B ELGELER
Transkript
B ELGELER
B ELGELER Rapo r No . 73007- CY KIBRIS TÜRK EKONOMİSİ KAMU MALİYESİYLE İLGİLİ DEĞERLENDİRME 21 Aralık 2012 Yoksulluğu Azaltma ve Ekonomik Yönetim Birimi Avr upa ve O rt a As y a B ö lges i Dünya Bankası Dokümanı Bu çalışma Avrupa Birliği’nin 27 Şubat 2006 tarih ve (AT) 389/2006 sayılı “Konsey Tüzüğü”; yardım tüzüğü altında finanse edilen Büyüme ve Sürdürülebilir Kalkınma için Ekonomik Analiz Programının bir parçasıdır. Bu çalışmada ifade edilen görüşler Avrupa Komisyonu ve Dünya Bankası Yönetici Direktörler Kurulu’nun herhangi bir resmi görüşünü yansıtmamakta, ve hiçbir şekilde sınırlar veya toprakların tanınması anlamına gelmemektedir. PARA BİRİMİ VE DENGİ BİRİMLER (29 Haziran 2012 itibariyla) Para Birimi = Euro=Türk Lirası 1 ABD Doları = 0.79 Euro MALİ YIL 1 Ocak - 31 Aralık KI S ALTMALAR KGV Kurumlar Gelir Vergisi KGEF Kamu Görevlileri Emeklilik Fonu AK Avrupa Komisyonu AB Avrupa Birliği AB10 Avrupa Birliği Yeni Üye Devletleri (Kıbrıs ve Malta Hariç) AB27 Avrupa Birliği’nin tüm üyeleri GSYİH Gayri safi yurtiçi hasıla GD Genel Devlet IMF International Monetary Fund - Uluslararası Para Fonu LRSA Last Resort Social Assistance - En Son Çare Sosyal Yardım MOF Maliye Bakanlığı NMS Yeni Üye Devletler OECD Organisation for Economic Cooperation and Development (İktisadi Kalkınma ve İşbirliği Örgütü) PAYG Pay As You Go – Anında ödeme/kesinti PROST Pension Reform Options Simulation Kit – Emeklilik Reform Seçenekleri Yansıtma Aracı KC Kıbrıs Cumhuriyeti KİT Kamu İktisadi Teşebbüsleri SSF Sosyal Sigorta Fonu DPÖ Devlet Planlama Örgütü TL Türk Lirası Başkan Yardımcısı: Strateji ve Faaliyetler Direktörü: Sektör Direktörü: Sektör Yöneticisi: Çalışma Takım Lideri: Çalışma EşTakım Lideri : Philippe H. Le Houerou Kyle Peters Yvonne Tsikata Benu Bidani Thomas Laursen Karlis Smits ii İÇİNDEKİLER B Ö LÜ M 1 1 A. GENEL MALİ DURUM......................................................................................................................... 1 B. GELİR YAPISI ................................................................................................................................. 7 C. HARCAMA YAPISI ........................................................................................................................... 9 D. F İ NANS MAN VE B O RÇ ................................................................................................................. 12 E. 2012-2014 TEMEL MALİ OLASILIKLAR ÇALIŞMASI ................................................................... 15 B Ö LÜ M 2 ORTA-UZUN VADELİ MALİ OLASILIKLAR .......................................................... 17 A. REFORM YAPILMAMASINA DAYALI SENARYO ............................................................................ 17 B. REF O RM S ENARY O S U VE B O RCUN Y AP I LANDI RI LMAS I S ENARY O S U ............ 19 B Ö LÜ M 3 KAMU MALİYESİYLE İLGİLİ AYARLAMALARDA ÖNCELİKLER ................ 21 A. VERGİ REF O RMU........................................................................................................................... 21 B. KAMU GÖ REVİ NDEKİ ÜCRETLER VE İSTİHDAM .......................................................................... 23 C. EMEKLİLİK ................................................................................................................................... 28 B Ö LÜ M 4 34 A. MAAŞ GİDERLERİNDE TASARRUF ..................................................................................... 34 B. EMEKLİLİKLERDE T AS ARRUF ..................................................................................................... 34 C. AÇIKLAYICI ORTA VADELİ MALİ PLAN..................................................................................... 36 B Ö LÜ M 5 40 SOSYAL SEKTÖR HİZMETLERİNİN İYİLEŞTİRİLMESİ ............................................................. 40 A. SAĞLIK ........................................................................................................................................... 43 B. EĞİTİM ........................................................................................................................................ 48 C. S O S Y AL Y ARDI M .................................................................................................................. 52 B Ö LÜ M 6 bö lü m 6 ................................................................ Er r o r ! B o o kmar k no t def i ned. S O NUÇ LAR 60 EK1: B Ü TÇ E S I NI F LANDI RMAS I .............................................................................................. 63 EK 2: EMEKLİLİK YANSITMALARI ................................................................................................. 64 iii Tablo Listesi Tablo 1.1: Genel Devlet Hesapları (ESA95) (GSYİH’nin %’si olarak) 2 Tablo 1.2: Merkezi Yönetim Bütçesi (GSYİH’nin %’si olarak) 5 Tablo 1.3: Konsolide Yerel Yönetim Bütçesi (GSYİH yüzdesi) 5 Tablo 1.4: Sosyal Sigorta Fonu (SGF) ve Kamu Görevlileri Emeklilik Fonu (KGEF) (GSYİH’nin %‘si) 7 Tablo 1.5: Merkezi Yönetim Bütçesinin Gelir Yapısı (ESA95) (GSYİH’nin %’si olarak) 8 Tablo 1.6: Dış Hibelerin Kullanımı (Alınan toplam hibelerin %‘si) 9 Tablo 1.7: GD Harcamalarının Yapısı (GSYİH’nin %‘si) 10 Tablo 1.8: Giderlerdeki Fonksiyonel Yapı (COFOG) (GSYİH’nin %‘si) 12 Tablo 1.9: Merkezi Yönetim Açığı ve Finansman Kaynakları (GSYİH’nin %‘si) 12 Tablo 1.10: Sosyal Sigorta Fonundaki Açık ve Finansman Kaynakları (GSYİH’nin %’si) 12 Tablo 1.11: Borç Yapısı 2008-11 ( GSYİH’nin %‘si) 14 Tablo 1.12: 2012-2014 Dönemi İçin Merkezi Yönetimin Temel Mali Olasılıklar Çalışması 2012-14 (GSYİH’nin %‘si) 16 Tablo 3.1: Sözleşme Türüne Göre Kamu çalışanlarının Yapısı 24 Tablo 4.1: Toplam Mali Tasarruf (GSYİH yüzdesi) 37 Tablo 4.2: Orta Vadeli Mali Senaryolar (GSYİH yüzdesi) 38 5.5 Tablo 5.1: Tüketim Grubuna göre Hanehalkı Harcamaları (2008) 43 Tablo 6.1: Temel Önerilerin Özeti 61 Şekil Listesi Şekil 1.1: Genel Devlet Açığı (GSYİH’nin %‘si olarak) .............................................................................. 3 Şekil 1.2: Genel Devlet Giderleri .................................................................................................................. 4 Şekil 1.3: Genel Devlet Gelirleri.................................................................................................................. 4 Şekil 1.4: Gelir Türüne Göre GD Gelir Yapısı (GSYİH’nin %’si olarak) .................................................... 7 Şekil 1.5: Bütçe Türüne Göre GD Gelir Yapısı (GSYİH’nin %’si olarak) .................................................. 7 Şekil 1.6: GD Vergi Gelirleri ........................................................................................................................ 8 Şekil 1.7: GD Vergi Gelirleri ........................................................................................................................ 8 Şekil 1.8: GD Harcama Yapısı (GSYİH’nin %‘si) ..................................................................................... 10 Şekil 1.9: GD Harcama Yapısı (toplam harcamaların %‘si) ....................................................................... 10 Şekil 1.10: Alacaklıya göre Toplam Kamu borcu (GSYİH’nin %‘si) ........................................................ 13 Şekil 1.11: Alacaklıya Göre Toplam Kamu Borcu (GSYİH’nin %‘si)...................................................... 13 Şekil 1.12: 2008-2011 Dönemindeki Ortalama Kamu Borcu (GSYİH’nin %‘si) ...................................... 14 Şekil 2.1: Sektörel Reel GSYİH Düzeyleri (1978=100) ............................................................................. 17 Şekil 2.2: Sektörel Reel GSYİH Büyümesi (yüzde olarak) ........................................................................ 17 Şekil 2.3: Kamu Borcunun Dinamikleri 2012-25 Reformun Olmadığı Bir Senaryo (GSYİH'nin %si) .... 18 Şekil 2.4: 2012-2025 Kamu Borcu Dinamiklerinin GSYİH’deki Payı: Reform ve Borçların Yeniden Yapılandırılmasıyla ilgili Senaryo...................................................................................................... 20 Şekil 3.1: 2010 yılı Maaş Giderleri ............................................................................................................. 23 Şekil 3.2: Maaş Giderleri Dinamikleri (Yalnızca Kamu Görevlileri) ......................................................... 23 Şekil 3.3: Boş kadro oranı ........................................................................................................................... 25 Şekil 3.4: 2010 yılında Kamu sektörü Maaşları ile Diğer Grupların Kıyaslaması (TL olarak çalışan başına brüt aylık maaş) .................................................................................................................................. 26 Şekil 3.5: Baz Maaşlar, Sosyal İştirakler ve Ücret Dışındaki Haklar (GSYİH’nin %’si) ........................... 26 Şekil 3.6: Emeklilik Harcamaları, Gelirler ve Açık, SSF ve KGEF, 2013-2080 (GSYİH yüzdesi) ........... 32 Şekil 4.1: Büyük Mali Ayarlamalara Örnekler ........................................................................................... 38 Şekil 5.1: Sosyal Sektör Harcamaları GSYİH 2006-2011 (GSYİH yüzdeleri) .................................... 40 iv Şekil 5.2: Karşılaştırmalı Sosyal Sektör Harcamaları 2010 (GSYİH yüzdeleri) ................................. 40 Şekil 5.3: Sağlık – GSYİH olarak Karşılaştırmalı Kamu ve Özel Harcamaları 2008 ........................ 42 Şekil 5.4: Eğitim - GSYİH olarak Karşılaştırmalı Kamu ve Özel Harcamaları 2008 ........................ 42 Şekil 5.5: Kamu Harcamalarının Sağlık Fonksiyonlarına göre Dağılımı, 2006-2011 ......................... 44 Şekil 5.6: Kamu Bütçesinde Yataklı Tedavi ve Ayakta Tedavi Birim Maliyetler Trendi, 2006-2010 ............................................................................................................................................................ 44 Şekil 5.7: 100,000 kişi başına sağlık Hizmetlerleri Kaynakları, 2009 ........................................................ 45 Şekil 5.8: Doktor başına düşen Hemşire, 2009 ........................................................................................... 45 Şekil 5.9: Yurtiçinde veya Yurtdışında Yataklı Tedavi gören ve Taburcu olan Hasta başına Reel Harcamaları ........................................................................................................................................ 46 Şekil 5.10: Fonksiyona göre Eğitim Harcamaları Dağılımı, 2006-2011 (eğitim harcamaları yüzdesi olarak) ............................................................................................................................................... 48 Şekil 5.11: Öğrenci başına Reel Cari Harcama, 2006-2011 (2006’da Sabit Fiyatlar, TL) ................. 48 Şekil 5.12: Kişi Başına düşen GSYİH’ya göre Öğretmen Maaşları, 2009 ........................................... 49 Şekil 5.13: Sınıf başına Öğretmen Sayısı 2009 ....................................................................................... 49 Şekil 5.14: Kamu Okulları ve Özel Okullarda Öğrenciler, 2004-2011 Okul Yılları ................................. 51 Şekil 5.15: Kişi Başına düşen GSYİH Yüzdesi olarak Öğrenci başına Harcama, 2008 ............................. 51 Şekil 5.16: 2008 Sosyal Yardıma giden Kamu Harcamaları (GSYİH yüzdesi) ................................... 52 Şekil 5.17: 2008 Sosyal Yardım Programlarına giden Kamu Harcamalarının Oluşumu (GSYİH yüzdesi) .............................................................................................................................................. 52 Şekil 5.18: Sosyal Yardım Programları reel Harcama Endeksi (2006=100) ............................................. 54 Şekil 5.19: İşsizlik Oranı ve İşsiz sayısındaki paya göre İşsizlik Ödeneğinden faydalananlar (yüzde olarak) ................................................................................................................................................ 55 Şekil 5.20: Sosyal Güvenlik Transferlerinin Gelir Grubu veya Tüketim Dağılımı Hedefleri............ 55 Şekil 5.21: Brüt asgari ücrete oranla temel sosyal yardım programlarının ödenek düzeyleri..................... 57 Kutu Listesi Kutu 0.1: Kıbrıs Türk Ekonomisindeki Mali Hesaplar…………………4 Kutu 0.2: Mali Sürdürülebilirlik ve Kamu Borcu Dinamikleri ……….28 Kutu 3.1: Kıbrıs Türk ekonomisinin demografik yapısı ............................................................................. 30 Box Kutu 5.1: Kıbrıs’ın güneyindeki Sosyal Güvenlik Ağı ....................................................................... 59 v KISA BİLGİ Bu çalışma, 27 Şubat 2006 tarihli Avrupa Birliği mali yardım tüzüğü “Konsey Tüzüğü (EC) No. 389/2006” aracılığıyla finanse edilen Büyüme ve Sürdürülebilir Kalkınma için Ekonomik Analiz Programı’nın bir parçasıdır. Bu raporun hazırlanmasında görev alan ekipteki isimler şunlardır: Thomas Laursen (Task Team Leader), Karlis Smits (Co-Task Team Leader), Charles Griffin (sağlık ve eğitim), Zoran Anusic ve Tatyana Bogomolova (emeklilik), Victoria Strokova (sosyal yardım), ve Ivor Beazley (vergi ve kamu yönetimi). Sarosh Sattar ise, bu çalışmanın tümünden sorumlu Ekip Lideri olarak bu rapora yönelik faydalı öneriler ile görüş sağlamıştır. Ekip aynı zamanda, hem Kıbrıs hem de merkezinde Avrupa ve Orta Asya bölgesinde eski Faaliyetler ve Strateji Direktörü olan Theodore Ahlers, Kyle Peters (Faaliyetler ve Strateji Direktörü), Yvonne Tsikata (Direktör) ve Benu Bidani (Sektör Yöneticisi)‘nin desteğinden yararlanmıştır. Helena Makarenko ise rapora son halinin verilmesinde ve editlenmesinde yardımcı olmuştur. Sorumluluk Reddi: Bu belgenin içeriğinden tek sorumlu olan belgenin yazarlarıdır ve içerik hiçbir şekilde Dünya Bankası’nın veya raporu finanse eden Avrupa Birliği’nin resmi görüşlerini yansıtmamaktadır. “Kıbrıs’ın güney kesimi” ifadesi Kıbrıs Cumhuriyeti Hükümetinin etkin kontrolü altındaki Kıbrıs Cumhuriyeti alanlarını ifade etmektedir. Raporda Kıbrıs’ın kuzeyindeki herhangi bir bakanlık, daire, birim, kurum, kuruluş ve makama atıfta bulunuluyorsa, veya ilgili kısa adlar veya kısaltmalar kullanılıyorsa, bunun amacı idari yapıların açıkça anlaşılmasını sağlmaktır ve hiçbir şekilde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanıma maksadında değildir. Aynı şekilde, Kıbrıs’ın güney kesimi ve kuzey kesimi arasından yapılan herhangi bir kıyaslamanın amacı da sınırlar veya toprakların tanındığını ifade etmemektedir. vi Ö ZET 1. Kıbrıs Türk ekonomisi, zorluk ve belirsizlik teşkil eden ekonomik ve jeopolitik bir dış çevre ile karşı karşıyadır. Ancak bu durum, yönetimin içte yaşanan büyük ve ivedilik arz eden, ekonomiyi Türkiye’den gelen büyük çaplı yardımlara bağımlı hale getiren ve onu çok hassas/zayıf hale getiren problemleri çözümleme konusunda dikkatini dağıtmamalıdır. Son yıllarda genişlemekte olan kamu sektörü ekonomik büyümeyi götürürken, özel sektör ise bir boğulma yaşamaktaydı. Aşırı boyuttaki kamu sektörü maaş faturası ile şişirilmiş istihdam, özel sektöre kıyasla çok daha yüksek olan maaşlar ve oldukça cömert olan kamu görevlileri emeklilik sistemi büyük mali dengesizliklere, balon gibi büyüyen kamu borcuna ve büyük miktarda borç bakiyesi ile muhtemel borçlara neden olmuştur. Bu arada da İhtiyat Sandığı ile Kooperatif Merkez Bankasının finansal açıdan durumu da zayıflamıştır. Bu olumsuz gelişmeler sürdürülebilir değildir ve adanın sorunsuz ent egr as y o nunu sağlama konusunda da çok fazla katkı yapmamaktadır. 2. Avrupa’nın resesyonda olması, Türkiye’nin büyümede hızlı düşüş yaşaması ve Yunanista ile Güney Kıbrıs’ın1 krizde olmasıyla birlikte önümüzdeki 2-3 yıllık sürede Kıbrıs Türk ekonomisi herhangi bir büyüme yaşarsa bile bu oldukça küçük bir büyüme olacaktır. Orta vadede büyüme, düzelerek yılda %4‘e çıkabilir ancak bunun yaşanabilmesi için ekonomdeki arz ile özel sektör faaliyetlerini hareketlendirmeyi amaçlayacak iddialı yapısal reformların gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Bu yapılsa bile, büyük mali açık kamu borcunu yükseltmeye devam ederek sonunda da büyümeyi engelleyebilir. Eksi borç büyüme spirali ise ekonomiyi düşük oranlı bir büyüme tuzağına sürükleyerek birleşmenin getireceği faydaları engelleyebilir. 3. Büyük çaplı ve hemen uygulanacak mali ayarlamalar dışında başka bir seçenek yoktur. Kıbrıs Türk ekonomisi 2012-2014 döneminde GSYİH’nin %10-15‘i oranında bir mali ayarlama hedeflemelidir. Bu çok büyük bir orandır ve zorluk ve belirsizlik dolu bir dış ekonomik ve jeopolitik çevre içinde güç ve acı olan adımların atılmasını gerektirir. AB üyeleri arasında Letonya tarafından yakın zamanda benzer uygulamalar yapılmıştır. İçte yaşanan büyük devalüasyonun ardından yıllarca süren sıkıntılar birikmiş ve 2008 yılında başlayan küresel ekonomik ve finansal krizle birlikte oluşan balon patlamıştır. Ancak Letonya ekonomisi şimdi artık sürdürülebilir bir büyümeye geçmiş durumdadır. Avrupa’da ve dünyada hayata geçirilmiş olan başka büyük ve başarılı mali ayarlama örnekleri de vardır. Bu ayarlamalar arasında yaygın olan vergilerin artırılmasından ziyade harcamaların kısılması ile beraber kapsamlı siyasi ve sosyal desteğin yer aldığı çok yıllı planların kullanılmasıdır. Bu tür reformlar, Kıbrıs Türk eknomisine de yol göstermelidir. 4. Hemen uygulanacak büyük çaplı mali ayarlamalar, eksi borç dinamiğini durdurmada başarılı olup kamu borcunu yavaşça azalma yoluna sokabilecektir ancak böylesi bir düzenleme, borcu makul bir süre zarfı içinde sürdürülebilir bir konuma getirme konusunda yeterli olmayacaktır. Borcun yeniden sürdürülebilir hale getirilmesi, borcun yeniden yapılandırılmasını gerektirir. Söz konusu borcun yeniden yapılandırılmasıyla ilgili koşullar bu rapor kapsamını aşan unsurlardırlar fakat, adanın sorunsuz bir şekilde entegre olmabilmesi için dış borç konusunun ele alınması gerekmektedir. 5. Genel Devlet gelirleri (sosyal sigorta iştirakleri dahil), Kıbrıs Türk ekonomisi boyutundaki bir ekonomi için uygun miktardadır. Gelir tahsilatıyla ilgili önemli iyileştirmeler yapılabilir ancak kazançların, büyüme oranını desteklemek maksadıyla vergi oranlarını düşürmede kullanılması gereklidir. Öte yandan, harcamalarda kesinti yapılmasına önem verilmelidir. Zayıf olan sosyal 1 Bu raporda “Kıbrıs’ın güney kısmı”, Kıbrıs Cumhuriyeti Hükümeti’nin etkin kontrolü altındaki Kıbrıs Cumhuriyeti’ne ait yerleri anlatır . vii güvenliğin güçlendirilmesine olanak tanıyarak ve üretken altyapı yatırımlarını artırarak, bu rahatlıkla yapılabilir. Kamu sektörü istihdam ve maaşlarının doğru miktarlarda belirlenmesi, kamu görevlileri ile özel sektör çalışanlarının emeklilik sistemlerinin uyumlaştırılması ve genel emeklilik sistemine sürdürülebilirlik kazandırılması tek geçerli seçenek gibi gözükmektedir. Bu, ihtiyaç duyulan mali tasarrufları sağlayacak ve aynı zamanda özel sektör faaliyetleri için teşvikleri geliştirecektir. Akıllı mali ayarlamalarla, büyük mali tasarrufun (kesintinin) büyüme üzerindeki olumsuz etkisi minimize edilebilir ve orta vadede hızlı ve güçlü bir toparlanmanın temeli atılmış olur. Yakın zamanda gerçekleşen reformlar doğru yöndedirler ancak, yalnızca yeni kamu görevlilerini kapsadıklarından yeterli etkiyi yapmaları çok uzun zaman alacak ve aynı zamanda da, eski ile yeni çalışanlar arasında önemli eşitsizliklere sebep olacaktır. 6. Aşırı düzeyde olan kamu sektörü maaşları yalnızca kamu himzeti için değil aynı zamanda öğretmenler ve doktorlar için de geçerlidir. Gelir ve iş riskinin çok daha yüksek olduğu finans sektöründeki çalışanlara kıyasla ise daha fazla kazanırlar. Ayrıca gereğinden fazla öğretmen vardır. Eğitimdeki maaş giderleri ilk ve orta eğitim için ayrılan kaynakların neredeyse tümünü tüketerek, personel dışındaki girdilere çok az kaynak bırakmaktadır. Sağlıkta ise yataklı tedaviye, neredeyse OECD ortalamasının iki katı kadar harcama ayrılmaktadır. Hem sağlıkta hem de eğitimde, yakın zamanda gerçekleşen hızlı düşüşlerle birlikte durağan bütçe, hem harcamaları azaltmış hem de (üniversiteler dışındaki) sermaye harcamalarını kesmiştir. Bu, sunulan hizmetlerin kalitesine zarar vermekte ve daha yoksul olan haneler için çok ciddi bir yük teşkil eden önemli boyutta cepten harcama gerektirmektedir. Genel eğitime dair sonuçlar bilinmezken, gelir düzeyiyle kıyaslandığında sağlıkla ilgili sonuçlar kötü düzeydedir. Kıbrıs Tük ekonomisi, yurtdışından (Türkiye) birçok öğrenciyi çeken özel sektör odaklı yüksek öğrenim sistemiyle gurur duyabilir ve bu yaklaşımın unsurları da genel eğitim ve sağlık sektörlerine yansıtılabilir. İşsizlik ödeneği dışında, sosyal yardım ağı o kadar kısıtlı bir güvence sağlamaktadır ki, ekonomik bir kriz durumunda nüfus için çok az koruma söz konusudur. 7. Bu rapor bir spesifik reform tedbirleri paketi sunmaktadır (Tablo 1). Bu tedbirler, 2012-2014 döneminde gerekli olan mali tasarrufları sağlayacak ve 2014 yılı itibari ile de mali açığı GSYİH’nin %2‘sine çekerek, bu dönem içinde yeterli finansman sağlayarak orta vadede özel sektörün büyümesini destekleyecektir. Söz konusu tedbirler arasında olanlar: (i) tüm kamu görevlileri için maaşların nominal olarak dondurulması; (ii) geçici personelin %20 oranında azaltılması; (iii) kamu görevinin %5 oranında azaltılması; (iv) kamu görevi için ek mesai ödemelerinin kademeli olarak kaldırılması; (v) 13. maaşın kaldırılması; (hem kamu görevlileri hem de özel sektör çalışanları için) (vi) yıllık emeklilik tahakkuk oranının azaltılması; (vii) kamu görevlilerinin emeklilik iştiraklerinin özel sektör çalışanlarınki ile aynı yapılması; (viii) 10 yıl için kamu görevlilerinin emekliliklerinin dondurulması ve özel sektörde olduğu gibi maaşlardan ziyade fiyatlara endekslenmesi ; (ix) kamu görevlilerinin ikramiyelerinin zorunlu olarak yıllara yayılarak ödenmesi ; ve (x) asgari emeklilik maaşının ise ortalama maaşın %20’si kadar yapılması. Tablo 1: Başlıca Önerilerin Özeti Alan Öneri viii Vergi Reformu Verginin otomasyona taşınmasıyla vergi idaresinin modernleştirilmesi Vergi makamının yaptırım yetkisinin güçlendirilmesi ve Avrupa standartlarına uygun etkin itiraz sürecinin oluşturulmasıyla bu güçlendirilen yetkinin dengelenmesi KDV oranlarının azaltılmasıyla KDV sisteminin basitleştirilmesi Yerel yönetimlerin gelir kanallarının genişletilmesi, buna emlak vergisinde reforma gidilmesi de dahildir Bölgeler arasındaki eşitsizlikleri giderebilmek için idare içinde transfer sisteminin reforme edilmesi Kamu Görevi Maaşları ve İstihdam Her bir kadroyu içeren ilgili teşkilat yasalarının, yeni kamu görevlileri yasasına uyumlu hale getirilerek değiştirilmesi Birkaç yıl sürecek şekilde enflasyonun altında maaş artışlarının yapılması veya maaşların dondurulması Yıllık artışlara ayarlamalar yaparak barem içi artış oranlarının yavaşlatılması İstihdamların dondurulması veya kadro sayılarının boşaldıkça azaltılması Sözleşmeli olarak geçici alınmış personel sayısının azaltılması Destek hizmetlerinin özel sektöre dıştan alım yoluyla yaptırtılması Eğitim Başka girdilere kaynak çıkarabilmek amacıyla işgücü maliyetinin harcamalarındaki oranını azaltmak için seçeneklerin geliştirilip uygulanması; eğitim İstatistiklerin geliştirilmesi ve performans değerlendirmesinin geliştirilmesi; Bugün yüksek öğrenimde yapıldığı üzere, (öğrenci sayısını takiben kamu kaynağının ayrılması) çıktılara oranla harcamalara daha fazla kaynak ayrımının yapılmasının seçenekleri değerlendirilmelidir. Sağlık Kaynakların yataklı tedaviden ayakta tedaviye kaydırılması için reformların yapılması Sağlık sektöründe, ödeyemeyenler için kamu sübvansiyonlarıyla desteklenecek ve mevcut sağlık hizmetlerini sosyal güvenlik iştirakleri üzerine oturtacak bir sigorta veya kamu sektöründen bir alıcı fonksiyonu yoluyla çıktıların finanse edilmesi seçeneklerinin araştırılması Eğer temel bir reform üzerinde hemfikir olunamazsa, azalan kamu finansmanına uygun olacak şekilde sistemin küçültülmesi ve yoksullar için güvenlik ağına katkı yapacak şekilde harcamaların daha hedefe yönelik olmasının sağlanması. Yüksek oranda çocuk ölümlerine ve durağan ortalama yaşam süresine sebep olan sağlık krizinin ele alınması için bir halk sağlığı stratejisinin geliştirilmesi Sosyal Yardım Bu doküman içinde verilmiş olan ayarlamalar ışığında bir güvenlik ağının yaratılabilmesi için, son çare olarak görülen sosyal yardım programının modernize edilmesi ve geliştirilmesi gerekmektedir. Mevcut katkıya dayalı programla, özellikle işsizlik sigortası yetersiz kalacaktır. Eğer bu program çok daha spesfik bir hedef çerçevesinde işletilirse, daha cömert ve erişilebilir bir güvenlik ağı programının maliyeti daha kolay yönetilebilir olacaktır. Daha uzun vadede, katkıya dayalı olmayan bir sosyal yardım sistemi, işgücünün daha katılımcı olmasını hedefleyen ve teşvik eden ve bunun yanında da çocukların ix yoksulluktan çıkabilmesine yardımcı olacak temel bazı reformları ve ek bazı özellikleri gerektirir. Emeklilik 2008 öncesi dönem kapsamına giren kamu görevlilerinin emeklilikleriyle ilgili parametrelerin, 2008 sonrası dönemde işe alınan kamu görevlilerine uygulananlarla uyumlaştırılması 2013 yılından itibaren emekliliklerin endekslenmesi uygulamasının dondurulması İkramiye ödemelerinin zorunlu olarak yıllara yayılması (Sosyal Sigorta Fonu kapsamına girenlerin) Yıllık tahakkuk oranının azaltılması 8. Özetle, Kıbrıs Türk yönetimi sosyal güvenlik ağını güçlendirmek, hayati önem taşıyan sosyal hizmetleri iyileştirmek ve ihtiyaç duyulan altyapı yatırımlarını geliştirmek için süratle hareket etmeli ve iddialı bir çalışma sergilemelidir. Bu, yalnızca mali sürdürülebilirliği sağlama yönünde atılacak bir adım olmakla kalmayacak aynı zamanda gelecekte yaşanabilecek büyüme, tüm Kıbrıslı Türkler için daha fazla refah ve adanın başarılı bir şekilde birleşebilmesinin temelini atacaktır. x GİRİŞ Kıbrıs adasının yeniden birleşme ve Kıbrıs sorununa bir çözüm getirme fırsatı bulunmaktadır. Adanın birleşmesi özellikle Kıbrıslı Türklere yeni olanaklar tanıyacak ve Avrupa Birliği’ne tam olarak giriş yapmalarına olanak verecektir. Ancak, daha büyük bir Kıbrıs ve Avrupa toplumunun parçası olmanın getireceği zorluklara iyi hazırlanabilmek adına Kıbrıslı Türkler kamu maliyesindeki sorunları ele almalı ve yeniden birleşme durumunda birleşmiş bir Kıbrıs içine, zayıf olarak değil de güçlü olarak girmelidir. Kıbrıs Türk toplumunun içinde bulunduğu zorlu ekonomik ve siyasi durum, geçmiş liderlerin, Kıbrıslı Türklerin adada kalmalarını sağlamak ve t o plu o lar ak göç etmelerini önlemek amacıyla yeterli istihdam fırsatı ile yaşam standartları temin etme isteğinden kaynaklanmaktadır. Ancak geçmişte yönetimlerin atmış olduğu adımlar ekonomik durumun sürdürülebilirliğini tehlikeye atmıştır. Bu nedenle bugün, Kıbrıs Türk toplumu zor bir yol ayrımına gelmiş ve devam etmekte olan birtakım ciddi güçlüklerle karşı karşıya kalmıştır; Türkiye’den gelen mali yardıma giderek daha fazla bağımlı olmaktadır; zayıf bir ekonomik büyüme yaşamakta, içte ve dıştaki makroekonomik dengesizlikler ile içerisinde bulunduğu finansal baskı artmakta, birikip sürdürülemez olan bir borçla karşı karşıya kalmaktadır. Mali dengesizlikler, büyük ölçüde kamu sektörünün büyüklüğünden ve cömert kamu görevi ücretleri ve emeklilik düzenlemelerinden kaynaklanmaktadır. Yakın zamanda bu konuyla ilgili alınmış olan tedbirler ile yapılan reformlar doğru yönde atılan adımlardır ancak, yetersiz kalmakta ve sistem içerisinde eşitsizlik yaratmaktadır. 2008‘de gerçekleştirilen kamu sektöründeki emeklilik sistemi ve kamu göreviyle ilgili reformlar maliyetleri kontrol altına alma konusunda başarılı olmuştur ancak, söz konusu reformlar, kapsama giren yeni çalışanlar ile kapsama girmeyen mevcut çalışanlar arasında ciddi eşitsizlikler yaratmıştır. Ayrıca, artan mali açığı ele alma konusunda da söz konusu reformlar yetersiz kalmıştır. Kıbrıs Türk yönetiminin atmış olduğu bu önemli adımlara rağmen, büyük problemler hala yerini korumaktadır. Kısa dönemli finansman ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla başvurulan mevcut yarı mali faaliyetler, borç ve biriken olası yükümlülükler sürdürülebilir değildir. Kıbrıs Türk yönetimine tavsiye edilen, kontrol edebilecekleri unsurlara odaklanmaları, büyük mali açığı kontrol etmek için iddialı çalışmalar başlatmaları, kamu hizmetinin sağlanmasında etkinlik, kalite ve eşitliği iyileştirerek özel sektörün gelişmesine destek verecek reformları gerçekleştirmesi ve kaynakları bu yönde yönlendirmesidir. Önümüzdeki 2-3 yıllık süre, paydaşların sürece katılmasına ve kapsamlı bir tedbir ve reform paketine destek alabilmeye yönelik hayati önem taşıyan bir fırsat penceresi sağlamaktadır. Yakın zamana ait göstergeler, böylesine bir pakete destek verilmesi amacıyla anayasal değişikliklerin gerekebileceğini ortaya koymaktadır. Kısa vadede zor olacak olsa da, özellikle yapılacak olan değişikliğin yükünü çekmek zorunda kalacak olan gruplar için, orta vadede elde edilecek kazınmlar net olmalıdır. Buna ekonominin daha fazla sürdürülebilir olacağı ve Türkiye karşısında ekonomik olarak daha fazla bağımsız olunabileceği de dahildir. Bu rapor, Kıbrıs Türk ekonomisinin karşı karşıya olduğu mali zorlukları değerlendirmeyi ve orta vadede ekonomiyi daha kapsamlı desteklerken, kısa vadede mali tasarruflar gerçekleştirecek düzeltebilecek seçenekleri ortaya koymayı amaçlamaktadır. Raporun içeriği şöyledir: Birinci Bölüm, Gelirlere, harcamalara ve borçlara yapılan vurguyla yakın geçmişte yaşanan mali gelişmeleri değerlendirmektedir. xi Bir sonraki bölüm orta vadedeki mali olasılıklara bakmaktadır. 3. Bölüm ise vergi reformu, kamu sektörü maaş faturası ve emeklilik konularına değinerek kamu maliyesi ayarlamalarındaki öncelikleri ele alacaktır. 4. Bölüm, reform seçenekleri önerme amacıyla potansiyel mali tasarrufları ele almaktadır. 5. Bölüm ise eğitim, sağlık ve sosyal yardım alanlarında hizmet sağlamayı geliştirmek amacıyla yapılması gereken reformları analiz edecektir. Raporun sonunda ise yukarıda belirtilen kısımları özetleyen bir sonuç bölümü vardır. xii YAKIN ZAMANDA YAŞANAN MALİ GELİŞMELER B Ö LÜ M 1 1.1 Kıbrıs Türk ekonomisi zor ve belirsiz olan bir dış ekonomik ve jeopolitik çevre ile karşı karşıyadır. Son yıllarda yaşanan ekonomik büyümeyi, büyüyen kamu sektörü götürmüştür. Aşırı istihdamın yarattığı yüksek boyuttaki kamu sektörü maaş faturası , özel sektör maaşlarından çok daha fazla olan maaşlar, ve oldukça cömert olan kamu görevlileri emeklilik sistemi büyük mali dengesizliklere, balon gibi şişen bir kamu borcuna ve geciken borcun birikmesine ve olası yükümlülüklere sebep olmuştur. Bu olumsuz gelişmeler sürdürülebilir değildir. Büyük mali açıklar ele alınmazsa, kamu borcunda sürekli artışa sebebiyet verecek ve bu da ekonomik büyümeyi boğabilecektir. Borç eksi büyüme spirali ise ekonomiyi düşük büyüme tuzağına itebilecektir. A. GENEL MALİ DURUM 1.2 Kıbrıs Türk toplumunun genel mali dur umu yapısal sorunlardan dolayı ortaya çıkan mali baskılar nedeniyle zayıftır. Gelir bacağında kamu maliyesiyle ilgili yapısal problemler; hem vergi sisteminin etkin olmamasından hem de çarpıklıklarından kaynaklanmaktadır. Gider bacağında ise yeterince finanse edilemeyen bir sosyal güvenlik sistemi ile aşırı boyutta olan kamu sektörü maaş faturası büyük mali açıklara sebep olmakta ve beşeri sermaye ile altyapıya verimli yatırımların yapılmasını engelleyecek mali daralmaya sebep olarak kaliteli kamu hizmetinin sunulmasını etkileyip, özel sektör istihdamı için olan teşvikleri azaltmaktadır. 1.3 Y ü ks ek mi kt ar da yapılan harcamalar son yıllarda mali açığın iki haneli rakamlarda seyir etmesine neden olmuştur. Toplam genel devlet gelirleri, GSYİH’nin %40‘ına denk gelmektedir. Bu da genel olarak Kıbrıs’ın güneyindeki durumla benzerlik taşımaktadır. Ancak, harcamalar GSYİH’nin %50‘sinden fazladır (Tablo 1.1). Sonuç olarak, Genel Devlet açığı 2008‘den itibaren her yıl GSYİH’nin %10‘unu aşmıştır. Genel Devlet’in tüm düzeylerinde (merkezi yönetim, yerel yönetimler ve sosyal sigorta fonu) açık vermiştir. Fakat, yeterli finanse edilmeyen sosyal sigorta fonu buna en fazla sebep olan unsur olmuştur. 2011 yılında Sosyal Sigorta Fonu (SSF) ile Kamu Görevlileri Emeklilik Fonu’nun (KGEF) toplam açığı GSYİH’nin %9’u, Genel Devlet açığının ise %80‘i kadar olmuştur. Yerel yönetimlerin açığı ise 2010 yılında GSYİH’nin yalnızca % 1.1’i kadardır (GD açığının %10’u kadardır). 1 Tablo .1: Genel Devlet Hesapları (ESA95) (GSYİH’nin %’si olarak) Kıbrıs’ın kuzeyi 2008 2009 2010 2011 Gelirler 41.5 38.7 41.4 39.1 Vergiler 25.3 23.9 25.6 23.8 Sosyal 8.0 7.9 7.9 7.8 iştirakler Giderler 53.1 54.6 54.4 50.6 Cari 48.8 51.9 51.2 48.1 Yatırım 4.2 2.7 3.2 2.6 Açık -11.5 -15.9 -13.0 -11.5 Kaynak: MB, DPÖ. Dünya Bankası tahminleri. Kıbrıs’ın gü ney i Gelirler Vergiler Sosyal iştirakler Giderler Cari Yatırım Açık Kaynak: Eurostat Kutu 1.1 Kıbrıs 2 2008 43.1 30.6 7.8 2009 40.1 26.4 8.7 2010 41.0 26.6 9.0 2011 41.0 26.6 9.5 42.1 38.2 46.2 40.7 46.4 41.1 47.3 .4 3.4 3. 0.9 4.2 -6.1 3.8 -5.3 -6.3 Kutu 1.1: Kıbrıs Türk Ekonomisindeki Mali Hesaplar Şu anda, Kıbrıs Türk ekonomisinin, uluslararası kurallara göre hazırlanmış resmi konsolide “genel devlet” (“GD”) hesapları bulunmamaktadır. Merkezi yönetimin analitik bütçe sınıflandırması, Türk bütçe sınıflandırma sistemine göredir. “Genel Devlet” sektörü şu alt sektörlerden oluşur: merkezi hükümet, eyalet hükümetleri, yerel hükümetler ve sosyal güvenlik fonları. Bir altsektör olan Merkezi bütçe yönetimi, yasama mercii tarafından onaylanan merkezi otorite yönetimindeki “devlet” bütçesi kapsamına giren yapılardan oluşur. Kutu Şekil 1.1. Kıbrıs Türk Ekonomisindeki Kamu Sektörü Kuruluşları "Public" Corporations "GG" Central Administration "State" Budget Local Administrations ExtraBudgetary Funds Financial/ Monetary Corporations Non-Financial 28 "Municipal" Budgets Social Insurance Fund "Central bank" SOEs Civil Defense Fund "State" controlled banks Eastern Mediterranean University Health Fund Provident Fund Uluslararası standartlara göre Genel Devlet hesaplarıyla ilgili ilk tahminler merkezi yönetim, yerel yönetim ve sosyal sigorta fonuna ait bütçelerle ilgili detaylı hesaplara göre hazırlanmıştır. Tutarlı hesapların toplanmasında kullanılan metodoloji şöyledir: Merkezi otoritenin bütçe sistemi, genel devlet (kamu) birimlerinin akış ve stoklarıyla ilgili nakde dayalı parasal verileri kayda alır. Dönüşüm tabloları, Türkiye Bütçe kodlama (sınıflandırma) sistemindeki bütçe kalemi kodlarını ESA 95‘e çevirmek için kullanılmaktadır. Hükümetin farklı düzeyleri arasındaki transferlerin mahsuplaştırılmasıyla hesapların konsolidasyonu yapılmıştır. Konsolidasyon, farklı birimlere ait statistikleri tek bir birimmiş gibi sunma yöntemidir. Konsolidasyon konsolide edilen birimler (belli bir altsektör veya sektördeki birimler) arasındaki tüm önemli işlemleri ve alıcı-borçlu ilişkilerini elimine etmeyi içerir . Şekil 0.1: Genel Devlet Açığı (GSYİH’nin %‘si olarak) Kay nak: IMF WEO, Eurostat. Not: 2008-2011 ortalaması, 2008-2010 AB27 ortalaması. 3 1.4 Kıbrıs Türk ekonomisinin mali dengesizlikleri, benzer ekonomilere göre oldukça büyüktür. Kriz sonrası ortamda yaşanan yavaş büyümeden dolayı mali dengeler birçok ülkede kötüleşmiştir. Ancak, Kıbrıs Türk ekonomisindeki açık miktarı olağanüstü şekilde büyüktür. Kıbrıs’ın güneyindeki miktarın iki katı kadardır. 1.5 B enzer bo y ut ve geli r dü zey i ne s ahi p di ğer ekonomilerle kıyaslandığında, Kıbrıs Türk ekonomisindeki gelir düzeyi genel olarak yakın bir düzeydedir ancak, giderlerin GSYİH’ye oranına bakıldığında bu miktarın Kıbrıs Türk ekonomisinde oldukça yüksek olduğu görülmektedir. 2008-2011 döneminde ortalama yıllık gider GSYİH’nin %50‘sini aşmaktaydı. Bu rakam da Kıbrıs’ın güneyi de dahil olmak üzere benzer ekonomilerdeki orana kıyasla 10 yüzdelik puan daha fazladır. Diğer taraftan Kıbrıs Türk ekonomisinin gelirleri diğer ekonomilerle hemen hemen aynı düzeydedir. Malta ve Kıbrıs’ın güneyiyle neredeyse aynıdır ancak Arnavutluk, Lübnan, Mauritius, Jamaika ve Türkiye’den önemli derecede fazladır. Şekil 0.2: Genel Devlet Gi der ler i Şekil 0.3: (GSYİH’nin %si) (GSYİH’nin %’si) Genel Devlet Geli r leri Kaynak: IMF WEO, Eurostat. Kay nak: IMF WEO, Eurostat. Not: 2008-2011 yıllık ortalamaları, 2008-2010 Not: 2008-2011 yıllık ortalaması, 2008-2010 AB27 AB27 ortalaması. ortalaması. 1.6 Son yıllarda yönetim, merkezi yönetimin bütçe açığını azaltma yönünde bazı ilerlemeler kaydetmiştir. 2009-2011 döneminde bütçe bakiyesi, GSYİH’nin 5 yüzdelik puanı kadar iyileşmiştir. Son zamanlarda, giderlerin artmasını kontrol altına almak (maaşlar giderlerinin dondurulması) için atılan politika adımları bu neticede önemli rol oynamıştır. Merkezi idarenin SSF ve KGEF’na yaptığı transferler çıkarıldığında, merkezi yönetim bütçesi 2010-2011 döneminde küçük bir artı vermiştir. 1.7 Konsolide edilmiş yerel yönetim bütçesi sınırlı harcama yetkilerinden ve belediyelerin dar gelir kaynağından dolayı nispeten küçüktür. Yerel yönetimlerin toplam konsolide gelirleri GSYİH’nin yalnızca %4’ü kadardır. Ki bu rakamın da yarısı merkezi yönetimden yapılan gelir paylaşımı transferleridir. Yerel yönetimler, eğitim, sağlık hizmetleri ve yerel yol altyapısı sağlama gibi hizmetler hariç sınırlı sayıda kamu hizmeti sağlamaktan sorumludur. Yerel yönetimlerin toplam konsolide harcamaları GSYİH’nin %5‘i kadardır. Bunun yarısı da çalışanların ödemelerine gider (sermaye harcamaları bir diğer büyük harcama kalemini oluşturur.) Konsolide edilmiş yerel yönetim açığı nispeten küçüktür ancak, bazı belediyelerin açıkları büyük sayılmaktadır. Örneğin, 2010 yılında 4 konsolide edilmiş yerel yönetim bütçe açığının yarısından fazlası tek bir Kıbrıs Türk Belediyesine (Lefkoşa’ya) aitti. Tablo 0.2: Merkezi Yönetim Bütçesi (GSYİH’nin %’si olarak) 1. Toplam Gelirler 1.1. Mahalli Gelirler 1.2. Dış Yardım 2009 34.4 29.3 5.1 2010 37.3 31.9 5.4 2011 35.0 29.9 5.1 2. Toplam Giderler 2.1. Faiz giderleri 2.2. Sermaye giderleri 2.3. Kamu emeklilik 2.4. SSF’ye transferler 4.9 0.4 2.7 7.6 2.1 47.4 0. 3.2 8.1 2.1 43.5 0.4 2.6 7.0 1.9 3. Bütçe Bakiyesi -13.5 -10.1 -8.6 4. Finansman 4.1 Türkiye’den Krediler 4.2 Diğer/Finansman açığı 13.5 12.3 1.2 10.1 9.8 .3 8.6 7.8 0.8 5. Faiz dışı bütçe dengesi -13.1 -9.4 -8.1 6. Sosyal sigorta ve kamu emeklilik transferi olmaksızın bakiye -3.4 0.8 Kay naklar : MB ve Dünya Bankası tahminleri. 0.8 . Tablo 0.3: Konsolide Yerel Yönetim Bütçesi (GSYİH yüzdesi) 2008 4.0 2.2 2009 4.5 2.1 Toplam Gelirler ...Vergi gelirleri ... Devlet bütçesinden gelir paylaşım transferleri 1.6 2.1 ... Yerel ve dış yardım 0.2 0.2 Toplam Giderler 4. 4.8 … Çalışanlara yapılan ödemeler .3 2.4 ... Ara tüketim 0.6 0.8 .. Gayri safi sermaye oluşumu 0.9 1.0 Açık -0.3 -0.3 Kay naklar : MB, DPÖ, ve Dünya Bankası tahminleri. 2010 4.2 2.1 1.9 0.2 5.3 2.4 0.9 1.2 -1.1 1.8 Merkezi yönetim tarafından yönetilen sosyal sigorta fonu ile kamu görevlileri emeklilik fonu, sistemin oldukça cömert faydalar sağlaması ve iştirak oranlarının düşük olmasından dolayı büyük açık vermektedir. SGF, ayrı gelir ve gider hesapları olan bütçe dışı bir yapı olarak tasarlanmıştır. SGF’nin giderleri son yıllarda ortalama olarak GSYİH’nin %10‘unun hemen altında bir rakama ulaşmıştır. Şahısların yaptıkları iştirakler ise GSYİH’nin %7.7‘sine ulaşmıştır ve bu da ciddi bir açık oluşturmaktadır. SGF’nin açığı, merkezi yönetimin yaptığı transferler ve bütçe sistemi dışından yapılan ve çok büyük miktarlarda olmayan borçlarla kapatılmaktadır. KGEF ise merkezi yönetim bütçesinin 5 tamamen içinde yer almaktadır ve ayrı bir bütçe hesabı yoktur. Son yıllarda KGEF’nin açığı GSYİH’nin %6‘sını aşmıştır ve sistemin oldukça cömert faydalar sağlaması ve söz konusu sigorta kapsamına giren kamu görevlileri iştirak oranlarının düşük olmasından dolayı büyük açık vermektedir. KGEF açığı tamamen merkezi yönetim bütçesi tarafından finanse edilmektedir. 6 Tablo 1.4: Sosyal Sigorta Fonu (SGF) ve Kamu Görevlileri Emeklilik Fonu (KGEF) (GSYİH’nin %‘si) 2009 2010 2011 Sosyal Sigortalar Fonu Kendi gelirleri Giderler Bakiye 7. 9.9 -2.2 7.8 10.1 -2.3 7.7 9.6 -1.9 Kamu Görevlileri Emeklilik Fonu Kendi gelirleri Giderler Bakiye 0. -6.6 -6.5 0.1 -6.8 -6.7 0.1 -6.4 -6.3 Kaynaklar: MB ve Dünya Bankası tahminleri. B. GELİR YAPISI 1.9 GD gelirleri, vergileri, sosyal güvenlik iştiraklerini ve dış yardımı içermektedir. Sosyal güvenlik iştirakleri GSYİH’nin %8’i kadar ek katkı getirmekte (bakınız Şekil 1.3) ve vergiler ise gelirlerin en büyük kısmını oluşturmaktadır (her yıl GSYİH’nin % 25‘ i kadar ). Vergi dışındaki gelirler (sosyal iştirakler hariç), Türkiye’den gelen hibelere bağımlı olduğundan dolayı nispeten yüksektir. Merkezi yönetimin bütçe gelirleri GD gelirlerinin çoğunu temsil etmektedir ve yerel yönetimlerin kendi gelirleri ise GSYİH’nin %2‘sinin çok az üzerindedir. Bütçe dışı fonların gelirleri, kabaca Sosyal Sigorta Fonu iştiraklerine eşittir. Şekil 0.4: Gelir Türüne Göre GD Gelir Yapısı (GSYİH’nin %’si olarak) Şekil 0.5: Bütçe Türüne Göre GD Gelir Yapısı (GSYİH’nin %’si olarak) Kaynak: Dünya Bankası tahminleri. Kay nak: Dünya Bankası tahminleri Not: Yerel yönetim gelirleri yalnızca kendilerine ait gelirleri içerir (mesela, merkezi otoritenin yaptığı transferler bunun dışındadır). 7 1.10 GD ver gi geli rler i , GSYİH i ç er i s i ndeki payı ya da toplam gelirlere oranı açısından diğer benzer bü y ü klü kt eki eko nomilerdeki düzeylere yakındır. 2008-2011 döneminde, GSYİH payı olarak vergi gelirleri, GSYİH’nin %25‘inden biraz daha az gerçekleşmiştir. Bu oran Lübnan, Türkiye ve Arnavutluk’a göre daha yüksek ancak, AB27‘deki durumla benzerlik taşımaktadır. Vergi gelirlerinin toplam gelirlerdeki payına bakıldığında ise, Kıbrıs Türk ekonomisi AB27, Türkiye ve Karadağ’la benzer bir durumda olup, bu oran Malta, Lübnan, Arnavutluk, Jamaika, Mauritius ve Kıbrıs’ın güneyinkinden daha düşüktür. Şekil 0.6: GD Ver gi Geli r ler i Şekil 0.7: GD Ver gi Geli r ler i (GSYİH’nin %’si olarak) (toplam gelirlerdeki payı) Kay nak: IMF WEO, Eurostat, and Dünya Bankası tahminleri. Not: 2008-2011 yıllık ortalamaları, AB27 ortalaması 2008-2010. GFS2001 metodolojisi (vergi gelirleri sosyal güvenlik iştiraklerini içermez). Kay nak: IMF WEO, Eurostat, ve Dünya Bankası tahminleri. GFS2001 metodolojisi (vergi gelirleri sosyal güvenlik iştiraklerini içermez). Tablo 0.5: Merkezi Yönetim Bütçesinin Gelir Yapısı (ESA95) (GSYİH’nin %’si olarak) 2008 2009 2010 2011 D.2: ÜRETİM VE İTHALAT VERGİSİ 12.0 10.9 12.1 11.5 D.211: Katma değer türü vergiler (KDV) 7.7 6.7 7.4 7.3 D.212: KDV dışındaki ithalat ve gümrük vergieri 1.8 1.9 2.0 1.8 D.214: KDV ve ithalat vergisi dışında ürünlere 2.1 2.1 2.4 2.2 uygulanan vergiler D.29: diğer üretim gelirleri 0.1 0.1 0.2 0.1 D.4: EMLAK GELİRİ 0.7 0.7 0.9 0.7 D.421: Temettüler 0.5 0.5 0.7 0.4 D.422: Yarı devlet kamu kuruluşlarının 0.0 0.0 0.0 0.0 gelirlerinden alınanlar D.45: Kiralar 0.2 0.2 0.2 0.2 D.5: CARİ GELİR VERGİLERİ VS. 10.9 10.4 10.6 9.8 D.51: Gelir vergisi 8.0 8.5 8.6 7.6 D.59: Diğer mevcut vergiler 2.8 1.8 2.0 2.0 D.6: SOSYAL KATKILAR VE HAKLAR 0.1 0.2 0.1 0.1 D.611: Mevcut sosyal katkılar 0.1 0.1 0.1 0.1 D.7: DİĞER CARİ TRANSFERLER 6.3 5.5 5.9 5.6 D.73: GG içindeki cari transferler 0.1 0.1 0.1 0.2 D.74: Current international cooperation 5.8 5.1 5.4 5.1 D.75: Miscellaneous current transfer 0.4 0.4 0.3 0.3 Grand Total 38.6 34.4 37.3 35.0 8 Kay naklar : MB ve Dünya Bankası tahminleri. 1.11 KDV ve Kur umlar Geli r Ver gi s i , Mer kezi Y ö net i mi n başlıca gelir kaynaklarıdır. 2011 yılında KDV gelirleri GSYİH’nin % 7.3‘ü oranında gerçekleşmiş ve bu oran, 2008 yılındaki krizden önceki söz konusu rakamın biraz daha altında olmuştur. Bu rakam, 2009 yılına kıyasla küçük bir iyileşme göstermiştir. Gelir vergileri (büyük ölçüde kurumlar gelir vergisi) 2011 yılında GSYİH’nin %7.6‘sı kadar gelir getirmiştir. Bu rakam önceki yıllarda elde edilenin biraz altındadır. Gelirlere, gümrük vergileri, ürünlere konulan diğer vergiler (telekomünikasyon vergisi dahil) ve KİT’lerden yapılan temettü transferleri dahildir. 1.12 Dış yardım, merkezi yönetimin gelirleri için önemli bir kaynak olmaya devam et mekt edi r . 2008- 2011 dö nemi nde dıştan gelen hibe yardımları yıllık olarak GSYİH’nin %5‘i ya da toplam merkezi yönetim gelirlerinin %15‘ini temsil etmiştir . 2010-2012 döneminde, Türkiye, kamu maliyesini, reel sektörü, altyapı yatırımlarını ve savunmayı desteklemekte kullanılmak üzere 2.584 milyon TL’ye varan hibe ve krdiler vermeyi taahhüt etmiştir. Buna ek olarak, Türkiye, Türk Kalkınma Bankası aracılığıyla turizm ve diğer sektörlere yapılacak yatırımları finanse etmek amacıyla daha uygun koşullarda kredi vermeyi kabul etmiştir. Dış yardım büyük ölçüde sermaye giderlerini karşılarken, fonların yaklaşık üçte biri savunmaya gitmektedir. Dış yardım; yollar, su arzı ve elektrik dahil başlıca altyapı projeleri için önemli bir finansman kaynağıdır. Tablo 0.6: Dış Hibelerin Kullanımı (Alınan toplam hibelerin %‘si) 2008 2009 200 2011 Savunma 41.9 51. 46.4 31.6 ..o/w Personel giderleri 29.9 8.4 34.6 216 Ekonomik işler 39.3 24.1 31.7 30.3 ..o/w Yatırım harcamaları 31.8 11.7 25.3 14.3 Konut ve sosyal olanaklar 6.3 6.0 4.3 10.9 ..o/w Yatırım harcamaları ve transferler Eğitim 6. 6.0 4.3 9.7 6.7 1.6 7.9 9.3 .7 11.6 7.8 9.0 5.7 6.7 9.7 17.9 4.5 4.3 11.1 ..o/w Yatırım harcamaları ve transferler Diğer ..o/w Yatırım harcamaları ve 3.3 transferler Kaynak: MB ve Dünya Bankası tahminleri. C. HARCAMA YAPISI 1.13 Benzer ekonomilere kıyasla, çalışanların maaşları ile sosyal güvenlik hakları GD harcamalarının % 80‘inden fazlasını temsil eder. Son yıllarda merkezi yönetimin maaş giderlerini kontrol altına almak için yapmış olduğu istihdam ve maaş dondurma uygulamalarından dolayı 9 çalışanlara yapılan ödemelerde düşüş görülmüştür. Ancak tüm bu çabalara rağmen maaş giderleri, 2011 yılında GSYİH’nin % 19.4’ü oranında seyretmiş ve olağanüstü bir biçimde yüksek kalmıştır. Büyük ölçüde emeklilik harcamalarından oluşan sosyal güvelik hakları, 2011 yılında GSYİH’nin % 19.1‘i oranında olmuş ve yine oldukça yüksek seyretmiştir. 2011 yılında maaş ve sosyal güvenlik hakları toplamının genel bütçe giderlerindeki oranı, 2006 yılına kıyasla 10 yüzdelik puan daha fazla gerçekleşmiştir. 1.14 Diğer ülkelere kıyasla Kıbrıs Türk ekonomisinde maaş ve sosyal haklara giden harcamalar en yüksek olanlar arasındadır. Gerek GSYİH payı gerekse de toplam harcamalara oranı olarak, KT ekonomisinde maaşlara ve sosyal haklara yapılan harcamalar benzer ekonomilerde gözlemlenenin üzerindedir. KT ekonomisinde harcamaların yalnızca %24’ü maaşlar ya da sosyal haklarla ilgili değildir. Lübnan’da bu oran %71, Arnavutluk’ta %55 ve AB27’de ise %51‘dir. Yüksek maaş ve sosyal haklarla ilgili harcamalar diğer harcamalara çok fırsat tanımamaktadır. Tablo 1.7: GD Harcamalarının Yapısı (GSYİH’nin %‘si) 2008 Personel ödenekleri 21.1 Sübvansiyonlar 1.5 Faiz 0.5 Sosyal ödenekler 18.4 Yatırım harcamaları 4.2 Diğer 7.4 Toplam 53.1 Kaynaklar: MB ve Dünya Bankası tahminleri. 2009 21.6 1.2 0.4 19.7 2.7 9.0 54.6 2010 21.1 0.9 0.7 20.5 3.2 8.0 54.4 2011 19.4 0.9 0.4 19.1 2.6 8.3 50.6 Şekil 0.8: GD Harcama Yapısı (GSYİH’nin %‘si) Şekil 0.9: GD Harcama Yapısı (toplam harcamaların %‘si) Kay nak: IMF WEO, Eurostat, ve Dünya Bankası tahminleri. Not: 2008-2011 yıllık ortalamaları 2008-2011, AB27 2008-2010 ortalaması. Kay nak: IMF WEO, Eurostat, ve Dünya Bankası tahminleri Not: 2008-2011 yıllık ortalamaları, AB27 2008-2010 ortalaması. Genel o lar ak, büyüme açısından “verimsiz” olduğu düşünülen alanlarda (kamu hizmetleri, savunma, kamu düzeni ve sosyal koruma) harcamalar yüksektir. COFOG’un harcamalarla iligli fonksiyonel sınıflandırması kullanıldığında, sosyal haklara yapılan harcamalar, sağlık ve eğitim harcamalarının toplamının iki katı kadar çıkmaktadır. Diğer başka büyük harcama kategorileri arasında yer alan ekonomik işlere ise son yıllarda ortalama olarak GSYİH’nin % 10‘u kadar harcama yapılmıştır. Buna 10 ulaşım (2011 yılında GSYİH’nin % 2.2’si kadardır) ve tarım (2011 yılında GSYİH’nin % 1.8’i kadardır) da dahildir. 11 Tablo 1.8: Giderlerdeki Fonksiyonel Yapı (COFOG) (GSYİH’nin %‘si) 2008 2009 2010 2011 Genel kamu hizmetleri 4.7 4.3 4.2 3.8 Savunma 2.7 2.7 2.7 2.9 Kamu düzeni ve güvenliği 3.6 4.9 3.9 4.4 Ekonomik işler 10.7 9.4 9.7 9.8 Çevre koruma 0.1 0.1 0.1 0.1 Barınma ve sosyal olanaklar 2.6 2.9 2.7 3.5 Sağlık 3.5 3.5 3.5 2.9 Dinlenme, kültür ve din 1.8 1.9 2.0 1.9 Eğitim 6.4 6.9 6.9 6.7 Sosyal koruma 18.4 19.7 20.5 19.1 Kay naklar : MB ve Dünya Bankası tahminleri. D. F İ NANS MAN VE B O RÇ 1.15 Merkezi yönetimin mali açıkları Türkiye’den gelen ayrıcalıklı kredilerle finanse edilmektedir. 2011 yılında Türkiye’den, merkezi yönetimin açığını finanse etmek için gelen krediler GSYİH’nin % 7.8‘si, ya da bir diğer şekliyle söz konusu açığın ise %90‘ı kadardır. Mahalli finansman kaynaklarının sınırlı olmasından dolayı, mahalli kaynakların açık finanse etmedeki payı daha düşüktür. Krizin yaşandığı yıl olan 2009 yılı hariç, iç borçlanma miktarı GSYİH’nin %1‘inden daha az olmuştur. Yerel yönetimlerin mali açıkları yalnızca iç borçlanma aracılığıyla finanse edilmektedir. Bütçe dışı fon açıkları ise, merkezi yönetimden yapılan transferlerle finanse edilmektedir. (Başka kaynaklardan yapılan borçlanma yalnızca küçük bir payı temsil etmektedir) Tablo 1.9: Merkezi Yönetim Açığı ve Finansman Kaynakları (GSYİH’nin %‘si) Toplam açık Türkiye’den krediler Mahalli kaynaklar Kay naklar : MB ve Dünya Bankası tahminleri. 2008 9.3 8.5 0.8 2009 14.7 12.8 1.9 2010 10.1 9.9 0.2 2011 8.6 7.8 0.8 Tablo 1.10: Sosyal Sigorta Fonundaki Açık ve Finansman Kaynakları (GSYİH’nin %’si) 2008 Toplam açık -1.5 Merkezi Bütçeden Transferler 1.5 Diğer kaynaklar 0.0 Kaynaklar: MB ve Dünya Bankası tahminleri. * Tahmin. 12 2009 -2.2 2.1 0.1 2010 -2.3 2.1 0.2 2011 -1.9* 1.9 0* 1.16 B ü y ü k mali denges i zli kler , kamu borcunun bir balon gibi şişmesine neden olmuştur. 2011 yılında kamu borcu GSYİH’nin %150‘sini aşmıştır. Merkezi yönetim, kamu borcundaki en büyük paya sahiptir. 2011 yılında bu oran GSYİH’nin %104‘ü olarak gerçekleşmiştir. KİT’lere ait olan toplam kamu borcu ise, kamu borcu arasında en büyük ikinci paya sahiptir. Buna göre, 2011 yılında telekominikasyon dairesinin GSYİH’nin %18.4’ü kadar ve elektrik kurumunun ise GSYİH’nin %5.7‘si kadar borcu vardır. Finansman bacağında, Türkiye hükümeti, Kıbrıs Türk ekonomisine borç veren en büyük alacaklıdır (2011 yılında GSYİH’nin%86.2’si kadar borç). İhtiyat Sandığı (2011 yılında GSYİH’nin %18.2’si kadar) ve Kooperatif Merkez Bankası (2011 yılında GSYİH’nin %23.7’si) ise iç borçlanma yoluyla borç vermişlerdir. Şekil 1.10: Alacaklıya göre Toplam Kamu borcu(GSYİH’nin %‘si) Şekil 1.11: Alacaklıya Göre Toplam Kamu Borcu (GSYİH’nin %‘si) Kaynaklar: Dünya Bankası tahminleri. 1.17 Kamu borcu 2008 yılından bu yana, GSYİH’nin 20 yüzdelik puanından fazla bir oranla artmaya devam etmiştir. Bu duruma neden olan et ken büyük faiz dışı bütçe açığı olmuştur. Faiz dışı bütçe açığı, artan kamu sektörü borç miktarlarına en fazla katkı yapan unsur olmuştur. Borcun çoğu döviz üzerindendir (USD cinsinden Türkiye’den alınan krediler de dahil) ve döviz kurlarındaki değişiklikler de borç miktarının artmasına neden olmuştur. 2010 yılında, kamu borcundaki en büyük artış, günü gelen borçlardan dolayı aktiflerde yaşanan değişiklikler sebebiyle ortaya çıkmıştır. 1.18 Türkiye Hükümeti’nden resmi olarak verilen kalkınma yardımı kredilerine herhangi bir faiz uygulanmamaktadır. Ancak, bu krediler Kıbrıs Türk ekonomisi açısından büyük döviz kuru riski teşkil etmektedir. Son yıllarda ortalama reel faiz oranının borç dinamiklerine yansıması eksi olmuştur ancak, TL’de 2011 yılında yaşanan devalüasyon kamu borcunu GSYİH’nin 9 yüzdelik puanı kadar artırmıştır. Sonuçta geleceğe bakacak olursak, uygun koşullarda da olsa (faizsiz ve uzun vadeli) ciddi boyutta bir dış borç gelecekte ciddi riskler teşkil edecek ve büyümedeki yavaşlama ve reel döviz kurundaki değer kaybından dolayı orta vadede borç dinamiklerine olumsuz yansıyacaktır. 13 Tablo 1.11: Borç Yapısı 2008-11 (GSYİH’nin %‘si) Kamu sektörü borcu döviz cinsinden Kamu sektörü borcunda değişiklik 1. Tespit edilen borç yaratan akışlar Identified debtcreating flows 1.1.Faiz dışı bütçe açığı 1.2. Otomatik borç dinamikleri 1.2.1. faiz oranı/büyüme farklılığının katkısı : ortalama reel faiz oranı katkısı : reel GSYİH büyüme katkısı 1.2.2. reel kur değer kaybı katkısı 2. Olası yükümlülükler ve yarı mali faaliyetlerden kaynaklanan artan/bakiye Kaynaklar: Dünya Bankası tahminleri. 2008 79.5 2009 90.5 2010 95.8 2011 96.6 25.3 19.9 5.1 2.5 23.8 8.1 15.7 0.7 -2.1 2.8 15.0 16.0 13.6 2.4 4.3 -2.6 6.9 -1.9 -7.4 9.5 -16.9 -11.2 -6.2 -5.0 -5.8 5.9 7.3 -1.5 -10.8 -5.3 -5.5 9.4 1.5 3.9 12.5 -3.4 1.19 Kıbrıs Tü r k eko nomisindeki kamu borcu miktarı Lübnan hariç, diğer kıyaslama yapılan ülkelerdekine göre çok daha fazladır. GSYİH’ye oranı olarak ölçülen Kıbrıs Türk ekonomisi kamu borcu, Kıbrıs’ın güneyindeki ve kıyaslama yapılan diğer ülkelerdeki oranların iki katından fazladır. Yalnızca Lübnan’daki oranın çok az altındadır. 2010 yılında Kıbrıs Türk ekonomisi kamu borcu 3.8 milyar Dolara ya da kişi başına 13000 dolara ulaşmıştır. Şekil 1.12: 2008-2011 Dönemindeki Ortalama Kamu Borcu (GSYİH’nin %‘si) Kaynak: IMF WEO, Eurostat. Not: 2008-11 ortalaması, AB27 2008-2010 ortalaması. 14 E. 2012- 2014 TEMEL MALİ OLASILIKLAR ÇALIŞMASI 1.20 Mali pozisyon, mevcut politikalar çerçevesinde orta vadede zayıf kalmaya devam edecektir. Kıbrıs Türk ekonomisi, 2012 yılında büyümenin Avrupa ve Türkiye’de ciddi biçimde yavaşlamasının beklendiği bu ortamda çok zorlu bir dış ekonomik çevre ile karşı karşıya olacak. Kıbrıs Türk ekonomisindeki reel GSYİH büyümesinin, 2012 yılında %1 civarına gerilemesi ve 2013 ile 2014 (2013‘te %2 ve 2014‘te %3) yıllarında ufak bir iyileşme göstermesi beklenmektedir. Ayrıca, hayati önem taşıyan altyapı ihtiyaçlarını (sermaye harcamaları şu anda GSYİH’nin %3‘ünden azdır) gidermek ve zayıf olan sosyal güvenlik sistemini güçlendirmek için düşük olan sermaye harcamalarının artırılması yönünde güçlü baskılar olması muhtemeldir. Hem artan borç hem de 2011 yılında faiz ödemelerinin tam olarak yapılmamış gibi gözüküyor olmasından dolayı faiz ödemeleri de bütçe üzerinde daha fazla yük teşkil edecektir. Son yıllarda kamu göreviyle ilgili yapılmış olan reformların etkisi ise önümüzdeki yıllarda sınırlı olacaktır. Gelir bacağında, ekonomik faaliyetlerde yaşanan yavaşlama ve azalan dış yardım gelir tahsilatının daha etkin yapılması için gösterilen çabaların neticelerini muhtemelen ortadan kaldıracaktır. 1.21 Devam eden mali açıklar ve dış yardımın giderek azalması ciddi finansman açıklarına sebep olabilecektir. Krizden önce mali açığı finanse etmek üzere Türkiye’den gelen krediler GSYİH’nin %56’sı kadar olmuştur ve bu rakamların kriz öncesi düzeylere döndüğü bir olasılık çerçevesinde finansman açığı 2014 yılında GSYİH’nin %2.5‘ine kadar yükselebilecektir. 15 Tablo 1.12: 2012-2014 Dönemi İçin Merkezi Yönetimin Temel Mali Olasılıklar Çalışması 2012-14 (GSYİH’nin %‘si) 1. To plam Geli r ler 1.1. Mahalli Gelirler 1.2. Dış Yardım 2009 34.4 29.3 5.1 2010 37.3 31.9 5.4 2011 35.0 29.9 5.1 2012p 34.6 29.9 4.7 2013p 34.3 29.9 4.4 2014p 34.0 29.9 4.1 2. To plam Har camalar 2.1. Faiz harcamaları 2.2. Sermaye harcamaları 47.9 0.4 2.7 47.4 0.7 3.2 43.5 0.4 2.6 43.4 0.9 2.7 42.9 0.9 2.9 42.4 1.0 3.0 3. B ü t ç e B aki y es i -13.5 -10.1 -8.6 -8.8 -8.6 -8.4 13.5 12.3 1.2 10.1 9.8 0.3 8.6 7.8 0.8 8.8 7.1 1.7 8.6 6.4 2.1 8.4 5.9 2.5 -13.1 -9.4 -8.1 -7.9 -7.6 -7.4 -5.5 3.7 [3-4] 1 2 3 4. F i nans man 4.1 Türkiye’den gelen krediler 4.2 Diğer/Finansman açığı 5. Faiz Dışı Bütçe Dengesi Reel GSYİH büyümesi (%) Kaynak: Dünya Bankası tahminleri. 16 B. B Ö LÜ M- ORTA-UZUN VADELİ MALİ OLASILIKLAR 2.1 Kamu sektörü, Kıbrıs Türk ekonomisinde yaşanan büyümenin ana lokomotifi olurken, kriz öncesi özel sektörün gösterdiği büyüme şu anda süratle erozyona uğramaktadır. 1978-2002 döneminde (merkezi yönetimdeki reel harcamalar cinsinden ölçüldüğünde), kamu sektörü reel GSYİH düzeyinde yaşanan artışın neredeyse tamamını oluşturmaktaydı. 2002-2007 döneminde ise özel sektör büyümeye önemli bir katkıda bulunmuştur. Ancak, bu büyümeye sebep olan faktörler sürdürülebilir değildi. İlk olarak Annan Planının çöküşüyle birlikte siyasi çözüme dair beklentilerle bağlantılı olan bazı ekonomik kazanımlar tersine dönmüştür. İkinci olarak, arz tarafında, ticaret dışındaki sektörlerde büyüme (ör. inşaat) görülmüş ancak bu sektör de 2008 yılında patlak veren finansal krizle birlikte daralmaya başlamıştır. Şekil 2.1: Sektörel Reel GSYİH Düzeyleri Şekil 2.13: Sektörel Reel GSYİH Büyümesi (1978=100) (yüzde olarak) Kay nak: DPÖ, Dünya Bankası hesaplamaları Not: Reel GSYİH büyüme oranı, 1979‘a kıyasla reel GSYİH büyüme endeksini verir. Kamu bütçesi harcamalarındaki büyüme, kamu sektörünün reel büyümeye katkısı GD bütçe harcamaları endeksinin reel olarak GD harcamalarının GSYİH’deki payıyla çarpılması ile hesaplanır. A. Kay nak: DPÖ, Dünya Bankası hesaplamaları Not: Ticaret sektöründeki büyüme oranı, tarım ve sanayideki büyümenin ağırlıklı ortalamasıdır. Ticarete uygun olmayan sektör büyümesi ise inşaat, turizm, ulaşım, iletişim, finansal hizmetler ve kamu sektöründeki büyümenin ağırlıklı ortalamasıdır. REF O RM YAPILMAMASINA DAYALI SENARYO 2.2 Önemli yapısal reformların uygulanmasında yaşanacak herhangi bir gecikme, yeterli finanse edilemeyen emeklilik sisteminden kaynaklanacak ek harcama baskısına neden olacaktır. Öncelikle temel mali sürdürülebilirlik simülasyonları çalışması, 2008 ve 2011’de alınmış olan reform tedbirlerine rağmen, emeklilik sistemi harcamaları ile açığın, önümüzdeki 20 yıllık dönemde değişiklik göstermeyeceğini ve ardından da süratle kötüleşeceğini göstermektedir. İkinci olarak, süreklilik arz eden mali açıklar, borç servisinin (ana para ve faizin geri ödenmesi) daha da pahalıya çıkmasına sebep olacaktır. Bu maliyetler doğrudan (faiz ödemelerinde artış şeklinde) ya da dolaylı (borcu kısmen finanse eden devlete ait mali sektör kuruluşlarının yeniden sermayelendirilmesi ihtiyacıyla ilgili) olabilecektir. 2040 yılı sonrasında ise kötüleşecek olan demografik durum ile birlikte süratle yükselecek emeklilik yükümlülükleri kamu maliyesi üzerine başka yükler de getirecektir. Ayrıca, özellikle yerel olarak finanse edilen kamu yatırımları nispeten küçüktür ve gelecekte büyümeyi destekleyebilmeleri için ek kaynak gerektirebilir. 17 2.3 Yarı mali faaliyetler ve olası yükümlülüklerin birikmesinin getireceği ciddi mali riskler de vardır. Merkezi yönetimin sağlamış olduğu kredi garantileri gibi, olası yükümlülüklerin büyüklüğü ciddi boyuttadır. Örneğin, merkezi yönetimin garanti vermiş olduğu KİT’lere ait borçlar birikmiş ve GSYİH’nin %25‘ini aşmıştır. KİT’lerin (özellikle de elektrik kurumu ve telefon dairesinin) kredilerini tam olarak geri ödeyemediklerini gösteren göstergeler vardır ve bu nedenle de borçlar birikmekte ya da krediler sürekli yenilenmektedir. Öyle gözükmektedir ki, merkezi yönetim İhtiyat Sandığı gibi kurumlara olan borcunu da tam olarak ödeyememektedir. Örneğin, 2011 yılında merkezi yönetim İhtiyat Sandığı’na faiz olarak yalnızca GSYİH’nin %0.4‘ünü ödemiştir. Ama İhtiyat Sandığına olan borç GSYİH’nin %20’si kadar kamu borcudur. Bu da uygulanan faizin piyasa düzeyinin oldukça altında olduğunu göstermektedir. Ayrıca, kamu sektörünün hizmet sağlayıcılarına (elektrik kurumu) da borcu oduğunu gösteren kanıtlar vardır. 2.4 Borçların gi der ek artması, mevcut mali durumun çok daha kötü bir duruma gelme potansiyeline sahip olduğunu göstermektedir. Kıbrıs Türk ekonomisindeki tüm mali hesaplar nakit işlemlerini göstermekte, ancak, çoğu gayri nakdi işlemleri göstermemektedir. Mali hesapların geliştirilmediği bir ortamda, nakde dayalı mali açıkla ilgili konvansiyonel (geleneksel) tedbirler, kamu maliyesiyle ilgili durumu çarpık bir şekilde yansıtabilir. Örneğin, faiz ödemelerinin ertelenmesi tek başına 2011 yılında GSYİH’nin %1.2’sine kadar ek bir miktara denk gelmektedir. 2.5 Bu koşullar altında ve artan mali baskılar i le zayıf olan arz tarafındaki tepkiler o r t a - uzun vadede bü y ü me ü zer i nde t ahr i p edi ci bi r et ki y ar at acaktır. Kapsamlı politika reformları gerçekleştirilmez ve kamu sektörünün daha fazla genişlemesine olanak sağlanmazsa, orta ve uzun vadede en iyi ihtimalle %2-3 oranında mütevazı bir büyüme yaşanacaktır. 2.6 Mevcut mali po li t i ka, GSYİH’nin %7’sinin üzerinde s ey r edecek bi r açıkla uzun vadeli düşük bir büyüme oranı ile birleştiğinde kamu bo r cunda bir patlamaya yol açacaktır. Reform yapılmadığı farz edilen bu temel değerlendirme çalışmasında, reel faiz oranlarının düşük olacağı borcun, iyimser bir varsayımda bile, GSYİH’ye yönelik oranı süratle yükselmeye devam eder. KİT’lerin net değerinin giderek düşmesi ve ana yatırımcı olarak Türkiye’ye güveniliyor olması, özelleştirme yoluyla borcu azaltma olasılığını giderek azalmaktadır. Şekil 2.3: Kamu Borcunun Dinamikleri 2012-25 Reformun Olmadığı Bir Senaryo (GSYİH'nin %si) Kaynak: Dünya Bankası hesaplamaları. 18 Kutu 2.1: Mali Sürdürülebilirlik ve Kamu Borcu Dinamikleri Mali sürdürülebilirlik, otoritelerin borçlarını ödeyemeyecek duruma düşmeden aynı mali politikaları sürdürebilme yetisidir. Finansal sürdürülebilirlik analizi, sıklıkla kamu sektörü borç düzeyi ile enflasyon, kurlar ve büyüme tahminlerine göre gelir ve giderler arasındaki denge olarak nitelendirilen mali politikaların ne denli uygun olduklarıyla ilgili çıkarımların elde edilmesini sağlar. Mali sürdürülebilirlik analizinde iki basit araç kullanılır: Kamu borcu dinamikleriyle ilgili denklem ve uzun vadede sürdürüebilirlik durumu. Kamu borcu dinemikleri, ölçümü yapılan borç-GSYİH oranındaki değişimi kastetmekte; sürdürülebilirilik değerlendirmesinde hayati önem taşıyan temel bir araç rolü üstlenmektedir. Örneğin, makroekonomik tahminler kamu borcunun GSYİH’ye olan oranında süratli bir artışa sebep olan borç dinamiklerine neden oluyorsa, bu durum mevcut mali ve para politikalarının borçların ödenebilmesini sağlayabilmek amacıyla düzeltilmesi gerektiğini kanıtlamaktadır. Mali sürdürülebilirlik analizi kamu borcunun GSYİH’ye olan oranındaki değişime katkı yapan farklı kanallar arasında bir ayrıma gider: (i) faiz dışı mali denge; (ii) senyorajdan elde edilen gelir; ve (iii) reel GSYİH büyüme oranı gibi faktörleri de içeren otomatik borç dinamikleri; iç ve dış borca uygulanan reel faiz oranı ve reel kurlar. Kamu borcu dinamikleri, mevcut makroekonomik tahminleri kullanarak, kamu borcunun GSYİH’ye oranıyla ilgili gelecek trendlere dair temel tahminler oluşturmada kullanılabilir. KTT’nin kendisine ait bir para birimi olmadığından, senyorajdan elde edilen gelir sıfır olarak varsayılmıştır. Temel senaryodaki kamu borcunun GSYİH’ye oranı cari açık finansmanından, faiz oranı/büyüme farkından ve reel kurlardan etkilenmektedir. Uzun vadeli sürdürülebilirlik durumu, gelecek mali açıklar ve onların finanse edilmesinde spesifik planların ne derece tutarlı olup olmadıklarını değerlendirmede kullanılmaktadır. Tüm değişkenlerin uzun vadeli istikrarlı bir durumda oldukları varsayımından hareketle, zamanlar arası bütçe sıkıntısı, kamu borcunun tahmin dönemi sonunda sınırlı kalmasının sağlanması içn faiz dışı denge temin etmek amacıyla daha da basitleştirilebilmektedir. Gerekli faiz dışı bütçe açığının GSYİH’ye oranı ise kamu borcuna konan büyümeye göre ayarlanmış reel faiz oranı *net kamu borcunun GSYİH’ye oranına eşittir. Gerekli mali ayarlamanın boyutu, miktarı mevcut tahmin edilen birincil fazla ile tahmin dönemi sonunda kamu borcu-GSYİH oranının fazlasını stabilize eden fazla arasındaki fark olarak hesaplanır (birincil açık) 2.7 GSYİH’nin %10‘ u kadar o lacak o lanve yoğun bir şekilde hemen uygulanmaya başlanacak o lan mali ayarlamalar yalnızca eksi borç dinamiklerini kontrol altına almaya yarayacak ve kamu borcunu gitgide azaltacaktır. B u uy gulamalar i s e, bo r cu herhangi makul bi r s ü r e i ç i nde s ü r dü r ü lebi li r bi r bo y ut a get i r me ko nus unda y et er s i zdi r ler . Yönetimin insana ve fiziki sermayeye daha verimli yatırımlar yapması ve sosyal güvenlik ağını de güçlendirmesinin gerekliliğinden hareketle gerekli mali ayarlamaların büyüklüğü daha da artmaktadır. Bu bilginin yanı sıra, Kıbrıs Türk ekonomisi yeniden piyasaya erişimi sağlayamayacak; güçlü mali ayarlamalar dahi, Türkiye’den gelen büyük çaplı yardımlara yönelik bağımlılığı yakın gelecekte azaltmayacaktır. Bu finansmanda herhangi bir kesinti veya koşullarda katılaşma olması halinde, sonuç olarak ciddi bir likidite krizi baş gösterecektir. B. REF O RM S ENARY O S U 2.8 B ü y ü k çaplı ve i vedi li kle uy gulanacak o lan mali ay arlamalarla bi rli kt e yapısal reformların s ü r at le uygulanması, ekonominin sürdürülebilir olması ve ö zel s ekt ö r gü dü mlü bi r bü y ü me y o luna gi t mes i i ç i n bü y ü k ö lç ü de ger ekli li k ar z et mekt edi r . Mali zayıflıkları önemli ölçüde ele alan, özel sektörün büyümesini teşvik eden ve başlıca altyapı sıkıntılarını çözümleyecek yapısal reformların uygulanması orta - uzun vadede yılda %4-5 büyüme potansiyeline ulaşılmasına yol açabilecektir. Adaya bir siyasi çözümün getirilmesi ve yeniden 19 birleşmenin yaşanmasını takiben; orta-uzun vadede potansiyel büyüme oranında bir artışa sebep olarak büyümenin %6-7 seviyelerine yükselmesi muhtemeldir. 2.9 GSYİH’nin %10’u kadar (3 yılda uygulanacak) olan ve hemen uygulanacak büyük mali ayarlamalarla birlikte yapısal reformların gerçekleştirilmesi, 2011 yılında GSYİH’nin %149 olan toplam borcunu 2020 yılına kadar GSYİH’nin %130‘una düşürecektir. Uluslar arası veriler benzer gelir düzeyine sahip, gelişmekte olan ekonomilerde GSYİH’nin %30-40’ı oranında olan borç miktarının sürdürülebilir olduğuna işaret etmektedir. Ancak bu, yalnızca mali ayarlamaların yapılmasıyla başarılamaz. Bilakis, orta vadede mali ve dış sürdürülebilirliği sağlamak için GSYİH’nin %85’i kadar, borç miktarının nominal değerinin azaltılmasını öngören, yeniden borç yapılandırma uygulamasına gidilmesi gerekmektedir. Şekil 2.4: 2012-2025 Kamu Borcu Dinamiklerinin GSYİH’deki Payı: Reform ve Borçların Yeniden Yapılandırılmasıyla ilgili Senaryo Kaynak: Dünya Bankası hesaplamaları. 20 CHAP TER 3 KAMU MALİYESİYLE İLGİLİ AYARLAMALARDA ÖNCELİKLER 3.1 Kamu mali y es i ne yönelik gerçekleştirilen reformlar, bütçenin harcama bacağını rasyonel hale getirecek şekilde olmalıdır. Yukarıda da belirtilmiş olduğu gibi (sosyal sigorta iştiraklerinin de dahil olduğu) genel devlet gelirleri Kıbrıs Türk ekonomisindeki gelir düzeyine benzer bir düzeye sahip olan bir ekonomiye hemen hemen uygun olacak miktardadır. Her ne kadar gelir tahsilatlarını geliştirme ve vergi sistemini daha etkin kılma olasılığı olsa da, bu çabalardan elde edilecek gelirler vergi oranlarını düşürmede -özellikle de iş gücüne uygulanan vergileri düşürmede-, özel sektör faaliyetlerini canlandırmada ve Türkiye’den gelen yardıma olan bağımlılığı azaltmada kullanılmalıdır. 3.2 Harcamalar ise benzer boyuttaki diğer ekonomi lere kıyasla çok daha yüksektir. Y ü ks ek mali y et li o lmakla bi r li kt e ö zel s ekt ö r harcamalarına fırsat tanımamakta, aynı zamanda da ö zel s ekt ö r i s t i hdamına yönelik teşvikleri bozmaktadırlar. Özellikle kamu sektörüne ait maaş giderleri aşırı boyuttadır. Hatta kamu maaşları özel sektördekilerden çok daha fazladır. Ayrıca, kamu görevlileri emeklilik sistemi, sınırlı emeklilik iştirakleri olan, erken emeklilik olanağı tanıyan ve işten çıkanın yerine yeni eleman gelme oranının yüksek olduğu, önemli derecede cömert bir sistemdir. Tabii ki bu sistem tek başına Kıbrıs Türk ekonomisindeki mali açığın neredeyse tümü kadar bir harcama yaratmaktadır. 2008 yılında kamu görevlileri emeklilik sistemiyle ilgili yapılmış olan reform, sistemi doğru yola taşımıştır ancak; açığı giderme konusunda yetersiz olmakla birlikte reform kapsamına giren yeni çalışanlar ile reform kapsamına girmeyen 2008 öncesi çalışanlar arasında eşitsizlikler yaratmıştır. Genel emeklilik sisteminde düzelmeler görülmektedir ancak; reform devamlılığının sağlanmaması halinde sürekli olarak açık verilmeye devam edilecektir. 3.3 Mevcut harcama şekli ve baskıları; sosyal güvenlik ağı, eğitim ve sağlık sektörlerindeki ekipman ve sermayeye yönelik mevcut kaynaklar üzerinde ciddi baskılar yaratmıştır. Sonuç olarak, sağlanan sosyal hizmetler yetersiz olup, en düşük gelire sahip grupların yaşadığı ekonomik problemler karşısında sonuçsuz kalmaktadır. Yönetimin, özel sektörün büyümesini desteklemek için ek altyapı yatırımlarına mali olanak sağlaması gerekmektedir. Özellikle de, Türkiye’den bu tarz yatırımları finanse etmek için gelen finansmanın kısılmasının söz konusu olacağı bir durumda bunun yapılması gerekmektedir. A. VERGİ REF O RMU 3.4 Ver gi r ef o r munun; vergi tahsilatının güçlendirilmesi, KDV sisteminin basitleştirilmesi, vergi teşviklerinin daha etkin hale getirilmesi ve yerel yönetimlerin ( emlak vergi s i dahi l) kendi gelir kaynaklarının geliştirilmesine odaklanması ger ekmekt edi r . Gelir bacağındaki öncelikler; gelir vergisi ve sosyal güvenlik iştirak tahsilinin geliştirilmesidir. Yerel yönetimler düzeyinde emlak vergisi tahsilatlarını artırırken geçerli KDV oranını artırma ve vergi teşvikleri ve muafiyetlerinden kaynaklanan vergi giderlerini azaltma da yapılabilecekler arasındadır. Vergi giderlerinin etkin olup olmadıklarının test edilmesi gerekmektedir. Bunun sonucunda etkin olmadıklarının ve ekonomiyi çarpıttıklarının tespit edilmesi halinde de elimine edilmeleri gerekmektedir. 3.5 Vergi reformu, vergi idaresinin modernleştirilmesiyle başlamalıdır. Şu anda vergi kayıtları halen elle tutulmaktadır ve bu kayıtlardan detaylı ve güncel analizler çıkarmak o ldukç a zo r dur . Sonuç olarak, toplam ödenmemiş vergi borcu stokunun içeriği bilinmemektedir. Ancak, ödenmeyi bekleyen 21 yükümlülüklerin toplam değeri son olarak vergi affı hazırlanırken değerlendirilmiş ve söz konusu miktar 900 milyon TL olarak belirtilmiştir (yani, GSYİH’nin %13’ü kadar). Bu af ek olarak yaklaşık 200 milyon TL ek gelir getirmiştir. (GSYİH’nin %3’ü kadar) 3.6 Vergi dairesinin yaptırım yetkileri güçlendirilmeli, ancak, bu güçlendirme yapılırken diğer taraftan da Avrupa ekonomilerindekine uygun itiraz süreçleriyle, anlaşmazlıkların çözümlenmesi ve ödemelerin yapılması konusunda mahkeme sisteminin kullanılmasına y ö neli k bağımlılık azaltılmalıdır. Diğer ekonomilere kıyasla vergi kaçırmanın önemli boyutta olması olasıdır. Vergi Dairesi’nin tahminlerine göre potansiyel gelirlerin %30‘u kayda geçirilememiştir. Bu da kayıt dışı ekonominin boyutunu yansıtmaktadır. Vergi Dairesi, vergi kaçırmanın büyük ölçüde, sosyal sigorta yatırımlarından kaçınmak maksadıyla ücretlerin yaygın olarak (özellikle asgari ücret düzeyinde) düşük gösterildiği hizmet sektöründe yaşandığını düşünmektedir. Yönetim ise, bütçe üzerinde bu kadar güçlü baskının olduğu bir dönemde daha fazla vergi ödenmesinin ve teşvik için vergi oranlarının düşürülmesinin çok riskli olacağına inanmaktadır. 3.7 Vergi tahsilâtını hem etkin hem de daha verimli kılmaya yardımcı olacak şekilde t as arlanan o t o mas y o n, ver gi r ef o r mu için önemli bir öncelik olmalıdır. Başka ekonomilerin edindikleri tecrübeler, vergi değerlendirmesi ve tahsilâtıyla ilgili önemli iyileşmeler, bu süreçlerin otomasyona taşınmasıyla sağlanabilir. İstikrarlı bir vergi - GSYİH oranının sağlanmasıyla birlikte, daha etkin bir vergi tahsilâtı vergi oranlarının gelirleri etkilemeden düşürülmesi için fırsat yaratabilecektir. Vergi mükelleflerine ait (ör. bir şirket tarafından kaydedilen KDV’li satış faturalarının alıcı firmanın kaydettiği KDV’li alış makbuzları ile karşılaştırılması gibi) hesap bilgileri belli başlı vergi kaçırma ve yolsuzluk türlerini hızlı bir biçimde engelleyebilmektedir. Merkezi yönetim, gelir tahsilatına yönelik etkinlik ve verimliliği iyileştirmek için yeni bir IT sistemi geliştirmeyi planlamaktadır. 3.8 Y ö net i m aynı zamanda KDV oranlarının daha f azla ko ns o li de edi lmes i ni , ver gi t abanının genişletilmesini ve KDV’den olası ek gelir elde edilmesini göz önünde bulundurabilir. GSYİH’nin %7.3’ü (ya da toplam vergi gelirlerinin %30‘u) kadar olan KDV, (gelir vergisinden sonra) tek başına ikinci en önemli gelir kaynağı olmakla birlikte birçok AB ve OECD üyesi ülkelerindekilere kıyasla çok daha önemli bir gelir kaynağı olarak ortaya çıkmaktadır. (toplam vergilerin %20‘si). Kıbrıs Türk ekonomisi KDV sisteminde birçok farklı oran uygulanmaktadır ve birçok mal ve hizmete 2 uygulanan temel oran %16‘dır. Bu standart oran birçok AB üyesindekine göre daha düşüktür ancak; Kıbrıs’ın güneyindeki (%17) ile Türkiye’dekine (%18) yakındır. Fakat çok sayıda muafiyet ve indirimli oranlar, sistemi karmaşıklaştırmakta ve vergi tabanının kapsamını daraltmaktadır. Daha düşük olan bazı oranların kaldırılmasının dağılımda yapacağı etki analiz edilmelidir. Uluslar arası tecrübeler zayıf durumdaki gruplara odaklanan yardımların, indirimli KDV oranlarına kıyasla daha etkin bir araç olduğunu göstermektedir. 3.9 Yerli ve yabancı yatırımı çekmek için bir dizi vergi teşviki sağlanmıştır. Dışarıdan finanse edilen projelerde 100% KDV muafiyeti ve turizm, sanayi, tarım ve sağlık dâhil olmak üzere belli sektörlerdeki yerel yatırımcılar için ise bir yıla kadar kurumlar vergisi muafiyeti gibi teşvikler söz 2 Bu kademeli sistem önemli mal ve hizmetler için düşük oranlar sağlamaya yöneliktir. Alkol, tütün, cep telefonları, kozmetik gibi lüks ürünlere ise %20 oranı uygulanmaktadır. Yakıt ve enerji ürünleri, materyaller ve giyime ise %10 uygulanmaktadır. Sanayi ham maddelerine ve hayvan yemine, tıbbi ekipmanlara ve ilaçlara, taşınmaz mal satışına %5 oranı uygulanır. Sıfır KDV olanlar arasında süt, et, makarna, çiftlik girdileri, taşınmazdan alınan kira ve tıbbi hizmetlerdir. KDV sisteminde yakın zamanda bir konsolidasyona gidilerek KDV oranlarının sayısı sekizden beşe düşürülmüştür. 22 konusu olmaktadır. Bu vergi giderlerinin toplam değeri hesaplanmamıştır. Bu yöntemlerin hiçbirinin etkin olup olmadıkları sistemli bir şekilde değerlendirilmemiştir. 3.10 Yönetim, mahalli gelir kaynağı olarak emlak vergisi tabanını genişletmeli ve bunu yaparken de belediyelerin mahalli emlak vergisi tabanını genişletmelerini sağlayacak teşvikler get i r er ek y ö net i mler arasındaki transferler sistemine yönelik reform girişiminde bulunmalıdır. Emlak vergisinden elde edilen gelirler, orta düzeyde gelire sahip bir ekonomi için oldukça düşüktür. GSYİH’nin %0.3‘ü kadar olmakla birlikte, bu rakam Türkiye’dekinin üçte biri ve OECD ortalamasının ise altıda biri kadardır. Emlak vergisi özellikle belediye hizmetlerinin finanse edilmesinde, istikrarlı bir gelir kaynağı olarak cazip bir kaynaktır. Bu gelir kaynağının geliştirilmesi, bütçe baskılarını giderecek ve merkezi yönetimden transfer yapma ihtiyacını azaltacak; böylelikle küçük de olsa katkı yapacaktır. Belediyelere, hibe verilmesi için daha sofistike bir formülün de yer alacağı bir reform paketi çerçevesinde, yerel yönetimlerin mali durumları en iyi şekilde ele alınabilecektir. Tapu kadastro kayıtlarının kalitesi ve emlak değerleri ile ilgili güncel bilgilerin var olup olmamadığının araştırılmasına göre bu çalışmanın uygulanabilmesi için gerekli zamanın değerlendirilmesine yönelik ayrıca bir çalışma yapılmalıdır. Merkezi yönetim, belediyelerin yaptığı emlak vergisi tahsilatini güçlendirmek ve alana dayalı sistem yerine pazar değerini daha iyi yansıtacak bir sistemin getirilmesini istemektedir. Ancak anlaşıldığı kadarıyla, yerel yönetimler bu fikre olumlu yaklaşmamaktadır. B. KAMU GÖREVİNDEKİ ÜCRETLER VE İSTİHDAM 3.11 O ldukç a cö mer t o lan maaşlar ve kamu s ekt ö r ü ndeki y ü ks ek i s t i hdamlar dan dolayı, diğer ekonomilere kıyasla kamu sektöründeki maaş giderleri olağanüstü derecede yüksektir. GSYİH’ye oranı olarak ölçülen Kıbrıs Türk ekonomisindeki genel maaş giderleri neredeyse AB ortalamasının iki katı kadardır. GD çalışan sayısının toplam istihdama oranı %15 civarındadır ve Kıbrıs’ın güneyindeki oranın çok az üzerindedir. Ancak, Türkiye’deki orana ve bu konuyla ilgili verileri mevcut olup kıyaslanan diğer ülkelerdeki oranlara göre de oldukça yüksektir. Şekil 3.1: 2010 yılı Maaş Giderleri Şekil 3.2: Maaş Giderleri Dinamikleri (Yalnızca Kamu Görevlileri) Kaynak: ILO verilerine dayalı Dünya Bankası hesaplamaları. Not: Lübnan, Karadağ, AB27‘de GD istihdamının işgücüne oranıyla ilgili veri bulunmamaktaydı. 23 3.12 2011 öncesinde ücret giderleri, ücretlerdeki artışlarla bi r li kt e y ü ks elmey e devam etmiştir . Kriz öncesinde ücretlerde görülen artış, ücret giderlerindeki yükselmenin büyük ölçüde nedeni olmuştur. 2011 yılında ise ücret giderleri (enflasyona göre ayarlanmış), nominal ücretlerin dondurulmasından dolayı düşüş yaşayan reel ücretler sebebiyle azalma yaşamıştır. Kamu görevlilerinin maaş skalası her yıl Maliye Bakanlığı tarafından söz konusu yılın enflasyon tahminlerine göre belirlenmektedir. Ancak 2011 yılında, hayat pahalılığı uygulamasının geçici olarak dondurulmasından dolayı maaş skalası endekslenmemiştir. Geçici çalışanlar ve sözleşmelilerin hizmet sınıfı ve baremine göre; aynı maaş skalası kullanılarak, kadrolu personelle aynı miktardan ödeneklerini almaya devam etmektedirler. Her bir barem içinde, performansa bakılmaksızın hizmete göre yıllık bir barem içi artış sistemi uygulanmaktadır. 3.13 Son yıllarda kamuya yapılan istihdamlar orta dü zey de bi r ar tış göstermiş ancak geç i ci i s t i hdamda süratli bir artış yaşanmıştır. 2011 yılında geçici çalışanların sayısı 379 kişi olarak artış göstermiştir. Diğer taraftan, dolu olan kamu görevi kadrolarında ise 104 kişilik bir azalma gözlemlenmiştir. Genel GD içinde kamu görevlilerinin oranı 2009‘da %76‘dan 2012’de %73’e gerilemiştir. Fakat geçici istihdam alanında ise aynı dönemde 4 yüzdelik puan artışı yaşanmıştır. Tablo 3.1: Sözleşme Türüne Göre Kamu çalışanlarının Yapısı 2009 2010 Kamu Gö r evli ler i 75.8 75.4 Sözleşmeli Çalışanlar 10.9 10.2 11.2 12.1 Geç i ci Ç alışanlar Diğer 2.1 2.3 Kaynak: DPÖ verilerine dayalı Dünya Bankası hesaplamaları. 2011 73.3 9.9 14.2 2.5 2012 72.9 9.8 14.4 2.8 3.14 Mevcut duruma bakıldığında kamu görevi kadrolarının bü y ü k bir oranı boştur. Geçici kadrolara ağırlık verilmesinden dolayı münhallerin sayısı 2009 yılında %33‘den 2012 yılında %37’ye çıkmıştır. Bu durum, yönetime bir yandan kuruluş yasalarındaki limitleri aşmadan sözleşmeli çalışanları kullanışlı bir esneklikle işe alma olanağı tanırken, bir yandan da insan kaynaklarının etkin kullanımını önlemektedir. Boş kadroları azaltmak ve geçici istihdamları sınırlandırmak, maliyetlerin azalması ve verimliliğin artırılması için teşviklerin yaratılmasını sağlayacaktır. 24 Şekil 3.3: Boş kadro oranı Kaynak: DPÖ verilerine göre Dünya Bankası hesaplamaları.. 3.15 Kamu görevlileri özel sektör çalışanlarına kıyasla ç o k daha i y i ö denmekt edi r . Kıbrıs Türk ekonomisinde en iyi maaş alan ilk dört iş, finansal aracıları dahi geride bırakan kamu sektöründedir. Hatta bazı özel sektör maaşlarının, sosyal sigorta ödemelerinden kaçınmak için eksik beyan edilmesine olanak tanımasına rağmen aradaki farkın büyüklüğü devam etmektedir. Genel eğitimdeki ücret giderleri ise neredeyse tüm harcamaları engelleyerek ilk ve orta öğretimdeki harcamaların %95‘inden fazlasına denk gelmektedir. Sağlık alanındaki çalışanlara verilen yüksek maaşlara rağmen doktorların kamu sektöründe tam mesai çalışmamaları yaygın bir uygulamadır. Her ne kadar yeni kamu çalışanları daha düşük maaşlar alsalar da (bkz. aşağıda), toplam kamu sektörü istihdamının küçük bir oranını oluşturmaktadırlar. 3.16 Ü cr et in dışında kalan haklar y ü ks ekt i r . Normal maaşlarının yanı sıra kamu görevlileri, 13. ek bir maaş; ek mesai, normal mesai saatleri dışındaki işler için ise ek ödeme ve risk ödeneği almaktadırlar. Sosyal güvenlik iştirakleri, çalışanların toplamda aldığı ödemenin, nispeten küçük bir kısmını oluşturur. 2008 yılı öncesi döneme ait çalışanlar, maaşlarının %8‘ini İhtiyat Sandığına yatırırken, işveren ise maaşlar üzerinden yalnızca %4 Sosyal Sigorta Yatırımı yapmaktadır (çalışanlar onun üzerinden %4 daha yatırmaktadırlar.) 25 Şekil 3.4: 2010 yılında Kamu sektörü Maaşları ile Diğer Grupların Kıyaslaması (TL olarak çalışan başına brüt aylık maaş) Kaynak: DPÖ verilerine göre Dünya Bankası hesaplamaları. 3.17 Kamu hizmetiyle ilgili gerçekleştirilen reform, giderleri kontrol altına almada başarılı olmuştur. 2008 yılında giderleri kontrol altına almak ve özel sektör ücretlerine yakınlaştırmak amacıyla kamu görevlileri ücretlerinde bir reform gerçekleştirilmiştir. Yeni işe alınan kamu görevlileri, asgari ücrete endeksli daha düşük bir maaş skalasına tabi tutulmuştur. Maaşlar tüm baremlerde düşürülmüş, en fazla düşüş en düşük baremlerde yaşanmış, en az düşüş ise en yüksek baremlerde yaşanmıştır. Bu da maaş giderlerinin az da olsa düşmesine etki etmiştir. Bu reformun bir parçası olarak, kamu görevlilerinin emeklilik yaşı 55‘ten 60‘a çıkarılmış ancak, kamu görevlilerinin emeklilik gelirlerinin gelir vergisine tabi tutulur hale getirilmesi için yapılan girişim anayasa mahkemesi tarafından kabul edilmemiştir. 2010 yılında kamu sektörü çapında, maaşların bir yıl dondurulması gibi başka önlemler de getirilmiş ve 2011 yılında yönetim her boşalan 2 kadrodan yalnız birini doldurma kararı almıştır. Sonuç olarak da bu reformlarla, kamu görevi maaş giderlerindeki artış durmuştur. Şekil 3.5: Baz Maaşlar, Sosyal İştirakler ve Ücret Dışındaki Haklar (GSYİH’nin %’si) 26 Kaynak: Bütçe gerçekleşme raporlarına göre Dünya Bankası hesaplamaları. 3.18 Diğer reformlara yönelik çalışmalar da yapılmaktadır ve Y eni Kamu Görevlileri Yasası ve ilgili çalışmalar oldukça ilerleme kaydetmiştir. Yeni yasa, kamu hizmetlerine daha fazla esneklik getirmek ve istihdam ve kariyer gelişimini daha eşit ve şeffaf yapmak amacıyla tasarlanmıştır. (tasarlanan yasa kamu görevlilerinin ücret ve diğer haklarını etkilemeyecektir). Yeni yasa aşağıdakileri getirecektir: hizmet sınıflarının sayısını basitleştirecek (şu anda 54 olan rakam 6‘ya düşecek); görevler için net görev tanımları getirecek; Geçici personelin atanmasında ve kamu görevlilerinin üst kademelere yapılacak terfilerinde gereksiz siyasi müdahaleleri engelleyecek ve bunların hakkaniyete dayandırılmasını sağlayacak; Disiplin süreçlerinin, görevini yerine getirmeyen personeli disiplin altına almayı kolaylaştıracak veya görevden atabilecek şekilde etkinleştirilmesini sağlayacak. 3.19 Tamamen etkin olabilmesi için, her bir kadroyu kapsayan mevcut teşkilat yasalarının, yeni kamu görevlileri yasasına uygun hale getirilmesi amacıyla değiştirilmesi gerekecektir. Şu anda tek bir kamu görevlileri yasası mevcuttur ve bu yasa; geçici personel ile sözleşmeli çalışanlar da dahil olmak üzere, kamu görevlilerinin seçilmesi, maaşları ve haklarını belirlerleyen kuralları düzenlemektedir. Bu yasa tutarlı tanımsal bir çerçeve ile hizmet sınıflarını, baremleri düzenlemektedir (Milletvekilleri, başbakan ve yargıçlar ise bu sistemin dışında tutulur). Sağlık çalışanları, öğretmenler, polis ve belediye işçileri ise kendilerine ait ayrı yasalara tabidirler ve bu yasalarda onlara dair görev tanımları ve kadro sayıları belirtilir.) Bu iki ayrı yasal mevzuat sistemi Anayasanın kendisinden kaynaklanan bir anomalidir ve her bir kurum için ayrı kuruluş yasalarını gerektirir. Dört ana kategoriye ayrılan kamu çalışanlarının sağlayacağı hizmetler, ayrı koşul ve şartlara bağlıdır. Bunlar: kadrolu kamu görevlileri, sözleşmeli işe alınan uzman personel, genel hizmet personeli (ör. temizlikçi ve güvenlik) ve geçici personeldir. Bunların yerine her bir bakanlıkta ikincil mevzuattan daha düşük düzeyde bir düzenleme getirilmelidir. 3.20 Kamu sektöründeki istihdamlar ile maaşlardaki artış yakın zamanda başarıyla kontrol altına alınmış olsa da, bu başarı orta vadede söz konusu büyük mali dengesizlikleri çözümlemede yeterli olmayacaktır. Yönetim, kamu görevi maaş giderlerini engellemek için daha başka tedbirler öngörmelidir. Son zamanlarda elde edilen uluslararası tecrübeler, kararlı bir şekilde kamu görevi ücretlerinde yapılan kesintilerin başarıyla uygulanabildiklerini göstermektedir (ör. Letonya ve İrlanda). Bu reformların bazıları radikal olmuş ve büyük kesintiler ile işten çıkarmaların yapılmasını sağlamıştır. Yaygın olarak kullanılan diğer seçenekler ise aşağıdaki gibidir: • Enflasyonun altında maaş artışının yapılması ya da belirli birkaç yıl maaşların dondurulması; • Yıllık artışların ayarlanması ile barem içi artışların yavaşlatılması; • İstihdamların durdurulması veya kadrolar boşaldık sonra sayısının azaltılması; • Geçici sözleşmeyle istihdamı yapılan çalışan sayısının azaltılması; 27 • Destek hizmetlerinin, özel sektöre, dıştan hizmet alımıyla yaptırılması (Kıbrıs Türk ekonomisindeki geçici personel maaşları büyük oranda özel sektör ve asgari ücretle denk olduğundan burada tasarrfuf kapsamı sınırlı olabilmektedir); • Otomasyondan fayda sağlanması (modern ve otomasyona dayalı bütçe, hazine ve vergi sistemleri hayata geçirildikçe birçok kitabet ve idari görev ortadan kalkacaktır); • Kıbrıs Türk ekonomisinde, uygun bir kamu görevlileri yasası hayata geçerse, dairelere ait ayrı kuruluş yasalarına daha fazla ihtiyaç olmayacağından dolayı bunlar kaldırılabilecektir. (daire/bakanlıklarda, onların yerine çıkarılacak iç tüzük/yönetmeliklerle kurum içindeki kadrolar, gerekli vasıflar, yetkinlikler, rol, görev ve sorumluluk tanımları belirtilebilecektir.) C. E MEKLİ Lİ K 3.21 Mevcut emeklilik sistemi neredeyse GSYİH’nın %19’una tekabül etmektedir ve aynı zamanda GSYİH’nın %10’u kadar bir açık yaratmaktadır. Bu da dolayısıyla sistemi, dünyadaki en pahalı ve en sürdürülemez emeklilik sistemi yapmaktadır3. Bu düşük bir emeklilik yaşı, cömert bir emeklilik hesaplama formülü, ve genel emeklilik sisteminde (SSF) yüksek bir asgari emeklilik maaşı, ve kamu görevlileri için çok cömert bir emeklilik hesaplama formülü ile düşük katkı oranıyla kamu görevlilerinde daha da düşük bir emeklilik yaşının sonucudur. 2010 yılında SSF emeklilikleri GSYİH’nın %10’unu, ve Kamu Görevlileri Emeklilik Fonu (CSPF) GSYİH’nın %9’unu kullanmış, toplamda bu oran GSYİH’nin %19’u olmuştur. Aynı zamanda, toplam emeklilik açığı 2004’de GSYİH’nın %8.4’ünden 2010’da GSYİH’nın %10.4’üne çıkmıştır. Açıkta en çok paya sahip olan, dönem içerisinde açığı iki katına çıkmış olan KGEF’dir. Aynı dönem içinde SSF’nin açığında ise bir buçuk kat azalma gözlemlenmiştir. 3.22 PAYG, en düşük emeklilik iştirak payına sahip olanlardan bir tanesidir ancak; toplam sosyal sigorta iştirak oranı, kıyaslama yapılan ülkeler arasında en yüksek olanlardan biridir. Genel sosyal sigorta sistemi toplam zorunlu iştirak oranları %32 ve (belirli sektörlerde yaralanma iştirak payına bağlı olarak) %38 arasında değişmektedir ki bu da bölgedeki en yüksek oranlar arasındadır (Ek3, Şekil 2). İhtiyat Sandığı zorunlu iştirak payı %8 iken, SSF iştiraki (yönetimin yaptığı katkı hariç) %13’tür (Ek 3, Tablo 1). Öte yandan, (iş yaralanması, sağlık, işsizlik ve analık gibi) diğer sosyal sigorta programları nispeten daha yüksek bir iştirak payı olan %11 ile finanse edilmektedir. 3.23 Kıbrıs Türk ekonomisinin yüksek ve artan ortalama yaşam süresi dikkate alındığında, zorunlu ve erken emeklilik yaşları nispeten düşük tutulmuştur. 2008 yılı sonrası istihdam edilenler için zorunlu emeklilik yaşı her iki cinsiyet için de 15 hizmet yılı koşuluyla 63’tür. 2008 yılı öncesi sigortalanmış olan ve 45 yaş üzeri herkes için ise emeklilik yaşı 55’te kalmaya devam etmekte; 45 yaşın altındakiler için kademeli olarak 60 yaşa çıkmaktadır. Ancak Kıbrıs Türk nüfusu “en yaşlı” yeni AB ülkelerine benzer demografik özellikler göstermektedir. “Üst” zorunlu emeklilik yaşında (63) ortalama yaşam süresi erkekler için 17.7 yıl ve kadınlar için 20.7’dir. 60 yaş normal “alt” emeklilikte ortalama yaşam süresi erkekler için 20.3 yıl ve kadınlar için 23.4 yıldır. Her iki durumda da, geçiş ve gelişmiş AB ekonomileri ile kıyaslanınca, Kıbrıs Türk ekonomisinde her iki cinsiyet için de zorunlu emeklilik yaşının, uzun yaşamı karşılamak için gerekenin daha altında tutulduğu görülmektedir (Ek 3, Şekil 3). 3 KTE emeklilik sistemi Sosyal Sigorta Fonu (SSF, PAYG DB temelinde çalışmaktadır), Kamu Görevlileri Emeklilik Fonu (CSPF, yine PAYG DB sistemi), ve İhtiyat Sandığı’ndan oluşmaktadır (DC bireysel tasarruf bacağından finanse edilmektedir) - İS tüm SSF iştirakçileri ve 2008 sonrası kamu görevlileri için zorunludur. Çeşitli diğer kamu kuruluşları ve kamu teşebbüsleri için, çeşitli daha küçük emeklilik programları mevcuttur. 28 Benzer şekilde, erken emeklilik yaşı olarak belirlenen 55 yaş da, 2008 yılında getirilen nispeten yüksek %6 erken emeklilik kesintisine rağmen düşüktür. 3.24 SSF emekli olanlar için ortalama %78 oranına eşit yüksek brüt maaşlar bağlamaktadır. Bu brüt ödenek oranı, net olarak %93’tür, bu da OECD4 ülkeleri ile kıyaslanınca en yüksek oranlar arasına girmektedir. Yüksek emeklilik maaşı bağlanmasının nedenleri, ödeneklerin cömert ve çoğu kez takdire bağlı bir şekile belirlenmesi ve endeksleme sürecidir. 2008 sonrası istihdamları için geçerli olan yeni ödenek hesaplama formülü ise çok yüksek tahakkuk oranları ödemektedir – ilk 15 hizmet yılı için yılda %2,5 ve her geçen yıl için %2 (Ek 3, Şekil 4) ve OECD içinde en yüksekler arasına girmektedir. 4 OECD'de ortalama kazanç sahibi çalışanlar için, brüt ve net emeklilik maaş oranları 2010'da sırasıyla yüzde 57 ve 70 idi. 29 Kutu 3.1: Kıbrıs Türk ekonomisinin demografik yapısı Kıbrıs Türk nüfusu hızlı bir şekilde yaşlanmaktadır. Kıbrıs Türk ekonomisinde mevcut durumdaki yaşa bağımlılık oranı olan %13,7 (emeklilik yaşı olan 63’ün üzerindeki nüfusun çalışma yaşındaki nüfusa oranı) hala avantajlı görünüyor olsa da; aşağıda verilen 2010 (Kıbrıs Türk ekonomisindeki yabancı öğrenciler hariç de facto nüfus) nüfus piramidi, yaşlanmanın son yirmi yılda hızlı olduğunu ve daha da hızlanacağını göstermektedir. i) Toplam doğurganlık oranının bir on yıl daha mevcut düzeyde, yani 1.46’da sabit kaldığını ve sonra 2080 yılına kadar yavaşça 2.0’a çıktığını; ve ii) 2008’den sonra istihdam edilen tüm kamu görevlilerinin SSF’na katılmasıyla çalışan nüfusun %90 civarında sigortalanmış olduğunu varsayarsak, özellikle nüfus, yaklaşık olarak önümüzdeki otuz yıl içinde azalmaya başlayınca emekli olacak olan nüfusun sayısı çarpıcı olacaktır. Bu çerçevede Kıbrıs Türk emeklilik sisteminin, bunun beraberinde getireceği mali sıkıntılara hazırlıklı olması gerekmektedir. Kıbrıs Türk ekonomisinin 2010 – 2080 Demografik Yapı Tahmini 2010 4 2056 Female Male Female Male 99 92 85 78 71 64 57 50 43 36 29 22 15 8 1 3 2 99 92 85 78 71 64 57 50 43 36 29 22 15 8 1 1 1 2 3 4 3 2 1 1 2 3 Population Dependency Rates Population Projection 80.0 300 70.0 250 60.0 200 50.0 0 - 14 150 40.0 15 - Ret. Age 30.0 100 Ret. Age + / Age 15-Ret. Age Ret. Age + 20.0 Total population 50 2011 2014 2017 2020 2023 2026 2029 2032 2035 2038 2041 2044 2047 2050 2053 2056 2059 2062 2065 2068 2071 2074 2077 2077 2074 2071 2068 2065 2062 2059 2056 2053 2050 2047 2044 2041 2038 2035 2032 2029 2026 2023 2020 2017 2014 2011 10.0 3.25 Kıbrıs Türk ekonomisinde asgari ücret nispeten yüksektir. 2011 yılında asgari emeklilik 1,265 TL, veya ortalama net maaşın %51’i ve asgari ücretin neredeyse %100’ünü oluşturmaktaydı. Bu, Kıbrıs Türk ekonomisinin asgari emekliliğini diğer AB, geçiş ve OECD ülkelerinin üst sırasına koymaktadır (İstatistik Ekleri 3, Şekil 5). Minimum 15 hizmet yılı koşuluyla, düzenli emeklilik hakkı olarak elde edilen bu yüksek asgari emeklilik, asgari ücretle çalışanlar için bireysel olarak %100’e yakın emeklilik maaşı bağlanmasına neden olmakta ve dolayısıyla da maaşların asgari ücret üzerinden gösterilmesine teşvik etmektedir. Edinilen bilgiye göre, şu anda faydalanıcıların %4’ünden azı asgari emeklilik almaktadır, ancak mevcut durumda kaydı bulunan erkeklerin %47’si ve kadınların %38’inin asgari ücret üzerinden kayıtlı olduğu dikkate alınırsa, bu oran önemli ölçüde yükselebilmektedir. 30 3.26 İhtiyat Sandığı (İS) kamu sektörüne borç vermeye ve yaşam boyu emeklilik yerine toplu ödemeler yapmaya devam etmektedir. Kasım 2010’da İS varlıklarının yüzde 77’si merkezi yönetim, merkezi yönetimin kuruluşları ve kamu teşebbüslerinden alacak şeklindeydi (Ek 3, Tablo 2). Faiz oranları, yönetim ve İS’in üç taraflı Yönetim Kurulu arasında varılan anlaşma sonucunda belirlenmektedir. 2005 yılında faiz oranları ticari oranları aşarken, 2011 yılında İS kamu maliyesini sübvansiye etmiştir5. Emeklilik yaşına gelindiği zaman İhtiyat Sandığı, emekliye toplu bir ödeme yapmakta ve dolayısıyla da bir emeklilik fonundan ziyade, geliri ikame etme ve yaşlılıkta yoksulluğu önleme amaçlı bir banka mevduatı gibi görünmektedir6. 3.27 2008 ve 2011 emeklilik reformları Kıbrıs Türk ekonomisi emeklilik sisteminde hem kamu PAYG hem de kamu görevlileri emeklileri sistemlerine önemli değişiklikler getirmiştir. Önemli reformlar şunları içermekteydi: • 2008 sonrası kamu görevine girenler için KGEF’nin kapatılması ve genel PAYG sistemine aktarılmaları (SSF); • SSF’ndaki emeklilik yaşının 55’ten, hizmet yılına göre, 63/60’a çıkarılması ve erken emeklilik yaşının 2008 yılı sonrası çalışanları için 50’den 55’e çıkarılması; • Hesaplama döneminin son 7 yılın en yüksek 4 yılından, bütün kariyer olarak genişletilmesi; • 2008 yılı sonrası işe girenlere erken emeklilik için yılda %6 kesinti getirilmesi; • 2008 yılı sonrası işe girenler için net bir şekilde maaşa göre belirlenen tahakkuk oranıyla yeni bir tahakkuk esaslı emeklilik formülünün oluşturulması; • Tüm iştirakçiler için iştirak tabanları ve oranlarının eşitlenmesi; • Kamu görevlileri emekliliklerinin Temmuz 2012’ye kadar dondurulması. 3.28 Ancak, şu anda çalışıyor olan kamu görevlilerinin çoğunluğu için emeklilik koşulları ve emeklilik ödenekleri değişmemektedir ve son derece cömerttir. 2008 yılı öncesi istihdam edilen kamu görevlileri için şu koşullar aynı kalmıştır: i) sadece %2.5 (1987 yılı öncesi kamu görevlileri için) ve %9 (1987 ile 2008 arasında işe girenler için) oranlarında bir iştirak oranı; ii) 25 hizmet yılı ile 55 emeklilik yaşı; iii) her bir hizmet yılı için aynı baremdeki son maaşın %2.5’i oranında bir efektif tahakkuk oranı; iv) maaşlara endeksli emeklilik; ve v) son maaşın hizmet yılı ile çarpımına eşit, ancak emeklilikte %25 kesinti ile birlikte, bir “ikramiye” 7. 3.29 Temel yansıtmalar; emeklilik sistemi harcamaları ve açığın, 2008 ve 2011 yılları reform önlemlerine rağmen önümüzdeki yirmi yıl boyunca aynı kalacağını ve ardından da hızlı bir 5 Örneğin 2011’de SSF’na uygulanan faiz oranı yüzde 13 olarak anlaşılmıştı, ancak bu dönemde ticari bankaların kredi faiz oranı yüzde 19 idi. Metin içerisinde de daha önceden belirtilmiş olduğu gibi 2011’deki efektif faiz oranı, eksik faiz ödemelerinden dolayı daha da düşük olabilirdi. 6 KTE’nde ortalama toplu ikramiye ödeneği yaklaşık 25,000 TL idi, bu da yıllık brüt ortalama maaşa yakındır. 7 Emeklilik ikramiyesının herhangi bir sınırlaması yoktur, bu da asgari gerekliliklere uyan hak sahibi bir kamu görevlisinin emeklilikte iki yıllık maaşı oranında ikramiye alabileceği anlamına gelmektedir. 2009’da emekli olan sadece 387 kamu görevlisine 65 milyon TL (GSYİH’nın yüzde 1.2’si), yani kişi başına ortalama 168,000 TL (93,000 ABD Doları) ödenmiştir. 31 biçimde giderek kötüleşeceğini göstermektedir8. Daha ileri reformlar yapılmadığı takdirde, hem SSF hem de KGEF için emeklilik oranları yüksek kalmaya devam edecektir (Ek 3, Şekil 6). Bunun bir sonucu olarak, toplam emeklilik giderleri önümüzdeki yirmi yıl içinde düşmeyecek ve açık da sürekli olarak artacaktır. Son zamanlarda alınan politika önlemleri, yaşlanma trendini dengeleyecek güçte değildir. Emeklilikle ilgili daha fazla reformlar yapılmadığı takdirde, kötüye giden demografi ve cömert emeklilik formülü kombinasyonu sürdürülebilir değildir. Kısa-orta vadede, KGEF’ndaki kalıcı açık, özellikle endişe vericidir. 2008 yılı sonrası işe girenlerle ilgili alınmış olan önlemlere rağmen, mevcut kamu görevlileri için emeklilik sistemi önümüzdeki otuz yıl boyunca GSYİH’nın en az %6,5’i büyüklüğünde bir açık yaratmaya devam edecektir. 3.30 Sisteme bağımlılık oranının kötüye gidişini geriye çevirmek için alınan önlemler oldukça zayıftır. 2010 yılında Kıbrıs Türk ekonomisi emeklilik sisteminde 82 bin iştirakçi ve 37 bin emekli bulunmaktaydı9. Bu sisteme bağımlılık oranı, birçok AB ülkesindekinden daha olumludur ancak; hızlı yaşlanma, emeklilik yaşının yavaş bir şekilde artırılması, ve erken emeklilik fırsatlarıyla, bu avantajın önemli ölçüde tersine dönmesi beklenmektedir (Ek 3, Şekil 6). Şekil 3.6: Emeklilik Harcamaları, Gelirler ve Açık, SSF ve KGEF, 2013-2080 (GSYİH yüzdesi) SIF CSPF 40.0% 10.0% 8.0% 30.0% 6.0% 20.0% 4.0% 2.0% 10.0% 0.0% 2010 2015 2020 2025 2030 2035 2040 2045 2050 2055 2060 2065 2070 2075 2080 0.0% 2010 2015 2020 2025 2030 2035 2040 2045 2050 2055 2060 2065 2070 2075 2080 -2.0% -4.0% -10.0% -6.0% -20.0% -8.0% -30.0% -10.0% Revenues Expenditures Current balance Revenues 8 Expenditures Current balance Yansıtmalar Dünya Bankasının geliştirdiği PROST modeli (Emeklilik Reform Seçenekleri Yansıtma Aracı) ile yapılmış ve KTE emeklilik sistemi parametrelerine uyacak şekilde ayarlanmıştır. PROST, emeklilik sistemi özelliklerini analiz etmeyi amaçlayan bir Dünya Bankası aracıdır, ve şu anda dünya genelinde 90’dan fazla ülkede kullanılmaktadır. KTE’de kullanılan PROST özellikleri ve varsayımları EK 3’te özetlenmektedir. KTE PROST modeli taban yılı, elde edilen gerçekleşen 2011 makroekonomik verileri de eklenmş şekliyle 2010’dur. 9 SSF iştirakçilerinin sayısı (2008 sonrası işe girenler dahil)70 bin, ve artık kapanmış olan KGEF iştirakçilerinin sayısı 12 bin idi. Sistemler sırasıyla 27 bin ve 10 bin faydalanıcıya ödeme yapmıştır. 32 SIF + CSPF 40 30 20 10 0 2010 2015 2020 2025 2030 2035 2040 2045 2050 2055 2060 2065 2070 2075 2080 -10 -20 -30 Revenues Expenditures Balance Kaynaklar: Dünya Bankası tahminleri. 3.31 Son zamanlarda gerçekleştirilmiş olan reform önlemleri (2008 Sosyal Sigorta “Yasası” ve 2011 yılı değişiklikleri) negatif trendi tersine çevirmek için yeterli olmayacaktır. Ek reform önlemleri alınmazsa, önümüzdeki yirmi yıl içinde toplam emeklilik harcamaları artmaya devam ederek GSYİH’nın %20’sini bulacak, ardından da sonraki yirmi yıl içinde katlanarak GSYİH’nın %30’unun üzerine çıkacaktır. Buna bağlı olarak açık, son derece yüksek bir oran olan GSYİH’nin %10’undan fazla kalmaya devam edecek, ve uzun vadede iki katına çıkacaktır. Bu, tüm standartlara göre açıkça sürdürülebilir değildir ve acil önlem alınması şarttır. Bu durumun başlıca sebebi kamu görevlileri emeklilikleridir ve 2008 yılı sonrası işe girenlerin emeklilikleri tamamen genel sisteme aktarılmış olsa da, mevcut kamu görevlilerinin çok büyük bir çoğunluğu için emeklilik kuralları değişmemiştir. Cömert maaşlar ve bu maaşlara endeksli emeklilik maaşları ve düşük emeklilik yaşı, önümüzdeki uzun yıllar boyunca bu büyük açığın kapanmasına engel olacaktır. SSF’nun içinde bulunduğu zorluklar, önümüzdeki yirmi-otuz yıl içerisinde, demografik yapı kötüye gideceğinden uzun vadeli bir etkiye sahiptir, ancak bu, sorunu ele almak ve tüm emeklilik sistemini sürdürülebilir bir temele oturtmak için hemen harekete geçilmesini engellememelidir. 33 4. B Ö LÜ M POTANSİYEL MALİ TASARRUFLAR VE AÇIKLAYICI ORTA VADELİ MALİ PLAN 4.1 İhtiyaç duyulan mali ayarlamanın en büyük kısmı, kamu hizmetinin rasyonelleştirilmesi ve tüm maaşlar ve emekliliklerin özel sektörle daha uyumlu hale getirilmesiyle sağlanmak durumundadır. Devam etmekte olan kamu görevlileri reformu, örneğin, geçici kadroların kaldırılması ve bununla birlikte memur maaşlarının ve emekliliklerin çok yıllı olarak dondurulması ve SSF katkı oranlarının özel sektörle uyumlaştırılması yoluyla bu konuların ele alınması için büyük bir fırsat sunmaktadır. Bununla birlikte formel ve fiili emeklilik yaşı, kademeli olarak artırılmalı ve emeklilik sisteminin daha uzun vadede sürdürülebilirliğini destekleyecek (örn. tahakkuk oranlarının azaltılması ve emekliliklerin maaşlara değil fiyatlara endekslenmesi) gibi diğer parametrik reformlarla da desteklenmelidir. Yukarıda da belirtildiği gibi emeklilik dışı sosyal sektörlerde, mali tasarruf için sınırlı alan bulunmaktadır, ancak maaşlardan gelen kaynak eğitim ve sağlık alanındaki diğer girdilere aktarılarak devlet hizmetlerinin kalitesi ve verimliliğini artırmak için ciddi bir kapsam mevcuttur. A. MAAŞ GİDERLERİNDE TASARRUF 4.2 Niceliksel olarak en büyük tasarruf tüm kamu çalışanları için maaşların nominal olarak dondurulmasıyla birlikte elde edilebilir. Böyle bir politika ile, önümüzdeki üç yıl içerisinde toplam tasarruf GSYİH’nın yüzde 3.8’ini bulabilir. (Tablo 4.1) 4.3 Maaş dışı ödemelerin temel unsurlarının kademeli olarak kaldırılması, önümüzdeki üç yıl içerisinde GSYİH’nın yaklaşık yüzde 1.7’si kadar ek tasarruf sağlayabilecektir. Kamu görevlilerinin ek mesai ödeneklerinin kademeli olarak kaldırılması ise, önümüzdeki üç yıl içerisinde GSYİH’nın yüzde 0.8’i oranında mali tasarruf sağlarken, 13. Maaşın kaldırılması ile bir defaya mahsus olarak GSYİH’nın yüzde 0.9’u oranında ek bir tasarruf sağlanabilir. 4.4 İstihdamın rasyonelleştirilmesi de bu durumu destekleyebilecektir. Kamu görevi kadrolarının yüzde 5 oranında azaltılması GSYİH’nın yüzde 0.6’sı oranında mali tasarruf sağlayacaktır. Öte yandan geçici personelin önümüzdeki üç yıl içerisinde beşte bir oranında azaltılması, GSYİH’nın sadece yüzde 0.1’i oranında çok cüzi bir tasarruf getirecektir. Geçici personel maaşları nispeten düşüktür ve dolayısıyla bunun getireceği mali tasaruf da sınırlıdır. B. E MEKLİLİKERDE TASARRUF 4.5 Kıbrıs Türk ekonomisi emeklilik sisteminin temel zayıflıklarının ele alınması ve ilgili alternatif tedbirlerin etkisini değerlendirmek amacıyla, Kıbrıs Türk ekonomisi PROST modelleriyle, SSF ve KGEF sistemleri için bir dizi politika senaryosu yansıtmaları yapılmıştır. Bu senaryolar temel duruma kıyasla bireysel tedbirlerin mali ve sosyal etkilerine bakmakta ve emeklilik sisteminin sürdürülebilirliğini sağlamak için olası politika paketlerini tespit etmeye çalışmaktadır. 4.6 Tüm politika paketlerinde (P1-P4) İhtiyat Sandığı’ndaki bireysel tasarrufların zorunlu olarak yıllara yayılarak ödendiği ve emeklilik yaşının yükseltildiği varsayılmaktadır. Buna ek olarak, tahakkuk oranındaki kademeli bir düşüş (P1), önümüzdeki yirmi yılda SSF’nun emeklilik harcamalarını GSYİH’nın yaklaşık %10’unda sabitlemeye (ve sonrasında hafif bir artışa) ve ilk emeklilik bağlama oranlarını kademeli olarak azaltmaya neden olmaktadır. Mali açıdan daha katı bir 34 senaryo (P2) tahakkuk oranını hemen kesmekte, yeni faydalanıcılar için asgari emekliliği azaltmakta10, ve 2013-2015 yılları arasında emeklilikleri dondurmaktadır. Bu senaryoda açık, iki yılda artıya geçmekte, emeklilik harcamaları on yıldan az bir sürede GSYİH’nın %7’sinin altına inmekte ve mevcut olanlarla kıyaslandığında ilk aylık ikame oranı yarı yarıya azalmaktadır. 2013-2014 yıllarında P1 GSYİH’nın %0,7’si oranında, P2 ise GSYİH’nın %3,9’u oranında tasarruf yapma kapasitesine sahiptir. 11 Scenario Model SIM1 SIF SIM2 SIF SIM3 SIF SIM4 SIF SIM5 SIF SIMcs1 CSPF SIMcs2 CSPF SIMcs3 SIMcs4 CSPF CSPF SIMcs5 CSPF P1 P2 SIF SIF P3 SIF P4 SIF SIMcs6 CSPF Features and assumptions INDIVIDUAL POLICY SIMULATIONS Baseline + mandatory annuitization of the Provident Fund + abolishment of fund withdrawals prior to retirement; Baseline + rising retirement age to 70 by 2080, and earliest retirement age to 67 by 2080 (1.2 months per year); Baseline + gradual decrease of annual accrual rate to 1% from 2013-2032, 1% afterwards, applied to entire service period; Baseline + instantaneous decrease of annual accrual rate to 1% from 2013, applied to entire service period; Baseline + reduction of minimum pension to 20% of average wage in TCC from 2013, for new pensioners; Baseline + pension contribution rate paid by all employed civil servants increases to 13% from 2013 (equalization of pension contribution rate with SIF) Baseline + accrual rate immediately decreased to 1% in 2013, applied to all years of service (as in scenario SIM4 for SIF); Baseline + mandatory annuitization of the gratuity payment; Baseline + pension indexation freeze in 2013-2022, price indexation from 2023 Baseline + retirement age gradually increased to 70 by 2080 (as in SIF scenario SIM2); early retirement pattern shifts in line with the retirement age; POLICY PACKAGES SIM1 + SIM2 + SIM3; SIM1 + SIM2 + SIM4 + SIM5 + suspension of pension indexation in 2013-2015; P1 + contribution rate to SIF gradually decreasing by 4% (Government contribution abolished) over 2013-2032 period, contribution to Provident Fund increases by 4% + annual accrual rate gradually decreasing to 0.7% over the same 2013-2032 period; P2 + contribution rate to SIF decreases by 4% (Government contribution abolished) in 2013, contribution to Provident Fund increases by 4% + annual accrual rate decreases to 0.7% in 2013; SIMcs1+SIMcs2+SIMcs3+SIMcs4+SIMsc5 4.7 (2008 yılı sonrası istihdam edilen kamu görevlileri için de aynı şekilde olmak üzere) 2008 yılı öncesi kamu görevlileri için emeklilik parametrelerinin genel sistemle uyumlaştırılması adil olacak ve önemli mali tasarruflar getirecektir. i) katkı oranının %13 genel SSF düzeyine çıkarılması12; ii) 2013 yılından itibaren tahakkuk oranının derhal %1’e indirilmesi; iii) ikramiyelerin yıllara yayılarak ödenmesi 10 Edinilen bilgiye göre, mevcut faydalanıcılar için asgari emekliliğin indirilmesi “anayasaya aykırı” olacaktır. Dolayısyla SIM5 asgari emekliliğin yeni emeklilikler için yarıdan fazla kesilmesini öngörmektedir. Alternatif bir politika asgari (nominal) emekliliğin dondurulması, uzun vadede kademeli olarak hedef bir değere indirilmesi olabilir. 11 Tüm politika paketleri emeklilik sistemini mali olarak konsolide edecek ve Kıbrıs’ın güneyindeki emeklilik sistemi ile olası birleşmesini, ve AB emeklilik harcama düzeylerine uyumlaştırmayı kolaylaştıracak önlemler içermektedir. Tahakkuk oranlarındaki düzeylerde yansıtılan indirimler ve asgari emeklilik, olası uyumlaşma önlemlerine örneklerdir. 12 Yansıtmalar daha yüksek bir katkı oranının net maaşlardan etkili bir şekilde ödenebileceğini göstermektedir. 35 ve bir tasarruf ürünü olmaktansa emekliliğe dönüştürülmesi; iv) 10 yıllık bir süre için emekliliklerin dondurulması ile desteklenen fiyat endeksine geçiş (2013-2022)13; ve v) kamu görevlilerinde SSF’nda olduğu gibi emeklilik yaşının yükseltilmesi gibi hususlardan oluşan bir politika paketi (SIMcs6)önemli mali tasrruflar sağlayabilir. Ek 3’te de görüldüğü gibi kamu görevlileri için öngörülen kombine politika paketi, orantılı olarak azalan aylık bağlama oranı ile de olsa, 2013 yılında GSYİH’nın %2.4’ü ve 2013-14 yıllarında GSYİH’nın %5.0’ının tasarruf edilmesini sağlayacaktır. C. AÇIKLAYICI ORTA VADELİ MALİ PLAN 4.8 Yukarıda önerilen reformlar 2012-14 yıl döneminde gerekli olan mali tasarrufu getirecek, bu sürede yeterli finansmanı sağlayacak, ve özel sektör alanında orta vadede bir büyümeye destek olacaktır. Yukarıda tartışılan harcama tedbirleri önümüzdeki üç yıl içinde GSYİH’nın yaklaşık %15’i kadar toplam mali tasarruf getirecektir. 4.9 Reform planının uygulanması 2014 yılına kadar dış finansman açığını azaltacak, verimli yatırımlar için mali olanakları artıracak ve mali açığı GSYİH’nın %2’sinin altına çekecektir. Keskin bir mali ayarlama kısa vadede çıktı büyümesi üzerinde olumsuz etkiye neden olacaksa da, arz tarafında ciddi reformlarla birlikte bunun küçük olacağını ve çıktı büyümesinin çabucak toparlanacağı ve 2014 yılında daha yüksek bir trende ulaşacağını düşünmekteyiz. Bu, gelir büyümesini destekleyecektir. Harcama tarafında ise mali ayarlamalar, yatırım harcamalarını 2011 yılında GSYİH’nın %2,6’sından 2014 yılına GSYİH’nın %3’üne çıkaracak mali olanakları yaratacaktır. Öte yandan, hiçbir ayarlamanın yapılmadığı senaryoda, mali durum bozulmaya devam edecek ve Türkiye’den gelen finansman akışında beklenen düşüş, finansman açığının genişlemesine neden olacaktır. 13 2008 öncesi kamu görevlileri için hesaplama dönemini son yılın maaşı yerine tüm kariyer üzerinden yapmak konusu dikkatle değerlendirilmelidir. Bu her ne kadar önemli ölçüde daha az da olsatahakkuk oarnının düşürülmesiyle benzer bir tasarruf trendi yaratacaktır. 36 Tablo 4.1: Toplam Mali Tasarruf (GSYİH yüzdesi) 2. Harcama tedbirleri 2.1. Çalışanların ödenekleri Tüm kamu çalışanları için maaşların nominal olarak dondurulması Geçici personelin yüzde 20 azaltılması Kamu hizmetinin yüzde 5 azaltılması Kamu görevinde ek mesai ödemelerinin kademeli olarak durdurulması 13. Maaşın kaldırılması 2.2. SSF’na cari transferler 2012 2.9 2.9 1.7 0.0 0.0 0.3 2013 5.9 2.0 1.1 0.1 0.6 0.3 2014 6.3 1.3 1.0 0.0 0.0 0.3 0.9 Toplam 15.1 6.2 3.8 0.1 0.6 0.8 0.9 0.2 0.4 0.7 Yıllık tahakkuk oranlarının 2013’ten itibaren yüzde 1’e indirilmesi (SIM4) Asgari emekliliğin yeni emekliler için 2013’ten itibaren ortalama 0.2 0.2 0.4 maaşın yüzde 20’sine indirilmesi (SIM5) SSF reformları birleştirilmiş paketi (P2) 1.5 2.3 3.9 2.3. Sosyal güvenlik (KGEF) Yıllık tahakkuk oranının 2013’ten itibaren yüzde 1’e indirilmesi 0.8 0.9 1.7 (SIMcs2) Çalışanların iştirak oranının 2013’ten itibaren yüzde 13’e çıkarılması 0.5 0.5 1.0 (SIMcs1) 2013’ten itibaren emekliliklerin endekslenmesinin dondurulmasu 0.6 0.9 1.5 (SIMcs4) Emeklilik ikramiyesinin zorunlu olarak yıllara yayılarak ödenmesi 1.0 0.8 1.8 (SIMcs3) CSPF reformları birleştirilmiş paketi (SIMcs6) 2.4 2.6 5.0 Kaynak: Dünya Bankası hesaplamaları. Notlar: SSF ve KGEF reform paketlerinin birlikte uygulanmasından elde edilecek mali tasarruflar, her bir tedbirin mali tasarrufları birbirinin içine geçtiğinden, bireysel politka önlemlerinin toplamına eşit değildir. 4.10 Reform planının uygulanması dış finansman açığını azaltacak, verimli yatırımlar için mali olanakları artıracak ve 2014 yılına kadar mali açığı GSYİH’nın %2’sinin altına çekecektir. Keskin bir mali ayarlama kısa vadede çıktı büyümesi üzerinde olumsuz etkiye neden olacaksa da, arz tarafında ciddi reformlarla birlikte bunun küçük olacağını ve çıktı büyümesinin çabucak toparlanacağı ve 2014 yılında daha yüksek bir trende ulaşacağını düşünmekteyiz. Bu gelir büyümesini destekleyecektir. Harcama tarafında mali ayarlamalar, 2011 yılında GSYİH’nın %2,6’sından 2014 yılına GSYİH’nın %3’üne çıkaracak mali olanaklar yaratacaktır. Öte yandan, hiçbir ayarlamanın yapılmadığı senaryoda, mali durum bozulmaya devam edecek ve Türkiye’den gelen finansman akışında beklenen düşüş finansman açığının genişlemesine neden olacaktır. 37 Tablo 4.2: Orta Vadeli Mali Senaryolar (GSYİH yüzdesi) Hiçbir Ayarlamanın Yapılmadığı Senaryo 1. Toplam Gelirler 1.1. Yerel Gelirler 1.2. Dış yardım 2. Toplam Giderler Yatırım harcamaları 3. Bütçe dengesi 4. Finansman 4.1 Türkiye’den alınan Krediler 4.2 Finansman açığı Ayarlamaların yapıldığı Senaryo 2012p 2013p 2014p 2012p 2013p 2014p 34.6 29.9 4.7 43.4 2.6 -8.8 34.3 29.9 4.4 42.9 2.5 -8.6 34.0 29.9 4.1 42.4 2.4 -8.4 34.6 29.9 4.7 40.5 2.7 -5.9 34.3 29.9 4.4 36.9 2.9 -2.6 34.5 30.4 4.1 36.1 3.0 -1.6 8.8 7.1 8.6 6.4 8.4 5.9 5.9 5.9 2.6 2.6 1.6 1.6 1.7 2.1 2.5 Memorandum: 1% 2% 3% 1% 1-2% 4% GSYİH Büyümesi Kaynak: Dünya Bankası hesaplamaları. 4.11 Zorlu olsa da başarılı, büyük, hızlı ve harcama tabanlı mali ayarlamaların çeşitli iyi örnekleri vardır. Letonya (2009-11), Lübnan (1999-2001), ve Slovakya Cumhuriyeti (1195-97) bölgeden mükemmel dersler sunmaktadır. Tüm örneklerde, titiz siyasi irade, kapsamlı ve çok yıllı ayarlamalara ve neden ihtiyaç duyulduğu halka açıkça anlatılan bunun karşılığında da hem önemli paydaşların yanı sıra genel olarak halkın desteğini kazanan reform paketlerine dönüştürülmüştür. Şekil 4.1: Büyük Mali Ayarlamalara Örnekler 38 39 CHAP TER 5 SOSYAL SEKTÖR HİZMETLERİNİN İYİLEŞTİRİLMESİ 5.1 Kıbrıs Türk ekonomisinde emeklilik dışı sosyal sektör harcamaları 2006 ile 2010 yılları arasında istikar gözetmekteydi ancak 2011 yılında ciddi bir düşüş yaşamıştır. Emeklilikler dışında eğitim, sağlık ve sosyal güvenlikteki toplam harcamalar 2007 ve 2009 yıllarında GSYİH’nın azami olarak %12.1’ine ulaşmış ancak 2011 yılında %11.0’a düşmüştür (Şekil 5.1). Ancak, özellikle sağlık harcamaları dönem içerisinde reel ve devamlı bir düşüş yaşamış ve 2011 yılında 2006’da olduğunun altına inmiştir, bu da 2006 yılında GSYİH’nin %3,5’inden 2011 yılında %3,1’e düşmesi anlamına gelmektedir. Eğitim harcamaları reel anlamda durağan kalmış, ancak 2011 yılında GSYİH’nin %6.4’üne gerilemiştir. Sosyal yardım harcamaları dönem içerisinde GSYİH’nin %1.5’inden neredeyse 1.7’sine çıkarak çok az bir artış göstermiş, ancak 2011 yılında bu tersine dönmüştür. 14 Şekil 5.1: Sosyal Sektör Harcamaları GSYİH Şekil 5.2: Karşılaştırmalı Sosyal 2006-2011 (GSYİH yüzdeleri) Harcamaları 2010 (GSYİH yüzdeleri) Sektör 14 Fonksiyona göre harcamaların “bakanlıklara” göre harcama ile tamamen aynı olmadığına dikkat ediniz. Örneğin, eğitim hizmetleri 2011’de GSYİH’nin yüzde 6.4’ü idi, ancak eğitim “bakanlığı” GSYİH’nin yüzde 6.6’sını harcadı, GSYİH’nin yüzde 6.2’si eiğitim hizmetleri içindi. Gençlik, spor ve kültür harcamlarını da içermektedir. Diğer “bakanlıklar” eğitim hizmetleri için GSYİH’nın yüzde 0.2’si kadar katkıda bulunmuştur. “Sağlık bakanlığı” neredeyse tüm sağlık harcamalarını yapmakta ve “çalışma ve sosyal güvenlik bakanlığı” da tüm sosyal yardım harcamalarını yapmaktadır. 40 Kaynak: Dünya Bankası hesaplamaları. Kaynak: Dünya Bankası ve Eurostat hesaplamaları. Not: Kıbrıs Türk ekonomisi için, SSF emekliliklerinin %10’u ve %8.1 kamu görevlileri emeklilikleri, “Sosyal Yardım’a ek olarak Emeklilikler” için %1.7 sosyal yardıma eklenmiştir. AB27’de “Sadece Sosyal Yardım” 2009 yılı için Fransa, Almanya, İtalya, Polonya, İspanya ve Birleşik Krallık’ı içermektedir. 5.2 Kıyaslama yapılan ülkelere bakılınca sosyal harcamalar, Sosyal Güvenlik harcamaları haricinde, alışılmışın dışında değildir. Kıbrıs Türk ekonomisi ve Kıbrıs’ın güneyi eğitim ve sağlık için GSYİH’nin benzer oranlarını harcamaktadırlar (Şekil 5.2). Eğitimde her ikisi de AB27 ortalamasından daha yüksek olmakla birlikte Türkiye’den çok daha fazla harcamaktadırlar. Buna karşın sağlıkta, her ikisi de AB27 veya Türkiye’ye göre oldukça eli sıkıdır. Sadece sosyal yardım ve işci emeklilikleri dikkate alınırsa Kıbrıs Türk ekonomisi ve Kıbrıs’ın güneyi, GSYİH’nın yaklaşık %12’sini sosyal güvenliğe harcamakta, ancak Kıbrıs Türk ekonomisinde kamu görevlileri emekliliğine harcanan GSYİH’nin %8’i de eklenince sosyal güvenlik harcamaları GSYİH’nın %20’sine çıkmaktadır, bu oran da AB27 ile eş değerdedir. Ancak emeklilikler dikkate alınmadığında, Kıbrıs Türk ekonomisinin, grafikte en altta yer alan çubuklardan da görüldüğü gibi, son derece sınırlı bir sosyal yardım programına sahip olduğu ortaya çıkmaktadır. 5.3 Sağlık ve eğitimde özel harcamalar kayda değerdir ve büyük olasılıkla toplam harcamalardaki payı OECD veya AB ortalamasından daha yüksektir. 2008 yılı hanehalkı harcamaları anketine göre hanehalkları bütçelerinin %3,5’ini sağlığa ve diğer bir %3,5’ini de eğitim hizmetlerine harcamaktadır, bu da ayda ortalama 111 TL’ye tekabül etmektedir. Tüketim harcamalarının GSYİH’nın yaklaşık %80’i olduğu varsayılırsa, bu harcama her iki sektörde de GSYİH’nın yüzde 2,8’ine denk gelen ek bir harcama anlamına gelmekte ve sağlık harcamalarını GSYİH’nın %6’sının üzerine ve eğitim harcamalarını da GSYİH’nın %9’unun üzerine çıkarmaktadır. Bu harcamanın başka ekonomilerle kıyaslamasını görmek için Şekil 5.3 ve 5.4’e bkz. Kamu harcamaları için genel eğilimler, her iki sektörde de kabaca aynı toplam harcamayı yapan Kıbrıs Türk ekonomisi ve Kıbrıs’ın güneyinde aynıdır. Sağlıkta özel harcamalar daha düşük olan kamu harcamalarını kısmen karşılasa da, kıyaslama yapılan diğer ekonomilere bakılınca sağlıkta daha düşük ve eğitimde çok daha fazla bir girişim olduğu görülmektedir. Kıbrıs’ın güneyinde özel sağlık harcamalarının daha fazla belirgin olduğu göze 41 çarpmaktadır, bu da Kıbrıs Türk ekonomisinde eksik bir tespit yapılmış olduğuna işaret olabilir. 15 Ancak, kıyaslama yapılan daha zengin ekonomilere göre Kıbrıs Türk ekonomisinde, kamu harcamaları da yüksek olmasına rağmen eğitime yapılan özel harcamalar özellikle yüksektir. Şekil 5.3: Sağlık – GSYİH olarak Karşılaştırmalı Şekil 5.4: Eğitim - GSYİH olarak Karşılaştırmalı Kamu ve Özel Harcamaları 2008 Kamu ve Özel Harcamaları 2008 Kaynak: Kıbrıs’ın kuzeyi için Dünya Bankası Kaynak: Kıbrıs’ın kuzeyi için Dünya Bankası hesaplamaları, OECD için OECD, diğerleri için hesaplamaları, OECD için OECD, Türkiye için AK Health for All Veritabanı. “Türkiyede eğitim sistemi organizasyonu 2009/2010”, tüm diğerleri için Eurostat. Not: Türkiye için eğitimde kamu harcamaları 2008 yılında GSYİH’nın %34,8’i ve 2002 yılında özel harcamalar toplamın %34,8’iydi. GSYİH’ya göre özel harcamaları bulabilmek için bu oran 2008 yılı verilerine uyarlandı. 5.4 Hanehalkı davranışlarının göstergesi olan tüketim verilerine bakıldığında, sağlık ve eğitim alanında hanehalkı giderleri tüketim gruplarında farklılık göstermektedir. Tablo 5.1 tüketim gruplarına göre 2008 yılı hanehalkı harcamaları anketi sonuçlarını göstermektedir (Q1 en yoksul ve Q5 en zengin grubu ifade etmektedir). İlk iki sırada gösterilen gıda ve konut gibi ihtiyaçlar, genel tüketim arttıkça, beklenen bir şekilde, hanehalkı harcamaları yüzdesi olarak keskin bir şekilde düşmektedir. Buna ters olarak, sağlık hizmetlerine harcanan bütçe oranları, çok fazla olmasa da gelir yükseldikçe artmaktadır. En yoksul hanehalkları bile ortalama oranın %69’unu sağlık hizmetlerine harcamaktadır ki bu da neredeyse tüm hanehalklarının sağlık hizmetine erişebilmek için ödeme yaptığına işaret etmektedir. Bu trend, aşağıda tarif edilen, yataklı tedavilere öncelik veren ve ayakta tedavi hizmetleri için kısıtlı finansman sunan kamu harcamaları ile tutarlıdır. Buna rağmen, eğitim harcamaları ilk gruptan sonra keskin bir şekilde yükselmektedir ve bu da daha yüksek tüketim düzeylerinde olan hanehalklarının kamu sektörü dışına çıkması veya piyasada ek eğitim hizmetleri satın alması16 ile tutarlıdır. Önemli olan nokta, eğitim ve sağlıkta kamu harcamalarının özel harcama trendlerini dikkate alması gerektiğidir, ancak tabi ki Kıbrıs Türk ekonomisinde veriler sınırlı olduğundan bunu yapmak zordur. En yoksul hanehalkları sadece kamunun verdiği hizmetlerin kalitesine değil aynı zamanda kamu sübvansiyonlarının ne 15 Her iki sektörde de hanehalkı dışında yapılan özel harcamalar örneğin işletmelerin çalışanları için yaptıkları harcamalar, dikkate alınmamıştır, dolayısıyla toplam, gerçek harcamaların alt sınırındadır. Tüm kaynaklar dikkate alınabilseydi, Kıbrıs’ın kuzeyinde sağlıkta özelin payının güneydeki gibi olduğunun testip edilmesi şaşırtıcı olmazdı. 16 Elbette bu verilere bakarak sebep ve sonucu anlayamayız, ancak tarif edilen davranışlarla tutarlıdırlar. 42 kadar iyi hedeflendirilmiş olduğuna da aşırı derecede bağımlıdır. Sağlık sektöründe mali engellerin en yoksul iki grupta nasıl işe yaradığının ve yönetimin bunları aşmak için yeterince önlem alıp almadığının bir şekilde sorgulanması gerekmektedir. Eğitimde kamu sisteminin dışına çıkılması yüksek tüketim düzeylerinde muhtemel görünmektedir. Tablo 5.1: Tüketim Grubuna göre Hanehalkı Harcamaları (2008) Harcama sınıfı Gıda ve Meşrubat Konut, Su , Elektrik, Gaz, Diğer yakıtlar Sağlık Eğitim Ortalama Q1 Q2 Q3 Q4 Q5 18.9 31.0 26.6 23.1 19.8 12.4 24.7 41.5 34.3 29.3 24.9 17.1 3.5 2.4 2.7 3.0 3.4 4.2 3.5 0.5 1.7 3.7 4.4 4.0 Kaynak: DPÖ İstatistik ve Araştırma Dairesi Bülteni, “2008 Hanehalkı Tüketim Harcamaları Anketi Sonuçları”. A. SAĞLIK 5.5 Kıbrıs Türk ekonomisinde sağlıkla ilgili sonuçlar ciddi oranda bozulmuştur ve kötü durumdadır. Bebek ölümleri 2005 yılında her bin canlı doğumda 9 gibi düşük bir orandı. 2006 yılındaki nüfus sayımında bu oran 15.8’e sıçradı ancak 2009 yılında biraz düşüş göstererek 13.6’ya indi. Bu istatistik, oranın 3.3 olduğu Kıbrıs’ın güneyi ile kıyaslanınca kötü bir orandır. Aynı oran Türkiye’de 11.1, OECD genel oranı 5, ve AB’de 4.2’dir. Kıbrıs Türk ekonomisinde 2009 yılında erkek ve kadın ortalama yaşam süresi, sırasıyla 71.8 ve 76.5 olarak tahmin edilmişti. Bu rakamlar aslında neredeyse 30 yıl öncesinden, 1980’li yılların ortasından beri değişmemiştir. Buna karşın, kadınlarda ortalama yaşam süresi Kıbrıs’ın güneyinde 83.8, Türkiye’de 74.3, OECD’de 81.9, ve AB’de 82.7 idi. Kıbrıs Türk ekonomisi geçtiğimiz 30 yılda, ortalama yaşam süresi ve bebek ölümlerinde etrafında kaydedilmiş olan muazzam gelişmeleri yakalayamamıştır. 5.6 Yönetimin sağlık harcamaları nispeten düşüktür ve hastaneler arasında eşit değildir. 5.3 ve 5.4 numaralı Şekillerde de gösterildiği gibi Kıbrıs Türk ekonomisinde devlet sektörü sağlık harcamaları başka ekonomilere kıyasla düşüktür ve cepten yapılan harcamalar nispeten yüksektir. Şekil 5.5’te gösterildiği gibi, devlet harcamalarının dağılımı hastanelerin hakimiyeti altındadır. Bu oran Şekil 5.1’de gösterilen ve giderek daralmakta olan zarfın kabaca %60’ını temsil etmektedir. Hem ayakta tedavi hizmetleri hem de halk sağlığı laboratuvarı için küçük bir miktarı kapsayan halk sağlığı hizmetleri 2011 yılında harcamaların %13’ünü oluşturmaktaydı. Tıbbi ürün harcamaları (ilaçlar, tıbbi aletler, ve ekipman da dahil olmak üzere) 2006-09 yıl döneminde harcamaların %15’inden 2010-11 yıl döneminde %18’e çıkmıştır. Bunun gibi bir dağılım, harcama yapılarının son 30 yılda giderek yataklı tedavilerden ayakta tedavi hizmetleri ve ilaçlara kaydığı gelişmiş ekonomilerde olağan bir dağılım değildir. OECD’de 2009 yılında yataklı tedavilere ayrılan ortalama pay %33 (Şekildeki Hastane Hizmetlerinin dengi), ayakta tedavi ve kollektif sağlık hizmetleri için de %45 (Şekildeki Halk Sağlığı Hizmetlerinin dengi), ve tıbbi ürünler için % 22 idi. 5.7 Sağlıkta gerçekleşen bütçe yıldan yıla ilk başta öngörülen bütçeden daha fazla olmaktadır. 2006 yılından 2011 yılına kadar Sağlık “Bakanlığı” ilk başta tahsis edilen bütçesini ortalama %18 oranında aşmıştır. Kalem olarak yataklı tedavi hizmetleri her yıl ayrılmış olan bütçesini ortalama %25; tıbbi ürünler %24 ve temel sağlık hizmetleri de %6 aşmıştır. 2012 yılında planlanan bütçe, 2011 yılında tahsis edilen bütçeden yaklaşık 3 milyon TL ve aslında 2011 yılında gerçekleşen harcamalardan 18 milyon TL daha düşük olacak şekilde 115 milyon TL’dir. 2012 yılında tahsis edilen bütçenin gerçekleşen harcamalara yetmeyeceği neredeyse kesindir. Başka hiçbir “bakanlık” bütçe tahsisatını mütemadiyen bu şekilde aşmamaktadır. Yine de, bu yaklaşımın amacı sağlık hizmetleri harcamalarını kontrol altında tutmak ise, işe yaramış gibi görünmektedir. 43 5.8 Birim fiyat tahminleri, ayakta tedavi hizmetlerinin kötüye gitmesine izin verirken kamuya ait yataklı tedavi hizmetlerini sürdürmeye çalışma çabalarıyla tutarlıdır. Geçtiğimiz beş yıl içerisinde sağlık hizmetlerine ayrılan kaynaklar azalmasıyla; halk sağlığı sektörü yataklı tedavi gören hasta başına reel harcamaları 2006 yılındaki düzeyin %18 üzerine çıkarırken, ayakta tedavi hizmetlerinde reel kaynakların %11’i oranında düşmüştür (Şekil 5.6) 17. Bu eğilim, ayakta tedavi hizmetlerine olan desteğin düşüşüne izin verirken yıkıcı bir korumayı muhafaza etmeye çalışma çabaları ile tutarlıdır. Sıkıntılar dikkate alındığında bu uygun bir seçim olabilir. Hanehalkları, hastanede kalmayı gerektiren tedavilerin yüksek masraflarına kıyasla ayakta tedavi hizmetleriyle ilgili küçük harcamaları daha iyi karşılayabilmektedir. Böylesi bir yapı, daha önce de belirtilmiş olduğu gibi, izlenen hanehalkı harcamaları ile tutarlıdır. Buna rağmen, ihtiyaç duyulan ayakta tedavi hizmetlerine doğru bir kayma gerçekleştirilmemektedir ve harcamalarda bu yapıyı değiştirebilecek bir artışı düşünmek mümkün değildir. Dolayısıyla, katı genel kaynak sıkıntılarından dolayı harcama tahsisatlarını iyileştirmek için sağlıkta da bütçenin geri kalanında olduğu gibi zor kararların verilmesi gerekecektir. OECD ile kıyaslandığı zaman, Kıbrıs Türk ekonomisinin yataklı tedavi tahsisatlarını iki katına çıkardığı ve ayakta tedavi hizmetleri masraflarını da yarı yarıya azalttığı görülmektedir. Şekil 5.5: Kamu Harcamalarının Sağlık Şekil 5.6: Kamu Bütçesinde Yataklı Tedavi ve Fonksiyonlarına göre Dağılımı, 2006-2011 Ayakta Tedavi Birim Maliyetler Trendi, 20062010 Kaynak: Dünya Bankası hesaplamaları. Kaynak: Dünya Bankası hesaplamaları. 5.9 Sağlık hizmetleri sağlanıyor olsa da işgücü maliyetleri hâkim durumdadır. Genel anlamda, 200611 yılları arasındaki dönemde çalışanlara yapılan ödemeler, harcamaların %60’ına denk gelmektedir, bu da yapılan uluslararası kıyaslamalarda en uçlardadır. Örneğin, Birleşik Krallık’ta benzer bir doğrudan hizmet sistemi mevcuttur ve 2003 yılında OECD ülkeleri arasında hastane yatak sayısı başına en yüksek çalışan sayısına sahipti ancak; 2003 yılından 2008 yılına kadar bütçesinin yaklaşık %43’ünü maaşlara harcamıştır, bu da Kıbrıs Türk ekonomisindeki durumun epey altındadır. Kıbrıs Türk ekonomisindeki yüksek işgücü maliyetleri, bir önceki bölümde de belirtilmiş olduğu gibi, muhtemelen yüksek maaşlarla ve doktorları kollayan bir personel oluşumuyla ilgili bir unsurdur. 17 Bu paragraftaki tahminler gösterge niteliğinde kabul edilmelidir. Birim maliyetleri yataklı tedavi ve ayakta tedavi hizmetlerine yapılan toplam harcamalar her kategorideki hasta sayısına bölünerek hesaplanmıştır. 44 5.10 Yatırım bütçesi nerdeyse sıfıra inmiştir. Sağlık için daralan genel harcama zarfında brüt yatırım oluşumu diğer kategorilerdeki harcamaları sürdürebilmek amacıyla, 2006 yılında harcamaların %13’ünden, 2011 yılında %4’üne düşmüştür. Yatırım harcamalarına olanak kalmaması, sağlık hizmetlerinde reel harcamalarda beş yıllık sürekli bir düşüşe neden olmuştur. Kamu sektöründe, bütçede var olan sıkıntılardan dolayı sağlık hizmetlerinde küçülmeye gitme tercih edilmişse, sistemin bütününün bozulmasına izin vermektense, stratejik olarak hangi hizmetlerin devam edeceğini seçmek ve bu hizmetleri tamamen finanse etmek mantıklı olacaktır. 5.11 Sağlık hizmetleri kaynakları karışık bir tablo ortaya çıkarmaktadır: 2009 yılı temel sağlık hizmeleri stoku (Şekil 5.7) Kıbrıs Türk ekonomisinin kıyaslandığı ekonomilere göre daha az hastane yatağına sahip olduğunu göstermektedir. 100,000 kişiye 460 yatak sağlanmaktadır ancak; bu rakam muhtemelen ihtiyaç duyulandan oldukça fazladır. ABD’de ve diğer OECD ülkelerinde, hastane yatakları 100,000 kişi başına 300’ün altına düşmüştür; Avrupa ve yeni Üye Devletler yatak sayılarını azaltmakta ancak bunu tıp teknolojisinin ihtiyacı azalttığından dolayı daha yavaş bir şekilde yapmaktadır. İnsan kaynakları sermayesine – doktorlar, diş doktorları ve hemşireler - bakıldığında Kıbrıs Türk ekonomisinin sınırlı olduğu gözlemlenmektedir. Ancak, kamuya istihdam kararları nedeniyle elde edilmiş bir oran olan doktor başına sadece 1.2 hemşire ile (Şekil 5.8), Kıbrıs Türk ekonomisi doktor sayısında azaltmaya gitme fırsatını yitirmiştir. OECD genelinde hemşirelerin doktorlara oranı 2.7’dir; tahsisat kararlarının diğer ekonomilere göre daha fazla piyasa tarafından yönlendirildiği ABD’de bu oran, Kıbrıs Türk ekonomisindeki oranın yaklaşık 4 katı yani 4.5’tir. Seçenekler dikkatli bir şekilde incelenirse, Kıbrıs Türk ekonomisi pahalı olan hastane yatağı stokunu azaltabilir ve personel oluşumunu hemşirelere kaydırabilir. Şekil 5.7: 100,000 kişi başına sağlık Hizmetlerleri Kaynakları, 2009 Şekil 5.8: Doktor başına düşen Hemşire, 2009 Kaynak: Eurostat ve DPÖ Kaynak: Dünya Bankası hesaplamaları 5.12 Önemli bir harcama kalemi de, nerdeyse tamamen Türkiye’de yapılan yurtdışı tedavileridir. 2006 ile 2010 yılları arasında yılda yaklaşık 2000 hasta yurtdışında tedavi görmüş ve bunun yıllık maliyeti 2006 yılındaki sabit para birimiyle yaklaşık 8.5 milyon TL olmuştur. Yurtdışında tedavi gören hastalar, yurtiçinde tedavi görenlerin %7’sine denk gelmekte ve yerel yataklı tedavi maliyetlerine %9 ek maliyet getirmektedir. Maliyetlerin yaklaşık %92’si hastane masrafı, ve %8’i de seyahat masraflarıdır. Şekil 5.9, yurtdışında tedavi gören hasta maliyetlerinin 2007 yılında dramatik bir şekilde düştüğünü ve 2010 yılında da yerel yataklı tedavi hizmetlerinden daha düşük olduğunu göstermektedir. Yurtdışında tedavi gören hastaların en pahalı ve karmaşık vakalar olduğu varsayılırsa, bu olağandışıdır. Bu garip sonucun nedeni birikmiş yurtdışı tedavi ödemeleri, 45 yurtdışında tedavi gören hastalardaki yüksek ölüm oranı veya son derece pahalı ve verimsiz olan yerel sistem olabilir. Bu konuya ilişkin yapılabileceklerin ötesinde daha dikkatli bir araştırma başlatılması gereklidir ve bunu bu raporla yapmak mümkün değildir. 18 Şekil 5.9: Yurt içinde veya Yurt dışında Yataklı Tedavi gören ve Taburcu olan Hasta başına Reel Harcamalar (Türk Lirası olarak, sabit 2006) Kaynak: Muhasebe verilerine dayanan Dünya Bankası hesaplamaları. 5.13 Sosyal Sigorta Sistemi, sunulmayan hizmetler için bir gelir akışı yaratmaktadır. Yasaya göre, tahmini %21,1 istihdam vergisi üzerinden, çalışanlar için %4 sağlık hizmetleri istihdam vergisi katkısı vardır19. 2011 yılında sosyal katkılardan elde edilen gelirler GSYİH’nın %7.8’i kadardı ve sağlık hizmetleri için GSYİH’nın %1.5’i bu kanaldan ödenmekteydi. Yönetim bu fonların sağlık hizmetleri bütçesine yatırıldığını söylemektedir, bu da 2011 yılında sağlığa ayrılan GSYİH’nın toplamda %3.13’ünün %1.7’inin genel gelirlerden ve %1.5’inin de sosyal katkılardan geldiğini göstermektedir. Avrupa’da buna benzer sosyal sağlık katkıları, bilinen bir ödeme paketi ile bir sigorta fonuna ödenir ve Devlet, hak sahibi olmasına rağmen iştirak etmeyen vatandaşlar için genel vergi gelirlerinden prim öder. Kıbrıs Türk ekonomisinde bu yaklaşım tam tersine dönmüştür: işçiler sağlık hizmetlerinden yararlanabilmek için ek bir vergi ödemektedir ancak; bu onlara sadece diğer herkesle aynı sağlık hizmetleri primini ödeyerek, kamu kurumlarından zaten alabilecekleri aynı sağlık hizmetleri için kuyruğa girme hakkını vermektedir. 5.14 Yapısal reformlar, sektöre yapılacak herhangi bir ek kaynak tahisatından önce gelmelidir. Özetle, geçtiğimiz beş yıl içerisinde kaynaklarda yaşanan reel düşüş, yataklı tedavi hizmetlerini ve sistemin işleyişini sürdürmeyi öncelik sayarak kontrol altında tutulmaktaydı ancak; bu ayakta tedavi hizmetleri ve yatırım 18 2011’de yurtdışında tedavi gören hasta sayısı neredeyse yarı yarıya azalarak, 2010’da Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’nin açılmasıyla (ve tıp fakültesi) 1,244’e düşmüştür. Hastane 2010 ve 2011 yıllarında Sağlık Bakanlığı’nın sevk ettiği yaklaşık 1,000 hastaya yataklı tedavi hizmeti sağladıkalrını bildirmiştir. 19 Çalışanlar yüzde 8.3 vergi ödemekte, ve işverenin payı yüzde 9.8 ile 15.8 arasında değişmektedir. Son aralığın orta noktası alınarak,, metinde kullanılan toplam yüzde 21.1’dir. Devletin katkı payları dikkate alınmamıştır. 46 harcamalarında oldukça fazla gidere neden olmuştur. Hastanelerde çok fazla sayıda yatak mevcuttur ancak sistemde hizmet verecek yeterli sayıda düşük maliyetli personel (hemşireler gibi) yoktur. Yukarıda da belirtildiği gibi Kıbrıs Türk ekonomisi, yataklı tedaviden ayakta tedaviye doğru gerçekleşmekte olan modern geçişin gerisinde kalmıştır, ve özel harcama eğilimleri bunu hedeflemeyi iyileştirmek için fırsatlar sunmaktadır. Yönetim sosyal sigorta iştirakçilerine yönelik, yerine getirmediği bir yükümlülük yaratmıştır. Sistem ve seçeneklerin sistematik ve stratejik değerlendirmesi, yolunda görünmektedir. 5.15 Öneriler. Seçenekler geliştirmek ve başarılı bir uygulama sağlamak için ciddi ek analizler gerekmektedir ancak sağlık sektörü kaynakları ve harcamaları ile ilgili yapılan bu kısa değerlendirmeye dayanarak, bazı genel önerilerde bulunmak mümkündür. • Belki de daha da önemli bir konu, Kıbrıs Türk ekonomisinin bir sağlık krizi ile karşı karşıya olduğudur. KTE bebek ölümlerinin azaltılması ve ortalama yaşam süresini artırma konularında olması gerekenin ve olabileceğinin çok gerisinde kalmıştır. Bu trendlerin kötüye gitmesinin tek nedeni sağlık sistemindeki yetersizlikler değildir ancak; bunu tersine çevirmek için ve sağlığın iyileştirilmesine yönelik olarak kamunun elinde bulundurduğu fark yaratabilecek tek temel unsur kamu harcamalarıdır. Mevcut kaynaklar ivedilikle sağlık sonuçlarını iyileştirecek şekilde kullanılmaya başlanmalıdır. Bu da tipik olarak toplumdaki en zarar görebilir kesimleri hedef alan daha iyi koruyucu hizmetler ve ayakta tedavi hizmetlerinin sağlanması anlamına gelmektedir. • Sağlık bütçelerinde daha fazla kesintiye gidilmesi gerekiyorsa, Kıbrıs Türk kamu sistemini fiziki olarak tamamen finanse edilecebilecek bir boyuta indirmeyi düşünmenin zamanı gelmiş demektir. Bu noktaya kadar yataklı tedavi hizmetlerinin sürdürülebilmesi için yatırım harcamalarında ve ayakta tedavi hizmetlerinde daralmaya gidilmiştir. Gelişmiş ülkelerde kaynak tahsisatı tam ters yönde ilerlemektedir ve Kıbrıs Türk ekonomisinin bu trendi yakalayabilmesinin tek yolu sağlıkta yataklı tedavi hizmetlerini küçülterek, altyapıyı ayakta tedavi hizmetlerine kaydırmaktır. Yataklı tedavi gören ve ayakta tedavi olan hastaların çoğu hali hazırda birkaç kamu kurumunu kullanmaktadır. Dolayısıyla da kurumların veya gereksiz olanların sayısını azaltmak gibi seçenekler söz konusu olabilir. Bunun yanında, uygulamaların, personel kurallarının ve doktorların daha fazla hemşire ile ikame edimesinin desteklenmesine yönelik diğer engellerin değiştirilmesi, belli hizmetlerin maliyet yapısını azaltabilir. • Sınırlı kamu finansmanı, en çok ihtiyacı olanları daha iyi hedef alacak şekilde kullanılmalıdır. Etkili bir güvenlik ağı olmadığından (sosyal güvenlik harcamaları ile ilgili olan bölüme bkz.) ve hane halkının yüksek cepten harcamaları olduğundan, sağlıktaki sınırlı kamu kaynaklarının hakkaniyeti ve etkisi kamu harcamalarının yoksulları hedef almasıyla geliştirilebilir. Bugün sadece sosyal yardım alanlar ve beklenmedik şekilde, kamu görevlileri, kullanım ücretlerinden tamamen kaçınabilmektedir. • Sağlık piyasasında daha çok mali bir rol üstlenmeye başlamanın zamanı mıdır? Sağlık hizmetleri için bir istihdam vergisinin alınıyor olması tek bir seçenek yaratmaktadır; istihdam vergisi katkıları için somut bir şey sağlayabilecek bir alıcı fonksiyonu geliştirerek Avrupa’daki başarılı uygulamaları yerine getirmeye çalışmak için, yönetimin rolünü sağlık hizmetlerini yönetmekten finanse etmeye kaydırmak, hizmet sunanların sonuçlarla ilgili sorumluluğunu, sistemin verimliliğini ve yeni yaklaşımlara adapte olabilirliğini artırmak ve kamu sübvansiyonlarını ödeme gücü en düşük olanları hedef alacak şekilde daha iyi yönlendirmek. Bu aynı zamanda, her iki sektör de aynı doktorları kullandığından, kamu ve özel sağlık hizmetleri arasındaki göstermelik sınırı da ortadan kaldıracaktır. Belki de, hem kamu finansmanı hem de Kıbrıs geneli seçeneklerin tüm piyasaya açılması için yeni bir strateji ortaya koyacaktır. Verilere göre Kıbrıs’ın her iki tarafında da benzer sistemler ve finansman yapıları mevcuttur; Kıbrıslı Türklerin 2003 yılından itibaren güneyde kamunun sübvansiye ettiği sağlık hizmetlerine erişimleri vardır; ve hasta tabanının genişlemesi adada daha fazla uzmanlaşmaya olanak sağlayacaktır. Kıbrıs haricindeki tüm Yeni Üye Devletler tek bir ödeme noktası kullanarak sigorta tabanlı finansman sistemine geçmişlerdir. 47 B. EĞİTİM 5.16 Eğitimde kayıtlar yeterli görünmekte ancak öğrenci performansı bilinmemektedir. En az on yıldır %100 olduğu tahmin edilen okul öncesi, ilkokul ve ortaokul kayıtları için 2009 yılına kadar tutarlı veriler mevcuttur. Yüksek öğrenim kayıt oranları yüksek bir oran olan %75’i bulmuştur20 ve orta öğretimde de kayıt oranı %80’in hemen altında bir oranda durmaktadır. Bu da OECD ülkelerinde %82 ve Türkiye’de %53 olan bu oran ile kıyaslanabilirdir. Bu rakamlar makul görünmektedir ancak değerlendirme sistemi henüz yeni geliştirilmekte olduğundan öğrenci performansı ile ilgili hiçbir şey bilinmemektedir. 5.17 Yüksek öğrenimdeki yüksek yatırım harcamalarının haricinde, eğitimdeki harcama yapıları alışılmışın dışında değildir. Şekil 5.10, kamunun eğitime yaptığı harcamaların, eğtimin her bir düzeyine nasıl dağıtıldığını göstermektedir. Eğitimdeki reel harcamalar 2009 yılından 2011 yılına kadar 295 milyon TL civarında sabit kalmıştır; bu süre içerisinde, genel orta eğitm harcamalarında oldukça az bir düşüş görülerek toplamın %32’sine, ilköğretim ve okul öncesi %29’a ve meslek orta okulları da hafif bir düşüşle %11’e inmiştir. Üçüncü düzey eğitimdeki cari harcamalar toplamın %16’sına çıkmış ve diğer %12’lik oran da üçüncü düzey eğitimdeki yatırımlara harcanmıştır. Bu hareketler Şekil 5.10’da açıkça gösterilmektedir. Yüksek yatırım harcamaları, yüksek öğrenim hizmetleri ihracatını artırma çabalarının bir parçası olarak Kıbrıs Türk ekonomisinde kurulacak yeni özel üniversitelere sağlanan sermaye hibelerinden kaynaklanmaktadır. OECD ülkelerinde harcama yapısı üçüncü düzey eğitimde yaklaşık %26 ve geriye kalan her şeyde %74 (2009); Kıbrıs Türk ekonomisinde, üçüncü düzey eğitimde %28 ve geriye kalan her şey için (2011 yılı için, üçüncü düzey eğitime yönelik yatırım harcamaları dahil olmak üzere)%72’ydi ki bu rakam (sağlığın aksine) OECD ortalamasına yakındır. 5.18 Öğrenci başına cari harcama ise, mesleki eğitimin çok pahalı bir alanı olarak ortaya çıkmasından dolayı, bambaşka bir konu halini almıştır. Şekil 5.11 2006 yılından 2011 yılına kadar öğrenci başına yapılan harcamaları göstermektedir. Mesleki eğitime ayrılan rakam Şekil 5.10’da makul görünse de, her bir mesleki eğitim öğrencisinin maliyeti, genel orta öğrenimde olan bir öğrenciden yüzde 40 daha yüksektir. Buna karşın, yerli üçüncü düzey eğitim öğrencisi başına cari harcama; ilkokul öğrencisi başına yapılan harcama ile yaklaşık olarak aynı ve bir mesleki eğitim öğrencisinin maliyetinin yarısından daha azdı. 2009 yılında mesleki eğitim öğrencilerinin maliyetinin ani düşüşünün nedeni kayıtlardaki artıştan kaynaklanmıştır. 2011 yılında mesleki eğitim öğrencileri için yapılan harcamaları sürdürmek ve üniversite öğrencileri için olan harcamaları artırmak, bir taraf kazanırken bir tarafın kaybettiği mevcut bütçe ortamında genel orta öğretim öğrencileri için olan harcamalarının azalmasına neden olmuştur. Şekil 5.10: Fonksiyona göre Eğitim Harcamaları Dağılımı, 2006-2011 (eğitim harcamaları yüzdesi 20 Şekil 5.11: Öğrenci başına Reel Cari Harcama, 2006-2011 (2006’da Sabit Fiyatlar, TL) 2009 OECD ortalaması yaklaşık yüzde 59 akademik üçüncü düzey eğitime giren öğrenciler ve yüzde 19’u da daha pratik tipte üçüncü düzey eğitime giren öğrencilerdir, bu da kabaca Kıbrıs Türk Toplumu ile aynıdır. (OECD Eğitime Bakış 2011, s.308). 48 olarak) Kaynak: Dünya Bankası hesaplamaları. Not: Bütçedeki genel giderler (yaklaşık yüzde 10) bütçedeki paylarına göre işlevler için ayrılmıştır. “Sec” orta öğretim, “Prim” ise ilköğretimi ifade etmektedir. Kaynak: Dünya Bankası hesaplamaları ve OECD, Eğitime Bakış 2011. Not: “Sec” orta öğretim, “Prim” ise ilköğretimi ifade etmektedir. 5.19 Öğretmenler nispeten yüksek ücretler almaktadır. 15 yıl deneyimi olan OECD ortalaması ilk öğretim öğretmeni 2009 yılında kişi başına düşen GSYİH’nin yaklaşık 1.2 katı maaş almaktaydı (lise öğretmenleri için kişi başına düşen GSYİH’nın 1.3 katı). 2011 yılı öncesinde Kıbrıs Türk ekonomisinde, başlangıç düzeyindeki bir öğretmen ilk yılında ayda brüt 2,200 TL maaş almaktaydı (13 aylık maaş dikkate alındığında, yıllık kişi başına düşen GSYİH’nın 2.0 katı), bu rakam 15 yıllık deneyim için OECD ortalamasının üzerindedir. 2009 yılında, 15. senesinde olan bir öğretmen ayda yaklaşık 5,269TL veya 13 maaş üzerinden hesaplanınca kişi başına düşen gelirin 4.8 katı kazanmaktaydı, bu da OECD ortalamasının neredeyse üç katıdır. 2011 yılından sonra devreye giren ve daha öz cömert olan bir ödeme ölçeğine göre, 2011 yılına kadar 15 yıl hizmeti olan bir öğretmen, eski rejimden çok daha az olacak şekilde, kişi başına düşen GSYİH’nın 3.4 katı kadar kazanmaktaydı, ancak bu rakam hala OECD ortalamasının nerdeyse üç katına eşittir. GSYİH nisbi oranları Şekil 5.12’de gösterilmektedir. Şekil 5.12: Kişi Başına düşen GSYİH’ya göre Öğretmen Maaşları, 2009 Şekil 5.13: Sınıf başına Öğretmen Sayısı 2009 49 Kaynak: Dünya Bankası hesaplamaları ve OECD, Eğitime Bakış 2011. Kaynak: Dünya Bankası hesaplamaları ve OECD, Eğitime Bakış 2011. Not: Kişi başına düşen GSYİH DPÖ tahminlerine dayandırılmaktadır. 2011 yılı reformlarına dâhil olan 15 yıl deneyim sahibi hiçbir öğretmen yoktur. Dolayısıyla reform sonrası tahminler yeni maaş rejimi altında bir öğretmenin 15 yılını doldurduğu varsayılarak yapıldığından, yapaydır. “Sec” orta öğretim anlamında, “TC” Kıbrıslı Türk anlamındadır. 5.20 Devlette öğrenci-öğretmen oranları nispeten düşüktür ve her sınıfa düşen öğrenci sayısı nispeten, öğretmen sayısında kısıntıya gitme olanakları yaratacak şekilde yüksektir. Ancak bu pahalı girdide kısıntıya gidilmemektedir. Kamu sektörü için, öğrenci-öğretmen oranı 2006 yılında 14.6’dan 2011 yılında 13.5’e düşmüştür. Buna karşılık, ilkokul düzeyinde 2009 yılında, Kıbrıs’ın güneyinde öğretmen başına 14.5 öğrenci düşmekteydi; Türkiye’de bu sayı 22.9; ve OECD’de 16’ydı. Genel anlamıyla orta öğretimde Kıbrıs Türk ekonomisinde 2006-11 yılları arasında, yine düşüşte olan bir trend ile 2011 yılında 9.4’e düşecek şekilde, öğretmen başına ortalama 9.9 öğrenci düşmekteydi. Kıbrıs Türk ekonomisinde ilköğretimde sınıf başına öğrenci sayısı OECD ortalaması ile aynı olsa da, bu sınıflara giren öğretmen sayısı %20 kadar daha yüksektir. Orta eğitim düzeyinde, sonuç daha da çarpıktır: Kıbrıs Türk ekonomisininde sınıf başına düşen öğretmen sayısı OECD’den %47 daha yüksektir (Şekil 5.13). Dolayısıyla Kıbrıs Türk ekonomisinde hem öğretmen maliyetleri yüksektir, hem de her şeyden önce çalışma saatleri daha az olduğundan, özellikle de orta öğretimde, tüm sınıflara yeterli olması için daha fazla öğretmene ihtiyaç vardır. 5.21 Sonuç olarak eğitimdeki kamu harcamalarına oranı dikkate alınınca iş gücü harcamaları feci şekilde yüksektir. Sınıf sayısına göre fazla öğretmen kullanımı ve yüksek maaşlar, ilk, orta ve mesleki eğitimde diğer tüm harcamaları olanaksız kılmaktadır. İlkokul öncesi ve ilköğretimde, 2011 yılında iş gücü giderleri toplam harcamaların %97’sine eşitti. Orta öğretim düzeyinde, mesleki eğitim ve genel orta öğretim düşünülünce, harcamaların %98’i işgücüne yönelikti. Bu harcama yapısı 2011 yılında, ilk, orta ve mesleki eğitim düzeylerinde öğrenci başına sırasıyla kabaca 123 TL, 98 TL ve 164 TL (52, 41 ve 69 Euro) işgücüne yönelik olmayan girdi harcaması bırakmaktaydı. 5.22 Özel okullar, özellikle de ilköğretim düzeyinde hızlıca gelişmiştir. Şekil 5.14 2004 - 2011 okul yılları arasında devlet okulları ve özel okullarda kayıtlı olan öğrenci sayılarıyla ilgili bilgi vermektedir. Bu 8 yıllık süre içinde kamu ilköğretim kayıtları %6.5 ve kamu orta öğretim kayıtları %8.6 artmıştır. Özel ilköğretim kayıtları %358 ve özel ortaöğretim kayıtları da %107 oranında artmıştır. Şekil 5.14’te de açıkça görülebileceği gibi özel okullara yapılan kayıtlar düşük bir seviyeden başlamış ancak 2011 yılına kadar tüm ilköğretim öğrencilerinin %19’u ve orta öğretim öğrencilerinin %12’sini kapsayacak şekilde artmıştır. Bu öğrencilerin tüm masraflarını ebeveynler karşılamaktadır ve herhangi bir kamu sübvansiyonu mevcut değildir. 50 Şekil 5.14: Kamu Okulları ve Özel Okullarda Öğrenciler, 2004-2011 Okul Yılları Şekil 5.15: Kişi Başına düşen GSYİH Yüzdesi olarak Öğrenci başına Harcama, 2008 Kaynak: Dünya Bankası hesaplamaları. Kaynak: Dünya Bankası hesaplamaları ve OECD Eğitime Bakış, 2011 5.23 Yüksek öğrenim, sosyal sektörler arasında tek örnek olarak, kamu sektörünün bir mesafeden yürüttüğü bir faaliyetidir. Yüksek öğrenimde, tek devlet üniversitesi olan Doğu Akdeniz Üniversitesi doğrudan cari bütçe yoluyla desteklenmektedir. İstihdama yönelik yapılan yüksek öğrenim harcamaları, merkezi düzeydeki harcamaların %4’üne tekabül etmektedir. Sağlık veya eğitim alanındaki diğer tüm kurumlardan farklı olarak, Doğu Akdeniz Üniversitesi bir sübvansiyon almakta ve – diğer özel üniversiteler gibi – bütçesinin önemli bir yüzdesini öğrencilerden toplamak da dahil olmak üzere kendi işlerini kendi yönetmektedir. Elbette birçok insanı da istihdam etmiş durumdadır ancak bu kişiler üniversitenin çalışanlarıdır ve doğrudan merkezi yönetime bağlı çalışanlar değildir. Tek olan bu kurum haricinde, eğitimdeki (ve sağlıktaki) tüm kurumlar merkezden yönetilmektedir. 5.24 Yüksek öğrenim maliyesi aynı zamanda sistemin geriye kalanından ciddi farklılıklar göstermektedir ve daha geniş çerçevede dikkate alınabilecek seçenekler sunabilmektedir. Kıbrıs Türk ekonomisi, yüksek öğrenim öğrencilerine bütçe hesaplı burslar vermektedir, bu aşamada para öğrencileri bir anlamda takip etmekte dolayısıyla da üniversiteler öğrenciler için rekabet etmektedir. Burslar, öğrencinin bütçesine göre veriliyor olsa da, hak sahibi olmak için (Kişi başı GSYİH’nın 3.8 katı olarak çok yüksek olan) aile gelir düzeyinin ayda 4300 TL’nin altında olması yeterlidir, dolayısıyla da öğrencilerin çoğu hak sahibi olabilmektedir. 2006 ile 2011 yılları arasında Doğu Akdeniz Üniversitesi’ne giden Kıbrıslı Türk öğrenci sayısı giderek azalırken (4,500’den 2,451’e), diğer özel üniversitelere gidenlerin sayısı artmıştır. Devlet sübvansiyonları öğrencileri takip ettiğinden dolayı üniversiteler buna uyum sağlamıştır. Bu yaklaşım aynı zamanda Kıbrıs Türk ekonomisinin yüksek öğrenimdeki sübvansiyonları nispeten düşük tutmasına olanak sağlamıştır, bunun nedeni; özel üniversitelerin desteklenmiş olması, öğrencilerin mevcut birçok seçeneğinin olması ve üniversitelerin kısmen de olsa fiyat üzerinden rekabet ediyor olmalarıdır. Kıbrıs Türk ekonomisi üçüncü düzey eğitim harcamalarını Şekil 5.15’de kıyaslama yapılan ülkelere göre çok daha iyi kontrol altında tutmayı başarmıştır. 51 5.25 Öneriler. Seçenekleri geliştirmek ve başarılı bir uygulama sağlamak için ciddi ek analizler gerekse de, eğitim sektörü kaynakları ve harcamaları ile ilgili yapılan bu kısa değerlendirmeye dayanarak, bazı genel önerilerde bulunmak mümkündür. 21 • Eğitimle ilgili daha iyi verilere ivedilikle ihtiyaç vardır. Peformans değerlendirmesi uygulaması henüz ilk aşamalardadır. Kıbrıs Türk ekonomisinin bu çabasında başarılı olması şarttır ve bu ne kadar erken gerçekleşirse durum o kadar iyiye gidecektir. Bugün, bulunması gereken diğer temel veriler olarak sistem ve bireysel olarak okullar için geçiş oranları, okullarda kitap ve malzeme mevcudiyeti ve sınıf koşulları; derlenmeli, incelenmeli ve kamuya açıklanmalıdır. • Başa çıkılamayan maaş giderlerinin ve bunun neden olduğu kaynak dağılımındaki çarpıklığın giderilmesi amacıyla öğretmenlerin ücretleri ve çalışma koşulları yeniden gözden geçirilmelidir. 2011 yılı maaş reformu geleceğin öğretmenlerini etkilemektedir ancak bu harcama yapısını yavaş bir şekilde değiştirecektir, dolayısıyla da sistem temel reformlar olmaksızın mevcut harcama yapılarına mahkûmdur. Herkese uygulananların yanı sıra istihdamı yeni yapılmış öğretmenlere odaklanan kesintiler, iş gücünü zayıflatma eğiliminde olacaktır. Çünkü daha iyi imkânları olanlar başka yerlere gideceklerdir. Okul ve öğretmen verimliliğini sağlarken eğitim bütçesinde esneklik kazanmak önemli bir sorundur ve ele alınması gerekmektedir. Özellikle de sistem dışına çıkamayacak olan yoksul öğrenciler, mevcut harcama yapısının mahkûmlarıdır. • Seçeneklerden bir tanesi, sübvasiyonları tamamen veya kısmen öğrencilere kaydırarak okulların öğrenci için rekabet etmeye başlamalarını sağlamaktır. Yüksek öğrenimde başarılı olan sektörü ekonomik bir varlık olarak geliştirme deneyimi, odak noktasının hep kamu sektörü okullarının ve çalışanlarının gelişimi olduğu eğitim sisteminin geriye kalanıyla keskin bir şekilde çelişmektedir. Buna rağmen, ebeveynlerin çocuklarını özel okullara kaydırmasıyla eğitimde ciddi bir özel kapasite de gelişmiştir. Kamu sektöründe yeterince hızlı reformlar yapılamazsa, Hollanda’daki gibi sübvansiyonları tamamen veya kısmen öğrencileri izleyecek şekilde kaydırmak bir seçenek olabilir. C. S O S Y AL Y ARDI M 5.26 Sosyal yardım, Kıbrıs Türk ekonomisinin sosyal koruma sisteminde önemli bir role sahiptir. Sosyal yardım, ağırlıklı olarak; emeklilik ödemeleri ve işsizlik ödenekleri gibi iştirak tabanlı sosyal sigorta programları şeklinde sağlanmaktadır. İştirak tabanlı olmayan programlar22; engelliler, gaziler ve aileleri ve başka hiçbir destek almayan yoksul aileleri kapsayan nüfusun sadece küçük bir kısmına hizmet vermektedir. Sosyal yardım ve istihdam hizmetleri de benzer şekilde kapsam ve kapasite olarak sınırlıdır ve aktif iş gücü piyasası programları bulunmamaktadır. Sosyal koruma için harcanan GSYİH’nin ortalama %20’sinin sadece 1.5’i iştirak tabanlı olmayan yardımlar için kullanılmaktadır. Bu 27 AB ülkesi ortalamasından önemli ölçüde daha düşüktür ve Kıbrıs’ın güneyindeki sosyal yardım harcama düzeyinden dört katı daha düşüktür. Ancak, bu oran Arnavutluk’taki sosyal yardım harcamaları ile benzerdir ve Karadağ ve Türkiye’deki iştirak tabanlı olmayan yardım için yapılan harcamalardan biraz daha yüksektir (Şekil 5.16). Şekil 0.26: 2008 Sosyal Yardıma giden Kamu Şekil 0.17: 2008 Sosyal Yardım Programlarına Harcamaları (GSYİH yüzdesi) giden Kamu Harcamalarının Oluşumu (GSYİH yüzdesi) 21 2006 Dünya Bankası Kamu Harcamaları Değerlendirmesi, çoğu hala geçerli olan ek öerilerle birlikte detayli bir eğitim sektörü değerlendirmesi içermektedir. 22 Sosyal yardım iştirak tabanlı olmayan nakit ödenekler olarak tanımlanır (sosyal ödenekler) ve ayni yardım veya sosyal hizmetler içerebilir. 52 Kaynak: ESSPROS verilerine dayanan Dünya Bankası hesaplamaları; ECA Sosyal Güvenlik Veritabanı; Konsolide bütçe hesapları. Not: * Türkiye’ye ait rakamlar yoksullar için sağlık sigortası programı harcamalarını da içermektedir (Yeşil Kart). Kaynak: ESSPROS; Dünya Bankası Avrupa ve Orta Asya Sosyal Güvenlik Veritabanı; Dünya Bankası hesaplamaları Not: * AB27 için nüfus ağırlığına göre olmayan, basit bir ortalama hesabı kullanılmıştır. ** Türkiye’ye ait rakamlar yoksullar için sağlık sigortası programı harcamalarını da içermektedir (Yeşil Kart). “Cyp” Kıbrıs’ı ifade etmektedir. 5.27 Sosyal yardıma olan harcamalar, toplam sosyal ödenek harcamalarının sadece üçte birini oluşturmaktadır. İştirak tabanlı olmayan yedi sosyal ödeneğin sadece ikisi – sosyal yardım ödeneği ve ihtiyaca özel acil ödenekler – yoksul ve korunmasızları hedef alan son çare sosyal yardım (LRSA) olarak sınıflandırılabilir. Geriye kalan beş program, engellilik veya gazilik ödenekleri olarak sınıflandırılıabilir (Şekil 5.17) 23. LRSA harcamaları (GSYİH’nin yüzde 0.45’i) toplamın üçte biri oranındadır ve birçok AB ülkesinin yoksulluğu hedef alan gelir desteği programları ve sosyal dışlanmışlık ödenekleri ile kıyaslanabilirdir. Ancak bu rakam, 2008 yılında bu tür programlara GSYİH’nin %1,1’inin harcandığı Kıbrıs’ın güneyinden oldukça düşüktür. AB ve Kıbrıs’ın güneyi aynı zamanda belli bir hedefi olmayan ancak kısıtlı aile ve çocuk ödenekleri için GSYİH’nin yaklaşık %2’sini harcamaktadır. Ancak Kıbrıs Türk ekonomisinde bu mevcut değildir. 2011 yılında Kıbrıs’ın güneyi mali sıkıntılardan dolayı bu ödeneklere kimlerin gerçekten ihtiyacı olduğunu tespit etmeye yönelik çalışmalar başlatmıştır. Dolayısıyla bu maliyetler muhtemelen gelecekte düşecektir. Bu tür sübvansiyonların yokluğundan kaynaklanan büyük tasarruf Kıbrıs Türk ekonomisinde LRSA’nın çok daha ucuz bir şekilde genişletilebilmesine olanak sağlamaktadır. 5.28 Sosyal yardım programlarının reel harcamaları 2006 ve 2011 yılları arasında daha çok engellilik harcamalarında küçük bir miktar genişlemiştir. 2011 yılında sosyal yardım programlarına yapılan reel harcamalar 2006 yılından ortalama %10 daha yüksek seyretmiş ve bu fark sadece engellilik harcamalarından 23 Diğer sosyal yardım programları, cenaze ödenekleri, koruyucu ailelere yardım ve gazi çocukları ve öksüz çocuklara evlilik ikramiyeleri gibi küçük programlar içermektedir. Sosyal hizmetler ve sosyal bakım hizmetleri sınırlıdır ve yaşlılar için bir bakımevi, engelliler için bir rehabilitasyon merkezi, psikolojik yardım, ve yoksul ve korunmasızlar için diğer ayni destekler içermektedir. Çoğu sosyal yardım, Çalışma Dairesi’nin yönettiği engellilik ödeneği hariç, Sosyal Hizmetler Dairesi tarafından yönetilmektedir. Sosyal Hizmetler Dairesi’nin GSYİH’nin yüzde 0.05’inden az olan ve gazi olmayanlara yönelik küçük bir engellilik ödeneği de mevcuttur. Dolayısıyla, bu nottaki konu daha çok Çalışma Dairesi’nin yönettiği engellilik ödeneğine odaklanmaktadır. 53 kaynaklanmıştır. (Şekil 5.18). Uygunluk kriterleri nispeten katı olsa da24, 2006 ile 2011 yılları arasında temel engellilik ödeneği reel harcamaları %33 oranında artmıştır. Buna karşın, faydalanıcıların sayısında bir artıştan ve 2009 yılı ödenek düzeylerinde hafif bir yükselmeden dolayı sosyal yardım harcamaları mütevazı şekilde artmış ve 2011 yılında keskin ve dönemsel bir şekilde inişe geçmiştir. Çeşitli gazilik ödenekleri harcamaları, hak sahibi faydalanıcıların sayısındaki doğal azalmadan dolayı, zaman içerisinde azalmaktadır25. Şekil 0.18: Sosyal Yardım Programları reel Harcama Endeksi (2006=100) Kaynak: Bütçe verilerine dayanan Dünya Bankası hesaplamaları 5.29 Kıbrıs’ın güneyi ile kıyaslandığı zaman, Kıbrıs Türk ekonomisinde iş gücü piyasa koşulları daha kötü ve işsizlik güvencesi daha sınırlıdır. Ortalama %9’larda olan ve sürekli yüksek olan işsizlik oranı, aynı dönemde sadece %4’lerde olan işsizlik oranı ile Kıbrıs’ın güneyinden keskin şekilde farklı seyretmiş ve güçlü GSYİH büyümesinin yaşandığı yıllarda bile (2006-2008) Kıbrıs Türk ekonomisi iş gücü piyasasının bir özelliği olmuştur. İşsizlik oranının %12.4’lere çıktığı26 Kıbrıs Türk ekonomisinde işgücü piyasası koşulları 2009 yılında önemli ölçüde kötüye gitmiştir. Ancak, işsizlik sigortasından yararlanan işsizlerin sayısı 2006 yılından bu yana %30’u aşmamış ve hatta ya işsizler sigorta kapsamında olmadığından ya da yeni iş buluncaya kadar ödenekleri kesildiğinden27 2009 yılında bu oran daha da azalmıştır. (Şekil 5.19) 24 Kriterler en az yüzde 40 çalışma kapasitesi kaybı ve bir sağlık komitesi onayını içermektedir. Başvurların reddedilme oranı yüksektir. ABD’de ortalama yüzde 65 ve Norveç, Finlandiya, Danimarka, Hollanda ve İrlanda yüzde 30’dan daha az (OECD 2010) olan engellilik ödeneği başvuru reddedilme oranı 2008’de yüzde 82 olmuştur. 25 Bir diğer olası etken ödeneklerin durağan düzeyidir. Örneğin, ödenek düzeyi 2007-2008 boyunca ayarlanmamıştır ve reel anlamda de facto olarak azalmıştır. 26 Kaynak: Devlet Planlama Örgütü. 2010 ve 2011’de işsizlik oranı sırasıyla yüzde 11.9 ve 9.7 idi. 27 Kıbrıs Türk ekonomisinde işsizlik ödeneği için uygunluk kriterleri yumuşak olsa da, ödenek süresi iştirak geçmişine göre 4-6 ay arasında değişmektedir.Kıbrıs Türk ekonomisinde bir işçinin işsizlik sigortası ödeneğine hak kazanması için son 13 ayda sadece 4 ay katkı yapmış olması yeterlidir.Birçok AB ülkesinde çalışanın bu hakkı kazanması için, son 2-3 yıl içinde en az 12 ay veya daha fazla katkıda bulunmuş olması gerekir. Kıbrıs’ın güneyinde sigortalı bir işsizin, işsiz kalmadan önce en az 6 ay (26 hafta) sigortalı olması gerekir. Türkiye’de sigortalı işsizlerin 54 Şekil 0.19: İşsizlik Oranı ve İşsiz sayısındaki paylarına göre İşsizlik Ödeneğinden faydalananlar (yüzde olarak) Kaynak: DPÖ verilerine dayanan Dünya Bankası hesaplamaları. 5.30 Ve sosyal güvenlik sistemi zenginlerin çıkarlarını çarpıtmaktadır. Kıbrıs Türk ekonomisinde, emeklilikler dâhil tüm kamu transferlerinin üçte ikisinden fazlası28 gelir dağılımının en üst iki grubunda olan hanehalkından toplanmaktadır (Şekil 5.20). Bu Türkiye’deki sosyal güvenlik transferleri ile benzerdir ancak; sosyal güvenlik transferlerinin yarısından azının gelir dağılımının en üst %40’ına gittiği Karadağ veya Kıbrıs’ın güneyinden şaşırtıcı şekilde farklıdır. Genel sosyal güvenlik transferlerinin yeniden dağıtımının sosyal yardımdan daha az seyretmesi beklenirken; özellikle Kıbrıs’ın güneyi ile kıyaslandığı zaman Kıbrıs Türk ekonomisinde var olan en yoksul kişilerin sosyal güvenlik sisteminden sınırlı şekilde yararlanmaları endişe vericidir. Kıbrıs Türk ekonomisinde tüm kamu transferlerinin sadece %3.8’i en yoksul gruplara gitmektedir ve bu oran Kıbrıs’ın güneyinde %26.6 oranındadır. En zengin grup kamu transferlerinden toplam gelirin %23,5’ini alırken, sosyal güvenlik transferleri en yoksul grupta olanların toplam harcanabilir gelirinin sadece %13,1’ine katkıda bulunmaktadır. Kıbrıs’ın güneyinde bu oranlar sırasıyla %55.2 ve %16.8’dir. Dolayısıyla, Kıbrıs Türk ekonomisinde sosyal güvenlik transferlerinin hakkaniyetinin artırılması için önemli bir kapsam mevcut gibi görünmektedir. Şekil 0.20: Sosyal Güvenlik Transferlerinin Gelir Grubu veya Tüketim Dağılımı Hedefleri işsiz kalmadan önceki 3 yıl içinde, istihdamın son 120 günü dahil, en az 20 ay (600 gün) ödeme yapmış olması gerekir. 28 Burada devlet transferlerinin emeklilik, sosyal yardım gibi sosyal güvenlik transferlerini temsil ettiği varsayılmaktadır ancak başka sübvansiyonlar da buna dahil olabilir. Hanehalkı Bütçe Anketinin Kıbrıs Türk ekonomisinde bunu ne kadar yakaladığı bilinmemektedir 55 Kaynak: 2008 EU-SILC verileri, 2008 Türkiye HBS, 2008 Karadağ HBS verilerine dayanan Dünya Bankası hesaplamaları. Kıbrıs Türk ekonomisine ait tahminler DPÖ’nün 2008 yılı HBS verileri analizinden gelmektedir. Not: Kıyaslanabilirlik amaçlarıyla, transfer sonrası hanehalkı gruplarına kişi başı yetişkin-eşdeğer hanehalkı harcanabilir gelir (Kıbrıs Cumhuriyeti, Kıbrıs Türk ekonomisi) ve tüketime (Karadağ, Türkiye) göre yerleştirilmiştir. Kullanılan farklı sosyal yardım önlemleri nedeniyle, sonuçlar tamamen kıyaslanabilir değildir. 5.31 LRSA’nın bu sonuca katkıda bulunan üç temel eksikliği vardır., Sosyal Yardım Ödenekleri veya LRSA, yapısı nedeniyle son derece sınırlı bir programdır. • Çalışan yoksullar için herhangi bir güvenlik ağı sunulmamaktadır. LRSA gelir hesaplıdır ve kategoriler arasında çok katı sınırlarla ayrılmaktadır. Buna göre sadece dullar ve başka hiçbir geliri olmayan evli çiftler hak sahibidir. Herhangi bir kazanç sahibi olmak katılımı olanaksız kılmaktadır. Bu da Türkiye ve bazı Batı Balkan ülkelerindeki politikalarla benzerdir. Ancak Kıbrıs’ın güneyi dahil çoğu AB ve OECD ülkesi, çalışmayanların yanında çalışmakta olan yoksul bireylere ve ailelere de LRSA ödemeleri sunmaktadır. • Kategorilerin katı bir şekilde ayrılması, yoksulların kapsam altına alınması konusunda hatalara yol açmaktadır. İştirak tabanlı olmayan programlar arasında LRSA kapsamı en geniş olandır ancak; sadece nüfusun %1’ine ulaşmaktadır. Kıbrıs Türk ekonomisinde yoksulluk oranı 2008’de %14.829 olarak tahmin edilmiştir, bu da yoksulların kapsam dahiline girmesi açısından önemli bir boşluk olduğunu ima etmektedir. • Kıbrıs Türk ekonomisinin LRSA yeterliliği de endişe vericidir. Sosyal Yardım ödenekleri brüt asgari ücretin ortalama bir buçuk katıdır (Şekil 5.21)30. Diğer sosyal yardım ödenekleri brüt asgari ücretin en az %100’üne kadar çıkacak şekilde daha cömerttir. LRSA ödenek düzeyleri 2007-08 yılları boyunca enflasyona göre ayarlanmış ancak; reel değerlerinin zaman içinde düşmesine neden olacak ve sosyal güvenlik ağının yeterliliğine zarar verecek şekilde 2009 yılından itibaren ayarlanmamaktadır. 29 Yoksulluk sınırı burada yetişikin-eşdeğer hanehalkı harcanabilir geliri ortalamasının yüzde ellisi olarak tanımlanmıştır. Kaynak: Devlet Planlama Örgütü, 2008 Hanehalkı Bütçe Anketi. 30 Brüt asgari ücret 2009’da 1237 TL idi. Sosyal Yardım ödeneği alan çocuklu aileler, çocuk başına ayda ekstra 95 TL almaktadır. Bundan faydalananlar aynı zamanda ücretsiz sağlık hizmetleri almaktadırlar ve diğer bazı hizmetleri de yerel yönetimler tarafından karşılanmaktadır. 56 Şekil 0.21: Brüt asgari ücrete oranla temel sosyal yardım programlarının ödenek düzeyleri Kaynak: DPÖ, Dünya Bankası hesaplamaları. Not:. Sadece “Sosyal Hizmetler Dairesi” tarafından yönetilen programlar dahildir. 5.32 Öneriler. İştirak tabanlı olmayan sosyal yardım programları üzerindeki bu basit değerlendirmeye dayanarak bazı genel önerilerde bulunmak mümkündür. Ancak bunun için seçenekler geliştirebilmek ve başarılı uygulama sağlamak adına bunlarla birlikte ciddi ek analizlerin yapılması gerekmektedir. • Herhangi bir ayarlama programını uygulayabilmek açısından güvenlik ağının güçlendirilmesi şarttır. Bu raporda önerilen oldukça büyük, kısa vadeli ve sadece bir sefer uygulanacak ayarlama; kısa vadede birçok hanehalkını ekonomik zarara uğratacaktır. İşsizlik sigortası ve emeklilik gibi iştirak tabanlı programlar, ya hanehalklarını kapsamadığından ya da ödenekler çok çabuk tükeneceğinden bazı hanehalkları için yetersiz kalacaktır. Şekil 5.16’da gösterilen işsizlik ödeneğinin yetersizliği birçok hanehalkı için imkansız bir durum yaratacaktır. Dolayısıyla herhangi bir ekonomik ayarlama programı uygulanmaya başlamadan önce güvenlik ağının güçlendirilmesi gerekmektedir. • LSRA ödeneklerinde acil reformlar, sosyal güvenlik sübvansiyonlarının dağılımını iyileştirecek daha etkili bir güvenlik ağı elde edilmesini sağlayacaktır. Önemli reform alanlarının bazıları aşağıda sıralanmıştır. Kutu 6.1, Kıbrıs’ın güneyinde tüm bu sorunları ele almakta olan LSRA’yi anlatmaktadır. • Çalışan yoksulların dâhil edilmesi ve böylece bu konudaki hataların azaltılması; Kazanç sağlayan faaliyetlerden gelen bazı gelirleri göz ardı ederek LRSA; geliri olan ancak yoksul kalmaya devam eden hanehalklarına da yardım edecek şekilde genişletilebilir. Bu hanehalkları, destek alma hakkına sahip olabilmek için, bugün olduğu gibi, iş gücü piyasasından çıkmak zorunda da kalmayacaktır. • Uygunluk kategorilerinin yumuşatılması. Alıcı kategorileri; işsiz ve işsizlik ödeneği almayan veya yeterli gelir elde etmeyen boşanmış olmayanlar da dahil olmak üzere bekârları kapsayacak şekilde genişletilebilir. 57 • Ödenekler ve uygunluk kriterlerinin otomatik olarak ayarlanması. Hedef grubun istenmeden daralması veya ödeneklerin azalmasını önlemek, ve ödeneklerin kriz zamanlarında otomatik bir dengeleyici olmasını sağlamak için uygunluk ve ödenek düzeyleri düzenli olarak izlenmeli ve enflasyona göre ayarlanmalıdır. • Yeterli ödenek sağlanması. Ödenek düzeyleri, marjinal faydayı daha yüksek tutacak ve iş gücü katılımını cesaretlendirerek bir hanehalkını geçindirebilecek kadar yeterli olmalıdır. Mevcut sistem, son derece düşük düzeyde ödenek sağlarken işgücü piyasasına katılımı caydırabilecek bir çark oluşturmaktadır. • LRSA’nın hedefi belli ve sınırlı olduğundan, nispeten pahalı olmayan ve konjoktüre göre olmayan bir araçtır. LRSA’yi yoksulların daha geniş bir kısmını kapsayacak ve biraz daha yüksek düzeyde ödenekler sağlayacak şekilde güçlendirmek, onu pahalı bir program haline getirmeyecektir ve bu güvenlik ağını geliştirmenin düşük maliyetli bir yolu olarak kalacaktır. Böylesi bir program, hanehalklarına gelir kayıplarını yönetebilmek için alternatif bir yol sunarsa, engellilik ödeneklerinin daha da genişlemesi ve erken emeklilik için de iyi bir alternatif olacaktır. • Uzun vadede, faydalanıcıların işgücü piyasasına katılmalarına yardımcı olmak için istihdam hizmetlerinde de iyileştirmeler gerekecektir. Sosyal yardım, daha geniş koruma sağlamak üzere, sadece muhtaç olanlardan fazlasını kapsayacak şekilde genişletilirken, insanların iş gücü piyasasına yeniden katılmalarına ve becerilerini yenilemelerine yardımcı olacak programlar sistemin olmazsa olmaz bir unsuru haline gelecektir. • Koşullu nakit transferleri gibi diğer programlar, yoksulluktan çıkmalarına yardımcı olmak amacıyla ebeveynlerin çocuklara yatırım yapmasını teşvik edebilecektir. Bugün varolan sınırlı programlara rağmen, her yerde olduğu gibi, yoksulların çoğu şüphesiz çocuklardır. Bu programların içerisine, çocuklarının yoksulluktan çıkmasına yardımcı olmaları için ebeveynleri destekleyecek, kanıtlanmış yöntemler dahil edilmelidir. 58 Box Kutu 0.1: Kıbrıs’ın güneyindeki Sosyal Güvenlik Ağı Kıbrıs’ın güneyinde, ana LRSA programı, Sosyal Yardım programıdır. Bu, kaynakları temel ve özel ihtiyaçlarını karşılamaya yetmeyen kişilere gelir desteği ve sosyal hizmetler sunan gelir ve varlığa göre belirlenen bir yardım programıdır. 2006’da Sosyal Yardım ve Hizmetler Yasası faydalanıcıların gelirlerinin korunması, engelli ve çocuğunu yalnız başına büyüten ebeveynlerin desteklenmesini sağlayacak, ve iş gücü piyasasına dahil olmalarını destekleyecek şekilde değiştirilmiştir. Yardım programının tasarlanışındaki bazı temel özellikler şunları içermektedir: 1) yardım miktarı; yardımın miktarı ve bireyin geliri arasındaki fark olarak belirlenmiştir. Ancak bir dizi gelir ve varlıkların dışarda bırakılması makul bir yaşam standardı elde edilmesini sağlamakta ve faydalanıcıların iş gücü piyasasına bağlı kalmasını desteklemektedir; 2) yardımın zaman içinde gerçek değerini korumasını sağlamak üzere yardımlar, tüketici fiyat endeksine endekslenmiştir; ve 3) engelliler, çocuğunu tek başına büyüten ebeveynler ve yoksul emekliler için de bir dizi ödenek mevcuttur. Isınma ve konut maliyetleri için de ek destek sağlanmaktadır. Gelir ve varlıkların dikkate alınmamasının yanı sıra, Sosyal Yardım’dan yararlananların iş gücü piyasasına dahil olmasını destelemek amaçlı bir dizi önlem de mevcuttur. Yardım ödeneğinin, istihdam edildikten sonra ilk 12 ay devam ettirilmesi de işe yeniden girişi kolaylaştırmaktadır. Mesleki eğitim hibeleri ve araç gereç ve ekipman alımı, faydalanıcıların istihdam edilebilirliğini artırmaktadır. Çalışabilme kapasitesine sahip olan faydalanıcıların eğitim almaları ve işleri kabul etmeleri koşuldur. Bir faydalanıcının işe başlayabilmesi için çocuk bakıcısına ihtiyacı var ise, bu tür bir yardım da sağlanmaktadır. Buna ek olarak, Sosyal Yardım Hizmetleri, Sosyal Yardım alanlar için mesleki eğitim ve istihdam sübvansiyonu da sağlamaktadır. Kaynaklar: MISSOC veritabanı, Sosyal Koruma ve Sosyal Dahiliyet Ulusal Strateji Raporu 2008-2010 (Kıbrıs Cumhuriyeti). 59 SONUÇLAR 6.1 Kıbrıs Türk Ekonomisi, acil ve geniş kapsamlı reformlar ve düzenlemeler yapılmadığı takdirde daha da kötüleşecek, giderek artan finansman sıkıntıları ve sürdürülebilir olmayan bir mali yapı ve borç durumu ile karşı karşıya kalacaktır. Türkiye’nin de sağladığı finansman koşullarının katılaştırılmasıyla, İhtiyat Sandığı ve KİTlerde de dâhil (özellikle elektrik ve telekomünikasyon şirketleri), birikmiş borçlar ve koşula bağlı/muhtemel borçlar yığılmaktadır. Bununla birlikte, büyük oranlardaki mali açık ve çok zayıf olan büyüme, artan bir borç yüküne neden olmaktadır. Sonuç olarak bu durum, büyüme beklentilerine zarar vermekte ve dolayısıyla da olumsuz bir sarmal oluşturmaktadır. Önemli bir politika değişikliği yapılmadığı takdirde, Türkiye’den alınan kredilerin silindiği bile varsayıldığında, borç yükü mevcut durumda GSYİH’nin %60’ı civarından 2025’e kadar yaklaşık %150’ye çıkacaktır. 6.2 Bu sorunların temel nedenleri, haddinden fazla büyük kamu sektörü iş gücü ile birlikte aşırı derecede cömert olan kamu görevi ödemeleri ve emeklilik düzenlemeleridir. Yakın geçmişte ortaya konan reform çabaları doğru yöndedir ancak kısa-orta vadeli sıkıntıları giderebilmek açısından yeterli olmaktan uzaktır ve son gerçekleştirilen reformlardan etkilenmiş olan yeni kamu görevlileri ile reformların dışında tutulan mevcut kamu görevlileri arasında eşitsizliklere yol açmıştır. Kıbrıs Türk ekonomisinin, reformların tam etkisini göstermesi için bir nesil geçmesini bekleme lüksü yoktur. 6.3 Ekonomiyi sürdürülebilir ve özel sektörün öncülük ettiği bir büyüme yoluna koyabilmek için, geniş çaplı ve hemen uygulanmaya başlayacak mali düzenlemeler şarttır. Gereken mali düzenlemenin hacmi, kamunun insan kaynakları sermayesi ve fiziki sermayeye olan verimli yatırımını artırma ve sosyal güvenlik ağının güçlendirilmesi ihtiyaçları ile ağırlaşmaktadır. Tahminlerimiz, önümüzdeki on yıl içerisinde borç yükünü GSYİH’nin %30-40’ına indirirken ki bu da Kıbrıs Türk ekonomisi gibi ekonomiler için genellikle sürdürülebilir kabul edilen bir düzeydir; kısa-orta vadeli finansman sıkıntılarına da hitap edecek şekilde üç yıl gibi bir süre içinde GSYİH’nin %10-15’i düzeyinde bir ayarlama ve borçların yeniden yapılandırılması gerektiğine işaret etmektedir. 6.4 Reformlar ve ayarlamalar gelirleri artırmaya değil giderleri azaltmaya odaklanmalıdır. Gelirler (sosyal sigorta iştirakleri dahil) geniş çapta uygun düzeydedir ve bir yandan vergi tahsilatını güçlendirmek, KDV rejimini basitleştirmek, vergi teşviklerini düzenlemek; yerel yönetimlerin kendi gelir kaynaklarını geliştirmeye (emlak vergileri dahil) gayret edilirken, ilgili gelir kazanımları, tercihen gelir vergisi oranlarını düşürmek ve Türkiye’den alınan hibelere olan bağımlılığı azaltmak için kullanılmalıdır. Uluslar arası deneyimler bu koşullar altında, gider tabanlı ayarlamaların daha etkili, sürüdürlebilir, ve büyüme sağlayıcı olduğuna işaret etmektedir. Kıbrıs Türk ekonomisinde, özel iş gücünün ve ailelerinin refahını olumsuz etkilemeyecek şekilde harcamaların kısılabileceği yeterli manevra alanı mevcuttur – aslında, insan sermayesi ve fiziki sermayeye yönelik verimli yatırımlar için daha fazla kaynak ayrılabileceğinden ve kamu hizmetlerinin fiyatı düşeceğinden, bu çevrelerin refahının artması muhtemeldir. Harcamalardaki kesintiler, kamu yönetimini bir düzene koymak, kamu görevi maaş artışlarını kontrol altına almak ve daha çok performansa dayandırmak, ve tüm kamu görevindeki emeklilik programlarını özel sektördeki ile uyumlaştırmaya odaklanmalıdır. Buna paralel olarak Sosyal Sigortalar Fonu’ndaki açığı kapatmak ve uzun vadeli sürdürülebilirliğini sağlamak için reformlar gerçekleştirilmelidir. 6.5 Rapor spesifik reform önlemlerinden oluşan bir paket önermektedir (Tablo 6.1). Bu önlemler 2012-14 dönemi içerisinde gereken mali tasarrufları sağlayacak ve mali açığı 2014’e kadar GSYİH’nin %2’sine indirecek, bu dönem içinde yeterli finansmanı sağlayacak, ve orta vadede özel sektör büyümesini destekleyecektir. Bu önlemler şunları içermektedir: (i) tüm kamu görevlileri için maaşların nominal olarak dondurulması; (ii) geçici personelin %20 oranında azaltılması; (iii) kamu görevlilerinin %5 azaltılması; (iv) kamu görevinde ek mesainin kademeli olarak kaldırılması; (v) 13. maaşın 60 kaldırılması; (vi) hem kamu görevlileri hem de özel sektör çalışanları için yıllık emeklilik tahakkuk oranının azaltılması; (vii) kamu görevlileri emeklilik iştirak oranının özel sektör ile uyumlaştırılması; (viii) kamu görevlilerinde emeklilik maaşlarının on yıllığına dondurulması ve özel sektörde olduğu gibi maaşlara değil, bilakis fiyatlara endekslenmesi; (ix) kamu görevlileri ikramiyelerinin zorunlu olarak yıllara yayılarak ödenmeye başlanması; ve (x) asgari emekliliğin ortalama maaşın %20’sine indirilmesi. 6.6 Zorlu olsa da, başarılı, büyük, hızlı ve gider tabanlı mali ayarlamaların çeşitli iyi örnekleri mevcuttur. Letonya (2009-11), Lübnan (1999-2001), ve Slovak Cumhuriyeti (1995-97) çok iyi örnekler sunmaktadır. Tüm örneklerde, ciddi siyasi irade, kapsamlı, çok yıllı ayarlamalara ve neden ihtiyaç duyulduğunun halka açıkça anlatıldığı ve karşılığında, önemli paydaşların yanı sıra genel olarak halkın da desteğini kazanan reform paketlerine dönüştürülmüştür. Harekete geçmenin zamanı yarın değil, şimdidir. Soruna çare bulmanın maliyeti gün geçtikçe sadece artacaktır. Tablo 6.1: Temel Önerilerin Özeti Alan Öneri Vergi Reformu Vergi fonksiyonlarını otomasyona geçirerek vergi idaresinin modernize edilmesi; Vergi makamlarının yaptırım yetkilerinin, Avrupa standartlarında etkili itiraz süreçleri ile dengelenerek güçlendirilmesi; KDV oranlarının konsolide edilmesiyle KDV rejiminin basitleştirilmesi; Emlak vergilerinde genişletilmesi; reform yapılması dahil, belediyelerin gelir tabanının Bölgesel eşitsizliklerin ele alınması için yönetim içi transfer sisteminde reform yapılması Kamu Kadroları içeren paralel teşkilat yasalarının değiştirilerek yeni kamu görevlileri yasası Hizmetinde ile uyumlu hale getirilmesi. Maaşlar ve Enflasyondan düşük maaş artışları verilmesi veya birkaç yıl maaşların dondurulması İstihdam Yıllık maaş artışlarını ayarlayarak barem içi ödenek artış oranının yavaşlatılması İstihdamın dondurulması veya mevcut kadrolar boşaldıkça sayılarının azaltılması Sözleşmeli geçici personelin sayısının azaltılması Destek hizmetlerinin dışardan özel sektörden alınması Eğitim Başka girdilere kaynak yaratmak için, eğitim harcamalarının bir kısmı olan işgücü maliyetlerini azaltmaya yönelik seçeneklerin geliştirilmesi ve uygulanması İstatistikler ve performans izlemesinin geliştirilmesi. Yüksek öğrenimde olduğu gibi, öğrenciye göre kamu finansmanı ile, harcamanın daha büyük bir kısmını çıktılara harcama olanaklarının araştırılması. Sağlık Kaynakların yataklı tedaviden ayakta tedaviye kaydırılabilmesine yarayacak reformların benimsenmesi. Kamu sektöründe, sağlık hizmetleri için mevcut sosyal sigorta iştirakleri üzerine kurulacak bir sigorta veya müşteri fonksiyonu yoluyla çıktıları finanse etmenin yollarının araştırılması Bu aşamada köklü bir reform kabul edilemezse, sistemin, azalmış olan kamu 61 finansmanına uyum sağlayacak şekilde küçültülmesi ve harcamaların yoksullar için bir güvenlik ağına katkıda bulunmak üzere kullanımı. Yüksek bebek ölüm oranı ve durağan ortalama yaşam süresine katkısı olan sağlık krizini ele almak için bir halk sağlığı stratejisinin geliştirilmesi. Sosyal Yardım Bu belgede önerilen özlü ayarlama programını dikkate alınarak, bir güvenlik ağı oluşturmak için son çare sosyal yardım programının modernleştirilmesi ve genişletilmesi şarttır. Mevcut iştirak programları, özellikle işsizlik sigortası, yetersiz olacaktır. Hedefi iyi belirlenmiş, daha cömert ve erişilebilir bir güvenlik ağı idare edilebilir olacaktır. Daha uzun vadede, iştirak tabanlı olmayan sosyal yardım sisteminin hedeflerinin geliştirilmesi, iş gücü katılımının desteklenmesi ve çocukların yoksulluktan çıkması için temel reformlar ve ek özelliklere ihtiyacı vardır. Emeklilik 2008 yılı öncesi kamu görevlilerinin emeklilik parametrelerinin 2008 yılı sonrası istihdam edilen kamu görevlileri ile uyumlaştırılması 2013 yılından itibaren emekliliklerin endekslerinin dondurulması İkramiye ödemelerinin zorunlu olarak yıllara yayılması Yıllık tahakkuk oranının azaltılması (Sosyal Sigorta Fonu’nun kapsadıkları için) 62 EK1: B Ü TÇ E S I NI F LANDI RMAS I Analitik bütçe sınıflandırma sistemi 2006 yılında başlamıştır Kurumsal sınıflandırma: Cumhurbaşkanlığı, Cumhuriyet Meclisi, Başbakanlık, On Bakanlık, Mahkemeler, Hukuk Dairesi, Sayıştay, Kamu Hizmeti Komisyonu, Yüksek Yönetim Denetçisi (Ombudsman), Güvenlik ve Savunma Genel Müdürlüğü Fonksiyonel sınıflandırma: Genel Kamu Hizmetleri, Savunma Hizmetleri, Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri, Ekonomik İşler ve Hizmetler, Çevre Koruma Hizmetleri, İskan ve Sosyal Yardım Hizmetleri, Sağlık Hizmetleri, Dinlenme-Kültür ve Din Hizmetleri, Eğitim Hizmetleri, Sosyal Güvenlik ve Sosyal Yardım Hizmetleri. Analitik bütçe sınıflandırması Türkiye Bütçe sınıflandırma sistemine göre yapılmaktadır. EK 2: EMEKLİLİK YANSITMALARI Taban Senaryosunda Ana Modelleme Varsayımları Kuzey Kıbrıs’ın emeklilik sistemi için mali projeksiyonlar, Dünya Bankası’nın Emeklilik Reformu Seçenekleri Yansıtma Aracı (PROST) modeli ile yapılmıştır. Yansıtma dönemi 2010 ile 2080 arasıdır. Demografik varsayımlar Esas alınan yılın nüfus verileri Kıbrıs’ın kuzeyindeki yerel istatistik ofisi tarafından sağlanmıştır. Doğum ve ölüm oranlarının gelecekteki değişiklik varsayımları için BM’nin Kıbrıs 2010 demografik tahminleri kullanılmıştır: Toplam doğum oranının 2080 yılına kadar mevcut durumda yüzde 146’dan kademeli olarak yüzde ikiyüzlere çıkacağı varsayılmaktadır; Benzer gelişme düzeyinde olan ülkelerdeki beklentilerle tutarlı olarak, ölüm oranlarının da tahmin döneminde azalması, ve bunun da sonuçlarının tablo 1’de gösterilen tahmini ortalama yaşam sürelerini ortaya çıkarması beklenmektedir. Tablo A2.1: Cinsiyete göre Çeşitli Yaşlarda Ortalama Yaşam Beklentisi 2010 2015 2030 2050 2080 77.3 57.9 24.5 20.2 16.1 78.0 58.5 25.0 20.7 16.6 79.6 60.1 26.4 21.9 17.7 81.6 62.1 28.1 23.5 19.2 84.2 64.7 30.4 25.7 21.2 81.7 62.1 28.0 23.4 19.0 82.5 62.9 28.6 24.0 19.6 84.0 64.4 30.0 25.3 20.8 85.9 66.2 31.7 26.9 22.3 88.3 68.6 34.0 29.1 24.4 Male At Birth At Age 20 At Age 55 At Age 60 At Age 65 Female At Birth At Age 20 At Age 55 At Age 60 At Age 65 Makroekonomik Varsayımlar Makroekonomik varsayımlar Dünya Bankası ekiplerinin Kıbrıs’ın kuzeyinde DPÖ ile gerçekleştirdiği görüşmelere dayandırılmaktadır. DPÖ tahminleri, GSYİH büyümesi, enflasyon ve işgücü verimliliği ile ilgili kısa vadeli varsayımlar için kullanılmıştır. Uzun vadede işgücü verimliliğinin yüzde 2’de ve enflasyonun da yüzde 4’te sabitleneceği varsayılmaktadır. Bu varsayımlara göre, GSYİH büyüme oranları, sabit işgücü oranını muhafaza etmek için ayarlanmıştır. Kapsama 64 Sosyal Sigorta Fonu ve Kamu Emeklilik Fonu’nun birlikte kapsama oranı, 2007’den sonra istihdam edilen kamu görevlilerinin de SSF’na dahil olmasıyla, istihdam olunan nüfusun yüzde 90’ı civarında sabit kalacağı varsayılmaktadır. Emekliliğin endekslenmesi politikası Mevcut uygulamada, Sosyal Sigortalar Fonu’nda emeklilik sonrası emeklilik maaşının endekslenmesi ihtiyaridir ve normalde hayat pahalılığındaki değişikliklere bağlıdır; asgari emeklilik de aynı orana göre ayarlanmaktadır. Bu uygulamaya göre hem emeklilik sonrası emeklilik maaşları hem de asgari emeklilik maaşının tamamen enflasyona endeksli olduğu varsayılmaktadır. Kamu Görevlileri Emeklilik Fonu için, maaş artışlarına bağlı olarak emeklilik maaşlarının da gözden geçirilmesine yönelik mevcut politikanın tüm tahmin dönemi boyunca devam edeceği varsayılmıştır. PROST Metodolojisinin Genel Açıklaması PROST, emeklilik sistemlerinin uzun bir zaman çerçevesi içerisinde farklı ekonomik ve demografik varsayımlar altındaki hareketlerini tahmin etmek ve mali sürdürülebilirliklerini değerlendirmek amacıyla tasarlanmış bilgisayar tabanlı bir emeklilik modelidir. Model, geniş bir dizi ülke koşuluna uyarlanabilir ve çeşitli tiplerde emeklilik reform seçenekleri modellerinin hazırlanmasına olanak sağlar. Model bir girdi cetveli ve beş çıktı modülünden oluşmaktadır. Girdi tarafında kullanıcı, ülkeye özel demografik, ekonomik ve emeklilik sistemine dair parametreler ve gelecekteki hareketleri ile ilgili varsayımlar sağlar. Bu bilgiler girdi dosyasındaki altı cetvele girilir: Genel Ekonomik değişkenler (GSYİH ve maaş büyümesi, enflasyon, faiz oranı), yaşa özel olmayan emeklilik sistemi parametreleri (esas alınan yılın emeklilik fonu bakiyesi ve özlük hakları giderleri, emeklilik yaşı, katkı oranı, emeklilik endeksleme kuralları, vs.) ve bazı demografik değişkenler; Nüfus Yaşa göre doğum ve ölüm oranları ve göç bilgileri ile birlikte yaş ve cinsiyete göre esas alınan yılın nüfusu. İşgücü Yaşa ve cinsiyete göre işgücü katılımı ve işsizlik oranları, ve yaş ve cinsiyet gruplarına göre maaş ve yaşlılık emekliliği dağılımı. Emeklilik Emeklilik sistemi istirakçileri, faydalanıcıları ile ilgili yaş ve cinsiyete özel bilgi, kapsama ve emeklilik oranları, emeklilikteki ortalama hizmet yılları ve yeni faydalanıcılar için emeklilerin yerine alınan kişi oranları. Profiller Temsili bireylerle ilgili, cinsiyet, kariyer yolu, bireysel ücretler, ortalama ömür, vs gibi bilgiler. Reform Geçiş modeli, kazanılmış hakların nasıl ödeneceği, iştirak oranları, DC programları altında yıllara yayılarak ödeme ve emeklilik ödemelerinin kuralları ve PAYG bacağındaki emekli olanların yerine aylık bağlama oranları/ikramiye formülü, endeksleme, vs. dahil yansıtması yapılacak 65 sistematik reformlarla ilgili parametreler (konvansiyonel PAYG’in herhangi bir kombinasyonu, tamamen finanse edilen DC ve kavramsal DC kısımları). En basitleştirilmiş şekliyle, genel hesaplama şeması aşağıdaki Şekilde özetlenebilir. PROST tekli yaş/cinsiyet gruplarını zaman içerisinde takip eder ve, işgücü piyasası varsayımlarıyla birlikte, gelecekteki iştirakçi ve faydalanıcı sayılarını tahmin etmek için kullanılan nüfus tahminleri üretir. Bunlar da gelir ve gider akışları üretir. Model daha sonra mali bakiyeleri tahmin eder ve emeklilik borcunu hesaplar. Gereken iştirak oranları ve yansıtma döneminin her yılında sıfır emeklilik fonu bakiyesi için karşılanabilir aylık bağlama oranları da hesaplanır. Son olarak PROST bireylerle ilgili çıktılar da üretir – bir bireyin sisteme ne kadar katkıda bulunacağı ve PAYG DB ve çok unsurlu programlar altında ne elde edeceği. Bu hem nesillerin kendi içinde hem de nesiller arası bir analiz yapılmasını sağlar. Emeklilik sisteminin özelliklerine ve veri mevcudiyetine bağlı olarak kullanıcı bazı değişkenlerin hesaplanmasında kullanılacak yöntemi seçebilir. Özellikle, iştirakçi ve faydalanıcı sayısı “Stock” (stok) veya “Flow” (akış) yöntemleriyle hesaplatılabilir. Önce “Stok” yöntemi ile, her yıl için iştirakçi/faydalanıcı stokları ve ardından da gelen akış (yeni iştirakçiler/faydalanıcılar) stoktaki değişiklik olarak hesaplanır: Gelen akış (a,t,g) = stok(a,t,g) – stck(a-1,t-1,g) + çıkış (a,t,g), “Akış” yöntemi ile, önce gelen akışlar hesaplanır ve ardından önceki yılın stokları her yaş/cinsiyet gruplarına göre net gelen akış için ayarlanarak stoklar belirlenir (gelen akış – çıkış): Stok(a,t,g) = stok(a-1,t-1,g) - çıkış(a,t,g) + gelen akış(a,t,g), a = yaş, t = yıl, g = cinsiyet. Genel Hesaplama Şeması 66 Population Beneficiaries Contributors Economy PF revenues PS parameters PF expenditures PF balance -------------------------------Implicit pension debt (IPD) -------------------------------Individual accounts PROST her bir gruba göre tahakkuk eden hizmetlerin iştirak yıllarının takibini yapar, yeni emekli olanların hesaplanan sayısı da –hangi yöntem kullanılırsa kullanılsın – grubun tahakkuk eden toplam hizmet uzunluğunun grubun emeklilik sırasında talep ettiği toplam uzunluğa eşit olması için sonradan ayarlanır. Yeni emeklilerin sayısının ayarlanmasının ardından, “Akış” yöntemi kullanılarak stok yeniden hesaplanır. Kullanıcı aynı zamanda yeni faydalanıcıların kazanımlarının nasıl belirleneceğini de seçebilir – ikramiye formülü veya yaş ve cinsiyete özel aylık bağlama oranları oranları yoluyla. Yukarıda da belirtilmiş olduğu gibi PROST tarafından üretilen çıktı, beş çıktı modülünde düzenlenmiştir. Her bir modül bir dizi Excel sayfası ve temel çıktı göstergelerinin grafiksel bir özetini içermektedir: Nüfus Tahmini Population projections and pyramids, life Tablos, life expectancy changes, population dependency rates, etc Nüfus tahminleri ve piramitleri, yaşam tabloları, yaşam beklentisi değişiklikleri, nüfus bağımlılık oranı, vs. Demografik Yapı İşgücü ve istihdam tahminleri, iştirakçi ve faydalanıcı tahminelri, emeklilik sisteminin demografik yapısı, ve sisteme bağımlılık oranları Tek sütun maliyesi PAYG PAYG Makroekonomik trendler, ücret tahminleri, mevcut ve yeni emekliler için emeklilik ikramiyesi tahminleri, emeklilik sitemi gelir ve giderleri, iştirak oranlarında gerekli olan ayarlamalar ve sıfır cari bakiye için aylık bağlama oranları, ve emeklilik borcu Çok Unsurlu Sistem Maliyesi Her üç bacaktan biri altında yeni ve mevcut emekliler için emeklilik ödeme tahminleri (konvansiyonel PAYG, ulusal 67 PAYG, ve finanse edilen DC), hem PAYG hem de finanse edilen sütunların gelir ve giderleri, PAYG sisteminin reform sonrası ima edilen emeklilik borcu, ve reformun sonuçları (tek sütunlu PAYG ve çok sütunlu senaryolar altında ödeme tahminleri ve mali durumu karşılaştırır) Bireysel hesaplar Temel PAYG ve çok unsurlu (çok unsurlu sisteme geçmiş olanlar ve PAYG sisteminde kalmış olanlar için) sistem altında “Profiller” girdi sayfasında belirtilen altıya kadar farklı bireyin yaşam boyu iştirakleri ve kazanımları ve ilgili bireysel özet istatistikleri (yasal, ayarlanmış iştirak payları ile ve ayarlanmış kazanımlarla). Yansıtma 68 Sonuçları: Difference from Baseline (SIF): Fiscal Balance - % of GDP Scenarios Baseline - SIF SIM1 SIM2 SIM3 SIM4 SIM5 P1 P2 P3 P4 Year 2013 as % of GDP -2.1% -2.1% -1.9% -2.1% -1.9% -1.9% -1.9% -0.8% -2.0% -2.2% Scenarios Baseline -CSPF SIMcs1 SIMcs2 SIMcs3 SIMcs4 SIMcs5 SIMcs6 Year 2013 as % of GDP -7.1% -6.6% -6.3% -6.1% -6.5% -7.0% -4.7% Average 2014-2015 0.5% 1.0% 0.7% 1.1% 0.1% 2.8% Scenarios Baseline - SIF SIM1 SIM2 SIM3 SIM4 SIM5 P1 P2 P3 P4 Year 2013 as % of GDP 10.1% 10.1% 9.6% 10.1% 9.8% 9.9% 9.6% 8.5% 9.6% 8.4% Average 2014-2015 0.0% -0.6% -0.1% -0.6% -0.2% -0.6% -2.7% -0.6% -2.9% Scenarios Baseline -CSPF SIMcs1 SIMcs2 SIMcs3 SIMcs4 SIMcs5 Year 2013 as % of GDP 7.7% 7.7% 6.9% 6.7% 7.1% 7.6% Average 2014-2015 0.0% -1.0% -0.7% -1.1% -0.1% Average 2014-2015 0.0% 0.3% 0.1% 0.6% 0.2% 0.4% 2.5% 0.2% 1.2% Average 2016-2025 0.0% 0.5% 0.6% 1.8% 0.4% 1.1% 4.1% 0.5% 2.9% Average 2026-2035 0.0% 0.4% 2.4% 3.8% 0.3% 2.9% 5.8% 1.8% 4.9% Average 2036-2045 0.0% 1.8% 6.7% 7.7% 0.2% 8.2% 10.1% 7.3% 9.4% Average 2046-2065 0.0% 2.4% 13.6% 13.9% 0.0% 15.5% 15.6% 15.8% 15.8% Difference from Baseline (CSPF): Fiscal Balance - % of GDP Average 2016-2025 0.3% 1.5% 0.2% 2.0% 0.2% 3.8% Average 2026-2035 0.1% 2.7% 0.0% 2.4% 0.4% 5.0% Average 2036-2045 0.0% 3.5% -0.5% 2.8% -0.3% 4.9% Average 2046-2065 0.0% 2.3% -0.3% 2.0% -0.6% 2.7% Average 2066-2080 0.0% 4.2% 15.2% 15.2% 0.0% 18.1% 17.0% 18.7% 17.0% Year 2080 as % of GDP Average 2066-2080 0.0% 0.0% 0.0% 0.4% 0.0% 0.0% 0.0% 0.4% 0.0% -0.1% -0.1% 0.5% 0.0% Difference from Baseline (SIF): Pension Expenditures - % of GDP Average 2016-2025 0.0% -0.6% -0.6% -1.8% -0.4% -1.2% -4.3% -1.3% -4.6% Average 2026-2035 0.0% -0.5% -2.4% -3.8% -0.3% -2.9% -5.9% -3.4% -6.6% Average 2036-2045 0.0% -1.1% -6.7% -7.7% -0.2% -7.5% -9.4% -8.6% -10.7% Average 2046-2065 0.0% -1.4% -13.6% -13.9% 0.0% -14.6% -14.7% -17.0% -16.9% Average 2066-2080 0.0% -2.5% -15.2% -15.2% 0.0% -16.3% -15.3% -19.2% -17.5% Difference from Baseline (CSPF): Pension expenditures - % of GDP Average 2016-2025 0.0% -1.5% -0.2% -2.0% -0.2% Average 2026-2035 0.0% -2.7% 0.0% -2.4% -0.4% Average 2036-2045 0.0% -3.5% 0.5% -2.8% 0.3% Average 2046-2065 0.0% -2.3% 0.3% -2.0% 0.6% Year 2080 as % of GDP -18.8% -18.8% -14.5% -3.6% -3.6% -18.9% -0.6% -1.7% 0.1% -1.8% Average 2066-2080 0.0% -0.4% 0.0% -0.4% 0.1% Year 2080 as % of GDP 28.9% 28.9% 26.7% 13.7% 13.7% 29.0% 12.8% 13.9% 9.8% 11.7% Year 2080 as % of GDP 0.0% 0.0% 0.0% 0.0% 0.0% 0.1% Scenarios Baseline - SIF SIM1 SIM2 SIM3 SIM4 SIM5 P1 P2 P3 P4 Year 2013 as % of GDP Difference from Baseline (SIF): Average Old Age Replacement rate - p.p. Year 2080 as % of GDP 73.1% Average 2014-2015 Average 2016-2025 Average 2026-2035 Average 2036-2045 Average 2046-2065 Average 2066-2080 50.7% 84.3% 13.3% 21.3% 31.6% 32.8% 26.9% 29.6% 81.1% 71.1% -1.9% -1.1% 0.1% 1.4% 2.8% 4.3% 56.8% 73.0% -0.5% -3.5% -11.4% -22.2% -28.4% -28.1% 22.6% 71.4% -4.1% -10.6% -18.1% -25.5% -29.1% -28.1% 22.6% 71.9% -1.7% -2.1% -1.5% -0.5% 0.0% 0.1% 50.8% 81.1% 7.8% 6.5% 1.1% -1.8% -3.2% 0.8% 53.8% 38.0% -32.0% -20.7% -7.3% -3.7% -3.0% 2.0% 55.0% 80.8% 7.0% 4.2% -1.9% -4.5% -3.4% 2.2% 55.5% 31.5% -38.1% -25.3% -9.8% -5.0% -1.6% 4.8% 58.2% Scenarios Year 2013 as % of GDP Difference from Baseline (CSPF): Average Old Age Replacement Rate - p.p. Year 2080 as % of GDP Baseline -CSPF 64.2% Average 2014-2015 Average 2016-2025 Average 2026-2035 Average 2036-2045 Average 2046-2065 Average 2066-2080 100.2% SIMcs1 64.2% 0.0% 0.0% 0.0% 0.0% 0.0% 0.0% 100.2% SIMcs2 62.5% -4.1% -12.4% -26.6% -39.7% -52.3% -59.0% 40.4% SIMcs3 65.2% 2.2% 5.5% 9.0% 9.6% 6.0% 3.0% 102.4% SIMcs4 58.2% -10.7% -22.5% -28.6% -34.1% -47.4% -62.5% 33.6% SIMcs5 64.1% -0.1% 0.1% 0.9% 1.6% 4.4% 7.4% 108.1% SIMcs6 56.8% -13.9% -30.6% -44.5% -53.1% -65.2% -76.8% 20.3% 70 İstatistikler Şekil A2.1: GSYİH Payı olarak Genel Emeklilik Harcamaları, 2010 20 18 16 14 12 10 8 6 4 2 Cyprus, northern part 2010 Ukraine Cyprus, northern part 2011 Poland Hungary Croatia Estonia Brasil Russia Cyprus, southern part 2010 Lithuania Romaina Argentina Bulgaria Turkey Latvia Chile Jordan Egypt China Malaysia Saudi Arabia South Africa Phillipines Mexico Thailand India Indonesia Pakistan Italy Austria France Portugal Greece Germany Finland Slovenia Japan Belgium Sweden Spain Switzerland Denmark Czech Rep Luxembourg Norway Netherlands US Slovak Rep UK New Zealand Canada Australia Ireland Iceland Korea 0 Pension expenditures/GDP, 2010 Kaynak: "Gelişmiş ve Gelişmekte olan Ekonomilerde Kamuda Emeklilik Reformu Zorlukları", İMF, Aralık 2011. Şekil A2.2: Sosyal sigorta katkı paylarının uluslararası karşılaştırmaları Canada Ireland United States Iceland Cyprus, southern part United Kingdom Norway Japan Switzerland Finland Luxembourg Greece Sweden Portugal Spain Belgium Germany Netherlands France Austria Italy Kosovo Kazakhstan Turkey Macedonia, FYR Bulgaria Turkmenistan Albania Azerbaijan Estonia Georgia Russian Federation Kyrgyz Republic Armenia Poland Belarus Moldova Lithuania Cyprus, northern part, net Romania Latvia Montenegro Hungary Slovak Republic Serbia Czech Republic Uzbekistan Croatia Slovenia Cyprus, northern part, Total Ukraine 50 45 40 35 30 25 20 15 10 5 0 Pension- PAYG Pension - II pillar Kaynak: Dünya Bankası veritabanı. 72 Other SI Spain Greece Cyprus, northern part Portugal Turkey Luxembourg Slovenia Austria France Italy Netherlands Cyprus, sourthern part Finland Iceland Belgium Slovak Republic Hungary Sweden Estonia Germany Norway United States Korea United Kingdom Poland Canada Japan Czech Republic 24 Erkek 28 22 26 20 18 20 16 18 14 12 10 73 Ireland (66) Portugal (65) UK (65) Netherlands (65) Sweeden (65) Cyprus, southern part (65) Spain (65) Switzerland (64) Greece (60) Austria (60) Italy (60) France (60) Romania (65) Hungary (65) Estonia (65) Czech Republic (65) Latvia (62) Slovakia (62) Bulgaria (60) Cyprus, northern part (63) Lithuania (60) Croatia (60) Poland (60) Montenegro (59) Cyprus, northern part (60) Slovenia (61) Armenia (63) Kazakhstan (58) Azerbaijan (57) Georgia (60) Ukraine (55) Russia (55) Portugal (65) Ireland (66) Netherlands (65) Greece (65) UK (65) Austria (65) Spain (65) Sweeden (65) Italy (65) Cyprus, southern part (65) Switzerland (65) France (60) Estonia (65) Hungary (65) Romania (65) Lithuania (62.5) Latvia (62) Bulgaria (63) Croatia (65) Poland (65) Czech Republic (65) Montenegro (64) Slovakia (62) Slovenia (63) Cyprus, northern part (63) Cyprus, northern part (60) Kazakhstan (63) Georgia (65) Russia (60) Ukraine (60) Armenia (63) Azerbaijan (62) Şekil A2.3: Emeklilikte yaşam beklentisi, 2010, KTT, eski AB, yeni AB, ve eski Bağımsız Devletler Topluluğu kadın 24 22 16 14 12 Kaynak: Dünya Bankası Veritabanı, Eurostat, Dünya Bankası veritabanı Şekil A2.4: PAYG bileşeni tahakkuk oranları 3.50 3.00 2.50 2.00 1.50 1.00 0.50 0.00 Kaynak: OECD, Emekliliklere bakış 2011; KTT için: ortalama tahakkuk oranı. Şekil A2.5: Bazı OECD ülkelerinde asgari emeklilik, 2010 veya en son Non -contributory Contributory minimum Cyprus, northern part New Zealand Turkey Luxem bourg Denm ark Canada Iceland Norway Netherlands Ireland Mexico Greece Belgium Spain Portugal Austria Sweden Slovak Republic United Kingdom Switzerland Australia France Poland Israel Germ any Italy Japan United States Cyprus, southern part Finland Chile Hungary Estonia Slovenia Czech Republic Korea 0 5 10 15 20 25 30 35 40 45 50 Benefit value (% of economy-wide average earnings) Kaynak: OECD, Emekliliklere bakış 2011 74 Şekil A2.6: SSF ve KGEF temel çizgileri - iştirakçiler ve hak sahipleri CSPF SIF 14.0 95.0 12.0 85.0 10.0 75.0 65.0 8.0 55.0 6.0 45.0 4.0 35.0 25.0 2.0 15.0 2010 2012 2014 2016 2018 2020 2022 2024 2026 2028 2030 2032 2034 2036 2038 2040 2042 2044 2046 2048 2050 2052 2054 2056 2058 2060 2062 2064 2066 2068 2070 2072 2074 2076 2078 - SIF contributors, 000 2010 2015 2020 2025 2030 2035 2040 2045 2050 2055 2060 2065 2070 2075 2080 (2.0) SIF pensioners, 000 CSPF contributors, 000 CSPF pensioners, 000 –ortalama yaşlılık aylık bağlama oranları (ortalama ücret yüzdesi) SIF CSPF 90.0% 120.0% 80.0% 100.0% 70.0% 60.0% 80.0% 50.0% 60.0% 40.0% 30.0% 40.0% 20.0% 20.0% 10.0% .0% .0% 2010 2015 2020 2025 2030 2035 2040 2045 2050 2055 2060 2065 2070 2075 2080 New pensioners All existing pensioners 2010 2015 2020 2025 2030 2035 2040 2045 2050 2055 2060 2065 2070 2075 2080 New pensioners (after commutation) 75 All existing pensioners – mali akışlar, GSYİH yüzdesi SIF CSPF 40.0% 10.0% 8.0% 30.0% 6.0% 20.0% 4.0% 2.0% 10.0% 0.0% 2010 2015 2020 2025 2030 2035 2040 2045 2050 2055 2060 2065 2070 2075 2080 0.0% -2.0% 2010 2015 2020 2025 2030 2035 2040 2045 2050 2055 2060 2065 2070 2075 2080 -4.0% -10.0% -6.0% -20.0% -8.0% -30.0% -10.0% Revenues Expenditures Current balance Revenues Expenditures Current balance SIF + CSPF 40 30 20 10 0 2010 2015 2020 2025 2030 2035 2040 2045 2050 2055 2060 2065 2070 2075 2080 -10 -20 -30 Revenues Expenditures Balance Şekil A2.7: Sosyal Sigorta Fonu politika paketleri yansıtma sonuçları 76 SIF Pension Expenditures - Policy Packages (% of GDP) Combined Average Replacement Rates for New Old Age Pensioners from SIF and PF, % of average wage 35.0% 100% 30.0% 90% 80% 25.0% 70% 20.0% 60% 50% 15.0% 40% 10.0% 30% 20% 5.0% 10% 0.0% 0% 2010 2015 2020 2025 2030 2035 2040 2045 2050 2055 2060 2065 2070 2075 2080 base P1 P2 P3 2010 2015 2020 2025 2030 2035 2040 2045 2050 2055 2060 2065 2070 2075 2080 P4 base P1 SIF Annual Current Balance (% of GDP) 5.00% 2010 2015 2020 2025 2030 2035 2040 2045 2050 2055 2060 2065 2070 2075 2080 (5.0%) (10.0%) (15.0%) (20.0%) (25.0%) base P1 P2 P3 P4 Şekil A2.8: KGEF yansıtma sonuçları 77 P2 P3 P4 Pension Expenditures for Civil Servants (% of GDP) Average Replacement Rates for New Old Age Pensioners (with reduced benefit due to gratuity, % of average CS wage) 10.0% 120.0% 9.0% 100.0% 8.0% 7.0% 80.0% 6.0% 5.0% 60.0% 4.0% 40.0% 3.0% 2.0% 20.0% 1.0% 0.0% .0% 2010 2015 2020 2025 2030 2035 2040 2045 2050 2055 2060 2065 2070 2075 2080 base/SIMcs1 SIMcs2 SIMcs3 SIMsc4 SIMcs5 2010 2015 2020 2025 2030 2035 2040 2045 2050 2055 2060 2065 2070 2075 2080 SIMcs6 base/SIMcs1/SIMcs4 Average Replacement Rates for Existing Old Age Pensioners (% of average CS wage) SIMcs2 SIMcs3 SIMcs5 SIMcs6 Annual Current Balance (% of GDP) 140.0% 2010 2015 2020 2025 2030 2035 2040 2045 2050 2055 2060 2065 2070 2075 2080 (1.0%) 120.0% (2.0%) 100.0% (3.0%) 80.0% (4.0%) 60.0% (5.0%) 40.0% (6.0%) (7.0%) 20.0% (8.0%) .0% 2010 2015 2020 2025 2030 2035 2040 2045 2050 2055 2060 2065 2070 2075 2080 base/SIMcs1 SIMcs2 SIMcs3 SIMcs4 SIMcs5 SIMcs6 (9.0%) base 78 SIMcs1 SIMcs2 SIMcs3 SIMsc4 SIMcs5 SIMcs6 Tablo A2.3: KTT’da programlara göre sosyal sigorta katkı oranları (2011) İş yaralanması Sağlık Analık Emeklilik İşsizlik Toplam Çalışan İşveren Azami %6 %2.0 %2.0 %0.5 %7.0 %0.3 %9.8 %15.8 %6.0 %0.3 %8.3 Hükümet %2.0 %0.5 %3.0 %0.3 - %5.8 İS– çalışan İS- işveren %4.0 %4.0 %4.0 %4.0 Tablo A2.4: İhtiyat Sandığı Varlık Yapısı, Kasım 2011 Yatırım sınıfı Banka mevduatları, TL Banka mevduatları, DÖVİZ Toplam banka mevduatları Maliye Bakanlığına kredi Kooperatif Merkez Bankasına kredi Sosyal Sigortalara kredi Kamu teşebbüslerine kredi Devlet sektörüne toplam kredi Kurumsal sektöre kredi Toplam İhtiyat Sandığı varlıkları 79 TL milyon yüzde 246.7 52.8 299.5 17.1 3.7 20.8 414.8 571.9 110.0 17.7 1114.4 28.7 39.6 7.6 1.2 77.1 29.9 2.1 1,443.8 100 Toplam Azami %6 %6.0 %1.0 %24.0 %1.0 %32%38