SAYFA 10`DA - Aliaga Ekspres Gazetesi

Transkript

SAYFA 10`DA - Aliaga Ekspres Gazetesi
12 HAZİRAN 2014, PERŞEMBE
12 HAZİRAN 2014 Perşembe
1
EKSPRES
SAYI: 6147
30
ALİAĞA BAYRAĞINA SAHİP ÇIKTI
Lice’de yaşanan bayrak indirme
olayına Aliağa’dan çok sert
tepkiler geldi. Aliağa’daki çoğu
sivil toplum kuruluşları, siyasi
parti temsilcilikleri, esnaflar
ve vatandaşlar olayı kınayarak
binalarına, evlerine tepki
için bayrak astılar. Atatürkçü
Düşünce Derneği Aliağa Şubesi
Demokrasi Meydanı’nda basın
açıklaması yaparak olayı çok
sert bir şekilde eleştirdi.
İstiklal Caddesi esnaflarından
Kartal Kurukahve işletmecisi
Osman Yüksel de son günlerde
yaşanan elim olaya tepkisini
işlettiği dükkânın her yerine
bayrak asarak gösterdi
• SAYFA 3’TE
‘SÜNNET ÖNEMLİ BİR İŞLEMDİR’
Okullar tatil oluyor,
dolayısıyla sünnet mevsimi
de başlıyor. Sünnet çağı
gelen çocuklar sünnet
olacak.Her oğlan çocuğunun
‘Erkekliğe adım attığı’
dönem olarak kabul edilen
bu önemli konuyu Aliağa
Tıp Merkezi doktorlarından
Üroloji Uzmanı Op. Dr. Tansu
Turgut’a ve Anestezi Uzmanı
Dr. Hamza Şen ile konuştuk.
• SAYFA 10’DA
Tüpraş İzmir Tiyatro Kulübü ve
Görme Engelli Öğrenciler“Uçan
Adam” ile Tiyatro Sahnesinde..
• SAYFA 7’DE
Aliağa’da
biraz
sıkıntı var !
Yaşar eyice’nin
yazısı • SAYFA 6’DA
SİZ DE ÖLÜ
SEVİCİ MİSİNİZ ?
BÜLENT
PINARBAŞI’NIN
YAZISI • SAYFA 9’DA
ALTO Başkanı
Saka:
‘Vergisini
Düzenli
Ödeyenler
Teşvik Edilsin’
• SAYFA 10’DA
İzmir’de
Klasik
Otomobil
Şöleni
• SAYFA 2’DE
2
EKSPRES
12 HAZİRAN 2014,PERŞEMBE
Soma Yüreğimizde!
Dünyanın önde gelen
sentetik motor yağı markası Mobil 1, Klasik otomobil tutkunlarıyla işbirliğini çeşitli etkinliklerle
sürdürüyor. Geçtiğimiz
ay 19 Mayıs Gençlik ve
Spor Bayramı kapsamında 55 klasik otomobille
Samsun’a giden İKOD
üyeleri bu kez Ege’nin
incisi İzmir’deydi.
7 Haziran Cumartesi Cumartesi
sabahı 20 araçla İstanbul’dan yola
çıkan klasik otomobil tutkunlarıınn
ilk durağı Akhisar oldu. Akhisar’da
Keskinoğlu Ravika Köyü’ne uğrayan
İKOD üyeleri buradaki klasik otomobil müzesini ziyaret ettiler.
Daha sonra İzmir’e geçen klasik otomobil tutkunları, İnciraltı
Meydanı’nda İzmir Klasik Otomobilciler Derneği üyeleriyle buluştular.
Etkinlikte sadece İstanbul ve İzmir
değil, Türkiye’nin çeşitli illerinden
de gelen 70 kadar klasik otomobil
yer aldı.
Klasik otomobil sürücüleri etkinliğin ikinci gününde İzmir’in en güzel
semtleri arasında yer alan Alsancak ve Kordon’da şehir turu attı. Ardından birçoğu yarım asrı devirmiş
klasik otomobiller meraklılar için
Gündoğdu Meydanı’nda sergilendi.
İzmirliler, şehir turu ve sergi süresince değerli motorları Mobil 1
sentetik motor yağları ile korunan klasik otomobillere büyük ilgi
gösterdiler. Klasik otomobillerin
önünde sık sık fotoğraf çektirdiler.
Düzenlenen “Zerafet Yarışması”nda
dereceye giren klasik otomobillerin
sahiplerine çeşitli ödüller verildi.
İstanbul Klasik Otomobilciler Derneği Başkanı Serkan Okay, 2014
yılının etkinlik açısından yoğun geçtiğini belirterek, Mobil 1 tam sentetik motor yağlarının her zaman
en büyük destekçileri olduğunu
söyledi:
“Böylesine yoğun bir etkinlik
takviminde bizim için çok önemli olan klasik otomobillerimizin
değerli motorlarını en iyi şekilde
Mobil 1 sentetik motor yağları ile
koruyoruz. Mobil 1’le işbirliğimiz
ve güvenimiz bundan sonra da aynı
şekilde sürecek.Mobil 1’le klasik
otomobillerimiz daha uzun yıllar
yollarda olacak”
Mobil 1, yarım asrı devirmiş klasik
otomobillere, motorunun korunması, performansın artırılması ve yakıt
ekonomisi sağlama konularında
destek veriyor.
Ressam Gül Diri, ‘’Biz de Soma şehit ailelerinin birer ferdiyiz. Kardeşlerimiz ışıklar
içinde yatsınlar. Onların eş ve çocukları,
ülkesi ve halkına duyarlı sanatçılar var
olduğu sürece yalnızlık çekmeyeceklerdir.
Ressam arkadaşlara düzenlenecek sergiye,
‘Soma Maden Katliamı’ temalı birer resimle
katılmaya davet ediyorum. Sergiden elde
edilecek gelir, madenci ailelerine ulaştırılacaktır. Arkadaşlar konusunu kendilerinin
belirleyeceği eserlerle de katılabilirler.
Kendileri bizzat sergiye katılamayacak arkadaşlar, yaptıkları eserlerini, Ağustos 15’e
kadar Salepçioğlu İşhanı K:3 No: 302 Kemeraltı-Konak- İzmir adresindeki Ulusal Eğitim
Derneği İzmir Şubesi’ne iletebilir. Eylül
2014’te açılacak sergide, eserler halkımızın
beğenisine sunulacaktır’’ dedi.
Kendisi sergiye en az iki eserle katılmayı
hedefleyen Diri, tablosunu tamamlama aşamasına geldi.
Bizim aracılığımızla Türkiye’de resim
çizen tüm sanatçılara seslenen Gül Diri, ‘’
Halkın sanatçısı,
halkının sorunlarına sahip
çıkar. Yüreğimiz,
Soma’da acı çeken şehit aileleri
için atmaktadır’’
diyerek çalışmasına devam etti.
Haber ve
fotoğraf : Osman
Kendinizi yenilemek ve geliştirmek
için yeni fırsatlar karşınıza çıkıyor.
Ancak karşılaştığınız sürprizlerden pek
hoşlanmayabilirsiniz. Zaten değişim sizi
korkutuyor.
Bugün önemsediğiniz kişiler ile görüşebilir
ve ciddi konular ile ilgilenebilirsiniz.
Üzerinizde hissettiğiniz halsizlik ve
isteksizlik gün içinde dağılacak ve dikkatinizi
önem verdiğiniz konulara odaklayacaksınız.
Bugün alacağınız haberler sizi
heyecanlandıracak ve önem verdiğiniz
konular ile ilgileneceksiniz. Disiplinli
ve ciddi tavırlarınız ile büyüklerinizi
etkileyebilirsiniz.
Bugün kendinizle ilgileneceksiniz.
Dolaplarınızı düzenleyebilir, odanızı
ve eşyalarınızı havalandırabilir ve bu
sırada derin düşüncelerden sıyrılmayı
başarabilirsiniz.
Bugün kendinizi daha iyi hissedeceksiniz.
Kendi üzerinizde oluşturduğunuz disiplin
çevrenizi etkileyecek. Özellikle büyükleriniz
sizi takdir edecek. Bu arada kafanızın
karışıklığı yüzünden sağlığınız bozulabilir.
Değiştirmek istediğiniz alışkanlıklarınızın sizi zorladığını düşünebilir ve yeni
yöntemler geliştirebilirsiniz. Veya bunlar
hakkında araştırmalar yapabilirsiniz.
Daha önce sizde korku uyandıran konular
artık aynı etkiyi yaratmayacak.
Bir taraftan olayların sizi zorladığını
düşünebilirsiniz ve yoğun duygular
hissedebilirsiniz. Ancak isteklerinizin
yaratacağı heyecana kendinizi
bırakabilirsiniz.
Hareketli bir gün geçirecek ve keşif
gezileri yapacaksınız. Özellikle
yatırıma yönelik yaptığınız araştırmalar
ve çalışmalarınızı bugün gözden
geçirebilirsiniz.
Bugün kendinizi rahatlamış hissedeceksiniz.
Kafanızı meşgul eden konular olabilir ve
karmaşık düşünceler içinde bulunabilirsiniz.
Özellikle isteklerinizi gerçekleştirmenizin zor
olduğunu düşünmeniz mümkün.
Heyecanlı ve duygusal olacağınız bir gün.
Farklı kültür ve felsefeye sahip olan kişilerle
birlikte olabilirsiniz. Olaylara ve insanlara
bakış açınız değişiyor. Ancak detaylara fazla
takılı kalmayın.
Bugün kendinizle meşgul olacaksınız.
İsteklerinizin arttığı bir dönem ve parasal
sorunlarınız olabilir. Daha doğrusu parasal
ihtiyaçlarınız artmış olabilir. Harcama
yaparken bütçenizi fazla aşmamalısınız.
Uzaklarda yaşayan yakınlarınız ziyaretinize
gelebilir ve uzun zamandır görmediğiniz
büyükleriniz ile görüşebilirsiniz.
Önemsediğiniz, korktuğunuz, değer
verdiğiniz konuları gözden geçirebilirsiniz.
12 HAZİRAN 2014, PERŞEMBE
İstiklal Caddesi
esnaflarından Kartal
Kurukahve işletmecisi
Osman Yüksel son
günlerde yaşanan
elim olayı işlettiği
dükkânın her yerine
bayrak asarak tepkisini
gösterdi
Güzel ülkemizin yıllardan
beri yıpratılmaya çalışıldığını
ama mihrakların emellerine
ulaşamayacağının altını çizen
Yüksel, “Beraber yaşadığımız, Kürd’ü, Türk’ü, Çerkezi, Alevisi, Sunnisi hepimiz
bu ülkenin evlatlarıyız. Şer
güçleri bizi sen O’sun sen
Bu’sun diyip bizi ayrıştırmaya
çalışıyor ama bir şeyi unutu-
Atatürkçü Düşünce
Derneği Aliağa
Başkanı Erol Ertürk,
gündemde yer alan
bayrak indirme
olayı ile ilgili sert
açıklamalarda bulundu
Siyasi iktidarın her ne sebeple
olursa olsun ortaya çıkan bu
sonuç nedeniyle baş sorumlu
olduğunu ve Hemen, acilen,
beklemeksizin istifa etmesi gerektiğinin altını çizen ADD Aliağa
Başkanı Erol Ertürk, “Kırmızı
rengini şehitlerimizin kanından
alan ve Türkiye Cumhuriyeti Devletini temsil eden bayrağımıza
Lice’de yapılan saldırı devletimize
ve milletimize yapılmıştır” dedi.
Göndere asılan bayrağın bir
askerin canı pahasına koruyacağı
en büyük emanetinin olduğunun
vurgulayan Ertürk, “Emanete
hıyanet ettirilmiştir.Bu saldırıya
karşı net tavır almak ve önlemek görevi başta Anayasamız
gereği Türkiye Cumhuriyeti’nin
ve Türk Milletinin birliğini temsil
eden Cumhurbaşkanına, sonra
da yürütme görevini Anayasa’ya
göre yerine getirmek yetki ve
sorumluluğunu taşıyan Başbakan
ve hükümet üyelerine aittir” diye
konuştu.
“ Başbakan ve Hükümet, değil bu
saldırıları önlemek, bu saldırıların tek nedenidir” diyen Ertürk,
“Çünkü, 2011 genel seçimleri öncesinde başlayıp bugünlere kadar
siyasi iktidarın inisiyatifi ile yürütülen “Yeni” Anayasa ve “Açılım”
politikaları, demokrasinin gereği
olmanın çok ötesinde, ABD – AKP
yorlar. Kurtuluş savaşını, hep
birlikte yaşadık. Hepimizin
atalarının kanlarıyla sulandı.
Bu toprakları altında yaşadığımız ay yıldızlı bayrağımızda
bu ülkenin onur timsalidir.
Yürektem inanıyorum ki, dış
mihrakların piyonlarının,
kardeşi kardeşe düşürme
gayretleri elbette ki amacına
ulaşamayacaktır” dedi.
Sözlerine söyle devam eden
Yüksel, “Şöyle bir örnek vermek istiyorum, diyelim ki biri
geldi ve ben teroristim dedi ve
cebinizdeki tüm parayı almak
istedi. Çoğumuz ölümü bile
göze alarak, bu parayı ben
kazandım. Sana neden vereyim, vermeyiz. Peki bu para
bizimde, bu vatan, bu toprak,
bu bayrak hepimizin değil
mi? Lütfen biizm olana sahip
çıkıp, elimizden geldiği kadar,
– BDP – PKK – İMRALI inisiyatifinin hayata geçirilmesine
yöneliktir ve amacının vatanın bütünlüğünü bozmak olduğu bugün
artık tüm Türkiye halkı tarafından
bilinmektedir” dedi.
12 yıllık siyasi iktidarın açılım
politikalarının bugün bayrağın
indirildiği bir noktaya gelindiğini
söyleyen ADD Aliağa Başkanı Erol Ertürk, “ABD ve AB’nin
planlarında taşeronluk yapanların eninde sonunda ülkemize
dayattıkları acı gerçek budur.
Türkiye Cumhuriyeti, tarihinde
ilk kez askeri kuvvetlerinin gözü
önünde bayrağının indirilmesini
seyretmiştir. Çadırdan bozma
mahkemelerde PKK’lı teröristleri serbest bırakan, açılım adını
verdiği bölünme senaryosunu
eksiksiz oynayan siyasi iktidardır”
şeklinde konuştu.
“Beklemeksizin istifa etmelidir”
Emperyalizmin kuklası terör
örgütü cesaretini iktidarın uygulamalarından aldığını söyleyen
Ertürk, “Başbakan yardımcısı
Bülent Arınç bayrağının indirilmesini seyrettirilmeye zorlanan
askerler için “eğer hükümetin
siyasi iradesine bağlılık olmasaydı cezası o anda verilebilirdi”
diyerek, asıl suçlunun iktidar
olduğunu, bu eylemlerin kendi
politikalarından kaynaklandığını
itiraf etmiştir” dedi.
İktidarın suçu yine ikinci, üçüncü
kişilere yıkarak kendi suçlarını
örtbas etme telaşına kapıldığını
belirten Ertürk, kendilerinin bu
oyunu 17 Aralık sonrası uyguladıkları mağduriyet söylemlerinde gördüklerini ve aynı oyuna
gelmeyeceklerini söyledi.
Siyasi iktidarın her ne sebeple
olursa olsun ortaya çıkan bu
sonuç nedeniyle baş sorumlu
3
EKSPRES
tepkimizi gösterip bu tarz acı
olaylara tepkisiz kalmayalım”
diye konuştu.
Bugünün birlik olma günü
olduğunu ve şer güçlerinin tüm komşu ülkelerimizi
yerle bir edip petrol kaynaklarını, kendi tekellerine alıp
yönetirken sıradaki hedef
ülkenin Türkiye’nin olduğunu vurgulayan Yüksel, “dış
mihraklar,doğal kaynaklarımıza bilhassa yüzde yetmişine
sahip olduğumuz bor madenimize göz dikmiş durumdalar. Lütfen büyük düşünelim,
büyüyüp büyük güç olmayalım diye, terör belasını bizim
başımıza musallat eden aynı
güçlerdir. Bunların farkında
olup birlik olalım ve unutmayalım ki bu ülke hepimizin ve
yüce bayrağımızı göklerden
indirenleri sert bir şekilde
kınıyorum” şeklinde konuştu.
olduğunu ve Hemen, acilen, beklemeksizin istifa etmesi gerektiğini altını çizen Ertürk, “Bu istifa
kanunsuz suç sayılan “pasifleştirme”, “sabırla seyrettirme”
politikalarına alet olarak görevini
ihmal veya kötüye kullanan tüm
sivil – asker yöneticilerin sorumluluğunu kaldırmayacağını da
hatırlatmak isteriz” diye konuştu.
Ülkede, Türk – Kürt – Alevi – Sünni diye ayrıştırıp, iç savaş çıkartmaya çalışanların, 2 yıldır kitlesel
eylemlerde emperyalizme ve faşizme karşı birleşerek mücadele
eden halkın “birlik ve beraberlik
içinde yaşama” iradesine çarpacağını söyleyen Ertürk,
“Atatürkçü Düşünce Derneği’de
şartlar ne olursa olsun o mücadelenin önünde yer alacaktır. Bizler; “Tam bağımsız bir Türkiye’de
şanlı bayrağımızı yeniden en yükseklerde dalgalandırmak” üzere
mücadeleye devam edeceğiz.
Söz veriyoruz” diyerek açıklamasına son verdi.
4
12 HAZİRAN 2014,PERŞEMBE
EKSPRES
Büyükşehir Belediyesi, 30
kilometrelik İZBAN Torbalı
hattındaki 5 istasyon ve 8
karayolu geçidinin yapımını
tamamladı. Torbalı, Selçuk,
Bayındır, Tire ve Ödemişlilerin İzmir’e ulaşımını kolaylaştıracak çalışmaları yerinde inceleyen Başkan Aziz
Kocaoğlu, “TCDD ile birlikte
kentimize yeni bir ulaşım
aksı daha kazandırdığımız
için mutluyuz” diye konuştu
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı
Aziz Kocaoğlu, TCDD ile İzmir Büyükşehir Belediyesi ortaklığında gerçekleştirilen ve Cumhuriyet tarihinin en
büyük kent içi toplu ulaşım projesi olan
İzmir Banliyö Sistemi İZBAN hattının
Torbalı’ya (Tepeköy) kadar uzatılması
için yürütülen çalışmaları yerinde inceledi. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin
yapımını tamamladığı istasyon ve
karayolu geçitlerini dolaşarak Torbalı
Belediye Başkanı Adnan Yaşar Görmez
ve Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Raif Canbek ile yüklenici
firma yetkililerinden bilgi alan Başkan
Kocaoğlu, “Bizim nazarımızda iş bitti.
TCDD de elektrifikasyon ve sinyalizasyonu tamamlamak için hızlı bir şekilde,
canla başla çalışıyor. Onlar ‘tamam’
dediği zaman deneme seferlerine başlayacağız” şeklinde konuştu.
Çoğu gitti, azı kaldı
İZBAN’ın 80 kilometrelik Aliağa-Menderes hattında olduğu gibi 30 kilometrelik
Torbalı hattında da TCDD ile işbirliği
yaptıklarını hatırlatan Başkan Aziz
Kocaoğlu, “Onlar çift hat ile elektrifikasyon ve sinyalizasyonu yapıyor. Biz
de istasyonları, köprüleri ve menfezleri yapıyoruz. Bizim nazarımızda iş
bitti. Tabi bu ortak bir proje.. Birlikte
bitirdiğimiz zaman ortak hedefe ulaşacağız. Biz kendi işimizi 2014 Haziran
gibi bitirmeyi öngörüyorduk, o takvime
uyuyoruz. Elektrifikasyon ve sinyalizasyon ne zaman biterse biz hazırız” dedi.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Torbalı
hattı üzerindeki 5 istasyon ve 8 karayolu
üst geçidinin yapımını tamamladığını
hatırlatan Başkan Kocaoğlu sözlerini
şöyle sürdürdü:
“Hattın ihtiyaçlarına göre projeye
sonradan ilave edilen Kuşçuburun
İstasyonu’nda ise kabadayız. Ancak
burada trenlerin, sistemin çalışmasını engelleyecek bir dururumuz yok. O
aşamayı geçtik. İnce işleri var, onları
trenler çalışırken de yaparız, problem
yok. TCDD de hızlı bir şekilde bu hattı
bitirmek için canla başla çaba harcıyor.
Onlar ‘tamam’ dediği zaman deneme
seferlerine başlayacağız. Zaten çekerler
de gelmeye başladı. İZBAN hattını şimdi
110 kilometreye çıkarıyoruz. Yakında
güneye 30 kilometre daha ekleyerek
Selçuk’a, kuzeye 45 kilometre daha
ekleyerek de Bergama’ya gitme durumu var. Yani hattı 75 kilometre daha
uzatacağız. Bunları da yaptığımızda,
185 kilometrelik bir banliyö sistemimiz
olacak ve Selçuk ile Bergama’ya ula-
şacağız. Çoğu gitti azı kaldı. Biz yaptığımız işten son derece memnunuz. Bu,
bir devlet teşekkülü ile bir büyükşehir
belediyesinin ilk kez hayata geçirdiği
bir projedir. Kentimize böyle bir ulaşım
aksını kazandırdığımız için mutluyuz.
Daha yenilerini yapmak için de çalışmaya devam ediyoruz.”
5 istasyon, 8 karayolu geçidi tamam
İzmir banliyösünü toplam 110 kilometreye çıkaracak ilave hat üzerinde İzmir
Büyükşehir Belediyesi tarafından Develi, Tekeli, Pancar, Torbalı ve Tepeköy’de
5 istasyon inşa edildi. Yine hat üzerinde
araçlar için kesintisiz ulaşım imkanı
sağlanması amacıyla Tekeli, Pancar,
Kuşçuburnu, Menderes Gölcükler, Torbalı merkez, Tepeköy, Develi karayolu
üst geçitleri ile Cumaovası karayolu alt
geçitleri yapıldı. Vatandaşların karşıdan
karşıya geçişleri için ise Torbalı Ertuğrul Kavşağı’na yapılan yaya üst geçidi
hizmet vermeye başladı. Vatandaşlardan gelen talepler ve yeni ihtiyaçları da
değerlendiren Büyükşehir Belediyesi,
bu kapsamda 2 adet yaya üst geçidinin
projelerine başladı. Öte yandan hat
üzerinde artan ihtiyaçlara cevap vermesi için projeye sonradan dahil edilen
Torbalı Kuşçuburnu istasyonunun çalışmaları sürüyor. Ayrıca hattın haberleşme sistemleri ile Fiber optik döşenmesi
çalışmaları da, TCDD’nin elektrifikasyon
ve sinyalizasyon sistemleri işi ile paralel
yürütülüyor. İstasyonlar ve haberleşme
sistemleri için 37 milyon 255 bin TL,
karayolu geçitleri için 32 milyon 780 bin
TL olmak üzere hattın toplam yatırım
maliyeti 70 milyon TL’yi aşıyor.
Önce Torbalı, sonra Selçuk
Yeni İZBAN hattının devreye girmesiyle
Aliağa’dan ve kent merkezinden binen
yolcular Torbalı’ya kadar güvenli, hızlı,
kesintisiz ve konforlu yolculuk olanağına kavuşacak. Selçuk, Bayındır, Tire ve
Ödemiş yolcuları da Torbalı’dan itibaren
İzmir merkezine ve oradan da Aliağa’ya
kadar raylı sistem ile yolculuk yapabilecek.
Raylı sistem ağını geliştirmek için
çalışmalarını aralıksız sürdüren İzmir
Büyükşehir Belediyesi, İzmir Banliyö
Sistemi İZBAN’ı Selçuk’a kadar uzatmak için de uygulama projelerini hazırlıyor. Bu kapsamda Torbalı-Tepeköy ile
Selçuk arasındaki 26 kilometrelik hat
üzerinde 2 adet istasyon (Sağlık ve Selçuk istasyonları), 3 karayolu üst geçidi
ve 6 adet menfez tipi karayolu alt geçidi
yapılacak. Büyükşehir Belediyesi’nin
TCDD ile yaptığı protokole göre, istasyon
yapımları ve karayolu alt-üst geçitleri
İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından
yapıldı.
İş bölümü yapıldı
Cumaovası’ndan Torbalı’ya kadar mevcut tek hat demiryolu ise TCDD tarafından çift hatta çıkarılıyor. Hattın koruma
duvarlarının yapımı, sinyalizasyon ve
elektrifikasyon sistemlerinin AliağaCumaovası hattına uyumlu bir şekilde
Torbalı Tepeköy’e kadar uzatılması ise
yine TCDD tarafından yapılıyor.
Hiçbir bayrak rengini kandan almadı.
Hiçbir bayrak Türk Bayrağı gibi kırmızı olmadı.
Hiçbir bayrak Türk Bayrağı gibi gururla dalgalanmadı.
Hiçbir bayrak Türk Bayrağı gibi şanlı olmadı.
Hiçbir ülke bayrağı için bu kadar kan dökmedi.
Hiçbir bayrak için yüz binlerce şehit verilmedi.
Hiçbir bayrak bu bayrak kadar gazi vermedi.
Hiçbir bayrak bu bayrak kadar korkusuz olmadı.
Hiçbir bayrak bu bayrak kadar saygı görmedi.
Hiçbir bayrak bu bayrak kadar milletine gülümsemedi.
Hiçbir bayrak bu bayrak kadar sevilmedi.
Hiçbir bayrak ordusu ve milleti tarafından
bu kadar yüceltilmedi.
Hiçbir bayrak için bu kadar gözyaşı dökülmedi.
Hiçbir bayrak bu kadar şerefli olmadı.
Hiçbir bayrak bu bayrak kadar gökleri güzel süslemedi.
Hiçbir bayrak bu bayrak kadar acı görmedi.
Hiçbir bayrak göndere çekilirken bu kadar ağlatmadı.
Hiçbir bayrak dalgalanırken bu kadar yürekleri titretmedi.
Hiçbir bayrak bu bayrak kadar tüylerimi diken diken etmedi.
Hiçbir bayrak bu bayrak kadar güzel olmadı.
Hiçbir bayrak Vatanıyla, ATA’sıyla, Şehidiyle,
Toprağıyla bu kadar kutsallaşmadı.
Şanlı Bayrağım canım sana feda.
CHP’li 13 İzmir Milletvekili
Valiliğin önünde çadır kuracak
CHP İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel, kentte özel idarenin tüm mallarının Hazine’ye
devredildiğini, kararın
değiştirilmesi için her türlü
eylemi gerçekleştireceklerini
belirterek, “Gerekirse de 13
milletvekili Valiliğin önüne
gidip çadırı kuracağız” dedi.
Yüksel, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında İzmir
Valisi’ni şikayet etti.
Yüksel, 6360 sayılı yasa
ile birçok belde belediyenin kapatıldığını, köy tüzel
kişiliklerinin kaldırıldığını,
özel idarelerin kapatıldığını
belirterek, “Bu özel idarelerin, kapatılan köylerin, belde
belediyelerinin mallarının
taşınır taşınmaz mallarının personelinin ve borç ve
alacaklarının devir tasfiyesi
konusunda da yasaya bir
madde eklendi. Bu geçici 1.
Madde ucu açık, esnek ve
eksiktir” dedi.
”Malların Tamamı
Hazineye Devrediliyor”
İzmir Valisi’nin uygulamalarını eleştiren Yüksel, “Bütün
köylerin ve belde belediyelerinin mallarını kendisi tek başına istediği gibi dağıtmıştır”
diyerek şöyle devam etti:
“Toplantıdan sonra İzmir
Valisi sonucu açıklıyor.
“Özel idarenin tüm mallarını
Hazine’ye devrettik’ diyor.
İşler belediyelere devrediliyor. Ama malların tamamı
Hazine’ye devrediliyor. Bu
dağıtılan malların listesini bir
dilekçe yazarak Büyükşehir
Belediyesi istiyor. Bu liste bir
türlü verilmiyor.”
İzmirlilerin bu malların
satılacağından endişe ettiğine
işaret eden Yüksel, “İzmirli,
birilerine peşkeş çekileceğini
düşündüğü için tepki göstermektedir” diye konuştu.
Kentte fırtına öncesi
sessizliğin olduğunu ifade
eden Yüksel, “Vali ne yazık ki
Recep Tayyip Erdoğan’ı bile
İzmir’de sollamıştır” diye
konuştu.
İzmir milletvekillerine de
Yüksel, “İzmir’in malına
mülküne sahip çıkmak durumundasınız” diyerek çağrıda
bulundu.
İzmirli olarak her türlü eylemi yapmaya da hazır olduklarına dikkat çeken Yüksel,
“Protesto gösterileri düzenleyeceğiz, yürüyüşler düzenleyeceğiz. Her türlü eylemi
gerçekleştireceğiz. Gerekirse
de 13 milletvekili Valiliğin
önüne gidip çadırı kuracağız
ve bu haksızlık, hukuksuzluk
düzeltilene kadar da mücadelemizi sürdüreceğiz” dedi.
‘Atık Pil Toplama
Kampanyası’nda 33.6 tonla
17 yılın rekorunu kıran her
yaştan İzmirliler, cep telefonundan notebook ve tablet
pc’ye, bisikletten fotoğraf ve
çay/kahve makinesine kadar
birbirinden renkli ödüllerin
sahibi oldu.
İzmir Büyükşehir
Belediyesi’nin Taşınabilir
Pil Üreticileri ve İthalatçıları
Derneği (TAP) işbirliğiyle bu
yıl 17.sini düzenlediği Atık
Pil Toplama Kampanyası’nın
ödül töreni Tarihi
Havagazı Fabrikası’nda
gerçekleştirildi.
Pillerin neden olduğu çevre kirliliğini
en aza indirmek ve
doğaya gelişigüzel
atılan pillerin neden
olduğu ciddi teh-
likeleri önlemek amacıyla
düzenlenen kampanyada,
bu yıl toplam 33.6 ton atık
pil toplanarak çevre adına
önemli bir rekor kırıldı.
12 HAZİRAN 2014, PERŞEMBE
Makina Mühendisleri
İstanbul Şubesi, denetledikleri asansörlerin yüzde 89’unda
“kullanılmasında sakınca yaratan kusurlar” tespit edildiğini
açıkladı.
Makina Mühendisleri İstanbul
Şubesi’nden yapılan açıklamada,
“Şubemiz, İstanbul`da dokuz ilçe
belediyesi ve beş organize sanayi
bölgesi ile protokol yapmış ve bu
noktadaki asansör yıllık kontrollerini gerçekleştirmiştir” denildi ve sonuçlara ilişkin şu bilgi
verildi:
“Kontroller bize bildiğimiz bir sonucu göstermiştir: 2012 ve 2013
yıllarında gerçekleştirilen 11 bin
48 adet asansörün yüzde
89`unda kullanılmasında
sıkınca yaratan kusurlar
tespit edilmiştir. Kontrol
edilen asansörler eksikliklerin giderilmesi sonrası ücretsiz olarak ikinci
kontrole tabii tutulmuş ve
bu kontroller sonrası ancak
kontrol edilen asansörlerin
yüzde 38`i uygun hale gelmiştir.”
Yıllık kontroller sonucu asansörlerin uygun hale gelmesi
için belediyelere, bina sorumlularına ve asansör monte eden
firmaların yapması gereken işler
olduğu vurgulanan açıklamada,
“Kamunun can ve mal güvenliği
adına denk bütçe esasına göre
yönetilen odamızın yaptığı kontroller bakımcı firmalar tarafından
rant alanı olarak görülmekte ve
kontrol sonucu binalara yüksek
faturalar çıkarılmakta, bazen de
işin kapsamı öncelikli güvenlik
odaklı olmaktan çıkarılıp yapılan
yetersiz, güncel standarda uygun
olmayan modernizasyon işlemleri
ile bina sorumluları yanlış yönlendirilmektedir” denildi.
“Belediyeler Bakımların
Yaptırılmasından Sorumludur”
Belediyelerin tescilli asansör
1956 yılında, dönemin ABD
Başkanı Dwight D. Eisenhower tarafından kurulan ve bugün dünyanın farklı ülkelerinde 30 bin üyesi bulunan sosyal
ve kültürel paylaşım topluluğu People to People International (PTPI) Türkiye’de...
İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu
Başkanı Işınsu Kestelli’nin öncülüğünde
kurulan PTPI Türkiye’nin merkezi İzmir
oldu. İlk Başkan Dilara Sürgü olurken,
topluluğun Öğrenci Grubu Başkanlığına
ise Ege Kestelli getirildi.
People to People İzmir Türkiye Temsilciliği onuruna Alaçatı’da, İzmir Ticaret
Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu
Kestelli’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen organizasyona Arnavutluk Türkiye Büyükelçisi, aynı zamanda People to People
International Yönetim Kurulu Üyesi Genci
5
EKSPRES
sayısı, iletişim bilgileri gibi veri
tabanı çalışması yapmaları gerektiğinin altı çizilen açıklamada,
“Muayene yaptıran, yaptırmayan
veya muayene sonrası önemli
uygunsuzlukları bulunan binalara
yaptırım uygulamalı, yıllık kontrol sürecinin takipçisi olmalıdır”
denildi ve şu konulara dikkat
çekildi:
“Bina yöneticileri, kullanıcıların can ve mal güvenliğinin tam
olarak sağlanması amacıyla
yetkili asansör bakımcı firmaları
ile aylık bakım anlaşması imzalayacaklardır. Yine bina yöneticileri;
yılda en az 1 kez yaptıracakları
asansör bakımlarının yanında,
A-Tipi Muayene Kuruluşlarına
kontrollerini de yaptırmak ve
bu kontrol sonrası tespit edilen
eksikliklerin giderilmesini sağlamaktan sorumludurlar. Asansör
monte eden firmalar bakımı üstlendikleri asansörün
uygun hale getirilmesi konusunda gerekenleri bina
sorumlusuna bildirmekten,
yıllık kontrollere eşlik
etmekten ve nitelikli bakım
faaliyeti ile asansörün uygunluğunu sürdürmekten
sorumludur.
Muçaj, PTPI CEO’su Clark Plexico, Yönetim Kurulu Üyeleri ile çok sayıda davetli
katıldı.
People To People International’ın
Türkiye temsilciliğini İzmir’de kurmuş
olmaktan duyduğu gururu ifade eden
İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, “Arnavutluk
Türkiye Büyükelçisi Bay Genci Muçaj ve
dünyada yaklaşık 30 bin üyesi bulunan
People to People International’ın kıymetli
üyelerini İzmir’de ağırlamanın coşkusunu
yaşıyoruz. Geçtiğimiz hafta sonu bizler
İzmir heyetiyle Arnavutluk’taydık. Burada
bulunan dostlarla birlikte People to People International Konferansı’na katıldık.
Bu ziyarette Türkiye, İzmir merkez olmak
üzere PTPI üyeliğine kabul edildi. Bu girişime öncülük etmiş olmak, dünyanın dört
bir köşesinde sosyal ve kültürel desteğe
ihtiyaç duyan insanlar için katkı yapılmasına aracılık etmek doğrusu bana gurur
verdi” dedi.
Asıl turizm geliri “Kongre
turistlerinden” gelecek
Dünyada otel yatırımlarında trendin “orta segment”
ekonomi otellerine yönelik
ilerlediğini belirten Er Yatırım ve Turizm Genel Müdürü
Ferzan Çelikkanat, “Gerek
arazi maliyetlerinin yüksekliği gerekse kullanıcı ihtiyaçlarının optimize edilmesi
büyük ölçekli ve atıl oluşacak yatırımları gereksiz
kılıyor” dedi.Kullanılmayan
bir minibarın veya kasanın
odanın planlamasında artık
düşünülmediğini
örnek gösteren
Çelikkanat, artık
bu öğelerin yerine
odalara daha geniş
masa üstü kahve ve
çay set-up’larının
planlandığını
belirtti. Artık geniş
spa, lobi alanları ve
alakart lokantalara
ihtiyaç duyulmaması nedeniyle de
inşaat ve odaların boyutlarının değiştiğini kaydeden
Çelikkanat, “Bu da günün
sonunda optimum maliyetli
bir yatırım modelini ortaya
çıkarıyor. Biz yatırımlarımızı
planlarken öncelikle kendini
döndürebilecek işletme modeli ile yatırım fizibilitesinin
birbirine denk olup olmamasına dikkat ediyoruz. Ardından uygun lokasyon, marka
ve inşaat boyutunu özenle
tespit edip yatırım planlamasına başlıyoruz” şeklinde
anlattı.
Türkiye’nin
en çok 3 ve
4 yıldızın
karşılığı olan
orta ölçekli
“midscale”
ve ekonomi
otellerine ihtiyacı olduğunu kaydetti.
6
Güliz Ankara’dan dönmediğiiçin bu kez yol arkadaşı olarak
Gülçin Sezen Karaegemen’i
seçtim.
İyi ki seçmişim…
Hem tartışmadık, hem de
işimiz yolunda gitti…
Sadece Gülçin Sezen Karaegemen bir iki hareketime
takıldı.
Örneğin; Aliağa Belediyesi’ndeki davranışıma…
‘Tenkit et’” dedim, “Senden
kimse kaçamaz!’ dedi.
Ama Genç Belediye Başkanı
Serkan Acar kaçtı?
Aracı kapının önünde olmasına rağmen, ‘Yok!’ dediler.
Ama Özel kalemi yorgunluktan mı, verilen talimattan mı
nedir?
İzmir Valisi Mustafa Toprak
gibi, sadece ‘Nuh!’ diyor.
İddialarına göre İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden Daire
müdürleri gelmiş…
Aman ne büyük iş!
Bu arada dikkatimi çekti,
Aliağa Belediyesi’nin bürokratları da araçlara binip telaşlı telaşlı oraya buraya gidip
geliyorlar.
Aslında Aliağa Belediyesi
benim programımda yoktu.
Aklımın ucundan da geçmiyordu.Cuma günü tesadüf
müdür nedir bilmiyorum; Bir
görevli aradı cumartesi günkü
etkinliğine davet etti.
Volkan Severcan ile kültürsanat anlaşması yapılacakmış.
‘Özür diledim, bir ara gelirim!’ dedim
Ama Aliağa Belediyesi’nin bu
EKSPRES
toplantısını takip ettim…
Ve güzel bir hareketin nasıl
değiştirildiğine de…
‘Başkan param yok ama milyonluk anlaşma yapıyor!’ diye
sunulan haberde, kapı önüne
konulan taşeron işçilerin halleri de ‘acıtasyon’ yapılarak
gündeme getiriliyordu.
Zaten Aliağa Belediyesi’ne
girdiğimizde, ‘Karakola mı
geldik?’ diye düşündük… Kapıda bir polis aracı ve kapının
girişinde de bir komiser…
Zabıta değil polis komiseri!
Ve bir iki tane de polis…
‘Belediye nerede?’ diye sordum, ‘Burası!’ dediler.
O an, işçilere karşı güvenlik
tedbiri alındığını anladım.
İşçi çıkarılmalı mı?
Gerekirse evet…
Ben zaten seçimlerden önce
‘Tüm personeli değiştireceğim!’ diyerek aday başkanların görüşlerini belirtmesinden yanayım.
Seçimden önce, hakhukuktan söz edip tersine
tavır takınanlara karşıyım.
Vatandaşla konuştum:
‘Belediye başkanı 100 değil
300 kişiyi atsa az!’ diyorlar…
Yani benden de gaddarlar…
Nedeni; sallabaşını al maaşını düşüncesi…
Ekmekle oynanır mı?
Hayır!Başkanın gelir gelmez
100 işçiyi çıkarmasına ben de
karşıyım.Peki ne yapmalı?
Konuşup, görevlerini layıkıyla
yapmalarını istemeliydi.
Daha sonra da çürük dişleri
ayıklamalıydı.
Tabii ki bu işçiler, önceki
başkanın yanında olacaklardı,
başka türlüsü düşünülebilir
mi?
Beş yıl sonra da aynı filmi
göreceğiz…
Bu değişmez…
‘Kapım herkese açık!’ diyen
MHP’li Başkanı göremedik…
Özel Kalem diyor ki, ‘Akşam
saat 22.00’ye kadar dolu..”
Ya da, ‘Kentte dolaşıyor!’
İkisi de yalan…
Baştan savma sistemi…
Zaten kentin bir iki yerlisi de
benzer laflar etti, önemsemedim.Ama avukat olduğu için
ağzının laf yaptığı da belli…
İzmir Büyükşehir belediye
Meclisi toplantısı var, deselerdi, daha inandırıcı olurlardı.
Neyse lafı fazla uzatmadan
Gülçin Sezen Karaegemen
ile Başkanın yerine biz esnaf
ziyaretleri yaptık.
Bazıları korkuyor, bazıları
‘aman bana dokunmayan
yılan bin yaşasın!’ diyor…
Ama cesurları da var...
İçlerinden geleni söyleyenler…
İşte o kahramanlar:
Sunumu iyi idi
Leyla Şahin Tunç (Kuaför):
“Projelerini sunumu çok iyi
idi. Bunları gerçekleştirirse
uzun yıllar koltuğunu korur.
Kültür- sanat. Yol, çevre aklınıza ne gelirse yapacakları
arasında bulunuyor. Sunumu
kadar sonucun da iyi olmasını
istiyorum. Hümanist bir kişiliği olduğunu biliyorum. Kazım
Dirik Mahallesi’nde oturuyorum. Söylemlerinin arkasında
olursa biz de oluruz. 4,5 yıl
sonra inşallah ‘Lanet olsun’
demem.”
İşler rayına oturmalı
Serçin Saka (Çeyizci): “Kültür
Mahallesi’nde oturuyorum.
Yeterince her şeyimiz var. Yeni
başkanımız öncelikle işleri
rayına oturtmalı. Öncelikle
yolların düzeltilmesini istiyorum. Bir yer düzeltilirken bir
başka yer bozuluyor. Esnaf şu
anda kan ağlıyor. Bu konuda
da projeler üretmeli, çareler bulmalı. Sanayi bölgesi
olmanın sıkıntısını da çekiyoruz. Beraberinde genel birçok
sorun ortaya çıkıyor. Deniz
elden çıkarılmamalı.”
Ağır tonajlı kamyonlar
ne olacak?
Zeki Küçükağtaş (Müteahhit):
“Atatürk Mahallesi’nde oturuyorum. Başkanımız vatandaşa
verdiği sözleri yerine getirsin
12 HAZİRAN 2014,PERŞEMBE
yeter. Alt yapısı bitmiş, imarlı
bölgelere örneğin Güzelhisar tarafına inşaat ruhsatı
verilmeli. Karakuzu, Uzunhasanlar, Karakız, Güzelhisar
ve Çıtak’ınyolları ağır tonajlı
kamyonlar tarafından geçilmez halde. 700 kamyon
bu yollardan geçiyor. Bazıları kazanıyor ama vatandaş
perişan. Konu öncelikle ele
alınmalı.”
Gösteriye gerek yok!
Burçin Gürler (Kasiyer): “Yeni
Mahalle’de oturuyorum. Her
başkan öncelikle yolu yapıyor.
Bu nasıl bir iş anlamıyorum.
Bir yol kaç kez yapılır mı?
Gençler artık her şeyi görüyor
ve anlıyor. Bu nedenle genç
başkan gençlere yönelik çalışmalı. Biz her şeyi istiyoruz,
bir iki ufak, gösteri maiyetinde çalışma ile gözümüz doymaz. Arkadaşımdan öğrendim
17 köyde halı futbol sahası
var, Karakuzu’da yok. O gençlere de halı saha lazım.”
Hızlı bitirilmeli
Fikret Bozoğlu (Hamurcu):
“İzmir Caddesi’nde oturuyorum. Başkanımızdan hiçbir
şey istemiyorum. Sadece
gelsin yolumuzun halimizi görsün. Kısaca; önceden
başlayan çalışmaların hızla
bitirilmesi gerektiğine inanıyorum. Haksızlık yapmasın,
görevini layıkıyla yapsın.
Belediyede de gereken yapılmalı, çalışan ile çalışmayan
ayrılmalı. Emek vermeyen ve
alın teri dökmeyen sonucuna
katlanmalı. Afla iş yürümüyor.”
Esnafla ilgilenmeli
Şemşittin Öztürk (Ömür
Market): “65 yıllık esnafım.
Babam Şerafettin Öztürk
Aliağa’nın üçüncü belediye
başkanı idi. Tek isteğim esnafla ilgilenmesi ve sorunları
anında gidermesi. Başkan gününü halkın içinde geçirmeli.
Verdiği talimatların uygulanıp
uygulanmadığını da yerinde
görmeli. Aliağa, gerek yaşa-
yanlar gerekse gelenler için
‘temiz bir kent’ olarak bilinip,
anılmalı. Eskiden herkes
birbirini tanırdı. Şimdi kozmopolit olduk.”
Beklenti gerçekleşmez
İhsan Gergin (Serbest Meslek): “Değirmendere’de
oturuyorum. Genç başkandan
çok şeyler bekliyorum. Tabii
ki elinde sihirli değnek yok.
Her beklenti bir anda gerçekleşecek diye de bir şey yok.
Caddelerimizdeki alt yapıların
bir an önce bitirilmesi gerekiyor. Hepsinden önemlisi
gençlerimize iş ve istihdam
imkânı yaratılmalı.
Konut sektörü şu sanda
Aliağa’da ilk sırada bulunuyor. Bu konu üzerinde durulmalı. Çevremiz güzelleştirilmeli.”
Piyasa sıkıntılı
Ercan Çatal (Konfeksiyoncu):
“Başkanımız Serkan Ağabeyi
iş hayatından tanıyorum. İlk
kez bir belediye başkanının
seçimden sonra teşekkür için
geldiğini gördüm.
Çayımı içti, gururlandırdı.
İsteğim, selamını bizden ve
halktan eksiltmemesi. Yeni
Mahalle’de oturuyorum.
Mahallemizden çok, piyasada
sıkıntı var. Halkın, İzmir değil
kentten alışveriş yapması için
projeler üretmesini diliyor.
Ürünlerimizin garantili olduğu bilinci yerleştirilmeli.”
Meclis’teki durum
Birgül Öztürk (Zücaciyeci):
“Serkan Başkan’dan çok şey
istiyorum. Ama yapamayacağını da biliyorum, çünkü
kendisi engelleniyor. Meclis
üyelerinin durumu ortada.
Çocuklar için oyun alanları
yapabilir. Yol çalışmaları hızla
bitirilebilir. Şehrin tozu pisliği
ortadan kaldırılabilinir. Sevgi yolları ve alışveriş yolları
yapılabilir. İzmir Caddesi bu
konuda düşünülüp ele alınabilir. Ama her şeyden önce eli
kolu bağlı kalmamalı.”
Deniz kurtarılmalı
Mehmet Ali Şahin
(Elektrik Teknisyeni): “Kurtuluş Mahallesi’nde oturuyorum. Sanayinin kenti ve
çevreyi kirletmesine izin
verilmemeli. Ayrıca denizimizin de mutlaka temiz kalması
sağlanmalı. Gençler işsiz.
Başka kentlerde sorun nasıl
çözülmüşse, onların benzeri
projeler ele alınıp, yaşama
geçirilmeli. Yolların durumu
ortada. Yaz-boz değil sağlıklı
bir şekilde yıllarca hizmet verecek şekilde yapılandırılmalı.
Mahalle ziyaretleri yapmalı.”
Kaynak: İzmirport.com.tr
12 HAZİRAN 2014, PERŞEMBE
EKSPRES: Doktor Bey, bize sünnet nasıl
bir işlemdir anlatabilir misiniz?
Op.Dr. TANSU TURGUT: Sünnet ciddiye alınması gereken bir cerrahi işlemdir. Bizler için
sevinç ve gurur kaynağı olan çocuklarımızın
sünnet işlemi sırasında bilmemiz ve dikkat
etmemiz gereken önemli konular vardır.
Sünnet işlemi sırasında ya da sonrasında
ortaya çıkabilecek sorunlar (komplikasyonlar)
çocuğun tüm yaşamını olumsuz etkileyebilir.
Sünnetin üroloji uzmanı tarafından cerrahi
ilkelere uygun bir şekilde yapılması bu sorunların oluşma riskini en aza indirecektir.
EKSPRES:Sünnet ne zaman yapılmalıdır?
Op.Dr. TANSU TURGUT: Sünnetin ne zaman
yapılması gerektiğine ilişkin değişik görüş ve
yaklaşımlar bulunmaktadır. Geleneksel olarak
sünnetin yaygın yapıldığı dünyanın değişik
bölgelerinde, yenidoğan döneminden ergenlik
dönemine kadar hemen her yaş grubunda
sünnetin yapıldığını görmekteyiz. Engelleyici tıbbi bir neden yok ise (doğuştan penis
anormallikleri, başka doğumsal hastalıklar)
sünnet her yaşta yapılabilir.
EKSPRES:Yenidoğan döneminde sünnet
yapılması sakıncalı mıdır?
Yenidoğan döneminde, yani yaşamın ilk dört
haftasında, sağlıklı bir erkek bebeğin sünnet edilmesinde herhangi bir sakınca yoktur.
Ancak, bu dönemde sünnet mutlaka deneyimli
bir üroloji uzmanı tarafından yapılmalıdır.
Yenidoğan döneminde sünnet derisi penise
yapışıktır (fizyolojik -doğal- fimozis). Sünnet
işlemi sırasında bu yapışıklığın çok nazik bir
şekilde açılması gereklidir. Bu işlem deneyimsiz kişiler tarafından yapıldığında kanama ve
idrar yolu (üretra) zedelenmesi gibi sorunlarla
karşılaşılabilir. Eğer deri yeterli bir şekilde
sıyrılmazsa fazla kalan deri ileride yeniden bir
sünnet işleminin yapılmasını gerektirebilir.
Yaşamın ilk günlerinde bebeklerin ağrı duymadıkları şeklinde yaygın bir görüş vardır.
Son yıllarda yapılan araştırmalar bebeklerin
de, bizler gibi olmasa da ağrı duyduklarını
göstermiştir. Bu nedenle, yenidoğan döneminde yapılan sünnetlerde de uygun dozda
uyuşturucu (anestezi) ve ağrı kesici (analjezi)
uygulanmalıdır.
EKSPRES:Sünnet hazırlığı nasıl olmalıdır?
Sünnet, erkek çocuğun yaşamında belki de
ilk kez karşılaşacağı cerrahi bir işlemdir. Bu
nedenle çocuğun psikolojik olarak hazırlanması işlem öncesi ve sonrasında çocukta bir
gerginlik (anksiyete) ve korkunun oluşmaması
açısından önemlidir. Eğer, çocuğun çevresinde
sünnet nedeniyle sorun yaşamış (kanama ya
da enfeksiyon gibi) bir arkadaşı varsa, korkusu
doğal olarak daha da fazla olacaktır. Unutulmamalıdır ki, çocuklar böylesi konuları kendi
aralarında genellikle abartarak paylaşırlar. Bu
nedenle, sünnet öncesinde çocuğun hazırlanması en az yapılacak işlem kadar önemlidir.
Bir cerrahi işlem öncesinde nasıl hazırlık yapılması gerekiyorsa sünnet öncesinde de aynı
hazırlıkların yapılması gereklidir. Öncelikle
genel bir muayene yapılmalı, enfeksiyon (grip,
nezle) gibi girişimi engelleyecek bir sorun varsa tedavisi yapıldıktan sonra sünnet yapılması
planlanmalıdır.Sünnet sonrası ortaya çıkan
en önemli sorunlardan biri kanamadır. Ancak,
kimi zaman kanın “pıhtılaşma sistemi”nde var
olan doğumsal bozukluklar (hemofili gibi bazı
kan hastalıkları, pıhtılaşma faktör eksikliklileri) ne kadar önlem alınırsa alınsın, sünnet
sonrasında yoğun kanamaya neden olabilir. Bu
nedenle, sünnet öncesinde ailede kan hastalığı olup olmadığı mutlaka sorgulanmalı, gerekli durumlarda ise işlem öncesinde “tam kan
sayımı”, “kanama ve pıhtılaşma etmenleri”ni
saptamaya yönelik incelemeler
yapılmalıdır.
Bazen aileler hekime geldiklerinde
“çocuğun yapılacak işlem hakkında bilgisinin olmadığını” söylerler. Hatta, bazen çocuk “senin
fotoğrafını çekecekler” ya da
“sadece muayene olacaksın”
gibi sözlerle kandırılır. Bu
yaklaşım kesinlikle yanlıştır.
Bunun yanı sıra, “benim
oğlum ‘ERKEK’ oluyor”
şeklindeki sözlerden de
kesinlikle kaçınılmalıdır.
Biz erişkinler nasıl yapılacak her işlem hakkında
bilgi sahibi olmayı hak
olarak görmekteysek,
aynı hakkın çocuklar
için de geçerli olduğunu kabul etmemiz gerekir. Şurası kesindir
ki, çocuklar yapılacak işlem hakkında
bilgilendirildiklerinde, ameliyat sonrası
dönem her zaman
daha rahat geçmektedir. Sünnet olacak
çocuğa yapılacak işlem
EKSPRES
Sıcak yaz günleri geliyor. Hafta sonu okullar kapanacak ve yaz tatili
başlayacak. Yaz tatili demek sünnet sezonu demektir. Bu dönemde
özellikle okul çağındaki pek çok erkek çocuk sünnet olmak üzere
kliniklere başvuracak. Her oğlan çocuğunun ‘Erkekliğe adım attığı’ dönem olarak kabul edilen, geleneklerimizde önemli bir tören
olarak kabul edilen sünneti kimler yapmalı? Bir erkek için hayati
önem taşıyan bu operasyonu ‘Ben sünnetçiyim’ diyen herkes yapabilir mi? Yoksa bu işi bir cerrah mı yapmalı. Sünnet olacak çocuğun
sünnet öncesi psikolojik olarak hazırlanması, sünnet kimler tarafından ve nasıl yapılmalı, sünnet sonrası dikkat edilmesi gereken
hususlar... Tüm bunları Aliağa Tıp Merkezi doktorlarından Üroloji
Uzmanı Op. Dr. Tansu Turgut’a sorduk. Söyleşi: ŞAHAP AVCI
anlayacağı bir şekilde anlatılmalıdır. Konuşmanın, sünnet işlemini
gerçekleştirecek hekim tarafından
yapılması en uygun yaklaşımdır.
Bu konuşma sırasında uygulanacak anestezi türü, yapılacak işlem
ve sonrasında çocuğun yapması
gerekenler belirtilmelidir.
Kuşkusuz yukarıda anlatılan
hazırlıklar, yapılacak işlemin bilincinde olan çocuklar için geçerlidir.
Henüz küçük olan çocuklarda
ise dikkat edilmesi gereken en
önemli konu, can acıtıcı işlemlerden olabildiğince uzak durulması
gerekliliğidir. Bu çocuklarda ameliyat öncesi kan sayımı için kan
örneği alınırken bile çok özenli
davranılmalı, kan alma işlemi
kesinlikle konusunda deneyimli
hemşire ya da hekimler tarafından
yapılmalıdır. Küçük çocuklarda en
önemli endişe nedeni ağrıdır. Bu
nedenle ağrı duymasına neden
olacak işlemlerden olabildiğince
kaçınılmalıdır.
EKSPRES:Sünnet öncesinde
anne ve babanın yaklaşımı nasıl
olmalıdır?
Çocuk kadar anne ve babanın da
sünnete hazır olması (!) gereklidir.
Anne ya da babada varolan endişelerin kesinlikle çocuğa yansıtılmamasına özen gösterilmelidir.
Çocuklarının acı çekeceği korkusu
ve duydukları heyecan çocuğun
endişesinin daha da artmasına
neden olabilir. Bu nedenle, anne
ve baba sünnet öncesinde sakin
olmalıdır.
EKSPRES:Sünnet kim
tarafından yapılmalıdır?
Sünnet, kesinlikle bu konuda
deneyimli hekimler tarafından
yapılmalıdır. Üroloji bu konudaki
en yetkin ve deneyimli branştır.
Günümüzde azalmış olmakla
birlikte, sünnet hala “sünnetçi” olarak bilinen
kişiler tarafından yapılabilmektedir. Bu kişiler
her ne kadar yaptıkları iş konusunda iddialı
olsalar da, bir cerrahi işlem olan sünnet sırasında ortaya çıkabilecek sorunları giderme
konusunda, doğal olarak, yeterli eğitim ve
deneyimden yoksundurlar. Ayrıca, yaz aylarında yaygın olarak yapılan “toplu sünnet
şölenleri”nde, çok sayıda çocuk, aynı anda,
genellikle hekim olmayan kişiler tarafından ve
yukarıda anlatılan hazırlıkların hiçbiri yapılmadan sünnet edilmektedir.
Bu durumun çocuklar üzerinde ortaya çıkardığı ruhsal ve fiziksel sorunlarla kliniklerimizde
sık sık karşılaşmaktayız. “Sünnet sakatlanması”, sünnet işlemi sonrasında ortaya çıkan
ciddi sorunlar için kullanılan bir terimdir.
Özellikle sünnet şölenleri sonrasında olmak
üzere, sünnetçiler tarafından gerçekleştirilen
sünnetler sonrasında “sünnet sakatlanması”
nedeniyle çok sayıda çocuk üroloji kliniklerine
başvurmaktadır. Ortaya çıkan sorunlar kimi
zaman o kadar büyüktür ki, birkaç düzeltici
ameliyata karşın yaşam boyu sürecek sakatlıklar kalabilmektedir. Bu nedenle, amacı ne
olursa olsun, toplu sünnet şenlikleri yapılmamalıdır.
EKSPRES:Sünnet derisi ve penisin anormallikleri sünnet işlemini etkiler mi?
Bazı anormalliklerde farklı cerrahi işlemlerin uygulanması gerekebileceğinden çocukların mutlaka önceden üroloji uzmanı
tarafından muayene edilmesi gereklidir.
EKSPRES:Başka bir nedenle
ameliyat yapılırken sünnetin de
yapılması uygun mudur?
Çocuklarda sıkça uygulanan ve
kısa süreli bazı cerrahi girişimler vardır. Bunun en sık
karşılaşılan örneği “bademcik
ya da geniz eti ameliyatı”dır (tonsillektomiadenoidektomi). Bunun yanı sıra endoskopik
işlemler, küçük biyopsi gibi işlemler de bunların arasında sayılabilir.Eğer bu konuda ailenin
isteği olursa, ameliyathane koşullarında ve
anestezi altında gerçekleştirilen bu işlemler
sırasında sünnet de yapılabilir. Sünnet, çocuk
için yapılan diğer işleme ek bir rahatsızlık
oluşturmaz.
EKSPRES:Sünnette ne tür anestezi
uygulanabilir?
Sünnet sırasında uygulanacak anestezi konusu genellikle ailelerde bir kafa karışıklığı
yaratmaktadır. Sünnet sırasında uygulanabilecek anestezi yöntemleri şunlardır :
1- Lokal anestezi- Penis gövdesi ve sünnet
derisinin uyuşturulmasıdır. Lokal anestezik bir
madde penis çevresine enjekte edilerek tüm
penis derisinin uyuşması sağlanır. Böylece,
sünnet işlemi sırasında çocuğun ağrı duymaması sağlanmış olur. İlacı etkisi
işlem sonrasında da bir süre devam eder. Bu
uygulama ile • Çocuk işlem sırasında ağrı
duymaz, ancak hareket edebilir.
• Özellikle endişeli olan ya da sünnet için
yeterince hazırlanmamış çocuklar ağrı duymadıkları halde korkuları nedeniyle işlem
sırasında huzursuz olabilirler. Bu durumda
çocuğun hareketsiz olması için kollarını ve bacaklarını tutmak gerekir. Bu da çocuğun duyduğu endişe ve korkuyu artırır. Aynı zamanda
sünneti yapan kişinin işini de zorlaştırır. Bu
nedenle daha az tercih edilir.
2- Genel anestezi- Mutlaka hastanede ve
ameliyathane koşullarında uygulanmalıdır. Bu
yöntemde ya hasta kısa süreli anestezi verilerek uyutulur ve sünnet işlemi gerçekleştirilir.
Genel anestezi ile sünnet olan çocuklar :
• İşlem sırasında ağrı duymadığı gibi yapılan
işlemin de farkında olmaz. Kendine geldiğinde
cerrahi işlem bittiği için endişe ve korkusu
7
daha azdır.
• Sünnet sonrasında anestezi etkisi geçene
dek hastanede beklemesi gerekir. Yaklaşık
olarak yarım-bir saat içinde kendine gelir.
Hastanede kalma süresi uzayabilir.
3- Sedasyon + lokal anestezi- Hastaya değişik
yollardan (damar yolu, ağızdan, burundan,
makat yolu) düşük dozda anestezik ilaç verilir.
Uygulama yoluna bağlı olmakla birlikte kısa
sürede hasta sakinleşir ve ardından yapılacak
lokal anestezi sonrasında da sünnet işlemi
gerçekleştirilir. Bu çocuklar:
• Kısa zamanda kendilerine gelirler,
• Sünnet işleminin yarattığı baskıyı yaşamamış olurlar,
• Yaklaşık olarak 1-2 saat içinde evlerine
gidebilirler.
Uygulanacak yöntem genellikle hekim- aile
görüşmesi ile belirlenir, ancak hekimin tecrübesine ve tercihine güvenmekte yarar vardır.
Ailelerin en önemli korkularından biri de genel
anestezi uygulamasıdır. Her ne kadar genel
anestezi son derecede güvenilir bir yöntemse
de, günümüzde “sedasyon+lokal anestezi”
daha çok tercih edilmektedir.
EKSPRES:Sünnet sonrasında ne tür sorunlarl (komplikasyonlar) karşılaşılabilir?
• Kanama- Sünnet “kanamalı” bir cerrahi
işlemdir. Bu nedenle, sünnet sırasında cerrahi
ilkelere uygun olarak kanama durdurulmuş
olmalıdır. Yeterli kanama kontrolu yapılmamışsa, sünnet sonrasında kesi yerinden ciddi
kan sızıntısı olabilir.
• Enfeksiyon- Sünnet sonrasında karşılaşılabilecek en önemli sorunlardan biridir. Sünnet
işlemi sırasında cerrahi ilkelere uyulmaması,
steril malzeme kullanılmaması ya da temizliğe yeterli özenin gösterilmemesi enfeksiyon
gelişimine neden olabilir.
• Kesi yerinde yapışıklık- Özellikle tombul
bebeklerde daha sık olmak üzere kimi çocuklarda penis çevresinde bulunan yağ dokusu
daha fazladır. Sünnet olmadan önce fazla
olan sünnet derisi nedeniyle penis dışarıdan
normal gibi görülürken, sünnet sonrasında bu
derinin kesilmesiyle yağ dokusu içinde kaybolmuş gibi kalabilir. Bu çocuklarda sünnet
sırasında penis gövdesinde bırakılacak deri
uzunluğu çok önemlidir. İyice içeri gömülen
penislerde, erken dönemde, yağ dokusu kenarlarına doğru bastırılarak penis gövdesinin
dışarı çıkarılması önerilmelidir. Bu yapılmaz
ise, kesilen doku penisin uç kısmı çevresinde
büzüşerek yapışır.
Ailelerin, sünnet işlemi kadar büyük endişelerinden biri de sünnet sonrası bakımı nasıl
olacağı konusundadır. Yukarıda anlatıldığı şekilde cerrahi ilkelere uygun olarak gerçekleştirilecek bir sünnet sonrasında bakım da kolay
olacaktır. Sünnet sonrası bakım sırasında
dikkat edilmesi gerekli durumlar ve karşılaşılabilecek başlıca sorunlar şunlardır:
• Sünnet sonrasında ilk 24 saat içerisinde
en sık olarak ortaya çıkabilecek yakınmalar
ağrı ve kanamadır. Uygun dozda ağrı kesici
(analjezik) kullanımı ile ağrı ortadan kaldırılabilir. Kesi yerinden sızıntı şeklinde olabilecek
kanamalar doğaldır ve kendiliğinden durur.
Ancak, damla şeklinde kanama varsa ve kanama çamaşır dışına doğru sızıyorsa mutlaka
hekime danışmak gerekir. İlk gün çocuğun
olabildiğince istirahat etmesi ağrı ve kanamanın ortaya çıkma riskini de azaltır.
• İlk günlerde penis şişebilir, kesi yeri ve
altında küçük morluklar gelişebilir. Bunların
tümü doğaldır ve kısa zaman içinde geçer.
• Bebeklerin bezlenmesinin herhangi bir
sakıncası yoktur. Yara kenarları genellikle ilk
24-48 saat içinde kaynayacağından, bu süre
içinde sık olarak bez değiştirilmesi yeterlidir.
Sünnet bölgesine gelen idrar ya da dışkı, bol
suyla ıslatılmış bir pamuğun ya da spançın
(pansuman için kullanılan gazlı bez) yara üzerine sıkılmasıyla temizlenebilir.
•48 saat sonra banyo yaptırılabilir. Temiz
olmak koşuluyla, yaraya su değmesinin hiçbir
sakıncası yoktur.
•Yara iyileşmesi sırasında kesi bölgesinden
beyaz renkli lenf sıvısı salgılanır. Bu salgı yerinde kalırsa bir süre sonra kuruyarak kabuk
(krut) haline dönüşür. Yara yerinin yıkanması
bu sızıntının uzaklaştırılmasını sağlayacağından yararlıdır.
• Kimi sünnet sonrasında kesi yeri sarılır. Kişisel düşüncem ve deneyimim, cerrahi ilkelere
uyulursa buna gerek olmadığı şeklindedir.
Ayrıca, kanama ve salgılar nedeniyle sargı deriye yapışabileceğinden çıkarılması ağrı verici
bir işlem olabilir, çocuk pansuman esnasında
daha çok ağrı duyabilir.
• Sünnet sonrasında büyük çocukların en
büyük korkularından biri de iç çamaşırlarını
giymektir. Sünnet sonrası ilk birkaç günde
penisin uç kısmı duyarlı olacağından, buraya
dokunulması çocukta ağrı duygusu olarak
algılanır. Çocuklar en kısa zamanda iç çamaşırlarını giymeye teşvik edilmelidir. Ancak,
eşofman gibi bol giysilerin giyilmesi
uygun olabilir.
8
Bir dönemin efsane
PC’si Commodore
64’tü. Ama hiç unutulmayan önemli rakipleri de vardı. İşte onlar
Amerikan pazarını domine
ederken bir yandan da oyun konsolu çağının haberciliğini yapıyordu, yine Atari video oyun konsollarıyla uzun yıllar daha arcade
pazarını domine etmeyi başardı.
80’lerin başında henüz nispeten yeni bir şirket olan Atari,
Bugünün bilgisayar kullanıcılaAlmanya’da tanıtım için o zamana
rının işi kolay! Yeni bir bilgisayar
göre oldukça yüksek miktarda
satın almak istiyorsanız, cevapbütçe (20 milyon Alman Markı)
lamanız gereken tek bir soru
ayırmış ve Franz Beckenbauer,
var: Mac mi yoksa PC mi? Fakat
Pele gibi futbol yıldızlarının da
30 sene önce her şey çok daha
yer aldığı reklamlarla dikkati
farklıydı.
kendisinin ve ürünlerinin üzerine
Bundan 30 sene önce ev bilgisaçekmişti.
yarları salonlarımıza taşındığında,
Ev bilgisayarcılığının erken
görüntü bugünkünden oldukça
dönemlerinde Atari çok önemli
farklıydı. Macintosh’un grafiksel
bir rol oynadı: 1979 yılında çıkarkullanıcı arayüzü henüz doğmadığı iki ev bilgisayarı Atari 400
mıştı. 1981 yılında IBM’in tanıttığı
ve 800-bir video oyun şirketi için
ucuz ofis bilgisayarları ses ve grasürpriz olmayacak şekilde- öncefikten yoksundu ve hiç ilgi çekmeliği görsel kaliteye vermişti: Daha
mişti. Ev bilgisayarları ise renkli
görüntüleri, TV ekranında hareket
eden imgeleri akılları baştan alıp
ve elektronik sesleri ile de insanları kendine hayran bırakmıştı.
1977 yılında sadece üç firma
ev kullanımına hazır bilgisayar
üretiyordu: Apple, Commodore ve
Tandy. Beş yıl sonra ev bilgisayarlarının modellerinin sayısı hemen hemen kontrol
edilemez seviyeye ulaşmıştı. Neredeyse her ay
yeni, gelişmiş ve daha ucuz
8-bit bilgisayarların ilk
cihazlar piyasaya sürülüyordu.
dönemlerinde ekstradan 128 renk.
Her firma rekabette öne çıkmak
Almanya’da Atari’nin popülariteiçin ses, grafik veya fiyatta iyileşsi git gide artarken 1982 yılında
tirme yapıyordu. Bilgisayar pazarı
ortaya çıkan C64 bir anda pazarın
sonsuz seçeneğe sahip bir macera
liderliğini eline geçirdi ve Atari’yi
sahası gibiydi.
400 ve 800 modellerinin gelişmiş
Ev bilgisayarlarının kaderini versiyonları olan Atari 600 XL ve
oyunlar belirledi
800 XL’i çıkarmaya zorladı. Zengin
Peki hangi ev bilgisayarı en iyiydi? 256 renk ve 320x192 piksel çözüFarkı sistemlerin performansı
nürlüklü ekranı (Commodore’un
kıyaslanamıyordu. Bugün kul16 renk ve daha düşük çözünürlandığımız benchmark testlerini
lüklü ekranıyla kıyaslandığında)
uygulamak mümkün değildi,
ve rakibine nazaran bir tık daha
çünkü farklı bilgisayarda çalışan
hızlı performansıyla Atari aradığı
tek program yoktu. O zaman daha ivmeyi bulmuşa benziyordu fakat
anahtar veriler kullanılıyordu:
fiyatı C64 ile kıyaslandığında çok
Bilgisayar kaç renk gösterebiliyor, yüksekti. 1984 yılına geldiğimizses çipi ne kadar iyi, hangi bilgisa- de 800XL ve 600XL, Commodore
yarda programlama yapmak daha 64’ün liderliğine boyun eğmek
kolay ve en eğlencelisi hangisi?
zorunda kaldılar.
Başka bir deyişle, hangi bilgisaFakat İngiltere’den gelen bir başka
yar ufak bütçeye büyükeğlence
uygun fiyatlı Sinclair ZX Spectrum
sunabiliyor?
ev bilgisayarı birkaç yıl sonra pa1982 yılında piyasada onlarca fark- zarın dengelerini sarsacaktı.
lı bilgisayar olmasına rağmen C64
şu güçlü noktalarıyla öne geçmişti: Yüksek işlevselliğin yanında
kolay programlanabilmeyi uygun
fiyatta sunmak. 8-Bit bilgisayar
alanında başka hiçbir bilgisayar
C64’ün eline su dökemiyordu.
Buna rağmen pek çoğu yine de
denemekten vazgeçmedi. Şimdi
Commodore 64’ün 3 büyük rakibine bir de yakından bakalım.
Atari 800XL: 1980’lerin oyun
canavarı
Ev bilgisayarlarının ilk yıllarında
bir firma bilgisayar oyunlarına
hareket getirdi, Atari. 1977 yılında
Atari VCS(Atari 2600) ile şirket
EKSPRES
12 HAZİRAN 2014,PERŞEMBE
ZX Spectrum: C64 için
alt-seviye model
100 İngiliz sterlininden daha
ucuza tam bir bilgisayar - bu
strateji ile 1981 yılında Sinclair, ev
bilgisayarı pazarının ilk alt
seviye bilgisayarını piyasaya sürdü.
Pahalı, son teknolojiyi kullanmak
yerine Sir Clive Sinclair daha farklı
bir taktik izledi: pazarı düşük fiyatlı ürünlerle alttan fethetmek.
1980 yılında ZX-80 rakipsiz fiyatıyla piyasaya çıkan ilk model oldu ve
pek çok evde kendine yer buldu.
Halefi ZX-81 ise ufak ihraç başarısı
gösterdi ve kısa süre içerisinde
Almanya’da 100 Alman
Markından daha ucuza alıcı buldu.
Bu “alt seviye” bilgisayarın renkli
ekranı, sesi, sürücüsü yoktu
(Datasette’de ayrı bir kaset kaydedici bağlanabiliyordu) ve standart
versiyonunda sadece 1Kb RAM bulunuyordu. Ucuz olmasına rağmen
göreceli zayıf performansı durumu
dengeliyordu.
Büyük boyutu ve “takoz” olarak
adlandırılan tasarımına rağmen bilgisayar memleketi olan
İngiltere’de çok tuttu.
Oyuncular, sesi ya da renkli
görüntüsü olmayan bu
cihaza hayran kaldılar ve
olmazsa olmaz haline
getirdiler. Sadelik ve
yaratıcılık ile bezenmiş
bir oyun olan 3D Monster Maze de
dünyanın ilk 3D oyunlarından biri
ve ZX-81’de karşımıza çıkmıştı.
Bu başarıdan etkilenen Commodore CEO’su Jack Tramiel,
şirket için çok önemli bir karar
alıyor:
Şu andan itibaren alt-seviye
ofis bilgisayarlarına değil
düşük ücretli bilgisayarlara
odaklanmalıyız ve yeni mottosunu belirliyor “Sınıflar için değil
kitleler için bilgisayarlar.” Bu
karar ile birlikte Commodore ucuz
bilgisayarlar üretmeye başlıyorilk olarak
VC20 ve bir sene sonra da C64.
1982 yılında Sinclair
en büyük atağını yaptı: ZX Spectrum, hayranları hala onu sevgiyle
“Speccy” diye anarlar. Pek çok
İngiliz oyuncu bu ilk defa 7 renk
gösterebilen ve ses çıkaran
cihazı salonlarının baş köşesine
yerleştirdiler.
Elinizdeki boş CD’lere
üzerinde yazan kapasiteden
fazla veri sığdırabilirsiniz.
Boş bir CD’ye 875 MB’a
kadar veri yazabilmek için
yazıyı okumaya devam edin.
Hatırlarsanız CD yazıcı
donanımlar ilk piyasaya
çıktığında, CD-R medyalar üzerine sadece 650MB
veri yazılabiliyordu. Ancak
bu medyalar kısa sürede
yerlerini 700MB kapasiteli
CD’lere bıraktılar. Bir kaç
yıldır varolan bu CD’ler çok
kısa bir sürede standart
halini almayı başardılar.
Bu esnada üreticiler daha
büyük kapasitelerde veri
taşıyabilen optik medyaları
araştırmayı sürdürdüler
ve DVD’ler üretildi. DVD
teknolojisi hızla gelişerek,
DVD-ROM ve Çift Katmanlı (Dual-Layer) DVD’lerle
yoluna devam ediyor. Ancak
DVD yazıcılar henüz her
eve girebilmiş değil. Bunun
sebebi hem yazıcıların hem
de boş DVD’lerin fiyatlarının
yüksek olması.
Veri saklamak açısından
CD’lerin yeterli olduklarını pek söyleyemeyiz. Eğer
ADSL veya KabloNET gibi
hızlı bir internet bağlantınız
varsa, kısa bir sürede sabit
diskiniz film ve müziklerle
dolabilir ve verileri kaydedecek yer sıkıntısı baş gösterir.
İşte böyle durumlarda, CD
yazıcılar adeta bir cankurtaran işlevi görüyor ve verilerin yedeklenmesini sağlıyor.
Fakat 700MB’lık kapasiteyi
doldurmak için bir adet
DivX yetiyor, çoğunlukla da
artıyor. Böyle bir durumda
filmin boyutlarını küçültmeye çalışmak son teknolojinin
getirdikleriyle donatılmış bir
bilgisayarda bile saatlerle
ifade edilen bir süre
gerektiriyor.
iOS 8’de olması beklenirken tanıtımda es geçilen bu
özellik; aslında iOS’un içinde
gizliymiş...Apple, geçtiğimiz
hafta WWDC 2014 zirvesinde iOS 8’i tanıtmış ve biz de
size bu tanıtımı aktarmıştık.
Tanıtımdan hemen öncesine
kadar iOS 8’in aynı ekranda
iki uygulamaçalıştırıp çalıştırmayacağı, yani multi-tasking
desteği gösterip göstermeyeceği büyük merakla bekleniyordu. Zira işletim sisteminin
yeni sürümünün bu özelliği
getireceği
uzun bir
süredir
söylenti
halindeydi.
iOS 8
tanıtıldı,
ancak bu özellik tanıtımda
karşımıza çıkmadı. Fakat şimdi yeni bir umut daha doğmuş
gibi görünüyor.Gelen haberlere göre iOS 8’de iki farklı
uygulamayı aynı anda ekran
üzerinde görüntüleyebileceğiz. iPad sahiplerini sevindirecek olan bu haber, ünlü
iOS geliştiricilerindenSteven
Troughton-Smith’den geldi.
iOS 8’de SpringBoard kodu ile
iki uygulamayı ekranda aynı
anda görüntülemek mümkün
olacak. Ekranda aynı anda
bulunacak
olan uygulamaların
boyutlarını
ise 1/4,
1/2 ve 3/4
şeklinde
ayarlamak
mümkün.
12 HAZİRAN 2014, PERŞEMBE
9
EKSPRES
Bülent PINARBAŞI
[email protected]
Aliağa’da, anneleri Gülseren S.’yi öldürdükleri iddiasıyla haklarında
“üst, alt soya yönelik nitelikli adam öldürmek” suçundan ağırlaştırılmış
müebbet hapis istenilen kız kardeşlerin yargılanmasına devam edildi
Karşıyaka 2. Ağır Ceza Mahkemesinde, annelerini öldürdükleri iddiasıyla tutuklu yargılanan kız kardeşler Ş.P. (19)
ile B.P. (17), öldürülen Gülseren S.’nin (39) babası Kasım S.
ve tarafların avukatları katıldı.
Sanıklardan B.P’nin yaşının küçük olması nedeniyle
mahkemeye dinleyici ve basın
mensupları alınmadı.
Mahkeme heyeti, akli melekeleri yönünden ceza ehliyetlerinin olup olmadığının
tespiti yönünde Ş.P. ve B.P’nin
İstanbul Adli Tıp Kurumu’nun
ilgili ihtisas dairesinden gelen
2 kız kardeşin akli dengesinin
yerinde olduğunun ve psikolojik bir sorunlarının bulunmadığına dair raporu tutanaklara
geçirdi.
Duruşmada mahkemeye esas
hakkındaki mütalaasını sunan
savcı Güven Gök, sanıkların
suçlarının sabit olduğunu ve
bu doğrultuda cezalandırılmalarını talep etti. Savcı Gök,
ayrıca “ağırlaştırılmış müebbet” hapis ile cezalandırılması
istenen 2 kız kardeşin,
haksız tahrik indiriminden
yararlanmasının uygun
olacağı görüşünü bildirdi.
Sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar veren
mahkeme heyeti, duruşmayı
erteledi.
Kız kardeşlerin avukatı
Hakan Duran, gazetecilere yaptığı açıklamada, bir
sonraki duruşmada kararın
açıklanmasını beklediklerini
belirterek, kız kardeşin “haksız tahrik” indirimlerinden
yararlanarak en alt sınırdan
ceza almasını beklediklerini
ifade etti. AA
İzmir’in Foça İlçesi’nde aşırı hız nedeniyle kontrolden çıkıp, park halindeki başka
bir araca çarpan otomobildeki 3 gençten 2’si yaşamını yitirirken, 1’i ağır yaralandı.
Bir tabanca ile Kalaşnikof marka uzun namlulu silaha ait mermilerin bulunduğu
araçta bulunan kazazedelerin üzerinden çıkan kimliklerin sahte olduğu ortaya çıktı.
Foça’dan İzmir yönüne giden Armağan Azaroğlu (24) yönetimindeki 06 FFF 36 plakalı otomobil,
bugün saat 03.00 sıralarında
Bağarası Mahallesi, Foça Buz
Fabrikası yakınlarında, aşırı
hız nedeniyle kontrolden çıktı.
Savrulan otomobil yol kenarındaki bir gazinonun önünde park
halindeki başka bir otomobile
çarparak takla attı. Hurdaya
dönen otomobilde sıkışan sürücü
Armağan Azaroğlu ile yanındaki
kimliği henüz tespit edilemeyen
bir arkadaşı yaşamını yitirdi.
Arka koltuktaki İsmail Altıntaş
(18) ise kazayı ağır yaralı olarak
atlattı. AKS 110 ve 112 Acil Servis
ekipleri tarafından sıkıştığı yerden çıkartılan Altıntaş, Menemen
Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. İlk
müdahalenin ardından, durumu
ağır olan Altıntaş, Ege Üniversitesi Hastanesi’ne sevk edildi.
Olay yerinde yaşamını yitiren iki
kişinin cesetleri ise otopsi için
İzmir Adli Tıp Kurumu Morgu’na
kaldırıldı. Kazanın ardından
jandarmanın otomobilde yaptığı
aramada bir tabanca ile Kalaşnikof marka uzun namlulu silaha
ait mermiler bulunduğu öğrenildi.
Kimlikleri Sahte Çıktı
İzmir’in Foça İlçesi’nde hız nedeniyle meydana gelen 2 kişinin
öldüğü, 1 kişinin de yaralandığı
kazada, araçta bulunan kazazedelerin üzerinden çıkan kimliklerin sahte olduğu ortaya çıktı.
Şüphelilerin başkalarına ait kimliklerin üzerine kendi fotoğraflarını yapıştırarak kullandıkları
anlaşıldı. Kazadan bir gün önce
Ankara’dan kiraladıkları otomobille Foça’ya geldikleri tespit
edilen, 3 kişinin isimleri belirlenmeye çalışıyor. Polis, sahte
kimlikle geldikleri Foca’da kaza
yapan kazazedelerin ne amaçla
geldikleri ve irtibatları araştırılıyor. Otomobilden çıkan tabanca
ve mermiler balistik incelemeye
gönderildi.
301’e bağladık…
Parayla tutulmuş ağıtçılar gibi tüm
memleketi çığlığa boğduk. Meydanlara döküldük, yazılar yazdık,
sosyal medyada söylemediğimizi
bırakmadık…
Fazla duygusal olanımız gözyaşı
döktü, ağırbaşlımız siyasete bağladı…
Açıkçası…
Ölü sevicilik yaptık!..
Kızmayın, gerçek bu.
12 Mayıs’ta aklımıza bile gelmeyen
maden işçileri 13 Mayıs’ta birden en
yakınımızdan yakın oldu.
Yakın dediğime bakmayın; üzüntümüz en sevdiğimiz dizinin reklam
arasını, iki çay arası sigara molası
muhabbetini geçmedi aslında…
Aslında sadece suçluluk duygumuzu bastırmak için üzüldük, üzülmüş
gibi yaptık…
Sonra…
Dirisine asgari ücreti çok gördüklerimize yardım kampanyalarıyla
yağdırmaya başladık. Çocuğunun
okul masrafını karşılayamadığı için
madene inenlerin çocuklarına burs,
kredi borcunu ödeyemediği için
emekli olduğu halde çalışanların
kredi borcuna kolaylık sağladık.
Oysa bunları 12 Mayıs’a kadar
yapmış olsaydık o kaybettiğimiz
canların hiçbiri “mecburen” diri
diri ve bile bile kendi mezarlarına
girmeyeceklerdi.
Soma’ya ağladık, dövündük, üzüldük, kahrolduk…
Daha üstünden 1 ay geçmeden
unutuverdik.
***
Peki hiç aklınıza geldi mi?..
Soma olmaya namzet kaç işyeri
daha var memleketimde?
Biz Soma’ya ağıt yakarken aynı
zamanda Zonguldak’ta ve Konya’da
iki ayrı madende iki ayrı maden
işçisinin ölümüne sayı yeteri kadar
çok olmadığı için mi tepki vermedik?..
***
Gelelim zurnanın zırt dediği yere;
Aliağa’ya...
Hayır hayır, işten çıkarılan belediye
personelinden bahsetmeyeceğim.
Onunla ilgili söylenmesi gereken
her şeyi herkes söyledi zaten. Herkes kendi tarafından yonttu nalıncı
keseriyle.
Şimdi...
1961 yılında hangi aklı evvelin vizyonsuzluğuyla olduysa; tarih, doğa
ve denizin muhteşem buluşmasını
gerçekleştirdiği Aliağa sanayi bölgesi ilan edildi.
Eyvallah...
O günden sonra da ne havamız
hava, ne suyumuz su, ne doğamız
doğa olarak kaldı. Havada LPG
kokusunu, ağaçların üstünde
demir tozlarını, denizde gemilerin
sintinesini gördüğümüzde Aliağa’da
olduğumuzu bir kez daha idrak
ediyoruz.
Buna da eyvallah. Gözden çıkarılmış bölgelerin kaderini yaşıyoruz...
Peki...
Art arda dikilen fabrika bacaları,
rafineri, demir çelik tesisleri yükselirken unutulan neydi?
Ben söyleyeyim: İNSAN!..
***
Yıllar önce rafineri inşaatından
önce fizibilite raporları hazırlanırken, elin gavurunun tuttuğu rapora
göre, bölgenin en az 6 km yakınında
yerleşim yeri olmaması gerektiği,
insan sağlığı için zararları tek tek
anlatılmış. Ben diyenlerin yalancısıyım.
Biz ne yapmışız?..
Sanki öyle bir tespit yokmuş gibi,
inadına inadına Aliağa’yı rafineri
bölgesine doğru genişletmişiz.
Hala, tesisin yanıbaşında yeni kooperatif binaları yükselmeye devam
ediyor. İnadına...
İşçi sağlığından geçtim, bölge
halkının sağlığını, hayatını hiçe
sayanlar kim?..
O bölgede imara izin verenler
kim?..
Sanki başka yer kalmamış gibi oralarda ucuza arsa kapatıp binaları
yükseltenler kim?..
Hadi bunu da bir kenara bırakalım...
Serbest girişimcilik ruhu, kimse
almasa o binalar da yapılmaz falan
deyip kulp uyduralım, suçu yerel
halka yükleyelim.
Asıl soru şimdi geliyor:
Hani bir aklıevvel sanayi bölgesi
ilan etti ya bölgeyi...
Hani rafineri, gemi söküm, demir
çelik falan ne varsa açıldı, istihdam
sağlandı, işsize iş imkanı doğdu
ya...
Peki bütün bunlar olurken iş ve işçi
sağlığını kim, ne kadar düşündü?
Başbakan 1800’lü yıllardan örnek
verirken köpürdük ya, hangi çağda
yaşıyoruz diye...
1961 yılında kaderi çizilmiş
Aliağa’da üzerinden 50 yıldan fazla
geçmiş olmasına rağmen mesleki
hastalıklarla ilgili bir sağlık biriminin hala kurulmamış olması hangi
gerici zihniyetin eseri peki?..
Sendikalar, işçi temsilcileri sadece
işten çıkarılmalar ve işletmelerde
sendikalı işçi sayısını artırarak
kendi gelirlerini artırma telaşındayken, neden bu konuyla ilgili hiçbir
girişimde bulunmuyorlar?
***
Hani günlerdir işten atılan belediye
işçileri için meydanları dolduran
kalabalığın yanında gövde gösterisi
yapmaya gelen, medyada çarşaf
çarşaf beyanatta bulunanlar...
...çalışan işçilerin hakları için şimdilerde medyada yer bulmayacağı
için mi mücadele etmiyor, girişimde
bulunmuyor?..
Aliağa’daki işçi ve emekçilerin çalışma şartlarının iyileştirilmesi için
de yine ve aynı Soma’daki gibi toplu
ölümlü bir “iş kazası”nın gerçekleşmesi mi bekleniyor?..
Yemişim sizin “işçi dostu” yaklaşımınızı...
İtiraf edin:
Hepiniz, hepimiz...
ÖLÜ SEVİCİYİZ!..
10
EKSPRES
12 HAZİRAN 2014,PERŞEMBE
Tüpraş İzmir Rafinerisi Sosyal Etkinlik
Kulüplerinden Tiyatro Kulübü, Bornova
Aşık Veysel Görme Engelliler Okulu ile
geliştirdiği proje ile sekiz görme engelli
öğrenciyi tiyatro sahnesine çıkardı.
Yaşamlarında ilk kez tiyatro oyununda rol
alan öğrenciler, deneyimli yazar Dersu
Yavuz Altun’un Uçan Adam adlı oyununu
Demet Saka’nın yönetmenliğinde
sahneledi.
10 Haziran 2014 Salı akşamı
Tüpraş Halk Eğitim Merkezinde gösterimi yapılan tek
perdelik çocuk oyununda
görme engelli Ali Oruç Yılmaz
(13 yaşında), Burak Korkmaz
(12 yaşında), Ege Cengiz (13
yaşında), Gizem Ergün (14
yaşında), Harun Çetinkaya
(15 yaşında) Hatice Çıplak (13
yaşında), Melike Bozkaya (15
yaşında) sahne aldı. Ekibe
Tüpraş İzmir Rafinerisi Tiyatro Kulübünden Hale Kızıltaş
ile Uğur Güzelkan eşlik etti.
Eyüp Sultan Aylar ve Şükrü
Değer’in müzikleri, Erkan Develi ve Coşkun Doğan’ın teknik
desteği ile sahnelenen oyunu,
Tüpraş İzmir Rafineri Müdü-
TOBB Mesleki Eğitim Kurulu
Başkanı ve Aliağa Ticaret
Odası Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Saka, Türkiye
Cumhuriyeti tarihinin en
kapsamlı vergi düzenlemelerinden biri olan vergi affı
ile ilgili önemli değerlendirmelerde bulundu.
Vergi borçlarını düzenli
ödememeyi alışkanlık haline
getirenler için önlemlerin
alınması gerektiğini ifade
eden ALTO Başkanı Adnan
Saka, “Muhakkak ki bu
borçların yapılandırılması
imkânı özellikle yükümlülüklerini yerine getiremeyen
iş dünyası için yeniden ayağa
kalkma anlamına geliyor.
Gerçekten zor durumda olan
ve borcunu ödeyebilmesi
için kolaylık sağlanmasına
ihtiyaç duyarak işini sürdürebilecek ve yanında işçi
çalıştırmaya devam edebilecek olanlara ödeme kolaylığı
getirilerek ayakta durmalarının sağlanması doğru
bir yaklaşım. Fakat vergi
rü Şahin Çalbıyık’ın yanı sıra
Aliağa Kaymakamı Bayram
Yılmaz, Aliağa İlçe Emniyet
Müdürü Hasan Tuğan, Petrol
İş Sendikası Aliağa Sendika
Şube Başkanı Ahmet Oktay ve
Şube Başkan Yardımcısı Menderes Akdağ da izledi.
Oyunun broşüründe de yer
alan görme engelli oyuncuların Uçan Adam oyunundan
ilham alarak engel tanımadan
çizdikleri resimler davetlilerin
ilgisini çekti. Oyunda şaşkın
adlı karakteri canlandıran
Gizem Ergün, “Tiyatro, kendime olan özgüvenimi ve azmimi
arttırdı. Bu eğlenceli oyunu
oynamaktan mutluluk duyuyorum” diyerek duygularını dile
ve sigorta primi borçlarını
ödememeyi alışkanlık haline
getirerek borcunu biriktirip
biriktirip afla ödeyen bazı
işletmeler var. Bu sebeple;
borçlarını düzenli ödeyenlerin kendilerini haksızlığa
uğramamış gibi hissetmeleri
için, borçlarını ödememeyi
alışkanlık haline getiren
işletmelerin vergi indirimleri daha düşük tutulmalı
ve sağlanan kolaylıklardan
asgari ölçüde yararlandırılması gerekir” dedi.
Vergi ve benzeri kamu
alacaklarının yeniden yapılandırılması halinde, vergisini düzenli ödeyenlerin de
ödüllendirilmesi gerektiğini
vurgulayan Başkan Saka,
“Ben evini, arsasını, arabasını satarak ya da bankadan
kredi alıp vergi borcunu
ödeyen insanlar tanıyorum. O insanlar vergilerini
öderken, ödemeyenleri
mükâfatlandırır gibi bir af
çıkartmanın hakkaniyet içinde olduğunu düşünmüyo-
getiriyor.
Yönetmeni Demet Saka ise
Uçan Adam’ın sahnelenmesi
deneyimini “Artık yanımdan
geçen insanlara daha fazla
dikkat ediyorsam, gözlerimi kapatıp empati kurmaya
çalışıyorsam, yerde gördüğüm
ve belki de daha öncesinde hiç
umursamayacağım herhangi
bir cismi, görmeyen insanlara zarar verir düşüncesiyle
kaldırıyorsam, yaşamın tek taraflı inşa edildiğinin daha çok
farkındaysam ve bundan sonra
bunun çığırtkanlığını yapıyorsam, hayatımın bencil tarafını
tümüyle törpülediysem, öyleyse kişisel yolculuğumla ilgili
bu çocuklardan çok şey öğren-
rum. Tabiki de vergi affının
devlete önemli bir girdisi
olacaktır. Ancak vergi affının
yanında vergisini düzenli
ödeyen işletmeler için de
teşvik edici bir çalışmanın
yapılması gerekiyor. Örneğin vergisini aksatmadan
ödeyen mükelleflere yüzde
5 indirim verilebilir” diye
konuştu.
dim demektir. Sizi tanımadan
önce meğer ben de görmüyormuşum” cümleleriyle ifade
ediyor.
“Uçan Adam” adlı çocuk oyunu, iyi yürekli, yardımsever insanların bir arada yaşadığı bir
yerde geçiyor. İnsan aklının,
bilimsel düşüncenin değeri
eğlenceli fantastik bir masalla
anlatılıyor. Yalancılığın, insanları kandırmanın da kötü bir
şey olduğunun vurgulandığı
oyun, izleyenleri düşünsel bir
yolculuğa çıkarıyor.
Tüpraş, Koç Holding “Ülkem
İçin Engel Tanımıyorum”
proje çatısı altında iki yıldır
kurumsal sorumluluk projeleri geliştirmeyi sürdürüyor.
Engelli bireylerin yaşamın her
alanına tam ve etkin katılımını
hedefleyen proje, engelliye
doğru yaklaşım eğitimleri ve
fiziki koşulların iyileştirilmesi
dışında geliştirilen kurumsal
sorumluluk projeleri ile de
dikkat çekiyor. 2012 yılından
beri genel müdürlük ve dört
rafineriden 15 kişilik proje
ekibi ve içlerinde proje ekibi
üyelerinin de yer aldığı 30 kişilik gönüllü eğitmenin desteği
ile Tüpraş genelinde toplam
3.355 çalışana ve 1.271 paydaşa engelliye doğru yaklaşım
eğitimi verilirken bir çok proje
de hayata geçirildi.
Hayatın her alanında engellerin kaldırılması dileğiyle.
Daha yaşanılabilir ve daha
yeşil bir Dikili için alanlarda,
parklarda, kavşaklarda, sahil
yolunda belediye ekipleri tarafından mevsimlik çiçek ekimi
çalışmaları tamamlanarak,
belirlenen bölgelerde ve
mahalle statüsünde Dikili’ye
bağlanan Çandarlı’da da çiçek
ekim çalışmaları gerçekleştirildi. 42 bin adet çiçek, Nazım
Hikmet Parkı, 75.Yıl Parkı,
Çandarlı girişi, Dr. Şahap Bora
Parkı’na ekimi yapılarak köylere dağıtımı da sağlandı.
larımıza devam ediyoruz. İlçemizin görüntüsüne renk katmak, yeşil dokusunu korumak
amacıyla çiçek ekimi ve peyzaj
çalışmalarına devam ediyoruz. Bu kapsamda belirlenen
noktalara farklı çeşitlilikte ve
renklerde çiçekleri ekiyoruz.
Yaşanılabilir bir çevre için
yeşillendirme ve bakım çalışmalarımız devam edecek”
şeklinde konuştu.
42 bin adet çiçek ekildi
Yaz sezonunda ziyaretçilerini
en güzel şekilde ağırlamak
için 7 gün 24 saat çalışan
belediye ekipleri tarafından,
çevre düzeni, temizliği ve
bakımı kapsamında toplam
42 bin adet mevsimlik çiçek
ekildiğini belirten Dikili Belediye Başkanı Mustafa Tosun,
“İlçemizin sahip olduğu doğal
güzellikleri ortaya çıkartmak,
korumak ve katkıda bulunmak
amacıyla her alanda çalışma-
12 HAZİRAN 2014, PERŞEMBE
1) Hayatınızı
kolaylaştıracak püf
noktaları ;
Şekerlenen Reçel
Yaptığınız reçel
şekerlendi diye
sakın üzülmeyin.
Bu durumdaki
reçeli tencereye
doldurun, her
kilosu için ikiLimondan elde
ettiğiniz limon suyunu ilave edin
ve bir taşım kaynatın, reçeliniz
normale dönecektir. Yapacağınız
böreğin, lezzetli olması ve kıvamında
pişmesini istiyorsanız, ateşe
koymadan önce birkaç saat bekletin.
Gevrek Patates İçin
Patates kızartmasının kıtır kıtır,
gevrek olmasını istiyorsanız,
patatesleri Una buladıktan sonra
tavaya atmalısınız. Patates
pürenize de değişik bir koku
vermek istiyorsanız, içine bir
miktar Hindistan cevizi atın. Tadının
11
EKSPRES
çok değiştiğini göreceksiniz.
Yapacağınız tavuk yemeğini
daha lezzetli kılmak mümkün.
Tavuk etlerini birkaç saat sütün
içinde bekletin. Etler hem daha
yumuşak, hem de daha leziz
olacaktır.
Çayda Dem 10 Dakika
Lezzetli çay demlemenin sırrı da
‘süre’de yatıyor. Çoğumuzda, ‘çay
ne kadar çok demlenirse, tadının o
kadar iyi olacağına’ dair bir hüküm
vardır. Bu tamamen yanlıştır. Çayın
12/06/1960 Geçici Anayasa
uzun süre demlenmesi, içindeki bazı
açıklandı. Türkiye Büyük
Maddelerin oranını değiştirecek, bu
Millet Meclisi’nin bütün
da çayın tadını etkileyecektir. Çayınızı hak ve yetkileri, Geçici
en fazla 10 Dakika demleyin, o zaman
Anayasa gereğince Milli
çayınız daha lezzetli olacaktır.
Birlik Komitesi’ne verildi.
Naylon Kutuda Maydanoz
12/06/1980 Polis İzmir
Bu arada, çarşıdan, pazardan
İnciraltı öğrenci yurduna
aldığınız maydanozlarınızı,
dereotunuzu uzun zaman dolabınızda baskın yaptı. Polisin ateş
açması sonucu 5 öğrenci
bozulmadan, sararmadan
öldü.
saklamanın yolunu biliyor musunuz?
Bunun için maydanoz ve dereotunu
KAYIP
önce güzelce yıkayın. Temiz
Hugin Marka
bir peçeteyle sarıp iyice
ER-201Model
kurulayın. Temiz kapaklı
FK- 11025735 Sicil nolu
bir naylon kutuya koyup
ödeme kaydedici cihazıbuzdolabına kaldırın.
ma ait levha kaybolmuştur. Hükümsüzdür
Uzun müddet bozulmadan
Neriman GÜNER
kaldığını göreceksiniz.
Ayrıca, ekmeğin
KAYIP
küflenmesini önlemek için,
Sürücü Belgemi
ekmek kutusuna, ufak bir
kaybettim.Hükümsüzdür
kabın içine Tuz koymayı
Tuncay SEZGEN
ihmal etmeyin.
DEVREN SATILIK
Barbaros Caddesi üzerinde işler durumda,iyi
müşteri potansiyeli
bulunan İNEGÖL KÖFTE
DEVREN SATILIKTIR
Tel: 617 05 08
KAYIP
Nüfus Cüzdanımı
kaybettim.Hükümsüzdür
Hüseyin BAYKAL
KAYIP
Nüfus Cüzdanımı
kaybettim.Hükümsüzdür
Suzan KESKİN
GAZETEMİZ
BÜNYESİNDE
ÇALIŞMAK ÜZERE
Gazeteciliğe hevesli,
İletişim Fakültesi mezunu,
diksiyonu düzgün çalışma
arkadaşları arıyoruz.
Başvuruların şahsen yapılması rica olunur.
KİRALIK-SATILIK-İŞ ARAYANLAR
PAŞAM PİDE SALONU ev ve işyerlerine
servis yapılır.
SİPARİŞ TEL: 616 89 19 - 0535 218 07 50
www.pasampide.com
Atatürk Devlet Hast................... 244 44 44
Behçet Uz Çocuk..................... 489 56 56
Bornova Devlet hast.................. 375 58 58
Bozyaka Eğt. Hast................... 250 50 50
Buca S. D. Hast......................... 452 52 52
Foça Devlet Hast..................... 812 14 29
Göğüs Hastanesi....................... 433 33 33
Karşıyaka Dev. Hast................ 366 88 88
Çiğli Devlet Hast....................... 376 23 23
Menemen Dev. Hast. .............. 832 58 59
Tepecik Devlet Hast. ................ 469 69 69
Buca Kadın Doğ. ve Çocuk....... 454 01 01
EKOL......................................... 369 89 65
SATILIK Paintball Alanı
Tel: 0545 616 05 35
Özel Gazi Hast......................... 421 01 21
Dersane Kantininde çalışacak bayan
eleman aranıyor
Tel: 0 532 563 03 78
Ege Üniversitesi Hast................ 444 13 83
Atakalp...................................... 483 14 14
SağlıkGrup Başkanlığı......................616 89 89
Aliağa Devlet Hastanesi................. 616 87 87
Dr. A. Armağan GÜLBOY...................616 24 83
Veteriner Hakan ONUR.................. 616 51 55
Diş Hek. Ömer M. SARAÇ.................616 36 00
Diş Hek. Bahadır BİLGENOĞLU.............. 617 14 07
Göz Dr. Ulviye ÖZTÜRK......................616 38 85
Diş Hek. Barış BERKER.................. 616 83 90
Op. Dr. Barış ÇOBAN.........................616 15 44
Diş Hek. Ercüment VANİOĞLU............ 616 99 23
Diş Hek. Özgün ÖZTÜRK...................616 42 33
Diş Hek. Erkan AKDENİZ................ 616 99 00
Diş Hek. Aysel Engin AY....................616 47 03
Diş Hek. C. İhsan SARGUT.............. 616 47 79
Dr. Hayri KUR....................................616 15 31
Aliağa Tıp Merkezi ......................... 600 21 21
İlçemizdeki diğer diş hekimleri ve
doktorlara www.aliagaekspres.com.tr
adresi rehber bölümünden ulaşabilirsiniz.
Özel Kent Hastanesi................ 386 70 70
Dokuz Eylül Üni. Hast. ............ 412 12 12
Sada Hastanesi......................... 832 99 00
12 Haziran 2014: Duru Eczanesi
Kazım Dirik Mah. İstiklal Cad.
No:86/E Tel: 616 25 23
EKSPRES
KURUCUSU: Servet C. MERLA
İMTİYAZ SAHİBİ
Şahap AVCI
YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ
Nezehat AVCI
İDARE YERİ
247 Sk. No 13/A ALİAĞA
Tel: 0232 616 12 08 Faks: 616 83 38
BASKI
Aliağa Ekspres Gazetesi Matbaası
247 Sk. No 13/A ALİAĞA
Tel: 0232 616 12 08 Faks: 616 83 38
YAYIN TÜRÜ: Yerel Süreli
Web: www.aliagaekspres.com.tr
e-posta: [email protected]
12
EKSPRES
12 HAZİRAN 2014,PERŞEMBE