toprak alarm verıyor
Transkript
toprak alarm verıyor
TOPRAK ALARM VERIYOR İZPİM PP 108 TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası‘nda yapılan basın toplantısına, AÜZF Dekanı Prof. Dr. Gökhan Söylemezoğlu, GTHB Toprak Reformu Genel Müdürlüğü Tarım Arazileri Değerlendirme Daire Başkanı Dr. Yüksel Şahin, ZMO Başkanı Özden Güngör, FAO Türkiye Temsilci Yardımcısı Dr. Ayşegül Akın ve Türkiye Toprak Bilimi Derneği Başkanı Prof. Dr. Ayten Namlı katıldı. Yapılan toplantının ardından bir basın açıklaması yapıldı. Ancak toprak sınırlı bir varlıktır. Kaybedildiğinde veya bozulduğunda insanların yaşam süresi içinde tekrar kazanılamaz. 1 cm toprağın oluşması için yüzlerce yıl gerekir. Topraklar yenilenebilir varlıklar değildir, bu yüzden toprakların korunması gıda güvenliği ve sürdürülebilir gelecek için büyük önem taşımaktadır. 22’de köy kahvesi Şemsi Bayraktar “Tarım arazileri elimizden çıkıyor” 22’de www.koykahvesi.com.tr “Köylere giden tek gazete” Temmuz 2015 Yıl: 3 Sayı: 34 Fiyatı: 3 TL Yıllık Abonelik: 30 TL Gediz Ovası'nda Cehennem çukuru Dünyanın en verimli 7 tarım cennetinden birisi olarak kabul edilen Gediz Ovası’na can veren Çaldağı’nda işletilen nikel madeninde bilirkişi keşfi yapıldı. Yöre insanlarının da katıldığı keşifte, “cehennem çukuru” denilen madenin devasa büyüklükteki açık ocağının doğada yarattığı korkunç manzara gözler önüne serildi. Köylüler ise, ürünlerinin son yıllarda veriminin düşmesinden şikayetçi. 26’da Ucuz ve doğal ete ulaşmanın yolu keçiden geçiyor Batı Akdeniz Ekonomisini Geliştirme Vakfı ile Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği’nin birlikte düzenlediği Batı Akdeniz Küçükbaş Hayvancılık Çalıştayı’nın sonuç raporu açıklandı. 15’te Büyükşehir Yasası hayvancılığı yok edecek 14’te Küçükbaş hayvancılığın büyük sorunları!.. Ersin Bozkurt’un yazısı 13’te Geleceği çalınan Çaldağı Feyaz Tatar’nın yazısı 27’de Kuru üzümde organik Organik tarıma Güvenilir gıdada tarım harekatı 39. sıradayız 135 TL destek Türkiye’nin dünyada en büyük ihracatçısı olduğu çekirdeksiz kuru üzümün, Türkiye’deki en büyük üreticisi konumundaki Manisa’da organik üretim için kollar sıvandı. 8’de Manisa’da uygulanan Çatak Projesi kapsamında organik tarım yapan üreticilere dekar başına 135 TL destekleme verileceği belirtildi. 6’da Küresel Gıda Güvenliği İndeksi 2015 sonuçlarına göre Türkiye, 109 ülke arasında 39. sıradaki yerini korudu. 4’te HububatBayraktar müdahale Şemsi alım fiyatları açıklandı Bakan Eker, 2015 yılı için 2 numaralı Anadolu kırmızı sert ekmeklik buğdayın müdahale alım fiyatının ton başına 862 lira olarak belirlendiğini açıkladı. 19’da Üretici isyanda Buğday fiyatı maliyetleri kurtarmadı. Borçlarını ödemekte zorlanan çiftçi, fiyatın geç açıklanması yüzünden ürününü tüccara ucuza sattı. TMO alım yapmazsa fiyatların daha da düşeceği belirtildi. 17’de Sütte inovasyon yapmayan zorlanır İzmir’in Tire ilçesi düzenlenen ve Sektör temsilcilerinin biraraya geldiği sempozyumda “Süt ürünleri ve teknolojilerinde inovasyon” konusu tartışıldı. 25’te Çin’de Türk zeytinyağı fırtınası 21’de Yetiştiricinin yeni gözdesi ‘zeytin küspesi’ 24’te 2 HABER www.koykahvesi.com.tr köy kahvesi Iğdır, Kinoa bitkisine ev sahipliği yapacak TürKomp tüketiciye gıda seçiminde rehberlik ediyor Türkiye’nin ilk Ulusal Gıda Kompozisyon Veri Tabanı başta tüketici olmak üzere gıda, tarım ve sağlığa kadar çok sayıda sektöre internet üzerinden hizmet verecek G ıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve TÜBİTAK işbirliğinde geliştirilen Türkiye’nin ilk Ulusal Gıda Kompozisyon Veri Tabanı “TürKomp”; gıda, tarım ve sağlık sektörünün yanısıra başta tüketici olmak üzere üreticiler, sanayiciler, bilim adamları ve diyetisyenlere hizmet verecek bir başarıya imza attı. Üç kuruluşun işbirliği ile toplam 12 Ar-Ge kuruluşundan 43 Ar-Ge personeli ile 4,4 milyon TL bütçe ve 4 yıllık çalışma sonunda ulusal gıda içerikleri belirlenerek, bir veri tabanında toplandı. Veri tabanının oluşturulmasında tüm Türkiye taranarak, ülkemizde üretilen ve tüketilen et, süt, meyve ve sebze ürünleri, sıvı ve katı yağlar gibi 14 farklı gıda grubundan 582 gıda maddesine ait 105 farklı gıda bileşeni incelenerek 60 bin civarında veri kaydedildi. Çalışmada ayrıca 53 geleneksel gıdaya ait gıda kompozisyon verileri de elde edilerek ürünlerin tarihsel kökenleriyle ilgili ait bilgi derlendi. Bu gıdalara ait üretim yöntemleri yerinde incelenerek kayıt altına alındı. Kendi verisini üreten 7’inci ülkeyiz Ulusal Gıda Kompozisyon veri tabanı TürKomp; ABD, Fransa, Hollanda, İngiltere, Almanya ve Danimarka’nın ardından dünyada kendi verilerini üreten 7. veri tabanı olup verilerin tamamı uluslararası standartlarda ve güvenilir yöntemlerle elde edildi. Bu veri tabanı ile gıda kompozisyon verileri bugüne kadar başka ülkelere ait veri tabanlarından karşılanmakta iken, TürKomp ile tükettiğimiz gıdalara ait daha doğru verilere ulaşma imkanı elde edilmiş olacak. TürKomp’a; Türkçe ve İngilizce dil seçeneği ile bedelsiz olarak internet üzerindenhttp://www.turkomp.gov.tr adresinden ulaşılabilecek. TürKomp’ta veri arama Kısaca Türkomp adıyla hizmete giren veri tabanında gıdaya, bileşene ve beslenmeye göre arama yapılabiliyor. Gıdaya göre aramada, içeriği öğrenilmek istenen gıda maddesinin adı listeden seçilerek ya da arama kutusuna yazılarak içeriğinde bu- lunan tüm bileşenler görülebiliyor. Bileşene göre (proteinler, karbonhidratlar, vitaminler, mineraller gibi) aramada gıdalar bileşen miktarına göre çoktan aza doğru sıralanıyor. Buna göre örneğin; A vitamini olan gıdaları öğrenilmek isteniyorsa bileşen kısmına A vitamini yazılarak, en fazladan en aza şeklinde sıralanmış olarak A vitamini içeren gıdalar görülebiliyor. Beslenmeye göre aramada düşük enerjili, az yağlı, yağsız, yüksek lifli ve yüksek proteinli olarak sınıflandırılan gıdalar arasından seçim yapılabilmesine imkan tanıyor. Böylelikle çeşitli nedenlerle beslenme tercihi yapacak olanlara rehberlik ediliyor. Ayrıca “Gıdaları karşılaştır” bölümünde iki farklı gıda, bileşenleri yönünden, aynı ekran üzerinde karşılaştırılabilmekte, “beslenme çantası” uygulamasıyla ise seçilen birden çok gıdanın toplam enerji ve besin ögesi değerleri kolaylıkla hesaplanabiliyor. TürKomp veri tabanının geliştirilerek sürdürülebilirliğinin sağlanması her yıl yeni ürünler eklenmesi ve bu konuda gelen taleplerin karşılanması, Bakanlık Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğüne bağlı Bursa Gıda ve Yem Kontrol Merkez Araştırma Enstitüsü tarafından yapılıyor. Atatürk ve Iğdır üniversitelerinin deneme sahasına ekilen, astronot gıdasının ham maddesi olarak bilinen kinoa, boy vererek ilk hasada hazır hale geldi. Güney Amerika kökenli bitkinin Iğdır'da ekilen 25 farklı çeşidinden verim elde edildi. Özellikle tuzlu toprakta yetiştirilen kinoanın boyu, 2 aya yakın süreçte bir metreyi geçti. Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Tan, Melekli beldesindeki ekim sahalarında yaptığı incelemenin ardından, kinoanın Türkiye'de de yetiştirilmesi amacıyla Iğdır Üniversitesi ile ortak proje geliştirdiklerini söyledi. Projeyle, yurtdışından bitkinin 25 farklı çeşidini temin ettiklerini anlatan Tan, ülke ve bölgenin yapısına uygun kinoa çeşitlerini belirlemeyi hedeflediklerini bildirdi. Çay’da kota artırıldı Sütlüoğlu, ÇAYKUR Genel Müdürlüğünde düzenlediği basın toplantısında, 25 Nisan'da yaş çay kampanyasını açtıklarını anımsatarak, havaların soğumasının çay gelişimini yavaşlattığını ve alımların 9 Mayıs'ta başlayabildiğini belirtti. Bugüne kadar 53 bin ton yaş çay aldıklarını ifade eden Sütlüoğlu, ay sonuna kadar hedeflerinin yaklaşık 100 bin ton olduğunu söyledi. Sütlüoğlu, son iki yılda günlük 6 bin 600 ton olan yaş çay işleme kapasitelerini, 8 bin tona çıkardıklarını kaydederek, her yıl Mayıs dönemi için 350 kilogram olan dönüm başına kotayı, bu yıl şartlar nedeniyle sezon başında 450 kilogram olarak belirlediklerini anlattı. 3 HABER www.koykahvesi.com.tr köy kahvesi 4 köy kahvesi HABER www.koykahvesi.com.tr Küresel Gıda Güvenliği İndeksi 2015 sonuçlarına göre Türkiye, 109 ülke arasında 39. sıradaki yerini korudu Güvenilir gıdada 39. sıradayız D uPont tarafından desteklenen ve Economist Intelligence Unit (EIU) tarafından geliştirilen Küresel Gıda Güvenliği İndeksi 2015 sonuçlarına göre Türkiye, 109 ülke arasında 39. sıradaki yerini korudu. 2015 Küresel Gıda Güvenliği İndeksi sonuçları, Expo Milan 2015’te düzenlenen etkinlikte açıklandı. 2012’den bu yana gıda güvenliği/güvenilirliği alanındaki gelişmeleri ortaya koyan indeks, 2015 yılında, 109 ülkeyi tüm dünyada tarım alanındaki yatırımların, işbirliklerinin ve politikaların süregelen etkisini, 28 gıda güvenliği göstergesine göre ölçüyor. İndeks sonuçlarına göre, küresel gıda güvencesindeki iyileşmeler devam ederken, Orta ve Doğu Avrupa’da siyasi karışıklıklar ve hızlı kentleşme nedeniyle güçlükler de var. Etkinlikte konuşan DuPont Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı James C. Borel, “Dünya nüfusu arttıkça, kentlerde yoğunlaştıkça ve orta sınıf genişledikçe kaynakları doğru bir biçimde gıda sistemlerini ve bu sistemlerin dayanıklılığını güçlendirmeye odaklamak zorundayız. Sorunların altında yatan nedenleri; bir insanın yemek yiyebilmesini etkileyen kilit dinamikleri ele almamız gerekiyor” dedi. Borel, doğru kaynak yatırımını güvence altına alan dört kilit alanı da, “Çiftçi verimliliği için inovasyon, gıdanın besleyiciliğinin arttırılması, adil ve açık ticaret politikalarının oluşturulması ile gıda israfının azaltılması” olarak vurguladı. “Türkiye, istikrarlı bir ilerleme kaydediyor” DuPont Türkiye Ülke Müdürü Halide Aydınlık ise 2015 Küresel Gıda Güvenliği İndeksi’nin değerlendirmede yer alan ülkelerin üçte ikisinde yıldan yıla iyileşme kaydedilmesiyle gıda güvencesinin küresel çapta arttığını ortaya çıkardığına dikkat çekti. Aydınlık, “Siyasi istikrarsızlık ve GSYH büyüme hızı, ülkedeki kentleşme hızından daha düşük olan ülkeler, İndeks’te daha düşük skorlar elde etti. Türkiye’nin gıda güvenliği konusunda istikrarlı bir ilerleme kaydettiğini görüyoruz. İndeks’e göre Türkiye’nin kalite ve güvenilirlik konusunda skoru halen yüksek. Önceki yıla göre ulaşılabilirlik kategorisinde de gözle görülür bir gelişim yaşandı. Gıda güvencesi konusunda güçlükleri yenmek için tüm paydaşların inovasyona yatırım yaptığı bir süreçte, bu rakamların daha da yükseleceğine inancımız tam” diye konuştu. artırarak 39. sıradaki yerini koruyan Türkiye, en yüksek skoru kalite ve güvenilirlikte elde ederken, en hızlı büyümeyi ise 3 puanlık artışla ulaşılabilirlik kategorisinde beş sıra birden yükselerek yaşadı. Türkiye’nin, Kalite & Gü- venlik alanında da 2 puan yükseliş kaydettiği indeks sonuçlarına göre, gıda kaybı konusunda yaşanan 21.3 puanlık artış, gıda kaybında azalma olduğunu gösterdi. Diyet çeşitlendirmesinde 5.3 puanlık iyileşme kayde- Organik buğdaydan “Anadolu Ekmeği” Balıkesir'de sağlıklı ve doğal ürün tüketimini teşvik için bir araya gelen ''Yaşam Dostu Ürün Grubu''nun bölgeye özgü organik uzun saplı buğdaydan ürettiği geleneksel ''Anadolu Ekmeği'' büyük ilgi görüyor. Yaklaşık iki yıl önce 15 kişiyle yola çıkan, bugün sayıları 60'a ulaşan "Yaşam Dostu Ürün Grubu"nun üyelerinden Gül Zeybek yaptığı açıklamada, son derece sağlıklı ve doğal, her yaştan bireyin tüketebileceği ekmek yaptıklarını söyledi. Mayasını bile kendilerinin çoğalttığı ekmekte hiçbir katkı maddesi olmadığını vurgulayan Zeybek, kimyasal madde kullanmadıklarını da sözlerine ekledi. En hızlı büyüme ulaşılabilirlikte Küresel Gıda Güvenliği İndeksi’nde puanını, 2014 yılına göre yüzde 1,8 oranında Sorumlu Yazıişleri Müdürü Ayhan Şener Temmuz 2015 Yıl:3 Sayı: 34 Aylık Gazete STL Medya Ltd. Şti. adına İmtiyaz Sahibi Mehmet Özmen Genel Yayın Yönetmeni Ersin Bozkurt Görsel Yönetmen Selami Özcan Haber Koordinatörü Şehriban Çimen Redaksiyon Reklam Grup Müdürü Esin Şimşek Reklam Müdürü Abdi Güven Reklam Servisi Duygu Erecek Gülsüm Sena Feyaz Tatar Abone Servisi Ekin Gürsoy den Türkiye için küresel açlık sınırının nüfusa oranında 3.9 puanlık artış görüldü. Tarım ithalatında ise %1,2 oranındaki gümrük artışından kaynaklı olarak 1.8 puanlık düşüş yaşandı. Marmara Temsilcisi Mustafa N. Cancan 0549 321 35 05 Yayına Hazırlık ve Yönetim Adresi Kazım Dirik Mah. 375 Sk. Piramit İş Merkezi No: 18 D: 203 Bornova - İZMİR Tel: 0.232 486 88 86 - Faks: 0.232 486 51 18 e-mail: [email protected] web: koykahvesi.com.tr Baskı: Turkuvaz Matbaacılık Yayıncılık A.Ş. Çınarlı Mh. Ankara Asfaltı Cad. No: 5 Konak-İZMİR Baskı Tarihi: 1 Temmuz 2015 Bölgesel süreli yayın. Gazetede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarına aittir. Gönderilen yazılar yayınlansın veya yayınlanmasın iade edilmez. Yazı ve fotoğraflardan kaynak belirtilmesi koşuluyla alıntı yapılabilir. Gazetemiz Basın Ahlak ve Yasası ilkelerdine uymayı taahhüt eder. 5 HABER Çiftçi Kulübü’nde bereket var www.koykahvesi.com.tr köy kahvesi Tarım haberlerini herkesten önce öğrenmek Vodafone’la işte bu kadar kolay! CIFTCI yaz, 2434’e gönder. Vodafone ÜCRETSİZ Vodafone Çiftçi Kulübü üyeliğinden tüm Vodafone aboneleri yararlanabilir. Çiftçi Kulübü’ne üyelik ücretsizdir. Çiftçi Kulübü kapsamında gönderilen her türlü bilgi ve uyarı, ilgili resmi kurum ve kuruluşlardan gelen tahminleri ve önerileri yansıtmakta olup, her türlü içerik ilgili kurum ve kuruluşların sorumluluğundadır. Abonelerimizin bu bilgileri değerlendirirken diğer bilgi kaynaklarından da faydalanmaları önerilir. Vf Ciftci_250x325_Koy Kahvesi.indd 1 20/05/15 17:17 6 HABER www.koykahvesi.com.tr köy kahvesi Organik tarıma 135 TL destek M anisa’nın Ahmetli İlçesi Alahıdır Mahallesi’nde düzenlenen organik tarım konulu eğitime Manisa Valisi Erdoğan Bektaş, Manisa Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Hasan Çebi, Ahmetli Kaymakamı Necmi Akman, Ahmetli Belediye Başkanı Ahmet Alhan ve Ahmetli Gıda, Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürü Ekrem Altıparmak katıldı. Üreticilerle uzmanların ve yetkililerin bir araya geldiği eğitimde organik tarımın uygulanabilirliği ve çalışmaları hakkında bilgi paylaşımında bulunuldu. Eğitimin açılışında konuşan Ahmetli Gıda, Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürü Ekrem Altıparmak, Ahmetli ilçesinin, iklim şartları, toprak yapısı ve çiftçi bilgi seviyesiyle organik tarımın yapılmasında oldukça elverişli bir yer olduğunu ifade etti. Altıparmak, “Düzenlemiş olduğumuz bu tür eğitimlerle çiftçilerimizin organik tarım konusundaki bilgi ve beceri kapasitelerinin daha da artacağını ve daha kaliteli ve kazançlı üretim yapacaklarını düşünüyoruz” dedi. Ahmetli Merkez, Alahıdır, Derici, Gökkaya, Karaköy, Kargın, Kestelli ve Seydiköy Mahallelerinde 66 çiftçinin 2 bin 89 dekar alanda bağ, zeytin, erik ve kirazda organik tarım yaptığını söyleyen Altıparmak sözlerini şöyle sürdürdü: Organik tarım teşvik edilecek “Toplam tarım alanlarımızın yüzde 1,81’inde organik tarım uygulanmaktadır. Organik tarımda desteklemelerin yükseltilmesi ve girdi temininde üreticilere çeşitli kolaylıkların sağlanması gerekmektedir. Çevre Amaçlı Tarım Arazilerini Koruma Programı Projesi ilçemizde bin dekardan 2 bin dekara yükseltilmiştir. Çatak Projesi desteklemesi organik tarım yapan çiftçilere uygulanacak, böylece ilçemizde organik tarım teşvik edilmiş olacaktır”. Manisa Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü organik tarım çalışmaları kapsamında tüm ilçe ve mahallelerde üreticileri bilgilendirmeye devam ediyor Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Hasan Çebi ise üzümün Manisa için en fazla ekonomik değer getiren ürün olduğuna değindiği konuşmasını, “Üzüm üretimimiz tarım arazilerimizin yüzde 14’ünü kapsadığı halde gelirimizin çok büyük bir kısmını üzümden elde etmekteyiz. Ürettiğimiz bu üzümün yaklaşık olarak yüzde 70’ini her yıl ihraç ediyoruz. 2014 yılı rakamları itibariyle yaklaşık 1 milyon 600 bin ton üzüm ürettik ve yurtdışına kuru ve yaş üzümde 1 milyon tonun üzerinde üzüm ihracatımız oldu” şeklinde sürdürdü. Avrupa'da organik tarım pazarı yılda yüzde 15 artıyor Çebi, Manisa için organik tarımın çok önemli bir konu olduğunu ve bu kapsamında İl Müdürlüğü olarak eğitimlere ara vermeden devam edildiğini vurguladı. Çebi şunları söyledi: “İlimizde 140 bin dekar alanda orga- nik tarım yapılmaktadır. Bu bizim için önemli bir rakam. Avrupa Birliği pazarında organik tarım pazarı her yıl yüzde 15 oranında artıyor. Bu pazarda bizim de mutlaka yerimizi almamız gerekiyor. Organik tarımda çevreyi korumak çok önemli, çünkü çevre bizim yaşam alanımız. Kullanmış olduğumuz kimyasal ilaçlarla çevreyi her geçen gün daha da kirletiyoruz. İnsan ve hayvan sağlığına da bu ilaçlarla zarar veriyoruz. Kullandığımız bu ilaçlardan bir an önce vazgeçmemiz gerekiyor. Organik tarım hiçbir şeyin kullanılmadığı tarım değildir. Organik tarımda da kendine has kayıt yöntemleriyle beraber kullanılan preparatlar vardır. Bunlarla üretim yapıldığı zaman bugünkü verimden aşağı kalmayacak kadar verim elde edilebilmektedir. Organik tarım ilimizde her yerde yapılabilir. Yapılamayacak hiçbir havzası yoktur. Organik tarım yapan üreticilerimize dekar başına 70 TL destekleme verilmektedir. Bu yıl itibari ile de Çatak Projesi kapsamında organik tarım yapan üreticilere dekar başına 135 TL destekleme verilecektir. Amacımız Manisa’nın tamamında biran önce organik tarıma geçmek. Bu konuda her türlü hazırlığımız devam ediyor”. “Organik ürünlerin düzenli bir pazarı yok!” Manisa Valisi Erdoğan Bektaş ise konuşmasında, Türkiye’nin mevzuat olarak Dünyanın en ileri organik tarım mevzuatına sahip olan ülkelerden birisi olduğunu belirtti. Bektaş, “Organik tarım çalışmaları kapsamında ilimizde üreticilerle, sanayicilerle, akademisyenlerle görüşmeler yapıyoruz. Bu konuda fuarları ziyaret ediyoruz. Organik tarımın doğru ya da yanlış olmasına yönelik kimsenin aklında böyle bir soru yok. Herkes bu işin olması gerektiğini biliyor” dedi. Türkiye’de gerçek organik üretim yapan üreticilerin ürünlerinin yurtiçi piyasasında hak ettiği değeri bulamayıp, yurtdışı piyasasına gittiğine dikkat çeken Bektaş, “Düzenli bir iç pazar oluşamamış. Üretici üretmiş olduğu ürünü satarken pazara güven duymak istiyor. Aynı şekilde tüccar da üreticinin ürettiği ürünü alırken kalıntı konusunda güven duymak istiyor. Demek ki ortada bir güven eksikliği var. Biz de bu konuda ilimizde bir ekip oluşturduk ve çalışmalarımız devam ediyor. Türkiye’de daha önce bazı illerin deneyip de başaramadığını biz başaracağız. Türkiye’nin en önemli Organik Tarım Ürünleri Fuarı’nı Manisa’da yapacağız. Üreticisi, sanayicisi, tanıtıcısı, sertifika kuruluşu ve bu sektörler arasındaki güveni oluşturmak için ne gerekiyorsa yapıyoruz. Bu konuda sistemli, eksiği olmayan bir proje üzerinde çalışıyoruz” dedi. Konuşmaların ardından Ahmetli Gıda, Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğü’nde görevli Ziraat Mühendisi Hatice Camcı tarafından, organik tarımın uygulanabilirliği ve yaygınlaştırılması konularında katılımcılara eğitim verildi. Eğitim sonrasında Vali Bektaş ve beraberindeki heyete Ahmetli’nin Cambazlı Köyü’nde 170 dekar alan üzerinde bulunan domates seraları gezdirildi. 7 HABER www.koykahvesi.com.tr köy kahvesi 8 köy kahvesi HABER www.koykahvesi.com.tr Kuru üzümde organik tarım harekatı T ürkiye’nin dünyada en büyük ihracatçısı olduğu çekirdeksiz kuru üzümün, Türkiye’deki en büyük üreticisi konumundaki Manisa’da organik üretim için kollar sıvandı. Manisa Valiliği, iyi tarım uygulamalarının ötesinde, il genelinde organik üretim için çalışmalar yürütüyor. Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği, Manisa Valiliği ile birlikte çekirdeksiz kuru üzümde konvansiyonel değil, organik tarımsal üretime ağırlık verilmesi kararı aldı. Üreticiye ilaç katkısı yaptırımı Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Birol Celep, çekirdeksiz kuru üzümde Türkiye’nin dünya üretimin- de yüzde 30-35 düzeyinde payla lider konumda olduğunu belirterek, “Dünya ticaretinde ise açık ara öndeyiz. Yıllık ihracatımız 500 milyon doları aşıyor. Ancak, üretimde bilinçsizlik ve eğitim yetersizliği nedeniyle maalesef zaman zaman ilaç kalıntısı sorunu yaşıyoruz. Üreticilerimizin iyi tarım ve hatta organik tarım pratiklerine yönlendirilmeleri, üründe kalıntı bırakmayan kültürel uygulamaların kamu tarafından özendirilmesi, ilaç bayileri ile zirai ilaç satışlarının yakından kontrol ve denetimi, ürününde kalıntı çıkan üreticilere ise yaptırım uygulanması başlıca beklentilerimiz arasında. Sektördeki tüm paydaşlar olarak elimizi taşın altına koyarak sorumluluk bilinci ile hareket etmeliyiz” dedi. Hedef; tamamen organik tarım yeterli güven ortamı oluşmamış” açıklamasını yaptı. Manisa Valisi Erdoğan Bektaş da il genelinde tüm tarımsal ürünlerde organik tarıma geçmeyi hedeflediklerini belirterek, “Gediz Nehri’ndeki kirliliği yüzde 60-65 oranında azaltmak için Manisa ve ilçelerindeki sanayi bölge ve tesislerinde arıtma tesisleri kurulması yönündeki projeyi hayata geçirdik. Esas sorun kontrolsüz ilaç ve gübre kullanımı. İyi tarım uygulaması soruna çare olamaz, hedef organik tarıma geçiş olmalı. Ülkemizde organik tarımsal üretim ihracat odaklı gelişmiş. İç piyasada maalesef sistem işlemiyor, organizasyon yetersiz. Üretici ve tüketicide kafa karışıklığı var. Tüketicide de organik ürüne karşı bir kuşku söz konusu. Sertifika olsa da Organik ürün karaborsada Kuru Meyve ve Mamulleri Sektör Kurulu Başkanı Osman Öz de bazı yıllarda organik bandırılmamış kuru üzüm bulmakta zorlandıklarını, bu yıl da bu tip üzümün karaborsaya düştüğünü dile getirerek, “Alıcılardan işlenmemiş ürün ithal edip, işleyip paketledikten sonra ihracat yapılması yönünde talepler alıyoruz. Türkiye’deki tarımsal arazi yapısının küçük ve parçalı olması, organiğe geçişi ve verimliliği önlüyor. Serpinti yoluyla ilaç bulaşması riski nedeniyle organik bağcılığın konvansiyonel tarım alanlarından bağımsız pilot alanlarda başlatılarak yaygınlaştırılması lazım. Organik üretim için öncelikle sözleşmeli organik tarım yoluyla büyük üreticilerden başlanmalı” dedi. 7 yılda il genelinde organik tarım TARİŞ Üzüm Kooperatifleri Birliği Genel Müdürü Yurtcan Biryol ise yıllar önce TARİŞ olarak bir organik bağcılık yatırımına giriştiklerini, ancak üst üste birkaç yıl yaşadıkları olumsuzluklar nedeniyle devam ettiremediklerini söyledi. Biryol, Türkiye’de üretilen çekirdeksiz kuru üzümün ancak yüzde 2’sinin organik olduğunu söyledi. Manisa Gıda Tarım Hayvancılık İl Müdürü Hasan Çebi de Manisa’da yılda ortalama 50 bin dekar alanda organik tarıma geçişi hedeflediklerini, böylece 7 yılda il genelinde organik tarıma geçilmiş olacağını belirtti. Organik çilek tersine göç yarattı Konya'nın Hüyük ilçesinde, verilen teşviklerle hız kazanan ve üreticiler açısından daha iyi gelir imkanı sağlayan organik çilek üretimi, ilçeden göçü durdurdu. 2007'den sonra modern tarım tekniklerinin uygulanmasıyla çilek üretimi hız kazandı. Şimdilerde çilek üretimi yapan çiftçiler, bahçelerinde yaptıkları yerlerde konaklıyor. Gidenler geri geldi Gıda, Tarım Hayvancılık Hüyük İlçe Müdürü Yücel Doğan:"Organik çilek yetiştiriciliğinin daha iyi gelir imkanı sunması nedeniyle yöreye tersine göç başladı. Geçmişte büyükşehirlere göç edenlerden iş durumu iyi olmayanlar geriye dönüş yaparak organik çilek üretimine başladı"dedi. Gıda Tarım Hayvancılık Bakanlığının çalışmalarından duydukları memnuniyeti dile getiren üreticiler, göçün azaldığını ve kendi işlerini yaptıklarını söylediler. 9 HABER www.koykahvesi.com.tr köy kahvesi 10 HABER www.koykahvesi.com.tr köy kahvesi Türkiye, örtü altı tarımda dünya beşincisi D ünya yaş meyve sebze üretiminde önemli yere sahip Türkiye, yaklaşık 714 bin dekar örtü altı tarım alanıyla dünyada beşinci sırada yer alıyor. AA muhabirinin BM Gıda ve Tarım Örgütü ile Antalya Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü verilerinden derlediği bilgilere göre, dünyada sebze yetiştiriciliği en çok Çin, Hindistan ve ABD’de yapılıyor; Türkiye ise yaklaşık 30 milyon tonluk üretimi ile dördüncü sırada yer alıyor. Türkiye’yi bu alanda İran, Mısır ve Rusya takip ediyor. Dünyada sera alanında Çin, 2 milyon 700 bin hektar ile birinci sırada yer alırken, bu ülkeyi sırasıyla Güney Kore, İspanya ve Japonya izliyor; Türkiye ise beşinci sırada bulunuyor. Seracılığın 1940’lı yıllarda başladığı Türkiye’de ilk seralar, kamu kuruluşları tarafından Antalya ve Mersin’de deneme amacıyla kuruldu, seracılık zaman içerisinde Ege ve Marmara bölgelerinde yaygınlaştı. Türkiye’de örtü altı tarım alanı yaklaşık 714 bin dekar düzeyinde hesaplanıyor, 628 bin 836 dekar alanda sebze, 71 bin 638 dekar alanda meyve, 13 bin 546 dekar alanda da süs bitkileri üretiliyor. Başka bir ifade ile örtü altı üretim alanlarının yaklaşık yüzde 88’inde sebze, yüzde 10’unda meyve ve yaklaşık yüzde 2’sinde de süs bitkisi üretimi gerçekleştiriliyor. Yüzde 35’i Antalya’da Türkiye genelinde örtü altı üretim alanlarının yaklaşık 250 bin dekarı Antalya’da bulunuyor. Bu da, Türkiye’nin lar oluşturabilir miyiz, bunu çalışmamız gerekiyor. İnşallah örtü altında yarı tropik meyve yetiştiriciliği konusunda girişimlerimiz olacak. Başarılı olursak BATEM sertifikalı fidan için üretime başlayacak ve yarı tropik meyveleri milli çeşit listemize sokacağız. Böylece çiftçimize alternatif ürün çeşidi sağlamış olacağız çünkü çiftçimiz artık alternatif ürün istiyor.” Son 10 yılda yüzde 60 artış Türkiye, yaklaşık 714 bin dekar örtü altı tarım alanıyla dünyada beşinci sırada bulunuyor örtü altı alanlarının yaklaşık yüzde 35’inin Antalya’da olduğunu gösteriyor. Antalya’yı yaklaşık 160 bin dekar örtü altı alanı ile Mersin, 95 bin dekar alan ile Adana, 45 bin dekar ile Muğla, 22 bin dekar ile Samsun, 15 bin dekar ile İzmir, 14 bin dekar ile Aydın ve 11 bin dekar ile Hatay takip ediyor. Türkiye’de cam sera alanlarının yaklaşık yüzde 83’ü, plastik sera alanlarının yüzde 52’si, yüksek plastik tünel alanlarının yüzde 12’si ve alçak plastik tünel alanlarının yüzde 8’i Antalya’da yer alıyor. Antalya’da örtü altı tarımda Aksu, Kepez, Kumluca, Serik, Manavgat, Alanya ve Gazipaşa ilçeleri öne çıkarken, Korkuteli ve Elmalı’da ise yayla seraları bulunuyor. Antalya Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürü Ahmet Dallı, AA muhabirine, domates, salatalık, biber, patlıcan ve kabak başta olmak üzere kentteki sebzenin yaklaşık yüzde 80’inin seralarda üretildiğini, Gazipaşa’da da örtü altında muz üretimi yapıldığını söyledi. Antalya’da örtü altı tarımın 1980’li yıllardan itibaren hızlandığını dile getiren Dallı, son yıllarda yayla bölgeleri olan Elmalı ve Korkuteli’nde de örtü altı tarımın arttığını kaydetti. Hedef, örtü altında yarı tropik meyve yetiştirmek Örtü altında yarı tropik meyve yetiştirmek için Akdeniz Üniversitesi ile çalışmalar yaptıklarını belirten Dallı, şu bilgileri verdi: “Örtü altı meyvecilik şu anda Mersin bölgesinde çok gelişmiş durumda. Bölgeye arkadaşlarımızı gönderdik, o bölgedeki teknik elemanlarla ve sahadaki danışmanlarla görüştüler. Antalya’da örtü altında tropik ve yarı tropik şart- Dallı, Antalya’da örtü altı tarımda özellikle son 10 yılda ciddi artış sağlandığını, yörede 2002 yılında yaklaşık 150 bin dekar alanda örtü altı tarım yapılırken, bu miktarın bugün 250 bin dekara ulaştığını söyledi. Antalya’da örtü altı tarımında yaklaşık 75 bin işletme bulunduğunu ifade eden Dallı, ortalama dekar büyüklüğünün işletme başına 3 dekar civarında olduğunu kaydetti. Örtü altı üretimde en temel sorunun sera yapısı olduğunu anlatan Dallı, şehirdeki seraların yüzde 85’inin modern yapısı bulunmadığına dikkati çekti. Modern seralarda sera içi ortamının, sıcaklığın, nem değerinin, bitkinin istediği su ve gübre miktarının tamamen bilgisayar ortamında tespit edildiğini, hatta topraksız üretimin yapılabildiğini vurgulayan Dallı, “İlimizdeki seraların yüzde 85’i geleneksel çünkü modern seraların maliyeti çok yüksek. Rantabl hale getirmek için büyük bir işletme olması gerekiyor. En az 30-35 dekarın üzerinde böyle bir yapı kurmalısınız ki size ekonomik olarak geri dönsün. Yani bizim çiftçinin yapabileceği iş değil” diye konuştu. 11 HABER www.koykahvesi.com.tr köy kahvesi 12 HABER www.koykahvesi.com.tr köy kahvesi “Büyükşehir Yasasında yeni düzenleme yapılmazsa küçükbaş hayvancılık yok olacak!” Batı Akdeniz Ekonomisini Geliştirme Vakfı (BAGEV) ve Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır, “Büyükşehir Yasası”nda değişiklik yapılmaması halinde, Türkiye’de küçükbaş hayvancılık ve tarımsal üretimin yok olacağını, vatandaşların da eti daha pahalı tüketmek zorunda kalacağını söyledi Çalıştay raporunu sektörle ilgili tüm kurumların yanı sıra ilgili bakanlıklara da sunacaklarını belirten Çandır, yeni kurulacak hükümetten de bu konuda taleplerde bulunacaklarını söyledi. B atı Akdeniz Küçükbaş Hayvancılık Çalıştayı’’ raporuna göre, “Büyükşehir Yasası’’nın değişmemesi halinde küçükbaş hayvan yetiştiriciliği yok olacak, vatandaş eti daha pahalı tüketecek. Batı Akdeniz Ekonomisini Geliştirme Vakfı (BAGEV) ve Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır, “Büyükşehir Yasası”nda değişiklik yapılmaması halinde, Türkiye’de küçükbaş hayvancılık ve tarımsal üretimin yok olacağını, vatandaşların da eti daha pahalı tüketmek zorunda kalacağını söyledi. Ekonomi Muhabirleri Derneği Antalya üyeleriyle bir araya gelen Ali Çandır, 2015 Ocak ayında Antalya İli Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği ile ortaklaşa düzenledikleri ‘’Batı Akdeniz Küçükbaş Hayvancılık Çalıştayı’’ raporunu açıkladı. Türkiye’de kişi başı kırmızı et tüketiminin 13 kilogram düzeyinde olduğunu ve çok yetersiz olan bu oranı artırmak için küçükbaş hayvancılığının geliştirilmesi gerektiğini bildirdi. Küçükbaşa da karkas teşviki verilmeli Batı Akdeniz Bölgesi’nin keçi sayısı bakımından Türkiye’de ikinci konumda olduğunu, yurttaşların et ihtiyacının karşılanması için küçükbaş hayvan yetiştiriciliği teşvik edilmesi, 20 TL olan küçükbaş havyan teşvikinin 35 TL’ye çıkarılması gerektiğini ifade eden Çandır, şu talepleri dile getirdi: “Küçükbaş hayvancılıkta kayıt dışı kesimler önlenmeli. Büyükbaş hayvan kesimlerinde olduğu gibi küçükbaş hayvan kesimlerinde de karkas teşviki verilmeli. Organize hayvancılık bölgeleri kurulmalı. Devletin gıda politikası çok sağlam temellere dayandırılmalı. Büyükşehir Yasası kırsal kesimlerde küçükbaş hayvacılık başta olmak üzere tarımsal üretimi zor durumda bırakacak, mera ve yaylalar kontrol edilemez hale gelecek. Büyükşehir Yasası ile köylerde başta hayvancılık olmak üzere tarımsal üretime darbe vurulacak. Büyük şehir Yasası’nda mutlaka yeni düzenleme yapılmalı. Bu düzenleme yapılmaz ise küçükbaş yetiştiriciliği yok olacak, vatandaş eti daha pahalı tüketmek zorunda kalacak. Et ithalatı artacak.’’ Çalıştay raporunda öne çıkan sorunlar ve öneriler Çoban mesai saati istiyor Sürü yöneticisi (çoban) kursları yetersiz. Çobanların sağlık güvencesi yok. Gençler çobanlık yapmak istemiyor. Kimse de çobana kız vermek istemiyor. Çoban mesai saati istiyor. İyi çoban sıkıntısı var. Çoban kendini bir akademisyen gibi yetiştirmeli. Yurtdışından gelen kaçak çobanlar var. Irklar kayboluyor. Orman içi otlak sahaları yetersiz. Yetiştiriciler sattıkları hayvanları sistemden göremiyor. KKKS yavaş çalışıyor, işlemler uzun sürüyor, karmaşık veri girişi var. Bürokrasi fazla. Islah çalışmaları Islah politikalarının merkezden yönetilmesi sonucu sorunlar oluşmakta. İl Islah Komitesi kurulmalı. Islah çalışmalarını bu komite yürütmelidir. Hayvan sahiplerinin aşı yapmaları önlenmeli. Serbest çalışan veteriner hekimler ve İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğündeki veteriner hekimler koordineli çalışmalı. Hastalıklarla mücadelede kurumlar arası bağlantı kopukluğu yaşanıyor. Yerel yönetimler salgın hastalıklarla mücadelede yetersiz görülüyor. Mera ıslahı için kaynak ayrılmalı Mera tahribine yönelik cezalar caydırıcı olmalı. Mera ıslahı için daha çok kaynak ayrılmalı. Tarım arazilerinin uygun dönemde otlatmaya açılması için düzenleme yapılmalı. Otlatılmayan alanların otlatılması için teşvik verilmeli. Üretim planlaması ve pazarlama Pazara sevk edilen veya kesime gönderilen tüm hayvanlar kayıt altına alınmalı, kayıt dışı kesimler önlenmeli. Bu amaçla büyükbaşlarda olduğu gibi küçükbaşlarda da karkas üzerinden teşvik verilmeli. Et ve Süt Kurumu’nun üretici ve tüketiciyi koruması, kırmızı et fiyatına denge getirilmesi, et fiyatlarının belirlenmesinde tüm paydaşların katılımı ile ortak politika ve yol izlenmeli, üretici örgütleri tek bir çatı altında toplanmalı ve tüm örgütlerdeki kavram kargaşası önlenmelidir. Hayvan pazarları illerde haftada bir yerine iki gün kurulmalı, böylelikle küçük üreticinin pazara ulaşması kolaylaştırılmalıdır. Sanayicinin büyükbaş ve tavuk etine verdiği önemin küçükbaş hayvanlara da verilmesi sağlanmalı. Sürdürülebilirliğin sağlanması adına bu değerli hayvanlardan elde edilen ürünler hak ettiği değerde pazarlanabilmelidir. Bu amaçla oğlak ve keçi etinin tanıtımı yapılarak besin değeri tüketiciye doğru bir şekilde anlatılmalıdır. Haksız rekabetin önlenmesi adına reyonlarda koyun keçi, oğlak ve kuzu eti ayrı ayrı etiketlemeli. Köylerin mahallelere dönüştürülmesi sebebiyle, yerleşim yerleri veya mahalle içerisinde kurulacak olan yeri işletmeler ruhsat alamamakta. Organize hayvancılık bölgeleri ile işletmelerin toplulaştırılması, üretici birliklerinin bu alanlarda söz sahibi olmasının sağlanması, çok sayıda küçük ölçekli aile işletmelerini bir araya getirilip, alt yapı eksikliklerinin giderilerek işletmelerin ruhsatlandırılması sağlanmalı. Doğrudan yetiştirici birlikleri ile ilgili bir temel yasa oluşturulmalı. Kaynak: Dünya Gazetesi 13 www.koykahvesi.com.tr T arım politikalarında hayvancılığın önemi çok büyük. Hayvancılık politikalarında üst üste yapılan büyük yanlışlıkların sonucunda küçükbaş hayvancılığımız can çekişiyor. Türkiye’de ucuz et üretimi için büyükbaş hayvan üretimi teşvik edilirken küçükbaş hayvancılık hep gözardı edildi. Oysa büyükbaş hayvancılık Türkiye’de et için değil süt için yapılıyor. Ağırlıklı olarak Holstein ırkı beslenen Türkiye’de dana eti olarak da bu ırk mecburen tüketiliyor. Oysa Holstein et ırkı değil sütçü bir ırk. Ancak büyükbaş hayvan üretimi için verilen teşviklerin yarısı bile küçükbaş hayvan ırkları için verilmiyor. köy kahvesi HABER Yazı/Yorum Küçükbaş Hayvancılığın büyük sorunları!.. Ersin Bozkurt Teşvik verilen küçükbaş ırkı içinde yer alan Saanen keçileri de sütü için yatırım yapılan bir tür. Yani sözün özü; Türkiye’de eti için beslenen ve bunun için de teşvik edilen ırk sayısı yok denecek kadar az. Bütün bunların yanı sıra Büyükşehir Yasası ile tarım ve hayvancılığın önü daha da tıkandı. Geçtiğimiz Ocak ayında Antalya’da Batı Akdeniz Ekonomisini Geliştirme Vakfı (BAGEV) ve Antalya Ticaret Borsası tarafından düzenlenen “Batı Akdeniz Küçükbaş Hayvancılık Çalıştayı”nda sorun dile getirildi ve sonuç bölümünde neler yapılması gerektiği rapor haline getirildi. Antalya Ticaret Borsası başkanı Ali Çandır, Ekonomi Gazetecileri Derneği üyeleri ile yaptığı basın toplantısında bu raporun sonuçlarını anlattı. Türkiye’de kişi başına düşen kır- mızı et tüketiminin 13 kg civarında olduğunu belirten Çandır, bu rakamın çok yetersiz olduğunu ve artması için küçükbaş hayvancılığın geliştirilmesi ve teşvik edilmesi gerektiğini söyledi. Küçükbaş hayvan kesimlerinde de karkas teşviki verilmesi gerektiğini belirten Çandır, Organize Hayvancılık Bölgeleri kurulması halinde hayvancılığın gelişme sürecinin hızlanacağını da dile getirdi. Seçim sonrası kurulacak hükümete hazırlanan raporun sunulacağını ve bu konuda somut adımların atılmasını isteyeceklerini belirten Çandır kayıt dışı kesimlerin de mutlaka önlenmesi gerektiğini, 20 TL olan küçükbaş hayvan teşvikinin minimum 35 TL’ye çıkartılmasını talep edeceklerini söyledi. Büyükşehir Yasası ile kırsal kesimlerde küçükbaş hayvancılık başta olmak üzere tarımsal üretimin de zorlaştırıldığını, mera ve yaylaların kontrol edilemez hale geldiğini dile getiren Çandır, yeni düzenlemeler yapılmazsa tarım ve hayvancılığın giderek yok olacağını ve eti çok daha fazla ücret ödeyerek yiyebileceğimizi ifade etti. Tespitlerin çok doğru olduğunu ve bunların yapılmaması halinde zaten eti çok kısıtlı yiyen bir toplum olarak hiç et yiyemeyen bir toplum olacağımızdan kuşkum yok. Tarım ve hayvancılık için artık çok daha kalıcı ve ciddi önlemlerin alınması şart! İthal büyükbaşlar geliyor T Gebe Hayvanların Kesimleri Önlenmeli İzmir Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Ahmet Güldal, Kemalpaşa ilçesine bağlı 'Halilbeyli Köyü Kırsal Kalkınma Kooperatifi'ne ait mezbahaya bir denetim ziyareti gerçekleştirdi. İl Müdür Yardımcısı Hüseyin Akbaş ile Hayvan Sağlığı ve Yetiştiriciliği Şube Müdür Vekili Ayşe Şener'in katıldığı ziyarette, İl Müdürü Güldal, yetkililerden canlı hayvan ve et fiyatları hakkında bilgi alarak, incelemelerde bulundu. Ülkemizde et ve süt üretiminin arttırılması için gebe veya damızlık niteliği taşıyan dişi hayvanların kesimlerinin önlenmesinin büyük önem taşıdığını ifade eden Güldal, yetiştiricilerin dişi hayvanların damızlık değerini yitirdiğini gösteren veteriner hekim raporları ile birlikte kesime getirilmesi konusuna dikkat çekti. Konuyla ilgili denetimlerin il genelinde devam edeceğini belirten Güldal, "Damızlık değerini yitiren dişi hayvanlar konusunda, serbest ya da resmi veteriner hekimler tarafından düzenlenmiş olan raporların ve hayvanların, kesimhanelerde görevli resmi veteriner hekimlerce itinalı bir şekilde kontrol edilmesini ve bu kontroller sonucu uygun görüldüğü takdirde kesimlerine izin verilmesi gerek" dedi. ürkiye Kırmızı Et Üreticileri Merkez Birliği'nin Uruguay’dan ithal ettiği 9 bin 250 adet besilik büyükbaş hayvan, Bandırma, Çelebi Limanına getirildi. Büyükbaş hayvanlar yapılacak olan kontrollerin ardından Van, Kırşehir, Sakarya, Bursa, Düzce, Aydın ve İzmir’de bulunan üreticilere dağıtılacak. 180 bin tane daha gelecek Konuyla ilgili gazetecilere açıklamalarda bulunan Bursa İnegöl Süt Üreticileri Birliği Başkanı Şaban Çetizli, “Türkiye Kırmızı Et Üreticileri Merkez Birliği tarafından Uruguay’dan ithal edilen 9 bin 250 adet besilik büyükbaş hayvan Bandırma, Çelebi Limanına getirilmiştir. Büyükbaş hayvanların yapılacak kontrollerin ardından Van, Kırşehir, Sakarya, Bursa, Düzce,Aydın ve İzmir’de bulunan büyükbaş hay- van üreticilerine dağıtılacaktır. Yapılan anlaşmalar gereği 180 bin adet daha büyükbaş hayvan periyodik aralıklarla ülkemize gelecek ve yurdun değişik yerlerindeki üreticilere dağıtılacak. Gelen hayvanların ırkları; Limuzin, Şarole, Angus ve Belçika Lavisi’dir. Desteklerinden dolayı Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'na teşekkür ederiz”dedi. Kanatlı hayvan sevkine sağlık raporu zorunluluğu Olası bir kuş gribi vakasına karşı tedbiri elden bırakmayan İzmir Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü, bu amaçla ‘Kuş Gribi Hastalığına Karşı Alınacak Önlemler’ ile ilgili bir toplantı düzenledi. İl Müdürlüğü tarafından, hayvan hastalıklarına karşı il içindeki canlı kanatlı hayvan sevkinde ‘Veteriner Sağlık Raporu Alınması’ şartı getirildi. İl Müdürlüğüne bağlı Hayvan Sağlığı ve Yetiştiriciliği Şubesi tarafından organize edilen toplantıya, İl ve İlçe Müdürlüklerindeki görevli teknik personel, kanatlı hayvan sektörü temsilcileri katıldı. Düzenlenen bilgilendirme toplantısında katılımcılara konuyla ilgili ‘Hayvan Sağlık İl Komisyon Zabıtası Kurulu Kararları’ aktarıldı. Toplantıda ayrıca, kuş gribi hastalığına karşı alınacak önlem üzerinde duruldu. 14 HABER www.koykahvesi.com.tr Küçükbay Grubu İSO 500’de Ege’nin gururu İ stanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından açıklanan Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşu listesinde Küçükbay Yağ San.A.Ş. 98’nci sırada yer alırken, yeni kuruluşu Reka Bitkisel Yağlar A.Ş. 255’nci olarak listede yer aldı. Yağ sektörünün güçlü kuruluşu Küçükbay Yağ Sanayi A.Ş.’nin her yıl istikrarlı bir şekilde yer aldığı İSO 500’de gerçekleşen bu tablo yüzleri güldürdü. Küçükbay Grubu’nun İzmir’de Orkide ve Ekiz markası ile bitkisel yağ üretimi ve satışı faaliyetinde bulunan şirketi Küçükbay Yağ ve Deterjan Sanayi A.Ş., 2014 yılında yaptığı 888.597.832 TL satış ile en büyük 500 sanayi kuruluşu arasında 98. sırada yer aldı. Küçükbay Grubu’nun İstanbul merkezli bitkisel yağ üretimi yapan ve Türkiye’nin en büyük yağlık tohum kırma tesisine sahip yeni kuruluşu Reka Bitkisel Yağlar A.Ş. de üretime geçmesinin ikinci yılında en büyük ilk 500 sanayi şirketi listesinde 396.603.136 TL ciro ile 255. sırada yer alarak büyük bir başarı gerçekleştirdi. Küçükbay Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Küçükbay, sıvı ve margarin dahil endüstriyel yemeklik yağ sektörünün her türünde en geniş ürün yelpazesine ve en büyük kapasitesine sahip olan Grubun, sadece yurt içinde değil ihracat pazarlarında da faaliyetlerine devam ettiğini açık- ladı. 2015 yılında da büyümeye devam edeceklerini ve konsolide bazda Grup cirosunu 2 milyar TL’ye çıkarmayı hedeflediklerini ifade eden Küçükbay, “Başarı yolculuğumuzda Türk halkı, tedarikçilerimiz, bayilerimiz ulusal ve uluslararası müşterilerimiz ile birlikte yürüyoruz. Ülkemize hizmet yarışında, geleceğimiz için yeni yatırımlarla gücümüze güç katarken Türkiye için üretiyor, ihracat yapıyor, Türkiye ile birlikte büyüyoruz. Bu gururu bizlere yaşatan tüketicilerimize, çalışanlarımıza teşekkür ederiz” dedi. Önceki yıl faaliyete geçen Avrupa’nın en büyük yağ tesisleri arasında gösterilen Tekir- dağ Muratlı’daki entegre yağ tesisleri ve zeytinyağı alanında bir biri ardına yaptıkları yatırımlarla büyüme hedeflerini büyük bir kararlılıkla sürdürdüklerini de sözlerine ekleyen Küçükbay Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Küçükbay, “Üst düzey yönetimimiz ve personelimizin katkılarıyla teknolojiye, kaliteye yatırım yaparak Orkide markalı ürünlerimizi iç pazarda olduğu kadar dış pazarda da en iyi şekilde sunduk. Ar-Ge’ye ve kalite standartlarına verdiğimiz ağırlıkla güvenilir marka imajımızı sağlamlaştırdık. Kaliteli ürün-uygun fiyat dengesini korumaya daima özen gösterdik” şeklinde konuştu. köy kahvesi Ayçiçeği üreticisine 1,1 milyon lira destek Manyas'ta ayçiçeği üreticisine 1 milyon 100 bin lira destek ödemesi yapılacak. Manyas Yağlı Tohumlar Kooperatifi Başkanı Sadettin Kalpakçı, ilçede ayçiçeği üretimi yapan çiftçilere toplamda 1 milyon 100 bin lira ödeme yapılacağını belirtti. Kilogram başı 30 kuruş destek verildiğini kaydeden Kalpakçı, "479 ayçiçeği üreticimize 5 bin 200 ton ayçiçeği karşılığında 1 milyon 100 bin lira destek ödemesi yapılacak. Desteklemeler ile beraber 2014'te ayçiçeği alım fiyatı 1,65 liraya ulaştı. Ödemeler Gıda , Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından kooperatifimiz aracılığıyla gerçekleşecek. Üreticilerimiz kimlik numaralarının son rakamına göre ödemeleri Ziraat Bankası'ndan alabilirler" diye konuştu. Kalpakçı, 2015 ayçiçeği alım kampanyasında kooperatiflerine ürün dökecek ortaklarının rekolte beyanname verme süresinin 15 Temmuz'da sona ereceğini de sözlerine ekledi. Aydınlı 7 bin 600 üreticiye fark ödemesi desteklemesi yapılacak Aydın’da kütlü pamuk, yağlık ayçiçeği, soya ve hububat üretimi yapan 7 bin 600 üreticiye 163 buçuk milyon TL fark ödemesi desteklemesi yapılacak. Aydın Tarım Havzaları Üretim ve Destekleme Modeline göre 2014 Yılı Ürünü Yağlı Tohumlu Bitkiler, Hububat ve Baklagil Fark Ödemesi Uygulaması İl Komisyonu Vali Yardımcısı Komisyon Başkanı Abdullah Aslan başkanlığında toplandı. Aydın genelinde kütlü pamuk, yağlık ayçiçeği, soya fasulyesi, buğday ve arpa üreticileri- ne ilçelerden gelen sonuçların ve sistemden alınan verilerin İlçe Komisyon kararları ile karşılaştırıldı. Aydın genelinde; 2014 yılı kütlü pamuk, yağlık ayçiçeği ve soya fasulyesi üretimi yapan 6 bin 977 üreticiye, 162 milyon 980 bin 701,62 TL, hububat üretimi yapan 623 üreticiye ise 609 bin 620,62 TL hakkedişleri düzenlenerek Komisyon Kararları ve Ödeme İcmalleri prim ödemelerinin yapılması doğrultusunda Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü’ne gönderildi. Manisa’da 36 projeye “hibe” desteği Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından son değerlendirilmesi yapılarak onay verilen 36 proje, Manisa’da faaliyete geçmeye hazırlanıyor. Gıda Tarım ve Hayvancılık Manisa İl Müdürü Hasan Çebi, 9. Etap sözleşmelerinin imzalandığı toplantıda yatırımcılarla bir araya geldi. İl Müdürü Çebi, Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı kapsamında gerçekleştirilen Tarıma Dayalı Ekonomik Yatırımların, Manisa’nın tarım potansiyelini artıracağını belirterek, 36 proje sahibinin Manisa’da yatırım yapmaya hazır olduğunu söyledi. Manisa’ya 2006 yılından bu yana uygulanan yatırım programları çerçevesinde, 2014 yılı itibariyle 8 etap halinde 165 proje gerçekleştirdiklerini belirten Çebi, bu projelerin toplam tutarının 73 milyon 438 bin lira olduğunu ve verilen hibe tutarının 37 milyon 577 bin lira olduğunu kaydetti. 2015 yılında yapılacak olan 36 projenin toplam yatırım tu- tarının 31 milyon 116 bin olduğunu bunun 15 milyon 248 bininin yapılan sözleşmelerle hibe kapsamında yatırımcılara verileceğini vurguladı. Toplantı, proje sahipleriyle 2015 yılı Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı Kapsamında 9. Etap sözleşmelerinin imzalanmasıyla sona erdi. 15 HABER www.koykahvesi.com.tr köy kahvesi Ucuz ve doğal ete ulaşmanın yolu Keçi'den geçiyor Türkiye Çin’e 5 bin ton zeytinyağı satmayı hedefliyor Batı Akdeniz Ekonomisini Geliştirme Vakfı (BAGEV) ile Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği’nin (DKKYB) birlikte düzenlediği Batı Akdeniz Küçükbaş Hayvancılık Çalıştayı’nın sonuç raporu açıklandı B atı Akdeniz Ekonomisini Geliştirme Vakfı (BAGEV) ve Antalya Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır, Ekonomi Muhabirleri Derneği üyeleriyle bir araya geldi. Buluşmada BAGEV ve DKKYB birlikteliğinde Ocak ayında yapılan Batı Akdeniz Küçükbaş Hayvancılık Çalıştayı Sonuç Raporu paylaşıldı. Başkan Çandır çalıştayda, 9 masada küçükbaş hayvancılığın sorunlarına ilişkin 200 soruya yanıt arandığını kaydetti. Çandır, çalıştayın; Burdur, Isparta Antalya illerinden gelen üreticilerin, et ticareti yapanların, STK temsilcilerinin ve bilim adamlarının katılımıyla yapıldığını belirtti. Çalıştayda sürü yönetimi, hayvanların kayıt sistemi, çobanlık mesleğinin sorunları, mera-otlak-orman ilişkisi, hayvan hastalıkları, üretim planlaması ve et tüketimi gibi bir çok sorun gündeme geldi. Çandır, hazırlanan raporu Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na sunacaklarını, hayvancılıkla ilgili tüm kuruluşlara göndereceklerini bildirdi. Sözlerine devam eden Çandır, yayınlanan raporla ilgili, “Küçükbaş hayvancılığın Batı Akdeniz’de gelişmesi için yapılması gerekenler yeni kurulacak hükümete de ileteceğiz. Konunun taraflarıyla küçükbaş hayvancılığın gelişmesi için bir çalışma grubu oluşturacağız” dedi. Yurtdışından gelip kaçak çalışan çobanlar var Rapora göre, Antalya 1 milyonun üstündeki koyun ve keçi varlığıyla Mersin’in ardından ülkede ikinci sırada yer alıyor. Ancak, “keçi ormana giremez” gibi yanlış uygulamalar nedeniyle bölgedeki küçükbaş hayvan varlığı yüzde 40 oranında azaldı. Son dönemde yanlışlığın farkına varılarak politika değişikliğine gidildi ancak küçükbaş hayvancılığın bölgede gelişmesi için daha fazla önlem alınması ve desteklemede bulunulması gerekiyor. Rapora göre, küçükbaş hayvancılıkta en büyük sıkıntılardan biri çoban. Halkın çobana kötü gözle bakıldığına dikkat çekilen raporda, çobana kız bile verilmediği vurgulandı. Çobanların sağlık güvencesi olmaması, elektrik su gibi temel gereksinimlerini karşılayamama gibi karşılaştıkları zorluklar nedeniyle 2 bin TL maaşla hayvan otlatmak yerine, 800 TL maaşla kentte yaşamayı tercih ettiğine dikkat çekilen raporda, yurt dışından gelerek kaçak çalışan çoban varlığına vurgu yapıldı. BAGEV Başkanı Ali Çandır, “Çoban sıkıntısı nedeniyle Bulgaristan, Rusya, Suriye gibi ülkelerden gelen çobanlar var” dedi. Keçi azalınca et fiyatı arttı Çalıştay raporunda, köylere mahalle statüsü kazandıran Büyükşehir Yasası’nın bölgedeki hayvancılığı tehdit ettiği de belirtildi. Küçükbaş hayvan varlığının azalmasıyla et fiyatlarında yükseliş yaşanması da Çalıştay Raporu’na girdi. Raporda yazana göre; kıl keçisi, özellikle de bölgenin öz evladı Honamlı gibi keçi ırkları desteklenmeli, etçil hayvanlar kadar hızlı büyüyen, sütçül hayvanlar kadar döl verimi olan bu ırka sahip çıkılmalı. BAGEV Başkanı Çandır, geçtiğimiz yıllarda keçilerin ormana girmesinin yasaklanmasına dikkat çeti ve ekledi, “Et fiyatlarındaki artışlar da hep bu dönemlere geliyor. Bizim Toroslar’ın avantajını değerlendirerek doğal beslenme koşullarında keçi üretimini artırmamız gerekiyor ki insanımız ete daha kolay ulaşsın”. Raporda yer olan bilgiye göre Türki- ye’de kişi başına yıllık 13 kilogram kırmızı et tüketiliyor. Bu rakam ABD’de 31, AB ülkelerinde 20 kilograma kadar çıkıyor. Türkiye’de kişi başına yıllık toplam et tüketimi ise 25,3 kilogram. Türkiye, yakın çevresindeki ülkelerle kıyaslandığında en düşük et tüketimine sahip ülke. Kişi başına yıllık et tüke- timinde komşularımızın durumu bizden çok daha iyi: Rusya’da 62,9 kg, İran’da 36,3 kg, Yunanistan’da 74,8 kg, Bulgaristan’da 53 kg, Azerbaycan’da 32 kg, Ermenistan’da ise 32 kg, Suriye’de ise 22, kilogram. Ukrayna, İsrail, Lübnan, Mısır, Libya, Tunus’ta bile kişi başına et tüketimi Türkiye’nin çok üstünde. İzmirli 21 üreticiye, 51 Saanen Tekesi dağıtıldı Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından hazırlanan ‘Koyun ve Keçilerde Verimliliği Arttırma Projesi’ kapsamında Torbalı, Menderes ve Buca’dan toplam 21 üreticiye, 51 adet damızlık saanen tekesi törenle dağıtıldı. Torbalı’da düzenlenen teke dağıtım töreni; Torbalı Kaymakamı Aydın Memük, İzmir Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Ahmet Güldal, Torbalı Belediye Başkanı Adnan Yaşar Görmez, İzmir Koyun-Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı Özer Türer, Torbalı Ziraat Odası Başkanı Yılmaz Girgin’in katılımıyla gerçekleşti. Törende konuşan İzmir Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Ah- met Güldal, “Torbalı’da ilk kez böyle bir proje düzenleniyor. Daha önce birçok bölgede düzenlediğimiz proje verimliliğini gösterdi. Torbalı’da da göstereceğine inanıyorum. Yetiştiricilerimizin elindeki yerli teke ırklarla daha kaliteli sürüler elde edilerek ülke ekonomisine katkı sağlamasını amaçlanıyor. Yetiştiricilerin de verilen bu hizmeti en iyi bir şekilde değerlendirmesi gerekiyor. Bu kapsamda 21 üreticiye toplam 51 adet hayvan dağıttık. Yapılan çekiliş sonucunda üreticiler hayvanlarını 1 saat içerisinde aldı” dedi. Güldal, 2010 yılından bu yana İzmirli çiftçilere 273 adet damızlık hayvan dağıtımı gerçekleştirildiğini hatırlattı. 16 HABER www.koykahvesi.com.tr köy kahvesi Türkiye'nin 2014 yılı hayvansal ürün ve hayvan ihracatı 2 milyar 100 milyon Dolar G ıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Mersin Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliğinin Akdeniz İhracatçı Birlikleri (AKİB) binasında düzenlenen sektör toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin 2014 yılında hayvansal ürün ve hayvan ihracatı 2 milyar 100 milyon dolar olduğunu söyledi. Yörüklerin sıkıntılarını çok iyi bildiklerini ve onlara önemli destek verdiklerini ifade eden Bakan Eker, Damızlık koyun ve keçi yetiştiricilerinin önemli bir üretici kitlesi olduğunun altını çizerek bu meslek grubunun kendi dönemlerinde özel desteklendiğini söyledi. Hayvancılığın gelişmesi için yapılan çalışmaları anlatan Bakan Eker, küçükbaş hayvan sa- yısının geçen yıl 42 milyona çıktığını bildirdi. Bakan Eker, sürü yönetimi elemanı yetiştirilmesi adına eğitim çalışması başlattıklarını anımsatarak, sürü ıslahı için de 2006'dan beri damızlık koç ve teke dağıtımı yaptıklarını belirtti. Hayvan yetiştiriciliğine faizsiz yatırım ve işletme kredi desteği verdiklerini vurgulayan Bakan Eker, "Bugüne kadar hayvancılık için 381 bin üretici 8,9 milyar lira faizsiz kredi aldı" dedi. Konuşmasında Bakan Eker, bu yıl küçükbaş hayvanı sözleşmeli besicilik modeli içine aldıklarını ifade ederek, şöyle devam etti: "Yani şunu yapmaya çalışıyoruz, şehirlerde insanlar daha fazla koyun, keçi eti yesin. Bunu uygulamak durumundayız. Bunun için de ko- yun eti ve sütünün tüketimini artırmamız lazım. Şehirlerde çocuklar evlerinin içinde koyun eti ve sütü tüketmiyorsa ne yapacağız? Bunun bir şekil- de tedbirlerini alacağız, teşvik edeceğiz, öğreteceğiz." Milli Savunma Bakanlığı ve Türk Silahlı Kuvvetlerine tedarikçilik yapan Et ve Süt Kuru- muna kırmızı ette yüzde 10 küçükbaş et kotası koyduklarını aktaran Bakan Eker, bu düzenlemenin üretici için hayata geçirildiğini söyledi. Bakan Eker, kırsal kalkınma desteklerini anlatarak, Türkiye'nin süt üretiminin 8,5 milyon tondan 18,5 milyon tona, kırmızı et üretiminin de 420 bin tondan 1 milyon tona çıkartıldığını vurguladı. Bakan Eker, cumhuriyet tarihinde ilk kez damızlık keçi ihracatı yapıldığını vurgulayarak, "Türkiye'nin 2014 yılında hayvansal ürün ve hayvan ihracatı 2 milyar 100 milyon dolar. Bunun dış ticaret fazlası da 1 milyar 600 milyon dolar. Yani Türkiye, dışarıdan aldığından 1 milyar 600 milyon dolar daha fazlasını dışarıya satıyor, yani net ihracatçıdır, ithalatçı değildir" diye konuştu. 17 HABER www.koykahvesi.com.tr köy kahvesi Buğday üreticisi isyanda Buğday fiyatı maliyetleri kurtarmadı. Borçlarını ödemekte zorlanan çiftçi, fiyatın geç açıklanması yüzünden ürününü tüccara ucuza sattı. TMO alım yapmazsa fiyatların daha da düşeceği belirtildi G ıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker’in açıkladığı 2015 yılı hububat müdahale alım fiyatlarına göre; Anadolu kırmızı sert ekmeklik buğday müdahale alım fiyatı ton başına 862 TL oldu. Bakanlıkça verilen ton başına 127 TL prim ve diğer desteklerle birlikte fiyatın 989 TL’ye yükseldiği bildirildi. Aydınlıkbuğday tarımının yapıldığı yörelerdeki üreticilerle görüştü. Açıklanan alım fiyatından üretici memnun değil. Konyalı, Adanalı, Hataylı ve Antalyalı üreticiler açıklanan fiyatın yetersiz olduğunu, piyasada tüccarın insafına bırakıldıklarını söylediler. Ekmeklik A1 sınıfı 13.5 protein barındıran kırmızı sert buğdayda yıllık ihtiyaç 21.5 milyon ton. Geçen yıl 18.5 milyon ton üretim gerçekleşti. Bu yıl 25 milyon ton üretim gerçekleşecek. Ziraat odaları başkanları, TMO alım yapmazsa fiyatların daha ise 82 kuruş' dedi. Bundan ötürü bütün çiftçilerimiz bir sıkıntıya girmiştir. Borçlarını bile ödeyemez. İkinci mahsülünü tarlaya atamaz” şeklinde konuştu. Çukurova buğdayı ucuza gidecek da düşeceğini belirtiyorlar. Akdenizli bir üretici, buğday alım diyatına “satmayız, ineklerimize yediririz” diyerek tepkisini dile getirdi. İflas ederiz! Hataylı çiftçi Fahrettin Büyükkaya da, “Çiftçinin hiçbir girdisi ucuzlamadı, ucuzlayan ise çiftçinin buğdayıdır. Devlet fiyat belirlemedi burada ki on veya on beş tüccarın insafına bırakıldı’’ dedi. Çiftçi Hüsnü Hatunoğlu ise “Çifti bu fiyatla iflas eder” ifadelerini kullandı. Çiftçi Mehmet Şanverdi, “Zaten çiftçi buğdayını tüccara 75 kuruştan kaptırmıştır. Ben dün buğday fiyatını kestim ve fabrika bana 74 kuruş kesti. Ben itiraz ettim ama alıcı ise, 'Geçen sene Gaziantep teslimi 92 kuruş, bu sene Seyhan Ziraat Odası Başkanı Süleyman Girmen, Çukurova buğdayı için daha da düşük bir fiyat beklediklerini kaydetti. Girmen, “Ton başına 862 TL olarak verilen bu fiyat, en kaliteli buğday içindir. Dolayısıyla Çukurova buğdayı bu fiyatın çok altında alıcı bulacaktır” dedi. Adana Ziraat Mühendisleri Oda Başkanı Semih Karademir de durumu, “Adana’da da buğday hasadı bitti, hasad edilen buğday 75 kuruş seviyelerinde tüccarın eline geçti” sözleriyle özetledi. Mayıs ayında buğday fiyatının 1 TL/kg olmasını talep ettiklerini hatırlatan Karade- mir, belirlenen fiyatın maliyetin altında olduğunu söyledi. Kaçanların yerini yabancılar alıyor Türkiye’de ekmeklik üretiminin yüzde 12’sini karşılayan Konya Ovası’nda da durum iç açıcı değil. Konya Ziraat Odası Başkanı Celil Çalış, “Bizim tarım camiası olarak en çok kortuğumuz şey şu; tarımdan kopan, kaçan çiftçinin yeniden tarıma dönmediği bir zamandayız. Kaçanların yerini kimler alıyor? Uluslararası şirketler yönleniyor” diye konuştu. Çalış, “Bu yıl bakanlığın müdahil olması çok olumlu, fakat ‘baş fiyat’ değil de ‘taban fiyat’ olsaydı çok yerinde bir yaklaşım olacaktı. En önemli unsur TMO’nun alım miktarı. Sadece masrafları karşılamak çiftçiyi borçtan kurtaramayacak. Bir miktar borç ödeyip tekrar kredi çekecek duruma gelmesini istiyoruz’’ dedi. Rusya için özel üretilen dev domatesler elde kaldı A ntalya’da, Rusya için üretilen, tanesi 1 kilogramın üzerine çıkan dev domatesler ülkede yaşanan devalüasyonun ardından üreticinin elinde kaldı. Çareyi dev domatesleri iç piyasada sunmakta bulan üretici ’hormon’ endişesine takılırken Ziraat Mühendisleri Odası Şube Başkanı Vahap Tuncer, ürünün hormonla değil yetiştirilmesi sırasında meyve seyreltmesiyle elde edilmiş özel çeşitler olduğunu söyledi. Rusya pazarı için üretimi özel yapılan ve tanesin ağırlığı 1 kilogramın üzerinde çıkan ’beef’ tipi domatesler Rusya’da yaşanan ekonomik kriz ve rublenin değer kaybetmesiyle Antalyalı üreticinin elinde kaldı. Ziraat Mühendisleri Odası AntalyaŞube Başkanı Vahap Tuncer, yaklaşık 600 dekar alanda Rusya pazarı için dev domates ve dikenli salatalık üretimi yapıldığını söyledi. Tüketicide “hormonlu” korkusu Fakat Rusya’nın yaşadığı ekonomik sıkıntıların özellikle domates ihracatında düşüşe neden olduğunu belirten Tun- cer, üreticinin de çareyi iç pazara yönelmekte bulduğunu söyledi. Fakat bu domates çeşidinin gerek iri olması gerekse şeklinin değişik olmasıyla tüketicide ’genetiğiyle oynanmış, kimyasal işlemden geçmiş’ endişesi yarattığını belirten Tuncer, şunları söyledi: "Bu domatesin hormon ya da kimyasal kullanımıyla hiçbir ilişkisi yoktur. Hibrit tohumla, beef denilen iri domates yetiş- tirici tarafından salkımda meyve seyreltmesi yöntemiyle elde ediliyor. Salkımda bulunan meyve sayısını azaltarak daha iri ve daha büyük meyve elde ediliyor. Herhangi bir endişeye gerek yok. Bu tür, bambus arılarıyla döllendirilmiş özel çeşittir. Özel koşullarda tanesi 1 kilogram 800 grama kadar çıkabiliyor." Kilosu 1,5 Dolara satılacaktı Rusya pazarına bu ürünün kilosu 1.5 dolar seviyesinden ihraç edilirken iç pazarda son dönemde domates fiyatlarında sert bir düşüş yaşandığını ve iç pazar için 50 - 60 kuruşluk fiyatların geçerli olduğunu aktaran Tuncer, "Rusya pazarına satmaya devam edebilseydik üretici kazanacaktı. İç pazarda tüketicinin ürüne reaksiyon göstermesi nedeniyle talep oluşturulmuyor" dedi. 18 HABER www.koykahvesi.com.tr köy kahvesi FAO Türkiye Temsilcisi Yuriko Shoji: Gıda fiyatları küresel fiyatlara uygun B irleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Türkiye Temsilcisi Yuriko Shoji, dünyada gıda fiyatları düşerken Türkiye'de yükselmesinin yerel üretim trendlerine bağlı olduğunu belirterek, "Satın alma gücüne göre Türkiye'de gıda fiyatları küresel fiyatlara uygun" dedi. FAO'nun Avrupa ve Orta Asya'daki gıda güvensizliği ve yetersiz beslenme üzerine ilk defa yayınladığı raporu, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Konferans Salonunda basın toplantısıyla açıklandı. Basın toplantısında raporu değerlendiren Shoji, söz konusu analizin Türkiye'yi de içine alan 53 üye ülkeyi kapsadığını söyledi. Shoji, Avrupa ve Orta Asya'daki ülkelerin gıda güvenliklerini sağlamak için farklı stratejiler benimsediklerini bildirdi. Ülkelerin açlıkla mücadele için attıkları adımların çeşitlilik gösterdiğini aktaran Shoji, şöyle devam etti: "Ülkelerde yaşanan deneyimlere bakarak bazı tekrar eden ögeleri rahatlıkla görebiliriz. Kapsayıcı ekonomik gelişme, tarımsal modernizasyon, kırsal kalkınma, aile çiftçilerinin desteklenmesi, etkili sosyal koruma mekanizmalarının varlığı ve farklı faaliyetlerin birbiriyle uyum içinde olması bunlardan bazıları. Bu ögeler, tesadüfi olarak karşımıza çıkmıyor. Bunlar; hükümetlerin, sivil toplumun ve devlet dışı aktörlerin daha kapsayıcı bir kalkınma süreci için ısrarlı çabalarının bir sonucudur." Shoji, "Kuraklık gıda fiyatlarını etkiledi. Spekülasyonlar da söz konusu olabiliyor. Satın alma gücüne göre Türkiye'de gıda fiyatları küresel fiyatlara uygun" dedi "Küresel fiyatlara uygun" 27 Mayıs'ta yayımlanan "Dünyada Gıda Güvensizliğinin Durumu 2015 Raporu"nun, küresel ölçekte yetersiz beslenen insan sayısının son 25 yılda ilk defa 800 milyondan az olduğunu ortaya koyduğunu ifade eden Shoji, şunları kaydetti: "Bu, 1990'lardan beri 216 milyon insanın açlıktan kurtulduğu anlamına geliyor. Fakat, dokuz kişiden biri hala sağlıklı, aktif ve üretken bir hayat sürdürmek için yeterli gıdaya ulaşamıyor. FAO olarak gıda üretiminin artması için çok çaba harcadık. Bugün çabamız, açlığın sona erdirilmesine odaklanıyor. 2015 Uluslararası Toprak Yılı ilan edildiği için sağlıklı gıdanın sağlıklı topraklarda, sağlıklı tohumlarda ve sağlıklı gıda sistemlerinde başladığını hatırlatmak isterim. Eğer kendi görevimizi yaparsak sıfır açlık, kendi yaşam süremiz boyunca gerçekleştirebileceğimiz bir hedefe dönüşebilir." Gazetecilerin, dünyada gıda fiyatlarının düştüğünü, Türkiye'de ise arttığını hatırlatması üzerine Shoji, "Kuraklık gıda fiyatlarını etkiledi. Spekülasyonlar da söz konusu olabiliyor. Satın alma gücüne göre Türkiye'de gıda fiyatları küresel fiyatlara uygun" ifadesini kullandı. "Büyümeye yoksul kesim dahil edilmeli" FAO Programlar Sorumlusu Sheikh Ahaduzzaman da Türkiye'nin ekonomik büyümesine yoksul kesimin dahil edilmesi gerektiğini belirterek, bunun için yoksul ailelerin verimliliklerinin ve gelirlerinin artırılarak gıdaya ulaşmalarının kolaylaştırılması gerektiğini dile getirdi. Ahaduzzaman, Türkiye'de devlet tarafından sosyal korumanın yetersiz beslenme oranının düşürülmesi için şart olduğunu belirterek, "Bunun için okul beslenme programı, yoksullara nakit para verilmesi, kırsal kesimde piyasaya erişimin kolaylaştırılması, istihdam sağlanması gerekir" dedi. Aha- duzzaman, Türkiye'nin dünyada en fazla tarım ürünü ihraç eden 10 ülke içerisinde yer aldığını anımsattı. "Açlıkla mücadelede mesafe alındı" Türkiye'nin de içinde bulunduğu Avrupa ve Orta Asya bölgesinde açlık sorunu ile mücadelede mesafe alındığına vurgu yapılan raporda, söz konusu bölgelerde dengesiz beslenmenin hala sorun olmaya devam ettiği bildirildi. Türkiye'de yetersiz beslenme oranının yüzde 5'in altında seyrettiğine değinilen raporda, "Türkiye, hem BM'nin Binyıl Kalkınma Hedeflerinin açlık maddesine, hem de Dünya Gıda Zirvesi'nde konulan hedeflere ulaşan ülkelerden biri olma özelliğini taşıyor" ifadesine yer verildi. Reformlar gıdaya erişimi kolaylaştırdı Söz konusu rapora göre, Avrasya bölgesinde yetersiz beslenme oranı yüzde 5'in altında kaldı ve uluslararası kabul gören Binyıl Kalkınma Hedefle- ri'ne ulaşıldı. Bölgede 1990'lı yıllarda 9,9 milyon açlık çeken insan varken, bu sayı bugün 6 milyona indi. Bu sonuçla, açlık çeken insan sayısının yarıya düşürülmesi hedefine yaklaşıldı. FAO tahminlerine göre, bölgedeki hemen her ülke nüfusu, ortalama kalori seviyesine ulaştı. Bölgedeki ülkelerden Tacikistan'da, gelişme gösterilmesine rağmen açlık oranının hale yüksek olduğu bildirildi. Raporda, bölgede bulunan zengin ve yoksul ülkelerde mikrobesin yetersizlikleri ve aşırı kiloyla ortaya çıkan dengesiz beslenme sorununa dikkat çekildi. Çocuklarda obezitenin artmasının, özellikle eski Sovyet ülkelerinde ve Balkan ülkelerinde sağlık sisteminde finansal yüke neden olduğu ifade edildi. Son 15 yılda, açlığın azaltılmasıyla birlikte gıdaya erişim bir sorun olmaktan çıkma yolunda olduğunun belirtildiği rapora göre, bunun nedeni olarak Avrupa ve Orta Asya'daki kurumsal reformlar ve yüksek kalkınma oranları gösterildi. 19 köy kahvesi HABER www.koykahvesi.com.tr Bakan Eker, TMO Hububat müdahale alım fiyatlarını açıkladı G ıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker, 2015 yılı için 2 numaralı Anadolu kırmızı sert (AKS) ekmeklik buğdayın müdahale alım fiyatının ton başına 862 lira olarak belirlendiğini, Bakanlıkça verilen ton başına 127 lira prim ve diğer desteklerle birlikte 989 liraya yükseldiğini açıkladı. Bakan Eker, Aile Çiftçiliği ve Toprak Bayramı çerçevesinde bakanlıkta düzenlenen törende 2015 dönemi hububat müdahale alım fiyat ve politikalarını açıkladı. Geçen yıl yaşanan olumsuz iklim koşullarına bağlı olarak Türkiye'nin buğday üretiminin bir önceki yıla göre yüzde 14 azalışla 19 milyon ton, arpa üretiminin ise yüzde 20 azalışla 6,3 milyon ton olarak gerçekleştiğini belirten Bakan Eker, bu yıl iklim şartlarının hububat üretimi açısından uygun seyretmesi nedeniyle buğday üretiminin geçen yıla göre yüzde 18 artışla 22,5 milyon ton, arpa üretiminin ise yüzde 27 artışla 8 milyon ton olarak gerçekleşeceğinin tahmin edildiğini kaydetti. Bakan Eker, "Buğday hasadı yüzde 9, arpa hasadı yüzde 16'ya ulaştı. Bu sene inşallah buğdayda ve hububatta Cumhuriyet tarihinin rekorunu bekliyoruz" dedi. Toprak Mahsulleri Ofisi'nin (TMO) bu güne kadar ekiliş durumu, bitki gelişimi, üretim durumu ve ürün maliyeti gibi konularda çalışmalar yürüterek alım politikalarını da şekillendirdiğini anlatan Bakan Eker, ürününü TMO fiyatları açıklanmadan önce hasat eden ve depo imkanı bulunmayan üretici, tüccar ve sanayiciye depolama imkanı sağlamak amacıyla, 22 Mayıs tarihinden itibaren taahhütnameli alımlara başlandığını ifade etti. Söz konusu tarihten günümüze kadar toplam 61 bin ton taahhütnameli alım gerçekleştirildiğine işaret eden Bakan Eker, "Yarın itibariyle de peşin ve emanet alımlara başlanacaktır" ifadelerini kullandı. TMO, 285 noktada alım yapacak Bu yıl TMO tarafından hububat alımlarında izlenecek politikalara değinen Bakan Eker, TMO'nın Türkiye genelinde 285 noktada alım faaliyeti göstereceğini, Çiftçi Kayıt Sistemi'ne kayıtlı üreticilerden belgelerindeki üretim miktarının tamamı satın alınacağını kaydetti. Ürünlerini taahhütname karşılığında TMO'ya teslim eden üreticilerin, yarından itibaren 10 gün içerisinde ürünlerini geri çekebileceğine, emanete bırakabileceğine veya TMO'ya satabileceğine dikkati çeken Bakan Eker, ürünlerini taahhütname karşılığında TMO'ya teslim eden tüccar ve sanayicilerin ise yarından itibaren 10 gün içerisinde ürünlerini geri çekebileceğini veya emanete bırakabileceğini söyledi. dahale alım fiyatının ton başına 862 lira olarak belirlendiğini belirterek, "Protein oranı yüksek, süne oranı düşük olan buğdaylar yüzde 7'ye kadar ilave fiyat almaktadır. Diğer gruplardaki ürünlerin alım fiyatları TMO tarafından belirlenen pariteye göre hesap edilecektir" dedi. Bu fiyatlara ilave olarak Bakanlık tarafından ton başına 50 lira prim ödemesi ile gübre, mazot, sertifikalı tohumluk ve toprak analizi gibi destek ödemelerinin yapılacağını ifade Buğdayın tonu 989 liraya yükseldi Bakan Eker, 2015 yılı için 2 numaralı Anadolu kırmızı sert (AKS) ekmeklik buğday mü- eden Bakan Eker, Anadolu kırmızı sert ekmeklik buğday için belirlenmiş olan ton başına 862 lira müdahale alım fiyatının, Bakanlıkça verilen ton başına 127 lira prim ve diğer desteklerle birlikte ton başına 989 liraya yükseldiğini kaydetti. Bakan Eker, "Açıklanan bu fiyatla üretici maliyete göre yüzde 48 oranında, ton başına 310 lira kar elde etmiş olacaktır" dedi. Pariteye göre makarnalık buğday fiyatının ton başına 976 lira, prim ve desteklerle birlikte ton başına bin 103 lira, arpa fiyatının ise ton başına 645 lira, prim ve desteklerle birlikte ton başına 772 lira olduğunu bildiren Eker, TMO Anadolu kırmızı sert buğdayın kasım ayı satış fiyatının da minimum ton başına 960 lira olarak belirlendiğini söyledi. ÇKS bilgileri güncel olmalı Bakan Eker, TMO'ya ürün teslim edecek üreticilerin, alım noktalarında herhangi bir zorlukla karşılaşmamala- Üreticiler makbuz senedi ile yüzde 30 avans alabilecek Bakan Eker, TMO'nun bu yıl Polatlı ve Ahiboz'da alımlarını lisanslı depolar üzerinden yapacağını belirterek, şöyle devam etti: "Üreticiler, ürünlerini bu lisanslı depolara bırakmak suretiyle alacakları elektronik ürün senetlerini, bugün açıklanan fiyatlar üzerinden 2016 yılı Nisan ayı sonuna kadar TMO'ya satabileceklerdir. Ürününü lisanslı depolara bırakan üreticiler, elektronik ürün senedi vasıtasıyla lisanslı depoculuk şirketinin anlaşmalı olduğu bankalardan kredi kullanabilecekler. Ürününü TMO depolarına emanete bırakan üreticiler ise makbuz senedini kullanarak TMO'dan yüzde 30 avans alabilecek. TMO'nun anlaşmalı olduğu bankalardan kredi kullanabilecekler. Ürününü lisanslı depolara bırakan tüccar ve sanayiciler, elektronik ürün senedini kullanarak lisanslı depoculuk şirketinin anlaşmalı olduğu bankalardan, TMO depolarına emanete bırakan tüccar ve sanayiciler ise makbuz senedini kullanarak TMO'nun anlaşmalı olduğu bankalardan kredi kullanabilecekler. Makbuz senedine dayalı kredi kullanan tüm kesimlerin bankalara olan yükümlülüklerini yerine getirerek ürünlerini TMO'ya satmamaları durumunda bankalara ödemiş oldukları faizin yüzde 25'i TMO tarafından karşılanacak." Tüccarların, üreticiden aldığını belgelemek kaydıyla stoklarındaki ürünü, 2 Kasım 2015 tarihinden itibaren TMO'ya satabileceğini bildiren Bakan Eker, ürün bedeli ödemelerinin ürünün teslim edildiği tarihten itibaren 30 gün içerisinde üreticilerin banka hesaplarına aktarılacağını kaydetti. Bakan Eker, "Üretici banka kartı ile ürün getiren üreticilere erken ödeme yapılacak olup, ürününü anlaşmalı bankalardan alınan ürün kartı ile teslim eden üreticilere, 15 gün içerisinde ödeme yapılacaktır" dedi. rı için, ÇKS bilgilerini güncellemeleri, randevularını mutlaka almaları, ürünlerini randevu alınan gün getirmeleri, anlaşmalı bankalardan alınacak ürün kartı veya banka hesap numaraları ile alım noktalarına gelmeleri gerektiğini ifade etti. Bakan Eker, ürünlerin, bu yıl da fiziksel analizlerin yanında kimyasal analiz değerlerine göre fiyatlandırılacağını ve kalitesine göre sınıflandırılarak depolanacağını kaydetti. "Kaliteli Üret, Daha Fazla Kazanç Elde Et" sloganıyla 2011 yılında başlatılan proteine dayalı alım sistemi ile ürünlerin kalitesinde artış sağlandığına işaret eden Bakan Eker, bu üretimi daha da teşvik etmek amacıyla kaliteli ürüne yüzde 3'e kadar verilen ilave fiyatın, bu yıl yüzde 7'ye çıkarıldığını belirtti. Bakan Eker, "Böylece kaliteli üretim yapan üreticimiz önceki yıllara göre daha fazla kazanç elde edecek, diğer yandan ülkemizin kaliteli buğday ihtiyacı da karşılanmış olacaktır" dedi. Randevulu alım sistemi bu yıl da devam ediyor TMO'nun üreticilerin iş yerleri önünde uzun süre beklemelerini önlemek amacıyla son üç yıldır uyguladığı randevulu alım sistemine bu yıl da devam edeceğini anlatan Bakan Eker, randevuların, internet üzerinden "www.tmo.gov.tr" veya "randevu.tmo.gov.tr" adreslerinden veya TMO şube müdürlükleri ile ajans amirliklerinden alınabileceğini söyledi. TMO'nun altyapısı uygun olan borsalarda alım yapacağına işaret eden Bakan Eker, borsalarda alım yapan iş yerlerinde üreticilerin, randevu almak suretiyle hem borsalar üzerinden hem de doğrudan iş yerlerine gelerek ürünlerini TMO'ya satabileceğini ifade etti. Bakan Eker, pazar günleri hariç haftanın 6 günü alım yapılacağını, emanet alımların geçici alım merkezleri hariç tüm iş yerlerinde yapılacağını kaydetti. 20 HABER www.koykahvesi.com.tr köy kahvesi Hububatta hasat dönemi başladı “TMO, üreticimizin mağdur olmaması için alım merkezlerini artırmalı, tatil günlerinde de çalışarak, zamanında ve hızlı bir şekilde alımları yapmalıdır” T ürkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Çukurova başta olmak üzere güney illerinde bazı kesimlerde hububat hasadının başladığını bildirerek, “özellikle buğday ve arpada büyük üretim artışı beklentisi fiyatları düşürüyor. Üreticimizin sıkıntıya girmemesi için piyasa fiyatları düşmeden Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO), müdahale alım fiyatlarını bir an önce açıklamalıdır” dedi. Bayraktar, yaptığı açıklamada, bu yıl buğday fiyatlarının, rekoltenin yüksek olacağı beklentisi nedeniyle düşük seyrettiğini, TMO’nun hasadın ilerleyen dönemlerini beklemeden, piyasa fiyatları düşmeden gerekli müdahaleyi bir an evvel yapması gerektiğini belirtti. Geçen yıl yaşanan kuraklık ve kötü hava koşullarından dolayı yeterince ürün ve gelir elde edemeyen üreticinin borçlandığını, bundan dolayı hasatla birlikte ürününün büyük bir bölümünü pazara arz edeceği vurgulayan Bayraktar, “TMO, üreticimizin mağdur olmaması için alım merkezlerini artırmalı, tatil günlerinde de çalışarak, zamanında ve hızlı bir şekilde alımları yapmalıdır. Ofis, ürününü acilen satmak zorunda olan çiftçilerimizi toplayıcıların eline bırakmamalıdır” dedi. Buğday fiyatlarının, rekoltenin yüksek olacağı beklentisi nedeniyle düşük seyrettiğini belirten Bayraktar, Anadolu kırmızısı sert ekmeklik buğday, kilogramı 82 kuruştan işlem gördüğüne dikkati çekti. Şemsi Bayraktar, “TMO’nun zamanında, maliyetin üzerinde, uygun müdahale alım fiyatlarını açıklaması ve zamanında hızlı alım yapması üreticimizin emeğini boşa çıkarmayacaktır” dedi. Buğdayda rekor üretim beklentisi Geçen yıl başta kuraklık ve don olmak üzere yaşanan do- ğal afetlerin bitkisel üretimi çok olumsuz etkilediğini, bu durumun hububat üretimini de vurduğunu belirten Bayraktar, şunları kaydetti: “Ürün yetersiz olunca piyasa fiyatları müdahaleye gerek duymadı. Bundan dolayı TMO, hububat piyasa fiyatlarının öngörülen müdahale alım fiyatlarının üzerinde gerçekleştiğini gördüğü için müdahale alım fiyatı açıklamadı. Yalnız, bu üretim sezonunda, 2014 yılı Ekim ayından bu yana yağışlar çok iyi gitti. Nitekim, bitkisel üretim birinci tahminlerine göre, buğday üretimi, 2014 yılına göre yüzde 18,4 artışla 19 milyon tondan 22,5 milyon tona, arpa üretimi yüzde 27 artışla 6,3 milyon tondan 8 milyon tona, çavdar üretimi yüzde 10 artışla 300 bin tondan 330 bin tona, yulaf üretimi yüzde 19 artışla 210 bin tondan 250 bin tona yükseleceği öngörülüyor. 22,5 milyon tonluk buğday üretim tahmini gerçekleşirse, bu bir rekor olacak. 2013 yılında üretim 22 milyon 50 bin tonla rekor kırmıştı. Ziraat Odalarımızın ilk tahminleri de birçok bölgede buğday ve arpa rekoltesinde, önümüzdeki günlerde doğal afet olmaz ise önemli bir artış gerçekleşeceği yönündedir. Endişemiz yüksek üretim beklentisi nedeniyle hasadın ilerleyen günlerinde fiyatların daha da düşeceği şeklindedir. Üretici, ürününü düşük fiyatlarla almak isteyen tüccarların eline bırakılmamalıdır. TMO, hasadın ilerleyen dönemlerini beklemeden, piyasa fiyatları düşmeden, gerekli müdahaleyi bir an evvel yapmalı fiyat açıklamalıdır.” Bayraktar, piyasayı düzenleyici tedbirler alan TMO’nun bu konuda da hassas davranacağı kanaatinde olduklarını vurguladı. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı M. Mehdi Eker “Tarıma Dayalı Ekonomik Yatırım Programı’ndan Yüzde 50 Hibe Alarak Faydalanan Firmalarla Buluşma” toplantısında açıkladı “10 yılda 45 milyon dönüm tarım arazisi toplulaştırıldı” G ıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker, cumhuriyet tarihinin en büyük toplulaştırma reformunu yaptıklarını belirterek, “10 yılda 45 milyon dönüm arazinin toplulaştırmasını tamamladık” dedi. Bakan Eker, Mersin'de Dia Center'da düzenlenen "Tarıma Dayalı Ekonomik Yatırım Programından Yüzde 50 Hibe Alarak Faydalanan Firmalarla Buluşma" toplantısına katıldı. Burada konuşan Bakan Eker, tarımı yeni bir anlayış ve politikalarla değerlendirdiklerini bu çerçevede tarımsal destekleri de çeşitlendirdiklerini belirterek, kırsal kalkınma desteklemelerinin başlangıç sürecini anlattı. Bakan Eker, koalisyon hükümeti döneminde IMF'ye çeşitli taahhütler verildiğine işaret ederek, kendilerinin ise tarımı ileriye götürecek yenilikler yaptığını söyledi. Tarımsal yatırımlar için verilen hibe destekleri hakkında da bilgi veren Bakan Eker, kırsal kalkınmayı istihdam yaratmak, ürünün değerini artırmak, katma değer üretmek ve gıda ile tarıma dayalı sanayiyi geliştirmek için hayata geçirdiklerini bildirdi. Tarım arazilerinin miras yoluyla bölünmesi önlendi Bakan Eker, tarım arazilerinin miras yo- luyla kuşaktan kuşağa geçerken bölünmesinin Türkiye tarımının en büyük problemi olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti: "Ben, bu yanlışı düzeltmek için 9 yıl çalıştım. Gelecekte böyle bir problemle karşılaşılmaması için bu yasanın değişmesi gerekiyordu. Türk tarihinin tarımla ilgili en büyük reformu bu. Şimdi tarım arazileri miras yoluyla bölünmüyor. Peki mevcut bölünmüş yapı ne olacak? Onun için de toplulaştırma yapıyoruz. Cumhuriyet tarihinin en büyük toplulaştırma reformunu yaptık. 10 yılda 4,5 milyon hektar yani 45 milyon dönüm arazinin toplulaştırmasını tamamladık. Bu yılın sonuna kadar 15 milyon dönüm daha yapılıyor. Yıl sonu itibariyle inşallah 60 milyon dönüm arazinin toplulaştırması tamamlanmış olacak." Tohum koruma altında Bakan Eker, dünyanın 3. büyük tohum gen bankasını da kurduklarını vurgulayarak, bunun da tohum açısından geleceğin teminat altına alınması anlamına geldiğini ifade etti. Toplam 117 bin çeşit tohum örneğinin Ankara'daki tohum bankasında muhafaza altında olduğunun altını çizen Bakan Eker, arazi bölünmesinin önüne geçilmesi ile tohumun teminat altına alınmasının Türk tarımı için önem taşıdığını dile getirdi. 21 HABER www.koykahvesi.com.tr köy kahvesi 22 köy kahvesi HABER www.koykahvesi.com.tr Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı (GTHB), Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi (AÜZF), Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO), Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), Türkiye Toprak Bilimi Derneği ve TEMA, Toprak Bayramı ve 2015 Uluslararası Toprak Yılı nedeniyle, 14 Haziran 2015 Pazar günü ortak basın toplantısı düzenledi Toprak alarm veriyor T MMOB Ziraat Mühendisleri Odası‘nda yapılan basın toplantısına, AÜZF Dekanı Prof. Dr. Gökhan Söylemezoğlu, GTHB Toprak Reformu Genel Müdürlüğü Tarım Arazileri Değerlendirme Daire Başkanı Dr. Yüksel Şahin, ZMO Başkanı Özden Güngör, FAO Türkiye Temsilci Yardımcısı Dr. Ayşegül Akın ve Türkiye Toprak Bilimi Derneği Başkanı Prof. Dr. Ayten Namlı katıldı. Yapılan toplantının ardından bir basın açıklaması yapıldı. Ülkeler toprak varlığı ile ayakta durabilmektedir Toprak korunarak yönetilmeli Yapilan açıklamada, “Toprak doğanın ve yaşamın vazgeçilmez varlıklarındandır. Toprak ve su yaşamın, medeniyetin var olmasında, ilerlemesinde daima önemli rol oynamıştır. Ulusları ulus yapan temel unsurlardan birisi sahip olunan, işlenen ve korunan topraktır. İşte bu nedenle toprak varlığının korunarak yönetilmesi, yaşamın sürdürülebilirliği açısından büyük önem taşımaktadır. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) 2015 yılını Uluslararası Toprak Yılı ilan etmiştir. Oysa ülkemizde bu konudaki ilk adımlar bundan 70 yıl önce atılmıştır. Toprağı olmayan ya da yetmeyen çiftçilerin aileleriyle birlikte geçimlerini sağlayacak ölçüde toprak edinmeleri amacıyla 1945 yılında Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu çıkarılmış, Kanunun TBMM`de kabul edildiği 11 Haziran tarihini takip eden Pa- zar günü de "Toprak Bayramı" olarak ilan edilmiştir. Ancak Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu`nun yürürlükten kalkması nedeniyle uzun yıllardır kutlanmayan Toprak Bayramı, son birkaç yıldır Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından yeniden kutlanmaya başlanmıştır. Sağlıklı gıda sağlıklı toprakta yetişir Toprak gıdanın başladığı yerdir. Gıdamızın yüzde 95`i doğrudan ya da dolaylı yollarla topraktan gelir. Sağlıklı ve yüksek kaliteli gıda ancak sağlıklı topraklarda yetişir. Topraklar dünyadaki biyoçeşitliliğinin dörtte birini bünyesinde barındırır. Karbon döngüsünde önemli rol oynayarak iklim değişikliğiyle mücadele ve ona adapte olma konusunda da yardımcı olur. Topraklar suyu depolayarak ve filtreleyerek sellerin ve kuraklığın olmasını engeller. Bu nedenlerle toprağı "kadim dostumuz" olarak nitelendirebiliriz. Ancak toprak sınırlı bir varlıktır. Kaybedildiğinde veya bozulduğunda insanların yaşam süresi içinde tekrar kazanılamaz. 1 cm toprağın oluşması için yüzlerce yıl gerekir. Topraklar yenilenebilir varlıklar değildir, bu yüzden toprakların korunması gıda güvenliği ve sürdürülebilir gelecek için büyük önem taşımaktadır. Tarih boyunca insanlığın, toplumların ve ulusların yaşamında en önemli mülkiyet araçlarından biri olan toprak uğruna savaşlar yapılmış, nice canlar feda olmuştur. İnsanlar, aileler, topluluklar kendilerini güvencede hissetmek için toprağı yaşamlarının, bedenlerinin bir parçası olarak görmüşlerdir. Bu durum halen sürmekte, ülkeler toprak varlığı ve üretkenliği sayesinde ayakta durabilmektedir. Tarım arazilerine yönelik yapılaşma girişimlerinin sürmesi vahim bir durum yaratmaktadır. Bizleri doyuran, doğaya-canlılara ev sahipliği yapan, kucak açan toprağa saygı her toplumun sosyolojik, kültürel ve politik açıdan temel önceliklerinden olmalıdır. Ne var ki; erozyon ve benzeri doğal yitim süreçlerinin yanında, her şeyi rant ve kolay kazanç sayan politikalar nedeniyle topraklarımız bugün birçok sorunla karşı karşıyadır. Tarım arazilerimiz potansiyel sınırına ulaşmış, bir "avuç" yeni arazi olanağı neredeyse kalmamıştır. Buna karşın, altyapının götürüldüğü her arazide, her türlü yatırımın gerçekleştirilmesi mümkün iken, tarım arazilerine yönelik yapılaşma girişimlerinin halen sürmesi vahim bir durum yaratmaktadır” denildi. Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar açıkladı: “Tarım arazileri elimizden çıkıyor” Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tarım arazilerinin geri dönüşü olmayan bir şekilde elden çıktığını, işlenen ve uzun ömürlü bitkilerle kaplı kişi başına düşen arazi miktarının, nüfus artışının da etkisiyle 1990-2014 döneminde 4,9 dekardan 3,1 dekara indiğini bildirdi. Bayraktar, Toprak Bayramı dolayısıyla yaptığı açıklamada, toprağın doğal kaynakların başında geldiğini ve yaşamın temeli olduğunu, çoğaltma olanağı olmayan tek üretim aracı olan toprağın, hızlı nüfus artışı nedeniyle gittikçe artan oranda değer kazandığını belirtti. 1990-2014 döneminde, işlenen tarım arazisi ve uzun ömürlü bitki alanının yüzde 14 azaldığını kaydeden Bayraktar, bu dönemde nüfusun 56,5 milyondan 77,7 milyona çıkmasıyla kişi başına düşen arazi miktarının, yüzde 37,5 azalarak 4,9 dekardan 3,1 dekara indiğini ifade etti. Türkiye’de ve dünyada toprak rezervi azalıyor! Türkiye'nin dünyada toprak rezervi en fazla azalan 20 ülkeden biri olduğunu aktaran Bayraktar, şunları kaydetti: "Tarım arazileri, geri dönüşü olmayan bir şekilde elden çıkıyor. Bunun sebepleri bellidir. Sebepler içinde, geçmişte yaşanan hızlı nüfus artışını, kırsaldan kente göçü, yerleşimlerin içinden veya yakınından geçen karayollarını, otobanları, bunların çevresinde kurulan sanayiyi, turizmi, madenciliği, kamu yatırımlarını ve yerleşim alanlarını sayabiliriz. Ayrıca, her geçen gün erozyon, çölleşme, toprak kirlenmesi, tuzlanma, toprak içindeki organik madde ve mikroorganizma varlığının azalması gibi sebepler, topraklarda sürekli bozulmalara neden olmaktadır. Bunların yanında aşırı ve bilinçsiz sulama ve gübreleme işlemleri, uygun miktarda kullanılmayan pestisitler, ağır ve sürekli toprak işlemeleri ve aşırı hayvan otlatma gibi tarımsal uygulamalar da topraklarımıza zarar vermektedir." Tarım arazilerine gözümüz gibi bakalım! Tarım alanlarının şehirleşme ve sanayi tesisleri için kullanıl- masının en büyük sorun olduğuna dikkati çeken Bayraktar, "Ülke olarak 'bir kilo toprak bir kilo altına eşdeğerdir' sözünü benimseyerek topraklarımıza daha fazla sahip çıkmalı, tarım arazilerimizi daha verimli kullanmanın yollarını bulmalıyız. Alternatif marjinal tarım arazileri mevcutken, verimli tarım arazilerini tarım dışı amaçlarla kullanmak, büyük bir savurganlıktır. Birinci sınıf sulamaya uygun tarım arazilerimizi imara açmayalım. Bu arazilerin üzerine sanayi tesisleri, şehirler kurmayalım. Turizm, madencilik ve ulaştırma için verimli tarım arazilerimizi kullanmayalım. Meyve ağaç- larını, zeytinlikleri kesip, yazlıklar inşa etmeyelim. Üstün vasıflı tarım arazilerimize gözümüz gibi bakalım" değerlendirmesinde bulundu. 23 köy kahvesi HABER www.koykahvesi.com.tr Pancar üreticilerine kötü haber Ş eker pancarı yerine mısırdan elde edilen nişasta bazlı şekerler (NŞB), şekerli içeceklerden, çikolataya, hamur tatlılarından pek çok şekerli üründe kullanılıyor. Türkiye lider Şeker-İş Sendikası'nın verilerine göre, Avrupa'da kişi başına 1 kilogramın altında tatlandırıcı düşerken Türkiye'de bu miktar 4 kilogramı da geçiyor. Avrupa Birliği (AB) tarımının lokomotifi konumunda olan Fransa, Hollanda ve İngiltere de NBŞ üretilmezken Almanya da bu oran pancar şekerinin yüzde 1.9'unu geçemiyor. “Devamlılık korunmalı” Türkiye'de ise Şeker Kanunu'na göre, ülke toplam şeker kotasının yüzde 10’una kadar NBŞ üretimine izin veriliyor. Bakanlar Kurulu da bu oranı, yüzde 50’sine kadar artırmaya yetkili kılınıyor. Buna göre, toplam nüfusu yaklaşık 300 milyon olan AB-15 ülkelerinde toplam 300 bin ton olan NBŞ üretim izni, son artırımla Türkiye'de 325,000 ton düzeyine yükseltilmiş oldu. Pancar Ekicileri Kooperatifleri Birliği (PANKOBİRLİK) nişasta bazlı şeker kotasının artırılmasına karşı çıkıyor. Şeker fabrikalarında üretim devamlılığının korunması gerektiği görüşünü savunan PANKOBİRLİK, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki 10 fabrikanın bu kapsamda çok önemli olduğuna dikkat çekiyor. İthalat ve üretim dengesizliği var Bölgede toplam 1 milyar liralık tarımsal üretim olduğunu ve 10 binin üzerinde işçinin çalıştığı fabrikaların çoğunun bölgenin tek sanayi tesisi olduğuna dikkat çeken PANKOBİRLİK, pancar üretiminin azalmasının sağlıklı beslenme açısından da ciddi riskler barındıracağına vurgu yapıyor. NBŞ'nin sanayiciler tarafından düşük maliyetli olduğu için tercih edildiğine dikkat çeken PANKOBİRLİK'e göre, ithalattaki yetersiz denetimler nedeniyle üretimine izin verilen miktarlar ile piyasada kullanılan miktarlar karşılaştırıldığında büyük miktarda fark çıkıyor. Bakanlıktan alternatif zirai mücadeleye destek Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının, Bitkisel Üretimde Biyolojik ve Biyoteknik Mücadele Destekleme Ödemesi Uygulama Tebliği, Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Tebliğ, bitkisel üretimde kimyasal mücadele yerine alternatif mücadele tekniklerinin uygulanmasıyla kimyasal ilaç kullanımının azaltılması, insan sağlığının ve doğal dengenin korunması için biyolojik ve biyoteknik mücadele yapan üreticilere destekleme ödemesi yapılmasına ilişkin usul ve esasları düzenliyor. Turunçgile 20 lira destek Destekleme ödemesi için, örtüaltı üretim yerinin Örtüaltı Kayıt Sisteminde, açık alanda üretim yerinin Çiftçi Kayıt Sisteminde kayıtlı olması, biyolojik ve/ veya biyoteknik mücadelede kullandığı bitki koruma ürününe ait faturaya sahip olması ge- rekecek. Ayrıca üretici kayıt defteri kayıtlarını tutması, destekleme başvurusunda bulunulacak alanda tüm bitki koruma faaliyetlerini bakanlıkça yayınlanan teknik talimatlara ve entegre mücadele prensiplerine göre gerçekleştirmiş olması, tebliğ kapsamında destekleme başvurusunda bulunulan bitki koruma ürününün bakanlık tarafından belirlenen ruhsatlanma koşulları doğrultusunda uygulanmış olması, örtüaltında faydalı böcek kullanan üreticilerin seralarında giriş ve yan havalandırma açıklıklarının tülle kapatılmış olması gibi şartlar aranacak. Açık alanda turunçgilde Akdeniz Meyve Sineğine karşı feromon ve tuzak kullanımı için tahsis edilen dekar başına 35 lira desteklemeden, tuzak kutusunun en az 5 yıl kullanma ömrü bulunmasından dolayı daha önceden tuzak kutusu olup da sadece feromon kullanan üreticilere dekar başına 20 lira ola- cak şekilde destekleme ödemesi yapılacak. Domates güvesine karşı 60 lira destek Örtüaltında biyoteknik mücadelede; feromon ve tuzak kullanan üreticilere dekar başına 110 lira, domateste domates güvesine karşı sadece feromon kullananlara dekar başına 60 lira destek ödenecek. Açık alanda domateste biyoteknik mücadelede; feromon ve tuzak kullanan üreticilere dekar başına 35 lira, domates güvesine karşı sadece feromon kullanan üreticilere ise dekar başına 20 lira olacak şekilde destekleme ödemesi yapılacak. Üreticiye yapılacak olan destekleme ödemesi miktarı, üreticinin biyolojik ve/veya biyoteknik mücadele amacıyla yaptığı harcamaları gösteren fatura bedelinin, mücadele yaptığı toplam alanına bölünmesiyle elde edilecek olan dekara maliyetini geçemeyecek. On parmağında on marifet bitki: Aspir Hem gıda sanayi hem de enerji sektörü açısından önemli bir bitki olan 'aspir', İzmirli üreticilere Menemen'de düzenlenen 'Tarla Günü' ile tanıtıldı. İlçe Müdürlüğünün organizasyonuyla düzenlenen Tarla Günü'nde, aspir bitkisinin kullanım alanları ve üreticiye sağlayacağı getiri üzerinde duruldu. Aspir, destekleme kapsamında Tarla Günü'ne katılan İzmir Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü Ahmet Güldal, son yıllarda aspir bitkisine olan ilginin arttığını vurguladı. Aspir tarımının yaygınlaştırılması için Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının birlikte yürüttüğü çeşitli çalışmalar olduğu üzerinde duran Güldal, aspir bitkisinin destekleme kapsamında yer aldığını vurguladı. Çiftçilere alternatif oluşturacak ürünleri yaygınlaştırmak amacıyla İl Müdürlüğü olarak çalışmalara devam edeceklerini ifade eden Güldal, 1-2 yıl içeresinde aspir bitkisinin İzmir'de giderek yaygınlaşacağına inandığını sözlerine ekledi. Biodizel yakıt elde ediliyor İzmirli üretici için yeni sayılabilecek bir çeşit olan aspir ile ilgili bilgi veren Menemen Gıda Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürü Celal Sayılır, aspirin ayçiçeği gibi önemli bir yağ bitkisi olduğunu söyledi. Gıda ve tekstil boyası üretiminde de kullanılan aspirden aynı zamanda biodizel yakıt da elde edildiğini belirten Sayılır, 'Oleik tipi yağ' zeytinyağı kalitesinde olduğunu kaydetti. “İyi bir alternatif” Aspirin, kuraklığa dayanıklı tek yıllık uzun gün bitkisi olduğunu anlatan Sayılır, üretici açısından ürünün pazarlama olanaklarının da geniş olduğu üzerinde durdu. Menemen'de pamuk tarımının sürdürülebilirliği için mutlaka ekim nöbeti yapılması gerektiğini ifade eden Sayılır, ekim nöbeti için aspirin iyi bir alternatif oluşturabileceğini vurguladı. 24 HABER www.koykahvesi.com.tr köy kahvesi MOROVA, ÇEVRECİ YENİ AMBALAJ İLE YETİŞTİRİCİLERİN BEĞENİSİNİ KAZANDI M orova Zeytin Küspesi yetiştiricilerinin yorumlarına bu sayımızda da yer veriyoruz. Morova, yeni ambalajıyla yetiştiricilerinin beğenisini kazanmaya devam ediyor. Yeni tasarımıyla aynı zamanda çevreye dost bir ambalaj geliştirdiler. Geliştirdikleri yeni ambalaj, geri dönüşümlü olup çok kısa bir sürede yüzde yüz çözünerek doğaya dönüyor. Çevreci tutumundan dolayı Morova'ya teşekkür ederiz. ledim. Eskiye kıyasla hayvanlarımın tüyleri parlaklaştı ve bedenleri düzgünleşti. Yine görmüş olduğum ve oldukça fayda sağladığı özelliklerinden biri, hazırlamış olduğum rasyonda tasarruf sağlamama yardımcı olmasıdır. Eskiden 80 torba fabrika yemi verirken şimdi 60 torba fabrika yemi veriyorum. Kullanmayan üreticilerin bir an önce alıp kullanmaları tavsiye ederim. Yetiştiricilerin yorumları Kudret Özçoban Emine Kılınç Yaklaşık 1 senedir, büyükbaş süt hayvanlarımın rasyonunda Morova Zeytin Küspesi kullanmaktayım. Hayvanlarımın tüyünde parlaklık, süt yağında ve süt miktarında artış, diğer yemlerden tasarruf sağlama ve kızışmalarına yardımcı olma gibi faydalarını gördüm ve görmeye devam ediyorum. Üreticilerimize tavsiye ederim. Büyükalan-Çavdır/Burdur Bir aydır hayvanlarıma Morova Zeytin Küspesi vermekteyim. Hayvanlarımın tüyleri parıldamaya başladı. Bir türlü kızışmayan ineğime de Morova Zeytin Küspesi'ni verdikten sonra hayvanım kızıştı ve gebe kaldı. Hayvan başına ortalama 2-3 kilogram kadar bir süt artışı yapıyor. Aynı zamanda bu ürünle beslenen hayvanlarımın sütüyle yapmış olduğum yoğurt da güzelleşti. Üründen oldukça memnunum ve diğer üreticilere de tavsiye ederim. Kasım Oktan Acıpayam/Denizli Hayvanlarımın beslenmesinde 4 aydır Morova Zeytin Küspesi kullanıyorum. Özellikle hayvanların bursamasını (kızışmasını) erkene çektiğini gördüm. Süt miktarı ve süt yağında artış gözlem- Tefenni/ Burdur Lütfi Şimşek Atça Mah.-Sultanhisar/Aydın 2 yıldır Morova Zeytin Küspesi'ni hayvanlarıma vermekteyim. Ürüne ilk başlarda tereddütle yaklaşmıştım ama burada kullanan arkadaşlarımın ve firmanın tavsiyesiyle hayvanlarıma vermekteyim, oldukça da memnunum. Yeni bir düve almıştım ve hayvanın erkenden kızışmasını sağladı. Suni döllenme yaptık ve hayvan gebe kaldı. Doğumuna ise hiç müdahale de bulunmadan havyan kendisi doğum yaptı. Süt ve süt yağı miktarlarında artış yakaladım. Hayvanlarımın tüyleri daha parlak ve herhangi bir sağlık sorunu bulunmamaktadır. Diğer yemlerden de oldukça tasarruf ettim. Hasan Göçemen Sorkun Yaylası-Ulukent-Tavas/Denizli Bir ay öncesinde Morova Zeytin Küspesi'nin tanıtımı yaptılar. Kullanmaya karar verim ve iyi ki de kullanıyorum. Özellikle süt artışı yönünden faydasını gördüm. 12 hayvanımda 90 kilogram süt artışı oldu. Hayvanlarımın tüyleri daha düzgün ve daha parlaklaştı. Diğer yemlerin sindirebilirliği art- mış durumda olup, bunu hayvanların dışkısından gözlemleyebiliyorum. Ben buradaki arkadaşlarıma tavsiye ediyorum. Diğer üreticiler de kullansın diyorum. Oldukça memnunum. İsmail Özlük Horasanlı/Tavas Yaklaşık bir buçuk aydır besi hayvanlarıma Morova Zeytin Küspesi vermekteyim. Sindirim yönünden hayvanlarım rahatlamaya başladı ve tüyleri düzgün ve ışıldamaya başladı. Ette sıkılaşma yaptığını söylediler ama henüz kesime göndermediğim için bunu gözlemleyemedim. Hayvanlarımın kesime gönderdikten sonra, et kalitesi, etteki yağ oranı ve randımanı sizlerle paylaşacağım. Hüseyin Can Tekke Köyü-Tavas/Denizli Ocak 2015'ten beri büyükbaş besi hayvanlarıma Morova Zeytin Küspesi vermekteyim. Özellikle hayvanlarımda gaz sorunu kalmadı ve sindirime iyi geliyor. Tüyleri ışıldamaya başladı ve bedenleri oldukça düzgün. Eskiden 16 aylık dana kesime gönderdiğimde 315 kilogram et alıyordum. Şu an ise 356 kilogram et almaktayım. Hazırladığım rasyonda ekonomi sağladım. Diğer üreticilere tavsiye ederim. Ziya Arık Yeşilköy-Efenni/Burdur Hayvanlarımın beslenmesinde 7-8 aydır Morova Zeytin Küspesi kullanmaktayım. Süt veren büyükbaş hayvan ve düve beslemekteyim. Düvelerin kızışması yönünde oldukça iyi bir ürün. Çok kısa sürede kızgınlık gösteriyorlar. Süt veren hayvanlarımda ise süt miktarı ve süt yağında artış meydana geldi. Rasyonda ekonomi sağladım. Hayvanlarımın bedenleri daha düzgün ve tüyleri daha parlak oldu. Sindirim sistemi yönünden de hayvanlar daha rahat olmaya başladı. Ürün hakkında daha önceden bilgim olsaydı, o zamandan itibaren kullanmaya başlasaydım diyorum. Oldukça memnunum ve tavsiye ederim. Halil Karaçobanım Karayayla-Kale/Denizli Küçükbaş hayvancılıkla uğraşmaktayım. 1-1,5 aydır küçükbaş hayvanlarıma Morova Zeytin Küspesi vermekteyim. Bu süre zarfında, hayvanlarımın bedeni düzelmeye ve tüyleri ışıldamaya başladı. Dikkat ettiğim özelliklerinden birisi de hayvanları kızıştırmasında oldukça iyi bir ürün. Diğer yemlerden de tasarruf etmiş oldum. Diğer üreticilere tavsiye ederim. Adnan Menderes Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü ile yapılan AR-GE çalışmalarının sonuçlarını ve Morova Zeytin Küspesini kullanan yetiştiricilerinin görmüş oldukları faydaları bir arada topladığımızda şu faydalar görüyoruz: Yem maliyetlerinin azalması, yemden yararlanmanın artması, et ve süt kalitesindeki artış, süt ve süt yağı miktarındaki artış, erken kızışma, su tüketiminde artış, tüylerde parlaklık, beden düzgünlüğü ve eti sıkılaştırması, karkas dış yüzeyindeki ve iç organlardaki yağlanma miktarını azaltması gibi faydalarını tek çatı altında toplayabiliriz. Yerli, doğal ve faydalı olan bu ürünü kullanmak için daha neyi bekliyorsunuz? 25 köy kahvesi HABER www.koykahvesi.com.tr 3. Tire Süt Sempozyumu’nda gündem sütte kalite ve rekabetin geliştirilmesiydi. Çıkan sonuç: İ zmir'in Tire ilçesi düzenlenen 3'ncü Süt ve Süt Ürünleri Sempozyumu, İzmir Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü, Ege Üniversitesi Tire Kutsan Meslek Yüksek Okulu ve Tire Süt Kooperatifi işbirliği ile gerçekleştirildi. Sektör temsilcilerinin biraraya geldiği sempozyumda "Süt ürünleri ve teknolojilerinde inovasyon" konusu tartışıldı. Türkiye süt üretiminin yüzde 9'u İzmir'den Sempozyumda konuşan İzmir Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Ahmet Güldal, sloganlarının 'Sütün Başkenti İzmir' olduğunu söyledi. 2014 yılında dünya genelinde toplam 780 milyon ton süt üretildiğini ifade eden Güldal, 18,5 milyon İnovasyon şart! ton süt üretimiyle Türkiye'nin dünyada 9. olduğunu belirtti. İzmir'in süt üretiminde Türkiye'de birinci sırada yer aldığının altını çizen Güldal, 2014 yılında 1 milyon 674 milyon ton süt üretildiğini, üretilen bu miktarın ise Türkiye süt üretiminin yüzde 9'una karşılık geldiğini vurguladı. Desteklemede birinci Çiğ süt üretiminin desteklenmesi amacıyla Bakanlık tarafından 2014 yılında İzmir'e 968 bin 569 ton süt için 50,5 milyon liralık ödeme yapıldığını kaydeden Güldal, "Sütte destekleme ödemesi alan iller arasında İzmir birinci sırada yer almaıyor' dedi. Türkiye genelinde üretilen sütün yüzde 42'si desteklenirken, İzmir'de üre- tilen sütün yüzde 58'ine destekleme ödemesi yapıldığını söyleyen Güldal, "İzmir'deki toplam sığır varlığının yüzde 96'si kültür ve kültür melezi. Bu oran Türkiye genelindeki kültür ırkı ortalamasının yüzde 42 üstünde. Yine İzmir, 6 bin 460 litre civarında olan ortalama süt verimi ile Türkiye ortalamasının çok üstünde, Avrupa Birliği ortalamalarına yakın" diye konuştu. “Sektörün önü açık” Tire OSB KT&G salonunda düzenlenen sempozyum, "Süt teknolojisinde inovasyon" ve "İnovasyon uygulamaları" başlıklarında iki ayrı oturum halinde yapıldı. Sempozyum, "Küreselleşme stratejileri içersinde Türkiye süt sektörü ne yapacak?" adlı panelle son buldu. Düzenleme Kurulu Başkanı Ege Üniversitesi Tire Kutsan MYO Müdürü Prof. Dr. Harun Reşit Uysal, bölgedeki süt işletmelerini bir araya getirerek, sektöre katkı sağlamak istediklerini söyledi. Süt sektörünün son yıllarda hızla geliştiğini belirten Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başkanı İdil Yiğitbaşı ise, “Firma olarak ilk kez 40 yıl önce Tire'den süt toplamaya başladık. Pınar olarak, ülkemizi körfez ülkelerine ihraç ettiğimiz 'labne' ile temsil ediyoruz. Süt sektörünün geleceğinin önü açık" diye konuştu. Pınar'a talep Tire'yi süt sektöründe öncü yaptıklarını belirten Tire Süt Kooperatifi Başkanı Mahmut Eskiyörük, kooperatifçiliğin önemine değinerek, süt sektörünün kurtuluşunun kooperatifçilikte olduğunu söyledi. Pınar'dan yem ve süt fabrikasını Tire OSB'de kurmasını isteyen Eskiyörük, "Tire'yi süt sektöründe öncü yaptık. Düzenlediğimiz süt sempozyumuyla başta Tire olmak üzere süt sektörüne katkı sağlıyoruz. Kooperatif olarak insanların önce iş ve aşını düşünüyoruz. Süt ve yem fiyatları bugün olmasını istediğimiz yerde. Süt bizde dünyadan daha pahalı, bu fiyatlarla ihracat yapamayız" dedi. İnovasyon yapmayan rekabette zorlanır EÜ Ziraat Fakültesi Süt Teknolojisi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Harun Kesenkaş ise inovasyona bilimsel açıdan yaklaşarak, inovasyon yapamayan süt işletmelerinin rekabette zorlanacaklarını belirtti. APV Hemisan Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Mümin, Türkiye’de kurdukları süt işletmelerinde uyguladıkları İnovasyolar ile ilgili dikkat çeken bir sunum yaptı. Aydın’da faaliyet gösteren Polat Makina Yönetim Kurulu Üyesi Volkan Polat’da süt işletmeleri için ürettikleri süt separatörleri ile ilgili teknikleri izleyicilere anlattı. Sempozyumunun ikinci oturumunda süt işletmelerinde inovasyon uygulamaları konunun uzmanları tarafından hazırladıkları görseller ile anlatıldı. 26 HABER www.koykahvesi.com.tr köy kahvesi Tarım cenneti Gediz Ovası'nda Cehennem çukuru Dünyanın en verimli 7 tarım cennetinden birisi olarak kabul edilen Gediz Ovası’na can veren Çaldağı’nda işletilen nikel madeninde bilirkişi keşfi yapıldı D ünyanın en verimli 7 tarım cennetinden birisi olarak kabul edilen Gediz Ovası’na can veren Çaldağı’nda işletilen nikel madeninde bilirkişi keşfi yapıldı. Yöre insanlarının da katıldığı keşifte, “cehennem çukuru” denilen madenin devasa büyüklükteki açık ocağının doğada yarattığı korkunç manzara gözler önüne serildi. Köylüler ise, ürünlerinin son yıllarda veriminin düşmesinden şikayetçi. Bilime pankartlı mesaj Yıllardır süren mücadelelerin ardından el değiştiren ve projesini yenileyen şirketin yaptığı yeni çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) raporunun kabul edilmesi kararına karşı açılan davanın keşfi yapıldı. Keşfe, yöre köylüleri, ekoloji ve meslek örgütleri ile seçim öncesi son çalışmalarını yapan siyasi partiler katıldı. Keşif alanına gelirken yapılan eylemde “2. ÇED oyununu bozacağız” pankartları öne çıkarken, “Bilim yaşamı ve insanı savunur” pankartı ile de keşif heyetindeki bilim insanlarına seslenildi. Jandarmanın yoğun önlem aldığı keşif öncesi köylüler ve yaşam savunucuları “Çaldağı bizimdir bizim kalacak”, “Nikelci şirket Çaldağı’nı terk et” sloganları ile madene yürüdü, köylülere HDP, CHP ve MHP milletvekili adayları da destek verdi. Büyük tehlike Madenin tel örgütlerle çevrili alanının önünde taraflar bilirkişi heyetine sorularını ve görüşlerini sundu. ÇED olumlu kararının iptalini isteyen TMMOB’ye bağlı Kimya, Çevre, Metalurji, Ziraat, Jeoloji mühendisleri odaları ile EGEÇEP ve Ekoloji Kolektifi gibi ekoloji örgütleri madenle ilgili eleştirilerini dile getirdiler. Yapılan eleştirilerde madenin işletildiği Gediz Havzası’nın tarımsal ve biyoçeşitlilik açısından önemi, faaliyetin yarattığı riskler ve bunun yöredeki canlı yaşamına etkileri, su kullanımı, asit kullanımının tarıma etkileri, madene verilen ÇED raporunun eksiklikleri gibi birçok konuda görüşler dile getirildi. 200 bin ağaç kesilmiş Konuşmaların ardından maden sahası içinde yapılan keşif- te şirketin birkaç yıl önce çam ormanı olan dağın yamaçlarından 200 bini aşkın ağacı kestiği ve alanı tıraşladığı görüldü. Madenin deneme üretimi için kazılan açık ocak çukurunun büyüklüğü kadar, doğayı nasıl tahrip ettiği de bir kez daha gözlenirken, madenin pasa döküm alanı da gezildi. Şirketin nebati toprak depo alanı olarak belirlediği yerdeki çatlamış toprağın görüntüsü Çaldağı’nı bekleyen tehlikenin de büyüklüğünü ortaya seriyordu. Keşif sırasında ayrıca arazide 2 tane arkeolojik sit alanı bulunduğu ve bunların da alelade bir şekilde çevrildiği dile getirildi. Yaklaşık 4 saat süren keşfin son durağı madenin deneme üretimi yapılan tesisleri oldu. Yığın liç alanları ve atık havuzlarının yanı başında bulunan 300 yıllık pelit ağacının gölgesinde 86 yaşındaki Muammer Arabulan konuştu. Şirket müdürünü, sorduğu sorularla terleten Arabulan, “Bu toprakları bitirdiniz mi buradaki yaşamı bitirirsiniz” dedi. Arabulan şirket yetkililerini defalarca çağırmalarına rağmen panellere gelmediğini de belirterek, “Söyleyecek sözünüz olsa gelirdiniz, demek ki yok” diye konuştu. “Üzümlerimizin kalitesi düştü” Sami Yaktı (Zeytin Üreticisi): 200 dönüme yakın zeytin üretimi yaptığım bir çiftliğim var. Asitle uğraşılıyor, bu asit yağmurunu yok etmek müm- kün mü? Muhakkak çok büyük zararı olacak. Biz musibetleri örmeden nasihatlerin kıymetini anlayamıyoruz. Biz bu tesisi istemiyoruz. Zeynel Yaşar (Sarıbey köyünden): Çiftçilik yapıyorum. Bu topraklar, bu bağlar, bu erik bahçeleri bizim çocuklarımız gibidir. Biz bu topraklar olmazsa yaşayamayız. 2004 yılından bu yana korkuyla yaşıyoruz. Tarımın en büyük gereksinimlerinden biri su. Su olmayınca üretim yapamayız. Bu suyu, bu maden kullanırsa biz nasıl üretim yapacağız? Sakartepe’de kireç taşı için dinamit patlatılacak. Tozu bize geldiğinde halimiz ne olacak. Biz bu toz altında üretim yaptığımızda bu ürünleri kim yer, kim alır? Nuri Pala (Çitçi, Turgutlu Üzüm Tarım Kooperatifleri Başkanı): Gediz vadisi, dünyanın en mümbit arazileri arasın- dadır. Binlerce insan geçimini sağlıyor. Her yıl binlercesi de tarım işçisi olarak istihdam yaratıyor. Ben 70 yaşındayım ama benim torunlarım var. Her şeyi bilimsel yapmamıza rağmen geçen yıl ağustosta yağan yağmurlar nedeniyle üzümlerimizin kalitesi düştü. Bizim ekmeğimizle oynamasınlar. Türkan Köse: Benim bulunduğum ovada 200 ağaç eriğimiz vardı, kurudu, 52 eriğimiz kaldı. Buradan yağan asit, ağaçların üzerine geliyor ve ağaç kuruyor. Dün eşimle beraber gene iki ağaç kestik ve şu an 5 ağacımız da kurumak üzere. Yol boylarında kesilen ağaçların haddi hesabı yok. Ege Ovası’nda 6 yıldır verim düştü, ağaçlar kuruyor, domateslerin yarısı kuruyor. İçtiğimiz sulara kadar bu asit iniyor. Bize de yazık, ne gerekiyorsa yapılsın. 27 HABER www.koykahvesi.com.tr köy kahvesi Proje ile sektördeki kalifiye eleman ihtiyacı karşılanacak YAZI/YORUM Feyaz Tatar Geleceği çalınan Çaldağı D ünya da doğası bu kadar hor kullanılan bir ülke daha var mı merak ediyorum. Dünyanın en bereketli tarım havzalarından birisi olarak kabul edilen Gediz Ovası’nın can damarı Çaldağı’nda açılan Nikel Maden Ocağının çevreye verdiği etki, çeşitli partilere mensup milletvekilleri ve sivil toplum örgütlerince sık sık kamuoyu ile paylaşılıyor. Yanlış anlaşılmasın, biz Madenciliğe karşı değiliz. Aksine yer altı zenginliklerimizin işlenmesi ve ekonomik olarak değer bulmasını savunuyoruz. Ancak tarım açısından dünyanın en önemli yedi ovası arasında gösterilen Gediz Ovası’nın cansuyu olarak kabul edilen bir cennetin de cehennem haline getirilmesine karşı çıkıyoruz. Türkiye doğusuyla-batısıyla, kuzeyiyle-güneyiyle her köşesinde maden cevherlerinin bulunduğu bir coğrafyaya sahip. Ancak tarım açısından bu kadar önemli bir bölgede bu kadar büyük tahribata yol açan ve ürünlere zarar veren bir maden işletmesi çok sıkı denetim altında çalıştırılmalıdır. Yörede yaşayan köylülerin feryatlarına kulak tıkayan yetkililere sormak gerek: “Bu kadar verimli bir ovada tarımın hiç mi önemi yok? Toprağın en değerli olduğu yerde maden çıkartmak yerine başka alternatif sahalar mevcut değil mi?” Tarım ve Madencilik konusunda Türkiye’nin politikası sık sık yapılan düzenlemeler ile değişiyor. 92 yılını tamamlamış Türkiye Cumhuriyeti’nin halen bu konuda çok ciddi sorunları var. Çeşitli platformlarda madenciler ile tarımcılar sık sık karşı karşıya geliyor. Elbette maden ancak bulunduğu yerde işlenebilir, üretilebilir. Ancak; bir karış tarım toprağının bile çok önem kazandığı, değerli olduğu inkar edilemez. Tarıma elverişli topraklarda madencilik faaliyetlerine izin verilse bile bunun maksimum ölçüde denetlenerek ve tarıma zarar vermesi önlenebilir. Alternatifi olan bir madense madencilik yatırımını yapacak olan yatırımcıya alternatif yerler gösterilebilir. Ancak ülkemizde bu koordinasyonu sağlayacak bir kurum bulunduğunu sanmıyorum. Asit yağmurları tarım alanlarında tüm ürünlere zarar veriyor. Yörede bolca zeytin arazilerinin yanı sıra sebze yetiştirilen yüzlerce tarla bu asit yağmurlarının etkisinde günden güne özelliğini kaybediyor ve toprağın verimi düşüyor. Çaldağı’nın geleceği çalınıyor. Seyirci kalmayalım! Balıkçılıkta kadın eli İzmir Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü kırsalda yaşayan kadınların istihdamına yönelik yeni bir projeye hayat verdi. Proje, hem kadınları meslek sahibi yapacak, hem de su ürünleri sektöründeki kalifiye eleman ihtiyacını karşılayacak B ugüne kadar kırsaldaki kadınların istihdamına yönelik başarılı projelere imza atan İzmir Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü, ‘Balıkçılıkta Kadın Eli’ projesi için tanıtım toplantısı düzenlendi. Toplantıya İzmir Vali Yardımcısı Hüseyin İçten, İzmir Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Ahmet Güldal, İzmir Su Ürünleri Yetiştiricileri Birliği adına Demir Alpay ile sektör temsilcileri katıldı. Projenin; Torbalı, Urla, Karaburun ve Dikili ilçelerinde yaşayan gelir seviyesi düşük kadın ve genç kızlara yönelik düzenlendiğini ifade eden İzmir Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Ahmet Güldal, proje ile kadınların meslek sahibi olma imkanı bulacağını söyledi. Projenin İl Müdürlüğüne bağlı Balıkçılık ve Su Ürünleri Şube Müdürlüğü tarafından hazırlandığını belirten Güldal, aynı zamanda projenin su ürünleri sektöründeki kalifiye eleman açığını kapatacağını vurguladı. “İki aşamalı olarak gerçekleştirilecek projenin ilk ayağını eğitim, diğer ayağını ise teknik gezi oluşturacak” diyen Güldal, projeye katılacak 60 kadının 18 ile 40 yaş arasındaki kadınlar arasından seçildiğini kaydetti. Ulaşım ve yemek giderleri projeden Projenin eğitim ayağında kadınların su ürünlerini işlemeden paketlemeye, ağ yapımından balık aşılamaya kadar pek çok konuda bilgilendirileceğinin altını çizen Güldal, “Kursiyerlerin ulaşım ve yemek giderleri proje tarafından karşılanacak. Kursa katılacak 60 kadına 30 gün boyunca teorik eğitim 84 günde uygulamalı olmak üzere toplam 114 gün eğitim verilecek. Teorik eğitim sonrası kadınlarımız işletmelere götürülerek öğrendiklerini uygulamalı olarak görme imkanı bulacak Başarılı olan kadınlarımız aldığı kurs sonrasında sertifika sahibi olacak.” dedi. Projenin hedef kitlesinin gelir seviyesi düşük kadın ve genç kızların olduğunu söyleyen Güldal, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kadınların işgücüne katılımını arttırmak istiyoruz. Kadınların işgücüne katılımı ekonomik ve sosyal kalkınmanın en önemli araçlarından bir tanesidir. Ancak bunun sağlanabilmesi için gerekli olan kadınlara yönelik ihtiyaç duyulan alanlarda mesleki eğitim faaliyetlerinin yaygınlaştırılmasıdır.” Projenin, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Eğitim Yayım ve Yayınlar Dairesi Başkanlığı tarafından da desteklendiğini kaydeden Güldal eğitim sonunda başarılı olan kursiyerler ile yurt dışına teknik gezi düzenlemeyi de planladıklarını ifade etti. Aileme katkı sağlayacağım için mutluyum Kursiyerlerden Gözde Emel, toplantıda söz alarak, projeden nasıl haberdar olduğunu anlattı. Projeyi tesadüfen haberdar olduğunu söyleyen Emel, “Amacım bir konuda kendimi geliştirmek ve mesleki eğitim almaktı. Eğitimlerin sonunda iş olanağımın da olacağını öğrenmek beni daha da heveslendirdi. Proje için düzenlenen eğitimleri geçtiğimiz hafta almaya başladım. Bu eğitimden sonra çalışabileceğim donanıma sahip olacağım. Proje ile aileme katkı sağlayacağım için mutluyum” diye konuştu. 28 köy kahvesi HABER www.koykahvesi.com.tr Gelirleri ile fark yaratan köyler dev şirketlere kafa tutuyor Köyler üretimle büyüyor B ir zamanlar devletten iş ve aş talebiyle yollara dökülen köyler, kabuk değiştirdi. Birer girişimcilik örneği vererek katma değer projeleri geliştiren köylüler, hem 10 milyonlarca dolarlık gelir sağlıyor, hem de birçok şirketin başaramadığını yaparak kendi markalarını yaratıyor. Köylerin gelir yaratmaya yönelik yaratıcılıkları ise şirketleri bile kıskandırıyor. Hammadde ve depolamadaki kayıpları minumuma indiren, verimliliği artıran, büyük şehirlerden yatırımcıları köye çekmeyi başaran birkaç bin nüfuslu köyler, artık İsrail, İran, Irak, Suriye’den Almanya, Fransa ve Yunanistan gibi Avrupa Birliği (AB) ülkelerine kadar onlarca ülkeye ihracat yapıyor. Sağlanan başarıyla sadece milyon dolarlık gelirler elde edilmiyor; ambalaj fabrikası gibi yeni yatırımlar da köye çekilip ek istihdam kapıları açılıyor. Kendi ekonomilerini yaratan köylerde, köylülerin sosyo-ekonomik yapısı da bu değişime kayıtsız kalmıyor. Bir zamanlar su için çeşmenin yolunu tutan köy evlerinin her birinde bugün TV, bulaşık ve çamaşır makinesi ile donanırken kapılarında da arabalar park etmiş vaziyette. Gedelek’te 50 milyon TL’lik ekonomi Bursa Orhangazi’ye bağlı Gedelek köyünün kaderi 1929’da köye getirilen salatalık tohumuyla değişir. Turşu için salatalık üretmek üzere verimli olduğunu düşündüğü Gedelek köyüne yatırıma gelen Rıfat Minare adındaki girişimci, o günkü adıyla Sovyetler Birliği'nden getirdiği kornişon türü salatalık tohumuyla köylülerin de girişimcilik ruhunu ateşler ve köylülere dağıttığı salatalık tohumlarından yetişen ürünlerin tamamını alacağını deklare eder. Gerçekten de dağıttığı tohumlardan yetişen salatalık meyvelerini alan Mina- re, bu salatalıklardan yaptığı lezzetli turşuları lüks otel ve restaurantlara satar. Minare’nin ürettiği turşuların gördüğü ilgi Gedeleklileri harekete geçirir. "Sadece salatalık üretmek olmaz, turşuyu da yapabiliriz" diyen köylüler Minare’nin turşu formülünü bir şekilde ele geçirir ve Gedelek turşusu adı altında ünlenir. Turşu üretimi ile tüm ülkeye nam salan Gedelek köyü'nün muhtarı Mehmet Dönmez bu süreci Köy Kahvesine şöyle anlattı: "Turşuluk sebzeler Rıfat Minare’ye gittikten sonra, kendisi turşu yapıp Türkiye’deki lüks otellere pazarlıyordu. 1948’de köyden bir büyüğümüz Minare’nin turşu üretimhanesinde 2 yıl ustabaşı olarak çalıştı. Turşu nasıl yapılır öğrendikten sonra da ayrılıp 1950’da kendi işini kurdu. Kendisi bu işi tek başına sahiplenmek yerine köydeki diğer kişilere de öğreterek üretimin fazlalaşmasına ve dolayısıyla tüm Türkiye geneline yayılmasına öncülük etti. Tüm köylülerin bu işi sahiplenmesi ile Gedelek, turşuda ünü yurtdışına kadar taşan bir marka oldu. Gedelek'in yaklaşık olarak 2 bin nüfusunun neredeyse tamamı bu işle ilgilidir. Türkiye'de turşu denilince akla ilk gelen yer Gedelek'tir. Köyümüz bu özelliklerinden dolayı dışarıya göz vermez aksine dışarıdan göç alır.” Gedelek turşusunun en önemli özelliğinin suyu olduğunu belirten muhtar Dönmez, Gedelek turşusunun bu özelliği- nin yanı sıra yenildikten sonra susatmamasının da önemli bir kriter olduğunu söylüyor. Yapımı sırasında çevre il ve ilçelerden getirtilen sebzelerin özelliklerini ve tazeliğini koruması için akşam serinliğinde getirtildiğini, yapımı sırasında en kaliteli sirke kullanıldığını belirtiyor. Halen 50’nin üzerinde turşu imalathanesinin bulunduğu Gedelek’te yılda 200 bin ton turşu üretiliyor. Köy entegre üretim yapan bir turşu fabrikası gibi... Turşu üretime geçerek toprağı ekip biçme işini terk eden köylüler, artık çevre köylere fason olarak turşu üretimi yaptırır duruma geldi. 10 bin kişiye gelir kapısı Orhangazi’nin 20 köyü ve 5 beldesi Gedelekliler için turşuluk biber, erik ve salatalık üretiyor. Çanakkale ve Biga’nın bir çok köyünden ise acı biber alımı yapıyorlar. Balıkesir’in çeşitli köyleri ile Ödemiş, Afyon ve Trakya bölgesi de Gedelek köyünün salatalık ihtiyacını karşılıyor. Köyün turşu üretimi ürün alımı yaptığı köylerde dahil olmak üzere, 10 bin kişinin gelir kapısı. Muhtar Dönmez, "Civar bölgeler dahil, imalat esnasında 2 bin kişi çalışıyor. Buna nakli- yecileri, ambalajcıları ve sebze üretimi yapan çiftçiyi de eklediğimizde 10 bin kişinin bu sektörden para kazandığı ortaya çıkıyor. Köyün turşuculukla yarattığı ekonominin büyüklüğü ise yılda yaklaşık 50 milyon TL" diyor. Dönmez, üretimin yüzde 80’inin iç pazara, yüzde 20’sinin ise ihracata gittiğini söylüyor. Dönmez, girişimcilik ruhunun yanı sıra, bugün gelinen noktada Gedelek’in sahip olduğu su pınarının da büyük bir etkisi olduğu inancında. Sanayiciyi bile köye çektiler Köylüler sadece çevredeki yerleşim yerlerinin ekonomisini canlandırmakla kalmamış, köye yatırım da çekmeyi başarmış. Gedelek köyünde üretilen turşular için 2 ambalaj fabrikası kurulmuş. Gedelek turşuda marka olunca bunu değerlendirmek isteyen büyük sanayiciler de köyün yolunu tutmuş. Yılda 5 bin ton salatalık turşusu üreten Zeytursan, buradan Almanya, Fransa, Ortadoğu ülkeleri, İran, İsrail ve Yunanistan’a ihracat yapıyor. Gedelek köyünde üretim tesislerini 1983’te kurduklarını belirten Zeytursan Yönetim kurulu Başkanı Turgay Tüfekçioğlu, yıllık üretimlerinin yarısını ihraç ettiklerini söylüyor. 29 Tüfekçioğlu, yıllık cirolarının 14 milyon dolar olduğunu belirtiyor. Mustafa İnal da Gedelek’in ününü duyup yatırıma gelenlerler iş adamlarından. "1957’de yılında Üsküdar’da mahalle arasında bir turşucu dükkanım vardı. Üretimide orada yapıyordum. Gedelek’in suyunun turşu yapımına çok elverişli olduğunu duyunca buranın yolunu tuttum" diyen Ünallar Turşu’nun sahibi Mustafa İnal, yılda bin tonun üzerinde üretim yaptıklarını ve tamamını iç piyasaya sattıklarını söylüyor. Şirket davranışıyla Gödence’yi marka yaptılar Kendi ekonomisini yaratıp marka olan köylerden biri de İzmir’in Seferihisar ilçesine bağlı Gödence... 120 haneli 330 nüfuslu köy ürettiği özellikle ürettiği zeytinyağı, sofralık zeytinler ile ünlü. Ama ürettiği şarap, badem, kuru üzüm, bal ve tarhana da büyük talep görüyor. Ürünlerini "Gödence" markasıyla pazarlayan Gödence köylüleri, müşterinin ayağına bile gitmiyor. Aksine müşteri onların ayağına geliyor. Gödence Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Çağatay Özcan Kokulu, "Zeytini işleyebilmek için yola çıktık. Diğer üreticilerden bir farkımızın olabilmesi için de 1993’de köyümüzün ismi Gödence’yi de markamız olarak belirledik. Gödence zeytinyağı markasıyla iç ve dış pazara hitap etmeye başladık. Özellikle hammadde ve depolama üzerindeki kayıpları minimuma indirgeyerek ürünlerimizi pazarda daha da öne çıkarmayı başandık. Mar- HABER www.koykahvesi.com.tr kanın tam anlamıyla oturması için tam 15 yıl uğraştık. İzmir’de kendi ismi ile marka olan tek köyüz" diyor. Bölgenin zengin su havzalarına sahip olduğunu ve sanayi yerine tarımsal üretimin geliştiğini belirten Kokulu, rekoltenin yüksek olduğu dönemlerde köyde yılda yaklaşık 800 ton zeytinyağı üretildiğini kaydediyor. Kokulu, "Zeytinyağının kilosunu 13 TL’den satıyoruz. 2007’de ürün çok azdı. Ancak 160 ton zeytinyağı üretebildik. Hepsini sattık ve 640 bin TL gelir elde ettik. Gödence markası Gümüşhane’den Finlandiya’ya kadar tanınır hale geldi. Tıpkı bir şirket gibi çalışarak bugünlere geldik" diyor. Müşterilerden ge- len talepleri iyi bir şekilde değerlendirdiklerini, iletişimi iyi kurduklarını vurgulayan Kokulu, "Herkesin kendisine ait arabası, evinde çamaşır ve bulaşık makinesi var" diye konuşuyor. Bademli yılda 10 milyon TL’lik fidan satıyor İzmir’in Ödemiş ilçesine bağlı Bademli köyü ise fidancılıkta aranılan bir marka olmayı başardı. Bademli köylülerin üretimlerini 75 yıllık Bademli Köyü Kooperatif’ine çatısı altında yapıyor. Ama Bademli köyünün marka olması 1997 yılına dayanıyor. Bünyesinde Bademli Fidancılık ve Potomia Fidancılık isimli iki şirket bulunan kooperatif üç konuda çalışmalar yapıyor: Fidan üretimi, zeytin ve zeytinyağı üretimi, hijyenik süt toplama merkezleri. Bademli Köyü Kooperatif Başkanı Mehmet Selçuk Bilgi, köy kahvesi özellikle fidan üretiminde çok tercih edilen bir marka olduklarına dikkat çekiyor. Lübnan, Irak, İran, Suriye gibi Ortadoğu ülkelerine, Azerbeycan, Özbekistan’a ihracat yaptıklarını belirten Bilgi, "Her çeşit meyvenin Tarım Bakanlığı’ndan sertifikalı ve kontrollü fidanını üretiyoruz. Ağırlıklı ihracat elma, armut, kayısı fidanları. Bademli’de yılda 8 ila 10 milyon adet fidan üretimi yapılıyor. Fidancılıktan elde ettiğimiz toplam ciromuz yıllık 10 milyon TL. Civar köylerden her gün 500-600 kişiye isdihdam sağlıyoruz" diyor. Bilgi, ayrıca kooperatife bağlı olarak çalışan işçi, ziraat mühendisi ve veterinerleri bulunduğun da belirterek, "Kooperatif ve markalaşma sürece köyümüze çok şey kazandırdı. Köylüler artık modern tarım yapar hale geldi. Bizde onları yeni yatırımlara özendirir olduk" diye konuşuyor. Şirince’nin turizm geliri 1 milyon TL Kuşadası ve Efes’e yakın eski bir Ortodoks köyü olan Şirince, şarap üretimi ve turizmdeki başarılarıyla dikkat çekiyor. Üzüm bağları, şeftali bahçeleri ve zeytinliklerle çevrili bir yamaçta yer alan Şirince, son 20 yıldır marka olma yolunda mücadele veriyor. Tıpkı Gedelekli köyünde olduğu gibi Şirincelileri de ateşleyen köye dışarıdan gelen yatırımcılar olmuş. 20 yıl önce köye turizm yatırımı için gelen yatırımcıları gören köylüler "Biz niye bu işleri yapmıyoruz" diyerek biraraya geliyor ve Şirince’nin tarihine yeni bir yön veriyor. Turizmden sonra köylüler kendi şaraplarını yapmaya başlıyor. Ev yapımı şarapların da ünü kısa sürede yayılıyor. "Turizm geliştikçe adımız duyuldu, adımız duyuldukça markamız yükseldi" diyen Şirince Köyü Muhtarı Levent Apak, ürettikleri ev tipi şaraba talep giderek artınca işi büyüttüklerini ve 1999’da köyde yıllık üretim kapasitesi 1 milyon ton olan bir şarap fabrikası kurduklarını anlatıyor. Fabrikada geçilen üretim şarapta marka olmanın da yolunu açmış. Ürettiği şarapları Artemis markası ile piyasaya süren Şirince, Türkiye geneline bayilik bile verir hale geldi. Apak, 20’si Şirince’de olmak üzere Türkiye genelinde 50 Artemis şarap bayisine ulaştıklarını belirtiyor. İyi bir sezonda turizmden elde ettikleri gelirin 1 milyon TL’nin üzerinde olduğunu söyleyen Apak, turizm ve şarapçılık yaparken çiftçiliği bir kenara bırakmadıklarına vurgu yapıyor. Apak, "Marka olduk ama şeftali, üzüm, incir gibi yöresel üretimlerimize de tam gaz devam ediyoruz. Bunları da İstanbul, Ankara, Antalya, Bodrum gibi pazarlara gönderiyoruz" diyor. 30 HABER www.koykahvesi.com.tr köy kahvesi Atafen, bilgi-paylaşım turlarına içanadolu’da devam ediyor 10-15 Haziran 2015 tarihleri arasında WWS teknik danışmanı Lindell Whitelock ve ATAFEN’den Dr. Nuran Yavuz, Vet. Hekim Neşet Polatkan, Barış Terzi ve Burcum G. Ünal’ın da katılımlarıyla bilgi paylaşım turları düzenlendi. Tur kapsamında Konya Ereğli, Karaman ve Aksaray’da süt sığırcılığı işletmeleri ziyaret edildi. Lindell Whitelock buralardaki paylaşımlarında ağırlıklı olarak insan faktörü ve yönetim üzerinde durdu. Fonksiyonel ineğin tanımını yaparak; çiftliklerin sadece inek- lerden ibaret olmadığının ve insanlarla beraber bir bütünlük arz ettiğinin altını çizdi. Rumen sağlığının, buzağı kayıplarının, süt ve döl veriminin kısaca tüm verimin insandan geçtiğini belirten Whitelock, sanılanın aksine bir çiftliğin en büyük maliyetinin yem ve işletme giderleri değil, düve yetiştiriciliği ve döl kaybının olduğunu ifade etti. Kaba yem kalitesinin önemine de değinen L.Whitelock önümüzdeki bilgi-paylaşım turlarında görüşmek dileğiyle ülkemizden ayrıldı. Dr. Cemal Ilgın Üzüm bağlarında külleme hastalığı ve mücadelesi Mantari bir hastalık olup asmanın yaprak sürgün ve salkımlarına zarar verir. Belirtileri : Hastalık asma yapraklarında ,yağlımsı bir görünüş ve renk açılmasına neden olur. Daha sonra yaprakların alt ve üst yüzeylerinde unsu görünüşte beyaz yüzeysel lekeler oluşur. Hasta yapraklar kenardan içe doğru kıv- rılır. Sürgünlerdeki belirtileri ;önce sürgün üzerinde kahverengi siyah lekeler meydana gelir, kışa doğru bu lekeler kırmızımsı kahverengiye dönüşür. Salkım üzerindeki belirtileri ise beyaz renkli fungal örtüdür. Sonraki aşamada irileşen taneler tane sapı doğrultusunda çatlar. Külleme alt yapraklarda başlar sonra taze yaprak ve sürgünlere geçer. Hastalığın biyolojisi : Külleme hastalığı rüzgar aracılığı ile taşınır. İlk belirtileri sürgünler bir karış olunca fark edilir.Sıcaklık hastalığın gelişimini etkileyen en önemli çevre faktörüdür. 2027 C arası hastalık için en uygun sıcaklıktır.Gündüzü sıcak gecesi serin geçen havalarda hastalık artar. Salkıma alaca düşünceye veya tanelere tatlı su yürüyünceye ka- dar koruklar hastalığa karşı duyarlıdır. Özellikle kurak iklimin hakim olduğu bağ alanlarında hastalık her yıl ortaya çıkar.Mücadele yapılmaz ise % 90 varan oranda ürün kaybına neden olabilir. Mücadelesi: a. Kültürel önlemler; Asma üzerindeki hastalıklı bulaşık çubuklar budanarak yok edilmelidir. Asma tacı iç kısımlarına kadar hava almalı ve güneşlenmelidir, özellikle tane tutma döneminde salkımın etrafındaki hava almayı ve güneşlenmeyi engel olan yapraklar aralanmalıdır. Kullanılan kimyasal ilaçlar rahatlıkla salkıma ulaşmalıdır. b.Kimyasal mücadele; Sürgünler 20-25 cm olunca 1. İlaçlama yapılmalıdır.Bu safhada yaprak uyuzunu da kontrol ettiğinden dolayı sulu kükürt tercih edilmelidir. 2. ilaçlama çiçek taç yapraklarının döküldüğü ve tane tutma döneminde yapılır. Bu dönem hassasiyetin yoğun olduğu aşamadır, uygulamada sistemik ilaçlar tercih edilebilir . 3. ve diğer ilaçlamalar;İlacın etki süresi, meteorolojik faktörler ve hastalığın seyrine bağlı olarak ben düşme dönemine kadar ruhsatlı ilaçlarla mücadele yapılmalıdır. Mücadele etkinliğini artırmak, ilaç kullanımını azaltmak ve maliyetleri düşürmek için bu hastalıkla ilgili erken uyarı sisteminin belirlenip uygulamaya geçirilmesi yararlı olacaktır. (Zirai Mücadele,2005,Yaycep,Tarım Bakanlıgından yararlanılmıştır.) 31 HABER www.koykahvesi.com.tr Prof. Dr. Harun Uysal Ege Üniversitesi Tire Kutsan Meslek Yüksekokulu Müdürü [email protected] Dondurma ye; hem serinlen, hem beslen B u sene yaz bir türlü gelmemesine rağmen artık yavaş yavaş sıcaklar kendini hissettirmeye başladı. Bu nedenle dondurma tezgahlarının önünde yığılmalar oluşmaya başladı. Sıcakta içinizi ferahlatacak en iyi içecek ayran ya da kefir, en iyi tatlı da dondurma olabilir. Bu nedenle bu sayıdaki yazımı dondurmaya ayırdım. Dondurma; içine şeker katılmış çeşitli meyve suları ve sütten dondurulmak suretiyle elde edilen ve özellikle sıcak yaz günlerinde çok aranan eğlenceli bir gıda. Anadolu’da soğuk tatlı yeme geleneğinin eskiden beri var olmasına karşın, günümüzdeki gibi dondurma yapma alışkanlığının geçmişi 17. yüzyıla dayanıyor. Dondurma ilk olarak belirli lokan- ta ve otellerde imal edilirken, daha sonra ev, sokak ve dükkan dondurmacılığı olarak gelişme gösteriyor ve 1970’lere kadar teknik kapasitesi küçük olan işletmelerden halka sunuluyor. Ülkemizin İlk modern dondurma üretimi ise Atatürk Orman Çiftliği Pastörize Süt ve Mamülleri Fabrikası tarafından 1957 yılında yapılıyor. Dondurma, her ne kadar tüketiciler tarafından bilinmese de içerdiği besin maddeleri nedeniyle önemli bir enerji, mineral ve vitamin kaynağı. Süt, şeker, glikoz şurubu, salep, süt yağı, vanilya, meyve püresi, çeşitli kuruyemişler, çikolata veya kakaodan yapıldığı için besleyici değeri yüksek. Dondurmada protein, karbonhidrat ve yağın yanı sıra A, B, C, D, E ve K grubu vitaminleri bulunuyor. Önemli oranda kalsiyum, fosfor, magnezyum, sodyum, potasyum, demir ve çinko kaynağı. Aynı miktar süte göre daha yüksek oranda enerji içeriyor. Bu nedenle çocuklar için özellikle yazın tüketimi artan köy kahvesi bir besin. Çocuklar yaz aylarında daha az süt tükettikleri için, kalsiyum ihtiyaçlarını karşılamaları daha zor. En iyi kalsiyum kaynağı olarak bilinen süt, yoğurt, peynir gibi besinlerin yanı sıra sütten hazırlanmış olan dondurmayı tüketmek onların kalsiyum gereksinimlerinin karşılanmasına katkı sağlıyor. O nedenle çocukların günde bir kez dondurma yeme isteklerine gem vurulmamalı. Ancak aşırı tüketmelerine de engel olunmalı. Her şeye karşın kalori değeri baklava, pasta gibi hamurlu tatlılara oranla çok daha düşük olduğu için sağlıklı ve dengeli bir beslenme programında yetişkinler için haftada en az 2-3 kez dondurma tüketimi öneriliyor. Yine de kilo problemi olan kişilerin dondurmayı akşam yerine, öğle vaktinde tüketmeleri gerekiyor. Türkiye’de yıllık kişi başına dondurma tüketimi 2.5 litre iken bu sayı ABD’de 20, AB’de 15 litre. Tüketimin bu derece az olmasında; değişken ekonomik şartlar ne- deniyle tüketicinin alım gücündeki azalış, pazarlama ve dağıtım sorunları gibi pek çok neden ile birlikte tarihsel Anadolu yemek kültüründe yemeklerden sonra tatlı olarak şerbetli hamur tatlıları yeme alışkanlığı etkili oluyor. Bunları yanı sıra soğuk olduğu için sadece yazın yenebileceği algısı da tüketimi önemli oranda etkiliyor (tüketimin yüzde 80’i Mayıs-Ekim ayları arasında) Türkiye’de hem geleneksel hem de sanayi tipi dondurma üretildiğini göz önüne aldığımızda tüketimde bazı hususlara dikkat etmemiz gerekiyor. Örneğin açıkta satılan dondurmalar güvenilir yerlerden alınmalı. Özellikle dondurucularda iyi muhafaza edilen ve hijyenik ortamda hazırlananlar tercih edilmeli. Ambalajlı ürünlerde ise ambalajın ve şeklin bozulmamış olmasına dikkat etmeli ve son kullanma tarihlerine göz atmalı. O halde haydi dondurma yiyelim, yerken de hem serinleyelim hem de beslenelim. 32 HABER www.koykahvesi.com.tr köy kahvesi TÜRKİYE ÇİN’E 5 BİN TON ZEYTİNYAĞI SATMAYI HEDEFLİYOR Çin’de Türk zeytinyağı fırtınası Zeytinyağı üretiminde 2023 yılında dünya ikinciliğini hedefleyen Türkiye, zeytinyağını katma değere dönüştürmek için dünya genelinde tanıtım çalışmalarını sürdürüyor Z eytinyağı tüketiminin hızla arttığı Çin’i hedef pazar olarak seçen Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Komitesi (ZZTK) 04-06 Haziran 2015 tarihleri arasında Çin Halk Cumhuriyeti'nin Guangdong Eyaletinin başkenti Guangzhou'da düzenlenen China International (Guanghzou) Edible Oil Olive Oil Exhibition 2015 Fuarı'na katılarak Türk zeytin ve zeytinyağının tanıtımını gerçekleştirdi. 2009 yılından beri Şanghay'da gerçekleştirilen Food Hospitality China Fuarı'na katılan Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Komitesi'nin ilk kez katıldığı bu fuarda, 9m2'lik info standında Türk zeytin ve zeytinyağı tadımı yaptırıldı ve ağırlıklı olarak Çin'in Guangdong ve çevre eyaletleri ile Malezya, Hong Kong gibi çevre ülkelerden standımızı ziyarete gelen alıcılara Türk zeytin ve zeytinyağı ile ilgili bilgi verildi. Çin pazarına yönelik tanıtım çalışmalarını uzun yıllardır sürdürdüklerini belirten Zeytinyağı Tanıtım Komitesi Başkanı M. Kadri Gündeş, Guangdong Eyaleti'nin 100 milyonu aşkın nüfusu ile Çin'in en büyük eya- leti olduğunu, Çin'in toplam dış ticaret hacminin yüzde 40'nın burada gerçekleştirildiğini kaydetti. Hedef 5 bin ton zeytinyağı satmak Guangdong eyaletinin gıda ithalatının yıllık 18 milyar doları geçtiğini ve bu nedenle Türk zeytin ve zeytinyağı sektörü için çok önemli bir pazar olduğunu ifade eden Gündeş, “Çin’in gelir düzeyi yüksek bölgelerinin başında gelen bu bölgeye Türkiye’nin zeytinyağı ihracatını arttırmak istiyoruz. Çin Halk Cumhuriyeti'nin yıllık ortalama 35 bin ton olan zeytinyağı ithalatının 2020 yılında 50 bin tona çıkacağını öngörülüyor. Bu çerçevede Türkiye'nin Çin pazarındaki payını yüzde 10’a çıkarmayı hedefliyoruz Türkiye, 2011 yılında Çin'e 453 ton zeytinyağı ihraç ederken, bu rakam 2012 yılında 898 ton'a, 2013 yılında 1.028 ton'a ve 2014 yılında 1.172 ton'a yükseldi. Hedefimize doğru emin adımlarla ilerliyoruz” diye konuştu. Guangdong Eyaleti'nin en büyük televizyon kanallarından Guangdong TV'ye Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Komitesi'nin faaliyetleri hakkında bilgilendirici bir röportaj da veren M. Kadri Gündeş, şöyle devam etti: “Uluslararası Zeytin Konseyi İcra Direktörü'nün de sunum yaptığı fuarın ilk günü, 15:45-16:45 saatleri arasında Türk zeytin ve zeytinyağı sektörü ile ilgili bir seminer verdik. Seminere hem Çin hem de diğer ülkelerden katılımcılar çok yoğun bir ilgi gösterdi.Katılımcılara Komitemiz ve Türk zeytin ve zeytinyağı sektörü hakkında tanıtıcı bilgiler verdik. Türk zeytinyağına diğer yağların karışımının yasalar- la önüne geçildiğini ve bunun Türk zeytinyağını diğer ülkelerden ayıran çok önemli bir özellik olduğunun altını çizdik.Çin zeytinyağı üreticisi bir ülke değil. Fuara katılan çoğu Çinli firma zeytinyağını diğer ülkelerden ithal ederek yalnızca ambalajlamasını Çin'de gerçekleştiriyorlar, bu nedenle bizim için çok büyük bir ithalat potansiyeline sahip.” Çin’den ‘Alım Heyeti’ organize edeceğiz Fuar süresince zeytinyağı ithalatçısı Çinli firmalar ve Çin'deki süpermarket zincirleri ile temasa geçtiklerini anlatan Gündeş, “Çinliler Türk zeytin ve zeytinyağına çok yoğun ilgi gösterdi. Önümüzdeki sonbahar aylarında ZZTK tarafından Çin'den bir alım heyeti gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Konu ile Çin'in büyük gıda ithalatçısı firmaları ile temasa geçtik ve katılım için olumlu geri dönüşler aldık” diyerek sözlerine son verdi. Salatalığı soğuk vurdu! İzmir’de, en çok salatalık üretiminin yapıldığı Ödemiş ilçesinde hasat heyecanı yaşanırken, soğuk ve yağışlı havanın salatalıkta verimi azaltması üreticiyi üzdü. Ödemiş ilçesindeki Kaymakçı, Çaylı, Kızılcaavlu, Emirli, Mescitli bölgelerinde merakla beklenen salatalık hasadı başladı. Bölgelerde yoğun bir şekilde çalışan bazı üreticilerse, anlaşmalı olduğu fabrikalara ürünlerini satışa sundu. İşçiliği son derece zor olan salatalıktaki ilk hasat ise bölgedeki üreticileri pek memnun etmedi. Soğuk ve yağışlı havanın salatalıkta verimi azalttığını ifade eden üretici Cengiz Duman, hava koşullarının ürünleri olumsuz etkilediği anlattı. Duman, "Bu yıl hava koşulları salatalığı olumsuz etkiledi. Verim geçen yıla göre az. Bunun yanında üretici de eskisi kadar çok ekim yapmadı. Hayvancılığın son dönemde iyi kazandırması ile daha önce salatalık eken üretici, yemlik ürünlere gitti. Bu nedenle üretim az. Tabi salatalık tek tek toplanan, işçiliği zahmetli bir ürün. Eskiden tütün ekilirdi, aynı onun gibi salatalık da aile boyu işçilik gerektiriyor. Üreticinin zaten bir de işçiye yevmiye verecek durumu yok. İlk üründe fiyat değişmez, güze doğru ikinci ürün de tüccar da gelip alım yapıyor. Piyasa o zaman hareketleniyor" dedi. Cengiz Duman, fiyatlar hakkında bilgi vererek sözlerini şöyle devam ettirdi: "Hasat 40-45 gün daha devam eder. Geçen yıl bir numara 1 lira 55 kuruştan alınıyordu, bu yıl fiyat 1 lira 75 kuruş. Birinci üründe ürünün tamamı fabrikalara gidiyor." 33 HABER www.koykahvesi.com.tr köy kahvesi Anadolu çocuklarına resim yarışması D ünyanın en önemli organizasyonlarından biri olarak kabul edilen “Dünya Botanik Expo”, 23 Nisan 2016 yılında Antalya’da” Gelecek Nesiller İçin Yeşil Bir Dünya” sloganı ile “Çiçek ve Çocuk” temasıyla açılacak. Expo 2016 Antalya Uluslararası Botanik Sergisi'ne yönelik duyarlılığı ve farkındalığı artırmak kaydıyla aile çiftçiliği ve küçük aile işletmeciliğinin sürdürülebilirliğinin sağlanması ve ulusal gündemlerde tanıtılması için kadın çiftçilerin çocukla- rının katılımı ile 81 ilde “Anadolu Çocuklarının Gözüyle Çiçek ve Doğa” temalı bir fotoğraf yarışması düzenlenecek. Bu yarışmayla birlikte çocuklara; doğa sevgisini ve çevre bilincini aşılamak, çiçeklerin kültür mirası olduğunu öğretmek, tarımın insan yaşamındaki önemini küçük yaşlardan itibaren fark ettirebilmek, ülkemizin sahip olduğu bitkisel zenginliğin yeni kuşaklarca benimsenmesini ve korunmasını sağlamak, onların gözünden yaşadıkları doğayı, sevdikleri çiçekleri görebilmek amaçlanıyor. Katılım şartları Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Eğitim Yayım ve Yayınlar Dairesi Başkanlığı tarından düzenlenen yarışma İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlükleri tarafından gerçekleştirilecek. Ailesi tarımla uğraşan, 9-12 yaş grubu arasındaki çocukların katılacağı yarışmaya başvurular 01 Ekim 2015 tarihi mesai bitimine kadar İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüklerine teslim edilecek. Fotoğraf çekmeye istekli her çocuk yarışmaya renkli, dijital ve en fazla 2 fotoğraf ile katılabilecek. Bor, ayçiçeğinde verimi artırıyor Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aydın Güneş, bor gübrelemesiyle ayçiçeğinde verim artışı olduğunun tespit edildiğini söyledi. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Beslenme Bölümü’nde öğretim Kınalı Keklikler doğaya salındı Doğa Koruma ve Milli Parklar Mersin Şube Müdürlüğü tarafından, ''Doğaya Yaban Hayvanı Yerleştirme Programı'' kapsamında, Erdemli ilçesinde 300 kınalı keklik doğaya salındı. Doğa Koruma ve Milli Parklar Mersin Şube Müdürlüğü tarafından, ''Doğaya Yaban Hayvanı Yerleştirme Programı'' kapsamında, Erdemli ilçesinde 300 kınalı keklik doğaya salındı. Orman ve Su İşleri Bakanlığı 7. Bölge Müdürlüğü Doğa Koruma ve Milli Parklar Mersin Şube Müdürü Ahmet Çörtük, ilçeye bağlı Yeniyurt Mahallesi Kale mevkisinde düzenlenen törende, keklik popülasyonunu artırmak için doğaya keklik saldıklarını söyledi. Çörtük, Malatya Keklik Üretme İstasyonu'ndan getirilen 2 bin kekliğin çeşitli ilçelerde doğaya salındığını belirtti. Son 11 yılda toplam 12 bin kınalı kekliğin doğaya salındığını ifade eden Çörtük, tarım alanlarında en önemli mücadele şeklinin biyolojik mücadele olduğunu ve kekliklerin bu mücadelede önemli bir yeri olduğunu söyledi. üyesi olan Prof. Dr. Aydın Güneş, bor gübrelemesiyle ayçiçeğinde verim artışı olduğunu tespit ettiklerini belirtti. Güneş yaptığı açıklamada, dünyanın bor rezervinin yüzde 72'sinin Türkiye'de olmasına rağmen, tarımda bor uygulamasının yete- rince kullanılmadığını ifade etti. Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü'nün (BOREN) bitkiler üzerinde bor uygulamasının etkilerini araştırdığını söyleyen Güneş, "Ayçiçeğinde yapılan araştırmalarda, bor ile dekar başına verimin yüzde 20 arttığı tespit edildi" dedi. 34 HABER www.koykahvesi.com.tr köy kahvesi Cennetin köşeleri Üç farklı yer, üç farklı köy; İtalya'dan Cinque Terre köyleri, Yunanistan'dan Theologos köyü ve Türkiye'den Bitez köyü. Geçimlerini çoğunlukla balıkçılık ve turizm ile sağlıyorlar. Hepsi birbirinden eşsiz manzaralara sahip yerler. Aralarındaki farklar; mimari ve tarihi. Cinque Terre İ talyanca'da Cinque Terre, beş toprak, beş dünya, beş köy manasına geliyor. Yan yana dizilmiş beş köy var: Monterosso, Vernazza, Corniglia, Manarola ve Riomaggiore. Dünyanın her yerinden insanlar bu eşsiz beş güzel köyü görmeye geliyorlar. Köylerin her birinde tren istasyonları var ve köyler arası ulaşımı trenle sağlayabiliyorsunuz. Tren rayları dağların içine kurulmuş. Gün yüzüne ancak istasyon girişlerinde çıkıyorsunuz. Ayrıca köy yamaçlarından, patika yollarda, çetrefilli yolculuklarla köylerin arasında gezebiliyorsunuz. 12 Euro'luk günlük biletlerle bu yol kullanılabiliyor. Görülecek eşsiz manzaralar için 12 Euro hiçbir şey sanırım. Buraya gelen yaşlı turistler dahi manzarayı görmek için yürüyor. Köyler, Ortaçağ'dan kalma olduğu için gözetleme kuleleri mevcut. Evler renk renk. Sahil köyleri oldukları için temel geçimleri balıkçılık. Bununla birlikte dağ yamaçlarına sıra sıra üzüm bağları ve zeytinlikler kurmuşlar. E tabi bir de turizm var. Köylüler ise kendi hallerinde yaşıyorlar. Yılın her anı turist olduğu için köylüler bu duruma alışmışlar. Belki ben gitmedim ama gördüklerime ve okuduklarıma, gidenlerin izlenimlerine dayanarak şunu söyleyebilirim ki; herkesin gidip görmesi gereken bir yer. 35 Theologos Köyü Eskiden bizim, şimdi Yunanistan'a ait bir köy: Theologos. Thassos adasında şirin bir yer. Osmanlı İmparatorluğu, şimdiki Yunanistan'a sahipken Theologos, Thassos adasının başkentiymiş. Şimdi bile eski evleri görünce, Yunanistan'da olduğunuzu unutabilirsiniz. Yine bir Akdeniz köyü olduğu için; zeytin, üzüm, balıkçılık ve turizm köyün gelir kaynakları. Yaklaşık 650 kişi ikamet ediyor köyde. Hem Thassos hem de Theolo- köy kahvesi HABER www.koykahvesi.com.tr gos'ta fazlasıyla Türkçe konuşan yerliye rastlama ihtimaliniz mevcut. Hatta bazı mekanlarda Türkçe tabelalar kullanılmış. Turistler en çok Sırbistan'dan ve Türkiye'den gidiyorlar. Köyün en ünlü yeri bir taverna. Kuzu çevirme yapılıyor. Taverna eğlencesinde danslar ediliyor, tabaklar kırılıyor ve ayaklarla üzüm eziliyor. Ayağınızı yıkayan kişi de tavernanın sahibi. İşte böyle sıcak bir yer Theologos. Denizi şeffaf sanki, tertemiz. Türkiye'den gidiş kolay olduğu için kesinlikle gidilmeli. Bitez Köyü Bizden bir yer; Bitez. Meşhur türküdeki gibi kıyamet de kopmuyor artık. Muğla, Bodrum'da kıyı köylerden biri. Bodrum'un şatafatından ve hareketliliğinden kaçanların yeri. Doğayla iç içe. Zeytinlikler ve mandalina bahçeleri hemen dibinizde. Köylülerin geçim kaynağı meyvecilik ve balıkçılık. Gece hayatı olmadığı için sabah biraz erken kalkıp kahvaltıdan önce meyve kokuları arasında, bahçelerde yürüyüş yapa- bilirsiniz. Köy denize çok yakın ancak sahil kenarı Bitez Koyu olarak adlandırılıyor. Koyda plajlar var. Ender bulunan bir rüzgarı olduğu için rüzgar sörfü yapılabiliyor. Perşembe günleri kurulan bir köy pazarı da mevcut. Sahil kenarında aynı zamanda bir kaç restaurant ve otel de var. Bitez'in denizi mavi bayraklı. Su oldukça berrak ve temiz. Hem muhteşem bir manzara ve hem de sakin bir yer aranıyorsa, ilk tercih kesinlikle Bitez olmalı. 36 köy kahvesi HABER www.koykahvesi.com.tr 5. Karaburun Kırkım Şenliği yapıldı Karaburun Kırkım Şenliği artık geleneksel K araburun'un dağ eteklerinde, bu yıl beşincisi düzenlenen Karaburun Kırkım Şenliği yapıldı. Keçiler kırkıldı, yıllardır devam eden gelenek yinelendi. Üst üste beş kez yapıldığı için de artık geleneksel hale gelebilecek. Hem Karaburun hem de İzmir'deki hayvancılığın gelişmesinde büyük rol alan şenlik, yetiştiricilerin hayvanlarını tanıtmasını sağlıyor. Bu sayede kamuoyunda daha geniş yer bulan hayvan yetiştiriciliği, önemini ortaya koyuyor. Bu komuoyunda yer alışın artışı ile birlikte insanlar, et tüketiminde küçükbaşların etlerini tercih etmeye başlıyor ve küçükbaş yetiştiricileri hayvanlarını satabilecek daha çok yer bulabiliyor. Burada büyük marketlerin sahiplerinin fiyat politikasının da köylü dostu olması, hayvancılık yapanların önünü daha rahat görmesini sağlıyor. Keçi sütü revaçta Şenlikte ilk konuşmayı yapan, İzmir Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı Özer Türer oldu. Türer, konuşmasında Karaburun Kıl Keçisi'nin önemine değinerek şunları kaydetti: “Amacımız Karaburun Kıl Keçisi'nin eski namına kavuşturulması. Keçi sütü son zamanlarda tüm dünya tarafından İngilizler de hayran kaldı Patrick ve Sue West çifti İngiliz bir aile. Şenlikte hayran hayran keçileri izliyorlardı. Biz de Köy Kahvesi gazetesi olarak duygularını öğrenmek istedik. İngiliz aile, Mordoğan'dan ev almış. Önce temelli burada yaşamak istemişler fakat olmamış. Patrick diyor ki: “Karımla dünyanın birçok yerini gezdik ama en iyi insanlar Türkiye'deler. En hoşgörülü insanlar Türkler. Bu şenlik çok ilginç ve muhteşem bir şenlik”. rağbet görüyor. Tabi keçi sütüne talep çok ama doğal olması isteniyor. Şu anda piyasadaki keçi sütlerinin yüzde 90'ı doğal. Bu şenlikte gördüğünüz hayvanlar doğal besleniyor. Sütleri de doğal olacak” dedi. Özer Türer'in ardından ikinci konuşmayı Karaburun Belediye Başkanı Ahmet Çakır yaptı. Çakır, yapılan etkinliğin Karaburun Yarımadası'na hayırlı olmasını diledi. Devamında da katkılarından dolayı Büyükşehir Belediyesi'ne teşekkürlerini sundu. “Her desteğe hazırız” İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ise keçi kırkmanın 600 yıldır şenliklerle yapıldığını söyledi ve ekledi: “Biz belediye olarak beslenen değil besleyen taraf olmalıyız. Yetiştiricilerimize her türlü imkanı sunmalıyız. Geçtiğimiz yıl belediye olarak koyun ve keçi dağıtımı yaptık. İzmir ve İzmirli olarak bize düşen görev budur. Bu şenlik belki bir gün- lük bir olay ancak biz her gün köylümüzün yanındayız. Hayvan yetiştiriciliği yapıp bırakan vatandaşlarımıza gerek eğitim, gerekse de mali yönden hiçbir desteğimizi esirgemeyeceğiz”. Köylü Profesör İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Tokaç, gazetemize Karaburun’daki tarım ve hayvancılık sorunlarını anlattı. Kendisinin de hala bir köylü olduğunu belirten Prof. Dr. Tokaç, “ Karaburun’un Yayla Köyü’nde bahçem var. Çocukluğumda da burada yaşıyorduk. Hayvan yetiştirirdik. Ben 11 yaşındayken babam ölünce farklı bir hayat yolu çizdim ama bu hayattan da hiç kopmadım. Şimdi de bu şenliğe bahçemden geliyorum. Bu yarımada 30-40 yıl önce bomboştu. Dağlık olduğu için de hayvancılık çok rahat yapılıyordu. Sonrasında Orman Bakanlığı fidanlar dikti. Maliye Bakanlığı da Avrupa Birliği Uyum Sürecinde zeytin yetiştiricilerine oldukça yüksek miktarlarda destek verdi. Ancak eskiden buralarda delice yetişirdi. Onlar aşılanıp zeytin olurlar. Buralar çok fazla rüzgar alan yerler. Zeytin fidelerinin soğanları ufak olduğu için hemen kırılabiliyor. Bu yüzden yeteri kadar verim alınamıyor. 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’ndan sonra Yarımada stratejik bir yer oldu. Sakız Adası karşımızda olduğu için askeri alanlar kuruldu. Dönüşebilir enerji için rüzgar türbünleri kuruldu. Boş alanlar azaldı. Burada ayrıca nergis yetiştiriciliği yapılıyor. Çok fazla endemik bitkimiz var. Özellikle ıtırlı (kokulu) bitkiler fazla. Hayvancılık için yeterli alan kalmadı. Keçilerin doğaya çok zarar vermediği daha yeni kabul ediliyor. Hayvancılık yapamayanlar da İzmir’e yerleşip orada hayat kurdular. Şimdi büyük marketlerin hayvan alımlarındaki çoğalma köylüye umarım ki olumlu yönde yansır” dedi. 37 köy kahvesi HABER www.koykahvesi.com.tr 2015 yılının altın yatırımı, yüzde yüz organik solucan gübresi üretimi Ü lkemizde yeni gelişim göstermeye başlayan Solucan Gübresi girişimcilerimiz ve yatırımcılarımızın büyük bir alan ayırmadan ve küçük bir maliyetle Organik Solucan Gübresi üretimi yapabilirler. Üretilen bu gübreyle milli ekonomiye katkı ve ekolojik yaşama değer katabilirler. Köy Kahvesi gazetesine açıklamalarda bulunan Solucan Gübre üreticisi Mehmet Emin PURSA üretim aşamalarını bütün detayları ile anlattı. Solucanlar atıkları yiyerek sindirim sisteminden geçiriyor. Dışkı olarak çıkarttıkları bu ürünün hammaddesinin herhangi bir maliyeti yoktur. Sebze, meyve, büyükbaş hayvan gübresi ve yiyecek artıklarını değerlendirmek mümkündür. Solucan gübresi üretim işi neden yapılmalı • Ciddi bir karlılık oranı var. • Hammaddesi bedava. • Üretilen ürün bozulmuyor, durdukça değer kazanıyor. • Hem ticarette hem istihdam da az insanla muhatap olmak. vendiğiniz birisi, bu güvendiğiniz kişinin doğru sistemde bu işi yapıyor olması ve olmazsa olmazımız solucanlarımızın Kırmızı Kaliforniya Solucanı Eisenia Foetida ve Eisenia Andrei cinsi olmalarıdır. Karlı bir tesis aşaması için gerekenler; • Elektriği ve suyu olan 4x10 ebadında 40m2’lık kapalı bir alan. • 7 m2’lık bir adet reaktör. • Üretime başlayabilmek için bir seferliğine satın alınacak 150 bin adet civarında Kırmızı Kaliforniya Solucanı Beş ay sabır, sebat ve ciddi bir emeğin sonunda ayda 1 ton solucan gübresi ( solucan humusu) üretmek mümkündür. • Pazar payının fazla ve geniş olması. • Tarım bakanlığının kimyasal gübreden organik gübreye geçişine destek vererek 2015 yılı için kurulacak hayvansal orjinli organik gübre tesislerine 2 milyon TL hibe veriyor olması. • Manevi değerler için ürettiğiniz ürün kimyasal içermeyen toprak düzenleyici olup insan sağlığına hizmet ediyor oluşu.) Solucan gübre üretim tesisi için neler gerekli? Bu işi ciddi olarak yapacaksanız bu işi size anlatacak gü- Ülkemize yetecek kadar gübre üretebiliriz Yapılan araştırmaların sonuçlarına göre elimizde yıllık yaklaşık 50 milyon ton atık oluşmaktadır. Biz bu atıkları ülke olarak hiçbir ayrıştırmaya tabi tutmadan belediyeler, il özel idareleri, köy dernekleri aracılığı ile sadece içinden kartonu, demiri, plastiği birkaç yıldır da camları ayrıştırıyoruz. Kalan organik atıklarımızı maalesef vahşi bir şekilde toprağa gömüyoruz. Avrupa ülkeleri yüz yıla yakındır buna benzer organik atıklarını geri dönüşüm makineleri dedikleri Kırmızı Kaliforniya Solucanları sayesinde geri dönüşümünü sağlayarak hem ülke ekonomilerine ciddi bir katkıda bulunup hem de bu sayede yaptıkları tarımı yüzde yüz organik gübreyle yaptıklarından dolayı sağlık sektörünün harcamalarını ciddi olarak minimize etmektedirler. 2013 yılında yaklaşık 13 milyon ton kimyasal gübre kullandığımız tarım alanlarımızın toprak yapısı, kimyasallardan dolayı ciddi anlamda tahribata uğratılmıştır. Ülkemizdeki yıllık yaklaşık 50 milyon ton atığı kullanarak 10 milyon tonlara varan yüzde yüz organik solucan gübresi elde edebiliriz. Bir ismi de toprak düzenleyicisi olan yüzde yüz organik solucan gübresi kullanımı ile (kimyasallar sayesinde tahribata uğramış tarım alanlarımız) 5 yıl sonun da temizlenmiş olup gerçek organik tarımın yapılıyor olmasına elverişli hale gelecektir. Çevre dostu zirai mücadeleye destek Bitkisel üretimde kimyasal mücadele yerine alternatif mücadele tekniklerin kullanılması halinde uygulanacak destek miktarları belirlendi. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının, Bitkisel Üretimde Biyolojik ve/veya Biyoteknik Mücadele Destekleme Ödemesi Uygulama Tebliği, Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Tebliğ, bitkisel üretimde kimyasal mücadele yerine alternatif mücadele tekniklerinin uygulanmasıyla kimyasal ilaç kullanımının azaltılması, insan sağlığının ve doğal dengenin korunması için biyolojik ve/veya biyoteknik mücadele yapan üreticilere destekleme ödemesi yapılmasına ilişkin usul ve esasları düzenliyor. Buna göre, destekleme ödemesi için, örtüaltı üretim yerinin Örtüaltı Kayıt Sisteminde, açık alanda üretim yerinin Çiftçi Kayıt Sisteminde kayıtlı olması, biyolojik ve/veya biyoteknik mücadelede kullandığı bitki koruma ürününe ait faturaya sahip olması gerekecek. Ayrıca üretici kayıt defteri kayıtlarını tutması, destekleme başvurusunda bulunulacak alanda tüm bitki koruma faaliyetlerini bakanlıkça yayınlanan teknik talimatlara ve entegre mücadele prensiplerine göre gerçekleştirmiş olması, tebliğ kapsamında destekleme başvurusunda bulunulan bitki koruma ürününün bakanlık tarafından belirlenen ruhsatlanma koşulları doğrultusunda uygulanmış olması, örtüaltında faydalı böcek kullanan üreticilerin seralarında giriş ve yan havalandırma açıklıklarının tülle kapatılmış olması gibi şartlar aranacak. Açık alanda turunçgilde Akdeniz Meyve Sineğine karşı feromon ve tuzak kullanımı için tahsis edilen dekar başına 35 lira desteklemeden, tuzak kutusunun en az 5 yıl kullanma ömrü bulunmasından dolayı daha önceden tuzak kutusu olup da sadece feromon kullanan üreticilere dekar başına 20 lira olacak şekilde destekleme ödeme- si yapılacak. Örtüaltında biyoteknik mücadelede; feromon ve tuzak kullanan üreticilere dekar başına 110 lira, domateste domates güvesine karşı sadece feromon kullananlara dekar başına 60 lira destek ödenecek. Açık alanda domateste biyoteknik mücadelede; feromon ve tuzak kullanan üreticilere dekar başına 35 lira, domates güvesine karşı sadece feromon kullanan üreticilere ise dekar başına 20 lira olacak şekilde destekleme ödemesi yapılacak. Üreticiye yapılacak olan destekleme ödemesi miktarı, üreticinin biyolojik ve/veya biyoteknik mücadele amacıyla yaptığı harcamaları gösteren fatura bedelinin, mücadele yaptığı toplam alanına bölünmesiyle elde edilecek olan dekara maliyetini geçemeyecek. 38 HABER www.koykahvesi.com.tr köy kahvesi Buca’da lavanta yetiştiriciliği yaygınlaştırılıyor Belenbaşı'nın kirazları görücüye çıktı Buca’nın Belenbaşı köyünde bu yıl 11.’si düzenlenen Kiraz Festivali’nde mevsimin ilk kirazları görücüye çıktı. Festivalde ilk kez kadın ağa da seçildi B uca Belediyesi ile Belenbaşı Muhtarlığı’nın ortaklaşa düzenlediği Belenbaşı Yörük Kültürünü Tanıtma ve Kiraz Festivali’nde yılın en iyi kiraz yetiştiricileri ödüllerini alırken, ilk kez bir kadın ağa seçildi. İzmir’in dört bir yanından akın akın festivale gelen binlerce kişinin coşkusuna Buca Belediye Başkanı Levent Piriştina ile CHP İzmir milletvekilleri Mehmet Ali Susam, Musa Çam, Mustafa Moroğlu ve CHP Genel Başkan Yardımcısı-İzmir milletvekili Adayı Selin Sayek Böke, CHP Buca İlçe Başkanı Bektaş Gül, CHP İzmir Milletvekili Adayı Ali Hıdır Uludağ ile Turgay Bozoğlu, belediye meclis üyeleri, Bucalı muhtarlar ve yüzlerce Bucalı vatandaş katıldı. Festival ağası ilk kez bir kadın oldu Birbirinden eğlenceli yarışmalar eşliğinde gerçekleşen festivalde bu yıl ilk kez bir kadın “Festival Ağası” seçildi. Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç Dr. Raziye Çakıroğlu Oban, Belenbaşı köyünde yaptığı çalışmalardan dolayı “Festival Ağası” olarak seçildi. Hanım Ağa’ya, geleneksel giysi ‘yağlık’ı Buca Belediye Başkanı Levent Piriştina, Belenbaşı Muhtarı Hüseyin Altıparmak ile birlikte giydirdi. Hanım Ağa Doç. Dr. Raziye Çakıroğlu Oban, köy halkına teşekkür ederek, “Ulu Önder Atatürk’ün de dediği gibi; biz millete ağa değil, ancak yarenlik, yoldaşlık edebiliriz” dedi. Sonuçlar açıklandı Festivalde Hasan Kınacı “Yılın En İyi Kiraz Yetiştiricisi” seçilirken, Ahmet Kınacı 2., Musa Altıparmak da 3. oldu. Festival kapsamında yapılan yemek yarışmasında ise, Nesibe Kınacı 1., Ayşe Kınacı 2., Fatma Altıparmak da 3. seçildi. “Toprak canlanacak” Vatandaşların yoğun ilgi gösterdiği festivalde konuşan CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir milletvekili Adayı Selin Sayek Böke, 7 Haziran’da yapılacak seçimlere vurgu yaparak, “Toprağın bereketini hissettiğimiz o kiraza güzel rengini veren doğamız canlanacak ve yeşerecek bir Türkiye’nin adımını atmak için çok az zaman kaldı. Çok heyecanlıyız. Çünkü tarımı canlandıracak, toprağa bereketini verecek, sizleri daha zenginleştirecek, ürünlerinizi ağzınızı tatlandırmanın ötesinde dünyanın her köşesine taşıyacak çok kuvvetli bir ekonomi programıyla bu seçimlere hazırlandık. Pazar günü bu yarışın sonu. İşte o yarışta vereceğiniz oylarla Türkiye daha yaşanabilir olacak. Peki ne olacak? Her meydanda haykırıyoruz. Mazottan vergi alınmayacak. Mazot 1.5 liraya çiftçiye verilecek. Böylece toprak canlanacak ve sizler üreteceksiniz. Türkiye kalkınacak” diye konuştu. “Çocuklarımızı tarımla tanıştıracağız” Konuşmasında Buca’yı tarımla buluşturmak amacıyla çalıştıklarını belirten Buca Belediye Başkanı Levent Piriştina da, “Köylerimizi yaşatmalıyız. Yasal olarak mahalle statüsüne geçmiş olsalar da, buradaki kalkınma, buradaki yaşam, buraya yapılacak destek inanının Türkiye için koyduğumuz hedefler için çok daha önemli olacaktır. Aynı Belenbaşımızın kirazında olduğu gibi Bucamızın üzümüyle ilgili de çalışmalar yapmaktayız. Onu da böyle bir festivalle taçlandıracağız. Buca’nın sadece logosunda kalan üzümünü artık bir tarımsal faaliyet olarak, gelir kaynağı haline getirerek, çocuklarımızı üzümle, tarımla tanıştıracağız” ifadelerini kullandı. İzmir Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü koordinasyonunda Buca İlçe Müdürlüğü tarafından ‘Lavanta Yetiştiriciliği Tanıtımı ve Yaygınlaştırılması Projesi’ başlatıldı. Proje kapsamında önder çiftçilerden Ahmet Kınacı’nın Belenbaşı’ndaki arazisine 700 adet lavanta fidesi dikildi. Belenbaşı’na dikilen fidelerin çelikleri Çeşme Alaçatı’dan temin edilerek, İzmir Büyükşehir Belediyesi fidanlığında köklendirildi. Köklendirilmenin ardından Belenbaşı’na getirilen fideler İl ve İlçe Müdürlüğünden yöneticiler ile çevre halkın katılımıyla gerçekleştirilen bir törenle dikildi. Bucalı üreticilere alternatif ürün sunmak ve lavanta balını yaygınlaştırmak amacıyla başlatılan proje kapsamında üreticilere yönelik gerçekleştirilecek eğitimlerle ürün kalitesinin daha da arttırılmaya çalışılacağına vurgu yapıldı. Yaygınlaştırma çalışmalarının süreceği üzerinde durulurken, hoş koku ve aromasıyla lavanta balının tüketiciler tarafından daha fazla tercih edilmeye başlandığı ve arıcılıkla uğraşan üreticiler için iyi bir gelir kaynağı olabileceği belirtildi. Konya’da çiftçiye çilek desteği Tarımsal desteklerini artırarak sürdüren Konya Büyükşehir Belediyesi, kiraz, elma ve asma dağıtımının ardından ilçelerde çilek fidesi dağıtımı gerçekleştirdi. 2 bin 25 dekar alanda dikimi yapılmak üzere 2 bin 530 kişiye verilen çilek desteği için 4 milyon 50 bin liralık kaynak aktarıldı. Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek, Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanlığı eliyle çiftçiye 2015 yılı için 22 milyon liralık küçük ölçekli sulama projesi desteği, 9 milyon liralık fidan ve fide desteği verdiklerini, 2 milyon liralık bağ aparatı tahsis ettiklerini hatırlattı. Başkan Akyürek, tarımsal destekler için 61 milyon liralık yeni proje hazırladıklarını ifade etti. 39 köy kahvesi HABER www.koykahvesi.com.tr İzmir'de kiraz şenliği rüzgarı esti K iraz şenlikleri İzmir'in dört bir yanında başladı. 14 Haziran Pazar günü 3 farklı yerde kiraz şenliği vardı. Bornova Beşyol Köyü, Ödemiş Bademli Köyü ve Bayındır Balcılar köyünde yapılan şenliklerde köylüler hem kirazlarını hem de yetiştirdikleri diğer ürünleri vatandaşa tanıtma fırsatı buldu. Bornova Beşyol Bornova Beşyol Köyü Kiraz Şenliği: Bu yıl ikincisi düzenlenen şenlikte, Beşyol köyünde ve çevre köylerde yetiştiricilik yapanlar ürünlerini hem tanıttı hem de sattı. Yapılan yarışmada dereceye girenler kirazlarını meşhur etti. Şenliği düzenleyen Bornova Belediyesi'nin başkanı Olgun Atilla'nın katılımıyla vatandaşlar başkanlarıyla buluştu. İsteyen herkesle el sıkışan ve köylünün derdini dinleyen Atilla kirazları tek tek tattı. Bayındır Balcılar Bayındır Balcılar Köyü Kiraz Şenliği: Bu yıl beşincisi düzenlenen şenlikte köylülerin ürün- leri görücüye çıktı. Bayındır Belediye Başkanı Dr. Ufuk Sesli ve İlçe Kaymakamı Barbaros Baran şenliğe katıldılar. Şenlik esnasında konuşma yapan Başkan Dr. Sesli, “Kiraz Şenliği köylünün ekonomik hayatına kısa süreli olsa da hız kazandırıyor. Sizlerle burada tekrar olmaktan çok mutluyum” dedi. Parti'nin şimdiki ve geçmiş dönem milletvekilleri ile Ödemiş Belediye Başkanı A. Mahmut Badem, Kiraz Belediye Başkanı Saliha Şengül Özçınar ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Ahmet Güldal katıldı. Şenlikte vatandaşlara seslenen Badem, “Yöremizde yetişen ürünler marka haline gelmeye başlıyor. Türkiye'nin fidan ihtiyacının yüzde 60'ını biz karşılıyoruz. Kirazlarımız da marka olma yolunda ilerliyor. Bu sayede bölgemiz daha çok kalkınacak” dedi. Şenlik kapsamında yarışmalar düzenlendi, dereceye girenlere ödüller verildi. Ödemiş Bademli Ödemiş Bademli Köyü Kiraz Şenliği: Bademli Köyü'nde 43.'sü düzenlenen Kiraz Şenliği'ne siyasetçi akını vardı. Ak Güvenilir gıda için yeni kontrolörler eğitimini tamamladı Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, vatandaşların güvenilir gıdaya ulaşmasını sağlamak amacıyla denetim ordusunu güçlendirdi. Gıda denetiminde görevlendirilecek personel için İzmir Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğünde düzenlenen eğitim başarıyla tamamlandı. İletişim Teknikleri kursu da verildi 15 gün süren Gıda Kontrol Görevlisi Kursuna; Aydın, Denizli, Manisa, Afyon, Kahramanmaraş, Kocaeli, Edirne, Tekirdağ, Antalya, Bursa ve İzmir’deki İl ve İlçe Müdürlüklerinde görevli 50 teknik personel katıldı. Eğitimde kursiyerlere; mevzuat, numune alımı, HACCP, ithalat-ihracat gibi konularda bilgiler verildi. Kontrolörlerin denetim sırasında iş yeri sahipleri ve vatandaşlar ile doğru iletişim kurabilmesini sağlamak amacıyla kursiyerler, ‘İletişim Teknikleri’ konusunda da eğitimden geçti. İl Müdürlüğündeki eğitimin tamamlanmasının ardından kursiyerler, Selçuk ilçesinde faaliyet göste- ren bir meyve-sebze işletmesini ziyaret etti. İşletmede kursiyerler, birebir numune alarak, aldıkları teorik eğitimi pratiğe dökme imkanı buldu. “Şahsi duygularla değil ...” 15 günlük eğitimin son gününde ‘Kontrolör’ unvanına sahip olan kur- siyerler sertifikalarını İzmir Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Ahmet Güldal’ın elinden aldı. Güldal, eğitimi tamamlayan kursiyerlerin görevlerinde başarılı olmalarını dileyerek, “Şahsi duygularınızı işin içine katmadan objektif ve adil bir tavırla görevinizi yapacağınıza inanıyorum” dedi. 40 DÜNYADAN HABERLER köy kahvesi www.koykahvesi.com.tr El Nino, Kakao fiyatlarını uçurdu Almanya'dan organik tarıma destek Almanya 2014 yılında organik tarıma 7.91 milyar Euro harcadı. 2013 yılına göre yüzde 4.8'lik bir oranda artış gözlendi. Bu durum; Avrupa'nın lider, dünyanın başat ülkesi olan Almanya'nın organik tarıma verdiği desteğin aslında tüm dünyada etkili olduğunu gösteriyor. Eldeki veriler organik tarımın her yıl geliştiği yönünde. Bu sayede hem üretici daha çok kazanıyor hem de daha sağlıklı ürünler pazara giriyor. D ünya üretiminde yüzde 18'lik payı ile Fildişi Sahilleri'nden sonra ikinci sırada bulunan Gana'nın arzının, olumsuz hava şartları ve son zamanlarda derinleşen enerji krizi nedeniyle aksamaya başlaması son bir ay içinde fiyatları yüzde 10 yükseltti. Son zamanların en yüksek fiyatları Dünyanın ikinci büyük üreticisi Gana’nın üretimine ilişkin kaygılar ve El Nino korkusu dünyada kakao fiyatlarını yükseltiyor. Gana’nın satış sözleşmelerini ertelemeye başlaması fiyatları bir ay içinde yüzde 10 yükseltti. Fiyatlardaki artışın çikolata üreticilerini olumsuz etkileyeceği belirtiliyor. Kakaoya gelen yüklü alımların nedeni, dünya üretiminde yüzde 18’lik payı ile Fildişi Sahilleri’nden sonra ikinci sırada bulunan Gana’nın arzının, olumsuz hava şartları ve son zamanlarda derinleşen enerji krizi nedeniyle aksamaya başlaması. Ülkenin kakao sevkiyatının sekteye uğradığına dair haberler geliyor. Avrupalı kakao tüccarları ve çikolata üreticileri, sevkiyatlardaki gecikmenin 11 bin ton ürünü etkilemiş olabileceğini söylüyor. Gana’nın sevkiyatlarını gerçekleştirememesi uluslararası piyasalarda fiyatları yükseltiyor. Liffe’de kakaonun tonu 2000 sterlin psikolojik bariyerini aştı. Geçtiğimiz günlerde fiyatlar 2.098 sterlin/ton ile yedi ayın en yük- sek düzeyini gördü. Bir kaç ay önce 1.900 sterlin olan kakao fiyatları yaklaşık yüzde 10 yükselmiş durumda. Her ne kadar Gana’dan 2014- 15 sezonu üretimine ilişkin resmi açıklama yapılmasa da, işlemciler ve analistler rakamın geçen yıl elde edilen 900 bin tonun ve hükümetin 850 bin tonluk tahminin çok altında kalmasını bekliyor. Üretimi 200 bin ton düşebilir Afrikalı bankacılık grubu Ecobank, Gana’nın 700 bin tonu bulmakta bile zorlanabileceğini bildirirken, Ganalı bir kakao alım firması olan Akuafo Adamfo’nun işletmecisi Finatrade’nin CEO’su Nabil Moukarzel, üretimin 700 bin ton olacağını öngördü. Moukarzel, Gana ve Batı Afrika’nın diğer bölgelerinde yağışların mevsim normallerinin altında kalmasının üretime olumsuz yansıdığını belirtti. Diğer yandan kakao kabuklarına zarar veren bir bakteriyle mücadele ettiklerini belirten Moukarzel, Gana’nın son beş yılın en düşük kakao üretimiyle karşı karşıya olduğunu ifade etti. Avrupalı tüccarlar üretimin azalmasının, Gana’nın 150- 200 bin tonluk sözleşmesini yerine getiremeyebileceği ve bu kontratların süresini gelecek sezona uzatmaya çalışabileceği anlamına geldiğini söylüyor. Analistler, Gana’nın üretiminin 700 bin tonun altına düşmesi halinde kakao piyasasında açık oluşacağını ve bunun fiyatları 100 sterlin daha yukarı itebileceği uyarısı yapıyor. Ayrıca Pasifik’te suların ısınmasıyla oluşan dünyanın bir çok yerinde kuraklık ya da sellere yol açan El Nino’nun yaklaşıyor olması da kakao fiyatlarını yükseltiyor. Organik tarım her yıl gelişiyor Dünya üzerinde 37.5 milyon hektarlık arazi üzerinde organik tarım gerçek- leştiriliyor. Avrupa Birliği genelinde, 2013 yılının sonuna kadar 1 milyon 60 bin 699 hektarlık alanda 23 bin 271 adet çiftlikte organik tarım yapıldı. 2012 yılına göre organik tarım arazisinde 26 bin 344 hektar artış görüldü. Tüm tarım arazileri genelinde organik tarım arazileri yüzde 8.2'lik bir alanı kapsıyor. Organik tarım ürünlerinin işleme tesisleri ve ithalatçıların sayısı da giderek artış gösteriyor. 2013 yılında; 35 bin 184 ticari işletme boy gösterdi. Almanya Gıda ve Tarım Bakanlığı organik tarım sektörüne 177.3 milyon Euro destekte bulundu. Çikolota üreticilerini olumsuz etkileniyor Gana’nın arzının azalması, kaliteli kakao çekirdeği üreticisine olan bağımlılıkları nedeniyle Lindt gibi önde gelen çikolata üreticilerini zor duruma sokabilir. Ecobanks analisti Victoria Crandall’a göre kakao fiyatlarındaki artış ürün fiyatlarının yükselmesi ya da ürünlerin ebatlarının küçülmesine yol açabilir. Crandall üreticilerin kakao yağı yerine palm çekirdeği yağı gibi daha ucuz ürünleri tercih edebileceklerini de ifade ediyor. El Nino Büyük Okyanus’un orta ve doğusunda, okyanus yüzeyinde oluşan olağandışı ısınmalar olarak tanımlanan El Nino, yarattığı ısıtıcı etki nedeniyle kasırgalara, şiddetli yağışlara, taşkınlara, kuraklıklara, yangınlara ve tarımsal ürün kayıplarına yol açıyor. Bu da metal, buğday, kahve, şeker, pamuk, palm yağı gibi birçok ürünün fiyatının etkilenmesine neden oluyor. Brezilya’dan tarıma 60 milyar Dolar yeni kaynak aktarıldı Brezilya’da, iktidardaki İşçi Partisi 60 milyar dolarlık tarım programının başlatılacağını açıkladı. Çevre koruma önlemleri alan çiftçilerin de ödüllendirileceği söylenirken, devletin üreticileri ekimde ve hasatta destekleyeceği de duyuruldu. Brezilya Cumhurbaşkanı Dilma Rousseff, tarımın kendileri için öncelikli bir sektör olduğunu vurgularken, programın ülke tarihindeki en yüksek tarım desteği olduğu belirtiliyor. Birleşmiş Milletler bağlantılı GIda ve Tarım Örgütü de yayımladığı raporlarda hükümetin yiyecek temininde ve ülkedeki açlığın düşmesinde önemli adımlar attığını söylerken, Rousseff mevcut vergilerin çiftçilerin ödeyemeyecekleri kadar yüksek olduğunu belirterek tarlaların boyutuna göre yeniden düzenlemeye gidileceğini de söylüyor. 41 DÜNYADAN HABERLER Amerika'da kuş gribi depremi A merika Birleşik Devletleri'nde kuş gribi arkasında 45 milyon ölü tavuk ve hindi bıraktı. Yumurta fiyatları rekor seviyeye çıktı. Fiyatlar uçtu Haziran ayı içinde toptan ve perakende yumurta satışı fiyatları, tüm zamanların en yüksek seviyesine çıktı. Ülkenin yüzde 10'undan fazla üretim hacmine sahip orta-batı bölgesinde kuş gribi ortaya çıktı. Iowa eyaletindeki üst düzey üreticiler bu durumdan en fazla etkilenenler oldu. Fırınlar ve restaurantlar tarafından kullanılan sıvı yumurtalar için kayıtlı satış dönemi Mayıs ayında başladı. Teda- rikçiler zararı telafi etmek için tüketiciler için satılan kartonlu paketlerin fiyatlarını yükseltti. Alıcılar istenen her ücreti öder Daha önceden kontrat yapan alıcılar pazardaki tüm kabuklu satılan yumurtaları alıyorlar. Bayville'de New Jersey merkezli Urner Barry gazetesinde yumurta pazarı muhabirliği yapan Brian Moscogiuri, bir telefon röportajında “Pazardaki bu durum tüm yumurta sektörünü ayağa kaldırmış durumda. Sektördekiler yumurtaları ellerinde tutabilmek için her türlü ücreti ödemeye gönüllüler” dedi. Yumurta enflasyonu Toptan, tüketici tipi yumurtaların fiyatları yüzde 120 artarak 2,62 Dolar'a yükseldi. Sıvı yumurta satışlarında ise fiyat dört katına çıkarak tüm zamanların en yüksek seviyesi olan 2,34 Dolar'a yükseldi. Kişi başına 260 yumurta daha az ABD Tarım Bakanlığı'na göre yumurta üretimi, 2008 yılındaki üretim sayısının da altına düşecek. Üretimin eski haline dönmesi ise 1.5 ila 2 yıl arasında bir zaman alacak. Bu da tahmini olarak tüketen kişi başına 260 yumurta daha az düşecek. Kiralık tavuk uygulaması yayılıyor ABD'nin Pensilvanya eyaletinde başlayıp 15 eyalete yayılan uygulama, Kanada'nın Prince Edward Island ve Ontario eyaletlerinde de çoğalmaya başladı. Barnyard Organics isimli firmanın sahibi Sally Bernard, şehirlerde müstakil evlerde yaşayanlara, içinde haftada 10 ila 14 adet yumurta veren 2 tavuk, 1 hareketli kümes, yemleme ve sulama kapları, 50 kilogram organik tavuk yemi, 1 paket tavuk kumu, 1 torba istiridye kabuğu ve Taze Günlük Yumurta Yetiştiriciliği El Kitabı bulunan seti 275 Kanada dolarına (585 TL) kiraladıklarını açıkladı. Aynı setin 4 tavuklu olanını 450 Kanada dolarına (960 TL) kiraya verdiklerini açıklayan Sally Bernard, “kiralama dönemi haziranda başlayıp, ekim ayında havaların soğuması ile sona eriyor” dedi. Firma, sözleşme dönemi sonunda gelerek, tüm seti geri alıyor. Toronto Belediyesi de izin vermişti Prince Edward Island eyaletinin Freetown kentinde başlayan 2012 yılında uygulama, ilgi görmesi üzerine Charlottetown, Cornwall, Stratford ve Summerside kentlerine de yayıldı. Kanada'da kiralık tavuk uygulamasının bulunduğu ikinci eyalet ise Ontario. Halen sadece Toronto ve bölgesindeki kiralık tavuk uygulaması için Toronto Belediyesi, 2012 yılında karar vermişti. köy kahvesi www.koykahvesi.com.tr Kuraklık Kaliforniya’yı kavurdu! Amerika Birleşik Devletleri!nin Kaliforniya eyaletinde yaşanan kuraklık sonucu büyük zarar yaşandı. Kaliforniya-Davis Üniversitesi'nin araştırmalarına göre kaybın maliyeti 2.7 milyar Dolar. Azalan su kaynakları nedeniyle bitki yetiştiriciliği, sütçülük ve hayvan yetiştiriciliğinde toplam kaybın 1.2 milyar dolar olması bekleniyor. Araştırmacılar eldeki su kaynakları ile 2015 karşılaştırması yaptıklarında bu yılın 2014'ten daha zor geçeceğini söyledi. Su kaybı maliyetleri artırıyor Kaliforniya'daki çiftçiler normal zamanlara göre or- talama yüzde 33'lük bir su kaybıyla karşılaşacaklar. Bunun sonucunda suyu pompalama maliyetleri yaklaşık 600 milyon doları bulacak. Bu durumdan en fazla etkilenecek yer ise San Jouquin Vadisi olacak. Kaliforniya Gıda ve Tarım Departmanı için hazırlanan çalışma, 560 bin dönümlük ya da ekili alanların yüzde 6 ila 7'sini kapsayan bir bir alanın nadasa bırakılacağını tahmin ediyor. Genel olarak, yaşanan kuraklık, Kaliforniya'nin 45 milyar dolarlık tarım ekonomisinin tahmini yüzde 4'üne neden olacak. Kuraklık 16 bin kişinin istihdamını etkileyecek. İrlanda’da tarım alanlarında çocuklar için önlemler alındı İrlanda'da, çiftliklerde yaşanan çocuklara yönelik kazaların en aza indirgenmesi için nelerin yapılıp, yapılmaması gerektiği alınan önlemlerle belirlendi. Geçmiş dönemlerde çocukların ölümüyle sonuçlanan kazalardan çıkarılan sonuçlar belirlenerek tarım ile uğraşan yerleşim birimlerinde yaşayan halk alınacak önlemler konusunda bilgilendirildi. Yaklaşan tatil sezonunda geçmişte yaşanan kazaların tekrarlanmaması için alınan önlemler ile birlikte sıkı bir denetleme yapılacağı vurgulanırken ailelerin çocuklarını da bilgilendirmesi istendi. İşte bu önlemlerden birkaçı: 1- Çiftliklerde ve tarım alanlarında çocuklar için güvenli oyun alanı sağlamak 2- Çocukların traktör ve makinelerin etrafında güvende olduğundan emin olun. 3- Bulunduğunuz alandaki kuyuların, su kanallarının ve çukurların üzerini kapatın. 4- Yedi yaşın altındaki çocukları traktörlere veya makinelere yaklaştırmayın. 5- Hasat ve silaj yapılırken çocukları uzak tutun. Bu önlemler yaşanacak kazaları en aza indirmek için büyük önem taşıyor. 42 köy kahvesi HABER www.koykahvesi.com.tr Teras Tarım, damızlık merinos ve kıvırcık koyun satışlarına başladı T eras Tarım İşletmeleri A.Ş., tarım ve hayvancılık alanında çevreye duyarlı, sağlıklı ve sürdürülebilir tarım yapmak amacıyla 2011 yılında kurulmuş bir işletme. Teras Tarım, ilk işletmesi olan Küçükbaş Damızlık Üretim Çiftliği’ni Balıkesir’in Gönen ilçesinde kurmuştur. 450 metre rakımda Kocapınar Köyü’nde kurulu bu çiftlikte yetişecek damızlık ve besi hayvanının ırk seçimi, Marmara ve özellikle Balıkesir bölgesine en uygun olan merinos ve kıvırcık ırkı ile sınırlandırılmıştır. Herşey kontrol altında Bir yılı aşkın süredir her ay düzenli olarak devam eden hedeflendiği çiftlikte, hem damızlık hem de besi hayvanları düzenli sağlık kontrollerinden geçmekte, bu şekilde en iyi kaliteli hayvan yetiştiriciliği yapılıyor. Tesis yanında yem de yetişiyor kuzu satışına, damızlık satışı da eklenmiştir. Her iki ırkın -merinos ve kıvırcık-, damızlık satışları devam etmektedir. Doğal ortamda yetiştiriciliği yapılan Merinos ve kıvırcık ırklarının sağlık kontrolleri, ve- terinerler tarafından düzenli olarak yapılmaktadır. Geniş doğal alana sahip çiftlikte, üretimin izlenebilirliği sayesinde sağlıklı ve kaliteli hayvan yetiştirilebiliyor. Yüksek doğum oranları ile sağlıklı yavruların Teras Tarım çiftliği, ilgilenenlerin toklu, şişek ve kuzulu koyun taleplerine de cevap vermektedir. Gerek kilosu ile gerek sağlığı ile iyi damızlık vasıflarına sahip sürü, bölgesel iklimlerden bağımsız, dayanıklı ve güçlüdür. Teras Tarım, modern tesisinde küçükbaş hayvan yetiştiriciliği yapmanın yanı sıra, hali hazırda beş yüz dönümün üzerinde arazide yonca, arpa, buğday ve yu- laf da yetiştirmektedir. Teras Tarım, tarımın diğer iş kollarına girmek üzere, yine aynı bölgede alt yapı çalışmalarına başlamıştır. Merinos ve kıvırcık ırkı Yerli ırkımız olan kıvırcık ırkı, Balıkesir bölgesinde yaygın olarak yetiştirilmekte, hem etçi hem sütçü ırk olma özelliğine ek olarak yapağı da güçlüdür. Merinos ırkı ise değerli yapağı ile bilinen yabancı koyun ırkı iken, 19. yüzyıl sonlarından itibaren ülkemizde yetiştirilmeye başlamıştır. Yapağı kadar etçi bir ırk da olan merinostan, ikliminden dolayı Balıkesir bölgesinde en iyi verim alınır. Tarım aletleri üretimindeki dünya devinde tarihi değişim T arım aletleri üretiminde lider Maschio Gaspardo Grubu, Massimo Bordi'yi yeni Genel Müdür (CEO) ve Paolo Bettin'i Finans ve Mali İşler Müdürü (CFO) olarak ilan etti. Grubun çoğunluk hisselerinin sahibi olan Maschio ailesi, bu iki pozisyon ile çok deneyimli ve tarımsal makine sektöründe derin bilgiye sahip yeni müdürlere firmanın yönetimini emanet etmeye karar verdi. Deneyim konuştu Massimo Bordi, makine mühendisi ve endüstriyel-makine sektöründe uzun süreli deneyimler yaşamış biri. Bordi, kariyerine 1978 yılında Ducati’de başlamış, 1990 yılına kadar teknik müdür olarak, sonrasında 2000 yılına kadar Genel Müdür olarak çalışmıştır. 2001 yılından 2010 yılına kadar büyüme ve uluslararasılaştırma sürecini yönettiği traktör ve tarım makineleri sektöründe faaliyet gösteren Same Deutz-Fahr firmasında Genel Müdür olarak çalışmıştır. Bu zaman diliminde ayrıca 5 yıl boyunca Frankurt borsasında işlem gören Alman grubu Deutz AG’nin denetim kurulunda görev almıştır. 2010’dan 2013’e kadar grubun yeniden yapılandırılmasını yönetmek için MV Agusta’da İşletme Başkan Yardımcısı olarak görev almıştır. Paolo Bettin ise, PricewaterhouseCoopers'da ve Elettronica Industriale'de CFO, Gruppo Stabila/Deroma'da ve öncesinde yabancı finans alanlarında denetmen, 11 yıl boyunca çalıştığı Gruppo Carraro di Padova'da CFO olarak görev yapmış biri olarak finans ve firma revizyonu alanında 30 yılık bir deneyime sahip. Gittikçe büyüyen bir şirket Başkan Egidio (resimde sağda) ve başkan yardımcısı Giorgio (resimde solda) Maschio Kardeşler tarafından 1964 yılında kurulan Maschio Gaspardo grubu, son yıllarda tarım aletleri sektöründe İtalya’da birinci, dünya genelinde tarım makineleri üreticileri arasında üst sıralarda yerini almış ve uluslararası alanda büyük gelişme göstermiştir. Grup, 2009 ve 2014 yılları arasında cirosunu 118 milyon Euro’dan 324 milyon Euro’ya yükseltmiş ve satış hacmini iki katından fazlasına çıkarmıştır. Çalışanların sayısı bin kişiden 2 bin kişiye artmıştır. Portogruaro (İtalya), Hindistan ve Çin’de yeni üretim tesisleri açmış ve İtalya’nın önemli firmalarından Unigreen, Finotto, Feraboli firmalarını satın alarak müşterisine tüm tarım makineleri ihtiyacını karşılayabilecek ürün yelpazesini sunmuştur. Bu anlamda, yeni üst yönetim, şu an dünyada 100 ülkede satışını gerçekleştiren, üretiminin %80’ini ihraç eden grubun uluslararası liderliğini güçlendirme ve genişleme sürecine devam etmesi için yapılması gereken çalışmaların geliştirilmesini ve güçlendirilmesini öncelikli hedef olarak belirlemiştir. “Aileden” Başkan Egidio Maschio: “Yeni müdür atamalarımız, firmamız için tarihi bir değişim fakat temel olarak gelecekte yeni bir büyüme aşamasına hazırlıktır. 2009 yılından sonra çoğu İtalyan firmanın rekabeti bıraktığı ve yatırımların azaltıldığı bir dönemde, grup satış hacmi, iş alanları ve piyasa değerleri açısından büyüyerek yatırım yapmaya devam etmiştir. Şimdi, genişleme sürecine devam etmeden önce bir güçlendirme aşaması gereklidir. Massimo Bordi ve Paolo Bettin gibi sanayi ve finans alanında önemli deneyime sahip iki müdürü aileye dahil etme kararının, gelecekteki rekabet ile başa çıkabilmek için doğru yönü temsil ettiğinden eminim." Soldan; Giorgio MASCHIO ; Egidio MASCHIO 43 köy kahvesi HABER www.koykahvesi.com.tr Syngenta, çeltikte yeni fungisit çözüm ürünü AMISTAR TRIO’yu tanıttı S Çözümler konuşuldu yngenta 3 aktif maddenin karışımından oluşan yeni çözümü AMISTAR TRIO’yu 9 Haziran tarihinde Balıkesir Gönen’deki bilgilendirme toplantısı ile iş ortaklarına tanıttı. Dünyada 60 milyondan fazla insanın gıda tüketimine denk kayıp oluşturan ve bölgede de çeltik yetiştiricilerinin en önemli hastalığı “çeltik yaprak yanıklığı” hakkında uzmanlarla ve üreticilerle çözüm yöntemleri değerlendirildi. Hastalıklara, karşı ve koruyucu Gönen Ziraat Odası Başkanı ve Ziraat mühendisleri, Biga Ziraat Odası Ziraat Mühendisleri, Zirai İlaç Bayileriyle birlikte önder üreticilerin katıldığı toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren Güney Marmara Satış temsilcisi Bekir Yetimoğlu, Syngenta’nın bölgedeki yatırım ve çalışmaları hakkında bilgiler verdi. Açılış konuşmasının ardından çeltik yaprak yanıklığının bitkinin tüm yeşil aksamına saldırması ve hızla yayılarak zarara sebep olması nedeniyle, hastalıktan korunmak için bilinçli ve programlı bir yaklaşımla birlikte kullanılmasının önemi katılımcılara aktarıldı. Özellikle Amistar Trio’nun, 3 farklı aktif maddenin karışımından gelen 3 boyutlu koruma teknolojisi sayesinde, çeltik bitkisini hastalığa karşı hem koruyucu hem de sistemik etkisinin gücü ve stres koşullarına karşı daha dayanım kazandırdığının altı çizildi. Türkiye'nin en büyük tatlı su gölü Beyşehir'de balıkçılar, av yasağının sona ermesinin ardından ''Vira Bismillah'' diyerek göle açıldı. Av yasağı bitti Vira Bismillah Türkiye'nin en büyük tatlı su gölünün bulunduğu Konya'nın Beyşehir ilçesinde balıkçılar sezonu açtı. Su ürünleri av yasağının son bulmasının ardından "Vira Bismillah" diyerek Beyşehir Gölü'ne ağ sermeye başlayan balıkçılar, ilk gün mesaisinin ardından ağları toplayarak kıyıya döndü Beyşehir Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı Erol Erdoğan, 15 Mart'ta başlayan su ürünleri av yasağının 15 Haziran'da bittiğini söyledi. Buğdayda septorya yaprak lekesi, tahıl küllemesi ve kahverengi pasda etkisi tüm üreticiler tarafından kabul görmüş Amistar Trio’nun şimdi de mısır ve çeltikte yaprak yanıklığına karşı hem önleyici hem de erken dönemde tedavi edici olarak çözüm sunan bir fungisit olduğu belirtildi. Çeltikte önemli bir pazar oluşturan Güney Marmara yöresindeki iş ortaklarının, özellikle de yörede bulunan önemli bayiler, danışmanlar ve kooperatif yöneticilerinin katılım sağladığı bu toplantıda Syngenta hububat çözümlerinin vurgulandığı önemli bir buluşma platformu oluşturuldu. “Sezondan umutluyuz” Türkiye'nin önemli tatlı su ürünü üretim merkezlerinden Beyşehir Gölü'nde daha önce 650 balıkçının faaliyet gösterdiğini ifade eden Erdoğan, bu yıl 320 balıkçı olacağını öngördüklerini dile getirdi. Erdoğan, yasak sezonda av yapmayarak kurallara uyan balıkçılara teşekkür etti. Beyşehirli balıkçı Hasan Katmerci de bu sene güzel bir sezon geçirmeyi umduğunu söyledi. Katmerci,"Yeni sezonda 'Vira Bismillah' dedik, balıklarımız dükkanlarımıza gelmeye başladı. İlk gün avlanan balıklar fena değildi. Bu sezondan umutluyuz” dedi. 44 HABER www.koykahvesi.com.tr köy kahvesi Menengiç ağaçları ekonomiye kazandırılıyor Aliağa Belediyesi, Büyükşehir Yasası ile köy statüsünden mahalle statüsüne kavuşan Uzunhasanlar’da menengiç ağaçlarına antepfıstığı aşılaması yapıyor A Köy ekonomisine katkı sağlamayı hedefleyen projeye destek veren Aliağa Belediye Başkanı Serkan Acar, gün içerisinde yapılan aşılama faaliyetine katılarak çalışmaları yerinde izledi. liağa Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğü ekipleri tarafından 2015 yılı içeresinde Çıtak, Uzunhasanlar, Karakuzu ve Karaköy mahallelerinde 7 bin adet antepfıstığı aşılaması yapıldığını hatırlatan Aliağa Belediye Başkanı Serkan Acar, Proje kapsamında menengiç ağaçlarını ekonomiye kazandırdıklarını söyledi. Antepfıstığı aşılama çalışmalarına 2014 yılı içerisinde başladıklarını belirten Aliağa Belediyesi Ziraat Mühendisi Erkan Gökçe ise, “Belediyemiz tara- fından köylerden mahalleye dönüşmüş yerleşim yerlerinde menengiç ağaçlarının köylüye ve ekonomiye kazandırılması için antepfıstığı aşılama çalışması yapıyoruz. Bu kapsamda bu yıl içerisinde Uzunhasanlar, Çıtak, Karakuzu ve Karaköy mahallelerimizde 7 bin adet antepfıstığı aşılaması yaptık. Geçtiğimiz yıl ise Yüksekköy, Kapukaya, Bahçedere, Hacı Ömerli, Çoraklar, Çaltılıdere, Aşağı Şakran, Güzelhisar, Samurlu, Horozgediği, Şehitkemal ve Bozköy mahallelerinde menengiç ağaçlarına toplamda 35 bin göz antepfıstığı aşısı yaptık” diye konuştu. Minik eller okulun bahçesini çiçek bahçesine çevirdiler Şair muhtarın köyünde şiirle karşılama Ödemiş Belediye Başkanı A.Mahmut Badem, mahallelerde yapımı tamamlanan mahalle fırınlarını yerinde incelemeye devam ediyor. Bozcayaka mahalle sakinlerinin daveti üzere Bozcayakalı vatandaşlarla buluşan Başkan Mahmut Badem, eski muhtar Bayram Avcı’nın okuduğu şiirle karşılandı. Şair muhtar dizelerinde Başkana teşekkür ederken bir de mahallede anıt mezarlığı yapılmasını istedi. Bozcayaka’dan, Çanakkale ve Kurtuluş Savaşında 62 şehit verildiğini söyleyen şair Bayram Avcı, konuyla ilgili araştırmanın da yapıldığını söyledi. Başkan Mahmut Badem, mahallede en kısa zamanda anıt mezarlığı yapılacağı sözünü verdi. Ödemiş Belediyesi tarafından yeni yapılan fırın etrafında toplanan ka- dın- erkek ve çocuklardan oluşan köy sakinleriyle tek tek görüşen Başkan Mahmut Badem, aynı zamanda talepleri dinledi. Belediye meclis üyeleri ve daire müdürlerin de katıldığı ziyarette, hanımlar fırında pişirdikleri yiyeceklerden ikram etti. Dünya Çevre Haftası etkinlikleri kapsamında özellikle okul öncesi sınıflardan itibaren çocuklarda doğa sevgisi ve çevre bilincinin aşılanması amacıyla İzmir’in Karşıyaka İlçesi’nde Faik Muhittin Adam İlköğretim Okulu güzel bir çalışmaya imza attı. Başta İzmir Orman Bölge Müdürlüğü, İl özel İdaresi gibi kamu kuruluşlarının Okul İdaresine vermiş oldukları desteklerle, bazı beton kısımları kırdırılıp toprakla doldurulan okul bahçesi, çocukların minik elleri ile diktikleri çiçeklerle adeta çiçek bahçesine dönüştürüldü. Çeşitli türlerde yaklaşık 200 adet çi- çek okul öncesi eğitim sınıflarında ve diğer sınıflarda okuyan çocuklar tarafından Karşıyaka Kaymakamı Saadettin Yücel’in katıldığı etkinlikle dikildi. İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü Mehtap Gemici, Okul Müdürü Bekir Irgat ve çok sayıda öğretmen, öğrenci ve velilerinin hazır bulunduğu etkinlik tam bir bayram havasında geçti. Çiçek dikiminden sonra Karşıyaka Kaymakamı Saadettin Yücel okul öncesi çocukların kendi elleri ile yapmış olduğu resim, el işlerinden oluşan çevre ve doğa konulu sergiyi açtı öğretmen ve velilerle birlikte sergiyi gezdi. 45 HABER www.koykahvesi.com.tr köy kahvesi 46 HABER www.koykahvesi.com.tr köy kahvesi Kanserden korunmada yardımcı bitkisel ürünler hastalığa yakalanmakta. Meme kanserinden korunmak için ve herhangi bir şekilde memede fibrokist ya da başka kist varsa keten tohumu tüketmeyi ihmal etmeyin. E vitamini, soya yağı ve selenyumu mutlaka doktora danışarak almalı. Ailede meme kanseri varsa kesinlikle hormonal ilaç alınmaması gerekir. ❍ Kolon kanserleri: Kolon Ç ağın hastalığı kanserden korunmak için sentetik olarak üretilen ilaçların yanı sıra kendimiz doğal yollarla da vücudumuza yardımcı olacak gıdalar tüketebiliriz. Yapılan bilimsel araştırmalarda hangi bitkinin ne faydası var Prof. Dr. Erkan Topuz'un kaleminden sunuyoruz. ❍ Beyaz un, beyaz şeker ve tuzu kullanmaktan uzaklaşmak gerek. Tuzu kaya tuzu olarak çok az miktarda kullanın. ❍ Hiç bir ürünü sürekli olarak kullanmayınız. Mesela içtiğiniz kaynak sularını bile 3 ayda bir değiştirin. Düzenli olarak kullandığınız bir şey uzun sürede kanser yapıcı etkiye sahiptir. ❍ Esmer ekmek kabuğunu yeyin. Esmer ekmeğin kabuğunda vücudumuzu kanserden koruyucu bir madde bulunur. ❍ Kuşkonmaz ve fesleğen çok büyük şifa kaynağıdır. Fesleğeni salatalarınıza koyun, fesleğende çok miktarda C vitamini vardır. ❍ Bol bol rezene tüketin. Rezeneyle birlikte, taze zencefil, nane ve bir elmayı birlikte katı meyve sıkacağından geçirerek yemeklerden evvel bir iki çorba kaşığı içerseniz sizi mide kanseri, ülser ve gastritten koruyacaktır. ❍ Kemoterapi ve radyoterapi gören hastalar, kaynar suya bir kahve kaşığı kuru zencefil, papatya ve bir dilim limon koyarak günde 3 kupa kadar tüketebilir. Bu karışım, ağız yaralarına ve radyoterapiden dolayı meydana gelen bazı yanmalara engel oluyor, kemoterapi sonucu meydana gelen bulantıyı da azaltır. ❍ Çemenin, tümör hücrelerini küçülttüğü tesbit edilmiştir. Aynı zamanda sarımsak, arnavut biberi (acı seviliyorsa), domates salçası ve mesela tarhun gibi mucizevî bitkiler çektirilip her gün bir dilim ekmeğin üzerine sürülerek yenilirse kendisini kanserden bir ölçüde korumuş olur. ❍ Kansere yakalanmadan önce süt içmekte hiç bir sakınca yok. Fakat kansere yakalanan kişiler aşırı miktarda sütlü gıdalardan uzak durmalı. ❍ 7-8 kadından biri ailesinde meme kanseri hastalığına yakalananlar olmasa dahi zaten bu kanserine yakalanmamak için kesinlikle kabızlık çekmemeli. Bu tür hastalara havuç ve ananas tavsiye ediyorum. Bunları tüketerek büyük fayda görürler. Bu kişilere meyve suyunu tavsiye etmiyorum. Meyveleri posalı olarak tüketmeleri daha faydalıdır. Kırmızı etten mutlaka kaçınmalı, tuzlu ve bekletilmiş etler, salam, sucuk, sosis gibi yiyeceklerden ve fastfoodlardan uzak durmalılar. ❍ Doğal pamukta (Normal pamuk kanserojendir) arpa, buğday, fasulye, soya, mercimekleri çimlendirin ve salatalarınıza katın. Bunların filizleri sizi kanserden korur ve bağışıklık sisteminizi güçlendirir. ❍ Biberiye hem meme kanserinde hem de diğer kanser türlerinde çok büyük şifa kaynağıdır. Biberiye aynı zamanda depresyona da iyi gelir. Balkonunuza ekin, tazesini salatalarınıza katın, kurusunun da çayını yapın. ❍ Arnavut biberi de çok şifalı bir bitkidir. ❍ Keten tohumunu tane olarak alın, küçük kahve ya da karabiber değirmeninde öğüterek her gün bir çorba kaşığı tüketin. Meme , kolon ve prostat kanserinde özellikle çok şifalı. Keten tohumunda çok önemli yağlar var. Ancak soya yağı ve keten tohumu meme kanserine yakalanan kişiler için yasak. ❍ Zeytin şifa kaynağıdır. Belli bir marka veya güvendiğiniz yerleren alın. ❍ Rahim ağzı kanserinden korunmak mutlaka havuç tüketin. Kırmızı renkli yiyecekler çok önemlidir. Kırmızı renk- li her gıdanın rahim kanserinde çok büyük koruyucu etkisi vardır. ❍ Dulavratotu, civanperçemi çayı miyom oluşmasını geriletir. Her kadının yılda bir kere simir testi yaptırması gerekir. ❍ Sakın sıcak veya kaynar su ile veyahut meyve suyu ile ya da susuz bir şekilde hap yutmaya çalışmayın. Hapı mutlaka su ile için. Aksi halde hap yemek borusuna takılı kalır ve bir müddet sonra ülser meydana getirir. Kronik ülser de zamanla kanser oluşumuna neden olur. ❍ Zerdaçal, bir mucizedir. Günde 2-3 çorba kaşığı kullanılmalı. Bir tavuk çorbası içine zerdeçal koyarak ailece yenilebilir. zerdeçalı bir baharat olarak kullanın. ❍ Elma ve soğan kanserle mücadelede çok önemlidir. Kansere karşı korunmak için mutlaka yenilmesi lazım. 47 HABER www.koykahvesi.com.tr köy kahvesi
Benzer belgeler
Bala sıkı takip» 7`de
Çileğin önemli üretim merkezlerinden
birisi
olan
Mersin’in Silifke ilçesinde,
üreticiler yüksek rekolte ve
kaliteli ürün sayesinde artması beklenen ihracat nedeniyle sezona umutlu bakıyor. Silifke ...