Pakpen, kalitesini uluslararası standarda taşıdı
Transkript
Pakpen, kalitesini uluslararası standarda taşıdı
Ekim/Kasım/Aralık 2012 - Sayı 22 ı n s a r a r edile lusla redite el u i an ak a profesyon n d i n ı f s a tar u te dah i l a kavuşt ÜRKAK boratuvarı, a k T y ı , p ya n la Pakpe rda taşıdı Pvaekdpaehna sistematik bir a stand İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali 2012’nin geride bıraktığımız dönemini ve son çeyreğini değerlendirdi İletişim Danışmanı Salim Kadıbeşegil Kurumsal itibar ve itibar yönetimini anlattı İçindekiler Pakpen, kalitesini uluslararası standarda taşıdı PAKPEN HABER dergisi Pakpen Şirketler Grubu kurum yayınıdır. Üç ayda bir yayımlanır. Para ile satılamaz. Yaygın, Kurumsal, Türkçe 14 PAKPEN Şirketler Grubu Adına Sahibi Mehmet Tuza Genel Yayın Yönetmeni Hale Kuyucu Fırat 06 12 19 22 24 31 Yayın Kurulu Funda Ergülen, Serpil Çakar, Tarık Girgin Editör Kadriye Yüzereroğlu Yönetim Yeri PAKPEN Reklam & Halkla İlişkiler Departmanı Adres-İletişim Sahrayı Cedit Mahallesi, Halk Sokak, No: 40-44 81080 Kadıköy - İSTANBUL Tel: +90 216 467 36 22 Fax: +90 216 467 40 52 e-posta: [email protected] YAPIM Communication Partner İletişim Danışmanlığı Ltd. Şti. GÖRSEL TASARIM VMD & More Reklam Tasarım Prodüksiyon ve Bilişim San. ve Tic. Ltd. Şti. Kreatif Direktör Elif Kılınç Katkıda Bulunanlar Recep Ali Demir Baskı Elma Bilgisayar Basım ve Ambalaj Halkalı Caddesi No: 164 B-4 Blok Sefaköy - Küçükçekmece Reklam Rezervasyon [email protected] PAKPEN HABER 2012 Bu dergide yayımlanan ilan, röportaj ve köşe yazılarındaki fikir ve görüşlerin sorumluluğu yazarlarına veya görüşü bildirene aittir. Yazı, röportaj ve fotoğraflar kaynak gösterilse dahi izin alınmadan kullanılamaz. Kurumsal.................................................................. 06 Sektörel................................................................... 12 Dosya....................................................................... 14 Portreler................................................................... 19 Departmanlarımız................................................... 22 Ürünlerimiz.............................................................. 24 Bayilerimiz............................................................... 26 Tedarikçilerimiz....................................................... 31 Finans....................................................................... 32 Proje......................................................................... 34 Emlak........................................................................ 40 Pazarlama.................................................................41 İnsan Kaynakları...................................................... 42 Hukuk....................................................................... 44 Kültür-Sanat.............................................................45 Basında Biz.............................................................. 46 merhaba Hale Kuyucu Fırat Değerli okuyucularımız, Sıcak yaz günlerinin ardından sonbahar aylarının esintisini ve iş dünyasında yılın son çeyreğinin heyecanını yaşamaya başladık. Dergimiz Pakpen Haber’in yeni sayısının heyecanı ise hiç dinmedi. Dergimizin hazırlık çalışmaları sürerken, şirketimizin Türk Akreditasyon Kurumu’ndan (TÜRKAK) aldığı akredite belgesi, firmamız çatısı altında yapılan tüm testlerin dünya standartlarına sahip olduğunu kanıtlaması açısından hepimizi mutlu etti. Biz de bu önemli gelişmeyi “Dosya” sayfalarımızda ayrıntılarıyla işlemek, şirketimizin kurulduğu günden bugüne temel prensibi olan “kalite” konusuna vurgu yapmak istedik. Bu sayımızda bizi heyecanlandıran çok önemli bir olay da Konya Organize Sanayi Bölgesi’nde, 2012-2013 eğitim-öğretim yılında kapılarını öğrencilere açan Mehmet Tuza Pakpen Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi’ne ilişkin düzenlediğimiz basın toplantısı oldu. “Kurumsal” sayfalarımızda yer verdiğimiz, hem öğrenciler hem de sanayiciler için büyük önem taşıyan okulumuzun açılışına yönelik toplantı, basında da büyük yankı buldu. Yılın ilk sayısından itibaren ilgiyle okunan “Portreler” sayfamızın konuğu bu kez, Pakpen Şirketler Grubu’nun ilk şirketi olan Paksu A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sertaç Tuza oldu. Genç yaşta şirketin sorumluluğunu üzerine alan Sertaç Tuza ile kendisini yakından tanımak amacıyla gerçekleştirdiğimiz söyleşide, şirketin hedeflerini ve sektörün geleceğini de konuştuk. Önceki sayılarımıza göre daha geniş yer verdiğimiz “Bayilerimiz” bölümünün yanı sıra tedarikçilerimiz, ürünlerimiz ve referanslarımızla dopdolu olan yeni sayımızı yine ilgiyle okuyacağınızı umuyor, yeni yılın ilk günlerinde yayımlanacak bir sonraki sayımızda görüşmek üzere diyoruz. Saygılarımla, HABER 05 kurumsal kurumsal 0 0 e1 yle d i yüz rantis a iş g eğitim Basın toplantısının ardından katılımcılar hep birlikte okulu ziyaret ederek incelemelerde bulundular. Mehmet Tuza Pakpen Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi’nde eğitim başladı Konya Organize Sanayi Bölgesi’nde, 2012-2013 eğitim-öğretim yılında kapılarını öğrencilere açan Mehmet Tuza Pakpen Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi, yüzde 100 iş garantisiyle öğrenciler, kalifiye eleman açığını kapatacak olmasıyla da sanayiciler için büyük önem taşıyor Türkiye sanayiinin önemli şehirlerinden Konya’da, mesleki eğitimde örnek olacak dev bir adım atıldı. Pakpen Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Tuza tarafından yaptırılarak Milli Eğitim Bakanlığı’na bağışlanan 800 öğrenci kapasiteli Mehmet Tuza Pakpen Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi, 2012-2013 eğitimöğretim yılında öğrenci almaya hazır hale geldi. Konya Organize Sanayi Bölgesi’nde inşa edilen okul, bir yandan eğitim alacak öğrencilerin mezun olduktan sonra staj yaptıkları fabrikalarda çalışabilmelerine olanak tanıması, bir yandan da Konya sanayiinin kalifiye eleman sorununu çözecek olması bakımından önem taşıyor. Eğitim-öğretim dönemi öncesinde okul için güç birliği yapan sanayiciler, Konya Organize Sanayi Bölgesi’nde bir basın toplantısı düzenleyerek okul için destek çağrısında bulundular. Basın toplantısına katılan Konya Sanayi Odası ve Konya Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil, Konya Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Öztürk, Pakpen Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Tuza ve Mehmet Tuza Pakpen Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi Müdürü Ali Hakan Yorgancılar, yaptıkları konuşmalarla okulun Konya’ya ve sanayiye katkısına vurgu yaptılar. Bu yıl 180 öğrenci kabul edilecek Toplantıda, yaklaşık 30 bin metrekarelik alanda kurulu olan okulun 800 öğrenci kapasiteli olduğunu belirten Mehmet Tuza 06 HABER Pakpen Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi Müdürü Ali Hakan Yorgancılar, 24 derslik olarak inşa edilen okulda ilk yıl, 9’uncu sınıfa altı şubede 180 öğrenci kabul edileceğini belirtti. Okulda bu yıl Plastik Teknolojisi bölümünün açıldığını anlatan Yorgancılar, Konya Organize Sanayi Bölgesi’ndeki firmaların faaliyet alanlarını göz önünde bulundurarak Makine Teknolojisi, Metal Teknolojisi, Metalürji Teknolojisi, Mobilya ve İç Mekân Tasarımı alanlarının açılması için de müracaatta bulunduklarını vurguladı. “Konyamız için, ülkemiz için birlikte hareket edelim” Pakpen Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Tuza da toplantıda yaptığı konuşmada, Türkiye’de sanayinin en önemli problemlerinden birinin nitelikli yani kalifiye işgücü olduğuna dikkat çekti ve şunları söyledi: “ Yapı sektöründe 42 yılı aşkın bir süredir faaliyet gösteriyoruz. Bu süre zarfında en önemli eksikliğimiz hep kalifiye işgücü oldu. Bu gerçekten hareketle, Konya’da kurulup dünyaya açılan bir firma olarak Konyamıza karşı üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmek için bu okulu yaptırdık. Çünkü kalifiye işgücü sorununu çözmenin yolu, mesleki eğitimden, meslek liselerinden geçiyor. Okulumuzda maddi durumu yetersiz olduğu için okuyamayan çocuklar okuyacak ve meslek sahibi olacak. Konya Organize Sanayi’nin içindeki bu okulda okuyacak öğrencilerimiz, stajlarını bölgemizdeki fabrikalarda yapacak. Mezun olduktan sonra da yine aynı fabrikalarda çalışacaklar. Yani bu okul, yüzde 100 iş garantili.” Konuşmasında okul sayesinde Konyalı sanayicilerin aradıkları kalifiye işgücüne sahip olacaklarının altını çizen Tuza, böylece Konya’nın Türkiye ekonomisinde hak ettiği yeri alacağını kaydetti. Basın toplantısı aracılığıyla, okulda okuyacak öğrencilere burs vermeleri için sanayicilere çağrıda bulunmak istediklerini de belirten Tuza, “Konyamız için, ülkemiz için, çocuklarımız için birlikte hareket edelim” diye konuştu. Türkiye ekonomisinin gelişmesi ve güçlenmesi için üreten bir nüfusa ihtiyaç olduğunu vurgulayan Konya Ticaret Odası Başkanı Selçuk Öztürk ise şunları söyledi: “Dünyanın 16’ncı büyük ekonomisi olan ülkemiz, tarihinde ilk defa uzun projeksiyonlu bir hedef belirleyerek tüm kurumlarıyla bu hedef doğrultusunda çalışmaktadır. Kısa vadede Türkiye’de önemli ticaret şehirleri ortaya çıkacaktır. Konya bu şehirlerin başında gelmektedir. Ekonomiye, sanayiye, teknolojiye göre nitelikli eleman yetiştirecek eğitim planlamamızı gerçekleştirmeliyiz. Türkiye’de şu an işsizlik oranı yüzde 9, Konya’da ise yüzde 7 oranında. Bu oran dünya ortalamasının üzerinde. Özellikle genç işsizlik oranımız çok yüksek. Bu okul aracılığıyla genç nüfusumuzu iyi değerlendirerek iş hayatına dahil etmeliyiz. 2012-2013 eğitim-öğretim döneminde eğitime başlayan Mehmet Tuza Pakpen Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi’nin, Konya’nın üretime dayalı büyümesini sürdürebilmesi için çalışan, üreten nüfustan yeterince faydalanması amacına hizmet edeceğine inanıyoruz.” Sürdürülebilir bir büyüme için üreten bir nüfus Bir ülkenin gelişmesinde en önemli faktörün sürdürülebilir üretim olduğunu belirten Konya Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil de toplantıda, okulun Konya sanayii için önemine dikkat çekti. Konya Organize Sanayi Bölgesi’nin, sektöründe lider firmaları, gelişmiş altyapısı, Türkiye’nin ilk Bilim Merkezi ve bütün imkânlarıyla Türkiye’nin en modern organize sanayi bölgelerinden biri olduğunu belirten Büyükhelvacıgil, Konya’nın üretim gücüyle Türkiye’nin gücüne güç kattığını söyledi. 2012-2013 eğitim-öğretim yılında öğrencilere kapılarını açan Mehmet Tuza Pakpen Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi’nin, Konya sanayiinin en önemli sorunu olan nitelikli eleman konusunda önemli katkılarda bulunacağını dile getiren Büyükhelvacıgil, “Konya adına güç birliğimiz devam edecek. Bölgemizdeki endüstri meslek lisesine kayıt yaptıran bütün öğrencilerimize farklı imkânlar sunarak her türlü desteği vereceğiz. Çünkü kalkınmış bir Türkiye’nin yolu, güçlü firmalardan ve nitelikli işgücünden geçmektedir” dedi. HABER 07 kurumsal kurumsal İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali Pakpen Şirketler Grubu’nu ziyaret etti İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali ve beraberindeki heyet, 1 Ağustos tarihinde Pakpen Şirketler Grubu’nu ziyaret ederek Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Tuza ile bir araya geldi. Pakpen Şirketler Grubu’nun tanıtıldığı film gösteriminin ardından kısa bir fabrika turu gerçekleştiren heyete, Pakpen’in vizyonu, sektöre bakışı, sektördeki yeri ve beş yıllık planları hakkında bilgi verildi. Ziyarette ayrıca İş Bankası ile ilişkilerin geçmişi, bugünü ve ileriye dönük ihtiyaç, beklenti ve talepler de paylaşıldı. Pakplast’ın Tesisatçı Seminerleri hız kesmiyor Pakpen, 500’ler listesinde basamakları tırmanmaya devam ediyor Pakpen Şirketler Grubu, İstanbul Sanayi Odası’nın açıkladığı Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu sıralamasında 2011 verilerine göre 226’ıncı, Capital dergisi tarafından açıklanan Capital 500 sıralamasında 364’üncü, Fortune dergisinin “Türkiye’nin En Büyük Şirketleri” listesinde ise 283’üncü sırada yer aldı 2015 yılına kadar yılda ortalama yüzde 40 büyüyerek Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşları sıralamasında üst sıralara yükselmeyi hedefleyen Pakpen Şirketler Grubu, 500’ler listesinde basamakları tırmanmaya devam ediyor. Her yıl açıklanan İstanbul Sanayi Odası (İSO) 500 listesinde bu yıl, geçen yıla oranla 12 basamak birden yükselerek 226’ıncı sıraya yerleşen Pakpen, 2010 yılına göre 2011’de satışlarını yüzde 37 oranında artırdı. Capital 500 genel listesinde ise bir önceki yıl 377’inci sırada yer alan Pakpen, 2011’de 13 basamak yükselerek 364’üncü sıraya yerleşti. Pakpen, buna 08 HABER göre Konya sıralamasında da 3’üncü sırada yer aldı. Pakpen’in başarısı, Fortune dergisinin “Türkiye’nin En Büyük Şirketleri” listesinde de 283’üncü sırada gösterildi. “Tırmanışımız devam edecek” Konya’dan dünyaya açılan Pakpen’in Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu, Capital 500 ve Fortune dergisinin 500 listelerindeki yükselişinden büyük memnuniyet duyduklarını söyleyen Pakpen Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Tuza, 2015 yılına kadar yılda ortalama yüzde 40 büyüyerek, Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşları listesindeki tırmanışlarına devam edeceklerini belirtti. Pakpen Şirketler Grubu’nun Konya Organize Sanayi Bölgesi’nin en büyük sanayi kuruluşu olduğunu vurgulayan Tuza, grup şirketlerinden Pakpen Dış Ticaret aracılığıyla başta Avrupa ve komşu ülkeler olmak üzere 50’ye yakın ülkeye ihracat gerçekleştirdiklerine dikkat çekti, 2012’nin ihracata ağırlık verdikleri bir yıl olduğuna değindi. Bu kapsamda yurtdışında çok sayıda fuara katıldıklarını da söyleyen Tuza, Ortadoğu, Afrika, Avrupa, Rusya, Türk Cumhuriyetleri gibi pazarlarda daha da büyümeyi hedeflediklerini sözlerine ekledi. Pakplast’ın, tesisatçıları ürünleri hakkında bilgilendirmek amacıyla Türkiye çapında düzenlediği seminerler dizisi, Malatya ve Diyarbakır ile devam etti. Tesisatçıların yoğun ilgi gösterdiği seminerler, önümüzdeki günlerde de sürdürülecek Pakpen Şirketler Grubu çatısı altında alt ve üstyapı boru üretimi yapan Pakplast, Tesisatçı Seminerleri’nin 16’ncısını 20 Temmuz tarihinde Malatya’da, 17’ncisini ise 11 Eylül tarihinde Diyarbakır’da düzenledi. Pakplast ürünleri hakkında tesisatçıları bilgilendirmeyi amaçlayan seminerlerin Malatya ve Diyarbakır ayakları da daha öncekilerde olduğu gibi hedef kitleden yoğun ilgi gördü. Malatya Anemon Hotel’de düzenlenen seminere yaklaşık 150 tesisatçı katılırken, Diyarbakır Grand Park Hotel’de düzenlenen seminere 250 tesisatçı ilgi gösterdi. Pakplast Üstyapı Boru Grubu Satış Müdürü Aykut Tekinalp’in açılış konuşmasıyla başlayan seminerlerde, Pakplast’ın üretim teknikleri, rekabetteki farkı ve uygulamada dikkat edilmesi gereken noktalarla ilgili bilgi verilirken, yaşam koçu ve eğitmen İsmail Karasu tarafından “Kazanan İnsan Olma” konulu bir sunum gerçekleştirildi. Tüm katılımcılara, katılımcı sertifikasının verildiği seminerlerin sonunda düzenlenen akşam yemeğinde misafirler eğlenceli saatler geçirdi. Pakplast müteahhit ve mühendislerle bir arada Pakpen Şirketler Grubu çatısı altında altyapı ve üstyapı boru üretimi yapan Pakplast, Giresun, Muş ve Mersin’de müteahhit ve mühendislerle seminerlerde bir araya geldi. Pakplast Üstyapı Boru Grubu Satış Müdürü Aykut Tekinalp’in açılış konuşmasıyla başlayan seminerlerde, Pakplast’ın üretim teknikleri, rekabetteki farkı ve uygulamada dikkat edilmesi gereken noktalarla ilgili bilgi verildi. Seminerin sonunda katılımcılar akşam yemeğinde buluştu. Konya’da bayilerle iftar yemeği Pakpen Şirketler Grubu’nun, Pakpen, PakDoor, PakBoard ve PakSiding bayileri, 8 Ağustos’ta Konya’da düzenlenen iftar yemeğinde buluştu. Konya merkez ve ilçelerindeki bayilerin yoğun katılımıyla Konya Mutfağı’nda gerçekleşen iftar yemeğinde katılımcılar, birbirleriyle sohbet etme imkânı buldu. 350 kişinin katıldığı yemekte güzel bir sürpriz de yaşandı ve Mehmet Tuza Pakpen Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi’nin, 2012-2013 eğitimöğretim yılında öğrenci almaya hazır hale geldiği müjdelendi. Kalifiye eleman konusunda büyük sıkıntı yaşadıklarını ifade eden bayiler, bu sürpriz karşısında duydukları memnuniyeti dile getirdiler ve benzer girişimlerin çoğalmasını dileyerek yemekten ayrıldılar. HABER 09 kurumsal İzmir Bölge bayilerimiz fabrikamızı ziyaret etti Manisa’da faaliyet gösteren bayimiz Emek Pen ile Uşak’ta faaliyet gösteren bayimiz Diker Pen’den bir grup, Temmuz ayında Konya’daki fabrikamızı ziyaret ederek incelemelerde bulundu. Fabrikamızın üretim bölümlerini gezip yetkililerden bilgi alan ekipler, üretim aşamalarını yerinde görmekten büyük mutluluk duyduklarını, yapılan çalışmalardan ve süreçlerden ise çok etkilendiklerini belirttiler. Pakpen ürünlerine Fransa’daki Bureau Veritas Laboratuvarlarından VOC Emisyon Sertifikası verildi Laboratuvarlarında yaptırılan emisyon testlerinin sonuçlarının, insan sağlığına en uygun değerlerde çıktığını belirtti. Pakpen Şirketler Grubu’nun yurtdışına ihraç ettiği, Pakpen üretimi olan PVC profil, PVC levha ve yalıtım malzemelerinden imal edilen kapılar, Fransa’da bulunan Bureau Veritas Laboratuvarlarında emisyon testlerine tabi tutularak insan sağlığına en uygun olan A+ sertifikası ile belgelendirildi. Alınan sertifika ve önemi hakkında bilgi veren Pen Grubu Üretim Müdürü Hüseyin Mandacı, Avrupa ülkelerinde yaygın olarak kullanılan ve ürünlerin çevreye yaydığı uçucu organik bileşiklerin (VOC) emisyon değerlerinin belirtilmesi ve belgelendirilmesi zorunluluğu kapsamında, Fransa’da Pakpen Şirketler Grubu kapı ürünleri için Bureau Veritas Avrupa’da VOC değerlerinin beyanı zorunlu Birçok Avrupa ülkesinde ev-ofis ürünleriyle inşaat ve yapı malzemelerinde VOC testi yaptırılmasının bir zorunluluk olduğunu, insanların, zamanlarının büyük kısmını geçirdikleri mekânlarda uçucu organik bileşenler (VOC) kaynaklı sağlığı tehdit eden emisyonlara maruz kalmamaları konusunda önlemler alındığını anlatan Mandacı, yaşamsal mekânlarda kullanılan malzemelerin VOC değerlerinin beyan edilmesi zorunluluğunun bulunduğunu vurguladı. Pakpen kapı ürünleri ve bileşenleri olan PVC profillerin, PVC rijid levhaların ve kullanılan yalıtım malzemelerinin, (EPSXPS) emisyon testinde A+ değerinde çıkmasının ve bu testin en seçkin laboratuvarlardan biri tarafından (Bureau Veritas) onaylanıp belgelenmesinin, Pakpen’in insan sağlığına verdiği değerin bir göstergesi olduğuna dikkat çeken Mandacı, bu belgenin alınmasında emeği geçen tüm Pakpen çalışanlarına teşekkür etti. Ürünlerin VOC emisyon değerleri, dört kategoride sınıflandırılıyor: A+: Çok düşük emisyon değeri A: Düşük emisyon değeri B: Orta seviye emisyon değeri C: Yüksek emisyon değeri. 400 Pakpen çalışanı MEB onaylı Mesleki Eğitim Belgesi aldı Pakpen Şirketler Grubu fabrikalarında, Lojistik ve Bakım bölümleri haricinde çalışan tüm mavi yaka personele, “Ağır ve Tehlikeli İşlerde Plastik İşleme ve Uygulama Meslek Eğitimi” verildi. Müfredatı Milli Eğitim Bakanlığı, Selçuk Üniversitesi ve Pakpen tarafından oluşturulan eğitime, 100’er kişilik dört ayrı grup katıldı. Dört kurda, iki hafta boyunca 42 saat eğitim alan toplam 400 kişi, yapılan sınav sonucunda başarılı oldu ve MEB onaylı Mesleki Eğitim Belgesi almaya hak kazandı. 10 HABER sektörel sektörel İnşaat sektöründe istihdam arttı Yalıtım sektöründe Uygulayıcı Personel Belgelendirme Sistemi’nin gerekliliği Dr. Hüseyin Onbaşıoğlu İZODER Proje Yöneticisi Yarattığı istihdamla ülke ekonomisinde önemli bir rol oynayan inşaat sektörünün en önemli sorunu, nitelikli işgücü ihtiyacı. İşgücünün sektör ihtiyaçlarına uygun olarak yetiştirilmesinde ve kazandırılan yeterliliklerin uluslararası standartlar paralelinde belgelendirilmesinde ciddi sıkıntılar yaşanıyor. İnşaat sektörünün alt sektörlerinden biri olan yalıtım sektöründe (binalarda ısı, su, ses ve yangın yalıtımı), binalarda yapılan ısı yalıtım uygulamaları sayesinde enerji verimliliği ve karbon salımı tedbirleri aynı anda alınmış oluyor. Diğer yandan ülkemiz yüzölçümünün yüzde 95’inin deprem bölgesi olması nedeniyle, genel anlamda betonarmeden üretilen binaların korozyona karşı ciddi şekilde korunması gerekiyor. Betonarme yapılarda korozyona karşı alınabilecek en etkili önlem, su yalıtımı uygulamaları. Ses yalıtımı, çevresel gürültünün zararlı ve olumsuz etkilerinden arındırılmış, sağlıklı ve konforlu ortamlar oluşturulmasını sağlarken, yangın yalıtımı can ve mal güvenliği sağlayarak yangının zararlı etkilerinin yayılmasını önlüyor. AB ülkelerinde benimsenen, yeterliliğe dayalı (AYÇ ile uyumlu bir UYS’ye göre) sınav ve belgelendirme sisteminin İZODER bünyesinde kurulması çalışmaları, AB Türkiye Delegasyonu tarafından sağlanan ve Hazine Müsteşarlığı’na başlı MFİB (Merkezi Finans ve İhale Birimi) tarafından yönetilen fonlardan faydalanılarak bir proje kapsamında devam ediyor. Projenin teknik açıdan muhatabı ve birinci dereceden yöneticisi ise Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na bağlı olarak kurulan Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK). Mevzuat ve ilgili kanunlar MYK, 21 Eylül 2006 tarihli ve 5544 sayılı kanunla, ulusal ve uluslararası meslek standartlarını temel alarak teknik ve mesleki alanlarda ulusal yeterliliklerin esaslarını belirlemek; denetim, ölçme ve değerlendirme, belgelendirme ve sertifikalandırmaya ilişkin faaliyetleri yürütmek için gerekli ulusal yeterlilik sistemini kurmak ve işletmek üzere Mesleki Yeterlilik Kurumu’nun kurulması, çalışma usul ve esaslarının belirlenmesiyle ulusal yeterlilik çerçevesiyle ilgili hususların düzenlenmesini sağlamak amacıyla kurulmuştur. Yasal düzenlemenin tamamlanmasından sonra AB’den alınan fon desteğiyle MYK tarafından 26 sektörde mesleki standartlar ve yeterlilikler oluşturularak personel belgelendirme yapılacak VOC-TEST merkezlerinin (Vocational Test Centers) kurulmasını sağlamak için bir proje başlatılmıştır. Kısaca UYEP diye anılan ve “Türkiye’de Mesleki Yeterlilik Kurumu’nun ve Ulusal Yeterlilik Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi” olarak isimlendirilen proje kapsamında, 26 dernek, vakıf ve sendikadan oluşan sivil örgütlere hibe desteği sağlanmıştır. İZODER tarafından yürütülmekte olan “Yalıtım Sektöründe Yeterliliğe Dayalı Belgelendirme” başlıklı proje de bahsi geçen 26 hibe desteğinden biri olarak gerçekleştirilmektedir. Diğer taraftan, belgelendirilmiş personel çalıştırmayı teşvik 12 HABER Türkiye Konut Fiyat Endeksi Haziran ayında arttı etmek amacıyla “Torba Kanun” olarak bilinen ve 13/02/2011 tarihinde kabul edilen, 27857 (1.Mükerrer) sayılı Resmi Gazete’de 25/02/2011 tarihinde yayımlanan 6111 sayılı kanunun (Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun) 74. maddesi gereğince, kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir: GEÇİCİ MADDE 10- 31/12/2015 tarihine kadar işe alınan her bir sigortalı için geçerli olmak üzere, bu maddenin yürürlük tarihinden itibaren özel sektör işverenlerince işe alınan ve fiilen çalıştırılanların; işe alındıkları tarihten önceki altı aya ilişkin Sosyal Güvenlik Kurumu’na verilen prim ve hizmet belgelerinde kayıtlı sigortalılar dışında olmaları, aynı döneme ilişkin işe alındıkları işyerinden bildirilen prim ve hizmet belgelerindeki sigortalı sayısının ortalamasına ilave olmaları ve bu maddede belirtilen diğer koşulları da sağlamak kaydıyla, 5510 sayılı kanunun 81’inci maddesinde sayılan ve 82’nci maddesi uyarınca belirlenen prime esas kazançları üzerinden hesaplanan sigorta primlerinin işveren hisselerine ait tutarı, işe alındıkları tarihten itibaren İşsizlik Sigortası Fonu’ndan karşılanır. Yalıtım sektöründe yeni dönem Proje planına göre İZODER tarafından kurulmakta olan VOC-TEST Merkezi, Kasım 2012 başından itibaren sınav ve belgelendirme hizmeti vermeye başlayacaktır. Bu sayede yalıtım sektöründe yeni bir dönem başlamış olacaktır. Sektör işverenleri, bir yandan belgelendirilmiş personel çalıştırdıklarından dolayı yukarıda bahsedilen 6111 numaralı kanun gereği teşvikten yararlanabilecekler, diğer yandan ise işlerini ehil ellere teslim ettiklerinden dolayı yapılan işlerde hata oranı azalacak ve müşteri memnuniyetsizlikleri ortadan kalkacaktır. Yalıtım sektöründe çalışanlar ise sahip oldukları nitelikleri belgeleme ve bu sayede değerli ve aranan personel olma avantajını yakalamış olacaklar. Sonuç itibarıyla yalıtım işlerini doğru ve ehil kişilerin yapması nitelikli malzemeyle birleşince ideal sonuca ulaşılmış, ülke ekonomisi kazanmış, dolayısıyla herkes kazanmış olacaktır. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) açıkladığı 2012 yılı Haziran ayı Türkiye Konut Fiyat Endeksi’ne (TKFE) göre, TKFE 2012 yılı Haziran ayında bir önceki aya göre yüzde 1,14 oranında artarak 123,22 oldu. Bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 11,50 oranında artan TKFE, aynı dönemde reel olarak yüzde 2,42 oranında arttı. Metrekare başına konut değeri olarak hesaplanan birim fiyatlar, 2011 yılı Haziran ayında 994,4 TL/ metrekare iken, 2012 yılı Nisan ayında 1108,7 TL/metrekare oldu. Üç büyük ile bakıldığında, 2012 yılı Haziran ayında bir önceki aya göre yüzde 1,65 ile en yüksek artışın gerçekleştiği il İzmir olurken, İzmir’i sırasıyla yüzde 0,98 ile İstanbul, yüzde 0,39 ile Ankara izledi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), “İnşaat İşgücü Girdi Endeksleri, 2. Dönem 2012” verilerini açıkladı. Buna göre üç aylık inşaat sektörü istihdam endeksi, 2012 yılı 2. döneminde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 3,9 oranında arttı. Bina inşaatı sektörü istihdam endeksi yüzde 4,9 artarak 80,8’den 84,8’e yükselirken, bina dışı inşaat sektörü istihdam endeksi ise yüzde 2,6 artarak 116,0’dan 119,0’a çıktı. Verilere göre, üç aylık inşaat sektörü çalışılan saat endeksi, yılın ikinci döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 2,5 arttı. Bina inşaatı sektörü çalışılan saat endeksi yüzde 3,5 oranında artarak 78,1’den 80,9’a yükselirken, bina dışı inşaat sektörü çalışılan saat endeksi ise yüzde 1,2 oranında artarak 117,4’ten 118,8’e çıktı. Üç aylık inşaat sektörü brüt ücret-maaş endeksi de söz konusu dönemde yüzde 16,2 artış gösterdi. Bina inşaatı sektörü brüt ücret-maaş endeksi yüzde 17,9 artarak 159,5’ten 188,1’e, bina dışı inşaat sektörü brüt ücret-maaş endeksi ise yüzde 14,4 artarak 226,4’ten 258,9’a yükseldi. Isı Yalıtım Zirvesi 2012 “Isı Yalıtımı Zirvesi 2012”, Isı Su Ses ve Yangın Yalıtımcıları Derneği (İZODER) ile T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İstanbul Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü işbirliğiyle 27 Eylül tarihinde Cevahir Otel ve Kongre Merkezi’nde gerçekleşti. İZODER’in, ülkemizde yalıtım bilincini geliştirmeye, yalıtımın ülke ekonomisine ve bireylere sağladığı faydaları anlatmaya yönelik çalışmalarının bir parçası olan “Isı Yalıtımı Zirvesi 2012”de, ısı yalıtımının önemi bir kez daha kamu ve kamuoyuna anlatıldı. Sektörün en önemli konu başlıklarından olan doğru ve kaliteli yalıtım, yalıtım uygulamalarında kullanılan kalınlıklar, haksız rekabet, yalıtım sektöründe denetim gibi hayati konular da zirvede masaya yatırılanlar arasındaydı. ETKİNLİKLER Konut Konferansı 2012, “Değişim/ Dönüşüm”ü masaya yatırıyor Tarih: 18 Ekim 2012 Yer: Yapı-Endüstri Merkezi (YEM), Fulya, İstanbul Tel: (0212) 266 70 70 Dünyaca ünlü konuşmacıların katılımıyla gerçekleşecek Konut Konferansı 2012, “Değişim/ Dönüşüm” teması çerçevesinde, Türkiye’deki konut sektörünü “Kentsel Dönüşüm ve Mütekabiliyet” yasalarıyla birlikte tartışmaya açacak. 6. Ulusal Yapı Malzemesi Kongresi Tarih: 7-9 Kasım 2012 Adres: TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi, Yıldız Sarayı Dış Karakol Binası Barbaros Bulvarı, Beşiktaş 34349 İstanbul Tel: (0212) 259 74 20 TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi, Türkiye’de mimarlık temel alanında yapı malzemeleri konusunda tüm rol alanlar arasında ortak bir platform oluşturarak bilgi birikimi sağlamak, yaymak ve bu yolla gerekli etkileşimi olanaklı kılarak geleceğe yönelik yeni açılımlar yaratmak misyonuyla, 6. Ulusal Yapı Malzemesi Kongresi’ni gerçekleştiriyor. HABER 13 dosya H. İrfan Aksoy “Laboratuvar akreditasyonu, teknik yeterliliğin güvenilir bir göstergesidir” Türkiye’nin uluslararası geçerlilik belgesi veren tek kurumu olan Türk Akreditasyon Kurumu’nun Genel Sekreter Vekili H. İrfan Aksoy, akreditasyonun ne olduğunu ve önemini Pakpen Haber’e anlattı ı i d ı n i ş s a e t t i a l d a r k a , d n n e a p Pak rarası st a l s u l u ”lerin an “ilk a bir m a z her und lan ve lu yolculuğ retilen o ” ü s da ü r do öncü nün “ rubu, guru , çatısı altın onucunda ü r ö t k rubu ri se an tler G tler s emele kpen Şirke Şirketler G diği hizme urumu’nd n z l a m K r on kpe Yapı stlenen Pa tı. Pakpen yapan, ve ditasy ertifika, Pa nu t e ü i r a i n k i a n r A i z e ğ s l uğu ürk rol bu lcili a im temsi taşına dah alite” kont tuvarının T şıyor. Zira ra sahip old ımsız ra ağ “k ya tla etre elerin i olan labo tluluğunu sı standar başka bir b luyor. m kilom e z l b a u a i r n gu tüm m ifikanın sah rtifikanın m ın uluslara lan testleri adığını vur rketler sert yapı en Şi varı’n kalm ığı se birçok RKAK) ald u Laboratu oratuvarda ine gerek rarak Pakp si sürecini es ub ayı me (TÜ lab edilm tutan ler Gr arıya e edil ık bu Şirket ıyor ve art an akredite önemli baş an akredit ön planda dik. iste fınd e”yi kanıtl ar tarafınd alarını bu K tara man “kalit urgulamak kreter f A v y K u a t R s a e Ü v labor n “Dosya” varı’nın T anın her za a etkisini enel S ettik G n ı i ’ u n z k t ı uk ifi ra AK ar mi Dergi rubu Labo alınan sert tim aşamal olan TÜRK arımıza kon G fal ak, um üre nlatm rubu’nun ili kur ksoy’u say a k t a e l y y ı eki ılar er G an A ayrınt pen Şirketl e Türkiye’d ekili H. İrf V t k ç Pa re bu sü Ayrıca Akreditasyon, uygunluk değerlendirmesi kuruluşlarının yeterliliklerinin onaylanmasıdır. Bu tanımda yer alan uygunluk değerlendirmesi kuruluşlarıyla ifade edilmek istenilen ise ürünlerin veya hizmetlerin, talep edilen şartlara uygunluğunu göstermek amacıyla yapılan deney, analiz, muayene, kalibrasyon ve belgelendirme işlerini yerine getiren kuruluşlardır. Laboratuvar akreditasyonu, teknik yeterliliğin güvenilir bir göstergesidir. Laboratuvarların yeterliliğinin resmi olarak tanınmasını sağlayarak müşterilere güvenilir deney, analiz ve kalibrasyon hizmetlerini belirleme ve seçmede kolay bir yöntem sunar. Serbest ticaretin ön şartı Türk Akreditasyon Kurumu (TÜRKAK) yerine getirdiği akreditasyon hizmetlerinde, uluslararası alanda geçerli standartları baz alıyor ve Avrupa Birliği’ne üye ülkelerde gerçekleştirilen akreditasyon prosedürlerine uyarak hizmet veriyor. Avrupa tek pazarı, ürün, hizmet ve kişilerin Avrupa Birliği içinde serbest olarak hareket edebilmesi esasına dayanıyor. Serbest ticaretin ön şartı, ürün veya hizmetlerin serbest dolaşımının önündeki teknik engellerin kaldırılması. Teknik engellerin kaldırılmasını desteklemek üzere, Avrupa Birliği’ne üye devletler ulusal akreditasyon kuruluşları arasında, tüm laboratuvar, belgelendirme ve muayene kuruluşlarını içeren, kanıtlanabilir ve tüm ülkelerde aynı prensiplere dayanan değerlendirme sistemi kurmuşlar. Ülkelerarası ticari rekabet, zaman içinde artarak devam ediyor. Akreditasyon ile, firmalara farklılıklarının rekabette avantaj haline geldiği gösteriliyor ve bunun yanında firmaların çalışmaları esnasında edindikleri tecrübelere uygun olarak kullanılan standartların nitelikleri giderek artıyor. Ülkemizde akreditasyon hizmeti, 2000 yılından bu yana TÜRKAK tarafından sunuluyor. Bu 12 yıllık zaman zarfında TÜRKAK tarafından 700 uygunluk değerlendirme kuruluşu akredite edildi. Akreditasyon kuruluşlarının uluslararası tanınabilirliği, ticarette malların serbest dolaşımını sağlamak için çok önemli. Avrupa Birliği ile üyelik süreci içinde olan ülkemizdeki uygunluk değerlendirme kuruluşlarının verdiği sertifikaların tanınabilirliğini sağlamak, kuruluşumuzdan itibaren önemli bir hedef olarak gündemimizde yer almış bulunuyor. TÜRKAK 2006 yılında Avrupa Akreditasyon Birliği tarafından denetlenerek, laboratuvar, muayene ve sistem belgelendirme akreditasyonu alanlarında Karşılıklı Tanınma Anlaşması (MLA) imzalayarak uluslararası tanınırlığı olan bir akreditasyon kuruluşu haline geldi. TÜRKAK’ın son yıllarda bir yandan ülkemizde yaygınlaşan akreditasyon hizmetlerini yürütürken diğer yandan uluslararası kuruluşlarla ilişkilerini ve bölgesel ölçekteki faaliyetlerini artırması, olumlu sonuçlarını göstermeye başladı. Bu kapsamda, Özbekistan ve Azerbaycan’da gerçekleştirilen başarılı akreditasyon çalışmalarının yanı sıra, Kırgızistan, Kazakistan, Moldova ve benzeri ülkelerin Standardizasyon ve Akreditasyon Kuruluşları ile işbirliği çalışmaları da devam ediyor. Ayrıca, Türk Cumhuriyetleri, bazı İslam ülkeleri ve Balkan ülkelerinden gelen eğitim talepleri de karşılanıyor ve bu ülkelere akreditasyon alanında destek sağlanıyor. TÜRK AKREDİTASYON KURUMU Uluslararası ticareti kolaylaştırıcı gelişmelerin ve tedbirlerin hız kazandığı dünyamızda, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyelik sürecinde uygunluk değerlendirmesi hizmetlerine nitelik kazandırmak ve yaygınlaştırmak amacıyla Türk Akreditasyon Kurumu (TÜRKAK), 4 Kasım 1999 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 4457 sayılı kanunla kuruldu. Bu kanunla laboratuvar, belgelendirme ve muayene hizmetlerini yürütecek yurtiçi ve yurtdışındaki kuruluşları akredite etmek, bu kuruluşların belirlenen ulusal ve uluslararası standartlara göre faaliyetlerde bulunmalarını ve bu suretle ürün/hizmet, sistem, personel ve laboratuvar belgelerinin ulusal ve uluslararası alanda kabulünü temin etme görevi TÜRKAK’a verildi. TÜRKAK 10 Nisan 2012 tarihinde Cumhurbaşkanlığı tezkeresi ile Avrupa Birliği Bakanlığı’nın ilgili kuruluşu oldu. TÜRKAK Kanunu’nda yapılan değişiklikler ise 29 Haziran 2012 tarihinde TBMM tarafından kabul edildi ve 5 Temmuz 2012 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. HABER 15 dosya dosya • Denetim ekibinin raporlarını TÜRKAK’a sunmaları, • Akreditasyon belgesinin alınması. Belgeyi almak için gerekli teknik kriterler, ISO 17025 “Deney ve Kalibrasyon Laboratuvarlarının Yeterliliği İçin Genel Şartlar” standardında belirtilen kriterlerden oluşuyor. Ancak laboratuvarda yürütülen faaliyetlerin bu standarda uygun olduğu, denetim ekibine ispat ediliyor. Bunun için de laboratuvar ortamının, cihazların, dokümanların ve kayıtlamaların yeterli, eksiksiz ve güvenilir olması, standardın isteklerinin gerçekleştirildiğinin hiçbir şüpheye mahal vermeksizin denetim ekibine kanıtlanması gerekiyor. Pakpen laboratuvarları artık daha profesyonel ve daha sistematik bir yapıda Dünya standartlarındaki üretim tesisleri, yenilikçi yapısı ve 42 yılı aşkın bir süredir “kalite” ile özdeşleşen iş modeliyle birlikte hızla büyüyen Pakpen Şirketler Grubu, TÜRKAK tarafından onaylanmış akreditasyon belgesine sahip olmakla, deneyleri uluslararası standartlara uygun olarak yaptığını belgelemiş oluyor. İşte, Pakpen’in akreditasyon sürecinde yaşadıkları ve Pakpen laboratuvarlarında yapılan çalışmalar… Akreditasyon süreci Geçtiğimiz yılın Kasım ayında akreditasyon çalışmalarına başlama kararının alındığı Pakpen Şirketler Grubu’nda, Selçuk Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dünyamin Güçlü’nün danışmanlığında sistem kurulmaya başlandı. Bu sürecin ilk basamağı eğitim olduğu için öncelikle bilgilendirme ve bilinçlendirme eğitimleri gerçekleştirildi. Eğitimlerden sonra akreditasyon süreci, TS EN ISO/IEC 17025 standardına uygun bir yönetim sisteminin kurulması, sistemin yürütülmesi, iç denetimi, raporlama, dokümanların hazırlanması, TÜRKAK ile ilişkilerin, bağlantıların kurulması, denetim ve denetim sonrası düzeltme faaliyetleriyle devam etti. Son olarak 2012 yılının Haziran ayında TÜRKAK tarafından yapılan denetimle son noktaya gelindi ve sistemde tespit edilen küçük eksiklikler de giderilerek 2012’nin Temmuz ayında laboratuvarın akreditasyonu onaylanıp TÜRKAK’ın sayfasında ilan edildi. 16 HABER Belge için gerekli olan kriterler, TS EN ISO/IEC 17025 “Deney ve Kalibrasyon Laboratuvarlarının Yeterliliği İçin Genel Şartlar” standardında tanımlanan kriterler. Bu standart, bir yönetim sistemi kurulmasını istiyor ve bu sistemin periyodik olarak planlanmasını, uygulanmasını, kontrol edilmesini, denetlenmesini ve iyileştirilmesini talep ediyor. Bu yönetim sistemi, temelde izlenebilirlik, kayıt ve kontrol üzerine kurulu. Deneylerin raporlardan itibaren geriye doğru izlenebilmesini sağlayacak detaylı ve kontrol altında bir sistemin kurulması temel alınarak uygunsuz durumlarda nelerin yapılacağı, deneylerdeki ölçümlerin, belirsizliklerin hesaplanmasından deney sonuçlarının kalite güvencesinin sağlanmasına kadar geniş bir yelpazede çalışmalar yapılmış bulunuyor. Akreditasyon sürecinin aşamaları • TÜRKAK’a başvuruda bulunulması, • Belgeyi almak için ISO 17025 “Deney ve Kalibrasyon Laboratuvarlarının Yeterliliği İçin Genel Şartlar” standardına göre sistem oluşturulması, • TÜRKAK’ın sitesine ilgili sistem dokümanlarının yüklenmesi, • TÜRKAK tarafından dokümanların incelenmesi ve denetim kararı alınması, • Denetimin gerçekleştirilmesi, • Denetimde görülen eksikliklerin giderilmesi ve giderildiğinin belgelenerek denetim ekibine sunulması, Akreditasyonun Pakpen Şirketler Grubu için önemi Akreditasyon, Avrupa Akreditasyon Birliği (EA), Uluslararası Akreditasyon Forumu (IAF) ve Uluslararası Laboratuvar Akreditasyonu Birliği (ILAC) gibi uluslararası akreditasyon birliklerine üye olan kurumlar tarafından yapılan değerlendirmeler sonucunda, söz konusu laboratuvarda yapılan testlerin ilgili standartlara uygun olarak yapıldığını ve laboratuvarın TS EN ISO/IEC 17025 standardına uygun olarak çalıştığını belgeleyen bir süreç. Bu süreçte ilgili ülkedeki yetkili kurum (Türkiye’de TÜRKAK), bu laboratuvarda bu standarda uygun bir yönetim sistemi kurulup kurulmadığını ve kapsamdaki deneylerde ilgili deney standartlarına uyulup uyulmadığını denetledikten sonra laboratuvarın akreditasyonunu onaylıyor. Pakpen laboratuvarları da TÜRKAK tarafından onaylanmış bir akreditasyon belgesine sahip olmakla, deneyleri uluslararası standartlara uygun olarak yaptığını belgelemiş oluyor. Tabii ki Türkiye’de son yıllarda test, deney, izlenebilirlik gibi konularda artan bilinç sayesinde sadece yurtdışında değil, Türkiye içinde de bu akreditasyon müşteriler tarafından talep edilir hale gelmiş bulunuyor. Akreditasyon kanuni bir zorunluluk olmamakla birlikte, müşterilerin talepleri, piyasadaki rekabet, farklılaşma zorunluluğu gibi nedenlerle bu çalışmalar başlatılabiliyor. Kendi iç işleyişini kontrol altına alıp tarafsız kurumlar aracılığıyla kendi iç işleyişinin denetlenmesini sağlayarak zaten uzun bir süredir ISO 9001 ve ISO 14001 sistemlerini uygulamakta olan Pakpen, laboratuvarın çok önemli bir karar verici noktada olması nedeniyle bu noktanın da tam bir denetim altına alınması ve uluslararası seviyede kabul gören bir yapıya kavuşması için akreditasyon çalışmalarına başlamış, 2012 yılının Temmuz ayında bu çalışmaların sonucunu almış bulunuyor. Akreditasyon sonrasında artık Pakpen laboratuvarları daha profesyonel, daha sistematik bir yapıya kavuşmuş bulunuyor. Laboratuvarda yapılan testlerin raporları, uluslararası geçerliliğe sahip olduğu için daha önce pek çok test yapmak zorunda kalan üçüncü taraf gözetim firmaları, sadece test raporlarına güvenerek karar verebilecek duruma gelmiş bulunuyor. Bu da hem üçüncü taraf gözetim firmalarının hem müşterilerin hem de Pakpen’in maliyetlerini olumlu yönde etkileyecek. Ayrıca akreditasyonlu bir laboratuvara sahip olmak, sektörde prestij sağlıyor. Bunun yanı sıra başka firmaların ya da müşterilerin farklı firmalardan aldıkları ürünler için test talepleri başlamış bulunuyor. Bu da Pakpen’in sektörde raporlarına güvenilen, referans olarak gösterilen bir laboratuvarı olduğu anlamına geliyor. Pakpen laboratuvarlarında yapılan çalışmalar Pakpen laboratuvarında, üretilen tüm ürün gruplarıyla ilgili deneyler, testler yapılıyor. Bu ürünler, PVC profilleri, bu profillerden üretilen kapı ve pencereler, plastik köpük yalıtım levhaları, polietilen ve polipropilen borular ve hammaddeleri. Bu ürün ve hammaddelerle ilgili pek çok dayanıklılık ve malzeme testleri uygulanıyor. Pakpen laboratuvarında, pencere ve kapılarda kullanılan PVC profil, pencereler, kapılar, siding, plastik foam levhalar ile alt ve üst yapılarda kullanılan, Polietilen (PE), Polipropilen (PPRC), Korige boruların ilgili standartlarda belirtilen testleri de yapılıyor. Laboratuvarda gerçekleşen testlerle ulaşılan sonuçlar Laboratuvarda gerçekleştirilen testlerle, hammaddelerin, ürünlerin istenilen kriterlere uygun olup olmadığı belirleniyor. Yapılacak bu testler, test standartlarına göre yapılıyor ancak kriteleri ürün standartları belirliyor. Test raporları da yapılan testlerin hangi sonucu verdiğini ve hangi hassasiyetle bu sonuçların alındığını belirtiyor. Genel anlamda, kullanım sırasında ürünlerin fonksiyonellik, ömür ve güvenilirlik açısından gerekli özelliklere sahip olup olmadıklarına yönelik testler yapılıyor. Testler uygulanırken uluslararası standartlar temel alınıyor. Zaten akreditasyonun içindeki bir kısım da bu test standartlarına ne kadar uygun test yapıldığını tespit ediyor ve kayıt altına alıyor. Bu standartlar ürün standartları ve test standartları olarak iki farklı gruptan oluşuyor. Akreditasyon, sadece test standartlarını temel alıyor ve bu standartlara uygun test yapılıp yapılmadığını denetliyor. Testler uygulanırken müşteri talepleri öncelikle baz alınıyor. Müşterilerin talepleri genel anlamda ürünlere ilişkin standartlara uygunluk yönünde olduğundan, ürünlerin bu standartlara uygunlukları kontrol ediliyor. HABER 17 dosya portreler Laboratuvarda uygulanan testlerin standartları (TÜRKAK’ın web sayfasından alınmıştır.) “Tek hayalimiz şirketimizi daha iyi yerlere taşımak” Paksu A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sertaç Tuza Temelleri 1970 yılında Tuza Ailesi tarafından atılan Pakpen Şirketler Grubu’nun ilk şirketi Paksu A.Ş., bugün faaliyetlerine Konya Marangozlar Sanayii’ndeki showroom ve satış mağazasının bulunduğu merkez bina ile BÜSAN Organize Sanayi Sitesi’ndeki depoyla devam ediyor. Genç yaşta şirketin sorumluluğunu üzerine alan Paksu A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sertaç Tuza, tek hayalinin şirketi daha iyi yerlere taşımak olduğunu belirtiyor 18 HABER HABER 19 portreler Öğrenim hayatınızdan ve iş hayatına adım attığınız günlerden bahseder misiniz? İlk, orta ve lise eğitimimi Konya’da tamamladım. Meslek lisesi, Endüstriyel Elektronik bölümü mezunuyum. Ortaokuldan itibaren babamla birlikte hep iş hayatının içinde oldum. O zamanlar Konya’nın Larende Caddesi’ndeki dükkânımıza gelip giderdim ve bundan çok hoşlanırdım. Yaz tatillerinde sürekli orada olurdum. Lisedeyken de okuldan sonra her zaman şirketteydim. O yaşlarda bu işler daha kolay ve eğlenceli geliyordu. İşin içine tamamen girince o kadar da kolay olmadığını gördüm ama tabii ki keyif almaya devam ediyorum. Çocukluğunuzda ne olmak isterdiniz, hayallerinizde başka bir meslek var mıydı? Baba mesleği hep örnek oldu, başka bir iş yapmayı hiç düşünmedim. Tek hayalimiz bu şirketi daha iyi yerlere taşımak. Eskiden de böyleydi şimdi de böyle düşünüyoruz. portreler 8400 metrekarelik bir alana sahip. İki yılda iki büyük projeyi tamamlamış olacağız. İnşaat projeleri bizim için büyük bir heyecan oldu, çok şey öğrendik ve çok keyif aldık. Türkiye’de inşaat sektörünü ve geleceğini nasıl görüyorsunuz? Büyük çaplı projeler işinize nasıl yansıyor, kentsel dönüşüm projeleri sektörü nasıl etkileyecek? Özellikle kentsel dönüşüm, TOKİ projeleri, büyük yatırımlar bizim işimize olumlu yansıyan, katkı sağlayıp iş imkânı yaratan projeler… Hükümetin açıkladığı öncelikli şehirler arasında Konya da var. Yakında burada kentsel dönüşüm projeleri başlayacak. Bunlar bize büyük bir heyecan veriyor. Sektörün geleceği için olumlu gelişmeler olarak görüyorum. Paksu İş hayatına erken adım atmanın size ne gibi faydaları oldu? 2003 yılında babam vefat edince şirkette daha aktif bir rol aldım. Bütün sorumluluğu üzerime aldım. Tecrübenin ne kadar önemli olduğunu da o zaman anladım. İlk yıllar epey zordu. Ne kadar eğitim alırsanız alın tamamen işin içine girmeden o tecrübeyi edinemiyorsunuz. Bazı şeyleri de hata yaparak öğreniyorsunuz. Bunun avantajları da var. Belki henüz 22 yaşındayken bu sorumluluğu almasaydım şu anda hâlâ işi öğreniyor olacaktım, bu kadar sorumluluk almayacaktım, daha rahat olacaktım… Bugün benden yaşça çok daha büyük insanlarla diyalog kurup paylaşımlarda bulunuyorum. Bunu bir avantaj olarak görüyorum. Pakpen Şirketler Grubu çatısı altında faaliyette bulunuyor olmak nasıl bir sorumluluk, hedeflerinizden, projelerinizden söz eder misiniz? 1970’te kurulan Paksu, Pakpen Şirketler Grubu’nun ilk şirketi, temel taşı. Bu nedenle çok önemli bir şirket. Çok daha iyi yerlere getirmeyi hedefliyoruz. Büyük bir grubun çatısı altında faaliyet göstermenin sorumluluğu da oldukça büyük. Paksu, Türkiye’deki büyük inşaat firmalarının, inşaat üreticilerinin bayiliğini, distribütörlüğünü yapıyor. Son 10 yıldan bu yana Konya çevresi ve İç Anadolu’da pazarlama faaliyetleri yürütüyoruz. Arkadaşlarımız gidip oralarda proje çalışmaları yapıyor, bunun yanı sıra büyük müteahhitlerimizin Türkiye’nin değişik bölgelerindeki projelerine, örneğin Van’a, Kocaeli’ye, Tekirdağ’a buradan ürün gönderiyoruz. Son olarak bizim bir inşaat projemiz oldu. Bugüne kadar Paksu olarak hiç böyle bir girişimde bulunmamıştık. Bu nedenle bizim için çok önemli. Ankara yolu üzerinde, BÜSAN Organize Sanayi Bölgesi’nin girişinde bir arsamız vardı. Buraya iki ayrı iş merkezi inşa ettik. Kardeşim ve Paksu Yönetim Kurulu Üyesi Seda Tuza, bir inşaat mühendisi olarak projenin içinde direkt olarak yer aldı. A’dan Z’ye inşaatın tüm işleriyle ilgilendik. İş merkezlerimizin ilkinin inşasına geçtiğimiz yılın Mayıs ayında başladık ve amcamız Mehmet Tuza’nın desteğiyle yıl sonunda tamamladık. Bu projemiz yaklaşık 7500 metrekarelik bir alanı kapsıyor. İkinci iş merkezi projemizin inşası ise bu yılın başında başladı. Hedefimiz bu yılın sonunda tamamlamak. Bu projemiz de yaklaşık 20 HABER olarak toplam 32 kişiden oluşan ekibimizle hazırlıklarımızı yapıyoruz, zamanı geldiğinde en iyi hizmeti vermeye çalışacağız. Çalıştığımız firmaların yurtiçi ve yurtdışındaki projelerinde hep yanlarında oluyoruz, yardımcı olmaya çalışıyoruz. “Geçtiğimiz yıl başlayıp tamamladığımız bir iş merkezi inşaat projemiz var. Bu yıl ikinci etabını yapıyoruz. Paksu adına bir ilk olan inşaat projeleri, bizim için büyük bir heyecan oldu. Çok şey öğrendik ve çok keyif aldık.” “Şu anki yaşam tarzımdan çok memnunum. Şirket işleriyle ilgilenmekten, işimizi daha ileri götürmeye çalışmaktan çok keyif alıyorum. İşimiz, hobimiz diyebiliriz.” İş hayatının dışında özel ilgi ve meraklarınız var mı, genç bir yönetici olarak değişikliklere, yeniliklere açık mısınız, teknolojiyle aranız nasıl? Teknoloji çağında değişikliklere, yeniliklere açık olmazsanız geride kalırsınız. Biz de yeniliklerden, teknolojinin nimetlerinden elimizden geldiğince faydalanıyoruz. Biraz durup bakayım derseniz geride kalıyorsunuz… Benim teknolojiye ilgim, kullandığım ürünü A’dan Z’ye incelemeye kadar uzanıyor. Yeni bir teknolojik ürün aldığımda, gece saat kaç olursa olsun tüm özelliklerini görmeden bırakmam. Bozulursa kolay kolay pes etmem, uğraşırım, yapamayınca başka birine “yapar mısın” da demem, kendim yapana kadar uğraşırım. evcil hayvan besledim. Şu anda da bahçemizde köpeğimiz var. Hayvanlarla ilgilenmek beni dinlendiriyor, rahatlatıyor. Gelecekle ilgili hayalleriniz var mı, bu işleri bırakacağınız gün ne yapmak istersiniz? Bu işleri bırakmak çok kolay olmayacak diye düşünüyorum. Belki yoğunluğu azaltıp kendimize biraz daha vakit ayırabiliriz ama bunun için henüz çok erken. Daha çok çalışmamız lazım. Hayat felsefeniz nedir? Hayata hep olumlu bakıyorum. İnsan ilişkilerim iyidir. Tabii ki zaman zaman karamsarlık da oluyor ama çok az, genel olarak olumlu düşünüp iyi şeyler yapmaya çalışırım. Hoşgörü çok önemli. Genel olarak Anadolu insanında ve Konyalılarda bu felsefe hâkim. İş hayatınız dışında neler yapıyorsunuz? Şehrimizin takımı Konyaspor’un yönetiminde yer alıyorum. Hafta sonları maçları takip ediyorum, deplasmandaki maçlara gidiyorum. Pazartesi günleri Konyaspor’un toplantılarına katılıyorum. Salı günleri Konya’da önde gelen işadamlarının buluşmaları, akşam yemekleri oluyor, ona katılıyorum. Özellikle yazın birlikte seyahatlere çıkıyoruz. İlişkilerimizin güçlenmesi anlamında bu buluşmalar çok faydalı oluyor. Bu grubun en genç üyesi benim; sağlam bir arkadaşlığımız, dostluğumuz var. En son Urfa gezimiz oldu, çok güzel bir geziydi. Bunların haricinde ziyaretçilerimiz, misafirlerimiz oluyor, onlarla vakit geçiriyorum. Şu anki yaşam tarzımdan çok memnunum. Şirket işleriyle ilgilenmekten, işimizi daha ileri götürmeye çalışmaktan çok keyif alıyorum. İşimiz, hobimiz diyebiliriz. Tatillerde neler yapıyorsunuz? Tatili herkes sever ancak mesai saatlerinde tatilde de olsam işlerle ilgileniyorum. Telefon görüşmelerim oluyor… Benim için en önemli tatil dönemi, bayramlar. İlk gün aile büyüklerini ziyaret edip ardından ailece tatile çıkıyoruz. Arayanlar da sadece bayramımızı kutlamak için arıyorlar. İş hayatının stresinden nasıl uzaklaşıyorsunuz? Hayvanları çok severim. Çocukluğumdan beri güvercin, ördek, sincap, balık gibi 20’ye yakın Paksu A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı olan Sertaç Tuza’nın kız kardeşi Seda Tuza, Paksu A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Üyesi. İnşaat Mühendisi olan Seda Tuza, babadan devraldıkları şirketlerini daha iyi yerlere getirme hedefi için çalıştıklarını, gelecekte babalarının adını yaşatacak bir inşaat projesi hayal ettiklerini söylüyor. HABER 21 departmanlarımız departmanlarımız “Bayilerimizin markamıza duydukları güven bizim başarımızı artırıyor” Pakpen Şirketler Grubu’nun beş bölge müdürlüğünden biri olan Konya Bölge Müdürlüğü, son beş yıldır başarılı işlere imza atıp yüzde 20-25 oranındaki büyüme hedeflerini tutturuyor. Yüzölçümü olarak en geniş faaliyet alanına sahip Konya Bölge’nin Müdürü Hüseyin Çavuşoğluyla hem departmanlarını hem de çalışmalarını tanımamızı sağlayan bir söyleşi gerçekleştirdik Merkezde görev yapan bölge müdürlüğü olmanın avantajları var mı, bundan biraz bahseder misiniz? Diğer bölgelerde görev yapan arkadaşlarımıza göre bazı avantajlara sahibiz. Merkezde olmamız nedeniyle iletişimimiz daha kolay. Ürünlerimizin üretildiği yerde olmamız, fabrikamızı ziyaret etmek isteyen bayilerimize eşlik etmemiz açısından da avantajlıyız. En büyük silahımız Pakpen’in kalesi olan fabrika. Bayilerimizin üretim tesislerimizi ziyaret etmeleri çok önemli. Ürünlerimizin üretildiği tesisleri ziyaret eden bayilerimiz adeta büyüleniyorlar ve takdirlerini, beğenilerini dile getiriyorlar. Konya Bölge Müdürlüğü’nün çalışmalarını anlatır mısınız? 1989 yılında kurulan ve sektörün en eskilerinden olan şirketimiz, bugün PVC üretimi yapan üç-dört büyük firmadan biri. Konya Bölge Müdürlüğü olarak biz, merkez bölge müdürlüğü şeklinde çalışıyor, “Türkiye’nin sağ tarafı” dediğimiz Doğu Karadeniz, Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve İç Anadolu’nun bir bölümüyle Çukurova bölgelerinde faaliyet gösteriyoruz. Departmanımız, Pakpen Şirketler Grubu’nun üretimini yaptığı Pakpen PVC Kapı ve Pencere sistemleri ile PakDoor Kompozit Kapı sistemlerinin satışını gerçekleştiriyor. İşimiz daha çok satış, ancak pazarlama işlerini de birlikte yaparak arkadaşlarımıza destek olmaya çalışıyoruz. İşiniz gereği bayilerle sürekli iletişim halindesiniz. Çalışmalarınızı bu anlamda biraz daha detaylandırır ve ekibiniz hakkında bilgi verebilir misiniz? Öncelikli işimiz pazarda bayi ağının oluşturulması, yeni bayilerin oluşumu aşamasında bu bayilerin finansal ve teknik yönlerden araştırılması, ardından da bayilerin sağlıklı bir şekilde oluşturulması. Buna göre de bayi yönetimini organize ediyoruz. Pakpen Şirketler Grubu içerisinde, faaliyet alanı olarak en büyük yüzölçümüne sahip bölge biziz. Yaklaşık 10 adet distribütör bayimiz, bunlara bağlı alt bayiler ve fabrika bayilerimizle birlikte 500’ün üzerinde bayimiz bulunuyor. Konya Bölge Müdürlüğü olarak toplam altı kişilik bir ekiple çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ahmet Önal arkadaşımız, ekibin en eski ve deneyimli uzmanı olarak yaklaşık 15 yıldır Pakpen’de çalışıyor ve İç Anadolu’nun bir bölümüyle Çukurova’nın doğu kısmıyla ilgileniyor. En genç arkadaşımız Kerem Korkmaz, üç yılı aşkın bir süredir aramızda ve Çukurova’nın batı kısmı, asıl kalemiz dediğimiz Konya merkez ve ilçeleriyle çevresindeki illerdeki faaliyetleri yürütüyor. 12 yıldır aramızda olan Yakup Bağ arkadaşımız, Trabzon’da home office şeklinde çalışıp Doğu Karadeniz ile Doğu Anadolu’nun kuzeyindeki illerde hizmet veriyor. Aramıza en son katılan ve iki yıla yakındır bizimle çalışan Lider Özçetin arkadaşımız ise Gaziantep’te home office olarak çalışıp Güneydoğu Anadolu ile Doğu Anadolu’nun güneyindeki 22 HABER Şirketin dışa açılan yüzü olarak bayilerle aranızdaki iletişimin öneminden bahsedebilir misiniz? İş ortağımız olan bayilerimizle kurduğumuz ikili ilişkiler, kurduğumuz diyaloglar çok önemli. Bayilerimizin şirketle temas ettikleri ilk nokta biziz. Anadolu insanı biraz daha duygusal, verilen sözün arkasında durulması, güven duygusu onlar için çok önemli. Bayilerimizle saygı-sevgi çerçevesinde, güven duygusu içinde çalışıyoruz, aramızdaki bütün sorunları bu şekilde hallediyoruz. Konya Bölge Müdürlüğü olarak Pakpen ve PakDoor ürünlerimizde en çok satış yapan bölgeyiz. Kendi ürün grubumuz içinde lokomotif bölge olduğumuzu söyleyebilirim. Satışta başarılı olmamızın nedenleri, öncelikli olarak bu büyük ve kaliteli marka ile bayilerimizle kurduğumuz iyi ilişkiler ve bu ilişkilerin sağlam olması. Bu, hem şirketimiz hem de bizim için çok önemli. illerde bayilerimizi yönetiyor. Her arkadaşımız yaklaşık 100-150 bayimizle bire bir ilgileniyor. Bu arkadaşlarımıza sipariş ve evrak girişleri yönünden geri beslemede destek olan bir satış destek uzmanı arkadaşımız da bulunuyor. Merkezdeki arkadaşlarımızın masa başı işi de olmakla birlikte herkes mutlaka bayi ziyareti yapıyor. Bu ziyaretler, belli bir program dahilinde oluyor ve asıl amacımız, bayilerimizin atölyelerinin denetlenmesi, iyi işçilik yapılıp yapılmadığına, ürünlerimizin ürün kalitesine uygun bir işçilikle ve standartla müşteriye sunulup sunulmadığına bakılması. Aynı zamanda iş ortağımız olan bayilerimizle birlikte projeler, müteahhitler, mimarlar ve mühendisler ziyaret ediliyor, iş takibi yapılıyor ve potansiyel işler araştırılıyor. Konya Bölge Müdürlüğü için geçtiğimiz yıl nasıl geçti, 2012 yılı hedeflerinizin gerçekleşme oranı nedir? Bizim için son beş yıl hep beklediğimiz gibi geçiyor ve her sene bir önceki yıla oranla yüzde 20-25 artı hedef koyuyoruz. Bu hedeflerimizi de beş yıldır tutturuyoruz. Eylül ayının sonlarına geldiğimiz bugünlerde yine yüzde 20-25 olan artış hedefimizi tutturacağımızı görüyoruz. Hedeflerimizi tutturmamızda markamızın ve ürünlerimizin bilinirliğinin, kalitenin önemi çok büyük. Tabii karşılıklı ilişkilerin önemi de yadsınamaz. 2011 yılı bir önceki yıla göre daha iyi geçti. Bu yıl, kriz söylentileri nedeniyle herkes biraz temkinli davrandı. Buna rağmen bizim satışlarımız iyi gitti. Son çeyreğin daha iyi olacağını düşünüyoruz. Bu yıl önceki yıllardan farklı olan, diğer bölgelere örnek olabilecek uygulamalarınız var mı? Bazı bölge müdürlüklerimizin de yaptığı gibi bu yıl, bayilerimizle birlikte projeler için daha çok koşturuyoruz, çalışıyoruz. Potansiyel projeleri takip ediyoruz. Anadolu’da olmalarına rağmen özellikle Konya ve Sivas bayilerimizin İstanbul’daki projeleri için oradaki arkadaşlarımızdan da destek alarak yardımcı olmaya çalışıyoruz. Bizim bazı bayilerimiz perakende işlerden çok toplu işlerde, TOKİ projelerinde yer almaya çalışıyorlar. Alamadıkları işlerde de motivasyonları düşmüyor, başka işler almaya çalışıyor, tekrar deniyorlar… Bunlara ilave olarak bu sene toplu işlerde PVC tekliflerine kompozit kapı ürünümüzü ekleyerek teklif veriyorlar ve olası barter durumunda elleri daha da güçleniyor. Bayilerimizin toplu iş odaklı çalışmaları bizim için bir artı oluşturuyor. Distribütör bayilerimiz de diğer bölgelere nazaran daha fazla. Bölgemizdeki en küçük distribütör bayimize bağlı 40-45 bayi bulunuyor. Bayilerimizin markamıza duydukları güven, bizim başarımızı artırıyor. Dergimiz aracılığıyla vermek istediğiniz bir mesajınız var mı? Biz ekip olarak takım ruhu içerisinde çalışıyoruz. Kendi içimizde “ben” değil “biz” kavramıyla hareket ediyoruz. Bunu bayilerimize de yansıtmaya çalışıyoruz. Bayilerimize ailemizin bir üyesi olduklarını, her zaman yanlarında olduğumuzu hissettirmeye çalışyoruz. Sürekli “biz” olduğumuzu vurguluyoruz. Ayrıca Yönetim Kurulumuzun desteği, bayilerimizden gelen bazı talepleri yönetimimizin desteğiyle yerine getirebilmemiz, başarımızı artırıyor. Arkamızdaki Pakpen gücünü hem biz hem de bayilerimiz en iyi şekilde hissediyor. HABER 23 ürünlerimiz ürünlerimiz PakBoard ISI Yalıtım Levhası XPS PakBoard Isı Yalıtım Levhası XPS, “ısı yalıtımı”nda mükemmel çözüm sunuyor Isı, doğal olarak yüksek sıcaklıktan düşük sıcaklığa doğru akar ve direncin en az olduğu yol boyunca en fazla ısı akışı oluşur. Yüksek sıcaklık bölgesinin yanından düşük sıcaklık bölgesine bir sıcaklık gradyeni oluşur. Isı yalıtımı, sıcaklık gradyeni içinde olan ısı akışını düşürerek sıcaklık gradyenini korur. Isı yalıtımı Çoğu durumda yalıtım, çevreye olan ısı kaybını engellemeye yarar. Diğer hallerde ise çevreden gelen ısıya karşı koruma sağlar. Kullanılan malzemelerin ısı iletkenlik sayıları birbirlerinden farklıdır ama sadece ısı iletkenlik değeri 0,065 W/mK değerinin altında olanlar ısı yalıtım malzemesidir. Beklentilere ve amaca göre doğru malzeme kullanıldığından emin olunmalı ve alınan malzemenin yalıtım şartlarına dikkat edilmelidir. Bir başka deyişle, bina sakinlerinin daha az enerji kullanarak ısınması veya serinlemesi, dolayısıyla çevre kirliliğinin azaltılmasının sağlanması, binanın iç ve dış etkenlerden korunarak ömrünün uzatılması amacıyla, farklı sıcaklığa sahip yaşam alanlarıyla çevresi arasındaki ısı geçişini azaltmak için yapılan işlemlere “ısı yalıtımı” denir. Isı yalıtımının faydaları • Isınma veya serinleme amacıyla yapılan harcamalardan ortalama yüzde 50 tasarruf ederek kış aylarında daha iyi ısınmaya, yazın ise serin kalmaya imkân sağlar. • Yakıt tüketimini ve dolayısıyla atık gaz emisyonlarını azaltarak, çevre kirliliği ve küresel ısınmanın önlenmesine katkıda bulunur. • Sağlayacağı verimlilikle ülkemizin enerjide dışa bağımlılığını azaltır. • Evlerde küflenme, siyah leke ve mantar oluşmasına neden olan terlemeyi (yoğuşma) önler. • Betonun içindeki demirlerin paslanmasını engeller, binanın depreme karşı dayanıklılığını korur. • Yaşam alanları içerisinde dengeli oda sıcaklıkları yaratarak konforlu ve sağlıklı mekânlar oluşturur. XPS nedir? XPS, homojen hücre yapısına sahip, ısı yalıtımı yapmak amacıyla üretilen ve kullanılan köpük malzemelerdir. XPS’in hammaddesi olan polistren, ekstrüzyon işlemiyle hat boyunca istenilen kalınlıkta çekilir. Sürekli bilgisayar kontrolünde yapılan bu üretim sayesinde homojen bal peteği görünümünde, kararlı bir hücre yapısı elde edilir. Hücreler bütün yüzlerinden birbirine bağlıdır. Hava, hücrelerin içine hapsedilmiştir. Hareketsiz kuru hava ile bilinen en mükemmel ısı yalıtımı sağlanır. 24 HABER Hattan çıkan malzemenin yüzeyi, zırhlı veya pürüzlü yüzey olarak malzemenin kullanılacağı detaydaki ihtiyaçlar doğrultusunda yapılandırılır. Bu yapı sayesinde Ekstrude Polistren malzemeler (XPS) bünyelerine su almazlar, nemden etkilenmezler ve diğer ısı yalıtım malzemeleriyle kıyaslandıklarında haklı bir üstünlüğe sahip olurlar. XPS’in özellikleri • Düşük ısı iletkenlik değeri • Su emmeme özelliği sayesinde sürekli ve azalmayan (LAMBDA) ısı iletkenlik değeri • Dona karşı dayanım • Yüksek basma ve eğilme mukavemeti sayesinde zaman içinde kalınlığı azalmaz • Yüksek elastisite modülü ve boyutsal kararlılık • Optimum buhar difüzyon direnci sayesinde kullanım yerine uygun µ değeri • XPS ürünler diğer plastiklerle karıştırılmadan geridönüşümde kulanılabilir • Her çeşit kesici aletle kesilebilir, ufalanmaz, fire vermez • Kapalı gözenekli hücre yapısına sahiptir Kullanım alanları • Düz (teras) ve eğik çatılar • Dışa bakan duvarlar • Çıkma tabanları • Toprakla temas eden duvar ve döşemeler, havaalanı pistleri, demiryolu yalıtımları, döşeme betonu altı, üstü ve şap altı, temel yalıtımı, bodrum perde duvarları • Garaj, depo gibi ısıtılmayan bölümlere bakan duvar ve döşemeler • Kombi ile ısıtılan binalarda katları ayıran döşemeler • Tesisat boruları, havalandırma kanalları, vanalar vb. tesisat elemanları • Dekorasyon amaçlı (kartonpiyerlik malzeme) Neden PakBoard XPS? İnovatif Üretim Teknolojileri: PakBoard üretim tesislerinde, XPS ürünleri iki adet ekstrüzyon hattında üretilir. Birinci hatta 30 mm’den 145 mm’ye kadar, ikinci hatta ise 17 mm’den 50 mm’ye kadar üretim yapılır. Her iki hatta da yalıtım sektörünün ihtiyacı olan farklı yoğunluklarda üretimler (kartonpiyerlik malzeme haricinde), kurumsal kimlik rengimiz olan lila ile yapılır. Üretimimizin inovatif yapısı itibarıyla Avrupa Yaşam Organları yayınlarına göre 2037/2000 referansıyla yalıtım köpüğü XPS üretimi için HFCF kullanımı 01.01.2002’den itibaren yasaklanmıştır. Ülkemizde de 2009’dan itibaren çevreye ve ozona zarar verici etkilerinden dolayı kullanımı, Çevre Bakanlığı’nın izniyle kademeli olarak azaltılacaktır. Üretim koşullarında kullanılacak gazın yeni alternatifleri; HFC-134a ile HFC-152a karışımı ve en yeni teknoloji olarak da sıvı karbondioksit gazıdır. Pakpen Şirketler Grubu, Türkiye’de karbondioksit üretim teknolojisini kullanan ilk ve tek firma olmanın haklı gururunu yaşamakta ve bu tarz inovatif üretim tekniklerinin ortaya çıkarılmasında öncü rol oynamaktadır. Bu teknolojinin önemini bir örnekle belirtmek gerekirse, Amerika’da yapılan araştırmada XPS ile yalıtılmış bir evin enerji tasarrufu değeri 3.5 milyon Btu./yıl’dır ve karbondioksit salımı 230 kg/yıl azalmaktadır. Belirtilen evin, ısı yalıtımını sağlayacak miktarda XPS malzemesini konvansiyonel üretim teknikleriyle yıllık 7.3 milyon Btu. enerji harcayarak ve atmosfere yılda 1275 kg karbondioksit salarak üretimini yapabilmekteyiz. (Kaynak: Franklin Associates/13 Eylül 2000-Plastic Energy And Greenhouse Gas Savings using rigid Foam Sheathing applied to Exterior Walls of Single Family Residential Housing In the U.S.) Halbuki Pakpen’in inovatif üretim stratejisi gereği, karbondioksit şişirmeli üretim tekniğiyle konvansiyonel üretimdeki tersine fayda, gerçek anlamda maksimum faydaya dönüşmektedir. Pakplast’tan PEX-b boruları PEX-b borular, yerden ısıtma sistemleri, mobil kalorifer ve sıhhi tesisat sistemleri için çapraz bağlanmış polietilenden imal edilen bir ürün. Çapraz bağlanmış polietilen (PEX), düz molekül zincirleri çapraz bağlarla güçlendirilmiş bir malzeme. Pakplast, PEX imalatında dünyada en yaygın ve güvenilir yöntem olan PEX-b imalat metodunu seçmiş bulunuyor. PEX-b borular, imalattan sonra buhar kürüne tabi tutulup çapraz bağlanıyor. Çapraz bağlar, malzemeye, imalat sonrası ekstra özellikler sağlıyor. Yeni durumda malzeme sıcaklık ve basınç dayanımı artmış bulunuyor. Mukavemeti artan borunun servis ömründe azalma söz konusu olmuyor. Pakplast PEX-b boruları oksijen bariyerli ve oksijen bariyersiz olarak iki farklı şekilde imal edilebiliyor. Oksijen bariyeri, boru dış yüzeyinin özel bir malzemeyle imalat esnasında kaplanmasıyla sağlanıyor. Bariyer, tesisatın metal aksamlarını ısıtıcı akışkanın boru yüzeyinden geçen oksijenin korozif etkisinden koruyor. İlgili standartlar: DİN 4726 TS 10762-2 EN ISO 15875 Standartlara tam entegrasyon Yapı malzemeleri sektörünün öncüsü olan ve her zaman ilklerin temsilciliğini üstlenen Pakpen Şirketler Grubu olarak, dünya standartlarındaki üretim tesislerimiz, yenilikçi yapımız ve 42 yılı aşkın bir süredir “kalite” ile özdeşleşen iş modelimizle birlikte hızla büyümeye devam ediyoruz. Üretimden yönetime kadar tüm iş süreçlerinde en temel önceliğimiz olan kaliteden hiçbir zaman ödün vermedik ve bugün global bir marka haline geldik. Bu anlayış doğrultusunda Pakpen Şirketler Grubu çatısı altında üretilen tüm malzemelerin “kalite” kontrollerine imza atan, verdiği hizmetler sonucunda birçok sertifikanın sahibi olan laboratuvarımız, uluslararası standartlara sahip olarak Türk Akreditasyon Kurumu (TÜRKAK) tarafından akredite edildi ve laboratuvarımızda yapılan hiçbir testin başka bir bağımsız laboratuvar tarafından akredite edilmesine gerek kalmadı. Müşteri odaklı firma vizyonu Pakpen Şirketler Grubu, yukarıdaki şekilde “kırmızı” ile belirtilmiş ancak isimlendirilmemiş ve son kullanıcı olarak adlandırılan müşteri topluluğunu da içine alacak şekilde tüm iş ortamı paydaşlarıyla; kısaca sürekli sadakat diyebileceğimiz sürdürülebilir ve kalıcı memnuniyet ortamını oluşturacak bir vizyonla iş süreçlerini ve sonuçlarını takip etmektedir. Yukarıda yer alan dört iş ortamı paydaşı da firmanın müşterileri konumundadır. Bu paydaşlarla firma arasındaki ilişki süreci, sürdürülebilir ve kalıcı memnuniyeti bu ilişkinin çıktısı olarak elde edecek şekilde planlanmıştır. PEX-b boruların temel özellikleri • Yüksek sıcaklıkta (95 °C), yüksek basınç dayanımı • Yüksek darbe mukavemeti (düşük sıcaklıklarda da) • Yüksek kimyasal dayanım (asit ve bazlardan etkilenmez) • Hızlı ve kolay döşeme • Korozyona dayanım • Esneklik • 50 yıl servis ömrü • Fırçasız döşeme Pakplast PEX-b boruların teknik özellikleri • Yoğunluk: 950 kg/m3 (+ /-S) • Çapraz bağlanma derecesi: >=65% • Çalışma sıcaklığı: -40 °C / +95 °C • Lineer genleşme katsayısı: 1,8x10-4 PEX-b borular mobil kalorifer sistemlerinde ve yerden ısıtma sistemlerinde kullanılabiliyor. HABER 25 bayilerimiz bayilerimiz Niğde Pakpen Bayii Ömür Pen Genel Müdürü Lütfü Ede: “Üretimde Türkiye’de ve Avrupa’da tanınan bir firma olmak istiyoruz” Niğde’de üretim yapan bayimiz Ömür Pen, Türkiye genelinde sekiz noktadaki bölge distribütörü ve bunlara bağlı 300’ün üzerinde montaj bayii ile faaliyet gösteriyor. Ömür Pen’in sektördeki başarısını, yapılanmasını ve gelecek hedeflerini Genel Müdür Lütfü Ede ile konuştuk Ömür Pen’i tanıyabilir miyiz? Ömür Pen, uzun yıllar sektörde elde ettiği deneyimi, gelişen teknolojiye ayak uydurarak yaptığı yatırımlarla bir markaya dönüştürdü ve ürünlerini “Made in Niğde” etiketiyle tüm dünyaya ulaştırıyor. Biz 15 yıllık tecrübemizi, işimizdeki titizlikle birleştirdik. “Bir Ömür Boyu” sloganımız, ürünlerimizin etiketi oldu. Yaşadığımız şehre yatırımlarımızı sürdürüyoruz. Yatırımlarımızdaki ve ürünlerimizdeki kalite, bize inanılmaz mutluluk veriyor. Şirketimizin, sektörün gözde, sağlam, çalışkan bayilerine sahip olması, onları şirket ortakları gibi görmesi, oluşmuş projeleme teknolojisi, optimal planlama ve teknik çözümleri, ayrıcalıklarımız arasında yer alıyor. Bir diğer ayrıcalığımız da “Pencere asla basit bir şey değildir” ilkesiyle, deneyimli ve uzman kadromuzla üretim hesap programları yapıp, en yeni teknolojiyi akıllı ve mantıklı kullanmamız. Tüm bunlar, markalaşma ve büyümemizde etkili oldu. Sektördeki geçmişinizden biraz söz eder misiniz? Ortağımla baba oğul gibiyiz. Ben 20 yaşında esnaflık yaparken ortağım 10 yaşındaydı. Çıraklık, ustalık, kalfalık derken birbirimize destek çıktık, bugünlere birlikte geldik. Ben 18 yaşındayken demirci dükkânında çırak olarak çalışıyor, demir işliyordum. Bir gün adliye önündeki bir arzuhalciye gittim ve ona yaşımı iki yaş büyütmek istediğimi söyledim. O da hemen dilekçeyi hazırlayıp bana verdi. Daha sonra mahkemeye çıktım ve yaşım büyütüldü. 15 gün sonra, 18 yaşında askere gittim. 20 yaşında döndüm ve esnaflığa başladım. Ortağım olan Recep Bey’le tanıştım. Çok çalışkandı. Çıraklık, ustalık derken ortak olduk. 26 HABER Demir doğrama işlerinin yanı sıra demir ticareti de yapıyor, iyi kazanç elde ediyorduk. Uzun yıllar başarıyla demir doğrama işi yaptıktan sonra 1997’de PVC sektörüne girdim. Çalışkanlık ve dürüstlüğümüzle bu sektörde ilerleyeceğimize ve iyi bir yere sahip olacağımıza inandım. Gerçekten de öyle oldu. Sektördeki boşluğu gördüm. Mantığıma güvenirim, mantığımın kabul ettiği her şeye varım ve yatırım yaparım. 1998’deki kriz dönemi ilerlememizi yavaşlattı ama onu da aştık. İnşallah çok büyük projelerimizle sık sık adımızı duyuracağız. Kaç kişilik bir ekiple hizmet veriyorsunuz? Firmamız Ömür Pen bünyesinde beş mühendis, altı tekniker, 10 alanında uzman ustabaşı, 95 Ömür Pen tarafından yetiştirilen ve eğitilip sektöre kazandırılan deneyimli personel bulunuyor. Kadromuz toplam 116 kişi. Daima büyüyen, kadrosunu eğiten ve güçlendiren öncü bir firma profili çiziyoruz. Firmanızın yatırımlarından bahseder misiniz? Sektördeki yerimizi korumak için durmaksızın çalışıyor, kendimizi geliştiriyoruz. Yatırımlarımız da hızla devam ediyor. Makine kapasitemizi ciddi anlamda artırmış bulunuyoruz. İkinci çok istasyonlu kaynak ve köşe temizleme hattımızı satın aldık. Bugün işleme merkezleri, CNC tezgâhları, 16 köşe kaynak, destek sacı, çekme hatlarıyla sistemli ve deneyimli çalışanlarımızla imalat konusunda hassas ve kaliteli üretim yapıyoruz. İş hayatında başarınızın sırrı nedir? Sektöre girdiğimde çok iyi gözlem yaptım. Sonrasında ciddi yatırımlar yaptım ve tam anlamıyla bu yola baş koydum. Kendimize çok başarılı insanları örnek alıyor, onlara ulaşmak için çabalıyoruz. Hiç kimse böyle bir pencere fabrikası kurmaya cesaret edemedi. Ben inandığım yolda gitmeye karar verdikten sonra büyük yatırımlar yapmaktan çekinmedim. Öncelikle herkes İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirlerde yatırım yaparken ben kırsal bir bölge olan Niğde’yi seçtim. Çok büyük riskti ama çok çalışkan ve hırslı bir yapıya sahip olmam bu riski avantaja çevirdi. Her şey düşündüğüm gibi oldu. Sektörün içinde olan ancak uygun olmayan şartlarda üretim yapan ve sektöre gerçekten hizmet eden bayileri bünyemize katıp, Türkiye genelinde sekiz noktada bölge distribütörlüğü ve bunlara Antalya Pakpen Bayii As Yüksel’in Sahibi Ahmet Yüksel: bağlı 300’ün üzerinde montaj bayiliği oluşturarak bayi ağımızı genişlettik. İş hayatının vazgeçilmez ilkesi, hızlı, dürüst ve ilkeli olmaktır. Başarılı kuruluşların keşfettiği gizli formülün, müşterilere misafir, çalışanlara insani hassasiyetle davranmak olduğu bilinciyle çalışıyoruz. Bugün uluslararası bir kurum olarak aynı temel ilkeleri dünden bugüne taşımanın ve daha da geliştirmenin kıvancını yaşıyoruz. Grubumuz, eğitimli, yetenekli yönetim kadrosu ve tecrübeli çalışanları sayesinde müşteri memnuniyeti odaklı hizmet anlayışını, sektörel bilgi ve deneyimle birleştirerek şirketin amacını ve kurumsal kimliğini en güzel şekilde hedef kitleye yansıtmayı başarıyor. Sözünü ettiğiniz bayi ağı hakkında bilgi verir misiniz? Ömür Pen sadece ürün yelpazesiyle değil, üretim tesisleriyle de övünülecek bir şirket. Ömür Pen’in yılların birikimi olan altyapısı tüm hedeflerine ulaşmasını sağlayacak düzeyde. Ancak bu birikim, işin üstesinden tek başına gelebilmek için yeterli değil. Yurtiçinde bu nedenle sekiz bölgede distribütörlük ve bunlara bağlı 300 bayi ağıyla hızla gelişerek büyüyoruz. Bayilerimiz bizim şirket ortaklarımız. Müşterilerimizle aramızda köprü oluşturuyorlar. Yaptığınız ihracat ve yurtdışı pazarlama çalışmalarını anlatır mısınız? Firmamız üretiminin yüzde 30’unu ülke dışında bulunan bayi ve direkt müşterilerine sunuyor. 2009 yılında ihracat yaptığımız Almanya, Fransa, İsveç, Hollanda, Bosna, Ukrayna, Rusya, Azerbaycan, Afganistan, İran, Irak, Suriye gibi ülkelere toplam 135 bin adet pencere satışı gerçekleştirdik. Yurtdışı çok zor bir pazar. Bu pazarda sanayiciliği, üretimi, kaliteyi, müşteri memnuniyetini sağlamayı öğrendik. Öğrendiklerimizi sektöre yansıtırsak karşılığını alacağımıza inanıyoruz. Bunun için fabrikamızda ayrı bir birimimiz bulunuyor. Ben bu birimi oluşturmak için dört yıl bekledim. Önce markalaşmayı, kurumsallaşmayı bekledim. Ekibimi, sistemimi, kalitemi oturttum. Kurumsallaşma sürecini tamamladık. Şimdi rahatlıkla yurtdışı pazarlara açılıyoruz. Hedefimiz, yurtdışı marketlerde, raflarda yerimizi almak. Ömür Pen’in bugün geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Gelecek hedefleriniz neler? Firmamız Ömür Pen, sektörün pencere üretimindeki açığını fark edip Niğde Organize Sanayi Bölgesi’nde kurduğu 17.500 m² kapalı alana sahip, son sistem teknolojik makine parkuru ile günlük 2500 adet üretim kapasiteli fabrikasıyla, alanında en büyük ve iddialı firma. Amacımız profesyonel olarak yaptığımız işle, bu parkurda yeni kitlelere hitap etmek ve dünya markası olmak. Kararlı ve istikrarlı bir Ar-Gepolitikasıyla endüstriyel ürün çeşitliliğimizi artırarak üretimde Türkiye’de ve Avrupa’da tanınan bir firma olmak istiyoruz. Müşteri memnuniyetini daima ön planda tutuyoruz ve yeni yatırımlarla teknolojik yenilikleri yakından takip ediyoruz. Ülkemizi, üretim yaptığımız çevreyi kalkındırmayı ve Türk ekonomisine katkı sağlamayı temel görev ve hedef edindik. “Yıl sonunda PVC’de yüzde 10 büyüme sağlamış olacağız” As Yüksel, iki şube ve 36 kişilik ekiple Antalya bölgede başarılı işlere imza atıyor. “Pakpen olarak bölgemizde lider konumdayız” diyen bayi sahibi Ahmet Yüksel, çalışmalarını ve gelecek hedeflerini anlattı Pakpen bayii olarak ne kadar zamandır hizmet veriyorsunuz, iş hayatınızdan biraz bahseder misiniz? 1994 yılından bu yana inşaat sektörünün içindeyim. 2008 yılından beri de Pakpen bayii olarak faaliyet gösteriyorum. Bölgemizde Pakpen olarak lider bir konumda bulunuyoruz. Ayrıca Antalya ASAŞ Bölge Yetkili Satıcısı olarak hizmet veriyorum. Bayi yapılanmanız hakkında bilgi verebilir misiniz? 10 tane resmi bayimiz var. Biri Alanya, diğeri Antalya’da olmak üzere iki şubeyle hizmet veriyoruz. Pakpen imalat ekibimizde 27 kişi çalışıyor. Hem Antalya’da hem de Alanya’da pazarlama ekiplerimiz bulunuyor. İki şubemizde toplam 36 kişilik ekiple faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Antalya’nın hangi bölgelerine, hangi ürünlerin satışını yapıyorsunuz? Ürün satışı yaptığınız projelerden örnekler verebilir misiniz? Pakpen olarak Royal İdeal ve Yeni Sürme serilerini Alanya, Gazipaşa ve Manavgat ilçelerinde hizmete sunmuş bulunuyoruz. Referanslarımıza örnek olarak Katya Otel, Utopia Otel, Usta İnşaat, Elit İnşaat, Gürses İnşaat, Mansion İnşaat ve Topçu İnşaat’ı sayabiliriz. 2012 yılı hedefleriniz neler, şu ana kadar hedeflerinizin ne kadarını gerçekleştirdiniz? Yıl sonu tahmininiz nedir? 2012 yılı hedefimiz, mevcut risk seviyemizi minimum seviyede tutarak dengeli bir büyüme gerçekleştirmek. Satış ekibimiz sayesinde, 2012 yılı sonunda PVC’de yüzde 10’luk büyüme sağlamış olacağız. Bu doğrultuda hedefimizin yüzde 70’lik kısımını tamamlamış bulunmaktayız. Gelecek hedefleriniz neler? Akdeniz Bölgesi’nde Pakpen Ailesi olarak başarılı işlere imza atmak, hem ekibimin hem de benim gelecek hedefimizi oluşturuyor. HABER 27 bayilerimiz bayilerimiz Ankara Bölge Pakpen Bayii Atakpen’in sahibi Yavuz Çelik: PakSiding Bayii Nurol Yapı’nın sahibi Muhittin Nurullahoğlu: “Hatırı sayılır projelere imza atıyoruz” “Ulusal alanda bilinen bir marka olmayı hedefliyoruz” 12 yıl önce ticaret hayatına başlayan Nurol Yapı, PakSiding markasının oluşmasıyla birlikte Pakpen Şirketler Grubu’nun bayileri arasında yerini aldı. Nurol Yapı’nın sahibi Muhittin Nurullahoğlu ile şirketleri ve çalışmaları hakkında konuştuk markamız Pakpen’le özdeşleşerek en iyi uygulayıcı olmaktan gurur duyuyoruz. Bu başarıyı sürekli kılmak için de teknolojiyle entegrasyon sürecini en iyi şekilde değerlendiriyor ve müşterilerimize daha iyi hizmet vermek adına Ankara genelinde faaliyet gösteren 30 adet satıcı bayimizle ve toplu iş projeleriyle hizmet veriyoruz. Yeni fabrika yatırımı ve tamamladığı projelerle adından başarıyla söz ettiren Ankara Bölge Pakpen Bayii Atakpen’in hedefi, büyümeyi sürdürmek. Atakpen’in sahibi Yavuz Çelik, çalışmalarına ve hedeflerine dair sorularımızı yanıtladı Geçmiş ticari hayatınızdan ve Pakpen ile bir araya gelişinizden bahseder misiniz? PVC kapı pencere sistemleri sektörüne girişimiz, 2000 yılında sektörün öncü kuruluşlarından Pakpen ile başladı. İlk olarak 400 m2’lik bir alanda faaliyete başladık. 2010 yılından bu yana da yeni fabrikamızla üretici bayi olarak hizmet veriyoruz. Bayi yapılanmanız ve çalışmalarınız hakkında bilgi verir misiniz? PVC imalat ve uygulama hizmetlerine 2800 m2’lik üretim tesisimizde, 30 kişilik uzman personelimizle devam ediyoruz. Genişleyen vizyonumuz ve artan tecrübemizle temsil ettiğimiz 28 HABER Ankara’nın hangi bölgelerine hizmet veriyorsunuz? Önemli projelerinizden örnekler verir misiniz? Ankara’da inşaat yatırımının yoğun olduğu bölgelerde hatırı sayılır projelere imza atıyoruz. Örneğin, 2011 yılının sonuna kadar Akpınar İnşaat’a ait 250 konutun, Gayem İnşaat’a ait 195 konutun, Aluç İnşaat’a ait 95 konutun ve Afik İnşaat’a ait 135 konutun imalat ve montajını tamamladık. Bu yıl da devam eden ve takip ettiğimiz birçok proje bulunuyor. 2012 yılı hedefleriniz neler, şu ana kadar hedeflerinizin ne kadarını gerçekleştirdiniz? Yıl sonu tahmininiz nedir? 2012 yılı içerisinde makine parkuruna CNC tezgâhlar ekleyerek üretim kapasitemizi yüzde 20 artırmayı hedefliyoruz. Şu ana kadar 2012 yılı içerisinde koymuş olduğumuz hedeflerin yüzde 80’lik kısmını gerçekleştirdik. Yıl sonuna kadar ilave ettiğimiz makinelerimizle hedeflerimizin üzerine çıkacağımız kanaatindeyim. Pakpen üretici bayii olarak hislerinizi öğrenebilir miyiz? Üretim teknolojisi, ürün yelpazesi ve kalitesiyle sektörün öncü kuruluşlarından olan Pakpen ile 2000 yılından bugüne süregelen iş ortaklığımızın, birlikte büyüyerek, önemli büyük projelere imza atarak devam etmesi en büyük temennimiz. Gelecek hedefleriniz neler? Hedefimiz, ön planda tuttuğumuz müşteri memnuniyeti ve kalite ile her yıl üretim kapasitemizi artırarak firmamızı daha da ileriye götürmek. Nurol Yapı kaç yıldır ticaret hayatının içinde, geçmişinizden biraz bahseder misiniz? Pakpen Şirketler Grubu ile bir araya gelişiniz nasıl oldu? Şirketimiz, 12 sene önce Ziya Nurullahoğlu ve Muhittin Nurullahoğlu tarafından kuruldu. Şirketin kuruluş amacı, yalıtım sektöründe sektörün lider firmalarıyla çalışıp kaliteli ürünleri nihai kullanıcaya ulaştırmak. Kurmuş olduğumuz şirketimizin dışında müteahhitlik sektöründe de çok uzun yıllar hizmet vermiş bulunuyoruz. Pakpen’in PakSiding markasını oluşturmasıyla, birlikte çalışma kararı aldık. Çok kısa bir sürede birçok ilde uygulayıcı bayilik ağı oluşturarak Pakpen güvencesindeki kaliteli ürünleri müşterilerimize sunmaya başladık. 2011 yılında da kendi mantolama paket sistemimizi, Nurtherm markasını piyasaya sunduk. Burada da yine Pakpen’in yalıtım ürünlerini kullanmaya devam ediyoruz. Bayi yapılanmanız hakkında bilgi verir misiniz? Kaç kişilik bir ekiple hizmet veriyorsunuz? Nurol Yapı olarak dokuz kişilik çalışma ekibimizle bayilerimize hizmet sunuyoruz. PakSiding ile çalışmaya başladığımızda, firma olarak uygulamaya girmeyi tercih etmedik. Geniş bir uygulayıcı ağıyla sadece malzeme temini yaparak daha verimli olacağımızı düşündük ki şu an baktığımızda doğru karar aldığımızı görüyoruz. PakSiding fabrikasının Konya’da olması, lojistik açıdan her ile kolay ulaşma olanağı sağlıyor. Çalışma alanımız, Balıkesir, İzmir’den Tekirdağ’a, Erzincan’dan Van’a kadar farklı coğrafyalara yayılmış durumda. Birçok ilde uygulayıcı bayiler oluşturduk. Çalışma ekibimizle sürekli bayi ziyareti yaparak en iyi hizmeti sunmaya devam ediyoruz. İki senedir de Nurtherm markasını, oluşturduğumuz bayi ağı sayesinde müşterilerimize ulaştırıyoruz. 2012 yılının ilk yarısını inşaat sektörü ve özellikle siding ve yalıtım açısından değerlendirdiğinizde neler söyleyeceksiniz? Siding sektöründe diğer firmaların yanlış strateji izlemelerinden dolayı daralma yaşanıyor. Ancak bizler kaliteli malzemeyle çalışmamız ve satışını yaptığımız ürünlerin teknik olarak hizmetini düzenli olarak vermemizden dolayı satış rakamlarımızı her sene daha da artırıyoruz. Yalıtımın zorunlu hale gelmesi, siding ile mantolamanın fiyat farkının fazla olmaması, önümüzdeki süreci daha da olumlu etkileyecek diye düşünüyoruz. Yalıtım konusunda ise fabrikamızın kapasite artışına gitmesi gerektiğini düşünüyoruz. 2017 yılından sonra zorunlu olacağını düşünürsek, talepleri karşılamakta zorluk çekebiliriz. Yıl sonu iş hedefleriniz neler, bu yıl Nurol Yapı için nasıl geçiyor? Siding’de her sene satışlarımızı artırmaya devam ediyoruz. Türkiye çapındaki satışlarımızda liderliği kaptırmak istemiyoruz. Ağustos ayı sonu itibarıyla baktığımızda, hedeflerimizin gerçekleştiğini görüyoruz. Nurtherm markamızdaki ürünlerimizin de kalitesinden dolayı ikinci senesinde olmasına rağmen satış rakamlarından memnunuz. Kısa ve uzun vadeli hedeflerinizden söz eder misiniz? Kısa vadede Nurol Yapı olarak bölgesel bazda satış ofisleri ve depo alanları oluşturacağız. Böylece lojistik açıdan bayilerimize ürünlerimizi daha hızlı ulaştıracağız. Uzun vadede ise ulusal bazda bilinen bir marka olmayı hedefliyoruz. Sizce iş hayatında başarının sırrı nedir, iş prensiplerinizi ve hizmet anlayışınızı anlatır mısınız? İş hayatında başarının sırrı, yaptığınız işi sevmekle başlar. Düzenli ve tertipli olmak da başarının ana unsurlarıdır. Bizim için en önemlisi ise müşteri memnuniyetidir. Aynı istikrarla çalıştığınızda zaman içinde en büyük reklamınız, çalıştığınız firmalar ve müşteriler olacaktır. İlk hedefimiz, kaliteyi en önde tutmak ve ulaştırdığımız hizmetin daima arkasında durmaktır. HABER 29 bayilerimiz tedarikçilerimiz Ankara Bölge Pakplast Bayii Ekip Mühendislik’in sahibi Ender Erdem: “Kaliteli ürün satmanın rahatlığı ve mutluluğu içindeyiz” Say Polymers B.V. Satıştan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Nihat Kunt: “Yüksek kaliteli mamul üretimine uygun ürünlerimizi dünyanın sayılı üreticilerinden temin ediyoruz” Ankara ve çevre illerde pazarlama, satış ve dağıtım ekipleriyle hizmet veren Pakplast Bayii Ekip Mühendislik, sektörde öncü firma olma hedefiyle çalışmalarını sürdürüyor. Firma sahibi Ender Erdem, Pakplast markasıyla nasıl tanıştıklarını ve geleceğe dair hedeflerini anlattı ise belirsizlik hâkim. Bu da satışlara bire bir yansıyor. Nakit sıkıntısının tabanda ciddi seviyelere ulaşmış olduğu da gözden kaçmıyor. Sistemimiz gereği oturmuş bir müşteri kitlemizin olmasından dolayı ciddi oranda etkilendiğimiz söylenemez. Meslektaşlarımızla olan diyaloglarımızdan, 2012 yılının şu ana kadar genel olarak beklentileri karşılamadığını söyleyebilirim. Pakpen Şirketler Grubu’na, PVC hammaddesi başta olmak üzere çeşitli kaynaklardan temin ettiği HDPE ve PPRC gibi ürünleri tedarik eden Say Polymers B.V., ürün geliştirmede müşterileriyle ve üreticilerle yakın bir çalışma sistemine sahip. Pakpen Şirketler Grubu’yla iş ortaklığı eskilere dayanan Say Polymers B.V.’nin çalışmalarını ve gelecek hedeflerini, şirketin Satıştan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Nihat Kunt’a sorduk 2012 ve gelecek hedeflerinizden bahseder misiniz? 2012 ve daha sonraki yıllar için hedefimiz mevcut işimizde, dağıtım kanallarımıza daha kaliteli hizmet vererek ürün yelpazesini çeşitlendirmek ve sektörümüzün öncü firması olmak. Bizimle benzer şekilde çalışan çok sayıda firmanın arasında fark yaratmamız gerekiyor. Yaklaşık 14 yıldır ticaret hayatının içindesiniz. O günlerden bugünlere neler yaşadınız, Pakplast ile nasıl bir araya geldiniz? Ticari hayatımızda hızlı değişim dönemleri yaşadık. Çok sayıda ticari kriz, hızlı değişen satış stratejileri vb. Bunların hepsine adapte olarak ve kendimizi sürekli yenileyerek bugünlere geldik. Pakplast ile 2009 yılında, Ankara Bölge’de çalışan arkadaşlarımız sayesinde tanıştık. Konya Bölge’de bulunan üretim tesislerini ziyaret ettikten sonra bölgede satış stratejileri geliştirerek bayilik almayı planladık ve o günden bugüne Pakplast markalı ürünlerin dağıtıcılığını yapıyoruz. Bayi yapılanmanız hakkında bilgi verir misiniz? Ekibinizi tanıyabilir miyiz? Ankara ve çevre illerine dağıtım ve pazarlamayla satış yapıyoruz. Düzenli olarak bölgelere pazarlama ve satış yapan 10 kişilik ekibimiz var. Ayrıca satış ekibimizin almış olduğu siparişleri yerlerine ulaştıran 12 kişilik dağıtım, sevkıyat ekibimiz bulunuyor. Ağırlıklı olarak bölgemizde doğalgaz grubuna hitap ediyoruz. Muhtelif marka kombi, radyatör ve tesisat malzemeleri ana dağıtıcılıklarımız (bayiliklerimiz) mevcut. 2012 yılının başından itibaren de toplu işleri takip eden bir birim kurarak yeni iş alanları açmayı hedeflemiş bulunuyoruz. Hizmet verdiğiniz pazarda 2012 yılının geride bıraktığımız dönemini nasıl değerlendiriyorsunuz? Sektörün geleceği hakkında neler söyleyebilirsiniz? 2012 yılının ilk çeyreği için ticari olarak bir canlılıktan söz etmek mümkün değil. İkinci çeyrek ve sezonun canlanmasıyla birlikte hareketlenme başladı. Şu anda yaşadığımız üçüncü çeyrekte 30 HABER Faaliyet gösterdiğiniz bölgede Pakplast’ın bilinirlik düzeyi nedir, Pakpen Şirketler Grubu’nun bayii olarak hislerinizi öğrenebilir miyiz? Pakplast markasının bilinirlik düzeyi henüz tam istediğimiz seviyeye gelmedi. Markanın kalitesiyle ilgili sorun yaşanmadığı ve kullanan yerlerden sürekliliğin geldiği gözleniyor. Bu da umut verici bir durum. Tabii bayiliğe başladığımız ilk günlerde zorlanmıştık ama artık belirli bir seviyeye ulaşmış bulunuyoruz. Markanın bilinirliği ve satış rakamlarının artması, bizlerin çabasıyla birlikte fabrikanın stratejileriyle doğru orantılı. 14 yıllık tecrübemize dayanarak bu sektörde oyuncuların hep aynı olduğunu, daha iyi hizmet, fiyat ve kalite sunanın daha çok malzeme satma imkânı olduğunu söyleyebilirim. Dolayısıyla Pakpen Şirketler Grubu’nun Pakplast marka ürününü satmaktan çok mutlu olduğumuzu ifade etmek isterim. Seviyeli, kurumsal ve güçlü bir firmada; ciddi ve kaliteli ürün satmanın rahatlığı ve mutluluğu içindeyiz. Emeği geçen bütün arkadaşlara teşekkür ederim. Aramıza yeni katılan bayilerimiz PAKPEN KSS Yapı - Giresun tedarik ediyoruz. Ürünlerimiz yüksek kaliteli mamul üretimine uygun ve bugün dünyada sayılı üreticilerden temin ediliyor. Say Polymers’in faaliyet alanları ve ürünleri hakkında bilgi verebilir misiniz? Say Polymers B.V. Hollanda, Amsterdam’da kurulu olup 1998 yılından beri plastik hammadde ticaretinde faaliyet gösteriyor. Faaliyet alanı, PVC, PP, PPC, PPRC, LDPE ve LLDPE ürün gruplarının ticareti. Say Polymers B.V., bu saydığımız ürünleri Türkiye başta olmak üzere BDT ülkeleri, Güney Avrupa, Kuzey Afrika ve Güneydoğu Asya bölgelerinde, transit ticaret ve proforma satışlar şeklinde yapıyor. Say Polymer B.V. Türkiye de plastik ticareti yapan en eski ve en büyük şirketlerden biri olan Yapkim Group şirketlerine ait. Pakpen Şirketler Grubu ile işbirliğiniz ne zaman ve nasıl başladı? Bugüne kadar birlikte ne tür çalışmalar gerçekleştirdiniz? Pakpen Şirketler Grubu ile çalışmalarımız çok eskilere dayanıyor ancak 2010 yılında ticaretimiz daha da genişledi, proforma ve iç piyasa bazında satışlarımız oldu. Pakpen Şirketler Grubu’na tedarik ettiğiniz ürünler ve özelliklerinden söz edebilir misiniz? Pakpen’e, PVC hammaddesi başta olmak üzere çeşitli kaynaklardan temin ettiğimiz HDPE ve PPRC gibi ürünleri Pakpen Şirketler Grubu’nun ürünlerle ilgili sizden beklentileri neler? Pakpen bizden, ürünlerimizin kalitesinde ve tedariğinde devamlılık aynı zamanda piyasa şartlarına göre rekabetçi fiyatlar talep ediyor. Uluslararası alanda faaliyet gösteren bir firma olarak ürün geliştirirken nasıl bir yol izliyorsunuz? Sektörünüzdeki yenilikleri nasıl takip ediyorsunuz? Ürün geliştirmede müşterilerimiz ve üreticilerimizle yakın bir biçimde çalışıyor, müşterilerimizin ihtiyaçları doğrultusunda üreticilerimizi yönlendiriyor ve siz üreticilerle buluşturuyoruz. Sektörümüzdeki yenilikleri ise üreticilerimizle kurduğumuz yakın ilişkiler ve dünya çapında yapılan seminer, fuar ve konferanslardan takip ediyoruz. Şirketinizin gelecekle ilgili planlarından söz eder misiniz? Yüzde 100 müşteri memnuniyetiyle çalışan şirketimiz, uzman ve deneyimli kadrosuyla bugün Türkiye’de sağlamış olduğu güçlü müşteri ağını uluslararası piyasalarda da sağlamayı; en kısa sürede Hollanda, Amerika, Türkmenistan ve Kazan ofislerimize ek olarak yeni ofisler açmayı ve oradaki yerel kullanıcılara ulaşmayı hedefliyor. HABER 31 finans Yılın geri kalan döneminde ekonomik aktivitenin ılımlı seyrini sürdüreceğini tahmin ettiklerini söyleyen İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, yıl sonunda Türkiye ekonomisindeki reel büyümenin yüzde 3,5-4 civarında gerçekleşebileceğini öngördüklerini belirtiyor ekonomisinin dünya ekonomilerinden pozitif yönde ayrışmasının da etkili olduğunu düşünüyorum. Nitekim, esnek ve dinamik üretim yapısına sahip olan Türkiye ekonomisinin lehine rating farkları kapanmaya başladı. 20 Haziran’da Moody’s Türkiye’nin kredi notunu bir basamak artırarak Ba1’e yükseltirken, not görünümünün pozitif olduğunu belirtti. Böylece, Türkiye’nin kredi notu yatırım yapılabilir seviyenin 1 kademe altına yükseltildi. Son dönemde Türkiye ekonomisinin dış şoklara karşı direncinin artması not artışına gerekçe olarak gösterilirken, kamu maliyesine ilişkin göstergelerin olumlu bir görünüme işaret ettiği de belirtiliyor. Bir diğer rating kuruluşu Fitch de, Ağustos ayı sonunda yaptığı açıklamalarda enflasyondaki ve cari açıktaki gerilemenin devam etmesi halinde Türkiye’nin kredi notunun “yatırım yapılabilir” seviyeye çıkarılabileceğini ifade etti. Yılın geride bıraktığımız dönemini Türkiye ekonomisi açısından değerlendirecek olursanız neler söylersiniz? Türkiye başarılı bir kriz yönetimi süreci geçirdi ve bunun sonucunda da güçlü bir büyüme performansı gösterdi. Bu hızlı büyüme döneminin arkasından özellikle finansal istikrarın sağlanması ve uluslararası anlamdaki bazı risklerin Türkiye ekonomisine yansımasını önleyebilmek bakımından otoritenin aldığı yavaşlatıcı yönde bazı tedbirler oldu. Ekonomik aktivitede 2011’in ikinci yarısından itibaren daha belirgin hale geldiğini söyleyebileceğimiz bir ivme kaybı görüyoruz. Yurtiçinde politika yapıcıların finansal ve fiyat istikrarının tesis edilmesine yönelik atmış olduğu adımlar çerçevesinde yavaşlayan iç talebe ek olarak, en büyük ihracat pazarımız konumundaki Euro alanındaki belirsizliklerin sürmesinin, Türkiye ekonomisinin ivme kaybında etkili olduğu söylenebilir. Yılın ilk çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 3,2 oranında büyüyen Türkiye ekonomisi, küresel krizden bu yana en zayıf performansını sergilerken, öncü göstergeler yılın ikinci ve üçüncü çeyreğinde de yurtiçindeki ekonomik aktivitenin benzer bir trend izlediğine işaret ediyor. Bu yumuşak iniş süreci şu ana kadar devam etti. Fakat aynı süreçte alınan tedbirlerin de etkisiyle cari açık dengesi dahil olmak üzere birtakım risklerin biraz daha düzelme eğilimine girmiş olduğunu görüyoruz. Son aylarda politika yapıcıların Türkiye ekonomisinin dış şoklara karşı direncinin artırılması yönünde aldıkları önlemlerin etkileri belirginleşirken, uluslararası kuruluşlar tarafından da Türkiye’nin “yumuşak karnı” olarak nitelendirilen cari açıktaki iyileşme süreci dikkat çekiyor. Nitekim son açıklanan verilere göre 12 aylık kümülatif cari açık, Ekim 2008’de ulaştığı tarihi yüksek seviye olan 78,6 milyar dolardan 63 milyar dolar seviyesine kadar geriledi. 2012 yılında yurtiçi piyasaların odağındaki bir diğer konu olan fiyat istikrarının sağlanmasına yönelik uygulamaların olumlu sonuçları da belirginleşiyor. Yılın ilk aylarında çift haneli düzeylerde seyreden enflasyonun, maliyet yönlü baskıların hafiflemesinin yanı sıra TCMB’nin para politikasında ihtiyatlı duruşunu korumasıyla birlikte Temmuz ayında yüzde 9’a gerilediğini görüyoruz. Son çeyrekte neler yaşanacak, ekonomik açıdan beklentiler neler? Döviz kurları ve faizler konusunda yılın son çeyreğinde nasıl bir hareketlilik bekleniyor? Yılın geri kalan döneminde de ekonomik aktivitenin ılımlı seyrini sürdüreceğini tahmin ediyoruz. İç ve dış talepteki dengelenmenin beklenenden hızlı gerçekleşmesine bağlı olarak cari açığın olumlu bir performans sergilemesi ve son aylarda kaydedilen gerilemelerle enflasyonun yıl sonu öngörülerine yakınsaması, önümüzdeki dönemde Türkiye ekonomisine ilişkin olumlu beklentileri artırıyor. 2012 yıl sonunda Türkiye ekonomisindeki reel büyümenin yüzde 3,5-4 civarında gerçekleşebileceğini öngörüyoruz. Öte yandan, büyümeyi sınırlamak Türkiye ekonomisi için o kadar kolay bir seçenek değil. Nitekim bunun tek etkisi istihdamda kendisini göstermez. Bütçe gelirleri açısından, vergi gelirleri açısından da etki olur. Büyüme hızının düştüğü dönemlerde şu ana kadar sürdüregeldiğimiz bütçe disiplininin ve bütçe performansının da, gelirler yönünden bir miktar olumsuz etkilenebileceğini düşünmek durumundayız. Önümüzdeki dönemde Euro alanının sorunlu ülkelerine yönelik olası gelişmelere bağlı olarak parasal birliğin sürdürülebilirliğinin sorgulanmasının piyasalardaki oynaklığı artırması riski de göz ardı edilmemeli. Maalesef orada aradan geçen kısa sayılmayabilecek sürede önemli bir mesafenin de alınmamış olduğu ortaya çıkıyor. Bir yandan çok genişletici para politikalarıyla diğer taraftan da hane halkı ve reel sektör üzerindeki risklerin kamuya mal edilmesi yani yer değiştirmesi suretiyle, gerçek sorunla yüzleşilmeden hadise devam ediyor. Bunun da Akdeniz ekonomileri, Yunanistan başta olmak üzere belli ekonomilerde çok daha somut sonuçlar verdiğini görüyoruz. ABD bir miktar daha iyi bir performans gösteriyor gibi görünmekle birlikte, özellikle istihdam ve konut piyasasındaki veriler bunun çok sürdürülebilir olduğu yönünde sinyaller vermiyor. Avrupa ekonomilerindeki, özellikle Avrupa bankacılık sistemindeki aşırı kaldıraç kullanma, aşırı borçluluğun geriye alınmasına yönelik tedbirler de yeniden kredi koşullarının Adnan Bali Türkiye İş Bankası Genel Müdürü 32 finans HABER “Ekonomik aktivite ılımlı seyrini sürdürecek” Dünyada ve Avrupa’da yaşanan ekonomik gelişmeler Türkiye’yi nasıl etkiliyor? 2000’li yıllardan itibaren yurtdışı pazarlarla entegrasyonun artması, Türkiye’nin dünya ekonomisindeki gelişmelerden daha hızlı bir şekilde etkilenmesinde önemli bir rol oynadı. Bu çerçevede son dönemdeki gelişmeler değerlendirildiğinde, en büyük dış ticaret pazarımız konumunda olan Euro alanındaki zayıf talep koşullarının ihracat performansımızın üzerinde aşağı yönlü baskı oluşturduğu, bununla birlikte ihracatçılarımızın Euro alanına alternatif pazarlar bularak Euro alanı kaynaklı sorunların toplam ihracatımıza etkisini önemli ölçüde azaltmakta başarılı oldukları ortada. Nitekim, AB ülkelerinin toplam ihracatımız içindeki payı, 2007 yılındaki yüzde 56 seviyesinden 2012 yılının ilk yarısında yüzde 40’a geriledi ve bu dönemde ihracatçılarımızın yakın coğrafyadaki yeni pazarlara yöneldikleri görülüyor. Son beş yıllık dönemde ticaret ilişkilerimizin yaklaşık iki katına çıktığı Kuzey Afrika ile Yakın ve Ortadoğu ülkelerinin ihracatımızdan aldığı pay yüzde 33 seviyelerine yükseldi. Önümüzdeki dönemde, yöneldiğimiz yeni pazarlardaki mevcut siyasi gerginliklerin ortadan kalkması ve normalleşme sürecinin başlamasıyla, söz konusu ülkelere yönelik ihracat hacmimizdeki artış eğiliminin ivmelenerek devam etmesini bekliyorum. Ülke kompozisyonunda bu kadar çarpıcı bir değişiklik dünyanın başka bir ekonomisinde kolay rastlanabilir bir şey değildir. Bu kadar mobil olabilmek, yeni pazarlar keşfedebilmek, Türk iş dünyasının dinamik müteşebbisliğinin hangi seviyede olduğunu çok iyi gösteriyor. Öte yandan, dış piyasalardaki gelişmeler Türkiye ekonomisini finansman kanalıyla da etkiliyor. Yılın geride bıraktığımız dönemindeki gelişmeler değerlendirildiğinde, zaman zaman uluslararası piyasalardaki panik havasına bağlı olarak sermaye girişlerinde dalgalanma yaşanmakla birlikte genel olarak Türkiye ekonomisine yönelik olumlu değerlendirmelerin artmasıyla dış finansman kaynaklı bir sorun yaşanmadığı dikkat çekiyor. Bu gelişmede, Türkiye’de kriz sonrası dönemde bütçe disiplininden taviz verilmemesinin ve güçlü kamu mali dengelerinin Türkiye sıkılaşmasına neden oluyor. Ciddi bir güven ve itibar sorunu da var. Karşı taraf riskini kimse üstlenmek istemiyor. Avrupa Birliği’nin ekonomik anlamda oluşmasının ve tek para biriminin en temel varsayımı, ülke ekonomilerinin birbirine yakınsamasıydı. Şu anda sorunların ve ülke ekonomilerinin yapısal özelliklerinin bire bir yakınsamayı hiç teyit etmediğini görüyoruz. Ulusal bazlı politikalara ihtiyaç duyulan bir sürece girdik ama ulusal bazlı bütün ekonomi enstrümanları da bu ülkelere açık değil, örneğin tek paraya sahip olduğunuzdan devalüasyon yapamıyorsunuz. Dolayısıyla bu yüzdendir ki Yunanistan için örneğin Euro’nun dışına çıkma senaryoları konuşuluyor. Şahsen böyle bir süreçte, sorunun giderek keskinleşmesi karşısında bu tarz bir noktaya gelinirse buna bir bankacı olarak şaşırmam. Önemli olan bunun piyasalar açısından yönetilen bir süreçte mi olacağı, yoksa kaotik bir süreçte mi olacağıdır. Küresel ekonomik aktiviteye ilişkin zayıf görünüm tüm ülkeler için olduğu gibi, Türkiye ekonomisi açısından da bir risk unsuru oluşturuyor ve önde gelen merkez bankalarının para politikalarını bir miktar daha gevşetebileceği yönündeki beklentileri gündeme getiriyor. Küresel ölçekte gerçekleşebilecek olası bir parasal genişleme sürecinde Türkiye ekonomisinin bu gelişmelerden politika yapıcıların finansal ve fiyat istikrarını birlikte gözeterek dizayn ettikleri uygulamalar sayesinde önceki yıllara kıyasla daha “ölçülü” bir şekilde etkileneceğini ve Türk Lirası’nın diğer gelişmekte olan ülke para birimlerine nazaran daha istikrarlı seyrini koruyacağını düşünüyorum. HABER 33 proje proje Referanslarımız Son yıllarda sektörde tüketicilerin tercihlerini neler belirliyor? Sektörümüzde özellikle yapı malzemesi ve mimari alandaki gelişmeler, hem inşaat firmalarının hem de nihai tüketicinin bilinçlenmesini sağladı. Marka değeri, müşteri memnuniyeti, güvenilirlik, kalite ve sektörde yer aldığı konum, tüketicilerin öncelik verdiği değerler haline geldi. Ahmet Celil Sarı: “En önemli kriterlerimizden biri koşulsuz müşteri memnuniyeti” Farklı konseptlerde, farklı mimari ve estetik anlayışa sahip projelerle adından söz ettiren Sinpaş, müşterilerine kendilerini özel hissedecekleri yaşam alanları sunuyor. Sinpaş Satınalma&Lojistik ve İhale Müdürü Ahmet Celil Sarı, Sinpaş projelerini benzerlerinden ayıran özellikleri ve projelerinde Pakpen ürünlerini tercih etme nedenlerini anlattı Sinpaş olarak Pakpen ile işbirliği içinde yapımını gerçekleştirdiğiniz projeleri genel hatlarıyla anlatır mısınız? Sinpaş Yapı End. ve Tic. A.Ş. olarak, Pakpen Şirketler Grubu ile çalıştığımız ilk projemiz, 540 adet konuttan oluşan Samandıra Lagün Villa projesiydi. Akabinde geçtiğimiz yıl 108 konutluk Kelebekia Premium, 850 konutluk Sinpaş Liva projelerimizde ve 200 bin metrekarelik alana sahip ticari gayrimenkul projemiz olan İkitelli İş Modern’de PVC doğrama imalatları için anlaşmalarımızı yaptık. Projelerimizde Pakpen uygulamaları devam ediyor. Yine geçtiğimiz yıl, iştirak firmalarımızdan 34 HABER Projelerinizde Pakpen ürünlerini tercih etmenizin nedeni nedir, Pakpen’in projelerinize sağladığı katma değerden bahsedebilir misiniz? 38 yıldır konut ve ticari gayrimenkul geliştirme işinde emin ve güvenilir adımlarla ilerleyen, geliştirdiği projelerle dünya markası Seranit Granit seramik fabrika ofis ve sosyal tesislerinin PVC doğrama işlerini beraber yaptık. Pakpen Şirketler Grubu’nun altyapı ürünlerini de Türkiye’de yapımı planlanan en büyük konut projelerinden biri olan Ankara Altın Oran projemizde kullanmaya başladık. Bu projeleri benzerlerinden ayıran özellikler nelerdir? Sinpaş olarak yaptığımız her projeyle sektöre, müşterilerimize ve çevresine değer katan yıldız projeler gerçekleştirdik. Geliştirdiğimiz projelerin tamamı birbirinden farklı konsepte, mimariye ve estetiğe sahip. Bu nedenle her biri çok özel. Örneğin Lagün projemiz Türkiye’de ilk defa bir inşaat projesinde uygulanan, hiçbir kimyasal malzeme kullanılmadan yapılan “doğal gölet”e sahip. Gerçekleştirdiğimiz bu “doğal gölet” projesiyle uluslararası alanda birçok ödül aldık. Sinpaş olarak çevreye ve müşterilerimize verdiğimiz önem akabindeki tüm projelerimizde kullanma kararı almamızı sağladı. Sinpaş Liva ve Kelebekia Premium projelerimizde de diğer projelerimizde olduğu gibi sosyal tesisler, fitness alanları, peyzaj mimarisi ve doğal göletlerle müşterimize kendilerini özel hissedecekleri yaşam alanları sunuyoruz. Ticari gayrimenkul projelerimizden İkitelli İş Modern projesi ise bölgede, yaşlanan yapı stokuna farklı bir soluk getirdi ve İkitelli Organize Sanayi Bölgesi’ndeki en değerli yapı haline geldi. Yaptığımız her projede, yaklaşık 40 yıldır devam eden sürdürülebilir başarının yaşayan örneklerini görebiliriz. olan Sinpaş, marka değerini korumak ve daha ileriye taşımak için birçok kriteri dikkate alıyor, hassas davranıyor. Bu kriterlerden biri de koşulsuz müşteri memnuniyeti. Pencere veya diğer malzemelere sadece malzeme olarak bakmamak gerekiyor. Üretimden sonra, satış sonrası hizmetler ve servis, malzeme tercihinin önüne geçiyor. Sinpaş olarak biz de Pakpen’in müşterisi ve Pakpen ürünlerinin tüketicisi olarak kendi marka değerimizle örtüşen ürünler olması, üretim, montaj, teslimat ve sonrasında müşteri memnuniyeti konusundaki özen ve hassasiyet nedeniyle Pakpen ürünlerini kullanmaya başladık. Müşterilerimiz için yayımladığımız, üretimde kullanılan ürün ve markalar kataloğumuzda da kullandığımız markalar arasında adına yer vermekteyiz. Murat Altınbaş: “Tercihimizi yaparken çok titiz davrandık” İzmit Su ve Kanalizasyon İdaresi’nin, Kocaeli Kandıra İçmesuyu ve Kanalizasyon Projesi’nin yapımını üstlenen Altınbaş İnşaat, projenin inşasında Pakplast’ın HDPE 100 Polietilen boru ve korige borularını kullanıyor. Yüzde 80’i tamamlanan projede neden Pakplast ürünlerini tercih ettiklerini, Proje Müdürü Murat Altınbaş şöyle anlatıyor: “İşimize ait kanalizasyon hatları için korige boruların ve içmesuyu hatları için HDPE 100 boruların temin edilmesi ve boru firması seçilmesi hususunda hem Altınbaş inşaat hem de Su İşleri Genel Müdürlüğü çok titiz davrandı. Bu sebeple boru temin edeceğimiz firmada şu nitelikleri aradık: - İsmi ve kalitesi duyulmuş, kendini ispat etmiş ve güven duyulan bir firma olması, - Dünya standartlarında üretim yapan, boru üretimi için gerekli kalite belgelerine sahip, idarenin istediği tüm standart ve şartnamelere uygun boru üretebilmesi, - Boru kalite testlerini fabrikasında yapabilmesi, - Boru teslimini planlanan tarihte yapabilmesi, - Müşteri ilişkileri açısından çabuk ulaşılabilmesi, kısa sürede geridönüş sağlayabilmesi, acil boru ihtiyaçlarına cevap verebilmesi, - Uygun fiyatlı ve ödemeler konusunda firmamıza uygun olması, - Nakliye bedelinin ekonomik olması. Nihayetinde, Kandıra İçmesuyu ve Kanalizasyon İnşaatı işinde tüm bu niteliklere uygun olan firma olarak Pakplast ile çalışmayı tercih ettik.” HABER 35 proje proje PAKPEN PAKPEN Özpınar İnşaat Sandıklı/Afyon Söğüt İnşaat, Güngören Star İnşaat, Güngören Asar Kardeşler İnşaat, Antalya Kılıçaslanlar Alize Konutları, Etimesgut Bayi Adı: Sinerji Yapı Bayi Adı: Teknik Alm. Ltd. Şti. Bayi Adı: Özden Kılıç PVC Bayi Adı: Özdepen - Harun Özsoy Kullanılan Ürünler: Royal Beyaz doğramalar, PakDoor iç mekân kapılar Kullanılan Ürünler: Royal Seri (Beyaz) Kullanılan Ürünler: Pakpen Sürme ve Royal Seri (Beyaz) Kullanılan Ürünler: Royal Seri (Beyaz) Proje Niteliği: Konut Proje Niteliği: Sandıklı merkezde 25 dairelik konut inşaatı Aras İnşaat, G.O.P. Ali Baba İnşaat, Antalya Bayi Adı: Özgümüş Ltd. Şti. Bayi Adı: Dilek Yapı PVC Kullanılan Ürünler: Royal A. Meşe Kullanılan Ürünler: Pakpen Yeni Sürme ve İdeal Seri, Pakpen Monoblok Panjur Beyaz Proje Niteliği: 1 blok, 60 daire Ataseven İnşaat, Ankara Bayi Adı: Kullanılan Ürünler: Proje Niteliği: Çelikler A.Ş. Royal Seri (Beyaz) 460 Daire Ali Fuat Başgil Hukuk Fakültesi, Ankara Bölge Bayi Adı: Samplast PVC Doğ. Ltd Şti. 36 HABER Maliye Lojmanları, Ankara Maliye Lojmanları, Etlik Bayi Adı: Yuvapen PVC Doğ. Ltd. Şti. Bayi Adı: Yuvapen PVC Doğ. Ltd. Şti. Kullanılan Ürünler: Royal Seri (Beyaz) Kullanılan Ürünler: Global Seri (Beyaz) Proje Niteliği: 40 Daire Proje Niteliği: 80 Daire Kullanılan Ürünler: Royal - Maun HABER 37 proje proje PAKSIDING PAKBOARD Konya Bayındırlık Müdürlüğü Bayi Adı: Nurol Yapı Kullanılan Ürünler: Toplamda 6000 metrekare 8 cm karbonlu PakBoard EPS ile yapıldı. Nurpen-Burç Kent PAKPLAST Bayi Adı: Nurol Yapı Kullanılan Ürünler: PakSiding Proje Niteliği: Konut Oğuz Yapı-Kumluca Projesi Bayi Adı: Nurol Yapı Kullanılan Ürünler: Proje Niteliği: PakSiding Konut PAKBOARD Kestel/Alanya Yurt İnşaatı Balıkçı İnşaat Bayi Adı: DML İnşaat Konya Kent Plaza Projesi Bayi Adı: Nurol Yapı Kullanılan Ürünler: Çatı ısı yalıtımı 100 Mm PakBoard XPS 14000 metrekare. Bu malzeme proje için özel olarak üretildi (Türkiye’de ilk). Konya-Ereğli Konut Bayi Adı: Tekin Pen Kullanılan Ürünler: PakBoard XPS Proje Niteliği: Konut Kullanılan Ürünler: Pakplast Üst Yapı Ürünleri Autopia Otomobil Alışveriş Merkezi Beylikdüzü / Keleşoğlu-Gül İnşaat Proje Niteliği: Kestel Yurt İnşaatı Bayi Adı: Sistem Yapı Kullanılan Ürünler: Proje Niteliği: Pakplast Üstyapı ve Alışveriş Merkezi Altyapı Ürünleri Çorum Doğalgaz Dağıtım Projesi Uşak Doğalgaz Dağıtım Projesi Adana Çatalan Sağ Sahil Kırıklı Sulaması Projesi Ağrı Doğu Beyazıt İçmesuyu Temini Projesi Afyonkarahisar Dinar Çayüstü Göleti ve Sulaması İnşaatı Projesi Bayi Adı: Çorumgaz Bayi Adı: Udaş Bayi Adı: Aktel Yapı San. ve Tic. A.Ş. Bayi Adı: Lotus Abeime Ortak Girişimi Kullanılan Ürünler: Pe80 Doğalgaz Borusu (Ø125,Ø110,Ø63 Çaplar) Kullanılan Ürünler: Pe80 Doğalgaz Borusu (Ø125,Ø63 Çaplar) Tarih: 2012 Tarih: 2012 Bayi Adı: Genç-Su İnşaat Taah. San. ve Tic. A.Ş. Proje Niteliği: 2012 Çorum Doğalgaz Altyapı 2. Dönem Yatırımı Proje Niteliği: 2012 Uşak Doğalgaz Altyapı Son Dönem Yatırımı Idare: DSİ 6. Bölge Müdürlüğü Idare: IPA Kullanılan Ürünler: DN 110mm-710mm, PN 4-6 Atm - 42.212 metre Kullanılan Ürünler: DN 90 mm-200 mm, PN 10-25 Atm - 328.176 metre Tarih: 2012 Idare: DSİ 18. Bölge Müdürlüğü Kullanılan Ürünler: DN 110mm-710mm, PN 4-10 Atm - 21.271 metre 38 HABER HABER 39 emlak pazarlama Dilek Taş Aydın Yılın son çeyreğinde gayrimenkul sektörünü hareketli günler bekliyor Türkiye’deki nitelikli projelerin hem yapı kalitesi hem de sosyal donatıları açısından yurtdışındakilere ciddi fark attığını söyleyen Sabah Gazetesi Ekonomi Editörü Dilek Taş Aydın, gayrimenkul sektöründe yılın geride bıraktığımız dönemi ve son çeyreğine ilişkin sorularımızı yanıtladı Yılın geride bıraktığımız döneminde, Türkiye’deki emlak piyasasıyla ilgili neler söyleyebilirsiniz? 2012’nin ilk sekiz ayı, gayrimenkul sektörü açısından üretilen projelerden çok hükümet tarafından sektörü desteklemeye yönelik çıkarılan yasalar açısından bir dönüm noktası oldu. Sektörün yıllardır beklediği Kentsel Dönüşüm (Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi) Yasası, 2B Yasası ve Mütekabiliyet Yasası’nın meclisten geçmiş olması sektöre moral vererek yeni satış politikalarının geliştirilmesinde etkili oldu. Tüm şirketler şimdi bu üç yasayla ilgili altyapı çalışmalarını yürütürken, yakında gerek 2B arazilerinde gerek kentsel dönüşüm alanlarında proje üretmeye gerekse yurtdışındaki pazarlama faaliyetleriyle yabancılara konut satışına odaklanacak. Yılın son çeyreğinde emlak piyasasını neler bekliyor? Yılın son çeyreğinde gayrimenkul sektörünü hareketli günler bekliyor. Yaz ve Ramazan döneminde yeni projelerin lansmanı için hazırlık yapma fırsatı bulan şirketler, yılın son çeyreğinde satışlardaki durgunluğu telafi edecek yeni projeler lanse edecek. Şirketler yaz dönemini, ellerindeki mevcut projelerde kalan dairelerin satışıyla geçirmişlerdi. Hem yaz hem de Ramazan’a özel olarak geliştirdikleri kampanyalarla yaz durgunluğunu bir derece de olsa atlatmak istemişlerdi. Bu kampanyaların bayram sonrasındaki döneme de sarktığı dikkat çekiyor. Bunun yanı sıra yılın ilk çeyreğinde yapılan lansmanlar kadar son çeyrekte de proje üretilecek. 2013 yılı dünyada durgunluk yılı olarak görünse de Türkiye piyasalarındaki hareketliliğin devam edeceği öngörülüyor. Bu nedenle şirketler yatırımlarını son çeyreğe bırakıp 2013’ü, mevcut projeleri tamamlama ya da satışları bitirme yılı olarak görüyor. Türkiye’de müteahhitlerin proje üretirken göz önünde tuttukları kriterler nelerdir? Projelerde hem yatırımcıların hem de konut satın alanların en önemli kriteri lokasyon. Her ne kadar yatırımcılar ve tüketiciler şehir merkezlerini tercih etseler de özellikle büyük şehirlerde arazi bulma sıkıntısı yatırımcıları alternatif lokasyonlara yöneltiyor. Markalı konut projesi gerçekleştiren 40 HABER yatırımcılarsa farklı yerlerde geliştirdikleri nitelikli konut projeleriyle alternatif yaşam alanlarının doğmasına ve o bölgelerin değerlenmesine katkıda bulunuyor. Son yıllarda Türk inşaat firmalarının artık gayrimenkul geliştirme firmalarına dönüşmesi de bu başarıdan kaynaklanıyor. Türkiye’deki nitelikli projeler hem yapı kalitesi hem de sosyal donatıları açısından yurtdışındakilere ciddi fark atıyor. Bunun yanı sıra müteahhitler (artık gayrimenkul geliştiricisi olarak anılıyorlar) tüketici davranışları, değişen aile yapısı gibi kriterleri de yakından takip ederek projeler geliştiriyor... Kısacası satın alma davranışları iyi analiz edilip projeler bu doğrultuda geliştiriliyor ve satışta sorun yaşanmıyor. Ancak bunu yapamayan çok sayıda başarısız proje de bulunuyor. Pakpen’in de ön planda tuttuğu ürün kalitesi ve Ar-Ge’ye yaptığı yatırımlardan yola çıkarak, yapı sektöründe “kalite”nin yeri hakkında neler söyleyebilirsiniz? Ar-Ge, hayatımızın her alanında olduğu gibi gayrimenkul sektöründe de ciddi öneme sahip. Yediğimiz bir yiyeceğin daha sağlıklı olmasından oturduğumuz konutların kalitesine kadar hayatımızın her alanını etkiliyor. 1999 depremi sırasında meydana gelen felaketler aslında konutta kalitenin önemi konusunda bir dönüm noktası olmuştu. 1999 depremi sonrasında konut kalitesinin yükselmesi gerekliliği ortaya çıkmış, Ar-Ge çalışmalarının da bir ürünü olan depreme dayanıklı konutların üretilmesi artık zorunlu hale gelmişti. Ancak 2011’deki Van depremi bu kalitenin İstanbul ve çevresinde artarken Türkiye’nin diğer bölgelerinde eşit şekilde artmadığını gösterdi. Sadece depreme dayanıklılık değil enerjiyi daha az tüketen, çevreye daha az zarar veren konutların üretilmesi artık belli kriterlere bağlandı. Bunun yanı sıra yaşanılan deneyimler tüketicileri de bilinçlendirirken inşaat şirketlerinin de kaliteye odaklanması sonucunu doğurdu. Çünkü tüketiciler artık sadece başını sokacak bir konut aramıyor, kullanılan beton kalitesinden evin fonksiyonel olmasına, depreme dayanıklılığından konutta kullanılan malzemelerin kalitesine kadar dikkat ediyor. Üreticiyi de kaliteli malzeme kullanmaya teşvik ediyor. Yönetilmeyen itibarı rakipler yönetir! İletişim Danışmanı Salim Kadıbeşegil İtibar “saygınlık” ile eşanlamlı kullanılmaktadır. Çevremizde, ilişkilerimizde, yaşam direksiyonunun yönetiminde bizim olmadığımız ortamlarda, bizden “saygınlık” yansıtan ifadelerle söz edilmesi meselesidir. İtibar yönetimi de kişi olarak peşinde koştuğumuz bu saygınlığın kurumsal boyutta ele alınması, değerlendirilmesi ve yönetilmesiyle ilgilidir. Saygınlık, insanlar ve kurumlararası ilişkilerde bir süreç ise çıktısı “güven”dir. Kime, neden güveneceğimiz ve bu güven duygusuyla neleri harekete geçireceğimizdir. Kurumsal hayatta, itibarı iyi olan şirketlere nitelikli insan kaynakları gelir, kaliteye duyarlı tedarikçiler işbirliği yapmak ister, entelektüel derinliği olan iş ortakları tercih eder, tüketiciler ürün ve hizmetleri satın alırlar, tekrar satın alırlar ve tavsiye ederler, yatırımcılar hisse senetlerine uzun vadeli yatırım yaparlar, kamu kuruluşlarıyla olumlu bir işbirliği vardır… Yani itibarlı olmanın saymakla bitmeyecek sonuçları bulunur. Kaliteli üretim yapma, raflarda bulunma, satın alınabilir bir fiyatlama yapma, reklam yapmakla iş yapıp sonuç alma, yani para kazanma dönemi, 1990’larla bitmiş görünüyor. Küreselleşmenin bir başka fazı olarak toplumsal duyarlılıklar ve değerler, en az kaliteli üretim yapmak kadar öne çıkan bir faktör olarak karşımıza çıktı. Bunların başında da itibar yönetimi geliyor. Yani, bir şekliyle hem kaliteli üretim olacak diğer yandan da “saygın” bir kurum olmalıyız ki, paydaşlarımızla aramızdaki güven bağı korunmuş olsun. Şirketler itibarlarını nasıl yönetebilir? Bu genel bakış çerçevesinde, şirketlerin itibarlarını nasıl yönetecekleriyle ilgili iki temel tespit bulunuyor. Bunlardan biri “risklerin” yönetilmesi. Bir kurumun başta finans olmak üzere, tedarik, uluslararası pazarlar, markaları, insan kaynakları ve diğer tüm yönetim alanlarında ortaya çıkması olası ve çıktığında da kurum itibarını yerle bir edebilecek risklerin yönetilmesi, itibar yönetimiyle ilişkilendiriliyor. Bu riskler karşısında kurum yöneticileri, sadece kendi çıkarlarını kollamaya ve korumaya mı yönelik karar alacaklar yoksa toplumsal bütünlüğü ve ahlaki değerleri de dikkate alarak mı karar verecekler? Nitekim 2008 küresel finansal krizinin baş aktörleri olan dev finansal yatırım şirketleri, birinci söylemdeki gibi hareket ettikleri içindir ki dünya bugün hâlâ derinleşmekte olan bir kriz yaşıyor. İkinci temel gösterge ise “beklentilerin” yönetilmesidir. Kimin beklentileri? Başta çalışanlar ve tüketiciler olmak üzere tüm paydaşların beklentileri tabii… Günümüzde bu beklentilerin bir karşılığı olarak gündemimize kurumsal sosyal sorumluluk, ekolojik duyarlılık, kurumsal sorumluluk, etik, kurumsal yönetim, üçlü raporlama gibi kavramlar girdi. Yani bir şirketin paydaşları, o şirketi aynı “birey” gibi sorumlu bir kişi olmaya davet ediyor. Suyu kullanırken, üretim için doğadan ödünç hammadde alırken, çalışma ortamı yaratırken, yerel toplumun kültür ve değerlerine uyum sağlarken beklenen sorumlulukları da yerine getirmesini bekliyor. Şirketler bu beklentilerin ne kadarını karşılayabiliyorlar ise, paydaşlarının gözünde o kadar itibarlı olabiliyorlar! Bu konular son yıllarda neden bu kadar önemli ve “para kazanmaktan bile değerli” oldu sorusuna ise, ülkemizde Bosch markası tarafından yapılan bir reklam filmiyle cevap vermek gerekir. Reklamdaki Bosch bayiinin, duvarına Robert Bosch’a atfen astığı “Müşteri kaybetmektense para kaybetmeyi tercih ederim” cümlesi, itibar yönetimini tarif ediyor. İş dünyası, para kazanmanın bir “amaç” değil “araç” olduğu konusunda duyarlandı ve itibarın aslında sahip olunabilecek ve gelecek güvencesi yaratabilecek en önemli sermaye olduğu gerçeği ortaya çıktı. Günümüzde sivil toplum, hükümetlerden bile etkin bir “güç” haline geldi. Toplumsal farklı değerlerin temsilcisi olan dünyanın dört bir tarafındaki sivil toplum kuruluşları, kendi duyarlılıklarına paralel hareket etmeyen ancak milyar dolarlık gelirlere sahip olan markaları/şirketleri dize getiriyor. Kanun yapıcılar üzerinde son derece etkili olan sivil toplum kuruluşları, arkalarına aldıkları toplum rüzgârıyla regülasyonlara müdahale edebiliyor ve iş süreçlerinin akışını değiştirebiliyor. Dahası, söz konusu sivil toplum kuruluşlarını artık çeşitli şirketlerde profesyonel olarak çalışan bireyler oluşturuyor. Ortak payda, toplumsal değerler ve duyarlılıklara özen gösterilsin ve işler bunları dikkate alınarak yönetilsin. Bu gerçekle birlikte şirketlerin toplum nezdinde “nasıl” algılandıkları, bu algıyı nelerin oluşturduğu önem kazandı. Günümüzde, beğenilen, toplum tarafından takdir edilen şirketlerin, iş ve ilişki süreçlerine bu araştırmalardan elde ettikleri bilgi ve bulguları serpiştirdiklerini görüyoruz. Rekabette fark yaratmak, öne çıkmak, pazarda oyunun kurallarını belirlemek için bu faktörleri stratejik bir bakış açısıyla çalışmalarının içine dahil eden şirketler hemen fark ediliyor. Tabii bunları yöneten liderler de! Sonuç olarak şu klişe ifadeler, itibar yönetimiyle ilgili gündemimizi oluşturmaya yardım edebiliyor: İtibar değerler üzerine inşa edilir. Yönetilmeyen itibarı rakipler yönetir. Markalar vaat eder ancak itibar kazanılır. HABER 41 insan kaynakları içimizden biri “Sevdiğiniz işi yaparsanız mutlu olursunuz” İş dünyasının yeni kuşağı Dünya genelinde ekonomik ve sosyal hareketlerle oluşmuş zaman aralıklarına jenerasyon denir. Her jenerasyon doğum yılına göre ayrılır. Jenerasyon sıralamasını Cem Topçuoğlu şu şekilde yapıyor: Savaş Kuşağı – The Silent Generation (1925 – 1945) Büyük Bebek Patlaması Kuşağı – The Baby Boomers (1945 – 1964) X Kuşağı – Baby Busters (1965 – 1976) Y Kuşağı – Echo Boom (1977 – 1994) Milenyum Kuşağı (1995 – 2003) Z Kuşağı (2004 –) Bu yapıdan hareketle Pakpen’in kuşak haritasını da çıkarabiliriz. Büyük Bebek Patlaması Kuşağı (1946 – 1964): Yüzde 2,73 X Kuşağı (1965 – 1976) : Yüzde 30,80 Y Kuşağı (1977 – 1994) : Yüzde 66,46 TÜİK 2009 II. Dönem verilerine göre Türkiye genelinde, 23.627.000 tane (toplam nüfusun yüzde 33,5’i) Y kuşağı temsilcisi bulunuyor. Bu grubun yüzde 64,5’i erkek, yüzde 54,4’ü lise altı eğitim seviyesinde, yüzde 28,8’i lise ve dengi okul mezunu, yüzde 16,9’u yükseköğretim mezunu. Yüzde 16,6’sı ilk işinde nitelik gerektirmeyen bir iş yapmış, yükseköğretim mezunu olanların yüzde 57,6’sı ilk işlerinde profesyonel veya yardımcı profesyonel meslek mensubu olarak çalışırken yüzde 2’si nitelik gerektirmeyen işlerde çalışmış, yüzde 76,7’si ilk işlerinde ücretli, maaşlı veya yevmiyeli olarak çalışmış, yüzde 62,6’sı ilk işini aile, akraba veya arkadaşlarının yardımıyla bulmuş. Farklı yaş gruplarının bir arada çalıştığı işyerlerinde, sorunların önemli bir kısmı, kuşaklararası algı, yöntem, uygulama ve iletişim farklılıklarından kaynaklanıyor. Zira her kuşağın temsilcilerinin karakteristik yapıları, iş yapış şekilleri ve beklentileri birbirinden farklı. Y kuşağının da katılımıyla bugün iş dünyası üç kuşağı birlikte barındırıyor. Yoğun global rekabet ortamında bu kadar farklı özelliklere sahip üç kuşağın birlikteliği, iş hayatında görmezden gelinemeyecek çatışmalara neden oluyor. Doğal gelişimi içerisinde yakın bir gelecekte yönetici pozisyonlarında bulunacak olan Y kuşağı da bu çatışmaların tam ortasında aceleci tavırlarıyla kendilerini göstermeye çalışıyor. Haritadan da görülebileceği gibi Pakpen Şirketler Grubu için de önemli ve çoğunlukta olan Y kuşağının özelliklerini, teorik olarak bilgiyi mekândan ve zamandan bağımsız olarak elde eden, özgürlüğüne düşkün, girişimci, paylaşım ve iletişim konusunda istekli, her şeyi sorgulayan, yoğun teknoloji kullanan, internet ağından dolayı ortak özellikler gösteren, iş konusunda seçici ve hızlı sonuç almayı seven, sınırları keskin hatlarla belirlenmiş iş görev tanımları ve esnek çalışma saatleri beklentili olarak sıralayabiliriz. Türkiye’de tüketicilerin yüzde 33,5’lik payına sahip Y kuşağının bu özellikleri, medya başta olmak üzere birçok sektörü ve kaçınılmaz olarak da çalışma hayatını yeniden şekillendiriyor. Bunun için çokuluslu ve/veya kurumsal şirketler -özellikle bilişim ve medya- üretim-satış stratejilerini ve çalışma koşullarını yeni kuşağın alışkanlık ve kültürlerine adapte etmek için çalışmalarını sürdürüyor. Elbette bu değişimi yönetmek yine bir önceki kuşağa düşüyor. Davranış bilimcilerinin, birey davranışlarının belirleyicilerinin değerler olduğu tespitinden yola çıkınca; dinamik, rekabetçi, özgür, bireysel tutumlu, neşeli Y kuşağı, iş yaşamında yakın gelecekte pek çok değişime imza atacak gibi görünüyor. 42 HABER Pakpen Şirketler Grubu İnsan Kaynakları Müdürü Ramazan Nugay Yakın bir zaman önce ailemize katılan Pakplast Antalya Bölge Yöneticimiz Burçin Taş, yedi yıldır sektörün içinde. Erkek çalışanları görmeye alışık olduğumuz sektörde kadın olarak başarılı çalışmalara imza atan Taş, Pakplast ve şirketimiz hakkındaki düşüncelerini, iş hayatıyla ilgili tecrübelerini bizlerle paylaştı Şirketimizde gerçekleşen yeni atamalar • Mustafa Mutlu, 18 Haziran tarihinden itibaren Pakpen Plastik Boru ve Yapı Elemanları San. ve Tic. A.Ş. Konya Fabrika’da, Satınalma Personeli olarak göreve başladı. • Cem Sırgüven, 18 Haziran tarihinden itibaren Pakpen Plastik Boru ve Yapı Elemanları San. ve Tic. A.Ş. İstanbul’da, Altyapı Boru Grubu Satış Müdürü olarak göreve başladı. • Can Tuna, 22 Haziran tarihinden itibaren Pakpen Plastik Boru ve Yapı Elemanları San. ve Tic. A.Ş. Konya’da, Adana ikametli şekilde Boru Grubu Bölge Yöneticisi olarak göreve başladı. • Pakpen Plastik Boru ve Yapı Elemanları San. ve Tic. A.Ş. Konya’da Boru Grubu Satış Müdürü olarak çalışan Mesut Koçal, 1 Temmuz tarihinden itibaren Boru Grubu Satış Koordinatörü olarak göreve başladı. Pakpen Plastik Boru ve Yapı Elemanları San. ve Tic. A.Ş. Konya Fabrika’da 26 Haziran tarihli İcra Kurulu kararıyla aşağıdaki organizasyonel değişiklikler yapıldı: • Altyapı Boru Üretim Müdürü kadrosuna 1 Temmuz tarihinden itibaren Çağrı Korkut atandı. • Altyapı Boru Teknik Müdürü kadrosuna 1 Temmuz tarihinden itibaren Tarkan Tosun atandı. • Üstyapı Boru Üretim Müdürü kadrosuna 1 Temmuz tarihinden itibaren Ali Dural atandı. • Tolga Şahin, 9 Temmuz tarihinden itibaren Pakpen Plastik Boru ve Yapı Elemanları San. ve Tic. A.Ş. İstanbul’da, Pen Grubu Satış Uzmanı olarak göreve başladı. • Demet Kalali, 11 Temmuz tarihinden itibaren Pakpen Plastik Boru ve Yapı Elemanları San. ve Tic. A.Ş. Konya Fabrika’da, Satınalma Personeli olarak göreve başladı. • Yüksel Yılmaz, 2 Temmuz tarihinden itibaren Pakpen Plastik Boru ve Yapı Elemanları San. ve Tic. A.Ş. İstanbul’da, Pen Grubu Satış Uzmanı olarak göreve başladı. • Yasin Hayta, 16 Temmuz tarihinden itibaren Pakpen Plastik Boru ve Yapı Elemanları San. ve Tic. A.Ş. Konya Fabrika’da, Bakım Müdürü olarak göreve başladı. • Mervenaz Akteke, 16 Temmuz tarihinden itibaren Pakpen Plastik Boru ve Yapı Elemanları San. ve Tic. A.Ş. Konya Fabrika’da, Kalite Mühendisi olarak göreve başladı. • Cumhur Cihat Kılıç, 30 Temmuz tarihinden itibaren Pakpen Plastik Boru ve Yapı Elemanları San. ve Tic. A.Ş. Konya Fabrika’da, Kalite Müdürü olarak göreve başladı. • Pakpen Plastik Boru ve Yapı Elemanları San. ve Tic. A.Ş. Konya’da Vardiya Amiri unvanıyla çalışan İsmail Kaptan, 2 Ağustos tarihinden itibaren Pen Üretim ve Kalıp Teknisyeni olarak terfi ederek göreve başladı. • Halil Akça, 9 Ağustos tarihinden itibaren Pakpen Plastik Boru ve Yapı Elemanları San. ve Tic. A.Ş. Konya Fabrika’da, Kalite Kontrol Personeli olarak göreve başladı. • Oğuz Taşdemir, 13 Ağustos tarihinden itibaren Pakpen Plastik Boru ve Yapı Elemanları San. ve Tic. A.Ş. Konya Fabrika’da, Elektrik Bakım Mühendisi olarak göreve başladı. • Fatih Peker, 17 Ağustos tarihinden itibaren Pakpen Plastik Boru ve Yapı Elemanları San. ve Tic. A.Ş. Konya Fabrika’da, Yalıtım Üretim Mühendisi olarak göreve başladı. “1976’da Trabzon’da doğdum. İlk, orta ve lise eğitiminin ardından üniversite eğitimi için 1993’te Antalya’ya geldim. 1997 yılında Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma bölümünden mezun oldum. Yaklaşık yedi yıl önce iş hayatına atılarak inşaat sektöründe yerimi aldım. Daha çok erkeklerin egemen olduğu inşaat sektöründe, altyapı ve üstyapı boru satış grubunda çalışmalarımı sürdürürken birçok firmadan iş teklifi aldım ancak Pakplast’ın Antalya bölgesinde oluşan Pakplast Bölge Yöneticiliği pozisyonuna talip oldum. 31 Ocak 2011’den bu yana sektörün büyüyen ve gelişen firması Pakplast’ın, dolayısıyla Pakpen Şirketler Grubu’nun bir üyesi olmaktan çok mutluyum. Pakplast, Batı Akdeniz Bölgesi’ndeki mal alım ihalelerinde, şantiyelerde ve kurumların açtığı ihalelerde son yıllarda çok fazla tercih ediliyor. Bölge çalışanlarının yanı sıra Pakplast’ın kalitesinin, üretim kapasitesinin ve üretimin tamamıyla otomasyon oluşunun bunda etkili olduğunu düşünüyorum. Sektörümüzün büyüyen ve gelişen firması Pakplast, sadece beş yıldır boru üretiyor olmasına rağmen uzun yıllardır sektörde yer alan rakiplerine büyük fark atmış bulunuyor. Kalite standartlarının korunması, inovasyona dayalı büyüme ve gelişme devam ettiği müddetçe kısa süre sonra ülkemizin sektördeki en büyük firması haline geleceğine inanıyorum. Sevdiğiniz işi yaparsanız mutlu olursunuz İşimi çok severek yapıyorum. Bir işte başarılı olmak için o işi sevmek şart. Bunun yanı sıra bildiğiniz işi yapmanız, iş yaparken takip etmeniz, çalıştığınız firmaya ve sattığınız malzemeye inanmanız, etik kuralları uygulayarak firmanızı en iyi şekilde temsil etmeniz de çok önemli. Yaklaşık yedi yıldır içinde olduğum sektörde kadın olmanın avantajları ve dezavantajları hep merak edilir. Her zaman olduğu gibi, bizim işimizde de öncelik daima bizlerin. Değerli bayilerimiz ve iş arkadaşlarımla aramızdaki saygı her zaman korunuyor. Ciddi, prensipli ve zaman zaman da esprili bir kişiliğe sahibim. Beni böyle tanıyıp kabullendiler. Tabii ki seyahatler, çalışma tempomuz ve anne olmamın verdiği zorluklar da yok değil. Ancak insan istediği ve sevdiği işi yapıyorsa mutlu olabiliyor, ben de çok mutluyum. Antalya merkezde, sektörde tanınıyorum, biliniyorum. Ancak bölgeye dahil olan diğer il ve ilçelerde ilk kez ziyarete gittiğim firmalarda beni genellikle bankacı veya sigortacı zannediyorlar. Elimdeki boruları ve yanımdaki tesisatçı ustalarını gördüklerinde ilk beş dakika sessiz kalarak şaşkınlıklarını gizleyemiyorlar. Resmi kurumlarda ise genellikle erkekleri görmeye alışık olduklarından beni ilk gördüklerinde inanmakta zorlandılar. Nihayetinde, bu sektörde kadınların da iş yapabileceğine ve bana alıştılar. Yaşanılan şaşkınlıkların yerini destek ve dostluklar aldı.” HABER 43 kültür-sanat hukuk Kitap Av. Murat Karaman Türk Borçlar Kanunu’nda yapılan değişiklikler ve düzenlemeler Yazar Salim Kadıbeşegil / 2012 Yayınevi Optimist Değişen koşullara uygun hale getirilen Türk Borçlar Kanunu, 4 Şubat 2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanıp 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girdi. Dergimizin bu sayısında, hepimizi ilgilendiren Türk Borçlar Kanunu’nda yapılan düzenlemelerin bir bölümüne yer veriyoruz. Devamı gelecek sayımızda… Gerek kişiler gerekse kişilerle tüzel kişi ve kurumlar arasındaki borç-alacak ilişkilerinin, genel ve özel anlamda tanzimi amacıyla tesis edilmiş Türk Borçlar Kanunu’nun değişen koşullara uygun hale getirilmesi ve Avrupa Birliği üyeliği kapsamında taahhütlerin uygulamaya konulabilmesi için birtakım hükümlerinin değiştirilmesi, uyarlanması ve düzenlenmesi kaçınılmaz olmuştur. Bu amaçla yapılan çalışmalar ve değerli hukukçularımızın katkılarıyla 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu, 4 Şubat 2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmış olup, 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Yapılan değişikliklerin büyük çoğunluğu; - Ya öğretide ve uygulamada benimsenmiş görüşlerin kanuna aktarılması (genel işlem şartları, aşırı ifa güçlüğü gibi), - Ya diğer kanunlardaki düzenlemelerin borçlar kanununa aktarılması (kirada olduğu gibi), - Ya da İsviçre Hukuku’ndaki yeni müesseselerin Türk Hukuku’na aktarılması (ön ödemeli taksitle satış, pazarlama, evde hizmet sözleşmeleri gibi) şeklinde gerçekleşmiştir. Kanunun en önemli özelliklerinden biri, dilinin “Türkçeleştirilmiş” olmasıdır. Diğer yabancı ülke yasaları bire bir kopyalanmamış, gerekli görülen yerler uyarlanmak suretiyle faydalanılmıştır. Aşağıda, faydalı olacağına inandığımız ve yasadaki değişikliklerin genel bir sunumunu içeren bilgilendirme çalışması yer alıyor. Buna göre bir başlangıç yapılacak olursa, Türk Borçlar Kanunu, tüm Borçlar Kanunu’nun temelinde yatan “Sözleşme” kavramıyla başlar. Madde 1: Sözleşme, tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamalarıyla kurulur. İrade açıklaması açık veya örtülü olabilir. Türk Borçlar Kanunu’nun getirdiği en önemli yeniliklerden biri de “Ismarlanmayan Şeyin Gönderilmesi” kavramıdır. Madde 7: Ismarlanmamış bir şeyin gönderilmesi öneri (icap) sayılmaz. Bu şeyi alan kişi, onu geri göndermek veya saklamakla yükümlü değildir. Madde 8: Bağlayıcı olmayan öneri ve herkese açık öneri Sözleşmenin kurulmasında “Bilgisayar gibi iletişim sağlayabilen araçlarla doğrudan iletişim sırasında yapılan teklif”, hazırlararası öneri olarak kabul edilmiştir. 44 HABER Dünyada Mentorluk Uygulamaları Yazar Ram Charan Yayınevi Mediacat Kitapları Fiyat göstererek mal sergileme, tarife, fiyat listesi gönderme, yeni kanunda “Öneri” sayılmıştır. Eski kanunda “Öneriye Davet” idi. Madde 15: İmza İmzanın, borç altına girenin elyazısıyla atılması zorunludur. Güvenli elektronik imza da elyazısıyla atılmış imzanın bütün hukuki sonuçlarını doğurur. İmzanın elyazısı dışında bir araçla atılması ancak örf ve âdetçe kabul edilen durumlarda ve özellikle çok sayıda çıkarılan kıymetli evrakın imzalanmasında yeterli sayılır (hisse senedi, para vb.). Usulüne göre onaylanmadıkça veya imza ettikleri sırada metnin içeriğini bildikleri ispat edilmedikçe, görme engellilerin imzaları onları bağlamaz. Genel İşlem Koşulları - 1 Eskiden sadece 4077 sayılı Kanunun “Sözleşmedeki Haksız Şartlar” başlıklı 6. Maddesinde, sadece “tüketiciler” için düzenlenen Genel İşlem Şartları, yeni kanunda bütün sözleşmeler için düzenlenmiştir. Genel işlem koşulları, Borçlar Kanunu’nun 20-25. maddeleri arasında düzenlenmiştir (Bütün sözleşmeler kavramına Bayilik, Satış, İş, Hizmet Alım vb. sözleşmeler de dahildir). Madde 20: Genel İşlem Koşulları Genel işlem koşulları, bir sözleşme yapılırken düzenleyenin, ileride çok sayıdaki benzer sözleşmelerde kullanmak amacıyla önceden, tek başına hazırlayarak karşı tarafa sunduğu sözleşme hükümleridir. Bu koşulların, sözleşme metninde veya ekinde yer alması, kapsamı, yazı türü ve şekli, nitelendirmede önem taşımaz. Aynı amaçla düzenlenen sözleşmelerin metinlerinin özdeş olmaması, bu sözleşmelerin içerdiği hükümlerin genel işlem koşulu sayılmasını engellemez. Genel işlem koşullarını içeren sözleşmeye veya ayrı bir sözleşmeye konulan bu koşulların her birinin tartışılarak kabul edildiğine ilişkin kayıtlar, tek başına onları genel işlem koşulu olmaktan çıkarmaz. Genel işlem koşullarıyla ilgili hükümler, sundukları hizmetleri kanun veya yetkili makamlar tarafından verilen izinle yürütmekte olan kişi ve kuruluşların hazırladıkları sözleşmelere de, niteliklerine bakılmaksızın uygulanır. Oyun Bitti İletişim danışmanı Salim Kadıbeşegil’in “Oyun Bitti” adıyla yayımlanan yeni kitabı, yaşamın içinde kaybettiğimiz değerleri nerede ve nasıl bulacağımızı anlatıp bu değerlerle buluşmamızın karşısındaki engelleri tanımlıyor. Kitap ayrıca, insanın insan gibi yaşayabileceği bir toplum yapısına giden yolda, iş hayatının ve buna yön verenlerin kendilerine nasıl “çekidüzen” verebileceğinin bazı ipuçlarını ortaya koyuyor. Kitap, satış yöntemlerini günümüz iş dünyasına uyarlamada rehberlik ediyor. Satış konusuna hem radikal hem de pratik yaklaşımlar getiriyor. Farklı sektörlerde ve pek çok şirkette denenmiş olan bu yeni yaklaşım, sizi metalaşma ve düşük fiyat cehenneminden kurtarıp rakiplerinizden farklı kılarak müşteriyle zamanla gelişecek kazançlı ilişkilere dayanan daha iyi fiyatlandırmanın, daha yüksek kârlılığın ve gelir artışının yolunu açıyor (Tanıtım bülteninden). Müzik / Yeni çıkan albümler As One Fahir Atakoğlu Avrupa Müzik İkibin Oniki Nur Ertürk Ateş Müzik Aşkın Kimyası Seda Üren Ateş Müzik Yallah Sevgilim Yonca Evcimik DMC Müzik Orhan Gencebay ile Bir Ömür Orhan Gencebay Poll Production Best Of Nesrin Sipahi (4 CD) Nesrin Sipahi Avrupa Müzik Lunapark Konseri Canlı Konser Kaydı Zeki Müren İMM Müzik Es Remixes (2 CD) Mustafa Ceceli DMC Müzik Bir Garip Orhan Veli Müşfik Kenter Esen Müzik 2 Tek Şevval Sam Kalan Müzik Sinema / Film Uzun Hikâye Gösterim tarihi 19 Ekim 2012 Yapım yılı 2012 Tür Dram Cloud Atlas Gösterim tarihi 26 Ekim 2012 Yapım yılı 2012 Tür Dram Yönetmen Osman Sınav Yönetmen Tom Tykwer, Andy Wachowski, Lana Wachowski Oyuncular Tom Hanks, Susan Sarandon, Halle Berry, Jim Sturgess, Hugh Grant Oyuncular Kenan İmirzalıoğlu, İsmail Hakkı Ürün, Kürşat Alnıaçık, Erkan Avcı, Bora Koçak Konu: Film, 1950’li yıllarda Bulgaryalı Ali’nin delikanlılık çağlarında Eyüp’te yazlık sinema işletmecisinin kızı Münire ile kaçmasını ve birbirlerine olan sevda öyküsünü anlatıyor. Mustafa Kutlu’nun aynı adlı eserinden uyarlanan filmde, Ali’nin eşitlik ve adalet tutkusunun doğurduğu sonuçlar nedeniyle kasaba kasaba dolaşan aile, gittiği her kasabada hayatın farklı bir yüzüyle tanışıp birçok şeye direnmek zorunda kalır. Konu: Altı farklı hikâyeden oluşan ve geçmişten günümüze, günümüzden geleceğe farklı hayatların nasıl birbirini etkilediğini anlatan filmde, her oyuncu birden fazla karakteri canlandırıyor. Skyfall Gösterim tarihi 2 Kasım 2012 Yapım yılı 2012 Tür Aksiyon, Macera Yönetmen Sam Mendes Oyuncular Ralph Fiennes, Daniel Craig, Javier Bardem, Judi Dench Konu: Daniel Craig, dünyanın gelmiş geçmiş en uzun soluklu film serisinin 23’üncü macerası olan Skyfall’la 007 James Bond olarak bir kez daha karşımızda. Skyfall’da, Bond’un M’e karşı sadakati sınanacaktır çünkü M geçmişiyle yüzleşmeye başlar. MI6 saldırıya uğrayınca 007’nin, bedeli ne olursa olsun tehdidi bulup yok etmesi gerekecektir. HABER 45 Boru - 01.08.2012 Yeni Meram - 13.08.2012 İnşaat & Yatırım - 01.09.2012 Dünya İnşaat - 01.07.2012 Yapı - 01.08.2012 Konya’nın Sesi - 19.09.2012 Su ve Çevre - 01.07.2012 Sözcü - 15.08.2012 Dünya Dosyalar - 07.08.2012 46 HABER
Benzer belgeler
Mesleki eğitim
Pakpen A.Ş. kurum yayınıdır.
Üç ayda bir yayımlanır.
Para ile satılamaz.
Yaygın, Kurumsal, Türkçe
plastiğin önlenemez yükselişi
“güçlü markalar” arasında üçüncü kez yer almasının gurur
verici olduğunu söyledi. Kuyucu, bu sonucun, Pakpen’in süper
markalar belirlenirken göz önüne alınan kriterler arasında yer