Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul Tutanağı 24. Dönem 4
Transkript
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul Tutanağı 24. Dönem 4
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul Tutanağı 24. Dönem 4. Yasama Yılı 84. Birleşim 05 Mayıs 2014 Pazartesi 5 Mayıs 2014 Pazartesi BĠRĠNCĠ OTURUM Açılma Saati: 14.03 BAġKAN: BaĢkan Vekili Meral AKġENER KÂTĠP ÜYELER: Ġsmail KAġDEMĠR (Çanakkale) Bayram ÖZÇELĠK (Burdur) ----- 0 ----BAġKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 84'üncü BirleĢimini açıyorum. Toplantı yeter sayısı vardır. GörüĢmelere baĢlayacağız. Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dıĢı söz vereceğim. Yalnız ilk arkadaĢımı okumadan evvel, anons etmeden Genel Kurulda sükuneti sağlayabilirsek eğer sayın milletvekilleri, değerli arkadaĢlarım. Rica ediyorum… Gündem dıĢı ilk söz 1 Mayısta yaĢanan olaylar hakkında söz isteyen Kocaeli Milletvekili Sayın Mehmet Hilal Kaplan'a aittir. Buyurun Sayın Kaplan. (CHP sıralarından alkıĢlar) MEHMET HĠLAL KAPLAN (Kocaeli) - TeĢekkür ediyorum Sayın BaĢkan. Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. 1 Mayıs tüm dünyada iĢçi sınıfının demokratik hak ve özgürlüklerini kullanma adına bu uğurda mücadelenin, birliğin ve dayanıĢmanın yaĢama geçirilmesinin ifade edildiği bir gün olarak kutlanıyor, kutlandı da. Ne yazıktır ki Türkiye'de 1 Mayıs ĠĢçi Bayramı yasakçı bir anlayıĢla Ģiddetin uygulandığı, keyfî göz altıların olduğu, bayramdan ve dayanıĢmadan çok, toplumu geren bir bayram algısı oluĢturmaya çalıĢılıyor. Taksim'de 1 Mayıs 1977 yılında yitirdiğimiz canların, dökülen kanların hâlâ faillerinin bulunmadığı bir ortamda Hükûmetin Taksim'i yasaklaması özgürlükler ve demokrasi adına utanç vericidir. Emekçilerle Taksim'e inatlaĢmanız neden değerli milletvekilleri? Nedir sizi bu kadar korkutan? Hatırlarsanız geçen yıl Taksim'e çıkan tüm yolları kapattınız, bu yöne giden Ģehir hatlarını ve diğer toplu taĢıma araçlarını bir gün öncesinden yasakladınız. Hatta âdeta olağanüstü hâl ilan edercesine Taksim yönüne giden Unkapanı Köprüsü'nün ayaklarını bile kaldırdınız. Bu, savaĢta bile rahat alınabilecek bir karar değilken Hükûmetiniz ve Sayın Valiniz bu kararı çok rahatlıkla aldı. Bu sene de 1 Mayısta yine benzeri olaylar yaĢattınız topluma. Tüm yolları TOMA'larınızla, kolluk kuvvetlerinizle kapatarak, orantısız güç kullanarak, Ģiddet uygulayarak, manevi 1 iĢkence yaparak âdeta 1 Mayısı iĢçi sınıfına zehir ettiniz. Taksim yönüne giden, gitmek isteyen ilgili ilgisiz 170 kiĢi gözaltına alındı sayenizde. Yasada gözaltı süresi kırk sekiz saat olmasına rağmen iki defa ek gözaltı süresini uzatarak keyfî bir uygulamayla dört güne kadar çıkarttınız. Sonra da hiçbir Ģey olmamıĢçasına bu sabah serbest bıraktınız. Değerli milletvekilleri, hani hukuk devleti, hani hukukun üstünlüğü, hani ileri demokrasi, hani özgürlükten yana olan Adalet ve Kalkınma Partisi? Size önerim Ģudur değerli milletvekilleri, iĢçi sınıfından bu kadar korkmaya gerek yok. Bu Taksim fobisinden de artık ne olursunuz kurtulun ve toplumu bu kadar germeyin, toplumu bu kadar germeye hiç hakkınız yok. Bakın, sizin yasak koymadığınız 1 Mayıs törenlerinde Türkiye'nin birçok ilinde hiç olumsuz bir olay yaĢanmadı, bari bundan bir ders çıkarın. Toplumu bu uygulamalarınızla korkutmayı, sindirmeyi, baskı altına almayı düĢünüyorsanız yanılıyorsunuz. Gün gelir bunun altında kalırsınız, bunu zapt edemezsiniz. ĠĢçi sınıfına 1 Mayısın gerçekten bayram olmasını mı istiyorsunuz? Size birkaç önerim var, gelin beraber yapalım: TaĢeron iĢçi çalıĢtırılmasını ortadan kaldıralım. Sendikalı olmayı iĢten atılma nedeni olmaktan çıkaralım. Kamu emekçileri dâhil tüm çalıĢanlara grevli, toplu sözleĢme hakkını gelin beraber verelim. Asgari ücreti açlık sınırının üzerinde tutalım. ÇalıĢanlara yaĢanabilir bir ücret verelim. Değerli milletvekilleri, iĢçi sınıfına gerçekten bayram yaĢatacaksak gelin bu yukarıda saydığınızı Türkiye Büyük Millet Meclisinde yasallaĢtıralım ve bir an önce çıkaralım. Değerli milletvekilleri, yarın 6 Mayıs, yine sizi korkutan bir gün; Deniz GezmiĢ, Yusuf Arslan, Hüseyin Ġnan'ın idam ediliĢlerinin üzerinden kırk iki yıl geçmiĢ. Gördüğünüz gibi üzerinden kırk iki yıl geçmiĢ olmasına rağmen, hâlâ düĢünceleri Türkiye gündeminde olmaya devam ediyor. 3 yoldaĢımız yaĢamlarını iĢçi sınıfı ve emekçilerin özgürlükleri için, tam bağımsız Türkiye için korkusuzca feda ettiler. Bu yasaklı anlayıĢ… Korkum Ģudur ki yarın 6 Mayısta 3 fidanın yaĢamını yitirdiği, baharında yaĢamlarını feda ettikleri bugün de yine baskı, yine Ģiddet, yine orantısız güç kullanacaksınız. Bunun bir daha yaĢanmaması adına, toplumdaki özgürlüklerin ve demokrasinin yerleĢmesi adına, gelin bu inatlaĢmanızdan vazgeçin. Yarın 6 Mayıs olması nedeniyle bu 3 fidanın devrimci duruĢları karĢısında bir kez daha saygıyla eğiliyor, huzurunuzda hepinize teĢekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkıĢlar) 1 MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan, bugünkü görüĢmelerin Meclis Televizyonundan yayınlanması için geçtiğimiz cuma günü Meclis BaĢkanlığına baĢvuruda bulundum. Meclis ile -Türkiye Büyük Millet Meclisi ile- TRT arasında yapılan protokole göre yayın olan salı, çarĢamba, perĢembe günleri dıĢında herhangi bir özel oturumun, özel nitelikli bir görüĢmenin olması hâlinde bunun da yayınlanacağı hükmü vardı. Bu hükmü Sayın BaĢkana hatırlattık. Ancak, kendileri bu sabah bize vermiĢ olduğu cevapta bunun mümkün olmadığını ifade etti. Ben saat 13.30'da Sayın Meclis BaĢkanını aradım, bu yazıyı aldığımızı söyledim. Esasen, sizden farklı bir yazı beklemiyorduk. Bu talebimizi reddedeceğinizi bekliyorduk. Aksi bir sürpriz olurdu, aksi bir tutum takınmanız. Çünkü bu görüĢmelerin yayınlanmaması konusunda Meclis BaĢkanlığının Hükûmetle bir mutabakatı vardı, özellikle milletin gözünden bu görüĢmelerin kaçırılması için yayın olmayan bir güne konulmuĢtur bu görüĢmeler ve bu konudaki talebimiz de reddedilmiĢtir. Ancak, kendisine Ģunu hatırlattım: "Ġnternet'te bir sorun var, Ġnternet'ten de yayınlanmayabilir, böyle bir tehlike görüyorum, 2 lütfen buna müdahale edin." ġu anda aldığım bilgiye göre bu görüĢmeler Ġnternet'ten yayınlanmamaktadır Sayın BaĢkan. O nedenle, yayınlanana kadar bu görüĢmelere ara vermenizi talep ediyorum efendim. OKTAY VURAL (Ġzmir) - Sayın BaĢkan… BAġKAN - Buyurun Sayın Vural. OKTAY VURAL (Ġzmir) - Sayın BaĢkanım, bu konuda Türkiye Büyük Millet Meclisi BaĢkanı, maalesef, parlamentoya gönderilen fezlekeleri milletin vekillerinden saklamıĢ, milletin vekillerinin inceleme ve takdir hakkını kullanmasını engellemiĢtir. Bizatihi millî egemenliğe darbe vurulmuĢtur. Milletvekilleri olarak bizler Parlamentoda bulunan Sayın Cemil Çiçek'in ve bürokratların bildiği, okuduğu fezlekeleri inceleme hakkından mahrum bırakıldık. Türk milleti bizi buraya egemenlik yetkisini kullanmak üzere gönderdi ama Meclis BaĢkanlığı, maalesef, bu yetkimizi engelledi. ġimdi de yine TRT'ye sırf Türkiye Büyük Millet Meclisi yayınlarından, Türkiye Büyük Millet Meclisi faaliyetlerinden milletin haberdar olması için tahsis edilmiĢ kanal Türk milletine kısıtlanmaktadır, engellenmektedir. Bu, doğrudan doğruya millî iradeye bir karartmadır. Bu bakımdan, biz de Türkiye Büyük Millet Meclisi BaĢkanlığına baĢvurduk. Bu konuda hazırlanan protokol aslında TRT 3'ün doğrudan doğruya TBMM yayınları için tahsis edildiği açık ve bununla ilgili bir protokol imzalanmıĢ ve bu protokolde 5'inci madde yayın süresinde değiĢiklik yapılmasının önemli ve özel hallerde mümkün olduğunu ifade ediyor. Böylesine önemli ve özel durumlarla ilgili müracaatımızı yaptık ama yine Sayın Meclis BaĢkanı bize ret gerekçesini verdi. Huzurunuzda, Sayın BaĢkan, milletin milletvekillerinin huzurunda Ģunu okumak istiyorum. Bakınız, diyor ki Sayın BaĢkan verilen cevabi Ģeyde: "Yayın sürelerindeki değiĢiklikler aynı zamanda TRT Spor kanalı olarak yayın yapmakta olan TRT 3 kanalında spor programlarında, özellikle canlı yayınlarda aksamalara neden olmaktadır. Bu bakımdan yayın süreleri dıĢına çıkamayacağız." diyor. ġimdi, yani bürokratik oligarĢi mi Meclisi yönetiyor? AtanmıĢlar mı seçilmiĢlerin üzerinde? Burada, özellikle naklen yayınlarla ilgili ifadelerde bulunurken, buyurun bakın Sayın BaĢkan, TRT, Türkiye Büyük Millet Meclisine yalan beyanda bulunuyor. Nerede naklen yayın var saat 14.15'te? 14.15'te Spor Toto Süper Lig karĢılaĢma özeti; BeĢiktaĢ-KasımpaĢa. BeĢiktaĢlılar da, KasımpaĢalılar da burada Meclis soruĢturma önergelerini bekliyor, görüĢmelerini bekliyor. Ersun Yanal Ģampiyonluk öyküsü, hava durumu, spor bülteni, ampute, iĢte, Fransa-ġili 38'inci hafta özeti, hava durumu… Burada naklen yayın yok. Bu gerekçelerle TRT, milletin Meclisinde yapılan görüĢmelerin yayınlanmasını engelliyor. Bu gerekçeler kabul edilebilir gerekçe midir? Canlı yayın yoktur. Dolayısıyla böyle bir rezalet olmaz. BAġKAN - TeĢekkür ederim. OKTAY VURAL (Ġzmir) - Türkiye Büyük Millet Meclisinin üzerinde görüyor bu atanmıĢlar. BAġKAN - TeĢekkür ederim Sayın Vural, kayıtlara geçti. Sayın Baluken, buyurun. 3 ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - Sayın BaĢkan, bu konuyla ilgili Halkların Demokratik Partisi olarak bizler de 76 milyon halkımızın, vatandaĢımızın bilgi edinme hakkının göz önünde bulundurulması ve bu nedenle bugünkü tartıĢmaların tamamının TRT'den naklen yayınlanması için baĢvuruda bulunduk. Ancak anladığımız kadarıyla, AK PARTĠ Grubu özellikle bu konuyla ilgili bütün tartıĢmalardan halkımızı soyutlamak istiyor. Bu konuda daha önce Meclise getirmiĢ oldukları soruĢturma önergelerinde 4 bakan hakkındaki iddiaları, fiilleri ve o fiillerin hangi maddelere aykırılık taĢıdığını da gizleyen bir usulle bu soruĢturma önergesini ele almıĢlardı. Ancak daha sonra Meclis BaĢkanlığına yaptığımız itirazlar neticesinde, AK PARTĠ, Ġç Tüzük'e aykırı olarak hazırlamıĢ olduğu o soruĢturma önergesini geri çekip, fiili ve hangi maddelere aykırılık olduğunu yazdı ama onun devamı olarak da bugün, pazartesi günü Meclis yayınının 2 olmayacağı biliniyor… Bu konuda Ġç Tüzük Komisyonunda da ısrarla Meclis yayınlarının yirmi dört saat boyunca halkımız tarafından takip edilmesini muhalefet partileri olarak önermemize rağmen, AK PARTĠ Grubu bu değiĢikliğe karĢı çıktı. ġimdi, anlıyoruz ki kendisini rahatsız eden konularda, bazı tartıĢmaları halkımızın gözünden saklamak için, halkımızın gündeminden kaçırmak için ısrarla bu Meclis TV'yle ilgili yayınlarda bu çözümsüz tavrını sürdürüyor. BAġKAN - TeĢekkür ederim. ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - Bugünkü tutumunu da biz bu çerçevede değerlendiriyoruz. Bunun kabul edilemez olduğunu belirtmek istiyoruz. Meclis BaĢkanlık Divanının da Genel Kurula pazartesi günü bu kadar önemli bir konunun, neredeyse ülkenin altı aydır en önemli gündem maddesi olan konunun getirilmesini de anlaĢılmaz bulduğumuzu ifade etmek istiyorum. BAġKAN - TeĢekkür ederim. Sayın Canikli buyurun. NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Sayın BaĢkanım, öncelikle belirtelim, Ģu anda Ġnternet'ten canlı yayın yapılıyor. Cep telefonuyla isteyen herkes… ENGĠN ALTAY (Sinop) - Hayır, o ayrı, o Meclisin içindeki. ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - Bingöl'ün köylerinden Ġnternet üzerinden takip yapılamıyor. NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Ġzin verin lütfen çünkü biraz önce burada gündeme geldi. Kimse kimseden bir Ģey saklamıyor Sayın BaĢkan. ġu anda Ġnternet'ten canlı olarak yayınlanıyor. Cep telefonuyla isteyen herkes bu yayına rahatlıkla ulaĢabilir, hiçbir sorun yok. OKTAY VURAL (Ġzmir) - Hadi yayınla bakalım, ulaĢılıyor mu? BAġKAN - Sayın milletvekilleri, rica ediyorum, Sayın Canikli'yi iĢitemiyorum. 4 AYTUĞ ATICI (Mersin) - Mikrofonunu açın, konuĢsun. BAġKAN - Olabilir de iĢitemiyorum. NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Dolayısıyla, hiçbiri doğru değil. Yani "Ġnternet'ten yayınlanmıyor ya da kapatılıyor, özellikle yayın engelleniyor." gibi bir ifade, bir iddia kesinlikle doğru değil. Ġsteyen herkes Ġnternet'ten bunu izleyebilir, bu bir. ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - O zaman her zaman Ġnternet'ten yapsın Meclis televizyonu. MEHMET GÜNAL (Antalya) - O zaman yarın getirseydin ya. Niye bugün getirdin? Yarın getirseydin ya. NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Ġkincisi, bugüne kadar Meclis televizyonunun yayın politikası, yayın kuralları nasıl uygulanıyorsa bugün de aynı Ģekilde uygulanıyor. Bu anlamda özel bir durum yoktur. Bugüne özel bir ayrıcalık, farklı uygulama söz konusu değildir. Dolayısıyla da bu anlamda da… ORHAN DÜZGÜN (Tokat) - Ne zamandan beri TRT Genel Müdürü Meclisin üzerine çıktı? BAġKAN - Sayın milletvekilleri, rica ediyorum, lütfen. NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Bugün özellikle sanki bu konuĢmalar kamuoyundan, vatandaĢtan kaçırılıyor gibi bir iddianın geçerliliği yoktur, altyapısı doğru değildir. Böyle bir iddianın -hiçbir Ģekilde somut değildir- hiç bir geçerliliği yoktur. BAġKAN - TeĢekkür ederim. NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Sayın BaĢkanım, izin verirseniz. Bakın, fezlekeler, bugüne kadar Türkiye Büyük Millet Meclisi BaĢkanlığına gönderilen notlar -bilgi notu, fezleke, ne derseniz deyin- Türkiye'de herkesin elinde bunlar var. Yani sanki bunlar gizliymiĢ gibi, sanki "Hiç kimse ulaĢamamıĢ, ulaĢılamamıĢ, ulaĢılamıyor, ulaĢamıyor." gibi iddialar da gerçeği yansıtmıyor. OKTAY VURAL (Ġzmir) - Yarın denetim günü. Yarın yayınlayalım, yarın. NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Bunlar bütün Türkiye'ye, bütün dünyaya sayfa sayfa servis edildi. Dolayısıyla eğer o konuda bir bilgi edinme noktasında bir talebiniz varsa zaten bunlar herkesin Ġnternet'inde, herkesin elinde var. LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Meclis verecek Meclis, illegal değil. Meclis verecek, illegal yoldan değil, Meclis saklamayacak. NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Ama bakın devlet yönetmek ciddi bir iĢ Sayın BaĢkanım. Üzerinde gizliliği olan bir bilginin, belgenin elbette kamuoyuna açıklanmasının kuralları vardır, ona herkesin uyması gerekir. Siz Meclis BaĢkanlığını suç iĢlemeye teĢvik edemezsiniz. Evet, gizli olan bir hususun, bu gizlilik kaldırılmadan kamuoyuyla paylaĢılması bir suçtur ama tekrar söylüyorum; bütün bunlara rağmen servis edilmiĢtir bunlar bir yerlerden, herkesin elinde vardır, gizli kapaklı hiçbir durum söz konusu değildir Sayın BaĢkanım. 5 OKTAY VURAL (Ġzmir) - Sayın BaĢkanım, eğer gizli kapaklı olmasını istemiyorsa hodri meydan! Yarın yapalım görüĢmeleri, buyurun. Hadi yarın yapalım, buyurun yarın yapalım. NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Efendim, yarın olmaz Sayın BaĢkanım, bugün son gün. Bakın, Sayın BaĢkan, yarın olmaz. 3 OKTAY VURAL (Ġzmir) - Hadi, hadi bakalım, hodri meydan! Yarın yapalım, yarın yapalım. Siz gizli servislerle çalıĢabilirsiniz, bizim gizli servislerle iĢimiz yok. BAġKAN - Sayın Tanal… Sayın Vural, Sayın Canikli, lütfen… NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Çünkü son gün, bugün son gün, yarın olmaz Sayın BaĢkanım, yarın bunları görüĢemeyiz. OKTAY VURAL (Ġzmir) - Yarın çalıĢalım. NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Bunu biliyorsunuz, yarın son gün. Dolayısıyla bugün görüĢmemiz gerekiyor Sayın BaĢkanım. BAġKAN - Ben herkesi dinledim. Sayın Tanal, aynı konuda mı konuĢacaksınız? MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan… OKTAY VURAL (Ġzmir) - Yahu, daha TRT'ye yayınlatamıyorlar efendim, daha TRT'ye güçleri yetmiyor. Ġktidarsız! Muktedir değiller, TRT'ye yayınlatamıyorlar. BAġKAN - Gürültü kesilebilirse… ENGĠN ALTAY (Sinop) - Sayın BaĢkanım, kürsüye yaklaĢabilir miyim? BAġKAN - Tabii tabii. OKTAY VURAL (Ġzmir) - Yayınlanmıyor efendim. Nerede? BAġKAN - Hayır, Ģimdi, ben Ġnternet yayınıyla ilgili arkadaĢlara söyleyeceğim. Hepinizi dinledim de onun için. Buyurun. ENGĠN ALTAY (Sinop) - Bu Meclis TV'nin… BAġKAN - Hayır, Ģimdi, önce ben söyleyeceğim. Bu arada gündem dıĢılarını bitireyim arkadaĢların. 6 ENGĠN ALTAY (Sinop) - Efendim, Ġnternet'ten yayının… BAġKAN - Hayır, Ġnternet yayınını Ģimdi arkadaĢlarımıza huzurunuzda yani teknik personele söylüyorum. Ama bu arada değerli baĢkanlarım, Ģu anda, gündem dıĢı için hazırlanmıĢ benim de söz verdiğim arkadaĢlarımıza söz vereyim, ondan sonra o konuyu takip edeceğim. Sayın Tanal, aynı konuda mı konuĢacaksınız? MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - Değerli BaĢkanım, 1997 yılında yaĢanan baĢka fezlekelerle ilgili elimde farklı kitap var. O fezlekelerde var. O yapılan protokol 3 Ocak 1995 tarihinde yapılan sözleĢme. Bakın, sözleĢmenin yapıldığı tarihten sonra yüce Mecliste, 1997 yılında farklı bakanlarla ilgili soruĢturmalar görüĢülmüĢ ve bunlar halka açık olarak TRT3'te yayınlanmıĢ. Bu protokol 1995'te yapıldığı hâlde 2011 tarihinde mevcut olan iktidar tek baĢına, keyfî olarak, herhangi bir hukuksal gerekçe olmaksızın bu sözleĢmeyi askıya almıĢtır. SözleĢmenin 5'inci maddesi diyor ki: "Önemli, özel günlerde yayın yapılabilir." Benim, Sayın BaĢkanlığınızdan istirhamım Ģu: Ben bu sözleĢmenin fotokopisini, Türkiye Radyo Televizyon Kurumu Genel Müdürlüğünün üst yazısının birer fotokopisini makamınıza sunuyorum. Burada TRT Genel Müdürlüğünün yazısı Ģunu diyor: "Bu yapılan protokole göre, yani böyle Meclis soruĢturması gibi önemli günlerde, protokolün 5'inci maddesi uyarınca ben yayını yaparım." Yani sporu, vesaireyi, baĢka bir Ģeyi ileri sürmem. Ben bunu vatandaĢa… BAġKAN - Sayın Tanal, anladım da benim resen açın kanalı deme hakkım yok. Sayın Meclis BaĢkanlığına müracaat ettiniz. Onun verdiği bir cevap var. Bu cevabı beğenirsiniz, beğenmezsiniz o konuda bir fikir beyanında da bulunma imkânım yok. Dolayısıyla ben sizleri dinledim. TeĢekkür ederim. Yalnız Ġnternet yayınıyla ilgili takibi yapacağım. Gündem dıĢı ikinci söz, Türkiye Kürdistan Demokrat Partisinin kurulmasına onay verilmesi ve PKK'nın son günlerde artan Ģiddet olayları hakkında söz isteyen Kocaeli Milletvekili Sayın Lütfü Türkkan'a aittir. Buyurun Sayın Türkkan. (MHP sıralarından alkıĢlar) LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Kürdistan Demokrat Partisinin kurulmasına ĠçiĢleri Bakanlığı tarafından onay verilmesi ve terör örgütünün son dönemde artıĢ gösteren eylemleriyle ilgili gündem dıĢı söz almıĢ bulunmaktayım, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Öncelikli olarak, bir süre önce kurulmasına onay verilen Türkiye Kürdistan Demokrat Partisiyle baĢlamak istiyorum. ĠçiĢleri Bakanlığını ve ĠçiĢleri Bakanını böyle bir partinin isminden dolayı onay verdikleri için esefle kınıyorum kendilerini. MĠLLÎ SAVUNMA BAKANI ĠSMET YILMAZ (Sivas) - Öyle bir onay yok. 4 7 LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Ve bir kez daha soruyorum: Kürdistan neresi? Ben böyle bir yer bilmiyorum. Haritaya bakıyorum bulamıyorum. Bugüne kadar birilerinin hayalinde yaĢayan ve bundan sonra da hayalinin ötesine geçemeyecek sözde bir bölgeyi, siz, sadece tabelalarda yaĢatırsınız. Bu konuda Sayın ĠçiĢleri Bakanına bir soru önergesi verdim, "Kürdistan neresi?" diye sordum. Ancak yanıt, Bakandan önce BDP Grubundan bir milletvekili arkadaĢtan geldi. Ya, arkadaĢlar, Adalet ve Kalkınma Partisinin uzantısısınız, tamam. Bununla da gurur duyuyorsunuz, ona da tamam. Biz gönül iĢlerine karıĢmayız ama bunu bu kadar çok belli etmeyin ya da açık açık ilan edin aĢkınızı. Bir yerde iktidara esip gürleyeceksiniz, verip veriĢtireceksiniz, daha sonra onlara methiyeler düzeceksiniz. Onların vermesi gereken cevabı onların adına da siz vereceksiniz. Hani piyanoda "do" tuĢuna basarsınız ya, arkasından bakarsınız "si"den ses gelmiĢ, bu da öyle bir Ģey oldu. Safınızı belli edin. Gelelim çok muhterem ĠçiĢleri Bakanına. Sen bağımsız Kürdistan tezini savunan bir partiye onay verdin. Bu, Türkiye'de Kürtlerin bağımsızlığının kabul edilmesi anlamına mı geliyor? Diyarbakır'da daha önce kurulan Kürdistan Gençlik Hareketi Derneği ve Kürdistan Sanayici ve ĠĢadamları Derneğinden, isimlerinde "Kürdistan" kelimesi geçtiği için kendilerinden tüzük düzeltmeleri istenmiĢti. Peki, bu örnekler varken Türkiye Kürdistan Demokrat Partisinin torpili nereden kaynaklanıyor? ġimdiden dillendirmeye baĢladılar zaten. Yarın öbür gün "Diyarbakır baĢkentimiz." dediğinde ne yapacaksınız, merak ediyorum. "Polisinizi, askerinizi tanımıyoruz; dağdaki eli kanlı teröristleri getirip kendi kolluk kuvvetlerimizi kuracağız." dediklerinde ne yapacaksınız? ġimdi de durum çok farklı değil. Sabah uçakta bu Hükûmette çok önemli yerlerde bulunmuĢ bir bürokrat arkadaĢla konuĢtum; Ģu anda görevde değil, bir özel Ģirkette danıĢmanlık yapıyor, bir elektrik Ģirketinde, enerji Ģirketinde. "Diyarbakır'a gittim, durum içler acısı ve çok üzüldüm. Türkiye oraları gözden çıkartmıĢ." diyor. Bu, sizin arkadaĢınız. On yıl sizinle beraber çalıĢmıĢ bir bürokrattan bahsediyorum. Sarı, kırmızı, yeĢil renklerden oluĢan, sözde "bayrak" dedikleri paçavranın Diyarbakır'da, Van'da, Hakkâri'de, ġırnak'ta dalgalanmasına izin verecek misiniz? Size soruyorum. "Kendi para birimimizi basacağız, üstüne de bebek katilinin fotoğrafını koyacağız." dediklerinde alkıĢlayacak mısınız siz? Size de soruyorum. Bu soruların yanıtını vermek zorundasınız. Bize değil, önce kendinize. Adına "çözüm süreci" denilen bu süreçte terör örgütü hiç güçlenemediği kadar güçlendi, dinlendi, morallendi. ġimdi de yavaĢ yavaĢ Ģehirlerde eylemlere baĢladı; Ģantiye basıyorlar, adam kaçırıyorlar. ġantiye sahibi il jandarma komutanına gidiyor, komutandan "Bizim elimizden bir Ģey gelmiyor, PKK'yla uygun bir kanal bulun." cevabını alıyor. Bir baĢkası Kuzey Irak'ta bulunan bir yere para yatırarak adamlarını kurtarıyor. Kalekol yapımı protesto ediliyor, askerler kaçırılıyor. Hükûmet de âdeta BDP'li milletvekili arkadaĢların gözlerine bakıyor ki "Bizim Ģu askerleri bir kurtarın." diye. Bu kadar âciz bir hâldesiniz, bu kadar âcizsiniz. 8 Geçen hafta Tunceli'de jandarma komutanı ölümden döndü. Bunlar da mı Oslo'da yaptığınız anlaĢmaların maddeleri arasında veya bir taktik mi? Yarın öbür gün PKK yine eylemlerine baĢlayacak, analar ağlayacak, siz hâlâ "Ġmralı canisini serbest bırakalım mı?" diyeceksiniz. Türkiye Cumhuriyeti hiçbir döneminde bu kadar âciz bir duruma düĢmemiĢti. PKK'nın önünde koskoca Türkiye Cumhuriyeti devletini diz çöktürdünüz. PKK'nın amacı Türkiye'nin güneydoğusunu sizden koparmaktır ve siz de hizmet ediyorsunuz. Bölgede önce özerk, sonra da Ģartlar olgunlaĢtığında bağımsız bir devlet kuranlara siz de payanda oluyorsunuz, suç ortaklarısınız. Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkıĢlar) BAġKAN - TeĢekkür ederim. Gündem dıĢı üçüncü söz… ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - Sayın BaĢkan… BAġKAN - Efendim? ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - ġimdi, sayın hatip konuĢması sırasında "Hükûmet de BDP'lilerin gözüne bakarak askerleri kurtarmasını bekliyor." diyerek, biz sanki Hükûmetten bir beklenti ya da talep üzerine gitmiĢiz algısı oluĢturdu; söz istiyorum. BAġKAN - Buyurun. Yeni bir sataĢmaya meydan vermeden çünkü diğer arkadaĢımıza da sözünü tamamlattırayım. Buyurun. ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. 5 Öncelikle, Lütfü Bey'in burada yapmıĢ olduğu konuĢmanın çerçevesini hiç anlamadığımı ifade etmek istiyorum. Lice'de uzun süredir barıĢ sürecine denk düĢmeyecek Ģekilde karakollar yapan, kalekollar yapan, güvenlik barajları, HES barajları yapan, halkın bütün demokratik tepkisel eylemlerine karĢı ısrarla savaĢ döneminin hafızasını canlandıran AKP Hükûmetinin uygulamalarını burada getirip partimizle bir Ģekilde iliĢkilendirmeye çalıĢıyor. Orada biz baĢından beri AKP'nin bu savaĢ hafızasını canlandıran uygulamalarının çözüm sürecinin ruhuna denk düĢmediğini ifade ettik. Bu uygulamalardan dolayı gençlik yapısının orada, farklı, kendi karar süreçleri içerisinde 2 uzman çavuĢu alıkoymasıyla ilgili bir durum yaĢandı. Bizler de Halkların Demokratik Partisi milletvekilleri olarak o uzman çavuĢların burnu kanamasın diye, çözüm süreciyle ilgili farklı herhangi bir sıkıntı yaĢanmasın diye, ülkede otuz yıldır akan kanın tekrar akması gündemleĢmesin diye tamamen kendi irademizle bir inisiyatif aldık; o inisiyatif neticesinde hem devlet yetkilileriyle hem de oradaki gençlerle bazı temaslar yürüttük, bazı çalıĢmalar yürüttük ve çok Ģükür ki o uzman çavuĢların burnu 9 kanamadan da kendi ailelerine kavuĢmasını sağladık. Bu öyle utanılacak sıkılınacak, burada açıklaması yapılamayacak bir durum da değil. Yarın farklı bir durum olursa yine aynısını yaparız. KeĢke bugüne kadar, otuz yıldır çatıĢmalı süreç devam ederken bütün bunlar yapılmıĢ olsaydı. Bakın, ben sadece bir duyguyu sizinle paylaĢmak istiyorum. Onları almaya gittiğimizde Grup BaĢkan Vekilimiz Sayın Pervin Buldan Ģunu dedi: "KeĢke SavaĢ'ı bu Ģekilde kaybettikleri zaman bir heyet aracı olsaydı da SavaĢ bugün aramızda olsaydı." Bu duyguyu siz bilmediğiniz için böyle güncel konulara, Hükûmetin güncel yaklaĢımlarına iliĢkilendirerek bize saldırı aracı olarak kullanıyorsunuz. Bunun doğru bir tutum olmadığını buradan belirtmek istiyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. BAġKAN - Gündem dıĢı… ALTAN TAN (Diyarbakır) - Sayın BaĢkan, Sayın Hatip konuĢmasında Kürdistan ĠĢ Adamları Derneğini bölücülükle suçladı. Bunun kurucuları arasında benim kardeĢim de var, ben de varım. Söz hakkı istiyorum. LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Ya böyle bir Ģey olur mu canım? OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) - Böyle bir suçlama olmaz ya! BAġKAN - Bir saniye… Bir saniye… LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Benim de emmimin oğlu var; olur mu böyle bir Ģey canım? Ne alakası var? ALTAN TAN (Diyarbakır) - Ben varım, ben varım. LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Ġsminizi vermeyince bir Ģey olmaz. BAġKAN - Sayın Tan, Grup BaĢkan Vekiliniz cevap verdi. ALTAN TAN (Diyarbakır) - Ben varım. ĠĢ Adamlarıyla ilgili cevap verilmedi Sayın BaĢkanım. BAġKAN - Ben ara vereceğim o zaman. Olmaz yani. ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - Ben Ģahsıma yönelik sataĢmadan dolayı söz aldım. BAġKAN - Hayır, Ģahsınızla değil, grubunuzla ilgili söylediniz. Yapmayın yani gerçekten bakın, zaten çok zor bir günü götüreceğiz. Yani baĢlangıçta dakika bir, gol bir modeline geçmeyelim. Verdi cevabını. Üstüne de en az bir dakika ekstradan konuĢtu. Yapmayın. ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - Sayın BaĢkan, bir durumu belirtebilir miyim? BAġKAN - Oradan belirtin. 10 ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - Askerleri getiren milletvekilleri olarak bize sataĢmada bulunduğu için ben Ģahsım adına oradan cevap verdim. BAġKAN - Anladım ama bakın, Grup BaĢkan Vekili olarak ben sizi ikiletmedim yani. ALTAN TAN (Diyarbakır) - Kürdistan ĠĢ Adamları hakkında ben söz almak istiyorum. BAġKAN - O Kürdistan ĠĢ Adamları… LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Orada Kürdistan ĠĢ Adamları Derneğiyle ilgili benim bölücü suçlamam yok. ALTAN TAN (Diyarbakır) - Bulundu efendim, bulundu. BAġKAN - Değil, değil, söylediği Ģey… Ben dikkatle dinledim. LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Zira, bütün toplum zaten bölücü olduğunu biliyor. ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - Sayın BaĢkan, sataĢmaya devam ediyor. "Bütün toplum bölücü olduğunu biliyor." diyor. BAġKAN - BirleĢime on beĢ dakika ara veriyorum. Kapanma Saati: 14.31 ĠKĠNCĠ OTURUM Açılma Saati: 15.01 BAġKAN: BaĢkan Vekili Meral AKġENER KÂTĠP ÜYELER: Bayram ÖZÇELĠK (Burdur), Ġsmail KAġDEMĠR (Çanakkale) ----- 0 ----BAġKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 84'üncü BirleĢiminin Ġkinci Oturumunu açıyorum. 6 Gündem dıĢı üçüncü söz, 1 Mayıs Emek ve DayanıĢma Günü münasebetiyle söz isteyen Ġstanbul Milletvekili Sayın Süleyman Çelebi'ye aittir. Buyurun Sayın Çelebi. (CHP sıralarından alkıĢlar) SÜLEYMAN ÇELEBĠ (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan, değerli arkadaĢlar; hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum. 11 Tabii ki 1 Mayısla ilgili geliĢmeleri değerlendireceğim ama buraya özellikle poĢuyla çıkmamın nedeni Ģu: Polisin daha önce Cihan Kırmızıgül üzerinde uyguladığı ve o nedenle yargılattığı uygulamanın bir baĢkasını, bir baĢka uygulamalarını zorla 1 Mayısta gençler üzerinde, gençleri teĢhir etme amacıyla zorla poĢu takmaya çalıĢan polisin ve iktidarın uygulamalarını protesto etmek için bu poĢuyu taktım. Hepinizi bir kez daha saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkıĢlar) Değerli arkadaĢlarım, BaĢbakan, ustalık döneminde herhâlde yeni bir, tarihî bir uygulamayı Taksim'de baĢardı. Ustalık döneminde, sıkıyönetim koĢullarında bile uygulanmayan… Hani sıkıyönetim koĢullarında sokağa çıkma yasağı vardı, bir dönem 1 Mayıs'ı kutlamak için sokağa çıkanlar gözetim altına alındı. Burada ise -belirli bir bölgeye çıkmak- sıkıyönetim koĢullarının ötesinde bir uygulamayla oraya çıkanlar suçlu sayıldı, gözetim altına alındı. Bakın, 171 tane arkadaĢımız, hukuk dıĢı, yasa dıĢı yollarla ve zorla, baskıyla, dayakla gözetim altına alındı, iĢkence yapıldı. Ondan sonra dün bırakıldı, aileler seviniyor, biz seviniyoruz, onlar seviniyor. Sevinecek bir Ģey yok. ĠĢte ileri demokrasinin Türkiye'de geldiği, ustalık döneminin ne noktaya taĢıdığının ibret belgesi bu uygulamadır. Çünkü, o uygulamanın içinde tam da yapay bir uygulamayı baĢlatan savcılar, polis teĢkilatı, bu arkadaĢlarımızın hiç suçu yokken orayı bir abluka altına aldılar. Bakın, 2 tane 1 Mayıs dünyada yasaklandı. Birisi Kamboçya, bir diğeri Taksim Meydanı. ġimdi, değerli arkadaĢlarım, Kamboçya'daki yasağı anladık ama bizim açımızdan Kamboçya yasağının ötesinde Ģunu soruyorum, bu Mecliste herkese soruyorum: Çanakkale'de Anzaklar anıldığında bundan sonra onları Avustralya'ya mı göndereceksiniz? (CHP sıralarından alkıĢlar) Çünkü, oradan da Ģehit vermiĢ insanlar Ģehitleri için Çanakkale'ye geliyor. ĠĢçiler de en temel haklarını kullanıyorlar. Defalarca söyledik "1 Mayıs, Türkiye iĢçi sınıfı açısından, emekçi hakları açısından Taksim Meydanı'dır." dedik ve "Bu Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesinin kararıdır." dedik aynı zamanda ama hukuk tanımıyorlar. Altını çizerek söylüyorum: Dün yapılan uygulamaların, o yasa dıĢı gözetim altına almaların esas sorumlusu iktidardır, BaĢbakandır, ilgili bakanlardır çünkü o iktidar yasa tanımıyor, BaĢbakan yasa tanımıyor, Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesinin kararını tanımıyor; iki dudağı arasında "Yasakladım." diyor ve uygulamaya koyuyor. Onun için, aslında dün o 171 kiĢiyle ilgili yapılan uygulama esas yasa dıĢıdır. ĠĢte, BeĢiktaĢ'ta genel baĢkan yardımcılarımızın, Sayın ġafak Pavey'in yaĢadığı sorunu biliyorsunuz; diğer taraftan, Mahmut Tanal'ın yaĢadıklarını biliyorsunuz; bizim, ġiĢli'de Sezgin Tanrıkulu ve Musa Çam'la beraber yaĢadıklarımızı biliyorsunuz. Abluka altına alınmıĢ, tam bir ceberut anlayıĢla, tam bir faĢist yaklaĢımla bu bayramı da bize zehir ettiniz. 1 Mayıs böyle bir gün değildir; iĢçilerin birlik, mücadele günüdür oysa iktidar iĢçilere müdahale günü olarak bu bayramı bu noktaya taĢımıĢtır. Buradan bir kez daha kınıyor, hepinize saygılar, sevgiler sunuyorum. (CHP sıralarından alkıĢlar) BAġKAN - TeĢekkür ederim Sayın Çelebi. 60'ıncı maddeye göre söz vereceğim. Sayın Öğüt… 12 KADĠR GÖKMEN ÖĞÜT (Ġstanbul) - TeĢekkür ederim Sayın BaĢkanım. Balyoz hükümlüleri toplumun vicdanını yaralamaktadır. En son, geçtiğimiz hafta Albay Murat Özenalp zulümhanede hayatını kaybetmiĢtir. Kendisine bir kez daha rahmet, ailesi ve sevenlerine baĢsağlığı diliyorum. Ne var ki Özenalp'in vefatı, Balyoz tutuklamalarıyla ilgili olarak gözlerin yeniden Anayasa Mahkemesine çevrilmesine neden olmuĢtur. Nitekim, Balyoz davasından ceza alan pek çok kiĢinin Anayasa Mahkemesine yaptıkları bireysel baĢvurular altı aydan fazla süre geçmesine rağmen sonuçlandırılmamıĢtır. Bu baĢvuruların değerlendirilmesi için yeni ölümler mi beklenmektedir? "Özenalp'in ölümüne vicdansızlık, hukuksuzluk ve vefasızlık neden oldu." diyen Maltepe Askerî Cezaevindeki arkadaĢları, onun için duygularını Ģöyle aktarmıĢlardır: "Ama, ölmekle bitmeyeceğiz; neden olanlar, sessiz kalanlar, hiçbir Ģey yokmuĢ gibi yapanlar biliniz, hatta emin olunuz, öldürmekle bitmeyeceğiz. Murat'ın kanı 7 üzerinde, görüyoruz beyazda, mavide, hakide. Biliniz, öldürmekle bitmeyeceğiz." Bu zulmün bir an önce bitmesini istiyorum. TeĢekkür ediyorum. BAġKAN - Sayın Atıcı… AYTUĞ ATICI (Mersin) - TeĢekkür ederim Sayın BaĢkan. Sayın BaĢkan, Türkiye, yine cezaevlerinde bir çocuğa tecavüz edildiği haberiyle çalkalanıyor. Ceyhan Cezaevinde yatmakta iken kendisine tecavüz edilen suça itilmiĢ bir çocuk, ancak tahliye edildikten sonra korkusunu yenerek bu iğrenç olayı haykırabiliyor. "Çocuklarınıza çığlık atmayı öğretin." diyen bir Bakan ve mensubu olduğu AKP Hükûmeti cezaevindeki çocukların çığlığını duymuyor. AKP Hükûmeti, topluma yeniden kazandırılması gereken çocuklarımıza cezaevlerinde sahip çıkamıyor. BaĢta Ceyhan olmak üzere tüm cezaevlerinde kalan suça itilmiĢ çocukların ve cezaevlerindeki annelerin yanında kalmak zorunda olan çocukların sorunları araĢtırılmalı ve acilen çözülmelidir, Ceyhan Cezaevindeki ilgililer hakkında da acilen soruĢturma baĢlatılmalıdır. TeĢekkür ederim. BAġKAN - Sayın SarıbaĢ… ALĠ SARIBAġ (Çanakkale) - TeĢekkür ederim Sayın BaĢkan. Çanakkale Gökçeada'da yetkililerin yapmıĢ olduğu açıklamaya göre, 1 Mayısı 2 Mayısa bağlayan gece saat 00.10'da baĢlayıp 04.00'e kadar devam eden sağanak yağıĢ sonunda oluĢan sel Gökçeada'da hayatı felç etmiĢtir. Ev ve iĢ yerlerini sular altında bırakan sel, park hâlindeki araçları da sürüklemiĢtir. Ayrıca, çok sayıda büyükbaĢ ve küçükbaĢ hayvan telef olmuĢ, bağ, bahçe ve tarlalar da büyük zarar görmüĢtür. Buradan sizlerin aracılığıyla tüm Hükûmet yetkililerine sesleniyorum, acilen, çok büyük zarar gören esnaflarımız da dâhil olmak üzere, orada bu afeti yaĢayan halkımızın ve esnafımızın da zarar ve ziyanlarının bir an önce karĢılanması için burada afet bölgesi ilan edilerek borçlarının ertelenmesini diliyorum. 13 Bu vesileyle tüm Gökçeada'daki hemĢehrilerimize geçmiĢ olsun dileklerimi iletiyorum. BAġKAN - Sayın Tamer… ĠSMAĠL TAMER (Kayseri) - TeĢekkür ediyorum Sayın BaĢkan. Sayın BaĢkan, değerli milletvekili arkadaĢlarım; bugün 5 Mayıs Dünya Ebeler Günü. Türkiye'de yaklaĢık 50 bin tane ebe var. Cefakâr, vefakâr olan bu ebelerimizin bugün de hepsini kutluyorum ve baĢarılarının devamını diliyor, saygılar sunuyorum. TeĢekkür ediyorum. BAġKAN - Sayın Özkan… RAMAZAN KERĠM ÖZKAN (Burdur) - Sayın BaĢkan, teĢekkür ederim. Sayın bakanların dikkatini çekmek istiyorum: Ölçme Seçme ve YerleĢtirme Merkezi üniversiteye girecek ikinci basamak öğrencileri için, kayıt yaptırmak isteyen öğrenciler için, Ġnternet'te aĢırı yoğunluktan dolayı bir sorun yaĢandığını belirtiyorlar. YaklaĢık 62 bin öğrenci Ġnternet'teki yoğunluktan dolayı sınav baĢvurularını yapamamıĢtır. Önümüzdeki günlerde, bu öğrenciler hiç olmazsa bir iki gün -belki "link"lerden dolayı da olmuĢ olabilir- süre istemektedirler. Ben Bakanlar Kurulu üyelerimizin Ölçme Seçme ve YerleĢtirme Merkezine bir uyarıda bulunmalarını diliyor, teĢekkür ediyorum. BAġKAN - Sayın Çam… MUSA ÇAM (Ġzmir) - TeĢekkür ederim Sayın BaĢkan. Yüzyılın soygununun görüĢüleceği böyle önemli bir günde TRT'nin yayın yapmamasını Ģiddetle kınıyoruz ve protesto ediyoruz. 1 Mayıs iĢçi sınıfının birlik, mücadele, dayanıĢma gününde Ġstanbul'da olağanüstü bir gün ve sıkıyönetim yaĢandı. Sayın BaĢbakan her seferinde diyor ki: "Makul bir çoğunluk Taksim'e gelip kutlayabilir." AkĢamüstü saat 16 civarlarında Taksim'e gittiğimde Recep Güzel ve Gamze Nihal Ġyidoğan adında iki gencin tek baĢlarına Taksim'e çıkıp slogan atmaya baĢlayınca yaka paça alınıp götürüldüğünü orada gördük. AKP faĢizmini açık ve net bir Ģekilde 1 Mayısta Türkiye'nin her tarafında gördük. Kahrolsun faĢizm, yaĢasın 1 Mayıs! BAġKAN - Sayın Demir… NURETTĠN DEMĠR (Muğla) - TeĢekkür ederim Sayın BaĢkan. Seydikemer ilçemizde Karadere, Kumluova ve Karaköy'de yaklaĢık olarak bin dekar dolayında plastik örtülü serada ve 400 dolayında da cam serada doluya bağlı olarak büyük bir 8 14 felaket yaĢandı. Sadece sigortalı olma imkânı olmayan birçok tarım üreticisi de var. Dolayısıyla, bu büyük felaketin giderilmesi konusunda Hükûmetin desteklerini bekliyoruz. Bu konuda yoğun çalıĢma… (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAġKAN - Sayın Baluken… ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - TeĢekkür ediyorum Sayın BaĢkan. Sayın BaĢkan, 1 Mayısta Taksim'e yürümek isteyen iĢçilere, emekçilere, gençlere, halkımıza yönelik, tek kelimeyle tam bir polis terörü uygulanmıĢtır. Ortaya çıkan sokak ortası iĢkence görüntüleri tüm halkımızın vicdanını kanatmıĢtır. Bu konuda bütün sorumluluğun AKP Hükûmetinde olduğunu belirtmek istiyoruz. Bu tutumu Halkların Demokratik Partisi olarak kınadığımızı ifade ediyoruz. Yine, 1 Mayısta milletvekillerine yönelik gazlı, TOMA'lı, coplu, yumruklu müdahalelerin kabul edilemez olduğunu belirtiyoruz. Bu konuda Meclis BaĢkanlığının tavırsız tutumunun da buradaki suça ortak olmak olduğunu ifade etmek istiyoruz. Her ne kadar talimat Hükûmetten gelmiĢse de kadın, çocuk demeden, milletvekili, sendikacı demeden bu tabloyu ortaya koyan idari ve mülki amirler ya da güvenlik güçleri hakkında herhangi bir soruĢturmanın baĢlatılmamıĢ olmasını da buradan kınadığımızı ifade etmek istiyoruz. 1 Mayısların bayram coĢkusuyla, iĢçilerin, emekçilerin özgürce kullandığı, alanlara özgürce aktığı günler temenni ediyoruz. TeĢekkür ediyorum. BAġKAN - Sayın Bulut… AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) - Sayın BaĢkan, Çanakkale Gökçeada, geçtiğimiz günlerde, çok büyük bir sel felaketiyle karĢı karĢıya kalmıĢtır. Esnaf, çiftçi, büyük bir mağduriyet altındadır. Adaya ulaĢım zor. Valilik ilk etapta tedbirler almıĢ ancak -esnafınbilhassa iĢ yerlerini su basmasıyla çok miktarda maddi hasar oluĢmuĢtur. Hükûmetin bu konuda acil tedbir alması ve gereğini yapması konusunda Genel Kurulu bilgilendiriyorum. TeĢekkür ederim. BAġKAN - TeĢekkür ediyorum. Gündeme geçiyoruz. MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan, ben sizden özür dilerim. Biraz önce sizden söz istediğimde dediniz ki: "Benim yetkim yok." Benim elimde Parlamento hukuku… Divan BaĢkanlığında, Divanda oturan Meclis BaĢkan Vekili veya Meclis BaĢkanının, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunu, oturumu, siz biraz önce nasıl on beĢ dakika kapattıysanız, o Ģekilde, buradaki milletvekillerinin talebini de karara bağlama gibi bir yetkiniz ve bir göreviniz var. Biz, TRT'yle yapılan sözleĢmenin 5'inci maddesinde, önemli konularla ilgili… Meclis BaĢkan Vekili sıfatıyla, Ģu anda Divanda oturan BaĢkan sıfatıyla sizin böyle bir görevinizin olduğunu size söyledim. 15 BAġKAN - TeĢekkür ederim. MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - Ama, dediniz ki: "Bu benim görevimde değil." Biraz önce nasıl kapattıysanız, aynı Ģekilde… BAġKAN - Ara verdim ben, kapatmadım ki… MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - …yayınlama göreviniz de var Sayın BaĢkan. (CHP sıralarından alkıĢlar) BAġKAN - Yok, yok, boĢ yere alkıĢlamayın, yok, öyle değil. MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - Benim sizden istirhamım: Görevinizin gereğini yapmanızı istirham ediyorum. (CHP sıralarından alkıĢlar) BAġKAN - BoĢ yere alkıĢlamayın, öyle değil, öyle bir Ģey yok. MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - Olur mu öyle Ģey? BAġKAN - Hayır, ara verebiliyorum sadece. Yani, kendi… Özür dilerim, bir saniye… Kafama göre "Ben beğenmedim bugünkü toplantıyı, kapatıyorum." deme imkânım yok ki benim; hepiniz biliyorsunuz onu. Ġç Tüzük'ün kendi içinde oluĢturduğu teamüller var, bu Meclisin yönetim biçimi var. Sonuçta, bana müracaat etmediniz ki Ģeyi aramak için, TRT için, gittiniz, Sayın Cemil Çiçek'e müracaat… MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - Bakın, teamülleri uygulasaydınız… Ben size uygulamaları söylüyorum. BAġKAN - Neyse, Sayın Tanal, teĢekkür ederim, kayıtlara geçti. Buyurun Sayın Vural. OKTAY VURAL (Ġzmir) - Sayın BaĢkanım, zatıaliniz Genel Kurulu yönetmekle görevlisiniz. Dolayısıyla bu konuda, protokolün gereğini yapması gereken Türkiye Büyük Millet Meclisi BaĢkanıdır. Sayın Meclis BaĢkanıyla görüĢtük. Kendileri bunu ileteceğini ifade etti. Siz de Ġnternet yayınıyla ilgili, bir ara vereceğinizi söylediniz. 9 BAġKAN - Ha, o benim uhdemdeydi. Onunla ilgili talimat verdim arkadaĢlara. OKTAY VURAL (Ġzmir) - Daha gelmedi henüz… BAġKAN - Dolayısıyla bir sıkıntının yani buradan kaynaklanan bir sıkıntının olmadığını, Telekom tarafıyla görüĢtüklerini… GÜRSEL TEKĠN (Ġstanbul) - Niye kapalı? 16 BAġKAN - Bana anlatılanı söylüyorum size. Ben elektronik mühendisi değilim. ArkadaĢlarımıza söylüyorum. AYTUN ÇIRAY (Ġzmir) - Yapmayanı görevden alsınlar. BAġKAN - Dolayısıyla, onu sıkı takip ediyorum. Cep telefonlarında bir yüklenmeden dolayı sorun olduğunu, diğer konuda bir sorun olmadığını teknik ekip söyledi ama cep telefonlarıyla ilgili konuyu da rahatlatmak amacına yönelik Türk Telekom'la görüĢüldüğünü… Bunun da takibini yapıyorum. OKTAY VURAL (Ġzmir) - ĠnĢallah, Meclis BaĢkanı TRT'ye söz geçirir de yayınlanır efendim. ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - Sayın BaĢkan, ben de TRT yayınlarıyla ilgili bir bilgilenme beklentimizin olduğunu ifade etmek istiyorum. Demin diğer siyasi partilerin grup baĢkan vekilleriyle beraber Meclis BaĢkanıyla görüĢtük. Kendisi de Meclis TV'nin bu konuda canlı yayın yapması için TRT Genel Müdürüyle konuĢacağını ifade etti. Böyle bir görüĢme olmuĢ mu? GörüĢme olmuĢsa sonucu ne olmuĢtur, merak ediyoruz. BAġKAN - Tamam, onu da takip edeyim. ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - ġu açıdan da önemlidir: Meclis BaĢkanını dikkate almayan bir TRT Genel Müdürü tablosu var ise bunu da Genel Kurulun, milletvekillerinin… BAġKAN - Tamam Sayın Baluken. MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - Değerli BaĢkanım, son söz: Siz dediniz ki: "Bu iĢ Meclis BaĢkanının yetkisinde." Allah göstermesin, Meclis BaĢkanı vefat etti. BAġKAN - Vekil oluyorsunuz o zaman, vekil oluyorsunuz, vekil. MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - Devlette süreklilik esastır. Onun makamına gelen baĢkan yardımcıları karar vermeli. BAġKAN - Tamam iĢte, o sandalyeye oturacak birisi oluyor. Ġç Tüzük'ü biliyorsunuz muhterem arkadaĢlar. Yapmayın Allah aĢkına! Tamam, bütün bunların hepsi geçti kayıtlara yani herkes her Ģeyi biliyor. MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - Örnek karar var elimde. BAġKAN - Anladım, tamam. MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - 97 yılındaki Tansu Çiller hakkındaki kararı okuyayım size. BAġKAN - AnlaĢıldı. Siz öyle söylüyorsunuz, ben de böyle söylüyorum yani "Yetkim yok." diyorum, "Açın TRT'yi." demeye bir yetki yok. Dolayısıyla, grup baĢkan vekilleriniz "Ara verin." dediler. 17 MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan, siz kararınızı verin, o TRT açıyor mu açmıyor mu? Siz bir kararınızı verin bakalım. (AK PARTĠ sıralarından "Haydi yürü!" sesi) BAġKAN - TeĢekkür ederim. MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - Siz kararınızı verin bir zahmet, o TRT açacak. BAġKAN - Sayın Tanal, bakın, rica ediyorum, belli bir noktanın dıĢına çıkmayalım. LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - "Yürü" diyen malı götürenlerden mi, değil mi? Ona bakalım YaĢar Karayel. BAġKAN - BaĢkanlığın Genel Kurula sunuĢları vardır. MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan, biraz önce, bana "Hadi yürü!" diyen milletvekilinin -nazik bir dil değil- tespit edilip -ben Ģikâyetçiyim- Ġç Tüzük hükümleri uyarınca disiplin uygulanmasını talep ediyorum. BAġKAN - O tutanakları getirteceğim ama yarınızı atmam lazım o zaman -bütün milletvekilleri için konuĢuyorum- laf atmadan dolayı. Meclis araĢtırmasına iliĢkin üç önerge vardır, okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi BaĢkanlığına ġırnak ilinde bulunan kaplıcaların bulunduğu bölgelerdeki sorunlarının bütün boyutlarıyla araĢtırılarak tespit edilmesi, önlem alınması, alınacak önlemlerin ve yürütülecek politikaların belirlenmesi, termal kaynakların değerlendirilmesi amacıyla Anayasa'nın 98'inci Ġç Tüzük'ün 104'üncü ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis araĢtırması açılması için gereğini arz ve teklif ederiz. Hasip Kaplan BDP Grup BaĢkan Vekili 10 Gerekçe: 1-Belkıs Ana(Hesta)Kaplıcaları: ġırnak'ın Güçlükonak ilçesi Ilısu köyünde bulunan Belkıs Ana (Hesta) Kaplıcası gerek Ģifa niyetine gerekse vücut direncini arttırmak, stresten kurtulmak ve rahatlamak amacıyla tercih edilmektedir. Bölgenin en yüksek ısılı sıcak su kaynağı olup, sıcaklığı 67°C'tır. Kaplıca suyu kalsiyum ve sülfit ihtiva etmektedir. Debisi 7 litre/sn. pH:7,15 olarak belirlenmiĢtir. Mevcut debinin arttırılabileceğini gösteren hidrojeolojik Ģartlar mevcuttur. Kaplıca banyosu romatizmal hastalıklar ile kadın hastalıklarında yararlı olmaktadır 18 2-Zümrüt Dağı Kaplıcası: BeytüĢĢebap ilçe merkezine 7 km uzaklıktaki Ilıcak köyündedir. Debisi 1 litre/sn. olarak tahmin edilmekte olup, su sıcaklığı 39°C'tır. Kaplıca suyu tortulu olduğundan içilmez. Su banyosu ise cilt, böbrek ve romatizmal hastalıklara yararlı olmaktadır. 3-Besta Kaplıcası: Ġl merkezinin 30 km kuzeydoğusundadır. Biri çamur banyosu, diğeri su banyosu ve içme olarak yararlanılan 2 kaplıca hâlindedir. Cilt, kadın hastalıkları ve romatizmal hastalıkların Ģifa bulduğu bu kaplıcalara yaya veya binek hayvanıyla ulaĢılabilmektedir. 4-Nasfaran Kaplıcası: Merkez Kumçatı beldesine birkaç km uzaklıktaki bu kaplıcada biri çamur banyosu olarak, diğeri banyo ve içme olarak yararlanılan 2 kaynak bulunmaktadır. Çamur banyosunun sivilce, egzama ve mantar hastalıkları kesin tedavi ettiği söylenmektedir. Coğrafi dağılımı, nitelik ve nicelikleri çok farklı olan ülkemizdeki jeotermaller ve Ģifalı su kaynakları üzerine yeterince araĢtırma yapılmamakta ve yapılan mevcut çalıĢmalar da tam olarak değerlendirilmemektedir. Son yıllarda hızlı nüfus artıĢı, sanayileĢme ve kentleĢme sonucu ortaya çıkan çevre sorunları insan sağlığını tehdit etmekte, bozmakta ve verimliliği azaltıcı bir ortam yaratmaktadır. Bu olumsuz ortamlarda bulunmak zorunda kalan insanlar sağlığını korumak, daha verimli olmak ve hastalıklarına Ģifa bulmak amacıyla sağlık turizmine yönelmektedir. Sağlık turizmi faaliyetlerinden biri olan termalizm, soğuk ve sıcak mineralli suların sağlık amacıyla içme ve dıĢ tatbiklerde kullanımı için turistlerin ulaĢım, konaklama ve ağırlama gereksinimlerinin karĢılanmasını sağlayan çok yönlü bir turizm çeĢidi olarak ön plana çıkmaktadır. ġırnak ilinde bulunan bu dört Ģifalı kaplıca birçok hastalığa yarar sağlamaktadır. Her yıl binlerce insan zor Ģartlar altında kaplıcaları Ģifa niyetine ziyaret etmektedir. Kaplıcaların bulunduğu bölgelere ulaĢım güçlüğü çekilmekle beraber su, sağlık gibi sorunları da mevcuttur. ġırnak il sınırları içerisinde bulunan kaplıcalar Ġl özel idaresi tarafından halkın yararlanabileceği Ģekilde iĢletilmemesi nedeniyle bölge insanı bu tesislerden yaralanamamaktadır. Bu Ģifa merkezlerinde otel, lokanta benzeri iĢletmeler ihtiyacı karĢılayamamaktadır. Ayrıca kaplıcalarda, cadde ve sokaklar yetersiz, çöp, su sorunu önemli ölçüde burada sorun teĢkil etmektedir. Ülkenin her yerinden gelen binlerce insan söz konusu eksiklikler yüzünden sorun yaĢamaktadırlar. Bölgedeki termallerde az sayıda uygulama çalıĢmalarında planlanan düzeye ulaĢılamaması, alt yapı ve iĢletmede ortaya çıkan sorunlar, yetersiz tanıtım, istatistiksel yetersizlik, sağlık personeli ile sağlıkla ilgili alet ve donanım eksikliği gibi etkenler etkili olmaktadır. Ülkemizde jeotermal kaynakların sağlık turizmine tanıtılması ve kazandırılması gerekirken, ġırnak Ġl Özel Ġdaresinin bu tesislere kaynak ayırmayıp özelleĢtirmesi ülke ekonomisine ve halk sağlığı acısından bir kayıp olarak değerlendirilmektedir. Bu durumda, yoksul halk bundan yaralanamayacak ancak parası olan bu tesislerden yararlanabilecektir. Oysaki, sosyal 19 devlet anlayıĢına göre, bu tür yer altı ve yer üstü kaynaklarından bölge halkının yararlandırılması için gerekli tedbirlerin alınması gerekmektedir. Bu nedenlerle kaplıcaların bulunduğu bölgelerdeki sorunlarının bütün boyutlarıyla araĢtırılarak tespit edilmesi, önlem alınması, alınacak önlemlerin ve yürütülecek politikaların belirlenmesi, termal kaynakların değerlendirilmesi amacıyla araĢtırma komisyonu kurulmasında yarar bulunmaktadır. Türkiye Büyük Millet Meclisi BaĢkanlığına Ġktisadi ve idari bilimler fakültesi mezunlarının Hükûmetin uygulamalarından dolayı ortaya çıkan mağduriyetinin tespiti, bu sorunların giderilmesi ve çözüm yollarının belirlenmesi amacıyla, Anayasa'mızın 98'nci maddesi, Ġç Tüzük'ün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince ekte sunulan gerekçe çerçevesinde Meclis araĢtırması açılmasını arz ve teklif ederiz. 1- Hasan Hüseyin Türkoğlu (Osmaniye) 2- Mehmet Günal (Antalya) 3- Cemalettin ġimĢek (Samsun) 11 4- Emin Çınar (Kastamonu) 5- Celal Adan (Ġstanbul) 6- Seyfettin Yılmaz (Adana) 7- Koray Aydın (Trabzon) 8- Ali Öz (Mersin) 9- Ali Halaman (Adana) 10- Mehmet Erdoğan (Muğla) 11- Bülent Belen (Tekirdağ) 12- Emin Haluk Ayhan (Denizli) 13- Sümer Oral (Manisa) 14- Kemalettin Yılmaz (Afyonkarahisar) 15- Lütfü Türkkan (Kocaeli) 16- Özcan Yeniçeri (Ankara) 20 17- Mesut Dedeoğlu (KahramanmaraĢ) 18- S. Nevzat Korkmaz (Isparta) 19- Atila Kaya (Ġstanbul) 20- Alim IĢık (Kütahya) Gerekçe: Türkiye'de açılan tüm devlet ve vakıf üniversitelerinin hemen hemen tamamında yer alan iktisadi ve idari bilimler fakülteleri, her yıl on binlerce mezun vermektedir. Bu fakültelerden mezun olan öğrencilerin bir kısmı özel sektörde istihdam edilirken, önemli bir bölümü de aldığı eğitimin neticesi olarak kamu kurumlarında görev almaktadır. Türkiye'de en fazla mezun veren fakülte, iktisadi ve idari bilimler fakültesidir. 2011 yılında KPSS'ye giren iktisadi ve idari bilimler fakültesi mezunu yaklaĢık 300 bin kadardır. 2011 yılı içerisinde kamuya yerleĢen ĠĠBF mezun sayısı ise 7.113 kiĢidir. ĠĠBF mezunlarının kamu kurumlarında görev aldığı kadrolara GĠH (genel idare hizmetleri) denilmektedir. ĠĠBF mezunlarının yaĢadığı en büyük sorun, bu kadrolara atama Ģartlarının son yıllarda değiĢtirilmesiyle olmuĢtur. Bankalar, maliye, gümrük memurluğu, KĠT'lerde ve diğer kamu kurumlarındaki bir çok pozisyon önceden ĠĠBF mezunu olma Ģartı ararken, son yıllarda 4001 (herhangi bir lisans mezunu olma) Ģartı aramaktadır. Bu da hem bu pozisyonlara bu alanda bilgisi olmayan kiĢilerin atanmasına yol açmakta hem de ĠĠBF mezunu 100 binlerin atanamayıp açıkta kalmasına neden olmaktadır. Diğer yandan, tüm üniversitelerde ĠĠBF açılması ve kontenjanların yüzde 20 civarında artırılması hem bu alanda yapılan eğitimin kalitesinin düĢmesine hem de bu fakültelerden mezun olan yüz binlerce gencin istihdam edilememesine neden olmaktadır. ĠĠBF, fen edebiyat gibi fakültelerin hem sayısının hem de kontenjanının düĢürülmesi, genç neslin istikbali açısından çok önemlidir. Bu bilgiler ıĢığında ĠĠBF mezunlarının sorunlarının Meclis araĢtırma komisyonu kurularak araĢtırılması bu sorunlara çözüm üretilmesi ve gerekli önlemlerin alınması gerekmektedir. Türkiye Büyük Millet Meclisi BaĢkanlığına Aile kurumumuzun güçlendirilmesi için, ülkemizde meydana gelen, birçok ailenin dağılmasına ve çocuklarımızın mağdur olmasına neden olan boĢanma olaylarının ve sebeplerinin araĢtırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasa'nın 98'inci ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Ġçtüzüğü'nün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca Meclis araĢtırması açılmasını arz ederiz. 1) Ali Halaman (Adana) 2) Hasan Hüseyin Türkoğlu (Osmaniye) 21 3) Lütfü Türkkan (Kocaeli) 4) Adnan ġefik Çirkin (Hatay) 5) Mehmet Erdoğan (Muğla) 6) Bahattin ġeker (Bilecik) 7) S. Nevzat Korkmaz (Isparta) 8) Ali Öz (Mersin) 9) Celal Adan (Ġstanbul) 10) Muharrem Varlı (Adana) 11) Cemalettin ġimĢek (Samsun) 12) Mesut Dedeoğlu (KahramanmaraĢ) 13) Seyfettin Yılmaz (Adana) 14) Özcan Yeniçeri (Ankara) 12 15) Mustafa Kalaycı (Konya) 16) Alim IĢık (Kütahya) 17) ReĢat Doğru (Tokat) 18) Yusuf Halaçoğlu (Kayseri) 19) Necati Özensoy (Bursa) 20) Enver Erdem (Elazığ) Gerekçe: Ülkemizde toplumun en küçük birimi olan aile kurumunun temelini evlilik oluĢturmaktadır. Sosyal yapıdaki bu önemi nedeniyle bütün ülkelerde ailenin kurulması veya aile birliğinin bozulması kanunlar çerçevesinde yapılan düzenlemelerle gerçekleĢtirilmektedir. Türk toplumunun ve devletinin temel taĢı ve ana birimi olan aile kurumunun sarsıldığını ve yara aldığını tedbir alınmadığı taktirde, geri dönüĢü mümkün olmayan noktalara ulaĢılacağını göstermektedir. 22 Özellikle boĢanma olayları ailenin yıkımına ve on binlerce çocuğun anne veya baba sevgisinden mahrum kalmasına ve neticede çocuklarımızda tamiri mümkün olmayan psikolojik tahribatlara neden olmaktadır. Kimi zaman da tamamen sahipsiz kalan çocuklara devlet kol kanat germekte, aile ortamının sıcaklığından uzakta büyüyen bu çocuklarımızın sorunları ise katlanarak büyümektedir. Anne veya babasından ayrı kalmak zorunda kalan veya çocuk esirgeme kurumlarına yerilen çocukların kiĢisel geliĢimlerinde ciddi sorunlar ortaya çıkmakta ve bu nedenle, ilerleyen yıllarda topluma entegre olma sorunu yaĢamaktadırlar. Dolayısıyla, boĢanma hadiseleri, kiĢisel ve ailevi problemler olmaktan öte, toplumun genelini ilgilendiren sonuçlar doğurmakta ve Türk aile yapısını derinden yaralamaktadır. Bu gerekçelerle kurulacak bir araĢtırma komisyonunda, Türk aile yapısının sağlam temeller üzerine kurulabilmesi için, evlilik müessesinin güçlendirilerek, ülkemizde meydana gelen, on binlerce ailenin dağılmasına ve on binlerce çocuğun mağdur olmasına neden olan boĢanma olaylarının ve sebeplerinin araĢtırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesinin, toplum hayatımıza önemli katkılar sağlayacağından, yararlı olacağı kanaatindeyiz. BAġKAN - Bilgilerinize sunulmuĢtur. Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araĢtırması açılıp açılmaması konusundaki görüĢmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır. Kanun teklifinin geri alınmasına dair bir tezkere vardır, okutuyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi BaĢkanlığına (2/1978) Esas numaralı kanun teklifimi geri çekiyorum. Gereğini bilgilerinize arz ederim. 29/0402014 Saygılarımla. Sena Kaleli Bursa BAġKAN - Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunda bulunan teklif geri verilmiĢtir. Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun Ġç Tüzük'ün 19'uncu maddesine göre verilmiĢ bir önerisi vardır, okutup iĢleme alacağım ve oylarınıza sunacağım: 05/05/2014 Türkiye Büyük Millet Meclisi BaĢkanlığına DanıĢma Kurulunun, 05/05/2014 Pazartesi günü (bugün) yaptığı toplantısında siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından, Grubumuzun aĢağıdaki önerisinin Ġç Tüzük'ün 19'uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim. 23 Engin Altay Sinop Grup BaĢkan Vekili Öneri: Gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak ĠĢler" kısmının 2, 3, 4 ve 5'inci sıralarında yer alan (9/3), (9/4), (9/5) ve (9/6) esas numaralı Meclis soruĢturması açılmasına iliĢkin önergelerin, bu kısmın sırasıyla 1, 2, 3 ve 4'üncü sıralarına alınması ve bu kısımda yer alan diğer iĢlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi önerilmektedir. BAġKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin lehinde ilk söz Ġstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Akif Hamzaçebi'ye aittir. Buyurunuz. (CHP sıralarından alkıĢlar) 13 MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri; bir seçimi geride bıraktık. Seçimin ağırlıklı konusu 17 Aralık 2013 tarihinde Ġstanbul'da cumhuriyet savcılarınca baĢlatılan soruĢturmaya konu olan 4 bakan hakkındaki rüĢvet ve yolsuzluk iddialarıydı. Ġlerleyen süreçte rüĢvet ve yolsuzluk iddialarının kapsamı geniĢledi, bu kapsama BaĢbakan ve onun yakın çevresi de dâhil oldu. Seçim sürecinde "RüĢvet ve yolsuzluk iddiaları mutlaka soruĢturulmalı, mutlaka bunlar yargıya götürülmeli." diyen muhalefete karĢı "Hayır, bunları soruĢturmaya gerek yok, ortada soruĢturulacak olan bir Ģey yok. Bunları yargıya değil, sandığa götürelim." diyen bir iktidar vardı. ġimdi seçim yapıldı. Çıkan seçim sonucunu yolsuzluk konusunda, rüĢvet ve yolsuzluk iddiaları konusunda güvenoyu olarak algılayan, böyle değerlendiren bir iktidar var, "Bu seçim sonucuyla, yüzde 43 oyla biz yolsuzluk ve rüĢvet iddialarından aklandık." iddiasını ortaya koyan bir iktidar var. Hatta çok daha ileri gidiliyor. Güvenoyu demek yetersiz olur ortadaki tabloyu, iktidar psikolojisini yansıtmak açısından. Daha vahim bir tablo var. Her seçim sonrası geleneksel olarak yapılan balkon konuĢması, bu defa evvelkilerde olan mağruriyetin ifadesi, ürkütücü bir keyfin ifadesi yanında, balkondaki zevatla birlikte pervasızlığın ilanıydı. Yolsuzluk konusunda balkon konuĢmasında bir pervasızlık ilan edilmiĢtir, asıl vahim olan tablo budur. Kimse seçimde almıĢ olduğu yüzde 43 oyu rüĢvet ve yolsuzluk iddiaları konusunda bir güvenoyu olarak görmesin. Kimse bu oya güvenerek rüĢvet ve yolsuzluk iddialarının üzerini örtebileceğini düĢünmesin, hiç kimse bu yolsuz ve rüĢvet iddialarını burada soruĢturma komisyonları kurmak suretiyle kapatabileceğini düĢünmesin, hiç kimse yüksek tepelere çıkma hevesiyle bu yolsuzluk iddialarını kapatabileceğini düĢünmesin. ġimdi yüksek tepelere çıkma hevesinde olan birileri var, hedefine yüksek bir tepeyi koymuĢ, oraya çıkmanın hesaplarını yapıyor. Bu heves, bu yüksek tepe hevesi, yüksek tepe merakı bana Kur'an-ı Kerim'den bir kıssayı hatırlattı. Bugün "Oman" dediğimiz coğrafyada tarihin eski zamanlarında yaĢayan bir Ad Kavmi vardı. Ad Kavmi bulduğu her yüksek tepeye yüksek yapılar yapıyordu, sanki hiç ölmeyecekmiĢ gibi, hiç iktidarı kaybetmeyecekmiĢ gibi, ebedî olarak kendileri iktidarda kalacakmıĢ gibi kendilerini ebedileĢtirecek yapılar yapıyordu; tıpkı sizin bugün bulduğunuz her boĢ arsaya 24 gökdelen yaptığınız gibi, rezidans yaptığınız gibi. Onlar yüksek tepeye yüksek yapılarla çıktılar, siz yüksek tepeye arkalarınızdaki devasa yolsuzluk iddialarıyla çıkmak istiyorsunuz. Tarihte ne oldu? Tarihte Allah'a Ģirk koĢmuĢ olarak kabul edilen ve kendilerine gönderilen Hazreti Hud'u peygamber olarak kabul etmeyen o kavim yok olup gitti. Siz de yok olup gideceksiniz; sanmayın ki bu yüzde 43 oyla, bu kuracağınız soruĢturma komisyonuyla bu iĢin üzerini örteceksiniz ve kazanacaksınız, tam aksine, yok olup gideceksiniz. Hangi tepeye çıkarsanız çıkın, isterseniz en yüksek tepeye çıkın bunun hesabı mutlaka görülecektir, bu hesap bir gün mutlaka Yüce Divanda görülecektir değerli milletvekilleri. (CHP sıralarından alkıĢlar) Bu yolsuzluk iddialarının üstünü örtmeye hiç kimsenin gücü yetmeyecektir. Allah ömür verirse yaĢayacağız ve göreceğiz. Değerli milletvekilleri, Ģimdi, bugün tarihî bir gün. Bugün 4 bakan hakkındaki yolsuzluk iddialarını görüĢeceğiz. Cumhuriyet Halk Partisinin 4 bakanla ilgili ayrı ayrı Meclis soruĢturma önergeleri var. Ön almak isteyen Adalet ve Kalkınma Partisi, 4 bakanı aynı kefeye koyarak tek bir soruĢturma önergesiyle buraya getirdi. Evet, bir soruĢturma komisyonu kurulacak, Adalet ve Kalkınma Partisi çoğunluk oylarıyla kendi önergelerini mutlaka kabul edecekler, öyle gözüküyor. Ama bu önergeyle Adalet ve Kalkınma Partisi Grubundan kabul edilmesi istenen Ģey, aslında, Ġsa'nın çarmıha gerilmesi, Barabbas'ın serbest bırakılmasıdır. Değerli milletvekilleri, Ġsa'yı çarmıha germeyin, Barabbas'ı serbest bırakmayın. Bugün aynı zamanda on iki yıllık saltanat ideolojisinin sonudur. O sonun baĢlangıcı bugündür, seçim değil. Bugün, kurmayı düĢündüğünüz, kapatmayı düĢündüğünüz yolsuzluklarla son konusundaki, sona erme konusundaki, AKP'nin bitiĢi konusundaki adımınızı altmıĢ olacaksınız. Bunu tavsiye etmiyorum Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna. Bu adaletsizliğe izin vermemelerini, Türkiye Büyük Millet Meclisi 1 Mart 2003 tarihindeki tezkerede nasıl onurlu bir duruĢ gerçekleĢtirmiĢse bu soruĢturmada da aynı onurlu duruĢu gerçekleĢtirmelerini diliyorum. Değerli milletvekilleri, seçim sonucunu, seçimi sonuçlarını illa da yolsuzluk konusunda bir güvenoyu olarak algılayacak, değerlendirecek olursanız, güvenoyu verdi mi, vermedi mi millet konusunda değerlendirecekseniz söyleyeceğimiz tek bir cümle var: Milletin yüzde 57'si "Yolsuzluk vardır." demiĢtir, "RüĢvet vardır." demiĢtir. Bunun altında hiç kimse kalmamalıdır, bu iddialar mutlaka soruĢturulmalı, bu iddialar mutlaka açıklığa kavuĢturulmalıdır. Değerli arkadaĢlar, 19 Mart 2014 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisini Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olağanüstü toplantıya çağırdı. Milliyetçi Hareket Partisi, BarıĢ ve Demokrasi Partisi -Ģimdiki adıyla Halkların Demokratik Partisi- ve bağımsız milletvekillerimiz bu öneriye destek verdiler. Dört bakanla ilgili buraya soruĢturma önergesi geldi, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu "Muhalefet nasıl olsa toplanamaz." düĢüncesiyle içeriye girmedi. Beklediniz orada, muhalefet toplanamasın, toplantı gerçekleĢmesin, bu önergeler düĢsün; gerçek beklentiniz, gerçek niyetiniz buydu. ÜNAL KACIR (Ġstanbul) - Siz önerge getirmemiĢtiniz o zaman da, o gün önergeniz yok. MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Devamla) - Baktınız ki biz içerdeyiz, korktunuz içeri girdiniz. 14 25 ÜNAL KACIR (Ġstanbul) - Önergeyi biz getirdik, siz değil. MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Devamla) - O korkudur sizi bugün buralara getiren… ÜNAL KACIR (Ġstanbul) - Siz iĢin lafını yapmaya geldiniz, önergeniz yoktu. MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Devamla) - …daha doğrusu o korkudur sizleri buraya sevk eden, baĢınızdaki kiĢilerin "Aman, Genel Kurula gidin." talimatı vermesine neden olan o korkudur. Değerli milletvekilleri, biz o zaman 4 bakanla ilgili önerge verdik. ÜNAL KACIR (Ġstanbul) - Olmayan Ģeyi varmıĢ gibi söyleme. O tarihe kadar önergeniz var mıydı? MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın) - Laf atma Sayın Kacır. Saygı göster ya! Bırak ya, sen savcı mısın! ÜNAL KACIR (Ġstanbul) - Yalana saygı yok. MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Devamla) - Alelacele, akĢamüzeri bir soruĢturma önergesi verdiniz. Alelacele, acemice, külüstürce, eksik, yanlıĢ, Ġç Tüzük'e aykırı, kendi siyasi stratejiniz açısından bile hatalı, bunu bile akıl edemeyecek durumda bir panik havasıyla o gün verdiniz, sonra tuttunuz onu geri çekmek zorunda kaldınız. ÜNAL KACIR (Ġstanbul) - Siz niye vermediniz önerge? MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Devamla) - Geri çekmeniz hukuka saygıdan dolayı değil, Ġç Tüzük'e saygıdan dolayı değil; aman biz Ģimdi burada bir kısım suçları yazmadık, rüĢveti yazmadık, bu kapıyı açık bırakmayalım düĢüncesiyle getirdiniz. Ama, neyi yazarsanız yazın, isterseniz o komisyonda bütün bunların hepsini aklayın, bu soruĢturmalar bir gün Türkiye Büyük Millet Meclisinde açılacaktır, bu sorumlular Yüce Divanda hesap verecektir. Değerli milletvekilleri, neden tek komisyon kurulmasını öneriyorsunuz, neden 3 Bakanla Çevre Bakanı Erdoğan Bayraktar'ı aynı kefeye koyuyorsunuz, neden aynı kefeye koydunuz? Birisi Rıza Zarraf ve onun önünde eğilen bakanlar, öbürü TOKĠ olayı. Ġkisinin birbiriyle ne gibi bir ilgisi var? Ama, fire vermeme ihtiyacı, fire verirsek kötü oluruz düĢüncesi, sizleri 4 bakan hakkında birlikte bir soruĢturma önergesi vermeye yöneltti. Doğru olan, veriliĢ sırası itibarıyla yani Cumhuriyet Halk Partisinin 4 önergesinin önce görüĢülmesi, diğerinin sonra görüĢülmesidir. Bizim önergemiz bunu amaçlıyor ama siz bir Ġç Tüzük uyanıklığıyla kendi önergenizi öne aldınız, Cumhuriyet Halk Partisi önergesini sona koydunuz. Hiç fark etmiyor, hangisini kabul ederseniz edin; bizimkileri reddedin, sizinkini kabul edin, isterseniz aklayın o 4 bakanı ama bu hesap Türk milleti olduğu sürece mutlaka görülecektir. Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkıĢlar) BAġKAN - TeĢekkür ederim Sayın Hamzaçebi. Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin aleyhinde, Diyarbakır Milletvekili Sayın Altan Tan. 26 Buyurunuz. (HDP sıralarından alkıĢlar) ALTAN TAN (Diyarbakır) - Sayın BaĢkan, sayın milletvekilleri; bugün cumhuriyet tarihinin en önemli yolsuzluk iddialarından biriyle ilgili olarak Meclis toplandı. Ġddiaları diyorum, bu iddialar öyle eften püften iddialar olsaydı, bir mahalle dedikodusu hâlinde olsaydı, herhâlde bu Meclis böyle bir toplantıya da gerek duymazdı. Değerli arkadaĢlar, bu kadar önemli bir mevzuyla alakalı toplandık ama ne yazık ki üçüncü dünya ülkelerinde bile rastlanılamayacak bir katakulliyle -yani tabirimi maruz görünüz Sayın BaĢkan- bu görüĢmeler halktan gizli olarak yapılıyor. Peki, neyi gizliyorsunuz? ALĠ ERCOġKUN (Bolu) - Son gün Altan Bey, bugün son gün bilmiyor musunuz? ALTAN TAN (Devamla) - Neyi gizliyorsunuz değerli arkadaĢlar? Meclis BaĢkanını da buradan ben Ģahsen kınıyorum; bir emriyle bir talimatıyla bu görüĢmeler rahatlıkla halkın gözetimi altında yapılabilirdi. Bunu da yapmamakla maalesef Sayın Meclis BaĢkanı kendi siyasi kariyerine bir kara çizik atmıĢtır. Değerli arkadaĢlar, ne saklanıyor ben söyleyeyim. MeĢhur bir hikâye var bizde, memlekette anlatılan. Bedevi bir Arap'ın önüne bir tepsi mükemmel sarılmıĢ yaprak sarması getiriyorlar. Ne yapıyorlarsa bedevi yemiyor. Rica, minnet… "Ya niye yemiyorsun, bir tane tat en azından!" Diyor ki: "Bunun içinde büyük bir hile olmasaydı vallahi bu kadar sarıp sarmalamazdınız." ĠĢte, siz de eğer halkın duyacağı, bizlerin konuĢmalarıyla ortaya çıkacak gerçeklerden bir rahatsızlık duymasaydınız, bugün bangır bangır bütün dünyaya bu Meclisin tartıĢmalarını açık ve seçik olarak gösterecektiniz. Değerli arkadaĢlar, az buz iddialar değil dedik. Bir telefon konuĢması, 1 milyar dolardan bahsediliyor. Bu montajdı, sabotajdı, debriyajdı. Ne kadar "yaj"lı "maj"lı Fransızca kelime varsa bunların hepsi eklendi. Peki, bunun tespiti çok mu zor? ĠĢte, aylardın bekliyoruz, bir türlü tatminkâr bir netice alamıyoruz. Onun ötesinde, bir Banka Müdürünün yine evinde ayakkabı kutularında milyon dolarlar bulunuyor. Yine, o arkadaĢ da daha henüz tam olarak hesabını vermeden, veremeden bir baĢka bankanın yönetim kurulu üyesi yapılıyor. Değerli arkadaĢlar, ĠçiĢleri Bakanının oğluyla yaptığı telefon görüĢmelerinde yine trilyonlardan bahsediliyor ve bu paralardan "Üç beĢ kuruĢ" diye bahsediliyor, ifade ediliyor. 15 ġimdi, imar yolsuzlukları… Ġstanbul'un göbeğinde, Boğaz Köprüsü'nün ayakları dibinde 230 bin metrekare olan emsal 600 bin metrekareye çıkıyor ve bu iktidar Sülün Osman'ı geride bıraktı. Sülün Osman Galata Köprüsü'nü sattı, Dolmabahçe Saat Kulesi'ni sattı. Bu iktidarın belediyeleri havayı sattı arkadaĢlar, havayı, göğü sattı! Tabii, bunda ġiĢli Belediyesinin yaptıkları da bir parantez içinde. Bunların büyük bir kısmı da ġiĢli Belediyesinin sınırları içerisinde. Ġlçe belediyesi ile BüyükĢehir nasıl olduysa Maslak'taki, Sarıyer'deki, ġiĢli'deki meselelerin büyük bir kısmında bir -tırnak içinde- uyum içerisinde gitti. 27 ġimdi, değerli arkadaĢlar, ben bunları böyle mahalle üslubuyla artık konuĢmak istemiyorum çünkü seçim boyunca iki ay bunlar konuĢuldu. Gelelim Ģimdi iĢin esas öz noktasına. Esas sorun ne? Osmanlı padiĢahları ve dünyadaki diğer padiĢahlar da, çarlar da, Ģahlar da, krallar da bütün bir mülkü kendilerinin kabul ediyorlardı. ĠĢte, Ġngiliz Kralına 1215'te verilen Magna Carta Fermanı'ndan bugüne kadar devam eden bir zihniyet var bütün dünya krallarında, padiĢahlarında; Rus çarından, Ġran Ģahından Osmanlı sultanlarına kadar, bütün bir devleti kendi mülkü kabul ediyor ve "Bu mülk üzerinde ben istediğim tasarrufu yapabilirim." diyor. Ġki: Halkı, tebaayı kul olarak kabul ediyor, tebaa... Ben her türlü tasarrufun sahibiyim. Dolayısıyla, bu verilen ihalelere, verilen kredilere, medya havuzlarına bizim günümüzdeki bazı Ģeyhülislamlar da fetva üretiyor, bunu ortak bir havuz olarak değerlendiriyor. ĠĢte değerli arkadaĢlar, esas eleĢtirilecek nokta bu. Peki, Rus çarını, Ġran Ģahını, Ġngiliz kralını bir yana bırakalım, bizim kendi inancımızda ve sizlerin de her gün müntesibi olmakla övündüğünüz ve kullandığınız, siyasete alet ettiğiniz Ġslam dininde durum nasıl? Ben size birkaç tane örnek vereceğim. Bunlardan birisi Hazreti Ömer'le alakalı. ĠĢte, meĢhur hikâye, her yerde anlatılır, çocukluğumuzdan beri camilerde anlatılır bize. Hazreti Ömer bir gün minbere çıkar, hutbe verecek millete; oradan bir sahabe kalkar ayağa, der ki: "Ey Ömer, seni dinlemiyoruz, itaat de etmiyoruz." Kızmaz, köpürmez, "Atın bunu dıĢarı." demez, "Ananı da al git, babanı da al git." demez. "Niye beni dinlemiyorsun, niye bana itaat etmiyorsun?" Der ki: "Dün bize hazineden, ganimetten birer parça kumaĢ dağıtıldı ancak yarım gömlek olabiliyor. Senin üzerinde tam bir gömlek var bundan, elbise var." Yine kızmıyor. Oğlunu iĢaret ediyor "Kalk cevabını sen ver." diyor. Oğlu diyor ki: "Ben kendi hissemi babama verdim. Ġkisini birleĢtirdik, bir gömlek yaptık." Ġtiraz eden sahabe kalkıyor ayağa, diyor ki: "Bundan sonra konuĢ, konuĢmaya devam et, seni dinleyeceğiz, itaat de edeceğiz." Sorgu sual bu. Ġki: Yine, Hazreti Ali'ye kendi öz ağabeyi Akîl geliyor, diyor ki: "Çok periĢan bir hâldeyim iki gözü de görmüyor- çocuklarıma götürecek ekmeğim yok, bana biraz yardım et." Hazreti Ali ondan periĢan bir hâlde, ölene kadar borçlu, ölene kadar, diyor ki: "Veremem, benim param yok. Biliyorsun, ben de senin gibiyim." "O zaman hazineden ver." "Allah'ın malını da sana veremem" diyor, öz ağabeyine verdiği cevap bu. Üçüncü bir örnek: Büyük Ġslam mücahidi, Kudüs'ün fatihi Kürt Selâhaddin Eyyubî öldüğü vakit cenazesi giderken, tabutu giderken bir münadi -yani çağırıcı, ses verici, ilan edicitabutun önünde yürüyor ve diyor ki: "Ey Ümmetimuhammed, iĢte koskoca Selâhaddin'den geriye bu atıyla, bu kılıcından baĢka bir Ģey kalmadı, mirası yok." Değerli arkadaĢlar, bunları 5 yaĢından itibaren her yerde anlatacaksınız, sonra da hesap vermeyeceksiniz, hesap verenlere kızacaksınız, öfkeleneceksiniz. Böyle bir inanç yok. Velev ki sütten çıkmıĢ ak kaĢık gibi bembeyazsınız size iftira ediyorlar, çıkıp bu hesapları vermek zorundasınız, bütün bu cevapları vermek zorundasınız. 4 bakanı neden istifa ettirdiniz? Eğer hiçbir suçları yoktuysa, hakikaten bu arkadaĢlara inanıyorsanız, Erdoğan Bayraktar'ın teklif ettiği gibi "BaĢbakan istifa etmeli." derken etmiyorsa o zaman sizden rica ediyoruz bu 4 bakanımızı geri iade ediniz, bunu bir istirham olarak kabul ediniz. Değerli arkadaĢlar, Alman CumhurbaĢkanı bir arkadaĢından ev alma gerekçesiyle 500 bin avro borç para aldı diye istifa etti, istifa etmek zorunda kaldı. Alman dedi ki: "Biz birbirimize bedava, karĢılıksız bir çay ikram etmiyoruz, 500 bin avroyu neye karĢılık aldın?" Ġstifa etti. 28 Yine, daha bir ay evvel bir Ġngiliz milletvekili danıĢmanına Mecliste 40 avroluk bir yemek yedirdiği için istifa etti. ġimdi dünyada böyle, Ġslam tarihinde böyle. VahĢi kapitalizm sizleri esir aldı. CHP her seferinde kalkıp diyordu ki: "Bunlar Ģeriatı getirecek, devleti ĠslamileĢtirecek." KAMER GENÇ (Tunceli) - Altan Bey, Türkiye'yi anlat, Türkiye'yi, Türkiye'de ne olmuĢ? ALTAN TAN (Devamla) - Sayın Kamer Genç de yine laf atıyor oradan; niye atıyor, onu da bilmiyorum. KAMER GENÇ (Tunceli) - Hayır, diyorum ki: Bunlar ne yaptı, onu anlat. ALTAN TAN (Devamla) - ArkadaĢlar, bizim arkadaĢlarımız devleti ĠslamileĢtireceklerine, iktidar bizim arkadaĢları devletleĢtirdi. BoĢuna endiĢelendiğinizi söyledim, defalarca söyledim. Değerli arkadaĢlar, söylenecek çok söz var. Lütfen hesap vermekten çekinmeyiniz. Saygılar sunarım. (HDP sıralarından alkıĢlar) BAġKAN - TeĢekkür ederim. ENGĠN ALTAY (Sinop) - Sayın BaĢkan, biz, biraz önce Sayın Oktay Vural ve Sayın Ġdris Baluken'le Sayın Meclis BaĢkanına gittik. Millî iradeye gölge düĢüyor, millî iradeye saygısızlık yapılıyor dedik. Sayın Meclis BaĢkanı, Ġnternet yayınıyla ilgili bir yere telefon açtı, ondan 16 sonra biraz yayın geldi fakat Ģu anda da Ġnternet yayını sağlıklı değil. Burada ya Meclis TV'nin teknik kadrosu ya TÜRK TELEKOM'un teknik kadrosu ya da bizatihi Sayın Cemil Çiçek Genel Kurulla alay etmektedir, Genel Kurulun iradesini küçümsemekte ve hiçe saymaktadır. Talebim Ģudur: Ġnternet yayınları en azından normale girene kadar görüĢmelere ara vermenizi talep ediyorum Sayın BaĢkanım. Yani bu Meclisteki çalıĢmaların teknik kadroların keyfine göre yayına verilip verilmemesi noktasında kimsenin bir tasarrufu olamaz. O tasarruf sizin makamınızda olur olsa olsa. FARUK BAL (Konya) - Bunun için tantana çıkmasın Sayın BaĢkanım yoksa tantana çıkacak. ENGĠN ALTAY (Sinop) - Velev ki o da olamaz ama Meclisin bu kadar hakaret görmeye, bu kadar aĢağılanmaya hakkı olmadığını düĢünüyorum. Oturumu yöneten BaĢkan olarak oturuma ara vermenizi talep ediyorum. BAġKAN - ġimdi, ara verebiliriz ama arayı ancak, siz de biliyorsunuz ki bir saatlik bir süre içerisinde verebiliriz. ENGĠN ALTAY (Sinop) - Onu diyorum Sayın BaĢkanım, bir saat ara verelim. 29 BAġKAN - Hayır, hayır, itirazım yok da durumu anlatıyorum. OKTAY VURAL (Ġzmir) - Sayın BaĢkan, grup baĢkan vekilleri olarak biz mütalaa edelim müsaade ederseniz eğer. BAġKAN - Tamam, tamam. Ġsterseniz Ģöyle yapalım mı: Ben sizin grup önerinizde konuĢmak isteyenleri konuĢturayım ya da Ģimdi ara vereyim, grup baĢkan vekili arkadaĢlarımızı çağırayım. Yirmi dakika ara veriyorum. Grup baĢkan vekillerini de kürsü arkasına rica ediyorum. Kapanma Saati: 15.55 ÜÇÜNCÜ OTURUM Açılma Saati: 16.19 BAġKAN: BaĢkan Vekili Meral AKġENER KÂTĠP ÜYELER: Bayram ÖZÇELĠK (Burdur), Ġsmail KAġDEMĠR (Çanakkale) ----- 0 ----BAġKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 84'üncü BirleĢiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum. Ġnternet yayınıyla ilgili, grup baĢkan vekillerimizle birlikte, teknik personeli de çağırarak bilgi aldık. Teknik bilgim olmadığı için dilim döndüğünce sizinle paylaĢacağım. Büyük bir yüklenme olduğu sebebiyle aksaklık olduğuna dair bir bilgi verildi. Bunun çözülmesiyle ilgili adımların atıldığını, zaman zaman bu yüklenmeden dolayı -yanlıĢ söylüyorsam düzeltirsiniz- aksaklıklar olması hâlinde de teyakkuz Ģeklinde bu aksaklıkların giderilme iĢleminin yapılmaya devam edildiği bilgisini aldık. Bunun da takipçisi hep beraber olacağız. Doğru mu anlattım? Tamamdır. BAġKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin lehinde Ġzmir Milletvekili Sayın Oktay Vural. (MHP sıralarından alkıĢlar) Buyurunuz. OKTAY VURAL (Ġzmir) - TeĢekkür ederim Sayın BaĢkan. Aslında bugün görüĢmelerini yapacağımız ya da biraz sonra oylayacağımız Meclis soruĢturma önergeleri, bu süreç, 17 ve 25 Aralık süreci, bu süreçle ilgili iddialar, fezlekeler, soruĢturma önergeleri... Aslında bugün geldiğimizin özeti Ģu: Birincisi: Gerçekten 17 ve 25 Aralık süreci içerisinde bu iddiaları dile getiren savcıların, hâkimlerin, polislerin baĢına, fezlekelerin baĢına her Ģey geldi. PiĢmiĢ tavuğun baĢına gelmeyenler bu fezlekelerin ve iddiaların baĢına geldi. 30 Bakın, 17 Aralık ve 25 Aralık süreci içerisinde çok vahim iddialar var. Bu vahim iddialarla ilgili her Ģey aslında bütün delilleriyle buraya, ortaya konmuĢ, bütün maddi delilleriyle ortaya konmuĢ, fotoğraflarıyla ortaya konmuĢ, konuĢmalarıyla ortaya konmuĢ. Bunlar montaj, dublaj değil; bunlar kaçakçılık yapmaktan, kara para aklamaktan tutun, bir suç örgütü yapılanması gerçekleĢtirilmesine kadar bütün maddi delilleriyle ortaya konmuĢ iddialar. Tabii biz bu iddialar ortaya konduğu zaman hiç kimseyi suçlamıyoruz ama bizim aramamız gereken bu iddiaları dile getirenlerin, bu iddiaları ortaya koyanların baĢına neler geldiğini herkesin idrak etmesi gerekiyor. 17 ve 25 Aralık süreci içerisinde, bu süreçle ilgili olan suçlananlar 52 milyon dolar rüĢvet almaktan, Türk vatandaĢlığını iĢte para karĢılığı, maddi menfaat karĢılığı verenler, 17 bayram öncesi arife günü 1 milyon dolar, 500 bin dolar rüĢvet almayla ilgili iddialar ortaya konduğu zaman yapılması gereken süreç nedir, bu süreçlerle ilgili bu iddiaları dile getirenlerin, savcıların ve hâkimlerin bağımsız ve tarafsız çalıĢmasını sağlamaktı ama maalesef 17 Aralık ve 25 Aralık süreci içerisinde, böyle bir süreç içerisinde maalesef yargıya baskılar olmaya baĢladı. Yürütme yargıya baskı uygulamaya baĢladı. Bununla ilgili soruĢturma yapan savcılar görevden alındı, hâkimler ayarlandı, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna müdahaleler baĢladı, polisler sürgün edildi. 17 Aralık ve 25 Aralık sürecinde hesap vermekten kaçınanlar, yargıdan kaçanlar bunun üstünü örtmek için neleri söylediler: "DıĢ güçler planladı. Yargı darbesi var." dediler. Bütün bunlarla ilgili iddiaları ortaya koyarak 17 ve 25 Aralık süreciyle ilgili kesinlikle böyle bir rüĢvetin ve yolsuzluğun olmadığını, aksine bir yargı darbesi olduğunu, bunu dıĢ güçlerin planladığını ifade ettiler. Ne hazindir ki dıĢ güçlerin planladığını söyleyenler bunu Amerika BirleĢik Devletleriyle görüĢtükleri zaman dile getirmediler, Ġngiltere'yle, Almanya'yla, Fransa'yla görüĢtükleri zaman dile getirmediler ama miting meydanlarında dıĢ güçleri sorumlu kıldılar. "Yargı darbesi." dediler, bunlarla ilgili iddiaları reddettiler. ġimdi, biraz sonra görüĢeceğimiz Adalet ve Kalkınma Partisinin iradesi oysa diyor ki: "RüĢvet ve yolsuzluk yapan bu bakanlarla ilgili soruĢturma." Yahu, hani bu yargı darbesiydi, hani dıĢ güçlerin planlamasıydı? Bu durumda bu önergeyi veren Adalet ve Kalkınma Partisi, bu 17 ve 25 Aralık sürecini soruĢturmak, yargının önünü açmak gayreti içerisinde değil, aksine üstünü örtmeye çalıĢıyor. Nasıl hâkimlere, nasıl savcılara, nasıl adli kolluğa müdahale ettiyse Meclis soruĢturma süreciyle ilgili attığı taktik adımların amacı ve hedefi soruĢturmak değildir, Yüce Divana göndermek hiç değildir; aksine, Meclis soruĢturmasını bir aklama paklama süreci olarak değerlendirmektedir, onun için de bugünkü görüĢmelerde de önce kendi önergesinin görüĢülmesini istemiĢtir. Aslında, bakıldığında, bu önergelerin geliĢ sırasına göre görüĢülmesi gerekirken Adalet ve Kalkınma Partisi, zannederim, 24 Nisanda verdiği önergeleri 19 Martta verilmiĢ önergelerin önüne koymak suretiyle yine taktik adım atmıĢtır. Oysa yapılması gereken iĢ neydi? Öncelikli olarak, Cumhuriyet Halk Partisine mensup milletvekillerinin verdiği önergeleri öncelikle görüĢmek ve Meclis iradesini oluĢturmak gerekiyordu. Öyle bir noktaya geldik ki Meclis olağanüstü toplandı, dedi ki: "Bu fezlekeler görüĢülsün, okunsun." ama bu Meclisin toplanmaması için sizler lobilerde oturdunuz. "Meclis toplanmasın." Niye? "Millet bu fezlekeler hakkında bilgi sahibi olmasın." Meclis toplandı, bu sefer Meclis BaĢkanının darbesi gerçekleĢti. Milletvekillerinin Parlamentoya gönderilmiĢ bir dosya hakkında bilgi edinme hakkı gasbedildi hiçbir yetkileri yokken. Meclis BaĢkanı 31 milletvekillerinin millî egemenlik yetkisini kullanmasını kısıtladı. Neden? "Milletvekilleri bundan haberdar olmasın." dediler ve maalesef Türkiye Büyük Millet Meclisi tarihinde ilk defa Türkiye Büyük Millet Meclisine gelen fezlekeler milletvekillerinden saklandı ve gizlendi. Daha sonraki süreç içerisinde soruĢturma önergeleri 19 Martta verildi. AKP bir önerge verdi, çakma bir önerge, aslında bu iddialarla hiç ilgisi olmayan, tamamen geçiĢtiren bir önergeydi. Yine Meclis BaĢkanına dedik ki: "Bu önergelerin gündeme alınması doğru değil çünkü Meclis soruĢturmasının zorunlu kıldığı muhtevada değil, Ģartları taĢımıyor.", "Hayır, görüĢülmesi gerekir." dediniz. Yine Milliyetçi Hareket Partisi ve muhalefet olarak bu konuda ısrarımızı ortaya koyduk, Adalet ve Kalkınma Partisi yine tornistan etmek zorunda kaldı, önergeyi yenilemek zorunda kaldı. ĠĢte bugün, geldiğimiz bu süreç içerisinde gerçekten yargıya yapılan müdahalenin sonuç verdiğini gördük. Öyle ki haram para aklamacı Rıza hakkında serbest bırakma kararı veren bir hakîmin BaĢbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında methiyeler dizdiğini Ġnternet sayfalarında, Facebook sayfalarında gördük. Dolayısıyla, bu süreç içerisinde maalesef yargıya müdahale devam etmektedir, bu da Adalet ve Kalkınma Partisinin yürütme gücünü yargıyı tahakküm altına almak için kullandığının bariz delilidir. ĠĢte bunun için AKP, grup önerisini önce kendisi görüĢmek için karar alıyor ve görüĢmeyi, gününü de ayarlıyor, pazartesi günü. Milletvekillerinden sakladılar, bu sefer de milletten saklıyorlar ama aziz milletimiz yoğun bir ilgi gösteriyor, yoğun bir ilgiyle bu Meclis soruĢturmalarını takip etmek istiyor; onun için kanallar tıkanıyor, altyapı kâfi gelmiyor, bu da vatandaĢların bu yolsuzluk ve rüĢvet iddiaları karĢısında ne kadar duyarlı olduğunu ve Adalet ve Kalkınma Partisinin bu görüĢmeleri milletten saklamasına yönelik tepkiye duyduğu bir örneği teĢkil ediyor. Bu bakımdan, bugün geldiğimiz bu noktada Adalet ve Kalkınma Partisinin yapması gereken iĢ, bu önergelerin Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüĢülmesi sırasında TRT'den naklen yayınlanabileceği bir ortamı hazırlamasıdır. Millet öğrensin. Siz de konuĢacaksınız, biz de konuĢacağız. Milletin huzurunda bunları konuĢalım, niye kaçıyorsunuz? Fezlekeleri sakladınız, savcıları sürdünüz, hâkimleri sürdünüz. Bugün geldiğimiz bu noktada Meclis soruĢturma komisyonunda 4 bakanı aynı kefeye koymak suretiyle bir hukuk ucubesi meydana getiriyorsunuz. Onun üstüne üstlük Meclis soruĢturmalarını bir aklama komisyonu olarak kullanmak suretiyle, Yüce Divana göndermek yerine bu komisyonda aklamak için çabaladığınız gayet açık ve nettir. 18 Bu bakımdan, bugün geldiğimiz bu noktada Meclisin iradesinin ortaya çıkmasını temin edecek bir ortama geliyoruz ama ne hazindir ki bugün kahvaltılı toplantıda Adalet ve Kalkınma Partisine mensup milletvekilleri Meclis soruĢturmasını görüĢüyor. Oysa Ġç Tüzük'e göre bu konuda bir toplantı yapılamaz, görüĢme yapılamazdı. Hangi talimatlarla milletvekillerinin hür iradesi baskı altına alınmak isteniyor? Nasıl yönlendirilmek isteniyor? ĠĢte, 17 ve 25 Aralık sürecinde Adalet ve Kalkınma Partisinin takındığı tavır yargının çalıĢması değildir, yargının üstüne baskı oluĢturmak suretiyle bu süreci aklamak için kullanmak istemektedir. 32 Bu bakımdan, Adalet ve Kalkınma Partisinin bu konuda verdiği önergenin kesinlikle samimi olmadığı, nasıl yargıya müdahale etmiĢse Meclis soruĢturma sürecine de müdahale etmek suretiyle adeta bu süreci bir aklama hâline getirmeyi düĢünmektedir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz, kim ne yaparsa yapsın… Cuma günü savcı neden takipsizlik kararı veriyor, pazartesi günü Mecliste konuĢacağımız zaman? AnlaĢılmaktadır ki savcılar dahi bu süreçle ilgili siyasi gündeme göre karar vermektedir. Savcı, milletin yargısını takip etmesi gereken savcı hangi takipsizlik kararını verirse versin, biz milletin iradesiyle bunları takip etmeye ve hesap sormaya devam edeceğiz. Bunun üstünü hiç kimse örtemeyecektir. O bakımdan, Milliyetçi Hareket Partisi olarak bugün Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüĢeceğimiz bu fezlekeler, bu önergelerle ilgili süreç konusunda yapılan müdahaleleri gördüğümüz zaman, yargıya yapılan müdahaleleri gördüğümüz zaman bunun neden milletten saklanmak istendiğini, neden Meclis yayını yapılmak istenmediğini, neden üstünün örtülmek istendiğini gördüğümüz zaman, gerçekten, burada, turpun büyüğü heybede demektir. Demek ki bu iĢ çok derindir, çok daha vahimdir, korkulmaktadır. Neden? (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) OKTAY VURAL (Devamla) - Çünkü Çankaya yokuĢuna giderken önce Ahlatlıbel'e gidip orada hesap vermekten korkmaktadırlar. Ama unutulmasın ki Çankaya yokuĢunu tırmanmak için Ahlatlıbel'de, Yüce Divanda hesap verileceğini herkes görecektir. Hepinize saygılarımı arz ediyorum. BAġKAN - TeĢekkür ederim Sayın Vural. (MHP sıralarından alkıĢlar) Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin aleyhinde Giresun Milletvekili Sayın Nurettin Canikli, buyurunuz. NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Sayın BaĢkan, değerli milletvekili arkadaĢlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum. ġu anda Meclis görüĢmelerini ve bu yaptığımız konuĢmaları binlerce, on binlerce vatandaĢımız takip ediyor. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler) Evet, evet, aynen öyle, bunu siz de biliyorsunuz. OKTAY VURAL (Ġzmir) - Millet bin kiĢi mi yani? NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Dolayısıyla, Ģimdi, biraz önce… (CHP ve MHP sıralarından gürültüler) BAġKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen… Sayın milletvekilleri, rica ediyorum, lütfen… NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Değerli arkadaĢlar, Ģimdi, biraz önce bu konuĢmaları, "Efendim, iĢte, bu görüĢmeler halktan gizlenmek isteniyor, üstü kapatılıyor." iddialarını binlerce vatandaĢımız televizyondan ya da cep telefonundan ya da iPad'lerinden izliyorlar. 33 KEMALETTĠN YILMAZ (Afyonkarahisar) - Daha çok merak ediyorlar, daha çok merak ediyorlar. NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Ne düĢünüyorlar, ne diyorlar? Allah aĢkına! "Yani siz böyle diyorsunuz ama ben bütün bu görüĢmeleri buradan izliyorum." diyor. ALĠ HAYDAR ÖNER (Isparta) - Allah Allah! NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Demek ki bunların hiçbir tanesi doğru değil. HAMZA DAĞ (Ġzmir) - Grup toplantısında canlı yayınladı beyefendi, mitinglerde canlı yayınladı. NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Ne bu görüĢmelerin vatandaĢımızdan kaçırılması, üstünün örtülmesi, gizlenmesi söz konusu… KEMALETTĠN YILMAZ (Afyonkarahisar) - VatandaĢa hakaret ediyorsunuz. FARUK BAL (Konya) - O zaman yarın görüĢelim, erteleyelim. Yarın görüĢelim Sayın Canikli. CEMALETTĠN ġĠMġEK (Samsun) - Siz kesmeye çalıĢıyorsunuz. NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - …ne de geleceğe yönelik olarak soruĢturma komisyonu kurulmasındaki amacımız, biraz önce bazı arkadaĢların ifade ettiği gibi bir amaç değil arkadaĢlar. KEMALETTĠN YILMAZ (Afyonkarahisar) - Aklamak istiyorsunuz. NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - On binlerce vatandaĢımız bunu izliyor, sizi izleyerek yalanlıyor. Maalesef, evet, aynen öyle. Yani çıkıyor, diyor ki: "Efendim, görüĢmeler kapatılıyor, kimse izleyemiyor, amacınız vatandaĢımızdan gizlemek." derken aynı anda vatandaĢlarımız bunu izliyor değerli arkadaĢlar, bunları görüyor. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler) ALĠM IġIK (Kütahya) - Meclis TV açık mı, kapalı mı? 19 BAġKAN - Rica ediyorum, lütfen… Sayın milletvekilleri, lütfen, rica ediyorum. OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) - Sayın Canikli, 100 bine çıkaralım bunu ya, 100 bine çıkaralım, 100 bine. NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Allah aĢkına, bu ne demektir? Yani vatandaĢımız fiilî olarak, fiziki olarak kendisi Ģöyle düĢünmez mi? "Yani sen öyle diyorsun ama ben bunu görüyorum, izliyorum, bütün konuĢmaları izliyorum." Sizin yaptığınız konuĢmaları da izliyor, bizim yaptığımız konuĢmaları da izliyor. 34 FARUK BAL (Konya) - SayıĢtay raporu gibi anlat. NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Değerli arkadaĢlar, bu duruma düĢmeyin, gülünç konuma gelmeyin, kendinizi gülünç duruma düĢürmeyin lütfen. CEMALETTĠN ġĠMġEK (Samsun) - Siz gülünç duruma düĢüyorsunuz. OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) - Ya sizin yerinizde olsam sokakta gezemem ya, sokakta gezemem ya! NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Bakın, AK PARTĠ'li milletvekili arkadaĢlarımız bugüne kadar eski 4 bakanımızla ilgili gündeme gelen tüm iddiaları, bütün iddiaları enine boyuna hepsini kapsayacak Ģekilde bir soruĢturma önergesi veriyorlar. OKTAY VURAL (Ġzmir) - Ġddia sahibi değil mi yani? NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Amaç nedir? Amaç Ģudur: Bütün bu iddiaların, bugüne kadar Ģu veya bu Ģekilde kamuoyunun gündemine yansımıĢ olan bütün iddiaların bütün detayıyla, bütün ayrıntılarıyla araĢtırılması ve soruĢturulmasını temin etmektir… FARUK BAL (Konya) - Milletvekilleri inceleyemiyor bunu. Milletvekillerinden gizli. NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - …ve AK PARTĠ'li milletvekili arkadaĢlarımızın amacı, muradı budur. ġaĢırabilirsiniz değerli arkadaĢlar. FARUK BAL (Konya) - ġaĢırdık, milletvekillerinden gizli. NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - ġaĢırmanıza ĢaĢırmıyoruz. Neden? Çünkü hakikaten geçmiĢ uygulamalara, siyasi tarihimize baktığımız zaman, bunun, buna benzer uygulamaların sayısı, örneği ya hiç yoktur ya da çok azdır. CELAL ADAN (Ġstanbul) - Sen inanıyor musun bu konuĢtuğuna ya? NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Yani kendi bakanları hakkında, iddialarla ilgili olarak, iddiaların araĢtırılması ve gerçeğin açığa çıkartılması için soruĢturma komisyonu kurulmasını öneren siyasi partiler yok denecek kadar azdır değerli arkadaĢlar. Buna ĢaĢırmanızı anlıyoruz, anlayıĢla karĢılıyoruz. OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) - Onlardan biri burada oturuyor. NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Bakın, o kadar eminiz kendimizden, ne varsa çıksın ortaya, hiç önemli değil, ne varsa, gerçek bütün boyutlarıyla aydınlansın. OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) - O zaman yarın görüĢelim. NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Zaten, bakın, unuttuğunuz bir nokta daha var. OKTAY VURAL (Ġzmir) - Yüce Divana, Yüce Divana… 35 NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Bu dört bakan arkadaĢımız da bugün bu iddialarla karĢı karĢıya kalan dört bakan arkadaĢımız da kendileri yazılı olarak hem Meclis BaĢkanlığına hem de AK PARTĠ Grubuna baĢvurarak… VELĠ AĞBABA (Malatya) - Sayın Canikli, sizi tebrik ediyoruz, kutluyoruz sizi, bu durumu bile anlatabiliyorsunuz ya, yetenekli bir hatipsiniz siz! NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - …kendileriyle ilgili bütün bu iddiaların soruĢturulması, bütün boyutlarıyla değerlendirilmesi için kendileri hakkında Mecliste bir soruĢturma komisyonu kurulmasını talep etmiĢlerdir değerli arkadaĢlar, bunu unutmayın. FARUK BAL (Konya) - Neden sonra? NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Bakın, herhangi bir bakanla ilgili bir iddia olduğu zaman bunu soruĢturması nasıl olacak? Yöntem olarak… OKTAY VURAL (Ġzmir) - Hani yargı darbesiydi, hani darbe vardı? NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Bakın, ben sizi dinledim. Lütfen, yani rahatsız olduğunuzu biliyorum ama dinleyin, vatandaĢımız da dinliyor, hepimiz dinliyoruz. OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) - Gerçekten rahatsızız. NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Bir bakan hakkında -herhangi bir eski bakan hakkında veya bir bakan hakkında- bir iddia gündeme geldiğinde bunun soruĢturulması, bu iddiaların üzerine gidilmesi nasıl olur değerli arkadaĢlar? ĠĢte bu yöntemle olur. Yani bizim Anayasa'mıza göre, Ġç Tüzük'ümüze göre o bakanlarla ilgili, o iddiaların araĢtırılması, soruĢturulması için ne yapılır? SoruĢturma komisyonları kurulur. Biz de bunu yapıyoruz, arkadaĢlarımız da bunu yapıyor. Neyi eleĢtiriyorsunuz Allah aĢkına? Daha önce bir soruĢturma önergesi vermiĢti arkadaĢlarımız. Orada bir farklı değerlendirme söz konusuydu. Bazı fiillerin Türk Ceza Kanunu'nda bir madde değil de baĢka bir madde, TCK'nın 255'inci maddesi kapsamına girdiklerini düĢünerek öyle bir önerge verdiler ama öyle bir durum ortaya çıkartıldı ki sanki bazı fiiller özellikle soruĢturma dıĢında tutuluyor diye ciddi bir çalıĢma yapıldı, bir propaganda yapıldı. Bizim gittiğimiz yerlerde vatandaĢlarımızın bir bölümünün de en azından buna inandığını ya da kafasının karıĢtığını görünce soruĢturma 20 önergesini arkadaĢlarımız bu nedenle yenilediler ve en ufak bir tereddüde mahal bırakmayacak açıklıkta ve netlikte, tüm iddiaları kapsayacak Ģekilde ve bu fillerin bu iddiaların karĢılığındaki Türk Ceza Kanunu'nun ilgili maddesi de belirtilerek bir önerge verdiler. Bunun nesini eleĢtiriyorsunuz Allah aĢkına arkadaĢlar, bunun nesini eleĢtiriyorsunuz? Bundan daha ötesi var mı? Bundan daha ötesi var mı soruyorum. KEMALETTĠN YILMAZ (Afyonkarahisar ) - Bravo Sayın Canikli, bravo! Bravo! Pes doğrusu, pes! 36 NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Yani, bir olayın üzerine gidilmek istenirse gerçekten bir olay soruĢturulmak istenirse bundan daha ötesi var mı? OKTAY VURAL (Ġzmir) - Ya, yok mu? Var zaten soruĢturma önergesi, var zaten. NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Bundan daha baĢka bir yol var mı bir bakan hakkında soruyorum, çıkın söyleyin. Yok. OKTAY VURAL (Ġzmir) - Var, var, önergeler burada. NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Bir araĢtırma, bir soruĢturma en etkili bir Ģekilde, sorunsuz bir Ģekilde -hukuki anlamda söylüyorum- bu Ģekilde yapılır; değerli arkadaĢlar, biz de bunu yapıyoruz. OKTAY VURAL (Ġzmir) - Bak, önergeler burada. Kaç tane? Bak, kaç tane? NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - O yüzden hiç kimsenin en ufak bir kuĢkusu olmasın, hiç kimse bu iddiaları kapatamaz. Hukuki çerçevede ne yapılması gerekiyorsa yapılacak, yapılıyor zaten, bu arkadaĢlarımızın soruĢturma önergeleri de budur. MEHMET GÜNAL (Antalya) - Yapılıyor, bütün hakimler, savcılar içeri tıkılıyor. Yapılıyor gereği yani, yapılıyor. NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Bakın, bakın o kadar çeliĢkili bir durum söz konusu ki: Daha önce bu fezlekeler… Deniliyor ki efendim "ġu anda Erdoğan Bayraktar Bakanımızla ilgili iddiaların bugünlerde hakkında takipsizlik kararı verilmesi anlamlıdır." diye biraz önce ifadeler yapıldı. OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) - Onun bir günahı yok ki, o bir Ģey yapmamıĢ zaten, ona talimat verilmiĢ. NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - ġimdi arkadaĢlar, aynı mantıkla hareket ederseniz, seçimden hemen önce bu fezlekelerin Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderilmesine de aynı Ģekilde özel bir anlam yükler misiniz? OKTAY VURAL (Ġzmir) - ġimdi olsaydı ne diyecektiniz? NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Bakın, biz öyle bir anlam yüklemiyoruz. Açık söylüyorum bakın: Ben sadece yapılan konuĢmalardan yola çıkarak bunu söylüyorum ama öyle bile olsa varsayalım ki -öyle bir Ģey olması söz konusu değil de- öyle bir Ģey olsa, bu bizim yani önerge veren arkadaĢlarımızın bu konudaki tavırlarını değiĢtirdi mi? DeğiĢtirmedi. Neden değiĢtirmedi? Yine, aynı Ģekilde 4 bakanımızla ilgili soruĢturma komisyonu kurulması noktasındaki önerge Ģu anda aktif ve biraz sonra görüĢmelerine baĢlayacağız. Bakın değerli arkadaĢlar, Cumhuriyet Halk Partisinin bakanlarımızla ilgili tek tek, ayrı olarak verdiği ve her biri için ayrı soruĢturma komisyonu kurulmasına iliĢkin önergelerde içerikte yer alan hususlardan eksik olan, yani AK PARTĠ'li arkadaĢlarımızın verdiği önergede eksik 37 olan bir Ģey var mı, eksik olan bir fiil var mı? Yani, soruĢturulması noktasında eksik olan bir fiil var mı? Yok. MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - Var, var… NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - TCK noktasında -Türk Ceza Kanunu'nun karĢılığı anlamında söylüyorum- eksik olan bir fiil var mı? Türk Ceza Kanunu'nun ilgili maddesi var mı? Yok. Dolayısıyla neyi tartıĢıyoruz? Ayrıca, eğer görüĢmelerden sonra AK PARTĠ'li milletvekili arkadaĢların verdiği önerge kabul edilirse diğer önergelerin artık bir anlamı kalıyor mu? Kalmıyor. Yani öncesi verilmiĢ görüĢülmüĢ, sonrası görüĢülmüĢ, ne fark eder, neyi değiĢtirir bu? Hiçbir Ģeyi değiĢtirmez. ALĠM IġIK (Kütahya) - Zaten amacınız o zaten. NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Hiçbir Ģeyi değiĢtirmez çünkü bakın aynı fiiller, tamamı var mı? Var. ALĠM IġIK (Kütahya) - DeğiĢtirir, değiĢtirir. NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - KiĢiler aynı mı? Aynı. ALĠM IġIK (Kütahya) - 4 bakan hakkında on dakika konuĢmak var, hepsi hakkında ayrı ayrı... NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Ve soruĢturulması talep edilen Türk Ceza Kanunu'nun ilgili maddeleri aynı mı? Aynı. OKTAY VURAL (Ġzmir) - Kaçmayın, kaçmayın. NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - E, ne fark var? Aynı, her Ģey aynı, biz verdiğimiz için mi rahatsız oluyorsunuz… OKTAY VURAL (Ġzmir) - Kaçmayın, kaçmayın lütfen. 21 NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - …AK PARTĠ'li milletvekili arkadaĢlarımız tarafından verildiği için mi rahatsız oluyorsunuz? OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) - Ya, iddialara muhatap biz miyiz rahatsız olalım ya! NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Bakın, bir Ģey daha söyleyeyim, bu konularla ilgili soruĢturma komisyonu kurulmasını içeren ilk önergeyi kim verdi, soruĢturma önergesini kim verdi? AK PARTĠ'li milletvekili arkadaĢlarımız verdi değerli arkadaĢlar. MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Ġstanbul) - Hayır, hayır, bizden sonra verdiniz. NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Hayır, biz verdik. 38 Değerli arkadaĢlar, ilk gündeme getiren biziz ve biz verdik. Dolayısıyla, bunun burada açıklığa kavuĢturulması gerekiyor. OKTAY VURAL (Ġzmir) - Çakma önergeden bahsediyorsun, niye çektiniz o zaman? Niye çektiniz verdiyseniz? NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - ġimdi, bakın efendim, bu "AK PARTĠ'nin iĢte sonudur, sonu geliyor." buna benzer yorumlar on iki yıldan beri yapılıyor; biz bunları hatırlıyoruz, bütçe görüĢmelerinde baĢka vesilelerle yapılan buradaki görüĢmelerde çıkan muhalefete mensup arkadaĢlarımız efendim, iĢte "AK PARTĠ gitti, gidiyor." vesaire… Biz gitmedik, biz buradayız, AK PARTĠ bütün görkemiyle burada ama o iddialarda bulunan arkadaĢları göremiyoruz, bugün buralarda yoklar değerli arkadaĢlar ama biz buradayız, biz milletimize hizmet etmeye devam ediyoruz. Üç bakın… FARUK BAL (Konya) - Ġkiyi atladın. NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - CumhurbaĢkanlığı seçimi Anayasa'da yapılan son değiĢiklikten sonra, eski, sembolik ve temsil makamında yetkiler kullanan bir cumhurbaĢkanı değildir artık. OKTAY VURAL (Ġzmir) - Ġlave yetki mi aldınız? NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - CumhurbaĢkanı, bundan sonra doğrudan demokrasilerde gücün kaynağı olan halktan alacağı yetkiyle 1982 Anayasası'nda verilen yetkileri de sonuna kadar kullanacaktır, kim olursa olsun değerli arkadaĢlar, bakın altını çizerek söylüyorum, kim olursa olsun. Dolayısıyla, artık fiili olarak icranın baĢı bundan sonra baĢbakanlar olmayacak, cumhurbaĢkanları olacak. OKTAY VURAL (Ġzmir) - Yok ya! Millet baĢbakanını seçecek, sen yok sayacaksın. Millet iradesine hakaret etme! Millet iradesine hakaret ediyorsun! Millet iradesine hakaret ediyor ya! NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Yani bazı arkadaĢlarımızın… Anayasamız böyle, bakın, Anayasamız böyle, bunu biz söylemiyoruz. Yani olmayan bir yetki atfedilmiyor. Onun için eğer genel baĢkanların yarıĢma arenası bundan sonra baĢbakanlık değil, cumhurbaĢkanlığıdır; hodri meydan, herkesi bekleriz, değerli arkadaĢlar, herkesi bekliyoruz, buyurun gelin. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar) Değerli arkadaĢlar… (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - AK PARTĠ ve AK PARTĠ'li arkadaĢlarımız cesaretle, samimiyetle bütün bunların açıklığa kavuĢturulması için, olayın üzerine gidiyorlar, gidecekler… OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) - Ya, biraz daha cesaret yarın görüĢelim, biraz daha cesaret. Kendin bile inanmıyorsun. 39 NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - …ve bunun sonucunda olaylar ve hukuk bizi nereye götürürse oraya doğru gidecektir. Bundan baĢka hiç kimsenin en ufak kuĢkusu olmasın. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar) BAġKAN - TeĢekkür ederim Sayın Canikli. MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan, efendim, Sayın Canikli konuĢmasında "4 bakanla ilgili Meclis soruĢturma önergelerini ilk biz verdik." demek suretiyle Cumhuriyet Halk Parti önergesinin sanki kendilerinden sonra verilmiĢ olması gibi bir izlenim yarattı. Bu nedenle 69'uncu maddeye göre söz istiyorum. BAġKAN - Buyurun. (AK PARTĠ ve CHP sıraları arasında karĢılıklı konuĢmalar) MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - Ġdare amirini görevden alın Sayın BaĢkan! BAġKAN - Sayın Tanal, Allah rızası için, ne olur, bugün beni biraz rahat bırakın. Sayın milletvekilleri, lütfen sayın hatibi dinleyebilir miyiz. Rica ediyorum, lütfen… Buyurunuz Sayın Hamzaçebi. MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri; 17 Aralık 2013 tarihinde Ġstanbul'daki cumhuriyet savcıları tarafından rüĢvet ve yolsuzluk soruĢturması baĢlatılınca Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu savcılık soruĢturmasının sonuçlanmasını bekledik. "Mademki bu konuda soruĢturma konusu olan 4 bakan vardır, elbette Anayasa gereği 4 bakanla ilgili soruĢturma bir Ģekilde Türkiye Büyük Millet Meclisine intikal edecektir. Dolayısıyla 22 bu bilgi, belgeler Meclise gelsin, biz de ondan sonra hareket edelim, soruĢturma önergemizi ondan sonra verelim." dedik, bekledik. Ta 19 Mart tarihine kadar bu soruĢturma önergeleri Türkiye Büyük Millet Meclisinde konuĢulmadı. 19 Mart tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisini olağanüstü toplantıya çağırdık. Meclis, olağanüstü toplandı ve daha önce, 1 Mart 2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisine geldiği hâlde Meclisten, milletvekillerinden gizlenen bu savcılık fezlekesinin Mecliste görüĢülmesini istedik, görüĢtük. GörüĢmenin akabinde de… "GörüĢtük." derken bu bilgi, belgeler milletvekillerine verilmedi ama onun bitiminde de Cumhuriyet Halk Partili milletvekilleri Meclis soruĢturma önergelerini verdiler. Adalet ve Kalkınma Partisi alelacele, bizden sonra soruĢturma önergesini verdi, Kanunlar Kararlar Müdürlüğünün o günkü giriĢ kayıtlarına baksınlar, hangi saatte kimi vermiĢ, bilelim. SÜREYYA SADĠ BĠLGĠÇ (Isparta) - Sayın ElitaĢ'ın açıklamasından sonra. MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Devamla) - Efendim, siz o gün telaĢa kapıldınız, alelacele verdiniz. "Verdiğiniz bu önerge eksik, yanlıĢ." dedik. Sayın Canikli söyle savunuyor Genel Kurulda: "Bunlar tamamen Ġç Tüzük'e uygundur. Ġç Tüzük'ün iki tane öngördüğü Ģart vardır. 40 Dolayısıyla, Ġç Tüzük'e aykırılık yoktur." O günlerde o önergeyi savundu, Ģimdi diyor ki: "Bu önerge eksikmiĢ, yanlıĢmıĢ. Tereddüde meydan vermemek üzere bunu düzelttik." MEHMET GÜNAL (Antalya) - Ne yaptığını bilmiyor ki! OKTAY VURAL (Ġzmir) - Duman olmuĢ, duman! MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Devamla) - Hayır, o önergede rüĢvet yoktu, sahte belge düzenlemek yoktu, Kaçakçılık Kanunu'na muhalefet yoktu. ġimdi onlar girdi bizim önergemizi kopya ederek. Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkıĢlar) BAġKAN - TeĢekkür ederim Sayın Hamzaçebi. BAġKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kâtip üye arkadaĢlar, sayar mısınız lütfen. NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Efendim, elektronik yapalım Sayın BaĢkan. BAġKAN - Elektronik cihazla yapacağım oylamayı. Ġki dakika süre veriyorum ve oylamayı baĢlatıyorum. (Elektronik cihazla oylamaya baĢlandı) BAġKAN - Bakanların haricinde pusula alamıyoruz. Bakanların vekâletleri hariç hiç kimseden alamıyoruz. OKTAY VURAL (Ġzmir) - Elektronik ortama giremeyenlerin anonsunu yapmanız gerekiyor Sayın BaĢkan. Sayın BaĢkanım, bu makineye de müdahale etmesinler. (Elektronik cihazla oylamaya devam edildi) BAġKAN - Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi kabul edilmemiĢtir. Gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak ĠĢler" kısmına geçiyoruz. Bu kısmın 1'inci sırasında yer alan Isparta Milletvekili Sayın Süreyya Sadi Bilgiç ve 76 Milletvekilinin; Ekonomi Eski Bakanı Sayın Mehmet Zafer Çağlayan hakkında, bir Ģahıstan sağlanan miktar ve değeri tespit edilemeyen bazı maddi menfaatler karĢılığında bu Ģahsın Ġran'a altın ihracatı yapması iĢlerinde imtiyaz sağladığı, Gana'dan kaçak yollarla yurda sokulmak istendiği iddia edilen 1,5 ton altınla ilgili adli ve idari soruĢturmaları engelleyerek altının Dubai'ye çıkıĢını sağlamaya çalıĢtığı ve bu eylemlerin Kaçakçılıkla Mücadele Kanununa Muhalefet oluĢturduğu, Türk Ceza Kanunu'nun 204 ve 252'nci maddelerine uyduğu; ĠçiĢleri Eski Bakanı Sayın Muammer Güler hakkında, bir Ģahıstan sağlanan miktar ve değeri tespit edilemeyen bazı maddi menfaatler karĢılığında bu Ģahsın araçlarına trafikte emniyet Ģeridini kullanma imtiyazı verdiği ve söz konusu Ģahıs için koruma polisi 41 görevlendirdiği, bu Ģahısla birlikte gözaltına alınan bazı Ģüphelilerin ve yakınlarının yasaya aykırı olarak istisnai yoldan Türk vatandaĢlığına geçirilmesini sağladığı, bu Ģahısla ilgili adli veya istihbari çalıĢma yapılıp yapılmadığının araĢtırılması için talimat verdiği, bu Ģahsın usulsüzlükleri hakkında basında çıkacak haberlerin engellenmesi için giriĢimlerde bulunduğu ve bu eylemlerin Türk Ceza Kanunu'nun 204, 255, 252 ve 285'nci maddelerine uyduğu; Avrupa Birliği Eski Bakanı Sayın Egemen BağıĢ hakkında, bir Ģahıstan sağlanan miktar ve değeri tespit edilemeyen bazı maddi menfaatler karĢılığında bu Ģahsın turizm belgeli bir otel kiralama giriĢimi ile yakınlarına vize alınması iĢleri için aracılık ettiği, bu Ģahısla ilgili bir soruĢturma olup olmadığı yönünde ilgili kurum ve kuruluĢlarda araĢtırma yapılmasını sağladığı ve bu Ģahsın faaliyeti ile ilgili basında haber yapılmasının önlenmesi için giriĢimlerde bulunduğu ve bu eylemlerin Türk Ceza Kanunu'nun 255 ve 252'nci maddelerine uyduğu; Çevre ve ġehircilik Eski Bakanı Sayın Erdoğan Bayraktar hakkında, bir suç örgütünün yönetici ve üyelerinin kendilerine sağlanan ve miktar ve değeri tespit edilemeyen bazı menfaatler karĢılığında kiĢiye özel imtiyazlı imar planlarını onaylattıkları ve imar planlarına aykırı olarak yapılan bazı projelerin usulsüzlüklerine göz yumdukları ve denetimlerden sorunsuzca geçmelerini sağladıkları ve bu eylemlerin Türk Ceza Kanunu'nun 255 ve 257'nci maddelerine uyduğu iddialarıyla bir Meclis soruĢturması açılmasına iliĢkin (9/8) esas numaralı önergesinin görüĢmelerine baĢlıyoruz. 23 1.- Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç ve 76 Milletvekilinin; Ekonomi Eski Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan hakkında, bir Ģahıstan sağlanan miktar ve değeri tespit edilemeyen bazı maddi menfaatler karĢılığında bu Ģahsın Ġran'a altın ihracatı yapması iĢlerinde imtiyaz sağladığı, Gana'dan kaçak yollarla yurda sokulmak istendiği iddia edilen 1,5 ton altınla ilgili adli ve idari soruĢturmaları engelleyerek altının Dubai'ye çıkıĢını sağlamaya çalıĢtığı ve bu eylemlerin Kaçakçılıkla Mücadele Kanununa Muhalefet oluĢturduğu, Türk Ceza Kanunu'nun 204 ve 252'nci maddelerine uyduğu; ĠçiĢleri Eski Bakanı Muammer Güler hakkında, bir Ģahıstan sağlanan miktar ve değeri tespit edilemeyen bazı maddi menfaatler karĢılığında bu Ģahsın araçlarına trafikte emniyet Ģeridini kullanma imtiyazı verdiği ve söz konusu Ģahıs için koruma polisi görevlendirdiği, bu Ģahısla birlikte gözaltına alınan bazı Ģüphelilerin ve yakınlarının yasaya aykırı olarak istisnai yoldan Türk vatandaĢlığına geçirilmesini sağladığı, bu Ģahısla ilgili adli veya istihbari çalıĢma yapılıp yapılmadığının araĢtırılması için talimat verdiği, bu Ģahsın usulsüzlükleri hakkında basında çıkacak haberlerin engellenmesi için giriĢimlerde bulunduğu ve bu eylemlerin Türk Ceza Kanunu'nun 204, 255, 252 ve 285'nci maddelerine uyduğu; Avrupa Birliği Eski Bakanı Egemen BağıĢ hakkında, bir Ģahıstan sağlanan miktar ve değeri tespit edilemeyen bazı maddi menfaatler karĢılığında bu Ģahsın turizm belgeli bir otel kiralama giriĢimi ile yakınlarına vize alınması iĢleri için aracılık ettiği, bu Ģahısla ilgili bir soruĢturma olup olmadığı yönünde ilgili kurum ve kuruluĢlarda araĢtırma yapılmasını sağladığı ve bu Ģahsın faaliyeti ile ilgili basında haber yapılmasının önlenmesi için giriĢimlerde bulunduğu ve bu eylemlerin Türk Ceza Kanunu'nun 255 ve 252'nci maddelerine uyduğu; Çevre ve ġehircilik Eski Bakanı Erdoğan Bayraktar hakkında, bir suç örgütünün yönetici ve üyelerinin kendilerine sağlanan ve miktar ve değeri tespit edilemeyen bazı menfaatler karĢılığında kiĢiye özel imtiyazlı imar planlarını onaylattıkları ve imar planlarına aykırı olarak yapılan bazı projelerin usulsüzlüklerine göz yumdukları ve denetimlerden sorunsuzca geçmelerini sağladıkları ve bu eylemlerin Türk Ceza Kanunu'nun 255 ve 257'nci maddelerine uyduğu iddialarıyla bir Meclis soruĢturması açılmasına iliĢkin önergesi (9/8) 42 OKTAY VURAL (Ġzmir) - Sayın BaĢkan… ENGĠN ALTAY (Sinop) - Sayın BaĢkan… BAġKAN - Efendim HASĠP KAPLAN (ġırnak) - Anayasal usul itirazımız var. BAġKAN - Sırayla vereceğim grup baĢkan vekillerine, boĢ yere Ģey yapmayın, Sayın Vural'ı dinleyin. OKTAY VURAL (Ġzmir) - Sayın BaĢkanım, öncelikli olarak Meclis Ġçtüzüğü'müze göre, bu konuda, Meclis soruĢturmasında hangi fiillerin hangi kanun nizamına aykırı olduğunun gerekçe gösterilmek suretiyle belirtilmesi… Bu iddia milletvekillerine ait iddiadır dolayısıyla kamuoyundaki iddialar değildir. Bir milletvekili koyduğu imzanın arkasında olmalıdır, "Bu benim iddiam." diyebilmelidir ama "kamuoyundaki iddialar" demek suretiyle kendisini bu süreçten arındırarak kamuoyuna yüklemesi bir kere önerge verenlerin bu konuda yukarıdan talimatla, hareketle bu önergeyi hazırladığını ortaya koyuyor. Ġkinci husus da; Sayın BaĢkan, bu önergenin bu Ģekilde görüĢülmesi mümkün değildir; çünkü bu önerge, bundan önceki önergelerden sonra verilmiĢtir. Malumlarınız olduğu üzere, Meclis soruĢturmaları önergelerinin verilmesi süreye tabidir, görüĢülmesi süreye tabidir. Bu görüĢmelerin bu süreye ve veriliĢ sırasına göre yapılması kesinlikle gereklidir. Bu bakımdan bu konuda Meclis soruĢturmasıyla ilgili Adalet ve Kalkınma Partisinin bu grup önerisi çerçevesinde öncelikli olarak bunun görüĢülmesini temin etmeniz bundan sonraki Meclis iradesini etkilemek amacıyladır. Bilindiği gibi Genel Kurul çalıĢmalarıyla ilgili 49'uncu maddede DanıĢma Kurulunun bazı konularla ilgili öne alma yetkisi vardır ama istirham ediyorum, bugüne kadar Meclis soruĢturma önergeleri içerisinde DanıĢma Kurulu kararıyla aynı mahiyette olup, aynı konuda olup daha sonra verilen hangi önerge daha önce verilmiĢ bir önergenin önüne konulmuĢtur? Böyle bir uygulama da söz konusu değildir. Dolayısıyla DanıĢma Kurulunun bu Meclis soruĢturmasıyla ilgili önergeleri veriliĢ sırasının dıĢında Genel Kurul iradesiyle, DanıĢma Kurulu karayla değiĢtirme yetkisi de söz konusu değildir. Ġç Tüzük'ümüzün amir hükmü ve bugüne kadar da Meclis soruĢturmalarıyla ilgili yapılan uygulamalar Ģunu ortaya koymuĢtur ki, Meclis araĢtırma önergelerinde veriliĢ tarihine bağlı olmaksızın görüĢme yapılması grup önerisi olabilmekte ama Meclis soruĢturmalarıyla ilgili bugüne kadar ben öne alındığına iliĢkin bir örnek görmedim. Bu bakımdan bu öne alma iĢlemi yapılmadan diğer önergelerin görüĢülmesi gerekiyor. Bu, önemli bir husustur. Bu bakımdan fiili olarak Ġç Tüzük'te istirham ediyorum eğer Meclis BaĢkanlığının bu konuda bundan önceki dönemlerde DanıĢma Kurulu kararıyla bir ay önce verilmiĢ önergenin yerine daha sonra verilmiĢ bir önerge geçirilmiĢ ve görüĢülmüĢ bir önerge varsa, bununla ilgili bir DanıĢma Kurulu varsa lütfen o örneği de bize iletiniz ama bence böyle bir sıra değiĢtirme DanıĢma Kurulunun yetkisinde değildir. BAġKAN - Anladım. 24 ġimdi Sayın Altay'a söz vereyim, ondan sonra size söz vereceğim. 43 Buyurun. ENGĠN ALTAY (Sinop) - TeĢekkür ederim. Sayın BaĢkan, iktidar partisi ilk, evvela (9/7) sıra sayılı bir hukuk garabeti önergesiyle Meclise geldi ve BaĢkanlığınız ve Sayın BaĢkan bunu Anayasa'nın ve Ġç Tüzük'ün çizdiği çerçeve dıĢında olmasına rağmen, muhalefetin bütün itirazlarına rağmen iĢleme aldı. O ayrı bir kusur, o hukuk bakımından ayrıca hesabı sorulacak bir iĢtir. Ancak, Ģimdi, Türkiye Büyük Millet Meclisi 72'nci BirleĢiminde 19 Mart 2014'te o kürsüden Genel Kurula iki ayrı sunum yapıldı, BaĢkanlığın Genel Kurula sunuĢu yapıldı. SunuĢların birisinde eski ĠçiĢleri Bakanı Muammer Güler'den baĢlayan, Egemen BağıĢ'tan çıkan 3 eski bakanı itham eden, suçlarını itham eden Ġstanbul Cumhuriyet BaĢsavcılığının tarihi, sayısıyla Genel Kurula bir sunuĢ yapıldı ve orada deniyor ki: "Direkt biz soruĢturma açamayacağımız için 55 kiĢiyi bulan bu konuyu soruĢturma önergesi olarak Genel Kurula getirsin." Hemen akabinde ayrı bir sunuĢ yapıldı ve bu ayrı sunuĢta da eski Çevre ve ġehirlik Bakanı Erdoğan Bayraktar'la ilgili gene Ġstanbul Cumhuriyet BaĢsavcılığının yürüttüğü soruĢturma çerçevesinde bir bilgi Genel Kurula sunuldu. Ben Ģimdi makamınıza soruyorum. Cemil Çiçek niye bu iki ayrı sunumu, iki ayrı imzayı atarak yaptı? Eğer bunlar iki ayrı soruĢturma süreci, evrakı, hukuk süreci ise, bugün, Ģimdi sizin iĢleme almak istediğiniz (9/8) esas numaralı SoruĢturma Önergesi'nin bu iki ayrı sunumda, bunun birleĢtirilmesi sizin hukuk yorumunuz bakımından doğru mudur, caiz midir? Bizce değildir. Bu çerçevede elma ile armudu bir sepete koymak ya da elma çalan ile adam öldüreni bir tutmak hukuk normlarından da zaten kabul edilemez. Bu bakımdan bu önergenin diğer önergelerin gerisine alınarak (9/3), (9/4), (9/5) ve (9/6) numaralı soruĢturma önergelerinin görüĢüldükten sonra olsa olsa bunu iĢleme almanız hukuk normları bakımından da bir zarurettir. Arz ederim. BAġKAN - Sayın Kaplan, buyurun. HASĠP KAPLAN (ġırnak) - Sayın BaĢkanım, Mecliste 4 parti grubu varız ama Anayasa diyor ki: "SoruĢturma önergelerini ancak onda 1 yani 55 milletvekili imzasıyla verebilirsiniz." Grubumuzun sayısı 55'i bulmadığı için bugün önergelerimiz yok burada, olsaydı nasıl önerge verilmesi gerektiğini burada gösterecektik. Çünkü hakikaten ana muhalefetin verdiği önergeler var, iktidar partisinin müĢterek verdiği bir önerge var. Ġkisine de baktığımız zaman hem Anayasa 100 hem Ġç Tüzük açısından birçok eksiklik var, bunlara girmeyeceğim çünkü biz burada sorgu yargıcı değiliz, jüri değiliz, burada kimseyi sorgulamayacağız; Ģurada sandıklar var, burada gizli oylarımızı kullanacağız, herkes vicdanının sesiyle Yüce Divana ya "evet" ya "hayır", komisyonun kurulmasına oy kullanacak. Ancak hukuka uygun bir Ģey yapalım derken hukuku, Meclisin çıkardığı kanunları Meclisin çiğnememesi gerekiyor Sayın BaĢkanım. ġimdi söyleyeceğim husus çok dikkatle incelenmelidir ve dinlenmelidir. AK PARTĠ Grubunun önergesi elimde, 4 bakan hakkında, Sayın Bayraktar da var bunun içinde. Bir de CHP'nin önergesi elimde, Erdoğan Bayraktar'la ilgili ayrı bir önerge var. ġimdi, burada 4 bakanla ilgili AK PARTĠ önergesi olduğu için oylama yapıldığı zaman 4 bakan için 1 oylama 44 yapılacak. Yani 4 bakan için 4 ayrı oy kullanma Ģansınız yok. 4 bakan için 1 oylama yapılacağı için kuruyla beraber yaĢ da her zaman yanar tabii ki. Cümleten, toptan, kolektif, böyle bir anlayıĢ hukukta yok. Ama bu boyutuyla baktığımız zaman son bir geliĢmenin Meclis BaĢkanlık Divanının, BaĢkanın bilgisinde olduğunu biliyorum. Otuz yıl ceza avukatlığı yaptık. Biliyoruz. 2 Mayısta Sayın Bayraktar hakkında takipsizlik kararı verildi. Fezlekeler hazırlık aĢamasının ilk aĢamasıdır, savcının önüne gelir. Savcı bakar, bakan mıdır, milletvekili midir. Dokunulmazlığı var. Onunla ilgili soruĢturma açabilmek için Anayasa'da 100'e göre bakanlar için Meclisin izin vermesi gerekiyor ama Sayın Bayraktar'la ilgili son geliĢme, 2 Mayısta Sayın Bayraktar hakkında takipsizlik kararı verildi. Artık Sayın Bayraktar'ın fezlekesi yok. Fezlekesi yoksa AK PARTĠ Grubunun 4 bakan hakkında verdiği grup önerisi düĢer. Niye düĢer Sayın BaĢkanım? DüĢer çünkü Bayraktar'la ilgili savcılık soruĢturma izni istemiyor ki. Fezlekeyi de Meclis BaĢkanlığı geri gönderecek. Niye geri gönderecek? Çünkü takipsizlik kararı fezleke sürecini kesmiĢtir. ġimdi Bayraktar'la ilgili fezleke süreci kesilmiĢken AK PARTĠ iktidarı kendi bakanı hakkında hukuk dıĢılığa baĢvurup toplu oylama yaptırabilir mi? Hukuken mümkün değildir. Toplu oylama yaptığı anda, toptan gizli oylamaya gittiği takdirde Bayraktar'ın takipsizlik kararını dikkate almadığı için hukuk dıĢılık yapılmıĢ olacak. Burada AK PARTĠ Grubu Ģansız bir durumda, kendi kalesine gol attı farkında olmadan. Ya grup önergesini çekecekler, düzeltecekler, 3 tane bakanla ilgili ayrı bir önerge getirecekler. Bunu da Ģimdi yapacaklar. 25 Diğerine gelince, Cumhuriyet Halk Partisinin (9/5) önergesi Sayın Bayraktar'la ilgilidir. Bu da çekilir, 3 tane önergesi kalır. ġimdi AK PARTĠ Grubunun 4'lü önergesi düĢünce ana muhalefetin 3'lü önergesi kalacak. ġimdi, burada Ģöyle bir durum çıkacak ortaya. Sayın BaĢkanım, çok basit bir… BĠNNAZ TOPRAK (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan, hiçbir Ģey duyamıyoruz. BAġKAN - Sayın Toprak, ben duyuyorum. Bana söylüyor, size değil. HASĠP KAPLAN (ġırnak) - Evet, çok basit bir yöntem çıkacak. Herkes vicdanına göre burada oy kullanacak. Ne çıkarsa ona uyulacak. Bu yanlıĢ düzeltilmeden, takipsizlik kararı verilen insanı Yüce Divana sevk eden bir Meclis durumuna düĢersiniz. Sizin bakanınız, sizin milletvekiliniz. Bakanınızın hukuku mu, grubunuzun önergesi mi daha önemli, buyurun çıkıp koyun ortaya. Ben bu yanlıĢa dikkat çekiyorum. Halkların Demokratik Partisi olarak bu hukuksuzluğa dikkat çekiyorum ve bu grup önerisini geri alın, çekin diyorum, oylamayın diyorum, yazık edersiniz. (HDP sıralarından alkıĢlar) BAġKAN - TeĢekkür ederim. Sayın Canikli… NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Sayın BaĢkanım, yeterli sayıdaki milletvekilinin imzasıyla herhangi bir bakan hakkında, herhangi bir konuda, bir iddiayla elbette, o gerekçeler 45 belirtilmek suretiyle soruĢturma önergesi verilebilir, soruĢturma komisyonu kurulması için önerge verilebilir. Bunun için, herhangi bir fezleke ya da savcılıklardan ya da mahkemelerden herhangi bir bilgi, belge, dosya gelmesine gerek yok. Böyle bir Ģart yok. Bu çok önemlidir Sayın BaĢkan. Çünkü biraz önce ifade edilen, gündeme getirilen o iddia, bu Ģekilde düĢünüldüğünde mesnetsiz kalmaktadır. Çünkü… HASĠP KAPLAN (ġırnak) - Öyle bir Ģey olur mu! NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Yani, bakın, herhangi bir bakan hakkında, herhangi bir Ģekilde, Ģu anda soruĢturma önergesi, haklarında soruĢturma komisyonu kurulması önerilen eski 4 bakanımızla ilgili olduğu gibi fezleke ya da savcılıktan belge gelmeyebilir. GeçmiĢte bunun sayısız örnekleri vardır. Kendiliğinden de 55 milletvekili kendi açılarından herhangi bir tespiti usulüne uygun bir Ģekilde önergeye dönüĢtürebilir ve soruĢturma komisyonu kurulmasını talep edebilirler. ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) - Durup dururken soruĢturma açılır mı! NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Dolayısıyla ona bağlı değildir. O düĢtüğü zaman otomatik olarak düĢer, bu tespit doğru değildir. Ġkincisi, öyle bile olsa, takipsizlik kararı Sayın BaĢkan, henüz daha kesinleĢmemiĢtir. CELAL ADAN (Ġstanbul) - Sen inanıyor musun bu konuĢtuğuna! NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Üç, burada, -özellikle ben konuĢmamda biraz önce söyledim- bütün iddialar, yani biraz önce önerildiği Ģekliyle 4 bakanla ilgili önergeyi çekip yerine 3 bakanımızla ilgili yeni bir önerge verdiğimiz zaman ortaya çıkacak tartıĢmaların, iddiaların, muhtemel hakaretlerin, haksızlıkların boyutunu tahmin edemiyoruz Sayın BaĢkan. Dolayısıyla hiçbir arkadaĢımız… Zaten kendileri de bu konuda talep ediyorlar, istiyorlar, istediler. Bu olaydan sonra biz, arkadaĢlarımız kendileriyle de görüĢtü ve bu Ģekilde devam etmesi noktasında kendi talepleri de var. Bakın, bu kadar açık söylüyorum Sayın BaĢkan. Dolayısıyla hukukiliği noktasında herhangi bir problem yok. Herhangi bir soruĢturma önergesi verildiği tarihten itibaren bir ay içerisinde görüĢülür. Genel Kurul istediği takdirde, DanıĢma Kurulu kararı ya da iĢte, toplanamazsa grup önerisiyle önce verilen soruĢturma önergesini sonra, sonra verilen soruĢturma önergesini gün olarak farklı günlerde görüĢebilir Sayın BaĢkan. Buna karar verecek olan Genel Kuruldur. Nitekim, bu konuyla ilgili de Genel Kurul AK PARTĠ'li milletvekilleri tarafından verilen soruĢturma önergesinin öncelikle görüĢülmesi konusunda bir karar almıĢtır, bu konuda Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun bir kararı vardır ve bu karar değiĢmediği sürece de bu Ģekilde uygulanmak durumundadır. TeĢekkür ederim Sayın BaĢkan. BAġKAN - Evet, Ģimdi… ENGĠN ALTAY (Sinop) - Sayın BaĢkan, Sayın Grup BaĢkan Vekili doğru söylüyor yani Meclis soruĢturması komisyonu kurulması için önerge vermek için bir fezlekeye Ģüphesiz ihtiyaç yok. 46 ORHAN DÜZGÜN (Tokat) - Sayın BaĢkanım, duyamıyoruz, lütfen mikrofonu açın. 26 ENGĠN ALTAY (Sinop) - Ama (9/8) esas numaralı, tamamı iktidar partisine mensup 76 milletvekilinin verdiği önerge "Ġstanbul Cumhuriyet BaĢsavcılığı Kaçakçılık ve Narkotik Suçlar Bürosunun 2012/120653 nolu soruĢturma dosyası…" diye baĢlıyor, 3 bakanın ismini sayıyor. Ondan sonra diyor ki yine "Ġstanbul Cumhuriyet BaĢsavcılığınca yürütülen bir soruĢturma kapsamında 25 Aralık 2013 günü…" falan filan… Yani kendi önergeleriyle burada iki ayrı soruĢturma dosyası, iki ayrı suç Ģebekesi olduğu iddia ediliyor: Biri 17 Aralık, biri 25 Aralık. Sonra diyorlar ki: "Biz bunları birleĢtireceğiz, topyekûn bunu böyle yapacağız." Bu, doğru değildir Sayın BaĢkan. Hukuk normlarında bunun yeri yoktur. Arz ediyorum. SÜREYYA SADĠ BĠLGĠÇ (Isparta) - Sayın BaĢkan, suç Ģebekesi olduğu iddia edilmiyor. YanlıĢ bir cümle bu. BAġKAN - ġimdi, ben grup baĢkan vekillerimizi kürsü arkasına davet etmeden önce Ģunu söyleyeyim… AHMET AYDIN (Adıyaman) - Gerek yok ki Sayın BaĢkan. MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan… BAġKAN - Sayın Tanal, rica ediyorum, ben bir cümlemi bitirebilir miyim lütfen? MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan, bir hukukçu olarak… Çünkü çok önemli… BAġKAN - Hayır, anladım da yani bakın, bana söylendi. Ben bir görev yapmak zorundayım, dolayısıyla onunla ilgili fikrimi söyleyeceğim. AHMET AYDIN (Adıyaman) - Efendim, bu Mecliste sanki Mahmut Tanal'dan baĢka hukukçu yok zaten. BAġKAN - Olabilir de… ġimdi, bu konuĢmaları dinledim, bütün grup baĢkan vekillerinin. Hukuki olarak söylediklerinizde kulak verilecek konular var ama bir de bir DanıĢma Kurulu kararı var yani Meclisten geçmiĢ. AHMET AYDIN (Adıyaman) - Bu tartıĢmalar geçen hafta da yapıldı Sayın BaĢkanım, karara bağlandı, bir daha tartıĢmaya gerek yok ki. BAġKAN - Sayın Aydın, ben söyleyeyim. 47 ġimdi, ben bu durumda onu da göz ardı edemem, yani sonuçta Genel Kurul kararı. Yapabileceğim Ģey, sadece tutumum hakkında bir… MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - Değerli BaĢkanım… BAġKAN - …usul tartıĢması açabilirim ve Genel Kurulun kararını tekrar isteyebilirim. MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - Değerli BaĢkanım… BAġKAN - Amma velakin Ģimdi, dediğim gibi, çok zor bir gündeyiz. Ben grup baĢkan vekillerimizi istirham ediyorum kürsü arkasına, onun üzerine beraber konuĢalım, ondan sonra ne yapacağımıza karar veririz. On beĢ dakika ara veriyorum. Kapanma Saati: 17.13 DÖRDÜNCÜ OTURUM Açılma Saati: 17.35 BAġKAN: BaĢkan Vekili Meral AKġENER KÂTĠP ÜYELER: Bayram ÖZÇELĠK (Burdur), Ġsmail KAġDEMĠR (Çanakkale) ----- 0 ----BAġKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 84'üncü BirleĢiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum. (9/8) esas numaralı Meclis SoruĢturması Önergesi'nin görüĢmelerine devam ediyoruz. Sayın milletvekilleri… KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın BaĢkan, bir Ģey sorabilir miyim? ġimdi, efendim, bakın, ben de otuz küsur senedir bu Parlamentodayım. ġimdi, 4 kiĢi hakkında bir tek soruĢturma önergesi verilmez. Oylamayı nasıl yapacaksınız? Suçlar Ģahsidir. ġimdi, bir bakanın suçu var, birisinin yok. 4 bakanı bir tek gizli oylamayla yapamazsınız, bir. ENGĠN ALTAY (Sinop) - Yapmayacak öyle. KAMER GENÇ (Tunceli) - Efendim, nasıl olacak? ENGĠN ALTAY (Sinop) - Hayır, tek tek olacak. BAġKAN - O sonraki iĢ, daha o tartıĢmaya gelmedik, Ģu önceki tartıĢmaları halletsek. 48 KAMER GENÇ (Tunceli) - Ama Ģöyle: Efendim, bakın, bir defa geçen gün DanıĢma Kurulu kararı almıĢsınız. GeçmiĢte yaptığımız uygulamalarda savunma hakkı sonsuzdur. Siz savunmayı on beĢ dakika, yirmi dakikayla sınırlayamazsınız. BAġKAN - O sonraki iĢmiĢ, o sonraki aĢama. HASĠP KAPLAN (ġırnak) - Meclis Genel Kurulunda on dakika, komisyonda sonsuz, dört saat konuĢabilir. 27 BAġKAN - Sayın milletvekilleri, demin yapılan tartıĢmalar çerçevesi içinde bir usul tartıĢması açacağım ama önce tutumum hakkında bir bilgi vereyim kısaca, ondan sonra da lehte Sayın Canikli, Sayın Altay, aleyhte Sayın Kaplan, Sayın Vural konuĢacak. Sayın milletvekilleri, Isparta Milletvekili Sayın Süreyya Sadi Bilgiç ve 76 arkadaĢı tarafından verilen (9/8) esas numaralı Meclis SoruĢturması Önergesi Meclis BaĢkanlığı tarafından 24/04/2014 tarihli ve 117 numaralı gelen kâğıtlar listesinde yayımlanmıĢ ve aynı gün bastırılarak dağıtılmıĢtır. Söz konusu önerge, Ġç Tüzük'ün 108'inci maddesi gereğince 29/4/2014 tarihli 82'nci BirleĢimde Genel Kurulda okunarak bilgiye sunulmuĢtur. Aynı gün kabul edilen siyasi parti grubu önerisiyle (9/8) esas numaralı soruĢturma önergesi gündemin Özel Gündemde Yer Alacak ĠĢler kısmının 1'inci sırasına alınmıĢtır. Bu çerçevede, birleĢimi yöneten BaĢkan Vekili olarak önergeyi iĢleme almama yönünde bir tutum sergilemem mümkün olmamaktadır. Ayrıca Ġç Tüzük'te birden fazla bakanın veya birden fazla fiilin bir Meclis soruĢturması önergesinde yer alıp alamayacağına iliĢkin bir kural bulunmamaktadır. Meclis uygulamasına bakıldığında birden fazla bakan hakkında yine birden fazla fiillerine iliĢkin verilen Meclis soruĢturmaları önergelerinin iĢleme alındığı görülmüĢtür. 82 Anayasası döneminde verilen bu Ģekildeki 29 önerge Genel Kurulda iĢlem görmüĢtür. ġimdi, usul tartıĢmasını açıyorum. Lehte… KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın BaĢkan. BAġKAN - Efendim. KAMER GENÇ (Tunceli) - Hangi konuda usul tartıĢması açıyorsunuz? BAġKAN - Demin Sayın Oktay Vural ve Sayın Engin Altay'ın ve de Hasip Kaplan'ın itirazları çerçevesi içinde bir usul tartıĢması açıyorum. Birincisi, bu öne alınmakla ilgili yani Cumhuriyet Halk Partisinin verdiği önerge ile Adalet ve Kalkınma Partisinin verdiği önergelerin sıralarının değiĢtirilmesine yönelik yapılan itiraza yönelik. Bir diğeri de Sayın Hasip Kaplan'ın, Sayın Bayraktar'ın takipsizlik kararıyla ilgili olarak normalde geri çekilmesi lazım geldiği iddiasına yönelik. BirleĢtirerek, grup baĢkan vekillerimizin de onayıyla bir usul tartıĢması açıyorum. 49 Önce lehte, Sayın Engin Altay, buyurunuz. BeĢer dakika süre veriyorum. Buyurunuz Sayın Altay. (CHP sıralarından alkıĢlar) ENGĠN ALTAY (Sinop) - TeĢekkür ederim. Sayın BaĢkan, sizin bu hukuk ve Ġç Tüzük tartıĢmasındaki olumlu yaklaĢımınız nedeniyle lehte söz aldım ancak iktidar çoğunluğunun size ve Genel Kurula dayattığı bu hukuksuzluğun aleyhinde konuĢacağımın bilinmesini isterim. BAġKAN - TeĢekkür ederim. ENGĠN ALTAY (Devamla) - Sayın BaĢkan, sayın milletvekilleri; siyasette bir kural vardır: Kimse kimsenin baĢına geleceği önleyemez, sadece geciktirir. ġimdi sizin yaptığınız odur. Siz, kimi zanlı bakanların Yüce Divanda yargılanmasını geciktirmeye yönelik -kendinizce Ġç Tüzük'ü de dolanarak- bir iĢlem tesis ettiniz. Bunu hem BaĢkanlık Divanına hem Parlamentoya, dolayısıyla her vesileyle bahsettiğiniz millî iradeye de dayatıyorsunuz. ġimdi, 17 Aralık ve 25 Aralık operasyonları çerçevesinde, bu operasyonlara kaynak olan Ġstanbul Cumhuriyet BaĢsavcılığının -tarihlerini ve evrak numaralarını okuyarak zaman kaybetmek istemiyorum- yaptığı, yürüttüğü soruĢturmalar çerçevesinde, biz 4 ayrı eski bakan için Meclis soruĢturma önergesi verdik: (9/3), (9/4), (9/5), (9/6) Hemen arkamızdan, iktidar partisi de apar topar, Anayasa'da ve Ġç Tüzük'te çizilen çerçevenin çok dıĢında bir -Sayın Vural'ın söylediği gibi- çakma önergeyi yetiĢtirdi. Ve BaĢkanlık, bilhassa Sayın Meclis BaĢkanı, muhalefetin bütün itirazına rağmen bu (9/7)'yi iĢleme aldı, bastırdı. Burada zaten büyük bir hukuk ayıbı, hukuk ihlali iĢlendi. Sonra -ne düĢündünüz düĢünmediniz- bu soruĢturmaların görüĢüleceği gün daha fazla hukuken zor duruma, gülünç duruma düĢmemek için (9/8) esas numaralı bir soruĢturma önergesini, bizim önergelerimizden neredeyse bir ay sonra verdi iktidar partisinin 76 milletvekili, Süreyya Sadi Bilgiç ve 76 arkadaĢı. Ve Ģimdi gene parmak çoğunluğuna dayanarak, Ġç Tüzük'ü güya kullanarak, Ġç Tüzük'ten kaynaklı hakkınızı kullanarak bir grup önerisi getirdiniz, Genel Kurula bir karar dayattınız, çoğunlukla da bunu geçirdiniz. Dediniz ki: "Biz önce (9/8)'i görüĢeceğiz." GörüĢemezsiniz, olmaz. Sayın Vural açıklayacağı için ben girmiyorum, Ġç Tüzük'ün bu konuda, 8'inci maddeyle ilgili grup önerilerinde bir obstrüksiyonu var, bunu yapamazsınız Sayın BaĢkan. Siz de diyeceksiniz ki: "Efendim, Genel Kurulun da iradesi var ortada." Ama, göz göre göre parmak çoğunluğuyla… Bunun adına parmak diktatörlüğü denir, demokrasi denmez. Evet, demokrasilerde, tabii, bir oy kim geçiyorsa onun dediği olur ama sizin yaptığınız demokrasi, demokratik uygulama falan değil, parmak zulmü, parmak demokrasisi; bu olmaz. Ġkinci bir durum, iki usul tartıĢmasını birleĢtirdiğiniz için söylüyorum, biz diyoruz ki, biraz önce yerimden de söyledim: ġimdi, bu Genel Kurul yoldan geçerken daldan bir elma alanla adam öldüreni aynı sepete koymuĢ, yargının önüne çıkarmak istiyor. Ya, yukarıda Allah var, ayıptır, günahtır, böyle Ģey olabilir mi sayın milletvekilleri? En doğrusu Sayın BaĢkan, 4 ayrı 28 50 bakanla ilgili bizim yaptığımız (9/3), (9/4), (9/5) ve (9/6)'yı ayrı ayrı görüĢüp oylamaktır, en doğrusu budur. Makul doğrusu -hadi bunu yapmıyorsunuz- Erdoğan Bayraktar'ın soruĢturmasının bundan ayrılması lazım, diğer 3 eski bakanla ilgili bir soruĢturma komisyonu kurulması lazım, kurulacaksa Erdoğan Bayraktar ile ilgili de ayrı kurulması lazım. Yani, çok ayıp, bunun adı direkt bir insana zulümdür, böyle bir Ģey yapılamaz, kaldı ki Sayın Bayraktar iktidar partisine mensup bir milletvekilidir. Bunu doğru bulmuyoruz, hukuki bulmuyoruz, ahlaki bulmuyoruz, Türkiye Büyük Millet Meclisi Ġçtüzüğü'ne uygun görmüyoruz. Biraz önce de söyledim, sayın milletvekilleri, 19 Martta, 72'nci BirleĢimde Meclis BaĢkanı niye iki ayrı evrakı burada okuttu? Meclis BaĢkanı gelip ya da bu Divana bir yazı yollayıp bir açıklama yapmalıdır "Ben bunları Ģu sebeple ayrı okuttum." diye, "Aslında bunlar birdir." diye. Bunlar ayrıysa bu (9/8) olamaz, aykırıdır. Parlamento hukukun çiğneneceği yer olmamalıdır, hukukun tesis edileceği yerdir Parlamento. Lütfen, iktidar partisini bu parmak demokrasisi oynamaktan vazgeçmeye, hukuka ve adalete davet ediyorum. Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkıĢlar) BAġKAN - TeĢekkür ederim Sayın Altay. Aleyhte Konya Milletvekili Sayın Faruk Bal. Buyurunuz. (MHP sıralarından alkıĢlar) FARUK BAL (Konya) - TeĢekkür ederim. Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. 17 ve 25 Aralık tarihinde ortaya çıkan ve cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk operasyonu olarak bilinen olayla ilgili olmak üzere yüce Meclis bir araĢtırma yapmaktadır. Bu araĢtırmanın neticesinde, bu müzakerenin neticesinde ilgili bakanlar hakkında Yüce Divan'a sevk prosedürü içerisinde gerekli karar verilecektir. Dolayısıyla, burada yapılması gereken iĢ hukukun kâmilen uygulanmasıdır. Bunun dıĢında siyasi fikirle ve parti taassubuyla hareket etmek yanlıĢtır. Bu perspektif içerisinde baktığımız takdirde değerli arkadaĢlar, Anayasa'nın 100'üncü maddesi, Ġç Tüzük'ün 107'nci maddesi açık ve seçiktir. Bu açık ve seçiklik çerçevesi içerisinde değerlendirildiğinde, bu konuyla ilgili verilmiĢ önergeler belirli bir süreye tabi kılınmıĢtır. Mademki bir ay içerisinde görüĢüleceğine dair Anayasa'da açık hüküm var, Ġç Tüzük'te açık hüküm var, o takdirde bu bir aylık sürelerin baĢlangıç ve bitiĢ tarihi itibarıyla gelen önergelerin o sıraya göre yapılması lazım. Bu çerçeve içerisinde, bugün, burada, bu anda görüĢülmesi gereken araĢtırma ve soruĢturma önergesinin ilk önce verilen önergeden baĢlaması lazım. Oysa, bu, 17 ve 25 Aralık tarihlerinde ortaya çıkan büyük yolsuzluk operasyonunu Meclis içerisindeki birtakım parmak oyunlarıyla bertaraf etmek, ortadan kaldırmak ve netice itibarıyla da bu soruĢturmaları akamete uğratmak Ģeklinde değerlendirilmektedir. Bizim Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak birinci görüĢümüz önergelerin geliĢ sırasına göre gündeme alınması Ģeklindeydi. Diğer taraftan, 4 sayın bakan hakkında soruĢturma önergesi verilmiĢtir. 51 Değerli arkadaĢlarım, ceza hukukunda temel prensip Ģudur: Her suç faili bağımsız olarak yargılanır. Bunun bir tek istisnası vardır, o da suçların failleri veya hukuki sebepleri arasında irtibat bulunmakta ise o takdirde birlikte yargılanma söz konusu olabilir. Bu iki temel kuraldan hareket ettiğimiz zaman, Avrupa Birliği eski Bakanı Egemen BağıĢ, ĠçiĢleri eski Bakanı Muammer Güler ve Ekonomi eski Bakanı Zafer Çağlayan'la ilgili olmak üzere fiilî ve hukuki irtibat vardır. Nedir bu fiilî ve hukuki irtibat? Azerbaycan'dan gelen 29 yaĢındaki bir çocuğun bunları paraya boğarak istediği iĢleri yaptırması. Hem fiilde irtibat vardır, fiilî irtibat vardır hem de hukuki irtibat vardır ancak Sayın Çevre eski Bakanı Erdoğan Bayraktar'a gelindiğinde bununla bir alaka yok yani fiilî ve hukuki irtibat söz konusu değil. Reza'yla ilgili bir iddia yok, Reza'nın milyon dolarlarıyla ilgili Sayın Erdoğan hakkında bir iddia yok. Nedir o hakkındaki iddia? Nüfuz suiistimali kamuoyuna yansıdığı kadarıyla ya da oğluyla ilgili birtakım iddialar. Değerli arkadaĢlarım, bu ikisinin birbirinden ayrılarak görüĢülmesi gerekmektedir hukuki ve fiilî irtibat bulunmadığı gerekçesiyle. Diğer taraftan, "Sayın Bakan hakkında takipsizlik kararı verilmiĢtir, dolayısıyla önerge düĢmüĢtür." Bu yanlıĢtır, bu yanlıĢtır ve külliyen yanlıĢtır. Sayın Bakan hakkında cumhuriyet savcısı takipsizlik kararı veremez çünkü takipsizlik kararı bir yargı faaliyetidir. Sayın Bakan hakkındaki delillere savcının takipsizlik kararı verebilmesi için tartması, değerlendirmesi, ve hükmetmesi gerekmektedir. Oysa sayın Bakanın dokunulmazlığı vardır. Dokunulmazlığı olduğu içindir ki bu değerlendirmeyi, takipsizlik kararı verme değerlendirmesini yapamaz. "Bir tek Ģartla, bu dokunulmazlığı olduğu için ben takipsizlik veriyorum." demiĢ ise mümkündür, o da yanlıĢ bir karar olur. Böyle bir takipsizlik kararı verilmiĢse hukuken geçersizdir, yok hükmündedir. Diğer taraftan, zaten sayın Bakan hakkında cumhuriyet savcısı bir fezleke gönderdi. GönderilmiĢ bu fezleke çerçevesi içerisinde, Meclis, dokunulmazlığını kaldıracak veya kaldırmayacak. Meclisteki fezleke gündemde dururken Ankara'daki cumhuriyet savcısı nasıl takipsizlik kararı verebilir? Dolayısıyla Erdoğan Bayraktar hakkındaki takipsizlik kararı nedeniyle önergenin düĢmesi düĢüncesi veya iddiası doğru bir iddia değildir. 29 Tabii ki bu takipsizlik kararı da ĢaĢırtıcı bir karardır. Sayın Erdoğan'ın durumu farklı. "Ben ne yaptıysam Sayın BaĢbakanın verdiği talimatlara göre yaptım." diyerek "Ben istifa etmiyorum, kendisi istifa etsin." demiĢti. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) FARUK BAL (Devamla) - Ama, arada ne oldu bilmiyoruz. Daha sonra, Sayan Bakan özür diledi ve arkasından da alelacele bu takipsizlik kararı geldi. Bu iĢlerde bir bit yeniği var. ÖZCAN YENĠÇERĠ (Ankara) - Var, var! FARUK BAL (Devamla) - Bu bit yeniğinin, bu Mecliste, enine sonuna bakmadan, gidebildiği yere kadar gidilip araĢtırılması gerekmektedir. (MHP sıralarından alkıĢlar) BAġKAN - TeĢekkür ederim Sayın Bal. 52 Lehte, Giresun Milletvekili Sayın Nurettin Canikli, buyurunuz. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar) NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Sayın BaĢkan, değerli milletvekili arkadaĢlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum. TartıĢtığımız konuyla ilgili olarak Ġç Tüzük'ümüzün 50'nci maddesi çok açık, net hükümler ihtiva etmektedir. "Özel gündem" baĢlıklı 50'nci maddesinde "DanıĢma Kurulu, Anayasa ve Ġçtüzüğün emredici hükümleri gereğince, belli bir sürede sonuçlanması gereken, muayyen bir veya birkaç konunun yer alacağı özel gündemler ve görüĢme günleri tespit edebilir." Kim tespit ediyor? DanıĢma Kurulu. DanıĢma Kurulunda oy birliği sağlanamazsa grup önerisiyle getiriliyor ve Genel Kurulun kararıyla tespit ediliyor. Dolayısıyla tartıĢtığımız konuyla ilgili olarak yani AK PARTĠ'li milletvekilleri tarafından verilen soruĢturma komisyonu kurulmasına iliĢkin önergenin CHP'nin verdiği soruĢturma komisyonu kurulmasına iliĢkin önergelerden önce görüĢülmesinin Genel Kurul tarafından, 50'nci maddeye göre, biraz önce içeriğini okuduğum 50'nci madde çerçevesinde, Genel Kurul tarafından belirlenmesinin mümkün olmadığı iddia ediliyor. Açık bir Ģekilde, bu yolla, Genel Kurul… Bakın, daha somut bir örnek verelim: SoruĢturma komisyonlarıyla ilgili önergeler Meclis BaĢkanlığına verildikten sonra otuz gün içerisinde Genel Kurulda görüĢülmesi gerekiyor. Bununla ilgili iĢte o 50'nci madde devreye giriyor ve herhangi bir soruĢturma önergesinin günü Genel Kurul tarafından herhangi bir gün olarak belirlenebiliyor yani diyelim ki, AK PARTĠ'li milletvekillerinin soruĢturma önergeleri CHP'li milletvekili arkadaĢlarımızın verdiği soruĢturma önergelerinden sonra verilmiĢ olsun, bu yöntemle Genel Kurul gün olarak bir hafta önce gündemine alır, onu görüĢebilir, bir hafta sonra da önce verilmiĢ olmasına rağmen, Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri tarafından verilen soruĢturma önergelerini görüĢebilir. Bunda hiçbir sorun yok. Bugüne kadarki tüm uygulamalar da bu Ģekilde oldu. Meclis BaĢkanlığının inisiyatifi ya da görevi devralma zorunluluğu nerede ortaya çıkar? Eğer otuz gün içerisinde 50'nci madde hükmü DanıĢma Kurulu kararıyla ya da grup önerileriyle iĢletilmez ve bu konuda bir gündem belirlenmez ise, gündeme alınmaz ise o zaman Meclis BaĢkanlığı bir ay içerisinde görüĢülme zorunluluğu talimatını yerine getirmek maksadıyla özel gündemi kendisi son günde belirler. ĠĢte o zaman geliĢ sırasına göre bunlar görüĢülür ve belirlenir çünkü burada Genel Kurulun bir kararı yoktur artık. Doğal olarak, mecburen Meclis BaĢkanlığı geliĢ sırasına göre alır ve yürütür, oraya dokunamaz, kendisini Genel Kurulun ya da DanıĢma Kurulunun yerine koyarak bir iĢlem tesis edemez. Bundan dolayı, Meclis BaĢkanlığı oradan aktif olarak bunun sırasını değiĢtiremez ama Genel Kurul bu konuda bir karar vermiĢse -ki, verdi- ancak aynı yöntemle değiĢtirilebilir. Birinci kural da bu, Genel Kurulun herhangi bir konuda aldığı karar ancak aynı yöntemle değiĢtirilebilir. Bu kararlar alınırken kalkan parmaklar da Meclis içi parmak oyunları değildir değerli arkadaĢlar. Her birisi, bütün arkadaĢlarımızın kalkan parmakları millî iradeyi temsil eder, hepsi millî iradeyi temsil eder. ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - Yok canım, öyle değil. NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Evet, eğer herhangi birisi etmiyorsa hiçbirisi etmiyordur o mantıkla. Olur mu böyle bir Ģey değeli arkadaĢlar? Öyle bir Ģey olabilir mi? (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar) ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - Kahvaltıda ne oldu? 53 NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Her milletvekili arkadaĢımızın parmağı bir iradeyi temsil eder, sizinki de, herkesinki. ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - Kahvaltıda ne konuĢuldu açıklayın, kabul edeceğiz. NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - ArkadaĢlar, kendi kendinizi niye böyle değerlendiriyorsunuz? ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - Kahvaltıda ne konuĢuldu, açıkla. NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Bugüne kadar, parlamenter sistemde muhalefetin ve iktidarın karar alma mekanizmaları ve Meclis çalıĢmalarının yürütülmesi mekanizmaları bellidir. OKTAY VURAL (Ġzmir) - Kahvaltıda yediğiniz içtiğiniz size kalsın da ne konuĢtuğunuzu açıklayın. NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - On yıl önce nasıl yapılıyorsa, yirmi yıl önce nasıl yapılıyorsa bugün de aynı Ģekilde yürütülüyor değerli arkadaĢlar. 30 OKTAY VURAL (Ġzmir) - Duman oldu, duman! NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Bu çok önemli, bakın, on beĢ yirmi yıl önce nasıl bu iĢlemler hayata geçiriliyorsa, realize ediliyorsa bugün de aynı yöntemle, aynı Ģekilde, aynı içerikte yapılıyor, Dolayısıyla, bunu hiçbir zaman unutmamak gerekir. ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - Eskiyi savunma, siz yeni Türkiyesiniz, yeni! Eski yok artık canım, bırak eskiyi. NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - ġimdi, bakın, değerli arkadaĢlar, soruĢturma komisyonlarının Ģu anda yapacağımız oylaması bir soruĢturma komisyonu kurulmasına iliĢkin; yargısal bir karar değildir bu. SoruĢturma komisyonu kurulduktan sonra kararları, faaliyetleri yargısal bir karar ya da faaliyettir. Ama Ģu, Ģu andaki Türkiye Büyük Millet Meclisinin… Aslında, siyasi bir karardır. SoruĢturma komisyonu kurulduktan sonra… Dolayısıyla, bu oylama kaç bakan hakkında olursa olsun tek oylamadır, çünkü bu oylama onların yargılanmasına iliĢkin değildir, soruĢturma komisyonu kurulup kurulmamasına iliĢkindir. Ancak soruĢturma komisyonunun raporunun oylanması her bakan hakkında tek tek olacaktır, olmak zorundadır. Bunu karıĢtırmamak lazım, Anayasa Mahkemesinin verdiği karar da bu çerçevededir. Ayrıca, soruĢturma komisyonu, savcının kullandığı yetkileri kullanır yargısal fonksiyon olarak. Bir savcı, fiilleri, failleri, zamanları farklı… (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) 54 NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - …birbirinden tamamen farklı onlarca dosyaya bakabilir, soruĢturabilir. Aynı yetkiyi kullanan soruĢturma komisyonları da birden fazla olaya, birden fazla dosyaya, fiiller, failler ve zaman farklı olsa dahi bakabilir, bunları görüĢebilir, sonuçlandırabilir. Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar) BAġKAN - TeĢekkür ederim Sayın Canikli. ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - Zaman yetmez zaman, o kadar çok ki dosyanız, zaman yetmeyecek. OKTAY VURAL (Ġzmir) - Sayın BaĢkan, Sayın Canikli 50'nci maddeyi gösterdi ama 50'nci madde bir gün belirlenmesiyle ilgilidir. Dolayısıyla, önergelerin veriliĢ sırasıyla hiç alakası yoktur, yani özel gündemin belirleyeceği günler bellidir. VeriliĢ sırasıyla ilgili bugüne kadar Türkiye Büyük Millet Meclisi tarihinde sonradan verilmiĢ bir önerge önceden görüĢülmemiĢtir, bu da bir garabet, ucube. BAġKAN - Aleyhte son söz, ġırnak Milletvekili Sayın Hasip Kaplan'ın. Buyurunuz. (HDP sıralarından alkıĢlar) HASĠP KAPLAN (ġırnak) - TeĢekkür ederim Sayın BaĢkanım. Değerli milletvekilleri, biraz dikkatinizi buraya lütfen... (AK PARTĠ ve MHP sıralarından gürültüler) Sonra sohbet edersiniz Sayın Canikli. Bakın, burada hem iktidar 4 bakan hakkında toplu soruĢturma önergesi vererek müthiĢ bir hata yapıyor çünkü konular ayrı, fiil ayrı, irtibat ayrı, dosyalar ayrı. ġimdi, siz Mecliste gizli oy kullanacak milletvekilinin vicdanına seslenirken 4 bakanla ilgili belki her birisiyle ayrı ayrı oy kullanacaklar. Yani sizin iĢinize gelince dörtlü önerge verirsiniz, tek komisyon kurulsun. Ya hep ya hiç gibi bir duruma düĢüyorsunuz. Bakın, o kadar uzağa gitmeye gerek yok, kütüphane burada, dersini çalıĢır gelirsiniz. Size de söylüyorum, CHP'ye de söyleyeceğim. Siz geçmiĢte bu kürsüde, -tabii, koalisyon dönemi olduğu için MHP'yi de bu tartıĢmalar açısından konuĢacağım- 3 tane Bakan var aynı belgeyi imzalıyor, geliyor burada, koalisyon döneminde buradaki görüĢmelerde rapor okunuyor, oylama yapılıyor, Yüce Divana sevk kararı çıkmıyor. Sonra, 2003'te AK PARTĠ veriyor, bir de CHP veriyor. 3 tane Bakan aynı belgeyi imzalamıĢ, birini tereyağından kıl çeker gibi ayırıyorsunuz, yanınızda birisi; diğer ikisi hakkında Yüce Divana sevk kararı çıkıyor. GeçmiĢte bu yaĢandı. ġimdi, bunu kendinize yapmıyorsunuz, kendi bakanınıza yapıyorsunuz. Ya, takipsizlik kararı almıĢ, Ģimdi, savcılık denen bir olay var, polisten baĢlar hazırlık tahkikatı, gelir fezlekeyle savcının önüne. Savcı da Meclise gönderir, der ki: "Anayasa 100'e göre izin ver. Ġzin ver de ben Yüce Divanda bunu yargılayayım." Yüce Divanla da aranız iyi değil, son durumu da biliyoruz; Yüce Divana bu arada, bu atmosferde gitmek hiç de iyi değil, yalnız bunu öteliyorsunuz. Bakın, Anayasa'nın 100'üncü maddesinin son paragrafı demiyor mu "Meclis gruplarında bu Yüce Divan fezlekeleriyle ilgili görüĢme yapılmaz" diye? MaĢallah, bütün milletvekilleri kahvaltıda görüĢüyorsunuz. Siz de yapıyorsunuz, muhalefet de yapıyor. 55 NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Ne görüĢüyoruz? Ne görüĢtüğümüzü biliyor musun? HASĠP KAPLAN (Devamla) - Kahvaltıyı niçin yaptınız? Bugün kahvaltıyı niçin yaptınız? NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Ne görüĢtüğümüzü biliyor musun? HASĠP KAPLAN (Devamla) - Hadi, hadi, kahvaltıyı sırf bunu konuĢmak için yaptınız. NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Ne görüĢtüğümüzü nereden biliyorsun? Herkes her Ģeyi biliyor! HASĠP KAPLAN (Devamla) - Anayasa'yı çiğniyorsunuz, Ġç Tüzük'ü çiğniyorsunuz, arkadaĢlarınızı çiğniyorsunuz, doğru yapmıyorsunuz, bu bir. 31 Ġkincisi, ana muhalefete gelince, kardeĢim diyorsunuz ki "Ġlla ayrı ayrı olsun." Ya, geçmiĢte siz de ikiĢer ikiĢer vermiĢsiniz ha! Mesut Yılmaz, GüneĢ Taner, diğeri Cumhur Ersümer, ikiĢer ikiĢer vermiĢsiniz, burada da görüĢülmüĢ, kararı da çıkmıĢ. Koalisyon ortağı o zaman, 2000-2001. MHP'den arkadaĢım çıkıyor, diyor ki: "Biz Hasip Kaplan'ın dediğine katılmıyoruz, takipsizlik kararı verilemez." VermiĢler kardeĢim, vermiĢler! Takipsizlik kararı, ceza muhakemesinde kiĢinin lehine olduğu zaman ifade almaya gerek yok, izne gerek yok, istediği zaman verir savcılar veya fezlekesini geri çeker, ama bütün mesele o değil, Ferrari hızında gidiyor her Ģey, 2 Mayısta takipsizlik kararı verdi, araya cumartesi pazar girdi, gelemedi buraya kadar, gelse burada fezleke geri gidecek. O zaman ne olacak? AK PARTĠ'nin verdiği 4'lü grup önerisi düĢecek. Çekmek zorunda, çekmezse kolektif ceza sorumluluğuna gidiyorsunuz, bu ortaçağda kaldı. Uyarıyorum, hukuk değil bunun adı, kendi arkadaĢlarınızı yakarsınız, bırakın vicdanını arkadaĢlarınızın, bu Meclisi. Bu sonuçta izindir, kimse kimseyi yargılamıyor. CHP'ye gelince, "Olmaz kardeĢim, tek komisyon olmaz." Bal gibi yapmıĢsınız, geçmiĢte ikiĢer ikiĢer önerge vermiĢsiniz, tek komisyon yapmıĢsınız, hatta Kılıçdaroğlu konuĢmuĢ, Engin Altay konuĢmuĢ. Sayayım mı daha? O dönemde Bekir Bozdağ konuĢmuĢ, Bülent Arınç konuĢmuĢ. Ben onların ne konuĢtuğunu anlatacağım, öyle es geçmek yok. Bugünü atlatabilirsiniz… Koalisyon dönemi arkadaĢlarını korudu, CHP, AK PARTĠ döneminde, geldi, bir sene sonra hepsinin Yüce Divan sevki çıktı. Yani bu durum yarın AK PARTĠ'nin baĢına da gelir. Burada derseniz "Bunlar kesin mesin değil.", yarın gün olur devran döner ve size döner, bir baĢka iktidar gelir, sizin hakkınızda da aynısını yapar. Böyle bir duruma kimsenin düĢmesini istemem. OKTAY VURAL (Ġzmir) - Zaten olacak öyle! HASĠP KAPLAN (Devamla) - Biz burada doğru karar verin diyoruz… (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) 56 HASĠP KAPLAN (Devamla) - Bizim imzamız yok, 55 imzamız olsaydı size "Nasıl fezleke verilir"i öğretirdik, fezleke dersi verirdik size, soruĢturma önergesi dersi verirdik! Neyse, onu konuĢmamda devam ederim. Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkıĢlar) BAġKAN - TeĢekkür ederim Sayın Kaplan. OKTAY VURAL (Ġzmir) - Nihayet rüĢvet aleyhinde konuĢtunuz yani! ENGĠN ALTAY (Sinop) - Sayın BaĢkan, hatip bizi tutarsızlıkla, çeliĢkili konuĢmakla itham etti. HASĠP KAPLAN (ġırnak) - Tutarsızlık değil. ENGĠN ALTAY (Sinop) - Ġster buradan ya da oradan iki dakika cevap vermem lazım. BAġKAN - Buyurun. HASĠP KAPLAN (ġırnak) - Yahu on senede insan değiĢiyor Engin'ciğim. ENGĠN ALTAY (Sinop) - Yahu ne alaka? Sen beni dinlememiĢsin, ben ne yapayım? BAġKAN - "Tutarsızlıkla itham etmedim." diyor ama siz ısrar ettiğiniz için… Buyurun. ENGĠN ALTAY (Sinop) - Çok teĢekkür ederim Sayın BaĢkan. Sayın hatip herhâlde beni dinlemedi -Ģimdi gidiyor mu bilmiyorum- ben bu kürsüde en doğrusunun ayrı ayrı olması gerektiğini ama baĢka bir doğrunun da Muammer Güler, Egemen BağıĢ, Zafer Çağlayan'ın birlikte, Erdoğan Bayraktar'ın ayrı olması gerektiğinin altını çizdim. Sayın Kaplan beni dinlemedi, ondan sonra geldi "CHP de geçmiĢti iki iki verdi." diyor. Bir de tabii Ģu var: Eğer Sayın Meclis BaĢkanı, 92'deki ve 85'teki Meclis baĢkanları gibi davranabilseydi yani bu fezlekeleri milletvekillerinin tetkikine açsaydı biz o zaman muhtemelen Muammer Güler, Egemen BağıĢ ve Zafer Çağlayan için ayrı, Erdoğan Bayraktar için ayrı verir idik. Burada biz fezlekelere resmî olarak ulaĢamadığımız için 4'üyle ilgili ayrı ayrı vermek zorunda kaldık. Canım kabul; 3'ünü ayrı, 1'ini ayrı yapalım. Onu söyledim ben de burada zaten, baĢka bir Ģey söylemedim ki Sayın Kaplan ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) - Tamam öyle yapalım, tamam! ENGĠN ALTAY (Devamla) - Yok iktidar, ana muhalefet de Ģöyle diyor, böyle diyor… Biz ne söylediysek odur, anlayıĢımız, tavrımız da budur. TeĢekkür ederim. (CHP sıralarından alkıĢlar) BAġKAN - TeĢekkür ederim. 57 HASĠP KAPLAN (ġırnak) - Sayın BaĢkan, ben uzatmayacağım, çok, çok, çok sakince… ġu bir: Çok basit, 2 bakan hakkında; Ersümer, Çakan; Hüseyin Besli ve 63 arkadaĢı, CHP'den. ENGĠN ALTAY (Devamla) - Yahu itirazım yok, 3 tane bir olsun diyoruz zaten. HASĠP KAPLAN (ġırnak) - Bir dakika kardeĢim! BAġKAN - Hayır yani ben neye itiraz edildiğini anlayabilmiĢ değilim. 32 ENGĠN ALTAY (Sinop) - Hayır neye itiraz ediyor Sayın Vekil, ben anladım. HASĠP KAPLAN (ġırnak) - Haluk Koç ve arkadaĢları, bakın, 2003. Bir tane daha söyleyeceğim, var yani. FERĠT MEVLÜT ASLANOĞLU (Ġstanbul) - Sayın Kaplan, öyle söylemedi mi? "3 tane bir verelim." diyor ya. BAġKAN - Sayın Aslanoğlu, lütfen… Allah rızası için ya, lütfen… HASĠP KAPLAN (ġırnak) - Hayır, ikiĢer ikiĢer verdiler, "Verilebilinir." diyor. FERĠT MEVLÜT ASLANOĞLU (Ġstanbul) - "3'ünü birden verelim." demedi mi? BAġKAN - Evet, Ģimdi, tutumumda bir değiĢiklik mümkün görülmemektedir. BAġKAN - SoruĢturma önergesinin görüĢmelerine devam ediyoruz. Bu görüĢmede, sırasıyla, önergeyi verenlerden ilk imza sahibine veya onun göstereceği bir diğer imza sahibine, Ģahısları adına üç üyeye ve son olarak da hakkında soruĢturma açılması istenmiĢ bulunan Ekonomi eski Bakanı Sayın Mehmet Zafer Çağlayan'a, ĠçiĢleri eski Bakanı Sayın Muammer Güler'e, Avrupa Birliği eski Bakanı Sayın Egemen BağıĢ'a ve Çevre ve ġehircilik eski Bakanı Sayın Erdoğan Bayraktar'a söz verilecektir. KonuĢma süreleri onar dakikadır. Meclis soruĢturma önergesi Genel Kurulun 29/04/2014 tarihli 82'nci BirleĢiminde okunmuĢ ve bastırılarak sayın üyelere dağıtılmıĢtır. Bu nedenle soruĢturma önergesini tekrar okutmuyorum. Söz alan sayın milletvekillerinin isimlerini okuyorum… OKTAY VURAL (Ġzmir) - Sayın BaĢkan… BAġKAN - Efendim? 58 OKTAY VURAL (Ġzmir) - Sayın BaĢkan, bir hususun tutanaklara geçmesi açısından… Biraz önce yapılan tartıĢmalarda 3 bakan ve diğer bakan arasında fiili bir irtibat olmadığı iddiasını ileri sürülmüĢtük. AnlaĢılan o ki Adalet ve Kalkınma Partisi bir fiili irtibat olduğu kanaatiyle bu önergelerin birlikte görüĢülmesini istemiĢtir. Bu durumda fiili irtibatı sağlayan yegâne makam BaĢbakan Recep Tayyip Erdoğan'dır. Dolayısıyla, BaĢbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın fiili irtibatı sağladığına iliĢkin Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun fiili ve zımni bir mutabakatı vardır. Aslında, bu önergeyi değiĢtirmek suretiyle, fiili irtibatı sağlayan BaĢbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da bu soruĢturma dosyası içerisine dâhil olduğunu bu Ģekilde AKP Grubu kabul etmiĢ olmaktadır efendim. (MHP sıralarından alkıĢlar) NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Sayın BaĢkanım… BAġKAN - Sayın Canikli… NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Sayın BaĢkanım, olay çok nettir. ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - Doğru, Oktay Bey'in dediği gibi, çok net! NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - SoruĢturma komisyonlarının kurulmasına iliĢkin olarak AK PARTĠ'li milletvekili arkadaĢlarımız tarafından verilen önergenin dayanağı o önergede açık olarak belirtilmiĢtir. Bu da Ġstanbul Cumhuriyet BaĢsavcılığı tarafından Meclis BaĢkanlığına gönderilen fezlekelerdir, daha doğrusu fezlekelerin kamuoyuna yansıyan bölümleridir ki tamamı yansımıĢtır. OKTAY VURAL (Ġzmir) - Fiili irtibat makamının BaĢbakan olduğunu Adalet ve Kalkınma Partisi bu tavrıyla ortaya koydu! NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Dolayısıyla, orada irtibat bellidir, her Ģey bellidir, olay çok açık bir Ģekilde ortadadır. Sayın Vural'ın söylediği gibi bir durum kesinlikle söz konusu değildir, olması da mümkün değildir. Siyaseten söylenmiĢ bir ifadedir ve geriye alınmasını talep ediyorum Sayın BaĢkanım. (MHP sıralarından gürültüler) Böyle bir Ģey olamaz, böyle bir durum söz konusu değildir. Bakın, gerekçeleri, biraz önce bu tartıĢmayla ilgili gerekçeleri açık olarak orada ifade ettik. OKTAY VURAL (Ġzmir) - Biz bu iddiaların… NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Neden verildiğini, neden geriye çekilmeyeceğini, çekilmemesi gerektiğini, hepsini ifade ettik. BAġKAN - Evet. NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Dolayısıyla, bütün bunlar ortadayken böyle birtakım iddialarda bulunmak, hiçbir yerde açıkça yokken, yer almamıĢken -ne fezlekelerde ne kamuoyuna yansıyan iddialarda- bunu böyle söylemek, sadece bir haksızlık, yanlıĢlıktır Sayın BaĢkanım. FARUK BAL (Konya) - Çevre Bakanı açıkça söyledi, Çevre Bakanı açıkça söyledi. BAġKAN - ġu isimleri okuyabilir miyim? 59 OKTAY VURAL (Ġzmir) - Sayın BaĢkan, fiilî olarak irtibatı olmayan konuları bir araya getirmek, bu iĢte fiilî bir irtibat olduğu anlamını taĢıyor. BAġKAN - Demin anladım, siz söylediniz, kayıtlara da geçti. NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Sayın BaĢkan, bir savcı elli konu hakkında, elli dosya hakkında soruĢturma yapabilir, onu görüĢebilir. 33 OKTAY VURAL (Ġzmir) - Benim kendilerine tavsiyem, madem "Fiilî bir irtibat yok." diyorsanız, BaĢbakan Recep Tayyip Erdoğan'nın fiilî irtibat sağladığı kanaatiniz yoksa önergenizi değiĢtirin. Kendi grubunuz BaĢbakanı suçluyor. BAġKAN - Evet, ben isimleri okuyorum: Değerli ve muhterem arkadaĢlarım, önerge sahibi Isparta Milletvekili Sayın Süreyya Sadi Bilgiç, Ģahıslar adına ġırnak Milletvekili Sayın Hasip Kaplan, Sinop Milletvekili Sayın Engin Altay, Adana Milletvekili Sayın Seyfettin Yılmaz, hakkında soruĢturma açılması istenen eski bakanlar; Ekonomi eski Bakanı Sayın Mehmet Zafer Çağlayan, Avrupa Birliği eski Bakanı Sayın Egemen BağıĢ, Çevre ve ġehircilik eski Bakanı Sayın Erdoğan Bayraktar, ĠçiĢleri eski Bakanı Sayın Muammer Güler. Ġlk söz Isparta Milletvekili Sayın Süreyya Sadi Bilgiç'te. Buyurunuz. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar) SÜREYYA SADĠ BĠLGĠÇ (Isparta) - TeĢekkür ederim. Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri; (9/8) esas numaralı Meclis soruĢturması önergesi üzerinde ilk imza sahibi olarak söz almıĢ bulunuyorum. Aziz milletimizi ve yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. Anayasa'nın 2'nci maddesinde belirtilen hukuk devleti insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve iĢlemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliĢtirerek sürdüren, hukuk güvenliğini sağlayan, Anayasa'ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlettir. Hak arama hürriyetini düzenleyen Anayasa'nın 36'ncı maddesinin birinci fıkrasında "Herkes, meĢrû vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir." denilmektedir. Anayasa'nın 100'üncü maddesinin birinci fıkrasında "BaĢbakan veya bakanlar hakkında, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az onda birinin vereceği önerge ile, soruĢturma açılması istenilebilir. Meclis, bu istemi en geç bir ay içinde görüĢür ve gizli oyla karara bağlar." hükmü yer almaktadır. Meclis Ġçtüzüğü'nün "Meclis soruĢturması açılması için önerge" baĢlıklı 107'nci maddesinde ise "Görevde bulunan veya görevinden ayrılmıĢ olan BaĢbakan veya bakanlar hakkında Meclis soruĢturması açılması, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az onda birinin vereceği bir önerge ile istenebilir." denilmektedir. 60 Ben ve 85 arkadaĢımın vermiĢ olduğu ilk soruĢturma önergesi üzerinde, anlamsız olduğuna inandığım pek çok tartıĢma yaĢandı ve insafsız eleĢtiriler yapıldı. Rahatsızlığın, soruĢturma önergesinin AK PARTĠ milletvekilleri tarafından verilmiĢ olmasından kaynaklandığını düĢünüyorum. 4 eski bakanımız hakkında Ġstanbul Cumhuriyet BaĢsavcılığı tarafından gönderilen fezleke ve eki bilgi ve belgeler, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 157'nci maddesi uyarınca soruĢturmanın gizli olması, masumiyet karinesi ve lekelenmeme hakkı gereği, Yüce Divan'a sevk kararı alınıncaya kadar Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerine de açılamamaktadır. Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin yasama faaliyeti çerçevesinde bulunan eylemlerinin cezai bakımdan takibi için Meclisin buna izin vermesi gerekmektedir. Bakanların görev nedeniyle iĢledikleri suçların kovuĢturması ise ancak Meclis soruĢturması yoluyla mümkündür. Meclis soruĢturma komisyonu da siyasi denetim değil adli anlamda denetim yapmaktadır, âdeta bir savcılık makamı gibi çalıĢmalarını yürütmektedir. Bundan dolayıdır ki, milletvekilleri olarak Meclise intikal eden fezlekeleri görmememize rağmen kamuoyuna ve basına yansıyan bilgi, belge ve "tape"lerden ve açılan davalardan hareketle bir önerge verdik. Fezleke içeriğini tam olarak bilemememize rağmen "görevi kötüye kullanma ve nüfuz ticareti" fiillerini kapsayan TCK 257 ve TCK 255'in iddiaları tam kapsayabileceğini düĢünmüĢ idik ancak daha sonra gerek basına ve kamuoyuna yansıyan daha çeĢitli haberler gerekse Meclis Genel Kurulunda okunan fezleke özetlerinden hareketle daha önce verdiğimiz soruĢturma önergesini revize ederek daha detaylı, daha kapsamlı bir soruĢturma önergesi verdik. Bu önergeyi vermemizdeki amaç, söz konusu dört eski bakanımıza iliĢkin tüm iddiaların araĢtırılarak aydınlığa kavuĢmasıdır, cezai sorumluluğu gerektiren tüm fiillerin araĢtırılması içindir. ġunu herkes bilmelidir ki yolsuzluğa bulaĢmıĢ biri varsa hesabı mutlaka sorulmalıdır. Yol arkadaĢlarınızdan biri olsa da iddia edildiği gibi bir olaya bulaĢanın milletimize hesap vermesi zorunludur. Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri; yargı, bir ülkede millete ait olan egemenliğin düzgün bir Ģekilde kullanılması için gerekli olan bir kurumdur. Demokratik bir ülkede yargı iĢlemlerini yaparken yasalar çerçevesinde ve demokratik yasalardan ortaya çıkan temel mantığa zarar vermeyecek, aksine onu güçlendirecek Ģekilde çalıĢmalıdır. Adaleti teslim ettiğimiz savcı ve hâkimler her Ģeyden önce adli süreçlerin Ģaibelerden uzak ve tarafsız bir Ģekilde yürütülmesine yönelik toplumsal güveni tesis etmek zorundadırlar. Zira, soruĢturmalar onların kiĢisel ayrıcalıkları değil, toplumsal bir yükümlülüktür. Bu yükümlülük ihlal edildiğinde hem 34 demokratik siyaset ve bunun kurumları ağır yaralar alır hem de yargının her Ģeyi olan toplumsal güven zedelenir. Anayasa'nın 38'inci maddesine göre ise suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz. Buna göre, her türlü suçun sanıkları, baĢta Anayasa ve yasaların korumasında olan, suçsuzluk varsayımından yararlanması gereken kiĢilerdir. Anayasa'nın 2, 36, 38 ve 100'üncü maddeleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi Ġçtüzüğü ve ilgili yasalara rağmen soruĢturma 61 esnasında üst makamlara bilgi verilmeden soruĢturmanın baĢlatılmıĢ olması, soruĢturmanın baĢsavcıdan saklanması, bilgi verilmemesi, soruĢturmanın gizliliğinin ihlal edilmesi, teknik takip, arama, el koyma sırasında elde edildiği iddia edilen belge ve bilgilerin dıĢarıya sızdırılması ve bu Ģekilde de yargısız infazın yapılması, birbirleriyle bağlantısı bulunmayan soruĢturmalara iliĢkin iĢlemlerin aynı anda gerçekleĢtirilmiĢ olması, soruĢturma evrakının UYAP sistemine kaydedilmemesi, koruma tedbirlerinin uygulanmasında ölçülülük ilkesinin ihlal edilmesi, koruma tedbirlerinin gereksiz ve usulsüz olarak uzatılması, kolluğun önleyici görevini ifa etmemesi, söz konusu soruĢturmada soruĢturma yetkisi bulunmayan cumhuriyet baĢsavcı vekilinin emniyet müdürlüğüne giderek soruĢturmaya müdahale etmiĢ olması, cumhuriyet savcısının yetkisi dıĢında adliye önünde bildiri dağıtması gibi ve bunlara benzer pek çok usulsüzlük bu hazırlık soruĢturması esnasında yaĢanmıĢtır. SoruĢturmanın baĢından sonuna kadar ortaya çıkan veriler, zamanlama, olayların ve kiĢilerin birbirleriyle iliĢkilendirilme biçimi, fezlekenin hazırlanması ve Meclise gönderilme süreci dikkate alındığında operasyonun sadece hukuki bir soruĢturma olmadığı, sadece yolsuzluk operasyonu olmadığı, aynı zamanda bakan arkadaĢlarımızı, partimizi ve millet iradesini hedef alan hukuk yoluyla siyasi bir suikast giriĢimi olduğu aziz milletimiz tarafından da fark edilmiĢtir. FARUK BAL (Konya) - O zaman niye önerge veriyorsunuz? SÜREYYA SADĠ BĠLGĠÇ (Devamla) - Devletimizin yürüttüğü politikaların altyapısının hukuk normunun sağladığı maskeyle çökertilmeye çalıĢılması o ülkenin egemenliğine saldırıdır. Dünyanın hiçbir yerinde yargının böyle adımlar attığını göremezsiniz. Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri; herkes bilmelidir ki hiç kimse ve hiçbir kurum millî iradenin üzerinde değildir ve olamaz da. 17 Aralıktan bu yana yaĢanan tüm hadiseler bunun sadece yolsuzluk operasyonu olmadığını göstermesine rağmen, hesap verilebilirlik noktasındaki hassasiyetimiz gereği bu soruĢturma komisyonun kurulmasını ve tüm gerçeklerin açığa kavuĢmasını istiyoruz. Ġstanbul Cumhuriyet BaĢsavcılığınca 30 Nisan 2014 tarihinde alınan kararla Çevre ve ġehircilik eski Bakanı Erdoğan Bayraktar hakkında açılmıĢ olan (2012/125043) numaralı soruĢturma dosyası hakkında kovuĢturmaya yer olmadığına, Erdoğan Bayraktar tarafından iĢlendiği iddia edilen nüfuz ticareti ve görevi kötüye kullanma suçlarından hakkında suç iĢlediklerine dair hiçbir delil bulunmadığı gerekçesiyle takipsizlik kararı verilmiĢtir. Esasında, Ġstanbul Cumhuriyet BaĢsavcılığının bu kararıyla eski bakanımız Erdoğan Bayraktar hakkında soruĢturma komisyonu oluĢturulmasının dayanağının da ortadan kalktığını düĢünüyorum. Cumhuriyetin ilanından bugüne bir BaĢbakan ve 17 bakan bu yöntemle yargılanmıĢtır. Mensubu olduğu partinin milletvekilleri tarafından haklarında soruĢturma önergesi verilen ve soruĢturma komisyonu kurulması talep edilen ikinci örnek bizim vermiĢ olduğumuz önergedir. Daha önce, 8 Ocak 1985 tarihinde, (9/328) sayı ile Anavatan Partisi milletvekilleri tarafından -ki ilk imza Osman Doğan- verilmiĢ bir önerge vardı. Bu da AK PARTĠ milletvekillerinin gerçeklerin açığa çıkması hususundaki kararlı tutumunu açıkça ortaya koymaktadır. Bir kez daha vurgulamak istiyorum. ġunu herkes bilmelidir ki yolsuzluğa bulaĢmıĢ biri varsa hesabı mutlaka sorulmalıdır. AK PARTĠ, kurulduğu günden bu yana yolsuzluğa bulaĢmıĢ hiç kimseyi içinde barındırmamıĢ ve barındırmayacaktır. Her Ģeyin Ģeffaf olduğu bir dünyada hiçbir Ģeyin gizli kalmayacağını, kalamayacağını da hepimiz çok iyi biliyoruz. 62 ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - Kaç kiĢiyi hukuka teslim ettiniz, kaç kiĢiyi? SÜREYYA SADĠ BĠLGĠÇ (Devamla) - Bu duygu ve düĢüncelerle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar) BAġKAN - TeĢekkür ederim Sayın Bilgiç. ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - Sayın BaĢkan… BAġKAN - Efendim? ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - Sayın önerge sahibi konuĢmacı, hem içeriğine baktığımızda hem de kullandığı terimlere baktığımızda soruĢturma istenen kimseler hakkında hâlen "Bakanımız" diye hitap etmektedir. Yani, soruĢturma istenen kiĢiyi bakanı olarak sahiplenmektedir. RECEP ÖZEL (Isparta) - Ne diyecek? ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - Ve konuĢmanın içeriğine bakıldığında da soruĢturma önergesinin aleyhinde olabilecek bir konuĢma yapılmıĢtır. Dolayısıyla, bu soruĢturma önergesinin bir anlamı yoktur, bu soruĢturma önergesi gündemden düĢürülmelidir. BAġKAN - TeĢekkür ederim. 35 ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - Eğer, soruĢturma önergesinin sahibi böyle konuĢuyor, sayın soruĢturma istenen bakanlar hakkında bir kiĢilik olarak "Sayın Bakan" diye bahsetmek yerine "Bakanımız" diye sahiplenebiliyorsa bu soruĢturma önergesinin bir anlamı yoktur. BAġKAN - Komisyon kurulmasını istediğini söyledi. ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - Bu grup, grup kararı almıĢtır; o komisyon üyelerinin hakkaniyetle bir soruĢturma yapması mümkün değildir. Meclis zabıtlarına geçmesini isterim. BAġKAN - Evet, geçirdiniz, tamamdır. KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın BaĢkan, efendim, bakın, burada çocuk oyuncağı oynanmıyor. Biraz önce soruĢturma önergesini savunmaya kalkan kiĢi… ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - Tiyatro mu burası ya! KAMER GENÇ (Tunceli) - …bu bakanların suçsuz olduğunu söylüyor. Hiçbir iddia öne sürmüyor. Bir defa, bu soruĢturma önergesi milleti kandırmak için, göz boyamak için verilen bir soruĢturma önergesidir ve bu bakanları aklamak için verilen bir soruĢturma önergesidir. 63 ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - Gündemden düĢürülmelidir bu önerge. BAġKAN - ĠĢte, düĢürme hakkım yok da… ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - DüĢürülmelidir bu gündemden. BAġKAN - Tamam da öyle bir hak yok. KAMER GENÇ (Tunceli) - Hayır, hiçbir iddia söylemedi, sadece "Biz bunları aklayacağız." dedi. SÜREYYA SADĠ BĠLGĠÇ (Isparta) - Sayın BaĢkan, biz soruĢturma komisyonu kurulmasını ve gerçeklerin açığa çıkmasını istiyoruz. Böyle bir Ģey olabilir mi? BAġKAN - Onu söyledim. KAMER GENÇ (Tunceli) - Boğaz'da 183 bin metrekare kaçak inĢaatı nasıl akladı, onu söylesin. BAġKAN - TeĢekkür ederim, kayıtlara geçti. KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın BaĢkan, yani biz burada oyuncak oynamıyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisinin… BAġKAN - Bakın, kayıtlara geçiriyorsunuz yani sonra aynı Ģeyler söyleniyor. KAMER GENÇ (Tunceli) - Böyle bir soruĢturma önergesi olmaz efendim. Yani insanda da biraz utanma duygusu olur. BAġKAN - ġimdi, Ģahıslar adına ilk söz, ġırnak Milletvekili Sayın Hasip Kaplan'da. Buyurun Sayın Kaplan. (HDP sıralarından alkıĢlar) HASĠP KAPLAN (ġırnak) - TeĢekkür ederim Sayın BaĢkan. Sayın milletvekilleri, Ģahsım adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bugün iktidar için tarihî bir gün, sınavdalar ancak Meclis TV kapalı. Bunu halka kapatmayacaktınız, bunu halktan esirgemeyecektiniz. Halktan, hukuktan korkmanın, kaçmanın gereği yok. Biz jüri üyesi değiliz zaten, sorgu yargıcı da değiliz. Sonuçta, Meclis, Yüce Divana sevk konusunda "evet" veya "hayır" bir gizli oylama yapacak ve izin verecek. Otuz yıl ceza avukatlığı yaptım, uluslararası hukukta çalıĢtım ama ben böyle soruĢturma, böyle engelleme, böyle rezalet, böyle hukuksuzluk görmedim arkadaĢlar. Polisin, yargının içinde siyasallaĢmıĢ özel güçler illegal örgütleniyor; tezgâh kuruyor, izliyor, teknik takip yapıyor, dinleme yapıyor, binlerce sayfa hazırlıyor. Sonra düğmeye basıyor, operasyon baĢlatıyor, basına servis ediyor. BaĢsavcının haberi yok, ĠçiĢleri Bakanının haberi yok, BaĢbakanın haberi yok. 64 ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - Yalan onlar ya! Haberi yok, yalan! Emniyet müdürü ödenek almıĢ, operasyon baĢlatmıĢ; vali ödenek almıĢ ya! Kim diyor haberim yok? HASĠP KAPLAN (Devamla) - Masumiyet karinesi esastır, evrensel hukuk açısından buna inanırım. Ancak özel hayat, kiĢilik hakları, temel haklar herkes için vardır; eĢit uygulanması, korunması, hukuk devletinin gereğidir. ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - O piyasaya söylenen ya, vali ödenek almıĢ. HASĠP KAPLAN (Devamla) - CHP'de Baykal'a, MHP yöneticilerine, muhalefete kasetlerle Ģantaj yapanlar bulunamadı. Binlerce siyasetçi yasa dıĢı dinlemelerle tutuklandı, hâlâ yargılanıyor. O gün susanları, gereğini yapmayanları emirleri altındaki kontrolsüz güç vurmaya baĢladı. BaĢbakan açıklama yaptı "Biz safmıĢız." Parsadan hatırladım, örtülü ödeneğe kadar dadanmıĢtı, sonra televizyonlara çıkıp Çiller için "Saf bayan" demiĢti. Ne diyelim, günaydın saf adam. Sayın milletvekilleri, aradan dört ay geçti. "Derin", "paralel" ne derseniz deyin, bugüne kadar bunu yapanlardan bir teki hakkında tutuklama kararı neden çıkmadı? Hükûmet niye panik içinde? Bakanlar istifa etti, polis teĢkilatı hallaç pamuğuna çevrildi, tayinlerle sarsıldı, savcıların, hâkimlerin yerleri değiĢtirildi, HSYK Yasası geldi; MĠT, Ġnternet, baskıcı yasalar, vesayet ve özgürlükler yok edildi. Sonra bir hâkim çıktı Facebook'ta -Allah uzun ömür versin"Uzun adam" diyen, tesadüfe bakın 17 Aralık tahliyeleri sağlandı. Meclis görüĢmelerine iki gün kala -deminki tartıĢmalarımız- 60 kiĢi hakkında takipsizlik veriliyor 2 Mayısta Cuma günü, HSYK 36 hâkim ve savcılar hakkında 4'e 3 oyla soruĢturma açıyor yani pazartesi görüĢmesi öncesi. Peki, Hükûmet delilleri değiĢtirme, engelleme, yargıya müdahale hakkını kendinde nereden buluyor? Bakın, Google'a girin; para, döviz, altın, mücevher, rüĢvet, havuz, yat, kat, özel uçak, Dubai, kadın, fantezi falan yazın, karĢınıza belli bir isim çıkar -fezlekede var resmî- Rıza Zarrab ismi. Her taĢın altından o çıkıyor. Bakanların, BaĢbakanın her toplantısında ailenin içinde hep baĢköĢede. Sanırsınız kabinenin 27'nci bakanı. Siyaset biliminde buna yozlaĢma denir. Tanımı, siyasal iktidarın ve kamu görevlilerinin erklerini çıkar sağlamak için kullanmaları, iyi vasıfları kaybedip kaba, adi hâl alması, dejenere olması demektir. Sayın Arınç 2001'de Meclis soruĢma önergeleri üzerinde bu kürsüde konuĢurken diyordu ki: "Bir dostum bana öğütte bulundu: 'Aman, siz dikkat edin, adam olun da kendi partilileriniz bu iliĢkilerin içine girmesin.'" Sonra, hırsızlıkla ilgili bir Nasrettin Hoca fıkrası anlatmıĢtı. Ben onu anlatmayacağım. Sayın Yakut o zaman BaĢkandı Mecliste. Sayın Arınç'a gidin, size anlatır onu. ġimdi, maalesef yolsuzluklar yozlaĢma yarattı. YozlaĢma kanser gibi toplumun her yanına yayıldı, metastaz yaptı, kronikleĢti. Sayın milletvekilleri, Yüce Divan ile ilgili Meclis önerge ve raporlarını, konuĢmalarını hep inceledik. Meclis soruĢturma komisyonlarına inanın çağrılanlar bile gelmiyordu, ifade 65 vermiyordu, susma hakkını kullanıyordu. Yani, o komisyonlardan çok fazla bir Ģey çıkacağını beklemeyin. Hatta Yüce Divana gidenlerin hemen hemen tamamı da aklandı. Yani, bir kısmı da RahĢan affıyla, bir kısmı da -bir kısmı değil, bir iki- çok az ceza aldı. Peki, o dönem burada ne tartıĢması vardı? 2003-2004 Meclis tartıĢmalarında, o zaman Adalet Bakanı Sayın Bozdağ bu kürsüde Ģöyle diyordu: "Evet, koalisyon hükûmetleri döneminde, koalisyon ortakları Meclisin çoğunluğuydu. Yüce Divana gidecek soruĢturma raporları görüĢülürken reddettiler, oy çoklukları vardı. Bu, takipsizlik kararı gibi kesin değil. Bu nedenle, biz aynı konuda Ģimdi Yüce Divana sevk kararı verebiliriz." ve de verdiniz. Ben de Ģunu söylüyorum: ġimdi, AK PARTĠ çoğunluk, aynı durum sizin için de geçerli. Sakın ola ki bu yola tevessül etmeyin, gün olur devran döner, sizin de baĢınıza aynısı gelebilir. BaĢbakan bir yolunu bulacak, CumhurbaĢkanlığına girebilirse dörtte 3, 412 milletvekili lazım, e, muhalefet de zor bulur o rakamı, o tamam ama diğerleri ne olacak, onu düĢünün. Değerli milletvekilleri, bakın, komplo teorileriyle, paralel iddialarına sığınarak, yolsuzluk soruĢturmalarını örtbas ederek hiç kimse aklanamaz. Sizlerden Japonya'dakiler gibi harakiri yapmanızı beklemiyoruz. Ġspanya'da Luis Barcenas gibi, Almanya eski CumhurbaĢkanı Christian Wulff gibi, Paraguay'da bir bakan gibi, Tokyo Valisi Naoki Inose gibi yargıya gidiniz, yargıya yol açınız. Bağımsız yargı, herkes için sığınılacak bir limandır. Sonuçta, Yüce Divanla aranızın iyi olmadığını biliyorum. Ne demiĢtiniz? 3Y: YozlaĢma, yolsuzluk, yoksulluk. 3Y'yi yolsuzluğa yol yaptınız. Sonra, 3Y daha dediniz. Demokrasinin vazgeçilmez unsuru güçler ayrılığı: Yargı, yasama, yürütme. Onu da bir "Y" yaptınız, yürütmenin tahakkümüne soktunuz, güçleri kendi elinizde birleĢtirdiniz. Ġktidar olsanız da, dikta yasaları da çıkarsanız, BaĢbakanın çocukları da olsa, kimse dokunulmaz ve ayrıcalıklı değildir bu ülkede arkadaĢlar. Bir günde kendi milyarderleri, bir ayda gazete patronu, üç ayda holding sahibi olanlar bu dönemde yaĢadı, gördük. Çocuklarınız 20 yaĢında çalıĢmadan trilyoner olunca binlerce iĢsiz, güçsüz, üniversite bitirmiĢ milyonlarca gencin umudu kırılıyor, öfkeleniyor, kaderine isyan ediyor. Unutmayın, temiz ve demokratik bir toplum için hepiniz sorgudasınız. Sayın milletvekilleri, biz, darbelerden çetelere ve bu çete olaylarından günümüz hortumlarına, banka hortumlarından mercimek davasına, saadet zincirine, Deniz Feneri'ne, enerji skandalına, 17 Aralıka... Bu kirli çarkın son elli hükûmetinin hepsinin sağcı, milliyetçi, muhafazakâr, ırkçı partiler olması bir tesadüf değildir arkadaĢlar, son elli yılı diyorum. ġimdi, bu elli yıla bakarak darbe Anayasası'na, Terörle Mücadele Kanunu'na, DGM'lere, özel yetkili mahkemelere, baskı rejimlerine sığınanlar, rant sağlayanlar bize, hiç kimseye hukuk dersi veremezler, hele hele devlet sırrının gizliliğinin ardına saklananların hiçbirisi bize bu konuda ahlak ve siyaset dersi veremez. Ġsyanımız bunadır, bu sömürü düzeninin kirli çarkına çomak sokmak da bizim görevimizdir. Değerli milletvekilleri, otorite olmayı sevmek, kontrol delisi olmak bazılarının düĢü olabilir. Ġktidar gözlüklerinizi çıkarınız. Toplumdaki insanların hislerini anlamaya çalıĢın, sevinçlerinin, umutlarının çalındığını göreceksiniz, mutlu değiller. Soruyorum size: Bu tablo karĢısında mutlu olan siyasetçi var mıdır? Hangi kutsal kitapta hırsızlık, rüĢvet, yolsuzluk helaldir? Bu ölümlü dünyada efsunlanmadınız, dua ritüelleriyle büyülenmediniz. Bir amaç ne kadar kutsal olursa olsun her araç mübah değildir. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) 66 HASĠP KAPLAN (Devamla) - Ġhtirasın, güneĢin, günahın menekĢe renkli olduğunu kimse söylemedi size. Beyninizin mantık kısmını çalıĢtırın, paslanmıĢ vicdanınızı yoklayın diyoruz. Saygılarımla. (HDP sıralarından alkıĢlar) BAġKAN - TeĢekkür ederim Sayın Kaplan. ġahıslar adına Sinop Milletvekili Sayın Engin Altay. Buyurunuz. (CHP sıralarından alkıĢlar) ENGĠN ALTAY (Sinop) - TeĢekkür ederim Sayın BaĢkan. 37 Sayın milletvekilleri, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Adamın biri suçüstü yakalanmıĢ, hâkime götürüyorlar, "Ġlle de avukatımı isterim." diye tutturuyor. "Avukat sana ne yapsın? Her Ģey ortada." deyince de "Ben de avukatın ne diyeceğini merak ediyorum." demiĢ. ġimdi yaĢadığımız durum biraz bu. NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Hüküm vermek yok. Siz yargıç değilsiniz, biz yargılamıyoruz. En temel hukuk kuralını ihlal ediyorsunuz. ENGĠN ALTAY (Devamla) - Sayın BaĢkan, sayın milletvekilleri; 17 ve 25 Aralık bir darbe değil, bir rüĢvet ve yolsuzluk operasyonudur. Ġstanbul Cumhuriyet BaĢsavcılığının baĢlattığı bir soruĢturma çerçevesinde gelinen sonuçtur. Bu operasyonlar neticesinde kimi sayın bakanların ve kıymetli çocuklarının suça karıĢtıklarına dair ciddi kuĢkular, deliller ve Ģüpheler vardır. Ortaya saçılmıĢ paralar, ayakkabı kutuları, para kasaları, para sayma makineleri vardır. Milletimiz bunları unutmuĢ değildir. Bütün bununla beraber, biz Anayasa'nın 38'inci maddesine bağlı ve sadığız. NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Çok sadıksınız vallahi! ENGĠN ALTAY (Devamla) - Bu sebeple, biz kimi sayın bakanları, bugün soruĢturma önergelerini görüĢtüğümüz sayın bakanları peĢinen suçlu ilan etmedik. Ama Ģunu bilin ki Türkiye'de konuĢma çağına gelmiĢ yani 3 yaĢını tamamlamıĢ herkes bu aradan geçen üç dört aylık süre içinde 17 ve 25 Aralık soruĢturmalarından bahsetti, Ģu veya bu oranda bu konuyu Türkiye'de konuĢmayan kimse kalmadı. Bu görüĢmeleri bugüne getirmeniz aklıma Ģunu getirdi: SoruĢturmalarda adı geçen bir sayın bakan "Gerekirse Rıza Zarraf'ın önüne yatarım." demiĢti. ġimdi, Türkiye Büyük Millet Meclisi de soruĢturulan bakanların önüne yatırılmaya çalıĢılıyor, zanlı bakanların önüne Türkiye Büyük Millet Meclisi yatırılmaya çalıĢılıyor. Bu doğru değildir, çok etik değildir. Evet, biz bu bakanlarla ilgili, hukuk tabiriyle "zanlı" dedik, "zanlı" diyoruz, yargılanmaları gerekir diyoruz. Hukuk mevzuatımıza göre yargılanacakları yer de Yüce Divan sıfatıyla Anayasa Mahkemesidir. Ama onun öncesinde, sizin bu (9/8) esas no.lu Önerge'nizle -Süreyya 67 Bey anlatırken niyet ortaya çıktı- derdiniz, bu soruĢturmanın objektif bir Ģekilde yürütülmesi değil adı geçen bakanların bir an önce, ivedilikle aklanmasından ibarettir. 18 Nisan 2013'te MĠT'in BaĢbakana bu konuda bir rapor sunduğu söylendi ve bu yalanlanmadı. 18 Nisan nerede, 17 Aralık nerede… Ne BaĢbakandan ne BaĢbakanlıktan böyle bir yalanlama ben duymadım. NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Kaç defa yalanlandı. DuymamıĢsın ama yalanlandı, yalanlama oldu. ENGĠN ALTAY (Devamla) - Ben duymadım, bana belgesini getir. Aradan geçen bunca süre içinde BaĢbakan ne yaptı ya da niye ne yapmadı? Bu soru bütün milletin kafasında kuĢkudur. ġimdi, bu dönemde bu soruĢturmalarla birlikte, olağanüstü bir Hükûmet gücüyle Emniyette operasyonlar, 25 Aralık operasyonunu direkt engelleme, savcılarının ve hâkimlerinin görev yerlerini değiĢtirme, HSYK'da düzenleme; velhasıl, bu soruĢturmanın akamete uğraması için ne gerekiyorsa yaptınız. Bu arada Türkiye Büyük Millet Meclisini de çamaĢır makinesi gibi kullandınız. Bu çerçevede, HSYK Kanunu, MĠT Kanunu, Ġnternet Kanunu, kimi torba kanunlarla bu soruĢturmayı gölgelemek, suçu ve suçluyu örtmek için elinizden geleni yaptınız. Ancak sayın milletvekilleri, politikacı gelecek seçimleri, devlet adamı gelecek nesilleri düĢünür. Bugün bu Parlamentoda gelecek seçimler mi, gelecek nesiller mi sınavını hep beraber vereceğiz. 30 Mart 2014 seçim sonuçlarıyla ilgili not almıĢım, Akif Bey gereği gibi değindi, bunu atlıyorum. Sayın milletvekilleri, içinizde, çalana, yetim hakkı yiyene, devleti kirletene beddua eden çok sayıda milletvekili oldu bu süreçte. Onları gönülden kutluyorum. Bu sürecin vicdanlarını kanattığı çok milletvekili, iktidar partisine mensup milletvekili arkadaĢım var. Onların vicdanlarına buradan selam gönderiyorum. Az da olsa, yapılanlara meĢruiyet kılıfı bulacağım derken özrü kabahatinden büyük cinsinden laflar edenler de oldu. Siyaset kurumunun itibarını iki paralık hâle getiren aymazlar oldu bu dönemde. Oradan bir örnek vermek istiyorum: "Sol, iktidara az geldiği için hırsızlık yapamıyor. Ġktidar olduklarında onları da göreceğiz. Hükûmet olunca bunlar ortaya çıkıyor çünkü bir adamın elinde para yoksa, makam yoksa neyi çalacak?" ifadesi grubunuza mensup bir milletvekiline ait. NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Ġsmini söyle de. ENGĠN ALTAY (Devamla) - Bu ifade bile siyasetin ne kadar dejenere edilip ne kadar kirletilmeye partinizde kimi çevreler tarafından müsait ve hazır olunduğunun açık bir ifadesidir. NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Ġsmini söyle, ismini. ENGĠN ALTAY (Devamla) - Gene bu süreçte grubunuzdan bir milletvekili günah iĢleme özgürlüğünden bahsetti. Bunlar da kamu vicdanında kabul görmedi. Bilmenizi isterim. Sayın milletvekilleri, bu sürece geliĢmiĢ Batı demokrasilerinde gösterilen toplumsal tepkinin gösterilmemesinde maalesef demokrasi kültürümüzün az geliĢmiĢliği önemli rol oynadı. "Bal tutan parmağını yalar.", "Devletin malı deniz, yemeyen domuz.", "Çift süren öküzün ağzı 68 bağlanmaz." gibi atasözleri; "Benim memurum iĢini bilir." gibi anlayıĢlar; maalesef toplumumuzda kısmen de kabul gören yaklaĢımlar oldu, olageldi ve bu asrın yolsuzluğu bu 38 sebeple kamuoyunda gerektiği gibi, Batı demokrasilerinde olduğu gibi bir reaksiyonla karĢılık bulmadı. Müslüman bir toplum olmakla beraber dinimizin bu konulardaki yaklaĢım ve emirlerinin toplumca bilinmemesinde Diyanet ĠĢleri BaĢkanlığına görev ve sorumluluğunu bir kez daha hatırlatmamıza ve tartıĢmamıza vesile olmuĢtur. Dalga geçtikleri Bakara suresi: "Ey iman edenler, sizi rızıklandırdığımız temiz, helal Ģeylerden yiyin ve eğer sadece ona kul iseniz Allah'a Ģükredin." diyor. Biz bu surenin ve benzer surelerden -zamanımız az, hepsini okumayacağım- Âl-i Ġmrân 161'i herkesin okuyup burada öyle oy kullanmasını da tavsiye ederim. Ancak, Diyanet ĠĢleri BaĢkanlığının bu süreçte yüce kitabımızın bu emirlerini topluma değil de baĢka konularda fetvalar vermesi de çok kabul edilebilir ve anlaĢılabilir bir tutum olmamıĢtır. Sayın milletvekilleri, cumhuriyeti kuranlar, bu toprakları bize yurt edenlerin devleti yönetirken temiz devlet, temiz siyaset, temiz yönetimle ilgili bizlere bıraktıkları sayısız anı ve yaĢanmıĢlık vardır. bunlardan zamanım yeterse iki tanesini sizlerle paylaĢmak istiyorum. Mevhibe Hanım, Malatya kumaĢ fabrikası gezisinde 3 metre kumaĢ alır. Demokrat Parti, Ġnönü'nün yirmi yedi yıllık iktidarında yaptıklarını burnundan fitil fitil getirmek için bir açığını aramak üzere bir çalıĢma grubu oluĢturur. Uzun çalıĢmalardan sonra bulurlar. Demokrat Partili Ahmet Gürkan, Ġsmet Ġnönü köĢkten inip muhalefetin baĢına geçince bunu Meclis kürsüsünden sorar Ġnönü'ye. Ġnönü hatırlayamaz ve o gün o soruya cevap vermez. Demokratlar bayram yerine çevirir Meclisi, Ġnönü âdeta yıkılmıĢtır. AkĢam eĢine sorar, olayı doğrular "Ama parasını ödedik." der Vecihi Bey'le. Vecihi Bereketoğlu muhasebecisidir Ġsmet Ġnönü'nün. Faturayı ve ödeme makbuzunu bulur, Ġnönü'ye verir. Mecliste söz isteyip ibraz eder ve Ġnönü'yü ibraz eden Ahmet Gürkan bizzat elini öperek özür diler Ġnönü'den. (CHP sıralarından alkıĢlar) ĠĢte o günkü Türkiye Büyük Millet Meclisinden bugünkü Türkiye Büyük Millet Meclisine geldik. Gene, Meclis yolsuzlukları araĢtırma komisyonunun… Bakın, Meclis neler için yolsuzluk araĢtırma komisyonu kurmuĢ geçmiĢte, raporunu özetle size nakletmek istiyorum: KurtuluĢ SavaĢı komutanlarından Selahattin Adil PaĢa emekli olur, emekli olunca bir Alman silah fabrikasının bayiliğini alır ve Almanya'dan bir uçak alımı ihalesine bayi sıfatıyla ara buluculuk eder. Doğal olarak yüzde 10 komisyonu vardır. Ġnönü, Selahattin Adil Bey'e "Almanlara söyle, senin yüzde 10 komisyonu fiyattan düĢsünler." der ve Selahattin Adil Bey bu emri yerine getirir, "PaĢam, bari masrafım olan 3 bin lirayı bana verin." der. Bir rivayet, Ġnönü'nün bu parayı Selahattin Adil Bey'e kendi cebinden ödediği söylenir. Bu konuda bir netlik sağlanamaz ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde bu sebeple soruĢturma komisyonu kurulur. Sayın milletvekilleri, kuralların yönetilenler için olduğu, yöneticilerin kurala uymama özgürlüğü olduğuna dair bir anlayıĢı hep birlikte değiĢtirmeliyiz. Sorun, ahlak sorunudur. Pek çok din vardır ama bir tek ahlak vardır. Bu ülkede ahlakı egemen kılmak hepimizin topluma ve inandığımız değerlere karĢı bir samimiyet sınavıdır. Gün o gündür, bugün o gündür. 69 Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkıĢlar) BAġKAN - TeĢekkür ederim Sayın Altay. ġahıslar adına son söz Adana Milletvekili Sayın Seyfettin Yılmaz'a aittir. Buyurun Sayın Yılmaz. (MHP sıralarından alkıĢlar) SEYFETTĠN YILMAZ (Adana) - Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri; 61'inci cumhuriyet Hükûmetinin 4 bakanıyla ilgili Meclis soruĢturması açılması için verilen önergeyle ilgili Ģahsım adına söz almıĢ bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. AKP Hükûmetinin 4 bakanı rüĢvet almak, suç iĢlemek için örgüt kurmak, uluslararası altın kaçakçılığına aracılık etmek, nüfuz suistimali, imar planlarında ve sit alanlarında usulsüzlük ve yolsuzluk gibi vahim suçlarla karĢı karĢıyadır. Hepimiz biliyoruz ki iddia edilen ve ortaya çıkan bu suçlar tüyü bitmedik yetim hakkına el atmaktır, haram sofrasında nemalanmaktır. Sayılan iddialar, Türk Ceza Kanunu açısından suçtur; dinimiz açısından haram ve günahtır, ahlak açısından kötüdür, geleneklerimiz yönünden de ayıptır. Bu önergeyi veren AKP Grubu samimi değildir. Hem 17 Aralığa "yargı darbesi" diyeceksiniz hem bunu komplo olarak değerlendireceksiniz hem de Meclis soruĢturma önergesi vereceksiniz. Hepimiz göreceğiz ki, çoğunluğu AKP Grubunun üyeleri olan milletvekilleri tarafından bu bakanların bu süreç sonunda aklanma görevini yapmaktan baĢka hiçbir Ģey ifade etmediğini bugün Meclis tutanaklarına geçiyoruz ki yarın kayıtlara geçsin diye bu kürsüden ilan ediyorum. 17 Aralık günü sabah uyandığımızda, 3 bakan çocuğu, 1 genel müdür ve AKP iktidarına yakın bazı iĢ adamlarının da içerisinde bulunduğunu ve gözaltına alındıklarını televizyonlardan öğreniyoruz ve yine televizyonlarda Ģunu görüyoruz: Ayakkabı kutuları içerisinde milyon dolarlar, bir bakanın evinde para kasaları, para sayma makinesi ve milyon dolarlar, bir bakana giden 700 bin liralık saatin olduğu iddia edilen görüntüler yansıyor. ġimdi buradan soruyorum: Ġstanbul Cumhuriyet BaĢsavcılığı Kaçakçılık ve Narkotik Suçlar Bürosunca yürütülen 120653 No.lu evrakta sahtecilik, kaçakçılık, rüĢvet alıp vermek amacıyla suç örgütü oluĢturulduğu ifade ediliyor. Değerli milletvekilleri, ne idiği belirsiz Rıza Sarraf, milyar dolarlık kara para aklayan, altın kaçakçılığı yapan ve bakanlara rüĢvet veren ve bütün iĢlerini rüĢvet karĢılığında yapan, 39 kendisine engel olan polisleri rüĢvet karĢılığında süren bir kiĢinin, ne idiği belirsiz bir kiĢinin 3 bakanla ilgili ve Hükûmete yakın iĢ adamlarıyla, bürokratlarla yakınlıklarını hepimiz görüyoruz. ġimdi, burada, tape'ler ve fezlekelere baktığımızda neyi görüyoruz? Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinde Ekonomi Bakanı olarak görev yapan Zafer Çağlayan hakkında 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'na muhalefet, resmî belgede sahtecilik, birden çok rüĢvet aldığına iliĢkin iddialar. Neler var bu iddiaların içerisinde? 32 milyon 53 bin 600 euro, 6 70 milyon 750 bin dolar, 3 milyon 460 bin TL, 300 bin Ġsviçre frangı. Nerede gözüküyor bunlar? 10/04/2013 tarihinden önce hem teknik takip hem de dijital delillerle tespit edilen maddi menfaatler burada görülüyor. Bu iddialar vahim iddialardır. Bu iddialar, kul hakkını savunan, Allah inancı olan, helal ile haramı bilen hiç kimse tarafından yok sayılamaz. Bunları hep beraber araĢtırmak zorundayız. Bakın, burada, yine aynı görüntüler. ġimdi, bununla da bitmiyor saatlerden bahsediliyor, pahalı hediyelerden bahsediliyor. Burada bu saatin hesabının mutlaka birileri tarafından verilmesi lazım. Bu komisyonun bunları incelemesi lazım. ġimdi, ĠçiĢleri Bakanı Muammer Güler hakkında, sahte belge düzenlemek, nüfuz suistimali ve birden çok rüĢvet aldığına iliĢkin suçlamalar. RüĢvet alındığı iddia edilen rakam ne kadar? 5 milyon 800 bin dolar. Burada, bakın, sayfalar dolusu iddialar var, tape'ler var. Bunları "darbe" diyerek geçiĢtiremezsiniz. Eğer, burada, Anadolu coğrafyasında o masum Türk milletinin bir kuruĢluk hakkı varsa, o birileri tarafından yeniyorsa, emin olun beĢ yıllık milletvekilliğine de bedeldir, beĢ yıllık bakanlığa da bedeldir. Çünkü mazlumun ahını alanların iflah olması mümkün değildir. Yine, AB Bakanı hakkında birçok kez rüĢvet aldığına iliĢkin iddialar ortalıkta dolaĢıyor. Nedir o? 1,5 milyon dolar. Nerede gidiyor bunlar? Ayakkabı kutularının içerisinde. Nerede gidiyor? Çikolata kutularında. Nerede gidiyor? Takım elbisenin kılıfının içerisinde Egemen BağıĢ'a 1,5 milyon dolar rüĢvet gittiği iddiaları var. ġimdi, ben burada soruyorum, elinizi vicdanınıza koyun: Bakara Suresi'yle alay eden, Kur'an'ın ayetlerini alaya aldığı tape'yle ortaya çıkan bir bakanı, burada inançlarının sağlam olduğuna inandığım, değer yargılarına güvendiğim milletvekillerinin savunmak mecburiyeti var mıdır? Buradan soruyorum. Metehan Demir -ismi geçen Ģahıs- en azından Ģunu yaptı: En azından televizyon yaptığı programdan çekilmek zorunda kaldı. Ama sizin Avrupa Birliği Bakanınız hâlâ BaĢbakanla beraber, hiçbir Ģey olmamıĢ gibi, balkon konuĢmasıyla birtakım Ģeyleri ifade etmeye çalıĢıyor. En azından susmasını bilmek bile büyük bir erdemdir. ġimdi, gelelim… MEHMET METĠNER (Adıyaman) - Niye o kadar bağırıyorsun? SEYFETTĠN YILMAZ (Devamla) - Evet, bağıracağız. VatandaĢın hakkı olursa bağıracağız. Mazlum milletin hakkı, kör kuruĢunu, o Müslüman Türk milletinin tek kuruĢunu sonuna kadar savunacağım ve savunmak için de bağıracağım. Sen rahatsız olsan da bağıracağım. Çevre ve ġehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar… ġimdi, onunla ilgili Ģunu ifade etmek istiyorum: Hakkındaki iddiaları biliyorsunuz ama kendisinin birtakım açıklamaları var. Buradan soracağım. Ġmar yolsuzluğuyla ilgili, kendine yakın iĢ adamlarına rant sağladığıyla ilgili, oğluna birtakım imkânların sağlandığıyla ilgili, sit alanında… Bakın, Fatih Belediye BaĢkanı Mustafa Demir'le ilgili iddia Ģu: Sit alanındaki arazilerin bakanlığın gücünü kullanarak illegal olarak imar ve inĢaata açılması. Bu suçlamalar karĢısındaki ifadesinde "Bilal Erdoğan'ın isteği üzerine imara yasak bölge için izin çıkardım, BaĢbakanın da haberi 71 var." Herkes de dedi ki: "En azından yürekli bir bakan varmıĢ." Ve Ģunu söyledi bakan: "Bu milleti ve vatanı rahatlatmak için Sayın BaĢbakanın istifa etmesi gerektiğine inandığımı ifade ediyor, yüce Türk milletine saygılar sunuyorum." Ey bakan, yüce Türk milletini rahatlatacak olan BaĢbakan size ne yaptı da bu ifadelerinizden vazgeçtiniz? O zaman insanın aklına Ģu geliyor: Bir gece yarısı 5 polis korumasıyla BaĢbakanın evine götürüldünüz ve orada Ģu ifadelerin söylendiği: "Ey Erdoğan Bayraktar, rahat ol. Rahat ol, biz Emniyeti hallediyoruz, savcıları hallettik, HSYK'nın yapısını değiĢtiriyoruz; bu iĢi planlayanları, bu iĢin üstüne giden kim varsa çil yavrusu gibi dağıtıyoruz. Biz seni rahatlatıyoruz, sen ne yapacaksın milletin rahatlatmasını? Senin rahatlamanı sağlıyoruz." denilerek bu söylediklerinizden mi vazgeçtiniz Sayın Erdoğan Bayraktar? Yani, Ģimdi, insan bir duruĢ sergiler. Eğer o duruĢu sergilediyseniz en azından orada durmasını bilmeniz gerektiğine inanıyorum. Değerli milletvekilleri, Ģimdi, burada Adalet ve Kalkınma Partisine bu kadar vahim iddiaların olduğu yerde ne düĢerdi? Yargıya gitsin ve sonuna kadar gitsin. "Kim kul hakkı yemiĢse, kim bu garip gurebanın, fakir fukaranın bir kuruĢuna el atmıĢsa hesabı yüce yargı tarafından sorulsun." denmesi beklenirdi ama bu beklenti niye gerçekleĢmedi biliyor musunuz? Bu iĢlerin hepsinin içerisinde, 25 Aralıkta görüyoruz ki Sayın BaĢbakan ve Sayın BaĢbakanın çocukları var. Meğer, diyorlardı ya "Turpun büyüğü heybede." diye, 25 Aralıkta Sayın BaĢbakanın da içerisinde olduğu, BaĢbakanın çocuklarının da içerisinde olduğu iddialar ortaya çıkınca Türk milletine ne yaptınız? Bir darbe giriĢiminde bulundunuz. ĠĢte esas darbeyi 25 40 Aralık itibarıyla Sayın BaĢbakan yaptı; hakkı bıraktı, hukuku bıraktı, adaleti bıraktı, yargıyı bıraktı, polisi görevden aldı, savcıları görevden aldı ve yerine atadığı savcılarla o mahkemelerde aklanacağını düĢündü ve onları sağladı. ĠĢte Facebook'ta, bakın, Rıza Sarraf -biraz önce saydım- ne idiği belirsiz Ġranlıyla beraber 3 tane bakan çocuğunu bırakan hâkimin Facebook sayfasındaki… Bir de ne? Savcının vekili, tahliye ediyor ve Facebook sayfasında BaĢbakanı övüyor. Bir hâkim kararlarıyla konuĢur, bir hâkim Türk milleti adına karar verir. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) SEYFETTĠN YILMAZ (Devamla) - ĠĢte bu Ģartlar altında aklandığınızı düĢünüyorsunuz ama Allah'ın adaletinden kurtulamayacaksınız. Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkıĢlar) BAġKAN - TeĢekkür ederim Sayın Yılmaz. Hakkında soruĢturma açılması istenen eski bakanlardan Ekonomi eski Bakanı Sayın Mehmet Zafer Çağlayan. Buyurunuz. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar) 72 HASAN HÜSEYĠN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Sayın Bakan, saat kaç, saat kaç? (CHP ve MHP sıralarından gürültüler) BAġKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen, rica ediyorum, sayın milletvekilleri, sizden hassaten rica ediyorum. Buyurunuz. MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Mersin) - Sayın BaĢkan, yüce Meclisin saygıdeğer üyeleri… Sayın BaĢkan, konuĢmaya baĢlamadan önce öncelikle… OKTAY VURAL (Ġzmir) - Sayın BaĢkan, kaçta ara vereceksiniz? BAġKAN - On dakika sonra. MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Mersin) - KonuĢsunlar, çok fazla aldırıĢ etmiyorum, yalnız bakın, dakikalardır konuĢuluyor. Biz burada on dakikada neyin savunmasını yapabileceğiz? Ben burada sizden yarım saat süre istiyorum. BAġKAN - ġimdi, o mümkün değil. Ona ben baktırdım, o itirazı arkadaĢlar söylediği için. Yani böyle bir Ģeyden dolayı, komisyon kurulacak ya, ondan dolayı böyle bir Ģey mümkün değil hukuki olarak. MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Mersin) - Yüce Divanda… BAġKAN - Bir saniye… Ancak bir danıĢma meclisi yapılıp getirilmiĢ olsaydı mümkündü, dolayısıyla böyle bir imkânım yok ama ben sizlere itiraz olmazsa eğer, iki veya üç dakika… MEHMET GÜNAL (Antalya) - Biz dört bakanı on dakikada konuĢuyoruz da onlar konuĢamıyor mu? MUSTAFA ELĠTAġ (Kayseri) - Efendim, burada on dakika neyin savunmasını yapacak? Sizden yarım saat süre istiyorum Sayın BaĢkan. OKTAY VURAL (Ġzmir) - Efendim, eğer böyle bir Ģey aranıyorsa her bakanla ilgili soruĢturma önergesini ayrı ayrı görüĢerek komisyon kurulsun, orada daha rahat olur mesela. BAġKAN - O zaman mesele yok. Sayın Vural, kapattım ben, cihazı kapattım, Ģimdi Sayın Çağlayan'la konuĢuyorum, tekrar açacağım. Allah rızası için ya, içim kurudu. ġimdi, dolayısıyla, o danıĢma meclisi içinden bir karar alıp getirilmiĢ olsaydı onu uygulayabiliyorduk ama soruĢturma komisyonu kurulduktan sonra Meclise gelecek ya, o zaman konuĢma süreniz sınırsız. Yani maalesef benim böyle bir imkânım yok. 73 OKTAY VURAL (Ġzmir) - Sayın BaĢkan, Adalet ve Kalkınma Partisi, grup önerisinde sürelerle ilgili bir düzenleme öngörmemiĢ. Bu bakımdan, Adalet ve Kalkınma Partisinin bu önergeyi hazırlamasında fayda vardı ama hazırlamamıĢ. Aynı Ģeyi söylüyoruz Sayın Vural. Ben de bir Ģey söylemedim. Sayın Çağlayan'a izah ettim, o da bir Ģey söylemiyor. NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Sayın BaĢkanım, sanıyorum gruplar da buna itiraz etmez yani… BAġKAN - Ettiler, ettiler. Sordum, ettiler. MEHMET GÜNAL (Antalya) - Biz ederiz. NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Sayın BaĢkanım, gruplar burada Meclis çalıĢmalarında gruplar "Tamam." derse rahatlıkla… MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - Efendim, parası olan burada konuĢmaz, öyle bir kaide mi var? NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Kendilerini savunmak için, iddialara cevap vermek için on dakikanın yetersiz olduğunu düĢünüyorum. MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - Para burada geçmez Sayın BaĢkan! BAġKAN - Ama Ģimdi Sayın Tanal… MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - Bu para burada geçmez Sayın BaĢkan! 41 BAġKAN - Yani bana karĢı bu konuĢmanız hiç hoĢ değil MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - Burası para babalarının konuĢacağı bir yer değil, para babalarının konuĢacağı bir yer değil, Ġç Tüzük'e göre konuĢsunlar. BAġKAN - Bakın, hiç hoĢ değil yani ilzam ettiğiniz kiĢi benim, hiç hoĢ değil. Yani farkında değilsiniz, ilzam ettiğiniz kiĢi benim. ġimdi, bir talepte bulundu, ben de kendisine cevap veriyorum. Dolayısıyla, Ģöyle bir soru sordum Genel Kurula. Dolayısıyla, itirazlar olduğu için yapabileceğim bir Ģey yoktur, maalesef yani yok. Ama ara vereyim, aranızda anlaĢıp DanıĢma Kurulu imzalayıp getirirseniz öyle olur. NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Sayın Bakanım olayın daha açık bir Ģekilde ortaya çıkması ve Türkiye Büyük Millet Meclisini bilgilendirmek açısından ilave konuĢma istiyorsa sanıyorum gruplarımızın da buna bir itirazı olmaz Sayın BaĢkanım, neden olsun? MEHMET GÜNAL (Antalya) - Yok, itirazımız var daha hâlâ yoktur diyor, var, benim var. 74 BAġKAN - Ġtiraz ettiler diyorum Sayın Canikli. NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Sonuç itibarıyla, olaya her Ģey söyleniyor, her türlü iddiada bulunuluyor. Dolayısıyla, kendilerini savunmaları ve kendilerini ifade etmeleri kime ne zarar verir Sayın BaĢkan? Yani dolayısıyla… BAġKAN - ġimdi, herkes itiraz etti Sayın Çağlayan, maalesef böyle bir imkânım yok. Sıfırdan baĢlatıyorum. OKTAY VURAL (Ġzmir) - Sayın BaĢkanım, milletvekilleri 4 bakanla ilgili on dakika konuĢtu yani MEHMET GÜNAL (Antalya) - On dakika konuĢuyoruz. BAġKAN - Ya bir Ģey demiyorum, tamam on dakika konuĢacak, Allah rızası için. Buyurun, buyurun Sayın Çağlayan. Rica ediyorum Sayın Çağlayan'ı dinleyelim. OKTAY VURAL (Ġzmir) - O zaman her bakan için onar dakika versin, grup önerisi getirelim yeniden görüĢelim. Kabul ediyorum, kabul ediyorum ben. MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Sayın BaĢkan… OKTAY VURAL (Ġzmir) - Her bakanla ilgili onar dakika konuĢalım. MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Efendim, hâlâ konuĢamıyorum. BAġKAN - Sayın Çağlayan, lütfen siz devam edin. MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - KonuĢamıyorum efendim. BAġKAN - Sayın milletvekilleri, rica ediyorum. On dakikası var, on dakika konuĢacak. AYTUN ÇIRAY (Ġzmir) - Bütün basın ellerinde. Her gün konuĢuyorlar Sayın BaĢkanım. BAġKAN - On dakika konuĢacak tamam, itiraz mı ettim, itiraz mı ettim! AYTUN ÇIRAY (Ġzmir) - Hayır bir Ģey demedim. BAġKAN - Tamam da niye bağırıyorsunuz onu anlayamadım. AYTUN ÇIRAY (Ġzmir) - Burada bir masumiyet havası yaratıyorlar. OKTAY VURAL (Ġzmir) - Sayın BaĢkan, hatiple ilgili, sizinle ilgili değil. BAġKAN - Sayın Çağlayan, ben sizi Ģöyle alayım. On dakika ara veriyorum, bir ferahlasın insanlar. 75 Kapanma Saati: 18.57 BEġĠNCĠ OTURUM Açılma Saati: 19.13 BAġKAN: BaĢkan Vekili Meral AKġENER KÂTĠP ÜYELER: Bayram ÖZÇELĠK (Burdur), Ġsmail KAġDEMĠR (Çanakkale) ----- 0 ----BAġKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 84'üncü BirleĢiminin BeĢinci Oturumunu açıyorum. (9/8) esas numaralı Meclis SoruĢturması Önergesi'nin görüĢmelerine devam ediyoruz ama ondan evvel bir duyuru yapacağım. Sayın milletvekilleri, "Meclis televizyonunun, Ġnternet üzerinden, tüm Türkiye'de 365 farklı noktadan yayın yapan TÜRK TELEKOM sunucularından sorunsuz olarak yayın yapması sağlanmıĢtır." diye bir bilgiyi sizinle paylaĢıyorum. OKTAY VURAL (Ġzmir) - TRT'den haber yok değil mi Sayın BaĢkan? BAġKAN - Henüz ondan bir haber alamadım. NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Sayın BaĢkanım, bu duyuruyu yaptığınız çok iyi oldu, çok memnun olduk. OKTAY VURAL (Ġzmir) - TRT yan gelip yatıyor! NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Sayın BaĢkanım, bu duyuruyu yapmanızdan dolayı teĢekkür ediyoruz, çok memnun olduk. BAġKAN - Kulaklarım uğulduyor artık ya, vallahi. Biraz da bana acıyın. NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - TeĢekkür ediyoruz Sayın BaĢkanım, bütün Türkiye izleyebiliyor. OKTAY VURAL (Ġzmir) - TRT, RTE televizyonu! 42 ÜNAL KACIR (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan, burada canlı yayın var zaten, Melda arkadaĢımız yapıyor. BAġKAN - Ekonomi eski Bakanı Sayın Mehmet Zafer Çağlayan, buyurunuz. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar) 76 MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Mersin) - Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri; Ģahsımla ilgili verilen (9/8) esas numaralı SoruĢturma Önergesi'yle ilgili söz almıĢ bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. 17 Aralıktan itibaren uygulanmaya çalıĢılan sistematik bir itibarsızlaĢtırma kampanyasıyla karĢı karĢıya kaldık. Her türlü iftira, yalan, her türlü illegal deliller, hukuksuz dinlemeler ve bunlarla yapılan montajlar bu süreçte karĢımıza çıkartıldı. Bunları kamuoyu ibretle izledi. GÖKHAN GÜNAYDIN (Ankara) - Ġbretle izledik, ibretle. MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Kısıtlı süremi de verimli kullanmak amacıyla öncelikle, hâlâ savcılık tarafından yürütülen dosyada gizlilik kararı olmasına rağmen hakkımdaki tamamen asılsız iddialara delilleriyle birlikte cevap vereceğim. Özellikle belirtmek ve tutanaklara geçmesini istiyorum ki gizlilik kararı olan bir dosyada bizleri konuĢturarak ve konuĢarak suç iĢliyoruz. Ama, bundan daha önemli olan bu siyasi linç operasyonunun Türkiye'ye vermek istediği ve hatta verdiği zararları sizlerle paylaĢacağım. Değerli arkadaĢlar, beni tanıyanlar bilir, yirmi yedi yıllık bir sanayicilik geçmiĢi olan, on üç yıl Ankara Sanayi Odası BaĢkanlığı yapmıĢ bir iĢ adamıyım. 2007 yılından beridir bu kutsal çatı altında siz değerli arkadaĢlarımla birlikte milletin vekili ve Hükûmetin çeĢitli bakanlık görevlerini üstlenmiĢ bulunmaktayım. Gerek Sanayi ve Ticaret Bakanlığım gerek Devlet Bakanlığım gerekse Ekonomi Bakanlığım süresince, altı buçuk yıl bir çoğunuzla hem illerinizde hem de yurt dıĢı çalıĢmalarınız esnasında birlikte olduk. Bu süreçlerde sizlerin de yakından takip ettiği gibi, ben ülkemizin ticaretine, ihracatına, istihdamına katkı yapan her bir iĢ adamıyla ilgilenmiĢ, sorunları ile hemhâl olmuĢumdur. Sözde bu yolsuzluk operasyonunda Ģahsıma atılan iddiaların biri, benim makamımı ve hatta Özel Kalemimi iĢ adamlarıma tahsis ettiğimdir. Evet, değerli milletvekilleri, ben bu iddiayı aynen kabul ediyorum ve bir itirafta daha bulunuyorum. Sanayi Odası BaĢkanı olduğum dönemde de, bakan olduğum dönemde de, hatta istifam sonrası milletvekili olduğum bu süreçte de, kendimi de, çalıĢma arkadaĢlarımı da bu ülkede çivi çakan, taĢ üstüne taĢ koyan, Türkiye'nin ihracatına katkısı olan ve olacak tüm iĢ adamlarımızın emrine amade ettim, etmeye de devam edeceğim. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar) ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Ġstanbul) - Rıza Sarraf… MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Evet, bu, suç ise bu suçu yirmi yıldır iĢlediğimi itiraf ediyor ve bu suçu kabul ediyorum. ArkadaĢlar, zor olan nedir biliyor musunuz? BaĢkalarının yaptığı iĢlemlerden dolayı benim ve oğlumun savunma yapması yani taraf olmadığımız bir konunun içine çekilmemizdir, yaklaĢık beĢ aydır aile boyu bu sıkıntıyı yaĢıyoruz. ĠtibarsızlaĢtırmayla karĢı karĢıyayız, yargısız infazlarla karĢı karĢıyayız ve büyük bir iftirayla, büyük bir yalanla karĢı karĢıyayız. (CHP sıralarından gürültüler) BAġKAN - Sayın Özgündüz, lütfen. MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Bunlar beni yaralıyor ama yine de bu ülke için, bu millet için canımız feda olsun. ġimdi, hakkımdaki asılsız iddialara cevap vermeye devam ediyorum. 77 ArkadaĢlar, bırakın, savunma hakkını dinleme müdanası olmayan, buna bile tahammül edemeyene cevap vermekle uğraĢmayın. Bırakın, siz beni dinleyin. (CHP sıralarından gürültüler) Bugüne kadar bazı milletvekillerinin ve taraflı basının diline dolamıĢ olduğu… ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Ġstanbul) - Daha Yüce Divana gideceksiniz. BAġKAN - Sayın milletvekilleri, çok rica ediyorum, lütfen. MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Sayın BaĢkanım, süreme ilave edilmesini istiyorum bu kesintilerin. Madem savunma hakkım kısıtlı, lütfen…(CHP sıralarından gürültüler) BAġKAN - Lütfen, buyurun siz. MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Bugüne kadar… BAġKAN - Sayın milletvekilleri, rica ediyorum. MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) -…bazı milletvekillerinin ve taraflı basının diline dolamıĢ olduğu saat konusuyla ilgili baĢlamak istiyorum. Aslında bu konuda avukatım aracılığıyla bir basın açıklaması yapmıĢ, sürdürülen soruĢturma dosyasında gizlilik kararı olduğundan dolayı kapsamlı açıklamalarda bulunamamıĢtım. TUFAN KÖSE (Çorum) - Gizlilik kararının arkasına sığınma. MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Bahse konu saatin Ģahsım tarafından alındığını ve bedelinin tarafımca ödendiğini belirtmiĢtim ancak bu konuda bazıları yargısız infaz yaparak Ģahsımla ilgili yakıĢmayan ifadeler kullandı. TUFAN KÖSE (Çorum) - Yazıklar olsun, yazıklar olsun. ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Ġstanbul) - Vergisini öde. 43 BAġKAN - Sayın Özgündüz, lütfen, rica ediyorum. MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Bakın, bir kez daha Genel Kurul huzurunda anlatıyorum, diyorum ki bu saat tarafımca alınmıĢ, bedeli tarafımca ödenmiĢ ve mal beyanıma da girmiĢtir arkadaĢlar. (CHP sıralarından alkıĢlar ve bravo sesleri!) ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Ġstanbul) - Vergisi, vergisi… MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - ġimdi, bir diğer istismar konusuna geliyorum. Bir diğer istismar konusu da önergelerde suçlu olduğu iddia edilen Rıza Sarraf'ın uçağıyla gittiğim iddiasına gelince, soruyorum: Siz insanların suçlu olup olmadığını nereden 78 biliyorsunuz? Operasyon yapılırken siz de orada mıydınız? Elinizde mahkeme kararları mı var? Ben, en azından bilmiyorum. ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Ġstanbul) - Dosya burada, dosya burada. MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - ArkadaĢlar, siz bilmezsiniz, ben 1995 yılında, 38 yaĢındayken, Sanayi Odası BaĢkanı olmadan evvel kutsal görevim olan hac ziyaretimi yaptım ve hac ziyaretimi yaparken de…(CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler) ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Ġstanbul) - Ayıp ya, ayıp ya, halâ dini kullanıyorsun. MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) -… ailemden baĢkası bunu bilmez. Ve Ģimdi, defalarca hac ziyareti… ALĠ HAYDAR ÖNER (Isparta) - Ne alakası var? MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - …defalarca umre ziyareti yaptım. Söz konusu ziyaretimi de ben bir acente üzerinden gerçekleĢtirdim. Bu ziyaretin bedelinin de tarafımca ödendiğini, iĢte, belgelerle size burada gösteriyorum. TUFAN KÖSE (Çorum) - Vay anasını ya! MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Ancak, bakın, bu iddialara tek tek cevap veriyorum ama Ģunu da özellikle belirtmek isterim ki bu bir itibarsızlaĢtırma operasyonudur. Umre konusunun bu iddialar arasında yer almasının sebebi bize inanan, bize güvenen ve hatta 30 Martta bu güveni tekrarlayan aziz Türk milletinin manevi, dinî ve muhafazakâr duygularını istismar etmektir. Geçin bu iĢi, bu iĢten size ekmek çıkmaz. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar) Değerli arkadaĢlar, bakın kaldı ki hac gibi, umre gibi mukaddes görevlerin böyle asılsız iddialara malzeme yapılması inanın ki inciticidir. ġimdi gelelim bir baĢka asılsız iddiaya: Ġstanbul Atatürk Havalimanı'na inen, Gana'dan geldiği söylenen bir uçakta bulunan 1,5 ton altınla ilgili Ģahsıma yapılan bu iĢleme iliĢkin adli ve idari soruĢturmaları engellediğim yalanıdır. Konu kısaca Ģudur: Atatürk Havalimanı'na inen, Gana'dan gelen bir uçak yüküyle ilgili olarak gümrük idaresine gerekli belgeleri sunamadığı için bu durum gümrük idaresince tutanağa bağlanmıĢtır. TUFAN KÖSE (Çorum) - Sen de hiç utanma kalmamıĢ! MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Daha sonra özet beyan verilmiĢ, eksik belgeler tamamlanmıĢ, uçak muayeneye hazır hâle getirilmiĢ ve uçak Dubai'ye gitmiĢtir. MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - Hava Meydanları kamera kayıtlarını göster. MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Ancak buna geçmeden önce, insaf ve vicdan sahibi olan insanlara Ģunu belirtmek istiyorum ki size bahsedeceğim bu konuyla ilgili gerek gümrük gerekse savcılıkta yapılan tüm iĢlemlerde adım dahi geçmezken söz konusu iddiayla adımın iliĢkilendirilmiĢ olmasıdır. TUFAN KÖSE (Çorum) - Sana kimse inanmıyor, bu taraf da inanmıyor sana! 79 MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Bu konuda ilk iĢlem Gümrük ve Ticaret Bakanlığı müfettiĢleri tarafından yapılmıĢtır. Altının gümrük vergisinden muaf ve KDV'den istisna olması nedeniyle Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu kapsamına girmediği, altın ithalatına teĢebbüs edilmesi nedeniyle Gümrük Kanunu'nun ilgili maddesiyle para cezasının uygulanması ifade edilmiĢ ve beyan edilen malla ilgili baĢsavcılık tarafından değerlendirilmesi ifade edilmiĢtir. ArkadaĢlar, görüyorsunuz, herhangi bir idari soruĢturmaya engel olmamıĢım. Devam eden süreçte bu soruĢturma raporunu referans alarak iĢlem yapan Bakırköy Cumhuriyet BaĢsavcılığı 25 Kasım 2013 tarihinde kararıyla kovuĢturmaya yer olmadığına hükmetmiĢtir. ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Ġstanbul) - Kaldırıldı onlar, kaldırıldı! SoruĢturma açıldı, yalan söylüyorsun! MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Yine, Bakırköy Cumhuriyet BaĢsavcılığının 18/12/2013 tarihli idari yaptırım kararıyla Türk Parasını Koruma Kanunu maddesi gereğince idari para cezası verilmiĢ ancak bu karar Bakırköy 10. Sulh Ceza Mahkemesinin 18 Nisan 2014 tarihli idari yaptırım kararına göre, itirazın kabulü kararı ile kaldırılmıĢtır. Değerli vekiller, bu iddiada Ģahsıma yöneltilen suçlama, idari ve adli iĢlemleri engellemektir. Gana'dan geldiği belirtilen uçak hakkında her türlü idari iĢlem yapılmıĢ ve bu iĢlemler gereğince kesilebilecek idari para cezaları kesilmiĢtir. Bununla da kalmayarak Bakırköy Cumhuriyet BaĢsavcılığı tüm iddiaları araĢtırmıĢ ve bunlara da iliĢkin kararlarını vermiĢtir. Sonuç olarak, ortada 1 liralık vergi kaybı ve kaçağı yoktur. Zira altın ithali gümrük vergisine ve KDV'ye tabi değildir. Kaldı ki bu teĢebbüsü yapanların benimle ilgisi yoktur. Konunun hiçbir tarafında benim ve Bakanlığın görev alanına giren hiçbir husus yoktur. 44 Değerli arkadaĢlar, geliyorum diğer bir yalana, diğer bir safsataya. Rıza Sarraf'ın Ġran'a yapmıĢ olduğu ihracatlarda Halkbankın komisyon oranının düĢürülmesi ve ihracat yapılmasına kolaylık sağladığım iddiasıdır. Bir sonraki konuĢmamda asıl bunun Türkiye üzerinde oynanan oyunu ekonomik verileriyle sizlere vereceğim ancak çok net ve açık bir mevzuat çerçevesinde yapılan iĢlemlerin hukuken eleĢtirilmesinin gerekçesini anlamak zordur. Ortada tipik bir yargısız infaz çabası vardır. Halk Bankasının bu konudaki rolünü ve durumunu açıklamak istersem, özellikle Halkbankın bir yandan KĠT statüsünde, kamu sermayeli banka olması, bir yandan 1980 yılından beri Ġran'da temsilciliğinin bulunması nedeniyle devrede olduğunu unutmayın. Nitekim ortada konuyla ilgili olarak savcılığın talebiyle Halkbank tarafından yapılan bir teftiĢ ve soruĢturma bulunuyor. Halkbank tarafından aracılık edilen Ġran'la ilintili dıĢ ticaret iĢlemlerine iliĢkin iddialar, bakın, 4 müfettiĢ tarafından 22 Ocak 2014 tarihinde incelenmiĢ, raporda, rapor burada. Sahte belge olayı… (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) 80 MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Komisyon indirimi ve iĢlemler arasında ayrım yaptığı iddiaları tek tek incelenmiĢ bulunmaktadır. (CHP sıralarından gürültüler) TUFAN KÖSE (Çorum) - Niye istifa ettin o zaman, niye istifa ettin? MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Sayın BaĢkan, bir dakika istiyorum sadece, lütfen, bir dakika istiyorum. BAġKAN - Buyurun. MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Ve değerli arkadaĢlar, Halkbank yaptığı raporla bunları ortaya koymuĢtur. Savcılık soruĢturması kapsamında hakkında bilgi talep edilen firmaların peĢin bedel karĢılığında gerçekleĢtirdiği ihracat sistemleri incelenmiĢ, bu iĢlemlerin tümüne iliĢkin proforma faturalar, fatura ve gümrük beyannamelerinin bulunduğu gümrük beyannamelerinin Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Gümrük Veri Ambarı Sistemi'ne yüklenen gümrük beyannameleriyle tutarlı olduğu ortaya konmuĢtur. Bilmeyenler için söylüyorum: PeĢin ihracatlarda, transit ihracatlarda hiçbir Ģekilde ihracatçı, proforma fatura sunma mecburiyetinde değildir. Savcılık soruĢturması konusunda, Royal Grubu ve diğer grupla ilgili yapılan araĢtırmalarda Halk Bankası, transfer bedelinin altın için binde 4, gıda ihracatı için binde 8 oranında komisyona tabi tutulduğu ve firmalara uygulanan komisyon oranlarının piyasa koĢullarına göre makul sevilerde olduğu ve herhangi bir firma için özel bir uygulamaya gidilmediği, bu iĢlemlerde bankanın belirleyici değil asıl belirleyici olanın Ġran'da mal alanla Türkiye'de mal satanın olduğu çok net bir Ģekilde ortaya konulmuĢtur. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Tamamen ulusal ve uluslararası mevzuata ve ticaretin gereklerine uygun olarak yapılan altın ihracatı, bu iĢlemlere aracılık yapan Halkbankın durumu budur. TUFAN KÖSE (Çorum) - Niye istifa ettin, niye! MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Sayın BaĢkan… BAġKAN - Yok, teĢekkür ederim. Sözünüz kesildiği için bir dakika ekledim… MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Saygıdeğer milletvekilleri, sonuç olarak Ģunu ifade etmek istiyorum: Ortaya atılan iddiaların hepsi yalandır, dolandır, iftiradır. MEHMET GÜNAL (Antalya) - O zaman mahkemeye gitsin, mahkemeye. MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Bu operasyonda amaç, Tayyip Erdoğan ve ailesi; araç, Zafer Çağlayan ve ailesi olmuĢtur. MEHMET GÜNAL (Antalya) - Hâkimleri, savcıları görevden almayın o zaman. MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Hepinizi saygı ve hürmetle selamlıyorum. 81 Sağ olun, var olun. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar) OKTAY VURAL (Ġzmir) - Sayın BaĢkan… BAġKAN - TeĢekkür ederim Sayın Çağlayan… OKTAY VURAL (Ġzmir) - Efendim, Sayın Bakan, Meclis soruĢturma önergesine konu olan Sayın Bakan, iddialarla ilgili bir Ģey ortaya koyamadı. Tabii, bu havale edilen paralar… Dolayısıyla, bu soruĢturma önergesinde ne umreden bahsediliyor ne saatten bahsediliyor. Bunlarla ilgili ortaya koyduğu savunma, diğer konuları göz ardı etmesi bu iddialar karĢısında ezildiğini ortaya koyuyor, bunu ifade etmek istedim. NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Sayın BaĢkan, Sayın eski Bakanımız bu konuyla ilgili, bütün bunları kamuoyuyla paylaĢmak için ilave süre istedi. BAġKAN - Evet, Genel Kurul da izin vermedi. NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Yani, verilemedi Ģu veya bu nedenle ama gruplar bu konuda kendisini anlatması için yeterli süre veremezler. Ayrıca, sabahtan beri belge gösteriyor Sayın Bakan. OKTAY VURAL (Ġzmir) - Sayın BaĢkan… BAġKAN - ġimdi ben ikinizi de duymuyorum. Herkesinki tutanağa geçti. 45 Ben Sayın Egemen BağıĢ'ı çağırabilir miyim. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar; CHP ve MHP sıralarından "Yuh!" sesleri) OKTAY VURAL (Ġzmir) - Sayın BaĢkan, eğer Adalet ve Kalkınma Partisi bu konuda samimiyse, bu konularla ilgili görüĢmelerle ilgili Adalet ve Kalkınma Partisi bu konuda samimiyse, görüĢmelerle ilgili, görüĢme sürelerini artıracak önergeyi getirin, hodri meydan! BAġKAN - Evet, teĢekkür ederim. OKTAY VURAL (Ġzmir) - Buyurun, hodri meydan! NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - "Tamam." deyin. "Tamam." deyin. BAġKAN - ġimdi, değerli milletvekili arkadaĢlarım, çok değerli arkadaĢlarım, sükûneti sağlayabilirsek… Avrupa Birliği eski Bakanı Sayın Egemen BağıĢ, buyurunuz. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar) EGEMEN BAĞIġ (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan, çok değerli milletvekilleri; heyetinizi ve bütün milletvekili arkadaĢlarımı saygıyla selamlıyorum. 82 17 Aralıkta baĢlayan sözde yolsuzluk operasyonu ve darbe giriĢimi kapsamında, hakkımızdaki iddialara cevap verme imkânı tanıdığı için Meclis BaĢkanlık Divanına ve siz değerli milletvekili arkadaĢlarıma teĢekkürlerimi sunuyorum. LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Utanmaz adam! Allah'sız herif! BAġKAN - Sayın Türkkan, lütfen… EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Doğrusu, bu kürsüde, böylesine çirkin, mesnetsiz ve adice kurgulanmıĢ… LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Utanmaz adam! Allah'sız adam! Terbiyesiz herif! BAġKAN - Sayın Türkkan, rica ediyorum. EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - … iftiraların hedefinde… LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Utanmaz, haysiyetsiz herif! BAġKAN - Rica ediyorum, lütfen… EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - …yer alıyor olmaktan büyük bir üzüntü ve acı duyuyorum. (MHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar) On iki yıldır bu çatı altında "milletin vekili" sıfatını üzerinde gururla taĢıyan, bu kürsüde, her zaman, ülkem ve milletim adına yapılan yararlı çalıĢmaları, reformları anlatan bir kardeĢiniz olarak bugün böylesine çirkin iftiraların hedefinde olmak, gerçekten son derece yaralayıcı. (CHP sıralarından "Vay, vay, vay!" sesleri) BAġKAN - Sayın milletvekilleri, rica ediyorum. EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - 17 Aralıktan bu yana, kendi emellerine ulaĢmak için her yolu mübah gören gözü dönmüĢ bir örgütün sistematik itibarsızlaĢtırma kampanyasına maruz bırakıldık. TUFAN KÖSE (Çorum) - Ortak değil miydiniz, ortak, ortak? EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Üzerinde gizlilik olduğu gerekçesiyle dosyanın muhatabı olan bizlerle dahi paylaĢılmayan ama medyaya… (CHP ve MHP sıralarından gürültüler) BAġKAN - Sayın milletvekilleri, rica ediyorum. EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - …çarĢaf çarĢaf servis edilen sözde belgelerle kamuoyu vicdanında mahkûm ettirilmeye çalıĢıldık. ġahsımıza, ailemize, partimize, itibarımıza, önceden planlandığı çok açık olan bir linç kampanyası baĢlatıldı. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler) Hukukun en temel ilkeleri, masumiyet karinesi ayaklar altına alındı. Bizleri ve partimizi itibarsızlaĢtırmak için, organize bir algı operasyonuna, itibar cellatlığına giriĢildi; hatta, 17 Aralıktan çok önce, daha sonra paralel yapıyla iliĢkili olduğu ortaya çıkan bir Ġnternet çetesinin saldırılarına 2011'den bu yana maruz kaldık. 83 Keza, 17 Aralıktan bir hafta önce katıldığım bir televizyon programında dershanelerle ilgili sorulan bir soruya verdiğim cevap üzerine paralel yapının medyasından 3 önde gelen ismin tehdit imalı cep telefonu mesajlarını aldık. LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Terbiyesiz adam! EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Tehditle, Ģantajla bizi susturamayanlar 17 ve 25 Aralık darbe giriĢimiyle bu sefer aslı astarı olmayan çirkin iftiralarla hakkımızda siyasi darağaçları hazırlamaya kalktı. LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Utanmaz! Sen makara yapmaya devam et! EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - BaĢbakanımızın dediği gibi, Allah düĢmanın bile Ģereflisini nasip etsin. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler) LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Allah'ın adını anma Allahsız adam! EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Bildiğiniz gibi, bu iddialar ve iftiraların gündeme gelmesinin akabinde ilk olarak milletimizin ve yüce Meclisin huzuruna çıkıp, bu kürsüden iddialara cevap vermiĢ, alnımızın ak, baĢımızın dik olduğunu vurgulamıĢtık. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler) TUFAN KÖSE (Çorum) - Utanmazsın sen! EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Aradan geçen sürede herkes konuĢtu, biz sustuk. Ġftiralar, yargısız infazlar, itibarsızlaĢtırma gayretleri devam ederken, biz, en önce milletin kürsüsünde 46 kendimizi anlatmayı tercih ettiğimiz için bugünü bekledik ve bugün buradayız. Yine, yüce Meclis çatısı altında milletin kürsüsündeyiz, artık susmayacağız, yutkunmayacağız. Bize bu hain kumpası kuranlarla ilk günden itibaren kararlılıkla devam eden mücadelemizi bugünden itibaren milletimizle de paylaĢmaya, bu karanlık odakların iç yüzünü milletimize anlatmaya devam edeceğiz. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler) LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Terbiyesiz herif! BAġKAN - Sayın Türkkan, lütfen… Sayın milletvekilleri, rica ediyorum. ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Ġstanbul) - Elbise Vakko'dan mı? BAġKAN - Sayın Özgündüz, yeter! Yapmayın. EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Gerçekler elbet er ya da geç ortaya çıkacak. Neyin ne olduğu, hangi çirkin tezgâhların tedavüle sokulduğu, ne tür iftiralarla insanların hakkına, hukukuna tecavüz edildiği elbet anlaĢılacak. Biz bunu biliyor ve asla hukuk nezdinde hesaplaĢmaktan çekinmiyoruz. Hiçbir zaman dokunulmazlığımızın arkasına saklanacak tıynette olmadık. 84 ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Haydi! Haydi! EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Bakınız, bu kardeĢiniz baĢörtüsüyle ilgili bir soruya cevaben "Millet neyse vekili o olmalıdır." dediği için siyasetten men edilme talebiyle Anayasa Mahkemesinde partimize açılan kapatma davası kapsamında yargılandı. Bundan asla gocunmadık. ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Korkuyorsun tabii, gizli oylama ya. EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Aksine, gurur duyduk çünkü bu milletin vekillerini birbirinden ayıran; sadece vekillerini değil, insanlarını kılık kıyafetinden dolayı ayrımcılığa mahkûm eden zihniyete meydan okumak bizim için utanılacak değil, gurur duyulacak bir hatıradır. LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Terbiyesiz herif! EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Ne garip bir çeliĢkidir ki, dün bize irticacı yaftasını yapıĢtırmaya kalkanlar, bu sefer siyasi bir montaj ses kaydı üzerinden bizim imanımızı sorgulamaya ve sorgulatmaya kalktılar. FARUK BAL (Konya) - Makarayı mı, makarayı mı? EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Paralel yapının daha önce dinleyip havuzunda tuttuğu anlaĢılan, yirmi yıllık bir arkadaĢımla telefon görüĢmemi arĢivden çıkarıp kestiler biçtiler, montajladılar, amaçlarına göre makyajladılar ve bu montaj üzerinden benim imanımı sorgulatmaya kalktılar. [CHP ve MHP sıralarından alkıĢlar(!)] MEHMET GÜNAL (Antalya) - Kesme yapıĢtırma sana ait. EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Bu milletin inancı ve değerlerini yıllarca hor gören siyasetçiler, gazeteciler medya ve sosyal medya üzerinden imanımız hakkında hadleri olmadan ahkâm kesmeye kalktılar. O gün açıkladım, bugün bir kez daha açıklıyorum: O kayıt aleni bir montajdır ve mahkemeler nezdinde buna yönelik giriĢimlerimiz ilk günden baĢlamıĢtır. Ne acı ki, bu yasa dıĢı dinlemeler nasıl yapıldı? Bu dinleme havuzları, montaj ve dublaj merkezleri nasıl, hangi amaca yönelik kuruldu bunlar hiç tartıĢılmıyor. Ama o ihanet merkezlerinde üretilen montaj ve dublajlarla insanlar suçlanıyor, lekeleniyor. Bugün… ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Metehan niye özür diliyor, madem montaj? EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Tekrar ediyorum, bizim imanımızı sorgulamak kimsenin haddi değildir, sizin hiç değildir. Burada sizlere imanımın ve inancımın ölçüsünü anlatma çabası içerisinde olmayacağım, zira Allah her Ģeyi bilendir. Avrupa'da ve ülkemizde, inancımıza, kitabımıza, Peygamberimize dil uzatmaya kalkan Ġslam düĢmanlarına hadlerini bildirmekten çekinmediğimize milletimiz ve o platformlarda bizlerle olan milletvekilleri de Ģahittir. Yani bizi bilen bilir, bilmeyen de kendi gibi bilir. S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Sus bari, sus! 85 EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Değerli milletvekilleri, 17 ve 25 Aralık darbe giriĢimlerine ve yukarıda belirttiğim konulara ilaveten, biliyorsunuz, bu paralel medya bir iddia ortaya attı: Güya, Avrupa Birliği… (Hatip kürsüde konuĢurken Çorum Milletvekili Tufan Köse'nin cep telefonuyla hatibin fotoğrafını çekmesi) MUSTAFA ELĠTAġ (Kayseri) - Ne yapıyorsun sen? Otur yerine, otur! (AK PARTĠ sıralarından gürültüler) ĠBRAHĠM KORKMAZ (Düzce) - Ne yapıyorsun? EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Sayın BaĢkan, ek süre istiyorum, beni konuĢturmuyorlar, ek süre istiyorum. BAġKAN - Sayın BağıĢ, devam edin siz lütfen. (CHP sıralarından bir grup milletvekilinin konuĢmacı kürsüsüne sırtını dönmesi) EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Bakın, bir iddia ortaya attılar, Avrupa Birliği Bakanlığının ilgili kuruluĢu olan Türkiye Ulusal Ajansında usulsüz ihaleler ve personel alımı yapıldığına yönelik iddialarda bulundular. Hakkında soruĢturma açtırdığım bir bürokratın, soruĢturma 47 esnasında istifa eden bir bürokratın yazdığı bir elektronik postayı hiçbir süzgeçten geçirmeden doğruymuĢ gibi çarĢaf çarĢaf yayınladılar. Buna dayanarak, Avrupa Birliğinin AB fonlarını, Erasmus Programı'nı askıya alacağını iddia ettiler. Ve Avrupa Birliği Türkiye'ye müfettiĢler gönderdi, üç ay Ulusal Ajansta didik didik araĢtırma yaptılar ve bir rapor ortaya çıktı, hiçbir usulsüzlük olmadığı Avrupa Birliği tarafından da ilan edildi, ki Avrupa Birliği Komisyonun ne kadar titiz olduğunu sizler de biliyorsunuz. (CHP sıralarından gürültüler) ĠĢte, bunu neden söylüyorum? Ġftira atmak çok kolay, çamur atmak çok kolay. ALĠ ÖZ (Mersin) - Onu en iyi siz bilirsiniz. EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Hamdolsun, hayatım boyunca ne Ģahsımın ne ailemin ne partimin ne de bana güvenenlerin baĢını öne eğdirecek hiçbir Ģey yapmadım, yapmam, yapamam. O zaman da söyledim, bugün bir kez daha söylüyorum: 17 Aralık soruĢturmasında Ģahsımın bir iĢ adamından 3 kez rüĢvet aldığı iddiası külliyen yalandır, iftiradır, alçakça, Ģerefsizce kurgulanmıĢ bir iftiradan baĢka bir Ģey değildir. LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sensin o, dediklerin sensin! EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Evet, söz konusu iĢ adamı Rıza Sarraf'ı beĢ yıldır tanırım. Kendisiyle, on beĢ yıldır tanıdığım değerli bir sanatçımız olan Sayın Ebru GündeĢ'in eĢi sıfatıyla ilk kez beĢ yıl önce Darülacezede her sene eĢimle birlikte verdiğimiz bir iftar yemeğinde tanıĢtım. Daha sonra, çeĢitli organizasyonlarda, davetlerde karĢılaĢtık. 86 ġimdi, gelelim hakkımdaki iddialara. Nedir o iddia? Rıza Sarraf'tan 3 kez, toplamda 1,5 milyon dolar rüĢvet almak. Dediğim gibi, bu iddia külliyen yalandır, iftiradır. Peki, bu iftiraya dayanak olarak öne sürülen 3 olay nedir? Ġddia bir: Rıza Sarraf'ın babasına Ġtalyan vizesi baĢvurusuna yardımcı olmak karĢılığında 500 bin dolar. Güler misiniz, ağlar mısınız? Yani Ģahsımı, Türkiye'nin tanınmıĢ bir sanatçısının kayınpederine, baĢvurusu dahi olmayan Ġtalya vizesi almaya yardımcı olmak karĢılığında 500 bin dolar almakla itham ettiler, iftira attılar. Sayın milletvekilleri, on iki yıllık siyasi hayatım boyunca her biriniz gibi ben de birçok kiĢinin vize almasına yardımcı oldum, çalıĢma arkadaĢlarım veya Ģahsım aracılığıyla destek vermeye çalıĢtım. ġahsım ve Bakanlığım tarafından yüz binlerce vatandaĢımızın, AB fonlarıyla eğitime gönderilen öğrencilerimizin, sporcularımızın, sanatçılarımızın, gazetecilerimizin vize baĢvurularında insani çerçevede yardım edilmesine vesile oldum. TUFAN KÖSE (Çorum) - Niye istifa ettin? EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Evet, Rıza Sarraf'ın babası için bir vize yardım talebi aldım ama vizeye baĢvurmadılar bile. AlınmamıĢ bir vize için yardımcı olduğum iddiasıyla 500 bin dolar aldığımı iddia ettiler. Gelelim ikinci iddiaya: Adı geçen Ģahsın otel projesine aracılık yaptığım ve bunun için de bir 500 bin dolar daha aldığım iddia edildi. Konunun özeti Ģudur: Bir etkinlikte karĢılaĢtığımızda ortak bir tanıdığımızdan otel yapma düĢüncesiyle bir bina satın aldığını söyledi, ben de her ikisine de hayırlı olsun dedim, onun dıĢında tek bir müdahalem olmamıĢtır. Türkiye'de herhangi bir… (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAġKAN - ġimdi, bir dakika ekliyorum size. Buyurun. EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - …bir ilçe belediyesinin, herhangi bir büyükĢehir belediyesinin, herhangi bir bakanlığın -Turizm Bakanlığının ya da bir baĢka kuruluĢun- tek bir yetkilisi, bürokratı çıkıp "Egemen BağıĢ bu otelle ilgili bizi aramıĢtır." diyemez çünkü aramadım, sadece hayırlı olsun dedim. FARUK BAL (Konya) - Niye? Çünkü AKP var, ondan. EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Gelelim üçüncü iddiaya: Aynı Ģahsın, Rıza Sarraf'ın aleyhinde yapılacak bir haberi engellediğim için de 500 bin dolar aldığım iddia edildi. ArkadaĢlar, olayın özeti Ģudur: Rıza Sarraf beni telefonla aradı, tanıdığı bir siyasetçiye bir Ģikâyeti bildirmek üzere. S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Niye baĢkalarını aramıyorlar da seni arıyorlar? 87 EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - O gün Yunanistan'da resmî bir ziyaretteydim. Yanımda olan çalıĢma arkadaĢlarım ve beraberimdeki gazeteciler de buna Ģahittir, Nuri Elibol köĢesinde de bunu yazmıĢtır. Bana dedi ki: "Bir gazeteden beni arıyorlar '1 milyon dolar vermezsen senin aleyhine haber yapacağız.' diyorlar. Ben bu Ģikâyetimi kime aktarmalıyım? Bana yardım edin Sayın Bakan." Ben dedim ki ben bahsettiğiniz kiĢileri tanımıyorum ama benim partimin medyadan sorumlu Genel BaĢkan Yardımcısı Hüseyin Çelik Bey var, ona bu Ģikâyetinizi aktarırım. Ve o gazetecilerin önünde Sayın Hüseyin Çelik'i -iĢte burada, Ģahittir- aradım, Hüseyin Abi… (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - …böyle böyle bir iddia, böyle bir Ģantaj durumu var, bu konuda takdir sizindir dedim. 48 ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Hani, Hüseyin Abi nerede? Hani Hüseyin Abi, çıksın "ġahidim." desin. EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Sayın BaĢkanım, bir dakika istiyorum, bir dakika. BAġKAN - Verdim ben size, sözlerinizi tamamlayın lütfen, ek süre verdim. EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Değerli arkadaĢlar, bakın, öyle deli saçması iddialarla, iftiralarla karĢı karĢıyayız ki ama bunların hepsi ortaya çıkacak. Sokrat idama götürülürken eĢinin ağladığını görmüĢ, "Niye ağlıyorsun?" diye sormuĢ, "Haksız yere sizi öldürüyorlar." deyince "Ne yani, haklı yere mi öldürsünler?" demiĢ. ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Çabalama kaptan, kurtaramazsın! Vallahi ikna olmadım, hâlâ ikna olmadık! MEHMET METĠNER (Adıyaman) - Sizi ikna etmek mecburiyetinde değiliz. EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Yüce Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar, CHP sıralarından alkıĢlar [!]) BAġKAN - TeĢekkür ederim Sayın BağıĢ. Sayın Bayraktar konuĢmama kararı almıĢtır. ENGĠN ALTAY (Sinop) - Sayın BaĢkan, Sayın eski Bakan "Bu kürsüde adice kurgulanmıĢ iftiralar aylarca konuĢuldu." diyerek muhalefet milletvekillerini ve esasen de Ġstanbul Cumhuriyet BaĢsavcılığını itham etmiĢtir. Bu kürsüde bu konuyu konuĢan her milletvekili Ġstanbul Cumhuriyet BaĢsavcılığının yürüttüğü soruĢturma çerçevesinde ortaya çıkan bulgu, belge, emare, delil vesairi kaynak alarak konuĢmuĢtur. Bunu kabul etmiyorum, o kelimeyi de kendisine iade ediyorum. MEHMET METĠNER (Adıyaman) - Hem konuĢturmuyorsunuz hem böyle diyorsunuz! 88 BAġKAN - Eski ĠçiĢleri Bakanı Sayın Muammer Güler, buyurunuz. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar) MUAMMER GÜLER (Mardin) - Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri; görüĢülmekte olan (9/8) esas sayılı Meclis SoruĢturması Önergesi'yle ilgili olarak Ġç Tüzük'ün 108'inci maddesi gereğince söz almıĢ bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Sayın BaĢkan, Meclis SoruĢturması Önergesi'nde yer alan iddialar hakkında sizlere bilgi sunmadan önce Ģu hususu öncelikle belirtmek istiyorum.: Özellikle de değerli milletvekilleri, konuĢmamı iki bölüme ayırdım, diğer önerge sırasında da kalan bölümleri arz edeceğim sizlere. Değerli arkadaĢlarım, bu soruĢturma, baĢlangıcından operasyon aĢamasına gelinceye kadar, hatta operasyon sırasında birçok hukuksuzluk, yetki aĢımı, ilgili kanun hükümlerine açıkça aykırılık ve özellikle de usul hükümleriyle bağdaĢmayan yanlıĢlıkları içermektedir. Hukuki olmaktan ziyade siyasi düĢüncelerin ve kiĢisel kanaatlerin etken olduğu, maddi delillerden çok önyargılı yorumlara dayalı ve itibarsızlaĢtırmaya yönelik bir soruĢturmadır. Esasen bu soruĢturma, adli nitelik taĢımaktan öte önceden kurgulanan bir senaryonun sahneye konulmasından ibarettir ve amacı da Ģahsım ve Hükûmetimiz hakkında olumsuz bir algı yaratmaktır. Değerli arkadaĢlarım, operasyondan önce bütün gizlilik kuralları çiğnenerek bizzat görevliler tarafından bazı basın ve televizyon kuruluĢlarına önceden servisler yapılmıĢ, görüntü ve iletiĢim kayıtlarında yer alan bazı kelimeler ve cümleler dijital ortamda kesilerek baĢka yerlere eklenmiĢ, hukukiliğine ve olayla ilgili olup olmadığına bakılmaksızın tüm dosya bilgileri sızdırılarak evrensel nitelikteki masumiyet karinesi yok sayılmıĢtır. Değerli arkadaĢlarım, aslında bu operasyon gizli değil, yetkili ve görevli makamlardan gizlenmiĢ bir psikolojik harekât, itibarsızlaĢtırma ve hedefi belli bir algı operasyonudur. Oysa Ceza Kanunu'nun 153'üncü maddesine göre gizlilik ve kısıtlılık kararı bulunan ve müdafilerin dahi inceleme yetkileri olmayan dosya ayrıntılarının kasıtlı Ģekilde saptırılması suretiyle kamuoyuna yansıtılmıĢ olması, soruĢturmanın önceden hedeflenmiĢ amaçlar için kullanıldığını açıkça ortaya koymaktadır. SoruĢturmanın belli bir süre beklenerek yapılmıĢ olması da manidardır. Değerli arkadaĢlarım, Ģunu özellikle dikkatinize sunmak istiyorum: Konusu, tarafları, mahiyetleri ve suç tarihleri birbirinden tamamen farklı olan ve aralarında fiilî ve hukuki irtibat bulunmayan baĢka soruĢturmalarla birleĢtirilerek aynı tarihte müĢterek bir operasyon icra ediliyor, bu suretle de kamuoyu algısı oluĢturuluyor. HaberleĢme özgürlüğü, soruĢturmanın gizliliği, masumiyet karinesi yok sayılmıĢ, basına bilgi sızdırılarak yargı görevlilerinin de etkilenmesi amaçlanmıĢtır. Değerli arkadaĢlarım, kanuna açıkça aykırı bir biçimde aylarca yürütülen ve bakanların -altını çizerek söylüyorum- Ģüpheli olarak addedildikleri, bakın, bakanların Ģüpheli olarak addedildikleri bu soruĢturmadan Ġstanbul Cumhuriyet BaĢsavcısının bilgisi yoktur. Bakın, gizli olduğu için yayımlanmayan Emniyet Genel Müdürlüğü Operasyon Yönetmeliği'ne de burada uyulmamıĢtır. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler) Evet, evet, uyulmamıĢtır değerli arkadaĢlarım. 89 ġimdi, değerli arkadaĢlarım, vazgeçilmez nitelikteki savunma hakkı ve daha geniĢ anlamda da adil yargılanma hakkı ihlal edilmiĢtir. Daha ilgincini söylüyorum size değerli arkadaĢlarım, bu her milletvekili arkadaĢım için söz konusu olabilir: Oğlumun ve diğer 49 Ģüphelilerin... (CHP ve MHP sıralarından gürültüler) Müsaade buyurun. Ġfadesi dahi alınmadan Mali ġube Müdürü, görevden ayrılanlar, 18 Aralık tarihinde yani soruĢturmadan, gözaltından bir gün sonra tam 309 sayfalık "fezleke" niteliğindeki bir dosya hazırlanıyor, yeni gelen görevlilere imzalatılmak isteniyor, imzalamadıkları zaman da götürülüp 18 tarihi itibarıyla savcılığa teslim ediliyor. Değerli arkadaĢlarım, bu raporda -ki bu rapor fezlekeye esas teĢkil eden rapordur- hukuka aykırı ve derhâl imhası gereken delillere yer veren ve -gene altını çiziyorum- suçüstü yapma olanağı varken yapmayan adli kolluğun, sadece maddi olgu ve durum tespitiyle yetinmek yerine, bu raporda bakan olarak Ģahsıma ve Hükûmetimize kamuoyunda olumsuz bir algı oluĢturacak tanımlarda bulundukları görülüyor. Değerli arkadaĢlarım, bu görevliler kendilerini cumhuriyet savcısı, hâkim ve hatta Türkiye Büyük Millet Meclisi soruĢturma komisyonu yerine koyarak, dosyada yer alan içeriği kuĢkulu, somut olay ve olgularla örtüĢmeyen beyan ve bulguları kendilerine göre yorumlayarak kesin bir biçimde suç nitelemesi yapmıĢlardır. Bu nitelemeyi ancak Türkiye Büyük Millet Meclisi soruĢturma komisyonu yapabilir ve yüce Genel Kurulun kararıyla bu kesinleĢir. Evet, bu da ön yargıyla yapıldığının açık bir örneğidir. Türkiye Büyük Millet Meclisi soruĢturma komisyonunun yetkisi kapsamındaki bu iĢlemlerin adli kollukça yapılmıĢ olması açık bir yolsuzluktur. Değerli arkadaĢlarım, Ģimdi size bu notlarımdan da özet olarak sunmak istiyorum: Bu soruĢturmanın hukukiliği konusunda, bakınız, Adli Kolluk Yönetmeliği'nin 5'inci ve 6'ncı maddesi. 5'inci maddesi diyor ki: "Adli kolluğun öncelikli görevi suçun iĢlenmesini önlemektir." Niçin suçüstü yapılmamıĢtır? 6'ncı maddesi, delillerin hukuka uygun olarak toplanmasını öngörmektedir; bu da yapılmamıĢtır. Değerli arkadaĢlarım, 17 Aralıkta oğlumla yaptığım iddia edilen telefon görüĢmesi, bakın, müfettiĢlerin tespitinde de ortaya… (CHP sıralarından gürültüler) MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - Rıza Sarraf… MUAMMER GÜLER (Devamla) - Bir müsaade buyurun, istirham ediyorum bir müsaade buyurun. NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Neden savunmasına izin verilmiyor Sayın BaĢkan? MUAMMER GÜLER (Devamla) - Cumhuriyet savcısının bize verdiği resmî yazı var değerli arkadaĢlarım, cumhuriyet savcısının bize verdiği resmî yazı var dinlenen telefonlarla ilgili. SADĠR DURMAZ (Yozgat) - Savcıyı niye değiĢtirdiniz? 90 MUAMMER GÜLER (Devamla) - Maalesef benim konuĢma yaptığım telefon ile o sırada avukatın, arama sırasında bulunan avukatın telefonları bu konuĢmada yok değerli arkadaĢlarım, bu çok hazin bir Ģeydir. Bırakın onu, Ġstanbul Cumhuriyet BaĢsavcısıyla kendi cep telefonumdan ve Sayın Çolakkadı'nın cep telefonundan yaptığım konuĢma dahi basına sızdırılmıĢtır. Bir bakanın ve bir cumhuriyet baĢsavcısının telefonunu kim hangi yetkiyle dinleyebilir ve hangi yetkiyle bunu basına sızdırabilir? Bu hazin bir olaydır. Değerli arkadaĢlarım, sizden istirham ediyorum… MALĠK ECDER ÖZDEMĠR (Sivas) - Ġçeriği doğru mu yanlıĢ mı? MUAMMER GÜLER (Devamla) - Ha, ne güzel söylediniz. Bunu söyleyen arkadaĢım eğer bir hukukçuysa ona bir kez daha teessüf ederim. "Ben hukuken elde edilmiĢ olup olmadığına bakmaksızın bunun içeriğine bakarım, bana ne." demek, hukuku katletmektir, kanunsuz ve gayrimeĢru dinlemelere meĢruiyet kazandırmaktır. MALĠK ECDER ÖZDEMĠR (Sivas) - Bilelim ya, içeriği doğru mu yanlıĢ mı? MUAMMER GÜLER (Devamla) - Ona da geleceğim müsaade buyurun. Öncelikle ceza hukukunda usulün esasa takaddüm ettiğini de lütfen unutmayalım. (CHP sıralarından gürültüler) ġimdi, değerli arkadaĢlar… MALĠK ECDER ÖZDEMĠR (Sivas) - Ġçeriği doğru mu yanlıĢ mı, onu söyle. MUAMMER GÜLER (Devamla) - Müsaade buyurun, bir müsaade buyurun. Bakın, siz Ġdare Amirisiniz, istirham ediyorum. O zaman, buyurun, evet, komisyona gelin, orada bunları tekrar geniĢ olarak sorun. Ceza Muhakemesi Kanunu'nun… ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - ġu MĠT'ten BaĢbakanlığa giden raporu bir söylesenize. MUAMMER GÜLER (Devamla) - Müsaade buyurun. Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 135'inci ve 140'ıncı maddelerinde hangi delillerin toplanacağı belli, Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararları var. MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - Ġçeriği doğru mu değil mi? MUAMMER GÜLER (Devamla) - Bakın, değerli arkadaĢlarım, bir önemli husus daha: Bu soruĢturmada bir bakan Ģüpheli olarak addedilmiĢ ve hakkında sekiz buçuk ay soruĢturma yapılmıĢtır. Bir bakan Ģüpheli olarak addedilemez, bir bakan hakkında cumhuriyet savcısı soruĢturma yapmaya yetkili değildir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararı da bunu öngörür; Anayasa'nın 83'üncü maddesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Ġçtüzüğü'nün maddeleri bunu açıkça öngörmektedir. ġimdi, değerli arkadaĢlarım… 50 91 DĠLEK AKAGÜN YILMAZ (UĢak) - Özel soruĢturma, özel, özel… MUAMMER GÜLER (Devamla) - Geliyorum ona da. ġimdi, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 135'inci ve 138'inci maddeleri aleyhine tanıklık yapılamayacak kiĢiler arasındaki görüĢmelerin derhâl imha edileceğini; özel soruĢturmaya tabi olan kiĢiler hakkında, 3'üncü kiĢilerle yapılan konuĢmaların tesadüfi delil dahi kabul edilemeyeceğine dair Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, BaĢkanlar Kurulunun kararları var. Değerli arkadaĢlarım, burada Adalet Bakanlığında üst düzey görevde bulunmuĢ arkadaĢlarım var. Adalet Bakanlığı Ceza ĠĢleri Genel Müdürlüğünün 100 ve 100/1 sayılı genelgelerinde bakanlarla ilgili soruĢturma usulleri açıkça belirlenmiĢ. Bakın, burada, özellikle bu hükümlere uyulmamıĢtır yani makul Ģüpheyi öğrenen cumhuriyet savcısı derhâl dosyayı ayıracak, cumhuriyet baĢsavcısına bilgi verecek, Türkiye Büyük Millet Meclisi BaĢkanlığına gönderecek… Daha ilgincini söylüyorum: 3628 sayılı Kanun'un 8,17 ve 19'uncu maddeleri, değerli arkadaĢlarım, "Özel soruĢturmaya tabi olan kiĢiler hakkındaki hükümler saklıdır." diyor. Hukukçu arkadaĢlarım burada. Peki, savcı ne yapacak burada? Makul Ģüpheyi öğrendiği zaman, bir: Dosyayı ayıracak. Ġki: Türkiye Büyük Millet Meclisine bildirecek. MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - Para aldın mı, almadın mı? MUAMMER GÜLER (Devamla) - Geleceğim oraya, geleceğim. Artı, 19'uncu madde "Amirine bilgi verecek." diyor. MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - Ne kadar para aldınız? MUAMMER GÜLER (Devamla) - Değerli arkadaĢlarım, bakanın amiri kimdir? Bakanın amiri BaĢbakandır. Niçin bilgi vermemiĢtir? Bir cumhuriyet savcısının bunu bilmemesi mümkün müdür? Onlara da müsaadenizle geleceğim. MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - Sayın Bakan, paraya gel! MUAMMER GÜLER (Devamla) - ġimdi, değerli kardeĢlerim, soruĢturma iddia konusu iĢlerin, rüĢvet suçunun, nüfuz suistimali suçunun, suçluyu kayırma, soruĢturma gizliliği ihlal suçlarının kanuni unsurları yoktur. Biraz sonraki konuĢmamda bunları tek tek sizlere kanuni tedbirlerle açıklayacağım. MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - Para aldın mı, almadın mı onu anlat! MUAMMER GÜLER (Devamla) - Sayın Tanal, sen hukukçusun bari sen bunu söyleme. ġimdi, değerli arkadaĢlarım, evet, buradan açıkça ifade ediyorum: Benim veremeyeceğim hiçbir hesap yoktur, komisyon kurulacak. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) 92 MUAMMER GÜLER (Devamla) - O komisyon… VELĠ AĞBABA (Malatya) - Ali Ġsmail Korkmaz'ın kanı elinde, Berkin Elvan'ın kanı elinde, Gezi Ģehitlerinin kanı elinde! Elin kanlı Sayın Bakan! BAġKAN - Sayın Ağbaba, lütfen! (AK PARTĠ ve CHP sıralarından gürültüler) TeĢekkür ederim Sayın Bakan. MUAMMER GÜLER (Devamla) - Bu beyanınızdan dolayı sizi kınıyorum. Benim veremeyeceğim hesap yoktur. Bunu ispatlarsan ben de milletvekilliğinden istifa edeceğim. VELĠ AĞBABA (Malatya) - Elin kanlı! MUAMMER GÜLER (Devamla) - Sen de bunu ispatlayabilirsen… Lütfen, ispat et! Sayın BaĢkanım, müsaade ederseniz, diğer konuĢmamda da kalanları tamamlamak istiyorum. BAġKAN - Tamam. MUAMMER GÜLER (Devamla) - Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. BAġKAN - TeĢekkür ederim. Meclis soruĢturması önergesi üzerindeki görüĢmeler tamamlanmıĢtır. ġimdi, Ekonomi eski Bakanı Sayın Mehmet Zafer Çağlayan, ĠçiĢleri eski Bakanı Sayın Muammer Güler, Avrupa Birliği eski Bakanı Sayın Egemen BağıĢ ve Çevre ve ġehircilik eski Bakanı Sayın Erdoğan Bayraktar hakkında Meclis soruĢturması açılıp açılmaması hususunu oylarınıza sunacağım. Anayasa'nın 100'üncü maddesi hükmü gereğince oylamayı gizli oylama Ģeklinde yapacağız. Oylamaya baĢlamadan önce oylamanın yöntemiyle ilgili olarak bazı açıklamalarda bulunacağım. Gizli oylamanın ne Ģekilde yapılacağını arz ediyorum: Komisyon ve Hükûmet sıralarında yer alan kâtip üyelerden, komisyon sırasındaki kâtip üye Adana'dan baĢlayarak Denizli'ye kadar, Denizli dâhil ve Diyarbakır'dan baĢlayarak Ġstanbul'a kadar -Ġstanbul dâhil- Hükûmet sırasındaki kâtip üye ise Ġzmir'den baĢlayarak Mardin'e kadar -Mardin dâhil- ve Mersin'den baĢlayarak Zonguldak'a kadar -Zonguldak dâhil- adı okunan milletvekillerine biri beyaz, biri yeĢil, biri de kırmızı olmak üzere üç yuvarlak pul ile mühürlü zarf verecek ve pul ve zarf verilen milletvekilini ad defterinde iĢaretleyecektir. Milletvekilleri BaĢkanlık kürsüsünün sağında ve solunda yer alan kabinlerden baĢka yerde oylarını kullanamayacaklardır. Vekâleten oy kullanacak bakanlar da yerine oy kullanacakları bakanın ilinin bulunduğu bölümde oylarını kullanacaklardır. 51 93 Bildiğiniz üzere, bu pullardan beyaz olanı kabul, kırmızı olanı ret, yeĢil olanı ise çekimser oyu ifade etmektedir. Oyunu kullanacak sayın üye kâtip üyeden üç yuvarlak pul ile mühürlü zarfı aldıktan ve adını ad defterine iĢaretlettikten sonra kapalı oy verme yerine girecek, oy olarak kullanacağı pulu burada zarfın içerisine koyacak, diğer iki pulu ise ıskarta kutusuna atacaktır. Bilahare, oy verme yerinden çıkacak olan üye oy pulunun bulunduğu zarfı BaĢkanlık Divanı kürsüsünün önüne konulan oy kutusuna atacaktır. Oylamada adı okunmayan milletvekiline pul ve zarf verilmeyecektir. ġimdi gizli oylamaya Adana ilinden baĢlıyoruz. (Oyların toplanmasına baĢlandı) BAġKAN - Oyunu kullanmayan sayın üye var mı? Yok. Evet, oylama iĢlemi bitmiĢtir. Oy kupaları kaldırılsın. (Oyların ayrımı yapıldı) BAġKAN - Sayın milletvekilleri, (9/8) esas numaralı Ekonomi eski Bakanı Sayın Mehmet Zafer Çağlayan, ĠçiĢleri eski Bakanı Sayın Muammer Güler, Avrupa Birliği eski Bakanı Sayın Egemen BağıĢ ve Çevre ve ġehircilik eski Bakanı Sayın Erdoğan Bayraktar hakkında bir Meclis soruĢturması açılmasına iliĢkin önergenin gizli oylama sonucu: "Kullanılan Oy Sayısı : 469 Kabul : 453 Ret : 9 Çekimser BoĢ : :6 1 Kâtip Üye Bayram Özçelik Burdur Kâtip Üye Ġsmail KaĢdemir Çanakkale" 94 Meclis soruĢturması açılması kabul edilmiĢtir. Anayasa'nın 100'üncü maddesi gereğince soruĢturma siyasi partilerin güçleri oranında komisyona verebilecekleri üye sayısının üç katı olarak gösterecekleri adaylar arasından her parti için ayrı ayrı ad çekme suretiyle kurulacak 15 kiĢilik bir komisyon tarafından yürütülecektir. SoruĢturma komisyonunun iki aylık görev süresinin komisyonun baĢkan, baĢkan vekili, sözcü ve kâtip seçimi tarihinden baĢlamasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiĢtir. BirleĢime bir saat ara veriyorum. Kapanma Saati: 20.28 ALTINCI OTURUM Açılma Saati: 21.31 BAġKAN: BaĢkan Vekili Meral AKġENER KÂTĠP ÜYELER: Bayram ÖZÇELĠK (Burdur), Ġsmail KAġDEMĠR (Çanakkale) ----- 0 ----BAġKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 84'üncü BirleĢiminin Altıncı Oturumunu açıyorum. Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince, BaĢkanlığımıza sunulmuĢ olan Meclis soruĢturması önergelerinin görüĢmelerinin -sırasıyla… NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Sayın BaĢkanım… BAġKAN - Bitireyim, ondan sonra sizi dinleyeceğim. …(9/8), (9/3), (9/4), (9/5) ve (9/6) esas numaralı önergelerin- Genel Kurulun bugünkü birleĢiminde tamamlanması gerekmektedir. Bunlardan (9/8) esas numaralı önergenin kabul edilerek 4 eski bakan hakkında bir Meclis soruĢturması açılmasının kabul edilmiĢ olması, yine söz konusu eski bakanlar hakkında verilmiĢ olan diğer önergeleri resen geçersiz hâle getirmediğinden ve ayrıca Anayasa ve Ġç Tüzük gereğince söz konusu önergelerin görüĢülmelerine iliĢkin bir aylık süre bugün sona ereceğinden görüĢmelere kaldığımız yerden devam ediyoruz. Buyurunuz Sayın Canikli. 52 NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Sayın BaĢkanım, sizin de belirttiğiniz üzere, aradan önce 4 eski bakanımızla ilgili, AK PARTĠ Grubuna mensup milletvekili arkadaĢlarımız tarafından 95 verilen soruĢturma komisyonu kurulmasına iliĢkin önerge kabul edildi ve soruĢturma komisyonu kuruldu yani kararı verildi, sonuç itibarıyla kurulacak. ġimdi, Cumhuriyet Halk Partisine mensup milletvekili arkadaĢlar tarafından verilen soruĢturma komisyonu kurulmasına iliĢkin önergeler de oluĢturulan komisyonla ilgili önergede olduğu gibi aynı içeriğe sahip. Aynı kiĢiler hakkında ayrı ayrı ama sonuç itibarıyla eski 4 bakan hakkında fiiller ve iĢledikleri iddia edilen suçlarla ilgili olarak da yine hepsi aynı. Bu konuyla ilgili olarak o kiĢiler hakkında, o içerikte bu fiilleri araĢtırmak üzere soruĢturma komisyonu kuruldu. Dolayısıyla, aynı konuda aynı iĢ için ikinci bir soruĢturma komisyonu kurulması hukuken de, fiilen de mümkün değildir. Yani, varsayalım ki bu önergeler görüĢüldü, oylandı ve soruĢturma komisyonu kurulması kabul edildi ayrı ayrı ama aynı konuda, aynı kiĢiler hakkında, bugün, burada bir soruĢturma komisyonu kurulması kabul edildi. Kim hangi iĢi yapacak? Yarın, komisyon raporları hazırlandığında farklı raporlar ortaya çıkarsa hukuki olarak nasıl bir iĢleme tabi tutulacak? Dolayısıyla, bütün bunları dikkate aldığınızda, aynı konuda, aynı kiĢiler hakkında soruĢturma komisyonu kurulmasını içeren önergelerin görüĢülmesi mümkün değildir Sayın BaĢkanım. Dolayısıyla, bu önergelerin düĢürülmesi gerekir. BAġKAN - Fikrimi mi söyleyeyim, sizleri dinleyeyim mi? ENGĠN ALTAY (Sinop) - Fikrinizi söyleyin BaĢkanım. BAġKAN - Buyurun. CELAL DĠNÇER (Ġstanbul) - Duymuyoruz, kürsüden konuĢsun Sayın BaĢkan. ENGĠN ALTAY (Sinop) - Bugün saat 14.00'ten beri gerek Milliyetçi Hareket Partisi… BAġKAN - Sayın Altay, bir saniye... FATMA NUR SERTER (Ġstanbul) - Mikrofonu açsanız… BAġKAN - ġimdi, sayın milletvekilleri, hayır, öyle olmaz iĢte. ġimdi, grup baĢkan vekili arkadaĢlarımız, öncelikle baĢkanlık görevini yürüten kiĢiye iliĢkin itirazlarını dile getiriyorlar yani buradaki uygulamaya iliĢkin itirazlarını dile getiriyorlar. Dolayısıyla, sizin duymanızı çok isterim ama bana "ġöyle yapmak lazım." ya da "Böyle yapmak lazım." Ģeklinde fikirlerini ileri sürdükleri için orayı açamıyoruz maalesef. O nedenle, gürültü olmazsa hem siz duyabilirsiniz hem de ben duyabilirim. Grup baĢkan vekillerinden rica ederim biraz daha yüksek sesle konuĢsunlar. Evet… ENGĠN ALTAY (Sinop) - Sayın BaĢkan, saat 14.00'ten beri bütün muhalefet partileri olarak iktidar partisine diyoruz ki: "Doğru olan, (9/3), (9/4), (9/5), (9/6) ve (9/8)'in sırayla görüĢülmesidir." Dedik, dedik, dedik, Nuh dediler, peygamber demediler ve Ģimdi böyle bir noktaya geldik. ġunu asla kabul edemem, doğal olarak siz de kabul edemezsiniz: "Bundan sonraki diğer esas numarası verilmiĢ soruĢturma önergeleri görüĢülemez." ifadesi asla olamaz. Öte yandan Ģu da var: (9/8)'de olup da (9/3)'te, (9/4)'te, (9/5)'te, (9/6)'da olmayan, Türk Ceza Kanunu'nda karĢılığı olan suçlar var. Bir örnek vereyim, mesela bir tek Zafer Çağlayan'la 96 ilgili bizim verdiğimiz önergedeki Türk Ceza Kanunu'nun suç karĢılığı ve Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu motamot örtüĢmektedir. Örneğin, Muammer Güler'le ilgili Türk Ceza Kanunu'nun 283'üncü maddesi de var iktidar partisininkisinde, bizde yok. Yani, biz Muammer Güler'in 283'ten suçlanmasını öngörmemiĢiz. Aynı Ģekilde, Egemen BağıĢ'ın 255, nüfuz kullanma bizde öngörülmemiĢ yani bizim önergemizde bu yok. Aynı Ģekilde, Erdoğan Bayraktar'ın 255 bizde öngörülmemiĢ, (9/8)'de var. Yani, esasen, bu önergeler her ne kadar motamot, aynı gibi görünse de sizin de tetkik ettiğinizde göreceğiniz üzere, Zafer Çağlayan'la ilgili önergenin dıĢındaki bütün önergelerde isnat edilen Türk Ceza Kanunu karĢılığı suçlarda farklılıklar var. Ġsterseniz bir beĢ dakika ara verin, tetkik edin, bunu siz de göreceksiniz. BAġKAN - Siz yoktunuz Sayın Altay, ben zaten okudum. ENGĠN ALTAY (Sinop) - Bu bakımdan, bizim önergelerimizin görüĢülmesi Anayasa'nın bize verdiği bir haktır, millî iradeye verdiği bir hak ve teminattır. BAġKAN - Ben o konuda fikrimi söyledim, aynı fikirdeyiz. ENGĠN ALTAY (Sinop) - Hem de yani Ġç Tüzük'ün amir hükmüdür. Ben bunu arz etmek istedim efendim. BAġKAN - Sayın Vural, buyurun. OKTAY VURAL (Ġzmir) - Evet, teĢekkür ederim Sayın BaĢkan. Biz de bunu defalarca ifade ettik çünkü aslında Adalet ve Kalkınma Partisinin kabul ettiği önergede, Erdoğan Bayraktar'la ilgili fiilî bir irtibat olmamasına rağmen diğer bakanlar aynı fezlekede yer aldı. Bundan sonraki süreç içerisinde… Hatta Erdoğan Bayraktar "Beni ne yaparsanız yapın, görevden alabilirsiniz ama rüĢvet ve yolsuzlukla ilgili bir iddiadan dolayı 53 kabineden ayrılmayayım." demesine rağmen Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu, Erdoğan Bayraktar'ı rüĢvet ve yolsuzlukla ilgili bir Meclis soruĢturmasına dâhil etti. Aslında, gerçekten, bu bakanlarla ilgili, 3 bakanla ilgili iddialarda bir fiilî irtibat var ama Erdoğan Bayraktar'la ilgili bir fiilî irtibat yoktu. Buna rağmen, Adalet ve Kalkınma Partisi fiilî bir irtibatın olduğu konusunda bir kanaat oluĢturmuĢ olacak ki bundan önce, kapanmadan önce bu fiilî irtibatın BaĢbakan tarafından sağlandığına iliĢkin bir kanaat olduğunu ifade etmiĢtim. Gerçekten, bu durumda Adalet ve Kalkınma Partisinin yanlıĢ bir soruĢturma önergesi sonucunda bu noktaya gelindi. ġimdi, bundan sonraki süreç içerisinde yapılması gereken husus, Adalet ve Kalkınma Partisinin belki de bu konuda, soruĢturma önergelerinde -bundan sonraki soruĢturma önergelerinde de- ilk önergede olduğu gibi, muhtemelen kabul oyu vermek suretiyle bu komisyonların birlikte çalıĢmasını sağlaması en sağlıklı yol olacaktır. O bakımdan, bundan sonraki süreç içerisinde de bu komisyon raporlarının, önergelerinin görüĢülmesi kaçınılmaz gibi gözükmektedir çünkü biliyorsunuz usul tartıĢması yaptığımız zaman, "Sizinkini daha sonra görüĢelim." dediğimiz zaman "Hayır, DanıĢma Kurulu karar aldı bunları görüĢmek üzere." dendi. Oysa, bunu yapmasaydılar, bugün, bu noktada böyle bir problemle karĢılaĢmayacaktık. Kendileri yaptılar, kendileri ettiler, kendileri buldular efendim. 97 TeĢekkür ederim. BAġKAN - ġimdi, Ģöyle bir Ģey yapabilir miyiz? Yani, bu karĢılıklı itirazlar, konuĢmalar sürecek. NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Sayın BaĢkanım, izin verirseniz öncelikle… BAġKAN - Ġzin vereceğim fakat Ģunu söyleyeyim: Aynı birinci bölümde olduğu gibi bir usul tartıĢması ben açabilirim dolayısıyla ama… NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Sayın BaĢkan… BAġKAN - Hayır, ben fikrimi belirttim. Aynı Ģey olabilir. Ha, Ģimdi sizi dinleyeyim ama biz bunu görüĢmek durumundayız. Yani, benim demin öbüründe olduğu gibi "GörüĢmüyoruz." deme yetkim söz konusu değil, dolayısıyla bunu resen geçersiz kılmadığından dolayı, baĢlangıçta açarken de okuduğum gibi devam edeceğiz. Evet, buyurun. NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Sayın BaĢkanım, öncelikle Ģunu belirtelim: AK PARTĠ milletvekillerinin verdiği soruĢturma önergesinde eski bakanlarımızdan Sayın Erdoğan Bayraktar'la ilgili rüĢvet konusu veya iddiası söz konusu değildir. Bunu altını çizerek söylüyorum. Burada çok açık bir Ģekilde sadece iki suçla ilgili olarak Sayın Bayraktar'la ilgili soruĢturma komisyonu kurulması önerilmektedir. Böyle bir durum yoktur, doğru değildir, gerçeği yansıtmamaktadır. Bu önemlidir. Ġkincisi, Sayın Altay'ın ifade ettiği gibi, gerçekten AK PARTĠ milletvekilleri tarafından verilen ve kurulması kabul edilen Genel Kurul tarafından ve ayrıca diğer gruplara mensup… (CHP sıralarından "Duyamıyoruz." sesleri) BAġKAN - Ne yapalım? NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - …arkadaĢların da kabul oyu verdiği, kurulmasını onayladığı soruĢturma komisyonu daha çok, daha geniĢ kapsamlı bir inceleme, soruĢturma yapacak. Yani, kendilerininkinde olmayan bazı fiiller ve Türk Ceza Kanunu'nun ilgili maddelerini de içerecek Ģekilde, iĢte TCK'nın 283 ve 255'inci maddeleri, iki ayrı bakanla ilgili; bu daha güzel Sayın BaĢkan yani onlarınkinde olmayan, daha geniĢ kapsamlı. Özellikle konuĢmalarımızda biz bunu ısrarla ifade ettik "Bugüne kadar kamuoyuna yansıyan bütün bu iddiaların araĢtırılması için biz bunu veriyoruz." diye ve kabul edildi, nitekim Ģu anda komisyon kurulacak, kuruluyor, kurulma kararı verildi. Dolayısıyla, onların soruĢturma önerdikleri komisyon kurulsa bile bunları inceleyemeyecek. Ayrıca, aynı konuda aynı kiĢiler hakkında, ifade ettiğim gibi, iki tane komisyon çalıĢamaz Sayın BaĢkan. Kim hangi görevi yapacak? Yani, bu neye benziyor, bakın, böyle bir Ģey olamaz. BAġKAN - Sayın Canikli, bunların hepsini anlıyorum. NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Sayın BaĢkanım, bir dosyanın iki ayrı savcıya verilmesi gibi bir durum söz konusu Ģu anda. BAġKAN - Bütün bunları, bakın… 98 NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Evet, aynen böyle çünkü sonuç itibarıyla soruĢturma komisyonları savcıların yaptığı iĢi yapıyor. O yetkiyle ve içerik olarak o sıfatla bu görevlerini ifa edecekler. Bir dosya -aynı içerik, aynı fiiller- iki ayrı savcıya verilemez. Aynı orada olduğu gibi, Ģu anda iki ayrı komisyon kurulmasını öneren bir önerge… Birincisi kabul edildikten sonra ikincisi kabul edilemez ve görüĢülemez. BAġKAN - ġimdi, bunların hepsini anlıyorum. NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Ama usul tartıĢmasına gerek görmüyoruz. BAġKAN - Ha, ama o zaman usul tartıĢmasına gerek… Yani, talep etmiyorsanız siz, siz talep ettiğiniz takdirde açacaktım, etmiyorsanız… 54 Ben konuĢmamın baĢında, Meclisi açtığımda bir kanaat belirttim. Dolayısıyla, biz bu soruĢturma önergelerini görüĢmek zorundayız. Dolayısıyla, görüĢmeye devam edeceğiz. Herkesin itirazları, konuĢmaları geçtiğine göre, usul tartıĢması da istemediğinize göre sanıyorum devam edebiliriz. ġimdi, 2'nci sırada yer alan, Ġstanbul Milletvekili Sayın Ali Özgündüz ve 60 Milletvekilinin; bir soruĢturma dosyasında yer alan bir Ģüphelinin sahte belgelerle ihracat karĢılığı Halk Bankasından çektiği paralarla altın alıp Ġran'a ihracat iĢlemlerinde kolaylık sağlamak, Ġstanbul Havalimanına inen bir uçakta bulunan altınla ilgili kaçakçılık eyleminin adli ve idari soruĢturmasını engellemek, ithalat ve ihracat iĢlemlerine aracılık eden Halk Bankasının komisyon oranının düĢürülerek zararına yol açmak suretiyle yirmi sekiz defa rüĢvet aldığı ve bu eylemlerin Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'na muhalefet, Türk Ceza Kanunu'nun 204'üncü maddesinde düzenlenen resmi belgede sahtecilik ve 252'nci maddesinde düzenlenen birden çok kez rüĢvet almak suçlarına uyduğu iddiasıyla Ekonomi Eski Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan hakkında bir Meclis soruĢturması açılmasına iliĢkin (9/3) esas numaralı önergesinin görüĢmelerine baĢlıyoruz. 2.- Ġstanbul Milletvekili Ali Özgündüz ve 60 Milletvekilinin; bir soruĢturma dosyasında yer alan bir Ģüphelinin sahte belgelerle ihracat karĢılığı Halk Bankasından çektiği paralarla altın alıp Ġran'a ihracat iĢlemlerinde kolaylık sağlamak, Ġstanbul Havalimanına inen bir uçakta bulunan altınla ilgili kaçakçılık eyleminin adli ve idari soruĢturmasını engellemek, ithalat ve ihracat iĢlemlerine aracılık eden Halk Bankasının komisyon oranının düĢürülerek zararına yol açmak suretiyle yirmi sekiz defa rüĢvet aldığı ve bu eylemlerin Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'na muhalefet, Türk Ceza Kanunu'nun 204'üncü maddesinde düzenlenen resmi belgede sahtecilik ve 252'nci maddesinde düzenlenen birden çok kez rüĢvet almak suçlarına uyduğu iddiasıyla Ekonomi Eski Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan hakkında bir Meclis soruĢturması açılmasına iliĢkin önergesi (9/3) BAġKAN - Bu görüĢmede sırasıyla önergeyi verenlerden ilk imza sahibine veya onun göstereceği bir diğer imza sahibine, Ģahısları adına üç üyeye ve son olarak da hakkında soruĢturma açılması istenmiĢ bulunan Ekonomi eski Bakanı Sayın Zafer Çağlayan'a söz verilecektir. 99 KonuĢma süreleri onar dakikadır. (Madde 108 ve 60) Meclis soruĢturma önergesi Genel Kurulun 8/4/2014 tarihli 73'üncü BirleĢiminde okunmuĢ ve bastırılarak sayın üyelere dağıtılmıĢtır. Bu nedenle soruĢturma önergesini tekrar okutmuyorum. Söz alan sayın milletvekillerinin isimlerinin önce hepsini okuyacağım ondan sonra sırayla konuĢmaya çağıracağım, isimlerini okuyorum: Önerge sahibi Ġstanbul Milletvekili Sayın Ali Özgündüz; Ģahıslar adına Antalya Milletvekili Sayın Mehmet Günal, Ġstanbul Milletvekili Sayın Mustafa Sezgin Tanrıkulu, Antalya Milletvekili Sayın Sadık Badak; hakkında soruĢturma açılması istenen eski bakan Sayın Mehmet Zafer Çağlayan, Ekonomi eski Bakanı. Ġlk söz, Ġstanbul Milletvekili Sayın Ali Özgündüz'e aittir. Buyurunuz Sayın Özgündüz. (CHP sıralarından alkıĢlar) ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Ġstanbul) - TeĢekkür ediyorum Sayın BaĢkan. Değerli milletvekilleri, sözlerime baĢlarken yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. ġimdi, meĢhur bakan, saatçi bakan Zafer Çağlayan hakkındaki önerge üzerine konuĢacağım. Kendisi burada mı, bilmiyorum. Az önce konuĢmasında bu saatle ilgili fatura gösterdi, o faturayı görmek isteriz. Bu fatura, yine, duyduğumuza göre, geriye doğru sonradan alınan bir sahte fatura. Değerli arkadaĢlar "Aldım." diyor, "Ben kendim sipariĢ verdim." diyor. Allah aĢkına bunu bir sorun, 300 bin franklık bir saat yurt dıĢından geldiği zaman -bunun vergisi yaklaĢık 160 bin lira- vergisini de ödemiĢ mi bu bakanınız? Bunu bir sorun, Allah aĢkına. Yani, fatura göstermekle falan olmaz. ġimdi söylemiyorum o faturanın hangi saatçiden alındığını, gerekirse oraya kadar çıkarırız. CELAL DĠNÇER (Ġstanbul) - Nasıl ödemiĢ, çekle mi ödemiĢ? ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) - Bu arkadaĢ, bu bakan… Bu Ģekilde olmaz. Faturasını ödemiĢse bugün de taksaydı ya koluna, gösterseydi övünerek, utancından takamıyor bile. (CHP sıralarından alkıĢlar) Evindeki piyanonun da faturası var mı acaba, piyanonun? Bunları, bu bakanları besleyen, "Mama vermek lazım." diyen Rıza Sarraf ne diyor biliyor musunuz bu Bakanla ilgili? "Timsah geliyor." Bunu da söyleyeyim, bilesiniz. "Timsah" diye nitelendiriyor Türkiye Cumhuriyeti'nin bir bakanını. Ya, insan hakikaten utanır yani buraya çıkıp da bir de dinden imandan, hacdan bahsediyor. RüĢvetçi adamın özel uçağıyla nasıl gidilir umreye? Bu hangi inanç, hangi anlayıĢ, ne biçim bir anlayıĢ, hayret ediyorum. 55 Değerli arkadaĢlar, bu arkadaĢları hak ettikleri yere, Yüce Divana gönderelim ki orada savunma hakkını kullansınlar, sonuna kadar kullansınlar. Orada sorgulansın -biz de gidelim, o duruĢmayı izleyelim- ayakta bir sorulsun: "Mehmet Zafer Çağlayan; ana adın, baba adın, doğum tarihin, nereden geçiyorsun?" "Varlıklı ailedenim." diyor ya. 100 SoruĢturma komisyonu kurulacak. Size rica ediyorum, söylüyorum: 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, RüĢvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu var; açın, okuyun. O kanuna göre, bu tür iddiayla ilgili soruĢturma açıldığı zaman, siz, ilgili Ģahıslardan ve üçüncü dereceye kadar kan hısımlarından, ikinci dereceye kadar sıhri hısımlarından da mal beyanı istemek zorundasınız. SoruĢturma komisyonuna seçilecek arkadaĢları Ģimdiden bu konuda uyarıyorum; mal beyanlarını isteyin, yetkiniz var, çünkü savcı gibi soruĢturma yapacak bu komisyon. Meclis BaĢkanlığından isteyin, bu Bakan ne zaman bu saatin faturasını vermiĢ, mal beyanında ne zaman bildirmiĢ? Oğlunun geliri neymiĢ, oğlunun mal beyanında neler varmıĢ bir sorun. Değerli arkadaĢlar, banka dekontları var, göreceksiniz. ġu anda, diyorsunuz ya "paralel yapı" falan, hem de o ekibin bankasından gönderilen paralar var. Yine, bu saat gelirken, x-raydan geçerken görüntüleri var. Bu saati getiren kiĢi, ta Cenevre'deyken özel kalem müdürünü arayarak "Senin de bir ihtiyacın var mı, çoluk çocuğuna bir Ģey ister misin?" diyor. Bu görüĢmeler var. Bunları, tabii, Ģu andaki milletvekili arkadaĢlar bilmiyorsunuz çünkü dosyayı bilmiyorsunuz, delilleri bilmiyorsunuz ama soruĢturma komisyonuna giden arkadaĢlardan rica ediyorum, onlarla konuĢun, onlardan bu dokümanları alın, siz de bir inceleyin. Dolayısıyla, bu arkadaĢlar hak ettikleri yere yani mahkemeye, bağımsız mahkemeye gitsinler, orada hesap versinler. Beraat ederlerse sorun yok. Gelsinler "Beraat ettik kardeĢim, alnımız açık, baĢımız dik." diye o zaman desinler ama Ģu aĢamada yani daha soruĢturma komisyonu kurulmadan, deliller toplanmadan biz böyleyiz, öyleyiz, bu kadar imanlıyız, bizim imanımızı sorgulayamazsınız, falan, filan Ģeklinde, yine din-iman ticareti yaparak, bu yolsuzluktan, bu hırsızlıktan kurtulamazlar. Ortada -affınıza sığınırım- bir pislik var. Bu pisliğin üstünü kapatmaya kalkarsanız bu necaset bulaĢır, sirayet eder, dolayısıyla sorumluluk olur. Tebrik ediyorum grubunuzu, iktidar partisi grubunu, soruĢturma açılması yönünde oy kullandınız. Doğrusu da buydu. Yalnız, eğer siz "Komisyonda biz bu iĢi kapatırız, aklarız." diye düĢünüyorsanız, o zaman hırsızlık yapmasanız da hırsızlık yapanların suçuna ortak olursunuz. Bunun gerek bizim beĢer hukuku açısından gerek ilahî hukuk açısından hükmü budur, ortak olursunuz. NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - SoruĢturma komisyonu neye karar verirse odur yani müdahale etmeyin. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler) OKTAY VURAL (Ġzmir) - Kaçmayın. Kaçmayın. ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) - SoruĢturma komisyonu bir rapor hazırlayacaktır, Genel Kurula gelecektir. OKTAY VURAL (Ġzmir) - Kahvaltı yapın, kahvaltı. Kahvaltı yapacak mısınız Yüce Divanla ilgili? BAġKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen… ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) - Genel Kurul karar verecektir. Genel Kurulun kararına göre… SoruĢturma komisyonu karar vermez. 101 NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Öyle bir yönlendirme olamaz. ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) - Sayın Canikli, dinlerseniz… OKTAY VURAL (Ġzmir) - Yüce Divana göndermek için kahvaltı yapacak mısınız? ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) - SoruĢturma komisyonu konuyu soruĢturacaktır, bir rapor hazırlayacaktır. NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Komisyon kurulmadan suçlamayın. Herkes vicdanıyla karar verecektir. ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) - Vicdanıyla hareket etsin. NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Elbette… Aksi düĢünülemez bile. Öyle yaparsanız böyle olur, Ģöyle yaparsanız böyle olur diyemezsiniz. ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) - Bakın, soruĢturma komisyonu soruĢturmayı yaptıktan sonra buraya sunacaktır ama arkadaĢlarımızın, milletvekillerinin bu konuyu bilmeleri gerekiyor. NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Kimse aklanmayacak. ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) - Sadece soruĢturma komisyonuna seçilen sizin 9 kiĢinizin bildiği evraklarla bu arkadaĢlar karar veremez. Bakın, uyarıyorum, 3628 sayılı Kanun'u açın okuyun, rüĢvet suçlamasıyla suçlanan kiĢinin üçüncü dereceye kadar kan hısımlarının mal beyanını araĢtırmak zorundadır bu komisyon, Ģimdiden görevlerini hatırlatıyoruz. NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Öyle bir Ģey varsa gerekeni yapar arkadaĢlar, hiç merak etmeyin. 56 ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) - Değerli arkadaĢlar, bu Zafer Çağlayan 3/9/2012 tarihinde bir gazetenin -söylemeyeceğim- ekonomi sayfasına bir beyanat veriyor: "Bu yapılan ihracat baĢarısının altında kim ne sebep ararsa arasın, Türkiye ihracatını yapmaya devam edecektir. Bilhassa altın ihracatı ile ilgili farklı sözleri söyleyenler eğer mutlaka ahlaksız arıyorlarsa kendileri aynaya baksınlar, ahlaksızın kim olduğunu görürler." Bunun üzerine, bir hafta sonra, 11/9/2013'te 2 milyon euro gönderiliyor hesaba. Zafer Çağlan baktın mı aynaya, ahlaksızı gördün mü, ahlaksızı gördün mü, bakıyor musun aynaya? (CHP sıralarından alkıĢlar) Yani, bunun üzerine, efendim, kim ahlaklıymıĢ, kim ahlaksızmıĢ aynada baksın, görecek. Zafer Çağlayan'la Rıza Sarraf arasında ilk rüĢvet iliĢkisi 19 Mart 2012'de baĢlıyor değerli arkadaĢlar. Dediğimiz gibi, toplam rüĢvet 52 milyon dolar, bu toplamı. 30 milyon 53 bin 600 euro, 6 milyon 776 bin 750 dolar, 3 milyon 465 bin TL -ki, bu, banka hesabıyla, Bank Asya üzerinden giden bir paradır, söyleyeyim, dekontu da var- 300 bin Ġsviçre frangı değerinde saat. 102 BaĢka bir Ģey söyleyeyim mi değerli arkadaĢlar? Yani, hakikaten, bunu söylemeyecektim ama o savunması üzerine söylemek zorundayım: 12 Nisan 2013'te oğlu evlendi biliyorsunuz. 27 Mart tarihinde, yani düğünden on beĢ gün önce, Nuruosmaniye'de bulunan -kuyumcunun ismini söylemiyorum- değerli taĢlar satan meĢhur mücevheratçıdan 3 takım mücevherat alınıyor, 2 milyon 684 bin 11 dolara, 2 milyon 684 bin dolara, 3 takım. OKTAY VURAL (Ġzmir) - Vay, vay, vay! ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) - Birisini eĢine takıyor, birisini öbür gelinine, birisini de düğünde evlenecek o gelinine takıyor. RüĢvet parasıyla gelinine takı takıyor, bu ne biçim bir anlayıĢtır? Yani, bir de gelmiĢ, burada ahlaktan bahsediyor, aynaya bakmaktan bahsediyor. (CHP sıralarından alkıĢlar) Değerli arkadaĢlar, yani, hakikaten sizin gruba güveniyorum yani sizin grubunuzda pırıl pırıl arkadaĢlarımız var. Bizim yapacağımız iĢlem yani bu yüce Meclisin yapacağı iĢlem, Ģüphe var ise, yeterli emare, delil var ise bu insanları Yüce Divana göndermektir, hak ettikleri yere. Orada, efendim, o "tape"ler böyleydi, öyleydi, faturaydı; sahte miydi, değil miydi? O savunmalarını orada yapacaklar. Bunları da mahkeme değerlendirecek, yüce mahkeme değerlendirecek. Avukatları olacak, savunmalarını yapacaklar, biz de gidip izleyeceğiz. DuruĢmalar halka açık, alenidir, izleyip göreceğiz. Bahsettiği soruĢturma, müfettiĢ, altın ihracat Ģeyiyle ilgili, Gana'dan gelip Dubai'ye gönderilen altınla ilgili sizin Bakanlığınız, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Gümrük MüfettiĢliğinin hazırladığı rapor var. Burada usulsüzlüğü açıkça söylüyor. 1,5 ton altından değerli arkadaĢlar, 1.208 kilosu yurt dıĢına gidiyor, yaklaĢık 300 kilosu -yani burada kargoda 1.500 kilogram altın deniyor, 1.208 kilogramı çıkıĢ yapıyor- Ģu anda yok, piyasada yok, içeride yani. Bu para ne oldu, birilerine rüĢvet mi verildi, ne yapıldı onu bilmiyoruz. Dolayısıyla… OKTAY VURAL (Ġzmir) - Vay, vay, vay, vay! ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) - Bir de -öbür konuĢmamda bahsedeyim, sürem bitti- bu kiĢileri ayrı ayrı yargılamamız gerekir diyorum. Hepinize saygılar sunuyorum. TeĢekkür ediyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkıĢlar) BAġKAN - TeĢekkür ederim Sayın Özgündüz. ġahıslar adına ilk söz, Antalya Milletvekili Sayın Mehmet Günal'a aittir. Buyurun Sayın Günal. (MHP sıralarından alkıĢlar) MEHMET GÜNAL (Antalya) - TeĢekkür ederim Sayın BaĢkan. Değerli milletvekilleri, akĢamın ilerleyen bu saatinde hepinizi saygıyla selamlıyorum. Maalesef, yine, kamuoyundan kaçırılan baĢka bir oturumdayız. 103 NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Hepsi yayında. MEHMET GÜNAL (Devamla) - Sayın Canikli çok uğraĢtı, çabaladı ama milletin aklıyla alay etmenin anlamı yoktur… RECEP ÖZEL (Isparta) - Samanyolu falan hepsi canlı yayında ya. MEHMET GÜNAL (Devamla) - …sizden biz alıĢtık, siz beĢ yıllık kalkınma planını dahi pazartesi görüĢtünüz ya, beĢ yıllık kalkınma planını dahi. Utandığınız bir Ģey olursa, sıkılacak bir Ģey olursa "Aman millet duymasın!" diyorsunuz ama burada… NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Mehmet Bey, herkes izliyor, Ġzlemek isteyen izliyor. MEHMET GÜNAL (Devamla) - Bu normaldir, suçluluk psikolojisi içerisinde bunları mümkün mertebe kapatmak, "Herkes duymasın, uğraĢmayalım." demekten daha doğal bir Ģey olamaz. Bunu anlayıĢla karĢılıyoruz yani kabul etmiyoruz ama bu suçluluk psikolojisinden kaynaklandığını da biliyoruz. Gerçi siz de aslında az önce kabul etmiĢ olduğunuz komisyon kurulması kararıyla beraber kısmen bu iddiaların ciddi olduğunu kabul etmiĢ oldunuz ama az önce Sayın Canikli'nin imasından ortaya çıktı ki bunlar hemen bu komisyon aracılığıyla oylanacak, aklanacak zannediyorsunuz. NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Mehmet Bey, "Komisyonu yönlendirmeyin." diyorum ben. Böyle bir Ģey söylemiyorum ben. "Böyle karar verirse doğrudur, böyle karar verirse yanlıĢtır." olmaz öyle. OKTAY VURAL (Ġzmir) - Niye? Sabah kahvaltıda ne konuĢtunuz? 57 LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sen SayıĢtayı yönlendiriyorsun. MEHMET GÜNAL (Devamla) -ġimdi, burası maalesef aklama partisi oldu artık, aklama partisi bu sefer burada komisyondaki çoğunluğunu sağlayarak aklayamayacak. Lütfen kimsenin aklıyla dalga geçmeyin, millet bunu yutmuyor. Burada kalkıp bir hakaret oldu diye muhalefete mensup milletvekiline kınama cezası verirken -Sayın Yakut burada, Ģahittir; o, kürsüde oturuyordu- üç oturumluk cezayı önerdiği zaman eller kalktı ve bir grup disiplini içerisinde -tebrik ediyorum sizi- bunu dahi akladınız ama burada bu alacağınız karar, komisyonda çoğunluğunuza güvenerek alacağınız karar o bakanları aklamayacaktır. Gerçek aklama yeri varsa o zaman burada yaptığınız delikanlılığı hep beraber kaldıralım, komisyon kararından sonra oylayalım. O zaman görelim bakalım Yüce Divandan aklanabiliyor mı. Dolayısıyla, Ģimdi… RECEP ÖZEL (Isparta) - Önergeyi konuĢ, önergeyi ya. O zamanki komisyonun yaptığını konuĢmayalım. 104 MEHMET GÜNAL (Devamla) - Önergeye geçiyorum ama Sayın Canikli'nin dediği gibi biz burada bu önergenin içerisinde ne fezlekeye ne eklerine ulaĢamadık. ÜNAL KACIR (Ġstanbul) - Komisyon ulaĢacak, merak etme. MEHMET GÜNAL (Devamla) - Ben, Ģimdi, gece çok düĢündüm, ne konuĢacağım, ne geldi, sordum, Meclis BaĢkanlığına dilekçeler verdik, Sayın Vural baĢlarken hatırlattı, çok fazla düĢündüğüm için dalıp gitmiĢim. Bir rüya gördüm, kan ter içerisinde uyandım. Önüme bir sürü sorular sordular, bir sınava tabi tutulmuĢ gibiyim; çoktan seçmeli var, doldurmalı var. ġaĢırdım, panik içerisindeyim, böyle de sanki çok önemli bir sınav içindeymiĢim gibi telaĢeyle baktım. Dediler ki: "Hızlıca, film gibi önünden geçireceğiz. Burada ne görürsen onları söyleyebilirsin." Baktım ama kalkar kalmaz hemen aklımda kalanları yazdım. Ben bunların çoğuna cevap veremedim hakikaten. ġimdi bunların bir kısmını sizlere soracağım, belki sizler de yardımcı olursanız hem ben buradan geçmiĢ olacağım… Örneğin, burada… ÜNAL KACIR (Ġstanbul) - Rüyanda mı gördün? MEHMET GÜNAL (Devamla) - Rüyamda gördüklerimden aklımda kalanı söylüyorum. ÜNAL KACIR (Ġstanbul) - Allah Allah! MEHMET GÜNAL (Devamla) - Çözemedim, belki siz yardımcı olursunuz Sayın Kacır! ÜNAL KACIR (Ġstanbul) - Not alacağım, yavaĢ söyle! MEHMET GÜNAL (Devamla) - Mesela, az önce Sayın Ali Özgündüz söylerken Sayın Bakanın açıklamasından bahsetti "hayalî ihracat ile altın ihracatından bahsedenler" diye. ġimdi, Ģöyle bir soru vardı; diyor ki: "Buradaki hayalî altın ihracatını savunmanın karĢılığı nedir?" Altta yazıyor: "1 milyon, 2 milyon, 3 milyon, 4 milyon euro." Çok hızlı geçtiği için ben tarayamadım. Yani az önce 2 milyon mu demiĢti Ali Bey? ĠLHAN DEMĠRÖZ (Bursa) - Evet. OKTAY VURAL (Ġzmir) - 2 milyon… MEHMET GÜNAL (Devamla) - Yani, hemen ertesi gün hesabına geçmiĢ, iddialar böyle, bilmiyorum. Acaba hangisidir diyorum? ÜNAL KACIR (Ġstanbul) - Yani, rüyanda gördün! MEHMET GÜNAL (Devamla) - Öbür tarafta Ģöyle bir soru daha var, diyor ki: "Hayalî altın ihracatı tehlikeye girince çok pahalı olan gıda ve ilaç ihracatı transit ticareti üzerinden bu iĢlemi yapmayı hangi cin fikir akıl etmiĢtir?" Yazıyor altında: "Zafer Çağlayan, Süleyman Aslan…" Alta doğru yazmıĢ. ġimdi yine baktım, acaba "Hepsi" Ģıkkı var mı diye, onu da göremedim. Sonra baktım, aralarda açıklamalara baktım, resmî olarak bugün Süleyman Aslan'ın icadıymıĢ. Yani, transit ticaret olunca daha pahalı fatura kesebiliyorlar. OKTAY VURAL (Ġzmir) - Çete, çete ya! Paralel çete! 105 MEHMET GÜNAL (Devamla) - BaĢka bir soru daha geçti burada. ġimdi, hakikaten, birçok soru var. En çok merak ettiklerimden biri buydu, biraz ipucu buldum ama. ġöyle bir mesaj geçmiĢ: "18 kapalı, 11'e geç ne demek?" "A) 18 no.lu yolda inĢaat var, 11 no.lu yoldan git. B) 18 no.lu telsiz frekansından 11'e geç. C) Sonu 18'le biten telefondan 11'le bitene geç, dinlemeye takılmayalım." D Ģıkkı hiç aklımıza gelmedi, ne diyor: "D) 18 no.da iĢlenmiĢ 2 telefondan 11 no.da iĢlenmiĢ diğer 2 telefona geç." OKTAY VURAL (Ġzmir) - ġifreli! MEHMET GÜNAL (Devamla) - Yani, sonra baktım, hakikaten garip. "Bütün telefonlar bakanlar arasında ĢifrelenmiĢ." diyor, bunu da anlayamadım yani rüyada böyle ter içerisindeydim. Yine baktım, altından acaba buna neden geçildi diye düĢündük. ÜNAL KACIR (Ġstanbul) - AkĢam ne yedin de yattın sen ya? MEHMET GÜNAL (Devamla) - Vallahi hep bunu düĢündüm, ne konuĢacağım bugün diye hep stres oldum, onun için oldu. 58 Baktım, acaba neden geçmiĢler dedim. Meğer, altın ihracatına Amerika ambargoyu koyup Halk Bankasına da ihtarı çekince bunlar yeni fikir bulmuĢlar, gıda ve ilaca geçmiĢler. Yani, gerçekten inanamadım, hâlâ inanamadım ama esas soru burada. OKTAY VURAL (Ġzmir) - Konvertibl rüĢvetçi bunlar! MEHMET GÜNAL (Devamla) - ġimdi, bizde bir tane denizci var, sizde de var mı bilmiyorum. Sağ olsun Ali Torlak Bey… Ali Bey, ben merak ediyorum, 5 bin tonluk bir gemiye 150 bin tonluk bir fatura nasıl gönderilir, denizcilik kuralları içerisinde bu mümkün müdür? Bu da bir soruydu, bunu cevaplayamadım, sizlere bırakıyorum. Ali Bey'in Ģahitliğinde, mümkünse, bilemiyorum, 5 bin tonluk bir gemiye 150 bin tonluk malı nasıl yüklediler, onu da anlayamadım. OKTAY VURAL (Ġzmir) - AlkıĢlamak lazım, fazla ihracat yapmıĢlar. Ġhracat rekoru bu. MEHMET GÜNAL (Devamla) - Yani en çok çuvalladıklarından bir tanesi buydu. Sonra sordum, sahte konĢimento düzenlenerek oluyormuĢ, "5 bin"in yerine "150 bin" yazıyormuĢsunuz. "KonĢimentoda 150 yazdığı zaman önemli değil." diyorlar, kontrol eden de yok. Hakikaten, değerli arkadaĢlar, buralarda, bakıyoruz ama… BaĢka bir soru daha var. Bitireceğim, sorularım… Yani, bana yardımcı olabileceğiniz… Artık herhâlde birkaçını arkadaĢlar cevapladı. Diyor ki: "Bu iĢlerin kolaylaĢtırılması karĢılığında Rıza Sarraf'tan alınan komisyon kaçtır?" 106 A) Binde 2 B) Binde 3 C) Binde 4 D) Binde 5 (MHP sıralarından "D Ģıkkı" sesleri) MEHMET GÜNAL (Devamla) - Nasıl D Ģıkkı? 9 tane iĢ var; Süleyman Aslan'ınki var, Zafer Çağlayan'ınki var, bir öbür iĢten var, bir bu iĢten var. ĠĢler karıĢınca yüzde 5'ten 4'e düĢmüĢ, 3'e düĢmüĢ. ÜNAL KACIR (Ġstanbul) - Hepsini rüyanda gördün ha! MEHMET GÜNAL (Devamla) - Filmde bir sürü Ģey geçince benim kafam karıĢtı. ġimdi, hangisi acaba hangisiydi, bilemedim ki. "3'le 5 arasında" diyor. 4 olmuĢ, 5 olmuĢ. OKTAY VURAL (Ġzmir) - Üzümünü yiyorlar, bağını sormuyorlar, boĢver. MEHMET GÜNAL (Devamla) - Hakikaten Ģimdi… Sonra düĢündüm. ġimdi diyorum ki hani, bu yarıĢma vardı, joker hakkı kullanıyorlar. Dedim: Bir arkadaĢı arasam sorsam. Hadi burada Ali Torlak'a sorduk. Yani, bu komisyon iĢini de herkes bilmez. Acaba dedim, seyirciye mi sorsak joker hakkımızı kullanıp, kaçtır yani bir Ģekilde bulmam lazım. Vallahi, yoksa sınavdan kalacağım. Sonra baktım. Aklımdan bir an oran geçmedi ama toplam 38 milyon euro muydu, miktar geçti. "O da doğru olmaz, biz komisyon oranını soruyoruz." dediler. Vallahi, böyle kan ter içerisinde rüyadan uyandım, soruların hepsini hatırlamıyorum ama o anda dedim ki: Ya, bu nasıl bir Ģeydir? Kendi kendime bunları düĢünüyorum. O ara rüyanın sonuna doğru uyandığım aĢamayı hatırlıyorum arkadaĢlar. Ak saçlı, ak sakallı, nur yüzlü bir ihtiyar yaklaĢtı: "Evlat, kafan çok karıĢmıĢ görünüyor, öyle mi?" dedi. "Evet dede." dedim. "Niye?" dedi. "Vallahi, neden bu rüĢveti verenler ve alanlar serbest bırakıldı ama öbür tarafta mal varlıklarından tedbir de kaldırıldı? Bu tarafa bakıyorsunuz, hâkimler, savcıların hepsiyle ilgili HSYK karar almıĢ. Doğru dede, vallahi bunu düĢünüyorum." dedim Yani, aklım ermiyor, bir tarafta bunları yargılıyorsunuz… "Peki, baĢka ne oldu?" dedi, "Vallahi bunu düĢünüyordum ama bir taraftan buna benzer baĢka tezatlar var, ben kaç gündür bunu düĢünüyorum: Bir tarafta Engin Alan içeride, öbür tarafta Sebahat Tuncel dıĢarıda, KCK'lıların hepsi serbest kaldı. Buna da aklım ermiyor." dedim. Yani, bu nasıl bir Ģeydir: Bütün muvazzaf subaylar içeride, mücadele edenler içeride, bunlar burada. Efendim, suçlanan bakanların hepsi içeride, koçlar gibi de savunma yapıyorlar; onların savunma hakkı dahi yok az önce burada sayın bakanlarımız diyordu: "Biz burada konuĢuyoruz." diye- onların hiçbirisi doğru dürüst savunma yapamadı. "Efendim, ben dört buçuk aydır sürünüyorum, azap çekiyorum." diyor; dört buçuk senedir sürünenler ne olacak? Yani, maalesef, bunları söyledikten sonra dedem dedi ki: "Evlat, bu bir fetret devridir. Bu kadar da fazla canını sıkma, Türk milleti büyük millettir, bunu da aĢacaktır. ĠnĢallah adalet geç de olsa tecelli edecektir, Allah'ın izniyle bunlar da Yüce Divan da hesap verecektir." Allah'tan o anda uyanmıĢım. ĠnĢallah, ben de "Amin, amin, amin." diyorum, Yüce Divanda yargılansınlar. (MHP sıralarından alkıĢlar) 107 BAġKAN - TeĢekkür ederim. RECEP ÖZEL (Isparta) - BaĢka bir Ģey olmadı mı rüyada? ÜNAL KACIR (Ġstanbul) - Ya, seçimden önce miydi, sonra mıydı bu rüya? NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Sayın BaĢkan… BAġKAN - Önce Sayın Canikli. MEHMET GÜNAL (Antalya) - Hepsi rüyaydı Sayın BaĢkanım. NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Sayın konuĢmacı, ismimden de bahsederek, komisyon kurulduktan sonra onun kararıyla ilgili imada bulunduğumu ifade etti. Onunla ilgili sataĢmadan söz istiyorum. 59 BAġKAN - Buyurunuz. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar) NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Değerli arkadaĢlar, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bakın, biraz önce kullanılan ifadeyi sizinle paylaĢmak istiyorum: "RüĢvet alanlar, verenler serbest bırakıldı." Yani, birileri kararını vermiĢ, bakın birileri kararını vermiĢ, birileri mahkûm etmiĢ, birileri hüküm vermiĢ. (MHP sıralarından gürültüler) Ġzin verin, lütfen… MEHMET GÜNAL (Antalya) - Darbe planı yapanlarla ilgili sen vermedin mi karar? NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Bakın, arkadaĢlar, söylediğimiz Ģu… MEHMET GÜNAL (Antalya) - Darbe planı yapanlarla ilgili sen vermedin mi? NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - …söylediğimiz Ģu, bakın, söylediğimiz Ģu, eğer dinlerseniz ben anlatayım ne demek istediğimi. MEHMET GÜNAL (Antalya) - Hâlâ içerideler sizin yüzünüzden! BAġKAN - Sayın Günal, lütfen… NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - PeĢinen kimseyi ne suçsuz ilan edebilirsiniz ne de suçlu ilan edebilirsiniz. (MHP sıralarından gürültüler) OKTAY VURAL (Ġzmir) - Siz suçsuz ilan ettiniz! S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Suçsuz ilan ettiniz ya! MEHMET GÜNAL (Antalya) - Onlar 5 senedir yaĢıyor! 108 NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Biz soruĢturma komisyonunu niye kuruyoruz, niye kuruyoruz? MEHMET GÜNAL (Antalya) - Çıkaralım mı arĢivleri? NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Gerçekleri araĢtırmak için kuruyoruz, bütün bunların ortaya çıkarılması için kuruyoruz.(CHP ve MHP sıralarından gürültüler) OKTAY VURAL (Ġzmir) - Ya, ya… NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - PeĢinen, lehte ya da aleyhte, olumlu ya da olumsuz, aklayan ya da suçlayan bir yaklaĢım içerisinde olamazsınız, olamazsınız. Evet, olamazsınız, sizin sorununuz bu iĢte. S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - BaĢbakan ne dedi meydanlarda? NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Böyle bir davranıĢ ön yargılı bir davranıĢtır, hukuki bir yaklaĢım değildir. Siz hükmetmiĢsiniz, kararı vermiĢsiniz. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler) Onun için benim itirazım buna yani komisyon Ģöyle karar verirse iyidir, böyle karar verirse kötüdür… Böyle bir yaklaĢım olmaz. MEHMET GÜNAL (Antalya) - Hani yargı darbesiydi, hani askerlere yapılan yargı darbesiydi, ne oldu? NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Komisyonun görevi gerçekleri araĢtırmaktır, hepimizin görevi gerçekleri araĢtırmaktır. Biz, arkadaĢlarımız peĢinen suçludur ya da suçsuzdur demiyoruz, diyemiyoruz, demememiz gerekir. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler) S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - BaĢbakan ne dedi, BaĢbakan? Meydanlarda ne dedi BaĢbakan? NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Biz bütün olayların, iddiaların enine boyuna araĢtırılması, bütün delillerin ortaya konulması için soruĢturma komisyonu kurulmasını kabul ediyoruz. MEHMET GÜNAL (Antalya) - Aklama komisyonu, aklama! NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Doğru yaklaĢım budur, doğru yaklaĢım budur, onun dıĢında… Elbette, bakın, komisyonun çalıĢmalarında ortaya çıkan delilleri hiç kimsenin karartamayacağını ve bu delillerin gösterdiği sonucun dıĢında kimsenin baĢka bir karar veremeyeceğini biliyoruz biz… (MHP sıralarından gürültüler) MEHMET GÜNAL (Antalya) - Zaten kararttınız, Ģu anda kapatıyorsunuz delilleri, Ģu anda karartıyorsunuz. Delilleri toplayan hâkimleri, savcıları görevden alıyorsunuz. NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - …ve bunu bilerek bu komisyonun kurulmasını önerdik değerli arkadaĢlar, ne yaptığımızın farkındayız. Biz samimiyiz… (CHP ve MHP sıralarından gürültüler) (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) 109 MEHMET GÜNAL (Antalya) - Kapatıyorsun Ģu anda! NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - …biz ön yargılı değiliz, gerçeklerin ortaya çıkarılmasını istiyoruz. BAġKAN - TeĢekkür ederim Sayın Canikli. NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Sizin yaklaĢımınız, bu yaklaĢımınız doğru yaklaĢım değildir, adaletin tesisini sağlayacak bir yaklaĢım değildir. MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bence sen konuĢtukça duman oluyorsun, en iyisi konuĢma! NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar) S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Meydan meydan dolaĢtı BaĢbakan, meydan meydan! 60 MEHMET GÜNAL (Antalya) - "Temiz arkadaĢlarımız" dedi! OKTAY VURAL (Ġzmir) - Nerede samimisiniz ya! BAġKAN - TeĢekkür ederim. HASĠP KAPLAN (ġırnak) - Sayın BaĢkan, demin hatip bir konuĢma yaparken "Bütün KCK'liler serbest bırakıldı." dedi. Benim ġırnak'ta bütün belediye baĢkanlarım hâlâ tutuklu, benim Ġl BaĢkanım tutuklu. Onun için… BAġKAN - Buyurun. HASĠP KAPLAN (ġırnak) - Sevgili arkadaĢlar, buraya zaman zaman hatipler çıkıyor, konuĢmalarında hemen "Bütün KCK'liler serbest." diyor. Benim Ġdil Belediye BaĢkanım Resul Sadak içerdedir, Cizre Belediye BaĢkanım Aydın Budak içerdedir, Silopi Belediye BaĢkanım Emin Toğurlu içerdedir, Balveren Belediye BaĢkanım Abdurrezak Yıldız içerdedir, il baĢkanım Halil Ġrmez içerdedir ve Edirne F tipindedir, mahkemesi ġırnak Ağır Cezada. Elinizi vicdanınıza koyun, bu kürsüye gelirken Kürtlere düĢmanlığı bırakın ve bizi kimseyle karıĢtırmayın, hata yaparsanız. LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Paradan bahset sen, bırak bunları bırak. HASĠP KAPLAN (Devamla) - Biz para için, hırsızlık için, rüĢvet için, baĢkaları için, iĢkence için içeri girmedik. Bizim düĢüncelerimiz ve özgür mücadelemizin uğrunda baĢımız dik; çıktığımız zaman her yerde çıktık, her yerde konuĢtuk, her yerde de savunuruz, her yerde de on binlerce arkadaĢımız içerde. Hatip Dicle neden içerdedir, bana söyler misiniz? Bana söyler misiniz, Sayın Dicle on yıl yattı cezaevinde, buraya fezlekesi geldi, dokunulmazlığı kaldırıldı. Elinizi vicdanınıza koyacaksınız. Bu ülkede vatanseverlik adı altında hukukun yerine geçen, devletin yerine geçen Susurluk çetelerini, iĢ adamlarını, siyaset mafya üçgenini, bunun içinde 110 yer alanları, hangi karanlık örgütlerin yer aldığını, hangilerinin darbeci olduğunu, hangilerinin çeteci olduğunu çok iyi biliyoruz. Onlar burada çıkıp kahraman gibi konuĢacak, benim insanlarım düĢüncelerinden hâlâ cezaevinde olacak, iki de gelip bu kürsüde bana çakmaya çalıĢacak! Partime çakmaya çalıĢacak, arkadaĢıma çakmaya çalıĢacak. Çakamazsınız, biz çakarız. LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Çivi gibi çakarız, çivi! HASĠP KAPLAN (Devamla) - BaĢımız dik, alnımız ak. Biz gelir bu kürsüde konuĢuruz, biz özgürlüğümüz ve mücadelemiz için buradayız. Özgürlük mücadelesi, ihale, hırsızlık, koalisyon döneminin Yüce Divan bakanları vardı, Ģimdi de bu bakanlar var. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) HASĠP KAPLAN (Devamla) - Bizimle yarıĢtırmayın, yanlıĢ yerde ararsınız. LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sen paradan bahset ya! Millet malı götürmüĢ, sen neden bahsediyorsun? MEHMET GÜNAL (Antalya) - Müsaade ederseniz, Ģimdi… ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - Tutanaklara geçmesi açısından da bir Ģey ifade edeceğim. MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bir saniye, sataĢmayla ilgili… BAġKAN - Pardon, Sayın Günal'ı bir dinleyeyim ondan sonra sizi dinleyeceğim. MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sayın BaĢkanım, sizden özür diliyorum, sizin tutumunuzu tartıĢmamak için seslenmedim ama ben hiçbir Ģekilde ne Hasip Kaplan'a ne… ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - KCK'dan BDP'liler yatıyor, arkadaĢlarımız yatıyor. MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bir saniye… PERVĠN BULDAN (Iğdır) - Hasip Kaplan'a değil KCK'lı tutuklulara söylediniz. MEHMET GÜNAL (Antalya) - Müsaade ederseniz, yanlıĢ… ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - Bütün KCK'lılar BDP çalıĢanlarıdır. PERVĠN BULDAN (Iğdır) - Bizim Iğdır Belediye BaĢkanımız da içeride. MEHMET GÜNAL (Antalya) - "Bizi suçlayarak söylemiĢtir…" Benim hiç öyle bir Ģeyim olmamıĢtır. ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - Ayıptır ya! PERVĠN BULDAN (Iğdır) - Ayıptır ya! MEHMET GÜNAL (Antalya) - YanlıĢı düzeltmek istiyorum… 111 LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - KCK'lılar dıĢardayken Engin Alan yatıyorsa yazıklar olsun! Evet, zorumuza gidiyor! BAġKAN - Buyurunuz. (MHP sıralarından alkıĢlar) MEHMET GÜNAL (Antalya) - TeĢekkür ederim Sayın BaĢkan. Değerli arkadaĢlar, burası Hasip Kaplan'ın Ģov yeri değil. LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Bravo! MEHMET GÜNAL (Devamla) - Ben, hiçbir Ģekilde hiçbir partiyi… Burayı saptırmayın, burada yolsuzlukları sorguluyoruz, destek atmayın AKP'ye! HASĠP KAPLAN (ġırnak) - Kimseye destek atmıyoruz. MEHMET GÜNAL (Devamla) - Benim söylediğim Ģudur. (HDP sıralarından gürültüler) Bir saniye, bir dinle! ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - Siz saptırıyorsunuz! MEHMET GÜNAL (Devamla) - Bir dinle, bir dinle! ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - KCK davasının burayla ne alakası var! 61 MEHMET GÜNAL (Devamla) - Benim söylediğim Ģudur: Engin Alan içeride mi? Ġçeride. O içerideyken aynı Ģekilde Sabahat Tuncel'i siz çıkardınız mı? Çıkardınız. Evet, seçim arifesinde bunların aday olmasını herkese baskı yaparak sağladınız. O hâlâ içeride duruyor, Engin Alan içerideyken bu dıĢarıda. Ben kimseyi suçlamıyorum. DıĢarıda mı? DıĢarıda. KCK davasından herkesi saldınız mı beraber? Saldınız. Ben suçunu, suçsuzluğunu konuĢmuyorum. ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - Kim saldı ya, yok öyle bir Ģey! MEHMET GÜNAL (Devamla) - Ben, onlar dıĢarıdayken neden Engin Alan içeride, aklım ermiyor diyorum. Benim bir sataĢmam yoktu Sayın BaĢkanım ama siz söz verdiniz. Ama Ģimdi bu Sayın Kaplan'ın sözlerinden sonra bunu açıklamak durumundayım. Lütfen sapla samanı karıĢtırmayalım, burada onu tartıĢmıyoruz. Ben, Ģunu söylüyorum: Sayın bakanlar burada savunma yaparken siz bir taraftan "Deliller çıksın." diyorsunuz Sayın Canikli ama delilleri toplayan polisleri görevden alıyorsunuz. Delilleri toplayan, karar veren hâkimi, savcıyı görevden alıyorsunuz, yetmedi HSYK kalkmıĢ bir de bunları sorguluyor, bunu söylemeyelim mi? NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Komisyon kurulduğunda hepsi ortaya çıkacak! 112 MEHMET GÜNAL (Devamla) - Ne karıĢtırıyorsunuz bununla onu! Bizim söylediğimiz budur. ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - KCK'yı sen niye karıĢtırıyorsun! MEHMET GÜNAL (Devamla) - Hukuk burada iĢlemek zorundadır. ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - KCK ile ne alakası var bu iĢin! MEHMET GÜNAL (Devamla) - Hukuku iĢletmeye çalıĢan emniyet görevlilerini, bu raporları düzenleyen, Mali Suçlarla Mücadele Biriminin baĢındaki adamları, bunları ihbar etmeyen istihbarat Ģube müdürlerini görevden aldınız mı, almadınız mı? NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Bir delil varsa kimse karartamaz onları! MEHMET GÜNAL (Devamla) - Nasıl delil topluyorsunuz, delili toplayan adamı cezalandırıyorsunuz? Benim söylediğim buydu. PERVĠN BULDAN (Iğdır) - Yolsuzluklarla ilgili konuĢup KCK'lıları ortaya attınız Sayın Hatip, ne alakası var! MEHMET GÜNAL (Devamla) - Benim burada ne KCK'yla ne PKK'yla bunlarla bir alakam yoktur, kendileri sahipleniyor olabilir KCK davasını, bu bizim iĢimiz değil. Ama onlar gezerken Engin Alan'ın içeride olması bir garabettir. NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Kararı kim veriyor? MEHMET GÜNAL (Devamla) - Bakanlar burada durup koçlar gibi kendilerini savunurken o hâkimler, o savcılar görevden alınıp üstüne üstlük bunlarla ilgili soruĢturma açılması bir garabettir. Benim söylediğim bundan ibarettir diyorum, söylediklerim çarpıtılmıĢtır. Bilgilerinize sunuyor, saygılar sunuyorum. ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - Sayın BaĢkan… BAġKAN - Evet, buyurun. ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - Sayın BaĢkan, herhâlde açıklama yapmama gerek yok. BAġKAN - Olsun, ben gene dinleyeyim, herkesi dinliyorum, ondan sonra gerekeni yapayım. ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - Deminki konuĢmasında, iĢte "Sabahat Tuncel dıĢarıda, Engin Alan içeride… MEHMET GÜNAL (Antalya) - Yalan mı? PERVĠN BULDAN (Iğdır) - Doğru. 113 Ama Sabahat Tuncel'in içeriye girmesi gerekmiyor; Engin Alan çıksın, tamam çıksın. Niye komisyona üye vermediniz? ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - …ve tüm KCK'liler dıĢarı çıktı." diyerek cezaevindeki partili arkadaĢlarımızla ilgili bize cevap hakkı doğmuĢtur. BAġKAN - Tamam, Sayın Kaplan'a ben söz verdim. ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - Bize cevap hakkı doğmuĢtur. Onunla ilgili bilgilendirme yapmam lazım. BAġKAN - Ama Sayın Kaplan o konuda konuĢtu. Ben Sayın Kaplan'a o nedenle söz verdim. ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - Sayın BaĢkan, tamam, ama Ģimdi yeniden aynı konuda tekrar ısrarına devam ediyor. BAġKAN - ġu anda baĢka bir Ģey söyledi. MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sayın BaĢkanım, ben sataĢmadım. ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - BaĢka bir Ģey söylemedi Sayın BaĢkan. "Tüm KCK'liler dıĢarıda." diyerek cezaevinde bulunan arkadaĢlarımızla ilgili bizlere cevap hakkı doğdu, söz istiyoruz. BAġKAN - ġimdi, bakın, bir saniye… OKTAY VURAL (Ġzmir) - Efendim, gruba yönelik bir sataĢma yok burada, gerek yok. 62 BAġKAN - ġimdi Ģunu söylemeye çalıĢıyorum: Ben Sayın Kaplan'a, Sayın Günal'ın KCK ve Sayın Tuncel'le ilgili sözünden dolayı söz verdim, o da konuĢtu. MEHMET GÜNAL (Antalya) - SataĢma yoktu onda da… HASĠP KAPLAN (ġırnak) - KCK'lilerle ilgili. MEHMET GÜNAL (Antalya) - …durum tespiti vardı Sayın BaĢkan. BAġKAN - Düzeltme amaçlı, bir o yani "Hepsi dıĢarıda." dediniz siz. MEHMET GÜNAL (Antalya) - Doğru. BAġKAN - O da dedi ki: "Benim il baĢkanım, iĢte belediye baĢkanlarım, vesaire…" ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - Genel Kurulu yanlıĢ bilgilendiriyor, ne doğrusu ya? 114 HASĠP KAPLAN (ġırnak) - Götüreyim sizi, bir cezaevi gezdireyim isterseniz. Bütün F tipi cezaevlerimizde… BAġKAN - Böyle bir yere varamayız. HASĠP KAPLAN (ġırnak) - Götürüp gezdirelim. Bizimkiler öyle hırsızlık, rüĢvetten falan içeride değil. ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - Sayın BaĢkan, bize ikinci defa sataĢtı, söz istiyoruz. Aynı iddiasına "Doğru." diyor. BAġKAN - Aynı anda ikiniz birden ayaktasınız Sayın Baluken. ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - Birimize söz verin de grup adına çıkıp bir iki kelime söyleyelim. BAġKAN - Hayır, öyle yok iĢte. ġimdi, ben diyorum ki… HASĠP KAPLAN (ġırnak) - Bu defa da BaĢkana verin. BAġKAN - Tamam, bir saniye. Siz konuĢuyorsunuz, ben de bir cevap vereceğim, ondan sonra bir karar vereceğiz. ġimdi, Sayın Kaplan'a o nedenle yani sataĢmadan değil, bilgi düzeltmeden söz verdim ben, kalktı düzeltti. Ondan sonra Sayın Günal da kendisinin… Yani herhangi bir sataĢma, grubunuza yönelik bir sataĢma anlamı taĢımadığını ama bir garabet olduğunu… Bir milletvekili hapisteyken benzer bir suçtan yargılanmıĢ olan bir diğer milletvekili de dıĢarıda. Bunu sizin grupla ilgili de söylemedi. Adalet ve Kalkınma Partisine döndü, dedi ki: Siz böyle bir garabet yaptınız. ġimdi aslında burada söz hakkı o tarafa düĢmekle birlikte… HASĠP KAPLAN (ġırnak) - Hayır… BAġKAN - Bir saniye, bir saniye, ben Ģimdi önce bir açıklayayım. Bu devam edecek anladığım kadarıyla da önce bir durumu düzeltelim. ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - KCK davasının burayla bir alakası yok. Bunu açması saçma. Saçma sapan bir iddia yani. BAġKAN - Tamam, anladım. Ben size Grup BaĢkan Vekili olarak söz vereceğim ama lütfen bunun sürdürülmesine neden olacak bir konuĢma yapmayın. Buyurun. ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - TeĢekkür ediyorum Sayın BaĢkan. ġimdi, sayın hatip burada konuĢurken KCK davasından herkesin çıktığını söyledi. Bir kere bunun külliyen yanlıĢ bir bilgi olduğunu ifade edelim. Ġçeride hâlâ Hatip Dicle, belediye baĢkanlarımız, belediye meclis üyelerimiz, binlerce, yüz binlerce oy almıĢ il genel meclis üyelerimizin çoğu hâlâ cezaevinde bulunuyor. Yine, ölüm döĢeğinde olan, son nefesini 115 vermek üzere olan 500'ün üzerinde hasta arkadaĢımız bu dava kapsamında siyasi rehine olarak cezaevinde tutulmaya devam ediliyor. Dolayısıyla, böyle KCK'lilerin tamamen tahliye edilmesi gibi bir durum yok. Diğer konuya gelince, Sabahat Tuncel'in dıĢarıda, Engin Alan'ın içeride olmasıyla ilgili; yani hayret ediyorum bu kadar samimiyetsizlik olur mu? Buraya her çıktığınızda Engin Alan'dan bahsediyorsunuz. Milletvekilli dokunulmazlıklarıyla ilgili kalıcı çözüm getirecek bir komisyon kurduk. Bu komisyon Anayasa değiĢikliğiyle ilgili çalıĢma yaptı, siz üye vermediniz. Üye vermeyip buradan "Engin Alan cezaevinde kalmaya razıdır." diye milletvekilleriniz beyanatlarda bulundu. Bir taraftan böyle söylüyorsunuz, bir taraftan da "Sebahat Tuncel niye dıĢarıda, Engin Alan niye içeride?" MEHMET GÜNAL (Antalya) - Niye olduğunu biz biliyoruz, sizin gibi pazarlık yapmıyor çünkü. ĠDRĠS BALUKEN (Devamla) - Bu komisyonun yaptığı çalıĢmanın metni üzerimizde. CHP grup baĢkan vekili, AK PARTĠ grup baĢkan vekili de biliyor. Siz bu komisyona üye vermemekle Engin Alan'la ilgili hiçbir kaygınızın olmadığını zaten ifade etmiĢ oluyorsunuz. Doğrusu, Genel Kurula Ģunu söyleyeceğim: "KCK", "PKK", "Kürt" kelimelerini yasaklayın, herhâlde MHP'nin söyleyeceği bir söz kalmaz ki buraya yolsuzluklarla ilgili bir soruĢturma geldiğinde KCK üzerinden savunma yapıyorlar. Böyle bir Ģey olur mu? S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Asıl sizin kalmaz! PKK, KCK'yı yasakla, sizin kalmaz asıl söyleyecek bir Ģeyiniz! 63 ĠDRĠS BALUKEN (Devamla) - Bugünkü konuyla KCK tutuklamalarının ne gibi bir alakası var ki siz buraya gelip KCK davasıyla ilgili bir tartıĢma yürütüyorsunuz? Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. BAġKAN - TeĢekkür ederim. OKTAY VURAL (Ġzmir) - Sayın BaĢkan, burada, tabii, gerçekten, Adalet ve Kalkınma Partisiyle BDP arasında 17-25 Aralık ekseninde bir koalisyon kurulduğunu görüyoruz. RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Bırak ya, bırak cevap ver sen! Sen bırak cevap ver, cevap! ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - Ne alakası var! PERVĠN BULDAN (Iğdır) - Ne alakası var ya! RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Bırak sataĢmayı, cevap ver! AK PARTĠ'yi sokma içine, konuĢma! ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - Sayın BaĢkan, KCK'yle ilgili olan kısmına cevap veriyoruz. Yolsuzluklarla ilgili bütün söylediklerimizi söyledik. Hiçbir alakası yok. 116 LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Parayı götürenlerden iste, bizden ne istiyorsun! OKTAY VURAL (Ġzmir) - Birbirini aklamak amacıyla rüĢvet ve yolsuzluk iddiaları gündemdeyken… LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Para isteyenlerden sor, bizden ne istiyorsun! Parayı götürenlerden iste! OKTAY VURAL (Ġzmir) - Bu konu gündemdeyken burada Engin Alan'ın içeride kalmasının garabet olduğundan hareket ederek böyle bir konuda bu tartıĢmanın rüĢvet ve yolsuzluk tartıĢmasının üzerine geçme gayretini gerçekten anlıyoruz; baĢka yerlerden talimatla hareket edilmiĢ. Ancak Sayın Engin Alan'la ilgili konuda kurulan komisyona, evet, üye vermedik. O bakımdan, bu komisyona üye vermememizi çarpıtarak ifade etmiĢtir. Bu konuda gruba sataĢmadan dolayı Sayın Faruk Bal'a söz vermenizi istirham ediyorum. BAġKAN - Buyurunuz. FARUK BAL (Konya) - Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri; bugün burada asrın yolsuzluk meselesini tartıĢıyoruz, bu yolsuzluğa bulaĢtığı iddia edilen 4 tane bakanla ilgili olmak üzere bir müzakere yapıyoruz. Bu müzakere sırasında BarıĢ ve Demokrasi Partisine mensup milletvekillerinin meseleyi gererek, Milliyetçi Hareket Partisi Gurubunu da ilzam ederek Engin Alan meselesinde partimizi samimiyetsiz olarak suçlaması doğru değildir. Engin Alan Bey, ömrü boyunca, askerlik hayatı boyunca dağlarda PKK terör örgütüne karĢı savaĢ vermiĢtir. Bu mücadelesinin neticesinde de Tayyip Erdoğan'ın "Ayağa kalkmadığı için nereye gittiğini görüyorsunuz." demek suretiyle Silivri'de bugün bir eziyet çekmekte, bir iĢkence çekmekte, mapus yatmaktadır. Burada tutuklu milletvekilleriyle ilgili konu görüĢüldüğü zaman Engin Alan Bey'den yiğit bir ses çıkmıĢtır "Beni takasa tabi tutmayın. Ben burada çürürüm, tabutumla birlikte buradan çıkarken bile ayakta çıkarım, dimdik çıkarım." diyerek. Milliyetçi Hareket Partisinden milletvekili olmuĢ bir milletvekilinden gelebilecek en yüce, en kaliteli, en anlamlı söz buydu. Bu vesileyle Milliyetçi Hareket Partisi de Anayasa'da bir değiĢiklik yapılmak üzere kurulmuĢ olan komisyona üye vermemiĢtir, bu nedenle verilmemiĢtir; bu samimiyetsizlik değil, Ģerefin daniskasıdır. (MHP sıralarından alkıĢlar) BAġKAN - BirleĢime on dakika ara veriyorum. Kapanma Saati: 22.23 YEDĠNCĠ OTURUM Açılma Saati: 22.37 BAġKAN: BaĢkan Vekili Meral AKġENER KÂTĠP ÜYELER: Bayram ÖZÇELĠK (Burdur), Ġsmail KAġDEMĠR (Çanakkale) ----- 0 ----- 117 BAġKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 84'üncü BirleĢiminin Yedinci Oturumunu açıyorum. (9/3) esas numaralı Meclis SoruĢturması Önergesi'nin görüĢmelerine devam ediyoruz. 2.- Ġstanbul Milletvekili Ali Özgündüz ve 60 Milletvekilinin; bir soruĢturma dosyasında yer alan bir Ģüphelinin sahte belgelerle ihracat karĢılığı Halk Bankasından çektiği paralarla altın alıp Ġran'a ihracat iĢlemlerinde kolaylık sağlamak, Ġstanbul Havalimanına inen bir uçakta bulunan altınla ilgili kaçakçılık eyleminin adli ve idari soruĢturmasını engellemek, ithalat ve ihracat iĢlemlerine aracılık eden Halk Bankasının komisyon oranının düĢürülerek zararına yol açmak suretiyle yirmi sekiz defa rüĢvet aldığı ve bu eylemlerin Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'na muhalefet, Türk Ceza Kanunu'nun 204'üncü maddesinde düzenlenen resmi belgede sahtecilik ve 252'nci maddesinde düzenlenen birden çok kez rüĢvet almak suçlarına uyduğu 64 iddiasıyla Ekonomi Eski Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan hakkında bir Meclis soruĢturması açılmasına iliĢkin önergesi (9/3) (BaĢkanlığa GeliĢ Tarihi: 19.03.2014) (Devam) BAġKAN - ġahıslar adına, Ģimdi söz, Ġstanbul Milletvekili Sayın Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nda. Buyurunuz Sayın Tanrıkulu. (CHP sıralarından alkıĢlar) MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Ġç Tüzük falan uyarınca değil ama kendi vicdanım adına konuĢacağım. Değerli arkadaĢlar, öncelikle Ģunu ifade edeyim: Yani hangi konuda, neyi oylayacağınızı bilmiyorsunuz. Ben fezlekeyi okudum, tümünü okudum, gizlenen fezlekeyi okudum. Okuma gereği duydum çünkü vicdanım adına okuma gereği duydum. Çünkü biraz sonra burada oylama yapılacak ama sizden hiç kimsenin okumadığını biliyorum. Bunu okusaydınız eğer biraz önce burada gerçekten de hiçbir Ģey olmamıĢ gibi konuĢan milletvekillerini bu Ģekilde dinlemezdiniz, gerçekten dinlemezdiniz. Bakın değerli arkadaĢlar, Ģahsım adına konuĢuyorum. Bunları okurken hiçbir yasa dıĢı dinlemeyi okumadım, okumadım ve tenezzül bile etmedim okumaya ama bu cumhuriyetin bir vesileyle, bir mahkeme kararıyla almıĢ kararlarını okudum ve teknik izlemelerine baktım. ġimdi, biraz önce burada çıkmıĢlar, gerçekten de hukuktan, CMK'dan bahsediyorlar. Yahu, ayıp ya! Hakikaten ayıp, gerçekten ayıp! Sizin yatacak yeriniz yok, yatacak yeriniz yok eğer bundan bahsediyorsanız. Hakikaten yatacak yeriniz yok ya! (CHP sıralarından alkıĢlar) Bugüne kadar neredeydiniz? Bakın, ben bu kürsüde 10 kez konuĢtum. Yasa dıĢı dinleme, hukuk dıĢı dinleme, yasa dıĢı delil, dijital delil… Kaç tane kanun teklifi verdim? Size soruyorum, kaç tane verdim? Havaya bakıyordun, tavana bakıyordun, arkanı dönüp konuĢuyordun. METĠN KÜLÜNK (Ġstanbul) - Nereden biliyorsun? Seni dinlemek zorunda mıyım? 118 ÜNAL KACIR (Ġstanbul) - Sen önüne bak ya, önüne bak! MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Ne zaman, bakın, ne zaman… Ne oldu biliyor musunuz? ġimdi, döndü geldi ve size geldi. METĠN KÜLÜNK (Ġstanbul) - Sen dön, kürsüde konuĢ. MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Bakın, size geldi, size. Sizin yatacak yeriniz yok. (AK PARTĠ sıralarından gürültüler) ÜNAL KACIR (Ġstanbul) - Ya, kime diyorsun sen? Ne diyorsun? MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Tümünü buraya getirdik. Bakın, tümünü buraya getirdik değerli arkadaĢlar. Ya, ayıp! Gerçekten ayıp ya! Bakın, okuyayım... Burada çıkmıĢ... ÜNAL KACIR (Ġstanbul) - Saldırmadan konuĢ da ne dediğini anlayalım. MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Ya, ayıp, gerçekten ayıp! Utanıyor insan bunları okumaktan. Bu kürsü milletin kürsüsü. Bu kürsü rüĢvetin, yolsuzluğun, ahlaksızlığın savunulduğu kürsü değil; milletin kürsüsü, milletin! (CHP sıralarından alkıĢlar) Gelsinler versinler pozu böyle bakalım, nasıl verecekler? Ayıp ya! Gelin, bu pozu burada verin. Göstereyim size. Gelin verin bakalım, nasıl vereceksiniz? Burada, okuyayım Ģimdi size. Bir de tribe girmiĢ. Ne diyor? Bakın, özel kalem müdürü: Kol saati mevzusu. Cenevre'yle ilgili herhâlde bir Ģey istemiĢ, bir konu varmıĢ onunla ilgili, hiçbir geliĢme olmamıĢ. ÜNAL KACIR (Ġstanbul) - Nerede yazıyor bu? MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Okuyayım: "O kadın da bakan beyi aradı yani hiç kimse gelmedi, gitmedi falan diye bakan da bayağı bir Ģey yaptı, bozuldu. Yani, hatta bana dedi ki: Söyle, kendim hallederim. Ben, artık, falan filan... Böyle bayağı da bozuldu. Ben de ona: Hadi.... Size iletmek üzere... Zorundayım, görevim..." Ya, bu konuĢmayı kim yapmıĢ? Kim yapmıĢ bu konuĢmayı? Kim yapmıĢ ya? (AK PARTĠ sıralarından gürültüler) ÜNAL KACIR (Ġstanbul) - Ne bilelim ya! Nereden okuyorsun? MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Mahkeme kararıyla dinlenmiĢ bu, mahkeme kararıyla. Kim yapmıĢ bunu? Ayıp arkadaĢlar, ayıp! ÜNAL KACIR (Ġstanbul) - Söyle de biz de oradan okuyalım. MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Her Ģeyi yapalım, bakın... Her Ģeyi yapın ama hiç olmazsa vicdan sahibi olarak çocuklarınızı bu iĢe bulaĢtırmayın ya. Ayıp! Çocuklarınızdan ne istiyorsunuz ya? Ne istiyorsunuz? Tertemiz gençler, bırakın, kendi iĢlerini yapsınlar. Ne istiyorsunuz? (CHP sıralarından alkıĢlar) Gönder Ģuraya, gönder buraya. ġunu yap, bunu yap. Ayıp ya, gerçekten ayıp! Okuyayım size... Nerede bu fezlekede BaĢbakan? Nerede? Soruyorum. Okuyayım mı size? Okuyayım size, bakın okuyayım. RECEP ÖZEL (Isparta) - Sen ne okuyorsun orada? Ne okuyorsun orada? 119 MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Nerede BaĢbakan? Tümünden haberi var. RECEP ÖZEL (Isparta) - Nerede BaĢbakan orada? MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Bakın, tümünden haberi var. Bugün için hesapladım. Ne kadar biliyor musunuz? METĠN KÜLÜNK (Ġstanbul) - O fezlekeden de size iktidar çıkmayacak. 65 MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - 110 milyon lira yani 110 trilyon. METĠN KÜLÜNK (Ġstanbul) - O fezlekeden de siz BaĢbakana bir Ģey yapamayacaksınız. MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Bir bakanın, bir milletvekilinin, BaĢbakanın haberi olmadan bu kadar büyük bir rüĢveti kendisine zimmet edilmesi mümkün mü? RECEP ÖZEL (Isparta) - Hocam iddia, iddia. MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Size soruyorum, mümkün mü? METĠN KÜLÜNK (Ġstanbul) - O fezlekeden de eline bir Ģey çıkmayacak, hiç merak etme. MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Ne diyor: "BaĢbakanla konuĢtum iki saat." Ġki saat "Devam edin, cari açık var, bilmem ne var, 3 milyar dolar, 5 milyar dolar gelsin." dedi yahu. Burada hepsi var. RECEP ÖZEL (Isparta) - Nerede o? O ne? MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Hepsi var, hepsi burada. Bakın, hepsi burada var değerli arkadaĢlar. Okuyayım mı? RECEP ÖZEL (Isparta) - Ne o? Nereden okuyorsun sen? MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Vallahi utanın! O zaman niye dağıtmadınız? Niye dağıtmadınız? RECEP ÖZEL (Isparta) - Yahu nereden okuyorsun sen onu? Ne o? MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Niye dağıtmadınız o fezlekeleri. RECEP ÖZEL (Isparta) - O ne, ne? MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Fezleke, fezleke. Okuma yazman var mı? RECEP ÖZEL (Isparta) - Nereden aldın? 120 MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Senden aldım, nereden alacağım. Bakan nereden aldıysa ben de oradan aldım. RECEP ÖZEL (Isparta) - Nereden aldın? MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Bakan nereden aldı? Ben de oradan aldım. Bakın, değerli arkadaĢlar…(AK PARTĠ sıralarından gürültüler) Yahu, Ģimdi bakın, değerli arkadaĢlar, hakikaten bakın merak ediyorum. Bu komisyon… Sayın Bakanım dinle, seni de ilgilendiriyor. Bakanım dinle, dinle. MEHMET ġÜKRÜ ERDĠNÇ (Adana) - Nasıl ya? RECEP ÖZEL (Isparta) - Ya, sen burada Bakana nasıl "dinle" diye bağırıyorsun? MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Sizi de ilgilendiriyor, dinleyin. RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - BaĢka bir emrin var mı? MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Ben Ģunu merak ediyorum değerli arkadaĢlar; Ģunu merak ediyorum, biliyor musunuz: Yahu, rüĢvetin de, aracının da bir ahlakı olur ya! Ya, Sayın Bakan gelsin de burada bir cevap versin. ÜNAL KACIR (Ġstanbul) - Nasıl rüĢvetin ahlakı? RECEP ÖZEL (Isparta) - RüĢvetin ahlakı ne? MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Ne biliyor musunuz? Ne yapmıĢ biliyor musunuz? Size soruyorum, soruyorum. Diyor ki: "10 milyon nerede?" Hakikaten merak ediyorum, bu 10 milyon nerede ya? 83 milyon rüĢvet gelmiĢ, hesap kitap yapmıĢlar, soruyor: "10 milyon açık var." Yahu, bu komisyon bunun için kurulsun değerli arkadaĢlar. Bu aradaki kaçak kimde, kime vermiĢler bu 10 milyonu? 83 milyon alınmıĢ, Bakan da saymıĢ "Ama eksik var, 10 milyon yok." demiĢ. Gerçekten de bir yurttaĢ olarak da merak ediyorum. Bu aradaki aracılar kim, aracılar kim, 10 milyonu götüren kim? RECEP ÖZEL (Isparta) - Orada yazmıyor mu? MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Komisyon kurulacaksa bunun için kurulsun, hiç olmazsa bu 10 milyonu kurtaralım, hazineye irat kaydedelim. Değerli arkadaĢlar, okuyayım bir daha. Okuyayım mı? RECEP ÖZEL (Isparta) - Oku, oku. MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Bir de merak ettim gerçekten. Bu piyano meselesi var, piyano. Ya, "Cuma günü gelecek." diyor, "Cuma günü piyano gelecek.", "Ya, etme eyleme, kargo var, baĢka mesele var, nasıl gelecek?" ÜNAL KACIR (Ġstanbul) - Kim diyor, kim? Neyi diyor? Kime gelecek? 121 MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - 37 milyon para kalmıĢ, nereden gelecek merak ediyorum, gerçekten merak ediyorum. ÜNAL KACIR (Ġstanbul) - Nereden okuyorsun? MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Yani bu piyanoyu, resital mi verecekler evlerinde cuma akĢamı, kim çalacak? Bakiyesi 37 milyon, kendisi ne kadar? Ya, hepsi bunlarda var değerli arkadaĢlar, hepsi var, gerçekten hepsi var ya! RECEP ÖZEL (Isparta) - Oku, oku, hadi oku! MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Hepsi burada, bak, hepsi burada. Değerli arkadaĢlar, bakın, değerli basın size sesleniyorum, deniliyor ki: Burada hâkim kararıyla alınan Excel tablosu, teker teker yazılmıĢ, teker teker, Excel tablosu. RECEP ÖZEL (Isparta) - Kim verdi onu sana? 66 MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Kimler biliyor musunuz? "RüĢvetin miktarı ve ne zaman verilmiĢ." Ayıp size ya, gerçekten ayıp! Bakın, insanın gerçekten ne yapması lazım biliyor musunuz? Bakın, bir bakanın… Bu cumhuriyetin en büyük onuru burada vekil olmaktır, bundan daha büyük bir onur yoktur. BaĢka bir onur daha var, bakan olmuĢsunuz; baĢka bir onur daha var, BaĢbakan olmuĢsunuz. Ya, bu yetmez mi size, yetmez mi size ya? Nedir bu para aĢkı, nedir bu rüĢvet aĢkı, nedir bu yolsuzluk aĢkı ya? Bundan daha büyük bir onur var mı? Bu kürsüde konuĢmaktan baĢka daha büyük bir onur var mı, var mı arkadaĢlar? Nedir, nedir, söyler misiniz, bu kadar rüĢvet, bu kadar yolsuzluk, bu kadar para hırsı? Buraya bakın ya! RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Ya, niye mahkûm ediyorsun? Hukukçusun, bir de mahkûm ediyorsun! MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Gerçekten, bakın, size söylüyorum, eğer içinde yoksanız, vicdan sahibiyseniz… RECEP ÖZEL (Isparta) - Sen hukukçuydun değil mi? Baro baĢkanlığı yaptın. MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - …bu bakanların yapacağı tek iĢ var değerli arkadaĢlar, burada 15 kiĢinin önüne çıkmak değil, isterler, giderler, yargılanırlar, gelirler, baĢ tacı olurlar, baĢ tacı. RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Ama sen yargılamıĢsın zaten. Sen mahkûm etmiĢsin, infaz etmiĢsin. MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Ama ne yaptılar? Mahkemeyi kapattılar, savcıyı kapattılar, Emniyeti kapattılar, sonra ne yapacaklar? Efendim, iĢte gelin… Yok böyle bir Ģey değerli arkadaĢlar, hakikaten yok, yok böyle bir Ģey. 122 RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Sen mahkûm ettin zaten. MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Ben kimseyi mahkûm etmiyorum. RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Mahkûm ettin, mahkûm. Bir de hukukçusun! MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Masumiyet karinesine inanıyorum ama bakın, bu kadar çok pervasızlık yok RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Sözüm ona hukukçusun. MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Bu kadar çok utanmazlık yok, bu kadar çok Ģey yok. RECEP ÖZEL (Isparta) - Sen öyle konuĢmuyordun ya! MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - ġunu da söyleyeyim değerli arkadaĢlar, son olarak: Bugün niye… RECEP ÖZEL (Isparta) - Masumiyet karinesine göre hiç konuĢmuyorsun ha! MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Anlamadım, anlamadım, bu arkadaĢlar, niye bugün sadece desenli kravat takmamıĢlar, düz kravat takmıĢlar ha? Niye? RECEP ÖZEL (Isparta) - Kim ya? MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - KonuĢanlar. RECEP ÖZEL (Isparta) - Allah, Allah! MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Niye takmamıĢlar? ÜNAL KACIR (Ġstanbul) - Sen niye öyle kravat taktın? MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - O soru da size zulüm olsun. TeĢekkür ediyorum. RECEP ÖZEL (Isparta) - Sen niye yelek giydin içine? MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Size zulüm olsun o soru, zulüm. Size zulüm olsun o soru. (CHP sıralarından alkıĢlar) BAġKAN - TeĢekkür ederim. ġahıslar adına son söz Antalya Milletvekili Sayın Sadık Badak'a aittir. Buyurun Sayın Badak. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar) 123 SADIK BADAK (Antalya) - Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri; görüĢmekte olduğumuz (9/3) esas numaralı önerge üzerinde Ģahsım adına söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Kıymetli arkadaĢlar, önceki oturumumuzda Ġstanbul Cumhuriyet BaĢsavcılığının 2012/120653 sayılı dosyası kapsamında Ģahsımın da aralarında bulunduğu grubumuzdan 55 arkadaĢımızla verdiğimiz önerge yüce Meclis tarafından kabul edilmiĢ ve soruĢturma komisyonu kurulması kararlaĢtırılmıĢtır. Meclis soruĢturma komisyonu, Ekonomi eski Bakanı Sayın Zafer Çağlayan'la ilgili iddiaları da araĢtıracaktır. AĢağıda ifade edeceğim sebeplerle aynı konuda ayrı bir komisyon daha kurulmasının bu aĢamada doğru olmadığı kanaatindeyim. Değerli milletvekilleri, görüĢmekte olduğumuz konunun Ģekli, hukuki ve siyasi boyutları var. ġekli bakımdan değerlendirecek olursak bu soruĢturmaları baĢlatan merci, dosyaları zaten fikren bir araya getirmiĢ; ayrı zamanlarda tespit ettiği hususları birleĢtirmiĢ; yorumlarında 4 dosya arasında bağlar kurarak onları bir paket hâline getirmiĢ. Bu itibarla, Meclisimizin de konuyu ayrı ayrı komisyonlarda değil, tek komisyonda incelemesi soruĢturmanın Ģekli ve selameti bakımından doğrudur ve süreçte doğabilecek çeĢitli kargaĢaları önleyecektir. 17 Aralık gününden bu yana, henüz iddianame hazırlanmadan, çeĢitli kesimler konuyu istismar boyutuna varacak, kiĢisel hakları zedeleyecek, vicdanları yaralayacak boyutta 67 çekiĢtirmiĢtir. Hatta muhalefet 30 Mart seçim politikalarını bu iddialar üzerine kurmuĢtur. ġimdi de ayrı ayrı komisyonlar teklif ederek kendilerince siyasi rantı artıracaklarını düĢünebilirler fakat bu uygun bir yol değildir. Hukuki boyut açısından: Sayın bakanlar hakkında 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 204, 252, 255, 257 ve 285'inci maddeleri kapsamında iddialarla hukuki bir süreç baĢlatılmıĢtır. Her partiden iĢtirak edecek üyelerle kurulacak olan soruĢturma komisyonu, Türkiye Büyük Millet Meclisi soruĢturma komisyonu mevcut evrakları inceleyecek, tarafları ve tanıkları dinleyecek, ihtiyaç duyduğu her türlü bilgi ve belgeyi araĢtıracaktır. Yüce Meclisimiz milletimizin vicdanı olduğu gibi, bu soruĢturma komisyonu da Meclisimizin vicdanı olarak meseleyi en ince ayrıntısına kadar tetkik ederek raporunu sunacaktır. Ülkemizde her kim olursa olsun yasalara uymak zorundadır. Hiç kimse yasaların haricinde tutulamaz. Komisyonun vereceği kararın sonuna kadar arkasında olacağız. Konunun siyasi boyutuna gelince: Esasen 2012 yılında baĢladığı anlaĢılan takip ve soruĢturma dosyalarının bekletilmeden tespitin yapıldığı an itibarıyla iĢlem uygulamasına geçilseydi, yargının hukuki görevini yapmakta olduğunu düĢünebilirdik. Ancak böyle olmamıĢ, soruĢturmaların bekletilip bütün dosyaların bir plan dâhilinde birleĢtirilerek aynı gün içerisinde harekete geçilmesi, bunun, hakkın ve hukukun tecellisi maksadından çok, halkımızı galeyana getirmek, Ģok etkisi yaratmak, yurt içinde ve yurt dıĢında sansasyon oluĢturarak Hükûmeti devirmeyi amaçlayan bir cunta operasyonu niteliği taĢıdığını göstermektedir. 2003 yılından bu yana ülkemizin istikrarını bozmaya dönük benzer hareketler baĢka Ģekil ve görüntüler altında sergilenmiĢ ve baĢarılı olamamıĢtır. Hedefleri iktidarın arkasındaki 124 çoğunluğun zihnini bulandırmak, iktidara karĢı güven bunalımı yaratarak ülkemizi istikrarsızlaĢtırmaktır. Uluslararası bazı Ģirketlerin ve kuruluĢların destekleriyle geliĢmekte olan ülkelerde demokrasileri tehdit eden cunta hareketlerinin emir komuta prensipleriyle çalıĢan piramit yapıların içinden çıktığı bir gerçektir. Bu açılardan değerlendirdiğimizde, aktörleri ve Ģekli farklı olsa da beklenen sonuçlar itibarıyla 17 Aralık hareketini 12 Mart 1971 darbesine benzetebiliriz. ġöyle ki: 1960 demokrasi suikastından sonra milletimiz 1965 seçimleriyle siyasi istikrarı yakalamıĢ, kalkınma yolunda yeniden bir gayrete koyulmuĢtu. 1969 seçimlerinde milletimizin yine siyasi istikrarı tercih etmesiyle eĢ zamanlı olarak üniversitelerde öğrenci olayları baĢlatıldı. "Ġrticaya hayır, devrimci Türkiye, iktidar irticaya prim veriyor, laiklik tehlikede, cumhuriyet değerleri tehlikede, faĢist iktidar, Türkiye polis devleti oluyor." sloganlarıyla Ankara ve Ġstanbul'da meydanlar dolduruldu. Polisler ve öğrenciler karĢı karĢıya getirildi. Kaos ortamı meydana getirildi. Bu olayları gerekçe gösteren askerî cunta bir muhtırayla Hükûmetin istifasını istedi. Seçimlere daha iki buçuk yıl olmasına rağmen, baskıya boyun eğen Hükûmet, milletin iktidarını cuntaya teslim etti. O günleri yaĢayan 2 milletvekilinin hatıralarını birkaç cümleyle sizlerle paylaĢmak istiyorum: Esat Kıratlıoğlu Ģöyle anlatıyor: "12 Mart günü Ġmar ve Ġskân Bakanının odasındaydım. Saat 13.00'te haberleri dinlerken askerin Hükûmetin istifası için muhtıra verdiğini öğrendik. Sayın BaĢbakan bu durumun demokrasiye karĢı bir hareket olduğunu belirterek istifa etti. 12 Mart ihtilali olduğunda Türkiye'de faizler yüzde 5,5; enflasyon yüzde 5'ti ve Türkiye OECD ülkeleri arasında Japonya'dan sonra en yüksek kalkınan 2'nci ülkeydi. Ġktidarın yıkılıp koalisyon hükûmetlerinin kurulması için askerî, politik ve dıĢ güçler marifetiyle bir hareket gerçekleĢtirildi, ondan sonra da Türkiye'nin hem ekonomik hem de politik düzeni berbat oldu." Yine, Kastamonu Milletvekili Fethi Acar: "Muhtıradan sonra ülkenin istikrarsızlık dönemi baĢladı. 73 milletvekili seçimlerine kadar, iki buçuk yıl içinde 4 hükûmet değiĢti. Bu dönemde Ġstanbul Birinci Boğaz Köprüsü geçiĢi dâhil, ülkemiz için çok önemli projeler gündeme gelmiĢti." Değerli milletvekilleri, böylece 71 darbesinin ardından 1973-1980 arasında devlet hâkimiyeti zayıfladı, sokak hareketleri arttı, rejim kavgaları baĢladı, kayıtlara göre 8.500'e yakın gencimiz sokak olaylarında katledildi. Kahve taramalar, bombalamalar, suikastlar, mahkemeler, tutuklamalar, iĢkenceler, soruĢturmalarla 12 Eylül sürecinde 100 bine yakın gencimiz aileleriyle beraber büyük zarar gördü. Okuyup öğretmen, mühendis, doktor, bankacı olacak gençlerimiz sistemden uzaklaĢtı; ülke istikrarsızlaĢtı, fakirleĢti. Değerli milletvekili arkadaĢlarım, yaĢanan tarihten ve problemlerden ders alındığı takdirde onların bir değeri olur. Basiret aynı hatalara düĢmemeyi gerektirir. KADĠR GÖKMEN ÖĞÜT (Ġstanbul) - Kanlı pazardan ders aldın mı hocam, kanlı pazardan? SADIK BADAK (Devamla) - Ülkemizin on iki yılda göstermiĢ olduğu önemli baĢarılardan birisi, IMF'yle 1961 yılında baĢlayan borç iliĢkimizi 2013 Mayıs ayında bitirmiĢ olmamızdır. Bunun ülkemizin geleceği açısından taĢıdığı önemini IMF'nin geliĢmekte olan ülkelerdeki metotlarını ve sonuçlarını takip edenler iyi değerlendirecektir. Bugün Türkiye geleceğini planlayan, hedeflerine ulaĢabilen bir ülke olma yoluna girdi. Milletimiz yeni hedeflere hukuk ve demokrasi içinde, istikrarlı yönetim ve planlı kalkınmayla ulaĢabileceğimizin Ģuurundadır. 125 KiĢilerin varsa yasal olmayan iĢ ve eylemleri üzerinden demokrasiyi, kalkınmayı hedef alan hareketlere destek olmak ülkemizin geleceğine katkı sağlamaz. 68 Son olarak Ģunu ifade etmek isterim: Yüce Meclisimiz bugün denetim görevini yerine getirmektedir. Ġddialarla ilgili oluĢturulacak komisyon, tarafları dinleyip bütün sorulara cevap verecek ve raporunu hazırlayıp sunacaktır. Bizler de yasalar çerçevesinde süreci takip edeceğiz. Bu değerlendirmeler ıĢığında ayrıca bir komisyon kurulmasının gerekli olmadığını düĢünüyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar) BAġKAN - TeĢekkür ederim Sayın Badak. Ekonomi eski Bakanı Sayın Mehmet Zafer Çağlayan… Buyurunuz. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar) MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Mersin) - Sayın BaĢkan, yüce Meclisin saygıdeğer milletvekilleri; öncelikle konuĢmama baĢlamadan önce, yine, bana ayrılan süre içinde, biraz evvel bazı konuĢmalar yapıldı. Sağ olsun, Grup BaĢkan Vekilimiz Sayın Canikli gerekli cevabı verdi ancak edep dıĢı bazı ifadeler, yüce Meclise yakıĢmayacak ifadeler maalesef bu kürsüde kullanıldı ve bundan dolayı da Yunus Emre aklıma geldi. Hani Yunus Emre diyor ya: "Edebim el vermez edepsizlik edene, susmak en güzel cevap edebi elden gidene." (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar, CHP ve MHP sıralarından gürültüler) ġimdi, bakın, arkadaĢlar, ben aynı seviyeye inmeyeceğim… ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Saat kaç oldu, saatin kaç? MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Mersin) - …aynı seviyeye inmeyeceğim. Ben biraz evvel komisyonun kurulmasıyla ilgili kendime oy verdim ve bu komisyonun kurulmasıyla ilgili kendim de oy vererek baĢtan beri bu komisyonun kurulmasını istedim. Düzmece, sahte savcılık raporlarıyla, yalan "tape"lerle ortaya konmuĢ olan bir komik olayın maalesef peĢine takılmıĢ gidenleri gördüm ve Ģimdi diyorum ki: Biz cevabı size vereceğiz. Aslında 30 Martta Türk milleti size gerekli cevabı verdi ama eğer alabildiyseniz, eğer duyabildiyseniz. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar) ġimdi siz tekrar bu cevabı Allah'ın izniyle Yüce Divanda da komisyonda da alacaksınız. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler) ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Ġstanbul) - Savunma yap, savunma! MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Hele bir tanesi çıktı diyor ki: "Efendim, Osmaniyeli bir kuyumcu var, 2,6 milyon liraya karısına, çocuklarına takı almıĢ, saatin sahte faturası varmıĢ." Buradan sesleniyorum bu iddiayı yapana: Sahte fatura alan, hediye saat alan, hediye saat veren, hediye saat aldı diyen de 2,6 milyon liraya takı aldı diyen de namerttir, namerttir, müfteridir! (CHP sıralarından gürültüler) METĠN KÜLÜNK (Ġstanbul) - Yüzüne baka baka söyle! 126 MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Gene bunu söylüyorum burada iĢte. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar) Haydi gelin. ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Ġstanbul) - Böyle atıp tutmakla olmaz! MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - ġimdi, utanmadan, arlanmadan, edeplenmeden… Bakın, ben 56 yaĢındayım. Ben istersem bunu da alabilirim, alacak güce de sahibim. Ancak 2,6 milyon dolar vermiĢim ben, takı almıĢım. Osmaniyeli bir kuyumcu… Sen bunu ispatlamazsan müfterisin, namertsin Ali Bey! (CHP sıralarından gürültüler) ArkadaĢlar, Ģimdi ben bununla zaman geçirmeyeceğim. Bakın, ben size baĢka bir Ģey anlatacağım, onlar konuĢsunlar. ġimdi, arkadaĢlar bakın, Ġran'la ilgili hadisede, bu Ġran'la yapmıĢ olduğumuz ihracatı, Türkiye'yi faiz sarmalına sokmuĢ olan faiz lobisinin niye sıktığını biliyorum. Bunun neden faiz lobisinin iĢine gelmediğini biliyorum. DüĢünün ki, ülkenin yapmıĢ olduğu ihracattan, cari açığın azalmasından rahatsız olanlar var ve bunlar maalesef bu Meclisin çatısı altındalar. Değerli arkadaĢlar, biz Ġran'a ihracat yaptık, biz Ġran'dan her yıl 10 milyar dolarlık enerji almak zorundayız. Biz Ġran'a 2011 yılında 9 milyar dolar ticaret açığı vermiĢtik. 2012 yılında eğer bu Ġran stratejisi olmasaydı biz Ġran'dan yine her yıl 10 milyar dolarlık petrol almak için dıĢarıdan, faiz lobisinden borçla para alıp ödemeler dengemizi bozmak zorundaydık. Niye gocunuyorsunuz? Biz kalktık Ġran'a ihracatımızı 2012 yılında 10 milyar dolara çıkarttık, 10 milyar dolar ihracatı yapan bütün ihracatçılara teĢekkür ediyorum, Allah razı olsun onların hepsinden. Ve Türkiye bu ihracatı yaparak Ġran'la dıĢ ticaret açığını 2 milyar dolara düĢürdü. Bakın, 2012 yılında Türkiye'nin cari açığı 48,5 milyar dolara düĢtü, 2011 yılında Türkiye'nin cari açığı 70 milyar dolardı; aradaki 26 milyar dolar cari açık farkı kesildi. (CHP sıralarından gürültüler) ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ayıptır ya! Adamı alkıĢlayın, rahat konuĢsun! Ağzın kurudu, su iç. (AK PARTĠ sıralarından gürültüler) MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Sus, dinle, bari öğren bunları hiç olmazsa! Öğren bunları, öğren! BaĢka yerden öğrenemezsin. ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Saat kaç! MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Saati söyledim. "Hediye alan da, hediye veren de, 'Aldı.' diyen de namerttir, edepsizdir." dedim. Daha varsa söyleyeceğin laf söyle bunun üzerine. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar, CHP sıralarından gürültüler) ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sen saati söyle. 69 MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Değerli kardeĢlerim, Ģimdi, onlar konuĢacaklar. Çok merak eden varsa gelsin saati dıĢarıda gösteririm kaça aldığımı. Çok adam 127 varsa gösteririm, hazırım ben buna, hadi buyurun. Hadi buyurun, hodri meydan! (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar) ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Ġstanbul) - Gel! Gel! ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Burada göster, burada! MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Değerli arkadaĢlar, bunlarla zaman kaybettik. Bakın, yapılan iĢlem Ģu… (CHP sıralarından gürültüler) Sayın BaĢkanım, ben konuĢamıyorum. BAġKAN - Yapıyoruz ama aynı Ģey. MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Ben savunma hakkımı yerine getiremiyorum Sayın BaĢkan. BAġKAN - Biliyorum. MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Lütfen ikaz edin. BAġKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen… (CHP sıralarından gürültüler) MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Bunlar savunmadan bile rahatsız oluyorlar ya. Ayıptır, ayıp! Dinleyin de öğrenin. (Hatip kürsüde konuĢurken Çorum Milletvekili Tufan Köse'nin cep telefonuyla hatibin fotoğrafını çekmesi) MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Sen de fotoğrafçılığa mı baĢladın? Fotoğraf mı çekiyorsun? Nereye götüreceksin o fotoğrafı? O fotoğrafı nereye götüreceksin? (CHP sıralarından gürültüler, AK PARTĠ sıralarından "Yuh" sesleri ve sıra kapaklarına vurmalar) BAġKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen… (Ġstanbul Milletvekili Ünal Kacır'ın Çorum Milletvekili Tufan Köse'ye basın bülteni ve Ġç Tüzük kitapçığını fırlatması) BAġKAN - Lütfen… Lütfen… MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - O fotoğrafı nereye götüreceksin? (CHP sıralarından gürültüler) (MuĢ Milletvekili Faruk IĢık'ın Çorum Milletvekili Tufan Köse'nin üzerine yürümesi) BAġKAN - BirleĢime on beĢ dakika ara veriyorum. Kapanma Saati: 23.04 SEKĠZĠNCĠ OTURUM 128 Açılma Saati: 23.16 BAġKAN: BaĢkan Vekili Meral AKġENER KÂTĠP ÜYELER: Bayram ÖZÇELĠK (Burdur), Ġsmail KAġDEMĠR (Çanakkale) ----- 0 ----BAġKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 84'üncü BirleĢiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum. (9/3) esas numaralı Meclis SoruĢturması Önergesi'nin görüĢmelerine devam ediyoruz. Sayın Çağlayan, buyurun. Dört dakikanız kalmıĢtı, beĢe tamamladım, buyurunuz. MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Mersin) - Sayın BaĢkan, saygıdeğer milletvekilleri; tabii, komisyonda her türlü cevabı vereceğiz ancak bu kadar ithamın ardından benim savunmamın da dinlenmesi buraya gösterilmesi gereken bir nezakettir. Sizlere bilhassa ifade etmek istediğim birkaç husus var. Bakın, bu operasyon Türkiye'nin birliğine, beraberliğine, ekonomisine yapılmıĢ olan bir operasyondur. (CHP sıralarından gürültüler) Bu operasyon, senaryosu baĢtan yazılmıĢ ve senaryoda oynayanları baĢtan konulmuĢ olan bir operasyondur. Size Ģimdi bir olayı anlatacağım. Benim Özel Kalem Müdürüm bir komiser yardımcısı tarafından 20 Aralık günü ifadeye çekiliyor. Ġfadeye çekilirken kendisine sorulan bütün soruların hepsi direkt bana çıkacak Ģekilde hazırlanmıĢ ve kendisine diyor ki: "Siz bu Ģeye telefon açmıĢsınız." "Evet, bana Sayın Bakan söyledi…" diyor, "Bir dakika, burada Bakan yok." diyor. "Sayın Zafer Çağlayan…" diyor, "Bak kardeĢim, burada sayın da yok." diyor. Avukatım hemen devreye giriyor. Avukatım diyor ki: "Memur bey, yapmayın. Bakın, burada siz Bakanı itibarsızlaĢtırıyorsunuz, Özel Kalem Müdürünü sıkıntıya sokuyorsunuz, bunlar dıĢarıya yansıyacak. Siz nasıl bir insana 'Sayın demeyin.' veya 'Bakan demeyin.' ifadesini kullanıyorsunuz?" Memurun ifadesi aynen, "Çok üstüme gelmeyin, çok üstüme gelirseniz 'Zafer' diye yazdırırım, imza attırırım." diyor ve hemen arkasından devam ediyor, "Kafanızı takmayın, zaten dört beĢ güne kadar ne bakan kalacak ne Hükûmet kalacak ne BaĢbakan kalacak." diyor. Bunu ifade alan bir polis memuru söylüyor arkadaĢlar… KADĠR GÖKMEN ÖĞÜT (Ġstanbul) - Kimin polisi, kimin? MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - …ve bunların yapmıĢ olduğu bu tezgâh içinde, bu uygulama içinde, bakın, yine bu operasyonu yapan savcı -ben sizlere anlatıyorum- bir 70 avukatı Reza Zarrab'a gönderiyor, 5 Ocak günü saat 13.24'te Metris Cezaevine. Diyor ki: "Bakın, sen burada güneĢ yüzü görmeyeceksin, sen buradan artık çıkamazsın. Evinde çoluğun var, çocuğun var, böbreklerinde rahatsızlığın var." 129 VELĠ AĞBABA (Malatya) - Ali Ġsmail Korkmaz'ı vuran polis olmasın bu! MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - "Sen buradan kurtulmak istiyor musun?" dediğinde "Niye kurtulmayayım?" diyor. VELĠ AĞBABA (Malatya) - Berkin'i vuran polis mi yoksa, Berkin'i vuran! MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - "Bak o zaman, biz seni buradan kurtaracağız. Savcı seni yarın ifadeye çağıracak, geleceksin ikinci bir ifade vereceksin." diyor. "Peki, siz beni nasıl çıkartacaksınız? Benim size borcum ne olacak?" diyor. (CHP sıralarından "Anlat, anlat!" sesleri, gürültüler) "Borcum ne olacak?" dediği zaman diyor ki o avukat: "ArkadaĢ, biz para almayacağız." TUFAN KÖSE (Çorum) - Hikâye anlatma! Ya, hikâye, masal anlatıyorsun! MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - "Nasıl para almazsınız, dünyanın parası konuĢuluyor." "Hayır, bu bir vatan görevidir." diyor. "Peki, ne söyleyeceğim? Ne istiyorsunuz benden?" diyor. TUFAN KÖSE (Çorum) - Anlat, anlat, masal anlat bize! MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Aynen ifade Ģu: "Ġki satır bir ifade vereceksin. Diyeceksin ki: 'Ben bu olayların hepsini bakanlarla birlikte ancak Sayın BaĢbakanın talimatıyla yaptım.'" Bakın, Ģimdi: "Bunu yaparsan gelecek bu olay bitecek." diyor. Çocukcağız diyor ki, adam diyor ki: "Peki, garantim ne benim? Nasıl olacak bu?" "Geleceksin yarın, yarın ifadeni vereceksin. Ġfadeni verdiğin zamanda bir tarafta savcının salıverme kâğıdı, bir tarafta ifade yapacaksın." ArkadaĢlar, bakın, bu operasyon böyle bir operasyondur. TUFAN KÖSE (Çorum) - Vay be, vay anasını! MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Yapılmak istenen böyle bir operasyondur. Umarım inĢallah bir gün sizin baĢınıza gelmez. (CHP sıralarından gürültüler) Bugün bizim baĢımıza gelen yarın sizin baĢınıza da gelecektir ve size, arkadaĢlar, son olarak Ģunu söylemek istiyorum: Bakın, söyleyecek çok Ģeyim var ancak elimde Amerikan Kongresinin 11 Nisan 2013 tarihinde, bakın, bir belgesi var. 47 senatör Amerikan Kongresinde Halk Bankası, Zafer Çağlayan ve Tayyip Erdoğan'ı, ihracat yaptığımız için, Ġran'a ihracat yaptığımız için bizi âdeta bir yerde kötü adam eden bir belgeyi burada sizlerin dikkatine sunuyorum. AHMET TOPTAġ (Afyonkarahisar) - Geç, geç… MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Bunun 11 Nisan 2013'te Amerika'da ipi çekilmiĢ. Transit ticaretten bahsettiler. Bakın, arkadaĢlar, bilmeyenlere anlatayım da Genel Kurul tutanaklarına geçsin. 2012 yılında Halk Bankası üzerinden 14,3 milyar dolar transit ticaret yapıldı. AHMET TOPTAġ (Afyonkarahisar) - Kara para mı? 130 MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Bu transit ticaretin sadece 995 milyon doları Türkiye'de yerleĢik firmalar tarafından yapılırken bunun yaklaĢık 13,2 milyar doları Türkiye'de hiç olmayan, adresi olmayan, vergiyle tanıĢmayan ve bir taraftan Ġran'a ambargo koyan ülkelerin Ģirketleri tarafından yapıldı. Ben buna isyan ettim, bunun üzerine oturduk biz Sayın BaĢbakanla beraber Türkiye'de olmayan Ģirketlerin ihracatını yapmayacağız dedik. VELĠ AĞBABA (Malatya) - Haydi hayırlı olsun. MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Bakın, 2012 yılında bu yurt dıĢında olan Ģirketler, ambargo koyan ülkelerin Ģirketleri transit ticaretin… (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) Sayın BaĢkan, bir dakika… BAġKAN - Bir dakika veriyorum, tamamlayın lütfen. MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Transit ticaretin yüzde 93'ünü yaptılar arkadaĢlar. 2012 yılında bu yapılan ihracat karĢılığında, sonra, frene basıldıktan sonra 2013 yılında yurt dıĢındaki Ģirketlerin ihracat içindeki oranı yüzde 60'a düĢtü. TUFAN KÖSE (Çorum) - Vay anasını! MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Transit ticaret nedir biliyor musunuz? Transit ticaret, bizim ülkemizden 1 sentlik mal alınmadan, 1 sentlik vergi vermeden, hiçbir Ģekilde istihdama katkı vermeden, bir ülkeden diğerine ama bizim TÜPRAġ ve BOTAġ'ın elde edilmiĢ olan gelirleriyle yapılan ihracattır. VELĠ AĞBABA (Malatya) - Bunlar ülkenin düĢmanları! MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Ben size soruyorum: Niye rahatsız oluyorsunuz? Ben Ali'nin, Veli'nin, Ahmet'in burada ihracat yapmasını istedim, John'un ihracat yapmasını istemediğim için hain ilan edildim. TUFAN KÖSE (Çorum) - Bunlar suçların bahanesi mi ya? 71 MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Bakın, ben eğer bundan dolayı suçluysam, Türkiye ihracatını artırmak için suç iĢlemiĢsem bu suçu Ģeref kabul ediyorum, onur kabul ediyorum arkadaĢlar. TUFAN KÖSE (Çorum) - Bravo! OKTAY VURAL (Ġzmir) - AlkıĢ, alkıĢ! MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Ve sizlere diyorum ki son söz olarak, bakın, rüĢvetten bahsedildi, bilmem Ģundan bahsedildi. ArkadaĢlar, tekrar söylüyorum: Yirmi yedi 131 yıl sanayicilik yaptım. Çok net bu kürsüden sayıyorum: RüĢvet alan da, rüĢvet veren de, iftira atan da Ģerefsizdir, namerttir diyorum arkadaĢlar. TeĢekkür ediyorum, çok sağ olun. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar) ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan, az önce savunma yapan Ģahıs benim konuĢmama atfen edep dıĢı ifadeler Ģeklinde Ģahsımı hedef almıĢtır. BAġKAN - ġimdi, onların hepsi öyle oldu da… ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Ġstanbul) - SataĢma var, burada da sataĢmadan nedeniyle söz istiyorum. BAġKAN - Hayır, biliyorum. SataĢmadan veremem -siz hukukçusunuz- çünkü ara verdim. Kavga ettiniz, dolayısıyla da ara verdim. ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Ġstanbul) - ġu anda, Ģu anda… BAġKAN - Hayır, hayır… ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Ġstanbul) - ġu andaki savunması... BAġKAN - ġu andaki… MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Ġstanbul) - ġu anda söyledi efendim. ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan, Ģu andaki baĢlangıçta… BAġKAN - Bir saniye… NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Tutanaklara bakalım Sayın BaĢkan. MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan… OKTAY VURAL (Ġzmir) - ġu anda söyledi Sayın BaĢkan. ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Ġstanbul) - ġu andaki baĢlangıçta edep dıĢı ifadeler, efendim "Bu iddiaları ispatlamayan namerttir, Ģerefsizdir." Ģeklinde bizim konuĢmamızı hedef alarak… BAġKAN - ġimdi, bir saniye… MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Ġstanbul) - Sayın milletvekilinden önce biz konuĢtuk. Biraz önce de bizi itham edecek Ģekilde konuĢtu. 69'uncu maddeye göre söz istiyoruz, bu çok açık. BAġKAN - Muhterem itirazım yok. OKTAY VURAL (Ġzmir) - KonuĢmamasını tamamlamıĢtı efendim. MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan… 132 MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Ġstanbul) - TamamlamamıĢtı. MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Ġstanbul) - Efendim, bakın… MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Ġstanbul) - Altı dakika söz konuĢtu, beĢ dakika söz verdiniz. BAġKAN - Ben, bir kelimemi tamamlayabilirsem ondan sonra anlaĢacağız zaten. "KonuĢma vermeyeceğim." demiyorum, sadece söylediğim Ģey Ģu: Ondan evvelki sözlerinde evet bu itirazlar, yani sizin söylediğiniz sözler söylendi ama o arada kavga çıktı, ben ara verdim, o kısmı düĢtü. ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Ġstanbul) - ġu anda da, yine… BAġKAN - ġimdi… MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan, konuĢma bitmedi. BAġKAN - ġimdi, bir saniye… Biz, ara verdik… MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan… BAġKAN - Ben vereceğim söz ama ikinize birdendi, hayır… MEHMET METĠNER (Adıyaman) - Sevgili BaĢkan, hepimizin vaktini çalıyorlar. BAġKAN - Hepimizin vakti, benim vaktim bedava mı? MEHMET METĠNER (Adıyaman) - Zaten vereceksin, ver. BAġKAN - Vereceğim de baĢka bir cümle kuracağım ona göre söz vereceğim. Dolayısıyla, son sözü "Alan da, veren de, söyleyen de, iftira atan da müfteridir." vesaire demesine karĢılık vereceğim Sayın Özgündüz size söz. Yani, ona göre konuĢmanıza dikkat edin. MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan… AHMET AYDIN (Adıyaman) - Ġftira attıklarını kabul ediyorlar mı Sayın BaĢkan, onun için mi söz veriyorsunuz? BAġKAN - Bir saniye… MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan, efendim, sataĢma nedeniyle elbette ki aynı oturumda söz talebinde bulunmak gerekir ancak biraz önce oturum, arkadaĢlarımız sataĢma nedeniyle söz isteme fırsatını elde edemeden, zorunlu olarak sizin tarafınızdan kapatıldı. BAġKAN - Evet, biliyorum. 133 72 MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Ġstanbul) - Dolayısıyla "Bir önceki oturumda talep etmediniz, o nedenle o kısmı düĢtü." görüĢünüze katılmıyorum efendim. BAġKAN - Hayır, ben "Talep etmediniz." demedim. MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Ġstanbul) - Hayır, "O, o bölümde kaldı..." BAġKAN - Hayır, Ģimdiki… MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Ġstanbul) - "…dolayısıyla o bölümdeki cümleler nedeniyle size sataĢmadan söz veremem." dediniz. BAġKAN - "O fasıldan dolayı" dedim. MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Ġstanbul) - Hayır, hayır… Bakın, normal bir görüĢme olsa oturum kapansaydı elbette ki talep edilmemiĢtir, veremezdiniz ama siz kürsüdeki, buradaki olağanüstü bir gerginlik nedeniyle kapatmak zorunda kaldınız. Dolayısıyla Ġç Tüzük'ün o kuralını burada uygulayamazsınız. SÜREYYA SADĠ BĠLGĠÇ (Isparta) - Ġç Tüzük'te öyle bir Ģey yok! BAġKAN - Sayın Özgündüz, son cümlelerle ilgili söz veriyorum, buyurun. MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Ġstanbul) - Ben de efendim, benim de söz talebim var. BAġKAN - Sıraya girin. Amerikalılar Ģey diyor ya, hani, süpermarketlerde "next, next" diye, hani, iĢte, biraz sonra. Buyurun. ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Ġstanbul) - TeĢekkür ediyorum Sayın BaĢkan. Evet, susmak en güzel cevap edebi olana. Ġyi de bari susun ya! Allah'tan korkun, bari susun! Yani, hırsızdan daha beteri arsız olmaktır. (AK PARTĠ sıralarından gürültüler) Ya, böyle bir Ģey yoksa kardeĢim niye istifa ettin? Hırsızdan daha beteri arsız olmaktır. (CHP sıralarından alkıĢlar) Yani, ayıp yani! Niye istifa ettin? Hepsi kurmacaydı, hepsi düzmeceydi, hepsi komploydu, darbeydi, niye istifa ettin? Niye görevden alındın? Bunu gel bir açıkla!(CHP sıralarından alkıĢlar; AK PARTĠ sıralarından gürültüler) Ya, arkadaĢlar "Efendim, ben, yok 2 milyon 684 bin dolarlık takı almıĢım da…" Sen almamıĢsın. KonuĢmayı bir dinle. Rıza Sarraf alıyor sana gönderiyor. Düğün kasetlerini inceleyin, düğün kasetlerini… Bakın, Bakanın oğlu evleniyor, o gün, 12 Nisan 2013. Bakın, medyada var, takılara bakın, düğünde takılanlara bakın. Bunları bir izleyin ondan sonra söyleyin. Burada, değerli arkadaĢlar, böyle, böyle, böyle… MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Mersin) - Yalan söylüyorsun! Namertsin! 134 ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) - Efendim, yarın, kardeĢim ortada, getirirsin Ģeyi. "Saati gelin göstereyim." Herhâlde sabahki kahvaltıda gösterdi. Saatin faturasını Yüce Divanda göstereceksin. Suçlamalara yanıt vermiyor, bizim dediklerimize… Efendim, soruĢturma öyle oldu, böyle oldu. Peki, Bank Asya'dan hesabına gelen, senin değil tabii ki -söylemeyeyim ismini Ģimdiyakınının 2 milyon 465 bin lira. Bunu da mı kuĢlar getirdi, paralel yapı yaptı? Ġhracatı artır, ödül verelim. Ama kardeĢim, ihracata artırırken çalma, komisyon alma yani 52 milyon dolar 28 kerede rüĢvet alacaksın "Ben ihracatı artırdım." Cari açığı da Rıza Sarraf kapattı, öyle mi! Vergi rekortmenleri açıklandı, nerede Rıza Sarraf'ınız? (CHP sıralarından alkıĢlar) Önüne yattığınız Rıza Sarraf'ın adı niye yok bu listede? Sizin meĢhur iĢ adamlarınızın hiçbirinin adı yok, suçladığınız "paralel yapı" dediğiniz, bilmem, odur, budur, kimin adamıdır, Ġsrail'in, oranın, buranın dediğiniz adamların hepsi vergi rekortmeni bu ülkede. ĠĢte namuslu olmak, Ģerefli olmak, onurla, alın teriyle çalıĢarak vergi vermektir, buradan atıp tutmak değildir. Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkıĢlar, AK PARTĠ sıralarından gürültüler) MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Mersin) - Sayın BaĢkan, ben de söz istiyorum. BAġKAN - Sayın Tanrıkulu'ndan sonra size söz vereceğim. Buyurunuz. MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri; bu kadar çok sinirlenmeye gerek yok. Bakın değerli arkadaĢlar, ben belgeyle konuĢtum, fezlekeyle konuĢtum. Madem bu kadar kendinize güveniyor idiyseniz, neden seçimlerden önce bu Genel Kurulda bunu konuĢmadık? Neden konuĢamadık? Neden bu fezlekeyi dağıtamadınız? Neden Meclis BaĢkanı bunu sakladı? Söyler misiniz? Sizlerden sakladı, sizlerden, biz okuduk ama sizlerden saklandı bu kadar. Neden arkadaĢlar? (AK PARTĠ sıralarından gürültüler) Bakın, kendinize güveniyor iseniz burada çıkıp -böyle bağırıp çağırmanın bir anlamı yok, hiç yok, bağırıp çağırmakla bu iĢler olmaz- gelirsiniz, fezlekeleri dağıtırsınız, herkes bunları okur, ne yanlıĢ, ne doğru, tartıĢırız. Sizler biliyor musunuz ne olduğunu? Herkes biliyor tabii ne olduğunu ama Ģunu ifade edeyim… EBU BEKĠR GĠZLĠGĠDER (NevĢehir) - Komisyonda göreceğiz. 73 MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Gerçekten ifade edeyim: Bu kadar çok da piĢkinlik olmaz ya! Pes! Gerçekten pes ya! Bu kadar çok iddia olacak… Ġnsan saklanacak delik arar ya! Çıkmaz, en arkada oturur, sessiz kalır, çıkmaz buraya gerçekten ya, hakikaten çıkmaz, aklanmak ister, aklanmak. Nerede aklanılır? 135 Bakın, sandık aklanma yeri değil, aklanma yeri bağımsız, tarafsız, adil yargılama yapan mahkemelerdir, onun güvencesini gelin beraber sağlayalım. RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - ĠĢte komisyon kuruluyor. MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Var mısınız? Var mısınız? Adil yargılama sağlayacak mahkemeyi kuralım, var mısınız? Neden kaçıyorsunuz? Neden kaçıyorsunuz soruyorum. RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Kim kaçıyor, komisyon kuruluyor ya. MUSTAFA SEZGĠN TANRIKULU (Devamla) - Gelin, bağımsız mahkemede yargılanın. Son söz değerli arkadaĢlar: RüĢvet alan da veren de yolsuzluk yapan da Ģerefsizdir, son söz. (CHP ve MHP sıralarından alkıĢlar) BAġKAN - Önce Sayın Çağlayan'a… Buyurunuz. MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Mersin) - Sayın BaĢkanım, saygıdeğer milletvekilleri; istifa ettik, "Niye istifa ediyorsunuz?", istifa etmemiĢ olsaydık "Niye istifa etmiyordunuz?" Allah aĢkına, bir karar verin ne yapacağınıza ya. (CHP sıralarından gürültüler) Biz, sorumlulukla gittik, istifamızı verdik. Burada soruĢturmanın en iyi, en doğru Ģekilde yapılması için… 17 Aralık günü sabah saat 07.30'da Sayın BaĢbakan beni telefonla aradığı zaman, ben telefonda kendisine "Sayın BaĢbakanım, olayın ne olduğunu bilmiyorum ama ben Ģu andan itibaren bakanlık görevimden istifa ediyorum. Çünkü, benim, Hükûmetime, partime herhangi bir zarar verme hakkım yoktur, soruĢturma adil bir Ģekilde yapılsın." dedim. KADĠR GÖKMEN ÖĞÜT (Ġstanbul) - Kaçtın sonra da. MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Ben koltuğa yapıĢan bir adam değilim ve bundan dolayı da eğer istifa etmeseydik, bugün gelip farklı söyleyeceklerdi. ġimdi, değerli arkadaĢlar, bakın, burada bu tür konuĢmalarla, ahlak dıĢı konuĢmalarla bir yere gidemezsiniz, sokak konuĢmalarıyla bir yere gidemezsiniz. Birine "namussuz" demek için önce senin namuslu, senin ahlaklı olman gerekir. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar) YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEġ (Ankara) - Yuh! Yuh! Yuh! MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Birine kalkıp herhangi bir Ģey söylemen için önce senin edepli olman gerekir, ayıptır ayıp. ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - DüĢtüğün hâle bak. MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Burada namus terazisi mi var, namus kantarı mı var, neye göre tartıyorsunuz, neye göre bunları söylüyoruz? YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEġ (Ankara) - Yuh! 136 MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Yuh sana olsun, kime yuh çekiyorsun? (MHP sıralarından gürültüler) YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEġ (Ankara) - Ben söylüyorum Zafer! Utan, utan! MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Devamla) - Yüz bin kere yuh sana olsun edepsiz adam! Ve çıkmıĢ burada utanmadan cevap veriyorlar. Siz, savunma hakkına bile saygı göstermeyecek kadar hazımsız insanlarsınız, değiĢik insanlarsınız. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler) Sizler Ġstiklal Mahkemelerinde önce asıp sonra ifade alalım diyen bir zihniyetin temsilcilerisiniz. Bunları size yakıĢtırıyorum ben. Saygıyla selamlıyorum hepinizi. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar) ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan, yine, Ģüpheli savunmasında bize "Edep dıĢı, ahlak dıĢı konuĢmalar." diyerek sataĢmada bulunmuĢtur. Bu nedenle sataĢmadan söz istiyorum. (AK PARTĠ sıralarından gürültüler) BAġKAN - Biz bunu sabaha kadar sürdürecek miyiz? Bir karar verin. ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Ġstanbul) - Ġyi de Sayın BaĢkan… BAġKAN - Hayır, bir Ģey demiyorum Sayın Özgündüz. Aynı konuĢmalar karĢılıklı olarak devam edecek. Sürdürelim diyorsanız benim için sakıncası yok da bir yerde keselim yalnız bunu. ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan, sadece kısa bir söz, fazla uzatmayacağım. BAġKAN - Buyurun. MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Mersin) - Ben de istiyorum. BAġKAN - Bir sakıncası yok baĢladık, hay hay. Ama bir yerde kesilmesi lazım yani böyle olmaz ki. Buyurun. 74 ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Ġstanbul) - Evet, bir yerde kesilmesi lazım. Ya, arkadaĢlar Allah aĢkına, Ģimdi, bakın, bu sadece bir destede, postada Bakanın oğlunun evine giden para, Ġstanbul'dan çıkıĢından itibaren takip edilen… MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Mersin) - Nereden biliyorsun onu, orada mıydın sen? ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) - Dosyada var, dosyada. 137 MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Mersin) - Senin evine mi gidiyor, senin evine? RECEP ÖZEL (Isparta) - Hani dosyaya ulaĢamamıĢtınız. ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) - Baz istasyonu aynı noktadan sinyal veriyor, konuĢmalar yapılıyor. Ya, Allah aĢkına gidin yargılanın, hesabını verin. Mahkeme kararıyla, teknik takip kararıyla yapılan iĢler bunlar. MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Mersin) - O senin evine mi gidiyor? ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) - Saat, saat, meĢhur saat, yine göstereyim, meĢhur saat. Efendim, bir gelsin göstereyim. Bunda eğer Ģeysen, kendin aldıysan tak koluna kardeĢim, övüne övüne taĢı. Niye gizli saklı yapıyorsun? MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Mersin) - Gel saati göstereyim sana. ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) - Bakın, böyle bir Ģey olmaz, böyle bağırarak çağırarak olmaz. Gideceksin, hesap vereceksin, yargıya hesap vereceksin, savunmayı orada yapacaksın. Dolayısıyla, komisyon kurulacak, komisyonda ifade vereceksin. RECEP ÖZEL (Isparta) - Kuruldu ya komisyon. MUSTAFA ELĠTAġ (Kayseri) - Komisyon kuruldu, komisyon. Komisyonu kurduk, sen farkında değilsin herhâlde. Sen dünyada yaĢamıyorsun herhâlde. ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) - Bağırıp çağırmasın, sakin olsun. Dolayısıyla, nedir bu suçluluk telaĢı yani? Komisyon kuruldu, gidecek oraya, ondan sonra da inĢallah Yüce Divana gidecek, orada savunmada bulunacak. Beraat etsin gelsin, "Alnım açık, baĢım dik." Böyle bir Ģey olur mu? Böyle bir mantık olur mu? (AK PARTĠ sıralarından "Niye mahkûm ediyorsun?" sesi) ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) - Değerli arkadaĢlar, mahkûm etmiyoruz. RECEP ÖZEL (Isparta) - Mahkûm ediyorsun. ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) - Ġddialar var ve bu iddialar yüzünden diyor ki: "SoruĢturmanın selameti açısından istifa ettim." Çok güzel. O zaman niye… De ki, kardeĢim… Bak, Erdoğan Bayraktar ne güzel "Susuyorum kardeĢim, ne yaparsanız yapın, ben millî iradeye saygılıyım. Meclis aynı zamanda bakanları denetleyen bir organdır. Dolayısıyla gereğini yapın." ġimdi, burada çıkacaksın, bağıracaksın, yok namustan, Ģereften, edepten bahsedeceksin. Yani benim edebim elvermiyor bazı Ģeyleri söylemeye, daha fazla sürdürmeye. Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkıĢlar) EBU BEKĠR GĠZLĠGĠDER (NevĢehir) - Var mı senin edebin? Edebin var mı senin? BAġKAN - Meclis soruĢturması… 138 OKTAY VURAL (Ġzmir) - Sayın BaĢkanım, yani bahse konu soruĢturma önergesine konu Sayın Bakan, bunun bir düzmece olduğunu ifade etti, ama Halkbank'la ilgili Bakan Ali Babacan, Mehmet ġimĢek, onlarla ilgili bir iddia söz konusu değil. Dolayısıyla böyle bir konunun, kendisiyle illiyet bağı olmayan bir bankayla ilgili bir konuda böyle bir iddianın ileri sürülmesi doğru değil. MUSTAFA ELĠTAġ (Kayseri) - Sayın BaĢkan, burası komisyon değil, komisyon kurmaya karar verir, burada herkes komisyon gibi karar veriyor. BAġKAN - Biliyorum. OKTAY VURAL (Ġzmir) - Bir de Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekilleri bu iddiaların doğru olduğunu ifade etti ve soruĢturma komisyonu da kuruldu zaten. Dolayısıyla düzmece idiyse niye kuruldu? Demek ki inanıyor. BAġKAN - Meclis soruĢturması önergesi üzerindeki görüĢmeler tamamlanmıĢtır. ġimdi oylamaya geçeceğiz. Ekonomi eski Bakanı Sayın Zafer Çağlayan hakkında Meclis soruĢturması açılıp açılmaması hususunu oylarınıza sunacağım. Anayasa'nın 100'üncü maddesi hükmü gereğince oylamayı gizli oylama Ģeklinde yapacağız. Gizli oylamanın yöntemiyle ilgili daha önce açıklamada bulunmuĢtum, aynı usulle oylama yapacağız. Kâtip üyeler yerlerini alsınlar. ġimdi, gizli oylamaya Adana ilinden baĢlıyoruz. (Oylar toplandı) (Oyların toplanmasına baĢlandı) BAġKAN - Oyunu kullanmayan sayın üye var mı? Yok. 75 Evet, oylama iĢlemi bitmiĢtir. Oy kupaları kaldırılsın. (Oyların ayrımı yapıldı) BAġKAN - (9/3) esas numaralı Ekonomi eski Bakanı Sayın Mehmet Zafer Çağlayan hakkında bir Meclis soruĢturması açılmasına iliĢkin önergenin gizli oylama sonucu: "Kullanılan Oy Sayısı : 453 139 Kabul : 174 Ret : 274 Çekimser BoĢ : :4 1 Kâtip Üye Bayram Özçelik Burdur Kâtip Üye Ġsmail KaĢdemir Çanakkale" Meclis soruĢturması açılması kabul edilmemiĢtir. Bu kısmın 3'üncü sırasında yer alan, Ġstanbul Milletvekili Sayın Ali Özgündüz ve 60 Milletvekilinin; bir soruĢturma dosyasında yer alan bir Ģüphelinin bürokratik iĢlerini takip etmek, bu kiĢinin babasına Ġtalya'ya giriĢ vizesi ve oturma izni alınması konusunda aracı olmak, aynı kiĢi hakkında ulusal bir gazetede yayımlanması planlanan yolsuzluklarla ilgili haberin yayımını durdurmak için tavassutta bulunmak ve söz konusu kiĢinin yürüttüğü otel projesine yardımcı olmak amacıyla bu kiĢiden üç defa rüĢvet aldığı ve bu eylemlerin Türk Ceza Kanunu'nun 252'nci maddesinde düzenlenen birden çok kez rüĢvet almak suçuna uyduğu iddiasıyla Avrupa Birliği Eski Bakanı Sayın Egemen BağıĢ hakkında bir Meclis soruĢturması açılmasına iliĢkin (9/4) esas numaralı Önergesi'nin görüĢmelerine baĢlıyoruz. 3. Ġstanbul Milletvekili Ali Özgündüz ve 60 Milletvekilinin; bir soruĢturma dosyasında yer alan bir Ģüphelinin bürokratik iĢlerini takip etmek, bu kiĢinin babasına Ġtalya'ya giriĢ vizesi ve oturma izni alınması konusunda aracı olmak, aynı kiĢi hakkında ulusal bir gazetede yayımlanması planlanan yolsuzluklarla ilgili haberin yayımını durdurmak için tavassutta bulunmak ve söz konusu kiĢinin yürüttüğü otel projesine yardımcı olmak amacıyla bu kiĢiden üç defa rüĢvet aldığı ve bu eylemlerin Türk Ceza Kanunu'nun 252'nci maddesinde düzenlenen birden çok kez rüĢvet almak suçuna uyduğu iddiasıyla Avrupa Birliği Eski Bakanı Egemen BağıĢ hakkında bir Meclis soruĢturması açılmasına iliĢkin önergesi (9/4) BAġKAN - Bu görüĢmede sırasıyla önergeyi verenlerden ilk imza sahibine veya onun göstereceği bir diğer imza sahibine, Ģahısları adına üç üyeye ve en son olarak da hakkında soruĢturma açılması istenmiĢ bulunan Avrupa Birliği eski Bakanı Sayın Egemen BağıĢ'a söz verilecektir. KonuĢma süreleri onar dakikadır. (Madde 108 ve 60) 140 Meclis soruĢturması önergesi Genel Kurulun 8/4/2014 tarihli 73'üncü BirleĢiminde okunmuĢ ve bastırılarak sayın üyelere dağıtılmıĢtır. Bu nedenle soruĢturma önergesini tekrar okutmuyorum. Söz alan sayın milletvekillerinin isimlerini okuyorum: Önerge sahibi Sayın Ali Özgündüz, Ġstanbul; Ģahıslar adına Kocaeli Milletvekili Sayın Lütfü Türkkan, Ġzmir Milletvekili Sayın Aytun Çıray, ġanlıurfa Milletvekili Sayın Abdülkadir Emin Önen; hakkında soruĢturma açılması istenen eski Avrupa Birliği Bakanı Sayın Egemen BağıĢ. Ġlk söz, önerge sahibi Ġstanbul Milletvekili Sayın Ali Özgündüz'e aittir. Buyurunuz. (CHP sıralarından alkıĢlar) ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Ġstanbul) - TeĢekkür ediyorum Sayın BaĢkan. Değerli milletvekilleri, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Değerli arkadaĢlar, öncelikle bu soruĢturmaların bir arada yapılıp yapılmayacağı konusuna değinmek istiyorum. Siz, 4 bakan hakkında bir tek soruĢturma önergesi verdiniz, biz 76 ayrı ayrı verdik. Niçin? Çünkü bu Ģu anda Meclisin yaptığı iĢlem aslında bir ceza muhakemesi iĢlemidir yani soruĢturma komisyonu cumhuriyet savcısı gibi delilleri toplayacak, dolayısıyla ifadeleri alacak, efendim bu kiĢilerin suçlu olup olmadıkları hakkında bir kanaat bildirecek, rapor hazırlayacak ve buraya sunacak. Dolayısıyla ceza usulüne göre yapılan bu soruĢturmanın bir arada yürümesi için bağlantı olması lazım yani Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 8'inci maddesinde tarif edilen bağlantı kavramının olması lazım. Bağlantı kavramını nasıl tarif ediyor Ceza Muhakemesi Kanunu? Bir kiĢi birden fazla suçtan sanık olur veya bir suçtan her ne sıfatla olursa olsun birden fazla sanık bulunursa bağlantı varsayılır. ġimdi, burada birden fazla sanık var. Evet yani Ģüpheli, daha doğrusu hakkında soruĢturma açılması istenen bakan var fakat bunlar arasında, eylemler arasında aslında bağlantı yok. Yani Erdoğan Bayraktar'ın efendim, usulsüz olarak özel imtiyazlı imar planı hazırlayıp vermesiyle iĢte Zafer Çağlayan'ın usulsüz ihracat iĢlemlerinden menfaat temin etmesi ya da Egemen BağıĢ'ın, baĢka bir, iĢte bu iĢ adamı, meĢhur, "Bakanlara mama vermek lazım, beslemek lazım." diyen iĢ adamından hakkında çıkacak medyadaki bir haberi engellemek için çıkar sağlaması ya da ĠçiĢleri eski Bakanının bu kiĢiye koruma vermesi ya da -istisnai vatandaĢlıkĠran vatandaĢlarının Türkiye Cumhuriyeti vatandaĢlığına geçirilerek çıkar sağlaması eylemleri aslında irtibatlı değil. Dolayısıyla, tek soruĢturma olmaması lazım, ayrı ayrı soruĢturma… Bu aynı zamanda bu kiĢilerin savunma hakkını kullanmaları açısından da yerinde olacaktır. Onun için, biz diyoruz ki: Bunların ayrı ayrı görüĢülmesi lazım. Ancak az önce yapılan oylamada ne yazık ki bizim verdiğimiz Zafer Çağlayan hakkındaki önergeyi reddettiniz fakat bu aslında iyilik değil, onu söyleyeyim. Dediğim gibi, teknik olarak bu kiĢilerin farklı soruĢturma komisyonlarında kendi eylemeleriyle ilgili savunma yapmaları, dolayısıyla delillerin toplanması, daha rafine ortamda bir iĢlem yapılması daha samimi olacaktı. ġimdi, gelelim bu Egemen BağıĢ'a. Bu Egemen BağıĢ, Allah'ın kelamıyla dalga geçen… ġimdi, diyor ki savunmasında: "Efendim, benim, iĢte, on beĢ yıllık arkadaĢım, yirmi yıllık arkadaĢım." falan. O "arkadaĢım" dediği zaten bundan dolayı özür diledi, dolayısıyla kabul 141 ediyor. Yani bu Egemen BağıĢ'ı, tabii, Allah bağıĢlar mı, bağıĢlamaz mı o Allah'ın bileceği iĢ. Efendim, Bakara suresi, yani dalga geçtiği, Allah'ın ayetinde zaten diyor: "Bunlar müminleri aldatmaya çalıĢırlar oysa sadece kendilerini aldatırlar. Kalplerinde münafıklıktan kaynaklanan bir hastalık var. Ġman edenlerle karĢılaĢtıkları zaman 'inandık' derler fakat Ģeytanlarıyla, münafık dostlarıyla yalnız kaldıkları zaman 'Ģüphesiz biz sizinleyiz' derler, gerçekte Allah onlarla alay ederler." MEHMET METĠNER (Adıyaman) - Sizi tarif ediyor, sizi. ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) - Bu, Allah'ın hikmeti, Allah biliyor. Dolayısıyla, Allah'ın iĢine karıĢmayız ama biz bu adamı bu millet adına, Türk milleti adına -bu yüce Meclis affetmeyecektir, bağıĢlamayacaktır- hak ettiği yere, Yüce Divana göndereceğiz. Dolayısıyla, orada gitsin, hesabını versin. Efendim, bu çikolata kutuları, çikolata kutusunda gelen paralar, dolarlar niye geldi, nasıl geldi? "Hizmetçisi -iĢte biliyorsunuz, evde değil- Marina'ya teslim et." diyor. "Marina -daha önce de söyledim, bir gelecek- sana ne teslim edildi, bu çikolata kutusunda ne vardı?" Yine Avrupa Birliği Ġstanbul Ofisine, Rıza Sarraf'ın adamına aldırdığı Vakko'dan 52 beden takım elbise, kravat ve yanında bir paket 500 bin dolar. VELĠ AĞBABA (Malatya) - Kaç bedendi? ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Devamla) - Bu 500 bin dolar bir kutuda, ayakkabı kutusunda özel olarak hazırlanmıĢ. Tabii bu bir poĢete konmuĢ Sayın Ağbaba. Giderken zorlanmıĢ. Rıza Sarraf odaya götürüyor, zorlanıyor. Hatta diyor ki: "Ya korktum bu poĢet dağılacak, makama paralar saçılacak, rezil olacağız. O yüzden de çıkarken dedim ki 'Beyefendi, bunu kendiniz taĢıyın, korumaya falan vermeyin, böyle bir tehlike var.'" Ondan sonra çıkıp adamını arıyor, diyor ki: "Ya çok ağırdı, dolar mıydı, euro muydu?" "Yok, dolardı." diyor. "Oh, rahatladım." diyor. Çünkü 500 bin euro olsa farklı bir kur. Dolayısıyla bayramda 500 bin dolar harçlık gönderiliyor, efendim, teslim ediliyor; daha sonra iĢte vize konusunda yine bir 500 bin dolar; yine bir haberle ilgili bir 500 bin dolar gönderiliyor; 1,5 milyon dolar. Aslında bu kümülatifte bir anlam ifade etmiyor. Ufakçı. Yani Google Müslümanlığı yapan, iĢte benim tabirimle "çakma Müslüman", iĢte oradan Allah'ın ayetlerini sabah sabah salladığını söyleyen bir adam. ĠĢte böyle olur, yani Allah böyle adamı rezil rüsva eder iĢte, böyle ayağına dolaĢtırır. Allah'ın sopası olmaz. Tabii Allah nasıl sopasını gösterir? ĠĢte böyle gösterir, ayağına dolaĢtırır, ömrünün sonuna kadar rezil rüsva bir hâlde yaĢarsın. Değdi mi yani 1,5 milyon dolara? 1,5 milyon dolara değdi mi hakikaten? Türkiye Cumhuriyeti'nin bakanısın, ya Allah'tan kork. Takım elbise 52… Ya kaç paradır Vakko takım elbise? Git en iyisini al, ne olacak? Devletin bütün imkânları emrinde, arabalar, araç, gereç, telefonlar, sekreterler, maaĢ, para. Daha ne istiyorsun yani? Ne istiyorsun? Yani kendini böyle satmaya 500 bin dolara, bu kadar ucuzculuk olur mu? YakıĢıyor mu Türkiye Cumhuriyeti bir bakanına? YakıĢmıyor. Dolayısıyla sizin de bu adama sahip çıkmayacağınıza inanıyorum. Nitekim kendi önergenizde zaten kabul ettiniz ama dediğim gibi, bence bizim verdiğimiz bu önergeyi özellikle ayrı olarak kabul edin çünkü bunun eylemi baĢka bir Ģey, yani diğerleriyle karıĢtırmayın. Dolayısıyla ayrı ayrı herkes hak ettiğini alsın. 77 142 ġimdi, efendim, iĢte millet görüyor falan filan. Yok, iĢte düne kadar milletin değerleriyle oynayanlar, bizim imanımızla falan filan… Geçin bunları arkadaĢlar. Yani, Ģimdi, seçim meçim, sandık, bu iĢ bitmez. Sandık yolsuzluğu kapatmaz. Geçen gün bir arkadaĢım, bir avukat arkadaĢım diyor ki: "Bu neye benzer biliyor musunuz? Öğrenci sınıfın baĢarılı bir öğrencisi, parlak bir öğrenci ama arkadaĢlarının çantasından para çalıyor. Hemen velisini çağırıyor. Veli gelir gelmez müdüre diyor ki: 'Hayır, benim oğlum baĢarılı.'" Böyle bir Ģey olur mu, böyle bir mantık olur mu? Ya da bu mantıkla giderseniz… Ġtalya'nın eski baĢbakanı Berlusconi ne oldu? Seçimden çıktı -ama bir suçtan dolayı- yani yargılanıyordu ona rağmen seçimden çıktı. Ama bir cinsel tacizden dolayı mahkûm edildi ve dolayısıyla milletvekilliği düĢtü. Yine bu mantıkla giderseniz, bir terör örgütü yöneticisi yarın aday oldu, hasbelkader seçildi. Ya suçları örtüldü mü? Böyle bir Ģey olmaz arkadaĢlar. Yargı, egemenlik hakkını kullanan en önemli unsurlardan bir tanesidir. Yani bizim parlamenter rejime göre yasama, bu yüce Meclis yasa yapacak ve yürütmeyi denetleyecek. Yürütmeye çünkü görev veriyor - "yürütme yetki ve görevi" der Anayasa- yürütmeyi denetleyecek. Sorun olduğu zaman da -Ģimdi olduğu gibi- birileri hakkında yolsuzluk hırsızlık iddiaları olduğu zaman da gereği yapılacak. Millet adına yargılama yetkisi olan yargıya gönderecek. Orası da egemenliğin en önemli unsuru olan cezalandırma yetkisini kullanarak Türk milleti adına, yani egemenlik hakkını kullanarak gereken kararı verecektir. Efendim, olumlu olumsuz… Yargı kararına saygı duyacağız. Yani beğendiğiniz zaman birilerini kahraman ilan edip, ondan sonra beğenmediğiniz, aleyhinize karar çıktığı zaman da hain ilan etmek, dolayısıyla ben bu karara saygı duymuyorum falan filan demek, bu bir demokratik anlayıĢ değildir. Hukuk devletine saygıyla bağdaĢmaz, efendim parlamenter rejimle bağdaĢmaz. Dolayısıyla, ben diyorum ki: Özellikle bu bağıĢ, soyadı BağıĢ olan ancak bizim açımızdan bağıĢlanmayacak bu kiĢiyi, hak ettiği Ģekilde Ģeye gönderelim. Efendim, soruĢturma komisyonu elbette ki açılacak. Oradaki özellikle görev alan arkadaĢların vicdanına sesleniyorum: Delilleri iyi toplayın. Bu kiĢiyi yargıya gönderin. RüĢvet mi olur, nüfuz suistimali mi olur, efendim, görevi miydi, değil miydi, görevi kötüye kullanmak mıdır, bunu takdir edecek biz değiliz. Bizim görevimiz, sadece yeterli Ģüphe, emare olan bir kiĢi hakkında oraya, yetkili merciye sevk etmektir; oraya gitsin, gereğini yapsın. Mahzuni ġerif, rahmetli, yıllar önce aslında bugünleri görür gibi ne güzel demiĢ: "Yuh, yuh soyanlara, Soyup kaçıp doyanlara, Ġnsanlara kıyanlara, Yuh nefsine uyanlara." 143 Evet, yani hâlen insana kıyılıyor, hâlen Gezi'de insanlara kıyıldı, hâlen bu topraklarda, efendim, yolsuzluk, hırsızlık yapılıyor diyorum ve yuh olsun onlara diyorum. Siz de böyle deyin, siz de böyle deyin: "Yuh, yuh soyanlara, Soyup kaçıp doyanlara, Ġnsanlara kıyanlara, Yuh nefsine uyanlara." deyip Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkıĢlar) BAġKAN - ġahıslar adına Kocaeli Milletvekili Sayın Lütfü Türkkan. Buyurunuz. (MHP sıralarından alkıĢlar) LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri; az evvel bir haber aldık. ġemdinli'de bir askerî aracımız devrilmiĢ, 3 tane Mehmetçik'imiz Ģehit olmuĢ, 8 tane Mehmetçik de yaralı. ġehit olanlara Cenabı Allah'tan rahmet diliyorum, yaralı olanlara acil Ģifa diliyorum. Milletimizin baĢı sağ olsun. Avrupa Birliği eski Bakanı Egemen BağıĢ hakkında Meclis soruĢturması açılmasına iliĢkin önergeyle ilgili Ģahsım adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bu önergeleri Adalet ve Kalkınma Partisi ve Cumhuriyet Halk Partisi hazırladı. Ġki partinin de aslında amacı aynı, gerçeklerin ortaya çıkması. Ġki parti de farklı düĢünmüyor. Adalet ve Kalkınma Partili arkadaĢlara sormak istiyorum: Yani baĢka gün yok muydu arkadaĢlar? Bunu, salı, çarĢamba, perĢembe günlerinden birisinde yapsaydık da millet bunları izleseydi ne olurdu, ne fark ederdi? Yani yok "Ġnternet'ten izliyor.", yok "Halk TV'den izliyor." Böyle kaçarak, göçerek anlamı yok. Bu bir suçluluk psikoloji. Burada bu suçluluk psikolojisini hissetmemesi gereken arkadaĢlara da günah ediyorsunuz, hiç bu iĢlerde zerre alakası olmayan insanlara da günah ediyorsunuz bence. Bu Ģekilde de aklayamazsınız bakanları veya bu Ģekilde de bu yolsuzlukların üstünü örtemezsiniz. Her zaman yaptığınız gibi, konuĢulanları halkımızdan kaçırarak… BeĢ ay önce, 17 Aralıkta ne olmuĢtu hatırlıyor musunuz? Bazı bakan çocuklarının evinden kasalar, paralar… Yani ben samimi söylüyorum, gerçekten utanıyorum. Bu insanlar bizim çeĢitli vesilelerle hukukumuz olan insanlar; bu mesele bu insanlara yakıĢmadı, gerçekten 78 yakıĢmadı. Dünya malına bu kadar tamah edip nefislerine bu kadar kurban olmak bu insanlara da yakıĢmadı, Türk milletine hele reva görülmemeliydi; çok güvendi bu insanlar sizlere, hep oy verdiler. Devletin bankacısının evinden ayakkabı kutusunda dolarlar çıkıyor. NeymiĢ? "Ben bununla okul yapacağım, imam-hatip yapacağım, üniversite yapacağım." Yahu, kalıbından utan be arkadaĢ ya! 144 CELAL DĠNÇER (Ġstanbul) - Külahıma anlat onu! LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Buna çocuk inanır mı? Buna biz inanır mıyız? Böyle bir Ģey olur mu? O paralar bağıĢ parası falan değil, yani bağıĢı bilmiyor bu arkadaĢlar. Sizin bildiğiniz bir tek bağıĢ var, o da Egemen BağıĢ; bu 4 bakanın arasında o da var biliyorsunuz. Hani -hatırlayanınız vardır ama ben bir daha hatırlatayım- Kutlu Doğum Haftası'nda Londra Hilton Otelin mini barından içtiği içkilerin faturasını devlete ödeten bir bakan bu. Bakın, bu, diğer bakanlarla alakalı -bugün sesim kısıldı benim- suçludur, rüĢvet almıĢtır, vermiĢtir, yolsuzluk yapmıĢtır; ben bilemiyorum, kimseye ön yargıyla yargılamak istemiyorum, akçeli konular çok farklı Ģeyler ama bu Bakanla alakalı bir Ģey söyleyeceğim: Diniyle, diyanetiyle, kitabıyla bir millete bu kadar hakaret eden adamın burada iĢi olmamalı arkadaĢ. (MHP ve CHP sıralarından alkıĢlar) Size yemin ediyorum -hepimizin tanıdığımız ateist insanlar var- ateist insanlar bunu yapmaz, bu iĢin makarası Bakara'sı da olmaz, bu iĢ ciddi bir iĢ. Ġnsanların inancıyla bu kadar dalga geçen, insanların inancını bu kadar yerlere seren bir adamın buralarda olmaması lazım, buraya gelip konuĢmaya cesaret bulamaması lazım -bırakın para iĢlerini- buna müsaade etmememiz lazım, çocuklarımıza bunun hesabını veremeyiz. Biz inançlı çocuklar yetiĢtirmeye çalıĢıyoruz, inançlı nesiller yetiĢtirmeye çalıĢıyoruz. Savunduğumuz adamın Kur'an'ın ayetleriyle dalga geçen bir adam olmaması lazım bu Ģartlarda. Ne diyor? "Oğlum, ben her cuma bir tane ayet sallıyorum." diyor. "Kitapçık yok lan, Google'a gir, Kur'an'da -atıyorum- kardeĢlik mesela, Kur'an'da nankörlük, Kur'an'da bilmem ne, 'search' yap, hepsi çıkıyor. Oradan beğen bir tane, salla gitsin." Ya, bu mudur arkadaĢlar ya? Ben utanıyorum, samimi söylüyorum utanıyorum. Bunun bu Mecliste konuĢuluyor olması bile çok üzüntü verici. Bu iĢ soruĢturma, araĢtırma meselesi değil, bu bir ahlaksızlık boyutudur. (MHP ve CHP sıralarından alkıĢlar) SoruĢturma olsa ne olur, mahkemeye gitse ne olur, aklansa ne olur, bu nedir arkadaĢ? Ben bir Ģey söyleyeceğim size: Bu vatandaĢ Bakara'ya "makara" demek yerine Sayın BaĢbakanla dalga geçseydi Ģu koltuklarda, aramızda oturma Ģansı var mıydı? VELĠ AĞBABA (Malatya) - Otuz saniye durabilir miydi, otuz saniye? LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Yüce Kitap Kur'an-ı Kerim'le dalga geçene sessiz kalıp bir zahiri mevcudiyete laf edildiğinde ayağa kalkmak münafıklıktır. (MHP ve CHP sıralarından alkıĢlar) ĠĢin para kısmına geleceğim. Kendisinin gönlü çok zengin. Hazırlanan iddianameye göre en az rüĢveti de o almıĢ. Biraz evvel Sayın Ali Özgündüz bir laf söyledi: "Ufakçı." Günah ya, 1,5 milyon dolar arkadaĢ. Gerçekten çok önemli bir para, doğru da bir ülkenin bakanının böyle bir paraya tamah etmemesi lazım. "Bunların hepsi kumpas, paralel, vesaire." Ya, arkadaĢ, aynı Hükûmette Maliye Bakanı var, Mehmet ġimĢek; bankaların bağlı olduğu Ali Babacan var; hiç yıldızımız barıĢmasa da BaĢbakan Yardımcısı var, eğer paralel maralel bir Ģey yapacaksa Bülent Arınç'a yapsın. Niye yapmadı? Savunma Bakanına yapsın. Ya, gözünüzü seveyim ya, bu iĢler bu kadar ucuz, üstü kapatılacak iĢler değil veya sadece ona buna laf atarak, onu bunu susturarak olmaz, üzüntü verici bir iĢ bu. Ne yapmıĢ? Otelin iĢlerini kolaylaĢtırmıĢ, vize almıĢ. Sayın Bakanım, Allah aĢkına size soruyorum: Hiç kimse size vize için müracaat etti mi? 145 MĠLLÎ SAVUNMA BAKANI ĠSMET YILMAZ (Sivas) - Sivas'tan kim gelirse gelsin hepsine elimden geldiğince yardım etmeye çalıĢırım. LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Sayın Bakanım, bakın, seçim bölgenizden gelen birisinden bahsediyorsunuz. Bu vize iĢi parayla pulla yapılacak iĢ değildir, istirham ediyorum ya. Yani bu hakikaten çok basit yapılacak bir iĢtir, eğer yardım edilecekse bile. Bu konuda ayağa düĢmek denir buna, ağaya düĢmek. Bir hükûmetin bakanı ayağa düĢmemeli. Bu kadar rezil rüsva etmemeli o makamı. Bu makamda onlar gelip geçici ama bu devlet kalıcı. Hatırlıyor musunuz bir Avrupa Birliği bütçesinde ben kendisine bir Ģey söylemiĢtim, bu günleri görür gibi: "Siz oraya yakıĢmıyorsunuz Sayın Bakan, istifa edin. Oraya Türk ve Müslüman birisi gelsin." dedim. Kendisi çok sinirlendi. "Bakara, makara" derken benim o sözlerimi doğruladı. Resmî dinlemelere takılıyor, Abdullah Happani'ye diyor ki: "Çikolata paketlerinde 500 bin liranı 'Sadık' adlı birine gönder, 'Sadık' adlı biriyle 'Ege' kod adlı birisine gönder." "Ege kodlu kim ağabey?" diyor. "Egemen BağıĢ kardeĢim, ona götüreceksin, Marina'ya bıraksın." diyor. "Kim Marina?" "Bizim hizmetçi Marina'ya bıraksın." Sonra, Ġstinye taraflarında "Ege" ve kısa kodladığı Ģahsa bir 500 bin talimatı daha gönderiyor. 500 500 gönderiyor, 1,5 milyon dolara tamamlıyor, çikolata kutularında paralar. Yani bunlar burada konuĢulmalı mı? ġimdi, Sayın Bakan, çıkıp "Ben çikolata kutusunda para almadım." demek bir adama zül gelir. Sayın Mustafa ElitaĢ, böyle bir lafı söyleyebilir misin? Rica ediyorum ya, zül gelir sana ya. Kalbine inme iner, ben inanıyorum, yemin ediyorum. Bunu reddetmek bile adamın kalbine inme indirir. VELĠ AĞBABA (Malatya) - Bilemezsin, bilemezsin. 79 LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Ben inanıyorum, Mustafa ElitaĢ'a bu konuda inanırım. Ben bilmem sizi, ben inanıyorum. Efendim, patron Ankara'ya çağırdı beni: "Sen iĢte bizim Marina'ya götür, oraya ver, ben oradan alacağım." ArkadaĢlar, bu Ġranlı Ģarlatan var ya -bir daha söylüyorum beni de mahkemeye versin, inĢallah karĢı karĢıya da geliriz orada- kabineyi doyurmuĢ ya, bazı bakanları. VELĠ AĞBABA (Malatya) - EĢ baĢkan, eĢ baĢkan. LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Yani sadece bakanlar iyi; bakan çocuklarını, akrabalarını, bürokratların yedi sülalesini jetiyle umreye taĢımıĢ. Ya umreye gitmek dediğin 1.000 euroluk bir iĢ ya, Eman Tura ver 1.000 euroyu git ya. Niye bu adamın altına yatıyorsun ya? Önüne yatıyorsun, arkasına yatıyorsun? YakıĢır mı yani 65 yaĢında adam. Olur mu böyle bir Ģey ya. Çok utanıyorum ve üzülüyorum, yemin ediyorum utanıyor ve üzülüyorum. Sizin de utanmanız gerekir diye düĢünüyorum. MĠHRĠMAH BELMA SATIR (Ġstanbul) - Biz sizden utanıyoruz, siz konuĢuyorsunuz. LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Kabinede, parayla ilgili bakanların bundan sonraki görev yerlerinin sağlam olmadığını düĢünüyorum. 146 Rıza Sarraf cezaevinden çıktı, en iyi bakanlığı o yapar. Sizi bakanlıktan alabilir Sayın BaĢbakan, yeriniz tehlikede. Her türlü iĢe "Evet." diyen bir bakan var. Rıza Sarraf'ı dıĢarıdan bakan olarak ayarlayabilir, adam paradan iyi anlıyor ya. "Bütçe açığının yüzde 15'ini ben yaptım." diyor. Bir de Türk Bayrağı'nın önünde çıkartıyorsunuz onu. Ayıp değil mi ya, yazık değil mi bu millete? CELAL DĠNÇER (Ġstanbul) - Çok yazık! LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Böyle bir Ģarlatanı, Türk Bayrağı'nın önünde, parasını verdiğiniz bir televizyonun önüne çıkartıyorsunuz. OKTAY VURAL (Ġzmir) - Havuz medyası ya, yandaĢ medya! LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Ġnsanlar yiyecek ekmek bulamıyor. Bu Ģarlatan bizim muhteremleri milyon dolarlarla beĢ taĢ oynuyor. Ve bunların hepsi BaĢbakanın bilgisi dâhilinde yapılmıĢ, bakın en acı olan da bu, insan içine bunu sindiremiyor. Sayın BaĢbakan da diyor ki: "Bu çok hayırsever bir adamdır." Bu bir Ģarlatandır, hayırsever değildir. Devleti soyan, devleti soyanlarla iĢ birliği yapan bir Ģarlatandır. Hayırsever insanlar farklıdır. Rahmetli Sabri Ülker hayırsever adamdı, rahmetli Aydın Bolak hayırsever adamdı, rahmetli Yusuf Türel hayırsever adamdı. Eğer bu hayırseverse onlar kim peki, onu söyler misiniz bana? Bu para -bakın, ben size bir Ģey söyleyeyim- bu rüĢvetle ilgili dönen paraları hesap ediyorum, 840 lira olan asgari ücretten 160 bin kiĢinin maaĢı ödeniyor. Yazıklar olsun! Hepinize hayırlı günler. (MHP ve CHP sıralarından alkıĢlar) BAġKAN - TeĢekkür ederim. Ġzmir Milletvekili Sayın Aytun Çıray, buyurunuz. (CHP sıralarından alkıĢlar) AYTUN ÇIRAY (Ġzmir) - Sayın BaĢkan, Meclisin değerli üyeleri; hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. 17 Aralık 2013 tarihi eĢi benzeri görülmemiĢ bir yolsuzluklar zincirinin baĢlangıç tarihidir. 17 Aralık 2013 tarihi, aynı zamanda, ikiyüzlülük doktorası yapmıĢ bir zihniyetin baĢlattığı büyük bir algı yapılandırmasının da baĢladığı bir tarihtir. Büyük yolsuzluklar ortaya çıkmıĢtır ama bu sürpriz değildir. Bunlar çıkmasaydı acaba gemilerin nereden geldiğini zannediyordunuz? Bunlar çıkmasaydı bu hayat tarzı, bu villalar nasıl değiĢebilirdi? Dolayısıyla, bu yolsuzlukların çıkması esasen malumun ilamından ibarettir. Bir yıllık yasal takip süresine dayanan soruĢturmanın dokümanları, AKP iktidarının 4 bakanın çok ciddi yolsuzluklara bulaĢtığını ortaya koymuĢtur. Ama, daha acı bir Ģeyi ortaya koymuĢtur, Sayın BaĢbakanın ve bakanlarının "tape"lerine baktığınızda, evlatlarına kıyıp bu iĢlere bulaĢtıran kötü babalar olduğu ortaya çıkmıĢtır. Değerli arkadaĢlar, Ģapkadan tavĢan çıkarmayı her daim baĢaran bu iktidar, Rıza Sarraf'ı hapisten çıkarmayı baĢarmıĢtır. Yani, Balyoz ve Ergenekon davası sanıklarının asla mazhar olamadıkları tutuksuz yargılanma hakkına Rıza mazhar olmuĢtur, yasal takiple elde edilen ses ve görüntü kayıtlarına göre Egemen BağıĢ'a 1,5 milyon dolar rüĢvet verdiği iddia edilen Rıza'dan söz ediyorum. ġimdi diyeceksiniz ki: "Yargılamanın sonucunu bekleyin." E, biz de 147 tam olarak onu söylüyoruz zaten. Ancak, Ģu ana kadar Ģahit olduğumuz geliĢmeler bu ihtimalin çok düĢük olduğunu ortaya koymaktadır çünkü iĢin nereye varacağını gören yürütmenin baĢı sağlıklı bir yargı sürecine izin vermemektedir. Bu yüzden, operasyondan sonra derhâl bu operasyonu yapan savcılar ve polisler hakkında operasyon baĢlatmıĢtır, tarihin en büyük memur sürgünlerinden birisi gerçekleĢmiĢtir. Değerli arkadaĢlar, bu süreç yaĢanırken, aynı zamanda tarihte eĢi benzeri görülmemiĢ bir gerçekleri ters yüz etme kampanyasına Ģahit olduk. Algı yapılandırması için uzun süre ortağı oldukları cemaati, hain, casus, paralel devlet oluĢumu ilan ettiler. Bir de krizden fırsat çıkardılar, kendi paralel devletlerini inĢa etmeye baĢladılar. ġimdi ben buradan iddia ediyorum, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'na yapılan saldırıyı azmettirenler de, Ģüpheli sıfatı ile Sayın Kemal 80 Kılıçdaroğlu'nu davet edenler de bu yeni paralel devletin elemanlarıdır. (CHP sıralarından alkıĢlar) Değerli dostlarım, yolsuzluk batağındaki bakanlardan en çarpıcı örneği belki de Egemen BağıĢ'tır. BağıĢ, o zatın baĢlangıçtan beri tercümanlığını yaptığı için, eminim, çok özel sırlarının da çantacılığını yapmaktadır. Ayrıca yürütmenin baĢına olan yakınlığını da, doğrusu, BağıĢ'ın çarpıcı ikiyüzlü siyasetini de inkâr etmemek lazım. Hatırlayın lütfen, BağıĢ 16 Kasım 2010'da Fener Patrikhanesi'ne bağlı ABD-Avrupa Ortodoks kiliseleri tarafından Dinî Özgürlükler Ödülü'nü almak için Atina'ya gitmiĢti ama Atina'da kalmamıĢ o gece Brüksel'e dönmüĢtü. Dönmesinin gerekçesini ise Ģöyle açıklamıĢtı: "Atina'ya Yunanlılar cami yaptırmadığı için, orada bayram namazını kılamayacağım için Brüksel'e döndüm." demiĢti. Ne kadar derin bir iman sahibi değil mi? ĠĢte bu derin iman sahibi yaptığı bir telefon konuĢmasında her cuma bir ayet salladığını söylüyor. "Google'a bakıyorum, ayeti sallıyorum, çakıyorum ayeti." diyor. MüĢrikler gibi Allah'ın ayetleriyle dalga geçiyor. "Bu Bakara, iyi makara." diyor. Hanımlar, beyler; bu, riyakârlıkta ve küfürde dip noktadır. Bu dip noktayı kurtaranlar ortak olur. (CHP sıralarından alkıĢlar) Değerli üyeler, Ģimdi iĢin bir baĢka yönüne bakalım. Biz daima hukukun üstünlüğünü savunduk, geliyoruz. Bu yüzden yasal olmayan kayıtları Ģüphesiz mahremiyetimize tecavüz kabul ediyoruz. Ancak bunlar, bu kayıtlar bizim özel gayretlerimizle ortaya çıkmadı. Biz bu "tape"lere maruz kaldık, biz bu rezilliklere maruz kaldık. Sonuçta bu "tape"ler bir realiteyi ortaya koydu. Peki, bu rezil gerçeklik karĢısında yürütmenin baĢı ne yaptı? Kadrolu profesyonel politik senaristlerine bir senaryo üretmeleri için talimat verdi. Öyle bir senaryo ki sadece yolsuzlukları örtbas etmekle kalmayacak, aynı zamanda AKP'nin kârlı çıkmasını sağlayacak bir senaryo. Profesyonellerin senaryosu hem basit hem de BaĢbakanın riyakâr karakterine uygun bir senaryoydu. Senaryo basitti: Ġnkâr et ve suçla. Bunu otuz kanaldan, yedi gün aralıksız, yirmi dört saat yap. Algı yapılandırması iĢte bu kadar basit, bu kadar yarayıĢlıydı. Oldu mu böylece yolsuzluk soruĢturmaları darbe, yargı darbesi; Ġnternet'e düĢen "tape"ler montaj ve dublaj? Doğrusu, Egemen BağıĢ da patronunun bu stratejisine uyum sorunu yaĢamadı. Derhal tweet'ten cuma namazına gittiği camilerin resimlerini atmaya baĢladı. 148 Değerli vekiller, sakın bu iĢ tuttu, o zat ve suç ortakları kurtuldu diye kimse ümitsizliğe kapılmasın çünkü bu kadar yoğun bir propaganda kısa vadede etkili olmuĢ olabilir ama CumhurbaĢkanlığı seçiminde bu senaryo çalıĢmayacak. GeçmiĢte AKP'ye oy veren ve bugün vermeyen 2,5 milyon vatandaĢımız nasıl bu senaryoyu fark ettiyse bundan sonra bir suç örgütünün Türkiye'yi yönettiğini geri kalan seçmenlerimiz ve vatandaĢlarımız da fark edecektir. Ayrıca, Türk insanı dünyanın kendisine ve ülkesine bakıĢına önem verir. Bu kadar itibarsız bir zatın Türkiye'yi dıĢarıda taĢıyamayacağını çok iyi bilir. Örneğin, Freedom House'ın Türkiye'yi basın özgürlüğünde "özgür olmayan ülkeler" kategorisine indirmesi; ikincisi, Amerika'nın en önemli adli biliĢim kurumu olan Arsenal'in Ergenekon ve Balyoz davalarını "sofistike dijital sahtecilik" olarak ilan etmesi, Türk insanının asıl darbecilerin kimler olduğunu görmesine yaramaktadır. Asıl darbecilerin doymak bilmez iĢtahı ve para hırsı, o zat ve suç ortakları olduğunu bu millet teĢhis edecektir. Egemen BağıĢ gibi, bizi Avrupa Birliğine yaklaĢtırmaktan ziyade uzaklaĢtıran çapsız bakanlardan Türkiye kurtulacaktır. Değerli arkadaĢlar, Ģimdi size yolsuzluklardan daha vahim bir konudan, bir baĢka yönden bahsetmek istiyorum ve Türkiye kamuoyunu bu soruları tartıĢmaya ve düĢünmeye davet ediyorum. Bütün bu "tape"leri servis edenler, o zat ve Hükûmeti hakkında acaba baĢka hangi bilgilere sahipler? O zat "Sadece ben değil, CumhurbaĢkanı, Anayasa Mahkemesi BaĢkanı, devletin tamamı dinlenmiĢ." dediğine göre, millî varlığımızı Ģantaj altında olan bir CumhurbaĢkanı, bir BaĢbakan, bir Genelkurmay BaĢkanı ve Hükûmetten daha fazla ne tehdit edebilir? Kıbrıs eski CumhurbaĢkanı ve DıĢiĢleri konutunun dinlenmesiyle ilgili "tape"ler gösteriyor ki, bu beceriksizlikler yüzünden devlet sırrı diye bir Ģey kalmamıĢ. Peki, hiç merak etmiyor musunuz değerli arkadaĢlar, bu devlet sırları Ģimdi kimin ellerinde? Değerli millet size büyük imkânlar verdi, 700 bin kiĢilik orduyu emrinize verdi, 400 bin kiĢilik polis teĢkilatını emrinize verdi, MĠT'i emrinize verdi, devleti emrinize verdi ama kendinizi koruyamadınız, kendinizin dinlenmesini engelleyemediniz. Kendisini koruyamayan bu milletin hanesini koruyamaz, evladını koruyamaz, çoluğunu koruyamaz, çocuğunu koruyamaz, âcizdir. Âcizlere ise ne BaĢbakanlık ne de CumhurbaĢkanlığı teslim edilemez. Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkıĢlar) BAġKAN - TeĢekkür ederim. ġahıslar adına son söz ġanlıurfa Milletvekili Sayın Abdülkadir Emin Önen'e aittir. Buyurunuz. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar) A.EMĠN ÖNEN (ġanlıurfa) - Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri; (9/4) esas numaralı Meclis SoruĢturması Önergesi üzerine Ģahsım adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Türkiye, 17 ve 25 Aralık senaryolarıyla karanlık bir sürecin içine çekilmek istenmiĢ ve baĢta 4 bakanımız olmak üzere birçok AK PARTĠ'li hakkında medyada yapılan yanlı yayınlar ve sosyal medya üzerinden yayılan dedikodularla, yasa dıĢı yollarla elde edilen dinleme kayıtlarıyla yargısız infaza uğratılmıĢlardır. 4 bakan hakkında iddia edilen eylem ve fiillerin ortaya çıkıĢ 81 149 zamanı ise manidardır. Nitekim, 30 Mart seçimlerinden önce ana muhalefet partisi de Anayasa'nın 98'inci maddesinde belirtilen Türkiye Büyük Millet Meclisinin bilgi edinme ve denetim yollarını hiçe sayarak gizlilik çerçevesinde yürütülen ve henüz soruĢturma aĢamasında olan konularda yargısız infaza ortak olmuĢ ve 4 bakan hakkında ispatlanmamıĢ eylem ve fiilleri seçim malzemesi olarak kullanmıĢtır. Muhalefet, yerel seçimler öncesi, doğruluğu kanıtlanmamıĢ, ne olduğu belli olmayan iddialarla AK PARTĠ'yi yıpratma amaçlı kiĢilik suikastı yapmayı tercih etmiĢtir. Değerli milletvekilleri, AK PARTĠ'nin kurulduğu 2001 yılı Ağustos ayından bu yana, geçen on üç yılda, 3 genel seçim, 3 yerel seçim, 2 halk oylaması olmak üzere, aziz milletimiz tam 8 defa sandığa gitmiĢtir. Son olarak halkımız, 30 Mart yerel seçimlerinde, Türkiye'nin rotasını, tercihini, istikametini ve istiklalini belirlemiĢtir. Bugüne kadar yapılan her seçimde kazanan millî irade oldu. Son olarak yapılan 30 Mart yerel seçimlerinde, seçmen, apaçık "AK PARTĠ'nin yön verdiği yeni Türkiye" dedi. Kazanan demokrasi oldu. Vesayeti savunanlar bu defa da hezimete uğradı, bu defa da sandığa gömüldü. Aziz milletimiz iftiraya değil, istikrara oy verdi. 30 Mart yerel seçimleri öncesinde ülkemizde yaĢananları, lütfen, kısaca bir hatırlayın. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetine, Sayın BaĢbakanımıza, bakanlarımıza, çalıĢma arkadaĢlarımıza, hatta ailelerimize varıncaya kadar, son derece ahlak dıĢı saldırılar yapıldı. Millî irade hedef alındı, hukuk çiğnendi, demokrasi devre dıĢı bırakılmak istendi; hatta ve hatta, ülke içinde bazı ihanet Ģebekeleri ve ülke dıĢında bunlara lojistik destek sağlayan bazı örgütler tarafından ülkemizin geleceği, birliği, kardeĢliği hedef alındı. Seçim öncesi manzara böyle olunca, muhalefet, fırsattan istifade, yalana ve iftiraya dayalı bir kampanyaya baĢladı. Bu kampanya yer yer insanların itibarlarıyla oynamaya kadar vardı. Millete söyleyecek sözü olmayan, önünü görecek programı dahi yapamayanların tek sermayesi, AK PARTĠ üzerinden, milletçe kabul görmeyen bir seçim kampanyasını yürütmek oldu ama aziz milletimiz bu oyuna gelmedi. En büyük jüri olan halk, iradesine güvenmeyenlere asla unutamayacakları bir dersi ve en güzel mesajı sandıkta verdi. Feraseti yüksek milletimiz gündemdeki bu olayların neye hizmet ettiğini çok iyi anladı ve "Sandıkla gelen, ayak oyunlarıyla değil sandıkla gider." dedi. Bakın, Cumhuriyet Halk Partisi doksan yıllık, Milliyetçi Hareket Partisi kırk beĢ yıllık partiler. Ġnsanlar yaĢlarıyla övünç duyabilirler ama partiler yaĢlarıyla değil yaptıklarıyla övünç duymalıdırlar. AK PARTĠ sadece on üç yaĢında ve övündüğü tek Ģey hizmetle, eserle geçen on iki yıllık mazisidir. Demek ki neymiĢ: Bu millet lafa değil icraata bakıyormuĢ. Burada muhalefetin kendine asıl sorması gereken soru Ģu olmalıdır: 3 genel seçim, 2 yerel seçim ve 2 halk oylamasından baĢarıyla birinci olarak çıkan bir partinin genel baĢkanı diyor ki: "30 Mart yerel seçimlerinde de birinci parti olmazsam istifa ederim." Asırlık, yarım asırlık partilerin bence oturup bu durumu iyice bir tefekkür etmeleri gerekiyor. Ayrıca, muhalefet her seçim sonrası makarna ve kömür edebiyatı yapan, milletin tercihini ve sahip çıktığı iradesini küçümsemeyi bir kenara bırakmalı ve kendi hatalarından ders çıkarmalıdır. ALĠM IġIK (Kütahya) - Yolsuzluğa gel, yolsuzluğa! ABDULKADĠR EMĠN ÖNEN (Devamla) - Halkın oyunun her Ģeyden üstün ve belirleyici olduğu hafızalara kazınmalıdır. ALĠM IġIK (Kütahya) - Milyon dolarlara gel, milyon dolarlara! 150 ABDULKADĠR EMĠN ÖNEN (Devamla) - Çok değerli milletvekilleri, muhalefet her seçim öncesi gerilim siyaseti ve karalama yaparak, iftira, hakaret içeren, milleti montajlarla aldatmaya çalıĢan Ģer ittifaklarla AK PARTĠ'yi yıkmaya çalıĢan bir tutum içinde olmamalıdır. Milletimiz meselenin sadece yolsuzluk ve rüĢvet araĢtırmak olmadığını, AK PARTĠ üzerine, Türkiye üzerine oynanan bir oyun olduğunu çok net bir biçimde görmüĢtür. Apaçık Türkiye'yi hedef alan bir darbe giriĢimi olduğunu anlayan milletimiz seçimlerde bu iradesini herkesin anlayacağı net bir biçimde açık farkla ortaya koymuĢtur. Sonuç olarak ise ülkemizdeki mahallî idareler seçimler tarihinin en parlak sonuçlarından birini almıĢtır AK PARTĠ. Muhalefet ise 30 Mart seçimleriyle birlikte iktidarın alternatifi olamayacağını kanıtlamıĢtır. Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri; Ģunu burada özellikle vurgulamak istiyorum: Türkiye'de 2002 yılı öncesinde kaybedilen siyasi itibarı AK PARTĠ yeniden kazandırmıĢtır. Türkiye'nin 2023 hedefine ulaĢmasını sağlayacak adımları ve küresel dünyada ülkemizi güçlü kılacak yatırımları AK PARTĠ Hükûmetleri yapmıĢtır. Bugüne kadar AK PARTĠ'nin aziz milletimiz adına yaptıkları ortadadır ve milletinden saklayacak hiçbir Ģeyi de yoktur. Hakkında Meclis soruĢturması yapılması istenilen Avrupa Birliği Eski Bakanı ve Ġstanbul Milletvekili Egemen BağıĢ'ın bakanlıktaki görevi süresince ve AK PARTĠ hizmetlerinin gerçekleĢmesinde bugüne kadar önemli katkıları olmuĢtur. 17 Aralıktan bugüne kadar muhalefet partileri 4 bakanın rüĢvet, kaçakçılık, nüfuz, nüfuz ticareti, resmî belgede sahtecilik ve görevi kötüye kullanma suçlarını iĢlediklerini iddia etmiĢlerdir, ancak ortaya bu iddialarını doğrulayacak hukuka uygun belgeleri koyamamıĢlardır. Fakat zan altında bırakılan 4 bakan hesap vermenin sorumluluğu gereği kendi iradeleriyle Türkiye Büyük Millet Meclisine 19 Mart 2014 günü bizzat baĢvurarak haklarında Anayasa'nın 100 ve Ġç Tüzük'ün 107'nci maddesindeki usuller doğrultusunda Meclis 82 soruĢturması yapılmasını istemiĢlerdir. Ayrıca, AK PARTĠ Grubu olarak 55 milletvekilimizin imzasıyla verilen önerge ile bugüne kadar 4 bakan arkadaĢımız hakkında kamuoyunun gündemini meĢgul eden konuların Meclis soruĢturmasıyla araĢtırılması istenilmiĢtir. Biz, AK PARTĠ olarak kimseden bir konuyu gizlemiyoruz, varsa olay ve iddialar üzerini de örtbas etmiyoruz. Bu onurlu duruĢta da görüldüğü üzere, Meclis soruĢturmasının açılmasını bizzat AK PARTĠ olarak biz istiyoruz. Bizim derdimiz, gerçeğin hukuki gerekçeleriyle birlikte ortaya çıkmasıdır. Kim yanlıĢ yaptıysa hukuk kuralları içerisinde ceza almasından da asla rahatsız olmayız. Bütün bunlar yapılır ve yaĢanırken hukukun en temel ilkesinin masumiyet karinesi olduğunu da bir kez daha çok değerli milletvekillerine hatırlatmak istiyorum. Sözlerimin sonunda, AK PARTĠ siyasi tarihimizde her zaman kararlı ve omurgalı bir duruĢ sergilemiĢ, inandığı değerleri savunmuĢ ve ilkeli davranıĢını muhafaza etmiĢtir, etmeye de devam edecektir diyorum. Az önceki oturumda da aslında maksat hasıl olmuĢtur. Kendi önergemiz ve çok değerli milletvekillerinin katkılarıyla 453 milletvekilinin aldığı karar açıkça göstermiĢtir ki, Meclis soruĢturması komisyonu kurulacak, gerekli araĢtırma yapılacaktır, ayrıca bir komisyonun da kurulmasına bu anlamda bir gerek kalmamıĢtır. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar) 151 BAġKAN - TeĢekkür ederim Sayın Önen. ENGĠN ALTAY (Sinop) - Sayın BaĢkan, Sayın Hatip konuĢmasında ana muhalefet partisini zikrederek "Yalan ve iftiraya dayalı bir kampanya yürüttüler." Ģeklinde partimize bir sataĢmada bulunmuĢtur. BAġKAN - Buyurun. (CHP sıralarından alkıĢlar) ENGĠN ALTAY (Sinop) - TeĢekkür ederim Sayın BaĢkan. Sayın BaĢkan, sayın milletvekilleri; öncelikle, az önce konuĢan hatip ve ondan önce konuĢan iktidar partisine mensup kimi milletvekilleri bu kürsüde 30 Mart seçimlerine atıfta bulunarak bu seçimlerin 17 Aralık ve 25 Aralık soruĢturmalarına yönelik milletin bir hakemliği ve bir takdiri olarak sürekli buradan bunu söylüyorlar. ġimdi, bunu söylerlerse biz bunu karıĢtırmayalım diyoruz, o ayrı bir iĢ, bu ayrı bir iĢ. 30 Mart seçimlerinden 1'inci parti çıkmanıza bir itirazımız yok, milletin bu kararının baĢımızın üstünde de yeri var. Ancak bunu ısrarla söylemeye devam ederseniz size derler ki: Bu milletin yüzde 43'ü sizi akladı, bu milletin yüzde 57'si de sizi ya da içinizden çıkmıĢ bakanları tescilledi, hırsızlığını tescilledi. Neyi tescilledi? Suç örgütü kurmak ve yönetmek, resmî belgede sahtecilik, kaçakçılık, rüĢvet alıp vermek, Rıza Sarraf ve arkadaĢlarıyla birlikte Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'na muhalefet, nüfuz ticareti, suçtan kaynaklı mal varlığını aklama gibi suçlarla bakanlarınızın cumhuriyet baĢsavcılarınca ortaya koyduğu iddianameyi bu millet doğru buldu, yüzde 57. (AK PARTĠ sıralarından gürültüler) Seçim sonuçları baĢka, hırsızlık ve yolsuzluk baĢka bir Ģeydir. Bir Ģey daha, bu yolsuzluk ve rüĢvet operasyonu bir darbeyse, ortaya serilen "tape"ler, paralar, kasalar montajsa, dublajsa, bu dıĢ operasyonsa, biraz önce (9/8) esas numaralı SoruĢturma Önergesini kabul ederek bu dıĢ operasyona alet oldunuz. Yazıklar olsun size o zaman! Öyle ya! (CHP sıralarından alkıĢlar) MEHMET METĠNER (Adıyaman) - Çok yakıĢtı size, çok! MUSTAFA ELĠTAġ (Kayseri) - Sayın BaĢkan, sayın konuĢmacı arkadaĢımıza cevap verirken bir ifade kullandı, "Demek ki Türkiye'deki seçmenin yüzde 57'si sizin hırsızlığınızı ve yolsuzluğunuzu onayladı." diye… ENGĠN ALTAY (Sinop) - "Sizin" demedim, "bakanlarınızın" dedim! MUSTAFA ELĠTAġ (Kayseri) - "Sizin" diye söylediniz, farkında değilsiniz. BAġKAN - Buyurun. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar) MUSTAFA ELĠTAġ (Kayseri) - Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri; az önce konuĢan ġanlıurfa milletvekili arkadaĢımız 30 Mart seçimlerini ifade ederken, "Yalan ve iftirayla yapılan, yürütülen kampanyalara millet prim vermedi, iftirayı reddetti, istikrarı tercih etti." dedi. ġimdi, siz bunu farklı bir Ģekilde ifade etmeye kalktığınız takdirde size de derler ki arkadaĢımın sözünden, "Demek ki Türkiye'de yaĢayan seçmenin yüzde 75'i sizi iftiracı olarak nitelendirdi, tescil etti." (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar) 152 ENGĠN ALTAY (Sinop) - Ne alakası var? MUSTAFA ELĠTAġ (Devamla) - Ee, bunun ne alakası var? ENGĠN ALTAY (Sinop) - Biz mukayese etmiyoruz, mukayeseyi siz yapıyorsunuz! MUSTAFA ELĠTAġ (Devamla) - Bunun ne alakası var? BĠNNAZ TOPRAK (Ġstanbul) - Öyle bir Ģey demedi! MUSTAFA ELĠTAġ (Devamla) - Bu milletin yüzde 45,5'u 30 Mart seçimlerinde açık ve net dedi ki: "Muhalefetin 17 Aralık operasyonunun arkasına sığınarak AK PARTĠ iktidarını yıpratma gayretlerini ben elimin tersiyle itiyorum, onları sandığa gömüyorum ve AK PARTĠ'ye 83 tekrar 'Durmak yok, yola devam.' diye yürü diyorum." dedi. Olayın özü, özeti budur. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar) AHMET TOPTAġ (Afyonkarahisar) - Çalmaya devam! MUSTAFA ELĠTAġ (Devamla) - Siz eğer bu yalan ve iftira dolu 17 Aralık operasyonunun arkasına sığınmamıĢ olsaydınız, Genel BaĢkanınız Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında Anayasa'ya aykırı bir Ģekilde tapeleri dinletir miydi Allah aĢkına? Bakanların elinde olmayan fezlekelerin, evraklar diye ortaya konulan resimlerin tamamı sizin elinizde. ENGĠN ALTAY (Sinop) - Sizde de var! MUSTAFA ELĠTAġ (Devamla) - Ya paralele siz hizmet ettiniz, ya paralel size hizmet etti! Hâkimin, savcının elinde bulunmayan bütün bilgiler, belgeler diye ortaya koyuyorsunuz, iĢte, bak resim! Ya, bu resimleri nereden buldunuz Allah aĢkına? ENGĠN ALTAY (Sinop) - Sizde de var! MUSTAFA ELĠTAġ (Devamla) - Bakın, değerli milletvekilleri, komisyonu kurduk. Komisyon kurma önergesini vermediniz. Niye vermediniz? Çünkü siz "30 Mart seçimlerinde bunu kullanacağız, AK PARTĠ'yi yıpratacağız." dediniz ama bu millet altmıĢ yıldır olduğu gibi size prim vermedi, inanmadı ve kendisine hizmet eden… (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) MUSTAFA ELĠTAġ (Devamla) - …tüyü bitmedik yetimin hakkını koruyan bir BaĢbakanı, iktidarını ve hükûmetini destekledi, sandıktan alnının akıyla çıkardı. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTĠ sıralarından "Bravo!" sesleri, alkıĢlar 153 ENGĠN ALTAY (Sinop) - Sayın BaĢkan, biz, seçim sonuçlarıyla asrın yolsuzluğuyla ilgili süreçle ilgili bir iliĢki ve ilinti kurmadık. Ġktidar partisi sözcüleri bunu her vesileyle bu kürsüde dillendirdikleri için ben de doğal olarak eğer… Biraz önce konuĢan Sayın Milletvekili de "Millet bu konudaki hükmü, yolsuzlukla ilgili hükmü verdi." diyerek bir teĢhiste bulundu. Onun da karĢılığı Ģudur: Milletin yüzde 43'üne göre AK PARTĠ ak, yüzde 57'sine göre Ģaibeli ve hukuken zanlı. Budur, onun Türkçe karĢılığı budur. Biz aldığımız oyu tartıĢmıyoruz. O, milletin takdiri. Ne alakası var? MUSTAFA ELĠTAġ (Kayseri) - Hayır, sen, Emin Bey'e "Yüzde 75'i iftiracıdır." diyorsun. 3. Ġstanbul Milletvekili Ali Özgündüz ve 60 Milletvekilinin; bir soruĢturma dosyasında yer alan bir Ģüphelinin bürokratik iĢlerini takip etmek, bu kiĢinin babasına Ġtalya'ya giriĢ vizesi ve oturma izni alınması konusunda aracı olmak, aynı kiĢi hakkında ulusal bir gazetede yayımlanması planlanan yolsuzluklarla ilgili haberin yayımını durdurmak için tavassutta bulunmak ve söz konusu kiĢinin yürüttüğü otel projesine yardımcı olmak amacıyla bu kiĢiden üç defa rüĢvet aldığı ve bu eylemlerin Türk Ceza Kanunu'nun 252'nci maddesinde düzenlenen birden çok kez rüĢvet almak suçuna uyduğu iddiasıyla Avrupa Birliği Eski Bakanı Egemen BağıĢ hakkında bir Meclis soruĢturması açılmasına iliĢkin önergesi (9/4) BAġKAN - Evet, Avrupa Birliği eski bakanı Sayın Egemen BağıĢ… Buyurun. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar) EGEMEN BAĞIġ (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri; bir kez daha yüce Meclisimizin Genel Kurulunu saygıyla selamlıyorum. Mensubu olmaktan onur duyduğum Adalet ve Kalkınma Partisi Kalkınma Partisinin biraz evvel kabul edilen ilk önergesinde yaptığım konuĢmada hakkımdaki iftiralara tek tek cevap verdim. Değerli milletvekilleri, tekrar ediyorum, 17 Aralık darbe giriĢimi kapsamında Ģahsımın bir iĢ adamından üç kez rüĢvet aldığım iddiası tamamen yalandır, iftiradır; Ģerefsizce, adice kurgulanmıĢ bir yalandan, iftiradan baĢka bir Ģey değildir. Değerli arkadaĢlar, üç iddia gündeme getirildi. Diyorlar ki: "Bir iĢ adamının, Türkiye'nin önde gelen sanatçılarından biri olan Ebru GündeĢ'in kayınpederinin Ġtalya'dan bir turist vizesi almasına yardımcı olduğu için 500 bin dolar almıĢ." Bu Ģahıs Ġtalya'dan vize baĢvurusu dahi yapmamıĢ, vize de almamıĢ. Yani, alınmamıĢ bir vize için 500 bin dolar rüĢvet aldığımızı iddia ediyorlar. Güler misiniz, ağlar mısınız? YILDIRAY SAPAN (Antalya) - Neden istifa ettiniz? EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Ġkinci iddia; diyorlar ki: "Reza Zarrab'ın aleyhinde çıkacak medyadaki yazıları engellemek için giriĢimlerde bulundu, 500 bin dolar da bunun için aldı." Değerli arkadaĢlar, biraz evvel de izah ettim, bir kez daha izah etmek istiyorum: Yunanistan'da resmî bir ziyarette bulunurken, beĢ yıldır tanıdığım… EĢi Ebru GündeĢ Hanımefendi'yi de on beĢ yıldır tanırım. New York'ta Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu BaĢkanlığı yaptığım dönemde New York'taki Türk Günü yürüyüĢüne gelip ücretsiz konser verdiği günden bu yana da saygı duyduğum, gerçekten vatansever bir sanatçı olduğuna 154 Ģahitlik ettiğim bir kiĢidir. Beni eĢi arayıp "Bir gazete bana Ģantaj yapıyor, 'Aleyhinde yazı yazarız bize 1 milyon dolar vermezsen.' diyor. Bu konuda bana yol gösterir misiniz Sayın Bakanım." diye tanıdığı bir siyasetçi olarak benden yardım istediğinde tek bir Ģey yaptım, dedim ki: Ben o 84 gazeteyi tanımıyorum, benim müdahale etmem de doğru olmaz ama bizim partimizde medyayla iliĢkilerden sorumlu Genel BaĢkan Yardımcımız Hüseyin Çelik Bey var, onu arar, bu Ģikâyetinizi, Ģantaja uğradığınızı onunla paylaĢırım. ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - "Savcıya git." diyeceksin Sayın Bakan, savcıya. Medya iletiĢime değil "Savcıya git." diyeceksin. Savcıyı yol göstereceksin ona. BÜLENT TURAN (Ġstanbul) - Dinleyelim, dinleyelim. EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Ve Hüseyin Çelik Bey de gerçekten… Yanındaki arkadaĢlarımın ve gazetecilerin Ģahitliğinde Hüseyin Çelik Bey'i aradım… MUSTAFA ELĠTAġ (Kayseri) - Sayın BaĢkan, bırakın kendisini savunsun. ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - Ya neyi uyaracak! "Savcıya git." diyecek. EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - "Hüseyin Ağabey, böyle böyle bir duyum var, bir gazetenin Ģantaj yaptığıyla ilgili bilgi var, takdir sizindir." dedim. ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - Abidik gubidik yapmayacak, "Savcıya git." diyecek. BÜLENT TURAN (Ġstanbul) - Asalım mı, asalım mı? MUSTAFA ELĠTAġ (Kayseri) - Biraz sonra oylamaya gideceğiz. Ali Bey'i uyarır mısınız. BAġKAN - Hay hay uyarayım, uyarayım. Sayın Uzunırmak, rica ediyorum, lütfen… EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - BaĢkanım, siz karĢılıklı konuĢuyorsanız benim süremden almayın. BAġKAN - Tamam, peki. ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - Ben konuĢmamdan veririm sana, sen merak etme. Ben konuĢmamdan veririm sana. "Savcıya git." diyeceksin ona. EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Yani, ikinci iddia da tamamen palavradır. Gelelim üçüncü iddiaya. Diyorlar ki: "Reza Zarrab'ın otel projesine aracılık yaptığı için 500 bin dolar da öyle aldı." 155 Değerli arkadaĢlar "Reza Zarrab'ın otel projesi" dediği, bir etkinlikte, bana, ortak bir tanıdığımızdan ileride otel yapma düĢüncesiyle bir bina aldığını söylediğinde, hem kendisine hem de binayı satan Ģahsa "Hayırlı olsun." demekten baĢka hiçbir giriĢimim olmamıĢtır. Türkiye'de hiçbir ilçe belediye yetkilisi, hiçbir büyükĢehir belediye yetkilisi, hiçbir bakanlık yetkilisi "Egemen BağıĢ filan Ģahsın filan otel projesi için bizi aramıĢtır." dahi diyemez çünkü aramadım. Yani, hakkımdaki üç iddianın üçünün de hiçbir temeli yok. Değerli arkadaĢlar, gerçekten bir sözde yolsuzluk operasyonu ve darbe giriĢimi kapsamında bu zamana kadar çok Ģey yazıldı, çizildi. Biz 17 Aralıktan hemen sonra geldik, bu kürsüden sizlere hitap ettik, o gün bugün hiçbir yerde konuĢmadık, bugünü bekledik ama bugünden sonra konuĢacağız. Karakter suikastleri gerçekleĢtirildi, hukuki prosedürler altüst edildi, "Türkiye tarihinin en büyük yolsuzluk operasyonu" diye yutturulmaya çalıĢılan senaryo ne tesadüf ki tam da 30 Mart yerel seçimlerinin öncesine denk getirildi. S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Dört ay var, dört ay! EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Değerli arkadaĢlar, hakkımızdaki bütün iddiaları ve bu iddialara delil olduğu öne sürülen sözde belgeleri biz de medyadan ve sosyal medyadan öğrendik. YILDIRAY SAPAN (Antalya) - Vah vah! EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - DüĢünebiliyor musunuz, bu iddiaları öğrenebilmek amacıyla avukatım aracılığıyla savcıya baĢvurup ifademin alınmasını istedim, o dahi uygun görülmedi. Hiçbir bilgi, gizlilik gerekçesiyle bize verilmedi ama medyaya çarĢaf çarĢaf servis edildi. 17 ve 25 Aralık darbe giriĢimlerinin mağdurlarından biri olarak Ģunu özellikle vurgulamak istiyorum: ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Yesinler senin darbe giriĢimini! Yavuz hırsız ev sahibini bastırıyor! EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Bu sürecin özeti Ģudur: Paralel yapının ve iĢbirlikçilerinin sahip olduğu medya eliyle, sivil toplum kuruluĢlarıyla sosyal medya üzerinden servis edilen montajlar ve dublajlar eliyle devlet bürokrasisine sızmalarıyla, en önemlisi, yine paralel yapının yargıdaki uzantıları eliyle yargısız infaz yapılmıĢtır, yapılmaya da devam edilmektedir. Ama değerli arkadaĢlar "Her Ģerde bir hayır vardır." der ya büyüklerimiz… ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - Büyükleri katma "Bakara makara" yapma, "Bakara makara" yapma! Büyükler demiyor onu, hadis o! S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - O konulara girme ya Sayın BağıĢ! EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - …yıllarca camileri ahıra çeviren, mütedeyyin, dindar insanlara öcü muamelesi yapan, ezanın Arapça okunmasına dahi müsamaha gösteremeyen, tahammül edemeyen bazı partinin mensupları…(CHP ve MHP sıralarından gürültüler) ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bakara, Bakara, Bakara'yı anlat! 156 EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - …bugün Meclis kürsüsünde, Ģükürler olsun, Rabb'imin adını ağızlarına aldılar. ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Hadi oradan, terbiyesiz! 85 EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Değerli arkadaĢlar, paralel yapının uzantısı olduğu anlaĢılan bir Ġnternet çetesinin 2011'den bu yana sistematik saldırılarına maruz kaldık. ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bak, 1 kiĢi inanmıyor sana, 1 kiĢi! EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - 10 Aralıkta katıldığım bir televizyon programı sonrası aldığım tehditler, 17 Aralıkta aslı astarı olmayan zorlama iddialarla bu dosyanın içine dâhil edilmem, bunlarla da yetinmeyip, sonrasında Ģahsıma karĢı devam eden linç kampanyası, bütün bunlar bir araya geldiğinde hesap çok açık. Ama hamdolsun ki milletimiz bunun hesabını 30 Martta sandıkta kesti. (CHP sıralarından gürültüler) Biraz evvel burada söz alanlar 30 Marttan hâlâ ders alamadıklarını, milletin mesajını alamadıklarını ortaya koydular ama 30 Mart da bu ihale Ģebekesine ve onlarla birlikte hareket eden ihanet siyasetine geçit vermedi. YanlıĢ hesap bir kez daha sandıktan döndü. Kimsenin Ģüphesi olmasın, milletimiz nasıl bunların hesabını sandıkta kestiyse biz de gerek bu yüce Parlamento çatısı altında gerekse hukuk nezdinde bu müfterilere ve ihanet Ģebekesiyle hesaplaĢmaya devam edeceğiz. Ama Ģunu da samimiyetle paylaĢmakta fayda görüyorum: Bu sorun sadece bizim sorunumuz değildir arkadaĢlar. AHMET TOPTAġ (Afyonkarahisar) - Senin sorunun, senin! EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Bu sorun hepimizin sorunudur. ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Ġstanbul) - Doğru, doğru, bütün pisliklerden temizlenme sorunudur! EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - GayrimeĢru yollardan meĢru yollara çıkamazsınız. Kem âlât ile kemâlât olmaz. (CHP sıralarından gürültüler) Bu oyun çok tehlikeli bir oyundur. Ġftira ve Ģantaj siyasetine hep birlikte dur demeliyiz. AHMET TOPTAġ (Afyonkarahisar) - Bizi karıĢtırma, sorun senin sorunun. EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Bu ihanet Ģebekesinin kurduğu tezgâhı hep birlikte bozmalı, bu yapıyla hep birlikte mücadele etmeliyiz. Nitekim, Meclis soruĢturma komisyonunun kurulması için önergeyi bizzat partimizin vermesi de bunun bir tezahürüdür. ġunu da herkes bilsin ki: Önemli olan milletin divanında aklanmak, milletimize olayların gerçek yüzünü anlatmak ve Hakk'ın divanına çıkınca… ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - O zaman yandın, o zaman yandın! EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - …hiçbir Ģeyin gizli olmadığı, "tape"lerin değil, kalpten geçenlerin dahi aĢikâr olduğu o güne hazır olmaktır. 157 Değerli arkadaĢlar, biraz evvel de anlattım, meĢhur hikâyedir: Sokrat idama götürülürken eĢi ağlıyor, "Niye ağlıyorsun?" diye eĢine sorduğunda… ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - Suçsuz, suçsuz. EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - …"Günahsız yere idama götürülüyorsun." dediğinde "Ne yani, bir de haklı yere mi öldürselerdi?" diyor. ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - Heyecandan konuĢamıyor bu ya! EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Değerli arkadaĢlar, burada birçok söz söylendi ama Yunus Emre'nin dediği gibi: "Edebim el vermez edepsizlik edene/Susmak en güzel cevap, edebi elden gidene." (CHP sıralarından gürültüler) Bakın, arkadaĢlar, bir ihanet örgütünün ve bu Ģebekenin değirmenine su taĢıyanların, sadece Ģahsıma değil, diğer bakan arkadaĢlarıma, BaĢbakanımız ve ailesine karĢı da sistematik ve organize bir kampanya yürüttüğü aĢikârdır. Bu zaman zarfında ne ideolojik ne de siyasi olarak birbirleriyle alakası olmayan çevrelerin daha sonra "DüĢmanımın düĢmanı dostumdur." mantığıyla bir araya gelmiĢ olması da çok ama çok manidardır. (CHP sıralarından gürültüler) ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Ġstanbul) - Egemen, sen makaradan bahset, takım elbiseden bahset! EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Yıllarca bu millete "Ata'm izindeyiz." diyenlerin, "Ata'm izindeyiz." diye bağıranların artık "Hocam, emrindeyiz." demeye baĢladıkları bir döneme girdiğimize hep beraber Ģahitlik ettik. (CHP sıralarından gürültüler) ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Ġstanbul) - Biz kimseyle bir arada olmadık, biz hakkın, hukukun yanındayız! VELĠ AĞBABA (Malatya) - Hocayla kucak kucağaydınız, Ģimdi ne oldu? ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Egemen, daha geçen sene methiyeler düzüyordunuz! EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Değerli arkadaĢlar, milletimiz her Ģeyi görmektedir, milletimiz her Ģeyin farkındadır ve bu iftiralara, bu yalanlara, bu Ģantajlara boyun eğmedik, bundan sonra da eğmeyeceğiz. Biz alnımızın ak, baĢımızın dik olduğunu ilk günden beri söylüyoruz. (CHP sıralarından gürültüler) KurulmuĢ olan Meclis soruĢturma komisyonu hayırlı uğurlu olsun. Biz o komisyonda her soruya cevap vereceğiz. ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Egemen, buraya kadar battın ha, buraya kadar! EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Çok meraklıysanız, partinizin grup baĢkan vekillerine baĢvurun, o komisyona sizi koysunlar, orada size de öğretiriz, anlatırız. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) 158 EGEMEN BAĞIġ (Devamla) - Sayın milletvekilleri, hepinize gösterdiğiniz ilgi için teĢekkür ediyorum. Siyaseti kirletmek için elinden geleni ardına koymayan, paralel örgütün, paralel terör Ģebekesinin güdümüne düĢmüĢ olanların da bir an evvel kurtulmasını temenni 86 ediyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar, CHP sıralarından gürültüler) BAġKAN - TeĢekkür ederim Sayın BağıĢ. AYTUN ÇIRAY (Ġzmir) - Sayın BaĢkan, hatip hem Ģahsıma hem partimize sataĢmıĢtır. BAġKAN - Buyurun. AYTUN ÇIRAY (Ġzmir) - Doğrusu, bugün, burada, üstünde konuĢulan Ģahıslardan hiç olmazsa en az birinin buraya gelip "Hiçbir konuĢma yapmıyorum, adalete gitmeye hazırım, Yüce Divan için bana oy verin." demesini beklerdim. Sürekli mazeret ürettiler, sürekli mazeret ürettiler. Aslında yapmak istemezdim ama BağıĢ burada darbesavar pozisyonuna girince Ģimdi bunu yapmak zorundayım. Çok düĢündüm bunu yapıp yapmamayı ama artık bu kadar saptırmaya karĢı Türk milletine vicdani bir görev olarak sizlerle bir anımı paylaĢmak istiyorum. 2000 yılında ya da 2001 yılındaydık, Ereğli Demir Çelik fabrikalarının yönetim kurulu üyesiydim, benimle birlikte Kenan PaĢa'nın damadı Maksut Göksu da orada yönetim kurulu üyesiydi. Bir gün bana geldi -dinle bak Ģimdi- dedi ki: "Seni birisiyle tanıĢtırmak istiyorum." "Kim?" dedim, "Türk-Amerikan dernekleri BaĢkanı. Orada, Amerika'da yürüyüĢ yapılacakmıĢ, bizden de yardım talebi var, tanıĢırsan seveceksin." dedi. "Peki, sizin tanıĢıklığınız nerden geliyor?" dedim. "Kenan PaĢa Amerika'ya geldiği zaman teĢrifat iĢlerine o bakar." dedi. (CHP sıralarından alkıĢlar) ġimdi, sen Kenan PaĢa'nın teĢrifatçılığını yapacaksın, sonra geleceksin burada "O darbeci, bu darbeci." diye palavra atacaksın. Yani, bu iki yüzlü siyasetin varacağı nokta bu kadar mı? Ama, AKP Grubunu bu sefer tebrik ediyorum, hiç olmazsa, bu Ģahıs çıkarken ve dönerken az alkıĢladınız -tamam mı- hiç olmazsa ona buğzettiniz. (CHP sıralarından alkıĢlar) EGEMEN BAĞIġ (Ġstanbul) - Yalan söylüyorsun, öyle yalancısın ki! ġerefsizsin, yalancısın! Sayın BaĢkan, adımı vererek yalan konuĢtu, cevap hakkım doğdu. ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - Sayın BaĢkan… ENGĠN ALTAY (Sinop) - Sayın BaĢkan… BAġKAN - Bir saniye, sıraya göre, hayır, Ģimdi önce Sayın Ali Uzunırmak'ı dinleyeceğim. Buyurun. ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - TeĢekkür ediyorum. 159 Sayın BaĢkan, Sayın BağıĢ "Büyüklerimizin dediği gibi." diyerek "ġer bildiğiniz Ģeylerde hayır vardır." diye konuĢtu. Hâlbuki o bir ayettir, hatta öyle bir ayettir ki Sayın BağıĢ'ın o tweet atarken "Bakara makara" dediği Bakara Suresi'nin 216'ncı ayetidir. MUSTAFA ELĠTAġ (Kayseri) - Sayın BaĢkan, bunlara müsaade etmemeniz gerekir. Böyle bir görüĢme usulü mü olur? Efendim olur mu böyle bir Ģey, ayağa kalkana söz veriyorsunuz ya! ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - Otur ElitaĢ, otur! MUSTAFA ELĠTAġ (Kayseri) - Otur! Bırak! Sen idare amirisin, otur! ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - Otur da oradan ayetlerle dalga geçip büyük küçük demesin. EGEMEN BAĞIġ (Ġstanbul) - Bana ayet öğretemezsin! MUSTAFA ELĠTAġ (Kayseri) - Sayın BaĢkan, böyle bir usul yok! Burada hiç kimsenin bilgisini küçümseme hakkı yok. ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - Hiç olmazsa öğrensin, öğrensin! (Gürültüler) BAġKAN - ġimdi, bakın, ne yapayım ben? BirleĢime on beĢ dakika ara veriyorum. Kapanma Saati: 01.11 DOKUZUNCU OTURUM Açılma Saati: 01.29 BAġKAN: BaĢkan Vekili Meral AKġENER KÂTĠP ÜYELER: Bayram ÖZÇELĠK (Burdur), Ġsmail KAġDEMĠR (Çanakkale) ----- 0 ----BAġKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 84'üncü BirleĢiminin Dokuzuncu Oturumunu açıyorum. (9/4) esas numaralı Meclis soruĢturması önergesinin görüĢmelerine devam ediyoruz. Sayın BağıĢ, 60'ıncı maddeye göre size bir dakika söz veriyorum. Buyurun. EGEMEN BAĞIġ (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan, çok teĢekkür ediyorum. 160 Biraz evvel burada Kenan PaĢanın Amerika BirleĢik Devletlerine CumhurbaĢkanı olarak yaptığı ziyarette teĢrifat iĢlerini yaptığım iddia edildi. Kenan PaĢanın CumhurbaĢkanı olarak Amerika'yı ziyaretinde ben ortaokul talebesiydim. Rahmetli babam New York'ta Türkiye 87 Cumhuriyeti'nin eğitim ataĢesiydi. Benim teĢrifat iĢlerini yapabilme ihtimalim yoktu. Orada söz alan milletvekilinin tamamen gerçekleri çarpıtarak doğru olmayan bilgileri burada Meclisle paylaĢmıĢ olduğunu özellikle vurgulamak istiyorum. Ġkinci olarak da Sayın BaĢkan, ben "Her Ģerde bir hayır vardır." derken "Hayır bildiklerinizde Ģer, Ģer bildiklerinizde hayır vardır." ayetine vurgu yapmadım; tam tersi, toplumda sıkça kullanılan bir cümleden bahsettim, onun için "Büyüklerimizin dediği gibi" dedim. Herhâlde sayın milletvekili yanlıĢ anladı. Bu konuda da bir düzeltme yapmayı arzu ettim. Bana bu fırsatı verdiğiniz için teĢekkür ediyorum. KeĢke Türkiye'yi Kenan PaĢanın Anayasa'sından hep birlikte kurtarabilseydik. Onda kıvıranların bugün Kenan PaĢayı istememeleri de çok düĢündürücüdür. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) OKTAY VURAL (Ġzmir) - Sayın BaĢkan… BAġKAN - Buyurun Sayın Vural… OKTAY VURAL (Ġzmir) - Sayın BaĢkan, siz bu oturumu kapatmadan önce meydana gelen olaylarla ilgili, tabii, hakkında rüĢvetten dolayı Meclis soruĢturma komisyonu kurulmuĢ birinin ve Kur'an-ı Kerim ayetleriyle dalga geçen birinin Milliyetçi Hareket Partisini hedef alması aslında Milliyetçi Hareket Partisinin millî ve manevi değerlere dayalı siyasetin odağı olduğunu, aynı zamanda bu milletin hakkını, hukukunu koruma noktasında siyasetin temsilcisi olduğunu ortaya koymuĢtur. Aslında milletin millî ve manevi değerleri ile hukukunu gasbedenlerin Milliyetçi Hareket Partisine saldırısı tesadüf değildir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz milletin değerlerine, milletin hukukuna, hakkına sahip çıkmaya devam edeceğimizi ve bundan zerre kadar taviz vermeyeceğimizi ifade etmek istiyorum. Ayrıca, biraz önce yapılan konuĢmada özellikle 30 Mart sürecinde ihanet süreci siyasetine prim vermediğini ifade etmek suretiyle Milliyetçi Hareket Partisine oy vermiĢ insanları ve Milliyetçi Hareket Partisi siyasetini bir ihanet siyaseti olarak nitelendirdiğinden dolayı partimize sataĢma olmuĢtur. Bu konuda da partimize sataĢmadan dolayı söz talebimiz vardır; onu arz ediyoruz. BAġKAN - Sayın Altay… ENGĠN ALTAY (Sinop) - Aynı çerçevede biraz önce konuĢan eski Bakan partimizi ihanet Ģebekeleriyle iĢ birliği yapmakla suçlamıĢtır. Öte yandan, bir önceki konuĢması ile sonraki konuĢması arasında tutanaklardan tespit ettiğimiz Genel Kurula çok önemli yanlıĢ bir bilginin verildiği beyanı vardır; biz de söz talep ediyoruz. 161 BAġKAN - ġimdi, Ģöyle yapalım mı: Ben ara vermiĢ olduğum için sataĢmadan söz veremem. Siz grup baĢkan vekillerisiniz, sisteme girin, zaten ikiĢer dakika grup baĢkan vekillerine söz veriyorum. ENGĠN ALTAY (Sinop) - Bizim hakkımızı Sayın Tanal kullanacak BaĢkanım. OKTAY VURAL (Ġzmir) - Sayın BaĢkanım, ara vermeniz sırasında sataĢmadan dolayı söz talebimizi iletmemize imkân verecek bir ortam yoktu. Çünkü siz ara verdiğiniz zaman konuĢma bittiği için vermediniz, burada tartıĢma çıktığı için verdiniz. BAġKAN - Kavga çıktığı için verdim. OKTAY VURAL (Ġzmir) - Dolayısıyla, oturum kapatmanız bir ara verme olayı değildir, doğrudan doğruya bir kavga ve gürültüden dolayı ara vermedir. Bu bakımdan, kürsüde yapılmıĢ sataĢmaya kürsüden cevap vermek istiyoruz. BAġKAN - ġimdi, grup baĢkan vekillerini kırmam söz konusu değil hangi gruptan olursa olsun. Yani, bir çözüm önermiĢtim. Bugüne kadar hangi nedenle olursa olsun ara verdikten sonra sataĢmaya yönelik söz vermedik ama bu akĢam her Ģey oluyor. Buyurunuz Sayın Vural önce size, sonra da Sayın Altay sizin grubunuza söz vereceğim. Buyurun. OKTAY VURAL (Ġzmir) - Sayın Uzunırmak, efendim… BAġKAN - Sayın Uzunırmak, buyurunuz. ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - TeĢekkür ediyorum Sayın BaĢkan. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri, burası milletin kürsüsü. Buraya çıkarken arkadaĢlarımızın hazırlıklı çıkması lazım, hele ki hata yapmıĢ sorgulanan insanların daha hazırlıklı çıkması lazım. Allah hiç kimseyi hem kekeme hem geveze yapmasın. Eğer hem kekeme hem geveze olursa çok hatalar yapar, çok yanlıĢlar yapar tabii ki. Değerli milletvekilleri, "Sizin Ģer bildiğiniz Ģeylerde hayır, hayır bildiğiniz Ģeylerde Ģer vardır. Siz bilmezsiniz, Allah bilir." Bakara Suresi'nin 216'ncı ayetidir. Sayın konuĢmacının, iĢte, o "Bakara makara, buluyorum bir ayet, atıyorum." falan dediği o suredir, o surenin ayetidir. Enteresandır ki Allah cezalandırıyor herhâlde. Aynı sureyi aynı konuĢma içerisinde bir büyüğün sözü olarak telaffuz etmek kadar, bu kadar hazırlıksız çıkarak bu Türkiye Büyük Millet Meclisine saygısızlık yapmak kadar kötü bir durum olamaz değerli arkadaĢlar. Değerli arkadaĢlar, "17 Aralık bir darbe." deniliyor. Soruyorum ben yüce Meclise: Sayın BaĢbakan, sayın bakanlar hukuka aykırı icraat yaptığında bunun tek hesap sorulacak yeri 88 162 sandık mıdır, yoksa hukuk mudur? Eğer hukuksa hukuk bunun hesabını soracağı zaman darbe mi oluyor bu? NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - SoruĢturma komisyonu onun için kuruluyor. ALĠ UZUNIRMAK (Devamla) - SoruĢturma komisyonları kurulabilir. Savcı resen de elbette ki iddianamesini hazırlayıp fezlekeyi gönderebilir. MUSTAFA ELĠTAġ (Kayseri) - Yapamaz. ALĠ UZUNIRMAK (Devamla) - Eğer bu soruĢturmadan kaçılıyorsa asıl o zaman ülkeyi tehlike bekliyordur, o zaman her Ģey demokrasiye aykırı olarak gidiyordur. Devlet kurallar ve kurumlar hiyerarĢisidir. Eğer kurallar ve kurumlar yoksa devlet yoktur. Herkes kurallara ve kurumlara göre davranmak ve yönetmek zorundadır. Eğer onun hukuk denetimi yoksa sadece "sandık" … (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) ALĠ UZUNIRMAK (Devamla) - …deniliyorsa demokrasilerde sandık vazgeçilmezdir, olmazsa olmazdır ama sandık kimin yöneteceğine karar verir, nasıl yönetileceğine hukuk karar verir. TeĢekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkıĢlar) BAġKAN - Sayın Tanal, buyurun. MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - TeĢekkür ederim. Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Egemen BağıĢ'ın bugün saat 19.47'deki konuĢma metnini ben size ibraz ediyorum. Burada gazeteciyle ilgili konuda Ģöyle dedi: "Ben Yunanistan'dayken…" Bahsi geçen gazeteciyle ilgili, "Tanıyorum." dedi. Açık ve net, resmî tutanak. Biraz önceki görüĢmesinde, konuĢmasında "Bahsi geçen gazeteciyi ben tanımıyorum." dedi. ALĠ HAYDAR ÖNER (Isparta) - ĠĢi gücü yalan! ĠĢi gücü yalan! MAHMUT TANAL (Devamla) - Ya, Sayın Egemen, hangisi doğru değerli kardeĢim? Doğru bilgiyi verin. Ġki: O önceki konuĢmanda "Ben bu konuya müdahale edemem, ben Bakanım. Ancak, medyadan sorumlu BaĢkan Yardımcımız Hüseyin Çelik Bey." diyorsunuz. Hüseyin Çelik Bey'i kendine niye ortak ediyorsun? Ayıp yani. Buradaki tüm AKP'li milletvekili arkadaĢlarımız sizin gibi değil. O insanları kendine niye ortak ediyorsun? Yani pırlanta gibi insanlar var. (AK PARTĠ sıralarından gürültüler) Seyahat ettiğimiz arkadaĢlarla aynı Ģeyi düĢünüyoruz. Ama siz kalkıp… Yani içinizdeki bu hırsızları da sizler de ayıklayın değerli arkadaĢlar. Sizden istirham ediyoruz. AHMET AYDIN (Adıyaman) - Sayın BaĢkan, mahkûm ediyor ya! 163 NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Hüküm verme. Bak, hüküm verme, burası yargılama yeri değil. MAHMUT TANAL (Devamla) - Bakın, yargılama değil ama sizler de sahip çıkmayın. AHMET AYDIN (Adıyaman) - Yargılama değil de yargısız infaz yapıyorsun. MAHMUT TANAL (Devamla) - Bakın, rahmetli Ġsmet Ġnönü'nün bir sözü var: "Namussuzlar kadar namuslular cesaretli olsa namussuzlar bu kadar çoğalmaz." NURETTĠN CANĠKLĠ (Devamla) - Bakın, bunları araĢtırmak için soruĢturma komisyonu kuruyoruz. Ama böyle itham edemezsiniz. MAHMUT TANAL (Devamla) - Yapacağımız olay Ģu: Namussuzlarla hep birlikte mücadele etmemiz lazım, hırsızlarla hep birlikte mücadele etmemiz lazım, yolsuzluklarla hep birlikte mücadele etmemiz lazım. AHMET AYDIN (Adıyaman) - Sayın BaĢkanım, bu ithamları yapamaz. MAHMUT TANAL (Devamla) - Bu bizim sorunumuz olduğu kadar, bizim namus borcumuz olduğu kadar sizin de namus borcunuz değerli arkadaĢlar. Ben bu duygularla hepinizi saygıyla selamlıyorum. Ne olur elinizi vicdanınıza veriniz, topluma dönünüz, topluma bakınız ve Allah'a bir bakınız, "Allah'ım biz ne yaptık, baĢımıza bu geldi?" Yani hakikaten kötü bir durumdasınız. TeĢekkür ederim. NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Sayın BaĢkan… BAġKAN - Buyurun. NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Sayın BaĢkan, değerli milletvekili arkadaĢlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bakın, bugün müteaddit kereler ifade etmeye çalıĢtık. ġu anda biz yargılama yapmıyoruz değerli arkadaĢlar. ġu anda yaptığımız: Bir mahkeme kurmadık. Burada sadece iddiaların araĢtırılması, soruĢturulması, bütün iddiaların, eski bakan arkadaĢlarımızla ilgili bugüne kadar kamuoyunda gündeme gelen, hatta bir kısmı sizin önergelerinizde yer almayan iddialar dâhil olmak üzere hepsiyle ilgili, soruĢturulması, araĢtırılması, bütün boyutlarıyla ortaya çıkartılması için AK PARTĠ Grubuna mensup arkadaĢlar tarafından verilen soruĢturma komisyonu kurulmasına iliĢkin önerge kabul edildi ve biz soruĢturma komisyonu kurduk. Bütün bu konular orada bütün detayıyla gündeme gelecek ve değerlendirilecek ama burada kimse hakkında hüküm verici bir iddiada bulunamazsınız. Ġddia olduğunu söylersiniz, zaten söylüyorsunuz ama hüküm anlamına gelecek ifadeler kullanamazsınız. Bu, yetkiyi aĢmaktır, 89 164 haddi de aĢmaktır değerli arkadaĢlar. Burası mahkeme değil. Mahkeme olarak, mahkeme gibi karar veremezsiniz burada. Eğer öyle olursa herkes, herkes hakkında hüküm verir, her iddia hakkında hükümle sonuçlanan cümle kurar ve iĢin içinden çıkamayız. AK PARTĠ bu konudaki kararını, iradesini, samimiyetini çok açık bir Ģekilde ortaya koymuĢtur. SoruĢturma komisyonunun kurulması yoluyla koymuĢtur. Bundan daha ötesi var mı? Bir bakanla ilgili iddialar gündeme geldiğinde yapılması gereken budur, o da yapılmıĢtır değerli arkadaĢlar. Hepimizin buna katkı sağlaması gerekir. Biz Ģu anda esasında neyi konuĢuyoruz? SoruĢturma komisyonu kuruldu. Tekrar ikinci bir soruĢturma komisyonu kurulması için boĢa görüĢmeler ve tartıĢmalar yapıyoruz. (CHP sıralarından gürültüler) Aynı konular hakkında, aynı kiĢiler hakkında, aynı iddialarla ilgili, tekrar, soruĢturma komisyonu kurulması için önergeleri görüĢüyoruz değerli arkadaĢlar Allah aĢkına. Abesle iĢtigal değil mi? Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar) BAġKAN - TeĢekkür ederim. ENGĠN ALTAY (Sinop) - Sayın BaĢkanım, yerimden... Canikli doğru söylüyor yani bizim burada bir hüküm verme ehliyetimiz yok. ġimdi ben soruyorum: 17 Aralık ve 25 Aralık için "adice düzenlemiĢ bir komplo"... MEHMET METĠNER (Adıyaman) - Aynen. ENGĠN ALTAY (Sinop) - ..."dıĢ operasyon", "darbe" gibi nitelemeler hüküm müdür, değil midir? NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Sizinle ne alakası var? Yok ki. ENGĠN ALTAY (Sinop) - Siz de öyle diyorsunuz ki. O da hüküm, bu da hüküm. NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Ya, Ģimdi o konudaki kanaatini söyledi. ENGĠN ALTAY (Sinop) - Bir de ben konuĢmamda ısrar ettim: "Anayasa 38'e saygılıyız." dedik. NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Onun sizinle ne alakası var Engin Bey? Yani sizinle ne alakası var, karıĢtırma ya? ENGĠN ALTAY (Sinop) - Sen devletin cumhuriyet baĢsavcısına "Adi bir dizi komplo düzenliyor." diye itham ediyorsun, bu hüküm değil mi? NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Yahu sizinle ne alakası var konuyla ilgili? Sizi ilgilendiren bölüm ne? ENGĠN ALTAY (Sinop) - Efendim, devletin cumhuriyet baĢsavcısına "Adice komplo düzenleyen adam." denebilir mi? Bu hüküm olmaz mı? ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - Efendim, savcı savunamıyor burada kendini. 165 NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Bakın, burada neden ilgili olup olmadığını söylüyorsunuz ama… ENGĠN ALTAY (Sinop) - Siz de hüküm veriyorsunuz, onu söylüyorum ben. TeĢekkür ederim. BAġKAN - Evet, sayın milletvekilleri, Meclis soruĢturması önergesi üzerindeki görüĢmeler tamamlanmıĢtır. MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan… AYTUN ÇIRAY (Ġzmir) - Sayın BaĢkan… BAġKAN - Bir saniye… ġimdi, Avrupa Birliği eski Bakanı Egemen BağıĢ hakkında Meclis soruĢturması açılıp açılmaması hususunu oylarınıza sunacağım. AYTUN ÇIRAY (Ġzmir) - Sayın BaĢkan, bir düzeltme yapmam lazım. BAġKAN - ġimdi, bakın, Ġç Tüzük'ü eğerek, bükerek… AYTUN ÇIRAY (Ġzmir) - ġimdi, bana cevap verdi, tarihi yanlıĢ söyledi, düzeltmeme izin vermiyorsunuz. BAġKAN - Hayır, anladım da, Sayın Tanal bir bilgiyi düzeltirken onu da düzeltebilirdi çünkü ben grubunuz adına söz verdim. AYTUN ÇIRAY (Ġzmir) - Sayın BaĢkan, tutanaklara geçmesi için söylüyorum. 2000 yılında söz ettiğim Ģey bu. Ayrıca, 12 Eylül referandumuna kadar BaĢbakan dâhil olmak üzere hepsi için Kenan Evren büyük adamdı, istedikleri zaman da bunu tartıĢırız. BAġKAN - Evet. Anayasa'nın 100'üncü maddesi hükmü gereğince oylamayı gizli oylama Ģeklinde yapacağız. Kâtip üyeler yerlerini alsın lütfen. ġimdi, gizli oylamaya Adana ilinden baĢlıyoruz. (Oyların toplanmasına baĢlandı) BAġKAN - Oyunu kullanmayan sayın üye var mı? Yok. Oylama iĢlemi bitmiĢtir. Oy kupaları kaldırılsın. (Oyların ayrımı yapıldı) 166 BAġKAN - (9/4) esas numaralı Avrupa Birliği eski Bakanı Sayın Egemen BağıĢ hakkında bir Meclis soruĢturması açılmasına iliĢkin önergenin gizli oylama sonucu: 90 "Kullanılan Oy Sayısı : 443 Kabul : 170 Ret : 267 Çekimser Geçersiz : :3 3 Kâtip Üye Bayram Özçelik Burdur Kâtip Üye Ġsmail KaĢdemir Çanakkale" Meclis soruĢturması açılması kabul edilmemiĢtir. Bu kısmın 4'üncü sırasında yer alan, Ġstanbul Milletvekili Sayın Ali Özgündüz ve 60 Milletvekilinin; bazı iĢ adamlarının özellikle arazi iĢlerinde kolaylık sağladığı, kültür ve tabiat varlıklarının statülerinde değiĢiklik yaparak inĢaatlar için özel düzenleme yapılması için uğraĢtığı, imara iliĢkin çok sayıda yenileme ile kendisine yakın iĢ adamlarına sağladığı rant ile doğrudan ve dolaylı olarak çıkar elde ettiği ve birden çok kez rüĢvet aldığı, bu eylemlerin Türk Ceza Kanunu'nun 252'nci maddesinde düzenlenen birden çok kez rüĢvet almak ve imar mevzuatına aykırı uygulamaları nedeniyle Türk Ceza Kanunu'nun 257'nci maddesinde düzenlenen görevi kötüye kullanmak suçlarına uyduğu iddiasıyla Çevre ve ġehircilik Eski Bakanı Sayın Erdoğan Bayraktar hakkında bir Meclis soruĢturması açılmasına iliĢkin (9/5) esas numaralı önergesinin görüĢmelerine baĢlıyoruz. 4.- Ġstanbul Milletvekili Ali Özgündüz ve 60 Milletvekilinin; bazı iĢ adamlarının özellikle arazi iĢlerinde kolaylık sağladığı, kültür ve tabiat varlıklarının statülerinde değiĢiklik yaparak inĢaatlar için özel düzenleme yapılması için uğraĢtığı, imara iliĢkin çok sayıda yenileme ile kendisine yakın iĢ adamlarına sağladığı rant ile doğrudan ve dolaylı olarak çıkar elde ettiği ve birden çok kez rüĢvet aldığı, bu eylemlerin Türk Ceza Kanunu'nun 252'nci maddesinde düzenlenen birden çok kez rüĢvet almak ve imar mevzuatına aykırı uygulamaları nedeniyle Türk Ceza Kanunu'nun 257'nci maddesinde düzenlenen görevi kötüye kullanmak suçlarına 167 uyduğu iddiasıyla Çevre ve ġehircilik Eski Bakanı Erdoğan Bayraktar hakkında bir Meclis soruĢturması açılmasına iliĢkin önergesi (9/5) BAġKAN - Bu görüĢmede, sırasıyla, önergeyi verenlerden ilk imza sahibine veya onun göstereceği bir diğer imza sahibine, Ģahısları adına üç üyeye ve son olarak da hakkında soruĢturma açılması istenmiĢ Çevre ve ġehircilik eski Bakanı Sayın Erdoğan Bayraktar'a söz verilecektir. KonuĢma süreleri onar dakikadır. (Madde 108 ve 60) Meclis soruĢturması önergesi Genel Kurulun 8/4/2014 tarihli 73'üncü BirleĢiminde okunmuĢ ve bastırılarak sayın üyelere dağıtılmıĢtır. Bu nedenle soruĢturma önergesini tekrar okutmuyorum. Söz alan sayın milletvekillerinin isimlerini okuyorum: Önerge sahibi Sakarya Milletvekili Sayın Engin Özkoç; Ģahıslar, Ġstanbul Milletvekili Sayın Mahmut Tanal, Ġstanbul Milletvekili Sayın Metin Külünk, Çanakkale Milletvekili Sayın Mehmet DaniĢ ve Çevre ve ġehircilik eski Bakanı Sayın Erdoğan Bayraktar. Sayın Engin Özkoç, buyurunuz. (CHP sıralarından alkıĢlar) ENGĠN ÖZKOÇ (Sakarya) - Sayın BaĢkan, değerli milletvekili arkadaĢlarım; BaĢbakan Recep Tayyip Erdoğan, Çevre Bakanı Erdoğan Bayraktar, iĢini bilen adam Ali Ağaoğlu; yıl 2011, iĢini bilen adam satın aldığı arsanın inĢaat katsayısını artırmak ve imar alanını geniĢletmek istiyor yani havadan zengin olmak istiyor, BüyükĢehir Belediye BaĢkanlığına baĢvuruyor. Yer Ġstanbul BüyükĢehir Belediyesi, yıl 2012, BüyükĢehir Belediyesinin AKP'li ve Cumhuriyet Halk Partili meclis üyeleri havadan zenginleĢmeyi oy birliğiyle reddediyorlar. Bunun üzerine, iĢini bilen müteahhit Ali Ağaoğlu "Belediye BaĢkanı ve üyeleri kim oluyor?" diyor, muhatabı ülkenin BaĢbakanı. BaĢbakan, iĢini bilen adamın iĢini "Derhâl halledin." diye Çevre Bakanı Erdoğan Bayraktar'a talimat veriyor. Bakan, bakanlık yetkisi ve BaĢbakanın talimatıyla arsanın bulunduğu alanı özel proje alanı ilan ediyor ve böylece kat artıĢı ve imar alanının geniĢlemesiyle iĢini bilen adam trilyonlarca liralık gelir elde ediyor. Yer Bakırköy ilçesinde, hipodrom karĢısında 70 dönümlük arazidir. Hedef, arsanın 40 dönümlük park alanını iĢini bilen adamın talebiyle 25 dönüme düĢürmek, kazanılan 15 dönümde yani yeni açılacak 15 dönümlük bir imar alanında emsal değiĢikliği ve kat yüksekliği elde ederek trilyonlar vurmaktır. Biz milletvekilliği yapalım, insanlar emekleriyle çalıĢsınlar, onlar televizyonun karĢısına çıkıp, reklam filmlerinde oynasınlar ama trilyonları böylece, sadece bir çırpıda elde ediversinler. Savcının önündeki yasal olarak yapılmıĢ dinleme kayıtlarında Belediye Meclisinin AKP'li üyesi ve Ġmar Komisyon BaĢkan Vekili Timür Soysal ile arasında geçen konuĢmanın 91 dökümünde Ağaoğlu kat yüksekliği için Ģöyle diyor: "63 değil, 70 metre olacak -daha sonra devam ediyor- bak, ben onu Bakanlığa yaptırmadım, açık ve net konuĢuyorum -konuĢan Ağaoğlu, kayıtlarda geçiyor, dinleme yasal- BaĢbakana yaptırttım. Yani, yapmadınız, yapmadınız, BüyükĢehir Belediye BaĢkanı Kadir Bey bin kiĢinin önünde söz verdi bana 'Bu 168 ay' dedi, 'Önümüzdeki ay' dedi, yapmadı, ben de gittim sayın patrona söyledim. Büyük patron da, o direkt bana talimat verdi, Ģimdi oldu." Bütün bunların hepsi BaĢbakanın dediği üzere paralel devletin iĢi. Peki, Sayın BaĢbakan, Sayın Bakan da paralel devletin adamı mı? Neden bunu söylüyorum? Sözü edilen arsa üzerinde bahsi geçen bu değiĢiklikler gerçekleĢti mi? Evet. Menfaat sağlandı mı? Evet. Savcılar tarafından zanlılarla ilgili hükümler doğrultusunda yasal yollarla dinleme yapılarak deliller elde edildi mi? Evet. Olay ortaya çıktığında Bakanın ifadesiyle "BaĢbakan tarafından bize baskı yapılıyor, bir elimde deklarasyon kağıdı, bir elimde istifa kağıdı var." denildi mi? Evet. Bakan, "RüĢvet ve yolsuzluk ifadelerinin bulunduğu bir operasyon sebebiyle beni ve BaĢbakanı rahatlatacak deklarasyonu yayınlayınız. Tarafıma baskı yapılmasını kabul etmiyorum." dedi mi? Evet. OKTAY VURAL (Ġzmir) - Dedi. ENGĠN ÖZKOÇ (Devamla) - Ardından, "SoruĢturma dosyasında var olan ve onaylanan imar planlarının büyük bir bölümü Sayın BaĢbakanın onayıyla yapıldı, imar değiĢikliğinin sorumlusu BaĢbakandır. O da istifa etmelidir." diye Sayın Bakan söyledi mi? OKTAY VURAL (Ġzmir) - Söyledi. ENGĠN ÖZKOÇ (Devamla) - Evet. (CHP sıralarından alkıĢlar) Bu bir itiraf mıdır? Evet. Suça azmettirilip itham edilen Çevre ve ġehircilik Bakanı tarafından itiraf mıdır? Evet. TOKĠ'den sorumlu Bakan tarafından mıdır? Evet. Değerli milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti'nin savcıları yasalar çerçevesinde suç ortağını ortaya çıkartmıĢtır. BaĢbakan ve Hükûmet inkâr etmiĢtir. Yasal olarak yapılan dinlemeler kamuoyunda ifĢa edilmiĢtir, BaĢbakan ve Hükûmet inkâr etmiĢtir. Ardından, "Siz kim oluyorsunuz, bakanlar hakkında gizli soruĢturma yapıyorsunuz?" denilmiĢ, savcılar görevden alınmıĢtır. "Siz kim oluyorsunuz, bakanlara haber vermeden suçlu dahi olsalar bakan çocuklarını, iĢ bilen iĢ adamlarını tutukluyorsunuz?" denilmiĢ, polis Ģefleri ve polisler görevden alınmıĢtır. Sonra, suçlular değil, suçlulardan önce soruĢturan savcılar hakkında yargılama izinleri verilmiĢtir. Değerli arkadaĢlarım, Pakistan dönüĢünde uçakta medyaya konuĢan Sayın BaĢbakan Zekeriya Öz'le ilgili "Ergenekon davası baĢarısı dolayısıyla iki kez terfi ettirdik ancak onu, isteği doğrultusunda bölge savcılığı makamına getirmedikleri için son yolsuzluk ve rüĢvet davalarının üzerine gitmiĢtir." dedi. Hani yargı bağımsızdı? Hani atamalar Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından yapılıyordu? Tüm bunların gerçek olmadığı görüldü. Suç ağının bizzat içinde olan Çevre ve ġehircilik Bakanı istifa etmeden önce "Azmettiren BaĢbakandır, ben istifa ettiriliyorsam o da istifa etmelidir." dedi. Değerli arkadaĢlarım, en çok üzücü olan Sayın BaĢbakanın burada 23 Nisanda yaptığı konuĢmadır. Hiç CumhurbaĢkanıyla ilgili bir yolsuzluk olayının burada konuĢulduğunu duydunuz mu? Hiç hakkında tape, CD, herhangi bir itham çıkartıldığını duydunuz mu? Ama kirlilik anlayıĢı öyle bir sarmıĢtır ki "Beni yok ederseniz hepinizi yok ederim." tehdidi, "Ben varsam siz varsınız." tehdidi Sayın CumhurbaĢkanına kadar uzanmıĢtır. BaĢbakan "Bu tapeler CumhurbaĢkanı için de vardır, CumhurbaĢkanı da dinlenmiĢtir." demiĢtir hiç gerek yokken. Neden? Yolsuzluk ve rüĢvet ağının içine Sayın CumhurbaĢkanını da çekmek istemiĢtir. 169 ġimdi deniliyor ki "Biz masumuz." "Masumiyet karinesi…" Peki, Ergenekon'da yargılanan, Balyoz'da yargılanan, müebbet hapse çarptırılan o insanlar yargılanırken paralel devlet hiç aklınıza gelmiyor muydu? Orada onlar, masum insanlar ölürken, paralel devlet hiç aklınıza gelmiyor muydu? KADĠR GÖKMEN ÖĞÜT (Ġstanbul) - Hâlâ yatıyorlar! ENGĠN ÖZKOÇ (Devamla) - O insanlar orada yok edilirken hiç aklınıza gelmiyor muydu? ġimdi "masumiyet karinesi" diyorsunuz, ben de size bu kürsüden diyorum ki eğer birazcık bir onur kırıntısı varsa, eğer birazcık bir dik duruĢ göstermek istiyorsanız yapacağınız tek Ģey vardır. Ben bu bakan arkadaĢların yerinde olsam buraya çıkar, "Hukuk karĢısında, mahkeme karĢısında yargılanmak istiyorum, aklanmak istiyorum." der, istifa eder, adaletin karĢısına çıkarım. Bunun tek yolu budur. NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Dilekçe verdiler zaten! ENGĠN ÖZKOÇ (Devamla) - Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkıĢlar) BAġKAN - ġahıslar adına Ġstanbul Milletvekili Sayın Mahmut Tanal. MAHMUT TANAL (Ġstanbul) - Değerli BaĢkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Tabii, bu, rüĢvet, yolsuzluk operasyonu sanki gökyüzünden zembille indi değil değerli arkadaĢlar. Bu, daha önce, Vergi Usul Kanunu uyarınca vergi kaçakçılığından dolayı ikramiye alabilmek için bir vatandaĢın Maliye Bakanına baĢvurusuyla baĢladı. Yani, bu konuda eğer bir paralel yapı varsa, içinizde; Maliye Bakanı onun ortağı o zaman, Maliye Bakanı gayet rahat. 92 Vergi Usul Kanunu uyarınca vergi ikramiyesinden yararlanmak için vatandaĢ müracaatta bulundu ve bu olay o Ģekilde emniyete intikal etti ve emniyetin iziyle bu olay ortaya çıktı. Peki, oldu da ne oldu? Yani, Ģimdi, bu olay… Kendinizi bir sorgular mısınız. Ġstanbul BüyükĢehir Belediyesinin… Daha doğrusu, Çevre ve ġehircilik Bakanlığına yetkiler verilmeden önce -planlama, imar iĢleri- bu yetkiler Bakanlığa verilmeden böyle bir tartıĢma var mıydı? Böyle bir tartıĢma yoktu. Hanımefendiler, beyefendiler; içinizden bize gelen bilgilerde, mevcut olan kar iliĢkisi paylaĢılamadığı için Ġstanbul BüyükĢehir Belediyesi ile Bakanlık arasındaki sürtüĢmeden, ekonomik ranttan kaynaklanan bir husus deniliyor. ġimdi, "Yeni gelen Çevre ve ġehircilik Bakanı 'Ey Ġstanbul BüyükĢehir Belediye BaĢkanlığı! Bundan sonra imar ve planlamayla ilgili olan hususlarda mümkün olunduğuncaya kadar ben sizin yetkinize karıĢmayacağım, ben planlama yapmayacağım, ben imar iĢlerini yapmayacağım.' dedi. Böyle bir anlaĢma, yazılı olmayan, sulh olan bir sözleĢme var." deniliyor bizlere. Yani, burada yok Ģu paralel yapı, bu paralel… Bunun içerisinde para var arkadaĢlar, ekonomi var. ġimdi, evet, yani burada Ģunu yapmak isterim ben: Burada, bu soruĢturmayla ilgili Ģüpheli olan bakanların çıkıp "ArkadaĢ, ben bugüne kadar iĢ adamıydım, ben bugüne kadar 170 memurdum. Aldığım gelirler Ģunlar, aldığım vergiler Ģunlar…" O zaman, Sayın Bakanımızın, Üsküdar Kız Kulesi'ndeki 7 milyon 500 bin dolarlık servetinin nasıl ortaya çıkacağını bize meĢru Ģekilde izah etmeleri lazım. Kız Kulesi'ndeki villaları bilen arkadaĢlarımız varsa, Üsküdar'ı, gayet rahat, paha biçilmez. AHMET AYDIN (Adıyaman) - Kız Kulesi'nde villa mı var? MAHMUT TANAL (Devamla) - Ben bilmem, sorun Bakanınıza. Onu sorun iĢte, gayet rahat… Hatta ben size… Hâkim ve Savcılar Yüksek Kuruluna sizin atadığınız bir üyenin de orada villası var. NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Kız Kulesi'nde villa mı var? MAHMUT TANAL (Devamla) - Bakarsınız. Yani, netice itibarıyla, eğer bir bakanının mevcut olan serveti ile meĢru kazançlar örtüĢmüyorsa, orada olması gereken olay, 3628 sayılı RüĢvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu'nun hükümleri uyarınca, tüm akrabalarının, eĢ dostunun soruĢturulması lazım. Burada, sizin getirmiĢ olduğunuz önerge de yolsuzluk ve rüĢvetle ilgili o kapsam dıĢına bırakılmıĢ, kapsam gittikçe daraltılmıĢ durumda. Yani, bu Ģekliyle "Efendim, evet, biz, rüĢvet ve yolsuzlukla ilgili soruĢturma önergesini vesaireyi burada getirdik. Ancak, biz bununla kendinizi aklayacağız…" Yok arkadaĢlar. Yani, burada yapılan iĢlem nedir? Bu bir siyasi iĢlem midir, yoksa bir yargısal iĢlem midir? Burada yapılan iĢlem yargısal bir iĢlem. Yargısal bir iĢlemse, biz gayet rahat, geniĢ kapsamlı olarak… Mevcut olan çerçeve de, yine 3628 sayılı Yasa da kapsam içerisine alınmazsa bu iĢ aydınlığa çıkmamıĢ olur. Peki, aynı Ģekilde… Hani ġehrizar mıdır ġehrezar mıdır, sizlerin içerisinden buralardan çok daire arkadaĢlarınız var bildiğim kadarıyla. Sayın Bakan, ben size dilekçe veriyorum, diyorum ki: Buranın yapı ruhsat izni var mı, kat irtifakı var mı, kat mülkiyeti var mı? Bildiğim kadarıyla oturan insanlar var. Resmî yazınız: "Kat irtifakı, kat mülkiyeti, bizim kayıtlarımızda bilgi yok." deniliyor. Yani, olabilecek bir iĢ mi bu? Hatta Ali Ağaoğlu'nun ismi geçti. Ali Ağaoğlu'ndan sizin yine bir bakanınıza bir villa satıldı yani satıldı gösterildi daha doğrusu. SatıĢ mıdır, değil midir, bilmem. Yerini de size söyleyeyim yine: Üsküdar'da Mabeyin Lokantası'nın arkasındaki sokakta, Ağaoğlu konakları. NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Varsa iddia soruĢturma önergesi verin. MAHMUT TANAL (Devamla) - Netice itibarıyla, 2014 yılının temizlik yılının olması lazım. Yani rüĢvet ve yolsuzluğu -hep birlikte el ele verelim- en azından süpürmüĢ olalım yani kirli olan bu ülkemizi temize çıkaralım. Peki, bununla ilgili biz hukukta ne deriz, Sayın Ġpek de karĢımda, meslektaĢım, hukukçu arkadaĢımız: Ġkrar yani bir Ģey ikrar edilmiĢse artık bunun tersi ispatlanmaz. 3 tane ikrar ben size söyleyeyim: O dönemin Sayın Çevre ve ġehircilik Bakanı dedi ki: "Evet, biz ne kadar izin verdiysek, hukuka aykırıysa hepsi BaĢbakanın bilgisi dâhilindedir." Bu bir ikrar mı? Ġkrar. Ġki: Aynı Ģekilde, bakanların görevden alınması. Bu bir, yine Anayasa'mızın 112'nci maddesi uyarınca BaĢbakanın sorumluluğunda mıdır, bu bir ikrar mıdır? Yine bir ikrar. 171 FATĠH ġAHĠN (Ankara) - Ceza hukukunda ikrar olur mu Mahmut Bey, ikrar olur mu ceza hukukunda? MAHMUT TANAL (Devamla) - Üçüncüsü anlamında, AKP'li milletvekillerinin imzasıyla verilen soru önergesi yine bir ikrar mıdır? Ġkrar. FATĠH ġAHĠN (Ankara) - Çaktın, çaktın, ikrar olmaz ceza hukukunda! MAHMUT TANAL (Devamla) - Ben size ceza hukuku, onu da öğreteyim. Birisi eğer suçu üstlenip diğerini kurtarmak isterse, evet, sizin dediğiniz, o küçük çocuklar için… KiĢileri öldürürler genellikle Anadolu'da, kadınları öldürürler, 18 yaĢında bir çocuğa derler: "Bu yaptı." O da "Ben yaptım." der, efendim, hâkim onun ikrarına… MUSTAFA ELĠTAġ (Kayseri) - KarıĢtırdın yine. Sen bir daha git, sınava gir, sen bir daha hukuk fakültesinin sınavına gir. Diplomanı alırlar elinden. 93 MAHMUT TANAL (Devamla) - Siz herhâlde 18 yaĢında değilsiniz, sizin suçu üstlenen kimse yok. Yani, o açıdan bunlar ikrar. FATĠH ġAHĠN (Ankara) - Öyle ikrar mı olur ya, öyle ikrar mı olur? Dersine çalıĢ da gel, dersine çalıĢ, dersine! MAHMUT TANAL (Devamla) - ġimdi, biz Ģunu kabul edecek miyiz, etmeyecek miyiz? Sayın bakanlar diyorlar ki: "Ya arkadaĢ, hukuka aykırı yöntemlerle deliller elde edilmiĢ." ġunu söylesinler: RüĢvet var mı, yok mu? Para aldınız mı, almadınız mı? Bu paralel yapı, bu dıĢ mihraklar niye benim evime getirmiyor, 6 tane para kasası getirmiyor? NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Yargılamayı soruĢturma komisyonu yapacak iĢte. MAHMUT TANAL (Devamla) - Niye benim arsama imar ruhsatı vermiyorsunuz? Niye baĢka bir milletvekiline gitmiyor da bakanların adreslerini biliyorlar? Yani, içinizde maaĢıyla zorla geçinen arkadaĢlar var. Yani, bu paralel yapı, bu dıĢ mihraklar bunların adreslerini bilmiyorlar mı, bakanların biliyorlar? Bu bakanlar ne kadar Ģanslı. Yani, siz de dokuz aylıksınız, diğer vekiller de dokuz aylık. FATĠH ġAHĠN (Ankara) - Biz ikrarı anlamadık. MAHMUT TANAL (Devamla) - Ve sizin adreslerinizi de, bilemiyorum, yani bu kadar herhâlde herkes de bilmiyor. Yapılması gereken, bir: Mal beyanlarınızı açık ve net ortaya sergileyin. Ġki: "Dokunulmazlıktan yararlanmak istemiyoruz." deyin, dilekçelerinizi verin. Üç: Bugüne kadarki tüm servetlerinizi açıklayın. Dört: 3628 sayılı Yasa diyor ki: "Bakan, bakan olmadan mal beyanını vermek zorunda." 172 ġimdi, ben o zaman diyorum: "Ya kardeĢim, ey bakanlar, getirin bize; mal varlıklarının böyle belgesini bize uzaktan göstermeyin, birer tane fotokopi dağıtın bizlere, biz de size inanalım. Eğer siz bunları gerçekten dağıtmazsanız, kamuoyuna yeteri kadar bilgi vermezseniz ve bu maddi gerçeklerin ortaya çıkması için savcıyı tayin ederseniz, polisi görevden alırsanız, hâkimi tayin ederseniz, bununla ilgili Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu yapısıyla oynarsanız, kanunları değiĢtirirseniz, arkadaĢlar, kimse sizin samimiyetinize inanmaz yani bu açıdan samimi olmak lazım. Ve, bu arada AKP'nin sırasında bulunan, sıralarında bulunan milletvekili arkadaĢlarımızın, tabii, hepsini bu pisliğe bulaĢan insanlarla aynı kefeye koymamak lazım, bunu ayırıyoruz. Sizler de bunlardan lütfen kendinizi arındırınız. Ġçinizde hakikaten bunu tasvip etmeyen insanlar var ama siz kenetlendikçe, mesela biraz önce söyledim: Bakan art arda konuĢtu, sizleri de aldattı, diğer arkadaĢları da aldattı. Yani, onun için bu temizliği yapmak hepimizin görevi. Temennim Ģu: Bizim kadar en azından sizler de temizlik konusunda duyarlı davranırsınız, 2014 yılı temizlik yılı olmuĢ olur. Hepinize teĢekkür ederim, saygılarımı sunarım. (CHP sıralarından alkıĢlar) BAġKAN - TeĢekkür ederim. ġahıslar adına ikinci söz, Ġstanbul Milletvekili Sayın Metin Külünk. Buyurunuz. (AK Parti sıralarından alkıĢlar) METĠN KÜLÜNK (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri; sizleri en kalbî duygularla selamlıyorum. Gecenin ilerleyen bu vaktinde sizleri sevgiyle, muhabbetle selamladıktan sonra… Tarihin son derece önemli bir evresini beraber yaĢıyoruz. Binlerce yıllık iftihar dolu bir tarihimiz var. Özellikle zorlukların, yaĢanan zorlukların ardından kurulan tezgâhların, darbelerin neredeyse birebir birbirine benzediği bir üç yüzyıldan bahsediyoruz. Devleti içinde bulunduğu ataletten kurtarmaya çalıĢan vezirinden sadrazamına, padiĢahına; cumhurbaĢkanından baĢbakanına kadar hepsinin baĢına aynı senaryolar yazılmıĢ, aynı oyunlar kurulmuĢtur. Acımasız bir iftira ve yıpratma kampanyası eĢliğinde darbe teĢebbüslerinin tarihidir aslında üç yüzyıl. Maalesef bu teĢebbüslerin tamamına yakını baĢarıyla sonuçlanmıĢ, padiĢahlar, vezirler, sadrazamlar ve baĢbakanların canlarına mal olmuĢtur. Katledilen devletin en tepesindeki tüm Ģahısların ortak özelliği Türk devletini ayağa kaldırmak ve Ģahlandırmaktır. Bu büyük milletin, bedeli ölüm bile olsa, kefenini giymeye hazır evlatları her zaman vardır. Dün vardı, bugün de var ve yarın da olmaya devam edecektir. Bu büyük millet korkutulup sindirilecek, teslim alınacak bir millet hiçbir zaman olmamıĢtır. Bu büyük milletin tarihinde hiçbir zaman esaret ve teslimiyet de olmamıĢtır. Sultan II. Mahmut devlette reform ve dönüĢüm baĢlattı. Bu giriĢime karĢılık, CHP'nin atası sayılabilecek Yeniçeri Ocağı ve eski düzenden beslenen çeteler tarafından adı gavur padiĢah, hırsız padiĢaha çıkarıldı. Oysa, tarih ve bizler iyi biliyoruz ki Sultan II. Mahmut zikir meclislerinin insanıydı. Sultan Abdülaziz Han, donanması yok olmuĢ, ticareti çökme noktasında devleti yeniden reorganize etmek istedi. Köhne düzenden beslenenlerin rantlarına çomak soktuğu için -bunun akıbetinde- Osmanlı hanedanının hiçbir ferdinin uğramadığı hakaretler ve muamelelerle katledildi. Ve yine o güzel insan, Osmanlı Ġmparatorluğunun en nadide hanlarından Abdülaziz Han da hırsız, zevk düĢkünü, devleti batıran adam gibi iftiralar 173 atılarak tahtan indirildi. Cennetmekânı Abdülhamit Han çok konuĢuluyor çok Ģükür, anlaĢılma yolunda çok önemli mesafeler katedildi. Modern Türkiye'nin kurucu aklının ifadesi olan cennetmekân da 94 aynı bedeli ödemiĢti. Ġngilizlere teslim olmayıp Mustafa Kemal PaĢayı kilolarca altınla Anadolu'ya yollayıp Türkiye'nin yeniden ayağa kalkıĢının önünü açan Sultan Vahideddin Han da bu yapı tarafından hain ve haramzade ilan edilmiĢti. Oysa, Vahideddin Hanın sürgünde nasıl bir yoksul hayat yaĢadığının Ģahidi tarihtir. 17 Aralık darbe teĢebbüsü, aklın bittiği, devlete tabi olması gerekenlerin bir gruba tabi olduğu, milletin iradesini yok sayarak "yolsuzluk" adı altında küresel finans oligarklarının dıĢ politika aparatı olan paralel tehdit örgütünün piyonlaĢtığı bir darbe giriĢimidir. Ġstediğiniz kadar, sonuçlar üzerinden siz davransanız da 17 Aralık bir darbe giriĢimidir. Bu, tarihe böyle kayıt olarak geçmiĢtir. 17 Aralık darbe teĢebbüsü, hikmetin katledildiği, son üç yüz yıldır bu millete yönelik, ayırt etmeksizin bütün devletin mensubu olan hepimize yönelik yapılmıĢ en hain, en alçak, en Ģerefsizce darbe giriĢimidir. On yılda dönüĢen küresel sistemde -ben de varım- Türkiye'ye ilk darbe teĢebbüsü Ģüphesiz bu değil, askerî darbe çabalarının ardından Deniz Feneri davası aslında bu darbe giriĢiminin ilk sinyaliydi. Alman savcı daha sonra yaptığı açıklamalarda, sohbetlerde kendisine birçok belgenin illegal yollarla Türk polisinin içerisindeki bir kanat tarafından ulaĢtırıldığını ifade etmiĢtir. Türkiye'den illegal yollarla iletilen bu belgelerin sahte olduğu Alman istihbaratı tarafından ortaya çıkartılmıĢtır. Kurulduğu günden bu yana her türlü komploculuk, darbecilik ve tezviratçılığın içerisinde yer alan -Ģahısları tenzih ederek söylüyorum ki- Cumhuriyet Halk Partisi ve neoconların kontrolünde oldukları gün gibi ortaya çıkan paralel tehdit örgütünün hedefinde kim var? Bu yapının ürettiği belgelerle hedef ısrarla AK PARTĠ ve BaĢbakanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın Ģahsında millet iradesi olmuĢtur. Sevgili milletvekilleri, bakın, bu, Türkiye'nin büyümesinin ve geliĢmesinin, dünyada oyun kurucu olmasını engellemeyi görev bilmiĢ güçler sık sık oyuncu değiĢtirdi. Dün, kendi adamları bildikleri Süleyman Demirel kural dıĢı oynadı diye onun da Ģapkasını alıp gönderdiler 6 kez. Sağ bir vakıftan burs almasına rağmen bu oyunda bu küresel finans oligarklarına karĢı olan merhum Ecevit de kural dıĢı oynayınca aynı ağır darbeyi yedi. Bugün emirlerini uyguladığınız, âdeta emirlerini uygulamakta yarıĢ ettiğiniz sermaye çevrelerinin ve para oligarklarının tavrı değiĢmemiĢtir unutmayınız. Günümüze gelirsek, MĠT MüsteĢarına yönelik paralel örgüt ve çeteci yargının yaptıkları her Ģeyiyle ortaya çıktı. Çünkü, MĠT MüsteĢarı, eski MĠT MüsteĢarı 2007 yılında kuruluĢ yılı bildirisinde Türkiye ve dünya algısının değiĢtiğini yüksek sesle ifade ediyor, "Türkiye gerek stratejik gerekse jeopolitik önemi nedeniyle kendisini hiçbir zaman olayların akıĢına bırakmaya ya da 'bekle, gör; tavır al' taktiğiyle sınırlama lüksüne sahip değildir." diyerek yeni Türkiye'nin iĢaretini veriyordu. 17 Aralık, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en önemli kırılma noktasıdır. Çünkü, Türkiye Cumhuriyeti devleti 17 Aralığa ekonomik ve siyasal bağımsızlığı ile girmiĢtir. Siyasi ve 174 ekonomik olarak küresel güç olma yolunda emin adımlarla yürüyen Türkiye, yüz bir yıl önceki gibi bir Babıali baskını yaĢamıĢtır. CHP'nin de iyi bildiği ittihatçı gelenek, ittihatçı geleneğin adamları kanlı ve çirkef bir Ģekilde yaptıkları Babıâli baskını gibi baskınla 17 Aralıkta Türkiye Cumhuriyeti bir Ģok yaĢamıĢtır, alçakça bir ihanetle karĢılaĢmıĢtır. Paralel terör örgütü ve yargı içindeki uzantıları Babıâli baskını gibi bir baskınla, Kara Kemal'in telefon ve telgraf hattını kesip Babıâli'yi izole ederek 100 ittihatçı sergerdenin Harbiye Nazırı Mahmud ġevket PaĢa'yı vahĢice katlederek devirdikleri olaya benzetmek istemiĢlerdir. Cumhuriyet tarihinin en onurlu, en çalıĢkan hükûmetlerinden birinin 4 bakanı üzerinden bu darbe giriĢimini gerçekleĢtirmek istemiĢler. Çok Ģükür Allah'a, millet buna da müsaade etmemiĢtir, etmiyor, etmeyecektir de. 17 Aralık gecesi herkes uykudayken bu ülkenin BaĢbakanının evini basma cüretini gösterenlerin… Adı ne olursa olsun, bu millet hep onun karĢısında dimdik durdu, dimdik duruyor, dimdik durmaya da devam edecektir. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar) Bu hadsizliği, bu densizliği ve bu alçaklığı yapanlar, aslında hepimizin mensup olduğu devlete karĢı bu adımı atmıĢtır. Sayın BaĢbakanımız bu milletin önüne geçerek halk direniĢini gerçekleĢtirmiĢ ve bu reziller sürüsünün darbe teĢebbüsünü akim bırakmıĢtır. Tüm milletvekillerine sesleniyorum, Ģu cümlelere bakın: Paralel tehdit örgütünün en önemli isimlerinden birisi "Türkiye ağustosa kadar gergin geçecek. Erdoğan Çankaya'ya çıkamayacak. Gül de HSYK, Ġnternet ve dershane düzenlemesini veto etseydi garantilemiĢti." Bu, hepimizin iradesine ket vurmaktır. Bu milletin iradesine darbe değildir de nedir? Bu kararı millet verecektir. 30 Martta millet verdi, 10 Ağustosta millet verecek. O sandıktan ne çıkarsa hepimizin baĢ tacı değil mi? Millî iradeyi ayaklar altına alan, tecavüze kalkıĢan bu alçak, bu hain, bu ahlaksız sözlere dikkat ediniz, hepimiz için önemli. Aynı cümleleri, pazar günü Sayın Ġzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler Hanımefendi'nin Yeni ġafak'taki söyleĢisini hepinizin dikkatine sunuyorum. Dikkatle okumanızı ve bu söyleĢideki derin sorgulamayı, Cumhuriyet Halk Partisinin kendi iç dinamiklerine yönelik derin sorgulamasının bütün izlerini taĢıyan bu söyleĢiyi de sizlerle paylaĢıyorum. Bu anlamda Ģunu devam ettiriyor: "Erdoğan'la birlikte hareket eden bütün yapılar ve cemaat ve tarikatlar da tasfiye edilecektir." Bu ülkede milletin iradesinin dıĢında hiç kimsenin kimseyi tasfiye etmeye gücü yetmeyecektir. 95 Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar) BAġKAN - TeĢekkür ederim Sayın Külünk. MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan, yeniçeri ocağını Cumhuriyet Halk Partisinin atası olarak nitelendirmek suretiyle konuĢmacı sataĢmada bulunmuĢtur efendim. BAġKAN - Buyurun. MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri; biraz önce bu kürsüde konuĢan konuĢmacı her seferinde Cumhuriyet Halk Partisi karĢıtlığıyla değil, Cumhuriyet Halk Partisi eleĢtirisiyle değil, Cumhuriyet Halk Partisi düĢmanlığıyla burada konuĢuyor. Bir kez daha böyle düĢmanca konuĢan bir kiĢiyi burada gördük. Benim için ĢaĢırtıcı değil. Bu üslubu, bu kiĢiyi tanıyorum, gayet iyi tanıyorum. 175 ġimdi, lafının neresini düzelteyim? II. Mahmut'u övdü oysa bundan birkaç ay önce BaĢbakan Recep Tayyip Erdoğan grup konuĢmasında "Ġki yüz yıldır insanımıza dayatılan bir yaĢam biçimi var." dedi. Yani, iki yüz yıl önceye gittiğiniz zaman 1808 tarihli II. Mahmut'un padiĢah olma yılına denk geliriz ve 1808 tarihinde de Türkiye'nin anayasacılık tarihindeki ilk belge olan Senedi Ġttifak imzalanmıĢtır. Yani, Türkiye'nin, cumhuriyetin modernleĢme projesinin temeli, baĢlangıcı 1808 tarihli Senedi Ġttifak'tır. BaĢbakan bunu reddederken, bunu kınarken, yenilikçi padiĢahlara bile tahammülü olmadığını gösterirken, o yenilikçi padiĢahın yeniçeri ocağını kaldırmasına bile tahammülü olmadığını söylerken buradaki konuĢmacı farklı bir Ģey söylüyor. Ben sizin Genel BaĢkanınınız söylediğine inanırım. Siz II. Mahmut'a da karĢısınız, bütün yenilikçi padiĢahlara karĢısınız. Cumhuriyet devrimlerini içinize sindiremediğiniz gibi yenilikçi padiĢahları da içinize sindiremiyorsunuz. Sadede gelelim, ne demiĢti bu konuĢmacı: "17 Aralık günah iĢleme özgürlüğüne bir darbedir." Haydi, günah iĢleme özgürlüğü… Yani, nedir günah? Hırsızlık günahtır, yolsuzluk günahtır, Allah'ı inkâr etmek günahtır. Bu günahları iĢleme özgürlüğü vardır müminlerin, 17 Aralık da buna darbe vurmuĢtur! Bu kadar zavallı bir insan, çıkmıĢ burada Cumhuriyet Halk Partisini eleĢtiriyor, tek kelimeyle zavallı. Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkıĢlar) BAġKAN - TeĢekkür ederim Sayın Hamzaçebi. METĠN KÜLÜNK (Ġstanbul) - Ġzniniz olursa… BAġKAN - Sayın Külünk… METĠN KÜLÜNK (Ġstanbul) - Söylediği cümlelere istinaden sataĢmadan söz istiyorum. BAġKAN - Çok gülümseyerek olduğu için ĢaĢırdım. Buyurun. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar) METĠN KÜLÜNK (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri; ben tebessümden yanayım hep. Öncelikle, II. Mahmud üzerinden Sayın Grup BaĢkan Vekilinin eleĢtirisine saygı duyuyorum ancak II. Mahmud'u kendisi de iyi anlamamıĢ. II. Mahmud, modernleĢme sürecinde bu ülkede devletin karĢılaĢtığı en önemli kalkıĢmanın devletin birliği ilkesi üzerinden tasfiye edildiği ilk adımdır ve bu kalkıĢmanın ardından devlet son derece stratejik bir karar alarak bugüne de referans olacak Ģekilde yeniçeri ocağını ne pahasına olursa olsun tasfiye etmiĢ ve devlet kendini yenileme kararı almıĢtır. Dolayısıyla, II. Mahmud bu anlamda sarayın içerisindeki birtakım dengelere dokunduğu için -o dengeleri isterseniz uygun vakitte ben size anlatırımadı "gâvur padiĢah"a çıkmıĢtır. MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Ġstanbul) - "BaĢbakan anlamamıĢ." diyorsun değil mi? KADĠR GÖKMEN ÖĞÜT (Ġstanbul) - BaĢbakana anlat, BaĢbakana. METĠN KÜLÜNK (Devamla) - Oysa, II. Mahmud'u bütün olarak değerlendirdiğinizde, Osmanlının sıkıĢma döneminde devleti yenileme noktasındaki en önemli adımları atandır. 176 MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Ġstanbul) - AnlamamıĢsın, anlamamıĢsın. NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) - Erdoğan Bayraktar'a gel, Erdoğan Bayraktar'a gel sen! KADĠR GÖKMEN ÖĞÜT (Ġstanbul) - TOKĠ'ye gel, TOKĠ'ye. METĠN KÜLÜNK (Devamla) - Bu, Ģu demek değildir: Ben II. Mahmud'un bütün yaptıklarına onay vereceğim demek değildir. Ġkincisi: Cümlemin arkasındayım, cümlemi çarpıtıyorsunuz. Günah iĢleme özgürlüğünün hedefi Ģudur: Siz bu örgütün en önemli bedelini ödemiĢ bir grupsunuz ve Milliyetçi Hareket Partisindeki milletvekili arkadaĢlarımız da bu bedeli ödemiĢ. Bu sonuçtur. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler) Günah iĢleme özgürlüğünü anlayabilmeniz için önce Adem'i, Melek'i ve ġeytan'ı anlayacaksınız. Yoksa, bir insanın yaptığı yanlıĢ varsa hukuk üzerinde gider hesap verir, soruĢturma komisyonun da hesap verir. Hiçbir insanın günahını meĢrulaĢtırmak için o cümleyi söylemedim, o cümleyi söyleyemeyecek kadar da çok Ģükür akide bilgim var. Öğrenmek istiyorsanız gelin, öğreteyim size. 96 KADĠR GÖKMEN ÖGÜT (Ġstanbul) - BaĢbakan öğret, bize değil. METĠN KÜLÜNK (Devamla) - Saygılarımla. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar) MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan… BAġKAN - Buyurunuz. MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Ġstanbul) - Ben sayın konuĢmacıya Ģunu tavsiye ederim: Konuya doğrudan girsin, topu kenarlarda dolaĢtırmasın. Cümlesi Ģu: "17 Aralık günah iĢleme özgürlüğüne bir darbedir. Hazreti Peygamber günahları açan değil, örtücü olan rahmet geleneğinin mimarıdır." Hazreti Peygamber'i bile bu yolsuzluğa alet ediyorsunuz, ayıp. Yani, Ģunu diyor: "Bir hırsızlık, yolsuzluk var. Hazreti Peygamber günahları örten bir rahmet anlayıĢının mimarıdır, bunları örtmek lazım." Evet, yolsuzluğu ve hırsızlığı Hazreti Peygamber örtüyor muydu acaba? Günah ancak bireysel tövbe ile Kur'an-ı Kerim'de yer bulur, kiĢi kendisini o Ģekilde affettirmeye çalıĢır. Eğer devletin malına karĢı, milletin malına karĢı bir saldırı var ise, bir yolsuzluk var ise bu, doğrudan doğruya Kur'an-ı Kerim'in cezalandırdığı bir fiildir. Siz konuĢmanıza dönün. ġimdi, hem Ġslamcı bir bakıĢ açısıyla liberalizmi eleĢtireceksiniz, liberal bakıĢ açısını eleĢtireceksiniz… Doğru, evet, Ġslam'la liberalizm yan yana gelemez, Ġslam'ın özü lehul mülktür. Mülk Allah'ındır yani mülkiyet, varlık, egemenlik, güç, servet, hepsi Allah'ındır, bunlar yöneticilerde, insanlarda sadece emanettir. Hem bunu savunacaksınız hem de liberal bedenin günahı yücelten anlayıĢına sığınıp bakanlarınızın günahlarını orada affettirmeye çalıĢacaksınız. 177 Sadede gelelim: Günah iĢleme özgürlüğünü Kur'an-ı Kerim'le yan yana getiren bir milletvekili bugün dini siyasete alet eden bir partinin milletvekilidir, Bakara Suresi'yle dalga geçen milletvekilleriniz gibi. Hayırlı olsun bu anlayıĢ size. TeĢekkür ederim. (CHP sıralarından alkıĢlar) METĠN KÜLÜNK (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan… BAġKAN - Çok sataĢacak bir Ģey görmedim. Devam ettireceğiniz anlaĢılıyor, ben varım. Buyurun. METĠN KÜLÜNK (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri; bir kez daha ifade ediyorum: Beytülmale uzanan kimin eliyse yargı önünde hesap vermesinden hiçbirimizin gocunacak bir Ģeyi yok. Beytülmale uzanacak hangi el ise o eli meĢrulaĢtıracak bir akide sapkınlığımız da yok. Hâlâ anlamamakta ısrar ettiğiniz bir Ģey var. 17 Aralık darbe giriĢiminin sahibi olan tehdit örgütünün insanların mahremlerine girerek özel hayatları üzerinden… (CHP sıralarından gürültüler) KADĠR GÖKMEN ÖĞÜT (Ġstanbul) - Genel o, genel. Hatırla Metin! MUSA ÇAM (Ġzmir) - Para sayma makineleri ne âlemde, para sayma makineleri? METĠN KÜLÜNK (Devamla) - …insanları Ģantajla, tehditle teslim alması, insanların bireysel iletiĢim özgürlüğünü yok ederek teslim almasına karĢı söylediğim bu cümleyi çarpıtma çabanızdan dolayı size teĢekkür ediyorum, bu iĢi iyi biliyorsunuz. MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Ġstanbul) - Aynen Ġnternet'te yer alan cümlenizi okudum, aynısını okudum. METĠN KÜLÜNK (Devamla) - Ancak, anlamaya çalıĢırsanız Kur'an'da insanın özgürlüğü vardır. Bu özgürlük sizin de iradenizin sınırları içerisinde tecelli eder. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler) Siz istediğiniz kadar bağırın. Oturun Adem'in niye yaratıldığını, Ģeytanın niye var olduğunu, meleğin niye var olduğunu, Allah'ın bu üçüyle kurduğu diyalektiği bir kere daha okuyun da ondan sonra gelin burada istediğiniz gibi konuĢun. Bir daha söylüyorum, son kez: 4 bakan arkadaĢımız mahkeme haklarında karar verinceye kadar masumdurlar. 4 bakan arkadaĢımız mahkeme önünde haklarında karar verilinceye kadar masumsa, masumiyet karinesi yerindeyse ben o arkadaĢlarımız üzerinden bu cümleleri söylemedim. (CHP sıralarından gürültüler) AHMET TOPTAġ (Afyonkarahisar) - Paralel yapıya... METĠN KÜLÜNK (Devamla) - Benim kimseye borcum yok. Hiç merak etme, benim kimseye borcum yok. Ben aslanlar gibi çıkar, düĢüncelerimi söylerim. Siz oturun, anlayıĢınızı bu anlamda yenileyin. 178 Hepinize teĢekkür ediyorum. Bir daha da cevap vermeyeceğim. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar) MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan, efendim, Ģimdi bakın -kürsüye çıkmayacağım- ben son kez Ģunu söylüyorum: KonuĢan milletvekilinin cümlelerini aynen 97 okuyorum, basında yer alan cümleler: "Çarpıttınız." diyor. Kendisi çıksın desin ki: Ben bu cümleleri etmedim, o televizyon programında bunları etmedim." METĠN KÜLÜNK (Ġstanbul) - Ben ettim Sayın Çebi, ettim. Ben cümlelerin sahibiyim, sonuna kadar da arkasındayım. MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Ġstanbul) - O zaman nesini söylüyorsunuz? Aynen okuyorum: "17 Aralığı günah iĢleme özgürlüğüne darbe olarak nitelendiriyorum. Hazreti Peygamber günahları açan değil, örtücü olan rahmet geleneğinin mimarıdır." Yani, bu yolsuzlukları, bu iddiaları örtelim. Böyle bir rahmet geleneğinin mirasçısı olalım. (AK PARTĠ sıralarından gürültüler) OKTAY VURAL (Ġzmir) - Efendim, esefle kınıyorum o sözlerin sahibini. BAġKAN - Ben gidiyorum. Herkes fetva emini oldu. Böyle Ģey yok. METĠN KÜLÜNK (Ġstanbul) - Sayın BaĢkanım, izin verirseniz, ben burada... BAġKAN - Ben Ģu anda ara veriyorum on dakika. Kapanma Saati: 02.59 ONUNCU OTURUM Açılma Saati: 03.12 BAġKAN: BaĢkan Vekili Meral AKġENER KÂTĠP ÜYELER: Bayram ÖZÇELĠK (Burdur), Ġsmail KAġDEMĠR (Çanakkale) ----- 0 ----BAġKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 84'üncü BirleĢiminin Onuncu Oturumunu açıyorum. (9/5) esas numaralı Meclis SoruĢturması Önergesi'nin görüĢmelerine devam ediyoruz. 4.- Ġstanbul Milletvekili Ali Özgündüz ve 60 Milletvekilinin; bazı iĢ adamlarının özellikle arazi iĢlerinde kolaylık sağladığı, kültür ve tabiat varlıklarının statülerinde değiĢiklik yaparak inĢaatlar için özel düzenleme yapılması için uğraĢtığı, imara iliĢkin çok sayıda yenileme ile kendisine yakın iĢ adamlarına sağladığı rant ile doğrudan ve dolaylı olarak çıkar elde ettiği ve 179 birden çok kez rüĢvet aldığı, bu eylemlerin Türk Ceza Kanunu'nun 252'nci maddesinde düzenlenen birden çok kez rüĢvet almak ve imar mevzuatına aykırı uygulamaları nedeniyle Türk Ceza Kanunu'nun 257'nci maddesinde düzenlenen görevi kötüye kullanmak suçlarına uyduğu iddiasıyla Çevre ve ġehircilik Eski Bakanı Erdoğan Bayraktar hakkında bir Meclis soruĢturması açılmasına iliĢkin önergesi (9/5) (BaĢkanlığa GeliĢ Tarihi: 19.03.2014) (Devam) BAġKAN - Çanakkale Milletvekili Sayın Mehmet DaniĢ, buyurunuz. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar) MEHMET DANĠġ (Çanakkale) - Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Malumunuz üzere, 17 Aralık operasyonu olarak bilinen süreç kapsamında yüce Meclisimizin bünyesinde Çevre ve ġehircilik eski Bakanı Sayın Erdoğan Bayraktar'ın Bakanlığı sırasındaki faaliyetlerin incelenmesi için kurulacak soruĢturma komisyonu önergesi hakkında söz almıĢ bulunuyorum. Bilindiği üzere Türkiye, 17 Aralıkta cumhuriyet tarihinin en önemli devleti çökertme operasyonlarından birisine maruz kalmıĢtır. Basiretli bir yönetimle bertaraf edilen bu operasyon artık kılık ve muhteva değiĢtiren darbeleri sürdürmek isteyen derin çetelerin, yargı ve bürokrasiyi kullanarak gerçekleĢtirmeyi planladığı bir darbe teĢebbüsüdür. Bugün ayrıntıları daha net ortaya çıkmaya baĢlamıĢ olan bu komploların iç yüzü soruĢturma komisyonu çalıĢmalarıyla daha da iyi anlaĢılacaktır. Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri, on iki yıllık iktidarımızın en çok önem ve öncelik verdiği konuların baĢında vatandaĢlarımızın refahı ve buna bağlı olarak barınma sorunu gelmektedir. Ülkemizin kanayan yarası olan gecekondu, kaçak yapılaĢma ve ev sahibi olamama meseleleri bizim dönemimizde büyük oranda çözüme kavuĢturulmuĢtur. Sayın BaĢbakanımızın talimatlarıyla 2002 sonunda baĢlatılan ve yakın takibiyle devam eden planlı ĢehirleĢme ve konut üretim seferberliği kapsamının en önemli aktörlerinden biri de TOKĠ'nin bugünlere gelmesinde emeği olan Erdoğan Bayraktar'dır. Son on iki yılda TOKĠ faaliyetleri kapsamında altyapı, sosyal donatı ve çevre düzenlemeleri ile birlikte 625 bin konut rakamına ulaĢılmıĢtır. Konutlarla birlikte 960 okul, 250'nin üzerinde hastane, 114 kamu hizmet binası, 19 stadyum ve yine yüzlerce diğer sosyal donatılar TOKĠ tarafından yapılmıĢtır ve bu hizmetler, sayısı 600'ü bile bulmayan personelle gerçekleĢtirilmiĢtir. TOKĠ faaliyetleri sayesinde gecekondu ve kaçak yapılaĢma azalmıĢ, alt gelir grubu ve yoksulların ev sahibi olma umutları artmıĢ, kentsel dönüĢüm baĢlatılmıĢ, 200'den fazla sektöre destek olarak, destek verilerek piyasa hareketlendirilmiĢtir. Tüm bu faaliyetler gerçekleĢtirilirken toplam 40 milyon TL büyüklüğünde 3 binden fazla ihale yapılmıĢtır ve o dönemde TOKĠ BaĢkanı Erdoğan Bayraktar'ın dokunulmazlığı da yoktur. Bu faaliyetlerin tamamı her yıl Türkiye Büyük Millet Meclisi KĠT Komisyonunca denetlenmiĢ ve ayrıca bazı yıllarda Devlet Denetleme Kurulu, Yüksek Denetleme Kurulu ve teftiĢ kurulları tarafından da incelenmiĢtir. Bütün bu faaliyetlerin sonucunda TOKĠ'nin alacak portföyü 20 milyar 98 180 TL'ye ulaĢmıĢ yani kamuya on yıl içinde 20 milyar TL gelir getirecek tarzda ekonomik bir yapı oluĢturulmuĢtur. Hatırlarsak, kamuoyunda "KEY hesapları" olarak bilinen, çalıĢanların maaĢlarından yapılan kesintilerle oluĢan Konut Edindirme Yardımı hesapları da 1990'lı yıllardaki yanlıĢ politikalar sonucunda içi boĢaltılmıĢ ve tasfiye noktasına gelmiĢ bir hâldeyken, yani çalıĢanların hakları gasbedilmiĢken bizim iktidarlarımız döneminde tüm hak sahiplerine KEY payları ödenmiĢ ve bu hesaplar TOKĠ ve Emlak Konut faaliyetleri sonucunda ödenebilmiĢtir. Yine, Çevre ve ġehircilik Bakanlığının kurulmasına bakıldığında, bugün dünyamızın gelmiĢ olduğu durumda modern ve planlı ĢehirleĢme en önemli konularımızdan bir tanesidir. Bu itibarla, kalkınma, ĢehirleĢme ve çevre dengesini kuracak bir bakanlığın kurulmasına ihtiyaç olmuĢ ve dünyadaki diğer ülke deneyimlerinden de faydalanılarak 61'inci Hükûmetimizin en önemli icracı bakanlıklarından biri olarak Çevre ve ġehircilik Bakanlığı kurulmuĢtur. YaĢanabilir çevre ve marka Ģehirler hedeflerini baz almıĢ ve bu çerçevede özellikle afet ve kentsel dönüĢüm konusunda çalıĢmalar baĢlatılmıĢtır. Bütün bunlarla beraber kamu ve özel yatırımlar da daha hızlı bir Ģekilde tamamlanmaya baĢlanılmıĢtır. Koruma ve kullanma dengesini gözeten bir anlayıĢla çevrenin korunması ve sürdürülebilir kullanmanın sağlanmasına, mahalli idarelerin çevre, imar ve ĢehirleĢme konularındaki çalıĢmalarına ve kapasitelerinin güçlendirilmesine destek olunmuĢtur. YerleĢmeye, çevreye ve yapılaĢmaya dair imar, çevre ve yapı mevzuatlarını hazırlamak, uygulamaları izlemek ve denetlemek temel önceliklerimizden biri olmuĢtur. Kentsel dönüĢümler kapsamında 36 farklı ilde 106 Bakanlar Kurulu kararıyla 6.931 hektar alan riskli alan ilan edilmiĢ; 1 milyon kiĢinin üzerinde insanın yaĢadığı bu alanlarda 164.300 binanın bulunduğu ve yaklaĢık 377 bin bağımsız bölümün bulunduğunu hatırlatmak isterim. Yine Çevre ve ġehircilik Bakanlığının kurulmasıyla beraber sadece kamu yatırımları değil özel yatırımlar da hız kazanmıĢ, böylece Dünya Bankası tarafından hazırlanan Türkiye ĠĢ Yapma Kolaylığı Endeksine göre plan ve ruhsat alma konularında kolaylaĢtırıcı iĢlemlerin geliĢtirildiği görülmüĢ ve ülkemizin sıralaması yükselmiĢtir. Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri; 17 Aralık çevre ve Ģehircilik dosyasında ve fezlekede yer alan savcı iddiaları, kanunlarla Bakanlığa verilen yetkileri bilmemek ve bu konudaki kanunları tanımamak anlamına gelmektedir. Hükûmetimizin 2023 hedefi doğrultusunda sürdürdüğümüz kentsel dönüĢüm hamlesi daha Ģeffaf bir imar düzenlemesine dönük çalıĢmaların, ayrıca kamu ve özel yatırımların hızlanmasına dönük çalıĢmaların bu sinsi operasyonla engellenmek istendiği ortadadır. 17 Aralık süreci hukuksuz olarak baĢlatılmıĢ, 18 Eylül 2012 tarihinde isimsiz ve imzasız bir ihbar mektubuyla süreç baĢlatılmıĢ, hatta ihbar mektubundaki hususlar adi bir suça, yani bir araç kurĢunlama olayına iĢaret etmektedir. Ġhbar mektubu üzerine talep edilen iletiĢim tespiti, Ġstanbul 16. Sulh Ceza Mahkemesinin 24 Eylül 2012 tarihli kararıyla yeterli delil olmadığı gerekçesiyle reddedilmiĢ ve aynı konudaki itiraz da Ġstanbul 40. Asliye Ceza Mahkemesinin 1 Ekim 2012 tarihli kararıyla reddedilmiĢtir. Hâl böyle iken ve mahkemenin verdiği kararlara uygun yeni adımlar atılmadan Ġstanbul 33. Sulh Ceza Mahkemesinden tekrar iletiĢim tespit kararı alınmıĢ ve süreç baĢlatılmıĢtır. Yani iletiĢim tespit kararı varsayıma dayalı bir örgüt oluĢturmak suretiyle alınmıĢ ve bütün soruĢturma baĢlangıcı da hukuki olmaktan uzak bir karar üzerine alınmıĢtır. 181 Takipsizlik kararına biraz değinecek olursak: Sonuç itibarıyla, 2 Mayıs itibarıyla kovuĢturmaya yer olmadığı ve takipsizlik kararı verilmiĢtir. Bu dosyaya bakıldığında, size bizzat fezlekeden okumak isterim bunu, aslında sürecin de bir özetidir bu. Fezlekeyi hazırlayan savcı demektedir ki, özellikle örgüt lideri Hüseyin Avni Sipahi'nin "Bilgin dıĢında hiçbir Ģeye hareket etmem edemem ki zaten abi" Ģeklindeki ifadesi Erdoğan Bayraktar'ın kendisine gelen Ģirket yöneticilerinin sorunlarıyla ilgili Hüseyin Avni Sipahi'ye yönlendirmesi olarak ifade edilmektedir. Hüseyin Avni Sipahi'yle Erdoğan Bayraktar'ın tape'lere yansıyan konuĢmasıysa tamamen Ġstanbul BüyükĢehir Belediye baĢkan adaylığı ve Hüseyin Avni Sipahi'nin de söz konusu ihtimal dâhilindeki bir belediye baĢkan adaylığı konusundadır ve bugün Hüseyin Avni Sipahi BeĢiktaĢ Meclis üyesidir, Cumhuriyet Halk Partisi Meclis üyesidir ve sanıyorum Belediye BaĢkan Yardımcısıdır. Yani belediye baĢkan adaylığı konusundaki bir ifade, Hüseyin Avni Sipahi'yi örgüt lideri yapmıĢtır ve bu örgüt liderinin belediye baĢkanlığı konusunda "Benim bir adaylığım vaki olursa bundan muhakkak senin haberin olur." anlamına gelecek ifadesi de Erdoğan Bayraktar'ı da bu örgütün bütün iĢlemlerinden, eylemlerinden haberi olduğu ve bilgisi dâhilinde olduğu olarak dosyaya yansıtılmıĢ. Bunun üzerine bir fezleke hazırlanmıĢ ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde, iĢte, milletvekilli arkadaĢlarımızın, 57 milletvekili arkadaĢımızın 4 eski bakanımız hakkında vermiĢ oldukları önerge kapsamında soruĢturma komisyonları kurulması kararı alınmıĢtır. Ancak tabii ki bu önergeyle ilgili de, usulen de olsa, bir oylama yapacağız. Ama, gerçekten arkadaĢlar ben Ģu dosyanın, bu fezlekenin konusunu teĢkil eden, hüküm kurulmaya çalıĢılan konuyu sizin dikkatlerinize bir hukukçu olarak vicdanlarınıza sunuyorum. 99 Hiçbir polemiğe girmeden aslında bu süreci çok iyi özetleyen en önemli noktalardan biri diyorum. TeĢekkür ediyorum.(AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar) BAġKAN - TeĢekkür ederim Sayın DaniĢ. FARUK BAL (Konya) - Sayın BaĢkan, sayın konuĢmacı TOKĠ faaliyetlerini ifade ederken KEY hesaplarıyla ilgili, benim de bakan olarak görev yaptığım dönemle ilgili yanlıĢ bilgi verdi. Onu düzeltmek için söz istiyorum. BAġKAN - Buyurun. FARUK BAL (Konya) - Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri; biraz önce konuĢan sayın milletvekili TOKĠ'nin faaliyetleriyle ilgili bilgi verirken benim de bakan olarak görev yaptığım dönemle ilgili yanlıĢ bir bilgi vermiĢtir. Bu yanlıĢ bilgi bu sayın milletvekilinin kusuru değil, daha önce de Sayın BaĢbakan bu yanlıĢ bilgileri tekrarladı. Çok fazla tekrar gerçeği araĢtırmayanlar için hakikatmiĢ gibi değerlendiriliyor. Burada Sayın Bakan da var. Lütfen, bundan sonra bu kabîl yanlıĢların tekrar edilmemesi düĢüncesiyle söz aldım. 182 Olay Ģu: ĠĢçi ve memur olarak görev yapan kamu görevlilerinden Turgut Özal zamanında "Konut Edindirme Yardımı" adı altında maaĢlarından para kesilmiĢ. Bu o zamanki hükûmetin bir finansman aracı olarak kullanılmıĢ. Para yok, para bulmak için böyle bir yol bulmuĢlar. Bu paralar Emlakbank'a yatırılmıĢ ve o dönemde faiz yüksek olmasına rağmen, altı aylık vadede düĢük bir faiz belirlenmiĢ, dolayısıyla 400 trilyon lira civarındaki para orada birikmiĢ fakat bankanın kötü yönetiminden sonra, özellikle 90'lı yıllarda kötü yönetimi nedeniyle bu parayı ödeme gücü yok. ĠĢte buna çareyi, sizin "KEY hesaplarını ödedik." dediğiniz çareyi Milliyetçi Hareket Partisinin koalisyon ortağı olduğu 57'nci Hükûmet döneminde biz bulduk. Nasıl yaptık? Emlakbankın nominal değeri 400 trilyon lira civarındaki gayrimenkulünü Emlak Konutun içerisine koyduk; bu konutların, bu gayrimenkullerin yönetimini de TOKĠ idaresine verdik. Dolayısıyla, ödenen paraların tamamı bununla ilgilidir ve sizin 2002 yılından sonra iktidarınız döneminde cebinizden çıkmıĢ bir para değil, kaynağını finansman olarak yarattığınız bir para değil; Sayın Bakan da bunu sanıyorum teyit edecektir. TeĢekkür ederim. 4.- Ġstanbul Milletvekili Ali Özgündüz ve 60 Milletvekilinin; bazı iĢ adamlarının özellikle arazi iĢlerinde kolaylık sağladığı, kültür ve tabiat varlıklarının statülerinde değiĢiklik yaparak inĢaatlar için özel düzenleme yapılması için uğraĢtığı, imara iliĢkin çok sayıda yenileme ile kendisine yakın iĢ adamlarına sağladığı rant ile doğrudan ve dolaylı olarak çıkar elde ettiği ve birden çok kez rüĢvet aldığı, bu eylemlerin Türk Ceza Kanunu'nun 252'nci maddesinde düzenlenen birden çok kez rüĢvet almak ve imar mevzuatına aykırı uygulamaları nedeniyle Türk Ceza Kanunu'nun 257'nci maddesinde düzenlenen görevi kötüye kullanmak suçlarına uyduğu iddiasıyla Çevre ve ġehircilik Eski Bakanı Erdoğan Bayraktar hakkında bir Meclis soruĢturması açılmasına iliĢkin önergesi (9/5) BAġKAN - Meclis soruĢturması önergesi üzerindeki görüĢmeler tamamlanmıĢtır. ġimdi Çevre ve ġehircilik eski Bakanı Sayın Erdoğan Bayraktar hakkında Meclis soruĢturması açılıp açılmaması hususunu oylarınıza sunacağım. Anayasa'nın 100'üncü maddesi hükmü gereğince oylamayı gizli oylama Ģeklinde yapacağız. Kâtip üyeler yerlerini alsınlar lütfen. ġimdi gizli oylamaya Adana ilinden baĢlıyoruz. (Oylar toplandı) BAġKAN - Oyunu kullanmayan sayın üye var mı? Yok. Oylama iĢlemi bitmiĢtir. Oy kupalarını kaldırın lütfen. (Oyların ayrımı yapıldı) BAġKAN - (9/5) esas numaralı Çevre ve ġehircilik eski Bakanı Sayın Erdoğan Bayraktar hakkında bir Meclis soruĢturması açılmasına iliĢkin önergenin gizli oylama sonucu: 183 "Kullanılan Oy Sayısı : 421 Kabul : 151 Ret : 264 Çekimser BoĢ : :2 2 100 Geçersiz : 2 Kâtip Üye Bayram Özçelik Burdur Kâtip Üye Ġsmail KaĢdemir Çanakkale" Meclis soruĢturması açılması kabul edilmemiĢtir. Bu kısmın 5'inci sırasında yer alan, Ġstanbul Milletvekili Sayın Ali Özgündüz ve 60 Milletvekilinin; bir Ģahsın trafikte durdurulmaması için araçlarına trafikte geçiĢ üstünlüğü kartı ve koruma polisi verilmesi, bu Ģahsın yakınlarının Türk vatandaĢlığına geçirilmesinin sağlanması, aynı Ģahsın yabancı bir ülkedeki paravan firmalarının bankalarla olan sıkıntılarının giderilmesi için ĠçiĢleri Bakanı sıfatıyla referans mektubu yazılması, söz konusu Ģahsı MASAK'ın takip etmesine yol açan ihbarı yapan emniyet müdürünün tayininin çıkarılması ve söz konusu Ģahsın usulsüzlükleri hakkında basında çıkacak haberlerin engellenmesi karĢılığında her bir iĢ için ayrı ayrı rüĢvet aldığı ve bu eylemlerin Türk Ceza Kanunu'nun 204'üncü maddesinde düzenlenen sahte belge düzenlemek, 255'inci maddesinde düzenlenen nüfuz suiistimali, 285'inci maddesinde düzenlenen soruĢturmanın gizliliğini ihlal, 283'üncü maddesinde düzenlenen suçluyu kayırma ve 252'nci maddesinde düzenlenen birden çok kez rüĢvet almak suçlarına uyduğu iddiasıyla ĠçiĢleri eski Bakanı Sayın Muammer Güler hakkında bir Meclis soruĢturması açılmasına iliĢkin (9/6) esas numaralı önergesinin görüĢmelerine baĢlıyoruz. 5.- Ġstanbul Milletvekili Ali Özgündüz ve 60 Milletvekilinin; bir Ģahsın trafikte durdurulmaması için araçlarına trafikte geçiĢ üstünlüğü kartı ve koruma polisi verilmesi, bu 184 Ģahsın yakınlarının Türk vatandaĢlığına geçirilmesinin sağlanması, aynı Ģahsın yabancı bir ülkedeki paravan firmalarının bankalarla olan sıkıntılarının giderilmesi için ĠçiĢleri Bakanı sıfatıyla referans mektubu yazılması, söz konusu Ģahsı MASAK'ın takip etmesine yol açan ihbarı yapan emniyet müdürünün tayininin çıkarılması ve söz konusu Ģahsın usulsüzlükleri hakkında basında çıkacak haberlerin engellenmesi karĢılığında her bir iĢ için ayrı ayrı rüĢvet aldığı ve bu eylemlerin Türk Ceza Kanunu'nun 204'üncü maddesinde düzenlenen sahte belge düzenlemek, 255'inci maddesinde düzenlenen nüfuz suiistimali, 285'inci maddesinde düzenlenen soruĢturmanın gizliliğini ihlal, 283'üncü maddesinde düzenlenen suçluyu kayırma ve 252'nci maddesinde düzenlenen birden çok kez rüĢvet almak suçlarına uyduğu iddiasıyla ĠçiĢleri Eski Bakanı Muammer Güler hakkında bir Meclis soruĢturması açılmasına iliĢkin önergesi (9/6) (BaĢkanlığa GeliĢ Tarihi: 19.03.2014) BAġKAN - Bu görüĢmede, sırasıyla, önergeyi verenlerden ilk imza sahibine veya onun göstereceği bir diğer imza sahibine, Ģahısları adına üç üyeye ve son olarak da hakkında soruĢturma açılması istenmiĢ bulunan ĠçiĢleri eski Bakanı Sayın Muammer Güler'e söz verilecektir. KonuĢma süreleri onar dakikadır. (Madde 108 ve 60) Meclis soruĢturması önergesi Genel Kurulun 8/4/2014 tarihli 73'üncü BirleĢiminde okunmuĢ ve bastırılarak sayın üyelere dağıtılmıĢtır. Bu nedenle soruĢturma önergesini tekrar okutmuyorum. Söz alan sayın milletvekillerinin isimlerini okuyorum: Önerge sahibi Aydın Milletvekili Sayın Bülent Tezcan; Ģahıslar adına Ġstanbul Milletvekili Sayın Abdullah Levent Tüzel, Aydın Milletvekili Sayın Ali Uzunırmak, Sinop Milletvekili Sayın Mehmet Ersoy ve ĠçiĢleri eski Bakanı Sayın Muammer Güler. Aydın Milletvekili Sayın Bülent Tezcan, buyurunuz. (CHP sıralarından alkıĢlar) BÜLENT TEZCAN (Aydın) - TeĢekkür ederim Sayın BaĢkan. Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri; eski ĠçiĢleri Bakanı Muammer Güler'le ilgili verilen Meclis soruĢturması önergesi üzerine konuĢuyoruz. Değerli arkadaĢlar, dünden bu yana uzun bir görüĢme maratonu içerisindeyiz ve kuĢkusuz aynı Meclis çatısı içerisinde yapılan en zor görüĢme çeĢitlerinden birisi bu yaptığımız görüĢme. Aynı Parlamento çatısı altında siyasi nedenlerle bir konuyu tartıĢmıyoruz, ahlaki ya da hukuki nedenlerle bir suçun iĢlenip iĢlenmediği konusunda soruĢturma yapılması hususunu görüĢüyoruz. KuĢkusuz hiçbir milletvekili arkadaĢımız açısından hoĢ bir tablo değil ancak Ģunu unutmamak lazım: Parlamentoda görev alırken milletvekili yemini ederek göreve baĢladık ve milletvekili yemini ederken hukukun üstünlüğünü koruyacağımıza yemin ettik. Dolayısıyla, hukukun üstünlüğünü koruma noktasında yeminimize sadık kalmak zorundayız. Milletvekilleri olarak yeminimize sadık kalmak zorundayız, Parlamento olarak yeminimize sadık kalmak zorundayız ve bir yolsuzluk, rüĢvet ya da sair bir suç iddiası söz konusuysa yargının önünü açmak milletvekili yeminin mecbur kıldığı bir görevdir. 101 185 Değerli arkadaĢlar, evrensel hukukun temel prensiplerinden birisi masumiyet karinesidir, kuĢkusuz. Ancak, masumiyet karinesinin gerçekleĢebilmesinin zorunlu Ģartlarından birisi de yargılanabilme imkânının sağlanmasıdır. Eğer yargılanma bağıĢıklığını kullanarak bir perde gibi yargılamanın önünü kapatırsanız, ortada masumiyet karinesinden de bahsetmek mümkün olmaz. O yüzden -Parlamentonun temel görevlerinden birisi de- masumiyet karinesini ayakta tutmak istiyorsak, yargılamanın önündeki bütün engelleri aĢmak, açmak ve bu tip iddiaların yargı mercilerinin önüne getirilmesini sağlamak durumundayız. Bakın, günlerden bu yana tartıĢtığımız ve hâlâ milletvekillerine açılmayan, ne yazık ki korsan yollardan milletvekillerinin eline geçen "fezleke" dediğimiz rapor burada; 4 eski sayın bakanla ilgili çeĢitli suçların iddia edildiği rapor. Değerli milletvekilleri, bakın, bu raporda eski ĠçiĢleri Bakanı Muammer Güler'le ilgili sekiz ayrı suç isnadı var, sekiz ayrı suç isnadı. Bu sekiz ayrı suç isnadında, kamu gücünü kullanarak yabancı bankalara gerçeğe aykırı itibar mektubu vermekten menfaat karĢılığı vatandaĢlık dağıtmaya kadar, emniyet müdürünü sürgün etmek üzere bir iĢ adamından menfaat temin edip görevdeki emniyet müdürünü sürgün etmek ya da onunla uğraĢmaya, nüfuz kullanmaya kadar, bir Ģirketin yönetimini ele geçirmek için bakanlık gücünün, kamu gücünün verdiği yetkiyi kullanmaya kadar birçok iddia var. Değerli arkadaĢlar, burada sayılan fiillerin bir kısmı günlük hayat içerisinde zaman zaman karĢılaĢılabilecek fiiller olabilir. Ancak, iddialara baktığımızda, bu sekiz ayrı fiilin iĢlenmesi için 14 ayrı partide verilen 6 milyon dolar rüĢvet ya da menfaatten bahsediliyor. Bu doğrudur, yanlıĢtır, bu baĢka bir Ģey ama devam eden bir soruĢturma, bu devam eden soruĢturmada hukuka uygun olarak alınmıĢ dinleme kararları var. Dinleme kararlarında paranın nereye götürüleceği, nasıl götürüleceği, kime verileceği ve bu iliĢkinin nasıl kurulduğu, raporu düzenleyen soruĢturma makamları tarafından tek tek anlatılmıĢ. Değerli arkadaĢlar, bakın, iki veya üç tane örnek vereceğim: Ġstisnai vatandaĢlık verilmesi konusunda Ġran uyruklu kiĢilere kiĢi baĢı 1 milyon dolara anlaĢma yapıldığı iddia ediliyor, bir milyon dolar kiĢi baĢı rüĢvet. Toplam 3,5 milyon doların bu sebeple, istisnai vatandaĢlık verildiğinin ertesi günü ödendiği, bu ödemelerin hangi Ģekilde, nerelerde yapıldığı bu raporun içerisinde var değerli milletvekili arkadaĢlarım, paranın bavullarla nasıl taĢındığının fotoğrafları çekilmiĢ. Bunlar teknik takip yani soruĢturma makamlarının izin alarak teknik takiple çektikleri fotoğraflar. ġimdi, bir baĢka konu, "Emniyet Müdürü Orhan" isimli birisi çete lideri olduğu söylenen Rıza Sarraf'a zorluk çıkarıyor, onunla ilgili bilgileri basına sızdırıyor. Bu konuda, onu sürme karĢılığında ertesi gün sürgün kararının arkasından 400 bin doların verildiği iddiası var. Telefon kayıtlarıyla "ġu saatte gideceksin, parayı Ģuradan alacaksın, Ģu kadar lira alacaksın." Bu paralar nasıl alındı, nasıl teyit edildi? Bakın, bir çark kurulmuĢ. Ġddia edilen Ģey Ģudur: Bir rüĢvet iliĢkisi var. RüĢveti veren Rıza Sarraf, rüĢveti alan dönemin ĠçiĢleri Bakanı Muammer Güler, aracılık yapanlar BarıĢ Güler, YaĢar Aktürk; paraların transferini sağlayanlar BarıĢ Güler'in yardımcısı Özgür Özdemir, Rıza Sarraf'ın adamı Abdullah Happani. Bütün bunların telefon görüĢmeleri dinlenmiĢ -"Parayı nerede vereceksin, nasıl vereceksin?"- çantalarla, bavullarla paraların nasıl taĢındığı tespit edilmiĢ. ġimdi, bunun gerçeği yargılama sürecinde ortaya çıkacak, bunun gerçeği yargılama sürecinde ortaya çıkacak ama bu olayın buraya kadar gelmesi bile çok uzun ve ciddi bir macera sonucu ortaya çıktı. Değerli arkadaĢlar, eğer bugün burada görüĢtüğümüz 4 tane Meclis soruĢturma 186 önergesini vermemiĢ olsa idik bugün ilk görüĢülen Meclis soruĢturma önergesi de verilmemiĢ olacaktı. Ve, bu konu yargıda, Emniyette 17 Aralık soruĢturmasından itibaren baĢlayan operasyonlarla doğrudan doğruya kapatılmaya çalıĢıldı. Bakın, savcılar görevden alındı, Emniyet personeli görevden alındı, 7 bin tane polis görevden alındı. ġimdi yargının önünü açmaktan bahsediyoruz, masumiyet karinesinden bahsediyoruz, hukukun önünü açmaktan bahsediyoruz ama 17 Aralıktan itibaren adım adım, iktidar güç ve kudreti kullanılarak soruĢturma makamlarını susturmak ve bu dosyayı kapatmak için özel bir çaba harcandığını biliyoruz. Değerli arkadaĢlar, bir Ģeyi anlamakta zorluk çekiyorum. Son dönemde moda tabirler var: Darbe. Her Ģey darbe ile açıklanmaya ve her Ģeyin üzeri darbe ile örtülmeye baĢlandı. Orduyu tasfiye edeceksin, "Darbecilikle mücadele ediyorum." de, yolsuzluk yapacaksın, "Darbecilikle mücadele ediyorum." de. Darbecilikle mücadele edersiniz, etmezsiniz ama darbecilikle mücadele etmenin yolu yolsuzluk yapmak ya da çalmak, hırsızlık yapmak değildir; bunu anlamak mümkün değil. (CHP sıralarından alkıĢlar) Değerli arkadaĢlar, bir baĢka moda tabir: Faiz lobisi, vaiz lobisi, lobicilik. Hangi yerde, hangi lobicilik var bilmem; biz lobi iliĢkilerini de bilmeyiz ama Ģu yaĢananalar gösteriyor ki Türkiye'de on iki yıldır bir rüĢvet lobisi kurulmuĢ, Türkiye rüĢvet lobisiyle mücadele etmediği sürece önü açılmayacaktır. O yüzden, Parlamento olarak, hep beraber, hukukun hâkim olması için komisyon çalıĢmalarından sonra da birlikte Yüce Divan yolunu açmak zorundayız. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) 102 BÜLENT TEZCAN (Devamla) - Hepinize saygılar sunuyorum, teĢekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkıĢlar) BAġKAN - TeĢekkür ederim Sayın Tezcan. ġahıslar adına Ġstanbul Milletvekili Sayın Abdullah Levent Tüzel. Buyurunuz. (HDP sıralarından alkıĢlar) ABDULLAH LEVENT TÜZEL (Ġstanbul) - Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. 5'inde baĢlayan görüĢmeler 6'sına sarkmıĢ ve sizler de hayli yorgun durumdasınız. Öncelikle, burada soruĢturma konusu olan bakanlarla ya da suçlarla ilgisi olmayan bir değerli insandan söz etmek istiyorum. 2011'in 5 Mayısında aramızdan ayrılan değerli devrimci, aydın ve hukukçu, 68 gençliğinin sıkıyönetim mahkemelerinde yargılanan gençlerin avukatı Halit Çelenk'i sevgiyle, saygıyla anıyorum. (CHP sıralarından alkıĢlar) Demokrat kimliğiyle zorbalığa, baskılara boyun eğmemiĢ, hep dik durmuĢtur. Yine, kırk iki yıl önce ülkemiz gençlik hareketin önderleri, devrimci gençler Deniz GezmiĢ, Yusuf Arslan ve Hüseyin Ġnan "Bağımsızlık, özgürlük ve kardeĢlik" diyerek idam sehpasına 187 çıktılar. O günden bugünlere halklarımızın gönlünde, iĢçilerin, gençlerin, kadınların mücadelesinde yaĢadılar, yaĢatıldılar. Türk, Kürt ve her milliyetten Türkiye gençliği, Denizler ve tüm devrimci gençlerin ideallerinin, devrim ve sosyalizm kavgalarının devamcısı olarak mücadelelerini sürdürüyor. Onlar hep yaĢayacak, idamlarını onaylayanlar ise hep lanetlenecekler. Dört bakan hakkında görüĢülmekte olan soruĢturma önergesi halktan saklanmak istendi. Cumhuriyet tarihinin en ciddi ve kapsamlı devlet krizini yaratan yolsuzluk soruĢturmasının gözlerden uzak yapılması elbette mümkün değildi ve bütün ülkenin gözü bugün sürmekte olan bu görüĢmelerde. Son aylarda yaĢananları bir yolsuzluk hikâyesinden öte devlet yönetiminin antidemokratik, despotik bir yeniden yapılanma süreci olarak nitelendirmek doğru olacaktır. 19 Mart 2014'te verilen 4 bakan hakkındaki soruĢturma talebi yeniden görüĢülürken AKP Hükûmetinin ekonomik temelinin bu rant ve paylaĢım üzerine kurulu olduğu da ortaya çıkacaktır, çıkmaktadır. Aslında bu kirli ortaklığın temeli çatlamıĢtır, çöktüğünde de Hükûmetin göçtüğü de görülecektir. Eksik olarak gördüğümüz ise bütün bu organize iĢlerin baĢındaki siyasi Ģahsiyet BaĢbakan için fezleke hazırlanamıyorsa aslında bu yargı üzerindeki siyasi baskının göstergesidir. Konumuz yolsuzluk, rüĢvet ve yüz kızartıcı suçlardır. Yüz milyon dolar rüĢvet, el değiĢtiren milyon dolarlar, sıfırlanan avrolar, bunlar karĢısında sunulan imtiyazlar, haksız servetler yani kiĢisel iliĢkiler değil, kamusal yetkilerle siyasal güç eĢliğinde organize suçlardır görüĢtüğümüz. Yolsuzlukların üzerine gidilmesinin miting meydanlarından doğru büyük gürültü ve baskıyla "Darbe yapılıyor." söylemiyle bastırılması ve itibarsızlaĢtırma söz konusudur. Oysa ki olanlar hükûmet yıkmak ya da darbe yapmak değil, Türk Ceza Kanunu'nda karĢılığı olan suçlar ve Anayasa'da tarifi yapılan bir soruĢturma çerçevesinde hesap verilmesi, Meclis denetimidir. Ortada yolsuzluk, edepsizlik ve piĢkinlik vardır. Günümüzün memleket tablosu ile bu Hükûmet yönetiminin suçlarının doğrudan bağlantısı vardır. Hükûmetin 1 Mayıs yasakçılığı ve iĢçiler, gençler üzerindeki Ģiddeti bu hesap sormayı önlemek içindir. Tamamen keyfî ve despotça gösteri ve bayram hakkının gasbedilmesi, Ġstanbul'un açık hava hapishanesine dönüĢtürülmesi BaĢbakanın insan hakları suçlarına yeni bir çentik atması anlamındadır. Çocuklar üzerindeki Ģiddet, tecavüz ve Adana Ceyhan Cezaevinde olduğu gibi 15 yaĢındaki çocuğun duyulmak istenmeyen çığlıkları karĢısında âdeta "kolay kaçıĢ-ağır sonuç" anlamındaki idama sarılmak, bu gerçeklerin bastırılmasıdır. Çocuklarını koruyamayan bir düzen kendi suçunu örtbas etmek istemektedir. Her gün üçer, beĢer iĢ cinayetinde can veren çocuk ve genç iĢçilerin ölümü karĢısında bakanlığın bugün topladığı iĢ sağlığı ve güvenliği konferansı acımasız, vahĢi sömürünün ve kapitalist sistemin açıklarını örtmek için yapılmaktadır. Siyasi seçim barajlarını koruma ve fiilî baĢkanlık arzularının ilanı, halk demokrasisinin reddedilmesi dâhi bütün bunlar, yani BaĢbakanın direnci, hesap vermek istememesi, aslında bu kara düzenin sürmesi içindir. 17 Aralıktan bu yana soruĢturmanın derinleĢtirilmesi ve gerçeklerin ayrıntılarının ortaya çıkması engellenmiĢtir. Adli mekanizmaya müdahale edilmiĢ, halkın bilgilenmesi çete, paralel devlet, komplo, darbe ve nihayet casusluk, vatan hainliği diyerek engellenmiĢ ve soruĢturma yapan görevlilere örgüt suçlamasından soruĢturma açılmıĢtır. Bu engellemenin en sonuncusu TOKĠ dosyasından 60 kiĢi için takipsizlik verilmesini sağlamıĢtır. Bu süre içerisinde Adli Kolluk Yönetmeliği değiĢtirilmiĢ, HSYK'yla yasaya müdahale edilmiĢ, havuz medyası oluĢturulmuĢ, tutuklananlara sahip çıkılarak tahliyeleri sağlanmıĢ, fezlekelerin Mecliste 188 okunması engellenmiĢtir. Ġktidar ve güç sarhoĢluğu içindeki siyasetçiler halkı âdeta cepte keklik görmüĢ, "Doğru olsa bile inanan yok." diyebilmiĢtir. Gerçekse kutu kutu paralar, kasalar, para sayma makineleri, "Benim sözlerim değildir." denilemeyen ama montaj, dublaj sözleriyle geçiĢtirilen dinleme kayıtları ve kara para iliĢkileridir. Dinlemek, BaĢbakanın deyimiyle hareme, özel hayata girmek suç, hatta vatan hainliği de konuĢmalarda geçen sözlerin hangi eylemin ürünü ve sonucu 103 olduğunu konuĢmaktan kaçınmak acaba nasıl bir suç gizleme hâlidir! Günah iĢleme özgürlüğü -biraz önce de konuĢulan- bunu isteyenlerin en çok "Kefenin cebi yok!" türünden dinî destur kullanmaları, halkımızın dinî inançlarını istismarın bir baĢka hususudur. BaĢbakana göre devletin kasasından çıkmıyorsa ortada yolsuzluk yoktur. Oysaki hukuki tanım açıktır: Kamu görev ve yetkisinin özel çıkar sağlamak için kötüye kullanılması, yetki ve yasadan sapma, rüĢvet ya da yasa dıĢı menfaat teminidir. Ġddia ve soruĢturmaya göre Reza Zarrab'ın önüne yatanlar, ayet sallayanlar, kaçak altın çıkıĢı sağlayanlar, "Ben değil, asıl BaĢbakan istifa etmeli." diyenler, aslında bütün bu adı geçenler haksız menfaati sağlamıĢlardır. Resmî evrakta sahtecilik, nüfus ticareti, rüĢvet, gizliliğin ihlali. Bütün bunları gizlemek için sürgünler, soruĢturmalar, medya yasakları, gazetecileri iĢinden etmek, tehdit ve korku salma, insanları vatan hainliğiyle suçlama. ĠĢte, iktidarın yaptığı ve resmi budur; inkâr, saldırganlık, despotizm ve devlet sopası sallamak. Cumhuriyet tarihinin sayılı yolsuzluklarının, tıpkı özelleĢtirmeler karĢılaĢtırmasında olduğu gibi, son on iki yıllık, üç dönem AKP Hükûmetinde kat kat fazlasının gerçekleĢmesi söz konusudur. Hizmet, yatırım diyerek kamu iĢlerinde kayırma, çıkar ve imtiyaz sağlama bu Hükûmetin alametifarikası olmuĢtur. Son üç yılda 170 milyarlık kamu harcamasının nereye gittiğini Kamu Ġdare Kurulu dâhil kimse bilmiyor ama bilen var, BaĢbakan ve etrafındaki 15 müteahhit, holding. VatandaĢın nazarında "Yapıyorlarsa da Allah için hakkını veriyorlar." görüĢü ne yazık ki yaygındır. Toplumun kimliği ve karakteriyle bu denli oynanmıĢtır. On iki yıllık Hükûmetin tartıĢılan 60 yolsuzluk dosyası, özelleĢtirme politikalarıyla, hizmet alımlarıyla, kredi bataklarıyla, 50 kez değiĢtirilen, Kamu Ġhale Kurumu üzerinden adrese teslim ihaleleriyle, doğrudan BaĢbakanlığa bağlanan ve hesapları denetlenemeyen TOKĠ inĢaatlarıyla, Meclisten saklanan SayıĢtay raporlarıyla Hükûmetin yakasında âdeta asılı durmaktadır. Eski ĠçiĢleri Bakanı Muammer Güler'in oğluyla yaptığı telefon görüĢmesi aslında olanları anlatır mahiyettedir. 7 tane kilitli kasa oğlunun evinde bulunmuĢtur. Sayın Bakan oğlu tarafından arandığında ısrarla para miktarını sormuĢ ve tedbir almak istenmiĢtir. Bu denli büyük para miktarının ne danıĢmanlıktan ne ev satımından gelmediği ortadadır. Yolsuz Ģahıslara devlet güvencesi verilmesi, gerekirse önüne yatmak sermaye sınıfının ne yazık ki sefil siyasetinin itirafıdır. Normal demokratik hukuk devletinde bu dinleme tapeleri aslında hükûmeti de bakanları da tepeler. Böyle olup olmayacağını hep birlikte göreceğiz. 189 Ġnançların emrettiği "Çalmayacaksın.", "Öldürmeyeceksin.", "Yalan söylemeyeceksin." düsturuna uymayan bu devlet görevlileri her zaman olduğu gibi cezasızlık ve adaletsizlikle bu iĢten sıyrılacak mıdır? SoruĢturmalar, Meclis denetimi ve yargı gerçeğin… (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) ABDULLAH LEVET TÜZEL (Devamla) - …tecellisi için gereken demokraside olup olmadığının göstergesi olacaktır. Bütün bu suçlanan, hakkında iddialar olanlar için soruĢturma açılmalı ve Yüce Divana sevkleri sağlanmalıdır. TeĢekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkıĢlar) BAġKAN - TeĢekkür ederim Sayın Tüzel. Aydın Milletvekili Sayın Ali Uzunırmak... Buyurunuz. (MHP sıralarından alkıĢlar) ALĠ UZUNIRMAK (Aydın) - TeĢekkür ediyorum Sayın BaĢkan. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri, bugün çok önemli bir görüĢmeyi gerçekleĢtiriyoruz. Bundan hepimizin ders çıkarması lazım. Bir yanım diyor ki samimiyetle söylemem gerekirse, söylenenler doğru olmasın ama bir yanım da diyor ki eğer hakikaten bir seneyi aĢkın süre bir takiple hiç de öyle komplo falan olma ihtimali olmayacak Ģekilde baĢka bir ülkede yakalanan bir kaçakçılığın, bir kara paranın neticesinde Uluslararası Polis TeĢkilatının ve baĢka ülkenin uyarılarıyla baĢlayan takip eğer Türkiye'de bir sene delil toplamayla, dinlemelerle, fiziki takiplerle geçerek deliller elde edildiyse, bu doğruysa acaba ne olmalı diye baĢka bir cevabı veriyor. Evet, bir yanım diyor ki aslı olmasın çünkü ortada Türkiye Cumhuriyeti devletinin en yüksek makamlarında görev yapan, tanıdığımız ve bazen görüĢtüğümüz arkadaĢlarımız var. Ama, bir yanımızda da toplum, devlet, millet ve gelecek ve bu açıdan da düĢündüğümüzde o yanımızın da baĢka cevaplarla ve baĢka sorularla karĢılaĢtığına Ģahit oluyoruz. Değerli arkadaĢlar, ben konuĢmamı üç baĢlık altında toplayacağım: Demokrasi, millet iradesi, devlet ve millî güvenlik. Çünkü bütün tartıĢmalar bu üç ana kavram üzerinde tecelli ediyor. Her Ģeyden önce, biz bu kavramlardan neyi anlıyoruz, bunlarla neyi ifade ediyoruz, bunların ne olması gerekiyor? Eğer devlet bir kurallar ve kurumlar hiyerarĢisiyse önce devleti yönetenler bunu böyle almalı, böyle algılamalı ve böyle hareket etmelidir. Ama, bugün bakıyoruz ki devlet bir kurallar ve kurumlar hiyerarĢisi olmaktan çıkmıĢ, kural iki dudağın arasından çıkan söz olmuĢ, kurumlar ise yeri geldiğinde kuĢatılan, yeri geldiğinde ĢahsiyetsizleĢtirilen, itibarsızlaĢtırılan ve yeri geldiğinde ele geçirilen birimler hâline gelmiĢ. Değerli milletvekilleri, böyle bir devlet düzeninin yaĢaması mümkün değildir. Eğer demokrasi tarihini tanımlamamız gerekirse iktidarın kaynağı, sınırlandırılması ve denetimi 104 190 mücadelesidir demokrasi tarihi. Eğer siz iktidarın kaynağına doğru teĢhis koyamıyorsanız, iktidarı denetleyemiyorsanız, iktidarı sınırlandıramıyorsanız çağdaĢ demokrasiye ulaĢmanız mümkün değildir. Peki, bugün ben saygıdeğer milletvekillerine soruyorum: Acaba, Türkiye'de iktidar kaynağı doğru anlayabilmiĢ midir? Ben bugünkü AKP iktidarının kaynağını doğru anlayabildiği kanaatini taĢımıyorum. Bütün söylemleri ve yaĢadıklarımız bize bunu kafamıza vura vura hatırlatıyor. Değerli arkadaĢlar, iktidarın kaynağı eğer millet iradesi ise millet iradesi çoğunluk iradesi değildir. Millet iradesi, bu Parlamentonun topyekûnudur ve Türk milletinin iradesidir. Ne yüzde 43'tür ne yüzde 45'tir ne de yüzde 99'dur değerli arkadaĢlar. Her Ģeyden önce, millet iradesiyle bunu anlamamız gerektiği kanaatini taĢıyorum. Eğer siz demokrasinin, iktidarın denetlenebilir olduğunu bugünkü Türkiye'de söylüyorsanız ben inanın ki hayretle karĢılarım. Hem soruĢturma komisyonunun kurulması için önerge vereceksiniz hem de soruĢturma delili toplayan savcılar, hâkimler, polisler, cumhuriyet tarihinin en büyük tayinleri gerçekleĢtirilecek, soruĢturmalardan el çektirilecek ve onlar darbe teĢebbüsçüsü olarak yaftalanacak, Meclis kürsülerinden "Onlar Ģerefsiz." diye itham edilecek. Böyle bir mantıkla iktidar denetlenebilir, demokrasi gerçekleĢtirilebilir mi değerli arkadaĢlar? Eğer siz iktidarın denetimini sadece sandık olarak görürseniz, hukuk denetimini hiçe sayarsanız sandığı halk mahkemelerine dönüĢtürürsünüz. Köydeki Mehmet amca sizin hukuka uygun yönetip yönetmediğinize, kanunlara uyup uymadığınıza nereden karar verebilir? Hukukun neresindedir köydeki oy veren Mehmet amca? Sizin, Anayasa Mahkemesi BaĢkanının söylediği gibi, devlet imkânlarını bir lütuf olarak sosyal yardımları sunduğunuz vatandaĢ nasıl bir hukuk denetimi sağlayabilir? Böyle bir ülkede acaba demokrasi kurumlarıyla ve kurallarıyla yaĢayabilir mi? Peki, iktidarı sınırlandırabilir misiniz? Sayın BaĢbakanın 3 bakanın istifasından sonra geniĢletilmiĢ il baĢkanları toplantısında kendi ağzından söylediği bir Ģeyi sizlerle paylaĢmak istiyorum. Bu dosyayla ilgili söylüyor: "Eğer sizin elinizde hakikaten hukuka uygun ciddi belgeler varsa bunları önce bizimle paylaĢırsınız. Gereği neyse biz yaparız." Siz mahkeme misiniz? Kaç kiĢiyi hukuka teslim ettiniz? Böyle bir mantık içerisinde acaba yargı denetimi sağlanabilir mi değerli arkadaĢlar? Yani birtakım deliller, belgeler, bilgiler varsa bunu yürütmenin eline vereceksiniz, ondan bunun gereğini isteyeceksiniz. Bu mantık içerisinde acaba Sayın Bakan da... Diyor ki: "Reza Zarrab telefon açmıĢ." Basın iĢlerinden sorumlu genel baĢkan yardımcısına yönlendiriyor tehdidi. Tehdidi niye oraya yönlendiriyorsun Sayın Bakan? Reza Zarrab'a diyeceksin ki: "Savcıya git." Eğer Reza Zarrab hakikaten tehdit edilen konudan korkmuyorsa ülkenin savcısına gidecek, hakkını, hukukunu orada arayacak. Bireysel iliĢkilerde aramayacak, hukuk devletine sığınacak. Değerli milletvekilleri, sizin iktidarınız döneminde her Ģey kayıt dıĢına çıktı, ekonomi kayıt dıĢına çıktı. ĠĢte "Ülkenin cari açığının yüzde 25'ini karĢılıyorum." diyenin vergide verdiği ortada, hiç vergi kayıtlarında adı yok ve ülkede iĢ adamlarının, koca koca 630 milyon dolarları havuz medyası için toplayanların vergilerinin ne olduğu ortaya çıkıyor. Bunlar hep görülüyor. DıĢ politika kayıt dıĢına çıktı. Değerli milletvekilleri, savaĢ ilan etmek sadece Türkiye Büyük Millet Meclisinin yetkisindedir. Suriye meseleleriyle ilgili DıĢiĢlerinde yapılan görüĢmenin ortaya saçılmasının neticesinde gene bir vaveylayla karĢılaĢıldı. Acaba bu dinlemelerin içeriği mi yanlıĢ, onların konuĢulması mı yanlıĢ, onların dıĢarı çıkması mı yanlıĢ? Biz hiçbir meselemizi doğru tartıĢamıyoruz. Siz, acaba nasıl olur da DıĢiĢleri Bakanlığındaki o görüĢmede Suriye'yi bombalayarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi ıskat ederek Suriye'yle savaĢa girmenin senaryosunu hazırlayabilirler? Türkiye Büyük Millet Meclisi eğer darbelere karĢı duracaksa 191 önce bu konuĢmalara karĢı durmalıdır Türkiye Büyük Millet Meclisi. 12 Martta idam edilen gençler Türkiye Büyük Millet Meclisini ıskat etmek gerekçesiyle idam edildiler. Acaba orada konuĢulanın ıskat gerekçesinin onlardan ne farkı vardı? Bunların da kayıtlara geçmesini istiyorum ki orada anayasal suç iĢlenmiĢtir, Türkiye Büyük Millet Meclisi ıskat edilmeye çalıĢılmıĢtır. Değerli milletvekilleri, aslında konuĢulacak çok konu var. Yolsuzluk, rüĢvet mi millî güvenliği tehdit eden unsurdur? Acaba yolsuzluğu ortaya çıkarmak, onlarla mücadele etmek mi millî güvenliğe tehdit unsurudur? Sayın BaĢbakan her Ģeyden önce her konuyu millî güvenlik meselesi olarak tanımlayıp bütün usulsüzlükleri, yolsuzlukları devlet zırhının içerisine alarak karĢı tarafı suçlamaktan vazgeçmelidir. Böyle bir devlet mantığı olmaz. Elbette ki bunların karar verileceği yer, delillerin en iyi Ģekilde toplanıp değerlendirileceği Meclis araĢtırma komisyonudur. Hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkıĢlar) BAġKAN - TeĢekkür ederim Sayın Uzunırmak. Sinop Milletvekili Sayın Mehmet Ersoy, buyurunuz. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar) MEHMET ERSOY (Sinop) - Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri, ben de eski ĠçiĢleri Bakanımız Sayın Muammer Güler hakkında ileri sürülen iddialarla ilgili olarak Cumhuriyet Halk Partisi tarafından verilen Meclis soruĢturması önergesi açılmasıyla ilgili görüĢlerimi ifade etmek üzere söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri, sözlerime baĢlarken her Ģeyden önce bir AK PARTĠ milletvekili olarak 17 Aralıktan bu tarafa yaĢadığımız süreçle ilgili üzüntülerimi ifade etmek istiyorum. 105 Gerçekten, bu gruba mensup bir milletvekili olarak 17 Aralıktan bu tarafa uğramadığımız hakaret, iĢitmediğimiz ağır itham kalmadı. Her defasında sanki yargılama tamamlanmıĢ, sanki birilerinin suçu sabit olmuĢ ve AK PARTĠ'ye mensup bütün milletvekilleri bu suça ortak olmuĢ gibi bir suçlamayla karĢı karĢıya kaldık. Çoğu kere muhalefete mensup bazı milletvekili arkadaĢlarımız bir kısmımızı ayırdıklarını ifade etseler de genel anlamda kullanılan ifadeler hepimizi incitici, hepimizi yaralayıcı, hepimizi gerçekten üzücü oldu. Bunun karĢısında uzun zaman sadece sustuk ve sadece bu haksız ithamlara kısa, özlü cevaplar vermeye çalıĢtık ancak grup olarak, parti olarak her seviyede Ģunu dedik: Asla ve asla hiçbir yanlıĢın yanında olmayacağız. Kim yanlıĢ yaptıysa, kim yetimin hakkına, kim devletin malına el uzattıysa mutlaka gereğini yapacağız. Ve nihayet, arkadaĢlarımız önergelerini verdiler, bugün de o gün geldi, Meclis soruĢturması için komisyon kurulmasıyla ilgili önergemiz oylandı ve hepimizin oylarıyla kabul edildi. Değerli milletvekilleri, sabah, dünden bu tarafa yine bu Mecliste tartıĢmaları, konuĢmaları hep birlikte izliyoruz. Çoğu kere yine muhalefete mensup milletvekillerimiz çok hararetli bir Ģekilde aynı üslubu devam ettirdiler. Peki, ne yapacaktık daha? Yargılanmaları için bu Mecliste öncelikle kurulması gereken bir Meclis soruĢturması komisyonu değil mi? E, onu kuralım dedik, kurduk. Bu komisyonda, ne varsa herkes gelsin, komisyon üyeleri sorsunlar, Ģüpheliler veya 4 bakanımız bilgi versin, kendilerini savunsunlar. Peki, baĢka ne yapacaktık? 192 Değerli milletvekillerimiz, aslında temelde meselenin özü Ģu: Biz, 17 Aralıktan bu tarafa iĢlenen süreçte iki temel noktada muhalefetten ayrılıyoruz. Ayrıldığımız noktaların birincisi, 4 sayın bakanın suçlu olduğuna sizler kadar emin, sizler kadar rahat karar veremiyoruz. VELĠ AĞBABA (Malatya) - Niye? MEHMET ERSOY (Devamla) - Suçlular da demiyoruz, suçsuzlar da demiyoruz. Bunun yolu soruĢturma komisyonudur, bunun yolu bundan sonra devam edecek olan yargı sürecidir diyoruz. VELĠ AĞBABA (Malatya) - Sayın Ersoy, Ergenekon, KCK, Balyoz, Oda TV… MEHMET ERSOY (Devamla) - Çünkü soruĢturmalar doğal olarak gizli yürütülüyor, ancak kimse bizlere yasal olduğu iddia edilen konuĢma tapelerini servis etmiyor, kimse bizlere cumhuriyet savcılarının elinde bulunan gizli dosyalardan aĢırttığı, yürüttüğü belgeleri, bunları gerçek belgelerdir, doğru belgelerdir diye elimize vermiyor. Hâliyle naklen yayınlanan tapelerin doğru olduğunu iddia eden insanların bir, nereden temin ettiklerini bilmiyoruz; iki yasal dinlemelerden kaynaklanıp kaynaklanmadığını bilmiyoruz. Bilmediğimiz, aslını görmediğimiz, bizlerden devletten, Hükûmetten, Türkiye Büyük Millet Meclisinden gizlenen belgelerin, dinleme tapelerinin birileri tarafından servis edilmesinin de doğru olduğuna sizin kadar rahat inanamıyoruz. VELĠ AĞBABA (Malatya) - Balyoz'a inandın ama! MEHMET ERSOY (Devamla) - Mecliste naklen tapeler yayınlandı. "Bunlar yasal dinlemelerdir." denildi. Ġstanbul BaĢsavcısı açıkladı, "Bizim böyle bir dinleme kaydımız yok." dedi. Kime inanalım Ģimdi? Ben, Ġstanbul Cumhuriyet BaĢsavcısına inanmayı tercih ediyorum. Ġkinci… VELĠ AĞBABA (Malatya) - Sayın Valim, dün kime itimat ediyorsan yine ona itimat et. ÜNAL KACIR (Ġstanbul) - Sus be kardeĢim sabah sabah! MEHMET ERSOY (Devamla) - Sayın Ağbaba, bu kadarcık konuĢmamıza bile tahammül edemiyorsunuz. BAġKAN - Sayın Ağbaba, lütfen… Lütfen… MEHMET ERSOY (Devamla) - 17 Aralıktan bu tarafa bize hakaret ediyorsunuz. BeĢ dakika dinleyeceksin! BeĢ dakika dinleyeceksin! 17 Aralıktan beri siz hakaret ettiniz bize. VELĠ AĞBABA (Malatya) - Doğruyu söyle! MEHMET ERSOY (Devamla) - Ġkinci ayrıldığımız nokta Ģu değerli milletvekilleri: 17 Aralıkta yapılan operasyonun biz bir yolsuz operasyonu olduğuna inanmıyoruz. (CHP sıralarından gürültüler) Yolsuzluk operasyonundan baĢka Ģeyler ifade ettiğini de biliyoruz. 193 Ġnanmıyoruz… Ġnanmıyoruz… Çünkü birbiriyle hiç bağlantısı olmayan dosyalar sadece algı için birleĢtirilmiĢtir. Ġnanmıyoruz… Yıllarca dinlenen, yıllarca takip edilen, fotoğraflanan Ģüphelilerden bir tanesine bile suçüstü yapılmamıĢtır. OKTAY VURAL (Ġzmir) - Yapıldı, yapıldı… VELĠ AĞBABA (Malatya) - Zor senin iĢin, zor… MEHMET ERSOY (Devamla) - Madem bu paralar verildi, madem bu kadar rüĢvet alındı, neden bir tanesinin kolundan yapıĢılmadı? Neden bir tanesine suçüstü yapılmadı? OKTAY VURAL (Ġzmir) - Ayakkabı kutuları… MEHMET ERSOY (Devamla) - Ġnanmıyoruz… Ġnanmıyoruz… Henüz ifadeler bile alınmadan 300 küsur sayfalık iddianamelerin bir gecede hazırlandığı, henüz onlarca çuval evrakın mühürleri bile sökülmeden bir günde, iki günde binlerce sayfalık fezlekelerin hazırlandığı bir adalet sisteminin gerçekten yolsuzlukla mücadele edeceğine inanmıyoruz. 106 VELĠ AĞBABA (Malatya) - Eğer samimiyseniz, eğer sizde o samimiyet varsa, biraz yüzünüz varsa geçmiĢle ilgili… MEHMET ERSOY (Devamla) - Ġnanmıyoruz bunun bir yolsuzluk operasyonu olduğuna çünkü daha sabah evlerde operasyon yapılırken bazı televizyonlar, bazı Ġnternet gazeteleri "Asrın yolsuzluğu" diye haber vermeye baĢladı. Kim bildirdi bunlara bu evlerden bu suçların çıkacağını? Bunların hepsi daha… VELĠ AĞBABA (Malatya) - Ġnsanlar öldü! Ġnsanlar çürüdü! KeĢke yüz olsa da utansanız! MEHMET ERSOY (Devamla) - Evet, inanmıyoruz… Ġnanmıyoruz… Çünkü daha o sabah evlerde operasyon yapılırken 247 milyarlık bir operasyonun yapıldığı bilgisini bizim Genel BaĢkanımıza, bizim BaĢbakanımıza veren hiçbir gizli mihrak olmadı kardeĢim. VELĠ AĞBABA (Malatya) - Hadi oradan! MEHMET ERSOY (Devamla) - Onun için, inanmıyoruz bunun yolsuzluk operasyonu olduğuna. (CHP sıralarından gürültüler) Bize göre, bu, yolsuzluktan öteye iktidarımızdan, partimizden umduğunu bulamayan bazı kaynakların, bazı mahfillerin siyasetin yapamadığını, muhalefetin beceremediğini bir Ģekilde yargı yoluyla becerip Türkiye'yi AK PARTĠ'den ve Recep Tayyip Erdoğan'dan kurtarma operasyonu olduğuna inanıyoruz. ORHAN DÜZGÜN (Tokat) - Kasalar kimin, kasalar? 194 MEHMET ERSOY (Devamla) - Sayın Muammer Güler'e gelince… Zamanım yetmedi. Ben onu kırk iki yıllık bürokratlığıyla, devlet adamlığıyla bilirim; 1987 yılında ĠçiĢleri Bakanlığına kaymakam aday adayı olarak girdiğim günden bu tarafa bilirim. Onun devlet adamlığına itimat ederim. Eğer "Ben Reza Zarrap'la hiçbir konuda herhangi bir Ģekilde para alıĢveriĢinde bulunmadım." diyorsa benim tanıdığım Muammer Güler doğru söylüyordur kardeĢim. Ben Muammer Güler'e inanırım. (CHP sıralarından gürültüler) ALĠ ÖZGÜNDÜZ (Ġstanbul) - Yazıklar olsun! MEHMET ERSOY (Devamla) - Ama ben elime tutuĢturulan tape'lerin, hangi derin kaynağın, hangi derin gizli mahfilin, elimize tutuĢturduğu tape'lerin doğru olduğuna yargılama bitene kadar inanmam. FARUK BAL (Konya) - Yedi kasa yatak odasında, yedi kasa… MEHMET ERSOY (Devamla) - Onun için de, soruĢturma açın, komisyon kurulmasına "Evet." dedik. Onun için, bütün AK PARTĠ milletvekilleri bu soruĢturmaların yapılmasını ve bütün gerçeklerin ortaya çıkarılmasını canıgönülden destekliyoruz dedik ama komisyon üzerinde, komisyon kurulmasına da "Hayır." diyoruz. Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar) BAġKAN - TeĢekkür ederim Sayın Ersoy. OKTAY VURAL (Ġzmir) - Sayın BaĢkan, efendim, hatip bu birtakım bilgiler, belgeler, dinlemelerle ilgili, bunlarla ilgili "Türkiye Büyük Millet Meclisinden, bizden saklandı." dedi. Aslında, Türkiye Büyük Millet Meclisinden ve sizden saklayan Meclis iradesi. Savcılık fezlekeyi gönderdi. Madem istiyordunuz niye bu fezlekelerin incelenmesi için Meclis BaĢkanına bu konuda yardımcı olmadınız? Halep oradaysa arĢın burada. Fezlekeler savcılıkta, buyurun klasörleri inceleyelim. BAġKAN - Evet, teĢekkür ederim. OKTAY VURAL (Ġzmir) - Ondan sonra, Sayın BaĢkan, Ģahıs adına söz almıĢ bir kimsenin "Ġnanmıyoruz." demek suretiyle konuĢması, bu konunun AKP Grubunun tamamında grup olarak bir karara dönüĢtüğünü ortaya koymaktadır. NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Ne alakası var Sayın BaĢkan? OKTAY VURAL (Ġzmir) - Dolayısıyla, Anayasa ve Ġç Tüzük'e göre gruplar bu konuda karar alamaz. NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Herkes kendi kanaatini söylüyor Sayın BaĢkan, onu da mı söylemesin? Birilerinin istediği gibi mi konuĢacak arkadaĢlar? OKTAY VURAL (Ġzmir) - Bir grup disipliniyle "Ġnanmıyoruz." demek suretiyle, AKP Grubuna dâhil bütün milletvekillerinin bu konuda bir görüĢme yaparak kanaat hasıl olduğunu, Meclis BaĢkanlığının da soruĢturma komisyonu üyelerini tespit ederken bu ifadelerini ortaya koymuĢ olanlarla ilgili kararı vermesi gerektiğini düĢünüyorum. 195 BAġKAN - Evet, ya beĢ dakikayı doldurdunuz. NURETTĠN CANĠKLĠ (Giresun) - Sayın BaĢkan, konuĢmacı birilerinin istediği gibi mi konuĢacak? BAġKAN - ġimdi ben en güzelini yapacağım. BirleĢime yirmi dakika ara veriyorum. Kapanma Saati: 04.41 ON BĠRĠNCĠ OTURUM Açılma Saati: 04.59 BAġKAN: BaĢkan Vekili Meral AKġENER 107 KÂTĠP ÜYELER: Bayram ÖZÇELĠK (Burdur), Ġsmail KAġDEMĠR (Çanakkale) ----- 0 ----BAġKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 84'üncü BirleĢiminin On Birinci Oturumunu açıyorum. (9/6) esas numaralı Meclis SoruĢturması Önergesi'nin görüĢmelerine devam ediyoruz. ġimdi söz sırası ĠçiĢleri eski Bakanı Sayın Muammer Güler'de. Buyurunuz. MUAMMER GÜLER (Mardin) - Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri; görüĢülmekte olan (9/6) esas sayılı Meclis SoruĢturması Önergesi'yle ilgili olarak Ġç Tüzük'ün 108'inci maddesi gereğince söz almıĢ bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Sayın BaĢkan, bir önceki önergenin görüĢülmesi sırasında bazı konuları arz etmiĢtim. Öncelikle Genel Kurula 453 üyeyle bizlerin soruĢturma komisyonu kurulması konusundaki talebimizi yerine getirdikleri için ayrı ayrı hepinize Ģükranlarımızı sunuyorum, aklanmamıza fırsat verdiğiniz için de bunu özellikle belirtiyorum. Ben bir önceki sunuĢumda bu soruĢturmanın hukuksal birçok eksiklikleri, yetkiyle ilgili eksiklikleri olduğunu ve bunların deliller incelendiğinde ortaya çıkacağını söylemiĢtim. Burada söz alan değerli arkadaĢlarım da müsterih olsunlar. Sayın Tezcan hukukçudur, delillerin nasıl değerlendirilmesi gerektiğini, hangi hâllerde delillerin hukuken geçerli sayılabileceğini, maddi gerçeğe nasıl ulaĢılabileceğini iyi bilir. Sayın Uzunırmak'a da teĢekkür ediyorum. Onun endiĢelerinin yerine gelmeyeceğini komisyon çalıĢmaları sırasında da 196 göreceğini umuyorum. Sayın Tüzel biraz kesin bir yargıda bulundu ama inĢallah o da komisyon çalıĢmalarında ortaya çıkar. ġimdi, bu önergede bize yöneltilen suçlamalarla ilgili olarak vaktin el verdiği ölçüde çok kısa bilgilerle bilgi arz etmek istiyorum sizlere. Değerli arkadaĢlarım, bu koruma kararı meselesi Ġstanbul Valiliği Ġl Koruma Komisyonunca 3713 sayılı Kanun'a ve buna bağlı yönetmeliğin ilgili maddelerine göre valilikçe yapılan bir tasarruftur. Bunda ĠçiĢleri Bakanlığı yetkisi olmaz. Evrakların olumlu olması hâlinde bu tasarruf uygulanır ve bu birçok kiĢiye de uygulanan bir tasarruftur. Ayrıca, bu plaka tahsisi meselesi de hep yanlıĢ ifade ediliyor. Koruma kararı olanlara 2918 sayılı Kanun'un 71/f ve buna bağlı çıkarılan yönetmeliğin de 58/1y maddesine göre talepleri hâlinde yine ilgili dairelerin incelemeleri üzerine verilen bir iĢlemdir. Bunda ĠçiĢleri Bakanlığının bir idaresi söz konusu değildir. Kaldı ki bu iĢlerde bir eksiklik var da ben "Buna rağmen bunu yanlıĢ yapın, buna rağmen bunu verin." demiĢsem böyle bir Ģey de söz konusu değil. Bir diğer konu, bir emniyet müdür yardımcısının tayiniyle ilgili. Değerli arkadaĢlarım, Ģahısla ilgili olduğu için ayrıntısına girmiyorum, komisyonda inĢallah bunu açıklama imkânım olur. Bu Ģahısla ilgili, 2013 yılının baĢlarında resmî evrakta sahtekârlık suçunu iĢlemekten dolayı emniyet genel müdürlüğü merkez disiplin kurulunca disiplin cezası tesis edilmiĢtir. Hakkında kovuĢturma açılmıĢtır, bir baĢka suçlamadan dolayı yine soruĢturma açılmıĢtır, hâlen devam eden suçlamaları vardır. Her ne kadar Reza Zarrab kendisinden Ģikâyetçi olmuĢsa da yapılan tayinin doğrudan doğruya bu Ģikâyetle alakası yoktur ve bir baĢkasına uygulanan iĢlemlerden de farkı yoktur. Ayrıntıya girmiyorum. Bir diğer konu, Çin'e yazılan referans mektubu. Değerli arkadaĢlarım, bir resmî evrak niteliğinde, hukuki bir sonuç yaratabilecek nitelikte, bakanlıkça resmen yazılmıĢ veya bakanlıkça gönderilmiĢ bir evrak niteliğinde değil -Çin'de kurulu- iĢ adamlarımıza ticari kurallar ve hukuk kuralları içerisinde yardımda bulunulmasını dileyen bir mektup niteliğindedir. Esasen böyle bir resmî görevimiz yoktur ama birçok milletvekili arkadaĢımın iĢ adamlarımıza zaman zaman bu konuda yardımcı olmalarını amaçlayan bir evrak niteliğindedir. Değerli arkadaĢlarım, Ģimdi gelelim nüfusla ilgili… Değerli arkadaĢlarım, benden önce yapılan bazı müracaatlar üzerine, 5901 sayılı Nüfus Kanunu, buna bağlı çıkarılan yönetmeliğe göre bununla ilgili gerekli araĢtırmalar yapılır, MĠT'e sorulur, emniyete sorulur, ikamet ettiği Ġl Nüfus ve VatandaĢlık ĠĢleri Müdürlüğüne sorulur, teknik bilgiler araĢtırılır; bunların hepsi olumluysa ĠçiĢleri Bakanlığına düĢen görev, bunu Bakanlar Kuruluna liste hâlinde göndermektir. Yapılan iĢlem de bundan ibarettir, farklı bir iĢlem de söz konusu değil. Kaldı ki, 2003 yılından beri bu surette yapılmıĢ 37.367 evrak vardır. BaĢkalarına göre tanınmıĢ bir imtiyaz da söz konusu değildir. ġimdi, değerli arkadaĢlarım, burada en önemli iddia, Ģu soruĢturmanın gizliliğini ihlal meselesidir. Ġçinde oğlumun da bulunduğu, bakanların bulunduğu, bakan çocuklarının bulunduğu bir soruĢturmadan haberim olduğu ifade ediliyor. Cumhuriyet Halk Partisi lideri Sayın Kemal Kılıçdaroğlu grup konuĢmasında "17 Aralık günü, bir bakan, oğluyla ilgili soruĢturmadan haberdar olmuĢtur." Ģeklinde bir ifadede bulundu. Hangisi doğrudur sizlerin ifadesine göre, onu bilmek istiyorum. 197 Ben, bu soruĢturmanın gizliliğini ihlal anlamında hangi adli yetkiliyle görüĢmüĢüm, maiyetimdeki kime talimat vermiĢim, operasyon günü hangi iĢe mani olmuĢum? Adli mercilerin verdiği emirler harfiyen yerine getirilmiĢ ve kesinlikle soruĢturmanın gizliliğini ihlal söz konusu 108 değil; tam tersi, asıl soruĢturmanın gizliliğini ihlal edenler, hedef saptırmak için bu suçlamayı bize yöneltmektedirler. Asla böyle bir iddiayı kabul etmemiz mümkün değildir. ġimdi, değerli arkadaĢlarım, diğer iddialar açıkta kalmasın diye ifade etmek istiyorum. ġimdi, Reza Zarrab'la ilgili, bizim tanıĢmamız sırasında -ki makul Ģüphenin orada oluĢtuğu söyleniyor- ben maiyetime, bu konuda, kendisiyle ilgili herhangi bir takipte bulunulup bulunulmadığı konusunu sorduğumda, bana, bizzat maiyetim tarafından, kendisiyle ilgili hiçbir adli ve istihbari veya mali bir çalıĢmanın olmadığı ifade edildi. Bununla ilgili konu… Evet, maalesef, maalesef böyle bir bilgi verildi. Değerli arkadaĢlarım, kesinlikle size ifade ediyorum, bu iliĢki bir haksız menfaat iliĢkisi, bir rüĢvet iliĢkisi asla değildir. Yani, ortada bir rüĢvet anlaĢmasının, bir paranın, bir maddi menfaatin, bir haksız menfaatin söz konusu olmadığı bir yerde, maalesef, bir rüĢvetten bahsediliyor. Ortada bir menfaat ve buna dayalı yapılmıĢ bir rüĢvet anlaĢması olmadan rüĢvet suçu nasıl oluĢur? Haksız menfaate ve rüĢvete iliĢkin olarak Ģahsıma sağlanan bir menfaat var mıdır? Kim, hangi parayı kimden almıĢtır, kime nerede teslim edilmiĢtir? Bir fotoğrafla bunun ispatı mümkün değildir, esasen bunu yapmaya muktedir olan adli kolluk niçin suçüstü yapmamıĢtır, bunu yapmaktan âciz midir ve bu Ģahıslar herhangi bir dokunulmazlığa mı tabidir? Bunu, özellikle adli kolluğun ön yargılı ve kiĢisel yorum ve tahminlerinden öte elde maddi ve hukuki delillerin olmadığını ifade ederek belirtmek istiyorum. Değerli arkadaĢlarım, ben 17 Aralık operasyonu gününde Hükûmetimi ve partimi yıpratmamak adına görevimden ayrılma irademi Sayın BaĢbakana arz ettim ve Hükûmetin yeniden tanzim edildiği tarihte istifamı verdim. Ayrıca, 19 Mart 2014 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi BaĢkanlığına sunduğum dilekçeyle hakkımdaki bu iddiaların soruĢturulması için soruĢturma komisyonu kurulmasını ve gerçeklerin ortaya çıkarılmasını talep ettim. Tekrar ifade ediyorum, veremeyeceğim herhangi bir hesabım yoktur. Hiçbir suretle haksız yarar sağlamadım, hayatım boyunca da buna tevessül etmedim. Yapılan iĢlemlerin hiçbirinde -açık ifade ediyorum- hukuksuzluk ve usulsüzlük mevcut değildir, komisyonda bunların, ayrı ayrı her birinin belgeleri teker teker incelenecektir. Kamunun hiçbir kaynağı haksız menfaat olarak Ģahsıma geçmemiĢtir, asla kanunsuz veya imtiyaz sağlayıcı bir iĢleme imza atılmamıĢtır. Kamu görevlisi olarak görev yaptığım kırk iki yıldan bu yana verdiğim mal varlığıma iliĢkin beyannameler ilgili merciler nezdindedir. Bakanlık görevim sırasında da rutin gelirlerin dıĢında mal varlığımda bir artıĢ söz konusu olmamıĢtır. Bu husus, Bakanlık görevine baĢlarken ve ayrılırken verdiğim mal beyannameleriyle sabittir. Sayın BaĢkan, değerli milletvekilleri; bu soruĢturma vesilesiyle, öne sürülenlerin aksine, kamunun hangi kaynağına göz dikilmiĢtir? "Asrın yolsuzluğu" diye takdim edilmesine ve yetim hakkı yenmiĢ gibi yanlıĢ bir algı oluĢturulmak istenmesine rağmen hangi kamu kaynağı ve hangi yetimin hakkı tarafımdan mal edilmiĢtir? Bu sorunların akıl ve mantığa ve maddi 198 gerçeklere ve yasal delillere dayalı cevapları yoktur. Ancak, ben hesabımı verirken belirttiğim hukuksuzlukları yapanlar, görevini kötüye kullanarak düzenlenen bu senaryoyu ve algı operasyonunu düzenleyenlerin de kanun önünde hesap vermelerini temenni ediyorum. Hâlen yürütülen soruĢturmaların sonucunda gerçeklerin ortaya çıkacağına inanıyorum. Yüz altmıĢ dokuz yılını geride bırakan güzide Emniyet teĢkilatında görevlerini feragatle yapan değerli arkadaĢlarımı tenzih ederek, amirlerine kasten ve yanlıĢ bilgi veren, kumpas kuran, kanunsuz dinlemelerle ve Selam örgütü bahanesiyle binlerce kiĢiyi, bakanları, üst düzey yetkilileri ve onların en yakınlarındaki kiĢileri amirlerini dahi uyarma ihtiyacı duymadan dinleyenler hakkında da kanuni gereğinin yapılmasını bekliyorum. SoruĢturma önergesinde yer alan 10 milyon dolarlık haksız menfaate iliĢkin iddiaların -ki, Sayın Tezcan bunu biraz daha eksilterek söyledi, hangisinin doğru olduğunu ben takdirlerinize bırakıyorum- hangi maddi ve hukuki delile dayandığını ve fezlekede bile yer almayan bu miktarın neye dayanılarak soruĢturma önergesinin gerekçesinde belirtildiğini merak ediyorum. ĠnĢallah, kurulacak komisyonda bütün bu iddialar tek tek değerlendirilecek ve gerçek yorum ortaya çıkarılacaktır. Ancak, yaralanan onurların ve oluĢturulan yanlıĢ ve yanlı algıların izleri maalesef bizler için hep üzüntü kaynağı olmaya devam edecektir. Sayın milletvekilleri, benim meslekteki kariyerim herkes tarafından bilinmektedir. Memurluktan baĢlayarak tüm kademelerde çalıĢtım. On dokuz yıla yakın valilik yaptım. 48'inci Hükûmette genel müdürdüm, 49'uncu Hükûmetten 61'inci Hükûmete kadar kesintisiz olarak 4'ü büyükĢehir olmak üzere 5 ilde valilik yaptım. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) MUAMMER GÜLER (Devamla) - Sayın BaĢkanım, bir dakika istirham ediyorum, hemen bitiriyorum. BAġKAN - Buyurun. MUAMMER GÜLER (Devamla) - Hiçbir makam hırsım ve beklentim de yoktur. Allah'a Ģükürler olsun ki bir fâniye nasip olabilecek bütün mevkilerde bulundum. Devletin ve milletin hizmetinde fedakârca görev yaptım. Görev yaptığım yerlerdeki sevgili vatandaĢlarımın her zaman itimatlarına mazhar oldum. 109 Bu vesileyle, vekilleri olmaktan gurur duyduğum kadirĢinas Mardinli hemĢehrilerim ve AK PARTĠ teĢkilatının beni sahiplenmesinden büyük bir onur duyduğumu da ifade etmek isterim. Kendilerine buradan Ģükranlarımı sunuyorum. Sayın BaĢkan, son cümlemi ifade ediyorum. Değerli milletvekilleri, bu soruĢturmanın hiç olmazsa bundan sonra siyasi çekiĢmelerin aracı hâline getirilmemesini… OKTAY VURAL (Ġzmir) - Sayın BaĢkan, Sayın Bakanı dinlemek istiyoruz. BAġKAN - Sayın milletvekilleri… MUAMMER GÜLER (Devamla) - Değerli arkadaĢlarım, istirham ediyorum. 199 BAġKAN - Sayın Güler konuĢuyor ve siz oradasınız. ENGĠN ALTAY (Sinop) - Ne ayıp Ģey ya! OKTAY VURAL (Ġzmir) - Böyle bir saygısızlık olur mu ya? ENGĠN ALTAY (Sinop) - Böyle bir Ģey olmaz ya! MUAMMER GÜLER (Devamla) -…ve kurulacak soruĢturma komisyonunun titizlikle bütün iddiaları değerlendirerek hakikatin ortaya çıkmasına vesile olmasını ve hepimizin de buna katkı sağlamasını diliyorum. Takdir yüce heyetinizdir. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTĠ sıralarından alkıĢlar) ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Bakan, arkanız kuvvetli, hiç korkmayın, arkanız çok kuvvetli. Arkaya tarafa bir bakın. MUAMMER GÜLER (Mardin) - Önce Allah'a veririm ben hesabı, sonra da komisyonda vereceğim. Benim arkaya ihtiyacım yok, hiç merak etme sen. BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Sayın BaĢkan… BAġKAN - Sayın Güler bir yerine otursun, dinleyeceğim hepinizi. ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bütün arkadaĢlarınız arkada. BAġKAN - Evet, Sayın Tezcan, buyurunuz. BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Sayın BaĢkan, Sayın Güler konuĢması sırasında benim sözlerimi değiĢtirerek anlattı, açıkladı. Onun için söz istiyorum. Söylemediğim Ģeyleri farklı Ģekilde özellikle… BAġKAN - Siz Ģimdi söz mü istiyorsunuz? BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Evet efendim. BAġKAN - Buyurun, sizden kıymetli mi, buyurun. (CHP sıralarından alkıĢlar) ĠDRĠS BALUKEN (Bingöl) - Sayın vekiller oturmayacak mı Sayın BaĢkan? BAġKAN - Ben daha yoklamayı baĢlatmadım. Belki ara vereceğim, niye orada Ģimdi sıraya dizildiniz siz? Buyurun. BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Sayın BaĢkan, değerli arkadaĢlar; Sayın Güler, biraz önce Sayın Genel BaĢkanımızdan da bahsederek soruĢturmanın gizliliğini ihlalden bahsettiniz ve böyle bir Ģey yapmadığınızı söylediniz. Ne ben ne de bir baĢkası ne de bu soruĢturma önergesinde ne de bu raporda bundan bahsedilmiyor. Bakın, neden bahsediliyor? Sekizinci 200 suçlama: Adli çalıĢmaya karĢı koyma ve Rıza Sarraf'la ilgili adli veya istihbari çalıĢma yapılıp yapılmadığının araĢtırılması. Yine, bu raporda sizin bir telefon görüĢmeniz var, "tape" kaydı. Bakın, son bölüm, sadece onu okuyorum: "ĠçiĢleri Bakanı Muammer Güler'in 'Ben onu araĢtıracağım.' Ģeklinde konuĢmasından ötürü soruĢturmanın deĢifre olabileceği görüĢü üzerine, soruĢturma savcısının talimatı üzerine iletiĢimin dinlenmesi çalıĢmaları sonlandırılmıĢtır." Yani bunlar takip edilirken, bu para alıĢveriĢleri takip edilirken Ģüpheleniliyor ve size bir haber geliyor. Telefonda "Tamam, ben bunu araĢtıracağım." diyorsunuz, bunun üzerine de o andan itibaren teknik takip durduruluyor. RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Ne var bunda? BÜLENT TEZCAN (Devamla) - SoruĢturma önergesinde konu yapılan, raporda konu yapılan da budur. Bu açıklamayı yapma ihtiyacı duydum. TeĢekkür ederim. (CHP sıralarından alkıĢlar) MUAMMER GÜLER (Mardin) - Sayın BaĢkanım… BAġKAN - ġimdi bir saniye, sıraya alayım. Sayın Çıray'a pek kısa söz talebine karĢılık bir dakikalık süre veriyorum. ALĠ HAYDAR ÖNER (Isparta) - Herkes yerine geçsin Sayın BaĢkan. BAġKAN - Akıl vere vere öldünüz ya siz de bana. AYTUN ÇIRAY (Ġzmir) - Bir dakika izin verir misiniz? BAġKAN - Buyurun. 110 AYTUN ÇIRAY (Ġzmir) - Sayın BaĢkan, Sayın BağıĢ bana cevap verirken Kenan PaĢa döneminde ortaokul çağında olduğunu söylemiĢ. Benim sözünü ettiğim dönem tabii ki Kenan PaĢa'nın CumhurbaĢkanlığı dönemi değildi, o zaman görüĢme imkânı bile bulamazdı zaten. Benim sözünü ettiğim dönem Kenan PaĢa'nın emekli olduğu, çok geç dönemlerini, 1990'lı ve sonraki yıllarını kastediyorum. 30 yaĢındaydı kendisi ve bunun Ģahidi var. Bunu açıklamak istedim. TeĢekkür ederim. BAġKAN - Tamam. Sayın Güler… MUAMMER GÜLER (Mardin) - Sayın Tezcan'ın bahsettiği gibi değildir olay. Orada soruĢturmanın gizliliğini veya soruĢturmayı engellemek anlamında değildir. Kesinlikle orada 201 koruma amaçlı, güvenlik amaçlı bir takip söz konusudur. Kesinlikle bu da… Evet, bunu ifade ediyorum çünkü o dönemde terör örgütlerinin devlet büyüklerine ve devlet büyüklerinin yakınlarına bir tehditi söz konusuydu. Kesinlikle bu soruĢturmaya engel anlamında değildir. Bunu ifade ediyorum. Komisyonda da bunun ayrıntılarını size izah edeceğim. Arz ederim. BAġKAN - Kayda geçti. 5 - Ġstanbul Milletvekili Ali Özgündüz ve 60 Milletvekilinin; bir Ģahsın trafikte durdurulmaması için araçlarına trafikte geçiĢ üstünlüğü kartı ve koruma polisi verilmesi, bu Ģahsın yakınlarının Türk vatandaĢlığına geçirilmesinin sağlanması, aynı Ģahsın yabancı bir ülkedeki paravan firmalarının bankalarla olan sıkıntılarının giderilmesi için ĠçiĢleri Bakanı sıfatıyla referans mektubu yazılması, söz konusu Ģahsı MASAK'ın takip etmesine yol açan ihbarı yapan emniyet müdürünün tayininin çıkarılması ve söz konusu Ģahsın usulsüzlükleri hakkında basında çıkacak haberlerin engellenmesi karĢılığında her bir iĢ için ayrı ayrı rüĢvet aldığı ve bu eylemlerin Türk Ceza Kanunu'nun 204'üncü maddesinde düzenlenen sahte belge düzenlemek, 255'inci maddesinde düzenlenen nüfuz suiistimali, 285'inci maddesinde düzenlenen soruĢturmanın gizliliğini ihlal, 283'üncü maddesinde düzenlenen suçluyu kayırma ve 252'nci maddesinde düzenlenen birden çok kez rüĢvet almak suçlarına uyduğu iddiasıyla ĠçiĢleri Eski Bakanı Muammer Güler hakkında bir Meclis soruĢturması açılmasına iliĢkin önergesi (9/6) (Devam) BAġKAN - Meclis soruĢturması önergesi üzerindeki görüĢmeler tamamlanmıĢtır. ġimdi ĠçiĢleri eski Bakanı Sayın Muammer Güler hakkında Meclis soruĢturması açılıp açılmaması hususunu oylarınıza sunacağım. Anayasa'nın 100'üncü maddesi hükmü gereğince oylamayı gizli oylama Ģeklinde yapacağız. Kâtip üyeler yerlerini alsınlar lütfen. Gizli oylamaya Adana ilinden baĢlıyoruz. (Oylar toplandı) BAġKAN - Oyunu kullanmayan sayın üye var mı? Yok. Evet, oylama iĢlemi bitmiĢtir. Oy kupaları kaldırılsın. (Oyların ayrımı yapıldı) BAġKAN - (9/6) esas numaralı ĠçiĢleri eski Bakanı Sayın Muammer Güler hakkında bir Meclis soruĢturması açılmasına iliĢkin önergenin gizli oylama sonucu: "Kullanılan Oy Sayısı : 404 Kabul : 143 202 Ret : 259 Çekimser BoĢ : :1 1 Kâtip Üye Bayram Özçelik Burdur Kâtip Üye Ġsmail KaĢdemir Çanakkale" Meclis soruĢturması açılması kabul edilmemiĢtir. Sözlü soru önergeleriyle alınan karar gereğince kanun tasarı ve teklifleriyle komisyonlardan gelen diğer iĢleri sırasıyla görüĢmek için 6 Mayıs 2014 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere birleĢimi kapatıyorum. 111 Hayırlı sabahlar. Kapanma saati: 05.49 112 Kaynak: http://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/Tutanak_B_SD.birlesim_baslangic?P4=22135&P5=H&PAGE1 =1&PAGE2=112 203
Benzer belgeler
Dışişleri Bakanlığı Bütçesi Üzerinde
MEHMET AKĠF HAMZAÇEBĠ (Devamla) – Sayın BaĢkanım, toparlıyorum.
ArkadaĢımız, Cumhuriyet Halk Partisini bıraksın da biraz kendisine baksın. On sene önce,
Avrupa Birliği konusunda, Meclis tutanakları...