28 ŞUBAT KRİPTOSU VE AKP`NİN KONUMU
Transkript
28 ŞUBAT KRİPTOSU VE AKP`NİN KONUMU
28 ŞUBAT KRİPTOSU VE AKP’NİN KONUMU - Milli Çözüm Dergisi Yazar Ömer ÇAĞIL 25 Ocak 2011 Belgenin İsviçre’den geldiğini kaynaklar teyit ediyordu! Şamil Tayyar yazmıştı: “Necmettin Erbakan’ın arşivinden çıkan 28 Şubat post modern darbe kriptosundaki vahim ifadeler, sadece o döneme değil Türkiye’nin darbe tarihine ışık tutacak niteliktedir. Sözkonusu Amerikan ulusal güvenlik belgesi üzerindeki tartışmalar ve yorumlar, kamuoyunun da bu tespite büyük ölçüde katıldığını göstermektedir. Şimdi cevabı merak edilen başka sorular var. Böylesine gizli bir belge Erbakan’ın eline nasıl geçti? Ne zaman geçti? Şimdiye kadar neden açıklanmadı? Öyle ya, 14 yıl önce Wikileaks yoktu, Julian Assange yoktu, daha vahimi demokrat medya da yoktu. Postal medyasının hükümdar olduğu ortamda böyle bir belgenin varlığından söz etmek idam mangasına kelle taşımakla eş değerdi. Belgenin öyküsüne gelince... 1996 yılının sonuna doğru, henüz 28 Şubat 1997 tarihli meşhur Milli Güvenlik Kurulu toplantısından önce Devlet Bakanı Abdullah Gül’e bir mektup gönderiliyor. Mektubun üzerindeki posta adresi, İsviçre... Gönderenin ismi ve adresi zarfın üzerinde yazılı değil. Balyoz sürecindeki gibi mektubu postalayan meçhul biri... Gül, zarfı açınca, ABD Dışişleri Warren Cristopher imzalı ve darbe talimatını içeren ulusal güvenlik belgesiyle karşılaşıyor. Hemen danışmanı Murat Mercan’ı yanına çağırıyor, belgeyi okuyunca gözlerine inanamıyorlar. Mercan, belgeyi, çok acil şekilde tercüme edip Abdullah Bey’e teslim ediyor. O da İngilizce orijinal metinle birlikte tercüme edilmiş metni kimseye söylemeden Başbakan Erbakan’a götürüyor. İkisi baş başa görüşüyorlar. 1 / 11 28 ŞUBAT KRİPTOSU VE AKP’NİN KONUMU - Milli Çözüm Dergisi Yazar Ömer ÇAĞIL 25 Ocak 2011 Bu noktada belgenin gerçekliği tartışma konusu oluyor. Görüşme sonrası belgenin sahte olup olmadığı birkaç koldan araştırılıyor, “gerçektir” bilgisine ulaşılınca oyunu bozmak için yeni bir yol haritası oluşturuluyor. Bu bilgilere ulaşınca Murat Mercan’ı aradım. Kendisi şu anda AK Parti Eskişehir Milletvekili ve Dışişleri Komisyonu Başkanı... Yukarıda aktardığım belgeyle ilgili iddiaları teyit etti, “Doğrudur o belge İsviçre’den isimsiz gelen bir postadan çıktı, tercümeyi bizzat ben yaptım, köşenizde yayınladığınız belge benim tercüme ettiğim belgedir” dedi. Belgeyi Gül’ün Hoca’ya götürdüğü bilgisini de doğruladı. Ya gerçekliği? Mercan’ın yorumu şöyle oldu: “Güvenilir kaynaklardan araştırdık, o belge gerçek bir belgedir.” Zamanlamasına gelince... Bu belge hazırlandıktan kısa süre sonra Erbakan ve arkadaşlarının eline geçtiği halde arşivde muhafaza edilmiş. 3 yıl önce Başbakanlık eski Müsteşarı Yaşar Yazıcıoğlu’nun açıklamasıyla gündeme girdi. Erbakan da iki yıldır bu belgeye vurgu yapan açıklamalar yaptı ama belge arşivde tutuldu.” [1] İşte Darbe kriptosu: Belgede dönemin ABD Dışişleri Bakanı Warren Cristopher’in imzası bulunuyordu ve Ankara büyükelçiliğine gönderiliyordu. Bilgi olarak Atina, Beyrut, Moskova, Sofya elçilikleri ile Geneva, NATO ve BM Amerikan misyonlarına da ulaştırılıyordu. Refahyol hükümetiyle ilgili değerlendirme ve iktidardan düşürme yöntemine yer verilen belgede, ilk yorum koalisyonun büyük ortağı RP ile ilgili olarak yapılıyordu: “(ABD) Türk hükümetinin milli eğilimlerinden ve Başbakan Erbakan’ın ideolojisinden ilham alarak dış politikayı batıdan ayırıp Arap ve Müslüman dünyasına doğru yeniden 2 / 11 28 ŞUBAT KRİPTOSU VE AKP’NİN KONUMU - Milli Çözüm Dergisi Yazar Ömer ÇAĞIL 25 Ocak 2011 yönlendirilmesinden dolayı derin endişe içerisindedir. Kanaatimizce Türkiye’nin İran, Irak, Libya, Nijerya ve Sudan ile bağlarını kuvvetlendirmek konusundaki mevcut tutumu, bizim milli menfaatlerimize aykırıdır, düşmancadır.” İkinci yorum, koalisyonun küçük ortağı DYP ile ilgiliydi: “DYP, Erbakan’ın radikal İslami söylemlerini ılımlaştırmada başarılı olamadığına göre, kendisinin RP ile koalisyonu verimsiz görünmektedir. Biz inanıyoruz ki, Tansu Çiller’in koalisyondan çekilmesi Erbakan’ı düşürecek ve ülkeyi genel seçimlere götürecektir. Sonuç kesin olmamakla birlikte RP büyük ihtimalle seçimlerden eskisinden daha güçlü olarak çıkacaktır.” Askere görev Özetle denmek isteniyor ki: RP (ABD ve İsrail’e) düşmanca hareket ediyor, DYP ise bunu frenleyebilecek güce sahip görünmüyor, seçim de çare olmayacak. O halde? Türkiye’yi hizaya çekebilmek için hükümetin dövülüp hırpalanması, iktidar ortaklarının yerde süründüğü ve güçsüz kaldığı bir ortamda seçimlerin yapılması gerekiyor!. Peki, kim dövecek? Belgeden okuyalım: “Türkiye, birleşik devletlerin anahtar stratejik ortağı olarak kalmak mecburiyetindedir ve onun bu pozisyonunu gerçekleştirip sürdürmedeki başarımız, bizim milli menfaatlerimizi doğrudan etkileyecektir. Türk askeriyesi, bu sonucu elde etmeye doğru daha büyük çaba sarf etmesi için harekete geçmeye mecbur edilmelidir. Bu konudaki aksiyon planlarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum.” Anlaşılıyor ki, ABD, 15 Ekim 1996 tarihinde post modern darbe için düğmeye basmış, TSK’ya da görev biçmiştir. Anahtar Sözcükler 3 / 11 28 ŞUBAT KRİPTOSU VE AKP’NİN KONUMU - Milli Çözüm Dergisi Yazar Ömer ÇAĞIL 25 Ocak 2011 Bu iddiayı, ilk olarak eski Başbakanlık Müsteşarı Yaşar Yazıcıoğlu, 11 Şubat 2007 tarihli Vakit Gazetesi’ne yaptığı açıklamada dile getirmiş, “28 Şubat’ın startı ABD Dışişleri Bakanlığı’nın gönderdiği çok gizli bir yazıyla verilmiştir” demişti. Ancak belge sırdı. Erbakan’ın masasında ilk defa gördüğümüz bu belge, 28 Şubat’ın nasıl tezgâhlandığını göstermesi bakımından çok önemlidir. Bir yerde darbe emrinin belgesidir. Üstelik Wikileaks dedikodusu da değildir. Bu belge, 14 yıl öncesine ışık tutarken, içinde bulunduğumuz yakın dönemin anahtar sözcüklerini verecek ölçekte ciddi bir belgedir.” “Erbakan’ı devirin” kriptosunun mimarlarından Dick Holbrooke’un AKP hayranlığı ve Ahmet Davutoğlu taraftarlığı sırıtıyordu! Bosna’dan Afganistan’a dünyanın en krizli bölgelerinde yıllar yılı resmiyet, kural, devlet falan dinlemeden kendi siyonist çözümlerini geliştirmiş olan Dick Holbrooke 69 yaşında ölüvermişti.. Miloseviç’i Bosna savaşını bitiren Dayton anlaşmasına mecbur bırakmış; Karzai’yi kendi masasında azarlayıp aşağılamış; ABD’nin Kıbrıs özel temsilcisiyken Rauf Denktaş’a hakaretler yağdırmış bu Yahudi diplomat ABD dış bakanı Hillary Clinton’la bir toplantıdayken patlayan aort damarı sonrası, dünyaya veda etmişti.. Holbrooke’un ani ölümüne çok üzülen Aslı Aydıntaşbaş anlatıyor: Geçen kış Münih güvenlik zirvesinde rastladığımda eski bir dostu görmüş gibi kucaklaştık. Dibinden ayrılmayan ve her hallerinden Holbrooke tarafından sürekli eziyete tabi tutuldukları belli olan danışmanlarını kışkışlayarak yanıma geldi. Ak Parti dış politikası ve eksen kaymasını konuştuk. Ben Türkiye’nin Ortadoğu’ya olan yeni ilgisinden hoşnut olmakla birlikte, İran politikasını eleştirdiğimi söyledim. “Boşver” dedi Holbrooke “Ahmet (Davutoğlu) zeki adam. Amerikalılar kızsa da yaptığı doğru. Evet, belki İran’da biraz fazla yakınlar ama, sonuçta bu dış politika Türkiye için daha iyi. Japonlar da aynı şeyi yaptılar ikinci savaş sonrasında...” Aslında Holbrooke bir anlamda doksanlı yıllarda Türkiye’nin kaderini değiştiren isimlerden biriydi. Şöyle: Almanya elçiliği sırasında Türkiye’nin kesinlikle Avrupa’ya girmesi gerektiğine inanmış, inanmakla da kalmamış Clinton yönetimindeki nüfuzunu kullanarak bu tezi bir şekilde ABD’nin dış politika önceliklerinden biri haline getirmişti. Avrupalı bir Türkiye’nin, herkes için Avrupasız bir Türkiye’den daha istikrarlı bir model olacağını belirtirdi. Başta Holbrooke olmak üzere ABD’li diplomatlar ve hatta bizzat ABD başkanları, önce Türkiye’nin gümrük birliğine alınması, ardından AB aday adayı ve sonunda AB’ye aday olması için hep bastırıvermişlerdi. [2 ] 4 / 11 28 ŞUBAT KRİPTOSU VE AKP’NİN KONUMU - Milli Çözüm Dergisi Yazar Ömer ÇAĞIL 25 Ocak 2011 ABD Başkanı Barack Obama, siyonist Yahudi Holbrooke’u, “ABD dış siyasetinin gerçek ve eşsiz devi” olarak nitelemişti. BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun da Holbrooke’un “döneminin dev ve efsanevi isimlerinden biri” olduğunu söylemişti. Şimdi sıra can alıcı sorularımıza geliyordu: 1- Şamil Tayyar gibileri, 28 Şubat tezgâhının, Erbakan’ı devirip Recep Erdoğanları iktidara getirmek için planlandığını niye gizlemekteydi? Yoksa hala akılları ermemekte miydi? 2- Erbakan Hoca’dan kuşku duyan ve kıcık alan Warren Chirstopher’ların, Dick Holbrooke’ların bu AKP sevgisinin sebebi neydi? Rockefeller ve Makovski bu işin neresindeydi? 3- Bu kripto niye doğrudan Erbakan’a değil de, Abdullah Gül’e gönderilmişti? 4- Yoksa siyonist Yahudi lobileri: “Ey Abdullah Gül ve ekibi!. Bakınız, demokratik usullerle ve halkın tercihi ile hükümet olmuş Erbakan’ı, bir anda yıkabiliyoruz. Eğer Milli Görüş’ten ayrılıp bizim güdümümüze girerseniz, size iktidar olma ve iktidarda kalma yolunu açarız.” Mesajı mı vermişti? 5- Sn. Abdullah Gül’ün bu kriptoyu tercüme ettirip Erbakan Hoca’ya göndermesi: “Hocam işte görüyorsun, sizinle ve Milli Görüş çizgisinde iktidarda kalmak mümkün değildir. ABD ve AB ile ve onlara yön veren Yahudi lobileriyle işbirliği yapmamız gerekmektedir.” Şeklinde bir mazeret için miydi? 5 / 11 28 ŞUBAT KRİPTOSU VE AKP’NİN KONUMU - Milli Çözüm Dergisi Yazar Ömer ÇAĞIL 25 Ocak 2011 6- Erbakan’a darbe yaptıran siyonist odakların, Abdullah Gül’e ve Recep T. Erdoğan’a madalya takmaları, onların gafletinin mi, yoksa bunların işbirlikçiliğinin mi göstergesiydi? 7- Değil teşebbüs aşamasına, henüz tasarım durumuna bile gelmeyen hayali kurgu ve kuruntularla, TSK’yı karalamaya ve yaralamaya yönelik kampanyaları açıkça destekleyip kahramanlık sergileyen şu AKP iktidarı, açık bir darbe girişimi olan 28 Şubatçıların üzerine niye hiç gitmemekteydi? Ege adalarına İsrail füzeleri kime karşı konuçlanıyordu? “İsrail ile Yunanistan arasındaki askeri ortaklığa bir yenisi eklendi. Yunan hava kuvvetlerinin ihtiyaçlarını artık İsrail savunma sanayisi karşılayacak. Pazarlıklar devam ediyor büyük ihtimalle anlaşma sağlanacak. Çünkü pazarlıkları teknoloji transferi ve askeri ihtiyaçlar değil, jeopolitik hesaplar belirliyor. F-16 silah sistemleri dahil, geniş bir alanda askeri tedarik söz konusu. Daha önce yapılan askeri anlaşmalar pekiştiriliyor. Yunanistan altmış yıldır devam eden Arap dünyasına yakın duruşunu terk ediyor. Benjamin Netanyahu'nun 15 Ağustos 2010 tarihli Atina ziyareti, Yunanistan Başbakanı ve heyetlerinin İsrail ziyaretleri, Yunan hava sahasının İsrail uçaklarına açılması... Ekim ayında iki ülke ortak hava tatbikatı düzenledi. Girit açıklarında yapılan, yüzden fazla İsrail savaş uçağının katıldığı tatbikatta S-300 füzeleri de test edildi. İsrail uçakları bin dokuz yüz kilometre menzil denedi. Uzun menzilli saldırı tatbikatıydı bu. İran gibi hedeflere yönelik bir tatbikat... Rusya'nın İran'a sattığı ancak engellenen, Suriye'ye verdiği ancak İsrail'in bütün baskılara rağmen engelleyemediği S-300 hava savunma sistemine karşı hazırlıklar yapıldı. İsrail, aynı dönemde Kıbrıs Rum Kesimi'yle de askeri anlaşmalar yaptı. Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman ile Rum Kesimi Dışişleri Bakanı defalarca görüştü. Ortaklık anlaşmaları Yunanistan'la sınırlı değil. Benzer anlaşmalar; savunma, hava sahası, istihbarat, askeri teknoloji gibi daha bir çok ülkeyle yapıldı. Bu ülkelerin Akdeniz ve Balkan ülkeleri olması dikkat çekiciydi. İtalya ile tatbikatlar. Romanya ile on gün süren tatbikatlar dikkat çekiydi. Bulgaristan, Romanya, Macaristan, Sırbistan'la derinlikli askeri anlaşmalar yapıldı. Bütün bu ülkelerin hava sahaları İsrail savaş uçaklarına açıldı, açılıyor. 6 / 11 28 ŞUBAT KRİPTOSU VE AKP’NİN KONUMU - Milli Çözüm Dergisi Yazar Ömer ÇAĞIL 25 Ocak 2011 Bütün bunlar Türkiye'yi rahatsız edecek gelişmeler. Görünüşte İsrail'in İran hedefine hazırlık amacı taşıyor. Görünüşte Anadolu semaları kendisine kapatılan İsrail, askeri eğitim için geniş hava sahaları arıyor. Ama hepsine birlikte bakıldığında Türkiye açısından hiç de hoş olmayan bir manzara çıkıyor ortaya. Doğu Akdeniz'de; İsrail-Rum Kesimi-Yunanistan arasında askeri bir ittifak, Akdeniz ekseni oluşturuluyor. Balkanlar'da; İsrail, Yunanistan, Bulgaristan, Romanya, Macaristan hatta Sırbistan ve Makedonya arasında benzer anlaşmalarla askeri bir alan, eksen oluşturuluyor. Türkiye'nin Kuzey Doğu'sunda Gürcistan adeta bir garnizon ülkeye dönüştürülüyor, aynı etki Azerbaycan'da da kendini hissettiriyor. Yapılanlar, yapılmak istenenler Türkiye'yi çepeçevre kuşatan bir coğrafyada izleniyor. İsrail heyetleri, gittikleri bütün başkentlerde, özellikle Balkanlarda "Türk tehlikesi"ne vurgu yapıyor, tarihi önyargı ve korkuları diriltiyor, Türkiye'nin kendileri için nasıl bir tehdit haline gelmek üzere olduğu konusunu işliyor. Rusya'ya; "Siz İsrail düşmanlarına silah verirseniz biz de Rusya'nın düşmanlarını silahlandırırız" diyen Tel Aviv, bütün enerjisini Türkiye'ye karşı bir düşman blok oluşturmaya odaklamış durumda. Bir gün Ege adalarında yönünü Türkiye'ye çevirmiş İsrail füzeleri gibi... [3] Tespitleriyle gerçekleri dile getiren İbrahim Karagül, hemen bunların arkasından: “ABD nerede askeri üs kurarsa, yığınak yaparsa, füze kalkanı projesi nerelerde yoğunlaşırsa oralarda İsrail için bütün kapılar aralanıyor, askeri ortaklıklar derinleşiyor. Bu bir rastlantı değil...” diyerek kendi kendisiyle çelişkiye düşmesi şaşırtıcıydı. Çünkü ABD’nin İsrail ve Kürdistanı koruma amaçlı Füze Kalkanını Türkiye’ye konuşlandıran AKP iktidarıydı. Erbakan Hoca’nın 20 Aralık 2010 Haber Türk TV’deki röportajında açıkladığı gerçekler 28 Şubat’ın hedefini ve hakikatini ortaya koyuyordu: 7 / 11 28 ŞUBAT KRİPTOSU VE AKP’NİN KONUMU - Milli Çözüm Dergisi Yazar Ömer ÇAĞIL 25 Ocak 2011 “Önce koordinatları yani sabit esasları ortaya koymadan bir konunun doğru tartışılması ve anlaşılması imkânsızdır. Bu dünya Hak ile Batıl’ın mücadele meydanıdır. Hak; Cenabı Allah’ın Peygamberler vasıtasıyla kullarına gösterdiği saadet ve adalet kurallarıdır. Batıl ise; Firavunların ve şeytani odakların haksızlık ve ahlaksızlık yollarıdır. Bugün Hakkın temsilcisi Milli Görüş, Batıl’ın temsilcisi SİYONİZM olmaktadır. Her türlü engellemelere ve müdahalelere rağmen, aynen Çanakkale’yi ve İstiklal harbini kazandığımız gibi, Milli Görüş’ün Refah-Yol hükümetini kurup iktidara gelmesi, siyonist merkezleri ve dış güçleri telaşlandırmıştır. Bizi iktidarda başarısız bırakıp halkın umudu olmaktan çıkaracağını sananlar aldanmıştır. Bunun üzerine Gizli Dünya Devletini yöneten 300’ler (Yahudi) Meclisinin başkanı Rockefeller, her ne pahasına olursa olsun, Erbakan’ın iktidardan uzaklaştırılması talimatını aktarmış, siyonist stratejist Alain Makovski 18 maddelik bir plan hazırlamış ve bu plan ABD Dışişleri Bakanı Christopher imzasıyla Ankara Büyükelçiliğine ve diğer ilgili merkezlere kripto (gizli talimat yazıları) yollanmıştı. Bu 18 maddelik siyonist ABD talimatı bizim önümüze Milli Güvenlik tavsiyeleri olarak çıkarılmıştı. TSK, yedi-sekiz yüz bin kişilik, Milli Görüş’e en bağlı ve sağlam bir kuruluşumuz olmasına rağmen, emir-komuta zincirini ve ordu disiplinini istismar eden 7-8 kişilik bir CUNTA, dış güçlerin etkisinde kalarak bize karşı kışkırtılmışlardır. Onlar bizim karşımıza: “Siz havuz sistemini kurup rantiyecilerin sömürü hortumlarını işçiye, memura, esnafa yani ezilen halkımıza aktardınız… D-8 atılımıyla yeni ve adil bir dünyayı kurmaya başladınız… Gerçekten bağımsız ve her yönden kalkınmış bir Türkiye için kolları sıvadınız…” diye çıkamadıklarından, irtica gibi damdan düşme ve şişirme iddiaları MGK’ya taşımışlardır. “İmam Hatip okullarını ve Kur’an Kurslarını kapatın, dini ve manevi eğitimi kısıtlayın” gibi temel insan haklarına ve evrensel hukuk kurallarına uymayan tekliflerin, bizzat anayasamıza aykırılığını, anayasayı çiğneyerek anayasanın korunamayacağını kendilerine tam dört saat anlatmışızdır. Bunun üzerine, siyonist Rockefeller’in talimatı ve Christopher’in imzalı kriptosuyla gönderilen ve bize MGK tavsiyesi diye getirilen bu 18 maddenin anayasaya uyup uymadığını saptamak üzere, bunların bakanlar kuruluna sevkine karar alınmıştır. Ve işte bizim imzaladığımız, sadece bu sevk yazısıdır. Yoksa dayatılan tavsiyelerin kabul edilmesi ve yerine getirilmesi, asla söz konusu olmamıştır. 8 / 11 28 ŞUBAT KRİPTOSU VE AKP’NİN KONUMU - Milli Çözüm Dergisi Yazar Ömer ÇAĞIL 25 Ocak 2011 Ve zaten ilgili Bakanlıklar bu maddeleri anayasaya aykırı bulup hiçbiri uygulamamıştır. Üstelik bizim iktidardan 28 Şubat’ta değil, ondan tam dört ay sonra ayrıldığımız ve bu süreçte bu 18 maddeyi asla hesaba katmadığımız unutulmamalıdır. Yani siyonist merkezlerin 28 Şubat tezgâhının ilk adımı tarafımızdan boşa çıkarılmıştır. Bunun üzerine taktik değiştirmeye mecbur kalan siyonist merkezler bu sefer hükümet ortağımız olan DYP Milletvekillerinin 50 tanesini, “ihtilal yapma ve Yassıadaya tıkma” tehditleriyle ürkütmeye başlamış başta medya ve diğer işbirlikçi odakları da kullanarak Refah-Yol’u yıkmaya çalışmışlardır. Bunun üzerine Tansu Çiller Hanım bize gelip “Artık bu 50 kişiye söz dinletemiyorum. Her an istifa edip gidebilirler. O nedenle, daha sağlam kimseleri Milletvekili yapabilmek için seçimi öne çekelim ve protokol gereği Başbakanlığı ben üstleneyim” teklifini açıklamıştır. Biz de bunu uygun görüp, üstelik yeni hükümeti kurmak üzere yeterli 226 değil tam 292 milletvekili imzalı dosyalarla birlikte istifamızı götürüp Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e ulaştırdık. Ama bildiğiniz gibi bütün demokratik gerekleri, Milletin temsilcisi vekillerin tercih ve tensibini hiçe sayan Demirel, tutup hükümeti kurma görevini Sn. Çiller’e değil, azınlıktaki Mesut Yılmaz’a vermiş ve DYP’den istifaların yolunu açmıştır. İşte bu 18 maddelik gayrı hukuki ve gayri insani ABD dayatmaları, ancak Mesut Yılmaz hükümeti ve sonrasında uygulanmış ve Türkiye’mizi o günden beri 14 yıl kayba uğratmıştır. Bugün AKP iktidarının ve Recep Tayyip Erdoğan’ın cuntalara karşı daha cesur ve vakur davrandığı kanaatine katılmam imkânsızdır. Çünkü asıl mesele askeriyenin değil ABD’nin etkinliği olmaktadır. Bugün Türkiye maalesef, 28 Şubat sürecinden çok daha fazla ABD’nin ve siyonist merkezlerin etkisi ve kontrolü altındadır. Tayyip Erdoğan, ülkemizi adım adım zayıflatıp sonunda parçalamayı amaçlayan Yahudi Haham Haim Nahum planının taşeronluğunu yapmaktadır. Ancak bütün bunlara dur diyecek Milli Görüş iktidarı yakındır ve kaçınılmazdır. Siyonizmin sol kolu komünizm yıkıldığı gibi, sağ kolu olan kapitalizm de yıkılacak ve yeryüzünde Adil Düzen mutlaka kurulacaktır.” Konuyu işbirlikçi döneklerin gerçek mahiyetini anlatan şu ayeti kerimelerle bağlayalım: 9 / 11 28 ŞUBAT KRİPTOSU VE AKP’NİN KONUMU - Milli Çözüm Dergisi Yazar Ömer ÇAĞIL 25 Ocak 2011 “Gerçekten şeytanlar (ve şerli odaklar) sizinle mücadele etmeleri için kendi dostlarına (işbirlikçi uşaklarına) gizli teklif ve tavsiyelerde (vahyeder gibi sinsi telkinlerde) bulunurlar. Onlara itaat ederseniz, şüphesiz siz de (artık) müşriklersiniz.” [4] “Böylece biz kendi kesbleri (kötü tercih ve gafletleri) nedeniyle, zalimlerin bir kısmını, diğer kısmının başına yönetici yapar (ezdiririz)” [5] [1] 16 Aralık 2010 / Star 10 / 11 28 ŞUBAT KRİPTOSU VE AKP’NİN KONUMU - Milli Çözüm Dergisi Yazar Ömer ÇAĞIL 25 Ocak 2011 [2] 15 Aralık 2010 / Milliyet [3] 16 Aralık 2010 / Yeni Şafak [4] Enam: 121 [5] Enam: 129 11 / 11
Benzer belgeler
“AKIL TUTULMASI VE HİDAYET KARARMASI” NE DEMEKTİR
üzere ABD’li diplomatlar ve hatta bizzat ABD başkanları, önce Türkiye’nin gümrük birliğine
alınması, ardından AB aday adayı ve sonunda AB’ye aday olması için hep bastırıvermişlerdi. [2