fen ve teknoloji öğretimi için yeni bir model
Transkript
fen ve teknoloji öğretimi için yeni bir model
FEN VE TEKNOLOJĠ ÖĞRETĠMĠ ĠÇĠN YENĠ BĠR MODEL: ORTAK BĠLGĠ YAPILNDIRMA MODELĠ Hasan BAKIRCI1 , Salih ÇEPNĠ2 1 ArĢ. Gör., Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Eğitim Fakültesi, Ġlköğretim Bölümü, Söğütlü/Trabzon. 2 Prof. Dr., Uludağ Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Ġlköğretim Bölümü, Görükle/Bursa. Özet Fen eğitimcilerinin, son zamanlarda fen bilimlerindeki bilgilerin gerçek hayatla bağlantı kurulmasına vurgu yapan öğrenme model ve yaklaşımlara yöneldikleri görülmektedir. Bu modellerden biri de öğretim ve öğrenim modeli olan "Ortak Bilgi Yapılandırma Modeli'dir". Bu çalışmanın amacı, Ortak Bilgi Yapılandırma Modelinin ortaya atılma gerekçelerini ve teorik temellerini ortaya koymaktır. Bu kapsamda, ilgili literatür detaylı bir şekilde irdelenip, bazı sentezler elde edilmeye çalışılmıştır. Ortak Bilgi Yapılandırma Modelinin temelleri (OBYM) Ebenezer ve Connor tarafından 1998 yılında atılmıştır. Model temelde teorik kökleri bakımından Marton‟un “Öğrenme Varyasyonu Teorisi"ne ve Piaget‟in kavramsal değişim çalışmalarına dayanmaktadır. Bunlara ilaveten, Bruner‟in dili kültürün sembolik sisteminin bir parçası olarak değerlendiren görüşüne, Vygotsky‟nin sosyal çevre içinde iletilen "yakınsal gelişim alanına" ve Doll‟un bilimsel söylem ve müfredat gelişimiyle ilgili post modern düşüncelerine dayanmaktadır. Bu model; Keşfetme ve Sınıflandırma, Yapılandırma ve Müzakere Etme, Genişletme ve Transfer etme ve Yansıtma ve Değerlendirme aşamalarından oluşmaktadır. Bilgiyi öğrenme sürecinde öğrenciler; bilginin sadece deney, gözlem, ispatlama ve kuşku gibi bilimsel metotlara dayalı öğretim yaklaşımlarıyla çıkarılmadığı, bunun yanında, görüşme, paylaşma, müzakere etme gibi sosyal boyutlarla da ortaya çıkarılabilecek yöntem ve tekniklerin kullanılmasının önerildiği görülmektedir. Bu durumun ülkemizde 2004 yılında yapılan yeni fen ve teknoloji programının doğası ile büyük ölçüde örtüştüğü, fakat sosyo-bilimsel boyuttan zayıf olarak görülen mevcut programımıza oldukça fazla katkı sağlayabilecek bir boyuta sahip olduğu sonucuna varılmıştır. Anahtar Kelimeler: Fen Eğitimi, Fen ve Teknoloji Dersi, Ortak Bilgi Yapılandırma Modeli 1.GĠRĠġ Birey nasıl öğrenir sorusu yıllarca psikolog ve eğitimcilerin araştırma konusu olmuştur. Öğrenmeyi dışarıdan gelen uyarıcılara verilen tepki olarak açıklayan ve gözlemlenebilen dışsal süreçler açısından inceleyen davranışçı yaklaşımlar yerini öğrenmenin zihinde ve her bireyin kendine özgü şekilde yapılandırarak gerçekleştiğini savunan bilişsel yaklaşımlara bırakmıştır. Buna göre her birey ön bilgilerini ve becerilerini kullanarak yeni bilgileri kendisi zihninde yapılandırmakta ve öğrenmelerini kendisi gerçekleştirmektedir. Dolayısıyla her bireyin kendine özgü bir bilişsel yapısı vardır ve yeni öğrenilen bilgiler bu öznel bilişsel yapıyla uyumlu olduğu müddetçe öğrenilebilir(Çepni, Ayas, Ekiz ve Akyıldız, 2008 ). Fen eğitimcilerinin son yıllarda en çok ilgilendiği öğrenme kuramlarından birisi olan yapılandırmacı öğrenme kuramı, öğrencinin bilişsel gelişim düzeyine uygun olarak öğretim ortamlarının düzenlenmesine, düşünme becerilerine ve problem çözme etkinliklerine odaklanmayı gerekli kılmaktadır (Özkan, 2001). Gelişen teknolojiyle beraber, artan bilgi ve yaşamı devam ettirebilmek için gerekli olan bilgi sayısı her geçen gün artmaktadır. Bu sebeple fen eğitimcileri insanların gerçek hayatla bağlantılı, işe yarar bilgi öğrenmesini sağlayacak yaklaşımlar ve modeller geliştirmektedir. Bu modellerden biri de öğretim ve öğrenim modeli olan Ortak Bilgi Yapılandırma Modelidir. Bu modelin İngilizce adı ise, Common Knowledge Construction Model şeklinde tanımlanmıştır. Bir öğretim ve öğrenim modeli olan Ortak Bilgi Yapılandırma Modeli (OBYM) Ebenezer ve Connor tarafından 1998 yılında geliştirilmiştir. Model temelde teorik kökleri bakımından Marton‟un “Öğrenme Varyasyonu Teorisi"ne ve Piaget‟in kavramsal değişim çalışmalarına dayanmaktadır (Ebenezer, Chacko, Kaya, Koya ve Ebenezer, 2010). Bunlara ilaveten, Bruner‟in dili kültürün sembolik sisteminin bir parçası olarak değerlendiren görüşüne, Vygotsky‟nin sosyal çevre içinde iletilen "yakınsal gelişim alanına" ve Doll‟un "bilimsel söylem" ve müfredat gelişimiyle ilgili "post modern" düşüncelerine dayanmaktadır (Biernacka, 2006). Felsefik olarak bilişsel bir öğretim modeli olan Ortak Bilgi Yapılandırma Modeli öğrencilere, doğal olguyla öğrenci arasında kişisel etkileşim ve diğerleriyle sosyal etkileşim gerçekleştirerek evren hakkında inançlar oluşturmaya yönelik bilgiler verir (Biernacka, 2006). Bu modelin teorik ve felsefi temelini fenomenografi oluşturmasına rağmen, öğrenme stratejileri ve materyallerine ilişkin Piaget‟in kavramsal değişim teorisine uygun olarak yapılmış çalışmalardan 1 yararlanılmıştır. Bu bağlamda Ortak Bilgi Yapılandırma Modeli bu iki kavramsal değişim yaklaşımının kesiştiği bir model olduğu söylenebilir (Ebenezer ark., 2010). Bu modelde öğrencilerin kendi öğrenmelerinden haberdar ve farkında olmaları sağlanmalıdır. Böylece ön öğrenmelerini kullanarak kendi kişisel fikirlerini yeniden oluşturmaları sağlanmalıdır. Bu süreçte öğrencilerin derinlemesine mülakatlar, etkinlikler ve analizler yoluyla bilimsel düşünmeleri sağlanmalıdır. Bu sayede öğrenciler bilimde keşfetme, araştırma ve sorgulama yoluyla bilgiye ulaşılabileceğini de anlar (Ebenezer ark., 2010). Bu modelle ilgili olarak literatürde yeterince çalışmanın olmaması, bilimin doğasının ön plana çıkmış olması, fenomenografi ve kavramsal değişimi esas alması bu çalışmayı önemli kılmaktadır. Literatür analizinden bu modeli diğer modellerden ayırt eden en önemli unsurlar; bilimin doğasına, sosyo-bilimsel konulara ve bilgilerin fen-teknoloji-toplum-çevre ilişkisini bağlamında ortaya çıkarılmasına daha fazla vurgu yapmasıdır. Diğer taraftan bilgiyi öğrenme sürecinde öğrenciler; bilginin sadece deney, gözlem, ispatlama ve kuşku gibi bilimsel metotlara dayalı öğretim yaklaşımlarıyla çıkarılmadığı, bunun yanında, görüşme, paylaşma, müzakere etme gibi sosyal boyutlarla da ortaya çıkarılabilecek yöntem ve tekniklerin kullanılmasının önerildiği görülmektedir. Bu bağlamda düşünüldüğünde bu çalışmanın literatüre katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Bu çalışmanın amacı, Ortak Bilgi Yapılandırma Modelinin ortaya atılma gerekçelerini ve teorik temellerini ortaya koymaktır. 2. YÖNTEM Çalışmada doküman analizi yapılmıştır. Yapılacak olan çalışma ile ilgili mevcut kayıt ve belgeleri toplayıp belirli norm veya sisteme göre kodlayıp inceleme işlemine doküman analizi denir. Bu süreçte en önemli konu araştırmacının kaynaklardaki bilgileri, kaynakta anlatılmak istenen anlamda anlaması ve o doğrultuda kullanılmasıdır (Çepni, 2009). Doküman analizi araştırma çalışmalarında, genel tarama ve içerik çözümlenmesi olmak üzere iki farklı amaç için kullanılmaktadır. Genel tarama literatür taraması olarak da ifade edilmektedir. İçerik çözümlemesi daha çok meta analiz ile örtüşmektedir (Karasar, 2005). Bu nedenlerden dolayı çalışmada doküman analiz yöntemi altında genel tarama (literatür tarama) tekniği kullanılmıştır. Bu bağlamda elde edilen veriler literatür taraması sonucu toplanmıştır. Ortak Bilgi Yapılandırma Modelinin daha iyi anlaşılması ilköğretim öğretim programında uygulanmakta olan 5E modeli ile karşılaştırılmalı olarak verilmiştir. Ortak Bilgi Yapılandırma Modeli ile 5E modelinin benzer ve farklı özelikleri Anlam Çözümleme Tablosuna aktarılarak tartışılmıştır. 3. BULGULAR Bu bölümde Ortak Bilgi Yapılandırma Modeli ve 5E modeli kısaca tanıtılmış ve daha sonra da aralarındaki benzerlik ve farklılıkları gösteren Anlam Çözümleme Tablosu verilmiştir. 5E modeli, Girme (Enter/engage), Keşfetme (Exploration), Açıklama (Explanation), Derinleşme (Elaboration) ve Değerlendirme (Evaluation) basamaklarından oluşmaktadır. Ortak Bilgi Yapılandırma Modeli ise; Keşfetme ve Sınıflandırma (Exploring and Categorizing), Yapılandırma ve Görüşme (Constructing and Negotiating), Transfer Etme ve Genişletme(Extending and Translating), Yansıtma ve Değerlendirme (Reflecting and Assessing) basamaklarını içermektedir. 3.1. Ortak Bilgi Yapılandırma Modelinin Teorik Temelleri: Ortak Bilgi Yapılandırma Modelinin temelleri (OBYM) Ebenezer ve Connor tarafından 1998 yılında atılmıştır. Model temelde teorik kökleri bakımından Marton‟un “Öğrenme Varyasyonu Teorisi"ne ve Piaget‟in kavramsal değişim çalışmalarına dayanmaktadır. Bunlara ilaveten, Bruner‟in dili kültürün sembolik sisteminin bir parçası olarak değerlendiren görüşüne, Vygotsky‟nin sosyal çevre içinde iletilen "yakınsal gelişim alanına" ve Doll‟un bilimsel söylem ve müfredat gelişimiyle ilgili post modern düşüncelerine dayanmaktadır. Bu model; Keşfetme ve Sınıflandırma, Yapılandırma ve Müzakere Etme, Genişletme ve Transfer etme ve Yansıtma ve Değerlendirme aşamalarından oluşmaktadır. i. Keşfetme ve Sınıflandırma (Exploring and Categorizing): Bu evrenin amacı, öğrencilerin doğal ya da sosyal bir olguya karşı sahip oldukları tutumun ne olduğunu ya da öğrencilerin evrenle ilgili algılarını önceden yaşadıkları ne çeşit deneyimlerin etkilediğini ortaya çıkarmaktır (Biernacka, 2 2006). Öğrencinin ön bilgilerinin farkına varması ve öğrencinin dikkati konuya çekilir. Öğrencinin var olan bilgisinin doğru-yanlış diye yargılamadan açığa çıkarılarak sınıflandırma yapılması sağlanır. Bunun için bir ya da birkaç basit etkinlik kullanılabilir. Örneğin gösteriler, aktiviteler, resimler, diyagramlar ve video klipler vs. kullanılabilir. Bu etkinlikler; öğrencilerin dünyadaki doğal olaylarla, zihnindeki düşünceler arasındaki ilişkiyi ortaya çıkaracak tarzda olmalıdır. Öğrenciler, bilimin doğası hakkında haberdar olurlar. Konu ile ilgili olarak fenomonografik kategorilerin oluşturulması, kavram yanılgılarının ortaya çıkarılması ve öğrencilerin kendilerinin ve arkadaşlarının bilgilerinin farkına varması gibi bir çok eylem bu aşamada yapılmaktadır. Bu aşamada öğretmenin görevi ise, öğrencileri dikkatlice dinleyip öğrencilerden gelen fikirleri yorumlamaktır. Başka bir deyişle ifade edilecek olursak, öğretmenin rolü; ne gibi ön deneyimlerin öğrencilerinin doğal olgular hakkındaki algılarını etkilediğini anlamaktır. Öğretmene düşen bir diğer görev ise, pozitif ve destekleyici bir çevre oluşturmaktır. Böylelikle öğrenciler kendi fikirlerini açıkça ve dürüstçe ifade etmek zorlanmayacaklardır. Öğrenciler bilimsel bilgi gibi kişisel bilgilerin gelişim ve değişime yönelik deneme amaçlı ve esnek olduğunu görme şansına sahip olurlar. Bu yüzden, bu aşama öğrencilere bilimin deneme yönünü görmek ve bilim öğreniminde bunun zayıflıktan ziyade bir güç olduğunu fark etmeleri için bir şans tanımaktadır (McComas, Clough, ve Almazora, 1998; Lederman, Abd-El-Khalick, Bell ve Schwartz, 2002). Bu aşama, öğrencilere bilimin olguyu keşfetme ve açıklama teşebbüsünde bir disiplin olduğuna dair anlayış geliştirmeleri için bir şans vermektedir. Bilimin bilgileri ve gerçekleri ezberlenmek için toplayan bir disiplin olmadığını açıkça göstermektedir. ii. Yapılandırma ve Görüşme (Constructing and Negotiating): Öğrenciler bilginin sadece deney, gözlem, ispatlama ve kuşku gibi bilimsel metotlara dayalı bir şekilde değil aynı zamanda görüşme, paylaşma, müzakere etme gibi sosyal boyutlarla da ortaya çıkarılabileceğinin farkına varır (Ebenezer ve Connor, 1998). Öğretmenin bu aşamadaki rolü; genç insanlara içinde bulundukları performans seviyesinden yardımla birlikte ulaşabilecekleri maksimum seviyeye ulaşabilmeleri için yardımcı olmaktır (Vygotsky, 1987). Öğretmen rehberliğinde bilginin sosyal olarak yapılandırılması için bilimsel söylem (discourse) gerçekleştirilir (Duschl ve Osborne, 2002). Bu da karşısındakinin fikrini anlama ve empati gibi sosyal becerilerin kazanmasını sağlar. Söylemler sayesinde, öğrenciler bilim adamlarının kendi fikirlerini bilginin ilerlemesine etkili bir şekilde katkıda bulunabilmesi için, başka bilim adamlarıyla görüştüklerini öğrenirler (Biernacka, 2006). Bilginin zihinde yapılandırılması öğretmen-öğrenci ve öğrenci-öğrenci etkileşimi sürecinde gerçekleşen paylaşımlar sayesinde gerçekleşir. İlk iki evrede öğrenciler bilgiyi yapılandırmaya çalışırlar. Bilimsel bilginin yapılandırılması ve kavramların anlamlarının görüşülmesi, kavram etiketlerinin öne sürülmesinden çok önce gerçekleşmiş olmalıdır (Brown ve Ryoo, 2008). Modelin Yapılandırma ve Görüşme aşaması aynı zamanda bilimsel okur yazarlığın ikinci unsuru bilimin nasılına göre de hareket etmektedir. Bu aşamada öğrenciler bilimin sosyal olarak yapılandırıldığını görmek için pek çok fırsat elde ederler. Akranları ve öğretmenleriyle görüşme yoluyla bilgiyi yapılandırırlar. Öğrenciler akranlarıyla görüşmelerinde; fikirler ileri sürerler, deneyler tasarlarlar ve sonuçları tartışlar. Böylelikle bu görüşmelerde belli bir sonuca varmak için iş birliği yaparlar. Öğrenciler işbirlikçi girişimlere katılarak, bilimsel araştırma hakkında bilgi sahibi olurlar. Özellikle, bilim insanlarının dünyayı çalışmak için nasıl bir yol izlediğini, birbirleriyle nasıl bir iletişim içinde olduklarını ve dünyanın nasıl işlediğine yönelik açıklamalar önerdiklerini öğrenirler. Bu da göstermektedir ki bilimsel bilgi kompleks bir sosyal aktivitenin ürünüdür. Diğer taraftan toplumda yaygın olarak hakim olan yalnız ya da diğer bilim insanlarından uzakta yalıtılmış bir şekilde çalışan bilim insanı imajını yok etmektedir (McDuffie, 2001). Bilim insanlarının yalnızlıkta var olamayacağını ve bilginin etkili bir şekilde ilerlemesine katkıda bulunabileceğini işaret etmektedir. Modelin bu aşamasında vurgulanan başka bir nokta ise, bilimin doğasının bir başka yönü olan uygulamacılarının hayal gücü ve yaratıcılığıdır. Hem öğrenciler hem de bilim insanları yeni bilginin yapılandırılması sürecinde yaratıcı, hayalperest ve içgüdüsel olmalıdır. Öğrencilerin veriyi analiz etmek, sonuca varmak, anlamları yorumlamak, alternatifleri tartmak ve gözlem yapmak için bu becerilere sahip olması gerekmektedir. Yaratıcılık, hayal gücü ve iç güdü bilim insanlarının diğer önemli özelliklerindendir (Philips, 1998). Öğrenciler kavramsal değişimin eleştirel düşünme, araştırma ve akran paylaşımı gibi süreçlerin sonunda zihinde oluşan anlamlar sayesinde gerçekleştiğinin farkına varır. Bu aşamada, öğretmen sürece rehberlik eden kişidir (Ebenezer ve Connor, 1998). 3 iii. Transfer Etme ve Genişletme(Extending and Translating): Bilimsel okuryazarlığın üçüncü kavramı olan bilimin "niçinine" göre davranır (Biernacka, 2006). Fen, teknoloji, toplum ve çevre (FTTÇ) bağlamını fen bilgisi eğitiminde kullanmanın amacı; öğrencilere konular hakkında kollektif bir şekilde karar alırken sosyal sorumluluğu öğretmek ve öğrencilere bilimin sosyal ve kültürel olarak yerleşmiş olduğunu göstermektir (Biernacka, 2006; Ebenezer ark., 2010). Üçüncü evrede, öğrenciler toplumsal ve çevresel problemlere yöresel ya da ulusal seviyede çözüm bulmaya çalışır (Biernacka, 2006; Ebenezer ark., 2010). Öğrenciler çözüm ararken, bilgi, teknoloji, toplum ve çevre arasındaki etkileşimi ortaya çıkarmak için eleştirel düşünce yapısını kullanırlar. Fen-teknoloji-toplum-çevre ilişkileri ortaya çıkarılır. Bu sayede öğrenilenle gerçek yaşam durumları arasında sağlam bir ilişki kurulur. Transfer etme ve genişletme aşaması öğrencilerin ikinci evrede geliştirdikleri bilimsel fikirlerle ilgili algılarını sosyo-bilimsel araştırmanın problemlerini şekillendirmek için kullanmalarına fırsat tanır. Bilimle ilgili toplumsal problemlerle meşgul olarak öğrenciler bilim, teknoloji, toplum ve çevre arasındaki karmaşık etkileşimler hakkında eleştirel düşünce yapısı yoluyla bir farkındalık geliştirirler (Solomon ve Aikenhead, 1994). Bunun gibi eğitici bir süreç bir konu hakkında belirtilen çoklu görüşleri destekleyen sosyo-kültürel paradigmadan ortaya çıkmaktadır. Bu bağlam içerisinde öğrenmenin süreci ya da bilimi üzerine odaklanıp öğrenmenin zamanla değişeceği fikrini desteklemektedir. Son zamanlarda, fen-teknoloji-toplum ve çevre (FTTÇ) eğitiminin önemi artmıştır. Çünkü çevresel krizin çeşitliliği ve çapı bizimle karşı karşıyadır. Bu çevresel krizlere örnek olarak; ozon tabakasının delinmesi, küresel ısınma, toprak, hava ve su kirliliği, ormanların kesilmesi verilebilir (Bencze, 2000; Hodson, 2003). Bu çevresel krizin ışığında, FTTÇ yaklaşımının sadece bilim, teknoloji, toplum ve çevre arasındaki dinamik ilişkiler hakkında bir şeyler öğrenmekten öteye gitmesi gerektiğini belirtmektedir. Çocuklara ümit vermek için öğrencilerin iç görüşlerine göre katılımcı demokrasi yoluyla hareket edebilmeleri için bir şans bulmaları gerekmektedir. Fen eğitiminin öğrencilerin karar verme sürecine katılmaları için gerekli becerileri ve bilgiyi edindiklerinden ve alternatif seslerin ve değerlerin politika kararlarında taşınmak üzere getirilmesi gerektiğinden emin olmaları gerektiğini savunmaktadır. Öğrencilerin bilim ve teknolojinin sosyal, siyasal ve ekonomik güçlerden etkilendiğini öğrenmeleri yeterli değildir. Nasıl katıldıklarını öğrenmeleri gerekmektedir (Hodson, 1998). Sonuç olarak, Ortak Bilgi Yapılandırma Modelinin, bu aşaması bilimsel bilginin yaratıcı ve hayalperest özelliğini vurgulamaktadır. Dahası, bilginin sosyal yapılandırmasının ve pek çok yöntemin uygulanmasının da altını çizmektedir (Biernacka, 2006). iv. Yansıtma ve Değerlendirme (Reflecting and Assessing): Geleneksel ölçme değerlendirme teknikleri öğrencilerin kavramsal düzeydeki bilgilerini ve kavramsal değişimlerini ölçmede yetersiz kalmaktadır. Çünkü geleneksel yöntemler sadece cevapların doğru mu yanlış mı olduğunu ispatlarlar ve sadece ürünü ölçerler. Hâlbuki alternatif ölçme ve değerlendirme yöntemleri süreci de değerlendirir. Kavramsal değişim sürecinde ölçme değerlendirme öğrencinin yalnızca ne öğrendiği üzerinde değil bilgiyi nasıl öğrendiği, nasıl keşfettiği, zihninde nasıl yapılandırdığı üzerinde durur. Bu değerlendirmeler öğrencilerin bilimsel bilgilerinin yanı sıra bilimsel araştırma becerilerini, davranışlarını, tutumlarını, inançlarını ve sosyal becerilerini de ölçmelidir (Biernacka, 2006). Ortak Bilgi Yapılandırma Modelinin bu aşamasında hem yansıma hem de değerlendirme gerçekleşmektedir. Ancak kişinin yansıma ve değerlendirme aşamalarının süre gelen otantik deneyimler olduğunu anlaması ve aşamaların her biriyle birleştirilebileceğini fark etmesi gerekir. NCR (1996) iki değerlendirme standardı ortaya koymuştur. Bunlardan ilki değerlendirmelerin bilgilendirmek için tasarlandıkları kararlarla uyum içerisinde olması gerektiğini vurgulamaktadır. İkincisi, bilim öğrenmek için gereken başarı ve fırsatların değerlendirilmesi gerektiğini belirtmektedir. Standartlardan özet çıkaracak olursak; öğretmenlerin öğrencilerden sınıf için uygulamalarını geliştirmek, öğretim programı hazırlamak, kendi kendini yöneten öğrenciler geliştirmek, öğrenci gelişimini rapor etmek ve öğretim uygulamalarını araştırmak için sürekli olarak bilgi toplaması gerektiğidir (NCR, 1996, 87-89). Öğretmen; eğitim öğretim sürecinde dört temel soru kapsamında öğretim sürecini nasıl yönlendireceğini ve süreçle ilgili yansımalarını belirleyeceğini bilir. 1) Öğrencilerim ne biliyor? 2) Öğrencilerimin neyi öğrenmesini istiyorum? 3) Onlara öğrenmeleri için nasıl yardımcı olabilirim? 4) Öğrencilerim ne öğrendi? sorularına cevap bulmaya çalışır (Barba, 1998). Örneğin, öğrencilerim ne biliyor? Öğrencilerin sınıfa getirdikleri fikirlere atıf yapabilmektedir mi? Öğrenciler gelişimsel açıdan 4 derse ne getirdiklerine odaklana biliyorlar mı? (Driver, 1990). Sorgulama, sınıf için tartışma, kavram haritası oluşturma, öğrencilerle basit konuşmalar, yarı yapılandırılmış mülakatlar, sorulara cevap vermek için yazma ve çizme, günlük tutma, diyagram çizme ve portfolyo tutmayı içermektedir. Yapılandırmacı öğrenme kuramının 5E modeli; BSCS (Biological Science Curriculum Study)‟nin öncü isimlerinden Bybee tarafından geliştirilen daha çok araştırma esaslı yapılandırmacı öğrenme teorisi ve deneysel etkinliklere dayandırılmış bir fen dersi öğretim modelidir. 5E modeli beş aşamadan oluşmaktadır. Girme, keşfetme, açıklama, derinleştirme ve değerlendirme aşamalarından oluşan bu modelin aşamaları aşağıda açıklanmaktadır (Çepni, 2005; Ültay ve Çalık, 2011; Smerdan ve Burkam, 1999; Çepni, Akdeniz ve Keser, 2000): 5E öğrenme modeli aşamalarına aşağıda kısaca değinilmiştir. Girme Aşaması; bu aşama öğrencilerin ön bilgilerinin açığa çıkarılarak ve yeni öğrenilecek konuya merak uyandırıcı bir girişin yapıldığı bölümdür. Keşfetme aşaması; bu aşama öğrencilerin aktif olarak sorunu çözmek için düşünceler ürettiği ve çözüm yolları bulabildiği bölümdür. Bu aşamada öğrenciler özgür olarak veya grupla çalışıp, bilimsel bilgiyi keşfeder veya problemlere çözüm üretir. Öğretmenin bu aşamadaki rolü onlara rehberlik etmektir. Açıklama aşaması; bu aşama öğretmenin öğrencilerin yetersiz olan düşüncelerini doğru olanları ile değiştirmesine yardımcı olduğu, öğretmenin gerekli açıklamaları yaptığı aşamadır. Öğretmen açıklamalar yaparken bilgisayar yazılımlarından ve video gösterimi gibi yöntemlerden faydalanması mümkündür. Derinleştirme aşamasında; bu aşamada öğrenciler kazandıkları bilgileri yeni olaylara ve problemlere uygulayarak zihinlerinde daha önce var olmayan yeni kavramları öğrenmiş olurlar. Bu aşamada öğrencilerin alternatif açıklamalar yapmalarına fırsat tanınmalıdır. Değerlendirme aşaması; bu aşamada öğretmen problem çözerken öğrencileri izleyerek ve onlara sorular sorarak, aynı zamanda yeni kavram ve becerileri öğrenmede, öğrencilerin kendi gelişimini değerlendirmelerine yardımcı olur. Bu aşamada öğrenciler, diğer dört aşamada öğrendikleri yeni bilgileri sorgulayarak bir çıkarımda bulunur. Tablo 1. 5E ve Ortak Bilgi Yapılandırma Modelinin(OBYM) Benzer ve Farklı Özellikleri 3.Açıklama Basamağı 2. KeĢfetme Basamağı Yapılandırma ve GörüĢme 1. Girme Basamağı KeĢfetme ve Sınıflandırma Basamaklar Öğretim Modellere Ait Özellikler Öğrencinin ön bilgilerinin farkına varması ve öğrencinin dikkati konuya çekilir. Öğrenciler bilimin doğası hakkında haberder olurlar. Fenomenle ilgili anlayışlarının (kavram yanılgılarının) belirlenmesi ve öğrencilerin kendilerinin ve arkadaşlarının bilgilerinin farkına varması gibi bir çok eylem bu aşamada yapılmaktadır. Konu ile ilgili olarak fenomonografik kategöriler oluşturulması Öğrencinin var olan bilgisinin doğru yanlış diye yargılamadan açığa çıkarılarak sınıflandırma yapılması, Yani beyin fırtınası yaptırılır. Ön bilgilerin ortaya çıkarılmasında deneyim, araştırma ve soruşturma yöntemlerinden faydalanılabilir. Öğrencilerin kendi bilgilerini denedikleri, gözlem yaptıkları, deneyim kazandıkları ve bilgiyi keşfettikleri aşamadır. Öğretmen bu aşamada rehberlik eden kişidir. Bilginin zihinde oluşturulması öğretmen-öğrenci ve öğrenci-öğrenci etkileşimi sürecinde gerçekleşen paylaşımlar sayesinde gerçekleşir. Öğrenciler bilginin sadece deney, gözlem, ispatlama ve kuşku gibi bilimsel metotlara dayalı bir şekilde değil aynı zamanda görüşme, paylaşma, müzakere etme gibi sosyal boyutlarla da ortaya çıkarılabileceğinin farkına varır. Öğrencilerin kendi bilgilerini denedikleri, gözlem yaptıkları, deneyim kazandıkları ve bilgiyi keşfettikleri aşamadır. Öğretmen öğrencilere konu hakkında açıklamalar yapar. Öğretmen açıklamalar yaparken bilgisayar yazılımlarından ve video gösterimi gibi yöntemlerden faydalanması mümkündür. Öğrencilerin öğrendikleri kavramları kullanabilecekleri projeler, problem çözme veya laboratuar etkinlikleri kullanılabilir. Öğretmenin en aktif olduğu aşamadır. 5 5E OBYM x x x x x x x x x x 5. Değerlendirme Yansıtma ve Değerlendirme 4. DerinleĢtirme Transfer ve GeniĢletme Tablo. 1: Devamı Not: Öğrenilen bilgiler diğer disiplinlerle veya kavramlarla ilişkilendirilerek yeni durumlara uygulanır. Öğrenciler gruplar halinde problem çözme etkinlikleri veya günlük hayattan verilen gerçekçi senaryolar üzerinde çalışır. Öğrenciler toplumsal ve çevresel problemlere yöresel ya da ulusal seviyede çözüm bulmaya çalışır. Öğrenciler çözüm ararken, bilgi, teknoloji, toplum ve çevre arasındaki etkileşimi ortaya çıkarmak için eleştirel düşünce yapısını kullanırlar. Teorik anlamda elde edilen bilgiler zihinde anlamlandırılmış olup bu aşamada oluşan bu anlamın teknolojideki ve toplum içindeki uygulamaları kullanılır. Fen-teknoloji-toplum-çevre ilişkileri ortaya çıkarılır. Bu sayede öğrenilenle gerçek yaşam durumları arasında sağlam bir ilişki kurulur. Herkes ilgiyi konuya ilişkin kendi doğrusunu ortaya koyar ve bunu ispatlamaya çalışırken diğer arkadaşlarının fikrini de çürütmeye çalışır. Buda öğrencilere bilginin sadece deneysel yöntemlerle değil sosyal etkileşim ve bilimsel tartışmalar(Argümantasyon) yoluyla öğrenilebileceği algısı kazandırır. Öğrenciler diğer dört aşamadaki bilgilerini değerlendirerek, bilginin farkına varırlar. Öğrenciler sınıfta daha önceden karşılaşmamış oldukları durumlara öğrendikleri yeni bilgileri transfer eder. Değerlendirmeler öğrencilerin bilimsel bilgilerinin yanı sıra bilimsel araştırma becerilerini, davranışlarını, tutumlarını, inançlarını ve sosyal becerilerini de ölçmelidir. Geleneksel ölçme değerlendirme teknikleri öğrencilerin kavramsal düzeydeki bilgilerini ve kavramsal değişimlerini ölçmede yetersiz kalmaktadır. Kavramsal değişim sürecinde ölçme değerlendirme öğrencinin yalnızca ne öğrendiği üzerinde değil bilgiyi nasıl öğrendiği, nasıl keşfettiği, zihninde nasıl yapılandırdığı üzerinde durur. :Özelliği gösterir. : Özelliği göstermesi veya göstermemesi şart değildir. x x x x x x x x x x x : Özelliği göstermez 4.TARTIġMA ve SONUÇ Bilim ve teknolojideki meydana gelen gelişmelerin eğitim-öğretim ortamına yansımaları sonucu birçok öğrenme kuramın doğmasına neden olmuştur. Son zamanlarda yapılandırmacı öğrenme kuramının eğitim ve öğretimde olumlu etkilerinin görülmesi sonucunda bir takım modeller ortaya atılmıştır. Bu modellerden biri de Ortak Bilgi Yapılandırma Modelidir. Öğrenme kuramlarının ortaya atılma gerekçelerinden biri de öğrenmenin gerçekleşmesinde bireysel farklılıkların sanıldığında daha fazla etkili olduğu görülmektedir (Çepni, 2009). 5E modeli ve Ortak Bilgi Yapılandırma Modeli bazı noktalarda örtüşmüş olsa da birçok farklılıkların olduğu anlaşılmıştır. Bu bölümde Tablo 1 esas alınarak tartışılacaktır. Ortak Bilgi Yapılandırma Modelinin birinci aşaması keşfetme ve sınıflandırma iken, 5E modelindeki karşılığı ise girme aşamasıdır. Her iki modelin birinci aşamalarında; öğrencinin ön bilgilerinin farkına varması ve öğrencilerin dikkatinin konuya çekilmesi gibi özellikler benzerlik göstermektedir. Ancak Ortak Bilgi Yapılandırma Modelinin birinci aşamasında ise; öğrencilerin kavram yanılgılarının belirlenmesi ve bilimin doğasından haberdar edilmesi gibi içeriğe sahiptir (Ebenezer ve Connor, 1998). Bu modelin birinci aşaması zaman olarak 5E modelinin birinci aşamasına göre daha fazla zaman alması ve sonraki aşamalarda nasıl bir yol izleneceği bu aşamada belirlenir (Biernacka, 2006; Ebenezer ve Connor, 1998 ). Ortak Bilgi Yapılandırma Modelinin keşfetme ve sınıflandırma aşaması; öğrencilerin bilimin doğasından haberder olmasını ve öğrencinin var olan bilgisinin doğru yanlış diye yargılamadan açığa çıkarılarak sınıflandırma yapılmasını, yani beyin fırtınası yaptırılması gibi aktiviteleri içermektedir(Ebenezer ve Fraser, 2001). Ortak Bilgi Yapılandırma Modeli ikinci aşamasının yapılandırma ve görüşme aşaması olup 5E modelindeki karşılığı ise keşfetme basamağıdır. İçerik olarak çok benzemesine rağmen; 5E modelinde temel farkı ise, bilimsel tartışmanın önemli olduğu vurgulanmaktadır. Yapılan tartışmalarda bilimin 6 doğasına vurgu yapılması gerekmektedir (McDuffie, 2001). Birçok ülkenin ve bizim ülkemizdeki ders programlarında bilimsel okuryazar birey yetiştirilmesi öncelikli hedef olarak ortaya konulmaktadır (MEB, 2005). Bilimsel okur yazar bireyin en önemli özelliği olarak da, bilimin doğası hakkında yeterli anlayışa sahip olma kabul edilmektedir. Bu bağlamda bu model fen ve teknoloji öğretim programı içeriğine uygun olduğu söylenebilir. Diğer taraftan bilgiyi öğrenme sürecinde öğrenciler bilginin sadece deney, gözlem, ispatlama ve kuşku gibi bilimsel metotlara dayalı öğretim yaklaşımlarının yanında, görüşme, paylaşma, müzakere etme gibi sosyal boyutlarla (Ebenezer ve Connor, 1998; Ebenezer ve Haggerty, 1999) da ortaya çıkarılabilecek yöntem ve tekniklerin kullanılmasının önerildiği görülmektedir. Ortak Bilgi Yapılandırma Modelinin üçüncü aşaması olan transfer etme ve genişletme aşamasının karşılığı 5E modelinin dördüncü aşaması olan derinleştirme basamağıdır. Her ikisinde ortak olan; öğrenciler öğrendikleri yeni bilgileri farklı durumlara ve yeni problemlere uyarlayıp, günlük hayatla ilişkilendirir ve öğrencilerin alternatif açıklamalar yapmalarına fırsat tanınmalı aktivitelerini içermektedir (Ültay ve Çalık, 2011). Ortak Bilgi Yapılandırma Modelinin bu aşamasının farkı ise, konuyla ilgili sosyo-bilimsel konulara değinilmesi ön plana çıktığı görülmektedir (Ebenezer ve Connor, 1998; Ebenezer ve Puvirajah, 2005). Öğrenciler toplumsal ve çevresel problemlere yöresel ya da ulusal seviyede çözüm bulmaya çalışır (Biernacka, 2006; Ebenezer et al, 2010). Öğrenciler çözüm ararken, bilgi, teknoloji, toplum ve çevre arasındaki etkileşimi ortaya çıkarmak için eleştirel düşünce yapısını kullanırlar. Fen-teknoloji-toplum-çevre ilişkileri ortaya çıkarılır. Bu sayede öğrenilenle gerçek yaşam durumları arasında sağlam bir ilişki kurulur. Ortak Bilgi Yapılandırma Modelinin dördüncü aşaması yansıtma ve değerlendirme aşaması iken, 5E modelinin beşinci aşaması olan değerlendirme aşamasına karşılık gelmektedir. Ortak Bilgi Yapılandırma Modeli ile 5E modelinin en çok benzerlik gösteren aşamaları son aşamaların olduğu görülmüştür. Her iki modelde de diğer aşamalarda öğrendikleri yeni bilgileri sorgulayarak bir çıkarımda bulunmaktadır. Öğrencilerin eski bilgilerini yenileriyle değiştirdikleri ve öğrencilerin kendi gelişmelerini değerlendirmesi gibi özellikler sahiptir. Ortak Bilgi Yapılandırma Modelinin farkı ise; geleneksel ölçme değerlendirme teknikleri öğrencilerin kavramsal düzeydeki bilgilerini ve kavramsal değişimlerini ölçmede yetersiz kalmaktadır. Çünkü geleneksel yöntemler sadece cevapların doğru mu yanlış mı olduğunu ispatlarlar ve sadece ürünü ölçerler. Hâlbuki alternatif ölçme ve değerlendirme yöntemleri süreci de değerlendirir. Kavramsal değişim sürecinde ölçme değerlendirme öğrencinin yalnızca ne öğrendiği üzerinde değil bilgiyi nasıl öğrendiği, nasıl keşfettiği, zihninde nasıl yapılandırdığı üzerinde durur. Bu değerlendirmeler öğrencilerin bilimsel bilgilerinin yanı sıra bilimsel araştırma becerilerini, davranışlarını, tutumlarını, inançlarını ve sosyal becerilerini de ölçmelidir (Biernacka, 2006). Tablo 1‟den de görüldüğü gibi 5E modeli ve Ortak Bilgi Yapılandırma Modeli bazı noktalarda benzerlik gösterse de, en çok benzerlik gösterdikleri nokta her ikisinin de yapılandırmacı yaklaşımı esas almış olmasıdır. 5E ve Ortak Bilgi Yapılandırma Modelinin girme, keşfetme ve sınıflandırma aşamaları öğrencinin dikkatini konuya çekme ve ön bilgilerini harekete geçirme konusunda benzerlik gösterirken, keşfetme, yapılandırma ve görüşme aşamaları da öğrencilerin kendi bilgilerini denemesi, gözlem yapması, deneyim kazanması ve bilgiyi keşfetmesi açısından benzerlikler taşımaktadır. Ancak Ortak Bilgi Yapılandırma Modeli kullanılan tüm materyaller ve verilen örnekler bilimin doğası ile ilişkilendirilmek durumundayken, 5E modelinde böyle bir durum zorunluluğu söz konusu değildir. Diğer taraftan her iki modelde de öğretmen rehberlik yapsa da, 5E modelinde öğretmenin bariz bir şekilde aktif olduğu açıklama basamağı bulunurken, Ortak Bilgi Yapılandırma Modelinde böyle bir aşama veya içerik bulunmamaktadır. Ortak Bilgi Yapılandırma Modeli dört aşamadan oluşurken, 5E modeli ise beş aşamadan oluşmaktadır. Sonuç olarak; ülkemizde 2004 yılında yapılan yeni fen ve teknoloji programının doğası ile büyük ölçüde örtüştüğü, fakat sosyo-bilimsel boyuttan zayıf olarak görülen mevcut programımıza oldukça fazla katkı sağlayabilecek bir boyuta sahip olduğu sonucuna varılmıştır. Literatürü incelediğimizde; Türkiye‟de öğrencilerin, öğretmen adaylarının ve öğretmenlerin bilimin doğası ile ilgili anlayışlarını inceleyen çalışmalarda da bu konuda önemli öğretim eksiklikleri olduğu belirtilmektedir (Gürses, Doğar ve Yalçın 2005; Köseoğlu, Tümay ve Budak, 2008; Sarıbaş ve Köseoğlu, 2006; Taşar, 2003). Dolaysıyla Bu modelin literatürde belirtilen bu konuya katkı sağlayacağı düşünülmektedir. 7 5. KAYNAKLAR Barba, R.H. (1998). Science in the multicultural classroom. A guide to teaching and learning. Allyn and Bacon. Needham Heights, MA. Bencze, L. (2000). Empowering constructivist school science: Promoting self – actualization and democracy. In D. Hodson (ed.), OISE papers in education: 111-130. Toronto: OISE. Biernacka, B. (2006). Developing scientific literacy of grade five students: A teacher researcher collaborative effort. Unpublished Ph.D. dissertation, University of Manitoba. Brown ve Ryoo, (2008). Teaching science as a language: A „„content-first‟‟ approach to science teaching, Journal of Research in Science Teaching, 45(5), 529–553. Bruner J. (1986). Actual minds, possible worlds. Cambridge, MA: Harvard University Press. Çepni, S., Akdeniz, A. R. ve Keser, Ö. F. (2000). Fen bilimleri öğretiminde bütünleştirici öğrenme kuramına uygun örnek rehber materyallerin geliştirilmesi. Fırat Üniversitesi 19. Fizik Kongresi, Elazığ. Çepni, S., Ayas, A., Ekiz, D. ve Akyıldız, S. (2008). Öğretim İlke ve Yöntemleri( Editörler: Çepni ve Akyıldız), Celepler Matbaacılık, 1. Baskı, Trabzon. Çepni, S. (2009). Araştırma ve Proje Çalışmalarına Giriş. Celepler Matbaacılık 4. Baskı, Trabzon. Driver, R. (1990). The Construction of Scientific Knowledge In School Classroom. In Miller, R. (Ed.), Doing science: Images of science in science education. 83-106. New York: Falmer Place Duschl, R., ve Osborne, J. (2002). Supporting and promoting argumentation discourse in science education. Studies in Science Education, 38, 39-72. Ebenezer, J., Chacko, S., Kaya, O.N., Koya, S. K. ve Ebenezer, D.L. (2010). The effects of common knowledge construction model sequence of lessons on science achievement and relational conceptual change, Journal of Research In Science Teaching Vol. 47, No. 1, 25–46. Ebenezer, J.V. ve Connor, S. (1998). Learning To Teach Science: A Model For The 21 Century. Upper Saddle River, New Jersey: Prentice-Hall, Inc., Simon and Schuster/A. Viacom Company. Ebenezer, J.V. ve Fraser, D. (2001). First year chemical engineering students‟ conceptions of energy in solution process: Phenomenographic categories for common knowledge construction. Science Education, 85, 509–535. Ebenezer, J.V. ve Haggerty, S. (1999). Becoming secondary school science teachers: Pre-service teachers as researchers. Upper Saddle River, New Jersey: Prentice-Hall, Inc., Simon and Schuster/A. Viacom Company. Journal of Research in Science Teaching. Ebenezer, J.V. ve Puvirajah, A. (2005). WebCT dialogues on particle theory of matter: Presumptive reasoning schemes. Educational Research and Evaluation: An International Journal on Theory and Practice, 11, 561-589. Special Issue: The Role of Research in Using Technology to Enhance Learning in Science. Educational Thought, 9, Teachers College, New York: Columbia University. Gürses, A., Doğar, Ç. ve Yalçın, M., (2005) “Bilimin doğası ve yüksek öğrenim öğrencilerinin bilimin doğasına dair düşünceleri” Milli Eğitim Dergisi, Sayı:166, 65-71. Hodson, D. (1998). Teaching And Learning Science: Towards A Personalized Approach. Buckingham:Open University Press. Hodson, D. (2003). Time for action: Science education for an alternative future. International Journal of Science Education. 25(6): 645-670. Karasar, N. (2005). Bilimsel Araştırma Yöntemi, Nobel Yayın Dağıtım Ltd. Şti. Ankara. Köseoğlu, F., Tümay, H. ve Budak, E (2008). Bilimin doğası hakkında paradigma değişimleri ve öğretimi ile ilgili yeni anlayışlar, Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi, 28(2), 221237. Lederman, N.G, Abd-El-Khalick, F., Bell, R.L., and Schwartz, R.T. (2002). Views of NOS questionnaire (VNOS): Toward valid and meaningful assessment of learners‟ conceptions of NOS, Journal of Research in Science Teaching, 39:389-407. McComas, W., Clough, M. ve Almazora. (1998). The role and character of the nature of science in: The NOS in Science Education, Edited by McComes. W.F. Boston: Kluwer Academic Publisher. McDuffie, Jr. T. E. (2001). Scientists – geeks & nerds? Science and Children. Millî Eğitim Bakanlığı, (2005). İlköğretim fen ve teknoloji dersi; 4-5. sınıflar öğretim programı. Ankara. 8 National Research Council. (1996). National science education standards. Washington, DC: National Academy Press. Özkan, B. (2001). Yapılandırmacı öğrenme ortamlarında özgün etkinlik ve materyal kullanımının etkililiği. Doktora Tezi, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara. Philips, D. (1998). Blame it on the weather. Key Porter Books Limited. Toronto, Ontario, Canada. Piaget, J., (1963). Cognitive Development in Children: Journal of Research in Science Teaching, 2(1), 176-186. processes. Cambridge, MA: Harvard University Press. Sarıbaş, D. ve Köseoğlu, F. (2006). The effect of constructivist method on pre-service chemistry teachers‟ achievement and conceptual understanding about aqueous solutions. Journal of Science Education, 7(1), 58-61. Solomon, J. ve Aikenhead, G. S. (Eds.) (1994). STS education: International perspectives on reform. New York: Teachers College Press. Smerdan, B. A. ve Burkam, D. T. (1999). Access to constructivist and didactic teaching: Who gets it? Where is it practiced?, Teachers Collage Record, 101 (1) 5-34. Vygotsky, L. S. (1987). (R.W. Rieber ve A. S. Carton Eds). The collected works of L. S. Vygotsky: Problems of general psychology, including the volume Thinking and speech New York: Plenum Press. Taşar, M. F., (2003) Teaching history and the nature of science in science teacher education programs, Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 7(1), 30-42. Ültay, N. ve Çalık, M. (2011). Asitler ve bazlar konusu ile ilgili örnekler üzerinden 5e modelini ve react stratejisini ayırt etmek, Necatibey Eğitim Fakültesi Elektronik Fen ve Matematik Eğitimi Dergisi (EFMED), (5)2, 199-220. 9
Benzer belgeler
Makaleyi Yazdır - Amasya Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi
konu üzerinde duran kavramsal değişim stratejisinde olduğu
gibi bu aşamada öğrencilerin mevcut alternatif kavramlarının
farkına varmalarının sağlanmasının yanı sıra bilimin doğası
yönünden de farkı...