İndir
Transkript
İndir
SEMA Prof. Dr. Yusuf Kenan HASPOLAT* ISBN: 978-605-63588-7-6 NİSAN 2014 1. BASKI Kapak Tasarım Muhammed ÇELIK Grafik & Tasarım Eda Esra ÇELİK Seda ÇELİK Baskı AMAÇ MATBAACILIK VE CİLTLEME Davutpaşa Cad. Davutpaşa Emintaş Matbaacılar sitesi No: 101/504 Topkapı - Zeytinburnu - İSTANBUL Tel: (O212) 565 23 00 Gsm: 0555 616 17 21 SEMA / 1 İçindekiler Anne ( Sayfa 3 - 5 ) Dua ( Sayfa 6- 18 ) Hasret ( Sayfa 19 - 31 ) Hüzün ( Sayfa 32 - 47 ) Ölüm ( Sayfa 48 - 63 ) Peygamberimiz ( Sayfa 64 - 72 ) Sema ( Sayfa 73 - 81 ) Tevekkül ( Sayfa 82 - 84 ) Tevhit ( Sayfa 85 - 100 ) 2 / SEMA ANNE SEMA / 3 ANNEM Eğer titrek bir dil diyorsa annem Kırılmış gönlün iniltisi bu Gözyaşını zarfa koyarsa annem Daldan kopmuş gülün iniltisi bu Dipsiz derin duygu, şefkatli sözler Kırılmış bir kanat ve ıslak gözler Yavrun gurbet elde yuvayı özler Dalında bülbülün iniltisi bu HEP O ÇOCUKLAR Cıvıl cıvıl öten, masum bir eda Köşe başlarında hep o çocuklar Semaya yükselir tatlı bir seda Üç beş yaşlarında hep o çocuklar Güneş battığında erir gölgeler Zikzak yapar gözüm, nerde çocuklar Sıcak kucaklarda uyur gölgeler Hayaller ötesi yerde çocuklar 4 / SEMA GÖZYAŞI Bir gözyaşı mı bilmem yaprakta olan şebnem Ağlayan iki kişi, kırık kalbimle annem AYRILIŞ Kalbimden bir anlık ayrılma sakın Kederin içine itme bir tanem Mıhlardı gözünü yola merakın Başka diyarlara gitme bi̇ r tanem Duygular içimde bir girdap oldu Ayrılış ruhumda ızdırap oldu Hayalin gözümde bir serap oldu Beni gözü yaşlı etme bi̇ r tanem Pamuktan da hafif olan hilkatin Duygu alemine yansır şefkatin Tülden daha ince olan rikkatin Bırakıp öteye gitme bi̇ r tanem SEMA / 5 DUA 6 / SEMA ÇARESİZ Çaresiz bir kalbin bitmez çilesi Kıskıvrak bağlanmış, düşünce duygu Ruhu mesken eden gitmez çilesi Nemli bir göz ile bitmeyen kaygu Yüzünde ızdırap tüten bir eda Göklere bakıp da kollar açılır Semadan ruhuma ulvi bir seda Duyunca kapalı yollar açılır DUAYA İCABET Tevbe edeceksen ey garip gönül Göğe kalkan eller yıldıza değer İcabın sürati muzdarip gönül Işık hızdan öte bir hıza değer SEMA / 7 DUA Billurlaşan hayal, renklenen hisler Bir derin alem ki gönlümü besler Söyle bana nedir, ıslanan gözler Bir fıskiye gibi fışkırış mı bu Eller niye gökte yalvarış mı bu Vecdle yanış mı ki ışık çiseler Kalbin doldurduğu ateş kaseler Şaşkınlıkla bakıp mecnun deseler Bu sihirli değnek değince derde Aralanır sema, açılır perde MÜSİBET ANLARI Şırıldayan vakit, akan zaman ki Ömür musluğunu cömertçe açtı Yudumlanan her an zehirdi sanki Medet diye eli göklere açtı 8 / SEMA ELLER İçten bir duyguyla kalkarsa eller İçin yangın olup titrerse diller Rabbin vaadi var,sabırla bekle Elbet gerçek olur bir gün hayaller KERİMDEN İSTE Çaresizlik ,elem , hüzün ve keder Ağlamak , üzülmek neyi halleder Gerçek mü’min o ki Rabbe şükreder. Sınırsız arzular vardır nefiste Çözümü yine de Kerimden iste SEMA / 9 RABBE YAKLAŞMAK İÇİN Şahit tut; güneş ayı Terk etme hiç duayı Rabbe yaklaşmak için Teheccüdü, duhayı DUA İLE Hayırlı olanlar beklersen gelir Yaşama duayı eklersen gelir Bela ve musibet nedendir sorma Gaflet edip, şaşıp, teklersen gelir CEVAPSIZ KALMAZ Kalpte gürül gürül akar çağlayan Bir kan ırmağını süsler gözyaşı Cevapsız kalır mı, Rabbe ağlayan Silecek bir mendil ister gözyaşı 10 / SEMA MAHZUNCA FISILTI İşte dua; bir şey gelmezse elden Mahzunca fısıltı, çıkınca dilden Gözler bir teselli arar mendilden Söyle ruhun ulvi bir an damı dır Yoksa kırık kalbin hicranda mıdır. HER ŞEY HAKTAN GELİR Ömrü ibadetle süsleyen yıllar Endişe dünyaya firaktan gelir Ruhumu manayla besleyen yıllar Gerçek vefa öbür dünyadan gelir. Yolu bazen kavis bazen de düzdür Musibet hayatta acı pürüzdür Kaderde ne varsa kabulümüzdür Verilen her şey ki o Haktan gelir. SEMA / 11 ÇARE Ruhunda anafor, içte çalkantı Bazen bir bunalım, bazen yıkıntı Teker teker erir her bir sıkıntı Derde çare hangi derman içinde Gökten indirilen ferman içinde Kalbin parça parça, her yeri yara Bunalım içinde düşmüşsen dara Ne ondan ne bundan, semadan ara Derde çare hangi derman içinde Gökten indirilen ferman içinde Zonklayan bir beyin, gözlerinde yaş Yıkık dökük bir kalp, eğilen bir baş Haline acıyıp çatlıyorsa taş Derde çare hangi derman içinde Gökten indirilen ferman içinde Çözümü asla yok, diyorsan eğer Bir mekan vardır ki gökler üstü yer Kaldırdığın eller oraya değer Derde çare hangi derman içinde Gökten indirilen ferman içinde 12 / SEMA DUAYLA Kapı çalınmadan açmazsın onu Dua etmemişsen bekleme sonu ADAVET Bir şey gelmiyor ki artık elimden Sığınırım Rabbim sana zalimden Hançerlenen ruhum, yıkık kalbimden Sahte gülümseyiş, riyakar davet Kadeh kadeh zehir veren adavet Izdırap örsünü beynimde kurmuş Çile bir hınç ile balyozu vurmuş Çokça çeksin diye saatler durmuş Kemalat, sabır ve ezadan gelir Daralmışa yardım fezadan gelir. SEMA / 13 SEN YARDIM ET ALLAHIM Darda kalan her kula Yetim öksüz ve dula Aç ve susuz yoksula Sen yardım et Allah’ım Soğuklarda donan kuş Ekmeğe üç beş kuruş Kim ararsa kurtuluş Sen yardım et Allah’ım Hüsranda kalmış diye Kalbi kırık kişiye Gökten gönder hediye Sen yardım et Allah’ım Ne kadar garip varsa Mahzun yanda ağlarsa Bir gün toprak sararsa Sen yardım et Allah’ım Hüzünlüydü gönüller Soluyordu o güller Hazin öter bülbüller Sen yardım et Allahım Mahzun, yanık o bakış Ruhları karlı ve kış Hep Tanrıya yalvarış Sen yardım et Allahım Ne diyecek bilmezler Gece gündüz gülmezler Kanat kırık, gelmezler Sen yardım et Allah’ım 14 / SEMA Dilleri hep titriyor Musibet mi bitmiyor Çile, hüzün gitmiyor Sen yardım et Allah’ım Ne deyim kalem kırık Bilmezim, kalbim kırık Gülmezim, gönlüm kırık Sen yardım et Allah’ım Bu kadar hüzün varsa Melekler daim yarsa Gelen günler baharsa Sen yardım et Allah’ım Ağlarım mahzunlara Tükenmiş yorgunlara Kendine dargınlara Sen yardım et Allah’ım Kalem desem yazmıyor Ayak desem gezmiyor Gelecek gün üzmüyor Sen yardım et Allah’ım Ne diyecek o kullar Geçit vermez o yollar Çileli, bitmez yıllar Sen yardım et Allah’ım, SEMA / 15 SADECE KALBİM VAR Sana ancak dua gelir elimden Bir şey çıkmıyor ki kısır dilimden İstiyorum hemen, ama kalbimden Kapını kapama başka yok diye Tek bir kalbim vardır sana hediye YÜZÜN OLSUN Her duaya cevap var, Rabbine yüzün olsun Hazinesi geniştir diyecek sözün olsun İYİLERİ KORU Zihinlerde binler soru Rabbim yapsın kalbi duru Kötülere zafer verme İyileri Rabbim koru 16 / SEMA BENİMDİR İçten bir arzuyla istense senden Semaya yükselen dallar benimdir Damlalar akınca o beyaz tenden Semaya açılan kollar benimdir Ruhunda duygular kaynaşır önce Gökyüzünden yağmur yağınca ince İçime çok yüce hisler girince Göklere uzanan yollar benimdir. TEZ VER Dertlilere dermanı tez ver Allah’ım Sorunları tümden çöz ver Allah’ım Düşmanın şerrinden koru bizleri Hileyi oyunu boz ver Allah’ım ŞAYET Çileden bıksan şayet Vadeder yardım, ayet Kainat titrer durur Rabbe etsen şikayet SEMA / 17 DUANIN SONUCU Mutluluk izleri vardır çiçekte Yeşeriyor güller Rabbe dilekte Yükseliyor göğe duada güller Bakmışsın hayaller olmuş gerçekte FAZLASIYLA SINAMA Preslendik ezildik Bizler bir küp değiliz Gözden daim yaş sildik Nebi Eyüp değiliz Yürek yetmez bu ize Çöktük geldik biz dize Bunca çile çok bize Bizler Eyüp değiliz Fazlasıyla sınama Dedik diye kınama Bizde sabır var ama Nebi Eyüp değiliz 18 / SEMA HASRET SEMA / 19 KISA ÖMÜR Hayal mi, hüzün mü yoksa bu bir düş Hasta bir ömür ki yatakta biter Hilalin denizde yaptığı cümbüş Kısacık bir sevinç şafakta biter ÖMRÜN KIŞI Saçta beyaz dekor, hayatımda kış Yılların alnımda yaptığı nakış SORARIM HASRETİN KALBİNDEMİDİR Kan çanağı gözler dinecek yaşlar Bak işte dostların ağaç ve kuşlar Bağrını açıyor kayalar, taşlar Sorarım hasretin kalbin demidir. Vuslatın düğümü Rabbin demidir. 20 / SEMA BENZERLİK Çileli ırmağın damlalarında Kıvrılmanın büyük elemi vardır Muzdarip evimin duvarlarında Yıllarımın büyük elemi vardır Bazen durulaşır, bazen sükunet Ben ve o haykırır, bir sel oluruz Yozlaşırım bazen, onda ufunet Bazen hafifleyip bir yel oluruz Bir benim ve bir de ırmağın sesi Ve bir güneş battı, gitti ışıklar Ayın göz kırpışı, rüzgarın sesi Benim haletimi ona açıklar Balıkların ağa tutulduğu yer Bir hayatın sona erişimidir Kalbimin ırmağa tutulduğu yer Ruhumun Rahmana gidişimidir. ŞİMŞEK Sana yakışır mı gökte uyumak Kalk artık şimşeğim, gürle ve haykır Gözlerimde yaşlar, hep yumak yumak Çak artık şimşeğim, gürle ve haykır SEMA / 21 RÜZGARLAR Yıllarım geçip de gitti boş yere Bana geçmişimi verin rüzgarlar Yıkılan duvarlar kırık pencere Bakmayın kusura girin rüzgarlar Hatıralar anlat, neydi o yıllar Gidip de geriye dönmeyen yollar Çatırdayan ağaç, kırılan dallar Gelip de halimi görün rüzgarlar Kader bu, kurtuluş yok ki son demden Bana bir yer verin öte alemden Üç beş tane mısra kırık kalemden Seccademi göğe serin rüzgarlar BUZ SAÇAKLARI Çatıda saçaklar bilmem ne diye Dünyanın kalbine saplanan ok mu Katre katre ışık gökten hediye Daha başka müjde, bizlere yok mu 22 / SEMA UYKUSUZ Kızgın bir çöldeyim, bitkin ve susuz Rahmet deryasından katre getirin Mezar sessizliği gözler uykusuz Öteden müjdeyi sadre getirin Esneyen ağaçlar, yapraksa dalgın Gecenin hüznümü sakin ortalık Görünmeyen hilal ,yıldızsa dargın Semanın kaderi, sessiz, karanlık Uykusuz göklerden mahmurca bakış Hafif tıkırdayan yorgun adımlar Hayatın sonu mu geldi karakış Yılların vakarı olgun adımlar Kızgın bir çöldeyim, bitkin ve susuz Rahmet deryasından katre getirin Mezar sessizliği, gözler uykusuz Öteden müjdeyi sadre getirin. GENÇLİK ÜMİTLERİ Gençlik ümitleri tatlı bir düştü Hayat ince yaprak, üfürdük düştü. SEMA / 23 HİCRAN Bakışlar uzağa, gönüller ezik Şerit gibi yollar, ufka uzanır Boynu bükük bülbül ve güller ezik Sanki gel der kollar, ufka uzanır İçimde kırıklık, gönülde hicran Gözyaşı kalbimi oyup da gider Bir boşa bekleyiş, sonunda hüsran Hasreti içime koyup da gider Rüzgar ve su uyur, ağaçlar sessiz Mahmur bir ışıkla güneş bakıyor Yapraklar sükutta ve kuşlar sessiz Akşam kızıllığı ufku yakıyor Derken güneş battı, batan bir hayat Sessizce bir ömür yol alır gider Yavaş yavaş adım, derken son saat Yılları ömürde sel alır gider İşte ağlıyorum, gözlerim ıslak Yıkık dökük kalbin tecellisi bu Hayat kaygan zemin, yollarım ıslak Çilenin, kederin tecellisi bu 24 / SEMA KARARSIZ Doğmak veya batmak, gönül kararsız Gözümden daima akıyor yaşlar Hicranla alüde bülbül kararsız Kalbimi derinden yakıyor yaşlar Kedere yataklık eden şu beynim Cirmini anlat da gönül işitsin Akrebin zehrini içen şu beynim Cürmünü anlat ta gönül işitsin Ruhumu sömüren karanlık dünya Kalbi törpüleyen esrarlı fikir Zaman katresiyle bir anlık dünya İçime sinmeye ısrarlı fikir Canavar tırnağı beynime batan Mukkades fikirin sancısı mıdır Acaba nedir ki gönülde yatan Üç beş günlük ömrün hancısı mıdır Doğmak veya batmak gönül kararsız Gözümden daima akıyor yaşlar Hicranla alude bülbül kararsız Kalbimi derinden yakıyor yaşlar SEMA / 25 AYRILIK Bıraktın bizleri muzdarip ettin Gözlerde yaş ile hıçkırık kaldı Bizleri burada bırakıp gittin Sensizce bir yaşam, ayrılık kaldı Kırmadın beni hiç geçmiş günlerde Renk kalmadı senden sonra güllerde Burukça bir kelam kaldı dillerde Geride hüzün, gam ayrılık kaldı Sen gittin gideli geçti seneler Acılı hüzünlü güçtü seneler Göçmen kuşlar gibi göçtü seneler Muzdarip bir adam, ayrılık kaldı. HASRET - I I Özleminle üzdün bizi Güllerimiz dalda kaldı Hasretinle kırdın bizi Gözlerimiz yolda kaldı. 26 / SEMA UNUTURSUN SEN Zaman çemberinde yuvarlanırken Taş ve diken batar, unutursun sen Ömür yola çıkmış geçip giderken Annen ölür, bakar, unutursun sen Gününü nakşeder çileli anlar Yıllar yanıp uçar, gider dumanlar Soruverir neydim ben bir zamanlar Ara sıra anar unutursun sen Kırlaşan bir saçla dökülen kaşlar Gün olur belirir gözünde yaşlar Vefakar bekçidir mezarda taşlar Unutmuyor sanar, unutursun sen. Riyakar davranış ve yalan sözler Vefayı özleyip ıslanan gözler Ateş gider, kalır kalbinde közler İçin için yanar unutursun sen Bir gün bahar gelir yeşerir dallar Geçit verir elbet, açılır yollar Onulmaz yaraya devadır yıllar Günler gelir geçer unutursun sen. SEMA / 27 MAZİ VE BEN Zamanı kavuran ateş damlası Maziyi gönlümden sildiremez ki Yılların dünyayla olan kavgası İçteki kederi dindiremez ki HATIRALARDA Üç dört damla yaştı o da kalmadı Acı bir tebessüm, kalınca darda Yıllar geçip gitti, unutulmadı Bir burukluk kaldı hatıralarda Duygular ruhumda tatlı ahenktir Bahtiyar iç dünya bir ömre denktir Son hediye dua ya da çelenktir Bir kırıklık kaldı hatıralarda HASRET Ruhları kararanlar, kalpleri nura hasret Hüzünden yorgun insan bıkmış kubura hasret Mutluluğu verecek elbette ki sabırdır Çileden bunalanlar yorgun, huzura hasret 28 / SEMA UZAKLAR Uzaklar bir neslin vampirimidir Bir kültür posası ve kirimidir Yoksa çanlar yeni tekbirimidir. Hançerleyen elden beklenen medet Benliği sıyrılmış kuru iskelet Uzaklar hasretle yoğrulan hamur Lavanta diyerek sürülen çamur Sen dökük harabe, öteler mamur Horlanan bir toplum, nasırlı eller Neler aldı gitti, senden yad eller Uzaklar ruhumu bana geri ver Bir simit, bir somun, eski semaver Beni tekrar kabul edersen eğer Ruhumu doğrayan yad elde hızar Son nefes, bir hasret, uzakta mezar. GERİDE NE KALDI Ufalanan yıllardan gerilerde ne kaldı Üç beş tane saç ile bir bembeyaz sakaldı SEMA / 29 ZULÜM Ömür elbet bir gün biter Sultanları, şahı kalmaz Garip bir gün der ki yeter Mazlumların ahı kalmaz Kırılmıştı kanat, kolum Tüketmişti seni zulüm Rabbim der ki yettim kulum Mazlumların ahı kalmaz YAKINDIR Güzel günler olacak Huzur, umut akında Sıkıntımız kalkacak Mutlu günler yakında Acıların dinecek Sana talih dönecek Güzel yarın gelecek Kutlu günler yakında Ne geçmişin, ne dünün Yarın bizim övünün Habercisi bugünün Mutlu günler yakında 30 / SEMA TOPRAK Toprağın bağrında uyuyan yıllar Bir tohumla çıkan, yeşeren duygu Kalbimden göklere uzanan yollar Vuslatı özleyiş, içimde kaygu Zamanda fokurtu, mekanda çığlık Eriyen yılların süzüntüsü bu Bu bir kavuşmadır, asla ayrılık Meçhul ufukların ürküntüsü bu Bağrına aldığı çileli anlar Kelimeler titrek gözüm ıslanır Şerha şerha kalbim, unutulanlar Hıçkıran yağmurla gönlüm ıslanır. YOKUŞ BİTTİ Sona erdi ağlamak Kabuslar koşup gitti Bir rüyadır yaşamak Her şeyler uçup gitti Biter mahzun oluşlar Şarkını söyler kuşlar Sona erer yokuşlar Sevinçle coşup gitti SEMA / 31 HÜZÜN 32 / SEMA BİR GÜN Yılların verdiği özleyiş için Umut mu hüsran mı, yoksa bir hüzün Zaman esrarını gizleyiş için Ne kadar çırpınsa çözülür bir gün SESSİZ ÇIĞLIK Kışın yorgunluğu ve bir bekleyiş Semaya hasretle çıkar çiçekler Böceklerin sabrı biter bekleyiş Tebessümle bize bakar çiçekler Fezayı soluyup içine alan Fırtınayla veren, bir sessiz çığlık Üç beş damla yaştır geriye kalan Benimle, semadan hisli hıçkırık Işıklar ülkesi, buğulu gözler Bulut arasından yollar geçiyor Bu yolda mevcuttur, gönülden izler Nakşolur alnıma, yıllar geçiyor. SEMA / 33 AĞLADIKLARIM Fikir helezonu, mantık girdabı Düşünce ufkuna dalıp ağlarım Ruhuma teneffüs, cami mihrabı Akşam kızıllığa bakıp ağlarım Yılanın zehiri, akrep kıskacı Fikire bürünüp bizi ısırdı Kalbimde sızıltı, hasret ve acı Şu anki gözyaşı, önceden sırdı Semayı titreten muhteşem çığlık Meteor kopartıp dünyaya indi Şimdi yeni şekli, hüzün hıçkırık Kalpteki sızlayan yaraya indi İÇİMDEKi DUYGULAR İçimdeki duygular eriyen kar gibidir Şu kanayan ruhumdan akan pınar gibidir. Gökten gelen hislerle pek bahtiyar gibidir Üzülme hiç üstüne gelse binlerce hüzün Mutlu anı gelecek atide gönlümüzün 34 / SEMA HATIRA Beni benden alıp yakan hatıra Mazinin gönlünden bir buse versen Hüzün çiçeğini takan hatıra Bana mutluluktan bir hisse versen Gözyaşları akan bir ırmak olsa Bunu katre katre göl alır gider Dökülen saçlarım bir yaprak olsa Maziyi gönlümden gül alır gider Gerilere bakış üç beş hatıra Buruk acı veren yollar uzanır Hiç sığar mı ömür üç beş satıra Çile ile dolu yıllar uzanır Fırtınalı hayat ve bir anafor Çalkalanan ömür, bense dalgayım Mukaddes bir fikir, içimdeyse kor Gözlerim ufukta ve ben yoldayım SIRASI GELDİ Çileler furyasına sükûn arası geldi Hayat iniş çıkışlı huzur sırası geldi SEMA / 35 SEMALARI TİTRETİR Yalnız iki hece şu titrek dilden Bir kelime düşün arşı titretir Geriye ne kaldı kırık gönülden Semaları, dağı, taşı titretir GETİR Getir deryalardan ister kum olsun Ateşten mürekkep bir zakkum olsun Bu dünyanın zehri ondan da beter Beni alıp yutan bir vakum olsun İçimi yakacak bir katre ver ki İsterse zehirden bir yudum olsun Gözümden akacak yaşlar akıt ki Kalbimi fetheden bir durum olsun Bana semalardan bir yer göster ki İsterse oradan bir bodrum olsun Getir ötelerden, bir şey getir ki Her an nur fışkıran bir ruhum olsun. 36 / SEMA ACI Keskin bir çığlıkla bölündü feza Rüzgar hesap sorar sessiz ağaçtan Yılların verdiği hüzün ve eza Daha ne istiyor, kırlaşan saçtan Küllenen yıllardan kalan kıvılcım Bu sönmüş yüreği yakmaya yetti Göğe vuslat ile hasret ve acım Şu naçiz bedeni yıkmaya yetti Ağlayan pınar mı, yoksa şu gözüm Bir anlık teneffüs, dinlenen yıllar Semaya bakmaya kalmadı yüzüm Ufak bir mutluluk dilenen yıllar MUKADDES HÜZÜN Denizlere baksam hep aynı çile Köpüren dalgalar bir kin mi taşır Yalancı tebessüm olsa da bile Ulvi yükü dünya bitkin mi taşır Mukaddes hüzünü dercetmek için Zaman mızrağını yüreğe sokmuş Ağlayan gözümü dindirmek için Kalbimi sanırdım, meğerse yokmuş SEMA / 37 MAYA Endişe dolar yüzün çatlar elin ayası Küçük sıkıntı, çile mutluluğun mayası DAVA Kader tutmuş yakamı bu ne biçim davadır Tevbe etmek çözümdür, gönüllere devadır Avukat hiç arama, hakim sana neylesin Kulu mahkum ettiren nefis ile hevadır ERİYİNCE Eriyen şu kalbim, süzüldü gözden Damla damla aktı, billura döndü Bir ışık hüzmesi gelince özden Bedenim inceldi ve nura döndü 38 / SEMA SİTEM Göreceksin hayrı, söylüyor kalbim O Cemil-i mutlak, şerri bekleme Siteme muhatap olamaz Rabbim Günahına bir de günah ekleme Hayırlı akıbet, çıkar sonunda Tereddüt etmeyin onun yolunda Sabır hiç bulunmaz heyhat kulunda Yanlış yola girip sakın tekleme TEVBE İLE Yanlış amel bitmelidir Sonra tevbe etmelidir Dermanını veren tek O Ona Rabbi yetmelidir. MUKKADES HÜZÜN Şen şakraklık değil mukaddes hüzün Gözünde yaş ile bir çile gerek Hüznün sınırımı bir vüs’at düşün Arşı tartabilen bir kile gerek SEMA / 39 DÜNYA İhya ettim ben seni Bana vurdun dünya sen Tercih ettin zengini Hesap sordun dünya sen Ruhumu ve canımı Bilgimi irfanımı Almıştın her anımı Boşa yordun dünya sen Dinlemedi ummanlar Heyhat gitti zamanlar Nimetlere konanlar Tekme vurdun dünya sen Çokça yürekler yaktın Dönüp alaylı baktın Dönmeyi de bıraktın Niye durdun dünya sen Yedin bizi doymadın Zalimlere kıymadın İyiliği koymadın Neyi kurdun dünya sen Sitem falan değildir Kimse kalan değildir Öte yalan değildir Boşa yordun dünya sen 40 / SEMA MEKTUP Kudretinle dünyada dağı taşı eğersin Kulum nasıl bilirse ben de öyleyim dersin Belaları defedip sen bizlere yardım et Rabbim bize terbiye, ruha fazilet versin İsmi azamın ile yetiş imdadımıza Deyyan isminle yetiş keder ve gamımıza Sana uzanan eli bırakmazsın darda hiç Seni affeder bildik bakma günahımıza Rabbimize sığındım eller kalktı havaya Gözlerimde ıslaklık başladı ağlamaya Seni Hannan tanıdım sen ruhları bilirsin İçimdeki duygular elbet gider Hüdaya İçin için eriyen gönülleri bilirsin Hazinen çokça geniş, Sen her şeyi verirsin Sana açtım kalbimi huzuruna ihsan et Kulun bir adım atsa sen on adım gelirsin Sana uzanan eli darda bırakmazsın hiç Uçurumda çukurda yarda bırakmazsın hiç Gönlünü açan kula elbet sahip çıkarsın Fırtınada tipide karda bırakmazsın hiç Gelip sana sığındık ey gökleri yücelten Kaskatı kalbimizi eritip de incelten Gönder Allah’ım gönder ihsan et bize deriz Belaları defedip dereceyi yükselten SEMA / 41 ÜZÜLMEK Gülme nedir biz unuttuk Olmadı ki üzüleyim Gözde yaşı hep kuruttuk Kalmadı ki üzüleyim Varlık yokluk hepsi hiçti Takdir bize hüzün biçti Çile dolu yıllar geçti Durmadı ki üzüleyim Tebessüm mü yoktu yüzde Kahkahayla sevinç sözde Kader hüzün çile bizde Almadı ki üzüleyim Ağlamak mı acep nedir Kudretiyle dağlar erir Sabredene ecri verir Vurmadı ki üzüleyim 42 / SEMA KADER Böyle takdir etti kader Bir gün senden gider keder Güzel günler gelir elbet Ruhu artık etme heder Bil ki ömür bir çiçektir Kul nedeni bilecektir Tevekkülle bekle bir gün Güzel günler gelecektir ALIN YAZIM Bir iniş ve bir çıkış var İşte buymuş alın yazım Çıkmak için az yokuş var Kışı gitti geldi yazım Sınav için bir yeri bu Çile desen tekdiri bu Mutlu gün mü takdiri bu Her hal budur alın yazım SEMA / 43 YORULDUK Açıldık denizlere Boğuştuk dalgalarla Hüzün nasıp bizlere Yorulduk kavgalarla Fırtınalar dinmedi Rahmet henüz inmedi Giden dostlar dönmedi Kaldık biz kargalarla HİSLER Neydi ki gözlerden bir damla gelen Bir garip duygu ki akşamla gelen İçimi kavuran bir gamla gelen Mahzun duygular ki ruhumu sardı İçim buruklaştı, benzim sarardı 44 / SEMA BELA Bela yağıp gelse sakın üzülme Gökkuşağı yağmur sonunda gelir Zorluklar önünde sakın üzülme Çiçekler ağacın dalında gelir Çileler hüzünler elbet bitecek Belalar terk edip bir gün gidecek Vakit geldiğinde yüzün gülecek Ecirler Rabbinin yolunda gelir ANGUAZ Rüzgarlardan bize hafif fısıltı Estiği yerlerden hicran getirir Pınarın akışı tatlı şırıltı Gözyaşları gibi hüsran getirir Karların üstünde kayak izleri Basılıp gidişin yıkıntısı bu Mazinin kalbimde ayak izleri Hayatın ruhumda sıkıntısı bu SEMA / 45 BU DA GEÇER Yakınların gider bir gün Herkes göçer söyle ve geç Gözyaşları döker her gün Bu da geçer söyle ve geç Saat bir gün küsüp dursa Musibetler seni sarsa Doğru, eğri her ne varsa Kaderdir de söyle ve geç Talih bir gün elbet döner Yürekteki ateş söner Deme geldi başa neler Bu da geçer söyle ve geç MUTLU GÜNLER Zaman akıp gitti sanki bir seldi Meltem gitti; gelen şiddetli yeldi Dalgalar sonunda erdi sükuna Şükür ki Rabbimiz, mutlu gün geldi 46 / SEMA YAŞLI GÖZLER Bu dünyada tek dost kalan Sensin artık yaşlı gözler Gerisi boş, hepsi yalan Gelsin artık yaşlı gözler Dendi hüzün nedir sence Gözden yaşlar iner önce Kalbe akar ince ince Dinsin artık yaşlı gözler Sevgi dolu kollar gelir Rab’den açık yollar gelir Elbet mutlu yıllar gelir Gülsün artık yaşlı gözler MUM GİBİ Bir mum bile erir geçer Işığını verir geçer Üzülme hiç hayat bu de Kötü günler gelir geçer SEMA / 47 ÖLÜM 48 / SEMA KİMLER GEÇTİ Mazi ki koynuna kimleri almış Büyük denilenler gelip de gitti Karun gibiler ki neleri kalmış Hepsi rüzgâr gibi esip de gitti Öteye gidenin elleri bomboş Kalpleri kıranın dilleri bomboş Sadece diken var, gülleri bomboş Bahtına kızarak küsüp de gitti MEHİL Bu dünyaya gelmişiz İyilikler etmeye Kaf dağını delmişiz Mazlumlara yetmeye Masum hakkın alacak Kuldan hesap soracak Bize sevap kalacak Mehil versin gitmeye SEMA / 49 GİDENLER Düşünce ufuğum geçmişe daldı Kalbimi öteye gidenler aldı Yıkılmış gönülden bana ne kaldı Ben miyim dünyada yaşayan kişi Mukaddes bir yükü taşıyan kişi Ölümle çözülen bu düğüm nedir Selviler içinde gördüğüm nedir Toprağın bağrına gömdüğüm nedir Ben miyim dünyada yaşayan kişi Mukaddes bir yükü taşıyan kişi Elbette ayrılıp giden gelecek Ruh ile iç içe beden gelecek Uçup ta gidenler gökten gelecek Ben miyim dünyada yaşayan kişi Mukaddes bir yük taşıyan kişi BİR ANMIŞ Hayat dedikleri meğer bir anmış Gün gelir bakarsın kapı kapanmış 50 / SEMA HAZIR ZAMAN Işıklar dünyayı esir alarak Güneşin dişlisi günü kıstırır Karanlıklar ayı esir alarak Mazi ile bu an dünü kıstırır Hayat nedir gözü açıp kapatmak Zaman bir çağlayan akıp ta gider Berzah da dolaşıp makberde yatmak Kusurlu günlere bakıp da gider SESSİZ Ağaçlar uykuda ve kuşlar sessiz Yollarda inişler, yokuşlar sessiz Yok mudur çalacak mahzun güfteyi Piyano kırılmış ve tuşlar sessiz Başım öne düşmüş kalbimse buruk Düşünce sukutta bakışlar sessiz Yolculuk mu var ki öteye doğru Evime giriş ve çıkışlar sessiz SEMA / 51 NE ZAMAN Ruhumu sömüren esrarkeş zaman Artık ayılmanın vakti geliyor Yolculuğu sorma bilemem ne an Her hal ayrılmanın vakti geliyor. HESAP Fikirler beyinde lif lif soyuldu Ruhlar ebed için yola koyuldu ECEL Kaldırsan ecelin üstünden sisi Bedenin ve ruhun şaşarak gider Buzdan daha kaygan hayat çizgisi Ömür ötesine kayarak gider 52 / SEMA ÇEVRİMDIŞI Çevrimdışı olursun kapanınca bu hayat Yeni oturum başlar, seninki kalır bayat ÖMÜR Ömürden eksilen bu sonbahardan Eriyen yıllarla olan buhardan Katreleşip geçen dakikalardan Ömür hanesinde atılan çizik Zaman koldan düşen kopuk bilezik Ömür uçup gitti kırılan yaydan Damla damla ışık gelince aydan Göklere asılı cam bir saraydan Dünyadan ebede çizilse bir hat Zaman mekan üstü göğe seyahat YENİDEN DOĞUŞ Herkese batış vardır ama yeni bir doğuş Bir haşir alemi ki yeniden bir halk oluş SEMA / 53 KÂR Ölene kârı yoktur ceketi ve hırkası Ölüye yadigardır sade kefen parçası KARAKIŞ Can çekişen yaprak ve bir yavru kuş Titreyen insanlar başlarsa önde İniş başlamıştı bitmişti yokuş Artık tek mutluluk ulvi şölende Bağrını açıp da bekler şehitler Toprakta değirmen bizi öğütür Gönlümün duvağı yeni ümitler Mukaddes şenliğe bizi de götür SON PERDE Kalemim kırılıp yere düşünce Açık olan defter yerde kapandı Köpük köpük hayal, kırık düşünce Hayat sahnesinde perde kapandı 54 / SEMA İBRET Her bir kentin dışında mutlaka ibret vardır Ya mezarlık, otogar hüzün ve hasret vardır SON NOKTA Yıllar geçip gitti işte son nokta Şimdi buradaysam yarın uzakta Zaman gözlüğüyle seyret maziyi Yolcu bir mola ver şu son durakta Ne makam ne şöhret ne şan debdebe Boş yere teselli aramak yokta Çok uzağa bir gün gittiğim zaman Geri dönüp baksam en uç ufukta Dünyanın bağrından kopup da gitmek Ne ilkiz ne de son bu yolculukta Beşerin ruhuna aydınlık veren Bir yeni doğuş ki en son solukta BİLMİYORLAR Bilmiyorlar ölümü sanıyorlar yok oluş Her çıkışa iniş var hayat kısa bir yokuş SEMA / 55 ALTMIŞ YIL Perişanca geçen ömür veya suni saltanat Gözü açıp kaparsın hepsi altmış yıl hayat YOLCULUK Hepimiz yolcusuyuz vardır yolumuz Alınsın ciddiye umurlar olsun Gidene el sallar, kalkar kolumuz Gitsin selametle uğurlar olsun YILLAR GEÇTİ Yaprağı sarartan soluk tenimdir Gökten yağıyorsa yaşlar benimdir Yolun ucundayım yorgun ve halsiz Terk edip de giden senelerimdir ÖMÜR Yaşanılan ömürler soğuk kuru ve nemsiz Geniş hayat önemli uzun hayat önemsiz 56 / SEMA YOLCU Ömürden son damla kaseden taşar Ruh bu katre ile semayı aşar Mekanlar ötesi bir yerde yaşar Arş-ı ala bize en son bir hudut Gökleri deviren mualla umut Ana rahmi sana birinci durak Ve sonra yeryüzü cezbedar uğrak Gökler ötesine götüren Burak Kabir ötesinden görünen ufuk Rahimden ebede başlar yolculuk TUL-İ EMEL Ölüm içe sinmedi boşa yazdı satırlar Hatırlayın ölümü ibret dolu asırlar HERKESE Herkese önce kundak Sonrada tahta kapak Hayat zıpzıp oyunu Aldatıcı oyuncak SEMA / 57 HATIRALAR Kırılan bir kalp ki kalmış bir yanda Hatıralar gözüme geldi bir anda Geri dönüp baktım ömrüm viranda Geldi mi bilemem ömrün son demi Geri verin bana senelerimi Ömrümde neler var bu son yarımda Ufalandı zaman avuçlarımda Akan bir hayattı gözyaşlarımda Sanki meçhullere giden bir gemi Geri verin bana senelerimi UMMANA Birkaç küflü çiviyle bağlanmışım zamana Kopacaksan çabuk kop gideceğim ummana ELBETTE Gafletli yıllar mı bil ki şüphesiz Bir gün olur elbet hayat bitecek Doktoru önlüksüz hakim cübbesiz Serveti bırakıp tabut gidecek 58 / SEMA HAYAT Gözlerde yaşlarla bitecek hayat Omuzlar üstünde gidecek hayat Derken bir hıçkırık ve Kuran sesi Kapkara çukura inecek hayat Bir gün gelecek ki hesap saati Boşuna harcadın diyecek hayat Nedir bu gösteriş şan ve debdebe Bembeyaz bir kefen giyecek hayat Bir iniş bir çıkış zikzaklı yollar Kederi, çileyi verecek hayat İşte iki hece mesele bunda Dünyayı kenara itecek hayat İÇİMDEKİ MEVSİM Saçımda kaybolur rüzgarın sesi Gözlerimden iner yağmur tanesi Hayat takviminde kışın hanesi Saçımı kırlatan mevsimin karı Artık bitiverdi ömrün baharı SEMA / 59 TOPRAĞIN ÖPÜCÜĞÜ Nerdesiniz şimdi eski simalar Hayalini dahi gökler mi aldı Derine gömülen o dost semalar Sizleri de ulvi bir yer mi aldı Herkese mukadder gelince saat Ölümle emilip fışkıran hayat Yeni baharları bekler tabiat Masum geceleri seher mi aldı Yaşlılık bedene olduğunda yük Islanan yanaklar boyunlar bükük Topraktan yüzüme gelen öpücük Kucaklamak için makber mi aldı YALANCI DÜNYA Misafir gelmişiz dünya bir hancı Yerlisi değiliz bizler yabancı Kalırsın sürekli daim burada Diyip de aldatan dünya yalancı 60 / SEMA GİTME DEDİM Ömür uçup gitti bir an içinde Gözlerim kapandı hüsran içinde Kanayan bir ruh ki hicran içinde Gitme dedim heyhat gitti seneler Göz açıp kapadım bitti seneler İnmedi göklerde kaldı ellerim Bir şeyler söyledi titrek dillerim Göz yaşlar içinde soldu güllerim Gitme dedim heyhat gitti seneler Göz açıp kapadım bitti seneler İNİŞ Ufuktaki güneş solgun bakışlı Artık bu yokuşun inişi geldi Gözlerim mıhlanmış yorgun bakışlı Demek ki bu kışın bitişi geldi NASİP Nasipliye bol hatim gözyaşı nasip olur Nasipsize kabrinde tek taşı nasip olur SEMA / 61 KARA TOPRAK GİBİDİR Üstte bir salkım yıldız Hilal tabak gibidir. Gidince kalır yalnız Yeni şafak gibidir Ağaçlara renk veren Bahara ahenk veren Doğaya mihenk veren Yeşil yaprak gibidir Semaları özleyen Denizleri besleyen Tabiatı süsleyen Ruhum berrak gibidir Ötesi boş ve yalan Dünyada tek dost kalan Bir gün bağrına alan Kara toprak gibidir MİRASTAN SONRA Çok kişi Kuran okur, zengin dede ölünce Fatihayı bulamaz, noter miras bölünce 62 / SEMA BİR ANLIK Alaca karanlık vakit çok erken Maziyi düşünüp yandım bir anlık Gençliğim başını alıp giderken Seneler sizleri andım bir anlık Yoksa hayatıma geliyor mu kış Buğu buğu gözler hisli bir bakış Seneler alnıma yapıyor nakış Kendimi misafir sandım bir anlık Mal denen mülk denen hepsi boş imiş Ömürde son durak demek kış imiş Geriye kalan şey gözde yaş imiş Dünyanın süsüne kandım bir anlık YOLCULUK Hayat uzun değildir gidersin ağır ağır Bir gün sona gelirsin,istersen ağla, bağır SEMA / 63 PEYGAMBERİMİZ 64 / SEMA ULVİ İNCİ Gökten indirilen o ulvi inci Dünyaya teşrifi mukaddes andır Yokluktan kurtaran varlık sevinci Tecelli et her an, bizi nurlandır BİR NEBİSİN SEN Gönüller ilacı bir nebisin sen Evrenin halkının sebebisin, sen EYNEBİ Tılsımı aradım ruh, kalp ve dilde Huşuyu ruhumda bu halde buldum Ruhani atmosfer vardı kandilde Huzuru nebiye vusulde buldum Kalbimde sultansın başımda tacım Senle mümkün olur Rabbe miracım Şefaatin için sana muhtacım Umudu sadece resulde buldum SEMA / 65 BÜYÜK CİHANGİR Gönül kapım açıktır, buyur sen her zaman gir Kainatın fatihi Sen ki büyük cihangir EY NEBİ Sensin yüce rehber kutup yıldızım Gönül seni her an yanında ister Eğer sen yok isen her an yalnızım Semada ve yerde doğruyu göster RESUL Ay gibidir o yüzün, gökyüzünü doldurur Gülmediği o günde bet benzini soldurur KABUL EYLE Kaside-i bürdem yok Gaybe açık perdem yok Kabul eyle bu şekil Seni bilen erdem yok Belki kabul etmezsin Seni anan her dem yok 66 / SEMA MEVLİD KANDİLİNDE Çok çok uzaklarda olsam dahi gel Semalar arada olmasın engel Bulutu rapteden hayali çengel Artık kopuver de ayrılık bitsin Ruhumdan ruhuna gayrılık bitsin Gökleri indirip çıkıp da baksan Güneşi o ulvi nur ile yaksan Eriyip semanın bağrına aksan Nuruyla yoğrulan yıldızdan hamur Ona vuslat için yağıyor yağmur Kandilden bir sünger gibi nur emsem Yücelip semaya değerse ensem Yanıp da tutuşan eğer ki bensem Süzülüver ey ruh gökte imbikten Bana benden uzak ayrı benlikten Anlından fışkıran nurdan bir köpük Aleme çok ağır sırtında bir yük Bir mana denizi semadan büyük O kutsi nur ile dolunca içim Dört boyuttan uzak farklı bir biçim SEMA / 67 KANDİLDE Alemi yaratmış senin içindir Dünyanın varlığın nedeni sensin Parlamışsa gökler tenin içindir Ümmete şefaat edeni sensin Bırakmazsın bizi ne dün ne yarın Salat ü selamla yanına varın Hayalen de olsa sarılıp sarın Ümmetin önünde gideni sensin SEN Yıldızlar avucunda ufacık bir noktadır Eğer ki sensiz ise sema karanlıktadır CEYLANSIN Teşrifinle nur ansın İçimizde bir cansın Dilhun ettin içimi Nazenin bir ceylansın Gözlerimde bir yaş ol Ateşinle kalp yansın Eritip de buhar et Gören beni yok sansın 68 / SEMA HER ANDA Günümüzü dolduran daim kutlu anda kal Kalbimizde, beyinde derinlerde canda kal Zerre zerre içime, girerek de nurlandır Bütün kılcal damarda yüreklerde kanda kal GEL Gel benim gönlüme semalar ile Yıldız sana fener aysa mum olsun Öteden müjdeli imalar ile O kadar yücel ki gök bodrum olsun ÇÖLDEKİ İNCİ Çöllerden fışkıran bir incisin sen Perişan toplumun sevincisin sen Nebiler içinde birincisin sen İnsanlık bunalıp kalınca darda Müjdelerle geldin fırtınalarda ŞEFAAT Ben sana şefaat etmem der misin Hiç seni seveni terk eder misin SEMA / 69 GELMEDİN Semalara ismini Ekledim de gelmedin Merak ettim cismini Bekledim de gelmedin Dendi rüyada olur Nuru ziyada olur Edep hayada olur Bekledim de gelmedin Merak ettim nerdesin Bildim yüce yerdesin Tüm şerlere perdesin Bekledim de gelmedin ÜMMETE DAHİL ET Penceren önüne geliriz bir gün Mahrum etme bizi ulvi yapından Yeter ki kabul et dururuz her gün Mahzun etme bizi kovma kapından Seni idrak etmek ne kadar da zor Gözüm yaşla dolu içimde bir kor Hiç olmazsa bir gün halimi bir sor Ümmete dahil et silme tapundan 70 / SEMA YÜCELER YÜCESİ Yüceler yücesi, ey sevgili dost Gözü tok, gönlü tok, mübarek kişi Bakışı şefkatli tatlı dili dost Şefaat edecek tek gerek kişi İçteki imanı yukarı sızdır Kalpteki sevgiyi dışarı sızdır Yaşayan bu toplum pusulasızdır Tüm çileye göğüs gerecek kişi İnsanlar muhalif şaşkın bakıyor Nefretler yücelmiş, taşkın bakıyor Semadan,o sevgin, aşkın bakıyor Bizimle öteye gelecek kişi Bak işte insanlar sevgiden yoksun Özledim nerdesin, burada yoksun Layık değiliz ki bizlere çoksun Bizimle beraber gülecek kişi Şu toplum iyi şey dilemiyor ki Belki de hakkıyla bilemiyorki Gülmeyi unutmuş, gülemiyor ki Her türlü iyilik edecek kişi Bak işte şu toplum düzgün konuşmaz Yüceler küskün ki, üzgün konuşmaz Gözleri yaşlarla süzgün konuşmaz Bizlere çok şeyler diyecek kişi SEMA / 71 HİÇ OLMAZSA Gönlümden doğarak esen rüzgarlar Girdabıyla yutan fanusa sorsan Şu hissiz kalbime küsen rüzgarlar Gittiğin yerleri kamusa sorsan Göklerin sardığı ulvi bir kafes Kaldırsan perdeyi Nebiye gitsem Rüzgarlar ruhumdan alsan bir nefes Hiç olmazsa ruhen Kabe’ye gitsem Semayı çatlatıp yükselen bir nur Nidası fezayı yararak gider Uğrunda gözlerden dökülen billur Arşın ötesini aşarak gider Umman gibi bir ruh ve kalkan kollar Uğrunda dökülen kanlar göl olur Kıskaç yapan bulut, birleşen yollar Benliğim onunla erir kaybolur Hüzme hüzme ışık bölünen bir ay Gönlümün yükselip vardığı tepe Bakınca büyük ders verir dolunay Donuklaşmış bir kalp ,mantık kör ebe Renk renk duygularım ve tatlı hissim İşte sen işte sen kalbimde düğüm Ağlayan gözlerim ve titreyerek sesim Yeter artık yeter çözül kör düğüm 72 / SEMA SEMA SEMA / 73 SEMA Göklerin bağrına saklı bulutlar Hiç olmazsa bir gün beni de alsan Semaya sokmayan çelik hudutlar Bir anlık olsa da öteye salsan Gözlerim semada kalbimse buruk Fezayı bu kadar gözleyiş neden Göğü dünya ile mezceden ufuk Semayı bu denli özleyiş neden Çünkü feza müşfik, sakin ve sessiz Göklerde düşmanlık ve nefret yoktur Tıpkı benim gibi yalnız kimsesiz Semanın kalbinde husumet yoktur Göklerin bağrına saklı bulutlar Hiç olmazsa bir gün beni de alsan Semaya sokmayan çelik hudutlar Bir anlık olsa da öteye salsan GÖKTEKİ AHENK Esrarengiz bir el alıyor zapta Yıldızlar raks eder ulvi girdapta Düşünmeyen kafa her an azapta Fikirler beyinde bir cenk içinde Bak göklere nasıl ahenk içinde 74 / SEMA GÖĞÜN ÖFKESİ Buram buram terler semanın yüzü Bir derdi mi var ki yaşlar döküyor Mümin göğün dostu, yerin öksüzü Sanki şimşek ile gökler çöküyor Uğuldayan rüzgar, uçuşan yaprak Derin, içli bakış, gözler kısılmış Bulutlar fezayı sarmış kıskıvrak Hayali iplerle göğe asılmış Tepeler yerlerin taşan öfkesi İsyan ile çıkmış, semaya dağlar Sırılsıklam olan hayal ülkesi Yalnız kalbim değil göklerde ağlar SEMAYA Kıvrım kıvrım dönen duman içinde Semaya yükselen bir gönül yanar Bir türlü sönmüyor umman içinde Arşı görebilse her gönül yanar SEMANIN GÖZLERİ Masmavi semanın güzel gözleri Güneş ve yıldızla baksan bizlere Ötelerin ebet, ezel gözleri Kara deliklerle baksan bizlere SEMA / 75 NEDİR Nedir gökler nedir, ıssız bir mekan Mukaddes bir alem, süslü camekan DOSTLUK Olmalı semayla dostane durum Arada mesafe sanki uçurum Göklerden gönlüme mesaj getirir Bize bir rahmetsin güzel yağmurum ZORLIYAN ŞEY Ne boyut ne mekan ne de zamandır Gökleri çatlatan ancak imandır SEMALARA BAK Aç gözünü düşün, bakan kardadır. Gerçek hikmet ise sanatkardadır. 76 / SEMA FEZA Fezanın kalbine hasret ile ben Arşın ötesine takılan gönlüm Gökten uzak hayat, gurbet ile ben Kaskatı dünyayla sıkılan gönlüm Semadan bir anlık açılsa kucak Bulutlar üst üste gelip yükselsem Yıldızların bağrı müşfik ve sıcak Atmosferi bir gün delip yükselsem Fezanın kalbine hasret ile ben Arşın ötesine takılan gönlüm Gökten uzak hayat, gurbet ile ben Kaskatı dünyayla sıkılan gönlüm. SIRDAŞ Sizsiniz bana dost vefakar gökler Gönül bu alemde daha ne bekler Perdeyi arala nazlı gerçekler Ya peşinen ya da birkaç fasılda Öte alemlerden bir şey fısılda SEMA / 77 YILDIZLARLA DOSTLUK Dostluğun bir lütuf, biraz gülümse Işık aramızda hayali iptir. Gözüm yaşlar ile dolu güğümse Kesretler içinde ruhum gariptir. Yılların çilesi saçımda akla Manayı hele gel kalbimde yokla Ayrılıp gidince bir gün şafakla Her şey uzak ama Rabbim kariptir. GÜNEŞLE HASBİHAL Çok yorulmuş yıldızlar, nöbeti alsın diye Sabah erkence kalkıp güneşi uyandırdık Jest için aydınlığı etti bize hediye Gitmem diyen hilali biz zor bela kandırdık Pembeleşti ufuklar adeta bir nur doğdu Aydınlandı gökyüzü ruhlarda sürur doğdu Tek kalınca semada, Güneşte gurur doğdu Sonun gurub diyerek güneşi utandırdık. 78 / SEMA HAKTAN GELİR Kara değil aktandır Ne gelirse Haktandır En doğruyu o bilir Her yaptığı paktandır DOSTLUK Olmalı semayla dostane durum Arada mesafe sanki uçurum Göklerden gönlüme mesaj getirir Bize bir rahmetsin güzel yağmurum EVRENİN MAYASI Gönüller sevinç dolsun terk edin hüznü yası Bu alemde muhabbet evrenin tek mayası GÜNEŞ DOĞUYOR Ruhumda parlayan mukaddes ansın Gönder ışığını bir gönül yansın Açın pencereyi alem uyansın Diriliş, uyanış hepsi bir anda Bir ümit doğacak bugün mekanda SEMA / 79 YER VE GÖGÜN SAHİBİ İhsan eder zulmetmez Mutlak bir ün sahibi Uzun süre bekletmez Yer ve göğün sahibi Sabır bizi yakıyor Gökten sevgi akıyor Merhametle bakıyor Yer ve göğün sahibi GÜNEŞ SİSTEMİ Eline alıyor dünya ve ayı Sonra güneş çeker gökte bir yayı Mevleviler gibi dönüp durunca Hemen bir aşk süsler ulvi semayı SEMANIN ÖFKESİ Semada o kadar taşmış ki kinler Ufukta gökyüzü suda serinler ÇARE GÖKLERDE Hep kahır ve hep hüzün Kış ilkbahar yaz güzün Çare yine göklerde Yaşla dolsa hep gözün 80 / SEMA SELAM Dipsiz sayıların en derin ucu Varlık ötesinden yokluğa selam Kaçışan yıldızlar nereye yolcu Kainat ötesi boşluğa selam Maddiyat elini yakamızdan çek Öte alemlerde güller ve çiçek Sıkıntı artık yok, talih gülecek Güzellik, mutluluk hoşluğa selam YAĞMUR Niye mahzun gökler, kalbi mi kırık Elinden alırsan güneşi gökten Önce bir şimşekle gelir hırçınlık Semada gözyaşı, ağlar yürekten Ufak bir çisilti, titreyen bir dil Gaipten bir ses der, gözyaşını sil Gökkuşağı denen rengarenk mendil Yeryüzünü göğe bağlar yürekten Yerde çirkinliği örten sisidir Bulut kara matem elbisesidir Ruhuna tercüman ırmak sesidir Yağmura kavuşup çağlar yürekten SEMA / 81 TEVEKKÜL 82 / SEMA TEVEKKÜL Zerren ateş olup yanıp kalsa kül Beyninde bir vakum etse teşekkül Sonra seni yutsa: Yine tevekkül Fırtınalı deniz, sağlam bir gemi Ve elinden tutan, gökler alemi Balçık balçık fikir; batıran hüzün Karanlığı gelse sabık gündüzün Önünde karlı kış, gelse de güzün Sonra dönüp sorsan, nereye kadar Yeni ümitlere gebe ilkbahar. Tevekkülden sonra düşünme derin Üzülme kalmazsa gözünde ferin Yolların ucunda bekler zaferin Çıkış vardır iste daima Haktan Geniş alemlere dar bir sokaktan Ye’se düşüp deme kurtuluş nerde Gökte bir tılsım var, devadır derde Onu her an düşün, kalma kederde Deme ümitsizim, ne gelir elden Bir gün çıkılacak elbet tünelden YARADAN KORUR Baba atar havaya, bundan çocuk korkmaz ki Rahim yapsa ürperir tevekkül öyle az ki SEMA / 83 TEDBİR Tevekkülle yola çık sevgi koyup kalbine Eksik yapıp tedbiri, kusur bulma Rabbine İSYAN Tevekkül ve niyazla dolu olsun her anın Bedenine ruhuna zarar verir isyanın TEVEKÜL -II Tevekkül etmez isen beden sana bir yüktür Ne zaman daraldıysan söyle Allah büyüktür TEVEKKÜL-III İnanırız Allaha, güvenmeyiz Ona hiç Nasibimiz bulunmaz tevekkülden yana hiç HAYIR VE ŞER Hayır ve şer nerede bilemezsin sen onu Tevekkülle beklersen görürsün hayır sonu 84 / SEMA TEVHİT SEMA / 85 SENİN Sahip sensin, biz misafir Meyve senin dal da senin Şerrin inci, hayrın safir Mülk de senin mal da senin Senin için olur cenkler Kalbe binen yük ve denkler Senle gelir ruha renkler Ak da senin al da senin Sen istersen her şey olur Olmaz işler sonuç bulur Kimi kışta titrer durur Hırka senin şal da senin Kimimiz genç kimi yaşlı Kalbi kırık gözü yaşlı Geldik bizler eğik başlı Git de senin kal da senin Selamette emre uyan Gizli her şey sana ayan Kaldık bizler yolda yayan At da senin nal da senin Verdin bize akıl, fikir Heyhat ruhta, kalplerde kir Sen zenginsin bizler fakir Mülk de senin mal da senin 86 / SEMA Sana yazdım aman için En kısacık zaman için Hakikatli iman için Mektup senin pul da senin İsteyene at verirsin Kimilere kat verirsin Gönlümüze tat verirsin Petek senin bal da senin Ne diyeyim mal senindir Rabbim diyen dil senindir Yarattığın kul senindir Yok da senin al da senin Kalp kapalı kırmak için Mazlumları sormak için Çaba verdik varmak için Köprü senin yol da senin Kalpte duran bir incidir Mahzunların sevincidir Kul kapında dilencidir Git de senin kal de senin Izdırapla yüzün dolu Kalbi kırık hüzün dolu Kış, ilkbahar güzün, dolu Gözü yaşlı kulda senin NEREYE Koşuşan şu kainat,bilmem maveraya mı Yoklukların bittiği meçhul bir fezaya mı İZAFİYET Kıvrıla kıvrıla dönen bir dünya Mekanın kalbine bağlanmış zaman Can çekişen güneş ölen bir dünya Nefes alıp vermek bir anmış zaman Kaçışan yıldızlar büyük bir inat Birbirini itip koğan dünyalar Ana rahmi sanki o ilk kainat Büyük bir kudretle doğan dünyalar Gökler büyüleyen bir renk içinde Şu kaçışan yıldız kızıl ışıklar Fezadaki nizam ahenk içinde Genişleyen alem neyi açıklar. GAZAB-I İLAHİ Dünya hikmet dünyası, kudret bazen tecelli Gazap geldiği anda, olacaklar çok belli SEMA / 87 FİZİK KANUNU Kanun fail olamaz nizamın ifadesi Nizam fail değil ki fail fizik ötesi KÖR DÜĞÜM Okyanusta bir damla kainatta gördüğüm Çözülür mü bilmem ki göklerdeki kör düğüm İMAN Kalpleri incelip Rabbe ağlarsa Bilesin bu vakit mukaddes andır Bir ip ki ruhunu göğe bağlarsa İşte bu gördüğün bilki imandır Kalbini kavuran ulvi közlerin Ağlamaklı hazin titrek sözlerin Secdeli alınla kıvrık dizlerin Her şeyler bir yana ilki imandır. TENEZZÜL Önünde secde etmek hayır asla bir züldür Huzuruna kabulse büyük bir tenezzüldür 88 / SEMA HİDAYET Hidayet veren sensin Kullar ancak davetçi Hak sahibi olan sensin Bizler ise emanetçi Güzellikler hep zahiri Bu dünyanın var ahiri Bizler tanrı misafiri Bu dünyada ziyaretçi İMAN İman boğazdan geçip, kalbine inmez ise Pişirilip yürekte, beynine dönmez ise Sonra yangın olacak, ruhunda alev alev Mümin sanma kendini, içinde sönmez ise SADECE KALBİM VAR Sana ancak dua gelir elimden Bir şey çıkmıyor ki kısır dilimden İstiyorsan hemen ama kalbimden Kapını kapama başka yok diye Tek bir kalbim vardır sana hediye SEMA / 89 Fikir suretinde heva ve heves Esir olan bir ruh cesetse kafes Kapısı açılır ta ki son nefes Sonra uçup giden insan gibidir. BİG BANG Gök yüzü ince bir nakış içinde Yıldız çeşmeleri akış içinde Sema ile dünya bakış içinde Tebessümle bakan saman yoludur Bize kucak açan en dış koludur Çalındı fezaya kudret mayası Sonra çöküverdi göğün terası Delindi semanın yıldız kovası Kaçışan yıldızlar taktı bir kanat Tecelli etmişti ulvi hakikat. YİNE ACZ Beşer çok şeyi buldu: radar, füze, uçak top Füzeyi bulanları, mağlup ediyor mikrop 90 / SEMA HAYAL ÜLKESİ Hayal ülkesinin uçsuz köşesi Semalar üstümde yorgan gibidir Fezanın kırılan bir menteşesi İkiye bölünmüş zaman gibidir Arzu mecrasında bitmeyen ufuk İç içe mezcolan varlık ve yokluk Bu dünya ilk konak sonra sonsuzluk Geçilip gidilen bir han gibidir Göklerde aradım meçhul adresi Alemleri tenvir eden o sesi Nerdesin nerdesin ışık ülkesi Orası boyutsuz mekan gibidir. Zaman mı ah, zaman, bilinmez mefhum Bu diyar gülistan öte uçurum Sen anla sen anla ey sefil ruhum Gönüller kor olmuş duman gibidir Semayla çevrilmiş şefkat kafesi İçteki sevgiyle sarar herkesi Bana ancak mezar gökler ötesi Gönüller orada umman gibidir. Yıldızları yutan bir dipsiz kuyu Mahşerlere kadar süren uykuyu Dört boyutlu hayal ne de beş duyu Eğer gönüldense iman gibidir Güneşle çevrili bir nur kalesi Kiminde rengarenk ışık halesi Saniyeye bedel yüz bin senesi Sanki sukut eden zaman gibidir SEMA / 91 GÜNEŞ SİSTEMİ Zaman ufukları kıvrılan uzay Mevleviler gibi raks eden bir ay Güneşin önünde çizdiğimiz yay Tıpkı zühal gibi pembemsi bir renk Göğü çevreleyen sihirli çelenk İç içe bir denge hayali bir-- ip Fail sandıkları kanun ve tertip Tavansız kainat derinleşen dip Başı öne eğip düşünsen uzun Çözülemez sırrı meçhul sonsuzun Helezon helezon dönen dünyamız Can çekişen güneş sönen dünyamız Süpernova ile ölen dünyamız Kaçışan yıldızı dizginler çekim Alemi esrarı yöneten de kim. HAKKI VERİR Onu Cemil tanıdım temize pakkı verir Onu Adil tanıdım haklıya hakkı verir Adaletin terazi, merhametin yücedir Gider isen yoluna doğruya hakkı verir 92 / SEMA KULLUK Sırtında semaya emsal olan yük Omzunda manevi alemler taşır Söyleyin var mıdır Allahtan büyük Rabbine hicaptan elemler taşır. SEMADA VE ARZDA HERŞEY ONU TESBİH EDER (AYET) Sanmayın ki cemadat birer camit nesnedir Tesbihiyle kainat mükemmel bir bestedir KADİR GECESİ-2 Kımıldayan dudaklar titreyen mahzun diller Zamana durak olmuş o mukaddes kandiller DÜN’AYA NİYE GELDİM Kulluğu bilmez sorar dünyaya niye geldim İdrak ettim yükümü işte secdeye geldim SEMA / 93 SENDEN GELSİN Gelirse senden gelsin, dikense güldür Allahım Varsın yaksın ateşin, kalbim küldür Allahım Günahlara kefaret, dereceye terfidir Eğer senden geldiyse, o sünbüldür Allahım MÜMİN İlk önce tahkiki iman gerektir Kalbinde ateş ve duman gerektir Ruhunu öyle bir şekilde aç ki Ona sığabilen umman gerektir NASIL BİLİRSEN ÖYLEDİR Nasıl bilsen o öyledir Gerçek onu bilmeyledir Saadeti istiyorsan Doğru yola gelmeyledir ÇEKİRDEK FİZİĞİ Çekirdeğin içinde bitmeyen meçhul ufuk Atomlarda boğulan dibi delik sonsuzluk 94 / SEMA KADİR GECESİ Gökten misafir var açıl perdeler Açıldığı anda sema sendeler Nice gönül şu an bilmem nerdeler Sanki bir mesaj var hisli mehtaptan Bizde nasip alsak nurlu girdaptan Islanan bakışlar semayı deler Arşa bir pencere şu an secdeler Kimine açılır gökte perdeler Bir yudum ermişin içtiği kaptan Biz de nasip alsak nurlu girdaptan Yoruldu hayalim gaipte siste Bulamadım onu, ruhum yeiste Semalardan arşa dönen kaviste Bize bir yol göster nurlu gölgeler Açıl artık açıl meçhul perdeler EZAN Semalar irkilir sanki bir anda Bir tılsım yükselir göğe ezanda Saygı bulamazsın donuk iz’anda Yanık gönüllerde nidan inlesin Haykır davetini alem dinlesin SEMA / 95 MECHUL PERDE Gökleri kavuran içimdeki his Güneşteki ateş, benden mi akis Göklerdeki meçhul, perdeyi açsam Semanın sırrını örtüyor bir sis TERAVİH Dopdolu bir mideyle Olmaz namaz huşusu Rekatlar saniyeyle Sanki sürat koşusu KADİR-İ MUTLAK Anlatır atom seni işte nötrino, iyon Emcekare atomda, sende gerçek fonksiyon KARADELİK-II Bir mekan düşün ki zaman donuyor Orada yepyeni alem doğuyor 96 / SEMA MİNARELER Semada bir gedik, delinen perde Oradan öteye gidilen yerde Ezanla kavuşur, ruhlar öteye Gökleri gösteren minarelerde KARA DELİK Işıkla semada açılan gedik Eğrilen uzayın kamburu çıktı Göğü yiyip yutan bir kara delik Meçhuller ötesi yere açıktı MÜNAFIK Dili İslamdır ama kalbi, gönlü münafık İç dünyanın müslüman olmasıdır muvafık İSTİSNA Her şey eskir ve pörsür Kuran’sa taze kalır Her fikirden geriye yalnız cenaze kalır SEMA / 97 EBEDİ İSTİKBAL Bil ebedi gelecek gökteki ulvi sırda Yıldızlarla süslenmiş o mualla kasırda HÜCRE Ne kadar da büyüktür şu hücreyi yaradan Değil embriyo, fetus ancak büyük Yaradan KARADELİK-III Işık hızlarının tükendiği yer Varlığın, yutulup ve yendiği yer NEREDE Başın öne düşmüş kaşlarsa çatık Onu ara ve bul hakikat nerde Mekan çöküvermiş zamansa yatık Semaların arşa dediği yerde 98 / SEMA BİLEMİYORUM Hayat mı cinnet mi bilemiyorum Hakikate gözler niye kapalı Yalancı cennet mi bilemiyorum Rahmetine gözler niye kapalı Eneler zirvede şahsiyet küçük Ruh ve kalbi cüce, gururca büyük Beyinler akrepli kalpleri sülük Haşmetine gözler niye kapalı TECELLİ Telleri kopuk keman, kırılmış mahzun yayım Gönder bana ışığı tecelliye aynayım HER YERİMDE Ön, arka, iki yanda Damardan akan kanda İnancını taşıdım Kalp denen kırık handa SEMA / 99 ŞEFKATİ YÜCE Kırdım bugün Rabbimi An dedin seni andık Nefis denen kelbimi Haşa sensiz bir anlık Tekrar vermek isterim Gel kalbimin içine Verdim, aldım kalbimi Bana verme karanlık Bildim şefkati yüce Üzme artık bu kulu Ruhum onsuzsa gece Göğe giden o yolu Gücenmez O bilirim Kapatıp da ağlatma O en Ali, biz cüce İki gözüm yaş dolu Bana nuru geri ver Bir yangın var içimde Buket buket deriver Mekan öte biçimde Mekanlar ötesinden Senden medet isterim Onu gönle seriver Sevdiğini seçimde Gel dedin geldim işte Bak artık kalbim kırık Her türlü hayır işte Yoksa gelir hıçkırık İsmin ile tecelli Gök ötesi sevgini Gel yeter ister düşte Geriver bana artık 100 / SEMA
Benzer belgeler
Adanaahir2015 (747 İndirmeler)
AD.YILMAZ
AD.YILMAZ
AD.YILMAZ
AD.YILMAZ
AD.YILMAZ
M.DAŞ
İM.YILMAZ
İM.YILMAZ
M.GÖKÇE
E.ÇETİNKURT
E.ÇETİNKURT
M.GÖKÇE
İM.YILMAZ
M.KILIÇSEREN
M.KILIÇSEREN
MEH.ARSLAN
MEH.ARSLAN
M.GÜNEŞ
Ü.ARSLAN
Ü.ARSL...