İçindekiler
Transkript
İçindekiler
AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI İçindekiler TÜRKİYE GÜNDEMİ............................................................................................................................ 2 CHP 15 ilde seçimi şimdiden kaybetti ................................................................................................. 2 3.5 ayda 76 bin kişinin ifadesi karakola gitmeden alındı ..................................................................... 2 Yargıtay, nafakada son sözünü söyledi! .............................................................................................. 3 Savcı katile idam isteyeceğini açıkladı ................................................................................................. 3 O savcılar yargılanacak ........................................................................................................................ 4 Kendi toprakları içinde IŞİD'e kaçan vatandaşlarına sahip çıkamayan İngiltere, çareyi Türkiye'ye polis göndermekte arıyor. ................................................................................................................... 4 Demirtaş Bingöl Üniversitesi rektörünü tehdit etti ............................................................................. 5 KÖŞE YAZILARI ..................................................................................................................................... 5 Amerika demokrasinin düşmanıdır ..................................................................................................... 5 İMRALI İLE KANDİL FARKI..................................................................................................................... 6 #Yargılanacaksınız................................................................................................................................ 7 AFRİKA GÜNDEMİ ............................................................................................................................ 11 Başkan Yardımcısı karantinada .......................................................................................................... 11 Güney Afrika’nın güvenlik zafiyeti ..................................................................................................... 11 Libya görüşmeleri Fas'ta yapılacak .................................................................................................... 11 Boko Haram iki 'casus'un başını kesti ................................................................................................ 12 AMERİKA – İNGİLTERE GÜNDEMİ................................................................................................ 12 İsrail, İran’ı Vursa ABD’de İsrail’i Vuracaktı ....................................................................................... 13 Tarihi Anlaşmazlıkta Taraf Tutmaktan Kaçının .................................................................................. 13 Netanyahu'dan Obama'ya Rağmen ABD Ziyareti .............................................................................. 13 Irak'ta IŞİD'e karşı başlatılan Tikrit harekâtı ...................................................................................... 14 ABD İran konusunda temkinli olmalı ................................................................................................. 14 Putin'in stratejisi yalan ve şiddet....................................................................................................... 14 ASYA-PASİFİK GÜNDEMİ ................................................................................................................ 15 Rusya ve Ukrayna doğalgazda 'bu ay için' anlaşma sağladı ............................................................... 15 Keşmir'de Müslümanlarla Modi'nin partisi koalisyonda ................................................................... 15 BAE ve Kuveyt elçilikleri Aden'de hizmet verecek............................................................................. 17 Hartum'da 'Nil suyu paylaşımı' müzakereleri başladı........................................................................ 18 Fransa'dan Malili silahlı gruplara 'barış' çağrısı ................................................................................. 19 Filipinler'de şiddet: 5 ölü ................................................................................................................... 19 1 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI Çin'den internette bir yasak daha ......................................................................................................... 20 Bangladeş'te blogcu cinayetinde bir blogcuya gözaltı........................................................................... 20 Rusya'da 50 İslami kitabın yasağı kaldırıldı ........................................................................................... 21 Ermeni diyasporasının yeni hedefi Türk ekonomisi............................................................................... 21 190 Afgan kadın polis Sivas'tan mezun oldu ......................................................................................... 22 Venezuela'da 'ABD ajanı' krizi büyüyor ................................................................................................. 23 Tacikistan seçimlerinde usulsüzlük iddiaları.......................................................................................... 24 Kazakistan'da öğrencilere 'namaz kılmayın' uyarısı .............................................................................. 24 İran’ın dini lideri Hamaney’e 2 yıllık ömür biçildi .................................................................................. 25 Irak 30 bin kişilik orduyla IŞİD’e karşı taarruz başlattı ........................................................................... 25 Kuzey Kore’den Japon Denizi’ne kısa menzilli füze atışı........................................................................ 26 Boris Nemtsov son yolculuğuna uğurlanıyor ......................................................................................... 26 Liberya’da Ebola salgınından dolayı kapatılan okullar yeniden açıldı ................................................... 27 Türkmen lider Berdimuhammedov Ankara'da ...................................................................................... 27 Meksika, 10 Rus jet uçağı daha satın alacak.......................................................................................... 29 Maduro, ABD'li siyasetçilerin Venezüella'ya girişini yasakladı .............................................................. 29 Çin'de opera grubunu taşıyan yolcu otobüsü uçuruma yuvarlandı: 20 ölü .......................................... 30 TÜRKİYE GÜNDEMİ CHP 15 ilde seçimi şimdiden kaybetti YENİ ŞAFAK CHP’de aday adaylığı başvurusu önceki gün sona erdi. 2 bin 822 ismin aday adaylığına başvurduğu CHP'nin 10 ilde kapısını çalan olmadı. CHP'ye büyükşehir olan Erzurum, Van ve Mardin ile Erdoğan'ın memleketi Rize'de birer aday adayı başvurdu. CHP'nin aday adayı sıkıntısı yaşadığı 14 ilin toplam vekil sayısı ise 52. CHP'ye aday adaylık bavşurusu yapılmayan 10 il şöyle: Aksaray, Batman, Bingöl, Bitlis, Gümüşhane, Hakkari, Kilis, Muş, Siirt ve Şırnak. Doğu ve Güneydoğu illerinden milletvekili çıkaracak oyu alamayan CHP'ye vekillik için başvuru yapılmayan iller arasında 2001'de yüzde 11 oy aldığı Aksaray'ın olması dikkat çekti. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu dün Hürriyet'e verdiği demeçte 7 Haziran'da yapılacak seçimler için yüzde 35 oy almayı hedeflediklerini açıklamıştı. 3.5 ayda 76 bin kişinin ifadesi karakola gitmeden alındı TÜRKİYE 3.5 ayda 76 bine yakın vatandaş, karakola gitmeden ifadesini evinde veya iş yerinde verdi. İçişleri Bakanı Efkan Ala'nın yayımladığı genelge kapsamında 15 Ekim 2014'te "evde ve iş yerinde ifade 2 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI alma" uygulaması başlatılmıştı. Mağdurların yaralarının hızla sarılabilmesi amacıyla başlatılan uygulama büyük kolaylık sağladı. Uygulamanın ilk 3.5 aylık döneminde, 31 Ocak tarihi itibarıyla toplam 75 bin 578 kişi bu hizmetten yararlandı. Bu sayının 29 bin 345'ini ise kadınlar oluşturuyor. "Hizmetin Yerinde İfası" projesi kapsamında, vatandaşın talebi halinde yapılan uygulamadan yararlananların yüzde 8'inin (6 bin 363 kişi) 65 yaş ve üstü kişilerden, yüzde 13'lük kısmının da (9 bin 563) 18 yaş altındaki çocuklardan oluştuğu belirtildi. Geri kalan yüzde 79'luk kısım (59 bin 652 kişi) ise 18-65 yaş arası vatandaşları kapsıyor. Evinde ve işyerinde ifadesi alınan vatandaşların çoğu ise hırsızlık mağduru. İfadeye konu olayların yüzde 33'ü hırsızlık, yüzde 12'si trafik kazası, yüzde 9'u yaralama, yüzde 9'u mala zarar verme. Ayrıca, tehdit ve hakaret, iş kazası, yangın, yan kesicilik, yağma, intihara teşebbüs gibi olaylardan dolayı mağdur olanların talebiyle ifadeleri evlerinde veya iş yerlerinde alındı. Yargıtay, nafakada son sözünü söyledi! TÜRKİYE Ankara'da 2004 yılında kocasından boşanan S.K., aldığı 200 TL'lik yoksulluk nafakasını artırılması için A.T'ye dava açtı. S.K., eski eşinin maddi durumunun oldukça iyi olduğunu ve kendisinin de çalışamadığı için geçinemediğini bu yüzden de aldığı yoksulluk nafakasının bin TL'ye çıkarılmasını talep etti. Ankara 5. Aile Mahkemesi'nde görülen davada, A.T., S.K'dan boşandıktan sonra tekrar evlendiğini 3 çocuğu olduğunu, eski eşinin de paraya ihtiyacı olmadığını belirtti. A.T. "Eski eşim birçok yerde aşçılık yaptı. Oğlum da kızım da çalışıyor ve rahatlıkla geçinebiliyorlar. Ayrıca kızımın arabası var. Ben kamburum, bu nedenle çalışamıyorum. Eski eşim bana kin besledi ve inadına benden ihtiyacı olmayan parayı alıyor. Gelirim çok düşük" diye kendini savundu. Yerel mahkeme, davanın kısmen kabulüne karar vererek, yoksulluk nafakasının 500 TL'ye artırılmasını hükmetti. Hüküm, davalı A.T. tarafından temyiz edildi. Temyiz istemini görüşen Yargıtay 3. Hukuk Dairesi yerel mahkemenin kararını bozdu. Kararda, "Tarafların gerçekleşen ekonomik ve sosyal durumları, nafakanın niteliği ve özellikle ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK'in yayınladığı ÜFE artış oranları nazara alındığında takdir edilen miktar çok olup, Medeni Kanun'un 4. Maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun değildir. Mahkemece yapılacak iş, hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmetmek olmalıdır" denildi. Savcı katile idam isteyeceğini açıkladı YENİ ŞAFAK Kuzey Carolina Bölge Savcılığı, Chapel Hill kasabasında 10 Şubat'ta 3 Müslüman genci öldürmekten hakkında birinci derece cinayet ve meskun mahalde silah kullanma suçlamalarıyla üç dava açılan Craig Hicks (46) için idam cezası talebinde bulunacak. Durham County Bölge Savcısı Roger Echols, yaptığı açıklamada, Müslüman gençlerin katil zanlısı Hicks hakkında idam cezası davası açılacağını duyurdu. Bu arada, Müslüman gençlerin öldürülmesiyle ilgili Federal Soruşturma Bürosu (FBI) incelemelerini yürütürken, soruşturmada, Hicks'in gerçekleştirdiği cinayetlerin nefret suçu olup olmadığına yoğunlaşıldı. Hicks, Kuzey Carolina eyaletindeki Chapel Hill kasabasında 10 Şubat'ta 23 yaşındaki diş hekimliği öğrencisi Deah Barakat, 21 yaşındaki eşi Yusor Muhammed Ebu Salha ve 19 yaşındaki baldızı Razan Muhammed'i başlarından vurarak katletmişti. Öldürülen gençlerin 3 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI aileleri ve ABD'deki Müslüman toplumun temsilcileri, zanlının sosyal medya hesaplarında din karşıtı paylaşımlar yaptığına ve gençleri daha önce de tehdit ettiğine dikkati çekerek, cinayetin "nefret suçu" olarak değerlendirilmesini istemişti. Müslüman gençlerin öldürüldüğü Kuzey Carolina eyaletinde ayrımcılık ve sivil haklar konusunda uzman avukat Stewart Fisher de daha önce yaptığı açıklamada, olay karşısında şok olduğunu belirterek, “Öldürülen bu gençler harika insanlardı. Bu, korkunç bir şey. Bu olay, eyaletimizdeki Müslüman toplumuna yönelik hislerimizi kesinlikle yansıtmıyor. Bu suçu işleyen kişi kesinlikle iblis” ifadesini kullanmıştı. O savcılar yargılanacak SABAH HAKİMLER ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), geçen yıl sonunda meslekten uzaklaştırma kararı verdiği 17-25 Aralık darbe girişimi savcıları Muammer Akkaş ve Celal Kara ile Hakim Süleyman Karaçöl hakkında yargılama izni verdi. Zekeriya Öz hakkındaki karar, son savunması alındıktan sonra verilecek. HSYK 2'nci Dairesi, İstanbul Başsavcılığı'nca "yolsuzluk soruşturması" adı altında yürütülen "17 ve 25 Aralık darbe girişimi" soruşturmalarına bakan savcılar Zekeriya Öz, Muammer Akkaş, Celal Kara ve Hakim Süleyman Karaçöl haklarında meslekten uzaklaştırma kararı vermişti. Üç aylığına alınan ve bu sürenin sonunda yeniden gözden geçirilecek olan bu karar sürecinde Öz, Akkaş, Kara ve Karaçöl'den savunmaları da istenmişti. Savcılar Kara ve Akkaş ile Hakim Karaçöl'ün son savunmaları HSYK 2'nci Dairesi'ne ulaştı. Bu gelişme üzerine yeniden toplanan Daire, bu isimler hakkında yargılama izni verdi. Daire'deki karara rahatsızlığını gerekçe gösteren bir üyenin katılmadığı öğrenildi. Kendi toprakları içinde IŞİD'e kaçan vatandaşlarına sahip çıkamayan İngiltere, çareyi Türkiye'ye polis göndermekte arıyor. SABAH İngiltere İçişleri Bakanlığı Seçilmiş Komitesi, "İstanbul'daki havalimanlarına İngiliz polisi yerleştirilmeli" önerisinde bulundu. Geçtiğimiz haftalarda 3 İngiliz kız, IŞİD'e katılmak üzere Londra'dan kaçarak Türkiye üzerinden Suriye'ye geçti. Bu tip vakaların sayısı gün geçtikçe artarken, İngiliz polisi ve istihbaratı bunun önüne geçmekte büyük sıkıntılar yaşıyor. 'İhmalkar' davranmakla suçlanan İngiltere, bu kez çareyi Türkiye'ye polis göndermekte aradı. İçişleri Bakanlığı Seçilmiş Komitesi, İngiliz vatandaşlarının IŞİD'e katılmak üzere ilk durak olarak geldikleri belirtilen İstanbul'da, havalimanlarına 'polis dedektifleri' yerleştirilmesi önerisinde bulundu. Türkiye'ye polis göndermeyi tatışan İngiltere'de istihbarat ve emniyet yoğun eleştirilere maruz kalıyor. Hükümet, IŞİD'e kaçan gençlere sahip çıkamamakla suçlanıyor. Eleştirenler arasında, İngiltere'den Suriye'ye gitmiş ve hala Suriye'de bulunan kişilerin aileleri de bulunuyor. İngiltere'de Müslümanları olumsuz etkileyen terör suçlamalarıyla ilgili çalışmalar yürüten CAGE isimli kuruluşun İletişim Sorumlusu Amandla Thomas Johnson, yaptığı açıklamada, "Kızları durdurmak, İngiliz hükümetinin sorumluluğudur. Polis ihmalkar davranmış ve işini iyi yapmamıştır" dedi. 4 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI Demirtaş Bingöl Üniversitesi rektörünü tehdit etti SABAH Bugün Bingöl Üniversitesi'nde 8. gününde açlık grevi eylemindeki arkadaşlarımıza selamlarımı gönderiyorum" diyen Demirtaş sözlerini şöyle sürdürdü; "Buradan Bingöl Üniversitesi rektörüne sesleniyorum, çocuklara kalkan eller kırılır. Asla provokasyona mahal verilmeden Bingöl Üniversitesi'ne el atılması gerekir. Buradan Milli Eğitim Bakanlığı ve YÖK'e çağrı yapıyorum." KÖŞE YAZILARI Amerika demokrasinin düşmanıdır YENİ ŞAFAK-NAZİF GÜRDOĞAN İslam dünyasının olduğu kadar Batı dünyasının da, geçen yüzyıllarda döşenmiş mayınlardan arındırılmasında, demokratik yönetimlerin hayati bir önemi vardır. Hristiyan ülkelerde olduğu gibi, Müslüman ülkelerde de, katılımcı demokrasi kültürünü zenginleştirmek ve yeni boyutlar kazandırmak, Veysel’in deyişiyle: Gece ve gündüz gidilmesi gereken, uzun ve ince bir yoldur. İslam dünyasında doğmakta olan demokrasi hareketleri desteklenmezse, Batı kandan elbiseler giyer. Demokrasinin patentinin kendisinde olduğunu iddia eden, demokrasi misyoneri Amerika, Müslüman ülkelerdeki demokratik yönetimlerin, her zaman karşısında yer aldı. Filistin’de özgür ve adil seçimlerle iktidara gelen HAMAS desteklenmediği gibi, dünya kamuoyuna “terörist” ilan edilerek, eli ve kolu bağlandı. Orta Doğu’da Amerika “Tamamen özgür bir seçime güvenmiyor ve bundan kaygı duyuyorum, çünkü dini partiler çok önemli bir üstünlüğe sahipler” diyen, Prof. Dr. Bernard Lewis gibi düşünüyor ve İHVAN’ı durdurmak için, herşeyi mübah görüyor. Amerika Müslüman ülkelerdeki demokrasi düşmanlığı, Arap dünyasında İslam düşmanlığına dönüştü. Batı’da İslam düşmanlığı, demokrasi düşmanlığını, demokrasi düşmanlığı İslam düşmanlığını doğurdu. Amerika, İngiltere ve Fransa’yı peşine takarak, Türkiye başta olmak üzere Cezayir’den Pakistan’a bütün darbeleri destekledi. Seçilmiş Başbakanların idam edilmesine, İslam’dan korkan “Endişeli Batı” adına onaylamakta hiç tereddüt etmedi. Amerika’nın demokrasi düşmanlığı, Arap dünyasında esen güçlü demokratik yönetim rüzgarları sırasında da kendini gösterdi. Mısır’da demokratik yönetim yörüngesinden çıkarıldı. Suriye’de çok partili yönetim yönetime geçme istekleri, kanlı ve yıkıcı bir iç savaşa dönüştü. Demokrasi misyonerliği adına Irak’ı işgal eden Amerika, .ütün bölgeyi Filistinleştirdi. Libya’da demokratik yönetim Cezayir’de olduğu gibi, evinde öldürüldü. Yalnız Tunus’ta, Demokrasi rüzgarı esmeye devam ediyor. İslam dünyası, çifte standartlı Batı dünyasının önüne çıkardığı bütün engelleri bir bir aşarak, kendi demokrasisini kendisi inşa etmek zorundadır. Endonezya’dan Fas’a İslam dünyası, çok 5 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI boyutlu bir Demokrasi sınavından geçiyor. Müslüman ülkeler, ya çok güçlü ve çok köklü olan istişare geleneklerinden yola çıkarak, Batı’nın seküler kültürünün üstünde yeni bir demokrasi dili oluşturacaklar, ya da değişik isimler altında devam eden, iktidar savaşlarında, kan dökmeye devam edecekler. İslam dünyasında, demokrasinin bütün kurum ve kurallarının sağlıklı bir altyapısının olması, toplumun bütün kesimlerince kabul görmesi için, gerekli tarihsel, kuramsal ve yönetimsel araştırmalar yapılmasına yetmedi. Tarihin her döneminde yönetimlerin başarış, küresel hukuk ilkelerine ve dünya ölçeğinde geçerli etik değerlere, bağlılık ve saygıdan kaynaklanır. “Batı dünyası için kötü olan, İslam dünyası için iyidir,” diyen Amerika, Orta Doğu’da cam ürünleri satan bir mağazaya giren bir boğa gibi, her şeyi kırdı döktü. Demokrasilerin en büyük düşmanı, demokrasi misyoneri Amerika’dır. Amerika ve Avrupa dünyanın “Demokrasi Deli Dumrulları” dır. Avrupa önceki Amerika’dır. Amerika sonraki Avrupa’dır. İMRALI İLE KANDİL FARKI YENİ ŞAFAK-EMRE AKÖZ Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, "Kandil'in tavrı sürece aykırı" demesi olayın özetini yansıtıyor.Abdullah Öcalan ile Kandil dağında konuşlu PKK komutanlarının arasında tam bir uyuşma bulunmuyor. Bu uyuşmazlığın nesnel ve öznel nedenleri bulunuyor. Apo 1949 doğumlu; nisan ayında 67 yaşına girecek. Üstelik 16 yıldır cezaevinde. Çözüm Süreci ilerlediği sürece, Apo'nun kısıtlı özgürlük alanı da giderek genişliyor. Bir süre sonra İmralı'da gayriresmi bir "ofisi" dahi olabilecek. Bu gelişmeleri tam özgürlüğeuzanabilecek yolda merhaleler olarak görüyor olsa gerek. Apo ayrıca 1970'lerde bir avuç öncü militanla başlattığı hareketin, olumlu bir biçimde sonuçlandığını görmek istiyor: Kürt kimliğinin resmileşmesi... PKK'nın siyasi partiye dönüşmesi... Diyarbakır ve havalisinde "özerkleşme"... Olaya bu açıdan baktığımızda, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile güçlü AK Parti Hükümetinin, hayallerini gerçekleştirme yolunda Apo'nun en önemli dayanaklarından olduğunu görüyoruz. Onlar olmazsa, Apo'nun hiçbir umudu kalmaz. 6 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI Herkesin bir hayali var Kandil'in durumu ise farklı... Apo'nun yaptığı çağrıların ancak bir bölümü PKK komutanlarının aklına yatıyor. Apo başlattığı hareketin meyvelerini nasıl tatmak istiyorsa... PKK komutanları da, mağrur savaşçılar ve müstakbel siyasetçiler olarak Diyarbakır'a dönmek arzusunda. Faraza, bölge valilerinin seçimle iş başına geldiği bir sistem kurulsa... Murat Karayılan o koltuğu istemez mi? Hatırlarsınız: Bir ara, "Komutanlar, İskandinav ülkelerine gitsin" deniyordu. 20-30 yıldır kelle koltukta savaşan insanların, bunu kabul etmesi mümkün mü? Hele ellerinde silahlar, emirleri altında binlerce militan ve Türkiye'den Avrupa'ya birçok sağlam bağlantıya sahipken... Bir de Ortadoğu'daki şartların dayatması var: PKK'nın kardeş örgütü YPG, daha birkaç ay önce IŞİD ile Kobani'de kapışmış ve ABD'nin de yardımıyla galip gelmişken... Ancak IŞİD hâlâ hem kendileri, hem de başkaları açısından çok ciddi bir tehditken... Silah bırakırlar mı? Sanmıyorum. Silah bırakma yarım olur Yukarıda saydığım ve saymadığım birçok nedenden dolayı PKK şu aşamada silah bırakmaz. Ancak ülke içindeki etkinliğini sınırlandırabilir. Mesela "Artık Türkiye'de silah kullanmayacağız" diyebilirler. Öte yandan PKK, Kandil'deki "askeri" varlığını olduğu gibi koruyacaktır. PKK en fazla bunu yapar, sonra da Hükümet ile HDP'nin birlikte açıkladığı 10 maddenin, bilhassa Anayasa ve yasalar düzeyinde işlemesini beklemeye başlar. Çözüm Sürecini, Apo gibi siyasi zekâsı yüksek birisiyle sürdürmek elbette en doğrusu: Hem çok başlılığı engelliyor, hem de Ankara'nın muhatabı, yukarıda anlatmaya çalıştığım gibi artık "rahata ermek" arzusunda... Ancak Kandil'in yalnızca Apo tarafından ikna edilebileceğini sanmıyorum. Sürekli olarak, "Peki ya bizim garantimiz nedir" diye soracak ve kuşku duyacaklardır. PKK'nın önde gelenlerinin, "Apo kendini kurtarırken, biz ateşe atmayacağı ne malum" diye düşündüğüne ben eminim. O halde Kandil'in de sürece uygun davranmasını sağlamak için Ankara'nın da devreye girmesi gerekecektir. Yoğun bir diyalog kurulması gerekmez. Diyelim ki yasalarda değişiklikler yapmak ilk adım olabilir. Başka bir örnek: 7 Haziran seçimlerinde HDP, Meclis dışında kaldığı anda, Kandil, "Bizsiz bu iş olamaz" demeye başlayacaktır. #Yargılanacaksınız CEREN KENAR-TÜRKİYE 7 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI Son iki hafta içinde iki farklı kişiden duydum bu sözü. Aynı siyasi eğilim diyebileceğimiz çizgide olan. Biri Enver Aysever, diğeri Ahmet Şık. Enver Aysever'den Habertürk'te, Ahmet Şık'tan twitterda. Enver Aysever'den benim da aralarında bulunduğum 3 kişiye, Ahmet Şık'tan ise çok kıymetli dostum Yıldıray Oğur'a. Enver Aysever bağırarak, direkt söyledi bunu. Ahmet Şık ise yine bağırarak ama ima ederek. Neden? Farklı gerekçelerle... Yıldıray dünkü köşesinde kendi hikayesini anlatmış, bugün de sıra bende. Her şey geçen 2014 yılının ekim ayında başladı. Türkiye gazetesine yeni geçmiş, BM genel kurulunu takip etmek için New York’taydım. O dönem gazetemizin genel yayın yönetmeni Nuh Albayrak CNN Türk kanalında “Aykırı sorular” programında Enver Aysever’e, ben saat farkı nedeniyle New York’ta uyuduğum bir zamanda, konuk oldu. Benim bu olaydan uyanınca, telefonuma gelen “Amerikan projesi” ile başlayıp farklı küfürlerle sonlanan taciz mentionları ile haberim oldu. Enver Aysever, Nuh Albayrak’a benim gibi bir Amerikan projesi gazeteciyi niye işe aldığını sormuştu… Aysever’i tanımam. Hayatımda hiçbir yazısını da okuduğumu sanmıyorum. Kendisiyle ilgili o zamana kadar bildiğim tek şey, temsil ettiği bir prototipti. Birgün yazarı, hafif ulusalcı, hafif solcu, Hatay’a Esad’a destek konferanslarında konuşmalar yapan bir kanaat önderi idi kendisi. Kendisi de beni tanımazdı sanırım. Onun da hiçbir yazımı okuduğunu sanmam. Ben de belli ki onun kafasında liberal, Batı yanlısı, Esad düşmanı, hükümet taraftarı olarak kodlanmıştım. Bu kodlardan hangisi kendisinin beni özellikle hedef almasına sebep oldu bilmiyorum açıkçası. Ama Suriye’de Esad rejimine karşı bilinen antipatim (dürüst olmaksa nefretim) olağan şüpheli factor olarak geliyor. Orta Doğu'da gazetecilik yapan biri için riskli bazı sıfatlar vardır. Sürekli bölgede işi nedeniyle seyahat eden, farklı gruplarla gazetecilik faliyeti için görüşen, çeşit çeşit kaynağı olan bir gazeteci için epey ağır ithamlar vardır. Amerikan ajanı olarak suçlanmak bunlardan biridir. Aysever'in beni Amerikan gazetecisi olarak kodlamasına sinirlendim. Basit bir iftira değil, komik değil, en önemlisi doğru değil. AMERİKAN PROJESİ DEĞİLİM Amerika'da eğitim almadım, Amerika'dan ödül almadım, Amerikan devleti ile gazetecilik dışında bir ilişkim yok. Olmayan şeyi nasıl kanıtlarım bilmiyorum. Banka hesaplarımın dökümünü versem? Wikileaks'te ismim neredeyse hiç ismim geçmiyor (herkeslerin ismi bol bol geçerken), bunu mu delil göstersem? Bakın Amerikan projesi olsam Amerikalılar benimle temasa geçerdi, sonra burada edindikleri bilgiyi tekrar Amerika bildirirdi, demek Amerikan ajanı değilim mi desem? Bilmiyorum, olmayan şey nasıl kanıtlanır. Neyse... Geçtiğimiz akşam Habertürk'te Balçiçek İlter'in moderatörlüğündeki "Karşıt Görüş"e katıldım. Programda moderatörün sorularına cevap vereceğimi beklerken, Koray Çalışkan, Metin Özkan ve Enver Aysever terörüne maruz kaldım! 8 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI Program bir tartışma programından ziyade bir aksiyon filmiydi. Annem programdan sonra öfkeyle aradı, “bodyguard onlar, gazeteci falan değil!” dedi. Haksız da değildi. Bol laf kesmeler, perdesi hep yükselen sesler, edilen hakaretler. Muhalefeti temsil eden kesimin sürekli yandaş ve iktidar borazanı gibi aslında küfür ama Türkiye standartları içinde normal görülen kelimelerin cömertçe kullanılması. Muhalefet partisi ile direkt, organik ilişkisi olanların, karşısında bir parti ile ilişkisi olmayan birine bu sıfatları kullanırken takındıkları o tuhaf özgüven... Programın bir kısmının konusu iç güvenlik paketi idi. Pakete eleştirilerim olduğunu söyledim. Protesto şiddeti tamam var ama bu pakette sorunlar var dedim. Kendim paketi inceleme fırsatı bulamadım dürüst olmak gerekirse, madde madde mukayese edemedim. Avrupa'dan verilen örnekleri de gerçekten durum böyle mi diye inceleme fırsatı bulamadım. Lakin güvendiğim, yeminli AKP muhalifi olmadığını bildiğim, ideolojisi istemezükçülük olmayan presinipli muhalefet getiren kişilere kulak verdim. Ali Bayramoğlu, Oral Çalışlar, Gülay Göktürk, Doğan Gürpınar hepsi paketteki gediklere işaret etmişler. İkna oldum. Ve mealen şunları söyledim: Bu paket bu hali ile sorunlu. Keşke hükümet buradaki itirazları dinlese. Tamam belki cidden Türkiye olağanüstü bir dönemden geçiyor. Fakat bu argüman sağlıklı değil, olağanüstü şartlarda bile devlet olağanda kalmalı. Bakın Ferguson'da ABD polisi inanılmaz şiddet kullandı, hepimiz haklı olarak eleştirdik. Bu hatayı hükümet de Gezi'nin ilk zamanlarında yaptı. Ne oldu gösteriler büyüdü. Demek ki iyi bir fikir değil. Lakin, Türkiye'de polis şiddetinin yanı sıra gösterici şiddeti de var mı var. Kobani eylemlerinde 50 kişi ölmedi mi? Onlar bu ülkenin vatandaşı değil mi? ODTÜ'de Boğaziçi'nde bile öğrenciler fikirsel tartışmayı hemen kavgaya dökmüyor mu? Bu sorunlu değil mi? Oxford'da, Harvard'da böyle oluyor mu? Duydunuz mu hiç Harvard'da karşıt görüşleri yüzünden ölümle biten kavgalar, kampüs bahçesinde çakılar ile kavgalar? Bu olacak iş mi? Berkin'i kaybettik ne kadar üzüldük, Burakcan'a üzülmedik mi? Ali İsmail'in o güzel yüzü gözümüzün önünden gitmiyor, Fırat'ın yüzü gidiyor mu? Konuşmanın özeti buydu. Peki ne oldu? Okuyalım: Enver Aysever: Ceren hanım gerçekten Amerika'yı çok iyi bilen ABD sivil toplum kuruluşlarına hukuku olan bir insan. Ceren Kenar: Enver Bey siz TV'de beni elinizde hiçbir belge olmadan daha önce Amerikan projesi olmakla suçladınız. Enver Aysever: İsterseniz fotoğrafları getireyim aldığınız ödüller var. Ceren Kenar: Ödül falan almadım ben yanlış biliyorsunuz. Koray Çalışkan: Ben aldım. Enver Aysever: Aldınız, Clinton'dan aldınız. Ceren Kenar: Alsam da bundan utanmam yani, utanacak bir şey yok bunda. Bakın Koray bey almış. Siz burada gazetecilik etiğinden bahsediyorsunuz. Bir meslektaşınızı Amerikan projesi olmakla itham ediyorsunuz. Bir meslektaşınızı belli ki yanlış bilgilerle Amerikan projesi olmakla son derece ağır bir ithamla itham ettiniz. Ben bunu size söyledim yanlışınız var dedim eğer siz benim Amerikan hükümetiyle gazetecilik faaliyetleri dışında herhangi bir ilişkimi kanıtlayabilirseniz ben bir daha gazetecilik yapmayacağım hayatım boyunca. Size 9 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI bunu söyledim. Enver Aysever: Böyle bir durum olmadı, nerede oldu? Ceren Kenar: Twitter üzerinden böyle bir diyaloğumuz oldu. Enver Aysever: Siz böyle bir şey yazdınız. Ceren Kenar: Evet ve sizi özür dilemeye davet ettim ve siz özür dilemediğiniz gibi ki bu bir iftiraydı şimdi de kalkıyorsunuz buradaki konuşmanızda tekrar buna ithafen bir şey söylüyorsunuz bu ayıptır. Siz yanlış bir şeyle beni suçladınız ve bana iftira attınız bana Amerikan projesi dediniz. Benim Amerikan hükümetiyle hiçbir alakam yok. Bu ayıp, bu yanlış. Enver Aysever: Olay şöyle oldu; Türkiye'de Genç Siviller adı altında devletten beslenmiş bir grup var iktisadi olarak beslenmiş, Amerika’yla hukuku olan bir grup var. Hanımefendi de onlardan biri. Ben bunun belgelerini de twittera koydum ama daha önemlisi ben dedim ki Ceren Hanım'a bana twitterdan yazdığında telefon açtım yapımcılar açtı ben yanılmış olabilirim lütfen Aykırı Sorular'a gelin düzeltin dedim. Dedim mi demedim mi? Ceren Kenar: Ben sizin programınıza niye çıkayım? Yalan söyleyen, iftira atan birinin programına niye çıkayım? Ben sizin bu programa çıkacağınızı da bilmiyordum. Bilseydim buraya da gelmezdim. Ne yazık ki anons yapıldığında öğrendim. Ben bana iftira atan bir insanın, bana iftira attığını kanıtladığım bir insanın programına niye çıkayım Enver Bey? Enver Aysever: Ben o belgeleri Nuh Albayrak'ın önüne koydum, sizi yayına davet ettim. Ceren Kenar: Belge falan yok ortada. Enver Aysever: Şimdi çıkartayım belgeleri isterseniz. Beş dakika verin çıkartayım. Ceren Kenar: Yalan söylüyorsunuz yakışıyor mu ayıp değil mi? Beş dakika değil, bir hafta geçti, nerede belgeler Enver Bey? Çünkü belge yok, çünkü sizi kandırdılar. Böyle bir diyalog olabilir mi Allah aşkına? Olabilir, zira bazı insanların gazetecilikten anladıkları belaltı saldırma konusundaki uzmanlıkları. Yalan söylediğiniz ortaya çıkınca, eski Türkiye gazetecilerine has bir manevra ile, konuyu Kabataş'a getirip, “yavuz hırsız ev sahibini bastırır” deyimini uygulamalı anlatma kabiliyetiniz takdire şayan. Hayatında Kabataş meselesi ile ilgili haber yapmamış, bu konuda yorumda bulunmamış ve aslında pek bir fikri de olmayan birini, kendi yalanınızı örtmek için yaftalamanız takdire şayan. Yalan ve iftiradan suç üstü yakalanıp, üste çıkıp, yargılanacaksınız kampanyasını başlatmanız takdire şayan. Bunun arkasından başlayan linç kampanyası ile iktidara gelince yapmak istediklerinizi dürüstçe söylemeniz takdire şayan. Programdan sonra açılan #yargılanacaksınız hashtag'i altında, Mısır darbesine verdiğiniz referanslar, hükümeti devirip yeni kuracağınız rejimin unsurları arasında saydığını devrim mahkemeleri gibi fikirleri açıktan ifade ediyor olmanız takdire şayan. Yeryüzünde vadettiğiniz “iyilik” rejimini kurma yolunda açık açık kendinize benzemeyen kimseyi bu ülkede istemediğinizi söylemeniz takdire şayan. Hakkınızı teslim etmem lazım... 10 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI AFRİKA GÜNDEMİ Başkan Yardımcısı karantinada AL JAZEERA Ebola virüsünün en çok görüldüğü Batı Afrika ülkelerinden Sierra Leona'da Başkan Yardımcısı Samuel Sam-Sumana karantinaya alındı. Sumana'nın ofisinden konuya ilişkin yapılan yazılı açıklamada, "Sumana'nın korumalarından birinin enfeksiyon belirtilerinin başlangıcından itibaren 24 saat içine hayatını kaybetmesi sonucu, Başkan Yardımcısı tedbir amaçlı 18 Mart tarihine kadar karantinaya alınmıştır" ifadesi kullanıldı. Açıklamada Sumana'nın sağlık durumunun iyi olduğu ve karantina süresinin sona ermesinin ardından görevine döneceği belirtildi.Ebola virüsü, ilk defa Aralık 2013’te Gine'de iki yaşında bir çocukta tespit edildi. Dünya Sağlık Örgütü'nün son verilerine göre Gine, Sierra Leone ve Liberya başta olmak üzere Batı Afrika ülkelerini etkisi altına alan Ebola salgını, 9 bin 365 kişinin ölümüne neden oldu.Henüz kesin bir tedavisi olmayan hastalığın belirtileri arasında halsizlik, ateş, kas ağrıları, kusma, ishal ve kanama bulunuyor. Virüs, kan ve vücut sıvıları dâhil yakın temas yoluyla bulaşıyor. Güney Afrika’nın güvenlik zafiyeti AL JAZEERA Al Jazeera’nin Casusluk Hattı dosyasında Güney Afrika hükümetinin istihbarat, yolsuzluk ve siber suçlara karşı mücadelede yetersiz kalışı gözler önüne seriliyor. 2009’daki gizli bir raporda yabancı ajanların bakanlıklara, parlamentoya ve cumhurbaşkanlığına ‘tam erişim özgürlükleri’nin olduğu ve ulusal güvenliğe tehdit oluşturdukları belirtiliyor. Bir başka belgeye göre, yabancı ajanlar 1999’daki milyar dolarlık silah alımını da etkiledi. Alım kararını veren Güney Afrikalı yetkilileri ikna etmekte ‘aktif rol’ oynadılar.Ayrıca bir bilgisayarda bulunan zararlı yazılımların askeri sırları açığa çıkardığı ortaya çıktı. Libya görüşmeleri Fas'ta yapılacak Dünya Bülteni Birleşmiş Milletler Libya Özel Temsilcisi Bernardino Leon, Libya'nın başkenti Trablus'ta Milli Genel Kongre (MGK) yöneticileri ile bir araya geldi. Ülkenin doğusunda yer alan Tobruk hükumeti yetkilileri ile görüştükten sonra Trablus'a geçen Leon'un daha sonra Trablus'a karşı savaşan Zintan kenti yetkilileri ile de görüşme yapacağı belirtildi. Leon, yaklaşık 2 saat süren görüşmenin ardından herhangi bir açıklama yapmadan kentten ayrıldı. Trablus'taki Devlet Konukevi'nde gerçekleşen görüşmeden sonra düzenlenecek ortak basın açıklaması ise iptal edildi. Toplantının iptaliyle ilgili basına herhangi bir bilgi verilmedi. 11 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI Trablus hükümeti adına basın mensuplarına soru almadan kısa bir açıklama yapan MGK İkinci Başkanı Salih Mahzum, Libya'da taraflar arasındaki ulusal diyalog görüşmelerinin önümüzdeki hafta perşembe günü Fas'ta yapılacağını söyledi. Mahzum, şunları kaydetti: "Trablus yönetimi olarak Birleşmiş Milletler'e Tobruk yönetimiyle görüşmelerin neden Fas'ta yapılmasının istendiğini sorduk. BM de El Kubbe kentinde yaşanan saldırıdan ötürü tamamen insani sebeplerle olduğunu belirtti. Kabul ettik. Trablus hükümeti olarak ülkedeki sorunun çözümü için elimizden gelen her şeyi yapmaya hazırız." Geçen ay ülkenin doğusundaki Bingazi kentinin 250 kilometre doğusunda yer alan Derne'ye bağlı Kubbe ilçesinde bomba yüklü araçlarla düzenlenen 3 intihar saldırısı sonucu 47 kişi hayatını kaybetmişti. Libya'da 17 Şubat 2011'de gerçekleşen devrimin ardından istikrar sağlanamamış, Mayıs 2014'te ise emekli General Hafter'in Zintan merkezli milis gruplarla başlattığı darbe girişimi, Trablus ve Misrata'daki devrimci gruplarla ortak hareket eden Trablus'taki merkezi yönetim tarafından engellenmişti. Olayların ardından biri Tobruk'ta (Temsilciler Meclisi) diğeri Trablus'ta (Milli Genel Kongre) olmak üzere iki meclisin faaliyete geçtiği ülkede, Başkent'teki Milli Genel Kongre'nin desteklediği Libya Şafağı (Fecr-i Libya) Koalisyonu ile Tobruk Temsilciler Meclisinin destek verdiği Hafter'e bağlı "Onur Operasyonu" koalisyonu arasındaki çatışmalar devam ediyor. Ülkedeki krize siyasi çözüm bulmak için BM öncülüğünde Libyalı taraflar arasında diyalog görüşmeleri başlatılmış, Trablus'taki Milli Genel Kongre üyelerinin katılmadığı müzakerelerin birinci ve ikinci turları Cenevre'de yapılmıştı. Boko Haram iki 'casus'un başını kesti Sputnik Nijerya'daki Boko Haram örgütü, casusluk yaptıkları iddiasıyla infaz edilen iki kişinin görüntü kaydını yayınladı. Twitter'da yayınlanan videoda, kendilerini Daud Muhammed ve Muhammadu Avvalu olarak tanıtan iki kişinin, silahlı ve maskeli militanların önünde dizlerinin üstünde dururken görüntüleri yer aldı. Videoda daha sonra başları kesik iki cesedin görüntülerine yer verildi. Bir internet sitesinde ise söz konusu iki kişinin casusluk iddiasıyla öldürüldüğü ileri sürüldü. Adı yerel dilde "Batılı tarzda eğitim yasaktır" anlamına gelen Boko Haram'ın, 2009'da lideri Muhammed Yusuf'un gözaltındayken ölmesinin ardından başlattığı kitlesel şiddet eylemlerinde şimdiye kadar 13 binden fazla kişi yaşamını yitirdi. AMERİKA – İNGİLTERE GÜNDEMİ 12 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI İsrail, İran’ı Vursa ABD’de İsrail’i Vuracaktı TURKISHNY Amerika Başkanı Obama ile İsrail Başbakanı Netanyahu arasındaki İran krizinde çok çarpıcı bir iddia ortaya atıldı. İran’ın nükleer tesislerini bombalamaya kalkan İsrail’in, Obama’nın “İsrail jetlerini vurun” emriyle geri adım attığı ileri sürüldü. Amerika Başkanı Obama ile İsrail Başbakanı Netanyahu arasında süren kriz, Netanyahu’nun Washington ziyaretiyle iyice doruğa çıktı. Netanyahu, Obama’nın davetlisi olarak değil ABD Kongresinin davetiyle Washington’a geldi. İsrail Başbakanı, Kongre’de Obama’nın İran politikasını eleştiren bir konuşma yapacak. İki lider arasındaki İran gerilimi, geçen yıl Obama’nın İran’la Batı arasındaki nükleer krizi çözmek adına başlattığı müzakerelerle yükselmişti. İsrail, Obama’nın İran’ı Batı ile barıştırma projesine sert dille karşı çıkmıştı. Sonrasında geçen yaz Gazze katliamları sırasında Amerika, her ne kadar İsrail’in arkasında dursa da İsrail yönetiminin talep ettiği Cehennem Ateşi adlı silahların satışını geciktirmiş ve bu durum İsrail’in Obama’ya yönelik sert tepkisine yol açmıştı. Tarihi Anlaşmazlıkta Taraf Tutmaktan Kaçının TURKISHNY Cumhuriyetçi üye Shuster, ABD Kongresi'ne gönderdiği açık mektupta, kongre üyelerinden tarihi anlaşmazlıkta taraf tutan kararı desteklemekten kaçınmalarını istedi. ABD Kongresi'nin Cumhuriyetçi üyesi Bill Shuster, 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarıyla ilgili olarak Kongre üyelerine gönderdiği açık mektupta tarafsızlık çağrısında bulundu. Shuster, "Osmanlı Tarihini Etiketlemek" başlıklı mektubunun girişinde Kongre üyelerine 100 yıl önce dünyanın başka bir bölgesinde meydana gelen olaylarla ilgili tarihi anlaşmazlıkta taraf tutan bir kararı desteklemekten kaçınmaları çağrısı yaptı. Mektubunda 1. Dünya Savaşı'nda Osmanlı İmparatorluğu'nda yaşayan Ermeniler konusunda iki karşıt anlatım bulunduğunu, Ermeni asıllı Amerikalıların bunu "soykırım" olarak nitelendirdiklerini, öte yandan geniş bir tarih perspektifinden incelendiğinde daha eksiksiz bir anlatımın başka bir hikayeden söz ettiğini belirten Shuster, dönemin jeopolitik çatışmalarının, tüm ırklardan ve kültürel kökenlerden çok fazla sayıda Osmanlı vatandaşının hayatına mal olduğunu bildirdi. Shuster, Kongre'nin söz konusu dönemde kurbanların dinine, etnik kökenine ve ırkına bakılmaksızın meydana gelen tüm trajedilere aynı duyarlılığı göstermesi gerektiğini ifade ederek, buna 2 milyon Osmanlı Arabı, Kürdü ve Müslümanının dahil olduğunu, geniş tarihi perspektiften ele alındığında, korkunç ve trajik 1915 olaylarının "soykırım" oluşturmadığını belirtmenin önemini vurguladı. Netanyahu'dan Obama'ya Rağmen ABD Ziyareti TURKISHNY İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu bugün Amerikan-İsrail Halkla İlişkiler Komitesi'nde (AIPAC) konuşacak. İsrail lideri yarın ABD Kongresi'nde yapacağı konuşmada İran ile nükleer uzlaşmaya varılmasının sakıncalarına dikkat çekecek. Başkan Barack Obama Netanyahu ile görüşmeyecek. İsrail'de iki hafta sonra genel seçimlere gidilecek. Netanyahu, Washington ziyareti öncesi yaptığı açıklamada ABD ziyaretini "geleceği belirleyecek tarihi bir misyon" olarak niteledi. BM Güvenlik Konseyi'nin daimi üyeleri ABD, Rusya, Çin, İngiltere ve Fransa ile 13 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI Almanya'nın oluşturduğu 5+1 grubu ve İran arasında yürütülen müzakerelerde nihai anlaşmaya varılamamış ve müzakereler 1 Temmuz 2015'e kadar uzatılmıştı.Müzakerelerde 1 Temmuz'a kadar nihai anlaşmaya varılması hedefleniyor. Netanyahu, varılacak anlaşmanın İran'ın nükleer silah sahibi olmasını engelleyemeyeceğinden kaygı duyuyor. Irak'ta IŞİD'e karşı başlatılan Tikrit harekâtı Patrick Cockburn, Independent Cockburn, Tikrit harekâtının uzun soluklu ve sancılı geçebileceğini ifade ediyor. "Saddam'ın şehrinde bombalar ve bubi tuzakları bekliyor" başlıklı yazıda, Tikrit harekâtının Irak ordusu için kritik öneme sahip olduğu ifade ediliyor ve "Tikrit'te zafer elde edilirse, bu IŞİD karşısında Irak ordusunun aldığı ilk anlamlı kazanım olacak" deniyor. Irak ordusunun geçen yıl da Tikrit'e girmeye çalıştığını ancak yoğun çatışmalar ve üst üste kurulmuş olan pusular nedeniyle geri çekilmek zorunda kaldığı hatırlatılıyor. Cockburn, "Irak ordusu bu kez aynı hataya düşmeyecektir. Ancak Tikrit'te çatışmaların sokak sokak yaşanacağı söylenebilir" diyor. Yazıda dikkat çekilen bir diğer nokta ise Şii milislerin üstlendiği rol: "IŞİD Tikrit'i ele geçirdiğinde çok sayıda Şii asker adayı katledilmişti. Yeni harekâtta da Şiiler önemli bir rol üstlenecek. Bu durumda ABD'nin ve IŞİD karşıtı koalisyonun takınacağı tavır önemli. Kobani ve çevresinde IŞİD'e yönelik 700 hava saldırısı düzenleyen koalisyonun Tikrit'te üstleneceği rol belirleyici olabilir." ABD İran konusunda temkinli olmalı Times Gazetenin baş yazılarından birisinde İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Washington'a gelerek yaptığı konuşma ve İsrail-ABD hükümetleri arasında esen soğuk rüzgârlara dikkat çekiliyor. "Netanyahu ABD'ye haklı kuşkularla geldi *...+ ABD ve İran'la görüşen diğer ülkeler Mart sonu gelmeden önce Tahran'la bir anlaşma yapabilmek için süreci hızlandırma çabasında *...+ Ancak ABD ve diğer Batılı ülkeler Tahran'a körü körüne inanılmayacağını görmeli. Üzerinde konuşulan planın başarıya ulaşabilmesi için İran'ın nükleer program çok sıkı bir denetim altında izlenmeli. En ufak bir gizli faaliyet gösterme çabasında ise Tahran ağır biçimde cezalandırılmalı. Putin'in stratejisi yalan ve şiddet Financial Times Gazete, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in alt edilmesindense bulunduğu bölgede kontrol altına alınması gerektiğini savunuyor. 'Putin'in iktidar stratejisi yalan ve şiddet' başlıklı yazıda şöyle deniyor: "Rusya'nın lideriyle müzakere masasına oturmanın hiç sonuç vermediğini gördük *...+ Bunun yerine bir zamanlar nasıl Sovyetler Birliği kontrol altında tutulduysa, Rusya için de aynı şey uygulanmalı." Rusya'nın kontrol altında tutulması için kullanılabilecek yöntemler ise yazda şöyle sıralanıyor: Ukrayna'ya daha fazla mali yardım Doğu Avrupa ülkelerinde NATO varlığının güçlendirilmesi Nemtsov suikasti ile ilgili uluslararası şeffaflık talebi 14 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI ASYA-PASİFİK GÜNDEMİ Rusya ve Ukrayna doğalgazda 'bu ay için' anlaşma sağladı Dünya Bülteni Rusya ve Ukrayna enerji bakanlarının Avrupa Birliği'nin arabuluculuğundaki doğalgaz pazarlığında, mart ayı için anlaşma sağlandı. AB Komisyonu'nun enerji birliğinden sorumlu üyesi Maros Sefcovic, yaptığı açıklamada, "Ukrayna'nın arz ihtiyacı için kış paketinin tam uygulanmasını güvence altına almayı başardık" dedi. Rusya Enerji Bakanı Aleksandır Novak da Brüksel'deki üçlü toplantının ardından basına yaptığı açıklamada, Ukrayna'ya mart sonuna kadar sadece ön ödemesi yapılması koşuluyla gaz vereceklerini belirterek, Kiev yönetiminin şimdilik günde 10 milyon metreküp gaz talep ettiğini söyledi. Ayrılıkçıların kontrolündeki bölgeye verilecek doğalgazın kış paketine dahil edilmemesi konusunda uzlaştıklarını dile getiren Novak, Ukrayna'nın yaz dönemindeki gaz ithalatı şartlarını ise mart sonunda pazarlık edeceklerini sözlerine ekledi. Rusya ve Ukrayna arasındaki doğalgaz anlaşmazlığı nedeniyle arz sorunu yaşamak istemeyen Avrupa Birliği, her iki ülkenin enerji bakanlarını müzakereler için Brüksel'e davet emişti. AB'nin arabuluculuğunda taraflar ekim ayında, Rusya'nın Ukrayna'ya mart sonuna kadar doğalgazı hangi şartlarda sağlayacağı konusunda anlaşmaya varsalar da geçen hafta ödemeler ve Ukrayna'nın doğusuna verilen gaz konusunda kriz çıkmıştı. Rus Gazprom, Ukrayna'nın mart ayı için ön ödeme yapmaması halinde bu ülkeye verilen gazın hafta sonu kesileceği uyarısında bulunmuştu. AB'nin doğalgaz tüketiminin yüzde 30'unu karşılayan Gazprom, bu miktarın yarısını Ukrayna üzerinden geçen boru hatlarıyla Avrupa'ya ulaştırıyor. Keşmir'de Müslümanlarla Modi'nin partisi koalisyonda Dünya Bülteni Hindistan'da, iktidardaki sağcı Hindu Bharatiya Janata Partisi (BJP), ülke tarihinde ilk kez Hindistan işgali altındaki Cammu Keşmir'i de yönetecek. BJP'den yapılan açıklamada Pakistan ile Hindistan arasında yıllardır tartışma konusu olan Keşmir'de hükümeti kurmak için Müslümanlanrın partisi olan Keşmir Halkın Demokratik Partisi (PDP) ile koalisyon kurulduğu belirtildi. Hindu lider Amit Şah, PDP'nin lideri Mehbube Müfti ile görüştükten sonra yaptığı açıklamada "Partilerimiz, fikir birliği sağlamak üzere. Kısa süre içinde BJP-PDP koalisyonu kurulacak" dedi. Yeni hükümetin, 1 Mart'ta Cammu Keşmir'de yapılan milletvekillerinin yemin törenin ardından kuruldu. 15 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI Keşmir'de Aralık ayında yapılan seçimlerin ardından hiçbir parti tek başına hükümeti kuracak sandalye sayısına ulaşamamıştı. Bunun ardından partiler arasındaki koalisyon pazarlığı başladı. Müslümanlar'ın büyük bir kısmı Hindistan'da iktidar olan Hindu milliyetçisi BJP ile koalisyon kurulmasına karşıydı. Ancak Keşmir'deki bazı Müslüman partiler Hindistan'ın merkeziyle ilişkilerini bozmamak için BJP ile koalisyona açık durmayı tercih ettiler. BJP İLE KOALİSYONUN ETKİSİ NE OLUR Keşmir'de Hindistan'a karşı yürütülen siyasi mücadelenin yanı sıra silahlı bir mücadele de yürütülüyor. Hindu milliyetçisi bir partinin, nüfusunun büyük bölümü Müslümanlar'dan oluşan Keşmir'de iktidara gelmesinin bölgedeki gerilimi tırmandıracağı tahmin ediliyor. MODİ'NİN KEŞMİR'LE İLGİLİ GİZLİ AJANDASI VAR İDDİASI BJP lideri olan Hindistan Başbakanı Narendra Modi'nin Keşmir konusunda gizli bir ajandası olduğu uzun zamandan bu yana dile getiriliyor. Bu gizli ajanda kapsamında, Keşmir'in statüsünü belirleyen Hindistan Anayasası'nın 370'inci maddesinin değiştirilmesi yönünde bir niyet olduğu ileri sürülüyor. Federal bir yapıya sahip olan ve eyaletlerden oluşan Hindistan'ın Anayasası'nın 370'inci maddesi Keşmir'i diğer eyaletlerden ayırıyor. Bu maddeye göre, diğer Hindistan vatandaşları Keşmir'de mülkiyet edinemiyor. Diğer taraftan, geçtiğimiz günlerde gündeme gelen, "Keşmir'in demografik yapısı değiştirilmeye çalışılıyor" tartışmaları da dikkate alındığında Modi'nin Keşmir'de Müslümanları azınlık konumuna düşürmeye çalıştığı kaydediliyor. Ancak tüm bu çabalara rağmen Keşmir'deki Müslüman nüfusun hızla artmaya devam ettiği belirtiliyor. KEŞMİR BJP İÇİN PSİKOLOJİK BİR MESELE Bir milyar civarında nüfusu olan Hindistan'da Müslümanlar yüzde 14'lük bir nüfus payına sahip. Ancak Hindistan'ın diğer bölgelerindeki Müslümanlar, Hindistan yönetimi için çok fazla dert edilmiyorlar çünkü azınlık grupları halindeler. Keşmir'de ise durum farklı ve bu yüzden de Keşmir, Hindistan için siyasi olmanın ötesinde psikolojik bir mesele. KEŞMİR'DE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI, SİYASİ PARTİLERİN ÖNÜNDE Keşmir'deki siyasi partilerin Hindistan hükümetine karşı çıkmaktan çekindikleri belirtiliyor bu yüzden siyasi partilerin Keşmir halkı üzerindeki etkinliğinin fazla olmadığı ifade ediliyor. Keşmir'de sivil toplum kuruluşlarının daha önemli oldukları belirtiliyor. Sivil toplum kuruluşları Keşmir'deki siyasi partilere göre daha rahat hareket edebiliyor. Bunlardan Hürriyet Hareketi, açık açık Hindistan'dan ayrılmak veya bağımsız olmak istediğini dile getirebiliyor. 16 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI BJP İLE KOALİSYON YAPAN PDP'NİN LİDERİ MÜFTİ KİMDİR? Mehbube Müfti, Hindistan genelinde tanınan az sayıdaki Keşmirli Müslüman kadın siyasetçilerin başında geliyor. Müfti, 1959 yılında Anantnag bölgesinde dünyaya geldi. Müfti'nin babası da kendisi gibi siyasetçi olan Müfti Muhammed Seyid'dir. Muhammed Seyid, Hindistan'ın eski İçişleri Bakanlarından biriydi. Muhammed Seyid, 1989 yılında Hindistan İçişleri Bakanlığı için aday olduğunda, diğer kızı Rubaiye rehin alınmıştı. Mehbube Müfti'nin kız kardeşi Rubaiye rehin alındıktan birkaç gün sonra serbest bırakılmıştı. Ailenin Hindistan genelinde bu olayla birlikte tanınırlığı önemli ölçüde artmış, Muhammed Seyid de bu olaya rağmen Hindistan İçişleri Bakanlığı adaylığından vazgeçmemiş ve bakanlığa gelmişti. Mehbube Müfti, Keşmir Üniversitesi'nde hukuk eğitimi aldı. 1980'li yıllara kadar halk arasına karışmadığı belirtilen Mehbube Müfti'nin evliliğini bitirdikten sonra siyasi hayata atıldığı biliniyor. İlk olarak 1996 yılındaki seçimlerde Cemmu Keşmir meclisine girebilen Müfti'nin siyasi hayatı o zamandan bu yana aktif olarak devam etti. Eşinden boşanmış olan Mehbube Müfti'nin İltica ve İrtika isimlerinde iki kızı bulunuyor. KEŞMİR MECLİSİNDEKİ SANDALYE DAĞILIMI Cammu Keşmir, Hindistan'ın Müslümanların çoğunlukta olduğu tek bölge. Keşmir'de meclis seçimleri Aralık 2014'te yapılmış, seçimlerde BJP meclisteki 87 sandalyeden 25'ini, PDP ise 28'ini kazanmıştı. İngiltere'den 1947 yılında bağımsızlıklarını kazanan Hindistan ve Pakistan, Keşmir nedeniyle 1948, 1965 ve 1971'de savaşa girmişti. Keşmir 1989 yılından bu yana Hindistan işgali altında bulunuyor. BAE ve Kuveyt elçilikleri Aden'de hizmet verecek Dünya Bülteni Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile Kuveyt'in, Yemen'deki büyükelçilik faaliyetlerine ülkenin güneyindeki Aden kentinde devam edeceği bildirildi. BAE Dışişlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Enver bin Muhammed Gargaş, resmi haber ajansı WAM'da yer alan açıklamasında, Yemen'deki büyükelçilik faaliyetlerine bundan sonra güneydeki Aden kentinde devam etme kararı aldıklarını belirtti. Kararın, Yemen'de "anayasal meşruiyeti temsil eden Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi'ye, hükümetine ve 'Körfez ülkelerinin girişimine' destek amacıyla alındığını" ifade eden Gargaş, BAE'nin "Husi darbesine" karşı olduğunu vurguladı. 17 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI Gargaş, "Yemen'in güven ve istikrara kavuşmasının yolunun, anayasal meşruiyet ve şu anda Körfez ülkelerinin öncülük ettiği, Yemenlilerin birlik ve istikrarını amaçlayan siyasi diyalog girişimi" olduğunu savundu. Kuveyt resmi ajansı WAM'da yer alan açıklamada da Kuveyt'in, Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkelerinin Yemen için aldığı karar uyarınca, anayasal meşruiyeti temsil eden Hadi'ye ve körfez ülkelerinin girişimine destek amacıyla büyükelçilik faaliyetlerini Aden'de devam edeceği ifade edildi. Diplomatik kaynaklardan alınan bilgiye göre dün, Hadi'nin Aden'e giderek "istifasından vazgeçmesinin" ardından Suudi Arabistan Büyükelçisi Said Ali Cabir de bu kente geçerek, görevine yeniden başlamıştı. Uzun süredir siyasi krizin yaşandığı Yemen'de hükümet ve Cumhurbaşkanı Hadi'nin ocak ayında istifa ettiğini açıklamasının ardından Şii Ensarullah Hareketi (Husiler), 6 Şubat'ta meclisi feshetmişti. Husilerin siyasete silahlı müdahalesi ülkedeki siyasi kesimler tarafından ''Darbe" olarak nitelendirilmişti. Söz konusu gelişmenin ardından Suudi Arabistan'ın yanı sıra Türkiye, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), ABD, Fransa, İngiltere gibi çok sayıda ülke, Sana'daki büyükelçilik faaliyetlerini askıya almıştı. Bu süreçte Husilerin başkent Sana'daki evinde gözetim altında tuttuğu Hadi, 21 Şubat'ta Aden'e gitmiş ve burada "Cumhurbaşkanı" sıfatını kullanarak yaptığı açıklamada, "Husilerin Sana'da kontrolü ele geçirdiği 21 Eylül tarihinden itibaren alınan kararların geçerli olmadığını" ifade etmiş ve bazı valilerle görüşmelerde bulunmuştu. Hartum'da 'Nil suyu paylaşımı' müzakereleri başladı Dünya Bülteni Nil sularının paylaşımı ve Etiyopya'nın Nil Nehri üzerine inşa ettiği Rönesans Barajı ile ilgili üçlü toplantı, Sudan'ın başkenti Hartum'da başladı. Toplantının açılış konuşmasını yapan Sudan Dışişleri Bakanı Ali Karti, Nil Nehri ve Rönesans Barajı konusunda 2 yıldan bu yana süren görüşmelerde tarafların şeffaf davrandığını belirterek, bundan dolayı katılımcılara teşekkür etti. Nil Nehri'nin, katılımcı ülkelerdeki milyonlarca insanın hayatını ilgilendirdiğini vurgulayan Karti, "Bugünkü görüşmeler, gelecekte 3 ülke arasında yapılacak işbirliğinin temelini oluşturacak" dedi. Mısır Dışişleri Bakanı Semih Şükrü de samimiyet ile bir anlaşmaya varmak istediklerini dile getirerek, çözümün, Nil havzasındaki tüm ülkelerin yararını gözetmesi gerektiğini vurgulayarak, "Rönesans Barajı konusunda çalışan teknik komiteye siyasi destek sağladık" diye konuştu. 18 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI Etiyopya Dışişleri Bakanı Tedros Adhanom ise görüşmelerden başarılı sonuç alınmayı umduklarını ifade ederek, "Nil Nehri'nin bölge ülkeleri arasında işbirliğinin sembolü olacağını" söyledi. Tedros, Etiyopya'nın baraj projesinin sadece ülkesi için değil, "bölge devletlerinin yararına bir proje" olduğunu savundu. Etiyopya Dışişleri Bakanı Tedros Adhanom, Mısır Dışişleri Bakanı Semih Şükri, Sudan Dışişleri Bakanı Ali Karti, Mısır Sulama ve Su Kaynakları Bakanı Hüsam Mugazi, Sudan Su ve Sulama Bakanı Mutaz Musa'nın katıldığı toplantıya, Etiyopya Su ve Su Kaynakları Bakanı iştirak etmedi. Etiyopya'nın yapımına 2011 yılında başladığı ve 2017 yılında tamamlanması beklenen Rönesans Barajı'nın, tamamlandığında elektrik üretim kapasitesi açısından Afrika'nın birinci, dünyanın 10'uncu büyük barajı olacağı ifade ediliyor. Mısır, Rönesans Barajı'nın Nil'den gelen su miktarını düşüreceğini savunuyor ve İngiltere'nin işgalci olduğu dönemde 1929 tarihli Nil sularının yüzde 80'inin kullanımının kendisine verdiği anlaşmanın halen geçerli olduğunu ileri sürerek, kendisinden izinsiz Nil Nehri üzerine baraj yapılamayacağını iddia ediyor. Fransa'dan Malili silahlı gruplara 'barış' çağrısı Dünya Bülteni Fransa Dışişleri Bakanı Laurent Fabius, Mali'deki bütün silahlı grupları hükümetle barış anlaşmasını imzalama çağrısında bulundu. Fabius, yazılı açıklamasında, hükümetle bazı gruplar arasında bugün barış anlaşması imzalanmasının ''mükemmel bir haber'' olduğunu belirtti ve şu ana kadar bu anlaşmayı imzalamayan diğer silahlı gruplara da vakit geçirmeden imza atmaları çağrısında bulundu. Barış anlaşmasını ''dengeli ve ülke ile bölge çıkarına uygun'' olarak niteleyen Fabius, ''Bu anlaşmayı imzalayan hükümeti selamlıyorum ve ülkenin kuzeyindeki diğer silahlı gruplara da anlaşmayı onaylamaları çağrısı yapıyorum'' ifadesini kullandı. Mali hükümeti bugün ülkenin kuzeyinde altı silahlı grupla barış anlaşması yapmıştı. İsyancı Tuareg grubu, anlaşma hakkında düşünmek için daha fazla zaman talep etmişti. Mali’nin kuzeyi, Ocak 2012'de hükümet kuvvetleri ve Tuareg isyancıları arasında çıkan çatışmalardan sonra radikal gruplar tarafından işgal edilmişti. Çatışmalar yüzbinlerce kişinin ayaklanmasına neden olmuş, hükümet, Fransa’dan askeri yardım istemişti. Filipinler'de şiddet: 5 ölü Dünya Bülteni 19 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI Filipinler'in kuzeyinde komünist isyancıların güvenlik güçlerine saldırması sonucu 5 asker hayatını kaybetti. Askeri kaynaklar, Luzon adasındaki IIocos Sur eyaletinde askeri bir birliğe düzenlenen saldırıda 5 askerin öldüğünü, 5 askerin de yaralandığını bildirdi. Quirino kentinde saldırıya uğrayan askeri birliğin komutanı Jason Bajet, saldırganların canlı kalkan kullandığını, askerlerin sivillere zarar vermemek için ateş açmadığını açıkladı. Bajet, isyancıların sivil ambulanslara da ateş açtığını söyledi. Saldırıyı Filipinler Komünist Partisi'nin askeri kanadı olarak bilinen Yeni Halk Ordusu'nun düzenlediği tahmin ediliyor. Saldırının yaşandığı Quirino kentinin yakınlarında komünist isyancıların üssü bulunuyor. Çin'den internette bir yasak daha Dünya Bülteni Çin’de 1 Marttan başlayarak halkın internette gizli hesaplar kullanması yasaklandı. İnternet kullanıcıları artık herhangi bir siteye üye olurken gerçek bilgilerini vermek ve bunu belgelemek zorunda kalacak. Çin hükümetinin Şubat ayı başlarında onayladığı kanuna göre internet kullanıcıları forum, bloglar ve sosyal ağlarda kayıt için gerçek adını ve kimlik bilgilerini kullanacak. Sahte isimler ya da ünlü sanatçılarla sporcuların isimlerini kullananlar cezalandırılacak. Çin Devlet Ajansı’nda yer alan habere göre kanunun gerekçesinde "İnternette sahte isim kullanımı ciddi bir sorun haline geldi. Sahte isimle yayınlanan bilgi ve belgeler, halkın çıkarlarına ve toplumsal değerlere zarar veriyor” denildi. Central Asia Ajansı’na Çin’deki bu yasa değerlendiren bir güvenlik uzmanı konuyla ilgili şu ifadeleri kullandı: "Günümüzde İnternet ve sosyal medya, insan ve toplum zihnini etkileyen güçlü entelektüel silahlardır. Dünya devletleri bu silahı kullanmak için büyük kaynaklar kullanıyor. Çin’in son uygulamaları ona karşı içeriden ve dışarıdan saldırıları önlemeye yönelik çabalardır. Bunları batı fikir özgürlüğü karşıtlığı diye nitelendirebilir, ancak bu uygulamalar çeşitli renkli inkılapları önlemenin önemli araçlarıdır.” Bangladeş'te blogcu cinayetinde bir blogcuya gözaltı Dünya Bülteni Bangladeş'in başkenti Dakka'da önceki gün satırlı saldırı sonucu ölen ateist blogcu Avijit Roy'un ölümünden bir başka blogcu sorumlu tutularak gözaltına alındı. 20 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI Aynı zamanda ABD vatandaşı olan Avijit Roy, ziyaret için geldiği Dakka'da eşiyle birlikte satırlı saldırıya uğramış, Roy ölürken eşi yaralanmıştı. Roy, blogunda yazdığı İslam karşıtı yazıları ile biliniyordu. Bangladeş polisi ise bugün düzenlediği operasyonda bir başka blog yazarı Farabi Şafi'urRahman'ı saldırının baş zanlısı olduğu iddiasıyla gözaltına alındı. Şafi'ur-Rahman'ın blogunda Roy için "ABD'de yaşadığından onu öldürmek mümkün değil fakat buraya gelmesi halinde muhakkak öldürülür" yazdığı öne sürülüyor. Şafi'ur-rahman'ın Hizbu't Tahrir üyesi olduğu ve daha önce de bir ateist blogcunun ölümü sonrasında tutuklandığı fakat kefaletle serbest bırakıldığı bildirildi. Rusya'da 50 İslami kitabın yasağı kaldırıldı Dünya Bülteni Rusya Orenburg Bölge Mahkemesi, 2012 yılı içerisinde Leninsky ilçe Mahkemesi tarafından alınan 68 İslami kitabı yasaklayan kararı kısmen iptal etti. Böylece Müslümanlar için önemli 50 eser yasaklı listeden çıkmış oldu. Orenburg Bölge Mahkemesi’nin kararıyla yasak listesinden çıkarılan kitaplar arasında İmam Nevevi’nin 40 Hadis ve Riyazus Salihin eserleri ile Rusya Müslümanları arasında çok sevilen Elmir Guliyev ve Şamil Alyautdinov gibi yazarların eserleri de bulunuyor. Rus mahkemesinin bu kararı bazı İslami kitapların halen yasak kalmasına rağmen Rusya Müslümanları için önemli bir gelişme. Dava avukatları, 2012 yılından bu yana ülkedeki Müslümanlar bu hukuk dışı yasaktan dolayı büyük zorluklar yaşadığını belirtti. Kalan 18 yasaklı eser için de Orenburg Bölge Mahkemesi başkanlığına itiraz hakkı bulunuyor. İtirazı kitap yazarları ya da kitapları yayınlayan yayınevlerinin temsilcilerinin yapmaları gerekiyor. Mahkemenin kararı verildiği gün yürürlüğe girdi. Rusya Adalet Bakanlığı 50 İslami kitap hakkında yasak kararının kaldırılması kararını aldıktan sonra kara listeden silinecek. Dava avukatlarına göre bu sürecin yaklaşık 2 ayda tamamlanması bekleniyor. Ermeni diyasporasının yeni hedefi Türk ekonomisi Dünya Bülteni ABD başta olmak üzere bir çok ülkeye "soykırımı" tanıması için siyasi baskı yapan, Ermeni Diyasporası şimdi de Türkiye'ye yatırımın önünü kesmek için düğmeye bastı. Sabah'ta yer alan bir habere göre DivestTurkey yani "Türkiye'den yatırımlarınızı çekin" adını verdikleri bir kampanyayı başlatan Ermeni Diyasporası, Türkiye'de bulunan yabancı fonların geri çekilmesini istiyor. 21 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI Ermeni Gençliği Federasyonu (Armenian Youth Federation) tarafından başlatılan Türkiye'den Çıkın kampanyası özellikle milyarlarca dolarlık fonu bulunan üniversitelerde ağırlığını göstermeye başladı. Bunlar arasında en dikkat çekeni ise Ermeni Diasporası'nın güçlü olduğu Kaliforniya eyaleti oldu. BERKELEY FONLARINI TÜRKİYE'DEN ÇEKİYOR ABD'nin en ünlü eğitim kurumlarından University of California-Berkeley'e baskı yapan Diaspora, 18 Şubat'ta senato toplantısı düzenledi. Üniversite Lisans Öğrencileri Senatosu, Türkiye'de bulunan 74 milyon dolarlık yatırımdan vazgeçilmesi için bir araya geldi. Oy birliği ile gerçekleştirilen görüşme sonrası University of California-Berkeley'in Türkiye'deki yatırım ve fonlarının çekilmesi kararı çıktı. Üniversitenin Ermeni Öğrenciler Birliği (Armenian Student Association) Başkanı Sareen Habeshian, "Alınan bu tarihi karar sadece Kaliforniya'nın değil, Tüm Ermeni Cemaati'nin başarısıdır" dedi. TÜRKİYE'DE 74 MİLYON DOLAR'I VAR University of California, Berkeley'in Türkiye'de bulunan fon ve yatırımın toplam tutarı 74 milyon dolar. Bunun 55.4 milyon doları üniversitenin Emeklilik Fonu (University of California Retirement Plan) Türkiye Devlet Tahvili'nde. Devlet tahvilindeki 9.6 milyon doları ise üniversitenin Genel Bağış Havuzu (General Endowment Pool) adıyla işlem görüyor. Üniversiteye ait Emeklilik Fonu'nun ayrıca Türk Exim Bank'ında 7.27 milyon doları var. Bağış Havuzu'nun Exim Bank'taki yatırımı ise 1.6 milyon dolar. 190 Afgan kadın polis Sivas'tan mezun oldu Dünya Bülteni 2011 yılında açılan ve Türkiye-Afganistan arasında yapılan anlaşma doğrultusunda Afgan polis adaylarına eğitim veren Sivas Polis Meslek Yüksekokulu ve Eğitim Merkezi'nde bu yıl kadın polis adayları mezuniyet heyecanı yaşadı. Bugüne kadar 2 bin 264 Afgan polisin mezun olduğu okulda, 3 Kasım 2014'te eğitime başlayan 190 Afgan kadın polis adayı için mezuniyet töreni düzenlendi. Polis Okulu'nda gerçekleştirilen törene Sivas Vali vekili Salih Ayhan, Sivas Belediye Başkan vekili Ahmet Özaydın, Cumhuriyet Başsavcısı Murat İrcal ve Afganistan İçişleri Bakanlığı Eğitim Genel Müdür Yardımcısı Serdar Mohammad Kohdamani katıldı. Polis Okulu Müdürü Fehmi Bozdağ, Afgan Polislerin Yetenek ve Kapasitelerinin Geliştirilmesi Projesi kapsamında 3 ay boyunca 26 Afgan kadına, 4 ay boyunca ise 190 Afgan kadın polis adayına eğitim verildiğini belirterek, mezunlara görevlerinde başarılar diledi. Polislik mesleğinin önemine değinen Genel Müdür Yardımcısı Kohdamani ise Afganistan ve 22 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI Türkiye'nin kardeş ülke olduğunu ifade ederek bu eğitimlerin düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür etti. Konuşmaların ardından dönem birincisi Roya Abbas Ali yaş kütüğüne plaket çaktı. Dereceye girenlere diplomaları ve ödüllerinin verilmesinin ardından kadın polisler yemin etti. Venezuela'da 'ABD ajanı' krizi büyüyor Dünya Bülteni Venezuela Devlet Başkanı Maduro, ajanlık faaliyeti yürüttükleri iddiasıyla birçok ABD vatandaşını yakaladıklarını açıkladı. Ülkede ABD'lilere ülkeye girişte vize uygulanması kararı alındı Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro çarpıcı iddiada bulundu. Gizli ajanlık faaliyeti yürüttüğü gerekçesiyle birçok ABD vatandaşını yakaladıklarını açıklayan Maduro, “ABD’li ajanlar ‘gizli görevlerle’ Venezuela’ya gönderilmiş. Ülkedeki Amerikan varlığını azaltmak için harekete geçtik” dedi. Evrensel’de yer alan habere göre, Maduro önceki gün “emperyalist güçlerin Venezuela’ya müdahalesini” engel olmak gerekçesiyle bir dizi önlem açıkladı. Telesur’un haberine göre hükümetin önlemlerinden bazıları şöyle: -ABD Büyükelçilik çalışanlarının sayısının kısıtlanması, -Diplomatik temsilcilerin Venezuela’da yapacakları toplantılar hakkında hükümetin bilgilendirmesi ve izin alınması, -ABD vatandaşlarına vize uygulamasına geçilmesi, -İnsan haklarını ihlal etmiş ve “terörizm”le bağlantılı kişilerin Venezuela’ya girişinin önlenmesi. VİYANA KONVANSİYONUNA UYGUN ÖNLEMLER Konuyla ilgili bir konuşma yapan Maduro, “Dışişleri bakanımıza Viyana Konvansiyonu’nun 11’e 1 maddesi kapsamında Venezuela’daki büyükelçilikte bulunan Amerikan çalışanlarının incelenmesi, sayısının azaltılması, sınırlama getirilmesi yönünde bir an önce harekete geçme emri verdim” dedi. Maduro, Venezuela’da 100 Amerikan diplomat varken, ABD’de sadece 17 Venezuelalı diplomat olduğunu belirtti. Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro geçtiğimiz hafta ülkesinde darbe planladığı gerekçesiyle ABD hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Caracas Belediye Başkanı Antonio Ledezma da darbe girişimiyle suçlanarak tutuklanmıştı. 23 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI Tacikistan seçimlerinde usulsüzlük iddiaları Dünya Bülteni Tacikistan’da dün gerçekleşen genel seçimlerde seçmenlerin yüzde 81’inin sandık başına gittiği belirtildi. Tacikistan Meclisi’nin alt kanadındaki 63 sandalye için yaklaşık 300 aday yarıştı. Yerli ve uluslararası gözlemciler seçimlerde ciddi usulsüzlükler yapıldığını ifade etti. Ozodlik radyosunun seçimleri gözetleyen muhabiri bir kişinin bütün aile fertleri için oy vermesi, seçim gözlemci izleme ekibinin tüm üyeleri için ayrılan yerlerin boş olması ve seçmenlerin belirli bir aday için oy vermeye teşvik etme gibi seçim kurallarının açıkça ihlal edildiğini haber verdi. Gözlemciler önceki seçimlerde olduğu gibi Cumhurbaşkanı İmamali Rahmon’ın liderliğindeki Halk Demokratik Partisinin zafer kazanacağını tahmin ediyor. İktidardaki bu partinin en büyük rakibi Orta Asya’da yasal kabul edilen tek İslami parti olan Tacikistan İslami Uyanış Partisi. İslami Uyanış Partisi ve Sosyal Demokrat Parti dışındaki diğer muhalif partiler yapıcı muhalefet yaptıkları gerekçesiyle hükümetin politikalarını desteklediklerini ilan etmişlerdi. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) seçim öncesi Tacikistan İslami Uyanış Partisi ve Sosyal Demokrat partilerine siyasi baskı yapıldığı ve seçim kampanyasında siyasi partilere eşit fırsatlar oluşturulmadığı yönündeki endişelerini dile getirmişti. Kazakistan'da öğrencilere 'namaz kılmayın' uyarısı Dünya Bülteni Kazakistan Kültür ve Spor Bakanlığı Dini İşler Komitesi, öğrencilerin ders saatinde namaz kılmalarının doğru olmadığını savunarak bu konuda bir ‘tavsiye’ karar yayımladı. Komite’den yapılan açıklamada özellikle Kizilorda şehrinde öğrencilerin namaz kılma oranının yüksek olduğunu belirterek dindar ailelerin çocuklarının fikirlerini etkilemek gibi bir niyet taşımadıklarını ancak öğrencilerin sorumluluklarını yerine getirmesi gerektiğini ifade etti. Resmi kurumlar, devamsızlığı çok olan öğrencilerin ailesine müracaat ederek onların çocuklarının ortaöğretiminden sorumlu olduğunu belirtti. Ailelere gönderilen mektupta “Ailelerin çocuklarının eğitiminden mesul olması sadece yasaların değil dini hükümlerin de bir gereğidir. Bu sebeple çocuklarınızın namaz için dahi olsa devamsızlık yapmasına engel olmalısınız” denildi. Kazakistan'da daha önce kızların okullara başörtüsü ile gelmesi yasaklanmıştı. Ayrıca hükümet devlet kurumlarında çalışanların namaz kılmasını yasaklama önerisi getirmiş, ancak kamuoyu buna destek vermemişti. Gözlemcilere göre, son yıllarda Orta Asya ülkeleri din özgürlüğünü engellemek için yeni adımlar atıyor. Özbekistan’da da kızların başörtüsü ile okula gelmesi ve okul öğrencilerinin 24 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI cuma namazı kılması yasaklandı. Tacikistan’da yakın zamanda reşit olmayan çocukların camiye gitmesi yasaklandı. Son haberlere göre Güney Kırgızistan'da da kızların başörtüsü ile eğitim kurumlarına gelmesi engelleniyor. İran’ın dini lideri Hamaney’e 2 yıllık ömür biçildi Euronews İran’ın dini lideri Ali Hamaney prostat kanseri hastalığı ile mücadele ediyor. Kanserin ilerlemiş olduğu ve artık tedaviye cevap veremediği belirtiliyor. İran’ın batı ülkeleriyle nükleer silah programını müzakere ettiği böylesi kritik bir dönemeçte ülkenin bir numaralı ismi Hamaney’in kötüleşen sağlık sorunu Hamaney’den sonra kim gelecek ve nasıl bir politika izleyecek sorularını sordurmaya başladı. Hamaney sonrası İran bir lider arayışına ve bununla birlikte bir istikrarsızlığa sürüklenebilir mi? Şimdilik Hamaney sonrası kimin yerine geçeceği bilinmiyor. Geçen yıl ameliyat olan dini liderin hastalığının ilerlemiş ve artık tedaviye cevap vermeyen son aşamada olduğu öğrenildi. Fransız Le Figaro gazetesinin haberine göre Hamaney için doktorlar tahmini en fazla 2 yıllık bir ömür biçiyor. Hamaney’in olası ani bir ölümünün devam eden nükleer görüşmeleri ne derece etkileyeceği de bilinmiyor. İran’da Hamaney’in yerine geçebilecek en ciddi aday 66 yaşındaki Haşemi Sharodu gösteriliyor. Diğer iki aday 81 yaşındaki Haşemi Rafsancani ile Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani. Ancak Hasan Ruhani sık sık ‘fazla ılımlı’ olmakla eleştiriliyor. İran ile 5+1 ülkeleri arasında süren görüşmelerde 31 Mart’tan önce bir anlaşmaya varılması bekleniyor. Nükleer görüşmelerde bir anlaşmaya varılmasının ardından son sözü yine Ali Hamaney’in vermesi gerekecek. Irak 30 bin kişilik orduyla IŞİD’e karşı taarruz başlattı Euronews Irak Tikrit kentinin kontrolünü geri almak için 30 bin kişilik bir orduyla IŞİD’e karşı havadan ve karadan taarruz başlattı. Bağdat’ın kuzeyinde bulunan Tikrit kenti 9 ay önce IŞİD’in eline geçmişti. Irak ordusu IŞİD militanlarının kaçışını önlemek için de operasyonu hem kuzey hem de güneyden olmak üzere iki taraftan başlattı. Operasyona Amerikan ve Fransız savaş uçakları ile yerel aşiretler de destek veriyor. Sabahın erken saatlerinde başlayan operasyon Irak ordusunun IŞİD’e karşı yaptığı en kapsamlı saldırı olarak biliniyor. Irak Başbakanı Haydar El Ebadi operasyonun amacını açıkladı: 25 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI “Amacımız masum insanları IŞİD teröründen ve baskısından kurtarmak. Buradaki insanları mallarını korumalıyız.” Irak Başbakanı El Ebadi ayrıca çoğunlukla Sünni ve eski Irak Başbakanlarından Saddam Hüseyin’in doğum yeri olan Tikrit halkına IŞİD’e karşı çıkmaları çağrısında bulundu. Kuzey Kore’den Japon Denizi’ne kısa menzilli füze atışı Euronews Güney Kore ile ABD’nin ortak askeri tatbikatına tepki gösteren Kuzey Kore Japon denizine iki adet kısa menzilli füze atışı yaptı. Kuzey Kore devlet televizyonu söz konusu askeri tatbikat öncesi fırlatılan füzelere ilişkin görüntüleri yayınladı. Füze atışını Kuzey Kore lideri de izledi. Scud-C tipi olduğu tahmin edilen kısa menzilli füzelerin Kuzey Kore’nin Doğu Denizi sahilindeki Nampo şehrinden fırlatıldığı belirtildi Kuzey Kore, Washington ile Seul arasında her yıl düzenlenen askeri tatbikata benzer tepki ortaya koyuyor. 8 hafta süren kara, deniz ve hava askeri tatbikatına 200 bin Güney Koreli ile 3,700 Amerikalı asker katılıyor. Washington ve Seul tatbikatın savunma amaçlı olduğunu belirtirken Kuzey Kore bunun kendi ülkelerini işgal etme hazırlığı olduğunu savunuyor. Analistler Pyongyang’ın 10 ila 16 nükleer başlığa sahip olduğunu tahmin ediyor. Şubat sonunda yapılan bir araştırmada Kuzey Kore’nin 2020 yılına kadar yaklaşık 100 nükleer başlığa sahip olabileceğini ortaya koyuyor. Bu arada Güney Kore’de toplanan bir grup gösterici askeri tatbikata tepki gösterdi. Boris Nemtsov son yolculuğuna uğurlanıyor Euronews Moskova’da Cuma günü suikast sonucu öldürülen muhalif lider Boris Nemtsov bugün son yolculuğuna uğurlanıyor. Nemtsov için Saharov insan hakları merkezinde halka açık bir tören düzenleniyor. Törene Rusya parlamentosunun alt kanadı Duma’dan bir yetkilinin katılacağı açıklandı. Aktivistlerin tören alanı yakınlarında toplanmasına izin verilmedi. Cezaevinde bulunan ünlü aktivist Navalny’nin törene katılma talebi de reddedildi. 26 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI Törene katılmak isteyen bazı Avrupalı vekillerin de bu isteği kabul edilmedi. Tören için Moskova havaalanına inen Letonya’nın Avrupa Parlamentosu milletvekili Sandra Kalniete’nin ülkeye girişine izin verilmedi. Cenaze töreninin ardından Nemtsov’un naaşı Moskova’nın güney batı bölgesinde bulunan bir mezarlıkta toprağa verilecek. Liberya’da Ebola salgınından dolayı kapatılan okullar yeniden açıldı Euronews Ölümcül Ebola virüsünün vurduğu Batı Afrika ülkesi Liberya’da öğrenciler, evlerinde geçirdikleri 7 ayın ardından yeniden okullarının yolunu tuttu. Salgın vakalarının düşmesi üzerine Liberya hükümeti, okulların yeniden açılmasına karar verdi. Ancak öğrenciler, salgın riskinin henüz ortadan kalkmadığı görüşünde: “Henüz Ebola krizi devam ediyorken okulların yeniden açılması gerçekten iyi görünmüyor. Ama öylece hiçbir şey yapmadan evde oturamayız. Eğitimimize devam etmeliyiz.” Eğitime verilen 7 aylık zorunlu ara, birçok öğrencinin de okullarından temelli kopmasına yol açtı. Öğretmenler, özellikle lise düzeyinde birçok öğrencinin okula geri dönmeyeceğini belirtiyor: “Birçok çocuğun okula dönmeyeceğini de dikkate almalıyız. Çünkü evlerindeyken başka işlere karıştılar, bazıları hamile kaldı, bir kısmı iş buldu. Ve artık okula dönme imkanları yoktur.” Okul giriş ve çıkışlarında hem hijyen önlemleri artırıldı, hem de düzenli olarak vücut ısısı kontrolü yapılıyor. Öte yandan, Ebola’dan en çok etkilenen ülkeler Liberya, Sierra Leone ve Gine’den temsilciler, salgınla mücadele için AB Komisyonu tarafından Brüksel’de düzenlenen uluslararası bir toplantıya katıldı. Türkmen lider Berdimuhammedov Ankara'da Al Jazeera Türkmenistan Devlet Başkanı Berdimuhammedov, resmi ziyaret için Ankara’da. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kasım ayında Türkmenistan’a gerçekleştirdiği ziyaret sırasındaki daveti üzerine Türkiye’ye gelen Gurbangulu Berdimuhammedov, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda resmi törenle karşılandı. Erdoğan ve Berdimuhammedov ikili ve heyetler arası görüşmelerin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. 27 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Türkmenistan'a BM 'DAİMİ TARAFSIZ ÜLKE' 12 Aralık 1995 tarihinde BM Genel Kurulunda alınan bir kararla Türkmenistan’a “Daimi Tarafsız Ülke” statüsü tanındı. Türkmenistan’da tarafsızlık, devletin en önemli ilkelerinden biri olarak kabul edilmekte, dış politika bu statü temelinde belirlenmekte. Bu nedenle Türkmenistan, güvenlik ve askeri nitelikli ittifaklara katılmıyor, topraklarında yabancı askeri üsler kurulmasına veya topraklarının yabancı askeri güçler tarafından kullanılmasına izin vermiyor. tarafından "daimi tarafsız ülke" verilmesinin 20'inci yılı nedeniyle Berdimuhammedov'u tebrik etti. Erdoğan, "Büyük bir özenle takip ettikleri tarafsızlık statüsü Türkmen kardeşlerimizi farklı bir yere getirdi. Son yıllarda bir yeni adım açık kapılar ve aktif tarafsızlıkla bu politikayı daha da zenginleştirdi. Küresel barışa müspet katkı sunmaktadır" dedi. Türkmenistan Cumhurbaşkanı Berdimuhammedov ise Türkmenistan için en önemli konu başlıklarının enerji güvenliği ve ulaştırma olduğunu söyledi. Bu konularla ilgili çözümlerin uluslararası alanda da desteklendiğini belirten Türkmen Cumhurbaşkanı Türk iş adamlarının Türkmenistan'daki projelerinden duyduğu memnuniyeti de dile getirdi. Berdimuhammedov Çanakkale Savaşları'nın 100.yıldönümü nedeniyle düzenlenecek törenlere katılacağını da söyledi. Çarşamba günü İstanbul'da Berdimuhammedov TOBB Üniversitesi’nde düzenlenecek törene katılacak ve fahri doktora unvanını alacak. Çarşamba günü İstanbul’a geçecek olan Muhammedov, Türkmenistan Uluslararası Yatırım Forumu’nun açılış törenine katılacak. Muhammedov ile birlikte 70’e yakın Türkmen işadamı da Türkiye’ye geliyor. İşadamlarının Türkiye’deki firmalarla işbirliği toplantıları yapması planlanıyor. Ankara ziyareti öncesi başkent Aşkabat’ta konuşan Türkmen Devlet Başkanı, son yıllarda iki ülke arasındaki ilişkilerin yeni bir ivme kazandığını söyledi ve Türk firmalarının büyük ölçekli projelerde yer aldığını belirtti. Türkmenistan’da 600 civarında Türk şirketi enerji, inşaat, ulaştırma, tekstil gibi sektörlerde faaliyet gösteriyor. İki ülke arasındaki ticaret hacmi de her yıl yüzde 20 oranında artış gösteriyor. 2014 yılında rakam 6 milyara yaklaştı. TANAP’a Türkmen gazı Avrupa’ya doğalgaz satmak isteyen Türkmenistan, gaz çeşitliliği isteyen Avrupa için de bir alternatif olabilir. Bu sebeple Hazar Denizi’nden çıkan doğalgazı Avrupa’ya taşıyacak olan, 28 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI Azerbaycan ve Türkiye'nin Eylül 2014'te imzaladığı TANAP’a Türkmen gazının da eklenmesi gündemde. 25 Şubat’ta Bakü’ye resmi ziyaret gerçekleştiren Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu da, TANAP’ın diğer ortağı olan Azerbaycan ile Türkmen gazının da projeye eklenmesi konusunu görüştüklerini söylemişti. Bunun için de Türkmen gazını TANAP hattına ulaştıracak Hazar geçişinin inşası gerekecek. TANAP ile 2018’de Türkiye’ye, 2019’da da projenin devamı olan TAP ile Avrupa’ya doğalgaz ulaştırılması hedefleniyor. ‘Daimi tarafsızlığın’ 20. yılı Türkiye daimi tarafsızlık statüsüne sahip olan Türkmenistan’ı ilk tanıyan ülke. Orta Asya’daki Türk devletleri ve Türkiye’nin oluşturduğu Türk Konseyi’ne bu sebeple katılamayan Türkmenistan, yine de konseyin zirvelerine devlet başkanı düzeyinde katılıyor. Türkmenistan’da daimi tarafsızlığın 20. yılı sebebiyle 2015 yılında birçok etkinlik düzenlenecek. Türkmen yetkililer bu etkinliklerin Türkiye’nin işbirliği ile yapılacağını duyurdu. Meksika, 10 Rus jet uçağı daha satın alacak Sputnik Meksika havayolu şirketi Interjet, Rus yapımı 10 adet SSJ100 uçağı için opsiyon kullandıklarını resmen doğruladı. Böylece şirketin kullandığı Rus jet uçak sayısı 30’a çıkacak. Interjet Genel Müdürü Jose Luis Garza, RIA Novosti’ye yaptığı açıklamada, şirketin yönetim kurulunun 10 adet SSJ100 uçağı için opsiyon kullanma kararı aldığını açıklamıştı. Garza, “Hiç şüphesiz ülkenin hava bağlantılarını güçlendirmeye yardımcı olacak bu alım, Interjet için ciddi yatırım ve Meksika’daki yatırımcılarımızın hissedilir güvenidir” demişti. Daha önce satın alınan 20 SSJ100’ün 13’ünü aldıklarını ve kalan uçakların da 2015-2016 döneminde tamamen teslim edileceğini belirten Interjet Başkanı, halihazırda filolarında toplam 52 uçağın bulunduğunu kaydetti. Maduro, ABD'li siyasetçilerin Venezüella'ya girişini yasakladı Sputnik Venezüella Cumhurbaşkanı Nicolas Maduro, Venezüella'yı ziyaret edecek Amerikan vatandaşlarına vize uygulanması kararı aldı, aralarında ABD Başkanı George W. Bush ile eski Başkan Yardımcısı Dick Cheney'in de olduğu bazı siyasetçilerin ülkeye girişine yasak getirdi. Venezüella Cumhurbaşkanı Maduro, ülkesindeki Amerikalı diplomatların sayısına sınırlama getirileceğini açıkladı. Açıklamasında, Venezüella'yı korumak adına ülkeye giriş yapan ABD'lilere zorunlu vize uygulamasını öngören bir sistemi uygulamaya koymaya karar verdiğini belirten 29 AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI Maduro, ABD'nin, "ülkesinin içişlerine karışması nedeniyle" Venezüella'yı ziyaret edecek Amerikan vatandaşlarından vize isteneceğini ve bazı siyasetçilerin ülkeye girişinin yasaklanacağını duyurdu. Venezüella'ya girişi yasaklananlar arasında ABD'nin 43. Başkanı George W. Bush, eski Başkan Yardımcısı Dick Cheney, eski Senato Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Bob Menendez ve eski Florida Eyalet Meclisi Başkanı Marco Rubio gibi siyasiler bulunuyor. "TERÖRÜ TEŞVİK EDİYORLAR" Kararla ilgili açıklamasında bu siyasetçilerin özellikle Irak ve Suriye'de insan haklarını ihlal ettiklerini ve terörü teşvik ettiklerini ifade eden Maduro, ABD'nin Venezüella'da 100 diplomatı bulunurken, Venezüella'nın ABD'de 17 diplomatı olduğunu bildirdi. Maduro'nun aldığı yeni diplomatik kısıtlama kararının ayrıca, arasında bir Amerikalı pilot dahil bazı ABD vatandaşlarının Venezüella'da casusluk faaliyetlerine katılmasının bir sonucu olduğu belirtilirken, birkaç gün önce tutuklanan ABD'nin Kuzey Dakota eyaletinden 4 misyonerin serbest bırakıldığı kaydedildi. DİPLOMATLAR SINIR DIŞI EDİLMİŞTİ Maduro ülkenin vefat eden lideri Chavez gibi ABD'yi, Venezüella'daki rejimi devirmeye çalışmakla suçlamış, geçen ay Karakas Belediye Başkanı muhalif lider Antonio Ledezma da ABD'yle işbirliği içinde darbe planladığı gerekçesiyle gözaltına alınmıştı. İki ülke, 2010'da karşılıklı olarak büyükelçilerini geri çekerken, Chavez'in vefatının ardından Maduro, birçok ABD'li diplomatı sınır dışı etmişti. Çin'de opera grubunu taşıyan yolcu otobüsü uçuruma yuvarlandı: 20 ölü Sputnik Çin'de, bir otobüsün uçuruma yuvarlanması sonucu 20 kişi hayatını kaybetti, 13 kişi de yaralandı. Şinhua ajansının haberinde, Hınan eyaletinin Lincou kentinde, opera grubunu taşıyan bir yolcu otobüsünün uçuruma yuvarlandığı bildirildi. Kazada, 20 kişinin öldüğü, 13 kişinin yaralandığı belirtildi. Yaralıların hastanede tedavi altına alındığı kaydedildi. 30
Benzer belgeler
AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI İçindekiler
Olaya bu açıdan baktığımızda, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile güçlü AK Parti Hükümetinin,
İçindekiler
Olaya bu açıdan baktığımızda, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile güçlü AK Parti Hükümetinin,
AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI İçindekiler
Boko Haram iki 'casus'un başını kesti ................................................................................................ 12
AMERİKA – İNGİLTERE GÜNDEMİ...................................
İçindekiler
Boko Haram iki 'casus'un başını kesti ................................................................................................ 12
AMERİKA – İNGİLTERE GÜNDEMİ...................................