probıotıc use ın the treatment and preventıon of upper respıratory
Transkript
Derleme Arıca SG ve Ark. Çocukluk çağında üst solunum yolu enfeksiyonu tedavi ve korunmasında probiyotik kullanımı Seçil Günher Arıca1, Vefik Arıca2, Cahit Özer3 Mustafa Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi, Aile Hekimliği Anabilim Dalı, Yrd.Doç.Dr1, Doç.Dr3, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Yrd.Doç.Dr2, Hatay ÖZET Son yıllarda bazı çalışmalar; probiyotiklerin, viral üst solunum yolu enfeksiyonlarında ateş, öksürük, burun akıntısı gibi semptomların süresini kısalttığı, antibiotik kullanımını ve okuldan kalmayı azalttığını bildirmektedir. Bu çalışmalarda probiyotiklerin çocukları üst solunum yolu enfeksiyonlarından korumada da yararlı olduğu gösterilmiştir. Yoğurt ve kefir gibi Türk insanı tarafından yaygın tüketilen süt ürünleri, sebze ve meyvenin tüketimin teşvik edilmesi çocuklarda üst solunu yolu enfeksiyonlarından korunmada ve tedavide yararlı olabilir, ancak bu konuda ileri çalışmalara ihtiyaç vardır. Anahtar Kelimeler: probiyotik, üst solunum yolu enfeksiyonu, korunma Probiotic use in the treatment and prevention of upper respiratory tract infection in children ABSTRACT In recent years, some studies reported that probiotic use decreases the duration of symptoms such as fever, cough, runny nose, antibiotic prescription and school absenteeism in viral upper respiratory infections. Also these studies showed that probiotics might be used to prevent children from upper respiratory infections. Promoting a healthy diet comprising fermented dairy products including yogurt and kephir, which are already commonly consumed by Turkish individuals, and vegetables and fruits, might be useful in prevention and treatment of upper respiratory infections in children, although further evidence based studies are needed. Key Words: probiotic, upper respiratory tract infection, protection Arıca SG, Arıca V, Özer C. Çocukluk çağında üst solunum yolu enfeksiyonu tedavi ve korunmasında probiyotik kullanımı. TJFMPC, 2012; 6(2):22-29. GİRİŞ Yeni doğanların bağırsakları doğumda sterildir, ancak hızla anne ve çevresel kaynaklardan kazanılan mikroorganizmalarla kolonize olur. Address of Correspondence Vefik ARICA, Mustafa Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, 31100, Serinyol, Antakya, Hatay, Turkiye, E-mail: [email protected], GSM: +90 505 6797877 Geliş Tarihi:14.04.2011 Kabul Tarihi: 30.04.2012 İntestinal mikrobiyolojik floranın kişinin beslenmesi, gastrointesinal sistemin gelişimi ve mukozal yüzeylerin bütünlüğünün devamı üzerine önemli etkileri vardır. Normal mikrobiyolojik floranın oluşumu fizyolojik nütrisyonel ve immünolojik gelişim için önemlidir. İntestinal ekosistemde, özellikle yaşamın erken döneminde oluşan bir bozukluk yeni doğan döneminden sonrasına da uzanan olumsuz sonuçlara neden olur. Gastrointesinal sistemin yararlı mikroorganizmaları (Bifidobakteriler ve Laktobasiller) içerecek şekilde düzgün kolonizasyonu doğal ve akkiz 22 TURKISH JOURNAL OF FAMILY MEDICINE AND PRIMARY CARE (TJFMPC) ▪ www.tjfmpc.com ▪ VOL. 6, NO.2 ▪ July 2012 Derleme immünitenin normal gelişimi için gereklidir. Kolonizasyonun istenilen şekilde olamaması ve yararlı mikroorganizmalar ile patojen mikroorganizmalar arasındaki dengenin bozulması ileride enfeksiyon hastalıkları, alerji ve otoimmün hastalık riskini arttırmaktadır. Bu derlemede probiyotiklerin koruyucu hekimlikte önemli, maliyet düşürücü, ilaç yan etkilerini azaltıcı etkilerine dikkat çekmeyi amaçladık. ÜST SOLUNUM YOLU ENFEKSİYONLARI Üst solunum yolu enfeksiyonları (ÜSYE) hekimlerin en sık gördüğü enfeksiyonlardır. Özellikle çocuk yaş grubu hastaların hekime başvuru nedenlerinin önde gelen sebebidir. Bu hastalığın ayaktan tedavisinde analjezikler, antipiretikler, nazal ve sistemik dekonjestanlar, antihistaminikler, antitusif ve/veya ekspektoranlar ve antibiyotikler sıkça reçete edilir. Yıllık verilere bakıldığında hekimlerin en sık antibiyotik kullandıkları enfeksiyonların başında üst solunum yolu enfeksiyonları gelmektedir 1, 2. Çoğunun hafif seyirli ve kendi kendine iyileşme özelliği olmasına karşın, gerek semptomatik tedavi için reçetelenen ilaçlar, gerekse uygunsuz antibiyotik kullanımı dolayısıyla ÜSYE oldukça yüksek bir tedavi maliyetine sahiptir 1-3. ÜSYE, çocuk ve erişkinde sık görülmesi, akılcı olmayan ilaç seçimi, uygunsuz ve gereksiz antibiyotik kullanımı nedeniyle ülkemizde de ciddi bir ekonomik yük getirmektedir 4. ABD’de bir erişkinin yılda ortalama 2-4 kez solunum yolu enfeksiyonu geçirdiği sanılmaktadır. Dolayısıyla önemli derecede bir iş gücü ve ekonomik kayıp söz konusudur. 1985’te ABD de ÜSYE nedeniyle 150 milyon gün iş gücü ve 10 milyar dolarlık bir ekonomik kayıp oluştuğu hesaplanmıştır 5. 2000-2001 yıllarında ABD’de 4051 kişiyi kapsayan ve telefon görüşmeleriyle yapılan bir ankete katılanların %72’sinin viral ÜSYE geçirdiği bildirilmiştir. Yıllık ortalama 2,5 hastalık dönemi kaydedilmiştir. Bu rakamlar ABD nüfusuna yansıtıldığında 500 milyon hastalık dönemi ve 40 milyar dolar söz konusudur 6,7. Harlan ve arkadaşlarının yaptıkları çalışmada ÜSYE nedeniyle ortalama 2,3-5,4 gün iş gücü kaybı olduğunu bildirmişlerdir. İş gücü kaybıyla birlikte çalışanlarda yıllık 7,7 milyar dolarlık bir dolaylı maliyet söz konusudur. Bu aynı yıl, Arıca SG ve Ark. kardiyovasküler hastalıklar ve kas iskelet sistemi hastalıklarının maliyetinden daha yüksek olmuştur 7. PROBİYOTİKLER Laktik asit bakterilerinden hazırlanan probiyotik gıdaların fonksiyonel gıda olarak kullanımı ve bu konu üzerinde yapılan araştırmalar son 10-15 yılda hız kazanmıştır. Doğal ekosistemde bulunan, bağırsak florasını düzenleyerek konakçı sağlığı üzerinde olumlu etkileri olan mikroorganizmalar “probiyotik” olarak tanımlanmaktadır. Latince kökenli bir kelime olan probiyotiğin dilimizdeki tam karşılığı “yaşam için” anlamındadır. Probiyotikler yeni bir keşif değildir çünkü insanoğlunun onlarla tanışması, insanlık tarihi kadar eskidir. Mikroorganizmaların varlığı bilinmeden çok önce bira, ekmek, şarap, kefir, kımız ve peynir gibi günlük tüketilen fermente ürünler çok sık olarak beslenme ve tedavi amaçlı kullanılmaktaydı. Ekosistem içindeki dengeler ve insanoğlunu varlığını sürdürebilme açısından daima ihtiyaç duyduğumuz dost bakteriler ile tanışmamız, gebeliğin son döneminde anne karnında olmaktadır. Doğumda anne florası ve çevrenin florası ile zenginleşerek hayata merhaba diyen insanoğlu, bu dost bakterileri anne sütü desteği ile hızlı bir şekilde kendisi için daha önemli olanları ön planda tutarak arttırır. Bu birliktelik ölüme kadar devam eder ve ölüm sonrasında bu bakteriler bizi toprakla bütünleştirir. Probiyotikler, sindirim sisteminde belli sayılarda bulunan ve konakçıda yararlı etkiler oluşturan canlı mikroorganizmalardır. Probiyotik bakteriler patojen olmamalı, toksik metabolitler üretmemeli, genetik açıdan stabil olmalı ve sağlık üzerinde olumlu etki yaptığı düşünülen ürünlerde değişim meydana gelmemelidir. Probiyotik olarak kullanılan mikroorganizmaların çoğu laktik asit bakterileri grubundan olmakla birlikte (Lactobacillus, Bifidobacterium spp) diğer türden mikroorganizmalar da (S.boulardii) probiyotik olarak kullanılmaktadır. Lactobacillus rhamnosus GG, Lactobacillus reuteri, Lactobacillus acidophillus, Lactobacillus bulgaricus, Lactobacillus casei, Lactobacillus fermentum, Bifidobacterium bifidum, Bifidobacterium lactis, Bacillus 23 TURKISH JOURNAL OF FAMILY MEDICINE AND PRIMARY CARE (TJFMPC) ▪ www.tjfmpc.com ▪ VOL. 6, NO.2 ▪ July 2012 Derleme subtilis, Bacillus cereus, Streptococcus thermophilus, Sacrcharomyces boulardii, Eschericia coli Nissle 1917 suşu çocuklarda kullanılan probiyotik bakterilerdir. Probiyotik içerikli ürünler özellikle Japonya, Uzakdoğu ülkeleri ve Avrupa Birliğine üye olan ülkelerde yaygın olarak kullanılmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri’nde ise son birkaç yıldır probiyotik ürünlere olan ilgi giderek artış göstermiştir. Sağlıklı gıda tüketimi bilincinin gelişmesi sonucu ortaya çıkan tüketici talebi gıda endüstrisinin probiyotik ürünlere olan ilgisini arttırmıştır. Probiyotik olarak satılan ürünler ya direkt olarak mikroorganizmaların çeşitli vitamin, enzim ve aroma bileşenleri ile birlikte tablet veya kapsül şeklinde hazırlanarak paketlenmesi veya herhangi bir taşıyıcı gıda ortamına ilave edilmesi yöntemi ile üretilmektedir. Ülkemizde probiyotik ürün üretimi ve tüketimi kısıtlıdır. Buna karşın yurt dışında probiyotik adı altında satılan ürünlerin sayısı oldukça fazladır. Probiyotik üretiminde yaygın olarak kullanılan laktik asit bakterileri Lactobacillus, Bifidobacteria ve Enterococcus cinsine ait türlerdir. Bu mikroorganizmaların ortak özelliği kemo-organotrofik olmaları ve karbonhidratları fermente ederek laktik asit oluşturmalarıdır. Tüm bunların yanı sıra seçilen suşların teknolojik özelliklerinin probiyotik ürün üretimine uygun olması gerekmektedir. Probiyotik üretiminde yararlanılan laktik asit bakterileri sindirim sisteminin doğal üyeleridir ve faydalı olarak nitelendirilen bu bakterilerin gıdaların sindirimine, vitamin üretimine ve zararlı mikroorganizmaların neden olduğu hastalıkların önlenmesine yardımcı olduğu bilinmektedir. Hastalıkların tedavisi masraflı ve zaman alıcı olduğundan, son yıllarda hastalıklardan korunma esas alınmaktadır. Bu durumda probiyotiklere yönelik çalışmalara hız kazandırmaktadır. Probiyotiklerin yararları 1. İntestinal bariyer sistemini güçlendirmek a. Asit formasyonu b. Antimikrobiyal aktiviteyi üst düzeyde tutmak c. Besinler ver reseptörler açısından patojen mikroorganizmalarla Arıca SG ve Ark. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. yarışarak mukozal adezyonlarını ve beslenmelerini önlemek d. Antitoksin üretmek İmmün fonksiyonları güçlendirirler a. Sekretuvar IgA salınımını arttırarak b. Fagositozu arttırarak c. B lenfosit yapımını arttırırlar Gastrointestinal ve nazokomiyal enfeksiyonlardan korurlar Peptidlere karşı duyarlılığı azaltarak atopik hastalıkları ve alerjik koliti önler Anti-tümör özellik gösterirler a. Karsinojenleri bağlarlar b. Bağırsak içerikleri için kompetisyon yaparak Kan lipitlerini azaltırlar a. Lipid emilimini engellerler b. Lipid sentezini azaltırlar c. Kolesterolu metabolize ederler Laktazı aktive ederek laktoz emilimini arttırırlar Çocuklarda İBS semptomlarının kontrolünde yarar sağlar Gebelik de kullanımı ile annede ve bebekte obesiteyi engeller. PROBİYOTİK MİKROORGANİZMALARIN ETKİ MEKANİZMASI Probiyotikler etkilerini üç mekanizma ile gösterirler (Tablo 1). Tablo 1. Probiyotik mikroorganizmaların etki mekanizmaları 8-12 Probiyotik mikroorganizmaların etkileri 1. Patojen ve zararlı bakterilerin sayılarını azaltmak 2.Mikrobiyal metobolizmayı (enzimatik aktiviteyi) değiştirmek 3.Bağışıklık sistemini iyileştirmek Etki mekanizmaları Antimikrobiyal bileşikler üretmeleri Besin elementleri için rekabet etmeleri Kolonizasyon bölgeleri için rekabet etmeleri Sindirim sistemini teşvik eden enzimlerin üretimi (örneğin; laktaz) Amonyak, amin veya toksik enzimlerin üretiminin azalması Bağırsak duvarının fonksiyonlarını iyileştirmesi Antikor düzeyinin artması Makrofaj aktivitesinin artması PROBİYOTİKLER ve ÜSYE ARASINDAKİ İLİŞKİ Probiyotiklerin immün stimulan etkileri ile lokal mukoza savunma sistemlerini 13 güçlendirdiği iddia edilmektedir . 2001’de 24 TURKISH JOURNAL OF FAMILY MEDICINE AND PRIMARY CARE (TJFMPC) ▪ www.tjfmpc.com ▪ VOL. 6, NO.2 ▪ July 2012 Derleme yapılan bir çalışmada rekombinan L. plantarum’un farelerde mukozal antikor yanıtını ve hücresel immün yanıtı indüklediği, Lactobacillus casei shirota’nın splenik doğal öldürücü hücre aktivitesini uyararak immün modülatör rol oynadığı bulunmuştur 13. Weizman ve arkadaşları, 2 farklı probiyotik (Lactobacillus ve Bifidobacteri) ajanın küçük çocuklardaki enfeksiyonlar üzerine olan etkilerini göstermişlerdir 14. Laktobacilli türü probiyotiklerin enfeksiyonlara karşı vücudu nonspesifik immün mekanizmalarla veya hücresel/humoral immün mekanizmalar yoluyla immün stimüle ettiği ve koruduğu düşünülmektedir 15. Bu immünostimülan etkinin tekrarlayan enfeksiyonlarda da 16 çocukları koruduğu gösterilmiştir . Lactobacillus reuteri, gastrointestinal sistemde yer alan bir Lactobacillus türü olup yıllarca güvenle besinlerle vücuda alınmış bir 17 probiyotiktir . L. reuteri’nin immünomodülatör etkisi hayvan deneylerinde gösterilmiş olup insan ileum biyopsilerinden de elde edilmiştir. Bu mikroorganizma immünomodülatör aktiviteyi arttırabileceği gibi T helper hücrelerini de aktive eder 18. Soğuk algınlığının çocuklarda ve bebeklerdeki en önemli etken viral enfeksiyonlardır. Fakat küçük bebeklerde soğuk algınlığı ciddi ve komplikasyonlu seyredebilmektedir. Taipale ve arkadaşları 2010 yılında yaptıkları bir çalışmada çocuklarda günlük probiyotik alınmasıyla daha az sayıda üst solunum yolu enfeksiyonu oluştuğunu göstermişlerdir 19. Finlandiya’da yapılan bir çalışma bir aydan büyük 109 bebek üzerinde yapılmıştır. Bir probiyotik olan Bifidobacterium animalis, bebekler 8 aylık olana dek günde iki kez verilmiş, plasebo grubuna göre probiyotik alan bebeklerin anlamlı olarak daha az sayıda üst solunum yolu enfeksiyonu geçirdikleri bulunmuştur Bu çalışmada probiyotik alan bebeklerin %65’i üst solunum yolu enfeksiyonu geçirirken, plasebo grubunun %94’ü bu enfeksiyonu geçirmiştir. Bu çalışma sonucunda 1 yaş altındaki bebeklere bu yararlı probiyotiklerin emzikle verilebileceği kanısına varmışlardır 19. Leyer ve arkadaşları 2009 yılında yaptıkları çalışmada; 3 ile 5 yaş arasındaki toplam 329 çocuğa 6 hafta boyunca günlük probiyotik vermişlerdir. Sonuçta üst solunum yolu Arıca SG ve Ark. enfeksiyonu sonucu gelişen ateş, burun akıntısı, öksürük ve antibiyotik kullanımını azalttığını göstermişlerdir 20. Hojsak ve arkadaşlarının 2009 yılında Hırvatistan’da yaptıkları çalışmada, 281 çocuğa 3 ay boyunca Lactobacillus GG adlı probiyotik vermişler ve Lactobacillus GG verilen çocuklarda plasebo grubuna göre üst solunum yolu enfeksiyonu geçirme sıklığı belirgin şekilde azaldığını tespit etmişlerdir 21. Baron ve arkadaşları 2009’da yaptıkları çalışmada, probiyotik olan Bacillus coagulans’ın viral üst solunum yolu enfeksiyonlarını T-hücre yanıtı arttırması yoluyla azalttığını göstermişlerdir 22. Berman ve arkadaşlarının yaptıkları çalışmada 8 hafta boyunca yetişkin sağlıklı bireylere probiyotik verilmesiyle tükürüklerinde IgA düzeylerini ve NK (Natural Killer) hücrelerinde belirgin bir artış tespit etmişlerdir 23. Lenoir ve arkadaşları yaptıkları çalışmada probiyotiklerin, çocuklarda soğuk algınlığı semptomlarını hafiflettiği, immun sistemi kuvvetlendirdiği göstermişlerdir. Çocukların kreşe devamlılığı açısından bu önemli etkilerini ebeveynlerin iş gücü kaybını da önlediği gösterilmiştir 24. Winkler ve arkadaşları 477 sağlıklı yetişkine probiyotik vermişler ve etkilerini kış ve ilkbahar ayında gözlemlemişler. Bunun sonucunda üst solunum yolu enfeksiyonlarının sıklığı ve şiddetini diğer plasebo ve multivitamin verilen gruba göre anlamlı derecede azaldığını göstermişlerdir 25. Hatakka ve arkadaşları Finlandiya’da 571 çocukta yaptıkları çalışmada, 1-6 yaş arasındaki çocuklara probiyotik olan Lactobacillus GG içeren süt verilmiş ve 7 ay boyunca izlemişlerdir. Yedi ay sonunda Lactobacillus GG içeren süt içen çocuklarda diğer plasebo gruba göre anlamlı düzeyde üst solunum yolu enfeksiyonlarını daha az oranda saptadılar 26. Yapılan çok merkezli çalışmalarda oral verilen probiyotiklerin Grup A streptokok tosillofarenjiti 27, 28 ve akut otitis media 29 sıklığını belirgin derecede azalttığı gösterilmiştir. Kulak ağrısı ilk 4 yaşta çok sık görülmektedir. Kulak ağrısının çocuklardaki en sık nedeni ise otitis media’dır. Soğuk algınlığı ve tonsillofarenjitlere neden olan virüs ve 25 TURKISH JOURNAL OF FAMILY MEDICINE AND PRIMARY CARE (TJFMPC) ▪ www.tjfmpc.com ▪ VOL. 6, NO.2 ▪ July 2012 Derleme bakteriler nazal yolla ve östaki borusu yoluyla orta kulağa ulaşarak enfeksiyona yol açarlar. Orta kulakta oluşan enfeksiyonun kulak zarına yaptığı basınç, şişlik ve enflamasyon nedeniyle kulak ağrısı oluşur. Skovbjerg ve arkadaşlarının 2009 yılında yaptıkları çalışmada otitis media geçiren bireylere nazal sprey vasıtasıyla probiyotik vermişler ve sonuç olarak ta işitme problemlerini daha az gözlemlemişlerdir. Kulak içinden aspire edilen sıvıdan ise enfeksiyonun daha kısa sürede gerilediği ve dramatik düzeyde enfeksiyonda azalma görmüşlerdir. Ancak şuan için çocuklarda nazal kullanımlı probiyotik kullanımı günümüzde bulunmamaktadır 30, 31. Rautava ve arkadaşları 2008 yılında yaptıkları çalışmada, hayatın ilk bir yılında probiyotik verilmesiyle çocuklarda tekrarlayan üst solunum yolu enfeksiyonu sıklığını ve otitis media sıklığını azalttığını göstermişlerdir 32. Kukkonen ve arkadaşlarının 2008 yılında yaptıkları çalışmada, gebe kadınlara doğumdan 6 hafta önceden probiyotik vermeye başlamışlar ve doğum olduktan sonrada toplam 925 yeni doğana 6 ay boyunca probiyotik vermeye devam etmişler. Bu bebekler 2 yıl boyunca takip edilerek kontrollere çağrılmıştır ve görülmüş ki bu 2 yıl boyunca probiyotik alan grubun almayan gruba göre anlamlı bir şekilde solunum yolu enfeksiyonu geçirme sıklığı az olarak belirlenmiştir 33. Vouloumanou ve arkadaşlarının 2008 yılında yayımladıkları 14 kontrollü çalışmayı kapsayan bir metaanaliz çalışmasında 10 ayrı çalışmada probiyotiklerin ÜSYE’larının rekürrenslerini önlemediği ancak semptom ve şiddetini azalttığı ve enfeksiyonun süresini kısalttığı gösterilmiştir 34. On dört randomize kontrollü çalışmayı gözden geçiren sistematik bir derlemede; farklı probiyotiklerin çocuk ve erişkinlerde üst ve alt solunum yolu enfeksiyonlarına etkisi incelendiğinde, sadece dördünde yararlı olabileceği bulunurken, on tanesinde etkisiz bulunmuş. Aynı derlemede altı çalışmanın beşinde hastalığın şiddetini azaltırken, dokuz çalışmanın üçünde hastalık süresini kısalttıkları bulunmuştur 35. Cochrane’ da yayınlanan bir sistematik derlemede probiyotiklerin üst solunum yolu enfeksiyonu geçiren kişi sayısını, hastalık Arıca SG ve Ark. sıklığını ve antibiyotik kullanımını azalttığı, ancak kanıtların yaşlılar için geçerli olmadığı sonucuna varılmıştır 36. Türk toplumunun tüketim alışkanlıkları içinde yer alan, probiyotik yiyecekler olan yoğurt, kefir gibi fermente süt ürünleri ve doğal prebiyotik kaynağı olan sebze ve meyvelerin tüketimlerinin arttırılması yolunda halkın bilinçlendirilmesi önemlidir. Bifidobakteriler, insan ve hayvanların bağırsak florasında ve kanalizasyon sularında bulunurlar. Anne sütüyle beslenen bebeklerin bağırsak florasının %99’unu Bifidobacteria spp türleri oluşturur. B. bifidum ve B.longum, bifidus sütü ve bifidus yoğurdu gibi fermente süt ürünlerinin üretiminde starter kültür olarak kullanılmaktadırlar. Ayrıca bu kültürler bazı laktik asit bakterisi kültürleri ile beraber yoğurt vb. fermente süt ürünlerinde ve ticari probiyotik preparatlarında kullanılmaktadırlar 37-42 . Probiyotiklerin besinsel kaynakları Lactobasiller, Bifidobacteriler, Enterococcus, Streptococcuslar’ın kullanıldığı fermente yoğurtlar, peynir, turşu, çiğ sucuk, ekmek, bira, şarap, kımız ve kefirdir 43. Yukarıda yapılan çalışmalara bakıldığında üst solunum yolu enfeksiyonlarında hastalıktan korunmada, hastalığın sıklığının, şiddetinin ve süresinin azaltılmasında probiyotiklerin yararlı olabileceği söylenebilir. Koruyucu hekimlik açısından uygun doz ve uygun probiyotik verilmesiyle, maliyeti düşürebileceği ve ilaç yan etkilerini azaltabileceği kanısındayız. Çocukluk çağı enfeksiyonlarında çocuklara uygun dozda probiyotik verilmesiyle gereksiz ilaç, okula devamsızlık süresi ve sağlık hizmeti kullanımı azaltılabilir. Sonuç olarak probiyotiklerin solunum yolu enfeksiyonlarından korunmada ve semptomatik tedavide hekimler için iyi birer alternatif gibi görünmekle birlikte, bu konu hakkında yapılacak ileri ve çok merkezli çalışmalara ihtiyaç vardır. KAYNAKLAR 1- Nash DR, Harman J, Wald ER, Kelleher KJ. Antibiotic prescribing by primary care physicians for children with upper respiratory tract infections. Arch Pediatr Adolesc Med 2002;156(11):1114-9. 26 TURKISH JOURNAL OF FAMILY MEDICINE AND PRIMARY CARE (TJFMPC) ▪ www.tjfmpc.com ▪ VOL. 6, NO.2 ▪ July 2012 Derleme 2- Ladd E. The use of antibiotics for viral upper respiratory tract infections: an analysis of nurse practitioner and physician prescribing practices in ambulatory care, 1997-2001. J Am Acad Nurse Pract 2005;17(10):416-24. 3- Mainous AG 3rd, Hueston WJ. The cost of antibiotics in treating upper respiratory tract infections in a medicaid population. Arch Fam Med 1998;7(1):45-9. 4- Tunger O, Karakaya Y, Cetin CB, Dinc G, Borand H. Rational antibiotic use. J Infect Dev Ctries 2009;3(2):88-93. 5- Garibaldi RA. Epidemiology of community-acqired respiratory tract infections in adults. Incidence, etiology, and impact. Am J Med 1985;28:32-7. 6- Fendrick AM, Monto AS, Nightengale B, Sarnes M. The economic burden of non-influenza-related viral respiratory tract infection in the United States. Arch Intern Med 2003;24:487-94. 7- Harlan WR, Murt HA, Thomas JW. Incidence, utilization and costs associated with acute respiratory conditions, United States, 1980. Natl Med Care Util Expend Surv C 1986;4:163. 8- Goldin BR, Gorbach SL. The effect of milk and Lactobacillus feeding on human intestinal bacterial enzyme activity. American J Clin Nutr 1984;39:756-61. 9- Salminen S, Ouwehand A, Benno Y, Lee K. Probiotics: How should they be defined? Trends in Food Science and Technology 1999;10:107-110. 10- Rolfe RD. The role of probiotic cultures in the control of Gastrointestinal health J Nutr 2000;130:396-402. 11- Forestier C, De Champs C, Vatoux C, Joly B. 2001. Probiotic activities of Lactobacillus casei subsp. rhamnosus: in vitro adherence to intestinal cells and antimicrobial properties. Res Microbiol 2001;42:39-44. 12- Çakır İ, Karahan AG, Çakmakçı ML. Probiyotikler ve etki mekanizmaları. Gıda Mühendisliği Dergisi 2002;6(12):15-9. Arıca SG ve Ark. 13- Grangett C, Muller-Alouf H, Goudercourt D. Mucosal immune responses and protection against tetanus toxin after intranasal immunization with recombinant Lactobacillus palntarum. Infect Immun 2001;69:1547-57. 14- Weizman Z, Asli G, Alsheikh A. Effect of a probiotic infant formula on infections in child care centers: comparison of two probiotic agents. Pediatrics 2005;115(1):5-9. 15- Erickson KH, Hubbard NE. Probiotic immunomodulation in health and disease. J Nutr 2000;130:403–9. 16- Collet JP, Ducruet T, Kraker NS. Stimulation of nonspecific immunity to reduce the risk of recurrent infections in children attending day care centers. Pediatr Infect Dis J 1993;12:648–52. 17- Reuter G. The Lactobacillus and Bifidobacterium microflora of the human intestine: composition and succession. Curr Issues Intest Microbiol 2001;2:43–53. 18- Connolly E, Valeur N, Engel P, Carbajal N, Ladefoged K. In situ colonization and immunomodulation by the probiotic Lactobacillus reuteri (ATCC 55730) in the human gastrointestinal tract. Clin Nutr 2003;22:57-8. 19- Taipale T, Pienihäkkinen K, Isolauri E, Larsen C, Brockmann E, Alanen P. Bifidobacterium animalis subsp. lactis BB-12 in reducing the risk of infections in infancy. Br J Nutr 2010;24:1-7. 20- Leyer GJ, Li S, Mubasher ME, Reifer C, Ouwehand AC. Probiotic effects on cold and influenza-like symptom incidence and duration in children. Pediatrics 2009;124(2):172-9. 21- Hojsak I, Snovak N, Abdović S, Szajewska H, Misak Z, Kolacek S. Lactobacillus GG in the prevention of gastrointestinal and respiratory tract infections in children who attend day care centers: a randomized, doubleblind, placebo-controlled trial. Clin Nutr 2010;29(3):312-6. 22- Baron M. Original research: A patented strain of bacillus coagulans 27 TURKISH JOURNAL OF FAMILY MEDICINE AND PRIMARY CARE (TJFMPC) ▪ www.tjfmpc.com ▪ VOL. 6, NO.2 ▪ July 2012 Derleme increased immune response to viral challenge. Postgraduate Medicine 2009;121(2):114-8. 23- Berman SH, Eichelsdoerfer P, Yim D, Elmer G, Wenner CA. Daily ingestion of a nutritional probiotic supplement enhances innate immune function in healthy adults. Nutrition Research 2006;26(9):454-9. 24- Lenoir-Wijnkoop I, Sanders ME, Cabana N, Corthier EG et al. Probiotic and prebiotic influence beyond the intestinal tract. Nutrition Reviews 2007;65(11):469-89. 25- Winkler P, Vrese M, Laue C, Schrezenmeir J. Effect of a dietary supplement containing probiotic bacteria plus vitamins and minerals on common cold infections and cellular immune parameters. International Journal of Clinical Pharmacology and Therapeutics 2005;43(7):318-26. 26- Hatakka K, Savilahti E, Pönkä A et al. Effect of long term consumption of probiotic milk on infections in children attending day care centers: double blind, randomised trial. British Microbiology Journal 2001;322:1-5. 27- Roos K, Holm SE, Grahn E, Lind L. Alpha-streptococci as supplementary treatment of recurrent streptococcal tonsillitis: a randomized placebocontrolled study. Scand J Infect Dis 1993;25:31–5. 28- Roos K, Holm SE, Grahn-Hakansson E, Lagergren L. Recolonization with selected alpha-streptococci for prophylaxis of recurrent streptococcal pharyngotonsillitis-a randomized placebo-controlled multicentre study. Scand J Infect Dis 1996;28:459-62. 29- Roos K, Hakansson EG, Holm S. Effect of recolonisation with "interfering" streptococci on recurrences of acute and secretory otitis media in children: randomised placebo controlled trial. BMJ 2001;322:1–4. 30- Sethi SK, Bianco A,Allen JT, Knight RA, Spiteri MA. Interferon-gamma (IFNgamma) down-regulates the rhinovirüs-induced expression of intercellular adhesion molecule-1 Arıca SG ve Ark. (ICAM-1) on human airway epithelial cells. Clin Exp Immunol 2007;110:3629. 31- Skovbjerg S. Spray bacteriotherapy decreases middle ear fluid in children with secretory otitis media. Dis Arch Dis Child 2009;94(2):92-8. 32- Rauta S, Salminen S, Isolauri E. Specific probiotics in reducing the risk of acute infections in infancy–a randomised, double-blind, placebo-controlled study. Br J Nutr 2008;6:1-5. 33- Kukkonen K. Long-term safety and impact on infection rates of postnatal probiotic and prebiotic (synbiotic) treatment: randomized, double-blind, placebo-controlled trial. Pediatrics 2008;122(1):8-12. 34- Vouloumanou EK, Makris GC, Karageorgopoulos DE, Falagas ME. Agents. Probiotics for the prevention of respiratory tract infections: a systematic review. Int J Antimicrob 2009;34(3): 197.e1-10. 35- Evridiki KV, Gregory CM, Drosos EK, Matthew E. Probiotics fort he prevention of respiratory tract infections: a systematic review. International Journal of Antimicrobial Agents.2009;34(3):11- 197.e1-197. 36- Hao Q, Lu Z, Dong BR, Huang CQ. Probiotics for preventing acute upper respiratory tract infections: a systematic review. Cochrane Database 2011;9:CD006895. 37- Ünlütürk A, Turantaş F. Gıda Mikrobiyolojisi. Mengi Tan Basımevi (İzmir) 1998. 38- Gomes MP, Malcata FX. 1999. Bifidobacterium spp. and Lactobacillus acidophilus:biological, technological and therapeutical properties relevant for use as probiotic. Trends in Food Science&Technology 1999; 10: 139157. 39- Gismondo MR, Drago L. Review of probiotics available to modify gastrointestinal flora. International Journal of Antimicrobiol Agents 1999; 12: 287-292. 40- Yılsay TÖ, Kurdal E. Probiyotik süt ürünlerinin beslenme ve sağlık 28 TURKISH JOURNAL OF FAMILY MEDICINE AND PRIMARY CARE (TJFMPC) ▪ www.tjfmpc.com ▪ VOL. 6, NO.2 ▪ July 2012 Derleme üzerindeki etkisi. VI. Süt ve Süt Ürünleri Sempozyumu (Ed. M. Demirci), Tekirdağ 2000; 279-286. 41- Yıldırım Z, Yıldırım M. 2000. Probiyotik özellik gösteren bifidobakteriler. Süt ve Süt Ürünleri Sempozyumu (Ed. M. Demirci), Tekirdağ 2000; 266-271. 42- Saarela M, Mogensen G, Fonden R, Mättö J, Mattila-Sandholm T. Probiotic Arıca SG ve Ark. bacteria: safety, functional and technological properties. Journal of Biotechnology 2000; 84: 197-215. 43- Yağcı R. Prebiyotikler ve probiyotikler. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi 2002; 45(4):337-344. 29 TURKISH JOURNAL OF FAMILY MEDICINE AND PRIMARY CARE (TJFMPC) ▪ www.tjfmpc.com ▪ VOL. 6, NO.2 ▪ July 2012 Derleme Karaoğlu N Tıp Eğitiminde Rol Modellik ve Aile Hekimliği için Önemi Nazan Karaoğlu Doç.Dr., Tıp Eğitimi ve Bilişimi Anabilim Dalı, Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi, Konya. ÖZET Rol modeller, onlar gibi olmaya özendiklerimizdir. Onların bulundukları yerde bulunmak isteriz. Rol modeller geleceğin hekimlerinin şekillenmesinde, onların kariyer seçimlerinde, eğitimden ve meslekten aldıkları tatminde etkilidir. Bu yönleriyle rol modellik eğiticilikten çok daha içeriklidir. Aile hekimleri de disiplinlerinin geleceğine sahip çıkıp, geleceğin doktorlarına rol model olmaya gönüllü olmalıdır. Anahtar Sözcükler: Role modellik, Tıp eğitimi, Aile Hekimliği Role Modelling in Medical Education and Its Importance for Family Medicine ABSTRACT Role models are people whom we want to imitate. We wish to be in the position they are in. Role models are effective in shaping the future’s physicians, in their career choice and in their satisfaction with education and practice. With these points, rol modeling includes more than teaching. Family physicians should bear responsibility of their academic discipline and volunteer of role modelling to future physicians. Key Words: Role modelling, Medical education, Family Medicine Karaoğlu N. Tıp Eğitiminde Rol Modellik ve Aile Hekimliği için Önemi. TJFMPC, 2012; 6(2):30-35. Bu yazının birinci amacı teknolojik ilerlemelerle şaha kalkan tıp disiplininde unutulmuş gibi görünen ancak önemi ve değeri hala korunan basit ve insancıl bir değeri hekimlere tekrar hatırlatabilmektir. İkinci amaç olarak birinci basamakta çalışanlara tıp eğitimi genelinde ve aile hekimliği eğitimi özelinde rol model olarak bulunabilecekleri önemli katkıyı vurgulayabilmektir. Rol modellik nedir? Doktor kelimesi latince “docere” kelimesinden yani 1 “öğretmek” ten gelir. Türk Dil Kurumu (TDK) sözlüğüne göre öğretmen 1. Resmî ya da özel bir eğitim kurumunda çocukların, gençlerin ya da yetişkinlerin istenilen öğrenme yaşantıları kazanmalarına kılavuzluk etmek ve yön vermekle görevlendirilmiş kimse, 2. Bilgi, görgü ve yaşantısı ile belli dal ve alanlarda başkalarının yetişme ve 2 gelişmesine yardım eden kimse anlamları taşır. İletişim Adresi: Nazan Karaoğlu, Tıp Eğitimi ve Bilişimi AD , Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi, AKYOKUŞ, MERAM, 42080, KONYA. Cep: 05336605706, E-mail: [email protected] Geliş Tarihi:25.07.2011 Kabul Tarihi: 15.05.2012 Yine aynı sözlükte Fransızca “ modèle” kelimesinden gelen “model” in anlamları arasında 1. Resim, heykel vb. yapılırken baka baka benzetilmeye çalışılan nesne veya kimse, örnek, 2. Bir özelliği olan nesne veya kişi, 3. Örnek olmaya değer kimse veya şey, örnek, paradigma 2 bulunmaktadır. Rol model, davranışları, kişisel özellikleri veya bazı özel vasıflarına diğerleri 3 tarafından özenilen kişi olarak tanımlanır. Diğer bir yazara göre rol modeller onlar gibi olmak, 4 bulundukları yerde bulunmak istediklerimizdir. Eğiticilik-öğretmenlik ile rol modellik arasındaki fark nedir? Harden ve Crosby eğiticiliğin içinde bilgi sağlayıcılık, rol modellik, yönlendiricilik, değerlendiricilik, planlayıcılık ve kaynak sağlayıcılık gibi rolleri içeren 5 karışık bir iş olduğunu belirtirler. Bir çalışmada rol model olarak belirlenen hekimlere sorulduğunda onlar eğiticilik-öğretmenlik ile rol modellik arasındaki farkı şöyle ifade etmişlerdir “Öğretmen size bir şey öğretebilen ya da öğrenmenize yardım eden kişiyken rol model sizin birtakım özelliklerini almak istediğiniz kişidir. Rol modellik öğretmenlikten çok daha içeriklidir.” Aynı çalışmada rol model hekimler etkili eğiticilik ve rol modelliğin birbirleriyle çakışan özellikleri olmakla TURKISH JOURNAL OF FAMILY MEDICINE AND PRIMARY CARE (TJFMPC) ▪ www.tjfmpc.com ▪ VOL. 6, NO.2 ▪ July 2012 30 Derleme beraber rol modelliğin çok daha fazla beceri gerektirdiğini de belirtmişlerdir. İki rol model hekim bu konuyu şöyle özetlemiştir “rol modeller bazı değerleri size sessizce kazandırırlar ve bunu 6 birçok yerde yaparlar”. Bir eğiticinin altı alanda aktivite gösterdiği ve bu alanlarda 12 rolü olduğu söylenmektedir. Bu rollerden biri olan rol modelliğin de iş başında ve 5 eğitim ortamında olmak üzere iki türü vardır. Tıp eğitiminde rol modelliğin yeri nedir? Geleceğin hekimlerini eğitmek tıp mesleğinin ve dolayısıyla hekimlerin hem bir ayrıcalığı hem de bir 7 zorunluluğudur. Altı yıllık tıp eğitimi sırasında tıp öğrencileri birçok eğitim ortamında ince beceriler olarak ifade edilen etik, tutum, iletişim gibi 8 beceriler geliştirirler. İngiltere’de Genel Tıp Konseyi 1999’da eğitici örneğinin ister tıp öğrencisi ister yeni mezun bir doktor olsun her öğrencinin davranışında ve uygulama standartlarında en güçlü 9 etkiye sahip olduğunu belirtmiştir. Rol modellik “iyi hekim” bilgi, tutum, davranış ve kimliğini sergileyecek bir hekim yetiştirmenin esasıdır, 7,10,11 kalbidir denmektedir. Rol modellerin davranışları öğrencilerin sonraki davranış 3 paternlerini belirleyebilen ideallerdir. Rol modeller yalnızca geleceğin hekimlerinin şekillenmesini değil aynı zamanda onların kariyer seçimlerini, eğitimden ve mesleklerinden tatminlerini de 10 etkiler. Rol model özenilen bir örnektir ve bu 3 durumda genelde pasif roldedir. Aslında rol model olan hekimler bir sanatçı gibi rol yapmamaktadırlar 11 fakat birçok değişik rolü temsil etmektedirler. Rol 3 modeller olumlu ya da olumsuz etkili olabilirler. Tıp eğitimi müfredatının farklı olduğu okullarda rol modellik kavramının ve etkilerinin benzer olması rol modelliğin uygulanan müfredattan bağımsız 8 olduğunu düşündürür. Geleceğin hekimlerinin eğitimi doğal olarak sadece teorik düzeyde ve amfi ya da sınıflarda gerçekleşemez. Klinik eğitim ortamları da hekimlerin eğiticilik yapması gereken ortamlardır. Klinik eğitim nerede ve hangi düzeyde öğrenenle (tıp öğrencisi, asistan veya meslekdaş v.b) olursa 12 olsun bir hekimin meslek yaşamının parçasıdır. Öğrenciler klinik eğitim sırasında klinik eğiticilerin uygulamalarını izleyerek profesyonel beceriler 13 kazanırlar. Klinik eğitimde tıbbi vakaların önceden tahmin edilememesine bağlı olarak plansız ve tesadüfî bir eğitim vardır. Klinik eğiticiler kendilerini klavuz, koç, danışman ya da rol model 14 gibi görebilirler. Nitekim klinik eğiticilik aynı zamanda rol modelliği de içerir ve eğiticilikten 15 farklıdır denmektedir. Aralarındaki fark da kötü bir klinisyenin iyi eğiticilik teknikleri varsa eğitici olabileceği ancak iyi bir rol model olamayacağı 15 gerçeğinde yatmaktadır. Karaoğlu N Rol modellerin etkisi nedir? Bu yüzyılda teknik açıdan yeterli, profesyonel ve insancıl bir hekim yetiştirmek kolay bir görev değildir ve öyle görülmemelidir. Yetiştirilen hekimlerin dağlar kadar tıbbi bilgi kazanmasının, tanısal ustalık edinmesinin, etkili iletişim becerileri geliştirmesinin ve hekimlik uygulamaları ile toplumdaki hekimlik rolünün farkında olmasının 11 sağlanması gerekmektedir. Eğitimleri sırasında özellikle de klinik eğitim sırasında tıp öğrencileri hekimlik uygulamalarının hem bilgisel yönünü hem de özellikle hasta hekim ilişkisinde belirginleşen 13 duygusal yönünü öğrenirler. “Profesyonellik tıp eğitiminde bir nesilden fazla ihmal edildikten sonra yeniden sınıflara ve kliniklere girdi” diyen Coulehan günümüzün bireysel değerlerini fedakârlığın önüne çıkaran profesyonellik anlayışını değiştirebilmek için kendinin farkında olan, anlatma becerisine sahip ve toplum yönelimli rol modelliğin gerekli olduğunu 16,17 belirtmiştir. Rol modellik standartların net olmadığı ve yanlış öğrenme deneyimlerinin profesyonellik gelişimini engelleyebileceği alanlarda, mezuniyet öncesi eğitimde profesyonelliğin yerleştirilmesinde hala en etkili 11,18 “ araçlardan biridir. Rol modellik profesyonel karakter gelişiminin kalbinde yer alır” denilebilir. Meslekte mükemmellik deneyim ve bu deneyimin kliniğe yansıması ile mümkündür. Bilgi ve beceri tabii ki gerekir ancak onları bir araya getirmek ve hastanın ihtiyaçlarına göre sağlık hizmeti verebilmek usta çırak ilişkisi ve rol modellikle 11 öğrenilebilir. Joubert ve arkadaşları ince beceriler olarak tanımladıkları etik, tutum, kişilerarası ilişkiler, iletişim ve yaşam boyu öğrenme gibi becerilerle ilgili rol modellik konusundaki çalışmalarında tıp öğrencilerinin klinik ve akademik olarak yetkin, hastaları ile ilgili, iyi insani ilişkileri olan öğrencilerin esinlenebileceği hekimleri iyi rol 8 modeller olarak tanımladıklarını belirtmektedir. Öğrenciler klinik eğiticilerinden klavuzluk ve örnek davranış sergilemelerini beklemektedir. Yazarlar yetkin rol modellerin yanı sıra öğrencilerin kabul edilemez davranışlar ve olumsuz duygular geliştirmesine neden olabilen, ahlaki ve eğitsel anlamda zararlı olan kötü rol modellere de maruz kaldıklarını belirtir. Kötü rol modeller esas olarak öğrencileri kötü yönde etkilerken bazen paradoksal olarak öğrencilere nasıl davranmamalarını 8 göstererek olumlu bir etki yapabilirler. Özellikle belirli bir klinik alanda rol modellerle karşılaşma o klinik dalın asistanlık eğitimi için 19 seçilmesini etkilemektedir. Eğiticiler sadece doktor olarak mesleklerini yaparken değil, sınıfta, amfi kürsüsünde ya da küçük grup çalışmalarında 5 da rol model olurlar. Birçok tutum ve davranışın gizli müfredattan öğrenildiğini ya da etkilendiğini TURKISH JOURNAL OF FAMILY MEDICINE AND PRIMARY CARE (TJFMPC) ▪ www.tjfmpc.com ▪ VOL. 6, NO.2 ▪ July 2012 31 Derleme Karaoğlu N 11,20 de unutmamak gerekir. Aynı zamanda hekim olan iyi bir eğitici bir amfi dersi sırasında bir sınıf dolusu öğrenciye klinik bir probleme karşı yaklaşımlarını vakanın önemli yanlarını ve 5 olasılıkları tartışarak anlatabilir. Nitekim Türkiye’de yapılan bir çalışmada da öğrencilerin eğiticilerin kendi deneyimlerini aktarmalarından memnun 21 oldukları belirlenmiştir. Eğitici vakanın bazı sihirli yanlarını öğrencilerle paylaşmak gibi eşsiz bir şansa sahiptir ve bu herhangi bir bilgisayar programından 5 ya da yazılı metinden çok daha anlamlıdır. En önemli konulardan biri de öğrencilerin iyi rol modellerle karşılaşacakları startejiler geliştirilmesidir. Önerilen stratejiler arasında iyi rol modellerin yapılandırılmış klavuzluğu ve mümkün olan durumlarda öğrencilerin doğal rol modellerle 8 karşılaştırılması gelmektedir. Nasıl iyi bir rol model olunur? İyi bir klinik eğitim öğrenenlere iyi hekimlik pratiği sergileyen rol modeller sağlamakla, iyi hekimlik uygulamalarının görülebilir olmasını sağlamakla ve 22 bunları öğrenenlere açıklamakla mümkündür. Tıpta iyi bir klinik eğitici nasıl olur sorusu hekim 23 yetiştiren her kurum için önemli bir sorudur. İyi klinik eğitmenlerin öğrenenlerin çoğunun rol 10 modeli olduğu belirtilmektedir. Hekimler eğiticilik becerilerini ve rol model olarak 3,4,7,11,19,24 etkilerini artırabilirler. Tıp eğitiminde iyi bir eğitici olmak için; 1- öğrencinin eğitimine odaklanmak, 2-öğrencilerin içerikle ilgili isteklerine yanıt vermek, 3-bilgiyi nakletmek gerekir. İyi bir klinik eğitici ise 1-öğrencinin gelişimini teşvik (stimüle) eder, 2-iyi bir hekimin nasıl olduğunu 15 paylaşır, 3-nasıl yapıldığını gösterir. Sutkin ve arkadaşlarının derlemesinde iyi bir klinik eğitici için beş temel özellik tanımlanmıştır. Bunlar; 1tıbbi/klinik bilgi, 2-klinik beceri, 3-öğrencilerle onları destekleyici bir öğrenme ortamında sağlanan iyi ilişkiler, 4- iletişim becerileri ve 5- mesleğe 15 duyulan coşkudur. Malezya’da tıp fakültesi öğrencilerine profesyonel değerler kazandırma amacıyla yapılan bir çalışmada öğrencilerin %99’u rol modellerin akademik ve 18 kişisel özelliklerini etkilediğini belirtmiştir. Doğal olarak iyi rol model ya da eğiticilikten söz edildiğinde öğrenenlerin görüşleri çok önemlidir. Nitekim öğrenciler tarafından en iyi hatırlanan dört eğitici özelliği; hastalara olumlu yaklaşım, genç meslektaşlara olumsuz davranışlar, vaka içeriğinin etkili sunumu ve hasta bakımına katılım için 25 öğrencileri yüreklendirmeleri olmuştur. Öğrenciler rol modellikte unvan, kıdem ya da 26 araştırma kapasitesini ise önemli bulmamıştır. Yine başka bir araştırmada öğrenciler tarafından rol modellerin en önemli hekimlik özellikleri: mesleği için çoşku duyma, muhakeme becerisi, iyi hekim- hasta ilişkisi ve bütüncül hasta yaklaşımıdır. En önemli eğiticilik özellikleri ise öğretmeye hevesli olma, öğrenciyi sarma/benimseme ve onlarla etkili 27 iletişim kurma olarak ortaya çıkmıştır. Althouse ve arkadaşları klinik eğiticilerin nasıl etkili rol modeller olarak belirlendiklerini araştırdıkları çalışmalarında tıp öğrencileri ile rol modellerin birlikte çok zaman geçirmediklerini genellikle hasta muayenesi sonrası kısa bir değerlendirme yaptıklarını belirlemiştir. Yazarlar bu durumu hekimlerin öğrenciler ile geçirdikleri zamanın niteliğinin önemli olmasına bağlamıştır. Çalışmada öğrencilerin mesleğini şevkle yapan, öğretmeye istekli ve saygılı bir ortam yaratan hekimleri rol 28 model olarak seçtiği ifade edilmektedir. Eğitim verenler açısından bakıldığında ise sürecin etkisinin olumlu olabilmesi için eğiticilerin rol modellikten öğrenmenin bilinç ve bilinçdışı 7 komponentlerinin farkında olması gerekir. Cote ve arkadaşlarının çalışmasında klinisyenlerin çoğunun iyi iletişim becerilerine sahip olduğu ancak öğrencilerin bunu modelleyebilmesi için ne yapılması gerektiği konusunda daha az öneriye 13 sahip oldukları bulunmuştur. Cruess ve arkadaşları rol modelliğin bilgi, beceri ve hekimlik değerlerinin aktarılması için etkili bir eğitim yolu olduğunu fakat öğrenci üzerinde etkisinin olumludan çok olumsuz olabildiğini ifade ederler. Bu olumsuzluğu önleyebilmek için yazarlar rol modellerin kişisel performanslarını artırmalarını 7 gerektiğini belirtir. İyi bir rol model olabilmek için eğiticinin ne yaptığını, hangi değerleri aktarmak istediğini ve ne göstermek istediğini dürüstçe 13 düşünmesi gerekir. Rol model olduğunun farkında olmak, klinik yeterlilik, eğitim için zaman ayırmak, yaptığınız şey için olumlu tutum sergilemek, öğrenci merkezli bir eğitim yaklaşımı benimsemek, klinik deneyimin ve modellenen şeyin yansıtılmasını sağlamak, meslekdaşlarla iyi diyalog sağlamak, kurumsal kültür artışı için çalışmak ve ne 7 modellediğiniz konusunda açık olmak önemlidir. Öğrenciler tarafından rol model olarak belirlenen hekimlerle yapılan bir çalışmada bu hekimler kendi tavırlarının önemli olduğunu, öğrencilere çoşkulu bir yaklaşım sergilemeye çalıştıklarını belirterek sızlanarak, yakınarak dolaşmak yerine hastalarla istekli, saygılı bir ortam yaratmanın, onlarla gülmenin daha iyi olduğunu vurgulamıştır. Öğrencilerin kendilerinin yaptıkları işten ve seçtikleri kariyerden keyif aldıklarını görmelerinin daha da önemli olduğunu belirtmişlerdir ki, bu daha önce belirtildiği gibi öğrenciler tatafından da 28 algılanan bir durumdur. Althouse ve arkadaşlarının bu çalışmasındaki önemli noktalardan biri de çalışmadaki rol modellerin öğrencilerin hasta bakımı hakkındaki görüşlerini alıp onlarla tartışarak onlarla meslekdaş gibi bir TURKISH JOURNAL OF FAMILY MEDICINE AND PRIMARY CARE (TJFMPC) ▪ www.tjfmpc.com ▪ VOL. 6, NO.2 ▪ July 2012 32 Derleme Karaoğlu N ilişki kurmuş olmalarıdır. Çünkü öğrencilerin kendilerini hekimler için yük gibi görmelerini değil takımın bir parçası gibi algılamalarını istemektedirler. Aslında rol modellerden birinin öğrencileri akademik kariyerlerinin bir başka noktasındaki meslektaşlar olarak görmeleri gerektiği şeklindeki ifadesi bakış açılarını net olarak 28 ortaya koymaktadır. Tablo 1. Bu derlemede yer alan çalışmalara göre tıp eğitiminde iyi bir rol modelin özellikleri İyi bir rol model; I-Rol model olduğunun farkında olmalı II-İyi bir eğitmen olmalı III-Öğrenci merkezli bir yaklaşım benimsemeli III-Hastalarına olumlu yaklaşım göstermeli -eğiticilikten keyif alan -tıbbi/klinik bilgi sahibi -klinik becerilere sahip -öğrencilerle iyi ilişkiler kuran -iletişim becerilerine sahip -mesleği için coşku duyan -öğrencilerini yüreklendiren -saygılı eğitim ortamları yaratan -öğrencilerini gelecekteki meslekdaşları olarak gören ve öyle davranan -iyi hekim-hasta ilişkisi kuran -bütüncül hasta yaklaşımı sergileyen IV-Meslekdaşlarına olumlu yaklaşım göstermeli V-Kurumsal kültüre sahip çıkmalı ve katkıda bulunmalı Aile hekimleri neden rol model olmalı? Tıp eğitiminin karşılaştığı önemli sorunlardan biri de asistanlara ve öğrencilere yüksek kalitede klinik eğitim verecek klinik eğiticilerin rol modelliği 3,10,15,21,28 konusudur. Aile hekimleri kaçınılmaz bir şekilde hasta eğitiminin içindedir ve topluma dayalı tıp eğitiminin yaygınlaşması ile giderek genç meslektaşlarını yani tıp öğrencilerini eğitme işinin 25 içine de girmektedirler. Öğretmenlik, danışmanlık ve rol modellik aile hekimlerinin tıp fakültesi öğrencileri ile ilişkisini tanımlamak için en sık kullanılan üç terimdir. Bu terimler kafa karıştırıcı olabilir. Görev ve sorumlulukları tamamen faklı olabilen bu üç tanımda aile hekimlerinden farklı zamanlarda ya da aynı zamanda hepsi 3 beklenebilir. Zaten aile hekimliği disiplinini tanımlayan temel özellik ve yeterlikler de farklı görev ve sorumlulukların aynı çatıda 29 bütünleştirilmesidir. Tıp öğrencilerine uzmanlık alanı seçimlerini neyin etkilediği sorulduğunda özellikle de birinci basamak hekimliğini seçmek isteyen öğrenciler için klinik deneyim ve rol modeller en fazla belirtilen 19,30 faktörlerdendir. Carelli “WONCA Avrupa tanımında ve EURACT Eğitim ajandasında aile hekimliğinin uzmanlık statüsü ve birinci basamakta eğitim müfredatı bellidir. Başka hiçbir dal uzmanının birinci basamak hekimlerini 31 eğitemeyeceği açıktır” demektedir. Aile hekimliğinin geleceğini nedir? Bu konuda Carelli literatürde pek çok çalışmanın hastaların kişiye özel, sürekli ve hemen evine yakın bir bakım istediğine vurgu yaptıktan sonra hastalara neye ihtiyaç duyduklarını, ne istediklerini ve birinci basamaktan ne beklediklerini sormak gerektiğini 32 belirttir. Hastaların ve toplumun beklentisi dışında geleceğin hekimlerine nasıl rol model olunduğu aile hekimliği disiplinini etkileyecektir. Tıp öğrencilerinin hangi uzmanlık alanında rol modelleri varsa uzmanlık tercihinde o dala 19,33 yöneldikleri bilinmektedir. Benzer şekilde Ali ve Jones’ın İngiltere’de yaptığı bir çalışmada da birinci basamak hekimliğinin bayan hekimler tarafından daha çok tercih edildiği ve birinci basamakla karşılaşan öğrencilerin kariyer seçiminde birinci basamak hekimliği daha çok tercih ettiği ortaya 34 konmuştur. Tıp fakültesi öğrencileri aile hekimlerinin, ailelerindeki hekim bireylerin, diğer tıp fakültesi öğrencilerinin, klinik asistanlarının ve klinikte hasta bakan hekimlerin kendileri için rol 8 model olduğunu belirtmiştir. Bunun için de anabilim dallarında ve sahada çalışan aile hekimleri iyi hekimlik uygulamalarının uzmanlık alanına özgü olanları saptaması, bu konuda eğitim açığını ve bulundukları durumu belirleyerek rol model olmak, rol modelleri eğitmek ve geliştirmek 11 durumundadırlar. Uygulamadaki bir aile hekimi de gerçek yaşam eğitimini, gerçek rol modelliği kendi muayenehanesinde müfredatın ya da stajın bir parçası olarak yazılı amaç ve hedefler 3 doğrultusunda yaparak buna katkıda bulunabilir. Öğrenenlere model olma ve nasıl olunması gerektiğini göstermek zor bir görevdir ve rol 11 modellik hala önemlidir. Rol modeller sadece hasta başında, klinikte ya da muayene odasında etkili olmaz. Rol modeller bir öğrencinin klinik 28 eğiticiyi gözleyebileceği her koşulda etkilidir. Rol model olan bir hekimin profesyonel bir hekimin yaşam stilini modellemesi önemlidir. Etkili rol model olma peşine düşülmesi gereken yüksek bir idealdir ancak kimse her an mükemmel rol model olamaz. Burada amaç genel olarak olunabildiği 7 kadar iyi olmayı sürdürebilmektir. Bu konuya vurgu yapan bir yazar kurgusal ya da gerçek yazılı hikâyelerin tıp eğitimi sırasında öğrencilerin farklı rol modellerle tanışmalarını ve daha da önemlisi mesleki uygulamadaki profesyonel erdemleri tartışmalarını sağlayarak destekleyici bir katkısı olduğunu düşünmektedir. Yazarın oluşturduğu kurgusal kısa hikâyeler tıptaki ahlaki değerlerin karmaşıklığını, farkındalığın önemini ve ahlaki TURKISH JOURNAL OF FAMILY MEDICINE AND PRIMARY CARE (TJFMPC) ▪ www.tjfmpc.com ▪ VOL. 6, NO.2 ▪ July 2012 33 Derleme kurgulamanın profesyonel kimlik oluşumundaki 16 önemi hakkındadır. Eğitimin en önemli paydaşlarından olan öğrenciler tıbbın inceliklerini, ince becerileri pratikte gözlemlemek istemekte ve deneyimli klinisyenlerin çeşitli hastalar özellikle de zor hastalar konusunda rehberlik etmesini 8 beklemektedirler. Aile hekimliği anabilim dalları toplumda çalışan aile hekimlerinin danışmanlığı olmadan işlevlerini tam olarak yerine getiremezler diye vurgulayan Ricer aile hekimlerine “Lütfen tıp öğrencilerinin eğitimine katılın. Çabalarınız sonuçsuz kalmayacak ve ödülü büyük olacaktır” derken bir disiplin olarak aile hekimliğini şekillendirebilecek önemli bir konuya dikkat 3 çekmektedir. Sonuçta aile hekimi olmaya karar vermeseler bile aile hekimlerine karşı tutumlarını olumluya doğru çevirebileceğinden aile hekimlerinin eğitici olmasının önemi 35 vurgulanmaktadır. Sonuç olarak öğretmek, tekrarlanan dinamik bir süreçtir ve eğiticilik becerilerinin sürekli geliştirilmesi gerekir. Bu gelişimin en ekonomik, en insancıl ve en kalıcı olanı da rol modelliktir. Hekimler mesleklerine sahip çıkmalı ve rol model olmaya gönüllü olmalıdır. Çünkü tüm tıp disiplinlerinin geleceğini etkileyecek en güçlü adımlardan birisi bu olacaktır. KAYNAKLAR 1-Shapiro I. Doctor means teacher. Acad Med 2001; 76: 711. 2-Türk Dil Kurumu Büyük Türkçe Sözlük. Erişim tarihi. 21.07.2011 http://tdkterim.gov.tr/bts/ 3-Ricer RE. Defining preceptor, mentor, and role model. Fam Med 1998; 30: 328. 4-Paice E, Heard S, Moss F. How important are role models in making good doctors? BMJ 2002; 325: 707-10. 5-Harden RM, Crosby J. AMEE Education Guide No 20: The good teacher is more than a lecturer -the twelve roles of the teacher. Med Teach 2000; 22: 334–47. 6-Wright SM, Carrese JA. Exelence in role modelling: insight and perspectives from the pros CMAJ 2002; 167: 638-43. 7-Cruess SR, Cruess RL, Steinert Y. Role modelling making the most of a powerful teaching strategy. BMJ 2008; 336: 718–21. 8-Joubert PM, Krüger C, Bergh A-M et.al. Medical students on the value of role models for developing ‘soft skills’ - “That’s the way you do it” S Afr Psychiatry Rev 2006; 9: 28-32. 9-General Medical Council. The doctor as teacher. London, 1999; General Medical Council. Karaoğlu N 10-Lombarts KMJMH, Heineman MJ, Arah OA. Good clinical teachers likely to be specialist role models: Results from a multicenter cross-sectional survey. PLoS ONE 2010; 5: e15202. 11-Kenny NP, Mann KVP, MacLeod HM. Role modelling in physicians’ professional formation: reconsidering an essential but untapped educational strategy. Acad Med 2003; 78: 1203-10. 12-Parsell G, Bligh J. Recent perspectives on clinical teaching. Med Educ 2001; 35: 409–14. 13-Cote L, Leclere H. How clinical teachers perceive the doctor-patient relationship and themselves as role models. Acad Med 2000; 75: 1117-24. 14-Mann K, Holmes D, Hayes V, Burge F, Viscount P. Community family medicine teachers’perceptions of their teaching role. Med Educ 2001; 35: 278–85. 15-Stenfors-Hayes T, Hult H, Dahlgren LO. What does it mean to be a good teacher and clinical supervisor in medical education? Adv in Health Sci Educ 2011; 16: 197–210. 16-Coulehan J. Written role models in professionalism education. J Med Ethics 2007; 33: 106–9. 17-Coulehan J. Today’s professionalism: engaging the mind but not the heart. Acad Med 2005; 80: 892–8. 18-Loh K-Y, Nalliah S. Learning professionalism by role-modelling Med Educ 2010; 44: 1123. 19-Wright SM, Wong A, Newill C. The impact of role models on medical students. J Gen Int Med 1997; 12: 53-6. 20-Karaoglu N, Okka B, Seker M. Attitudes of medical freshmen's about some principles of professionalism. HealthMED 2010; 4: 485–92. 21-Şenol Y, Özdoğan M, Oktay C, Yılmaz TT, Bozcuk H. Hasta-hekim iletişimi-iletişim becerileri eğitimi ve eğiticilerin rol modelliği. Tıp Eğitimi Dünyası 2011; 31: 38-44. 22-Prideaux D, Alexander H, Bower A et al. Clinical teaching: Maintaining an educational role for doctors in the new health care environment. Med Educ 2000; 34: 820–6. 23-Sutkin G, Wagner E, Harris I, Schiffer R. What makes a good clinical teacher in medicine? A review of the literature. Acad Med 2008; 83: 452– 66. 24-Wright SM, Kern DE, Kolodner K, Howard DM, Brancati FL. Attributes of excellent attendingphysician role models. N Engl J Med 1998; 339: 1986-93. 25-Matthews C. Role modelling: how does it influence teaching in family medicine? Med Educ 2000; 34: 443-8. 26-Wright S. Examining what residents look for in their role models. Acad Med 1996; 71: 290-2. TURKISH JOURNAL OF FAMILY MEDICINE AND PRIMARY CARE (TJFMPC) ▪ www.tjfmpc.com ▪ VOL. 6, NO.2 ▪ July 2012 34 Derleme 27- Ambrozy DM, Irby DM, Bowen JL, Burack JH, Carline JD, Stritter FT. Role models’ perceptions of themselves and their influence on students’ speciality choices. Acad Med 1997; 72: 1119-21. 28- Althouse LA, Stritter FT, Steiner BD. Attitudes and approaches of influential role models in clinical education. Adv Health Sci Educ Theory Pract 1999; 4: 111-22. 29- The European definition of General Practice/Family Medicine. WONCA Europe. Barcelona: WONCA Europe Office Publication; 2002. 30-Ellsbury KE, Burack JH, Irby DM et.al. The shift to primary care: emerging influences on specialty choice. Acad Med 1996; 71(10 Suppl): S16-8. Karaoğlu N 31-Carelli F. Vocational training to be spent in general practice with GPs. Br J Gen Pract 2007; 57: 243. 32- Carelli F. The future for general practice. Br J Gen Pract 2009; 59: 291-2. 33- Durak HI, Avanoglu A. Türk çocuk cerrahları ve asistanları arasında çocuk cerrahisinin tıbbi kariyer olarak seçimini etkileyen faktörler. Türkiye Klinikleri J Med Sci 2011; 31: 450-4. 34- Ali B, Jones M. Do medical students want to become GPs? (Letter). Br J Gen Pract 2003; 53: 241. 35-Carelli F. Why a medical student still wants to become a GP. Br J Gen 2003; 329. TURKISH JOURNAL OF FAMILY MEDICINE AND PRIMARY CARE (TJFMPC) ▪ www.tjfmpc.com ▪ VOL. 6, NO.2 ▪ July 2012 35 Literatür Taraması Yıkılkan H ve ark. Aile hekimliği uzmanı olmak için öğrencilerin motivasyonları ve Aile hekimliği uzmanlarının iş doyumları: literatür taraması Hülya Yıkılkan¹, Cenk Aypak¹, Süleyman Görpelioğlu² ¹Uzm Dr, ²Prof Dr, Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi Aile Hekimliği Kliniği, Ankara Özet Bu çalışma, Aile Hekimliği uzmanlarının iş doyumunu olumlu etkileyen faktörleri ve Tıp fakültesi öğrencilerini Aile Hekimliğini tercih etmeleri konusunda motive eden faktörleri incelemek amacıyla yapılmıştır. Yöntem: Çalışmamızda Pubmed, Cochrane ve ERIC arama motorlarında MeSH (Medical Subject Headings) terimleri kullanılarak Ocak 2000 ve Ekim 2011 arasında ulusal ve uluslar arası hakemli dergilerde yayınlanmış, tıp fakültesi öğrencilerinin uzmanlık tercihlerinde hangi faktörlerin etkili olduğu ve uzun süredir Aile Hekimliği yapan hekimlerin uygulamada kalmasını etkileyen faktörleri inceleyen İngilizce ve Türkçe makaleler taranmıştır. Makaleler bağımsız iki araştırmacı tarafından CASP (Critical Appraisal Skills Programme) skorlama sistemine göre değerlendirilmiş ve 7 üzerinden en az 4 alan makaleler değerlendirmeye alınmıştır. Bulgular: Literatür taraması sonucunda İngilizce 225 makaleye ulaşılmış, 13 tanesi seçilmiştir. Fakülte eğitimleri içinde erken dönemde ve kaliteli aile hekimliği stajı almaları ve pozitif rol modelleri, tıp fakültesi öğrencilerini birinci basamak hekimliğini tercih etme konusunda motive etmektedir. Aile hekimlerinin sosyal statüsünün, uzmanlık tercihlerini direkt etkilemekte olduğu ve aile hekimliğine devam konusunda iş doyumunu etkileyen olumlu ve olumsuz faktörlerin dengesinin önem kazandığı görülmektedir. Sonuç: Çalışmamız; aile hekimlerinin mesleki sorunlarını kendi değerlendirmelerinden yola çıkarak olası çözümler üretmek açısından önem taşımaktadır. Ayrıca tıp fakültesi öğrencilerinin ilerideki kariyer tercihleri içerisinde aile hekimliği uzmanlığını tercih etmelerini arttırmak için de önemli ipuçları sunmaktadır. Anahtar Kelimeler: Aile hekimliği, Aile Hekimi, iş doyumu, tıp fakültesi öğrencileri, kariyer seçimi. Motivations of medical students to choose family medicine and job satisfaction of family physicians: a literature review Abstract The aim of this study was to investigate the factors that could positively influence job satisfaction of Family Physicians (FPs) and the factors that could influence medical students to choose Family Medicine (FM) as their specialization. Method: We searched the articles published in English or Turkish between January 2000 and October 2011, that are related to the factors that could influence job satisfaction of FPs and the factors that could influence medical students to choose FM as their specialization. The search was done by using MeSH terms to look at Pubmed, Cochrane and ERIC. Independent scoring by two researchers based on a Critical Appraisal Skills Programme (CASP) based scoring list was used and the articles with a score of at least 4 over 7 were retained. Results: Among 225 English articles found, 13 were selected. An early and high quality offer of internship and courses in FM including positive role models stimulates students to choose working in primary care. For practicing FPs, the perception of the social status of the profession directly contributes to their choices and a balance between factors having a positive or negative influence on job satisfaction is important to keep them professionally active in FM. Conclusion: This study is impotant to offer solutions to the problems of the profession of FPs from their perspective. Additionally, it offers hints to motivate medical students to choose FM as their specialization in the future. Key Words: Family Medicine, Family Physicians, job satisfaction, medical students, career choice. Yıkılkan H, Aypak C, Görpelioğlu S. Aile hekimliği uzmanı olmak için öğrencilerin motivasyonları ve Aile hekimliği uzmanlarının iş doyumları: literatür taraması. TJFMPC, 2012; 6(2):36-41 İletişim Adresi: Hülya Yıkılkan, Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi, İrfan Başbuğ cad /Dışkapı-Ankara, Türkiye. Tel: 0541 3772075 Email: [email protected] Geliş Tarihi: 14.02.2012 Kabul Tarihi:07.03.2012 TURKISH JOURNAL OF FAMILY MEDICINE AND PRIMARY CARE (TJFMPC) ▪ www.tjfmpc.com ▪ VOL. 6, NO.2 ▪ July 2012 36 Literatür Taraması GİRİŞ Tüm dünyada, demografik değişiklikler, tıptaki gelişmeler, sağlık ekonomisi ve hastaların gereksinimleri ve beklentileri dikkate alınarak, sağlık hizmeti vermenin ve sunmanın yeni yolları aranmaktadır. Uluslararası kanıtlar, etkin bir birinci basamak temelinde örgütlenmiş sağlık sistemlerinin, birinci basamak yönelimi zayıf olanlara göre hem daha maliyet-etkin hem de klinik olarak daha etkili sağlık bakımı sağladığını 1 göstermektedir . Kanıta dayalı ve iyi tıbbi uygulama felsefesi ile yetiştirilmiş, kendini geliştirme olanaklarına ulaşabilen, sosyal ve mesleki açıdan yeterliliğini kazanmış birinci basamak hekimleri; hastane uzmanlarının sunduğu hizmetlerle teması yöneterek, ikinci basamaktaki yüksek teknoloji hizmetlerine gereksinim duyanların bu hizmetlere uygun bir şekilde ulaşmalarını ve bu yolla teknolojisi ve maliyeti yüksek tıbbi uygulamaların akılcı kullanımını sağlarlar. Birinci basamak hizmetlerinin 1950’li yıllara kadar tıptan mezun herkes tarafından yürütülebileceğine inanılırken, günümüzde birinci basamak hekimliğinin içerik açısından hastane uzmanlıkları ile olan farklılıkları anlaşılmış ayrı bir uzmanlık dalı olarak tüm dünyada kabul görmüştür. Aile Hekimliği, kendine özgü eğitim içeriği, araştırması, kanıt temeli ve klinik uygulaması olan akademik ve bilimsel bir disiplin ve birinci basamak yönelimli klinik bir uzmanlıktır². Aile hekimliği uygulamaları, Avrupa Birliği (AB) ülke sağlık sistemleri pratiğinde ağırlıklı ve etkin bir role sahiptir. 1999 yılında AB’ye adaylık statüsü verilen ve 2005 yılından bu yana da AB ile tam üyelik müzakerelerini sürdüren Türkiye, 2003 yılında ortaya koyduğu Sağlıkta Dönüşüm Programı kapsamında diğer reform bileşenlerine ek olarak aile hekimliği modelini de uygulamaya çalışmaktadır. Ancak sistemin etkin yürütülebilmesi için gerekli olan uzman hekim sayısına henüz ulaşılamamıştır. Ülkemizde yapılan bir çalışmada uzmanlık alanı olarak en çok tercih edilen bölümler kardiyoloji ve çocuk hastalıkları gibi dahili dallardır³. Aile hekimliğini tercih etme oranları alt sıralardadır. Ülkemizdeki tıp fakültelerinin hemen hepsinin öğretim amaçlarını “birinci basamakta çalışacak hekim yetiştirmek” olarak açıkladıkları bir ortamda tıp fakültesinden mezun olan öğrencilerin büyük kısmının uzmanlık tercihlerini aile hekimliği dışındaki hastane uzmanlıkları yönünde kullanmaları bir paradokstur ve bu durumun 4 nedenlerinin incelenmesi gerekmektedir . Bu çalışmada, Aile hekimliği uzmanlığının tercih edilmesinin teşviki amaçlanmıştır. Çalışmamız, EGPRN (European General Practice Research Network) destekli Yıkılkan H ve ark. uluslararası bir çalışma olan ‘WoMenPower’ projesinin bir parçasıdır. YÖNTEM Çalışmamızda Pubmed, Cochrane ve ERIC arama motorlarında MeSH (Medical Subject Headings) terimleri kullanılarak Ocak 2000 ve Ekim 2011 arasında ulusal ve uluslar arası hakemli dergilerde yayınlanmış, tıp fakültesi öğrencilerinin uzmanlık tercihlerinde hangi faktörlerin etkili olduğu ve uzun süredir Aile Hekimliği yapan hekimlerin uygulamada kalmasını etkileyen faktörleri inceleyen İngilizce ve Türkçe makaleler taranmıştır. Kullanılan MeSH terimleri kariyer seçimi (career choice), kariyer değişkenliği (career mobility), kariyer tercih önceliği (career preference), aile hekimi (family physician), aile hekimliği (family practice), birinci basamak sağlık hizmetleri (primary health care), genel pratisyenlik (general practice), hekimlik (physicians)ve iş doyumu (job satisfaction) olarak seçilmiştir. Makaleler bağımsız iki araştırmacı tarafından CASP (Critical Appraisal Skills Programme) skorlama sistemine göre değerlendirilmiş ve 7 üzerinden en az 4 alan makaleler değerlendirmeye alınmıştır. Kalitatif çalışmalar özel bir kontrol listesi oluşturularak değerlendirilmiştir. Yapılan değerlendirme sonucunda seçilen makalelerde şu iki sorunun cevabı araştırılmıştır: Tıp fakültesi öğrencilerinin uzmanlık alanı olarak Aile Hekimliğini tercih etmelerine sebep olan faktörler nelerdir? Aile Hekimliği uzmanlarının iş doyumlarını artıran ve uygulamada kalmalarını sağlayan faktörler nelerdir? SONUÇLAR Literatür taraması sonucunda; İngilizce 225 makaleye ulaşılmış, 13 tanesi seçilmiştir. Türkçe literatür taraması neticesinde konuyla ilgili toplam 10 yayına ulaşılabilmiş ancak hiç biri skorlama sistemi sonucu değerlendirmeye alınmamıştır. Seçilen makalelerin bulguları iki ana başlık altında incelenmiştir: 1) Aile Hekimlerinin iş doyumunu olumlu etkileyen faktörler nelerdir? İş doyumu hakkındaki bilgiler 4 alt başlık altında toplanabilir: a) doktor-hasta ilişkisi, b) işin çeşitliliği/çok yönlülüğü, c) otonomi/özerklik ve d) profesyonel ağlar. Aile hekimlerinin iş doyumunu artıran ve azaltan faktörler Tablo 1’de sunulmuştur. 2) Tıp fakültesi öğrencilerini Aile Hekimliğini tercih etmeleri konusunda motive eden faktörler nelerdir? Aile hekimi olma konusundaki motivasyonu etkileyen faktörler 3 alt başlık altında toplanabilir: a) Aile Hekimliği uzmanlığının sosyal statüsü, b) kişisel özellikler, c)eğitim müfredatı ve stajlar. 37 TURKISH JOURNAL OF FAMILY MEDICINE AND PRIMARY CARE (TJFMPC) ▪ www.tjfmpc.com ▪ VOL. 6, NO.2 ▪ July 2012 Literatür Taraması Öğrencilerin Aile hekimliğini tercih etme motivasyonlarını artıran ve azaltan faktörler Tablo 2’de özetlenmiştir. TARTIŞMA Aile hekimliğine olan gereksinim ilk kez 1923 yılında Francis Peabody tarafından gündeme getirilmiş ve tıp bilimlerinde oluşan aşırı uzmanlaşma sonucu hastaların ortada kaldığını ve kapsamlı ve kişisel sağlık hizmeti veren bir uzmanlık dalının gerekliliğini vurgulamıştır. Bireylerin kendilerini sadece bir hastalık ya da bir organ bozukluğu olarak değerlendirmeyen, kişiyi biyolojik, psikolojik ve sosyal yönleriyle bir bütün olarak ele alan nitelikli hekimlere ulaşabilmeye ihtiyaçları vardır. Ayrıca, hekimin bilgi ve becerilerinin aile bireylerinin tümünü kapsaması, sağlık hizmetinin ayrıntılı ve geniş kapsamlı olması, hasta ve hekim arasında sürekli bir etkileşim gerçekleşmesi gerekmektedir. Aile Hekimliği, geniş bir klinik yelpazeyi içermesi nedeniyle bütün branşlara ilgi duymayı, daha fazla çalışmayı ve yenilikleri takip etmeyi gerektirir. Uluslararası bir çalışmada, tıp fakültesi öğrencileri arasında en çok tercih edilen uzmanlık 18 dalları aile hekimliği, acil tıp ve anestezi ; diğer bir çalışmada dahiliye, aile hekimliği ve çocuk 19 hastalıklarıdır .Ancak son yıllarda, ABD ve Avrupa ülkelerinde de aile hekimliği kan kaybetmektedir. Örneğin Almanya’da 1996 yılından 2008 yılına kadar uzmanlık oranları %45’den %52’ye yükselmiş; aile hekimi oranları %55’den %48’e gerilemiştir. Bu ülke genelinde 2009 yılında 2030 aile hekimliği 20 pozisyonunun boş kalmasına neden olmuştur . Benzer şekilde dünyada olduğu gibi ülkemizde de değişen sağlık politikaları, tıp fakültesi öğrencilerinin mezuniyet sonrası kariyer planlarının 3 değişmesinde rol oynamaktadır . Aile Hekimliği uzmanlık eğitiminin Türkiye’de sağlıkta özelleştirme girişimleriyle aynı zamanda başlaması, 21 disiplinin gelişimi açısından talihsizlik olmuştur . Tıbbın yapısındaki kökten değişimin göstergesi olan Aile Hekimliği’nin, yeni bir disiplin oluşunu gözardı edilerek sağlık hizmeti sunma sistemi olarak Aile Hekimliğinin üzerinde durulması, konunun tıbbi ve profesyonel boyutlarının ihmal edilmesine yol 22 açmıştır . Çalışmamız; aile hekimlerinin mesleki sorunlarını kendi değerlendirmelerinden yola çıkarak olası çözümler üretmek açısından önem taşımaktadır. Ayrıca tıp fakültesi öğrencilerinin ilerideki kariyer tercihleri içerisinde aile hekimliği uzmanlığını tercih etmelerini arttırmak için de önemli ipuçları sunmaktadır. Çalışmamız neticesinde özellikle aile hekimlerinin sosyal statüsünün, uzmanlık tercihlerini direkt etkilemekte olduğu ve aile hekimliğine devam konusunda iş doyumunu Yıkılkan H ve ark. etkileyen olumlu ve olumsuz faktörlerin dengesinin önem kazandığı görülmektedir. Tıp öğrencilerinin, fakülte eğitimleri içinde erken dönemde ve kaliteli aile hekimliği stajı almalarının ve pozitif rol modellerinin birinci basamak hekimliğini tercih etmelerini motive ettiği tespit edilmiştir. Pamukkale Üniversitesinde yapılmış bir çalışmada, tıp fakültesi öğrencilerinin uzmanlık tercih etmelerinin en sık 3 nedeni sırasıyla; mesleki tatmin, maddi olanakların daha iyi olduğu 3 düşüncesi ve şehir merkezinde çalışma olasılığıdır . Çalışmamızda; aile hekimliğini tercih edenlerin kişisel özellikleri olarak; kadın cinsiyet, taşrada yetişmiş olmak ve yüksek sosyal sorumluluk dikkati çekmektedir. Çalışmamıza ne yazık ki literatürdeki yayınların kalitesindeki düşüklük nedeniyle az sayıda makale dahil edilebilmiştir. Ayrıca farklı ülkelerde yapılan çalışmalar incelendiği için sonuçlar; ülkelerarası kültürel farklılıklardan, çalışmanın yapıldığı yer farklılıklarından (merkez veya taşra) ve sağlık hizmet sistemlerindeki farklılıklardan etkilenmektedir. Çalışmalarda farklı terimler kullanılmaktadır. Aile hekimliği ve genel pratisyenlik terimleri farklı ülkelerde farklı anlamlara gelmekte, bu nedenle ülkelerarası karşılaştırma yapmak zorlaşmaktadır. Ayrıca kullanılan terminoloji açısından problemler bulunmaktadır. Örneğin, ‘iş doyumu’ terimi net olarak tanımlanmadığı için ‘iş doyumu’ denildiğinde örneklem grubunun ne kastettiği ve okuyucuların ne anladığı belirgin değildir. Birinci basamak sağlık hizmetlerinin etkili bir şekilde verilmesi, toplumun hastalık yükünün azaltılmasının yanı sıra ikinci ve üçüncü basamak tedavi kuruluşlarında da daha iyi ve kaliteli sağlık hizmeti sunulmasına ve sağlık eğitimi verilmesine fırsat tanıyacağı aşikardır. Bu nedenle kişilere bireysel, sürekli, kapsamlı ve bütüncül bir sağlık bakımı hizmeti sunmayı hedefleyen birinci basamak hekimleri olan Aile Hekimlerinin mevcut mesleki sorunlarının ve iş tatminlerinin ne düzeyde olduğunu ortaya koyacak ve bu sorunların olası çözümlerine ilişkin ülkemizde yapılacak objektif ve yapılandırılmış çalışmalara ihtiyaç duyulduğu görülmüştür. Çalışmamız, aile hekimliği uzmanlık dalını tercih etmeyi ve meslekte sebat etmeyi etkileyebilecek faktörlerin derinlemesine araştırılmasının gerektiğini ortaya koymuştur. Bu şekilde birinci basamak hizmetlerinin daha kaliteli sunulması ve tıp fakültesi öğrencilerinin daha çok oranda aile hekimliği uzmanlığını tercih etmesi sağlanabilir. Ülkemizde, Aile hekimlerinin mesleki sorunlarının ve bunlara ilişkin çözüm önerilerinin kendi değerlendirmeleri ile ortaya çıkarılması, sağlık politikacılarına ve eğitimcilerine faydalı veriler sağlayabilecektir. 38 TURKISH JOURNAL OF FAMILY MEDICINE AND PRIMARY CARE (TJFMPC) ▪ www.tjfmpc.com ▪ VOL. 6, NO.2 ▪ July 2012 Literatür Taraması Bir profesyonel olarak mesleğinden memnun, yaptığı işte kendi yeteneklerini kullandığını hisseden, çalışmasının karşılığını maddi ve manevi olarak aldığını düşünen hekimler doğal olarak en iyi hizmeti verenler olacaklardır. Gelecekte motivasyonu yüksek, yeterli sayıda ve kaliteli bir aile hekimliği uzman grubunun oluşturulması ülkemiz birinci basamak sağlık hizmetleri açısından büyük önem ihtiva etmektedir. KAYNAKLAR 1. Starfield B. Primary care: balancing health needs, services and technology. Oxford: Oxford University press, 1998. 2. The European Definition of General Practice / Family Medicine, WONCA, 2002 3. Ergin A, et al. Tıp fakültesi öğrencilerin mezuniyet sonrası kariyer seçimi ve etkileyen faktörler. Tıp Eğitimi Dünyası 2011;32:9-17. 4. Canbaz S, Sünter AT, Aker S, Peksen Y. Tıp fakültesi son sınıf öğrencilerinin kaygı düzeyi ve etkileyen faktörler. Genel Tıp Derg 2007;17(1): 1519. 5. Hays, R., S. Wynd, C. Veitch & L. Crossland. Getting the balance right? GPs who chose to stay in rural practice. Aust J Rural Health 2003;11(4):193-8. 6. Ulmer, B. & M. Haris. Australian GPs are satisfied with their job: even more so in rural areas. Fam Pract 2002;19:300-3. 7. Buciuniene, I., A. Blazeviciene & E. Bliudziute. Health care reform and job satisfaction of primary health care physicians in Lithuania. BMC Fam Pract 2005;6(1):10. 8. Mayo, E. & M. Mathews. Spousal perspectives on factors influencing recruitment and retention of rural family physicians. Can J Rural Med 2006;11:271-6. 9. Manca, D. P., S. Varnhagen, P. Brett-MacLean, G. M. Allan, O. Szafran, A. Ausford, C. Rowntree, I. Rumzan & D. Turner. Rewards and challenges of family practice: Web-based survey using the Delphi method. Can Fam Physician 2007; 53(2):278-86, 277. 10. Howe, A. & G. Ives. Does community-based experience alter career preference? New evidence from a prospective longitudinal cohort study of undergraduate medical students. Med Educ 2001;35(4):391-7. 11. Henderson, E., A. Berlin & J. Fuller. Attitude of medical students towards general practice and general practitioners. Br J Gen Pract 2002;52 (478):359-63. 12. Bazargan, M., R. W. Lindstrom, A. Dakak, C. Ani, K. E. Wolf & R. A. Edelstein. Impact of desire to work in underserved communities on selection of specialty among fourth-year medical students. J Natl Med Assoc 2006;98(9):1460-5. Yıkılkan H ve ark. 13. Mariolis, A., C. Mihas, A. Alevizos, V. Gizlis, T. Mariolis, K. Marayiannis, Y. Tountas, C. Stefanadis, A. Philalithis & G. Creatsas. General Practice as a career choice among undergraduate medical students in Greece. BMC Med Educ 2007;1(7):15. 14. Maiorova, T., F. Stevens, J. van der Zee, B. Boode & A. Scherpbier. Shortage in general practice despite the feminisation of the medical workforce: a seeming paradox? A cohort study. BMC Health Serv Res 2008;17(8):262. 15. Scott, I., B. Wright, F. Brenneis, P. BrettMaclean & L. McCaffrey. Why would I choose a career in family medicine?: Reflections of medical students at 3 universities. Can Fam Physician 2007;53(11):1956-7. 16. Buddeberg-Fischer, B., M. Stamm, C. Buddeberg & R. Klaghofer. The new generation of family physicians--career motivation, life goals and work-life balance. In Swiss Med Wkly 2008;138(2122):305-12. 17. Thistlethwaite, J., M. R. Kidd, S. Leeder, T. Shaw & K. Corcoran. Enhancing the choice of general practice as a career. Aust Fam Physician 2008;37:964-8. 18. Bowman RC. http://www.ruralmedicaleducation.org/basichealt haccess/Medical_Student_Career_Choice_2010.ht m. (En son ulaşım 27.01.2012) 19. Eley D,Baker P,Chater B. The Rural Clinical School Tracking Project: More is better– Confirming factors that influence early career entry into the rural medical workforce. Medical Teacher 2009; 31:454–459. 20. Kiolbassa K, Miksch A, Hermann K, Loh A, Szecsenyi J, Joos S, Goetz K. Becoming a general practitioner - Which factors have most impact on career choice of medical students? BMC Fam Pract. 2011;12:25. 21. Görpeloğlu S, Tüzer TT. Tıp Fakültesi Öğretim Elemanlarının Aile Hekimliğine Yaklaşımları. Aile Hekimliği Dergisi1998;1(2):40-43. 22. Algın K, Şahin İ, Top M. Türkiye’de Aile Hekimlerinin Mesleki Sorunları ve Çözüm Önerileri. Hacettepe Sağlık İdaresi Dergisi 2004;7(3):249-75. 39 TURKISH JOURNAL OF FAMILY MEDICINE AND PRIMARY CARE (TJFMPC) ▪ www.tjfmpc.com ▪ VOL. 6, NO.2 ▪ July 2012 Literatür Taraması Yıkılkan H ve ark. Tablo 1. Aile hekimlerinin iş doyumunu artıran ve azaltan faktörler Yıl Yazar Ülke 2002 Hays Avustralya 2002 Ulmer Avustralya 2005 Buciuniene Litvanya 2005 Mayo Kanada 2007 5 6 8 9 Manca Kanada 7 İş Doyumunu Artıran Faktörler İş Doyumununu Azaltan Faktörler Profesyonel ağlar Sürekli sağlık bakımı verme Mesleki sorunlar Çeşitli klinik beceriler Yeni klinik beceriler öğrenme Otonom çalışabilme Psikolojik etkenler İzolasyon (tek çalışma, iletişim bozukluğu) Otonom çalışabilme Meslektaşlarla ilişkiler Uygulama yönetimi Eşinin meslekte kalmasına etkisi - topluma entegrasyon - eşinin maaşlı işi olması - Eşinin taşra kökenli olması - Küçük yaşta çocuk - yakınlar veya ailenin yakında yerleşik olması Eşinin Aile Hekimliği seçimine etkisi - yeterince aktif çalışmayan meslektaşlar - Güvenlik, aile için iyi bir çevre - Sağlık merkezinin ihtiyaçları (taşrada daha kolay) Çeşitlilik Koruyucu bakım Kapsamlı bakım Hastalar ve aileleri ile ilişkiler Kronik bakım ve sürekli geribildirim Kontrol, esneklik ve güvenlik Eğitim, bilgi ve deneyim paylaşımı Bilgi ve becerilerin kazanılması ve uzmanlarla Uzun çalışma saatleri Gelir Taşrada çalışma (erkekler) Tam zamanlı çalışma (kadınlar) Performans sistemi (kadınlar) Farklı kültürlerle daha sık ilişki Ücret Sosyal statü İş baskısı Eşinin meslekte kalmasına etkisi - İş baskısı - Kültürel, sosyal ve diğer aktiviteler Skor (maksimum 7) 4 4 4 5 Eşinin Aile Hekimliği seçimine etkisi - Şehir merkezine uzaklık Talep, işyükü ve zaman baskısı Hükümet politikaları Diğer uzmanların saygı göstermemesi Testler ve diğer kaynaklar yetersizliği Küçük işletme çalıştırma mücadelesi Resmi yazışmalar, telefon görüşmeleri Bilgi ve becerileri koruma ve edinme mücadelesi Yasal sorunlar, sigorta, evrak işleri Hasta beklentileri 5 gelişmesi için ödüller 40 TURKISH JOURNAL OF FAMILY MEDICINE AND PRIMARY CARE (TJFMPC) ▪ www.tjfmpc.com ▪ VOL. 6, NO.2 ▪ July 2012 Literatür Taraması Yıkılkan H ve ark. Tablo 2. Tıp Fakültesi Öğrencilerinin Aile hekimliğini tercih etme motivasyonlarını artıran ve azaltan faktörler Yıl Yazar, Ülke 2001 Howe İngiltere (GP*) 11 Henderson İngiltere (GP) 2002 2006 2007 Motivasyonu Artıran Faktörler 10 Birinci basamakla fazla kontakt Birinci basamakla erken tanışma Toplum tabanlı çalışma AH ile kişisel tecrübeler Birinci basamakta zorunlu çalışma Staj olarak eğitimde yer alması AH’nin toplumda sosyal statüsü Medya Fakülte eğitiminde deneyimler 12 Bazargan ABD (AH**) 13 Mariolis Yunanistan (GP) İş güvenliği Daha iyi hayat kalitesi Stajda AH eğitiminin kalitesi 14 2007 Maiorova Hollanda (GP) AH ile tanışıklık Sosyal statü, gelir Staj Kariyer fırsatları Toplumla uzun süreli ilişki Çeşitlilik/değişkenlik Rol model AH stajı Çeşitlilik/değişkenlik Stajların uzunluğu Staj ve özel hayat dengesi Kendi pratiğini seçme Hastalarla uzun süreli ilişki 2007 Scott Kanada (AH) 2008 Buddeberg İsviçre (AH) 2008 Thistlethwaite Avustralya (GP) 15 16 17 Hastayla uzun süreli ilişki AH’de uzun süre çalışma Staj Saha eğiticileri Kronik hastalık bakımı Rol model Rol model AH’de çalışma Devamlı bakım Hasta çeşitliliği Durum çeşitliliği Hasta-hekim ilişkisi Beceri çeşitliliği Holistik yaklaşım Yaşam tarzı Otonomi Değişken çalışma saatleri Değişken kariyer olanakları Mesleki eğitim İnsanlarla çalışma Sosyal statü Prestij Motivasyonu Faktörler Aşırı kontakt Hastalık tabanlı Azaltan Düşük sosyal statü Stres Skor (maksimum 7) 5 6 5 Bürokrasi İş baskısı Belli alanda uzmanlık olmaması Düşük sosyal statü/prestij Tıp camiasında kabul görmeme 4 5 Rol model Olumsuz örnek Diğer uzmanların olumsuz yorumları Düşük gelir Yedeklik (Back up) hissi Düşük prestij 5 Düşük gelir İtibar Sorumluluk endişeleri Rol model 5 Saygı eksikliği Kariyer seçiminde tercih edilmemesi Diğer uzmanların olumsuz yorumları Destek eksikliği Hastalara zaman ayrılamaması Medyada olumsuz imaj 6 *GP: Genel Pratisyen **AH: Aile Hekimi 41 TURKISH JOURNAL OF FAMILY MEDICINE AND PRIMARY CARE (TJFMPC) ▪ www.tjfmpc.com ▪ VOL. 6, NO.2 ▪ July 2012
Benzer belgeler
Aile hekimliği uzmanı olmak için öğrencilerin
sağlanabilir. Ülkemizde, Aile hekimlerinin mesleki
sorunlarının ve bunlara ilişkin çözüm önerilerinin
kendi değerlendirmeleri ile ortaya çıkarılması,
sağlık politikacılarına ve eğitimcilerine fayda...
PDF ( 3 ) - DergiPark
Mustafa Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi, Aile Hekimliği Anabilim Dalı, Yrd.Doç.Dr1, Doç.Dr3, Çocuk
Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Yrd.Doç.Dr2, Hatay
PDF ( 1 ) - DergiPark
infections. Also these studies showed that probiotics might be used to prevent children from upper
respiratory infections.
Promoting a healthy diet comprising fermented dairy products including yog...
DECEMBER 2013, Volume 7, No 4
Mustafa Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi, Aile Hekimliği Anabilim Dalı, Yrd.Doç.Dr1, Doç.Dr3, Çocuk
Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Yrd.Doç.Dr2, Hatay