İçindekiler
Transkript
İçindekiler
BİRLİK DERGİSİ Sayı: 203 • Ocak - Şubat - Mart 2014 Yayın Sahibi TESUD Genel Merkezi Adına İmtiyaz Sahibi, Başyazar ve Genel Yayın Yönetmeni Erdoğan KARAKUŞ (Em. Korgeneral) Tel: (0312) 418 20 54 / 119 Sorumlu Yazı İşleri Müdürü SEN BEN YOK, BİZ VARIZ İçindekiler Tel: (0312) 418 20 54 / 121 Em.Kur.Alb. Ali MARALCAN Hedefiniz Birleşik Kıbrıs Öyle mi? 8 Em.Yb. Atilla ÇİLİNGİR Em. P. Alb. Mehmet Saim BİLGE Yılbaşı-Takvimler Nurullah AYDIN Onuruyla Umuda Tutunan Türk Subayları 16 Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’na Mektup Fevziye ACIÖZ Tel: (0312) 418 20 54 / 124 [email protected] 18 Yayın İdare Merkezi Türkiye Emekli Subaylar Derneği Selanik Cad. No: 34/6 06650 Kızılay / ANKARA Web: www.tesud.org.tr Belgegeçer (Faks): (0312) 418 08 64 E-posta: [email protected] Em. Hv. Korgeneral Erdoğan KARAKUŞ 1. İnönü Zaferi Em.Müh.Alb. Atilla KAHRAMAN 19 Yaşlılara Tavsiyeler 20 22 Yayın İdare Merkezi Tel (0312) 418 20 54 Em.Korg. Selahattin ÇETİNER Teoman Koman Paşa Em.Öğ.Alb. Alican TÜRK Mehmet Akif Ersoy ve İstiklal Marşımız Em. Kur. Alb. Ali MARALCAN 24 2015’e Bir Kala Yayın Türü Yerel Süreli Yayın Em.Kur.Alb. Ş.Osman ARAS 25 BİRİMİZ HEPİMİZ, HEPİMİZ BİRİMİZ İÇİN ISSN: 1302-5058 6 15 Dergi Sorumlusu ve Görsel Tasarım Dergimizde yayınlanan yazılar yazı sahibinin düşüncesini yansıtır, TÜRKİYE EMEKLİ SUBAYLAR DERNEĞİ’ni hiçbir suretle bağlamaz. 3 ayda bir yayınlanır. Gönderilen yazı ve resimler basılsın, basılmasın iade edilmez. Yazılar için telif hakkı ödenmez.Para ile satılmaz. Aidatını ödeyen üyelerimize parasız gönderilir. “Reklam sayfalarının içeriği konusunda bütün sorumluluk reklam verene aittir.” 5 14 M.Tevfik BEDÜK (Em.Tuğgeneral) 28 MART 2014 • ANKARA 4 13 Karikatür Basın Yayın Başkanı ve Dergi Müdürü Basım Tarihi (Gün / Ay/ Yıl) Yeri Em. Hv. Korgeneral Erdoğan KARAKUŞ Sessiz Çığlık 18 Ocak 2014 Em. Hv. Korgeneral Erdoğan KARAKUŞ Sessiz Çığlık 14 Mart 2014 Em. Hv. Korgeneral Erdoğan KARAKUŞ Zübeyde Hanım’ın 91. Ölüm Yıldönümü 10 Asker Sanatçılar İ.Yüksel KUŞ (Em. Albay) Tel: (0312) 418 21 34 - 418 20 54 / 118 Basımcı Sonsöz Gazetecilik Matbaacılık Reklamcılık İnş. San. ve Tic. Ltd.Şti. İvedik OSB. Matbaacılar Sitesi 35.’nci Cadde No:56-58 Yenimahalle/ANKARA Tel:(0312) 394 57 71 Belgegeçer (Faks): (0312) 394 57 74 Saygıdeğer BİRLİK Okurları 2 27 28 29 Vardiya Bizde Platformu Ödül Dağıtımı Vardiya Bizde Platformu / İZMİR Spor ve Faydaları Em.Öğ.Alb. Hüsamettin YILMAZ Riya ve Riyakar Em.Hv.Svn.Alb. Ali Güngör ÖNGÖREN Kubilay Destanı Fazıl Hüsnü DAĞLARCA 30 TESUD Genel Merkez Etkinlikleri 34 TESUD Şube Etkinlikleri 39 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun TESUD Huk. Müş. Av. Nehir Miray BEDÜK 40 TESUD Eğitim Vakfı Açıklamaları 42 Hudutta Em. P. Alb. Yılmaz ATAK 42 Aramızdan Ayrılanlar Birlik, Sayı : 203 • Ocak-Şubat-Mart 2014 1 Çevrelerinde de onların kırılmış kalplerini, yaralarını sarmaya hazır vatanseverler, yurtseverler vardı. Şuna herkes inansın ki; ülkemizde adaletsizliğe karşı mücadele edenlerin mevcudu çığ gibi artmaktadır. Bu düşünceyle; davalarda yargılanan silah arkadaşlarımızın kırılmış kalplerini, yaralarını sarmak amaçlı başlattığımız Türkiye Emekli Subaylar Derneği Vakfı (TESUV)’nın eğitim yardımı çalışmaları ve yardımları hızla devam etmektedir. Bu konuda bizleri destekleyen yüce milletimize şükranlarımızı sunuyoruz. Son yıllarda Büyük Ortadoğu Projesi’nin yarattığı siyasi davalarda yıpratılan Türk Ordu’su, Erdoğan KARAKUŞ Em. Hv. Korgeneral TESUD Genel Başkanı Saygıdeğer BİRLİK Okurları; Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. En son yılbaşında yayımlanan Birlik dergisinden, bugüne kadar geçen süre içerisindeki gelişmeler, çeşitli davalarda yargılanan silah arkadaşlarımızın, aydınların millet indinde suçsuzluğunu ispatlamıştır. Bütün silah arkadaşlarımın ve aydınların en kısa zamanda özgürlüklerine kavuşacağına ve davaların tamamının düşeceğine inancım tamdır. Bu noktaya ulaşırken bir çok silah arkadaşımızın, aydınımızın, yazarımızın, hukukçumuzun çeşitli ortamlarda, Sessiz Çığlıklarda verdikleri mücadelenin, emeğin büyük katkısı olmuştur. Kendilerine şükran borçluyuz. Verilen bu mücadele tarih sahnesinde yerini almıştır. Öte yandan; davalarda yargılanan silah arkadaşlarımız ve aileleri, bir çok davada aleyhlerine verilen kararlara rağmen, asla ümitlerini yitirmediler. Yılma- Donanma’sı, Hava Gücü’nün etkisi azaldıkça, Orta Doğu, Balkanlar, Kafkaslar, Karadeniz, Akdeniz’de de istikrarsızlık baş göstermiş, iç güvenlikte aşılması zor sıkıntılar doğmuştur. Çünkü anılan davalarla Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ’nin içeride ve dışarıda caydırıcılığı, Türk Dış Siyasetini destekleme yeteneği yaralar almıştır. Ancak; bütün bu olumsuzluklara rağmen, Türk Ordusu’nun en kısa zamanda, eski gücüne ulaşıp onu aşacağına olan inancımız tamdır. Şubat ayı sonunda Bulgaristan’da özel davet üzerine yapılan Balkan ülkeleri Emekli - İhtiyat, Savaşmış Askerler toplantısında, özelikle Balkanlar çevresindeki istikrarsızlığın, Balkanlara atlaması olasılığı da görüşülmüş, Türkiye’de askerlere yapılan haksızlık, adaletsizlik, bizzat Balkan ülke askerleri tarafından dile getirilmiştir. Ayrıca; her ne sebep olursa olsun, hiçbir ülkenin bölünmemesi gerektiği konusunda fikir birliği oluşmuştur. Bu arada Balkan ülkeleri askerlerinin özlük haklarının iyileştirilmesi konusunda da dayanışma içinde olunması gerektiği düşünülmektedir. dılar. Çünkü onlar adaletsiz, zalim, katliamcı, hain, Sofya’da Ulu Önder ATATÜRK’ ü andık. Yıllar sömürgeci ve onların işbirlikçileriyle başa çıkmış önce Ataşelik yaptığı eski Büyükelçilik binasının tek milletin, tek ulusun, Türk Milleti’nin vatansever, önünde “SESSİZ ÇIĞLIK” uygulamasını tamamla- yurtsever evlatlarıydı. dık. 2 Birlik, Sayı : 203 • Ocak-Şubat-Mart 2014 Bu arada, özellikle siyasi davalarda yargılanan silah arkadaşlarımızı ilgilendiren, TSK’den ilişiğin kesilmesi yanında, askeri rütbe ve memuriyetlerin kaybedilmesi cezasının, “sadece TSK’den ilişiğin kesilmesi” şekline dönüşmesi amacıyla; yasa teklifi ilgili yerlere gönderilmiştir. Yine bilinen siyasi davalar nedeniyle; TSK’den çıkarılma işleminden geri dönüşün zorluğu gözönüne alınarak, TSK’den ayırma işleminin durdurulması konusunda ilgililere başvurulmuş, sonuç alındığı görülmüştür. Emekli subayların kadrosuzluk tazminatı konusu, siyasi görüşleri nedeniyle; Teğmen - Üsteğmen iken TSK’den ilişiği kesilen subaylara verilen, Kıdemli Albay özlük hakları, bu konuda var olan sorunu daha da büyütmüştür. O nedenle; bir defaya mahsus olmak üzere, yasanın çıktığı tarihe kadar emekli olmuş, kadrosuzluk tazminatı almayanlara, tazminatın verilmesi için yasa teklifi ilgililere gönderilmiştir. Ayrıca bundan böyle kadrosuzluk tazminatı alma rütbesinin, Kıdemli Albaylık yerine Albaylığa değiştirilmesinin teklifi yapılmıştır. Öte yandan Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararla, kamuoyunun vicdanını kanatan Ergenekon Davası tutukluları olan silah arkadaşlarımız ve aydınlarımız salıverilmiş, bu durum bütün tutuklu silah arkadaşlarımız ve aydınlar için ümit ışığı olmuştur. Kamunun nabzını tutan, kamu yararına bir dernek olarak; özetle TESUD olarak; Yüce Türk Milleti adına karar veren Yargıtay’ın, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısına, silah arkadaşlarımız ile ilgili; Yargıtay’da hükme bağlanmış diğer davalar için, yeni delilleri ve ortamı da göz önüne alarak itiraz hakkını kullanması amacıyla mektup gönderilmiştir. Kamu yararına dernek olarak TESUD’un kuruluşunun 30. yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin sağlam temeller üzerinde yücelmesinde, Atatürk ilke ve düşünceleri doğrultusunda ilerlemesinde, emeği geçenlerin hepsini kutluyor, aramızdan ayrılanları rahmetle anıyor, güzel günlerin yakında olduğu inancıyla, TESUD ailesine sağlık, mutluluk, başarılar diliyorum. Sofya’da Ulu Önder ATATÜRK’ün Ataşelik yaptığı bina önünde Sessiz Çığlık Birlik, Sayı : 203 • Ocak-Şubat-Mart 2014 3 SESSİZ ÇIĞLIK SİNCAN KONUŞMASI (18 OCAK 2014 ) Erdoğan KARAKUŞ Em.Hv.Korgeneral TESUD Genel Başkanı Bu kumpasçıların, tertipçilerin karşısında bu ülkenin dev gibi yiğitleri var. İşte kahramanlardan birisi Sn. Metin FEYZİOĞLU. Acıların dindirilmesi, yargıya güvenin yeniden tesisi, yargının tarafsızlığı, bağımsızlığı, etkinliğinin sağlanması için elini taşın altına soktu. Silivri’ye giderek duvarlara omuz vurdu. Türk Hukuk Kurumu aynı doğrultuda bildiri yayımladı. Dev Yiğidimiz rahmetli Rauf DENKTAŞ’ı, ölümüSessiz Çığlığın kahramanları, yurtseverleri hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. Burası Sincan Cezaevi, Sincan denmiş, ama burası Sincan değil, burası Mürted Ovası. Yani şu; Yıl 1402 YILDIRIM BEYAZIT’la, TİMUR’un karşılaştığı ova burası. O zaman da hainler, dönekler, kumpasçılar, tertipçiler var. YILDIRIM’ın Ordusu’ndan ayrılıp, TİMUR’un Ordusu’na katılıyorlar. YILDIRIM ihanet edenleri görünce hepsinin arkasından “Mürtedler” diye bağırıyor. Yani hain- nün 2. yıldönümünde andık. Onun Ermeni soykırımı yalanına karşı, kurulmasına önayak olduğu, çalışmalarına zaman zaman katıldığım, Talat Paşa Komitesi, çok büyük başarı elde etti. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Ermeni Soykırımının inkarını suç sayan yasayla ilgili Sn. Doğu PERİNÇEK davasını lehimize sonuçlandırdı. Bu konuda rahmetli DENKTAŞ’ın hakkını teslim ederek, başta Doğu PERİNÇEK olmak üzere katkıları olan ve gönül bağıyla destekleyen bütün herke- ler, ihanet edenler, dönekler, kumpasçılar, tertipçiler si kutluyorum. Kuşatmayı yurt dışında yardık, merak manasına gelen “Mürtedler”. etmeyin. Tertipçilere, kumpasçılara karşı yurt için de Daha sonra orduya yapılan ihaneti millet çekiyor, de kuşatmayı yaracağız. Sel gibi akacağız. yıllarca kardeş kavgaları, kan gövdeyi götürüyor. Sel dedim de aklıma geldi. Bu gün Ocağın 18’i O nedenle bu ova, hainleri unutmamak için Mürted yani kışın yarısından fazlası geçti. Nerde yağmur, Ovası olarak tarihe geçiyor. İşte şimdi yaptığımız Sessiz Çığlıklar, bizim sadece silah arkadaşlarımız, yakınlarımız adına değil, Yüce Türk Milletini, Türk Ulusunu, karanlıktan, BOP girdabından, adaletsizlikten, teröristlerden, tertipçi, kumpasçı, hortumculardan, topluca kötülerden, kötülüklerden kurtarma toplantısı olarak tarihe geçecek, ülkenin, milletin bölünmesine mani olacaktır. Bunu hep söylüyorum. 4 Birlik, Sayı : 203 • Ocak-Şubat-Mart 2014 kar. Bundan sonra yağsa bile ürünler tam gelişmez. Gezi olaylarında “Üç ağaç için olay çıkardılar” diye gençleri suçlamışlardı. Biz de; “3. köprü, 3. havaalanı için 2 milyon 7 yüz bin ağaç kesilecek. Bir ağaç 17 insana oksijen temin eder. Yağışın güvencesidir” dedik. Dinletemedik. Sele bile razı hale geldik. Çevreye duyarlı gezi olaylarının kıymeti şimdi daha iyi anlaşıldı mı? SESSİZ ÇIĞLIK (15 MART 2014 ) Sessiz Çığlığın kahramanları, yurtseverleri hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. Hani büyük şairimiz yıllar önce bize Sevr’i zorla Erdoğan KARAKUŞ Em.Hv.Korgeneral TESUD Genel Başkanı üç kişinin öldürülmesi olayının azmettiricisi oluverdi. İşin ilginç yanı öldüren katiller serbest. Silah arkadaşımız içerde. kabul ettirmeye çalışan sömürgeciler ve içimizdeki Gizli tanık nerede, kim, meçhul. Doğru mu söylü- yandaşlarına, “medeniyet dediğin tek dişi kalmış ca- yor? Yalan mı söylüyor? Millet bunu bilmek istiyor. navar” diyor ya ve bu millet canavarın tek dişini de söküyor ya. Millet artık katakullicilerin, kumpasçıların, tertipçilerin varlığını en yetkili ağızlardan öğrendi. Gizli tanığın da katakullici, kumpasçı, tertipçi, PKK canisi Şimdi aynı canavar, Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) olmadığını kim biliyor ki. Neymiş gizli tanığın haya- olmuş karşımıza. Merak etmeyin onun da dişini, mi- tı güvenceye alınıyormuş. Benim silah arkadaşımın şini sökeceğiz, işini bitireceğiz. Bunu da hep beraber hayatını kararttınız ama. Sessiz Çığlıklarda, vatanı, milleti savunma neredeyse, orada yapacağız. Millet iradesi; Engin ALAN hala içerde. Yeri geldiğinde, gelmediğinde, millet iradesi sözünü, ile- Artık duvar yıkılmıştır. Ergenekon davasından si- ri demokrasi gibi, ağızlarına sakız yapanlar, Engin lah arkadaşlarımızın, aydınlarımızın büyük bir kısmı ALAN’ a gelince, millet iradesinden kaçıyorlar. Ka- duvarı yıkarak özgürlüklerine kavuşmuştur. Bunun devamı gelecektir. Merak etmeyin. BOP’a inanmış sömürgeciler ve içimizdeki yandaşlarını sakın hafife almayın. Onlar bir yerde gizli tanık; yani yalancı şahittir. Bir yerde masum insan çın bakalım. Millet iradesinden nereye kadar kaçacaksınız. Öte yandan İmralı canisi de şımartıldı ya. Konuştukça, konuşuyor. Yok 500.000 kişi daha ölürmüş, oymuş, buymuş. öldüren cani, yani PKK’dır. Bir yerde otobüse Molo- Adam cani, adamın aklından öldürmekten başka tof kokteyli atar. Otobüs yakar, orman yakar. İnsanlı- bir şey geçmiyor. Eceliyle öleni dahi kim öldürdü ğa her türlü kötülüğü yapar. Yani kötü niyetlidir. diye soruyor. Silah arkadaşımız Hurşit TOLON Ergenekon da- Ey cani sen bu milleti tanımamışsın. Bu millet Tür- vasından tahliye edilmesine rağmen, gizli tanık vası- kiye Cumhuriyeti’ni kuran millet. Senin bölücülü- tasıyla Malatya’da 2007 yılında Zirve Yayınevi’nde ğün, bu milleti bölmeye yetmez. Birlik, Sayı : 203 • Ocak-Şubat-Mart 2014 5 CUMHURİYETİMİZİN GENÇ KADIN KUŞAKLARINA ÖRNEK VE MODEL ANNESİ ZÜBEYDE HANIM’IN Ali MARALCAN 91. ÖLÜM YILDÖNÜMÜ Em.Kur. Alb. TESUD Çankaya Şb.Üyesi 20. Yüzyılda dünyanın en büyük komutanını ve devlet adamını yetiştiren, Ulusal Kurtuluş Savaşımızın ve Cumhuriyet Kadınlarımızın Simgesi, Efsane ismi ve Atatürkün annesi Zübeyde hanımın 91. Yıl dönümünde en derin saygımızın yanısıra, Milletçe kendisini içtenlikle ve özlemle anıyoruz. cevher gibi gördüğü kızına, öz, aşk, cevher manasına gelen Zübeyde ismini koydu. Zübeyde Hanım henüz mahalle mektebine gitmeden okuma yazmayı öğrenmişti. Bir süre sonra Langaza lakabı mollaya çıkmıştı. Kendisine Molla Zübeyde lakabı, onun Langaza’da kendi yaşıtlarından çok ileri olmasından dolayı verilmiş bir lakaptı. Atatürk’ün soyağacı: Yaşamı Balkanların en neşeli bölgesinde başlayan ama gençliği ve olgunluğu, savaşın yoklukların, acı ve ıstırapların kol gezdiği bir döneme denk düşüyor. Zübeyde Hanım’ın nasırlı ellerindeki çizgiler, gözlerine yansıyan yorgunluk geçmişin derin izlerini taşıyor. Ailesi Konya / Karaman bölgesinde bir devlet politikası gereği Selanik’e göç etmek zorunda kalır. Aslı yörük olan Zübeyde Hanım’ın çocukları, Mustafa Kemal Paşa ve kız kardeşi Makbule Hanım da annelerinin geçmiş hakkında kendilerine anlattığı hikayeleri naklederken aynı terimi kullanıyorlardı. “ bize yörük” derlerdi. İfadesini kullanırlardı. ZÜBEYDE HANIM’IN YAŞAM ÖYKÜSÜ Zübeyde Hanım Feyzullah Efendi’nin üçüncü eşi Ayşe Hanım’dan tek kızıdır. Yani babası Feyzullah Efendi’dir ve kendisi Sofuzade olarak anılırdı. Oldukça dindar vatansever bir şahsiyeti vardı. Dönemin yaşam koşulları nedeniyle bir kaç evlilik yapmak zorunda kalan Feyzullah Efendi üçüncü eş olarak Ayşe Hanım’la bir evlilik yapıyor. Ayşe Hanım da yörük bir ailenin kızıdır. Zübeyde Hanım, işte böyle bir ailenin tek kız çocuğu olarak dünyaya geliyor. Babası Feyzullah Efendi, annesi Ayşe Hanım. Yıl 1857, doğum yeri ise Selanik’e bir saat uzaklıkta bulunan Langaza’dır. Babası Feyzullah Efendi kendisi ve ailesi için bir 6 Birlik, Sayı : 203 • Ocak-Şubat-Mart 2014 Zübeyde Hanım, hayatının her döneminde neşe içinde olamadı. Genç yaşta evlilik yaptı, dört çocuğunu küçük yaşta yitirdi. Eşi Ali Rıza Efendi sağ iken bu orta halli ailenin başlıca kaygısı çocuklarını okutup yetiştirebilmekti. Mustafa yedi yaşına basınca ana baba arasında anlaşmazlık çıktı. Zübeyde Hanım’a göre oğlu ilahilerle Kasımpaşa semtine yakın medrese ilkokuluna, babasına göre yeni usul eğitim yapan Şemsi Efendi okuluna gitmeliydi. Atatürk derki “nihayet baba bir kurnazlıkla işin içinden çıktı. Önce ilahi ve alayla mahalle mektebine başladım biraz sonra Şemsi Efendi okuluna yazıldım.” Yoksulluk, acı ve ıstırapla birleşince dayanılmaz oluyordu. Bir süre sonra yeni çocukları oldu, acılarını unutturdu. Ama acı bir kere düşmeye görsün bir ocağa, sarıp duruyordu aileyi. Zübeyde Hanım eşi Ali Rıza’yı kaybetti, genç yaşta dul kaldı. Yeniden döndü aile ocağına, dayısının çiftliğine sonra yalnızlığa karşılık Ragıp Efendi ile ikinci defa evlenmek zorunda kalmıştı. ZÜBEYDE ve OĞLU “BİZ BİR YAYIZ Kİ, ÇOCUKLARIMIZ ATTIĞIMIZ OKLARDIR.” OK YAYDAN KURTULUNCA ARTIK BİZİM DEĞİLDİR. BİZDEN DURMADAN UZAKLAŞIR. KENDİ YENİ ALEMİNDE, KENDİ UFUKLARINA DOĞRU UÇAR, GİDER. Annesine, elini öpüp vedalaşırken, bir çay ziyafetine gittiğini söylemişti. Zübeyde Hanım onun üniformasına çizmelerine göz attıktan sonra, “Bu ziyafet değil” dedi. Mustafa Kemal, onu yatıştırarak yanından ayrıldı. Annesi, daha sonra Garnizon komutanına telefon ederek nerede olduğunu sordu; kendisine yine; “çay ziyafetinde” diye cevap verdi. Zübeyde Hanım, “Hayır” dedi. “Biliyorum savaşa gitti” diye cevap verdi. Ve oğluna mektup yazdı: ‘’Oğlum seni bekledim gelmedin çaya gittiğini söylemiştin bana. Ama nereye gittiğini biliyorum. Senin için dua ettiğimi bilmeni istedim. Savaşı kazanmadan geri gelme’’ demek suretiyle ulusal kurtuluşa olan arzusunu dile getiriyordu. TÜRK ANNELERİNİN YARATICILIĞI ZÜBEYDE HANIM’IN ATATÜRK’LE ANNE – OĞUL İLİŞKİLERİ NASIL ZEMİN ÜZERİNE OTURMUŞTU? Atatürk’ün yanında yirmi dört yıl yaverlik yapan Cevat Abbas Gürer, Zübeyde Hanım ve Mustafa Kemal’in arasındaki ana - evlat ilişkisini nasıl açıklıyor. Bayan Zübeyde, daha küçük yaşta yetim kalan oğlunun her durumuyla yakından ilgilenirdi çünkü onun yetişmesinde ve yetiştikten sonra memlekete yararlı olmasında büyük etken olmuştur. Atatürk’e tam anlamıyla hem analık, hem babalık etmişti. Sevgili oğlu Mustafa’nın idamla mahkûmiyetini haber aldığı zaman, son derece dinç olmasına rağmen üzüntüsünden kahırlanan, Bayan Zübeyde hastalanmış, yatağa düşmüştü. Uzun bir müddet oğlundan doğru bilgi alamaması da hastalığın ilerlemesine sebebiyet vermişti. Bayan Zübeyde Atatürk’e Mustafa diye hitap ederdi. Ben bu büyük ailenin arasında, emniyet, itimat ve muhabbet kazanmak mazhariyetine yıllardan beri karışmıştım. Ekseriya her iki büyüğün görüşmelerinde beraber bulunurdum. Bu ziyaretlerin her birinde Atatürk anasının mübarek elini büyük bir saygıyla öperdi sonra anasının karşısında o büyük adam küçülür Mustafa hatta Mustafacık olurdu. Konuşmaları şakaları pek içten kaynayan sevginin belirtileriydi. MUSTAFA KEMAL ÇAY ZİYAFETİNE Mİ GİTTİ? 26 Ağustos’ta başlayacak Büyük Taarruzun tarihini gizli tutan Atatürk, gazeteler vasıtası ile ertesi gün Çankaya’da ziyafet vereceğini yazıyordu; oysa kendisi şimdiden cepheye, karargâhına gitmişti bile. Atatürk; insanın faniliği, toplumun sürekliliği kuralının kendisi için de geçerli olduğunu, benzer koşulların benzer koşulları yaratacağı görüşündedir. “Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır. Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır ve Türk Milleti ebediyet ve saadetini düzenleyen prensiplerine medeniyet yolunda tereddütsüz yürümeye devam edecektir.” Diyen Atatürk, 1921 yılında bu toplumun bilim gerçeğini görerek Türk Kadınının yaratıcılığını şöyle ifade etmiştir: “İki Mustafa Kemal vardır. Biri ben Mustafa Kemal, Öteki Milletin daima içinde yaşattığı Mustafa Kemal. Ben onu temsil ediyorum. Herhangi tehlike anında ben ortaya çıktımsa, beni bir Türk anası doğurmadı mı? Türk analar daha Mustafa Kemaller doğurmayacaklar mı? Feyiz milletindir, benim değildir” diyor. SONUÇ OLARAK Bütün Türk Kadınlarına örnek olması dileği ile, 20. asırda dünyanın en büyük komutan ve devlet adanımı yetiştiren, Ulusal Kurtuluş Savaşımızın ve Cumhuriyet kadınlarımızın simgesi, efsane ismi ve Atatürk’ün anesi Zübeyde hanımı saygı, hürmet ve rahmetle anıyoruz. Ruhu şad olsun! KAYNAKÇA: 1. Gölgesinde Mustafa Kemali Büyüten kadın Zübeyde hanım Fatih Bayhan 2. Zübeyde hanım tek katın Zafer Güler 3. Atatürk’ün annesi Zübeyde hanım Cemil Sönmez 4. Tek adam 1. Cilt Ş.Süreyya Aydemir 5. Cepeden Meclise Cevat Abbas Gürer 6. Atatürk’ü anlamak ve tamamlamak Frof. Dr. Orhan Tütengil Birlik, Sayı : 203 • Ocak-Şubat-Mart 2014 7 HEDEFİNİZ BİRLEŞİK KIBRIS ÖYLE Mİ? YA GERÇEKLER? Atilla ÇİLİNGİR Em.Yb. Kıbrıs Gazisi “Kıbrıs’ta, Rum tarafı ve Yunanistan; eğer müzakere sürecine evet demişse! Biliniz ki, bu ‘evet’in’ içinde tarihsel ve değişmeyen hedeflerini ve çıkarlarını destekleyen önemli kazanımları vardır. Ya bizim? ’’ Uzun süredir ara verilen Kıbrıs Müzakereleri bugün yeniden başlıyor! 2008 yılından beri devam eden ama aslında 1968 yılına kadar giden bu müzakere sürecinde bu defa da, her iki tarafın umutlu olduğu basına yansıyan haberlerden anlaşılmaktadır. 40 yıldır bu süreci takip eden bir Kıbrıs Gazisi olarak, hemen şunu ifade etmeliyim ki, yazımın girişinde tırnak içine almış olduğum cümlelerim; bu sürecin tarihsel gerçeğini anlatan bir tespittir. Çünkü Rum tarafı ve ama daha da önemlisi, arkasındaki en büyük gücü olan Yunanistan; ilhak amacını güttüğü Kıbrıs adasında, bugün müzakere başlıklarının yeniden görüşülmeye başlamasına ‘evet’ demişse, bunun ardında gerek ABD, BM ve gerekse AB tarafından kendilerine vaat edilen önemli kazanımları var demektir! Ya Kıbrıs Türk Halkının kazanımları ne olacaktır? Bugüne kadar elde edilen tarihi ve hukuksal kazanımlarımız, halen uluslararası arenada varlığı devam eden ve bugüne kadar hiçbir şekilde söz konusu edilmeyen 1959 - 1960 antlaşmalarının hukuki gerçekleri, bu süreçte ne kadar savunulacaktır? Her defasında ABD, BM ve AB tarafından Kıbrıs’ın meşru hükümeti olarak görülen, 1959 ve 1960 antlaşmalarıyla kurulan sözde Kıbrıs Cumhuriyeti hükümetinin muhatap alındığı ve BM zemininde çözümü öngören garantör devletler; İngiltere ve Türkiye bu süreci nasıl yönetecektir? Göreceğiz. İngiltere’nin her müzakere sürecinde Ada’daki, üslerini görüşmelerin dışında bıraktığı, tarihsel bir gerçektir. Bu durum, yeniden başlatılan müzakereler sürecinde sorgulanacak mıdır? Annan planında da İngiliz üsleri bu planın içine dâhil edilmemiş, İngiltere ve Amerika’nın Kıbrıs adası üzerinden Ortadoğu petrolleri ve Arap ülkelerini kontrol altında tutacağı noktası daima gözetilmiştir! Ancak gerçek olan o dur ki! Amerika’nın arabuluculuğu ile yeniden başlayacak olan müzakerelerin ardında ki hedef de budur! 8 Birlik, Sayı : 203 • Ocak-Şubat-Mart 2014 Amerika; adanın etrafını çevreleyen, Türkiye’nin hakkının da olduğu, münhasır ekonomik bölgede bulunan doğal gaz ve petrol yataklarının işletim hakkını alan Amerikan petrol şirketinin önünü açmak adına, bölgede yıllardır süregelen anlaşmazlığı çözmeyi hedeflerken! Bu zengin doğal gaz ve petrol rezervlerine, en yakın limanı bulunan Türkiye üzerinden Avrupa ve diğer ülkelere nakil ve satmak istemesinin önünde duran bu anlaşmazlık sürecinin kısa sürede çözümü; hem Rum tarafının, hem de kendi menfaatinin gereğidir. Bu nakilde AB ülkelerine ait tankerlerin görev alacağını da unutmamak gerekir! AB, Türkiye ile yürütmüş olduğu müzakereler çerçevesinde, yeniden başlayacak görüşmelerle, Kıbrıs konusunun çözümsüzlüğü nedeniyle kapalı duran 14 başlığın yeniden açılabileceği sinyalini vermekte ama bunun karşılığında ise “Birleşik Kıbrıs’’ çatısını işaret etmektedir! İşte görüşmeleri yeniden başlatan ortak açıklama metnindeki, asıl sihirli cümle de budur! Çünkü bu cümle; Rum tarafının da, Yunanistan’ın da, görüşlerine ve hedeflerine de uygundur. Pekiyi Anavatan Türkiye’nin; bu süreçte ki görüşleri nedir? Türkiye Dış İşleri Bakanı Sn. Ahmet Davutoğlu, AB – Türkiye Siyasi Diyalog toplantısından sonra yapmış olduğu açıklamada: ‘Türk tarafının yapıcı girişimleriyle Kıbrıs sorununun önemli kısmının aşıldığını, AB tarafına Türkiye’nin perspektifi ve Kıbrıs’ta müzakere sürecinin hızlandırılmasına yönelik kararlılık aktarıldı’ görüşlerini aktararak. Bu süreçte Garantör ülkelerin, BM’in ve ABD’nin yoğun çaba harcadığını ifade etmiştir. Dış İşleri Bakanı, Sn. Davutoğlu’nun açıklamaları; müzakere sürecinin yeniden başlamasına yönelik gayretleri ifade etmektedir. Ancak bu sürecin önü açılırken, hangi konularda nelerin konuşulduğu bilinmemektedir! Pek tabiidir ki, önümüzdeki müzakere sürecinde görüşülmeyi bekleyen ve Türk tarafının Ada’daki varlığını doğrudan doğruya etkileyecek çok önemli hususlar vardır. Önemli olan, bu hususları tarihi gerçekler ve hukuki kazanımlarımızla savunabilmektir. Bu güne kadar, yazmış olduğum yazılarımda hep şu konuyu savundum! Çözümü hedefleyen hiçbir müzakere sürecinde, Kıbrıs Türk Halkına sen ne istiyorsun diye sorulmamış; tam tersine müzakereler, hep Rum tarafının ve uluslararası aktörlerin ne istediğine göre yürütülmüş ve yönlendirilmiştir! Görünen o dur ki! Bu defa da aynı yöntem izlenmektedir. Çünkü arabuluculuğa soyunan Amerika’nın yazımın giriş bölümünde belirtmiş olduğum menfaatlerini, AB’nin hiç olmaması gereken bu süreçte ki, taleplerini, İngiltere’nin her dönemde ortaya koyduğu kurnazlıklarını, Yunanistan’ın ve Rum tarafının her defasında destek alan tercihlerini gördükten sonra; Kıbrıs Türk Halkına sunulacak olan nedir? Bugün görüşmeleri başlatacak olan uzlaşı metninin 3’ncü maddesi de Kıbrıs Türk Halkına sunulan gerçeğin ta kendisidir! Söz konusu 3’ncü madde şu teslimiyeti içermektedir: “Birleşik Kıbrıs, Avrupa Birliği’ne ve Birleşmiş Milletlere üye, tek uluslararası kimliği, tek vatandaşlığı ve tek egemenliği bulunan bir devlet olacaktır.’’ İşte bu kadar! Bu sürecin sonu baştan belirlenmiştir! Egemenlik Kıbrıslı Rumlardan ve Kıbrıslı Türklerden kaynaklanacak, Birleşik Kıbrıs vatandaşları, aynı zamanda Türk kurucu ve Rum kurucu devletinin vatandaşı olacak denmişse de! Bu içi boş ifadelerin hiçbir kıymeti yoktur. Çünkü Kıbrıs Türk tarafının önceki taslaklarda birleşik devletlerin halklar yerine ‘egemen devletlerden’ oluştuğunun vurgulanması isteği kabul edilmemiştir! Daha da önemlisi, basına düşen haberlerde; orijinali İngilizce olan bu ortak metinde, ‘kurucu devlet tanımı yerine, seçim bölgesi anlamına da gelen, ‘ kurucu meclis’ ifadesi yer almaktadır! Ama bundan da önemlisi, eğer böyle bir şey var ise; Yunanistan ve Rum tarafının yıllardan beri amaçladığı gerçekleşmiş olacaktır! Çünkü Türkiye’nin adada ki garantörlük hakkına hiç değinilmemiştir! Şimdi başta Türkiye’nin yöneticileri olmak üzere ve özellikle Kıbrıs’ta müzakere sürecini yürüten Cumhurbaşkanı Sn. Derviş Eroğlu’nun bundan sonraki süreçte; müzakere masasına getirilecek 6 başlıkta neleri pazarlık konusu yapıp, nelerden vazgeçece- ği çok önemlidir! 40 yıl önce aynı amaç uğruna omuz, omuza savaştığımız Kahraman Kıbrıs Türk Mücahitlerinden birisi olan, hayatını tıpkı kendisinden önceki dava liderleri gibi halkının adada ki varlığına ve müreffeh geleceğine adayan, bunun için yemin eden, Sn. Eroğlu’nun; daha önce halkına vermiş olduğu sözler çok önemlidir! Kıbrıs Türk Halkının ‘gerçek egemenlik’ hakkından, Türkiye’nin garantörlüğünden ve Mehmetçiğin Ada’daki varlığından asla taviz vermeyeceği noktasındaki sözlerini savunması; müzakereler sürecini belirleyen, Kıbrıs Türk Halkının Ada’daki yaşamsal varlığını tescil eden en önemli hususlar olabilecek midir? Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Kıbrıs Konusunda ki tavrı aslında hala çok nettir. Çünkü bu konuda T.B.M.M’de alınmış olan karar, hala geçerli olup; ülkemizin milli menfaatleri ve stratejik konumu itibariyle Kıbrıs adasının bizim için hayati öneme haiz olduğu bu karar ile tescil edilmiştir. Ama önemli olan T.B.M.M’de alınmış olan bu kararın hala geçerli olup, olmadığıdır! Bu önemli karardan ne AB’nin, ne de ABD’nin emperyal görüşlerine uyum sağlayacağız diyerek vazgeçilmemelidir. Kıbrıs Milli davamızın lideri ve her geçen gün yokluğu biraz daha fazla hissedilen rahmetli Sn. Denktaş, 2004 Annan tuzak planı dönemi sonrasındaki süreci analiz ederek, hep şu noktaya dikkat çekmiştir: “İnşallah gün gelir; Kıbrıs Konusunun çözümünü; Kıbrıs Türk Halkı böyle istedi diyerek, bizim üzerimize yıkmazlar…’’ Çünkü Sayın Denktaş’ın hayatı boyunca savunduğu gerçekler daima tarihsel kazanımlarımız ve uluslararası hukukla örtüşmüştür. O, son nefesine kadar Türkiye ve Kıbrıs Türk Halkının menfaatlerini içeren görüşleri savunmuştur. Umarım yeniden başlayan müzakere süreci, geçmişten ders alınmış tarihi gerçekler, hukuksal kazanımlarımız üzerine oturur ve sonuçlanır! 30 yıldır dimdik duran K.K.T.C devleti, gönderine çekmiş olduğumuz milli ve devlet bayraklarımızın varlığı; bu sürecin nasıl yönetilmesi gerektiği konusunda, tüm yetkililerin hatırlaması gereken en önemli görüntü, en önemli mesajdır. Birlik, Sayı : 203 • Ocak-Şubat-Mart 2014 9 SANAT KÖŞESİ ASKER SANATÇILAR “MEHMET TEVFİK BEDÜK” Başkanlığı görevinde bulundu. Şanlıurfa’daki görevini sürdürürken Şanlıurfa Belediye Meclisi’nce oybirliğiyle “Fahri Hemşehri” ilan edildi. Güzel ülkemizin 81 ilinden 78’inde bulundu. 1955 yılında Siirt’te doğdu. İlk ve Ortaokulu Siirt ve Batman’da okudu. 1973 yılında Kuleli Askeri Lisesi’nden, 1976 yılında da Kara Harp Okulu’ndan Topçu Teğmen olarak mezun oldu. Çeşitli birliklerde batarya ve bölük komutanlığı yapmayı müteakip, 1987’de Harp Akademileri Sınavı’nı kazanarak girdiği Kara Harp Akademisi’nden 1989 yılında Kurmay Yüzbaşı olarak mezun oldu. Tugay ve Tümen Karargahları’ nda Şube Müdürlüğü, Tabur Komutanlığı, büyük karargah olan Genelkurmay Başkanlığı ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı Karargahları’nda proje subaylığı ve şube müdürlüğü, Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nde de Alay Komutanlığı görevlerinde bulundu. 30 Ağustos 2004’te Tuğgeneralliğe terfi ederek Şanlıurfa, Çekmeköy /İstanbul ve Polatlı/Ankara’da Tugay Komutanlığı yaptıktan sonra 19. Görev yeri olan Polatlı’dan 2009 yılında emekli oldu. Bahse konu görevleri yerine getirirken İngiltere’de yerinde lisan kursu aldı. Azerbaycan Bakü’de Askeri İşbirliği ve Koordinasyon Kurulu’nun ilk Kurmay 10 Birlik, Sayı : 203 • Ocak-Şubat-Mart 2014 Türk sanat müziğine ilgisini evlerinde melodi eksik olmayan ev halkından aldı. İlk bestesini 1974 yılında Kara Harp Okulu’nda öğrenciyken yaptı. Yine öğrenciyken 1975 yılında sınıf arkadaşı Ali Güngör ÖNGÖREN’in sözlerini yazdığı bir şiiri besteledi ve bu eser daha sonra TRT repertuarına kabul edildi. Bu eser, internette arama motorunda “Hep Senin İçindi Mehmet Tevfik Bedük” yazarak izlenebilir / dinlenebilir. Ayrıca “Bir daha gecikmem yeter ki gitme” isimli bestesi kızı Selenge BEDÜK’ün sesinden youtube “selenge bedük Bir Daha Gecikmem” den izlenip / dinlenebilir. 20 Nisan 1978’de Teğmen rütbesindeyken, sözlerini birliğinde görevli Kıt’a çavuşunun yazdığı “Batarya Marşı’nı besteledi. Söz konusu bu eser Türk Silahlı Kuvvetleri Armoni Mızıkası tarafından Marşlar Repertuarı’ na kabul edildi. Bu nedenle Genelkurmay Başkanı tarafından “Eser Yazma” ödülü ile takdir edildi. 1980-1982 yıllarında ses sanatçısı Kadri ŞARMAN ’ın yönettiği o yıllardaki “Milli Kütüphane TSM Korosu” olan koroda solistlik yaptı. Keman sazını çalmanın yanında yıllar sonra ud sanatçısı Turan Erdoğan’dan ud dersleri aldı. Şef Özgen GÜRBÜZ’ ün çalıştırdığı “NUROL Türk Müziği Araştırma Uygulama Merkezi” nde korist olarak bulunmaktadır. Ayrıca bu görevleri esnasında GATA Tıp Fakültesi, 20. Zırhlı Tugay ve Hava Savunma Okulu ve Eğitim Merkezi TSM Koroları’nı kurdu. TRT dahil çeşitli platformlarda konserler verdirdi. Halen Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD) Yönetim Kurulu Üyeliği ve Basın Yayın Başkanlığı görevini yürütmektedir. Matematik öğretmeni Merih BEDÜK ile evlidir. Av. Nehir Miray BEDÜK ve tıbbiyeli Çağlayan Selenge BEDÜK’ün babalarıdır. ASKER SANATÇILAR SANAT KÖŞESİ “ALİ GÜNGÖR ÖNGÖREN” sadece bir topçu teğmen olarak hayata kaldığı yerden devam etti. Edirne’de bunca güzel kız varken, o gidip memleketten Serap Hanım’la evlendi. Bazen mutlu bazen mutsuz, sonuçta iki de çocukları oldu. Erzurum, Ilıca, Tekirdağ derken Yavru Vatan’da aldı soluğu. Ne Burdur’un ayazı, ne Diyarbakır’ın sıcağı demeden şarktan garba, garptan şarka bir aşk bir sevda bir vefa uğrunda huduttan hududa savrulurken, o fark etmese de yollarda büyüdü çocukları. Bu arada Emrah hukuku, Aslıhan güzel sanatları bitirdi. İŞTE ÖYLE BİRİ 1955 senesinin sonbaharında, Tilkilerin üzüm bağlarına dadandığı, harmandan arda kalanları sel alıp, ayvalar tüyünü döktüğünde, Isparta’nın Ulubor- lu İlçesinde Mehmet efendi (merhum) ile Makbule Hanım’ın baştan ikinci sondan üçüncü, katran karası bir gecenin başak sarısı çocuğu olarak dünyaya geldi. İlk ve orta mektebi Uluborlu’da okudu. Bilfiil 31 yıl çeşitli kıt’a larda Muhabere Takım Komutanı, Bölük Komutanı, Uçaksavar Batarya Komutanı, Harekat ve Eğitim Subaylığı, Plan Subaylığı, İstihbarat Subaylığı, Hava Savunma Tabur Komutanlığı,Topçu Alay Komutan Vekilliği ve son olarak da Küçükçekmece Askerlik Şube Başkanlığı ve Küçükçekmece Garnizon Komutanlığı görevlerinde bulundu. sinden Boğaziçi ‘ne bakar, baktıkça içinden şilep- Atandığı her vatan toprağına olduğu gibi Çekmeceye de sevdalandı. Adına türküler, şiirler, marşlar, kitaplar yazdı. Her güzel şeyin bir sonu olduğu gibi 30 Ağustos 2007 tarihinde 37 yıl giydiği Üniformasına ve çok sevdiği mesleğine veda ederek Küçük Çekmece’ye yerleşti. Çeşitli dergilerde makaleleri, gazetelerde köşe yazıları yayınlandı. Radyo sohbetleri ile çeşitli televizyonlar da tarih ve edebiyat üzerine bir seri programlara katıldı. “Ağaç ve Asma” ile “Mevsim ve Sonbahar” isminde şiir kitapları yayımlandı. İki şiiri sınıf arkadaşı E. Tuğg. M.Tevfik BEDÜK tarafından şarkı formunda, bir şiiri ise Hv. Svn. ler geçerdi. marşı olarak bestelendi. Çocukluğunun geçtiği kasabada o yıllarda tahta sandalyeli yazlık sinemanın kapısında gazozlar içilirdi. Dağlardan esen kekik kokulu rüzgarlar eşliğinde siyah beyaz sinemanın perdesine Ayşecik gelirdi. İzine gelen Harbiyelileri, pirinç marpuçlu ve sarı kordonlu üniformaları , kısa kılıçları(meç) ile görüp imrenirdi. 1970 yılında üç sınıf arkadaşıyla İstanbul’da girdiği sınavları kazanarak Kuleli Askeri Lisesi’ne girdi. Hep hasret hep sevda hep hüzün yüklü yüreği ve buğulu gözleriyle okulun pencere- 1973’te Kuleli’yi, 1976’da Harbiye’yi bitire- İngilizce, Fransızca, Almanca bilmez. Türk- rek idealist bir topçu teğmen olarak mezun oldu. çe konuşur, Türkçe düşünür. Düşündükçe memle- 1977’de ise Topçu ve Füze Okulu’nu bitirdi. Kura ile ketin hal-i pür küçük bir Rumeli sınır nahiyesi olan Edirne’ye bağ- Üsküdar’ın camları gibi yanar. Yanar da; yanığı bile lı Süloğlu’na tayin oldu. Burada idealistliği bırakıp memleket kokar. melalini, yüreği gün batımındaki Birlik, Sayı : 203 • Ocak-Şubat-Mart 2014 11 SANAT KÖŞESİ ASKER SANATÇILAR “YILMAZ PAKALINLAR” TRT Genel Müdürlüğü’nün, Türk Tanıtım Vakfı’nın, Kültür Bakanlığı’nın ve diğer kuruluşların düzenlemiş olduğu danışma kurullarında, sempozyumlarda ve yarışmalarda görev aldı. Ankara Radyosu’nda görevli ses sanatçısı Bilge PAKALINLAR’la evli olup, dördü kız, biri erkek beş çocuğu vardır. Kızlarından Kevser, Kültür Bakanlığı Ankara Klasik Türk Müziği Korosu’nda, küçük kızı Aslı PAKALINLAR, Ankara Radyosu’nda TSM ses sanatçısı olarak görev yapmaktadır. Türk Sanat Müziğinin değerli sanatçılarından biri olan Yılmaz PAKALINLAR 01.03.1939’ da Bursa’da doğdu. İlkokulu Bursa’da, Astsb. Hazırlama okulunu Konya’da, Levazım ve Maliye okulunu da İstanbul’da bitirerek, 1957-1965 yılları arasında Kara Kuvvetlerinde Levazım Astsubayı olarak görev yaptı. Ankara Radyosu’nda açılan stajyer sanatçı imtihanını 1966 yılında kazanarak, kurslara devam etti. 1969 yılında sanatçı ünvanını alarak, Müzik yayınlarına Tanbûr sanatçısı olarak katılmaya başladı. 1973 yılında, Ankara Radyosu “Nota ve Müzik Aletleri Kısmı” şefliğine atanarak 1977 yılına kadar bu görevde, 1977-1983 yılları arasında da TRT Müzik Dairesi Başkanlığı Türk Sanat Müziği Uzmanı olarak görev yaptı. 1983 yılında, kendi arzusuyla, bu görevden ayrılarak, tekrar Ankara Radyosu’na Tanbûr sanatçısı olarak döndü. Ayrıca 1977 yılından itibaren TRT Müzik Dairesi Başkanlığı’nda, çeşitli Denetim ve Repertuvar kurullarında görev aldı. 12 Birlik, Sayı : 203 • Ocak-Şubat-Mart 2014 Tambûr sazının daha geniş kitlelere ulaşması ve icracıların çoğalması için, 1969 yılından bu yana, kesintisiz ve ücretsiz olarak, Tanbûr dersleri vermiş, bugün bir çoğu TRT’de ve Kültür Bakanlığı Devlet korolarında görev alan çok sayıda öğrenci yetiştirmiştir. Sözlü ve enstrümantal formlarda olmak üzere 50’ye yakın bestesi bulunmaktadır. Halen TRT Müzik Dairesi Başkanlığı’nın Denetim ve Repertuvar Kurullarında, üye olarak görevine devam etmektedir. Eserlerinden bazıları şunlardır: Hicaz makamında; Sen gözdelerin gözdesi, Hâlâ o günleri anar mısın, Öyle bir hevesti o, Şu yüreğin can evinde, Yalvardın elini açtın, Gün gelir kalbine, Bu duraksız hüzün neden, Hüzzam makamında; Alnımda gül gibi kaldı, Çözülmeyen düğüm varmış, Derdi dert zincirine, Rast makamında; Gönlümde sevdanın ateşi, Muhayyer Kürdî makamında; Gülen gözlerin çok, Karanlığı gündüz edip, Nihavend makamında; Yalnız ona açtım, Mutluluk duyuyor, Gülizar makamında; Davullar vurulur, Uşşak makamında ise; Gönlümde gizli sevda. SANAT KÖŞESİ KARİKATÜR Mehmet Saim BİLGE Em. P. Alb. TESUD Çankaya Şb. Üyesi Birlik, Sayı : 203 • Ocak-Şubat-Mart 2014 13 YILBAŞI - TAKVİMLER Nurullah AYDIN Dünya’da farklı takvimler uygulanmaktadır. Ancak evrensel genel kabul gören ve uygulanan takvim Miladi takvimdir. 1 Ocak günü de Miladi takvimin ilk günüdür. 2014 Miladi yılı (Hıristiyan takvimi başlangıcı; 0 yılı) 1392 Hicri yılı (İslam takvimi başlangıcı; İS 622 yılı) 5775 Musevi yılı (Yahudi takvim başlangıcı; İÖ 3761 yılı) 3014 Hindu yılı (Hindu takvimi başlangıcı; İÖ 1000 yılı) 4712 Çin Yılı ( Çin takvimi başlangıcı; İÖ.2698 yılı). 6018 Yaratılışçı yılı (Yazı bulunma takvim başlangıcı; İÖ. 4004 yılı) Zaman; genel olarak olay ve olguların geçtiği, geçmekte olduğu ve geçeceği süreye denir. İnsanlar zamanı ölçerken; ölçü aracı olarak Güneş’i ve Ay’ı gözlemişlerdir. Takvim; zaman ölçü birimidir. Takvim; zamanı, Dünya ve Ay’ın hareketlerine göre gün, ay, hafta, yıl gibi belirli bölümlere ayırma sistemidir. Zaman ölçü birimleri olarak astronomik olaylar (yıl-aygün) temel alınmıştır. Toplumlar; ekonomik, coğrafi ve kültürel değerlerinden ve ihtiyaçlarından esinlenerek ve bu ölçü birimlerini kullanarak farklı takvimler oluşturmuşlardır. Takvimler; toplumlara göre fazla ve çeşitli olsa da temel olarak iki gruptur. Güneş yılını esas alan takvimler; Dünyanın güneş etrafındaki bir tam dönüş süresini ( 365 gün, 6 saat) bir yıl olarak kabul eden takvimlerdir. İlk defa Mısır’da kullanılmıştır. Günümüzde kullanılan miladi takvimin temelidir. Ay yılını esas alan takvimler; Ay’ın Dünya etrafında 12 kez dönmesini (12 x 29.5 =354) esas almışlardır. Bu şekilde oluşturulan takvimlere Ay takvimi diyoruz. İlk defa Mezopotamya’da Sümerler tarafından 14 Birlik, Sayı : 203 • Ocak-Şubat-Mart 2014 kullanılmıştır. Hicri takvimin temelidir. İslam’dan önceki Türklerin kullandıkları; On iki Hayvanlı Türk Takvimidir. On iki Hayvanlı Takvim ‘in Türkler ‘e özgü olması, Türkler’in çok eski dönemlerden itibaren astronomi bilimi ile yakından ilgilendiklerini gösterir. Güneş yılını esas alır. Buna göre bir yıl, 365 gün, 5 saatten biraz fazladır. Her yıla bir hayvan adı verilmiş,12 yıl bir dönem kabul edilmiş, aylar; birinci ay, ikinci ay... olarak adlandırılmıştır. Bu takvimde yılbaşı 22 Aralık’tır. Bu takvimde tarih başlangıcı yoktur. Bu takvimi Türklerin yanı sıra Moğollar, Çinliler, Hintliler ve Tibetliler de kullanmışlardır. Halen Orta Asya’da bazı topluluklar tarafından kullanılmaktadır. Osmanlı’da önce Hicri Takvim, sonra da 1 Mart’ı yılbaşı kabul eden Mali Takvim kullanıldı. Türkiye’de;1 Ocak 1926’dan başlayarak Gregoryen Takvim benimsendi. Roma’da Papa XIII. Gregorius’un 1582 yılında Jülyen Takviminde görülen düzensizliğin giderilmesi ile kabul edilen takvime Gregorien (milâdî) Takvimi denir. Gregorien Takvimi; Fransa’da 1582 yılında kabul edilerek, 9 Aralık 1582’den hemen 20 Aralık’a geçilmiştir. İngiltere; 1752 yılının 3 Eylül günü kabul ettiği bu takvimle doğrudan 14 Eylül gününe geçmiştir. Protestan Almanların yeni takvimi kabulü 1700 - 1775 yıllarında olur. Ortodoks Kilisesi ise takvimi bazı değişikliklerle gönülsüz benimser. Ama Paskalya ve Noel’i farklı hesaplamaktan vazgeçmez. Sadece Finlandiya Ortodoks Kilisesi, Gregoryen takvimini kabul eder. Kudüs, Rusya, Sırbistan ve Yunanistan’daki Aynaroz Kiliseleri ise kabul etmez. Bazı Hıristiyan tarikatları ise; Hz. İsa’nın bugün kabul edilen doğumundan yaklaşık 6 yıl önce doğduğu, 36 yıl yaşayıp Milat’tan sonra 30 yılında çarmıha gerildiğini iddia etmektedir. İslâm dünyasında yaygın olarak Hicri ve Miladi Takvim birlikte kullanılmaktadır. Çin ve Hind’in takvimi de farklıdır. İbrani Takvimi farklıdır. Mısır’dan Çıkışla başlatılır. Bu ise 5751 tarihidir. Dünyadaki bütün takvimler; dini bir temele oturur. Roma takviminde aylar: gündüz ve gecenin eşit olduğu, hayatın başlangıç zamanı olarak kabul edilen Martius (Mart)’tan başlatılıyordu. Aprilis (Nisan), Maius (Mayıs), Junius (Haziran), Quintilis (Temmuz), Sextilis (Ağustos), September (Eylül), October (Ekim), November (Kasım) ve December (Aralık) idi. 60 gün daha sonra Janarius (Ocak) ve Februarius (Şubat) adlı iki ay daha eklenerek takvim tamamlanır. Milâdi Takvim; ilk olarak Jülyen Takvimi, adı ile MÖ 46 yılında Roma İmparatoru Julius Sezar tarafından yapılmıştır. Bu tarihte yılbaşı Mart’tan Ocak’a alınmıştır. Romalılar daha sonra Quintilis (Temmuz) ayının adını July, Sextilis (Ağustos) ayının adı August yapılır. Yahudilerin ay isimleri ise şöyle: Nisan, İjar, Sivan, Tammuz, Av, Elul, Tişri, Kislev, Heşvan, Tevet, Şebat, Adar. Türkiye’de ay isimleri; 1 Ocak 1926’dan itibaren 3 Türkçe, 4 İbranice, 3 İngilizce, 1 Arapça, 1 Süryanice ay isimleri ile değiştirilir. Mart, Mayıs, Ağustos (Batı), Şubat, Nisan, Eylül, Tammuz (İbranice) Kasım (Arapça), Haziran (Süryanice). Türkçe ay isimleri; Ocak, Ekim, Aralık.Gün isimleri, Arapça ve Farsça olarak kalır. ONURUYLA UMUDA TUTUNAN TÜRK SUBAYLARI Maltepe Askeri Cezaevindeki 3’üncü yılbaşında, en büyük hediyeyi başlattığımız mektup kampanyasına 1 milyonu aşkın mektup gönderen halkımızdan aldık. Bu nedenle, 2014 yılına çok daha umutlu ve güçlü giriyoruz. Kartpostalın arkasındaki metin, halkımıza cevabımızdır. Balyoz “kumpas”ındaki hukuksuzlukların duyurulmasına ve kampanyamıza verdiğiniz destekten dolayı ayrıca şükranlarımızı sunuyoruz. 2014 yılının; hak, özgürlük ve adalet getirmesi ümidiyle, Onuruyla umuda tutunan Türk Subayları, Birlik, Sayı : 203 • Ocak-Şubat-Mart 2014 15 Sayın Hasan ERBİL Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Mektubuma şahsınıza ve yüksek Makamınıza olan saygılarımı sunarak başlamak istiyorum. Size bu mektubu halen çeşitli davalardan tutuklu bulunan yüzlerce subay ve astsubay ile onların arkasındaki emekli ve muvazzaf (ileride emekli) yüzbinlerce asker aileleri adına yazıyorum. Son yıllarda, dış güçlerle birlik olarak, Türkiye Cumhuriyetini yıkmak ve ülkeyi bölmek isteyenler, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) varken bunu başaramayacaklarını anladıklarından, çeşitli hilelerle TSK aleyhine düzmece davalar açtılar. Balyoz ve İstanbul Casusluk davaları da bu davalardandır. Amacı Atatürk’e gönülden inanmış, ülke çıkarlarını her şeyin üstünde tutan yurtsever subayların tasfiyesidir. Tedbir alınmadığı takdirde, bu amaca ulaşılmasına yardımcı olunacaktır. Yerel mahkemelerde yapılan yargılama esnasında, birçok hukuka aykırılık yaşanmış, dijital sahte belgeler ve CD ler kullanılmış ve bunlar bilirkişi raporlarıyla kanıtlanmış olduğu halde, sanık ve müdafileri tarafından defalarca dile getirilen bu durum mahkemeler tarafından hemen hemen hiç dikkate alınmamıştır. Özel görevli mahkemelere baştan beri büyük ölçüde güven duymayan ve onları siyasilerin bir uzantısı gibi gören kamuoyunun beklentisi, bu hukuka ve yasaya aykırılıklar ile sahtelik iddialarının Yargıtay tarafından tespit edileceği idi. Bu beklenti ile Yargıtay’a başvuranlar, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin kararlarını öğrendikçe, Yargıtay’a yıllar içinde oluşmuş güven ne yazık ki sarsılmıştır. Böylece, yüzlerce asker hakkındaki mahkûmiyet kararı da kesinleşmiştir. Beklenen olmuş, zaman; sanıkları, onların müdafilerini ve kamuoyunu haklı çıkarmıştır. Bu davaların TSK. ni ve aydın kamuoyunu sindirmek için planlandığı, bunların tamamen siyasi olduğu, bir çete tarafından sahte deliller üretildiği, yargıçların duruşmalarda sanıklara “katakulli” yaptığı, milli orduya “kumpas” kurulduğu, kararları “önceden ayarlanmış hakimlerin” verdiği, yargılamanın göstermelik olduğu ve hakimlerin kararlarının önceden hazırlanmış olduğu devletin en üst makamlarını işgal edenler tarafından ifade edilmiştir. Görünen o ki; yargı dış güçlerin de devreye girdiği siyasi amaçlara alet olmuş, bilerek veya bilmeyerek siyasi ve maksatlı bir planın parçası haline gelmiştir. Bütün mahkeme salonlarında “Adalet Mülkün Temelidir” yazılı olsa da, bunun böyle olmadığını gören halkımızı buna inandırmak artık kolay değildir. Yargının itibarı maalesef bazı yargı mensuplarının hataları nedeniyle, artık olması gereken yerin çok aşağısındadır. Bu durum devletin ve hukuk devleti olma hedefimizin geleceği açısından kaygı vericidir. Ancak, ülkemizin içinde bulunduğu koşulları düşünecek olursak, kimsenin ümitsizliğe kapılma hakkı bulunmamaktadır. Mutlaka bir çözüm üretilmelidir. Aslında son günlerde bu yönde umut verici gelişmeler yaşanmıştır. Anayasa Mahkemesinin verdiği kararlarla, kamuoyunun vicdanını kanatan Ergenekon davası tutukluları salıverilmiş ve yargı adına kamuoyunda iyimserlik rüzgarları esmeye başlamıştır. 16 Birlik, Sayı : 203 • Ocak-Şubat-Mart 2014 Bu iyimserliği sizin de devam ettirmeniz, ülkeyi rahatlatmanız ve yargıya olan güveni yeniden tesis etmeniz mümkündür. CMK. Madde 308 hükmüne göre: “Yargıtay ceza dairelerinden birinin kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, re’sen veya istem üzerine, ilamın kendisine verildiği tarihten itibaren otuz gün içinde Ceza Genel Kuruluna itiraz edebilir. Sanığın lehine itirazda süre aranmaz.” denmektedir. Son günlerde kamuoyunu hayrete düşüren, Türk Silahlı Kuvvetlerine kumpas kurulduğu, önceden ayarlanmış hakim ve savcılarla yargılamaların katakulliye getirildiği iddiaları, TÜBİTAK raporunda davanın en önemli kanıtı olan “Hard Disc”de oynama yapıldığının belirtilmesi gibi hususlar, karar verilmeden önce hakimler tarafından bilinseydi, bu mahkumiyet kararlarının verilebilmesi mümkün değildi diye düşündürmektedir. Böyle bir ortamda bile, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının Ceza Genel Kuruluna itiraz yetkisini neden kullanmadığı kamuoyunca anlaşılamamaktadır. Mağdur durumda olan yüzlerce tutuklu ve onlara kavuşmayı bekleyen binlerce ailedir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itiraz yetkisini bu şartlarda bile kullanmazsa ne zaman kullanacaktır? Bu sessizlik yargıya olan güveni daha da sarsmaktadır. Bilindiği gibi, en son çıkarılan yargı paketiyle, hem özel yetkili mahkemeler ve hem de TMK.10.Maddesi ile yetkili mahkemeler, Türk yargı tarihinin raflarında yerlerini almışlardır. Ancak, onların yaptığı yanlışlıklar, hukuk devletine ve bağımsız yargıya olan inancı sarsmaya, mağdurlar ise; acı çekmeye devam etmektedir. Sayın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcım, Sanıklar lehine gelişmeleri değerlendirerek, mevcut Yargıtay kararlarına itiraz edebilecek tek makamın, yürürlükteki TC yasaları çerçevesinde, sadece Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı olduğu yasal bir gerçek olup, kamuoyu da bunu açık olarak bilmektedir.Sizden tek dileğimiz, Yüce Türk Milleti adına, adaletin tecelli etmesini sağlamanızdır. Yapmanız gereken; sadece yasanın size tanıdığı itiraz hakkınızı kullanarak, davaların Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nda yeniden incelenmesini sağlamaktır. Bu itirazı yapmadığınız takdirde, yargıya olan güvensizlik artarak devam edecek ve Başsavcılık Makamı en büyük sorumlu olarak tarih sayfalarında yerini alacaktır. Yüce Türk Milleti adına karar veren, Türk yargısını bulunduğu zor durumdan kurtaracak hukukçuların çıkacağına olan inancımızı sürdürüyor ve saygılar sunuyoruz. Erdoğan KARAKUŞ Em.Hv.Korgeneral TESUD Genel Başkanı * Bu mektup 17.03.2014 tarihinde gönderilmiştir. Birlik, Sayı : 203 • Ocak-Şubat-Mart 2014 17 ANILAR KÖŞESİ 1. İNÖNÜ ZAFERİ 27 Mayıs 1960 tarihinde Silahlı Kuvvetler Ülke idaresine el koymuştu. Siyasiler ve üst düzey yöneticiler Kara Harp Okulu’nda bir ay kadar gözetimde kaldıktan sonra Yassı Ada’ya nakledilmişlerdi. Heybeli Ada Deniz Harp Okulu’nda Deniz, Hava, Kara Harp okullarından isteyenlere Temmuz ayında bir ara- da dinlenme kampı düzenlendi. Heybeliada da 20 Temmuz günü Sn. İnönü’lerin evinde geçen öyküyü paylaşmak isterim. O gün Sayın İsmet İnönü ve Mevhibe Hanımla çekilmiş bir resmimiz de var. Atilla KAHRAMAN Em. Müh. Yb. dinlenmeye geçtiler. O sırada yanımıza yaklaşan iki bahriyeli, bana “İsmet Paşa ile fotoğraf çektirsek” dediler. Teklifi düşünmeden veranda da bulunan hizmetliye ilettim. Düşünmediğim şey, birazda olay heyecanı sanırım hizmetli tarafından bana “biraz dinlendikten sonra” diye hatırlatıldı. Daha önce Ankara’da Törenlerde, toplantılarda, konser ve tiyatro fuayelerinde yakından görmeme rağmen o atmosferde biraz aceleci davranmıştım. Çok geçmeden yukarı davet edildik. Arkadaşım ve bahriyeliler, veranda da oturan İsmet Paşa’nın yanına oturduk. Rahatsız ettiğimiz için özür dileyerek sohbete başladık. K.H.O öğrencisi olarak Deniz H. O kampında olduğumuzu açıkladık. Tabiiki konudan haberdardı. Bir ara Mevhibe Hanım gelerek samimi bir tebessümle “Hoş geldiniz” dedi. İsmet Paşa bizle görüşürken öğle yemeği saatinin olması, kendilerinin yorgun olabileceği düşüncesi beni çok tedirgin ediyordu. Bunu yapmamalı, biran önce resim çektirip gitmeliyiz diye düşünüyordum. Bunun için belki de en güzel zamanları yaşayamadım. O gün öğle saatlerinde Hürriyet plajından dönerken Sn.İnönülerin evinin önüne geldiğimizde İstanbul’dan adaya dönen İsmet Paşa ve Mevhibe Hanım faytondan iniyorlardı. İsmet Paşa bize denizin nasıl olduğunu sordu. Bizde “çok güzel efendim” diye cevapladık. “Öyleyse birazdan ben de çivilememi yapayım” dediler. Anlaşılan sıcak ve yol ona çivi- Bu atmosferi değiştiren; Mevhibe Hanımla, yanında yardımcısının getirdiği (yeşil uzun cam bardaktaki) limonata ve lokumu kendisinin ikram etmesi oldu. O konukseverliği, alçak gönüllülüğü, sevecenliği, kibarlığı, hanımefendiliği, birkaç dakikada hayranlığımı doruğa çıkarıp beni daha da heyecanlandırdı ve mahcup etti. lemeyi arzulatmıştı. Sonra,hoş giyimli, uyumlu aile Benim askerlik mesleğini seçmemde etken olan bizim hayran bakışlarımız içinde evin verandasında en büyük iki Harbiyeli Atatürk ve İnönü idi. Sev- 18 Birlik, Sayı : 203 • Ocak-Şubat-Mart 2014 gili Ata’mızı görmek nasip olmadı ama şu an İnö- isteği, telaş heyecan ve duygu fırtınasına yakalanmış nü ile sohbet doyumsuzdu ve saatler sürebilirdi. An- beni rüyamdan uyandırdı. Bize katılma inceliğini, se- cak bize yuvasını açan büyük askeri, devlet adamı- vecenliğini gösteren muhterem hanımefendiden, af- nı, yaşayan tarihi daha fazla yormak istemiyordum. fımız için özür diledik, teşekkür ettik. Hemen bir kol- İşte bu duygu yoğunluğu içinde fotoğraf çekme anına tuk alarak aramıza katıldılar. Bu resim benim için bir geldik.Hizmetli bey fotoğrafımızı çekiyordu ki; soh- kare fotoğraf değil bir film şerididir. bette bulunmayan Mevhibe Hanım geldi ve “Paşam beni de aranıza almaz mısınız ? ” dedi. Bu fotoğrafı büyüterek 2003 yılında İnönü’nün kızı Özden Toker’e hikayesi ile birlikte Pembe Köş- İşte baştan beri, her ikisinin de saygınlık ve büyük- kün müzeye çevrildiği gün verdim. Onları rahmet ve lüğü karşısında eridiğim yetmiyormuş gibi, bu mah- minnetle anıyor, aziz hatıraları önünde saygı ile eği- cubiyeti de tattım. O yaz sıcağında güneşten daha et- liyorum. kili bir sıcak basmıştı beni. Mevhibe hanımın nazik YAŞLILARA TAVSİYELER Selahattin ÇETİNER Em. Korg. TESUD Çankaya Şb. Üyesi 1. Sizi üzecek kızdıracak konuşmaları, münakaşaları, açık oturumları dinlemeyiniz. 2. Geçmişte yaşadığınız sıkıntıları, başarısızlıkları, acı anıları hatırlamayınız. 3. Gerekmedikçe başkalarının işlerine, eylemlerine, davranışlarına ve inançlarına karışmayınız. 4. Tartışmayınız, sataşmayınız, darılmayınız, uyumlu ve merhametli olunuz. 5. Kızmayınız, kızdırmayınız, kimseyi kıskanmayınız, başkalarını da kıskandırmayınız. 6. Lüzumsuz yere eleştirmeyiniz, çekiştirmeyiniz, kötülemeyiniz, hor görmeyiniz, mütevazı ve olumlu olunuz. 7. Üzmeyiniz, üzülmeyiniz, endişelenmeyiniz, sakin ve neşeli olunuz. 8. Eve kapanıp kalmayınız, arkadaşlarınızdan ve çevrenizden kopmayınız, hobilerinizi, bedeni ve zihni faaliyetlerinizi sürdürünüz. 9. Yaşamdan zevk alınız, karamsar olmayınız, kendinize güveniniz, hoşgörülü ve güler yüzlü olunuz. 10. Sağlığınızın, mutluluğunuzun, huzurunuzun bozulmaması için gereken tedbirleri alınız. Periyodik doktor kontrollerini (Chek-up) ihmal etmeyiniz. 11. Evhama kapılmayınız, moralinizi bozmayınız, ümidinizi yitirmeyiniz, iyimser olunuz, halinize şükrediniz. 12. Aldırmayınız, boş veriniz, sinirlenmeyiniz, stresten kaçınınız, güçlü ve sabırlı olunuz. 13. Bilginiz ve tecrübenizle gençlere faydalı olunuz. 14. İyilik yapınız ve yardım ediniz. BU TAVSİYELERDEN BAZILARININ YERİNE GETİRİLMESİ KOLAY OLMASADA UYGULAMAYA ÇALIŞINIZ. SAĞLIKLI, MUTLU BİR YAŞAM DİLEĞİYLE. Birlik, Birlik,Sayı Sayı: 203 : 203• •Ocak-Şubat-Mart Ocak-Şubat-Mart2014 2014 19 19 ANILAR KÖŞESİ TEOMAN KOMAN PAŞA ALLAH’IN RAHMETİ ÜZERİNİZE OLSUN TEOMAN PAŞAM!.. NUR İÇİNDE YATIN! Sincan Cezaevi’ne girişimin ikinci ayı bittiğinde eş-dosta yazdığım 18 Haziran 2012 tarihli mektubumun bir yerinde şöyle yazmışım: “... Artık burada kıdemli olduk. (İlk dalgada alınmanın avantajı…) Öyle olunca şimdi bazı ayrıcalıklarımız oluyor. Örneğin eskiden her şeyi 3 kişilik koğuş üyeleri olarak yapardık, şimdi haftada bir aynı koridorda kalan 9 kişi birlikte spora çıkabiliyoruz. Bir şikâyetimiz yok. Eh, ekmek elden su gölden nasıl olsa; devlet baba bize bakıyor… Basından takip ettiğimiz kadarıyla biz Silivri’den daha iyiyiz. Lakin geçenlerde Teoman KOMAN ile Kâmuran ORHON Paşaları gördüm, içim parçalandı. Buraya geldiğimden beri ilk kez isyan ettim. (Normalde onlarla görüşme şansımız yok, onlar ayrı dalganın tutukluları. Aynı suçtan yargılanan kişilerin birbiri ile görüşmeleri yasak! Ama koridorlarımız yakın olduğu için bazen telefona, avukat görüşüne vs. giderken tesadüfen karşılaşabiliyoruz.) O yaştaki - üstelik hasta - adamları buralarda süründürenlere yazıklar olsun! Hele bir de bunları “adalet” adına yapmıyorlar mı, düşündükçe kahroluyorum. Adamlar kaçıyorlar mıydı? Yürümekten bile aciz insanlar nasıl kaçarlar? Kin ve nefret vicdanları, merhamet duygusunu bu kadar mı köreltir? Yemin ederim adamların o hallerini gördükten sonra ben kendi derdimi unuttum, onlar için daha çok tasalanır oldum. İşte şimdi gel de Soner YALÇIN’ın dediğine katılma: “Vallahi” diyor, “bu dincilerde hiç Allah korkusu yok!” Evet, bunlar gerçekten inançlı insanlar falan değil; bunlar sadece kindar! Ben hayatım boyunca kimseye kin tutmadığım, tutamadığım için yapılanları anlamıyor da olabilirim; evet kabahat bendedir belki, ne bileyim!? Neyse, Tanrı yardımcıları olsun o yaşlı ve hasta insanların…” İşte o günlerde bu satırlar dökülmüş kağıda...Mangal yürekli kahraman kadın Müyesser YILDIZ’ın Te- 20 Birlik, Sayı : 202 2013 203 • Ekim-Kasım-Aralık Ocak-Şubat-Mart 2014 Alican TÜRK Em. Öğ.Alb. TESUD Eskişehir Şb. Üyesi oman KOMAN Paşa ile ilgili yazısını okuyunca buraya (ve tarihe) şu birkaç kısa notu da ben düşmek istedim: Koman Paşa ile o mektuptan sonra daha sık karşılaşmalarımız ve kısa sohbetlerimiz oldu. O, A Blok 3’üncü koridor 8 No’lu koğuşta (A-3 / 8) Kâmuran ORHON ve Kenan DENİZ Paşalar ile kalıyordu. Kâmuran Paşa da böbreklerinden hasta; üçünün arasında yine en sağlıklısı Kenan Deniz Paşa. Koğuşlarda yataklar üst katta... Lakin üst kata kadar 17 basamaklı bir merdiven var. Koman Paşa’nın yukarı inip çıkması mümkün değil. O nedenle cezaevi yönetimi onun yatağını aşağıya koymak zorunda kaldı. Her karşılaşmada tebessümle ve bazen elini tutarak sorduğum “Nasılsınız Komutanım?” sorusuna genellikle kısa bir “İyiyim!” yanıtı verirdi. İnsanın gözlerine bakarak, sakin ve tane tane konuşurdu. Şikayet etmeyi hiç sevmemesine rağmen bir keresinde “İyiyim, ama parkinsonum var, konuşurken bazen ağzımdan tükürük çıkıyor, ‘s’ harflerini söyleyemiyorum, zorlanıyorum, bazen düğmelerimi kendim ilikleyemiyorum.” demişti. Ben de kendisine moral olsun diye “Olsun Komutanım, onlar bir şey değil... Dışarıdan hiçbir şey belli olmuyor. Maşallah, çok iyi görünüyorsunuz” diye cevap vermiştim. Evet, her seferinde “maşallah, çok iyi görünüyorsunuz” derdim, ama içimi tarifsiz bir acı kaplar, gözlerim buğulanırdı. “Artık Benim Bir ‘Dava’m Var!” adlı şiirimi onların koğuşuna da göndermiştim. Çok beğenmiş, alıpsaklamış. Şiirde ona ilişkin şöyle bir dörtlük de vardı: Koridorda gördüm KOMAN Paşa geliyor, Yaşı seksen, takati yok, ayağını sürüyor. ORHON Paşa hasta, diyalize giriyor, Artık benim kara vicdanlarla davam var! Ayrıca Faili Meçhul Cinayetler ve Gerçekler isimli kitabımı da imzalayarak kendisine göndermiştim. (Okuyup okuyamadığını bilmiyorum, ama Kâmuran ve Kenan Deniz Paşalar ondan alıp okumuşlar.) Teoman Paşa gerçekten çok onurlu bir insandı. Yürümekte bile zorlanmasına rağmen kendisinin düşkün, muhtaç gösterilmesini hiç istemiyordu. Bunu fark edince şiirdeki anlatımımdan rahatsız olup olmadığını sordum, olmadığını söyledi. Ama bir seferinde, savcılık izinli cuma ziyaretlerinin birinde aynı bölmede görüşme için ziyaretçilerimizi beklerken bana dönüp o çok sakin üslubuyla sordu: - Benim için mama ile besleniyor diye yazıp söylüyorlar. Onu sen mi söyledin Alican? - Hayır Komutanım, ben söylemedim. Söylemiş olsam saklamam, “evet bendim” derim. Oturduğu beyaz plastik sandalyede başını sallayarak, mırıldanır- casına şunu ekledi: - Peki, tamam! Hayırlısıyla Sincan’la ilgili yazmayı planladığım kitabımda anlatacak çok konu olacak. Şimdilik bu kadarla kesip, ona ilişkin şu sözlerle yazımı tamamlayayım: Sizinle hiç çalışmamıştık Teoman Paşam... Sizi Sincan 1 No’lu F Tipi’nin beton duvar, tel örgü ve demir parmaklıkları arasında tanıdım. Ama gerçekten çok sevdim. Şunu çok iyi biliyorum ki, vefatınızın ardından aleyhinizde laf edenlerin ciğeri sizin bir tırnağınız kadar bile etmez. Yüce Tanrı’nın rahmeti üzerinize olsun Komutanım! Nur içinde yatın! Birlik, Sayı : 203 • Ocak-Şubat-Mart 2014 21 MEHMET AKİF ERSOY VE İSTİKLAL MARŞIMIZ Ali MARALCAN Em. Kur. Alb. TESUD Adana Şb.Üyesi şiir derinden duyulan bir heyecanın ve yaşanılan hadiselerin samimi ifadesidir. Bu tip eserler ısmarlama yazılamaz. Bu sebepten Akif Çanakkale’ye şehitlerimiz için dikilecek olan abidenin en ulvi ve ebedisini dikmiştir. İSTİKLAL MARŞI HANGİ AMACI SAĞLAMAK İÇİN YAZILMIŞTI? İstiklal Marşı şu gayelere ulaşmak için yazılmıştı: 1. Ulusal ve uluslar arası müsabakalarda milletimizin varlığını ve bağımsızlığını sembolize etmek, 2. İstiklal Harbi’nin milli bir ruh içinde kazanılmaMehmet Akif ERSOY’un ölümünün 77. İstiklal Marşı’nın milli marş olarak T.B.M.M.’de kabul edilişinin 92. Yıldönümüdür. Bu yıldönümlerini anmak, ecdada hürmet ve muhabbeti tazelemek, canlı tutmak ve bağlılığı göstermek her Türk vatandaşının vazifesidir. Uzun bir maziyi hür ve müreffeh yaşayan Türk sını sağlamak için orduyu ve halkı moral ve inanç uğrunda motive etmek, İstiklalin kazanılmasıyla ebediyen bir daha, misak-ı milli hudutlarımız içinde düşman işgali ve esaretinin yaşanmaması ruhu ve inancını sağlamak amacı ile yazılmış milli bir destandır. milletinin pek çok kahramanı, büyük devlet adamı, İSTİKLAL MARŞI’NIN MECLİSTE ilim erbabı ve sanatkâr olmuştur. Büyük oğulları ol- GÖRÜŞÜLMESİ VE KABULÜ mayan milletler, büyük millet olamazlar. Bu büyük Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 1 Mart 1921 düşünce ve aksiyon adamı, İstiklal Marşımızın Şai- tarihindeki toplantısında Karesi milletvekili Bahri ri, fazilet ve ilim mücahidini, artık daha yakından ta- ÇANTAY, meclise marşlardan birinin okunması için nımalıyız. Akif’in fikirlerine dün olduğu gibi bugün bir takrir vermişti. Bu takrir meclis üyelerinin oyuna ve gelecekte de ihtiyacımız var. Böyle olduğu halde; sunulmuş ve kabul edilmişti. O’nu bütün yönleriyle tanıyoruz diyemeyiz. 18 Mart 1915 yılında, İngiliz ve Fransız ordularına karşı kazanılan Çanakkale Savaşı’nın destanını Meh- Marşlardan birinin okunması için Meclis Başkanı tarafından, Hamdullah Suphi Bey kürsüye davet edilmiş ve şöyle konuşmuştu: met Akif yazmıştır. Eğer Akif olmasaydı, Çanakka- “Arkadaşlar, hatırlarsınız, Milli Eğitim Bakanlı- le Savaşı’nın destanı yazılmazdı. Çanakkale Şehitle- ğı son mücadelemizin ruhunu terennüm edecek bir ri Mehmet Akif ile birlikte ebediyen anılacaktır. Bu marş için şairlerimize müracaat etmiştir. Birçok şiir- 22 Birlik, Sayı : 203 • Ocak-Şubat-Mart 2014 ler geldi, burada 7 (yedi) tanesi en fazla beğenilmiş, için 12 Mart 1921’de kabul edilen İstiklal Marşı istek takdir görmüş ve seçilmiştir.” üzerine tekrar Hamdullah Suphi tarafından okunmuş Hamdullah Suphi Bey, Mehmet Akif’ten bir marş yazmasını rica ettiğini, marşın yazıldığını, beğenildi- ve marş Mustafa Kemal Paşa dahil tüm Meclis Üyeleri tarafından ayakta dinlenmiştir. ğini söylemiş ve seçim takdirinin meclise ait olduğu- MEHMET AKİF KENDİSİNE VERİLEN nu ilave etmiştir. Hamdullah Suphi, gür sesiyle mec- ÖDÜLÜ NEDEN ALMADI? lisin kürsüsünden İstiklal Marşı’nı okumuştur. “Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet, Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklal.” mısraları ile bu marş meclis üyelerinin şiddetli ve heyecanlı tezahüratına sebep olmuş, salon alkış sesleriyle inlemiştir. Kastamonu milletvekili Dr. Suat Bey’in 12 Mart 1921 tarihinde Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na vermiş olduğu takrirde: “Büyük Millet Meclisi Başkanlığına, Müzakere kifayetini ve Mehmet Akif Bey’in İstiklal Marşı’nın teklifini kabul ederim.” demiştir. Mehmet Akif Bey, kendi şiirinin T.B.M.M. tarafından milli marş olarak seçilmesinden sonra, bütçeye konulmuş bulunan 500 lirayı almamıştır. O zamanlar Mehmet Akif’in maddi sıkıntı içinde olduğunu, kış günleri ceketle dolaştığını, çok zorda kalırsa baytar Şefik Bey’in yağmurluğunu ödünç aldığını, hatta cebinde para bulunmadığını, Zonguldak Milletvekili Hayri Bey’den 2 lira borç aldığını, onun yakın arkadaşları ifade etmişlerdir. Oğlu Emin ERSOY: “Babam bu esnada 500 liraya cidden muhtaç bir adamdı; fakir idi. Parası yoktu. Lakin bilindiği gibi gönlü çok zengindi”, der. Yakın arkadaşı Hasan Basri ÇANTAY da Bundan başka Bolu milletvekili Tunalı Hilmi de Akifname’de: “Üstad bütün hayatını yoksulluk ve takrir vermiş ise de reddedilmiştir. Yine aynı tarih- ihtiyaç içinde geçirdi. Böyleyken halinden şikâyet te Karesi milletvekili Hasan Basri tarafından Meclis ettiğini ne ben, ne de diğer yakınları hiç duymadık. Başkanı’na verilen takrirde: Bununla beraber kendisi gayet cömert idi. Kesesin- “Bütün meclisin ve halkın takdirini celbeden Meh- de kaç kuruşu varsa isteyene ve istemeyene dağıtır- met Akif Beyefendi’nin şiirinin tercihen kabulünü dı”, diyerek; paraya değer vermediğini belirtir. Mar- tercih ederim.” diye ifade etmiştir. şın kabulünden sonra, kendisine getirilen bu 500 lira Önerge Meclis Başkanı tarafından oya sunulmuş ödülü: ve kabul edilmiştir. Kırşehir Milletvekili Müfit Efen- “Ben yarışmaya girmedim. Bu para benim değil- di bu marşın, Hamdullah Suphi Bey tarafından tekrar dir”, diye reddetmiştir. Meclis kasasında kalmaması kürsüde okunmasını, Konya milletvekili Refik KO- için usul gereği teslim alması gerektiği söylenince al- RALTAN da milletin ruhuna tercüman olan İstiklal mış ve bir hayır kurumuna vermiştir. Marşı’nın ayakta dinlenmesini teklif etmiştir. Bunun Birlik, Sayı : 203 • Ocak-Şubat-Mart 2014 23 2015’E BİR KALA... Pek de hayırla anamayacağımız 2013 yılını geride bıraktık. Türk Silahlı Kuvvetlerine ve özelikle de Deniz Kuvvetlerimize büyük zararlar veren davalar vatandaşlarımızı derinden üzmekte iken, yıl sonunda ortaya çıkan vahim iddialar, ülkemizde adeta bir korku imparatorluğu yaratıldığını ortaya koymuştur. Maalesef, herkes telefonunun dinlendiğinden kuşkulu, başına gelebilecek iftiralardan korkuludur. Ancak, bu kuşku ve korkulara sebebiyet verenler, şimdi kendileri çok daha büyük kuşku ve korku içindedirler. Beş yıl önce “Ergenekon” ve “Balyoz” operasyonlarına övgüler düzenleyen yandaş medya ve iktidar, şimdi tam tersini yaparak, sövgüler yağdırmaktadır. 2013 yılında dış politikamız fiyaskoyla sonuçlanmıştır. Güney komşumuz Suriye’de ateş, kan ve gözyaşı sona ermiyor. 200 binden fazla Müslüman yaşamını yitirmiş; iki milyon Suriyeli vatanlarını terk etmek zorunda kalmıştır. Bu bahtsız insanlar, İzmirİstanbul gibi büyük şehirlerimizde merhamet dilenerek, çetin kış koşullarında hayatta kalmaya çalışıyorlar. Onları gördükçe insanın yüreği parçalanıyor. Suriye’de savaş tırmandıkça tırmanmış; bir çıkış yolu arayan Esad Yönetimi, tamamen Rusya’nın nüfuzu altına girmiştir. Ortadoğu’da Rus ve Çin varlığına tahammülü olmayan ABD siyaseti, Beşer Esad’la uzlaşma yollarını aramaktadır. Kan ve gözyaşı sadece Suriye’de değil, ne yazık ki, tüm Ortadoğu’da dinmek bilmiyor. Irak’ta her gün bombalar patlıyor. Nice masum insanlar yaşamını yitiriyor veya yaralanıyor. Mısır’da ve Libya’da kardeş kavgası sürüp gidiyor. Batılılar Ortadoğu’daki bu felakete “Arap Baharı” diyor. Bunun neresi Arap Baharı? Müslümanlar birbirini boğazlarken, emperyalizm, petrol ve doğalgazı hortumluyor. Halen uygulanmakta olan BOP senaryosu, Ortadoğu’daki halkları olabildiğince parçalanmaya götürdüğü; böylece, emperyalizmin bölgedeki etkinliğini artırdığı ve de İsrail’i güçlendirdiği apaçık görülüyor. Doğu Akdeniz’deki petrol ve doğalgaz yatakları, ABD ve Rusya arasındaki fay hattını oluşturmaktadır. Her an tetiklenerek, 24 Birlik, Sayı : 203 • Ocak-Şubat-Mart 2014 Ş. Osman ARAS Em. Kur. Alb. TESUD Konak Şb. Üyesi küresel bir bunalıma dönüşebilir. İran krizine gelince…Suriye’de beklenen sonucun kısa zamanda alınamaması, ABD ve İsrail’in “İran” operasyonunu şimdilik ertelemiş bulunmaktadır. GELELİM 2015 YILINA 2015, Ermeni “soykırım” iftirasının 100. Yılıdır. Ermenistan ve diaspora, dünyayı başımıza sarmak için, elinden geleni yapacaktır. Bizde ise, 2014 ve 2015 “seçim yılı” olduğu için, tüm dikkatlerin iç politikada yoğunlaşması, dış politikamızı zafiyete uğratabilecektir. Bu nedenle, ”soykırım” iftirasına karşı, muhalefet ve sivil toplum kuruluşlarının hükümetle uyum içinde olarak, milli bir strateji izlemesi yararlı olacaktır. Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün önderliğinde kurulan ve 90 Yılı geride bırakan Türkiye Cumhuriyeti uluslararası antlaşmalarla kurulmuştur. Bu bağlamda, TBMM Hükümetinin imzaladığı ilk antlaşma, 2 Aralık 1920 tarihinde Ermenistan’la imzalanan Gümrü Antlaşmasıdır. Bunun ardından 16 Mart 1921’de Sovyet Rusya ile Moskova Antlaşması imzalanmıştır. Sakarya Zaferimizin ardından, Sovyetler Birliğinin önerisiyle Ermenistan, Gürcistan ve Azerbaycan ile 13 Ekim 1921’de Kars Antlaşması imzalanarak; daha önce imzalanan Gümrü Antlaşması bir kez daha teyit edilmiştir. Cumhuriyetin ilanından 3 ay önce ise, sorunlu olduğumuz bütün devletlerle 24 Temmuz 1923 günü Lozan Antlaşması imzalanmıştır. Önceki antlaşmalarla birlikte Lozan Barış Antlaşması, Çağdaş Türkiye Cumhuriyetinin küresel tapu senedidir.Yukarıda adı geçen bütün antlaşmalarda konu edilmeyip, 100yıl sonra üzerimize yıkılmak istenen “soykırım” iddiası, iftira değildir de nedir? “Soykırım” kavramı ve bunun insanlığa karşı işlenen bir suç olduğu kararı Birleşmiş Milletlerde (BM) İkinci Dünya Savaşından sonra, 1948 yılında kabul edilmiştir. Yani,1915 yılındaki olaylar için, “soykırım” iddia etmenin Devletler Hukuku açısından bir dayanağı yoktur. İngiltere, ABD’nin Birinci Dünya Savaşına katılmasını sağlamak için, “Mavi Kitap (Blue Book)” adıyla bir propaganda dokümanı yayınlamıştı. Ermeni konusundaki iftiralar, ilk kez, bu dokümanda öne sürülmüştür. İtilaf Donanması 13 Kasım 1918 günü Osmanlı Başkentini denetimi altına aldıktan sonra, işgalciler kendilerine hizmet edecek ihanet mahkemeleri kurdurarak, Ermen Tehcirinden sorumlu gördüklerini tutuklattılar. Ancak, Boğazlıyan Kaymakamı Mehmet Kemal Beyin idamına İstanbul halkı büyük tepki gösterince; geri adım atarak, İttihat Terakki önderlerini Malta Adasına sürdüler. Ancak, orada da onları suçlayabilecek herhangi bir kanıt bulamadılar. İstanbul’daki ihanet mahkemesinde 17 Mayıs 1919 günü duruşmaya çıkarılan merhum Ziya Gökalp kendisini ve Aziz Milletimizi şu veciz ifadesiyle savunmuştur: “Milletime İftira etmeyiniz ! Türkiye’de bir Ermeni kırımı değil, Türk Ermeni vuruşması (mukatele) yaşanmıştır. Bizi arkadan vurdular, biz de onları vurduk!” Ermenistan ve Ermenistan sınırları dışında ABD ve Fransa’da yoğunluklu olarak yaşayan Ermeni diasporası “Soykırım” konusunu, hak aramaktan ziyade bir kan davası ve ticari kazanç kapısı olarak, gündemde tutmaktadır. Emperyalizm ise, bu konuyu Türkiye üzerinde baskı aracı olarak kullanmaktadır.Ancak, onların bu çabalarına rağmen, sağduyulu kararlar alabilen bazı uluslararası kuruluşlar da vardır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) 17 Aralık 2013 tarihli kararı, bunun bir örneğidir. AİHM; soykırım iddialarının emperyalist bir yalan olduğunu savunduğu için, Lozan Mahkemesince cezalandırılan Sayın Doğu Perinçek’in 2008 yılında yaptığı itirazı haklı bularak, 17 Aralık 2013 günü aldığı kararla, İsviçre’yi mahkum etmiştir. AİHM’nin bu kararı, yaklaşık 6 yıldır Silivri’de tutuklu olan Sayın Perinçek için olduğu kadar, Türkiye Cumhuriyeti için de büyük önem taşımaktadır. Çünkü AİHM; “soykırım iddiasının tarihçilere bırakılmasını” önermiştir. Böylece diplomasimiz, 2015 yılında tezgahlanacak haksız ve çirkin propagandaları göğüslemek için, yeni bir hukuki avantaj daha kazanmış bulunmaktadır. VARDİYA BİZDE PLATFORMU - İZMİR YILIN ÖDÜLLERİ DAĞITIM TÖRENİMİZDEN… Vardiya Bizde Platformu İZMİR Vardiya Bizde İzmir Platformu olarak 3 Kasım 2012 tarihinde başladığımız Sessiz Çığlık eylemlerinde biz, bir avuç insan, Cumartesi öğlenleri, yitip giden adaleti arayıp durduk. Görmeyen gözlerin ve akılların açılmasını bekledik. Yazdığımız küçük pankartlarla uyandırmaya çalıştık vatandaşlarımızı. Hakkı ve hukuku, bir sabah kapıları vurulduğunda hatırlamasınlar diye. Başkasına adil olmayan adaletin, bir gün onlar için de adil olmayacağını düşünsünler diye. Egemen bir ülkenin özgür vatandaşları olarak yaşamanın, en hayati garantisinin BAĞIMSIZ ve ADİL BİR YARGI olduğunu unutmasınlar diye. Bizler; yaşama tutunur gibi, Cumhuriyete, demokrasiye, hukuka ve Ulusal değerlerimize sahip çıkan bütün vatanseverlerin kalp atışlarıyız…Biz, Vardiya Bizde İzmir Platformu olarak son tutuklu serbest kalıncaya kadar varız ve buradayız... Bir olalım, birlik olalım diye varız. En ufak bir tereddüdümüz yok, çekincemiz yok... Çünkü biz haklıyız ve KAZANACAĞIZ... Bütün bu çabalarımızda yanımızda, yakınımıza olan, sessiz çığlığımıza ses, umudumuza nefes olan, tüm kişi, kurum ve kuruluşlara teşekkür ediyoruz... Aslında yılın ödülünü burada olan herkes hak ediyor. Bu nedenle “büyük ödül” hepimizin… Çünkü bizler; “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz”…. Birlik, Sayı : 203 • Ocak-Şubat-Mart 2014 25 26 Birlik, Sayı : 203 • Ocak-Şubat-Mart 2014 SAĞLIK KÖŞESİ SPOR VE FAYDALARI SPOR YAPMANIN İNSAN SAĞLIĞINDA ÖNEMİ Hüsamettin YILMAZ Em.Öğ. Alb. Düzenli spor yapma insanları, bedeni ve rûhi bakımdan geliştirmek, vücut bozukluklarını önlemek, kendine güveni üstün bir seviyeye çıkarmak, sporcu ahlakını oluşturmak için yapılır. Ayrıca spor yapma; ani karar verme, muhakeme ve dikkat ile cesaret, koordinasyon, muvazene hassalarının geliştirilmesini sağlar. Bu gün spor genç ve orta yaşlıların hatta bütün yaşayanların sımsıkı bağlı bulunduğu bir mevzu, milletlerin en mühim davalarından biridir. Çünkü mevzu insan ve onun eğitilmesidir. İnsan her şeyden önce, kendi imkanları dahilinde vücudunu ele almalı ve ona en mükemmel şekli vermelidir. Her insan güzel bir vücuda sahip olup, kuvvetli, sağlam ve sıhhatli olmayı arzu eder. Bu işi becerecek yegâne vasıta beden eğitimi ve spordur. Sporun yaşı yoktur, her yaşta yapılabilir. Bir ömür boyu yapılmalı ve bırakılmamalıdır. Bugün Türkiye’de okullar ve belirli spor kulüplerinde çalışanlar hariç, çoğunluğu teşkil eden büyük bir kitle spor yapmamakta ve bu çalışmalardan faydalanamamaktadır. Hareketsizlikten bünyeleri zayıf düşmüş memurlar, işlerinin özellikleri nedeniyle vücutları deforme olmuş işçiler, yalnız kafalarıyla çalışan bütün iş adamları bunlardandır. Gençlerin çoğu okuldan sonra sporu bırakıyor, dolayısıyla şişmanlıyor ve sağlığını yitiriyor. Çalışmayan vücut zamanından erken çöker. Vücudu paslanmaktan kurtarmanın çaresi yaşam boyu spor yapmaktır. Sağlıklı, zinde genç ve güzel kalmak istiyorsanız, hep beraber hareketsiz hayata paydos diyelim ve spora başlayalım. Hava yağmurlu, karlı, kirli gibi sebeplerle çalışmalarımızı aksatmayalım. Bilakis antrenman yapmak için gayret sarf edelim. Açık sahaları tercih edelim, bulamadığımız zaman salonlarda ve odalarımızda yürüyüş veya yerinde koşular yapalım. Bugün bütün ülkelerde, milyonlarca insan haftada üç yada beş gün yürüyor, koşuyor, yada sevdiği spor branşlarıyla sağlıklı yaşam çalışmalarını sürdürüyor. Sizler de bir doktor muayenesinden geçiniz ve hemen çalışmalara başlayınız. Hiçbir zaman kendinizle ve başkalarıyla yarışmayınız. Çalışmaları aç karnına yapmak faydalıdır. Tok karınla yapmak anatomik ve fizyolojik kurallara aykırıdır. İlk günler antrenmanlar hafif olmalıdır. Antrenman vücudun yorgunluğuna karşı dayanıklılığını sağlamak için yapılan çalışmalardır. Basamaklama yapılarak arttırılmalıdır. Tercihen yürü-koş-yürü programlarını uygulayınız. Yürüyüşlerde belirli bir mesafe, belirli bir zamanda alınmalı, vitrin seyreder gibi yürüyüşün faydası yoktur. Evvela on- on beş dakika ile başlayan çalışmalarımıza her hafta beş dakika ilave ederek devam ediniz. Bir müddet çalıştıktan sonra yürüyüş temposuyla koşabilirsiniz. Bunu haftada en az üç defa yapınız. Gençler koşabilir, yaşlılar yürüyüşü tercih etmelidir. Yürüyüş ve koşulardan sonra serbest kültürfizik hareketleri de yapabilirsiniz. Yorgunluk duymayacağınız gibi, zindelik kazanırsınız. Ayna karşısında kendinizi inceleyiniz. 2-3 ay sonra göreceksiniz ki vücudunuzda büyük değişiklikler olacaktır. “İşleyen demir ışıldar” atasözünü daima göz önünde bulundurunuz. Yavaş ve hareketsiz yaşamdan kaçınmalıyız. Yürüyüş ve hafif koşu kalp için en büyük ilaçtır. Çalışmalar yemekten 2-3 saat sonra yapılmalıdır. Yürüyüş bütün güzelliklerin anasıdır. Yüzmek ve bisiklete binmek te aynı işi görür. Evlerdeki yaşlı dedeler ve nineler de zamansız olarak odalarında ve koridorlarda yürümelidir. Hareketsiz bir yaşam vücudu paslandırır. Yürüyüş tansiyonu da düşürür. Bugün çok meşgulüm yürüyecek zamanım da yok gibi mazeretlerle kendinizi aldatmayın. Spor vücudun koruyucu hekimidir. Spor yaşlanmayı geciktirir. Spor kilo verdirir ve kilo aldırır. İdeal kiloy ulaştırır. Spor hastalıkları önler. Spor insanın ömrünü uzatır. Spor vücut ve kafa yorgunluğunu giderir. Spor yeni dostlar kazandırır. Ömür boyu yürüyüşler dileklerimle... Birlik, Sayı : 203 • Ocak-Şubat-Mart 2014 27 RİYA VE RİYAKAR Riya kelime manası olarak inandığı düşündüğü gibi davranmamak, riyakar da iki yüzlü kişilere verilen addır. Kısaca olduğu gibi görünmemek, göründüğü gibi olmamaktır. Dinimizce büyük günahlar kapsamında bulunan riya en çok da din tüccarlarının sığındığı bir liman durumundadır. İçinden geçmekte olduğumuz sürecin, bu ikiyüzlü müptezellerin açık sergi alanına dönüştüğünü görüyoruz. Hemen belirtmeliyiz ki, siyasetin içine dinin girdiği yerde hiçbir terazi doğru tartmaz. Demokrasi denilen kavram aklın özgürlüğü üzerine bina edilmiştir. Oysa din aklın inanç emrine verilmesini ister. Bu nedenle siyasette din söz sahibi olursa iki kere ikinin kaç ettiğinin bir önemi kalmaz. Tabi öyle bir ortamın siyasi sonuçlarını tahmin etmek imkansızlaşır. Bakın siyasilerden bir şahıs birden bire hidayete ererek okullarda kız ve öğrencilerin ayrılması gerektiği ve önümüzdeki dönemde bunun gerçekleştirileceğini buyurdular. Bu adam kim? Milli Eğitim Bakanı mı? Bir eğitim uzmanı mı? Bu değerli fikirleri uygulamaya koyduğumuzda bilim ve teknolojide çağ mı atlayacağız? Gerekçesi ne? Belli değil. Aslında belli. Mesele eğitimle ilgili değil. Türkiye Cumhuriyetini Ortadoğunun pejmurde yönetimlerinden ayıran çağdaş ve medeni bir ulus yapan kazanımlarını, bir bir yok etmek. Bu zihniyete bugüne kadar susan aziz milletim nihayet sert tepki verince hemen riyaya başvurularak “kişilerin şahsi fikri’’ olduğu söylendi, SUSTUK! Bir yanda dershane tartışmalarını ibretle izlerken öbür yanda okullarımızdan başlayarak yeniden ortaçağ karanlığına doğru yol mu alınmak istendiğini düşündüm. Eğitimin çağdaş ileri medeni bir seviyeye ulaştırılması hiç gündeme gelmezken, bütün saldırıların Cumhuriyetin kazanımlarına yönelmiş olmasının izahı yok. Gün geçmiyor ki gazetelerde okullarımızdaki çirkin uygulamalarla ilgili bir haber çıkmasın. Yıllarca başörtüsü başörtüsü diye yırtındılar, şimdi serbest bırakıldı. Kesmemiş olacak ki geçen günlerde kara çarşaflar içinde bir öğretmenin görüntüleri yayınlandı. Üstelik aynı kişinin uygulamaları 28 Birlik, Sayı : 203 • Ocak-Şubat-Mart 2014 Ali Güngör ÖNGÖREN Em. Hv. Svn. Alb. da velilerin tepkisini çekince hemen “münferit bir olay’’ diye geçiştirildi, İNANDIK! Aslında okula kadarki süreçte yıkanan beyinleri daha sonra eğitimle bile düzeltmek mümkün olmuyor. Yakın zamanda yayımlanan bir gazete haberinde ODTÜ öğrencisi bir kızın “biz Hızır ve İlyas aleyhisselamız, senin bahtını açacağız’’ diyen iki kişiye kredi kartından para çekerek 800 TL. verdiği ve karşılığında cevşen aldığı, sonra da dolandırıldım diyerek şikayetçi olduğu yazıyor. Şikayet dilekçesinde şüphelilerin cüppe giyip sakal bıraktıklarını ve bir poşette dua kitapları taşıdıklarını, “biz Hızır ve İlyas aleyhisselamız sana yardım etmek sıkıntılarını çözmek ve bahtını açmak için görevlendirildik’’ dediklerini ifade ediyor. Velhasıl Allahın eksik bıraktığı bazı kusurları gidermek için görevlendirilmiş bu tamirciler! Başka isteklerde de bulunabilirlerdi hafazanallah! Gerçi itiraz edeceğini sanmam kızımızın. Zira baksana sakallı ve cüppeliymişler. “Münferit bir olay’’ deyip geçeceğim ama tam 30 kızımızın daha bahtını açmışlar! Ömer hayyam; İçin temiz olmadıktan sonra, hacı hoca olmuşsun kaç para! Sakal, cüppe, hırka, tespih, post, seccade güzel ama tanrı kanar mı bunlara? diyor. Tanrı tabii ki kanmaz, ama aziz milletim kanar. Kandığı için de her devirde kandıranlar, Allah’la aldatanlar varolmuştur, bundan sonra da varolacaktır bu topraklarda. Daha önce de Sakarya’da bir baba rüyasında kendisini Hz. İbrahim olarak görüp oğlunu kurban etmeye götürmüştü. Oğul da Hz. İsmail gibi itaat etmiş. Nasıl olsa bıçak kesmeyecek, Allah’da bir koç gönderecekti. Ama bıçak zavallı çocuğu kesti, koç da gelmedi. Benim güzel memleketimin cahil bırakılmış saf ve temiz insanları tarih boyunca Allah ile aldatıldı. Bir gün bu millete Atatürk gibi bir dahi geldi ve milletin makus talihini değiştirdi. Artık kimse Allah’la aldatamamalıydı. Gizli saklı çalıştılar; okullar, dershaneler, kuran kursu adı altında kimin ne öğrettiği bilinmeyen kurumlar açıldı ve yöneticiler oy uğruna her şeye göz yumdular. Şimdi şartlar olgunlaştı ve eskiye dö- nüş tüm hızıyla sürüyor. Dershaneyi kapatsan ne olacak. Kız çocukken tedrisattan geçmiş ODTÜ’ye kadar gelmiş. Sonuç ortada. Amaç birinin yıkadığı beyini diğeri bozmasın. Bugün yaşanan olaylar demokratik, laik hukuk devletinin temel taşlarının sarsılması, Tevhidi-i Tedrisat Kanunu’yla getirilen eğitimin birleştirilmesi kanununun uygulanamaz hale getirilmesi sonucudur. Çözümü de derhal Atatürk ilke ve inkılaplarına geri dönülmesi ile mümkündür. Aksi taktirde el uzayı fethederken biz Suriyeli göçmenlere giysi toplarız. Düşünen beyinler için ibret vesikası olan bu riyakarları Ziya Paşa; “Onlar ki verir laf ile dünyaya nizamat, Bin türlü teseyyüp bulunur hanelerinde. Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz, Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde.” şeklinde tamamlamıştır. 4.Murat çok içki içerdi. Buna rağmen halkın içki ve sigara kullanmasını, kahve içmesini yasakladı. Öyle ki bugün bile bu konuda alınan bazı kısıtlayıcı tedbirler , çıkarılan yasalar 4. Murat kanunları veya yöntemleri diyerek eleştirilir. Padişahın tebdil-i kıyafetle yaptığı denetlemeler halk arasında mizah ve pek çok fıkraya konu olmuştur. 4.Murat’ın kendisi aşırı alkol ve sigara tüketirken halkına koyduğu yasaklar ve uyguladığı sert yöntemleri hicveden şeyhülislam Zekeriya zade Yahya efendi bir beyitinde şöyle diyor. Mescitte riyamişler etsin ko riyayı, Meyhaneye gel, Kim ne riya var ne mürai. Yani açıklaması; Bırak mescitte iki yüzlüler devam etsin riyakarlığa, Sen meyhaneye gel ki, Orada ne riya var ne riyakar. Giardano Bruno dini çıkarlarına alet edenleri tarif ederken, “Tanrı, iradesini hakim kılmak için yer yüzündeki iyi insanları kullanır. Yeryüzündeki kötü insanlar ise, kendi iradelerini hakim kılmak için tanrıyı kullanırlar.” demiştir. Kimin kimi kullandığı değil, kimin kendini kullandırdığıdır aslolan. Haftalık basın toplantılarını Cuma çıkışı cami önlerinden yapan bezirganlar, dini dilinden düşürmeyenler! Bugün ibretle görüyoruz ki menfaat savaşlarına dini alet ederek ayağa düşürdüler. İnsanlar inancını yüreğinde yaşamalı. Göğüs kafesinden dışarı çıkarsa şişeden çıkan cin misali sonuçları çok kötü olur. Bunun da vebali çok ama çok büyüktür. KUBİLAY DESTANI Kubilay ve iki bekçinin anısına: Fazıl Hüsnü DAĞLARCA 23 Aralık 1930’dur Düştü Kubilay’ın başsız gövdesi Gece yeşilimsi, Bir çınar dalı gibi yere Dağlar ak Sarktı yakasından anasından gelmiş Bir altın çizgi gibi yerle gök Mavi çiçek mor çiçek bir çevre Gün doğdu doğacak Düştü Kubilay’ın başsız gövdesi Don yoktur ama donmuştur sanki Bir söğüt dalı gibi yere Sarı yapraklarla kış kocaman bir yüz Aydınlık aydınlığa yaklaşır iken Tarla çizgileri ile bir kilim işte Sonsuzluğa ere ere Menemen ovası dümdüz Düştü Kubilay’ın başsız gövdesi Yalancı Mehdi Derviş Mehmet Bir zeytin dalı gibi yere Yürümüş Manisa’dan bir sarı su gibi Düştü cebinden bir kitap, Beş on adamıyla Menemen’e varmak üzere Açıldı göklere… Yılan uykusu gibi Birlik, Sayı : 203 • Ocak-Şubat-Mart 2014 29 TESUD GENEL MERKEZ ETKİNLİKLERİ TESUD Basın Yayın Başkanlığı Üyelerimizden Em. P. Kd. Alb. Baha ÖZBİLEN Evinde Ziyaret Edilmiştir. Üyelerimizden Em. P. Kd. Alb. Baha ÖZBİLEN (1941), TESUD Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyeleri Em. Kur. Alb. Yüksel KUŞ ve Em. Tuğg. M. Tevfik BEDÜK tarafından 18 Ocak 2014 günü evinde ziyaret edilmiştir. Bu ziyarette, 5 nci Cumhurbaşkanı Cevdet SUNAY’ın uzun yıllar yaverliğini yapan Sayın ÖZBİLEN ile yapılan güzel bir sohbetle hatıralar canlanmıştır. TESUD Genel Merkez Yönetimi olarak kendilerine sağlıklı uzun ömürler dileriz. Atatürk’ün Ankara’ya gelişinin 94’üncü Yıldönümü Etkinliği Düzenlenmiştir. “18 Mart 1915 Çanakkale Deniz Zaferi ve Şehitler Haftası” Ziyareti Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD); Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ ün Ankara’ ya gelişinin 94’ üncü Yıldönümü münasebetiyle; 27 Aralık 2013 Cuma günü saat 13.00 ‘de Keklikpınarı - Dikmen’ de, Ankara Valiliği’nce düzenlenmiş olan etkinliğe üyeleri ile birlikte katılmıştır. 18 Mart 1915 Çanakkale Deniz Zaferi ve Şehitler Haftası nedeniyle; TESUD Genel Başkanı Em. Hv. Korgeneral Erdogan KARAKUŞ ve Üyeler Anıtkabir ve Cebeci Askeri Şehitliği ziyaretinde bulunmuşlardır. Aziz şehitlerimizi rahmet, minnet ve saygıyla anıyoruz. 30 Birlik, Sayı : 203 • Ocak-Şubat-Mart 2014 Tutuklu Silah Arkadaşlarımız Ziyaret Edilmiştir. ra teslim olmadı, yılmadı. Çünkü her birisi suçsuzluğuna inanıyor. Her kötü şartlara alışkın olduklarını ancak kendi ülkelerinde hukuk dışı esir alınmalarına alışkın olmadıklarını söylemişlerdir. •Bizler burada hukuksuzluğu ve mağduriyeti yaşarken, ailelerimizin yalnızlığı tek düşüncemiz. Ailelerimizle TESUD’un ilgilenmiş olması bizi mutlu kılmakta ve bu ilginin devamı bizi rahatlatacaktır. Çünkü “vefa” duygusu bizler için çok önemlidir. Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD) Genel Başkanı Em. Hv. Korg. Erdoğan KARAKUŞ başkanlığında Yönetim Kurulu üyeleri Em. Alb. İ.Yüksel KUŞ, Em.Alb.Rafet YAVUZ, Em.Alb.Yelkan AŞETEY, Em. Tuğg. M. Tevfik BEDÜK, Em. Alb.Hakan GÜROL’dan oluşan TESUD heyeti; 11-13 Aralık 2013 tarihlerinde, Adalet Bakanlığından alınan izinle Silivri’de tutuklu bulunan, 26. Genelkurmay Başkanı Em. Org. İlker BAŞBUĞ dahil elliye yakın silah arkadaşlarını açık görüşte, Milli Savunma Bakanlığından alınan izinle de Hasdal, Hadımköy ve Maltepe cezaevlerinde tutuklu bulunan elliye yakın silah arkadaşlarını kapalı görüşte ziyaret etmişlerdir. Bu ziyaretlerde tutuklu olan meslektaşları, TESUD’u yanlarında görmekten çok mutlu olduklarını ve güven duyduklarını ifade etmişlerdir. Görüşmeye katılan TESUD heyetinin izlenimleri ve silah arkadaşlarının aktardıkları; •Bu projenin kapsamı ve hedeflerine bakılmalı, bizlerin bireysel mağduriyeti ve mağlubiyeti çok önemli değil. •İstifa etmek onurlu bir iş değil. İstifa etmeden önce görevi kime teslim edilmekte olduğu iyi düşünmeli. •Her meslek grubu, kendi meslektaşlarının yanında yer aldı, askerler yalnız kaldı. •O kadar asker arasında bir kişi bile bu kurgula- •Zamanında TSK’nın yaptığı düzenlemelerle, yurtdışı daimi göreve giden arkadaşlarımıza yüklenen mecburi hizmetler dolayısıyla, tahliye olduktan sonra bile emekli olamamaktayız. •Mustafa BALBAY’ın tahliye ana gerekçesi onun Milletvekili olması kabul edilmiştir. Gaziler de bu millet için kolunu, bacağını, gözünü ömür boyu kaybetmiştir. Milletvekili seçildiği dört yıl için milletin vekilidir. Oysa gaziler, ömür boyu Devletin vekilidir. •Hiç kimseden kanun dışı bir girişimde bulunmasını isteyemeyiz. Ancak masumiyetimizi ifade edecek ve gerçekleri Siyasi makamlara söyleyecek birileri olmalıdır. •Deniz Harp Okulu 1990 mezunu 33 kurmay subaydan 29 unun tutuklu/tutuksuz yargılanıyor olması bir tesadüf olamaz. •Yazar Yılmaz ÖZDİL’in başlattığı adres bildirme ve iletişim kurma kampanyası kapsamında 1.300.000 kişi ile mektuplaşılmıştır. Her kesimden kişilerin bulunması ve bu iletişimi sürekli kılacak talepleri dikkate değerdir. Çeşitli önermeler yapılmaktadır. Silah arkadaşlarımızdan hiçbir zaman desteklerini esirgemeyen TESUD yönetimi, önümüzdeki günlerde de diğer cezaevlerindeki meslektaşlarımızı ziyaret etmeye devam edecektir. Sincan Cezaevinde Bulunan Tutuklu Silah Arkadaşlarımız Ziyaret Edilmiştir. Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD) Genel Başkanı Em. Hv. Korg. Erdoğan KARAKUŞ başkanlığında bir heyet; Sincan cezaevinde tutuklu bulunan, silah arkadaşlarını 9 Ocak 2014 günü ziyaret etmişlerdir. Bu ziyaretlerde tutuklu olan meslektaşları, emekli silah arkadaşlarını yanlarında görmekten çok mutlu olduklarını ifade etmişlerdir. Birlik, Sayı : 203 • Ocak-Şubat-Mart 2014 31 TBMM’deki Basın Açıklaması CHP milletvekilleri Veli Ağbaba, Özgür Özel ve İzzet Çetin, 5 Şubat 2014 günü Balyoz davasından tutuklu 33 subayın yakınlarının da katıldığı bir basın toplantısı düzenledi. Ağbaba, “Ordusuna kumpas kurulduğu ortaya çıkan bir Genelkurmay Başkanı, daha fazla koltuğunda oturmamalı, istifa etmelidir” dedi. Özgür Özel ise dava süresince yaşanan hukuksuzlukları ve sahte delil iddialarını sık sık Meclis Genel Kurulu’nda dile getirdiklerini beliterek, “Biz bunları anlatırken iktidar sıralarından hep eleştiri aldık. O zaman övgüler yağdırdıkları yargı, oğullarına dokununca şimdi ‘Kumpas’ diyorlar. Biz ‘Ayarını bozduğun kantar, gün gelir seni de tartar’ demiştik” açıklamasını yaptı. Türkiye Emekli Subaylar Derneği Başkanı Emekli Korgeneral Erdoğan Karakuş da yeniden yargılama değil tutuklulukların son bulmasını istediklerini belirtti. Komutanlara suikast soruşturması nedeniyle intihar eden Yarbay Ali Tatar’ın ağabeyi Ahmet Tatar ise büyük mağduriyetler yaşandığını, kayıpların geri getirilemeyeceğini, gelecekte bu davanın kendisinin ve yargılayanların mahkûm edileceğini söyledi. Toplantı sırasında bazı tutuklu yakınları, gözyaşlarını tutamadı. Cumhurbaşkanı Rauf DENKTAŞ ve Dr. Fazıl KÜÇÜK’ü Anma Töreni Kıbrıs Türk Kültür Derneği, Türkiye Emekli Subaylar Derneği ve Türkiye Muharip Gaziler Derneği üyeleri, Denktaş ve Özgürlük Mücadelesi Lideri Dr. Fazıl Küçük için 13 Ocak 2014 günü Ankara’da Dr. Fazıl Küçük’ün adını da taşıyan Rauf Denktaş parkında ayrı ayrı törenler yapıldı. Etkinlikte, anıta çelenkler konuldu ve saygı duruşunda bulunuldu. Kıbrıs Türk Kültür Derneği Başkanı Ahmet Göksan, Denktaş’ın Kıbrıs Türkü’nün bağımsızlık mücadelesine önderlik ettiğini belirtti. Türkiye Emekli Subaylar Derneği Başkanı Erdoğan Karakuş ise Türk milletinin zor zamanlarda büyük liderler yetiştirdiğini, Rauf Denktaş’ın da tıpkı Mustafa Kemal Atatürk gibi Kıbrıs Türk halkının önderi olduğunu söyledi. 32 Birlik, Sayı : 203 • Ocak-Şubat-Mart 2014 Utku ERİŞİK’ten Ulusal Bir Şahlanışın Öyküsü Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD) Eğitim Vakfı yararına, sanatçı Utku ERİŞİK tarafından Ankara Halk Tiyatrosu Kültür Merkezi’nde 13 Şubat 2014 akşamı sahnelenen “Hoş Gelişler Ola” adlı tiyatro oyunu büyük bir coşku içinde izlendi. Oyunun sonunda TESUD Genel Başkanı Em. Hv. Korgeneral Erdoğan KARAKUŞ, tüm TESUD ailesi adına sanatçıya şükranlarını bildirdi. Sessiz Çığlık Eylemi Sincan Cezaevinde Yapıldı. “21. Yüzyılda Yeni Güvenlik Anlayışı” Konulu Konferan Düzenlendi. Her Cumartesi düzenlenen Sessiz Çığlık eylemi 18 Ocak 2014 Cumartesi günü Sincan cezaevinde yapıldı. Em. Yb. Yücel KURU Vardiya Bizde Platformu’nun basın açıklamasını okudu. Em. Tümg. Ali ERDİNÇ tarafından, 20 Mart 2014 tarihinde TESUD Genel Merkez binasında “21. Yüzyılda Yeni Güvenlik Anlayışı” konulu konferans düzenlendi. TESUD Genel Başkanı Em. Hv. korgeneral Erdoğan KARAKUŞ konuşma yaptı. İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Av. Ceyhun MUMCU ise tutsaklara özgürlük mücadelesinin öneminden bahsetti. Birlik, Sayı : 203 • Ocak-Şubat-Mart 2014 33 TESUD ŞUBE ETKİNLİKLERİ TESUD Basın Yayın Başkanlığı TESUD İSTANBUL ŞUBELERİ İstanbul İl Başkanlığı tarafından Kanlı Noel’i Anma Günü düzenlenmiştir. İstanbul İl Başkanlığı tarafından 24 Aralık 2013 tarihinde yapılmış olan Kanlı Noel’i anma gününe; TESUD Genel Başkanı Em. Hv. Korgeneral Erdoğan KARAKUŞ ve KKTC’den davet edilen KKTC Eski Dışişleri Bakanı Sn. Vedat ÇELİK, Göz Tbp. KKTC Cumhuriyet Meclisi eski Başkanı ve eski Başbakan’ın kızı Sn. Yeşim ÖREK, TMT üyeleri Sn. İsmet EVCİL, Sn. Erdoğan BALCILAR ve Sn. Yaşar TEVFİKLER iştirak etmişlerdir. TESUD ŞİŞLİ ŞUBESİ TESUD Şişli Şubesi Karma Resim Sergisi 27 Ocak 2014 tarihinde açılışı yapılmıştır. Sergi 27 Ocak - 05 Şubat 2014 tarihleri arasında YMM Odası Sergi Salonu (İstiklal Caddesi No:146 Beyoğlu / İSTANBUL)’nda gezilmiştir. 34 Birlik, Sayı : 203 • Ocak-Şubat-Mart 2014 “18 MART 1915 ÇANAKKALE DENİZ ZAFERİ VE ŞEHİTLER HAFTASI” ETKİNLİKLERİ İstanbul İl Başkanlığı her yıl olduğu gibi bu yılda Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma gününü TSK Çamlıca Özel Bakım Merkezinde andı. TESUD BAKIRKÖY ŞUBESİ Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma günü TESUD Bakırköy Şubesi tarafından Edirnekapı Şehitliğinde anıldı. TESUD RASİMPAŞA ŞUBESİ TESUD Rasimpaşa Şubesi, Şehit Ailelerinin Yeni Yılını Kutlamıştır. TESUD Rasimpaşa Şubesi, geleneksel hale getirmiş oldukları Bayramlarda ve Yeni Yılda Şehit Ailelerini ziyaret etmekte ve onları unutmadıklarını göstermektedir. TESUD Rasimpaşa Şubesi tarafından Yeni Yıl nedeniyle 27 Aralık 2013 tarihinde Şehit Aileleri derneğe davet edilerek, Yeni Yılları kutlanmıştır. TESUD Rasimpaşa Şubesi Çarşamba Konferansları devam ediyor. TESUD Rasimpaşa Şubesi dernek binasında 12 Şubat 2014 Çarşamba günü Prof Dr. Erdoğan TEZİÇ ( YÖK eski Başkanı ) “Anayasa ve Seçim” konulu konferans vermiştir. Yoğun ilgi gören konferansta son derece faydalı dolu dolu bir konuşma yapılmıştır. TESUD ÜSKÜDAR ŞUBESİ TESUD Üsküdar Şubesi tarafından her ayın “3’ncü Çarşamba Buluşması“ faaliyetine 19 Şubat 2014 tarihinde Em.General Kenan DENİZ katılmıştır. Birlik, Sayı : 203 • Ocak-Şubat-Mart 2014 35 TESUD KADIKÖY ŞUBESİ Çamlıca Bakımevinde kalan TESUD Kadıköy üyeleri, 10 OCAK 2014 tarihinde ziyaret edilmiştir. Ziyarette ; Şube üyesi büyüklerimizle sohbet edilmiş ve hatıraları dinlenmiştir. TESUD ÇORLU ŞUBESİ TESUD Kadıköy Şubesi Üyeleri ile Yeni Yıl, 30 Aralık 2013 tarihinde, Şube Lokalinde yapılan kokteyl ile kutlanmıştır. Etkinliğe üyelerimiz, yakınları ve Çamlıca Bakımevinde kalan büyüklerimiz katılmıştır. Etkinlikte hatıralar tazelenmiş ve duygusal anlar yaşanmıştır. Komutandan Emekli Askerlere Ziyaret 5. Kolordu ve Garnizon Komutan Korgeneral Tahir Bekiroğlu, Tekirdağ’ın Çorlu ilçesindeki Emekli Asker derneklerini ziyaret etti. Çorlu’da faaliyet gösteren emekli asker derneklerine iadeyi ziyarette bulunan Korgeneral Tahir Bekiroğlu sırası ile, Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD) Çorlu Şube Başkanlığı, Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği (TEMAD) Çorlu Şube Başkanlığı ve Türkiye Muharip Gaziler Derneği Çorlu Şubesinde dernek üyeleri ile bir araya geldi. Sohbet ortamında geçen ziyaretlerde, Çorlu’da bulunan emekli askerler çeşitli sorunlarını garnizon komutanına aktarma imkanı buldu. Emekli askerlerin sorunlarını yerinde dinleyen 5. Kolordu ve Garnizon Komutan Korgeneral Tahir Bekiroğlu, sorunların çözülmesi yönünde girişimlerde bulunacağını kaydetti. TESUD KONAK ŞUBESİ TESUD Konak Şubesi üyeleri ve Mehmet KARAASLAN 23 Aralık 2013 günü; devrim Şehidi Mustafa Fehmi KUBİLAY’ı katledilişinin yıldönümünde, Menemen Yıldız Tepe Şehitliğinde anmışlardır. Anma etkinliğine onbine yakın yurtsever katılmıştır. 36 Birlik, Sayı : 203 • Ocak-Şubat-Mart 2014 TESUD ESKİŞEHİR ŞUBESİ TESUD Eskişehir Şube üyeleri 1. İnönü Zaferi 93’ncü yıl anma etkinliklerine katılmıştır. 1. İnönü Zaferi 93.ncü yıl anma etkinlikleri kapsamında 5 OCAK 2014 günü; metristepe anıtına 8 km. saygı yürüyüşü ve Metristepe de anma törenine TESUD Eskişehir Şubesi üyeleri katılmıştır. TESUD Eskişehir Şube Başkanı Büyük Atatürk Koşusuna Katılmıştır. TESUD Eskişehir Şube Başkanı Em. Alb. Fatih ÇELİK 27 Aralık 2013 tarihinde Ankara’da yapılan büyük Atatürk koşusuna katılmıştır. TESUD ÇANKAYA ŞUBESİ ÇAHEM ( Çankaya Halk Eğitim Merkezi ) ve TESUD Çankaya Şubesi işbirliği ile açılan 21. dönem Bilgisayar Kullanım Kursu ve İngilizce 1’nci Kademe Kursu tamamlanmış olup; kursiyerlerin sertifikaları Sayın Genel Başkanımız Em. Korg. Erdoğan KARAKUŞ’un katılımlarıyla TESUD Çankaya Şube Yönetimi tarafından düzenlenen törenle 19 MART 2014 tarihinde kursiyerlere takdim edilmiştir. TESUD Çankaya Şubesi TSM Korosu Konseri Düzenlenmiştir. TESUD Çankaya Şubesi Türk Sanat Müziği ( TSM) çok sesli korosu; TSK Rehabilitasyon Merkezi’nde (Bilkent) 12 Mart 2014 günü TSM Konseri gerçekleştirilmiştir. Koro konserle TSK Rehabilitasyon Merkezi sakinlerinin hoşça vakit geçirmesini sağlamıştır. Em. Tümg. Sıtkı AYDINEL, konser sonunda sakinler adına yapmış olduğu konuşmada; TESUD Çankaya Şubesi korosuna teşekkür etmiş ve memnuniyetlerini belirtirken, konserin tekrarlanması ricasında bulunmuştur. Birlik, Sayı : 203 • Ocak-Şubat-Mart 2014 37 TESUD ANTALYA ŞUBESİ TESUD Antalya Şubesi Olağanüstü Genel Kurul Sonuçları açıklandı. TESUD Antalya Şube Başkanlığının 21 Ocak 2014 tarihinde yaptığı Olağanüstü Genel Kurul Toplantısı sonucunda Şube Başkanlığı görevine Em. P. Kd. Alb. Cumhur UTKU seçilmiştir. Şube Yönetim Kuruluna seçilen değerli TESUD üyelerini kutluyoruz. Görevi devreden arkadaşlarımıza hizmetlerinden dolayı teşekkür ediyor, yeni hayatlarında sağlık ve mutluluklar diliyoruz. Seçilen yeni Yönetim Kurulu ve görevleri aşağıdadır. 2.Başkan – Em. P. Kd. Alb. Mevlüt Tuncay ÇETİNKAYA Sekreter – Em. Tnk. Alb. Mehmet Ali AKAY Ynt. Krl. Üyesi – Em. Kd. Alb. Cevdet CIRIK Ynt. Krl. Üyesi – Em. Hak. Alb. Ertan URUNGA Ynt. Krl. Üyesi – Em. Gazi Yzb.Orhan GÜLER Ynt. Krl. Üyesi – Em. Top. Kd. Bnb. Hüseyin AYKUT TESUD BORNOVA ŞUBESİ TESUD Bornova Şube Başkanlığının 16 Şubat 2014 tarihinde yaptığı Olağanüstü Genel Kurul Toplantısı sonucunda Şube Başkanlığı görevine Em. Lv. Bnb. Çetin KÖKER seçilmiştir. Şube Yönetim Kuruluna seçilen değerli TESUD üyelerini kutluyoruz. Görevi devreden arkadaşlarımıza hizmetlerinden dolayı teşekkür ediyor, yeni hayatlarında sağlık ve mutluluklar diliyoruz. Seçilen yeni Yönetim Kurulu ve görevleri aşağıdadır. 2.Başkan – Em. Hv. Ulş. Alb. Ercan SEDEFOĞLU Sekreter – Em. P. Yb. Naci DOLGUN Ynt.Krl.Üyesi – Em. Hv. Dr.Y.Müh.Bnb. Birhan AKARSU Ynt.Krl.Üyesi – Em. Bnb.Ahmet İLKUTLU Ynt.Krl.Üyesi – Em. Lv. Tğm. Ömer Faruk ÇELİK 38 Birlik, Sayı : 203 • Ocak-Şubat-Mart 2014 6502 SAYILI TÜKETİCİNİN KORUNMASI HAKKINDA KANUN’UN GETİRDİKLERİ Nehir Miray BEDÜK Avukat TESUD Huk. Müş. 07/11/2013 Tarihinde TBMM Genel Kurulunda 6502 Sayılı kanun, 4. maddedeki genel tanımın dı- 6502 Sayılı Kanun ile kabul edilen ve 28/11/2013 Ta- şında “eser, vekalet, taşıma ve diğer iş görmeyi içe- rih ve 28835 Sayılı Resmi Gazete (RG)’de yayımla- ren her türlü sözleşmeyi” tarafının tüketici olması ha- nan “Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun”, ilk linde tüketici işlemi saymıştır. yayımlandığı 1995 yılından bu yana değişen ihtiyaç- Bu düzenlemeyle eser ve taşıma sözleşmesi ala- lara cevap vermek amacıyla bir çok değişikliği içeri- nında istikrar bulmuş yargı kararlarını etkisiz kılan sinde barındırmıştır. kanun koyucu, esasen içtihadın yanlış yorumlanma- 6502 sayılı kanun, 4077 Sayılı Kanun hükümlerine aynen yer vermekle beraber, kanun maddelerini sı nedeniyle oluşan birçok mağduriyetin önüne geçmiştir. daha kapsamlı ele almış, hukuki ilişkilerin detayları- Kanun, uygulamada pek işlevi olmayan Tüketici na ilişkin, düzenleyici ve emredici konuların bazıla- Hakem Heyetlerinin görev sınırının üstündeki uyuş- rını ikincil idari mevzuat düzenlemelerine bırakmış- mazlıklarda verdiği “delil niteliğindeki” kararları or- tır. tadan kaldıracak şekilde düzenleme yapmıştır. Buna 6502 Sayılı Kanunu genel bir bakış ile değerlendirdiğimizde; Türk Borçlar Kanununun bazı konularda 6502 Sayılı Kanundan daha lehe ve uygulamaya elverişli hükümler içermesi dikkat çekicidir. Bir tüketici uyuşmazlığının ortaya çıkması ve bu göre miktar ya da değeri 2000 TL yi aşmayan uyuşmazlıklara bakan hakem heyetleri, bu miktarı aşan uyuşmazlıklarda görevsizdir. Bu bağlamda görev yükü artan Hakem Heyetleri ve Mahkemelerin sayılarının arttırılması, kararların daha nitelikli verilmesi hususunda büyük önem taşıyacaktır. uyuşmazlığa uygulanacak birden çok kanun bulun- Son olarak Kanunun birçok düzenlemeyi ikinci ması halinde klasik olarak “Türk Borçlar Kanunu- mevzuat işlemlerine bırakması nedeniyle, oluşacak na göre özel nitelikte bulunan ve sonraki kanun olan hukuki boşlukları doldurmak amacıyla “Yürürlük” 6502 Sayılı Kanunun uygulanması” ilkesinin artık maddesiyle kanunun yürürlüğe girmesini, Resmi Ga- pek de geçerli olamayacağı bir dönemin başladığına zetede yayımını izleyen 6 ay sonrasına bırakmasıdır. işaret etmektedir. Özellikle haksız şartlar ve genel iş- Kanun bu hükümle yetinmemiş devam eden uyuş- lem koşulları alanında hakim, tüketici uyuşmazlığı- mazlık ve davalara hangi kanunun uygulanacağını na dair somut olaya göre her iki kanun hükümlerini birlikte değerlendirerek “tüketici lehine yorum” ilke- tespite dönük zaman bakımından uygulama maddesi eklemiştir. si gereği uygulanacak hükmün hangisi olacağını tes- Tüketici hukukunu yeni bir bakış açısıyla yorumla- pit edecek, 6502 sayılı yasanın özel ve sonraki yasa yan kanunun uygulamacılara ve taraflara yol göster- oluşu hangi hükmün uygulanacağı konusunda etki- mesini umuyoruz. li olamayacaktır. Birlik, Sayı : 203 • Ocak-Şubat-Mart 2014 39 Sayın Üyeler; TESUD Eğitim Vakfı (TESUV); Balyoz kararlarının Yargıtay tarafından onaylanmasını takiben, mağdur edilen asker ailelerine destek olmak için çalışmalara başlamış, 24 Ekim 2013 tarihinde, emekli subaylara bu amaçla katkıda bulunma çağrısı yapmıştır. Bu tarihten 14 Mart 2014 tarihine kadar, TESUV’a yapılan bağışların toplamı 561.154,53 TL sına ulaşmıştır. tay tarafından onaylanmıştır. Bu davada hükümlü duruma gelen 43 askerden, 15’i emeklilik hakkını kazanmış, 28 kişisi ise emeklilik hakkını kazanamamış mağdurlardan oluşmaktadır. Bu 28 askerin en genç olanı emeklilik hakkını en son ( 2030 yılında) kazanabilecektir. İstanbul Casusluk Davası mağdurlarını da, en kısa zamanda TESUV Yardım Planı kapsamına almak için, çalışmalarımız sürmektedir. Mağdur olan askerlere yardım için, Kasım 2013 ayında bir “Yardım Planı” hazırlanmış ve Aralık 2013 ayı başından itibaren uygulamaya konulmuştur. Hükümlü hale gelen askerler, özlük hakları bakımından üç grupta toplanmaktadır; Bu arada, İzmir Casusluk davasından yargılanan 357 kişinin büyük çoğunluğu, henüz emeklilik hakkını kazanamamış ve hatta fiili hizmet süresi on yıldan da az olan genç askerlerden oluşmaktadır. Bu dava, kumpas olduğu ortalığa saçılmasına rağmen; Balyoz ve İstanbul Casusluk davalarına benzer şekilde sonuçlandırılırsa, bu günkünden çok daha dramatik bir tabloyla karşı karşıya kalacağımız ortadadır. -Emekli olanlar veya emeklilik hakkını kazanmış muvazzaflar. Bu gruptakiler, emekli maaşlarını kesintisiz olarak almakta ve yardıma en az ihtiyaç duyan grubu oluşturmaktadır. -Emeklilik hakkını henüz kazanamamış olanlar. Bunlar da, prim borcu olmayıp yaş haddini bekleyenler ile hem prim borcu olan ve hem de yaş haddini bekleyenler olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır. Mağdur askerler içinde, yardıma ihtiyacı olan ana grubu bu askerler oluşturmakta, yardımlarda öncelik bu gruba verilmektedir. -Emekliliğe esas fiili hizmet süresi 10 yıldan az olanlar, üçüncü grubu oluşturmaktadır. Bu gruba giren personel küçük rütbeli olup, çoğunlukla İstanbul Casusluk ve İzmir Casusluk Davaları mağdurlarıdır. TESUV Yardımlarının yapılmasında öncelik, emeklilik hakkını henüz kazanamamış askerlere verilmektedir. Bu kapsamda, Balyoz mağduru 15 asker ailesine, Aralık 2013 ayından itibaren, aylık periyodik yardımlar yapılmaktadır. Bu yardımlar, emekli maaşlarını almaya başlayıncaya kadar sürdürülecektir. Yardım edilen Balyoz mağdurlarının tümü, Ekim2014 ile Nisan-2018 tarihleri arasında emekli maaşı almaya başlayacaklar, bu tarihe kadar TESUV’un yardımları sürecektir. Hatırlanacağı üzere, 07 Aralık 2013 tarihinde de İstanbul Gizli Belge (Casusluk) Davası kararları Yargı- 40 Birlik, Sayı : 203 • Ocak-Şubat-Mart 2014 Aralık 2013 ayı başından 28.03.2014 tarihine kadar, TESUV Yardım Planı kapsamına alınan, emeklilik hakkını kazanamamış 15 asker ailesi ile emeklilik hakkını kazandığı halde çocuklarının eğitim ihtiyacı olan beş aileye ve ayrıca 15 öğrenciye, toplam olarak 52.650,00 TL yardımda bulunulmuştur. İstanbul Casusluk Davası mağdurları da yardım planına alınmaya başladıkça bu miktarın artacağı, yıl sonu itibariyle 200.000,00 TL nı aşabileceğini değerlendiriyoruz. Bu gün itibariyle, TESUV’a yapılan bağışlar ile, mağdur askerlere yapılan yardımların, iki yıla yakın süre ile devam ettirilmesi olası görünmektedir. Ancak, tüm mağdurların emeklilik hakkını kazanıncaya kadar yapılması düşünülen yardımlar için, TESUV’un, bu güne kadar olduğu gibi, meslektaşlarımızın ve silah arkadaşlarımızın yardım ve desteklerinin sürmesine ihtiyacı olduğu gerçektir. TESUV olarak; bağışlarıyla destek olan meslektaşlarımıza, dostlarımıza ve vatandaşlarımıza, şükranlarımızı sunuyoruz. Bağışçılarımızı bilgilendirmek üzere hazırlanan duyurularımızı, TESUD Şubelerine göndererek ve Derneğin internet sayfasında (http// www.tesud.org.tr) da yayımlamaktayız. TESUD GENEL MERKEZ YÖNETİM KURULU Birlik, Sayı : 203 • Ocak-Şubat-Mart 2014 41 HUDUTTA Yılmaz ATAK Em. P. Alb. TESUD Pendik Şb. Üyesi Hudut nedir, aslı yok, meşe meşe üstüne, Denetlerler sorarlar, saat saat üstüne, Hiç oralı olan yok, neşe neşe üstüne, Emirler tomar tomar, kâğıt kâğıt üstüne, Bu dert bana içirdi, şişe şişe üstüne, Hiç kimse lafı açmaz, şu icraat üstüne, Başka çarem kalmadı, gittim durdum, önünde, Hep kabahat bendedir, kimse almaz üstüne, Derdimi bir bir saydım, ATATÜRK’ÜN BÜSTÜNE. Dedim: Asker azaldı, nöbet nöbet üstüne, Masa yok, sandalye yok, Memet Memet üstüne, Şeker biter, ot yolarlar, demet demet üstüne, Dert dinlemez giderler, ben koşarım büstüme. Odunlukta taş kütükler, gürgen kayın üstüne, Dapdaracık fırınlarda, tayın tayın üstüne, Cephaneler hep çadırda, mayın mayın üstüne, Elli giyim çorap gelir, senet senet üstüne, Bazen derim, şu garibin çok varmayın üstüne, Sıkıntıdan, efkârdan bunaldığım zamanlar, Sonra gider yakınırım, ATATÜRK’ÜN BÜSTÜNE. Ben derdimi sayarım, ATATÜRK’ÜN BÜSTÜNE. Telefon hattı denir, sırık sırık üstüne, Çatı akar, kiremitler, kırık kırık üstüne Mukadderat bağlanmış bir pısırık üstüne, Elli kilometrelik hudutta çektiğimi, Hep anlattım korkmadan, ATATÜRK’ÜN BÜSTÜNE. Gezin tozun kurulun, doya doya üstüne, Steyşınlar pırıl pırıl boya boya üstüne, Bi de benim cipe bak, hal kalmadı fakirde, Fasulye çuvalını koya koya üstüne, Gece gündüz, dağ, bayır demeden çektiğimi, Anlatırım her zaman, ATATÜRK’ÜN BÜSTÜNE. Karakollar yıkılır çatır çatır üstüne, Eften püften tavlada, katır katır üstüne, Dinleyin hey, size yazdı, bendeki hınç üstüne, İkmal işi bağlanmış, gönül hatır üstüne, Elde sopa, apolette kılınç kılınç üstüne, Ben hep böyle yazarım, satır satır üstüne Sizi şikâyet ettim, gözünden anlarsınız, Sonra gider okurum ATATÜRK’ÜN BÜSTÜNE. Yağmur yağar her yer çamur, balçık batak üstüne, Koğuşlarda tahta ranza, yatak yatak üstüne, Bu bölükte her şey zimmet, Yılmaz ATAK üstüne, Hele bakın sıkıysa, ATATÜRK’ÜN BÜSTÜNE. Saat sekiz sekiz buçuk, beyler hala yatakta, Ben altıda yoldayım, o yol denen batakta, Bin liralık maaşım var, zimmet milyar üstüne, Zülfiyare dokunacak, daha çok söyletmeyin, Aklım almaz, dert yanarım ATATÜRK’ÜN BÜSTÜNE. Yoksa nice dertler vardır Yılmaz ATAK’ta 1968 YILINDA ; BULGARİSTAN HUDUDU.. KARAHAMZA HUDUT BÖLÜK KOMUTANI P.KD.YZB. YILMAZ ATAK 42 Birlik, Sayı : 203 • Ocak-Şubat-Mart 2014 1954 - 8 ARAMIZDAN AYRILANLAR Kederli ailelerine ve arkadaşlarına başsağlığı diler, hizmetlerini saygı ile anarız. TESUD Genel Merkezi Adres: Yalı Cad. No: 126/7-B Karşıyaka-İZMİR Mehmet Nefi BUHARALI Em.Top. Alb.(1945-62) Çankaya Şb. Üyesi Vefat Tarihi: 25/12/2013 Adres: Mutlukent Mah. 1970. Sok. Girişim Sit. No:2/34 Ümitköy-ANKARA Tel: (0232) 381 45 46 Tel: (0312) 235 12 12 İbrahim Hakkı ERTÜBEY Mahmut TEZER Em.Per. Alb. (1944-76) Em.Hv. Alb. (1946-81) Kadıköy Şb. Üyesi Karşıyaka Şb. Üyesi Vefat Tarihi: 03/06/2013 Vefat Tarihi: 16/07/2013 Adres: Göztepe Mah. Cavitpaşa Sok. No:21/2 Kadıköy-İSTANBUL Adres: 1724 Sok. No:2/6 Tel: (0216) 360 93 19 Tel: (0232) 323 09 77 Fahir ALPMAN Em.Per.Kd.Alb. (1948-40) Karşıyaka Şb. Üyesi Vefat Tarihi: 01/01/2012 Osman Nuri GÖKÇE Em.Tbp.Yb. (1965-14) Karşıyaka Şb. Üyesi Vefat Tarihi: 01/08/2013 Adres: Pamukkale 3 Giriş 56 D:16 Mavişehir Karşıyaka-İZMİR Tel: (0232) 324 12 47 Hulusi DEMİRÖREN Em. Lv. Kd. Alb. (1951-6) Konak Şb. Üyesi Vefat Tarihi: 01/09/2013 Adres: 505 Sok. No:8/12 Hatay Konak/İZMİR Tel: (0232) 228 46 41 Edibe Mualla BÖLÜKBAŞI Em.Alb.Arif BÖLÜKBAŞI’nın Eşi Çankaya Şb. Üyesi Vefat Tarihi: 25/10/2013 Adres:Ataç-2 Sok. No:54/4 Çankaya/ANKARA Tel: (0533) 378 81 70 Karşıyaka-İZMİR Emine Melahat DORAS Em. M. Sabahattin DORAS’ın Eşi Beşiktaş Şb. Üyesi Vefat Tarihi: 09/08/2013 Adres: Vişnezade Mah. Hüsrev Gerede Cad. Levhalı Sok. Deniz Apt. No:1/4 Beşiktaş/İSTANBUL Tel: (0212) 261 17 13 K.Şinasi ÖZVEREN Em.Dz. Alb.(2072) Beşiktaş Şb. Üyesi Vefat Tarihi: 01/09/2013 Adres: Koşuyolu Cad. Özyurt Sit. D Blok No:90/15 Üsküdar/İSTANBUL Tel: (0216) 339 68 35 Hasan Hami KAYA Em.P. Kd. Bnb.(1967-154) Üsküdar Şb. Üyesi Vefat Tarihi: 30/10/2013 Adres:Meclis Mah. Teraziler Cad. Sarı Belde Sit. N-4 Blok D:10 Sancaktepe/İSTANBUL Tel: (0216) 540 28 14 Birlik,Sayı Sayı: :203 203• •Ocak-Şubat-Mart Ocak-Şubat-Mart2014 2014 Birlik, 43 43 Süleyman ÇAKICI Em. Ulş. Alb. (1948) Antalya Şb. Üyesi Vefat Tarihi: 07/10/2013 Adres: Kızıltoprak Mah. Oyak Sit. B-3 Blok No:11 ANTALYA Tel: (0242) 311 30 16 Meral ŞUMNULU Em.Alb.Mehmet ŞUMNULU’nun Eşi Bakırköy Şb. Üyesi Vefat Tarihi: 10/11/2013 Adres: Ataköy 4. Kısım T o Blok No:101/14 Bakırköy/İSTANBUL Tel: (0212) 559 43 62 Sevim SÜER Tanju YALÇINKAYA Em.Alb. Raif SÜER’in Eşi Em.Alb. A.YALÇINKAYA’nın Oğlu Beşiktaş Şb. Üyesi Kadıköy Şb. Üyesi Vefat Tarihi:27/11/2013 Vefat Tarihi: 05/12/2013 Adres:Barbaros Bulvarı Ertuğrul Sit. No:89/11 Beşiktaş/İSTANBUL Adres: Erenköy Mah. Bağdat Cad. No:352 D:8 Kadıköy/İSTANBUL Tel: (0536) 744 73 64 Tel: (0216) 411 38 91 Fethiye ÖZALP Em.Yb. Hasan ÖZALP’in Eşi Beşiktaş Şb. Üyesi Vefat Tarihi: 06/12/2013 Adres:Emekli Subay Evleri 32. Blok No:4 Esentepe Beşiktaş/İSTANBUL Sabriye ATAİL Em.Alb. Seyfettin ATAİL’in Eşi Şişli Şb. Üyesi Vefat Tarihi: 07/12/2013 Adres: Kültür Mah. Adnan Saygun Cad. Dostlar Sit. B Blok No:9/15 Beşiktaş/İSTANBUL Tel: (0212) 272 33 24 Tel: (0212) 212 30 43 Ömer Necdet ŞENOL İbrahim BABAYİĞİT Em.J.Alb. (1962-49) Bursa Şb. Üyesi Vefat Tarihi: 13/12/2013 Adres: Çırpan Mah. Korkmaz Apt. 3. Uslu Sok. No:7-7A Osmangazi/BURSA Em.Lv.Alb. (1946-16) Kadıköy Şb. Üyesi Vefat Tarihi: 10/12/2013 Adres: Altunizade Mah. Kalfaçeşme Sok. Validebağ Sit. 28. Blok No:3/3 Üsküdar/İSTANBUL Tel: (0224) 254 09 51 Hayri AKSOĞAN Fahri (Onursal) Üye Adana Şb. Üyesi Vefat Tarihi: 15/12/2013 Adres: Reşatbey Mah. Gazipaşa Bulvarı Ayral Apt. No:4/12 Seyhan/ADANA Orhan LENGERLİ Em.Ord. Kd. Alb. (1944-172) Beşiktaş Şb. Üyesi Vefat Tarihi:16/12/2013 Adres: Tahtalı Bostan Sok. No:22/7 İnci Apt. Kuzguncuk Üsküdar/İSTANBUL Tel: (0322) 454 04 98 Tel: (0216) 553 74 03 Kemal ÖZ Ahmet Necdet ERTÜRK Em.Ulş. Alb.(1946-39) Em.Ord. Alb. (1949-6) Şişli Şb. Üyesi Kadıköy Şb. Üyesi Vefat Tarihi:16/12/2013 Vefat Tarihi: 18/12/2013 Adres: Konaklar Mah. 27. Blok D:7 Y.Levent/İSTANBUL Adres: Göztepe Mah. Tnzimat Sok. No:17/15 Kadıköy/İSTANBUL Tel: (0212) 284 55 16 Tel: (0216) 359 11 96 44 Birlik, Sayı : 203 • Ocak-Şubat-Mart 2014 Vefat Tarihi: 18/12/2013 Vefat Tarihi: 22/12/2013 Adres: Lv. Mah. Lv. Sit. Kat:1 D:37 Beşiktaş/İSTANBUL Adres:Cevat Paşa Mah. Çanakçılar Sok. No:22/5 ÇANAKKALE Tel: (0542) 432 39 98 Tel : (0536) 737 07 67 Aydemir ERTETİK Em.Hv.Yer.Alb. (1956-99) Kadıköy Şb. Üyesi Vefat Tarihi:25/12/2013 Adres:Bostancı Mah. Bostantariki Sok. Yılmazlar Apt. A Blok No:12/37 Kadıköy/İSTANBUL H. Nurettin ÖZBEY Tel: (0532) 654 96 95 Tel: (0212) 283 24 72 Meryem BARLAS Em.Alb.Kemal BARLAS’ın Eşi Şişli Şb. Üyesi Vefat Tarihi:29/12/2013 Adres:Esentepe Em.Sb. Evleri Müşir Abdullah Sok. 42. Blok D:13 Esentepe/İSTANBUL Yusuf ÇAM K Çanakkale Şb. Üyesi O Em.J. Kd. Alb.(1962-45) Şişli Şb. Üyesi Y Mehmet Ali ERGEN Em.Ord. Alb. (1949-7) RE Sİ M Hikmet PEKİN Em.J. Alb.(1943-2) Beşiktaş Şb. Üyesi Vefat Tarihi:25/12/2013 Adres: Yenilevent Oyak Sit. 38. Blok D:10 Beşiktaş/İSTANBUL Em. Lv. Kd. Alb. (1961-22) Yıldız Şb. Üyesi Vefat Tarihi: 09/01/2014 Adres:Birlik Mah. 435. Cad. No:23/5 Çankaya/ANKARA Tel: (0212) 266 23 65 Tel: (0536) 621 76 96 Ahmet ÖZYİĞİT Selahattin CAMBAZOĞLU Em.Ord. Kd. Alb. (1944-147) Em.Korg. (1945-6) Karşıyaka Şb. Üyesi Beşiktaş Şb. Üyesi Vefat Tarihi: 09/01/2014 Vefat Tarihi:13/01/2014 Adres: Girne Bulvarı No:176/12 Karşıyaka/İZMİR Adres:Tan Sok. No:18 Reşitpaşa Emirgan Sarıyer/İSTANBUL Tel: (0232) 365 60 32 Tel: (0212) 229 28 47 Saim ÖRENCİK Em. Dz. Alb. (1948-2176) Beşiktaş Şb. Üyesi Vefat Tarihi:14/01/2014 Adres: Feneryolu Mustafa Mazhar Bey Sok. Bilimzade Apt. No:51/8 Kadıköy/İSTANBUL Necla DÖVENCİ Em. Alb.Mehmet DÖVENCİ’nin Eşi Adana Şb. Üyesi Vefat Tarihi:14/01/2014 Adres:Reşatbey Mah. Cumhuriyet Cad. Cumhuriyet Apt. No:35 Kat:3 D:9 Seyhan/ADANA Tel: (0532) 723 56 50 Tel: (0322) 453 71 25 Hüsnü Fikret ÖZBAY Mustafa ÖZBEK Em.Top. Kd. Alb. (1951-36) Em. Per. Kd. Alb. (1954 - 46) Çankaya Şb. Üyesi Çankaya Şb. Üyesi Vefat Tarihi: 15/01/2014 Vefat Tarihi: 18/01/2014 Adres: Anıttepe Mah. Kültür Sok. No:1/9 Çankaya/ANKARA Adres: Mesnevi Sok. No:29/8 A.Ayrancı/ANKARA Tel: (0533) 565 47 71 Tel: (0312) 438 06 17 Birlik,Sayı Sayı: :203 203• •Ocak-Şubat-Mart Ocak-Şubat-Mart2014 2014 Birlik, 45 45 M. Nezih SIRAL Erdoğan ŞENLER Em. Top. Kur. Alb. (1950-32) Em. Alb.(1951-31) Şişli Şb. Üyesi Rasimpaşa Şb. Üyesi Vefat Tarihi: 19/01/2014 Vefat Tarihi: 20/01/2014 Adres: Akademiler Sit. C Blok D:62 Zincirlikuyu/İSTANBUL Adres:Kozyatağı Mah. Hilmi Paşa Sok. No:20/4 İSTANBUL Tel: (0532) 613 29 39 Tel : (0216) 373 79 88 Sulhi Hüseyin ÜNEŞ Fahri (Onursal) Üye Üsküdar Şb. Üyesi Vefat Tarihi:20/01/2014 Adres:Kısıklı Mah. Alemdar Cad. Önalan Sit. C Blok D:5 Cavit EFE RE Sİ M Y O K Em. Kd. Alb.(1947-28) Üsküdar/İSTANBUL Çankaya Şb. Üyesi Vefat Tarihi:22/01/2014 Adres: Altı Evler Yiğit Sok. No:11 Narlıdere/İZMİR Tel: (0216) 328 30 68 Tel: (0232) 239 34 93 Zerrin SUGÜDER Em.Alb. Ali SUGÜDER’in Eşi Şişli Şb. Üyesi Vefat Tarihi:22/01/2014 Adres:Dr. Kemal Akgüder Cad. Sugüder Apt. No:17/7 Hüsnü BAŞAT Üstbostancı/İSTANBUL Tel: (0532) 266 05 62 Em. Tümg. (1941-82) Şişli Şb. Üyesi Vefat Tarihi: 24/01/2014 Adres:Akademiler Sit. E Blok D:101 Zincirlikuyu/İSTANBUL Tel: (0543) 575 59 92 Ferhan ERDENER Em. Alb. İhsan ERDENER’in Eşi Beşiktaş Şb. Üyesi Vefat Tarihi: 25/01/2014 Adres: Barbaros Cad. Deniz Sok. Esentepe Pansiyonu Muzaffer HEPER Çınarcık/YALOVA Maltepe/ANKARA Tel: (0539) 969 28 36 Tel: (0312) 229 32 58 Şaziye TEKEŞ M.Nihat YILDIZ Subay Eşi Em. Tümg. (1941-71) Gölcük Şb. Üyesi Şişli Şb. Üyesi Vefat Tarihi: 29/01/2014 Vefat Tarihi: 30/01/2014 Adres: Donanma Cad. Olgun Apt. D:5 Gölcük/KOCAELİ Adres:Akademiler Sit. D Blok D:75 Zincirlikuyu/İSTANBUL Tel: (0535) 724 15 73 Tel: (0532) 323 30 19 Em.Korg. (1935-221) Çankaya Şb. Üyesi Vefat Tarihi: 27/01/2014 Adres: Onur Sok. No:26/5 Yaşar Demir BARUTÇU Halit DİKEN Em.Hv. Yer. Kd. Alb. (1953-147) Em.Dz. Yb. (1959-2810) Konak Şb. Üyesi Vefat Tarihi: 03/02/2014 Adres: İnönü Cad. No:600/13 Selvi Apt. Denizmen Konak/İZMİR Tel: (0232) 224 59 61 46 Birlik, Sayı : 203 • Ocak-Şubat-Mart 2014 Kocaeli Şb. Üyesi Vefat Tarihi: 08/02/2014 Adres: Yuvacık Kalıcı Kon. 9. Ada 6 Blok No:12 İZMİT Servet ORTAÇ Em. Tnk. Alb. (1965-76) Çankaya Şb. Üyesi Vefat Tarihi: 13/02/2014 Adres: 1820 Cad. Kentkoop Mah. Güneyce Merkez D:9 A.Ramazan YILMAZ Em. Top. Yb. (1943-38) Çankaya Şb. Üyesi Vefat Tarihi: 17/02/2014 Adres: Gençlik Cad. No:61/10 Anıttepe/ANKARA Batıkent/ANKARA Tel: (0312) 256 50 83 Tel : (0312) 230 45 63 İsmail Hakkı TÜZÜN Altay ARTUN Em. P. Alb. (1950-10) Em. Kd. Bnb.(1958-10) Çankaya Şb. Üyesi Kadıköy Şb. Üyesi Vefat Tarihi:24/02/2014 Vefat Tarihi:19/01/2014 Adres: Defne Sok. No:5/15 A.Ayrancı/ANKARA Adres:Acıbadem Mah. Çilekli Sok. No:36/1 Üsküdar/İSTANBUL Tel: (0312) 467 69 92 Aynur AKKAYA Fahri (Onursal) Üye Kadıköy Şb. Üyesi Vefat Tarihi:11/02/2014 Adres: Bostancı Mah. Yeniyol Sok. Murat Apt. No:4/14 Mehmet Münir SÖNMEZ Em. Top. Alb. (1949-75) Kadıköy Şb. Üyesi Vefat Tarihi: 12/02/2014 Adres:Fenerbahçe Mah. Iğrıp Çıkmazı Sok. No:3/9 Kadıköy/İSTANBUL Kadıköy/İSTANBUL Tel: (0216) 373 06 46 Tel: (0216) 338 60 64 Yusuf Kenan BİLSEL Em. Hv. Alb. (1944-69) Pendik Şb. Üyesi Vefat Tarihi: 14/12/2013 Adres: Ankara Cad. 2. Haznedar Apt. No:229/7 Mustafa Kemal TOK Em. Top. Alb. (1945-57) Pendik Şb. Üyesi Vefat Tarihi: 12/02/2014 Adres: Yalı Mah. Rıhtım Cad. Başaran Sit. C-15/19 Pendik/İSTANBUL Maltepe/İSTANBUL Tel: (0216) 354 03 01 Tel: (0216) 441 30 71 İlyas Apaydın METE H. Vasfi UÇKAN Em.Top.Kd.Alb. (1965) Em. Kd. Yzb. (191958-2) Konak Şb. Üyesi Çankaya Şb. Üyesi O Y M Sİ Adres: 254 Sok. Büyükelçiler Apt. No:1/3 Hatay/İZMİR RE Vefat Tarihi: 17/12/2013 K Tel: (0216) 488 99 35 Vefat Tarihi: 12/03/2014 Adres:Oyak-2 Sit. 9. Giriş No:6 Çankaya/ANKARA Tel: (0232) 227 01 49 Tel: (0312) 240 33 36 Coşkun ALTUĞ Em.Tuğg. (1951-14) Rasimpaşa Şb. Üyesi Vefat Tarihi: 18/02/2014 Adres: Tüccarbaşı Mah. Şmesettin Günaltay Cad. No:202/25 Cemalettin GÜLTEKİN Em.Top.Kd.Alb. (1966-74) Beşiktaş Şb. Üyesi Vefat Tarihi: 07/03/2014 Kadıköy/İSTANBUL Adres: Ayazağa Oyak Sit. 36. Blok B-5 Sarıyer/İSTANBUL Tel: (0535) 312 32 99 Tel: (0212) 289 72 01 Birlik,Sayı Sayı: 203 : 203• •Ocak-Şubat-Mart Ocak-Şubat-Mart2014 2014 Birlik, 47 47 Em.Org. Kemal YAVUZ Vefat Etmiştir. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin çeşitli kademelerinde görev yapmış olan Emekli Orgeneral Kemal YAVUZ 30 Aralık 2014 tarihinde vefat etmiştir. Kendisine Allah’tan rahmet, ailesine,yakınlarına ve çalışma arkadaşlarına başsağlığı dileriz. TESUD YÖNETİM KURULU Mustafa ERDEN Vefat Etmiştir. TESUD Kadıköy Şubesinin 1989 - 2003 yılları arasında Yönetim Kurulu üyeliği, Merkez Yönetim Kurulu üyeliği, Şube Haysiyet Divanı üyeliği görevlerinde bulunan; beş dönem Genel Merkez delegeliği yapan Em. Hv. Yzb. Mustafa ERDEN 10 Ocak 2014 tarihinde vefat etmiştir. Kendisine Allah’tan rahmet, ailesine,yakınlarına ve çalışma arkadaşlarına başsağlığı dileriz. TESUD YÖNETİM KURULU Yusuf Ziya SATIR Vefat Etmiştir. TESUD Kadıköy Şubesinin 2005 - 2009 yılları arasında Şube Başkanlığı’nı yapan, TESUD Üsküdar Şube Başkanımız Em.Yb. Mehmet Nedim SATIR’ın ağabeyi değerli üyemiz Em. Tuğg. Yusuf Ziya SATIR (1960-93) 15 Mart 2014 tarihinde vefat etmiştir. Kendisine Allah’tan rahmet, ailesine,yakınlarına ve çalışma arkadaşlarına başsağlığı dileriz. TESUD YÖNETİM KURULU 48 Birlik, Sayı : 203 • Ocak-Şubat-Mart 2014
Benzer belgeler
İçindekiler
Ali Rıza’yı kaybetti, genç yaşta dul kaldı. Yeniden
döndü aile ocağına, dayısının çiftliğine sonra yalnızlığa karşılık Ragıp Efendi ile ikinci defa evlenmek