4721 sayılı türk medenî kanununa göre
Transkript
4721 sayılı türk medenî kanununa göre
4721 SAYILI TÜRK MEDENÎ KANUNUNA GÖRE VASİNİN GÖREVLERİ Ömer Uğur GENÇCAN Yargıtay Tetkik Hâkimi Giriş 4721 sayılı Türk Medenî Kanununa göre vasinin görevlerini yasada yer alan sistematiğe göre aşağıdaki sıralamaya göre açıklayacağız; - Vasinin göreve başlaması, - Özen ve temsil, - Malvarlığının yönetilmesi, - Görevin süresi, - Vasinin ücreti. A. Göreve başlama I. Defter tutma Vasiliğe atanma kararı kesinleştikten sonra vasi ile vesayet makamının1 görevlendireceği bir kişi tarafından, vakit geçirilmeksizin, yönetilecek malvarlığının defteri tutulur.2 Genel anlamda bir envanter3 defteri söz konusudur.4 Vesayet altındaki kişi ayırt etme gücüne sahipse, olanak bulunduğu takdirde defter tutulurken hazır bulundurulur. Vasi, deftere, vesayet altındaki kimsenin; - Mallarının nev'ini, - Mallarının adedini, - Mallarının muhammen kıymetlerini, sıra numarası altında kaydeder, - Taşınmaz malların tapu kayıtları gösterilir, - Varsa taşınmaz malları takyit eden ayni haklar gösterilir. Defteri inceleyen vesayet makamı (=sulh hukuk mahkemesi) defterin usulüne uygun ve doğru olarak düzenlendiği kanısına vardığı takdirde, defterin bir nüshasını tasdik ederek vasiye verir; diğer nüshasını dosyasında saklar. Vesayet makamı (=sulh hukuk mahkemesi) defterde yazılan, malların iyi tarif edilmediği, kıymetlerinin takdirinde yanlışlık yapıldığı veya eksik yazıldığı düşüncesine varırsa, bunları, nezareti altında tamamlattırır. 1 Vesayet kurumu hakkında genel bilgi için bk.; Gençcan, Ö. Uğur “4721 sayılı Türk Medenî Kanununa Göre Vesayet Kurumuna Genel Bakış”, Türkiye Noterler Birliği Hukuk Dergisi, S. 115, 15 Ağustos 2002, s. 510, Gençcan, Ö. Uğur “Aile ve Nesep Hukuku ile İlgili Genel Bilgiler ve Yasal Durum”, Almanya Adalet Bakanlığı ile Türkiye Adalet Bakanlığı tarafından düzenlenen Türk-Alman Yargıçlar Seminerinde/TürkıschDeutsche Rıchtertsgung sunulan tebliğ, 09 Ekim 2001, Ausbıldung-Und Erholungszentrum/ Antalya-Türkiye. Bk. Türk-Alman Yargıçlar Semineri DIE TURKISCH-DEUTSCHE RICHTERTAGUNG, Adalet Bakanlığı Eğitim Dairesi Başkanlığı, Ankara, 2001, s. 60-74. 2 ZGB, 398. 3 Envanter olgusunun mal rejimlerine ilişkin genel hükümler arasında (TMK mad. 216) da yer aldığı görülmektedir. Bk. Gençcan, Ö. Uğur; Mal Rejimine İlişkin Genel Hükümler ve Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi, Ankara, 2002, s. 70-71. 4 Tekinay, Selahattin Sulhi; Türk Aile Hukuku, İstanbul, 1984, s. 670. 153 Defter düzenlemede zorluklara uğrayan vasi, talimat vermesi ve yardım etmesi için vesayet makamına başvurabileceği gibi; vesayet makamı da vasiye gerekli talimatı verir ve yardımı yapar. Vesayet altındaki kimsenin malları mevcut değilse, vasi atanmasından itibaren bir ay içinde durumu vesayet makamına yazılı olarak bildirir. Bu nedenle idare edilecek bir malvarlığı yoksa defter tutulması da gerekmez.5 II. Değerli şeylerin saklanması6 Vesayet makamının gözetimi altında malvarlığının yönetimi bakımından bir sakınca yoksa, vasi, işe başlarken vesayet altındaki kişiye ait; - Kıymetli evrak (=pay senetleri, tahviller, Hazine bonoları vs.), - Değerli eşya (=altın, gümüş, mücevher vs.), - Önemli belge ve benzerleri (=ruhsatname, borç senetleri vs.) güvenli bir yere (=banka kasası vs.) konulur.7 III. Taşınırların satılması Vesayet altındaki kişinin menfaati gerektirirse değerli eşya, önemli belge vb. dışındaki taşınırlar, vesayet makamının vereceği talimat uyarınca kural olarak açık artırma ile satılır.8 Açık artırma vesayet makamının idaresi altında mahkeme katibi tarafından yapılır. Yargıç her satışta, vesayet altında bulunanın yararına uygun olmak üzere, satış koşullarını ve satış ilanlarının nerede ve ne şekilde yayınlanacağını belirler. Değeri üç bin lirayı aşan taşınırların kıymetleri bilirkişiye takdir ettirilir. Satış bedelini müşterinin derhal ödemesi gerekir. Yargıç, satış bedelinin en az yarısını derhal ödeyen bir alıcıya, geri kalanının ödemesi için en çok on günlük bir süre verebilir. Satış bedeli, aynı gün ve en geç ertesi günü, satışa memur kimse tarafından ve yargıcın sorumluluğu altında yatırılır. IV. Paraların yatırılması 1.Yatırma zorunluluğu Vesayet altındaki kişinin kendisi veya malvarlığının yönetimi için gerekli olmayan paralar; - Vesayet makamı tarafından belirlenen ulusal bir bankaya faiz getirmek üzere yatırılır veya - Hazine tarafından çıkarılan menkul kıymetlere çevrilir.9 Vasi, bu paranın yatırılmasını bir aydan fazla geciktirirse gecikmeden kaynaklanan faiz kaybını ödemekle yükümlüdür. 2. Yatırımların dönüştürülmesi Vesayet altında bulunan kişinin yeteri kadar güven verici olmayan yatırımları vasi tarafından; - Uygun zamanda, 5 Öztan, Bilge; Aile Hukuku, Ankara, 2000, s. 680; Akıntürk, Turgut; Aile Hukuku, Ankara, 1996, s. 477. ZGB, 399. 7 Oğuzman, Kemal; Dural, Mustafa, Aile Hukuku, İstanbul, 1994. s. 478, Velidedeoğlu, Hıfzı Veldet; Türk Medeni Hukuku, Aile Hukuku, İst., 1965, s. 520. 8 ZGB, 400. 9 ZGB, 401. 6 154 - Vesayet altındaki kişinin yararı gözetilerek güvenli yatırımlara10 dönüştürülür.11 Vesayet makamı, dönüştürme konusunda vasiye yardımcı olmalıdır. Vesayet makamı, yeni yatırım aracının güvenli olmadığını belirlemişse vasiyi uyarmalıdır. V. Ticarî ve sınaî işletmeler Vesayet altındaki kişinin malvarlığı içinde ticarî, sınaî veya benzeri bir işletme varsa; 12 vesayet makamı, - Bunların işletilmesinin sürdürülmesi veya - Tasfiyesi için gerekli talimatı verir. O halde vesayet makamı vesayet altındaki kişinin malvarlığı içinde yer alan ticarî, sınaî veya benzeri bir işletmenin her türlü evrakı üzerinde gerek görürse bilirkişi incelemesi de yaptırarak bunların işletilmesinin sürdürülmesinin vesayet altındaki kişinin yararına13 olup olmadığını saptamalıdır. Yapılan inceleme sonucunda vesayet altındaki kişinin malvarlığı içinde yer alan ticarî, sınaî veya benzeri bir işletmenin işletilmesinin vesayet altındaki kişinin yararına olduğu belirlenmişse işletmenin sürdürülmesi aksi takdirde bu işletmelerin tasfiyesi talimatı verilmelidir. VI. Taşınmazların satılması Vesayet altındaki kişinin taşınmazların satışının, ancak vesayet altındaki kişinin yararının gerekli kıldığı durumlarda olanaklıdır.14 Vesayet altındaki kişinin gelirleri ile gerek bakımı ve gerekse geçimi sağlanamaz duruma gelmişse, diyelim tedavi giderleri karşılanamaz olmuşsa, vesayet makamının talimatı uyarınca taşınmazları satılabilir.15 Satış, vesayet makamının bu iş için görevlendireceği bir kişi tarafından yapılır. Satış sırasında vasi de hazır bulunmalıdır. Vesayet altındaki kişinin taşınmazlarının satışı açık artırmayla yapılır.16 İhale vesayet makamının onanmasıyla tamam olur. Onamaya ilişkin karar ihale gününden başlayarak on gün içinde verilmelidir. Denetim makamı, istisnaî olarak; - Özel durumları, - Taşınmazın niteliğini, - Taşınmazın değerinin azlığını göz önüne alarak pazarlıkla satışa da karar verebilir.17 10 Saymen, Ferit Hakkı; Elbir, Halid Kemal, Türk Medeni Hukuku, Aile Hukuku, İstanbul, 1960, s. 564. ZGB, 402. 12 ZGB, 403. 13 Oğuzman; Dural, s. 482. 14 ZGB, 404. 15 Yargıtay uygulamasına örnek vermek gerekirse; “Olayları anlatmak taraflara, hukuki tavsif hâkime aittir. Dava sulh hukuk mahkemesine açılmıştır. Dava tarihinde yürürlüğe girmiş olan TMK’nın 444/1-2’nci maddesine göre de satışa izin vermek yetkisi vesayet makamı olan sulh hukuk mahkemesine ait denetim makamı olan asliye hukuk mahkemesinin yetkisi ancak sulh hukuk mahkemesinin satış kararı vermesi halinde bunun pazarlıkla satış şeklinde olup olmayacağına ilişkindir (TMK mad. 444/3). Bu halde öncelikle sulh hukuk mahkemesinin satış konusunda karar vermesini gerektirir.Asliye hukuk mahkemesine açılmış bir dava olmadığı gibi sulh hukuk mahkemesince verilmiş bir görevsizlik kararı da yoktur. Bu yön göz önünde tutularak dosyanın sulh hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, yargılama yapılıp yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.”(Yargıtay İkinci Hukuk Dairesi, 20.09.2002, 9360-10358). 16 Akıntürk, Turgut; Aile Hukuku, İstanbul, 2002, s. 513. 11 155 B. Özen ve temsil I. Kişiye özen 1. Küçüklerde a. Genel olarak Vesayet altındaki kişi küçük18 ise, vasi onun bakımı ve eğitimi için gereken önlemleri almakla yükümlüdür. Vasi bu konuda vesayet dairelerinin yetkilerine ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla ana ve babanın yetkilerine sahiptir.19 Vasinin, bakım ve eğitim giderlerini kendi malvarlığından karşılama zorunluluğu yoktur. Vasi, bu konuda vesayet dairelerinin denetim ve gözetimi altında bulunur.20 b. Koruma amacıyla özgürlüğün kısıtlanması 21 TMK mad. 432 f. I hükmüne göre akıl hastalığı, akıl zayıflığı, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, ağır tehlike arz eden bulaşıcı hastalık veya serserilik sebeplerinden biriyle toplum için tehlike oluşturan her ergin kişi, kişisel korunmasının başka şekilde sağlanamaması hâlinde, tedavisi, eğitimi veya ıslahı için elverişli bir kuruma yerleştirilir veya alıkonulabilir.22 Görüldüğü gibi toplum için tehlike oluşturan kişilerin tedavisi, eğitimi veya ıslahı için elverişli bir kuruma yerleştirilmesi veya kurumda alıkonulması için ergin olması gerekir. Bilindiği üzere TMK mad. 11 hükmüne göre erginlik on sekiz yaşın doldurulmasıyla başlar. Evlenme kişiyi ergin kılar. TMK mad. 446 f. I hükmüne göre küçüklerin koruma amacıyla bir kuruma yerleştirilmesine; - Vasinin başvurusu üzerine vesayet makamı veya - Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde bizzat vasi karar verir ve durumu derhâl vesayet makamına bildirir. Bunun dışında TMK mad. 446 f. II hükmüne göre usul ve yetkiyle ilgili konularda (=kısıtlı olması ya da olmamasının bir önemi yoktur) erginlerin korunması amacıyla özgürlüklerinin kısıtlanmasına ilişkin hükümler uygulanacaktır. TMK mad. 446 f. III hükmüne göre onaltı yaşını doldurmamış çocuk bu konuda mahkemeye bizzat başvuramaz. 2. Kısıtlılarda Vasi, kısıtlıyı; - Korumak, - Bütün kişisel işlerinde ona yardım etmekle yükümlüdür. 17 Yargıtay uygulamasına örnek vermek gerekirse ; “4721 sayılı Medeni Kanunun 462’nci maddesi; taşınmazların alım-satımına vesayet makamının (sulh hâkiminin) izninin olması gerektiğini, 444/son maddesi de, denetim makamının (asliye hâkiminin) istisnai olarak özel durumları, taşınmazın niteliğini veya değerinin azlığını göz önüne alarak pazarlıkla satışına karar verebileceğini hükme bağlamıştır (Yargıtay İkinci Hukuk Dairesi, 27.05.2002, 6237-7081). 18 Küçüklerin hukuksal statüleri hakkında daha ayrıntılı bilgi için bk. Gençcan, Ö. Uğur; 743 ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanununa Göre Soybağının Kurulması, Reddi, Düzeltilmesi, İtiraz Davaları ve Soybağının Hükümleri, Ankara, 2002. 19 ZGB, 405. 20 Öztan, Bilge; Medeni Hukukun Temel Kavramları, Ankara, 2002, s. 481. 21 Koruma amacıyla özgürlüğün kısıtlanması davaları hakkında daha ayrıntılı bilgi için bk; Gençcan, Ö. Uğur; “Koruma Amacıyla Özgürlüğün Kısıtlanması Davaları”, Adalet Dergisi, Yıl: 93, Temmuz 2002, S. 12, s. 40-51. 22 ZGB, 405a. 156 Vasi, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde koruma amacıyla özgürlüğün kısıtlanmasına ilişkin hükümlere göre (TMK mad. 432-437 açık-lama ve yorum) kısıtlıyı bir kuruma yerleştirebilir veya orada alıkoyabilir.23 Vasi, kısıtlıyı bir kuruma yerleştirdiğini veya orada alıkoyduğunu derhâl vesayet makamına bildirmelidir. II. Temsil 1. Genel olarak Vasinin görevlerinden birisi de vesayet altındaki kişiyi temsil etmektir. Vasi, vesayet dairelerinin yetkilerine ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla vesayet altındaki kişiyi bütün hukuki işlemlerde temsil eder.24 Temsil, vasi açısından aynı zamanda bir yetkidir. Vasi, vesayet altındaki kişinin yasal temsilci olduğu için küçüğün veya kısıtlının nam ve hesabına bütün hukuki işlemlerde bulunabilir. Vesayet dairelerinin yetkilerine ilişkin hükümler saklıdır. Vesayet altındaki kişi adına kefil olmak, vakıf kurmak ve önemli bağışlarda bulunmak yasaktır. 2. Yasak işlemler Vesayet dairelerinin yetkilerine ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla vasi, vesayet altındaki kişiyi bütün hukuki işlemlerde temsil eder.25 Vasinin vesayet altındaki kişinin nam ve hesabına aşağıdaki işlemleri yapması yasaklanmıştır; - Vesayet altındaki kişi adına kefil olmak, - Vesayet altındaki kişi adına vakıf kurmak, - Vesayet altındaki kişi adına önemli bağışlarda bulunmak yasaktır. Vasi miktar olarak önemli olmayan bağışlamada bulunabilir. Buna karşılık küçük miktar bile olsa vesayet altındaki kişi adına kefil olması olanaksızdır. Hangi amaçla olursa olsun vesayet altındaki kişi adına vakıf kurması olanaksızdır. 3. Vesayet altındaki kişinin görüşünün alınması Vesayet altındaki kişi görüşlerini oluşturma ve açıklama yeteneğine sahipse, vasi önemli işlerde karar vermeden önce olanak ölçüsünde, onun görüşünü almakla yükümlüdür.26 Örnekler vermek gerekirse TMK mad. 438 f. I hükmüne göre vasiliğe atanma kararının kesinleşmesi üzerine vasi ile vesayet makamının görevlendireceği bir kişi tarafından, vakit geçirilmeksizin, yönetilecek malvarlığının defteri tutulur. Vesayet altındaki kişi ayırt etme gücüne sahipse, olanak bulunduğu takdirde defter tutulurken hazır bulundurulur. TMK mad. 454 hükmüne göre vasi, vesayet altındaki kişinin malvarlığını iyi bir yönetici gibi özenle yönetmek zorundadır. Vasi, yönetimle ilgili hesap tutmak ve vesayet makamının belirlediği tarihlerde ve her hâlde yılda bir defa hesabı onun incelemesine sunmakla yükümlüdür. Vesayet altındaki kişi görüşlerini oluşturma ve açıklama yeteneğine sahip ise, hesabın yargıç tarafından incelenmesi sırasında olanak ölçüsünde hazır bulundurulur. 23 ZGB, 406. ZGB, 407. 25 ZGB, 408. 26 ZGB, 409. 24 157 Vesayet altındaki kişinin işi uygun bulmuş olması vasiyi sorumluluktan kurtarmaz. Bu nedenle vasi, vesayet altındaki kişinin görüşüne bağlı kalmadan özenli davranmak zorundadır. 4. Vesayet altındaki kişinin yapabileceği işler a. Vasinin rızası Vesayet altındaki kişi ayırt etme gücüne sahip ise vasinin; - Açık izni, - Örtülü izni, - Sonraki onamasıyla yükümlülük altına girebilir veya bir haktan vazgeçebilir.27 Vesayet altındaki küçük veya kısıtlının vasinin rızası olmadan gerçekleştirdiği hukuki işlemler kendisini bağlamaz ise de tam ehliyetli olan karşı yanı bağlar. Karşı yan, vasiden uygun bir sürede bu işleme onama verip vermediğini bildirmesini isteyebilir. Vasiye verilecek olan uygun süre, karşı yan tarafından belirlenebileceği gibi başvurusu üzerine yargıç tarafından da belirlenebilir. Yapılan işlem diğer tarafın belirlediği veya başvurusu üzerine yargıcın belirleyeceği uygun bir biçimde vasi tarafından onanmazsa artık diğer taraf bununla bağlı olmaktan kurtulur. b. Onamamanın sonucu Bilindiği üzere vesayet altındaki küçük veya kısıtlının, vasinin rızası olmadan gerçekleştirdiği hukuki işlemler kendisini bağlamaz ise de bu işlemin diğer tarafı olan tam ehliyetli olan karşı yanı bağlar. TMK mad. 451 f. II hükmüne göre yapılan işlem diğer tarafın belirlediği veya başvurusu üzerine yargıcın belirleyeceği uygun bir süre içinde vasi tarafından onanmazsa artık diğer taraf bununla bağlı olmaktan kurtulur.28 Vasinin onamadığı bu tür işlemlerde taraflardan her biri verdiğini, geri isteyebilir. Vesayet altındaki kişinin sorumluluğu sadece; - Kendi menfaatine harcanan veya - Geri isteme zamanında malvarlığında var olan zenginleşme tutarıyla ya da, - İyiniyetli olmaksızın elden çıkarmış olduğu miktarla sınırlıdır. Vesayet altındaki kişi, fiil ehliyetine sahip olduğu hususunda diğer tarafı yanıltmış ise, onun bu yüzden uğradığı bütün zararı ödemekle yükümlüdür. Vesayet altındaki kişinin bütün zarardan sorumlu olması için karşı yan, vesayet altındaki kişinin vesayet altında olduğunu bilmiyor ya da bilmesi gerekmiyor olmalıdır. 5. Meslek veya sanat Vesayet altındaki kişiye, vesayet makamı tarafından, bir meslek veya sanatın yürütülmesi için izin verilmiş ise, izin alan küçük veya kısıtlı bununla ilgili her türlü olağan işlemleri kendi başına yapmaya yetkilidir. 29 Meslek veya sanatın yürütülmesi için izin alan küçük veya kısıtlı bu tür işlemlerden dolayı bütün malvarlığı ile sorumludur. 27 ZGB, 410. ZGB, 411. 29 ZGB, 412. 28 158 C. Malvarlığının yönetilmesi I. Yönetim ve hesap tutma yükümlülüğü Vasi, vesayet altındaki kişinin malvarlığını iyi bir yönetici gibi özenle yönetmek zorundadır.30 Vasi, yönetimle ilgili hesap tutmakla yükümlüdür. Vasi bu hesapları vesayet makamının belirlediği tarihlerde ve her hâlde yılda bir defa onun incelemesine sunmakla yükümlüdür. Raporun bir yıldan kısa sürelerle verilmesi de istenebilir. Vesayet makamı başka bir süre belirlememişse, vasi, her yıl Aralık ayının son günündeki durumu gösterir bir hesap raporunu imza ederek, en geç Mart ayının birinci gününe kadar vesayet makamına verir. Vesayet makamı, rapor verildiği tarihten itibaren en geç, iki ay içinde inceleyerek onaylar veya reddeder. Eksik veya karışık gördüğü hesapların tamamlanmasını veya düzeltilmesini vasiye bildirerek kendisine uygun bir süre verir. Vesayet altındaki kişi görüşlerini oluşturma ve açıklama yeteneğine sahip ise, hesabın yargıç tarafından incelenmesi sırasında olanak ölçüsünde hazır bulundurulur. Vesayet altındaki kimsenin malı bulunmaması veya düzenlenen cetvele göre bu kimsenin mevcudu ile gelirinin gereksinimlerine yetmeyeceğine vesayet makamı tarafından karar verilmesi hallerinde, vasinin hesap tutma yükümlülüğü yoktur. Vesayet altındaki kimselerin sonraki kazanımlarıyla mal ve gelir sahibi olması veya mevcudunun ve gelirinin gereksinimlerine yeter dereceye ulaşması durumunda, vesayet makamı bir kararla, defter tutmayan vasiye defter tutma ve gerekiyorsa hesap verme yükümlülüğünü, defter tutmakta olup vermeyen vasiye de bundan böyle hesap verme yükümlülüğünü yükler. II. Serbest mallar TMK mad. 455 hükmüyle serbest mallar düzenleme konusu yapılmıştır. Vesayet altındaki kişinin malvarlığının yönetimi kural olarak vasiye aittir. 31 Vesayet altındaki kişi, - Kendi tasarrufuna bırakılmış olan mallar ile - Vasinin izniyle çalışarak kazandığı malları serbestçe yönetir ve kullanır. D. Görevin süresi Vasi, kural olarak iki yıl için atanır.32 Vesayet makamı vasinin görevini yürütmesinden dolayı bir aksaklık oluşmamış ve vasinin yönetiminden memnun kalmış ise, vasinin görev süresini iki yılda bir ve her defasında ikişer yıl süreyle uzatabilecektir. Vasiliğe atanma tarihinden itibaren dört yıl dolunca vasi, vasilikten kaçınma hakkını kullanabilir. Başka bir anlatımla vasi istemiyorsa kendisine dört yıldan fazla vasilik yaptırmak olanaksızdır. Türk Medenî Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 16’ncı maddesi hükmüne göre Türk Medenî Kanununun yürürlüğe girmesinden önce atanmış olan vasiler, görev süresi bakımından da bu Kanun hükümlerine tâbidirler. E. Vasinin ücreti 30 ZGB, 413. ZGB, 414. 32 ZGB, 415. 31 159 Vasi, kendisine bir ücret verilmesini isteyebilir. Vasiye ödenecek ücret, vesayet makamı tarafından belirlenir. Vesayet makamı vasiye ödenecek ücreti yönetimin gerektirdiği emek ve yönetilen malvarlığının gelirini dikkate alarak33 hesap dönemi için belirler.34 Vasinin ücreti raporun verilmesinden sonra takdir edilir.35 Vasinin ücreti kural olarak vesayet altındaki kişinin malvarlığından karşılanır. Vasinin ücretinin vesayet altındaki kişinin malvarlığından karşılanmasına olanak bulunmadığı takdirde bu ücret Hazine tarafından karşılanır.36 F. 4787 sayılı Yasa sonrası durumun açıklanması Bilindiği üzere 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun 18 Ocak 2003 gün ve 24997 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiş bulunmaktadır. 4787 sayılı Kanunun 1’inci madde hükmüne göre bu Kanunun amacı aile mahkemelerinin kuruluş, görev ve yargılama usullerini düzenlemektir. Bu Kanun, aile hukukundan doğan dava ve işleri görmek üzere kurulan aile mahkemelerine dair hükümleri kapsamaktadır. Aile mahkemeleri, Adalet Bakanlığınca Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun olumlu görüşü alınarak; - Her ilde, - Merkez nüfusu yüzbinin üzerindeki her ilçede, tek hâkimli ve asliye mahkemesi derecesinde olmak üzere kurulur. Nitekim Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca Adalet Bakanlığının bu konudaki teklifi görüşülerek 13.3.2003 gün ve 97 sayılı karar ile 68 il ve ilçede toplam 114 aile mahkemesi37 kurulması konusunda Adalet Bakanlığına olumlu görüş bildirilmiştir. Bu mahkemelerin yargı çevresi ise kuruldukları il veya ilçenin mülkî sınırları olarak belirlenmiştir. Aynı kural 4787 sayılı Kanunun 2’nci maddesi f. II hükmünde “Aile mahkemelerinin yargı çevresi, kurulduğu il ve ilçenin mülkî sınırlarıyla belirlenir.” şeklinde gösterilmiştir. Ancak yargı çevresinin, Adalet Bakanlığının teklifi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca değiştirilebilmesi de olanaklıdır.38 Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca alınan 13.3.2003 gün ve 97 sayılı karar ile 68 il ve ilçede toplam 114 aile mahkemesi kurulup faaliyete geçmesine kadar aile mahkemelerinin görev alanına giren dava ve işlere (4787 mad. 4) bakmakta olan asliye hukuk mahkemelerinde39 bakılmaya devam olunmasına karar verilmiştir. Yasa gereği (4787 mad. 2, f. I) aile mahkemesi kurulması gerektiği halde iş durumları yeterince olmayan 44 yerde ise40 şimdilik aile mahkemesi kurulması gerek bulunmadığı 33 Köprülü, Bülent; Kaneti, Selim; Aile Hukuku, İstanbul, 1985-1986, s. 354. ZGB, 416. 35 Feyzioğlu, Feyzi N., Aile Hukuku, İstanbul, 1986, s. 664. 36 Oğuzman; Dural, s. 497. 37 Bu il ve ilçelerin adları konusunda bk. T.C. Adalet Bakanlığı, Eğitim Dairesi Başkanlığı, Yargı Mevzuatı Bülteni, S. 209, s. 18-19. 38 Gerektiğinde 4787 mad. 2. f. II hükmünde yer alan usule göre bir yerdeki aile mahkemesinin birden çok dairesi kurulabilir. Bu durumda daireler numaralandırılır. 39 Oysa bu yerlerde bu dava ve işler daha önce hangi mahkemede bakılıyorsa o mahkemede bakılmaya devam olunmaktadır. Çünkü 4787 sayılı Kanunun geçici 1’inci madde hükmüne göre ancak aile mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemeler faaliyete geçtiğinde yargı çevresi içerisinde ve görev alanına giren sonuçlanmamış dava ve işler, yetkili ve görevli aile mahkemesine devredilebilecektir. Ayrıca bk. Yargıtay İkinci Hukuk Dairesi, 07.05.2003, 5715-6720. 40 Bu il ve ilçelerin adları konusunda bakınız, T.C. Adalet Bakanlığı, Eğitim Dairesi Başkanlığı, Yargı Mevzuatı Bülteni, S. 209, s. 19. 34 160 gerekçesiyle Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca alınan 13.3.2003 gün ve 97 sayılı karar ile bu yerler hakkında olumlu görüş bildirilmemiştir. Bu yerlerde aile mahkemelerinin görev alanına giren dava ve işlere (4787 mad. 4) bu davalara bakmakta olan asliye hukuk mahkemelerinde41 bakılmaya devam olunmasına ve yeni açılacak davaların da yine bu mahkemelerde42 görülmesine karar verilmiştir. 4787 sayılı Kanunun 2’nci maddesi f. II hükmüne göre aile mahkemesi kurulmayan yerlerde bu Kanun kapsamına giren dava ve işlere, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen asliye hukuk mahkemesince bakılır. Bu güne kadar bu tür bir belirleme yapılmış değildir. 4787 sayılı Kanunun 4’üncü maddesi hükmüne göre aile mahkemeleri, aşağıdaki dava ve işleri görürler: 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun İkinci Kitabı (TMK mad. 118-494) ile 4722 sayılı Türk Medenî Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanuna göre aile hukukundan doğan dava ve işler, 2675 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanuna göre aile hukukuna ilişkin yabancı mahkeme kararlarının tanıma ve tenfizi, Kanunlarla verilen diğer görevler: 4787 sayılı Kanunun 7’nci maddesi f. II hükmüne göre bu Kanunun uygulamasında, vesayet makamı olarak aile mahkemesince verilen kararlara karşı, TMK’nın 397’nci maddesinde belirtilen denetim makamı görevi, - Varsa bir sonraki numaralı aile mahkemesince, - Yoksa o yerdeki asliye hukuk mahkemesince, - Asliye mahkemesi derecesinde başka mahkeme yoksa en yakın yerdeki aile mahkemesi veya 2’nci maddenin ikinci fıkrasına göre görevlendirilen asliye hukuk mahkemesince yerine getirilir. 4787 sayılı Kanunun geçici 1’inci maddesi hükmüne göre aile mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemeler faaliyete geçtiğinde43 yargı çevresi içerisinde ve görev alanına giren sonuçlanmamış dava ve işler, yetkili ve görevli aile mahkemesine devredilir. Yargıtayın konuya ilişkin yaklaşımına bakmak gerekirse bir örnek kararı aynen aktarmamız gerekecektir: “Aile mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemeler faaliyete geçtiğinde , yargı çevresi içinde ve görev alanına giren sonuçlanmamış dava ve işler yetkili ve görevli aile mahkemesine devredilir (4787 sayılı Kanun geçici mad. 1). Aile mahkemesinin faaliyete geçip geçmediği araştırılmadan eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulması doğru olmadığı gibi, 4787 sayılı Kanunun 1/son ve 4/1’inci maddesine göre aile mahkemeleri aile hukukundan doğan dava ve işleri görmek üzere kurulmuş olup, aile hukukundan doğan dava ve işleri görecektir. Dava, uzun müddetten beri nerede olduğu bilinmeyen kişiye ait taşınmaza yönetim kayyımı atanması isteminden ibarettir. Bu yönüyle de dava aile hukukundan doğan dava ve işlerle ilgili değildir. Davaya devam olunarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması ve dava dilekçesinin görev yönünden reddi bozmayı gerektirmiştir.”44 41 Oysa bu yerlerde, bu dava ve işler de daha önce hangi mahkemede bakılıyorsa o mahkemede bakılmaya devam olunmaktadır. Çünkü 4787 sayılı Kanunun geçici 1’inci maddesi hükmüne göre ancak aile mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemeler faaliyete geçtiğinde yargı çevresi içerisinde ve görev alanına giren sonuçlanmamış dava ve işler, yetkili ve görevli aile mahkemesine devredilebilecektir. Ayrıca bk., Yargıtay İkinci Hukuk Dairesi, 07.05.2003, 5715-6720. 42 Asliye hukuk mahkemelerinde. 43 Henüz faaliyete geçen bir aile mahkemesi yoktur. 44 Yargıtay İkinci Hukuk Dairesi, 07.05.2003, 5715-6720. 161 Bu karar çerçevesinde bakılacak olursa Yargıtaya göre: Aile mahkemesinin faaliyete geçip geçmediği araştırılmadan görevsizlik/gönderme kararı verilemez. Başka bir anlatımla o yerde aile mahkemesinin faaliyete geçtiği belirlendikten sonra ancak yargı çevresi içerisinde ve görev alanına giren sonuçlanmamış dava ve işler, yetkili ve görevli aile mahkemesine devredilir. O yerde aile mahkemesi faaliyete geçmiş olsa bile davanın aile hukukundan doğan dava ve işlerle ilgili olması gerekir. Çünkü aile mahkemeleri aile hukukundan doğan dava ve işleri görmek üzere kurulmuş olup, aile hukukundan doğan dava ve işleri görecektir. Örneğin uzun müddetten beri nerede olduğu bilinmeyen kişiye ait taşınmaza yönetim kayyımı (TMK mad. 427) atanması istemi aile hukukundan doğan dava ve işlerle ilgili değildir. Oysa TMK’nın 427’nci madde hükmü 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun İkinci Kitabı (TMK mad. 118-494) olan aile hukuku içerisinde yer alan bir maddedir. Aile hukukundan doğan dava ve işler kavramını “TMK mad. 118-494 hükümleri” yerine “sadece aileye dayalı işler” olarak değerlendiremezsiniz. Yargıtayın bu anlayışına göre 4787 sayılı Kanunun 7’nci madde f. II hükmünün uygulama olanağı kesinlikle kalmayacaktır. Örneğin mahallenin delisine vasi atanması aile mahkemesinin görevidir. “Mahallenin delisi ile ailenin ne ilgisi vardır?” denilemez. Kuşkusuz ailenin bir ilgisi yoktur ama aile hukukunun ilgisi vardır. 4787 sayılı Kanunun 7’nci maddesi f. II hükmüne göre bu Kanunun uygulamasında, vesayet makamı olarak aile mahkemesince verilen kararlara (=örneğin, mahallenin delisine vasi atanması gibi) karşı, TMK’nın 397’nci maddesinde belirtilen denetim makamı görevi, varsa bir sonraki numaralı aile mahkemesince, yoksa o yerdeki asliye hukuk mahkemesince, asliye mahkemesi derecesinde başka mahkeme yoksa en yakın yerdeki aile mahkemesi veya 2’nci maddenin ikinci fıkrasına göre görevlendirilen asliye hukuk mahkemesince yerine getirilir. Bu nedenle örneğin, TMK’nın 422’nci maddesi f. II hükmüne göre ilgili olan herkes, mahallenin delisine vasinin atandığını öğrendiği günden başlayarak on gün içinde, atamanın kanuna aykırı olduğunu ileri sürebilir. Vesayet makamı, vasilikten kaçınma veya itiraz sebebini yerinde görürse yeni bir vasi atar; yerinde görmediği takdirde, bu konudaki görüşü ile birlikte gerekli kararı vermek üzere durumu denetim makamına (=denetim makamı görevi 4787 sayılı Kanunun 7’nci maddesi f. II hükmüne göre varsa bir sonraki numaralı aile mahkemesince, yoksa o yerdeki asliye hukuk mahkemesince, asliye mahkemesi derecesinde başka mahkeme yoksa en yakın yerdeki aile mahkemesi veya 2’nci maddenin ikinci fıkrasına göre görevlendirilen asliye hukuk mahkemesince yerine getirilir) bildirir. Yargıtayın bu görüşünün istikrar kazanan bir görüş olup olmadığını ise zaman gösterecektir. 162 KAYNAKÇA AKINTÜRK, Turgut; Aile Hukuku, Ankara,1996. AKINTÜRK, Turgut; Aile Hukuku, İstanbul, 2002. FEYZĠOĞLU, Feyzi N.; Aile Hukuku, İstanbul, 1986. GENÇCAN, Ömer Uğur; 743 ve 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununa Göre Soybağı-nın Kurulması, Reddi, Düzeltilmesi, İtiraz Davaları ve Soybağının Hükümleri, Ankara, 2002. GENÇCAN, Ömer Uğur; Mal Rejimine İlişkin Genel Hükümler ve Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi, Ankara, 2002. GENÇCAN, Ömer Uğur; Koruma Amacıyla Özgürlüğün Kısıtlanması Davaları, Adalet Dergisi, Yıl: 93, Temmuz 2002, S. 12, s. 40-51. GENÇCAN, Ömer Uğur; 4721 Sayılı Türk Medenî Kanununa Göre Vesayet Kurumuna Genel Bakış, Türkiye Noterler Birliği Hukuk Dergisi, S.115, Yıl 2002, s. 5-10. GENÇCAN, Ömer Uğur; Aile ve Nesep Hukuku ile İlgili Genel Bilgiler ve Yasal Durum, Almanya Adalet Bakanlığı ile Türkiye Adalet Bakanlığı tarafından düzenlenen Türk-Alman Yargıçlar Semineri’nde/TürkıschDeutsche Rıchtertsgung sunulan tebliğ, 09 Ekim 2001, Ausbıldung-Und Erholungszentrum/ Antalya-Türkiye. Bk. Türk-Alman Yargıçlar Semineri DIE TURKISCH-DEUTSCHE RICHTERTAGUNG, Adalet Bakanlığı Eğitim Dairesi Başkanlığı, Ankara 2001, s. 60-74. KÖPRÜLÜ, Bülent; KANETĠ, Selim; Aile Hukuku, İstanbul, 1985-1986. OĞUZMAN, Kemal; DURAL, Mustafa; Aile Hukuku, İstanbul, 1994, s. 497. ÖZTAN, Bilge; Medeni Hukukun Temel Kavramları, Ankara, 2002. ÖZTAN, Bilge; Aile Hukuku, Ankara, 2000. SAYMEN, Ferit Hakkı; ELBĠR, Halid Kemal; Türk Medeni Hukuku, Aile Hukuku, 1960. TEKĠNAY, Selahattin Sulhi; Türk Aile Hukuku, İstanbul, 1984. VELĠDEDEOĞLU, Hıfzı Veldet; Türk Medeni Hukuku, Aile Hukuku, İstanbul, 1965. 163
Benzer belgeler
TÜRK MEDENİ KANUNUNUN VELAYET, VESAYET
korunmasına ve hukuki işlemlerde temsiline ilişkin olarak gereken özeni göstermek, mal
varlığını iyi bir yönetici gibi özenle yönetmek zorundadır.
DEFTER TUTMA
Madde 16 - Vasiliğe atanma kararının ...