Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Koordinatörlüğü
Transkript
Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Koordinatörlüğü
4 3 22 Prof. Dr. Mahmut Özer, İslam Dünyası Kalite Güvence Ajansları Birliği Başkan Vekili Seçildi Şansal Büyüka: “Bülent Ecevit Üniversitesi Zonguldak için büyük bir şans” Bülent Ecevit Üniversitesi Eylül - Ekim 2013 Yıl 3 Akademisyenlerimize bir hizmet daha: Makale Hazırlama Destek Ofisi Sayı 17 Tıp Fakültemizin büyük başarısı Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) tarafından açıklanan 2013-TUS Sonbahar Dönemi Değerlendirme ve Yerleştirme İstatistiklerine göre BEÜ Tıp Fakültesi, ülkemizde eğitim veren birbirinden önemli Tıp Fakültelerini geride bırakarak ikinci oldu. Yerleştirme sonuçlarına göre, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi (İngilizce) yakaladığı %62ʼlik yerleşme oranı ile Türkiye birincisi olurken, Bülent Ecevit Üniversitesi %50ʼlik yerleşme oranı ile ikinci sırada yer aldı. Sıralamada Hacettepe Tıp Fakültesi (İngilizce) ise %45 oranındaki yerleşme yüzdesi ile üçüncü sırayı aldı. BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer, TUSʼa giren 54 Tıp Fakültesinin 52ʼsini geride bırakarak ikinci olan BEÜ Tıp Fakültesi öğrencilerinin TUSʼa hazırlanmasına, hiçbir ücret almadan, özel derslerle katkı sağlayan öğretim üyelerini ve Tıp Fakültesi yönetimini makamında ağırladı. Prof. Dr. Ülkü Özmen, Prof. Dr. Emine Yılmaz Sipahi, Doç. Dr. Taner Bayraktaroğlu, Doç. Dr. Ali Uğur Emre, Doç. Dr. Murat Can, Doç. Dr. Burak Bahadır, Doç. Dr. İlker Arıkan ve Doç. Dr. Turgut Karabağʼa, BEÜ Tıp Fakültesi öğrencilerinin TUSʼa hazırlanması yönünde verdikleri destekten dolayı, Rektör Özer tarafından birer teşekkür plaketi verildi. Törende ayrıca, BEÜ Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Aydın, Dekan Yardımcıları Prof. Dr. Selçuk Keser ve Doç. Dr. Nejat Demircanʼa da teşekkür plaketleri sunuldu. “Öğrencilerimizin ve öğretim üyelerimizin bu başarısıyla ne kadar gurur duysak azdır” diyen Prof. Dr. Mahmut Özer sözlerini şöyle sürdürdü: “Ülkemizde gerçekleştirilen sınavlar arasında zorluk derecesi belki de en yüksek olan TUSʼta, Tıp Fakültesi mezunlarımızın ülkemizin ileri gelen pek çok üniversitesini geride bırakarak ikinci olması, Üniversitemizin vermiş olduğu Tıp eğitimi kalitesinin önemli bir göstergesidir. Başta öğrencilerimiz olmak üzere, bu başarıda emeği geçen tüm öğretim üyelerimizi kutlar, gelecekte de Üniversitemizi onurlandıracak pek çok başarıya imza atacaklarına olan inancımı bir kez daha yinelemek isterim.” BEÜ Tıp Fakültesi, 2013 Sonbahar Tıpta Uzmanlık Sınavında sergilediği başarıyla, yurt genelinde tüm Tıp Fakülteleri arasında ikinci oldu. 2 B HABER Eylül-Ekim 2013 ÜLEN ECEVİ T ÜNİVERSİTESİ HA BE R Kampüsün Sesi “En iyi muhabirlerini” arıyor Şubat 2011ʼde ilk sayısıyla sizlerle buluşan Kampüsün Sesiʼnin 17. sayısına ulaşmasının heyecan ve mutluluğunu yaşıyoruz. Öğrencisinden öğretim elemanlarına, idari çalışanlarından teknik çalışanlarına kadar tüm Üniversitenin sesi olmasına özen gösterdiğimiz gazetemizin öğrencilerimizle bütünleşmesine ise ayrı bir önem ve değer veriyoruz. Bu nedenle, tüm öğrencilerimizi; gerek Üniversitemizin kendi içinde gerekse Zonguldak halkıyla iletişiminde önemli bir boşluğu doldurduğuna inandığımız Kampüsün Sesiʼne katkı vermeye davet ediyoruz. ÖĞRENCİLERİ SÜRPRİZ ARMAĞANLAR BEKLİYOR Öğrencilerimizin Kampüsün Sesiʼnde daha fazla yer almasını sağlamak amacıyla uzun soluklu bir yarışma düzenledik. 2013-2014 akademik yılının sonuna kadar BEÜ öğrencilerinin Basın, Yayın ve Halkla İlişkiler Ko- BEÜ Kampüsün Sesi Sayı : 17 Yıl : 3 Eylül - Ekim 2013 Bülent Ecevit Üniversitesi adına İmtiyaz Sahibi BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer ordinatörlüğüne ulaştıracakları ve gazetemizde yayımlanmaya değer görülen haber, makale, şiir, röportaj, karikatür ve fotoğraflar arasından en iyileri belirlenerek akademik yıl sonunda çeşitli armağanlarla ödüllendirilecek. İki aylık periyotlarla yayımlanan Kampüsün Sesi gazetesinde yer almasını istediğiniz haber, makale, şiir, röportaj, karikatür ya da fotoğrafınızı; Basın, Yayın ve Halkla İlişkiler Koordinatörlüğünün “[email protected]” [email protected]” adresine gönderebilir veya Rektörlük binasının 6. katında bulunan Basın, Yayın ve Halkla İlişkiler Koordinatörlüğünün ofisine ulaştırabilirsiniz. E-posta yoluyla göndereceğiniz dokümanlarda, e-postanın ‘konuʼ bölümüne “Kampüsün Sesi Muhabirleri” yazmayı unutmayınız. Gençliğin neşesini ve duyarlılığını yansıtacağına inandığımız çalışmalarınızı merakla bekliyoruz. Gençler, elektronik ürün satın alırken “estetiğe” bakıyor 1000 üniversite öğrencisiyle yapılan anket çalışmasında, gençlerin elektronik eşya alırken nelerden etkilendikleri araştırıldı Genel Yayın Yönetmeni Yrd. Doç. Dr. Hasan Özer Yazı İşleri Müdürü Öğr. Gör. Özlem Bahadır Redaksiyon Arş. Gör. H. Ulaş Güdek Okt. Ali Yumurtacı Esra Güner Grafik ve Görsel Tasarım Serkan Şeker Fotoğraf Birol Akbaba Mutlu Kabuk Adres Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörlüğü 67100 Zonguldak Telefon 0372 257 40 10 e-posta [email protected] www.beun.edu.tr 3.000 adet basılmıştır. Sincan Matbaası - ANKARA Üniversitemiz Sosyal Bilimler Enstitüsünde yapılan bir yüksek lisans çalışması, Bülent Ecevit Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinde 2012-2013 Eğitim - Öğretim Bahar Yarıyılında öğrenim gören öğrencilerin elektronik ürün satın alırken etkilendikleri faktörleri ortaya koydu. Pazarlama ve Satış Yönetimi alanında yüksek lisans öğrencisi olan Ayla Sezginerʼin “Tüketicilerin Elektronik Ürün Satın Alırken Etkilendikleri Faktörlerin Cinsiyetlere Göre Değerlendirilmesi” konulu tez çalışmasında, örneklem grubu 645 erkek, 345 kadın olmak üzere toplam 1000 öğrenciden oluştu. Çalışmada; tüketicilerin elektronik ürün kullanım sıklıkları, elektronik ürün alırken etkilendikleri faktörler ve bu faktörlerden etkilenirken reklamların etkisinin olup olmadığını ölçmek amacıyla katılımcılara bir anket uygulandı. Elde edilen veriler sonucunda, genç tüketicilerin elektronik ürün satın alırken en çok etkilendikleri faktörlerin başında, “ürünün estetik özelliklerinin” geldiği; ikinci önemli faktörün de “satış sonrası hizmetler” olduğu gözlemlendi. Genç tüketicilerin elektronik ürün satın alırken en az etkilendikleri faktörün ise “marka” olduğu ortaya çıktı. Üniversite öğrencilerinin elektronik eşya satın alırken göz önünde bulundurdukları faktörler ve bu faktörlerin önem derecelerine göre sıralaması şöyle belirlendi: 1. Estetik 2. Satış Sonrası Hizmetler 3. Teknoloji 4. Moda 5. Deneyim 6. Üretici-Dağıtıcı 7. Fiyat 8. Marka Ayla Sezginer B ÜLEN ECEVİ T ÜNİVERSİTESİ ULUSLARARASI İLİŞKİLER Eylül-Ekim 2013 3 Prof. Dr. Mahmut Özer, İslam Dünyası Kalite Güvence Ajansları Birliği Başkan Vekili Seçildi Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü (BEÜ) Prof. Dr. Mahmut Özer, 27-29 Ekim tarihleri arasında Bahreynʼde gerçekleştirilen İslam Dünyası Kalite Güvence Ajansları Birliğiʼnin (AQAAIW) Yönetim Kurulu, Çalıştay ve Yuvarlak Masa toplantılarına katıldı. 27 Ekim 2013 tarihinde Bahreynʼin başkenti Manamaʼda İslam Dünyası Kalite Güvence Ajansları Birliği Yönetim Kurulunda ülkemizi temsil eden Prof. Dr. Mahmut Özer, 28-29 Ekim tarihlerindeki çalıştayda ise oturum başkanlığı görevini üstlendi. İslam ülkelerinde yükseköğretimle ilgili yürütülen çalışmaların gerek bu ülkeler arasında gerekse tüm dünya ölçeğinde gelişen eğilimler, sorunlar ve çözüm önerileri bağlamında masaya yatırıldığı çalıştayda, katılımcılar kendi ülkelerinde yürütülen yükseköğretim kalite güvence sistemleri ile ilgili çalışmalar hakkında sunumlar yaptılar. Son olarak 26 Haziran 2013 tarihinde Malezyaʼda asıl adı Association of Quality Assurance Agencies of the Islamic World (AQAAIW) olan İslam Dünyası Kalite Güvence Ajansları Birliği Başkanı Dr. Syed Ahmad Hussein ve Genel Sekreteri Prof. Zita Mohd Fahmi ile bir araya gelerek görüş alışverişinde bulunan Özer, birliğin yönetim kurulunda Türkiyeʼyi ve YÖKʼü temsil ediyor. İslam coğrafyasında ve tüm dünyada yükseköğretimin birinci önceliği hâline gelen kalite güvence sistemleri konusunda çalışmalar yürüten Prof. Dr. Mahmut Özer, çalıştayın ve sonrasındaki yuvarlak masa toplantısının son derece faydalı geçtiğini ifade ederek şöyle konuştu: “Tüm dünyada yükseköğretimin gözle görülür bir biçimde büyüdüğü ve genişlediği bilinen bir gerçek. Ancak bu büyümenin nitelik olarak ayrıca değerlendirilmeye muhtaç olduğunu düşünüyorum. Bu anlamda kalite güvence sistemi ve ajansları her geçen gün daha anlamlı ve önemli bir noktaya taşınmaktadır. Yükseköğretim kurumlarının kendi içerisinde ve uluslararası düzlemde sahip oldukları niteliklerin saptanmasına, eksik ve güçlü yönlerinin tespit edilerek gelecek vizyonlarının bu tespitler ışığında belirlenmesine duyulan ihtiyaç artmaktadır. Bu ihtiyaca cevap verebilecek merciler ise kalite güvence ajanslarıdır. Ülkemizde ve İslam dünyasında yükseköğretimin yeniden yapılandırılmasına yönelik yapılan çalışmalarda kalite güvence sistemleri anahtar rol üstlenmektedir.” Birliğin 2014 yılı içerisindeki ilk toplantısı Türkiye’de Ayrıca 27-29 Ekim tarihleri arasında Bahreynʼde gerçekleştirilen İslam Dünyası Kalite Güvence Ajansları Birliği yönetim kurulunda yapılan seçimle birliğin başkanlığı Malezyaʼdan Bahreynʼe geçti. Bahreynʼin başkanlığında yeniden şekillenen yönetim kurulunda Prof. Dr. Mahmut Özerʼin temsil ettiği Türkiye, başkan vekilliğine seçildi. Yönetim kurulu üyelikleri ise Malezya, Endonezya, Suudi Arabistan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Sudan ve Ugandaʼnın temsilcilerinden oluştu. Yeni yönetim kurulunda İslam Dünyası Kalite Güvence Ajansları Birliği Başkan Vekili görevine seçilen Prof. Dr. Mahmut Özer, konu ile ilgili olarak şu açıklamayı yaptı: “Ülkemiz son dönemde kendi bölgesinde ve uluslararası platformların tamamında yaşanan gelişmelerin önemli bir aktörü konumuna gelmiştir. Diplomatik, ekonomik, siyasi ve sosyal tüm gelişmelerde söz sahibi olan ülkemizin yükseköğretim ile tezleri de son derece saygın fikir ve çalışmalardan oluşmaktadır. İslam Dünyası Kalite Güvence Ajansları birliğinin yürüttüğü çalışmalarda kilit rol oynayan ve ortakları için örnek modeller geliştiren yükseköğretim sistemimizi, İslam ülkelerinin ana çatısını oluşturduğu bu platformda ifade edebilme imkânını son derece etkin bir biçimde kullanabilmek adına çok ciddi çalışmalar yürütmekteyiz. Yürütmekte olduğumuz çalışmaların uluslararası geçerliliğine katkı yapacağına inandığımız bu görevi büyük bir gurur ve memnuniyetle yerine getireceğiz. Burada yaptığımız yönetim kurulu toplantısında, birliğin 2014 yılı içerisindeki ilk toplantısını Türkiyeʼde yapması kararını aldık. Bu gelişmenin bundan sonra yapılacak çalışmaların odak noktasında yer alacak olan ülkemize ve bölgemize hayırlı olmasını diliyorum.” 4 B ÜLEN ECEVİ HABER Eylül-Ekim 2013 T ÜNİVERSİTESİ Öğrencilerimize ve akademisyenlerimize yeni hizmetler Makale Hazırlama Destek Ofisi Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ)ʼnin tüm akademik birim ve personeline büyük bir hizmet sunacak olan “Makale Hazırlama Destek Ofisi” Yabancı Diller Yüksekokulu Hazırlık Bölümü bünyesinde hayata geçirildi. Akademik personele yabancı dilde bilimsel yayın hazırlama konusunda İngilizce danışmanlık hizmeti sunacak olan Makale Hazırlama Destek Ofisi, Üniversitenin tüm akademisyenlerine, İngilizce makalelerindeki hataları düzeltmek amacıyla hizmet verecek. Ayrıca, akademisyenlere Ofis tarafından İngilizce dil bilgisi ve kelime düzeltme gibi konularda rehberlik edilecek. Makale Hazırlama Destek Ofisinin çalışmaları, alanında uzmanlaşmış ve deneyim sahibi öğretim elemanlarınca yürütülecek. Ofis, üniversitemizin tüm akademik personeline, hazırladıkları İngilizce makalelerde ücretsiz ve gönüllü olarak “hata düzeltme” danışmanlık hizmeti sağlayacak. İncirharmanı Kampüsü Yabancı Diller Yüksekokulunda verilecek bu hizmet için, birebir danışmanlık yapılacak. Öğretim üyelerinin bu hizmetten faydalanabilmeleri için, “Randevu Talep Formu”nu doldurmaları yeterli olacak. Öğrencisi, mezunları, çalışanları için birbiri ardına önemli hizmetleri hayata geçiren BEÜ, Makale Hazırlama Destek Ofisi ile sağlamakta olduğu hizmetlere bir ilki daha eklemiş oldu. Konu ile ilgili olarak BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer de bir açıklama yaparak şunları söyledi: “Tüm akademik personelimizin yararlanabileceği bir hizmeti daha hayata geçirmiş olmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Öğretim elemanlarımız, akademik yaşamın vazgeçilmezlerinden olan bilimsel makale üretme noktasında, Makale Hazırlama Destek Ofisimizden randevu yoluyla birebir danışmanlık ve rehberlik hizmeti alacaklar. Üniversite olarak akademisyenlerimizin bilimsel çalışmalarının sayı ve çeşitliliklerinin artmasına büyük önem veriyor, bu hususta bilimsel araştırma projeleri yoluyla kendilerine üniversitemizin tüm imkânlarını seferber ediyoruz. Üniversitemiz, son dönemde yaka- ladığı başarı ivmesinin doğal bir neticesi olarak ulusal ve uluslararası düzlemde saygın bir yükseköğretim kurumu kimliği kazanmış durumda. Makale Hazırlama Destek Ofisimizin katkıları ile akademisyenlerimizin bilim dünyasına kazandıracakları yayınların nitelik ve nicelik bakımından büyük bir yükseliş göstererek bu kimliğe katkı yapacağına yürekten inanıyorum. Üniversitemiz, önüne koyduğu hedeflere istikrarlı bir büyüme ivmesi ile yol alırken, daha önceden sözünü verdiğimiz bir hizmeti daha hayata geçirmiş olmak bizleri ayrıca mutlu ediyor. Makale Hazırlama Destek Ofisinin sunacağı desteklerle akademik performans ölçütlerinde Üniversitemizi daha ileri noktalara taşımayı ümit ediyor, bu hizmetin hayata geçmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.” Konuşma ve Aktivite Kulübü Bülent Ecevit Üniversitesi, öğrenci ve akademisyenlerinin kişisel ve akademik gelişimlerine katkı sunacak yeni bir hizmeti daha hayata geçiriyor. Bülent Ecevit Üniversitesi, Yabancı Diller Yüksekokulu Hazırlık Okulu bünyesinde kurulan Konuşma ve Aktivite Kulübü, çalışmalarına başlıyor. Kulübün çalışmaları Amerikalı okutmanlar Clara Montague ve Eileen Remley tarafından ücretsiz olarak yürütülecek. Üniversitemiz öğrencileri ve öğretim elemanlarının yararlanabileceği Konuşma ve Aktivite Kulübü, konularını gündeme paralel konulardan ve katılımcılara yönelik olarak belirleyecek. Etkinliklerine 3 Aralık 2013 tarihinde Üniversitemizin İncirharmanı Kampüsüʼnde başlayacak olan Konuşma ve Aktivite Kulübü, hafta içi salı - perşembe günleri 13.30-15.00 saatleri arasında eğitim verecek. Yapılan katılımcı analizinin ardından program istek ve ihtiyaçlara göre şekillendirilecek. Konuşma ve Aktivite Kulübü hakkında daha detaylı bilgiye Üniversitemizin web sitesinden ulaşılabilir. Uygulamalı Girişimcilik Eğitimi Üniversitemiz İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü 20121013 Öğretim Yılı bahar döneminde “Girişimcilik” dersini başarıyla tamamlayan 40 öğrenci, BEÜ – KOSGEB protokolü kapsamında hazırlanan Uygulamalı Girişimcilik Eğitimi Sertifikası aldılar. Öğrencilerimiz ile aynı dönemde Batı Karadeniz Kalkınma Ajansı ile KOSGEB Zonguldak Hizmet Merkezi Müdürlüğü işbirliğinde, 02-19 Eylül 2013 tarihlerinde gerçekleştirilen “Uygulamalı Girişimcilik Eğitimi”ni başarıyla tamamlayan kursiyerlere de sertifikaları aynı törende verildi. Bülent Ecevit Üniversitesi Prof. Dr. Arif Amirov Konferans Salonunda gerçekleştirilen törene Zonguldak Vali Yardımcısı Ekrem Aylanç, KOSGEB Başkan Yardımcısı Hüseyin Tüysüz, BEÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Orhan Uzun, İl Milli Eğitim Müdürü Turgut Özbek, Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürü Gönül Demirsu, Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürü Kamuran Öner, Zonguldak Esnaf Odaları Birliği Başkanı Muharrem Coşkun, BEÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hasan Vergil, Kozlu Esnaf ve Sanatkârlar Odası Başkanı Orhan İnce, BAKKA Genel Sekreter Vekili Mehmet Çetinkaya, Zonguldak YDO Koordi- natörü İsmail Gürsoy ile KOSGEB Zonguldak Hizmet Merkezi uzmanları, akademisyenler ve kursiyerler katıldı. BEÜ–KOSGEB programında 40 öğrencinin ve Batı Karadeniz Kalkınma Ajansı tarafından koordinasyonu gerçekleştirilen 2013 yılı Eylül dönemi eğitimi sonrasında sertifika almaya hak kazanan toplam 56 kursiyerin sertifikası protokol üyeleri tarafından verildi. B ÜLEN ECEVİ T ÜNİVERSİTESİ YATIRIM Eylül-Ekim 2013 5 Diş Hekimliği Fakültesi yeni binasına taşınıyor İnşaatı öngörülen zamandan önce tamamlanan BEÜ Diş Hekimliği Fakültesi binası hizmete açılıyor. Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ) Sağlık Kampüsü içinde yapımına 23 Ocak 2012 tarihinde başlanan Diş Hekimliği Fakültesi binası tamamlandı. Diş Hekimliği Fakültemiz, 2013 yılı sonlarında yeni binasında, Zonguldak ve bölge halkına hizmet vermeye başlayacak. Beş katlı Diş Hekimliği Fakültesi yeni hizmet binası yaklaşık olarak 9000 metrekareden oluşuyor. Binada tüm anabilim dallarına ait 7 adet klinik, 2 adet lokal ameliyathane, 1 adet genel anestezi ameliyathanesi, engelliler için 1 adet klinik, 6 adet laboratuvar, çocuk oyun odası, bay/bayan mescit, bebek emzirme odası, 1 adet toplantı odası, 1 adet seminer odası, 1 adet 100 kişilik konferans salonu ve 48 adet idari ofis ve öğretim üyesi ofisleri yer alıyor. Bina içinde 1 tanesi sedye taşımaya uygun olan 2 adet asansör ile ulaşım sağlanacak. Bina girişi, engelli ve sedye girişine uygun olarak planlandı. Tüm kliniklerde kapalı devre yayın sistemi bulunan hasta bekleme salonları yer alıyor. Diş Hekimliği Fakültesinde 32 adet diş ünitesi bulunuyor. Ayrıca 15 yeni diş ünitesi alımı için daha ihaleye çıkıldı. Yeni binada hedeflenen diş ünitesi sayısı ise104. BEÜ Diş Hekimliği Fakültesinde, 184 öğrencisinin yanı sıra, Ahmet Erdoğan Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Ağız Diş Sağılığı Programının 30 öğrencisi ile birlikte toplam 214 öğrenci eğitim görüyor. Yeni binanın zemin katı; 90 öğrenci oturma kapasitesine sahip 4 adet amfi, bay/bayan öğrenci giyinme odaları, kütüphane+bilgisayar odası, 200 kişilik yemekhane ve kantinden oluşuyor. Ayrıca kirli/temiz odaları ve sterilizasyon odaları olarak planlanan sterilizasyon merkezi de bu katta yer alıyor. BEÜ Hastanesinde hizmet içi eğitimler devam ediyor Üniversitemizin Tıp Fakültesi Hastanesi, Hemşirelik Hizmetleri Müdürlüğü bünyesinde çalışmakta olan sağlık personellerine “Sıvı Elektrolit Dengesi ve Sıvı Takibi” başlıklı eğitim verildi. Hizmet İçi Eğitim hemşiresi Gülşah Yapıcı tarafından hazırlanan, Kadın Hastalıkları ve Doğum Servisi hemşiresi Gamze Örenli tarafından verilen eğitime katılım yoğun oldu. Eğitim sonunda Hemşirelik Hizmetleri Müdürü Uzm. Hem. Emine Fidan, Yapıcı ve Örenliʼye teşekkür belgesi verdi. Gam ze Ören li Emine Fidan 6 B RÖPORTAJ Eylül-Ekim 2013 ÜLEN ECEVİ T ÜNİVERSİTESİ Revani Tanırzade: “Hiç düşünmeden Zonguldak’ı ve Bülent Ecevit Üniversitesini tercih ettim” Üniversitemiz Merkez kampüsünde yer alan Karaelmas TÖMER, alanında tecrübeli öğretim elemanları, dil öğretimine uygun bir şekilde tasarımı gerçekleştirilen modern sınıfları ile 16 Ekim 2012 tarihinden bu yana yurt dışından üniversitemize ve diğer üniversitelerde öğrenim görmeye gelen yabancı uyruklu öğrencilere yönelik Türkçe öğretimi faaliyetine başladı. Karaelmas TÖMER, kısa bir süre içinde ülkemizin sayılı dil okulları arasına girerek, kendisinden söz ettirmeyi başardı. Kampüsün Sesi’nin bu sayısında Karaelmas TÖMER’in Azeri öğrencisi Revani Tanırzade ile keyifle okunacak bir söyleşi gerçekleştirdik. Kendisi de adı gibi tatlı bu Azerbaycanlı öğrencimizin anlattıklarını bir solukta okuyacaksınız… Karaelmas TÖMER öğrencisi Revani Tanırzade ile BEÜ Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Koordinatör Yardımcısı Öğr. Gör. Özlem Bahadır konuştu. min yeterli olmadığının farkına vardım. Şimdi önce Türk Bize kısaca kendini tanıtır mısın? dilini öğreneceğim, sonra da Türk dilinin zenginliklerini kavramaya ve anlamaya çalışacağım. Böylece buradaki za- Benim adım Revani Tanırzade. Ama bu benim yeni adım. manım Türkçeyle iç içe olarak geçecek. Çünkü benim ilk adım Şilaʼydı. Ve ben sonra adımı değiştirdim. Azerbaycanʼda bizim bir komşumuz vardı. O Türkʼtü. Erzurumʼdan gelmişti. Bir akşam o komşumuza misafirliğe gittik. Bize tatlı ikram etti. Ben tatlıyı çok çok beğendim. Adını sordum, revaniymiş. Revaniyi o kadar Bambaşka bir yer, yepyeni ve farklı kültürlerden arkadaşlar… Kolay olmasa gerek. Uyum sorunları yaşadın mı, yaşadıysan bunlarla nasıl baş ettin? çok beğendim ki sonra sürekli babama yalvardım. Benim adımı değiştir, diye. Sonra babam kabul etti ve ben adımı Gelirken hiç zorluk yaşamadım. Çok heyecanlıydım. değiştirdim. Şimdi adım da benim gibi çok tatlı (gülüyor)... Çünkü Türkiye benim olmak istediğim ülkeydi. Hemen 19 yaşındayım. Biz iki kardeşiz. Bir ağabeyim var. Ereğliʼye gideceğimi düşünmüştüm. Orada ben yabancı Azerbaycanʼdan geldim. Baküʼde Müzik Akademisinin olacaktım ama şimdi Karaelmas Tömerʼdeyim ve burada vokal bölümünde hazırlık okudum. Sonra İtalyaʼya gittim. yabancılar başkaları (gülüyor). Benim gibi Azerbaycanʼdan Orada da müzik dersi aldım. Biz küçük bir aileyiz. Annem, gelen on beş arkadaşım daha var. Onlar aynı zamanda sınıf babam, ağabeyim ve ben. Annem doktor ama çalışmıyor. arkadaşlarım. Sadece biz olsak hep aynıyız ama Moğolis- Şimdi evde. Babam ise özel bir işte çalışıyor. tan var, Gine var, Yemen, Kosova, Bosna Hersek, Endonezya, Mısır, Türkmenistan, Afganistan ve daha pek çok Neden Zonguldak, neden BEÜ? ülkeden arkadaşım var. Evet hiç kolay değil. Ben biraz Türkçe biliyorum ama arkadaşlarım Türkçeyi yeni yeni öğrenmeye başladı. O yüzden anlaşmak biraz zor ama uyum Zonguldak küçük ve güzel bir şehir. Ben küçük yerleri problemi yaşamadım. Çünkü hepimiz aynıyız ve bizim seviyorum. Bir de Bülent Ecevit Üniversitesi uluslararası şimdi bir ailemiz var. Hocalarımız var. Sürekli bir aradayız. bir üniversite. Türkiyeʼde birkaç okula daha kabul edil- Şimdi bir aydır Türkçe dersi alıyoruz. Okuyoruz, yazıyoruz, meme rağmen, hiç düşünmeden Zonguldakʼı ve Bülent dinliyoruz, konuşuyoruz... Şimdi bize her yer Türkçe... Ecevit Üniversitesini tercih ettim. Üniversitemiz ve Zonguldak hakkındaki duyguların nelerdir? Zonguldak küçük, sevimli ve bence çok duygusal bir şehir. Gökyüzü hep ağlıyor. Ama mutluluktan mı üzüntüden mi ben anlamadım. Bir de çok renkli... (Renkleri öğrendik de) Her yer yeşil, hatta yemyeşil, sonra gökyüzü ve deniz masmavi. Bir de kara, kömür karası... Bu renklerin arasında üniversitemiz çok güzel bir yerde kurulmuş. Bir kere deniz manzaralı, bu da çok huzur verici. Sınıfımızdan da deniz görünüyor. Teneffüslerde bile denizin karşısında dinleniyoruz. Bence kampüs de çok güzel. Bana göre burası çok büyük. Her yerde kapı var. Bazen karıştırıyorum hangi kapıyı kullanacağımı ama yine de çok beğendim burayı. Havalar ısınsın, ben biraz alışayım, ne şarkılar söyleyeceğim çimlerin üzerinde... Bir de öğretmenimiz bize bir şiir öğretti: “Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden” diye. Ben çok beğendim bu şiiri. Ama hepsini ezberleyemedim. Şimdi her gün dersten çıkınca bu şiir geliyor aklıma. Aynı bizim kampüsümüz gibi diyorum. Her yer merdiven. Ama ben korkmuyorum bu merdivenlerden. Her seferinde hızlı hızlı çıkıyorum merdivenleri ki formumu da koruyabileyim. Yani bence Üniversitemiz ve kampüsümüz çok güzel, en güzel de hocalarımız. Türkiye’de yapacağın kariyerin geleceğinde nasıl bir yer taşıyacağını düşünüyorsun? Türkiye’de bulunmak hayatında ne değiştirdi? Hangi bölümde eğitim göreceksin? Türkiyeʼde bulunmak çok güzel bir şey. Hayatımda çok Ereğli Eğitim Fakültesinde Türkçe Öğretmenliği bölü- şey değişti. Çevrem çok büyüdü. Çok fazla ve çok farklı ar- münde okuyacağım. Ama şimdi Karaelmas Tömerʼde kadaşım var artık. İlk defa ailemden uzaktayım. Özlüyo- Türkçe hazırlık kursuna gidiyorum. Buraya gelirken çok rum onları. Ama benim bir amacım var. Önce Türkçe mutluydum. Çünkü benim ana dilim de Türkçe. Çok rahat öğreneceğim, sonra da ben Türkçe öğreteceğim, bu çok ederim diye düşünmüştüm. Türkçe öğretmenliğini de ko- eğlenceli. Bir de şimdi yurtta kalıyorum. Bütün kızlar bir layca okurum zannetmiştim. Ama buraya gelince Türkçe- arada, anlarsınız ya bu da çok eğlenceli. Türkiyeʼde yapacağım kariyer benim için çok önemli. Çok şanslıyım. Çünkü hem Türkiyeʼdeyim hem Türk dilini en güzel yerde öğreniyorum hem de Türkçe Öğretmenliği bölümünde okuyacağım. Çünkü gerçekten istediğim bölümde ve istediğim şehirdeyim. Şimdi burada zamanımı çok iyi değerlendirmeli ve en iyi şekilde okulumu bitirmeliyim. Ben okulumu bitirince Türkçe öğretmeni olacağım. Eğer kısmet olursa ben de öğretmenlerim gibi Türkçeyi, Türkiyeʼde en güzel şekilde öğretmek istiyorum. B ÜLEN ECEVİ T SÖYLEŞİ ÜNİVERSİTESİ BEÜ’DEN Eylül-Ekim 2013 7 ‘A “2013 yılının en iyi spor programı” ödülü Şansal Büyüka ve Tümer Metin Üniversitemizdeydi Öğrencilerimiz tarafından “2013 Yılının En İyi Spor Programı” seçilen Maratonʼun ödülünü almak üzere Üniversitemizin davetlisi olarak Zonguldakʼa gelen Şansal Büyüka ve Tümer Metinʼin katıldığı söyleşi, 30 Ekim 2013 tarihinde Prof. Dr. Arif Amirov Konferans Salonunda gerçekleştirildi. Öğrencilerimiz ve davetlilerin oluşturduğu kalabalık bir izleyici topluluğunun alkışları arasında salona giren Büyüka ve Metin, gördükleri ilgi karşısında duygusal anlar yaşadılar. Salonda yer bulamayan öğrenciler ve davetliler ise söyleşiyi, sonuna dek, ayakta izlediler. Büyüka ve Metin, “Spor basınının duayeni, heyecanı ve coşkuyu sükûnetle ifade eden adam, Şansal Büyüka ve oynadığı tüm takımların göz bebeği, Zonguldakʼın yetiştirdiği büyük bir yetenek, Tümer Metin” anonsu ile sahneye davet edildiler. Söyleşide ilk sözü, Zonguldakʼla ilgili hatıralarından kesitler sunarak konuşmaya başlayan Şansal Büyüka aldı. Zonguldak Sporun birinci ligde oynadığı dönemlerde Zonguldakʼa çok sık geldiğini söyleyen Büyüka, şehrin kendisinde farklı bir hüzün yarattığını ifade etti. Tümer Metin ise kendisini misafir olarak görmediğini, bu şehirde yetişen bir sporcu olarak, Şansal Büyükaʼyı hemşehrileri ile buluşturmaktan büyük onur duyduğunu ifade etti. Büyüka ve Metin konuşmalarının ar- dından izleyicilerin sorunlarına yanıt verdiler. Sorucevap şeklinde geçen programda öğrenciler ve davetliler Şansal Büyüka ve Tümer Metinʼe birbirinden ilginç sorular yönelttiler. İzleyiciler arasında yer alan minik Yiğit Ali, sorduğu sorular ve yorumları ile söyleşinin ilgi odağı oldu. Minik hayranını sahneye davet ederek bir süre sohbet eden Tümer Metin, Yiğit Aliʼyi LİG TV ekranlarından yayımlanan “Pazartesi Gecesi Futbolu” adlı programına davet etti. Söyleşinin sonunda Şansal Büyüka ve Tümer Metin, Maraton programına verilen 2013 Yılının En İyi Spor Programı ödülünü BEÜ Rektör yardımcısı Prof. Dr. Orhan Uzunʼdan aldı. 8 Eylül-Ekim 2013 BİLİM B ÜLEN ECEVİ T ÜNİVERSİTESİ Uluslararası Global Navigasyon Uydu Sempozyumu 2013 (ISGNSS-2013) Prof. Dr. Orhan Uzun Doç. Dr. Çetin Mekik Uluslararası Global Navigasyon Uydu Sistemleri Sempozyumu (International Symposium on Global Navigation Satellite Systems-ISGNSS 2013), 22-25 Ekim 2013 tarihleri arasında Üniversitemiz tarafından, Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ), TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası ve Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün işbirliği ile, YTÜ Kongre Merkezinde gerçekleştirildi. Sempozyumun açılış konuşmasını Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ) Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Orhan Uzun yaptı. Prof. Dr. Uzun konuşmasında, delegeleri ülkemizde ağırlamaktan duyduğu mutluluğu ifade ederek, Bülent Ecevit Üniversitesinin bu tür bilimsel çalışma ve etkinliklere büyük önem verdiğini belirtti. BEÜʼnün her fırsatta alanında söz sahibi olan araştırmacı ve bilim insanlarını bir araya getirdiğini, bilgi paylaşımlarını arttırarak uluslararası işbirliklerini ivmelendirdiğini söyledi. Sempozyumun ilk günündeki açılış oturumu ile davetli konuşmacıların yer aldığı oturumlara katılan Bülent Ecevit Üniversitesi ile Yıldız Teknik Üniversitesinin Geomatik (Harita) Mühendisliği bölümü öğrencileri, sunumları büyük ilgi ile izlediler ve ilk defa uluslararası bir sempozyuma katılmanın heyecanını yaşadılar. Pek çok yeniliğin ve ilklin paylaşıldığı sempozyum tüm dünyada ses getirdi Sempozyuma davetli konuşmacı olarak katılan Uluslararası Jeodezi Birliği (IAG) Başkanı Prof. Dr. Chris Rizos, GPSʼten Multi-GNSSʼe (GPS+GLONASS+GALILEO) geçiş, Hassas GNSS Konumlaması (PPP) ve Uluslararası GNSS Servisi (IGS)ʼin yeni servislerinden olan Gerçek Zamanlı Konumlamanın PPP ile ilgili gelinen aşaması ve diğer konumlama hizmetleri konusunda ayrıntılı bilgileri paylaştı. Hong Kong Polytechnic Üniversitesinden Prof. Dr. Wu Chen ise, Çin Halk Cumhuriyetinin GNSS sistemi olan Compassʼın adının değiştirilerek BeiDou yapıldığı haberini vererek BeiDouʼnun mevcut yapısı ve 2020 yılında tamamladığında ulaşılacak hedefleri ISGNSS-2013ʼte dünya ile ilk defa paylaştı. 2012 yılının sonunda BeiDouʼnun bölgesel sistem olarak faaliyete geçmiş olduğu ve şu an itibariyle Uzak Doğuda hassas konumlama hizmetine başlamış olduğu müjdesini verdi. Diğer bir önemli bilgi ise, BeiDouʼnun GPS gibi global bağımsız konumlama sistemi olmasının yanı sıra aynı zamanda Uydu Bazlı Alan Büyütme Sistemi (SBAS) olarak da tasarlandığının ve bu yönde çalışmaların başlamasının duyurulması oldu. Davetli konuşmacılardan Londra Westminster Üniversitesi GNSS Alıcıları Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Dr. İzzet Kale, yeni nesil GNSS alıcılarındaki gelişmeleri paylaştı. Yeni GNSS alıcılarına atomik saat uygulamasından başarılı sonuçlar elde edildiğini ve bunun yakın zamanda dünyanın her yerinde sadece 3 GNSS uydusu ile konumlamaya olanak sağlaması ihtimalinin müjdesini verdi. Sempozyumda insansız taşıtların geliştirilmesinde GNSSʼin önemli katkıları ve son yenilikler, ülkemizin CORS sistemi olan TUSAGA-Aktifʼin mevcut durumu ve gelecek vizyonu, Multi-GNSS uygulamasının ticari GNSS alıcılarının üreticileri tarafındaki gelişmeler anlatıldı. Ayrıca, Güney Kore hükümetinin önümüzdeki yıldan itibaren kendilerine ait bir SBAS geliştirmeye başlayacakları haberi, GNSS dünyasında heyecanla karşılandı. Sempozyumda 24 alt konuda 90 civarında bildiri, dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen katılımcılar tarafından ikişer paralel oturumlar hâlinde, 3 gün boyunca sunuldu. Sempozyuma; Almanya, Avustralya, Çin Halk Cumhuriyeti, Fransa, Hindistan, İngiltere, İspanya, İtalya, Japonya, Kanada, Kuzey Kore, Norveç, Rusya, Sırbistan, Tayvan, Türkiye, Vietnamʼdan delegeler katıldı. Sempozyumda sunulan bildiriler, “GNSS Alıcıları, Antenleri ve Algoritmaları”, “Kapalı Alanlarda Konumlama”, “Ölçme ve Jeodezi”, “İnersiyal Konumlama ve Makine Kontrolü”, “GNSS Performansı ve Analizi”, “İyonosferik Etkiler”, “Sinyal İşleme” ve “ GNSS Mevcut Durumu ve Uygulamaları” başlıklarındaki oturumlarda yoğunluk gösterdi. Sempozyumun sonunda gerçekleştirilen Uluslararası Program Komitesi (IPC) toplantısında ISGNSS2013ʼü düzenleyen ülke olan Türkiye adına davet edilen Doç. Dr. Çetin Mekikʼe, komite üyeleri tarafından başarılı geçen bir sempozyum dolayısıyla teşekkür edildi. Komite üyeleri Doç. Dr. Mekikʼin şahsında düzenleyen kuruluşlara ve Türkiyeʼye de ayrıca teşekkür ederek etkinlik hakkında ayrıntılı bilgi aldılar. ISGNSSʼi 2015 yılında düzenleme yetkisi oy birliği ile Japonyaʼya verildi. 2016 yılında ISGNSSʼi düzenlemeye aday ülkeler olan İspanya ve Vietnamʼın adaylık başvuruları kabul edilerek, başvuruların ISGNSS-2014ʼün düzenleneceği Güney Koreʼde değerlendirilmesine karar verildi. Çaycuma MYO 9. Türkiye Çağrı Merkezi Fuarında Çaycuma Meslek Yüksekokulu (MYO), Çağrı Merkezi Hizmetleri Programı ikinci sınıf öğrencileri, İstanbul Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayıʼnda bu yıl dokuzuncusu düzenlenen Türkiye Çağrı Merkezi Konferansı ve Fuarʼına katıldılar. Öğrenciler fuarda firmaların stantlarını gezdi. Fuara katılan şirketlerin yetkililerine Bülent Ecevit Üniversitesini, Çaycuma Meslek Yüksekokulunu ve özellikle Çağrı Merkezi Hizmetleri Programını tanıtan öğrenciler, firmalardan alanlarıyla ilgili bilgi aldı. Geziye katılan öğretim elemanları da firma temsilcileri ile staj olanakları, meslekî eğitimler ve teknik geziler konularında yapılabilecek işbirlikleriyle ilgili görüşmeler yaptı. Ayrıca Çaycumaʼda bölgesel bir çağrı merkezi kurulması noktasında firmalara öneriler getirdiler. B ÜLEN ECEVİ T BEÜ HİZMET ÖDÜLLERİ ÜNİVERSİTESİ Eylül-Ekim 2013 9 BÜLENT ECEVİT ÜNİVERSİTESİ HİZMET ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNİ BULUYOR AHMET ERDOĞAN ZUHAL YILMAZ ZEKİ YURTBAY YUSUF GÜNAY MEVLÜT HAMZAOĞLU MİTHAT ÇANAKCI ve MEHMET ÇANAKCI ALİ OSMAN ODABAŞ ve HİKMET ODABAŞ ÜMİT VELİOĞLU ve VAHDETTİN VELİOĞLU TÜRKİYE DİYANET VAKFI EREĞLİ TİCARET ODASI Artan destek ve katkılarla gelişim çizgisine hız katan Üniversitemiz, 28 Kasım 2013 tarihinde düzenleyeceği tören ile yerleşkelerimize “büyük ölçekli” kalıcı tesisler kazandıran 2 0 1 3 2014 Akademik Yılına öğretim üyesi ve öğrenci sayılarındaki büyük artış ile birlikte eğitim öğretim faaliyetlerini yürüttüğü bölüm/program sayılarını çeşitlendirerek merhaba diyen üniversitemiz, yeni projelerle yoluna devam ediyor. Üniversitenin fizikî ve sosyal imkânlarını zenginleştiren tesisleri birbiri ardına hizmete açan BEÜ, özellikle son dönemde artan hayırsever katkısı ile modern ve konforlu mekânları hizmete almayı sürdürüyor. Bu çerçevede; Bülent Ecevit Üniversitesiʼnin 21 Ekim 2013 tarihli Senato Toplantısında oy birliği ile alınan karar uyarınca, geçmişten günümüze Üniversiteye büyük ölçekli tesisleri kazandırmış/kazandırmakta olan Ahmet Erdoğan, Zuhal Yılmaz, Zeki Yurtbay, Yusuf Günay, Mevlüt Hamzaoğlu, Mithat Çanakcı ve Mehmet Çanakcı, Ali Osman Odabaş ve Hikmet Odabaş, Ümit Velioğlu ve Vahdettin Velioğlu, Türkiye Diyanet Vakfı, Ereğli Ticaret Odasına 28 Kasım 2013 tarihinde düzenlenecek tören ile “BEÜ Hizmet Ödülü” takdim edilecek. BEÜ’ye 16.360.000 TL destek Üniversitemizin gelişmesi yönündeki katkıları hiçbir zaman unutulmayacak olan yukarıda adı geçen eğitim gönüllülerimizin bugüne kadar Bülent kişi ve kuruluşlara Hizmet Ödülleri sunacak. Ecevit Üniversitesine yaptıkları katkı, toplamda tam 16.360.000 TLʼye ulaştı. Manevi değerine ise paha biçilemeyecek olan bu büyük ölçekli yatırımlar şöyle: • AHMET ERDOĞAN / Ahmet Erdoğan Sağlık Hizmetleri Yüksekokulu ve Sağlık Meslek Yüksekokulu Binası • ZUHAL YILMAZ / Ereğli Eğitim Fakültesi Binası, Kütüphane ve İstinat Perdesi • ZEKİ YURTBAY / Sakine - Şevki Yurtbay Araştırma Merkezi ve Gıda Mühendisliği Binası • YUSUF GÜNAY /Sağlık Kampüsü Camii • MEVLÜT HAMZAOĞLU / Sağlık Kampüsünde Kreş Binası, Merkez Kampüste Çocuk Parkı • MİTHAT ÇANAKCI ve MEHMET ÇANAKCI / Gökçebey Meslek Yüksekokulu binasının iç işleri ve tadilatı • ALİ OSMAN ODABAŞ ve HİKMET ODABAŞ / Çaycuma Kampüsünde Mobilya Dekorasyon Atölyesi • ÜMİT VELİOĞLU ve VAHDETTİN VELİOĞLU / BEÜ Hastanesi Nizamettin Velioğlu Acil Servisi • TÜRKİYE DİYANET VAKFI / Merkez Kampüs Camii • EREĞLİ TİCARET ODASI / Ereğli Eğitim Fakültesi Kampüsü alanında yemekhane ve kantin binası B T Şangay’daki SINOROCK2013 kongresinden izlenimler 10 İZLENİM Eylül-Ekim 2013 Yrd. Doç. Dr. Okan SU BEÜ Zonguldak Meslek Yüksekokulu Madencilik ve Maden Çıkarma Bölümü 17 - 20 Haziran 2013 tarihleri arasında “Simulation of rock cutting mechanism and characterization of failure mode in PFC3D ” başlıklı bildirimi sözlü olarak sunmak üzere üniversitemizin Yurtdışı Bilimsel Etkinlikleri Destekleme Projesi çerçevesinde Çinʼin Şangay şehrine gittim. Tongji Üniversitesiʼnin ev sahipliğinde düzenlenen “Rock Characterization, Modelling and Engineering Design Methods” kongresi Uluslararası Kaya Mekaniği Birliğiʼnin (ISRM) destekleriyle yürütülen yüksek katılımlı ve kaya mekaniği alanında oldukça prestijli bir kongreydi. Kongreye gerek Avrupa gerekse Amerikaʼdan gelen katılımcı sayısının fazla olması, kongrenin uluslararası niteliğinin önemli bir göstergesi olarak dikkatimi çekti. İstanbul Teknik Üniversitesiʼnden üç (bir Yardımcı doçent, iki Araştırma Görevlisi) öğretim elemanı ve Hacettepe Üniversitesiʼnden de Prof. Dr. Reşat Ulusay olmak üzere Türkiyeʼden toplam 5 kişi olarak kongreye katıldık. Kongrenin amacı, mühendislikte kaya mekaniği alanında karşılaşılan eksiklikleri tartışmak, endüstrideki yeni gelişmeleri çeşitli sayısal yöntemlerle modelleyerek tasarlamak, ortaya çıkan yeni yaklaşımları tartışmak ve gerekli katkıyı sağlamak olarak hedeflenmişti. Kongre, konularında uzman olan altı davetli konuşmacının özel sunumları ve 159 bildirinin sözlü ve poster sunumlarıyla üç günde tamamlandı. Bu çerçevede, daha önce 2006-45-03-02 noʼlu BAP proje desteği ile satın alınan PFC3D programından elde edilen verilerle hazırladığım bildiri, 18 Haziran 2013 tarihinde öğleden sonra oturumunda sözlü olarak sunuldu. Bildiri kapsamında ayrık elemanlar yöntemi kullanılarak PFC3Dʼde kayaç kesme mekanizmaları sayısal olarak modellendi ve keski üzerinde rol oynayan kesme kuv- vetleri ölçüldü. Ayrıca, modelleme sırasında kayaçların yapısındaki tanecikler arasında oluşan yenilme türü incelendi. Hazırlanan bildiri sunulduktan sonra benzer konuda çalışan bilim adamları ile fikir alışverişlerinde bulunuldu ve sonrasında yapılabilecek olası ortak çalışmalar için karşılıklı olarak iletişim adresleri alındı. Kongreye Dr. John Hudson (İngiltere), Dr. Ted Brown (Avustralya), Dr. Nick Barton (Norveç) gibi kaya mekaniği alanında duayen olarak nitelendirilebilecek akademisyenlerin katılımı ve bu sayede onlarla tanışma olanağı yakalamış olmam beni oldukça onurlandırdı. Bizler bu değerli hocaların geliştirdiği teorileri okuduk ve akademik hayatımızda bu kişilerin isimlerini ve literatürde ortaya çıkardıkları yenilikleri derslerimizde hep hocalarımızdan dinleyerek öğrendik. Dolayısıyla böyle bir kongrede duayen bilim insanları ile tanışmış olmak ve özellikle Dr. John Hudsonʼın, yapmış olduğum sunumu dinlemiş olması beni ayrıca gururlandırdı. Kongrenin yanı sıra, Şangay şehrini de gezme fırsatım oldu. Şangay, Çinʼin en büyük kentlerinden biri. Şehirde iki tane uluslararası havaalanı ve her iki havaalanı arasında şehrin birçok noktasına kolaylıkla erişimi sağlayan dev bir metro ağı bulunuyordu. Bu ağ daha önce New Yorkʼta gördüğüm metro ağı kadar büyüktü. Çin nüfusunun yoğunluğunu, metroya inip binerken karşılaştığım kalabalıktan net bir şekilde gözlemledim. Metrolarda dikkatimi çeken bir başka husus da, insanların elektronik aygıtlara olan ilgisi oldu. Metro içinde birbiriyle sohbet eden insan sayısı oldukça azdı ve büyük bir kesim (yaklaşık %65-70) cep telefonundaki sohbet programlarıyla yazışıyor, müzik dinliyor, oyun oynuyor veya film izliyorlardı. Her ne kadar bizler de millet olarak elektronik sektörüne çok büyük bir ilgi gösteriyor olsak da, Çinlilerin ÜLEN ECEVİ ÜNİVERSİTESİ ilgisi bize göre gerçekten yadsınamaz bir boyuttaydı. Şehir merkezinde turistik, bilimsel ve kültürel anlamda gezilecek yerler oldukça fazlaydı. Özellikle Shanghai Bilim ve Teknoloji Müzesi dünyada belki eşine az rastlanabilecek, oldukça iyi donanımlı bir müze. Yolu düşen herkesin Şangayʼı kesinlikle ziyaret etmesini öneririm. Diğer taraftan Oriental Pearl Kulesi, Dünya Ticaret Merkezi, Nanjing sokağı, eski Shanghai şehri, Super Brand Mall gezdiğim yerlerden bazıları olarak sayılabilir. Şehrin içinden geçen HuangPu nehri şehre çok güzel bir turistik hava katmış. Hatta HuangPu nehrine çok yakında ve oldukça geniş bir bölge olan Peopleʼs Square İstanbulʼdaki Taksim veya New Yorkʼtaki Times meydanını hiç aratmıyordu. Bu meydanda bulunan çeşitli restoran, kafeterya, değişik enstrümanlar çalarak gösteri yapan sokak çalgıcıları, renkli-ışıklı panolar oldukça güzel bir ambiyans yaratmış. Ayrıca şehirde gezilebilecek çok güzel AVMʼler de bulunuyor. Çin yemekleri tamamen bizim yemek alışkanlıklarımızın dışındaydı. Restoranlarda ne olduğu anlaşılmayan farklı tat ve görüntüde sebze yemekleri, çeşit çeşit et ürünleri, renk renk pilavlar vardı. Kongrede yapılan ikramlar sayesinde bu yemekleri çok fazla tatmadım. Onun yerine AVMʼlerdeki fastfood yemekleri ve deniz ürünleri yemeyi tercih ettim. Deniz ürünleri ise gerçekten çok lezzetliydi. Netice itibarı ile SINOROCK2013 kongresine katılmak için Şangayʼa gitmiş olmak, hem bilimsel hem de turistik anlamda oldukça keyifliydi. Bu vesileyle bildiri hazırlamama katkı sağlayan Üniversitemizin Bilimsel Araştırma Projesi Başkanlığına ve kongreye katılmama maddi destek veren Yurtdışı Bilimsel Etkinlikleri Destekleme Proje Başkanlığına teşekkürü bir borç bilirim. B ÜLEN ECEVİ T ÜNİVERSİTESİ YATIRIM Eylül-Ekim 2013 11 Çaycuma Kampüsüne büyük yatırım Üniversitem iz ile Yurtbay arasında pro toko imzalandı l Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ) Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer ile Yurtbay Seramik A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Yurtbay arasında, Çaycuma Kampüsünde inşaatı tamamlanan Araştırma Merkezi Binası için ek protokol imzalandı. 3 Ekim 2013 tarihinde gerçekleştirilen imza töreninde Prof. Dr. Mahmut Özer ve hayırsever Zeki Yurtbayʼın yanı sıra Çaycuma Kaymakamı Hasan Yaman ve Çayiçin çok büyük cuma Belediye Başkanı Mithat Gülşen de hazır bulundular. Hayırsever iş öneme sahip olan adamı Zeki Yurtbay tarafından inşaatı tamamlanan Araştırma Merkezi BinaMeslek Yüksekokusının kullanım şartlarını kapsayan protokol ile Araştırma Merkezi Binasının lumuz, her geçen inşası ve donanımına ilişkin olarak tarafların hak ve yükümlülükleri ile diğer yıl hem öğrenci sahususları düzenleyen ve 26 Mayıs 2010 tarihinde imzalanan Protokolde deyısında hem de yüğişiklik yapıldı. Yapılan değişiklik ile Yurtbay Seramik A.Ş. tarafından yapılan rüttüğü eğitim binanın tamamlanmasının ardından binada Gıda Mühendisliği Progprogramlarının çeramında lisans, yüksek lisans ve doktora eğitiminin yanı sıra şitliliğinde sağladığı diğer eğitim öğretim ve araştırma faaliyetlerinin yürütülilerleme ile bölge için mesinin önü açıldı. Hayırsever Zeki Yurtbay tarafından önemli hizmetlere imza inşaatı tamamlanan binanın altyapı işleri ise Çaycuma atıyor. Üniversitemizin ve Belediyesi tarafından gerçekleştirilecek. Çaycuma Kampüsünün büİmza töreninde bir açıklama yapan Prof. Dr. yümesi esnasında bize düşen Mahmut Özer, imzalanan protokol ile hayırsever bir fedakârlık olduğunda ise elimiziş adamı Zeki Yurtbay tarafından Üniversiteden gelen katkıyı sağlamaktan aymize kazandırılan Araştırma Merkezi Binasının rıca mutluluk duyuyoruz. Üniversitemizin eğitim öğretim ve araştırma Üniversitemize kazandırdığımız faaliyetleri için önemli bir merkez olarak hizAraştırma Merkezi Binasında met vereceğini belirtti. Özer şunları söyledi: Çaycuma için çok önemli oldu“Üniversitemizin tüm kampüslerinde fizikî, ğuna inandığım Gıda Mühendisakademik ve sosyal imkânların iyileştirilmesi liği Bölümünün hizmet adına yürüttüğümüz çalışmalarda Sayın Yurtverebilmesi adına, Rektörümüz bay gibi hayırseverlerin yaptıkları katkılar her Prof. Dr. Mahmut Özer çok ciddi türlü takdirin üzerindedir. Kendileri Çaycuma adımlar attı ve atmaya devam ediKampüsümüzün artan öğrenci ve öğretim eleyor. Öyle inanıyorum ki en kısa sümanı sayılarının doğurduğu ihtiyaca cevap vermek rede ilçemizde Gıda Mühendisliği için atılan adımlara örnek bir duyarlılıkla büyük bir öğrencileri eğitim görmeye başlayacak. katkı sundular. Araştırma Merkezi Binasının inşaatının Kampüsümüzdeki hızlı büyümeyi dikkate Bülent Ecevit Üniversitesi ile Yurtbay arasındaki tamamlanması ve kullanım olanaklarının genişletilmesine alarak binada Üniversitenin diğer eğitim ve protokolün imza töreni Çaycuma Belediyesinde yapıldı. imkân sağladıkları için Sayın Zeki Yurtbayʼa Üniversitemiz ve araştırma faaliyetlerinin sürdürülmesine olanak şahsım adına teşekkürlerimi sunuyorum. Çaycuma Kampüsü son tanıyan bir değişikliği de bugün karşılıklı atılan imdönemde çok büyük bir atılım gerçekleştirdi. 2010-2011 akademik yızalarla sağlamış olduk. Tüm bu hizmetleri sağlayan Ünilında Kampüsümüzde toplam 944 öğrenci eğitim görürken bu sayının içerisinde versitemize ve emeği geçen herkese teşekkür ediyor, Araştırma Merkezi bulunduğumuz akademik yılda ek kontenjanlarla birlikte 2298ʼe ulaştığını gör- Binamızın Üniversitemiz için önemli çalışmalara imza atılacak bir birime dönüşmekten mutluluk ve kıvanç duyuyoruz. 2010 yılından bu yana öğrenci potansiye- mesini diliyorum.” lini %143 oranında artırarak, üniversitemizin bu dönem içerisinde en hızlı büyüyen Bülent Ecevit Üniversitesiʼnin gerek bölgemiz gerekse Zonguldak ve Çaycuma yerleşkesi haline gelen Çaycuma Kampüsümüzdeki bu büyümenin doğurduğu ihti- için çok önemli hizmetleri sağlayan bir yükseköğretim kurumu haline geldiğinin yaçlara karşılık verebilmek için ciddi bir gayret gösteriyoruz. Yürütülen bu çalış- altını çizen Çaycuma Kaymakamı Hasan Yaman sözlerini şöyle sündürdü: malarda Sayın Yurtbay gibi hayırseverlerden ve yerel yönetimden ciddi bir destek “Üniversitemizde akademik ve fiziki anlamda yaşanan gelişmeleri takdir ile izgörüyoruz. İnşaatı biten Araştırma Merkezi Binasının altyapı ile ilgili eksikleri Çay- liyor, bu başarıyı sağlayan insanlara yardım etme imkânı doğduğunda tüm olacuma Belediyesi tarafından tamamlanacak. Bu katkılarından ötürü Çaycuma Kay- naklarımızı seve seve seferber ediyoruz. Kurumların gelişmesinde devlet makamı Hasan Yaman ve Çaycuma Belediye Başkanı Mithat Gülşenʼe teşekkürlerimi katkısının yanında Sayın Yurtbay gibi hayırseverlerin desteğinin önem ve anlasunuyorum. Tüm kampüslerimizde personelimizin ve öğrencilerimizin daha iyi ola- mının çok büyük olduğuna inanıyor, Üniversitemize ve ilçemize kazandırdığı bu naklar içerisinde eğitim görmeleri için yürüttüğümüz tüm çalışmalara katkı sunan eser için Çaycuma ilçesi adına Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahherkese tekrar teşekkür ediyor, Araştırma Merkezi Binasının Çaycuma Kampüsü- mut Özerʼe ve Yurtbay Seramik A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Yurtbayʼa temüze ve Üniversitemize hayırlı olmasını diliyorum.” şekkürlerimi iletiyorum.” İmza töreninde konuşan Yurtbay Seramik A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Zeki İmza töreninde bir açıklama yapan Çaycuma Belediye Başkanı Mithat Gülşen Yurtbay ise son dönemde Üniversitenin genelinde yaşanan büyüme ivmesinin Zon- ise: “Üniversitemiz Çaycuma ilçesi için çok ciddi yatırımlar yaparak buradaki öğguldak için önemine değindiği konuşmasında şu görüşleri dile getirdi: renci ve bu öğrencilerin eğitim gördükleri program sayısını hızla artırıyor. Bu “Üniversitemiz sadece tek bir merkezde ya da birkaç birimiyle değil faaliyet yü- gelişmelere Çaycuma halkı ve hayırsever insanlarımız da katkı sunarak bu bürüttüğü tüm merkezlerde ciddi bir büyüme hamlesi gerçekleştiriyor. Prof. Dr. Mah- yümenin devamını sağlamak adına çalışmalar yürütüyorlar. Şehir-Üniversite birmut Özerʼin şahsında, Bülent Ecevit Üniversitesi yönetimine, yürüttükleri başarılı likteliği ile sağlanan bu büyüme ve ilerlemelerin devamı için biz de Belediye çalışmalar sebebiyle teşekkürlerimi ifade etmek istiyorum. Özellikle Çaycuma ilçesi olarak tüm süreçlere katkı sunmaya çalışıyoruz.” dedi. 12 Eylül-Ekim 2013 B YATIRIM ÜLEN ECEVİ T ÜNİVERSİTESİ BEÜ’DEN SAĞLIK ALANINDA 44,5 MİLYON TL’LİK DEV YATIRIM Yapımına başlanan yeni yatırımlarla Üniversitemiz Uygulama ve Araştırma Hastanesi sağlık alanında bölge üssü haline dönüşüyor. Mevcut sağlık hizmetinin çeşitliliği ve kapasitesi her geçen gün artırılan hastaneye; özellikle kanser, diyabet ve obezite gibi alanlarda ulusal ölçekte referans merkezi olma yönünde önemli yatırımlar yapılıyor. Son iki yıl içerisinde Sağlık Kampüsü ile hastane binasının alt yapı ve çevre düzenlemesi bütünüyle yenilendi. Üniversitemiz geçtiğimiz iki yıl içerisinde sağlık alanında toplamda yaklaşık 44.5 milyon TL'lik yatırım planlayarak, bölge halkına ve çevre illerden gelen vatandaşlara büyük imkânlar sunmayı sürdürüyor. Yapımına 2012 yılında başlanan ve yaklaşık 9 bin metrekare kapalı alanı bulunan Diş Hekimliği Fakültesi binası, BEÜ Sağlık Kampüsüʼne yeni kazandırılan önemli yatırımlardan biri oldu. Bir diğer önemli yatırım ise, 4 bin 402 metrekare kapalı alana sahip olacak olan Kanser Tanı ve Tedavi Merkezi binası. Yapımına hızla devam edilen bina, 2013 yılı sonu itibariyle tamamlanacak. 3 bin 150 metrekare kapalı alana sahip olacak olan Diyabet ve Obezite Araştırma ve Uygulama Merkezi binasının ihalesi, 31 Temmuz 2013 tarihinde yapıldı. Binanın Ağustos 2014ʼte tamamlanması planlanıyor. BEÜ Hastane binasında; 3. basamak Çocuk Yoğun Bakım Ünitesi yapımı, yeni poliklinik alanlarının oluştu- rulması, ameliyathanelerde, servis girişlerinde, müdahale odalarında ve yeni doğan ve yoğun bakım ünitelerinde tadilat ve onarım işleri de tamamlanarak hizmete açıldı. Hayırsever işadamları Ümit ve Vahdet Velioğlu tara- fından yaptırılan yepyeni ve modern BEÜ Acil Servisi hizmet vermeye başladı. Bunların yanı sıra, BEÜ Hastanesindeki mevcut cihazların modernizasyonu ve hastaneye yeni cihazların kazandırılması çalışmaları da hızla devam ediyor. Üniversitemizin son iki yılda yapılan ve devam eden sağlık yatırımları: Diş Hekimliği Fakültesi İnşaatı Yapımı için 13 milyon 200 bin TL Kanser Tanı ve Tedavi Merkezi binası yapımı için 6 milyon TL Diyabet ve Obezite Araştırma ve Uygulama Merkezi binası yapımı için 3 milyon 250 bin TL Sağlık Kampüsü ile Hastane binası ve alt yapı tesisatlarının tamamlanması ve çevre düzenlemesi yapımı için 11 milyon TL BEÜ Hastanesi Çocuk Yoğun Bakım Ünitesi yapımı ve donanımı için 1 milyon TL Kanser Tanı ve Tedavi Merkezi donanımı için 2 milyon 500 bin TL Diyabet ve Obezite Araştırma ve Uygulama Merkezi donanımı için 2 milyon 500 bin TL BEÜ Hastanesi Acil Servisinin Yenilenmesi için 500 bin TL BEÜ Hastanesi tadilat ve onarım işleri için 529 bin TL Kapalı devre kamera sisteminin yenilenme işi için 136 bin TL Diş Hekimliği kliniklerinin yapımı ve ofislerin düzenlenmesi için 270 bin TL Diş Hekimliği kliniklerine 18 yeni diş üniti alımı için 500 bin TL Diş Hekimliği Fakültesi Bilgisayarlı Tomografi cihazı alım için 240 bin TL Çok Fonksiyonlu Digital Anjiografi cihazı alımı için 1 milyon 500 bin TL Göz Hastalıkları ABD Vitrektomi cihazı alımı için 190 bin TL Kadın Hastalıkları ve Doğum ABD 4-boyutlu Ultrason Cihazı alımı için 160 bin TL Kulak Burun Boğaz ABD Tıbbi cihazlarının alımı için 500 bin TL BEÜ Hastanesi Digital Mamografi cihazı alımı için 475 bin TL Kamuya bağlı ilk Diyabet ve Obezite Merkezi Üniversitemiz bünyesinde hizmete alınacak. Kanser teşhis ve tedavisinde kullanılan PET-CT cihazı BEÜ Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi’ne kazandırıldı. Kanser Tanı ve Tedavi Merkezi binasının inşaatı BEÜ Sağlık Kampüsünde hızla devam ediyor. B ÜLEN ECEVİ T DEĞİŞİM PROGRAMLARI ÜNİVERSİTESİ Eylül-Ekim 2013 13 Erasmus ile Uluslararası iletişim becerilerinizi geliştirme fırsatını yakalayın! LLP/Erasmus Programı Nedir? Erasmus programı; Yükseköğretim kurumlarının birbirleri ile işbirliği yapmalarını teşvik etmeye yönelik bir Avrupa Birliği programıdır. Yükseköğretim kurumlarının birbirleri ile ortak projeler üretip hayata geçirmeleri; kısa süreli öğrenci ve personel değişimi yapabilmeleri için karşılıksız mali destek sağlar. Kimler Katılabilir? Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmaları ya da başka ülkelerin vatandaşı olmakla birlikte Türkiye'de bir okulda, meslek okulunda, yükseköğretim kurumunda veya yetişkin eğitimi veren bir kurumda kayıtlı öğrenci olmaları veya ilgili yasalar ve mevzuatlar çerçevesinde Türkiye'de bir işte çalışıyor olmaları veya Türkiye'de yaşıyor olmaları gerekir. Üniversitemiz Öğrenci ve Öğretim Elemanları Değişim Programları Koordinatörlüğünde yürütülen Erasmus programı, Avrupa’da yüksek öğretim kurumlarının birbirleri ile işbirliklerini artırmaya yönelik, öğrenci ve öğretim üyelerinin hareketliliğine imkân veren bir eğitim anlaşmasıdır. Üniversitemiz Erasmus Değişim Programı kapsamında 2013-2014 Akademik Yılı itibariyle 33 öğrenci 16 farklı üniversitede öğrenim görmeye başladı. Erasmus Değişim Programıyla ilgili en sık sorulan soruların cevaplarını sizler için derledik… • Başvuru formuna İngilizce not dökümünüzü (transcript) ekleyerek bir nüsha halinde bölüm koordinatörünüz aracılığı ile ofisimize gönderilmesi gerekmektedir. • Ayrıca pasaport işlemlerine vakit kaybetmeden başlanılmalıdır. • Gideceğiniz ülkenin vize başvuru şartlarını öğrenmeli ve sizin sorumluluğunuzda olan belgeler hazırlanmalıdır. • Gideceğiniz üniversiteden KABUL BELGENİZ (Invitation / Acceptance Letter) geldiğinde hemen vize için ilgili elçiliğe başvurulmalıdır. • Gideceğiniz üniversitenin öğrenim anlaşması (Learning Agreement 3 adet) formunun bölüm koordinatörünüzle birlikte doldurulması gerekmektedir. • Kurum koordinatörü tarafından da imzalanan form, onaylanması için koordinatörlüğümüz tarafından karşı tarafa fakslanacak ve postalanacaktır. Öğrenciler İçin Başvuru Koşulları Nelerdir? Öğrencilerin; • Yükseköğretim kurumu bünyesinde örgün eğitim kademelerinin herhangi birinde (ön lisans, lisans, yüksek lisans, doktora) bir yüksek öğretim programına kayıtlı, tam zamanlı öğrenci olması, • Ön lisans ve lisans öğrencilerinin akademik not ortalamasının en az 2.20/4.00 olması ve • ULUSAL AJANS tarafından istenen Erasmus Öğ• Başvuru ilanında belirtilen tarih ve saatte öğrencilere yabancı dil sınavı yapılır. renci Değişimi Sözleşmesi doldurulup imzalanarak Erasmus Ofisine teslim edilmelidir. • Öğrencilerin akademik başarı ortalamalarının • Yurt dışına çıkmadan önce (veya sonra) gerekli %50ʼsi ve yabancı dil sınavından almış oldukları ise Bülent Ecevit Üniversitesiʼne öğrenci katkı pa- notun %50ʼsi alınarak kontenjena göre başarı sıra- yını (harç) ödemeniz ve kayıt yaptırmanız gerek- laması yapılır. mektedir. • Yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin akademik not ortalamasının en az 2.50/4.00 olması gerekir. Değerlendirme Sonrası Neler Yapılmalıdır? • Öncelikle gidilecek üniversitenin internet sayfası Ne zaman Başvuru Yapılabilir? ayrıntılı olarak incelenmelidir. Güz/bahar ve bahar dönemi için ayrı ilana çıkılır. • Öğrencinin bölümünün ders programıyla örtü- Güz/bahar dönemi için bir önceki yılın Mart-Nisan ay- şen dersleri ve AKTSʼleri göz önünde bulundurulma- larında, yalnız bahar dönemi gidecekler içinse Eylül- lıdır. Ekim ayları içinde ilana çıkılır. Başvuru duyuruları • Akademik takvim, dersler, barınma olanakları, Bülent Ecevit Üniversitesiʼnin internet sayfasında ilan son başvuru tarihleri, istenen belgeler v.s hakkında edilir. bilgi edinilmeli. Üniversitelerin online başvuru tarihlerine dikkat edilmelidir. Başvuru ve Değerlendirme Süreci Nasıldır? • Gideceğiniz üniversitenin başvuru formu (Stu- Değişim Dönemi Tamamlandıktan Sonra Neler Yapılmalıdır? Gittiği üniversitede öğrenimini tamamlayan öğrenci, aşağıdaki belgeleri Erasmus Ofisine teslim etmekle sorumludur; • Transkript • Katılım Sertifikası-Orijinal, İmzalı ve Mühürlü • Pasaport (giriş - çıkış tarihlerinizi gösteren kısmın fotokopisi) • Dönüşte doldurulacak olan Öğrenci Nihai Rapor Formu (Değişim Programları Koordinatörlüğünde doldurulacak) • Öğrenciler başvuru tarihleri arasında Üniversite- dent Application Form) ve varsa barınma (yurt) baş- miz internet sayfasında yer alan başvuru formunu vuru formu (Accommodation Application Form) İlgili belgeler tamamlandıktan sonra öğrencinin doldurarak, transkriptle birlikte, Erasmus Ofisine tes- üniversitenin internet sayfalarından ya da karşı üni- bölümünde ders intibakı yapılır ve Erasmus öğren- lim ederler. versitenin Erasmus Ofisinden temin edilebilir. ciliği süreci son bulmuş olur. 14 Eylül-Ekim 2013 B DEĞİŞİM PROGRAMLARI ÜLEN ECEVİ T ÜNİVERSİTESİ Farabi, öğrencilerin bilgi ve becerilerini farklı akademik ortamlarda zenginleştiriyor Farabi Değişim Programı, öğrencilere merak ettikleri üniversiteleri tanıma, farklı üniversitelerin olanaklarından faydalanabilme imkânı sunuyor. Farabi Değişim Programı çerçevesinde değişime katılan öğrencilere, öğrenim süresi boyunca (8 ay) öğrenim bursunun 1,5 katı kadar karşılıksız burs veriliyor. Farabi Değişim Programından yararlanan öğrencilere Katılım Belgesi de veriliyor. Üniversitemiz Farabi Değişim Programı kapsamında 2013-2014 akademik yılı itibariyle 161 öğrenci, 45 farklı üniversitede öğrenim görmeye başladı. Ayrıca 16 farklı üniversiteden 25 öğrenciyi üniversitemizde ağırlıyoruz. Farabi Değişim Programı hakkında temel bilgileri sizler için derledik. FARABİ Değişim Programı Nedir? Farabi Değişim Programı, öğrenci/öğretim üyelerinin bir veya iki yarıyıl süresince kendi kurumları dışında anlaşmalı başka bir yükseköğretim kurumunda eğitim ve öğretim faaliyetlerine devam etmelerini amaçlar. Kimler Katılabilir? Üniversitede öğrenim gören ön lisans, lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencileri ve bu üniversitelerde görev yapan öğretim üyeleri programa katılabilir. Farabi Değişim programı çerçevesinde değişime katılan öğrencilere karşılıksız burs verilir. Öğrenciler İçin Başvuru Koşulları Nelerdir? • Ön lisans ve lisans öğrencilerinin genel akademik Mevlana Değişim Programıyla tüm dünya ile değişime girme imkânı Mevlana Değişim Programı, yurt içinde eğitim veren yükseköğretim kurumları ile yurt dışında eğitim veren yükseköğretim kurumları arasında öğrenci ve öğretim elemanı değişimini mümkün kılan bir programdır. 23 Ağustos 2011 tarih ve 28034 sayılı Resmi Gazeteʼde yayımlanan Yönetmelik ile birlikte yurt dışındaki yükseköğretim kurumları ile ülkemizdeki yükseköğretim kurumları arasında öğrenci ve öğretim elemanı değişiminin önü açıldı. Diğer değişim programlarından farklı olarak, hiçbir coğrafi bölge ayrımı olmaksızın değişim programı bünyesindeki hareketlilik, tüm dünyadaki yükseköğretim kurumlarını kapsar. not ortalamasının en az 4.0 üzerinden 2.0 olması, • Ön lisans ve lisans programlarının birinci sınıfını başarı ile tamamlamış olması, • Yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin genel akademik not ortalamasının en az 4.0 üzerinden 2.5 olması, • Yüksek lisans ve doktora programının ilk yarıyılını başarı ile tamamlamış olması ve • Bu değişim programından ilk kez yararlanıyor olması gerekmektedir. Ne Zaman Başvuru Yapılabilir? Programa başvurular, Şubat-Mart aylarında http://farabi.beun.edu.tr adresinde ayrıntılı şekilde ilan edilir. Başvuru ve Değerlendirme Süreci Nasıldır? • Öğrenciler başvuru tarihlerinde e-kampüs üzerinden başvuru formunu doldurur ve not dökümü ile birlikte Farabi ofisine teslim eder. • Başvuru formunda Üniversitemizin anlaşmalı olduğu üniversiteler ve programlar arasında üç tercih belirtilir. Anlaşmalı olduğumuz üniversiteler ve programları internet sayfamızdan incelenebilir. • Öğrencilerin tercihleri ve not ortalamaları dikkate alınarak Farabi Ofisinde ön değerlendirme yapılır ve internet sitesinden ilan edilir. • Ön değerlendirme sonuçları anlaşmalı üniversitelerin Farabi Ofisine gönderilir. • Anlaşmalı üniversiteler kontenjan ve not ortalama- Birçok üniversite ile yazışmaları devam eden Üniversitemizin bugün itibariyle Mevlana Değişim Programı kapsamında Uluslararası Saraybosna Üniversitesi (International University of Sarajevo), Bakü Devlet Üniversitesi (Baku State University), Epoka Üniversitesi (Epoka University) ile işbirliği protokolü bulunuyor. Bu üniversitelerle öğrenci ve öğretim elemanı değişimlerinin hangi alanlarda olacağı, Üniversitemizin Mevlana Değişim Programı internet sayfasındaki ilgili protokollerde yer alıyor. Değişim programına katılmak isteyen öğrenciler en az 1, en fazla 2 yarıyıl eğitim için; öğretim elemanları ise en az 1 hafta en fazla 3 ay süreyle dünyadaki yükseköğretim kurumlarında ders vermek üzere programdan faydalanabilirler. Benzer şekilde, dünyanın tüm bölgelerinden de öğrenci ve öğretim elemanları Türkiyeʼdeki yükseköğretim kurumlarına gelebilirler. Bu program ile kültürlerarası etkileşim ve evrensel yüksek öğrenim hedefleniyor. Mevlana Değişim Programı kapsamında öğrenci değişimine, Mevlana Değişim Programı Protokolü imzala- larına göre son değerlendirmeleri yapar ve asil liste internet sitemizde ilan edilir. Değerlendirme Sonrası Neler Yapılmalıdır? • Başvurusu kabul edilen öğrenciler, bölüm koordinatörleri ile birlikte, öğrenim protokolü, öğrenci bilgi formu ve öğrenci yükümlülük sözleşmesini doldurarak Enstitü / Fakülte / Yüksekokul / MYO aracılığıyla Farabi Ofisine ulaştırırlar. • Öğrenciler kendi üniversitesine öğrenim göreceği döneme ait kayıt harcını yatırarak boş kayıt yaptırırlar. • Öğrenim protokolünde yer alan derslere bağlı kalmak şartıyla gittiği üniversitede Farabi Değişim Programı öğrencisi olarak ders kaydını gerçekleştirir. • Öğrencilerin bursları, Farabi Ofisimiz tarafından aylık olarak düzenlenerek öğrencinin banka hesabına yatırılır. Değişim Dönemi Tamamlandıktan Sonra Neler Yapılmalıdır? • Öğrenciler öğrenimlerini tamamladıktan sonra karşı üniversiteden aldıkları öğrenci katılım belgelerini ve transkriptlerini öğrenci nihai raporuyla birlikte Üniversitemizin Farabi Ofisine teslim etmelidir. • Öğrencilerin transkriptlerine göre bölüm aracılığıyla dekanlık/yüksekokul yönetim kurul kararıyla öğrencilerin derslerinin denkliği ve not dönüşümü yapılır ve öğrenci işlerine gönderilir. mış olan yükseköğretim kurumlarında örgün eğitim programlarına kayıtlı ön lisans, lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencileri katılabilirler. Ön lisans ve lisans programlarının hazırlık ve birinci sınıfında okuyan öğrenciler ile hazırlık ve bilimsel hazırlık dönemlerinde bulunan yüksek lisans ve doktora öğrencileri, esas eğitime başladıkları ilk yarıyıl için bu programdan faydalanamazlar. Ayrıca, Mevlana Değişim Programı Protokolü imzalayan yurt içi ve yurt dışı yükseköğretim kurumlarında görev yapan tüm öğretim elemanları da Mevlana Değişim Programına katılabilirler. Mevlana Değişim Programı için başvurular, 15 Nisan-22 Nisan 2014 tarihleri arasında alınacak. Program ve başvuru koşulları ile ilgili detaylı bilgilere Üniversitemizin Mevlana Değişim Programı internet sayfasından (http://mevlana.beun.edu.tr) veya Yükseköğretim Kuruluʼnun Mevlana Değişim Programı internet sayfasından (https://mevlana.yok.gov.tr) ulaşılabilir. B ÜLEN ECEVİ T DEĞİŞİM PROGRAMLARI ÜNİVERSİTESİ Eylül-Ekim 2013 LLP/ERASMUS Programı Kapsamında Üniversitemizin Anlaşmasının Bulunduğu Üniversiteler ANLAŞMA YAPAN BEÜ BÖLÜMÜ MİSAFİR ÜNİVERSİTE ÜLKE Macaristan Farabi Programı Kapsamında Üniversitemizin Anlaşmasının Bulunduğu Üniversiteler Ereğli Eğitim Fakültesi College of Dunaûjvaros Ereğli Eğitim Fakültesi University Duisburg-Essen Almanya Ereğli Eğitim Fakültesi Universidad de jaen İspanya Ereğli Eğitim Fakültesi Universidad De Granada İspanya Ereğli Eğitim Fakültesi Universitdad de Salamanca İspanya Adıyaman Üniversitesi Ereğli Eğitim Fakültesi Eötvös Lorand University Macaristan Afyon Kocatepe Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi (Biyoloji) Masaryk University (yeni anlaşma) Çek Cumhuriyeti Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi (Biyoloji) Uniwersytet im. Adama Mickiewicza Polonya Fen-Edebiyat Fakültesi (Biyoloji) Universitia degli Studi di Napoli Federico II Fen-Edebiyat Fakültesi (Biyoloji) Akademia Techniczno-Humanistyczna w Bielsku-Bialej Polonya Fen-Edebiyat Fakültesi (Biyoloji) University of Ostrava Polonya İtalya İtalya Abant İzzet Baysal Üniversitesi Ahi Evran Üniversitesi Artvin Çoruh Üniversitesi Akdeniz Üniversitesi Aksaray Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi (Biyoloji) Universita'Degli Studi Della Basilicata Fen-Edebiyat Fakültesi (Biyoloji) Université de Liége Fen-Edebiyat Fakültesi (Kimya) University of Ioannina Yunanistan Ankara Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi (Kimya) Abo Akademi University Finlandiya Anadolu Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi (Kimya) Universitat Politecnica De Valencia İspanya Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi (Kimya) Babes Bolyai University Cluj-Napoca Romanya Balıkesir Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi (Kimya) West Pomeranian University of Technology Polonya Fen-Edebiyat Fakültesi (Matematik) Westfalische Wilhems-Universitat Münster Almanya Fen-Edebiyat Fakültesi (Matematik) Technische Universitat Kaiserslautern Almanya İktisadi ve İdari Bilimler Fak. (İktisat) College of Nyiregyhaza İktisadi ve İdari Bilimler Fak. (İktisat) Universidad De Granada İspanya İktisadi ve İdari Bilimler Fak. (İktisat) Bialystok University of Technology Polonya İktisadi ve İdari Bilimler Fak. (İşletme) College of Dunaujvaros İktisadi ve İdari Bilimler Fak. (İşletme) İktisadi ve İdari Bilimler Fak. (İşletme) Belçika Macaristan Amasya Üniversitesi Bartın Üniversitesi Bilecik Üniversitesi Bitlis Eren Üniversitesi Celal Bayar Üniversitesi Cumhuriyet Üniversitesi Macaristan Çankırı Karatekin Üniversitesi Radom Academy of Economics Polonya Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Petru Maior University of Targu Mures Romanya Çukurova Üniversitesi Mühendislik Fak. (Bilgisayar Müh) Petru Maior University of Targu Mures Romanya Dicle Üniversitesi Mühendislik Fak. (Biyomedikal Müh) Warsaw University of Technology Polonya Dokuz Eylül Üniversitesi Mühendislik Fak. (Biyomedikal Müh) University of Granada İspanya Mühendislik Fak. (Biyomedikal Müh) Ghent University Belçika Mühendislik Fak. (Biyomedikal Müh) Uniwersytet Technologiczno-Przyrodniczy Polonya Mühendislik Fak. (Çevre Müh) Uniwersytet Technologiczno Polonya Mühendislik Fak. (Çevre Müh) Bialystok University of Technology Polonya Mühendislik Fak. (Çevre Müh) Gottfried Wilhelm Leibniz Universit t Hannover Almanya Mühendislik Fak. (Çevre Müh) Universidade do Porto Portekiz Gazi Üniversitesi Mühendislik Fak. (Elektrik-Elektronik Müh) University of Cordoba İspanya Gaziosmanpaşa Üniversitesi Mühendislik Fak. (Elektrik-Elektronik Müh) Brno University of Technology Mühendislik Fak. (Elektrik-Elektronik Müh) Universidad Politecnica de Madrid Mühendislik Fak. (Elektrik-Elektronik Müh) Aalborg University Mühendislik Fak. (Elektrik-Elektronik Müh) Warsaw University of Technology Mühendislik Fak. (Elektrik-Elektronik Müh) Universita Degli Studi di Roma "Tor Vergata" Mühendislik Fak. (Elektrik-Elektronik Müh) Universidade Nova de Lisboa Mühendislik Fak. (Elektrik-Elektronik Müh) Technische Fachhochschule "Georg Agricola" zu Bochum Almanya Mühendislik Fak. (Elektrik-Elektronik Müh) Petru Maior University of Targu Mures Romanya Mühendislik Fak. (İnşaat Müh) Gottfried Wilhelm Leibniz Universitat Hannover Almanya Kafkas Üniversitesi Mühendislik Fak. (İnşaat Müh) Bialystok University of Technology Polonya Kahramanmaraş Üniversitesi Mühendislik Fak. (İnşaat Müh) Lublin University of Technology Mühendislik Fak. (İnşaat Müh) Brno University of Technology Mühendislik Fak. (İnşaat Müh) Mühendislik Fak. (Jeodezi ve Fotogrametri Müh.) Mühendislik Fak. (Jeodezi ve Fotogrametri Müh.) Aristotle University of Thessaloniki Yunanistan Mühendislik Fak. (Jeodezi ve Fotogrametri Müh.) Technische Universitat Wien Avusturya Mühendislik Fak. (Jeodezi ve Fotogrametri Müh.) Universita degli Studi di Firenze Mühendislik Fak. (Maden Müh) Akademia Górniczo-Hutnicza (yenilendi) Polonya Mühendislik Fak. (Maden Müh) Technische Fachhochschule "Georg Agricola" zu Bochum Almanya Konya Üniversitesi Mühendislik Fak. (Maden Müh) Ruhr University Bochum Almanya Marmara Üniversitesi Mühendislik Fak. (Maden Müh) Politechnika Slaska Polonya Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Mühendislik Fak. (Maden Müh) RWTH Aachen University Almanya Mersin Üniversitesi Mühendislik Fak. (Maden Müh) Institute of Fundamental Technological Research Polonya Muğla Üniversitesi Mühendislik Fak. (Makine Müh) Politechnica University of Bucharest Romanya Mustafa Kemal Üniversitesi Mühendislik Fak. (Makine Müh) College of Dunaujvaros Mühendislik Fak. (Makine Müh) Uniwersytet Technologiczno-Przyrodniczy Tıp Fakültesi Charles University in Prague Tıp Fakültesi University of Essex Tıp Fakültesi University College Cork Tıp Fakültesi University of Lund Tıp Fakültesi Victor Babes University of Medicine and Pharmacy Tıp Fakültesi RWTH Aachen University Tıp Fakültesi University of Szeged Denizcilik MYO Gdynia Maritime University Denizcilik MYO University of Piraeus Yunanistan Çaycuma MYO (Turizm İşletmecilik, İşletme) International University College Bulgaristan Çaycuma MYO (Tasarım) Mendel University in Brno Çaycuma MYO (Turizm İşletmecilik, İşletme) Utenos Kolegija BESYO University of Thessaly BESYO Opole University of Technology (Politechnika Opolska) Polonya Trakya Üniversitesi BESYO Karkonosze State Higher School in Jelenia Góra Polonya Uludağ Üniversitesi BESYO Universidade de Coimbra Portekiz Yıldız Teknik Üniversitesi Dumlupınar Üniversitesi Ege Üniversitesi Erciyes Üniversitesi Erzincan Üniversitesi Fırat Üniversitesi Çek Cumhuriyeti Giresun Üniversitesi İspanya Hacettepe Üniversitesi Danimarka Harran Üniversitesi Polonya İtalya Portekiz Hitit Üniversitesi İnönü Üniversitesi İstanbul Üniversitesi İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Polonya Karabük Üniversitesi Çek Cumhuriyeti Karadeniz Teknik Üniversitesi Zilinska Univerzita V Ziline Slovakya Kastamonu Üniversitesi Gottfried Wilhelm Leibniz Universitat Hannover Almanya İtalya Macaristan Polonya Çek Cumhuriyeti İngiltere İrlanda Kırıkkale Üniversitesi Kilis 7 Aralık Üniversitesi Kırklareli Üniversitesi Kocaeli Üniversitesi Namık Kemal Üniversitesi Nevşehir Üniversitesi Niğde Üniversitesi Ondokuz Mayıs Üniversitesi İsveç Ordu Üniversitesi Romanya Osmangazi Üniversitesi Almanya Pamukkale Üniversitesi Macaristan Rize Üniversitesi Polonya Sakarya Üniversitesi Çek Cumhuriyeti Litvanya Yunanistan 15 Selçuk Üniversitesi Siirt Üniversitesi Sinop Üniversitesi Süleyman Demirel Üniversitesi 16 B SAĞLIK Eylül-Ekim 2013 ÜLEN ECEVİ T ÜNİVERSİTESİ ŞEKER HASTALIĞI ve ŞİŞMANLIĞI NEDEN/NASIL ÖNLEMELİYİZ? Doç. Dr. Taner Bayraktaroğlu Bülent Ecevit Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Bilim Dalı Ağırlık artışı ve şeker yüksekliği neden önemlidir? En önemli tüketim ve yakıt elemanlarımız olan besinleri sağlığı- Normal kilolu erkeklerde ağrılığın % 15-18ʼi, kadınların ağırlığı- çabaları henüz devam etmektedir. En çok kullanılan besinlerle alı- mızın devamlılığı için gereken ölçüde almamız gerekmektedir. Vü- nın ise % 20-25 kadarı yağ kütlesidir. Erkeklerde %25, kadınlarda nan yağların dolaşıma geçmesini engelleyen, iştahı azaltan tür ilaç- cudumuzda sağlığımızdan sorumlu sistemlerin, bunları oluşturan da % 30 üzerinde ve sağlığı bozacak yükseklikte ise buna obezite- lar hekimlerin denetiminde verilmektedir. Ağırlığın önemli bir organlar, dokular ve en küçük birimi hücrelerin sağlığı da bu şe- şişmanlık-denir. Beden kitle indeksi (BKİ) yağ kütlesi artışı göster- kısmının azaltılmasını da sağlamaktadır. Bazı diyabet ilaçları tedavi kilde düzenlenmektedir. gelerinden birisidir. Buna göre 25 kg/m2 üzeri değerler şişmanlık sırasında önemli ağırlık kaybı da sağlamaktadırlar. Bunun dışında En küçük birimlerden hücrelerin yapı taşları ve enerji ihtiyaçları sorununun başladığı değerlerdir (Tablo 3). Şişmanlıkta artan yağ kontrolsüz sunulanların sorun yaratabileceği ve uzun süreli olma- karbonhidratlar, proteinler ve yağlardan karşılanmaktadır. Gerek- kütlesi birçok yollardan insulin etkisini engeller. Kanda şeker nor- yacağı akılda tutulmalıdır. tiğinde depolar ve gerektiğinde de tüketir. Herhangi bir nedenle mal sınırlarda tutulamaz hale gelir. İlk zamanlar açlıkta hafif yük- Cerrahi olarak mide hacmini küçülten veya besin emilimini azal- bu süreçlerde sapma olduğunda sağlığımız bozulmaktadır. Böylece sek (100-125 mg/dl) ama şeker hastası dedirtmeyecek düzeyde ve tan girişimlerin ağırlığı azaltmada olumlu etkileri vardır. Uzun dö- en sık karşılaştığımız şeker hastalığı ve ona yatkınlığın yanında bir- toklukta da glukoz düzeyi düşük ölçülebilir. Tokluktaki düşüklük nemde eksilen vitaminlerin yerine konması önem arz edebilir. çok soruna neden olan şişmanlık hastalığı kendini göstermektedir. uyarılan ve artan fazla insulinle olmaktadır. Özellikle şeker hasta- Cerrahi öncesi beslenme, psikiyatrik, kardiyolojik, göğüs hastalık- Kanda belli bir düzeylerde bulunması gereken glikoz (şeker), in- lığına yatkınlığın erken dönemleri bu şekilde geçer. Şeker düşme- ları açısından değerlendirmeler elzemdir. Cerrahi sırasında ve son- sulin tarafından kontrol edilemeyince yükselmeye başlar. Şeker, sini engellemek için uygunsuz ve fazla şekerli yenen besinler bunu rasında yaşanabilecek durumlarla ilgili yeterli bilgi sahibi hücrelerin içine giremeyince açlık sinyalleri belirir. Damar içeri- iyice kamçılar ve hızlandırır. olunmalıdır. sinde dolaşan kanda yüksek ve bol olmasına rağmen hücre içi dü- Tablo 3: Ağırlığın sınıflandırılması ve şişmanlık (obezite) Şeker Hastalığına Yönelik Koruyucu ve Tedavi Edici Yöntemler şüktür. Açlık sinyali vücutta ilgili yerler tarafından önemsenir. 1. Beden kitle indeksi (BKİ) 18kg/m2 altında bulunması zayıf, Kanda şeker düzeyini normal sınırlarda tutmanın yanında kas, Karaciğer glukoz üretmeye başlar. Bunun için yağlar ve proteinler düşük ağırlıklı yağ ve diğer dokularda hücre içinde tüketiminin sağlıklı olmasını çözünür. Bu da vücudun kendini sindirmesi anlamına gelir. İyice 2. BKİ 18-25 kg/m2 arasına normal, sağlamak tedavinin temelini oluşturmaktadır. Kalp, damar, beyin, yükselen şeker damar içinde pıhtılaşmaya ve tıkanmaya yatkınlık 3. BKİ 25-30kh/m2 arası kilo fazlalığı, toplu, hafif şişman göz, böbrek ve diğer organlardaki sorunları erken fark ederek or- oluşturur. Bütün organlar içerisinde onları besleyen veya saran 4. BKİ 30 – 40 kg/m2 ise obezite (şişmanlık) taya çıkması engellenmek ve tedavi etmektir büyük veya küçük damarlar vardır. Damarların iç yüzeyini örten 5. BKİ 40 ve üzeri ise şiddetli obezite, morbid obez endotel ve altındaki dokular hasarlanır. Erken damar sertliği nede- Not: BKİ, vücut ağırlığının (kg), boy uzunluğunun (m) karesine niyle bütün dokular, organlar ve sistemlerde bozulmalar ortaya bölünmesiyle bulunur (BKİ=kg/m2). Sık aralıklı ve ölçülü beslenme esastır. Yukarıda belirtilen şekilde besinlerin yakılması için yeterli egzersiz yapılmalıdır. Varsa kilo fazlalığı ve şişmanlık önlenmelidir. Şişmanlığa ve kilo fazlalığına gidiş engellenmelidir. çıkar. Körlük, kalp krizi, felçler, böbrek yetersizliğine bağlı diyaliz Şişmanlık ve Şeker Hastalığına Yönelik ihtiyacı ve tansiyon yükseklikleri gibi birçok sorunlar böylece ken- Koruyucu Yöntemler ve Tedavi dini göstermeye başlar. Ayrıca artan 200 mg/dl üzerine çıkınca bö- Şişmanlık veya şeker hastalığı bulunsa da sağlığı koruyacak ve şekilde dışarıdan vücuda alınması gerekmektedir. Farklı insulinle- rekler aracılığıyla atılır. Beraberinde su, sodyum, potasyum ve diğer organlarımızı bozmayacak yöntemlerle koruyucu tedbirler alın- rin yeterli ve uygun dozda alınması ketoasidoz ve koma gibi hayatı minerallerin kaybına neden olur. Şekeri, suyu, tuzu tutamayınca malıdır. Bunlar da geçmişten günümüze giderek artan ve belirli so- tehdit edecek sorunları engelleyecektir. Gün boyunca hücresel faa- önemli beyin, kalp ve böbrek gibi önemli organlar korunmaya ça- nuçlara ulaşan bilimsel yöntemleri olması gerekmektedir. liyetlerin devamı için ve yemek sonrası kan şekerini kontrol için in- İnsulini hiç olmayanlarda pankreasdan üretilen insuline benzer lışılsa da komaya yönelince bazı organ hasarları ile komaya doğru Yaş, cinsiyet, aileye ait genetik özellikler değiştirilemez faktör- sulin enjeksiyonla alınan bir hormondur. Peptid yapıda olması gidiş olur. Kan şekerini dengelemede pankreastan salınan ve lerdir. Bunun yanında davranışlarımızı değiştirmek, sigara, alkol, nedeniyle ağızdan alınınca sindirildiğinden dolaşıma katılamaz ve önemli bir açlık hormonu olan insulin hiç yoksa yağların enerjiye gibi sağlığı bozucu faktörlerin yönetilmesi elimizdedir. Bu gerçek- fonksiyonlarını yapamaz. çevrilmesi engellenemez. Yağlar çözüldükçe ketonlar birikmeye lerle mücadeleyi benimsemek şeker hastalığı ve şişmanlık ile mü- İnsulini var olan ve etkisi zayıf olanlarda beslenme ve ağırlığın başlar. Asidik olmaları da eklenince ketoasidoz komasına yönelim cadelenin ilk basamağıdır. Birey bu konuda istekli olması ise kontrolü için yapılan egzersizler direnci düzeltir. Beslenme ve eg- müdahale edilmezse engellenemez hal alır. İnsulini var ve etkisi az başarının bir parçasıdır. Doğrulara olan güvenin kaybedilmemesi zersizin başarısız olduğu hiçbir zaman düşünülmemelidir. Bu ko- olan durumlarda (şişmanlık) ketoasidoz oluşumu engellenir. ve ömür boyu da sürdürülmesi kaçınılmazdır. nuda güvensizlik olmamalıdır. Beslenmeye dikkat edilirken yeterli Şişmanlığa Yönelik Koruyucu ve Tedavi Edici Yöntemler egzersizle ağırlığı kontrol etmeye rağmen göstergeleri hedeflere Vücudumuzdaki metabolik ve hormonal olaylara uyum sağlamış yaklaştırmak için ağızdan veya enjeksiyonla alınan diyabet ilaçla- Tablo 1: Şeker Hastalığına ait güncel tanı kriterleri bir süreci yönetmek bazı zorlukları içermektedir. Yemeğin beyinde rından faydalanırız. Beslenmeye dikkate, egzersize, ağrılığın kont- 1.Açlık kan şekeri 126 mg/dl ve üzeri ölçülmesi veya verdiği hazzın temelde bir hediye algısı olduğunu biliriz. Tokluk rolüne ve ağızdan kullanılan ilaçlara rağmen kan şekeri hedefleri 2.Şeker yükleme testinde 2.saat kan şekeri 200mg ve üzeri öl- merkezimiz her zaman bunu isteyecektir. Açlık ve tokluk hormon- sağlanmadığında, ilaçların yan etkileri çıkacağı düşünüldüğünde, ları bu dengeyi sağlamaktadır. Bizim de bir günlük organlarımızın hamilelikte insuline geçme ihtiyacı duyulabilir. Tekli, ikili, üçlü, ihtiyacı kadar yeterli besin almamız ve uygun şekilde de tüketme- dörtlü veya beşli insulin enjeksiyonu yanında insulin pompa ci- miz bu dengeyi olumlu yöne kaydıracaktır. Bilimsel veriler vücut hazlarıyla insulin ihtiyacı karşılanmaktadır. Şeker hastalığı biyokimyasal bir süreçtir ve hastalık tablosu laboratuarda belli kriterlerle tanınır (Tablo 1). çülmesi veya 3.Çok su içme, çok idrara gitme, kilo kaybı, yeme yeme isteği olduğunda kan şekeri 200 mg/dl üzeri ölçülmesi veya 4.Glikozillenmiş hemoglobin(HbA1C, A1C) * oranının %6.5 ve üzeri olması *Özellikle laboratuvar yöntemi (yüksek performanslı likit kromatografi yöntemi) ile ölçülmesi önemlidir ve daha çok şeker hastalığı takip parametresidir. Tablo 2: Metabolik sendrom kriterleri 1.Bel çevresi erkeklerde 94 cm, kadınlarda 80 cm ve üzeri 2.Kan basıncı 130/85mmHg üzeri ölçülmesi veya hipertansiyon ilacı kullanıyor olması ağrılığının % 10 kadarını 6-12 ayda verilmesi ile kalp ve damar has- Aşırı şişmanlığa yönelik yapılan bariatrik cerrahi işlemlerinin talıkları gibi önemli olayları, şeker hastalığının ortaya çıkmasını % şeker hastalığını önleyici sonuçları, pankreas rezervi olanlarda in- 50 kadar azalttığına işaret etmektedir. sulini azaltmaya ya da kesmeye kadar olumlu etkileri bilinmekte- Beslenme, sık ve aralıklı olmalıdır. İçeriğinde ise beslenme uz- dir. Seçimin ve cerrahinin uygun şartlarda ve kişilerde uygulanması manlarının önerdiği gıdalar ölçüsünü geçememesi gerekir. Tek tip önemlidir. Pankreas nakli böbrek nakli olacak diyabetik hastada beslenme uzun dönem sürdürülemez. yapılabilmektedir. Ancak adacık hücre nakli ve yapay pankreas uy- Günlük aktivitelerde arabaları biraz az kullanacak davranışlar göstermeliyiz. Açlık ve yemek yendiği anda egzersiz yapılması gulamaları gibi ileri düzeyde ve fizyolojiyi sağlayacak uygulamalar çok kısıtlıdır ve araştırmaları tamamlanmamıştır. sorun teşkil edebilir. Yemekten bir saat geçtikten sonraki mide bo- Çocukluk, ergenlik, yetişkin ve ileri yaşlarda metabolik açıdan 3.Trigliserid 150 mg/dl üzeri veya ilaç kullanıyor olması şalma süresi geçtikten sonra onar dakikalık yürüyüşler iyi bir eg- hedefler farklılık gösterebilir. Açlık kan şekeri, toklukta kan şekeri, 4.HDL-kolesterolü erkeklerde 50 mg/dl altında, kadınlarda 40 zersiz kadar olumlu sonuçları vardır. Günlük yarım saat ve haftanın üç aylık kan şekeri göstergesi glikozillenmiş hemoglobin, kan yağ- her günü yapılacak egzersiz en çok önerilenidir. Kalp hızına göre ları, kan basıncının-tansiyonun- normal olması, kilonun normal 5.Açlık kan şekerinin 100 mg/dl üzeri ölçülmesi davranılmalıdır. Hedef kalp hızının (220-yaş) %80-85 kadarına ula- veya normale yakın tutulması, kalp, damar, göz ve böbrek gibi or- Not: Üç kriterin birlikte bulunması Metabolik Sendrom olarak şılması egzersizin yeterli olduğunu gösterir. Aşırı şişmanlarda bir- ganların çalışmalarının normal düzeylerde sağlanması ile uzun dö- kaç dakikada bu hıza ulaşılacağı akılda tutulmalıdır. Buna dikkat nemde kal krizi, körlük, böbrek yetersizliği, felçler ve benzeri Özellikle vücutta yağ kütlesi artınca kan şekeri kontrol edilme- edilmelidir. Zamanla kondisyon arttıkça bu süre daha uzayacaktır. önemde diğer organ bozukluklarının engellenmesi tedavinin tü- meye, kan yağlarında yükselme, kan basıncında artış kendini gös- Bitkilerin kabaca karbonhidrat içeriği azdır. Lif içerdiğinden ve termektedir. Burada metabolik bozukluklar öncelikle organlardaki olgunlaşmamış hallerinin zaten kalorisi düşük olması nedeniyle artan yağlanmayla paraleldir. İnsulin direnci adıyla tanımlanan ve olumlu birer besin kaynaklarıdır. Kolayca ulaşılması nedeniyle özel- belli kriterlere dayalı tanımlanan Metabolik Sendrom adlı bu du- likle uzak diyarlardan parayla satın almayı da gerektirmez. mg/dl altında olması kabul edilmektedir. münü kapsar. Sonuç Çağımızın artan sıklıkta önemli birer sağlık problemi haline gelen şişmanlık ve şeker hastalığına yönelik her türlü mücadele ya- rumun belirli bir nedeni de yoktur. Farklı nedenlerle de benzer Tıbbi anlamda ilaçların sayısı azdır. Çünkü her bireyde farklı yol- pılmalıdır. Normalden sapan ağırlık, glukoz ve insulin ile diğer hor- tablo oluştuğundan sendrom tanımlaması yapılmıştır. Kandaki in- lardan şişmanlık ortaya çıkmaktadır. Altta yatan tiroid hormon ek- monlar arasında uyumun iyi yönde sağlanması gerekir. Bu sulin ve glukozun birbirine oranından daha kıymetli bel çevresinin sikliği, cinsiyet hormon eksiklikleri, kortizol fazlalığı gibi durumlar mücadelede başarılı olmak için seçilecek yöntemler hekim kontro- ölçümü önemli göstergelerden birisidir (Tablo 2). tedavi edildiğinde şişmanlık düzelmektedir. Birçok ilaç geliştirme lünde ve bilimsel veriler ışığında gerçekleştirilmelidir. B ÜLEN ECEVİ T ÜNİVERSİTESİ HABER Eylül-Ekim 2013 17 Yeni Akademik Yıl Açılışı ve Bayramlaşma Kokteyli Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ) Yeni Akademik Yıl Açılışı ve Bayramlaşma Kokteyli, akademik ve idari personelin katılımıyla, 21 Ekim 2013 tarihinde gerçekleştirildi. Üniversitenin tüm akademik ve idari personelini, BEÜ Akademik Personel Yemekhanesinde ağırlayan Rektör Prof. Dr. Mahmut Özer, Üniversite çalışanlarına özverili hizmetleri dolayısıyla teşekkür etti. Üniversitenin en önde gelen paydaşlarından personelin her fırsata bir araya gelmesinin, kurum içi iletişimin gelişmesi yönünde önemli katkılarda bulunduğunu söyleyen Özer şöyle konuştu: “BEÜ ailesinin her bir üyesiyle birlikte Üniversitemizi her geçen gün büyütüyor, geliştiriyoruz. Bilginin üretildiği ve öğrencilere aktarıldığı kurumlar olan üniversitelerin gençlerimizin ve ülkemizin geleceğinde taşıdığı önemin bilincindeki personelimizle gelecekte de pek çok başarılı çalışmaya imza atacağımıza gönülden inanıyorum. Çünkü bizler, ülkemizde ve dünyada adını duyuran bir üniversite olma konusunda kararlıyız. Bu amaçla, öğrencisi, akademisyeni ve idari personeliyle hiç durmadan çalışıyoruz ve birlikte başarıyoruz.” BEÜ Devlet Konservatuvarından yılın ilk konseri BEÜ Devlet Konservatuvarı Müdürlüğüʼnün Oryantasyon Programı, 24 Ekim 2013 tarihinde Prof. Dr. Arif Amirov Konferans Salonuʼnda gerçekleştirildi. Programa Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhlis Bağdigen, Prof. Dr. Orhan Uzun, Devlet Konservatuvarı öğretim elemanları ve öğrencileri katıldı. BEÜ Devlet Konservatuvarı, program sonrasında 2013-2014 yılının ilk konserini verdi. Yaylı Kuartet dinletisi büyük beğeni topladı BEÜ Devlet Konservatuvarı Müdürlüğüʼnün Oryantasyon Programı Prof. Dr. Arif Amirov Konferans Salonuʼnda gerçekleştirildi. Devlet Konservatuvarı Müzik Bölümü öğrencilerinin Yaylı Kuartet dinletisi ile başlayan programda konuklara müzik ziyafeti sunuldu. Opera Ana Sanat Dalı öğrencilerinden Çağdaş Likʼin seslendirdiği parça ve Öğr. Gör. Melike Bolatʼın yönettiği öğrenci korosunun seslendirdiği eser büyük beğeni topladı. Emeği geçenlere teşekkür eden Devlet Konservatuvarı Müdürü Yrd. Doç. Dr. İlker Kömürcüʼnün yaptığı konuşmanın ardından “Konservatuvarımız” temalı slayt ve video gösterileri sunuldu. Programın sonunda Çalgı Yapım Bölümü öğrencilerinin atölye ürünlerinin yer aldığı sergi gezilerek davetlilere bilgi verildi. 18 B EDEBİYAT - ETKİNLİK Eylül-Ekim 2013 ÜLEN ECEVİ T ÜNİVERSİTESİ Ünlü Edebiyatçı Beşir Ayvazoğlu, Üniversitemizin konuğu oldu tTürk edebiyatının yaşayan en güçlü kalemlerinden Beşir Ayvazoğlu, Üniversitemizin konuğu olarak Zonguldakʼa geldi. Ayvazoğlu, 23 Ekim 2013 tarihinde düzenlenen “Biyografi Yazarlığı” konulu konferansıyla, öğrenciler ve Zonguldaklılarla buluştu. Üniversitemiz Basın, Yayın ve Halkla İlişkiler Koordinatörlüğü tarafından hazırlanan ve Beşir Ayvazoğluʼnun yaşamı ve eserlerini anlatan kısa filmin gösterimi ile başlayan konferansı, BEÜ Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhlis Bağdigen ve Prof. Dr. Orhan Uzun, Üniversite personeli, öğrenciler, sivil toplum örgütlerinin temsilcileri ve vatandaşlar izledi. “Biyografisini yazacağınız kişinin beyin kıvrımları arasında dolaşmanız gerekir” Beşir Ayvazoğlu biyografi yazarlığına nasıl başladığını, Yahya Kemalʼe bir borç ödemek gibi düşünerek yazdığı “Eve Dönen Adam” adlı eserini örnek vererek anlattı. Edebiyat dünyası içinde biyografinin temel bir ihtiyaç olduğunu ve biyografi yazmanın tarihin bir dönemine ışık tutmak anlamına gel- diğini vurgulayan Ayvazoğlu şunları söyledi: “Biyografi, edebiyat tarihinin her döneminde vardır ve temeli araştırmacılıktır. Bu araştırma, bir polisiye maceranın izini sürmek gibidir. Macera içerisinde bilginin bilgiyi çağırdığını görürsünüz. Bu da sizin tutkunuzu arttırır. Modern biyografi, bilinen klasik biyografiden daha farklıdır. Yazar, bir kişinin herkes tarafından bilinen yaşam sürecinin dışına çıkarak, o yaşamın daha derinlerine uzanır. Biyografisini yazacağınız kişinin beyin kıvrımları arasında dolaşmanız gerekir. Merak etmeniz gerekir, heyecan duymanız gerekir. İyi bir biyografi yazmak için anlatacağınız kişiye ait her şeyi okuyacaksınız. Eserlerini, bulabilirseniz ona ait mektupları. Hatta faturaları ya da bir röntgen filmi bile size pek çok kapı açabilir. Yazar eğer sınır tanımıyorsa, kişinin özel yaşamını dahi ayrıntılı olarak araştırır. Biyografisi kaleme alınan ünlü kişi, müzisyen, yazar, şair, kim ise; yaşamı toplum tarafından merak ediliyordur. Kişi halka aittir. Yazarken de onu bir proje olarak görmeye başlarsınız. Sıradan insanların da biyografisi yazılabilir elbette. Bugün bu yapılmıyor. Toplumda pek çok ilginç şahsiyet karşınıza çıkabilir. Bu da gelecekte yazılacaktır, diye düşünüyorum.” BEŞİR AYVAZOĞLU “Bir adamın hayatını yeniden, onun yerine yaşıyorsunuz…” Ayvazoğlu, biyografilerini kaleme alırken, araştırmaları sırasında yaşadığı sıkıntıları şöyle ifade etti: “Araştırma yaparken çok fazla sıkıntı yaşıyorsunuz elbette. Kütüphanelerde araştırdığınız bir eserin sizin için en önemli sayfası yırtılmış olabiliyor. Küçük bir bilgi kırıntısının peşinden aylarca koşuyorsunuz. Bu iş bir bina inşa etmek gibidir; küçük taşları, tuğlaları yerine koyarak tamamlıyorsunuz yapıyı. Bir adamın hayatını yeniden, onun yerine yaşıyorsunuz. Sonuçta yazdığınız kişi ile duygusal bir bağ oluşturuyorsunuz. Burada sınırların belirlenmesi çok önemlidir. Biyografi yazarı tarafsız olmak zorundadır. Hataları, sevapları, iyi yönleri, kötü yönleri karşısında öyle duracaksınız ki, her yönü eşit olarak dağıtacaksınız kitabınıza. Ayrıca kişinin hayatını yazarken eserlerini bir bütünlük içinde kaleme almalısınız. Hayatı bir yanda, eserleri bir yanda olursa bu bütünlükten uzaklaşır. Eserler, hayatın akışı içinde bir parça gibi yerleşmelidir kitaba. Çoğunuz öğrencisiniz, dilerim sizlerin arasından da çok iyi biyografi yazarları çıkar.” Okuduğu ve yazdığı gibi yaşanmış, soluksuz ve ama Şiir, roman, deneme, araştırma, biyografi, portre, es sözünü ağyardan sakınmamış bir edebiyatçı, bir yaz Akifʼin burnunda tüten Anadolu, Cemil Meriçʼin Işık Şeyh Galibʼi, Peyami Safaʼyı, Yahya Kemalʼi, Ahmet H Kırk beş yıldır süren bu serencam ahengi, mahsulle Kitaplar, ödüller, röportajlar, makaleler… Kadirşina Beşir Ayvazoğlu: Anlatmanın Üstadı, Yazmanın ve Y Edebiyatı Yurt Edinmiş Efsunlu Kahramanların Coğ Beşir Ayvazoğlu: Biyografi Yazarlığının Bibliyografy B ÜLEN ECEVİ T ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT - ETKİNLİK Eylül-Ekim 2013 19 TÜRK DİLİ ve EDEBİYATI BÖLÜMÜ ÖĞRENCİLERİNİN GÖZÜNDEN BEŞİR AYVAZOĞLU ve BİYOGRAFİ YAZARLIĞI… Özge Şimşek Türk Dili ve Edebiyatı 3. Sınıf ''Edebiyat tarihi merakla başlar'' diyerek başladı konuşmaya Beşir Ayvazoğlu. ''Kolları sıvayıp bir kütüphanenin içine dalmak lazım. Orada yeni keşiflerin peşinden koşarsınız. En güzeli de, bir şeyi ararken aramadığınız hâlde bulmaktır'' diye ekledi. Nitekim onun biyografileri bu şekilde ortaya çıkmıştı. Kendisinin de söylediği gibi, ''Kitap meraklısı sahaf dükkânında eşinir.'' O da merakla başlamış, bir kitap içinden birçok kitabın doğduğuna çoğu kez şahitlik etmişti. Bu durumu, Peyami Safa biyografisinin içinden Ahmet Haşim'in çıkmasını örnek vererek açıkladı. ''Birinin hayatını yazmak isteyen yazar, ne kadar bilgiye sahip olması gerekiyorsa ona ulaşmalıdır. Örneğin; kitaplarına, mektuplarına, elektrik faturasına, dişlerinin filmine vs.'' İşte bunları söylerken Ayvazoğlu, eski biyografi yazarlarının yasakları olduğuna ama modern biyografi yazarlarının bir sınırı olmadığına değindi. Bir adamın hayatını dile getirmek kolay değildi elbet. Çünkü yazar o adamın hayatını yazarken onun yerine hayatı yaşıyordu. Böylelikle yazanla yazılan kişi arasında duygusal bir şeyler başlıyordur. Bu durumun tehlikeli olduğunu söyleyen Beşir Ayvazoğlu, eğer buna önlem alınmazsa yazılan kişinin meddahı olunacağından söz etti. Ayvazoğlu, acemi bir yazarın, biyografisini yazdığı kişiden put yaratabileceğini o yüzden bu alanda tecrübenin şart olduğunu vurguladı. Yazar, onu dinleyen herkesin kendi kendine sorduğu ''Sadece tanınmış kişilerin mi biyografisi yazılır?'' sorusunu duymuş olmalı ki, ''Evet sıradan insanların hayatı yazılmaz ama büyük insanların hayatı önemlidir diye de bir şart yoktur. İşte yazar bakmasını, görmesini biliyorsa o sıradan insanların derinliğine de inebilir ve oradaki inciyi bulabilir'' dedi. Son olarak Ayvazoğlu, biyografi yazarlığı için, ''Her yazar kendi Ahmet Haşim'ini, Peyami Safa'sını yazar” diyerek biyografinin kaçınılmaz öznel yanına değinerek, derinden etkilendiği insanların biyografisini yazarken bir bakıma hesaplaşma yaşadığını dolayısıyla her yazdığı metnin diğer yazacağı metnin zeminini oluşturduğunu söyledi. Nurgül Gültekin Türk Dili ve Edebiyatı 2. Sınıf Bir şair, bir yazar hakkında yeni bir bilgiye ulaşmanın en zor olduğu dönemlerde bile, yazarın büyük çaba sarf ederek Peyami Safa, Tarık Buğra, Yahya Kemal, Ahmet Haşim gibi edebiyatımızın güçlü kalemlerinin hayatlarını yeniden inşa ederek anlatması beni en çok etkiledi. Birçok imkâna sahip olduğumuz hâlde hiçbir hareket emaresi göstermeyip ve en kötüsü böylesine kıymetli işleri dert edinmediğimizi görünce üzüldüm açıkçası. Bu konferans ne mi öğretti? Sahip olduğumuz imkânları kullanmamanın neler kaybettirdiğini, çok zeki olmanın aslında gerekli olmadığını sadece azim, kararlılık ve en önemlisi sabırla neler elde edilebileceğini Üstat Beşir Ayvazoğluʼnun kendi hayatından da verdiği birkaç örnekle yeniden hatırlamış oldum. Bunlar konferansın genelinden sadece üç-beş kısa not, söylenecek söz çok elbette. Başından sonuna gerçek manada istifade edebildiğim, hiç bitmesin istediğim bir konferanstı. Orada olmak kaçırılmayacak bir fırsattı gerçekten... Tahir Aydın Türk Dili ve Edebiyatı 2. Sınıf Beşir Ayvazoğlu, ilk yazısının bundan 45 yıl önce 15 yaşındayken yayımlandığını söyledi. Yazar, insanların belli bir birikime sahip olduklarında o güne kadar etkilendikleri kişilerle hesaplaşmak istediğini söylüyor. Gazeteciliğin öneminden bahsederken çok mühim bir meslek olduğundan, birçok insandan daha önce bilgi, belge ve resimlerle tarihe ışık tutan ve günün vizyonunu gösteren bir kulvar olduğundan bahsediyor. Metinler arası ilişkiden söz ederken Ahmet Hamdi Tanpınar'ın ‘Huzurʼ adlı romanını örnek gösteren Ayvazoğlu, biyografinin temel bir ihtiyaç olduğunu, İslam'da da 'Siyer' şeklinde yerinin bulunduğunu kaydediyor. Zehra Güneyli Türk Dili ve Edebiyatı 3. Sınıf Her nedense Ayvazoğlu'nun anlattıkları kafamda genel itibariyle iki kelimeyi çağrıştırıp bunun çevresinde gelişen düşünce yumağına dönüştü. Uzun soluklu anlatımına devam ederken kurduğu her cümlede kendi tasarladığım algılarla bir film şeridi akıp gidiyordu. Evet, 'kömür' ve 'elmas' ikilisi üzerinden konferansın akışına dâhil oluyordum. Kömür ve elmas, karbon atomlarından meydana geliyordu. Fakat bunları birbirinden ayıran, karbon atomlarının diziliş şekliydi. Serbest dağılımda dizilen karbon atomları kömürü oluştururken, kübik kristal yapı meydana getirecek şekilde diziliş gösteren yapıysa elması oluşturuyordu. Bu uzaydaki diziliş farkı olayı salonun atmosferiyle birlikte Beşir Ayvazoğlu'nun anlatımıyla o dakikada aklıma gelmişti. Elmas sert ve çevresiyle reaksiyona girmeyen bir maden olma yönüyle dikkat çeker. Edebiyatın dev isimlerini de bu bağlamda düşünürsek kendine has fikirleri olan ve çevresindeki düşüncelerden, akımlardan, topluluklardan etkilenmeyen, kendi çizgisini oluşturmuş çınarlar olarak zikretmemiz pekâlâ yanlış olmaz. Öyle çınar olmak da kolay değildir hani. İşin ehli olabilmek için köklerini derinlere salabilmek, uzun bir dönem beslenebilmek şarttır. Tıpkı karbon atomlarının yolculuğu gibi... İlk durağı kömürdür bunun. Yerin altında belli bir sıcaklık ve basınç gereklidir. Elmasta yüksek sıcaklık ve yüksek basıncın yanı sıra uzun yılların geçmesi esastır. İşte tam da bu noktada belleğimde Mevlâna'nın bir cümlesi yankılanıyor: ''Hamdım, piştim, yandım!'' Bu cümlenin devamı olarak ben de şu ifadelerimi eklemek istiyorum: Hamsan kömürsün, piştiysen granit, yandıysan elmas... Kömürün gideceği son durak ateşse, elmas yolunda bir yolculuk bizim olsun!.. ansız bir serüven onunkisi... stetik, resim, musiki... İnsana, hayata, edebiyata, sanata meyletmiş bir serüven... Kalemine hile katmamış, zar, bir mütefekkir... k Doğudan Gelir diye tarif ettiği Bu Ülke, Karakoçʼun Dirilişʼi, Necip Fazılʼın Büyük Doğuʼsu ona emanet şimdilerde... Haşimʼi, Neyzenʼi, Tarık Buğraʼyı dost edinirsiniz satırlarında, yaşarsınız onlarla, konuşursunuz… Bir ahde vefa gibi yazdıkları, borç öder gibi, Fatiha okur gibi... eri, yansımaları ile en bütünlüklü ve en mükemmel roman aslında okuyana... as ruhların bütün iklimlerini kuşatan bir ömrün düşünen, üreten, miras bırakan alın terleri gibi... Yaşamanın Ahkamı... rafyası... yası!.. M. Sırrı Galip 20 Eylül-Ekim 2013 ÜNİVERSİTE BEÜ Türkçe Yaz Okulu başarısını sertifika GENÇSİN töreni ile taçlandırdı Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı, Yunus Emre Enstitüsü ve Üniversitemizin işbirliğinde, Türkçe Öğretimi, Uygulama Ve Araştırma Merkezi Karaelmas TÖMER tarafından gerçekleştirilen Türkçe Yaz Okulu sona erdi. Yaz Okuluna katılan öğrenciler için 19 Ağustos 2013 tarihinde, Prof. Dr. Arif Amirov Konferans Salonunda sertifika töreni düzenlendi. Törende öğrenciler adına bir konuşma yapan Mısırʼlı öğrenci Hajer Halaby, Türkiyeʼde ve yaz okulu sürecinde yaşadıklarından örnekler vererek, Türkçe öğrenmenin ve Türk kültürünü yakından tanımanın mutluluğunu yaşadığını söyledi. Halaby konuşmasını “ailem” olarak nitelediği öğrenci arkadaşlarına ve hocalarına teşekkür ederek tamamladı. Hacer Halabyʼnin ardından konuşma yapan Karaelmas TÖMER Müdür Vekili Yrd. Doç. Dr. Musa Demir, yaz okulu organizasyonu hakkında bilgiler verdi ve öğrencilerin bu süreç içerisinde yaptıkları farklı etkinliklere değindi. BEÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Orhan Uzun ise törende yaptığı konuşmada, Üniversitemizde on dokuz farklı ülkeden üniversiteli genci ağırlamaktan mutluluk duyduklarını ifade ederek, Bülent Ecevit Üniversitesinin uluslararası girişim ve gelişimleri hakkında bilgi verdi. Yaz okuluna katılan öğrencilere akademik kariyerlerini üniversitemizde yapabileceklerini vurgulayan Prof. Dr. Orhan Uzun, ülkelerine döndüklerinde Türk kültürünü, Zonguldakʼı ve özellikle Bülent Ecevit Üniversitesini anlatmalarını istedi. Uzunʼa konuşmasının sonunda yaz okulu öğrencileri tarafından teşekkür çiçeği sunuldu. Konuşmaların ardından Ferid CAFERİ (Azerbaycan) Bülent Ecevitʼin Yarın, Mirela Denisa Petrişor (Romanya) Necip Fazıl Kısakürekʼin Beklenen ve Nandor Tresyanzki (Macaristan) Cahit Sıtkı Tarancıʼnın Memleket İsterim adlı şiirlerini seslendirdiler. Tören, öğretim üyeleri tarafından öğrencilere sertifikaların verilmesinin ardından sona erdi. Sertifika töreninin ardından Teras Kafeʼde düzenlenen akşam yemeğinde öğrenciler ülkelerinin birbirinden renkli dans ve müziklerinden örnekler sundular. Hajer Halaby B ÜLEN ECEVİ T ÜNİVERSİTESİ H. Eren TAŞ Sinema Topluluğu Öğrenci Temsilcisi TÜRK SİNEMASINA BAKIŞ : KANUN NAMINA Türk sinemasında yeni bir dönemin, yeni bir sinema anlayışının habercisi olan ‘Kanun Namına,ʼ kamera hareketleri ve sinemasal anlatımıyla dikkati çeker. 1952 yılında çevrilmiş olan Kanun Namına, bir kent öyküsüdür. Konusu İstanbulʼda geçer ve kentte yaşayan insanları anlatır. Filmin başarılı yönetimi ve başarılı kamera hareketleriyle İstanbulʼun gündelik yaşamına ve (şimdikiyle kıyaslanamayacak olsa da) kalabalığına tanık oluruz. Konusunun kentte geçmesi ve kentte yaşayan insanların hayatını başarılı bir biçimde sinema diline aktarmasıyla önemli bir yere sahip olan film, Ayhan Işıkʼın henüz ikinci filmidir. Ayhan Işık, Yıldız Dergisiʼnin açtığı yarışmada (Belgin Doruk ve Mahir Özerdem ile birlikte) aldığı birincilikle sinemaya başlamış ve Türk sinemasında “yıldız dönemini” başlatmış bir sinema oyuncusu iken Lütfü Ömer Akad ise, rastlantı sonucu girdiği sinemada o güne kadar çektiği filmlerle (Vurun Kahpeye, Lüküs Hayat, Tahir ile Zühre, Arzu ile Kamber) adını duyurmuş bir yönetmendir. Bu yönetmen ile bu oyuncunun bir araya gelmeleri, “akıllı” bir yapımcı, Osman F. Seden, vasıtasıyla olur. Lütfü Ömer Akadʼın anlattığına göre, yeni bir jönʼün, Ayhan Işıkʼın tanıtımı için kullanır bu filmi, Osman F. Seden ve etrafına Gülistan Güzey, Pola Morelli, Muzaffer Tema, Settar Körmükçü, Nubar Terziyan, Neşe Yulaç, Talat Artemel gibi tanınmış ve başarılı oyuncuları seçerek Ayhan Işıkʼın acemiliğini bu oyuncuların gücüyle örter. Filmin başarısı, hem seyircinin ilgisiyle hem de 1952 yılında aldığı ödüllerle (Film Dostları Derneği-Yılın En İyi Filmi Ödülü ve Yıldız Dergisi- Yılın En İyi Filmi Ödülü) kanıtlanır. Kanun Namına, Türk sineması tarihi kitaplarına büyük harflerle adını yazdırmış bir filmdir. Pek çok sinemacı, Türk sinemasını, bu filmle başlatır. Âlim Şerif Onaran bu film ve yönetmeni için, şunları dile getirir: “Akad, bu filmle kamerayı sokağa taşımış, çekim ve kurgu bakımından son derece hareketli ve gerilimli bir kurdele ortaya koymuştu. Denilebilir ki sinema öğeleriyle ve çoğunluğu tiyatro dışından oyuncularla çevrilmiş ilk önemli Türk filmidir.” Akad, filminde yer alan oyuncuları, sinema deneyimi olmayan ya da tiyatrocu olan oyuncuları, başarılı bir biçimde yönetmiştir. Yıllarca sinema dilinin gelişmesine engel olduğu söylenen tiyatro etkisini, kendisi de tiyatro çalışmaları yapmış olmasına rağmen, filmlerine yansıtmamıştır. O güne kadar dekorlar kurulup yaratılan atmosferde çekilen filmler, gerçekçilik açısından çok da başarı sağlayamamıştır. Oysa Kanun Namınaʼnın usta yönetmeni setini sokağın tam ortasına kurmuştur. Yönetmen bu konu hakkındaki görüşlerini şu şekilde dile getirmektedir: “Sokakta insan seviyesinde sahneler çektik. O güne kadar sokak sahnesi olduğu zaman evin birinci kat penceresinden hazırlanmış gizli mizansenlerle çekerlerdi. Yani kamerayı saklarlardı. Ben kamerayı aldım, seyircinin gözünün... sokaktaki insanın gözünün içine soktum. İstanbulʼun günlük yaşayışı içine girdik. Arife günü Kapalıçarşıʼnın kapısında bir sahnenin dört kere çekimini yaptık. Köprü üstünde çekimler yaptık. Bu bakımdan bir kere ilginçtir. Çok dinamik bir kurguyu ilk defa gerçekleştirdim." Filmin gerçekçi yanı, konusunun gerçek bir olaydan alınmasıyla başlar. Nazif Kuş adlı bir tornacının yaşadığı, dönemin gazetelerinin üçüncü sayfalarına da haber olmuş bir olaydan alınmıştır, filmin konusu. Kendisini terk ederek baba evine dönen karısını geri getirmeye giden Nazif Kuş, çıkan tartışma sonunda kayınvalidesini, kayınpederini ve bir komşusunu öldürmüş. Sonra da polislerin kıstırması sonucu, tamirhanesinde intihar ederek hayatına son vermiştir. Filmin senaryosu hazırlanırken, bazı değişiklikler yapılır. Kahramanın adı değiştirilir. Nazif Kuş, Nazım Usta olur. Değişiklik bu kadarla kalmaz tabii ki. Filmin sonu gerçek olaydakinin aksine göreceli de olsa mutlu sondur. Çünkü kahramanımız intihar etmez. Erkekçe çatışır polisle ancak karısının iknasıyla yine mertçe, göğsünü gere gere adalete teslim olur. Bir suç işlemiştir. Bunun cezasını çekecektir. Önce Aytenʼden af diler ve bir katil olduğunu, günahkâr olduğunu dile getirir. Ancak mahpusluk günlerinden sonra yine mutlu yuvasına, yıllarca kendisini beklemiş olan sadık eşine kavuşacaktır, bir ödül gibi. Hem bir de çocuğu olacaktır. Annesi gibi namuslu bir kız çocuğu ya da babası gibi mert bir erkek çocuğu… Polis, baştaki çatışma sahnesinde, Nazımʼ a “beş dakika mühlet” verir, teslim olması için. İşte bu beş dakika mühleti yönetmen çok iyi değerlendirir ve bize filmi anlatır. Bu “beş dakika” filmde 85 dakika kadar sürmektedir. Ama filmin sonuna yaklaştığımızda, yine çatışma bölgesine döneriz ancak ‘buraya nereden geldikʼ diye düşünmeyiz hiç. Çünkü duygusal sahneleri ölçülü, doğu ile batının eleştirisinin yapıldığı sahneler yerinde, takip sahneleri başarılı ve film baştan sona zaten çok heyecanlıdır. Bir görsel sanat olan sinemanın söz/diyalog ile değil de sahnedeki gerilimi artırmak için, bir nesne ile ifade edilmesi o döneme kadarki Türk sinemasında çok da rastlanan bir durum değildir. Bu da, filmin, sinema tarihinde önemli bir yere sahip olmasının nedenlerinden sadece biri. B ÜLEN ECEVİ T ÜNİVERSİTESİ HABER Eylül-Ekim 2013 21 Avrupalı öğrencileri Uluslararası Eğitim Konferansı ve Fuarı konuk ettik Avrupa Birliği Comenius Projesi kapsamında; Polonya, Yunanistan ve Bulgaristanʼdaki liselerin öğrenci ve öğretmenlerinden oluşan 25 kişilik grup, 1 Ekim 2013 tarihinde Üniversitemizi ziyaret etti. Ziyaretçi grup için Üniversitemiz Değişim Programları ile Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Koordinatörlüklerinin işbirliği ile bir tanıtım programı düzenlendi. Programda öğrencilere Üniversitemiz hakkında genel bilgi verildi ve ile Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Koordinatörlüğü tarafından hazırlanmış olan tanıtım filmi gösterildi. Türkçe Öğretimi Araştırma ve Uygulama Merkezi Karaelmas TÖMERʼi ziyaret eden öğrencilere Merkez Müdürü Yrd. Doç. Dr. Gül Banu Duman, Merkezʼde sürdürülen eğitim-öğretim çalışmalarını anlattı. Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümünde Biyoloji Müzesini, Prof. Dr. Arif Amirov Konferans Salonu fuayesinde Maden Haritacılığı Müzesini gezen ve Mühendislik Fakültesi Elektrik-Elektronik Bölümünde “Güneş Arabası”na büyük ilgi gösteren öğrenciler, Devlet Konservatuvarı öğrencilerinin sunduğu mini konseri de dinlediler. Değişim Programları Mevlana Değişim Programı Koordinatör Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Tolga Acun, ziyarette öğrencilere Üniversitemizin yeni yayınlarından “Osmanlıʼdan Cumhuriyetʼe Belgelerle Zonguldak” kitabını ve çeşitli hediyeler verdi. Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ) Öğrenci ve Öğretim Elemanı Değişim Programları Koordinatörlüğü, Avrupa Uluslararası Eğitim Birliği tarafından, 10-13 Eylül 2013 tarihleri arasında İstanbulʼda düzenlenen 25. EAIE 2013 İstanbul Konferans ve Fuarıʼnda Üniversitemizi temsil etti. Değişim Programları Koordinatörü Yrd. Doç. Dr. Rıfat Hacıoğlu, Koordinatör Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Hamid Aydın ile Koordinatörlük çalışanlarından Ayten Ağartan Çelikdalʼın katıldığı Konferans ve Fuarʼın 2013 yılı teması “küresel ortaklıkların geleceğini dokuma (weaving the future of global partnerships)” oldu. Konferansa sadece Avrupaʼdaki değil, tüm dünyadaki eğitim kurumları büyük ilgi gösterdi. Karşılıklı görüşmelerin yapıldığı Konferans ve Fuar ERASMUS programının yanı sıra MEVLANA programı gibi üniversitemizin diğer uluslararasılaşma stratejisi için önemli deneyimler kazandırdı. Uluslararası öğrencilere yönelik oryantasyon programı başladı Üniversitemize yeni kayıt yaptıran uluslararası öğrencilere yönelik oryantasyon programı kapsamında, BEÜ Uluslararası Öğrenci Koordinatörlüğü tarafından, 1 Ekim 2013 tarihinde, Tahir Karauğuz Konferans Salonuʼnda bir toplantı düzenlendi. Toplantıda uluslararası öğrencilerin sorunları, dilek ve önerileri masaya yatırıldı; Üniversitemizin sunduğu akademik ve sosyal olanaklar hakkında detaylı bilgiler verildi. Uluslararası Öğrenci Koordinatörü Okt. Tevfik Cem Akalınʼın açılış konuşmasının ardından Prof. Dr. Orhan Uzun, Karaelmas TÖMER Müdürü Yrd. Doç. Dr. Gülbanu Duman, Karaelmas TÖMER Öğretim elemanları Okt. Ali Yumurtacı ve Okt. Ferhan Akgün birer konuşma yaptılar. Konuşmacılar, uluslararası öğrencilerimizin yaşamlarını kolaylaştırmak amacıyla barınma, ulaşım, sağlık ve sosyal olanaklar hakkında bilgilendirmelerde bulunarak Üniversitemiz Kampüsü, Zonguldak ve Karaelmas TÖMERʼi tanıtan sunumlar yaptılar. Üniversitemizin uluslararası öğrencilerine yönelik olarak; yurt ve burs olanakları, eğitim öğretim sistemi, Türkçe Dil Öğretim Merkezleri, Yabancı Diller Zorunlu Hazırlık Programı, Sağlık Kampüsü gibi birçok birim ve konuyla ilgili olarak önümüzdeki günlerde Uluslararası Öğrenci Koordinatörlüğü tarafından çeşitli oryantasyon programları gerçekleştirilecek. 22 B RÖPORTAJ Eylül-Ekim 2013 ÜLEN ECEVİ T ÜNİVERSİTESİ Türk Spor Basının Duayeni Şansal Büyüka: “Bülent Ecevit Üniversitesi Zonguldak için büyük bir şans” BEÜ’nün üniversiteler içerisinde önemli bir yere sahip olduğunu söyleyen Şansal Büyüka: “Öğrenciler benim için çok değerli, onlar için buradayım.” Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Müdür Yardımcısı Mustafa Gelen, efsane futbol programı MARATONʼun yapımcısı Şansal Büyüka ile bir röportaj gerçekleştirdi. Fatih Terimʼin Galatasarayʼdan gönderilmesiyle ilgili önemli açıklamalarda bulunan Şansal Büyüka; “Fatih Terim değerli bir hocadır. Böyle bir ayrılış modeli olamaz. Bu insani, vicdani duygulara, prosüdüre uygun değil.” dedi. Bülent Ecevit Üniversitesinin Anadoluʼda bulunan üniversiteler içerisinde Siz çok yönlü bir insansınız. Yapımcı, yorumcu ve sunucu olarak farklı işlere imza atıyorsunuz. Peki meslek hayatınız nasıl başladı? Ben Gazetecilik Yüksekokulu mezunuyum. Edebiyata merakım var ve çok roman okurum. İlk olarak 1970 yılında Milliyet gazetesinde görev aldım. 1990 yılının başında da Kanal 6ʼda televizyon programları yapmaya başladım. İşini uzun yıllardır severek yapan bir insanım. “ACUN ILICALIʼNIN ÜNLÜ OLMASINA SADECE VESİLE OLDUM” Önemli programların yapımcılığını gerçekleştiriyorsunuz. Şu an tüm Türkiyeʼnin tanıdığı Acun Ilıcalı da sizin programınız olan ‘Televoleʼnin sunuculuğunu yaptı. Ilıcalı bugünkü konumunu size mi borçlu? Acun Ilıcalı sık sık benden söz eder. Ancak benim onun üzerinde anlattığı kadar bir katkım yok. Televole zor bir programdı. 3 dakikadan fazla kaset olmaması gerekiyordu. Acun bunu çok iyi başardı. Çok başarılı kasetler hazırladı. Yani kısacası yetenek Acunʼun kendisinde vardı. Ben sadece vesile oldum. Kızınızda spor camiası içerisinde, aynı mesleği yapmanın zorlukları ve avantajları neler? Kızım Sine, NTVʼde kültür sanatta çalışıyordu. Hiç itirazım olmadı. Ancak sonra yöneticilerin baskısıyla sporun içerisinde de yer almaya başladı. Ancak bayanların bu alanda kendisini çok fazla geliştirmesi gerekiyor. Bu anlamda kendisine biraz muhalefet yaptım. Fakat kısa sürede iyi bir basketbol uzmanı ve yorumcusu oldu. Önemli köşe yazarları hakkında övgülerde bulundu. Dünyanın en iyi basketbolcuları ve koçlarıyla röportaj yaptı. Şu an yurt dışında eğitim alıyor ve akademik kariyer yapmak istiyor. Yurt dışından döndüğünde öğretim üyesi olma planı var. “ARAŞTIRMA KURULUʼNDA GÜVENLİK AÇISINDAN NOTUMUZ DÜŞÜK” Size gündemde çok tartışılan bir konuyla ilgili soru sormak istiyorum. Ülkemiz 2020 Olimpiyatlarına ev sahipliği yapma hakkını neden kaybetti? önemli bir yere sahip Olimpiyat Araştırma Kuruluʼnda Madrid ve Tokyoʼya göre güvenlik açısın- olduğunun altını çizen Büyüka; dan bizim notumuz hep düşük kaldı. Kamuoyu bunu algılayamıyor ama bun- “Üniversiteler şehrin ekonomik, lar önemli etkenler. Bizim sportif kültürümüzde basketbol, voleybol, futbol sosyal ve kültürel gelişimi için çok önemli. Köklü bir geçmişi olan Bülent Ecevit Üniversitesi de Zonguldak için büyük önem taşıyor. Bu anlamda öğrencilerin her ve atletizm haricinde izleme ve oynama alışkanlığı yok. Tüm bunlar Uluslararası Olimpiyat Komitesiʼnde değerlendiriliyor. Gezi olaylarının dünyaya yansımasının olumsuz etkileri düşünülmelidir. İşte tüm bu sebepler Türkiyeʼnin olimpiyat adaylığını etkiledi. LİG TV yayın haklarıyla kulüplerimize ekonomik anlamda katkılar sağlıyor. Büyük takımlar kendilerine düşen payın az olduğunu söylüyor. Bununla ilgili ne düşünüyorsunuz? biri benim için çok değerli. Onlar için Yayın hakkı münhasır olarak Futbol Federasyonuna aittir. Bu anayasa buradayım.” şeklinde konuştu. teminatı altındadır. Bunu bozabilmemiz için yeni bir yasa çıkarmamız gerekiyor. Bu yüzden kulüpler lig maçlarını kendileri yayınlama haklarına sahip değiller. Böyle bir imkân olsaydı FB ve GS daha büyük paralar alabilirdi. O zaman diyorlar ki “Bu paraları alınca kiminle oynayacaksınız?” yayın haklarının bu anlamda hakkaniyet içerisinde dağıtılması gerekiyor. Aslında büyük takımların talepleri haklı. Daha fazla para almak istiyorlar. Bu talepler İtalya, İngiltere ve İspanyaʼda da oluyor. Tabi bizim için şanssızlık şu; İspanya ve İtalya ligi yayını bütün dünyaya satılabiliyor. Biz maalesef o noktaya gelemedik. Gelebilseydik belki de bu işlere çözüm adına önemli bir noktada olurduk. B ÜLEN ECEVİ T ÜNİVERSİTESİ RÖPORTAJ Eylül-Ekim 2013 “Üniversitelerin, şehirlere çok şey kattığını düşünüyorum. Üniversiteler ekonomik katkının yanı sıra, ay sonra yeni bir seçimim bekBeden Eğitimi ve Spor Yüksekşehirlere sosyal ve kültürel anlamda lediğini de çok net görebiliyookulu olarak futbolun artık bir rum. endüstri haline geldiğini görüyoda çok şeyler katıyor. Bülent Ecevit ruz. Futbol bizim ligimizin de şu ‘KİM GELİRSE GELSİN İYİ anki durumuna gelmesinde Üniversitesi, Anadolu’da bulunan GİDEN BİR TAKIMIN önemli bir etken mi? HOCALARINI KOVAMAZʼ DİGİTÜRKʼün yaptığı bu işi Türüniversiteler içerisinde önemli bir Fenerbahçeʼnin iyi giden bir kiyeʼde daha önce CINE 5 yaptı ve yere sahip ve 20. yılını görüntüde olduğunu söylediniz. çabuk pes etti. Daha sonra Cem Peki başkanı değiştiğinde, FenerUzanʼın grubu bu piyasaya girdi. Ben doldurmuş köklü bir bahçe hoca değişikliğine gider mi? de bunun her aşamasında yer aldım. Başkan Aziz Yıldırım da olsa, MehUzan, döneminde sınırsız para kazanan Üniversite.” met Ali Aydınlar da olsa bunlar büyük iş bir gruptu. Uzan grubu bile bu işi bir yıl yaptıktan sonra bu paranın altından kalkamayacağını düşünerek kenara çekildi. DİGİTÜRKʼün katkısını önemsemek lazım. DİGİTÜRK 15. yılına giriyor. Böyle bir istikrar sağlanmasaydı Türk futbolu olduğu yerde sayardı. Rakip ülkelerin ileri gittiğini düşünmesek, geride bile kalabilirdik. Bu kadar fazla yıldız futbolcu gelebiliyorsa, tesisleşme olabiliyorsa bu duruma olanak sağlayan hükumetin desteği de inkâr edilemez. DİGİTÜRK sadece futbola değil, basketbola da katkı sağlamıştır. Yani ligimizin bugünkü durumunda önemli bir etkisi var diyebiliriz. Fatih Terimʼin Galatasarayʼdan gönderilmesiyle ilgili düşünceleriniz nelerdir? Eğer Futbol Federasyonu bir umut görmeseydi, Galatasarayʼın hocasını ayartmaya cesaret edemezdi. Sivil Toplum Kuruluşlarının en başında gelen bir kulüptür Galatasaray. Eğer Fatih Terim “Benim Şampiyonlar Ligi maçlarım var.” deseydi, Ünal Aysal “Hocamıza ihtiyacımız var.” diyebilseydi bu iş bu noktaya gelmezdi. Sanki Futbol Federasyonu ile Fatih Terim arasında gönül bağı kuruldu. Dönüp Galatasarayʼa baktığımızda Fatih Terim çalışma ortamından memnun değildi. Fatih Terimʼi işin başına getiriyorsanız anahtarı teslim edeceksiniz. Fatih hoca sınırlı yetkiyle çalışmaz. Yaratıcı, başarılı ve sınır tanımayan bir hocadır. Ben de Fatih Terim ile gazetecilik yaptığım dönemde başarılarına tanıklık ettim. Böyle bir ayrılış modeli asla olamaz. Fatih Terimʼin gönderilmesi insani, vicdani duygulara, prosüdüre hiçbir şeye uygun değil. Fatih Terim gibi bir hoca görevden alındığını, antremandan sonra televizyondan öğrenemez. “BAŞKANLIK SEÇİMİNİ AZİZ YILDIRIMʼIN KAZANACAĞINI DÜŞÜNÜYORUM” Şu anda gündemdeki sıcak gelişmelerden birisi de Fenerbahçeʼde başkanlık yarışı. Konuyla ilgili düşünceleriniz nelerdir, sizce kim kazanacak? Ben Aziz Yıldırımʼın kazanacağını düşünüyorum. Fakat Fenerbahçeʼyi beş adamları kim gelirse gelsin iyi giden bir takımın hocalarını kovamaz. Yani hoca değişikliğinin olacağını düşünmüyorum. “ÜLKEMİZİ AYAKTA TUTAN AİLE YAPISIDIR” İyi bir aile babası ve iyi bir eşsiniz. Fakat iş hayatınızda çok yoğun, ailenize nasıl vakit ayırıyorsunuz? Ben eşimin hakkını asla yiyemem. Nişanlandığım akşam, nişanımdan sonra işe gittim, çalıştım. Hiç unutmuyorum kızım doğduğunda işteydim. O dönemdeki müdürüm, Allah uzun ömür versin, Metin Tanyolaç ile Güneş gazetesinde birlikte çalışıyorduk. Bana arabasının anahtarını verdi. Alelacale eşimin doğum yaptığı kliniğe gittim. Kızımın doğumuna zar zor yetiştim. Gazetecinin tırmanış noktasında özel hayat fedakârlık ister. Ben genel olarak sakin yaşarım, uç noktalarım yoktur. Radikal yaşantım yoktur. Ailem ve dostlarımla vakit geçirmeyi severim. Ailem benim için çok önemlidir ve aile huzurumu hiçbir şeye değişmem. Çünkü bir insan evinde mutlu değilse, iş hayatında kalıcı başarıyı yakalayamaz. Ülkemizde ne kadar çalkantı olursa olsun, sorunlar olursa olsun, ülkemizi ayakta tutan da aile yapısıdır. Bülent Ecevit Üniversitesiyle ilgili neler düşünüyorsunuz? Üniversitelerin, şehirlere çok şey kattığını düşünüyorum. Üniversiteler ekonomik katkının yanı sıra, şehirlere sosyal ve kültürel anlamda da çok şeyler katıyor. Bülent Ecevit Üniversitesi, Anadoluʼda bulunan üniversiteler içerisinde önemli bir yere sahip ve 20. yılını doldurmuş köklü bir Üniversite. Ben bu durumu Zonguldak için çok büyük bir şans olarak değerlendiriyorum. Şehrin kültürü, tarihi, sosyal ve ekonomik özellikleri adına Bülent Ecevit Üniversitesi önemli adımlar atıyor. Bu adımların Zonguldak için çok önemli olduğunu düşünüyorum. 23 B ÜLEN ECEVİ T ŞEHİR ve ÜNİVERSİTE ÜNİVERSİTESİ Eylül-Ekim 2013 25 Bilimsel Çalışmaların Işığında Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesinin Zonguldak’a Etkileri ve Şehrin Üniversite Algısı Üniversitemiz tarafından Zonguldakʼa yönelik çeşitli araştırmalar yürütülüyor. Bu araştırmalardan ilki, “Bülent Ecevit Üniversitesinin Zonguldakʼa Etkileri ve Şehrin Üniversite Algısı” konulu çalışma. BEÜ Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü tarafından gerçekleştirilen araştırmanın amacını, Zonguldak halkının Üniversite ile gerçekleştirmiş oldukları etkileşimi ortaya koymak oluşturuyor. Çalışma, Üniversitenin şehrin kalkınmasına yönelik hedeflerinin belirlenmesi, bu hedeflere yönelik faaliyetlerin neler olması gerektiği ve bu faaliyetlerin sonuçlarının değerlendirilmesi ve bu amaçla gerek duyulan stratejilerin ortaya konulabilmesi ve ayrıca şehir ve Üniversitenin bütünleşebilmesi için ihtiyaç duyulan gerekli temel bilgi, veri ve görüşleri gözler önüne seriyor. Bununla birlikte şehrin Üniversite ile ilişkisini inceleyen ve bu alanda Zonguldak ilinde yapılmış ilk çalışma olarak sosyal bilimler literatürüne özgün bir katkı sağlıyor. Üniversitelerin bulundukları şehirlere katkıları yadsınamaz. Bir üniversite, bulunduğu şehir için; insan kaynakları, bilgi, eğitim, iş ve sosyal hizmetler konusunda önemli bir kaynağı oluşturur. Bu katkının karşılıklı artabilmesi için, üniversitelerin bulundukları şehirlerde algılanma düzeyleri ve biçimlerinin geliştirilmesi, şehir ile üniversite arasında hangi alanlarda işbirliklerinin geliştirilebileceğinin belirlenmesi ve ortak çalışmalardan bilgi transferi yapılabilmesi önem taşır. Üniversite-kent etkileşiminde temel amaç, bir üniversitenin kentte fiziksel ve sosyal olarak oluşturduğu alanların tespitidir. Üniversite-toplum etkileşiminde temel bağlam ise bir üniversitenin kurumsal olarak toplumda algılanma biçimlerinin belirlenmesidir. Bu araştırmanın evreni, Zonguldak merkez mahalleleri olarak belirlendi. Örneklem alanı ise, Merkez, Ki- limli, Kozlu, İncir Harmanı, Üzülmez olarak sınırlandırıldı. Araştırmanın bu mahalleler ile sınırlı tutulmasındaki temel neden, öğrencilerin buralarda yoğun olarak ikamet etmeleri ve Üniversitenin bu mahallelerde kampüslerinin olması. Bu çalışma, kapalı uçlu sorulardan oluşan bir anket içeriyor. Üniversitenin şehre ekonomik ve sosyokültürel katkılarının neler olduğu ve bunların nasıl geliştirilebileceğinin ortaya konulabilmesi için öncelikli olarak; Üniversitenin şehir kalkınmasına yönelik hedefleri, bunlara yönelik faaliyetleri ve bunların sonuçlarının değerlendirilmesi gerekir. Bu bakış açısıyla, araştırma öncelikle, geleceğe yönelik stratejilerinde Bülent Ecevit Üniversitesine şehirle bütünleşme açısından gereken temel verileri sağlayacak; ikinci olarak da şehirÜniversite ilişkilerini inceleyen bir çalışma olarak, sosyal bilimler literatürüne katkıda bulunacak. Zonguldak’ta Göçün Sosyo-Ekonomik Nedenleri, Etkileri ve Alınabilecek Tedbirler Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Belgelerle Zonguldak “Zonguldakʼta Göçün Sosyo-Ekonomik Nedenleri, Etkileri ve Alınabilecek Tedbirler” konulu çalışma, Üniversitemizin İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi ve Sosyoloji Bölümü tarafından ortak yürütülüyor. 1980ʼli yıllardan itibaren kişi başına düşen gelir ülke ortalamasının üzerinde olmasına rağmen, Zonguldak net göç veren iller arasında üst sıralarda yer alıyor. Bu durumun, ilin ekonomik ve sosyal yapısında önemli ve köklü etkilerinin olması kaçınılmaz. Bu araştırma, Zonguldak ilinden diğer illere göçün sosyal ve ekonomik nedenlerini ve etkilerini, göç edenlerin göç sonrası ekonomik ve sosyal yaşamlarındaki değişimleri ve alınabilecek tedbirleri belirlemeyi hedefliyor. Bu amaçla projede genel olarak, “mevcut göç potansiyelinin tespiti, kent halkının göç algısı, göç hareketinin kentin sosyo-ekonomik yaşamı üzerine etkileri, göç hareketinde kullanılan mekanizmalar, göç edenlerin çalışma şartları ve sosyal güvenlik açısından durumlarının belirlenmesi ve karşılaştırılması, göçün önlenmesine yönelik alınması gerekli tedbirlerin belirlenmesi, göçün önlenmesinde merkezi ve yerel yönetim ve sivil toplum kuruluşlarına düşen sorumlulukların araştırılması” alanlarında çalışmalar yürütülüyor. “Osmanlıʼdan Cumhuriyetʼe Belgelerle Zonguldak” adlı kitap, Üniversitemiz akademisyenlerinden Yrd. Doç. Dr. Mustafa Yüce ve Okt. Yücel Namal tarafından BEÜ Bilimsel Araştırma Projeleri Biriminin destekleri ile hazırlandı. Cumhuriyetʼin ilk kenti olan Zonguldakʼta yerleşim, kömürün bu bölgede bulunmasıyla başladı. Önce devlet eliyle yürütülen kömür işletmeciliği, zamanla yabancıların eline geçti. Günümüzde petrol neyi ifade ediyorsa o günlerde de taşkömürü onu ifade ediyordu. Bu nedenle yabancıların gözü sürekli olarak Zonguldak kömür havzasının üzerindeydi. Devletin denetimi altında uzun yıllar kömür işletmeciliği yapan yabancıların faaliyetlerine, Cumhuriyet döneminde, 1940 yılında son verildi. O tarihten bu yana Devlet eliyle yapılan taşkömürü üretimi, 1990ʼlı yıllarda başlayan küreselleşme akımının etkisiyle, özel sektöre de açıldı. Zonguldak kenti, var oluşunu taşkömürüne borçludur. Bu nedenle Zonguldakʼın tarihi ile taşkömürünün tarih daima çakışır. İşte, “Osmanlıʼdan Cumhuriyetʼe Belgelerle Zonguldak”, kentin bu serüvenini tarihi belgelerle gözler önüne seriyor. Eserin hazırlanmasında büyük ölçüde, Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğünün Osmanlı Arşivi (BOA) ile Cumhuriyet Arşivi (BCA), Türk Kızılay Arşivi (TKA) ve Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ) arşivinde bulunan orijinal defterlerden yararlanıldı. Yüzlerce dosya ve belgenin taranmasıyla yapılan değerlendirme sonucu, Zonguldak tarihinden kesitler sunan bu eser ortaya çıktı. Kitap hazırlanırken, geçmişte bazı araştırmacıların yaptıkları çalışmalarla ortaya çıkan eserlerden derleme bilgi vermek yerine, orijinal belgelerle Zonguldak tarihine ait özgün bir eser meydana getirilmeye özen gösterildi. Zonguldakʼın geçmişten günümüze uzanan tarihi serüveninin kayıt altına alınması ve kronolojik olarak anlatılmasının, kent tarihinin gelecek kuşaklara aktarılması açısından son derece yararlı olacağı inancındayız. Zonguldak İl Merkezinde İntihar Davranışının Yaygınlığı ve Sosyo-Demografik, Ailesel ve Klinik Risk Etkenleri Çalışma Psikiyatri, BEÜ Halk Sağlığı ve Sosyoloji Bölümleri tarafından ortak olarak yürütülüyor. Bu çalışma Zonguldak il merkezinde intihar davranışlarının; intihar düşüncesi, intihar niyeti, intihar planı ve intihar girişimi yaygınlığının saptanması amacını taşımaktadır. Ayrıca intihar davranışları ve bu davranışlar için olası risk etkeni sayılabilecek bazı sosyo-demografik değişkenler arasındaki ilişkinin araştırılması da hedefleniyor. Pek çok ülkede ve özellikle genç nüfusta artış eğiliminde olan intiharlar günümüzde küresel bir sorun olarak değerlendiriliyor. İstatistikler, son 45 yıl içerisinde dünyada intiharların %60 civarında arttığını gösteriyor. İntihar, Dünya Sağlık Örgütüʼnün verilerine göre gelişmiş ülkelerde ölüm olgularının en önde gelen on nedeninden biri. Tüm ölümlerin yaklaşık 0.9ʼu intihar sonucu oluyor. Ayrıca dünyada, her gün yaklaşık 1000 kişinin intihar ettiği tahmin ediliyor. Genel Türkiye verilerine bakıldığında ise, 2007 yılında kaba intihar hızı %000 3.98, 2010 yılında %000 4.02ʼdir. Batı Karadeniz Bölgesinde ise bu oranlar Türkiye ortalamasının üzerinde seyrediyor. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, Batı Karadeniz (Zonguldak, Karabük, Bartın) bölgesinde kaba intihar hızı (ölümle sonuçlanmış intiharlar için) 2007ʼde %000 4.79, 2008ʼde %000 4.20, 2009ʼda %000 4.47, 2010ʼda %000 5.59 olarak tespit edildi. Zonguldakʼta ise kaba intihar hızı 2007ʼde %000 5.53, 2008ʼde %000 2.43, 2009ʼda %000 5.97, 2010ʼda %000 6.79 olarak belirlendi. İntihar nedenlerine bakıldığında, 2010 yılında en çok bildirilen nedenler; aile içi geçimsizlik, ekonomik sorunlar, hastalık, istediği kişiyle evlenememe ve öğrenim başarısızlığı olarak tespit edilmiştir. Bu veriler, Batı Karadeniz Bölgesi içerisinde Zonguldakʼtaki intihar oranlarının bazı diğer şehirlerden bir miktar yüksek olduğunu gösteriyor. Üniversitemizin bu araştırması ile bölgemiz için önemli bir sorun olan intiharlar konusunun tüm yönleriyle aydınlatılması amaçlanıyor. 26 B İLAHİYAT Eylül-Ekim 2013 ÜLEN ECEVİ T ÜNİVERSİTESİ DÜŞÜNCE ve TEFEKKÜRÜN AYDINLIĞINDA Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya BEÜ İlahiyat Fakültesi Dekanı Kaos, karmaşa ve telaş (aceleci) kıskacındaki modern yacaktır. Yaşadığımız çağ bunun tanıklığını yapmaktadır. Her şeye, her olumsuzluğa rağmen, insanı ve cemiyeti can- insan/birey, çoğu zaman varlığının ve var oluşunun anlamını Bugün İslam dünyasının ve Müslüman toplumların karşı kar- landıran en önemli enstrüman ve vasıta tefekkürdür. Onun sa- (hikmetini), kendine verilen ismin de çağrıştırdığı gibi (insan şıya kaldıkları krizler ve kırılmalar bunun en açık göstergele- yesinde Müslüman dünya ve insanlık, ruh ve gönül âlemini nisyan /unutan kökünden gelen bir kelimedir) unutmaktadır. ridir. Her türlü olumsuz koşullara ve imkânsızlıklara rağmen, yerküre üzerinde gerçekleştirecektir. Uyku ve ataletin cende- Böyle yalıtılmış bir atmosfer içerisindeki düşün(mey)en varlık, Müslüman coğrafya, üçüncü dönem yükseliş medeniyetini ger- resindeki tevhit coğrafyasını ayağa kaldıracak yegane unsur, tefekkür deryasının ve şarabının hazzını alabilir mi? çekleştirecek hakîm ve filozoflarını beklemektedir. tefekkürdür. Kâdim Kelâm, akleden bir varlık olarak tasvir ettiği insanın Hakîm, arif ve âlim, yani İslâm kültür ve medeniyetinin ön- Yeni dünyalar, yeni fikir ve düşüncelerle inşa edilir; ancak o mertebesini, tefekkür imalatçısı haliyle sunar ve şereflendirir. cüleri, insana ve topluma faydalı olan bir ilim ve ahlâk anlayı- zaman toplumlar ve milletler ürettikleri değer ve bilgilerle yer- İslâmʼın Kutlu Peygamberi (sav) de, tefekkürü nafile ibadetle- şına tâliptirler. Dolayısıyla bundan var olan hiçbir canlı (insan, küre üzerinde söz sahibi olabilirler. rin zirvesine uygun bulur: “Bir saat düşünmek altmış yıl bo- hayvan ve bitki) zarar görmeyecektir. Kültürümüzde ilim, âlim, “Hikmet Kuşunu Avlayan Ağ: Tefekkür” yunca yapılan nafile ibadetten daha hayırlıdır.” bilgi ve bilgin nebevî kutsal bir ruh taşır. Somut olarak bakıldığında bir anlamda düşünme ve zihin Tevhit toplumunda müʼmin örneği, düşünce, fikir, ilim, bilgi Şu halde İslam Medeniyetiʼnin (zirve dönemini geniş boyut- yorma eylemi olarak görülen tefekkür, aradığını bulabilmesi ve tefekkürle harmanlanmış erdemli bir portreyle şekillenir. larıyla düşünecek olursak 8. yüzyıldan başlayan) bilim ve kül- için varlıkların anlamları ve kavramları arasında kalbin hare- “Allahʼın kulları içerisinde Oʼndan en çok korkanlar ancak bil- tür havzası, 17. yüzyıla kadar bazı kısa molalar dışında kete geçmesidir. Bu aşamada, aktif hale geçen kalp yalnız de- ginlerdir” (Fâtır, 28) yankısı, bilim merkezlerinin kapılarının yükselişinden büyük bir şey kaybetmemiştir. Ancak ne zaman ğildir. anahtarıdır. İslâmʼın bilgini, muhalif ve muarızlarını Kurʼânʼın ki, bilim ve tefekkürden uzaklaşılmış, bu büyük coğrafyanın in- formatına/moduna geçmektedir. Akabinde iyiyi ve kötüyü ayırt Kelâmıʼyla tartışma şölenine davet eder. “Eğer doğru sözlüler- sanları, o zaman duraklama, gerileme, üretememe ve dolayı- etme organı kalp, içindeki ışığı, yani vicdanı devreye sokmak- den iseniz açık delillerinizi getirin” (Neml, 64). O, kesinlik ve sıyla sömürülme ile karşı karşıya kalmışlardır. tadır. Diğer taraftan akıl ve zihin de muhakeme tatmin olmuşluğun verdiği güç ve kudretle şüphe ve endişe kri- Düşünce ve tefekkür köklerimiz ve kaynaklarımız kireç bağ- Hakiki tefekkür, Var Edenʼin zatında ve tahayyüllerde olan zindekileri ikaz eder: “Onların çoğu zanna uyarlar; gerçekte ise lamış gibi, içine girdiğimiz hiçbir değişme oluşunu tenkit et- değil, nimetlerinde olandır. Zira akıl bu nimet ve hediye okya- zan, hakikat karşısında hiçbir şey ifade etmez” (Yunus, 36). miyoruz. Nihayetinde düşünmeye ve eleştiriye karşı yasalar ve nusunda dilediği şeyi alacak ve tefekkür âleminin dayanılmaz Akabinde hakikate ulaşmanın işaretlerini gösterir ve tarif eder kuşatılmalar oluşturuluyor. Düşünme yasaklarını kendilerine lezzetlerine gark olacaktır. Ancak bu mertebede benlik duvar- “(İnsanlar) devenin nasıl yaratıldığına, göğün nasıl yükseltildi- rehber edinenler; alışılmışın dışına çıkanı aforoz etmeler, to- larını yıkan erdemli insanın dilediği tek bir amaç vardır. O da ğine, dağların nasıl dikildiğine, yeryüzünün nasıl yayıldığına temler ve tabular inşa ediyorlar. yalnızca Allahʼa yaklaşmak, yani ona kul olmaktır. Gerçek kul- Mütefekkirin Görevi: Düşünmek luğu (ubudiyet) elde eden, Vedudʼun (Çok Çok Seven) dostlu- “Oku” (Alak, 1) nidası, fikir ve tefekkür insanın rehberidir. Tefekkür erbabı için en büyük tehlikenin başında özgün- ğunu kazanır. İrfan ve hikmet sahiplerinin hazine anahtarları ve hayat veren lükten uzak, taklitçi ve aktarmacılık, bir ruh ve kafa köleliği Aşkın dostluğun anahtarı tefekkürün de dereceleri vardır. iksiri, şu enfes hitapların verdiği mânâ deryasında gizlidir: “Hiç olarak benimsenirse, doğurgan fikir kaynağı zâil olup yitikle- Bu anlamda şehvet ve ihtirasların prangalarından insanı azâde bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” (Zümer, 9), “Rabbim ilmimi şir. kılan tefekkür, avâmʼın (halkın) tefekkürü olacaktır. İrade, bi- bir bakmazlar mı?” (Fecr, 17-20) artır de.” (Tâhâ, 114) “Allah hikmeti dilediğine verir, kime hik- Yönlerin ve cenahların sınırlarını zorlayan tefekkür, cezbe, linç ve eylem özgürlüğünü elde eden insan, bulunduğu hal içe- met verilmişse ona çok hayır verilmiştir. Bunu ancak akıl sa- duygu ve sezginin mahrem alanlarını aşar, aşkın âlemin sırla- risinde gem vurulmaz ve önü alınmaz hazlarını izâle edip hipleri anlar ve düşünür.” (Bakara, 269). Hayrın ve hikmetin rına vâkıf olmaya namzet olur. Tefekkür, bütün melekeleri bir- (tasfiye), görünmeyen âlemin sakinlerinden birisi olmaya aday bütün katkı ve zenginliklerinden nasiplenen tefekkür erbabı, birine bağlayan ve kenetleyen ana terminal ve kumanda olacaktır. Nihayetinde Yaradanʼın dostları arasında dâhil olma sınırsız ve hadsiz bir coşkunluk ve neşve içinde varlığın ve ha- merkezidir. Onun da merkezinde bilim çekirdeği hayat bulur. lütfuna erişecektir. kikatin manevî hazzına sahip olur. Tefekkür ve düşünce, bilimi imâl eden ve onun ekseninde bir Tefekkürün Ham Maddesi ve Mayası: İlim hâle gibi ürün veren “zihin yemişi”dir. Hakikat Erbâbının Tefekkürü Hakikat ve Hikmet rotasına girmenin işaretlerini veren te- Tefekkür Vahiyden Beslenir fekkürüne gelince; yani seçkinlerin (havâsın) tefekkürü. Sıra- fanla tek bir gönül halesi oluşturur; “yitik cenneti” arayan ârif Tefekkür de vahyin hakikat kandilinden şavklanır, doğar, dan insandan farklı olan bu gönül erbâbı; hayat, varlık, bilgi ve gibi, cehalet ve karanlığın iz ve emarelerini yerküreden siler, beslenir ve varlık âlemine düşer. Tefekkürün gıdası ve nefesi kudret gibi yetkinlik vasıflarına sahip olmadıklarını bilirler. Bu yok eder. Müʼmin için malumdur ki, “en makbul sadaka, bir Kelâmullahʼtur. Onun içindir ki, Sözlerin En Güzeli her dâim dü- özellikler, insana Hakkʼın yanında ebedîlik iksiri verecek nite- kimsenin ilim öğrenmesi, sonra diğer bir Müslüman kardeşine şünceye ve tefekkür davet ediyor. likler değillerdir. Bunlar, Hz. İbrahimʼin Kadîm Kitapʼta dediği Tefekkürün ham maddesi ve mayası olan ilim, hikmet ve ir- öğretmesidir”. Çünkü “ilim rütbesi rütbelerin en büyüğüdür”. Alîmʼin (Her Şeyi Bilen) bahşettiği ilimle nurlanan insan, varlık ve yokluk âleminin şifrelerini çözme gayretine düşecektir. Bu hâl, onu imanın nurlu halkasıyla sarmalayacak görünmeyen âlemin yolcularına arasına katacaktır. Hayatın derecesini ve kıymetini/kıratını arttıran tefekkür, gibi, sonradan kaybolan (âfil), geçici olan alanlardır. Aynı za- hakîkatte ruhî ve cismânî tüm yeti ve kabiliyetlerin makam ve manda bu özellikler, bazen insanı donanımlı kılabildiği gibi, mertebe kat etmesi için aşkın âlemlerden gelen bir nidâdır. bazı zamanlarda insanı hiçliğe indirgeyebilmektedir. Kadîm Medeniyetimizin diriliş ve hayat bulması, tefekkürü şahlandırmakla ve ona ruh katmakla gerçekleşecektir. Bu halkanın insanları, geçici beceri ve kabiliyetleri veren Sonsuz bir Kudret ve Kaynak olduğunu bilirler. Nitekim bu Bilmek... En Yüce Olanʼı, yani Yaratanʼı bilmek Oʼnun hare- Olay ve olguları düşünmek, tarihi düşünmek, sanatı düşün- Aşkın Varlıkʼın, varlığı bizatihi kendindendir. Yani O, hiçbir şeye ket etmeyen (değişikliğe uğramayan) “Bir” olduğunu, her şeyin mek, hayatı düşünmek, erdemi düşünmek, ölümü düşünmek, muhtaç olmamalı; ama var olan/edilen her şey Oʼna ihtiyaç etkin sebebinin O olduğunu; Oʼnun, kendi cömertliği, hikmet hâsılı varlığı, Var Edenʼi ve var olanları düşünmek zamanın ve duymalıdır. ve adaleti ile bu âleme düzen veren olduğunu bilmektir. âtinin çocuklarına kalan en kutlu mirastır. Tefekkür erbabı, var olanların hakikatini bilme ve onları kendi yararına kullanma imkânına sahip olmakla insana ait er- Sapkınlık ve saplantıları mabud edinen insanlığın felahı ve salahı, tefekkürün coşkunluğuyla gerçekleşecektir. Varılan bu noktada, fâni olan varlık, kendisinde var olan ve verilenlerin bir İlk ve Tek İlkeʼden neşʼet ettiği bilinç düzeyini yakalamakta; yani kendisini bilmekte, arkasından Rabbʼini bil- demleri elde etmiş olur. O, Hakîmʼin yarattığı varlık türlerin- Erdemli ve yeryüzünde cenneti inşa etmeye çalışanlar, te- mekte ve İlahî İlkeʼyi hatırlamaktadır: “Size gelen her nimet Al- deki hikmeti çok iyi kavrar; onların sebep ve sonuçlarını fekkürün tükenmeyen nimetlerinden doya doya, kana kana lahʼtandır” (Nahl, 53). İşte tefekkürün bu boyutu, seçkinlerin araştırır ve varlıktaki hayranlık uyandıran düzeni anlar. beslenenlerdir. Bundan nasipleri kesilenler, büzülürler ve yok tefekkürüdür. Tefekkür Erbabı: Nefsi Eğiten, Bedene Şifâ Verendir olurlar. Seçkinlerin seçkin(ler)inin (Havâssuʼl-Havâs) tefekkürüne Hülasa, hakikî tefekkür erbabı, bedenleri tedavi edip şifa bul- Din ile bilim, akıl ile inanç, tefekkür âleminde savaşmaktan gelince; onlar sahip olamadıkları bir özelliği ve nimeti elde malarına vesile olduğu gibi, öncelikle kendi nefsini eğitmek kurtulurlar, Zira çatışmaları ve çelişkileri çözen düşüncedir. etme anlamındaki bir tefekkür fakirliğinden, Var Edenʼin mü- amacıyla yeri geldiğinde mubah olan hazların bir çoğunu terk Ancak düşünce; kalıplaşma, kutsallaştırma ve ikonlaştırmayı şahede anlamındaki tezekkürʼün zirvesine ulaşmış mekansızlık edebilendir. Sonra da hayat ve servetin girdabında boğulan er- bertaraf eder. Tefekkürdür ki, cemiyeti kuklaların ve modelle- mekânının yolcularıdır. demleri ve ilâhî ilkeleri unutan ve kaybedenlere her iki âlemin rin taklidinden kurtarır. Hasılı tefekkür; kalbin iyi ve kötüyü birbirinden kesin bir bil- kapılarını açan ebedî formülleri veren ve doyumsuz iksiri su- Fikir ve düşünce, insan ruhunun ve benliğinin cismânileş- giyle ayırmasını sağlayan bir ışıktır, lambadır. Tefekkürün zen- nabilendir. Bir anlamda peygamberlerin halefleri olan hakîm mesidir. Onun nefesiyle, beşeriyetin yarını nurlanır ve şavkla- ginliğini elde edemeyen kalp, ışığı tükenir ve enerjisi biter; ve filozoflardan mahrum olan toplumların, adalet, cömertlik, nır. Eğer tefekkür bir diyarda ölürse, başka bir diyara sağlam ipi (urvetuʼl-vuskâ) yakalayamaz; hakikatten ve dos- onur, cesaret ve yiğitlik vasıflarını yitirmiş, egemen kültür ve yolculuğa çıkar. Onun terk ettiği coğrafyalar, cılızlaşır ve ku- doğru yoldan (sırat-ı müstakim) sapar; sonunda karanlıkların güçlerin hâkimiyetine razı olmaktan başka seçenekleri kalma- raklaşır, nihayetinde çölleşir. zulmeti içerisinde boğulur. B T “Engelleri Bir Çiçekle Aşıyoruz” ÜLEN ECEVİ ÜNİVERSİTESİ Üniversitemiz Zonguldak Sağlık Yüksekokulu (ZSYO) Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümünün paydaşı olduğu “Engelleri Bir Çiçekle Aşıyoruz” isimli Avrupa Birliği projesi, 23 Ağustos 2013 tarihinde, Zonguldak İl Özel İdaresi Toplantı Salonuʼnda kamuoyuna tanıtıldı. Tanıtım toplantısına ZSYO Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü öğretim üyelerinden Yrd. Doç. Dr. Emin Ulaş Erdem ile birlikte projenin koordinatörlüğünü üstlenen REYDER (Reyyan Engelliler ve Yoksunlara Ulaşım ve Dayanışma Derneği), projenin diğer ortakları olan Zonguldak Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Mü- ENGELSİZ BEÜ dürlüğü, Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü ve Kozlu Belediyesi yetkilileri katıldılar. Türkiye Cumhuriyeti ve Avrupa Birliği tarafından finanse edilen projenin ilk etabında, bir sera ve derslik kurularak 12-20 yaş arası 50 engelli gence çiçek yetiştirmenin öğretilmesi hedefleniyor. “Hortikültür (çiçek yetiştirme) Terapi” de denilen yöntem, engelli bireylerin umutsuzluk, depresyon, stres, sosyal fobi ve kişisel gelişim sorunları gibi birçok problem üzerinde olumlu etkileri oluşturuyor. Proje kapsamında ZSYO Fizyoterapi ve Rehabilitas- Eylül-Ekim 2013 27 yon Bölümü, engelli gençlerin fiziksel parametrelerini tek tek değerlendirip, her bireyin ihtiyacına göre uygun eğitim ve egzersiz programları düzenleyecek. Hem bireylere hem de aile fertlerine bu eğitimi ayrı ayrı öğretip takip edecek. Ayrıca iş analizi gerçekleştirilerek uygun modifikasyonlar yapılacak, sera ve dersliklerdeki fiziksel engeller tespit edilip gerekli restorasyonlar için danışmanlık sağlanacak. Projenin öncesinde ve sonrasında katılımcı gençler objektif testlerle değerlendirilerek projenin başarısı ve bireylere olan katkıları tespit edilecek. BEÜ’den “Benim Engelsiz Üniversitem” konulu makale yarışması Üniversitemiz Rektörlüğü Engelsiz BEÜ Koordinatörlüğü tarafından, tüm Türkiyeʼdeki üniversite öğrencilerine yönelik “Benim Engelsiz Üniversitem” konulu bir makale yarışması düzenlendi. Üniversite öğrencilerinin gözünden Engelsiz Üniversite konusunun yansıtılacağı makale yarışmasında dereceye girecek öğrencileri birbirinden güzel armağanlar bekliyor. Yarışmada birincilik ödülünü kazanacak öğrenciye; tablet bilgisayar ve 1000 TLʼlik ödül verilecek. İkinciye tablet bilgisayar ve 750 TL, üçüncüye tablet bilgisayar ve 500 TL, Mansiyon ödülüne ise tablet bilgisayar armağan edilecek. BEÜ Rektörlüğü Engelsiz BEÜ Koordinatörlüğü tarafından düzenlenen yarışmanın amacını, 3 Aralık 2013 Dünya Engelliler Günü etkinlikleri kapsamında, ülke çapında Engelsiz Üniversite fikrine dikkat çekilmesi oluşturuyor. Ayrıca, “Engelsiz Üniversite” fikrinin yaygınlaştırılması temel hedefi çerçevesinde, ülkemizdeki tüm üniversitelerde eğitim gören öğrencilerin, “Engelsiz Üniversite” düşüncesi doğrultusunda fikir üretmeye teşvik edilmesi de amaçlanıyor. Başvuruların 15 Kasım 2013, Cuma günü, mesai saati bitimine kadar yapılabileceği yarışmanın sonuçları, 1 Aralık 2013 tarihinde açıklanacak. Yarışma ile ilgili tüm ayrıntılara ve gerekli forma, http://engelsiz.beun.edu.tr/tr/ adresinden ulaşılabilir.. 28 B HABER Eylül-Ekim 2013 BEÜ’nün genç aşçıları Alanya’yı fethetti ÜLEN ECEVİ T ÜNİVERSİTESİ DÜŞ & NEFES H. Ulaş GÜDEK Toz üzerine... 1 Uzaklaşan adımlardan yükselen toz hüzünlendirir beni: Gitmek yüreğime, tozu gözlerime dokunur hep. 2 Duyan bilir aslında; yolcunun ıslığı ardından yükselen tozun müziğidir. 3 Antalya'nın Alanya ilçesinde Altın Kepçe Turizm ve Aşçılar Derneği (AKTAD) tarafından düzenlenen ve Alanya Belediyesi tarafından desteklenen 3. Alanya Altın Kepçe Ulusal Yemek Yarışması sona erdi. Alanya Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen, 850 usta ve öğrenci aşçının katıldığı yarışmaya Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ) Devrek Meslek Yüksekokulu (DMYO) Aşçılık Programından 12 öğrenci katıldı. Okulun Aşçılık Programı öğrencileri, ulusal arenada örnek bir mücadele verdi. Toplamda 18 madalya kazanarak büyük bir başarıya daha imza attılar. Devrek Meslek Yüksekokulu Aşçılık Programı öğretim görevlileri Gökhan Şallı, Sercan Kadam ve İhsan Kazkondu, bu yıl üçüncüsü düzenlenen Ulusal Alanya Altın Kepçe Yemek Yarışmasıʼnda,12 öğrencinin katılımıyla hem Bülent Ecevit Üniversitesiʼnin hem de Zonguldakʼın gastronomi arenasında büyük tanıtımının yapıldığını belirttiler. Yarışma boyunca ünlü şeflerle tanışma fırsatı bulan öğrenciler şeflerin bilgilerinden faydalanarak diğer okullarla mesleki ve eğitsel anlamda iletişim kurma şansını da yakaladılar. DMYOʼnun 12 Aşçılık Programı öğrencisi, ulusal arenada bireysel balık yemeği, tatlı yemeği, tavuk yemeği, yöresel mutfak, makarna yemeği ve üniversitelerarası ekip kategorilerinde yarıştılar. Alınan ödüller ise şöyle oldu: İnancın en saf hali Mevlanaʼnın ilhamına sığınarak... • Cumhur Demircan - Makarna kategorisinde 1 altın madalya, Balık kategorisinde 1 gümüş madalya • Ferdi Güneç - Tatlı kategorisinde 1 altın madalya • Polat Erik - Balık kategorisinde 1 gümüş madalya ve 1 hijyen özel ödülü • Alihan Demir - Tavuk kategorisinde 1 gümüş madalya • Duygu Karaağaçlı - Tatlı kategorisinde 1 gümüş madalya ve 1 hijyen özel ödülü • Rıdvan Yılmaz - Tavuk kategorisinde 1 bronz madalya • Osman Baran - Tatlı kategorisinde 1 bronz madalya • Ercan Ergin - Balık kategorisinde 1 bronz madalya, Yöresel Yemek kategorisinde 1 bronz madalya • Songül Bozkır, Elif Özlem Erten, Beytullah Coşkun - Üniversiteler arası Ekip kategorisinde 1`er gümüş madalya olmak üzere toplam 3 gümüş madalya ve 1`er hijyen özel ödülü almaya hak kazandılar. Böylece, Bülent Ecevit Üniversitesi olarak, yarışmadan 2 altın, 7 gümüş, 4 bronz madalya ve 5 hijyen özel ödülü olmak üzere, toplam 18 madalya ile dönülmüş oldu. Ereğli’de Cumhuriyet Etkinlikleri Cumhuriyetimizin Kuruluşunun 90. Yıl Dönümü Etkinlikleri kapsamında Ereğli Eğitim Fakültesinde, Yrd. Doç. Dr. Barış Kaya tarafından “Cumhuriyetimiz ve Atatürk” temalı konferans verildi. Fakülte Konferans Salonunda, 25 Ekim 2014 tarihinde gerçekleştirilen etkinlikte, Cumhuriyet Belgeselinin izlenmesinin ardından Türkçe Öğretmenliği Bölümü öğrencileri “cumhuriyet” temalı şiirler okudu. Konferansın sonunda Yrd. Doç. Dr. Barış Kayaʼya Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Soner Yavuz tarafından teşekkür belgesi takdim edildi. Yrd. Doç. Dr. Barış Kaya Düş yolculuğunda boşuna arama toz ardında. Elsiz ayaksız yürüdüğün bir denizde ne gezer toz ardında. 4 Düşleriyle açtığı yolda us daha coşkulu yürüsün diye, kelimelerinin arasına toz serpiştirirmiş şair. 5 Lirik düşlerinden epik bir toz bulut yükselince; Kılıcını çekip bembeyaz ovada tırısa kalkmış korkusuz şair. HUG “Atatürk ve Cumhuriyet” Sergisine Gökçebey’de büyük ilgi Gökçebey Mithat-Mehmet Çanakcı Meslek Yüksekokulu tarafından, Cumhuriyetimizin ilanının 90. Yıldönümü kutlamaları kapsamında, Ressam Mehmet Kılıçʼın çalışmalarından oluşan “Atatürk ve Cumhuriyet” temalı resim sergisi düzenledi. Gökçebey Camlıköşkʼte 29 Ekim 2013 tarihinde açılan sergi büyük ilgi gördü. Sergide yer alan Atatürk ve silah arkadaşlarının resimleri, Zonguldak geçmişiyle ilgili resimlerin kahverengi ve oksit sarısı kraft çalışmaları ve portreler çok beğenildi. Ressam Mehmet Kılıçʼa, Yüksekokul Müdürü Yrd. Doç. Dr. Bülent Haner tarafından teşekkür belgesi verildi. Sergi, 1 Kasım 2013 tarihine kadar açık kaldı. Ressam Mehmet Kılıç ve Yrd. Doç. Dr. Bülent Haner B ÜLEN ECEVİ T TOPLUMA HİZMET ÜNİVERSİTESİ Eylül-Ekim 2013 29 İ S E İT S R E İV N Ü İT V E C E T N E L BÜ İŞÇİ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ İ Z E K R E M A M IR T Ş A R A E V A M A UYGUL KURUMU İŞ GÜVENLİĞİ UZMANLIĞI EĞİTİM LERİNE DEVAM EDİYOR İM İT EĞ I LIĞ AN M UZ İ İĞ NL VE GÜ İŞ C SINIFI 1. Grup eğitimler tamamlandı 2. Grup eğitimler için talep toplama ve ön kayıt süreci devam ediyor Ayrıntılı bilgi ve ön kayıt formu için adresimiz: isiguam.beun.edu.tr Telefon numaramız : 0 372 281 08 02 30 Eylül-Ekim 2013 B HABER ÜLEN ECEVİ T ÜNİVERSİTESİ Hocaların hocasından öğrencilere merhaba Türkiye’nin ilk fizyoterapistlerinden olan Dr. Fzt. Nihal Şimşek, fizyoterapistlik mesleğinin tarihini, geçmiş dönemin zorluklarını ve geleceğe dair ipuçlarını anlattı. Zonguldak Sağlık Yüksekokulu Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümüʼnün düzenlemiş olduğu “Hocaların Hocasından Öğrencilere Merhaba” adlı söyleşi, 23 Ekim 2013 tarihinde, Tıp Fakültesi A Salonuʼnunda öğrencilerin yoğun katılımı ile gerçekleşti. Söyleşinin konuğu olan Fizyoterapi ve Rehabilitasyon alanı hocalarından Dr. Fzt. Nihal Şimşek, fizyoterapistlik mesleğinin ülkemizdeki tarihini, geçmiş dönemin zorluklarını ve geleceğe dair ipuçlarını öğrencilere anlattı. Aynı zamanda Türkiyeʼnin ilk fizyoterapistlerinden olan Dr. Fzt. Nihal Şimşek konuşmasında, uzun meslek ve akademik hayatında yetiştirdiği ve bugün pek çoğu farklı üniversitelerde akademisyen olan öğrencileri ile ilgili hatıralarına da yer verdi. Söyleşide Dr. Fzt. Şimşekʼin öğrencilerinden biri olan ve BEÜ ZSYO Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bö- lümü Başkanlığı görevini yürüten Doç. Dr. Zuhal Kunduracılar da anılarını katılımcılarla paylaştı. Mesleğin zaman içinde Türkiyeʼdeki gelişimi hakkında bilgi veren Kunduracılarʼın ardından söz alan Yrd. Doç. Dr. Eda Akbaş da konuşmasında mesleğin tanınırlığını ve Avrupaʼdaki eğitim sistemini anlattı. Öğrencilerin sorularını yanıtlayan Dr. Fzt. Nihal Şimşekʼe söyleşinin sonunda günün anısına hediyeler takdim edildi. Cumhuriyet’in iki kurucu lideri Atatürk ve İnönü Konferansı Öğr. Gör. Dr. Alper Bakacak Üniversitemiz Tarih Öğrenci Topluluğu, yeni akademik yılındaki ilk etkinliğini düzenledi. Cumhuriyetʼin İki Kurucu Lideri: Atatürk ve İnönü başlıklı konferans, Tahir Karauğuz Konferans Salonuʼnda, 24 Ekim 2013 tarihinde gerçekleştirildi. Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü öğretim elemanlarından Öğr. Gör. Dr. Alper Bakacak ile Arş. Gör. Dr. Demo Ahmet Aslanʼın konuşmacı olarak katıldığı etkinliği akademik ve idari personelimiz ile öğrencilerimiz ilgi ile takip etti. Öğr. Gör. Dr. Alper Bakacak, Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönüʼnün ilişkilerini, Arş. Gör. Dr. D. Ahmet Aslan ise Mustafa Kemal Atatürkʼün yaşam tarzı ile giyim kuşam ve yeme içme kültürünü anlattı. Öğr. Gör. Bakacak, Mustafa Kemal ve İsmet İnönüʼnün yıllar süren kişisel ilişkileri ve silah arkadaşlıkları sürecinde yaşadıklarını içeren konuşmasında, iki liderin kişisel bir husumet yaşamadıklarını, ancak devleti ilgilendiren kararlar noktasında farklı yaklaşımları nedeni ile dönem dönem küs kaldıklarını söyledi. Bakacak ayrıca Arş. Gör. Dr. Demo Ahmet Aslan Mustafa Kemalʼin İnönüʼye olan güveninin ve aralarındaki derin dostluk bağının yaşanan husumetten zarar görmediğini de sözlerine ekledi. Arş. Gör. Dr. D. Ahmet Aslan ise, konuşmasında Atatürkʼün yaşam tarzı ile giyim-kuşam ve yemeiçme kültürünün, sadece Osmanlı padişahlarından değil, diğer dünya liderlerinden de farklı olduğunu vurguladı. Aslan ayrıca, Atatürkʼün devlet yönetiminde sahip olduğu demokrat bakış açısını yaşam tarzı olarak benimsediğini ve halkın yaşamında da bu tarzı oluşturmaya çalıştığını belirtti. B ÜLEN ECEVİ T ÜNİVERSİTE ÜNİVERSİTESİ Eylül-Ekim 2013 31 ÜNİVERSİTEMİZ İÇİN BÜYÜK BİR ADIM DAHA Okşan Dağlı Yabancı Diller Yüksekokulu Müdür Vekili Yabancı Diller Yüksekokulu Kuruldu Kısa bir süre içinde birbiri ardına ön lisans, lisans ve lisansüstü düzeyde bölüm ve programlar açan ve birçok yeniliğe imza atan Üniversitemiz, Yabancı Diller Yüksekokulunu da 24 Temmuz 2013 itibarıyla bünyesine dâhil etmiş bulunuyor. Rektör Hocamız Prof. Dr. Mahmut Özerʼin girişimi ve yoğun mesaisi sonucu kurulan Yabancı Diller Yüksekokulu ile birlikte, okulumuz daha çağdaş bir kurumsal kimlik altında faaliyetlerini yürütebilecektir. Böylece eğitim- öğretimde kalite yükseltilmiş olacaktır. Yabancı Diller Yüksekokulu ile birlikte modern dünyanın kurumsal çalışmalarına uygun bir idari yapılanma oluşturulmuş olacaktır. Bunun için Sayın Rektör hocamıza İncirharmanı ailesi olarak sonsuz teşekkürler. Yabancı Diller Yüksekokulumuz şu an itibarıyla Temel İngilizce (Hazırlık) birimini bünyesinde bulundurmaktadır ama en kısa zamanda Modern Diller ve Mütercim Tercümanlık olmak üzere iki birimi daha hayata geçirmeyi planlamaktadır. Temel İngilizce Bölümü, İncirharmanı Kampüsü ve Çaycuma Kampüsü olmak üzere iki ayrı kampüste eğitim vermektedir. Temel İngilizce Bölümü'nün amacı eğitim yılı başında uygulanan Muafiyet (Yeterlilik) Sınavında başarılı olamayan öğrencilere CEFR ( Avrupa Ortak Ölçüt Çerçevesi) 'ın öngördüğü seviyeye uygun temel dil becerilerini kazandırmak ve bu becerileri bölüm lisans derslerinde kullanabilmelerini sağlamaktır. Temel İngilizce Biriminin altında şu birimler hizmet vermektedir. İktisat Öğrenci Topluluğundan konferans • Program Geliştirme ve Materyal Birimi • Sınav Hazırlama ve Değerlendirme Birimi • Akademik Yazı Düzeltme Birimi • Gelişim Birimi • Proje Geliştirme Birimi İngilizce uluslararası bir dildir ve dünyanın her yerinde geçerlidir. Fırsatları somut sonuçlara dönüştürebilmek adına diyalogları sağlayacak en önemli güç yabancı dil bilmektir. Yabancı dil bilmek vizyon getirir, profili güçlendirir, uluslararası platformlarda daha etkin çalışmalara olanak sağlar, dünyaya açılmak, AB sürecinde hızla ilerlerken özellikle İngilizcenin önemini vurgulamak isterim. Değerli Öğrencilerimiz, Sizlerin de bildiği üzere günümüzde üniversiteye girmek ne yazık ki kendi başına iş sahibi olmak için yeterli değildir. Önünüzdeki bu beş yılı kendinize yatırım yaparak, kendinizi geliştirerek ve günün koşullarına hazırlayarak geliştirmek zorundasınız. İlk yatırım fırsatınız Yabancı Diller Yüksekokuluʼnda alacağınız bir senelik İngilizce eğitim-öğretimi ile karşınızda duruyor. Unutmayalım ki, İngilizce ileride daha fazla fırsatlara sahip kapılardan geçebilmek için mutlak edinmeniz gereken bir anahtardır. Bizler bu yerleşkede deneyimli ve dinamik kadromuzla size bu dili en hızlı ve verimli şekilde öğretmek için - yani “anahtar teslim” için- hazırız. Sizlerden de beklentimiz bu ekibimize dâhil olup verilen eğitim - öğretimden en azami şekilde yararlanmanızdır. BEÜ’den sağlıklı yaşama destek Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ ) Tıp Fakültesi ve Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu öğrencileri, 10 Ekim Dünya Yürü yüş Günü etkinliği kapsamında, Zonguldak İli Yeterli ve Dengeli Beslenme ve Hareketli Yaşam Kurulu tarafından düzenlene n yürüyüşte Üniversitemizi temsil etti. Şehir Term inali önünden saat 10.30ʼda başla yan yürüyüş, Valilik Binası önünde sona erdi. Düzenlenen yürüyüşle Obezite (şişmanlık), Diabetes mellitus (şeke r hastalığı) ve sigara açısından toplumsal farkı ndalık yaratmanın amaçlandığını vurg ulayan BEÜ Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Meta bolizma Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Taner Bayraktaroğlu, “Öğrencil erimizin toplumsal duyarlılık arttır maya yönelik bir etkinlikte yer alıp Üniversitemiz in adını duyurmaları, sosyal soru mluluk kültürü açısından bizlere gurur veriyor” dedi. Yeni akademik yılın ilk öğrenci topluluğu etkinliği, İktisat Öğrenci Topluluğu tarafından, 2 Ekim 2013 tarihinde gerçekleştirildi. İİBF Ahmet Zengin Konferans Salonunda düzenlenen Küresel Kriz Sonrası Türkiye ve Dünya başlıklı konferansa öğrenciler yoğun ilgi gösterdi. Ekonomistler Platformu Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Oğuz Demir, Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Özgür Çengel ve Platformun Genel Koordinatörü Fırat Polatʼın konuşmacı olarak katıldıkları konferansta, küresel krizin Türkiyeʼde ve dünyada yarattığı etkinin yanı sıra küresel rekabet başlığı da tartışıldı. Konferans sonunda konuşmacılara Üniversitemizin teşekkür belgeleri ile armağanları sunuldu. 32 Eylül-Ekim 2013 Öğrenci Temsilcilerinden Fen Edebiyat Fakültesi Dekanına ziyaret Fen Edebiyat Fakültesi (FEF) Öğrenci Temsilcileri, Prof. Dr. Kemal Büyükgüzelʼi makamında ziyaret etti. FEF öğrenci temsilcileri, geçen yıl gerçekleştirdikleri çalışmalar ve bu yılın programı hakkında bilgi vererek, fakülte öğrencilerinin istek ve sorunlarını Büyükgüzelʼe ilettiler. Öğrencilerle yakından ilgilenen Prof. Dr. Kemal Büyükgüzel, ʼʼ Öğrencilerin sorunlarına kulak vermekteyiz ve bu so- B HABER runları hızlı bir şekilde çözerek öğrencilerimize iyi bir eğitim ortamı sunmak için gece gündüz demeden çalışmaktayız. Öğrenci temsilcilerimiz, öğrencilerin beklentilerini ve sorunlarını bizlere ileten birer köprü görevi görmektedirler. ʼʼ dedi. Ziyarette ayrıca öğrenci temsilcileri, Prof. Dr. Kemal Büyükgüzelʼe bir plaket sundular. ÜLEN ECEVİ T ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİNİN GÜNDEMİ Samet Memişoğlu Bülent Ecevit Üniversitesi Öğrenci Konseyi Başkanı Değerli arkadaşlar, bildiğiniz üzere yeni eğitim öğretim yılına başlamış bulunmaktayız. Öncelikle yeni eğitim öğretim yılında sizlere sağlıklı mutlu ve başarı dolu bir yıl diliyorum. Umarım yeni eğitim öğretim yılımız hayallerimize bir adım daha yaklaşmamızda hepimize güzellikler lütfeder. Öğrenci Konseyi olarak bu yıl da siz değerli kardeşlerimizin istek, arzu, şikâyet ve önerilerini yetkili mercilere iletmekte ve öğrenci ihtiyaçlarının karşılanması hususunda elimizden geldiği kadar mücadele edeceğimizin sözünü veriyoruz. Daha önceki yazımda bahsettiğim gibi bu yıl Öğrenci Konseyimizi komitelere ayırmış bulunmaktayız. Bu komitelerin her biri kendi alanlarında çalışma azmi ve gayreti içerisinde, kurmuş olduğu ekiplerle biz öğrencilerin dili olmak ve taleplerimizi gerçekleştirmek adına çalışmalarına başlamış bulunmaktadır. Öncelikli hedefimiz, siz değerli kardeşlerimizin temel ihtiyaçlarının kusursuz bir şekilde karşılanmasını sağlayıp her bir öğrencinin bundan haberdar olmasını sağlamaktır. Sizlerin de desteği ile çıkmış olduğumuz bu yolda başarıya hep beraber ulaşacağımızı temenni ediyorum. Öğrenci Konseyimizin yapacağı etkinliklerle, öğrenciler arasında barış ve diyalog içerisinde bir kardeşlik ortamı oluşturmak amaçlarımızdan biridir. Üniversitemizde farklı din, dil, ırk, kültür ve etnik kökenden binlerce öğrencimizin, barış ve kardeşlik ortamı içerisinde, kol kola başarıya emin adımlarla ilerlemesi en büyük arzumuzdur. Bu ortamın oluşmasında bizlere yardımcı olacağınızdan hiç şüphemiz yoktur, olmamıştır. Yapılan her etkinlikte sizleri yanımızda görmek ümidiyle, saygı ve sevgilerimle... “Anne sütü bir yaradılış mucizesidir” “Bebek Dostu” BEÜ Hastanesinden Anne Sütünün Önemi konferansı Üniversitemiz Hastanesi tarafından, 1-7 Ekim Emzirme Haftası etkinlikleri kapsamında “Anne Sütünün Önemi” başlıklı konferans düzenledi. Kadın Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Hatice Işık tarafından Şebnem Kargı Konferans Salonunda, 7 Ekim 2013 tarihinde verilen konferansa, sağlık kampüsünde görevli akademik ve idari personel ile hemşireler ve yardımcı sağlık personeli katıldı. Yrd. Doç. Dr. Hatice Işık, Bülent Ecevit Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinin 2008 yılında “bebek dostu hastane” seçildiğini ve bebek dostu hastane olma koşullarının neler olduğunu belirterek başladığı konuşmasında şunları söyledi: “Anne sütü bir yaradılış mucizesidir. Bebeğin gereksinim duyduğu tüm besin öğeleri sadece anne sütü ile karşılanır. Bu nedenle anne, doğumun ardından ilk yarım saat içinde mutlaka bebeğini emzirmelidir ve bebek ilk altı ay sadece anne sütü ile beslenmelidir.” Bebeğin altı aydan sonra anne sütü ve ek gıda ile beslenmesinin ve iki yaşına kadar anne sütü almaya devam etmesinin de ayrı bir önemi olduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Hatice Işık, anne sütünün bebeği hastalıklara karşı koruyan antikorlar açısından da zengin olduğunu, anne sütü alan bir bebekte kabızlık so- runlarının daha az görüldüğünü ve bu bebeklerin daha zeki olduklarını vurgulayarak konuşmasını şöyle sürdürdü: “Anne sütü, anne ile bebek arasında duygusal bir bağ oluşturur. Anneyi de bebeği de sakinleştirir, böylece bebekler daha kolay uykuya dalar. Emziren anneler eski kilolarına daha kolay dönebilirler. Anne meme ve rahim kanserinden emzirme sayesinde korunur. Bir anne, hasta olsa bile bebeğini emzirmelidir. Emzirme anne için bir görev değil, haktır. Bizim hastanemizde, anne adayları, lohusalar ve yakınları, emzirme konusunda sürekli bilgilendiriliyor. Hastanemin hemşirelerinden Tülay Baykan bu ko- nuda büyük emek veriyor. Biz annelerimizi, anne sütünün önemi konusunda bilinçlendirerek taburcu ediyoruz. Sağlıklı bir gelecek sağlamak bizim en önemli hedefimiz. ‘Sağlıklı anneler ve sağlıklı bebekler için önce anne sütüʼ diyoruz.” Konferansta söz alan Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı öğretim üyeleri Yrd. Doç. Dr. Zuhal Örnek ve Yrd. Doç. Dr. Mehmet Karacı, annelerin, emzirme konusunda daha çok bilgilendirilmelerinin gerekliliğini vurgulayarak, “bebek doymuyor” ya da “gaz sancısı var, uyumuyor” diyerek ek gıda takviyesinden ilk altı ay süresince kaçınılması gerektiğinin altını çizdiler. B ÜLEN ECEVİ T HABER ÜNİVERSİTESİ Eylül-Ekim 2013 33 BEÜ KONSERVATUVARI TİYATRO ANA SANAT DALININ İLK ÖĞRENCİLERİNDEN REKTÖR ÖZER’E TEŞEKKÜR ZİYARETİ Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ) Devlet Konservatuvarı Sahne Sanatları Bölümünün bu yıl öğrenci kabul eden Tiyatro Ana Sanat Dalı Oyunculuk Sanat Dalı öğrencileri, Konservatuvar Müdür Yardımcısı Öğr. Gör. Ekil Kaya ile birlikte BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özerʼi makamında ziyaret etti. Ziyaret sırasında arkadaşları adına konuşan BEÜ Devlet Konservatuvarı Oyunculuk Bölümü Birinci Sınıf öğrencisi Acar Çakmakçılar şunları söyledi: “Öğrenci arkadaşlarım adına, aynı zamanda bir Zonguldaklı olarak, Konservatuvarımızda Opera Bölümü açıldığından itibaren Tiyatro Bölümünün açılmasını sabırla bekledik. Rektör Hocamızın bu konuda büyük uğraşlar vererek Tiyatro Bölümünü açtığını da biliyoruz. Kendisine ne kadar teşekkür etsek azdır. Konservatuvar Tiyatro ailesi olarak, Zonguldak, Üniversitemiz ve tiyatro sanatı adına birlikte çok güzel işlere imza atacağımıza inanıyoruz. Rektörümüz Prof. Dr. Mahmut Özerʼin desteğini arkamızda görmek, bizleri daha da heyecanlandırdı ve mutlu etti. Tiyatrocular olarak, bundan sonraki çalışmalarımızı, bu heyecanla ve Üniversitemizi temsil ettiğimiz bilinciyle en üst düzeye çıkarmak adına tüm gücümüzle çalışacağız.” Tiyatro Anasanat Dalı Oyunculuk Sanat Dalına, 2013-2014 akademik yılında öğrenci kabul edilebilmesi için kişisel girişimleri ile büyük çaba sarf eden Prof. Dr. Mahmut Özerʼe teşekkürlerini iletmek üzere ziyarete geldiklerini ifade eden BEÜ Konservatuvarı Öğr. Gör. Ekil Kaya ise, “Üniversitemizde ve Zongul- dakʼta sanatın gelişmesi adına önemli görevler üstlenmek için yola çıktık. Geleceğe dönük olarak projelerimiz var ve bu projeleri hayata geçirmek için hazırlıklarımız devam ediyor. Bu konuda her zaman olduğu gibi, en önemli desteği Sayın Rektörümüzden alıyoruz. Bölümün ilk öğrencilerini kabul etmesi, güçlü bir adım oldu. Bu adımdan aldığımız şevkle çalışmalarımızı sürdüreceğiz” dedi. Ziyaretten duyduğunu mutluluğu ifade eden Rektör Prof. Dr. Mahmut Özer, “Üniversitemizin gelişip büyümesi için elbette elimizden gelenin ötesinde çaba sarf ediyoruz. Sanat, Üniversite kültürünün temel taşlarından biridir. Bu kültürü öncelikle Üniversitemizde ve Zonguldakʼta yaygınlaştırmak adına sizlerin önemli projelere imza atacağınıza inanıyorum. Sizler, Bülent Ecevit Üniversitesinin sanatın evrensel dili ile dünyaya açılan yüzü olacaksınız. Sizden büyük başarılar bekliyorum” şeklinde konuştu. Denetim ve Muhasebe Standartları Başarı Belgeleri sahiplerini buldu Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ) Sürekli Eğitim Merkezi tarafından Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun işbirliğiyle lisansüstü seviyede gerçekleştirilen Meslek Mensupları Geçiş Dönemi Eğitim Programı “Denetim” ile “Muhasebe Standartları” eğitimlerinin başarı belgeleri dağıtım töreni, Rektörlük Makamında gerçekleştirildi. Meslekte 15 yılını tamamlamış, üniversite mezunu olan ve “meslek mensubu” olarak adlandırılan serbest muhasebeci, mali müşavir ve yeminli mali müşavirlerin “bağımsız denetçi belgesi” alabilmesi için düzenlenen geçiş dönemi eğitimleri, Üniversitemiz ve Sakarya Üniversitesi işbirliği ile düzenlendi. BEÜ Sürekli Eğitim Mer- kezi tarafından koordine edilen eğitimde Muhasebe dersleri İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi öğretim üyeleri Doç. Dr. Yasemin Köse ve Yrd. Doç. Dr. Berk Yıldız; Denetim dersleri ise yine aynı fakültenin öğretim üyesi olan Yrd. Doç. Dr. Halim Akbulut ve Yeminli Mali Müşavir Rahmi Uygun tarafından verildi. Başarı belgesini almaya hak kazanan meslek üyelerine belgeleri, BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer tarafından verildi. 34 Eylül-Ekim 2013 SGK’dan geleceğin doktorlarına eğitim HABER B ÜLEN ECEVİ T ÜNİVERSİTESİ Günyüzü ve Günyüzü-2 İzmit Körfez Yarış pistindeydi ve Teftiş Başkanlığı tarafınSosyal Güvenlik Kurumu Rehberlik 2013 tarihinde eğitim Eylül 26 rine, dan Tıp Fakültesi öğrencile Genel Sağlık Sigortası Kave talar Sigor al Sosy mde; verildi. Eğiti sözleşmeler, protokoller, SGK ve nunu, sağlık uygulama tebliğleri, i hukuki ilişki ile sağlık persosağlık hizmet sunucuları arasındak ları hakkında bilgilendirme konu ı uklar nelinin hukuki sorumlul Kamuran Öner ve SGK Rehberyapıldı. SGK Zonguldak İl Müdürü katıldığı bu eğitimde, öğrinin ttişle Müfe lik ve Teftiş Başkanlığı n a karşılaşabilecekleri sorunları rencilere mezun olduktan sonr ve finansmu sunu eti hizm k sağlı k, olma çözümünde yol gösterici bilgi sahibi olmaları amaçlandı. man yapısı ile işleyişi hakkında Alaplı’da Mimari Proje ve Maket Sergisi arlık ve Şehir Planlama Bölümü Alaplı Meslek Yüksekokulu Mim rinin 2012-2013 Akademik Yıncile öğre ramı Prog mlığı Yapı Ressa mimari proje ve maketler, kları yaptı lında Mimari Proje Dersinde de tanıtıldı. Açılışta; Bölüm Baş2 Ekim 2013 tarihinde açılan sergi dersin öğretim elemanı Öğr. ve Şolt in kanı Yrd. Doç. Dr. H. Burç te yapılan projelerin sunumlaGör. Elif Akbulut, öğrencilerle birlik ı Programı öğrencilerinin amlığ Ress Yapı rını gerçekleştirdiler. t haline getirdikleri ve dünyanın gruplar halinde tasarlayıp make uyum sağlayabilecek projearına şartl iklim farklı bölgelerindeki Kapalı Spor Salonuʼnda, 4 Ekim lerin yer aldığı sergi, Alaplı MYO . kaldı açık r 2013 tarihine kada Üniversitemiz, 20-25 Ağustos 2013 tarihleri arasında İzmit Körfez Yarış Pistiʼnde düzenlenen Alternatif Enerjili Araç Yarışları Formula-Gʼde, Günyüzü ve Günyüzü-2 adlı araçlar ile Karaelmas Robot Topluluğu tarafından temsil edildi. Yarıfi- nal yarışlarında Günyüzü-2 adlı aracımız yarışı başarı ile tamamladı. Finalde, son viraja kadar çok çekişmeli geçen yarışı, Sakarya Üniversitesi takımı kazanırken İstanbul Üniversitesi ikinci, Dokuz Eylül Üniversitesi ise üçüncü oldu. Güzel Sanatlar’dan Retrospektif Resim Sergisi Serginin açılışını Prof. Dr. Mahmut Özer yaptı Üniversitemizin Güzel Sanatlar Fakültesi tarafından hazırlanan Retrospektif Resim Sergisi 23 Eylül 2013 tarihinde ziyarete açıldı. Açılış törenine BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer, Rektör Yardımları Prof. Dr. Haluk Güven, Prof. Dr. Muhlis Bağdigen, Prof. Dr. Orhan Uzun ile akademik-idari personel ve çok sayıda öğrenci katıldı. 23 Eylül – 7 Ekim 2013 tarihleri arasında, Üniversitemizin merkez kampüsünde bulunan Prof. Dr. Durmuş Günay Kütüphanesiʼnde açık kalan sergide, BEÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü öğrencilerinin üç yıllık çalışmalarından hazırlanan seçki çalışmalar sergilendi. Öğrencilerin Resim Atölye, Baskı Resim, Desen derslerinde yaptıkları yağlıboya çalışmaları; serigrafi baskıları, manzara, insan figürü çizimleri ve etüt çözümlemelerinin yanı sıra üç boyutlu modelaj kilinden yaptıkları soyutlama çalışmalarından oluşan 20 adet heykel ve 75 parça eserden oluşan karma sergi, iki hafta süreyle sanatseverler tarafından gezilebildi. B ÜLEN ECEVİ T YORUM ÜNİVERSİTESİ Eylül-Ekim 2013 35 Öğrencilerimize sorduk: Ekranlarda yayımlanmakta olan yerli TV dizileri hakkında neler düşünüyorsunuz? İşte aldığımız yanıtlar… Ali İhsan Özdemir Makine Mühendisliği 4. Sınıf Yerel dizilerin öncelikle üretken olmadıklarını düşünüyorum, sürekli aynı konular dönüp dolaşıp tekrar izleyicilere sunuluyor. Zaten biraz dikkat ettiğimiz zaman belli zaman dilimlerinde diziler sürekli aynı kalıplar içerisinde devam ediyor. On yıl önceki bir dizinin ana temasıyla şu an yayımlanan dizinin ana teması aynı ve bu yabancılardan uyarlama diziler son zamanlarda çok artmaya başladı. Kendimiz üretemediğimiz için yabancı ülkelerdeki en fazla izlenen dizileri bizlere sunuyorlar. Özellikle aile ilişkileri ve aşk ilişkilerinde çok anormallikler var. Sürekli bir kız iki erkeği ya da iki erkek bir kızı seviyor ve bunlar sürekli tanıdık oluyor. Böylelikle insanların kafasında değişik düşünceler oluyor, artık hiç kimse erkek ya da kız arkadaşıyla normal sohbet edemiyor, ‘acaba dizide gördüğüm gibi midir’ diye yaklaşabiliyor olaya. Hatta bazı dizilerde baba oğul aynı kızı seviyor. Ben kamera teknolojisi açısından ilerleme görüyorum hem çekim açısından hem de efekt açısından gelişmiş buluyorum. Dizilerin sürelerine değinecek olursak, çok uzun, artık gına getiriyor ve bu sebeple araları doldurmak için boş boş bakışmalar, aynı karenin uzun süre gösterilmesi çok fazla sıkıyor. Bir bölümde anlatılacak bir şeyi iki bölümde anlatıyorlar. Hıdır Hakan Gülşen Güzel Sanatlar Fakültesi Resim 1. Sınıf Yerel diziler bir saat ve daha fazla sürüyor. Bu ise, izleyici için çok sıkıcı bir durum. Faydalı yönlerini göz önünde bulundurursak “Muhteşem Yüzyıl” dizisi insanların tarihini tanıması açısından çok iyi. Dizide sadece harem konusu çok fazla işleniyor bu durum biraz gereksiz. Çok uzayan diziler de var. Örneğin, “Kurtlar Vadisi” 10 yıl kadar sürdü. Bence tadında bırakılsaydı çok güzel olurdu. Tabii bu dizi, teknik yönden çok iyi doğal olarak 10 yılda kendini oldukça geliştirdi. Ancak diğer dizileri eksik buluyorum. Ekibin eğitiminin olmaması bunun sebeplerindendir. Örneğin, tarihi dizleri izlerken arka planda bir elektrik direği görüyoruz, bilgisayar ortamında kurgulanan sahnelerde efekt koymayı unutmak çok gülünç oluyor. Ayrıca, 40 dakikadan uzun dizi olmamalı diye düşünüyorum. Mehtap Yıldırım İİBF Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri 3. Sınıf Türk dizi sektöründeki diziler bana göre neredeyse yabancı dizilerin bire bir kopyası halinde. Önceki yıllarda yerli dizilerde sıkça gördüğümüz hayal ürünü eserlere şimdilerde neredeyse hiç rastlayamıyoruz. Çünkü artık ekranlarda izlediklerimiz ya bire bir kopya ya da edebiyatımızda yer alan eserlerin uyarlaması. Bunların dizilere ne kadar başarılı uyarladığı ise ayrı bir tartışma konusu. Geçtiğimiz günlerde televizyonda bir programa konuk olarak gelen ünlü yapımcı; “Türk televizyonlarındaki dizi sayısı önceki yılların neredeyse iki katı. Konular birbirine benzediği ve kurgular iyi olmadığı için birçok dizi yayından kaldırılıyor ama buna rağmen yayımlanmakta olan dizilerin sayısı bile çok fazla” diyordu. Bunu duyunca ben de ona hak verdim. Ekranlarda yayınlanan çok fazla dizi var. Şimdi düşünüyorum da, bu sektör gerçekten düzenlenmesi gereken bir durumda. Bir öğrenci olarak, yerli dizi sektöründe bize daha yararlı daha ilgi çekici diziler yapılabileceğini düşünüyorum, tabii bunun için de öncelikle özgün olunması ve hazıra konulmaması gerekiyor. Ceren Dinçer Elektrik Elektronik Mühendisliği 2. Sınıf Yerli dizilerin konu örgüsü bakımından birinci sezon iyi gitseler bile ikinci sezon saçmaladıklarını düşünüyorum, açıkçası. Orijinal konu ve senaryo bulmakta zorlanıyorlar. O yüzden pek izlemeyi tercih etmiyorum. Teknik bakımdan değerlendirecek olursam, kullanılan efektler başarısız, onun dışında dediğim gibi özgün senaryolar yok denecek kadar az ve oyunculuklar da o kadar iyi değil. Bence kasta çok fazla önem vermiyorlar. Sektörün diğer eksiklikleri olarak yabancı diziler genellikle kırk dakika sürüyor bu yüzden o dizinin yapım ekibi işini özenerek yapıyor. Ama Türk dizileri daha uzun sürdüğü için sahneler akıcı olmuyor ve buna benzer şeyler var. Oynayacak çok iyi oyuncular yok. Tabii ki bunun için de birazcık bütçe gerekli ancak yapımcıların yeteri kadar para harcadıklarını düşünmüyorum, hep ucuza kaçıyorlar. Yasin Şirin Güzel Sanatlar Fakültesi Resim 1. Sınıf Öncelikle ülkemizde yayımlanan dizileri tamamen saçmalık olarak görüyorum. Örneğin “Muhteşem Yüzyıl” dizisinde geçmişimizin çok saçma bir şekilde yansıtılması koskoca Kanunî’nin kadın düşkünü gibi gösterilmesi bence hiç hoş değil. Aklımda şu an bu var. Genellikle televizyon izlemiyorum. Takip ettiğim dizi olarak önceden “Ezel” vardı onu da sadece kurgusu ve olay örgüsü hoşuma gittiği için izliyordum. Zaman içerisinde televizyonda yayımlanan dizilere ve filmlere olan ilgim azaldı ve televizyonu bir aptal kutusu olarak görmeye başladım. O yüzden de sadece haberleri izlemek amacıyla televizyon izliyorum. Türk dizilerini yabancı dizilerle karşılaştıracak olursak ikisinde de biraz duygu eksikliği var ve eskinin verdiği hazzı vermiyor. Önceden Yeşilçam filmleri izlendiğinde bir duygu ve imge vardı ancak yeni dizilere baktığımızda, zamanın getirdiği ya da başka bir şey mi bilemiyorum ama yapmacık olduklarından bana hoş gelmiyor. Televizyon çocuklukta vazgeçilmezdi belki çoğu insan için hala böyle ama o evre, ergenlik döneminden sonraki evre, benim için televizyonun ve dizilerin bitiş dönemiydi. Artık farklı bir dönem içerisindeyiz ve dizilerde işlenen konular bana oldukça yapmacık geliyor. Geçen yıllarda yabancı dizi izliyordum ve baktığınız zaman hepsinin belli bir konusu var, belli bir konuya hâkimler, ama ne bileyim o verilmek istenen mesajı verebilen belki çok nadir dizi veya film vardır. Ama bunlar da zaten akılda kalanlar. Ömürlük hatırlanan diziler. Osman Çağlar Budak Çevre Mühendisliği Hazırlık Öncelikle yayımlanmakta olan yerli dizileri göz önünde bulundurursak geçmiş yıllara oranla hem teknik yönden hem de teorik bakımdan zaman geçtikçe ilerleme kat ettiklerini söyleyebilirim. Bunun bir kanıtı olarak da, günümüzdeki yerel yapım dizilerin farklı ülkelerde, farklı dillere çevrilip yayımlanmasını örnek gösterebilirim. Bence Türk dizi sektörü çağı yakalamaya çok yakın. Fotoğraf ve Röportaj : Mücahit Özenli 36 B SPOR Eylül-Ekim 2013 ÜLEN ECEVİ T ÜNİVERSİTESİ BEÜSEM-BESYO İşbirliğiyle gerçekleştirilen spor kurslarına kayıtlar devam ediyor BEÜ çalışanının b a şa rı sı Üniversitemizin Sürekli Eğitim Merkezi (BEÜSEM) ve Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulunun (BESYO) işbirliğiyle düzenlenen spor kurslarına kayıtlar devam ediyor. 6-15 Yaş Grubu Çocuklarda Karate Do Kursu Kursun amacını; 6-15 yaş grubu çocukların, fiziksel ve ahlaki yetilerini eğitmek, fiziksel ve ruhsal verimini artırmak, sporu sevdirerek Karate Do branşının temel tekniklerini öğretmek oluşturuyor. BEÜ personeli çocuklarına ve Zonguldak halkına yönelik olan kursun açılabilmesi için en az 10 kursiyer gerekiyor. 50 kursiyerle sınırlı olan Karate Do Kursunun ön kayıt işlemleri için, BEÜ Sürekli Eğitim Merkezinin web sayfasındaki Ön Kayıt ve Kursiyer Bilgi Formunun doldurulması ve bu formun [email protected] adresine gönderilmesi gerekiyor. Pilates Kursu Üniversitemizin Merkez Kampüsünde Güvenlik Koruma Görevlisi olarak çalışan Emir Kılıçarslan, Türkiye Futbol Federasyonu Merkez Hakem Kurulu tarafından bu yıl ulusal yardımcı hakemliğe terfi ettirildi. Kılıçarslan, bundan böyle ikinci ve üçüncü ligde yardımcı hakem olarak görev alacak. BEÜ personeline, personel aile üyelerine, öğrencilerine ve Zonguldak halkına açık olan Pilates kursunun açılabilmesi için en az 10 kursiyer gerekiyor. Kurs kontenjanı 30 kursiyerle sınırlandırıldı. Dersler, BEÜ Merkez Kampüsündeki Spor Salonuʼnda yapılacak. Ön kayıt işlemleri için web sayfamızdaki Ön Kayıt ve Kursiyer Bilgi Formuʼnun doldurulması ve bu formun [email protected] adresine gönderilmesi gerekiyor. Üniversitemizin Pilates Kursunu başarıyla tamamlayanlara BEÜSEM onaylı “Kurs Bitirme Belgesi” de verilecek. Herkes İçin Tenis Kursu Üniversitemizin spor kurslarından bir diğeri olan “Herkes İçin Tenis” kursu da tenis öğrenmek isteyen herkesi, Üniversitemize davet ediyor. Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulunun tenis alanında deneyim sahibi öğretim elemanları tarafından verilecek olan kurstan BEÜ çalışanları ve Zonguldak halkı yararlanabilir. “Herkes İçin Tenis” Kursuyla ilgili ayrıntılı bilgiye ve başvuru formalarına BEÜSEM web sitesinden ulaşılabiliyor. Sualtı Kulübü Cumhuriyet için daldı Üniversitemiz Sualtı Sporları Topluluğu, Cumhuriyetimizin 90. yılını, 29 Ekim 2013 tarihinde Kocaeliʼnin Kerpe ilçesinde düzenledikleri dalışla, denizde Türk Bayrağı açarak kutladı. Topluluk ayrıca Zonguldak Valiliği tarafından Cumhuriyetin 90. Yıl Dönümü Kutlama Programı kapsamında, 30 Ekim 2013 tarihinde, Kozlu Limanı dip temizliği dalışını da gerçekleştirdi.
Benzer belgeler
sayi-11 - Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Koordinatörlüğü
cihazı, Üniversitemiz Uygulama ve Araştırma Hastanesinde hizmet vermeye başladı.
En gelişmiş görüntüleme araçlarından biri olan Pozitron Emisyon Tomografisi/Bilgisayarlı Tomografi (PET/CT) cihazı K...