Kitap Siparişi ve Örnek Sayfalar
Transkript
Kitap Siparişi ve Örnek Sayfalar
SAYGI’nın TEMEL TIBBİ PARAZİTOLOJİ’si YAYINLANDI Kitap bedelinin (20,00 ) Erciyes Üniversitesi’nin Ziraat Bankası Kayseri Merkez Şubesi’ndeki hesabına yatırılması gerekmektedir. Şube kodu : 00159 Hesap No : 400 63600 5001 IBAN : TR38 0001 0001 59400 63600 5001 Dekonta “kitap satış bedeli” notu yazılmalıdır. Dekontun [email protected] adresine mail atılması veya kütüphaneye fakslanması gereklidir. Kitap adı, iletişim adresi ve tercih ettiğiniz kargo şirketinin adı [email protected] adresine mail atılmalıdır. Kargo şirketi belirtilmezse PTTkargo ile anlaşmalı olarak gönderilecektir. Tel: +90 352 207 66 66 - 10414 Fax: 0 352 4377622 ÖNSÖZ E Yıllar içerisinde hızlı bir gelişim gösteren, 2015 Nobel Tıp ödülünün de verildiği alan olan Tıbbi Parazitoloji zamanla oldukça geniş bir bilim alanı haline gelmiştir. Değişen dünyada değişen çevre ve konak koşulları doğrultusunda önem kazanan parazitler, yeni tanı yöntemleri ve yeni uygulamalar bilimsel doğrularda değişmelere yol açmıştır. Buradan hareketle hem temel bilgileri aktarmak hem de değişimleri takip etmek üzere birçok bilim insanı çok kıymetli eserler vermiştir. Bunlardan biri de Tıbbi Parazitoloji öğretimine yıllarını vermiş hocamız sayın Prof. Dr. Gülendame Saygı’nın kaleme aldığı “Temel Tıbbi Parazitoloji” kitabıdır. Elinizdeki bu eser; sayın hocamızın engin deneyim ve birikimlerinin yeni anlayış ve bilgiler ışığında güncellenmiş halidir. PL Tıbbi Parazitolojinin temel unsurları ve biraz da klinik yönlerinin gözden geçirildiği bu kitabın iki temel hedefi vardır: Biri, lisans ve lisansüstü öğrencilere kısa ve güncel bilgi kaynağı sağlamak; diğeri ise TUS’a hazırlanan öğrenciler ile bu alanda bilgiye ihtiyacı olan uzman ve diğer laboratuvar personeline yardımcı olmaktır. Kitaptaki bölümler titizlikle gözden geçirilmiş, güncellenmiş ve yeni gelişmelerle genişletilmiştir. İçerikteki zenginleştirmeler yanında; temel kilit bilgiler kullanılabilir tablolar halinde verilmiş, önemli kavramlar şekillerle özetlenmiştir. Bu şekilde birden fazla sunuş tekniği bir arada kullanılarak (düz metin, tablo ve şekiller, akıllı köşeler, kavrama soruları vb.) farklı öğrenme yöntemlerine sahip tüm kişilere ulaşılması hedeflenmiştir. Diğer taraftan; kısa özetler, klinik ilişki tabloları, konuların pekiştirilmesi için kavrama soruları, ileri araştırma ve okumalar için de kaynaklar listesi oluşturulmuştur. M Yaşadığı zamana iz bırakan hocalarımızdan sayın Prof. Dr. Gülendame Saygı’nın önce bireysel çabaları ile; sonra kendi arzu ve istekleri doğrultusunda bizim birikim ve deneyimlerimiz ile harmanlanarak ortaya çıkarılan eser “Saygı’nın Temel Tıbbi Parazitolojisi” adıyla okurların hizmetine sunulmuştur. Azami titizlikle farklı formatta hazırladığımız bu eserin, başta parazitoloji bilim alanımız olmak üzere Türk Tıbbına faydalı olması ümidi ile... SA iii Prof. Dr. Süleyman YAZAR Prof. Dr. Salih KUK Doç. Dr. Özlem MİMAN Ocak-2016 iii Tıbbi Parazitolojide Temel Prensipler Tablo 1.1. Tıbbi önemi olan parazitler Kamçılılar Protozoa Chromista Aile Metamonada Parabasala Percolozoa Euglenozoa Amipler Sporozoanlar (Apicomplexa, Coccidia) Silyalılar Bigyra Nemathelminthes Platyhelminthes Arthropoda PARAZİTER HASTALIKLARIN İSİMLENDİRİLMESİ Entamoeba, Acanthamoeba, Balamuthia Toxoplasma, Plasmodium, Babesia, Cryptosporidium, Cyclospora Balantidium coli Blastocystis sp. (subtype 1-33) Ascaris, Ancylostoma, Necator, Enterobius, Trichinella, Trichuris, Strongyloides, Dracunculus Trematodes, Cestodes Crustaceans, Spiders, Insecta, True bugs, Chelicerata, Pentastomida PL Metazoa (Animalia) Organizma Giardia, Chilomastix Dientamoeba, Trichomonas Naegleria Leishmania, Trypanosoma SA M Parazitlerin neden oldukları hastalıklara, genel olarak, parazitoz denir. Parazitoz ektoparazit veya endoparazit tarafından oluşturulmasına göre farklı isim alır. Ektoparazitin neden olduğu parazitoza enfestasyon, endoparazitin neden olduğuna ise enfeksiyon denir. Parazitozların etken paraziti belirterek isimlendirilmesinde ise, parazitin cins isminin sonuna –iosis eki getirilir. Bu eklerden –iosis yerine –iasis de kullananlar vardır. Bu, Türkçe olarak –iyoz halini de alabilir. Örneğin, ascariosis = askariyoz (hastalığın hangi Ascaris türüne bağlı oluştuğunun belirtilmesi gerektiğinde de ascariosis lumbricoides denir) gibi. PARAZİTLİĞE UYUM Parazitlerde parazitik hayata uyumla ilgili bazı farklılaşmalar görülür. Bu farklılaşma derecesi parazitliğin tipiyle ilgilidir ve en ileri şekillerine zorunlu parazitlerde rastlanır. Protozoonların Apicomplexa şubesinde belirgin bir hareket organelinin bulunmaması, solucanlardan sestodların sindirim sisteminin olmaması gibi. Bazı parazit gruplarında da boy, özgür yaşayan akrabalarına kıyasla uzamıştır. Örneğin, özgür yaşayan yuvarlak solucanlar (nematodlar) çıplak gözle zor görülebilen büyüklükte iken, Ascaris lumbricoides 35 cm’ye hatta 50 cm’ye, Dracunculus medinensis ise 1 m’ye ulaşmaktadır. 8 E Alem Parazitik hayata uyumun temelinde biyokimyasal değişiklikler bulunduğundan, metabolizmaları yönünden parazitler az veya çok derecede konağına bağımlı olan canlılardır. Bu, belli metabolik yolların kaybı ve bu kayıpların konak tarafından karşılanması anlamına gelmektedir. Aslında bu metabolik farklılık, paraziter hastalıkların tedavisinde insan yönünden büyük bir avantaj sağlar. Parazitlerde, parazitlikle ilgili değişimlerde bazı sistemler körelir ya da tümüyle kaybolurken üreme sistemi çok gelişmiştir. Bunun nedeni neslin devamını sağlamaktır. Parazite göre konak vücudu mikroçevre, konağın içinde bulunduğu ortam ise makroçevre’dir. Parazit, bir mikroçevreden (konaktan) çıkıp, ikinci mikroçevreye (yeni konak) ulaşmaya çalışırken, makroçevrenin etkisiyle nesil kaybına uğrar. Bu kaybı telafi etmek ve neslinin devamını sağlamak için, parazitin üreme potansiyeli çok artmıştır. Parazitlerdeki üreme potansiyeli, aşağıdaki yollardan bir veya birkaçı aracılığıyla artar: a) Poliembriyoni: Neslin devamını garanti altına almak için, tek bir zigottan birden fazla döl oluşması durumudur. Poliembriyoni, protozoonlarda eşeysiz çoğalma, helmintlerde ise tomurcuklanma şeklinde görülür. Protozoonlarda, bir zigottan çok sayıda sporozoitin oluşması ve şizogoni poliembriyoni örnekleridir. Tomurcuklanma ise sestodların erişkin dönemlerinin boyun bölgesinden halkaların oluşmasında ve trematod ile sestod lar- SA M PL E Protozoonlar Şekil 2.12. Entamoeba histolytica’nın hayat döngüsü ve patolojisi 40 karaciğer yerleşimi için aynı şey pek söylenemez. Bağırsak dışı amoebiosisi çocuk ve yaşlılara kıyasla genç erişkinlerde, homoseksüellerde daha sık görüldüğü bildirilmiştir. mek; laboratuvar ayağında uygun tanı yöntemleri kullanılarak ve deneyimli kişilerce numune incelenmesini sağlamak prevalansı için daha sağlıklı/ geçerli veriler elde edilmesini sağlayacaktır. Ülkemizde hem sessiz hem de akut seyreden amoebiosis olguları görülmektedir. Yapılan tarama sonuçlarına ve olgu bildirimlerine göre farklı gruplarda E.histolytica prevelansı %0-18 arasında değişmektedir. Yüzdeler arası farklılığın altında daha çok yanlış pozitif/yanlış negatif olguların yattığı düşünülmektedir. Tanının klinik ayağında parazitozu akla getirmek ve ayırıcı tanıda yer ver- İmmunoloji Entamoeba histolytica’ya karşı insanlar oldukça dirençlidirler. Direncin kırıldığı durumlarda (yetersiz beslenme, aşırı yorgunluk, bağışıklık durumunu bozan hastalıklar ve ilaçlar gibi) parazit kolayca vücutta yerleşebilir. Şişe biçimli amibik ülserlerin gelişmesine kadar Protozoonlar Kontrol Entamoeba histolytica, insana dört çekirdekli olgun kistlerle kontamine yiyecek-içeceklerle ve kirli ellerle (el-ağız) bulaşır. Bu nedenle korunmada hem kişisel hem de çevresel koşullara dikkat etmek gerekir. Öncelikle gıda sektöründe çalışanların bu koşullara uyması çok önemlidir. İyi bir alt yapı (kanalizasyon) tesisi ve temiz içme ve kullanma suyu sağlanması bütün bağırsak parazitozlarında olduğu gibi amoebiosiste de çok önemlidir. E.histolytica ve E.coli trofozoitlerinin karakteristik özellikleri E.histolytica E.coli Büyüklük 8-65 μm 12-55 μm Hareket Çok hareketli, parmaksı yalancı ayak (lobopod) Yavaş hareketli, künt yalancı ayaklar Nükleus sayısı 1 1 Karyozom Küçük ve merkezi yerleşimli Büyük, irregüler, asentrik Çevre kromatini Eş kalınlıkta tanecikli ve düzenli İrili-ufaklı ve düzensiz yerleşimli Sitoplazmik inklüzyon Eritrosit içerebilir İçinde bakteri bulunan vakuoller E Parametre Entamoeba moshkovskii PL Entamoeba dispar SA M Entamoeba dispar, morfolojik olarak Entamoeba histolytica’ya benzer. Mikroskobik olarak boyasız ve boyalı örneklerde birbirinden ayırt edilemez. Nonpatojen amip olarak kabul edilen E.dispar’ın E.histolytica’dan ayırt edilmesi tedavi ve tedavi sonrası izlem açısından önem taşımaktadır. Bu nedenle sadece mikroskobik inceleme sonucu morfolojik olarak E.histolytica olduğu düşünülen olguların E.histolytica / dispar olarak raporlanması gerekmektedir. E.histolytica - E.dispar ayırımı; günümüzde daha çok adezin antijen spesifik ELISA ile yapılmasına rağmen, PCR ve Real-Time PCR gibi teknikler de kullanılarak yapılabilir. Real-Time PCR, sadece E.histolytica ve E.dispar değil diğer nonpatojen amipleri de birbirinden ayırt etmede başarı ile kullanılmaktadır. Entamoeba moshkovskii, serbest yaşayan amip olarak kabul edilir. Patojen E.histolytica ve nonpatojen E.dispar’dan morfolojik olarak ayırt edilemez. Her iki türden ayırt edilebilmesi için SSUrDNA tabanlı PCR gibi moleküler testlerden yararlanılır. Dünyada sporadik vakalar şeklinde görülürken ülkemizde Tanyüksel ve arkadaşları tarafından Şanlıurfa’da iki olguda E.moshkovskii saptanmıştır. Patojendir ve gastrointestinal semptom veya dizanteriye sebep olabilir. Entamoeba coli Entamoeba coli insanın kalın bağırsağında yaşar. Genelde apatojendir; fakat patojen etkisi olduğuna dair yayınlar da vardır. İki açıdan önem taşır: Morfolojik yönden E.histolytica ile çok karışması yanında temizlik ve sanitasyon noksanlığına bağlı olarak dışkının çevrede dağılımının bir göstergesi olması. Şekil 2.17. Entamoeba coli trofozoit ve kistleri 46 SA M PL E Protozoonlar Şekil 2.45. Sıtma parazitlerinin insan ve dişi anofel vücudundaki hayat döngüleri 84 Protozoonlar Takizoit, konak vücudunda hemen her tip çekirdekli hücreye aktif penetrasyonla invaze olur ve orada hayatını sürdürebilir. Monosit, makrofaj ve dentritik hücrelere giren takizoitler “Trojan atı” gibi davranıp immun sistemden kaçarak bütün vücuda yayılır. Özellikle kan-beyin bariyerini ve kan-plesanta bariyerini geçerek beyin ve fetusa ulaşırlar. Parazit, hücre içinde endodiyogoni denilen, bir tür iç tomurcuklanma ile çoğalır (Şekil 2.60). Takizoitlerin hücre içinde çoğalmasıyla hücreler takizoitle dolar ve rüptüre olur. Çok hareketli olan takizoitler, kan ve lenf yoluyla santral sinir sistemi, göz, iskelet ve kalp kasları gibi birçok doku ve organa ulaşır. İntestinal duvar, kan-beyin bariyeri ve plasenta gibi biyolojik bariyerleri geçer. Böylece hücre ölümü, komşu hücrelere invazyon ve bütün vücutta enfeksiyon oluşturabilir. Takizoitler immun sistemin normal ve etkin olduğu durumlarda bradizoitlere dönüşürler. PL E de içerir ki bunların birçoğu apikal uçta bulunur. Takizoit invazyonunda rol alan sekretuvar organelleri bulunur: mikronemler, roptriler ve dens granüller. Diğer özel bir organel apikoplast olup 4 membranla kaplıdır. Takizoit iskeleti konoid olarak adlandırılan tubulin ve polar ring gibi bir çok elemandan oluşmaktadır (Şekil 2.58, 2.59). Mikrotubül plazma membranı boyunca uzanır ve parazitin 2/3’ü kadardır. Inner membran kompleksi, parazite karakteristik şeklini verir. SA M Doku kistleri ve bradizoitler: Parazitin konak hücre içinde çoğalması sonucunda hücre takizoitlerle dolar; bu döneme doku kisti denir. Bu dönemde parazitlerin etrafı konak tarafından bir vakuolle çevrilmiştir. Bu kistler en sık olarak beyin, göz, iskelet ve kalp kaslarında bulunur. Kist içindeki takizoitler kronik dönemde, bradizoitlere dönüşür. Bradizoitler, kistlerin içindedir ve morfolojik olarak takizoitlere benzer. Şekil 2.58. Toxoplasma gondii trofozoitinin (takizoit) yapısı Daha yavaş çoğalan bu dönem spesifik moleküller eksprese eden bradizoitler fonksiyonel olarak takizoitlerden farklıdır. Kistlerin büyüklüğü içerdiği bradizoit sayısına göre değişir. Yeni kistler yalnızca iki bradizoit içerir ve 10 µm büyüklüğünde iken daha eski kistler yüzlerce hatta binlerce bradizoit içerir, 100 µm ve daha büyük olabilir. İmmun sistemi baskılanmışlarda kist rüptürü ile açığa çıkan bradizoitler, takizoitlere dönüşür ve enfeksiyon tekrarlanır. Doku kistleri, ara konak ve kesin konaklar için enfektif dönemdir. Şekil 2.59. Toxoplasma gondii (100x). A: Fare periton sıvısında takizoitler; B: Hücre içinde takizoitleri; C: Serbest takizoitler 105 PL E Protozoonlar Şekil 2.61. Toxoplasma gondii’nin hayat döngüsü ve patolojisi SA M Özellikle kadınlarda görülme oranı yaşla doğru orantılı olarak artmaktadır. Bunun da nedeni kadınların, hem kedi dışkısıyla, hem de bulaşlı etlerle temas ihtimalinin daha yüksek oluşudur. Çiğ köfte, bat (Sivas yöresine özel etli sarma) gibi yiyeceklerin yenilmesi ve etlerin iyi pişirilmemesi görülme oranlarının yükselmesine sebep olmaktadır. Toxoplasmosis seksüel olarak ta bulaşabilen bir hastalıktır. Hayvanlarda cinsel birleşme sırasında kontamine semenden geçtiği gösterilmiştir. Seroprevalans soğuk ülkelerde düşük iken sıcak bölgelerde daha yüksektir. İnsanlardaki seroprevalans ülkeler arasında ve aynı ülkenin farklı bölgelerinde büyük farklılıklar göstermektedir. Meksika’da %6.6 iken Brezilya’da %77.5’e, Madagaskar’da %83.5’e ulaşmaktadır. Avrupa’da; İsviçre’de %8.2, Romanya’da %57.6 olarak bildirilmiştir. Bütün dünyada Toxoplasma seropravalansındaki azalmanın en belirgin olduğu ülke Fransa’dır: 1965’te %83, 1995’te %54, 2003’te %44 ve 2010’da %37. Bu farklılıklara parazit genotipi, coğrafi lokalizasyon, iklim faktörleri, kültürel alışkanlıklar ve etnik yapı etki etmektedir. ABD’de üveitisli olguların %17’sinden, posterior üveitisli olguların ise %25’inden oküler toxoplasmosisin sorumlu olduğu bildirilmiştir. 108 İmmunoloji Toxoplasmosise karşı iki temel bağışıklık söz konusudur: a) Doğal direnç, b) Kazanılmış bağışıklık. Doğuştan kazanılan immun sistemin yapı ve elemanlarıyla T.gondii’nin vücuda girişi, invazyonu ve yayılımı engellenmeye çalışılmaktadır. Bunun için vücudun fizyolojik, mekanik ve biyolojik bariyerlerinin yanı sıra dentritik hücrelerden, makrofajlara ve natural killer hücrelere kadar pek çok hücre görevlidir. Bu bariyerleri aşan ve hücrelere giren parazitin etkilerini sınırlandırmak için parazit etrafında parazitofor vakuol oluşmaktadır. Kronik dönemde, doku kisti içindeki parazit yıllarca yaşayabilir. Akut enfeksiyonda, paraziti fagosite eden makrofajlardan salınan IL-12 ve TNF-alfa, NK hücrelerini uyarır ve onlardan INF-gamma üretilir. INF-gamma ve TNF-alfa, parazitle mücadele iki önemli sitokin olarak görev yapar. Kronik toxoplasma enfeksiyonunda ise Th1 tipi cevap ön planda olup parazitle mücadelede daha çok CD8 + T hücreleri ve IFN-gamma önemli rol oynamaktadır. Toxoplasmosis fırsatçı bir hastalık olarak kabul edilir. İmmun sistem bozukluğu veya zayıflığı gibi bir durumla karşılaşıldığında sessiz seyirli bradizo- Protozoonlar IgG pozitifliği saptanan özellikle gebelerin enfeksiyonu ne zaman geçirdiğinin tespiti önemlidir. Yakın bir zamanda geçirilen enfeksiyon fetus için çok ciddi sonuçlar doğurabilecektir. Bu nedenle IgG avidite testi yapılır. Buna göre düşük avidite 3-4 ay içinde geçirilen bir enfeksiyonu gösterirken yüksek avidite 3-4 aydan daha önce geçirilmiş bir enfeksiyona işaret etmektedir. Bu nedenle IgG avidite testi tanı için olduğu kadar tedaviye yön vermesi nedeniyle yaygın olarak kullanılmaktadır. PL on Kit-(Roche) gibi bir kit ile DNA izolasyonu sonrası LightMix® Kit Toxoplasma gondii (Roche) kullanarak hızlı, kolay ve doğru bir şekilde Roche 480 Real-Time PCR cihazı ile T.gondii DNA’sı çoğaltılıp tespit edilmektedir (Şekil 2.62). E Şekil 2.62. Toxoplasma gondii: Real-Time PCR M PCR ve Real-Time PCR çalışmaları için T.gondii şüpheli kişilerden alınan vücut sıvıları (kan, BAL, BOS, asit, periton sıvısı, amniyon sıvısı ve gözyaşı) ve doku örnekleri kullanılmaktadır. PCR sensitivitesi, örneğin uygun elde edilmesi, transferi, saklanması, DNA izolasyonunda kullanılan yöntem, amplifikasyonda kullanılan yöntem, primerler ve T.gondii’ye yönelik ilaç kullanımına bağlı olarak değişebilmektedir. SA Serolojik tanı: Hasta serumunda parazite karşı özgül antikorların varlığını serolojik deneylerle saptayarak indirekt tanıya gidilir. Serolojik tanı yöntemleri, özellikle gebelerde ve gebe kalmayı düşünenlerde bütün dünyada yaygın olarak kullanılan testlerdir. Serolojik tanıda T.gondii’ye karşı oluşan IgG, IgM, IgA ve IgE antikorları saptanır. Serolojik tanıda; kompleman birleşmesi, İndirekt Hemaglutinasyon (IHA), ELISA, Sabin Feldman dye testi, İmmunofloresan antikor testi, aglütinasyon testi ve differential aglütinasyon (AC/HS) testleri yapılabilir. Ancak günümüzde rutinde en sık kullanılan testler; ELISA ve IFA testleridir. Gebelik öncesi veya gebeliğin erken döneminde tespit edilen IgG negatifliği, enfeksiyonun geçirilmediğini göstermekle birlikte gebenin T.gondii açısından risk altında olduğu anlamına da gelmektedir. AIDS ve kemik iliği transplantasyonu yapılan hastalarda tespit edilen IgG pozitifliği ise latent enfeksiyonun reaktivasyonu açısından önemli bir riski gösterir. Differential aglütinasyon (AC/HS) testi, gebelerde akut veya kronik enfeksiyonun ayırımında kullanılan yardımcı bir testtir. Sandwich IgM ELISA ve IgM immunosorbent aglütinasyon assay (ISAGA), enfeksiyonun ilk haftasında hızlıca yükselen IgM antikorlarını tespit için kullanılır. Yükselen IgM antikorları giderek azalır ve ortadan kaybolur. Ancak yalancı IgM pozitifliği ve enfeksiyonun başlangıcından yıllar sonra bile IgM pozitifliği olabileceği, test sonuçlarını yorumlarken göz önünde bulundurulmalıdır. IgM negatifliği son zamanlarda bulaşan bir enfeksiyon olmadığını göstermektedir. Ayrıca referans laboratuvarlar dışındaki laboratuvarda kullanılan ticari kitlerle saptanan IgM pozitifliğinin %60’ının yalancı pozitiflik gösterdiği de unutulmamalıdır. Bu nedenle tanıda en az iki testin birlikte kullanılması tavsiye edilir. IgM ISAGA, yenidoğanda konjenital enfeksiyonun tanısı için sıklıkla kullanılan, yüksek derecede sensitif ve spesifik bir testtir. Ancak yenidoğanda ve fetusta IgA antikorların tespitine dayalı testler, IgM antikorlarını tespitten daha sensitiftir. Yenidoğanlarda tespit edilen IgG antikorları, bebeğin kendi antikorları olabileceği gibi anneden bebe- 111 Protozoonlar 1.E.histolytica’nın enfektif evresi hangisidir? b)Filariform larva a)Metaserkarya c)4 çekirdekli olgun kist d)Trofozoit e)Ookist 2.Aşağıdakilerden hangisi insan vücudunda yerleşen amiplerden biri değildir? a)Acanthamoeba castellanii b)Pneumocystis jirovecii c)Naegleria fowleri d)Entamoeba coli e)Entamoeba histolytica 9.Giardia intestinalis’in endemik olduğunu bildiğiniz bir bölgede kamp yapıyorsunuz. Korunmak için aşağıdakilerden hangisini yaparsınız? a)Suyu kaynatıp içmek b)Eti iyice pişirerek yemek c)Her zaman ayakkabı ile dolaşmak (yalınayak dolaşmamak) d)Kontamine suda yüzmekten kaçınmak e)Uyurken cibinlik kullanmak 10.Trichomoniosiste parazitin hangi formu bulaştan sorumludur? a)Kist b)Ookist c)Yumurta d)Sporozoit e)Trofozoit PL 3.Naegleria fowleri’nin hangi morfolojik formları bulunmaktadır? a)Amoeboid trofozoit, kamçılı form ve kist b)Amoeboid trofozoit, immatür kist ve matür kist c)Kamçılı form, kist ve larva d)Yumurta, larva ve erişkin e)Larva, nimf ve erişkin 8.Giardia intestinalis için rutinde uygulanan en uygun örnek tipi ve toplama yöntemi aşağıdakilerden hangisidir? a)Bir dışkı örneği b)Ardışık gün iki dışkı örneği c)Günaşırı üç dışkı örneği d)Bir dışkı ve bir kan örneği e)Entero-test E PROTOZOONLAR İLE İLGİLİ KAVRAMA SORULARI M 4.PAM’da Naegleria fowleri için seçilecek tanı materyali aşağıdakilerden hangisidir? b)Dışkı a)Balgam c)BOS d)İdrar e)Ürogenital akıntı SA 5.Naegleria fowleri insana nasıl bulaşır? a)Kontamine suda yüzme b)Enfekte kişiyle öpüşme c)Korunmasız cinsel ilişki d)Kontamine yiyeceklerin yenmesi e)Sivrisinek sokması 6.Acanthamoeba türlerinin insana bulaşı hangi yol ile olur? a)Parazitin aspire edilmesi ya da solunması b)Parazitin gözden direkt invazyonu c)Kontamine suda yıkanmak/yüzmek d)A + B e)Hepsi 7.Acanthamoeba türleri ile enfeksiyon en çok hangi vücut alanında gelişir? b)Kolon a)Göz c)Akciğer d)Karaciğer e)Kemik iliği 134 11.Aşağıda kan kamçılılarına ait morfolojik formlar sıralanmıştır. Hangisinin external bir kamçısı yoktur? b)Amastigot a)Promastigot c)Epimastigot d)Tripomastigot e)Hiçbiri 12.Leishmania donovani’nin vektörü aşağıdakilerden hangisidir? a)Hyalomma - kene b)Phlebotomus - kum sineği c)Triatoma - reduviid d)Glossina - çeçe sineği e)Anopheles - sivrisinek 13.Vajinal trichomoniosis tanısında en sık kullanılan yöntem aşağıdakilerden hangisidir? a)Vajinal akıntının giemsa ile boyanmış preparatında kistlerin görülmesi b)Vajinal akıntının lam-lamel arası native preparatlarda trofozoitlerin görülmesi c)Vajinal akıntının asit-fast boyalı preparatlarında trofozoitlerin görülmesi d)Giemsa boyalı periferik kan ince yayma preparatların incelenmesi e)Serumda parazite karşı oluşmuş antikorların saptanması Helmintler İnsan vücudunun farklı bölgelerinde yerleşip nematodiosislere neden olan nematodlar, yerleştikleri bölgeye göre; bağırsak, doku ve dolaşım sistemi nematodları olarak gruplandırılabilir. SİNDİRİM SİSTEMİ NEMATODLARI • Erişkini insan ince bağırsağında yerleşir. Larvası vücutta, karaciğer ve akciğeri de içeren, bir göç yapar. • İnsan bağırsağında yerleşen en uzun yuvarlak solucandır. • Monoksen bir parazittir; tek konağı insandır. Yumurta dönemi hariç insan vücudunda yaşar. • Yumurtasının kabuğu dıştan içe doğru: 1.Protein tabakası, 2.Membrana lucida, 3.Askarosit veya lipoidal vitellin zar. • Yumurtaların olgunlaşması için toprağa ulaşması gerekir. A.lumbricoides bir toprak solucanıdır. • Girintili çıkıntılı protein tabakası safra pigmentleri ile boyandığı için altın sarısı rengindedir. • En yaygın görülen nematodtur (1 milyardan fazla insanın enfekte olduğu düşünülmektedir). • Larvaların akciğerde yer değiştirmesine bağlı olarak her gün yer değiştiren infiltrasyonlar görülür. • Akciğerde infiltratif Löffler pnömonisi yapar. • Obstrüksiyon, invajinasyon, peritonit, apandisit, volvulus, karaciğer apsesi, pankreatite neden olabilir. • Dışkının mikroskobik incelemesiyle döllenmiş ya da döllenmemiş yumurtaların görülmesiyle tanı konur. • Parazitin göçü sırasında serolojik deneyler tanıda kullanılır. PL Bağırsak nematodları başlığı altında, erişkin dönemde ince veya kalın bağırsakta yaşayan nematod cins ve türleri yer alır. Bu nematodlardan bazılarının larval dönemleri vücudun başka bir bölgesinde yerleşmiş olabilir. Bağırsakta yerleşen nematodların neden oldukları nematodiosislerin tanısında, bağırsak içeriği ve perianal bölge materyali incelenir. Bu örneklerde parazitin yumurtası, larvası veya erişkini araştırılır. Fakat dişinin doğurduğu larvaları çizgili kaslarda yerleşen Trichinella spiralis bunun dışındadır. Ascaris lumbricoides E larvalar genelde kesin konak için enfektif dönemdir. Mikrofilarya ise Wuchereria bancrofti ve Loa loa cinsi filarial parazitlerin prelarval veya gelişmiş embriyosu olarak bilinir. 0.2-0.4 mm uzunluğundaki mikrofilaryalar kanda ve kutanöz dokularda bulunur. M Erişkin dönemde insanın sindirim kanalında yerleşen nematodlar: Ascaris lumbricoides, çengelli solucanlar, Strongyloides stercoralis, Trichostrongylus türleri, Enterobius vermicularis ve Trichuris trichiura. Ascaris lumbricoides SA Ascaris lumbricoides, erişkini insan ince bağırsağında yerleşen; larvası vücutta, karaciğer ve akciğeri de içeren, bir göç yapan ve gelişen bir nematoddur. Nematodların genel özelliklerine sahiptir. Tür ismini ‘’Lumbricus” denilen toprak solucanına benzemesinden almıştır. Dünyanın hemen her yerinde ve ülkemizin her bölgesinde görülür. Morfoloji, Biyoloji ve Hayat Döngüsü Erişkini krem-beyaz, bazen pembemsi renktedir; ön ucunda dudak görünümlü üçlü bir yapıya sahiptir. Üçgen şeklindeki ağız, bir dorsal iki ventrolateral dudakların ortasında yerleşmiştir. İki uca doğru incelen vücut, enine çizgili kütikül ile örtülüdür; anüs vücudun arka ucuna yakındır (Şekil 3.8). Erkek Ascaris, 15-20 cm boyunda (en fazla 30 cm) ve 3-4 mm çapındadır; arka ucu karın yüzüne doğru çengel şeklinde kıvrılmıştır (Şekil 3.8, 3.9). Bu parazitin çiftleşmede rol oynayan, birbirine 150 eşit, iki spikülü vardır ve bunlar kloaktan dışarı çıkabilirler; gubernakulum yoktur. Ventral tarafta ve anüs önünde (preanal) ve arkasında (posterial) yerleşmiş pek çok papilla vardır. Bunların, sayısı 69-75 arasında değişir. Üreme organı testis, vas deferens ve atar kanaldan oluşan bir boru şeklindedir. Testis vücudun sekiz katı uzunluğunda olup, kıvrılmıştır; spermler pek çok nematodda olduğu gibi yuvarlak ve amoeboid şekildedir. Erkekten daha büyük olan erişkin dişi Ascaris, 2040 cm (50 cm olanlar bile görülmüştür) uzunluğunda, 5 mm çapındadır. A.lumbricoides insan bağırsağında yerleşen en uzun yuvarlak solucandır. Parazitin arka ucu konik bir şekilde sonlanır (Şekil 3.8, 3.9). Vulva vücudun ortasının önündedir. Vulva civarında (genital girdle) bir daralma bulunur. Bu bölgenin parazitin çiftleşme zamanı ile ilgili olduğu ileri sürülmüştür. Genital organlar, vulva ve vajina dışında çifttir (amphidelphic) ve her biri uçtan başlayarak, yumurtalık (over), ovidukt, seminal reseptakulum (spermlerin depolandığı E Helmintler Şekil 3.9. Erkek ve dişi Ascaris lumbricoides nümde olabilir (Şekil 3.10). İçi irili ufaklı vitellus tanecikleri ile doludur; kabuğu iki tabakalıdır. Döllenmemiş yumurtaların, bağırsakta erkek parazit olmadığı durumlarda ya da dişinin ömrünün sonlarında yumurtlandıkları ileri sürülmüştür; epidemiyolojik önemleri yoktur. PL kese) ve uterustan ibarettir. Az çok silindir bir boru şeklindeki bu sistem çok uzundur ve defalarca kıvrılmıştır (Şekil 3.8) Dişi uterusunda 27 milyon yumurta bulunabilir. Dişi Ascaris, bir günde 200 bin kadar, içinde embriyo oluşmamış yumurta yumurtlar yani ovipardır. Dişinin yumurtladığı bu yumurtalar döllenmemiş ve döllenmiş olmak üzere iki tiptir. SA M Döllenmemiş yumurta genellikle dikdörtgen şeklindedir, fakat üçgen şekli dahil çok çeşitli görü- Döllenmiş yumurtalar oval, 45-75 µm boyunda, 35-50 µm enindedir. Bunların iki ucunda kabukla ovum arasında boşluklar bulunur; kabuk üç/dört kısımdan oluşur; en iç kısım homojen görünüm- Şekil 3.10. Ascaris lumbricoides yumurtaları (40x) A: Döllenmiş yumurta; B: Döllenmemiş yumurtalar; C: Protein tabakası anormal görünümde döllenmiş yumurta; D: Atipik, döllenmemiş yumurta 151 SA M PL E Helmintler Şekil 3.53. Schistosoma türlerinin son ve ara konaklardaki hayat döngüsü Günümüzdeki insan hareketliliğinden dolayı parazitozlu insanların da seyahat etmelerine bağlı olarak parazitoz daha önce görülmeyen bir ülkede de görülebilir hale gelmiştir. Gerek şartı ise; o ülkede ara konakların varlığı ve su sıcaklığının uygun olmasıdır. Uygun ara konak yok ve alt yapı sistemi iyi ise pek tehlike olmayacağı aşikardır. Schistosomiosis önemli bir halk sağlığı sorunu ol- 214 duğu kadar sosyo-ekonomik öneme de sahiptir. Dünya Sağlık Örgütünce de, halk sağlığını tehdit eden parazitozlar arasında, sıtmadan sonra, ikinci sırayı aldığı belirtilmiştir. Schistosomiosisin ülkemizdeki durumu tartışmalıdır. 1934-1966 yılları arasında yapılan bazı çalışmalarda hem vaka tespiti hem de saha taraması Şekil 3.69. Echinococcus granulosus: PL E Helmintler M A: Erişkin parazitler B: Açılmış köpek bağırsağında epitele yapışmış erişkin parazitler (küçük, beyaz yapılar halinde) C: Erişkin parazitin skoleksi D: Eozin ile boyanmış protoskoleks (20x) E: Serum fizyolojik içindeki germinal membran üzerinde iki protoskoleks F: Kist sıvısında protoskoleks çengelleri SA Dipylidiosis Dipylidium caninum enfeksiyonunda klinik belirtiler ve patoloji diğer bağırsak sestodiosislerinde olduğu gibidir. Klinik belirtiler bağırsaktaki parazit sayısı ile orantılıdır. Tanı Dışkıda tekli veya kapsüller içindeki yumurtaların ya da parazitin salatalık tohumu şeklindeki sarımsı renk tipik gebe halkalarının görülmesi esastır. Tedavi ve Korunma Tedavide yine diğer sestod enfeksiyonlarının tedavisinde kullanılan preparatlar kullanılır.Korunmada, özellikle evlerde, insanın yakın çevresinde yaşayan köpek, kedi gibi hayvanların tedavisine, onların ektoparazitlerinden temizlenmelerine dikkat etmek gerekir. Echinococcus Türleri Sestodların Taeniidae ailesi içinde bulunan Echinococcus cinsinin dört türü insan sağlığı yönünden önem taşır. Bu türler: Echinococcus granulosus, E.multilocularis, E. oligarthrus ve E. vogeli’dir. İnsan, bu dört tür için de ara konak konumundadır. Bu türlerin son konakları sırası ile köpek ve köpekgiller, tilki ve benzeri hayvanlar, yabani kedigiller ve vahşi köpeklerdir. İlk iki tür yurdumuzda ve hemen bütün kıtalarda görülmüştür. Bunlardan E. granulosus koyun yetiştirilen hemen her ülkeden bildirilmiştir. İkinci tür ise Avrupa ve Orta Doğu ülkeleri, Çin, Amerika ve Japonya’da görülür. Üçüncü ve dördüncü türler Orta ve Güney Amerika’da saptanmıştır. Bunlardan özellikle E. granulosus’un larval şekli, hem insanların ve kesim hayvanlarının sağlığını, iş gücünü ve verimini olumsuz yönde etkilemekte, hem de ciddi boyutlara varan ekonomik kayıplara yol açmaktadır. Echinococcus türlerinin larval şekli (bu döneme metasestod dönemi de denir), ağızdan bu parazit- 235 Artropodlar Sarcoptes scabiei E • Bir akardır. • Tüm hayat döngüsü insanda geçer. • Kaşıntı ile karakterize “uyuz” (Gale) hastalığına sebep olur. • Tipik lezyon “Sillion” da denilen incimsi veziküllerdir. • Vezikülü takip eden deri altı tünelleri grimsi çizgiler olarak görülür. • El ve el bilekleri, parmak araları, dirsek kıvrımı, koltukaltı, karın, gluteal bölge ve memelerde görülür. • Şiddetli kaşınmaya bağlı sekonder bakteriyel enfeksiyonlar gelişebilir. • Tanı için deri kazıntısı KOH eşliğinde mikroskopta incelenir. • Çok bulaşıcıdır. Hasta ile temastan kaçınmak, ortak eşya kullanmamak gerekir. PL zit kaynağı uyuzlu insanlardır. Bulaşma kişiden kişiye direkt temasla, iç çamaşırların ortak kullanımı ile, aynı yatakta yatmakla ve cinsel ilişki esnasında gerçekleşir. Özellikle insanların sıkışık yaşama ihtiyacı gördüğü sonbahar ve kış mevsimlerinde sıklığı artıp yaz aylarında azalır. Dünyada 30 yıllık sikluslar halinde epidemilere sebep olduğu bilinmektedir. Düşük sosyo-ekonomik yapı, kötü hijyen, farklı kişilerle cinsel temas, tanı konulamaması ve artmış seyahatler hastalığın yayılmasındaki etkili faktörlerdir. Ülkemizde zaman zaman farklı bölgelerde salgınlar halinde görülmekle birlikte 1970 ve 1972 yıllarında farklı bölgelerde iki epidemiden bahsedilir. Yeni döllenmiş tek bir dişi Sarcoptes scabiei ile de insana uyuz bulaşabilir. Uyuzludan sağlıklı kişiye larva ve nimfin geçmesiyle de bulaşır. Uyuzda bulaşma, daha sık olarak geceleri olur. Çünkü parazitin aktivitesi oda sıcaklığında (20 0C) artar. Sıcak ve kuru hava bu parazit için ölümcüldür. sında rol oynamaktadır. Bazı kişilerde tedavi ile parazitler öldükten sonra da klinik belirtiler devam eder. Bunun, stratum korneumda kalmış parazit antijenlerine bağlı olduğu belirtilmiştir. Parazit de- SA M İmmunoloji S.scabiei’ye karşı insanlarda spesifik bir antikor ve hücresel bağışıklık gelişmektedir. Bunlar da uyuzdan kurtulmada veya parazitozun sınırlandırılma- Şekil 4.5. Hazırlanan preparatta D.folliculorum: A: Erişkin, B: Ön kısım, C: Göğüs bölgesi, D: Arka kısım 259 M PL E Artropodlar SA Şekil 4.10. Erişkin dişi anofelin sırttan görünümü ayırt edilirken son üçü farklılaşmıştır. Bu bölgenin yapısı, üzerlerindeki yüzgeçler ve kıllar (Palme kılları) da sınıflandırmada kullanılır. Anopheles larvalarında 8. segmentin sırt tarafında solunum deliği bulunur, bu nedenle bu larvalar, su yüzeyine paralel dururlar. Diğer sivrisinek larvalarında ise bu parçanın sırt tarafında, uzunluğu parazitin cinsine göre değişen bir hava sifonu ve bunun da ucunda solunum deliği ve kapağı vardır. Bu nedenle Aedes ve Culex larvaları, su yüzeyi ile 450 lik bir açı yapacak şekilde, su içinde asılı dururlar. Larvalar suda buldukları besinlerle beslenirler. Sivrisinek pupasının görünümü virgüle benzer (Şekil 4.11, 4.12C). Vücut baş ile göğsün birleşmesinden oluşan sefalotoraks ve karından ibarettir. Karın kısmının arka ucunda bir çift kürek benzeri oluşum vardır. Vücut yüzeyindeki tüyler, dikenler sınıflamada kullanılır. Pupa zarı şeffaf olduğu için içinde gelişen erişkinin gözleri, bacak ve kanatları rahatlıkla görülebilir. Erişkin erkek sivrisineklerin ömrü bir ay kadardır; bunlar genellikle çiftleşmeden sonra ölür. Dişiler ise bir ay veya daha uzun süre (ortalama 2 ay) yaşar, bazıları kışı kuytu yerlerde geçirir, havalar ısınınca yeniden aktivite kazanır. Bir dişi sivrisinek bir defada yaklaşık 200 kadar yumurta yumurtlar ve 6-10 kez nesil verebilir. Erişkinlerin uçarken çıkardıkları ses, kanatların birbirine veya bacaklara sürtünmesi sonucu çıkar. Sivrisinek cinslerinden insan sağlığını birinci planda ilgilendirenler Anopheles, Aedes ve Culex’dir 267
Benzer belgeler
gaitada amip araştırması
Entamoeba dispar, morfolojik olarak Entamoeba
histolytica’ya benzer. Mikroskobik olarak boyasız
ve boyalı örneklerde birbirinden ayırt edilemez.
Nonpatojen amip olarak kabul edilen E.dispar’ın
E.hi...