Etlik Piliç Dışkılarının Gübre Olarak Değerlendirilmesi ve Önemi Etlik
Transkript
Etlik Piliç Dışkılarının Gübre Olarak Değerlendirilmesi ve Önemi Etlik
T h e Tu r k i s h B r a n c h o f T h e Wo r l d Ve t e r i n a r y P o u l t r y A s s o c i a t i o n www.veterinertavukculuk.org [email protected] 3 ayda bir yayýmlanýr. Yýl 2008 Cilt 6 Sayý 3 Türkiye Uluslararasý Cenevre Anlaþmasýný Uygulamýyor Etlik Piliç Dýþkýlarýnýn Gübre Olarak Deðerlendirilmesi ve Önemi Hayvansal Gýdalarda Salmonella Salmonellalarýn larýn Varlýðý Varlýðý Kanatlý Hayvanlarda Ýmmunsupresyon ve Ýmmunsupresif Hastalýklar Veteriner Tavukçuluk Derneði BAÞYAZI Sektörün önünün açýlmasý ancak bu þekilde Sayýn Sektör Temsilcileri, Bilindiði gibi Derneðimizin son faaliyetini Mayýs ayýnda "Türkiye'de ve Avrupa Birliðinde Salmonella Ýnfeksiyonlarý" konulu Ankara'da yapýlan toplantýyla gerçekleþtirdik ve Haziran 2008'de basýlan Mektup dergimizde, bu toplantýda sunulan konularý sizlerle paylaþtýk. Bu sayýda ise, farklý konulardaki yazýlarý sizlerle paylaþýyoruz. Ülkemiz kanatlý sektörü, gerek tesisleþme ve gerekse ürün kalitesi açýsýndan yüksek standartlara sahiptir. Ancak ülkemizdeki özellikle beyaz et üretiminin tüketimden fazla olmasý, büyüme potansiyelini sýnýrlamaktadýr. Üretim fazlasý, et fiyatlarýný olumsuz etkilemekte ve bu durum üretim þirketlerinin önümüzdeki dönemde eylem planlarýný yeniden gözden geçirmesine neden olmaktadýr. Üretim kapasitenin arttýrýlmasý ve geliþme potansiyeli yüksek olan sektörün, iç piyasadaki üretim-tüketim dengesini saðlanabilir. Tavukçuluk sektöründe dýþ ticareti olumsuz etkileyebilecek önemli diðer konu ise, zoonoz hastalýklarýn (özellikle salmonella) izlenmesinde henüz detaylý bir programýmýzýn olmamasýdýr. Bu problemle ilgili baþlatýlan çalýþmalarýn bir program kapsamýnda yürütülmesi ve yaygýnlaþtýrýlmasý gerekmektedir. Hem yumurta hem de beyaz et üretiminde Salmonella etkenlerinin insidensinin belirlenmesi ve bu iþlemden sonra insidensin azaltýlmasý için gerekli programlarýn çiftlik/entegrasyon düzeyinde uygulanmasý saðlanmalýdýr. Sonuç olarak sektörün bazý temel problemleri bulunmaktadýr ve bu problemlerin aþýlmasýnda sistematik olmanýn önemi ortadadýr. Saygýlarýmla. Prof. Dr. Mehmet Akan oluþturabilmesi için dýþ pazarlama yönelmesi gerekmektedir. Ancak bunun aþýlabilmesi için en önemli engel, ülkemizde zaman zaman ortaya çýkan AI ve ND hastalýklarýnýn uluslar arasý ticareti engellemesidir. Ülkemizde ilk AI vakasýnýn 2005 yýlýnda görülmesini takiben her yýl belirli dönemlerde az sayýda (2006 Ocak-Mart hariç) AI vakalarý ortaya çýkmaktadýr ve bu durum OIE bildirilmektedir. Bildirim sonrasýnda ülkemizdeki vakalarýn kanatlý yetiþtirilen bölgelerden çok uzakta olsa da bölgelendirme/bölümlendirme yapýlmadýðýndan düþük düzeydeki ihracat potansiyelimiz ortadan kalkmaktadýr. Bu problemin çözümünde izlenecek yol oldukça a ç ý k t ý r. Çözüm bölgelendirme/bölümlendirme için mevzuatýn biran önce hazýrlanmasýdýr ve sistemin iþletilmesidir. Yýl: 2008 Cilt: 6 Sayý: 3 1 Veteriner Tavukçuluk Derneði Veteriner Tavukçuluk Derneðinin yayýn organýdýr. Yýlda 4 kez 3 ayda bir yayýmlanýr. Veteriner Tavukçuluk Derneði Adýna Sahibi Prof. Dr. Ahmet ERGÜN Sorumlu Yazý Ýþleri Müdürü Prof. Dr. Mehmet AKAN Yayýn Kurulu Prof. Dr. U. Tansel ÞÝRELÝ Doç. Dr. Erol ÞENGÖR Dr. Serdar ERTAÞ Uzman Vet. Hek. Mücteba BÝNÝCÝ Vet. Hek. Ekrem T. YÜCESAN Ýdare Yazýþma Adresi Arama Sokak No: 20/D Aydýnlýkevler - ANKARA Tel: 0312 517 25 65 Faks: 0312 517 25 65 Banka Hesaplarý REKLAM GELÝRLERÝ Türkiye Ýþ Bankasý Dýþkapý Þubesi 4206 932790 ÜYE AÝDATLARI Türkiye Ýþ Bankasý Dýþkapý Þubesi 4206 917468 Dergide yayýmlanan yazýlarýn sorumluluðu yazarlarýna aittir. Alýntý Yapýlamaz. Grafik Tasarým ve Baský Elma Teknik Basým Matbaacýlýk Tel: 0312 229 92 65 Faks: 0312 231 67 06 2 Yýl: 2008 Cilt: 6 Sayý: 3 Veteriner Tavukçuluk Derneði TÜRKÝYE ULUSLARARASI CENEVRE ANLAÞMASINI UYGULAMIYOR Uzm. Vet. Hekim Mücteba BÝNÝCÝ uluslararasý iliþkileri belirlemektedir. Bu Veteriner Tavukçuluk Derneði anlaþmalarýn olmasýnýn en önemli nedeni I. Dünya Savaþýnýn bitmesinden hemen sonra Genel Sekreteri 1930'lý yýllarýn ortalarýna kadar Avrupa ülkelerinde iki yüz milyondan fazla sýðýrýn hastalýklardan Giriþ ölmesi üzerine zorunlu olarak ülkeler bir araya Bundan bir süre önce internette Dýþiþleri gelmiþ, hayvan hastalýklarý ve hayvansal ürünlerin Bakanlýðýnýn Uluslararasý Anlaþmalar sayfasýna kontrolü için önlem almaya zorunlu kýlmýþ ve girerek hayvan hastalýklarýnýn önlerilmesi, bu anlaþma ortaya çýkmýþtýr. korunmasý ve hayvansal gýdalarýnýn kontrolü v.s Bu anlaþma tarihe Cenevre Anlaþmasý olarak konularýnda herhangi bir anlaþmanýn olup olmadýðýný öðrenmek istedim. Cumhuriyetin kurulduðu ilk yýllara doðru gitmeye baþladýðýmda 1935 yýlýnda hayvan hastalýklarýnýn ve hayvansal ürünlerin kontrolü, korunmasý ile ilgili bir anlaþma ile 1955 yýlýnda Þap hastalýðý ile ilgili bir uluslararasý anlaþmanýn yasa olarak TBMM tarafýndan onaylanmýþ olduðunu gördüm.1935 yýlýnda ki anlaþmanýn özgün adý Hayvanlarýn Bulaþýcý Hastalýklarýna Karþý Mücadeleye Dair Beynelminel Mukavele Ýle Hayvanlarýn, Etlerin ve Menþei Hayvani Olan Diðer Mahsullerin Transitine Dair Beynelminel Mukavelenin ve (Et ve Et Müstahzarlarýndan Taze Hayvan Mahsulat ve Sütten Çýkarýlanlardan Baþka) Olan Mahsullerin Ýhraç ve Ýthaline Dair Beynelminel Mukavelenin Kabul ve Tasdikine Dair Kanun ile 1955 yýlýnda ki ise Þap Hastalýðý Avrupa Mücadele Komisyon Kuruluþ Anlaþmasýna Ýttihakkýmýz Hakkýnda geçmiþ ve 20 Þubat 1935 yýlýnda Türkiye Cumhuriyeti adýna Milletler Cemiyeti nezdinde Daimi Murahhas B. Cemal Hüsnü TARAY katýlmýþtýr. Anlaþmayý Avusturya, Romanya, Yunanistan, Bulgaristan, Lehistan, Belçika, Ýtalya, Hollanda, L e t o n ya , Ý s p a n ya , Ýsviçre, Çekoslovakya ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti tarafýndan imzalanmýþtýr. Antlaþma 1 Þubat 1936 yýlýnda imzalanmýþ ve TBMM tarafýndan 25 Haziran 1937 tarihinde kabul edilmiþtir. Cenevre Antlaþmasý 25 Haziran 1937 tarihinde 3640 sayýlý Resmi Gazete 3243 sayýlý kanun olarak yayýnlanmýþtýr. Bu yasanýn altýnda tüm temel yasalarda olduðu gibi Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'ün Cumhurbaþkaný olarak imzasý vardýr. Bu anlaþmanýn bazý maddelerine baktýðýmýzda günümüzde ortaya çýkan Kuþ Gribi ve Kýrým Kongo Kanamalý Ateþi gibi küresel hastalýklara karþý mücadelede ne kadar önem arz ettiði görülecektir. Kanundur. Kýsaca bu uluslararasý anlaþmalar Günümüze daha iyi anlaþýlmasý için Cenevre hayvanlarýn bulaþýcý hastalýklarýna karþý mücadele Anlaþmasý'nýn 2, 3 ve 4. maddelerini bugünün ve hayvansal gýdanýn kontrolüne iliþkin olarak Türkçe'si ile uyarladým. devletlerin kendi kurumlarýný oluþturmasý ve bu Madde2: Sözleþen taraflar kendi ülkelerinde kurumlarýn hastalýklarý ve hayvansal gýdanýn kontrolü ve denetimi nasýl yapýlacaðý hakkýnda halen mevcut olmadýðý takdirde 1.maddede göz önünde bulundurulan önlemlerin Yýl: 2008 Cilt: 6 Sayý: 3 3 Veteriner Tavukçuluk Derneði uygulamasýný temin edebilecek ticaretinin çokluðuna, ekilen arazinin veterinerlikle ilgili resmi bir oluþumun bolluðuna ve hayvan yetiþtiriciliðinin kurulmasýný ve devamýný taahhüt ederler. önemine göre sýnýrlý ve belirli saðlýklý Bu resmi teþkilat esas itibarý ile aþaðýdaki þubeleri kapsayacaktýr. 1) Görevi bilhassa aþaðýdaki maddelere iliþkin olmak üzere bir devlet veterinerlik kurumu seri ve etkili veterinerlik saðlýk kontrolünü saðlayacak þekilde olmalýdýr. 3) Devlet veterinerleri ve bazý resmi görev ile görevlendirilen veterinerler, hükümetin veterinerlik tahsil diplomasýný A.Bulaþýcý hayvan hastalýklarýnýn ortaya veya devletçe tanýnmýþ bir veterinerlik çýkýþ ve seyrini tespit amacý ile 1.maddede diplomasýna sahip bulunmalýdýr. yazýlý yer ve kurumlarýn gözetimi altýnda bulundurulmasý. Hükümet veterineri sayýlmak için bu iþe uygun olduðunu gösteren belgenin B.Bulaþýcý hayvan hastalýklarý ile ilgili hükümet tarafýndan verilmesi þarttýr. Devlet önlemlerle bu hastalýklara karþý koruma ve memuru olan veterinerlerden baþka mücadele etmeye özgü önlemlerin veterinerler devletin sorumluluðu altýnda uygulanmasý. olmak þartý ile bazý veterinerlikle ilgili C.Hayvanlarýn ve hayvansal ürünlerin D.Hayvanlarýn menþeine, saðlýðýna veya hayvansal ürünlerin saðlýklý koþullara uygun olduðuna dair þahadetnamenin verilmesi. 2) Veteriner kurumlarýný memur ve hizmetlilerinin yetiþtirilmesi ile ilgili öðretim, eðitim ve araþtýrma müesseseleri, bu servislerin düzenli çalýþmasý için gerekli bilimsel laboratuarlarýn kurulmasý. Madde 3: Anlaþmayý imzalayan devletlerin her birinde veterinerlik hizmetleri, aþaðýda yazýlý düzenli bir veteriner kurumu için gerekli ve esaslý olan prensiplere göre oluþturulacaktýr. 1) Devlet veterinerlik hizmeti sorumlu bakana doðrudan baðlý sorumlu bir veteriner müdürünün idaresi altýnda olmalýdýr. 2) Hükümet veterinerlerinin ve bazý resmi görevlerle iþe alýnan veterinerlerin sayý ve görevindeki yeterliliði hayvan Yýl: 2008 Cilt: 6 Sayý: 3 görevlerle görevlendirilebilirler. 4) Sýnýrlarda veterinerlikle ilgili kontrol kontrolü ve muayenesi. 4 bölgelere ayrýlan bütün yurt arazisinde ancak devlet veterinerleri veya devletçe Veteriner Tavukçuluk Derneði kabul edilen veterinerler tarafýndan Anlaþmayý imzalayan ülkeler gibi ülkemizde bu yapýlabilir. anlaþmayý takiben 1937 yýlýnda 3203 sayýlý yasa 5) A.Satýþa ve halkýn tüketimine ayrýlan etlerin muayenesi esas itibari ile devlet veterinerlik servislerinin gözetimindeki veterinerler tarafýndan yapýlmalýdýr. B.Ýhracata ayrýlmýþ ve hazýr bulunan etlerin kontrolü devlet veterinerleri veya devletçe kabul edilen veterinerler tarafýndan yapýlacaktýr. ile Tarým Bakanlýðýnýn görevleri ve teþkilat yapýsý belirlenmiþtir. 3203 sayýlý yasa ile teþkilat yapýsý yazýlýrken, yasanýn 9. maddesinde Veteriner Ýþleri Genel Müdürlüðünün amaç ve görev kapsamý açýklanmýþtýr. Veteriner Ýþleri Genel Müdürlüðü 8.6.1984 yýlýna kadar baþarý ile görevini yapmýþ ve bu tarihte Kenan EVREN'in Cumhurbaþkaný, Turgut ÖZAL'ýn Baþbakan, Hüsnü DOÐAN'ýn ise Tarým ve Köy Ýþleri Bakaný ve Madde 4: Anlaþmayý imzalayan devletlerden her biri iki ve üçüncü maddeler hükmüne uygun bir veteriner kurumunun varlýðýný, oluþumunu, kurumun baþlýca özelliklerini özetleyen bir tezkere ile mecliste onaylanan Rafet ÞAHMELÝKOÐLU'nun Genel Müdür olduðu dönemde 212 sayýlý kanun hükmünde kararname ve 3161 sayýlý yasa Veteriner Ýþleri Genel Müdürlüðü kapatýlarak Koruma Kontrol Genel Müdürlüðü kurulmuþtur. suretini Milletler Cemiyeti genel sekreterine Hükümetimiz Avrupa Birliði yasalarýný ülkemiz vererek teblið edecek ve o da diðer yasalarýna uyarlamaktadýr. Bugünlerde dörtlü sözleþme yapanlarý durumdan haberdar hijyen paketi olarak tartýþýlan Veteriner Hizmetleri edecektir. Kanunu ile Gýda ve Yem Kanununun Avrupa Þimdi düþünüyorum.Acaba ülkemizde küreselleþen (Kuþ gribi, Kýrým Kongo Kanamalý Ateþi, Þap v.s) ya da kronik hale gelerek hayvanlardan insanlara bulaþan(zoonoz) hastalýklara karþý (Kuduz, Tuberküloz, Salmonella, Þarbon, Bruselloz, Toksoplasmosis v.s) eradikasyon (yok etme) ile etkili direk bir kurum var mýdýr? Bu hastalýklar ile ilgi olarak kýsa, orta ya da uzun vadeli bir strateji var mýdýr?Bildiðim kadarý ile yoktur.Bu kurumlarý oluþturmak ve Birliði mevzuatýna getirilmesinde yarar bulunmaktadýr. Ekonomiler küreselleþtiði gibi hayvan hastalýklarý da küreselleþmiþtir. Hayvan hastalýklarý, gýda güvenliði ve halk saðlýðý ile mücadele edecek bir kuruma ve 1935 yýlýnda altýna devlet olarak imza attýðýmýz yasaya baðlý bulunmak ve sahip çýkmak zorundayýz.Avrupa Birliði ülkeleri bu yasayý temel alarak kurumlarýný ve halkýnýn refahýný yüceltirken bizlerin daha bu yasalarý tartýþmamýz ne kadar doðru bilmiyorum. hastalýklara karþý mücadele etmek için ilk önce Maalesef ülkemizde savunma dýþýnda tarým, Avrupa Birliði ülkelerine þirin gözükmek deðil hayvancýlýk, saðlýk, sosyal güvenlik, adalet, halkýmýzýn saðlýðýný ve refahýný korumamýz gerektiði için yapmak zorundayýz. Bu bizim devlet olarak sorumluluðumuzdur. Gelecek kuþaklarýn saðlýklý olmasý bu hastalýklarý yenmekten g e ç e r. Ne ya z ý k ki bunu yapamadýðýmýz için hazinenin milyar YTL'leri bu hastalýklarýn tedavisine gitmekte ya da binlerce insan bu hastalýklar doldurmaktadýr. ile hastaneleri eðitim, ulaþým v.s konularýnda kýsa, orta ve uzun vadeli bir strateji bulunmamaktadýr. Devletlerin ömrü yaþadýklarý sürece sonsuzdur. Devletleri bu sonsuzluk içerisinde yaþatmak ise iktidarlarýn ve yurttaþlarýn görevleridir. Yüz yýl sonra kuduz hastalýðý ülkemizde hala var ise yaþadýðýmýz süreçte alýnan kararlar gelecek kuþaklar tarafýndan d e ð e r l e n d i r i l e c e k t i r. Bu deðerlendirmede yüzümüzün ak olmasý herhalde herkes için geçerlidir. Yýl: 2008 Cilt: 6 Sayý: 3 5 Veteriner Tavukçuluk Derneði ETLÝK PÝLÝÇ DIÞKILARININ GÜBRE OLARAK DEÐERLENDÝRÝLMESÝ VE ÖNEMÝ Dr. Seyda ÞAHÝN Kanatlý Ar-Ge Müdürü Vet.Hek. Nihat ALTUNAL Beypiliç Canlý Üretim Müdürü GÝRÝÞ Tarýmýn ve tarýmsal üretimin önemli bir parçasý, ülkemiz için gerçekten çok önemli yeri olan kanatlý sektörü ve tavukçuluk hem beslenme hem de istihdam açýsýndan oldukça önemlidir. Ülkemiz insanlarýnýn daha iyi beslenmelerinin, daha çok hayvansal kökenli protein tüketmeleri ile gerçekleþebileceði bilinen bir gerçektir. Türkiye'nin hayvansal protein açýðýnýn kapatmada en etkili çözüm tavuk eti ve yumurta üretimidir. Kanatlý sektörü dünya ile birlikte da Türkiye'de de hýzlý bir geliþme göstermiþtir. Ülkemizde etlik piliç üretimi 1980'li yýllardan itibaren entegre tesislerin devreye girmesiyle hýzlanmýþtýr. Bu paralelde bazý sorunlar da geliþebilmektedir. Burada gübre gibi artý ekonomik deðer ifade eden doðal atýklarýn bilinçsiz kullanýmýndan kaynaklanan sorun oluþabilmektedir. Kanatlý üretiminin baþladýðý ilk yýllarda ve devamýnda kanatlý gübreleri sorun olarak görülmemiþ ve diðer hayvan gübreleri gibi geleneksel yöntemlerle tam olarak kompostlama yapýlmadan tarlalara serpilmiþtir. Kümes sayýsýnýn artmasýna karþýn tarým alanlarýnýn sabit kaldýðý, hatta azaldýðý bölgelerde gübreyi deðerlendirecek arazi yetersiz kalmýþtýr. Ülkeler kendilerine en uygun deðerlendirme yöntemi arayýþýndadýrlar. Diðer ülkelere baktýðýmýz zaman geliþmiþ ülkelerde de tavuk gübresinin birçok þekilde deðerlendirildiklerini görüyoruz. Bazý ülkelerde devlet desteði ile 6 Yýl: 2008 Cilt: 6 Sayý: 3 biyogaz tesisleri kurulmuþ, tavuk gübresinden elde edilen biyogaz ile enerjiye dönüþtürülerek faydalanma yolu seçilmiþtir. Fakat bunun hayata geçirilmesi için devlet desteði gereklidir ve dünyaya baktýðýmýzda seçilen bir yöntem deðildir. Dünyada yaygýn olarak tavuk gübrelerinin kompostlama yapýldýktan sonra gübre olarak deðerlendirilme yönteminin seçildiðini görüyoruz. B u n u n o r a n ý % 9 5 ' i b u l m a k t a d ý r. Bazý ülkelerde de büyükbaþ hayvan yem üretimi için kullaným þekli var. Diðer bazý ülkelerde yakýt olarak kullanýmý söz konusu; termik santrallerde veya çimento üretim kazanlarýnda yakmak suretiyle deðerlendirme seçilmesine karþýn ülkemiz topraklarýnýn organik madde ihtiyacý göz önüne alýndýðýnda gübre olarak kullanýlmasý tercih nedeni olmaktadýr. Bunun yaný sýra etlik piliç yetiþtiriciliðinde elde edilen gübrelerin kullanýmý ve deðerlendirilmesi ile ilgili olarak yeni düzenleme ve uygulamalara geçilmesi, bazý uygulamalarýn güncelleþtirilmesi ihtiyacý her geçen gün artmaktadýr. Bu gübrelerle ilgili olarak yetiþtirici, çevre, hayvan saðlýðý ve tarýmsal üretimde kullaným gibi hususlarýn dikkate alýnmasý, konuya eleþtirel yaklaþmak yerine çözüm getirilmesi önem arz etmektedir. Bu amaçla, Dünyadaki uygulamalarý ve yasal düzenlemeleri öðrenmek bunlarý dikkate alarak Türkiye'deki etlik piliç gübresi politikasýnýn belirlenmesine katkýda bulunabilmek için Bolu Valiliði, Besd-Bir ve Kanatlý Ar-Ge iþbirliðiyle 6 Eylül 2007 Perþembe günü Bolu Abant Ýzzet Baysal Üniversitesi'nde düzenlenen "Etlik piliç gübrelerinin kullaným þekilleri, deðerlendirilme yöntemleri ve yasal uygulamalar" konulu seminerde ele alýnmýþtýr. Bu seminere Tarým ve Köyiþleri Bakanlýðý yetkilileri, Çevre ve Orman Bakanlýðý yetkilileri, Üniversitelerin ilgili Anabilim Veteriner Tavukçuluk Derneði Dallarýnýn Öðretim Üyeleri, Meslek Odalarý Temsilcileri, Tavukçuluk Sektör Temsilcileri katýlmýþ, konu ile ilgili olarak uzmanlar tarafýndan Avrupa Birliði, ABD ve Kanada'daki pratik uygulamalar anlatýlmýþ ve yapýlan tartýþmalar sonunda çýkan sonuca göre tavuk gübresinin toprak için çok önemli ve vazgeçilemez besin kaynaðý olduðu, dýþkýnýn gübre olarak kullanýlmadan önce kompost edilmesinin gerekliliði ve Türkiye topraklarýnýn organik madde ihtiyacýný karþýlamak için gübre olarak kullanýlmasýnýn en yararlý çözüm olduðu yönünde fikir birliðine varýlmýþtýr. Ülkemizde de çiftçiler tavuk gübrelerini, belli bir süre beklettikten sonra tarlalarda verim artýþý için topraða uygulamaktadýrlar. Ama yapýlan bu iþin daha sistematik ve kurallara baðlý olarak gerçekleþtirilmesi tavuk dýþkýsýndan alýnan verimi artýracaktýr. Ülkemiz de tarýmý yapýlan topraklarýn % 91'inin organik madde bakýmýndan yetersiz olduðu bilinen bir gerçek. Bu açýðý kapatmada, etkili besin maddesi içeriði diðer hayvan dýþkýlarýna oranla daha yüksek olan çeþitli tavuk dýþkýlarýnýn organik gübre ve besin maddesi kaynaðý olarak kullanýlmasý önemli bir potansiyel oluþturmaktadýr. gübrelerinden daha deðerlidir. Tavuk dýþkýsýnýn sahip olduðu besin maddeleri diðer hayvanlarýn dýþkýlarýnýn besin maddelerine göre fazla olmasý tavuk dýþkýlarýnýn pratikte gübre olarak deðerlendirilmesini aklýmýza getirmektedir. Kompostlamadan sonra bitkisel üretimde gübre olarak kullanýmý ekonomiye büyük katma deðer yaratacaktýr. Tavuk gübresinin kompostlama yapýlmadan doðrudan kullanýlmasý çoðu kez ürünlerde yanmalara neden olabilmektedir. Bu yüzden tavuk gübresi çok iyi bir þekilde kompostlanarak zararlý etkisi önlendikten sonra kullanýlmalýdýr. Sürdürülebilir tarým ve bitkisel verimliliðinin artýrýlmasý organik maddenin topraklarýmýzda yeter düzeyde bulunmasýyla doðru orantýlýdýr. Bizlere büyük bir potansiyel sunan etlik piliç gübresi fakir olan tarým topraklarýmýzýn organik madde yönünden zenginleþtirilmesinde deðerlendirilir ise düþük maliyetle topraklarýmýzýn organik madde ihtiyacýnýn büyük bir kýsmý karþýlanmýþ olacaktýr. Besin maddesi içeriði organik maddelerce zengin olan tavuk dýþkýsýnýn, gübre olarak deðerlendirilmesine olanak saðlamaktadýr. Günümüze baktýðýmýzda ülkemizde tavuk dýþkýlarý yeterli kompostlama yapýlmadan bilinçsiz bir þekilde kullanýlmaktadýr. Son yýllarda tavuk dýþkýlarýndan bilimsel anlamda gübre üretimlerine hýz verilmiþ ve yumurta tavukçuluðu yapan bazý firmalarýn tavuk dýþkýlarýndan organik gübre üretmeye baþladýklarýný görmek memnuniyet verici bir geliþme olmuþtur. Tavuk dýþkýsý organik kökenli bir gübredir ve hem topraðýn bazý özelliklerinin uygun duruma getirilmesi için iyi bir ýslah materyali hem de bitkiler için önemli bir besin maddesi kaynaðýdýr. Tavuk dýþkýsý özellikle kapsadýðý azot ve organik madde miktarý bakýmýndan diðer hayvan Yýl: 2008 Cilt: 6 Sayý: 3 7 Veteriner Tavukçuluk Derneði HAYVANSAL GIDALARDA SALMONELLALARIN VARLIÐI Dr. Özlem ÝÞERÝ Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Besin Hijyeni ve Teknolojisi Bölümü e-posta: [email protected] GÝRÝÞ Hayvansal gýdalar, bir taraftan içerdikleri üstün kaliteli ve dengeli daðýlýma sahip esansiyel aminoasitler, vitaminler, mineraller ve bazý büyüme faktörleri ile beslenme fizyolojisinde önemli bir yer tutarken, diðer taraftan sahip olduðu bu nitelikler ve bileþimindeki yüksek su miktarý nedeniyle çoðu patojen mikroorganizmanýn geliþimi için ideal bir ortam oluþtururlar. Salmonellalar dünyanýn her yerinde bulunan zoonotik infeksiyon etkenleridir. Salmonella Typhi ve diðer birkaç serotip dýþýndaki Salmonella serotiplerinin çoðuna doðal olarak hayvanlarýn gastrointestinal sistemlerinde rastlanýr. Salmonellalar gýda üretimi amacýyla yetiþtirilen sýðýr, koyun, keçi, domuz, tavuk ve hindi ve ördek gibi hayvanlarýn baðýrsaklarýnda bulunur (19). Tüm dünyada gýda infeksiyon ve intoksikasyonlarý içerisinde ilk sýralarda yer alan salmonelloz olgularýnýn büyük bölümünün, baþta kanatlý etleri olmak üzere, kontamine hayvansal gýdalarýn tüketimi sonucu meydana geldiði ve bu durumun önemli saðlýk sorunlarý, iþgücü kaybý ve tedavi masraflarýndan kaynaklanan ekonomik kayýplara yol açtýðý bildirilmektedir (30). Salmonellalarýn Kontaminasyon Kaynaklarý Evcil hayvanlarýn sürüler halinde olmasý, yemlerin, yem katký maddelerinin ve meralarýn kontamine olmasý, kontamine sular, atýk sular, mezbaha atýklarý, infekte yabani hayvanlar, 8 Yýl: 2008 Cilt: 6 Sayý: 3 kuþlar, fareler, rodentler ve insektlerin hayvanlarda Salmonellanýn infeksiyon zincirini oluþturduklarý bildirilmektedir (2). Kanatlý ürünleri bir çok ülkede Salmonellanýn baþlýca rezervuarý kabul edilirken, domuz, sýðýr ve koyun etinin diðer potansiyel kaynaklar olduðu bildirilmektedir. Kanatlý kümeslerinin yapýsýnýn rodentler, insektler ve yabani kanatlýlarýn girmesine engel olamayabildiði, bununla beraber kanatlý kümeslerinde sürü bazýnda yapýlan yetiþtiriciliðin Salmonellanýn horizontal ve vertikal olarak yayýlmasýna yol açtýðý bildirilmektedir. Sýðýr, koyun ve domuz eti endüstrisinde Salmonellanýn varlýðýnýn, çiftlik hayvanlarýnýn kontamine çevresel kaynaklara maruz kalmasýndan, kontamine yemlerden ve infeksiyonun parental geçiþinden köken aldýðý bildirilmektedir (14). Kanatlý hayvanlarýn kesiminde haþlama, tüy yolma, iç organ çýkarma ve soðutma aþamalarýnda, sýðýr, koyun ve keçilerin kesiminde ise derinin yanýsýra iç organ çýkarma iþlemi sýrasýnda, özellikle rektumun ayrýlmasý veya baðýrsaklarda oluþan rupturlara baðlý olarak oluþan çapraz kontaminasyonun et ve yenilebilir organlarýn kontaminasyonuna neden olduðu belirtilmektedir (3,19). Ham materyalin, ürüne dönüþtürülmesi, paketlenmesi, nakli ve muhafazasý ile mutfaklarda hazýrlanmasý aþamalarýnda oluþan personel ve alet-ekipman hijyeni eksikliðinden doðan çapraz kontaminasyonlar, soðuk zincirin korunamamasý veya gýdalara yeterli ýsý iþleminin uygulanmamasý ya da ýsý iþleminden sonra oluþan çapraz kontaminasyonlar infeksiyonlarýn oluþumunda büyük önem taþýmaktadýr (9,19). Salmonellalarýn Gýdalarda Varlýðý Hayvansal gýdalar içerisinde baþta kontamine kanatlý hayvan etleri ve yumurta ile bunlardan Veteriner Tavukçuluk Derneði yapýlan ürünler, kýrmýzý et ve et ürünleri, kontamine süt, pastacýlýk ürünleri, krema, dondurma ve soslar ile kabuklu deniz ürünleri, çoðu insan infeksiyonlarýna neden olan en önemli kaynaklarý oluþtururlar (19). Kanatlý Eti ve Ürünleri Tavuk, hindi, kaz ve ördek etleri, intestinal sistem veya tüy ve ayaklardaki fekal materyallerden dolayý sýklýkla Salmonella ile kontamine olabilmektedir. Çapraz kontaminasyon özellikle tüy yolma, iç organ çýkarma ve soðutma gibi kritik aþamalarda önem taþýmaktadýr. Ayrýca iþçi elleri, alet ve ekipmanlarla da çapraz kontaminasyonun þekillendiði bildirilmektedir (24). örnekte Salmonella varlýðýnýn araþtýrýlmasý amacýyla yaptýklarý çalýþmada Salmonellayý 7si tavuk, 2si hindi eti ve 1i de hindi karaciðeri olmak üzere toplam 10 örnekten izole etmiþlerdir. Bu çalýþmada S. Enteritidisin en sýklýkla saptanan serotip olduðu bildirilmiþtir. Changin (12) tavuk karkaslarýnda Salmonella spp.nin varlýðýnýn belirlenmesi amacýyla yaptýðý çalýþmada toplam 27 örneðin % 25.9undan Salmonella spp. izole edilmiþ olup, izolatlarýn S. Enteritidis, S.Virchow ve S. Virginia serotipleri olduðu tespit edilmiþtir. Lammerding ve ark. (26), Kanadada 1983-1984 yýllarý arasýnda yaptýklarý bir çalýþmada 230 hindi karkasýnýn 159unda (% 69.1) Salmonella saptamýþlardýr. Bu çalýþmada S. Schwarzengrund en çok izole edilen serotip olmuþtur. Beli ve ark. (7), Arnavutlukta 1996-1998 yýllarý arasýnda hindi etleri üzerine yaptýklarý bir çalýþmada, 134 hindi eti örneðinin 11inden (% 8.2) Salmonella spp. izole etmiþlerdir. Ýzolatlardan 4ü S. Enteritidis, 3ü S. Agona diðerleri S. Saint-Paul, S. Reading ve S. Blockley olarak serotiplendirilmiþ ve bir izolatýn da tiplendirilemediði bildirilmiþtir. Telo ve ark. (31), kanatlý etlerinden oluþan 80 White ve ark. (32), tavuk, hindi, sýðýr ve domuz Yýl: 2008 Cilt: 6 Sayý: 3 9 Veteriner Tavukçuluk Derneði kýymasýndan oluþan toplam 200 örneðin 41inin Salmonella ile kontamine olduðunu ve bu etkenin daha çok kanatlýlardan izole edildiðini bildirmiþlerdir. Ýncelenen 50 hindi kýyma örneðinin % 24.0ünden Salmonella izole edilmiþ olup, predominant serotipin S. Agona olduðu, bunu S. Orion ve S. Readingin izlediði bildirilmiþtir. Zhao ve ark. (35), ABDde 1999-2000 yýllarý arasýnda inceledikleri 194 hindi göðüs eti örneðinin 5inde (% 2.6) Salmonella spp. saptadýklarýný bildirmiþlerdir. Beli ve ark. (8), Arnavutlukta 1996-1998 yýllarý arasýnda yaptýklarý çalýþmada, 461 tavuk eti örneðinin 30undan (% 6.5) Salmonella izole etmiþlerdir. Predominant serotip S. Enteritidis olarak bulunurken, S. Senftenberg, S. Newport, S. Agona, S. Banana, S. Brancaster, S. Infantis, S. Oslo, S. Abony tiplendirilen diðer serotipler olmuþlardýr. Rose ve ark. (27), Amerikada 1998-2000 yýllarýný kapsayan dönemde çeþitli büyüklüðe sahip iþletmelerde, kanatlý ürünleri ve çið ette Salmonella prevalansýný belirlemek amacýyla, aralarýnda hindi kýymasýnýn da bulunduðu 98204 örnek ve 1502 son ürün üzerinde çalýþmýþ ve Salmonella kontaminasyonu hindi kýymasýnda % 49.9 olarak bulunmuþtur. Dominguez ve ark. (16), süpermarket ve perakende satýþ yerlerinden topladýklarý 198 tavuk eti örneðinin 71inden (% 35.8) Salmonella spp. izole ederlerken, predominant serotipin % 47.8 ile S. Enteritidis olduðunu saptamýþlardýr. Capita ve ark. (11), Ýspanyada kanatlý eti ve ürünlerinde Salmonellanýn insidensini araþtýrmak amacýyla tavuk karkasý, tavuk parçalarý ve iç organlarý (kanat, but, karaciðer ve kalp) ve iþlenmiþ tavuk ürünleri (sosis ve hamburger) üzerine yaptýklarý çalýþmada tüm örneklerde ortalama % 49 oranýnda Salmonella spp. saptamýþlardýr. Ýzolatlardan S. Enteritidis % 34.3, S. Poona % 11.4, S. Paratyphi B % 2.8 ve S.Worthington % 1.4 oranýnda saptanmýþtýr. Hindi ve sýðýr kýymasý, domuz ve broiler etlerinde Salmonella varlýðýnýn belirlenmesi amacýyla 1998- 10 Yýl: 2008 Cilt: 6 Sayý: 3 1999 yýllarý arasýnda HACCP uygulanan bir iþletmede yapýlan çalýþmaya göre 212 hindi kýyma örneðinin % 23.5i pozitif olarak bulunmuþtur. Çalýþmada 29 farklý serotip içerisinde sýrasýyla S. Hadar, S. Heidelberg, S. Senftenberg, S. Reading, S. Saint-Paul ve S. Schwarzengrundýn en sýklýkla saptanan serotipler olduðu bildirilmiþtir (4). Antunes ve ark. (5)nýn 1999 yýlýnda Portekizde satýþa sunulan kanatlý karkaslarýnda yapmýþ olduklarý bir çalýþmada 6 hindi karkasýndan 4ünün (% 66.6) Salmonella yönünden pozitif olduðunu bildirmiþlerdir. Fratamico (22), ABDde 1999-2001 yýllarý arasýnda 104 hindi kýyma ve 86 tavuk kýyma örneði üzerinde yaptýðý bir çalýþmada klasik kültür tekniðiyle sýrasýyla % 16.8 ve % 18.0 oranlarýnda Salmonella spp. izole etmiþtir. Erol ve ark. (20), piliç karkaslarýnda Salmonellalarýn varlýðýný belirlemek amacýyla yaptýklarý çalýþmada 69 örneðin 61inden (% 88.4) Salmonella izole etmiþlerdir. S. Enteritidis % 67.2 oranýyla en fazla izole edilen serotip olmuþtur. Yazýcýoðlu ve ark. (33), tavuk kesimhanelerinin parçalama ünitelerinden topladýklarý 662 boyun ve kanat örneklerinin 58inden (% 8.7) Salmonella izole ederken en fazla izole edilen serotiplerin S. Enteritidis, S. Virchow ve S. Typhimurium olduðu bildirilmiþtir. Fakhr ve ark. (21), Amerikada satýþa sunulan hindi etleri üzerinde yaptýklarý çalýþmada, 99 hindi etinin 49unun (% 49.4) Salmonella ile k o n t a m i n e o l d u ð u n u s a p t a m ý þ l a r d ý r. Kýrmýzý Et ve Ürünleri Et, kesim iþlemi sýrasýnda hayvanlarýn ayak, deri ve kýllarý üzerindeki fekal içerikle veya intestinal içerikle kontamine olabilmektedir. Kontamine karkaslarda bulunan etken, etin iþlenmesi sýrasýnda kullanýlan aletler, çalýþma yüzeyleri ve iþçilerin elleriyle diðer karkaslara da yayýlabilmektedir (24). Aabo ve ark. (1), 48 domuz kýymasý örneðinden Veteriner Tavukçuluk Derneði klasik yöntemle 4`ünde, PCR tekniðiyle ile 7`sinde Salmonella saptarken, yine 48 sýðýr kýymasý örneðinden klasik yöntemle 1`inde (% 2.0), PCR tekniði ile 5`inde (% 10.4) Salmonella saptamýþlardýr. Erol (18)un Salmonellalarýn varlýðý ve serotip daðýlýmý amacýyla yapmýþ olduðu çalýþmada 120 sýðýr kýymasý örneðinin 4ünden (% 3.3) Salmonella izole edilmiþ olup, S. Anatum, S. Typhimurium ve S. Telaviv serotipleri identifiye edilmiþtir. S. Typhimurium DT104ün sýðýr kýymasýndaki varlýðýný belirlemek amacýyla yapýlan bir çalýþmada, 404 taze sýðýr kýymasýnýn 14ünden (% 3.5) Salmonella spp. izole edilmiþtir. Çalýþmada 5 S. Typhimurium, 3 S. Lille ve 1 S. Montevideo olmak üzere 8 serotipin belirlendiði ve izole edilen 5 S. Typhimurium izolatýnýn DT104A olduðu bildirilmiþtir (35). Boughton ve ark. (10)nýn Ýrlandada domuz sosislerinde Salmonellanýn prevalansýný araþtýrmak amacýyla yaptýklarý çalýþmada, EkimAralýk aylarý arasýnda % 4.4, Temmuz-Aðustos aylarý arasýnda ise % 1.7 oranýnda Salmonella izole edilmiþtir. DT104 S. Typhimurium izolatlarý arasýnda predominant faj tipi olarak belirlenmiþtir. buna karþýlýk içeriklerinden Salmonellanýn izole edilemediðini bildirmiþlerdir. Indar ve ark. (25), yaptýklarý çalýþmada 10 farklý çiftlikten topladýklarý 750 taze yumurta örneðini Salmonellanýn varlýðý bakýmýndan incelemiþler ve 9 yumurtanýn kabuðundan (% 1.2), 35 yumurtanýn ise içeriðinden Salmonella izole etmiþlerdir. Ýçerikten S. Enteritidis ve S. Typhimurium, kabuktan S. Typhimurium, S. Enteritidis, S. Ohio, S. Cerro, S. Infantis ve S. Heidelberg identifiye edildiði bildirilmiþtir. Diðer Bazý Gýdalar Salmonella, pastörizasyon iþlemiyle yýkýmlanabilmesine raðmen süt ve süt ürünleri etkenin taþýnmasýnda önemli rol oynamaktadýr. Süt kaynaklý salmonelloz olgularý çið süt, yetersiz pastörizasyon veya pastörizasyon sonrasý kontaminasyonla iliþkilendirilmektedir (17). Kanalizasyon karýþmýþ sular özellikle S. Typhinin rezervuarý olabilmektedir. Bunun yanýsýra balýk ve kabuklu deniz ürünlerinin de Salmonella ile Yumurta Dünyada yumurtadan kaynaklanan Salmonella infeksiyonlarýnýn kaynaðý büyük ölçüde S. Enteritidis olarak saptanýrken bunu S.Typhimurium ve nadir olarak da S. Heidelbergin izlediði bildirilmiþtir (15). S. Enteritidis ile kontaminasyon; fekal bulaþma, kontamine çevre ile temas veya üreme sisteminin infeksiyonu sonucu oluþabilmektedir. Üreme organlarýnýn infeksiyonu sonucu yumurta sarýsý, albumin, yumurta kabuðu membraný ve yumurta kabuðunun direkt kontaminasyonunun da þekillenebileceði bildirilmektedir (29). Schutze ve ark. (28), ticari olarak satýþa sunulan 100 düzine kabuklu yumurta üzerinde yaptýklarý çalýþmada, yumurtalarýn 1 düzinesinin yüzeysel olarak S. Heidelberg ile kontamine olduðunu, Yýl: 2008 Cilt: 6 Sayý: 3 11 Veteriner Tavukçuluk Derneði kontamine olabildiði bildirilmektedir (24). Salmonellanýn deniz balýklarýnda prevalansýnýn düþük olmasýna karþýn balýklarýn, coðrafi bölgeye baðlý olarak Salmonella ile kontamine olabildiði bildirilmektedir (23). Deniz ürünlerinde en büyük risk oluþturan ürünlerin piþmiþ ýstakoz, midye, dumanlanmýþ balýk, tuzlanmýþ-kurutulmuþ balýk ve havyar olduðu belirtilmiþ ve ABDde incelenen 2734 tüketime hazýr deniz ürününün % 2.6sýndan Salmonella izole edildiði bildirilmiþtir (6). Hayvan orijinli olmayan bir çok gýdanýn Salmonellanýn taþýyýcýsý olduðu saptanmýþtýr. Hindistan cevizi, arpa, pamuk tohumu, çikolatalý þeker, soya sosu, elma suyu, karpuz, karabiber ve karmin boyasý bu gýdalar arasýndadýr. Bu taþýyýcýlarýn muhtemelen hayvan kaynaklarý tarafýndan kontamine edildiði ayrýca kesme ve iþleme gibi prosesler sýrasýnda da yüzeyden çapraz kontaminasyona baðlý olarak kontaminasyonun þekillendiði bildirilmektedir (13). Sonuç olarak, saðlýklý gýda üretimi ve halk saðlýðýnýn korunmasý ancak, çevresel bulaþmanýn kontrolü, Salmonella içermeyen yem ve katký maddelerinin üretilmesi, saðlýklý hayvanlarýn yetiþtirilmesi, hayvansal gýda üretiminde üretimden tüketime kadar her aþamada hijyenik koþullarýn uygunluðunun öncelikle HACCP (Hazard Analysis and Critical Control PointTehlike Analizi ve Kritik Kontrol Noktalarý Sistemi) sistemiyle saðlanmasý ve tüketicinin b i l i n ç l e n d i r i l m e s i y l e m ü m k ü n o l a b i l i r. Kaynaklar f o o d s t u f f s . E r i þ i m : [http://europa.eu.int/comm/food/fs/sc/scv/out 66_en.pdf ]. Eriþim Tarihi: 02.12.2003. 4. ANON (2003b). Salmonella serotypes isolated from raw meat and poultry. Eriþim: []. Eriþim Tarihi: 23.09.2003. 5. ANTUNES, P., REU, C., SOUSA, J.C., PEIXE, L., PESTANA, N. (2003). Incidence of Salmonella from poultry products and their susceptibility to antimicrobial agents. Int. J. Food Microbiol., 82: 97-103. 6. BEAN, N.H., GOULDING, J.S., LOA, C., ANGULA, F.J. (1996). Surveillance for foodborne-disease outbreaksUnited States, 1988-1992. In: CDC surveillance summaries (October). MMWR, 45 (SS-5). 7. BELI, E., TELO, A., DURAKU, E. (2001a). Salmonella serotypes isolated from turkey meat in Albania. Int. J. Food Microbiol., 63: 165-167. 8. BELI, E., DURAKU, E., TELO, A. (2001b). Salmonella serotypes isolated from chicken meat in Albania. Int. J. Food Microbiol., 71(2-3): 263266. 9. BELL, C., KYRIAKIDES, A. (2002). Salmonella. In: Foodborne Pathogens. Ed.: BLACKBURN, CLIVE DE W., McCLURE, P.J. Woodhead Publishing, Boca Raton, p.: 307-331. 10. BOUGHTON, C., LEONARD, F.C., EGAN, J., KELLY, G., OMAHONY, D., MARKEY, B.K., GRIFFIN, M. (2004). Prevalence and number of Salmonella in Irish retail pork sausages. J. Food Protect., 67(9): 1834-1839. 11. CAPITA, R., ALVAREZ-ASTORGA, M., ALONSOCALLEJA, C., MORENO, B., DEL CAMINO GARCIAFERNANDEZ, M. (2003). Occurrence of Salmonella 1. AABO, S., ANDERSEN, J.K., OLSEN, J.E. (1995). in retail chicken carcasses and their products in Research note: Detection of Salmonella in minced Spain. Int. J. Food. Microbiol., 81(2): 169-173. meat by the polymerase chain reaction. Lett. Appl. Microbiol., 21:180-182. 2. ADAMS, M.R., MOSS, M.O. (1995). Salmonella. In: Food Microbiology. The Royal Society of Chemistry, Cambridge, p.:192-200. 3. ANON (2003a). European Commission (EC). Opinion of the scientific committee on veterinary measures relating to public health on salmonellae 12 i n Yýl: 2008 Cilt: 6 Sayý: 3 12. CHANG, Y.H. (2000). Prevalence of Salmonella spp. in poultry broilers and shell eggs in Korea. J. Food Prot., 63(5): 655-658. 13. DAOUST, J. Y. (1994). Salmonella and the international food trade. Int. J. Food Microbiol., 24: 11-31. 14. DAOUST, J. Y. (1997). Salmonella species. In: Veteriner Tavukçuluk Derneði Food Microbiology, Fundamentals and Frontiers. Ed.: DOYLE, M.P., BEUCHAT, L.R., MONTVILLE, T.J. ASM Press, Washington D.C., p.: 129-157. 15. De BUCK, J., VAN IMMERSEEL, F., HAESEBROUCK, F., DUCATELLE, R. (2004). Colonization of the chicken reproductive tract and egg contamination by Salmonella. J. Appl. Microbiol., 97: 233- 245. 16. DOMINGUEZ, C., GOMEZ, I., ZUMALACARREGUI, J. (2002). Prevalence of Salmonella and Campylobacter in retail chicken meat in Spain. Int. J. Food Microbiol., 72(1-2): 165-168. 17. EL-GAZZAR, F.E., Gýda Hijyeni Kongresi, 29 Eylül-1 Ekim 2004. s.: 29-38. 21. FAKHR, M.K., McEVOY, J.M., SHERWOOD, J.S., LOGUE, J.M. (2006). Adding a selective enrichment step to the IQ-CheckReal time PCR improves the detection of Salmonella in naturally contaminated retail turkey meat products. , 43(1): 78-83. 22. FRATAMICO, P.M. (2003). Comparison of culture, polymerase chain reaction (PCR), TaqMan Salmonella, and Transia Card Salmonella assays for detection of Salmonella spp. in naturallycontaminated ground chicken, ground turkey, and ground beef. Mol.Cell. Probes, 17: 215-221. MARTH, E.H. (1992). S a l m o n e l l a , salmonellosis, and dairy foods: A Review. J. Dairy Sci.., 75(9): 2327-2343. 18. EROL, Ý. (1999). Ankarada tüketime sunulan sýðýr kýymalarýnda Salmonellalarýn varlýðý ve serotip daðýlýmý. Turk J. Vet. Anim. Sci., 23: 321325. 19. EROL, Ý. (2007). Salmonella. In: Gýda H i j y e n i v e Mikrobiyolojisi. Pozitif Matbaacýlýk Ltd. Þti. s.: 60-70. 20. EROL, Ý., YURTYERÝ, A., HILDEBRANDT, G., KLEER, J., BÝLÝR ORMANCI, F. S . , KOLUMAN, A. (2004). Salmonellalarýn piliç karkaslarýndan kültür t e k n i ð i v e immunomanyetik PCR ile karþýlaþtýrmalý olarak saptanmasý. 1.Ulusal Veteriner Yýl: 2008 Cilt: 6 Sayý: 3 13 Veteriner Tavukçuluk Derneði 23. HEINITZ, M.L., RUBLE, R.D., WAGNER, D.E., TATINI, S.R. (2000). Incidence of Salmonella in fish and seafood. J. Food Prot., 63: 579-592. 33. YAZICIOÐLU, N., KAYA, K., AYAZ, Y., ÞEN, S., ÖZKÖK, S., AKSOY, M., YAVUZ, M. K., KAPLAN, on Y. Z., TUNCA, Þ. T., VURAL, Þ., EVGÝN, N., Microbiological Specifications for Foods) (1996). KARAKOÇ, S. R., MÝROÐLU, M., TURUT, N. (2005). Microorganisms in Food-5. Salmonellae. p.: 217- Kanatlý kesimhanelerinin parçalama ünitelerinden 264. alýnan boyun ve kanat örneklerinden Salmonella 24. I C M S F (International Commission 25. INDAR, L., BACCUS-TAYLOR, G., COMMISSIONG, E., PRABHAKAR, P., REID, H. (1998). Salmonellosis in Trinidad: evidence for transovarian transmission of Salmonella in farm eggs. West Indian Vet. J., 47: 50-53. 26. LAMMERDING, A.M., GARCIA, M.M., MANN, E.D., ROBINSON, Y., DORWARD, W.J., TRUSCOTT, R.B., TITTIGER, F. (1988). Prevalence of Salmonella and thermophilic Campylobacter in fresh pork, beef, veal and poultry in Canada. J. Food Prot., 51(1): 47-52. 27. ROSE, B.E., HILL, W.E., UMHOLTZ, R., RANSOM, G.M., JAMES, W.O. (2002). Testing for Salmonella in raw meat and poultry products collected at federally inspected establishments in the United States, 1998 through 2000. J. Food Prot., 65(6): 937-947. 28. SCHUTZE, G.E., FAWCETT, H.A., LEWNO, M.J., FLICK, E.L., KIRBY, R.S. (1996). Prevalence of Salmonella enteritidis in poultry shell eggs in Arkansas. South. Med. J., 89(9): 889-891. 29. SHIVAPRASAD, H.L., TIMONEY, J.F., MORALES, S., LUCIO, B., BAKER, R.C. (1990). Pathogenesis of Salmonella Enteritidis infection in laying chickens. I. Studies on egg transmission, clinical signs, fecal shedding, and serologic responses. Avian Dis., 34: 548-557. 30. TAUXE, R. V. (1991). Salmonella: a post modern pathogen. J.Food Prot., 54(7): 563-568. 31. TELO, A., BELI, E., DIBRA, A., PANARITI, E. (1998). Salmonella enteritidis in imported poultry meat in Albania. Veterinarski- Arhiv. 68(5): 173176. 32. WHITE, D.G., ZHAO, S.D.V.M., SUDLER, R.M.S., AYERS, S., FRIEDMAN, S.B.A., CHEN, S.D.V.M., McDERMOTT, P.F., McDERMOTT, S.B.S., WAGNER, D.D., MENG, J. (2001). The isolation of antibioticresistant Salmonella from retail ground meats. 14 N. Engl. J. Med., 345(16): 1147-1154. Yýl: 2008 Cilt: 6 Sayý: 3 izolasyonu, serotiplendirilmesi ve antibiyotik dirençliliðinin araþtýrýlmasý. Etlik Vet. Mikrobiyol. Derg., 16(1-2): 23-36. 34. ZHAO, C., GE, B., VILLENA, J., SUDLER, R., YEH, E., ZHAO, S., WHITE,D.G., WAGNER, D., MENG,J. (2001). Prevalence of Campylobacter spp., Escherichia coli, and Salmonella serovars in retail chicken, turkey, pork, and beef from the Greater Washington, D.C., area. Appl.Environ. Microbiol., 67(12): 5431-5436. 35. ZHAO, T., DOYLE, M.P., FEDORKA-CRAY, P.J., ZHAO, P., LADELY, S. (2002). Occurrence of Salmonella enterica serotype typhimurium DT104A in retail ground beef. J. Food Prot., 65(2): 403-407. Veteriner Tavukçuluk Derneði Yýl: 2008 Cilt: 6 Sayý: 2 15 Veteriner Tavukçuluk Derneði KANATLI HAYVANLARDA ÝMMUNSUPRESYON VE ÝMMUNSUPRESÝF HASTALIKLAR Veteriner Hekim Nihan BUÐDAYCI Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Mikrobiyoloji Anabilim Dalý KANATLI HAYVANLARDA ÝMMUN SÝSTEM GÝRÝÞ Kanatlý sektörü birçok ülkede oldukça iyi bir seviyede olup geliþmeye ve büyümeye devam etmektedir. Bu sektör, özellikle insanlarýn protein ihtiyaçlarýný ekonomik olarak karþýlamasý nedeni ile ülkemizde de kýsa sürede geliþmiþtir. Bu sektördeki bakým, hijyen, biyogüvenlik ve kontrol stratejilerindeki eksiklikler, insan saðlýðýný tehdit edebilecek infeksiyöz ve infeksiyöz olmayan hastalýklarýn oluþmasýna ve buna baðlý olarak ekonomik kayýplara neden olmaktadýr. Son yýllarda bütün dünyada kanatlýlarda ekonomik kayýplara neden olan immunosupresif karakterli viral, bakteriyel, paraziter ve mantar infeksiyonlarý oldukça önem kazanmýþtýr. Kuþlar da dahil olmak üzere tüm omurgalýlarda, fagositozis dýþýnda, belirli bir yabancý maddenin tanýnýp yok edilmesine dayanan özel korunma mekanizmalarý ve ayný zamanda bir immunolojik hafýzanýn varlýðý bilinmektedir. Bu korunma mekanizmalarý, spesifik immun sistem ve spesifik olmayan immun sistem olarak tanýmlanýr. Ka n a t l ý h a y va n ý n bulunduðu çevreye adaptasyonunu ve immun sisteminin çevreden gelen uyarýlara direncini belirleyen birçok faktör vardýr. Bu direncin oluþamamasý durumunda immunsupresyon þekillenecektir. Ýmmunsupresif hastalýklar yüksek mortalite ve üretimdeki ekonomik kayýplar nedeniyle kanatlý endüstirisini tehdit etmektedir. Bu durum özellikle kanatlýlarda sekonder infeksiyonlarýnfazla 16 Yýl: 2008 Cilt: 6 Sayý: 3 görülmesi ve aþýlara düþük immunolojik yanýt oluþmasý ile sonuçlanmaktadýr. Kanatlý hayvanlarda, hastalýklara karþý tüyler, deri, trakea, baðýrsak florasý gibi faktörler bir direnç oluþturmaktadýrlar. Bu bariyerlerden sonra ise, dalak, sekal tonsiller, kemik iliði, timus ve bursa Fabricius spesifik immun yanýt oluþturmada etkili rol oynamaktadýrlar. Kanatlýlarda immun sistem, kendine özgü yapýsal ve iþlevsel özelliklere sahiptir. Humoral ve hücresel immun yanýtlar sýrasý ile bursa Fabricius ve timus organlarýna baðlýdýr. Bursa Fabricius seksüel olgunluða kadar aktif olarak büyür, daha sonra küçülmeye baþlar ve kloakanýn dorsalinde yer alan içi kývrýmlarla dolu kloakaya açýlan küçük bir kese halindedir. Timus, boyunda Jugular vena yanýnda lokalize olmuþtur. Trakea ve özefagus boyunca uzanmýþ 6 çift lobdan oluþmuþ bir organdýr. Embriyonal dönemin 5. gününden itibaren oluþmaya baþlar, seksüel olgunlaþma ile geriler. T lenfositleri burada üretilir. Embriyonal geliþmenin son safhasýndan baþlayarak T ve B lenfositler, sekonder lenfoid organlar olan dalak, sekal tonsiller, bezli mide ile ilgili lenfoid doku, bronþlarla ilgili lenfoid doku, oral-nasal-lacrimal sistemler ve ek olarak orbitaya yerleþmiþ Harderian bezleri þeklinde periferal organlara göç ederler. Lenfositler, perifer sisteme ulaþtýklarýnda, fagositik hücrelerin de yardýmý ile vücuda giren antijenlere karþý reaksiyon oluþturlar. Periferal lenfoid organlara ek olarak gonadlar, böbrekler, tiroid bezi, karaciðer, hipofiz bezi ve pankreas bezi de immun sisteme dahil olur. Veteriner Tavukçuluk Derneði Kanatlýlarda immun yanýtta rol oynayan hücreler, fagositik hücreler, doðal öldürücü hücreler, T lenfositler ve B lenfositlerdir. Korunmada, fagositik hücreler ve doðal öldürücü hücreler ön sýrada görev yaparlar. Civcivde yumurta kesesindeki maternal antikorlar ile gerçekleþen maternal baðýþýklýk, civcivin karþýlaþtýðý mikroorganizmalara karþý özel koruma saðlar. Civciv 2-4 haftalýk yaþa gelene kadar maternal antikorlarýn yýkýmý söz konusudur. Maternal baðýþýklýkta, embriyonal geliþime paralel olarak, kuluçka hijyeni ve idaresi de Kanatlý Hayvanlarda Ýmmunsupresyon Nedenleri Kanatlýlarda immunsupresyonun nedenleri, viruslar, bakteriler, parazitler, mikrobiyal toksinler, mikotoksinler, kimyasallar, ilaçlar, beslenme yetersizlikleri ve çeþitli fiziksel/çevresel stres olarak sýralanabilir Viral etkenler savunma sistemine zarar vermesi nedeniyle immunsupresyon oluþturabilir. Bu durumda diðer viral infeksiyonlara ya da sekonder bakteriyel, fungal, parazitik hastalýklara duyarlýlýk artar. Kanatlý hayvanlarda özellikle derinin, oldukça önemlidir. KANATLI HAYVANLARDA ÝMMUNSUPPRESYON Ka n a t l ý h a y va n l a r d a oluþan immunsupresyon sonrasýnda, aþý uygulamasý sonucunda oluþan yetersiz baðýþýklýk, sekonder infeksiyonlarda artýþ, mortalitede artýþ, performans deðerlerinde düþme ortaya çýkar. Bu belirtiler, sürüler arasýnda farklýlýk gösterebilir. B r o i l e r entegrasyonlarýnda immunsupresif nedenli infeksiyonlar sonucunda, aþý etkinliðinde baþarýsýzlýklar, son dönem mortalite artýþý, sekonder bakteriyel infeksiyonlarda artýþ, yem dönüþüm oranýnda düþme ve oluþan bu problemlerin çözümü için kullanýlan ilave ilaç masraflarý ekonomik yönden büyük zararlara neden olur. Yýl: 2008 Cilt: 6 Sayý: 3 17 Veteriner Tavukçuluk Derneði respiratorik-intestinal-genital ya da üriner sistemlerin viral nedenli hasara uðramasý sekonder infeksiyonlarýn oluþmasýna predizpozisyon saðlar. Sýcaklýk (sýcak/soðuk), hava kalitesi (amonyak gazý), yemin kalitesi (Aflatoksin-B1,OkratoksinA), altlýk kalitesi, metre kareye fazla sayýda kanatlý düþmesi, teknik hatalar, yemlikler, içme suyu sistemi, ýþýk programý, yem kalitesi stres oluþturabilirler ve immunsupresyon nedenli hastalýklara yol açarlar. Bu faktörler; parazit, bakteri ya da virus kaynaklý hastalýklarýn þiddetini de arttýrýrlar. Kanatlý Hayvanlarda Ýmmunsupresyon Belirtileri Broiler sürülerinde en genel belirti, performans deðerlerinde düþme ve son dönem ölümlerindeki artýþtýr. Performans deðerleri arasýnda özellikle canlý aðýrlýk ve yem dönüþüm oraný olumsuz etkilenir. Bir diðer olumsuzluk ise, son dönemde (4 haftadan sonra) ortaya çýkan mortalite artýþýdýr. Mortalite çoðunlukla bakteriyel nedenlidir ve tedavi gerektirir. Bu nedenle tedavi masraflarý ile birlikte ciddi ekonomik kayýplar þekillenir. Ýmmunsupresyonun izlenmesinde, primer lenfoid organlarda görülen geliþim geriliði önemli bir göstergedir. Genellikle erken dönem þekillenen IBDV nedenli infeksiyonlarda bursa Fabricius normale göre oldukça k ü ç ü k t ü r. Ýmmunsupresyona maruz kalmýþ sürülerde, aþýlamalar sonrasýnda yetersiz ve heterojen baðýþýklýk þekillenmesi, aþýlamanýn saha infeksiyonlarýna karþý koruyucu etkisini azalttýðýndan önemli bir p r o b l e m d i r. KANATLI HAYVANLARDA ÝMMUNSUPRESÝF HASTALIKLAR Ýnfeksiyoz Bursal Hastalýk (Gumboro, IBD) Genellikle 3-8 haftalýk piliçlerde klinik, daha erken dönemlerde ise subklinik olarak seyreden viral bir hastalýktýr. Hastalýðýn etkeni, Birnaviridea familyasýnda, Birnavirus cinsinde, çift iplikçikli, 18 Yýl: 2008 Cilt: 6 Sayý: 3 iki segmentli ve RNA karakterinde genoma sahip bir virustur. Ýnfeksiyoz bursal hastalýðýn hedef organý bursa Fabricius ve lenfoid dokular olduðundan kalýcý ve geçici immunsupresyon oluþur. Gumboro ile infekte olan 1 günlük civcivlerde immunsupresyona baðlý olarak serum immunglobulinlerinden IgG yetersiz bulunmuþ sadece IgM uygun düzeyde tespit edilmektedir. Ýnfeksiyon nedeniyle B lenfositlerin periferal kandaki sayýsý düþerken, T lenfositlerde herhangi bir ekilenme olmamaktadýr. Virus öncelikli olarak B lenfosit üretimini etkilemektedir. Hastalýðýn klinik formu 3-6 haftalýk piliçlerde görülür. Bu formda mortalite þekillenir. Tavuklarýn birbirlerini gagalamasý en erken belirtilerden biridir. Depresyon, sulu beyaz ishal, kabarmýþ tüyler, iþtahsýzlýk, hareket etme isteksizliði ve ölmüþ kanatlý karkaslarýnda dehidrasyon, ince baðýrsaklarda mukus artýþý, bacak-but kaslarýnda kanamalar, bursa Fabricius önceleri büyümüþ yangýlý, ödemli ve krem renginde iken daha sonraki atrofi þekillenmesinin görülmesi gibi karakteristik hastalýk belirtileri göze çarpar. Hastalýk nekropsi ve laboratuvar muayeneleri ile teþhis edilebilir. Nekropside akut nefrozis, atrofik bursa Fabricius, kaslarda, bezli ve kaslý mide arasýnda kanamalar görülmektedir. Virusun identifikasyonunda immunofluoresan boyama, elektron mikroskopisi, immunoperoksidaz tekniði, reverse transcription-polimeraz zincir reaksiyonu yöntemleri, indirekt teþhiste ve aþýlama sonrasýnda oluþan baðýþýklýðýn izlenmesinde serolojik testlerden yararlanýlmaktadýr. Hastalýðýn kontrolünde ve hastalýk sonrasýnda oluþan kayýplarýn önlenmesinde aþýlar kullanýlmaktadýr. Aþýlardan sonuç alabilmek için ise hastalýðýn bölgedeki durumu, hayvanlarýn durumu, homojen maternal antikora sahip civciv ve hijyen þartlarýna gerekmektedir. önem verilmesi Veteriner Tavukçuluk Derneði Tavuklarýn Ýnfeksiyoz Anemi Hastalýðý (CIA) Özellikle genç kanatlýlarýn, aplastik anemi, lenfoid organlarda atrofiler oluþturan ve immunsupresyonlara neden olan, bulaþýcý viral bir hastalýðýdýr. Etken Circoviridae familyasýna ait Gyrovirus genusunda yer alan, sirküler tek iplikli DNAya sahip tek virustur. Virus özellikle timusun kortikal lenfoblastlarý ve retiküler hücreleri, kemik iliði hematopoietik hücrelerinde apoptosise neden olur. Tavuk Ýnfeksiyöz Anemi virusu ile infekte olmuþ 1 günlük SPF civcivlerde düþük ya da yüksek dozda Marek hastalýðý virusu ile karþýlaþtýðýnda lenfoprolarif lezyonlarýn þekillenmesi söz konusudur. Ýnfekte SPF civcivlerin 5-6 haftalýk döneminde timus bezinde lezyonlar tesbit edilebilir. Virusun sebep o l d u ð u immunsupresyon g e n e ra l i z e l e n f o i d atrofisinin makroskobik ve histolojik olarak þekillenmesi ile yakýndan iliþkilidir. virusunun patojenitesine karþý hassasiyeti arttýrýr. Hastalýðýn teþhisinde, virus izolasyonu, immunoperoksidaz, virus nötralizasyon, immunoflouresans, ELISA, hayvan deneyi ve m o l e k ü l e r t e k n i k l e r k u l l a n ý l m a k t a d ý r. Koruyucu amaçla anaçlarda aþý kullanýlmaktadýr. Marek Hastalýðý (MD) Kanatlýlarýn iç organlarýnda, deri ve kas dokularýnda tümör oluþturan, periferal ve optik sinirlerde yangý ve anormal geniþlemelere sebep Hastalýk vertikal olarak bulaþabilir. En belirgin semptom anemidir. Anemik hayvanlardaki immunsupresyon, bakteriyel, fungal etkenlere; Adenovirus ve Reovirus tarafýndan oluþturulan hastalýklara ayrýca civcivlerde canlý attenue aþý olarak uygulanan Newcastle Yýl: 2008 Cilt: 6 Sayý: 3 19 Veteriner Tavukçuluk Derneði olan bir hastalýktýr. Etken Herpesviridae familyasýndadýr. Marek hastalýðý virusunun virulant-onkojenik, onkojenik olmayan ve hindilerden izole edilmiþ üç serotipi bulunmaktadýr. Marek hastalýðý virusunun lenfosit hücre populasyonu aktivitesini azaltmasý immun yanýtýn baskýlanmasýna sebep olmaktadýr. Ýn vitro ortamda yapýlan çalýþmalar Marek hastalýðý tümör hücrelerinin taþýdýðý CD4 antijeni ile T lenfositler ve tavuk fetal antijenleri üzerinde baskýlayýcý e t k i y e s a h i p o l d u ð u n u g ö s t e r m i þ t i r. Kanat ve bacaklarda tek veya çift taraflý felçler sonucu kanadýn düþmesi veya bacaðýnýn birinin ileride diðerinin geride bulunma durumu, boyun sinirlerindeki felçler sonucu boyunda çarpýlmalar, gözde körlüðe kadar giden depigmentosyon, ölmüþ hayvanlarda çeþitli organ ve dokularda tümörler, siyatik sinirlerde kalýnlaþma ile karakteristik hastalýk belirtileri görülür. Teþhis virus izolasyonu, flouresan antikor testi, agar jel presipitasyon testi, nötralizasyon testi, histopatolojik ve sitolojik muayeneler ile yapýlabilir. Hastalýðýn kontrolü için genel biyogüvenlik önlemlerine dikkat edilerek hastalýk etkeninin kümeslere giriþinin önlenmesi ve aþý uygulamalarý ile aktif baðýþýklýk oluþturulmasý önemlidir. Kanatlý Lökozu (AL) Çeþitli organlarda, küçük ya da büyük, B lenfosit proliferasyonu geliþen ve tümöral oluþumlarla karakterize kronik, bulaþýcý viral bir hastalýktýr. Etkeni Retroviridae familyasýna ait Avian Retrovirus cinsi, iki adet tek iplikçiði olan RNA virusudur. Hastalýk nekropsi ve laboratuvar muayeneleri ile teþhis edilebilir. Nekropside, bacak kemiklerinde kalýnlaþmalar ve kemik iliðinde daralmalar þekillenebilir. Karaciðer, dalak, böbrek, testis, akciðer, primer lenfoid organlar üzerinde iriliufaklý, gri renkli tümörler görülür. 20 Yýl: 2008 Cilt: 6 Sayý: 3 Genel koruyucu önlemler arasýnda, hijyen þartlarýn saðlanmasý, genetik dirence sahip hatlarýn kullanýlmasý, kaliteli bakým ve besleme, iyi sürü yönetimi bulunmaktadýr. Retikuler Endotelyal Hastalýk (REV) Retikuloendoteliosis virusu (REV) Retroviridae familyasýnýn avian tip C oncoviruslarýndandýr. Hastalýk horizontal ve vertikal olarak bulaþýr. Özellikle Pox ve Marek aþýlarýnda sýk kontaminasyon oluþmasýna baðlý olarak da bulaþma söz konusudur. Hastalýkta akut ya da kronik nitelikte tümörler geliþir. Hýzla çoðalan retikulum hücreleri ve bazý lenfositlerin infiltrasyonu sonucu karaciðer ve dalak büyümüþtür. Benzer tablo kalp, böbrek ve pankreasta da görülebilir. Bursa Fabricius dýþýndaki organlarda lenforetikuler lenfomalara neden olur. Humoral ve hücresel immun sistemi etkileyen bir hastalýktýr. Ekonomik yönden oldukça büyük kayýplar oluþturabilir. Virus inokulasyonu, ELISA, agar jel presipitasyon, plak redüksiyon, pseudonötralizasyon ve fluoresan antikor testleri ile hastalýk saptanabilir. Hemorajik Enteritis (HEV) Hindiler için oldukça büyük ekonomik öneme sahip olan viral bir hastalýktýr. Grup II Adenoviruslarýn neden olduðu hemorajik enteritis 4 haftalýk ya da daha büyük yaþtaki hindilerde akut olarak seyreder. Depresyon, kanlý ishal ve ölümle karakterizedir. Ýmmunsupresyon oluþturmasýna baðlý olarak kolibasillozis ya da rhinotraheitis gibi infeksiyonlara duyarlýlýk artar. Ayrýca hindiler için tehlike oluþturan Bordetella avium, Newcastle, Mycoplasma meleagridis infeksiyonlarýnýn da þekilenmesi söz konusudur. Hastalýðýn teþhisinde, virus izolasyonu, ELISA ve a g a r j e l i m m u n o d i f f u z yo n t e s t l e r i kullanýlmaktadýr. Veteriner Tavukçuluk Derneði Yýl: 2008 Cilt: 6 Sayý: 2 21 Veteriner Tavukçuluk Derneði Hastalýktan korunmada, avirulent suþlardan hazýrlanan aþýlar kullanýlmaktadýr. Reovirus Ýnfeksiyonu (REO) Reoviruslar, zarsýz, ikosahedral (kübik) simetrili, çift kapsid yapýsýnda ve çift iplikçikli RNA yapýsýndadýr. Tavuk ve hindilerde hastalýða neden olmaktadýr. Hastalýk vertikal yad a horizontal yolla bulaþýr. Kanatlýlarda malabsorbsiyon sendromu ve tenosinovitis/viral artritis þeklinde seyreder. Reovirus infeksiyonlarýnda, immunsupresyon þekillenmektedir ve bu nedenle tavuklarýn infeksiyoz anemisi, kolibasillozis ve Newcastle gibi hastalýklara predispozisyon artmaktadýr. Avian Pneumovirus Ýnfeksiyonu Paramyxovirus grubunda Pneumovirinae alt familyasýna ait avian Pneumovirus hastalýk etkenidir. Özellikle 4-6 haftalýk broylerlerde olmak üzere damýzlýk ve yumurtacý tavuklarda da görülen, intraorbital sinüslerde þiþkinlik, submandibular ödem, tortikollis, opistotonus ve inkoordinasyonla karakterize akut seyirli bir hastalýktýr. Tavuklarda Þiþkin Baþ Sendromu (Swollen Head Syndrome, SHS) olarak tanýmlanýr. Teþhiste virus izolasyonu, reverse transcriptasePCR tekniði, fluoresan antikor tekniði, serum nötralizasyon, immunfluoresan ve ELISA kullanýlabilir. Hastalýðýn koruma ve kontrolünde, canlý attenue ve yað adjuvanlý inaktif aþýlar kullanýlmaktadýr. Kriptosporidiyozis Ýnfeksiyonu Baþta hindilerin olmak üzere tavuklarýn da solunum sistemi florasýnda yer alan bir etkendir. Sinuslar, trakea, bronþlar, kloaka, bursa ve hava keselerinde patolojik bozukluklar meydana gelmektedir. Flora deðiþimine neden olabilecek bir infeksiyon þekilenirse etken özellikle virulent infeksiyöz bursal Hastalýka karþý immunsupresyona sebep olur. Teþhis için lezyonlu bölgelerden alýnan kazýntý, 22 Yýl: 2008 Cilt: 6 Sayý: 3 doku parçalarý ve sývý içerikte ookistler aranýr. Koruma ve kontrolde, izolasyon ve sanitasyon yapýlarak korunma saðlanabilir. Hindi Korizasý (Bordetellozis) Hastalýðýn etkeni Bordetella avium tarafýndan oluþturulan üst solunum sisteminin çok bulaþýcý bir hastalýðýdýr. Etken Gram negatif, nonfermentatif, hareketli, aerobik bir bakteridir. Okulonasal akýntý, hýrýltýlý solunum, aðýzdan soluma, submandibular ödem, tracheal kollaps, geliþme geriliði ve sekonder hastalýklara predispoziyon þekillendirir. Bordetella avium infeksiyonu timus bezinde oluþturduðu lezyonlar ve lenfosit blastogenezisinin baskýlanmasýna sebep olduðundan immunsupresif bir etken olarak tanýmlanmaktadýr. Te þ h i s t e , e t k e n i n i z o l a s y o n u i l e , mikroaglutinasyon, ELISA, aglutinasyon, IFAT ve PCR teknikleri kullanýlýr. Mikotoksikozis Mikotoksikozis, mantarlarýn geliþimi sýrasýnda ürettiði toksik kimyasal maddeler nedeniyle þekillenen zehirlenme olarak tanýmlanýr. Kanatlý üretiminde canlý aðýrlýk artýþý, beslenme, pigmentasyon, yumurta üretimi ve reprodüktif p e r f o r m a n s t a p r o b l e m l e r o l u þ t u r u r l a r. Aflatoksikozis, okratoksikozis ve trikotesen mikotoksikozisi ticari kanatlýlarda en çok görülenleridir. Aflatoksin, lenfoid organlar ve fonksiyonel immun yanýt üzerinde immunsupresyon meydana getirir. Aflatoksinler Aspergillus flavus, A.parasiticus ve Penicillium puberulum tarafýndan oluþturulur. Tavuklarda, Aflatoksinin fazla alýnmasýna baðlý olarak sekal koksidiyozis, Marek hastalýðý, salmonellozis, inklüzyon cisimcikli hepatitis ve infeksiyöz bursal hastalýk etkenlerine karþý hassasiyet artar. Aflatoksikozis neticesinde aþýlama sonucunda yeterli immunitenin oluþmamasý söz konusudur. Bu durumda özellikle hindilerde Pasteurella multocida nedenli tavuk kolerasý ve koksidiyozise duyarlýlýk artar. Veteriner Tavukçuluk Derneði Okratoksinler, Penicillium viridicatum ve kapsamasý, baþarýlý ve saðlýklý bir üretim için Aspergillus ochraceus tarafýndan üretilir. En sýk vazgeçilmezdir. görülen Okratoksin A, timus bezinde atrofi þekillendirir ve tüm lenfoid organlarýn bu sebeple KAYNAKLAR etkilenmesine sebep olur. Broiler ve hindi Akan, M. (2002). Ýnfeksiyöz Bursal Hastalýk. sürülerinde hücresel immun yanýtý zayýflatýr. Kanatlý Hayvan Hastalýklarý, Ed.: M. Ýzgür, M. Humoral immunite de olumsuz etkilenir. Tavuk heterofillerinin fagositik aktivitesini zayýflatýr ve Akan. Ankara: Medisan, s.: 169-178. koksidiyozis, salmonellozis infeksiyonlarýna Akan, M. (2002). Þiþkin Baþ Sendromu. Kanatlý predispozisyon hazýrlar. Hayvan Hastalýklarý, Ed.M. Ýzgür, M. Akan. Fusarium cinsi mantarlar tarafýndan üretilen Ankara: Medisan, s.: 183- 184. Trikotesenler, kanatlýda zayýf tüylenme, anemi, Akan, M., Ýzgür, M., Sareyyüpoðlu, B. (2005). immunsupresyon ve büyüme geriliði gözlenir. Erginlerde yumurta üretimi, kalitesi ve civciv Diagnosis of infectious bursal disease infection by immunofluorescence. 14 th WVPC, Final çýkýmýnda azalma söz konusudur. Program&Abstract Book, D22-553 p: 380. Mikotoksinlerin özellikle yemlerde teþhisi ile ilgili Akan, M., Tel, Y.O., Ýça, T., Sareyyüpoðlu, B., olarak yapýlan ELISA temelli teknikler Cantekin, Z., Çiftçi, A. (2005). Serodiagnosis bulunmaktadýr. Ayrýca indirekt olarak toplam of Avian Pneumovirus Infections in Chickens by mantar sayýlarýnýn belirlenmesi de yararlý sonuçlar Elisa. 14th WVPC Final Program&Abstract Book, verebilir. D30-550. Mikotoksikozisin önlenmesi, laboratuar temelli Akay, Ö. (2002) Tavuklarýn Ýnfeksitöz Anemisi. kalite kontrol programlarýnýn uygulanmasý, yem Kanatlý Hayvan Hastalýklarý, Ed.M. Ýzgür, M. hammadde depolama koþullarýnýn ve taþýnma aþamalarýnýn düzenlenmesi ve izlenmesi ile gerçekleþtirilebilir. Akan. Ankara: Medisan, s.: 213-218. Arda, M., Akay, Ö. (2002). Hindilerin Hemorajik Enteritisi. Kanatlý Hayvan Hastalýklarý, Ed.M. SONUÇ Kanatlý hayvanlarda immun sistemin çok hýzlý geliþmesi nedeniyle erken dönemde oluþabilecek immunsupresif etkilerin önlenmesi oldukça önemlidir. Bu nedenle infeksiyöz karakterde olan özellikle IBDV ve CIAV infeksiyonlarýnýn kontrolü, Ýzgür, M. Akan. Ankara: Medisan, s.: 207. Arda, M., Sareyyupoglu, B. Ýmmunsupresyonlar. (2004). Aþýlar, Hazýrlama Teknikleri, Avantaj ve Dezavantajlarý, Ankara: Inkansa Yayýnlarý.1., s.:126-131. immun sistemin iyi geliþimini saðlar. Bir iþletmede Aydýn, N. (2002). Kriptosporidiyozis. Kanatlý veya entegrasyonda sýklýkla bakteriyel nedenli Hayvan Hastalýklarý, Ed.M. Ýzgür, M. Akan. infeksiyonlar görülüyor ve performans deðerleri beklenen düzeyin altýnda þekilleniyorsa, bu Ankara: Medisan, s.: 258. durum immunsupresyon kaynaklý olabilir. Bu Aydýn, N., Akan, M., Erdeðer, J. (1993). Yumurtacý nedenle konunun immunsupresyon yapan ve Broiler Sürülerde Avian Pneumovirus faktörler yönünden incelenmesi, problemin/lerin Ýnfeksiyonu. Etlik Mikrobiyol. Derg., 61:113- çözümünü kolaylaþtýrabilir. Genel önlemler 135. arasýnda, biyogüvenlik önlemlerinin eksiksiz uygulanmasý ve üretimin tüm aþamalarýný Calnek, B. W., Witter, R. L. (1997). Marek's Yýl: 2008 Cilt: 6 Sayý: 3 23 Veteriner Tavukçuluk Derneði Disease. Disease of Poultry, Ed. B. W. Calnek, H. J. Barnes, C. W. Beard, L. R. McDougald, Y. H. J. Barnes, C. W. Beard, L. R. McDougald, Y. M. Saif. 10th Edition. Ames, Iowa, Mosby-Wolfe, M. Saif. 10th Edition. Ames, Iowa, Mosby-Wolfe, p:721,725,730. p:389-392, 396. Diker, K. S. (2005). Ýmmun Yetmezlik Hastalýklarý. Ýmmunoloji, Ankara: Medisan, s.: 265-268. Hayvan Hastalýklarý, Ed.M. Ýzgür, M. Akan. Skeeles, J. K., Arp, L. H. (1997). Bordetellosis. Diker, K. S. (2005). Ýmmun Sistem Hücreleri. Disease of Poultry, Ed. B. W. Calnek, H. J. Ýmmunoloji, Ankara: Medisan, s.: 17-29. Barnes, C. W. Beard, L. R. McDougald, Y. M. Diker, K. S. (2005). Ýmmun Sistem Organlarý. Ýmmunoloji, Ankara: Medisan, s.: 31-39. E r d e ð e r, J. ( 2 0 0 2 ) . M i ko t o k s i n l e r ve Mikotoksikozis. Kanatlý Hayvan Hastalýklarý, Ed.M. Ýzgür, M. Akan. Ankara: Medisan, s.: 234240. Erdeðer, J. (2002). Hindi Korizasý. Kanatlý Hayvan Hastalýklarý, Ed.M. Ýzgür, M. Akan. Ankara: Medisan, s.: 317-322. Erdeðer, J. (2002). Hemorajik Enteritis. Kanatlý Hayvan Hastalýklarý, Ed.M. Ýzgür, M. Akan. Ankara: Medisan, s.: 332. Esendal, Ö. M. (2002). Reovirus Ýnfeksiyonlarý. Kanatlý Hayvan Hastalýklarý, Ed.M. Ýzgür, M. Akan. Ankara: Medisan, s.: 179-182. Fussel, L. W. (1998). Poultry Industry Strategies for Control of Immunosuppressive Diseases. Poultry Sci. 77:1193 -1196. Jones, R.C. (1991). Infectious Bursal Disease. Colors Atlas of Diseases & Disorders of The Saif. 10th Edition. Ames, Iowa, Mosby-Wolfe, p: 278. Thomson, R. G. Lenfosit Oluþumu. Eriþim: [http://veteriner.selcuk.edu.tr/veteriner/Patol oji/genelpatoloji/yangi/18.jpg]. Eriþim tarihi: 04.01.2008 Yardýmcý, H. (2002). Ýnfeksiyöz Koriza. Kanatlý Hayvan Hastalýklarý, Ed.M. Ýzgür, M. Akan. Ankara: Medisan, s.:65-68. Yardýmcý, H. (2002). Lökozis/Sarkoma Grubu Virus Ýnfeksiyonlarý. Kanatlý Hayvan Hastalýklarý, Ed.M. Ýzgür, M. Akan. Ankara: Medisan, s.: 219224. Yardýmcý, H. (2002). Retikuloendoteliosis. Kanatlý Hayvan Hastalýklarý, Ed. M. Ýzgür, M. Akan. Ankara: Medisan, s.: 225 R. McDougald, Y. M. Saif. 10th Edition. Ames, Iowa: Mosby-Wolfe, p: 624, 628-629. Rosenberg, J. K., Cloud, S. S. (1998). Chicken Anemia Virus. Poultry Science , 77: 1190 -1192. Domestic Fowl & Turkey, Second edition, Ed. C. Pierson, F. W., Domermuth, C. H. (1997). J. Randall. Ames, Iowa , Iowa State Univesity Hemorhagic Enteritis. Disease of Poultry, Ed. B. Press, p. : 47 (108) W. Calnek, H. J. Barnes, C. W. Beard, L. Kidd, M. (07.08.2000). Poultry Disease Sareyyüpoðlu, B., Akan, M., Ýzgür, M. (2005). Diagnosis.Eriþim:[http://www.msstate.edu/de Detection and Molecular Characterization of pt/poultry/pub1276.htm]. Eriþim tarihi: Infectious Bursal Disease Viruses in Commercially Reared Broiler Chickens in Turkey. 14th WVPC 14.01.2008 Lukert, P. D., Saif, Y. M. (1997). Infectious Bursal Disease. Disease of Poultry, Ed. B. W. Calnek, 24 Minbay, A. (2002). Marek Hastalýðý. Kanatlý Yýl: 2008 Cilt: 6 Sayý: 3 Final Program&Abstract Book, D21-551.
Benzer belgeler
Kuş Gribi ve uş Gribi ve Gıda Güvenliği Kuş Gribi ve Gıda Güvenliği
Yýlda 4 kez 3 ayda bir yayýmlanýr.
Veteriner Tavukçuluk Derneði
Adýna Sahibi
Prof. Dr. Ahmet ERGÜN
Sorumlu Yazý Ýþleri Müdürü
Prof. Dr. Mehmet AKAN
Yayýn Kurulu
Doç. Dr. Erol ÞENGÖR
Dr. Serdar ERTA...