İndir
Transkript
İndir
’ dar kalalı insanlar A havsalalarının alm adığı^ |İ b w her »ey» *Wi fena İlil jyıl : 1 _sayi:l| • aylık siyasi gazete • 30 ONBIR M A Y IS VE TARİHİ GERÇEKLER Irk’en olduğu kadar, tarihi i- olay vuku buldu. 1917 "Martında ie de bağımsız olan Kuzey Kaf ihtilâl patlak verdi, bunun ne kasya Milletinin mazisi, top ticesinde emperyalizmin en güç lumun kaderini etkileyen m üs lü kanadı çürümüş ağaçlar gitesna günlerle doludur. Hiçbir oi kökünden yıkılarak tarihin milletin egemenlik savaşı bu karanlıklarına ebeddiyen gö milletin ki kadar uzun ve yoru müldü. cu olmamış, sonucu da onunki Hürriyet ve istiklâle susamış si kadar hazin bitmemiştir. Çerkeş Milleti büyük bir iman Bu hal Kuzey KafkasyalIla .e inanla bu fırsattan istifade rın bir bakıma talihliliği, bir ba ye koyuldu. Mart ve Nisan ay kıma da talihsizliğidir. larım Mayısta yapılacak kurul Talihidir, çünkü: Dünyanın tayın hazırlığı içinde sükunet en büyük emperyalist gücü ile le geçirdiler, bu kurultaya bü savaşma şerefine nail olmuş, tün Çerkeş Kabilelerinin mü pek çok mazlum milletin ileri messilleri davet edildi. karakol görevini deruhte ede Kuzey Kafkasyanın tarihin rek, kendi ölüm ve yokluğu pa de ilk defa bu derece büyük ve hasına onların yaşamasını sağ şumüllü bir kurultay teşekkül lamış, insanlık adına bir mille ediyordu .Müzakereler Vladitin 3'apabileceği en büyük fe kafkas’ta bulunan bir tiyatro dakârlığı yaparak diğer millet salonunda başladı. Milli kurtu lerin bir nevi mesihi olmuştur. luşun heyecanı delegelerin yüz Talihsizdir, zira: uğrunda lerinden okunuyor, hatta ağla,.hpv\ г ; r3mapo.it» görürler m ^ ,,,.ı oo щ İS M A İL B E R K U K nabilmesi için dıştan samimi bir j yardıma muhtaçtı. Bunu da I tarih boyunca kader birliği et- i tiği Türk’lerden beklemiş bu maksatla Merkezi Komite | Türk’lerle temasa geçmek ü- j zere Abdülmecit Çermoy, Meh- i met Kadı ve Haydar Bammat’ı Kafkas Milletlerinin mümessil lerinin müzakere halinde bu lunduğu Trabzon’a gönderraşti. Türkiye ile yapılan temaslar dan sonra 11 Mayıs 1918 tari hinde Andi de toplanan 1500 1 kadar Millet Temsilcisinin ka ran ile Cumhuriyet ilân edildi. ! Müteakiben bir heyet Kuzey i Kafkasya'nın resmî mümessili sıfatı ile müzakerelerde bulun mak üzere İstanbul’a gönderil di. Bu heyet Osmanlı İmpara torluğu hükümetiyle bir dost luk ve yardımlaşma antlaşması imzaladı, fakat bu yardım yv-''■ ğı ve hayat bahşettiği diğer mrT tlı. Btfylece 1917 yılı sonu ve letler onu anlayacak kabiliyet • 1918 yılı başlangıcı olan zaVe insanlık anlayışını gösterme man heyecan içinde geçti, Bu mişler, sonunda yalnız kalarak defa da Kuzey Kafkasya’yı iki en mukaddes varlığı olan vatan, tehlike sarmıştı. Zahiren zıt hürriyet ve istiklâlini kaybet görünen bu iki tehlikenin temiş yaşattığı milletlerden ya meldc müttefik olduklarını göşama hakkı isteyecek kadar se remiyen Çerkesler kendi milli fil ve perişan olmuştur. Her meselelerinin çözümünü -bu ay halükârda milli kurtuluş günü rı cephelerde bulunmakta ara nü Büyük bir sabır ve inatla mışlar, böylece kendileri de bil bekliyen Çerkeş Milletine, yıl meyerek iki kutba ayrılmış ve larca uğrunda savaştığı ideal- maalesef büyük bir gaflete düş ler, için tarihi bir fırsat doğ müşlerdir. Ne yazık ki Kuzey muştu- Bu, tüm KafkasyalIların Kafkasya tarihi bu yönden bti emret zincirini parçalamak i- yük hatalarla doludur. Bu ve çixh sabırsızlıkla beklediği bü benzeri nedenlerle durum ağır yük gündü. Nihayet beklenen laşmış oldu. Çerkesya, tutu ÇIKARKEN İnsanlığın gözleri önünde 300 yıl oynanan bir dram sonucu 1864 yılının getirdiği meş’um “göç felâketi” İle anavatanlarını terk mecburiyetinde kalan bir millet, büyük göçten günümüze ka dar süren yüz küsur sene içinde; anavatanda müstevlilerin siya si entrikaları, muhacerette gurbet acıları, dünyada bitmez tüken mez türlü karılılıklar gibi nedenlerle maalesef bugün için lâyık oldukları tarihi şerefe: "KENDİ TOPRAKLARINDA KENDİ KENDİNİ İDARE EDEN BA ĞIMSIZ DEVLET” idealine ulaşamamışlardır. Aleyhteki şartların katılığı ve korkunçluğuna rağmen bugün var olan bu milletin kendini kültürüyle, geçmişiyle tanımasına, kaybettiği hakları isteyebileceği güce ulaşmasına ve tek Ыг fer di kalıncaya kadar yaşayacak olan idealine kavuşmasına büyük lerinin ve aydınlarının yardımcı olması gerektiğine inanıyoruz. Kamçı, yayın hayatına atılırken, mazinin ders alınacak olay larını genç zihinlere aktarmak, var olan kültürünü geniş kitlelere yaymak, kendini ve sorunlarını kamu oyuna tanıtmak görevlerini yaparak sütunlarının fikir sahipleri Ue toplum arasında bir köprü olacağına inanmaktadır. Millî örf ve âdetlerinin önderliğiyle yayın hayatına devam edecek olan Kamçı'nın vazifesini tam yapabilmesi, tenkitleriniz, uyarmalarınız ve yayınlara katılmanıza bağlıdır. Sizierden gördüğü alâkaya göre, sizin için yaşayacaktır. ' Cumhurıyettorv^ -çtdan ra seçilen bu kurul I __ yasayı hazırlamaya memur e*............. bugün perakende ve perişan görülen bu millet, dildi. Buna göre iki meclis ouayat, hadise ve cereyanlarının gelişi güzel sürüklediği ve tarih sahnesine atıverdi#! bir insan topluluğu değildir. lacaktı, devlet başkam aynı za Bilâkis bu millet, kökleri mazinin çok, pek çok derinlik manda başbakandı. Kuzey Kaf derinden gelen ve o mazide geniş sahalara yayılmış, bu kasya Anayasasının ana hatla sahalarda bugünkü medeniyete temel olacak eserler kur. rı söylece tesbit edilmişti: muş ve bırakmış olan bir beşer zümresinin bakiyesidir. 1 — Kuzey KafkasyalIlar si Böyle bir bakiyeyi, hürmete lâyık olduğu kadar tetkik edilmeye ve bilinmeye değer h ir vatlık olarak kabul et yasi /bir birlik teşkil ; mek lâzımdır. ederler. Tarihi mevkii bu mahiyette olan Kafkasya’nın bu müh 2 —■Bu birlik içinde her ka- J mel vaziyeti karşısında ilim namına yabancıların tenkit* bile tam bir muhtari- i eri caiz görülürse, m illi vicdan ve vatani vecibeler namı yete sahip olacaktır. na Kafkaslılarm muaheze edilmeleri icap eder.» 3 Щ Birliğin iki teşrii mec lisi bulunacaktır. Bi ölümünün 16. yılında büyük kimdir? sorusuna en güzel ör rincisi 1/30 ООО nisbe- bir vatanperverin kaybının ü- nek olan büyüğümüzün hatı tinde seçilmiş Mebuslar züntüsüyle hizmetlerini yad e- rası önünde hürmetle eğilir, ta Meclisi, diğeri Kabilele diyoruz. îçinde yaşadığı cemi şıdığı bayrağı daha sanraki nerin seçeceği ikişer aza- j yete ve milletine faydalı insan (Devamı 5. Sayfada) dan mürekkep Ayân 1 götürmüş, geride sadece vata General Mikail hükümeti kur Meclisi. nını son derece seven ve fakat maya memur edildi. Bu sırada 4 — Her iki meclis kendi a~ günün değişen şartlarım kav muharebeler bütün şiddetiyle rasmda bir icra heyeti devam ediyor, Kuzey Kafkas heyet te ke.ıdi arasın ramaktan yoksun bir avuç in yalIlar bir kül olarak akıllara dan bir reis seçer. Bu san bırakmıştı. durgunluk veren tarihin kaydet reis aynı zamanda bü Günün şartlarına ve milli me mediği kahramanlık numunele tün birlik teşkilâtının suliyetin ağırlığına fazla ta ri veriyorlardı. Kadın, kız, ço başkamdir. > hammül edemeyen Abüdülme- luk çocuk yedisinden yetmişine 5 — Devletin Anayasasının cit Çermoy hükümeti istifa et kadar canını dişine takmış var muhafaza ve idamesi ti. Yerine Pşimaho Kosok hü gücüyle düşmana saldırıyordu. meclisler tarafından ya kümeti kuruldu. Bu hükümet, Neticede 20 ООО şehit verdiler. pılan kanunların icra siyasi ve askeri olmak üzere iBunun 1000 kadan kadındı, Çer kuvvetinin ve her kabi kİ cephede faaliyet gösterdi. kes kadım erkeği ile omuz omu leye ait idari ve kazai Bütün imkânlar kullanılarak za savaşarak vatanları uğruna işlerin Anayasaya uy tekraı milletçe mücadeleye baş hayatlarım hiç tereddütsüz fe gun olup olmadığını mu laııdı. Ama iki ateş arasında da etmişlerdi. rakebe etmek üzere bir bunca savaşlar vermiş yokluk Artık mukavemet etmenin Yüksek Divan teşkil e- ve yorgunluk içinde bulunan bu faydasızlığını gören yetkililer dilmiştir. millet ne kadar dayanabilirdi? daha uygun şartların doğması Başkanlığa Abdülmecit Çer Hiçbir yerden yardım ala nı beklemek üzere hükümeti ta moy getirildi. Bundan böyle mayan ve türlü vaatlerle oyala til ettiler. Üç asır istiklâl ve Kuzey Kafkasyanın hıukıaddera nan bu kahraman millet yine de hürriyet savaşı veren bu uğur* tı onun Ve riyasetindeki komi imanından bir şey kaybetme da nesiller feda eden Kuzey ibret tenin elindeydi. Fakat bitmek den davasında direndi. İki yüz KafkasyalIların tarihi tükenmek bilmeyen harpl er Ku lü politikanın kurbanı oldu fa tabloları ile doludur. Ne hazindir ki insanlığın gö zey Kafkasya Milletine sonu kat esiri olmadı. 12 Haziran 1919 tarihinde zü önünde işlenen bu cinayete gelmez felâketler hazırlatmıştı. ^Milletin iradesini temsil» kade Pşimaho Kosok hükümeti istifa kimse mani olmamış hatta bu rini tayin edecek kadroyu eilip etmek zorunda kaldı» yerine na teşebbüs dahi edilmemiştir. Haziran 1970 kamçı Haberler A N KARA K U ZEY KA FKASYA KÜLTÜR DERNEĞİN DEN HABERLER FOUKLÖR EKİBİNİN ÜRDÜN ve S U RİYE GEZİSİ Ürdün ve Surye*deki H ayır Ce miyetlerinin daveti üzerine Anka ra Kuzey Kafkasya K ü ltü r Derne ği Folklor Ekibi, 3 idareci ve ekip hocalarının nezaretinde 35 kişilik bir kafile halinde 18-26 Nisan tarih terinde b ir gezi yapmışlardır. Gezi ile ilg ili dernek bildirisine göre; 18 Nisan Cumartesi güıiü Öğ leden sonra A nkara’dan hareket le, ertesi gün saat 13 te Ş am ’a gi rilmiş, oradaki Cemiyet binasında b ir tanışm a toplantısı yapıldıktan sonra yola devam edilerek akşam saat 21.30 da A m m an’a varılmıştır. 20, 21, 22 ve 23 Nisan tarihlerinde A m m an ’da Cemiyet Merkezi, Üniversite, A m m an’a 10 km .mesafe je k i Vadisine K öyü ziyaret edilmiş televizyon stüdyosunda ekip oyunları televizyona alınm ış, bü yük ve m odem bir salonda Kafkas O yu n ların ı göstermek amacıyla iki gece verilmiş, oyunlar seyirci lerin b üyük takdirlerini toplamış tır. M uhtelif konuşmacıların deği şik konulardaki temenni ve dilek lerini ortaya koydukları genel kut rulda K em al Cankat, K âzım Berzeg, M ahm ut Atalay, Orhan Şocen, Ersin Aşan, Rauf Bozkurt ve Sururi Ogün'den müteşekkil liste b u seneki İdare Heyetine seçilmişler dir. Seçim sonrası yapılan ilk idare heyeti toplantısında vazife taksi m i yapılm ış Başkanlığa K em al Cankat, II. Başkanlığa K âzım Berzeg, Sekreterliğe O rhan Şocen, Muhasipliğe R auf Bozkurt, Vezne darlığa Ersin Aşan, Üyeliklere de M ahm ut Atalay ve Sururi ö ğ ü n ge tirilm işler ve 1970 yılı çalışma program ının tesbiti konularında ça. lışmalara başlamışlardır. Yeni İdare Heyetine başarılar di leriz. İSTAN BU LD AKİ TÜ RK İYE K A FK A S K Ü L T Ü R VE Y A R D IM L A Ş M A D ERN E Ğ İN D EN HA B ER LER 11 M A Y IS ’I A N M A T ÖREN İ -‘W - "Siyaseti sahtekârlık sayan düşüncenin, her zaman kurban olan masum İnsanların ruhlarına İthaf olunur." Bir tarafta dünya meselelerini halletmişliğin azameti ile hürriyet - özgürlük mefhumlarını tekeline alan sözde büyük devletler... Diğer tarafta bu mefhumlar için seve seve canım veren, < esir olmamak için ölümü kurtuluş sayan, sözde büyüklere ka-ı derini teslim etmiş bir avuç kahraman ve... Büyüklüklerini kii-| çülten davranışlarıyla çoluk - çocuk, kadın - erkek, genç ih tiyar 7000 insanı bir çırpıda can düşmanlarına teslim eden sahte hürriyet şampiyonları...... Ve onların yarattığı facia DRAV......... Toplantıda İlk konuşmayı yapan Öm er Büyüka belirten konuşmasından sonra söz alan Sayın Dr. Vasfi Güsar Kuzey Kafkasyanın etnolojisi hakkında kısa bilgi vermiştir. Daha sonra okunan kahraman lık şiirleri ve oynanan m illi oyun larla toplantıya son verilmiştir. K U Z E Y K A F K A S Y A ’DA DEPREM 14 Mayıs 1970 günü Kuzey K a f kasya’n ın doğusundaki Dağıstan bölgesinde!. Merkez âissü Mahaçkale’nin 36 km. Kuzey Batısına d ü şen, Richter. ölçeğine göre 6,6 de rece şiddette bir deprem olm uş Buynak, GUmbet, Kazbek ve Kızılyurt -gibi şehirlerde acil tedbir ler a lınd ığın ı bildiren Tass A jan sı can к а у Ц hakkında Kesin bilgi vermemiştir. ‘ ratla karşılanm ıştır. Bildiri de ayrıca A m m an Şam 'daki Büyük E lçilik le rin Bir Dramın Ardından tur. Dönüşte, 24 ve 25 Nisan tarihle rinde Şam ’da ik i gece yapılm ış, b u geceler de büyük ilg i ve tezahü ve gös X -----oOo---- terdiği yakınlık ve alâkaya teşek Yıl 1945 dünyayı bezdiren bir savaşın son demleri... II. Dünya Savaşının getirdiği acıları silebilmek için Mayıs güneşinin getirdiği ümitler... Avusturyanm Lienz şehri civarında Oberdrauburg ve harbin mukadder kuruluşlarından 8000 kişiyi barındıran bir mülteci kampı... Yıl yine 1945, Mayıs ayının 28’i ve Yalta Anlaşmasının yanılan hükümleri, bunların yerine getirilmesini talep eden Sovyet Temsilcileri... «Halk Düşmanı» ilân edilen gerçek vatanseverleri geri isteyen bir emirname ve bir general: «Hepiniz gönüllü olarak dönmek mecburiyetindesiniz, karşı koyan herkes derhal oldu ğu yerde kurşuna dizilecektir.»... Arkasından kan... ateş... ölüm... ve devamı Drav sula rında oynanan acı bir dram. Geride kalan ise «Burada 28 Ma yıs 1945 de 7000 Kuzey KafkasyalI Kadın ve çocuklarıyla birlikte Sovyet makamlarına teslim edildiler. Ve onlar. îs Ilâmiyete olan bağlılıklarıyla Kafkasyanın istiklâli için ideal Jlerine kurban gittiler, «diyen bir anıt... Ruhlarda sönmeyen •bir ızdırap»... ı Ruhları şad olsun........ . k ü r edilmekte, yaz aylarında A m man ve Şam ’dan b ir m isafir K O N FERA N S 31 Mayıs 1970 Pazar günü, Sayın A vukat Hakkı Kurm el tarafından, Türkiye Kafkas K ü ltü r ve Y ardım gru bunun Türkiye’ye geleceği bildiril- ektedir] S — I‘ -OÖO- D r. Vasfi Güsar 1 ANKARA KUZEY KAFKASYA K Ü L T Ü R D E R N E Ğ İ’NİN GENEL Toplantıda Kafkasya H akkında • genel konuşm a yapan KURUL T O P LA N T IS I Y A P IL D I A nkara Kuzey Kafkasya K ü ltür D erneğinin y ıllık normal K u ru l Toplantısı 17.5.1970 Genel g ünü saat 10 da Bahçelievler Akalın D iu -gün Salonunda kalabalık bir üye 1||||ш huzurundu yapılmıştır. Kuzey Kafkasya’n ın is tiklâlin i ilân e ttiği 11 Mayıs 1918 günü m u hacerette bulunan Soydaşlarımız ca her sene kutlanm ası gereken m il li ve ta rih î bir gündür. Bu önem li olay m 52. y ıld önüm ü nü anmak maksadıyla Türkiye K af kas K ü ltü r ve Yardım laşm a Dern cği’nin Üsküdar’daki salonunda, 10 Mayıs Pazar günü saat 14.30 da b ir anm a töreni yapılm ıştır. Hürriyet şehitleri için yapılan bir dakikalık saygı duruşuyla baş layan törende Sayın Ö m er Beygua’ n m g ünün mana ve ehemmiyetini 11 Mayıs Anm a Törenini İzleyen Hemşehrilerden bir gurup м Ш М рм ю ввввввввававвввававввввввввавававв!■ ввавававввваш вавававввввааа авввввавввввввввв '- ■ “ Organize' ettiği konferanslar serisi n in biri olan «G ünüm üzün sosyal şartları içinde gençlerim izin me seleleri» konulu bir konferans ve rilm iştir. Seçkin davetli grubunun hazır b ulun d uğ u konferans bazı suallere cevap olması bakım ından faydalı geçmiştir. K IR G E ZİSİ 17 M ayıs 1970 Pazar günü Der nek G ençlik K o lu tarafından bir kır gezisi tertip edilmiş. Şile ci varında Yeşilvadi köyüne yedi oto büslük kalabalık bir kafile halin de giden hemşehriler eğlenceli ve güzel bir tatil geçirmişlerdir. ■■■■^bbbbbbbbbbbbbbbbbbbbbbbbbbbbbbbbb ■aileden, fakat daha eski olan K urganların, gelişmiş tarih Jğt— daraltıp etnoloji ve d ilb ilim i yönünden iyice açıklığa ka- S öncesi medeniyetlerinin kalıntıları bulunm az mı? A ynca vuşturulmuş g rupların tetkikiyle işe başlamak gerekir, j 9 bu medeniyetin Süm er ve H itit medeniyetleriyle benzerBu üniteler içinde Çerkeş G rupu kendisini en iyi ко- ■ в lıklr arzettiğini hatırlatm aya lüzum varmı? öze llikle K u ruyabilmiş olan bir birim dir, aynı zamanda kaynakları en zey Kafkasyanın Hititler üzerindeki etkisinin açıkça gö В çok esrarı kapsayan gruplarrdan biridir. Şu helde konu В rüld üğünü ve «M. Rosto vtzeff» e göre «bunun tersinin muz. metot m ülahazaları kadar dilin, geleneklerin ve biz gayri m üm kün olduğunu» hatırlatm ak gerekiyormu? B u zat halkın tanınm asının sağlayacağı kolaylıklar da gözöbilgini Türkistan, Elam, Mezopotamya ve Mısır gibi orinünde tutularak seçilmiş oluyor. yantal merkezlerde zaten bilinen Bakır Devri Medeniyeti İlk bakışta, tanınan hiçbir milletle en ufak dil aşi ne Kuzey Kafkasyanın da eklendiği neticesine götüren nalığı olmayan ve geçmişinden hiçbir yazılı belge bulun önem li olaydır. Bu bölgede bulunan en iyi kalıntıların in durmayan bir m illet olursa, «menşe» konusunu göz önün, celenmesi, gelişmenin Kafkasya’ya dışarıdan gelmediği de tuftnayı istemek ne biçim bir iddiadır. Bununla bereni, bunu kanıtlayan materyallerin ithal malı olm adığım ber şayet «menşeler» kelimesinden halkın mensup oldu ve bunların yaşlarının diğer gelişme merkezlerine para ğu, tarihsel bakımdan bilinen bir aile anlaşılırsa, o zaman mesele biraz daha kolaylaşır. Elim izdeki incelemenin baş lel giden kalıntılardan hiç te genç olamıyacağını göster Ö N S Ö Z lığını da bu yönden değerlendirmek gerçekten yerinde o miştir. Yazarın, diğer b ir eserinde Çerkeslerin ataları olan hır. Meoto-Sindeslere malettiği bu medeniyet, bu halkın men. Kafkasya, yalnız turistler ve şairler için değil, aynı Bu şekilde ele alınsa bile sorun yine kolay değildir. zamanda bilginler için de d ünyanın en ilgi' çekici bölge şelerinin incelenmesinden doğan neticeyi başlı başına doğ Zira çalışmayı tam manasıyla tek yönlü olarak tarihsel lerinden b hidir. Dağı ta rif eden «Fosil m illetlerinin mü* rulamaktadır. Ayrıca geçen asırda, Antropoloji ilm inin ilk araştır veya dilbilimsel, arkeolojik veya antropolojik açıdan ele al za«l» deyim ini dünya Üzerinde Kafkasya kadar hiç bir şey manın im kânsızlığını deneyler göstermiştir. Ancak bütün | malarını, «Kafkas Irkı» diye adlandırdığı beyaz ırkı, tüm jfcftrBİamamıştır safiyetiyle yansıtan beyaz insan örneğinin bulunduğu tah bu şartları birleştirerek tutarlı sonuçlara varmak üm it I Bunu bir tarih kanunu olarak niteliyen F. Lonovmant, m in edilen Kafkasya Toprakları*na yönelttiğini de hatır edilebilir. Ve ancak şartların tatbiki aynı neticelere var dağ »ekinlerinin ovadakilere bakışla hürriyet hislerini ve dığında bu neticeler geçerli olarak kaale alınabilir. latmaya lüzum varımdır? savaşçı karakterlerini daha sürekli ve deha dayanıklı ola Paleeetnoloji çalışmalarında yazılı metinler hareket j Ya, dinler tarihçileri ve folklor etüdçülerl için dün rak koruduklarını ifade eder. Hatta öyle ki, fetihlerle son noktası vazifesi görmelidirler: «Metinler ilm i antikite için, yada zengin medeniyetlerin geçerek kolonilerini kurduğu sığınaklarına kadar itilm iş olsa bile uysallaşır fakat aşla hatta çok eski bir antikite için bile birinci derecede geboyunduruk altına girmezler. Şurası gerçektir ki, dünya gerçek m anada «medeniyet yatağı» Kafkasya'dan daha 1- lirler.» S nandırıcı bilgileri, gelenek ve göreneklerle ilham ları han. n ın çehresini birkaç defa değiştiren olaylara rağmen Kaf Daha sonra dilbilimi, topoğrafya ilm i ve özel isimler ■ gi memleket teslim edebilir kas D ağlarında ve orm anlarda yerleşen halk dillerini fUti. gelirler. Tarihsel incelemelerin en sağlam temelinin yal-1 Etnografya ve dilbilim i bakımından Kafkasya, Kafkas k| yapılarını ve ulusal karakterlerini tüm safiyetiyle ko nızca dil olduğunu kabul eden teori «Bilgimizin sruirı, is- ■ Medeniyeti diğer medeniyet yuvalarından ayrı değilir, ay rumuşlardır. Başka yerlerde etnik özelliğini bu derece ко* pat gücünün bittiği yerdir» der. Bu, etnoloji alanında mil- ■ rılmaz. Demek ki beyaz kısanın tarihi çin bu memleket ruyabilen m illi b ir toplum zor bulunur. Etnoloji ve d ilb ili leti (Ethos tarif eden tek unsur dil ise ve az da olsa kay 5 m i bakım ından da Kafkasya, he r zaman üştün tutulan ö- b ütün görünüşüyle her zaman inceleme konusu olmaya bulmuş dillerin izlerine sahip olunabilirse, bu teori ancak lâyıktır. Bu incelemenin deha verimli ve isabetli olmaları nem li b ir toprak olacaktır. o zaman kabul edilebilecektir. Gerçekte, ekseriya sadece ■ konunun bölüm ler halinde ve bütün ayrıntılarıyla ele aArkeologlar ve antropologlar da şikâyetçi olmamalı birkaç kelimeyle, ancak gerçek veya tahmini, «substra» ka- ■ tınmasıyla ancak mümkündür. S ık sık «Kafkas Dilleri». dırlar, zira önler için de geniş çelişme e lan lan vardır. hntılarıyla, yalnız etnik durumunun şüpheli olduğu bazı I «Kafkas Irkları» denildiği işitilir, fakat Kafkas Dünyası asırda 1500 dolmene metinlerle (tıpkı Lennos Yazıları, Ezerofo Yüzüğü gibi) I a Ö rne ğin Kuzey Kafkasyanın son tüm üniteleriyle o kadar karmaşıktır kİ doğru bir sonuç ve düny anın en zengin m agalitik kalıntılarına sahip o l ı ı мпш| inceleme iri s*»mn я&пвяш) (Devamı Sayfa 7 de) I için bu birim lerin неntezinden evvel sahasını пввввваввввввввавввввввавввввввввввввввввввввввваввввввввввввввввввввввв duğu bilinm ez mi? Yine aynı bölge d e . J İ İ İ Z İ I L i çer keşler in B p : menşei Aytek NAM İTOK l ввввввввввввввваввввввввввввавввввввваввв 1 3 Haziran 1970 kamçı EDEBİYAT Bütün bunlar Çerkeş Edebiya tının kaybolmaması için yapılan çalışmaların bir sonucu olarak or taya çıkmışlardır. Bütün bu deği şik alfabelere rağmen bugün kabul etmek zorunda olduğum uz bir ger çek vardır. Artık Çerkeş D ili ve Edebiyatı yok olmaktan kurtulm uş ve gelişmeye başlamıştır. Bugün Ana D ille yazının kullanılışı Kyrl alfabesiyledir. Birkaç yönden ten k it edilebilmesine rağmen en ge niş uygulama alanı bulan alfabe den Kube Şaban 1952 ve 54’te yerda gerçektir. ÇERKEŞ Alfabesi Üzerine M illetlerin oluşagelmiş kültür lerini yok olmaktan kurtaran şüp hesiz k i yazıdır. Halkın sözlü ede biyatının nesilden nesile değer lerinden h iç bir bir şey kaybet meksizin aktarılabilmesi ancak ya zıyla olur. K uzey Kafkasya'da birçok üstün meziyetlere ve ha lk edebiyatının, zenginliğine rağmen yazı - alfabe sorunu tam b ir neticeye kavuşturu lamamış. zaman zaman bir çok ev rim ler geçirmiştir. Çerkeş yazı d ilin i kısaca gözden geçirirsek, b u konuda yapılan fa aliyetlerin ik i bölüm le incelenmesi gerektiğini görürüz. Birincisi Ana vatanda yapılan çalışm alar, İkinci si ise muhaceretteki gayretlerdir. B üyük bir medeniyetin yaratıcı sı ve sahibi olan Çerkeş M illetinin ilk devirlerde Grek Alfabesini kuL la n d ık la n bilinm ekle beraber, araştır m aların yetersizliği yüzün den he nüz elde bu hususu kanıtla yacak b ir belge bulunm am aktadır. İlk yazılı belgeler ancak 7. yüz yılda kullanılm aya başlayan Arap Alfabesinin kalıntılarıd ır, önce dinj mekteplerde. Ç a rlık devrinde ise Lise m uaddili okullarda buı alfabe kulla n ılm ıştır. Ayrıca Lopantski, Marr, Uslar ekseriyeti K y ril esaslı m u h te lif K afkas D il leri için alfabeler düzenlemişlerse de e ğitim aracı olarak halka maIedilmemiştir. Anavatanda yazı d ilinin geçir dlği bu merhalelere paralel olarak muhacerette de aynı konuda çe şitli faaliyetler devam etti'. İstan b u l’da Ahm et Ç avit Paşa A rap Harfleriyle hazırladığı alfabesini yayınlayarak M illî Edebiyattan der lemeler yapmaya başladı. Bu alfaı be ile ilk defa Qhaze adlı Çerkesce bir gazete ve çeşitli dergiler, k i taplar yayınlandı. 1908-20 yılları arasındaki çalışm alar alfabe birli ği konusuna yönelmiş ve bu arada Mustafa Bütbe «Abhazca ile Ç er keş Alfabesi» a d lı eserini yayınla mıştır. 1919 Y ılm d a L âtin esaslı ve K yril harflerinin de katışım ıyla yeni bir alfabe hazırlandı fakat o devirde dünyanın karışık d urum u nedeniyle tatbikat alanı bulanam a dı .yine de eldeki im kânlarla «Şi m ali Kafkasya Cemiyeti» tarafın dan edebî eserler ve ders kitapları bastırılm ış ve hatta anavatana gön derilm iştir. Bugün bu eserlerden hemen hemen hiçbiri elimizde yok tur, zira sonraları toplanarak ya kılm ak suretiyle im ha edilmişler dir. 1923 - 24 Y ılların da Anavatan d ı şında yalnız Suriyede Çerkesce ya yın yapılıp, okullarda okutuluyor du. İstanbul’daki d il çalışm aları na iştirak eden aydınlarım ızdan B. Bateko H arun’un geliştirdiği ve 1929’da Şam da bastırdığı «E lifba El Şerkesiyye» a d lı b ir alfabe k ul lanıyordu. Bu çalışm alar da m u h te lif fasılalarla II. D ünya Savaşma kadar devam etti. A yni devrede Ö m e r H ilm i Tsey’den h a zırlad ığ ı L â tin esaslı alfabe de uygulam a Edebiyatım ızın gerçek b ir aşa m a devrine girm esi ve anadilde ya zan birçok yazarın yetişerek eser le rin i kendi dilleriyle verm eleri X IX . y ü zy ılın so n larıy la XX- yüz y ılın başlarında yoğunlaşm ış ve alam 4 i l - alfabe ilişkile ri ile ilg ili çaW*wveıVa.T•-b u dönvm dc -' B u cüm leden olarak Sovyet İhtı- ı ; lâ lin in yarattığı geçici serbestlik- | ten istifadeyle 1922 yılın da yapı la n konferans ve bun u takiben a ç ıla n , m ahalli dillerle tedrisat ya pan o kulla r çalışm aların ön em li b ir i b ö lü m ü n ü teşkil eder. 1925 Y ılın da d a L â tin esaslı yehi bir alfabe m eydana getirildi, ancak m uhtelif w. lehçeler iç i n . ayrı ayrı hazırlanan '. . -bütün, alfabeleri birleştirerek ede b il d i! b irliğ in e ulaşmak fikriyle hareket edilmesine rağmen tatbi katta b u n e tic e sağlanam adı ve bu çalışmaya ^ katılan aydınların ço ğ u da j^bâradan m uhtelif sıfatland ırılm alarla tasfiye edildi. 1930 Y ılın d a Moskova'da Sovyet halkla r m m щ&Ъе1егт1 birleştirmek gayesiyle yaptığı çalışm alar da K y r il esaslı alfabenin öne sürülmesi yüzünden istenileni yeremedi. Sü• regeleır devletin Kyril, m ahalli k u rm u şların L âtin :'v s . esaslı alfa belerinin k a rışık lığ ı ve bu karışık b ğ ın doğurduğu sorunlar ancak UÜİ8-40 yıllarında soVyet hükümeyapılan alfabe değişikliğiyle kıeıtoen halledilebildi ve bütün sov yet;,,topraklarmda Ermen iler ve G ürcüler hariç K y ril alfabesinin te ; . ısfeî olarak kullanılm ası fiilen başİ la m ıç 5$du. Bugün .'Лı'.i Kafkasyada kullanılan Alfabe i' .• ; v s i... ГдлгС:! »M■ ; ЩШ i s;.i '-İrt-:< ■ Нури&г, л '«дари «DOSTUNLA OLMA. bulamıyordu. щиц. м&амъжуЛ***' * i!-»;;, ü »t-v ’ mkI DÜŞMAN DOST, K u rtla Çoban köpeğinin sam im i yetlerini hayretle gören T ilki da yanamayıp: шштЁ**жшŞocen Alî'nin, biyografisini Küçük yaşta dinlediği bu güzel şeyler, onun çocuk mu —- Y ahu bunca zaman birebirini zin can düşm anıydınız, şimdi ise hayyilesinde bir öğrenme aşkı nın doğmasına yetti. Zamanın yan yana, kol ko la geziyorsunuz, can ciğersiniz. Hayrola, bu no hal imkân ve şartlarına göre öğ d ir böyle? diye sorar. renim yapan bir köy okuluna Köpek için i çekerek bu dostlu kaydoldu. Birkaç öğretmen de ğun nedenini açıklar: ğiştirmesine rağmen başarı ile mezun oldu (1914) Aynı yıl —- Yıllarca hiç b ir fedakârlıktan Nalçik’te bulunan bir özel oku kaçınmadan, senenin d ört mevsimi tabiatın tüm ağır şartlarına rağ la müracaat etti fakat bazı ne denlerle kabul edilmedi. Bu omen, hiç sızlanmadan bekçiliğini yaptığım sürüye giren bu k u rt bir lay Ali’yi âdeta yıktı, tüm ümit koyunu kaparak kaçmaya başladı. ve hayalleri yıkılmış olarak kö Fakat maalesef bıraktırmak için yüne döndü. Bakhsen’de açılan sarfettiğim gayretlerin hepsi de bir dini okula kayıt oldu ve bu boşa çıktı. Elim de olmayan bu rada bir müddet Öğrenim gör başarısızlığımı sahibkn affedemiВ. Bateko Harun’un 1929’ra Şamda dü. Sonra TSVAQHUE NUyerek beni dövdü ve kovdu. Ben de Bastırdığı Alfabe onun düşmanıyle -dost oldum. RİY ’in yardımı ile Temirhan Şura’da açılan öğretmen kurs II. Dünya Savaşı muhacirlerin larına katıldı (1915). Bu kur den Kube Şaban 1952 ve 54’de yer su da başarı ile bitirdi ve Kı leştiği Ü rdün ’de Lâtin esaslı yeni rım’a gönderildi (1916). Bura bir alfabe meydana getirdi ve <> YALAN ÎLE GERÇEK nunla bazı eserler yayınladı. da stajyer olarak bulunmasına «Yalan ile gerçek arasındaki т е . rağmen, büyük bir hırs ve asafe nedir?» diye sorulunca, Kaf жип1е çalışarak kendi kendini İ kasyalılarm Solonu, Büyük Sosyoçok iyi yetiştirdi. cevap Yanındakiler merakla: — Nasıl olur? derler. K A ZA N O K O JA B A Ğ I hemen i dört parmağını şakağına koyarak: | — Yalan İle gerçek arasındaki ■mesafe bu kadar değil midir? GöI p ' ıün gördüğü gerçek, kulağın duyЩ duğu yalandır. Zira insanlar göz'eri ile gördükleri gerçekleri de* Щт Şiştirmeden nakledemezler, diyerek ЯК yayınladığı 1329 tarihli Alfabe ***«■ Щ -.О:.- щ ?,: | ЯÇerkeş И ИT»avun И Cemlyetl'nin РИ Я 1900 Yılında Kucmİzikuey den almıştır. (şimdiki adıyla Stare Krespost) Nihayet hasretine dayanama köyünde dünyaya geldi. Babası dığı vatanı Kuzey Kafkasya’ya Ashad, fakir bir çiftçi olması döndü (1919). Ve bütün müca na rağmen aydın görüşlü ve delesini Çerkeş Milletinin kur ileri fikirli bir Çerkesti. tuluşu ve mutluluğu için yap tı. Şairi yücelten meziyetlerin Ali’nin daha küçücük bir ço den birisi de nerede olursa ol cukken herşeye ilgi gösteren sun, şartlan ne olursa olsun hali babasının dikkatini çekti. kalbinin hep vatanı için çarp Çerkeş örf ve âdetleri, daima ması, vatana dönmek için her baba oğul arasında bir mesafe kapıyı zorlamasıdır. Nitekim bırakır ,buna rağmen babası sonunda bu büyük emelini ger onu yanından hiç a y ırm a z , de çekleştirmiştir. vamlı şekilde Çerkeş Milleti «Nane» adlı şiirinde yabancı nin soylu bir köke ve şerefli bir topraklarda yaşayan Soydaşla maziye sahip olduğunu, örf ve rının ızdırap dola hayatlarını, âdetlerinin güzelliğini anlatır kendi muhaceret izlenimlerini dı. Asırlardan beri ağızdan a- gözyaşı döken bir dille anlat ğıza nakledilen Çerkeş efsane maktadır. ve menkibelerini uzun uzun iza Devrin idarecileri, şairi mil ha çalışır, o’na şarkı ve ağıtlar letinden uzak tutmak maksa okurdu. Ali bunları derin bir dıyla Bakû Siyasal Bilgiler Fa hûşu içinde ürpererek dinlerdi. kültesine gönderdiler. Burasını -ч.'-! >. — D ört parmaktır, diye : verir. шВшИШЗк socen ali «.ly*. av* I loğ K A ZA N O K O JABAĞI; мшг(т:11| | р ED EBİYA T D Ü N Y A M IZ D A N B İR İSİM durumu izah eder. İşte «Yalan ile gerçek arasındakİ mesafe dört parmaktır vecizesi o günden itibaren bir darb-ı me sel olarak kalmıytır. yazan Çerkesce kitaptan sayfa da büyük bir başan i/e bitirdi. Fakat bir türlü doğup büyüdü-> ğü topraklara dönemedi. O’nu Dağıştan’da görevlendirdiler.’ orada da kardeşlerinin yanın daydı, faka t toprağının koku su burnunda tütmekteydi. Ni hayet Ali bu büyük hasrete da yanamadı ve hastalandı. An cak, hastalığı ağırlaşınca Nalçik’e dönmesine izin verdiler, öz kardeşlerinin arasında bulun manın mutluluğu ve özlediği ha vayı teneffüs, sıhhatini kısa za manda düzeltti. Nalçik’te öğretmen kursları açtı (1928). Devamlılığını sağ ladıktan sonra köyüne döndü ve çalışmalarına orada devam et ti .Fakat fırtınalı hayatı hiç dinmedi, çünkü o kendini mil letine adamıştı. Asil Milletine.. Güzel Milletine.. Zavallı Mille tine... Köyünde fazla kalamadı, ilk okulun idaresini arkadaşlarına devretti ve Bakhsen’deki Zira at Mektebine, kardeşlerinin yar dımına koştu. «Milliyetçi faali yetlerde bulunuyor* gerekşesiyle başka bir bölge okuluna nakГ»dildi, 1936 yılına (kadar bıi! okulun müdrülüğünü yaptı. Mevki, şöhret ve para vaatle riyle ideallerine gem vurmağa çalıştılar, fakat hepsine nefret le yüzünü çevirdi. Bu ara hep yazmaya devam etti. 1917 İhtilâlinin karışıklığı içinde, yanlışlıkla sürgünler arasmda Türkiye’ye gönderildi. Bu yabancı topraklarda uzun müddet sefil ve perişan bir ha yat sürdü, yokluk onu değişmez kaderi oldu. Herşeye rağmen çelik iradeli şair kısa zamanda Türkçe ve Fransızcayı eksiksiz öğrendi. İlk şiirlerini Türkiye’ de iken yazdı (1917). SaVaşm perişan hale getirdiği Türk Mil letinin acı durumunu dile ge Tekrar Nalçifc’e döndü (936). tirdi. Çerkeş Edebiyatçıları Birliğin Şair hertürlü eğilimin dışın de faal görev aldı. Sınır ve en da kalmış müstesna sanatçılar gel tanımaz çalışma azmi kısa dandır. İlhamım yoksul ve esir zamanda semeresini verdi ve ohalkının imân ve azimli yürüt ( Devam ı 4. Sayfada) tüğü bağımsnlık mücadelesin- kamçı Haziran 1970 Akıl Satın Man Adam 1 Kuzey KafkasyalI Yazar İbrahim Tsey'den Tercüme Bir Hikâye ... Vakitlerden bir vakit, ül şey, adam ne sattığını söylemi kelerden b i r i n d e bir â- yordu ve önünde de mal’a ben dam yaşardı. Karısı ve biricik zer bir şey yoktu. Merakla yak oğluyla.. laştı : O yıl orada, bulutlar küstü insanlara.. Yağmur yağmadı. Otlar yeşermedi. Kuzular bü yümedi. Kuraklık kasıp kavur du her yanı. Yapacak bir iş, ekmek çıkara cak bir taş kalmamıştı. Halbu ki çalışmak ve yaşamak gereki yordu. — Ne satarsın sen? —- Ben akıl satanm. — Allah - Allah! Bu adam kaçırmış olmalı. Akıl da hiç sa tılacak şey mi? diye söylendi kendi kendine ve yürümeye baş ladı. Satıcı devamlı bağırıyor-’ du: «Satanm.. Satanm.. Sata rım..» Geri döndü. Adem ekmeğini başka bir top — Aklı kaça satarsın ? rağın taşından çıkarmak üzere yola koyuldu. Uzun müddet git — Fiatı yüz altındır. ti. Yorgun ve bitkin bir hale gel Merakını yenemedi, yüz al^ mişti ki, bir ağaç altında otur tını çıkanp verdi. muş gür bıyıklı bir adam gör •— Haydi sat bakalım.. dü. Adam, daha önce hiç gör — Yolda bir nehir çıkarsa mediği bu yabancıyı sıcak bir ilgiyle karşıladı. «Misafirimiz karşına, girişini ve çıkışım bil çok yorgun görünüyor» diyerek meden karşıya geçmeğe kalkış ma. ayağa kalktı. . —; Yüz altınlık akıl bu kadar — Gerçekten çok yorgunum. cık mi? Şuradan buradan konuştular. Yolcu, sorulmadan derdini aç tır — Bir karım ve bir oğlum var. Bu yıl bizim oralarda bü yük bir kıtlık oldu. Çok müşkül bulup ça lışmak üzere yola çıkmıştım. — Ben senin derdine deva olmaya çalışırını. Sana iş ve ririm. Anlaşmışlardı. îş bulmuştu. Sevinçliydi.. Tam üç yıjdır çalışıyordu. Koyun ve sığır güdüyor, top rakla uğraşıyor, çalışıyor, çalı şıyordu.. Hiç bir şikâyeti yok tu. Fakat huzursuzdu.. Sevgili karısı, biricik oğlu nasıldılar acaba? Çok özlemişti, mutsuz— ' Ne var, misafirim neden böyle rahatsız ve neşesiz? diye sordu ev sahibi. ^ Efkâr bastı dedi iç çeke rek.. Evimi terk edeli üç sene oldu. Ben burada iyiyim, raha tım, yiyecek şey buluyorum. Fakat lokmalar boğazımda dü ğümlenip kalıyor. Kanm ve .ğlum bir türlü çıkmıyor ak lımdan. Nasıllar acaba? Ne ya par, ne yerler? ■— Seni anlıyorum. Yaptığın İşlerin karşılığım vereyim, var git evine. Ertesi sabah ev sahibi, misa firinin azığını hazırlattı. Ve üç yüz altında vererek onu uğurladı. Adam özlem dolu adımlarla yola koyuldu. Yolu çok uzaktı. Kısa zamanda azığını da tüket tL Paraya dokunmadan evinç ulaşmak istiyordu. Yolda bir köye, köyde bir pa zara rasladı. Çok acıkmış ol masına rağmen parasına dokunamıyordu. Bu vaziyette do laşırken kuytu bir köşede otur muş, iri yan, tombul, beyaz burma bıyıklı, yanık yüzlü bir satıcıya ilişti gözü. Mütemadi yen «Satarım.. Satarım.. Satanm „» diye bağırıyordu. Tuhaf — Evet Şaşkın ve üzgün; «bir sene lik emeğimin vay haline» dedi ve satın aldığı akıl ile beraber uzaklaştı. Üzgün üzgün dolaş maya başladı. Beriki halâ; «Satarım.. Satarım.. Satanm Akıl satanm..» diye bağırmak ta devam ediyordu. Geri dön mekten kendini alamadı. Hiç düşünmeden yüz altını uzattı: — Söyle bakalım, şimdi ba na ne satacaksın? Her ne iş yaparsa yapsın, çalışan bir adam görürsen, ken disi sana bir şey sormadan sen ona hiç bir şey söyleme. — Bu kadar mı? — Evet, bu kadar. «Yazık ikinci senem de gitti» diye düşündü ve tekrar yürü meye başladı. Fakat o ses halâ kulaklannda çınlıyordu: «Sata nm.. Satanm..» Yine döndü. Son yüz altınını da verdi: — Sat!... Satıcı «mal» mı uzattı: — Birisine kızdığın zaman sakın bir şey yapma. Birden yüze kadar say, dedi ve ilâve etti: «ondan sonra ne yapman gerekiyorsa onu yap.» Cebi boş, kafası dolu (!) pazan terketti ve yola koyuldu. Yolda karşısına bir nehir çıktı. Köprü yoktu, «nasıl geçsem acaba?» diye düşünürken, düz gün kıyafetli bir atlı çıkageldi. —• Burada ne bekliyorsun? — Karşıya geçecek bir geçit anyorum. — Er kişiye her yer geçittir, dedi mağrur atlı ve bir kamçı şaklatarak atını suya sürdü. Atıyla beraber sulara gömüldü 4 Şocen A li Bu sefer ev sahibi bütün sof raları teker teker dışarı fırlat tı. Kadınlar yine topladılar. Artık yola çıkması gerektiği (Baştarafı 3. Sayfada) ni anlamıştı. Fakat ev sahibine bir şey söylemeden yola koyul kurlan arasında «ölümsüz Şa manın uygun olmıyacağmı bi ir» adıyla anılmaya başladı. liyordu. Biraz daha oturdular. Her zaman genç şairlerin ya ■Misafirinin durumunu anlayan nında bulundu, onlara «akım» ev sahibi: «Yola çıkmanız ge hocalığı yaptı, Şocen Adem, rekiyorsa sizi alakoymıyayım» Taı Boris - K’oş Betal, BekuL dedi. Barisbıy onun akımının sürdü— Geçidi bilmiyorum. Nah rücüleri oldular. Hemen gitsem iyi olaşu atlı da bu yüzden boğuldu. O günün rejimini cesaretle Atlı geri döndü ve guruba ka cak. eleştirerek şimşekleri üzerine tıldı. Az sonra tekrar geldi. Tokalaştılar. Muhabbetle u- çekti, bir takım tehditlerle kar — Büyüğüm seni kendisind ğurlandı. Avlunun ortasına ka şılaştıysa da kutsal bildiği mü götürmekle görevlendirdi be dar arkasına bakarak yürüdü. cadeleye devam etti, kendi mil ni. Tam bu sırada ev sahibi ses li gelenekleriyle yoğrulmuş bir lendi : siyasi görüşü milletinin sosyal bünyesine oturtmaya çalıştı. — Bir dakika dostum. Şairin el yazmalan büyük Ürkek bir tavırla döndü. Ev sahibi koluna girerek onu tek harpte kayıp oldu. 1904-41 yıl larında roman yazmaya çalıştı rar misafirhaneye aldı ve: Qambotre Latsere (Kambot ile —-Beni dinle dostum: Benim Latse) adlı romanını yazdı. Yaşlı adamın yanma gittiler bir annem ve bir babam vardı. 1941 yılında fiilen iştirak etti Adam tane tane konuştu: Birlikte yaşıyorduk. Günü gel ği vatan müdafaasında Sovyet — Senin beklediğin yerin di evlendim ve ayn oturmam askerlerince esir edildi. Sürgün pek geçide benzer tarafı yok. gerektiğini anlıyarak kendime deyken kaldınldığı hastanede Geçit şurası, diye işaret etti. bir ev yaptım. Yerleştim, dost sefalet içinde öldü. «Buradan geçersen, karşıdaki Çok kısa olarak anlatılan Şo köye vanrsm. Aksi halde sen cen Ali'nin hayat hikâyesi ib de boğulabilirsin. ret alınması gereken hazin bir Gösterilen yerden nehri ko tablodur. Yabancılann emrinde layca geçti ve köye vardı. Kö sadakat yanşı yapan Kuzey yün girişinde bir adam oturu Kafkasyalılann dikkatle okuma yordu. Onu görünce ayağa kalk sim tavsiye ederiz. tı. Milliyetçilik ,şahsi menfaat — Büyuİr misafir! dedi. lerin hududuna sokulmadığı — Bir ev sahibine gerçekten ve tanıdıklar ziyaretime geldi müddetçe kutsaldır. Çerkeş Mil ler ve başladılar evimi tenkit ihtiyacım yar. leti sinesinde yetiştirdiği bu de Adam onu buyur etti. Misa etmeye.. Kimisi kapılan beğen ğerli evladıyla iftihar etmelidir. firhaneye geçtiler. Akşam, çe miyordu, kimisi de pencerelerin Manevi huzurunda hürmetle eşit çeşit de birbirin- _ yerini.. İçlerinden bir Allahın ğiliriz. den nefis ^ernöKİer ikram etti küld çıktpta şurası güzel olmuş Gerçek mücadele mük&fatsız ler. Ev sahibi, ^yemeğini huzur demedi. Ben de kızdım, elime kalmayacaktır. içinde ye dostum» dedi ve onu bir balta alarak binbir zahmet yalnız bıraktı. Sofradan biri le yaptığım evi yerle bir ettim. ne yaklaştı misafir ve büyük Sonra yine binbir emekle ve DİLİME TAK bir iştahla, doyuncaya kadar sayılan kusurları da tekrarla Ylnızlıktan cam sıkılan ihti mamaya çalışarak yeni bir ev yedi. yar biraz hava almak için kapının yaptım. Dostlanm (!) bu de Biraz sonra ev sahibi içeri önüne çıkmış etrak seyrediyordu. girdi; sitemli bir tavırla: «Mi fa aynı kusurlan tekrar bir bir Bir ara oradan geçmekte olan ya safirim, hiç yememişsin.» de saymasınlar mı. Tepem attı. bancı atlıya, ihtiyar Çerkeş örf ve Evi bir daha yıktım. Ve yemin âdetlerimize uyarak: di. — Buyurun, biraz dinlenir, acı — Ben bir kişiyim. Oysa ettim. Bundan böyle, misafir,* b ir kahvemizi içersiniz, diye atlıyı klavuz, köylüm veya yabancı i dört sofra var. Bu kadar şeyi her kim olursa olsun, yaptığım eve davet eder. Uzaktan gelmekte nasıl yiyebilirim. olan ve zaten böyle bir çağrıyı bek işe burnunu sokanı öldürecek leyen yabancı hemen attan inip av. Ev sahibi sesini çıkarmadı. tim. Eğer yaptığım işe müda luya girer. Fakat sofraları teker teker dı- hale etmiyecek birine raslarBir tek misafiri dahi ağırlıyaşan fırlattı. Atılanlar evin ka sam ona bir kese altın verecek mayacak kadar fakir olan ihtiyar Çerkeş «buyurun» dediğine çoktan dınlan tarafından toplandı. tim. Tekrar çıktı. Fakat ilerliyemedi. Nehriri kumlu zemini atın ilerlemesine mani oldu. Boğul dular. Manzarayı merak ve deh şetle seyrediyordu ki nal ses leriyle kendine geldi. Bir atlı gurubu yaklaşıyordu. Gurubun büyüğü, en küçük atlıyı Önden gönderdi. Delikanlı: — Ne bekliyorsun? diye sor-, du. Geç saatlere kadar sohbet ettiler. Yatma vakti yataklar hazırlandı. Bunlar yedi taneydi ve hepsi de pm l pırı İdi. Ev sa hibi rahat uykular diyerek mi safirini yalnız bıraktı. Beriki yataklardan birine ilişerek ra hat bir uykuya daldı. Sabahleyin ev sahibi odaya girdi ve: — Hayırlı sabahlar misafi rim. — Sağol.. Hayırlı sabahlar. — Misafirim, görüyorum ki bütün yataklar dokunulmamış olarak duruyor. — Ben bir kişiyim, yatakların biri bana yetti. *— Doğru., dedi ev sahibi ve bütün yatakları dışarı attı. Ka dınlar bunlan da topladılar. Kahvaltıda misafire mükem mel donatılmış tam sekiz çay sofrası getirdiler. Sofraların bi rinde kahvaltısını yaptı ve üzerine bir bardak ta çay içe rek çekildi. Ev sahibi: — Bir şey yemedin dostum dedi. — Bana yetecek kadar ye dim. pişman, şaşkın şaşkın bakmaktay ken yabancı: — A tın dizginini takacak bir yer varmı? diye sorar. İhtiyar gayet soğukkanlılıkla: — Var, getir dilim e tak, der Bu sözdeki manayı çok iyi anla yan misafir, biraz hoşbeşten sonra atına atlayarak ordan uzaklaşır. Diğer taraftan bir erkek silüeti ilişti gözüne. Adam ocaktan peynir çıkanyordu. Tanıma mıştı.. Kimdi bu? Bir hırsız olabilirdi. Hemen tüfeğine sanldı ve namluyu ona çevirdi. Tam tetiğe basacaktı ki, satıcının se sini duyar gibi oldu: «Birine çok kızdığın zaman...» Satın aldığı akıl burada da işine yaramıştı. Ve saymaya başladı: ■ — Bir sesleneyim hele.» dedi «Bir, iki, üç, dört, beş, altı yedi» Tekrar yola koyuldu. Artık yedi,......» Sinirleri yatışmış da köyü yakındı. Köyüne, evine, ha makul düşünür olmuştu.» karısına ve çocuğuna kavuşa —• Bir sesleneyim hele.» dedfi. caktı. Adımlarını sıklaştırmış, Kapıyı çaldı. Darı öğüten de özlemle yürüyordu. Güneş bat ğirmen sustu. Sevgili karısı, bi mış, etraf kararmaya başlamış ricik oğluna seslendi: «— Oğ tı. Gelmişti, evine yaklaştı, lum, şu kapıya baksana.» bahçe kapısından içeri girdi. Delikanlı elindeki peynirleri Pencereden baktı, karısı el de bir tepsiye bıraktı ve kapıya ğirmeniyle mısır öğütüyordu. koştu... Sen dostum, sen yaptığım işe müdahale etmedin. Bu su retle bana, andımı yerine ge tirme imkânını verdin. Bu bir kese altın senin olacak, ben de cemiyete yeniden intibak etmiş olacağım. Al, helâl olsun sana. Eğer burada kalmak istersen daima kardeş kalırız. Yok, eğer gitmen icabediyorsa güle güle, yolun ve bahtın açık olsun. İki dost muhabbetle ayrıldı lar. S kamçı sillere emanetle görevli bir ne sil olarak kendilerine tanrıdan rahmet dileriz . Türkiye Cumhuriyeti Kur may Subaylarından olan mer hum İsmail Berkok 1306 (1890) yılında Kayseri Vilâyeti, Pı narbaşı Kazasının Yağlıpınar köyünde doğmuştur. Babası Ali Berkuk Kabartay Kabilesin den olup 93 harbinde 26 yaşın dayken Kafkasya'dan Türki-* ye’ye muhacir gelmiştir. Anne si de Kabartay Kabilesinden olup Adı Uğurhan’dır . İsmail Berkok’un iki erkek, bir kız kardeşi vardır. Ahmet ve Mahmut isimli kardeşleri Umumi Harpte şehit düşmüş olup, Çanakkale Şehitleri liste sinde kayıtlan mevcuttur. Kız kardeşi zengin bir paşa nın oğlu ile evlenip İsmail Berkok'u tahsil için yanına getir miştir. Tahsilinin ilk senesi kız kardeşi ve müteakiben enişte si vefat ettiğinden İsmail Ber kok için ilk tahsil devresi çok hazin bir sefalet ve meşakkat içinde geçmiştir. Himayesi al tında bulunduğu ailenin çeşitli eziyetine rağmen köyünden ay nlırken babasının söylediği şu sözü düşünerek sabır ve azmet m işti: «biz hürriyet ve muvaf fakiyet için yıllarca kan döken bir milletin evlâdıyız. Tuttuğu muz dişte ölmek var, dönmek yok. Oku, ilim sahibi olarak bir gün Anavatanına Kafkas ya’ya gideceksin.» İsmail Berkok KafkasyalIkavimlerin hepsinin dillen ya nında Fransızca, Rusça, Arap- Haziran 1970 ğiz, sizi rahat yaşatacağız, bize tabi olun» sözüne karşılık Kaf kasyalIlar arasından üstübaşı yırtık, beyaz sakallı bir ihtiyar elindeki kaim sopasına dayana rak ve başını Kafkaslılara has bir gururla yukan kaldırarak «Ey Reis, vaatlerin senin ol sun, ruhumuzun açlığı karşı sında kamımızın açlığını duy muyoruz, biz şekerle ekmekle değil hürriyet ve istiklâlle doyarız, ya buna ulaşır ya da şu şehitliğe diğer Kafkasyalılann yanına gömülürüz» demişti. Istiklâl Harbi yıliannda, 93 Harbinde Kafkasya'dan Türki ye’ye muhacir olarak g<elerek sivil paşa rütbesine kadar yük selmiş olan Ubuh Kabilesinden Mehmet Tevfik Vunca isimli zatın yüksek tahsilli kızı Ze kiye Hanım ile evlenmiştir. Bu evliliğinden ikisi erkek, biri kızı üç evlâdı olmuştur. İstiklâl Harbinde IV. Kolor du Erkânıharp Reisliğinde Kü tahya’da kanlı muharebelere sahne olan Nasuhçal mevzileri nin yerlerini isabetle tesbit ederek takdirname almış ve 1927 yılında da «İstiklâl Madalyası» ile taltif edilmiştir. 1936 Yılında Harp Tarihi En cümeni Reisliği'ne getirilmiş, orada Atatürk’e ait ilk tarih kitabını yazmıştır. 1938 Yılın da Ordu Dairesi Reisliği’ne ta yin edilmiş II. Dünya Savaşma rastlayan bu önemli devrede seferberlik program ve ikmal lerini doğruluk ve başan ile yerine getirmiştir- 1943 Yılın da Askeri Temyiz Mahkemesi ne tayin edilmiş, Irkçılık ve Türkçülük suçu ile mahkemeye verilen 42 Türk gencini hak adalet ve vicdan yolundaki şid detli müdafaalan devrin si yasi düşüncelerine uymadığı ge rekçesiyle tenkit edilmiştir. Aslında 42 münevver Türk gen ci şiddetli ceza talebi ile Irkçı lık - Turancılık suçundan As keri Mahkemeye verilmiş bu lunuyordu. İsmail Berkok genç lerin bu düşüncelerinin bir euç teşkil etmediği kanaatini beslediğinden onlan müdafaa ça, Farsça bilirdi ve bu lisan larda çeşitli makeleler yazmış tır. Harp Akademesini 1910 yı lında iyi derece ile bitirmiş ve aynı yıl Erkânıharbiyeyi Umimiye de vazife alan İsmail Ber kok kısa bir zaman sonra Ma kedonya'da mühim bir tümene »kurmay b&şkanı olarak tayin edilmiştir. Meslek hayatına atılışını takib eden yıllarda İran, Kafkas, Irak cephelerinde fiilen bulun muş ve İstiklâl Harbine kadar olan dönemde sırasıyla 1915 te «Harp Madalyası», 1916’da «Kı lıçlı Liyakat Madalyası», 1918' de «Kılıçlı Gümüş İmtiyaz Ma dalyası » ve 1335*te Kılıçlı Os manlI madalyası almıştır. Aynca Kutülamara’raki başanlanndan dolayı Almanlar ta rafından «Gümüş Salip Ma dalyam» ile taltif edilmiştir. Ankara şehitliğindeki ebedî istirahatgâhı Bu veciz konuşmaya şahit olan ve havamn verdiği heye zanna «Bence zamanımızın icanla kendinden geçmişçesine ki tabiyecisinden biri Rommel İsm ail Berkok bir kaya üzerine oturan Gene diğeri İsmail Berkok’tur» de Askeri üniform asıyla ral İsmail Berkok’u İslâm ismin dirten ve Orduyu tercüme ki deki aynı yaşlı şahıs «Hey de taplardan ilk olarak kurtaran duygularına hayran olduk.» İsmail Berkok’tur. likanlı, nerede yaşarsan yaşa General 1946 yılında kendi arzusuyla ecdadın buradadır. Bize geldin «Tabiye» adlı bu eseriyle hü emekliye ayrılan İsmail Berkok çalışıp çabalıyorsun, elinden kümetin takdirini kazanmış ve 1950 yılında doğduğu köyün vi geleni esirgersen yarın ahirette «Ordunun Hocası» Unvanını al lâyeti olan Kayseri’den mebus ellerimiz yakandadır» diyerek mıştır. seçildi. Türkiye Büyük Millet bugün bütün aydın ve büyükle Generalin basılmamış iki eMeclisinde bulunmakla «Kaf rimizden beklediğimiz milliyet serini ailesi ve çocuklan ve kas İdealinin» gerçekleşmesi çi bir harekatın ve düşüncenin fatından sonra yayınlamışlar ne bir yön vereceğini ümit e- bayrağı olmağa teşvik etmiş dır. Biri «Tarihte Kafkasya» derdi. Hatta son zamanlarda ti. dır. Kafkasyayı tarih, coğraf o zamanın Hariciye Vekili ile ya, jeoloji, etnoloji, arkeoloji v. Bundan sonra Bolşevikler bir Kafkas mevzuunu görüşmüş s. bakımlardan inceleyen ve Çar bahane bulup İsmail Berkok’u tü. 1954 yılında tekrar mebus lık Rusyası ile yapılan müca hapsettiler. Hatta idam edil seçilmişse de Meclise iltihak edele ve muharebeleri izah emek üzereyken Türkiye’den te demeden Londra’da geçirdiği den 535 sahifelik bu eserinde okanser ameliyatı neticesinde 10 sadüfen gelen bir Heyetin yar rijinal resimler, krokiler ve ha Mayıs 1954 tarihinde vefat et dımı ile Türkiye’ye dönüp mil ritalar yer almaktadır. Yeni ti. Türkiye’ye getirilen naaşı li mücadeleye iştirak etmiştir. Türkçeyle yazılmış Kafkasya' büyük törenle Ankara Şehitli ya ait en geniş kitaptır. General İsmail Berkok ve ğine defnedilmiştir. Diğeri ise; Birleşmiş Millet fatından sonra ailesine maaşın ler idealini kuruluşundan sene dan başka maddi birşey bırak General iemali Berkok Kaf lerce evvel savunan ve dünya kasya’ya iki defa gitti. İlk ke mamıştır. Daima namusuyla ve doğruluktan aynlmayarak, id gençliğine hitap eden «Kurtu resinde mütareke sıralannda ölümünden luş Yolu» isimli dini ve felsefi Türk Httkü îftetfagŞ}' tasvibi ‘ ile diasız .çalışmıştı. sonra Türkiye’de birçok gaze bir eserdir. yollanmış, yanma bir kurmay teler, dergiler, kitaplar Gene Tüm yaşantısı, eserleri ve isubay katılmıştı. Orada siyasi ral İsmail Berkok’un faziletin deal milliyetçilik mefküresi ile bir teşkilât kurmalan için tah den, ilminden ve müstesna ka ruhumuzda ebedüeşen örnek sisat da gönderilecekti, fakat rekterinden sitayişle bahset insan General İsmail Berkok’ gittiklerinden kısa bir müddet sonra Türkiyeye avdet emri mişlerdi. Vefatından evvel ya un manevi huzurunda bir kere T ü r k daha huşu ile eğilir, tekrar tek aldılar. İsmail Berkok aç, se yınlanan eseri ile Ordusunun yetişmesinde büyük rar Tanrıdan rahmet dileriz. fil kalsa da dönmek istememiş rol oynayan ve bir İtalyan YaRuhu şad olsun...... ti fakat «eğer dönmezseniz va tan haini sayılacaksınız» diye hususi bir haber alınca grup tan aynlmayıp Türkiye’ye dön dü. Kafkasya’da geçen zama nın hayatının en hissi ve en tatlı anılan olduğunu söylerdi. Son nefesine kadar bu vatanı kurtarmak için çalışacağına and içmişti, öldükten sonra da ru humla bu dava için çalışanlara refakat edeceğime eminim der di. M erhum İsm ail Berkok ve ailesi bir arada Ruhlarda ebedileşen merhumun 1919-20 Yıliannda Mütare kenin kargaşalığından istifa de ederek ikinci defa Kafkas ya’ya gitti. Kafkas halkının muhtelif cereyanlara kapıldığı, etti. Hakimler Heyetinde de bu fikrini kabul etmişti. Zira her kes İsmail Berkok’un vicdani kanaatlanna itimattan olduğu gibi esasen kendileri de bu genç ne yapacaklannı şaşırdığı bu lerin suçlu olduklanna kani de sıralarda tek başına mühim te ğillerdi, ancak bir cesaret me şebbüslerde bulunuyor, büyük selesi mevzubahisdi. İşte bu cesareti kuvvetli savunmalan tehlikelere rağmen çalışıyordu. ile İsmail Berkok vererek bera- Babası Ali Berkok’un elmacık atleri temin etmişti. Bu değerli kemiğine parmağım dayamış, şahıslann bir çoğu halen ha gözleri yaşlı olarak «Kafkasya’ yatta önemli mevkiler işgal e- da doğan ve oradaki saf, temiz, den ilim adamıdırlar. 1946 da kahraman KafkasyalIları gören Türkiye’de çıkan günlük siyasi Tercüman gazetesinin sütunla ve onlarla yaşıyanlann başka rında «Tabutluktan Nur Işığı bir yerde mes’ut olmasına im na» adlı birkaç makale yayın kân yoktur.» sözünü hatırlıyor lanmıştı. Amerikada oturan ve ve rahmetli babasına hak veri adı geçen olay lan yaşayan bir yordu. Türk Vatandaşının yazdığı bu yazılarda İsmail Berkok için Birgün Bolşevik reisi Kaf şu satırlar yer alıyordu: «Ge kasyalIları Kazbek Tepesinde neral İsmail Berkok’u sadece toplamış onlara konferans ve mahkeme esnasında gördük ve riyordu (1) «Ey ahali size şe mertliğine, cesaretine, insani ker vereceğiz, kumaş verece tarihte Mayıs ayı 11 Mayıs 1918 Cum huriyetinin sevinci yanında, birkaç kıym etli büyüğüm üzün vefatı ve facia olarak niteliyebileeeğimiz olay la rın yer aldığı bir aydır. Unutulm am ası gereken bütün bu olayları kronolojik olarak şöyle 1sıralıyabiliriz: 1 Mayıs 1952 'Kuzey KafkasyalI yazarlarımızdan Tambi ELEKHOTİ Paris'te vefat ıetti. 10 Mayıs 1954 T ü rk Ordusunun değerli komutanlarından, Türkiye Büyük M illet Meclisi Üyelerinden, Kuzey KafkasyalI General İsmail B E R K O K te davl İçin gittiği Londra’da ameliyatı müteakip vefat etti. 11 Mayıs 1918 Hürriyet için kemiklerini abide yapan Kuzey KafkasyalIlar A ndi’de 1500 kişinin katıldığı bir toplantı sonunda Cum huriyetlerini ilin et tiler . 15 Mayıs 1962 'Asıl adı Hüseyin Şem i Tümer olan, çeşitli Çerkeş Cemiyetlerinde faal rol alan ve sayısız Çerkesce şiirin yazarı Şeyin T IM E vefat etti. 17 Mayıs 1877 Kuzey Kafkasya’da İngiltere K rallığın ın vazifeli memuru olarak muh telif geziler yapan ve gezi hatıralarını 'kitap halinde yayınlayan, KafkasyalIlara duyduğu sempati ile çeşitli faydalı faaliyetlerde bulu nan büyük dost David U RQU HART vefat etti. 21 Mayıs 1864 Binlerce şehidin kanıyla rengini değiştiren. Kuzey Kafkasyadakij meş'um Büyük Göç’e temel olan Asipşo deresi savaşının 108. yıl-ı dönümü. ) 26 Mayıs 1918 Kafkas Milletlerinden G ürcülerin Cumhuriyetlerini ilân edişleri. 28 Mayıs 1918 Kafkas Milletlerinden Azeri ve Ermenilerin Cumhuriyetlerini Mân ta rihleri. 28 Mayıs IMS II. Dünya Savaşında vatanlarının hürriyeti için Almanlarla birlikte Ruslara karşı savaşan ve harbin sonunda batı devletlerine sığınan ele. Meriyetini Kuzey Kafkasyalılann teşkil ettiği 8 bin küsur mültecinin IngUlzler tarafından Ruslara teslim edilişinin 25. yıldönümü. Haziran 1970 kamçı çocuğa meme» diyebileceğimiz bu prensibi, bu günkü hayat şart larında ancak çalışmayan ev k ad ınlan tatbik edebilirler. Geceleri im kân nisbetlnde süt verilmemelidir. Bu husus çocuğun terbiyesi bakı m ından önemlidir. Çocuğa, ilk günlerde her ik i meme süt bollaştıktan sonra ise her öğünde b ir taraf verilmelidir. Çocuk memede en çok 20 dakika bırakılmalıdır. Bazen bir meme emzirilirken diğerinden fazla süt akabilir, memelerin süt miktarı farklı olabilir, süt fazlalığın dan dolayı memeler boğaltılmayınca, anne rahatsız olabilir. Bu gibi durumlarda ve g ünlük son meme saatinde çocuğa, başlangıçta olduğu gibi her iki taraf emzirilir. ve S IZ SÜT Ç O C U K L A R IN D A BESLEN M E PRO BLEM İ 6 Selâm Aleyküm Sevinç gözyaşları Çly gibi süzülen, yanaklara Yanaklara... Selâm aleyküm toprağıma Ata yurdom topraklara. Çocukları 6 -9 aylık bir emzirmeden sonra memeden kesmek gere kir. Ancak sıcak mevsimlerde ve çocuğun hastalığı halinde memeden Çocukların beslenme konusu, üzerinde titizlikle durulması ve bilgili bir şekilde -yapılması gereken önem li b ir konudur. Bizde ya maddi im kânsızlıklar yüzünden çocukların büyüme ve gelişmelerini sağlayacak, g ünlük enerji sarfını karşılayacak besin maddeleri tam olarak alınamamakta, veya bu konuda annelerin gerekli bilgileri ol madığı İçin çocuklar, tek taraflı beslenmektedirler. Tabii k i bu tip beslenmelerde çocuklarda gelişme gerilikleri ortaya çıkmaktadır. Uçurumlar Hasret yüklü sesimi yankılar; Selâm aleyküm!... Gizli mezarlar Bembeyaz karlar; Selâm, selâm aleyküm!... kesmek doğru değildir. Anneler çocuklarını birden bire değil, yavaş yavaş memeden kesmelidirler. K arışık beslenme, çocuğun anne sütü yanında başka gıda mad deleri de alması keyfiyetidir. Eğer çocuklarda uyku bozuklukları, son raları fazla uyku, doymama hissi, daha sonra besinin reddi, dışkı sa yısı ve m iktarının azalması gibi durumlarda, çocuk anneden yeteri A lm an beşin maddelerinin, her çağın ihtiyacını karşılayacak ni telikte olması gerekir. Besin maddelerinin, k âfi miktarda protein, yağ, karbonhidrat, m ineral ve vitam inleri ihtiva etmesi şarttır. Bu husus sağlanamazsa çeşitli beslenme bozuklukları belirir. kadar süt alamıyor demektir. Bu takdirde karışık beslenme tatbik Size geldim Atalarımın ve hülyalarım ın karlı dağlan Size geldim Leğoneka kırları Özlemle ve Bütün kalbimle; Selâm aleyküm. edilmelidir. Burada kullanılacak besin maddeleri, sun’i beslenmede kullanılanın aynıdır. Bu d uru m u dikkate atarak .beslenme şekillerinin kızaea izahında ve bunları her annenin bilmesinde, çocuk sağlığı yönünden muhâk- ruz. İnek sütü çocuk beslenmesinde çok kullanılan bir besin madde ki büyük faydaları vardır. sidir. Çocukları arızasız bir şekilde sun’i beslenme ile büyütmek bu Sadece hayvan sütleri ile beslenme şekline sur.'i beslenme diyo g ün için müm kündür. Ancak şunu da belirtelim ki, hiç bir gıda mad Çocuklarda başlıca ü ç beslenme şekli vardır': ; 1. Yükseklerden Dökülen çağlayanlarım Hep kulaklarım da ağlamaklı desi, anne sütü kadar çocuğa uygun değildir. Çocuğun alacağı süt m iktarı söyle tayin edilebilir: Çocuğun vücut ağırlığının 1/10 u kadar, Tabii beslenme 750 gram oluncaya kadar su ile karıştırılır. Ve 5 - 6 öğüne bölünerek s 2. — S u n ’i beslenme verilir. Süte katılacak şeker m iktarı da çocuğun ağırlığının 1/100 ü Geçiyor bulutlarım 3. — Karışık kadar olmalıdır. Geçiyor Geçiyor sessiz beslenme. Tabii beslenme, anne sütüyle yapılan beslenmedir. Anne sütü, normal doğmuş bir yavrunun bütün ihtiyaçlarını belli bir süre için karşılar. alacağı miktar* "ikinci, haftadan sonra günde, çocuğun her kilosu başına 140 - 170 gram olmalıdır. Genç bir çoban Kalpaklı Yanık yüzlü İnce uzun parmaklı Türküler dökülüyor kavalından Kavalı ağlamaktan. Tabii veya sun’i olarak beslenen çocuklara, belirli bir zamandan sonra meyva suları, sebze, tereyağı veya nebati yağlar, irm ik ve h u bubat u n la rı,: et, karaciğer, beyini yumurta, balık gibi с к besi mad delerinin verilmesi gerekir. Ayrıca vitam in ve dem ir gibi maddelerin verilmesi de lüzum ludur. Kaynatılm ış ve soğutulmuş su, ilk günlerde d âhi verilebilir. Eğer çocuk k â fi m iktarda С vitamini alıyorsa 3 üncü ayda, aksi halde 6 m cı haftada 15 gramdan başlayıp 60 - 90 grama kadar çıkmak? üzere meyva suları verilmeye başlanır. D iğer ek besin maddeleri iselaşağıdaki şemalara göre verilebilir. Sütün gelmesi, doğmadan sonra ortaya çıkan fizyolojik bir hadi sedir. Doğumdan ortalama 48 - 96 saat sonra süt ta m olarak gelmeye baslar. İlk beş gün: içinde gelen süt, K O L O S T R U M denilen sarımtrak renkte, koyu yapışkan, özel kokusu olan bir süttür. Sun’i beslenmede süt, 8 saatlik bir gece fasılası vermek üzere, 3 - 4 saatlik aralarla verilmelidir. Bir defa da çocuğun O rtalam a 14 üncü günden sonra, bilinen anne sütü meydana çıkar. Çocuğa ilk meme, doğum dan 6 - 12 saat sonra verilmelidir. Meme ilk günlerden itibaren 3 saatlik aralarla verilebilir. F akat «ağlayan Benim atam özgürken Doru atlarla dolaşıyordu Bu aziz topraklan, bu güzel üurdu «Ben hep özgür, ben hep hür Kalacağım» Diyordu. Duyuluyorum şimdi Orada Adige sesim 'Yamaçlarda, yeşil ovalarda Buğulanıyorum Sıcak nefesim?... AYLAR 0 - 1. Saat Ц .М е т е veya ^ d i ğ e r sütler | голо 1400 28.00 : 22.00 2. _ Meme veya diğer sütler Meyve suyu, meme veya d i ğer sütler, meyve suyu 1 * Meme veya diğer sütler Meyve suyu M eme veya j diğer sütler 3. -4. Meme veya diğer sütler 2 inci ay gibi : Meyve suyu | meme veya diğer sütler meyve suyu л . sebze çorbası S meyve suyu 2 inci ay gibi Meme veya diğer sütler meme veya d i ğer sütler . »- BEj&V;; v Г » W Meme veya diğe r sütler I Meyve suyu : sebze çorbası ■meyve suyu Meme veya diğer sütler . Selâm aleyküm, karlı dağlar Yabancı saymayın beni Selâm aleyküm, bembeyaz karlar Atın üstünüzden demir kefeni. Meyve suyu Duhallebj i meyve suyu Meme* veya diğer sütler meyve suyu Sebze çorbası muhallebi Yoğurt Meme veya diğer sütler » 6. 5. Selâm aleyküm!. Selâm aleyküm!. Yaşarsan benim gibi, Ölürsen bunun gibi Olursun j Meme veya diğer sütler . Gözü az gören zavallı bir .ihti yar yürürken, ayağı kuru bir at kafasına takılarak kayıp düşüver AYLAR di. İhtiyar kendisini düşüren kuru kafayı alıp sağını solunu iyice in Saat 08.00 7 — 8 — 9 | Süt, peynir, ekmek reçel, meyve 10 — 11 Süt, peynir, ekmek, reçel, tereyağı, meyve celerken onu gören şakacı bir yaş bir genç yanma yaklaşarak: ilâve olarak rafadan yumurta, meyve î — Elindeki o şeye beni de hisse dar edermisin Thamado? diyerek takıldı. 12.00 Sebze püreleri, kara ciğer veya beyin «veya yumurta : sansı meyve İlâve olarak sızbız köfte veya beyaz tavuk eti, meyve İlâve olarak balık, pirzola Meyve Alaylı bir tavırla söylenen Söze ihtiyar: i Yoğurt veya meyve püresi, meyve Yoğurt veya meyve veya limonata + bisküvi Yoğurt veya meyve veya limonata + bisküvi düşün. Ömrün olursa benim gibi, bu — Benimle alay etme delikanlı, 16.00 ölürsen bunun gibi olursun diye rek cevap verdi ve elindeki kuru 20.00 $ M uhallebi veya Şehriye çorbası Muhallebi veya şehriye çorbası veya makarna ilâve olarak lapa veya yoğurt hamur isleri -t* komposto kafayı anlamlı bir tebessümle Wr tarafa atarak yoluna devam ti. et 7 kamçı Haziran 1970 Çerkezlerin Menşei Kuzey Kafkasya’nın popüler müziğinden bir örnek. «Gözle* rin» isimli şarkının notaları. SAYIN OKUYUCULARIMIZDAN Gazetemiz Abone işlemleri' nin karışıklığa meydan veril meden yürütülebilmesi için Abone bedellerini : FİKRÎ DUMAN adresini göndermelerini ÖNEMLE RİCA EDERİZ. KAMÇI — Aylık Siyasi Gazete Sahibi: Ali Erkmen ★ Yazı. İşleri: Yaşar Kemal Aksoy ★ Hesap İşleri: Fikri Duman Her Türlü haberleşme Adresi: Р. K. 1119 KARAKÖY-İST Fiyatı 250 Kuruş -jr Yıllık Abone bedeli - 12 sayı - 20,— TL. ★ Abone Kayıt Adresi: Duman Р. K. 1119 KARAKÖY - İST. Gazetemize gönderilen yazılar basılsın basılmasın iade edilmez. Yayınlanan yazılar kaynak gösterilmeden iktibas edilemez. Dizgi ve tertip : ÜNVER MATBAASI Baskı : ŞENEL MATBAASI Haziran 1970 kamçı s? Ç lK ) ile b irlik te Çerkeş M üziğin in sembolü olan P Ş IN E (armonika* n ın Kuzey Kafkasya'da görülmesi, mevcut kaynaklara göre sonraki devirlere raslar. ш т т т Tiyatro ve Sahne Sanatı Sanat, milletlerin hars, kültür ve medeniyetlerini dile ge tirerek, milli karekterlerini yansıtan önemli bir sosyal unsur dur. Tiyatro ve sahne sanatının milli kültür ve eğitimle el ele vermesi, milli benliğin bekasında ve kuvvetlenmesinde çok önemli bir faktör olduğu gibi soysuzlaşması ya da soysuzlaştınlması da o derece zararlı b ir mikroptur. Demek oluyor ki ti yatro ve sahne sanatı, yayım ve neşriyat gibi etkili bir taar ruz ve savunma silâhıdır. Temsilcilerinin ve yaratıcılarının m illi kültürle mücehhez, inançlı ve sağlam karakterli olmala rıyla doğru orantılıdır. Tarih boyunca galip unsurların neşri yat ve sahne sanatını istismar suretiyle yerlerini sağlamlaştır ma ve kendi rotalarında ilerleme yolundaki çabalan daima müsbet sonuçlar vermiştir. Kafkasya’da da bu sanat böyle bir amaçla başlatılmıştır. K u zey Kafkasya'da görülen ilk tiyatro, 1870 de Terekkale’de'Ruslar tarafından siyasi maksatlarla açılan bir Rus tiyatrosuydu. Pek çok gayeler meyanmda daima ilk plânı teşkil eden «azın lıkların rustaştınlması» tiyatronun daha ilk açılış töreninde bile şehrin valisi tarafından bizzat ifade edilmişti ve tiyatro nun veçhesi daima bu yönde gelişti. Ancak her sanatın olduğu gibi bilhassa bu türlü sanatla rın hayatiyeti halkın tasvip ve ilgisiyle sıkı sıkıya bağlıdır. Halkta uyanacak antipati ve tepki Tiyatro sanatının kaderi n i tayin etmektedir. Yani tiyatro halkın özbenliği ile orantılı olarak gelişir ya da ölür. İşte bu Rus tiyatrosu da halkın öz benliği ile taban tabana zıt bir faaliyet gösterdiği için rağbet görmedi ve gayesine ula şamadı. Hatta halkın ve bilhassa aydın kitlenin, tiyatro sana tına önem vermesine bir nevi yardımcı olarak m illi bir tiyatro nun ıdoğmasmı çabuklaştırdığı için «bindiği dalı kesmiştir» demek dahi mümkündür. İlk m illi tiyatronun 1905 yılında Osetya’da amatör aktör lerin çabasıyla ku ru duğu bilinmektedir. Bı» tiyatroda Cumhu riyet devri Kabinesinin üyelerinden Yelbızdiko Britay’ın «Zil letle Yaşamaktansa Şerefle Ölmek» adlı eseri başarı ile temsil edilmiş, halkın takdir ve tasvibini kazanmıştır. Aynı eser di ğer bölgeler için de Örnek olmuştur. 1906 yılında Terakkale’deki ^Çerkeş gençleri, meşhur Oeet edibi Koçisova Roza’nm «Pristav D airm iş» adlı tiyatro eserini oynadılar. Temsil büyük bir takilgi toplamış, tiyatronun Kafkasya’da gerekli zemini bulmasına yardımı olmuştur. Bundan sonra tiyatro yazarları ve aktörleri gittikçe çoğalmış ve tiyatro gördüğü rağbetten güç alarak hızla gelişmiş ve ilerlemiştir. Britay daha sonra, kendisini sürgün ettirecek kadar millî ve. fecili oluşuyla dikkati çeken «Hazbi» eserini kaleme alarak temsil edilmesini sağladı. Bunun üzerine Nazran kalesine Rus;|tar tarafından sürgün ve mahkûm edilen Britay yine boş dursppdi* orada iken «îki Bacı» adlı eserini yazdı. Çarlık RusyasıŞ^ttn, azınlıklar üzerindeki bu tip baskısı, yeni yeni gelişmekte olan tiyatro ve sahne sanatına bir kamçı, ya da «yangına kö rük» oldu. 8 Artık Kuzey Kafkasya’da tiyatro sanatı, Çarlık Rusyası için önü alınmaz bir milli cereyan ve hatta kangren haline gel miş büyük bir yara oldu. Bu durumu önleyebilmek için çok ağır şartlar ve mü eyyideler koydu, merhametsiz sansür heyetleri kurdu. Bir ti-, yatro eserinin sahneye konması, Kafkasya Genel Valisi nezdinde bir sansür heyeti tarafından incelenip müsaade edildik ten sonra ancak mümkündü. Bu da hem uzun zaman alıyor, hem de milli tiyatro eserlerinin sahneye konması oldukça zor laşıyordu. Bu sebeple 1905 te doğan ve hızla gelişme istidatı gösteren milli tiyatro cereyanı ilk zamanlardaki hızını ve can lılığım Sürdüremedi. Sovyet Rusya’da Cumhuriyet devri, tiyatronun gelişmesi için daha elverişliydi. Bu ara Dağıştan Bölgesi tiyatro sanatı na daha çok eğildi. 1925 yılında Şamilkale’de bir tiyatro okulu kurularak bu sanatın gelişmesinde büyük katkılarda bulundu. Temirbulat Bulatof, Davutof, Malaçihanof’lar yetiştiler ve dur madan yeni eserler verdiler. Çeçen - Ingüş bölgesinde de 1933 yıllarında Sunçkala Çe çen Milli Tiyatrosu kuruldu. Kuzey Kafkasya’da bu sanat her yönüyle ele alındı, tiyat rolar halkın ayağına getirildi, turneler tertiplendi her köyde temsiller verildi. Bir köyde verilen temsili seyretmek için halk komşu köylere akın etmeye başladı. Halk o kadar memnundu ki bazı temsiller, binlerce seyirci yüzünden açık havada oyna nıyordu. Kendilerine sorulduğu zaman halk «kendimizi hayal aleminde zannettik» gibi memnuniyet ifade eden cevaplar ve riyorlardı. Bununla beraber Sovyet Rusya her sanat dalını olduğu gibi Tiyatro sanatını da kendi reklâmı ve propaganda sı için bir alet olarak kullanmakta ısrar ve devam etti. Sanat daima hürriyet havası içinde tabii bir gelişme im kânı bulur. Bu müsait zemini bularak kendilerine hitap edecek milli tiyatro eserlerinin oynanamaması yüzünden Kuzey Kafirafyâ'da tiyatro istenilen düzeye çıkamadı. Aynca tiyatro binası yetersizliği de büyük bir problemdi. Pek az tiyatro bi nası mevcuttu, en büyük Temurhanşura Tiyatrosu da ihtiyaca cevap veremiyordu. Fakat bütün bunlara rağmen tiyatro ça lışmaları yine de durmamış, gerek yazarları ve gerekse aktör leri çoğalmış, hatta operalar bile hazırlanmıştı. Bu türlü yerli tiyatro eserlerinin dışında dünyaca meşhur oyunlann tercüme ve temsil edildikleri de görülmektedir. Me M üzik ve foklor Çerkeş Milletf ’n ln gerçekten gıdası olm uştur. Z ira dünyada emsali az görülen çalk antılı ve hareketli devirlerde Çerkesler, m u tluluğ u ve tesellileri n i P Ş IN E ’n ın tuşlarında ve ta tlı .melodilerinde bulm uşlardır. Bu yüzden hemen her evde bir P Ş IN E b ulm ak her zaman m ü m k ü n olm uş tur. Beste ve güftesi ile birlikte Çer keş M üziği kendisini .gerek ruhsal ve gerekse fiziksel yönüyle Kafkas ya’lı Çerkeş’in bünyesine tam am en uydurm uş ve ko n ula rın ı daha çok kahram anlık anrlarmldan, efsane lerinden almış, Çerkeş edebiyatı ile iç içe g irip kucaklaşmış ve ay rılm az bir b ü tü n haline gelmiştir. Şair, edip ve müzisyen her zaman beraber ve omuz omuzadır. Çerkeş M üziğinin temel karakte ri, sempatik bir hırçınlık, sertlik ve kıv raklık İçinde bir kahram an lık ve isyanı terennüm etmesidir. Bunun yanında her zaman, acıklı, hü zü n lü bir d ra m havasını da görmek m üm kündür. Başka b ir deyişle; sevinç ve kederi, isyan ve itaati, savaş ve medeniyeti, sükû net ve d inam izm i ta tlı ve realist b ir ahenkle bünyesinde birleştir, miş olması onun temel karakteri dir. Buna rağm en son zamanlara ka d a r Çerkeş M üziği, tek veya ik ili b ir enstrümanla görülm üş ve bir orkestra olmaktan uzak kalm ıştır. Fakat bugün gerek Anavatan ÇER. K E S Y A ’da ve gerekse anavatan dı şında, bilhassa Ü rd ü n ’deki Çerkeş lerde büyük orkestralar kurulm uş olup hızla gelişmekte ve g ü çlü e. selâ Temurhanşura Tiyatrosunda Otello tamamen yerli imkân serler vermektedirler. Türkiye’de larla sahneye konmuş ve büyük’ bir ilgi toplamıştır. k i ve diğer devletlerdeki Çerkesler Sinema ise, Kuzey Kafkasya’da bütün materyalleri, akse suarı, zengin senaryo konulan ve kabiliyetli aktörleri olması na rağmen bir sanat olarak doğmamış veya gelişmemiştir. Bu na gerek Sovyet Rusya’nın tekelci tutumu ve gerekse hacminin arasında da bir ihtiyaç olarak ken dini gösteren b u yöndeki çalışma lar gelecek için ü m it vericidir. Kökü tarihin derinliklerinde o- lan Çerkeş Folklörünün başlangıç büyüklüğü itibariyle fazla sermayeye ihtiyaç göstermesi v.s. noktası ay, gün ve y ıl olarak tes- gibi sebepler tesir etmiş olsa g bit edilememiş o lup aslında buna e r e k t i r . ___________ lüzum da yoktur. Z ira Çerkeş Folklörünün Çerkesle birlikte var oluşu tabii bir gerçektir. K A FK A S Y A da Folklor ve Müzik Г 'УоИйог, Milletleri örf ve âdetle ri, gelenek ve görenekleri, sosyal yaşayışları, fiziki ve ruh! hasletle ri, İnsanlık ve medeniyet anlayış tan ve tüm karakteriyle yansıtan, en kötü şartlar altında b ile fertle rini bir araya getirip m illi bir h a va teneffüs ettirerek geçici de o l sa milli bir mutluluk yaratan, böy. lece milli benliğin bekasında ilk merdiven basamağı rolün ü oyna, yan, vaz geçilmez bir h a lk sanatı- AtX İnsan, folklörünü seyretmekle m ille tin tem el karekterlerini ana batlarıyla da olsa çizebilir ve o millet hakkında b ir kanaat sahibi -vllMUr Kafkasya dünya tarihinde etine az raalanan, mezalim lerin, istilala rın , çetin harplerin ve a kla gele, bilecek her tü rlü insafsızlığın sah nesi olmuştur. KafkasyalIlar da, bütün b u felâketlerin eritemediği, «ilemedi#! ve sindirem ediği tarihi b ir dünya abidesi olarak karşım ız, dadır. Yorgunluk dinlenmeyi, ü zü n tü ve s ık ın tı eğlenmeyi gerektirir. Bu kadar uzu n süreli harplerin enkazı altın da dinlenecek ve eğlenecek bir fırsat bulam ıyan ta lih s iz K afkas yalI Çerkeş, bu k ö tü talihine rağ m en her zaman güçlü, he r zam an zinde ve her zaman tetikte d urm ak mecburiyetindeydi. Çerkeş harbe giderken folklörü ve m üziği ile doluyor, enerjisini b ir nevi o nd an atıyordu. T abiidir kİ folklör, kendi sinin yaratıcıları ve İçinde b u lu n dukları sosyal ortam ile iç içe, k u cak kucağa olm ak zorundaydı. Ve Öyle oldu. Folklör, her şeyiyle b ir Çerkeş’i terennüm ediyor, Çerkeş de fo lklörünü günlük ihtiyaçları orasında görüyordu. Savaşa mutlaka önde bir m ızıka ile vo merasimle gidilirdi. M ızıka Çerkeş M illetinin dertlerini ve ru> hunun inceliklerini yana yakıla dile getirirken, Çerkeş de onunla kahram anlık duygularını takviye e . diyor ve gerçekten gücüne yejrl bir güç ekliyordu. Anneler - Babalar, dost ve akrabalar, hatta düğmenlardan kurulu bir merasim kıtası. Asker Çerkesı harbe uğurlardı. B u merasimin psikolojik etkisi m ızıka fle de süslenince Çerkeş için tek yol zafer, ya da ölüm olurdu. Ç ü n kü m ağlup olarak dönen Çerkeş, m illi karakteri, ö rf ve âdeti gere ğince kendisini uğurlayan o k a la balık kitlenin ve ru h u n u n gıdası plan m ızıkasının yüzüne b ir daha bakamazdı. Kafkasya’da görülen ilk M üzik aletinin APEPŞ1N E olduğu kay naklarda belirtilmektedir, ön c e le ri erkekler tarafından çalm an m ü zik aletleri, sonraları tamamen kadınlara inhisar etmiştir. АРЕРŞ IN E , Ş IK E P Ş IN E , K H IÇ E P Ş IN . P K H E P ŞIN denilen m üzik aletleri ağaç ve kıldan yapılan bir nevi te№ sazlardır. Bu devirlerde tempo için alkış kullanılm akla beraber, yapılan alkış ve P K H E İÇ (PKHE- Her biri ayrı, ayrı, çok güzel ve enteresan hikâye ve efsanelere dayanan, Kafkas Folklörü adiyle dünyaya yayılan M illi Çerkeş oyunlan. Kafkasya’d a Çerkeslerin öz benliklerinden ve sinelerinden doğmuştur. Her b irin in kendine has özellikleri vardır. Ve ancak Çerkeş örf ve adetlerine göre oy. nadıkları zaman mükemmeldir. B u itibarla da Çerkeş Folklörü, onu bizzat yaratan Çerkeslerden sey redilmelidir. D iğer milletlere «cambazlık» gibi görünecek kadar hareketli, tehlikeli, üstün b ir k a hiliyet, sağlam bir sinir sistemi kuvvetli bir kalp, uzun bir boy, ve enerjik bir vücudu gerektiren nev-i şahsına münhasır oyunlardır. Baş Ucaları ve dünyaca meşhurları şun hardır: V IC, KAFE (ZEFAKO). LEPERÜ Ş, ŞEŞEN, L E Z G İN K A v.s.,. Herbirinin m uhtelif şekilleri değişik figürleri ve Kafkasya'daki m uhtalif bölgelere göre fark İd ik la n vardır, D ayandıkları efsaneler ve hikâyeler bir hayli uzundur. Çerkeş ö rf ve adetlerine göre oynanış şe. Suriye'de Çerkesler tarafından sahneye konan ve oynanan bir piyes killeri İle birlikte ayrıca Çle alınmaildir. i
Benzer belgeler
İndir
m usallat etmiş, sinek aralıksız olarak îo ’yu sokarak deliye döndürüp
koşturm uş; İo bu bitmez koşmalarında Bosfor’u geçerek Kolkhide’ye
de gitmiş, orada -Abhaz efsanesine göre Abhazyamn Tjila\v m...
Yılmaz Nevruz Kafkas Milleti ve Kafkas Adı Hakkında Birkaç Söz
sığınaklarına kadar itilm iş olsa bile uysallaşır fakat aşla
hatta çok eski bir antikite için bile birinci derecede geboyunduruk altına girmezler. Şurası gerçektir ki, dünya gerçek m anada «medeni...