BÜLTEN-22. Ayıkaya Çığ-Sonuç Raporu
Transkript
BÜLTEN-22. Ayıkaya Çığ-Sonuç Raporu
Çevre ve Orman Bakanlığı Yayın No: Müdürlük Yayın No : ISSN: BOLU AYIKAYA’DA MEYDANA GELEN ÇIĞLARIN SINIR VE FREKANSLARININ DENDROKRONOLOJİK YÖNTEMLE BELİRLENMESİ VE UYGULANABİLECEK TEKNİK YAPILARIN BOYUTLANDIRILMASI Determining of Boundary and Frequencies of Avalanches Using Dendrochronological Methods and Dimensioning of Avalanche Countermeasures in Bolu Ayıkaya Dr.Abdurrahim AYDIN Yrd.Doç.Dr.Nesibe KÖSE T.C. ÇEVRE VE ORMAN BAKANLIĞI BATI KARADENİZ ORMANCILIK ARAŞTIRMA MÜDÜRLÜĞÜ THE WESTERN BLACK SEA FORESTRY RESEARCH INSTITUTE BOLU/TÜRKİYE ÖNSÖZ......................................................................................................iii ÖZ iv ABSTRACT ............................................................................................... v 1. GİRİŞ .................................................................................................. 1 2. MALZEME VE YÖNTEM ............................................................... 10 2.1. 2.1.1. Konum ve Topografik Özellikler ........................................ 10 2.1.2. Eğim ve Bakı ..................................................................... 12 2.1.3. İklim .................................................................................. 13 2.1.4. Anakaya ve Toprak ............................................................ 17 2.2. 3. 4. Malzeme .................................................................................... 10 Yöntem...................................................................................... 19 2.2.1. Dendrokronolojik Analizler ve Olayların Tarihlendirilmesi. 19 2.2.2. Vejetatif indikatörlere dayanarak çığ frekansının belirlenmesi 21 2.2.3. Plankote harita yapılması.................................................... 22 BULGULAR ..................................................................................... 25 3.1. Dendrokronolojik Bulgular ........................................................ 25 3.2. Yüksek Etkiye Sahip Çığların Dönüş Aralıkları.......................... 39 3.3. Vejetatif İndikatörlere Ait Bulgular ............................................ 40 3.4. Çığ Simülasyon Bulguları .......................................................... 43 3.4.1. 2007 Yılında Meydana Gelen Çığ....................................... 43 3.4.2. Farklı Senaryolara Göre Çığ Simülasyonları ....................... 47 Çığlara Karşı Alınabilecek Önlemler ve Boyutlandırılması ................ 54 4.1. Projelendirmede Genel İlkeler .................................................... 54 4.2. Projede Çığlara karşı Planlanan Yapılar ve Boyutlandırma İlkeleri 55 4.2.1. Rüzgar Perdeleri................................................................. 55 i 4.2.2. Çığ Köprüleri ve Kar Ağları ............................................... 59 4.2.3. Üçayaklar........................................................................... 67 4.2.4. Kazıklar ............................................................................. 69 4.2.5. Kolektif şeklinde ağaçlandırmalar ...................................... 70 4.2.6. Yapılacak İşler Haritası ...................................................... 74 4.3. 5. Çığ Köprüleri ve Kar Ağlarının Projelendirme Hesapları ............ 75 TARTIŞMA, SONUÇ VE ÖNERİLER ............................................. 75 ÖZET........................................................................................................ 78 SUMMARY.............................................................................................. 79 KAYNAKÇA ........................................................................................... 80 EKLER ..................................................................................................... 87 EK-1 ..................................................................................................... 87 EK-2 ................................................................................................... 110 ii ÖNSÖZ Bolu-Ayıkaya’da bulunan ve Bolu-Yedigöller yol güzergahı üzerine çığ düşmesine yol açan çalışma alanında yaptığımız bu araştırma ile çığ frekans ve sınırlarının belirlenmesinde dendrokronolojik çalışmalar ile simülasyon çalışmalarının kombinasyonu sağlanmış ve bu kombinasyonun önlem amaçlı projelendirme çalışmalarında çok önemli sonuçlar üretebileceği belirlenmiştir. Bu çalışmanın Türkiye’de çığ kontrolu ile ilgili bilgi birikiminin artırılması ve mevcut kapasitenin geliştirilmesi için önemli yararlar sağlayacağı düşüncesindeyiz. Arazi ve büro çalışmalarında bize gönüllü olarak yardım eden İ.Ü. Orman Fakültesi, Orman Botaniği Anabilim Dalı doktora öğrencisi H.Tuncay GÜNER ve yine aynı Anabilim Dalı’nda Yüksek Lisans Öğrencisi Ali KAYA’ya candan teşekkür ederiz. Araştırma alanına ait hava fotoğrafını temin eden Bolu Orman Bölge Müdürlüğü 8.Amenajman Başmühendisi Cafer AKDENİZ’e teşekkür ederiz. Ayrıca bize sürekli destek olan Batı Karadeniz Ormancılık Araştırma Müdürlüğü çalışanlarına teşekkür ederiz. Yrd.Doç.Dr. Nesibe KÖSE Dr.Abdurrahim AYDIN Proje Yürütücüsü Proje Lideri iii ÖZ iv ABSTRACT v 1. GİRİŞ Küresel ölçekte ekosistemin varlığının devam ettirilmesi için gerekli su, enerji ve biyoçeşitliliğin en önemli kaynağı olan dağlık bölgeler (Krauchi et al 2000) dünyanın yaklaşık olarak dörtte birini kaplamakta (Kapos et al 2000; Motta and Heudemand 2000) ve dünya nüfusunun %10’una ev sahipliği yapmaktadırlar (Ives et al 1997; Butt and Price 1999). Erozyon, sel, taş ve kaya yuvarlanmaları ve çığlar dağ ekosistemleri üzerinde etkileri olan doğal olaylardandır. Çığlar, çok genel bir tanımlama ile kar kütlelerinin yamaç aşağı doğru hareketidir. Bu hareketi sırasında içerisinde taş, toprak, buz (McClung and Schaerer 1993) ağaç ve kütük parçaları da bulundurabilmektedirler (Hübl et al. 2002). Afet İşleri Genel Müdürlüğü’nün Kayıtlarına göre Türkiye’de düzenli kayıtların tutulmaya başlandığı 1950-2007 yılları arasında meydana gelen 676 çığ olayı sonucunda 365 kişi yaralanırken 1325 kişi hayatını kaybetmiştir. Her yıl 23 kişi meydana gelen çığ olaylarından dolayı hayatını kaybetmektedir. Türkiye’de çığ olayları özellikle Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Doğu Karadeniz bölgelerinde sıkça meydana gelmektedir (Şekil 1). 1 Şekil 1.Türkiye’de çığ olaylarının meydana geldiği yerler (Kaynak AİGM) Kayıt edilen çığ olayları ölüm ve/veya yaralanmalara sebebiyet veren çığ olaylarıdır. Dolayısıyla meydana gelmiş olmasına rağmen ya yerleşim yerlerine uzakta olduğundan dolayı görülmeyen veya ölüm ve/veya yaralanmalara sebebiyet vermediğinden dolayı kayıt edilmeyen daha pek çok çığ olayının meydana gelmiş olduğu gerçeğini göz ardı etmemek gerekmektedir. Dolayısıyla çığ kayıtlarının olmadığı yerlerde (olsa bile doğrulanması amacıyla), çığ frekans ve sınırının belirlenmesinde dendrokronolojik çalışmalardan ve vejetatif göstergelerden faydalanılabilir. (Akkemik ve ark., 2008). Dendrokronoloji kısaca ağaçların yıllık halkalarına dayanarak tarih belirleme bilimi olarak tanımlanmaktadır. Ağaçların kabuk ve odunları arasında yer alan kambiyum tabakası, vejetasyon mevsiminin başlamasıyla iç kısma doğru odun ve dış kısma doğru soymuk tabakası oluşturmaktadır. Ülkemizin de içinde bulunduğu ılıman iklim kuşağında kambiyum tabakası her yıl sınırları belirgin bir halka oluşturmaktadır. Bu halkaların genişliği, basta genetik yapı olmak üzere, iklim faktörlerinden sıcaklık ve yağış, arazinin topoğrafik yapısı, denizden yüksekliği, anakaya ve toprak özelliği, bakı, kapalılık, rüzgâr gibi çevre koşullarına ve silvikültürel uygulamalar, yangın gibi insan kaynaklı faktörlere bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Benzer iklim koşullarının etkisi altında yetişen ağaçlar, iklimde meydana gelen 2 değişimlere benzer tepkiyi vermektedirler. Buna bağlı olarak ağaçların yıllık halka genişlikleri bir yıldan diğerine aynı yönde seyretmektedir. Yıllık halkaların bu özeliği, Dendrokronoloji bilim dalının temelini oluşturmaktadır (Akkemik, 2004). Dağlık alanlarda meydana gelen çığlar zaman zaman orman alanlarını da etkilemekte ve buradaki ağaçlara zarar verebilmektedir. Ağaçların yıllık halkaları, yaşadığı bu zarara ait izleri kaydedebilme yeteneğindedir. Dendrokronolojik yöntemlerle bu izleri ve dolayısıyla çığları tarihlendirmek mümkün olabilmektedir. Çığların yıllık halkalar üzerinde bıraktığı izler ve oluşum nedenleri aşağıda açıklanmıştır (Burrows and Burrows 1976, Schroder 1978, Carrara 1979, Bryant et al. 1989, McClung and Schaerer 1993, Schweingruber 1996, Akkemik 2004): Çığlarla beraber yamacın üstünden taşınan kaya ve döküntülerin ağaçlara çapmasıyla, gövde ve dalların üst kısmında yara izleri meydana gelmektedir. Ağaçlar yara kenarlarının etrafında kallus dokusu oluşturarak, yavaş yavaş yeni odun ve kabuk eklemektedirler. Yaranın diğer tarafından alınan kama seklinde bir kesit, yaralanmadan sonra oluşan yeni odun halkalarının sayılmasına ve böylece yaralanmanın tarihinin belirlenmesine izin verir. Geniş, kuru toz çığların çarpma etkisi ve karın direk etkisi ağacın ana gövdesini kırabilir, köklerin önemli bir kısmını kopartabilir veya kırabilir. Etkinin kırma gücü, ağacın kambiyum faaliyetini aksatabilir. Bu tip yaralanmalar, ağaç büyümesinde ani bir azalmaya neden olmaktadır. Artım kaybı, yıllık halka analizlerinde, tipik dar halka serileriyle kendini göstermektedir. Çığ etkisiyle kökünden sökülen veya eğilen ağaçlar bu baskı karsısında ayakta durabilmek için reaksiyon odunu oluştururlar. Gövdenin reaksiyon odunu kısmında, normalden daha geniş yıllık halkalar oluşur ve bu nedenle eksantrik bir gövde meydana gelir. Eksantrik kalınlaşmaya paralel olarak kendine özgü bir odun yapısı görülür. İletim boruları çoğalır ve genişler, odun elemanlarının sayısı artar. İğne yapraklı ağaçlarda reaksiyon odunu, gövdenin yamacın alt yüzüne bakan kısmında (etkinin geldiği tarafın 3 tersinde) oluşmaktadır ve kırmızı odun oluşumu görülür. Yapraklı ağaçlarda ise yamacın üst yüzüne bakan kısımda (etkinin geldiği tarafta) oluşur ve hücre zarlarının içinde jelâtinimsi bir tabaka meydana gelir. Kabuktan içeriye doğru ilk reaksiyon odunu halkasına kadar yıllık halkaların sayılması, çığ olayı için güvenilir bir tarih sağlayabilir. Kırılan gövdelerin bozulan kök-sak dengesine tepki olarak, uyuyan tomurcuklardan yeni sürgünler gelişebilir. Yaklaşık çığ tarihleri bu yeni gövdelerin yıllık halkalarının sayılmasından elde edilen tarihle belirlenebilmektedir. Çığla kökünden sökülen ağaçlar, orman çatısında boşluklar oluşmasına neden olur. Gövde ve kök rekabetindeki azalmayla, kalan ağaçların büyümelerindeki artış, daha geniş halkalar oluşturarak kendini göstermektedir. Çığ, genellikle yamaçtaki vejetasyonu soyar. Çıplaklaşan yamaç, kök ve kütük sürgünleriyle yeniden yeşerebilme yeteneğindedir. Bu sürgülerin yıllık halkaları sayılarak çığın tarihi belirlenebilmektedir. Çığ olayı dışında, sürünen kar ve ağır kar basıncının etkilerini de yıllık halkalar üzerinde görebilmek mümkündür. Sürünen kar, genellikle genç ağaçların formunu bozmaktadır. Tabanda gövdeleri eğilir ve dallar kırılır. Geniş çaplı ağaçlar kar basıncına karsı koyabilir ve kendilerini yukarıya doğrultabilirler. Fakat gövdelerinin alt kısımları pala seklinde bir form alır. Bir alanda sürünen karın tarihi, reaksiyon odunu yardımıyla saptanabilmektedir. Ağır kar basıncı ağaçların dallarını eğerek veya kırarak; ağaçları kökünden sökerek etkilemektedir. Böyle olaylar, ani büyüme azalması, reaksiyon odunu ve eksantrik gövde sekilerline dayanarak tarihlendirilebilir. Roig (1987) Arjantin’de çalılar üzerinde yaptığı benzer bir dendroekolojik çalışmada, kar basıncından ölen ağaçların kesin ölüm yılları arasında çok yakın bir ilişki bulmuştur (Schweingruber, 1996). Bu olayların 4 çığdan farkı, vejetasyon üzerindeki etkilerinin daha küçük boyutlu olmasıdır. Çığların büyük ekolojik önemine rağmen, sınırlı bölgelerde meydana gelmesinden dolayı az sayıda dendrokronolojik çalışma yapılmıştır: Schönenberger (1975,1978 ve 1981), özellikle, Alp’lerdeki Ladin ve Melezlerin morfolojisi üzerine çığın etkilerini çalışmıştır. Burrows and Burrows (1976) ve Shroder ve Butler (1987) ağaç morfolojisi ve büyümesi arasındaki ilişkiyi örneklemiştir. Butler (1979, 1985); Butler and Malanson (1985); Carrara(1979); Hull and Scott (1982); Johnson et al. (1985) ve Potter (1969) Kuzey Amerika Dağlarında çığlar ve onların ağaçlar (Abies lasiocarpa, Pinus albicaulis, Picea engelmannii) üzerindeki etkisi ve vejetasyon üzerinde çalışmışlardır (Schweingruber, 1996). Laxton and Smith (2009) Himalayalardaki Ratoli çığ alanında yaptıkları çalışmalarda 19722006 yılları arasında 4 çığ olayının meydana geldiğini dendrokronolojik yöntemle belirlemişlerdir. Smith et al. (1994) çığ frekansının rekonstrüksiyonunu yapabilmek için, çığlar tarafından öldürülen ve çığ yollarının önündeki su birikintilerine taşınan ölü ağaçlar üzerinde çalışmışlardır. Belirli yıllarda ölen ağaçların sayısı –öldükleri yıllar dendrokronolojik olarak tarihlendirilmiştir – çığ olaylarının bir indikatörü olarak kabul edilmiştir (Schweingruber, 1996). Son yıllarda yapılan çalışmalarda dendrokronolojik yöntemlerle oluşum tarihi ve sınırları belirlenen çığ olayları, coğrafi bilgi sistemleri kullanılarak haritalandırılmış; farklı zamanlarda oluşan çığların sınırları birbiriyle kıyaslanmıştır (Bezzi et al., 2004; Muntan et al., 2005; Ives et al., 2002) ve dendrokronoloji sonuçları çığların nümerik olarak yapılan simülasyon sonuçlarının doğrulanmasında kullanılmıştır (Casteller et al., 2008; Köse et al., 2010). Çığlar orman ve diğer bitki örtüsü üzerinde genellikle bazı zararlar ve buna bağlı olarak değişiklikler meydana getirebilmektedir (Perla and Martinelli 1976). Bu zararlar genellikle kar olmayan zamanda rahatlıkla gözlenebilmektedir. Ancak her çığ olayında her zaman zarar 5 gözlemlenmeyebilir. Çünkü özellikle birikme bölgesinde alanda küçük ağaç ve çalılıkların bulunması ve bunun kalın ve stabil bir kar örtüsü tarafından kapatılmış olması halinde bu kalın kar örtüsü ağaç ve çalılıkların zarar görmesini engelleyebilmektedir (Mears 1992). Ormanlık alanlar içerisindeki çığ yolları genellikle şeritler halinde yamaç boyunca frekansa bağlı olarak çıplak alanlardan ve/veya farklı yaş ve kompozisyona sahip dominant bitki veya ağaç türlerinin oluşturduğu bir yapı görülebilir (Şekil 2). 6 Şekil 2: Ayıkaya çığ yolu ve genç ağaç kompozisyonları Çığ olayının meydana geldiği bir alandaki tür kompozisyonu, bitki toplum yapısı, yaş dağılımı ve zarar desenleri çığ frekansı ve sınırı hakkında fikir verebilmektedir (Mears 1992, McClung and Schaerer 1993). Frekansı 1-10 yıl arasında olan çığ yollarında genellikle ağaç bulunmamakta veya çığ zararı belirgin olarak görülen birkaç büyük ağaç bulunabilmektedir. Yapraklı veya ibreli ağaçlar genellikle frekansı 10-30 yıl arasında olan çığ yollarında görülebilmektedir. Ancak frekansı 30-100 yıl arasında olan çığ yollarında ise çığ yolunda genellikle aynı yaşlı ve aynı yükselti, bakı ve toprak koşullarına sahip komşu ormanda bulunan türlerle aynı türde olan ağaçlar bulunur. Çığ yolunun 100 yıldan fazla (100-300 gibi) bir frekansa sahip olması halinde çığ sınırının ormana bakarak fark edilmesi mümkün olamamakta ve bunun için istatistiksel analizler ve yıllık halka verileri kullanılması gerekebilmektedir (Mears 1992, McClung and Schaerer 1993) (Çizelge 1). Çizelge 1: Çığ frekansının vejetatif göstergeleri (Mears 1992; Mcclung ve Schaerer 1993) Frekans 1-10 yıl 10-30 yıl 30-100 yıl 100 yıldan fazla Vejetatif İndikatörler Çığ yolunda otlar, çalılar ve esnek türler (kızılağaç ve söğüt gibi) bulunmaktadır. Ayrıca çıplak toprak parçaları ve çalılar vardır. Ağaçların boyları 1-2m’yi geçmez. Birikme zonunda büyük ağaçlara ait ölü odun parçaları bulunmaz. Genelde öncü türler bulunur. Yakınındaki ormana benzer klimaks türlerin genç ağaçlar ve küçük ağaçların sık büyümesi görülür. Çığ yolu üzerinde yerde kırılmış tomruklar vardır. Aynı yaşlı ve ömrünü tamamlamak üzere olan öncü ağaçlar ve lokal klimaks türlerden oluşan genç ağaçlar bulunur. Ayrıca yaşlı ve kısmen çürümekte olan kalıntılara rastlanmaktadır. Ömrünü tamamlamak üzere olan, aynı yaşlı klimaks türlerden oluşan ağaçlar vardır. Artım burgusu 7 verileri kullanılabilir. Çığ frekansının dışında çığ yolunun genişliği, akış yüksekliği ve birikme mesafesi de çığın bitki örtüsünde meydana getirdiği zararlardan anlaşılabilir. Akış yüksekliği ağacın dallarının kırılma yüksekliğinden veya gövdenin çığ gelen tarafta kalan yaralarından çıkarılabilir (Şekil 3). Çığın oluşum türüne göre ağaçlardaki etki farklı olabilmektedir. Örneğin büyük ıslak kar çığları ağaçları kökünden sökebilir ve/veya yolu üzerindeki orman örtüsünü tamamen yok edebilir. Birikme bölgesinde çığ yavaşladığı ve enerjisini de kaybettiğinden dolayı yukarıdan getirdiği malzemeyi biriktirebilmektedir (Şekil 4). Çığ yolunun aşağı kesimlerinde ve birikme bölgesinde bulunan ağaçlar burada hızın az olmasından dolayı genellikle akış yönüne doğru eğilmektedirler. Şekil 3: Çığın akış yolu üzerinde bulunan ağaçlar üzerindeki etkisi (Mont Blanc-Fransa) 8 Şekil 4: Çığın birikme bölgesi üzerinde bulunan ağaç parçaları (YusufeliArtvin) Bu araştırmada Bolu-Ayıkayada meydana gelen çığ olayının dendrokronolojik yöntem ve vejetatif göstergelerden faydalanarak sınır ve frekansını tespit etmek, 2D modelleme yaparak sonuçları dendrokronolojik yöntemle kıyaslayarak model doğrulaması sağlamak ayrıca bu alanda alınabilecek teknik-kültürel önlemlerin projelendirilmesi amaçlanmıştır. 9 2. MALZEME VE YÖNTEM 2.1. Malzeme 2.1.1. Konum ve Topografik Özellikler Çalışma alanı Bolu ilinin Kuzeyinde Yedigöller yolu üzerinde olup Yedigöller’e olan kuş uçuşu mesafesi 6.5 km’dir. Coğrafi koordinatları (European 1950 datumuna göre) 40° 54′ 33″N - 31° 40′ 56″E ile 40° 54′ 23″N 31° 41′ 13″E’ dir (Şekil 5). Çalışma Alanı Bolu Orman Bölge Müdürlüğü, Bolu Orman İşletme Müdürlüğü Ayıkaya Orman İşletme Şefliği Sınırları içerisinde ve 1/25 000 ölçekli Bolu G27a2 paftasında kalmaktadır. Çalışmaya konu edilen alan 3.86 ha olup en yüksek noktası 1671 m ile Akçaağaç Yaylası yoluna yakın haritada ismi belirtilmeyen tepe ile en düşük noktası 1440 m ile Tuzak deresi yatağıdır. Çalışma alanının ortalama yükseltisi 1558 m ve ortalama eğimi 31.8º dir. 10 İSTANBUL BOLU ANKARA Şekil 5: Araştırma alanının konumu 11 2.1.2. Eğim ve Bakı Çalışma alanında eğim genel olarak çok yüksektir. Çığ yolunun eğimi 30-45 arasında değişmektedir. Özellikle başlama bölgesinin üst kısmı ile birikme bölgesi civarında eğimler düşüktür. Tüm alan dikkate alındığında ortalama eğim 31º- sadece çığ başlama bölgesi ve yolu dikkate alındığında ortalama eğim %37º civarında olmaktadır. Maksimum eğim özellikle kaya bloklarının bulunduğu yer ile Bolu-Yedigöller yol şevinde 71º olarak belirlenmiştir (Şekil 6). Şekil 6: çalışma alanının eğim haritası 12 Çalışma alanının genel bakısı Kuzeybatı bakıdır. Bununla beraber özellikle çığ yolunun akışa göre sağ tarafı kısmen kuzey bakıdır (Şekil 7). Şekil 7: Çalışma alanının bakı haritası 2.1.3. İklim Araştırma Alanına en yakın meteoroloji istasyonu Bolu Meteoroloji İstasyonu (BMİ) olup araştırma alanına kuş uçuşu xx km mesafededir. BMİ 742 m rakıma sahip olup 1975-2009 yılları arasında kaydedilen meteorolojik verilerden yararlanarak çalışma alanı için ışık tutacak Thornthwaite’e göre su bilançosu çıkarılmıştır. Thorntwaite’e göre yapılan su bilançosuna göre Bolu “Yarı nemli-yarı kurak, orta sıcaklıkta (mezotermal), su fazlası kış mevsiminde ve orta derecede olan, 13 okyanus iklimine yakın iklim” tipine sahip olduğu belirlenmiştir (Çizelge 2, Şekil 8, Şekil 9). BMİ verilerine göre yıllık yağış miktarı 544.4 mm dir. En fazla yağış 59.9 mm ile Aralık ayında en düşük yağış ise 26.1 mm ile Ağustos ve Eylül aylarında düşmektedir. Yıllık toplam yağışın % 43.2’si (235.3 mm) vejetasyon mevsiminde düşmektedir. Yıllık ortalama sıcaklık 10.4 ºC olarak gerçekleşirken en sıcak ay 19.6 ºC ile Ağustos en soğuk ay ise 0.9 ºC ile Ocak ayı olarak belirlenmiştir. Thorntwaite metoduna göre su noksanı Temmuz ayından başlayıp Ekim ayına kadar devam etmektedir. Çizelge 2: Thorntwaite’e göre yapılan su bilançosu analizi Table TRTNT: Analysis of water balance according to Thornwaite İli : Bolu İlçesi : Merkez Enlemi : 40º 44′ Rakım (m) : 742 Boylamı : 31º 36′ Ölçme yılları : 1975-2009 A Bilanço elemanları Sıcaklık Sıcaklık indisi Düzeltilmemiş PE Yağış L A R I II III IV V VI C 0.9 1.8 4.9 9.8 14 17 20 i 0.1 0.2 1 2.8 4.7 6.5 8 mm. 2.6 5.9 19 42 64 82 96 95 75 0.8 0.8 1 1.1 1.2 1.3 1.3 1.2 1 PET 2.2 4.9 20 47 79 103 121 113 y 58 43 49 50 59 26 o Güneşlenme süresine göre PE tashih emsali Düzeltilmiş PE Y 14 48 VII VIII IX 33 YILLIK X XI 12 6.5 2.7 10.4 7.9 5.8 3.6 1.5 0.4 42.5 52 26.3 9.4 20 16 1 XII 0.8 0.8 78 50 21.7 7.6 647.5 26 43 49.2 59.9 544.4 Depo Değişikliği Dd Depolama D Gerçek Evapotransprasyon GET 20 - - - 20 -56 -24 - - - 27.5 52.3 100 100 100 100 80 24 - - - - 27.5 79.8 100 2.2 4.9 20 47 79 103 57 26 26 43 21.7 7.6 438.3 52 6.7 - - 209.2 Su Noksanı Sn - - - - - - 64 87 Su Fazlası Sf 36 38 29 2.6 - - - - - - - - 106.1 Yüzeysel Akış Yü1 18 37 34 16 1.3 - - - - - - - 106.1 Nemlilik Oranı Ne 26 7.8 1.5 0.1 -1 -1 -1 -1 -0 1.3 6.9 En yüksek sıcaklık o C 20 21 28 32 32 37 39 40 37 34 En düşük sıcaklık o C -19 -22 -18 -10 -2 2.4 4.4 4.2 Ortalama max. Sıcaklık o C 5.4 7.1 11 17 21 25 27 Ortalama min. Sıcaklık o C -3 -3 -0 4.2 7.7 11 Vejetasyon dönemi sıcaklığı o C 14 Vejetasyon dönemi yağış mm. Vejetasyon dönemi PET -0 25.8 20.1 39.8 0.4 -4 -13 -23 -22.6 28 24 12.6 7.2 27.6 13 13 9.7 6.4 1.8 17 20 20 16 12 16.4 59 48 33 26 26 43 235.3 mm. 79 103 121 113 78 50 544.5 Vejetasyon dönemi GET mm. 79 103 57 26 26 43 335.3 Vejetasyon dönemi su noksanı mm. 0 0 64 87 52 6.7 209.2 Vejetasyon dönemi su fazlası mm. 0 0 0 0 0 0 İklim Tipi 19 -1 -2.9 0 C1 B′1 d b′ 3 Yarı nemli-yarı kurak, orta sıcaklıkta (Mezotermal), su fazlası kış mevsiminde ve orta derecede olan, Okyanus iklimine yakın iklim 15 Şekil 8. Araştırma alanının Thorntwaite’e göre su bilançosu grafiği Figure 8. Water balance graphic of the research area according to Thorntwaite method Şekil 9. Araştırma alanının sıcaklık grafiği Figure 9. Temperature graphic of the study area 16 2.1.4. Anakaya ve Toprak MTA(Maden Tetkik Arama) Genel Müdürlüğü’nden alınan 1/25000 ölçekli Bolu G27a2 pafta numaralı jeoloji haritasına göre çalışma alanının killi kireç taşı Anakaya özellikleri gösterdiği belirtilmiş ve Maestrihtiyen-Alt Eosen olarak tanımlanmıştır (MTA xx). Anakaya kırıklı çatlaklı bir yapıdadır (Şekil 10) Şekil 10: Kırıklı çatlaklı yapıdaki anakaya (killi kireçtaşı ) Araştırma alanında çığ yolunun başlama bölgesi (ÜY) ile çığ yolunun ortalarına (OY) yakın bir yerde toprak profili kazılarak 2 ayrı horizondan örnekler alınmış (Şekil 11) ve Batı Karadeniz Ormancılık Araştırma Müdürlüğü Toprak laboratuarında analiz edilmiştir. Buna göre araştırma alanının toprak tipi ve bazı toprak özellikleri Çizelge 3’te verilmiştir. 17 Profil yerleri Şekil 11: Toprak profillerinin kazıldığı yerler Çizelge 3: Araştırma alanının toprak özellikleri Toprak Türü Profil Horizon No (cm) ÜY 1 (0-15) Kum (%) 59 Toz (%) 19 Kil (%) 22 ÜY 2 (15-36) 55 19 26 Kumlu killi 6.2 balçık Kumlu kil 6.3 OY 1 (0-15) 51 20 29 Balçıklı kil OY 2 (15-36) 40 19 41 Balçıklı kil 18 pH Kireç Organik (%) Madde (%) 0.21 1.4 15.0 EC 0.10 1.4 15.4 6.2 0.17 1.4 17.2 6.8 0.14 1.4 8.7 2.2. Yöntem 2.2.1. Dendrokronolojik Analizler ve Olayların Tarihlendirilmesi Çığ yolunun sınır ve frekansının belirlenmesi amacıyla çalışma alanında bulunan Uludağ göknarı (Abies nordmanniana subsp. bornmuelleriana Mattf.) ve sarıçam (Pinus sylvestris L.) Karaçam (Pinus nigra Arn. subsp. pallasiana ) ağaçlarından örnekler alınmıştır. Çalışma alanındaki ağaçların tamamının örneklenmesi mümkün olmadığından çığ yolu boyunca yaklaşık her 60 m’de bir şeritler halinde ve çığ yolunun başlangıcındaki başlangıç bölgesini temsil edecek ağaçlar ile şeritler arasındaki bazı ağaçlarda örnekleme yapılmıştır. Bu amaçla toplam 69 ağaç örneklenmiştir. Her bir ağaçtan eğim yönü ve tersi yönde olmak üzere ikişer adet artım kalemi alınmıştır. Çığ yolu üzerindeki bazı ağaçlar artım burgusuyla örneklemeyecek kadar ince çaplı olduğundan bu ağaçlardan disk şeklinde kesitler alınmıştır. Örneklenen ağaçların koordinatları GPS yardımıyla alınarak arazi defterine kaydedilmiştir. Ayrıca ağaçların gördüğü morfolojik zararlar da not edilmiştir. Karşılaştırma amacıyla araştırma alanının yakınında ve çığdan zarar görmediği bilinen bir meşcereden 10 ağaçtan iki yönlü olarak artım burgusuyla örnekler alınmış, bu örnekler de kontrol amaçlı ana (master) kronoloji oluşturulmasında kullanılmıştır (Şekil 12). 19 Şekil 12: Analiz amaçlı alınan örnek ağaçlar Yıllık halkaların daha net görülebilmesi için artım kalemlerinin enine yüzeyleri ince bir zımpara ile düzeltilmiş ve yıllık halkalar belirgin hale getirilmiştir (Stokes ve Smiley 1968). Ölçüm işlemine geçmeden önce her bir örnek, ölçüm yönünde 10’ar yıllık seksiyonlara ayrılmış; ölçümler, LINTAP-TSAP ölçüm sistemiyle, 0,01 mm duyarlılıkta yapılmıştır. Alınan tüm kalemler için standart bireysel kronolojier oluşturulmuştur. Kronoloji oluşturma işlemlerinde standart dendrokronolojik yöntemler uygulanmış (Fritts 1976) ; TSAP, ARSTAN, COFECHA (Holmes 1983) ve MATLAB bilgisayar programları kullanılmıştır. 20 Örneklenen ağaçlar için oluşturulan standart bireysel kronolojiler çığdan etkilenmediği bilinen ana kronoloji ile karşılaştırılmıştır. Ayrıca çığdan etkilenen ağaçlardan alınan kalemler üzerinde yıllık halkalardaki ani büyüme değişimleri, reaksiyon odunu oluşumları, traumatik reçine kanalı oluşumu ve yara izleri gibi anomalilerin olduğu yıllar belirlenmiştir (Carrara 1979, Smith ve ark. 1994, Mears 1975, Johnson 1987, Cherubini ve ark. 1997, Butler 1985). Tüm ağaçlar için belirlenen bu anomaliler aynı grafik üzerinde gösterilmiş, ağaçların büyük bir kısmının etkilendiği yıllar önemli çığ yılları olarak listelenmiştir. Daha sonra her bir çığ yılı ayrı ayrı haritalandırılmıştır. 2.2.2. Vejetatif indikatörlere dayanarak çığ frekansının belirlenmesi Çığ frekansı ve sınırları hakkında fikir sahibi olmak için, çığ olayının meydana geldiği alandaki tür kompozisyonu, bitki topluluklarının yapısı, yaş dağılımı belirlenmiştir. Bu amaçla çığ yolu ve kenarındaki bitkiler alanda teşhis edilerek bitki topluluklarının yerleri harita üzerinde işaretlenmiştir. Çizelge 4’e dayanarak çığ frekansı belirlenmiştir. Çizelge 4 Çığ frekansının vejetatif göstergeleri (Mears 1992; Mcclung ve Schaerer 1993) Frekans 1-10 yıl 10-30 yıl 30-100 yıl Vejetatif İndikatörler Çığ yolunda otlar, çalılar ve esnek türler (kızılağaç ve söğüt gibi) bulunmaktadır. Ayrıca çıplak toprak parçaları ve çalılar vardır. Ağaçların boyları 1-2m’yi geçmez. Birikme zonunda büyük ağaçlara ait ölü odun parçaları bulunmaz. Genelde öncü türler bulunur. Yakınındaki ormana benzer klimaks türlerin genç ağaçlar ve küçük ağaçların sık büyümesi görülür. Çığ yolu üzerinde yerde kırılmış tomruklar vardır. Aynı yaşlı ve ömrünü tamamlamak üzere olan öncü ağaçlar ve lokal klimaks türlerden oluşan genç ağaçlar bulunur. Ayrıca yaşlı ve kısmen çürümekte olan kalıntılara rastlanmaktadır. 21 100 yıldan fazla Ömrünü tamamlamak üzere olan, aynı yaşlı klimaks türlerden oluşan ağaçlar vardır. Artım burgusu verileri kullanılabilir. 2.2.3. Plankote harita yapılması Çalışma alanına ait 1/25000 ölçekli standart topografik haritadan elde edilecek sayısal arazi modeli (SAM) yapılacak çığ simülasyonunun hassasiyeti açısından yetersiz olduğundan (Aydın 2010) (Şekil 13) plankote harita yapılması zorunluluğu doğmuştur. Plankote harita yapımında Leica marka “total station” aleti kullanılmış, arazide m2’ye en az 2 nokta tekabül edecek şekilde alım yapılmış ve SAM üretilmiştir (Şekil 14). Plankote alım esnasında aynı zamanda 2007 yılının çığ birikme bölgesindeki sınırı ile çığ yolunun sağ ve sol tarafında yer alan ormanın sınırları da tam çıkarılmıştır. Şekil 13: 1/25000 ölçekli haritadan üretilen çalışma alanının TIN verisi 22 Şekil 14: Plankote alım sonrası üretilen çalışma alanının TIN verisi 2.2.4. Çığ simülasyonu Çığ simülasyonu 2 boyutlu (2D) nümerik olarak çözüm sunan ELBA+ (Energy Line Based Avalanche) modeli kullanılmıştır. ELBA+ esas itibariyle yoğun akan çığlar (dense-flow avalanche) için geliştirilmiş olup daha önce meydana gelmiş ve çok iyi kayıt altına alınmış 150 çığ olayının yeniden modellenmesi ile kalibre edilmiştir (Volk and Kleemayr 1999). ELBA+ genellikle risk haritalama, çığlardan korunma yönteminin seçimi ve yapıların tasarım ve boyutlandırılması amaçları için kullanılmaktadır (Sauermoser and Illmer 2002). ELBA+ sürtünme hesapları uygulamaları için Voellmy modeli modifiye edilerek geliştirilmiştir (Volk and Kleemayr 1999, Kleemayr et al 2000, NiT 2005). Voellmy modelinin orijinal haline kıyasla yapılan en büyük değişiklik türbülans sürtünmesi parametresi ’nün değerinin zaman ve mekana bağlı olarak değişmesidir. ELBA+ modelinde değişken sürtünme parametreleri her zaman adımında her hücre için hesaplanmaktadır. Çığın ivmesi ve türbülans sürtünmesi şöyle hesaplanmaktadır (Klemaayr et al 2000, NiT 2005): v2 a gx(sin sin w sign(v) x( . cos )), xh ks 2 8 xgx(2 log 10( )) 12 xh 23 Formüllerde; A : ivme (m/s2) g : yer çekimi (m/sn2) : eğim () : yer sürtünmesi (boyutsuz) h : akış yüksekliği (m) v : hız(m/sn) : türbülans sürtünmesi (s2/m) ks : pürüzlülük uzunluğu (m) w : akış yüksekliği eğimi () dir. Sürtünmesi parametresi ’nün hesaplandığı formülün de modele eklenmesiyle beraber fiziksel olarak yorumlanabilecek parametrelerin (akış yüksekliği (h) ve pürüzlülük uzunluğu (ks)) simülasyon sonucu üzerinde önemli etkileri bulunduğundan bu durumda kullanıcının bu değeri kendi tayin etmesi zorunluluğu ve beraberinde getirdiği mahzurlar ortadan kalkmaktadır. Çok iyi bir şekilde gözlenen ve kayıt altına alınan çığların simülasyonunun yapılması sonucu pürüzlülük uzunluğu (ks)’nun pek çok çığ olayı için sabit tutulabileceği belirlenmiş bu durumda simülasyonu yapan kişinin başlama bölgesi ve başlama bölgesindeki kar yüksekliğini modele girerek simülasyon yapabilmektedir. Her ne kadar model çığ akışını su akışı gibi hesaplamak eğiliminde olsa bile (bu durumda gerçek çığlardan daha hızlı sonuçlar vermekte) Kleemayr (2004) modelin genellikle gözlenen çığlarla uyumlu sonuçlar verdiğini belirtmiştir. ELBA+ modeli için gereken girdiler a) Sayısal Yükseklik Modeli (SYM) veya Düzensiz Üçgenleme Ağı (TIN) verisi, b) başlama bölgesi özellikleri, 24 c) sürtünme parametresi ( ) ve d) geometrik olarak düzeltilmiş topoğrafik harita, hava fotoğrafı veya uydu görüntüsüdür (Casteller et al 2008, Aydın 2010, Köse et al 2010). Araştırma alanında birikme bölgesi bilinen 2007 yılında bir çığ meydana gelmiştir. Öncelikle meydana gelen bu çığın simülasyonu yapılarak model parametrelerinin kalibrasyonu yapılmıştır. Kalibrasyon yapıldıktan sonra farklı birikme bölge ve kar yüksekliği senaryoları için simülasyon yapılmıştır. 3. BULGULAR 3.1. Dendrokronolojik Bulgular Örneklenen 69 ağaçtan 6’sı (24, 45, 50, 52, 64 ve 34 nolu ağaçlar) artım kalemlerinin çok parçalı olması nedeniyle analizlerde kullanılamamıştır. Analizler, 63 ağaç kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Çığ alanında çığ yolu kenarındaki ağaçların büyük bir kısmında kar baskısı ve çığ nedeniyle pala oluşumu gözlenmiştir. (Şekil 15). Bu ağaçlardan alınan örneklerde olay yıllarında basınç odunu oluşumu belirgin şekilde gözlenmiştir. Gymnospermae’lerde basınç odunu yamaç tarafında oluştuğundan, yamaç tarafından alınan artım kalemleri üzerinde görülmekte, yamacın üst kısmından alınan kalemlerde ise görülmemektedir. Ek 1’de örneklenen her bir ağacın yamaç yönünde (A) ve yamaç yukarısından (B) alınan kalemlerine ait ölçüm sonuçları verilmiştir. A yönünde basınç odunun oluştuğu yıllar, B yönünden çok daha geniş yıllık halkalarla kendini göstermektedir. 25 Şekil 15: Alanda çığ yolu üzerinde (a) ve çığ yolu kenarında (b) bulunan Uludağ göknarı ağaçlarında pala oluşumu. Reaksiyon odunu oluşumu dışında çığ alanındaki ağaçların yıllık halkalarında traumatik reçine kanalları, yara izleri, ani büyüme azalması gözlenmiştir. Bazı ağaçların yıllık halkalarında bu anomalilere rastlanmamıştır: 17 nolu ağaçtan alınan artım kalemleri incelendiğinde yıllık halkalar üzerinde herhangi bir anomaliye rastlanmamış, ağacın çığdan zarar görmediği belirlenmiştir. Harita üzerindeki konumuna bakıldığında çığ yolu üzerideki yüksek bir kayalık alanda yetiştiği görülmüştür. Benzer şekilde 40 nolu ağaçtan alınan artım kalemleri üzerinde bir anomaliye rastlanmamıştır. 26 10 nolu ağaç çığ alanı başlama bölgesi hizasında fakat çığ alanı dışında kalmaktadır. Bu ağaçtan alınan artım kaleminde sadece 1960 yılında bir yara izi bulunduğu belirlenmiştir. 32 no.lu ağaçtan alınan artım kaleminde sadece 1975 yılında bir yara izi belirlenmiştir. Bu ağaç çığ yolunun aşağı kısmında ve dışında kalmaktadır. Ek 2’de çığ alanında örneklenen ağaçların yıllık halkalarında belirlenen izler listelenmiştir. Ağaçların yıllık halkalarında kaydedilen bu izler, Şekil 16’da bir grafik üzerinde gösterilmiştir. Bu veriler ayrıca ArcGIS programında veri tabanına girilmiştir. Aynı zamanda ağaçlardan alınan kalemlerinin yıl aralıkları bilgisi de veri tabanına eklenmiştir. Bu, belli bir yıldaki çığ olayını tarihlendirirken o yıl yaşamayan ağaçların harita üzerinde görünmesini engelleyerek sadece o yıl alanda bulunan ağaçların harita üzerinde görünmesini sağlamaktadır. Örneğin 1934 çığında değerlendirilen 63 ağaçtan 42’si, 2001 çığında ise tamamı alanda bulunmaktadır. Daha sonra her bir yıl için zarar gören ve zarar görmeyen ağaçların farklı renklerle gösterildiği haritalar üretilmiştir. 1900-2009 döneminde her bir yıla ait haritalar incelenmiş, 1934, 1936, 1941, 1960, 1966, 1980, 1983, 1991, 2001 ve 2002 yılları, çığ yolu kenarındaki ağaçların çoğunu etkileyen en önemli çığ yılları olarak belirlenmiştir (Şekil 17-26). Bu yıllardan 2001 ve 1936 yılları ise çığın son 110 yıllık dönemde en geniş alanda etki yaptığı ve şiddetinin en fazla olduğu yıllar olarak belirlenmiştir. Bu iki yılda alandaki ağaçların büyük bir kısmının çığdan etkilendiği Şekil 25 ve Şekil 26’daki haritalarda görülmektedir. 1950, 1951,1955, 1979, 1981,1984, 1985, 1986, 1998 ve 2004 yılları ise yukarıda belirtilen çığlardan daha az etkili olan çığ yıllarıdır. Bu yıllarda oluşanda çığların da, çığ yolu kenarındaki bazı ağaçlara zarar verdiği belirlenmiştir (Şekil 16 ve Şekil 27-36). 27 Şekil 16: Yıllara göre zarar gören örnek ağaçlar 28 Şekil 17. 1934 çığın ağaçlar üzerindeki etkisi. Etkilenen ağaçlar kırmızı, etkilenmeyen ağaçlar sarı renkle gösterilmiştir. Şekil 18. 1936 çığın ağaçlar üzerindeki etkisi. Etkilenen ağaçlar kırmızı, etkilenmeyen ağaçlar sarı renkle gösterilmiştir. 29 Şekil 19. 1941 çığın ağaçlar üzerindeki etkisi. Etkilenen ağaçlar kırmızı, etkilenmeyen ağaçlar sarı renkle gösterilmiştir Şekil 20. 1960 çığın ağaçlar üzerindeki etkisi. Etkilenen ağaçlar kırmızı, etkilenmeyen ağaçlar sarı renkle gösterilmiştir. 30 Şekil 21. 1966 çığın ağaçlar üzerindeki etkisi. Etkilenen ağaçlar kırmızı, etkilenmeyen ağaçlar sarı renkle gösterilmiştir. Şekil 22. 1980 çığın ağaçlar üzerindeki etkisi. Etkilenen ağaçlar kırmızı, etkilenmeyen ağaçlar sarı renkle gösterilmiştir. 31 Şekil 23. 1983 çığın ağaçlar üzerindeki etkisi. Etkilenen ağaçlar kırmızı, etkilenmeyen ağaçlar sarı renkle gösterilmiştir. Şekil 24. 1991 çığın ağaçlar üzerindeki etkisi. Etkilenen ağaçlar kırmızı, etkilenmeyen ağaçlar sarı renkle gösterilmiştir. 32 Şekil 25. 2001 çığın ağaçlar üzerindeki etkisi. Etkilenen ağaçlar kırmızı, etkilenmeyen ağaçlar sarı renkle gösterilmiştir. Şekil 26. 2002 çığın ağaçlar üzerindeki etkisi. Etkilenen ağaçlar kırmızı, etkilenmeyen ağaçlar sarı renkle gösterilmiştir. 33 Şekil 27. 1950 çığın ağaçlar üzerindeki etkisi. Etkilenen ağaçlar kırmızı, etkilenmeyen ağaçlar sarı renkle gösterilmiştir. Şekil 28. 1951 çığın ağaçlar üzerindeki etkisi. Etkilenen ağaçlar kırmızı, etkilenmeyen ağaçlar sarı renkle gösterilmiştir. 34 Şekil 29. 1955 çığın ağaçlar üzerindeki etkisi. Etkilenen ağaçlar kırmızı, etkilenmeyen ağaçlar sarı renkle gösterilmiştir. Şekil 30. 1979 çığın ağaçlar üzerindeki etkisi. Etkilenen ağaçlar kırmızı, etkilenmeyen ağaçlar sarı renkle gösterilmiştir. 35 Şekil 31. 1981 çığın ağaçlar üzerindeki etkisi. Etkilenen ağaçlar kırmızı, etkilenmeyen ağaçlar sarı renkle gösterilmiştir. Şekil 32. 1984 çığın ağaçlar üzerindeki etkisi. Etkilenen ağaçlar kırmızı, etkilenmeyen ağaçlar sarı renkle gösterilmiştir. 36 Şekil 33. 1985 çığın ağaçlar üzerindeki etkisi. Etkilenen ağaçlar kırmızı, etkilenmeyen ağaçlar sarı renkle gösterilmiştir. Şekil 34. 1986 çığın ağaçlar üzerindeki etkisi. Etkilenen ağaçlar kırmızı, etkilenmeyen ağaçlar sarı renkle gösterilmiştir. 37 Şekil 35. 1998 çığın ağaçlar üzerindeki etkisi. Etkilenen ağaçlar kırmızı, etkilenmeyen ağaçlar sarı renkle gösterilmiştir. Şekil 36. 2004 çığın ağaçlar üzerindeki etkisi. Etkilenen ağaçlar kırmızı, etkilenmeyen ağaçlar sarı renkle gösterilmiştir. 38 Daha sonra yıllara göre zarar gören ağaçların yüzdesi hesaplanmış ve grafiklendirilmiştir (Şekil 37). Haritaların değerlendirilmesiyle ortaya konan çığ yıllarının belirlenmesinde etkilenen ağaçların sayısı kadar, konumları da dikkate alınmıştır. Bu şekilde belirlenen çığ yılları Şekil 37 incelendiğinde çığın etkisinin fazla olduğu yıllarda alandaki ağaçların %31-68’inin, etkinin daha az olduğu yıllarda %19-30’unun zarar gördüğü belirlenmiştir. Şekil 37. Yıllara göre zarar gören ağaçların yüzdesi 3.2. Yüksek Etkiye Sahip Çığların Dönüş Aralıkları Yapılan yıllık halka analizleri sonucu 1900-2008 yılları arasında araştırma alanında ağaçlar üzerinde belirgin bir şekilde etki bırakan 20 yılda çığ izleri görülmüştür. Bu etki 20 yılın 10 yılında çok şiddetli iken diğer 10 yılında daha az şiddetli olduğu belirlenmiştir. Bu durum araştırma alanında ağaçlar üzerinde etki bırakacak şiddette olabilecek bir çığın frekansının yaklaşık 5 yıl 39 olduğunu göstermektedir. Başka bir deyişle herhangi bir yılda bu tarz bir etki bırakabilecek bir çığın meydana gelme olasılığı % 20’dir. 3.3. Vejetatif İndikatörlere Ait Bulgular Çalışma alanında meydana gelen çığlar çığ yolu üzerinde orman kompozisyonunu oluşturan sarıçam, karaçam, kayın ve göknar ağaçlarının alandan uzaklaşmasına ve alanın tek yıllık otsu bitkilerle (Festuca sp., Lolium sp., Brchipodium sp., Alchemilla sp.,) kaplanmasına neden olmuştur. Ayrıca çığ yolu üzerinde yer yer çalı grupları (Hellabours Orient, Euphorbia amygdaloides, Vaccinium sp., Rosa sempervirens, Rosa canina, Coryllus avellana, Crateagus sp., gibi) ve az sayıda ve tek tek boyları 1-2 m’yi geçmeyen genç göknarlar bulunmaktadır. Bu göknarların yaşları çığ yolu kenarındaki göknar gençliği gruplarıyla yakın olmasına rağmen çapları oldukça incedir ve boyları 1-2 m’yi geçmemektedir. Sadece çığ yolunun başlama bölgesinde tek ve/veya gruplar halinde sarıçam ve göknar ağaçları bulunmaktadır. Özellikle çığ yolunun orta ve alt kesimlerinde sağ ve sol tarafta bulunan ağaçlarda pala ve bayrak oluşumları gözlenmektedir . Birikme zonunda büyük ağaçlara ait ölü odun parçalarına rastlanmamıştır (Şekil 38-39).. Bu vejatatif indikatörler Çizelge 1’e göre değerlendirildiğinde bu alanda çığ frekansının 1-10 yıl olduğu görülmektedir. 40 Şekil 38: Alandaki vejetasyonun yaşam formu 41 Şekil 39: Alanda bulunan bitki türleri (ALSP Alchemilla sp., ABBO Abies bornmülleriana, COAV Coryllus avellana, CRSP Crateagus sp., EUAM Euphorbia amygdaloides, SAOB Sambucus obulus, MACH Matricaria chamomilla, FAOR Fagus orientalis, ACTR Acer trautwetteri, SOAC Sorbus acuparia, SOUM Sorbus umbellata, FESP Festuca sp., LOSP Lolium sp., BRSP Brchipodium sp., HEOR Hellaborus orient, CHSP Chochicum speciosum, JUCO Juniperus communis, PISY Pinus sylvestris, ROCA Rosa canina, TABA Taxus baccata, ROSE Rosa sempervirens, VASP Vaccinium sp., ULLE Ulmus leavis. 42 3.4. Çığ Simülasyon Bulguları 3.4.1. 2007 Yılında Meydana Gelen Çığ Araştırma alanında meydana gelen 2007 yılındaki çığın sınırları görgü tanıklarından ve hala alanda bulunan kalıntılardan faydalanılarak belirlenmiştir. Arazi çalışmaları 2008 ve 2009 yıllarında yapıldığı için çığ yolunun başlangıç bölgesinin neresi olabileceği arazi incelemelerinden sonra belirlenmiştir (Şekil 40). Şekil 40. 2007 yılında meydana gelen çığın birikme sınırı ve başlama bölgesi Çığın meydana geldiği zaman ortalama kar yüksekliğinin 100-120 cm olabileceği çünkü 2008 ve 2009 yıllarında yapılan arazi çalışmalarında yerdeki kar örtüsü maksimum 85 cm olarak ölçülmüş ve bahsedilen yıllarda herhangi bir çığ olayına rastlanılmamıştır. Görgü tanıklarının ifadesi doğrultusunda kar yüksekliği 120 cm olarak alınmıştır. Başlangıç aşamasında 43 yer sürtünme parametresi “ ” 0.27, akış aşamasında 0.16 ve birikme aşamasında da 0.36 olarak alınmıştır. Kar yoğunluğu değerleri ise çığın başlama aşamasında 200 kgm-3 akış aşamasında ise bu değerin %50 si artırılarak 300 kgm-3 olarak alınmıştır. Bu girdilerle yapılan simülasyon sonucu 2007 yılında meydana gelen simülasyon sonucuna en yakın değeri vermiştir. Yapılan simülasyon sonucunda maksimum hız 17.5 msn -1, maksimum basınç 91.7 kPa ve maksimum akış yüksekliği 1.7 m olarak ölçülmüştür (Şekil 41-43). Şekil 41. 2007 yılı çığının maksimum hız haritası 44 Şekil 42: 2007 yılı çığının maksimum basınç haritası 45 Şekil 43. 2007 yılının maksimum akış yüksekliği haritası 46 3.4.2. Farklı Senaryolara Göre Çığ Simülasyonları Araştırma alanında 2007 yılında meydana gelen çığın simülasyonu yapıldıktan sonra olabilecek maksimum birikme bölgesi belirlenmiş ve kar yüksekliğine göre 2 ayrı senaryo için çığ simülasyonu yapılmıştır. Bu senaryoların ilkinde maksimum başlangıç bölgesi belirlendikten sonra başlama bölgesinin kar yüksekliği 120 cm, ikincisinde de kar yüksekliği 160 cm alınarak simülasyonlar yapılmıştır. İkinci senaryo için maksimum kar yüksekliğinin 160 cm alınmasının sebebi dendrokronolojik sonuçlarla (özellikle 2001 sonuçları) en iyi uyumu sağlayan değer olmasıdır. Birinci senaryoya göre; maksimum hız 20.7 ms-1, maksimum basınç 128.3 kPa ve maksimum akış yüksekliği 5.8 m olarak gerçekleşmiştir (Şekil 4446). 47 Şekil 44. Senaryo 1’e göre maksimum hız haritası 48 Şekil 45. Senaryo 1’e göre maksimum basınç haritası 49 Şekil 46. Senaryo 1’e göre maksimum akış yüksekliği haritası 50 İkinci senaryoya göre maksimum hız 25.3 ms -1, basınç 191.6 kPa ve akış yüksekliği 9.6 m olarak gerçekleşmiştir (Şekil 47-49). Şekil 47. Senaryo 2’ye göre maksimum hız haritası 51 Şekil 48. Senaryo 2’ye göre maksimum basınç haritası 52 Şekil 49. Senaryo 2’ye göre maksimum akış yüksekliği haritası 53 4. Çığlara Karşı Alınabilecek Önlemler ve Boyutlandırılması 4.1. Projelendirmede Genel İlkeler Çığ kontrolünde esas itibariyle iki ana yaklaşım söz konusudur. Bunlardan ilkinde çığların meydana gelmesini önlemek yani çığ oluşumunu engelleyici aktif önlem almak ikincisi de çığlardan kaynaklanabilecek zararların veya çığ etkisinin azaltılmasına yönelik pasif önlemlerdir. Çalışma alanının orman üst sınırında bulunmaması, teknik önlemler ile beraber düşünüldüğünde ağaçlandırmaya uygun arazi koşullarına sahip olması ve civarında zaten mevcut bir orman örtüsünün bulunması dolayısıyla ilke olarak pasif önlem yerine aktif önlemlerin alınması gerektiği kanaatine varılmıştır. Esas itibariyle burada pasif önlem olarak alınabilecek önlemler ise BoluYedigöller yol güzergâhının tünel içine alınması veya güzergahın simülasyon sonuçlarından da faydalanarak değiştirilmesi seçenekleridir. Bunun dışında kalan diğer pasif önlemlerin yapılabilmesi için (saptırma duvarı, depolama barajı, toprak tümsekler vb) uygun yer bulunmamaktadır. Bu alanda çığ koruma planlaması yapılırken teknik-kültürel önlemlerin birlikte düşünülebilecekleri yapıların tüm bileşenleriyle beraber alanda bulunması gerektiğinden hareket edilmiştir. Çalışma alanı Türkiye’de aynı zamanda bu konuda bundan sonra çalışacak uygulama ve araştırmacılar için eğitim hizmeti görmesi amaçlandığından demonstratif karakterli bir projelendirme ilkesi benimsenmiştir. Yani çalışma alanında sadece çığ köprüleri, kar ağları ve ağaçlandırmanın beraber düşünülerek projelendirilebilecek aktif çığ koruma önlemleri almak mümkün iken, bahsedilen önlemlerin yanı sıra, üçayaklar, ahşap kazıklar ve kolektif ağaçlandırma şekilleri de projelendirilmiş ve alınması mümkün olan pek çok önlemin bir sahada görülmesine imkân sağlanmıştır. 54 Aktif önlemler olarak 1) çığ yolunun başlangıç bölgesinin üst kısmında rüzgârla taşınan kar kristallerinin başlangıç bölgesine yığılmasını önlemek amacıyla rüzgâr perdeleri, 2) Çığ yolunun kopma bölgesi olarak belirlenen bölgesinde statik hesaplara uygun olarak birkaç sıra halinde çığ köprüleri, kar ağları ve bu sıraların arasının ağaçlandırılması, 3) Çığ yolunun orta ve alt kısmına doğru üçayaklar ve bu yapıların uygun yerlerine fidan dikimi, 4) çığ yolunun her iki kenarına orman sınırına yakın olan yerlerde kazıklar ve aralarına fidan dikimi ile 5) çığ yolunun alt kısmına doğru bir ünite kolektif ağaçlandırmalar önerilmiş ve projelendirilmiştir. 4.2. Projede Çığlara karşı Planlanan Yapılar ve Boyutlandırma İlkeleri Bu bölümdün yazılmasında pek çok kaynak başvuru kitabından faydalanılmıştır. Esas itibariyle kitabi bilgilerden oluşan ve hemen her kaynak kitapta bulunabilecek bu bilgiler için metin içerisinde çok özel bir bilgi çizelge veya resim olmadığı müddetçe kaynak gösterilmemiştir. Ancak bu bölümün yazılmasında Tabler and Associates, 1991; McClung and Scharerer 1993; Görcelioğlu, 2005; Margreth, 2007; Irasmos, 2008; kaynaklarından yararlanılmıştır. 4.2.1. Rüzgar Perdeleri Rüzgâr perdeleri yağan karın rüzgâr ile çığ başlama bölgesine doğru taşınmasını engellemek ve arzu edilen yerlerde tutmak ve biriktirmek için yapılan doğrusal yapılardır (Şekil 50). 55 Şekil 50. Rüzgar perdesi konumlandırma tasarımı Rüzgâr perdelerinin inşa edilmesiyle beraber, çığ yolunun rüzgar altı olarak tabir edilen yamacında rüzgarla taşınabilecek kar örtüsü kontrol edildiğinden çığ oluşumu önlenebilmektedir. Bir rüzgâr perdesi çığ başlama bölgesinin üst tarafına inşa edilerek hem buradaki korniş oluşumunu hem de varsa inşa edilen çığ yapıları üzerine ek yük binmesini engelleyebilir. Rüzgâr gelen yöne dik açı yapacak şekilde (geriye doğru 0- +15º açı yapacak şekilde) düzenlenmelidir. Rüzgar perdesinin depolama kapasitesi perdenin rüzgara dik olarak inşa edilmesi halinde maksimumdur. İnşa edilen perde ile hakim rüzgar yönü arasındaki açının 45º yi aşması halinde rüzgar perdesinin etkinliği ihmal edilebilecek seviyelere geriler. Perdenin %50’lik bir kısmı kapalı başka bir deyişle porozitesi %50 olmalı ve gözenek aralıkları kırağı ve buzlanma oluşumuna meydan vermemek için 10-20 cm olarak bırakılmalıdır. Perdenin inşa edildiği yer ile çığ başlama bölgesinin sırt hattını oluşturan yer arasındaki mesafe perde yüksekliğinin 20-30 katı olmalıdır (Perde yüksekliği genellikle (H) 3-4 m olarak 56 seçilmektedir). İnşa edilen perdenin alt boşluğu (zemine olan mesafe) perde yüksekliğinin 0.15-0.25 katı kadar olmalıdır (Şekil 51). Şekil 51: Rüzgâr perdesi boyutları Şekil 50’de gözenekler dairesel olarak düşünülmüştür. Ancak bu şart değildir. Ana ilke gözenek alanının toplam alanının yarısını oluşturmasıdır. Rüzgâr perdeleri, ahşap malzeme (Şekil 52), alüminyum, çelik ve sentetikten yapılabilirler. Sentetik malzeme daha ziyade kayak alanlarında kullanılması pratiktir. Kış boyunca ulaşımın mümkün olmadığı yerlerde tavsiye edilmemektedir. Seçilecek malzemenin tipi rüzgâr perdesinin maruz kalacağı iklim koşullarına ve bakımın kolay olmasına bağlıdır. Genellikle çığlardan korunma amaçlı ahşap ve çelik malzemeden yapılan rüzgâr perdeleri kullanılmaktadır. 57 Şekil 52. Ahşap malzemeden rüzgar perdesi örneği Tabler and Associates 1991 Rüzgâr perdeleri arazi şartları elverdiği ölçüde bir sıra halinde yapılmalıdırlar. Ancak perde yüksekliğinin 4,0 m’yi aşması gerektiği hallerde arazi yapısı uygunsa birden fazla sırada düşünülebilir. Bu durumda iki sıra arasındaki mesafe yapı yüksekliğinin 20-30 katı olarak planlanmalıdır. Perdelerde porozitenin artması biriken karın yüksekliğini azaltır ancak daha uzun mesafelerde tutulmasını sağlar. Dolayısıyla yanlış boyutlandırma bir çığ kontrol önlemi olan rüzgâr perdelerini çığ tetikleyici pozisyona getirebilir. Rüzgâr perdelerinin alt boşlukları rüzgârın hızlanmasını sağlamaktadır. Böylelikle hem perdenin alt kısmının kar birikmesiyle zarar görmesi engellenmiş hem de daha fazla karın perdenin arkasında birikmesini sağlamış olur (Şekil 53). Alt boşluk yaklaşık 40-50 cm olarak seçilmelidir. 58 Şekil 53. Rüzgâr perdelerinde alt boşluğun etkinliği (Irasmos 2008) 4.2.2. Çığ Köprüleri ve Kar Ağları Çığ köprüleri ve kar ağları yapıldıkları yerdeki kar örtüsünün stabilitesini sağlayan başka bir deyişle harekete geçmesini engelleyen rijit (çığ köprüleri) ve esnek (kar ağları) yapılardır (Şekil 54 ve Şekil 55) 59 Şekil 54: Bir çığ köprüsü örneği 60 Şekil 55: Bir kar ağı örneği ..Bu yapılar yapı, yüksekliğinin 3 katı zemine paralel mesafedeki kar örtüsünün sürünme ve kaymasını stabil hale getirebilmektedirler. Dolayısıyla ilk sıra kopma hattından itibaren yapı yüksekliğinin 3 katı kadar bir (yapı yüksekliği 3 m ise 12 m) mesafede olmalıdır. Alanda korniş (saçak) oluşum riski var ise bu durumda ilk sıra korniş (saçak) topuğu olmalıdır. Yapı için son sıra ise korunacak olan objenin özelliklerine ve önemine bağlı olarak değişmekle beraber yamaç eğiminin 30’nin altına düştüğü ya da daha aşağıda oluşacak çığların zararsız boyutlarda olması beklendiği yere kadar yapılmalıdır. Genellikle bu yapıların yapılabileceği eğimler 30-50 arası eğimlerdir. Yapı yönü destekleme yüzeyi kar basıncı doğrultusuna dik olmalıdır. Başka bir deyişle yapı yönü kar akma hattına 90 lik bir açı yapacak şekilde seçilmelidir. 61 Yapı uzunluğu ise ilk sıra için boşluksuz ve sürekli hatlar olmasına özen gösterilmelidir. Yapıların baş ve son noktaları imkânlar çerçevesinde doğal hatlara (sırt, iri kaya vb) bağlanarak tahkim edilmelidir. Yapı sıraları arasındaki eğik mesafenin doğru bir şekilde belirlenmesi projelendirmede yapıların uzun süre kendilerinden beklenen görevleri yerine getirebilmesi açısından önem taşımaktadır. Yapı sıraları arasındaki eğik mesafe; L f L xH K formülüyle bulunur. Formülde ; L= aralık (eğik mesafe) (m), L (yamaç eğimi, sürtünme açısı (tg), kar kayma faktörü (N) ve yapının yüksekliğine (HK) bağlı olarak belirlenen bir katsayı), HK yapı yüksekliği (m) Pratikte L, tg , N ve HK ye göre belirlenmektedir. Ayrıca aşağıdaki hususlarda dikkate alınmalıdır: Zeminin pürüzsüz olduğu (N>=2) durumlarda ve güvenlik gereksiniminin yüksek olduğu durumlarda tg =0.55 veya 0.50 değerleri uygulanmalıdır. Zeminin pürüzlü olduğu durumlarda (N<2) ve güvenlik gereksinimi de çok yüksek değilse bu durumda tg =0.60 değeri alınabilir. Eğer tg =0.60, N=1.3 ve L= 13 seçilirse bu durumda aralık da en yüksek değeri alır. N=1.2 kayma faktörü için seçilen yapı boyutu için, L de ona karşılık gelen tg değerini aşmaması gerekir. Eğer yapı yüksekliği HK dikey ölçüldüğünde 4.5 m’den fazla ise bu durumda en büyük L değerinin alınmasına müsaade edilir. Yapılar veya yapı sıraları arasındaki mesafelerin kolayca bulunabilmesi için Şekil 56 ve Çizelge 5’ten yararlanılabilir. 62 Şekil 56: Yapılar arası eğik mesafe bulduru eşeli (Margreth 2007) 63 Çizelge 5: Yapılar arası eğik mesafe bulduru cetveli (Margreth 2007) Çığ yapıları ile ilgili yukarıda kısaca temel bilgiler verildikten sonra bu yapıların statik hesapları ile ilgili açıklamalar aşağıda verilmiştir. Bir çığ yapısını esas itibariyle yamaca paralel ve yamaca dik kar yüklerinin basıncı etkiler. Yamaca paralel kar bileşeni (S'N) yamaca dik ve yatayda sonsuz bir şekilde duran destekleme yüzeyi üzerindeki sünme ve sürünmeden kaynaklanan basıncı ifade eder. Buna gore; S ' N xgx H2 xKxN formülü ile belirlenir. 2 64 Formülde; S'N = Yapı destekleme yüzeyinin birim uzunluğuna tekabül eden yamaca paralel kar basıncı (kN/m) (burada basıncın destekleme yüzeyine eşit dağıldığı kabul edilmektedir) g = Kar örtüsünün ortalama basıncı (t/m3) = Yer çekimi ivmesi (m/s2) H = Düşey olarak ölçülmüş kar derinliği (m) K = Sürünme faktörü (Şekil 11’deki tablo’ya göre) N değişir). = Kayma faktörü (bakı ve zemin pürüzlülüğüne bağlı olarak Yamaca dik kar basıncı bileşeni ise yamaca parallel kar basıncı bileşenine bağlı olarak şöyle hesaplanmaktadır: S 'Q S ' N x S 'Q a tg Nxtg S'N a Nxtg Formülde; S'Q = Yapı destekleme yüzeyinin birim uzunluğuna tekabül eden yamaca dik kar basıncı (kN/m) a = Kar tipine bağlı olarak değişen bir katsayı (0.2-0.5 arası değişir. Önceden yağmış (oturmuş) kar için 0.2 yeni yağmış kar için 0.5 alınır). = Yamaca dik ve yamaca paralel kar basınçları arasında oluşan açı 65 Yapıların temel tipleride yapının işlevini sağlıklı bir şekilde görmesinde önemlidir. Bunun için özellikle son yıllarda kar köprüleri için mikro kazık ile sabitlenmiş, kar ağları içinde küresel veya hareketli temel tipleri geliştirilmiştir (Şekil 57 ve Şekil 58). Şekil 57: Çığ köprüleri için mikro kazık temeller (Sauermoser 2006) Şekil 58: Kar ağları için küresel temeller (Chaudhary et al 2004) 66 4.2.3. Üçayaklar Geçici bir aktif önlem olarak tanımlanan üçayaklarda gördükleri işlevler açısından sürekli aktif önlem olarak tanımlanan çığ köprüleri ve kar ağlarıyla benzerlik gösterirler. Yamaçta eğim yönüne dik, yere sağlam monte edilmelidirler. Bu şekilde yamaçtaki kar örtüsünün sünme ve sürünme etkilerine karşı etkin olabilirler (Şekil 59). Şekil 59: Üçayak örneği (Irasmos, 2008) Üçayaklar genellikle ağaçlandırma alanlarında kullanılmakta ve kar örtüsünün stabilitesini sağlayarak çığ oluşumuna sebep olan kar hareketlerini azaltmakta ve uygun yerlere dikilen fidanların kar örtüsünün zararlı etkilerinden korunmalarını sağlamaktadırlar. Bu yapının görevi dikilen fidanların boylarının maksimum kar kalınlığını geçip kendi başına koruyucu bir işlev görene kadar alanda yaşamasına yardımcı olmaktır. Kullanılan malzemeye bağlı olarak alanda 50 yıl kadar işlev görmeleri beklenir. Üçayaklar genellikle 1.50 m yüksekliğe sahip olacak şekilde yapılırlar. yapımında genellikle ahşap malzeme kullanılır. Kullanılan ahşap 67 malzemelerin ömrü kestane, yalancı akasya ve meşede 40 yıla kadar çıkabilmektedirler (Leuenberger, 2003). Üçayaklar arası mesafe ve fidan dikim düzeni Şekil 60’da gösterilmiştir. Şekil 60. Üçayaklar arası mesafe ve fidan dikim düzeni (Irasmos, 2008) Üçayakların temel tipleri stabilitesi ve görevini etkin bir şekilde yerine getirmesi bakımından önem arzetmektedir. Bu amaç için üç farklı temel tipinden bahsedilebilir (Şekil 61). Bunlar; 1- Yamaçta eğime paralel olarak bir direğin yatık olarak kayalık zemine içi harç dolu bir sonda ile açılmış bir boruya kendir özlü çelik halat ile monte edilmesi ve üçayak ayaklarının bu yatık direğe sabitlenmesi 68 2- Yamaçta eğime paralel bir direğin yatık olarak monte edilmesi yerine temel ömrünü uzatmak için çelik kaide kullanılması (minimum toprak kazısı gerektirir) 3- Sert toprak üzerine yamaca paralel ve yatık olarak monte edilmiş bir direğin mikro kazıklarla zemine sabitlenmesi ve üçayak ayaklarının da buna sabitlenmesi (gevşek topraklar üzerinde erozyona maruz kalmamak şartıyla ahşap kazıklar da kullanılabilir. Şekil 61. Üçayak temel tipleri (Irasmos, 2008) 4.2.4. Kazıklar Kazıklı tel örgüler, 10-16 cm kalınlığında ve yamaç eğimine bağlı olarak 90200 cm arasında değişen boylarda, yuvarlak (çap 10 cm) veya yarma (çap 16 cm) kazıkların yine yamaç eğimine bağlı olarak 0.90 ve 2.00 m mesafe ve 0.90-2.00 m aralıklarla şaşırtmalı olarak yamaca çakılması ve aralarına fidan dikilmesi suretiyle oluşturulan tesislerdir. Kazıklar, düşeyle eğim açısının yarısı kadar (α/2) kadar açı yapacak şekilde yamaca çakılmalı ve toprak üstü kısmının kazık boyunun en fazla 1/3’ü olması sağlanmalıdır (Şekil 62). 69 Şekil 62: Kazıkların fidan dikimi ile kombine edilmesi 4.2.5. Kolektif şeklinde ağaçlandırmalar Esas itibariyle kar hareketlerinin bulunduğu yerlerde doğal olarak ağaçlar ancak kolektifler oluşturarak yaşamlarını sürdürmeye çalışmaktadırlar (Şekil 63). 70 Şekil 63: Doğada ağaç kolektifleri (Foto F.Berger) Tabiatın bu özelliğinin taklit edilmesi suretiyle bu şekilde çığ tehlikesinin olduğu bölgelerde kolektif ağaçlandırmalar yapılabilir. Bunun için önerilen dikim deseni Şekil 64’te gösterilmiştir. Kolektif ağaçlandırmalarda fidanlar arası mesafe 0.50-0.75 m aralık ise 1.00-1.50 m olarak bırakılmalıdır. Ağaçlandırmada dikkat edilecek en önemli hususlar ilk sıradaki fidanların diğerlerine oranla 1-2 yıl daha yaşlı olmasına dikkat edilmesi ve ilk sıraların ilk yıllarda kar hareketlerine karşı korunması için kazıklar veya üçayaklar ile emniyet altına alınmasıdır (Şekil 65). 71 Şekil 64: Kolektif ağaçlandırma düzeni (Kaynak Cemagref-Fransa) Şekil 65: Doğada ağaç kolektifleri (Foto F.Berger) 72 Kolektifler ünite veya üniteler halinde de oluşturulabilir. Bu durumda her bir ünite arasında Şekil 66’da gösterildiği gibi 5 m üniteler arasında da Şekil 67’de gösterildiği gibi en fazla 10 m mesafe bırakılmalıdır (Berger 2009). Şekil 66: Kolektif ünite düzeni (Kaynak Cemagref-Fransa) Şekil 67: Kolektif üniteler düzeni (Kaynak Cemagref-Fransa) 73 4.2.6. Yapılacak İşler Haritası Çığlara karşı bu alanda uygulanmasını öngördüğümüz önlemlerle ilgili yapılacak işler haritası Şekil 68’de verilmiştir. Şekil 68: Yapılacak işler haritası 74 4.3. Çığ Köprüleri ve Kar Ağlarının Projelendirme Hesapları Bu çalışmada kullanılacak çığ köprüleri ve kar ağlarının projelendirmelerinde kullanılan değerler ve statik hesapları aşağıda verilmiştir. Extrem Kar yüksekliği (Hext): 1.60 m Çığ köprüsü için yapı yüksekliği (HK): 2.00 m Kar ağı için yapı yüksekliği (DK): 2,00 m Yapılar arası eğik mesafe (L): N>= 1.3 ve tgα 0.55 için: 21.8 m Kar Yoğunluğu (ρ): 200 kgm-3 Yamaca paralel kar basıncı (S'N): 7286 kN/m Yamaca dik kar basıncı (S'Q): 2957 kN/m Her bir kirişe gelen basınç :17695 kN/m 5. TARTIŞMA, SONUÇ VE ÖNERİLER Bu çalışmada Ayıkaya Orman İşletme Şefliği Sınırları içerisinde ve BoluYedigöller yolu güzergahını tehdit eden çığ alanında meydana gelen çığlar sınır ve frekansları dendrokronolojik olarak incelenmiş, ELBA+ yazılımıyla simülasyonu yapılarak dendrokronolojik sonuçlarla karşılaştırılmış ve nihayet alandaki çığ koruma stratejisinin belirlenmesinde karar destek sistemi olarak kullanılmıştır. Bu işlemlerin tamamı Coğrafi Bilgi Sistemleri yazılımı kullanılarak görselleştirilmiştir. Yapılan dendrokronolojik analizler sonucunda, çığ olayının etkileri en belirgin sekilde basınç odunu oluşumuyla kendini göstermektedir. Reaksiyon odunu oluşumu dışında çığ alanındaki ağaçların yıllık halkalarında traumatik reçine kanalları, yara izleri, ani büyüme azalması gözlenmiştir. 75 1900-2009 döneminde 1934, 1936, 1941, 1960, 1966, 1980, 1983, 1991, 2001 ve 2002 yılları en önemli çığ yılları; 1950, 1951,1955, 1979, 1981,1984, 1985, 1986, 1998 ve 2004 yılları ise yukarıda belirtilen çığlardan daha az etkili olan çığ yılları olarak belirlenmiştir. Dendrokronolojik bulgulara dayanarak, çalışma alanında ağaçlar üzerinde etki bırakabilecek bir büyüklükteki çığ frekansının yaklaşık 5 yıl olduğu belirlenmiştir. Bununla beraber 1900-2008 yılları arası belirlenebilen en etkili ve büyük çığ 2001 yılında meydana gelen çığ olduğu tespit edilmiştir. Yapılan vejetasyon analizinde, çığ yolunda daha çok tek yıllık otsu bitkilerin ve çığ yolu kenarında gruplar halinde genç ağaçların bulunması çığın 1-10 yıl frekanslı olduğunu göstermektedir. Bu sonuç, dendrokronolojik bulguları desteklemektedir. Dendrokronolojik analizlerde çığ yılı olarak belirlenen yıllar dışında kalan yıllarda çığ olmadığı söylenemez. Geçmişte meydana gelmiş olası diğer çığlar, çığ yolu kenarındaki ağaçların kayda değer kısmına zarar verecek şiddette ve büyüklükte olmayıp, kar çığ yolu içerisinde akmış olabilir. Örneğin 2007 yılında alanda çığ meydana geldiği bilinmektedir. Ancak bu çığdan, alandaki ağaçların %10’unun etkileniği belirlenmiş ve bu yıl önemli çığ yılları arasında listelenmemiştir. Meydana gelen çığların araştırma alanında yamaç yukarısından aşağısına doğru bir bölgeyi tamamen ağaçsız bırakmış ve destek yapıları yapılmadan yeniden ağaçlandırılması imkânsız bir halde bırakmıştır. Alanda meydana gelebilecek en büyük çığ simüle edilerek çığlara karşı alınabilecek önlemlerin belirlenmesinde kullanılmıştır. Bu sonuçlara dayanarak Bolu-Yedigöller yol güzergâhının güvenliği açısından pasif önlemler olarak çığ tüneli (boyutlandırma yapılmamıştır) veya yol güzergâhının o kısmında güzergah değişikliği yapılabileceği belirlenmiştir. Simülasyon sonucuna göre çığ hızı ve basıncının Yol güzergâhının hemen üzerinde ulaştığı büyük değerlerden dolayı alanda hiç bir şekilde çığ barajı ve/veya saptırma duvarı yapımının akılcı olmayacağı düşünülmektedir. Alanda ağaçlandırma yapılabilmesi ve bu alana ulaşımın kolay olması gibi sebeplerle ağaçlandırma ile kombine edilebilecek teknik yapılarla beraber 76 demonstratif amaçlı çığ kontrolu düşünülmüş ve projelendirilmiştir. Bu amaçla bu alanda böyle bir projenin uygulanması kapasite geliştirme açısından büyük öneme sahiptir. Esas itibariyle çığ kontrolu yapılacak sahalarda benzer ön çalışmalar yapılmadan yapılacak çığ control çalışmalarında doğru karar verme ve doğru projelendirme şansının düşük olabileceği gözönünde bulundurularak dendrokronolojik çalışmalarla beraber çığ simülasyon çalışmalarına ağırlık verilmelidir. Bu çalışmanın orta vadede Türkiyede çığ kontrolu konusunda uygulamada bilgi birikimine ve kapasite geliştirmeye önemli katkılar sağlayabileceği ve uluslararası düzey ve kalitede projelerin geliştirilmesine önayak olabileceği düşünülmektedir. 77 ÖZET 78 SUMMARY 79 KAYNAKÇA AKKEMİK, Ü. 2004: Dendrokronoloji. İlkeleri, Biyolojik Temelleri, Yöntemleri ve Uygulama Alanları. İ.Ü.Orman Fakültesi Yayınları. No: 4484/479, 260 sayfa AKKEMİK, Ü., KÖSE, N., AYDIN, A., YURTSEVEN, H. 2008: Çığların Sınırlarının ve Frekanslarının Dendrokronolojik Yöntemlerle Belirlenmesi (Kastamonu Örneği). Kesin Rapor, İstanbul Üniversitesi, Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi. Proje No: 465/27122005 AYDIN, A. 2010: Comparing the performance of base map scales in GISbased avalanche simulation: a case study from Palandöken, Turkey. Environmental Earth Sciences 61:1467-1472. BERGER, F. 2009. Kişisel Görüşme, Trabzon. BEZZI, M., CIOLLI, M., COMUNELLO, G., CHERUBINI, P., CANTIANI, M.G. 2004: Integration of Dendrochronology and GIS Techniques to Study Avalanche Phenomena. http://geomatica.como.polimi.it/workbooks/n3/articoli/mcmbmgcpcgc.pdf BRYANT, C.L., BUTLER, D.R., VITEK J.D. 1989: A Statistical Analysis of Tree-Ring Dating in Conjunction with Snow Avalanches comparison of On-Path Versus Off-Path Responses. Environ. Geol. Water Sci. 14:53-59 80 BURROWS C.J., BURROWS V.L. 1976: Procedures for the Study of Snow Avalanche Chronology Using Growth Layers of Woody Plants. Institute of Arctic and Alpine Research, Univ. Col0., Boulder, Colo. Instaar Occas. Pap. No. 23 BUTLER D. R. 1979: Snow avalanche path terrain and vegetation, Glacier National Park, Montana. Arctic and Alpine Research, 11: 17–32 BUTLER D. R. 1985: Vegetational and geomorphic change on snow avalanche paths, Glacier National Park, Montana, USA. Great Basin Naturalist, 45: 313–317 BUTLER D. R., MALANSON G. P. 1985: A reconstruction of snowavalanche characteristics in Montana, USA, using vegetative indicators. Journal of Glaciology, 31: 185–187 BUTT, N., PRICE, M.F. 1999: Mountain People, Forests, and Trees: Strategies for Balancing Local Management and Outside Interest. Synthesis of an Electronic Conference of the Mountain Forum. April 12-May 14, 1999. CARRARA, P.E. 1979: The Determination Of Snow Avalanche Frequency Through Tree-Ring Analysis And Historical Records at Ophir, Colorado. Geological Society of America Bulletin, Part I, Doc. no. 90811, 90:775-778 81 CASTELLER, A., CHRISTEN, M., VILLALBA, R., MARTINEZ, H., STÖCKLI, V., LEIVA, J.C., BARTELT, P. 2008: Validating Numerical Simulations of Snow Avalanches Using Dendrochronology: The Cerro Ventana Event in Northern Patagonia, Argentina. Nat Hazards Earth Syst. Sci. 8:433-443. CHAUDHARY, V., MATHUR, P., GURSHARAN, S. 2004: Formation Zone Control Structures Used in Lower Himalaya Zone-An Overwiev. Internationales Symposion Interpraevent 2004. Riva/Trient. FRITTS, H.C., 1976: Tree Rings and Climate, Academic Press London. GÖRCELİOĞLU, E. 2005: Sel ve Çığ Kontrolu Yapıları. İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Yayınları, İÜ Yayın No: 4555, O.F. yayın No: 487, İstanbul. HOLMES, R. L., 1983: Computer-assisted quality control in tree ring dating and measurement. Tree-Ring Bulletin, 43: 69–75 HULL, J.C., SCOTT, R. 1982: Plant Succession on Debris Avalanches of Nelson Country, Virginia. Castanea 47: 158-176 HÜBL, J ; KIENHOLZ, H ; LOIPERSBERGER, A. 2002: DOMODIS. Documentation of Mountain Disasters, State of Discussion in the European Mountain Areas, Internationale Forschungsgesellschaft INTERPRAEVENT, Schriftenrehie 1.Handbuch 1,Klagenfurt. 82 IRASMOS 2008: Detailed Performance Study of Countermeasures in Selected Test Areas. Integral Risk Management of Extremely Rapid Mass Movements, Specific Targeted Research Project, Sixth Framework Programme Priority IV. IVES, J.D., MESSERLI, B., SPIESS, E. 1997: Mountains in the World: A Global Priority.Carnforth-Parthenon. JOHNSON E.C., HOGG L., CARLSON C. S. 1985: Snow Avalanche Frequency and Velocity for the Kananaskis Valley in the Canadian Rockies. Cold Rec. Sci. Technol. 10:141-151 KRÄUCHI, N., BRANG, P., SCHÖNENBERGER, W. 2000: Forests of Mountainous Regions: Gaps in Knowledge and Research Needs. Forest Ecology and Management 132:73-82. KAPOS, V., RHIND, J., EDVARDS, M., RAVILIOUS, C., PRICE, M.F. 2000: Developing a Map of the World’s Mountain Forests. Editors (M.F.Price and N.Butt), Forests in Sustainable Mountain Development: A State-of-Knowledge Report for 2000. CAB International, Wallingford, UK KLEEMAYR, K., TARTAROTTI, T., FRANDL, T., KESSLER J., SEER, G. 2000: Dynamically-statistical analysis of 124 catastrophic avalanches with the avalanche computation models of Voellmy, PCM, Lied and ELBA. In: International workshop hazard mapping in avalanching areas. 2–7 April 2000 Tyrol, Austria 83 KLEEMAYR K 2004: Modelling and simulation in snow science. Math Comput Simul 66:129–153 KÖSE, N., AYDIN, A., AKKEMIK, U., YURTSEVEN, H., GÜNER, T. 2010: Using Tree-ring Signals and Numerical Model to Identify the Snow Avalanche Tracks in Kastamonu, Turkey. Natural Hazards, 54:435-449 LAXTON, S.C., SMITH, D.J. 2009: Dendrochronological Reconstruction of Snow Avalanche Activity in the Lahul Himalaya, Northern India. Natural Hazards. 49(3):459-467. McCLUNG, D.M. ; SCHAERER, P.A. 1993: The Avalanche Handbook, The Mountaineers Publication, Seattle, WA. USA. Margreth, S., 2007: Defense structures in avalanche starting zones. Technical guideline as an aid to enforcement. Environment in Practice no. 0704. Federal Office for the Environment, Bern; WSL Swiss Federal Institute for Snow and Avalanche Research SLF, Davos. 134 pp. MEARS, A.I. 1992: Snow-Avalanche Hazard Analysis for Land-Use Planning and Engineering. Bulletin 49, Colorado Geological Survey, Department of Natural Resources, Denver, CO. MOTTA, R., HAUDEMAND, J.C. 2000: Protective Forests and Silvicultural Stability: An Example of Planning in the Aosta Valley. Mountain Research and Development, 20(2):180-187. 84 NiT, 2005: ELBA+ Handbuch. NiT Technisches Büro GmbH, Vienna, Pressbaum, 24 May 2005, pp 1–98 PERLA, R., Martinelli Jr. M. 1976: Avalanche Handbook. Agriculture Handbook 489. Washington, DC: U.S. Forest Service. POTTER, N. 1969: Tree-ring dating of snow avalanche tracks and the geomorphic activity of avalanches, northern Absaroka Mountains, Wyoming. Geological Society of America SpecialPaper, 123: 141–165 ROIG, F.A. 1987: Modifications of the Adesmia horrida Bushes Due to Snow Weight at the Paramillo de Uspallata, Mendosa Argentina In: Jacoby Jr., G.C.; Hornbeck, J. W. (comp): Proceedings of the Int. Symposium on Ecological Aspects of Tree-Ring Analysis. August 17-21, 1986, Tarrytown , N.Y.90-100 SAUERMOSER, S. 2006: Technical Avalanche Protection, Lecture Notes and Presentations, Universitaet Für Bodenkültür BOKU, Vienna. SAUERMOSER, S., ILLMER, D. 2002: The use of different avalanche calculation models practical experiences. In: International congress INTERPRAEVENT. 2:741–750 (in the Pacific Rim- Matsumoto, Japan) SHRODER, J.F. 1978. Dendrogeomorphological Analysis of Mass Movement on Table Cliffs Plateau, Utah. Quaternary Research 9:170-174 85 SHRODER J.F., BUTLER D.R. 1987: Tree ring Analysis in the Earth Science. In: Jacoby Jr., G.C.; Hornbeck, J. W. (comp): Proceedings of the Int. Symposium on Ecological Aspects of Tree-Ring Analysis. August 1721, 1986, Tarrytown , N.Y.90-100 SCHÖNENBERGER W. 1975: Standortseinflüsse auf Versuchsaufforstungen an der Alpinen Waldgrenze (Stiberg, Daos). Mitt. Eidgenöss. Forsch. anst. Wald Schnee Landsch. 51: 359-428 SCHÖNENBERGER W. 1978: Ökologie der natürlichen Verjüngung von Fichte und Bergföhre in Lawinenzügen der nördlichen Voralpen. Mitt. Eidgenöss. Forsch. anst. Wald Schnee Landsch. 54:217-320 SCHÖNENBERGER W. 1981: Die Wuchsformen der Baume an der alpinen Waldgrenze. Schweiz. Z. Forstwes. 132:149-162 SCHWEINGRUBER, F.H. 1996: Tree Rings and Environmental Dendroecology, Birmensdorf, Swiss Federal Institute for Forest, Snow and Landscape Research, Berne, Stuttgart, Vienna, Haupt. STOKES, M. A., SMILEY T. L. 1968: An introduction to tree ring dating. University of Chicago Press, 73 pp. Tabler and Associates, 1991: Snow Fence Guide, 61 p. Strategic Highway Research program, National Council, Washington, DC: VOLK, G., KLEEMAYR, K. 1999: Lawinensimulationmodell ELBA. Wildbach und Lawinenverbau, 63. Jg. Heft 138 86 EKLER EK-1 87 AK01A-AK01B AK02A-AK02B AK03A-AK03B 88 AK04A AK05A-AK05B AK06A 89 AK07A-AK07B AK08A-AK08B AK09A-AK09B 90 AK10A-AK10B AK11A-AK11B AK12A-AK12B 91 AK13A-AK13B AK14A-AK14B AK15A-AK15B 92 AK16A-AK16B AK17A-AK17B AK18A-AK18B 93 AK19A-AK19B AK20A-AK20B AK21A-AK21B 94 AK22A-AK22B AK23B AK25A-AK25B 95 AK26A-AK26B AK27A-AK27B AK28A-AK28B 96 AK29A-AK29B AK30A-AK30B AK31A-AK31B- AK31B2 97 AK32A-AK32B AK33A-AK33B AK35A-AK35B 98 AK36A-AK36B AK37A-AK37B AK38A-AK38B 99 AK39A-AK39B AK40A-AK40B AK41A-AK41B 100 AK42A-AK42B AK43A-AK43B AK44A-AK44B 101 AK46A-AK46B AK47A-AK47B AK48A-AK48B 102 AK49A-AK49B AK51A-AK51B AK53A-AK53B 103 AK54A-AK54B AK54A-AK54B AK56A-AK56B 104 AK57A-AK57B AK58A-AK58B AK59A-AK59B 105 AK60A-AK60B AK61B AK62A-AK62B 106 AK63A-AK63B AK66A-AK66B AK67A-AK67B 107 AK68A-AK68B AK69A-AK69B 108 Master Kronoloji AK_S 109 EK-2 Çığ alanında örneklenen ağaçların yıllık halkalarında belirlenen izler Örnek Yaralı Numarası yıllar AK01A 1913 AK01B AK02A Traumatik reçine kanalları Reaksiyon odunu 1913, 2008 1975, 1983 1952, 1970, 1973, 1974, 1994 1901, 1986, 2001 AK02B 1936, 1937, 1987, 1994, 2001, 2007 1954, 1958 1983, 2006, 2007 AK03A AK03B AK04A AK04B AK05A 1876 1897-1899, 1906, 1926, 1931, 1936, 1940, 1941, 1944, 1955, 1959, 1960, 1981, 1982, 1991, 2001, 2002, 2004 1946 AK07B AK08A AK08B AK09A 1958, 1971, 1972, 1980, 1989, 1994 1932, 1934, 1941, 1966, 1975, 1989, 1998, 2001, 2005 1936, 1937, 1959-1962, 1966, 1970, 1980, 1984, 1993, 1998, 2001 AK05B AK06A AK06B AK07A 1913, 1917, 1937, 1950, 1960, 1968, 1971, 1972, 1979, 1989, 1999, 2001, 2007 1934, 1951, 1960, 1961, 1971, 1975, 1996, 1999, 2007 1912, 1913, 1932, 1941, 1960, 1966, 1975, 1980, 1981, 1998, 2001 1919, 1920 1910, 1911, 1934, 1936, 1950, 1951, 1960, 1966, 1971-1974, 1991, 1992, 2001, 2002 1981, 1996 2002 1971 1921, 2001, 2002 1897, 1898, 1901, 1910, 1912, 1913, 1926, 1927, 1936 110 AK09B AK10A AK10B AK11A AK11B AK12A AK12B AK13A AK13B AK14A 1947, 1951 1960 1934 1943, 1946 1980 1980, 1993 AK14B AK15A 1989 AK15B AK16A 1918 1876 1939-1942, 1951-1955, 1966, 1967, 1990-1993, 1998, 2001 1987, 2006 1982, 1997 1982 1926, 1934, 1936, 1960-1962, 1969-1971, 1979 2003 1929, 1938 1920, 1942, 1943, 1945-1949, 1956, 1980, 1981, 2001-2003 1932, 1936, 2006, 2008 1901, 1910, 1936, 1941, 1966, 197, 2001, 2002 AK16B AK18A AK18B AK19A AK19B 1948-1952, 1954, 1955, 1965, 1966, 1973,1979, 1991, 1995, 1996, 2001, 2002, 2004 2007 1972-1975, 1979, 1981, 1991, 1998 1931, 1933, 1934, 1936, 1941, 1942, 1944, 195, 1951, 1960, 1966, 1971, 1972, 1980, 1991, 1998, 2001 AK20A AK20B AK21A AK21B AK22A AK22B AK23A 1910, 1911 1991 1913, 1914, 1934 1993 1986, 2001 1937, 1989 1983, 1985, 1992, 1993 1905, 1906, 1911, 1934, 1936, 1941, 1944, 1955, 1960, 1961, 1966, 1979-1981, 1986, 2001 2002, 2004 111 AK23B AK25A AK25B 1947, 2001, 2002 1924, 1959, 1968, 1980, 1987, 2008 2001 1935, 1941, 1958, 1966, 1980, 1985, 1987, 2002, 2004, 2008 AK27A AK27B AK28A AK28B AK29A AK29B AK30A AK30B AK31A AK31B AK32A AK32B AK33A AK33B AK35A AK35B AK36A AK36B 1975 2007 1996 1965, 1971 1901, 1913-1915, 1920, 1922, 1932, 1934, 1950, 1951, 1955, 1960, 1972, 1979, 1983, 2001, 2002 1901, 1922, 1932, 1934, 1950, 1951, 1955, 1960, 1968, 1972, 1979, 1983, 1989, 1991, 2001, 2002 1936, 1981, 2001, 2002 1926, 1929, 1934, 1936, 1966, 1991, 2001, 2002, 2004, 2005, 2008 1983, 1991 1901, 1903, 1910, 1913-1916, 1966, 1973, 1979, 1980, 2001 1926, 1936, 1960, 1966, 1972, 1973, 1978, 1979, 1984, 1985, 1991, 1996, 1998, 2001, 2002 1985, 1986, 1996, 1998, 2005 1936, 1940, 1952, 1960, 1972, 1981, 1983, 1985, 1986,1991, 1998, 2001, 2002 1941, 1961 1958, 1966, 1971-1975, 1984, 1996, 1997, 2001 1958, 1959, 1975, 1976, 1996, 1997, 2004 1966, 1975, 1980, 1981 1941, 1951, 1962, 1975, 1979, 1981, 1993, 1994, 1998, 1999, 2001, 2002, 2004, 2005 1967, 1974, 1976, 2008 1956, 1957, 2005 1977, 1980, 1983, 1991 1970, 1972, 1983, 1986, 1998, 2001 112 AK37A 1968, 1987, 1990, 2001, 2002, 2005 1971, 1972, 1992, 2001, 2008 1941, 1942, 1951, 1956, 1957, 1980 1986 1934, 1950, 1951, 1966, 1968, 1970, 1972, 1976, 1981-1983, 2004, 2008 1941, 1951, 2003, 2008 AK37B AK38A AK38B AK39A AK39B AK42A AK42B 1981 AK43A AK43B AK44A AK44B AK46A 1992 AK46B AK47A 1961 1956, 1968, 2001 1932 AK48B AK49A 1952 1952 AK49B AK51A 1995, 1996 AK51B AK53A 1979, 2001 1955, 1977, 2001, 2002, 2004 1966 1934, 1936, 1940, 1951, 19791985, 1996, 2001, 2002, 2004 1934, 1951, 1955, 1960, 1975 1920-1924, 1932, 1933, 1961, 1966, 1973, 1974, 1979-1981 1945, 1950,1966, 1979, 2001, 2002, 2004, 2005 1988-1990, 2001 1982, 1983, 2004 1984, 1991, 1992 1917, 1936, 1944, 1950, 1952, 1959, 1960, 1983, 1986, 1991 1959, 1960, 1983 1930, 1934, 1936, 1940, 1941, 1966, 1974, 1982, 1983, 1985, 1986, 1993, 1996, 2001, 2004 1916 AK47B AK48A 1975, 1979, 1980, 1989 1932, 1934, 1936, 1941, 1955, 1960, 1966, 1979, 1980, 1987, 1998, 2001, 2002, 2004 1950-1952, 1958-1960, 19791981, 1991, 1992, 1998, 2001 1981 1924, 1927, 1929, 1931, 19491951, 1960, 1965, 1966, 1998, 2000-2002 1936, 1980, 1983, 1984 1962, 1966, 1995, 1997, 1998 1992, 1995, 1996, 1998 113 AK53B AK54A AK54B AK56A AK56B AK57A 1992, 2001, 2002 1995, 2000, 2001 1950, 1954, 1961, 1962, 1968, 1983-1985, 1993-1995 1954, 1955, 1962, 1966 1934, 1936, 1940 AK57B AK58A AK58B AK59A AK59B 1912, 1916, 1926, 1933, 1950, 1955-1959, 1973, 1986, 1996 2008 1921 1937, 1948, 1948 1991, 1995, 2001, 2002 1936, 1937, 1944, 1984, 1985, 2001, 2004 2007 AK60A 1931, 1934, 1936, 1944, 1986, 1991 AK60B AK61A AK61B 1935, 1936, 1983, 1984, 1998, 2001 1910, 1936, 1983, 1984, 2001 1901, 1934, 1940, 1941, 1955, 1981, 1991 1983, 1987 1984, 1989, 1990, 1998, 2001, 2004 1983-1986, 1992, 1993 AK62A AK62B AK63A AK63B AK66A AK66B AK68A 1924, 1925, 1927, 1932, 1933, 1945, 1948-1950, 1967-1969, 1983, 1992, 1993, 2000, 2001 1980 1980-1984, 1991, 1992, 20012004 AK68B AK69A AK69B 1982 114
Benzer belgeler
cbs tabanlı çığ analizi: rize-yukarı kavron yaylası örneği
ise artık risk unsuru olarak değerlendirilmiştir. 2006-2007 yılında meydana gelen çığ olayının geri-hesaplaması (back-calculation)
pek çok senaryo ile değerlendirilerek sürtünme parametreleri kalib...