n ogayb ü lten - NOGAY TÜRKLERİ BÜLTENİ
Transkript
n ogayb ü lten - NOGAY TÜRKLERİ BÜLTENİ
TEL : 0 332 641 41 93 CEP : 0 539 641 41 93 0 541 641 41 93 www.aluminyumkorkuluk.tr.gg KONYA – KULU Nogaytürk – 0 2 Reklamlardan ücret alınmamıĢtır Bugün hepimize düĢen ortak görev; ulusal değerlere, bilince, Cumhuriyet'e sahip çıkmak, Çanakkale'yi, KurtuluĢ SavaĢı'nı kazanan ruhu korumak ve bu bilinci gelecek kuĢaklara aktarmaktır. Türk Ulusu dili, kültürü, tarihi ve saygın kimliğiyle aydınlık yarınlara el ele güçlü biçimde yürüyecektir. Nogaytürk – 0 3 NOGAY TÜRKLERĠNĠN SESĠ OLMAK ÇABASINDAYIZ EDĠTÖR Hakan BENLĠ ĠRTĠBAT ADRESĠ [email protected] Dergimiz Basın Ahlak ve Ġlkelerine Uymaya Söz VermiĢtir. NOGAYTÜRK DERGĠSĠ YURTĠÇĠ VE YURTDIġI TEMSĠLCĠLĠKLERĠ Temsilcilerin iletiĢim bilgileri için – [email protected] ADANA -Dr.Fatih KARAYANDI ĠSTANBUL -Cemil AKDAĞ – Emre ORAK ANKARA Ġlyas ORAK Ankara- Eryaman : Erdem GÜNAY Ankara- Batıkent : Elif YILMAZ Ankara- Keçiören : Asım PEKCAN - Erhan ÇAĞDAġ Ankara - Balgat : Derya POLAT Ankara - Demetevler : Eyüp TANATAR Ankara - Sincan : Yahya ALTINKAYA Ankara- Etlik : M.Burak TAġKIRAN ġ.KOÇHĠSAR ( merkez ): Turhan BAYAR ġ.KOÇHĠSAR- Akin Köyü : Adem ESENBAY ġ.KOÇHĠSAR- Doğankaya Köyü : Elif YILMAZ ġ.KOÇHĠSAR- ġeker Köyü : Kasım KIZILTAġ GÖLBAġI ( merkez ) : Abdulhamit ÖZCAN GÖLBAġI- Ahiboz Köyü : Z.Sebla ALSAÇ HAYMANA-Cingirli Köyü : Yavuz ÇĠFTÇĠ POLATLI (Merkez): Kevser KIZILDAĞ POLATLI -Tatlıkuyu Köyü : Özgür NAYMAN KONYA Merkez : Serkan TANDOĞDU KULU ( merkez ) : Hakan BENLĠ KULU - Seyitahmetli Köyü : Murat BENLĠ KULU - AğılbaĢı – (Mandıra)Köyü : Recep DEĞĠRMENCĠ KULU - Boğazören Köyü ( Köstengil ) : Engin GÜNER KULU - Kırkkuyu Köyü : Selman YILMAZ AMASYA Kader TANATAR ESKĠġEHĠR Cihan TANRIBAK YURTDIġI TEMSĠLCĠLĠKLER K.K.T.C : C.Giray ERGĠN HOLLANDA : Mehmet PEKCAN AVUSTURYA : Hacer TAġYARAN – Rukiye TEKER ALMANYA : Fatih POLAT Nogaytürk – 0 4 Ġ KÜNYE TEMSĠLCĠLĠKLER ……….…………..04 KAPAK KONUSU Nogay Dernekleri Federasyonu Orhan DEMİRCİ Hollanda Nogay Vakfı ĠÇĠNDEKĠLER ĠÇĠNDEKĠLER ...........................22 … .……….…………..05 EDĠTÖRDEN Hakan BENLİ MERHABA Ç Ġ N D E K Ġ L E R ……………….…………..07 DERNEKLERĠMĠZ Hakan BENLİ Ilgın Nogay Türkleri Kültür ve DayanıĢma Derneği ……………………..08 NOGAY EDEBĠYATI Necdet ÖZEN Ilgın Nogay Türkleri Kültür ve YardımlaĢma Derneği .............................23 KAPAK KONUSU Nogay Dernekleri Federasyonu Y.Mansur AKYOL EskiĢehir Nogay Türkleri Derneği ……………24 Ertengilerimizde GiriĢ Bölümleri…………………..……………..11 MAKALE Hakan BENLİ Kültürel DayanıĢma mı, Etnik UyanıĢ mı ? ……………………….13 KÖġE YAZISI Akif KARA NEDEN FEDERASYON ………..………18 KAPAK KONUSU Nogay Dernekleri Federasyonu Abdurrahman BERKCAN Konya Nogay Türkleri Derneği ………………25 KAPAK KONUSU Nogay Dernekleri Federasyonu Cemil SÜTBAŞ Federasyona Hazırlık ...........................26 NOGAY EDEBĠYATI ERTENGĠ Necdet ÖZEN KAPAK KONUSU Nogay Dernekleri Federasyonu Ömer AKTÜRK Nogay Gençlerini BirleĢtirme Platformu KAPAK KONUSU Nogay Dernekleri Federasyonu Uğur KAN KOġANAY …………………….……28 ...........................19 NOGAY KÜLTÜRÜ Hasan BENLİ NOGAYCA ATASÖZLERĠ …………………..29 KAPAK KONUSU Nogay Dernekleri Federasyonu Musa ÜNAL Nogay Türkleri Kültür ve YardımlaĢma Derneği ...........................20 KAPAK KONUSU Nogay Dernekleri Federasyonu Ramazan CAN Ġstanbul Nogay Türkleri Derneği ……......21 NOGAY EDEBĠYATI ġINLAR Alp YILMAZ NOGAY ġINLARI ……………………………30 GENÇLĠK Muhammet YILDIZ POPULĠZM VE GENÇLĠK ……………………32 Nogaytürk – 0 4 Ġ RÖPORTAJ Hakan BENLİ Ç Ġ N D E K Ġ L E R GENÇLĠK NOGAYTÜRK CEMAL SAFĠ ile Röportaj…………………34 ERGENLĠK VE UYKU SORUNU……….… 55 DĠN SAYFASI NOGAYTÜRK BĠRLĠK VE BERABERLĠK ………………44 AVRUPA‟DAN Rukiye TEKER TURĠSTLER ….……………………… 47 TEKNOLOJĠ NOGAYTÜRK PARDUS Anadolu Parsı ……………… 48 MÜZELERĠMĠZ NOGAYTÜRK KURTULUġ SAVAġI MÜZESĠ ………… 57 NOGAY MUTFAĞI NOGAYTÜRK NOGAY ÇAYI …………………………….… 60 TARIM SAYFASI Burcu IŞIK PANCAR ……….…………………………..61 ġĠĠR Mehmet TAŞKIRAN CASLAR ġĠĠR ……………………………… 50 Bayram TAY ÖZÜM NOGAY NOGAY EDEBĠYATI ERTENGĠ Hakan BENLİ ….…………………….……63 NOGAY BÜLTEN NOGAYTÜRK BEYBOREK …………………………… 51 NOAGYALARDAN HABERLER ……..……64 TAZĠYE NOGAYTÜRK SAĞLIK Op.Dr.Erkan ESKEN BEL FITIĞI VE TEDAVĠ YÖNTEMLERĠ ………………………… 53 BAġIMIZ SAĞOLSUN ...................................73 Dergi için yollanan yazılar ve resimler iade edilmez. Yazılardan Yazarları sorumludur. Nogaytürk – 0 5 E D Ġ T Ö R D E N Hakan BENLİ N ogaytürk Dergisi, Nogay Gençleri Derneği, kendini tasfiye ettikten sonraki ilk sayısını yayınlamakta. Derginin adını değiĢtirmeden 3. Sayı olarak numaralandırdık. Zira aynı temelden güç almakta aynı kaynaktan beslenmekteyiz. Ġlk sayımızda sizlere bazı sözler vermiĢtik ve sözlerimizin arkasındayız. Aynı inancı ve aynı görevi taĢımaktan memnuniyet duymaktayız. Bu yeni sayımızda Nogay Dernekleri ‘nin geldiği bir noktaya dikkat çekmek arzusundayız. Nogay dernekleri açısından henüz tam olarak olgunlaĢmamıĢ ve emekleme safhasını tam manası ile aĢamamıĢ bir sürece Ģahitlik etmekteyiz. Nogaylar olarak on yılı aĢkın bir zamandır Nogay derneklerinin faaliyetlerini görmekte, izlemekte, kimi zaman tebrik kimi zaman tenkit etmekteyiz. Geldiğimiz bu noktada ise daha farklı bir sürece girmek üzereyiz. Nogay Dernekleri Federasyonu… Derginin içerisinde bu konuda yetkin ve sorumlu olan kiĢilerin, kendilerinin ve temsil ettikleri kurumların düĢüncelerini okuyacaksınız. Temennimiz o ki benlik ve koltuk kavgasına düĢmeksizin her bir derneğin olumlu bir tavır takınarak Federasyon kurma yolunda çalıĢmasıdır. Dergimizi bu sayıdan itibaren internetten yayımlayacağız. Bu nedenle sayfa kaygısı olmaksızın mümkün olduğunca geniĢ bir içerik ile karĢınızda olmak istiyoruz. Sizden en büyük beklentimiz ise sizlerin de Derginin içeriğini zenginleĢtirecek yazı ve eserlerinizle bize ulaĢmanızdır. Sevgilerimizle… Nogaytürk – 0 7 D E R N E K L E R Ġ M Ġ Z Hakan BENLİ Mutlaka, insanlar bir ürün yaratırlar ya da yeni bir Ģey icat ederler, üretirler ve ürettikleri eĢyaya bir marka alırlar bizde Ilgın‟ da bir marka yarattığımızı, insanlara nasıl bir topluluk olduğumuzu ispat etmiĢ olduk. ( Ilgın Nogay Türkleri Kültür ve DayanıĢma Dernek BaĢkanı Uğur KAN ) Nogaytürk : Sn. BaĢkanım öncelikle sizi kısaca tanıyabilir miyiz ? Ben Uğur Kan, 1970 Ilgın doğumlu, ilkokul mezunu 3 çocuk babasıyım. Market iĢletmekteyim. Nogaytürk : Peki BaĢkanım nereden aklınıza geldi böyle bir giriĢim ? Abdurrahman Berkcan Ağabey ile tanıĢmamızdan sonra onun bizzat bizimle yakından ilgilenmesi ve bize tavsiyelerde bulunması sonucu bu iĢe soyunduk. Daha önce ılgın gibi 50.000 nüfuslu bir ilçede sıradan bir vatandaĢ olarak gösteriliyorduk. ġu an derneğimiz sayesinde Ilgın halkı tarafından da Nogay Türkleri olarak tanınmaya baĢladık. Nogaytürk : Sn. BaĢkan, Ilgın Derneği ne zaman ve hangi ihtiyaçla kuruldu ? Nogaylardan bu yönde bir talep var mıydı ? Resmi olarak 1 Aralık 2008. Ama ön çalıĢmalarımız mayıs 2007 de baĢladı. Bizim halk bu konuda biraz bilgisizdi. Biz Derneğin amacını ve bize ne gibi artılar getireceğini anlattık. Bu arada Abdurrahman Ağabey de sıkca gelerek bizleri aydınlattı. Halkımız tarafından benimsenince bu yola çıktık. Nogaytürk : Ilgın Derneği‟nin kuruluĢ amacını kısaca özetleyebilir misiniz? Daha önceleri Ilgın halkının gözünde hani bizim Nogay halkının çocuklarına ‘’ bala ‘’ diye hitap etmesi babalarımıza da ‘’ akay ‘’ dememiz sonucu Ilgın ilçe halkı da bize ‘’ balalar ‘’ ya da ‘’akaylar ‘’ diye hitap ediyordu. Hani bu bize sıkıntı değildi ama bazı çevrelerce basit geliyordu. Nogaytürk : Peki bu ayrım gibi miydi ? Bir nevi iĢin kötü yanı bala & akay kelimesini bilmeyen halkın bir kesimi bizi baĢka gözle görüyordu, bizim Ilgın ‘ da. O kadar nüfusa karĢı 500 kiĢi de olsak birlik ve beraberliğimizden dolayı Ilgın halkı bizden çekinirdi ama Dernek sayesinde kendimizi Ģu an ispat etmiĢ bulunmaktayız. Geçenlerde bir beyaz eĢya mağazasında karĢılaĢtığımız Ilgın Emniyet Müdürü Sn. Bilal Yılmaz Bey bizi gördüğünde ‘’ iĢte doğu Türkleri ‘’ dedi.. Sadece Emniyet Müdürü değil , Ġlçe Kaymakamı, Belediye BaĢkanları ve siyasi parti ilçe baĢkanları, mülki amir ve bürokrasi insanları bizi daha yakinen tanıdı. Nogaytürk : Bir yerde dernek kurulduktan sonra daha etkili bir nüfuza sahip olundu yani Evet. Ve bu tür organize iĢlerinde, herhangi bir toplantıda bürokrasi insanları bizi daha yakinen tanıdı. Nogaytürk : Bir yerde dernek kurulduktan sonra daha etkili bir nüfuza sahip olundu yani Evet. Ve bu tür organize iĢlerinde, herhangi bir toplantı ya da etkinliklerde bizi de aralarına hep almak istediler. Seçimlerden önce parti baĢkanları bizzat gelerek bizden bir insanı encümenliğe almak istediler. Buna bizat M.H.P Milletvekili Sn. Faruk Bal, A.K.P Milletvekilleri Sn. Sami Güçlü, Orhan Erdem teklif sundular. Bunun yanında Sami Güçlü düğün yemeğimize katılarak Nogay milli çorbası olarak Sorpa çorbamızı içerek, bunları resim çektirerek not almıĢtı. Bu resimler halen Ģu an A.K.P. Ilgın Ġlçe teĢkilatlarında mevcuttur. Nogaytürk : Peki sayın baĢkanım, derneğin kurulmasında bunların haricinde Nogay kültürünü kollamak ve yaĢatmak amacı var mıydı ? Tabi ki , bizim 2008 Sabantoyu’ na katılmamızdan sonra eve geldiğimizde çocuklarımızın mahallede oyun oynarken bile Nogay oyunu Kanakiyi arkadaĢlarına öğreterek onları da oyuna alarak oynamaları bizzat dikkat çekici bir unsur oldu. Zaten ki , biz bu zamana kadar hiçbir örf ve töremizden ödün vermedik. Töremizin ve atalarımızın getirdiği gibi sahibiz. Hala dıĢardan kız alıp vermemiz yok. Büyüklerin yanında çocukları sevme… Nogaytürk : Derneğin kaç üyesi var, faaliyetleriniz nelerdir ? ġu an 50. Bizim maddi sorunlarımız oluyor, kıĢ aylarında özellikle. Biz Ģu an derneği yeniden yapılandırma yaparak üye sayımızı artıracak ve derneğe yeni bir ivme kazandıracağız faaliyet olarak. Bizim diğer Nogay halklarından, Türkiye ‘ de yaĢayan Nogay halkı diyelim, bir meslek dalımız var el sanatlarına iliĢkin. ġu an da yeni çıkan bir projeye istinaden bu iĢleri daha organize ve kazançlı hale getirebilmek için Konya’ da Selçuk Üniversite’sinde doçent ve Profesör hocalara yaptıracağımız projeler ile halkımıza hem geçim kaynağı sağlayacağız bu arada, en kısa zamanda. Nogaytürk : Boğazören' deki Sabantoy' daki standınızda gerçekten çok güzel el iĢi çalıĢmalarınız vardı. Ilgın Belediye BaĢkanı Sn H.ibrahim Oral sayesinde Ilgın’ da bir Nogay gecesi düzenlemek kendimizi daha anlamlı ve iyi ifade edebilmek adına orada. Aslında biz eksik geldik asıl el iĢçiliğimizi görünce gerek belediye baĢkanları gerekse milletvekilleri ve diğer bürokrasi insanları piĢmanlık duyacaklar bize bu zamana kadar sahip çıkmadıkları için çünkü biz bir nevi. Nogaytürk – 0 8 D Nogaytürk : Sayın baĢkanım bu konuya tekrar döneceğiz. Bunun haricinde Nogay kültürünü yaĢatmak tanıtmak adına çalıĢmalarınız oldu mu dernek çatısı altında ? Daha önce bizi ziyarete gelenler oldu biz bunlara büyük dedelerimizden olsun akaylarımızdan olsun örnekler verdik mesela Selçuk üniversitesi’nde okuyan bir öğrenci gelerek bizimle alakalı bir çalıĢma yaptı ona verilen ödev doğrultusunda. Nogaytürk : Ne tür bir çalıĢmaydı BaĢka topluluk adına bir ödev verilmiĢ oda bizimle alakalı bizden kesitler verdi. KonuĢmalarımız dilimiz yani giyim ve kuĢamlarımız hatda bunun yanında çok yakın zaman önce kaybettiğimiz dünürümüz vardı ondan bir Ģınlama kesiti aldı. Bunun yanında düğün ve diğer yaĢantı ve örf ve adetlerimiz sordu araĢtırdı ve çok memnun kalarak gitti. Burada her sene düzenlenen kaplıca festivalinde belediye baĢkanımız bizden de bir etkinlik istedi. O gece final gecesi diyelim festivalin son gecesi ünlü sanatçı gelir ya genel olarak Songül Karlı vardı. Bu sanatçı çıkmadan önce benden bir nevi Nogay halkına yönelik bir oyun yada kültürümüzü tanıtacak bir etkinlik istedi fakat bizim iĢimiz icabı yaz aylarında fazla insan kalmıyor Ilgın’ da. Herkes yurdun dört tarafına dağılıyor. sadece 3 ay gibi bir süre kalabalık olabiliyoruz. Nogaytürk : Tiyatro gibi mi Ya, tiyatrodan ziyade halk oyunu ekibi gibi yada Kanaki oynayabilecek bir ekip istedi Nogaytürk : Halk oyunu oynayabilecek bir ekibiniz var mı sayın baĢkanım ? Yok çünkü iĢin garibi Kanaki oyununu biz bile Sabantoyu’nda gördük bunu da Ilgın’ da diğerlerine yansıtmak zor oluyor. Nogaytürk : Bilenler var mı ? Yok. Nogaytürk : Anladım.Ankara' da Nogay Gençleri Platformu bu konuda bir kurs baĢlattı, Türkiye de ilk.. Evet , bana email geliyor sürekli. Biz dediğim gibi tabi bu sistem kurulup düzen alırsa bizde talep edeceğiz. Nogaytürk: Sizin bu gelenek ve görenekleri yazılı sesli ve görsel olarak kayıt altına alma çalıĢmalarınız oluyor mu ? ġu an böyle bir çalıĢmamız yok. Nogaytürk : Ilgın‟ da yaĢayan Nogaylar hakkında bize bilgi verebilir misiniz ? Kültürel ve sosyal yaĢamları nasıldır, nüfusları ne kadar tahminen ? Kültür olarak aynıyız diğer Nogaylarla. Belirli bi nüfus sayamıyoruz, nedeni sürekli iĢimiz dıĢarda olduğu için. Nogaytürk : Ilgın' da nerede yaĢıyorlar, belli, bir yerde mi dağınık mı ? Bizim ilçenin belirli bir yerinde aynı mahallede ve komĢu olarak hepsimiz bir aradayız.Evlerimizin arasında hiç yabancı yoktur. Nogaylardan baĢka 100 hanenin üzerinde belirgin olamamakla beraber 700 – 800 nüfüsumuz var .KıĢ aylarında E R N E KL E R Ġ M Ġ Z Hakan BENLİ bu sayı 1,000 i buluyor Nogaytürk : Nereden geldiğiniz hakkında tarihi kayıtlar var mı , ya da bilginiz ? Ġlk göçümüz dedelerimizin anlattığı üzere Türkiye ye, Koban’ dan. Nogaytürk : Ilgın' ın haricinde baĢka yerlerdeki Nogaylarla akrabalık bağları var mı Var, EskiĢehir Alpu, Denizli Çivril ilçesi Beyköyü. Bunun dıĢında Ilgın’ dan göç edip de Ġstanbul . Ankara , Adana, Ġzmir, Antalya, Samsun ve bir kaç yerde kalan akrabalarımız var ki onların özel günlerinde mutlaka gideriz Nogaytürk : Peki Ilgın‟ da baĢka yerlerde Nogay köy ya da köyleri var mı bilginiz dahilinde ? VarmıĢ, bunu biz bilmediğimiz halde bize gelip kendilerinin Nogay halkı olduğunu söyleyenler oldu. Konarı, Tuzlukçu köylerinde bize 40 km uzak olan AkĢehir ilçesinde de Nogay olduğu hatda onların da dernek açma üzere olduklarını duyduk.Köy komple ama onlarla tam teĢekküllü bir iletiĢimimiz olmadı. Nogaytürk : sizin yardımlarınız oluyor mu onlara bu konuda veya onların talebi oluyor mu ? GörüĢemiyoruz. ġu ana kadar talep gelmedi sadece seçim çalıĢmalarında bir akayımız geldi bize. Bir partiyi desteklememizi önerdi. Seçimden sonra ne yazık ki onlar da siyasetçiler gibi toz olup gittiler. Nogaytürk : Ilgın‟ daki Nogayların Derneğe yaklaĢımları nasıl ? Dernek orada Nogaylık bilincini verebilmekte midir ? Bu konuda çalıĢmalarınız veya projeleriniz var mı ? ġimdi açık konuĢmak gerekirse bizim insanlar fazla bilgi sahibi değil, ilkokul mezunu ama herhangi bir toplantı yada faaliyet alanında gerek bizzat benim baĢkanlığıma benim bu konuda en büyük yardımcım aynı zaman da dernek baĢkan yardımcısı dayım Yunus Çakır’ ada her türl ü desteği verirler. En azından bizim yalnız olmadığımızı, arkamızda büyük bir kitlenin olduğunu gösterirler. Nogaytürk : Diğer derneklerle birlikte yapmıĢ olduğunuz çalıĢmalar var mı, bu konuda bilgi verebilir misiniz ? Yaz aylarında belediyenin bir daveti vardı dernek baĢkanlarına yönelik. O toplantıya katıldım.Bizim Ilgın’ da faaliyet gösteren ilçe çarĢı içinde birahane olarak çalıĢan mekanların orada bayan da çalıĢtırdıkları için bunun da halk geleceği için düzen bozduğunun kararı alıp imza kampanyası baĢlattık diğer derneklerle. Bu kampanyada en fazla imzayı da bizim dernek topladığı için takdir almıĢtır. Nogaytürk : Peki Ankara - Ġstanbul, Kulu, Konya, EskiĢehir‟ deki derneklerle çalıĢmalarınız oluyor mu ? Elbette ama bize açıkçası sıcak gelen Kulu ve Konya Derneği olmuĢtur ve bizdeki sıkıntıyı da en çok Konya Dernek BaĢkanı Abdurrahman Berkcan ağabey çok iyi bilmektedir. Abdurrahman Berkcan ağabeyin bir sözü vardır, *Men Nogay’nın tuvgan balasına beĢik ,ölgen kartına da mezar bolurman, dedi, ĠĢte bizde öyle bir toplumuz Ilgın’ da. Burada istenilen ve davet edilen hiç bir yerden kaçmadık. Nogaytürk – 0 9 D Bu arada , hatırlatmadan geçersem çok büyük hata ve haksızlık etmiĢ olurum, biz geçen ramazan ayında bize yarı katkıda bulunarak ve bizzat bu fikri vererek, Ilgın ‘da çok güzel bir iftar yemeği verdik. O zamanlar Hollanda Dernek BaĢkan Yardımcısıydı. ġu an Hollanda Dernek BaĢkanı Orhan Demir ağabeyimize teĢekkürü borç biliriz. Ve de o etkinliğimizde o sene Ilgın içerisinde verilen en güzel yemek oldu. Ġlçe Garnizon Komutanı ,Emniyet Amiri, Belediye BaĢkanı, 120 kiĢilik bir katılımla ve de bu yemeğimiz uzun süre takdir topladı. Bizim saydığımız dıĢardan gelen yani protokol dediğimiz Ģahıslar 120 kiĢiydi. Bunun yanında kendi topluluğumuz ve tabi ki biz bunu bir lokanta da verdik. Oraya müĢteri olarak gelenleri de misafir ettik ve de bir ilk olarak biz lokanta menüsüne evimizde ġır Böreği hazırlatıp katkıda bulunduk. ġır Böreği’ni de gelen misafirlere tanıtmıĢ olduk. Ġlçe Garnizon Komutanı daha sonra bizzat gelerek bizden ġır Böreği yapmamızı istedi. Nogaytürk : Diğer Dernek BaĢkanları ile telefon görüĢmeleriniz oluyor mu ? Sadece Abdurrahman Berkcan ve Cengiz Ergen Ağabeyle, Ankara Dernek BaĢkanı Celaleddin Beyle konuĢtuk. Nogaytürk : Derneğin kurulduğu günden bu güne kat ettiği aĢamaları ve çalıĢmalarınızı yeterli görüyor musunuz ? Bu konuda bir eleĢtiri yapabilir misiniz ? Mutlaka, insanlar bir ürün yaratırlar ya da yeni bir Ģey icat ederler, üretirler ve ürettikleri eĢyaya bir marka alırlar bizde Ilgın’ da bir marka yarattığımızı, insanlara nasıl bir topluluk olduğumuzu ispat etmiĢ olduk. Nogaytürk : Bunu kimsenin böyle güzel ifade ettiğini duymamıĢtım. Mesela, Ģu an mevcut Belediye BaĢkanımız seçim çalıĢmalarında bizim Derneğimize geldi öyle bir dizaynımız vardı ki çiçekler masada herkes hizalı bir Ģekilde onları dıĢlarda karĢılayıp çok iyi bir misafirperverlik gösterdik. O da bize orada Ģöyle dedi, Ben Ģu ana kadar 10’a yakın kahve toplantısına gittim ama bu kadar ilgi alaka ve dürüstlük görmedim. Ben kahveye gidiyorum insanlarala tokalaĢmak için adam bir elinde kağıtla zoraki tokalaĢıyor, dedi. bizdeki bu olayı görünce çok Hayret etti. Çünkü o Ģahıs Ilgın’ a 3 ay önce tayin olan bir kiĢiydi. Nogaytürk : Peki sayın baĢkanım dernek olarak Nogay kültürüne yönelik neler yapmayı düĢünüyorsunuz. ? Az önce anlattığımız marka olayı var ya, onu tescil ettirmek. Yani çıtayı yükseltmek anlamındaydı, öncelikli olarak. Nogaytürk : Bundan sonrası için Ilgın „ da yaĢayan Nogaylara neleri yapmak istediğinizi buradan açıklayabilir misiniz ? ġu an bizim halkımız çok fakir durumda az önce anlattığımız hoĢ Ģeylerin karĢılığını biz diğer karĢı taraflardan alamadık. Elimizde altın gibi bi sanatımız olmasına rağmen Ģu an 150 200 den fazla sadece gençler bunlar, boĢta geziyor. Bizim ürettiğimiz malzemelerin piyasada oluĢan rekabet ve özellikle Çin mallarının piyasada kurduğu hakimiyetten dolayı çökmüĢ durumdadır. Gerek iç gerekse dıĢ piyasa ile rekabet edebilmek için Ģu an bizde ilkel sayılacak döküm atölye ve araç gereçlerinin modernize edilmesi gerek. E R N E K L E R Ġ M Ġ Z Hakan B E N L İ Nogaytürk : Bunu derneklere ilettiniz mi onlarla birlikte müĢterek birĢeyler yapılamaz mı, onlar adına da ? Bizim Ilgın’ da yaĢayan Nogay halkının çok farklı bir özelliği vardır diğer Nogay halkımızda kesin öyledir, ama biz mahsus kaderimize razı bir Ģekilde yaĢamaya alıĢmıĢız. Gidip de bir insan dan bir istekte bulunmadık. Ama hiç bir gün prensiplerimizden ödün vermedik. Biz sorunlarımızı kendi aramızda hallettik. Cebimizdeki bir paket sigarayı bile paylaĢacak kadar… Nogaytürk : BaĢkanım, Nogaylar arasında dernek kurulmadan önceki Nogay kültürüne bakıĢla, dernek kurulduktan sonra Nogay kültürüne bakıĢ nasıl ? Bizim içimizde aynı sayılır ama dıĢ dünyaya elbette çok farklı bir görüntü oluĢtu. Kendi içimizde bazı insanlarımız derneğe sahiptir ve bunun mutlaka bir gün bize bir getiri saylayacağını düĢünmektedir. Benim Ģahsi olarak, ilk olarak bir dernek baĢkanı olarak, eğer biz bir topluluk isek, aynı topraklardan göç edip bu gurbet elde buluĢtuysak, nasıl benim atalarımın dedelerimin Ģu an Konya,Kulu, Ankara, Ġstanbul, EskiĢehir ve diğer Türkiye’ de yaĢayan Nogay halkının Koban da bıraktığı mezarlıkta yatan dedeleriyle komĢuysa ve de biz burada kader arkadaĢlığı yapıyorsak, aynı dili, aynı örfü ve geleneği sürdürüyorsak, bizden konum olarak yukarıda olan ağabeylerimizden, buraya nokta koyalım, bu maddi anlamda değil, idari mülkü olarak bizden yüksekte olan ağabeylerimizin toplanarak bizi bir araĢtırmalarını isterim. Ya da bir ekip olarak bizzat bizi ziyaret ederek bizim yanımızda olduklarını göstererek, burada gerek Belediye BaĢkanı’na gerekse Kaymakam Bey’e anlatmaları. Bizde okuyan insanın az olması,kendimizi ifade etmemiz anlamında zorluk çekiyoruz. Ama bu gün bir Mustafa AltıntaĢ, Ġstanbul Vali Yardımcısı Ağabeyimizin, SayıĢtay Daire BaĢkanı Fehmi BaĢaran Ağabeyimizin gelip burada bizi onore etmesi ve de onlarla yapacağımız bir ziyaret bize çok Ģey kazandıracaktır. En azından ılgın nogay halkına bir vitrin olacaktır. Nogaytürk : Peki sayın BaĢkanım, dernek kurulmadan önce Diğer bölgelerdeki nogayların varlığından haberiniz var mıydı ? Hayır, çünkü hep biz kendimizi tatar olarak tanıtıyorduk, bir de hani belki biz diğer Nogaylardan daha çok tutucuyuz. Mesela örf ve adetlerimize o kadar sadığız ki, çıkıp da babalarımıza, dedelerimize biz nerden geldik, ne yaptık diye soramamıĢız. O yüzden dolayı Nogay tarihi ve geçen zamandaki bilgi eksikliğimiz mevcuttur. Nogaytürk : Oradaki Nogayların yaĢayıĢlarını, gelenek ve göreneklerinizi gençlere yazdırma Ģansınız yok mu ? Çocuk oyunlarını, yemeklerinizi, kız isteme vb. Var, yazdırabilirim. Nogaytürk : Son olarak eklemek istediğiniz bir Ģeyler var mı ? Bizde sorun çok, daha anlatacağımız çok Ģey var. Eğer bize gerçekten önem veriyorsanız en azından biri duyar da bize sahip çıkar. Hani bazen, zaten insan bu sevdadaysa doluyor, bende duygulandım ve dondum. TeĢekkür ediyorum ilgi ve alakanızdan dolayı. Bana ve Ilgın Nogay halkına gösterdiğiniz ilgi ve alaka ile ayırdığınız bu kıymetli dakikalar için. Nogaytürk : Biz teĢekkür ediyoruz.. Nogaytürk – 10 N OGAY EDEBĠYATI Necdet ÖZEN Bu gün artık evlerde,toplantılarda söylenmeyen Ertek,Ertengi veya Bir zaman, olarak adlandırdığımız masallarımız Nogay sözlü halk edebiyatının yaratıcılığını bizlere en güzel Ģekilde anlatmakta ve hatırlatmaktadır.Teknolojinin tüm nimetlerinden yararlanmamız gereksede,unutulmaya yüz tutmuĢ sözlü edebiyatımız olan ertek’lerden vazgeçmemiz veya unutmamız söz konusu olmadığı ve bunların yazılı hale getirilmesi sonucuda bir nebze olsun hatırlamamız gerektiği düĢüncesindeyim. Y ayınına, çıkarılan iki sayı sonucu maddi olanaksızlıklar sonucu ara verilen Nogay Türk dergimizin Ġnternet ortamında tekrar yayınlanıp devam ettirilmesi için giriĢimde bulunan kardeĢimiz Hakan BENLĠ’nin bu giriĢimine bir nebze olsun destek olabilmek amacı ile erteklerimizin giriĢ bölümleri ile ilgili olarak, ertekler konusunda bir baĢlangıç yapmak istedim. Bu gün artık evlerde,toplantılarda söylenmeyen Ertek,Ertengi veya Bir zaman, olarak adlandırdığımız masallarımız Nogay sözlü halk edebiyatının yaratıcılığını bizlere en güzel Ģekilde anlatmakta ve hatırlatmaktadır.Teknolojinin tüm nimetlerinden yararlanmamız gereksede,unutulmaya yüz tutmuĢ sözlü edebiyatımız olan ertek’lerden vazgeçmemiz veya unutmamız söz konusu olmadığı ve bunların yazılı hale getirilmesi sonucuda bir nebze olsun hatırlamamız gerektiği düĢüncesindeyim. Sözlü edebiyatımızın vazgeçilmezi olan Ertek (Ertengi,Birzaman) leri merakla okuduğumda ve yine küçüklüğümüzde bizlere anlatılanlardan hatırımda kalanların giriĢ bölümleri dikkatimi çektiği için derleyebildiğim kadarı ile bunları aĢağıya çıkarmaya çalıĢtım ve yine masalımsı olduğunu zannedip daha önce yazdığım bir Ģiirimide aĢağıya yazdım. Bilindiği gibi masallar genellikle gerçek olmayan, abartılı,fakat eğitici özellikleriyle bilinirler.Bizim halk masallarımızda giriĢ bölümlerinin Nogay sözlü halk edebiyatının gerçek yaratıcılığın en güzel örneklerinden olduğuda bunlarda açıkça görülür. MASAL ADI GİRİŞ BÖLÜMÜ 1-Tülki men Bödene Erte erte zamanda,kanatsız kuĢlar uĢkanda,yapraksız terekler yemiĢ bergende,tuzsuz as asılganda,tütünsüz ot cagılganda,taydın yamanı at bolganda,dostun yamanı cat bolganda. 2-Börü’dün korluğu Erte erte zamanda,handın kızı kadı zamanda,dorbadın avuzu kiyiz zamanda,kargadın avuzu müyüz zamanda,bagana avıp,suv agıp,biydaydın bası kıyılgan zamanda. 3-Tüye’din Ģögüvü Burın burın zamanda,yan-yanuvarlar,kurt- kumurskalar edem tilimen söyleytagan bolganlar. 4-Obırgus’tun manka boluvu Burın,burın zamanda,ötürük sözdün örkeni yok,öksüz kızdın törkini yok zamanda,tanıgan yerde bas sıylı,tanımagan yerde ton sıylı bolgan zamanda aydap bilmegen at öltürgende,söyleybilmegen söz keltirgende 5-Ġyt’tin MıĢık’tı süymevligi Argımak arık boldu dep,tay-kunanga bergende,yigit yarlı boldu dep,onuda kem körgende,kadirin bilmegen kardaĢtan,kairin bilgen yat yakĢı bolganda ası yoktun isi yok bolganda,isi yoktun ası yok bolganda 6-Mankagustun yavabı Erte erte zamanda,eĢki börte zamanda,buzga biyday pitken zamanda,tavga tarı pitkende,tarsıldatıp organda,suv kaynap kaynak bolgan zamanda, kumırska koy bolup küntöske yayılgan zamanda. 7-MıĢıkka-ġıĢkan,yılanga-in Erte erte zamanda,eĢki börte zamanda,karatorgay kadı zamanda,ĢımĢık torgay supı zamanda. 8-Saban tübü-sarı altın Burın burın zamanda yavırını yayday,yarlı yigit. 9-Eyleci tülki Erte erte zamanda,abızdın avızı yırtık zamanda 10-Azrayıldın akında Erte erte zamanda,eĢki börte zamanda,tastan suv Ģıkkanda,bir künlük yolga ketkende,yeti lünge as aketkenge 11-Koyan’nın kulağının akında Erte erte zamanda,yakĢıdın yakĢılığı könüldü yasartkanda,yamandın yamanlığı betti kara etkende. Nogaytürk – 1 1 N OGAY 12-Nogay em Ģaytan 13-AĢĢı namartlık uvdan aĢĢı 14-BaspakĢıdın yigitligi 15-Kazadan kurtkargan kök tuyaklı. 16-Hatın bele-töte yala 17-YahĢılıkka-yahĢılık 18-Nepsiz kurtka 19-Alal kosak 20-YolavĢıdın yavabı 2l-Aleliy’men-Baleliy 22-Berde akay EDEBĠYATI Necdet ÖZEN Burın burın zamanda, Edil yılgadın boyunda. Burın burın zamanda,kızıl kar yavganda,mıĢıkka müyiz pitkende,ĢıĢkan tüyediy bolganda. Erte erte zamanda,yarlı kisi aĢık zamanda,asıklı yilik ankayganda,tobuklu yilik tonkayganda,yanındagın alganman yakkanda,yalgız üyü Ģonkayganda Erte erte zamanda,eĢki börte zamanda,kara torgay kadı zamnda,kandın kızı cadı zamanda,boz torgay suvda zamanda. Erte erte zamanda,kargadın avızı müyiz zamanda,bir tınıslıkta,bir kıyınlıkta,bir bolgan,bir bolmagan Erte erte zamanda,eĢki börte zamanda Erte er zamanda,hannın kızı kadı zamanda,karatorgay yadı zamanda,buzga zamanda,kargadın avızı müyiz zamanda. Burın burın zamanda,iyttin kuyruğun keskende koy bolganda,kırk atlı ölgende,kırk doslu aman kalganda,baydın tösegi is zamanda,yarlıdın tösegi kis zamanda. Birev aytadı bolgan dep,birev aytadı bolmagan dep,men esitkenimdi aytaman. Ertegi ertek ekende,börtegi börtek ekende,suv canıp balık küygende, Kumırska biyday Ģalıp Ģiren üygende,sokur akay mıltıkman koyan Öltürgende,topal bike sır cuvurup cürgende. Etegi ertek zamanda,Börtegi börtek zamanda,kandın kızı kadı eken,kara torgay cadı eken,Kaplı kuplu bakalar kanatlangan uĢmaga,Suvdakı balıklar kira tutkan kaĢmaga. ADANAS’IMA ÖTÜRÜK ÖŞEKLER Bir kucur boldu bizim kartlar Cıyılssalar,emen öĢek aytadılar Aytkanlarındın tutası ötürükten Mende saga aytayım,tınla;külmeden Kumırska tüsken Akbayır’dın coluna Eki Ģeltek algan eki koluna ġeltek Ģeltek suv tasıgan Sokur ĢıĢkandın toyuna Bir tayakta kırk koyan öltürgen Börtemir akay Sabanga,at kasına tülki cekken Zöyür babay Bunday ötürük bolamıeken dep soradım. UĢundur;mende kördüm dedi,Kerim Ģokay BürĢe cekkenler arabaga Sap tasıganlar armanga Kara Ģubun düven aydagan Torgay kelgen, tınaz ĢaĢmaga Orak ayında kar cavdı Kelkaya’ga ġoban akam bin koydu tıktı bir saya’ga Sıyganmıeken dep özüm ketip karadım Saya’dın yarısı tolmagan taga. Bödene delirgen,baylaganlar direkke Kaplıbaka yuva yasagan terekke Tırmasıp Ģıgıp cımırtkasın men aldım Sıtıp pisirdim,as boldu milletke Menay akay Ģirkiy soygan Arana’lar etmen tolgan Süyeklerin itke bergenler Talasıp cep,bir ongan Nogaytürk – 1 2 M A K A L E Hakan BENLİ Etnik bilinçten uzak yaĢayan Nogayların toplumsal yapıları sıkı sıkıya örf ve adetlerine bağlıydı. Toplumsal hiyerarĢi bu örf ve adetlere göre Ģekillenir ve belirlenirdi. Ne var ki eğitimli ve okumuĢ kesimin olmaması, kültürel aktarımın sadece görerek ve töreler gereği öğrenilmesine yol açmıĢtır. Bu durum Nogaylık bilincinin oluĢmasına engel teĢkil etmiĢtir. Bulunduğumuz coğrafya içerisinde yaĢayan toplumlar, ilki Osmanlı Ġmparatorluğu’nda olmak üzere, ikinci kez etnik milliyetçiliğin etkisini yaĢıyorlar. Osmanlı Ġmparatorluğu’nun yıkılma sürecinden önce bu etkiyi hızlandıran en önemli etken eğitim sisteminde yaptığı değiĢikliklerdi. Osmanlı’da medreseye dayalı eğitim sistemi din ağırlıklı idi. Oldukça sistemli olmasına karĢın karıĢık gibi algılanan bu sistem topluma, dine dayalı Ģer’i hükümleri empoze eder yapıdadır. Bu yapı sayesinde Ġmparatorluk topraklarında yaĢayan halk, Avrupa’dan Hindistan’a kadar uzayan coğrafyadaki halkların maruz kaldığı kast ya da aristokrat sistemlerin keskin hiyerarĢilerinden uzak ve eĢit yaĢadılar. Bu eĢitliğin temeli bir tek dine dayandırılmakla birlikte herkes kendi Ģer’i hükümlerine bağlı idi. Bu adilane yaklaĢım aynı zamanda tebaa’ dan etniğe geçiĢte bir set oluĢturuyordu. Gerileme dönemine gelindiğinde, batılılaĢma adına veya kapitülasyonların baskısı ile ve daha ziyade , iyi hissiyatlarla eğitim sisteminde yapılmak istenen bazı değiĢimler desteklenmiĢ ve ortaya çıkan bazı aksaklıklara göz yumulmuĢtur. ÇağdaĢ eğitim kurumlarına sahip olunmak için devlet eli ile kurulan okulların yanı sıra eğitimde önemli bir yere sahip olmaya baĢlayan yabancı menĢeli okullar açılmağa baĢlanmıĢtır. Ġmparatorluğun hemen her yerine yayılan bu yabancı menĢeli okullar, uyguladıkları müfredat nedeni ile ayrıcalıklı bir konuma sahip olmuĢlardı. Müfredatlarının asıl farklılığı verdikleri çağdaĢ eğitim değil, kullandıkları dildi. Hiç Ģüphesiz ki, verdikleri eğitim seviyesi yüksekti ancak tek tercih sebebi bu değildi. Burada belirleyici olan Ġngilizce, Fransızca , Ġtalyanca veya Almanca eğitim vermeleriydi. Bu okulların tamamen misyonerlik amacıyla kurulduğunu tek baĢına söylemek mümkün değildir. Elbette misyonerlik faaliyeti içerisinde olanlar vardı ancak ana gaye bu değildi. Bu okulların açıldığı yerlere bakıldığında, zaman içerisinde etkilerinde görüleceği gibi, Ġmparatorluk içerisinde yaĢayan farklı etnik kökendeki milletlerin – Osmanlı tebaası - yoğun olarak bulunduğu yerlere açılmıĢtır. Mütemadiyen eğitim müfredatları içerisinde yabancı dil ile eğitimin yanı sıra, bulundukları yerdeki milletlerin dili ile de eğitim vermeye baĢlamıĢlardır. Bu durum hiç Ģüphesiz ki, tebaadaki bazı zümrelerin milliyetçilik adına davranıĢlar sergilemesine yol açmıĢtır. Bu uyanıĢ – uyandırma - zamanla bu zümrelerin önderliğinde, sistematik bir propaganda ile halk katmanlarına kadar yayılmıĢ ve kalabalıklara ulus bilincini aĢılamıĢtır. Özelde durum buyken, yine aynı tarihlerde genelde de, yani dünya üzerinde ulusları hızla etkisi altına almaya baĢlayan etnik bir yapılanmayla, sonuçlanma sürecine giren milliyetçi akımların izleri görülmekteydi. Bu bağlamda, Osmanlı Ġmparatorluğu’nun yıkılıĢını hızlandıran sürece girilmiĢ olunmaktadır. Balkanlardaki Sırp milliyetçilerinin ayaklanmalarından örnek ve cesaret alarak takip eden diğer ayaklanmalar ve ardı sıra gelen bağımsızlıklar, sistemin yapısını bozmuĢ ve kimyasına yeni milliyetçi akımlar enjekte etmiĢtir. Toplumsal yapıdaki tebaadan etnik millete geçiĢte, bu eğitim zaaflarının ve misyonerlikten ziyade, milliyetçi duyguları uyandırarak körüklendirmeyi misyon edinmiĢ okulların etkisi yadsınamaz. YaĢananlar imparatorluktaki ilk ulus - millet eksenli, milliyetçi isyanlardı ve neticesi yıkım olmuĢtu. Etkisi o denli güçlü olmuĢtur ki, sadece gayrimüslim toplumları değil, aynı zamanda hilafet bayrağı altında yaĢayan ve aynı dini paylaĢan müslüman milletleri de etkisi altına almayı baĢarmıĢtır. Araplardaki ulus anlayıĢı biraz daha kabile anlayıĢına yatkın olduğundan onlarda, uluĢ devlet yerine kabile temelli soy kültürlü isyanlar göze çarpmaktadır. Balkanlar’da yaĢanan yoğun baĢkaldırıların sonuç vermesi sonucu ortaya çıkan milliyetçi ve etnik kökene dayanan devletçikleri Anadolu’daki Ermeni ve Kürt isyanları ve Ortadoğu’daki Arap isyanları takip etmiĢtir. Parçalanma sonucu geride kalan ve yeni bir devlet olarak ortaya çıkan cumhuriyet Türkiye’si de milliyetçi temellere dayandırılmıĢtır.Burada bir parantez açmak gerekir, Ģöyle ki ; Nogaytürk – 1 3 M A K A L E Hakan BENLİ Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin dayandırıldığı milliyetçilik, ham milliyetçilik değildir. FaĢizan ve Ģovenist bir yapı olarak ortaya çıkmamıĢtır. Osmanlı Ġmparatorluğu’ nun yıkılma sürecinde dikkat çeken bir stratejiler silsilesi vardır. Ġsyanların ve savaĢların az öncesinde uygulanan temel strateji tebaaya dayandırılmaktaydı. Yani din ve millet gözetmeksizin tüm Osmanlı tebaasının mevcut yapısının bozulmaması gerektiğini savunan merkezi yönetim savıydı. Bu savın mevcut konjonktürde yer bulamamasının ardından ümmetçilik kavramıyla özdeĢleĢtirilen ve hilafet makamıyla iliĢkilendirilen bir devlet yapısı anlayıĢı benimsendi. Bu yapının mevcut Müslüman unsurlar tarafından Ģiddetle ve kanla reddediliĢinin ardından son olarak daha merkezci olan bir baĢka tavır benimsendi. Bu tavır Turancılık adıyla daha milliyetçi ve Ģovenist bir yapıda teĢkil ve tesis edilmeye çalıĢıldı. Gözden kaçan unsur ise, Fransız ihtilalinden sonra ve devam eden süreçte ortaya hangi alternatif konulursa konulsun dünyadaki siyasal ve sosyal değiĢimlerin karĢısında duramayacağı gerçeğiydi. Ġmparatorluğun gayri resmi yıkılıĢına müteakiben aynı yarımada üzerinde inĢa edilen yeni devletin benimsemiĢ olduğu kavramlar ise biraz daha farklılıklar arz etmekteydi. Dini Ġslam olmasına karĢın laik bir sosyal yapıyı benimseyen yeni devlet, milliyetçilik kavramına da sahip çıkarak yeni bir yorum getirmiĢti. Etnik milliyetçiliği değil, halk bilincini tercih etmiĢti. Üniter bir yapıya sahip , yönetim biçimi olarak sosyal katılımı tercih ederek seçimini cumhuriyetten yana kullanmıĢtı. Dini yapıdan sıyrılmıĢ olarak laik, sosyal, halkçı ve milliyetçi bir doku ile ortaya çıkan yeni devlet içerisinde de üniter yapısından ötürü farklı etnik kökenler vardır. Bu farklı etnik kökenlerin en önemlisi Kürtler’dir. Ġlk milliyetçi akımların devamı sayılabilecek din temelli ve Ģeriat eksenli isyanlara ev sahipliği yapmıĢtır Kürtlerin yoğun olarak yaĢadıkları coğrafya. Cumhuriyetin kararlı ve iradeli yaklaĢımı ile bu isyanlar bastırılmıĢ ve Misak – ı Milli sınırları içerisindeki ilk milliyetçi isyanların – ve aynı zamanda ilk din temelli isyanların -son halkası da zaafa uğratılmıĢtır. Burada özellikle Ģunu ifade etmek gerekiyor ; Cumhuriyetin ilk dönemlerindeki Kürt isyanlarının dokusu tam olarak etnik milliyetçilik değil din merkezli – Ģeriat eksenli milliyetçiliktir. Ġkisinin arasında keskin düĢünce ve kavram farklılıkları vardır. Ülkemizde yükselen ikinci milliyetçi akımların baĢlangıç tarihi, terör örgütü – bilinen adı ile- PKK’nın eylemleriyle örtüĢür.Belirli bir etnik kökene dayandırılmak istenen bu terör eylemleri, beslendiği kaynak olan Kürtlerin etnik - milliyetçi duygularını harekete geçirerek, bir isyan özlemi çekmektedir.Henüz 80’li yıllarda prensipte benimsenen bu düĢünce 90’larda siyasal alana çekilme gayreti içerisindedir. Bu tavır değiĢikliği 2000’lerde pekiĢmeye baĢlayarak hem terör eylemleriyle hem de siyasal organlarıyla kendini göstermiĢtir.Dün terör eylemlerinden öteye geçemeyen bu tavır elbette ki etnik - milliyetçi dokulara sahip bir isyan olarak addedilemez. Dolayısı ile, özelikle bu nedenle, yükselen milliyetçi akımları olarak nitelendirilmektedir. Terör örgütünün seslendiği mecraları sükunete çağırmak ve beslendiği kaynakları kurutmak amacı ile birçok yasalar çıkarılmıĢ ve bunda da kısmen baĢarılı olunmuĢtur. Gerek Kürtçe’nin kullanılması gerekse aynı dilde yazılı ve görsel yayınlara izin verilmesi ve siyasi yolun açılması, terör eylemlerinin milliyetçi bir kimliğe bürünmesinin önünü kesmiĢtir. Ancak ne var ki, bu uzlaĢmacı yaklaĢımlar ve tanınan haklar, yeĢermeye baĢlayan bilincin körelmesine yetmemiĢtir. Görünen odur ki, çevremizde geliĢen siyasi ve coğrafi konjonktür uzun bir süre daha buna izin vermeyecektir. 2010 yılına gelindiğinde ise durum çok daha farklı bir hal almıĢtır.Terör örgütünün saçtığı etnik milliyetçilik tohumları mecralarında kök salmayı baĢarmıĢ ve gerek dağda gerek sokakta gerekse mecliste kendine yer bulabilmiĢtir. Gelinen noktada bu gün Kürt milliyetçiliği olgusu var olan bir gerçektir. Yukarıda aktardıklarımızı özetlemek gerekir ise ; Osmanlı Devleti içerisinde hayatlarını idame ettiren farklı etnik kökene sahip milletler önce eğitim yolu ile kültürel dayanıĢmayı öğrendiler. Ve ardından kültürel dayanıĢmanın verdiği pozitif enerji ile ve o dönemin siyasi konjonktürü ile milliyetçili tavra büründüler. Bu tavır neticesinde milliyetçi isyanlar içerisinde yer aldılar. Cumhuriyet Türkiyesi içerisinde buna benzer ağır travmalar yaĢanmadı. Ancak safhalar dikkate alındığında, sıralamanın pek değiĢmediği müĢahede edilebilir. Bu girizgahtan sonra değinmek istediğimiz konuya temas edebiliriz. Türkiye Cumhuriyeti’ ni oluĢturan unsurlar elbetteki oldukça fazladır. Bu unsurların içerisinde azımsanmayacak ölçüde Nogay nüfusu da barınmaktadır. Osmanlı sınırları içerisinde, çeĢitli nedenlerle göç eden veya göçe maruz bırakılarak yurtlarından sürülen Nogayların iskanı için yerler tahsis edilmiĢtir. Bu tahsis edilen yerler, Ġmparatorluğun yıkılıĢından sonra Türkiye Cumhuriyeti’ nin sınırları içerisinde kalmıĢtır. Sınırların dıĢında kalan yerlerdeki diğer Türkler gibi Nogaylar’da yapılan anlaĢmalar ve tehcirlerle ülke sınırları içerisine yerleĢtirilmiĢlerdir. Nogaylar, iskan edildikleri bölgelerin bir kısmına kalıcı olarak yerleĢirken bir kısmını ise terk etmiĢtir. Bu nüfus hareketliliği neticesinde yer yer , kendi aralarında kopmalar ve uzaklaĢmalar baĢlamıĢtır. Birinci ve Ġkinci Dünya SavaĢlarının yol açtığı ; sürekli olarak değiĢen ve genellikle dıĢarıdan gelen siyasi ve ekonomik değiĢimlerin getirdiği ve ülke sınırları içerisinde Ģiddetle hissedilen Nogaytürk – 1 4 M A K A L E Hakan BENLİ ekonomik zorluklar ve sonrasında yaĢanan siyasi çalkantılar tüm toplumu etkilediği gibi Nogayları da etkilemiĢtir. Her ne kadar ülke içerisinde yaĢanan siyasi ve sosyal gerilimlerden – Ģiddet, baskı, kültürel kısıtlama vb. - Nogaylar özel bir pay almamıĢ olsalar bile bu değiĢim Nogayların zaten pasif olan kültürel çalıĢmalarını daha da pasifize etmiĢtir. Bu noktada önemli bir konuya temas etmekte ayrıca fayda var. Ġlk geldikleri sıralarda Nogaylar her nereye yerleĢtirilmiĢ olsalar da bulundukları yerdeki diğer halklarla kaynaĢmamıĢlardır. Genellikle dıĢarıya kapalı komin bir yaĢamı tercih etmiĢlerdir. Bunda muhacir olmalarının etkisi büyüktür. Aynı zamanda diğer muhacirlere uygulanan ve resmi olmayan bir toplumsal baskı altında olmaları da vardı. Devletin kendilerine toprak tahsis etmesi, kaynaĢmaları için yardımda bulunması baĢkalarınca bu baskıyı artırmaktadır. Geldikleri yerdeki yaĢamın benzerini sürmek istemeleri nedeniyle Ģehirlerden uzakta köylerde yaĢamayı tercih ettiler. Kendi aralarında kültürel ve sosyal yaĢantılarını sürdürmekteydiler. Toplum olarak sürgün ve kıyımlarla geçen bir zamanın etkisi bilinçaltında travmalara neden olmaktaydı. Bunun en büyük belirtisi ise ne ticaret amacıyla ne de eğitim amacıyla dıĢarıya açılmamalarıdır. Bunun sıkıntısını daha sonra yaĢayacaklardır. Diğer yandan ülke içerisinde, yakın tarihlerde yaĢanan darbeler ve sonrasında geliĢen sıkıyönetim ve değiĢen anayasalarla kültürel hak ve sosyal – sivil oluĢumların kısıtlanması, dernekleĢme faaliyetlerinin askıya alınması gibi olumsuzluklar Nogaylarda benlik bilincini zayıf düĢürmüĢtür. Henüz yakın bir zamana kadar Nogaylar, kendilerinin Nogay olduklarının bilincinde bile değillerdi dersek mübalağa etmiĢ sayılmayız. Kendilerini Tatar olarak lanse eden ve o Ģekilde tanıtıp, tanınan bir kalabalık yığını olarak varlığını sürdürüyorlardı. Bu gerçek ; gizli veya açıkca uygulanan bir asimilasyonun sonucu değil, kültürel erozyonun sonucuydu. Bunu altını çizerek belirtmekte fayda var. Bu erozyonun nedenleri, geliĢmesi, süreci ve sonucu tamamen sosyolojik olarak incelenmesi, araĢtırılması gereken bir vakadır. Nogaylardaki bu kültürel bilinç erozyonunun temel nedeni aidiyetlik duygusudur. Tarihlerinde birçok kez kıyıma, katliama ve soykırıma maruz bırakılan halk, bunun neticelerinde ya sürgün edilmiĢlerdir ya da vatanlarını terke mecbur bırakılmıĢlardır. Bu psikolojik yıkım içerisinde sığınacakları bir ve tek yer vardı. O dönem içerisinde Osmanlı Ġmparatorluğu ve sonrasında onun varisi olan Türkiye Cumhuriyeti. Dolayısıyla, vatansız kalan bir milletin, kendilerine sığınacakları bir yer veren bir devleti – ki aynı soy aynı dil ve aynı dine mensuplardır – sahiplenmeleri ve vatan olarak kabul etmelerinden daha doğal bir Ģey olamaz. Bu psikolojinin vermiĢ olduğu ve bilinçaltına yerleĢen sorumluluk ve minnettarlık duygusu bu toplumun benci yerine bizci bir anlayıĢı hüküm sürmesine neden olmuĢtur. Aynı aidiyetlik duygusu ile savaĢlarda ve barıĢta üzerine düĢen yükümlülükleri ziyadesiyle yerine getirmekten geri kalmamıĢtır. Ancak, bu psikolojinin vermiĢ olduğu ve bilinçaltına yerleĢen sorumluluk ve minnettarlık duygusu aynı zamanda aynı toplumun benlik duygusunu köreltmesine de neden olmuĢtur. Yukarıda az önce vurgulandığı gibi, Nogaylar henüz on yıl öncesine kadar Nogay olduklarının bilincinde değillerdi denilebilir. YaĢadıkları bölgeler içerisinde köyler ve kasabalar oluĢturan Nogaylar, gündelik yaĢam içinde sosyal aktivitelerini kendi örf ve adetleri üzerine yapıyor , kendi dillerini kullanıyor ve herhangi bir kısıtlamaya yada baskıya maruz kalmaksızın kültürel aktarımlarını yapabiliyorlardı. Ne var ki bu özgürlük, Nogayların sosyal ve kültürel zenginliklerini ve farklılıklarını bilinçli bir Ģekilde yaĢamalarını sağlamaya yetmemiĢtir. Bu elbetteki tamamen sistemden kaynaklanan bir çarpıklık değildir. Yukarıda bahsetmiĢ olduğumuz psikolojik bilinç, Nogay toplumunun, kendi kendini - açıklanması zor bir biçimde – asimile etmesine bir Ģekilde neden olmuĢtur. Hem kendi kültürlerini yaĢamak imkanına sahip olan hem de Nogay olduğunu bilmeyen bir sosyal vaka ortaya çıkmaktadır. Bu durumun elbette psikolojik, sosyolojik, kültürel , ekonomik ve de siyasal boyutları vardır. Etnik bilinçten uzak yaĢayan Nogayların toplumsal yapıları sıkı sıkıya örf ve adetlerine bağlıydı. Toplumsal hiyerarĢi bu örf ve adetlere göre Ģekillenir ve belirlenirdi. Ne var ki eğitimli ve okumuĢ kesimin olmaması, kültürel aktarımın sadece görerek ve töreler gereği öğrenilmesine yol açmıĢtır. Bu durum Nogaylık bilincinin oluĢmasına engel teĢkil etmiĢtir. Türkiye 60 ve 70’li yılların ekonomik , sonrasında 80’ li yılların darbe sendromlarını yaĢarken Nogaylar hala ticaretten uzak, tarım ve hayvancılıkla uğraĢan bir toplumdular. O yıllarda köylerden kentler henüz belirgin bir göç yoktu. Köylerde Kültürel aktarım yüzyıllardır olduğu gibi sözlü yapılmaktaydı ve yine eğitimli kesim azdı. Nogaytürk – 1 5 M A K A L E Hakan BENLİ Turgut Özal’ın iktidarının baĢladığı yıllarda toplumda yaĢanan siyasi ve ekonomik geliĢmeler Nogayları da derinden etkiledi. Köyler hızlı bir Ģekilde boĢalmaya ve gerek Avrupa’ ya gerekse büyük Ģehirlere ekonomik amaçlı göçler baĢladı. Köyler boĢaldıkça kültürel kopmalarda o denli hızlı olmaktadı. Komin yaĢama alıĢmıĢ olan Nogaylar gittikleri yerlerde adaptasyon için çoğunlukla kendi kültürlerini terke mecbur kaldılar. YetiĢen yeni nesiler ise bu kültürden her seferinde daha az nasipleniyorlardı. 2000’ li yıllara gelindiğinde ise Nogay kültürü sadece köylerde yaĢanır olmaya baĢlamıĢtı. ġehirlerdeki genç nesil Nogaylar ise kültürlerine aĢina olmakla birlikte yaĢamaktan uzaktılar. Yine aynı dönemde olgunluk çağına gelmiĢ olan okuyan kesimden bazı aydınlar, kaybolan Nogay kültürünü yaĢatmak adına dernekleĢme çalıĢmalarına baĢladılar. Derneklerin küçük çaplı Sabantoy organizasyonları zamanla büyük ilgi görmeye baĢladı. Halk arasında eskiye duyulan özlemle tekrar bir kaynaĢmanın yaĢanması yeni derneklerin oluĢmasına da yol açtı. Teknolojik geliĢmelerin yardımıyla insanların oturdukları yerden birbirleri ile haberleĢebilmeleri ve bilgi alıĢveriĢinde bulunmaları özellikle gençler arasında Nogay kültürüne yeniden bir ilginin olmasını da sağladı. Bu bilinçlenme neticesinde kaybolmaya baĢlayan kültürün kurtarılması için çeĢitli çalıĢmalar yapılmaya baĢlandı. Kültürle ilgili araĢtırmalar yapılmaya, yazılar yazılmaya, dergiler çıkarılmaya baĢlandığı sıralarda zihinlerde yeni bir terim telaffuz edilmeye baĢlandı, diaspora !... Bu terimin telaffuz edilmesi Nogaylara yönelik algıyı değiĢtirebilecek güçte olmasıdır. Nitekim öyle de olmuĢtur. ĠçiĢleri Bakanlığı Nogay derneklerinde – Nogay Türkleri – kelimesini yasaklamıĢtır. Bu yasaklama, bahsettiğimiz algının değiĢmesinden kaynaklanmaktadır. Nihayetinde bu yasaklama kaldırılmıĢ olsa bile yazının baĢında yazmıĢ olduğumuz süreçlerin bir benzerinin yaĢandığından endiĢe edildiği muhakkaktır. Bir etnik uyanıĢ !... Peki Ģu an yaĢanan süreç bizi nereye götürecek, bir kültürel dayanıĢmaya mı yoksa etnik uyanıĢa mı ?... Hangisi olursa olsun ikisinde de düĢünülen amaca ulaĢmak için tıpa tıp aynı yoldan yürümek gerekiyor. Birinden birine giden yolda yöntemler ve teknikler değiĢmiyor. Henüz kültürümüzü kurtarmaya muktedir olamamıĢken bunun bir üst safhası olan diasporal düĢüncenin telaffuz edilmesi birçok kiĢi de, kurumda ve toplumda tereddüt oluĢmasına yol açmaktadır. Buna bir çok yerde Ģahit olmuĢsunuzdur. ‘’ siz de mi ‘’ tarzı manidar sorular, bizden beklenilmeyen bir yaklaĢımın beklenildiğini ortaya koymaktadır.Bu durumda önce bunu kendimize sormalıyız, beklentimiz nedir? Millet içinde bir halk olmak mı halkın içinde bir toplum olmak mı ?.. Günü geldiğinde devlet içerisinde asli unsur olarak kabul görmek düĢüncesinde olabilir miyiz ?.. Kürtçe okulların açıldığı bir dönemde Nogayca okullar isteyecek miyiz? Tıpkı Kürtçe yayın yapan tv ve radyoların olması karĢısında bizim de çoğumuzun aklından geçen TRT ġeĢ gibi Nogayca yayın yapan bir tv’ nin olmasını istememiz gibi. Belki biz istemeyeceğiz ama bizden sonra gelen nesillerin istemeyeceğini de garanti edemeyiz. Bunun iki nedeni var. Ġlki, bizler de Kürtler gibi bulunduğumuz topluma tam olarak adapte olamadık ama ayrı da yaĢamadık…Ancak biz Nogay Türkü olduğumuzu kabul ediyor bu minval üzeri yaĢıyoruz. Ġkincisi ise biz de Kürtlerin yaptıkları gibi temelde aynı ama Ģu an çoğu kere düĢüncede farklı olarak kültürel çalıĢmalarla bağlarımızı korumaya, kendi benliğimizi muhafazaya, Nogaylık bilincini yaymaya uğraĢmaktayız. Bu yazının tepki alacağını ve genelde yazdıklarımın süreç olarak farklı olduğunun bilincindeyim. Ne var ki, bu duygu ve düĢünceleri dile getirmek durumundaydım. Zira tarihe baktığımız zaman göreceksiniz ki, her milletin benzer çalıĢmaları ya kültürünü muhafaza ile sonuçlanmıĢtır ya da kültürünü muhafaza ile birlikte etnik bir uyanıĢa da yol açmıĢtır. Ġkisinin arasında keskin bir uçurum olmasına karĢın aralarında kıl kadar fark vardır. Nogaytürk – 1 6 TEL : 0 332 641 41 93 CEP : 0 539 641 41 93 0 541 641 41 93 www.aluminyumkorkuluk.tr.gg KONYA – KULU Nogaytürk – 1 7 KÖġE YAZISI Akif KARA Nogay Dernekleri Federasyonu Yazıya şöyle başlamak istiyorum, dünya üzerinde dernek, federasyon, konfederasyon ve sendikalar niçin kurulmuş, sebebi neydi ? Şunun için kurulmuş; bireysel uğraşıların, sosyal faaliyetlerin, karşı çıkmaların ve hatta bireysel protesto ve eylemlerin bir netice vermediğini görünce, toplumlar artık bir araya gelip beraber faaliyette bulunmak, beraber protesto, grev ve sosyal dayanışma yapmak için ilk önce lokal olarak dernekleşmeye gitmişler ve epey bir müddet böyle devam etmişler. Fakat toplum büyüdükçe meseleler büyümüş, artık kurulan derneklerin, bu işlerin üstesinden gelemeyeceği anlaşılınca mevcut dernekler birleşip bir federasyon çatısı altında toplanmışlar. Bir müddet böyle gitmişler, bakmışlar sorunlar daha da büyüyor, bu sorunların üstesinden gelemeyeceği anlaşılınca mevcut dernekler birleşip bir federasyon çatısı altında toplanmışlar. Bir müddet böyle gitmişler bakmışlar sorunlar daha da büyüyor bu sorunların üstesinden gelmek için sivil örgütlerin de büyümesi lazım ki o işlerin üstesinden gelinsin. İşte o zaman da birkaç federasyon birleşip konfederasyonlar oluşmuş. Gelelim asıl konumuza. Mazisi yakın olsa da yaptıkları faaliyetlerle seslerini dünya Nogaylarına duyurabilen Tuz Gölü ve Karacadağ bölgesi Nogayları da bu faaliyetleri yapmak için mevcut dernekleri kurmuşlar ve hala da devam etmekteler. Fakat son bir senedir mevcut derneklerin bazıları rölantide çalışırken bazıları da durmuş vaziyette, sadece tabelası kalmış. İşte ben şahsen Hollanda’ da 30 senedir takip ettiğim dernekçiliğin nereye kadar olduğunu görerek örgütçülüğün nereye kadar olduğunu görerek Türkiye’de ki Nogay derneklerinin birleşip bir çatı altında federasyon olmazlarsa akıbetlerinin pek parlak olmayacağını söylemeye çalışıyorum. Acizane tavsiyelerim şöyle, biz Hollanda’ da dernekçilikten federasyonlaşmanın faydalarını gördük diyorum. 74’lü yıllarda kurulan lokal dernekler iki üç sene içinde çeşitli dedikodular, çekememezlikler, sen yapamıyorsun, beceremiyorsun, ben daha iyi yaparım ayakları ile çalışamaz duruma gelince o zaman yapılan toplantı üstüne toplantılar neticesinde federasyonlaşmaya gidilme kararı alındı. Bu fikre karşı çıkıp biz lokal dernek olarak kalacağız diyen bazı dernekler 3- 4 sene sonra dernek yöneticilerinin birbirini suçlayan iddiaları neticesinde mahkemelere düşüp kapandığı veya gelip federasyona üye olduklarını gördük. İşte o gün kurulan federasyonlar bu gün Türkler için dasima kurulu altında birleştiler. Bu gün hükümetle masaya oturup lokal derneklerin meselelerini tartışabiliyorlar ve hükümete tavsiye mektupları sunabiliyorlar. Lokal dernekler de problemlerin ağır yükünü federasyona attığı için dedikodusuz, başı ağrımadan çalışıyorlar. 2 ay evvel yazdığım bir yazı yanlış anlaşılmış galiba, dernekler birleşip federasyon kurulurken lokal derneklerin fesih edilmesi diye bir şey yok. Onlar yine lokal yani kuruluş gayesi neyse ona göre çalışmalarını devam ettirecekler. Yani lokal dernekler kendi yörelerinde faaliyet gösterecek, federasyon ise ülke ve dünya çapında faaliyet gösterecek. Aslında federasyon derneklerin sorununu azaltacak, dernekçiliği kolaylaştıracaktır. Bunun argümanlarını burada anlatmaya kalksam sayfalar kifayet etmeyeceğinden kısa kesiyorum. Benim acizane tavsiyem mevcut dernek yöneticileri ve dernek üyeleri bu konuyu bir daha gözden geçirirlerse iyi olur diyorum. Biz bunları yaşadık. Dernekçilik uzun soluklu bir iştir. Bu derneklerde gönüllü hizmet vermek zaman gelir insanı usandırır. Zaman gelir yıpratılır, küskünlükler dargınlıklar olur fisebililah çalışmak çok meziyetli bir iştir. Yalnız birileri bunu çekemez, kendi bu işi beceremediğinden sana da çelme takıp oradan uzaklaşmana çalışır. Bu da en çok lokal derneklerde olur. Çünkü herkes birbirini tanıyor ve birbirinin zaafını biliyor. Bu da kişileri yıpratmakta kolayca kullanılıyor. Ama eğer dernekler bir federasyon çatısı altında ise yükün çoğunu atmıştır. Daha rahat hareket edebilirler. Tabi bunlar benim kişisel görüşlerim, her görüşe de saygım vardır. Kurulur , kurulmaz ona bir şey diyemem, tavsiyem kurulmasından yanadır. Olmasa sadece üzülürüm bir fırsat kaçtı diye. İsmini duyup hali hazırda görmediğim Nogay Dergisine de başarılar diliyorum. Hazırlayanlara ve dergiyi okuyanlara da sağlıklı mutlu günler diliyorum. Nogaytürk – 1 8 K A P A K K O N U S U Ömer AKTÜRK Nogay Dernekleri Federasyonu Öncelikle Değerli Nogay Kamuoyunu, Sayın Dernek BaĢkanları ve Yöneticilerini, Ġnternet Siteleri yöneticilerini Nogay Sevdasına kendisini adamıĢ Nogay Sevdalılarını ve Değerli Nogay Halkımızı Nogay Gençlerini BirleĢtirme Platformu olarak saygıyla selamlıyoruz. Sivil Toplum KuruluĢları; resmi kurumlar dıĢında ve bunlardan bağımsız olarak çalıĢan politik sosyal kültürel hukuki ve çevresel amaçları doğrultusunda hizmet veren çalıĢan üyelerini ve yöneticilerini gönüllülük usulüyle alan kar amacı gütmeyen ve gelirlerini bağıĢlar ve üye aidatları ile sağlayan kuruluĢlardır. Sivil Toplum KuruluĢları günümüz dünyasını Ģekillendiren, Ġnsanının sorunlarını çözüme kavuĢturan ve Sivil toplumu devlet bazında temsil eden kuruluĢlar olarak karĢımıza çıkmaktadır. Bu nokta da mevcut Nogay Derneklerinin birleĢerek bir an önce Nogay Türkleri Dernekleri Federasyonunun kurulmasını tabiî ki Platform olarak istemek en baĢta ve en ciddi talebimizdir. Ciddi bir federasyonun temsil ettiği insanlara ne kadar faydalı olacağı tartıĢılmazdır. Netice itibariyle Derneklerimizin Nogay Türklerinin Kültürünün yaĢatılması ve geliĢtirilmesi bakımından birinci derecede öneme haizdir. Nogay Türkleri Dernekleri acilen Federasyon kurulması konusunda görüĢmeye ve istiĢarelerini yapmaları için bir araya gelmeleri gerekmektedir. Federasyonun kurulması gereklidir çünkü; Nogaylarla alakalı geneli ilgilendiren sorunların çözümü noktasında böyle bir güce ve Dernekler üstü bir kuruma ihtiyaç duyulmaktadır. Karar verecek uygulatacak bir Kurum! ġu an en belirgin sorunumuz Sabantoy’un olup olmayacağıdır! Bu noktada hiçbir derneğin, bireyin,kurumun ve kuruluĢun sahiplenmediği Sabantoy’umuzun çözümü Ģu an için en önemli konuların baĢında gelmektedir.Nogay Gençlerini BirleĢtirme Platformu olarak bütün Dernek baĢkanlarına,yöneticilerine,Nogayların önde gelenlerine sesleniyoruz! Nogay Türkleri Dernekleri Federasyonunun kurulması için gerekli istiĢarelerin gerekli görüĢmelerin yapılması en azından gerekli açıklamaların bir an önce Kamuoyuna yapılmasını talep ediyoruz. Federasyon konusunda bütün derneklerin uygun gördüğü bir adayın veya adayların teker teker değerlendirilerek baĢkanlığı getirilmesi,Yönetim ve Denetim Kurullarının belirlenmesi ve Yönetim kadrolarında her dernekten birer veya ikiĢer temsilcinin kendi Derneklerini ve bölgesindeki insanları temsilen Federasyon Yönetiminde bulunmasını öneriyoruz. Her konuda olduğu gibi bu konuda da gençlerin önünün açılması gerektiğini savunarak, kurulacak Federasyon yönetimine bir iki arkadaĢımızın görevlendirilebileceğini belirtiriz. Platform olarak üstümüze düĢen görevleri layıkıyla yapacağımızı ve taĢın altına ellerimizi sokmaya hazır olduğumuzu da belirtiriz. Bu BaĢıboĢluğun, karamsarlığın ve belirsiz gidiĢatın bizlere örnek olmamasını diliyor Ģevkimizin azmimizin kırılmaması için bütün büyüklerimizin gerçek manada bizlere örnek olacak birleĢmelerde, kaynaĢmalarda, iĢ birliklerinde,hareketlerde ve eylemlerde bulunmalarını istirham ediyoruz. Ve bütün bu anlatılanların hepsini üst üste koyduğunuz zaman Gerçek manada Dernekler üstü bir kurumun yani Nogay Türkleri Dernekleri Federasyonunun kurulması gerçekten gerekli ve bir o kadar da önemlidir!... Savlukban kalınız… Nogaytürk – 1 9 K A P A K K O N U S U Musa ÜNAL Nogay Dernekleri Federasyonu Değerli Nogay KardeĢlerim ,soydaĢlarım... Bildiğiniz gibi 1998 - 2010 yılları arasında , "Nogay Türkleri Kültür ve YardımlaĢma Derneği "nin ,önce kurucu baĢkanlığı, daha sonrada genel baĢkanlığı olmak üzere 12 yıl görevde bulundum. Beni bu Ģerefli ve ulvi göreve uygun gören ve yardımcı olan tüm halkımıza Yüce Allah'ın huzurunda en samimi duygularımla teĢekkürlerimi ve Ģükranlarımı iletirim Görevde bulunduğum sürece öz halkımın değerlerine sahip çıkmaya kayıp olan güzelliklerini muhafaza etmeye, bulunduğum her ortam da Nogay halkımın tarihini ,kimliğini, ahlaki değerlerini ve asaletini vurgulamaya özen gösterdim. Türk Dünyasının tarihi içinde Nogayların kimliğinin ve Nogay Hanlığının tanınmasına, bilinmesine çaba gösterdim. Nogayların ; Türk toplumunun ayrılmaz-bölünmez bir parçası olduğunu sarsılmaz bir inanç ve imanla savundum. Yurt içi ve yurt dıĢı toplantı ,gösteri ,seminer ve konferanslarda bulunduğum her ortamda müslüman bir Nogay Türkü olmamla kıvandım , onurlandım. Bu çalıĢmalarda görev paylaĢımın da bulunduğum tüm arkadaĢlara yardımlarından ve emeklerinden dolayı teĢekkürlerimi iletirim. Değerli SoydaĢlarım, örgütlü olmak, örgütümüze sahip çıkmak derneklerimize omuz vermek katkıda bulunmak vatandaĢ olarak ortak sorumluluğumuz olduğunu düĢünüyorum. KüreselleĢen dünyada insanlar aynı potada eriyor ve toplulukların karakteristik değerleri, özellikleri kayıp oluyor. Bizim Nogaylarımızın dili,kültürü, ananeleri, örfleri gelenekleri de bu kayboluĢdan nasibini alıyor ve yok oluyor. Yurt dıĢından gelen araĢtırmacılarla yapmıĢ olduğumuz söyleĢilerde özellikle vurguladıkları " ne kadar çaba gösterirseniz gösterin dünyada ki değiĢime engel olamazsınız, ve en çok elli yıl içinde hem diliniz hem kültürünüz kayıp olacak" diye bizi uyarmaya çalıĢtılar. Bizlerde yaĢayarak görmüyor muyuz ; dilimizi bilen, eski oyunlarımızı oynayan, eski yemeklerimizi yapabilen ,örf adetlerimizi devam ettiren kaç aile var çevremiz de ? Ve var olanlarda gün günden azalmıyor mu? Eski Nogay dilimizi tam olarak bilen ve bütün yaĢamını nogay diliyle ,nogay gelenekleri ile devam ettiren bir insanımız kaldı mı çevremizde ? Ne yapmalıyız ,ne yapabiliriz diye kendimize sorduğumuz da,Ģunu görüyoruz; "değiĢmeyen tek Ģey değiĢim". O halde bu değiĢimden kaçamayız, ama hiç olmazsa kaybolmakta olan varlıklarımıza sahip çıkalım. Toplumumuza özgü kültürel değerleri yazıya dökelim, kayıt altına alalım, olabildiğince gelecek nesillere aktarmaya çalıĢalım. Evlatlarımıza torunlarımıza göstermeye, öğretmeye çabalayalım. Kimliklerini ata değerlerini ,kültürlerini ananelerini, örflerini öğrenmelerine katkıda bulunalım. Biliyoruz ki tarihini ,kimliğini bilmeyen toplumların yarınları olmayacak ve gelecek nesilleri, kimlik bunalımına düĢecek ve baĢkalarının kimliği altında yok olacak tarih sahnesinden silinecektir. Bu noktada Derneklerimize ,birliklerimize ,büyük görevler düĢmekte ve onlar söz sahibi olma durumuna gelmektedirler. Bu gün tüm dünya da örgütlü toplumlar,varlıklarını kabul ettirebilmekte ve Devleti yöneten irade tarafından dikkate alınmaktadırlar " bilinirsen tanınırsın ve dikkate alınırsın". 1998 yılında Türk Ocaklarını Nogay Türkleri Kültür ve YardımlaĢma Derneğimizi tanıtım amacı ile yapmıĢ olduğumuz ziyarette Değerli abimiz Sayın Yücel Hacaloğlu Türk Ocakları Genel Sekreteri olarak bize Ģunu söylemiĢ idi hiç unutmam :"Biz Nogayları biliyoruz ama nogaylar tanınmıyorlar. Önce varlığınız bilinecek, sonra kimliğinizi tanıtacaksınız ve sonra sizin varlığınız kabul görecek" demiĢti. Bu Bizim derneğimizin Ģiarı oldu.O günden sonra Nogayın varlığını bildirmek ,kimliğini tanıtmak için yılmadan usanmada çabaladık,Türk Dünyası ile ilgili her etkinliğe katılmaya çaba gösterdik. Yüce Mevlama Ģükürler olsun ki o günden bu güne çok Ģeyler değiĢti , bir çok yerde Nogaylarımız ses verdiler bizde burdayız ,bizde Nogayız diyerek ,Türkiyenin her ilinden ilçesinden seslerini yükseltiler, pek çok yerde yeni yeni nogay derneklerimiz kuruldu ve insanlarımız bu çatı altında toplanmaya kimliklerini aktif olarak yaĢamaya baĢladılar. Türkiye yetmedi Dünyanın pek çok ülkesinden soydaĢlarımız seslendiler varlıklarını dirliklerini haykırdılar .Ve bizler bu meĢaleyi ateĢleyen insanlar olarak ,çıkan sesden yükselen sedadan kalabalıklığımızın farkına vararak kıvandık ,gögsümüz kabardı,gururlandık. Bunlar yeter mi elbette değil ,daha organize olmalıyız yeni yapılanmalara yeni derneklerin oluĢumuna katkıda bulunmalıyız ama hep birlik olmalıyız ayrımız gayrımız olmamalı. Elbette fikir ayrılıklarımız olacak; ki bu ayrılıklardan yeni düĢünceler, fikirler ortaya çıksın ve bu fikir sahipleri birbirlerini kırmadan fikirlerini çarpıĢtırsınlar,doğrular ve yaratıcı düĢünceler buradan çıksın. Kadınlarımız kızlarımız, gençlerimiz, çocuklarımız hep birlikte örgütlenmeliyiz derneklerimizi federasyonla ,federasyonumuzu konfederasyonlarla sağlamlaĢtırmalıyız ki gücümüz hep artsın ,birlikteliğimiz pekiĢsin. Biz güçlü canlı ve diri olduğumuz zaman hem bu günümüzü hem yarınımızı daha iyi aydınlatır ,geleceğimizi daha sağlamlaĢtırır ve yarınlara daha güvenle bakarız. Gelecek nesillerimiz daha sağlıklı,kim olduğunu nereden geldiğini bilen ,tarihi ile övünen ve öz güvenleri daha yüksek birey olarak yüce Türk Topluluğu içindeki yerlerinde daha aydınlık,mutlu ve muktedir insan olurlar,yarınlara güvenle bakarlar. Yüce Mevlam bütün insanlarımıza yardımcı olsun. Nogaytürk – 2 0 K A P A K K O N U S U Ramazan CAN Nogay Dernekleri Federasyonu 18 Kasım 1858 yılından itibaren Batı Kafkasya‟dan Osmanlı topraklarına gelen Nogaylar, Konya ili ve çevresine yerleĢtirilmiĢlerdir. Bu tarihten son on yıl öncesine kadar Nogaylarımızın dernek, vakıf ve bunun gibi sosyal yardımlaĢmayı hedef alan örgütlenmelerde birleĢemedikleri gözlenmiĢtir. 1858 yılından itibaren yerleĢtikleri bölgede kalan halkımız çevre ile gerekli iletiĢimi kuramamıĢ, kendilerini yaĢadıkları bölge halkına tanıtamamıĢ, dar bir çevre içerisinde yaĢamaya devam etmiĢlerdir. Köylerimizde yaĢayan Nogaylarmız ulusal kimliklerini korumuĢlar, adetlerinden ayrılmamıĢlardır. YaĢanan ekonomik zorluklardan dolayı Bir kısım insanımız bölgelerinden bağlarını koparmadan Ģehirlere yerleĢmiĢlerdir. Bu dıĢa açılım 1960‟lı yıllara kadar sarkmıĢtır. Bu da biz Nogayların sosyal bir çatı altında toplanmamızı geciktirmiĢtir. Son on yıla kadarda böyle bir oluĢuma ihtiyaçta duyulmamıĢtır. ġehirlere yerleĢen Nogaylarımız sivil toplum örgütlerinden etkilenmiĢler, kimliğimiz, nereden, nasıl, hangi yıllarda ve hangi Ģartlarda geldiğimiz gibi sorulara cevap aranmıĢ ve bu amaçla da farklı Ģehirlerimizde Nogay Türkleri dernekleri kurulmuĢtur. Kurulan bu Nogay Türkleri dernekleri faaliyete geçtikleri andan itibaren her Ģeyden önce biz Nogaylara, Nogaylığımızı hatırlatmıĢlardır. Tarihimiz hakkında bilgi ve belgelere ulaĢarak, araĢtırarak, çeĢitli kurumlar vasıtası ile Nogay kamuoyunu aydınlatmaya çalıĢmıĢlar ve bu çalıĢmalarda devam etmektedirler. Derneklerimizin düzenlediği gelenekselleĢen Saban Toyu etkinlikleri ile de halkımızı yaĢadıkları bölgelerde, bölge halkına kültürümüzü, gelenek ve göreneklerimizi yerel televizyonlar ve çıkarılan dergiler vasıtası ile tanıtmaya devam etmektedirler. Saban toyu etkinlikleri ile Nogaylarımızın bölge halkı ile kaynaĢmasını, birlik, beraberlik ve barıĢ içerisinde yaĢamasını sağlamada önemli rol oynamıĢtır. Bu biz Nogaylara olduğu kadarda bölge halkı içinde bir gereksinimdir. Mevcut derneklerimizin yapmıĢ oldukları faaliyetler ile çeĢitli ülkelerde yaĢayan Nogaylarımız arasında geçmiĢte olmayan bir iletiĢim ağı kurulabilmiĢtir. Ancak bu yeterli değildir ve olmamalıdır. Düzenlenen Saban toyu etkinliklerine eksiklerimiz, hatalarımız ve noksanlarımız olmuĢtur. Ġyi niyetle yapılan bu tür organizasyonlarda her zaman eksikliklerin olabileceği varsayılmalıdır. ĠĢte bu tür hataların asgari düzeye inebilmesi içinde her Nogayımızın birlikte hareket etmesi ve konuyu sahiplenmesi gerekmektedir. Bu anlamda Nogay derneklerimize büyük görevler düĢmektedir. Bundan sonraki süreçte derneklerimizin birlikte hareket etmesi ve federasyonlaĢma sürecinin hızlandırılması gerekmektedir. Genel anlamda Nogayların kültürünü, dilini, tarihte yaĢamıĢ oldukları mezalimleri, sürgünleri, Ata yurdundan koparılıĢlarını, yaĢamak zorunda bırakıldıkları sıkıntılarını, katlediliĢlerini federasyonlaĢma ile ülkemiz ve dünya kamuoyuna anlatmamız, tanıtmamız mümkün olacaktır. Bu bilinçle Ġstanbul Nogayları olarak kurulabilecek Nogay Türkleri Federasyononu‟nun özleminde olduğunun içerisinde olacağını, destekleyeceğini, katkı sağlayacağının bilinmesini tüm Nogay kamuoyuna saygıyla bildiririz. Nogaytürk – 2 1 K A P A K K O N U S U Orhan DEMİRCİ Nogay Dernekleri Federasyonu Değerli Nogay Dernek baĢkanlarına saygı ve selamlarımı sunarak, federasyon hakkındaki görüĢlerimi kısaca dile getirmek istiyorum. Hollanda birinci kurultayında federasyon konusu gündeme gelmiĢtir. O zaman dernek sayımız yetersizdi. ġu anda yeni kurulan Ġstanbul Nogay Derneği ile sayımız sekiz olmuĢtur. Topluluklar önce birlik olmayı sonrada dernek veya vakıf olmayı, daha sonrada federasyon olmayı arzular. Biz Nogaylar olarak ilk ikisini baĢardık. Tabi ki bunu hayata geçirmekte en büyük görev kuskusuz sayın dernek baĢkanlarına ve yönetimlerine düĢmektedir. Biz Hollanda Nogay Vakfı yönetim kurulu olarak, böyle bir çalıĢmada üzerimize düsen görevi yerine getirmeye hazırız. ġahsım ve yönetim kurulu adına, Nogaylık için yapılacak çalıĢmalarda, maddi ve manevi desteği vereceğimizden değerli Nogaylarımızın Ģüphesi olmasın. Federasyon konusunu hayta geçirmek için, sayın dernek baĢkanlarımızın bir an önce toplanıp istiĢare etmesinde fayda olacaktır. Eksiklerimize rağmen bu iĢi baĢarmak en büyük temennimiz. Nogaytürk – 2 2 K A P A K K O N U S U Uğur KAN Nogay Dernekleri Federasyonu Nogay kardeĢlerimin de selamlarını iletmekten gurur duyarım, 2006 yılında Konya Nogay Türkleri dernek baĢkanı sayın Abdurrahman Berkcan ağabeyimizi tanımamızla birlikte , dernek giriĢimlerine baĢladık ve 2007 yılında resmi açılıĢımızla birlikte derneğimizin faaliyetlerine baĢlamıĢ olduk ,Derneğin açılmasından önce bizi tanımayan insanlar derneğimizin sayesinde bizi tanımıĢ oldu , 50,000 nüfuslu bir ilçede 1,000 e yakın olan nüfusuyla var olan Nogay halkı birlik ve beraberlikleri sayesinde ilçe halkına da örnek olmuĢtur ,Bunun en büyük örneği de hala evlerimizin iç içe olması ,aynı mahallede yaĢamamızdır, hala ılgın da yaĢayan Nogay Türkleri dıĢarıdan olan birisiyle çocuklarını evlendirmezler, 50,000 nüfuslu bir yerde azınlık olmak bazen de sıkıntı yaratmaktadır, bu tür azınlık olaylarında her zaman baskı ve eziyet altında kalmaya mahkumsunuzdur, biz ise bunu birbirimize olan kenetlenmemiz sayesinde avantaja dönüĢtürmüĢüzdür , acı ve sevinçlerimizi hep Nogay halkımızla paylaĢırız, Genelde geçim kaynağı olarak kendi ürettiği hediyelik eĢyaları dıĢarıda pazarlayarak sağlayan ılgın Nogay halkı haliyle çoğu zaman ilçede bulunmaz, Olası bir cenaze ve düğün ve diğer buna benzer toplum olaylarında Türkiye‟nin neresinde olursa olsun elinde ne iĢi varsa bırakır mutlaka ılgına gelerek üzerine düĢeni yapar, Eğer bu kenetlenmemiz olmasa haliyle bizde çok baskı ve zulüm altında kalırdık ,derneğimizin açılıĢından sonra bu birlik ve beraberliğimiz daha da önem kazandı ki , açılıĢımızda bunun bir örneğiydi ki , ilçe kaymakamı ilçe belediye baĢkanı ve civar köylerin belediye baĢkanları ile mülki amirlerin yanında siyasi parti temsilcileri ile birlikte ilçe esnaf ve halkı da çok sayıda bir katılımla bizi onore etmiĢti ,derneğin açılmasından önce kabuğuna çekilmiĢ ve kaderine razı bir yaĢam sürdürmekte olan Nogay halkımız bundan sonra daha duyarlı olmuĢtur ,ve ilerleyen zamanlarda AKP Konya milletvekili sayın SAMĠ GÜÇLÜ ve MHP milletvekili FARUK BAL derneğimizi bizzat ziyaret etmiĢlerdir ,bizim bu birlik beraberliğimiz haliyle seçimlerde sandıklara fazlasıyla yansır, bunu da ilçe siyasi partilileri çok iyi bilirler ,bu örnekleri vermemdeki gayem birlik ve beraberliğin önemini vurgulamak içindir, derneğimizin açılıĢından sonra ılgın da yaĢayan Nogay halkı daha fazla ivme kazanmıĢtır ,daha önce bizi sade bir Nogay halkı görenler , zamanla Abdurrahman Berkcan ağabeyimizin sayesinde bizi daha yakinen tanıyıp bizim sadece ılgın da yaĢayan bir toplum değil de Türkiye de var olan bir Nogay halkı mensubu olduğumuza kanaat getirmiĢtir, 2008 yılında gerçekleĢen Boğazören Köyü Sabantoy Ģenliğine o zaman ki belediye baĢkanımız sayın H,HÜSEYĠN AKINCI bizzat gelerek konuĢma yapmıĢtır , bunun yanında katılamayan çoğu insanda mesajla kutlama yapmıĢtır,buradan yapmıĢ olduğumuz Ģenlik töreni çekimlerini ılgın da bazı kurum ve Ģahıslara verdik ,burada görüntülerde geçen Nogay halkımızın saygıdeğer insanlarını ve o kalabalığı görenler anlamıĢ ki bu ılgın da yaĢayan Nogay halkıyla kalmadığını ve diğer il ilçe ve bölgelerde de yaĢayan Nogay halkı olduğunu anlayarak yalnız olmadığımızı anlamıĢlardır ,bizde yeri geldiğinde sayın Fehmi BaĢaran ağabeyimizi sayın Ġstanbul Vali yardımcısı Mustafa AltıntaĢ ağabeyimizi gurur ve saygıyla telaffuz etmiĢizdir, Dernekle baĢlayan serüvenimiz inĢallah oluĢacak olan federasyon ile daha büyük bir saygı ve sevgi kazanacaktır ,iĢte biz bu yüzden bu birlikteliğimizin sadece Ilgın Konya Kulu değil bütün Türkiye deki Nogay halkı ve kardeĢlerimizle paylaĢmayı isteriz ,hatta ve hatta Koban da yaĢayan Nogay halkımızla da kucaklaĢmayı hasretle beklemekteyiz,bunun için Ģimdiden emeği geçen ve geçmekte olan tüm ağabey ve dernek baĢkanlarımıza teĢekkürü borç bilirim, çağımızda geliĢen milliyetçilik kavramından neden biz yararlanmayalım , çünkü ben Ģuan 40 yaĢına geldim ve anladığım tek Ģey bizim bizden baĢka dostumuz olmayıĢı yada çok az olmasıdır ,ondan dolayı zamanı ve çok iyi kullanarak birlik ve beraberliğimizi pekiĢtirecek bu adımı bir an önce atmalıyız, inĢallah bunda da baĢarılı oluruz ve ben buna cani gönülden inanıyorum,bir kiĢi kendi baĢına hiç bir Ģey ifade etmez, ama toplum olduğun zaman ses demektir ,bizde bu toplumu en layıkıyla gerçekleĢtireceğiz , atalarımızın bir lafı vardır , ölügde toyugda tabınman bolur , diye iĢte bu laftan çıkarak bu federasyonu kurar ve bizlere ulaĢamayan insanlara ulaĢır onlara da yardımcı oluruz , ben ılgında yaĢayan Nogay halkının da desteğini alarak , Ilgın Nogay Türkleri dernek baĢkanı olarak bu oluĢumda olacağımı ve üzerime düĢen görevi yapacağımızın imzasını sizlerle paylaĢacağımı bildirir , herkese saygı ve sevgilerimi sunarım Nogaytürk – 2 3 K A P A K K O N U S U Y. Mansur AKYOL Nogay Dernekleri Federasyonu Türk kültür birliğinin önem kazandığı Ģu günlerde;ben kimim ? Neden buradayım ? Buraya nereden geldim ? sorularını çoğaltmak ve sorulara tarihsel süreç içinde bilimsel olarakdoğru açık anlaĢılabilir cevaplar bulabilmek için önce merak etmek sormak,araĢtırmak derlemek,analiz - sentez yapmak ulaĢılan sonuçları doğru, tarafsız bir Ģekilde ilgililere ulaĢtırmak gereklidir. Tarihini yabancı kaynaklardan öğrenmek zorunda kalan Türkler için bu hiçte kolay olmamıĢtır. Gözümü açtığımda ,duyduğum anamın dilinin yanında,içinde büyüdüğüm( Ev,aile soy - sop ) ortamda insanların birbirleri ile iliĢkileri,günlük yaĢam , toplumsal yaĢam bizi diğerlerinden farklı kılan folklorumuz adetlerimiz toylarımız,anma toplantılarımız yemeklerimiz,giyimlerimiz, saç tıraĢımız kısaca bizi biz yapan değerlerimiz. Değerlerimize sahip çıkmak,onları korumak kollamak,yozlaĢmadan gelecek nesillere devretmek, her yeni doğana öğretmek ancak ve ancak bu Ģuuru taĢımakla mümkündür. Bugün için ise; Ait olmanın onurlu Ģuuruyla birey olmaktan toplum olmaya, topluluk olmaya geçmek, bu inancı yüreğinde,beynin de taĢıyan bireylerin bir araya gelmesi ( örgütlenme ) ile mümkündür. Örgütlenmenin ilk adımı da dernekleĢmedir. DernekleĢme çatısı altında beyinle ,kol gücünü ve ekonomik gücü birleĢtirmektir. Nogayların unutulmuĢluk ve yalnızlık duygusunu yok etmek için iliĢkileri güçlendirmek Ģarttır.Bunun içinde gerekli dinamizmi yaratmak gerekir. Hedefe ulaĢmak için Federasyon kurmak ve gençleri motive etmek çok önemlidir. " Birlikten güç doğar " Güzel ülkemizin değiĢik yerlerinde yerleĢik nogayların, kurdukları derneklerin bir araya gelmesi ( federasyon ) formatında birleĢmeleri,örgütlenmesi,Nogaylar arasındaki bağları güçlendirecek,bölgeler arası iliĢkiler geliĢecek, unutulmuĢ ,unutturulmuĢ değerlerimiz hatırlanacak,Nogay olmanın onuru tüm bireyleri saracaktır. Dernek eliyle yapılamayan iĢler Federasyon gücüyle yapılacak, tüm dünyadaki diğer Nogaylarla iliĢkiler kurulacaktır, o ülkelerden gelecek soydaĢlarımızla kültür birliğiköprüleri kurulacak,Nogay tarihi hakkında toplantılar paneller - Bilgi Ģölenleri kurulacak hepsinden önemlisi Devletimiz , karĢısında Nogay Türkleri hakkında konuĢabileceği bir muhatap bulacaktır. Bizim asla siyasi bir talebimiz yoktur, olmayacaktır bizim istediğimiz " Türklerin orijinali olan Nogaylara itibarının verilmesidir ve bu konuda araĢtırma yapacaklara devlet imkanlarının verilmesi, Nogay Türklerinin birbirlerini tanımasıdır. Atatürk ilkelerinin ve inkılaplarının savunucusu olan Nogay Türklerinin onurunun yeniden yüceltilmesidir. Nogaytürk – 2 4 K A P A K K O N U S U Abdurrahman BERKCAN Nogay Dernekleri Federasyonu ĠnĢallah federasyon sanal durumdan kısa zamanda kanuni olarak gerçek iĢlevine kavuĢur. Konya derneğimiz olarak üzerimize düĢen her görevi yapmaya her an her zaman hazır durumdayız. Hatta son kongremizde Nogay federasyonuna katılma kararı bile almıĢ bulunmaktayız. Konya Derneğimiz yönetim kurulu olarak sanalda olsa Ģu anki federasyonun baĢına acizane görüĢümüz olarak tüm Sabantoy akalarımız NOGAY TÜRKLERĠ FEDERASYONUNU kurmak oluĢturmak için çaba sarf etmelerini arzu etmekteyiz. Derneklerimizi bir araya getirip acilen federasyonu sanal ortamdan reel ortama geçirilmesini canı gönülden arzu etmekteyiz. Ayrıca Konya Derneğimiz olarak üstümüze düĢen her sorumluluğu da yükümlülüğü de almaya hazırız. Nogaylarımızın baĢlattığı derneklerin organizesi olan--SABANTOYU--- 2010 YILI SABANTOYUMUZUN yapılması ve diğer sorunlarımızın çözümü noktasında sanalda olsa NOGAY SANAL FEDERASYON YÖNETĠMĠ YETKĠLĠ OLMALIDIR… bunun baĢlangıcını da Cemil kardeĢimiz baĢlattı ve arkası gelmesi temennisi ile tüm Nogay camiamıza hayırlı uğurlu olsun der..selam ve saygılarımızı arz ederiz. NOGAY FEDERASYONU -Dünyadaki, ata yurdumuzdaki ve Türkiye’deki Nogaylara hitap edecektir. -Tüm Nogay derneklerinin üstünde bir karar mekanizması olacaktır. -Nogayların birlik ve beraberliğini oluĢturacaktır. -Nogayların, her platformda sesleri daha güçlü çıkacaktır -Federasyonun temsil gücü yüksektir -Yerel yönetimler, siyasetçiler ve bürokratlar kamu, Federasyonunun isteklerini daha dikkatli dinlemektedir. -Nogaylarımızın yaĢadığı köylerimize ekonomik ve sosyal yönden fayda sağlar -Kültürel faaliyetler, daha bilinçli düzeyde ve doğru olarak yapılabilecektir -NOGAYLIK kültürünün tanıtımı, federasyonda yapılacak eğitimlerden geçmiĢ kiĢiler tarafından yapılacağından standartlar belirlenmiĢ olacak ve çarpıklıklar giderilecektir. -NOGAY SABAN TOYU[2010 yılından baĢlamak kaydıyla] Faaliyetlerini tanzim edecektir. -Üyelerinin ve üye derneklerinin özgüveni artacaktır. -Federasyon güçlendiğinde NOGAY TÜRKÜ olup ta bunu ifade etmeyenler, bende NOGAY TÜRKÜYÜM diyebilecektir. -Nogaylarda var olan ait olma duygusu daha da geliĢecektir -Tüm Nogay köylerinin bir araya gelmesini ve birlikteliğini sağlayacaktır -Üyelerinin Siyaset ve Bürokraside güçlü bir destekçisi olacaktır Dernek faaliyetlerinin maliyetleri azalacaktır -Siyasi ve toplumsal açıdan yaĢadığımız yerlerde güç yaratacaktır -Ġl ilçe köy ve mahalli düzeyde kamuyu yönetenlerle etkin diyalogları yaptırım gücü olan talepleri kabul noktasında etkili olacaktır. -Nogay Türklerinin geleceği nezdinde çalıĢma yapacak olanlar, bu sayede muhatap bulabileceklerdir, -Sorunlar, istekler ve öneriler ilgililere güçlü bir ses tarafından bildirilecektir, -OluĢan NOGAY güç birliği, potansiyel üyelere ulaĢımı ve onlarla olan iletiĢimi kolaylaĢtırır, -NOGAYLAR arasında iletiĢim tarafsız olarak artacaktır, -Federasyonun arkasında sayısal güç vardır ve temsilde daha yararlı, etkili olur. ÖRNEK: Bir çeĢme yapmak gerektiğinde, bazı köylülerimiz aralarında para toplayarak yaparken, bazıları ise DSĠ nde tanıdığı bir bürokrat ya da nasıl müracaat edildiğinde çeĢmeyi devletin yaptığını bilen birisi sayesinde, kamunun imkanlarından yararlanarak yaptırmaktadır. -Yörelerimizde, kamu imkanlarından yararlanma oranı artar. -NOGAYI VE NOGAYLARI düĢünen beyinler bir arada olacaktır. -VESAĠRE VESAĠRE SAYMAKLA BĠTMEZ.. Nogaytürk – 2 5 K A P A K K O N U S U Cemil SÜTBAŞ Nogay Dernekleri Federasyonu Federasyonun kurulması hususu ilk defa 11 ġubat 2007 tarihinde, Nogay Türkleri Eğitim Kültür ve ĠĢbirliği Derneği (Ankara), Konya Nogay Türkleri Derneği ve Nogay Türkleri Eğitim ve Sosyal DayanıĢma Derneğinin (Kulu) katılımıyla yapılan ĠstiĢare Toplantısında görüĢülmüĢ ve görüĢme sonucunda, Nogay Türk Dernekleri Federasyonunun kurulmasına resmen karar verilmiĢti. Dernekler Mevzuatı incelendiğinde, Nogay Türk Dernekleri Federasyonunun kurulmasının önünde hukuki bir engelin bulunmadığı ancak kuruluĢun tamamlanması için Derneklerimizce bazı çalıĢmaların yapılmasının gerektiği anlaĢılmaktadır. Dernekler Mevzuatında federasyonların, kuruluş amaçları aynı olan en az beş derneğin bir araya gelmesi ile kurulacağı belirtilmekte olup mevcut derneklerimizin sayıca yeterli olduğu görülmektedir: 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. Nogay Türkleri Eğitim Kültür ve ĠĢbirliği Derneği (Ankara) Nogay Türkleri Derneği (Konya) Nogay Türkleri Eğitim ve Sosyal DayanıĢma Derneği (Kulu) Nogay Türkleri Kültür ve YardımlaĢma Derneği (Ankara) Nogay Türkleri Eğitim Kültür ve YardımlaĢma Derneği (Ġstanbul) Nogay Türkleri Derneği (EskiĢehir) Nogay Türkleri Derneği (Ilgın) Federasyon Kurulması Ġçin Yapılacak ĠĢler: 1) Tüzüğünde federasyon kurulması veya kurulmuĢ olan federasyona üye olunması hususunda madde bulunmayan Derneklerimiz, Genel Kurullarını toplamalı ve tüzük değiĢikliği ile ilgili Genel Kurul kararı almalıdır. 2) Derneklerimiz, Yönetim Kurulu kararı ile kurucu dernek temsilcilerini belirlemelidirler. 3) Dernek temsilcilerinin katılımıyla Nogay Türk Dernekleri Federasyonu KuruluĢ Komitesi oluĢturulmalıdır. Federasyon komitesince Federasyon tüzüğü hazırlanmalıdır. 4) Hazırlık çalıĢmalarının tamamlanmasından sonra aĢağıdaki belgelerle, Ankara Valiliği Ġl Dernekler Müdürlüğüne kuruluĢ baĢvurusu yapılmalıdır: a. Dernek tüzüklerinin; amaç, federasyon kurma ve üye olmaya iliĢkin maddelerinin bulunduğu bölümün yönetim kurulu baĢkanlarından onaylı ve kaĢeli sureti b. Kurucu dernek temsilcilerinin, derneği temsil etmekle yetkilendirildiğine iliĢkin, ilgili dernek yönetim kurullarının karar örnekleri c. Kurucu dernek temsilcileri tarafından imzalanmıĢ iki adet federasyon tüzüğü d. Kurucu dernek temsilcileri tarafından imzalanmıĢ iki adet Federasyon KuruluĢ Bildirimi e. Geçici yönetim kurulu üyeleri ile yazıĢma ve tebligatı almaya yetkili kiĢi veya kiĢilerin adı, soyadı, yerleĢim yerlerini ve imzalarını belirten liste veya yazı Nogay Türk Dernekleri Federasyonunun bir an evvel kurulması temennisiyle, BaĢkanlar ve Yönetim Kurulu üyelerinin bilgilerine sunulur Nogaytürk – 2 6 Nogaytürk – 2 7 E RTENGĠ Necdet ÖZEN Ertegi ertek ekende,börteği börtek ekende,orak ayında kar cavganda,suvlar bayırdan avganda,Ģirkiy kave tüygende,Ģubun Ģiren üygende üyken tavlardın artında üyken bir Nogay avulunda oturgan akayman onun ĢalıĢkan bir bikesi bar eken.Bikesi bek aruv bolsada azakay tevekkel bolganga onun, tüsünde körgen Ģiyleri akırında körgenindiy boladı eken.Künlerden bir kün tüsünde: Ak börkü basında,ak tonu cavurnunda, ak sakalı kökregine gadar tüsken kart akay görünüp: -Mendenn ne tiliysin dep soganda,koy tiliymen degenimen; (Koy bassın üyündü,koy bassa üyündü,koymay bassın üyündü) dep aytıp coytulgan.Ondan sonda köp koyları bolgan.Kel zaman ket zaman koyları köp,vakıtları aruv bolsada bir kırlı balaları bolmağan.Akayıda bikeside buga turmay aĢuvlanganlar.Künlerden bir kün akayı bikesine: -Bizge koylarımızdın köp bolayıgın aytkan ak sakkalı kart tüsünde birttaga saga körünse bir bala tilesen bolurmu eken degende yene künlerden bir kündün keĢesinde tevekkel bikedin tüsünde ak sakallı kart akay körünüp;(Tile menden ne tiliysin) degen.Tevekkel bikede: -Üy bolganımız köp boldu,köp koyumuz bar,bay kisilerden bolduk ama bir balamız bolmadı degenimen.Ak sakallı kart : -Cuvuk vakıtta bir ulunuz bolayık ama bu ulunuzdu elalem tuyganday etip tutas kalktın kasında bep köp süymeniz.Bılay etiyik bolsanız azrayil kelip onu sizden burun alıp keter dep aytıp coytulgan.Tevekkel bike akayına bir ulları bolayığın aytkandan son vakıtı kelgende bir aruv bala tapkan:Akayı bek süyüngen.Koyları köp,bay kisi bolganga.Birköp koy soyup avuldun kalkın Ģakırıp bir aruv loksa toy yasaganlar.Artından kırk Ģıgarıp,tırnak toyun,tis müsürün,türsüldegenin gene aynı etip koylar soyup kalktı Ģakırıp adetlerin yasaganlar.Akayı balasın bek süygen,avuldun iĢine akaylardın kasına Ģıgıp oturganda.KıĢ catağında, keĢeleri üy kıdıruvlarında turmay balasın maktap: -Menim ulumday ul yok.Menim ulum KoĢanay’ım dep süyünüp turmay balasın maktaydı eken.Bir kün bikeside oga ak sakallı karttın aytkanı esine tüsüp -Ulumuzdu,KoĢanayım dep köp süyesin,mende süyemen ama bunu avuldun kalkına aytmasan aruv etersin.Bek köp süygenindi kalktın kasında aytabersen azrayildin kelip onun bizden alayığın ayttı manga körüngen ak saakallı kart.Dep aytkanda: -Canım bikem men balamdı süymiyikmenmi.Erkeslerdin balası özüne Ģikar tuvulmu,azrayil keliyiktiy bolsa onkın alayığına menikin al dep aytarman.KoĢanay’da taga cas ya taslap keter.Menikin alsada bir Ģiy etmez.Men yaĢayığım gadar yaĢadım.KoĢanay’ga tiyme dermen degen.Bunu bir kıĢ vaktında avuldun bikelerimen cıyılsıp oturganda bikesi maktanıp üyerdeki bikelerge aytkan. KıĢ künlerinde bikelerde bunu öĢek etip kelip üylerinde akaylarına balalarına aytıp külgenler. O avulda özü biraz kuytlu,közaĢık bir cas bareken.Oda bunu tuyup özündün akranı caslarga aytkan.Bunlardan dörtevi bu akay kaytip azrayilge özümdün canımdı al KoĢanayımdı tasla dereken dep külüskenler.ĠĢlerinden bu cas ciğitte onlarga : -Menip esime birĢiy keldi ama sizge aytayımda keliniz bunu yasayık. azrayil kelse KoĢanay!dı alaman dese atası kaytiyik eken kulağımızman tuyarmız degen.Onlarda ne etiyiklerin üyrengen son.Avulda özü köĢüp korantası cıgılıp curtluk bolup kalgan birevdin üyünde keĢe suvuktan buyukkan bir kökökmiyav tutkanlar.Kanatlarına tiymiy,ayvandın bavrundan biraz tüklerin culkup ayvandı bavurundun astındakı terisi köründendiy etkenler.Suvuk bir kıĢ kününde bu akaydın üyündün artına kelip tınlaganlar.Bu akay gene balasın: -Aynanayım közünden koĢanayım.Azrayil kelse menim canımdı alsın.Kim degen menim KoĢanayımdın canın alayık dep süyüpyatkanda.KıĢları suvuk bolgan bu avulda üylerdin sırt betlerinde tereze bolmay,terezeler kıblaga tuvra yasalıp sırt bette ava alayıktay kiĢkene tögerek tesikler taslanganga bununda üyü onday eken.Caslardan birevi üyndün sırt betinde kalgan,anabirevleride üydekilerge tuyguzmay terezedin aldına pısıp catkanlar.ydün negizine tırmaskan cas bala sırt betteki tesikte tıkavlı bezdi alıp iĢkerge kökökmiyavdı tesikten cibergen.Oturulgan cerden yümsekte bolgan tesikten iĢkerge ayvan tüsüyatıp kanatların kakkanıman iĢkerde negizge kagıvlı lamba ayvandın kanatındın celinden söngen.Üydün iĢi karangı bolgan.Bikesi uĢkalalaklanıp korkup : -Azrayil keldimi naĢĢiy dep aytkanda,akayıda kökökmiyavdı azrayıl bellep, aldına alıp süyüyatkan balasın cerge taslap : -Mına KoĢanay,mına sen.Ne etiyik bolsan eteviyde maga tiyme dep bakırgan.tısyaktakı caslar bunu tuyup külüp kaĢkanlar ama avulda bunu tutas kalkta öĢek etip aytıp külüskenler.Bu akayda gene balasın KoĢanayım dep süygen ama birtta azrayildin atın avzuna almagan. Nogaytürk – 2 8 N O G A Y K Ü L T Ü R Ü Derleyen : Hasan BENLİ At mingendin kılıĢ kuĢangandın At binenin kılıç kuĢananın At iyesinin astında kiĢner At sahibinin altında kiĢner At tuyağına tay basar Atın ayak izine yavru tay basar Ġt iyesine karap ürür Köpek sahibine bakarak havlar Ġt itdi cesede öpgesini cemez Köpek köpeği yese de öfkesini yiyemez. Ten tenimen teke müyüzümen YaĢıt yaĢıtıyla, teke boynuzuyla Celkeden as bolmaz cengeden dost bolmaz Enseden yemek yengeden dost olmaz. Aruv gızdı el maktar.caman gızdı anası maktar Ġyi kızı baĢkası kötü kızı anası över. Anası maktagan kızdı tasla gaĢ el maktagan gızdı al gaĢ Annesinin övdüğü kızı bırak kaç, baĢkasının övdüğü kızı al kaç Castı camanlaganda maktaganda yalır Genci yeren de öven de utanır. Anasını kör gızını al ayagını kör Ģayını iĢ Annesini gör kızını al tasına bak çayını iç. Camandan caksı tuvar ozbak üĢün caksıdan Caman tuvar Kötüden iyi doğar yükselmek için, iyiden kötü tozmak üĢün doğar yok olmak için. Haram guĢtun helal cımırtgası bolmaz Haram kuĢ un helal yumurtası olmaz. Toyga barsan toyup bar Düğüne gidersen tok git. Cemaatin sokur bolsa gözündü cım Cemaatin körse gözünü yum Toy toyga ölĢenmez ton tonga ölĢenmez Düğün dügüne ölçülmez. Ton tona ölçülmez. Tentek toy etken töründe özü oturgan Deli düğün yapmıĢ baĢköĢeye kendi oturmuĢ Kol koldu kol betti cuvar. El eli yıkar el yüzü yıkar. Elden gelgen övün bolmaz ,bolsa as bolmaz BaĢkasından gelen övün olmaz olsa yemek olmaz. Otsuz üy bolmaz AteĢsiz ev olmaz. Baysız bike padiĢah Kocasız kadın, padiĢah Satıp algan savutga çukbaz. Satın alınan kabı doldurmaz. Satıp ağlan kul bolmaz özünden tuvmağan ul bolmaz Satın alınan kul olmaz,kendinden doğmayan oğlan olmaz. AğaĢ keĢsen uzun keĢ kısalır.temir keĢsen Kısa keĢ uzar. Ağaç kesersen uzun kes kısalır,demir kesersen kısa kes uzar Nogaytürk – 2 9 NOGAY EDEBĠYATI ALP YILMAZ CaĢlık baĢka musibet, avesli koymay, Ölecekmen dünyanın zevkına toymay. Kara kurma kestane kel aĢayık Biz eĢikte siz törde ĢınlaĢayık CaĢlık baĢka bir kelir, eki kelmez, Kaytgıp kelip dünyanın zevkın sürmez. Kartka caĢka Ģınlamak tuvul ayıp Bir eki Ģın aytayın hatırın sayıp Çınlap çınçı tuvulman, çınlasam yalmam; Çınçılarga baĢ koĢup, karap ta kalmam. Arpa sapka koy caydım boydan boyga Kel ekimiz Ģınlayık toydan toyga Ah dedim, vah dedim tizimni kaktım, Kimden körüyüm, yok eken bahtım. ġınlap ĢınĢı tuvulman Ģınlaycakman Tan aĢılmay kun tuvmat kaytmaycakman Ah di, vah di cürer de ölermiz, Cer bavuru suvuktur, tönülermiz. Baban saga Ģal algan borĢka batıp ġın bilmesen ne keldin cer kapatıp Eki Kara koçanay emdi anasın, Cayrap catkan çeçeknin ber manasın. Koy iĢinde cüresin karĢıdan karĢı Menim cürgen columa kapınız karĢı Eki Kara Koçanay, tüsleri kunduz; Cayrap catkan çeçeknin manası yıldız. Molla tuvul kartbabam erensiz soyum Kayda barsam caraĢır selvi boyum Sen tiĢlegen elmadan men tiĢliyim Sen bolmagan cıyında men niĢliyim Peygamber Efendimiz kadım baskan, Kudretinden eĢyanı çıpsiz askan. Cetegen yıldız Ülker'den kaber sora, Ten mezarga kirgende, can kayda tura? AkĢam catsak barabar saba tursak Eki cürek bir bolup ömür kursak Bu ne kadar süyüĢmek, bır görüĢte, Ya eren bar soyunda ya feriĢte. Eki baĢlı üyüm bar ortası kiler Seni küzde bakliyler bizimkiler Molla tuvul kartbabam, erensız soyum; Kayda bolsa çaraĢır, fidan boyum. EĢitemen kaberin alaman elden Seni men künliymen esken celden Tögerek yıldız töbemde, Ay karĢımda; Türlü kasavetler bar garib baĢımda. Cevabından zar boldum, koralmayman, Bir tüsünü bermesen cüralmayman Nogaytürk – 3 0 SADECE ĠSTANBUL’ DA DEĞĠL ANKARA, ĠZMĠR , KONYA VE TÜRKĠYE’ DEKĠ TÜM ĠL VE ĠLÇELERDE UYUġTURUCU DENEME/ KULLANIM YAġI 15’ E VE DAHA DA AġAĞISINA KADAR DÜġTÜ. SĠGARA VE ALKOL DENEME/ KULLANIM YAġI DA UYUġTURUCUYLA AYNI. 15 !.. Nogaytürk – 3 1 G ENÇLĠK Muhammed YILDIZ sosyal bir yaĢamdan uzaklaĢtırmıĢ oluyor. Dolayısıyla sosyal değerleri gençlere aktarmada problem yaĢıyoruz. Gençler de sosyal değerler konusundaki bu boĢluğu internet ya da televizyonlardaki olumsuz yayınlarla doldurmaya çalıĢıyorlar. Ġnternet ya da televizyonlardaki bu olumsuz yayınlar gençlerin psiko-sosyal geliĢimlerini olumsuz etkiliyor. Neler yapılabilir "2000'li yılların gençliği önceliği paraya veriyor, sevgi ikinci sırada geliyor." "Popstar yarıĢmalarına gençliğin büyük ilgi göstermesi, ön elemelerde Ġzmir'de yarıĢmaya katılmak için 4 bin kiĢinin sabaha kadar kuyrukta beklemesi, son yıllarda gençliğin değer yargılarındaki değiĢimi tartıĢmaya açtı." Yukarıdaki yazı Zaman Gazetesi'ndeki bir haberden alıntı. Üzerinde durulan konu: Gençliğin değerlerinin değiĢmesi. Yazının devamında Ģu ifadeler yer alıyor: "Gençler üzerinde 1980'den bu yana yapılan anket çalıĢması, Popstar yarıĢmasına gösterilen ilginin daha önce "dev-genç" sonra "sevgenç" olan gençlik profilinin 2000'li yıllarda "bengenç" (paracı ve egoist) Ģeklinde değiĢmesinden kaynaklandığını ortaya koydu." Yapılan anketlere göre uzmanlar, daha önceki genç kuĢağın toplumsal değerlere, vatana, millete sahip çıkan, bilinçli ve sorumlu, eĢitliği ön planda tutan bir yapıda olduğunu ifade ediyorlar. Günümüz gençliğine baktığımızda zamanının çoğunu tv ve bilgisayar karĢısında geçiren bir gençlik karĢımıza çıkıyor. Yeni teknolojiler ve eğlence endüstrisi aile yapısını değiĢtirmiĢ durumda. Günümüzde gençler ve çocuklar daha çok yalnızlık içinde kalıyor; çünkü evdeki tv, bilgisayar ve internet, giderek konuĢma ortamını kaldırıyor. Bu durum da gençlerimizi . Öncelikle konuyla ilgili değer kavramını netleĢtirmeye çalıĢalım: Değerler; ideal davranıĢ biçimlerini veya yaĢam amaçları hakkındaki inançlarımızı, davranıĢlarımıza yön veren standartları ifade eder. Değer toplumdan topluma ya da kültürden kültüre farklılık gösterebilir, zaman içinde de bir toplumda ya da kültürde değiĢime uğrayabilir. Hayatımızda bizleri yönlendiren pek çok değer türü vardır: güzel-çirkin gibi estetik değerler, iyi-kötü gibi ahlaki değerler, sevap-günah gibi dini değerler, doğru-yanlıĢ gibi mantıksal değerler... hayatımızın her yerinde, her zaman çoğunlukla bilinçli olmasak da- zihnimizdeki çeĢitli değerleri davranıĢa dönüĢtürürüz. Örneğin; büyüklerimize göstermiĢ olduğumuz saygı, misafirperver davranıĢlarımız bizim değerlerimizi yansıtır. Değerler; sosyal yaĢamı düzenler, bireyler arası bağlılığı arttırır. Farklı değerlere sahip kiĢiler arasında veya kuĢaklar arasında oluĢan farklı değerlerden kaynaklanan çatıĢmalar ortaya çıkabilir. Değerlerimizi Gençlere Nasıl Aktarabiliriz? Değerlerin öğrenilmesi, sosyal bir öğrenmedir. Bir çocuk ya da genç değerler bilincini internet, bilgisayar veya tv karĢısında istenilen seviyede öğrenemez. Belirli bir düzede öğrenme gerekleĢebilir; fakat bu durumda da toplumun benimsemediği, gençlerin psiko-sosyal geliĢimi açısından olumsuz yayınlardan etkilenme durumuyla karĢı karĢıya kalınabilir. Dolayısıyla değerlerin aktarılabilmesi için sosyal bir ortam Ģarttır. Nogaytürk – 3 2 G ENÇLĠK Muhammed YILDIZ Peki sosyal bir ortamı nasıl sağlayabiliriz? Öncelikle bilgisayar, internet ve tv konusunda dengeli olmak gerekir diye düĢünüyorum. Aile bu konuda çocuğuyla konuĢarak dengeyi sağlamaya çalıĢmalıdır. Tabi bu konuda uygun bir dil kullanılmalıdır; çünkü özellikle ergenler emir cümlelerinden pek hoĢlanmazlar. Ergenlik döneminde, arkadaĢ çevresi önemli bir değer sistemi oluĢturur. Bu dönemde gençler duygusal olarak aileden uzaklaĢıp arkadaĢlarına daha yakın olurlar. Örneğin; çocuk, sırrını aileyle paylaĢır, ergen ise bu konuda daha çok arkadaĢlarını tercih eder. Burada aile bu uzaklaĢmayı olumlu karĢılamalıdır. Fakat arkadaĢ seçimi konusunda gençlere yardımcı olmak gerekebilir. Ergenlik döneminde, aileler, değer sisteminin geliĢmesinde çocukları üzerindeki etkileri azaldığından dolayı, sahip oldukları değerlerini çocuklarına yeterince aktaramadıklarını düĢünebilirler. . Bu konuda önemli bir sosyal kurum olan okullar devreye giriyor. Sosyal bir ortam olan okullarda çocuklar davranıĢ ve tutumları sonucunda çevrelerinden gelen tepki ve yorumlarla değerlerini geliĢtirirler. Değerlerin aktarılması ve çocukların sosyalleĢmesi adına öğretmenlere önemli görevler düĢmektedir. Örneğin; öğretmenler grup ödevleri vererek bu konuda çocuklara yardımcı olabilirler. Yine okul gezileri, piknikler öğrencilerin sosyalleĢmesini sağlayabilir. Ayrıca hoĢgörü, sevgi, iĢbirliği, önyargısız yaklaĢma, dürüstlük saygı gibi değerler, tarihten örneklerle aktarılabilir. Örneğin; sevgi konusu Mevlana'dan örneklerle tiyatro, doğaçlama ya da sözel anlatım yoluyla öğrencilerimize aktarılabilir. Gençlere değer aktarımı konusunda öğretmenlere, anne-babalara ve diğer yetiĢkinlere önemli sorumluluklar düĢmektedir. Çünkü gençler ve hatta çocuklar dünyadaki değiĢmelere bizden daha önce eriĢip, bu değiĢmelerden daha çabuk etkilenmektedirler. Dolayısıyla bizlerin de dünyadaki değiĢmeleri, yeni geliĢmelerden nasıl etkilendiğini fark etmemiz gerekmektedir Nogaytürk – 3 3 R Ö P O R T A J Hakan BENLİ Şiire başlamanıza, şiire yönelmenize vesile olan şahıslar var mıydı, ailenizde, çevrenizde ? Cemal SAFĠ: ġimdi, geçen gün TRT‟ de program yaparken , program yapıyordum birinci kanal da orada da aynı suali yönelttiler ; nasıl Ģair oldunuz , nasıl Ģair olunur ? ġair olunmaz , Ģair doğulur!... ġair doğulur , herkes aynı yetenekte değil. Cenab – ı Allah kimisine çok cömert davranmıĢ ,kimisine az vermiĢ , kimisine daha az vermiĢ Ben bunu Ģöyle yorumlarım ; çeyrek şair , yarım şair , tam şair... ġimdi tam Ģairin verdiği eseri, yarım Ģairin iki misli çalıĢarak vermesi gerekiyor.Çeyrek Ģairin dört misli çalıĢarak vermesi gerekiyor. Ģimdi Ģair doğmuĢuz, çocukken, okuma yazma bilmezken dahi kulağım ahenkli seslere aĢina. Ve babam da, rahmetli kendisi yazmazdı ama okuduğu Ģiiri unutmazdı, keyifli olduğu zaman devamlı Ģiir okurdu evde .Oradan da bir kulak yatkınlığı var. Sn. Cemal SAFİ , sizi tanıyabilir miyiz ? Cemal SAFĠ : Merhaba , ben Cemal SAFĠ.,1938 Samsun doğumluyum.Merhumlar Mehmet Safi ve AyĢe Hanım‟ ın oğluyum. Tahsil hayatıma Samsun Sakarya Ġlk Okulu‟ nda baĢladım, sanat enstitüsünde noktaladım. 1959 yılında Ankara‟ ya yerleĢtim. 1962 Yılında ġükran Hanım‟ la evlendim. Bu evlilikten Mehmet Akif, Peyami Safa ve Ebru adlarında üç evladım var. ġiir tutkum henüz çocukluk çağlarında baĢladı. Fakat aileme olan sorumlulukla, çocuklarımın yarınını düĢünmekten, duygularımı dile getirme fırsatını bulamadım. Duygularımın Ģiir çeĢmesini ancak otuz sekiz yaĢından sonra açabildim. ġiirlerimin Ģarkı oluĢu sayın Orhan Gencebay‟ la baĢladı. Bu güne kadar çeĢitli bestekarlar tarafından yüzün üzerinde Ģiirim bestelendi. 1989 Yılında sayın Zekai Tunca‟ nın bestelediği Kürdili Hicazkar Ģarkı „ İmkansız „ la , yani „ Rüyalarım Olmasa‟, 1990 yılında sayın Selçuk Tekay‟ ın bestelemiĢ olduğu UĢĢak Ģarkı „ Vurgun‟ la Hürriyet Gazetesi‟ nin Altın Kelebek, Milliyet Gazetesi‟ nin Yılın En Sevilen On ġarkısı birincilik ödüllerini aldım. 1991 Yılında yine Zekai Tunca‟ nın bestelediği „ Gözüm Kesmiyor „ Ģarkısıyla Milliyet Gazetesi„ nin , 1991 yılında TRT‟ nin açmıĢ olduğu yarıĢmada yine „ Ġmkansız „ Ģarkısıyla En Ġyi Türk Sanat Müziği ödülünü aldım. Sonuncusunu 24.05.1992 „ de Ana Mecmuası‟ nın layık gördüğü baĢarı Ģildi olmak üzere çeĢitli tarihlerde gerek edebiyat dergilerinden gerekse kaset yapım firmalarından değerli ödüller aldım. 1990 Yılında Gürsoy Yapım firması adına içinde on dokuz Ģiirim bulunan müzikli bir Ģiir kasedi ( y.n : Bu Gece Kalıyorum ) çıkardım. ġiir kitabıma gelince 1993 yılının baharında ilk Ģiir kitabım olan Vurgun‟ u çıkardım. Okumayı yazmayı öğrendim, Ģiir kitapları almaya baĢladım. Kütüphanede Yunus Emre olur, Karacoğlan olur, Emrah olur , Dadaloğlu olur, efendim Orhan Cahit Gökyay olur, Halil Soyuer olur, Bekir Sıtkı Erdoğan , Behçet Kemal Çağlar, Cahit Sıtkı Tarancı ,efendim Filozof Rıza „dır, efendim Rıza Polat Akkoyunlu „ dur, devamlı bunların Ģiirlerinin içindeyim, kah ağlıyorum kah gülüyorum falan… Bunlar ilgilendiriyor beni, kimsenin hayatına bakmıyorum. Demek ki genimde var ki Ģairlik, Ģiirle ilgileniyorum. Derken on bir on iki yaĢlarında Ģiir yazmaya baĢladım. Ve enteresandır , baĢladığım an zaten hece vezni baĢlamıĢım Ģiire. O gün bu gün aruz da denemelerim vardı ama bu günkü Türkçe ile aruz biraz yavan oluyor. Sade Türkçe ile aruz yavan oluyor. Aruzun kökeni zaten Farslardan alınma. Türk Ģiiri hece vezni Ģiiridir ve hece veznine karar kılmama etki yapan Ģair de rahmetli Filozof Rıza Tevfik BölükbaĢı‟dır. AĢkı tanıdıktan sonra „ Al eline kalemi , yaz başına geleni Cemal Safi „ dedim ve o gün bu gündür yazıyorum iĢte. Edebiyat mecmuaları bizi tespit ettiler. Ve Orhan Gencebay‟ ın ilgisini çeker Ģiirlerim. Bu mecmualar kendisine gidermiĢ, aboneymiĢ… Israr üzerine, birkaç kere haber geldi, Orhan Gencebay Ģiirlerinizi istiyor diye. 1985 yılında bir gittiğimde Ġstanbul‟ a, bir dosyada otuz – kırk kadar Ģiir vardı, verdim. Ve o yıl bestelemeye baĢladı, Sayın Safi, neden hece veznini tercih ediyorsunuz ? Cemal SAFĠ: ġimdi , demek ki benim karakterim daha çok , hece veznine göre yaratılmıĢım.Yazı karakteri olarak hece veznini çok seviyorum. Sevdiren kiĢide , bakın Ģurada resmi var, Filozof , esas adı , Filozof Rıza Tevfik BölükbaĢı. Nogaytürk – 3 4 RÖPORTAJ Hakan BENLİ Tâlihin kahrı var her hevesimde, Boğulmuş figanlar titrer sesimde, O nazlı ismini son nefesimde Anıp da bahtiyâr ölmek isterim. ĠĢte bu Ģiiri yazan Filozof Rıza, o kadar etkili yazıyor ki, kitabını hayatını okuyorum, hece vezninde, yani serbest vezinde yapılmayacak vurguları, Ģiddeti , etkiyi, melodiyi, ritmi hece vezninde yakalamıĢ ve hayran oldum. Demek ki dedim, hece vezninde dilerse, Ģairse,Ģair de dilerse, mükemmel Ģekilde duygularını anlatabilir.Marifet zorda güzeli yakalamak, kolay güzel olmaz. Zor güzeldir, onun için hece veznine girmiĢim, ben de Allah‟ a Ģükür bütün duygularımı hece vezninde, siz de biliyorsunuz yüzün üzerinde Ģarkım var benim, anlattığımı zannediyorum. Aleviyim Ben böyle ? İç yüzünü bilmiyordum olayın. Öyle bir konu… Şimdi aşk kendini şöyle anlatmış; O gece başladım trende, şöyle diyor aşk ; kitabımın da ilk şiiri oldu zaten.. Tek hece koyduk ismini .. TEK HECE Aşkıyla tutuştum dost cemalinin Var mı beni içinizde tanıyan? Yaşanmadan çözülmeyen sır benim. Kalmasa da şöhretimi duymayan, Kimliğimi tarif etmek zor benim... Pir Sultan Abdal‟ın can eviyim ben Hasan Hüseyin‟in, İmam Ali‟ nin Bülbül benim lisanımla ötüştü. Bir gül için can evinden tutuştu. Yüreğine Toros‟ lardan çığ düştü. Yangınımı söndürmedi kar benim... Yaktığı ateşin aleviyim ben. Kahi bir damlayım, kah okyanusum Niceler sultandı, kraldı, şahtı. Benimle değişti talihi bahtı, Yerle bir eylerim tac ile tahtı, Akıl almaz hünerlerim var benim... Maddeden ziyade maneviyim ben Bazı Hacı Bektaş bazı Yunusum Mevlana yolunda Mevleviyim ben Demişiz. Bunu gel de serbest yaz. Sayın Safi, aşk şiiri denilince ilk akla gelen şairlerdensiniz. Aşkın nerdeyse her türünü yazdınız. Bu ilham nereden geliyor ? Cemal SAFİ : Aşk , evet.. derler ki bu devirde bu çağda, o eski aşklar olmaz, yaşanmaz. Bal gibi olur. Çünkü bunu ben biliyorum, benim çektiğim en güzeliydi, en uçuğuydu kara sevdanın. Yani biz bu gün yaşıyorsak biraz tesadüfe bağlı biraz da irademiz sağlammış demek ki…ben yaşadığım için biliyorum, yaşayanlara sordum, okudum, büyüklerimizin fikirlerini aldım. Erkek de gerçek aşkı dört yıl sürüyor, bayanda iki yıl sürüyor. Yani duyduklarımda beni teyit etti çünkü aynı şekilde yaşadım. Benim ki dört yıl sürdü, aşkı bana tanıştıran hanımefendininki iki yıl sürdü. Ama o iki yıl daha görkemli oluyor, daha ihtişamlı oluyor onların aşkı. Tabi bizim şiirdeki başarımız da aşkı yakinen tanımamıza bağlı. Ben aşkı tanımadan evvel niçin yazamıyordum Kamil iken, cahil ettim alimi, Vahşi iken, yahşi ettim zalimi, Yavuz iken, zebun ettim Selim'i, Her oyunu bozan gizli zor benim... Yeryüzünde ben ürettim veremi. Lokman Hekim bulamadı çaremi. Aslı icin kül eyledim Kerem'i. İbrahim'in atıldığı kor benim... Sebep bazı Leyla, bazı Şirin'di. Hatrım için yüce dağlar delindi. Bilek gücüm, Ferhat ile bilindi. Kuvvet benim, kudret benim, fer benim... İlahimle Mevlana'yı döndürdüm. Yunus'umla öfkeleri dindirdim. Günahımla çok ocaklar söndürdüm. Mevla'danım, hayır benim, şer benim... Benim için yaratıldı Muhammed Benim için yağdırıldı o rahmet Nogaytürk – 3 5 RÖPORTAJ Hakan BENLİ Evliyanın sözündeki muhabbet Enbiyanın yüzündeki nur benim Tevfik Fikret’in Mezarında Dediler ki ıssız kalan türbende Kimsesizim, hısmım da yok, hasmım da Görünmezim, cismim de yok, resmim de Dil üzmezim, tek hece var ismimde Barınağım, gönül denen yer benim Vahşi güller açmış dermeye geldim O cennet bağının akine bende Hasretle yüzümü sürmeye geldim. Barınağım, gönül denen yer benim. Dediler ki sana emel bağlayan Hadi bakalım bunu serbest nazımda nasıl yazılır, yazılır mı ? Kabrinde diz çöküp bir dem ağlayan Az önce konuşmalarınızda farklı şekillerde ifade ettiniz ama ben yine de soru olarak yönelteyim, şiirlerinize etki eden şairler ve faktörler nelerdir ? Cemal SAFİ : Etki deyince, şimdi Dante diyor ki, şair Dante, güzel bir şiirde binlerce sperm vardır, her güzel şiir bana şiir yazdırır. Şöyle söyleyeyim, beni etkileyen şiir benden tepki görür. Başka şiir doğurtturur bana, yazdırır. Yaşıyorum bunları çokça… Bir şarkı dinledim mesela, o şarkının içindeki sözler beni vurdu diyelim, hemen bir şiir çıkar, iki şiir çıkar bakarsınız hiç ona benzemez, etkilenirim. Beni yazmaya mecbur eder ve şiir yazarım. Filozo Rıza‟ya gelince, şiirlerini ve hayatını okudum ve etkilendim. O‟nun Tevfik Fikret‟in mezarında yazdığı bir şiir vardı. Sürgünden döner, Tevfik Fikret vefat etmiştir. Kabrine gider ve ağlayarak başladığı bir şiiri vardır. Bu şiiri beni çok vurmuştur, etkilemiştir. Şimdi düşünebiliyor musunuz serbest şiirde şimdi okuyacağım şiirdeki etkiyi vurguyu yapabilir misiniz ? Berhumad olurmuş bende bir zaman Ağlayıp murada ermeye geldim O hicran yılının son baharında Jaleler titrerken çemenzarında Gün doğmadan evvel ben mezarında Matem çiçekleri dermeye geldim. Seni andım bütün ah çekenlerle Aşk , hak uğruna yaş dökenlerle Sarı gonca veren şu dikenlerle Taşına bir çelenk örmeye geldim Yağdın ölüm gibi bir sırımdan Neşe-i sevda mı bu isyanım Ruhumda ne füsun eyledin bilmem Bu gün sana gönül vermeye geldim Diyor. Şimdi nasıl inkar edersiniz hece vezninin güzelliğini. Döktürüyor adam. Hangi duygu var ki hece vezniyle anlatılmamış.O kadar şarkım var benim, ben o an ki duygularımın resmini çizmişimdir. Resim bile bir çerçeve içersindedir değil mi ?... kalıbı vardır, ölçüsü vardır, ömrümüzün ölçüsü vardır, bir matematiği vardır yani. Matematiksiz hiçbir şey yoktur… Mesela benim „ Telefonda Sen „ diye bir şiirim vardır, on altı kıtadır. Ben hemen söyleyim size, altı artı beş tarzındadır bu şiir, yedi yüz dört tane sesli harften imal edilmiştir. Sayın isterseniz, bir tane fazla bir tane noksan çıkarsa iddiaya girerim ne isterseniz.. Şu teybi, benim teybi size vereyim sizde sizin teybi bana verin… ( gülüşmeler… ) Nogaytürk – 3 6 RÖPORTAJ Hakan BENLİ Ne kadar zulmetsen ah etmem sana Her iki cihanda gül kana kana Seninle cehennem ödüldür bana Sensiz cennet bile sürgün sayılır. Demişiz. Şimdi orada şarkıda geçmeyen bir dörtlük daha var. Ne diyor orda , Armağan ettiğin kutsal mendile Akarken içimi dağlayan çile Manavgat denilen çağlayan bile Kısaca şiir bir fotoğraf diyorsunuz… Benim gözyaşımdan durgun sayılır. Cemal SAFİ : Evet, şiir bir fotoğraf… Şiir duygu bakımından ne kadar yüklüyse , nasıl etki yapıyorsa teknik bakımından da melodi bakımından da kulağında aynı etkiyi duymalısın. Ben bilmiyor muydum yarım kafiye ile şiir yazmasını, takıları kafiye yapmasını, takıdan kafiye olmaz, sözcüğün kendi içinde olacak kafiye… Yani „ lar‟,‟ ler „ böyle ekler kafiye değildir. Sözcüğün kendisi kafiyedir. Mesela ; Gözlerim uykuyla barıştı sanma Sen gittin gideli dargın sayılır Bu „dargın „ kafiye silsilesini yaratmıştır orda… Ben de bir zamanlar sevildim amma Senin ki düpedüz vurgun sayılır.. Yalan mı söyledim göz göre göre Ne zaman dolacak verdiğin süre Gönülden gördüğüm takvime göre Aldığım her nefes bir gün sayılır. Bakın orada bir kurnazlık var „ bir gün‟ ü , „ vurgun‟ la kafiye yapmışım. „dağlayan çile‟, „ çağlayan bile‟ Sayın Safi, Mehmet Akiflerden günümüze Türk şiirinde neler yaşandı, günümüz şiiri hakkında neler düşünüyorsunuz ? Cemal SAFİ : Evvela benim oğlumun ismi de Mehmet Akif, orda resmi var deniz subayı oğlum, benim hayranı olduğum, biraz evvel atladım galiba şair Mehmet Akif‟ i… Bu kadar milli duygusu gelişmiş bu kadar dini duygusu çağdaş, ileri; bu kadar geleneklerine bağlı, muhafazakar, bu kadar mükemmel bir insan… Cumhuriyet dönemiyle bizim bizim beşer arasındaki en büyük fark, bizim beşer kolayı basiti yeğliyor. Fazla düşünmeyi, fazla uğraşmayı edebiyatla, boşa geçen zaman mı sayıyor, ne yapıyor ise… Müzisyenlerimiz de öyle, çoğu müzisyenimiz çalıyorlar. Niye bizim adımız hırsız çıksın ya… Niye adımız korsan çıksın ? Yani biz duygusuz muyuz ? Dünyanın en duygulu milletiyiz belki. Kabiliyetsiz miyiz ? Yo, ecdadımdan belli kabiliyetli olduğumuz ; Fuzuli‟den belli, Karacoğlan‟dan belli , Dadaloğlu‟ndan, Emrah‟tan belli, efendim Yunus Emre‟den belli ne kadar kabiliyetli olduğumuz. Değil mi , demek ki kabiliyetliyiz, yaparız. Efendim, müzikte yine Itri‟ den belli, bizim padişahlarımız bile müzisyen şair. Üçüncü Selim,Kanuni Sultan Süleyman, (Ulvi AAAA)‘dir mahlası Sultan Süleyman‟ın… Yavuz Sultan Selim… Armağan ettiğin kutsal mendile Akarken içimi dağlayan çile Manavgat denilen çağlayan bile Efendim , bunu şiire adapte edersek ; Türk şiiri şuan bir çıkmazda mı ? Cemal SAFİ: Yok, gençler yetişiyor . Şöyle tespit ettim, tabi biz örnek olacağız en güzel şeyle örnek olacağız. Benim gözyaşımdan durgun sayılır. Nogaytürk – 3 7 RÖPORTAJ Hakan BENLİ Bahsettiğimiz söz yazarları değiliz, o popçulara söz verenlerden değiliz. Tabi bunların hepsini ben kınamıyorum ama çoğunu kınamamak mecburiyetindeyim çünkü bestekar diyor ki, bestekar, güya bestekar yani. Bir müzik bulmuş bir yerden, diyor ki, bunun sözü kulağa ters gelecek kulağı tırmalayacak bir şey yaz diyor. Biraz da müstehcen olsun diyor, çok tutar bu şarkı , para kazanırız diyor. Şimdi zaten maddeyi düşünüyor, parayı düşününce sanat zaten olmaz. Madde, mana… Mana gelmez maddeye. Yan yana olmaz, zeytin yağı nasıl suyla olmaz, karışmaz öyle… Maddeyi düşünerek manayı yakalayamazsın. Ben parayı düşünerek şiir yazabilir miyim, mümkün mü ? Bu mümkün değil. Evet, Mehmet Akif‟e demişler ki Osmanlıyı yerici şiir yaz. Eski hilafeti, padişahı, eski yöneticileri yerici aşağılayıcı, tahkir edici şiir yaz… O‟ da şöyle yazmış : Herşeyim tamam da bir sendin noksan ! Yağmur yaş demeden yollara düştüm, İçim ürperiyor ya evde yoksan !... Zulmü alkışlayamam, zalimi asla övemem, Elbisem gündelik, papucum delik, Gelenin keyfi için geçmişe asla sövemem !... Haberin olsa da sobayı yaksan. Ben de kimsenin keyfi için Türk şiirine leke düşüremem. Düşürenleri kınıyorum çünkü… Efendim dedim gibi Allaha şükür… Bu şirin mayası, şiirin özü duygudur ve kafiyedir, değil mi ?... Duyguları kaleme almaktır en güzel şekilde. Onun için bizim çok iyi müzisyenlerimiz var mükemmel müzisyenlerimiz var. Niçin yani biz, niçin tenessül edelim , niçin tenezzül edelim; yabancı müzikleri çalalım , yabancı sözleri çalalım ?... Bunu hazmedemiyorum bir türlü… Ve protesto ediyorum yani… Yağmur iliklerime geçti üstelik ! Peki efendim, şiirin fotoğrafını çektik… Şiirin şiir vasfına sahip olması için sizce neler gerekli ? Cemal SAFİ : Şimdi dediğim gibi , şiir duyguların fotoğrafıdır. O fotoğrafı en güzel çeken iyi şairdir. Şimdi, biraz evvel yine dediğim gibi serbest olsun, aruz olsun , hece vezni olsun, hangi tarz olursa olsun şiirin şiirselliği önemlidir. Şiir olması önemli. Düz yazı mı nesir mi şiir mi ?... Şiirde ne aranır ? Samimiyet ve duygu aranır. Samimiyetsizlik oldu mu o şiir biter. Mesela „ Ya evde yoksan ? „ diye bir şiirim var. Şu camın önünden geçiyordu bir arkadaş, ıslanmıştı yağmurda. Onun peşinden baktım , adres arar gibiydi … Hep kapılara numaralara bakıyordu. Etkiledi beni. Bir adamın geçişiydi, tanımam etmem… Peşinden baktım, kaybolana kadar peşinden baktım…İki yıl oldu. Ya dedim, sevgilisini arıyorsa diye düşündüm… Ve sabaha kadar oturdum hem ağladım hem şiiri yazdım. Ya Evde Yoksan ! Aşkınla ne garip hallere düştüm ! İçim ürperiyor ya evde yoksan !... …………… Samimiyet, duygu, etki, o duyguları canlandırıyor. Yani şiirde önce duygu gerek, samimiyet gerek, teknik gerek, melodi gerek, aleterasyon dediğimiz ses uyumu gerek. Yani öyle sıradan olmayacak, ben şiirim diyecek. Kendisi söyler şiir olup olmadığını. Artık bir yerden sonra eleştirici olmuşuz yani…Ben on yıldır şiir yarışmalarında jüri başkanlığı, jüri üyeliği yapıyorum. Ve aynı zamanda Türkiye Şairler ve Bestekarlar Festivali‟ nin kurucusuyum ben. Bunu Akçay „ da yapıyorum, geleneksel hale geldi. Anladım, peki bir sorum daha olacak, şiir yazanlara ne gibi tavsiyelerde … Cemal SAFİ : Pardon sözünü kestim, şimdi şiir gönül ve mekanın birlikte hazırladığı, birlikte imbikten geçirip damıttığı bir duygu yüküdür. Bu ikiliyi liyakat sahibi bir sakinin sunması lazım. Siz dünyanın en pahalı şampanyasını şurdan, sokaktan geçen bir simitçiye gel bu şampanyayı dağıt dersen ne yapar bu adam, elbette eline yüzüne bulaştırır ve şampanyadan da vazgeçersiniz siz. Diyeceğim sunucu çok önemli. Sanat dünyası içerisinde bir çok sunucu , tiyatrocu arkadaşım var. Bozkurt Kılıç, Semih Sergen, Aykut Sözeri, Sönmez Atasoy, Tomris Çetiner bunlar ağabeylerimiz, kardeşlerimizdir. Ama bu ara yeni jenerasyondan bir isim tespit ettim,sunucu Bedirhan Gökçe. Nogaytürk – 3 8 RÖPORTAJ Hakan BENLİ Zaten kendisi diksiyon öğretmeni. Ses de fevkalade bir de duygusunu katıyor, şiiri çok seviyor… Şiiri sevdirecek nitelikte kişilerin şiiri okuması gerekir. Aşıklarıdır şiirin ismi. Şimdi bana geliyorlar ve soruyorlar, „ Hocam nasıl yazalım , ne önerirsiniz daha başarılı olabilmemiz için „ diye. Ben de önce o şiiri okuyun sonra benim de diyeceklerim var diyorum, gidiyor onu okuyor. Orda şöyle diyor ; Demler o dem, o günmüş Baki kalan o imiş. yazdığına bak !... „ derler sonra.Benim neslim böyle mi olacaktı, bu hallere mi düşecekti demezler mi ? Biraz önce bahsettik, sözlerini çalmak, müziklerini çalmak… Ben utanıyorum sonra. Yunanistan‟ da güzel bir müzik çıkıyor, adamları var orda hemen yolluyorlar bunlara sonra aman bunu kaçırmayalım, Aysel Gürel abla hemen buna bir söz yaz… Şehrazat buna bir söz yaz… Hatta geçen gün bir karikatür gördüm. O kadar güzel ki , Aysel Gürel Bakırköy‟de elinde kağıt kalem, deliler konuşuyor bu bir şeyler yazıyor.. Çıkarken de „ İyi, Allah‟a şükür bu günde üç beş şarkılık şiir çıktı „ diyor. Peki ikisinin arasındaki fark nasıl ? Onlar ki , bin düşünmüş Bir tane söylemişler. Aldın mı ordan bir ders ? Aldım… Bende diyorum ki ; „Kırk tane karga üretmektense bir tane şahin üretin, evladır… „ Yüz kitap oku, yüz roman oku bir şiir yaz… Çünkü bir şiir bir romanın özetidir. Bir şiir bir roman yazdırır sana. Hani şiir nedir dediğimiz zaman , roman dilse şiir dil yazdırır. Sayın Safi, birçok şiirinizin bestelenmesi nedeniyle siz şairden çok şarkı sözü yazarı olarak tanınıyorsunuz… Cemal SAFİ : Evet bu çok söylenir… Şimdi şarkı sözü ile şiirin farkı… Şarkı sözü melodisini üstünden çıkardığın zaman kıçının üzerine oturur. Ayakta duramaz, ben eserim diyemez. Şiir böyle değildir. Her zaman ayakta kalır. Eğer şiirse ayakta durur, eserdir. Şarkı sözü müziğini aldığın zaman zavallı kalır, aciz kalır. Müziği giydirdiğinde sağlığına kavuşur, ayağa kalkar yoksa kıçının üzerine oturur. Bakın şimdi ; Rüyalarım Olmasa Yıldızlara baktırdım, fallara çıkmıyorsun, Seni görmem imkansız rüyalarım olmasa. Pencereden bakmıyor, yollara çıkmıyorsun; Bu konuda neler söyleyeceksiniz ? Seni görmem imkansız rüyalarım olmasa… Cemal SAFİ : Şimdi söz yazarı daha ziyade bestekarın güdümündedir. Söz yazarı maalesef maddeyi düşünerek yazar. Bu şarkı olsun , ben para kazanayım diyerek yola çıkar. Bu nedenle pek etkili bir şey bulamazsınız. Biz bundan sıyrılmışız. Biz parayı sevseydik zaten şair olmazdık. Paradan bahis geçince, benim öyle kaygılarım olmadı, zengin çocuğuydum ben. Söylemek ayıptır ama buradaki ilk galeri benimdi, bir çok gayrimenkulum vardı… Parayı sevseydik o işi yapardık. Bizim yaptığımız bir güzellik, denize atıyoruz balık bilmiyor, Allah biliyor. Tarzımız, sanat karakterimiz şarkıya yatkın şiir yazıyor. Biraz önce dedim ya, kafiyeye dikkat ederim, duyguya, samimiyete, melodiye ve ritme … O güzelliği, o duyguları ; o melodi içinde o armoni içinde anlatmak marifet. Öyle değil mi ? Başıboş değil, gelişi güzel değil yani . Şimdi birisi başıboş, çapulcu eşkıya, birisi de normal asker… Hangisi başaracaktır ? Tabi ki asker başaracaktır. Eşkıya dünyaya hükümdar olmaz diyor. Onun için kabiliyetini ve kültürünü uç noktasına kadar zorlayacaksın kendini ve güzelliği yakalayacaksın. Ne yapacaksın ? Ecdadına layık olmak için en güzelini yapmaya mecbursun. Yoksa şair ecdadının kemikleri sızlar toprakta. „ Çocuklar ne yapıyor böyle, şunların Zor mu geldi kalbinde bana sevgi saklamak ? Yakıp gittiğin yeri dönüp bir kez yoklamak ? Değil sabaha kadar seni öpüp koklamak, Seni sarmam imkansız rüyalarım olmasa… Diye devam ediyor… Yine o ara hit olan başka bir parça var, bakın ; Bana her şey seni hatırlatıyor Beraber gezindik biz bu yollarda Beraber ıslandık yağan yağmurda Şimdi dinlediğim tüm şarkılarda Bana her şey seni hatırlatıyor. Nogaytürk – 3 9 RÖPORTAJ Hakan BENLİ Şimdi tekniğe bak ; yollarda, yol ; yağmurda, yağmur ; biri yol biri yağmur diğer biri de, şarkılarda… son sözcükler bunlar, öbürleri takı. Kafiye ve anlam yok yani… Cemal SAFİ : Yok… Kafiye var mı ? Hayır hepsi takı… Ne olmuş burada önemli bir şey mi olmuş ? Sıradan bir şey bu… Peki, şiirlerinizden seçtiğiniz, sevdiğiniz şiirleriniz var mı ?En sevdiğiniz şiir hangisi ? Cemal SAFİ : En çok sevdiğim şiir, şimdi hangi evladını daha çok seviyorsun gibi oluyor. Şiirlerimi severim ben mesela „ Vurgun „ benim iki buçuk saatte yazdığım bir şiirdir, dört kıt‟adır. „ Git „ diye bir şiirim vardır, sekiz ayda bitmiştir.„ Sensiz Olmadı„ onaltı kıt‟ a, yedi yüz dört tane sesli harften müteşekkil şiirdir. O yirmi günde bitti, çoğu şiirlerim bir gece de biter de ; bir gece de temel atılır sütunlar çıkar, süsleme ve rütujları da birkaç gün sürer. Ne kadar fazla duyduysam o kadar güzel olur şiir. O Olayı ne kadar fazla hissettiysem şiir de o denli iyi olur. Peki sizi böyle etkileyen bir şiir hangisi ? Cemal SAFİ : Mesela Ayşen‟ i ben tanımam, çok severim o şiiri. Ayşen Behçet hastalığından mustarip, kara sevdadan dolayı oldu. O olayı anlattılar burada bana, sevdiğim bir delikanlı. Ağlayarak anlattı bana durumu ; bunlar ortaokuldan beri tanışıyorlar iki arkadaş, ortaokul biter lise biter bunlar karasevdalar birbirlerine. Oğlanın babası gider kızı isterler ama aristokrat aile, Ayşen‟ in ailesi, anne baba Avrupalarda tahsil yapmışlar, varlıklı bir aile. Çocuğun ailesi fakir, memur bir yerde, vermezler. Kız kaçmağa kalkar, bunu anlarlar ve hemen bir başkasına verirler, evlendirirler. Zavallı çocuk, istemediği bir çocuk dünyaya gelir ve Behçet hastalığına yakalanır. Bunları anlattığında çok duygulandım, dayanamadım, ağladım. Harbiden yaşıyorum olayı. Onlar gittiler, arkadaşlar. Ben hemen olayı yazdım hemen , çalakalem. „Ayşen „, Orhan‟ ın en çok istek alan şarkısı… „ Git ‟ i çok severim, „ Telefonda Sen‟ i çok severim, „ Ya Evde Yoksan „ ı çok severim Yani özellikle şu falan diye ayıramıyorum, diğerleri darılır belki . çocuklarımın annesi.İyi bir valide iyi bir ev kadını. Ama şair karısı kadar zor bir iş yok. Çok zor durumda, ne zaman gelir eve ne zaman gider hiç bilmez kadıncağız. Bütün gece uyumaz, gelecek mi gelmeyecek mi ? Dün gece eve gitmedim mesela… Dedim ya şair gibi yaşarım. Sevdiğim ortamda olmak isterim. İlham alabileceğim, duygu alabileceğim ortamda olmak isterim. Çok tanıdığım var, kimseyi de kıramam. Bu gün seninleyim, yarın öbürüyleyim. Sabahta kalkar işe gidersin falan ama bize göre vasat bir hayat bu yani. Şairin derinde olması için renkli yaşaması lazım. Bu kitapta iki yüz şiir var, kitabın haricinde yine otuz kırk şiir oldu, ben böyle renkli yaşamasam bunlar nereden çıkar ? Değil mi, monoton hayatta çıkar mı bunlar ? Çıkmaz, mümkün değil. Kitap demişken, bunca yıldır neden sadece bir kitap ? Cemal SAFİ : Şimdi, neden sadece bir kitap ? Ben buna ticari emtia olarak bakmıyorum zaten her şeye… Çok ısrar olduğu için çıkardım kitabı. Yoksa ticari düşünseydim kırk elli şiiri koyardım, bir fiyat alırdım ; bakıyorum kitaplar ekseriyeti öyle… Atilla İlhan‟ ın kitabına bakıyorum, öyle. Şiir de değil çoğu. Bir iki tane şiir koyuyor içine, öbürleri hep hani kaset olur ya, bir tane lokomotif şarkı olur, öbürleri sıradan, fason çalışmalardır, ona benziyor. Ama Yahya Kemal‟ in bir lafı var, kitap çıkaramadan öldü. Neden bir kitap diyorsun ; O‟ nun da aşırı titizliği, kitap çıkarmadan öldü. „ Mısra benim haysiyetimdir „ diyor adam. Bir adam böyle düşünürse, o adam hatalı yazar mı, en güzeli yazmağa mecbur değil mi ? Haysiyetimdir diyor benim mısra ! Şairden şaire, şiire karşı, sanata yaklaşım da değişiyor. Kitap çıkaramıyor, akşam matbaaya verirmiş, ısrar olurmuş, sabahlara kadar uyuyamazmış. „ Ya, şu sözcüğü değiştirseydim kara yerine siyah yapsaydım onu… „ Serin selviler demiş mesela on iki yıl sonra, siyah selviler diye geçen bir satırı, on iki yıl sonra onu serin selviler yapıyor. Peki efendim, sizin sanat yaşantınızdan bir kesit sunabilir misiniz bize ? Cemal SAFİ : Sanat yaşantım benim, şimdi bilemiyorum öbür şairleri de ben şair gibi yaşarım. Şairce yaşarım. Ne duyduysam onu yaşarım. Yani aileme çok düşkünüm, çocuklarımı çok severim. Eşim dünyanın en iyi insanlarından biri. Hem kadınım hem Nogaytürk – 4 0 RÖPORTAJ Hakan BENLİ O kadar titiz. Defalarca matbaadan düzeltmek amacıyla kitabı almış… Kitap çıkaramadan ölmüş adam. Şimdi öyle de gençler var geliyor „ Hocam önsöz yaz bana „ diyor. Beş kitap çıkarmış otuz yaşında. Kardeşim bu ne bereket bu ne fırtına !... Olağanüstü bir durum… Sordum, dedim ki, adam önsöz istiyor ; sanatçı karakterini, kişiliğini anlatmam için bir yazı istiyor. Nasıldır dedim Afyon‟ lu bir bestekara „ Ağabey sen yazma O‟ na, gerçek şair olsa beş kitap çıkarır mı ? „ dedi. Adam otuz yaşında beş kitap çıkarıyor, diğeri ölüyor kitap çıkaramıyor. Şair – i Azam „ dır Yahya Kemal‟ de … Sayın Safi, sanat dünyasına şiirin haricinde başka katkılarınız oluyor mu; yeni yetişen şairlere katkılarınız, yardımlarınız oluyor mu ? Cemal SAFİ : Sanat alanında yani nereye bir arkadaşımız bir şiir yarışması, bunu daha ziyade edebi mecmualar yapıyor ; jüri başkanı oluyorum, jüri üyesi oluyorum. Efendim ya bizzat çağırıyorlar ödül dağıtmaya, katılıyorum, ödül dağıtıyorum. Arada bir şiirlerimle katılıyorum, teşvik ediyorum. Yardımlaşmaya çalışıyorum elimden geldiğince. Devamlı sokaktayım onun için. Efendim, Akçay‟ da geliştirdiğimiz konu, Geleneksel Şairler ve Bestekarlar Festivali az şey değil. Sayın Safi bize göre yeriniz belli ama size göre Cemal Safi’ nin yeri nedir ? Cemal SAFİ : Valla onu şiir sevenler, sanat sevenler takdir edecektir. Yani kendini övmek Allah‟ a mahsus. Biz bir parça bir şey veriyorsak Allah‟ ın sayesinde. Benim kabiliyetimde Allah vergisi. Gönlüm, duygusallığım da Allah vergisi. Yani bütün yeteneklerim Allah vergisi. Bana göre verilmiştir ben belki daha iyi yazıyorumdur ama Allah vergisidir yani. Aşkın olağanüstü bir duygu olduğunu biliyorum, tanıyorum aşkı. Yani cenab- ı Allah‟ın kullarına bahşettiği en tatlı duygu. O‟ ndan bahsederken, aşktan hepsini unutacaksın, başka bir şey değil. Duyguların en büyüğü, en derininden… Bütün sevgilerin iptal olur etrafında…Onlara karşı verdiğiniz sevgileri de bütün hepsini toplayıp, çocuğunuza duyduğunuz sevgide dahil hepsini bir kişiye kanalize ediyorsunuz o sevgiyi. Anlatabildim mi ? Akü oluyor size ve muazzam bir değişiklik oluyor. Tipinde, konuşmanda, her şeyinizde, dünya anlayışınızda, zevk anlayışınızda engin bir değişme oluyor. O‟ ndan bahsederken, öyle muhteşem bir duygudan bahsederken destur demek lazım, ecdadına layık olmak lazım, böyle eserler vermek lazım. Böyle yola çıktık, ben hiç düşünmedim ki, günün birinde ben böyle şöhret olacağım, benim şiirlerim başrolde şarkılar olacak, ölümsüz eserlere imza atacağım… Israrlarla falan bu işe girdik. Basınla ilk tanışmamda ‟79 sonu, ‟80 başlarıydı. Tesadüf olmuş yani… O gün bu gün gazetelerde, mecmualarda basında çıkmaya başladım. Orhan Gencebay‟ a da bu mecmulardan gidiyormuş. Orhan‟ da kardeşimin sınıf arkadaşı, küçüğümün . Beni şahsen tanır, şair olduğumu falan bilmiyor. Orhan çevresinde „Cemal Safi diye bir şair var, beni derinden yaralıyor. Acaba kim bu Cemal Safi, benim sınıf arkadaşımın ağabeyi var Cemal Safi, acaba O mu ? Ama o şair değil ki… „ diyor. Yazdığımı bilmiyor. Tanımıyor etmiyor öyle, o zaman yaş farkı çok önemli, Orhan‟ la benim aramda beş yaş var. O zaman o on iki yaşında çocuk ben on yedi yaşında delikanlıyım. O dönem „ Hadi, sen daha çocuksun „ der onla konuşulmazdı. O „ da konuşmaya cesaret edemezdi. Orhan‟ dan bana haber gelmeye başladı. Birkaç kez davet olunca bir dosyaya koydum otuz, kırk kadar şiir, 1985 yılının baharıydı her halde, gittim İstanbul‟ a . Levent‟ te tek katlı bir villa kiralamış orada oturuyordu o zaman. Neyse girdik içeriye sarıldık, öpüştük falan „ Cemal Ağabey, sen ne büyük şairsin „ dedi, „ Estağfurullah, Allah büyük… „ dedim. Hemen bestelemeye girdi. İlk benden yaptı. Ben çobandım sen yıldızım Gökyüzünden kaymak niye ? Unutulmak alın yazım Dilden dile yaymak niye ? Sonra, „ Kal Sağlıcakla‟ , „ Dön „ gibi şiirler… Ondan sonra da zaten Orhan‟ ı sevenler beni de tanıdı. Orhan arabayla İstanbul‟ da dolaşırken soruyorlarmış „ Orhan Ağabey, Cemal safi‟ den kaç parça var, daha fazla parça yap „ falan diye. Peki Hocam, şiir yazan gençlere neler tavsiye edersiniz ? Cemal SAFİ : Şimdi, Biraz evvelde o konuya temas ettik. Yani aşkı tanımadan aşk şiirinde başarılı olmak, bence imkansız. Yine gençlere tavsiyem, ben aşkı tanımıyorum diye aşk şiiri yazmayacak mıyım, yazacaksın tabi. Gençler daha duygusal olur, duyguları yıpranmamıştır daha. Bizim duygularımız biraz daha yıpranmıştır, yine de sağlam gönlümüz var, götürüyoruz Allah‟ a şükür. Çok okuyup az yazsınlar, çok okuyup az yazsınlar… Şiir yazacağım diye oturmasınlar, bir şiir beni yaz der zaten , o zaman yazmaya başlasınlar. Gece uyutmaz, nasıl şimdi bir tavuğun karnında yumurta birikir, Nogaytürk – 4 1 RÖPORTAJ Hakan BENLİ yumurtlamadan yapamaz, her nereye olsa yumurtlar yani. Bir çaresini bulur yumurtlar. Şiirde böyledir. O duygu geldiği zaman kendini ifade edebildiysen, samimi ve derinden aktarabildiysen. Onu hemen aktarabilmelisin, o duygu gidince aklından o sözler de gidiyor. Bu nedenle başında kağıt kalemle yatarmış eski şairler. O duygu geldiği zaman duygulandığı zaman hemen lambayı yakar, yazarlarmış. Gençler için başka ilave edebileceğimiz, sadece şiir mi okusunlar ? Hayır, edebi eserleri de okusunlar, güzel romanlar, hikayeler. Onlar da güzel meyve verecektir yani . Şaire malzemedir. Teşvik eder, hem de kelime hazinesi genişler. Espri kabiliyeti genişler, zekası artar. Efendim uygun kişilerle beraber olsunlar. Güzel eserler okusunlar. Yalan yanlış şeyleri okumasınlar. Yanlışa saparlar… Siyasi fikre katiyen kapılmasınlar öyle. Siyasete alet etmek şiiri, bence günahların en büyüğü. Siyasete ama yapıcı siyasete alet edelim. Birleştirici, barıştırıcı, tamam mı ? Oraya alet edelim ; kavga edici, vurucu, kırıcı, bölücü değil… Yazdığın zaman yani birleştirici yazalım. Sevgiye , güzelliğe.. ibadettir. Yine orda barıştırıcı yola çıktım ki „ Aleviyim Ben „ diyorum. Mecaz anlamda söylersem, kendimin aleviyim diyorum ben… Kendimin ışığıyım, ateşiyim gibi… Cemal SAFİ : Tabi… Buyrun ; Aşkıyla tutuştum dost cemalinin Pir Sultan Abdal‟ ın can eviyim ben Hasan, Hüseyin‟ in, imam Ali‟ nin Yaktığı ateşin, aleviyim ben Kahi bir damlayım, kah okyanusum Maddeden ziyade, maneviyim ben Bazı Hacı Bektaş, bazı Yunus‟ um Mevlana yolunda Mevleviyim ben Cemal SAFİ : Evet, Odur bence, yani. Bazıları çok büyük şairdir ama karakter olarak hiç güzel değil yani… Memleketi bölmek için, rejimini yıkmak, değiştirmek için… Hem de Atatürk‟ ün kurduğu bu güzel cumhuriyeti yıkmak ve onun yerine kominizmi getirmek için çabalar sarf etmişlerdir. Şiiri oraya alet etmişlerdir ve ölüp gitmişlerdir, yazık olmuştur yani. Telef olmuşlardır, değil mi ? Onun için sevmiyorum, siyasete katiyen girmesinler. O güzel duygularını da yıpratmasınlar öyle saçma sapan işlerle. Çünkü politika ikiyüzlülük demek, siyaset değil mi ? Böyle şeylere şiiri, o güzel duyguları, o asil duyguları oralarda heder etmesinler. Onları birleştirici, barıştırıcı, ileriye götürücü efendim milli şiirlerde yine öyle işte… Bayrağı yüceltici, ordumuzu yüceltici, polisimizi yüceltici esnafımızı, tüccarımızı… yani her şeyimizi yüceltici, yerici değil de yüceltici … Yani bir insana kırk kez deli dense ne olur… Onun için hep güzel diyelim ki, güzel olsun. Ya bu adam iyi değil, ya kardeşim iyi diyelim de iyi olsun derim yani… Şu adam senin için şöyle dedi, olsun desin ya… Bana polyanna derler, o yönden genişimdir biraz, itimat etmekten, inanmaktan insanlara… Yine de birleştirici olmak lazım, yalan dünya…. Yunus gibi olmak lazım, Mevlana gibi olmak lazım Hacı Bektaş gibi olmak lazım… Okuduk ya burada „ Aleviyim Ben „ , Alevilerin ben çok ikramını görmüşümdür. Niye yani Alevilik gavurluk gibi anlatılmıştır, dinsizlik gibi… Zaten Ali‟ yi sevmemek, takdir etmemek inançsızlık demektir yani… bence… Hz. Peygamberimizin değer verdiği damadı, torunlarının bir defa babası, öyle değil mi ? Allah‟ ın övgüsünü almış. Ali‟ yi sevmek kafirlikse ben de kafirim o zaman !... Öyle mi ? Aliyi sevmek de Niye ? Biz buyuz !... O‟ da bizim canımız, O‟ da bizim canımız, O „ da bizim canımız… Öyle değil mi ?... Öbür tarafta Ali ilim adamı aynı zamanda. Hem dünyanın en büyük cengaveri, kılıcından biliyorum O‟ nu ben. Kılıcını iki elinle kaldıramazsın, o kılıç elinde atının üzerinde, atı da Düldül, katırdır. O zaman at da mesele, katır daha mücadeleci, madenlerde onun için kullanılır. At beceremez, at zarif olur. Düşünebiliyor musunuz Ali o katırın üstünde sağ elinde kılıç kafiri çalıyor. Ve yorulma bilmiyor. Kılıcının kabzası kösele, delinmiş, avucunda delinmiş kösele. Manda derisi galiba, kalın bir şey, aşına aşına delinmiş kösele. Ve o kılıcı iki kişi ancak kaldırıyor. Düşünebiliyor musun, özel yaratılmış. Peygamberimizin kılıcı da var, Hz. Ömer‟in kılıcı da var, normal, bizim insanların kullanabileceği kılıçlar. Ali‟ nin ki başka. O‟ nu sevmek ibadet bence. Sevilmez mi ya, içim dolar benim. O haksızlık, o rezalet ( Y.N: Aleviler ve kızılbaşlık hakkında ) Yahudilerin oyunudur bence… Benim „ Gelin Birlik Olalım „ diye bir şiirim var, Bedirhan belki okumuştur.… Şöye geçer bir dizesinde ; Asırlardır dinmedi bir Yahudi ninnisi Aynı dinden değil mi Alevisi, Sünnisi ?... Bin kere lanet olsun Yezid denen deliye, Muhabbetle bağlıyız Muhammed‟ e, Ali „ ye… Diye geçer. Bu son yazdığım şiirlerden Nogaytürk – 4 2 RÖPORTAJ Hakan BENLİ GELİN BİRLİK OLALIM : Siyah, beyaz kavgası nasıl ilginç değil mi ? Gelin birlik olalım, yarın çok geç olmadan, Bizim mezhep kavgamız daha gülünç değil mi ? Gelin dirlik bulalım, vazgeçin öç almadan Geçin o sınıfları geçin, kardeşim, geçin !... Nefreti yok edelim, gel, sen de katıl bize, Barışta buluşalım mutlu Türkiye için. İntikam eşkıyası sevgiyle gelir dize. Düşman sevindirmenin ne alemi var şimdi ?... Yedi düvel elinden kim kotardı bu yurdu, Milletçe kenetlenip, sarılmamız şart şimdi. Mehmetçik değil miydi Lazı, Çerkezi, Kürdü Demişiz… Hangimizin ecdadı feda olmadı yurda ?... Hangi bahçeden bir gül solmadı bu uğurda ?... Sayın Safi, çok vaktinizi aldık, tam iki saat oldu başlayalı. Teşekkür ediyorum o nedenle. Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı, bir mesajınız ? Düne kadar Bosna‟ da kırılırken soydaşın, Sana senden başka dost çıktı mı , düşün, taşın ? Asırlardır dinmedi bir Yahudi ninnisi Aynı dinden değil mi Alevisi, Sünnisi ? Cemal SAFİ : Bitti mi ?... Peki, bütün sevenlere sevgilerimi saygılarımı sizin aracılığınızla iletiyorum. İnşallah başka bir gün başka bir röportajda beraber olmak üzere hoşça kalın diyorum. İyi günler. Bin kere lanet olsun Yezid denen deliye, Hakan BENLİ : Ben teşekkür ediyorum. İnşallah tekrar bir röportaj yaparız. Muhabbetle bağlıyız Muhammed‟ e, Ali‟ ye. Cemal SAFİ : İnşallah. Satılır Diye Adını kâğıda yazamıyorum, Gün olur yerlere atılır diye. Ellerim tutmuyor çizemiyorum, Resmini görenler tutulur diye... AĢkın bedelliyse peĢin öderim. Sen infaz edersen ipe giderim. Kapında bir ömür kulluk ederim; Bastığın yerlerde yatılır diye... Gençliğim aksa da ömür çeĢmemden, Ġçemem, korkarım dile düĢmenden! YaĢını gizlerim dosttan düĢmandan, Duyanlar gülmekten katılır diye... Önceden kölenin suçunu göster, Sonra'da al götür pazarla ister, Kaç para derlerse saçını göster; Bunun bir teline satılır diye! ... Uğrunda kaç kalbi kırık bıraktım! Kırk yıllık dostları nârına yaktım! Tek senin incinip küsmenden korktum; O hilâl kaĢların çatılır diye... Cemal Safi Nogaytürk – 4 3 D Ġ N S A Y F A S I NOGAYTÜRK Dinimizde birlik ve beraberlik içinde olmanın yeri nedir? (Toplulukta, birlik ve beraberlikte rahmet var, ayrılıkta ise azab-ı ilahi vardır.) [Beyheki] Ġnsan, fıtratı gereği daima mutluluğu aramaktadır KiĢinin aradığı mutluluğa kavuĢabilmesi ve onu huzurlu bir Ģekilde yaĢayabilmesi için toplum hayatına ihtiyacı vardır Toplu yaĢamaktan baĢka alternatifi olmayan insanın huzuru ve mutluluğu da, toplumun huzur ve mutluluğuna bağlıdır Ġnsan, karĢılaĢtığı sıkıntıları, içinde yaĢadığı toplumun bireyleri ile paylaĢma ihtiyacını hisseder Çünkü, insan karĢı karĢıya kaldığı bazı problemleri, kiĢisel imkan ve gayretiyle her zaman aĢması mümkün olmayabilir ĠĢte bu noktada, bir çok değiĢik mesleklerden ve farklı yetenek sahibi kimselerden teĢekkül etmiĢ olan birlik ve dayanıĢma içerisindeki bir toplum büyük önem arz etmektedir Farklı görüĢ ve özelliklere sahip, çeĢitli bireylerden oluĢan toplum fertlerinden hiç birinin üslendiği görev, diğerine kıyasla küçümsenemez Toplumda âlim-cahil, zengin-fakir bütün kesimleriyle tam bir birlik-beraberlik oluĢtuğunda birlikte yaĢamanın bir anlamı olabilir Birlik Ve Beraberliğin Önemi Ġnsanlığın mutluluğunu hedefleyen yüce dinimiz Ġslâm, Tevhid dinidir Tevhid, tek Allah inancı etrafında birleĢmektir Bilindiği gibi “ ا هلل ا ال الال هAllah‟tan baĢka ilah yoktur”sözü, bu tevhidin özünü teĢkil etmektedir Ġslâm dininin üzerinde durduğu en önemli konulardan birisi, mutluluğun vazgeçilmez Ģartlarından olan birlik ve beraberliktir Birlik ve beraberliğin olduğu yerde kardeĢlik, huzur, bolluk, bereket ve rahmet vardır Dünya ve âhirette mutlu olmak ancak Allah‟ın Kitabına sarılmak, birlik ve beraberlik içinde olmakla mümkündür Bu gerçeği Yüce Allah Ģöyle dile getirmektedir: “Hep birlikte Allah‟ın ipine (Kur'ân‟a) sımsıkı sarılın Parçalanıp bölünmeyin Allah‟ın size olan nimetini hatırlayın Hani sizler birbirinize düĢmanlar idiniz de O, kalplerinizi birleĢtirmiĢti ĠĢte O‟nun bu nimeti sayesinde kardeĢler olmuĢtunuz Yine siz, bir ateĢ çukurunun tam kenarında idiniz de O sizi oradan kurtarmıĢtı ĠĢte Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz” (Al-i Ġmran, 3/103) Yüce Allah bu uyarının ardından birlik ve beraberliğin ihmal edilmemesini: “Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düĢenler gibi olmayın ĠĢte onlar için büyük bir azap vardır “ (Al-i Ġmran, 3/105) ayetiyle hatırlatmaktadır Sevgili Peygamberimiz (s a v) ise Nogaytürk – 4 4 D Ġ N S A Y F A S I NOGAYTÜRK “… Size cemaati tavsiye ederim Ayrılıktan sakının Zira şeytan, tek kalanla birlikte olur İki kişiden uzak durur Kim cennetin ortasını dilerse, cemaatten ayrılmasın Kimi yaptığı hayır sevindirir ve kötülüğü de üzerse, işte o, mü'mindir” “Mü‟minin mü‟mine karşı durumu yekpare bir binayı meydana getiren, perçinlenmiş kayaların birbirlerine karşı durumu gibidir” ل ن ف سه ي حب ما ألخ يه ي حب ح تى أحدك م ي ؤمن ال “Sizden biriniz, kendisi için sevip istediğini kardeşi için de istemedikçe gerçekten iman etmiş olamaz” buyruklarıyla cemaatten uzaklaĢmamayı sık sık hatırlatmıĢ ve her vesile ile birlik ve beraberliğin önemini vurgulamıĢtır Ġslâm dini, âyet ve hadislerle temellendirdiği kardeĢlik bağıyla, toplumda iliĢkilerin sağlıklı ve düzgün olmasını hedeflemiĢ ve aynı zamanda bunu imanla ilintilendirmiĢtir Tek bir Allah‟a, aynı Peygambere ve aynı Kitaba inanmıĢ olan Müslümanların Kur'ân‟ın etrafında birleĢmeleri, “birlikte dirlik vardır ” ilkesine sarılmaları, asla bölünüp parçalanmamaları öğütlenmiĢtir Tarihe baktığımız zaman görürüz ki, birlik ve beraberliğini devam ettiren milletler, yücelmiĢ ve yükselmiĢlerdir Bölünüp parçalanan ve bölücülüğün pençesine düĢen milletler ise tarih sahnesinden silinip gitmiĢlerdir Milli ġairimiz Mehmet Akif ERSOY : “Girmeden bir millete tefrika, düĢman giremez, Toplu vurdukça gönüller, onu top sindiremez Sen, ben desin efrat, aradan vahdeti kaldır Milletler için, iĢte kıyamet o zamandır” dizeleriyle bu gerçeği açık bir Ģekilde ifade etmiĢtir Tevhit inancına dayalı birlik ve beraberlik ruhuna sahip olamayan, en temel asgari müĢtereklerde bile bir araya gelemeyen milletler kendi sonlarını hazırlamıĢ olurlar Bu sebeple Yüce Rabbimiz: “Allah‟a ve Resûl‟üne itaat edin ve birbirinizle çekiĢmeyin Sonra gevĢersiniz ve gücünüz, devletiniz elden gider Sabırlı olun Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir ” buyurmakta, ( Enfal, 8/46), Sevgili Peygamberimiz (s a v) de "Kim itaatten dışarı çıkar ve cemaatten ayrılır ve bu halde ölürse, cahiliye ölümü ile ölür" öğütleriyle, ilahi beyanı açıklamaktadır Nogaytürk – 4 5 TEL : 0 332 641 41 93 CEP : 0 539 641 41 93 0 541 641 41 93 www.aluminyumkorkuluk.tr.gg KONYA – KULU Nogaytürk – 4 6 A V R U P A „ D A N Rukiye TEKER İlk Turistlerimiz 1969-70 lı yıllarda Avrupa´ya göç etmeye başlamışlar. Şüphesiz ki en çok zorluğu onlar çekmiş.Avrupa’nın bütün sıkıntılarına onlar katlanmış. Gerek ´dil´ gerek ´kültür´ açısından ve en önemlisi ise ´hasretlik´ açısından en zor zamanları onlar atlatmış. B izim köyde bu şekilde adlandırılırdı yurtdışında yasayan Nogaylarımız, benim babamda bir turist olmasına rağmen, ben „Turistin“ ne demek olduğunu bile anlayamayacak kadar küçüktüm o zamanlar. Meğer baya eskilere dayanırmış bizim bu Turistlerin hikayesi. İlk Turistlerimiz 1969-70 li yıllarda Avrupa´ya göç etmeye başlamışlar. Şüphesiz ki en çok zorluğu onlar çekmiş. Avrupa’nın bütün sıkıntılarına onlar katlanmış. Gerek ´dil´ gerek ´kültür´ açısından ve en önemlisi ise ´hasretlik´ açısından en zor zamanları onlar atlatmış. Anneyi, babayı ,esini , çoluğunu çoçuğunu bırakıp ekmek parası diye cıkmışlar yola .Harita üzerinden sorulsa belki de yerini bile gösteremeyecekleri , dilini, dinini bilemedikleri bir ülkeye gelmek aslına bakarsanız o kadar da kolay değil (o zamanın şartlarında...) Bu cesur Nogaylarımız :) Avrupa’ya gelerek ,neleri göze almışlar , neler yaşamışlar kısaca bir değinelim; Her şeyden önce Avrupa’ ya gelen ilk nesil oldukları için azınlıktaydılar buda her anlamda hayat şartlarını zorlaştırmaya yetiyordu. O zamanlar ne bir Türk marketi , ne bir Cami nede derdini anlatabileceğin bir yer varmış.Bir kaç aile kendilerince birbirlerine destek olmaya çalışıyorlarmış ama en güzel yanı da buymuş zaten birlik ve beraberlik, son derece kuvvetliymiş ilk kuşağımızda... Maalesef yavaş yavaş yitirmişiz o değerlerimizi. :( İlk kuşağımızın ardından, 2.nesil, 3.nesil derken Avrupa’daki Nogaylarımız gittikçe çoğalmaya başladı. Ve artik baya bir çekik gözlü Nogaylarımızdan görmek oldukça mümkün bu gurbet elde :). İlk nesil ve son nesil arasında dünyalar kadar fark var diyebiliriz.Şimdiki Nogaylarımızın Avrupa’da hemen hiç bir konuda sıkıntı çektikleri söylenemez aslında, yalnızca yağmur yağdığı zaman burcu burcu kokan TOPRAK hasreti dışında... yani VATAN hasreti... Şu an Avrupa Nogay gençlerinin kaçıncı nesil olduklarını tam olarak adlandıramam belki ama su bir gerçek ki ,kesinlikle Avrupa’daki son nesil değiliz.... Aslına bakılırsa Avrupa’da yaşayan gurbetçilerimiz gerek Türk olsun gerek Nogay olsun hemen hepsi ayni sorunu yaşayıp ayni sıkıntıları çekmişler. Yani buradaki gurbetçilerimizi Nogaylar su şekilde Türkler bu şekilde sıkıntı çekmiş diye ayırmayı pekte doğru bulmuyorum. Ama biz Nogaylarımız her nerede yasarsak yaşayalım , ne Kültürümüzden ,ne yemeklerimizden , ne de çayımızdan vazgeçmiş değiliz :) Burada şüphesiz ki en çok dikkat çeken Türk toplumuyuz , nasıl derseniz; ilk önce çekik gözlerimizden dolayı; Avrupalılar bizi bir Japon , bir Koreli yada bir cinli zannederken biz göğsümüzü gere gere „Türk’üz biz Nogay Türküyüz“ dediğimizde yüzlerindeki o şaşkınlık görülmeye değer doğrusu :) Kısa bir şaşkınlık ve hayranlıktan sonra başlıyoruz Avrupalılarla Nogay Türkleri hakkında sohbete . Çayımızın rengi aslında İngiliz çayından dolayı tanıdık geliyor onlara .Yalnız bizimki tuzlu oluyor dediğimizde yüzlerinde küçük bir eksime oluyor :) „was mit salz oder „ :) „tuzlumu nasıl yani“ … Hala ilk görüşte Türk mü yoksa Asyalı mı acaba diye ayırt edemeseler de tam olarak :) Avrupa toplumu o kadar benimsemişler ki bizi artik , hiç bir şekilde yabancılık çektiğimiz söylenemez Avrupa topraklarında... Avrupa’dan kucak dolusu sevgilerle Nogaytürk – 4 7 T E K N O L O J Ġ NOGAYTÜRK 2003 yılı Yazı'nda, bir ulusal iĢletim sistemi dağıtımı oluĢturmanın yerinde bir karar olduğu sonucuna varılarak somut düzeyde planlama iĢine giriĢildi. Pardus adı, Anadolu Parsı'ndan, Panthera pardus tulliana'dan geliyor. Anadolu Parsı, Leopar alttüründeki büyük kedilerin Anadolu‟daki son temsilcilerindendir. Boyu 200-250 cm, ağırlığı diĢilerde 35-50 kg, erkeklerde 45-70 kg civarındadır. YaklaĢık ömrü 20 yıldır. Son derece çevik olan Anadolu parsı, etoburdur ve geyik, yaban keçisi, yaban domuzu, küçük memeliler ve kuĢlar gibi birçok hayvan avını oluĢturur. 2003 yılının önemli bir bölümünde ulusal bir dağıtımın gerekliliği, dünyada benzer uygulamalar, yazılım endüstrisinin mevcut durumu ve eğilimleri araĢtırıldı. Ülkenin bilgi teknolojisi alanındaki insan kaynağı, yerel yazılım sanayinin yetenekleri ve rekabet unsurları incelendi. Tüm bulgular ıĢığında, 2003 yılı Yazı'nda, bir ulusal iĢletim sistemi dağıtımı oluĢturmanın yerinde bir karar olduğu sonucuna varılarak somut düzeyde planlama iĢine giriĢildi. Mevcut iĢletim sistemleri, baĢta Linux olmak üzere incelendi, açık kaynak yazılım metodolojisi ve felsefesi ayrıntılı olarak çalıĢıldı. Hedef, bir dağıtım oluĢturmanın ötesinde, bu dağıtımı sürekli kılabilecek organizasyonel yapıyı da kurmak olduğundan yazılım endüstrisinde, özellikle açık kaynak çerçevesinde, kullanılabilecek iĢ modelleri irdelendi .Bu incelemeler sonrasında, 2003 yılı Güzü'nde, Linux temelli, açık kaynaklı, olabildiğince GPL lisanslama yöntemini kullanan bir iĢletim sistemi dağıtımı oluĢturulmasına karar verildi. Pardus projesinin hayata geçmesi 2004 yılı baĢında teknik ekibin çekirdeğinin oluĢturulması ile baĢladı. Bu aĢamada Türkiye'nin Linux geçmiĢi, mevcut ve planlanan dağıtımlar, açık kaynak ve Linux camiası ve giriĢimleri de göz önüne alınarak, var olan bilgi birikimi ve deneyimden en üst düzeyde yararlanmanın yolları arandı. Sonuçta ulusal iĢletim sistemi geliĢtirilmesinde görev alması en uygun kiĢiler Türkiye'nin dört bir yanından seçilerek TÜBĠTAK UEKAE bünyesinde katıldılar. 2004 yılının önemli bir kısmı teknik alternatiflerin değerlendirilmesi ile geçti. Farklı Linux dağıtımları incelendi, mevcut dağıtımlardaki eksiklikler, olası geliĢim alanları, yapılması gerekenler ve bunların iĢ gücü ve kaynak gereksinimleri irdelendi. Hedef kitlenin kim olacağı üzerinde beyin fırtınaları yapıldı, bunun sonucu olarak yol haritası alternatifleri belirlendi. ihtiyaçlarını hedefleyen” bir iĢletim sistemi olmasına, 2004 yılı Ekim ayında bu teknik değerlendirmeler sonuçlandı ve yayınlanan Proje Nogaytürk – 4 8 T EKNOLOJĠ NOGAYTÜRK Ana SözleĢmesi ile amaç, yöntem ve takvim belirlendi. Pardus'un “biliĢim okur-yazarlığına sahip bilgisayar kullanıcılarının temel masaüstü “mevcut Linux dağıtımlarının üstün taraflarını kavram, mimari ya da kod olarak kullanmasına”, ancak “otonom sisteme evrilebilecek bir yapılandırma çerçevesi ve araçları ile kurulum, yapılandırma ve kullanım kolaylığı sağlamasına” karar verildi. Teknik hedefi ve yöntemi belirlenen proje hızla ilerlemeye baĢladı ve 1 ġubat 2005 tarihinde ilk ürün olan Pardus ÇalıĢan CD 1.0 yayımlandı. Projenin amaçları ve teknik yaklaĢımı hakkında Linux camiası ve kullanıcıları bilgilendirmeyi amaçlayan ÇalıĢan CD beklenenin üzerinde ilgi gördü. Sonrasında geliĢtirme daha çok özgün yenilik projelerine yoğunlaĢtırıldı ve nihayet 26 Aralık 2005'te Pardus'un ilk kurulabilir sürümü olan Pardus 1.0 Web üzerinden yayımlanmaya baĢlandı. Pardus 2009, Pardus'un temel teknolojileri olan PiSi ve COMAR'da birçok yeni özelliği desteklerken, daha sorunsuz bir kurulum için YALI'nın güncellenmiĢ sürümünü kullanıyor. Pardus açılıĢ sisteminde yapılan iyileĢtirmelerle Pardus kullanan sistemlerin açılıĢı hızlanırken, uzak dosya sistemleri altyapısı için de bir çok iyileĢtirme Pardus 2009 ile birlikte gelen yenilikler arasında göze çarpıyor. Bütün Pardus yönetim araçları yeni KDE4 teknolojileri ile uyumlu çalıĢacak Ģekilde gözden geçirildi. Hızlıca bağlanılan ağı değiĢtirebilen Ağ Plasma Programcığı, sistem servislerini yönetme ve durumlarını masaüstünden takip etmeye yarayan Servis Plasma Programcığı öntanımlı olarak kurulu geliyor. Öntanımlı olarak delta paket desteğinin açık olduğu Pardus 2009'da paket kurma ve güncelleme iĢlemleri daha az ağ bağlantısı kullanıyor ve çok daha hızlı yapılıyor. Paket bileĢenlerindeki değiĢiklikler ile artık Paket Yöneticisi'nde istenilen araçları bulmak çok daha kolay. Yalı ve PiSi'de yapılan iyileĢtirmeler ile kurulum hızı 2 kat artan Pardus 2009, ortalama bir bilgisayara 15 dakikada kurulabiliyor. Ayrıca kurulu sisteminizde son yapılan güncellemeleri geri almak, silinen önyükleyiciyi tekrar yüklemek vb. kurtarma ve sorun giderme iĢlemleri de yeni Yalı ile yapılabiliyor. Uzun zamandır bir çok Pardus kullanıcısının tercih ettiği, KDE ailesinin yeni ürünü KDE4 artık öntanımlı masaüstü ortamı olarak geliyor. Pardus için yapılan geliĢtirme ve iyileĢtirmeleri içeren en son kararlı KDE sürümü, Pardus 2009 ile öntanımlı olarak geliyor. Ayrıca tüm KDE yazılımları da yeni KDE ile uyumlu en güncel sürümleri ile Pardus depolarında yer alıyor. Yeni sürüm KDE ile Pardus kullanıcılarına yepyeni bir masaüstü tecrübesi sunuyor. Her bileĢenin maaüstünde herhangi bir yere konumlanabildiği ve özelleĢtirilebildiği Plasmoid teknolojisi, masaüstü ile tam uyumlu Strigi masaüstü arama teknolojisi, masaüstü ortamı ile bütünleĢik masaüstü efektleri, uzaktan eriĢim vb. pek çok özellik içeren yeni nesil dosya yöneticisi Dolphin, kullanıcılarımızı bekleyen yeniliklerden sadece birkaçı. Yepyeni Pardus aracı Sistem Yöneticisi ile artık sistem genelinde klaye haritası, sistem dili, zaman dilimi gibi temel ayarları çok daha rahat yapılabiliyor. GeliĢtirilen önbellek sistemi ile Paket Yöneticisi ve PiSi artık çok daha hızlı çalıĢıyor. PiSi'nin paketleme sisteminde yapılan iyileĢtirmelerle artık paketler ortalama %20 daha küçük. Nogaytürk – 4 9 ġ ĠĠR Mehmet TAŞKIRAN CASLAR Ak caslar akıllı caslar, Nogayga Nogay kerek, Ak basında kekilli caslar, Nogayga Nogay kerek. Tiliniz ayaman aguv, Lapınız biyik,esiginiz enkuv, Sizsiz bolmaz biyikke Ģıguv, Nogayga Nogay kerek. Kaleminiz ak cazsın, Artınızga pek cazsın, Birbirinizge kerek cazsın, Nogayga Nogay kerek. Ölüm birev,ömirde, ġürür bolsa temirde, Birbirinzidi taslamanız Ģamırda, Nogayga Nogay kerek. Azakay aytıp,köp anlanız, Cırımızdı birge tınlanız, Mamet ininizdi ınanız, Nogayga Nogay kerek, Nogaytürk – 5 0 ERTENGĠ Hakan BENLİ Kaynak : Minübe GÜNER Derleyen : Ö. Hakan BENLĠ Tarih : 25.02.2008 Bır bar eken, bır cok eken; cok demesi pek günah eken. Evvel zaman iĢinde bır kartman bır kurtga bar eken. Bu kartman kurtgadın da bır gızı bar eken. O kart, zavallı bır fakir eken bir fakir eken, mal güdediken. Bır kündün bır berinde karttın kurtgası öledi. Gızman kart kaladı. Karttın yaĢadıgı cerge yakın bır de dul bır bike bar eken. O da kurtga eken. O kurtga aytadı iĢte; kurtga künde kabar ciberedi buga, kartga. - Ġlla meni alsın men üyleniyikmen, men onuman üylenmek isteymen, diydiken. Men onun gızına kararman diydi. Kart da kabar ciberip aytadı: - Erten üylensek, analık bolur menim gızımga karamaz diydi. Kurtga: - Kararman diydi, bır söz beredi. En nihayetinde kart, kurtgadı bike etip aladı özüne. Karttın üyüne keledi, kurtga. Ondan sona bır gun bulay, eki gun bulay, gızman zıtlaĢıp baslaydı, analık ya... Kart aytadı: - Zormunan keldin amma Ģimdi gızımga dirlik bermeysın diydi. Kurtga künde aytadı gızdın babasına: - Gızın naday etedi, gızın anaday etedi, dep aytadı zavallıga. Ondan sonra, mal güder eken ya babası, babası avruydu. Babası avruduktan sonra gızdı mal güttürmege ciberedi analık. Mal gütmege ketedi, ketgen zamanda bu maldı küdedi, Analıgı gızdın koluna da bır kazak beredi eken. Künde bunu ör diydiken. Hem mal güt hem bunu ör. diydiken. Bu gız zavallı cılaydı, cılaydı, cılaydı... Hem mal Ģeviredi, hem bır karıs öremaydı. Bırde karaydı, maldı Ģevireyim degende, bir kümale körünedi buga. O kümalege ketedi, ketse iĢinde bır kurtga oturu. O da Hıdırilyas eken amma gız bunu bilmeydi. Baradı: - Netesin aye? diydi. - Ke gızım. Ne eteyim, oturuman diydi, iĢgerde kurtga. Ne eteyim, oturuman yavrum. diydi. Bırtikiy gonuĢadılar, sonra bır ara kurtga gızga: - Nav yerdi bır sıpıraĢ, diydi. Bu kurtgadın kümalesini aruv etip sıpıradı. Kurtgadı kuĢaklaydı, süyedi: - Ah ayem, aynı menim anamday kokuysun. diydi. Menim bır analıgım bar diydi. Babam aruv edi, mal güdetan edi. ġimdi O avurdu, men güdemen maldı. Hem mal güdemen bir de menim kolumga kazak bedri, onu öremen diydi. Öremen öremen bolmaydı, üyge barganda da analıgım azarlaydı, zopalaydı meni diydi. Cılaydı gız. Kurtga aytadı: - Yavrum sen ör, bu öser diydi. O mubarek de Hıdırilyas eken. O öredimöredi, kurtgadın yanından ketedi. Üyge barıyatrıkende gocaman kazak boladı bu. Aketedi anasına beredi. Neyse, olay olay derken, bunun babası da öledi, bu zavallı kaladı. Bır zaman keĢedi, bır cas buga aĢık boladı. O‟nın atı da Beybörek eken. Gızdı analıgından ayttıradı, ayttıradı bermeydi... Ayttıradı, ayttıradı bermeydi. Bike, bermeydi Allah bermeydi. Anav ekövü süyedi ya birbirini, bermeydi. O cerde bir padiĢahtın da bır ulu bar eken. Allah tarafından heĢ balası bolmaydıken. Bolgan balası da bala tuv, cılan bolup tuvadıken. PadiĢahtın kenĢeginin balası cılan bolup tuvganu üĢün casga gız aladıkenler. Gızdın bargan günü padiĢahtın ulu cılan bolup Ģakıp öltürediken. Bargan kenĢekti, bargan künü Ģagıp öltürediken; tanga ölediken, bargan gızlar. Bunu bike esitedi, analıgı. Diydi ki: - Menim bır arüv gızım bar, keliniz menim gızımdı bereyim, alınız diydi. Bunlar tüngür kelediler, neyse bu gızdı aladılar cılanga. Gız analıgına cılap cılap: - Barmayman men O‟ga! diydi. Analıgı: - Baryaksın! diydi. - Meni öltürür O, men de ölyükmen endi diydi. Analıgı gene: - Bayraksın! diydi. Bu gız cılaydı, cılaydı, cılaydı. Kene o kümale ketedi. Kümalege barganda o kurtgadı gene oturbyatırkende köredi. Kurtga gızdın cılaganını körüp soraydı: - Ne üĢün cılaysın yavrum? diydi. Gız, kurtgaga: - Ne cılayım aye. diydi. Bir padiĢahtın ulu bar, meni O‟ga ayttıradılar. O da algan gızdı Ģagıp öltürediken. Meni de erten aketiyikler, men de ölüyükmen. diydi. Barmayman, barmayman dep aytaman, analıgım bolyak bike meni zorman beredı diydi. Nogaytürk – 5 1 ERTENGĠ Hakan BENLİ Menim de süydügüm bir cas bar, Beybörek dep. Meni O‟ga bermeydiler, anavga berediler dep aytıp aytıp cılaydı. Neyse, bu olay degen sonra gayrı kurtga kızga: - Yavrum heĢ cılama dep aytadı. Cılanbeg‟den üĢün; O öyle aruv bır cas, öyle gözel bır cas O. diydi. HeĢ zannetbiyiksin, O senin Beybörek‟inden gözel birövü. diydi. Sen kenĢek bolup bardımıydı O, keĢe canınga cılan bolup keliyik, tilge kelip o zaman saga dösekge cat dep aytıyak. diydi kurtga. O saga olay degende sen de oga çeĢinde kel koynumga. dep ayt diydi. O zaman kırk kabak kiyimi bar onun. Cenab-ı Allah da olay yaratgan O‟nu, cılan bolup yaratgan, sabid amma cılan tuv O. diydi. Saga ĢeĢin dedikce, sen de oga ĢeĢin de kir koynumga. dep tembihleydi. Bunu kırk sefer ayt O‟ga, Cılanbeg her seferinde Ģırpınır bir kabıgınu atar, her seferinde bır kabıgını taslap, sonunda bir cas bolur… bır cas bolur… gözel mi gözel. HeĢ de seni öltürmez. diydi. Kız neyse turup üyüne ketedi. Ertesi kün kelip gızdı aketediler, zavallıdı. Üylenediler, keĢe bolganda cılan bunun canına kelip, tilge keledi: - ġeĢinip dösekge cat. diydi. KenĢek de Cılanbeg‟ge: - Men ĢeĢinirmen, sen ĢeĢin de kir koynumga. diydi. Cılanbeg bir kat kabıgını atadı. Gızga bırtta: - ġeĢinip tösekge kir. diydi. Kız da kene Cılanbeg‟ge: - Men ĢeĢinirmen, sen ĢeĢin de kir koynumga. diydi. Cılanbeg üstünden bır kat taa kabıgını atadı. Bunu kırk kez yasaydılar. En son kabıgını atıyatırkende Cılanbeg Ģırpınadı, Ģırpınadı, Ģırpınadı. Kırk kabat kabıgını attıktan sona babaciğit, gözel mi gözel bir cas bolup Ģıgadı... Ertesi kün castı körgen padiĢah babası, anası süyünedi. Camsan gızdı körgen anav analık yanadı da tutuĢadı. Zaman keĢedi kenĢektin Cılanbeg‟den bır gızı boladı. Analık kene bır dertge tüsedi. Gız ölmedi ya. Karaydı padiĢahtın yanında gızdın rahatı cerinde, sarayda yaĢap ketedi. Ne eteyim, ne eteyim diydi. Aklına Beybörek keledi. Baradı Beybörektin yanına. Onu fitnelep baslaydı: - Sen gızımdı o gadar süydün de, ne O‟nu Cılanbeg‟ge taslap kettin. Menim gızım seni bek süyedi. Sen bunu akaĢ. diydi. Beybörek gızdın özünü süygenını üyrengen son Cılanbeg‟ge baradı: - Gızdı almaga keldim, illa gızdı alyakman, O‟nu maga beriyiksin. dep aytadı. Berirsin, bermezsin, berirsin, bermezsin... derken ekövü töbelesedi. Bu gız da halen süyediken Beybörekti. Beybörekmen gız kaĢadılar. KenĢek kızını Cılanbeg‟de taslap kaĢadı. Anav padiĢah, kolu uzun, ne yasap ne etip bu kaĢganlardı ıslaydı. Barırsın, barmazsın, derken... Ne etiyik, ne etiyik diydi, o uyerdeki komĢuları. Bundan gızı bar, navdu da süyedi ekövü birbirinı diydiler. Ne eteyik aĢe? diydiler. O zaman caslarga aytadılar: - Bu gızdı bir tarlaga aketiyisiniz, eki atmınan kovalap iyice coryaksınız sıcakta. diydiler. Ekönüz de eki destidi alyaksınız kolunuzga, kaysınızdan avel su tilerse gız onun gayrı. diydiler. Sonumunan; bikedi aladılar ketediler, üken bir tarlaga taslaydılar. Caslardın ekövü eki yaktan atlardın üstünde, aldılarına bikedi katıp cuvurtadılar, cuvurtadılar, su tolu testiler de kollarında... KenĢek sıcakta küneĢtin astında, cuvurup cuvurup cigeri susuzluktan canadı, terleydi, cılbırap kaladı. KenĢek bır yaktan da: - Allah‟ım men ne eteyim Ģindi. dep cılaydı. Cılanbeg‟den su tilesem gızım bar, sabi. Beybörek‟ten su tilesem canımdan köp süyemen. Men bunlardı kaytiyikmen ya Rabbim. dep düĢünedi. KenĢek bır yaktan bulay düĢünübyatır ekende, anav caslar da atlardın üstünde bunu kovalaydıkenler. KenĢektin tili tamagı kurugan, közünün aldı kararıp ketediken. Gayrı dayanyak güĢü kalmagan, cerge cıgılıp kalgan. O arada caslardan birövüne ünlegen: - Cılanbegim, Cılanbegim... Bır su ber aslan begim... dep calvaradı. KenĢektin Cılanbeg‟ten su tilegenini esitgen Beybörek haman atından atlaganıman kenĢektin canına baradı. Kolundaki testidi kenĢekge uzatıp beredi. KenĢek Beybörek‟din uzatganı destidi alıp kana kana su iĢedi. Cigerindeki cangındı söndüredi. Cılanbeg atının üstünde onlarga olay karap kaladı, nutgu tutuladı. Avzuna bir Ģiy kelip de aytamaydı. KenĢek suvunu iĢip bolgan sona Beybörek atının cularından ıslap, atına minedi. KenĢekti kuĢaklap atına mindiredi, mindirgenimen arkasına bile karamay kenĢekti alıp kaĢadı. Beybörekminen O gız üylenediler, balaga Ģagaga karısıp Ģıkadılar. Cılanbeg de arkada gızıman olayca kaladı. Analıgı bolıyak kurtga da buga dayanamay köp geĢmeden öledi. Beybörekminen gız onadı, ösedi, muradına geĢedi, bu ertengi de bu cerde bitedi. Nogaytürk – 5 2 S A Ğ L I K Op.Dr. Erkan ESKEN Bel fıtığında en sık Ģikayet ağrıdır. Hastalar ters bir hareketle veya travma sonrası aniden ya da kendiliğinden yavaĢ yavaĢ ortaya çıkan bel ağrısından yakınırlar. KiĢinin bel hareketlerini kısıtlayıcı nitelikte olan bu ağrı kendiliğinden ya da yatak istirahati ve medikal tedavi ile 2-3 hafta içerisinde geriler. Nadiren de olsa direkt bel bel ve bacak ağrısı Ģeklinde bir öykü de olabilir. ĠyileĢmeyen bel ağrısına bacak ağrısı eklenir. Bir çok hasta bacak ağrısını, baskı altındaki sinir köküne ait duyusal dağılım alanında tarif eder. Ağrı hareketle, öksürmekle, hapĢırmakla, ıkınmakla artar, yatak istirahati ile azalır. Ağrıya eĢlik eden ikinci bulgu sıklıkla bacaklarda olan uyuĢmadır. UyuĢukluk bası altındaki sinirin görev yaptığı yerdedir. Kuvvet kaybı ise daha az karĢılaĢılan bir Ģikayetdir. Bel fıtığının ileri dönemlerinde refleks kayıplarıda ortaya çıkmaktadır. Bel fıtığının diğer ismi lomber disk hernisidir. Teknolojinin ilerlemesine paralel olarak insanların haraket aktivitelerinin azalması, bel ağrılı hastaların sayılarının artıĢındaki en önemli nedenlerden biridir.Lomber disk hernisi en sık iĢ gücü kaybına neden olan hastalıklardan birisidir. Bel denilen bölge 5 adet lomber adı verilen omurgadan oluĢur ve bunların her biri L1 'den L5 'e kadar numara alır. Yapılan çalıĢmalar insanların %80'ninin hayatının her hangi bir aĢamasında bel ağrısından Ģikayetçi olduklarını göstermektedir. Bel ağrılarının en sık nedeni bel fıtığıdır. Tanı yöntemleri içinde manyetik rezonans (MR) görüntüleme en sık tercih edilen yöntemdir. Kapalı yerde kalma korkusu olan ve kemik yapılara ait patoloji düĢünülen hastalarda lomber CT tercih edilebilir. Bel kaymaları ve kırık Ģüphelerinde direk grafiden de yararlanılmaktadır. Bel fıtıklarında tedavi yöntemleri iki kısma ayrılabilir: 1- Konservatif tedavi 2- Cerrahi tedavi Vücut ağırlığının büyük kısmını lomber omurgalar taĢır. Bu nedenle fıtık bel bölgesinde daha sık görülür. Lomber bölgede bu oran %95 hastada L4-5 ve L5-S1 arasındaki bölgelerdedir. Hastaların %90'ında hiç bir tedavi yapılmaksızın bir ay içerisinde ağrı Ģikayeti geçtiği ya da azaldığı için birçok hasta hekime baĢvurmaz. Bel ağrılı hastaların tüm yaĢamları boyunca bel fıtığı olma riski %5'dir. Bel fıtığı oluĢması için risk faktörleri, genç-orta yaĢ, erkek cinsiyet, ailesel yatkınlık, çevresel faktörler, geçirilmiĢ travma ve sigara içmek sayılabilir. YaĢla birlikte bel ağrısı sıklığında artıĢla beraber bel fıtığı oluĢma oranında azalma görülmektedir. Nedeni diskin yapısında bulunan sıvı kaybının olması ve sertleĢmesidir. Çevresel faktörler; aĢırı mekanik zorlama, sedanter yaĢam, tekrarlayan vibrasyonel etkilere maruz kalma Ģeklinde özetlenebilir. Nogaytürk – 5 3 S A Ğ L I K Op.Dr. Erkan ESKEN Bel ağrılı hastaların sık baĢvurduğu diğer bir yöntem ise korse kullanmaktır. Ancak kas zayıflığına neden olduğu için günümüzde kullanımı önerilmemektedir. Lomber disk hernisine bağlı ağrıların doğal seyrinde hastaların büyük bir çoğunluğunda bir kaç ay içerisinde ağrılar kaybolur. Bu da ilk basamak tedavinin konservatif olma gereğini ortaya koyar. Konservatif tedavi en az 6 hafta en fazla 6 ay olmalıdır. Bu tedavi süresince kısa yatak istirahati, ağrı kesici ve kas gevĢetici uygulanması, ardından önce pasif hareketler daha sonra ise kademeli olarak egzersiz programları uygulanmalıdır. Eğer hastada ilerleyici kuvvet kaybı, konservatif tedavinin yarar sağlamaması, tekrarlayan ağrılar, tekrarlayan nörolojik defisit, dar kanal zemininde fıtık varsa veya hastanın sosyal hayatı ileri derecede etkileniyor ise cerrahi tedavi düĢünülmelidir. Eğer hastada, idrar veya gaita kaçırma, düĢük ayak (ayak bileğini çekememe) gibi bir bulgu varsa 24 saat içerisinde cerrahi tedavi uygulanmalıdır. Cerrahi yöntemler - Standart lomber diskektomi - Lomber mikrodiskektomi - Artroskopik mikrodiskektomidir. Nogaytürk – 5 4 G E N Ç L Ġ K NOGAYTÜRK . Ergenlik çağındaki çocuğunuzun rutin haline gelmiş olan yemek saatlerine, haber dinleme saatine ve yatma vaktine ayak uydurmasını sağlayın. Ergenlik çağındaki gençlerin uyku problemleri birçok çalıĢmaya ve konferansa konu olmuĢtur. Ergenlik döneminden geçen gençler uykusuzluk sorunu ile karĢı karĢıyadır. Peki, bu sorun onları nasıl etkiler? Uyku bozuklukları hafızayı zayıflatır, yaratıcı düĢünme kapasitesini azaltır ve öğrenmeyi olumsuz etkiler. Ergenlik döneminden geçen gençler zaten yoğun stres ve duygusal sorunlarla boğuĢmak zorundadır. Bir de buna uyku düzensizlikleri eklenince, gençlerin yaĢadığı sorunlar artmaktadır. Ergenlik çağındaki gençlerde sık sık sinirlilik hali, güven eksikliği ve duygusal dalgalanmalar yaĢanır. Ancak uyku düzensizlikleri yaĢanan bu sorunları daha da karmaĢık bir hale getirir. Kronik uyku düzensizliğinin bir sonucu da depresyondur. Uykusunu yeteri kadar alamayan bir gencin bağıĢıklık sistemi zayıflar ve ciddi hastalıklara karĢı dirençsiz hale gelir. Uykusuzluk gençlerin karar alma mekanizmalarını da zayıflatır. Gençler hayatlarında ilk kez ergenlik çağında kendi kararlarını verme zevkini tatmaktadır. Karar alma mekanizmalarını gerektiği Ģekilde kullanamayan gençler bu fırsatı da gerektiği Ģekilde kullanamamaktadır. Bisiklete binme ve araba kullanma gibi son derece dikkat edilmesi gereken aktivitelerde gerektiği anda gereken kararı vermekte zorlanan gençler ciddi “güvenlik sorunları” yaĢamaktadır. Trafik kazalarının %55′i ergenlik çağındaki gençleri kurban etmektedir. Bu kazaların birçoğu akĢamları yalnız baĢına dıĢarı çıkan gençler yüzünden yaĢanmaktadır. Birçok uzmana göre, trafik kazaları uykusuzluğun neden olduğu uyuĢukluk ve durgunluk hissi nedeniyle ortaya çıkmaktadır. Yapılan yeni bir araĢtırmaya göre, ergenlik çağındaki gençlerin vücut ritimleri çocukların ve yetiĢkinlerin vücut ritimlerinden daha farklıdır. Ergenlik çağı, gençlerin yatıĢ ve kalkıĢ saatlerini de değiĢtirir. Ergenlik çağını yaĢayan bir çocuğu zorla erken yatırmaya çalıĢmak, vücut ritmini değiĢtirmeyecektir. Çocuğunuzu zorla erken kaldırmanız da bir iĢe yaramayacaktır. Bu durum çocuğunuzun kendisini daha uykulu ve daha huzursuz hissetmesine yol açacaktır. Uyku düzensizliği yaĢayan gençlere yardım edebi Ġleceğiniz konular m Çocuğunuzun fiziksel faaliyetlerini yakından takip edin. Çocuğunuz okuldan geldikten sonra spor yapıyorsa, bir müzik aleti çalıyorsa, part-time bir iĢte çalıĢıyorsa, gençlik klüplerine gidiyorsa, iĢi bir hayli zor demektir. Yapılan her bir faaliyetin ayrı bir günü ve saati olmalıdır. Birçok genç aynı anda birden fazla faaliyetle ilgilenerek zaman geçirmeyi sever ancak bu yoğunluk çocuğunuzun Nogaytürk – 5 5 G ENÇLĠK NOGAYTÜRK uykusunu kaçırıyorsa, hafifletilmesi gerekmektedir. Çocuğunuzla öyle bir program yapın ki bir günde hem ödevlerine, hem sosyal hayatına,hem de uykuya ve dinlenmeye gereken zamanı gerektiği Ģekildeayırabilsin. Ergenlik çağındaki çocuğunuzun rutin haline gelmiĢ olan yemek saatlerine, haber dinleme saatine ve yatma vaktine ayak uydurmasını sağlayın. Çocuğunuzun yatma saati aileniz için planladığınız yatma saatinden daha geç ise, kendisi ile bir anlaĢma yaparak gece yatıĢ saatleriniz arasında bir denge kurmaya çalıĢın. Çocuğunuz okula gitmek için, çok mu erken kalkıyor? Bazı okullarda dersler sabah çok erken saatlerde baĢladığından, gençler bu tempoya ayak uydurmakta güçlük çekmektedir. Bu da günümüz gençlerinin sıklıkla yaĢadığı sorunlardan biridir. Bir genç eğer 6,5 saatten daha az bir zaman diliminde uyuyorsa, sabah derslerinde konsantre olabilme kapasitesini ancak %50 oranında kullanabilir. Kısacası, uykusunu alamayan çocuklar yeni Ģeyler öğrenmekte güçlük çekmektedir. Okul müdürü ile konuĢarak, kendisini ders saatlerinin daha makul saatlerde baĢlaması konusunda ikna etmeye çalıĢın. Çocuğunuzun beslenme düzenine dikkat edin. Çocuğunuz akĢam saatlerinde çok fazla miktarda kola ve kahve gibi kafeinli içecekler tüketiyorsa, geceleri uykuya dalmakta zorlanacaktır. Kafeinli içecekler -mümkünse akĢamüstü saatlerinden sonra içilmemelidir. Çocuğunuza alkolün uykuyu olumsuz etkileyeceğinden bahsedin. Yatmadan önce bilgisayar baĢında gerek ders çalıĢarak gerekse oyun oynayarak zaman geçirmek de çocuğunuzun uykusunun dağılmasına neden olabilir. Uyku saatlerinde çocuğunuz ile kavga etmekten kaçının. Tam da uyku öncesinde ailesinden azar iĢiten bir çocuk kendisini sinirli ve gergin hissedeceğinden uykuya dalmakta zorlanacaktır. Çocuğunuz uyurken televizyonu ve ıĢıkları kapalı tutun. Sabah çalar saat çalmadan önce perdeleri açın. Bu Ģekilde daha sağlıklı bir uyku döngüsü kurmuĢ olursunuz. Hafta sonları çocuğunuza daha geç yatması konusunda taviz vermiĢ olsanız bile, çocuğunuzun yatağa girdiği saatin normal yatıĢ saatini 2-3 saatten fazla aĢmamasına özen gösterin. Aksi takdirde çocuğunuzun biyolojik saati düzen dıĢı kalacaktır. Nogaytürk – 5 6 M Ü Z E L E R Ġ M Ġ Z Ankara - Kurtuluş Savaşı Müzesi (I. TBMM Binası) NOGAYTÜRK Ankara ‘ da yaĢayanların bir çoğunun kimi gün defalarca kimi zaman ayda bir de olsa Ulus’ a iĢleri düĢer. Her Ulus’ a gidenlerin çoğu Atatürk heykelinin karĢısında Türk mimari tarzında yapılmıĢ bir binayı her seferinde görürler. Görürler görmesine ama gördüklerinin ne olduğunu bilirler mi o Ģüpheli !... ĠĢte bir binanın hikayesi ve bir milletin kaderinde ne kadar etkili olabileceğinin güzel bir göstergesi… Binanın Tarihçesi Binanın Bölümleri Ankara Ulus meydanında bulunan I. Türkiye Büyük Millet Meclisi binasının inşaasına, 1915 yılında başlanmıştır. İlkin İttihat ve Terakki Cemiyeti kulüp binası olarak tasarlanmış binanın planı evkaf mimarı Salim Bey tarafından yapılmış, inşasına ise kolordunun askeri mimarı Hasip Bey nezaret etmiştir. Koridor Koridorun sol tarafında ve odalarda 1918-1923 yılları arasındaki olaylar, tarih sıralamasına göre yağlıboya tablo, fotoğraf, belge, bazı objeler, harp silah araç gereçleri ve modelleriyle anlatılmaktadır. Türk mimari stilinde olan iki katlı binanın en belirgin özelliği duvarlarında Ankara taşı (ANDEZİT) kullanılmış olmasıdır. Koridorun sağ tarafında ve odalarda ise Meclis çalışmaları birinci ve ikinci dönem mebuslarına ait fotoğraf, yağlı boya tablo, belge, hatıra eşyaları ve bazı objeler sergilenmektedir. Meclisin, 23 Nisan 1920'de bu binada toplanması kararlaştırıldığında henüz bitirilmemiş olan bina, milli bir heyecanın eseri olarak milletin katkısıyla tamamlanmıştır. 23 Nisan 1920 ile 15 Ekim 1924 tarihleri arasında I. Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak kullanılan bina daha sonra Cumhuriyet Halk Fırkası Genel Merkezi ve Hukuk Mektebi olarak işlevini sürdürmüş, 1952 yılında Maarif Vekaletine devredilmiş, 1957 yılında ise müzeye dönüştürülmek üzere çalışmalara başlanmıştır. Bina 23 Nisan 1961'de "Türkiye Büyük Millet Meclisi Müzesi" adıyla halkın ziyaretine açılmıştır. Atatürk'ün doğumunun 100. yılını kutlama programı çerçevesinde, 1981 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından restorasyon Ve teşhir-tanzim çalışmaları sonucu 23 Nisan 1981 tarihinde "Kurtuluş Savaşı Müzesi" adıyla yeniden ziyarete açılmıştır. Riyaset Divanı-Bakanlar Kurulu Odası Girişte, koridorun solundaki ilk odadır. Burası icra vekilleri heyeti odası olarak kullanıldığı gibi,Riyaset Divanı odası olarak da kullanılmıştır. Burada Sivas Kongresi'nde kullanılan başkanlığa ait masa, ortada uzunca bir masa ile sandalyeler teşhir edilmekte, odanın duvarlarında ise Cumhuriyet'in ilanından sonraki ilk Bakanlar Kurulu üyelerinin fotoğrafları bulunmaktadır. Oda ilk hali korunarak teşhir edilmektedir. Encümen Odası (Komisyon Odası) Koridorun solundaki ikinci oda olup, mecliste çeşitli konuların komisyonlar tarafından incelendiği odadır. Odada Mondros Müterakesi'nden başlayarak Mustafa Kemal'in Samsun'a çıkışı, Amasya Tamimi, Erzurum ve Sivas Kongreleri ve Misak-ı Milli belge, fotoğraf ve bazı objelerle anlatılmaktadır. Odada sergilenen en önemli eser Erzurum Kongresi'nde kullanılan mühürdür I. Türkiye Büyük Millet Meclisinin Açılışı 23 Nisan 1920'de Meclis etrafında binlerce kişi büyük bir kalabalık halinde Meclis' in açılışını beklemişlerdir. Gerekli törenlerden sonra Meclis 115 temsilci ile ilk toplantısını yapmıştır. Meclisin ilk açılış konuşmasını ise Meclis Başkalığı'na seçilen en yaşlı üye Sinop Mebusu Şerif Bey gerçekleştirmiştir. Nogaytürk – 5 7 M Dinlenme Odası Koridorun solundaki üçüncü odadır. Meclis kulisi olarak kullanılmıştır. Odada Mustafa Kemal'in Ankara'ya gelişini anlatan bir yağlı boya tablo yer almaktadır. Meclisin açılışı, Sevr ve Lozan anlaşmalarına göre Türkiye'nin durumu 1. ve 2. İnönü muharebeleri fotoğraf, belge ve haritalarla anlatılmaktadır. Ayrıca Kurtuluş Savaşı'nda kullanılan telefon santralı, bazı harp araç ve gereçleri Gümrü Antlaşması sırasında Kazım Karabekir Paşa'ya hediye edilen gümüş yemek takımı sergilenmektedir. Şer'iye Encümeni Odası Koridorun solundaki dördüncü odadır. Bu odada yasa tekliflerinin anayasaya uygunluğu görüşülürdü. Kurtuluş Savaşı'nın son aşaması olan Büyük Taarruz fotoğraf, belge ve haritalarla anlatılmaktadır. Odada Misak-ı Milli'yi temsil eden sembolleri taşıyan bir halı, istiklal madalyaları, Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşlarını Meclis balkonunda gösteren yağlıboya tablo sergilenmektedir. İdare Odası Koridorun solundaki beşinci oda Meclis idare odası olarak kullanılmıştır. Odada İstiklal Marşımız, Kurtuluş Savaşı'na katılan komutanların fotoğrafları, Mudanya Mütarekesi, Lozan Barış Antlaşmaları ile ilgili belgeler, Ankara'nın Başkent oluşu, Cumhuriyetin ilanı, Mustafa Kemal'in Cumhurbaşkanı seçildikten sonra meclisteki konuşması ve Cumhurbaşkanı iken çekilen fotoğrafı, Mustafa Kemal'e ait baston, mavzer mühürler ile Mustafa Kemal'in Kurtuluş Savaşı'nda kullandığı dürbün, üniforma örnekleri, 23 Nisan 1920'de meclis binasına asılan Recep Peker imzalı bayrak, Büyük Millet Meclisi'ne Hanımlar Esirgeme Derneği'nin hediye ettiği üzeri yazılı örtü sergilenmektedir. Ü Z E L E R Ġ M Ġ Z NOGAYTÜRK Meclis Toplantı Salonu Koridorun sağında yer alan büyük salon toplantı salonudur. Burası ilk haliyle teşhir edilmektedir. Salonun ortasında Başkanlık ve Divan üyeleri kürsüsü, kürsünün arkasında eski yazıyla "Hakimiyet Milletindir" yazısı yer almaktadır. Kürsünün karşısındaki sıralar Bakanlar Kurulu, yanlardaki sıralar milletvekilleri, sağdaki balkon kordiplomatik, soldaki balkon dinleyiciler, balkon altları ise yerli ve yabancı basın temsilcileri yeri olarak kullanılmıştır. Meclisin 23 Nisan 1920'de toplandığı bu salonda bulunan kürsü, Ankaralı bir marangoz tarafından yapılarak meclise hediye edilmiş, sıralar Ankara Öğretmen Okulu'nun uygulama sınıfından, iki petrol lambası ile sac sobalar civar kahvehanelerden, büro malzemeleri ise resmi dairelerden getirilerek, Ankara'da kurulmakta olan ve millet egemenliğine dayanan ilk meclis binasının temelleri milletle birlikte burada atılmıştır. Mescit Müze girişinin sağındaki ilk odadır. Sade bir görünümü olan bu odada seccade ve Kuran rahleleri teşhir edilmektedir. Reis Odası (Meclis Başkanı Odası) Sağdan ikinci oda olup Mustafa Kemal'in Meclisteki çalışma odasıdır. İlk hali korunarak teşhir edilmektedir. Sade bir görünümü olan bu odada çok önemli kararlar alınmıştır. Bu odada milli bayramlarda zaman zaman sergilenen Cumhurbaşkanlığı mührü müzenin en önemli ve en seçkin eserleridir. İdare Odası Koridorun sağındaki beşinci ve altıncı odalar meclisin idari odaları olarak kullanılmıştır. Bugün altıncı oda müze idare odası olarak kullanılmaktadır. Beşinci odada ise birinci ve ikinci dönem mebuslarına ait fotoğraflar, hüviyet vesikaları, TBMM tarafından mebuslara hediye edilen mavzerler, istiklal madalyaları, rozetler, belgeler ve özel hatıra eşyaları sergilenmektedir. Alt Kat Müzenin alt katı bugün fotoğrafhane, eser depoları ve sergi salonu olarak kullanılmaktadır Kaynak : Kültür Bakanlığı Nogaytürk – 5 8 TEL : 0 332 641 41 93 CEP : 0 539 641 41 93 0 541 641 41 93 www.aluminyumkorkuluk.tr.gg KONYA – KULU Nogaytürk – 5 9 NOGAY MUTFAĞI NOGAYTÜRK Nogay çayı çayın sütte kaynatılmasıyla / karıĢtırılmasıyla yapılan bir içecektir. Tatar çayı veya ayak Ģay olarak da bilinir. HazırlanıĢı ve sunumu Nogay çayı Nogay mutfağının en vazgeçilmez lezzetlerinden biridir. Kimi köylerde hem sabah kahvaltısında , hem de öğle, akĢam ve gece yatarken yenen yemeklerde sofrada kendine yer bulur. YapılıĢı ve sunumu kolay olmasına karĢın süt ve çay dengesinin iyi tutturulması ve çayın renginin bu kıvama göre oluĢması biraz tecrübe gerektirmektedir. Çayın karıĢımı kaynamaya yakınken içerisine tuz ve karabiber eklenir. Tuz miktarı çok fazla olmamakla beraber çaya tadını verecek kadar ilave edilip iyice karıĢtırılmalıdır. Karabiber ise çok fazla olmayıp çayın üzerine hafifçe serpiĢtirilir. Çoğu kereler Nogay çayı diye basit olarak hazırlanmıĢ olan içecek yapılır. Bu, kaynamıĢ süt içerisine eklenen demlenmiĢ çay, farklı bir yöntemle hazırlandığı için Nogay çayı olarak anılmaz. Aynı Ģekilde demlenmiĢ çayın içerisine soğuk olarak dökülen sütle oluĢturulan içecek de tam olarak Nogay çayı olarak adlandırılmaz. Sofrada oturanlara sıcak olarak servis edilen Nogay çayı tostakay adı verilen kaselere koyulur., üzerine isteğe bağlı olarak ufak bir parça tereyağı veya az bir parça kaymak konulabilir. Türklerin kahvaltıda içtikleri veya keyif çayı olarak içtikleri çaydan ayrı olarak Nogay çayı istisna olarak keyif çayı olarak içilmesine karĢın daha çok kahvaltı ve yemeklerde çayın yerinden farklı olarak, bir nevi eĢ yemek veya aĢ malzemesi olarak tüketilir. Nogay çayına ekmek, kalakay, açma, börek, bazlama, gözleme gibi gibi çeĢitli hamur ürünlerinin banılabilir. Bu nedenle Nogay mutfağının vazgeçilmeyen tek ve yegane içeceği Nogay çayıdır. Nogay çayının asıl içeriği süt ve çay yapraklarından oluĢmaktadır. Ġyice ısıtılmıĢkaynamıĢ çayın içine eklenen süt, rengini iyice verene kadar ateĢte tutulur. Nogaytürk – 6 0 Afiyet Olsun T A R I M S A Y F A S I Burcu IŞIK ġeker pancarı endüstrisi bitkileri içinde birim alandan yüksek oranda gelir getirebilen bitkilerden biridir. Ancak, birim alandan yüksek gelir elde edilmesi, üretimde kullanılan tarım tekniklerinin yerinde ve zamanında uygulanmasıyla mümkün olacaktır. ġeker pancarının bu zamana kadarki üretiminde, alıĢkanlıklarımızdan kaynaklanan birtakım yanlıĢ uygulamalar mevcuttur. Bu yanlıĢ uygulamaların önemlilerinden biride azotlu gübrelerin verimi artırdığı inancıdır. Halbuki, azotlu gübrenin fazla verilmesi masrafı artırdığı, verim ve kalitede düĢme yaptığı gibi,önemli bir çevre kirlenmesine de sebep olmaktadır.Azota gereksinim ilk yetiĢme dönemindedir.Kükürt(S), fosfor(P), potasyum(K) içeriği yüksek gübreler kullanılmalıdır.HÜMĠK ve FÜLVĠK ASĠT toprağın organik madde miktarını arttırması açısından önemlidir. SONBAHAR HAZIRLIĞI: Ekim-Kasım aylarında 2025 cm derinliğinde tarlalar 1-2 defa pullukla sürüm yaptırılır.Sürüm yapılmadan önce toprağın tava gelip gelmediği kontrol edilir. Sürüm kuru olarak yada ağır tavda yapılmamalıdır. Sonbahar yağıĢlarının geciktiği yıllarda imkan varsa sulama yapılmak suretiyle toprak tava getirilip sürüm yapılmalıdır. Sulama imkanı olmayan yağıĢı düzensiz bölgelerde bir önceki ürün hasadını müteakip gölge tavında veya yağıĢ durumuna göre gecikmeden sürüm yapılır. Üç yılda bir defa dip kazan pulluğu ile 30-40 cm derinliğinde sürüm yapılmalıdır. Bu sürüm (patlatma), aynı derinlikte pulluk ile yapılan sürüm ile oluĢan sert tabanı kırmaya yarar. ĠLKBAHAR HAZIRLIĞI: Mart-Nisan aylarında bölgelerin iklim ve toprak yapısına göre değiĢmekle beraber tarlalar çiftçilerle kontrol edilir. Toprağın 7-8 cm derinliğinin tava gelmiĢ olması gerekir. Toprağın tava gelip gelmediğini tecrübeli bir tarımcı tarlada yürürken anlar. Toprak basıldığı yerde halı üzerinde yürür gibi esner. Avuç içine alınıp sıkılıp atıldığında parçalanır. Bakıldığında örümcek ağı gibi bir Ģekilde görülür. Ġlkbaharda tohum yatağı hazırlamak için kültivatörle 7-8 cm derinliğinde toprak karıĢtırılır. Kültivatörle azotlu gübre ve çıkan yabancı otların da imhası sağlanır. Kombi kürümler ile üst toprak parçalanır ve sıkıĢtırılır. Yabancı otlara karĢı ekim öncesi atılan ilaç, kombi kürümler ile toprağa karıĢtırılır. SıkıĢtırılma iĢlemi yeterli değil ise, merdane çekilir. Ġlkbaharda toprak tavının korunması için, tarlada tarım aletleriyle fazla iĢlem yapılmamalıdır GÜBRELEME: YanmıĢ ahır gübrelerinin sonbaharda toprağa atılması ve bekletilmeden toprağa karıĢtırılması gerekir. Ahır gübresi bitki besin maddesi ilavesi yanında toprağın fiziksel ve kimyasal yapısını düzeltme gibi faydaları da vardır. EKĠM:Sıra arası 45 cm ve sıra üzerinde tekleme sonucunda 22 cm de bir pancar istenir. Dekarda 9.000 bitki idealdir. ÇAPALAMA: ġeker pancarı bir çapa bitkisidir. Tarlada ekilen tohumların çimlenmesine müteakip 4-6 yapraklı devreden sonra çapalamaya baĢlanır. SULAMA: Ġlkbaharı kurak geçen yıllarda ekim yapıldıktan sonra tohum tavda değilse veya ekimin üzerine yağıĢ alınmamıĢsa intaĢ sulaması(ekimden sonra yağıĢ alınmaması toprağın tavını kaybetmesi halinde) yapılır. ĠntaĢ için bir defa sulamak kafi değildir. Bu sulamada kural, kısa süreli fakat sık sık intaĢ gerçekleĢene kadar sulamaya devam edilir.Pratik olarak sabah tarlaya bakıldığında yapraklar solgun yayılmıĢ durumda ve rengi koyu yeĢil vaziyette ise sulamaya baĢlamak gerekir.Toprak yapısı, yağıĢ durumu, rakım ve bitkinin geliĢme durumuna göre değiĢir. Sulama suyu kalitesi içme suyu kalitesine yakın olması gerekir. Çok soğuk yada çok sıcak olmamalıdır. Ph 6-7 civarında olmalı, tuzlu veya yüksek alkali değerde olmamalıdır. Sulama akĢam serinliğinde baĢlayıp, gece boyunca devam etmelidir. Gündüz öğle saatlerinde sulama yapılmamalıdır.Pancarda ilk suyun biraz geç verilmesi, pancar köklerinin derinlerde su araması nedeniyle yumru konik yapısı düzgün teĢekkül eder. Ġlk su pancarda stres yaratmaması için, az verilir. Ġkinci suya fazla ara vermeden baĢlanır. Bitkinin ihtiyacı kadar sulama yapılır. Damlama sulama kullanımı yaygın hale getirilmelidir.Sökümden 15 gün önce sulamaya son verilmelidir. Pratik olarak bitkiyi gözlemleyerek ihtiyaç duyuluyorsa sulama yapılmalı, aĢırı sulamadan Nogaytürk – 6 1 T AR kaçınmalıdır.Damla sulama sistemine geçilmesi durumunda pancar, mısır ve ayçiçeği üretiminde çiftçi Ģartlarında yaklaĢık %30 gibi önemli oranda su tasarrufu sağlanabilecektir.(Yrd.Doç.Dr. Mikdat Çakır, Pankobirlik Genel. Md. )Salma sulamada, sulama masrafları düĢüktür. Ancak çok fazla su gerektirir ve yağmurlama sulamaya göre etkisi azdır. Salma sulama ile sulanan tarlaların çoraklaĢmasının önlenmesi için drenajlarının çok iyi yapılmıĢ olması gerekir. SULAMA NASIL YAPILMALIDIR? -ġeker pancarı, ekiminden hasat dönemine kadar belirli aralık ve miktarda suya ihtiyaç duymaktadır. -Pancarın sulama dönemleri çıkıĢ, geliĢme ve mevsim sonu sulaması olmak üzere üç dönemdir. -GeliĢme sulaması genellikle haziran sonu ile eylül ortalarına kadar yapılmaktadır. -Öğle sıcağından solan yapraklarda akĢam üstü solgunluk devam ediyorsa hemen sulamaya baĢlanması gerekir. -Sulama sayısı bitkileri geliĢmeye bağlı olarak 4-6 civarında olmalıdır. -Salma, yağmurlama ve damla sulama metotlarıyla sulama yapılmaktadır. Damla sulama en geliĢmiĢ ve tercih edilenidir. -ġeker pancarında aĢırı ve yetersiz sulamadan kaçınmalıdır. -AĢırı sulama kaynak israfı yanında kök çürüklüğü ve bazı hastalıklara neden olmaktadır. -Yetersiz sulamada, bitki, geliĢimini yeterince tamamlayamadığından önemli verim kayıplarına neden olmaktadır. -Yeraltı suları, tahlil ettirilip sulamaya uygun olduğu öğrenilmeden pancar sulamada kullanılmamalıdır. Münavebeli olarak üretilen ve aynı alana dört yılda bir ekilebilen pancarın diğer bitkilere göre daha fazla su tükettiği gibi bir yaklaĢım da çok doğru değildir. Çünkü pancar alanlarında münavebe bitkisi olarak yetiĢtirilen Buğday, Mısır, Ayçiçeği ve Fasulye vb. gibi bitkilerin sulamaya ihtiyaç duydukları vegetasyon dönemleri Ģeker pancarından kısa olmasına rağmen su tüketimleri birbirine oldukça yakındır. Ayrıca,pancar posası silajı yapmak gereklidir.Bu Ģekilde pancar posası hem daha faydalı bir yem haline getirilmiĢ, hem de bozulma ve zaiyatlar önlenmiĢ oluyor.Pancar posası silajı usulüne uygun yapıldığı zaman besin değerini kaybetmeden uzun süre ve bozulmadan muhafaza edilebilir. Silaj ise çok kolay ve az masrafla yapılabilir. Nogaytürk – 6 2 I M S A Y F A S I Burcu IŞIK ġ ĠĠR Bayram TAY ÖZÜM NOĞAY Mına dünyada arbir halktın öz vatanı elı bar Öz keĢmiĢi, öz tarihi, öz atası, dini bar Er kım özü örüp Ģıkkan tabınını bılmelı Atasından ibret alıp, el kayğısın bölmelı Ey müslüman ümmetine mensup Noğay mılletım Öz dinine baĢ urmaysın, Bu köp fene ılletin Berilğensın nav dünyadın kazancına malına Neğe nail boldun mınday bak mılletnın halına Hanlarımız tamğalı Noğay sancak astında KaraĢaydan, Dağısatandan yaĢap yaratkanlar halkında Din ibatet mınen tekmil etken ar insan Noğay tılde yanğırağan cemiyettte hoĢ lisan Bır mıllet kı hanlıktın tavunda Ģölünde Asıl bolup halknın karıĢıp öz tılınde Curt bolsa Turkiye de tuvup diyar sayılğan Arasından dalgalanıp karadeniz cayılğan Noğay halkı bolğan uĢun Noğay Tatar değenler Amma ar kım atası kım bolğanın bılğenler Mında ilim sürğen ulemalar, Ģairler Ġbadetke kuvvattır dep yazğanlar ilahiler Bız öz curtumuzdu körğen tuvulmuz Mındakı mılletımız cestan mınan comboylukpuz Karsıkan coytulğan mıtılğan tabınımız Aruv kunde ken hep barabarmız. Nogaytürk – 6 3 N O G A Y B Ü L T E N NOGAYTÜRK NOT : Haber sayfalarında eski haberlere de güncelmiĢ gibi yer verildi. İstanbul Nogay Türkleri Eğitim Kültür ve Yardımlaşma Derneği kuruldu. Nogay Gençleri Platformu Büyük Düşünüyor Ġstanbul‟ da yaĢayan Nogay Türkleri, dernekleĢme çalıĢmalarını tamamlayarak Nogay Türkleri Eğitim Kültür ve DayanıĢma Derneği‟ ni kurdular. Dernek yetkilileri tarafından yapılan açıklamada, bir süredir yapılan çalıĢmaların sonuçlandırılarak derneğin kurulduğu bildirildi. Ġstanbul merkezli kurulan derneğin kurulma amacının, Ġstanbul’ da yaĢayan Nogayların eğitim, kültür ve sosyal yönlü sıkıntılarına yardımcı olmak için teĢkilatlandığı anlatıldı. Kurulan dernekle birlikte Türkiye Nogaylarının kurmuĢ olduğu dernek ve vakıf sayısı 8’ e ulaĢtı.Dernek adına resmi internet sitesi de açacak olan yönetim kurulu www.istanbulnogayturkleri.org adresini kullanacak. Kurucu Yönetim Kurulu : BaĢkan : Ramazan CAN BaĢkan Yardımcısı : Veysel DEMĠR Sayman : Suat ESENBAY Üye : Cengiz ġEN Üye : Sezer ESENBAY Üye : Murat ALTINTAV Üye : Mesut PEKCAN Üye : Abdurrahim ÇAĞLAYAN KONYA DERNEĞĠ 2010 YILI TAKVĠMĠ Konya Nogay Türkleri Derneği’ nin 2010 yılı takviminin basımı tamamlandı ve dağıtımına baĢlandı. Konya Nogay Türkleri Derneği, gelir sağlamak ve tanıtım yapmak amacıyla her yıl bastırdığı takvimlerinin dağıtımına baĢladı. Dernek merkezinde dağıtımı yapılan Türk dünyası temalı takvimlerin istek halinde Ģehir dıĢındaki adreslere de postalanabileceği bildirildi. Ankara merkezli Nogay Gençlerini BirleĢtirme Platformu projelerini gerçekleĢtirmek için çalıĢmalarını arttırdı. Kısa adı NGBP olan Nogay Gençlerini BirleĢtirme Platformu BaĢkanı Ömer Akyurt ve Avrasya ĠĢadamları ve Yöneticileri Genel Merkezi’ nin müĢterek düzenledikleri yemekli toplantıda NGBP’ nin projelerini gerçekleĢtirebilmesi için nelerin yapılabileceği tartıĢıldı. Yemeğe BaĢbakanlık Türk Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Yurtiçi ve Yurt DıĢı ĠlĢk. Daire BĢk.lığı ġb. Md.Ayhan Küçükaslan, AB ve IMF Projelerinden sorumlu rektör danıĢmanı Eğitimci Salih Kaya,Türk Moldova Dostluk Derneği Gn. BĢk. Rafet Köksal, AB Hibe Projeleri hakkında Ar-ge DanıĢmanlık hizmetleri veren Dr.Mehmet CoĢkun,TürkBirdev Ankara Yönetim Kurulu Üyesi Nevzat Soner ve davetli diğer KONYA DERNEĞĠ YILI TAKVĠMĠ bürokrasi ve STK temsilcileri2010 katıldı. Gecenin açılıĢ konuĢmasında Akyurt NGBP’ nin kuruluĢ amacını ve hedeflerini değerlendirdi. Yapmak istedikleri projelerin maddi sorunlar nedeniyle geciktiğini dile getiren Akyurt ‘ Nogay kültürüne hizmet verebilmek için projelerini AB odaklı olarak hazırlayacağız ‘ dedi. NOGAYTÜRK DERGĠSĠ‟ NĠ PDF OLARAK OKUYABĠLĠRSĠNĠZ Nogaytürk Dergisi’ nin 1 ve 2. sayılarını internette verilen linklerden indirerek artık PDF formatında okuyabileceksiniz. Bilgi için : [email protected] Nogaytürk – 6 4 N HALK OYUNLARI KURSU BAġLADI O G A Y B Ü L T EN NOGAY FORUM DA KÖġE YAZILARI Nogaylarla ilgili ilk sitelerden biri olan ve gençleri bir araya getiren en önemli site olan Nogay Forum „ da bundan sonra köĢe yazıları da yer alacak. Nogay Kültürünün kaybolan halk oyunlarını yeniden yaĢatmak için aylardır araĢtırmalar yapan Nogay Gençleri BirleĢtirme Platformu Kanaki Kursu baĢlatıyor Nogay Gençleri BirleĢtirme Platformu BaĢkanı (NGBP) Ömer Akyurt konu ile ilgili yaptığı açıklamada, ‘ YaklaĢık 6 aydır halk oyunları konusunda araĢtırma yapmaktayız. Gittiğimiz köylerde bir çok kiĢiden sormamıza karĢın Nogay Halk Oyunlarını bilip öğretecek kimseye rastlayamadık. ‘ dedi. Kafkas Dernekleri Federasyonu (KDF) ile iĢbirliği yaptıklarını belirten NGBP BaĢkanı Akyurt, Burcu IĢık, M.Melike Atay ve Emrah Eryiğit ile birlikte yürütülen çalıĢmalardan sonra KDF binasında kobuz eĢliğinde Kafkas oyunları ve Kanaki oyunu öğreteceklerini ifade etti. Halk oyunu ekibi kurmak ve Nogay Halk oyunlarını yeniden yaĢatabilmek için bu kursu baĢlattıklarını söyleyen Akyurt,’ En az 5 kız 5 erkekten oluĢacak ekiple gerektiğinde çeĢitli organizasyonlarda gösteri yapabileceğiz ‘ dedi. Kurs kayıtlarının baĢladığı ve ilginin olmasını beklediklerini dile getiren Akyurt, kursa katılmak isteyenlerin ġenyuva Mah Meriç Sokak No:44 BeĢtepe Ankara (Konya yolu üzeri Tes-ĠĢ Sendikası arkası Kaf-der binası) adresine ve 0 312 223 51 59 ve Ö.Akyurt : 0 549 574 01 28 -0 544 780 07 26 nolu numaralarla temasa geçmelerini söyledi. BOĞAZÖREN KÖYÜ DERNEĞĠ‟ NĠN ĠNTERNET SAYFASI AÇILDI. Kulu Boğazören Köyü Derneği „ nin resmi internet sitesi ziyaretçilerinin beğenilerine açıldı. Nogay Forum yöneticilerinden Burak TaĢkıran’ ın fikriyle hayata geçen çalıĢmada bir çok Nogay genci köĢe yazısı yazmaya baĢladı. Nogay Forum, Nogay kültürü, tarihi, sosyal yaĢamı ve köyleri hakkında bir çok sayfayı barındırıyor. Forum sitesinde gençlerin Nogay yaĢamına, kültürüne bakıĢlarını, dünya görüĢlerini, fikirlerini paylaĢacakları bu bölümle Azız Özil, Burak Taskıran, Cemil Akdağ, Erdem Günay, Giray Ergin, Hacer TaĢyaran, Esra Güner, Kübra Ergin, Kübra Polat, Dilek Ertan ve ġaban Akdağ yazılarını kaleme almakta. Nogay forum sitesine eriĢmek için www.nogayforum.com adresini kullanabilirsiniz. NOGAY TÜRKÇESĠ GRAMERĠ HAKKINDA KĠTAP YAYINLANDI Nogay dili hakkında büyük bir eksikliği kapayacak olan Nogay Türkçesi Grameri isimli kitap yayınlandı. Nogay kültürü hakkında yaptığı araĢtırmalarla adından sıkça bahsettiren Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Dilek Ergönenç AKBABA’ nın yeni kitabı yayınlandı. Nogay Türkçesi grameri hakkında yaptığı araĢtırmaları kitap haline getiren Akbaba’ nın bu alanda büyük bir eksikliği giderdiği belirtiliyor. Yakın bir tarihte faaliyete baĢlayan Kulu Boğazören Köyü Derneği ‘ nin resmi internet sitesi hizmete girdi. Sitenin içeriği hakkında bilgi veren Köy Muhtarı ġenol Demirkıran,’ Sitemizde Köy hakkında bilgilerin yanı sıra Nogay kültürü, adetleri ve yemekleri ile ilgili bilgiler de bulunacak ‘ dedi. Siteye www.bogazorendernegi.org adresinden ulaĢabilirsiniz. Nogaytürk – 6 5 N NOGAYTÜRK VE KARDEġ KALEMLER KUCAKLAġTI Nogaytürk ve KardeĢ Kalemler Dergileri birbirlerine destek olma yolunda adım attılar. Nogaytürk Dergisi ile KardeĢ Kalemler Dergisi arasında Ankara’ da yapılan görüĢmede, Nogaylar ile ilgili yayınlanacak yazılar konusunda müĢterek çalıĢılması kararı alındı. GörüĢmeye Nogaytürk Dergisi adına Hakan Benli, KardeĢ Kalemler Dergisi adına Cem Arslan ve dergiler arasında irtibatı sağlayan Nogay Gençleri BirleĢtirme Platformu BaĢkanı Ömer Akyurt katıldı. GörüĢmede Nogaytürk’ te yayınlanan veya yayaınlanacak olan yazıların bir kısmının aynı zamanda KardeĢ Kalemler Dergisi’nde yayınlanması kararı alındı. Ayrıca Hakan Benli’ nin Nogay yazarlar ile KardeĢ Kalemler arasında köprü görevi üstlenmesi prensipte benimsendi. Cem Aslan, KardeĢ Kalemler hakkında bilgi verirken ‘‘ Türk dünyasına yönelik yayın yapan bir dergiyiz. Dört yıldır iki ayda bir yayınlanmaktayız. Yazılarımız Türkçe ve Türklerin yaĢadığı pek çok ülke, bölge ve yerden yazarların gönderdikleri yazılarını yayınlamaktayız. Bu güne değin Nogaylar ile ilgili özel bir yazı yayınlanmadı ‘‘ dedi. Nogaytürk Dergisi adına konuĢan Hakan Benli, Nogaytürk hakkında ‘’ Dergiyi amatör olarak çıkarmaktayız ve Türkiye’ deki Nogaylara yönelik , geniĢ kitlelere ulaĢmak isteyen tek dergiyiz. Nogay Türkleri’ nin kültürünü, tarihini, sosyal yaĢantılarını, gelenek ve göreneklerini yaĢatmak, kaybolmaya yüz tutanlarını kurtarmak, kaybolanlarını açığa çıkarmak adına çalıĢmalar yapmak istiyoruz. Nogay toplumunda gerektiğinde muhalefet görevi üstlenecek, gerektiğinde dernekleri ve sivil toplum kuruluĢlarını göreve çağırmak amacındayız. ‘’ dedi. NGBP BaĢkanı Aktürk ise, bu iĢbirliğinin Nogay Türkleri için hayırlı olmasını dileyerek her iki dergi temsilcisini tebrik etti. O G A Y B Ü L T EN JAPON TÜRKOLOG NOGAYLAR HAKKINDA ARAġTIRMA YAPMAK ĠÇĠN TÜRKĠYE‟ DEYDĠ Japonya Osaka Üniversitesi AraĢtırma Enstitüsünden Türkolog Doç. Dr. Huziie HĠROAKĠ, 20 Aralık‟ta Türkiye‟ye geldi. Kıpçak Dilleri konulu araĢtırma çalıĢmasının kapsamının "Canlı NogayĢa" ve "Ertengiler"in oluĢturduğu ifade edildi. Japon Türkolog iki haftalık araĢtırma kapsamında Ankara, EskiĢehir, Konya ve Kulu’ da temaslarda bulundu. Türkiye’ de Nogayların konuĢtukları ‘ Canlı Nogayca ‘ ve ‘ Ertengiler ‘ hakkında araĢtırmalar yapan Hiroaki’ ye Nogay dernekleri büyük ilgi gösterdi. 2006 yılında da Türkiye’ de araĢtırmalar yapan Hiroaki, bu yıl ki gezisi kapsamında Ankara, EskiĢehir, Konya ve Kulu Nogay dernek baĢkan ve yetkilileriyle de görüĢmeler yaptı. EskiĢehir’ de Rıfkiye ve IĢıkören, Kulu ‘ da ise ġeker ve Akin Nogay köylerine giderek araĢtırma çalıĢmalarında bulunmuĢtur. ÇalıĢmalarını tamamlayan Hiroaki 5 Ocak 2010 tarihinde ülkemizden ayrıldı. ANKARA NOGAY TÜRKLERĠ DERNEĞĠ BOZOK ÜNĠVERSĠTESĠ‟ NDE DERS VERDĠ Yozgat Bozok Üniversitesi‟ nde Nogay Dili ve Kültürü ile ilgili olarak öğretim üyesinin nezaretinde öğrencilere bilgi mahiyetinde ders verildi. Bozok Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde ÇağdaĢ Türk Lehçeleri dersine katılan Yrd. Doç. Dr. Mecit AKSU ve Oğuzhan ERBAY Nogay Dili ve Kültürü ile ilgili olarak öğretim üyesinin nezaretinde öğrencilere bilgi mahiyetinde ders verdi. Ekim 2009 tarihinde gerçekleĢen çalıĢmada öğrencilere Nogay dili, kültürü ve yaĢayıĢları, Türkiye ve Kuban Nogayları hakkında görsel ve yazılı materyallerle aydınlatıcı bilgiler verildi. Nogaytürk – 6 6 N ABDULLAH KIZILDAĞ BĠR KEZ DAHA M.H.P KULU ĠLÇE BAġKANI SEÇĠLDĠ O G A Y B Ü L T EN TEKVANDO MÜSABAKASINDA DÜNYA ÜÇÜNCÜLÜĞÜ Ankara‟ daki Dünya Tekvando Poomse müsabakalarında Mevlüt Pekcan Dünya üçüncüsü oldu. Kulu M.H.P ilçe teĢkilatının seçiminin galibi Abdullah KIZILDAĞ oldu. 18 Haziran 2009 PerĢembe günü yapılan Kulu MHP ilçe teĢkilatı seçimlerinde aday olan Abdullah KIZILDAĞ rakibi NeĢet ERDEM ' e büyük fark atarak Kulu MHP ilçe baĢkanlığına tekrar seçildi.164 üyenin oy kullandığı seçimde Abdullah Kızıldağ 136 ; NeĢet Erdem 25 oy aldı. Aralık 2008 tarihinde Ankara’ da yapılan Dünya Tekvando Poomse ġampiyonasında Türkiye’ yi temsil eden Mevlüt Pekcan dünya 3. olma baĢarısını gösterdi. Kulu – Akin Köyünde doğan milli sporcumuzun Avrupa Gençler klasmanında da Avrupa ġampiyonluğu bulunmakta. Müsabakalarda Türkiye genel klasmanda 4. sırada yer aldı. Mevlüt Pekcan’ın bazı uluslar arası baĢarıları : 2008 Ankara, Dünya Taekwondo Poomse Üçüncüsü 2006 Kore, Dünya Taekwondo Poomse Pair Üçüncüsü 2005 Finlandiya, Avrupa Taekwondo Poomsea ġampiyonu 2003 Fransa Corsika, Avrupa Taekwondo Poomse ġampiyonası ferdi ikincisi, pair ikincisi, sencron ikincisi, mix üçüncüsü 2001 Almanya Avrupa Taekwondo Poomse Ferdi üçüncüsü, Sencron takım ikincisi 1999 Belçika Uluslararası Taekwondo Poomse ġampiyonası ikincisi 1997 Gençler Poomse Taekwondo Avrupa ġampiyonu Poomse Nedir : Poomseler birbirine benzer hareketlerden oluĢan fakat tamamen ayrı manalara gelen temel beceri hareketleridir.Taekwondodaki temel hareketlerin sanatlsal bir SAMĠ NOGAY yaklaĢımla KARAM anlatımı, „ DA taekwondo felsefesi ve etiğinin kompozisyon Ģeklinde ifade edilmesidir. NOGAY‟ LARLA ĠLGĠLĠ KONFERANS VERDĠ ANKARA „ DA NOGAY‟LAR HAKKINDA KONFERANS VERĠLDĠ Kulu ve ġereflikoçhisar’ a bağlı Nogay köylerine gidenler fark etmiĢlerdir ki, buradaki köylerimizde ağaç ya çok azdır ya da hiç yoktur. Kimi köylerde toprağın ağaç ekimi için elveriĢli olmadığı iddia edilse de hemen her toprak türü için uygun ağaç türlerinin olduğu da ayrı bir gerçektir. Nogay halkı olarak ağacı ve yeĢili sevmiyor oluĢumuz burada etkin rol oynamaktadır. Doğal yetiĢen ağaçların haricinde çok az fidan dikimi yapılmaktadır. Bu önemli konu ile ilgili olarak köy muhtarlarının köy halkını teĢvik etmeleri ve yeĢillendirme çalıĢmaları yapmaları hem çevre açısından hem de köy açısından olumlu sonuçlar doğuracaktır. Karadeniz AraĢtırmaları Merkezi‟ nde Sami Nogay tarafından Nogay Türkleri Hakkında konferans verildi. Ankara Mithat PaĢa Caddesindeki Karadeniz AraĢtırmaları Merkezinde 26 Aralık 2009 tarihinde, eğitimci yazar Sami Nogay tarafından Nogay Türkleri hakkında konferans verildi. Daha önce de çeĢitli konferanslarda Nogaylar hakkında konuĢmalar yapan Sami Nogay, bu konferansta da katılımcılara Nogaylar hakkında aydınlatıcı bilgiler verdi. Nogaytürk – 6 7 N AV. MUSTAFA OKÇU KARATAY BELEDĠYE BAġKAN YARDIMCILIĞINA SEÇĠLDĠ O G A Y B Ü L T EN ESKĠġEHĠR OSMAN GAZĠ ÜNĠVERSĠTESĠ‟ NDE NOGAY SUNUMU YAPILDI EskiĢehir Nogay Türkleri Derneği „ Osmangazi Üniversitesi‟ ndeki sunuma katkılarıyla katıldı. ġeker Köyü‟ nden Av. Mustafa Okçu Konya Karatay Belediye BaĢkan Yardımcılığına seçildi. Uzun yıllardır Konya’ da yaĢayan ve Karatay Belediyesi’ nde avukatlık ve TeftiĢ Kurulu MüfettiĢliği yapan OKÇU, Ağustos 2009 tarihinde görevine baĢladı. EskiĢehir Nogay Türkleri Derneği, araĢtırmayı yürüten Prof. Dr. Erdoğan BOZ ile birlikte Osman Gazi Üniversitesi’ nde sunum yaptı. EskiĢehir Alpu Ġlçesi Rıfkiye Köyü’ nde Nogay Ağzı ile ilgili araĢtırmalar yapan Prof. Dr. Erdoğan BOZ, Rıfkiye Köyü’ ndeki Nogay ağzı ile ilgili araĢtırma sonuçlarını Osman Gazi Üniversitesi’ nde Kasım 2009 tarihinde düzenlenen bir etkinlikle, katılımcı ve konuklara sundu. BaĢkan Yardımcısı OKÇU ‘ nun yetkisi altına Ġnsan Kaynakları ve Eğitim Md.lüğü, Yazı ĠĢleri Md.lüğü,Sağlık ĠĢleri Md.lüğü,Basın Yayın ve Halkla ĠliĢkiler Md.lüğü Kültür ve Sosyal ĠĢler Md.lüğü, Sosyal Yardım ĠĢleri Md.lüğü, Hukuk ĠĢleri Md.lüğü ve TeftiĢ Kurulu Md.lüğü bağlandı. NOGAY GENÇLERĠ EL ELE 21 ġubat 2010 Pazar günü 5 Nogay Köyünün Gençlerinden yaklaĢık 25 kiĢilik bir grubun katılımıyla gerçekleĢen Estergon Kalesindeki TanıĢma ve ĠstiĢare toplantısında Gençler adına önemli kararlar alınmıĢtır. Nogay Gençleri el ele' sloganıyla 21 ġubat 2010 Pazar günü birarya gelen Sitemizde ve Nogay Forum sitesinde aktif faaliyet gösteren üyelerden 25 kiĢilik bir grubun katılımıyla geniĢ çaplı bir toplantı yapılmıĢ olup, yapılan Toplantıda uygulanacak aktivitelerle birlikte Ankara'da bulunan Nogay gençleri ve Çevre illerden ve Köylerden katılımcı Nogay Gençlerinin kendi kültürlerini tanıtma imkanı sağlanacaktır.Alınan en önemli karar da ortak çalıĢma ve dayanıĢma kararı olmuĢtur, bu bağlamda gençlerle farklı konularda çalıĢtaylar düzenlenecektir. Nogaytürk – 6 8 N O G A Y B Ü L T EN ĠSTANBUL DERNEĞĠ‟ NDEN NOGAY GENÇLERĠNE ARMAĞAN Nogay Türkleri Kültür ve YardımlaĢma Derneğinin 6.Olağan Genel Kurulu,Demet Lalegül KavĢağı Semt Hali No:77 Ġstanbul Restaurant' da 07/02/2010 Pazar günü Saat:12:00 da yapıldı Ġstanbul Nogay Türkleri Derneği tarafından Nogay Gençlerini BirleĢtirme Platformu‟ na hediye olarak gönderilen Dombra'yı Platform BaĢkanı Ömer Aktürk tüm Nogay Gençleri adına teslim aldı. Öztürk, teĢekkür açıklamasında „‟ Değerli BaĢkanın gençlere olan güveni ve desteğini her fırsatta dile getirmesi ve GöndermiĢ oldukları bu güzel hediyeden ötürü öncelikli Sayın BaĢkan Ramazan Can ve Yönetim kuruluna teĢekkür eder bundan sonraki çalıĢmalarında da kendilerine baĢarılar dileriz.‟‟ Dedi. Hediyeyi tüm Nogay Gençleri adına teslim aldığını ifade eden Aktürk Ģunları dedi " GeçmiĢini, tarihini, kültürünü bilen özüne ve geçmiĢine sahip çıkan ve bunu da gençlerine aktarabilen toplumlar ilelebet yaĢama hakkına sahiptirler. Nogay Gençleri olarak her fırsatta dile getirdiğim gibi artık gençlerin önünün açılmasını ve gençleri dikkate alan ve gençlere değer veren Sayın baĢkan Ramazan Can gibi ağabeylerimizin artık daha çoğalmasını temenni ediyorum. Gönderdikleri hediyeyi de tüm Nogay Gençleri adına aldım, kendilerine bir kez daha Ģükranlarımı sunuyorum" dedi. Yapılan seçim neticesinde Dernek yönetiminde değiĢiklikler yapıldı. Nogay Gençleri BirleĢtirme Platformu BaĢkanı ve Nogay Türkleri Kültür ve Yard. Derneği Gençlik Kolları BaĢkanı Ömer Aktürk değiĢen ve yeniden kurulan Dernek Yönetim Kurulunda Genel Sekreterlik görevine getirildi. Nogaytürk dergisi olarak Nogay Türkleri Kültür ve YardımlaĢma Derneği Genel Sekreteri Sayın Ömer Aktürk' e ve yeni seçilen Yönetim Kurulu Üyelerine yeni görevlerinde baĢarılar dileriz. Yönetim Kurulu Üyeleri : 1- Sami NOGAY - Dernek BaĢkanı 2- Lütfü SOYCAN - BaĢkan Yardımcısı 3- Ömer AKTÜRK - Genel Sekreter 4- Ahmet Tanatar - Muhasip Üye 5- Erol Arıkan - Üye ULUSLAR ARASI BĠN NEFES BĠR SES TĠYATRO FESTĠVALĠ KONYADA YAPILDI . Konya Devlet Tiyatrosunun 3. kez düzenlemiĢ olduğu “Bin Nefes Bir Ses” Uluslar Arası Türkçe Tiyatro Yapan Ülkeler Festivali yapıldı. Konya Devlet Tiyatrosunun 2010 yılı 3.sünü DüzenlemiĢ olduğu “Bin Nefes Bir Ses” Uluslar Arası Türkçe Tiyatro Yapan Ülkeler Festivali Çerçevesinde Bu yıl AZERBAYCAN, BAġKURDĠSTAN, BULGARĠSTAN, FRANSA (KONUK ÜLKE), GAGAVUZYA, KAZAKĠSTAN, K.K.T.C,KOSOVA, MAKEDONYA,TÜRKĠYE Tiyatro oyunları ile katılıyor Bu yılki etkinliklere ayrıca Rusya Fedarasyonu‟ ndaki Nogay Türkleri ise Gözlemci ülke sıfatıyla Konya Nogay Türkleri Derneği‟nin gayret ve çabalarıyla resmi olarak davet edildiler. Kuban Nogayları Muhtariyeti BaĢkanı ve Karaçay-Çerkez Cumhuriyeti BaĢbakan Yrd. NOGAY Valeriy KAZAKOV ve Dağıstan Cumhuriyeti Terekli Mektep Nogayistan Valiliği Yardımcısı ġamil Hacıkaytarov katılacaktır. Etkinlik 14 Nisan 2010 tarihinde saat:09.00 da Atatürk Anıtına Çelenk koyulduktan sonra katılımcı ülkeler ile birlikte Festival yürüyüĢü düzenlenecektir. AkĢan saat:19.00 da ise Konya Devlet Tiyatrosunda Festival AçılıĢ Merasimi ve açılıĢ oyunu sergilenecektir .Oyun Bitiminde ise Konya Ve Türkiye‟den Dünyanın Her köĢesinden Gelen ülkelerin katılımı ile festival galası düzenlenecektir. Nogaytürk – 6 9 N Lahey`de, 1. Türk Dünyası Nevruz Şenlikleri, opera salonunda yapıldı. Şenliğe Hollanda`nın değişik kentlerinden binden fazla kişi katıldı. UNESCO tarafından insanlığın bozulmamıĢ kültürel mirası ve sözel baĢyapıtı olarak ilan edilen Nevruz, bahar ayının baĢlangıcı olan Mart ayında, bütün Türk dünyasında doğanın insanlığa sunduğu ortak nimetleri iyimserlik ve kardeĢlikle paylaĢmanın ön plana çıkarıldığı bir bayram olarak kutlandı. Bu güzel bahar bayramını kutlamak için Hollanda Azerbaycan Kültür Derneği, Nogay Türkleri Vakfı, Batı Trakya Terkleri Derneği, Uygur Türkleri Derneği, Kerkük Türkmen TanıĢ Derneği, Bulgaristan Türkleri Derneği, Makedonya Türkleri Derneği, Kazan Türkleri Derneği, Kırım-Tatar Türkleri Derneği birlikte hareket ederek, `1.Türk Dünyası Nevruz ġenliği` organize ettiler. Nevruz Ģenliğinde günün anlam ve önemi dair Ģiirler okunarak, halk dansları oynandı, müziklerin eĢliğinde halaylar çekildi. Nevruz ġölenine 1 dakikalık saygı duruĢunun ardından Ġstiklal MarĢının okunmasıyla baĢlandı. Salondaki bütün katılımcılarca hep birden söylenen Ġstiklal MarĢından sonra günün anlam ve önemine değinen Hollanda Azerbaycan Türk Kültür Derneği BaĢkanı Ġlhan AĢkın, Nevruzun yüz yıllardır Türk boyları arasında kardeĢçe ve birlik içersinde kutlandığını ve bugün Lahey`de kutlamakta olduğumuz bu Nevruz kutlamamızda buna bir örnektir, dedi. O G A Y B Ü L T EN Henüz yeni kurulmuĢ olan DOĞANKAYA KÖYÜ YARDIMLAġMA VE DAYANIġMA DERNEĞĠ’ nin çabaları ve katkılarıyla Doğankaya Köyü’ nde ağaçlandırma çalıĢması yapıldı. . Henüz yeni kurulmuĢ olan DOĞANKAYA KÖYÜ YARDIMLAġMA VE DAYANIġMA DERNEĞĠ‟ nin çabaları ve katkılarıyla bozkır görünümünde olan Doğankaya Köyü‟nde ağaçlandırma çalıĢması yapıldı. Diğer Nogay köyleri için de örnek bir çalıĢma yapam Doğankaya köylüleri, köylerinin yeĢillendirilmesiiçin seferber oldu. KurmuĢ oldukları dernekle birlikte gelecek yıllarda da aynı Ģekilde ağaçlandırma çalıĢmaları yapacaklarını belirten köylüler bu ve benzeri konularda derneklerine sahip çıkacaklarını belirttiler. . Nogaytürk – 7 0 N O G A Y B Ü L T EN Hollanda Nogay Türkleri Vakfı BaĢkanı Orhan Demirci , Vakfın kuruluĢundan bu güne yapmıĢ oldukları çeĢitli faaliyetler hakkında dergimiz Nogaytürk‟ e bilgilendirmede bulundu. Hollanda Nogay Vakfı ‘ nın 2006 yılında Adnan Berkcan tarafından kurulduğunu hatırlatan Demirci , Vakıf baĢkanlığını 2008 yılından beri devam ettirdiğini belirtti. Demirci, Vakfın amacını ‘’ Hollanda’da yaĢamakta olan yedi köyümüz; AğılbaĢı, Akin, Boğazören, Doğankaya, Kırkkuyu ,Seyitahmetli, ġeker halkından yaklaĢık 340 hane bulunmaktadır. Nogaylarımız arasında var olan birlik beraberliği devam ettirmek üzere yaptığımız faaliyetler ve etkinliklerle yeni yetiĢen neslimize örf, adet ve kültürümüzü anlatmak. Tabi ki bu vesileyle buradaki Türklere ve Hollandalılara Nogaylığı ve Nogay milletini tanıtmaktır.’’ diyerek özetledi. Demirci ayrıca, ‘’Derneğimiz 4 yıllık çalıĢmasının meyvelerini almaya baĢlamıĢtır. Hollanda Büyük Elçiliği, BaĢkonsolosluk , yerel basın ve Sivil Toplum Dernek ve kuruluĢları arasında saygınlık kazanmıĢtır. Bu saygınlık kendi aramızda da pekiĢmiĢtir. Yaptığımız etkinliklere çok sayıda katılımlar olması ve 160 üyemizden yarısının bayan ablalarımız ve kardeĢlerimiz olması yönetim kurulumuzu ayrıca memnun etmektedir.’’ dedi. Vakıf tarafından yapılmıĢ olan faaliyetler hakkında verilen bilgide ise Ģunlar sıralandı ; 2006 Rotterdam’da piknik 2006 Delft’de iftar yemeği 2006 Rotterdam’da her Cuma akĢamı voleybol (hala devam etmektedir) 2007 Rotterdam’da Birinci Hollanda Nogay Kurultayı 2007 Amsterdam’da piknik 2007 Türkiye’de Nogay köylerimize kurban kampanyası 2008 Rotterdam’da bayramlaĢma 2009 Rotterdam’da Ġkinci Hollanda Nogay Kurultayı 2009 Türkiye’de Nogay köylerimize kurban kampanyası 2009 Amsterdam’da bayramlaĢma Ekim 2009 Tarihinde Hollanda’ ya resmi bir ziyarette bulunan DıĢiĢleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile Lahey Büyükelçiliği’nde yapılan bir görüĢmede yer aldıklarını belirten Demirci, ‘’ Hollanda Nogay Vakfı olarak Sivil Toplum Örgütlerinin içinde en üst düzeyde yer aldık. Kendimizi gerek Hollanda gerekse Türk DıĢiĢleri ve Elçilikleri nezdinde saygın bir konuma getirmeyi baĢardık. Bundan sonra da aynı konumda daha baĢarılı çalıĢmalar yapacağımız inancını taĢımaktayız .’’ Dedi. Hollanda Nogay Türkleri Vakıfı’ nın yönetim kurulu Akif Kara (Onursal baĢkan), Orhan Demirci (BaĢkan), Adnan Berkcan (BaĢkan yardımcısı), Necati Karaman (Baikan yardımcısı) ,Mehmet Pekcan , Mehmet Can , Ahmet Gürcan, Ali Rıza Tosun, Saim Öztüre, Habib Koc ve Abdullah Soycan’ dan oluĢtuğunu hatırlatan Demirci son olarak, ‘’ Bizlere bu imkanı veren Nogaytürk Dergisi’ne Hollanda Nogay Türkleri yönetim kurulu ve Ģahsım adına teĢekkür ederim.’’ Dedi. Nogaytürk – 7 1 N O G A Y B Ü L T EN Boğazören Köyü’nde Hıdrellez Şenliği düzenlendi. Aynı gün Şenliği düzenleyen Boğazören Köyü Derneği’ nin 1. Olağan genel kurulu da toplandı. Kulu Boğazören Köyü‟nde uzun yıllardan sonra ilk kez Sabantoy‟un haricinde köylülerin yoğun ilgi ve iĢtiraki ile bir hıdrellez Ģenliği düzenlendi. 8 ve 9 Mayıs günlerinde yapılan Hıdrellez Ģenliği‟nde köylerinden ayrı olan ve baĢka Ģehirlerde yaĢayan hemĢehrilerin katılımı yoğundu. 8 Mayıs akĢamında baĢlayan Ģenliklerde davul ve zurna eĢliğinde halaylar çekildi yemekler yendi. ġenliğin ikinci günü olan 9 mayısta ise Kulu Kaymakamı Sayın Erkaya YIRIK, Kulu Belediye baĢkanvekili, Ġl Genel meclisi üyeleri, Ġlçe Milli Eğitim Müdürü ve Boğazören Köyü köylüleri ile çevre köylerden davet edilen misafirlerin katılımı ile yapıldı. Gün içerisinde yine davul ve zurna eĢliğinde halaylar çekildi ve sohbetler yapıldı. Ayrca Derneğin 1.olağan genel kurulunda alınan kararlarla yeni yönetim kurulu seçildi. Mehmet TAġKIRAN Musa GÖNCÜ HaĢim YÜCEKÖK Abbas KAYABAġI Bayram TAY Hamit GÜNER Murat ERGĠN Abdullah KOKTAY Hüseyin KALAYCI Nogaytürk – 7 2 BaĢkan BaĢkan Yrd. BaĢkan Yrd. Genel Sekreter Sayman Üye Üye Üye Üye T A Z Ġ Y E NOGAYTÜRK Hüseyin YILDIRIM . Akin Avılından Hüseyin YILDIRIM Hakk 'ın Rahmetine kavuĢmuĢtur. Merhuma Allah'tan rahmet Kederli ailesine ve yakınlarına baĢsağlığı ve taziyelerimizi bildiririz. Allah rahmet eylesin. Hacı Hasan ATAY Kirkkuyu Avılından Hacı Hasan Atay Hakk 'ın Rahmetine kavuĢmuĢtur. Merhuma Allah'tan rahmet Kederli ailesine ve yakınlarına baĢsağlığı ve taziyelerimizi bildiririz. Allah rahmet eylesin. Atike ERGĠN Alaattin BAġARAN Ankara Nogay Türkleri Eğitim Kültür ve ĠĢbirliği Derneği Yönetim kurulundan Ahmet Ergin Ağabeyimizin Annesi Atike Ayye Hakk'ın rahmetine kavuĢtu. .Merhumeye Allah'tan rahmet Kederli ailesine ve yakınlarına baĢsağlığı ve taziyelerimizi bildiririz.Allah rahmet eylesin. Doğankaya Avılından Alaattin BAġARAN Hakk 'ın Rahmetine kavuĢmuĢtur. Merhuma Allah'tan rahmet Kederli ailesine ve yakınlarına baĢsağlığı ve taziyelerimizi bildiririz. Allah rahmet eylesin. Mutlu AKIN ġaban BOZKIR Doğankaya Avılından Mutlu AKIN Hakk 'ın Rahmetine kavuĢmuĢtur. Merhuma Allah'tan rahmet Kederli ailesine ve yakınlarına baĢsağlığı ve taziyelerimizi bildiririz. Allah rahmet eylesin. Kırkkuyu Avılından ġaban BOZKIR Hakk 'ın Rahmetine kavuĢmuĢtur. Merhuma Allah'tan rahmet Kederli ailesine ve yakınlarına baĢsağlığı ve taziyelerimizi bildiririz. Allah rahmet eylesin. Mustafa AKTÜRK GülĢen ÖZAT Konya Nogay Derneği üyesi Mustafa AKTÜRK Hakk 'ın Rahmetine kavuĢmuĢtur. Merhuma Allah'tan rahmet Kederli ailesine ve yakınlarına baĢsağlığı ve taziyelerimizi bildiririz. Allah rahmet eylesin. ġeker Avılından GülĢen ÖZAT Hakk 'ın Rahmetine kavuĢmuĢtur. Merhumeye Allah'tan rahmet Kederli ailesine ve yakınlarına baĢsağlığı ve taziyelerimizi bildiririz. Allah rahmet eylesin. AyĢe TEKYILDIZ Hayrullah AKSOY Boğazören Avılından AyĢe TEKYILDIZ Hakk 'ın Rahmetine kavuĢmuĢtur. Merhumeye Allah'tan rahmet Kederli ailesine ve yakınlarına baĢsağlığı ve taziyelerimizi bildiririz. Allah rahmet eylesin. AğılbaĢı Avılından Hayrullah AKSOY Hakk 'ın Rahmetine kavuĢmuĢtur. Merhuma Allah'tan rahmet Kederli ailesine ve yakınlarına baĢsağlığı ve taziyelerimizi bildiririz. Allah rahmet eylesin. Nogaytürk – 7 3 T A Z Ġ Y E NOGAYTÜRK Mustafa ÇETĠN Reyhan ÇELĠK . Ahiboz Avılından Mustafa ÇETĠN Hakk 'ın Rahmetine kavuĢmuĢtur. Merhuma Allah'tan rahmet Kederli ailesine ve yakınlarına baĢsağlığı ve taziyelerimizi bildiririz. Allah rahmet eylesin. ġeker Avılından Reyhan ÇELĠK Hakk 'ın Rahmetine kavuĢmuĢtur. Merhumeye Allah'tan rahmet Kederli ailesine ve yakınlarına baĢsağlığı ve taziyelerimizi bildiririz. Allah rahmet eylesin. Ġsmedullah ALTAġ Sultan ÖZAT ġeker Avılından Sultan ÖZAT Hakk 'ın Rahmetine kavuĢmuĢtur. Merhumeye Allah'tan rahmet Kederli ailesine ve yakınlarına baĢsağlığı ve taziyelerimizi bildiririz. Allah rahmet eylesin. Aktepe ( Rıfkiye) Avılından Ġsmedullah ALTAġ Hakk 'ın Rahmetine kavuĢmuĢtur. Merhuma Allah'tan rahmet Kederli ailesine ve yakınlarına baĢsağlığı ve taziyelerimizi bildiririz. Allah rahmet eylesin. Nuriye YELTEKĠN Hidayet ÇAKIR Doğankaya Avılından Nuriye YELTEKĠN Hakk 'ın Rahmetine kavuĢmuĢtur. Merhumeye Allah'tan rahmet Kederli ailesine ve yakınlarına baĢsağlığı ve taziyelerimizi bildiririz. Allah rahmet eylesin. Aktepe ( Rıfkiye) Avılından Hidayet ÇAKIR Hakk 'ın Rahmetine kavuĢmuĢtur. Merhuma Allah'tan rahmet Kederli ailesine ve yakınlarına baĢsağlığı ve taziyelerimizi bildiririz. Allah rahmet eylesin. Havva ÇATALKAYA Sevim KAYA Boğazören Avılından Havva ÇATALKAYA Hakk 'ın Rahmetine kavuĢmuĢtur. Merhumeye Allah'tan rahmet Kederli ailesine ve yakınlarına baĢsağlığı ve taziyelerimizi bildiririz. Allah rahmet eylesin Kırkuyu Avılından Sevim KAYA Hakk 'ın Rahmetine kavuĢmuĢtur. Merhumeye Allah'tan rahmet Kederli ailesine ve yakınlarına baĢsağlığı ve taziyelerimizi bildiririz. Allah rahmet eylesin. Turgut SARI AğılbaĢı Avılından Turgut SARI Hakk 'ın Rahmetine kavuĢmuĢtur. Merhuma Allah'tan rahmet Kederli ailesine ve yakınlarına baĢsağlığı ve taziyelerimizi bildiririz. Allah rahmet eylesin. Nogaytürk – 7 4 Nogaytürk – 7 5 TEL : 0 332 641 41 93 CEP : 0 539 641 41 93 0 541 641 41 93 www.aluminyumkorkuluk.tr.gg KONYA – KULU
Benzer belgeler
kırım`dan anadolu`ya yapılan tatar göçleri
Temsilcilerin iletişim bilgileri için – [email protected]
ADANA -Dr.Fatih KARAYANDI İSTANBUL -Cemil AKDAĞ – Emre ORAK
ANKARA İlyas ORAK Ankara- Eryaman : Erdem GÜNAY Ankara- Batıkent : E...
Nogay Türkleri Eğitim ve Dayanışma Derneği Başkanı
Temsilcilerin iletişim bilgileri için – [email protected]
ADANA -Dr.Fatih KARAYANDI İSTANBUL -Cemil AKDAĞ – Emre ORAK
ANKARA İlyas ORAK Ankara- Eryaman : Erdem GÜNAY Ankara- Batıkent : E...
e rteng i - NOGAY TÜRKLERİ BÜLTENİ
Temsilcilerin iletişim bilgileri için – [email protected]
ADANA:
İSTANBUL: