býlgý notu
Transkript
býlgý notu
TÜRK TELEKOMÜNİKASYON SEKTÖRÜNDE TAM SERBESTLEŞME 2001 YÖNETİCİ ÖZETİ 4502 sayılı Kanun’da, Türkiye’nin telekomünikasyon alanında yasal yükümlü işletmecisi Türk Telekomünikasyon A.Ş. (Türk Telekom)’nin telekomünikasyon şebekeleri üzerinden sunduğu ulusal ve uluslararası ses iletimini ihtiva eden telefon hizmetlerini, 31.12.2003 tarihine kadar tekel olarak yürüteceği ve tüm telekomünikasyon altyapısının kurulması ve işletilmesinin de tekel kapsamında olduğu ifade edilmektedir. 4673 sayılı Kanun ile bu konu da değişiklik yapılmış ve “Türk Telekomdaki kamu payının %50'nin altına düşmesi durumunda, Türk Telekomun tüm tekel haklarının 31.12.2003 tarihinden önce de olsa ortadan kalkmış olacağı” hükme bağlanmıştır. Bu durumda, yasal yükümlü işletmecinin özelleştirilmesi sağlanamadığı takdirde sektördeki ses iletimini ihtiva eden hizmetler ile altyapı hizmetlerindeki tekel konumunun 2003 yılı sonuna dek devam edeceği söylenebilir. Ancak, hızla gelişen telekomünikasyon teknolojileri, dünyada tekellerin kaldırılarak serbest rekabetin tüm olanaklarını kullanma ihtiyacını ortaya çıkarmış, hatta bunu zorunlu hale getirmiş bulunmaktadır. Bunun neticesinde, dünyada hızlı bir serbestleşme hareketi başlamış, çoğu ülke önceden taahhüt ettiği pazarın rekabete açılma tarihini öne almış ve serbest rekabetin, telekomünikasyon sektörünün ve ülke ekonomisinin gelişimine katkısını en fazla yapmaya çalışmışlardır. Telekomünikasyon endüstrisi, özellikle 20. yüzyılın sonlarında tarihinde görmediği değişiklikler yaşamıştır. Devlet tekelindeki telekomünikasyon işletmeleri özelleştirilmiş ve sektörde rekabetin sağlanmasına ve deregüle edilmesine yönelik politikalar oluşturulmuştur. Birçok ülkede telekomünikasyon hizmetleri sunumunda pazara dayalı yaklaşımlar kullanılmaya başlanmıştır. Telekomünikasyon piyasalarının liberalleştirilmesi eğilimi çeşitli faktörlerin sonucu gerçekleşmiştir. Bunlar arasında aşağıdaki unsurlar sayılabilir: Liberal telekomünikasyon piyasalarının daha hızlı büyüdüğünü, geliştiğini ve tüketicilere daha iyi hizmet verdiğini gösteren kanıtlar çoğalmıştır. Telekomünikasyon ağlarını genişletmek ve geliştirmek ve yeni hizmetleri piyasaya sunmak için özel sektör sermayesini çekme ihtiyacı doğmuştur. Birçok ülkede veri trafiğinin ses trafiğinden daha yoğun olmasına sebep olan internet hizmetleri hızla gelişmiş ve bunun sonucu yeni hizmet sağlayıcılarının sayısında artış gerçekleşmiştir. Sabit şebekelere alternatifler sağlayan ve telekomünikasyon pazarına yeni hizmet sağlayıcılarını getiren mobil ve diğer telsiz hizmetlerinde gelişme kaydedilmiştir. Telekomünikasyon hizmetlerinde uluslararası ticaret hızla gelişmiştir. Bu aşamada, Avrupa geneline bakıldığında, Türkiye’nin telekomünikasyon pazarını rekabete açmak için belirlediği tarihin oldukça geç olduğu görülmektedir. Sektörün serbest rekabete açılması için belirlenen tarihin gözden geçirilmesi ve daha öne alınmasının etkilerini inceleyen bir rapor hazırlanmış bulunmaktadır. Telekomünikasyon Kurumu 2 Raporda, rekabetin gerekçeleri ve dünyadaki tarihsel gelişimi incelenmiş, sektörün rekabete açılmasını müteakip benzer ülkelerdeki telekomünikasyon pazarlarında meydana gelen değişiklikler ortaya konmuş, rekabetle beraber ortaya çıkan olumlu ve olumsuz gelişmeler değerlendirilmiştir. Türkiye’nin şu anki durumu belirtilerek rekabetin daha önce başlamasının getireceği avantajlar üzerinde durulmuştur. Sonuç olarak, Türkiye’nin dünyadaki gelişmelere kayıtsız kalamayacağı ve hızla gelişen telekomünikasyon teknolojisinin sağlayacağı ekonomik girdilerden ülkemizin de zaman kaybetmeden faydalanması gerekliliğinden hareketle, sektördeki tekel konumunun kaldırılarak, gerekli düzenlemelerle sürdürülebilir bir rekabet ortamının sağlanmasının yerinde olacağı düşünülmektedir. Telekomünikasyon Kurumu 3 İÇİNDEKİLER YÖNETİCİ ÖZETİ İÇİNDEKİLER 1. GİRİŞ 2. MEVCUT YASAL DÜZENLEMELER 3. REKABET POLİTİKASI 4. TELEKOMÜNİKASYON SEKTÖRÜNÜN REKABETE AÇILMA GEREKÇELERİ 5. REKABETE GEÇİŞİN İLK ÖRNEKLERİ 6. DÜNYA GENELİNDE YASAL YÜKÜMLÜ (INCUMBENT) YAPISINDAKİ DEĞİŞİMLER 7. DÜNYADA SERBESTLEŞME EĞİLİMLERİ 8. OECD ÜLKELERİNDE SON GELİŞMELER 9. TELEKOMÜNİKASYON HİZMETLERİNDE REKABET 9.1 Temel Telekomünikasyon Hizmetlerinde Rekabet 9.1.1 Uluslararası Görüşme Hizmetlerinde Rekabet 9.1.2 Pazar Konsolidasyonu 9.2 Mobil Hizmetlerde Rekabet 9.3 İnternet Hizmetleri 9.4 Kiralık Hat Pazarı 9.5 Kablolu Televizyon 11. REKABET SONRASI TELEKOMÜNİKASYON PAZARI 11.1 Avrupa’da Tekelden Rekabete Geçişin Etkileri 11.2 Fransa Pazarında Rekabetin Etkileri 11.3 Danimarka’da Rekabetin Etkileri 12. TÜRK TELEKOMÜNİKASYON A.Ş.’NİN DURUMU 13. SERBESTLEŞMENİN EKONOMİYE ETKİLERİ 13.1 OECD Ülkelerinde Telekomünikasyon Tarifelerinin Değişimi 13.2 Serbestleşme Öncüsü Ülkelerde Rekabetin Yatırım ve Gelirlere Etkileri 14. TÜRKİYE’DE TEKELİN KALDIRILMASININ ETKİLERİ 14.1 Muhtemel Negatif Etkileri 14.2 Muhtemel Pozitif Etkileri 15. SONUÇ KAYNAKLAR EK – 1 TELEKOMÜNİKASYON ŞEBEKE OPERATÖRLERİNİN STATÜLERİ EK – 2 TELEKOMÜNİKASYON YATIRM VE GELİRLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİLER Telekomünikasyon Kurumu Sayfa 2 4 5 5 6 7 8 10 12 14 17 17 19 20 21 21 24 26 27 28 30 31 32 33 34 35 41 41 41 42 45 46 47 4 1. GİRİŞ Telekomünikasyon hizmetleri, ekonomik gelişmenin sağlanmasında hemen hemen tüm sektörler için gerekli bir altyapı olarak karşımıza çıkmakta, aynı zamanda, kendi içinde de büyüyen bir sektör olarak artan oranda katma değer yaratmaktadır. Bu bağlamda; telekomünikasyon hizmetleri sektörü hem ulusal hem de uluslararası düzeyde refah yaratan bir kaynak olarak değerlendirilebilmektedir. Teknolojik gelişmeler ve sektördeki liberalleşmeye paralel olarak düşme eğiliminde olan telekomünikasyon hizmet fiyatlarının toplumun tüm gruplarına bir kazanım sağlayacağı açıktır. Bütün bunlara ek olarak, içinde bulunduğumuz çağda telekomünikasyon sektörünün Bilgi Toplumunun gelişimindeki fonksiyonu ve buradan elde edilebilecek azami faydanın, telekomünikasyon sektörünün liberalleşmesi ile doğru orantılı olduğu da gözardı edilemeyecek bir olgu haline gelmiştir. Telekomünikasyon endüstrisi, hizmet sağlayıcı işletmecilerin sermayesinde özel sermayenin giderek arttığı bir döneme girmiştir. Aynı zamanda, rekabetin hızı artmış ve bütün dünyadaki pazar yapıları değişmeye başlamıştır. Pazarın tekel yapısından rekabetçi yapıya geçiş dönemi çoğu ülkede sonuçlanmakta ve yeni hizmetlerin ortaya çıkışındaki hız ile regülasyon reformları, daha önce izole haldeki pazar kesimlerinde de rekabeti artırmaktadır. Telekomünikasyon piyasalarının liberalleştirilmesi eğilimi çeşitli faktörlerin sonucu gerçekleşmiştir. Bunlar arasında, aşağıdaki unsurlar sayılabilir: Liberal telekomünikasyon piyasalarının daha hızlı büyüdüğünü, geliştiğini ve tüketicilere daha iyi hizmet verdiğini gösteren kanıtların çoğalması, Telekomünikasyon ağlarını genişletmek ve geliştirmek ve yeni hizmetleri piyasaya sunmak için özel sektör sermayesini çekme ihtiyacı, Birçok ülkede veri trafiğinin ses trafiğinden daha yoğun olmasına sebep olan internetin hızlı gelişimi ve bunun sonucu yeni hizmet sağlayıcıları sayısındaki artış, Sabit şebekelere alternatifler sağlayan ve telekomünikasyon pazarına yeni hizmet sağlayıcıları getiren mobil ve diğer telsiz hizmetlerin gelişimi, Telekomünikasyon hizmetlerinde uluslararası ticaretin gelişimi. Tüm dünya genelinde görülen liberalleşme eğiliminden Türkiye’nin uzak durma ihtimali sözkonusu değildir. Telekomünikasyon sektörü global bir sektör haline dönüşmekte ve global ortamda Türkiye’nin yerini alması için sektördeki liberalleşme eğilimine katılması ve hız vermesi gerekmektedir. 2. MEVCUT YASAL DÜZENLEMELER Türkiye’de telekomünikasyon alanında önemli değişiklikler yapan 4502 sayılı Kanun’un 2000 yılında yürürlüğe girmesinden önce, Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ)’ne verilen taahhütler arasında; temel telekomünikasyon hizmetlerindeki tekelin 31 Aralık 2005 tarihinde sona ereceği taahhüdü bulunmakta idi. Türk Telekomun ulusal ve uluslararası ses iletimini ihtiva eden telefon hizmetleri ve altyapısı üzerindeki tekel hakkının 31 Aralık 2003 tarihinde sona ereceğini hükme bağlayan 4502 sayılı Kanun ile bu taahhüt değiştirilmiştir. 2001 yılında çıkarılan 4673 sayılı Kanunda yeralan, “Türk Telekom’daki kamu payı % 50’nin altına düştüğünde, Türk Telekomünikasyon Kurumu 5 Telekom’un tüm tekel hakları 31 Aralık 2003 tarihinden önce de olsa ortadan kalkmış olur” hükmü gereğince de sözkonusu taahhüt tekrar revize edilmiştir. 4502 sayılı Kanun’un gerekçesinde, Türk Telekomun tekel hakkı konusu, “Telekomünikasyon sektörünün 2004 yılına kadar serbest rekabete açılması aynı zamanda Türkiye’nin Dünya Ticaret Örgütü çerçevesinde işleyen Hizmet Ticaretine İlişkin Genel Anlaşma doğrultusunda vermiş olduğu taahhütler gereğidir” biçiminde yer almaktadır. Türk Telekomun tekel hakkı açısından, iki noktanın vurgulanması gerekmektedir. Birincisi, telekomünikasyonun bazı alt segmentlerinde halen devam ettiği gözlemlenen doğal tekel durumudur. Ancak, bu durum teknolojik gelişmelerle giderek anlamını yitirmekte, özellikle daha yüksek ücrete tabi olan şehirlerarası ve milletlerarası görüşmelerdeki rekabet beklentisi ile birlikte, internet üzerinden ses iletimi, elektronik posta, geri arama gibi hizmetler giderek yaygınlaşmaktadır. İkinci nokta ise, Türk Telekomun biran önce rekabet ortamına hazırlanması gereğidir. Yasal tekelin fiilen ortadan kalkması ile, Türk Telekom zor duruma düşebilecek, özel sektörün karlı bulmadığı için yatırım yapmayacağı alanlarda kamu hizmetini devam ettirmek adına yapacağı her türlü faaliyet karlılıktan ve maddi kaynaktan mahrum kalacak, bu durum Türk Telekom’a ağır maddi yük getirecektir. Dolayısıyla, Türk Telekom’un biran önce liberalleşme sürecine ve serbest rekabet ortamına hazırlanması büyük önem arz etmektedir. Bunun geciktirilmesi, yasal yükümlü işletmeci olan Türk Telekom’un küresel telekomünikasyon pazarından izole olması tehlikesini de beraberinde getirebilecektir. 3. REKABET POLİTİKASI Rekabetin tesis edildiği piyasaya dayalı ekonomilerde, şirketler daha düşük fiyatlarla daha fazla veya daha kaliteli hizmetler sunarak tüketicilerin ilgisini çekmek zorundadır. Tam rekabet ortamının sağlandığı pazarlarda, rekabet politikasının uygulanması için devlet müdahalelerine gerek yoktur. Ancak hiç bir pazarda rekabet tam olarak sağlanamamakta, büyük veya iyi organize olmuş az sayıda firmanın etkin pazar güçlerini kullanarak, pazar koşullarını belirlemeye yönelik girişimleri bulunabilmektedir. Rekabetin tam uygulanamadığı koşullarda, kaynakların verimsiz kullanımı nedeniyle değerlerin israfı veya yok olması gündeme gelmektedir. Bilim çevrelerince tekel, genellikle bir piyasa aksaklığı (market failure) olarak görülmektedir. Telekomünikasyon işletmeciliği yapısı gereği genellikle tekelci bir çerçevede gelişmiştir. Rekabete açılan çoğu pazarda, yasal yükümlü işletmecinin etkin pazar gücünü rekabeti bozucu yönde kullanma eğilimleri görülmekte ve bu tür pazar hataları, regülatör ve rekabet kurumlarının başlıca uğraşlarını oluşturmaktadır. Tekelci yapıdan rekabetçi ortama geçişte, telekomünikasyonun özel durumu gereği, düzenleyici otoritenin müdahaleleri gerekebilmektedir. Çünkü, yasal yükümlü işletmecinin tekel hakkının kaldırılmış olması, rekabetin oluşması için yeterli olmamakta; yeni girişimcilerin artması için yasal yükümlü işletmecinin isteksizliğinin de aşılması gerekmektedir. Aslında yasal yükümlü işletmecilerin, aşağıda belirtilen avantajları, tekelden sonra da devam etmektedir1 : 1 H.Intven, “Telecommunications Regulation Handbook”, McCarthy Tetrault, p.5-6, 2000 Telekomünikasyon Kurumu 6 a) Altyapı imkanları kontrolü altındadır. b) Altyapının uzun süre kullanımın getirdiği tecrübe ile bakım ve işletim kolaylığına sahiptir. c) Altyapı üzerinden yürütülen hizmet çeşitliliği nedeniyle, yan hizmetlerin koordinasyonu daha kolaydır (örneğin, yerel, uzak mesafe ve uluslararası görüşmeler tek bir merkezden yönetilebilir). d) İşletmenin ya da yeni girişimlerin planlanması, kurulması ve işletilmesi daha kolaydır. e) Çapraz sübvansiyon ile kendisine rekabet alanlarında avantaj sağlayabilir. f) Yeni girişimcinin müşterileri ikna etme çabasına karşın, yılların birikimi sonucu elde ettiği yüksek bir müşteri potansiyeline sahiptir. Diğer taraftan; yeni girişimcilerin pazara girmesini zorlaştıran bir çok engel bulunabilmektedir. Bunlar arasında en yaygın olanları, devletlerin tanıdığı tekel hakları veya piyasaya girişi sınırlandıran lisanslar, birim üretim maliyetinin yeni girenler için çok yüksek olması, yüksek yatırım maliyeti, kopyalama hakkı veya patent hakkı gibi girişimcinin ihtiyaçlarını veya ürünlerini kısıtlayıcı düzenlemelerdir. Serbest rekabetin oluşması için tekel hakkının kaldırılması yeterli değildir. Bunun yanında, yasal yükümlü operatörün etkin gücünü kötüye kullanmasını önleyecek; öldürücü fiyat uygulamaları, yerel ağın kullanıma açılması, arabağlantı, çapraz sübvansiyon, muhasebelerin ayrılması, fiyat zorlamaları, birleşme veya birlikte hareket etme gibi konularda yasal düzenlemeler gerekmektedir. 4. TELEKOMÜNİKASYON SEKTÖRÜNÜN REKABETE AÇILMA GEREKÇELERİ Dünyada telekomünikasyon sektörünün rekabete açılmasında çeşitli faktörler rol oynamıştır. Son on yıl içinde telekomünikasyon ve bilgi teknolojilerinde meydana gelen gelişmeler sonucunda bugün telekomünikasyon sektörü çoğu alanda, doğal tekelci pazar statüsünü kaybetmiştir. Her ne kadar, yerel sabit hatlı telefon şebekesi sadece bir şirketin kontrolünde olsa da gelişen yeni teknolojiler bu altyapı üzerinden birden fazla firmanın çok farklı hizmet türlerini sunabilmesini mümkün kılmaktadır. Ayrıca, kablolu TV, mobil telefonlar, sabit telsiz erişim (FWA) gibi alternatif ağlar ve bu ağlar üzerinden verilebilen genişbant hizmetlerin yaygınlaşması sabit telekomünikasyon altyapısına sahip telekomünikasyon işletmecisinin tekelci konumunu ciddi biçimde sarsmaktadır2. Günümüzde artık, teknolojik olarak aynı telefon ağını birden fazla şirketin kullanması mümkün olmaktadır. Kaldı ki, dünyadaki birçok telekomünikasyon işletmecisi ve telekomünikasyon teknolojisi geliştiren üreticiler mevcut altyapıdan daha geniş bir bantta hizmet sunmayı geliştirmek için gayret sarfetmekte, yeraltına ve şebekeye fazladan yapılacak gereksiz yatırımı önlemenin çalışmalarını sürdürmektedir. Bunların en önemli örnekleri arasında sürekli geliştirilen, kısaca xDSL denilen (HDSL, ADSL, SDSL, VDSL) sayısal abone hatları gösterilebilir. 2 Kamil Yılmaz, “Türk Telekomünikasyon Sektöründe Reform: Özelleştirme, Düzenleme ve Serbestleştirme”, TESEV, Aralık 1999, http://www.tesev.org.tr/projeler/kamu_devlet_metin_tablig2.php Telekomünikasyon Kurumu 7 Hizmet çeşitliliğinin hızla arttığı günümüzde tüketiciye tek seçeneğin sunulması ve buna mahkum edilmesi, dünyadaki gelişmişliğe uyumsuzluk ve ekonominin gelişmesinin önünde bir engel olarak düşünülebilir. 1990’lı yılların başına kadar telekomünikasyon işletmecilerinden beklenen hizmetler son yıllarda ciddi oranda değişiklik ve çeşitlilik kazanmaya başlamıştır. Dünyadaki telekomünikasyon hizmetlerinden tekelin kaldırılması yasal nedenlerle değil teknolojik değişiklik ve talep çeşitliliği nedenleriyle gerçekleşmiştir. Telekomünikasyon hizmetlerinin arzla başlayan hareketi teknolojik gelişim ve taleple çeşitlenmiştir. Bu çeşitliliğin de ancak tekelin kaldırılması ile artabileceği ve dünyadaki ekonominin gelişmesinde çok önemli bir faktör olan telekomünikasyon hizmet çeşitliliğine ülkemizin duyarsız kalamayacağı aşikardır. Serbest rekabet, hizmet çeşitliliğinin yanında, rekabet ortamındaki firmaları, tüketicilere aynı hizmeti daha ucuza sunmak için verimli olmaya zorlamaktadır. Çok hızlı gelişen telekomünikasyon teknolojileri, yeni yatırımcılar, yeni işletmeciler, yani, yeni girişimciler için cazip fırsatlar yaratmakta, mevcut işletmecilerin de dinamik bir yapıya sahip olmalarını gerektirmektedir. Yeni teknolojilerin sunduğu hizmetler çok geniş bir kullanıcı kesiminin ihtiyacını karşılayacak çeşitlilikte ortaya çıkmaktadır. Telekomünikasyon hizmetleri, sadece telekomünikasyon sektörü için değil, diğer birçok endüstri girişiminin yürütülmesi için önemli bir altyapı ve kaçınılmaz bir destekleyici hizmet olarak görülmektedir. Bu kapsamda rekabetle birlikte firma bazındaki verimlilik tüm sektöre ve dolayısıyla ekonominin geneline yayılacaktır. Bilindiği gibi, telekomünikasyon hizmetlerinin ekonomi içerisindeki payı son yıllarda önemli oranda artmıştır. Bunun yanında, rekabetçi ortamda hizmet kalitesinde önemli bir iyileşmenin gerçekleşmesi de sözkonusudur. Rekabete açık pazarlarda kendiliğinden meydana gelen denetleme mekanizmasının gerçekleştirilmesinin maliyeti oldukca yüksek olmaktadır. Rekabetçi pazarın avantajlarından bazılarını sağlayabilmek için çok titiz politikalar yürütmek ve sıkı regülasyonlar uygulamak gerekebilmektedir. Özellikle temel ihtiyaçlar dışındaki telekomünikasyon hizmetlerinin hızlı gelişimi için rekabete açık pazarlar gerekli olmaktadır.3 Daha fazla rekabete açık bir telekomünikasyon pazarının oluşmasında, telekomünikasyon, yayımcılık ve kablo tv arasındaki teknoloji ve hizmet yakınsaması da etkili olmaktadır. İnternet kullanımın gelişmesi, yaygınlaşması, elektronik ticaret de dahil olmak üzere, bilgi altyapısına erişim, kullanımında etkili fiyatlandırma ile yeterli kapasiteye ulaşılmasının önemi gittikçe artmakta ve bu yakınsama daha da belirginleşmektedir. Öte yandan, iş dünyasının, iletişim altyapısının geliştirilmesine öncelik verilmesi yönünde beklentilerinin arttığı görülmektedir. 5. REKABETE GEÇİŞİN İLK ÖRNEKLERİ Ülkeler genellikle güvenlik, ekonomik gelişme ve şehir planlaması gibi konularda çok stratejik bir konumda bulunan telekomünikasyon sektörünün geliştirilmesinde ve denetiminde kamu yararını ön planda tutmuşlar ve bu nedenle de telekomünikasyon uzun süre tekel olarak kalmıştır. Sektörün rekabete açılması konusunda ilk deneyimler 1980’lerin başında ABD ve 3 Donyaprueth Krairit, “Liberalizing Development: Effects of Telecommunication Liberalization in Thailand and Philippines”, Doktora Tezi, MIT, 2001 Telekomünikasyon Kurumu 8 İngiltere’de yaşanmış, Yeni Zelanda, Avustralya, İskandinav ülkeleri ve Japonya onları izlemiştir. ABD’deki ilk uygulama, 1982’deki yasa ile, bölgesel pazar ve uzak mesafe pazarlarının ayrılması ve uzak mesafenin rekabete açılması şeklinde gerçekleşmiştir. 1996 yılında çıkarılan kanunla ise bölgesel tekeller de kaldırılarak, pazar tamamen rekabete açılmıştır. ABD’nin geçmişteki tekeli ve sektördeki en büyük şirketlerinden AT&T halen pazarda etkin bir güce sahiptir ve uzak mesafe pazarının % 48’ini elinde tutmaktadır4. İngiltere ise 1981’deki Yasa ile öncelikle terminal cihazları pazarını serbestleştirmiş ve sabit telefon konusunda bir şirkete daha lisans vererek iki işletmecinin bulunduğu (British Telecom ve Mercury) bir pazar oluşturma yoluna gitmiştir. British Telecom’un özelleşmesinden sonra, Avrupa Topluluğu Adalet Divanı ‘‘Avrupa Birliği’nin rekabet kuralları telekomünikasyon sektörünü de kapsar’’ şeklinde bir karar almış; böylece, AB bu sektörün rekabete açılmasının gerekliliğini ortaya koymuştur. Avrupa Komisyonu, 1987 yılında telekomünikasyon hizmetleri hakkında “Yeşil Belge (Green Paper)” yayımlaması ile serbestleşme sürecinin ilk adımını atmış, 1988’e kadar benimsediği birçok karar ve yönerge ile AB genelinde telekomünikasyonun rekabete açılmasına öncülük etmiştir. Avrupa Birliğinde, 1991 yılından itibaren, kablolu şebekeler başta olmak üzere pazara yeni girişimcilerin girmesine izin verilmiş, 1996 yılında ise pazara girişteki engeller kaldırılarak serbest rekabet ortamı için gerekli şartlar sağlanmıştır5. ABD ve İngiltere’nin deneyimlerine bakıldığında, düzenleyici kuruma önemli görevler düştüğü görülmektedir. Hızla büyüyen ve büyük çaplı yatırımlar gerektiren piyasada, tekelden serbestleşmeye geçiş için sadece rekabet yasası yeterli olmamaktadır. AB’de telekomünikasyon hizmetlerinin rekabete açılması çeşitli aşamalar ile gerçekleşmiştir. Pazarın tümden rekabete açılması yönergesi 1996 yılı Şubat ayında kabul edilerek, Avrupa Birliği telekomünikasyon pazarının 1 Ocak 1998’de rekabete açılması öngörülmüştür. Bu pazarda sadece 5 ülkeye (Portekiz, İspanya, Yunanistan, Lüksemburg ve İrlanda) telekomünikasyon pazarlarının rekabete hazır olmadığı gerekçesiyle, istisna hakkı verilmiştir. Bu ülkelerden en son olarak Yunanistan, 1 Ocak 2001’de bu pazarı rekabete açmıştır. 1998’den günümüze kadar, Avrupa genelinde telekomünikasyon hizmetleri pazarında rekabetin gelişmesi şöyle özetlenebilir: Avrupada tekel konumunda olan telekomünikasyon idarelerinin hemen hepsinin büyük ölçüde özelleştirilmesi ile birlikte pazar rekabete açılmıştır. Tamamen özelleştirme yapmayan ülkelerin ise bir kısmı uluslararası telefon görüşmelerini, bir kısmı ise işyeri telekomünikasyon pazarını rekabete açarak kısmen tekeli kaldırmışlardır. 2000 yılında, AB’de telekomünikasyon hizmetleri pazarının büyüklüğü 183 milyar dolar, ABD pazarının büyüklüğü ise 189 miyar dolar olmuştur. 1999’a göre %10.3 oranında büyüyen sektördeki hızlı artışta, mobil ve internet hizmetleri gibi yeni hizmetlerin gelişmesi yanında, pazarın serbestleşmesi de etkili olmuştur. 2000 yılında AB nüfusunun % 97’si tamamen 4 5 TelecomWeb Network, http://www.telecomweb.com/archive/snapshots/wireline/arch061598.html ART Annual Report, p.15, 1997 Telekomünikasyon Kurumu 9 serbestleşmiş pazardan hizmet alma duruma gelmiş ve bu da ekonomik büyümenin itici gücü olmuştur6. 6. DÜNYA GENELİNDE DEĞİŞİMLER YASAL YÜKÜMLÜ (INCUMBENT) YAPISINDAKİ 2000 yılında, bilgi teknolojileri ve telekomünikasyon endüstrisi daha önce benzeri yaşanmamış değişikliklerle karşı karşıya kalmıştır. Belki de bunlardan en önemlisi, 100 yıldan bu yana ilk kez, özel sektör katılımının olduğu yasal yükümlü sayısının devlet tekelinde olanların sayısını geçmesidir. (Bkn. Şekil 1, soldaki çizim) Şekil 1: Dengenin Özel Sektöre Doğru Kayması : 1991-2000 döneminde yasal yükümlülerin ortaklık yapısında özel sermayenin gelişimi (soldaki şekil), Bölgelere göre yasal yükümlü şirketlerini özelleştiren ülkelerin yüzdesi (sağdaki şekil) Özel Devlet 63% Ülkeler Avrupa 180 160 140 120 100 80 60 40 20 0 53% Asya-Pasifik Arap Emirlikleri 29% 74% Americas 1991 1993 1995 1999 2000 Afrika 35% Kaynak: ITU Dünya Telekomünikasyon Regülasyon Veri Tabanı 2000 Dünya çapında, 1990-1999 yılları arasında 49 ülke, telekomünikasyon operatörünü kısmen ya da tamamen özelleştirmiş, özelleştirme ile birlikte tekeli de kaldırmıştır. 1999 sonu itibariyle ise 88 ITU üyesi ülke telekomünikasyon idarelerine özel sektör katılımını sağlamıştır. Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu diğer ülkelerde ise sabit kablolu telekomünikasyon operatörleri hala kamu mülkiyetinde ve tekel konumundadır (bkn. Ek-1). Son iki yılda, tamamen ya da kısmi şekilde özelleştirilen yasal yükümlü işletmeciler ile birlikte ortaklık yapısındaki denge özel sermaye lehine değiştirmiştir. Avrupa’da 2000 yılının ortalarında 98 yasal yükümlü işletmecinin %35’i özelleştirilmiştir.7 Kamu telekomünikasyon işletmelerini (KTİ) özelleştiren ülke sayılarını inceleyerek, özelleştirme hareketindeki bölgesel farklılıkları görebilmemiz mümkündür. Bu açıdan bakıldığında, Amerika bölgesi dünya lideri durumundadır. Bu bölgedeki KTİ’lerin yaklaşık %75’i özelleştirilmiş durumdadır. Avrupa’daki ülkelerin %63’ü özelleştirme işlemini gerçekleştirirken, Asya-Pasifik bölgesinde yasal yükümlü işletmelerin %53’ü özelleştirilmiştir (Bkn. Şekil 1, sağ taraftaki şekil). Telekomünikasyon sektöründe özel sermayenin giderek 6 WTO Report, “Trade Policy Review: The European Union”, 2000 Afrika dünya çapında özelleştirmelerin %15’ine denk gelmektedir. Bu oran Asya-Pasifikte %20 ve Latin Amerika-Karayiplerde ise %24 oranındadır. 7 Telekomünikasyon Kurumu 10 artması eğilimi devam etmektedir. Örneğin Avrupa’da 10 ülke 2000 yılı sonunda ulusal taşıyıcılarının tamamını ya da bir kısmını özelleştirmeyi hedeflemektedir. Özelleştirme, doğal ve/veya hukuki tekelin yerini özel sektör tekelinin alması demek değildir. İşletmenin faaliyet gösterdiği piyasanın daha rekabetçi bir yapıya dönüştürülerek ekonomik etkinliğin arttırılması amaçlanmaktadır. Özelleştirmeler beraberlerinde tekellerin ortadan kaldırılarak sektörde serbestleşmenin sağlanmasını da getirmelidir. Tablo 1’de, AB’nin tam rekabete açılmasından sonra, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Almanya, Hollanda, İsveç ve İngiltere’ de yerel, uzak mesafe ve uluslararası sabit telefon pazarında yasal yükümlü işletmecilerin pazar payları görülmektedir. Tablo 1:Bazı Avrupa ülkelerinde yasal yükümlü işletmecilerin pazar payları (1999) DANİMARKA Yerel Görüşme Uzak Mesafe UluslarArası Yasal Yükümlü İşletmeci Payı (%) Aktif İşletmeci Sayısı Yasal Yükümlü İşletmeci Payı (%) Aktif İşletmeci Sayısı Yasal Yükümlü İşletmeci Payı (%) Aktif İşletmeci Sayısı Numara Taşınabilirliği FİNLANDİYA FRANSA ALMANYA HOLLANDA İSVEÇ İNGİLTERE 94 100 98 98 100 98 83 11 61 8 22 2 22 36 94 95 98 65 90 70 72 11 19 31 47 24 22 26 64 89 98 65 70 63 54 11 14 31 47 24 22 66 Var Var Var Var Var Var Var Kaynak: Status Report of Denmark’ s Progress, July 2000 Sektör rekabete açıldıktan sonra, bir çok yeni firma pazara girmiş bulunmaktadır. Ancak yeni firmaların sayısının artması, yasal yükümlü işletmecinin pazar payının da aynı oranda düşmesini gerektirmemektedir. Özellikle yerel görüşmelerde çoğu ülkede yasal yükümlü işletmeci pazar payını korumaktadır. Pazar paylarında en büyük azalmanın, uluslararası görüşmeler pazarında meydana gelmesine rağmen, oradaki pazar paylarında da en büyük oran halen yasal yükümlü işletmecilerde bulunmaktadır8. Pazarın rekabete açılmış olması, özellikle yerel ağ üzerinde tam rekabetçi bir pazarın oluşması için yeterli olmamaktadır. Bunun için, piyasaya girişin önündeki engellerin kaldırılması, kullanıcıya hizmet alacağı işletmeciyi seçme hakkının (carrier pre-selection) sağlanması, numara taşınabilirliği (number portability) ve yerel ağın kullanıma açılma (unbundling) zorunluluğu gibi düzenlemeler gerekmektedir. Tekel olarak özelleştirilen işletmecilerde alıcılar, tekelin çok uzun süre devam ettirilebileceğine inanmadıkları için gelecekte elde etmeleri gereken kazanca biran önce ulaşma eğilimi taşımaktadır. Bunu yaparken, serbestleşmeye giden her adıma karşı direnç 8 Status Report of Denmark’s Progress, July 2000 Telekomünikasyon Kurumu 11 göstermektedirler. En kötü sonuçlardan birisi, şirketin rekabetçi ortamda oluşacak fiyattan satılmasından sonra, tekel olarak kalmasına ve tekelci tarifelere izin vermek olmaktadır. Aradaki fark, şirketin özelleştirilmesinden elde edilecek gelir ile kapatılsa bile, esnek fiyatlı hizmetlerde tekelci fiyatlandırma, devletin vergi gelirleri için en verimsiz uygulama olmaktadır.9 Amaç geliri artırmaksa, bu KDV oranlarında yapılacak artışla sağlanabilir. Telekomünikasyon sektörünün hızla büyümesi ve yaygınlaşması açısından, yüksek telekomünikasyon tarifelerinden, mümkün olduğunca kaçınılması gerekmektedir. Bu yüzden verilecek lisanslarda (kıt kaynak tahsislerinde) uygulanacak ihale yöntemleri ile elde edilecek gelirler de, vergileri artırmaktan daha yararlı olacaktır. 7. DÜNYADA SERBESTLEŞME EĞİLİMLERİ Dünya Ticaret Örgütü anlaşması ve 1998’de Avrupa Birliği’ndeki serbestleşme hareketlerinden sonra pazarlarını rekabete açan ülkelerde pazar gelişimi ve performansı incelendiğinde, rekabete geçişin ilk etkileri pazarın büyümesi ve fiyatların düşmesi biçiminde olumlu olarak görülmektedir10. 1999 yılı itibariyle, • 1998 yılında 30 OECD ülkesinin çoğunda gerçekleştirilen reformlarla, toplam gelirler itibarıyla OECD piyasasının yüzde 96’sı rekabete açık hale getirilmiştir. Geriye kalan % 4’lük grupta Çek Cumhuriyeti, İrlanda, Macaristan, Polonya, Portekiz ve Türkiye bulunmaktadır. Burada dikkat çeken en önemli konu; 2001 yılı sonunda, tekelin devam ettiği tek OECD ülkesinin Türkiye olacağıdır. OECD ülkelerindeki son durum bir sonraki bölümde ayrıntılı olarak ele alınmıştır. • 180 ITU üyesi ülkede serbestleşmenin durumu aşağıdaki gibi özetlenebilir : % 27’si temel hizmetler piyasasını, % 40’ı kiralık hatları, % 67’si mobil telefon hizmetlerini, % 72’si internet hizmetlerinden ses taşımayı, % 85’i kablolu TV hizmetlerini rekabete açmıştır. • Dünya Ticaret Örgütü’nün yayınladığı, 69 ülkeyi kapsayan referans belgesinde (reference paper) ülkelerin çoğunun (60 ülke) ses iletimini içeren tekelleri kaldırma taahhüdünde bulundukları belirtilmektedir. Tekelin tamamen kalktığı ya da belirli bir tarihe kadar tamamen kaldırılacağının vaat edildiği ülkelerin, iletişim hizmetlerine göre dağılımı aşağıdaki gibidir11: yerel hizmetler şehirlerarası iletişim uluslararası hizmetler telefon hizmetlerinin tekrar satışı : 55 ülke : 52 ülke : 56 ülke : 42 ülke Rekabete geçilmesinden hemen sonra bazı ülkelerde, serbest pazarın kazançları kısa sürede tam olarak görülememiştir, çünkü ülkelerin çoğundaki uygulamalarda, düzenleyici 9 David M. Newbery, “Privatization, Restructuring, and Regulation of Network Utilitties”, MIT Press, 1999 OECD Report “A Review of Market Openness and Trade in Telecommunications”, 1999 11 Dünya Ticaret Örgütü Raporu, http://www.wto.org/english/news_e/pres97_e/bt-summ3.htm 10 Telekomünikasyon Kurumu 12 kurumların yapısından kaynaklanan bir takım problemler, beklenen sonuçları geciktirmiştir. Pazara girmek isteyen işletmecilerin önündeki engellerin kaldırılması, yasal yükümlü işletmecinin veya daha önce giren diğer işletmecilerin yeni girenlere sıcak bakmaması sonucu ortaya çıkan anlaşmazlıkların zamanında giderilmesi, serbest pazar şartlarını belirleyen ve devamı için gerekli önlemleri içeren yasal düzenleme ve yönetmeliklerin gecikmeden devreye girmesi gibi düzenleyici kurum faktörleri serbestleşmenin gelişiminde etkili olmaktadır. Telekomünikasyonda rekabetin ilerlemesinin, pazarın büyümesi ve gelişmesi üzerindeki etkileri olumlu olmuştur. Örneğin telekomünikasyon gelirleri, önceki tekel şirketler de dahil olmak üzere artmıştır. Serbesleşmenin gerçekleştiği ilk zamanlar olan 1997 ile 1998 karşılaştırıldığında, bazı ülkelerde yasal yükümlü işletmecilerin gelirlerindeki değişim aşağıdaki gibi gerçekleşmiştir. France Telecom (Fransa)’ un gelirleri, Telenor (Norveç)’ un Swisscom (İsviçre)’ un Belgacom (Belçika)’ un Deutsche Telecom (Almanya, ilk 6 ayda)’ un % 5.3, % 11.2, % 5.1, % 5.9, % 3.4 oranlarında artmıştır12. Serbestleşme ile birlikte fiyatlarda meydana gelen düşmeler sonucunda, toplam gelirlerin azalacağı izlenimi doğsa da, ülkelere bağlı olarak, gelirlerde meydana gelen artışın çoğu, rekabet nedeniyle fiyatlardaki düşüşün de etkisiyle, pazar hacminin büyümesi sonucu ortaya çıkmıştır. Buna ek olarak özellikle yasal yükümlü işletmeciler için, arabağlantı ve diğer taşıyıcı hizmetleri yoluyla yeni genişleme alanları ortaya çıkmıştır. Mobil telefonlardaki sürekli büyüme de PSTN trafiğini ve gelirlerini arttırmıştır. Rekabetin başladığı ülkelerde, fiyatlar, özellikle yurtiçi uzak mesafe ve uluslararası hizmetler ile kiralık hatlarda kullanıcı yararına düşmüştür. Bunlar olurken, eski tekel işletmecilerinin asgari evrensel hizmetlerin olumsuz yönde etkileneceğine dair iddiaları da gerçekleşmemiştir. Tam tersine, bir takım işletmeciler, özellikle de hakim konumdaki işletmeciler, yerel pazarda cazip fiyatlandırma yapıları gerçekleştirmiş, sonuç olarak yerel görüşmelerdeki ortalama fiyatları çoğunlukla düşürmüşlerdir. Avrupa’da özellikle 1998 sonrası piyasaya yeni giren işletmecilerin sayısı belirgin biçimde artmıştır. Lisans rejimlerindeki farklılıklar nedeniyle, sağlıklı bir kıyaslama yapmak zor olsa da, 1998’de pazarın rekabete açılmasından sonra, ülkelerdeki lisanslı işletmeci sayıları hızla artmıştır.13 (Bkn. Tablo 2) Serbestleşme sonunda bariz olumlu gelişmeler olurken; ülkelerdeki diğer uygulamalar serbestleşme ve telekomünikasyon sektörünün gelişiminde etkili olmaya devam etmişlerdir. Örneğin, serbestleşmenin yukarıda belirtilen faydaları görülürken, ülkelerdeki - düzenleyici kurum performansı, - yerel ağlarda rekabetin oluşması için yeterli işletmecinin bulunmaması, - arabağlantı, 12 13 OECD Report “A Review of Market Openness and Trade in Telecommunications”, 1999 Ibid. Telekomünikasyon Kurumu 13 - tarifeler, - transmisyonda geçiş önceliği ve - yabancı mülkiyet kısıtlamaları gibi konular rekabetin oluşmasında veya rekabet politikasının başarıya ulaşmasında önemli faktörler olmaya devam etmişlerdir. Serbestleşmeye geçmek isteyen ülkelerin karşılaştıkları bir sorun da yasal yükümlü işletmeciye tanınan uzun süreli tekel hakları olmuştur. Bu işletmecilerin özelleştirilmesi sırasında cazibesini artıracağı düşüncesiyle hareket edilmiştir. Özelleştirmeden sonra telekomünikasyon pazarını serbestleştirmek isteyen ülkeler, bazı sıkıntılar yaşamış ve mevcut işletmecilere bir takım destek ve tavizler vermek zorunda kalmışlardır. 14 15 16 17 Günümüzde bu eğilim tamamen terkedilmiştir. İşletmeler sahip oldukları tekel haklarıyle değil verimlilikleriyle değerlendirilmektedir. 8. OECD ÜLKELERİNDE SON GELİŞMELER OECD ülkelerinde, sabit telekomünikasyon şebekelerinden sunulan hizmetlerde, özellikle de yerel ses hizmetleri ve yerel erişim konusunda rekabetin yaygınlaşması süreci yavaş ilerlemektedir. Bunu etkileyen faktörler arasında, sektördeki düzenlemelerin, pazardaki değişiklikleri önceden öngörerek değil, ortaya çıktıklarında tepki olarak belirlenmesi, alternatif altyapı inşasının zorluğu, uzun yıllar boyunca yasal yükümlü işletmeciden hizmet almaya alışmış müşterilerin kazanılmasındaki güçlük sayılabilir. Ancak elektronik ticaretin beklenen olumlu etkisiyle birlikte, ekonomik boyutun büyüklüğü ve rekabetçi pazarların oluşturulmasının önemi şu an geçmişe göre çok daha önemli hale gelmiştir18. Düzenleyici kurumlar, özellikle 2000 yılı boyunca ağırlıklı olarak, yerel ağın kullanıma açılması zorunluluğuna ilişkin politikalar oluşturmuşlar ve yerel erişimde rekabetin hızlandırılması üzerine yoğunlaşmışlardır. Bunun yanında, özellikle kablolu TV altyapısı gibi alternatif altyapı seçeneklerine açık erişimin sağlanması gibi hizmetlerde 2000 yılında verilen lisansların çokluğu da dikkat çekmektedir. Verilen lisanslar ağırlıklı olarak sabit telsiz erişim ve UMTS lisanslarından oluşmakta ve bu lisanslarla uzun vadede rekabetin artması planlanmaktadır. Bu arada, telekomünikasyon ve yayıncılık arasındaki yakınsama konularına verilen önem azalırken, elektronik ticaret ve internet erişimi, kamunun ve politika belirleyicilerin daha fazla dikkatini çeken konular olmuşlardır. Tüm OECD ülkeleri, telekomünikasyon pazarlarını rekabete açma prensibi üzerinde anlaşmış olmalarına rağmen, OECD ülkelerinde rekabetin sağlanması süreci henüz tamamlanamamıştır. 1998 sonunda 6 OECD ülkesinde tekeller devam ederken, 2001 yılı başında sadece Türkiye ve Macaristan tekelin devam ettiği 2 OECD ülkesi olarak kalmışlardır. 1 Ocak 2001 tarihi ile pazarlarını serbest rekabete açan Çek Cumhuriyeti, Yunanistan ve Polonya’da uygulamaya konulan, etkin rekabetin sağlanmasına yönelik politikaların etkilerini gözlemleyebilmek için belirli bir sürenin daha geçmesi gerekmektedir. 14 “Full liberalisation of Telcommunications Market”, Policy Digest, v.04, 2000 Telecommunications Online : http://208.220.133.42/issues/200007/tci/singapore.html 16 India News : http://india.internet.com/news/article/0,1942,1281_452211,00.html 17 Armenian Service : http://www.rfel.org/bd/ar/reports/archives/2000/08/080800.html 18 OECD Communications Outlook 2001 15 Telekomünikasyon Kurumu 14 Tablo 2’de sabit telekomünikasyon ağları üzerinden hizmet sağlayan işletmeci sayıları gösterilmektedir. Sözkonusu ağların ve pazara yeni giren işletmecilerin gelişimi genellikle çok uzun sürebilmektedir. Çoğu AB ülkesi olan ve 1998’de pazarı rekabete açan ülkelerde işletmeci sayılarındaki artış belirgin seviyede yüksektir. Örneğin Almanya’da sabit PSTN lisanslı işletmeci sayısı 2000 yılı ortalarında 173’e ulaşmıştır ve Almanya nüfusunun dörtte birinden fazlası alternatif bir erişim ağı işletmecisine erişebilmektedir. Rekabetin çok daha ileri boyutta olduğu ABD’de ise, nüfusun % 93’ü en azından 3 farklı işletmeciye, % 33’ü ise 6 veya daha fazla işletmeciye ulaşabilmektedir. Uzak mesafe pazarlarında rekabet politikası yerel ağ pazarındakinden çok daha başarılı olmuştur. Bunun en önemli nedenleri arasında, nispeten daha az yatırım gerektirmesi, fiyat esnekliği yüksek olan tüketicilere hitap etmesi ve tüketicilerin hizmet sağlayıcılarını çok kolay biçimde değiştirebilmelerini sağlayan teknoloji sayılabilir. Pazar yapısının sağlıklı gelişiminin düzenleyici kurumlar tarafından takip edilmesi çok önemlidir ve bu konu çoğu kurum tarafından dikkate alınmamaktadır. Ayrıca, çoğu zaman pazarı takip edecek gerekli veri toplanamamaktadır. Rekabetin başlamasından sonra, yeni işletmeciler ulusal uzak mesafe pazarında büyük pay sahibi olmuşlardır. Örneğin pazarını 1998’de rekabete açan Almanya’da pazara yeni giren işletmeciler % 40’lık pazar payına ulaşmışlar ve daha önce rekabete açılan İngiltere pazarından bile daha yüksek bir oran yakalamışlardır. Uzak mesafeye benzer olarak uluslararası hizmetlerdeki rekabette de hızlı bir gelişme görülmüştür. Ancak, yerel telekomünikasyon erişimi ve hizmetleri pazarındaki rekabet, diğerlerine oranla daha yavaş gelişmektedir. Buna rağmen, İngiltere’de piyasaya yeni giren işletmeciler yerel pazarın % 15’ini ele geçirmeyi başarmışlardır. Bunun yanısıra, rekabet öncesi yapıda, her eyaletinde bir tekel işletmecisi bulunan Kanada’da yerel ağda rekabetin genişlemesi çok daha zor olmuştur. Serbestleşmenin artması ile kullanıcılar, temel hizmetleri daha hızlı, daha ucuz ve daha yüksek kalitede almaya başlamışlardır. Örneğin İskandinavya’da uzak mesafe ücretleri kavramı ortadan kalmış, yerel çağrı ücretleri bütün yurtiçi görüşmelere uygulanmıştır. Uluslararası ücretlerde de benzer biçimde iyileşmeler tespit edilmiştir. Bunlara en iyi örnek Eylül 2000’de, serbestleşmeden sadece 3 yıl sonra, Alman kullanıcılar, çeşitli Avrupa ülkelerine, Kanada ve ABD’ye dakikası 1994 yılında 1,19 ABD doları, 1996 yılında 0.76 ABD doları olan uluslararası görüşmelerini 0,04 ABD dolarına yapmaya başlamışlardır.19 Bir başka deyişle 1996-2000 yılları arasında fiyalar % 95 oranında azalmıştır. İtalya’da, Telecom Italia firması, “Teleconomy No Stop” opsiyonu ile sınırsız yerel ve uzak mesafe görüşmelerini aylık 53.30 ABD doları karşılığında sunmaktadır. Sözkonusu ücretlendirmeler, telekomünikasyon sektörünün geleneksel fiyatlandırılmasında dikkate alınan mesafe ve süre kavramlarının etkinliğini kaybettirmektedir. 19 OECD Communications Outlook 2001 Telekomünikasyon Kurumu 15 Tablo 2: OECD ülkelerinde sabit telekomünikasyon sistemlerindeki işletmeci sayıları ve pazar payları Lisanslı işletmeci sayıları Ülkeler Sabit PSTN işletmecisi Ses içermeyen altyapı veri yok 250 veri yok 21 13 2 veri yok veri yok 14 103 5 veri yok veri yok 80 veri yok veri yok veri yok veri yok 2 10 8 veri yok 71 12 veri yok 12 ABD 1965 Almanya 173 Avustralya 40 Avusturya 65 Belçika 19 Çek Cumh. Tekel henüz kalktı Danimarka veri yok Finlandiya 126 Fransa 49 Hollanda veri yok İngiltere 487 İrlanda 46 İspanya 75 İsveç 30 İsviçre 96 (altyapı dahil) İtalya veri yok İzlanda 3 Japonya 215 Kanada 148 Kore 4 Lüksemburg 9 Macaristan Tekel 2001 sonunda kalkacak Meksika 34 Norveç 41 Polonya 53 (yerel) Portekiz 19 Türkiye Tekel 2003 sonunda kalkacak Yeni Zelanda veri yok veri yok Yunanistan Tekel henüz kalktı 3 Kaynak: OECD Communications Outlook 2001 Yeni giren işletmecilerin (%) Pazar payları (1999) Ulusal uzak Uluslararası Yerel mesafe 62.9 veri yok 5.44 40 40 1 16.4 42.9 3.97 15.0 veri yok 1.8 veri yok veri yok 0 0.9 0 0.34 43.7 0.37 62.1 48.5 0.35 20 27.1 0 16 15 0.1 33.4 54.6 15.4 veri yok veri yok 2.4 14.3 12.9 1.7 14 38 1 20 20 veri yok 15 32 0 4 5 0 veri yok 42.5 veri yok 27.9 57 29 10 38 0.3 veri yok veri yok 0 0 0 0 27.8 25.1 0.45 12 27 0.4 0 0 5.3 0 0 0 0 0 0 veri yok veri yok 3.5 0 0 0 İngiltere’de yerel erişim pazarında artan rekabet yasal yükümlü işletmecilerin uygulamaya başladığı yeni tarife seçenekleriyle belirginleşmiştir. 2000 yılının Aralık ayında British Telecom, konuşma trafiğinin düşük olduğu zaman dilimlerinde sınırsız yerel görüşme imkanını 24.07 ABD dolarına kullanıcılarına sunmuştur. BT’nin tarifesi, Telecom Italia’nın seçenekleri gibi yerel ve uzak mesafenin bütünleştirilerek tek tarife halinde sunulması gibi olmamıştır. BT, Internet Servis Sağlayıcılık (ISS) ücretini hariçte tutarak, sınırsız telefon ve internet erişimi hizmetini trafiğin düşük olduğu zaman birimleri için aylık 28.89 ABD dolarına kullanıcılarına sunmuştur.20 Yeni tarife yapıları değişik pazar kesimlerinde yaşanan sıkı rekabet sonucu oluşmuştur. İngiltere’den ve ABD’den herhangi bir yere yapılan aramanın yerel bazda ücretlendiriliyor olması, servis ücretlerinin ucuzlamasının ve telekomünikasyon işletmecileri arasında artan rekabetin bir göstergesidir. Diğer taraftan, rekabetin yaşanmadığı bazı kesimlerde, ücretlerde bir artışın yaşandığı da gözlenmektedir. 20 OECD Communications Outlook 2001. Telekomünikasyon Kurumu 16 Çoğu sabit şebeke işletmecisi, sektörde yaşanan sıkı rekabetten dolayı kar miktarlarındaki azalmaları sabit ücretleri arttırarak telafi etme arayışına girmiştir. Temel hat kira ücretlerinde yapılan artışlar telekomünikasyon sektöründe tartışılan en önemli konulardan birisi olmuştur. 2000 yılına kadar, OECD ülkelerinde, trafiğin yoğun veya düşük olduğu saatlere göre, internete sınırsız erişim sağlayan ülke sayısı 12’ye yükselmiştir. İtalya, Polonya ve İsviçre gibi ülkelerde piyasaya yeni giren telekomünikasyon taşıyıcıları zamandan bağımsız ücretlendirme (unmetered pricing) yöntemini piyasaya uyarlamıştır. Ayrıca, birçok ISS, yasal yükümlü telekomünikasyon taşıyıcılarının yapamadığı, zamandan bağımsız ISS’lik hizmetlerini vermeye başlamıştır. Sektörün yüz yüze geldiği en önemli konulardan biri de sayısal bölünme (digital divide) olmuştur. Gelişmekte olan ülkelerde üzerinde durulan en önemli konu, haberleşme teknolojilerinin sunduğu ekonomik ve sosyal gelişmelerden herkesin aynı anda yararlanabilmesi, en temel bağlantıya erişimin nasıl genişletileceği olmaktadır. Bu kapsamda, serbest pazarda meydana gelen değişikler çok önemlidir. Bugüne kadar yüksek hızlı erişimin en büyük gelişimi altyapı pazarında olmuştur. Bu konuda ABD ve Kore’de çok başarılı çalışmalar yapılmış, xDSL bağlantısı için çok yüksek yayılım oranlarına ulaşılmıştır. Bunun yanısıra, rekabet alternatifinin olmadığı pazarlarda (örneğin, kablo, modem vb. sağlayıcılar veya kendi altyapıları ile çoklu DSL sağlayıcılar veya yerel ağın kullanıma açılmaması) hizmetlerin üretimi çok yavaş ilerlemektedir. Aynı zamanda, OECD üyesi olmayan bir çok ülke, sayısal bölünmeyi önlemek için, önemli oranda rekabeti kullanmaktadır. Örneğin, rekabetin altyapı erişiminin sağlanması için de tanımlandığı Sri Lanka’da, telekomünikasyon hizmetlerine erişim, serbestleşmeyi takip eden 3 yıl içinde üçe katlanmıştır. Daha da ötesi, bu süreç zarfında, başkent dışındaki kırsal kesimlere önemli miktarda hat ilavesi gerçekleştirilmiştir21. 9. TELEKOMÜNİKASYON HİZMETLERİNDE REKABET 9.1. Temel Telekomünikasyon Hizmetlerinde Rekabet Dünya genelinde temel telefon hizmetlerindeki rekabet, evrensel pazar yapısının içine hala girememekle beraber, bu konuyu ele alan ülke sayısı 1990 ortalarında bir düzine iken bugün 50’yi geçmiştir. 20’nin üzerinde Avrupa ülkesi, yerel temel hizmet pazarlarında rekabete izin vermiştir. (Bkz. Şekil 2, soldaki şekil) Pazar liberalizasyonunun derecesi dünyanın farklı bölgelerinde değişkenlik arz etmektedir. Örneğin Avrupada altı ülke 1999 ortaları ile 2000 ortaları arasında temel telekomünikasyon hizmetlerini rekabete açmıştır, bu pazar bölümünde tüm Avrupa ülkelerinin yarısında rekabet sağlamıştır (Bkz. Şekil 2, sağdaki şekil). Sonraki yıllarda artan sayıdaki ülkenin temel telekomünikasyon hizmetlerini rekabete açmayı planlamasıyla birlikte Avrupa kıtasında rekabet en güçlü pazar modeli haline gelecektir. 21 Ibid. Telekomünikasyon Kurumu 17 Şekil 2. Temel Hizmet Rekabetine Kapıların Açılması Dünya genelinde temel telekomünikasyon hizmetlerinde rekabete izin veren ülkelerin sayısındaki artış, 1995-2000 (soldaki şekil), Bölgelere göre temel telekomünikasyon hizmetlerinde rekabetin sağlandığı ülkelerin yüzdesi, 2000 (sağdaki şekil) Lokal Uluslararası Uzun Mesafe Ülkeler 60 49 39 36 40 0 Duopol Rekabet 100% 80 20 Monopol 68 80% 57 53 60% 40% 18 20% 16 13 0% Afrika 1995 1997 2000 Americas AsyaPasifik Arap Ülkeleri Avrupa Kaynak: ITU Dünya Telekomünikasyon Göstergeleri Veri Tabanı Diğer taraftan, Arap bölgesindeki ülkeler rekabetin tanıştırılması hususunda daha temkinli davranmışlardır. Ancak bu durumun değişeceğine dair göstergeler vardır, çünkü bir grup ülke DTÖ’ye verdikleri taahhütler çerçevesinde pazara girişlerini önümüzdeki on yıl içerisinde kolaylaştırmak durumundadır. Fas, piyasalarını 2002 yılında tamamiyle liberalize etmeyi planlamaktadır. Ürdün mobil hizmetlerdeki duopol yapısını 2004 yılında sonlandırmayı ve 2005 yılında da pazarını tamamen rekabete açmayı planlamaktadır. Tunus rekabet aşamalarını belirlemiş olup, 2003 yılında temel telekomünikasyon hizmetlerinde rekabeti sağlamayı hedeflemektedir. 2000 yılının sonunda, Umman DTÖ’ne katılan en son ülke olmuş ve üyeliğe katılım paketinde telekomünikasyon sektörünün rekabete açılmasına ilişkin taahhütlerde bulunmuştur. Amerika bölgesinde daha fazla liberalleşme hareketleri görülmektedir. Bölgedeki ülkelerin %63’ü temel telekomünikasyon hizmetlerinde tekel konumunu korumakla beraber, özelleştirme esnasında garanti edilen pazardaki tekel konumluğu birkaç yıl içerisinde sona erecektir. Ancak Karayip ülkelerinin çoğu birden fazla işletmeciye pazarlarını açma konusunda hala temkinli davranmaktadır. Asya-Pasifik bölgesinde, analistlerin tahminine göre geçmişte olduğu gibi serbestleşme yavaş fakat istikrarlı bir şekilde gerçekleşecektir. 2000 yılında bölge pazarlarının üçte ikisinde hala tekel konumu hakim durumdadır. Genel olarak telekomünikasyon işletmeciliğinde rekabetin sürekli artmasına rağmen, temel telekomünikasyon hizmetlerinde tekel yaklaşımları 1998/1999’lara kadar devam etmiştir. Bazı ülkelerde, temel telekomünikasyon hizmetlerinin rekabete açılmasında öncelik rekabet olanaklarının sınırlı olduğu yerel görüşmelere verilmiş, böylece, maliyetin düşük, karın yüksek, dolayısı ile rekabetin cazip olduğu uzak mesafe ve uluslararası görüşmelerin rekabete açılma Telekomünikasyon Kurumu 18 oranı biraz daha düşük kalmıştır22 (Bkn. Şekil 2. Temel Hizmet Rekabetine Kapıların Açılması, soldaki şekil). Kar oranlarının yüksekliği nedeniyle en büyük rekabet uluslararası telefon haberleşmesi pazarında görülmekte ve rekabetin gelişmesi daha kolay gerçekleşmektedir. İşyeri pazarı (Business Telecom Market) trafiğin yüksek olduğu, bu nedenle karlılığın da yüksek olabileceği bir pazar olması nedeniyle rekabetin çok olduğu bir alan olmaktadır. Şehirlerarası görüşmeler ise diğerlerine oranla daha az rekabetin olduğu ancak hızla geliştiği bir kesimdir. Şehir içi ve kırsal konut abonelerinin gerçekleştirdiği görüşmeler (residental local communications) ise maliyetlerin fazla olduğu karlılığın az olduğu dolayısıyla rekabetin kolay gelişmediği bir alan olarak karşımıza çıkmaktadır. Buralarda rekabeti artırmak ve gelişmeyi sağlamak için AB yeni önlemler almakta, ayrıca ülkeler de kendi telekomünikasyon idarelerince bu doğrultuda yeni düzenlemeler yapmaktadır (Bu alanda hizmet veren işletmeciye fondan para aktarılması gibi). Özellikle gelişmekte olan ülkelerin yerel hizmetlerde rekabete izin verirken, daha karlı olan uzak mesafe ve uluslararası hizmetlerde tekeli sürdürdükleri görülmektedir. Bu stratejinin arkasında yatan gerçek ise yerel ağda ağın genişletilmesinin zorluğu yanında, uzak mesafe ve uluslararasında yatırım giderlerinin düşüklüğü ve yüksek kazançların söz konusu olmasıdır. Gelişmekte olan ülkeler, yerel ağ pazarlarını rekabete açarak, yerel seviyedeki altyapı kurmanın ağır yükünü paylaşacak özel yatırımcıyı çekmeyi planlamışlardır. Bunu yaparken de uzak mesafe ve uluslararası hizmetlerdeki yüksek kazançları da koruyarak bu yatırımları desteklemeyi düşünmüşlerdir. Gelişmekte olan ülkelerde yerel altyapının yavaş gelişmesinin de gözlenmesiyle bu stratejinin bir nevi çapraz sübvansiyon olup olmadığı tartışılmaktadır. Avrupa Birliğinin kararından sonra Avrupa, temel hizmetlerin en yüksek oranda rekabete açıldığı bölge olmuştur. Buna rağmen, 1999 ortalarında, Avrupa genelindeki 53 ülkeden 25 (% 47)’ i yerel hizmetler pazarını rekabete açmışken uluslararasında % 61, ulusal uzak mesafede de % 65 oranında tekelin devam ettiği görülmektedir. Bu oranlar hızla değişirken, yerel hizmetler pazarında serbesleşme oranı hep daha yüksek olmaktadır23. 9.1.1 Uluslararası Görüşme Hizmetlerinde Rekabet Temel hizmetlerdeki rekabetin ülkelerin % 60’ıyla sınırlanmış olduğu gerçeği KTİ’lerin ve diğer yasal yükümlü taşıyıcılarının yeni teknoloji ve hizmetlerin getirdiği tehditlerden korunduğu şeklinde algılanmamalıdır, bunların çoğu varolan şebekelerden hatta regülasyon sınırlamalarından kaçınmak için kullanılabilir. Örneğin uluslararası telefon iletişimi yeni ve daha ucuz servislerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Uluslararası geri arama hizmetleri, refile trafik ve IP telefon, geleneksel uluslararası ses trafiği ve gelir şekillerine en önemli tehditler olarak ortaya çıkmaktadır. 22 23 ITU, “Trends in Telecommunication Reform 1999”, p.15 ITU, “Trends in Telecommunication Reform 2000”, p.1-1 Telekomünikasyon Kurumu 19 Örneğin, Kolombiya’da 1999 yılında ses trafiğinin önemli bir kısmı internet protokolü üzerinden veri trafiğine aktarılmıştır. Bu eğilime en iyi kanıt, Kolombiya hükümetinin 20 katma değerli işletmeciyi kapattıktan sonra, uzun mesafe işletmecilerinin –Telekom, EBT ve Orbiteltrafiğinde görülen artıştır. Bu işletmeciler kapatıldıktan sonra, ABD’ye giden trafik % 50 oranında artmıştır.24 9.1.2 Pazar Konsolidasyonu Uluslararası geçiş sorunu özellikle gelişmekte olan ülkeleri temel telefon hizmetleri konusunda etkilemiştir. Ancak şu anda tüm dünya uygulamalarını etkileyen başka bir eğilim ortaya çıkmıştır: Dünyadaki pazarların rekabete açılması şirket birleşmelerine ve devralmalarına da hız vermiştir. Dikey ve yatay entegrasyonlar, tüm dünyadaki regülatörlerin, hükümetlerin ve piyasa oyuncularının üzerinde durduğu önemli bir konu haline gelmiştir. 1990’lı yılların sonunda, global konsorsiyumlardaki artış bazı endüstri analistlerinin global telekomünikasyon pazarının sadece üç ya da beş taşıyıcı tarafından idare edileceği yönünde bir gelişme olacağını tahmin etmelerine yol açmıştır. Ancak 2000 yılının ortalarında, bu durumun gerçekleşmesinin mümkün olmadığı netleşmiştir. Global şirketlerden bazıları birleşme durumunda ayakta kalmanın zor olduğunu görmüşlerdir. Birbirine eşit olmayan kaynakları, birbirine rakip faaliyetleri ve genellikle birbiriyle çatışan çıkarları olan ortaklar arasındaki karmaşık ilişkilerden dolayı birleşmelerin çabuk dağılmaya maruz kaldıkları açığa çıkmıştır. Düzenleyici kurumlar pazardaki etkin rekabeti bozacağını düşündükleri “büyük birleşmeler”i engellemekte aktif rol üstlenmiştir. Genellikle ABD ve AB’deki rekabet otoriteleri farklı piyasaların gelişmesini yok edecek ya da yavaşlatacak potansiyel birleşmelere karşı uyanık kalmışlardır. WorldCom ve Sprint arasında planlanan birleşmeye engel olunması, America Online ile Time Warner arasındaki birleşmede ortaya çıkan sorunlar belki de rekabet otoritelerinin son zamanlardaki faaliyetlerine en iyi örnektir.25 Pazar yoğunlaşmalarından – bunun sonucu rekabet karşıtı davranıştan - kaçınmanın belki de en iyi yolu pazara girişteki engelleri azaltmaktır. Örneğin, İngiltere’de çeşitli piyasalarda British Telecom ile rekabet halinde olan 50’den fazla hizmet sağlayıcısı bulunmaktadır. Elektrik 24 Regülasyon kurumlarının bir problemi özellikle uzun mesafe trafikleriyle ilgili bilgiye sahip olamamasıdır. Başlangıçta, Telecom (Kolombiya) bu bilginin sır olduğunu düşünüyordu ve bu durum doğru ve gerçekçi bilgiyi sağlayacak tarihi bilginin elde edilmesini güçleştiriyordu. Bu alandaki sorumluluk daha sonra Haberleşme Bakanlığı, Telekomünikasyon Regülasyon Komisyonu (TRK), Kamu Hizmetleri Yönetim Ofisi gibi çeşitli kurumlar arasında dağıtılmıştır. Bu kurumların verileri işlemek ya da raporlar hazırlamak için yerleşmiş bir yapısı bulunmamaktadır. Son zamanlarda yapılan reformlar bu konuya kurumsal bir açıklık getirmiş, TRK’ya sektördeki verilerin toplanması ve Haberleşme Bakanlığı ile diğer katılımcılara ise bu konuya destek verilmesi görevi verilmiştir. TRK şu anda önemli bir görev üstlenmiş olup, çalışmaları sektöre çok faaydalı olacaktır. 25 ABD hükümeti –Adalet Bakanlığı aracılığıyla- 2000 yılının ortalarında WorldCom Inc.’in uzun mesafe telefon şirketleri arasında AT&T Company’den sonra 2. ve 3. sırada yeralan Sprint Corp. Worldcom ve Sprinti 120 milyar dolara satın alma önerisini engelledi. Bu şirketler İnternet Omurgası olarak bilinen online trafiği taşıyan iki büyük uluslararası şebekeyi işletmektedir. Hükümet, bu birleşmenin temel ve internet hizmetleri piyasasında tek bir şirketin rol almasına neden olarak rekabete zarar vereceğini tartışmıştır. Avrupa Komisyonu da birleşmenin ilk inceleme safhasında endişelerini dile getirmiş ve birleşmenin “online müzik sunumu, müzik yazılımı, internete numara çevirmeli giriş, internete genişbantla giriş ve entegre genişbant içerik pazarlarına odaklanarak hakim durumda olmasının sözkonusu sektörlerdeki rekabeti azaltacağını” belirtmiştir. Telekomünikasyon Kurumu 20 ve gaz sektöründe faaliyet gösteren Brtish Gas varolan 35 milyon müşterisine çok geniş bir yelpazede hizmet verebilmek amacıyla 2000 yılının ikinci yarısında telekomünikasyon sektörüne girmiştir. Şirketin halihazırda son kullanıcılara ulaşan donanımları bulunmakta ve bu nedenle British Telecom’un yerel ağ darboğazına alternatif bir kaynak teşkil etmektedir. Rekabetin gelişmesi sadece pazara giriş engellerinin azaltılması ya da birleşmelerin ihtiyatlı bir şekilde incelenmesiyle sağlanamaz. Aynı zamanda etkin arabağlantı politikalarının da uygulanması gerekir. Dünya düzeyindeki regülatörler, gittikçe artan oranda zaman ve kaynak harcayarak arabağlantı hususlarını çözmeye çalışmaktadır. 9.2. Mobil Hizmetlerde Rekabet Mobil hizmetler dünya genelindeki ses telekomünikasyon pazarlarını kökünden değiştirmektedir. Global şebekeye, daha önce hizmet götürülmeyen tüketicileri getirmekle kalmayıp, ön ödemeli kartlar gibi çeşitli pazarlama ve fiyatlandırma tekniklerini de sunmaktadır. Bu süreçte, mobil hizmet sağlayıcılar geleneksel sabit telefon hizmetlerinin felsefesini ve pazar yapısını değişmeye zorlamaktadır. Mobil hizmet piyasaları başından beri özel mülkiyete ait şebeke işletmelerini içermiştir. Tabii ki, mobil hizmet sağlayıcılarının ileri gelenleri yasal yükümlü sabit hat işletmelerinin bağlı kuruluşları olarak ortaya çıkmıştır. Ancak bu bağlı kuruluşların rekabet açısından özgürce hareket etmeleri nadiren görülmüş; çoğu, özel sermayeli rakiplerin keskin rekabetiyle karşı karşıya kalmıştır. Ülkelerin % 60’ı sabit hattaki tekellerini korusalar da, mobil hizmetlerde tekel konumu sadece % 26’sında görülmektedir. Mobil hizmetlerde rekabet ve özel mülkiyet dünyanın tümünde olmasa da genelinde görülen durumdur. Avrupa ülkelerinin % 90’ında mobil hizmetler rekabete açıkken, Arap ülkelerinin % 30’unda rekabete açıktır. 9.3 İnternet Hizmetleri ITU’nun 2000 yılı Telekomünikasyon Regülasyon Araştırması, ülkelerin çoğunun internet hizmetinde pazara serbest girişe izin verdiğini göstermektedir. Bu durum sabit hatlarda ve mobil telefonda rekabete izin vermeyen Arap ülkeleri için bile geçerlidir. (Bkn. Şekil 3, soldaki şekil). Mobil hizmetlerde olduğu gibi, internet hizmeti de yasal yükümlülerin temel faaliyet alanının dışında kalmaktadır ve bu durum yeni hizmet sağlayıcılarının bu piyasada sayılarının gittikçe artmasına ve pazarın rekabet ortamına açılmasını sağlamaktadır. Ancak, sadece rekabete karşı yasal kısıtlamaların olmaması pazarın konsantrasyon ve hakim güç risklerine maruz kalmayacağı anlamına gelmemektedir. Bu durum perakende ve toptan internet pazarına daha yakından bakarak anlaşılabilir. Telekomünikasyon Kurumu 21 Şekil 3: Internette Rekabet Bölgelere göre internet hizmetlerinde rekabet, 2000 (soldaki şekil); internet omurgası ve uluslararası telefon hizmeti sağlayıcılarının pazar payları (sağdaki şekil) Tekel Internet servis sağlayıcıları pazar payı Rekabet UT H pazar payları Avrupa 30% Arap Ülkeleri 25% 20% Asya-Pasifik 15% Americas 10% 5% Afrika 0% 0% 20% 40% 60% 80% 100% 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 Not: Internet omurgası sağlayıcılarının pazar payı ISS’lere yapılan omurga bağlantılarının sayısına göre hesaplanmıştır. Uluslararası telefon hizmeti sağlayıcılarının (UTH) pazar payları ise uluslararası trafiğe çıkan dakikalara göre bulunmuştur. Kaynak: ITU Dünya Telekomünikasyon Göstergeleri Veri Tabanı Örneğin gelişmekte olan ülkelerde, yasal yükümlüler internet piyasasındaki fırsatlara hemen cevap vermektedir. Yerel piyasalardaki internet hizmet sağlayıcılarının sayısı oldukça fazla olmasına rağmen, gerçekte birçok ülkede yasal yükümlülerin internet kuruluşları internet pazarının çoğunluğunu elinde bulundurmaktadır. Özellikle, Amerika bölgesindeki durum budur. Örneğin Şili’de yaklaşık 100 İSS’nin bulunmasına rağmen, daha önce devlet mülkiyetindeki iki işletme, pazarın %95’ini idare etmektedir. (Bkn. Şekil 3, sol taraftaki şekil) Yasal yükümlü Telefones de Mexico (Telmex) Meksika internet piyasasının %50’sini kontrol etmekte, Arjantinde ise en büyük dört İSS piyasanın %85’ini elinde bulundurmakta kalan %15 ise 160 dan fazla İSS arasında paylaştırılmaktadır. Bu pazar hakimiyeti dünyanın diğer bölgelerinde de görülmektedir. Örneğin Hindistan’da, birçok İSS’ye lisans verilmesine rağmen, tekel konumundaki uluslararası hizmet sağlayıcısı VSNL (ve son zamanlara kadar tek İSS) internete giriş piyasasının çoğunu kontrol etmektedir.26 Avrupa’da da aynı durum geçerlidir, yasal yükümlüler genellikle daha yüksek pazar payına sahiptir. Örneğin Fransa’da, France Telecom’un İSS’i Wanadoo, ülkedeki en büyük İSS’tir. Ve Almanya’da Deutche Telekom’un yan kuruluşu T-Online’nın 2000 yılında yaklaşık 12 milyon kullanıcısı bulunmaktaydı, bu sayıyla Almanya’daki en büyük İSS ve dünyada AOL ve NTTDoCoMo’dan sonra üçüncü sırada gelmektedir.27 26 VSNL abone sayısı Mart 1999’ta 175.000 iken %100 bir artış göstererek Mart 2000’de 344.000’e yükselmiştir. DTS ve MTNL’in o tarihlerde 96.000 ve 21.000 abonesi olup, daha küçük bir pazar payına sahipti. Satyam Infoway tek ulusal sağlayıcı olup, ülkenin en büyük özel sermayeli İSS’dir, ülkedeki 35 şehirde abone sayısı 129,000’dir. Bharti BT’nin şu anda Delhi, Bangalore ve Mumbai’de 63,000 abonesi bulunmaktadır. 27 T-Online Almanya’daki en çok ziyaret edilen sayfadır. 10 milyon Alman vatandaşı T-Online’ı kullanarak bankacılık işlemlerini elektronik ortamda gerçekleştirmektedir. Deutche Telekom T-Online’ın kullanım oranını 2001 yılı sonunda 12 milyondan 30 milyona çıkartmayı hedeflemektedir. Telekomünikasyon Kurumu 22 Ancak telefon hizmetinde yasal yükümlülerin internet pazarına girmesini engelleyen ülkelerde pazar durumları farklılık arz etmektedir. Örneğin Brezilya’da lokal taşıyıcıların İSS pazarına girmesine izin verilmemektedir. Bu sınırlama –yasal yükümlülerin yatırımlarını bağımsız İSS endüstrisi yerine telefon şebekelerine yönlendirmektir- internet hizmet sağlayıcılarının pazarda bir yer alması için önemli bir fırsat sağlamaktadır (Bkn. Şekil 4, sağdaki şekil). Bazı politika yapıcılar, birbirine rakip çok sayıdaki İSS’in internet pazarında bulunmasının sonuçta pazar konsolidasyonuna neden olacağı ve devralmalar ve birleşmeler sonucunda pazarda sadece bir düzine İSS kalacağına inanmaktadır. Şekil 4: Pazarın Bölünmesi Hakim konumdaki İSS’lerin Şili’deki (soldaki şekil) ve Brezilya’daki (sağdaki şekil) pazar payları, 1999 IBM STI Sol 2% 3% 2% Diğerleri 5% Mandic 7% CTC Internet 35% ZAZ 6% Diğerleri (400 +) 40% ZAZ Bayileri 9% ENTEL Internet 60% Toplam ISS=100 Toplam=400 UOL 31% Uluslararası internet omurgası pazarında rekabetin yayılmasına ilişkin beklentiler de karışıklık göstermektedir28. 1999 yılı sonunda, MCI-WorldCom birleşmesi için yasal onay almak üzere varlıkları Cable & Wireless USA şirketine satılan MCI, dünyadaki en büyük omurga sağlayıcısı olup, 1944 adet İSS’e omurga bağlantısı sağlamıştır. Bu sayı global omurga pazarının yaklaşık % 30’una tekabül etmektedir. İkinci en büyük omurga sağlayıcısı WorldCom 1496 adet omurga bağlantısı sağlamış ve global olarak % 22.5 pazar payına sahip olmuştur. Sprint firmasının ise pazar payı % 21.2’dir. Diğer iki büyük omurga sağlayıcıyı –GTE (% 5.3) ve AGIS (% 3.6)- da eklersek, beş büyük şebeke işletmecisinin internet omurga bağlantıları pazarının %80’inden fazlasını kontrol ettiği kanıtlanmaktadır. Buna karşılık geleneksel uluslararası hizmetler pazarında düyadaki beş büyük işletmecinin toplam pazar payı %3 6’dır. Bunun yanında, Avrupa’da ve ABD’de rekabet otoritelerin müdaheleleri MCI’nın internet şebekesini, tüketici tabanını ve birleşme anlaşmalarını engelleyebilmiştir. Eğer bu varlıklar WorldCom’un internet omurgasıyla birleştirilmiş olsaydı, birleşmiş şirket internet omurga pazarının % 52’sini tek başına kontrol ederdi. Aynı şekilde, eğer Sprint ve WorldCom’un birleşmesine izin verilseydi, konsantrasyon oranı yükselecekti. 28 Son zamanlarda hazırlanan bir raporda, FCC bu pazarda rekabetin gelişimi için potansiyel olduğunu keşfetmiştir. Daha fazla detaylı bilgi için, bkn. http://www.fcc.gov/Bureaus/working_papers/oppwp32.pdf Telekomünikasyon Kurumu 23 Diğer haberleşme pazarlarında olduğu gibi, internete giriş ve omurga sağlayıcılarının ölçek ve kapsam ekonomilerinden istifade edebilmesi için yoğunlaşma önemli bir unsurdur. Bu gerçek, işletmecilerin mümkün olduğunca pazar paylarını yükseltmeye ve rakiplerin sayısını da azaltmaya yönlendirmektedir.29 Regülatörler ve politika yapıcılar büyük ihtimalle internet pazarında gelecekte görülebilecek birleşme ve devralmalara karşı ihtiyatlı olacaktır. 9.4 Kiralık Hat Pazarı Dünyadaki kiralık hat pazarları temel sabit hat hizmet piyasalarından daha fazla mobil hizmet pazarlarından ise daha az rekabete açıktır. Avrupa, kiralık hatlarda rekabetin bulunduğu ülkelerin yüzdesinin (%70’e yakın) en fazla olduğu bölgedir (Bkn. Şekil 5). Amerika bölgesi ile Asya-Pasifik bölgesi Avrupa’nın arkasında kalırken, Arap ülkeleri ve Afrika kiralık hat pazarını rekabete açan en az ülke sayısına sahiptir. Şekil 5: Rekabetten Uzak ya da Teknolojinin Düşen Maliyeti Bölgelere göre kiralık hat pazarında rekabetin bulunduğu ülkelerin yüzdesi, 2000 Tekel Rekabet 100% 90% 80% 70% 60% 50% 40% 30% 20% 10% 0% Afrika Americas AsyaPasifik Arap Ülkeleri Avrupa Kaynak: ITU Dünya Telekomünikasyon Göstergeleri Veri Tabanı ve ITU Dünya Telekomünikasyon Regülasyon Veri Tabanı 2000. Rekabete rağmen fiyatlar kiralık hatlarda yüksek kalmıştır, ancak bu pazarda ölçek ekonomisi ve yoğunlaşma pek geçerli değildir. Bunun yanında, transmisyon teçhizatındaki maliyetlerin düşmesi transmisyon kapasitesinin sunulması maliyetini de etkilemektedir. Yasal yükümlülerin kiralık hatların sunumunu sıkı kontrol ettiği gelişmekte olan ülkelerde, çok büyük fiyat bozulmaları görülmektedir. Örneğin, Latin Amerika ve Karayiplerde, ABD’ye giden 2Mbit/s’lik bir yarı devrenin maliyeti yaklaşık 64,000 USD’dir. (Bkn. Tablo 3) Kiralık hat fiyatlarının yüksek olması sadece gelişmekte olan ya da tekel durumu olan ülkelere özgü değildir. Avrupa’nın ve ABD’nin rekabete açık pazarlarında bile kiralık hat maliyetlerinin yüksekliğine ilişkin endişeler vardır. Kiralık hat pazarının altyapıdaki rekabet 29 İnternetin bir bölümünde hakim konumda olan bir şirketin bu konumunu farklı bölümlerde de kullanma tehlikesi vardır. ABD Adalet Departmanının Microsoft olayında kullandığı gerekçe de budur. Telekomünikasyon Kurumu 24 derecesine karşı oldukça duyarlı olduğu düşünülmektedir. Dünya genelinde birçok pazarda, kamu telefon şebekesine paralel olarak özel altyapı kurulmasına son yıllarda başlanmıştır. Kiralık hat pazarında fiyatları düşürecek rekabet ortamının tesisi zaman alacaktır. Kiralık hatlar, e-ticaret ve dijital ekonominin gelişmesinin temel taşlarıdır. Bunu aklında tutarak, Avrupa Komisyonu yüksek kiralık hat fiyatları üzerine bir araştırma yapmıştır. ABD’deki FCC’de fiyatları etkileyen temel faktörleri ve pazar koşullarının iyileştirilmesi için yapılması gerekenleri araştırmaya başlamıştır. 30 Tablo 3: Boru Hattında: Americas’daki Transmisyon Kapasitesi Amerika bölgesinde yüksek hızda şebekeleri geliştirmek için mevcut ve gelecek projeler Proje Kapasite Kapsama Alanı Geliştiren Tamamlanması Atlantica 1 1.28 Tbit/s Breziya, Venezuella, Bermuda ve Florida 360 Şebeke Eylül 2000 South Amr.Crossing 40 Gbit/s Americas için omurga Global Crossing 2001’in ilk ayları Emergia 1.92 Tbit/s Kuzey, Güney ve Orta Amerikaya bağlantılar Telefonica, Tyco, IDT 2001 Marcos 1 15 Gbit/s 720 Gbit/s New World Network 2001-2002 Americas 8 ABD’yle 14 Latin Amerika ülkesine bağlantı Americas 3 1.5 Tbit/s Amerika bölgesinden ABD ve Arjantin’e Embratel, Sprint 2002 ABD, Brezilya, Arjantin ve Uruguay Bias 2.5 Tbit/s Mercus 1 80 Gbit/s 1.5 Tbit/s C&W ve Teleglobe 2002 Kaynak: Kessler Marketing Intelligence, Newport, RI ve Pioneer Consulting İnternetle ilgili hizmetlere olan aşırı talebi karşılamak üzere transmisyon kapasitesini arttıran America Online ve AT&T gibi şirketler tarafından varolan kapasite hızla tüketilmektedir.31 Gelecek üç yıl içinde transmisyon kapasitesi dünyanın birçok yerinde hızlı bir şekilde yükselecek ve satın alma maliyetleri daha önce görülmemiş düzeylere inecektir. 30 Bu konuya ilişkin Avrupa Komisyonu’nun ilk çalışması 1999 yılında Rekabet Genel Müdürlüğü ve Bilgi Toplumu Genel Müdürlüğü tarafından başlatılmıştır. Araştırma kullanıcı grubu INTUG’un şikayetlerine dayanarak yapılmıştır. Bu veriler olmaksızın, Avrupa Komisyonunun elinde sadece resmi kiralık hat fiyatları olup, kullanıcılar tarafından gerçekte ödenen fiyatlar bulunmamaktaydı. Avrupa Komisyonu INTUG ve Reuters tarafından verilen kiralık hat fiyatlarını yayımlamaya başladı. Daha detaylı bilgi için bkn. http://www.ispo.cec.be/infosoc/telecompolicy/en/ic-ll-final-en.pdf. ABD pazarındaki durum için bkn. Galbi Douglas, “Growth in the New Economy: US Bandwith Use and Pricing Through the 1990s”, Competitive Pricing Division, Common Carrier Bureau, FCC, Washington, DC, July 2000. 31 Daha fazla bilgi için bkn. http://www.totaltelecom.com Telekomünikasyon Kurumu 25 9.5 Kablolu Televizyon İnternetin ortaya çıkışı sadece geleneksel telekomünikasyon pazarlarını değil yayımcılık ve diğer ilgili alanları da değiştirdi. İnternetin etkisi özellikle kablolu televizyon (KATV) endüstrisinde hissedildi. Kablo modemlerin icatı daha önce sadece yayımcılık hizmeti veren KATV sistemlerini internet girişinin güçlü platformları haline dönüştürdü. Ancak, dünya genelinde KATV hizmetleri eşit olarak dağılmamıştır. 1998’de dünya genelinde 249 milyon KATV abonesinin % 38’i Asya’da, % 35’i Amerika bölgesinde ve % 26’sı Avrupa’dadır. Afrika’da KATV abonesi yok gibidir ( % 0.003’ü) (Bkn. Şekil 6). ITU’nun 2000 yılı Telekomünikasyon Regülasyon Araştırmasına göre, KATV şebekeleri birçok ülkede rekabete açıktır. Bu pazarda tekel konumunu koruyan tek bölge Arap ülkeleridir. Diğer bütün yerlerde, ülkelerin büyük çoğunluğu (% 80) KATV rekabetine izin vermektedir. Ancak, rekabeti özendiren kurallara rağmen, pazara giren rakip sayısının ya da mevcut olanlarla rekabet edecek yeni KATV sistemlerinin azlığı gerçekte rekabetin fazla olmadığını göstermektedir. Bütün bunlar internet girişinin yeni bir iş kolu olarak artmasıyla değişebilir. Gittikçe artan sayıdaki KATV şirketleri kablo modem avantajlarından faydalanmak üzere şebekelerini ve iş planlarını yenilemeye başlamıştır. Geleneksel telefon şirketleri kendi varolan Kablo TV sistemlerini kullanmak için KATV işlemlerine doğru kaymaya başlamıştır. Amaçları internet, ses ve video hizmetlerini bir paket içinde entegre ederek, aynı kanaldan sunmaktır. KATV ve diğer pazar bölümlerinde rekabet artarken ve yakınsama ile hizmetler arası sınırlar ortadan kalkarken, evlere ve işyerlerine “son kilometre taşı” denilen altyapının götürülmesi önem kazanmaktadır. Regülatörler yasal yükümlü telefon şirketlerine uyguladıkları arabağlantı ve hizmetlerin ayrıştırılması hususlarındaki baskının benzerini kablolu televizyon işletmecileri ve diğer alternatif şebeke işletmecilerine de giderek artan oranda uygulamaktadırlar. Rakipler şu anda internet girişi ve internetle ilgili hizmetleri vermek için KATV kablolarına da girmek istemektedir. Şekil 6: Kablolu TV Rekabeti Bölgelere göre kablolu televizyonda rekabet, 2000 (soldaki şekil); Bölgelere göre KATV abonelerinin yüzdesi, 1998. Tekel Rekabet Okyanusya 0.3% Afrika 0.003% 100% 80% 60% Asya 39% 40% Avrupa 26% 20% 0% Afrika Americas AsyaPasifik Arap Ülkeleri Avrupa Telekomünikasyon Kurumu Amerika Bölgesi 35% 26 11. REKABET SONRASI TELEKOMÜNİKASYON PAZARI 1980’li ve 90’lı yıllarda meydana gelen özelleştirme ve liberalleşme akımı sonrasında yeni katılımcıların ve hissedarlarının farklı sektörlerden geldikleri görülmüştür. Bunlar arasında, telekomünikasyon işletmecileri, radyo ve televizyon ağları işletmecileri, medya kuruluşları, su ve elektrik dağıtıcıları, karayolu ve tren ağları işletmecileri, endüstriyel konsorsiyumlar, banka ve sigorta fonları ve daha genel dağıtım şirketleri bulunmaktadır. Geleneksel telekomünikasyon işletmecileri ise, yeni yapıda bir çok farklı biçimde mücadeleye devam etmişlerdir. Genellikle mobil telefon ve internet pazarına ağırlık vermişler, yeni teknoloji ve yatırım bekleyen diğer ülkelere yönelerek pazarlarını genişletmişlerdir. Uzun mesafe fiyatlarını düşürmüşler, yeniden yapılanmışlar, özel girişimci yatırımlarını çekmeye çalışmışlardır. Bu savunma davranışları başarılı olmuş ve özellikle Avrupa’daki eski şirketler, sabit telefon pazarındaki etkin konumlarını korudukları gibi; İngiltere, Almanya ve Yunanistan dışındakiler, kendi ülkelerinde mobil telefon işletmeciliğinde de ilk sırada yer almışlardır. Eski işletmeciler, rehber dağıtımı, sabit cihazlardan yerel görüşme ve yerel ağdaki santral ve kullanıcılar arasındaki bağlantının denetimi gibi konularda stratejik konumlarını sürdürmüşlerdir. Serbest rekabetin başlamasından sonra, sektördeki tüm katılımcılar arasında eşit bir karlılık dağılımı görülmemektedir. Rekabetçi yeni firmaların pazara girmesine rağmen, eski işletmeciler iyi bir karlılık seviyesine sahip olmayı sürdürmüşlerdir. Genellikle, donanımlarının geçmişe dayalı amortismanı ve hazır, geniş bir müşteri kitlesi avantajları bulunmaktadır. Bunlar rekabetin yoğun yaşandığı uzak mesafe görüşme fiyatlarını belirgin biçimde düşürme olanağı tanımaktadır. Daha az rekabetin yaşandığı yerel görüşmelerde ise gelirlerini korumaya devam etmişlerdir. Yeni telefon işletmecileri ise kendilerini çok farklı bir durumda bulmaktadırlar. Ciddi boyutta teknik ve ticari yatırımlarla uğraşırlarken, kazançları bunlar için gerekli parayı destekleyecek boyutta olmaktan uzak kalmaktadır. Kullanıcıları çekmek, elinde tutmak ve yatırımları kara dönüştürmek için, şirketler, yeni, çekici ve makul fiyatlı hizmetler sunmak ve şirketi en uygun boyutta tutmak zorunda kalmışlardır. Bir danışmanlık şirketinin yaptığı araştırmada, dünya telekomünikasyon pazarının gelişimi ve ilerisi için tahminler Tablo 4 ve Tablo 5’teki gibi öngörülmektedir32. Tablolardan görüldüğü gibi dünya telekomünikasyon pazarı sürekli büyüyen bir yapıya sahiptir. Tekellerin yoğun olarak kaldırıldığı 1998 sonrasında, mobil hizmetlerdeki büyük artışa rağmen, sabit telefon pazarında da önemli gelişmeler meydana geldiği görülmektedir. 32 COFACE Danışmanlık Grubu Raporu , “Telecommunications: growth and risks”, http://www.veritasusa.com/newsletters/newsletter_June.html Telekomünikasyon Kurumu 27 Önümüzdeki yıllarda da hızla gelişeceği görülen telekomünikasyon pazarında, sabit telefonların pazar paylarının da mobil pazarı kadar hızlı olmasa da artması beklenmektedir. Tablo 4: Telekomünikasyon hizmetlerinde bölgelere göre pazarın gelişimi (milyar ABD Doları) 1992 1997 1998 2002 2007 Kuzey Amerika ABD Batı Avrupa Almanya İngiltere Fransa İtalya Asya-Pasifik Japonya Diğer ülkeler Doğu ülkeleri Latin Amerika Afrika / Orta Doğu Toplam 165 153 133 31 24 24 14 94 62 41 6 20 15 433 240 226 196 45 32 29 24 188 114 96 18 50 29 720 258 339 409 243 321 391 215 291 348 49 64 80 35 45 51 32 42 48 26 41 50 207 359 462 120 142 146 126 213 321 23 41 72 69 110 164 34 58 86 807 1202 1541 Yıllık Artış Oranı CAGR 6.24 6.45 6.62 6.52 5.15 4.73 8.86 11.20 5.88 14.70 18.02 15.06 12.35 8.83 Kaynak : COFACE Danışmanlık Grubu Raporu , “Telecommunications: growth and risks” Tablo5: Telekomünikasyon hizmetlerine göre pazarın gelişimi (milyar ABD Doları) 1992 1997 1998 2002 2007 Sabit telefon Mobil hizmetler Data Diğerleri Toplam 319 28 45 41 433 445 161 63 52 720 464 589 703 220 450 626 69 101 142 54 62 70 807 1202 1541 Yıllık Artış Oranı CAGR 5.41 23.02 7.96 3.63 8.83 Kaynak : COFACE Danışmanlık Grubu Raporu , “Telecommunications: growth and risks” 11.1. Avrupa’da Tekelden Rekabete Geçişin Etkileri Avrupa Birliği’nde ulusal düzenleyici kurumların katkılarıyla oluşturulan bir araştırma raporunda aşağıdaki görüşlere yer verilmektedir.33 Serbest rekabetin başlangıcından itibaren geçen süre sonrasında yapılan ilk değerlendirme sonrasında ortaya çıkan tabloda, telekomünikasyon hizmetleri pazarının ivmeli olarak büyüdüğü, pazara çok sayıda yeni giren işletmeci olduğu, istihdamın arttığı, tarifelerin düşerek kulanım miktarının ve buna bağlı 33 Güney Afrika Cumhuriyeti Telekomünikasyon Raporu, http://www.ecommdebate.co.za/greenpaper/academics/Joslin2.html Telekomünikasyon Kurumu 28 getirilerin sürekli arttığı, bu sektör sayesinde küreselleşen dünyadan ülke ekonomilerine önemli katkı sağlandığı görülmüştür. Fiyatlar Telekomünikasyon hizmetlerindeki fiyatların düşmesi kullanıcı ve müşteriler için önemli bir gelişme olmuştur. Uluslararası iş ve konut tarifeleri ile kiralık hatlarda belirgin düşüşler gözlenmiştir. Avrupa Birliğinin ortalama tarifeleri kıyaslandığında, 3 dakikalık yerel görüşme fiyatı % 10 artarken, 10 dakikalık uzak mesafe görüşmeleri ve AB içindeki yakın ülkeler arasındaki görüşme fiyatları % 40, 10 dakikalık uluslararası görüşme fiyatları % 50 oranlarında azalmıştır34. Şekil 7: 1997 – 2000 arasında AB ortalama tarifelerinin değişimi (%) 50 40 30 20 10 0 -10 -20 -30 -40 -50 -60 Aylık (Sabit) ücret 3 dk yerel görüşme 10 dk uzak mesafe 10 dk uluslararası komşu AB ülkeleri 10 dk uluslararası (ABD) İş Olanakları Telekomünikasyon sektöründeki gelişmeyle ortaya çıkan bilgi teknolojileri hızla büyüyen ve Avrupa ekonomisine büyük katkısı olan sektörlerden biridir. Şirketler yeni iş olanakları, yeni fırsatlar, yeni ürünler ve yeni hizmetler yaratmakta, bu süreç te ekonomik büyümeyi ve rekabet düzeyini artırmaktadır. Avrupa’ da iş sahası sürekli genişlemektedir. Halen 4 milyonun üzerinde insan bu sektörde çalışmakta, bilgi hizmetleri sektörü AB’deki 4 yeni işten birini yaratmaktadır. Gelecekteki sektörün istihdam yaratma potansiyelinin daha yüksek olacağı, 2005 yılına kadar Avrupa işitsel görsel pazarının % 70 büyüyeceği ve bunun 300.000 adet yeni istihdam olanağına dönüşeceği tahmin edilmektedir. 34 Commission of EC, “Sixth Report on Implementation of Telecommunications Regulatory Package” Telekomünikasyon Kurumu 29 Ekonomik Hareket Avrupa Birliğinde ekonomik büyümeye en önemli katkı telekomünikasyon sektöründen gelmektedir. Bu sektörde rekabet yeni teknolojilerin gelişmesine, düşük fiyatların oluşmasına, dolayısı ile ekonomik ve toplumsal faydaların oluşmasına katkı yapmaktadır. İşletmeci Sayısı On yıl önceki tekelci piyasa yerini rekabet ortamına bırakmış, verilen lisanslar ve işletmeci sayılarında önemli artışlar gözlenmiştir. Serbestleşme sonucu telekomünikasyon hizmetleri sağlayıcıları sayısında büyük artış meydana gelmiştir. Avrupa Birliğine üye ülkelerde 240’ın üzerinde uzun mesafe ve uluslararası görüşme imkanı sağlayan işletmeci, 180 civarında ulusal ve uluslararası ve 375 civarında ise yerel şebeke hizmetleri veren işletmeci bulunmaktadır. Rekabetin Devamı Birliğe üye ülkelerin çoğunda, sabit iletim pazarında hakim durumda olan yasal yükümlü işletmecinin pazar gücünde henüz belirgin bir düşme görülmemekle beraber, pazar analizleri göstermektedir ki, bu işletmecilerin pazar güçleri gün be gün azalmaktadır. 11.2. Fransa Pazarında Rekabetin Etkileri Fransa 1998 yılında tamamen rekabete açtığı sabit telefon pazarında ilk yılda meydana gelen değişiklikler aşağıdaki tabloda gösterilmiştir35. Tablo 6: Fransa telekomünikasyon pazarında serbestleşmenin etkileri Ciro (milyar FF) Miktar (milyar dakika) 97/98 % değişim 1998 Ulusal Sabit Telefon Toplamı 84.9 -1 Abonelik 28.4 +10 Yerel Görüşmeler 22.8 Uzak Mesafe 97/98 % değişim 1998 140.4 +12 -1 82.3 +4 21.4 -21 34.5 +6 Sabitten Mobile Görüşme 1.5 +69 3.9 +87 Ankesörlü telefon 6.0 +5 5.8 +1 Arabağlantı Ücretleri 3.0 +76 12.3 +137 Uluslararası Sabit Telefon Top. 10.6 -14 7.5 +11 Kiralık Hatlar ve Veri İletimi 13.9 +27 Sabit Telefon Toplamı 95.5 -2.4 148.0 +11.5 Kaynak ART Annual Report 1998 35 ART Annual Report 1998, p.23 Telekomünikasyon Kurumu 30 Serbestleşmenin ilk yılı (1998) içindeki gelişmelere bakıldığında, tüm sabit telefon trafiğinde bir büyüme olduğu görülmektedir. Ulusal telefon görüşmeleri trafiği % 12 uluslararası görüşme trafiği % 11 oranında artmıştır. En büyük artışlar ise arabağlantı ve sabit telefondan mobil telefonu arama trafiğinde meydana gelmiştir. Buna karşılık, ulusal sabit telefon hizmetleri gelirlerinde % 1 ve uluslararası sabit telefon hizmetleri gelirlerinde % 14’lük bir azalma meydana gelmiştir. Toplam sabit telefon pazar gelirleri de % 2.4 oranında azalmıştır. Bunlar serbestleşmeden sonra sabit telefon pazarlarında görülen klasik gelişmeler ile uyumlu sonuçlardır. Yerel görüşmelerde rekabetin çok fazla bir etkisi olmamakla beraber, uzak mesafe ve uluslararası görüşmelerde, artan trafiğe ve pazar büyüklüğüne rağmen fiyatlarda önemli düşüşler olduğu söylenebilir. Bu arada, kiralık hatlar ve veri iletimi gelirlerindeki % 27’lik artış dikkat çekmektedir. 1998’de tamamen rekabete açılan uzak mesafe ve uluslararası görüşmeler ile ankesörlü telefon hizmetlerinde pazara yeni giren işletmeciler ancak % 5 ile 6 arasında pazar paylarına sahip olmuşlardır. 11.3. Danimarka’da Rekabetin Etkileri Danimarka’da 1995 yılından itibaren pazarın rekabete açılmasıyla, en iyi ve en ucuz telekomünikasyon hizmetlerinin sunulması önemli hedeflerin başında yer almaktadır. Yapılan düzenlemelerin amacı pazarı tamamen rekabete açmak yönünde olmuştur. Sabit hatlı hizmetlerde, genel izin türündeki lisanslar ile isteyen herkese pazara girme hakkı tanınmış, bireysel lisans veya düzenleyici kuruma (National Telecom Agency-NTA) kayıt zorunluluğu istenmemiş ve herhangi bir lisans ücreti talep edilmemiştir. Bunun yanında yapılan arabağlantı düzenlemesi ile tüm girişimcilere etkin biçimde arabağlantı kullanma hakkı verilmiştir. Rekabetin başlamasında, taşıyıcı seçimi ve taşıyıcı ön seçimi (carrier pre-selection) gibi erişim hizmetleri çok etkili olmuştur. Yerel ağın kullanıma açılması (unbundling) ve hizmet sağlama anlaşma imkanları büyük bir rekabetin doğmasını sağlamıştır. 1995 yılında arabağlantı için 2 şirket yasal yükümlü işletmeci Tele Denmark ile arabağlantı anlaşması yaparken 2000 yılında bu sayı 47’ye yükselmiştir. Rekabet sonucu fiyatlarda önemli düşmeler meydana gelmiştir. 1990 yılı rakamları referans alınırsa, rekabetin ilk yılı 1995’ te ulusal görüşme fiyatları % 13, uluslararası görüşme fiyatları % 16, 1999 yılında ise ulusal görüşme fiyatyları % 22, uluslararası görüşme fiyatları % 45 oranında azalmıştır36. Şekil 8’de Danimarkada telekomünikasyon yatırımlarının yıllara göre değişimi gösterilmektedir. Telekomünikasyon sektöründeki yatırımlara bakıldığında, liberalizasyon sürecinde yatırımların gözardı edilmiş olma endişesi ortadan kalkmaktadır : Şekil 8: Danimarka’da Telekomünikasyon yatırımlarının yıllara göre değişimi, 1991-1998,(Danim.Kronu) 10000 8000 6000 4000 2000 0 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 Kaynak: Telecommunications Policy, v.24, 2001 36 J.A.Andersen, “New Steps in Telecom Liberalisation in Denmark”, Telecommunications Policy, v.24, 2001 Telekomünikasyon Kurumu 31 Yatırımlarda, özellikle 1995 yılından sonraki artışlar dikkat çekmektedir. Bu artışların yeni girişimcilerin yaptığı yatırımlardan kaynaklandığı yorumu yapılabilir, ancak Tele Denmark’ ın yatırımları da 1995 yılından bugüne % 50-60 oranında artmıştır. Düzenleyici kurum NTA, rekabetin büyük oranda gelişmiş olmasına rağmen, Tele Denmark’ın pazardaki hakim durumunu koruması ve bazı hizmet veya altyapı imkanlarında darboğazlar yaşanmaması için sektörü düzenleme zorunluluğu hissetmektedir. Bakır kablo üzerinden sağlanan ADSL hizmetleri ile yüksek hız ve genişbant erişimi sağlayan teknolojinin yeteri kadar kullanılmadığını düşünen NTA maliyetin daha da düşürülebilmesi için Uzun Dönem Artan Maliyet (LRIC) esaslı bir maliyet modeli geliştirmeye çalışmaktadır. Genişbant hizmetlerin yaygınlaştırılmasına yönelik olarak NTA aşağıdaki konulardaki çalışmalara yoğunlaşmış bulunmaktadır : • • • • • • • Yerel ağın kullanıma açılması (Unbundling) – ADSL hizmetleri Sabit kablosuz erişim lisansları Üçüncü nesil mobil ağlar Kablo TV ağları Uydu erişimi Fiber optik altyapı Elektrik hattı erişimi 12. TÜRK TELEKOMÜNİKASYON A.Ş.’NİN DURUMU Türk Telekom, 1994 yılında, PTT’den ayrılarak, sabit telefon hatları, analog mobil telefon şebekesi (NMT), uydu iletişimi, kablo TV, denizaltı F/O kablo, internet omurgası da dahil olmak üzere bütün telekomünikasyon altyapısı üzerinde devlet tekelini elinde tutan bir işletme durumuna gelmiştir. Muhtelif tarihlerde, özelleştirilmesi için çeşitli yasalar çıkarılmasına rağmen planlanan özelleştirilme henüz gerçekleştirilememiştir. Türk Telekomun şu andaki durumunu belirleyebilmek için Avrupa ile kıyaslamalı olarak değerlendirmek gerekmektedir. Gelirlerinin Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’ya oranına baktığımızda Avrupa ortalamasının altında, hat başı gelirlerde, telefon bağlama ücretinde ve aylık hat başı kira ücretlerinde Avrupa’nın en düşük işletmecileri arasında bulunmaktadır. Avrupa’da hat bekleyen aboneden bahsedilmezken, Türkiye’de bu oranın halen yüksek olduğu görülmektedir.37 Yatırım bekleyen kullanıcı sayısının yüksek olduğu söylenebilir. Uygulanan çapraz sübvansiyon neticesinde yerel görüşme ücretleri Avrupa’daki düşük ülkeler arasında yer almaktadır. Yatırımlar, Avrupa ortalamasına yakın olmakla birlikte, istenilen seviyenin altında bulunmaktadır. Çünkü, Avrupa’da gelişmekte olan ülkelerindeki yatırımlar bu ortalamanın çok üstünde devam etmektedir. Hat yoğunluğundaki artış Avrupa ortalamasının altında seyretmekte ve artış oranı giderek azalmaktadır. Sayısallaşma konusunda zaman zaman Avrupa ortalamasının üzerinde bir seyir göstermiş bulunmaktadır. Şu an 37 “Türk Telekom Raporu”, Demir Yatırım, 17 Ekim 2000 Telekomünikasyon Kurumu 32 ortalamanın altında gözükse de sayısallaşma konusunda Avrupa’da önemli bir konumdadır. Türkiye’de, hane halkının Avrupaya göre kalabalık olması nedeniyle, hane halkına ulaşan hat oranına baktığımızda, oran biraz daha iyi olmakla beraber yine de Avrupa ortalamasının altında yer almaktadır. Yerel tarifelerdeki ücretler Avrupa ortalamasının altında, buna karşılık uzak mesafe ve uluslararası görüşmelerdeki tarifeler Avrupa ortalamasının oldukça üstünde bulunmaktadır38. Rekabete açık bir pazara hazırlanmak için tarifelerin yeniden ayarlanması ve maliyete dayanan bir tarife sisteminin yerleştirilmesi kaçınılmaz olacaktır. Ayrıca çapraz sübvansiyonun önlenmesi ve farklı hizmetler için muhasebelerin ayrılması da gerekecektir. Türk Telekom bu şekilde karını artıracak ve hem ulusal düzeyde hem de uluslararası düzeyde daha iyi rekabet edebilecektir. Burada dikkati çeken önemli bir nokta, aylık sabit ücret almayan tek OECD ülkesinin Türkiye olmasıdır. Sabit telefon pazarına yeni girecek işletmeciler, öncelikle uzak mesafe ve uluslararası pazara yoğunlaşabileceklerdir. Fakat burada rekabetin başlamasından önce, fiyatların düşürülmesi durumunda, yeni girenlere karşı Türk Telekom avantajını koruyacaktır. Rekabete açılma sonunda, uzak mesafe ve uluslararasında muhtemel gelir kayıplarına uğramasına rağmen, Türk Telekom, arabağlantı, mobil hizmetler ve veri iletimi gibi başka alanlardan elde edeceği gelirle büyümeye devam edebilecektir. Türk Telekom, yürüttüğü bir çok hizmet arasında en büyük gelirini % 97.5 ile telefon hizmetlerinden elde etmektedir; ondan sonra % 1.1 ile uydu ve % 0.5 ile kablo TV gelmektedir. Yukarıdaki bilgiler ışığında, Türk Telekomun şu anda kaynaklarını yeterince ekonomik kullanmadığı söylenebilir. 19 milyonluk hat sayısı dünyada önemli bir büyüklük olmasına rağmen, gelirleri açısından eşdeğer işletmeci gelirlerinin altında yer almaktadır. Hisselerinin % 100’ünün devlete ait olması ve rasyonel kararları zamanında uygulamaya koyamaması nedeniyle yeterince gelir elde edemeyen Türk Telekom, Avrupa’daki eşdeğer işletmelerle arasında hak ettiği yeri tam anlamıyla alamamaktadır. Türk Telekom, var olan tekel hakkı nedeniyle değil ama kaynaklarını verimli kullanmasına dayalı olarak, kar eden bir şirkete dönüşmesi halinde, rekabet gücünü artıracağı gibi, özelleştirilmesi esnasında daha cazip hale gelebilecektir. Çünkü 1970 ve 1980’li yıllarda bir varlık sebebi olarak görülen tekel, özellikle 1990’lı yılların ikinci yarısından itibaren değerini yitirmiştir. 13. SERBESTLEŞMENİN EKONOMİYE ETKİLERİ Temel telekomünikasyon hizmetlerinde serbestleşme çalışmaları ekonomi üzerinde olumlu etkiler ile sonuçlanmıştır. Bununla ilgili olarak rakamsal büyüklüklere baktığımızda sertbesleşmenin etkilerini daha iyi değerlendirmek mümkün olmaktadır. Bununla ilgili olarak iki ayrı çalışma yapılmıştır. 38 “European Telework Development Raporu”, http://www.eto.org.uk/eustats/prices.html Telekomünikasyon Kurumu 33 Birinci çalışmada 1990-1996 yılları arasında OECD ülkelerinde, tüketici fiyatlarının rekabete açık ve kapalı pazarlarda nasıl değiştikleri incelenmiş, ikinci çalışmada ise serbestleşme konusunda öncülük yapan 5 ülkede telekomünikasyon yatırımları ve telekomünikasyon gelirleri ile yatırımların gelirlere oranlarının değişimleri rekabetin başlamasından önce ve sonra olmak üzere incelenmiş ve ayrıntılı analizi yapılmıştır. 13.1. OECD Ülkelerinde Telekomünikasyon Tarifelerinin Değişimi OECD ülkelerinde sabit telekomünikasyon hizmetlerinin ücretlendirilmesi üzerine hazırlanan bir raporda, rekabete açık ve rekabete kapalı pazarlardaki fiyat değişimleri incelenmiştir.39 İncelemede sadece sabit ücretlerden oluşan, sadece kullanım ücretlerinden oluşan ve sabit ve kullanım ücretlerinin birlikte yer aldığı sepetler, hem konut kullanıcıları hem de işyeri kullanıcıları için oluşturulmuş ve bu sepetlerin terifelerindeki değişimler yıllara göre ortaya konmuştur. OECD oluşturduğu sepetlerdeki değişimleri 1990 ile 1996 yılları arasında takip etmiştir. Bu değişimlere günün farklı saatlerine bağlı olarak yapılan indirimler dışındaki kampanya indirimleri dahil edilmemiştir. Buna göre, konut kullanıcıları sepetinin maliyeti %2.4 azalırken, işyeri kullanıcılarında maliyetin %12.9 oranında azaldığı görülmüştür. 1990-1996 döneminde, toplam işyeri sepeti tarifesi, rekabete açık ve kapalı her iki pazarda da % 10 oranında azalmıştır. Fakat azalma davranışları iki grupta farklı gerçekleşmiştir. Rekabete açık pazarlarda bu düşme daha önce gerçekleşmiş ve kullanıcılar çok daha uzun süreli olarak düşük fiyatlardan faydalanmışlardır (bkn. Şekil 9). Şekil 9: İş Pazarında Fiyatların Değişimi (%) Sabit ücret Kullanım ücreti Toplam Sabit ücret Kullanım ücreti 1996 1995 80 1994 80 1993 90 1991 90 1990 100 1996 100 1995 110 1994 110 1993 120 1992 120 1991 130 1990 130 1992 Rekabete kapalı iş pazarı Rekabete açık iş pazarı Toplam Kaynak: OECD, DSTI/ICCP(96)21 Not: 1990 yılındaki fiyatların 100 birim olduğu kabul edilmiştir. 1990-1996 yılları arasında özellikle de 1995-96 arasında tarifelerde uygulanan yeniden dengeleme (rebalancing) çalışmaları, konut kullanıcı fiyatlarında bir takım artışlara neden 39 Regulatory Reform in Telecommunications Services DSTI/ICCP(96)21, OECD Telekomünikasyon Kurumu 34 olmuştur. 1990-96 arasında ortalama olarak yerel görüşme ücretleri % 43 yükselmiştir. Bunun karşılığında da, uzun mesafe görüşme ücretleri % 30 oranında azalmıştır. Bu gayet doğaldır, şöyleki, çapraz sübvansiyon kaldırıldığından fiyatlar, rekabetçi pazarda maliyet esaslı olarak belirlenmeye başlamıştır. Genel kullanım ücretlerinin yeniden dengeleme çalışmalarına rağmen farklı pazarlarda önemli değişiklikler yaşanmıştır. Tekellerin bulunduğu ülkeler yerel görüşme ücretlerini rekabetçi pazarlardan daha fazla artırmışlardır. Aynı süre içinde uzun mesafe görüşme maliyetlerindeki düşme miktarları tekel konumundaki işletmecilerde, rekabete açık pazardaki işletmeciler kadar büyük oranda yansıtılmamıştır (bkn Şekil 10). Şekil 10: Konut Kullanıcıları Pazarında Fiyatların Değişimi (%) Rekabete açık konut pazarı 160 Rekabete kapalı konut pazarı 160 150 140 150 130 130 120 110 120 100 90 100 80 80 140 110 Sabit ücret Kullanım ücreti Toplam Sabit ücret Kullanım ücreti 1996 1995 1994 1993 1992 1991 1990 1996 1995 1994 1993 1992 1991 1990 90 Toplam Kaynak: OECD, DSTI/ICCP(96)21 Not: 1990 yılındaki fiyatların 100 birim olduğu kabul edilmiştir. Bu karşılaştırmalarda, tekel ortamında söz konusu olmayan, rekabet eden firmaların zaman zaman uyguladıkları indirim kampanyaları dahil edilmemesine rağmen, telekomünikasyon hizmetlerinin fiyatlarında rekabetçi pazarlarda kullanıcı açısından önemli avantajlar sağlandığı görülmektedir. Aslında, serbestleşmenin en belirgin sonucu, telekomünikasyon fiyatlarındaki düşmeler biçiminde olmuştur. İngiltere ve ABD’de ki serbestleşme hareketleri incelendiğinde fiyatlardaki büyük düşmeler dikkat çekmektedir.40 13.2. Serbestleşme Öncüsü Ülkelerde Rekabetin Yatırım ve Gelirlere Etkileri Telekomünikasyon altyapısındaki yatırımların ekonomik büyüme için çok sağlam bir gösterge olduğunu gösteren bir çok çalışma bulunmaktadır.41 Bu nedenle ekonomik gelişmeyi hızlandırmak isteyen ülkeler, telekomünikasyon sektöründe büyük yatırımları destekleyecek politikalara ihtiyaç duymaktadır. Rekabet, geleneksel olarak tekellerin kazançlarını gereksiz yatırımlara dönüştürme eğilimlerini değiştirmeye yöneltmektedir. Örneğin, Filipinler’de, serbestleşmenin başlamasından 3 yıl sonrasında, yerel santral hat kapasitesi ikiye katlanmıştır. 40 41 David M. Newbery, “Privatization, Restructuring, and Regulation of Network Utilitties”, MIT Press, 1999 The World Bank Report, “The WTO Agreement and Telecommunication Policy Reforms”, 1999 Telekomünikasyon Kurumu 35 1992-1995 yılları arasında serbest rekabete geçen 5 ülkenin (Danimarka, Kanada, İsveç, Avustralya ve Finlandiya) serbestleşme öncesi ve sonrası, gelir ve yatırımlarına ilişkin değerlendirmeler aşağıdaki tabloda sunulmuştur: Tablo 7: Serbestleşme Öncesi ve Sonrası Gelir ve Yatırımlar Ülkeler ve Serbestleşmeye Geçiş Yılı Danimarka-1995 Kanada-1992 İsveç-1993 Avustralya-1992 Finlandiya-1994 Serbestleşme Öncesi Yatırım-Gelir Korelasyonu -0,449 -0,318 -0,992 0,907 0,582 Serbestleşme Sonrası Yatırım-Gelir Korelasyonu 0,744 0,843 0,588 0,922 0,871 Kaynak: Telekomünikasyon Kurumu, 2001 Yukarıdaki tablonun incelenmesinden serbestleşme öncesi yatırım ve gelirlerde genelde ters yönlü ve zayıf bir ilişki bulunurken; serbestleşme sonrasındaki yatırım ve gelir kalemleri arasında aynı yönlü ve kuvvetli bir trend başladığı anlaşılmaktadır. Yatırım ve gelir bileşenleri, piyasa dalgalanmalarına karşı hemen hemen aynı artış ve azalış eğilimlerini göstermişlerdir. Şekil 11: Serbestleşme Sonrası Yatırımların ve Gelirlerin Yüzdesel Olarak Değişimi Yatırımların Yüzdesel Olarak Değişimi i. yatırım/(i. 0. yıl yatırımı) 2,5 2 1,5 1 0,5 0 -6 -5 -4 -3 -2 -1 İsveç Danimarka 1 2 3 4 5 Kanada 6 yıllar Gelirlerin Yüzdesel Olarak Değişimi 2,5 i. gelir/(i. 0. yıl geliri) 0 Finlandiya Avustralya 2 1,5 1 0,5 0 -6 -5 -4 -3 -2 -1 İsveç Danimarka 0 Finlandiya Avustralya 1 2 3 Kanada 4 5 6 yıllar Kaynak: Telekomünikasyon Kurumu, 2001 Telekomünikasyon Kurumu 36 Serbestleşme etkilerinin daha iyi incelenebilmesi amacıyla yapılan analizlerde (Bkz.Ek2), ülkelerin serbestleşmeye geçiş yılları sıfır noktası olarak belirlenmiş olup, ülke verilerinin sıfır noktasındaki değerlerine bölünmeleri sonucu yüzdesel olarak artış ve azalış trendlerini belirleyen yukarıdaki grafikler elde edilmiştir (Bu analizlerde veri kaynağı olarak ITU’nun yayınları kullanılmıştır42). Buna göre; ülkelerin ekonomik, siyasi ve yatırım politikalarına göre değişkenlik göstermekle birlikte; genellikle serbestleşme sonrasındaki 1-3 yıllık zaman birimini müteakip, gelir ve yatırım kalemlerinde olumlu gelişmeler gözlendiği dikkati çekmektedir. Tablo 8: Serbestleşme Sonrası Gelir ve Yatırım Ortalamalarındaki Değişimler Ülkeler Yatırım Büyüklüğü Değişimi 93,59 % -6,44 % -18,25 % 24,29 % 34,96 % Danimarka Kanada İsveç Avustralya Finlandiya Gelir Büyüklüğü Değişimi 48,59 % 17,06 % -5,86 % 46,07 % 40,16 % Kaynak: Telekomünikasyon Kurumu, 2001 Ülkelerin serbestleşme öncesi ve sonrası, gelir ve yatırım ortalamaları bulunarak aralarındaki değişim miktarları yukarıdaki tabloda sunulmuştur. Buna göre, serbestleşme sonrasında yatırım ve gelirlerde genellikle pozitif yönde gelişmeler meydana gelirken, gelir kalemi üzerindeki artışlar yatırım miktarından daha büyük bir seviyede gerçekleşmektedir. Şekil 12: Serbestleşme Sonrası Gelir/Yatırım Oranı Değişimi Gelir/Yatırım Oranı Değişimi 1,6 1,4 i.yıl gelir/yatırım 1,2 1 0,8 0,6 0,4 0,2 0 -6 -5 -4 -3 -2 -1 0 1 2 3 4 5 6 yıllar İsveç Finlandiya Kanada Danimarka Avustralya Kaynak: Telekomünikasyon Kurumu, 2001 42 ITU Yearbook of Statistics 1999 Telekomünikasyon Kurumu 37 Tablo 9: Serbestleşme Öncesi Yatırım-Gelir Korelasyonu ve Ortalama Gelir/Yatırım Miktarı Ülkeler Serbestleşme Öncesi Yatırım-Gelir Korelasyonu -0,449 -0,318 -0,992 0,907 0,582 0,314 Danimarka Kanada İsveç Avustralya Finlandiya TÜRKİYE Serbestleşme Öncesi Ortalama Gelir/Yatırım Miktarı 5,40 3,27 4,48 3,50 3,29 3,38 Kaynak: Telekomünikasyon Kurumu, 2001 Yukarıdaki karşılaştırma tablosu dikkate alındığında, ülkemizin korelasyon ve gelir/yatırım büyüklüklerinde Avustralya ile Finlandiya’ya benzer bir kategoride yer alabileceği gözlenmekte olup ülkemizde de, aynı kategorideki ülkelerde yaşanmış benzer sonuçların serbestleşme sonrasında gerçekleşebileceği düşünülmektedir. Buna göre, ülkemizde serbestleşme hareketiyle birlikte uygun ve benzer koşulların oluşması halinde, kısa bir süre içerisinde gelirlerde Amerikan Doları bazında bir artış trendine karşın; yatırımlarda yaklaşık 2-3 yıllık bir süreçten sonra gözle görülür iyileşmelere rastlanılabilecek, gelir/yatırım oranında artışlar yaşanabilecektir. Tablo 10: Serbestleşme Öncesi ve Sonrası Ortalama Gelir/Yatırım Miktarı Ülkeler Danimarka Kanada İsveç Avustralya Finlandiya TÜRKİYE Serbestleşme Öncesi Ortalama Gelir/Yatırım Miktarı 5,40 3,27 4,48 3,50 3,29 3,38 Serbestleşme Sonrası Ortalama Gelir/Yatırım Miktarı 4,15 4,09 5,16 4,11 3,41 - Kaynak: Telekomünikasyon Kurumu, 2001 “Tekel Ülkemizde daha önce sona erdirilmiş olsaydı sonuçları ne olabilirdi?” sorusuna cevap verebilmek amacıyla, korelasyon ve gelir/yatırım büyüklüklerine göre benzer özellikler görülen Finlandiya ve Avustralya ’da tekelin kaldırılmış olduğu 1994 ve 1992 yılları; 2 farklı durum analizi olarak Ülkemize uyarlanmıştır. Bu hususta ülkelerin, tekelin bitimiyle gelir ve yatırım oranlarındaki yüzdesel değişimler Ülkemiz fiili değerlerine tatbik edilerek aşağıdaki tablolarda görülen tahmini sonuçlar elde edilmiştir. Telekomünikasyon Kurumu 38 Şekil 13: Serbestleşmenin 1994 Yılında Yapılması Durumunda Yatırım ve Gelir Miktarları (Finlandiya) Serbestleşmenin 1994 Yılında Yapılması Durumu (Finlandiya) 1400 1200 Yatırım (M$) 1000 800 600 400 200 0 1989-1993 1994 1995 1996 Fiili 4500 1997 1998 Tahmini Serbestleşmenin 1994 Yılında Yapılması Durumu (Finlandiya) 4000 3500 Gelir (M$) 3000 2500 2000 1500 1000 500 0 1989-1993 1994 1995 1996 Fiili 1997 1998 Tahmini Buna göre eğer Ülkemiz telekomünikasyon sektörü üzerindeki tekel Finlandiya’da olduğu gibi 1994 yılında serbestleştirilmiş olsaydı; örnek alınan ülkedeki benzer koşulların oluşması halinde 1994-1998 yılları arasında yatırımlarda 3,13 milyar$, gelirlerde ise 2,81 milyar $ olmak üzere toplam 5,94 milyar $’lık ilave bir kaynağa sahip olabilecekti. Telekomünikasyon Kurumu 39 Şekil 14: Serbestleşmenin 1992 Yılında Yapılması Durumunda Yatırım ve Gelir Miktarları (Avustralya) Serbestleşmenin 1992 Yılında Yapılması Durumu (Avustralya) 1400 1200 Yatırım ($) 1000 800 600 400 200 0 19891991 1992 1993 1994 Fiili 1995 1996 1997 1998 Tahmini Serbestleşmenin 1992 Yılında Yapılması Durumu (Avustralya) 4000 3500 3000 Gelir ($) 2500 2000 1500 1000 500 0 1989-1991 1992 1993 1994 Fiili 1995 1996 1997 1998 Tahmini Yine aynı şekilde, Ülkemiz telekomünikasyon sektörü üzerindeki tekel Avustralya ’da olduğu gibi 1992 yılında serbestleştirilmiş olsaydı; örnek alınan ülkedeki benzer koşulların oluşması halinde 1992-1998 yılları arasında yatırımlarda 743,50 milyon$, gelirlerde ise 2,04 milyar $ olmak üzere toplam 2.78 milyar $ ’lık ilave bir kaynağa sahip olabilecekti. Telekomünikasyon Kurumu 40 14. TÜRKİYE’DE TEKELİN KALDIRILMASININ ETKİLERİ 14.1 Muhtemel Negatif Etkileri Yasal yükümlü işletmecinin tekel hakkının sona olumsuzluklarla ilgili düşünceleri aşağıdaki gibi sıralayabiliriz : ermesiyle yaşanabilecek i. Türk Telekom tarifelerinin belli alanlarda zaten çok düşük olduğu iddia edilebilir. Rekabetin başlamasıyla fiyatlarda çok büyük ani düşmeler olmayabilir. Tam tersine yerel görüşmelerde meydana gelebilecek fiyat artışları olumsuz bir hava yaratabilir. Ancak bu artışlar diğer görüşme fiyatlarında meydana gelecek azalmalarla telafi edilebilecektir. ii. Türk Telekom piyasaya yeni giren işletmecilerle rekabet edemezse, hızla pazar payını kaybedip küçülebilir. iii.Türk Telekom, beklediği gelirleri sağlayamazsa, planlamış olduğu yatırımları yerine getiremeyebilir, gerekli düzenlemeler yapılmazsa, Türk Telekomun yürüttüğü asgari evrensel hizmetlerde aksamalar meydana gelebilir. iv. Tekel hakkının olmaması, özelleştirme sırasında fiyatının düşmesine neden olabileceği endişesi oluşturabilir. v. Daha iyi rekabet edebilmesi için, çalışanların performansını artırıcı önlemler alması gerekeceğinden, özellikle idari personel ve vasıfsız işçiler başta olmak üzere, işten çıkarmalar yaşanabilir. 14.2 Muhtemel Pozitif Etkileri Telekomünikasyon hizmetlerinin başlangıçta devlet tarafından sunulmasına neden olan şartlar değişmiştir. Telekomünikasyon sektörü teknolojik değişimlerin en yoğun olarak yaşandığı sektörlerin başındadır ve teknolojik gelişmeler doğal tekel şartlarını zayıflatmıştır. Özel sektör, çok hızlı büyüyen ve karlılığı yüksek bu piyasada faaliyet gösterme istek ve yeteneğine sahiptir. Bu durumda telekomünikasyon hizmetlerinin devlet tarafından sağlanmasının rasyonelliği ortadan kalkmaktadır. Ancak, devletin sosyal ve ekonomik yaşamın en temel altyapısı olan bu sektörde, hizmetin amaçlarına uygun şekilde sağlanmasını teminat altına alma yükümlülüğü devam etmektedir. Devletin rolü, politika belirleme ve hizmetlerin belirlenen politikalar çerçevesinde özel kesim tarafından en etkin şekilde sunulmasını sağlayacak kurumsal yapılanmayı sağlamak olmalıdır. Bu amaçla, oluşturulmak istenen sektör yapısına ilişkin politikaların açık olarak belirlenmesi gereklidir. Özel sektör, uygulama sonucuna göre belirlenecek günlük politikalar ve müdahaleler yerine, siyasi otoritenin politikalarını açık olarak ortaya koyduğu, yarınını görebileceği bir çalışma ortamını tercih edecektir. Bu anlamda, Telekomünikasyon Kurumu’nun kurulmuş olması ve beklenenleri en kısa süre içerisinde karşılamaya yönelik yoğun çalışmalar yürütüyor olması büyük bir avantaj olarak değerlendirilebilecektir. Değişen şartlar nedeniyle sektörün liberal bir yapıya dönüştürülmesi ve rekabetin oluşturulmasının sağlayacağı muhtemel faydalar aşağıda sıralanmıştır. i. Rekabetle birlikte ortaya çıkacak teknolojik gelişme; birinci adımda ücretlerin düşmesini, ikinci adımda ise, tüketiciye yeni, kaliteli, istediği içerikte hizmetlerin Telekomünikasyon Kurumu 41 sunulmasını sağlayacak, mevcut ağların en iyi ve verimli biçimde kullanılması ile birlikte, kullanıcıların beklentileri daha kolay karşılanabilecektir. Profesyonel pazarlama politikaları çerçevesinde sunulan hizmetlerin tanıtımı ile yeni teknolojilerin kullanımının özendirilmesi sağlanabilecektir. ii. Ülkenin halihazırdaki finansman kaynağı bulmadaki problemleri düşünülürse, tekelin kaldırılması ülkemizdeki telekomünikasyon pazarını büyütecek, yatırımları artıracak, ekonomik büyümeye ve istihdama katkı sağlayacak yeni servislerin hizmete girebilmesi için dış finans kaynaklarından yararlanılmasını sağlayacaktır. Liberalleşme ile birlikte devletin yatırımcı kimliği biraz daha geri plana çekilmiş olacak, politika belirleyici, düzenleyici ve denetleyici rolleri devam edecektir. Telekomünikasyon altyapısının güçlendirilmesi, ilişkili bulunduğu diğer iş alanlarının gelişimine olumlu katkıda bulunabilecektir. İnternet’in gelişmesi için alternatif yatırım planları ortaya çıkacaktır. Buna bağlı olarak hızla büyüyen “sayısal bölünme”nin etkisi en aza indirilebilecektir. iii. Tekelin kaldırılması durumunda, piyasaya girmek isteyen yeni işletmecilere lisans vermek yoluyla lisans ücretleri, vergiler gibi yeni gelir kalemleri ile hazineye ek gelir kazandırmak mümkün olabilecektir. iv. Türk Telekom asgari evrensel hizmet zorunluluğu yükünü başka bir işletmeciyle paylaşabilecektir. v. Şu anda, Türk Telekom tekel olmanın en büyük avantaji olan fiyatları istediği gibi belirleyerek yüksek kazançlar sağlama imkanını çok fazla kullanıyor sayılmaz. Kaldı ki, tekeli elinde tutan bir şirket olarak özelleştirilmeye çalışılması, bu tekel gücü vasıtası ile aşırı kar etme ve yatırdığı sermayeyi kısa vadede geri alma eğilimindeki firmaların iştahını kabartacak, Türkiye ile uzun vadeli işbirliği arzulamayan bir müşteri ile karşılaşılabilecektir. vi. Türk Telekomun bir an önce rekabet eden bir şirkete dönüşmesi ve uluslararası alanlara açılarak gelirlerini artırması sonucu Avrupa ve Asya’da etkin bir güç olabilecek stratejiler geliştirmesi sağlanacaktır. 15. SONUÇ Dünya Ticaret Örgütü ve Avrupa Birliğinin uygulamaya koyduğu politikalar sonucu, dünyada telekomünikasyon sektöründe serbest rekabetin hızla gelişmesi sağlanmıştır. Bu serbestleşme hareketi ile birlikte ortaya çıkan telekomünikasyon hizmet çeşitliliği, hizmet kalitesi ve fiyatlarındaki iyileşmeler dikkat çekici boyuttadır. Telekomünikasyon sektörünün gelişmesi, endüstrideki diğer sektörlerin gelişebilmesi için anahtar konumda bulunduğundan, ülkeler bu sektörün önünü açmak için gerekli önlemleri almakta gecikmemişlerdir. Böylece ülkelerde herkese açık bir telekomünikasyon pazarı oluşturmak ve bu pazarın önünü açacak düzenlemeleri yapacak düzenleyici kurumlar için çalışmalar yoğunlaşmıştır. Ülkemizde de sektörün düzenlenmesi için kurulan Telekomünikasyon Kurumu ile önemli bir adım atılmış, ancak pazarın serbestleştirilmesi için 31 Aralık 2003 gibi uzun vadeli bir tarih belirlenmiştir. Bu raporda, telekomünikasyon sektörünün dünya genelindeki ve Türkiye’deki yapısı incelenmiş, serbestleşmenin özellikleri tanıtılmış, Avrupa ve Dünya’da serbestleşmenin gelişimi irdelenmiş ve serbestleşmenin etkileri ortaya konmuştur. Serbestleşmenin Türkiye’de meydana getirebileceği sonuçlar sıralanmıştır. Telekomünikasyon Kurumu 42 Dünya’daki tekeller birbiri ardına sona ererken Türkiye’nin tekelci bir politikada ısrar etmesi çok anlamlı değildir. Türk Telekomun henüz özelleşmemiş olması tekelin kaldırılması açısından bir avantaj olarak düşünülebilir. Aksi takdirde tekelin kaldırılması için Türk Telekomun muhtemel hissedarları bir takım ayrıcalıklar, ek destekler talep edebileceklerdir. Halbuki, serbestleşmiş bir pazarda rekabet eden, iyi organize olmuş ve kaynaklarını verimli kullanan, karlı bir kuruluşun özelleştirilmesi de çok daha verimli biçimde gerçekleşebilecektir. Telekomünikasyon sektöründeki teknolojik gelişmeler, özellikle sayısal alandaki önemli yenilikler ve bütün dünyada hızla yayılan internet, bu sektörde mevcut normların hızla değişmesine yol açmaktadır. Böylece sabit telefon servisi yaygın asgari hizmet olmaktan hızla uzaklaşacak yerini internet ve data servislerine bırakacaktır. Mevcut yasalar çerçevesinde, Türk Telekom sabit telefon ve altyapıda tekel konumunda olup, Türkiye’yi bilgi toplumu yolunda ilerletmenin sorumluluğunu da taşımaktadır. Bu konuda beklentilere cevap verecek çok büyük yatırımlara yönelmesi de bugünkü şartlarla hiç te kolay görünmemektedir. Doğal tekellerin serbestleşmesinin akademik bir araştırma alanı haline geldiği, küreselleşme adı altında dünyada ticari açıdan sınırların ortadan kalktığı bir konjonktürde, tekelci devlet anlayışı ile serbest rekabet koşullarındaki gelişmelere duyarsız kalmak mümkün değildir. Dünyada eğitim başta olmak üzere, ticaretin de globalleştiği ve ülke sınırlarının bu noktada bir anlamının kalmadığı düşünülürse bu hizmet ve imkanı sağlayacak yatırımların ve hizmet alımının herkese ucuz ve makul fiyatlarda sağlanması dünya pazarı ve dünya eğitiminin ülke insanına açılması ile aynı anlamı taşıyacaktır. Devletin düzenleyici olacağı böyle bir sistem ve hizmet yelpazesinin yatırımcıya açılması ve birer ülke kaynağı durumunda olan bu tür işletmeciliğin lisans bedelleri karşılığında devredilmesi, hazineye önemli katkıda bulunacağı gibi, yeni istihdam ve ekonomik gelişme olanakları sağlayacaktır. Türk telekomünikasyon sektörünün rekabete açılması ülke gelişimine önemli katkıda bulunacaktır. Serbestleşme sonucunda; sektör açık, şeffaf ve global piyasalarla uyumlu bir yapıya kavuşacaktır. Özerk şirketlerin faaliyet gösterdiği, devlet müdahalesinin minimum seviyede olduğu, kuralların açıkça belirtildiği bir sektörde yapılacak faaliyetler, tüketiciye daha ucuz, verimli ve kaliteli hizmetten faydalanma şansı verecektir. Türkiye tekeli kaldırmak ve daha dinamik bir sektör yaratmak için harekete geçmezse, internet devriminin yaratmış olduğu fırsatları kendi kalkınma çabalarına entegre etme fırsatını elinden kaçırmış olacaktır. Sektörde rekabet ortamı ve piyasa şartları oluşmadan gerekli yatırımlar yapılamamakta yeni ve daha ucuz servisler sunulamamaktadır. Türk Telekomun tekelinin devam etmesi, gelecekte lisans alabilecek operatörlere karşı önemli bir üstünlük elde etmesini sağlamış olacaktır. Bu da daha ileride yapılacak lisans satışından elde edilecek gelirlerin beklenilenin altında gerçekleşmesine sebep olabilecektir. Telekomünikasyon Kurumu 43 Tekelin önceden kaldırılması durumunda ise, Türk Telekomun özelleştirilmesinden beklenilen gelirin azalmasına sebep olacaktır; bu iki durumun ayrıntılı olarak ele alınması önemlidir. Burada, “Tamamen liberalize edilmiş bir telekomünikasyon sektöründe iyi organize edilmiş bir operatörün değeri daha da artabilmektedir” biçimindeki genel kural gözardı edilmemelidir. Tekel sonrası sunulmaya başlanabilecek yeni hizmetler için uygulanacak lisans rejiminin, serbest telekomünikasyon pazarı için gerekli diğer düzenlemeler ile birlikte, tekel kalkmadan önce yerleştirilmiş olması gerekmektedir. Başka bir deyişle, serbest rekabetin oluşması için tekel hakkının kaldırılması yeterli değildir. Bunun yanında, yasal yükümlü operatörün etkin gücünü kötüye kullanmasını önleyecek; öldürücü fiyat uygulamaları, yerel ağın kullanıma açılması, arabağlantı, çapraz sübvansiyon, muhasebelerin ayrılması, fiyat zorlamaları, birleşme veya birlikte hareket etme gibi konularda yasal düzenlemelerin hayata geçirilmesi gerekmektedir. Bu şekilde tekelden sonra hızla rekabet ortamı yaratılmış olacak ve serbestleşmeden beklenen yararlar gecikmeden hayata geçebilecektir. Türkiye, nasıl Gümrük Birliği Anlaşmasını imzalayarak Avrupa Birliğine giriş sürecinde sanayisini rekabete açmış ve tam üyelik gerçekleşmeden sanayinin hazır duruma gelmesi için önemli bir adım atmışsa, telekomünikasyon sektöründe de benzer bir tutum izlenmeli ve sektörün geleceği Avrupa ve Dünya paralelinde düşünülmelidir. Kısacası hem düzenleyici mekanizmaların hem de rekabet ortamının geleceğini kararlaştırırken Avrupa sistemine benzer yapıları bir an önce devreye sokmak uygun olacaktır. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de ekonominin telekomünikasyon sektörü ve hizmetleri yoluyla geliştirildiği düşünülürse bu sektördeki tekelin devamı ekonomide daralma ve fırsatların kaçırılması anlamını da taşıyacak dolayısı ile bunun ülkeye maliyeti yüksek olacaktır; kaynakların etkin kullanımını geciktirecek ve makro boyutta ekonomik kalkınma hızının istenilen ölçüde arttırılamaması sonucunu doğurabilecektir. Türk Telekomun kontrolünde bulunan altyapının eşit şartlarda diğer şirketlerce kullanılması için teknik ve ekonomik koşulların tarafsız ve şeffaf biçimde ortaya konulması kaçınılmazdır. Ayrıca, evrensel (asgari) hizmetlerin yürütülmesi ve desteklenmesi esaslarının belirlenmesi ve bu hizmetlerin Türk Telekom üzerinde bir kambur olmasının engellenmesi gerekmektedir. Yukarıda sıralanan muhtemel beklentiler sektörün rekabete açılmasının, sektörün gelişimi açısından ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Bilgi çağının temel gereklerinden olan telekomünikasyonun hızla gelişimi ve yaygınlaştırılması için Türk Telekomun, bir an önce yeniden yapılandırılarak, tekel hakkının 31 Aralık 2003 tarihi beklenmeden mümkün olan en kısa sürede sona ermesi uygun olacaktır. Tekelin kalkması ve pazarın serbest rekabete açılması sağlandığında, telekomünikasyon sadece kendi sektöründeki gelişimi ile kalmayacak, diğer sanayi dallarının gelişiminde de lokomotif görevini yerine getirecektir. Telekomünikasyon Kurumu 44 KAYNAKLAR • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • Armenian Service News, http://www.rfel.org/bd/ar/reports/archives/2000/08/080800.html ART Annual Report, 1997 ART Annual Report, 1998 COFACE Danışmanlık Grubu Raporu, “Telecommunications: growth and risks”, http://www.veritas-usa.com/newsletters/newsletter_June.html European Commission, “Sixth Report on Implementation of Telecommunications Regulatory Package” David M. Newbery, “Privatization, Restructuring, and Regulation of Network Utilitties”, MIT Press, 1999 Demir Yatırım A.Ş., “Türk Telekom Raporu”, 17 Ekim 2000 Donyaprueth Krairit, “Liberalizing Development: Effects of Telecommunication Liberalization in Thailand and Philippines”, Doktora Tezi, MIT, 2001 Dünya Ticaret Örgütü Raporu, http://www.wto.org/english/news_e/pres97_e/bt-summ3.htm ETO Report on “European Telework Development”, http://www.eto.org.uk/eustats/prices.html Güney Afrika Cumhuriyeti Telekomünikasyon Raporu, http://www.ecommdebate.co.za/greenpaper/academics/Joslin2.html H.Intven, “Telecommunications Regulation Handbook”, McCarthy Tetrault, 2000 India News : http://india.internet.com/news/article/0,1942,1281_452211,00.html ITU, “Trends in Telecommunication Reform 1999” ITU, “Trends in Telecommunication Reform 2000” ITU, “Telecommunication Reform, Interconnection Regulation”, 2000-2001 ITU, “Yearbook of Statistics 1999” J.A.Andersen, “New Steps in Telecom Liberalisation in Denmark”, Telecommunications Policy, v.24, 2001 Kamil Yılmaz, “Türk Telekomünikasyon Sektöründe Reform: Özelleştirme, Düzenleme ve Serbestleştirme”, TESEV Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı, Aralık 1999, http://www.tesev.org.tr/projeler/kamu_devlet_metin_tablig2.php OECD Communications Outlook 1999 OECD Communications Outlook 2001 OECD Report “A Review of Market Openness and Trade in Telecommunications”, 1999 OECD Regulatory Reform in Telecommunications Services DSTI/ICCP (96)21 Policy Digest , “Full liberalisation of Telcommunications Market”, v.04, 2000 Status Report of Denmark’s Progress, July 2000 Telecommunications Online : http://208.220.133.42/issues/200007/tci/singapore.html TelecomWeb Network, http://www.telecomweb.com/archive/snapshots/wireline/arch061598.html The World Bank Report, “The WTO Agreement and Telecommunication Policy Reforms”, 1999 WTO Report, “Trade Policy Review: The European Union”, 2000 Telekomünikasyon Kurumu 45 EK-1 TELEKOMÜNİKASYON ŞEBEKE OPERATÖRLERİNİN STATÜLERİ ÜLKE ADI ANA OPERATÖR STATÜSÜ PSTN KONTROLÜ A.B.D. (Uzak mes.ve Uluslararası) A.B.D. (Yerel ve Yurtiçi) AT&T, MCI, Sprint Özel hisseli Rekabete açık AT&T, Ameritech, Özel hisseli Rekabete açık Bell Atlantic, Bell South, SBC, US West, GTE Almanya Deutsche Telecom %61 Devlet hisseli Rekabete açık Avustralya Telstra, %67 Devlet hisseli Rekabete açık Optus Communications Özel Avuturya Post und Telecom %100 Devlet hisseli Rekabete açık Aust.AG Belçika Belgacom % 51 Devlet hisseli Rekabete açık Çek Cum. SPT Telecom %51 Devlet hisseli Rekabete açık Danimarka Tele Danmark Özel hisseli Rekabete açık Finlandiya Sonera Ltd., Devlet hisseli Rekabete açık Finnet Group Özel hisseli Fransa France Telecom %62 Devlet hisseli Rekabete açık Hollanda KPN Telef %43. 8 Devlet hisseli Rekabete açık İngiltere British Telecom, Özel hisseli Rekabete açık Kingston Telecom, Cable Telefony İrlanda Telecom Eireann %80 Devlet hisseli Rekabete açık İspanya Telefonica, Retevision Özel hisseli Rekabete açık İsveç Telia Devlet hisseli Rekabete açık Tele2 (Netcom) Özel hisseli İsviçre Swiscom %70 Devlet hisseli Rekabete açık İtalya Telecom Italia %5 Devlet hisseli Rekabete açık İzlanda Telecom Iceland Devlet hisseli Rekabete açık Japonya NTT %33. 3 Devlet hisseli Rekabete açık Kanada Stendor Members, Özel hisseli Rekabete açık Alternative L.D.Carrier Özel hisseli Kore Korea Telecom %71. 2 Devlet hisseli Sınırlı Rekabet Lüksemburg P&T Administration Devlet hisseli Rekabete açık Macaristan Hungarian Telcom %6. 47 Devlet hisseli 31 Aralık 2001 Meksika Telefonos de Mexico Özel hisseli Rekabete açık Norveç Telenor Devlet hisseli Rekabete açık Polonya TPSA Devlet hisseli U.arası hariç Rek. A. Portekiz Telecom Portugual %25 Devlet hisseli Rekabete açık Türkiye Türk Telekom Devlet hisseli Tekel Yeni Zelanda Telecom New Zealand Özel hisseli Rekabete açık Yunanistan OTE %65 Devlet hisseli Rekabete açık Kaynak: OECD Communications Outlook 1999’ dan alınarak güncelleştirilmiştir Telekomünikasyon Kurumu 46
Benzer belgeler
ÖZELLEŞME, SERBESTLEŞME ve DÜZENLEME ETKİLEŞİMİ
yanında, yasal yükümlü operatörün etkin gücünü kötüye kullanmasını önleyecek; öldürücü fiyat
uygulamaları, yerel ağın kullanıma açılması, arabağlantı, çapraz sübvansiyon, muhasebelerin
ayrılması, f...