3. hafta devamı için tıklayın
Transkript
3. hafta devamı için tıklayın
İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SİYASET AKADEMİSİ ANKARA DEMOKRATİKLEŞME SÜRECİNDE KÜRT VE ERMENİ MESELELERİNİ TARTIŞTI! Türkiye’nin önemli toplumsal ve politik konularının tartışıldığı İstanbul Aydın Üniversitesi Siyaset Akademisi, Uluslararası Cumhuriyetçiler Enstitüsü ve Genç Liderler Derneği işbirliğiyle üçüncü haftasında değerli konuşmacılarımız, Türkiye'nin demokratikleşme sınavında Ermeni ve Kürt Meselelerini genç liderlerle tartışarak, çözüm yolları aradılar. 15 Aralık Cumartesi 10:00-18:00 Hilton Ankara’da 3.haftası hararetli tartışmalara sahne oldu. Türkiye’nin Demokratikleşme Sınavında Ermeni ve Kürt Meselelerini tartışarak, çözüm yolları arandı. 3. Haftasında “Siyaset Akademisi Ankara” katılımcıların yoğun ilgisiyle bitirdi. Oturum başkanlığını İstanbul Aydın Üniversitesi Türkiye Araştırmaları Başkanı Zeynep Banu Dalaman’ın yaptığı 3. haftanın konukları Yazar, Siyasetçi Kemal Burkay, Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Rober Koptaş AK Parti Sosyal İşlerden Sorumlu Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mazhar Bağlı, Gazeteci, Yazar Nevzat Bingöl katıldı. “Kürt Sorunu Dünü, Bugünü ve Yarını: Çözüm Yolları” başlıklı konuşmasını yapan Kemal Burkay, “Kürt sorunu Türkiye’nin en önemli sorunudur.” Daha doğrusu ülkenin geleceğini düşünen herkesin bu konuya katkısı sağlaması gerektiği çağrısını yaptı. “Birlikte hareket etmek” üzerine vurgu yapan Kemal Burkay sözlerini tarihten örneklerle destekledi. Sivas ve Erzurum Kongrelerine katılım en çok Kürtler tarafından gerçekleştirildi. 26 Ocak 1923 yılında İzmit toplantısında M. Kemal Atatürk, “Kürtlerin çoğunlukta olduğu bölgelere özerklik vereceğiz.” Misaki Mili'nin yabancı istilasılasına karşı birlikte hareket etme anlayışı benimsendi.” dedi. Kemal Burkay: “Şeyh Sait isyanı inkar ve asimilasyon politikasına yol açtı." İnkar ve asimilasyon politikaları üzerinde duran Kemal BURKAY, 1938’den bu yana yaşanan sürecin çok sancılı geçtiğini söyledi. Sessizlik döneminin 1968 yıllarına kadar sürdüğünü, 1963 yılında tutuklamaların baş gösterdiğini belirtti. 27 Mayıs ihtilalinde sol ve Kürt hareketinde yeni döneme girdiğinin altını çizdi. 1966 yılında Kürtlerin varlığından bahsettiği için hapse atıldığını söyledi. 12 Eylül dönemi ağır bir baskı dalgası olarak geldi. Eski anlayışlar, demokratikleşmeyi, sol hareketini, Kürt hareketini bastırdı. Binlerce insan sürgüne gönderildi. Ama hiçbir sonuç vermedi. Sosyal dengeleri bozdu. Sorunun halk tarafından çözümünde zamana ihtiyaç olduğu vurgusunu yaptı. Çözüm yollarını paylaşan Kemal BURKAY, Kürt sorununu PKK’ya bağlamamak gerekir!” açıklamasında bulundu. Halkı kazanmak gerekir. Bunu da anadilde eğitim, kendi kimliklerinin tanınması gibi hususların ‘Yeni Anayasa’ ile bunun sağlanması ve köklü değişimin olmasının gerekliliği vurgusunda bulundu. Katılımcılarımızın “BDP, Kürt Halkına Mı temsil Ediyor?” sorusuna; “BDP, belli bir kısmını temsil ediyor ama hepsini değil. Belli bir temsil gücü var. Yarın silah susarsa, her şey çok değişir. PKK’nın tehditi, baskıcı üslubu devam ettiği sürece bir sonuç alınamayacak. Ama silah sustuğunda her şey daha netleşecek. Seçmenin oyunda da değişiklik olacaktır.” Cevabını verdi. “Bize öğretilen farklı bir şey, gerçek farklı bir şeydir.” diyen Kemal Burkay, “değişime ihtiyacımız var. Ulus-devlet Türkiye’nin gerçeğine uygun adem-i merkeziyetçiliğe geçilmelidir. Cesur ve gerçekçi adımlar atılmalıdır”, çağrısı yaparak konuşmasını noktaladı. Siyaset Akademisi Ankara’nın ikinci dersini Rober Koptaş verdi. İlk sözlerine, “Hiçbir halkın otomatik olarak üstün olduğunu kabul etmiyorum.” diyerek başladı. 20 Nisan 2012 yılında bir yazı yazıdan alıntılar yaparak, batının aslında yalan söylediğini, riyakarlık yaptığının altını çizdi. Gerçek, onların umurlarında olmadığına değindi. Politik çıkarlar üzerine oynanan bir oyun var. Türkiye’nin batı için “riyakar” yakıştırmasında haklı olduğunu destekledi. “Batı’nın ne yaptığı değil; bizim ne yaptığımız önemlidir”, diyen Rober Koptaş, insani, barışçı olarak yaklaşmadığımızdan ve belli bir konsensus da birleşemediğimizden ellerine koz vermeye devam ediyoruz.” dedi. Diasporanın tutumunu da eleştiren Rober Koptaş, agresif bir politika yürüttüğünü ve diasporanın Türk düşmanlığından kurtulması gerektiğini savundu. Prof. Dr. Mazhar Bağlı, “Türkiye’nin Demokratikleşme Sürecinin Ana Hatları: ” başlığıyla konuşmasına başladı. Anti demokratik uygulamaların sonuçlarının etnik sorunlar ve milliyetçiliğin olduğunun vurgusunu yaptı. Bugün var olan Kürt meselesi esas olarak anti demokratik uygulamaların sonucunda doğmuştur. Tabii ki kadim bir sorun olduğunu söyleyen Mazhar Bağlı işin sosyolojik bir boyut kazanması tamamen demokrasi ve hukuku işlenmemesinden kaynaklandığını belirtti. Demokrasinin vazgeçilmezlerini sıralayan Prof. Dr. Mazhar Bağlı, başta siyasi partiler, seçilen, özgürlük ve hukuk, farklı düşüncelerin varlığı, farklılıkları kabul ve tanıma ve son olarak tahammüldür”, diyerek konuşmasını bitirdi. Siyaset Akademisi Ankara’nın son dersini deneyimli gazeteci Nevzat Bingöl verdi. ‘Suriye’nin kimliksizleri: Kürtler’ başlıklı konuşmasında Suriye’de kimliksiz yaşayan, köylerine el konulmuş ve hiçbir vatandaşlık hakkı olmayan ikiyüzellibin Suriye kürdünden bahsetti. Mektun olarak adlandırılan bu Kürtlerin Suriye’de resmi kayıtları yok, yani fiili olarak varlar ancak hukuki olarak yoklar. Dolayısıyla okula gitmek, evlenmek, seyahat etmek hakları ellinden alınmış durumda. Irak, İran ve Suriye konularında uzman gazeteci Nevzat Bingöl, Suriye’de yaşanan olayların Büyük Ortadoğu projesi kapsamında geliştiğini ve Irak’taki enerjinin Akdeniz’e ulaşımıyla bağlantılı olduğunu söyledi.
Benzer belgeler
Toplantı ve Organizasyonlar BroşürüİNDİRİN
sayesinde gün boyu birçok deniz ve toplu taşıma ulaşımıyla,
gerek tarihi yarımadaya, gerekse Taksim ve havaalanlarına