime eğrisini, kritik sıcaklık ve buhar ve gaz arasındaki fark konusunda yanlış kavramalara ve/veya eksik bilgilere sahip oldukları belirlenmiştir. KAYNAKLAR 1. Atkins Fizikokimya. Phase Diagrams.(191-201). Oxford University Press 1998. 2. N. Ira Levine. Physical chemistry.One Component Phase Equilibrium.(191204).McGraw-Hıll Book Company 1988. 3. A.Gürses & S.Bayrakçeken.Deneysel Fizikokimya. Hal Değişmeleri ve Faz kuralları.(107-140).Kültür Eğitim Vakfı Yayınları. 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 55 KİMYA LİSANS VE LİSANSÜSTÜ EĞİTİMİ P 11 KİMYA LİSANS EĞİTİMİNİN TEMEL PROBLEMLERİ Yusuf Ziya EROL Yıldız Teknik Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Davutpaşa, İstanbul Kimya biliminin temel konusu oldukça geniş ve kapsamlı olduğundan genel olarak bir öğrencilerin çok fazla özgür olduğu, geleceğine kesin biçimde yön veremeyen bir kimya eğitimi söz konusu. Genel olarak iki boyutlu bir eğitim üzerinde yeterli olmayan laboratuvar çalışmalarıyla verilen kimya eğitimi geliştirmeyi yalnız öğrencinin üstün çabalarına bırakıyor. Ancak öğrencinin yönlendirilmesi daha önceden yapılabilirse ve seçmiş olduğu alan ile daha yakından ilişki kurması sağlanabilirse geleceği daha net bakması ve kendisini daha iyi geliştirmesi sağlanabilir. Almanya’da üniversitelerin eğitimi bu yöndedir ve öğrencilerin master eğitimi ile mezun olmasını sağlanmaktadır. Okulların üretim ile yakın olması verilen eğitimin somutlaştırılmasında, günlük hayata nasıl uyarlandığının gösterilmesinde yardımcı olacaktır. Ar-Ge çalışmalarının gelişmesinde de bu yakınlık etkili olacaktır. Buna örnek olarak da sanayiye yakınlaşan okulların başarısının artmış olmasını gösterebiliriz. Kısacası okulların üretime daha çok yaklaşması gerekmektedir. Ayrıca lisans eğitiminde öğrenciler zamanla kimyasallar hakkında bilgi sahibi olsa da laboratuvar güvenliğini geliştirmesi gerekiyor. Güvenliğin birinci koşul olması gerekirken çok dikkat edilmediği görünüyor. Birçok üniversitede laboratuvar güvenlik dersleri verilmiyor ve çalışma hayatında da önemsiz bir ayrıntı olarak görünüyor. 56 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL KİMYA LİSANS VE LİSANSÜSTÜ EĞİTİMİ 12 KİMYA EĞİTİMİ ÖĞRENCİLERİ İÇİN YENİ UFUKLAR: Çevre Eğitimi Gaye TEKSÖZ TUNCER, Elvan Alp, Hamide ERTEPINAR ODTÜ Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Inönü Bulvarı 06531 Ankara Çevresel problemlerin çözümü sadece biyolojik veya teknolojik atılımlarla mümkün değildir (Newhouse, 1990), çünkü sağlıklı bir çevrede yaşamanın ve doğal kaynakları korunmanın önündeki temel engeller ekonomik büyüme, insanların gereksinim ve isteklerindeki artış ve buna bağlı olarak artan ve değişen tüketim alışkanlıklarıdır (Maloney & Ward, 1973 Ramsey & Rickson, 1976). Çevre okur-yazarlığı bireylerin çevre ile pozitif bir iletişim kurmasını ve bu iletişimin günden güne ve uzun dönemde sürdürülebilir hale getirilebilmesini sağlayacak bilgi, yetenek, tutum ve alışkanlıkların geliştirilmesi anlamına gelmektedir. Bir toplumda genç kuşağın doğru yönlendirilmesi, o toplumun geleceği açısından önem taşımaktadır: eğitim sisteminin her aşamasında çevre okur-yazarlığı ya da çevre eğitimi verilmesi gerekmektedir. “Çevre okuryazarlığı” kavramının ortaya çıkması ve toplumlarda çevre okuryazarlığının gelişmiş olması gerekliliği, bireylerin problemleri tanıma, değerlendirme, kişisel sorumluluklarını anlama ve önlem alma yeteneklerinin geliştirilmesine ve doğal kaynak kullanımı ve çevre kirliliği problemlerinin en aza indirilmesine yardımcı olacak alışkanlıkları geliştirmeleri anlamına gelmektedir. Kısaca, bir toplumun “çevre okuryazarlığı”nın belirlenmesi ve geliştirilmesi, çevre ile ilgili problemlerin çözümünde ve sürdürülebilir kalkınma sağlanmasında gerçekleştirilmesi gereken temel adımlardan biridir. Yüksek öğretim kurumlarında çevre eğitimi ve çevre ile ilgili değerlerin geliştirilmesi son dönemlerde yoğun olarak tartışılan konulardan biridir (Moody ve diğerleri, 2005; Kaplovitz & Levine, 2005). Çünkü, üniversite öğrencilerinin mezun olduktan sonra, toplum yaşamında ve profesyonel yaşamda aktif rol almaları beklenmektedir ve önemli rollerinden biri de üniversite eğitimi sırasında kazandıkları çevresel bilgi, beceri, tutum ve değerleri çevrelerine taşımalarıdır. Bu yüzden, üniversitelerin hedeflerinden biri de, konuları ne olursa olsun tüm öğrencilerinin çevre okur-yazarı olmalarına olanak tanıması olmalıdır. Bu hedefe ulaşmak için ilk aşama ise, üniversitelerde özellikle eğitim fakültelerinde, geleceğin öğretmenlerinin çevre okur-yazarı olmalarının sağlanmasıdır. Bu gerçekler ışığında, önerilen bu çalışmanın amacı, eğitim fakültelerinde çevre okuryazarı mezunlar yetiştirmenin önemine dikkat çekmek ve Eğitim Fakültesi Kimya Öğretmenliği Bölümü’nde yapılan çevre okuryazarlığı belirleme çalışmasının sonuçları aracılığı ile, kimya eğitimi mezunlarının Türkiye’de çevre eğitimi konusundaki misyonunu vurgulamaktır. Çalışma, Ankara İli’ndeki bir devlet üniversitesinde yer alan Eğitim Fakültesi Kimya Öğretmenliği Bölümü 5. sınıf öğrencisi 20 kişi ile gerçekleştirilmiş olup nitel ve nicel araştırma tekniklerinin kullanıldığı 2 bölümden oluşmuştur. Birinci bölüm katılımcıların çevre okuryazarlığını belirlemek amacı ile National Environmental Education and Training Foundation (NEETF & Roper, 2005) tarafından geliştirilmiş olan Çevre Okuryazarlığı Anketinin uygulanması, ikinci bölüm ise, öğrencilerin çevre eğitimine eğilimlerini belirlemek amacı ile, araştırmacılar tarafından hazırlanan 10 adet açık uçlu sorudan oluşmaktadır. 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 57 Çalışmanın birinci aşamasının sonuçları, çevre bilgisi, çevresel tutum, çevresel kullanımlar ve çevresel kaygılar başlıkları altında, ikinci bölüm ise, çevre eğitimine yatkınlık başlığı altında irdelenmiştir. Elde edilen sonuçlar, 20 öğrenciden hiçbirinin 11 bilgi sorusunun tümüne cevap veremediğini, 1’inin 9 soruya, 6 kişinin de 8 soruya doğru yanıt verdiğini göstermiştir. 7 soruyu doğru yanıtlayan öğrenci sayısı 7, 6 ve daha az soru yanıtlayan öğrenci sayısı ise, 6’dır. NEETF & Roper (2005) tarafından çevre bilgisinin değerlendirilmesi amacı ile hazırlanan değerlendirmeye göre (Tablo 1), çalışmaya katılan 20 öğrenciden 7 tanesinin çevre bilgisi kabul edilebilir düzeydedir. Geçer not alan öğrenciler, kimya öğretmeni adayı olarak verecekleri derslerin içeriğine çevre eğitimi konularını kesinlikle entegre etmeyi planladıklarını ifade etmişlerdir. Aynı zamanda bu öğrenciler, ilerideki öğretmenlik deneyimleri süresince eğitimlerinde su kirliliği, hava kirliliği, toprak kirliliği, katı atıklar, zararlı atıklar ve küresel ısınma konularına yer verebileceklerini belirtmişlerdir. Öğrenciler, çevre eğitimi konularının aktarımında en çok alan çalışmalarının ve görsel örneklemelerin yararlı olacağını düşünmektedirler. Tablo 1. Çevre Bilgisi Testi Sonuçları Doğru yanıtlanan soru sayısı Doğru yanıt veren öğrenci sayısı 10 ve daha fazla 0 9 1 8 6 7 7 6 veya daha fazlası 6 Kabul edilebilirlik Kabul edilebilir Kabul edilebilir Kabul edilebilir Kabul edilemez Kabul edilemez Örneklemi oluşturan tüm kimya öğretmen adaylarının, ders içeriklerinde çevre konularına yer vermeyi düşünmeleri çevre eğitimi amaçlarına ulaşılması açısından umut vericidir. Bulgulara göre, eğitim fakültesinde verilen çevre eğitimi dersleri öğretmen adaylarına çevre duyarlılığını ve sürdürülebilir davranışları kazandırmada katkı sağlamıştır. Böylece, verdikleri eğitim boyunca öğrencilerine çevreye yararlı davranışlarıyla model olabileceklerdir. Ancak, araştırma sonuçlarına göre öğretmen adayları etkin bir çevre eğitimi vermek için gerekli olan alan bilgisine sahip değildir. Çevre sorunları ile ilgili doğru kararlar alınması açısından son derece önem taşıyan çevre bilgisi düzeyinin diğer eğitim fakültelerinde de yapılacak çalışmalarla tespit edilmesi ve geliştirilmesi için programların düzenlenmesi gerekmektedir. KAYNAKLAR 1. N. Newhouse, Implications of attitude and behavior research for environmental conservation, The Journal of Environmental Education, (1990) 22(1), 26–32. 2. Maloney & Ward,. Ecology: Let's Hear From the People: An Objective Scale for the Measurement of Ecological Attitudes and Knowledge, American Psychologist, (1973) 28(7), 583586 3. Ramsey & Rickson, Environmental Knowledge and Attitudes, Journal of Environmental Education, (1976) 8(1), 10-18 4. G.Moody, H.Alkaff, D.Garrison, F. Golley. Assessing the Environmental Literacy Requirement at the University of Georgia, The Journal of Enviromental Education, (2005)36(4), 3-9. 5. M. Kaplowitz & R. Levine, How environmental knowledge measures up at a Big Ten university. Environmental Education Research, (2005) 11(2), 143-160 58 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 6. Neetf, The National Environmental Education & Training Fundation, Environmental Literacy in America. What Ten Years of NEETF/Roper Research and Related Studies Say About Environmental Literacy in the U.S, 2005. 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 59 KİMYA LİSANS VE LİSANSÜSTÜ EĞİTİMİ P 13 KİMYA MÜHENDİSLİĞİ LİSANS EĞİTİMİNDE BİTİRME PROJESİ İsmail İNCİ, Şafak ALTINKOÇ, Nilay YILDIRIM, Gülru KAYIK, Şahika Sena BAYAZIT İstanbul Üniversitesi, Kimya Mühendisliği Bölümü, Avcılar, 34320, İstanbul Kimya Mühendisliği eğitiminde Bitirme Projesi Dersleri; öğrencilerin lisans öğrenimleri boyunca aldıkları kimya ve mühendislik bilgilerini kullanarak bir endüstriyel tesis tasarlamalarını hedefler. Bu çalışmada, İstanbul Üniversitesi, Kimya Mühendisliği Bölümü Lisans programında 7. ve 8. yarıyıllarda bulunan Bitirme Projesi I ve II derslerinde hangi konuların yer aldığı incelenmiştir. Ayrıca, İ.Ü. Kimya Mühendisliği Bölümünde hazırlanan Bitirme Projelerinden bir örnek sunulmuştur. Bitirme Projesi dersleri, Kimya Mühendisliği öğrencilerini, kimyasal üretim yapacak bir tesisi tasarlayacak duruma getirmeyi hedefler. Bu proje sırasında öğrenci, diğer ders, uygulama ve laboratuvarlarda edindiği bilgileri üretim prosesinin tasarlanmasında, bu proseste kullanılan cihazların boyutlandırılmasında ve endüstriyel tesise ait ekonomik hesaplamalarda kullanır. İ.Ü. Kimya Mühendisliği Bölümünde Bitirme Projesi I ve II dersleri 7 ve 8. yarı yıllarda 2 kredilik dersler olarak verilmektedir. Öğrenciler kendi oluşturdukları gruplarla bir öğretim üyesinin danışmanlığında, bir konuda proje yapmaktadırlar. 2005-2006 öğretim yılında tamamlanan projeler incelendiğinde, öğrencilerin günlük hayatta karşılaştıkları ürünlerle ilgili olan proje konularını tercih ettikleri görülmüştür. Buna örnek olarak, PVC üretimi, Pomad üretimi, Deterjan üretimi, Şampuan üretimi Diş Macunu üretimi verilebilir. Öğrencilerin bir diğer ilgi alanıda geri kazanımla üretilebilecek maddelere ilişkin projelerdir, örneğin, Aluminyumun geri kazanımı. 2005-2006 öğretim yılında öğrenciler tarafından seçilen diğer proje konuları da Etil Alkol Üretimi, Laktik Asit Üretimi, Pektin Üretimidir. Bu bildiride örnek olarak verilecek proje 2006 –2007 öğretim yılında gerçekleştirilen, Etilen Glikoller Üretim Tesisidir. Projede, etilen oksitten başlayarak ana ürün olarak monoetilen glikol ve yan ürün olarak dietilen glikol üreten bir tesisin tasarımı yapılmıştır. Proseste, hammaddelerin ve ürünlerin depolandıkları tanklar, etilen oksitin, suyla reaksiyona girdiği reaktör, oluşan monoetilen glikolün diğer glikollerden ayrıldığı bir destilasyon kolonu bulunmaktadır. Yapılan projede, proseste kullanılan her bir ekipman boyutlandırılmış ve tesisin ekonomik analizi yapılmıştır. 60 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL KİMYA ÖĞRETİMİNDE YENİ YAKLAŞIMLAR 1 KİMYA EĞİTİMİNDE İÇERİĞE/BAĞLAMA DAYALI (CONTEXT-BASED) ÖĞRETİM YAKLAŞIMI VE DÜNYADAKİ UYGULAMALARI Mustafa SÖZBİLİR, Sibel SADİ, Hülya KUTU, Ali YILDIRIM Atatürk Üniversitesi, Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi, OFMAE Bölümü, Kimya Eğitimi Anabilim Dalı, 25240 Erzurum Fen eğitimi 19.yy.ın sonu 20.yy.ın başından bu yana hızlı bir gelişme göstermektedir. Bu gelişmenin temelinde yatan sebep II. Dünya savaşından sonra yıkılıp harap olan ülkelerin yeniden yapılanmaları ve gelişmeleri için çareyi fen eğitimindeki kalitenin artırılması olarak görmelerinden kaynaklanır. Son yıllarda gelişmiş ülkelerde fen eğitimi üzerine yapılan araştırmalarda, öğrenmeye sosyal çevre, kültür ve dilin etkisini inceleyen (sosyal yapılandırmacılık esaslı) araştırmalar büyük ölçüde ilerleme kaydetmekte iken ülkemizde bu alanda yapılan çalışmalar neredeyse hiç yoktur. Sosyal yapılandırmacılığa dayalı araştırmada, eğitimde genellemeci yaklaşımdan ziyade öğrenenlerin bireysel farklılıkları ve öğrenmenin gerçekleştiği şartların (context) öğrenme sürecine etkisi ele alınmaktadır [5]. Birçok öğrenci kimya derslerini soyut, öğrenilmesi zor ve yaşadıkları dünya ile ilişkisiz olduğunu düşünmektedir [3]. Bunun nedeni olarak da öğrencilerin hazır bulunuşluk seviyelerinin ve motivasyon eksikliğinin olduğu söylenebilir. Öğrencilerdeki hazır bulunuşluk seviyelerinin eksikliğinin de başta müfredat yetersizliği olmak üzere birçok sorundan kaynaklandığı bilinmektedir. Son yıllarda fen bilimlerinin hızla ilerlemesi eğitim öğretim müfredatına aşırı bilgi yüklenmesine neden olmuştur. Aşırı yüklü müfredat günlük yaşamdaki gerçek olaylardan izole edilerek öğrencilere sunulmuştur. Öğrenciler aşırı yüklü müfredattaki olgu ve kavramları günlük yaşamla ilişkilendirmede problemler yaşamışlar ve bu durum öğrencilerde ilgi eksikliğine sebep olmuştur. Bu problemlerin giderilebilmesi için birçok araştırma yapılmıştır ve önerilen çözüm yollarından birisi de içeriğe/bağlama dayalı (context-based) öğretim yaklaşımıdır. Fen öğretiminde içeriğe/bağlama dayalı (context-based) öğretim yaklaşımı, 1980’lerin başında İngiltere’de York Üniversitesi’nde bulunan bir grup eğitimcinin kimyaya karşı gençlerin ilgilerini çekmenin yolunun eğitimin günlük hayatla daha fazla ilişkilendirilmesinden geçtiğini düşünerek “Salters Hikâyeleri” adını verdikleri gerçek olaylardan oluşan 5 içerik/bağlam (context) ile ortaya çıkmıştır [2,4]. İçeriğe/bağlama dayalı (context-based) öğretim yaklaşımının başlıca amacı, öğrencilere bilimsel kavramları günlük yaşamdan seçilmiş olaylar ile sunmak ve böylece öğrencilerin motivasyon ve bilim öğrenmeye isteklerini artırmaktır [1]. Salters yaklaşımının çok büyük başarı yakalamasından sonra Amerika, İsviçre, İspanya, Slovenya, İskoçya, Rusya, Yeni Zelanda, Çin (Hong Kong), Belçika, İsrail başta olmak üzere birçok ülke Salters yaklaşımını kendi eğitim sistemlerine adapte etmiştir. 5 farklı ülkede kullanılan içeriğe/bağlama dayalı (context-based) öğretim yaklaşımının adları şunlardır: (1) Salters Advanced Chemistry (İngiltere), (2) Industrial Chemistry-IC (İsrail), (3) Chemie im Kontext-ChiK (Almanya), (4) Chemistry in Context-CiC (Amerika), (5) Chemistry in Practice-CiP (Hollanda). 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 61 Yaklaşık çeyrek asırdır kullanılan ve başarısı kanıtlanmış olan içeriğe/bağlama dayalı (context-based) öğretim yaklaşımı, birçok ülkenin kimya öğretim programında kullanılmasına karşın ülkemizde henüz tanınmamaktadır. Bu çalışmada içeriğe/bağlama dayalı (contextbased) öğretim yaklaşımı tanıtılacak ve ülkemizde uygulanabilirliği tartışılacaktır. KAYNAKLAR 1. V. Barker, International Journal of Science Education, 1999, 21(6), 645-665. 2. J.M. Bennett and F. Lubben, International Journal of Science Education, 2006, 28(9), 9991015. 3. A., Pilot and A.M.W. Buşte, International Journal of Science Education, 2006, 28(9), 953956. 4. J.N., Lazonby, P.E. Nicolson and D.J. Waddington, Journal of Chemical Education, 1992, 69(11), 899-902. 5. M. Sözbilir and N. Canpolat, Fen ve Teknoloji Öğretimi, Pegema Yayıncılık, Ankara, 2006, 417-432, 62 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL KİMYA ÖĞRETİMİNDE YENİ YAKLAŞIMLAR POSTER 2 NEWMAN YAPISINDA KİRAL MOLEKÜLLERE AİT KONFİGÜRASYONLARIN TAYİNİ İÇİN YENİ BİR METOT1 N. İzzet KURBANOĞLU1, Abdullah MENZEK2 1 2 Sakarya Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, 54300 Sakarya, Atatürk Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, 25240 Erzurum Moleküllerdeki kiral merkezlerin konfigürasyonlarını tayin etmek, çoğu öğrenciler ve hatta tecrübeli kimyacılar için de zaman zaman zor olmaktadır. Newmann formülündeki kiral merkezlerin konfigürasyonlarının belirlenmesi bunlardan birisidir. Newmann formülündeki kiral merkezlerin tayini konusunda bazı çalışmalar mevcuttur[2]. Bunlarda izlenen yol, Newmann formülü Fisher izdüşüm formülüne dönüştürülür ve sonra konfigürasyonları belirlenir. Bu dönüştürmelerde zaman zaman hatalara düşülmektedir. Aromatiklik ve redoks gibi olayların kolaylıkla yazılabilmesi, öğrenilebilmesi ve hatırlanabilmesi oldukça önemlidir[3-6]. Biz, Newmann formülündeki kiral merkezlerin konfigürasyonları için, basit ve kolay bir metot geliştirdik[3]. Bu metotta yapıyı, fisher formülüne dönüştürmeye gerek yoktur. Cx d (c) d (c) I cx cy cx cy II a' (b') a' (b') Şema 1 Cy Cx ve Cy kiral merkezleri içeren bir Newmann formülü düşünüldüğünde, Cx ve Cy' ye bağlı grupların öncelik sıraları Cx için a, b, c, d ve Cy için de a', b', c' ve d' dir. Her bir merkez için bu gruplar belirlendikten sonra, I yapısında görüldüğü gibi d ve a' düşey konuma yerleştirilir. Eğer Cy = d ve Cx = a' ise, d ve a' yerine sırayla c ve b' yerleştirilir (Şema 1). Ayrıca, Cx ve Cy kiral merkezlerine bağlı gruplar da II yapısında görüldüğü gibi düzenlenir ve konfigürasyonları belirlenir. KAYNAKLAR 1. N.İ. Kurbanoğlu, A. Menzek, Journal of Science Education (Revista de Educación en Ciencias), (2005), N2, 6, 106-107. 2. P.L. Silverman, J. Barnaro, J. Chem. Edu., (1999), 69, 630-630. 3. D. Tavanier, J. Chem. Edu., (1986), 63, 511-513. 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 63 4. J.-X. Wang, C. Yang, J. Chem. Edu., (1992), 69, 373-375. 5. M.N. Quigly, J. Chem. Edu., (1992), 69, 138-140. 6. A. Menzek, J. Chem. Edu., (2002), 79, 700-702. 64 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL KİMYA ÖĞRETİMİNDE YENİ YAKLAŞIMLAR 3 KİMYADA ‘‘OKSİTLER’’ KONUSUNUN KODLAMA YÖNTEMİYLE ÖĞRETİLMESİ Gülşah KOTİL Güneşli Rekor Dershanesi, Hürriyet Mh., Menderes Cd., Kuyu Sk., No:2, Güneşli-İstanbul Kimya eğitiminde karşılaşılan en önemli problemlerden biri öğrencilerin, konuları kavramak için ezberleme yöntemine başvurmasıdır. Kimya dersi laboratuvar ortamında somutluk kazansa da özellikle ÖSYS sınavına hazırlık için anlatılan derslerde kavramlar konu fazlalığı ve zaman kısıtlılığı nedeniyle kağıt üzerinde kalmaktan öteye gidememektedir. Buluş yoluyla öğretimin basamaklarından olan kodlama sisteminden, bir alandaki kavram ve genellemelerin aşamalı düzeni kastedilir. Kodlama ya da anlamlandırma, kısa süreli bellekteki bilginin, uzun süreli bellekte halihazırda var olan bilgilerle ilişkilendirilerek uzun süreli belleğe transfer edilme sürecidir. Kodlandırma yönteminde, öğrencilerin öğreniminde uzun belleğe kalıcı bilgilerin sağlanması için bu taktik kullanılır. Öğrenilecek harfler, kelime, cümleler veya formüllerin kodlama taktiği ile kalıcılığı sağlanabilir. İlginç kelime, cümle, mâni, şiir gibi anlamlı veya anlamsız ifadelerle kodlanarak bilgilerin kalıcılığı sağlanır. Oksitler konusu lise 2. sınıflarda kimyasal hesaplamalar ünitesi içerisinde öğretilmektedir. Asidik, bazik, nötr ve amfoter oksitlerin tanınması bu bileşiklerin verdiği reaksiyonları kavramada önemli rol oynar. Ametal ve amfoter metallerin kodlandırılmasıyla oksitler ezberlenmeye gereksinim duyulmadan kolaylıkla ayırt edilebilmektedir. Ayrıca, kodlama yöntemine yardımcı metot olan tablo ve soru-cevap yöntemleri de kullanılmıştır. Bu çalışmada, kimyada ‘‘Oksitler’’ konusunun öğretilmesini sağlamak için kalıcı bir öğrenim şekli olan kodlandırma yöntemi geliştirilmiştir. KAYNAKLAR 1. M.F.Turgut, D.Baker, R.Cunningham, M. Piburn, İlköğretm Fen Öğretimi,1997, Ankara 2. M.Toker, Bilim Eğitim ve Düşünce Dergisi, 2003, 3,7 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 65 KİMYA ÖĞRETİMİNDE YENİ YAKLAŞIMLAR 4 YARATICI BİR ÖĞRETİM MODELİNİN GELİŞTİRİLMESİ VE KİMYASAL BAĞLAR KONUSUNDA UYGULANMASI Hakkı KADAYIFÇI, Hüseyin AKKUŞ, Basri ATASOY Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, OFMA Eğitimi Bölümü, Kimya Eğitimi Anabilim Dalı, ANKARA Akıcı, esnek ve özgün fikirler üretme olarak tanımlanan yaratıcı düşünmenin edebiyat, sanat, sosyal bilimler ve fen bilimlerindeki ele alınış şekillerinde farklılıklar bulunur. Fen eğitimi açısından bakıldığında öğrencilerin yaratıcı düşünmeleri; derslerde hayal güçlerini ve ıraksak düşünme yeteneklerini aktif biçimde kullanmaları ile bunun sonucunda bilimsel ve yaratıcı ürün oluşturmaları yoluyla olur. Öğrencilerin oluşturdukları bu yaratıcı ürünlerin teknik ürünler olması, onların bilimsel bilgilerini ortaya koyması, bilimsel olgular ile ilişkili olması ve bilimsel problemleri çözmek için tasarlanmış olması beklenir. Birçok fen kavramının anlaşılması, öğrencilerin ilgili kavram hakkında hayal ederek oluşturacakları tutarlı ve dinamik zihinsel modellere sahip olmasına bağlıdır. Yine, öğrenciler kavramlar hakkında ne kadar çok düşünürler ve fikirler üretirlerse kavramı daha iyi öğrenecekleri de açıktır. Dolayısıyla öğrenciler yaratıcı düşünme sürecinin iki bileşeni olan hayal etme ve ıraksak düşünmeyi kavramları öğrenirlerken kullanabilirler. Ayrıca yapılandırmacı öğrenme yaklaşımına göre öğrenme ancak yeni bilginin ön bilgilerle ilişkilendirilmesiyle olabildiğine göre; yeni öğrenilecekler ile bilinenler arasında benzerlik kurmaya yarayan analojiler de yeni kavramların öğrenilmesinde ve yaratıcı fikirlerin oluşturulmasında kullanılabilir. Yapılandırmacı öğrenme yaklaşımını temel alan yaratıcı bir öğretim modeli; öğrenme döngüsünün aşamaları ile hayal etmeyi, ıraksak düşünceler üretmeyi ve analojik ilişkiler kurmayı destekleyen yaratıcı öğretim tekniklerini içermelidir. Bu amaçla çerçevesini 5E öğrenme döngüsü modelinin oluşturduğu, öğrencilerin analoji üretmeleri modeline ağırlık veren ve diğer yaratıcı öğretim tekniklerinin de yer aldığı fen derslerinde kullanılabilecek öğrenen merkezli bir yaratıcı öğretim modeli geliştirildi (Tablo 1). Tablo 1: Yaratıcı bir öğretim modeli Basamaklar 1. Önbilgileri hatırlama 2. Bir olguyu açıklayan fikirler üretme 3. Olgunun gözlenmesi veya sonuçlandırılması 4. Yeni kavramın tanıtılması 5. Olguyu yeni kavramı kullanarak açıklama 6. Olguyla ilgili analoji üretme 7. Olguyu analojiyi kullanarak açıklama 8. Analojideki benzeyen ve benzemeyen tarafların belirlenmesi 66 Önerilen Bazı Yaratıcı Öğretim Teknikleri Örnek olay inceleme Beyin fırtınası A:B:C:D, Analojik Problem Çözme, Analojilerle Öğretim Modeli, Sinektik, Analog Senaryolar, Analoji Üretme 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 9. Yeni kavramla ilgili zihinsel modelleri gösterme 10. Yaratıcı uyarlama 11. Yaratıcı değerlendirme Zihinde canlandırma, Çizim yapma, Modelleme Analitik teknikler, Etkileşimli teknikler Yanal düşünme teknikleri, Model tasarlama, Düşünce üretme teknikleri, 5N 1K, Bulmacalar Geliştirilen yaratıcı öğretim modelinin Ankara Gazi Üniversitesi Vakfı Özel Lisesi 1. sınıflarda kimyasal bağlar konusunda uygulanması; öğrencilerin anlamaları, imajları ve ıraksak düşünceleri üzerine etkisinin geleneksel öğretim yaklaşımıyla karşılaştırılması çalışması devam etmektedir. Bu karşılaştırma yapılırken öğrencilerin analojik düşünme yetenekleri, bilimsel işlem becerileri ve yaratıcı düşünme yetenekleri kontrol altına alınmaktadır. KAYNAKLAR 1. A. Taylor, Learning science through creative activities, School Science Review, (1997) 79(286), 39-46. 2. C. Wood, The development of creative problem solving in chemistry, Chemistry Education Research and Practice, (2006) 7 (2), 96-113. 3. Holyoak K. J. and Thagard P, Mental Leaps: Analogy in Creative Thought. The Mit Pres, England, 1996. 4. J. A Glover, R. R. Ronning, and C. R. Reynolds (1989) A Handbook of Creativity: Assessment, Theory, and Research, 383-398. New York: Plenum. 5. J. A. Mathews (2004) High school students' views of learning chemistry concepts with analogies, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Georgie University. 6. L. L. Cronin, Creativity in the Science Classroom. The Science Teacher, (1989) 56(2), 3536. 7. L. Mason, Fostering Understanding by Structural Alignment as a Route to Analogical Learning, Instructional Science, (2004)32: 293-318. 8. Lin, C., Hu, W., Adey, P. and Shen J.,The Influence of CASE on Scientific Creativity. Research in Science Education, (2003) 13, 143-162. 9. N. LeBoutillier and D. F. Marks, Mental Imagery and Creativity: A Meta-Analytic Review Study. British Journal of Psychology, (2003) 94, 29-44. 10. P. Csermely, L. Lederman, Science Education: Talent Recruitment and Public Understanding, IOS Pres., 2003. 11. R. A. Haris, Creative problem solving: A Step-by-Step Approach, Los Angeles: Pyrczak Publishing 2002. 12. R. J. Sternberg, Handbook of Creativity, Cambridge Universty Pres,1999. 13. R. J. Swartz, S.D. Fischer and S. Parks (1998) Infusing the Teaching of Critical and Creative Thinking into Secondary Science. Critical Thinikning Boks & Software, ABD. 14. R. K. Coll and D. F. Treagust, Learners’ Mental Models of Chemical Bonding. Research in Science Education, (2001) 31, 357-382. 15. T. Davies, J. Gilbert, Modelling: Promoting Creativity While Forging Links between Science Education and Design and Technology Education, Canadian Journal of Science, Mathematics and Technology Education, (2003) 3(1), 68-82. 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 67 KİMYA ÖĞRETİMİNDE YENİ YAKLAŞIMLAR 5 ÇÖZELTİ KİMYASININ ÖĞRETİMİNDE BİLİMSEL TARTIŞMA ODAKLI SINIF ORTAMININ ÖĞRENCİLERİN, KAVRAMSAL DEĞİŞİMLERİNE, BİLİMİN DOĞASI İLE İLGİLİ ANLAYIŞLARINA VE TUTUMLARINA ETKİSİ Fitnat KÖSEOĞLU, Sevinç Nihal ATALAY, Ayşegül TEKELİ, Gülşah ÖZER Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, Kimya Eğitimi ABD, Teknikokullar, 06500 Ankara Son yıllarda fen eğitiminde yapılan araştırmalarda fen alanı derslerinde öğrencilere fen kavramlarının öğretilmesinin yanında bilimin epistemolojisinin ve bilimin doğasının da kavratılması gerektiği vurgulanmaktadır. Bilimin epistemolojisini ve bilimin doğasını kavrayan öğrenciler, bilimsel kavramları ve fenomenleri anlamalarının yanı sıra bu kavram ya da fenomenlerin neden önemli olduğu diğer kavramlar ve fenomenler ile ilişkilerinin nasıl olduğu ve bilimsel bilgi birikiminin hangi yollarla elde edildiği konusunda daha iyi bir anlayış geliştirirler [1]. Bu nedenle fen derslerinde bilimin epistemolojisini ve doğasını ön plana çıkaran bilimsel tartışma uygulamalarına önemli bir yer verilmesi gerektiği açıktır. Öğrenciler bilimsel tartışma stratejileri kullanılan öğretim ortamlarında bilim insanlarının yaşadıklarına benzer uygulamalar yaşarlar, bilim insanları gibi bilgileri gerçek bağlamlarda yapılandırma imkanı bulurlar[2]. Böylece sadece bilimsel kavramları değil, bilimin doğasını da öğrenme fırsatı yakalarlar [1,3]. Fen eğitiminde bilimsel tartışmanın uygulamalarına önem verilmesi gerektiği vurgulanmasına rağmen fen sınıflarında bilimsel tartışmanın çok nadir uygulandığı görülmektedir. Bunun temel nedenlerinden birisinin öğretmenlerin fen sınıflarında bilimsel tartışmaya dayalı derslerin organize edilmesi ile ilgili pedagojik hazırlıklarının yetersiz olmasıdır [1]. Bu çalışmada, diğer dünya ülkelerinde olduğu gibi Türkiye’de yürütülen fen alanı derslerinde de sınıf içi bilimsel tartışma uygulamalarının yetersiz olduğu düşüncesinden hareketle çözeltiler konusunda fen sınıflarında bilimsel tartışma uygulamalarını destekleyecek örnek ders materyalleri geliştirmek ve uygulamak amaçlanmıştır. Bu ders materyalleri çözeltiler konusunda literatürden ve öğrencilerle yapılan yarı yapılandırılmış ön görüşmelerden tespit edilen yanlış kavramalar dikkate alınarak hazırlanmıştır. 9. sınıf çözeltiler konusunun, öğrencileri bilimsel tartışma sürecine katarak işlenebilmesini sağlayacak bu ders materyalinde bilimsel tartışma çatısı olarak Toulmin ’in Argümantasyon Modeli esas alınmış, öğrencilere öncelikle bu çatıyı tanıtma amaçlı bildikleri güncel konularla ilgili etkinlikler yaptırılmıştır. Sonra, kavram karikatürleri kullanılarak bir argümanda neler olması gerektiği tartışılmıştır. Çözünme olgusu tahmin et-gözle-açıkla stratejisi, çözünmeye etki eden faktörler yap-boz grupları stratejisi, sıcaklığın çözünürlüğe etkisi dinleme üçlüleri stratejisi, ve gazların sudaki çözünürlüğü kanıt kartları etkinliği ve deney tasarlama gibi stratejiler kullanılarak işlenmiştir. Çalışmanın örneklemini 9. sınıf öğrencilerinden toplam 59 öğrenci oluşturmuştur. Çalışmada öntest-sontest kontrol grubu dizaynı kullanılmıştır. Örneklem kontrol grubu ve deney grubu olmak üzere rastgele iki gruba ayrılmıştır. Dersler, kontrol grubunda (29 öğrenci) geleneksel yaklaşım ile yürütülürken, deney grubunda (30 öğrenci) bilimsel tartışma stratejileri kullanılarak yürütülmüştür. Bilimsel tartışma stratejileri kullanılarak hazırlanan materyallerle yapılan öğretiminin öğrencilerin kavramsal değişimlerine, bilimin doğası ile ilgili anlayışlarına ve derse karşı tutumlarına etkisi incelenmiştir. Bu amaçla Çözeltiler Kavram Testi, Bilimsel Bilginin Doğası Ölçeği, Kimya Dersi Tutum Ölçeği, hem deneysel gruba hem de kontrol grubuna öntest- 68 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL sontest şeklinde uygulanmıştır. Çalışmanın nitel veri kaynaklarını ise sınıftaki uygulamaların ve öğrenciler ile yapılan yarı yapılandırılmış ön ve son görüşmelerin video kayıtları ile öğrencilerin derslerde kullandıkları çalışma kağıtları oluşturmuştur. Kontrol ve deneysel grubun kavram testine ait öntest ve sontest sonuçları değerlendirildiğinde grupların öntest ortalamaları arasında anlamlı bir farkın olmadığı (p>0,05) ancak sontest sonuçlarına ait ortalamalar arasındaki farkın deneysel grubun lehine anlamlı olduğu (p<0,05) tespit edilmiştir. Ayrıca öğrencilerle yapılan görüşmelerde uygulama öncesinde öğrencilerde mevcut olan kavram yanılgılarında iyileşmeler olduğu anlaşılmıştır. Öğrencilerin kimya dersine karşı olumlu tutum geliştirdikleri ve bilimin doğası ile ilgili algılamalarında olumlu gelişmeler olduğu çalışmanın elde edilen diğer önemli bulguları arasındadır. KAYNAKLAR 1. R. Driver, P. Newton & J. Osborne, Science Education, (2000), 84, 287–312 2. Brown, Collins, & Duiguid, Educational Researcher, (1989), 18, 32-42 3. J. Osborne, S.Erduran, S.Simon & M. Monk, School Science Review, (2001), 82(301), 63-70 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 69 KİMYA ÖĞRETİMİNDE YENİ YAKLAŞIMLAR 6 ELEMENTLERİN PERİYODİK SİSTEMİNİN LİSE ÖĞRENCİLERİNE BİLİMSEL TARTIŞMA STRATEJİLERİ KULLANILARAK YAP-BOZ SINIF ORTAMINDA ÖĞRETİMİ İLE İLGİLİ UYGULAMALAR VE ÇIKARIMLAR M. Nur ERDOĞAN1, Fisun ÖZBİLGİN2, Fitnat KÖSEOĞLU2 1 Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Kimya Öğretmenliği, Ankara 2 Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, Kimya Öğretmenliği, Ankara Son yıllarda pek çok ülkede olduğu gibi Türkiyede’de öğrencilerin kimya derslerine karşı ilgilerinin ve derslerdeki bilişsel başarılarının giderek azaldığı gözlenmektedir. Fen eğitimi araştırmaları, öğrenciler tarafından kimyanın makroskopik, mikroskopik ve sembolik boyutlarını iyi kavrayamadığını ve buna bağlı olarak öğrencilerin tutumlarında bir azalma olduğunu ortaya koymaktadır. Yanlızca kimya dersi müfredatlarının niyetlenilen müfredat düzeyinde değiştirilmesinin ve ders kitaplarının içeriklerinin yeniden düzenlenmesinin dersleri daha çekici ve etkili hale getirmekte yeterli olmayacağını, bunların yanında çeşitli öğretim stratejilerinin konuya uygun şekilde geliştirilerek etkin bir şekilde birlikte kullanılması gerektiğini düşünmekteyiz. Yapılandırıcı yaklaşıma dayalı fen öğretimi anlayışında etkin bir öğrenmenin ancak öğrencinin aktif bir şekilde konuya dahil olması ve sorumluluk alması ile gerçekleşebileceği geniş kabul görmektedir [1]. Fen eğitimi ile ilgili yaptığımız çeşitli çalışmalarda gözlemlediğimiz ve literatürde de belirtildiği gibi kimya derslerinde öğrenciler periyodik sistemi tam olarak anlamlı bir şekilde öğrenememekte, bunun yerine periyodik tabloyu ezberlemektedir. Bu yüzden lise öğrencilerine periyodik sistem gibi bir konuyu etkili bir şekilde öğretmek için öğrencilerin fiziksel ve zihinsel olarak aktivitelere katılımının sağlandığı, onların küçük gruplar halinde çalışarak çeşitli seviyelerde etkileşimde bulundukları bir sınıf ortamı geliştirerek çeşitli stratejileri bir arada kullanmayı düşündük. Özellikle son 20 yıldır fen eğitimi ile ilgili yapılan bilimsel araştırmalarda öğrencilerin sınıfta bilimsel bilgiye ulaşırken bilim adamlarının izledikleri yolları deneyerek ve bilim adamları gibi düşünerek tartışma yapmalarının, öğrencilerin hem fen kavramları ile ilgili anlayışlarını geliştirdiği, hem de bilimi öğrenmede onlara farklı düşünme yolları kazandırdığı ileri sürülmektedir [2]. Ayrıca bilginin yapılandırılması sürecinde kültürel ve sosyal etkileşimleri ve bu etkileşimlerde dilin rolünün önemini gözönüne aldığımızda bilimsel tartışma (argumentation) yönteminin kullanılmasının bilim öğrenimini kolaylaştırılabileceği öne sürülmektedir [3]. Fen eğitimi literatüründe bilimsel tartışmanın öneminin vurgulanmasına karşın pek çok ülkede, fen sınıflarında bilimsel tartışma stratejilerinin kullanıldığı öğrenme ortamlarının çok nadir olduğu görülmektedir [3]. Ayrıca yapılan araştırmalar, işbirlikçi öğrenmenin öğrencilerin bilime karşı tutumlarını ve kendilerine karşı olan güvenlerini geliştirmede etkin olduğunu, buna bağlı olarak da bilişsel başarılarını geliştirdiğini göstermektedir. Bu yöntem; sınıf içi sosyal ortamı, bireysel çalışmayı, iletişimi ve öğrencilerin kendilerine olan güvenlerini geliştirmektedir. İşbirlikçi öğrenme tekniklerinden biri olan yap-boz (jig-saw) tekniği, her bir öğrencinin iki farklı grupta farklı görevlerin sorumluluklarını alacak şekilde sınıfın düzenlenmesinden oluşan bir tekniktir. Bu çalışmada, elementlerin özelliklerinin ve benzerliklerinin anlaşılması ve periyodik sistemin nasıl geliştiğinin ortaya konulması sürecinde işbirlikçi öğrenmeye dayalı yap-boz sınıf tasarımında, bilimsel tartışma stratejileri kullanılarak öğrencilerin hem bilişsel başarılarını hem de kimyaya karşı tutumlarını olumlu bir şekilde artırmak hedef alınmıştır. 70 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL Ayrıca çalışmada, yap-boz sınıf ortamında öğrenme ile ilgili öğrencilerin görüşleri de araştırılmıştır. Çalışma lise 1 düzeyindeki öğrencilerde kontrol (22 öğrenci) ve deneysel grup (20 öğrenci) deney tasarımı kullanılarak yapılmıştır. Kontrol grupta öğretim son yıllarda kullanılan geleneksel yaklaşım yöntemiyle yapıldı. Deneysel grupta ise öğrenciler 6’şar kişilik öğrenme gruplarına ayrıldı. Her öğrenme grubundan 2 kişiye aynı konu başlığı verilerek 6 kişilik uzman gruplar oluşturuldu. Önce her öğrenciden uzman gruba gelmeden kendi konusu ile ilgili gerekli araştırmayı yapması ve bilgi toplaması istendi. Daha sonra uzman gruplar halinde düzenlenen sınıfta tahmin et-gözle-açıkla, bilim tarihinden çeşitli olayların tartışılması, yazma çerçeveleri, yarışan teoriler gibi bilimsel tartışmayı destekleyen çeşitli öğretim stratejileri kullanılarak periyodik sistem ile ilgili öğretim yapıldı. Her bir uzman grubun alt konusu ile ilgili farklı çalışma yaprakları ve etkinlikler uygulandı. Uzman grubu oluşturan öğrencilerden, konularını ait oldukları öğrenme gruplarına anlatmak için strateji geliştirmeleri istendi ve öğrenme gruplarında bilimsel tartışma teknikleri ve öğretmenin yönlendirmesi ile konuların öğrenilmesi sağlandı. Bu sürecin sonuna doğru öğrenme gruplarına periyodik sistemle ilgili değerlendirme etkinlikleri uygulandı. Deneysel ve kontrol gruba öntest ve sontest olarak bilişsel başarı testi [5] ve tutum testi [6] uygulanmıştır. Ayrıca deneysel gruba uygulamadan sonra öğrencilerin yap-boz sınıf ortamında öğrenmenin kimya öğrenmeyi daha çekici hale getirip getirmediğini, onların iletişim ve sosyal becerilerini ve kişisel gelişimlerini desteklemeye yardımcı olup olmadığı konusundaki düşüncelerini araştırmak için görüş bildirim anketi uygulanmıştır [1]. Çalışma sonunda periyodik sistem gibi öğrenciler tarafından anlamlı bir öğrenmenin gerçekleştrilmesinin zor olduğu bir konuda işbirlikçi öğrenme tekniği olan yap-boz ile bilimsel tartışmanın içiçe kullanılmasının etkili olduğu görülmüştür. Analizler bilgisayar ortamında SSPS (Statistical Package for the Social Sciences) programı kullanılarak yapılmış, sonuçlar 0,05 anlamlılık düzeyinde değerlendirilmiştir. Buna göre gruplar arasında bilişsel başarı testinde deneysel grup lehine anlamlı bir fark olduğu ortaya çıkmıştır. Analiz sonuçlarına göre her iki gruptaki öğrencilerin kimyaya karşı tutumları açısından anlamlı bir farkın olmadığı görüldü. Bu sonuç, tutumun kısa sürede değiştirilemeyeceğini ve uzun süre değişmeden kalabildiğini ifade eden çalışmalarla desteklenmektedir [4]. Ayrıca deneysel gruba uygulanan görüş bildirim anketi analizine göre, yap-boz sınıf ortamının bilim ve bilimi öğrenme yolları hakkındaki algılamalarına anlamlı bir katkı sağladığı tespit edilmiştir. KAYNAKLAR 1. I. Eilks, Journal of Chemical Education, (2005), 82, 2, 313-319. 2. R. Driver, P. Newton & J. Osborne, Science Education, (2000) ,84, 287-312. 3. J. Osborne, Cambridge Journal of Education, (2002), 32, 2. 4. R. A., Shibeci, & J.P. Riley, Journal of Research in Science Teaching, (1986), 23 (3), 177- 187. 5. E. Danili & N. Reid, Chemistry Education Research and Practice, (2006), 7, 2, 64-83. 6. A. Hofstein, N. Maoz ve M. Rıshpon, School Science and Mathematics, 90, 1, 13-20. 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 71 KİMYA ÖĞRETİMİNDE YENİ YAKLAŞIMLAR 7 ARGÜMANTASYONA DAYALI ÖĞRETİM UYGULAMALARIN ÖĞRENCİLERİN ASİTLİK/BAZLIK KUVVETİ, DERİŞİM VE pH KONUSUNDAKİ KAVRAMSAL DEĞİŞİMLERİNE VE KİMYAYA KARŞI TUTUMLARINA ETKİSİ Fitnat KÖSEOĞLU1, Halil TÜMAY1, Nimet AKBEN2 1 Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, Kimya Eğitimi ABD, Teknikokullar, 06500 Ankara 2 Ankara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Fakültesi, Sınıf Öğretmenliği ABD, Cebeci, Ankara Bilimi diğer disiplinlerden ayıran temel özellik, delillere dayanarak ortaya koyduğu düşünceler için gerekçeler sunması ve ikilemleri çözmek için rasyonel yollar geliştirmesidir (Siegel, 1989). Bazerman’a [1] göre bilim adamlarının başlıca etkinliği meslektaşlarını kendisinin ve başkalarının düşüncelerinin geçerliğine ikna etme amacıyla argümantasyon yapmasıdır. Argümantasyon, bilimsel bir konu hakkında düşünceler ileri sürme, destekleme, eleştirme, değerlendirme ve arıtma süreci olarak tanımlanabilir. Bilimin temel bir bileşeni olmasına karşın fen eğitiminde bilimsel düşüncelerin gerekçelerinin ve argümantasyonun sıklıkla ihmal edildiği ve bu düşüncelerin sözel bildirim vasıtasıyla doğrudan aktarılmaya çalışıldığı bilinmektedir [2]. Genellikle, öğrencilere bilimsel bilgiyi derinlemesine düşünme, tartışma ve argümantasyon aracılığıyla nasıl yapılandırıldığını anlama fırsatı verilmez. En iyi durumda öğrenciler doğrulama tipi deneyler yapmaktadır. Oysa, önemli olan öğrencilerin geleneksel bilimsel hipotez test etmede yer alan doğru deney yapma becerilerini edinmeleri değil, elde ettikleri delillerle kendi mevcut teorilerini koordine etme becerisi geliştirmeleridir. Fen sınıflarındaki yaygın uygulamalar incelendiğinde bilimsel düşüncelere niçin inanılması gerektiğinden çok neye inanılması gerektiğinin vurgulandığı görülebilir. Bunun sonucunda çoğu sınıfta ezbere, yüzeysel öğrenme ve pozitivist bir bilim görüşü baskın olmaktadır. Birçok fen eğitimcisi, öğrencileri argümantasyon sürecine katmanın kavramsal anlamayı ilerleteceğini, bilimin doğasını ve epistemolojisini anlamayı destekleyeceğini ve sosyo bilimsel meselelerde karar verme kalitesini artıracağını vurgulamakta ve bu nedenle okul feninin temel bir öğesi olması gerektiğini savunmaktadır [3]. Bu amaçla son zamanlardaki araştırmalar fen eğitiminde öğrencilerin bilimsel argümantasyonu öğrenmesinin ve uygulamasının nasıl destekleneceğine odaklanmıştır. Bilimde ve fen eğitiminde argümantasyonun önemine karşın öğrencileri; iddia etme, gerekçeleme, karşı çıkma ve sorgulama gibi argümantasyon süreçlerine katmak ve argümantasyona dayalı uygulamalar gerçekleştirmek oldukça zordur. Fen eğitiminde argümantasyona dayalı yaklaşımları kullanmanın en büyük zorluklarından birisi bu amaca yönelik müfredat materyallerinin olmayışı ve öğretmenlerin bu yöndeki eğitimlerinin ve becerilerinin yetersiz oluşudur. Literatürde, soyut bir ders olan kimyanın çok çeşitli konularında öğrenci yanlış kavramaları ortaya konulmuş ve kimyanın temel konularından birisi olan asitler ve bazlar konusunda birçok yanlış kavrama olduğu vurgulanmıştır. Asitler ve bazlar konusunda öğrencilerin sonraki öğrenmelerini etkileyen ve çok yaygın olan temel yanlış kavramalardan birisi asitlik/bazlık kuvveti, derişim ve pH arasındaki ilişkilerin yanlış kurulmasından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle bu konuda anlamlı kavramsal öğrenmeyi destekleyecek ve kavramsal değişim sağlayacak ders materyallerinin ve pedagojik yaklaşımların geliştirilmesi önemli bir gerekliliktir. 72 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL Anlamlı kavramsal öğrenmenin olabilmesi için eğitim, öğrencilerin kendi bireysel bilgi yapılarının farkında olmasına ve bu yapıları geliştirmelerine, arıtmalarına veya değiştirmelerine yardımcı olacak şekilde yapılmalıdır. Öğrencilere argümantasyona katılma fırsatları sağlandığında, öğrenciler tüm sınıf ve küçük gruplar içinde çok çeşitli konuşmalara katılırlar ve farklı düşüncelerle karşılaşırlar. Öğrenciler farklı düşüncelerle karşılaştıklarında ve argümantasyon yaptıklarında kendilerinin ve başkalarının düşünceleri üzerinde derinlemesine düşünebilirler ve bu, yanlış kavramalarını değiştirmelerine ve daha iyi anlamalar geliştirmelerine yardımcı olabilir. Dolayısıyla, öğrencilerin yaygın bir şekilde yanlış kavrama sahip olduğu asitlik/bazlık kuvveti, derişim ve pH konusunda öğrencileri argümantasyon sürecine katmak onların kavramsal anlamasını destekleyebilir ve kavramsal değişimi kolaylaştırabilir. Bu çalışmanın amacı, üniversite 2. sınıf analitik kimya dersinde asitlik/bazlık kuvveti, derişim ve pH konusunda argümantasyona dayalı ders materyallerinin ve sınıf uygulamalarının geliştirilmesi ve öğrencilerin kavramsal anlaması ve kimyaya karşı tutumu üzerine etkinliğinin incelenmesidir. Çalışmada tek grup öntest-sontest dizaynı kullanılmıştır. Çalışmaya G.Ü. Gazi Eğitim Fakültesi Kimya Eğitimi Anabilim Dalı’nda analitik kimya dersini alan 20 öğrenci katılmıştır. Çalışmada Asitler ve Bazlar Kavram Testi ve Kimyaya Karşı Tutum Ölçeği öntest ve sontest olarak uygulanmıştır. Çalışma süresince öğrenciler asilik/bazlık kuvveti, derişim ve pH kavramlarına ve bunlar arasındaki ilişkilere odaklanan argümantasyona dayalı etkinliklere katılmıştır. Anlamlı kavramsal anlamayı ve kavramsal değişimi desteklemek için öğrencilerin akranlarıyla ve sosyal etkileşim içerisinde delillere dayalı argümanlar ve karşı-argümanlar oluşturması, kendilerinin ve akranlarının argümanlarını gözden geçirmesi, değerlendirmesi, arıtması ve sunması teşvik edilmiştir. Çalışma süresince öğrencileri asitler ve bazlar konunda argümantasyon sürecine katmak için yap-boz grupları, küçük grup tartışmaları, tüm sınıf tartışması, kavram karikatürleri, yarışan teoriler, tahmin et – gözle – açıkla, verileri analiz etme ve yorumlama ve kavram haritaları gibi çeşitli stratejiler kullanılmıştır. Çalışmada elde edilen nicel verilerin ve öğrencilerin çalışma süresince oluşturdukları ürünlerin analizi argümantasyona dayalı uygulamaların asitlik/bazlık kuvveti, derişim, pH ve bunlar arasındaki ilişkiler konusunda anlamlı öğrenmeyi ve kavramsal değişimi desteklediğini ve öğrencilerin kimyaya karşı tutumunu pozitif yönde ilerlettiğini göstermiştir. Bu bulgular ışığında argümantasyona dayalı uygulamaların kimya eğitiminde anlamlı öğrenme ve kavramsal değişimi desteklemek ve pozitif tutumları ilerletmek için kullanılabilecek etkin bir pedagoji olduğu önerilebilir. KAYNAKLAR 1. C. Bazerman, Shaping written knowledge: The genre and activity of the experimental article in science. Madison: University of Wisconsin Press. (1988). 2. R. Driver, , P. Newton, , & J. Osborne, 2000, Establishing the Norms of Scientific Argumentation in Classrooms, Science Education, 84, 287. 3. J. Osborne, , S. Erduran, , & S. Simon, Enhancing the quality of argumentation in school science. Journal of Research in Science Teaching, (2004) 41(10), 994-1020. 4. H. Siegel, Why should educators care about argumentation? Informal Logic, (1995).17, 159–176. 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 73 KİMYA ÖĞRETİMİNDE YENİ YAKLAŞIMLAR 8 TUZ SUDA ÇÖZÜNDÜĞÜNDE NE OLUR? ÖĞRETMEN ADAYLARINA, KİMYA TARİHİNDEN ÖRNEKLERLE BİLİMSEL BİLGİNİN YAPILANDIRILMASINDA ARGÜMANTASYONUN ROLÜNÜN KAVRATILMASI Halil TÜMAY, Fitnat KÖSEOĞLU Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, Kimya Eğitimi ABD, Teknikokullar, 06500 Ankara Bilimin ve bilimsel bilginin doğasına ilişkin tek bir görüş üzerinde anlaşma olmamasına karşın, genel olarak bilimsel bilginin dünya hakkında keşfedilen gerçeklerden ziyade dünyayı tanımlamak ve açıklamak için insanlar tarafından sosyal olarak yapılandırıldığı ve değişken olduğu kabul edilmektedir [3]. Bilimi diğer disiplinlerden ayıran temel özellik delillere dayanarak ortaya koyduğu düşünceler için gerekçeler sunması ve ikilemleri çözmek için rasyonel yollar geliştirmesidir. Bilim adamları tarafından öne sürülen iddialar bilim topluluğu ikna edilemedikçe kabul edilmez ve bu süreçte bilimsel argümantasyon kritik bir rol oynar. Argümantasyon, bilimsel bir konu hakkında düşünceler ileri sürme, destekleme, eleştirme, değerlendirme ve arıtma süreci olarak tanımlanabilir. Bilim adamlarının iddialar ve argümanlar oluşturmak için verileri ve delilleri koordine etme ve daha sonra meslektaşlarını kendi iddialarının geçerliğine ikna etme amacıyla argümantasyon yapması bilimin işleyişinde ve bilimsel bilginin oluşturulmasında temel etkinliklerden birisidir [4]. Ancak, son zamanlardaki araştırmalar çoğu öğrencinin bilimi bu şekilde görmediğini ortaya koymuştur. Fen eğitiminde bilimsel düşüncelerin gerekçelerinin ve argümantasyonun sıklıkla ihmal edildiği ve bu düşüncelerin sözel bildirim vasıtasıyla doğrudan aktarılmaya çalışıldığı bilinmektedir. Bunun sonucunda çoğu sınıfta pozitivist bir bilim görüşü baskın olmakta ve bilim tartışmasız verilerden açığa çıkan net doğru cevapların olduğu bir disiplin olarak görülmektedir [2]. Oysa, öğrencilerin bilimi sürekli olarak düşüncelerin ortaya konduğu, sorgulandığı ve sıklıkla geliştirildiği veya değiştiği bir süreç olarak görmelerini ve bu süreçte argümantasyonun kritik rolünü anlamalarını sağlamak önemlidir. Ancak, öğrencilerde böyle bir anlayışı geliştirmenin en büyük zorluklarından birisi bu amaca yönelik müfredat materyallerinin ve uygulama örneklerinin olmayışıdır [2]. Bu nedenle bilimin işleyişinde ve bilimsel bilginin oluşturulmasında argümantasyonun kritik rolünün kavranmasını sağlayacak öğretim materyallerinin ve uygulama örneklerinin geliştirilmesi gereklidir. Öğrenme/öğretme etkinliklerinde bilim tarihinden olaylar kullanılarak öğrencilere kimya kavramlarının ve teorilerinin nasıl geliştirildiğini, kimyacıların iddialarını deneysel delillerle nasıl desteklediğini, düşüncelerin geliştirilmesinde argümantasyon sürecinin ne kadar önemli olduğunu öğrenme fırsatı verilebilir. Fakat öğretmenler için böyle etkinliklere uygun materyaller çok nadirdir. Bu çalışmanın amacı, kimya tarihinden elektrolitik ayrışma teorisi örneği kullanılarak bilimin işleyişinde ve bilimsel bilginin oluşturulmasında argümantasyonun rolünü ortaya koymak için geliştirilen örnek bir müfredat materyalini tanıtmak ve bu materyale dayanan rol oynama etkinliğinin kimya öğretmen adaylarının bilimsel bilginin nasıl yapılandırıldığı ve bilimin doğası ile ilgili anlayışlarına etkisini incelemektir. Birçok kimya sınıfında öğrencilere çözeltide iyonik ayrışma düşüncesi tanıtılmaktadır. Tipik olarak öğrencilere sodyum klorür gibi iyonik bir katı suda çözündüğünde tuzun NaCl Na+ + Cl- şeklinde iyonlarına ayrıştığı söylenir. Fakat bu düşüncenin kimya tarihinde en tartışmalı düşüncelerden birisi olduğu öğrencilere nadiren aktarılır. Geliştirilen örnek 74 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL müfredat materyalinde 19. yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyılın başlarında tuzun suda çözünmesini açıklamak için öne sürülen iki teori (elektrolitik ayrışma teorisi ve birleşme teorisi) ve bu teorileri destekleyen argümanlar ve karşı argümanlar lise ve üniversite kimya sınıflarında öğretim amacıyla kullanılabilecek şekilde oluşturulmuştur. Geliştirilen öğretim materyalinde ilk defa Arrhenius tarafından 1887’de yayınlanan elektrolitik ayrışma teorisinin [1] Arrhenius, Ostwald ve van’t Hoff tarafından hangi deneysel deliller kullanılarak hangi argümanlarla desteklendiği; birleşme teorisini savunan Armstrong, Pickering, Fitzgerald ve Herroun tarafından hangi karşı argümanların öne sürüldüğü ve argümantasyon süreci sonucunda elektrolitik ayrışma teorisinin ciddi eleştirilere karşın bilim topluluğu tarafından nasıl kabul edildiği ortaya koyulmuştur. Ayrıca, elektrolitik ayrışma teorisinin buhar basıncı düşmesi, donma noktası alçalması, asit – baz reaksiyonları ve nötralleşme ısısı, ozmotik basınç gibi daha önce açıklanamayan olayları nasıl aydınlattığı irdelenmiştir. Geliştirilen öğretim materyalinin kimya öğretmen adaylarının bilimsel bilginin yapılandırılması ve bilimin doğası ile ilgili anlayışlarına etkisini incelemek amacıyla geliştirilen materyal kullanılarak bir rol oynama etkinliği gerçekleştirilmiş ve öğretmen adaylarıyla bilimsel bilginin yapılandırılmasında bilimsel argümantasyonun özellikleri tartışılmıştır. Kimya öğretmen adaylarıyla yapılan mülakatlar sonucunda öğretmen adaylarının bilimin işleyişinde argümantasyonun rolü ile ilgili anlayışlarında önemli ilerlemeler olduğu gözlenmiştir. Çalışmaya katılan 21 adet kimya öğretmen adayının büyük bir çoğunluğu bilimde argümantasyonun rolünü daha iyi kavradıklarını, kavramlar ve teorilerin nasıl oluşturulduğunu, nasıl doğrulandığını ve kabul edildiğini, deneysel delillerle nasıl ilişkilendirildiğini ve bilimsel bilginin oluşturulmasında yaratıcı düşüncenin rolünü daha iyi anladıklarını belirtmiştir. Ayrıca, öğretmen adaylarının büyük bir kısmı bu tür etkinliklerin öğrencilerin ilgisini çekme ve aktif bir öğrenme ortamı oluşturma için faydalı olabileceğini bildirmiştir. Bu bulgular ışığında, öğretmenlerin ve öğrencilerin bilimin doğası ve bilimsel bilginin yapılandırılmasında argümantasyonun rolü ile ilgili anlayışlarını ilerletmek için bilim tarihinden örnek durumlar kullanmanın etkili bir strateji olduğu önerilebilir. KAYNAKLAR 1. S. Arrhenius, Uber die Dissociation der in Wasser gelosten Stoffe, Zeitschrift fur Physicalische Chemie i, (1887), 631–648. 2. R. Driver, P. Newton, J. Osborne, Science Education, (2000), 84, 287. 3. N. G. Lederman, F. Abd-El-Khalick, R. L. Bell, R. Schwartz, Journal of Research in Science Teaching, (2002), 39 (6), 497–521. 4. J. Osborne, S. Collins, M. Ratcliffe, R. Millar, R. Duschl, Journal of Research in Science Teaching,(2003), 40(7), 692-720. 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 75 KİMYA ÖĞRETİMİNDE YENİ YAKLAŞIMLAR P 9 GAZLAR KONUSUNDA PROBLEM TEMELLİ ÖĞRENME YAKLAŞIMININ SINIF ÖĞRETMENLİĞİ ÖĞRENCİLERİNİN BAŞARI ve TUTUMUNA ETKİSİ Mehmet YALÇIN1, Sakıp KAHRAMAN1, Esra ÖZKAN1, Fatma AĞGÜL2 1 Atatürk Üniversitesi, Bayburt Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, 69000, BAYBURT 2 Atatürk Üniversitesi, KK Eğitim Fakültesi, OFMAE Bölümü, 25400, ERZURUM Aktif öğrenme yaklaşımları gerçek yaşamdan alınan problemleri içeren senaryolar yoluyla öğrenenleri araştırmaya, öğrenmeye, tartışmaya ve öğrendiklerini uygulamaya yönelten bir anlayışı ifade eder. Birçok şekilde pratiğe dökülebilen aktif öğrenme yaklaşımlarının uygulama yöntemlerinden biriside Probleme Dayalı Öğrenme (PDÖ) yaklaşımıdır. PDÖ, klasik eğitimin “ezberci”, “pasif aktarımcı” ve “eğitici merkezli” sisteminden farklı olarak, öğrencinin eğitim sürecine aktif olarak katıldığı “öğrenci merkezli”, güncel bilgi düzeyine ulaşmak için “araştırmaya yönelten” ve eğitimin sürekliliği için “öğrenmeyi öğreten” bir yaklaşım olarak özetlenebilir. Bu çalışma, sınıf öğretmenliği programı Genel Kimya dersi gazlar konusunda PDÖ yaklaşımının öğrenci başarısı ve tutumuna etkisini incelemeyi amaçlamaktadır. Çalışmada ön test-son test kontrol gruplu yarı deneysel araştırma deseni kullanılmıştır. Bayburt Eğitim Fakültesinde gerçekleştirilen çalışmada, Sınıf Öğretmenliği Bölümü ikinci sınıf birinci öğretim öğrencileri (43) ve ikinci öğretim öğrencileri (41) gruplara rasgele atanmıştır. Deney grubu ikinci öğretim öğrencileri, kontrol grubu olarak ise birinci öğretim öğrencileri belirlenmiştir. Beş hafta süren çalışmada veri toplama aracı olarak literatür dikkate alınarak geliştirilen Kimya Tutum Ölçeği ve Gazlar konusu başarı testi ile öğretmen gözlem notları kullanılmıştır. Ayrıca deney grubundan rasgele seçilen dört öğrenci ile mülakat yapılmıştır. Deney grubu öğrencileri grup olarak gazlar konusuyla ilgili beş problem durum üzerine araştırma yapmış ve her hafta araştırma sonuçlarını sınıf ortamında sunduktan sonra son olarak sınıf tartışması yapılmıştır. Elde edilen ön test ve son test verileri istatistiksel olarak analiz edilmiştir. Öğrencilerin tutum farklılıklarını belirlemek için yapılan ANCOVA testi Mden:76,62(düzeltilmiş:76,64); Mkont:72,25(düzeltilmiş:77,22) olarak tespit edilmiştir. Kovaryat olarak dikkate alınan tutum ön test faktörünün önemli bir etkisinin olmadığı belirlenmiştir ( F=0,004, p=0,951>0,05). Fakat gruplar arasında tutum bakımından anlamlı bir farkın olduğu belirlenmiştir ( F=4,17, p=0,047<0,05). Gazlar konusu başarı testinde ise kontrol ve deney grupları için son test ortalama değerleri sırasıyla 5,21(düzeltilmiş:5,23) ve 5,30(düzeltilmiş: 5,28) olarak bulunmuştur. ANCOVA testi kovaryatın (başarı ön test) önemli bir etkisinin olmadığını (F=0,646, p=0,425>0,05) göstermiştir. Aynı analiz gruplar arasında benzer şekilde başarı bakımından farklılığın olmadığını ortaya koymuştur ( F=0,017 ve p=0,895>0,05). Öğretmen gözlem notları ve öğrenci mülakatları ise PDÖ nünü işleyişi ve etkisi bağlamında analiz edilmiştir. Sonuçlar PDÖ ünün öğrenci tutumu üzerine olumlu tutumuna işaret etmektedir. KAYNAKLAR 1. Mayo, P., Donnelly, M. B., Nash, P. P., & Schwartz, R. W., Student Perceptions of Tutor Effectiveness in problem based surgery clerkship. Teaching and Learning in Medicine, (1993) 5(4), 227-233. 76 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 2. http://cleo.eng.monash.edu.au/teaching/pbl-list 3. Kaptan, F. ve Korkmaz, H. İlk öğretimde fen bilgisi öğretimi Modül 7, s:41-47 Ankara 2001. 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 77 GÜNLÜK YAŞAMDA KİMYA VE UYGULAMALARI 1 BİLGİSAYAR DESTEKLİ ÖĞRETİM MATERYALİ GELİŞTİRME: TEMEL GIDA MADDELERİNİN GÜNLÜK YAŞAMDAKİ YERİ İrfan ŞİMŞEK1, Zeliha ÖZSOY GÜNEŞ2, F.Gülay KIRBAŞLAR3, Zerrin AYVAZ REİS1 1 İstanbul Üniversitesi, Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi, Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Bölümü, Vefa, 34070, İstanbul 2 İstanbul Üniversitesi, Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Vefa, 34070, İstanbul 3 İstanbul Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Kimya Bölümü, Avcılar, 34320, İstanbul Yaşam için gerekli temel gıda bileşenleri olan proteinler, yağlar, karbonhidratlar, vitaminler ve mineral maddeler; ilköğretimden başlamak üzere, ortaöğretim ve üniversite’de biyoloji, kimya, biyokimya ve gıda kimyası gibi derslerde okutulmaktadır. İlgili genel olarak derslerde; bu önemli gıda bileşenlerinin kimyasal yapısı, niçin gerekli olduğu ve eksikliğinde nelerin olabileceği belli bir düzen içerisinde anlatılır. Bu beslenme uzmanları tarafından da maddeler, önem derecelerine göre bir düzene sokularak ideal beslenme için önerilen, beslenme piramidi oluşturulur. Günümüzde, bilgiyi sadece ezberleyen bireyler yerine, günlük hayattaki kullanım alanlarına göre değerlendirebilen, bütünlük kurabilen ve öğrendiklerini anlamlı kılabilen bireylerin yetiştirilmesi gerekmektedir. Hızla gelişen bilim ve teknolojiyi takip edebilmek eğitim ve öğretim alanında da zorunlu hale gelmiştir. Bu bağlamda öğrencilerin ilgili derslerde öğrendikleri (aslında tüm bireylerin bilmesi gereken) yaşam için gerekli olan temel gıda bileşenleri konusunun, en etkin şekilde ve bir bütün halinde bilgisayar programı kullanılarak anlatılmasının çok daha kalıcı ve anlaşılır olabileceği düşünülmektedir. Bu çalışmada; temel gıda bileşenleri konusu, bilgi teknolojileri kullanılarak ele alınmıştır. Konu anlatımı esnasında ele alınan her başlık maddesi, dolayısı ile temel gıda bileşenlerinin günlük yaşamdaki kullanımı ve önemi, bu bileşenlerinin eksik alınması durumunda karşılaşılabilecek sorunların neler olduğu incelenmiştir. KAYNAKLAR 1. 2. 3. 4. 78 H. D. Belitz and W. Grosch, Food Chemistry, Springer-Verlag, Berlin-Heidelberg, (1987). M. H. Weinberger, ISI, Atlas of Science Pharmacology, (1988),2, 175. T. Ası, Tablolarla Biyokimya, İstanbul Üniv., Vet. Fak. Yay., (1996). F. G. Kırbaşlar, A. Tavman, A. Türker, S. Türdü, Asian Journal of Chemistry, (2005)17, 1823-1826,. 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL GÜNLÜK YAŞAMDA KİMYA VE UYGULAMALARI 2 LİSE ÖĞRENCİLERİNİN KÜRESEL ISINMAYA KARŞI İLGİLERİNE YÖNELİK BİR ARAŞTIRMA Özge ÖZBAYRAK, Melis Arzu ÇEKÇİ, Sibel KILINÇ ALPAT, Mehmet KARTAL, Şenol ALPAT Dokuz Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanlar Eğitimi Bölümü Kimya Eğitim Anabilim Dalı, 35150 Buca-İZMİR Teknolojik araştırma ve geliştirmelere büyük oranda katkı sağlayan fen bilimleri eğitimi bu anlamda sanayileşmeyi de destekler. Ancak gelişen sanayileşme sonucunda doğal çevre zarar görmektedir. Bu nedenle, teknolojik gelişmeler doğal çevreyi ve ekolojik dengeyi bozmayacak şekilde planlanmalıdır [1]. Bu planlanmanın yapılabilmesi için eğitim süreci içerisindeki öğrencilere çevre ve ekoloji bilinci geliştirme yönünde eğitim verilmelidir [2]. Küresel ısınma, doğal ekolojik dengeyi bozması nedeniyle günümüzün en büyük problemlerinden biri olmuştur. Sera gazları olarak adlandırılan; karbondioksit, su buharı ve metan gibi bazı gazların, güneşten gelen ışınların dış uzaya yansımasını önlediği ayrıca bu ışınları soğurarak küresel ısınmaya yol açtığı öne sürülmektedir [3]. İnsanlar tarafından çevreye salınan bu tür sera gazlarının neden olduğu etkiler; daha az soğuk günler, daha sıcak geceler, öldüren sıcak hava dalgaları, seller ve yoğun yağışlar, yıkıcı kuraklıklar ve kasırga ile tropikal fırtına gücünde artış şeklinde rapor edilmiştir [4]. Doğal ekolojik dengenin korunması ve yerküremizin geleceği açısından bu derece önemli bir problem olan küresel ısınma üzerine yapılabilecek her türlü çalışma büyük önem taşımaktadır. Çalışmada geleceğimizin güvencesi olan gençlerimizin, küresel ısınma ile ilgili bilgi düzeylerinin belirlenmesi ve bilgi düzeylerine etki eden faktörlerin incelenmesi hedeflendi. Bu amaçla değişik lise türlerinde öğrenim gören öğrencilerden 210 denek seçilerek, başarı testi uygulandı. Düzenlenen anket soruları ile öğrencilerin küresel ısınma konusundaki teorik bilgileri, küresel ısınmanın günümüzdeki etkileri ve küresel ısınmaya karşı alınabilecek önlemler konusundaki bilgi düzeyleri ölçülmüştür. Lise türü, cinsiyet, anne ve babanın öğrenim durumu, ailenin ekonomik durumu ve öğrencilerin küresel ısınma ile ilgili daha önceden herhangi bir aktivitede yer alıp almadıkları gibi parametreler incelendi. Veriler, ANOVA ve t-testi ile istatistiksel olarak değerlendirildi. KAYNAKLAR 1. E. S. Darçın, O. Bozkurt, M. Hamalosmanoğlu, S. Köse, Internatinal Journal Of Environmental and Science Education, (2006) , 1: 2, 104 – 115. 2. F. H. Groves, A. F. Pugh, Journal of Science Education and Technology ,(1999), 8: 1, 75,81. 3. M. Bahar, F. Aydın, V.Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi, Bildiriler kitabı, 10, 2002. 4. www.atonet.org.tr/turkce/bulten, “Küresel Isınma Kıskacında Türkiye Raporu” . 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 79 GÜNLÜK YAŞAMDA KİMYA VE UYGULAMALARI POSTER 3 LİSE SEVİYESİNDE ÖĞRENCİLERİN GÜNLÜK YAŞAM OLAYLARINI AÇIKLAMA DÜZEYİ VE BUNA KİMYA BİLGİLERİNİN ETKİSİ. Selahatdin AY, Musa ŞAHİN Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi OFMAE Ana Bilim Dalı Kimya Bilim Dalı Eğitimde yapılan bütün çalışmalar eğitimin kalitesini arttırmaya yöneliktir. Fakat, kalite kavramı tartışmaya açık bir alan olarak görülmektedir. “Hatta kalite kavramı yüksek öğretimle ilgili tartışmaların odak noktasını teşkil etmeye başlamıştır”[1]. Günümüze kadar uzanan pozitivist yaklaşımın ürünü olan geleneksel öğrenme yöntemlerinde kalite sorulara doğru cevap verme olarak algılanabilirken, bu gün popüleritesini arttıran yorumlamacı paradigmadan gelen oluşturmacı yaklaşıma göre “kalite” kavramı öğrencinin doğru cevap vermesinden ziyade Neden? ve Niçin? sorularının da yanıtlanabildiği anlamlı öğrenme ve günlük hayatta problem çözme becerisi üzerine odaklanmaktadır. “Genel olarak eğitimin amacı, insanları hayata hazırlamaktır. Bu sebeple okullarda verilen eğitimin hayata dönük olması gerekmektedir” [2]. Kimya öğretiminde de yukarıda açıklandığı gibi anlamlı öğrenme büyük bir önem kazanmaktadır. Anlamlı öğrenmenin sağlanabilmesi için de öğrencilerin öğrenmek zorunda oldukları bilgileri neden öğrendiklerini bilmeleri gerekmektedir. Bu aynı zamanda öğrencileri motive etmek adına da güzel bir yöntemdir. “Neden öğrenmeliyim?” sorusu aynı zamanda “Bu bilgiye neden ihtiyacım var?” sorusunun bir açılımıdır. İşte bu ihtiyacı, hissettirmenin en önemli yollarından biri de, öğrencilere öğrenecekleri bilgiler ile günlük yaşam arasında, mümkün olduğunca çok ilişki kurulması ve örneklendirilmesidir. Bu aynı zamanda Çiftçi’nin ortaya koyduğu “öğrenme gönüllülük ister” [3] ilkesine de kapı açmaktadır. Eğer öğrenciler, bilgilerin soyut kavramlardan ibaret olmadığını, her bilginin mutlak olarak, günlük hayatla bir ilişkisinin olduğunu kavrarsa, ona yani bilgiye karşı olan ilgi ve tutumları artar [4]. Anlamlı öğrenmenin bir diğer yolu da öğrenciler için, öğretilen konular ile ilişkili hayatın içinde oluşturulan tecrübelerin uygulanmasıdır [5]. Ancak bu yolun öğretmenlerimiz tarafından ne derece kullanıldığı ve öğrencilerimizin bu doğrultuda yetiştirildiği bir soru işareti olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu sorunun yanıtlanabilmesi için yapılan çalışmada, tüm orta öğretim kimya müfredat konularıyla ilişkili ve günlük hayatta karşılaşılan olayların, öğrenciler tarafından açıklanıp açıklanamadığı incelenmektedir. Bu doğrultuda yapılan çalışmada, günlük hayatta karşılaşılan olayların açıklanmasında görülen eksikliklerin neler olduğu tespit edilmeye çalışılmış ve bunun öğrencilerdeki kimya bilgi eksikliğinden mi yoksa bu bilgiye sahip olan, yani başarılı olarak tanımladığımız öğrencilerin bu doğrultuda yönlendirilmediklerinden mi kaynaklandığı araştırılmıştır. Araştırma tüm orta öğretim kimya müfredat konularını görmelerinden dolayı lise son sınıf öğrencilerine uygulanmıştır. Uygulamanın yapıldığı okullar, değişik okul türlerinde seçilmiştir. Uygulamada öğrenciler iki ayrı test ile değerlendirilmiştir. 1. test günlük hayatta karşılaşılan olayları açıklama düzeyini ölçmeye yönelik 16 sorudan oluşan açık uçlu bir 80 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL testtir. 2. test ise ilk testteki sorularla ilişkili bilgi seviyesini ölçmeye yönelik olarak hazırlanmış 32 soruluk çoktan seçmeli bir testtir. Her iki testte Marmara Üniversitesi’nde konunun uzmanlarının görüşü alınarak hazırlanmış ve pilot uygulaması yapıldıktan sonra uygulanmıştır. Uygulanan her iki testin değerlendirilmesi ayrı ayrı yapılmış ve sonuçların bir biri ile ilişkisine bakılmıştır. Ayrıca seçilen bazı öğrencilerle mülakat yapılarak daha ayrıntılı değerlendirme yapılmaya çalışılmıştır. Sonuçta uygulanan kimya eğitim program ve yöntemlerinde, kimya ile ilgili günlük hayatta karşımıza çıkan olayların açıklanmasının, kullanılıp kullanılmadığı değerlendirilmeye çalışılmış ve bu konuda olumsuz sonuçlar elde edilmiştir. Öğrencilerin günlük hayatta karşılaştıkları olayları açıklayamadığı görülürken, bilgi testinde başarılı olan öğrencilerin de aynı durumda olmaları düşündürücüdür. Zaman zaman öğrencilerimiz tarafından sıkıcı bulunan kimya derslerinde başta motivasyon ve anlamlı öğrenmenin sağlanması adına bu özelliğin kullanılıp kullanılmadığının tespitinin önemli olduğu ve diğer sorunların çözümüne de ışık tutacağı umulmaktadır. KAYNAKLAR 1. O. Oğuz, A. Oktay, ve H. Ayhan, (Ed.). 21. Yüzyılda eğitim ve Türk eğitim sistemi (2) içinde (130). İstanbul: Dem Yayınları, 2004. 2. T.Pınarbaşı, , K. Doymuş, , N. Canpolat, ve S. Bayrakçeken, Üniversite Kimya Bölümleri Öğrencilerinin Bilgilerini Günlük Hayatla İlişkilendirebilme Düzeyleri. III. Ulusal Fen Bilimleri Eğitim Sempozyumu. Ankara: Milli Eğitim Basımevi 1999. 3. B.Çiftçi, Okulda Gönüllülük. Yeni Eğitim Dergisi, (2004), 3(9), 27-33. 4. A. Ayas, H. Özmen, Asit-Baz Kavramlarının Güncel olaylarla Bütünleştirilme Seviyesi: Bir Örnek Olay Çalışması. III.Ulusal Fen Bilimleri Eğitim Sempozyumu. Ankara: Milli Eğitim Basımevi, 1998. 5. R.N. Caine ve G. Caine, Making connections: Teaching and the human brain. California: Addison-Wesly, 1994. 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 81 BİLGİSAYAR DESTEKLİ KİMYA ÖĞRETİMİ 1 LABORATUARDA BİLGİSAYAR DESTEKLİ KİMYA ÖĞRETİMİ İlhami CEYHUN, Zafer KARAGÖLGE Atatürk Üniversitesi K. K. Eğitim Fakültesi OFMA Eğitimi Bölümü Kimya Eğitimi Anabilim Dalı 25240/Erzurum Bilgisayar, diğer öğretim araçlarından farklı olarak öğretme ve öğrenme açısından benzersiz imkânlar sunan çok yönlü bir araçtır. Bilgisayarın eğitimdeki önemi ve bilgisayarı diğer araçlardan ayıran en önemli özelliği bir üretim, öğretim, yönetim, sunu, animasyon ve iletişim aracı olarak kullanılabilmesidir. Bilgisayar destekli öğretim, bilgisayarların sistem içine programlanan dersler yoluyla öğrencilere bir konu / kavramı öğretmek ya da önceden kazandırılan davranışları pekiştirmek amacı ile kullanılmasıdır. Kimya, teorik bilgileri deneye dayalı olarak uygulayan bir bilim dalıdır. Bundan dolayı kimya derslerinin sürekli teorik olarak yapılması konuyu anlama ve öğrencilerin deney yapma isteklerini zayıflatmaktadır. Öğretimi daha zevkli ve çekici hale getirmek için deney yapmaya dayalı öğrenmeyi geliştirmek amacı ile bilgisayar destekli Flash 8 programı kullanılarak animasyonlar hazırlanmıştır. Animasyon, bir nesneye hareketlilik verme sanatıdır. Animasyonlar renk ve hareket özellikleri ile birleşerek akılda kalıcılığı artırmakta; göze ve kulağa hitap ederek etkin bir öğrenme sağlayabilmektedir. Eğitimin bir amacı da, eğitimi bireyselleştirmek ve kolaylaştırmaktır. Animasyon bunu en iyi şekilde sağlayarak öğrenmeye yardımcı olmaktadır. Bu çalışmada Genel Kimya konuları ile ilgili belirlenen deneyler birinci yarıyılda 30 kişilik öğrencilere ayrı ayrı deneyler verilerek bilgisayar ortamında animasyonlarının hazırlanması istendi. Hazırlanan animasyonlar, hazırlayan öğrenci tarafından sınıf ortamında sunu yapılarak deneyler tartışıldı. İkinci yarıyılda ise sınıfın yarısı bizzat kimya laboratuvarında deneyler yaparken, diğer yarısı da bilgisayar ortamında animasyonlarla deneyleri yaptılar. Uygulanan anlama düzeyi testlerinde yapılan değerlendirmeler sonucunda bilgisayarla deney yapan öğrencilerin konuları daha iyi kavradıkları tespit edildi. Böylece kimya öğretiminde bilgisayar destekli öğretimin öğrenmeye sağlayacağı avantajlar; Öğrencilerin aktif bir şekilde öğrenme sürecine girmelerini sağlar, Öğretime canlılık, çeşitlilik ve kaliteyi getirir, Hızlı ve yavaş öğrencilerin kendi hızları doğrultusunda konuları öğrenmelerine imkan sağlar, Sabırları sonsuzdur ve her öğrenciye istediği kadar tekrar imkanı verir, Öğrenciler herhangi bir konuda yanlış bir iş yaptıklarında hemen mesaj vererek doğruyu bulma yönünde uyarırlar, Öğrenciler deneyler yaparak neden sonuç ilişkilerini görebilirler, Deneyleri bilgisayarlarda yapmak hem güvenlidir hem de gerçek deneyde yapılacak harcamaların yapılmaması ile israf önlenmiş olur. Bu yapılan çalışma ile kimya öğretiminde animasyonla öğretimin öğrenciler üzerinde daha etkili olduğu tespit edilmiştir. 82 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL KAYNAKLAR 1. İ. Morgil, S,H. Güngör, 14. Eğitim Bilimleri Kongresi, Denizli, 2005. 2. Ö.Geban, H. Ertapınar, G.Yılmaz, A.Altın, F.Şehbaz, I.Ulusal Fen Bilimleri Eğitimi Sempozyumu, İzmir, 1994. 3. A. Doyle, Web Animation Technology and Learning.( 2001) , Vol. 22 Issue.2 p.30. R.Yıldız, Macromedia Flash 4 Web Animasion Teknikleri, Seckin Yayıncılık, 2000. 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 83 BİLGİSAYAR DESTEKLİ KİMYA ÖĞRETİMİ 2 BİLGİSAYAR DESTEKLİ ÖĞRETİM (BDÖ) MATERYALİ GELİŞTİRMEYE BİR ÖRNEK: KİMYASAL TEPKİMELERDE ENERJİ Barış DEMİRDAĞ1, Mehmet KARTAL2 1 2 DEÜ Buca Eğitim Fakültesi OFMA Kimya Öğretmenliği Bölümü/İzmir DEÜ Buca Eğitim Fakültesi OFMA Kimya Öğretmenliği Bölümü/İzmir Fen ve teknoloji alanında yapılan çalışmaların bize en büyük armağanlarından birisi de hiç şüphesiz ki bilgisayarlardır. Yurt içinde ve yurt dışında BDÖ üzerine yapılan birçok çalışma bilgisayarın öğretimde büyük yararlar sağladığını ortaya koymuştur [1-7]. İyi hazırlanmış BDÖ materyallerinin olumlu katkıları beklenirken, pedagojik olmayan materyallerin olumsuz sonuçlar doğuracağı gözden uzak tutulmamalıdır. Bu nedenle BDÖ materyalleri çok planlı bir şekilde uzman öğreticiler tarafından hazırlanmalıdır [9]. BDÖ uygulamalarında karşılaşılan en büyük zorluklardan biri öğretmenlerin BDÖ materyali geliştirme ve uygulama konusunda yetersiz oluşudur. Bunu gidermek için öncelikle öğretmen adaylarına lisans öğrenimleri süresinde BDÖ materyali geliştirme ve uygulama becerisi kazandırılmalıdır [8]. Yukarıda ifade edilen olumsuzlukların önüne geçebilmek için BDÖ materyali hazırlama süreci büyük önem kazanmaktadır. Bu süreçte amaç ve hedefler belirlenerek dikkatli bir şekilde planlanmalıdır. Lise 2 müfredatında yer alan ‘Kimyasal Tepkimelerde Enerji’ konusu ile ilgili bir BDÖ materyali geliştirilmiştir (Şekil 1). Bu materyalin hazırlanması esnasında elde edilen bilgilerin BDÖ materyali hazırlamak isteyenlere katkıda bulunacağı düşünülmektedir. Şekil 1. Kimyasal Tepkimelerde Enerji Konusuyla İlgili BDÖ Materyali 84 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL KAYNAKLAR 1. J.F. Vinsonhaler ve R.K. Bass,A summary of Ten Major Studies on CAI Drill and Practice, Educational Technology, (1972) V:12. 2. B. Demirdağ, Kimyasal Tepkimelerde Enerji Konusu İle İlgili Bilgisayar Destekli Öğretim Materyali Geliştirme. 4–8 Eylül XX. Ulusal Kimya Kongresi, Kayseri 2006. 3. J.A. Kulik, R.L. Bangert and G.W. William,Effects of Computer BasedTeaching on Secondary School Studients, Journal of Educational Psychology, (1983)V:75,No:1. 4. M.D.King Roblyer, ,The Effectiveness of Microcomputers in Education:A Review of The Research From 1980-1987, T.H.E. Journal, (1989)V:3. 5. C.Tüysüz, İnteraktif Öğretimin Öğrenci Başarısına Etkisine Bir Örnek:Mol Kavramı ve Avagadro Sayısı,s:89-90,İzmir(2002). 6. İ. Morgil, Ö.Ö. Oskay, S. Yavuz ve S. Arda. “The Factors that AffectComputer Assisted Education Implementations in the Chemistry Education and Comparison of Traditional and Computer Assisted Education Methods in REDOX Subject”,The Turkish Online Journal of Educational Technology, (2003)Vol.2,Issue 4,Article 6,October. 7. İ. Morgil, Ö.Ö. Oskay, S. Yavuz ve S. Arda. “Traditional andComputer Assisted Learning in Teaching Acids and Bases”,Chemistry Education Research and Practice, (2005) 6(1),p:52–53. 8. Y. Artar, H. Aydın, Bilgisayar Destekli Egitim, Çok Yönlü Gelişmeyi Özendirme Projesi MPM Uygulaması, s:7, Ankara 1990. 9. B. Demirdağ, Kimyasal Tepkimelerde Enerji Konusu İle İlgili Bilgisayar Destekli Öğretim Materyali Geliştirme. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, DEU Buca Eğitim Fakültesi, İzmir 2007. 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 85 BİLGİSAYAR DESTEKLİ KİMYA ÖĞRETİMİ 3 AMİNLER KONUSUNUN ÖNEMİNİN BİLGİSAYAR DESTEKLİ YAKLAŞIMLA VURGULANMASI Burak ŞİŞMAN1 , Filiz AVCI2, F. Gülay KIRBAŞLAR3, Zerrin AYVAZ REİS1 1 İstanbul Üniversitesi, Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi, Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Bölümü, Vefa, 34070, İstanbul 2 İstanbul Üniversitesi, Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Vefa, 34070, İstanbul 3 İstanbul Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Kimya Bölümü, Avcılar, 34320, İstanbul Kimya, biyoloji, tıp, eczacılık, veterinerlik vs. gibi birçok alanda oldukça önemli yeri olan aminler, yüksek öğretimde ilgili derslerde belli bir akış içerisinde anlatılmaktadır. Lise 3. sınıf kimya dersinde de kısaca değinilmektedir. Aminler; bitki, hayvan ve insan organizmasında geniş olarak dağılmışlardır. Pek çoğu fizyolojik etkinliğe sahiptirler. Tıbbi ve biyolojik önemi olan bileşiklerin çoğu amindir. Örneğin; insan vücudunun, sempatik sinir sisteminin savaşmak ya da kaçmak gibi iki doğal uyarısı; norepinefrin ve epinefrin(adrenalin) dir. Dopamin ve serotonin de beyindeki önemli sinir ileticileridir. Bunların yapısında 2-Feniletilamin grubu vardır. Aminlerin birçoğu vitamindir. Örneğin; B1 (tiamin) ve B6 (piridoksamin). Bazı aminler ilaç olarak da kullanılır. Bunlardan klorfeniramin soğuk algınlığında kullanılan bir anhistamindir. Genel olarak; amonyak türevleri olarak tanımlanan aminler; amonyaktaki her bir hidrojenin yerine birer alkil ya da aril gruplarının geçmesiyle oluşurlar. Genel olarak; organik kimya derslerinde anlatılan aminler konusu; adlandırılması, kimyasal yapısı, fiziksel ve kimyasal özellikleri, sınıflandırılması, reaksiyonları, tanınması, sentez yöntemleri ve kullanım alanları olmak üzere belli bir akış doğrultusunda ilerler. Bu çalışmada; bilgisayar programı kullanılarak aminler konusunun farklı bir yöntemle anlatılması planlanmıştır. Konuyu öğrencilerin daha etkili ve kalıcı kavraması, yaşam ile teknoloji alanı arasındaki bağlantının önemini anlaması, derste öğrendikleri ile gerçek hayattaki önemli uygulama ve kullanım alanları arasında bağlantı kurabilmesinin sağlanması amaçlanmıştır. KAYNAKLAR 1. R. J. Fessenden, J. S. Fessenden, M. W. Logue (Çeviri Editörü: T.Uyar), Organik Kimya, Güneş Kitabevi, Ankara, (1992). 2. Ullman, Encyclopedia of Industrial Chemistry, 7, 374-389, (1974). 3. S. H. Zhao, A. K. Miller, J. Berger, L. A. Filippen, Tetrahedron Lett., 37, 4463, (1996). 4. I. Solodin, T. D. Heath, Synlett, 7, 619, (1996). 86 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL BİLGİSAYAR DESTEKLİ KİMYA ÖĞRETİMİ 4 KİMYA EĞİTİMİNDE KİMYASAL REAKSİYONLARDA DENGE ÜNİTESİNİN BİLGİSAYAR DESTEKLİ ÖĞRETİM YÖNTEMİ İLE ANLATILMASININ ÖĞRENCİ BAŞARISINA VE HATIRLAMA DÜZEYİNE ETKİSİ Hakan SARIÇAYIR, Musa ŞAHİN Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi OFMA Kimya Eğitimi Anabilim Dalı. Kimya eğitiminde ve öğretiminde önemli konularından biri olan Kimyasal Tepkimelerde Denge ünitesi üzerinde çalışılmıştır. Literatürde bu konu zor olarak kabul edilen[1,2] ve klasik öğretim yöntemlerinin dışında farklı öğretim yöntemleri ile ders işlenmesinin daha yararlı olacağı önerilen bir konudur [3,4]. Bu önerilerden yola çıkılarak geleneksel öğretim yönteminin dışında Bilgisayar Destekli Eğitim kullanılarak öğrencilerin akademik başarıları ve hatırlama düzeyleri araştırılmıştır. Ayrıca akademik başarıya demografik özelliklerin anlamlı bir etkisi olup olmadığı da incelenmiştir. Araştırma İstanbul Anadolu yakasında bir lise de yapılmıştır. Çalışma öncesinde grupların genel zekâ düzeyleri ve lise 1 kimya notları arasında anlamlı fark olmayan iki sınıf seçilmiş bu sınıflar rasgele kontrol ve deney grubu olmak üzere belirlenmiştir. Çalışmada tarama ve deneysel model kullanılmıştır. Araştırmadaki bağımlı değişkenler; kimya başarısı ve hatırlama düzeyidir. Bağımsız değişken ise seçilen öğretim yöntemleridir. İki farklı öğretim yöntemi kullanılmıştır. Bunlar: Bilgisayar Destekli Eğitim ve Geleneksel Eğitim’dir. Araştırmada bu konunun lise seviyesinde kavramsal düzeyde öğretilmesine katkıda bulunacak bir yazılım hazırlanmıştır. Araştırmacı tarafından hazırlanan bu yazılım sınıf ortamında bilgisayar destekli öğretim yönteminin uygulanmasında kullanılmıştır. Geleneksel yöntemde ise sınıf ortamında klasik ders işlenmiştir. Konular aynı sıra ve örneklerle her iki sınıfa da eşit sürede anlatılmıştır. Çalışma sonuçlarına göre Bilgisayar Destekli Eğitim alan öğrencilerin akademik başarıları ve hatırlama düzeyleri, kontrol grubu öğrencilerine göre anlamlı derecede artmıştır. Demografik özelliklerin öğrenci başarısı üzerindeki etkilerinde ise; anne baba eğitim düzeyinde, annenin çalışma durumunda ve öğrencilerin başarı algı durumları ile akademik başarıları arasında anlamlı ilişkilere rastlanmıştır. KAYNAKLAR 1. Ben Zvi, R., B. Eylon ve J. Silberstein. (1988). “Theories Principles and Laws”.Education in Chemistry, 25, 89-92. 2. Gage, B.A. (1986). Quantitaive Ascepts of Equlibrium PHD Thesis, University Of Maryland College Park. 3. Wheeler, A.E. ve H. Kass. (1978) “Students’ Misconceptions in Chemical Equilibrium”. Science Education, 62, 223-232. 4. Bergquist.W. ve H. Heikkinen. (1990). “Student Ideas Regarding Chemical Equilibrium”. Journal of Chemical Education, 67, 1000-1003. 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 87 BİLGİSAYAR DESTEKLİ KİMYA ÖĞRETİMİ P 5 KİMYA EĞİTİMİNDE BİLGİSAYAR PROGRAMLARINI KULLANARAK ÖĞRETİMİN ÖĞRENCİLER ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ Ayşe Zehra AROĞUZ, Selcan KARAKUŞ İstanbul Üniversitesi Müh. Fakültesi Kimya Bölümü Fiziksel Kimya Anabilim Dalı Avcılar /İSTANBUL Bilgisayar, öğretme sürecinde öğrenciler üzerinde olumlu etkisi açısından üstün imkanlar sunan teknolojinin geliştirdiği fonksiyonel özelliklere sahip bir araçtır. Bilgisayarlı eğitimin öğretim sürecindeki en önemli kazançları; öğrenmeyi kısa sürede ve kalıcı kılmasıdır. Bilgisayarlı eğitim tekniği, kısa sürede unutma ve anlamadan öğrenme gibi dezavantajları içermez. Bilgisayar destekli programlarla hazırlanan dersler, öğrencilere verilerek anlatılmak istenilen konular pekiştirilmiş ve kalıcı şekilde öğretilmiş olur[1-3]. Kimya Bilimi, teorik bilgi ve deneysel verileri bünyesinde taşıyan pozitif bir bilimdir. Dolayısıyla sözel derslerden farklı olarak deneysel verileri bünyesinde taşıyan bu bilim dalını yüksek verimle kavratmak mümkündür. Fakat sürekli teorik bilginin öğrenciye verilmesi, öğrenme sürecinde performansı düşürmekle beraber öğrencilerin öğrenme istekleri de kırılmaktadır. Öğrenmeyi zevkli, kalıcı kılmak ve görsellik katmak amacıyla ile bilgisayar destekli Power Point programı kullanılarak Kimya Dersi konularına sahip farklı alt başlıklarda paket dersler animasyonlarla hazırlanmıştır. Bu sayede; etkin öğrenme sağlayabilmektedir [4]. Bu çalışmada; Genel Kimya konularını içeren 15 farklı alt başlıkta belirlenen Atom, Atom Teorileri, Orbitaller, Diyagramları, Moleküllerin Şekli, Elementler, Bağlar, Kimyasal Tepkimeler, Gazlar ,Çözeltiler, Polimer, Asit-Baz, Piller, Madde ve Kimyasal Denge gibi dersler öğrencilere ayrı ayrı verilerek bilgisayar ortamında Power Point programı kullanılarak animasyonlarının hazırlanması sağlandı. Hazırlanan bilgisayar destekli dersler, sınıf veya laboratuvar ortamında sunu şeklinde lisansüstü öğrencilerle tartışıldı. Bilgisayar ortamında Power Point programı kullanılarak hazırlanan derslerle lisansüstü öğrencilerin konuları daha iyi kavradıkları tespit edildi. KAYNAKLAR 1. 2. 3. 4. M.G.Jones ve Wheatley, J. J. of Res. in Science Teach., (1990), 27 (9), 861-874 R.Yıldız, Macromedia Flash 4 Web Animasion Teknikleri, (2000), Seçkin Yayıncılık. M.F.Pajares,Review of Educational Research, (1992), 62 (3), 307-322 A. Doyle, Web Animation Technology and Learning.( 2001) ,22,2,30. 88 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL BİLGİSAYAR DESTEKLİ KİMYA ÖĞRETİMİ 6 ASİTLER VE BAZLAR KONUSUNUN BİLGİSAYAR DESTEKLİ ÖĞRETİMİNİN KALICI ÖĞRENME VE ÖĞRENCİ BAŞARISI ÜZERİNE ETKİSİ Dilek ÇELİKLER, M.Handan GÜNEŞ, Tohit GÜNEŞ Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları Bölümü, Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Samsun Bilgisayar destekli öğretim (BDÖ), bilgisayarın öğrenmenin meydana geldiği bir ortam olarak kullanıldığı, öğretim sürecini ve öğrenci motivasyonunu güçlendiren, öğrencinin kendi öğrenme hızına göre yararlanabileceği ve kendi kendine öğrenme ilkesinin bilgisayar teknolojisi ile birleşmesinden oluşmuş bir öğretim yöntemidir [1]. Bu çalışma, kimya öğretiminde yaygın olarak kullanılan öğretmen merkezli ve öğrencinin pasif olduğu geleneksel öğretim yöntemi ile bilgisayar destekli öğretim yönteminin öğrenci başarısına etkisi ve bu başarının kalıcılığının saptanması amacıyla yapılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Fen Bilgisi Öğretmenliği I. sınıf öğrencileri oluşturmuştur. Bu çalışma bilgisayar destekli öğretimin uygulandığı deney grubu (N=40) ve geleneksel öğretim yönteminin uygulandığı kontrol grubu (N=40) olmak üzere iki grup ile yapılmıştır. Asitler ve bazlar konusu deney grubuna bilgisayar destekli, kontrol grubuna ise aynı araştırmacı tarafından geleneksel öğretim yöntemi kullanılarak üç haftalık bir süreyi içeren 12 ders saatinde anlatılmıştır. Araştırmanın verilerinin toplanmasında, araştırmacılar tarafından hazırlanan beş seçenekli ve her bir sorunun yalnızca bir doğru cevabı olan 20 çoktan seçmeli sorudan oluşan konu başarı testi uygulamaya başlamadan önce ön test ve uygulama yapıldıktan sonra son test olarak çalışma kapsamında yer alan tüm öğrencilere uygulanmıştır. Uygulama bitiminden 5 hafta sonra konu başarı testi kalıcılık testi olarak aynı öğrencilere tekrar uygulanmıştır. Konu başarı testinin Cronbach–alpha değeri 0.782 olarak bulunmuştur. Ayrıca bilgisayar destekli öğretim yöntemine karşı 15 önermeden oluşan 5’li likert tipi tutum ölçeği deney grubu öğrencilerine uygulanmıştır. Bu ölçeğin Cronbach–alpha değeri ise 0.959 olarak bulunmuştur. Çalışma sonunda öğrencilerin bilgisayar destekli öğretim yöntemi hakkında ki görüşlerini almak için sözlü görüşme yapılmıştır. Ön testin değerlendirilmesi sonucunda deney ve kontrol grupları arasında anlamlı bir fark olmadığı saptanmıştır (t= 1,049; p= 0,297). Çalışma sonunda elde edilen son-test (t= 7,229; p=0.000) ile kalıcılık testi (t= 9,644; p=0.000) verileri ise bilgisayar destekli öğretim yöntemi uygulanan grubun daha başarılı olduğunu göstermiştir. Genel olarak bu çalışma sonucunda bilgisayar destekli öğretim yöntemiyle konu anlatımının kalıcı olduğu, öğrencilerin konuyu daha iyi anladıkları, zorlanmadıkları ve dersi daha iyi takip ettikleri gibi bazı sonuçlara ulaşılmıştır. KAYNAKLAR 1. Şahin, T. ve Yıldırım, S., Öğretim Teknolojileri ve Materyal Geliştirme, Anı Yayıncılık, (1999). 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 89 İLK VE ORTAÖĞRETİMDE FEN VE KİMYA EĞİTİMİ VE UYGULAMALARI 1 İLKÖĞRETİM VE LİSE ÖĞRENCİLERİNİN ATOM KAVRAMI HAKKINDA SAHİP OLDUĞU TEMEL BİLGİLER Mustafa ERGUN Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Kimya Eğitimi Bölümü, Atakum, 55200 Samsun Fen öğretiminin gerçekleştiği fizik, kimya ve biyoloji derslerinde maddenin yapı taşı olan atom kavramının öğrenciler tarafından doğru olarak anlaşılması çok önemlidir. İlköğretimden üniversite seviyesine kadar ‘‘Atom Kavramı’’ ders konusu olarak ele alındığı her seviyede öğrenciler tarafından doğru olarak algılanmada zorluklar içermiştir. Carretto ve arkadaşları (1984) çalışmalarında 10 ile 12 yaşlarındaki öğrencilerin ses bilgisine (fonetik) karşı çok duyarlı olduklarını göstermiştir. Cros ve arkadaşları (1984) yaptığı çalışmada üniversiteye gelen öğrencilerin atom altı parçacıkları tanıdıklarını fakat bunlar arasındaki ilişkiyi ve etkileşimi aynı düzeyde bilmediklerinin altını çizmişlerdir. Charlet-Brehelin (1999) ilköğretim ikinci kademe öğrencilerinin atom kavramı ile ilgili kavram yanılgılarının nelere bağlı olabileceğinin altını çizmiş ve bu yanlış kavramaların öğrencilerin yaşlarına bağlı olmadığını göstermiştir. Bu çalışmada (Ergun 2002), ilköğretim ikinci kademe 7. sınıf öğrencileri ile lise 1. sınıf öğrencilerinin atom kavramı ile ilgili kelime dağarcıkları irdelenmiş ve atom kavramını nasıl tanımladıkları ele alınmıştır. İzmir ilinde seçilen 230 kişilik örneklem grubunun atom kavramı hakkında sahip oldukları bilgiler ilgili kavram derste anlatılmadan önce ve anlatıldıktan sonra irdelenmiştir (ön test ve son test). Elde edilen sonuçlar ışığında öğrencilerin atom kavramıyla ilgili kelime dağarcıklarının yaşlarına göre değişmediği gözlenmiştir. Ayrıca derste anlatılan atom kavramının öğrencilerin kelime dağarcığını bilimsel anlamda etkilediği anlaşılmıştır. Sonuç olarak, atom kavramı ile ilgili olarak öğrenciler tarafından yapılan yazılı açıklamalar ile kullanılan modeller arasındaki uyumların arttığı gözlenmiştir. KAYNAKLAR 1. J. Carretto, B.Bensaude, J.L. Deschamps, M., Fialeyre, M., Sadoun-Goupil, L., Soulie, R., Viovy, Revue Française de Pédagogie, n° 68, 1984, 61-71. 2. D. Cros, M. Maurin, M. Fayol, M. Chastrette, J. Léber, Revue Française de Pédagogie, n° 68, 1984, 49-60. 3. D. Charlet-Brehelin, Contribution à l’enseignement- apprentissage du concept d’atome au collège, 1999, Thèse, Université Montpellier 2. 4. M. Ergun, Etude des conception d’élèves de collège et de lycée, sur l’atome et la structure de la matière, 2002, Master, Université Joseph Fourier (Grenoble 1). 90 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL İLK VE ORTAÖĞRETİMDE FEN VE KİMYA EĞİTİMİ VE UYGULAMALARI P 2 FERMANTASYON VE SOLUNUM KAVRAMLARI İLE İLGİLİ KAVRAM KARIŞIKLIĞI VE YANILGILARIN BELİRLENMESİ F. Gülay KIRBAŞLAR1, Çiğdem ÇINGIL BARIŞ2, Gülşah BATDAL3, Muammer ÜNAL4 1 İstanbul Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Kimya Bölümü, Avcılar, 34320, İstanbul. İstanbul Üniversitesi, Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalı, Vefa, 34070, İstanbul. 3 İstanbul Üniversitesi, Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Matematik Eğitimi Anabilim Dalı, Vefa, 34070, İstanbul. 4 İstanbul Üniversitesi, Fen Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Botanik Anabilim Dalı, Süleymaniye, 34134, İstanbul. 2 Güneş yaşamın sürmesini sağlayan enerji kaynağıdır. Bitkiler bu enerjiyi fotosentez ile enerjice zengin bileşiklerin yapımında kullanırlar. Fotosentez yapamayan canlıların çoğu, enerjilerini fotosentetik organizmaları yiyerek ya da fotosentetik organizmaları yiyenleri yiyerek elde ederler. Canlıların hücrelerinde depo edilen yüksek enerjili moleküller aerobik (oksijenli) solunum olarak bilinen biyokimyasal bir süreçle serbest bırakılır. Solunumda glukoz, oksijenin de katıldığı reaksiyonlar sonunda karbondioksit ve suya kadar yıkılır. Serbest kalan enerji ATP’ye dönüştürülerek organizmanın içsel düzenlerinin sürdürülmesinde ve aktivitelerinde kullanılır. Glukozun tamamen parçalanması, glikolizis ve aerobik solunum reaksiyon serileri arasında gelişen ve birbirinden ayrı olan dört evreyi kapsar. 1. Evre; bu işlemin anaerobik kısmı olan glikolizis, glukozun piruvik aside parçalanmasıdır, 2. Evre; piruvik asidin asetil-CoA’ya oksitlenmesidir, 3. Evre; krebs sitrik asit döngüsü, 4. Evre; solunumda elektron taşınım zinciri ve son olarak; ATP’nin kemiozmotik sentezidir. Glikolizis, bazı araştırmacılar tarafından fermantasyon olarak da ifade edilmektedir. Fermantasyon terimi literatürde pek çok şekillerde kullanılmaktadır. Genellikle glukozun daha küçük organik moleküllere (organik asitler ya da organik alkollere) dönüşmesini ifade eder. Başka bir tanımlama ise; fermantasyon, son elektron alıcısı organik madde olan biyolojik oksido-redüksiyon tepkimesiyle meydana gelen, mikroorganizmaların büyük moleküllü bileşikleri küçük moleküllere parçalaması olayıdır. İlk ve orta öğretim ders kitaplarında da fermantasyon ve solunum konusunda bir karmaşa yaşanmaktadır. Fermantasyonun, oksijensiz solunum olduğu vurgulanmakta ve mikroorganizmalarda ortaya çıkan oksijensiz solunumla karıştırılmaktadır. Diğer taraftan, fermentasyon günlük yaşamımızda önemli bir yer tutarken endüstriyel alanda da yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Organik çözücüler, organik asitler, alkollü içkiler, çeşitli besin maddeleri, aminoasitler, vitaminler ve bazı enzimler gibi pek çok ürün fermentasyon yoluyla elde edilmektedir. Bu durumda, bu ürünlerin bir kısmı aerobik bir kısmı da anaerobik koşullarda elde edilir. Tüm bu bilgilerin ışığında fermantasyon-glikolizis-solunum terimleri arasında kavram karmaşası giderilmesi için tartışılacaktır. KAYNAKLAR 1. W. T. Keton, J. L. Gould, (Çeviri editörleri: A. Demirsoy, İ. Türkan, E. Gündüz), Genel Biyoloji I, Palme Yay., Ankara, (2003). 2. E. T. Çetin, Endüstriyel Mikrobiyoloji, İ.Ü.Tıp Fak. Vakfı-BAYDA Yay., İstanbul, (1983). 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 91 3. P. Raven, R.F. Evert,S.E.Eichhorn, Biology of Plants, Sixth Edition, Worth Publishers, (1999). 92 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL İLK VE ORTAÖĞRETİMDE FEN VE KİMYA EĞİTİMİ VE UYGULAMALARI 3 FARKLI LABORATUAR YAKLAŞIMLARININ İLKÖĞRETİM 8.SINIF ÖĞRENCİLERİNİN ASİT-BAZ KONULARINDAKİ KAVRAM YANILGILARININ GİDERİLMESİNE ETKİSİNİN İNCELENMESİ İbrahim Bilgin1, Derya Yahşi2 1 Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Fen Bilgisi Öğretmenliği 14280-BOLU 2 ODTÜ. Anlamlı öğrenmenin gerçekleşmesinde öğrenci merkezli öğretim yaklaşımlarının önemi büyüktür. Öğretmen bilgiyi ne kadar sıralı ve yavaş anlatırsa anlatsın öğrencilerin sadece dersi dinlemesiyle anlamlı öğrenmenin gerçekleşebilmesi oldukça sınırlıdır. Çünkü bu durumda öğrenciler pasif öğretilen olarak kalmakta ve potansiyellerini kendi öğrenmeleri için devreye sokamamaktadırlar. Bu durumda da etkin bir öğrenme gerçekleşememektedir [1]. Öğrenci başarısını arttırmada etkili olan deneyle öğretim yöntemi; öğrenci merkezli, öğrencinin aktif olduğu, yaparak ve yaşayarak öğrenmeyi hedef alır. Deney çalışmalarından beklenen temel amaç, öğrencilerin derslerde gördükleri teorik bilgileri deneyerek ve kanıtlayarak anlamlı öğrenmenin gerçekleşmesini sağlamaktır [2]. Laboratuvarlar, öğrencilere fen kavram ve süreçleriyle tanışma fırsatı sağlayan en önemli öğrenim merkezleridir. Eğer laboratuvarlarda, öğrencilere materyallerle çalışma ve fen bilgisine ait olgu ve kavramları oluşturabilecekleri uygun ortamlar sağlanabilirse, anlamlı öğrenme gerçekleşir. Öğrenme sırasında, öğrenciler kendi bilişsel yapısı, yetenekleri, tutum ve deneyimleri aracılığıyla yeni bilgiyi düzenlerler. Sahip oldukları bilgiler bilimsel olarak doğru olan bilgilerden farklı olduğu zaman ise kavram yanılgıları ortaya çıkar [3]. Kavram yanılgıları, özellikle fen öğretiminde hem öğrencilerin hem de öğretmenlerin önemli bir sorunudur. Kavram yanılgıları daha çok kişisel deneyimler sonucu oluşmuş, bilimsel gerçeklere ve düşüncelere aykırı, anlamlı öğrenmeyi engelleyici bilgilerdir[4]. Bu nedenle öğrencilerin ön bilgileri ve varsa yanlış kavramaları ortaya çıkarılmalı ve öğretim bunların dikkate alınmasıyla planlanmalıdır. Bu çalışmanın temel amacı, farklı laboratuvar yaklaşımlarının ilköğretim 8.sınıf öğrencilerinin asit-baz konularındaki kavram yanılgılarının giderilmesine etkisinin incelenmesidir. Araştırmanın örneklemini, Bolu il merkezinde bulunan bir ilköğretim okulunun sekizinci sınıfında okuyan, 113 ( 53 kız ve 60 erkek) öğrenci oluşturmaktadır. Okulda on tane sekizinci sınıf bulunmaktadır. Çalışmanın örneklemini aynı öğretmenin girdiği dört tane sekizinci sınıf oluşturmuştur. Sınıflardan rastgele yöntemle önlaboratuvar tartışması, son-laboratuvar tartışması, ön ve son laboratuvar tartışması ve sadece deney yapılan gruplar oluşturulmuştur. Farklı laboratuvar yaklaşımlarının ilköğretim 8.sınıf öğrencilerinin asit-baz konularındaki kavram yanılgılarının giderilmesine etkisini incelemek için, gruplara asit ve baz kavram testi ön ve son test olarak uygulanmıştır. Araştırma sorusunu test etmek için ortak değişkenli varyans analizi (ANCOVA) kullanılmıştır. Sonuçlar deney öncesi ve sonrasında yapılan tartışmaların öğrencilerin asit ve bazlarla ilgili kavram yanılgılarının giderilmesinde daha etkili olduğunu göstermiştir. KAYNAKLAR 1. W. Mckeachie, ’Active Learning ; 101 Strategies To Teach Any Subject, (1996), 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 93 http:www.acu.edu. 2. M. Nakhleh, ’Chemical Education Research in The Laboratory Environment. Journal of Chemical Education, (1994), 71(3), 201-205. 3. R. Osborne, Towards modifying students’ ideas about electric current.Research in Science and Technological Education , (1983), sayı : 1,ss. 73-82. 4. Ö. Özkan, C. Tekkaya, Ö. Geban, Ekoloji konularındaki kavram yanılgılarının kavramsal değişim metinleri ile giderilmesi, Yeni Bin Yılın Basında Fen Bilimleri Eğitimi Sempozyumu, Maltepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi, 7-8 Eylül,İstanbul.Bildiriler Kitabı, (2001), s: 191-193. 94 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL İLK VE ORTAÖĞRETİMDE FEN VE KİMYA EĞİTİMİ VE UYGULAMALARI 4 FEN ÖĞRETİMİ PROGRAMLARINDAKİ ETKİNLİKLERİN RUBRİK KULLANILARAK BİLİMİN DOĞASI AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ İclal AVİNÇ, Fatma AĞGÜL, Samih BAYRAKÇEKEN, Nurtaç CANPOLAT, Suat ÇELİK Atatürk Üniversitesi, Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü, Kimya Eğitimi Bilim Dalı, 25240 / Erzurum Fen eğitiminin başlıca amaçlarından birinin bilimsel okur-yazar bireyler yetiştirmek olduğu yaygın olarak kabul edilmektedir. Bilimsel okur-yazarlık kavramının en önemli bileşenlerinden biri bilimin doğasıdır. Bireylerin bilimin doğası anlayışlarının geliştirilmesi için de fen eğitimi programlarında yer alan konuların ve öğrenme etkinliklerinin bilimin doğası ile ilişkilendirilmesi önem kazanmaktadır. Bu çalışma, fen-teknoloji ve kimya öğretimi programlarındaki öğrenme-öğretme etkinliklerinin bilimin doğasını içerme düzeylerini ve niteliklerini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Bu amaca yönelik olarak 2004 yılında Milli Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı Tarafından geliştirilen İlköğretim Fen ve Teknoloji dersi öğretim programı ve Canada’nın; Ontario, Atlantic ve British Colombia eyaletlerinin ortaöğretim kimya dersi öğretim programları incelenmiştir. Fen ve Teknoloji programının madde ve değişim öğrenme alanı, kimya programlarının ise asitler-bazlar ve çözeltiler konularındaki etkinlikler değerlendirilmiştir. Etkinlikleri bilimin doğası boyutlarıyla değerlendirmek amacıyla yedi ölçütlü ve üç seviyeli analitik bir rubrik geliştirilmiştir. Rubrikte bilimin doğasının boyutları olarak; bilimsel bilginin olgusal temelli olması, bilimsel bilginin üretiminde hayal ve yaratıcılığın bulunması, bilimsel bilginin kısmen de olsa öznellik içermesi, bilim ve kültürün etkileşim halinde olması ve bilimsel bilginin değişime açık olması boyutları dikkate alınarak yedi ölçüt belirlenmiştir. Çalışmada döküman analizi yaklaşımı izlenerek yukarıda belirtilen öğretim programlarındaki öğrenme ve öğretme etkinlikleri belirlenen ölçütlere göre sınıflandırılmıştır. Fen ve teknoloji programının “madde ve değişim” öğrenme alanındaki toplam 85 etkinlik ve Canada’nın kimya dersi öğretim programlarının “asitler-bazlar” ve “çözeltiler” konularındaki toplam 40 etkinlik incelenmiştir. Çalışmada sonuçların güvenirliğini sağlamak amacıyla sınıflandırma beş araştırmacı tarafından birbirlerinden bağımsız olarak yapılarak sonuçlar karşılaştırılmıştır. Sonuçta fen ve teknoloji programındaki etkinliklerin bilimin doğasına yer verme oranı ve niteliğinin programda benimsenen vizyon, genel hedefler ve konular için özel olarak belirlenen kazanımlarla genel olarak örtüştüğü belirlenmiştir. Diğer taraftan Canada kimya dersi programlarındaki etkinlikler için bu uyumun nitelik ve nicelik olarak daha düşük düzeyde olduğu sonucuna varılmıştır. KAYNAKLAR 1. L. S. Eyster, A Comprehensive Rubric, The Scince Teacher, December, 19-21, (1997) 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 95 2. C. W. Jackson, and M. J. Larkin, Rubric: Teaching Students to Use Grading Rubrics, TEACHING Exceptional Children, 35(1), 40-45, (2002) 3. J. Luft, Design your Own Rubric, Science Scope, February, 25-27, (1997). 4. C. A. Mertler, Designing scoring rubrics for your classroom. Practical Assessment Research & Evaluation, 7(25), (2001). http://pareonline.net/getvn.asp?v=7&n=25 5. B. M. Moskal, Scoring rubrics: What, When and How?. Practical Assessment, Research & Evaluation, 7(3), (2000). http://pareonline.net/getvn.asp?v=7&n=3 (21.02.2007). 6. National Research Council. “National science education standards”, Washington, DC: National Academy Pres, (1996). 7. A. M. Quinlan, A Complete Guide to Rubrics. Oxford: Rowman &Littlefield Education, (2006). 8. B. Saddler, and H.Andrade, The Writing Rubric. Educational Leadership, 62(2), 48-52. British Columbia, Chemistry 11 and 12, (2004). 9. http://www.bernard.p.sardissecondary.ca/files/chem1112irp.pdf (Aralık 2006). Canada Alberta, Chemsitry 20-30,8. 10. http://www.education.gov.ab.ca/k_12/curriculum/bySubject/science/chm2030.pdf (Aralık 2006). 11. Canada Ontario Curriculum, http://www.curriculum.org/csc/library/profiles/12/html/SCH4UC3.htm,(Aralık 2006). 12. S. Celik and S.Bayrakceken, The Effect of a “Science, Technology and Society” Course on Prospective Teachers’ Conceptions of the Nature of Science, Research in Science and Technological Education, 24(2), (2006), 255-273. 13. S.Bayrakçeken, K. Doymuş, Canpolat, N. and Pınarbaşı, T. (2002). Fen Derslerinin Öğretiminde “Teori” Kavramı. Çağdaş Eğitim Dergisi, 27(293), 21-26. 14. American Association for the Advancement of Science (AAAS). (1994). Science for All Americans. New York: Oxford University Press. 15. American Association for the Advancement of Science (AAAS). (1993). Benchmarks For Science Literacy, Project 2061, New York: Oxford University Press. 16. T. Kuhn, Bilimsel Devrimlerin Yapısı, Alan Yayıncılık, İstanbul, (2004). 17. C. Yıldırım, Bilim Felsefesi, Remzi Kitapevi, İstanbul, (2002). 18. A. A. Adıvar, Tarih boyunca ilim ve din (bilim ve din), Remzi Kitabevi, İstanbul, (1994). 19. A.Yıldırım ve H. Şimşek, Sosyal bilimlerde nitel araştırma yöntemleri, Seçkin Yayıncılık, Ankara, (2005). 20. L. B. Flick and N. G.Lederman, Scientific Inguiry and Nature of Science; mplication for Teaching, Learning and Teacher Education, Kluwer Academic Publishers ,Boston, (2004). 21. W. F. McComas, The Nature of Science in Science Education; Rationales and Strategies, Kluwer Academic Publishers ,Newyork (2002). 22. N. G.,Lederman, F.Abd-El-Khalick, R. L. Bell and R. S. Schwartz, Views of Nature of Science Questionnaire: Toward Valid and Meaningful Assessment of Learners’ Conception of Nature of Science. Journal of Research in Science Teaching, 39, 479521,(2002). 23. W. F. McComas, Ten myths of science: Reexamining what we think we know about the nature of science. School Science and Mathematics, 96(1), 10-16, (1996). 24. K. R. Popper, Bilimsel Araştırmanın Mantığı. Çev: İlknur Ata ve İbrahim Turan, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, (1989). 96 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL İLK VE ORTAÖĞRETİMDE FEN VE KİMYA EĞİTİMİ VE UYGULAMALARI 5 MADDENİN TANECİKLİ YAPISI’NIN TÜRKİYE’DEKİ FEN VE KİMYA DERS KİTAPLARINDA SUNULUŞ ŞEKİLLERİ VE ÖĞRENCİLERDE GÖRÜLEN KAVRAM YANILGILARI Funda SAVAŞCI AÇIKALIN İstanbul Üniversitesi Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Fen Bilgisi Öğretmenliği Ana Bilim Dalı Beyazıt-İSTANBUL Maddenin tanecikli yapısı kimyanın en temel konularından bir tanesi olmasına rağmen literatürdeki çalışmalar, öğrencilerin bu konuyu kavramakta zorlandıklarını ve çeşitli kavram yanılgılarına sahip olduklarını göstermektedir [5,11,17]. Gabel kimyadaki kavramların makroskopik, sub-mikroskopik ve sembolik olmak üzere 3 değişik düzeyde sunulabileceğini öne sürerek, öğrencilerin kimyayı kavramsal olarak öğrenememe nedenlerinden bir tanesinin de öğrencilerin bu 3 düzey arasındaki ilişkileri anlayamamalarından ve bu düzeyler arasında geçiş yapamamalarından kaynaklanabileceğini savunmuştur. Ayrıca, kullanılan öğretim metodları, dil, ders kitapları gibi birçok etken de kavram yanılgılarının kaynakları arasındadır (Strike & Posner, 1992; Vosniadou, 1999). Bu nedenle, bu araştırma, İrving & SavasciAcikalin (2006) tarafından yapılmış olan araştırmayı temel alarak, Türkiye’deki ilköğretim ve ortaöğretimde okutulan Fen ve Kimya ders kitaplarında maddenin tanecikli yapısının sunuluş şekillerinin analizini amaçlamaktadır. Bu amaçla, şu anda okutulan ders kitaplarının yanısıra daha önceki yıllarda okutulmuş olan Fen ve Kimya ders kitapları da madde, maddenin yapısı, maddenin halleri (katı, sıvı ve gaz) ve hal değişimi (erime, donma, buharlaşma, yogunlaşma, kaynama) ile kimyasal reaksiyonlar üniteleri başta olmak üzere Maddenin Tanecikli Yapısının sunuluş şekilleri açısından incelenmistir. Bu ünitelerdeki fotoğraf, resim, çizim, grafik, tablo, denklem gibi değişik sunuluş şekilleri 3 analiz kriteri göz önünde bulundurularak analiz edilmiştir. Öncelikle Gabel tarafından ortaya atılmış olan makroskopik, submikroskopik ve sembolik düzeydeki sunuluş şekilleri açısından şekiller incelenmiş ve sınıflandırılmıştır. İkinci analiz ölçütü olarak Duchastel & Waller (1992) tarafından ortaya atılmış olan şekillerin fonksiyonu ve kullanım amaçları göz önünde bulundurulmuştur. Son olarak Pozzer & Roth (2003) tarafından ortaya atılmış olan soyutluk düzeyleri göz önünde bulundurularak şekiller incelenmiş ve sınıflandırılmıştır. Bu çalışmanın analizleri halen devam etmekte olup ön analiz bulgularına göre Türkiye’ de Ortaöğretim düzeyinde kullanılmakta olan kimya ders kitaplarında soyut, ve sembolik düzeyde şekillerin daha sıkça kullanılmasına rağmen özellikle submikroskopik düzeydeki şekillere pek yer verilmediği görülmektedir. İlköğretim düzeyindeki okutulmakta olan Fen Bilgisi kitaplarında ise Maddenin Tanecikli Yapısı konusuna 6. sınıfta başlandığı, geçmiş yıllardaki kitaplara göre daha fazla submikroskopik düzeyde şekillere yer vermekle birlikte öğrencilerde kavram kargaşasası yaratabilecek şekillerin de bulunduğu tespit edilmiştir. Ders kitaplarındaki sunuluş şekillerinin analiz sonuçları, literatürde yer alan kavram yanılgıları ve daha önceki araştırma sonuçları açısından irdelenecektir. Bu çalışma, Türkiye’de kimya öğretiminde temel materyallerden biri olan ders kitaplarının öğrencilerin kimya öğrenimini kolaylaştıracak ve kavram kargaşasını azaltacak şekilde düzenlenmesine yardımcı olması ve etkili kimya öğretimini artırmayı amaçlaması nedeniyle büyük bir öneme sahiptir. Aynı şekilde kimya ve fen öğretmenlerinin kimya öğretiminde kullanabilecekleri kaynak ve materyallerin sahip olması gereken özellikler hakkında da fikir vermektedir. 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 97 KAYNAKLAR 1. R. Ben-Zvi, B.S. Eylon, & J. Silberstein. Education in Chemistry (1987). 24, 117-120. 2. D. L. Benson, M.C. Wittrock, & M. E. Bauer. Journal of Research in Science Teaching (1993). 30, 587-597. 3. H. K. Boo. Journal of Research in Science Teaching (1998), 35, 569-581. 4. Duchastel, P., & Waller, R. Educational Technology (1979). 11, 20-25. 5. D. Gabel, International Handbook of Science Education (1998). 233-268. 6. K. Griffiths, & K. R. Preston, Journal of Research in Science Teaching, (1992). 29(6), 611-628. 7. G. Harrison, & D. F. Treagust. Science Education (1996). 80(5), 509-534. 8. G. Harrison, & D. F. Treagust. School Science and Mathematics (1998). 98(8), 420-429. 9. G. Harrison, & D. F. Treagust Science Education. (2000). 84(3), 352-381. 10. K. İrving & F. Savasci-Acikalin (2006, April). Multiple Representations of the Particulate Nature of Matter. Paper presented at the NARST International Conference, San Francisco, CA. 11. P. Johnson International Journal of Science Education, (1998a). 20(5), 567-583. 12. P. Johnson International Journal of Science Education, (1998c). 20(6), 695-709. 13. P. Johnson International Journal of Science Education. (1998d). 20(4), 393-412. 14. P. Johnson. International Journal of Science Education (2000). 22, pp. 719-737 15. P. Johnson. International Journal of Science Education, (2002). 24(10), 1037-1054. 16. P. Johnson & R. Gott Science Education (1996). 80, 561. 17. H. Johnstone. School Science Review (1982). 64, 377-379. 18. H. Johnstone Journal of Chemical Education, (1993). 70, 701-703. 19. H. Johnstone Journal of Chemical Education, (1997). 74(3), 262. 20. R. B. Kozma, & J. Russell (1997a). Journal of Research in Science Teaching 34(9), 949968. 21. R. B. Kozma, & J. Russell. Journal of Research in Science Teaching, (1997b). 34(9), 949968. 22. O. Lee, D. C. Eichinger, C. W. Anderson, G. D. Berkheimer, & T. S. Blakeslee, Journal of Research in Science Teaching, (1993). 30(3), 249-270. 23. X. Liu & K. Lesniak. Journal of Research in Science Teaching (2006). 43(3), 320-347. 24. M. B. Nakhleh. Journal of Chemical Education (1992). 69(3), 191-196. 25. M. B. Nakhleh, A. Samarapungavan, & Y. Saglam. Journal of Research in Science Teaching (2005). 42(5), 581-612. 26. L. L. Pozzer & W. M. Roth. Journal of Research in Science Teaching. (2003). 40(10), 1089-1114. 27. J. Snir, C. L. Smith, & G. Raz. Science Education (2003). 87, 794-830). 28. R. Stavy. International Journal of Science Education, (1988). 10(5), 553-560. 29. R. Stavy. Journal of Research in Science Teaching (1990). 27, 247-266). 30. R. Stavy. School Science and Mathematics (1991). 91(6), 240-244. 31. I. Vekiri. Educational Psychology Review, (2002). 14(3), 261-312. 98 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL İLK VE ORTAÖĞRETİMDE FEN VE KİMYA EĞİTİMİ VE UYGULAMALARI 6 FEN ALANLARI ÖĞRENCİLERİNİN BİLİMSEL SÜREÇ BECERİLERİ DÜZEYLERİ: OKUL TÜRÜ, KİMYAYA İLGİ VE CİNSİYETİN ETKİSİ Füsun DÖNMEZ1, Özlem SERİN ERGİN2, Nursen AZİZOĞLU3 1 2 Balıkesir, Dursunbey İlçesi, Kimya Öğretmeni Balıkesir Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü Kimya Eğitimi ABDYüksek Lisans Öğrencisi 3 Balıkesir Üniversitesi, Necatibey Eğitim Fakültesi, OFMAE Bölümü, Kimya Eğitimi ABD Bilimsel süreç becerileri, bilimsel bir araştırmanın gerektirdiği yöntem ve süreci anlamada gereken becerilerdir. Bu beceriler kendi aralarında temel süreç becerileri ve birleştirilmiş süreç becerileri olmak üzere iki gruba ayrılır. Temel süreç becerileri her öğrencide gelişmesi gereken becerilerdir ve diğer becerilerin gelişmesi için bir basamak olur. Birleştirilmiş süreç becerileri ise kompleks becerilerdir ve kendi arasında nedensel ve deneysel süreç becerileri olmak üzere iki gruba ayrılır. Nedensel süreç becerileri; birleştirilmiş süreçlerin araştırma sorgulama basamağıdır. Deneysel Süreç Becerileri; birleştirilmiş süreçlerin, uygulama, analiz ve sonuç basamağıdır. Deneysel süreç becerileri; bilimsel süreç becerilerindeki bütün basamakları kapsar. Bilimsel süreç becerileri Fen derslerinde kullanıldığı takdirde öğrenmeyi kolaylaştıran, öğrenmenin kalıcılığının arttıran, bir araştırmanın gerektirdiği çalışmaların düzenini gösteren, kişide sorumluluk duygusunu geliştiren, geleceğin bilim adamlarının yetişmesine yardımcı olan, düşünmeye dayalı becerilerdir [1,2]. Çocukların bilgiyi araması ve bulması bilim adamlarının araştırmalarında kullandıkları yöntemle benzer şekilde olmaktadır. Çünkü çevresinde olup bitenleri anlamak için tüm duyu organlarıyla algılamaya çalışır, elde ettiği bilgileri organize eder, sınıflandırır, tecrübelerini yorumlar ve sonuca ulaşır [3]. Öğrenme hayat boyunca devam eder; bilimsel süreç becerileri gelişmiş bir öğrenci hayatı daha iyi anlar ve bilgilerini yorumlayarak kalıcı olmalarını sağlar. Bu nedenle bilimsel süreç becerilerinin ölçülmesi ve geliştirilmesi önem taşımaktadır. Türkiye’de 2001-2002 yılında uygulamaya konan İlköğretim Fen Bilgisi Programı’nın hedeflerinden bir tanesi “bilimin önemini kavramış bireyler yetiştirmek” olarak belirlenmiştir. Programda bilimsel süreç becerilerine dayalı uygulamaların gerekliliği vurgulanmaktadır. Bu hedefin ortaöğretim düzeyinde de devam ettirilmesi ile bilimsel düşünerek yaşamayı öğrenecek nitelikli bireyler yetiştirmek daha ileri düzeydeki hedef olarak ele alınabilir. Bu çalışmada, ortaöğretim düzeyindeki iki farklı tür okulun (Anadolu Liseleri ve Genel liseler) fen alanları öğrencilerinin bilimsel süreç becerileri düzeyleri arasında farklılık olup olmadığı araştırılmıştır. Çalışmanın örneklemini Balıkesir ili merkezinde Anadolu ve Genel liselerde okuyan fen alanları öğrencileri oluşturmaktadır. Bu öğrencilere geçerliliği ve güvenilirliği tespit edilmiş, “Bilimsel Süreç Becerileri” testi uygulanmıştır. Kimya dersine yönelik ilgilerini değerlendirmek üzere ise açık uçlu sorular yöneltilmiştir. Elde edilen veriler SPSS aracılığı ile bağımsız gruplar t-testi ile sınanmıştır. Analiz sonuçları Anadolu lisesinde okuyan öğrencilerle genel lisede okuyan öğrencilerin bilimsel süreç beceri seviyeleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farkın olduğunu ve bu farkın Anadolu lisesinde okuyan öğrencilerin lehine olduğunu göstermektedir. Her iki okul türüne yerleşen öğrencilerin aynı 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 99 ilköğretim programına tabi olduktan sonra gelmelerine rağmen bu farkın oluşmuş olması düşündürücüdür. Yine sonuçlar kız ve erkek öğrencilerin bilimsel süreç beceri düzeyleri arasında anlamlı bir fark olmadığını ortaya koymaktadır. Çalışmaya katılan öğrencilerin %73’ü kimyayı sevmesine ve ilgi duymasına rağmen bilimsel süreç beceri düzeyleri diğer öğrencilerden anlamlı bir şekilde farklaşmamıştır. Bulgularla ilgili diğer sebep ve sonuç ilişkileri ve bilimsel süreç becerilerinin ortaöğretim kimya programlarındaki yeri çalışmanın bütününde daha ayrıntılı olarak tartışılmakta; kimya derslerinde bilimsel süreç becerilerini daha etkili bir şekilde geliştirmeye yönelik uygulamalar ile ilgili önerilere yer verilmektedir. KAYNAKLAR 1. G. Bağcı Kılıç, İlköğretim-Online, (2003), 2(1), 42-51. 2. B. K. Temiz ve M. Tan, Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, (2003), 13(1), 89-101 3. İ. Bilgin, Journal Of Baltic Science Education, (2006), 1(9), 27-37. 100 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL İLK VE ORTAÖĞRETİMDE FEN VE KİMYA EĞİTİMİ VE UYGULAMALARI 7 MATEMATİĞİN, FEN VE TEKNOLOJİ DERSİNDE KULLANIMINA İLİŞKİN İLKOKUL ÖĞRENCİLERİNİN GÖRÜŞLERİ Gülşah BATDAL1, Seda USTA2 1 İstanbul Üniversitesi, Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Matematik Eğitimi Anabilim Dalı, Vefa, 34070, İstanbul. 2 İstanbul Üniversitesi, Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalı, Vefa, 34070, İstanbul. İlkokul çağı, bireyin tüm hayatını etkileyecek bilgi kazanımı sürecini içeren, bunun paralelinde de bireye hayatını şekillendirmede yön verecek en önemli dönemlerden biridir. Özellikle bu eğitim-öğretim sürecinde çocuğa kazandırılacak düşünme becerisi, çocuğun kendini daha iyi yetiştirmesi adına çok önemli bir unsur olacaktır. Düşüncenin gelişimi, yaratıcılığın kullanılması, deneme-yanılma, gözlem gibi metotlarla sağlanabileceği gibi, çocuğun mantığını kullanarak belirle yargılara varması sonucu da şekillenebilir. Bunun için de fen ve teknoloji dersi gibi öğrenciyi düşünmeye sevk eden bir dersin çocuğa doğru şekilde aktarılması gerekir. Fen ve Teknoloji dersi programının temel amaçlarından birisi öğrencilerin doğal dünyayı öğrenme ve anlamaları ve bunun düşünsel zenginliği ile heyecanını yaşamalarını sağlamaktır. Öğrencilerin doğal dünyayı anlamaları ve açıklamalarını sağlamak için onlara temel fen kavram ve düşünceleri ile ilgili bilgi ve anlayışlar kazandırılmalıdır. Yapılan çalışmalarda son yıllarda anlamlı öğrenmenin gerçekleşebilmesi için farklı disiplinlerin uyum içinde, birbirleri ile ilişkili olarak çalışmanın ve sorunlara çok boyutlu yaklaşımın önemi giderek artmış ve eğitimde farklı disiplinleri entegre etme gündeme gelmiştir. Fen ve Teknoloji derslerinde geçen bazı konularda matematiksel kavram ve işlemlerin kullanıldığını göz ardı edemeyiz. İşlem yaparak çocuğun matematiksel zekâsının gelişmesi, matematiğin başlı başına bir ders olmasının yanında Fen ve Teknoloji dersinde de kullanılması ile daha da hız kazanır. Ayrıca entegre eğitim fen bilimlerindeki olayları bir bütün içinde açıklamayı kolaylaştırır. Ancak öğrencilerin matematik dersine karşı negatif bir yaklaşım içinde bulunması ve matematiği başarısız olunabilecek bir ders olarak görmeleri sıklıkla karşılaşılan bir durumdur. Gelir düzeyi farkı, ailesel nedenler gibi faktörlerin başarısızlıkta etkili olmalarının yanında dersten korkma ve başarısızlığı kabullenme daha önce yapılan çalışmalarda dersin başarı düzeyinin düşmesinin en önemli nedenleri arasında gösterilmektedir. Bu çalışmada, ilköğretim öğrencilerinin matematik dersine karşı hissettiklerinin, bu dersin Fen ve Teknoloji derslerinde yararlanılmasının onları nasıl etkilediğini görmek amaçlanmıştır. Bu sayede fen ve teknoloji derslerinde gösterilen başarı veya başarısızlığın nedeninin temelinde matematik dersinin etkisi var mı, varsa ne kadar etkisinin var olduğunun anlaşılması hedeflenmiştir. Bu amaçla, öğrencilere bir anket uygulanmış ve verilerin analizinde SPSS 13.0 programı kullanılarak Kikare tekniğinden yararlanılmıştır. Çalışmanın bulguları ışığında önerilere yer verilmiştir. KAYNAKLAR 1. H. Bağ, ve M. Uşak. “Fen Programı ve Temel Kavramları”. İlköğretimde Fen ve Teknoloji Eğitimi. (Ed. Mustafa Aydoğdu, Teoman Kesercioğlu) Ankara; Anı Yayınları (2005), 10-24. 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 101 2. D. Kaya, E. Akpınar, ve Ö. Gökkurt. “İlköğretim Fen Derslerinde Matematik Tabanlı Konuların Öğretilmesinde Fen- Matematik Entegrasyonunun Etkisi”. Üniversite ve Toplum. (2006) Cilt 6, Sayı 4. 3. S. Durmuş. “Matematikte Öğrenme Güçlüklerinin Saptanması Üzerine Bir Çalışma”. Kastamonu Eğitim Dergisi. (2004), Cilt 12, No: 1, 125–128. 102 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL İLK VE ORTAÖĞRETİMDE FEN VE KİMYA EĞİTİMİ VE UYGULAMALARI 8 ORTAÖĞRETİM KURUMLARINDA DÖRT YILLIK EĞİTİME GEÇİLMESİ İLE ÖSS SINAV SİSTEMİNE BAKIŞ AÇISINDAKİ DEĞİŞİKLİKLERİN İNCELENMESİ İbrahim Ender MÜLAZIMOĞLU, Ecir YILMAZ Selçuk Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Kimya Eğitimi Anabilim Dalı, 42099-Meram/KONYA 2006 Öğrenci Seçme Sınavına (ÖSS) kadar, daha önceki yıllara ait ÖSS sınavlarında sorulan kimya soruları genellikle yorum yapma, problem çözme ve analiz etmeye dayalı zihinsel beceriler gerektirdiğinden, öğrencilerin bu becerilere uygun eğitim sürecinden geçmeleri gerekmekteydi. Kimya sorularında bu durum, halen iki aşamalı yapılan sınavda ÖSS 1 olarak verilen sorular için geçerlidir. Artık ÖSS 2 olarak verilen sorularda, öğrencilerin yorum kabiliyetinden daha çok bilgi seviyesi ölçülmeye çalışılmaktadır. Fen bilimleri testinde yer alan sorular genellikle yüksek seviyeli sorular olduğundan, öğrencinin zihinsel becerilerini geliştirmek amacıyla uygun eğitim sürecinden geçmeleri gerekmektedir. Erkek ve kız öğrencilerin farklı konulara, farklı derecede ilgi duydukları bilinen bir gerçektir. Eğitimin etkili olması ve sınıftaki tüm öğrencilerin başarılı olabilmeleri için, öğretmen eğitim programlarını hazırlarken bir yandan öğrencilerin ortak özelliklerini göz önünde bulundururken, diğer yandan her öğrencinin kendine özgü özellikleri olduğunu unutmamalı ve öğrencilerin bireysel özelliklerine uygun alternatif etkinlikler sunmalıdır. Eğitim-öğretim sisteminin en önemli parçası olan okullarda eğitimciler, öğrencilerin ilgi, merak ve hazır bulunuşluk düzeyini dikkate almalıdırlar. Bu alanlarda her öğrencinin diğerinden farklı olduğu mutlaka göz önüne alınmalıdır. Bu farklılıkların en önemlilerinden bir tanesi de cinsiyettir. Eğitmenlerin, kız ve erkek öğrencilere gösterdikleri davranışlarda farklılık göstermektedir. Öğretmenlerin ilkokuldan itibaren erkek öğrencilere daha çok soru sordukları, ödül, eleştiri, yönergelerle daha fazla dönüt verdikleri, kız öğrencilerin dikkatli olma, sosyal ve destekleyici davranışlarını ödüllendirirken, erkek öğrencilerin rekabetçi davranışlarını, problem çözme becerilerini ve başarılarını ödüllendirdikleri pek çok araştırma ile ortaya konulmuş bir gerçektir. a) b) Şekil a) Eski ve yeni sistemle öğrenim gören Lise 2, kız ve erkek öğrencilerinin başarı durumlarının karşılaştırılması, b) Eski ve yeni sistem ile öğrenim gören Lise 2 öğrencilerinin başarı durumlarının karşılaştırılması 2006 ÖSS sınavı ile birlikte değişen sınav sistemine paralel olarak ortaöğretim ders işleme sisteminde de değişiklikler olmuş olmalıdır. Bunun sonucu olarak da bugüne kadar eski sistem ile öğrenim görmüş olan öğrenciler ile artık yeni sistem ile öğrenim gören 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 103 öğrenciler arasında ÖSS sorularına verilen cevaplar açısından temel farklılıklar olduğu düşünülerek yapılan bu çalışma, alınan sonuçlar bakımından oldukça önemlidir. Çalışmada hem eski ve yeni sistem ile öğrenim gören kız öğrencilerle, yine eski ve yeni sistemle öğrenim gören erkek öğrenciler arasında ve hem de eski ve yeni sistemle öğrenim gören tüm öğrenciler arasında istatistik hesaplara dayanarak bazı tespitler yapılmaya çalışılmıştır. Çalışma sonuçlarına göre eksik görülen alanlar için alternatif çözümler de sunulmaya çalışılmıştır. Öğrencilerin kavradıkları nitelikleri ilk kez karşılaştıkları bir problemi çözmede kullanma zorunlulukları olduğu için önceki bilgi birikimini yeni duruma uygulayarak yorumlamaları gerekmektedir. Kimya için bakıldığında, bu tür soruları öğrencilerin doğru olarak cevaplandırabilmesi her şeyden önce teorik bilgiyi pratikte uygulayabilecek düzeyde kullanabilmeleriyle mümkündür. Konuların daha çok bilgi, kavrama ve uygulama seviyesinde işlenmesi öğrencilerde zihinsel düşünme becerilerini artıracaktır. Bu da derslerin deneysel kısımlarının laboratuvar ortamlarında işlenmesi, konular içerisinde yer alan deneylerin yapılması ve buna bağlı olarak öğrencilerin bilimsel yöntemin özelliklerini kavrayabilmesi ile mümkündür. Böylece, ezbercilikten çok bilimsel ve eleştirici düşünceyi yoklayan bu tür sorularda doğru cevap sayısı artacaktır. Ankara ili Polatlı ilçesi Anadolu ve Anadolu Öğretmen Liselerinde kız ve erkek öğrencilere karışık olarak uygulan bu testler sonucunda öğrencilerin sorulara vermiş oldukları cevapların geneline bakıldığında, yorumlama gerektirmeyen sorularda genelde başarılı oldukları görülmüştür. Yorum ve bilgi gerektiren sorularda ise başarı oranları düşüktür. Öğrenciler, konuyu anlamak yerine ezberledikleri birkaç formül ile sorunun çözümüne ulaşmak istemektedirler. Burada yapılması gereken, konunun doğru bir şekilde kavratılmasıdır. Liselerdeki öğretmenlerin bu konuda dikkatli davranmaları gerekmektedir. Formüle dayalı sorulardan ziyade öğrencinin yorum yapmasını hedefleyen farklı tipteki sorulara yer verilmelidir. Öğrencilerin ezberlemek zorunda kaldıkları bazı konuların (asit-baz reaksiyonları, kimyasal tepkimeler, gaz hacminin sıcaklığa bağlılığı, gazların difüzyonu, sıcaklığın reaksiyon hızına etkisi metallerin aktifliği, kütlenin korunumu, çözünme kavramı, stokiyometri, ısı ve sıcaklık vb.) laboratuar şartlarında yapılması, hem öğrencinin dikkatini çekecek hem de daha kolay öğrenmelerini sağlayacaktır. Öğrenciler deney esnasında muhakeme gücünü de artırmış olacaklardır. Laboratuar yöntemi kullanılarak soyut olan birçok kimya kavramını öğrencilere daha kolay bir şekilde kavratmak mümkün olacak ve kavramsal değişim sağlanabilecektir. KAYNAKLAR 1. A. Coşkun ve E. Yılmaz, Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, (2005), 19, 411-421 2. T. Çepni Özsev ve M. Gökder, Milli Eğitim Dergisi, (2003), 157, 1-9 3. Ö. Dereli ve E. Türkkan, Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, (2005), 19, 167-174 4. T. Haladyna ve G. Thomas, Journal of Experimental Education, (1979), 48, 18-23 5. T. C. MEB Tebliğler Dergisi, (1992), 2455 ve 2470, Ankara 104 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL İLK VE ORTAÖĞRETİMDE FEN VE KİMYA EĞİTİMİ VE UYGULAMALARI 9 DEĞİŞEN ÖSS SINAV SİSTEMİNİN ORTAÖĞRETİM KURUMLARI ÜZERİNE ETKİLERİNİN İNCELENMESİ Ecir YILMAZ ve İbrahim Ender MÜLAZIMOĞLU Selçuk Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Kimya Eğitimi Anabilim Dalı, 42099-Meram/KONYA Geçmiş yıllara ait Öğrenci Seçme Sınavlarında (ÖSS) sorulan kimya soruları genellikle yorum yapma, problem çözme ve analiz etmeye dayalı zihinsel beceriler gerektirdiğinden, öğrencilerin bu becerilere uygun eğitim sürecinden geçmeleri gerekmekte idi. Kimya sorularında bu durum, halen iki aşamalı yapılan sınavda ÖSS 1 olarak verilen sorular için geçerlidir. Artık ÖSS 2 olarak verilen sorularda, öğrencilerin yorum kabiliyetinden daha çok bilgi seviyesi ölçülmeye çalışılmaktadır. Fen bilimleri testinde yer alan sorular genellikle yüksek seviyeli sorular olduğundan, öğrencinin zihinsel becerilerini geliştirmek amacıyla uygun eğitim sürecinden geçmeleri gerekmektedir. a) b) Şekil a) Eski sistem ile öğrenim gören Lise 2, Lise 3 kız ve erkek öğrencilerinin başarı durumlarının karşılaştırılması, b) Eski sistem ile öğrenim gören Lise 2 ve Lise 3 öğrencilerinin toplam başarı durumlarının karşılaştırılması 2004-2005 ÖSS sınavlarında Fen Bilimleri testi kimya alt grubu içerisinde sorulan toplam 28 adet soruya verilen cevapların değerlendirildiği bu çalışmanın amacı, 2006 ÖSS sınavından itibaren değişen sınav sistemine bağlı olarak ortaöğretimde eğitim gören öğrencilerin ders çalışma alışkanlıkları ve sorulara yaklaşımlarında değişiklik olup-olmadığını incelemektir. Bunun için çalışmada öğrencilere yöneltilen 28 adet kimya sorusu, 2004-2005 ÖSS sınavında sorulan ve yeniden numaralandırılan sorulardan oluşmuştur. Sonuçlar SPSS 15.0 istatistik programı ile değerlendirilmiş, değerlendirme hem kız ve erkek öğrencilerin karşılaştırılması hem de eski ortaöğretim sistemi ile eğitim gören Lise 2 ve Lise 3 öğrencilerinin toplamı üzerine yapılmıştır. Çalışmada beklendiği gibi toplam üzerinden değerlendirme yapıldığında Lise 3 öğrencileri daha başarılı bulunmuştur. Ancak, Kimya Lisans eğitiminde öğrenim gören ve Kimya Bölümünü kazanan öğrenciler arasında kız öğrenciler daha başarılı iken, istatistik sonuçları hem Lise 2 hem de Lise 3 öğrencileri arasında erkek öğrencilerin daha başarılı olduğunu göstermiştir. Devam eden çalışmanın Lisans eğitiminde öğrenim gören Kimya, Fizik ve Biyoloji öğrencilerine de uygulanması düşünülmektedir. Çalışma sonucunda yapılacak istatistik değerlendirmelere bakılarak görülen eksiklikler için alternatif teklifler sunulmaya çalışılacaktır. 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 105 KAYNAKLAR 1. A. Coşkun ve E. Yılmaz, Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, (2005), 19, 411-421 2. T. Haladyna ve G. Thomas, Journal of Experimental Education, (1979), 48, 18-23 106 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL İLK VE ORTAÖĞRETİMDE FEN VE KİMYA EĞİTİMİ VE UYGULAMALARI 10 BİLİMSEL İŞLEM BECERİLERİNİ KULLANMAYA YÖNELİK YÖNTEMİN ÖĞRENCİLERİN AKIŞKANLARIN KALDIRMA KUVVETİ KONUSUNU ANLAMALARINA ETKİSİ Pınar DOĞRUÖZ1, Hamide ERTEPINAR1, Elvan ALP1, Esme HACIEMİNOĞLU2 1 Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, 06531 Ankara 2 Selçuk Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Konya Fen eğitimin temel amacı, fen kavramlarının anlamlı ve kalıcı bir şekilde öğrencilere aktarılmasıdır. Fen eğitimi araştırmacıları bu doğrultuda öğrencilerin fen konularını en iyi hangi yollarla öğrenebileceklerine odaklanmıştır. Araştırmacılara göre (Krajcik & Honey, 1987) etkin bir fen sınıfı öğrencilere problemleri bilimsel olarak sorgulama ve değişkenleri kontrol ederek bilimsel yöntemleri uygulama fırsatı sağlar. Fen sınıfındaki bilimsel sorgulama karmaşık bir süreç olmakla beraber öğrencinin eski bilgilerini kullanmasını, uygun sorular sormasını, değişkenlerini tanımlamasını, hipotezlerini belirlemesini, deney düzenekleri tasarlamasını, verilerini yorumlayabilmesini ve deneyimlerini bilimsel süreç becerileriyle bütünleştirerek günlük hayatta uygular hale gelmesini gerektirmektedir. Germann & Aram (1996) bu süreçte bilimsel süreç becerileriyle bütünleştirilmiş yaratıcı laboratuvar çalışmalarının öğrencilere faydalı olacağını öne sürmüştür. Bu çalışmanın temel amacı, bilimsel süreç becerilerini kullanmaya yönelik fen eğitimi yönteminin öğrencilerin başarılarına, fen konularına yönelik tutumlarına ve bilimsel süreç becerilerine etkisini geleneksel öğretim yöntemiyle karşılaştırarak incelemektir. Bu çalışmanın örneklemini Ankara ilinden seçilmiş özel bir okuldaki aynı öğretmenin dört ayrı sınıfından 116 yedinci sınıf öğrencisi oluşturmuştur. Bu araştırmada deney grubu öğrencileri akışkanların kaldırma kuvveti konusunu bilimsel süreç becerilerini kullanmaya yönelik ders işleyişi ile öğrenirken, kontrol grubu öğrencileri ise aynı konuyu geleneksel öğretim yöntemi ile öğrenmiştir. Bu araştırma 4 hafta sürmüştür ve ön-test son-test kontrol deseni üzerine oturtulmuştur. Araştırma veri toplama aracı olarak (1) Sıvıların ve Gazların Kaldırma Kuvveti başarı Testi, (2) Fen Bilgisi Dersi Tutum Ölçeği, (3) Bilimsel Süreç Beceri Testi ve (4) Mantıksal Düşünme Yeteneği Testi olarak dört ölçekten elde edilmiştir. Araştırmanın hipotezlerini test etmek için varyans analizi kullanılmıştır. Analiz sonuçları mantıksal düşünme yetenekleri kontrol edildiğinde, bilimsel süreç becerileri ile eğitim gören öğrencilerin akışkanların kaldırma kuvveti konusundaki başarılarının geleneksel fen dersi yöntemiyle eğitim gören öğrencilerden daha yüksek olduğunu göstermiştir. Ayrıca bilimsel süreç becerileriyle eğitim gören öğrencilerin fen dersine yönelik ilgilerinin istatistiksel olarak daha fazla olduğu tespit edilmiştir. Bu sonuçlara göre, öğrenciler bilimsel süreç becerilerini kullanmaya yönelik etkinlikler sayesinde birçok problem çözümünde fen prensiplerini uygulayabilecek yetenekleri kazanmışlardır. Aynı zamanda bu öğrenciler, uygulanan etkinlikler süresince yaratıcılıklarını kullanabilmişler ve laboratuvar ya da ders saati sırasında ilgileri doğrultusunda aktif rol oynamışlardır. Böylelikle, fen dersine yönelik tutumlarında da artış tespit edilmiştir. 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 107 KAYNAKLAR 1. J. C. Krajcik, & R. E. Honey, Proportional reasoning and achievement in high school chemistry, School Science and Mathematics, (1987) 87(1), 25-32 2. P. J. Germann, & R. J. Aram Student performances on the science process of recording data, analyzing data, drawing conclusions, and providing evidence. Journal of Research in Science Teaching, (1996) 33, 773-798 108 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL İLK VE ORTAÖĞRETİMDE FEN VE KİMYA EĞİTİMİ VE UYGULAMALARI 11 SORGULAMAYA DAYALI KİMYA DERSİNİN ÖĞRENCİLERİN ATOM KONUSUNU ANLAMALARINA, ÖĞRENME YAKLAŞIMLARINA, MOTİVASYONLARINA, ÖZ-YETERLİKLERİNE VE BİLİMSEL BİLGİ İNANÇLARINA OLAN ETKİSİ İ. Sevilay ÖZSOY1 , Hamide ERTEPINAR1, Esme HACIEMİNOĞLU2, Elvan ALP1 1 Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Ankara 2 Selçuk Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Konya Araştırmacılar fen eğitiminin amacını farklı şekillerde açıklamaktadırlar. Hurd (1970) fen eğitiminin en önemli amacının öğrencilerin fen okuryazarlığını (bilimsel bilgiyi anlama ve bireysel karar verebilme yeteneğini kazanma süreci) arttırmak olduğunu belirtirken Lawson (1995) ve Gerber, Cavallo & Marek (2001) fen eğitiminin amacının fen okuryazarlığı ile birlikte öğrencilerin fen kavramlarını anlamasını sağlayarak bu kavramlar yardımıyla problem çözme yeteneklerinin gelişmesine destek vermek olduğunu ileri sürmüşlerdir. Fen eğitiminin bu amaçlarına ulaşılabilmesi için eğitici materyallerin ve yöntemlerin çok iyi seçilmesi gerekmektedir (Hurd, 1970). Baez (1971), öğrenci başarısı ile uygulanan öğretim yöntemi arasında bir ilişki olduğunu belirtmiştir. Sorgulamaya dayalı öğrenme, öğrencileri bu amaçlara ulaştırmada rehberlik etmekle beraber kendi sorularının cevabını araştırmak için cesaretlendirmektedir. 1960 yıllarındaki sorgulamaya dayalı öğretim yöntemi temel alınarak hazırlanan programların öğrencilerin kritik düşünme, kavramları anlayabilmesi ve mantıksal düşünme yetenekleri üzerinde olumlu bir etkisi olmuştur (Cavallo, Rozman & Potter, 2004). 1970–1980 yıllarında birçok çalışmada, geleneksel yöntemin tam tersine sorgulamaya dayalı öğrenmenin öğrencilerin fen başarılarına, bilişsel gelişimlerine, bilimsel süreç becerilerine, laboratuvar çalışmalarına ve bilimsel bilgiyi anlamalarına olumlu yönde etkisi olduğu sonucuna varılmıştır. Bunun yanı sıra sorgulamaya dayalı öğrenme öğrencilerin fene yönelik tutumlarını da geliştirmiştir. Bu çalışmanın amacı sorgulamaya dayalı öğrenmenin, lise öğrencilerin atom konusundaki başarıları, öğrenme yaklaşımları, motivasyon amaçları, özyeterlikleri ve bilimsel bilginin doğasına yönelik inançları üzerinde anlamlı bir etkisi olup olmadığını incelemektir. Bu çalışmada öntest-sontest deneysel grup deseni kullanılmıştır. Çalışmanın örneklemini 47 dokuzuncu sınıf öğrencisi oluşturmuştur. Deney grubu ve kontrol grubu öğrencilerine aynı kimya öğretmeni tarafından eğitim verilmiştir. Deney ve kontrol grubuna kimya başarı testi, öğrenme yaklaşımı anketi, başarı motivasyon anketi ve bilimsel bilgi anketi uygulanmıştır. Sorgulamaya dayalı öğrenmenin, öğrencilerin başarılarının, öğrenme yaklaşımlarının, motivasyon amaçlarının, özyeterliklerinin ve bilimsel bilginin doğasına yönelik inançlarının üzerinde anlamlı bir etkisi olup olmadığını incelemek için varyans analizi kullanılmıştır. Bunun yanı sıra deney ve kontrol grubunda bulunan öğrencilerin öntest-sontest skorları arasındaki farkı belirlemek için bağımsız-örneklem t-test analizi kullanılmıştır. Çalışmanın sonuçları sorgulamaya dayalı öğrenmenin atom konusundaki kavramların kazanılmasında geleneksel yönteme göre daha iyi bir yöntem olduğunu göstermiştir. Diğer taraftan sorgulamaya dayalı öğrenmenin öğrencilerin öğrenme yaklaşımlarının, motivasyon amaçlarının, özyeterliklerinin ve bilimsel bilginin doğasına yönelik inançlarının üzerinde anlamlı bir etkisi olmadığı sonucuna varılmıştır. Bu sonucun örneklem sayısının az olmasından kaynaklanabileceği düşünülmüştür. Sorgulamaya dayalı öğretim öğrenci başarısı 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 109 üzerinde etkili bir öğretim metodudur. Bu nedenle fen bilgisi öğretmenleri öğrencilere bilimsel sorgulama becerilerini geliştirebilecek, kendi hipotezlerini kurabilecek, bu hipotezleri test edebilecek ve genellemelere varabilecek fırsatlar yaratmalıdırlar. Öğretmenler, sorgulamaya dayalı öğretim metodunun önemi hakkında bilgilendirilmeli ve onlara bilimsel kavramları öğrencilere aktarabilmeleri için materyal geliştirme fırsatları sunulmalıdır. KAYNAKLAR 1. A. Baez, Aims, Contents and methodology of science teaching. New York: Grune & Stratton (1971). 2. A. M. L Cavallo, M.Rozman, W. H. Potter, Gender differences in learning constructs, shifts in learning constructs, and their relationship to course achievement in a structured inquiry, yearlong collage physic course for life science majors. School Science and Mathematics, (2004)104(6), 288-301. 3. B. L Gerber, A. M.L. Cavallo, A. Marek, Relationship among informal learning environments, teaching procedures and scientific reasoning ability. International Journal of Science Education, (2001). 23(5), 535-549. 4. P. D. H. Hurd, Scientific Enlightement for an Age of Science. The science teacher, 15, 1315 (1970). 110 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL İLK VE ORTAÖĞRETİMDE FEN VE KİMYA EĞİTİMİ VE UYGULAMALARI 12 ELEKTROKİMYA KONUSUNDAKİ KAVRAMLARIN ANLAŞILMASINDA KAVRAMSAL DEĞİŞİM YAKLAŞIMININ ETKİSİNİN İNCELENMESİ Çetin DOĞAR1, Ahmet GÜRSES2, Ömer GEBAN3 1 Erzincan Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, 24030, Erzincan Atatürk Üniversitesi, Kazım Karabekir eğitim Fakültesi, OFMA Bölümü, Kimya Eğitimi Bilim Dalı, 25240, Erzurum 1 Ortadoğu Teknik Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, OFMA Bölümü, Kimya Eğitimi Bilim Dalı, 06100, Ankara 2 Bu çalışmanın amacı; kavramsal değişim yaklaşımının, öğrencilerin elektrokimya ile ilgili başarılarına ve kimyaya karşı tutumlarına etkisini, geleneksel öğretim yaklaşımı ile karşılaştırmaktır. Bunun yanı sıra, çalışmada, öğrencilerin elektrokimya konusundaki başarıları ile bilimsel işlem becerileri arasındaki ilişki de incelenmiştir. Çalışmanın örneklemini, Erzurum ilinde Nevzat Karabağ Anadolu Öğretmen Lisesi (NKAÖL) ve Ziya Gökalp Liselerinde iki öğretmenin ders verdiği dört şubedeki toplam 76 lise üçüncü sınıf öğrencisi oluşturmaktadır. Şubelerden biri rasgele örnekleme yöntemiyle, kavramsal değişim yaklaşımının kullanılacağı deney grubu; diğeri ise, geleneksel öğretim yaklaşımının kullanılacağı kontrol grubu olarak seçilmiştir. Eşit olmayan kontrol grup deseninin kullanıldığı çalışmada, öğretim yılının birinci döneminde dört hafta süreyle uygulamalar gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın verileri; “Elektrokimya Kavram Testi”, “Kimya Dersine Tutum Ölçeği”, “Bilimsel İşlem Beceri Testi” ve “Elektrokimya Kavram Yanılgısı Belirleme Anketi” olmak üzere başlıca altı ölçekten elde dilmiştir. Araştırmada öne sürülen hipotezleri test etmek için ortak değişkenli varyans analizi (ANCOVA), bağımsız grup t-testi ve ilişkili örnekler t-testi kullanılmıştır. Sonuçlar, elektrokimya konusundaki kavramların öğrenciler tarafından anlaşılmasında, kavramsal değişim yaklaşımının geleneksel öğretim yaklaşımından daha başarılı olduğunu göstermiştir. Öğrencilerin kimyaya karşı tutumları açısından farklılık olmadığı tespit edilmiştir. Ayrıca, uygulamaların yapıldığı liseler arasında elektrokimya başarıları açısından Nevzat Karabağ Anadolu Öğretmen Lisesi lehinde anlamlı farklılık olduğu belirlenmiştir. Bu sonuçların yanı sıra, araştırmada öğrencilerin elektrokimya konusu ile ilgili kavramları anlamaları üzerine bilimsel işlem becerileri ve ön testlerin önemli bir etkisinin olmadığı tespit edilmiştir. KAYNAKLAR 1. M.J. Sanger, and T.J.Greenbowe, J. of Research in Science Teaching, (1997), 34(4), 10791099. 2. M.B.Nakhleh. J. of Chem. Educ., (1992), 69, 191-196. 3. P. J.Garnett, , & D. F.Treagust, J. of Research in Science Teaching, (1992a), 29, 121-142. 4. R.M. Janiuk, J. of Chem. Educ. (1993).70, 828-829. 5. P. J.Garnett, P. J.Garnett, & D. F.Treagust, Int. J. of Sci. Educ. 12, (1990), 147-156 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 111 İLK VE ORTAÖĞRETİMDE FEN VE KİMYA EĞİTİMİ VE UYGULAMALARI 13 LİSE ÖĞRENCİLERİNİN KİMYA DERSİNDE ÖĞRETİLEN BİRİMLER HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ VE DENEYİMLERİ Nail İLHAN, Ali YILDIRIM , İdris KARAKAYA, Ömer Faruk ÖZEKEN Atatürk Üniversitesi, Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi, Orta Öğretim Fen ve Matematik Alanları Bölümü, Kimya Eğitimi Anabilim Dalı, 25240, Erzurum Kimya derslerinde birçok kavramlar, sabitler ve semboller öğretilmektedir. Bu kavramlarla beraber öğrencilerden formüllerde geçen sabitleri tanımaları ve formüllerin birimlerini bilmeleri istenir. Bu birimleri öğrencilerin bilmesi, formüllerin çıkarılmasında ve konunun daha iyi anlaşılmasında öğrencilere fayda sağlar [1-2]. Öğrencilerin birimler hakkındaki görüşleri ve deneyimleri onların formülleri ve sabitleri daha iyi öğrenmelerinde etkilidir. Bu çalışma liselerde eğitim gören fen sınıflarındaki 10. ve 11. sınıf öğrencilerinin kimya dersinde geçen birimler hakkındaki görüşlerini ve deneyimlerini belirlemek ve arasındaki ilişkiyi incelemek amacıyla yapılmıştır. Çalışma Erzurum da beş lisede (Erzurum Anadolu Lisesi, Özel Aziziye Lisesi, İbrahim Hakkı Fen Lisesi, Erzurum İmam Hatip Lisesi) yürütülmüştür ve araştırmaya bu liselerin fen bölümlerinde öğrenim gören 10. ve 11. sınıfında bulunan toplam 201 öğrenci katılmıştır. Literatürden de faydalanarak 17 soruluk anket hazırlanıp, bu öğrencilere uygulanmıştır Verilerin analizinde SPSS 11.5 for Windows programı kullanılmıştır. Öğrencilerin deneyim ve görüşlerini belirlemek amacıyla hazırlanan ölçeğin güvenirlik katsayısı Cronbach Alfa 0.706 olarak hesaplanmıştır. Öğrencilerin birimler hakkındaki sahip oldukları görüşleri ile deneyimleri arasındaki ilişkiyi belirlemek amacıyla yapılan korelasyon hesaplanmasında, Pearson korelasyon katsayısı 0,248 bulunmuştur. Bu katsayı 0,01 düzeyinde önemlidir. Öğrencilerin birimler hakkındaki görüşleri ile deneyimleri arasında pozitif bir ilişki vardır. Genel olarak anket verileri değerlendirildiğinde; öğrenciler birimlerin önemli olduğunu ifade etmelerine rağmen, “sınavlarda birimler yazılmaz ise puan kesilmelidir şeklindeki 4. soruya” öğrencilerin büyük çoğunluğu olumsuz cevap vermiştir. Öğretmenlerin birimler hakkındaki öğrencilerin görüşlerini ve deneyimlerini bilmesi ve ders işlenirken bunları dikkate alarak ders işlemesi daha iyi bir eğitim öğretim için önemlidir. KAYNAKLAR 1. S.Yücel, N.Seçken, ve F.İ. Morgil, Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi, (2001), 21 (2), 113-123. 2. N.Seçken, S. Yücel ve F.İ Morgil, Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Dergisi, (2002), 19 (2), 114. 112 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL İLK VE ORTAÖĞRETİMDE FEN VE KİMYA EĞİTİMİ VE UYGULAMALARI 14 LİSE II KİMYA DERS KİTAPLARININ ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCİLERİN BAKIŞ AÇILARIYLA DEĞERLENDİRİLMESİ Haluk ÖZMEN, Gökhan DEMİRCİOĞLU, Fethiye KARSLI KTÜ Fatih Eğitim Fakültesi OFMAE Bölümü, 61335, Akçaabat-Trabzon Eğitim-öğretim süreci içerisinde, öğrencilerin ve öğretmenlerin doğrudan kaynak olarak kullandıkları ders kitaplarında bulunan eksiklikler ve hatalar kitapların öğretmen ve öğrenciler tarafından verimli bir şekilde kullanılmasına engel olmaktadır. Ders kitaplarının eğitim ve öğretimde etkili olabilmesi ve gelişmiş ülkelerdeki seviyeye ulaşabilmesi için, kitap yazarlarının, akademisyenlerin ve bu alanda çalışanların görüşlerinin yanısıra, öğretmen ve öğrenci görüş ve önerilerinin de alınması ve bu doğrultuda mevcut ders kitaplarının iyileştirilmesi gerekmektedir. Bu çalışma, belirlenen iki (biri MEB yayını ve diğeri özel yayın) lise II kimya ders kitabını öğretmen ve öğrencilerin görüş ve önerileri doğrultusunda değerlendirmek ve sonuçlar doğrultusunda ders kitaplarının kalitesini arttırmaya yönelik önerilerde bulunmak amacıyla yürütülmüştür. Çalışmada incelenen ders kitapları MEB Talim ve Terbiye Kurulu onayından geçmiş ve ders kitabı onayı almış kitaplardır. Çalışmanın ilk aşamasında döküman analizi yoluyla kimya ders kitapları, Talim ve Terbiye Kurulu’nun ders kitaplarını değerlendirmek için kullandığı kriterler ve ders kitaplarının seçimine yönelik hazırlanmış diğer kaynaklar incelenmiştir. Eldeki veriler ışığında, öğretmen ve öğrenci anketleri geliştirilmiştir. Geliştirilen anketlerde ders kitapları “Fiziksel Yapı ve Özellikleri”, “Görsel Düzen”, “Öğrenciye Uygunluk”, “Dil ve Anlatım Özellikleri”, “Kapsam ve İşlenişi” yönleri açısından ele alınmıştır. Anketler, 118 öğrenciye ve 16 kimya öğretmenine uygulanmıştır. Ayrıca altı kimya öğretmeniyle mülakatlar yürütülmüştür. Elde edilen veriler, WİNDOWS/SPSS 10.0 programı kullanılarak analiz edilmiştir. Yapılan istatistiksel karşılaştırmalar sonucunda, öğretmenlerin her iki kitaba yönelik görüşleri arasında anlamlı bir fark olmadığı, buna karşın öğrencilerin görüşleri arasında özel kitap lehine anlamlı bir fark olduğu tespit edilmiştir. Ders kitaplarının öğrencilere göre yazıldığı dikkate alındığında, özel ders kitaplarının öğrenciler tarafından daha etkili bulunması son derece önemlidir. Veriler daha detaylı incelendiğinde, öğretmenlerin görüşleri ile öğrencilerin görüşlerinin alt başlıklarda da farklılaştığı görülmektedir. Öğretmenler genel olarak ders kitapları arasında belirgin farklılıklar olmadıklarını belirtirken, öğrenciler ise özel ders kitabının daha etkili hazırlandığını dile getirmektedirler. Bununla birlikte, hem öğrenciler hem de öğretmenler her iki kitaba yönelik olumsuz eleştirilerde bulunmuşlardır. Buradan, mevcut ders kitaplarının öğretmen ve öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz kaldığı söylenebilir. Bulgulara dayalı olarak, kimya ders kitaplarının kimyanın günlük hayatla bağlantısını kurabilme, öğrencileri bilimsel çalışmalara yöneltebilme, bağımsız bir şekilde deney düzenleyip gerçekleştirebilme, kimya biliminin insanlığa katkılarını kavratabilme bakımlarından yenilenmesi ve geliştirilmesi gerektiği önerilmektedir. Sonuç olarak, öğretmen ve öğrencilerin kullandıkları ders kitaplarının; düşünmeye, yorum yapmaya, araştırmaya yönelik sorulardan oluşması gerektiğini, teşvik edici nitelikte basit araç-gereçlerle evde ve laboratuarda yapılabilen deneylerin sayısının arttırılarak ders kitaplarının iyileştirilmesi gerektiğini düşündükleri görülmektedir. 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 113 KAYNAKLAR S. Çepni, Araştırma ve Proje Çalışmalarına Giriş,Trabzon, 2005. D. Winarskiş, Teaching K-8, (1997), 27(4), 36-38. J. S. Renzulli, , Journal For The Education of Gifted, (1999), 23(1), 3-54. J. M. Posada, Science Education, (1999), 83, 423-447. A. Kılıç, S. Seven, Konu Alanı Ders Kitabı İncelemesi, 4. Baskı, Pegem A Yayıncılık, Ankara, Ekim 2004. 6. F. W. English, , A Sage Publications Company, America, 1992. 7. H. Mülayim, H. Soran, , Hacettepe Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Dergisi, (2002), 23, 185-197. 8. A. Ş. İşler, Milli Eğitim Dergisi, (2003), sayı 157. 9. M. Şengül, S. K. Yalçın, Milli Eğitim Dergisi, Güz 2004, sayı 164. 10. H. H. Tekışık, Çağdaş Eğitim Dergisi, (1994), 199, 1-2. 11. Ö. Demirel, Pegem A Yayıncılık, Ankara, 1999. 12. E. Keleş, Yüksek Lisans Tezi, KTÜ, Trabzon, 2001 1. 2. 3. 4. 5. 114 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL İLK VE ORTAÖĞRETİMDE FEN VE KİMYA EĞİTİMİ VE UYGULAMALARI 15 LİSE 1 ÖĞRENCİLERİNİN KİMYAYA YÖNELİK TUTUMLARININ VE MOTİVASYONLARININ KİMYA BAŞARISI İLE İLİŞKİSİ Nurdane YAZICI1, Sevgi KINGIR2 1 Atatürk Üniversitesi, Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi, OFMAE Bölümü, Erzurum 2 Selçuk Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, OFMAE Bölümü, Konya Günümüzde eğitimin gerekli olduğu artık herkesin kabul ettiği tartışılmaz bir gerçektir. Eğitim her alanda gereklidir. Özellikle de fen eğitimi içerisinde olan kimya eğitimi hayatın her aşamasında, günlük yaşantıda her daim karşılaşıldığı için çok daha önemlidir. Kimya her bir duyu organına hitap edebilmektedir, görürüz, dokunuruz, tadarız, koklarız, duyarız ve hissederiz. İlköğretimde yeterince iyi fen dersi alamayan öğrenciler, liseye gelince kimya dersinin konularında yetersiz altyapıya sahip oldukları için zorluk yaşamaktadırlar. Bu zorluktan dolayı kimya dersine karşı negatif bir tutum geliştirmektedirler. Olumsuz tutuma sahip öğrenci başarısızlığı kabulleniyor ve öğrenmek için de herhangi bir çaba sarf etmiyor. Bu açıdan ilk olarak öğrencinin derse karşı tutumunu olumlu yapmak ve derse karşı motivasyonlarını arttırmak gerekmektedir. Kimya dersine yönelik tutum, kimya başarısını etkileyen en önemli faktörlerden biridir. Berberoğlu ve Demircioğlu (2000) yaptıkları çalışmada tutumun kimya başarısını önemli ölçüde etkilediğini belirtmişlerdir. Kimya başarısını etkileyen diğer bir faktör ise motivasyondur. Motivasyon, öğrenci davranışının yönünü, şiddetini, kararlılığını belirleyen önemli bir etkendir. Öğrenmenin olabilmesi için öğrencinin istekli ve sorumluluk duygusuna sahip olması gerekir. Petri (1981)’ye göre başarı için motive olmak küçük yaşlardan itibaren öğrenilen kişisel bir karakteristik özelliktir ve başarı durumdan duruma yani amaçlar doğrultusunda değişmektedir. Öğrenmeye istekli öğrenci yani motive olmuş öğrenci derse düzenli olarak devam eder, dikkatli dinler, sürekli soru sorar, tartışmalara katılır, ödevlerini yapmaya ve bilmediği şeyleri araştırmaya isteklidir, sınıfla uyum içerisindedir. Bu çalışmanın amacı, bir grup lise 1 öğrencisinin kimyaya yönelik tutumlarının ve motivasyonlarının kimya başarısı ile ilişkisini tespit emektir. Araştırmada survey (tarama) yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın örneklemini Ankara’daki iki lisede kimya dersi alan 300 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırmada ölçme araçları olarak Kimyaya Yönelik Tutum Ölçeği, Öğrenmede Güdüsel Stratejiler Anketi ve Kimya Başarı Testi kullanılmıştır. Kimya Tutum Ölçeği, öğrencilerin kimyaya yönelik tutumlarını belirlemek amacıyla Geban (1994) tarafında geliştirilmiştir. Bu ölçek 15 maddeden oluşmaktadır ve 5 noktalı likert tipi bir ölçektir ve güvenirliği 0.83 olarak hesaplanmıştır. Öğrenmede Güdüsel Stratejiler Anketi, Pintrich, Garcia, ve McKeachie (1991) tarafından geliştirilen 7 noktalı likert tipi bir ölçektir. Sungur (2004) tarafından Türkçeye çevrilmiştir. Cronbach alfa değerleri Türkçe ve İngilizce versiyonları için hesaplanmıştır. Kimya başarı testi araştırmacılar tarafından geliştirilmiştir ve bu test Lise 1 kimya konularını içeren 15 sorudan oluşmaktadır. Bu anketler sonucu elde edilen verileri analiz etmek için SPSS paket programı kullanılmıştır. Öğrencilerin kimyaya yönelik tutumlarının ve motivasyonlarının kimya başarısı ile ilişkisini tespit etmek için bağımsız t- 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 115 testi analizi yapılmıştır. Analizler sonucunda öğrencilerin kimyaya yönelik tutumlarının ve motivasyonlarının kimya başarısıyla anlamlı bir ilişkisinin olduğu bulunmuştur (p<0.05). KAYNAKLAR 1. G. Berberoğlu, H. Demircioğlu, Eğitim ve Bilim, (2000), 25, (118), 35-42. 2. K. Salta, C. Tzougraki, Science Education, (2004), 88, 535-547 3. H. L. Petri, Motivation: Theory and research, CA: Wardsworth Publishing Company,(1981) 4. S. Sungur, The implementation of problem-based learning in high school biology courses, Unpublished Dissertation, Middle East Technical University, Ankara, (2004). 116 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL İLK VE ORTAÖĞRETİMDE FEN VE KİMYA EĞİTİMİ VE UYGULAMALARI 16 İLKÖĞRETİM İKİNCİ KADEME ÖĞRENCİLERİNİN FEN ve TEKNOLOJİ DERSİNE YÖNELİK TUTUMLARI ile KİMYA ÜNİTELERİNE İLİŞKİN BAŞARI DURUMLARI ARASINDAKİ İLİŞKİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ Gürsoy MERİÇ1, Seyhan MERİÇ2, Doç. Dr. Mehmet AY3 1 Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalı, Anafartalar Kampüsü, 17100 Çanakkale 2 Çanakkale Milli Eğitim Müdürlüğü, Kepez Atatürk İlköğretim Okulu, Fen ve Teknoloji Öğretmeni, 17100, Çanakkale 3 Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Terzioğlu Kampüsü, Çanakkale Eğitim çalışmalarında amaç, öğrenci başarısının tespiti ve arttırma yollarının belirlenmesidir. Bundan dolayıdır ki; yapılan araştırmalar genellikle öğrencilerin başarılarının nasıl artırılacağı konusunda yoğunlaşır. Öğrenme ve öğretmenin en etkili ve verimli olduğu yerler okullar olduğu için eğitimin büyük bir bölümü bu kurumlarda gerçekleşmektedir (1). Bu kurumlarda verilen eğitimde daima aksayan bir nokta; zor olduğu düşünülen alt disiplinlerde öğretmenlerin öğrenci başarısızlığını ‘‘olur’’ görmesi ve durumu değiştirme çabasına girmemesidir. Bu anlamda Fen ve Teknoloji dersleri içeriğinde bulunan Kimya alt disiplininde zaten çok az üniteye yer verilmiş olup temel fen bilgilerini etkileyecek kimya başarısı üzerinde de fazla çalışmaya ilköğretim düzeyinde rastlanmamaktadır. Bu nedenle çalışma konusu bu şekilde belirlenmiştir. Fen ve Teknoloji dersleri, bilimsel düşünme becerileri, senteze dayalı güçlü bir mantık ve Fizik, Kimya, Biyoloji bilimlerine ait temel bilgilere sahip olmayı gerektirir. Kimya üniteleri ilköğretimde fazla yer verilmeyen ancak zihinsel etkinlikler için vazgeçilmez bir başlangıç yenilik ve gelişme altyapısı sağlayabilme özelliğindedir. Bu çalışmada ilköğretim öğrencilerinin Fen ve Teknoloji dersine yönelik tutumlarının tespiti için hazırlanan ölçek uygulanmış ve sonuçlar değerlendirilmiştir. Bu araştırma, 2006-2007 öğretim yılı 2. döneminde Çanakkale ilinde rastgele yöntemle belirlenen 5 ilköğretim okulundaki 6. 7. ve 8. sınıf öğrencilerine uygulanmıştır. Toplamda 427 öğrenciye uygulanan tutum ölçekleri ve başarı testleri ayrı ayrı değerlendirilerek sonuçlar eğitimin kalitesini arttırma amaçlı olarak irdelenmiştir. Araştırma için toplam 30 maddeden oluşan Fen ve Teknoloji dersi tutum ölçeği kullanılmıştır. Her sınıf düzeyi için hazırlanmış olan 10 ar sorudan oluşan Kimya üniteleri başarı testleri de öğrencilere uygulanmıştır. İstatistik analizler sonucunda Fen ve Teknoloji dersi tutum puanları yüksek olan öğrencilerin derslerinde başarı testleri sonuçlarına göre daha başarılı oldukları ortaya çıkmıştır. Öğrencilerin sınıf düzeyleri yükseldikçe derse karşı olan tutumlarında olumlu yönde bir artış belirlenmiş bu artışın sebebinin araştırılması için ayrıca bir çalışma daha yapılmasına karar verilmiştir. KAYNAKLAR 1. H.Soran, M.Oruç. “İlköğretim okulu II. kademe öğrencilerinin fen tutumları ile fen başarıları arasındaki ilişki” I.Ulusal Fen Bilimleri Eğitim Sempozyumu Bildirileri, DEÜBuca Eğitim Fakültesi, 15-17 Eylül 1994, İzmir, 21-30. 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 117 İLK VE ORTAÖĞRETİMDE FEN VE KİMYA EĞİTİMİ VE UYGULAMALARI P 17 LİSE KİMYA EĞİTİMİNDE ÖĞRENCİ TUTUMLARININ ve KİMYA DERSİNDEKİ BAŞARI İLİŞKİSİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ Mehmet AY1, Gürsoy MERİÇ2, Musa ÇOLAK3, Reyhan GÜLEL4, Arzu ASAR5, Zahit BAL6 1 Çanakkale Onsekiz Mart Üniv. Fen-Edebiyat Fak. Kimya Böl. 17020 Terzioğlu Yerleşkesi Çanakkale. 2 Çanakkale Onsekiz Mart Üniv. Eğitim Fak. Fen Bilgisi Öğretmenliği A.B.Dalı 3 Çanakkale Fen Lisesi 4 İbrahim Bodur Anadolu Lisesi 5 Milli Piyango Anadolu Lisesi 6 Çanakkale Lisesi Kimya eğitiminde, eğitimin başarısını etkileyen önemli faktörlerden biri öğrencilerin kimya dersine karşı tutumlarıdır. Söz konusu tutumların ölçülmesi sonucunda dersin öğrenciye veriliş biçimi için yeni uygulamalar söz konusu olabilir. Bu nedenle liselerde öğrencilerin kimya dersine yönelik tutumları bu çalışmada belirlenmeye çalışılmıştır. Çalışmada araştırmacılar tarafından geliştirilmiş olan geçerlik ve güvenirliği test edilmiş ve 30 sorudan oluşan ‘kimya dersine karşı tutum ölçeği’ kullanılmıştır. Etkili olabilecek faktörlerin belirlenmesi ve ortaya çıkarılabilmesi için niceliksel çalışma yapılmıştır. Çalışma sonuçları öğrencilerin kimya dersine yönelik tutumları üzerinde tutum ölçeğindeki maddelerin belli oranlarda etkili olduğu sonucunu vermektedir. Eğitim, ağırlıklı olarak okul ortamında gerçekleşmektedir. Okullar, öğretmen ve öğrencilerin en etkili oldukları ve öğrenmenin en etkin şekilde gerçekleştirildiği yerlerdir (1). Eğitim araştırmalarına konu olan üç tür davranıştan duyuşsal özellikler; ilgiler, tutumlar ve alışkanlıklar gibi nitelikleri kapsar (2). Tutum, bilişsel, duyuşsal ve davranışsal boyutlarıyla, davranışın önemli ve kritik bir yordayıcısı olarak görülen psikolojik bir yapıdır (3). Bu nedenle kimya dersine yönelik tutum mutlaka başarı üzerinde önemli bir etkendir. Başarı ile tutum arasındaki bağlantıyı tespit etmek, dersteki başarıyı arttırma yönünde önemli bir silah olarak kullanılabilir. Bu çalışmanın amacı, Çanakkale ili liselerinde belirlenen dört örnek okulda ortaöğretim öğrencilerinin; * kimya dersine yönelik tutumlarını belirlemek, * hangi faktörlerin tutumlarda etkili olduğunu incelemek, * başarı durumlarının sınıflara göre nasıl değiştiğini tespit etmek, * başarı durumlarını etkileyen kavramları incelemek alt başlıkları ile açıklanabilir. Başarı testleri her sınıf düzeyi için ayrı ayrı hazırlanmış ve sınıf düzeyindeki içerik göz önünde tutulmuştur. Kimya dersine yönelik tutumda birçok faktörün etkisi vardır. Woodrow’un (4) 1990 yılında belirttiği gibi, üst düzey etkili öğretimin sağlanması için, öğrencinin özellikleri ve beklenen başlangıç davranışları dikkate alınarak müfredat oluşturulmalıdır. Bu nedenle değişik faktörlerin kimya dersine yönelik tutumlara etkisinin saptanması önem taşımaktadır. 118 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL Çalışmanın uygulanmasında 4 ayrı lisede, her seviyeden (Lise 1, 2, 3) birer sınıf rasgele seçilerek 296 öğrenci üzerinde yapılan değerlendirmeler neticesinde genel olarak tutum değerleri iyi yönde olan öğrencilerin ve okulların başarı düzeylerinin daha yüksek bir seviyede ortaya çıktığı tespit edilmiştir. Sınıf seviyelerine göre konular ve içerik ağırlaştıkça kimya dersine yönelik tutumun olumsuz yönde etkiye maruz kaldığı yorumu da elde edilen verilere göre de çıkartılabilmektedir. Anketlerin değerlendirilmesi SPSS 10 paket programı ile gerçekleştirilmiştir. KAYNAKLAR 1. M. Oruç, İlköğretim Okulu II. Kademe Öğrencilerinin Fen Tutumları İle Fen Başarıları Arasındaki İlişki, Ankara: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), (1993). 2. Ş. Büyüköztürk, “Araştırmaya Yönelik Kaygı Ölçeğinin Geliştirilmesi”, Eğitim Yönetimi Dergisi, sayı: 3, (1997), 453-64, 1-3 s. 3. L. W. Anderson, “Attitudes and Their Measurement.Educational Research, Metodology and Measurement, An International Hanbook”, Ed. John, P. Keves, New York: Pergamon Press, (1998), 421-426. 4. J. Woodrow, “Lokus of Control and Student Teacher Computer Attitudes”, Computers and Education, (1990), 14: 5, 421-432. 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 119 İLK VE ORTAÖĞRETİMDE FEN VE KİMYA EĞİTİMİ VE UYGULAMALARI P 18 İLKÖĞRETİM OKULLARI 8. SINIF ÖĞRENCİLERİNİN FEN ve TEKNOLOJİ DERSİNİ ANLAMADA KARŞILAŞTIKLARI KAVRAM YANILGILARI Serpil Gül ÇINAR MISIRLI, Filiz GÖLGELİ Belma Güde İÖO, Üsküdar, 34688 İstanbul Bilgiyi anlama, yorumlama ve bilgilerin birbirleriyle olan ilişkilerini inceleyerek yeni bilgiler oluşturma süreci olarak açıklanan Fen ve Teknoloji dersinin okullarımızdaki müfredat programlarına yansıyan yönü, bütünün küçük bir parçasından ibarettir. Fen ve Teknoloji eğitiminin amacı; doğruluğu kesin kabul edilmiş bilgileri aktarmanın yanında, öğrencilerin bilimsel düşünmelerini ve muhakeme yeteneklerinin gelişmesini sağlamaktır. Teorik olarak bilimsel düşünme gücüne sahip öğrenci bilgiyi ezberlemek yerine, kendi bilgisini kendisi oluşturma yoluna gitmektedir. Fakat pratikte, öğretmenlerin bütün çabalarına rağmen, birçok öğrencinin sınıfta ele alınan konuların temelini kavrayamadıkları görülmektedir. Bazı öğrencilerin sorulara verdikleri doğru cevaplar bile, aslında sadece ezberledikleri bazı ifadeleri kullandıklarını, neden-sonuç ilişkileri üzerinde fazla durmadıklarını göstermektedir. Daha derinlemesine sorular sorulduğunda ise, bu öğrencilerin temel kavramları tam olarak kavrayamadıkları açığa çıkmaktadır. Öğrenciler, sayısal problemleri çözmek için sık sık temeldeki bilimsel kavramları tam olarak anlamadan algoritmaları kullanmakta, formül ve denklemleri ezberlemekte, fakat kavramsal anlayışı gerektiren testlerde düşük bir performans göstermektedirler. Çoğu öğrenci çalışmalarının başlangıcından itibaren temel kavramları doğru bir şekilde kavrayamamakta ve sonuçta, bir sonraki öğrenmeyi de engellemektedir. Öğrencilerin yeni bilgilerini dayandıracağı ön bilgileri eksikse, oluşan bilgi boşlukları, anlam karmaşası, yanlış düşünme ve yanlış kavramaların oluşumuyla sonuçlanır. Örneğin; elementlerin sembollerinin tam olarak neyi ifade ettiği sorusu her zaman öğrencinin kafasında bir soru olarak kalmıştır: Bir atomu mu, bir molekülü mü, bir gramı mı yoksa bir molü mü? Benzer şekilde sembolik bilgilerin yanlış bir şekilde dönüştürülmesi de öğrencilerin kafalarının çok fazla karışmasına neden olmaktadır. Böylece yaygın yanlış kavramalar istenmeden de olsa sürekli olarak desteklenmektedir. Öğrencilerin zihinlerinde oluşturdukları tanımlar öğretmenlerinin anlattıklarıyla örtüşmemektedir. Elementlerin sembollerinde de bir kısmının İngilizce, bir kısmının ise Latince isimlerinden gelmesi, öğrenciler için daha fazla tuzak oluşturmaktadır. Çoğu zaman Fen ve Teknoloji derslerinde işlenen bir konuda, yabancı dil dersinde işlenen bir konuya göre daha fazla yeni kelime verilmektedir. Ayrıca öğrenciler yeni bir dil öğrenirken sadece önceden bildikleri bazı kavramların karşılığı olan kelimeleri öğrenmektedirler. Oysa Fen ve Teknoloji dersinde öğrenci hem o kavramın ne olduğunu, hem de kavramın ismini öğrenmektedir. Bu çalışmada, ilköğretim okullarında Fen ve Teknoloji dersini anlamada karşılaşılan kavram yanılgılarını araştırmak ve uygulanabilecek çözüm önerilerini belirtmek amaçlanmıştır. Bu amaçla, İstanbul il merkezindeki farklı bölgelerde bulunan ve sosyoekonomik açıdan araştırmanın evrenini temsil edebileceği düşünülen 25 ilköğretim okulunun 8. sınıflarından seçilen toplam 500 öğrenci araştırmaya katılmıştır. Araştırmacılar tarafından geliştirilen ve öğrencilerin sahip oldukları kavram yanılgılarının nedenlerini bulmayı hedefleyen maddeler geliştirilmiş ve öğrencilere sunulmuştur. Elde edilen bulgulardan, 120 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL ilköğretim okulları 8. sınıf öğrencilerinin Fen ve Teknoloji dersini anlamada, karşılaştıkları kavram yanılgılarının etkili olduğu görülmüştür. KAYNAKLAR 1. S. K. Abell, M. Roth, Science Education, (1992), 76, 581–595. 2. Ş. Akgün Okullarımızda Fen Bilimlerine Olan İlginin Azalma Sebepleri, III. Fen Bilimleri Eğitimi Sempozyumu, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Eğitim Fakültesi, Trabzon, (1998 Haziran). 3. K. Appleton, Science Education, (1995), 76, 581-595. 4. R. Barrass, Journal of Biology Education, (1984),18, 201-205 5. V. Başar, Ortaokullar İçin Uygulamalı (Projeli) Fizik (Fen) Öğretimi-Ödevleri-Sergi ve Yarışmaları, MEB Yayınları, İstanbul, (1992). 6. B. J. Gustafson, P. M. Rowell, Teaching Science and The Nature of Science, International Journal of Science Education, (1995), 17 (5), 585–605. 7. A. Gürdal, M. Aksoy, E. Macaroğlu, Bilim ve Teknik, Tübitak Yayınları, (1995), Eylül, 334, 96-97. 8. K. Gürkan, E. Gökçe, İlköğretim Öğrencilerinin Fen Bilgisi Dersine Yönelik Tutumları, IV. Fen Bilimleri Eğitimi Kongresi, Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Ankara, (2000, Eylül). . 9. M. B. Nakhleh, Journal of Chemical Education, (1992), 69 (3), 191-196. 10. H. Özmen, G. Demircioğlu, Milli Eğitim Dergisi, (2003), 159, 111-119. 11. G.J. Posner, K.A. Strike, P.W. Hewson, W.A. Gertzog, Science Education, (1982), 66, 2, 211-217. 12. M. Sanders, Journal of Research in Science Teaching, (1993), 30, 8, 919-934. 13. K.M. Skelly, The development and validation of a categorization of sources of miscconceptions in Chemistry, Third Misconceptions Seminar Proceedings, (1993). 14. E.L. Smith, T.D. Blakeslee, C.W. Anderson, Journal of Research in Science Teaching, (1993), 30, 2, 111-126. 15. N. Sökmen, H. Bayram, A. Gürdal, Milli Eğitim Dergisi, 2000, 146, 74-77. 16. M. Wilson, D. Williams, School Science Review, (1996), 77, 107-150. 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 121 İLK VE ORTAÖĞRETİMDE FEN VE KİMYA EĞİTİMİ VE UYGULAMALARI 19 LİSE KİMYA DERSİ LABORATUVAR UYGULAMALARININ ÖĞRENCİ BAŞARILARINA ETKİSİ Raziye ÖZTÜRK ÜREK, Hülya AYAR KAYALI Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Kimya Eğt. ABD 35150, Buca- Izmir Fen alanındaki kimya, fizik ve biyoloji gibi derslere yönelik uygulamalarda laboratuvar ortamında gerçekleştirilen konuları bütünleyici deneysel çalışmalar, öğrencilerin derse olan ilgilerinin artmasında önemli rol oynamaktadır [1, 2]. Gerçekleştirilen çalışmada; Lise-2 Kimya Dersi “Kimyasal Tepkimelerde Hız” konusuyla ilgili temel öğrenme hedefleri kapsamında geliştirilen deneylerin laboratuvar uygulamalarının, öğrencilerin öğrenme başarılarına ve kavram yanılgıları oluşumunun engellenmesine etkisinin araştırılması hedeflenmiştir. Çalışmanın örneklemini oluşturan, İzmir ilinden rastgele seçilmiş bir lisenin 2. sınıftaki 48 adet öğrenci ile konuya temel teşkil eden bilgilere yönelik iki saatlik hazırlık dersi uygulaması yapılmıştır. Ardından; tarafımızdan geliştirilen ve geçerlik-güvenirliği KR-0.81 olarak belirlenen ön-test ile öğrencilerin, bu konuya yönelik ön bilgileri ve varsa kavram yanılgıları belirlenmiştir. Ön testten elde edilen sonuçlar da dikkate alınarak rastgele tabakalandırma yöntemiyle 24’er öğrenciden oluşan deney ve kontrol grupları oluşturulmuştur. Araştırmanın uygulama aşamasında; “Kimyasal Tepkimelerde Hız” konusunun öğretimi, her iki sınıfta da geleneksel yönteme dayalı olarak gerçekleştirilirken yapılandırmacı yaklaşıma dayalı olarak geliştirilen deneyler, yalnızca deney grubunda uygulanmıştır. Ardından, her iki gruptaki öğrencilerin “Kimyasal Tepkimelerde Hız” konusuyla ilgili anlama düzeylerinin belirlenmesi amacıyla geçerlikgüvenirliği KR-0.83 olan başarı testi uygulanmıştır. Elde edilen t-test sonuçlarına göre, deney grubu öğrencilerinin başarı ortalamasının (82.37) kontrol grubuna (62.81) kıyasla anlamlı düzeyde yüksek olduğunu belirlenmiştir (p<0.05). Başarı testi ve her iki gruptan 10’ar öğrenciyle gerçekleştirilen yarı yapılandırılmış görüşme sonuçları; laboratuar uygulamalarının yapıldığı deney grubu öğrencilerinin sınırlı düzeyde, kontrol grubu öğrencilerinin ise büyük oranda kavram yanılgısına sahip olduklarını göstermiştir. Deney grubu öğrencileri, laboratuvar uygulamalarına yönelik genellikle olumlu düşünceler yansıtarak bu uygulamalarının tüm derslere yayılmasının başarılarını arttıracağına inandıklarını belirtmişlerdir. KAYNAKLAR 1. A. Hofstein, R. Shore, M. Kipnis, International Journal of Science Education, (2004), 26, 47–62. 2. P.J. Garnett, M.W. Hacking, Australian Science Teachers Journal, (1995), 41, 26–32. 122 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL İLK VE ORTAÖĞRETİMDE FEN VE KİMYA EĞİTİMİ VE UYGULAMALARI 20 KİMYA BAŞARISI İLE ÖĞRENCİLERİN MOTİVASYONLARI ARASINDAKİ İLİŞKİ Aylin ÇAM Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Orta Öğretim Fen ve Matematik Eğitimi Bölümü, Çankaya, 06531, Ankara Son zamanlarda yapılan çalışmalar gösteriyor ki duyuşsal değişkenler, öğrencilerin herhangi bir alana veya öğrenmeye karşı olumlu bir tutum geliştirmesin de önemlidir. Örneğin; kimyaya karşı olumlu tutumu olan öğrencilerin, olumsuz tutumu olanlara göre daha fazla başarılı olacağı konusunda ortak bir görüş vardır. Bunun tam tersi de mümkündür, yani kimyada başarılı olanların olmayanlara göre kimyaya karşı olumlu tutum gösterdikleri düşünülmektedir. Duyuşsal boyuttaki değişkenler; tutum, kaygı, motivasyon, öz yeterlilik ve öz düzenleme olarak belirtilebilir. Bunların başarı üzerine etkisinin ciddiyeti düşünüldüğünde, kimya eğitimcilerinin rolunün önemi dikkate alınmalıdır. Bu değişkenlerden biri olan motivasyon bireyin davranışlarının yönünü şiddetini kararlılığını belirleyen en önemli güç kaynaklarından biridir. Literatürde motivasyona ait birçok tanım vardır, bunlardan bazıları; “Motivasyon bir ihtiyacı gidermek için gerekli davranışları başlatan bir kuvvettir [2]. Motivasyon, özde insanların başarılı olmalarına, kişisel tatmine ulaşmalarına yardımcı olmaktadır [8]. Öğrencilerin bu değişkenler hakkında sahip olduklarını ortaya koymak üzere pek çok ölçme aracı geliştirilmiştir. Bu çalışmada geçerlilik ve güvenilirlikleri kanıtlanmış bir araştırmacının [3] ölçeği kullanılarak, orta öğretim ikinci kademe 6., 7. ve 8. sınıf öğrencilerinin kimya dersindeki motivasyonları tespit edilmiştir. Motivasyon, öğrencilerin kendi öğrenmelerini anlamlı ve değerli bulmalarıdır. Öğrenmede motivasyonun önemi yadsınamayacak kadar çoktur. Motivasyonu yüksek bir öğrencinin derse ve konuya olan ilgisi ile motivasyonu düşük bir öğrencinin ilgisinin farkı gözlemle bile tespit edilebilecek kadar açıktır. Buna göre, bu çalışmanın amacı, motivasyon düzeyleri farklı orta öğretim ikinci kademe 6., 7. ve 8. sınıf öğrencilerinin kimya başarılarının farkını incelemek ve öğrencilerin cinsiyetleri ile motivasyonları arasındaki ilişkiyi ortaya çıkarmaktır. Bu çalışmada 350 orta öğretim ikinci kademe öğrencisi Kimya Motivasyon Anketine (KMA) katılmıştır. Bu ölçek, 30 maddeden oluşan beşli likert tipi bir araçtır. KMA maddeleri öğrencilerin kimya öğrenmeye içsel motivasonları, dışsal motivasyonları, kimya öğrenmenin kişisel amaçları ile ilintisi, kimya öğrenme sorumluluğu, kimya öğrenmedeki öz yeterlilikleri ve değerlendirme hakkındaki kaygılarını belirleyen altı alt boyutta öğrencilerin motivasyon düzeylerini tespit etmektedir. Bu çalışmanın sonucunda elde edilen veriler, ANOVA analiz edilerek değerlendirilmiştir. Öğrencilerin, kimya öğrenmeye motivasyonları ve kimyadan aldıkları sınav notları arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Sonuçlar literatürle karşılaştırılarak kimya öğretimini planlanmada öğrencilerin kimya öğrenme ve motivasyonlarının belirlenmesinin önemi tartışılmıştır. 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 123 KAYNAKLAR 1. B. G. Davis, Tools for Teaching: Motivating Students. Retrieved Marc 27, 2007 from http://teaching.berkeley.edu/bgd/motivate.html , 2002, November. 2. S. M Glynn, L. P.Aultman, , & A. M. Owen, Motivation to Learn in General Education Programs. The Journal of General Education (2005) 54(2), 150-170. 3. S. M. Glynn, G. Taasoobshirazi, P. Brickman, Nonscience Majors Learning Science: A Theoretical Model of Motivation. Journal of Research in Science Teaching (2006), special issue, 1-20. 4. P. R. Pintrich & D. H. Schunk, Motivation in education: Theory, research, and applications (2nd ed.). Columbus, Ohio: Merrill Prentice Hall 2002. 5. I. L. Russel, Motivation for school achievement. Measurement and Validation Journal of educational research (1969) 62(6), 263-271 6. R. M.Ryan & E. L. Deci,. Intrinsic and Extrinsic Motivations: Classic Definitions and New Directions. Contemporary Educational Psychology (2000) 25, 54–67. 7. D. H. Schunk, Learning Theories: An Educational Perspective. Macmillan Publishing Company, U.S.A 2000. 8. R. E. Slavin, Educational Psychology: Theory and Practice. Pearson Education Publishing Company, Boston, 2006. 9. A. E. Woolfolk, Educational Psychology. Pearson Education Publishing Company, Boston 2007. 10. N. Yumusak, Predicting Academic Achievement with Cognitive and Motivational Variables. Unpublished Master Thesis, Middle East Technical University, Ankara, 2006. 124 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL İLK VE ORTAÖĞRETİMDE FEN VE KİMYA EĞİTİMİ VE UYGULAMALARI P 21 LAKTİK ASİTİN FERMENTASYON ORTAMINDAN EKSTRAKSİYONU VE ÇÖZÜNÜRLÜK DENGELERİNİN İNCELENMESİ Selin ŞAHİN, Ş. İsmail KIRBAŞLAR, Mehmet BİLGİN İstanbul Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Kimya Mühendisliği Bölümü, 34320, Avcılar/İSTANBUL Laktik asit (CH3CHOHCOOH), hafif sarıya çalan renksiz, ağdalı ve suda çözünen bir sıvıdır. Laktik asit biyokimyasal reaksiyonlarda önemli bir role sahip, süt asidi olarak da bilinen kimyasal bir bileşiktir. Özellikle ekşimiş sütün önde gelen bileşenlerinden biri olduğu için bu isim verilmiştir. Sütte bulunan laktoz, laktik maya denilen bakteriler tarafından laktik aside dönüştürülür. Her insanın vücudunda oluşan tabii bir organik bileşiktir. Kas, kan ve vücudun diğer organlarında bulunur. Adale kasılması için gerekli olan enerji, glukozun 2 mol laktik aside dönüşmesi ile sağlanır[1]. Ticari olarak kullanılan laktik asit, çeşitli laktik asit bakterilerinin karbohidratları patates, melas, nişasta gibi kaynaklardan fermente etmesiyle elde edilmektedir[2]. Diğer asitlere göre hafif bir asit tadına sahip olması, ürün içerisindeki diğer tatları maskelememesi, bazı gıdalarda bozulmayı önlemesi, sıvı halde olup kullanıma hemen hazır olması gibi nedenlerden ötürü gıda ürünlerinde kullanılmaya hazırdır. Fermentasyonla elde edilen laktik asidin saflaştırılmasında ekstraksiyon yöntemi en önemli ayırma yöntemlerinden biridir[3]. Bu çalışmada, üniversite öğretiminde Kimya ve Kimya Mühendisliği Bölümü Lisans öğrencilerinin sıvı-sıvı ekstraksiyonu konusunu iyi öğrenebilmeleri için geliştirilen pratik bir laboratuar deney yöntemi anlatımı hedeflenmiştir. Çalışmada çözücü olarak daha önce literatürde kullanılmamış oktanol, nonanol, dekanol kullanılmıştır. Su + laktik asit + oktanol, su + laktik asit + nonanol ve su + laktik asit + dekanol çözücü sistemleri için sıvı-sıvı denge verileri deneysel olarak 298.15 K’de incelenmiştir. Su + laktik asit + çözücü (oktanol, nonanol, dekanol) sistemlerine ait çözünürlük eğrileri 298.15 K’de bulanma noktası metoduna göre tayin edilmiştir. Çözünürlük eğrisi çizildikten sonra heterojen bölgede üçlü karışımın farklı yüzdelerde karışımları hazırlanmıştır. Hazırlanan karışımlar sabit sıcaklıktaki termostatlı çalkalayıcıda fazlar dengeye gelinceye kadar sürekli karıştırılmıştır. Dengeye ulaşıldıktan sonra fazların ayrılması sağlanmış ve fazlarda su, laktik asit ve çözücü analizleri yapılmıştır. Deneysel olarak belirlenmiş bağlantı doğrularının güvenilirliğini test etmek için Othmer ve Tobias tarafından önerilen korelasyon uygulanmıştır[4]. KAYNAKLAR 1. S. Özeriş, Temel Organik Kimya, Fatih Yayınevi, İstanbul, (1993). 2. İ. İnci, İ.M. Hasdemir, M. Bilgin, A. Aydın, Laktik Asitin Alamin-336 İle Çeşitli Seyreltici Çözücüler Kullanılarak Ekstraksiyonun İncelenmesi, Turkish Journal of Engineering and Environmental Sciences, 24, 47-51 (2000). 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 125 3. A. M. Dadgar, and G. L. Foutch, Evaluation of Solvents for the Recovery of Clostridium Fermentation Products by Liquid-Liquid Extraction, Biotechnology and Bioengineering Symp. No.15, 612-618 (1985). 4. D. F. Othmer, and P. E. Tobias, Tie-line correlation, Ind. Eng. Chem., 34, 693-697 (1942). 126 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL İLK VE ORTAÖĞRETİMDE FEN VE KİMYA EĞİTİMİ VE UYGULAMALARI P 22 ÖZEL DERSHANELERİN FEN ÖĞRETİMİNE KATKILARI Levent KIR1 , Tolga MISIRLI2 1 2 Özel Pianalitik Dershanesi , Ankara Kuzguncuk İlköğretim Okulu , İstanbul Ülkemizin genç nüfusu her zaman öne çıkan bir konudur. Dolayısıyla gençlerin ve çocukların sayısının çok olmasının beraberinde getirdiği sonuçlardan birisi eğitim ve öğretim kurumlarının hele kaliteli olanların kontenjanlarının yetersiz oluşudur. Rağbet bu kadar fazla olunca doğal olarak girişte bazı Ö.S.S. ve O.K.S. gibi sınav kriterlerinin konulmasını zaruri olmuştur. Özel dershaneler gerek öğrenci gerekse veli gözünde sınav kazanmanın birinci koşulu gibi gözükmektedir. Bundan dolayı sayıları artmaktadır. Artık eğitim ve öğretim çağındaki pek çok öğrenci derslere takviye veya sınavlara hazırlık olsun amacıyla bu tür kurumlarda bulunmaktadır. Bu çalışmada özel dershanelerin fen öğretimine ve algısına katkıları ortaya konularak, fen bilincinin güçlendirilmesi için yapılmış ve yapılması gerenler belirtilecektir. KAYNAKLAR 1. S. Dağlı, Özel Dershanelere Öğrenci Gönderen Velilerin Özel Dershaneler Hakkındaki Görüş ve Beklentileri, Şubat, 2006 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 127 KİMYADA ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCİ EĞİTİMİ 1 KİMYA ÖĞRETMENLERİNİN OKULDAKİ ÖĞRETİMLERİNİ DEĞERLENDİRMEYE YÖNELİK TUTUMLARI 1 1 İlhami CEYHUN, 1Zafer KARAGÖLGE, 2Yaşar HASANOĞLU Atatürk Üniversitesi K. K. Eğitim Fakültesi OFMA Eğitimi Bölümü Kimya Eğitimi ABD Erzurum 2 Atatürk Üniversitesi Ağrı. Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü – Ağrı Bu araştırmada Erzurum ilinde orta öğretim kurumlarında kimya dersinin öğretimi ve görev yapan kimya öğretmenlerinin kendi eğitim, öğretimleri ile ilgili olarak bir değerlendirme yapılmıştır. Erzurum il merkezinde toplam 20 öğretmene 70 adet çeşitli kategorilerde sorular sorularak alınan cevaplar değerlendirilmiştir. Anket; öğretmenlerin kimlik bilgileri kimya dersinin verilme nedeni öğretimde karşılaşılan güçlükler öğretmenlerin ders araç gereçlerini kullanma düzeyleri öğretmenlerin öğretim metotları öğretmenlerin soru sorma tipleri gibi ana başlıklarından oluşmaktadır. Elde edilen verilerden çıkarılan sonuçlara göre öğretmenlerin tamamının hizmet içi eğitim kurslarına katıldığı, %70’inin kimya öğretiminin öğrenciye genel kültür kazandırmak, %70’inin elementler arasındaki ilişki derecelerini göstermek için, %80’inin kimyanın canlılar üzerindeki etkisini ve %80’inin öğrenciye üniversiteye giriş sınavında puan kazandırmak için öğrettiklerini beyan etmişlerdir. Öğretmenlerin %60’ı her konuyu destekleyecek şekilde deney yapamadıklarını, kimya derslerinin günlük yaşantı ile bağını kuramadıklarını ve %60’ı ara sıra bilgisayar kullandığını ve modellerle ders anlattıklarını söylemişlerdir. Öğrencilerin %60’ının kimya dersinin önemini yeterince bilmediği, ilköğretimden yetersiz geldiklerini ve müfredatın öğretim süresine sığmadığını belirtmişlerdir. Öğretmenler, kendi eğitimleri ile ilgili olarak da 3,5+1,5 veya 4+1,5 öğrencilerin çok kısa süreli de olsa fakülteler arasında öğrenci değişimi ile nasıl yetiştirildikleri hakkında bilgi edinmeleri sağlanması gerektiğini vurgulamışlardır. Bu çalışma ile şu sonuçlar ortaya çıkmıştır: 128 Fakültedeki derslerin orta öğretim müfredatı ile paralelliğinin sağlanması. Öğretmenlere gelişen bilimsel bilgiler ve teknolojiler hakkında bilgi verilmeli. Hizmet içi eğitimlerin teorikten ziyade laboratuar ve bilgisayar uygulamalı yapılması ve bu hizmet içi eğitim seminerlerinin eğitim fakülteleri tarafından düzenlenmesi. Öğretmenlik uygulama süresinin daha uzun olması. 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL KAYNAKLAR 1. 2. 3. 4. 5. 6. M.G. Jones, ve J. J. Wheatley, of Res. in Science Teach., (1990).27(9), 861-874, G.Berberoğlu, Eğitim ve Bilim, (1990), 76, 16-27. M.F.Pajares,Review of Educational Research, (1992). 62 (3), 307-322, A.Ayas, I. Eğitim Bilimleri kongresi. Çukurova Üni. Eğitim. Fak., Adana, 1994. İ.H.Yalın. Eğitim ve Bilim.(1996), cilt 20, sayı 102 YÖK/ Dünya Bankası, Milli Eğitimi Geliştirme Projesi Hizmet Öncesi Öğretmen Eğitimi Dizisi, Ankara, 1997. 7. İ.Ceyhun, Z. Karagölge, Y. Hasanoğlu V. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi. ODTÜ, (2002),Ankara. 8. İ. Morgil, N. Seçken, A.S. Yücel, XVII. Ulusal Kimya Kongresi, (2003), İstanbul. 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 129 KİMYADA ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCİ EĞİTİMİ 2 KİMYA PROBLEMLERİNİN ÇÖZÜMÜNDE MANTIĞA VE FORMÜLE DAYALI ÇÖZÜM YÖNTEMLERİNİN SEÇİCİLİĞİNDE FEN ÖĞRETMEN ADAYLARININ PROFİLİ Yasemin DERİNGÖL1, Zeliha ÖZSOY GÜNEŞ2, Gökşin AYDINLI3, F. Gülay KIRBAŞLAR3 1 İstanbul Üniversitesi, Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Matematik Eğitimi Anabilim Dalı, Vefa, 34070, İstanbul 2 İstanbul Üniversitesi, Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalı, Vefa, 34070, İstanbul 3 İstanbul Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Kimya Bölümü, Avcılar, 34320, İstanbul Problem çözümü, her öğrenci için farklı bir anlam taşır. Bazı öğrenciler, mantığını kullanarak, bazıları ise mutlaka uygun bir formül olması durumunda bir problemi çözebileceğini düşünürler. Bu anlayış öğrencinin kavrayış, ezber yeteneği ve matematiği kullanma becerileriyle doğrudan ilgilidir. Genellikle öğrenme başlıca şu aşamaları kapsar: Bilgiyi algılama, anlama, kavrama ve gerektiğinde kullanılmak üzere beyine kaydetme. Kimya öğretimi de genellikle aynı aşamaları izler. Öncelikle bilginin algılanması ve kavratılması gerekir, kavratılmış bir bilginin de beyinde kalıcı yerini alacağı kaçınılmazdır. Bazı öğrencilerin algılama ve kavrama yetenekleri çok gelişmiştir, dolayısıyla formül gerektiren bir problemi dahi mantık yoluyla çözebilirler. Ancak bir kısım öğrenciler ise kavrama aşamasını atlayıp ezberleme yolunu seçer ve her problem çözümü için gerekli formülü arar, bulur ve uygularlar. Burada öğrencilerin matematik bilgileri ve ilgileri de önem taşır. Bir kısım öğrenci matematiği bir düşünce felsefesi olarak algılar, diğer bir kısmı ise sadece problem çözmede gerekli bir araç olarak kullanır. Bu çalışmada, fen öğretmen adaylarının kimya problemlerinin çözüm yöntemleri incelenmiştir. Bu yöntemler; mantığa dayalı ve formül kullanmaya dayalı çözme şeklinde alt başlıklar halinde ele alınarak, öğrencilerin seçmiş oldukları teknikleri ile başarıları karşılaştırılmıştır. Araştırma kapsamında konuyla ilgili çalışma yaprağı hazırlanarak; 20062007 eğitim-öğretim yılı güz döneminde İstanbul Üniversitesi, Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalında öğrenim gören öğrencilere uygulanmıştır. Verilerin analizinde SPSS 13,0 paket program kullanılarak, bulgular yüzde ve frekans tablolarıyla sunulmuştur. Kimya problemlerini çözme yöntemlerinin başarı, cinsiyete göre farklılaşıp farklılaşmadığını incelemek için Bağımsız Grup t-testi ve ANOVA kullanılmıştır. KAYNAKLAR 1. C. E. Mortimer, (Çeviri editörü: T. Altınata), Modern Üniversite Kimyası I, Çağlayan Basımevi, (1997). 2. C. Yıldırım, Matematiksel Düşünme, Remzi Kitabevi, İstanbul, (1996). 3. G. Polya, Nasıl Çözmeli Matematikte Yeni Bir Boyut, (Çeviri editörü: F. Halatçı ), Sistem Yay., İstanbul, 1997. 130 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL KİMYADA ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCİ EĞİTİMİ P 3 İLKÖĞRETİM FEN ÖĞRETMEN ADAYLARININ KİMYA DERSLERİNDE FORMÜL KULLANIMINA DAYALI PROBLEM ÇÖZÜMÜNDE KARŞILAŞILAN SORUNLAR Filiz AVCI1, Yasemin DERİNGÖL2, F. Gülay KIRBAŞLAR3, Gökşin AYDINLI3 1 İstanbul Üniversitesi, Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalı, Vefa, 34070, İstanbul 2 İstanbul Üniversitesi, Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Matematik Eğitimi Anabilim Dalı, Vefa, 34070, İstanbul 3 İstanbul Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Kimya Bölümü, Avcılar, 34320, İstanbul Kimya öğretimi deney ve gözleme dayalıdır. Dolayısıyla deney ve gözlemler sonucu elde edilen verilerin bazı matematiksel ifadelerle değerlendirilmesi gerekir. Bu bağlamda matematik bilgisi kimya öğretiminde oldukça önemlidir. Verilerin değerlendirilebilmesi için belirli konularda kullanılması gereken pek çok formül vardır. Kimya eğitimi ve öğretimi, başlıca; literatür araştırması, deney, gözlem, matematiksel hesaplamalar, sonuçların değerlendirilmesi aşamalarını içerir. Yapılan kimyasal çalışmaların doğru sonuçlarına ulaşabilmek için, matematiksel ifadelerin doğru kullanımı ve doğru sonuçlandırılması çalışmanın sonucunu da belirleyecektir. Kimya derslerinde, problem çözümlerinde öğrencilerin kullandıkları çözüm yöntemleri; kimya bilgileri ile birlikte matematik bilgi ve becerilerini de kapsar. Çünkü hesaplamalar yapılırken birtakım matematiksel işlemlerin yapılması ve özellikle karmaşık formüllerde hesaplanması gereken veriyi bulabilmek için, formül içinde de bazı matematiksel düzenlemeler yapılması gerekmektedir. Fen öğretmen adaylarının kimya derslerinde, formül kullanımına dayalı problemlerde; veriler ile formüller arasındaki ilişkiyi kurabilme becerileri bu çalışmanın amacını oluşturmaktadır. Bu çalışma; 2006-2007 eğitim-öğretim yılı güz döneminde İstanbul Üniversitesi, Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi, Fen Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalında öğrenim gören öğrencilerin Kimya dersinde; formüle dayalı problem çözümlerindeki davranışları dikkate alınarak yapılmıştır. Verilerin analizinde SPSS 13,0 paket program kullanılarak, bütün soruların frekans ve yüzdeleri hesaplanmıştır. Öğrencilerin soruları çözerken gösterdikleri davranışlar ile başarı ve cinsiyete göre farklılaşıp farklılaşmadığını incelemek için, Bağımsız Grup t-testi ve ANOVA uygulanmıştır. KAYNAKLAR 1.C. E. Mortimer, (Çeviri editörü: T. Altınata), Modern Üniversite Kimyası I, Çağlayan Basımevi, İstanbul, (1997). 2.Y. Baykul, P. Aşkar, Problem ve Problem Çözme, Matematik Öğretimi, Eskişehir Anadolu Üniv., Yayın No: 193, A.Ö.F. Yayın No: 94, 22-33, (1987). 3.İ. Erdoğan, Öğrenmek, Gelişmek, Özgürleşmek, Sistem Yay., İstanbul, (2005). 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 131 KİMYADA ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCİ EĞİTİMİ POSTER 4 FEN BİLGİSİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ SUYUN FAZ DAVRANIŞI ÜZERİNE SICAKLIK VE BASINCIN ETKİSİYLE İLGİLİ ANLAYIŞLARI Mehmet YALÇIN1, Fatma AĞGÜL2, Esra ÖZKAN1, Ahmet GÜRSES2 1 2 Atatürk Üniversitesi Bayburt Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü 69000 Bayburt Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi OFMA Bölümü 25240 Erzurum Öğrencilerin bilimsel kavramları ve süreçleri anlayışlarını ortaya koymaya yönelik birçok çalışma yapılmaktadır. Bu çalışmaların sonuçları öğrencilerin bilimsel kavram ve süreçleri anlayışlarının müfredat tarafından hedeflenenden farklı olduğunu ortaya koymaktadır. Bu araştırmalarda, öğrencilerin sahip olduğu yanlış anlayışların ve kavram yanılgılarının belirlenmesinin kavramsal öğrenmeyi sağlama açısından gerekliliğine dikkat çekilmektedir. Fazlar konusu da öğrencilerin yaygın kavram yanılgısı ve yanlış anlayışlarının olduğu kimya konularından birisidir. Bu çalışma, Fen bilgisi öğretmenliği öğrencilerinin suyun faz davranışı üzerine sıcaklık ve basıncın etkisiyle ilgili anlayışları ortaya koymayı amaçlamaktadır. Çalışmanın örneklemini 103 fen bilgisi öğretmenliği üçüncü sınıf öğrencisi oluşturmaktadır. Veri toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından geliştirilen altı açık uçlu sorudan yararlanılmıştır. Sorular öğrencilerin kapalı bir pistonlu kaptaki suyun faz davranışı üzerine sıcaklık ve basıncın etkisi ile ilgili anlayışlarını ortaya koymaya yöneliktir. Ayrıca rastgele seçilen dört öğrenci ile yarı yapılandırılmış 30-40 dakikalık mülakatlar yapılmıştır. Öğrenci yazılı materyalleri ve mülakatlar öğrencilerin yanlış anlayışlarına dönük olarak analiz edilmiştir. Yazılı materyallerden elde edilen bulgular mülakatlarla desteklenmiştir. Elde edilen bulgular Fen Bilgisi öğretmen adaylarının suyun faz davranışı üzerine sıcaklık ve basıncın etkisiyle ilgili yaygın yanlış anlayışlara sahip olduklarını göstermektedir. Sonuçlar etkili bir fen eğitimi açısından tartışılmıştır. KAYNAKLAR 1. V. Bar and A. S. Travis, Journal of Research in Science Teaching, (1991) 28, 4 , 363 – 382. 2. N.Azizoglu, M Alkan., O Geban. Journal of Chemical Education (2006). 83, 6 947. 3. Driver, R., Squires, A.,Rushworth, P., Wood-Robinson,V. Making sense od secondery science:Research into Childrens’s Ideas,Routledge: London and New York (1999). 132 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL KİMYADA ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCİ EĞİTİMİ 5 KİMYA ÖĞRETMENİ ADAYLARININ ÖĞRETMENLİK MESLEĞİNE YÖNELİK TUTUMLARININ BAZI DEĞİŞKENLERE GÖRE İNCELENMESİ Ayşegül DERMAN, Erdal ÖZKAN, Yasemin GÖDEK S.Ü. Eğitim Fakültesi, Fen Bil. Öğr. A.B.D.,KONYA S.Ü. Eğitim Fakültesi, Kimya Öğr. A.B.D.,KONYA Ahi Evran Ünv. Eğitim Fakültesi, Fen Bil. Öğr. A.B.D., KIRŞEHİR İnsanın iç ve dış dünyasındaki olay ve nesnelere karşı geçmişindeki tecrübeler sonucu kazandığı ve kendine özgü olan düşünce ve davranışlarının olumlu ya da olumsuz olmasını belirleyen görüşe tutum denir. Kimya öğretmeni adaylarının öğretmenlik mesleğine yönelik tutumlarının, cinsiyet, üniversiteye gelmeden önce yaşanılan yerleşim yeri, yüksek lisans isteği, bölümdeki akademik başarı değişkenleri açısından incelendiği bu araştırma genel tarama modelindedir. Araştırmanın örneklemi 2005-2006 eğitim öğretim yılında çeşitli üniversitelerin kimya öğretmenliği bölümünde okuyan 4. ve 5. sınıftaki 331 öğrenciden oluşmaktadır. Araştırma verilerinin toplanmasında “Öğretmenlik mesleğine yönelik tutum” ölçeği kullanılmıştır. Araştırma bulguları kimya öğretmeni adaylarının öğretmenlik mesleğine yönelik tutum puanları arasında ele alınan değişkenler açısından anlamlı farklılıklar olduğunu ortaya çıkarmıştır. Elde edilen bulguların kimya öğretmeni eğitimine ve ilgili akademik çalışmalara, katkı sağlayacağı düşünülmektedir. KAYNAKLAR 1. 1. Kirsten R. Daehler ve M Shinohara, ‘’A Complete Circuit is a Complete Circle:Exploring the Potential of Case Materials and Methods to Develop Teachers’Content Knowledge and Pedagogical Content Knowledge of Science’’, Research in Science Education, (2001), 31, 267–288. 2. Onno de Jong, ‘’ The Teacher Trainer as Researcher: exploring the initial pedagogical content concerns of prospective science teachers’’, European Journal of Teacher Education, (2000), Vol. 23, No.2 3. F. N. Özgür, Öğretmenlik Mesleğine Karşı Tutum, Yayımlanmamış doktora tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, (1994). 4. Y. Çapa ve N. Çil, “Öğretmen Adaylarının Öğretmenlik Mesleğine Yönelik Tutumlarının Farklı Değişkenler Açısından İncelenmesi”, Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, (2000), Sayı:18, s.69-73 5. H. Akyıldız, ‘’Etkili Öğretim Açısından Öğretmen Niteliğinin Önemi’’, Eğitimde arayışlar 1. Sempozyumu, İstanbul: Eğitimde Nitelik Geliştirme, Özel Kültür Okulları Eğitim Araştırma Geliştirme Merkezi Yayınları, (1991). 6. G. Eroğlu, “Gazi Üniversitesine Bağlı Eğitim Fakültelerinden Mezun Öğretmenlerin Öğretmenlik Davranışları ile İlgili Yeterliliklerine İlişkin Görüşleri”, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara, (1999). 7. N. Karasar, Bilimsel Araştırma Yöntemi, (9.Baskı) Ankara: Nobel Yayın Dağıtım, (1999). 8. R. Broker ve M. Service, ‘’Contexts for Teacher Education: an Australian alternative’’, Journal of Education for Teaching, (1999), 25, 2. 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 133 KİMYADA ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCİ EĞİTİMİ 6 FEN ve TEKNOLOJİ PROGRAMININ ÖĞRETMEN ADAYLARI TARAFINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ Çiğdem ÇINGIL BARIŞ1, Yasemin DERİNGÖL2 1 İstanbul Üniversitesi Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Fen Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalı, Vefa, 34070, İstanbul. 2 İstanbul Üniversitesi Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Matematik Eğitimi Anabilim Dalı, Vefa, 34070, İstanbul. Fen Bilgisi Eğitiminin öneminin gün geçtikçe artması nedeniyle, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 2004–2005 eğitim-öğretim yılında İlköğretim Fen ve Teknoloji dersi öğretim programında önemli değişiklikler yapılması yoluna gidilmiştir. Bu program, yapılandırıcı öğrenme yaklaşımı ile hazırlanmış ve 2005–2006 eğitim-öğretim yılından itibaren Türkiye’deki tüm İlköğretim okullarında okutulmaya başlanmıştır. Yeni müfredat Fen ve Teknoloji dersinin vizyonu, “öğrencilerin fen ve teknoloji okuryazarı olarak yetişmesi” olarak belirlenmiştir. Bunun yanında, Fen ve Teknoloji öğretim programı “bireylerin araştırma-sorgulama, eleştirel düşünme, problem çözme ve karar verme becerilerini geliştirmeleri, yaşam boyu öğrenen bireyler olmaları” olarak tanımlanmaktadır. Okur-yazarlık düzeyinde alınan fen eğitimi, fertlerin düşünsel, kişisel ve sosyal becerilerinin gelişmesini sağlar. Bilgi ve düşünsel gelişim, sosyal konularda doğru karar vermeye ve diğer insanlarla birlikte çalışabilme yeteneklerinin gelişmesine yardımcı olur. Bu bağlamda, öncelikle öğretmen adaylarının iyi bir düzeyde Fen ve Teknoloji okuryazarı olarak yetiştirilmeleri gerekmektedir. Bu çalışmada, İstanbul Üniversitesi Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği öğretmen adaylarının yenilenen “Fen ve Teknoloji” dersine yönelik düşüncelerinin ölçülmesi amaçlanmıştır. Çalışmanın amacına göre araştırmacılar tarafından anket oluşturularak, İstanbul Üniversitesi Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği öğretmen adaylarına uygulanmıştır. Verilerin analizinde; SPSS paket programı kullanılarak bütün soruların frekans ve yüzdeleri hesaplanmıştır. Ayrıca cinsiyete göre anlamlı fark olup olmadığı ve soruların arasında anlamlı fark olup olmadığını belirlemek amacıyla Ki-Kare Testi yapılmış ve anlamlılık p< 0.01 ve p< 0.05 düzeyinde alınmıştır. KAYNAKLAR 1. MEB, İlköğretim Fen ve Teknoloji Dersi Öğretim Programı ve Kılavuzu,: MEB Devlet Kitapları Müdürlüğü, Ankara, 2005 2. M. Vural, İlköğretim Okulu Ders Programları ve Öğretim Kılavuzları 1–5. Sınıflar, Yakutiye Yayıncılık., Erzurum 2005 3. S. Çepni, “Bilim, Fen, Teknoloji ve Eğitim Programlarına Yansımaları”, Fen ve Teknoloji Öğretimi, (Ed. S. Çepni), PegemA Yayıncılık, 1–20, Ankara 2005. 4. Z. Kılıç, Konu Alanı Ders Kitabı İnceleme Kılavuzu, Fen Bilgisi 4-8, (Ed. L. Küçükahmet) Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, 2001. 134 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL KİMYADA ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCİ EĞİTİMİ 7 ASİT YAĞMURU(GEMS) Müzeyyen YAMAN İTÜ Geliştirme Vakfı Özel Dr. Natuk Birkan İlköğretim - İTÜ Ayazağa Kampusu Maslak Sarıyer/ İstanbul ‘ASİT YAĞMURU’ başlıklı çalışmamız GEMS (Great Explorations in Math and Science) (Fende ve Matematikte Büyük Araştırmalar) – etkinliklerinden biridir. 6-8 sınıf seviyelerine uygulanmaktadır. Asit yağmuru ciddi bir çevre sorunudur. Taşıtlardan, fabrikalardan çıkan gazlar güneş ışığı ve nemle asit yağmurlarının oluşmasını sağlar. Asit yağmurunun asitlik derecesi nedir? Tehlikeli midir? Asitlik derecesi yükselir ya da düşer mi? Egzoz gazının neden olduğu asit yağmuru ile kömürün yanmasının neden olduğu asit yağmuru aynı özellikte midir? Asit yağmurunun hayvanlar, bitkiler, insanlar ve ekosistemler üzerine etkisi nedir? Çalışmanın amacı benzer soruların cevaplanmasını sağlamak ve önemli bir çevre sorunu olan asit yağmurunun nedenlerini kavramak, yaşamımızdaki çevre politikalarını sorgulayıcı bilinç oluşturmak, asit- baz kavramlarını tanıtmak, bilimsel düşünme basamaklarını takip ederek belirlenen problemlere çözüm önerisi getirmektir. Çalışma 8 aktiviteden oluşmaktadır. Öğrenciler asit yağmuru üzerine önce beyin fırtınası yapar ‘Ne biliyorum? Ne öğrenmek istiyorum?’ bölümlerine bildiklerini ve sorularını yazarlar, grupta paylaşırlar. Asit ve pH kavramları ile tanışır. Günlük yaşamda kullandığı limon, sirke, yağmur suyu, sodyum bikarbonat çözeltisi, çay, kahve süt maddelerinin pH derecesini önce tahmin eder sonra pH kağıtları ve pH metre kullanarak ölçümlerini yapar.Asit yağmurunun bitkinin çimlenmesine etkisini belirlemek amacı ile bir deney tasarlar gözlem yapar. GEMS, heyecan verici etkili fen ve matematik etkinliklerini sınıflara taşıyan kaliteli ve esnek bir ders programıdır. Fen bilgisi eğitiminde “gözetimli keşif” yönteminin en iyi yönlerini yansıtmaktadır. Gözetimli keşif yöntemi bireylerin öğrenime doğrudan katılımını vurgular. Bu tür etkinlikler, sadece ders kitaplarının kullanıldığı yönteme oranla daha fazla güdülenme yaratmakta ve bilim adamlarının gerçekte ne yaptığının daha gerçekçi bir şekilde anlaşılmasına katkıda bulunmaktadır. Daha da önemlisi, GEMS etkinlikleri öğrencilerin temel fen ve matematik kavramlarını anlamalarını ve günlük yaşamlarında gerek duydukları sorgulama alışkanlığını edinmelerini sağlamaktadır. Tasarımları gereği GEMS etkinlikleri eylemle başlar. Kavramlar, öğrenciler konuyla tanıştıktan ve konu hakkında bir fikre sahip olup soru sormaya başladıktan sonra tartışılmaktadır. Önce yapıp sonra açıklamak şeklindeki bu yöntem, öğrencinin kendiliğinden harekete geçmesini, konunun temelindeki kavram ve fikirleri anlamak için gereken deneyimi edinmesini ve eleştirel düşünmesini sağlamaktadır. İdeal olarak öğrencileriniz, bu etkinliği gerçekleştirerek anlamalarını istediğiniz kavramlara sorularıyla kendiliklerinden yönelecektir. KAYNAKLAR 1. C. Hocking, J. Barber, J. Coonro,Acid Rain, (2001), 6,7-20-39-54-72-87-106 2. A. Tabting, S. Lumlong and R. A. Venables, European Polymer Journal, (2002), 36, (12), 2559-2568. 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 135 KİMYADA ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCİ EĞİTİMİ P 8 FEN ÖĞRETMEN ADAYLARININ BİLİMSEL GELİŞMELERE OLAN İLGİSİ İsmail ÖZSARI1 ,Yavuz YAMAN2, F.Gülay KIRBAŞLAR3 1 İstanbul Üniversitesi, Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Sınıf Öğretmenliği Anabilim Dalı, Vefa, 34070, İstanbul 2 İstanbul Üniversitesi, Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalı, Vefa, 34070, İstanbul 3 İstanbul Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Kimya Bölümü, Avcılar, 34320, İstanbul Öğretmenler eğitim-öğretim sürecinin şekillenmesinde çok önemli bir rol üstlenmişlerdir. Fen öğretmen adaylarının; özellikle yenilenen eğitim-öğretim sisteminin temel vizyonu olan fen okur-yazarı bireylerin yetiştirilmesinde, kendilerine düşen görevi yerine getirebilmeleri için önce kendilerinin fen okur-yazarı olmaları gereklidir. Bu bağlamda üniversite eğitimi-öğretimi esnasında öğrencilerin; kendilerini hızla gelişmekte olan bilim dünyasından soyutlamamaları gerekir. Gerekli mesleki öğretimi alırken hızla gelişen teknolojiye de uyum sağlayabilmeli, yeni bilimsel çalışmalardan uzak kalmamalıdırlar. 1996 yılında UNESCO’nun Cenevre’de yapılan konferansının başlığı “Öğretmen Eğitimi ve Değişim Süreci İçinde Öğretmen Rollerinin Değiştirilmesi” olmuştur. Katılımcıların belirttikleri dört temel sonuçtan ikisi “Öğretmenler değişime ayak uydurmalıdır” ve “Öğretmenler tek düzelikten kurtulmalıdır” şeklinde belirtilmiştir. Bu açıdan baktığımız zaman öğretmen adaylarının dünyada olup biten gelişmelerden haberdar olmaları ve eğitim sürecinde tek düze olmaktan kaçınmaları gerekmektedir. Fen bilgisi eğitiminde her geçen gün yeni gelişmeler olmaktadır. Bu yüzden Fen Bilgisi Öğretmenleri, Eğitim Fakülteleri ve Eğitim araştırmacıları disiplinler arası çalışarak eğitimde aktif olarak rol oynayan Fen Bilgisi Öğretmenlerinin kendilerini geliştirmelerine yardım edecek olanaklar sağlamalı ve karşılaşılan sorunlara çözüm önerileri sunmalıdırlar. Öğretmen sıradan bir birey olmadığını, gençlerin ve ülkesinin geleceğinden sorumlu, çok özel ve saygın bir kişi olması gerektiğinin bilincinde olmalıdır. Kaldı ki bilim ve teknoloji çağı olarak kabul edilen günümüzde düşünme, sorgulama, düşündüğünü doğru ve net bir şekilde ifade edebilme, bilime önem ve değer verme, bilimsel bilgileri günlük hayata geçirebilme gibi özellikler günümüz insanının genel profilini oluşturmaktadır. Böyle bir bilgi patlamasının meydana geldiği ve bilimsel araştırmalarla rekabet edilen bir ortamda, öğrencinin karşısında fen ve teknoloji eğitimi ve öğretimi vermek üzere yerini alan bir fen öğretmeninin tam donanımlı olması kaçınılmazdır. Bu çalışmanın amacı fen öğretmen adaylarının bilimsel gelişmelerle ne ölçüde ilgili olduklarını araştırmaktır. Araştırmanın amaçlarına paralel olarak hazırlanan anket formu, İstanbul Üniversitesi, Hasan Ali Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalı öğrencilerine uygulanmıştır. Verilerin analizinde SPSS 13.0 paket programı kullanılmıştır. Sosyo-demografik değişkenlere göre soruların arasında anlamlı fark olup olmadığını belirlemek amacıyla Ki-Kare (Chi-square) testi yapılmıştır. Elde edilen bulgular üzerinde tartışılmıştır. 136 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL KAYNAKLAR 1. R. H. Petrucci, W. S. Harwood, F. G. Herring (Çeviri Editörleri: T. Uyar, S. Aksoy), “Genel Kimya I” , Palme Yay., Ankara, (2002). 2. İ. Erdoğan, “Öğrenmek, Gelişmek, Özgürleşmek”, Sistem Yay., İstanbul, (2005). 3. Y. Özden, “Eğitimde Yeni Değerler”, Pegem Yay., Ankara, (2000). 4. G. Meriç, R. Tezcan, “Fen Bilgisi Öğretmeni Yetiştirme Programlarının Örnek Ülkeler Kapsamında Değerlendirilmesi”, BAÜ Fen Bil. Enst. Dergisi, 7.1 (2005) 5. Thamson, Stephen L., Annual Meating of Association for the Education of Teachers of Science, St .Louis MO, (2003). 6. G. Sanchez, V.M., Journal of Research in Science Teaching, (1999), 39, (4), 493-513. 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 137 KİMYADA ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCİ EĞİTİMİ 9 KİMYA ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÖĞRETİM TEKNOLOJİLERİNİ KULLANABİLME DURUMLARININ PORTFOLYO İLE DEĞERLENDİRİLMESİ Nagihan YILDIRIM, Sibel ER NAS, Alipaşa AYAS Karadeniz Teknik Üniversitesi , Fatih Eğitim Fakültesi, Trabzon Son yıllarda bilim ve teknoloji alanında pek çok gelişme meydana gelmiştir. Bu gelişmelere paralel olarak öğretmenlerin öğrenme-öğretme sürecindeki etkinliklerini tekrar gözden geçirmeleri gerekmektedir. Çünkü çağın gerektirdiği şekilde eğitim faaliyetlerini yürütmek isteyen bir öğretmen, öğretim teknolojilerini etkili bir şekilde kullanmalıdır [1,2]. Öğretmenlerin teknolojiyi etkili bir şekilde kullanmaları için gerekli olan bilgi ve beceriyi kazanmalarında hizmet öncesi eğitim son derece önemlidir [3]. Bu nedenle hizmet öncesi eğitimde öğretmen adaylarına öğretim teknolojilerini kullanabilecekleri ortamlar hazırlanmalı ve öğretmen adayları bu teknolojileri kullanmaları için desteklenmelidirler. Bu çalışmada kimya öğretmenliği son sınıf öğrencilerinin öğretim teknolojilerini sınıflarında kullanabilme durumlarını belirlemek ve bu konudaki yeterliliklerini geliştirmek amaçlanmıştır. Özel durum metodolojisi kapsamında bu çalışmada veri toplama aracı olarak yapılandırılmamış gözlem, ders değerlendirme formu ve öğrencilerin Özel Öğretim Yöntemleri II dersinin uygulama kısmında hazırladıkları öğretim teknolojilerinin kullanıldığı portfolyo çalışmaları kullanılmıştır. Çalışmanın örneklemini 2006-2007 eğitim-öğretim yılı güz döneminde son sınıfta okuyan kimya öğretmenliği öğrencileri oluşturmaktadır. Çalışma 14 haftalık bir süreci kapsamaktadır. Çalışmanın ilk kısmı olan 7 haftalık süreçte, öğrenciler dersin başında yaptıkları çalışma programları doğrultusunda ders planlarından her hafta bir tanesini sınıfta sunduktan sonra bu planla ilgili sınıf içinde araştırmacı ve öğrenciler arasında tartışmalar yapılmıştır. Tartışma bitiminde araştırmacı ve sınıf arkadaşları ders planını sunan gruba çalışmalarıyla ilgili geri dönüt vermişlerdir. Çalışmanın ikinci kısmı olan 7 haftalık süreçte ise her gruptan bir öğrenci seçtikleri bir ders planını sınıfta uygulamışlardır. Ders sırasında bütün gruplar ve araştırmacı ders değerlendirme formunu doldurmuş ve puanlandırmıştır. Ders sonunda sunumla ilgili tekrar tartışmalar yapılarak öğrencilere geri dönüt verilmiştir. Öğrenciler dönem sonunda hazırladıkları portfolyo dosyalarını teslim etmişlerdir. Yapılan gözlemler sonrasında tutulan notlar incelendiğinde, öğrencilerin dönemin ilk haftalarında çoğunlukla öğretim teknolojisini, sınıf tahtasının yerini alacak sunum araçları olarak kabul ettikleri belirlenmiştir. Dönemin son haftalarındaki gözlemlerle ilgili notlarda ve öğrencilerin teslim ettikleri portfolyolarında ise ders planlarında internetten elde ettikleri veya kendilerinin yaptıkları simülasyonlara, çalışma yapraklarına, kavram haritalarına, benzetmeler için kullandıkları asetatlara, power point sunumlarına ve bulmacalara yer verdikleri belirlenmiştir. Yapılan çalışmanın öğrencilerin öğretim teknolojilerini kullanmalarındaki eksikliklerini görmeleri ve kendi gelişimlerini takip edip gerekli düzenlemeleri yapmalarında etkili olduğu belirlenmiştir. Çalışmaya öğrencilerin öğretim teknolojilerini uygulamaları ile ilgili portfolyo çalışmasına benzer, belirli bir süreç içinde sorumluluk alacakları performans çalışmaları ile ilgili uygulamalara daha fazla ağırlık verilmesi gerektiği önerileri ile son verilmiştir [4]. 138 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL KAYNAKLAR 1. http://ab.org.tr/ab05/tammetin/36.doc. Son Erişim Tarihi: 13.12.2006 2. http://ab.org.tr/ab05/tammetin/114.doc. Son Erişim Tarihi: 08.01.2007 3. K.Çağıltay, J.Çakıroğlu, N. Çağıltay ve E. Çakıroğlu,. Öğretimde Bilgisayar Kullanımına İlişkin Öğretmen Görüşleri, Hacettepe Eğitim Dergisi, (2001) 21(1) , 19-28. 4. İ. Morgil, N.Cingör, S.Erökten, S.Yavuz, Ö. Özyalçın Oskay, Bilgisayar Destekli Kimya Eğitiminde Portfolyo Çalışmaları, TOJET, cilt:3, no:2, 2004 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 139 KİMYADA ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCİ EĞİTİMİ 10 “MADDENİN GAZ HALİ” KONUSUNUN ÖĞRETİMİNDE ÖĞRETMENLERİN KARŞILAŞTIKLARI GÜÇLÜKLERİN BELİRLENMESİ Zeynep BAK, Nagihan YILDIRIM, Ali paşa AYAS KTÜ Fatih Eğitim Fakültesi OFMA Kimya Eğitimi, 61335 Söğütlü/Akçaabat Yapısı yönünden soyut ve teorik bir bilim olması nedeniyle kimyanın öğrenciler tarafından tam anlamıyla algılanması oldukça zordur. Ancak kimya insan hayatının her alanında karşılaşılan bir bilim dalıdır. Öğrencilerin derslerde aldıkları teorik bilgileri günlük hayatlarında karşılaştıkları kimyasal olayları açıklamada kullanabilmeleri için öğrencilerin öğretim sürecinde kendilerini merkeze alan birinci elden deneyimleri yaşamaları gereklidir. Aksi takdirde öğrenciler edindikleri bilgileri nerede nasıl kullanacağını bilmeden ezber öğrenmeler gerçekleştireceklerdir. Öğrencilerin bu tür işlevsel olmayan bilgileri zamanla unutulup gidecektir [1]. Maddenin gaz hali konusunda soyut kavramlar ve anlaşılması güç konular yer almaktadır. Her ne kadar bu kavramların öğrencilerin bilişsel seviyelerine uygun olduğu düşünülse de, soyut kavramlar öğrencilere yönelik somutlaştırılmadığı takdirde, öğrencilerin konuyu anlamaları zorlaştığı gibi, konuyu eksik öğrenmeleri sonucunda kavram yanılgıları da ortaya çıkmaktadır. Yapılan bu çalışma öğrencilerin maddenin gaz hali konusunu öğrenmekte zorluk çektikleri kısımlar tespit edilerek daha sonraki yıllardaki bu konunun öğretiminde dikkat edilmesi gereken noktaların ortaya konulmasına ve kavram yanılgılarının giderilmesine zemin hazırlayacaktır. Bu çalışmada gazlar konusunun öğretiminde öğretmenlerin karşılaştığı güçlükleri belirlemek ve bu güçlüklere karşı öğretmenlerin ne tür önlemler aldıklarını ortaya koymak amaçlanmaktadır. Bu çalışmada özel durum çalışması kullanılmıştır. Araştırma özel durum çalışması yöntemine göre ve Trabzon ilinde görev yapan farklı deneyimlere sahip 30 kimya öğretmeni ile yürütülmüştür. Araştırmanın planlanması sürecinde asıl çalışmaya yardımcı olması açısından bazı uygulamalar yapılmıştır. İlk aşamada öğretmenlerin “Maddenin Gaz Hali” ünitesinin öğretiminde karşılaştıkları güçlükleri belirlemeye yönelik hazırlanacak anket için ön mülakatlar yapılmıştır. Bunun için Trabzon ilinde görev yapan farklı deneyimlere sahip 7 öğretmenle yarı yapılandırılmış mülakatlar yapılmıştır. İkinci aşamada bu 7 öğretmen arasından çalışmaya katılmaya istekli 4 öğretmenle yarı yapılandırılmış mülakat gerçekleştirilerek “Maddenin Gaz Hali” ünitesinin öğretiminde müfredat açısından, konunun işleniş sürecinde ve ders kitapları açısından karşılaştıkları güçlükler ve öğrencilerin gazlar konusunda anlamakta zorluk çektikleri kısımlar hakkında görüşleri belirlenmiştir. Son aşamada geliştirilen anket 30 kimya öğretmenine uygulanmıştır. Çalışma sonucunda öğretmenler ders sürecinde çoğunlukla gazlarla ilgili kavramsal anlamaya yönelik sorular çözdüklerini belirtmelerine rağmen mülakatlarda öğretmenler öğrencilerin gazlarla ilgili yoruma dayalı soru çözemediklerini, gazların davranışlarıyla ilgili yorum yapamadıklarını belirtmeleri öğretmenlerin kullandıkları soru-cevap ve düz anlatım yöntemlerinin yeterli olmadığını ortaya koymaktadır. Öğretmenler gazlar konusunun öğretiminde çoğunlukla farklı kaynaklardan oluşturdukları kendi notları kullanmaları ders kitabının yetersiz olduğunun bir göstergesi olarak düşünülebilir. 140 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL KAYNAKLAR 1. Birbir, M. Fen Bilimleri Eğitiminde En Etkili öğretim Metodunun Araştırılması, IV. Ulusal Eğitim Bilimleri Kongresi, Erzurum, A.Ü. Eğitim Fakültesi, Bildiriler Kitabı (1999), 122128. 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 141 KİMYADA ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCİ EĞİTİMİ POSTER 11 EĞİTIM FAKÜLTESI KİMYA ÖĞRETMENLİĞİ PROGRAMINDA YETİŞEN ÖĞRETMEN ADAYLARININ YETERLİLİKLERİNİN ÖLÇÜLMESİNİ AMAÇLAYAN BİR ÖLÇEK GELİŞTİRME Nalan AKKUZU, Hüsamettin AKÇAY Dokuz Eylül Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Kimya Öğretmenliği Bölümü, Buca, 35150,İzmir Öğretmen ,genel anlamda toplumun ve bireylerin eğitim gereksiniminin planlı, programlı ve istendik bir biçimde karşılanabilmesi için yetişmiş bireydir. Öğretmen kelimesi genel olarak birkaç satırda tamamlanabilirken; öğretmenlerin temel görevleri ve yeterlikleri oldukça geniş bir yer kaplayacak kadar uzun maddeleri içermektedir. Öğretmen yeterliliği, öğretmenin amaçlarını gerçekleştirirken gerekli bilgi ve becerilere sahip olma derecesidir. Yeterli öğretmen, bilimsel süreç becerilerine sahip olmalı, yapılandırmacı öğrenme yaklaşımını uygulayabilmeli, dersi işlerken öğrencilerin öğrenme stillerini bilerek işlemeli, konuya uygun öğrenme ve öğretim materyalleri geliştirebilmeli ve kullanabilmeli, gerektiğinde laboratuvar deneyimlerinden yararlanabilmeli, sadece sonuç değerlendiren öçme ve değerlendirme sistemlerini değil, süreç değerlendirmesini yapan alternatif ölçme ve değerlendirme sistemlerini uygulayabilmeli, derste aktif olarak öğrencilerdeki kavram yanılgılarını belirleyip ortadan kaldırabilmeli, konuya uygun çeşitli yöntem ve teknikleri uygulayabilmeli ve öğrencilere iyi rehberlik yapabilmelidir. Bu yeterliliklerin öğretmende olup olmadığını ve ne kadarına sahip olduğunu belirlemek gerekmektedir. Bu bağlamda, bu çalışmanın amacı günümüz kimya öğretmeninde bulunması gereken özellikleri belirlemek ve bu özelliklerin ne kadarına sahip olduklarını inceleyen bir tutum ölçeği geliştirmektir. Kimya öğretmeninde bulunması gereken özellikler literatür taranarak aşağıdaki konu başlıklarında belirlenmiş ve bu başlıklara dayanarak öğretmenin dersleri işlemesi sırasında göstermeleri gereken davranışlara ilişkin tutum cümleleri hazırlanmıştır. Bilimsel süreç becerileri, Yapılandırmacı öğrenme yaklaşımı, Öğrencilerin öğrenme stilleri modelleri, Öğrenme ve öğretim materyalleri, Laboratuar kullanımı, Ölçme ve değerlendirme, Kavram yanılgıları ve giderilmesi, Bilgisayar destekli öğrenme, Rehberlik yapma. Ölçek 5’li likert tipi ölçek şeklinde hazırlanmış olup ölçeğin öğretmenlerin değerlendirilmesi amacıyla kimya dersi alan öğrencilere uygulanması planlanmıştır. Ölçeğin geçerlilik ve güvenirlik çalışması için; 142 Literatürde konuyla ilgili literatür çalışması yapıldıktan sonra öğretmende bulunması gereken yeterlikler sınıflandırılmış ve her sınıfa uygun öğretmenin göstermesi gereken davranışlar yazılmıştır. 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL Yapılan sınıflandırma ve tutum cümleleri konunun uzmanı olan akademisyenlere ve öğretmenlere inceletilerek ölçeğe uygun olmayan cümleler atılmıştır. Geçerlilik çalışması sonucunda ham şeklinde bulunan ölçek Dokuz Eylül Üniversitesi Kimya Bölümü son sınıf öğrencilerine uygulanarak güvenirlik çalışması yapılmıştır. SPSS programı kullanılarak ölçeğin oluşturan her bir cümle ile tüm ölçekten elde edilen puan karşılaştırılarak ölçeğin güvenirliğini düşüren cümleler ölçekten atılmıştır. Ölçeğin güvenirliği madde istatistikleri analizi (Kuder Richardson) formülü ile hesaplanmıştır. Bu formülden yararlanarak cronbach alfa cinsinden hesaplanmıştır. KAYNAKLAR 1. T. B. Corcoran, Helping teachers teach well: Transforming professional development 1995, June 2. C. Saraç, Türk Dili ve Edebiyatı/Türkçe Öğretmeni Adaylarının Yeterlilikleri ve Öğretmenlik Mesleğine Yönelik Tutumları. 2002 3. M. Çelikten, M. Şanal, Y. Yeni, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, (2005/2), Sayı : 19, 207-237 s. 4. Özer,İyi bir kimya öğretmeninde bulunması gereken niteliklerin saptanması. 2000 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 143 KİMYADA ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCİ EĞİTİMİ 12 DENGEYE DERİŞİMİN ETKİSİ İLE İLGİLİ KAVRAM YANILGILARI VE BU YANILGILARI GİDERMEYE YÖNELİK ÇALIŞMA YAPRAĞI Nagihan YILDIRIM, Tülay ŞENEL, Sibel ER NAS, Alipaşa AYAS Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Eğitim Fakültesi, TRABZON Kimya alanında yapılan çalışmalar sonucunda öğrencilerin kavramakta en çok zorlandıkları konulardan birisinin kimyasal denge konusu olduğu görüşü yaygındır [4]. Kavram yanılgılarının öğrencilerin daha sonraki öğrenmelerini olumsuz yönde etkilediği düşünüldüğünde kimya müfredatındaki birçok konuyla bağlantılı olan kimyasal denge konusunun öğrenciler tarafından anlaşılması oldukça önemlidir. Kimyasal denge ile ilgili kavramsal zorlukların asıl kaynağı, öğrencilerin denge anında meydana gelen olayları zihinlerinde canlandıramamalarıdır [4]. Öğrencilerin kavramsal olarak bu konuyu anlamaları için denge olayını makro, mikro ve sembolik seviyelerde düşünebilmeleri gerekmektedir [7]. Bu nedenle öğrencilerin bu üç seviyede, denge anında meydana gelen olayları anlayabilmeleri için denge anını somutlaştırmalarını sağlayacak materyallere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu materyallerin sınıflarda etkili bir şekilde kullanılmasında öğretmenler önemli bir role sahiptir. Bu nedenle öncelikle öğretmen adaylarının bu konuyu tam olarak kavramaları ve bu materyalleri geliştirebilecek yeterli bilgi ve donanıma sahip olmaları gerekmektedir. Buradan hareketle çalışmamızın amacı kimya öğretmen adaylarının kimyasal denge konusunda kavram yanılgılarına sahip olup olmadıklarını belirlemek ve bu kavram yanılgılarını gidermeye yönelik materyal geliştirmektir. Özel durum metodolojisi kapsamında çalışmanın örneklemini 2006-2007 eğitimöğretim yılı güz döneminde K.T.Ü. Fatih Eğitim Fakültesinde öğrenim gören 39 kimya öğretmenliği öğrencisi oluşturmaktadır. Çalışma iki kısımdan oluşmaktadır. Çalışmanın ilk aşamasında kimya öğretmen adaylarının kimyasal denge konusuyla ilgili kavram yanılgılarına sahip olup olmadıklarını belirlemek amacıyla iki aşamalı bir test geliştirilmiştir. Geliştirilen test kimya öğretmenliği öğrencilerine bir ders saatinde uygulanmıştır. Öğrencilerin testte verdikleri cevapların analizi sürecinde benzer öğrenci cevapları gruplandırılmış ve frekansları hesaplanmıştır. Bu hesaplamalarda frekansı %15’in üzerinde olan cevaplar incelenmiş ve öğrencilerin cevapları tablo halinde sunulmuştur. Öğrencilerin testte verdikleri cevaplar incelendiğinde denge anında meydana gelen olaylar, dengeye etki eden faktörler ve denge bağıntısıyla ilgili olarak kavram yanılgılarına sahip oldukları belirlenmiştir. Literatürdeki kimyasal denge konusuyla ilgili öğrencilerin kavram yanılgılarının belirlendiği çalışmalar incelendiğinde öğrencilerin denge anında gerçekleşen olayları moleküler seviyede açıklayamadıkları ve dengeye derişimin etkisiyle ilgili olarak çalışmamızdaki örneklemde belirlenen kavram yanılgılarına benzer yanılgılara sahip oldukları görülmektedir [1]. Bunun nedeni olarak ise Le Chatelier prensibinin denge anında gerçekleşen olayları açıklamadaki sınırlılıkları gösterilmektedir [1]. Çalışmanın ikinci aşaması olarak kimya öğretmen adaylarının kavram yanılgılarını gidermek amacıyla çalışma yaprağı geliştirilmiştir. Çalışma yaprağı bir ders saatinde uygulanmıştır. Uygulama sonunda öğretmen adaylarının doldurdukları çalışma yaprakları 144 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL toplanmıştır ve çalışma yaprağının son bölümündeki sorulara verdikleri cevaplar analiz edilmiştir. Çalışmanın sonunda öğretmen adaylarının çalışma yaprağının öğrendiklerini farklı durumlara uygulamalarını gerektiren son bölümündeki sorulara cevaplarken denge bağıntısından, Le Chatelier Prensibinden ve çarpışma teorisinden yararlanarak doğru cevaplar verdikleri görülmektedir. Buradan geliştirilen çalışma yaprağının öğretmen adaylarının kavram yanılgılarını gidermede etkili olduğu söylenebilir. Çalışmaya kimyasal denge konusundaki öğrencilerin sahip oldukları kavram yanılgılarını gidermeye yönelik farklı materyallerin geliştirilebileceği önerileri ile son verilmiştir. KAYNAKLAR 1. M. Alkan ve R. Benlikaya, Kimyasal Reaksiyon ve Denge Kavramlarının Anlaşılması için Çarpışma Teorisi Gerekli mi?, VI. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi, 9-11 Eylül, İstanbul, 2004. 2. M. Kousthana ve G. Tsaparlis, Students Errors in Solving Numerical ChemicalEquilibrium Problems, Chemistry Education: Research and Practıce in Europe, ( 2002) 3, 3,5-17. 3. J. Quílez, Changes in Concentration and in Partial Pressure in Chemical Equilibria: Students and Teachers Misunderstandings, Chemistry Education: Research and Practice, (2004) 5, 3, 281-300. 4. Sepet, A. Yılmaz ve İ. Morgil, Lise İkinci Sınıf Öğrencilerinin Kimyasal Denge Konusundaki Kavramları Anlama Seviyeleri ve Kavram Yanılgıları, Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, (2004) 26, 148-154. 5. L.Tyson, ve D. F. Treagust, The Complexity of Teaching and Learning Chemical Equilibrium, Journal of Chemical Education, (1999) 76, 4, 554-558. 6. E. Wheeler ve H. Kass, Student Misconceptions in Chemical Equilibrium, Science Education, ( 1978) 62, 223-232. 7. Wu, Hsin-Kai, J. S. Krajcik, ve E. Soloway, Promoting Understanding of Chemical Representations: Students’ Use of a Visualization Tool in the Classroom, Journal of Research in Science Teaching, (2001) 38, 7, 821-842. 8. Yıldırım, Kimyasal Denge Konusundaki Kavramların Lise II Öğrencilerince Anlaşılma Düzeyi ve Karşılaşılan Yanılgılar, Yüksek Lisans Tezi, K.T.Ü., Fen Bilimleri Enstitüsü, Trabzon, 2000. 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 145 KİMYADA ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCİ EĞİTİMİ 13 ÖĞRETMEN ADAYLARININ KAVRAMSAL VE ALGORİTMİK SORULARDA GÖSTERDİKLERİ BAŞARILAR ARASINDAKİ İLİŞKİ Gökhan DEMİRCİOĞLU, Müzeyyen AYDIN KTÜ Fatih Eğitim Fakültesi, OFMAE Bölümü, 61335, Akçaabat/TRABZON Bilginin hızla arttığı günümüzde eğitimde amaçlanan, temel kavramların derinlemesine ve anlamlı öğrenilmesini sağlamaktır. Bununla birlikte, öğretmenlerin bütün gayretlerine rağmen, öğretimin her seviyesine öğrenim gören öğrencilerin temel fen kavramlarını anlamakta zorluk çektikleri ve yanılgılar taşıdıkları bilinmektedir. Bunun önemli bir nedeni, fen öğretiminde temel kavramların öğretimine yeterince ağırlık verilmemesi ve kavramsal anlamadan ziyade matematiksel işlemlere daha fazla zaman ayrılmasıdır. Yapılan çalışmalar, kimya öğretmenlerinin, sayısal işlem gerektiren soruları çözebilen bir öğrencinin, sorunun gerektirdiği kimya kavramını da tam olarak yapılandırdığı inancında olduklarını göstermektedir. Buna paralel olarak okullarda yürütülen ölçme ve değerlendirme çalışmalarında kimya öğretmenleri sıklıkla öğrencilerin kimya başarılarını belirlemede sayısal işlem gerektiren sorulara (algortimik) ağırlık vermektedir. Bu durumda öğrenciler düşünüp yorum yapmaya gerek duymadan ezberledikleri çözüm yollarını kullanarak soruları cevaplamaktadırlar. Bu konu, kimya kavramlarının anlamlı ve kalıcı şekilde öğrenilmesi ve kimyanın matematiksel işlemler görüntüsünden çıkması için son derece önemli olduğu düşünülmektedir. Üstelik bu konuda uluslar arası düzeyde yapılmış çok sayıda çalışma olmasına karşın ulusal düzeyde yapılmış çalışmaların sayısı son derece azdır. Bu çalışmanın amacı, ilköğretim matematik öğretmenliği programında öğrenim gören öğretmen adaylarının seçilen kimya konularına yönelik hazırlanan algoritmik ve kavramsal sorulardaki başarılarını karşılaştırmaktır. Çalışmanın yürütülmesinde, özel durum yaklaşımı benimsenmiştir. Gazlar, asit-baz, molekül formülü bulma, denge, çözeltiler ve mol kavramı konularına yönelik 6 kavramsal 6 sayısal işlem gerektiren toplam 12 sorudan oluşan bir test geliştirilmiştir. Test, KTÜ Fatih Eğitim Fakültesi ilköğretim matematik öğretmenliği programında öğrenim gören toplam 80 ikinci sınıf öğretmen adayına uygulanmıştır. Testten elde edilen veriler, dört kategoride toplanmıştır. Bunlar; kavramsal ve algoritmik soruya doğru cevap verenler (DKDA), kavramsal ve algoritmik soruya yanlış cevap verenler (YKYA), kavramsal soruya doğru, algoritmik soruya yanlış cevap verenler (DKYA) ve kavramsal soruya yanlış, algoritmik soruya doğru cevap verenler (YKDA) şeklindedir. Sonuçlar, öğretmen adaylarının genel olarak algoritmik sorularda kavramsal sorulardan daha yüksek başarıya sahip olduklarını göstermiştir. Bu sonuca dayalı olarak, kimya eğitiminde kavramsal anlamayı merkeze alan, sayısal işlemlerden ziyade kavram öğretimine ağırlık veren yaklaşımların seçilmesi ve uygulanması önerilmektedir. KAYNAKLAR 1. 2. 3. 4. M. B. Nakhleh, R. C. Mitchell, Journal of Chemical Education, (1993),70 (3), 190–192. M. H. Chiu, Proc. Natl. Sci. Counc. ROC (D), (2001), 11 (1), 20–38. B. A. Sawrey, Journal of Chemical Education, (1990), 67 (3), 253–254. İ. Morgil, A. Yılmaz ve Ö. Özyalçın, V. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi, 16–18 Eylül 2002, ODTÜ, Ankara-TÜRKİYE. 146 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 5. M. Niaz, Science Education, (1995), 79 (1), 19–36. 6. M. B. Nakhleh, Journal of Chemical Education, (1993), 70 (1), 52–55. 7. M. Camacho, R. Good, Journal of Research in Science Teaching, (1989), 26 (3), 251-272. 8. S. Nurrenbern, M. Pickering, Journal of Chemical Education, (1987), 64 (6), 508–510. 9. J. Lythcott, Journal of Chemical Education, (1990), 67 (3), 248–252. 10. D. L. Gabel, R. D. Sherwood and L. Enochs, Journal of Research in Science Teaching, (1984), 21, 221–233. 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 147 KİMYADA ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCİ EĞİTİMİ 14 ÖĞRETMEN ADAYLARININ RADYASYON HAKKINDAKİ ANLAMA SEVİYELERİNİN BELİRLENMESİ Zeliha CENG, Necla DÖNMEZ, Fethiye KARSLI, Alipaşa AYAS KTÜ Fatih Eğitim Fakültesi OFMA Böl. Kimya Eğitimi ABD. 61335 Söğütlü-Trabzon Öğrencilerin temel kavramları iyi derecede öğrenmelerinin onların daha ileriki konuları öğrenmelerini etkilediği literatürde sıkça ifade edilmektedir. Bu durum son yıllarda, öğrencilerin temel kavramlar konusundaki anlamalarını belirlemeye yönelik çalışmalara olan ilgiyi artırmaya başlamıştır. Kimya Eğitimi alanında yapılan çalışmalar incelendiğinde, bazı kimya konuları üzerinde çok sayıda çalışma yapılmışken, bazı konularda ya çok az sayıda veya hiçbir çalışma yapılmadığı ve yapılan çalışmaların çoğunun lise öğrencileri üzerinde yürütüldüğü görülmüştür. Radyasyon etkisinde kalmanın yol açtığı hastalıklar ve ölümlerin sıkça yaşandığı ve bu nedenle radyasyon konusunda bilgi sahibi olmanın hayati bir önem kazandığı günümüzde; öğrencilerin, lise 3 seviyesinde okutulan ‘Radyoaktivite’ ünitesinde yer alan ‘radyasyon’ kavramı hakkında anlama seviyelerinin belirlenmesine yönelik literatürde fazlaca çalışmanın yer almaması dikkat çekicidir. Bu çalışmada; bilinçli bir neslin oluşumunda etkin bir rol oynayacak olan öğretmen adaylarının, radyasyon kavramı hakkında anlama seviyeleri belirlenmeye çalışılmıştır. Bu bağlamda çalışma; KTÜ Fatih Eğitim Fakültesi Kimya Öğretmenliği, Biyoloji Öğretmenliği, Fizik Öğretmenliği, Fen Bilgisi Öğretmenliği ve Sosyal Bilgiler Öğretmenliği Programlarında öğrenim gören toplam 100 öğretmen adayı ile yürütülmüştür. Araştırmada veriler; anket, mülakat ve çizim yöntemleriyle elde edilmiştir. Veri toplama araçları hazırlanırken deneyimli araştırmacılar ve öğretmenlerin görüşlerinden yararlanılmıştır. Verilerin değerlendirilmesi sonucu öğretmen adaylarının, radyasyon kavramını anlamada ve bu kavramı günlük olayları açıklamak için kullanmada sorun yaşadıkları ve çeşitli yanılgılara sahip oldukları tespit edilmiştir. Elde edilen sonuçlara dayalı olarak bazı önerilerde bulunulmuştur. KAYNAKLAR 1. M. F. Dursun, G. Kızıldağ, Ortaöğretim Kimya 10, İstanbul, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, 2006. 2. H. Özmen, Kimya Öğretiminde Yanlış Kavramlar: Bir Literatür Araştırması. Türk Eğitim Bilimleri Dergisi, (2005), 3(1), 23-43. 3. R.White and R. Gunstone, Probing Understanding, The Falmer Pres, London 1992. 148 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL KİMYADA ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCİ EĞİTİMİ 15 ÖĞRETMEN ADAYLARININ KİMYA LABORATUARI ENDİŞELERİ (ESOGÜ ÖRNEĞİ) Burcu ANILAN , Aslı GÖRGÜLÜ, M. Zafer BALBAĞ Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanlar Eğitimi Bölümü Günümüz koşulları, bireylerin yaşamın her aşamasını etkileyen teknolojik gelişmeleri algılayıp yorumlayabilmesi için temel fen bilimlerine ilişkin bilgi ve beceri edinmeyi zorunlu kılmaktadır. Fen bilimleri; canlı ve cansız varlıkları, bunlar arasındaki ilişkileri neden-sonuç ilişkisi içinde inceleyen bir bilim dalıdır. Fen bilimlerinin öncelikle deneye, gözleme, keşfe önem vererek, öğrencinin soru sorma, araştırma yapma becerisini geliştirmesi, onlara hipotez kurabilme ve ortaya çıkan sonuçları yorumlayabilme olanağı sağlaması diğer bilimlerden ayrılan en önemli özelliğidir [2]. Bu özellikleri nedeniyle, fen derslerinin yaparak yaşayarak öğrenilmesi, hem öğrenciler hem de öğretmenler için dersin ilgi çekici olmasını sağlamakta, merak ve öğrenme isteği uyanmasına neden olmaktadır [1-4]. Bu nedenle fen bilimleri eğitiminin bir parçası olan kimya eğitimi özellikle bu açıdan ayrı bir öneme sahiptir. Çünkü kimya öğretiminin en dikkat çeken yanı, yaparak-yaşayarak öğrenmeye dönük olması ve dolayısıyla laboratuar uygulamalarına dayalı olmasıdır. Ancak öğrencilerin laboratuar uygulamalarını yakından etkileyen birtakım unsurların olduğu da bilinmektedir. Her ne kadar öğrenmenin bilişsel, duyuşsal ve devinişsel boyutlarının olduğu bilinse de genellikle alana ilişkin yapılan araştırmaların, öğrenmenin bilişsel boyutuyla sınırlı kaldığı söylenebilir [6].Ancak öğrenmeyi etkileyen bilişsel özelliklerin yanında sosyal ve duygusal özellikler ile olumlu ve olumsuz tutumlar, öğrenci gereksinimleri, ilgileri, beklentileri ve güdülenme gibi etkenlerin de olduğu göz ardı edilemez. Bu tür olumsuz duygular içinde ise endişe önemli bir yere sahiptir [5]. Bu, fen öğrenmeyi olumsuz yönde etkileyen olumsuz bir durumdur ve bir çeşit fen korkusu olarak tanımlanabilir. Bu durum özellikle fen öğretimi gerçekleştirecek öğretmenler için daha da önem kazanmaktadır. Bu nedenle öğretmen adaylarının kimya laboratuarına ilişkin endişelerinin belirlenmesi önemlidir. Bu çalışmanın amacı Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi öğrencilerinin kimya laboratuarına yönelik endişelerinin belirlenmesidir. Araştırmada var olan durumu ortaya koymayı amaçlayan genel tarama modeli kullanılmıştır. Model uyarınca Bowen (1999) tarafından geliştirilen ve Azizoğlu ve Uzuntiryaki (2006) [7] tarafından Türkçe’ye uyarlanan Kimya Laboratuvarı Endişe Ölçeği kullanılmıştır. Araştırma kapsamına Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümünde öğrenim gören ve kimya dersi alan öğrenciler alınmıştır. Buna göre öğrencilerin kimya laboratuarı endişeleriyle cinsiyet, anabilim dalı, başarı (genel akademik ortalama) ve kimya dersine ilişkin tutumları arasında fark olup olmadığına yönelik istatistiksel çalışmalar devam ettiği için elde edilen sonuçlara henüz yer verilememiştir. Araştırma sonuçlandıktan sonra anket yoluyla toplanan veriler SPSS paket programı yardımıyla çözümlendikten sonra yorumlanacak ve ulaşılan sonuçlara ilişkin öneriler geliştirilecektir. KAYNAKLAR 1. A.C., Howe, ve L., Jones, Engaging Children in Science. Publishing, 1993. New York: Macmillan 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 149 2. C. W. Bowen, Development and score validation of a chemistry laboratory anxiety instrument(CLAI) for college chemistry students. Educational and Psychological Measurement, (1999). 59(1), 171 -187. 3. J. J., Mintzes, J. H.,Wandersee ve J. D., Novak, Teaching science for understanding: A human constructivist view. SanDiego, Academic Press., 1998. 4. K., Çilenti, Fen Eğitimi Teknolojisi, Ankara: Kadıoğlu Matbaası 1985. 5. M., Laukenmann. M., Bileicher, S., Fu_, M., Glaser-Zikuda, P., Mayring, ve C., Von Rhöneck, An investigation of the influence of emotional factors on learing in physics instruction. International Journal of Science Education, (2003) 25(4),489-507. 6. M. P., Driscoll, Psychology of Learning for Instruction. Boston, Allyn and Bacon: A Division of Paramount Publishing, Inc. ,1994. 7. N., Azizoglu ve E., Uzuntiryaki, H.Ü. Eğitim Fakültesi Dergisi (H.Ü. Journal of Education), (2006) 30, 55-62 8. O., Odubunni, ve T. A., Balagun, “The Effect of Laboratory and Lecture Teaching Methods on Cognitive Achivement in Integrated Science” Journal of Research in Science Teaching, (1991) 28: 213-224. 9. R., Duit, On the role of analogies and metaphors in learning science. Science Education, (1991), 75,649-672 150 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL KİMYADA ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCİ EĞİTİMİ 16 KİMYA ÖĞRETMEN ADAYLARININ ASİT-BAZ KAVRAMINI ANLAMA SEVİYELERİNİN VE KAVRAM YANILGILARININ KAVRAM HARİTALARI KULLANARAK BELİRLENMESİ Fatma YAMAN, Sibel ER NAS, Alipaşa AYAS Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Eğitim Fakültesi, Trabzon Kavramlar öğrenciler tarafından zor anlaşılan soyut düşünce birimleridir. Öğrencilerin ileri düzeydeki kavramları ve konuları anlayabilmeleri temel kavramları etkili bir şekilde öğrenmiş olmalarına bağlıdır. Bu nedenle öğrencilerin temel kavramları anlama düzeylerinin belirlenmesi önemlidir. Öğrencilerin anlama seviyelerini ve yanılgılarını belirlemeye yönelik çeşitli çalışmalar yapılmaktadır. Üzerinde en çok araştırmaların yapıldığı kavramlardan biri de “asit ve baz” kavramıdır. Bu konuyla ilgili olarak literatürde pek çok çalışma bulunmaktadır [1-5]. Bu çalışmanın amacı; lise-II kimyasında önemli bir yer tutan asitler ve bazlar kavramlarının kimya öğretmen adayları tarafından anlaşılma düzeylerini ve onların kavram yanılgılarını belirlemektir. Özel durum metodolojisi kapsamında yürütülen bu çalışmada veri toplama araçları olarak kavram haritalarından (KH) ve yarı yapılandırılmış mülakatlardan yararlanılmıştır. Çalışmanın örneklemini 2005–2006 bahar dönemi KTÜ Fatih Eğitim Fakültesi 4. sınıfta öğrenim gören 40 kimya öğretmen adayı oluşturmaktadır. Araştırmacı tarafından öğrencilere asit ve bazlar konusuyla ilgili kavram haritası hazırlatılmıştır. Öğrenciler kavram haritası hazırlarken kullanacakları anahtar kavramlar araştırmacı tarafından öğrencilere verilmiştir. Bazı öğrenciler kavram haritalarını 3–4 kişilik gruplar halinde hazırlarken bazıları bireysel olarak hazırlamışlardır. Öğrencilerin hazırlamış oldukları kavram haritaları incelendikten sonra kavram yanılgısı tespit edilen gönüllü olan 5 öğretmen adayıyla yarı yapılandırılmış mülakat yürütülmüştür. Bu mülakatların amacı, öğrencilerinin kavram yanılgılarının sebeplerini ortaya çıkarmaktır. Mülakatlardan elde edilen veriler betimsel analize tabi tutulmuştur. Çalışma sonucunda kimya öğretmen adaylarının tuz ve pH kavramlarıyla ilgili kavram yanılgılarına sahip oldukları belirlenmiştir. Bunun sonucunda; kavram haritasının öğrencilerin bir konuyu anlama seviyesini ve kavram yanılgısını ortaya çıkarabilecek iyi bir yöntem olduğu ve bu yöntemin öğretmenler ve araştırmacılar tarafından kullanılması gerektiği önerilmektedir. KH, öğrencilerin bir konuyu anlama seviyesini ve kavram yanılgısını ortaya çıkarabilecek iyi bir yöntemdir. Bu yöntemin öğretmenler ve araştırmacılar tarafından kullanılması önerilmektedir. Bu çalışmada öğrencilerden bazıları KH hazırlarken tek başlarına çalışmayı endişe verici bulmuşlardır. Bu yüzden KH’yirup halinde yapmayı istemişlerdir. KH’nın gruplar halinde hazırlanmasıyla öğrencilerin endişe, korku ve çekingenliklerinin azalacağı literatürde de açıklanmıştır(Jegede, Alaitemola ve Okebukola,1990). KH, öğretimde dersleri planlamak için de kullanılabilir. Öğretmen açısından bir kavram haritasında sunmak istediği fikirleri sıralama açısından ve vurgulamak istediği ilişkileri tanımlaması açısından faydalı olabilir. 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 151 KAYNAKLAR 1. A. Ayas H.Özmen, Asit-Baz Olaylarının Güncel Olaylarla Bütünleştirilme Seviyesi: Bir Örnek Olay Çalışması. KTÜ Fatih Eğitim Fakültesi III.Ulusal Fen Bilimleri Eğitimi sempozyumu Bildiri kitabı (s.153-159).Ankara:Milli Eğitim Yayınevi, 1998. 2. O.J Jedege, F.F. Alaiyemola, and P. A OKebula,.The Effect of Concept Mapping on Students’ Anxiety in Biolojy. Journal of Research in Science Teaching, (1990) 27(10) pp.951-960. 3. G. Demircioğlu, H. Özmen, A.Ayas, Kimya Öğretmen Adaylarının Asitler ve Bazlarla ilgili Yanlış Anlamalarının Belirlenmesi.Maltepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Yeni Binyılın Başında Türkiye’de Fen Bilimleri Eğitimi Sempozyumu Bildiri Kitabı (s.451457).İstanbul:Marmara Eğitim Vakfı Yayınları 2001. 4. M.B. Nahkleh, Krajcik, J.SInfluence of Levels of İnformation as Presented by Different Tecnologies on Students’ Understanding of Acid, Base, and pH Concepts. Journal of Research in Science Teaching, (1994), 34,1077-1096. 5. B Ross, and H.Munby, Concept Mapping and Misconceptions. A study of High School Students’Understanding of Acids and Bases. Internatinol Journal of Science Education, (1991), 13(1),11–23. 152 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL KİMYADA ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCİ EĞİTİMİ 17 SORGULAYICI-ARAŞTIRMAYA DAYALI ÇALIŞMA ATÖLYESİYLE KİMYA ÖĞRETMEN ADAYLARININ BİLİMSEL SÜREÇ BECERİLERİ VE DERS PLANI HAZIRLAMA YETKİNLİKLERİNİN GELİŞTİRİLMESİ Eylem BUDAK, Fitnat KÖSEOĞLU Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, Kimya Eğitimi ABD, Teknikokullar, 06500 Ankara İnsan hayatını her yönüyle etkileyen bilim ve teknolojiye hem uyum hem de katkı sağlayacak bireylerin yetiştirilmesi, birçok ülkenin eğitim politikasında her geçen gün daha önemli olmaktadır. Bu nedenle ülkemiz dahil olmak üzere birçok ülkede bu amaca hizmet edecek fen müfredatlarının hazırlanmasına hız verilmiştir. Yakın zamana kadar bilimin “bilimsel bilgi” boyutuna ağırlık veren dünya müfredatları geçirdikleri bu değişimle birlikte bilimin bir diğer boyutu olarak görülen “bilgi edinme yolları”na da odaklanarak bilimsel süreç becerilerinin kazandırılmasını da hedeflemeye başlamıştır. Dünyada fen eğitiminin başlıca amaçlarından biri haline gelmeye başlayan bilimsel süreç becerileri bilgi toplamak, bilgiyi çeşitli yönlerden organize etmek, fenomenleri açıklamak ve problem çözmek için kullanılan zihinsel ve bedensel süreçlerdir (Carin & Bass, 2001). Bilimsel süreç becerileri sadece gelecekte bilim adamı olacak bireyler için değil aynı zamanda bilimin yaşamın her yönünü etkilemeye devam ettiği bir dünyada herkes için gereken yaşam becerileridir. Bilimsel süreç becerileri öğrencilerin problem çözme, eleştirel ve mantıksal düşünme, karar verme gibi becerilerini geliştirmekte ve dolayısıyla günlük yaşam problemlerine yaklaşımlarını da etkileyebilmektedir. Bu beceriler bilimsel kavramlar ve bilimsel fenomenler arasındaki ilişkilerin ve bilimin doğasının anlaşılmasının da başlıca araçlarıdır. Fen eğitimi ile ilgili bilimsel araştırmalarda, öğrencilerin bilimsel problemi ortaya atmasına, problemi çözmek için araştırma planlamasına ve araştırmayı yürüterek problemi çözmesine fırsatların verildiği sorgulayıcı-araştırma yaklaşımının öğrencilerin bilimsel süreç becerilerini geliştirmelerinde etkin yöntemlerden biri olduğu vurgulanmaktadır (Başağa, Geban & Tekkaya, 1994; Mattheis & Nakayama, 1988; Shymansky, Kyle & Alport, 1983; Tobin & Capie, 1982). Bu anlamda düşünüldüğünde öğrencilere bilimsel süreç becerilerinin kazandırılmasında öğretmenlerin sorumluluğunun büyük olduğu ortadadır. Bu nedenle öğretmenlerin hem kendilerinin bilimsel süreç becerilerine hakim olmaları, hem de pedagojik içerik bilgisi açısından bu becerilerin diğer fen derslerine olduğu gibi kimya derslerine nasıl dahil edileceğini bilmeleri önemlidir. Ancak araştırmalarda öğretmen ve öğretmen adaylarında bilimsel süreç becerilerinin eksikliğinin yaygın bir problem olduğu ifade edilmektedir (Foulds & Rowe, 1996). Öğretmen adaylarımızın bilimsel süreç becerileri açısından eksik olmasının onların yetiştirilme sürecindeki laboratuvar derslerinin çoğunlukla bilimsel prensiplerin keşfedilmesine değil doğrulanmasına yönelik olmasından kaynaklanabileceğini düşünmekteyiz. Bu çalışmada Türkiye’deki kimya öğretmenlerinin sorgulayıcı-araştırma stratejilerini sınıflarında uygulamalarını ve bilimsel süreç becerilerini kimya derslerine dahil etmelerini desteklemek amacıyla mesleki gelişim atölyesi hazırlanmıştır. Hem hizmetiçi hem de hizmet öncesi eğitime yönelik olarak tasarlanan çalışma atölyesinde “Yanmayan Kağıt, Na2S2O3 Küçülürse!, pH’lar Neden Farklı?, Magnezyumun Serüveni ve KOH’in Çözünme Isısını Belirleyebilir miyiz?” isimli etkinlikler aracılığıyla katılımcıların çeşitli bilimsel süreç 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 153 becerilerini deneyimlemeleri sağlanmaktadır. Bu etkinlikler sonrasında katılımcıların deneyimlerinden hareketle kendi öğrencileriyle yapacakları kimya derslerinde sorgulayıcıaraştırmayı nasıl uygulayabilecekleri ve bilimsel süreç becerilerini öğrencilerine nasıl kazandırılabilecekleri konusuna yönelik tartışma yürütülmektedir. Bu çalışmada, geliştirilen çalışma atölyesinin kimya öğretmen adaylarının bilimsel süreç becerilerine nasıl etki ettiği araştırılmıştır. Atölyeye ait ilk uygulamalar Gazi Eğitim Fakültesi Kimya Eğitimi Anabilim Dalı 5. sınıf öğrencilerinden 23 öğretmen adayıyla yapılmıştır. (Çalışma atölyesinde öğretmen adayları tarafından gerçekleştirilen bilimsel süreç becerilerine yönelik etkinliklerin video kayıtlarından ve çalışma yapraklarından örnekler sunum sırasında gösterilecektir.) Atölyenin öğretmen adaylarının bilimsel süreç becerilerinin gelişimine etkilerini belirlemek amacıyla uygulama öncesi ve sonrasında öğretmen adaylarına “Bilimsel İşlem Beceri Testi” uygulanmıştır (Geban, Aşkar & Özkan, 1991). Öntest sonuçları kullanılarak yapılan frekans dağılımında öğretmen adaylarının daha çok değişkenleri tanımlayabilme, hipotez kurma ve tanımlama, araştırma tasarlama gibi bilimsel becerilerde daha başarısız oldukları ortaya çıkmış ve uygulama sırasında öğretmen adaylarının daha başarısız oldukları süreçlere odaklanan etkinliklere ağırlık verilmiştir. Normal dağılım gösterdiği tespit edilen öntest ve sontest sonuçlarına, ilişkili örneklemler için t-testi uygulanmış ve çalışma atölyesinin öğretmen adaylarının bilimsel süreç becerilerinin gelişimindeki olumlu etkisinin istatistiksel olarak anlamlı (t = -3.085; p< 0.05) olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca sınıfiçi etkinliklere ait görsel kayıtların ve araştırmacı notlarının kalitatif analizi, öğretmen adaylarının özellikle öntestte daha başarısız oldukları beceriler açısından uygulama sürecinde önemli gelişim gösterdiklerini ortaya koymuştur. Çalışma atölyesi öncesi ve sonrasında öğretmen adaylarından kimyanın belirli konularına yönelik olarak birer kimya dersi planlamaları istenmiştir. Ders planları incelendiğinde ilk planların daha çok düz anlatıma yönelik olduğu tespit edilmiştir. Ancak uygulama sonrası hazırlanan planlarda derslerin daha çok sorgulayıcı-araştırmaya dayalı olarak tasarlandığı görülmüştür. Ders planlarında reaksiyon hızı, molar erime ve buharlaşma ısısı, çözünürlük, asit-bazlarda pH-konsantrasyon ilişkisi gibi konulara hipotez kurma, tahmin etme, araştırma tasarlama, sınıflandırma, veri elde etme, veri yorumlama gibi becerilerin dahil edildiği tespit edilmiştir. KAYNAKLAR 1. A.A. Carin and J.E. Bass, Teaching Science as Inquiry, 9th Edition, Merill Prentice Hall, USA, 2001. 2. H. Başağa, Ö. Geban and C. Tekkaya, Biochemical Education, (1994), 22(1), 29-32 3. F.E. Mattheis and G. Nakayama, Eric Document Reproduction Service No. ED307148, (1988). 4. J.A. Shymansky, W.C. Kyle and J.M. Alport, Journal of Research in Science Teaching, (1983), 20, 387-404 5. K.G. Tobin, W. Capie, Journal of Research in Science Teaching, (1982), 19, 112-113 6. W. Foulds and J. Rowe, Austrlian Journal of Teacher Education, (1996), 21(1), 16-23 7. Ö. Geban, P. Aşkar and İ. Özkan, Journal of Educational Research, (1991), 86(1), 5-10 154 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL KİMYADA ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCİ EĞİTİMİ POSTER 18 ORTA ÖĞRETİM KURUMLARINDA SORU-CEVAP YÖNTEMİNİN ÖĞRETMENLER TARAFINDAN KULLANIMININ DEĞERLENDİRİLMESİ Ahmet GÜRSES, Hasan YOLCU, Gönül KARATEPE Atatürk Üniversitesi K.K. Eğitim Fak.OFMA Bölümü, Kimya Eğitimi A.B.D,25240 Erzurum Soru sorma ve cevabını bulma bilimin temelidir. Bilim doğruyu bulma sanatıdır. Soru sorma teknik olarak eğitimde kullanılması sanıldığı kadar basit değildir. Etkili kullanıldığında öğrencinin kavramsal anlamasını kolaylaştıracaktır. Etkili ve dikkatli kullanılmazsa öğrencinin motivasyonunu ve özgüvenini kırabilir ve öğrenme seviyesinin de yüzeysel olmasına sebep olabilir. Ülkemizde bugüne kadar yapılmış çalışmalarda görülmüştür ki öğretmenlerimizin %32’ si her zaman, %24’ ü sık sık sorular sorarak dersi işlemektedir. Günlük hayatta sürekli soruları kullanırız. Tecrübelerimiz neticesinde bazı soru sorma becerileri geliştiririz, fakat bu öğretmenin ders uygulamaları için yeterli olacak mıdır? Bilgi, soruları cevaplarken üretilir. Öğretmenin soru sormayı bilmesi öğrencinin bilgiyi üretmesinde kolaylaştıracaktır. Bu çalışmada, ortaöğretimde öğretmenlerin konu anlatımlarında soru-cevap tekniğini anlamlı ve aktif öğrenmeye uygun kullanma seviyeleri tespit edilmeye çalışılmıştır. Veri toplama aracı olarak yapılandırılmış gözlem ve mülakat kullanılmıştır. Çalışmanın örneklemi, iki farklı lisede görev yapan 4 farklı fen öğretmenidir. Öğretmenler 30’ar saat boyunca gözlenmiş, öğretmen-öğrenci diyalogları kayıt edilmiştir. Bu diyaloglardan sorucevap yöntemine uygun olanları analiz edilmiş ve öğretmenlerle soru cevap tekniği hakkında mülakatlar yapılmıştır. Çalışma sonuçları, öğretmenlerin soru sorma tekniklerinin kendilerine özgü olduğunu literatürdeki bilgilerle bağdaşmadığını ortaya çıkarmıştır. Soruların öğrenci merkezli ve düşünmeyi- anlamayı geliştirecek tarzda olması literatürde gecen soru özelliklerinden bazılarıdır. Öğretmenler tarafından kullanılan soru cevap tekniği dersin anlamlı olarak yürütülmesinde ve öğrenci özgüveni üzerinde negatif etki oluşturmaktadır. Ayrıca öğrencinin de müfredat yoğunluğundan ve ÖSS sınavına hazırlanmalarından dolayı konuları ve laboratuar uygulamalarını soru cevap tekniğiyle kavramsal anlamaya pek sıcak bakmadıkları tespit edilmiştir. KAYNAKLAR 1. F. Aitken, The nature of science, London: Heinnemann 1984.. 2. S. Amos. Aspect of Teaching Secondary Science. S,Amos, & R, Boohan, R(Eds.). Teacher’ questions in the science classroom. (5-39).The Open Universty 2002. 3. K.Ü. Açıkgöz,. Aktif Öğrenme. 5.Baskı. Aktif Öğrenmede Soru Sorma (249-266), Eğitim Dünyası Yayınları 2003. 4. S.Büyükkaragöz. ve C.Çivi, Genel Öğretim Metotları,Erzurum. 10.Baskı 1999. 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 155 KİMYADA ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCİ EĞİTİMİ 19 ALAN ÖĞRETMENLİĞİ AÇISINDAN EĞİTİM FAKÜLTELERİYLE FEN-EDEBİYAT FAKÜLTELERİ ARASINDAKİ ETKİLEŞİM Ahmet GÜRSES, Ferda GÜRTEKİN, Hasan YOLCU, Metin AÇIKYILDIZ Atatürk Üniversitesi, K.K. Eğitim Fakültesi Kimya Eğitimi Anabilim Dalı, ERZURUM Bu çalışmada Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi örneğinden yola çıkılarak Eğitim Fakültelerinin paydaşlarıyla olan etkileşim düzeyinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Kazım Karabekir Eğitim Fakültesinin 2003-2008 stratejik planında yer alan paydaşlarından FenEdebiyat Fakültesi örnek paydaş olarak seçilmiş ve Mühendislik Fakültesiyle de işbirliği kapsamında etkileşimler olduğundan araştırmaya dahil edilmiştir. Eğitim Fakültesinin FenEdebiyat ve Mühendislik Fakülteleriyle iletişim, işbirliği kısacası etkileşim düzeyi belirlenerek, aradaki etkileşimi artırmak için verilen çözüm önerilerinin geçerliliğinin değerlendirilmesine çalışılmıştır. Yapılan çalışmada nitel araştırma desenlerinden durum çalışması kullanılmıştır. Veriler öğretim görevlileri ile yapılan yarı yapılandırılmış mülakatlar yoluyla elde edilmiştir. Araştırma sorusunun cevaplanmasında ihtiyaç duyulan bilgiler göz önünde tutularak hazırlanan açık uçlu soruların yer aldığı yarı yapılandırılmış bir görüşme formu hazırlanmıştır. Öğretim elemanlarıyla yapılan mülakatların ses kayıtları transkript edilmiş ve verilerde öne çıkan ortak olan ifadeler kendi aralarında gruplandırılmıştır. Her bir gruptan bazı ifadeler, okuyucuya kendi yorumunu yapma fırsatı vermek için ve önyargısız okuyucuya sunulmak üzere aynen alınmıştır. Sonuçta Fen-Edebiyat Fakültesi ile Eğitim Fakültesi işbirliğinin şu an; öğretim görevlilerince oluşturulan bilimsel odaklı gruplardaki fikir alış verişi, bilimsel anlamdaki işbirliği, Eğitim Fakültesi öğrencilerinin alan bilgisi derslerinin Fen-Edebiyat Fakültesi tarafından verilmesi ve Fen-Edebiyat Fakültesi mezunlarının tezsiz yüksek lisans yapması alanlarında işbirliğinin belli protokollerle (öğrenci değişimi) sınırlı olduğu ve bunun dışında Fen-Edebiyat Fakültesi ile Eğitim Fakültesi arasındaki etkileşimin zayıf olduğu belirlenmiştir. Mühendislik Fakültesiyle Eğitim Fakültesi işbirliğinin şu an; ihtiyaç duyulan konularda bilgi ve tecrübe paylaşımı, ortak seminer programları şeklinde olduğu belirlenmiştir. Bu sonuçlara dayalı olarak Tezsiz yüksek lisansın devam etmesi, fakülteler arası düzenlenen seminer ve sempozyumların artırılması vb. şeklinde öneriler verilmiştir. Gizir (2002) tarafından yapılan üniversite ve iletişim adlı durum çalışması araştırma sonuçlarını destekler niteliktedir. Ayrıca etkileşimi artırmak için verilen öneriler arasında da Gizir (2002) tarafından yapılan araştırma bulguları sonucunda iletişimi artırmak için verilen önerilerle benzerlikler olduğu belirlenmiştir. KAYNAKLAR 1. A. Baki ve O.Birgin, Bireysel Gelişim Dosyasına Dayalı Değerlendirme Uygulamasının Yansımaları, XII. Eğitim Bilimleri Kongresi, Gazi Üniversitesi, Ankara, 2004. 2. M.Çakmak, N.Çeliköz, Y.Erişen, H. Unsal ve O.Doğan, Türkiye Üniversiteleri Öğretim Elemanı Araştırması. Ankara 2006. 3. S. Gizir, Üniversite ve İletişim: Bir Durum Çalışması. Kuram ve Uygulamada Eğitim Yönetimi Dergisi , (2002) 30, 219-244. 156 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 4. A. Yıldırım, ve H. Şimşek, Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma Yöntemleri. Seçkin Yayıncılık, Ankara 2000. 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 157 KİMYADA ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCİ EĞİTİMİ 20 FEN ÖĞRETMEN ADAYLARININ BİLİMSEL GELİŞMELERE OLAN İLGİSİ İsmail ÖZSARI1 ,Yavuz YAMAN2, F.Gülay KIRBAŞLAR3 1 İstanbul Üniversitesi, Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Sınıf Öğretmenliği Anabilim Dalı, Vefa, 34070, İstanbul 2 İstanbul Üniversitesi, Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalı, Vefa, 34070, İstanbul 3 İstanbul Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Kimya Bölümü, Avcılar, 34320, İstanbul Öğretmenler eğitim-öğretim sürecinin şekillenmesinde çok önemli bir rol üstlenmişlerdir. Fen öğretmen adaylarının; özellikle yenilenen eğitim-öğretim sisteminin temel vizyonu olan fen okur-yazarı bireylerin yetiştirilmesinde, kendilerine düşen görevi yerine getirebilmeleri için önce kendilerinin fen okur-yazarı olmaları gereklidir. Bu bağlamda üniversite eğitimi-öğretimi esnasında öğrencilerin; kendilerini hızla gelişmekte olan bilim dünyasından soyutlamamaları gerekir. Gerekli mesleki öğretimi alırken hızla gelişen teknolojiye de uyum sağlayabilmeli, yeni bilimsel çalışmalardan uzak kalmamalıdırlar. 1996 yılında UNESCO’nun Cenevre’de yapılan konferansının başlığı “Öğretmen Eğitimi ve Değişim Süreci İçinde Öğretmen Rollerinin Değiştirilmesi” olmuştur. Katılımcıların belirttikleri dört temel sonuçtan ikisi “Öğretmenler değişime ayak uydurmalıdır” ve “Öğretmenler tek düzelikten kurtulmalıdır” şeklinde belirtilmiştir. Bu açıdan baktığımız zaman öğretmen adaylarının dünyada olup biten gelişmelerden haberdar olmaları ve eğitim sürecinde tek düze olmaktan kaçınmaları gerekmektedir. Öğretmen sıradan bir birey olmadığını, gençlerin ve ülkesinin geleceğinden sorumlu, çok özel ve saygın bir kişi olması gerektiğinin bilincinde olmalıdır. Kaldı ki bilim ve teknoloji çağı olarak kabul edilen günümüzde düşünme, sorgulama, düşündüğünü doğru ve net bir şekilde ifade edebilme, bilime önem ve değer verme, bilimsel bilgileri günlük hayata geçirebilme gibi özellikler günümüz insanının genel profilini oluşturmaktadır. Böyle bir bilgi patlamasının meydana geldiği ve bilimsel araştırmalarla rekabet edilen bir ortamda, öğrencinin karşısında fen ve teknoloji eğitimi ve öğretimi vermek üzere yerini alan bir fen öğretmeninin tam donanımlı olması kaçınılmazdır. Bu çalışmanın amacı fen öğretmen adaylarının bilimsel gelişmelerle ne ölçüde ilgili olduklarını araştırmaktır. Araştırmanın amaçlarına paralel olarak hazırlanan anket formu, İstanbul Üniversitesi, Hasan Ali Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi Anabilim Dalı öğrencilerine uygulanmıştır. Verilerin analizinde SPSS 13.0 paket programı kullanılmıştır. Sosyo-demografik değişkenlere göre soruların arasında anlamlı fark olup olmadığını belirlemek amacıyla Ki-Kare (Chi-square) testi yapılmıştır. Elde edilen bulgular üzerinde tartışılmıştır. KAYNAKLAR 1. R. H. Petrucci, W. S. Harwood, F. G. Herring (Çeviri Editörleri: T. Uyar, S. Aksoy), “Genel Kimya I” , Palme Yay., Ankara, 2002. 2. İ. Erdoğan, “Öğrenmek, Gelişmek, Özgürleşmek”, Sistem Yay., İstanbul, 2005. 3. Y. Özden, “Eğitimde Yeni Değerler”, Pegem Yay., Ankara, 2000. 4. G. Meriç, R. Tezcan, “Fen Bilgisi Öğretmeni Yetiştirme Programlarının Örnek Ülkeler Kapsamında Değerlendirilmesi”, BAÜ Fen Bil. Enst. Dergisi, (2005), 7.1 158 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL KİMYADA ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCİ EĞİTİMİ P 21 İLKÖĞRETİM OKULLARI OKUL KANTİNLERİNDE SATILAN YİYECEKLERDEKİ KATKI MADDELERİNİN DERS BAŞARISINA ETKİSİ Serpil Gül ÇINAR MISIRLI, Filiz GÖLGELİ Belma Güde İÖO, Üsküdar, 34688 İstanbul 16 Kasım 1997 tarihli, 23172 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği’nde gıda katkı maddeleri; “tek başına gıda olarak tüketilmeyen veya gıda ham veya yardımcı maddesi olarak kullanılmayan, tek başına besleyici değeri olan veya olmayan, seçilen teknoloji gereği kullanılan işlem veya imalat sırasında kalıntı ve türevleri mamul maddede bulunabilen, gıdanın üretilmesi, tasnifi, işlenmesi, hazırlanması, ambalajlanması, taşınması, depolanması sırasında gıda maddesinin koku, tat, görünüş, yapı ve diğer niteliklerini korumak, düzeltmek veya istenmeyen değişikliklere engel olmak ve düzeltmek amacıyla kullanılmasına izin verilen maddeler” olarak tanımlanmaktadır. Gıdalar içerisinde çok sayıda kimyasal madde bulunmakla birlikte, hazır gıdalarda bunlara ek olarak gıda katkı maddeleri de bulunmaktadır. Besinlerdeki katkı maddeleri gerçekten yaşamımız içine girmiş ve ne olduğu tam olarak bilinemeyen kimyasallar olarak karşımıza çıkmıştır. Yiyeceklerin uzun süre taze kalması ve besin kalitesinin düşmemesini sağlayan katkı maddeleri, aynı zamanda yiyeceklerin görünüşünü, rengini ve tadını değiştirmek amacıyla da kullanılmaktadır. Son otuz yıldır gelişmiş ülkeler başta olmak üzere, yiyecek maddelerinde kullanılan katkı maddelerinde tam bir patlama olmuştur. Çoğu lezzetlendirici olmak üzere toplam altı bin civarında katkı maddesi bulunmaktadır. Bu maddelerin tüketimi arttıkça, bazı rahatsızlıklara sebep olabildiklerine dair bulgular da ortaya çıkmıştır. Çocuklarla yetişkinlerin gıda katkı maddelerinden etkilenme seviyeleri farklılık gösterebilir. Gelişme çağındaki çocuklar, daha düşük vücut ağırlığına sahip olmakla beraber, daha yüksek enerji ve gıda ihtiyacında olduklarından hem gıdaların katkı maddesi içermesi durumunda bunların alımı da yüksek olmakta, hem de çocuklar belirli gıda maddelerini çok tüketmektedirler. Beslenme sosyal olarak öğrenilen bir davranış olduğundan sosyal baskılardan etkilenir. Gelişme çağındaki çocuklar için en önemli sosyal baskı ise akran etkisidir. Bu yaş grubunda akran etkisi önemli bir faktör olduğu için çocukların sağlıklı beslenme alışkanlığı kazanmaları hem kendileri, hem de akranları için son derece önemlidir. Erken saatte okula başlayan öğrenciler, hem evde kahvaltı etmedikleri, hem de düzenli olarak beslenme getirmeyi reddettiklerinden, daha ilk teneffüs hamburger, kola, meyve suyu gibi içinde çok fazla katkı maddesi bulunan gıdaları tüketmeyi tercih etmektedirler. Katkı maddelerini taşıyan gıdaların yüz binlerce öğrenci tarafından tüketildiği düşünüldüğünde, yapılan en ufak hatanın insan sağlığını ne derece tehdit edeceği açıktır. Bütün olumsuz etkilere rağmen, günümüz dünyasında bir gıdanın raf ömrünün uzaması, kıvam arttırıcılar ve lezzet vericiler yönünden zengin olması artık insan sağlığından çok daha önemli hale gelmiştir. Yarının üretken toplumunu oluşturacak öğrencilerin, bedensel ve zihinsel sağlığı ile ilgili olumlu bilgi, tutum ve davranış değişikliğini sağlamak, ileride mutlu ve sağlıklı bir toplum oluşturmak için iyi bir yatırım yapmak demektir. 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 159 Bu çalışmada, gelişme dönemindeki çocuklar için son derece önemli olan sağlıklı beslenme davranışı kazandırmaya yönelik olarak, ilköğretim okulları okul kantinlerinde satılan yiyeceklerdeki katkı maddelerinin ders başarısına etkisinin araştırılması amaçlanmıştır. Bu amaçla, İstanbul il merkezinin farklı sosyo-ekonomik bölgelerinde bulunan 20 ilköğretim okulu okulundan araştırmanın evrenini temsil edebileceği düşünülen toplam 400 öğrenci araştırmaya katılmıştır. Öğrenciler deney ve kontrol grubu olarak ikiye ayrılmış, okul kantinlerinde satılan yiyeceklerdeki katkı maddelerinin ders başarısına etkisi incelenmeye çalışılmıştır. Elde edilen bulgulardan ilköğretim okulları okul kantinlerinde satılan yiyeceklerdeki katkı maddelerinin ders başarısında etkili olduğu görülmüştür. KAYNAKLAR 1. A. Baysal, Beslenme, Ankara: Yenilenmiş 6. Baskı, Hatipoğlu Yayınevi, (1996). 2. R.C. Beier, Reviews of Environmental Contamination and Toxicology, (1990), 133: 47123 3. D. Benford, The Acceptable Daily Intake. A Tool For Ensuring Food Safety. ILSI Europe Concise Monographs Series. ILSI Press. Belgium, (2000). 4. Amlung S, McCabe P, Pediatric Nursing, (1998), 24 (2), 127-132. 5. A. A. Jensen, Residue Reviews, (1983), 89: 1-127. 6. K.L. Kahn, B.L. Bowman, Annu Rev Nutr., (1999), 19, 1-5. 7. A.E. Karakaya, Teknolojik, Toksikolojik ve Yasal Açıdan Gıda Katkıları, Seminer Notları, SEGEM, Ankara, (12-16 Aralık 1988). 8. F. N. Kotsonis, G.A. Burdock, W.G. Flamm, Food toxicology. in "Casarett & Doull's Toxicology 6th edition" Ed. C.D. Klaassen, McGraw-Hill. New York (2001), 1049-1087.. 9. B. W. Neely, Introduction to Chemical Exposure and Risk Assessment. CRC Press. Boca Raton. FL. (1994). 10. D. Neumark-Sztainer, P.J. Hannan, Arch. Pediatr. Adolesc. Med., (2000), 154, 569-77. 11. Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği. T.C. Resmi Gazete. Sayı: 23172, 16 Kasım 1997. 12. E. Yıldız, Diyarbakır il merkezinde adölesanlarda şişmanlık prevelansı, beslenme alışkanlıkları ve bilgi düzeyleri, enerji tüketimi ve harcamalarına ilişkin bir araştırma, (1994). 160 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL TÜRKİYE’DE KİMYA EĞİTİMİ 1 TÜRKİYE’DE MÜHENDİSLİK BİRİNCİ SINIF ÖĞRENCİLERİNİN KİMYA ÖĞRETİMİNE YAKLAŞIMI Nihal SARIER, A. Seyhun KIPÇAK T.C. İstanbul Kültür Üniversitesi, Ataköy Kampüs 34156, Bakırköy / İstanbul İlköğretim ve ortaöğretim fen müfredatlarında kimya önemli bir yer tutumakla birlikte, öğrenciler maddenin doğası, kimyasal süreçler ve kimya dünyası hakkında genellikle yanlış kavrayışlarla liseden mezun olmaktadır. Bu çalışma, Türkiye’de mühendislik birinci sınıf öğrencilerinin kimya ile ilgili yaklaşımlarının belirlenmesini amaçlamaktadır. Ortaöğretimde kimya öğretmenlerinin sıklıkla kullandığı, öğrencilerin yanlış anlaması olası olan madde ile ilgili sınıflandırma ve örnekler belirlenmeye çalışılmıştır. Çalışma, kimya öğreniminde öğrencilerin farkındalık düzeyinin yükseltilmesinde öğretmenlere yardımcı olacak bazı önerileri de ele almaktadır. Araştırma dört yıl sürmüştür. Hazırlanan anket 2001-2005 akademik yıllarında 410 mühendislik öğrencisine genel kimya dersinin başlangıcında uygulanmış, daha sonra dönem sonunda final sınavının bir parçası olarak ankette yer alan sorular yeniden sorulmuştur. Anket öğrencilerin kimya bilgisi ve kavrayışlarını saptamak, kimya kavramlarına yaklaşımlarını ve bu konudaki önceki deneyimlerini ortaya çıkarmak, orta okullarda kimya öğretimi ile ilgili öğrencilerin kanaat ve önerilerini saptamak üzere tasarlanmıştır. Ondört sorudan oluşan ankette soru türleri doğru-yanlış, evet-hayır ve açık uçlu şeklinde hazırlanmıştır. Çalışmanın sonuçları öğrencilerin çoğunlukla madde bilgisi gibi temel bir kimya konusunda bile hemen hemen hiç bir kavramsal algılayışları olmadan üniversite düzeyine geldiğini göstermektedir. Bilinçlerinde ezberlenmiş doğru cümleleri taşıdıkları, ancak sahip oldukları bilgiyi günlük yaşama ve doğaya ilişkin basit soruları yanıtlamak için kullanamadıkları anlaşılmıştır. Lise kimya öğretiminin en önemli amaçlarından biri öğrencilerin gerçek yaşam olaylarını açıklayabilecekleri bir araç olarak kimya bilgilerini kullanma becerisini geliştirmektir. Ancak bu amaca başarı ile ulaşılamadığı söylenebilir. Öğrencilerin yaşamına kimyayı taşımanın yeni yollarını bulmak gerekmektedir. Kimya öğretmenleri kimya öğreniminde yeni boyutlar geliştirmeli, öğrencilerin günlük yaşamda kimyanın rolü ile ilgili sınırlı anlayışlarını genişletmeye çabalamalıdır. Bazı araştırmacıların daha önce vurguladığı gibi çalışma açıkça göstermiştir ki gerçek yaşam problemleri ve bunların çözümleri öğretime katılmadan kimyanın sembolik, makroskopik ve mikroskopik öğrenme düzeylerinde kavranması mümkün olamamaktadır. 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 161 Kimya öğretiminde iyi bir ağ yapısı oluşturabilmek için aşağıdaki yaklaşımlar dikkate alınabilir: 1. Endüstriyel süreçlerin ve çevre uygulamalarının vaka çalışmaları, araştırma projeleri, deneysel incelemeler ve sözlü sunumlar gibi yöntemler ile ele anılması öğrencileri kendi öğrenme süreçlerinde etkin katılımcılar haline getirecektir. 2. Bilişim teknolojisi ve internetin yaygınlaşması ile birlikte öğretmenler ev ödevleri ve dönem projelerinde internet kaynaklarının kullanımını öğretmelidir. 3. Öğretmenler kendi “ders web site” lerini oluşturmalıdır. Bu sayede, a. öğrencilerini yakından takip edip, kimya bilgilerinin doğruluğunu izleyebilirler, b. öğrenciler dersle ilgili önerilerini girebilirler, c. öğretmenleri ve sınıf arkadaşları ile iletişim kurabilirler, d. yüksek kalitede güvenilebilir ders ile ilgili bilgi, test, video film ve hatta oyunlar için ders web sitesine link koyabilirler, e. öğrenciler derste sormaya çekindikleri kavramsal konuların yanıtlarını elektronik ortamda öğretmenlerinden isteyebilirler. 4. Öğretmenler ayrıca uluslararası ve ulusal kimya dernekleri, şirketler, üniversiteler ya da kimya dersleri için hazırlanmış sitelerden yararlanarak çeşitli sunumlara ve görsel malzemelere ulaşabilirler. Türkiye’de lise kimya derslerinin müfredatları pek çok başlıktan oluşmaktadır. Bu nedenle öğretmenlerin öğrencilerini kimya öğretiminin her basamağına aktif öğreniciler olarak dahil etmeleri çok zordur. Objektif olarak yukarıda önerilen yöntemlerin tümünü her konu başlığında gerçekleştirmek mümkün değildir. Bu noktada kimya dersi bir bütün halinde algılanarak bu yeni metotlar farklı farklı konulara bir program çerçevesinde yayılabilir. Örneğin öğretmen üç dört konu için basit deneyler hazırlayabilir, belirli bir konuda dönem ödevini internet kaynaklarını kullanarak hazırlamalarını isteyebilir, ayrıca her dönem sınıfta yapılan sınavlardan birinin yerine sayılmak üzere “evde yanıtlanacak bir sınav – take home exam” uygulayabilir. Bu sınavda öğrencilerden kimya derslerinde kazandıkları bilgiyi kullanarak toprak kirliliği, küresel ısınma gibi gerçek bir yaşam problemine çözüm üretmeleri istenebilir. Bugün öğrencimiz olan gençlerin yarının profesyonelleri olacağını ve kamuoyu oluşturacaklarını hem lise hem de yüksek öğretimde aklımızda tutmamız gerekmektedir. KAYNAKLAR 1. P.G. Nelson, “Teaching chemistry progressively: from substances, to atoms and molecules, to electrons and nuclei.” Chemistry Education: Research and Practice, (2002) 215-228, http://www.uoi.gr/cerp/2002_May/pdf/11Nelson.pdf 2. G. Tsaparlis, P. Sarantopoulos, “Analogies in chemistry teaching as a means of attainment of cognitive and affective objectives” Chemistry Education: Research and Practice, (2004) 1, 33-50, http://www.uoi.gr/cerp/2004_October/05.html 3. P. Mahaffy, “The future shape of chemistry education” Chemistry Education: Research and Practice, (2004) 5(3), 229-245, http://www.uoi.gr/cerp/2004_October/05.html 4. L. Cardellini, “An interview with Richard M. Felder”, Journal of Science Education, (2002) 3(2), 62–65, http://www.ncsu.edu/felderpublic/Papers/LiberatoInterview (JSciEd).pdf 5. R. Justi, J. Gilbert, “Models and modelling in chemical education” In J. K. Gilbert, O. D.Jong, R. Justy, D. F., Treagust, & J. H. Van Driel (eds.), Chemical education: Towards research based practice (2002) 47-68. 6. B. Murphy, “Can computer aided learning benefit the teaching of chemistry?”, CTI Chemistry Software Reviews, 1997, 15, 12-16. 162 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL TÜRKİYE’DE KİMYA EĞİTİMİ 2 KİMYA ÖĞRETMENLERİNİN KİMYA ÖĞRETİMİNDE KARŞILAŞTIKLARI SORUNLARIN NİTEL VE NİCEL YÖNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ (ADIYAMAN VE MALATYA İLLERİ ÖRNEĞİ) Mustafa ÖZDEN Adıyaman Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü, Fen Bilgisi Eğitimi A.B.D, 02030, Adıyaman. Bu çalışmada Adıyaman ve Malatya ili merkez ortaöğretim okullarında görev yapan kimya öğretmenlerinin öğretim yaparken karşılaştıkları sorunların belirlenmesi ve değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Bu illerde görev yapan stajyerliği kalmış 72 kimya öğretmenine uzman görüşleri ve mevcut literatür bilgileri temel alınarak hazırlanan bir değerlendirme ölçeği uygulanmasının yanında görüşmeler ve gözlemler yardımıyla veriler toplanmıştır. Verilerin analizi sonucunda, öğretmenlerin üniversite eğitimi esnasında aldıkları kimya eğitiminin liselerdeki kimya derslerini yürütecek şekilde yeterli donanım ve tecrübe sağlamadığı, ortaöğretim okullarında uygulanan mevcut kimya müfredatının yeterli olmadığı, araç-gereç, laboratuar imkanlarının ve uygulama yapacak fiziksel alanların yetersizliği, sınıfların kalabalık oluşu, öğrencilerin sadece Öğrenci Seçme Sınavı (Ö.S.S) odaklı çalışma yapmak istemeleri ve kimya dersine ilgisiz kalmaları, ders kitaplarının yetersiz oluşu şeklinde özetlenebilecek bulgular elde edilmiştir. KAYNAKLAR 1. A. Ayas, S. Çepni, D. Johnson ve Diğerleri, Kimya Öğretimi, YÖK / Dünya Bankası, Milli Eğitimi Geliştirme Projesi, Hizmet Öncesi Öğretmen Eğitimi, (1997), Ankara. 2. Z. Ayoubi, S. Boujaoude, A Profile of Pre-College Chemistry Teaching in Beirut, Eurasia Journal Of Mathematics, Science And Technology Education, (2006), 2(3), 124-143. 3. Y. Hasanoğlu, İ. Ceyhun ve Z. Karagölge, Ağrı İlinde Kimya Öğretiminin Değerlendirilmesi, V. Ulusal Fen Bilimleri Eğitimi Kongresi’ne Sunulmuş Bildiri, Ankara(2002). 4. E. İzci, M. Özden, A.Tekin,“Yeni Fen Ve Teknoloji Öğretim Programının Değerlendirilmesi (Adıyaman İli Örneği)”, XV. Ulusal Eğitim Bilimleri Kongresi, (2006), Muğla. 5. A. Kara, M. Özden, “Ortaöğretim Öğrencilerinin Kimya Dersine İlişkin Tutumları”, XIV. Ulusal Eğitim Bilimleri Kongresi, Pamukkale Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, (2005), Denizli. 6. J.H. McMillan, and S. Schumacher, Research in Education: Evidence-Based Inquiry (Sixth Edition), (2006), Pearson, London. 7. İ. Morgil, A.S. Yücel ve M. Ersan, Öğretmen Algılamalarına Göre Lise Kimya Öğretiminde Karşılaşılan Güçlüklerinin Değerlendirilmesi, 4.Ulusal Fen Bilimleri Eğitimi Kongresi’ne Sunulmuş Bildiri, (2000), Ankara. 8. M. Özden ve A. Tekin, Türk Fen ve Teknoloji Eğitimiyle İlgili Sorunlar, VII. Ulusal Fen Bilimleri Matematik Eğitimi Kongresine Sunulmuş Poster Bildiri, (2006), Ankara. 9. S.Tekin ve A. Ayas, Kimya Öğretmenlerinin Profesyonel Gelişim Süreçleri ve Hizmet İçi Eğitime Bakış Açıları, 4.Ulusal Fen Bilimleri Eğitimi Kongresi’ne sunulmuş bildiri, (2000), Ankara. 10.M. Üce, A.R. Özkaya ve M. Şahin, Kimya Eğitimi, 4.Ulusal Fen Bilimleri Eğitimi 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 163 Kongresi’ne sunulmuş bildiri, (2000), Ankara. 11.William.R. Veal, Beliefs and Knowledge in Chemistry Teacher Development, Int. J. Sci. Educ., (2004), 26 (3), 329-351. 164 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL TÜRKİYE’DE KİMYA EĞİTİMİ 3 TÜRKİYE-ABD ve İNGİLTERE ORTA ÖĞRETİM KİMYA MÜFREDAT PROGRAMLARININ KARŞILAŞTIRILMASI Şenol ALPAT, Olgu DALMAZ Dokuz Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi,Orta Öğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Bölümü,Kimya Eğitimi Anabilim Dalı,35150 Buca-İZMİR Günümüzde insanlığın yeni bir çağ dönemecinde olduğu söylenebilir. Fen ve teknolojideki yeni buluşlar, uzay teknolojisindeki yeni gelişmeler, ülkeler arası ekonomik yarışma ve dayanışmalar bireylerin bu ve benzeri gelişmelere uyum yapabilecek bir şekilde eğitilmelerini zorunlu hale getirmiştir [1]. Eğitimde pek çok faktör etkileşim halindedir. Bu nedenle eğitim alanında çalışanların, nedenler, sonuçlar ve öneriler üzerinde çeşitli ve bağlantılı faktörleri göz önünde bulundurmaları, konuyu analitik bir yaklaşımla ele almaları gerekmektedir. Genel ve özel amaçlardan, süreçlerin ve sonuçların değerlendirilmesine kadar birbiriyle bağlantılı olan soruların yanıtlanması, eğitim süreçlerine sistemli bir bütünlük kazandıran eğitim programlarını oluşturur. Bu programlar, doğal olarak, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından düzenlenerek okullara gönderilmektedir. Aynı programı uygulayan okullarda, öğrenci başarılarında farklılıklar gözlenmektedir. Şayet aynı sınıfa aynı konuları öğretmekle aynı ürün alınabilseydi, sınavlarda her öğrenci aynı puanı alırdı. O halde eğitim etkinliklerini yalnızca öğretim alanı – ne öğretelim? – açısından değil fakat öğrenci yaşantılarının çeşitli etkenleri açısından da ele almak gerekecektir. Günümüz eğitiminde öğrenciler arasındaki bireysel ayrılıkların, süre öğesine esneklik verilerek büyük ölçüde kapatılabileceği kanıtlanmıştır. Eğitim sürecini öğrenci açısından zorunlu ve veli tarafından ızdıraplı hale gelmekten kurtarmak için eğitim programlarının düzenlenmesi ve geliştirilmesinde sistematik bir bütünlük içinde hareket etmek gerekmektedir. Program geliştirme konusu eğitimde çıktıların sürekli biçimde gelişmesi, daha nitelikli hale gelmesiyle ilgilidir. Bu amaçla, kapsamlı ve sistemli çabalara yol açan kuramlar geliştirilmekte ve eylem planları yapılmaktadır [1]. Program geliştirmenin birçok tanımı olmasına rağmen en genel anlamıyla Demirel program geliştirmeyi ‘‘eğitim programının hedef, içerik, öğrenme – öğretme süreci ve değerlendirme öğeleri arasındaki ilişkiler bütünü’’ olarak tanımlamıştır [2]. Bunun yanında “Erden” eğitim programlarının tasarlanması, uygulanması, değerlendirilmesi ve değerlendirme sonucu elde edilen veriler doğrultusunda yeniden düzenlenmesi sürecidir diye tanımlamıştır[2]. Bu anlamda program geliştirme süreklilik isteyen bir çalışmadır. Başka bir deyişle program geliştirme, programın kapsadığı amaçların sağlıklı ve etkin bir şekilde saptanması ve gerçekleşmesi için faydalanılan esasları, prensipleri ve faaliyetleri operasyonel anlamda ele alan bir çalışmadır. Fen bilimleri öğretim programı dinamik bir program olma özelliği gösterir. Sürekli yenilenmeyi gerektirir. Eskiden beri süregelen temel kavram ve beceri kazandırma konularının yanında değişen dünya ve çevre koşullarına, gelişen teknolojiye göre program kapsamında değişiklikler yapmak gereklidir [2]. Bu araştırmanın amacı, Türkiye [3-5], Amerika [6], İngiltere [7] Ortaöğretim Kimya Müfredat Programları’nı Hedefler ve Davranışlar bakımından karşılaştırıp benzerlik ve 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 165 farklılıkları ortaya koymak, farklı uygulamalar söz konusu olduğunda hangi uygulamanın gereksinimlere daha iyi yanıt verdiğine (öğretim programlarının uygulandıkları ülke koşullarını da göz önünde bulundurarak) karar vermektir. Araştırmada karşılaştırma için Amerika ve İngiltere’nin seçilmesinin sebebi, adı geçen ülkelerin gerek ekonomik, gerekse eğitim yönünden oldukça iyi durumda olmaları ve gelişmiş ülkeler arasında yer almalarındandır. Türkiye, Amerika, İngiltere Ortaöğretim Kimya Müfredat Programları karşılaştırıldıktan sonra, elde edilen bulgular doğrultusunda ülkelerin artı ve eksi yönleri tespit edilerek, yeni bir sentez oluşturup müfredat programları açısından gerekli önerilerde bulunulmuştur. KAYNAKLAR 1. Fatma Varış “Eğitimde program geliştirme teoriler teknikler” 6.Baskı, 1996 2. Özcan Demirel “Kuramdan Uygulamaya Eğitimde program geliştirme” 3.Baskı,2000 3. 1935 yılı 3181935/157 sayılı kurul kararıyla MEB Orta öğretim kimya müfredat programı 4. 1971 yılı 4.5.1971/173 sayılı kurul kararıyla MEB Orta öğretim kimya müfredat programı 5. 1992 yılı 1.5.1992/127 sayılı kurul kararıyla MEB Orta öğretim kimya müfredat programı 6. www.dpi.wi.gov 7. 1991 Science in the NATIONAL curriculum Department of Education and science and the welsh Office 166 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL TÜRKİYE’DE KİMYA EĞİTİMİ 4 LİSE VE ÜNİVERSİTE EĞİTİMİNDE KULLANILAN BAZI KİMYA KİTAPLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ VE YAPILABİLECEK ÖNERİLER Musa ÜCE, Hakan SARIÇAYIR, Musa ŞAHİN Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi OFMA Kimya Eğitimi Anabilim Dalı. Kimya eğitiminde ve öğretiminde uluslararası ortak birliği sağlamak amacıyla kimyasal semboller hemen hemen her ülkede aynıdır. Bu sembollere (kimyasal reaksiyonların gösterimi, iyon değerliği, Santigrad, Kelvin, gram, hacim, saniye v.b.) örnek olarak verilebilir. Her ülke ulusal eğitimlerinde bazı durumlarda söz konusu sembolleri dillerine uygun gelecek şekilde düzenleyebilirler, ama belli başlı genel kuralların dışına çıkılmaması gerekir. Uluslararası kimya öğretiminde sembol birliğini sağlayan kurum ”IUPAC” dır. IUPAC’ a göre bütün elementlerin atom ağırlıkları 12C izotopu birim alınarak hesaplanır ve bu kuralın dışında başka bir atom ağırlığı hesabı yapılmamaktadır. Benzer şekilde Kelvin derecesi 0K yerine sadece K sembolü ile gösterilmektedir. Buna benzer diğer bir sembol de, kütle birimi olan (CGS sisteminde) gramın g ile gösterilmesidir. Bu örnekleri genişletmek mümkündür. Biz bu çalışmada ulusal eğitimimizde sembol gösterimi açısından görülen belli başlı eksiklikler üzerinde duracağız. Uluslar arası kabule göre bir kimyasal tepkimede fiziksel özellikler katı, sıvı, gaz ve çözelti halleri, özelliği ifade eden kelimenin ilk harfi veya kelimenin birkaç harfi tepkimenin yazıldığı sembollerin büyüklüğündeki parantezin içinde küçük harflerle yazılarak gösterilmesi esas alınmıştır. Her ulusal dildeki eğitimde bu düzenlemeler genel kurallara uyularak yapıldığında önemli karışıklıklar önlenmiş olur. Bir kimyasal tepkimede fiziksel özellikler gösterildiğinde tepkime doğru bir şekilde aşağıdaki gibi yazılmalıdır. A(k) + B(s) C(g) + D(çöz.) Benzer şekilde iyonik denklemlerin gösterilişinde de uluslar arası kurallara uyulduğunda denklemin doğru gösteriliş şekli aşağıdaki gibi olmalıdır. A4+ + B- C2+ + D+ Bilimsel doğruları, yayınlarda doğru bir şekilde aktarmak zorunda olduğumuzu bilmek durumundayız. Yanlış öğrenilen bir kavramı sonradan düzeltmek kolay değildir. Bilinmeyen öğrenebilir, ancak yanlış alışkanlığın düzeltilmesi çok zordur. Bu amaçla özel ve devlet liselerinde okutulan kimya kitapları, ÖSS sınavına hazırlık yapan dershanelerde takip edilen kimya ile ilgili kitaplar ve üniversitelerde okutulan kimya kitapları özenle incelenmiş fiziksel sembollerdeki hatalar tespit edilmiştir. KAYNAKLAR 1. Ralph H. Petrucci ,General Chemistry, Fifth Edition, 1989 2. Ernest R. Toon and George L. Ellis, Foundation of Chemistry,1973 3. Godon M. Barrow, Physical Chemistry, Fifth Edition, 1988 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 167 4. P.W. Atkins, Physical Chemistry, Sixth Edition, 1998 (Çeviri, Bilim Yayıncılık 2001 Ankara) 5. D.F. Shriver and P.W. Atkins; Inorganic Chemistry, Third Edition, 1999 (Çeviri, Bilim Yayıncılık üçüncü baskı Ankara) 6. W.J. Moore , Physical Chemistry, Fifh Edition, 1972. Donato.H. J.of Chem. Edu. 1999 Vol. 76, No 5. 168 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL TÜRKİYE’DE KİMYA EĞİTİMİ 5 KİMYA EĞİTİMİNİN ÖNEMİ Hakan SARICAYIR, Musa ÜCE, Musa ŞAHİN Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi OFMA Kimya Eğitimi Anabilim Dalı Türkiye’deki üniversitelerde kimya alanında üç dalda öğretim yapıldığını biliyoruz. Bunlar; Kimya Mühendisliği, Kimya Öğretmenliği ve Kimya (Kimyagerlik) alanlarıdır. Ülkemizde Kimya öğretimi görenlerin istihdam edilecekleri başlıca alanlar, sanayi ya da öğretmenlik olduğu da herkesin bildiği bir gerçektir. Bu incelemede daha önce yaptığımız bir araştırmayı temel alarak son yıllarda durumda bir değişikliğin olup olmadığını irdelemektir. Bu amaçla kimya öğretmenliği öğretimi veren üniversitelerin değişik yıllarda ÖSS taban puanları üç dal arasında karşılaştırılması yapılmıştır. Benzerlik ve farklılıklar belirlenmiş ve bunun nedenleri yorumlanmaya çalışılmıştır. Yıllara göre puan farklılığında bir değişikliğin olup olmadığı irdelenmiş ve nedenleri araştırılmıştır. Son yıllarda kimya öğretmenliği öğretiminde yapılan değişiklikler incelenmiş ve öğretmen adayları üzerindeki etkileri üzerinde durulmuştur. Yabancı dille (İngilizce, Almanca) eğitim veren bölümler ile Türkçe eğitim veren bölümlere ilgi karşılaştırılmaya çalışılmıştır. Ayrıca söz konusu bölümlere ilginin farklı olmasının nedenleri üzerinde karşılaştırılmalı olarak durulmuştur. KAYNAKLAR 1. M. Şahin, H. Bayram, Cumhuriyetimizin 75. yılında fen ve kimya öğretimi ve sorunları 2. http://www.osym.gov.tr 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 169 TÜRKİYE’DE KİMYA EĞİTİMİ 6 LİSE KİMYA DERS KİTAPLARI ANLAMLI ÖĞRENMEYE KATKI SAĞLIYOR MU? Hüseyin AKKUŞ, Hakkı KADAYIFÇI, Basri ATASOY Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, OFMAE Bölümü, Kimya Eğitimi Anabilim Dalı, Beşevler, 06500 Ankara Öğrencilerin kimya kavramları hakkındaki düşünceleri üzerine yapılan çalışmalar incelendiğinde, onların kimya ile ilgili birçok konuyu öğrenmede zorlandıkları ve bu konularda kavram yanılgılarının bulunduğu tespit edilmiştir. Bu kavram yanılgılarının nedenleri incelendiğinde ise çevrenin, konuşma dilinin, kullanılan ders materyallerinin, öğrencilerin derse karşı tutumlarının, kullanılan öğretim yaklaşımları ile öğrencinin öğrenme stilinin örtüşmemesinin, öğrencilere sunulan konunun soyut, öğrencilerin ise somut düşünme düzeyinde olmalarının bu kavram yanılgılarının oluşmasında rol oynadığı saptanmıştır. Öğrencilerin öğrenmesinde temel kaynak olarak görülen ders kitaplarının, kavram yanılgılarına neden olduğu çeşitli araştırmacılar tarafından ortaya konulmuştur. Ders kitaplarına bakış açımız genellikle onların doğru bilgiler sunduğu ve içeriğinin tamamen doğru olduğunu şeklindedir. Biyolog, jeolog ve fen tarihçisi olan Stephen Goult, bu fikre karşı çıkmış ve bütün ders kitaplarının aynı içerikle aynı sırada aynı bölümlerle birbirine benzediğini, yaptığı analizle ders kitaplarının entelektüel bir sıradanlığı devam ettirdiğini göstermiştir. Kimya kitaplarında sunulan kavramların anlaşılabilir ve doğru bir tarzda sunuluyor gibi görünmesine rağmen, aslında kitaplardaki kimya kavramları ile ilgili çoğu açıklamanın birçok öğrenci için anlamlı olmadığı yapılan araştırmalarla tespit edilmiştir. Günümüzde kullanılan fen ders kitaplarındaki sorunlarla ilgili American Association for Advancement of Science şu ifadeyi kullanmıştır: “Şu anki fen ders kitapları ve öğretme metotları, yardımcı olmaktan uzak bir şekilde, aslında çoğunlukla bilimsel okuryazarlığın ilerlemesine engel olmaktadır. Kitaplarda; soruların keşfedilmesinden daha çok cevapları öğrenmeye, eleştirel düşünce yerine ezbere, tartışma yerine ezberden okumaya, yapmak yerine okumaya önem verilmektedir.” Bu durum bize ders kitapları hazırlanırken öğretim yaklaşım, yöntem ve tekniklerinin ve öğrencilerin öğrenme stillerinin farklılığının göz önüne alınması gerektiğini göstermektedir. Öğrenme teorilerini dikkate alan ve sınıf uygulamaları iyi tasarlanmış olan ders kitaplarının, öğrencilerin anlamasını artırdığı yapılan çalışmalarla tespit edilmiştir. Bu çalışmada 5 adet lise I, 5 adet lise II ve 3 adet lise III ders kitabı olmak üzere toplam 13 adet lise kimya ders kitabı incelenmiştir. Ders kitapları Eryılmaz ve Serin tarafından geliştirilen kriterler göz önüne alınarak sekiz ana başlık altında gözden geçirilmiştir. Bunlar; Bilimsel İçerik, Öğretim Yaklaşımları, Genel Bilgi, Tasarım, Görsellik, Okunabilirlik, Yardımcı Materyaller, Bilimsel Okur-Yazarlıktır. İncelemelerimiz sonucunda, ders kitaplarının öğrencilerin öğrenmesine yardımcı olmak için bir öğretim yaklaşımının kullanılmadığı, sadece bilgilerin sunulduğu bir materyal olduğu görülmüştür. İçerik açısından da eksik ve kavram yanılgılarına yol açacak ifadelerin yer aldığı tespit edilmiştir. Tasarım, görsellik ve yardımcı materyaller açısından da birçok 170 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL problemi beraberinde getirdiği belirlenmiştir. Kitapların hiçbirinde; kitaplarla birlikte çalışma kitabı ve öğretmen rehber kitabı hazırlanmamıştır. Ayrıca, aktivite, oyunlar, analojiler ve CD’ler kitapla birlikte sunulmamıştır. Bu durum, kitapların öğrencilere sadece önermesel bilgileri, zihinsel işlem becerileri ve dizgeleri kazandırmayı hedeflediğini göstermektedir. Kimya eğitimi alanında yapılan mülakatlarda öğrencilerin sadece kavramların tanımını yapabildiği fakat kavramları derinlemesine anlamadıklarının ve kavramla ilgili imajlara sahip olmadıklarının tespit edilmesi; öğrencilerde anlamlı öğrenmenin gerçekleşmediğini göstermektedir. Bu nedenle, ders materyalleri yapılandırmacı öğrenme yaklaşımına sahip, anlamlı öğrenmeyi gerçekleştirecek şekilde hazırlanmalıdır. Ders kitabının yanında çalışma kitabı, öğretmen rehber kitabı, aktivite, oyun, CD ve soru bankaları ile desteklenmiş ders materyalleri de mutlaka hazırlanmalıdır. KAYNAKLAR 1. American Association for the Advancement of Science. (1989). Science for all Americans. Washington, DC: Author. 2. Ben-Zvi, R., Eylon, B.-S., Silberstein, J., Journal of Chemical Education. (1986), 63, 1, 64-66 3. D-R. Baker ve M.D. Piburn., Constructing Science in Middle and Secondary School Classrooms. A Viacom Company Needham Heights, 1997. 4. A. Eryılmaz, G. Serin. SSME 532 dersinde geliştirilmiş kitap inceleme kriterleri, ODTÜ 5. F. Köseoğlu, B. Atasoy ve diger, Asil Yayın Dağıtım Ltd. Şti. Ankara, 2003. 6. J-V. Ebenezer and G.L Erickson. Science Education, (1996), 80, 181-201 7. K-C.D. Tan, and D. F. Treagust. School Science Review, (1999), 81(294), 75-83. 8. M. Apple. Educational Researcher, (1992), 21, 4-11 9. M-B. Nakhleh. Journal of Chemical Education, (1992), 69, 191-196. 10. M-J. Chambliss, R-C. Calfee. Educational Psychologist, (1989). 24(3), 307-322. 11. M-R. Abraham, E-B. Grzybowski, J-W. Renner, E-A. Marek. Journal of Research in 12. Science Teaching, (1992), 29, 105-120. 13. S-J Hawkes. Journal of Chemical Education, (1996), 73(5), 421-423 14.W. Bergquist and H. Heikkinen. Journal of Chemical Education, (1990), 67(12), 10001003. 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 171 TÜRKİYE’DE KİMYA EĞİTİMİ 7 LİSE ÖĞRENCİLERİNİN KİMYA DERSİNE İLİŞKİN TUTUMLARI VE MOTİVASYONLARI ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA Sevgi KINGIR1, Nurdane YAZICI2 1 2 Selçuk Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, OFMAE, Konya Atatürk Üniversitesi, Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi, OFMAE, Erzurum Son yıllarda bilim adamları ‘feni nasıl daha iyi öğretebiliriz?’ sorusunun cevabını aramaktadırlar. Yapılan çalışmalar, tek başına bilişsel öğrenme alanını dikkate almanın fen öğreniminde ve öğretiminde yetersiz olduğunu göstermiştir. Duyuşsal alan da bir o kadar bilişsel alan kadar önemlidir. Duyuşsal alan tutumları, inançları, değerleri, ilgileri ve motivasyonu kapsamaktadır. Tutum ve motivasyon, öğrenmeyi etkileyen önemli değişkenlerdendir. Tutum; genel olarak bir olaya, duruma, kişiye ya da herhangi bir nesneye karşı olumlu veya olumsuz cevap verme yatkınlığı olarak tanımlanabilir. Bu tanıma göre; tutumun bilişsel, duyuşsal ve davranışsal boyutunun olduğu göze çarpmaktadır. Fen’e yönelik tutumdan kasıt kişilerin feni sevip sevmediği ile ilgilidir. Fen’e yönelik tutum ile fen başarısı arasındaki ilişki birçok araştırmacı tarafından incelenmiştir ve sonuçta öğrencilerin fene yönelik tutumları ile fen başarıları arasında orta düzeyde bir ilişkinin olduğu saptanmıştır [5]. Motivasyon, bireylerin hedefe odaklı davranışa yönelmelerini ve onların istenen davranışları uzun süre devam ettirmelerini sağlamaktadır [3]. Motivasyonun dört alt boyutu vardır. Bunlar, özyeterlik inancı, sonuç beklentisi, ilgi ve hedefe yönelmedir [2]. Özyeterlik inancı kişilerin kendilerinden beklenen davranışları göstermeleri için kendilerini ne düzeyde yeterli gördükleri ile ilgilidir. Özyeterlik inancı kişilerin hislerini, düşüncelerini, davranışlarını ve öğrenmeye yönelik motivasyonlarını etkilemektedir [1].Sonuç beklentisi ise olayların beklenen sonuçlarına ilişkin kişisel inançlardır. Sonuç beklentisi, öğrencilerin belirlenen hedefe ulaşabilmeleri için ne yapmaları gerektiği konusunda onlara yardımcı olur [3]. Motivasyonun diğer iki alt boyutu olan ilgi ve hedefe yönelme ise öğrencilerin öğrenme ortamına katılma amaçları ile ilgilidir [4]. Fen eğitiminde ele alınan konulardan bir diğeri de cinsiyet farklılıklarıdır. Çalışmaların büyük çoğunluğu erkek öğrencilerin fene yönelik tutumlarının kız öğrencilerine oranla daha yüksek olduğunu ortaya çıkarmıştır [9]. Buna karşın, Houtz (1995) yaptığı çalışmada kız ve erkek öğrencilerin fene yönelik tutumlarında anlamlı bir fark bulmamıştır. Ülkemiz, ortaöğretim seviyesinde en fazla okul türünün bulunduğu ülkeler arasında yer almaktadır. Her okulun öğrenciye sağladığı imkanlar göz önüne alınırsa okul türünün başarı, motivasyon ve tutum bakımından öğrenciler arasında farklılıklara neden olabileceği kaçınılmazdır. Sosyo-ekonomik düzeyin öğrenci başarısını olumlu yönde etkilediği, çalışmalar sonucunda ortaya çıkmıştır. Bu çalışmanın amacı; lise öğrencilerinin kimya dersine ilişkin tutumlarının ve motivasyonlarının okul türü, cinsiyet ve sosyoekonomik düzeye göre farklılık gösterip göstermediğini tespit etmektir. Araştırma da tarama yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın örneklemini biri Anadolu Lisesi diğeri Genel Lise olmak üzere iki lisede kimya dersi alan 600 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırmada ölçme aracı olarak; Kimyaya Yönelik Tutum Ölçeği (Geban ve diğerleri, 1994) ve Pintrich, Smith, Garcia ve McKeachi [8] tarafından geliştirilen ve Sungur (2004) tarafından Türkçe’ye adapte edilen Öğrenmede Güdüsel Stratejiler Anketi 172 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL kullanılmıştır. Kimyaya Yönelik Tutum Ölçeği, 15 sorudan oluşan 5 dereceli likert tipi bir ölçektir ve güvenirlik katsayısı 0.83 olarak hesaplanmıştır. Öğrenmede Güdüsel Stratejiler Anketi 50 sorudan oluşan 7 dereceli likert tipi bir ölçektir ve iki bölümden oluşmaktadır: motivasyon ve öğrenme stratejileri. Bu çalışmada 31 sorudan oluşan motivasyon kısmı kullanılmıştır. Bu testin Türkçe versiyonunun güvenirliği her iki bölümünün alt boyutları için ayrı ayrı hesaplanmıştır. Araştırmada veriler, SPSS 11.5 paket programı ile analiz edilmiştir. Öğrencilerin tutumlarının ve motivasyonlarının cinsiyete, sosyoekonomik düzeye ve okul türüne göre değişip değişmediğini tespit etmek amacıyla çoklu varyans analizi (MANOVA) kullanılmıştır. Öğrencilerin tutumlarında ve motivasyonlarında cinsiyete ve sosyo-ekonomik düzeye göre anlamlı bir farklılık bulunmazken (p>0.05) okul türüne göre anlamlı bir farklılık bulunmuştur (p<0.05). Ülkemizde çok fazla okul türünün bulunması ve okullar arasında ciddi farklılıklar olması böyle bir farklılığın ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu sonuçlar ışığında, okullar arası farklılığı en aza indirmeye yönelik çalışmaların yapılması önerilebilir. KAYNAKLAR 1. A. Bandura, Self-efficacy. In V. S. Ramachaudran (Ed.), Encyclopedia of human behavior, New York: Academic Press, 1994. 2. B. J. Zimmerman, Attaining Self-regulation. In M Kaerts, P.R. Pintrich, M. Zeidner (Eds). Handbook of Self-Regulation, New York: Academic Press, (2000), 13-39. 3. D. H. Schunk, Learning theories: An educational perspective (3rd ed.). Upper Saddle River, NJ: Prentice-Hall, Inc., 2000. 4. J. S. Eccles, A. Wigfield, Annual Review of Psychology, (2002), 53, (1), 109-132. 5. K. Salta, C. Tzougraki, Science Education, (2004), 88, 535-547. 6. L.E. Houtz, Journal of Research in Science Teaching, (1995), 32, (6), 629-648. 7. M.G. Jones, A. Howe, M.J. Rua, Science Education, (2000), 84, 180-192. 8. S. Sungur, The implementation of problem-based learning in high school biology courses. Unpublished Dissertation, Middle East Technical University, Ankara, 2004. 9. T. Andre, M. Whigham, A. Hendrickson, S. Chambers, Journal of Research in Science Teaching, (1999), 36, (6), 719-747. 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 173 KİMYA EĞİTİMİNDE AKREDİTASYON 1 KİMYA EĞİTİMİNDE MATEMATİK DERS İÇERİKLERİNİN BELİRLENMESİNE BULANIK AHP YÖNTEMİ İLE ÇÖZÜM ÖNERİSİ 1 1 İlkay GÜLTAŞ, 2Pınar YILMAZ İstanbul Kültür Üniversitesi, Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi, Endüstri Mühendisliği Bölümü, Bakırköy, 34156 İstanbul 2 İstanbul Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Kimya Bölümü, Avcılar, 34380 İstanbul Müfredat geliştirme problemi, günümüz eğitim dünyasında önemini artırarak sürdürmektedir. Teknolojik gelişmeler, üretim toplumundan bilgi toplumuna geçiş sürecinin yaşanıyor, sanayinin ihtiyaçlarının ülkesel ve bölgesel anlamda çeşitlilik gösteriyor olması ve ihtiyaç duyulan eğitimli personelin, aynı ünvanı taşıyacak olsalar da, farklı eğitimsel temellere sahip olmasını gerektirmektedir. Müfredat geliştirme, bilimsel gelişimin sürekliliğinden kaynaklanan bir biçimde birçok üniversitenin daha iyi olabilme yolunda yapmakta olduğu çalışmalardır. Kimya eğitimi de, içeriğindeki bilimsel temelin sürekli gelişmesine bağlı olarak çeşitli evrimsel aşamalardan geçerek ilerlemiştir. Konu ile ilgili Mühendislik ve Teknoloji Akreditasyonu Kurumu (ABET 2000 Yaklaşımı), bölümlerin öncelikli olarak bir özgörev tanımlamaları gerektiğini söylemektedir. Böylelikle, bu özgörevin belirlenmesi kurumun eğiteceği mühendislerin eğitiminden çıkarı olan ‘paydaşların’ görüşlerinin alınması gerekliliğini ortaya koymaktadır. Paydaşlar arasında üniversite öğretim elemanlarının da bulunduğu gerçeğinden yola çıkarak öğretim elemanlarının belirlenmiş olan dersin içeriği ile ilgili beklentilerini ölçmeye çalıştık. Bu çalışma “Kimya Eğitiminde Matematik Ders İçeriklerinin Belirlenmesi” problemini birçok ölçütlü karar verme problemi olarak ele alıp, öğretim elemanlarının görüşlerinin, bölümlerin öz görev tanımına katılmasının analitik yollar ile gerçeklenmesini hedeflemektedir. Çok Ölçütlü Karar Verme (ÇÖKV), birden fazla birbiriyle çatışan amaçlar olduğu durumda karar vermeyi ifade etmektedir. ÇÖKV prosedürleri profesyonel hayattan, yönetime ve politikaya kadar çok geniş bir alana uygulanabilmektedir. Çok ölçütlü karar verme probleminin çözümüne yönelik bulanık AHP metodu kullanılmıştır. Bulanık AHP analizinin gerçekleştirilmesi için Kimya’nın seçilecek bir anabilim dalının hangi matematik temellere dayandığı belirlenir. Bu matematik konuları, AHP için seçenekleri oluşturacaktır. Bulanık AHP için Chang’in 1996’da geliştirdiği mertebe analizine dayalı yöntem kullanılacaktır. Sonuç olarak, bulanık AHP metodu ile elde edilen ağırlık katsayılarının sadece alternatifler arasından birinin seçilmesi problemlerinde değil, farklı alternatiflerin hangi ağırlıklarla kullanılması gerektiğine yönelik problemlerde de kullanılabileceği, böylelikle müfredat geliştirme problemlerine analitik bir yaklaşım olarak kullanılabileceği görülmüş olmaktadır. Elde edilen ağırlık katsayıları ile Kimya Eğitimi’nde Matematiğin hangi konularının hangi ağırlıklarla işlenmesi gerektiği karşımıza çıkmaktadır. Bu katsayıların kullanılması ile Kimya Eğitimi’nin ilk iki yılının zorunlu dersleri olan Matematik derslerinin Kimya eğitimi alacak olan öğrenciye ne ölçüde katkıda bulunduğunu ve bu derslerin ne gibi revizyonlara ihtiyaç duyduklarını analiz ettik. 174 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL KAYNAKLAR 1. 2. 3. 4. http://www.abet.org/subequi.shtml http://www.elk.itu.edu.tr/abet/abetEMB.html http://www.kalder.org/preview_content.asp?contID=679&tempID=1®ID=2 R. Evren, F. Ülengin, Yönetimde Çok Amaçlı Karar Verme, İstanbul Teknik Üniversite Matbaası, 1992, İstanbul. 5. P.R. Kleindorfer, H.C. Kunreuther and P.J.H. Schoemaker, Decision Sciences.An Integrated Perspective, Cambridge University Press, 1993, Cambridge, UK. 6. K.P. Yoon, C-L. Hwang, Multiple Attribute Decision Making: An Introduction, Sage University Paper series on Quantiative Applications in the Social Sciences, Thousand Oaks, 1995, California, USA. 7. C. Kahraman, U. Cebeci, D. Ruan, Multi-attribute Comparison of Catering Service Companies Using Fuzzy AHP: The Case of Turkey, International Journal of Production Economics, 2004. 8. W.H. Schubert, Curriculum-Perspective, paradigm and possibility, Macmillan Publishing Company, 1986, USA 9. A.C. Ornstein, F.P. Hunkins, Curriculum-Foundations, Principles, and Issues, Ally&Bacon, 1998, USA. 10. J.D. McNeil, Curriculum- A Comprehesive Introduction, Harper Collins College Publishers, 1996, USA. 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 175 KİMYA EĞİTİMİNDE AKREDİTASYON 2 EĞİTİM FAKÜLTELERİNDE STANDARTLAR VE AKREDİTASYON Leman TARHAN1, Alipaşa AYAS2 1 2 DEÜ, Eğitim Fakültesi, Kimya Eğt.ABD, Buca- İzmir KTÜ, Fatih Eğitim Fakültesi, Kimya Eğt. ABD, Söğütlü/Akçaabat Trabzon Eğitim Fakültelerinde, öğretmen yetiştirmede niteliğin arttırılması amacıyla 1998 yılında yeniden yapılandırılmış ve ardından niteliğin gelişiminde sürekliliğin sağlanması amacıyla YÖK - Öğretmen Yetiştirme Milli Komitesi bünyesinde Ekim 1998’de oluşturulan Akreditasyon Çalışma Grubunda Öğretmen Eğitimi Standartları ve Akreditasyon Sürecinin İşleyiş İlkeleri belirlenmiştir. Öğretmen Eğitiminde Akreditasyon kapsamında ele alınan Öğretmen Eğitimi Standartları: Öğretimin planlanması-uygulanması-değerlendirilmesi; öğretim elemanları; öğrenciler; fakülte-okul işbirliği; tesisler-kütüphane ve donanım; yönetim ve kalite güvencesi olmak üzere yedi alanda ele alınmaktadır. Her alan Başlangıç, Süreç ve Ürün standartlarından oluşmaktadır. Akreditasyon sürecinde ilk aşamayı; akreditasyonu talep eden fakültenin ve/veya bir biriminin denetim öncesi belgelere dayalı hazırlıklar, fakültede ve/veya birimlerdeki akreditasyon koordinatörlerinin faaliyetleri, öz değerlendirme raporunun hazırlanması gibi aşamalar oluşturmaktadır. Akreditasyon sürecinin ikinci aşamasında ise akreditasyonu talep eden fakülteye denetimi gerçekleştirecek bir ekip oluşturulur, ekip başkanı ve üyelerinin görev ve sorumluluk dağılımı yapılır, denetim sürecinde dikkat edilecek unsurlar, rapor yazımı ve değerlendirme kriterleri gözden geçirilir. Bu güne dek 21 fakültede gerçekleştirilen ön uygulamalar, öğretmen eğitiminde akreditasyonun benimsendiğini, mutlak geliştirilerek sürdürülmesi gerekliliğini ortaya koymaktadır. KAYNAKLAR 1. Türkiye’de Öğretmen Eğitiminde Standartlar ve Akreditasyon, YÖK (1999). 176 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL KİMYA EĞİTİMİNDE LABORATUVAR GÜVENLİĞİ P 1 LABORATUVARDA ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCİLERİN UYMALARI GEREKEN GÜVENLİK KURALLARI Taner MARTİN Dr. İffet Onur İlköğretim Okulu, Küçükçekmece, 34295, İstanbul Laboratuvar güvenliği kimya eğitiminin temelini oluşturmaktadır. Laboratuvar güvenliğinin sağlanması bireye, ülkeye ve ekonomiye önemli katkılar sağlamaktadır. Sağlanamaması giderilmesi olanaksız durumların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Yarının becerili insanları, iyi eğitim almış, halen okullarımızda olan öğrencilerimizdir. Ülkemizin kalkınmış ülkeler arasında yerini alması iyi niteliklerle donanmış insanların yetiştirilmesiyle sağlanabilecektir. Bu da öğrencileri, yaparak-yaşayarak öğrenmeye olanak tanıyan süreçlerin devreye sokulması ile mümkündür. Laboratuvarlar, etkin öğrenmenin temelini oluşturmaktadırlar. Laboratuvarda öğretmen, rehber konumda iken, öğrenci aktif konumdadır. Öğrencilerimizin, belirli etkinlikleri yerine getirmesinde veya getirmeye yönlendirilmesinde onların güvenliğinin sağlanması büyük önem taşımaktadır. Güvenli yaşama alışkanlığını kazandırma, eğitimin görevleri arasındadır. Öğretmenler, öğrencinin günvenliğinin sağlanmasından sorumludurlar. Eğitim ve öğretimin devamı sırasında, laboratuvar güvenliğini sağlamaktan daha önemli bir şey olamaz. Öğretmen ve öğrencilerin, çalıştıkları maddelerin, fiziksel, kimyasal ve canlılar üzerinde ne gibi etkileri olduğunu bilme zorunlukları vardır. Bunun yanısıra, laboratuvarda kullanılan cihazları tanımak, onları doğru kullanmak, çalışırken alınması gereken güvenlik önlemlerinin neler olduğunu bilmekte büyük önem taşımaktadır. Bu çalışmada, öğretmenlerin laboratuvarda güvenli çalışma ortamını oluşturmak için almaları gereken tedbirler, laboratuvarda aktif olarak çalışacak öğrencilerinde dikkat edecekleri hususlar aktarılacaktır. Bunların yanında laboratuvar güvenliği ile ilgili sembollere yer verilecektir. KAYNAKLAR 1. http://egitek.meb.gov.tr 2. S. Çepni, A.R. Akdeniz, A. Ayas, Çağdaş Eğitim Dergisi, 1994, s.206, ss. 24-28 3. I.H. Yalın, Öğretim Teknolojileri ve Materyal Geliştirme, Nobel Yay., Ankara, 2001 1. ULUSAL KİMYA EĞİTİMİ KONGRESİ 20 – 22 HAZİRAN 2007 MAÇKA/İSTANBUL 177
Benzer belgeler
calendar of actıvıtıes - Chemistry Is All Around Network
Kimya; maddenin iç yapısını, yapısal özelliklerini ve maddelerin birbirleri ile olan
etkileşimini, sebep ve sonuçları ile birlikte inceleyen bir bilim dalıdır. Kimya kavramı teorik
ve uygulamalı mo...