Onursal Başkanımız Sn.Dr.Ersin Arıoğlu`nun Cumhuriyet Bilim
Transkript
Onursal Başkanımız Sn.Dr.Ersin Arıoğlu`nun Cumhuriyet Bilim
Ersin Arıoğlu’nun 27 Mayıs 2006 tarihinde “Siyasetin Sorumluluğu” başlığı altında Cumhuriyet Bilim ve Teknik Dergisi’nin Bininci Sayı Kongresi’nde yaptığı sununun Genişletilmiş Metnidir. İ.T.Ü. / Taşkışla 109 nolu Salon Sayın Başkan, Değerli Konuklar, Cumhuriyet Bilim ve Teknik Dergisi’nin 1000’ci sayı başarısı için düzenlenen bu anlamlı toplantıda, fikirlerimi sizlerle paylaşmak, benim için büyük mutluluk. Ulaşılan başarı, bilim gibi alıcısının sınırlı olduğunu düşündüğümüz bir konuda, bir susamışlığın olumlu göstergesi sayılabilir; veya; öncü bir gazetenin kararlı sosyal sorumluluk tutumundan doğan bir başarı belgesi olabilir. Ben, her ikisinin iç-içe olduğunu düşünüyor, kıvancı paylaşarak başarıya kâlbî takdir hislerimi sunuyorum. Konuşmamın ana ekseni, “siyaset” ve “sorumluluk”. Siyasetin bir yandan derin bir felsefesi ve uzun bir tarihi var; diğer yandan yurdumuzda ve dünyada sahnelenen trajik uygulamalarını hayretle izliyoruz. Zaman darlığı, konuya derinlemesine girmeyi engellediğinden; sunumda peş peşe bazı tespitler yaparak, sadece birbirinden ayrık düşmüş ama iç içe olması gerekli konulara, kavramlar seviyesinde değinebildim. 117 9 “Siyasetin Sorumluluğu” 27 Mayıs 2006 / Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisi / Siyasetin Sorumluluğu Ersin Arıoğlu “Bilim ve Teknik Bininci Sayı Kongresi” SİYASETİN SORUMLULUĞU 1 Genişletilmiş Metin HOŞ GELDİNİZ Dr. Ersin ARIOĞLU CHP – İstanbul Milletvekili Yapı Merkezi Onursal Başkanı İ.T.Ü. / Taşkışla 109 nolu Salon 27 Mayıs 2006 Değerli Konuklar, Önce, dünya’nın genel siyasi görünümünü özetlemeye çalışacağım. ¿ Amerika 1990’lı yıllardan itibaren dünya siyasetinde tek hiper güçtür. ¿ Amerika bu güce; 20’nci asrın başından itibaren güç kaynaklarını (nüfus, eğitim sistemi, bilim kapasitesi, üretim kapasitesi, güvenlik kuvvetleri vb) güzel ve iyi tasarlanmış siyasetlerle ve Amerikan Başkanlarına ustaca yaptırılan liderlikle ulaşmıştır. ¿ Dünyada yarısı 1950’den sonra kurulmuş 230 ülke var. ¿ 1950 yılında bir trilyon dolar olan dünya yıllık ticareti 14 trilyon dolara ulaşmıştır. Günde 4 trilyon dolardan fazla para ülkeler arasında dolaşmaktadır. ¿ Dünya gittikçe istikrarsızlaşıyor. Halen 72 ülke sıcak ve 30 ülke potansiyel kriz bölgesidir. Siyasi iltica isteyenlerin sayısı yılda 30 milyonu aşmıştır. ¿ İhracatının %30’undan fazlası enerji kaynaklarına dayanan 34 ülke var. Bunların 24’ünde demokrasi yok. ¿ Bilgi toplumları, yeni uygarlığın sürekli kullanılabilecek temel enerjisini henüz keşfedememişlerdir. Hidrojenin temel enerji kaynağı olup olmayacağı bile kesinleşmemiştir. 1389 “Siyasetin Sorumluluğu” Ersin Arıoğlu 27 Mayıs 2006 / Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisi / Siyasetin Sorumluluğu DÜNYA SİYASETİNDE DURUM (*) ş 2 Sıcak Kriz Bölgeleri ( 72 Ülke ) Afganistan, Angola, Arnavutluk, Azerbaycan (Nagorno-Karabağ dahil), Bahreyn, Bangladeş, Batı Sahra, Bolivya, Burundi, Cezayir, Colombia, Côted'I voire, Çad, Çin (Tayvan), Endonezya, Eritre, Ermenistan, Etyopya, Fas, Filipinler, Gine, Güney Afrika, Gürcistan, Haiti, Hindistan (Kaşmir), Irak, Israil/Filistin, İran, Kazakistan, Kıbrıs, Kırgızistan, Kongo DC, Kosova, Kuzey Kore, Liberya, Lübnan, Makedonya, Mısır, Moldovya, Moritanya, Myanmar/Burma, Nepal, Nijerya, Özbekistan, Pakistan, Peru, Ruanda, Sahe Bölgesi, Sırbistan&Montenegro, Sierra Leone, Somali, Sri Lanka, Sudan, Suriye, Suudi Arabistan, Swaziland, Tacikistan, Tayland, Türkmenistan, Uganda, Ürdün, Zimbabve, Genişletilmiş Metin Potansiyel Kriz Bölgeleri ( 30 Ülke ) Beyaz Rusya, Bosna Hersek, Çin, Ekvador, Fiji, Guinea-Bissau, Hindistan (Kaşmir hariç), İngiltere (Kuzey İrlanda), İspanya (Bask Bölgesi), Kenya, Kongo Cumhuriyeti, Libya, Maldivler, Orta Afrika Cumhuriyeti, Papua Yeni Gine, Peru, Rusya (Çeçenistan/Kuzey Kafkaslar), Tanzanya, Timor-Leste, Togo, Türkiye, Ukrayna, Venezuela, Yemen. (*) Kaynak: ICG yayınları – Mayıs 2006 / www.crisisgroup.org 10 Nisan’da The New York Times’da yayınlanan bir makalede, Türkiye’nin de içinde bulunduğu dört grup halinde 60 ülkenin ekonomik durumu ve siyasal istikrarı, 10 parametre eşliğinde incelenmiştir. Araştırmanın sonuçları nettir: ¿ Ticaret kapasitesi gelişmiş ülkeler daha iyi yönetiliyorlar veya daha iyi yönetilen ülkelerin ticaret kapasiteleri ve kalkınmışlığı daha yüksek oluyor. ¿ Piyasaları dışa açık, ekonomileri yenilikçi, hukukun üstünlüğü geçerli, yolsuzlukla mücadele eden ülkelerin (A grubu ülkeler); D grubu ülkelere kıyasla siyasal istikrarları iki misli daha iyi ve enflasyonları dört kere daha düşük oluyor. Bu parametreler arasında düzenli bir korelasyon var. ¿ Ülkelerin kurumlar ve bireysel vergi oranları; iş gücü pazarının esnekliği; hükümetin ekonomideki büyüklüğü gibi parametrelerin enflasyon ve siyasal istikrar ile kuvvetli bir ilişkisi gözlenemiyor. ¿ Kalkınmışlık sıralaması anlamına gelen tabloda, Türkiye 60 ülke arasında 54’cü sırada yer alıyor. Araştırma sonuçları, Türkiye’nin siyasal ve ekonomik yapısını güçlendirme açısından, önünde gidilecek çok yol olduğunu uluslararası kaynaklar gösteriyor. 1449 “Siyasetin Sorumluluğu” Ersin Arıoğlu İYİ YÖNETİM ve DIŞA AÇIK EKONOMİ İLİŞKİSİ (*) Sermaye Piyasası Açıklığı 10 8,3 27 Mayıs 2006 / Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisi / Siyasetin Sorumluluğu 8 3 Yenilikçi Politikalar 10 10 7,5 8 5,5 6 4,9 5,6 4,9 4 2 2 2 0 0 b c d a Kaynak: Fraser Enstitüsü POLİTİK İSTİKRAR 10 8 ORTALAMA ENFLASYON (%) 6 10,0 10 5,9 4,4 4 8 3,6 6,2 6 4 2 2,3 3,1 2 0 0 a b c d Kaynak: Dünya Bankası a b Kaynak: IMF (*) (Richard W.Fisher, W.Michael Cox The New York Times, 10.04.2006) Genişletilmiş Metin c d Kaynak: Harvard Üniversitesi 12 7,0 b c d 5,5 4,1 4 a 8 6 4 0 10 8,5 8 6,8 6 Hukukun Üstünlüğü Yolsuzlukla Mücedele Politikaları 7,9 6,4 6 3,5 4,7 4,1 4 2,9 2 0 a b c d a b c d Kaynak: Dünya Bankası Kaynak: Saydamlık Enstitüsü A) DIŞA ÇOK AÇIK ÜLKELER B) DIŞA AÇIK ÜLKELER C) DIŞA AZ AÇIK ÜLKELER D) DIŞA AÇILMAKTA OLAN ÜLKELER 1) Singapur 2) İrlanda 3) İsviçre 4) ABD 5) Hollanda 6) Kanada 7) Danimarka 8) İsveç 9) Avusturya 10) Finlandiya 11) Yeni Zelanda 12) İngiltere 13) Avustralya 14) Norveç 15) Çek Cum. 16) 17) 18) 19) 20) 21) 22) 23) 24) 25) 26) 27) 28) 29) 30) 31) 32) 33) 34) 35) 36) 37) 38) 39) 40) 41) 42) 43) 44) 45) 46) 47) 48) 49) 50) 51) 52) 53) 54) 55) 56) 57) 58) 59) 60) İsrail Fransa Malezya Slovenya Almanya Portekiz Macaristan Panama Slovak Cum. İspanya İtalya Japonya Yunanistan Güney Kore Polonya Filipinler Uganda Şili Romanya Tayvan Tunus Ukrayna Fas Senegal Meksika Sri Lanka Nijerya, Suudi Arabistan Tayland Arjantin Güney Afrika Kenya Pakistan Kolombiya Rusya Peru Çin Venezuella Türkiye Brezilya Bangladeş Mısır Endonezya Hindistan İran Değerli Konuklar; Türkiye’nin temel sorunlarına da kısaca değinmek istiyorum. İncelediğimizde göreceğiz ki, sorunlarımız birikmiş, birbirini doğuran yapış yapış yumaklara dönüşmüştür. Dikkatli bir analiz, sorunların iki grupta toplandığını göstermektedir. Bilgi İşlemeyi bilememek, hukuk devleti olamamak. Birinci grubun göstergeleri: eğitimsizlik, üretimsizlik, işsizlik; ikinci grubunkiler ise: haksızlık, eşitsizlik ve saydam olamamaktır. Türkiye genç bir nüfusa sahiptir. Yaş ortalaması 26’dır ve nüfusumuzun yaklaşık %44’ü 18 yaşın altındadır. Bu tablo, önümüzdeki yıllarda zorluklarımızın artma potansiyelini taşıdığını gösteriyor. Bugünden tezi yok, yaratıcı politikalarla genç nüfusun geleceğini düşünmek, onlara her yıl en az beş yüz bin yeni iş imkanı hazırlamak zorundayız. 949 “Siyasetin Sorumluluğu” Ersin Arıoğlu T Ü R K İ Y E ’ nin T E M E L S O R U N L A R I - I 27 Mayıs 2006 / Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisi / Siyasetin Sorumluluğu ÜRETMEYİ, BİRİKTİRMEYİ 2. HUKUK DEVLETİ OLAMAMAK 1. BİLGİ ve İŞLEMEYİ BİLEMEMEK u Eğitimsizlik u Üretimsizlik u İşsizlik u Haksızlık u Eşitsizlik u Saydam Olamamak BU SORUNLARDAN DOĞAN DİĞER İKİNCİL SORUNLAR: u 366 milyar $ Dış Borç, 45 milyar $ Dış Ticaret Açığı, 46 milyar YTL Yıllık Faiz Ödemesi, 9 Milyar YTL Yatırım u Kentlere Hızlı Göç, Sağlıksız Kentleşme u Kaynak Kıtlığı, Yüksek Kamu Borçları, Yüksek Cari Açık, Kırılgan Ekonomi u Özürlü Demokrasi 4 Genişletilmiş Metin Toplum olarak bilgi işlemeyi yeterince bilememek, sorunların çözülmesini ve toplumsal gelişmeyi önlüyor. Hızla kalkınmak için bilgi işlemeyi toplumsal refleks haline getirmeyi öğrenmeliyiz. Bunun için okullarda bilgi işleme yöntemleri, yaşamda sürekli kullanılacak şekilde -velilere bile- öğretilmeli. Ancak ülkemizde çok ağır ve değişik boyutlara uzanan bir eğitim sorunu var. 25 yaş üstü nüfusumuzun eğitim gördüğü süre ortalama 5.7 yıl, çalışan nüfusumuzun ise 6.5 yıldır. İleri ülkelerde bu rakamlar 9 ve 10 yılı çoktan aşmıştır. Türkiye’de çalışan kişi başına ortalama milli gelir 9.100 dolardır ve bir çalışan 3.63 kişiye bakmaktadır. Girmeye çalıştığımız Avrupa Birliği’nde çalışan kişi başına ortalama milli gelir 60.000 dolardır ve bir çalışan 2.52 kişiye bakmaktadır. Bu rakamlar, bir AB çalışanının, Türk çalışanına göre yaklaşık 10 kat daha fazla ürettiğini -ve kazandığınıgösteriyor. 1229 Ersin Arıoğlu “Siyasetin Sorumluluğu” T Ü R K İ Y E ’ nin T E M E L S O R U N L A R I – I I 27 Mayıs 2006 / Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisi / Siyasetin Sorumluluğu AĞIR EĞİTİM SORUNU VAR 5 u Ayrılan kaynak yetersiz (Türkiye’de 120 USD/kişi, Gelişmiş Ülkelerde 1,000 ~ 5000 USD/kişi) u Kalite yok, yüksek öğretimde okullaşma %12 (Gelişmiş Ülkelerde %35’in üstü) EKONOMİ ÇOK DÜŞÜK VERİMLE ÇALIŞIYOR u Tarım sektörümüz çok verimsiz metotlar kullanıyor. u Endüstrimiz patent üretemiyor. (Türkiye’de 2 patent / milyon kişi, Gelişmiş ülkelerde 2500 patent / milyon kişi) u Teknolojimiz ve milli savunmamız ithale dayalı u Ar-Ge’ye önem verilmiyor. - Kaynak yetersiz (Türkiye’de 10$/kişi, Gelişmiş Ülkelerde 1000 $/kişi) - Ayrılan kaynak çarpık ( %20 endüstri, %80 kamu / endüstrinin payı %60‘a yükselmeli) Genişletilmiş Metin Türkiye, haksızlıkların yoğun yaşandığı bir ülkedir. Hukuk sistemimizin çelişkiler içerdiğini ve bağımsız olmadığını bizzat yüksek hakimler söylüyor. Yargı sistemimiz çok ağır çalışıyor. Üzüntüyle ifade etmeliyim ki, gelir ve fırsat eşitsizliği konularında Türkiye; dünyada en alttan dördüncü sıradadır. Nüfusumuzun %40’ı yoksulluk sınırında yaşamaktadır. Nüfusun geliri en yüksek %20’si ile en düşük %20’sinin gelirleri arasında, 11-12 kat gibi yüksek bir fark oluşmuştur. Saydamlığa gelince; ülkemizde bürokratik yapı keyfî uygulamalara çok açıktır. Bürokratik işlemler basit değildir ve hızlı sonuçlandırılamaz. Hukuk sistemimizdeki sorunlar ekonomik sorunlarla birleşince, gerek kamuda gerekse özel sektörde saydamlık gerçekleşemiyor. Türkiye yolsuzlukların yoğun olarak yaşandığı bir ülke. 96 9 Ersin Arıoğlu “Siyasetin Sorumluluğu” T Ü R K İ Y E ’ nin T E M E L S O R U N L A R I – I I I 27 Mayıs 2006 / Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisi / Siyasetin Sorumluluğu Nüfusun en zengin %1’i ile en fakir %1’i arasında 236 kat gelir farkı var. Ölümlerin %38’i, 50 yaşın altında. (Avrupa ülkelerinin en kötüsü) 5 yaş altı çocuklarda görülen ölüm oranı, binde 61’dir. (Bu sayı Yunanistan’da 6, Suriye’de 48’dir) Çocuklarımızın resmi kayıtlara göre %36’sı iş hayatı içindedir. Uluslararası raporlara göre yolsuzlukların en yaygın olduğu ilk 4 ülke arasındayız. Yolsuzluklardan doğan kayıpları karşılamak için Türk vatandaşları yasal vergilerini her yıl %36 daha çok ödemek zorunda kalıyorlar. (Veya kamu borçları aynı değerde artıyor) Türkiye’de 400.000 kahvehane, 15.000 meyhane ve 1310 kütüphane var. 6 Genişletilmiş Metin Saygıdeğer Misafirler; Eğitimden söz ederken, Türkiye’de az bilinen yeni bir kavramı vurgulamıştım: Bilgi İşlemek. Bu çok önemli kavramı biraz açmalıyım. Bilgiler, duyularımıza olgular ve olaylar halinde ulaşır. Olgular ve olayların içerdiği bilgiler tek tek atomik yapıda değil, olguların içine saklanmış bilgi yumakları halindedir. Olgulardaki bilgiyi ayırmak için, gözlem yapmak gerekir. Gözlem tek başına yeterli değildir. Bilgilerin ayrıştırılması, sınıflandırılması ve önceden doğrulanmış bilgilerle sınanması gerekir. Gözlem dahil, bu sürece; bilgi işleme veya saklı bilgiyi ortaya çıkarma -veya daha genel konuşursak bilim yapma denir. Günümüzde toplumlar arası uygarlık yarışı; artık, bilgilerin topluma aktarım ve işleme hızları ile ilgilidir. Yakın gelecekte, dünya bilgi stokuna hızla bilgi ekleyen, bilgiyi hızla öğreten ve uygulayan toplumlar daha saygın olacak ve belki de daha çok yaşam hakkı elde edeceklerdir. Bilgi işleyen nesiller yetiştirmek, eğitim sisteminin bugün birincil sorumluluğudur. Ancak bu yetmiyor; siyaset sistemimizde de bilgi işlemek refleks haline dönüştürülmelidir. Bilgi işlemek değişimdir. 1459 “Siyasetin Sorumluluğu” Ersin Arıoğlu DAHA ÇOK GELİŞ ME ve GELİŞME ZENGİ ZENGİNLİ NLİK GELİŞME 27 Mayıs 2006 / Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisi / Siyasetin Sorumluluğu DEĞİŞİM = BİLGİ İŞLEMEK’tir. DAHA İLERİ TEKNOLOJİ Bilgi işlemek: AR-GE Bilgileri yeniden BİLGİYİ yapılandırıp daha değerli YENİDEN DEĞERLENDİRME bilgiler ve OLUMLU GELİŞ ME GELİŞME daha çok faydalar ve YENİ YENİ TOPLUM üretmektir. YENİ TEKNOLOJİ Kısaca yeni değerler BİLGİ DEĞİŞİM ZİNCİRİ Üretmektir. ÜRETME BİLGİYİ KULLANMA MEVCUT BİLGİ LGİLER 7 Genişletilmiş Metin BİLGİ BİRİKTİRME BİLGİ ve TEKNOLOJİ ÜRETİMİ İLE DEĞİŞİM ve GELİŞİM Bilgi işleme süreci; ister siyasette, isterse günlük hayatta olsun, yaşanan sorunlara yöneltilirse sonuçlar, sorunun çözümleridir; ticari ürünlere yöneltilirse sonuçlar, know– how veya yeni ürünlerdir; Araştırma – Geliştirme olarak yürütülürse, yeni teknolojiler elde edilir ve bilim yapma süreçleri olarak yönetilirse, bilimsel kuramlara ulaşılır. Bilgi işleme en az 4 nedenden dolayı çok değerlidir. ¿ Toplumsal yoksulluğu yok eden biricik altın yoldur. ¿ Teknoloji üretir. Varsa, teknolojinin zararlarını giderir. ¿ İnsanlığı bireysel ve toplumsal değerlerle donatır. Toplumsal zihniyetlerin değişimini sağlar. ¿ Demokrasileri olgunlaştırır; barışı kalıcı kılar; yaşam kalitesini, toplumun güvenliğini ve en önemlisi insan mutluluğunu artırır. 929 “Siyasetin Sorumluluğu” 27 Mayıs 2006 / Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisi / Siyasetin Sorumluluğu Ersin Arıoğlu 8 Genişletilmiş Metin Sanatçı: Hasan Ayçın Değerli Konuklar; Biliyoruz ki insanlar toplum halinde yaşar, bilgi toplar, bilgi üretir, bu bilgilerle kendilerini ve toplumu değiştirirler. Toplum yaşamı, yönetim gerektirir. Yani, “İnsan topluluğu varsa yönetim de vardır. Yönetimde boşluk olamaz.” Bugün, “Kim yönetmeli?” sorusu “Devlet”; “Nasıl bir devlet?” sorusu da “Demokratik” diye yanıtlanıyor. Ama, “Devlet nedir; amacı ne olmalıdır? Demokrasi nedir, nasıl olmalıdır?” sorularının cevapları henüz yeterince verilebilmiş değil. Toplumsal değişimi etkileyen birçok dinamik var, ancak hepsi şu iki temel dinamik tarafından beslenip düzenleniyor: 1. Toplumun “Bilgi” üretme ve uygulama başarısı. 2. Toplumun “Siyaset” üretme ve uygulama başarısı. Siyaset, bilimle kurum bazında ilgilenir; bilimin performansını artırmayı hedef edinmez. Oysa, toplumsal yapıların davranışı konusunda bilgi üreten bilim, ilgi alanına siyaseti ve siyasi kurumları da alır; onların performansını artıracak teoriler geliştirir, mevcut yapılarını sorgular. Bu nedenle bilim, adeta siyasi uygulamaların ‘potansiyel muhalefeti’ gibidir. Siyasi erk ise, yapısı gereği, muhalefetten hiç mi hiç hoşlanmaz. 1439 “Siyasetin Sorumluluğu” 27 Mayıs 2006 / Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisi / Siyasetin Sorumluluğu Ersin Arıoğlu 9 Genişletilmiş Metin Sanatçı: A. Macit Özbek Siyasetin ve bilimin temel amaçları aynıdır. Her ikisi de toplumun kalkınması ve bireylerin mutluluğu için yapılanmışlardır. Bilim, gerçeklere ve doğrulara odaklanır. Evrende geçerli kanunları, kuramları betimlemeye, açıklamaya çalışır. Siyasetçi ise, seçmeninin istem(ler)ini gözeten, kısa vadeli faydaya hedeflenmiş, genelde yalnız ülke içinde geçerli kanun ve düzenlemeler yapar. Bilimin, kendisini siyasete beğendirmek gibi bir endişe duyması gereksizdir; siyasetin ise kendisini bilime beğendirme ve onaylatma ihtiyacı vardır. Bilim, bütçe ve yasaları düzenleyen siyasetten finansman ve bilimsel özgürlük ortamı ister. Dünyanın geleceğini bilim şekillendirdiği halde; siyaset, ‘potansiyel muhalefeti’ bilime adeta duyarsız kalır ve her iki konuda cimri davranır. Gelişmekte olan ülkelerde özellikle görülen bu davranışa, “bindiği dalı kesme sendromu” diyebiliriz. Bu genel kısa analiz bile gösteriyor ki, birçok ülkede siyaset, bilimden yeterli ölçekte yararlanamıyor; buna hazır da değil. Başka bir deyişle, siyaset bilimle barışık olamıyor. 1319 Ersin Arıoğlu 27 Mayıs 2006 / Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisi / Siyasetin Sorumluluğu SİYASET Yasa üretir. Metodu Anayasa çerçevesinde kalmak kaydıyla yoktur. Prosedürleri vardır. Kısa vadeli ve seçmeni gözetir. Bilimin yasal organlarını düzenler. Finansman sağlar. Bilime duyarsızdır. Meslek icraatı oya dayalıdır. 10 Genişletilmiş Metin “Siyasetin Sorumluluğu” BİLİM Bilgi üretir. Üretim metodu bilgi işlemektir. Uzun vadeyi gözetir. Genel yasaları açıklar, betimler. Siyaseti kapsar ve sorgular. Meslek icraatı kariyere dayanır. Değerli Konuklar; Toplumların faaliyetlerini kabaca iki grupta toplayabiliriz: 1) Yeterli ölçüde üretim yapmak; 2) Üretimin nimetlerini adil dağıtmak ve aylakların bu nimetleri çalmasını önlemek. Birinci faaliyetten teknokratlar, ikinciden siyasetçiler ve bürokratları sorumludur. Teknokratların üretimdeki başarısı, yüz akı olabilecek düzeyde iken; siyasiler adil dağıtımda hiç de başarılı değil. Tarih, siyasilerin etik ve bilim anlayışlarındaki yetersizlikten doğan, utanç verici sonuçlarla dolu. Umut, demokrasi’dir. Demokrasi, ‘eşitlik mantığı’ndan doğar. Özgürlüklerde, fırsatlarda, devlet hizmetinin sunumunda eşitlik. Çağdaş düşünür Robert Dahl, demokrasilerin olmazsa olmaz 5 ilkesini şöyle sıralar: 1) Politik görüşlerin sunumunda adaylara eşit hak. 2) Oyların eşitliği. 3) Oy verenlerin, oylanan konuyu bilinçli kavrayışları. 4) Gündemin ve yönetimin denetimi için yeterli sıklıkta adil seçimler. 5) Seçimlere tüm erişkinlerin katılımı. Birinci ve üçüncü kriterler, demokrasinin sağlıklı işlemesinde özellikle önemlidir. Eğer adaylar, yeterince açık ve gerçekçi çözüm alternatifleri sunamıyorsa; ve oy verenlerde, oylanan konu ile ilgili yeterli kavrayış oluşmuyorsa, demokrasi özürlü işleyecektir. Gerçekçi çözümlerin ve bilinçli kavrayışın tek şartı ise, adaylar ve seçmenlerin bilgi işlemede yetkin olmalarıdır. Yalnızca toplumsal değişim ve refah için değil, demokrasinin işlemesi ve pekişmesi için de, toplumun bilgi işlemeyi iyice bilmesi gerekiyor. Ülkelerin bilgi işleme kapasiteleri ile demokrasilerinin olgunluk derecesi arasında dikkat çekici bir paralellik var. Demokrasi 2500 yaşında; ama bugün ‘olgun demokrasi’ye ulaşabilmiş devlet sayısı sadece 24’tür. 205 9 “Siyasetin Sorumluluğu” Ersin Arıoğlu 27 Mayıs 2006 / Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisi / Siyasetin Sorumluluğu “Demokrasi herkesin yararına çalışan bir yönetim demektir. Herkesin yöneteceği bir sistem kesinlikle değildir...” Bernard Shaw “İnsanlar hata yapabilir; ama bir çok insan pek çok konuda, tutkuları ya da çıkarları yüzünden hata yapmaya yatkın, istekli ve teşnedir...” John Locke “Bilim; insani hataların, sistematik eleştirilerle düzeltilebildiği tek insan etkinliğidir ve insanoğlunun sahip olabildiği en güvenli, en yararlı alettir...” 11 Genişletilmiş Metin Karl Popper Saygıdeğer Misafirler; Bu tespitlerden sonra; siyaset ve sorumluluk kavramlarına döneceğim. Kavramların anlaşılmasında kelimelerin önemi açıktır. Siyaset kelimesi, Arapça “kırbaç” demek olan siyat kökünden gelir. Osmanlı’da ise, “halka verilecek ceza; veya cezaların gerekçesi” anlamında da kullanılmıştır. Eskiden idam cezalarının infaz edildiği yerlere ‘siyasetgâh’ denirdi. Gülhane Hatt-ı Humayunu, “Siyaset olmayınca, halk-ı âlem ıslah olmaz” (Cezanın gerekçesi veya ceza olmazsa, halk düzelmez) cümlesiyle son bulur. Siyaset, yine Arapça’da eş anlamlı olarak seyislik ve at eğitimi işleriyle uğraşma olarak kullanılmıştır. Bugün dilimizde siyasetle eşanlamlı olan politika kelimesi ise Latince’den gelir (Politicus). “Geleceği gözeten ve istenen sonuca en kestirme yoldan ulaşan yöntem; bir şeyi akıllıca, sanatkârane uyarlamak ve sonuçlandırmak” demektir. ‘Politikacı’da, istenen çözümü üreten, uygun yol yordamı bulan kimse” anlamına gelir. Siyaset felsefesi; siyasetin bir sorun çözme sanatı olduğunu, insanlara mutluluk vermek üzere toplumları değiştirip geliştirmeye organize olduğunu söyler. Gelişme’nin siyasi literatürdeki karşılığı ise kalkınma’dır. 1409 27 Mayıs 2006 / Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisi / Siyasetin Sorumluluğu Ersin Arıoğlu 12 Genişletilmiş Metin “Siyasetin Sorumluluğu” İnsanlar, mutlu olmak isterler. Mutlu olmak, “sorunsuz yaşamak” değil, sorunlarının üstesinden gelme yeteneğine sahip olmaktır. Toplum halinde yaşayan insanlık, sorunların üstesinden gelme görevini, bu yeteneğe sahip olduğuna inandığı siyasi kadrolara devreder. Özün özü; siyaset, halkı topluca mutlu kılmak üzere sorunlarını çözme sanatıdır. Oysa ki, “Bir sorun, oluştuğu zamanın düşünce düzeyiyle çözülemez.” Einstein’ın, bir hikmet derinliğindeki, çok bilinen, ama çok az uygulanan bu sözü, siyasetin neden bir sanat haline dönüştüğünü en veciz yolla gösterir. Sorun çözmek üzere bir üst düzeye çıkabilme, bilgi işleme yeteneği ve estetik duygu gerektirir. Bu noktada, bir öneri geliştiriyorum: “Hep-beraber ve ölçü toplumu haline dönüşerek kalkınmak”. Ölçü toplumu kavramıyla; nelerin ölçülüp nelerin ölçülemeyeceğini bilmek dahil, her şeyi denge ve ölçü içinde yönetecek bir siyaseti kastediyorum. Bu siyasetin amacı “kalkınmak ve daha iyi bir toplum oluşturmak”; başka bir deyişle, Devlet’in performansını artırmak’tır. Bu bir tasarım gerektirir. Tasarım yapmak sistem kurmak demektir. Sistem kurmak için, ölçülendirmek ve bazı seçimler yapmak gerekir. Seçim yapmak ise, özgürlük ister. Ve hepsi birlikte, “Özgürlük içinde kalkınmanın tasarımı”nı oluşturur. Bu tasarım yeni bir düzey yaratacaktır. Bunu insanlaştırdığınızda, yani topluma mal ettiğinizde ise, yepyeni bir toplum doğar. 1829 27 Mayıs 2006 / Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisi / Siyasetin Sorumluluğu Ersin Arıoğlu “Siyasetin Sorumluluğu” “Bir sorun, oluştuğu zamanın düşünce düzeyi ile çözülemez...” Sanatçı: İsmail Gülgeç 13 Genişletilmiş Metin Albert Einstein Konunun biraz incesine girmeliyim. Böyle bir siyasetin; yani ölçü toplumuna dönüşerek hep beraber kalkınmanın; beş temel bileşeni vardır: 1- Bilgi işlemeyi hedefleyen bir eğitim politikasıyla yeni kuşaklar yetiştirmek. 2- Bilimin öncülüğünde yapılacak doğru eylemleri bulmak. 3- Ar-Ge yatırımları ve teknoloji yoluyla, yeterli bollukta ve kaliteli üretim sağlamak. 4- Bireysel ve toplumsal sorumluluk ilkeleri içinde, üretimin nimetlerini âdil dağıtmak. 5- Estetik yoluyla, her çözümde güzeli ve iyiyi elde etmek. Bunların hepsi bir arada, sürekli kovalanmalıdır. Ölçü temeline oturan bu siyasette, toplumun mevcut düşünce ve değerler sisteminde çağdaş değişimler olacaktır. Sorunlara, “parçalara ayırarak değil, parçalar arası ilişkilere odaklanarak”; “güç ile değil, değerleri önemseyerek”; sadece “görevini yaparak değil, gerekeni yaparak”; çözümler aranacaktır. Ölçü toplumunda siyasi yapı; beş vektörü ile her adımda sürekli kendini geliştiren bir dinamiktir. Bu siyasetle eğitim, bilim, ar-ge, teknoloji bir araya geldiği gibi; sorumluluk, adil dağıtım ve estetik de yaşamla bütünleşecektir. 1419 “Siyasetin Sorumluluğu” Ersin Arıoğlu 27 Mayıs 2006 / Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisi / Siyasetin Sorumluluğu ÖLÇÜ TOPLUMU : DÜŞÜNCE ve DEĞERLERDE DEĞİŞİM 14 Maddi Kaynaklar Akılcı Parçalara Ayırma Parçalara Odaklanma Lineer Bağlar Yayılmacı Niceliği Önemseme Rekabet Güç ile Zorlama Büyüme Vatan İçin Ölme Devrimsel Değişim Retorik Doğruyu İspatlama Hiyerarşik Yapılanma Kapalı Seyirci Görevini Yapma Varlıklı Olma Genişletilmiş Metin İnsan Potansiyeli Sezgisel Parçaları Birleştirme Parçalar Arası İlişkilere Odaklanma Non-lineer Bağlar Korumacı Niteliği Önemseme İşbirliği Değerlerle Anlaşma Gelişme Toplum ve İnsanlık için Fark Yaratma Evrimsel Değişim Eylem Doğru Olmadığını Gösterme Ağ Örgüsünde Yapılanma Hesap Veren, Açık Katılımcı Gerekeni Yapma İnsanca Var Olma Endüstri devrimi sınırsız üretim ve tüketim zinciri üzerinde gelişti. Geliştirilen teknolojilerin gücüyle gelecek kuşakların ihtiyaçları ve komşunun hakları gözetilmeden, ürettildi, tüketildi. Yani, “Ölçüler kaçırıldı”, aşıldı. Bugün azınlıkta olan ‘bilgi toplumları’ da, bilgisayar ve ağ teknolojileriyle insan beyin gücünün bir bölümünü misillerce artırarak, olağanüstü güçlendi. Ve ‘hata’ tekrarlanıyor. Endüstri toplumu nasıl doğayı ve kaynakları nasıl acımasızca tükettiyse; bilgi toplumu da insani değerleri çıkarcılık, zengin/yoksul bölünmesi yoluyla tehdit ediyor. Artık insan hakları, özel yaşam, yaşamın güvenliği, aile kavramı ve inançlar tehdit altındadır. Sosyal ve bireysel kimliğimizi ancak bir ölçü içinde verimli kılabiliriz. Eğer insanlık, endüstri toplumları içinde ölçü toplumu ilkelerini zamanında tohumlasaydı, bilgi toplumuna sağlıklı biçimde dönüşmek ve küreselleşmenin zararlarından kurtulmak ve korunmak çok daha kolay olabilirdi. Endüstri toplumu içinde geliştirilen sosyal demokrasi bu görevi görmek üzere oluşturulmuştur. Ancak zamanla küreselleşme, sosyal demokrasiyi erozyona uğratmıştır. Sol düşüncenin bilgi tabanlı yeni bir yoruma ihtiyacı vardır. Bu yeni yorumun ise, ölçü toplumunu daha belirginleştireceğine inanıyorum. 1519 “Siyasetin Sorumluluğu” 27 Mayıs 2006 / Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisi / Siyasetin Sorumluluğu Ersin Arıoğlu 15 Genişletilmiş Metin Sanatçı: Ivana Steigera Sorumluluk bilindiği gibi görevden ve amaçtan doğar. Siyasetin görevinin; ülke sorunlarını, sorunları doğuran düşünce düzeyinin üstüne çıkarak çözmek olduğunu vurgulamıştım. Böylece; “siyasetin sorumluluğu” da yeni bir boyut kazanır. Siyaset ve yönetim, gibi soyut konular, toplumsal değerlerdir. Siyasiler, değer üretmelidirler. Kaynakları ve sorun düzeyi öğeleri, etik kurallar zincirine uyarak, yepyeni bir düzende biraraya getirip, mevcut öğelerden daha üst düzeyde, daha değerli bir öğeye çevirmelidirler. Bu tarif, bilgi işleme çevrimine benzer. Ancak, buna, Değerler Felsefesi’nden alınan ve ölçü toplumunda olması gerekli temel bir ilke eklenmiştir: Etik kurallar zinciri. Bu ilke, kaynağını ‘sorumluluk’tan alır. Çağımızda her şey her şeye bağımlı ve sorumludur. Siyasetin sorumluluğu ile ilgili olarak, özün özü söylenirse: Evrime en açık, en üst değeri, en az toplumsal maliyetle üretmek; siyaset yönetiminin sorumluluğudur. Siyaset eylemlerinin kalitesini ve yaratıcılığını ölçen etik kural budur. İnsan eliyle yapılan tüm üretimler, politikalar ve çözümler gelişmeye ve evrime açık olmalıdır. 1439 “Siyasetin Sorumluluğu” 27 Mayıs 2006 / Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisi / Siyasetin Sorumluluğu Ersin Arıoğlu 16 Genişletilmiş Metin Sanatçı: Andy Goldsworth Gelişmenin siyasi literatürdeki adı kalkınmadır. İnsanlık tarihi boyunca, kalkınmanın birçok kuramı geliştirilmiş; sayısız modeller denenmiştir. Deneyimler ince elenip sık dokunursa, kalkınma ile ilgili, elimizde şunlar kalacaktır. ¿ Kalkınma kolay ve hızlı değildir. ¿ Kalkınmayı garanti eden tek formül, tek politika veya tek model yoktur. ¿ Kalkınma için hükümet iradesi gereklidir, fakat yeterli değildir. ¿ Kalkınmadan, ekonomiden çok, siyaset sorumludur. ¿ Kalkınmanın ilk adımı, kitlesel bir orta sınıf yaratmaktır. ¿ Dış yardımların ve dış destekli sabit sermaye yatırımlarının kalkınmaya etkisi yok denecek kadar azdır. ¿ Özgürlüklerin genişletilmesi kalkınmayı adeta ateşler ve hızlandırır. ¿ Kalkınma başkaları tarafından sağlanamaz. Kalkınma ancak toplumun özgücü ile elde edilebilir. ¿ Eğitimle, bilgi ve becerilerini sürekli geliştirebilen bir toplum, kalkınmanın başarısını perçinler. ¿ Kalkınmanın başarısı için, ihtiyaç ve potansiyelleri sezen ve bağdaştırabilen liderlere ihtiyaç vardır. Bilim-okuryazarı liderler, başarıyı taçlandırır. 1329 “Siyasetin Sorumluluğu” 27 Mayıs 2006 / Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisi / Siyasetin Sorumluluğu Ersin Arıoğlu 17 Genişletilmiş Metin “Aslında kalkınma, özgürlüğün olanakları ile bir büyük buluşmadır...” ÖZGÜRLÜK Amartya Sen (1998 Nobel İktisat Ödülü) ‘Partiler’ ve özellikle ‘lider’leri, siyasetin en önemli aktörleridir. Bu nedenle, liderliğe bazı tanımlarla değineceğim. ¿ Liderlik, bilimin ötesinde, “sanat”tır. ¿ Böyle olmasaydı, liderler kolayca yetişirdi. ¿ Liderlik, yaratıcı faaliyetlerle ilgilidir; ve beklenmeyen çözümlerin üretilmesidir. Onlar, takipçilerinin beklentilerini tatmin ederek değil, fikirleri ve başardıkları toplumsal dönüşümlerle ayakta kalırlar. ¿ Lider, dönüşüm yaparken takipçilerinden yetki alır. ¿ Lider, genelde sistemin içinden, (alttan) gelip liderliği alır. Yukardan oturtulanların başarı şansı azdır. ¿ Liderin iki görevi vardır: Birincisi, “olabilir” bir vizyon belirlemek; ikincisi ise vizyon için gerekli stratejileri kurarak uygulama alanlarını esnek yapıda tasarlamaktır. ¿ Lider, bir şeyleri “doğru yapmak” için değil, “doğru şeyleri yaşama geçirmek” için organize olur. Tekrar vurguluyorum: Bilim-okuryazarı liderler, fark yaratırlar. 1119 27 Mayıs 2006 / Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisi / Siyasetin Sorumluluğu Ersin Arıoğlu 18 Genişletilmiş Metin “Siyasetin Sorumluluğu” Sanatçı: Nizamettin Mollasalihoğlu Değerli Konuklar, Son olarak, “Türkiye’yi nasıl bir gelecek bekliyor?” sorusuna değinmek istiyorum. 1950 yılından beri Türkiye; demokratikleşme, kentleşme, küreselleşme süreçlerinin içinde yoğrulmaktadır ve bu süreçler devam edecektir. Yoğrulan kimdir: 40 milyonu aşkın seçmen kitlesi. Kimler yoğurmaktadır: İç ve dış dinamikler. Ülkeyi şekillendirecek en önemli iç dinamik partiler; esas görevlerini yeterince algılayamamışlardır. Marjinal en uç kanatlar hariç, ana partilerimizin siyaset yelpazesindeki yerleri bulanıktır. Sağ kanat tanımsız ve şaşkın, sol kanat dağınık ve mahzun. Partilerimiz, parti içi demorkasiden yoksundurlar. Seçmenlere, bütünsel ve özgürlük içinde hep beraber kalkınmayı hedefleyen yarışmacı programlar hâlâ sunulamamaktadır. Bu nedenle hükümetler, yerel yönetimler etkin çalışamıyor. TBMM özgün ve zamanında yasa üretemiyor. Kendilerinden çok şey beklenen bilim kuruluşları, bağımsız yargı ve Devlet Planlama Teşkilatı, halen sessiz ve etkisiz. Böylece, geleceği belirleyecek iç güçlerin, sadece piyasalar, medya ve güvenlik güçleri olduğu sanılıyor. Dış dinamikler arasında, çok etkin siyasal ve ekonomik güçler var. Süreçlerimizi iyi niyetle destekleyen dış güçler olabilir. Ancak bir bölümünün, özel zamanlama ile, özel çıkarlar gözettiklerini de fark etmemek mümkün değil. Sonuç: özürlü demokrasi, sağlıksız kentler, kırılgan ekonomi ile birlikte; manipüle edilmeye ve yolsuzluklara açık bir ortam hazırlanmış oluyor. 1819 “Siyasetin Sorumluluğu” Ersin Arıoğlu DIŞ DIŞ DİNAMİ NAMİKLER: İÇ DİNAMİ NAMİKLER: SİYASİ PARTİLER ABD TBMM, HÜKÜMET 27 Mayıs 2006 / Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisi / Siyasetin Sorumluluğu YEREL YÖNETİMLER YARGI AB, İHM GÜVENLİK GÜÇLERİ BİLİMSEL KURULUŞLAR DPT IMF EĞİTİM SİSTEMİ SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ DIŞ SERMAYE 19 Genişletilmiş Metin MEDYA PİYASALAR, ÖZEL SEKTÖR DB Genç Genç Türkiye Cumhuriyeti Sanatçı: Hasan Aycın Bir yandan Türkiye’nin kırılgan ekonomisi, devlet kurumlarının düşük performansı, yerel ve merkezi yönetimlerin kaynak üretememesi, hukukun üstünlüğünün yaygınlaşmamış olması, eğitim sistemimizin kaynaksız ve kalitesiz yapısı, iç güçlerin marjinal bir bölümünün dış güçlerle bilinçsizce dayanışma sergilemeleri; diğer yandan da, ucu açık olarak başlayacak AB müzakerelerinin kolayca yaratabileceği güvensizlik ortamı bir arada düşünüldüğünde; Türkiye, çok yetenekli siyasi kadrolarla yönetilemezse, önümüzdeki 10 - 15 yıl sıkıntılı bir yaşam bizi bekliyor. Bu nedenle, siyasal yapımız, demokrasiyi olgunlaştırarak ve bilimle kaynaşarak, hızla güçlenmelidir. İlk adım; Meclis’in, Seçim ve Partiler Yasalarını özgür iradesiyle hemen değiştirmesidir. İkinci ivedi adım; borç sarmalını kıracak yönteme işlerlik kazandırmaktır. Üçüncü ivedi adım; partilerimizin seçmenlerine vizyonlarını, süre ve kaynak göstererek kalkınma programlarını sunabildikleri, öne çekilmiş bir seçimdir. 1159 Ersin Arıoğlu “Siyasetin Sorumluluğu” DEMOKRASİ ve BİLİM İLE GÜÇLENDİRİLMİŞ SİYASAL YAPI 27 Mayıs 2006 / Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisi / Siyasetin Sorumluluğu Dürüst, Saydam, Hesap Verebilen Hep Beraber Kalkınmaya Odaklanmış Genel ve Yerel Siyaset Geçerli Alternatif Kalkınma Programları Sunabilen, Bilimsel Düşünceyi İlke Edinmiş Partiler Çalışkan ve Bilime Çok Duyarlı Bir Parlamento Bir Uçuş Ekibi Niteliğinde, Hazırlıklı Hükümet ve Etkin Devlet Kurumları Ar-Ge için Milli Gelirden Yıllık %3 Kaynak (%40 DEVLET - %60 ÖZEL SEKTÖR) Çalışan Nüfus için Hızlı, Kitlesel ve İleri Teknolojilerle Destekli Eğitim Temel Eğitim için Bilgi İşleme Temelinde Öğretmen Eğitimi ve Müfredat değişikliği Üniversitelerde, Gece Meslek-İçi Eğitimler Verilmesi Okullarda, Gece Halka ve Velilere Eğitim Verilmesi Temel Eğitim’in 12 yıla çıkarılması, Teknoloji okur yazarlığı ve Teknoloji Üretme Seferberliği Türkiye’nin Teknoparklar’la Donatılması ve Kentleşmeyi Yönetmek için Kuvvetli Yerel [Yönetim + Endüstri + Üniversite + Medya] İşbirliği. 20 Genişletilmiş Metin Çağdaş uygarlığa erişme hedefi samimi bir iddia ise; dünyada saygın bir konum isteniyorsa; siyaset; bilgi işleyen ve hukukun üstünlüğü ilkesine perçinlenmiş bir Türkiye ülküsü etrafında kilitlenmelidir. Bilgi üretimi ve hukukun üstünlüğü söz konusu olduğunda; hiçbir ülkenin mevcut kaynak çokluğu ve zenginlikleri; üstünlük yaratamaz. Gerekli tek üstünlük, toplumun evrensel olarak mevcut bilgileri işleyebilme ve yaygın olarak kullanabilme yeteneğine sahip olmasıdır. Bu ise; siyasetin, eğitimde başarı sorumluluğu olup, siyaset yapanların bilgiokuryazarı olup olmamasına bağlıdır. 729 “Siyasetin Sorumluluğu” 27 Mayıs 2006 / Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisi / Siyasetin Sorumluluğu Ersin Arıoğlu 21 Genişletilmiş Metin Sanatçı: Tolga Çakır Değerli Konuklar, Çözüm bekleyen birçok sorunumuz var. Yapay gündemlerle oyalanıyoruz. İçerden veya dışardan “ya şu, ya bu” diye dayatmalar içindeyiz. Bilim ve akıl yolundan koptukça, başkaları hayatımızı şekillendirmeye kalkışıyor. Böyle bir yaşam bizlere yakışmıyor. Elimizdeki çözüm anahtarını fırlatıp atıyor, sonra “Ne olacak bu Türkiye’nin hali?” diye ağıtlar yakıyoruz. “Toplumların kaderleri yoktur, seçimleri vardır.” Şüphesiz bu toplantının amacı güncel politika yapmak, eleştiri yumakları ile ülkede zaten yaygın olan ümitsizlik ve bıkkınlık duygularını körüklemek değildir. Aksine, Türkiye’ye şevk, umut ve güven vermektir. Bu nedenle, geliştirmeye çalıştığım ölçü toplumu kavramına dayalı yeni bir Türkiye siyaseti modelini sizlerle ilk defa paylaştım. Siyasetten talebimiz özgürlük içinde hep beraber sürekli kalkınma olmalıdır. Fikirlerim; “ülkemiz için fark yaratma” tutkunuzu güçlendirebilmişse, bunu kalkınma odaklı bir yurttaş hareketine dönüştürebileceğimizi de umabiliriz. Sözlerimi, bir özetle bitirmek istiyorum. Siyasetin Sorumluluğu: “Gerçeğin ta gözünün içine bakmalı; bilim ve akıl yolundan sapmamalı; uygarlığın yeniliklerle kurulduğu bilinmeli; gelecek nesiller düşünülmeli; amaç, ulusu hep beraber gerçek refaha ulaştırmak olmalı.” diyorum. Özet Ata’dan. Bu düşüncelerle, saygılar sunarım. Ersin Arıoğlu 27 Mayıs 2006 / İ.T.Ü. - Taşkışla 2.956 Kelime 1619 “Siyasetin Sorumluluğu” 27 Mayıs 2006 / Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisi / Siyasetin Sorumluluğu Ersin Arıoğlu 22 ATATÜRK u Gerçeğin, ta gözünün içine bakmak gereklidir. DİYOR u Ancak K İ... gelecek nesilleri düşünenler toplumu yaşatıp ilerletirler. u Benim manevi mirasım, bilim ve akıl, u Bir partinin amacı, ulus evlatlarının bir yoludur. u Uygarlık yolunda başarı, yeniliğe bağlıdır. Genişletilmiş Metin kısmına, halk zararına çıkar sağlamak olamaz. Amaç bütün ulusu birleşik ve adil olarak genel ve gerçek refaha ulaştırmaktır.