Beşiktaş

Transkript

Beşiktaş
Sayı: İlkbahar ‘09 / 5
Onlar Cumhuriyet ve
demokrasi adına
şehit oldular
Bellekleri
Taze Tutalım
İsmail Ünal: Sonuna Kadar Beşiktaş
Erkan Can: Sanat Ustasından Yaşam Sohbetleri
Leyla Alaton: Beşiktaş Kendimi Ait Hissettiğim Yer
BKM Mutfak Rüzgârı
Yeni Türkü ile Beşiktaş Üzerine
STK’lar Beşiktaş Belediyesi’yle El Ele
Laik Cumhuriyeti
ve demokrasiyi seviyoruz
Sonuna kadar!
CENGİZ KAHRAMAN ARŞİVİ / 1935 SEÇİMLERİ
S
evgili Beşiktaşlılar,
Tam bir yıl oldu. Bir dergi çıkartalım ama resmiyet değil, içtenlik koksun istedik; sivil ve aydınlık bir dergi istedik; bizi
değil Beşiktaş’ı ve Beşiktaş kentlisini anlatsın istedik. Ortak
duygularımızı dillendirsin, onurla sahip olduğumuz değerlerimizi tanıtsın, tarihimize, kültürümüze ve yaratıcı insanlarımıza ayna olsun, ortak kimliğimizin temel taşlarını anımsatsın istedik.
İlk sayımızda biraz telaşla ama heyecanla şu cümleleri paylaştık sizlerle:
“Bundan sonra her mevsim kapınızı çalarak size bir B+ dergisi bırakacağız.
Bırakacağımız sadece bir dergi değil; bu kenti sevmenin, sizlerden güç almanın, geleceği umutla ve birlikte kucaklamanın ortaklığıdır.”
Güvenle söylüyorum ki başardık. Her şeyde olduğu gibi ; “birlikte başardık”! B+ dergimiz bir yaşında. Elinizdeki sayı B+ dergisinin ikinci yılının ilk
sayısı… Her sayıda olduğu gibi 65 bin haneye konuk olmayı sürdüreceğiz.
Katkılarınız, yardımlarınız ve yol göstermeleriniz için sonsuz teşekkür. Bu
süreci elbette kimi eksiklerimizle tamamladık. Ortak Beşiktaş sevgimizin
ve birlikte yaşama heyecanımızın bu sorunları aşmada en iyi yardımcımız
olacağına inanıyorum.
Bu sayı, güzel bir rastlantı ile yeni bir demokrasi sınavına denk geliyor. 29
Mart 2009 tarihinde Türkiye genelinde yerel yöneticilerimizi seçmiş olacağız. Belediye başkanlarından muhtarlara, ilçe meclislerinden il genel
meclisleri üyelerine kadar, yerinden yönetimin tüm organları yeniden seçiliyor! Bu anlamlı yarışmanın hepimiz için önemi büyük kuşkusuz. Ancak
Türk demokrasisinin geldiği aşamanın, sahip olduğu olgunluk ve siyasal
düzey açısından da ulusca gurur duyacağımız bir kazanca dönüşmesini diliyorum.
Laik Cumhuriyetimizden ve demokrasimizden vazgeçemeyiz. Bu idealin
bir devamı olarak demokrasi geleneği ve birikimi bu denli yoğun bir yerleşme olan Beşiktaşımızdaki bu birikimin güncel izlerini de takip ettik. Önemli sosyal projelere katkı koymuş, önderlik yapmış sivil toplum kuruluşları
(STK) ile yapılan söyleşileri okuyunca, en azından Beşiktaş kentinde ‘temsili demokrasi’den “katılımcı demokrasi”ye geçtiğimizi söylemek mümkün.
Bu elbette gurur duyulacak bir ortaklık ve karşılıklı bir güvendir ama yeterli değildir. Önümüzdeki yıllarda bu başarının çıtasını yükseltmek ve “katılımcı demokrasi” modelimizi besleyip geliştirmek gibi tarihsel bir sorumluluğumuz var.
Bu sorumluluğu birinci derecede Beşiktaş kentlisine karşı duyuyoruz.
Çünkü bu denli yetkin ve ilgili, yaşadığı kente bu kadar sevgi ve sorumlulukla bağlı bir kentli varlığına sahip olmak özel bir şans. Bu şansı bir yönetim ortaklığına, bir yaşam dostluğuna, Beşiktaş için güzel projeler ve uygulama enerjisine dönüştürmeye gayret etmeliyiz.
Ama bir o kadar da tarihin bize yüklediği görevlere açık olmalıyız. Unutkanlık gösterirsek ihanet ederiz. Bu nedenle laik Cumhuriyet ve demokrasi için verilen şehitleri, aydınlık kimlikleri unutamazdık. “Demokrasi Kahramanları” adıyla 12 yürekli ve öncü insanımızın heykellerini yaptırarak
Abbas-ağa Parkı’nda Beşiktaş kentlisine emanet ettik. Bu projeyi büyüterek tüm Beşiktaş’la paylaşacağız. Çünkü Beşiktaşımızın gerek demokrasi geleneği, gerekse çağdaş ve ilerici insan varlığı bu paylaşımı haklı kılıyor. Hem de sonuna kadar!
Hepinize saygı ve sevgilerimi sunarım.
İsmail ÜNAL
B+ yerel seçimleri de gözönüne alarak, daha önceki sayılarda başladığı
“demokrasi tarihimizi” anlatmayı sürdürüyor. Bizleri bugünlere taşıyan gelişmelere, sahip olduğumuz siyasal özgürlükler ve sosyal haklar için verilen
uğraşlara, kısaca da olsa dikkat çekiyor. Elbette Beşiktaş’ın demokrasi tarihimiz içindeki önemli konumuna yeniden vurgu yapıyoruz.
Beşiktaş Belediye Başkanı
B+ İLKBAHAR 03
26
Benim Beşiktaşım:
Leyla Alaton
Alarko Holding Yönetim
Kurulu Üyesi Leyla Alaton
Günyeli “Beşiktaş kendimi
ait hissettiğim yer...”
BEŞİKTAŞ KENTLİSİ’NİN DERGİSİ İlkbahar ’09 / 5
İMTİYAZ SAHİBİ
BEŞİKTAŞ BELEDİYESİ adına
Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal
YÖNETİM YERİ
Beşiktaş Belediyesi
Nispetiye Mahallesi Aytar Caddesi Başlık Sokak
No: 1 34340 Levent, İstanbul
www.besiktas.bel.tr - 444 44 55
EDİTÖR
Melih Nedimoğlu
Kapak: Demokrasi kahramanları Heykelleri Bahriye Üçok ve
Apdi İpekçi / Fotoğraf: Nurcan Volkan
02
Başkan’ın Beşiktaşlılara mesajı
06
Demokrasiye Uzanan Yol
87 yılda büyük bir demokrasi
savaşı veren Türk halkı,
yeni bir bahar sabahı seçim
sandıklarının yolunu tutacak.
YAYIN KURULU
Hasan Özgen, Yüksel Türkili,
Füsun Türkvan, Görkem Kızılkayak
26
YAYIN TÜRÜ
Dergi/Yaygın
GENEL YAYIN YÖNETMENİ
Gülçin Tahiroğlu
GENEL KOORDİNATÖR
Görkem Kızılkayak
SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ
Çağlar Dal
YAZI İŞLERİ
Nilüfer Oktay, Sevil Gülben,
Çağlar Dal
GÖRSEL YÖNETİM
Nadir Mutluer
SAYFA YAPIM
Bahadır Erşık
KATKIDA BULUNANLAR
Engin Ak, Aytunç Aka, Serda Aydın,
Mehmet Can Biber
06
08
30
Semt: Dikilitaş
Yerleşim tarihini
göçmenlerin yazdığı cıvıl
cıvıl bir yaşam durağı.
30
Beşiktaş Belediye
Başkanı İsmail Ünal
“Laik Cumhuriyeti ve
demokrasiyi korumak,
karanlık güçlere direnmek
için Beşiktaşlıyız...”
08
FOTOĞRAFLAR
Nurcan Volkan, Şenol Kaşıkçı
YAPIMCI
Rekta Halkla İlişkiler Ltd. Şti.
Dr. Cemil Bengü Cad. No: 2 Kat: 5
Çağlayan, İstanbul
REKLAM SATIŞ PAZARLAMA
Rekta PR 0 212 291 12 12
BASKI ÖNCESİ HAZIRLIK
NDR Tasarım 0212 321 11 12
18
Demokrasi Kahramanları
Bellekleri taze tutalım.
"Demokrasi Şehidi"
12 aydının heykeli
Beşiktaşlılara emanet.
BASKI
APA UNIPRINT - 0212 798 28 40
Baskı Tarihi: ŞUBAT 2009
38
Yeni Türkü
Yılların eskitemediği Yeni
Türkü ile Beşiktaş üzerine...
44 Albüm: Gökhan Tan
Fotoğraf sanatçısı Gökhan
18
04 B+ İLKBAHAR
Tan’ın “Balyan Ailesi
Eserleri” çalışmasından
kareler...
Artı
Demokrasinin
rengi var mı?
54
54
58
68
70
Erkan Can
Sanat ustasından yaşam
sohbetleri...
80
Ama hocalarımız bu konuda farklı farklı görüşteydiler.
STK’lar Beşiktaş’ta
Sivil toplum kuruluşları
Beşiktaş Belediyesi ile el ele...
Kazanım: Yeni projeler
Levazım ve Akatlar spor
sahaları.
Sanat ve Topluluk
BKM Mutfak rüzgârı.
70
76
Bu soruyu ilk kez duymuş olabilirsiniz. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nden
beş akademisyen de ilk kez duydular. Bize
göre demokrasinin rengi “beyaz” olmalıydı.
Öyle ya, umudun rengi beyaz değil miydi?
Yaşam: Sanatçılar Parkı
Yedi sanat olgusunun hayat
bulduğu yer.
Kadın Girişimci:
Ceyda Aydede
İş ve özel yaşamına ilişkin
ayrıntılar...
82
Haberler
Beşiktaş'ta gerçekleşen
etkinlikler...
88
5 soruda
90
24 Saat
94
Eski Beşiktaş
Beşiktaşlılarla Beşiktaş’a dair...
Sanatçı, Prof. Ferit Özşen’e göre demokrasinin rengi “kırmızıydı”. “Beyaz” olamazdı. Coşkuyu anlatması gerektiğinde, bir tuvali rengârenk boyamak gelirdi içinden…
Ama yine de ona göre en uygun renk kırmızıydı. “Neden?” sorusuna ise cevabı; “Çünkü beni en heyecanlandıran renk kırmızı.
Demokrasi de coşkuyu, heyecanı anlatıyor.”
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Heykel Bölümü Başkanı Doç. Fatma Akyürek’e göre; demokrasinin rengi
“mavi”ydi. Nedenini ise şöyle açıklıyordu:
“Demokrasinin beşiği Akdeniz. Onun rengi de mavi...” Prof. Vedat Somay da aynı fikirdeydi…
Doç. Neslihan Pala’ya göre, “saydam” olmalıydı. Şeffaflık, paylaşım, açıklık, katılımcılık saydam olmayı da gerektirmez miydi?
Ve Yard. Doç. Ayla Özsungur konuya son
noktayı koydu; demokrasinin rengi “gökkuşağı” olmalıydı. Bu fikir tüm akademisyenler tarafından kabul gördü. Gökkuşağındaki
tüm renkler, demokrasinin olmazsa olmazı
çoksesliliği anlatıyordu. Demokraside her
düşünceye, her inanca yer vardı.
İyi de gökkuşağının renklerini 360 derece
hızla çevirirsek ne olur; ”bembeyaz” bir renk
ortaya çıkmaz mı?
Sonunda yine bizim dediğimiz olmuştu...
Sözümüz meclisten dışarı ama bu renkli konuya Prof. Ferit Özşen son verdi: “İyi de
çok evirip çevirip oynarsan; demokrasi de
demokrasi olmaktan çıkar, özünden sapar.”
Bir yılı geride bırakırken dergimizin ana konusu; Demokrasi. Türkiye’nin demokrasi tarihini bulacaksınız bu sayıda. Tek partiden
çok partiye geçiş dönemini, ilk seçim coşkusunu okuyacaksınız. İlk yerel seçimlerin kadınlar için ne ifade ettiğini öğreneceksiniz.
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nin değerli akademisyenleri ile Beşiktaş Belediyesi’nin hayat verdiği “Demokrasi Kahramanları”nın öyküsünü bulacaksınız. Sanatçılar Parkı’nı, tarihi Dikilitaş’ı okuyacaksınız. Beşiktaş’ta “demokrasi inancı” sözde kalmıyor. Sivil toplum kuruluşlarının en etkin faaliyette bulunduğu bölgelerden biri de Beşiktaş bölgesi. Dergide yer
alan “Birlikte Yönetiyoruz” haberinde de bu
sözlerin hayata geçmiş halini göreceksiniz.
Bir yaşını dolduran B+’da yer alan konu ve
konukların sizler için özenle seçildiğini biliniz. Hayata karşı duruşlarıyla dikkat çekenler dergimizin sayfalarında da yer aldı.
Beşiktaş’ın tarihi ilk çağlara kadar uzanıyor. O günlerde Beşiktaş bölgesine “Taş
Beşik” anlamına gelen “Kune Petr” adı verilmişti. Tarihten günümüze “Taş Beşik”,
“Beşiktaş” oldu. Tüm kişi ve kurumları ile
“Demokrasi” kavramı da Beşiktaş’ta “taşlaştı” adeta… Geçmişteki anlamıyla “Taş Bir
Beşik”e dönüştü. Beşiktaş’ta tarihin nefesinin buram buram hissedilmesi de belki bu
yüzden... Geçmişin mirası geleceğe emanet olsun, bize de bu hikâyeyi yıllar yılı sizlere anlatmak düşsün.
Hoşça kalın
Dün olduğu gibi bugün de
“demokrasiye sevdalı” kalın…
[email protected]
B+ İLKBAHAR 05
Güncel
coşkusu.
1927’den 2009’a seçim son seçim.
Harf Devrimi’nden öncekien çiçekler
Cumhuriyet yoluna seril a...
rey sandıklarınd
YKB TARİHİ ARŞİVİ S. GİZ KOLEKSİYONU
Demokrasiye
uzanan yol
Yazı: Gülçİn Tahİroğlu
Atatürk, Cumhuriyet Destanı’na ilk adımı 1919’da Beşiktaş’ta
attı. Kurtuluş hareketi daha sonra dalga dalga tüm yurdu sardı.
87 yılda büyük bir demokrasi sınavı veren Türk halkı, bu kez yeni
bir bahar sabahı seçim sandıklarının yolunu tutacak. İnançla,
güvenle ve iliklerine kadar demokrasiyi hissederek.
K
ırmızı beyaz renkli kâğıt çiçeklerle süslü kamyon halkın
önünden geçip gitti. Kamyonun içinde çoluk çocuk, genç
kadın bembeyaz elbiseler içindeydi. Beyaz; umudu,
demokrasiye olan o sonsuz inancı simgeliyordu
adeta… Yüzlerinde bir gülümseme vardı. Önlerinde kocaman bir çiçekle süslü pankartta eski harflerle “Galata intihabat rey sandıkları” yazıyordu.
Harf Devrimi’nde önceki son seçimdi. Bugünün
Türkiyesi’nde anlaşılması zor olan bu yazı ilk seçim coşkusunu anlatan onlarca kareden sadece
06 B+ İLKBAHAR
biri. Bıkmadan usanmadan İstanbul sokaklarında
rey (oy) sandıklarını dolaştıran insanlar yeni devletin, yeni aydınlık yüzleriydi.
Çöken imparatorluğun ardından kurulan Türkiye
Cumhuriyeti’nde halk kendini yönetecek olanları
seçimle belirleme coşkusuna kapılmıştı.
O günlere kolay gelinmedi… Bir koca nesil, kökenleri yeryüzünde olan hiçbir güce karşı sorumluluk kabul etmeyen ve bütün yetkiyi kendinde
toplamış bir sultanın kişisel yönetimi altında yetişmişti. Tebaa’dan yurttaş’a geçmenin yolu hayli zordu. Gerçi 20 Ocak 1921 yılında egemenliğin ‘kayıtsız şartsız milletin’ olduğunu söyleyen
bir Teşkilat-ı Esasiye Kanunu çıkarılmıştı ancak,
bu anlayışın tabana inmesi, demokrasi kavramını
halkın benimsemesi kolay olmadı. Ama zor olan
oldu ve Halk “demokrasiyi” içtenlikle özümsedi,
sahiplendi ve nesiller boyu da korumaya yemin
etti. Bu uğurda şehitler verdi. Zira, ulusun önünde
çağdaş, devrimci bir lider vardı ve onun yol göstericiliği, halkın özgüvenini kazanmasında çok
önemli bir rol oynadı.
Mustafa Kemal Paşa tarih sayfalarına altın harflerle yazılan Kurtuluş Destanı’na ilk adımı Beşiktaş’ta attı. Cumhuriyet’te uzanan yol
Beşiktaş’tan geçiyordu. O günlerde itilaf donan-
maları ve askerleri İstanbul sokaklarında cirit atıyordu. Mustafa Kemal 1919’da Beşiktaş’tan yol
alıp, Samsun’a çıktığında durum ümitsizdi. O’nun
sözleriyle, “Ordunun elinden silah ve cephanesi
alınmış ve alınmakta… İtilaf Devletleri, devletin bir
an evvel çökmesine sarf-ı mesai etmekteydiler.”
Beşiktaş’ta ilk adımı atılan ulusal kurtuluş rüzgârı
tüm yurda dalga dalga yayıldı.
Beşiktaş demokrasimizin beşiği
Aslında Beşiktaş, demokrasi tarihimizin beşiği olma payesine çoktan ulaşmıştı. Anayasalarımızın ve demokrasi girişimlerimizin ilk adımı kabul edilen 1876 Kanun-i Esasisi, Dolmabahçe Sarayı’nın Muayede Salonu’nda ilan edildi.
Meclis-i Meb’usan toplantıları Dolmabahçe’de
yapıldı. Beşiktaş Türk demokrasinin de doğduğu yerdi. Saltanatın noktalanışı Beşiktaş’ta gerçekleşti. Ülkemizde ilk bilim topluluğu 19. yy’ın ilk
çeyreğinde Beşiktaş’ta faaliyette bulunan bazı
bilim insanlarının çabalarıyla ortaya çıktı. O gün
yayılan ışık bugünlere doğru uzandı. Üniversitelerin Beşiktaş’ta benzeri olmayan bir şekilde yoğunlaşmaları da bu yüzden. Milli liderimiz Atatürk,
Cumhur reisi olarak 1927’de İstanbul’a ilk gelişinde Dolmabahçe’de ikâmet etti, dil ve tarih kongrelerini ilk kez burada topladı.
Meclisin ilk toplantısı
Yeni bir seçim heyecanı yaşanan Türkiye’de şimdi tarih sayfalarında dolaşalım ve demokrasi tarihimizin “ilk’lerini sizlerle paylaşmaya devam edelim. Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nde Meclis
11 Ağustos 1923’te ilk toplantısını yaptı. Meclisin
görev süresini tamamlaması 26 Haziran 1927’yi
buldu. Yeni devlet, anayasasını ertesi yıl kabul
edecekti.
Cumhuriyet rejiminin köktenci siyasetini uygulamaya koyması devrim niteliğindeki bir dizi kanunların çıkarılmasıyla mümkün olabildi. Bunlar
arasında ilk akla gelenler; 25 Kasım 1925’te şapka giyilmesine, 26 Aralık 1925’te uluslararası takvimin kabulüne, 1 Kasım 1928’de yeni Türk alfabesine ilişkin kanunlarla, Medeni Kanun’dur.
Türkiye’de çok partili rejime 1946’da şeklen,
1950 yılında ise esas itibariyle geçildi. İki kez parlamento kapatılarak hükümet dağıtıldı; siyasetçiler hapse atılıp yargılandı ve biri başbakan olmak
üzere üç bakan idam edildi. Bir kez parlamentoya
dokunulmadan açık bir muhtıra ile iktidara el kondu, bir kez de yumuşak bir müdahale ile iktidarda
olan koalisyon hükümeti değiştirildi.
Çok partili hayatın başladığı 1946 yılından bu
yana demokrasi birçok kez kesintiye uğradı. 27
Mayıs, 12 Mart ve son olarak da 12 Eylül, demokrasinin kazaya uğradığı dönemler olarak belleklerde yerini aldı. Toplam süresi Türkiye’deki ortalama insan ömrü olan 69 yıldan da kısa olan
çok partili dönemde; çok sayıda parti kuruldu.
Çok sayıda parti de ya kendiliğinden, ya askeri
yönetimler tarafından ya da yargı yolu ile kapatıldı. Kapatılan partilerin yerine ise aynı çizgide oldukları gözlenen başka partiler kuruldu.
Seçimlere katılan parti sayısında önemli değişimler oldu. 1950-1961 dönemde seçimlere dör-
der parti katılırken, 1965 seçimindeki parti sayısı
altı, 1969-1977 döneminde ise sekiz oldu. Sadece izin verilenlerin katılabildiği 1983 seçimine dahil olan parti sayısı ise üç olarak gerçekleşti. Bu
sonuç en az partinin katıldığı seçim olarak tarihe
geçti. Bir sonraki seçimde sayı yediye çıkmışsa
da daha sonrakinde ittifaklar nedeniyle sayı altıya
indi. 1995’te parti sayısı 12’ye yükseldi. 1999’da
20, 2002 seçimlerinde ise 18 parti yer aldı.
İlk belediye başkanlığı
Demokrasilerde halk hem ülkeyi yönetecek temsilcilerini, hem de yerel yöneticilerini seçer. Yerel yönetim Avrupa’da ortaya çıktı ama, eski Yunan’daki, Roma’daki kent yönetimi; Bizans’taki belediye yönetimi modern yerel yönetimin bir anlamda kaynağını oluşturdu.
Avrupa’nın aksine 19. yy’a kadar Osmanlılar’da
belediye yoktu.
1854 yılında İstanbul’da ilk belediye başkanlığı kuruldu. Bu kuruluşun adı Dersaadet ve Biladi Selasede Şehremaneti’ydi. Osmanlı’da konumu farklı iki “Şehremini” yani bugünkü adı ile
“Belediye Başkanı” vardı. İstanbul Şehreminliği;
kentin Osmanlılar tarafından fethedildiği yıl olan
1453’ten 1832 yılına kadar var oldu, 1832 yılında
kaldırıldı. Daha sonraki yıllarda Osmanlı’da farklı
uygulamalar göze çarptı.
Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılmasının ardından Cumhuriyet’in kurulmasıyla birlikte belediyeler bir yandan yaygınlaştırıldı, bir yandan da yeniden düzenlendi.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra çok partili rejime
geçen Türkiye’de, yerel yönetimlerin önemi ve
demokrasideki yeri 1970’lerden itibaren dikkat
çekicidir... 1963 yılından önceki seçimlere ilişkin
düzenli, merkezi bir veri kaynağı yoktur. 1963’ten
itibaren ise seçim istatistikleri düzenli ve ayrıntılı
olarak incelenmektedir.
dereceli seçim, kadınların seçme ve seçilme hakkı ile iki partinin seçime katılması. 1930’da Belediye Yasası’yla kadınlara belediye meclislerine
seçme ve seçilme hakkı getirilmesi, Cumhuriyet
tarihinde kadınlara tanınan ilk seçme ve seçilme
hakkıdır. Daha sonra 1933’te köy ve muhtar heyetlerine seçilme hakkı getirilmiştir.
Çok partili döneme geçişten sonra Türkiye’de
belediye başkanlarının doğrudan halk tarafından
seçilmesi 1963 yılında başladı. Yerel yönetimlerde yoğun siyasallaşma bu dönemden sonra gerçekleşti. 1984 yılında üç büyük kentte büyükşehir belediyesi kuruldu. 1963 öncesinde belediye meclisi seçimleri yapılırdı. 1963-1977 dönemindeki seçimlerde hem belediye meclisi seçimi
hem de belediye başkanları seçimi yapıldı. 1984
yılından itibaren bunların yanı sıra büyükşehir belediyesi olan kentlerde büyükşehir belediye başkanı seçimleri de yapılmaya başlandı. 1999 yılında yerel seçimler ile genel seçimler bir arada yapıldı. 2004 ve sonrası ise siyasi yelpazede merkeze kayan bir çizginin süreklilik kazandığı bir dönem oldu.
2009’un 29 Mart’ında gerçekleşecek yerel
seçimlerde ise halk bir kez daha sandık başına
gidecek. Demokrasinin kilometre taşlarının sağlamlığı bir kez daha testten geçecek.
Türkiye her alanda çok hızlı değişimlerin yaşandığı bir ülke. Seçimde ipi göğüsleyenlerin yanı sıra,
kim kaybederse kaybetsin hiç kuşkusuz “demokrasi” bir kez daha kazanacak. B+
Kadınlara ilk hak
İlk belediye seçimleri tek parti döneminde yapılan 1930 belediye meclisi seçimleridir. 1930 seçimlerinde uygulanan üç yenilik göze çarpar; tek
CENGİZ KAHRAMAN ARŞİVİ
YKB TARİHİ ARŞİVİ S. GİZ KOLEKSİYONU
Unkapanı’nda rey sandıkları deve üstünde (Üstte). İlk seçim döneminde rey sandıklarını sokaklarda dolaştırmak âdettendi...
B+ İLKBAHAR 07
Söyleşi
İsmail Ünal:
Sonuna kadar
Beşiktaş
Söyleşi: HASAN ÖZGEN Fotoğraflar: GÖRKEM KIZILKAYAK - NURCAN VOLKAN - Derya Aydoğan
Başkan İsmail Ünal'la yeni projelerini ve
Beşiktaş'ın geleceğini konuştuk.
Y
eniden Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal’ın çalışma odasındayız. Bu kez “Beşiktaş’ın geleceği”
üzerine konuşmayı planladık. 29 Mart 2009 Yerel
Seçimleri’nde yeniden başkan seçilirse neler yapacak? Aklında, dağarcığında Beşiktaş kenti ve kentlisi için hangi projeler var? Bir süre gündelik telefon ve
imza trafiğinin bitmesini bekliyoruz. Ardından ilk sorumuz geliyor…
Sayın Başkan, beş yıllık yerel yönetim deneyiminizden sonra nedir Beşiktaş’ın geleceği?
Beşiktaş’ın geleceğinde elbette yöneticilerin, özellikle yerel yöneticilerin
çabası ve sorumluluğu birinci derecede önemlidir. Ancak Beşiktaş gibi bir
kente daha geniş vizyonla ve katkılara açık olarak bakarsak doğru bir gelecek kurgulayabilirsiniz.
Bu nedenle işe Beşiktaş’ın bir değer tanımı ile başlamak gerekiyor. Yani
Beşiktaş’ta geleceği kurmamıza yardımcı olacak değerler nelerdir?
Baktığımızda Beşiktaş kenti, yerini başka bir şeyin alması mümkün olmayan değerli bir varlık olarak karşımızda duruyor. Bu kentsel varlık ekonomik, sosyal, kültürel, tarihsel değerler ve yüksek kent standartları ile bunları yaratan ve taşıyan kentlilerden oluşuyor. Kentsel varlığımız bu değerlerin
toplamından oluşuyor.
Bu yüksek değerin yaşatılabilmesi, geliştirilmesi ve sürdürülebilmesi için;
ekonomik refah, sosyal denge, sağlıklı çevre, kaliteli sağlık ve eğitim hizmetleri ile yaygın ve kurumlaşmış kültür-sanat yaşamı gibi temel bileşenlere ihtiyaç duyulur. Bu saydıklarımın yanı sıra yönetim anlayışımızda, kentsel
8 B+ İLKBAHAR
gelişme önceliklerinde daha açık ve paylaşılır yeni bir yapıya geçmek gerekiyor. Biz de öyle yapacağız…
Biraz açıklar mısınız?
Sevinerek! Yeni yönetim anlayışımızı şu dört temel ilkeye yaslandırıyoruz.
Bu ilkeleri bir masayı dengede tutan dört ayak gibi düşünün:
• Güvenli Bir Yaşam - Güvenilir Bir Kent
• 360 Derece Yönetim
• Ulaşılabilir Beşiktaş- Erişilebilir Hizmetler
• Katılımcı Demokratik Yönetim
“Güvenli Bir Yaşam - Güvenilir Bir Kent” ilişkisini
nasıl anlamalıyız? Güvenlik neden öncelik kazanıyor?
Günümüzde yaşamımızı etkileyen birçok tehdit ve risk var. Depremden
asayiş sorunlarına, gelecek korkusundan ekonomik sıkıntılara, laik demokratik cumhuriyete karşı tehditlerden işsizliğe kadar birçok etken farkında
olmasak da gelecek kurgumuzu ve yaşam dirliğimizi etkiliyor.
Kentin yaşanabilir olmasının ilk koşulu, söylediğim bu tehditlere karşı bireyin kendini güvende hissetmesidir.
Bütün insanlar gibi Beşiktaş kentlisi de daha güvenli bir yaşam sürdürmeyi
istiyor. Bu anlamda “daha güvenli bir yaşam” talebinin arkasında “daha
güvenilir bir kent” beklentisi var. Bu talep her yaş ve kesimden insanımız
için farklı çözümler olarak algılanır. Önce kentin genel beklentisine bakalım. Fiziki çevreye yönelik üç önemli sorunumuz var: Deprem, otopark ve
daha kaliteli bir çevre…
B+ İLKBAHAR 9
Deprem ülkemizin genel tedirginlik kaynağı. İstanbul’da olası bir deprem
de kamuoyumuzda sıkça dillendirilen bir konu.
Sizce Beşiktaş beklenen büyük İstanbul depremine hazır mı?
Bu konuda Beşiktaş Belediyesi neler yaptı?
Doğal olarak deprem gibi büyük bir felaketin yeniden yaşanmaması için
hazır olmak gerekiyor. Hazır olup olmadığımızı sadece Beşiktaş olarak değil İstanbul olarak değerlendirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Özellikle
konut dokusu ve inşaatların kalitesi itibarıyla ciddi sorunlarla karşı karşıyayız. İstanbul’da yaklaşık 1,3 milyon bina var. Bazı uzmanlar, bunların yarıdan
fazlasının yıkılıp yeniden yapılması gerektiği görüşündeler. Bu da karşımızdaki meselenin boyutlarıyla ilgili bence net bir fikir veriyor.
Beşiktaş’ta sorunlu binaların sahiplerini, binalarını güçlendirmeleri için
teşvik ediyoruz. Belediye olarak bu konuda yoğun bir çalışma içindeyiz.
Beşiktaş’ın depreme hazır olması için çalışmalarımızı aralıksız sürdürüyoruz. Deprem konusu ile ilgili çok basit ama çok etkili ve verimli olacağına
inandığımız bir projemiz daha var. Projeyi kısaca şu şekilde anlatabilirim:
Projemiz büyük ölçüde, genelde afetler sonrasında yaşanan karmaşayı aşmayı hedefliyor. Beşiktaş Belediyesi olarak afet sonrası toplanma alanları
belirledik. Beşiktaş kentlilerine kapı kapı dolaşarak bu konuda eğitim vereceğiz. Her bireyin hangi toplanma alanına gideceği, ailesini nerede bulabileceği belli olacak bu sistem ile.
Beşiktaş’ta afet durumunda sığınılacak, kentlilerimizin temel ihtiyaçlarını afet durumu geçinceye dek karşılayacak olanaklarla donatılacak kırktan
fazla mekân belirledik. Bu noktalarda görev yapacak elemanlar söz konusu mekânların yakınında oturan personelimizin arasından seçildi.
Beşiktaş’ta yaşayan herkes deprem durumunda hangi noktada buluşacağını bilecek. Bu noktalar aynı zamanda kesintisiz iletişim olanaklarıyla donatılacak. Böylece aile fertleri ve yakınları kolaylıkla haberleşebilecekler.
10 B+ İLKBAHAR
Seçilen mekânlar yürüme uzaklığında belirlendiğinden ulaşımı da kolay
olacak. Ulaşımı sağlayacak sokak ve caddelerde alınacak önlemlerle güvenlik sağlanacak. Bu güzergâhlar sadece afet zamanı değil, günlük yaşamda da güvenli yaya ulaşımı için kullanılacak. Güneş enerjisi ile aydınlatılacak bu yollar kentimizde güvenli yaşamın omurgasını oluşturacak.
Beşiktaş’ın en önemli sorunu “otopark” olarak biliniyor.
Bu konudaki projelerinizi B+ ile paylaşabilir misiniz?
Beşiktaş gündüz nüfusu 2 milyon, gece nüfusu ise 200 binin üzerinde olan
bir kenttir. Trafik ve otopark sorunumuz olduğu doğrudur. Yeni yapılan kaldırım ve sokak düzenlemeleri ile bu sorunların yayalara dair olan kısmını
yani kaldırım işgali kısmını çözdüğümüzü düşünüyorum. Otopark için temel sıkıntı, Beşiktaş’ta yeterli kamu arazisinin bulunmayışıdır.
Bu nedenle bundan sonra yeşil alan altlarında katlı otoparklar yapacağız.
Yeni dönemde uygun bulduğumuz her yeşil alanın altına girerek yeni otoparklar oluşturmayı öngörüyoruz. Ama yeşil alana, yeşil dokulara zarar vermemek koşulu ile… Bu konuda Japonya’daki gibi yeni yapım modelleri ve
inşaat teknikleri üzerinde çalışıyoruz. Önümüzdeki dönemde enerjimizin
büyük bir kısmını buna harcayacağımızı söyleyebilirim.
Trafikteki yoğunlaşmalar ise esas olarak Beşiktaş üzerindeki transit taşıt
trafiğinin aşırı yoğunluğu ve ana arterin fiziksel yetersizlikleriyle ilgili bir sorundur. Biz genelde bütün ana arterlerde yol verimini artıracak düzenlemeleri yapıyoruz. Bunu yaparken, kavşak düzenlemelerini, bekleme ve dönüş
ceplerini, durakları, trafik işaret ve levhalarını belli bir bütünlük içinde planlayan bir yaklaşımı benimsiyoruz. Beşiktaş’ın bütününü bu anlayışla yeniden
düzenliyoruz. Bu çerçevede üzerinde çalıştığımız projeler var. Bu projeler
farklı aşamalara ulaşmış durumda. Çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Peki Başkan, “Daha kaliteli bir çevre”
programınızda neler var?
Beşiktaş’ın büyük bir ihtiyacını karşıladığına inandığım projeden söz ede-
Türkiye’de
bir ilki daha
gerçekleştireceğiz
ve “her mahalleye
bir belediye”
kuracağız.
yim öncelikle. Ulus’ta 41 bin metrekare büyüklüğünde bir bahçe yapıyoruz: “Ulus Meyve Bahçesi ve Rekreasyon Alanı”. Tamamen çeşitli meyve ağaçlarından oluşacak eşsiz bir bahçe yapıyoruz. Bu uygulama
İstanbul’da ve belki de Türkiye’de bir ilktir. Beşiktaşlılar bu meyve bahçesi
içinde oluşturmakta olduğumuz yürüme yolları ve spor koridorlarından da
yararlanacak. Bu projede o bölgeye ferah bir yeşil alan ve bol oksijen sağlayacaktır. Bundan sonra Beşiktaşlının Belgrat Ormanı’na gitmesi gerekmeyecek.
Ayrıca “Ortaköy Vadisi Yeşillendirme Çalışması” var… Biliyorsunuz biz
Ortaköy Vadisi’ne 20 bin yetişmiş ağaç diktik. Biz gece diktik, büyükşehir
belediyesi gündüz söktü, biz yılmadık yine diktik. Bu ağaçlandırma çalışması egzoz gazı içerisinde, yoğun trafikle yaşayan Beşiktaş kentlisi için bir
oksijen takviyesidir. Bizim yeni akciğerlerimizdir. Burayı mümkün olduğunca koruyacağız, yaşatacağız.
Çevre duyarlılığına yaklaşımımız, insan yaşamının sürdürülebilirliği için çevrenin vazgeçilmez önemidir. Dünyanın kaynaklarını, insan yaşamımızı riske atacak kadar bilinçsizce tüketiyoruz. Yeni dönemde çevre için yol haritamız; “Çevre bilincinin yaygınlaştırılması, çevre kirliliğinin azaltılması,
yenilenebilir enerji ve geri kazanım uygulamalarıdır”.
Son beş yılda çevre duyarlılığı anlamında gerek belediye olarak gerekse de
sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği içinde hizmet ürettik. Beşiktaş Belediyesi deniz temizliği hizmeti üreten tek ilçe belediyesidir. Denizlerimizin kirliliği konusunda toplumsal bilinç yaratmak amacıyla Sualtı Temizlik Hareketi
ile birlikte defalarca etkinlik düzenledik. Okullarımızda çevre duyarlılığı konusunda eğitimler verdik. Tıbbi atıklar, atık piller ve evsel yanık yağların toplanması konularında örgütlü, yaygın hizmet sunduk.
Evsel atıkların toplanması konusunda hizmet kalitemizi kentlilerimiz takdir ediyorlar. Ancak evsel atıkların toplanması konusunda yaşanan en temel sorun, çöp araçlarımızın yarattığı trafik sıkışıklığıdır ki bu dönem çeşitli önlemlerle bunu aşacağız. Önümüzdeki beş yıl içinde Beşiktaş “ayrıştırılmış evsel atık toplanması” konusunda en yaygın hizmet sunan kent olacak.
B+ Dergisi olarak Beşiktaş’a yakışmayan bir “görüntü kirliliği” olduğuna inanıyoruz. Ayrıca bu konuyu yaşayanlar da
sıkça vurguluyorlar. Nasıl bir çözüm düşünüyorsunuz?
Beşiktaş’ın hızlı gelişmesi ve konumu nedeniyle konuttan işyerine dönüşün yoğun olması, kentteki görüntü kirliliğini tetikleyen nedenler. Levent
Mahallesi’nin Cumhuriyet döneminin örnek bir yerleşmesi olarak sit ilan
edilmesi ile yeni bir şans yarattık ve hızla iş yerine dönüşen bu semtimizde
iş yeri ruhsatlarına sınırlama getirdik.
Ancak esas çözüm; Ortaköy ve Levent meydanlarında gerçekleştirdiğimiz çevre düzenlemelerini ve sokak sağlıklaştırma çalışmalarını yaygınlaştırmaktır. Tabela, klima, bina ve reklam kirliliğine karşı semt sakinleri ve esnafımızla işbirliği yaparak çözümler üreteceğiz ve denetimleri sıklaştıraca-
B+ İLKBAHAR 11
ğız. Bir de Avrupa’da artık sıkça görülen “yaratıcı sokak sanatı” denilebilecek akımlardan yararlanabilir miyiz, ona bakacağız.
Doğal olarak “Kirletmeyen-Yenilenebilir enerji” kullanımını özendireceğiz, öncü olacağız. Hizmet binalarımızda, sokak aydınlatmalarında güneş
enerjisinden yararlanan teknolojiler kullanacağız. Özellikle sitelerimizle işbirliği yaparak yağmur suyundan yararlanma projeleri geliştireceğiz.
“Gürültü kirliliği” konusunda yeşil ses duvarı uygulaması da sürdürülecek.
Trafik akışının yoğun olduğu ana yolların kenarına ağaç dikerek, ses engelleyici paneller yerleştirerek çevrede yaşayan kentlilerimizin olumsuz etkilenmesini önleyeceğiz.
Kısacası daha kaliteli yeni bir çevre için kolları sıvadık, Beşiktaş kentlisinin
desteği ile bunu da başaracağız.
Beşiktaş kentlisi
Mustafa Kemal’in
ilkelerini
birer ‘yaşam ışığı’
olarak kabul eder.
“Güvenli bir yaşam” kavramına sığan başka ne gibi
çalışmalarınız olacak?
Türkiye genç bir ülke. En büyük sorunumuz da işsizlik, gençlerimizin çoğunluğu iş-güç sahibi değil. Ekonomik krizin sosyal sonuçlarını da gözeterek bazı çareler geliştireceğiz.
Her şeyden önce Beşiktaş, öğrenci nüfusun yoğun olarak yaşadığı bir kent,
bir eğitim kenti. Beşiktaş’taki iş dünyası ile birlikte çalışarak işsiz gençlerimize ve üniversitelilere “yarı zamanlı iş” olanakları yaratacağız.
Kültür turizmi alanında Beşiktaş gerek altyapı, gerekse sahip olduğu değerler açısından önemli bir merkez. Ancak kentlimiz turizmin girdilerinden yeteri kadar yararlanamıyor. Bu sektörün canlandırılmasına öncülük
ederek yeni iş olanakları yaratılmasını amaçlıyoruz. Ayrıca bilgi ve AR-GE
gibi yeni sektörlerin aradığı her şey var Beşiktaş’ta. Eğitimli ve donanımlı nüfus, bilgi altyapısı, ulaşım kolaylığı gibi… Bu sektörlerin gelişmesi de
teşvik edilecek.
Bu arada engelli insanlarımızın kenti bizimle daha kolay kullanabilmeleri için
yeni önlemler alacağız. Ama aynı anda engellilerin iş bulmaları için belediyemiz öncü olacak, istihdamları için iş çevrelerini ikna etmeye çalışacak.
Asayişle ilgili sosyal projelere sahiplik yaparak kentimizdeki yaşamı daha
güvenilir hale getireceğiz. Başta mafyanın, çetelerin hedef haline getirdiği
gençleri “uyuşturucudan korumak” gibi bir programımız da var. Bu alanda
çalışan kamu kurumları, aileler ve STK’larla işbirlikleri oluşturacağız. Yazılı ve
görsel uyarı malzemeleri; seminer, konferans ve yarışmalar düzenleyeceğiz.
Öte yandan “gıda güvenliği” konusunu da ciddiye alıyoruz. Gençlerimizin
sağlıklı beslenmelerine yardımcı olacak önlemler geliştirilecek. Ortaöğretimdeki gençler için okul aile birlikleri ile birlikte okul kantinlerini denetleyecek ve öğrenci beslenme sistemi üzerinde çalışacağız.
Bildiğiniz gibi Beşiktaş, bir yanı mahallelerden diğer yanı sitelerden oluşan
bir kent. Hırsızlık ve kapkaç gibi asayiş konularında güvenli bir kent oluşturmak için bizim çocukluk günlerinin “bekçi amca”sını -yasalar izin verirse- yeniden sokaklarımızda görmek istiyoruz. Ya da özel güvenlik birimlerinden daha iyi yararlanmayı deneyeceğiz.
Son yıllarda laik Cumhuriyet karşıtı oluşumlar var. Bunlar
özellikle kapalı cemaatlar halinde örgütleniyorlar. Bu sizce
Beşiktaş için bir tehdit midir?
Bu eğilimler ve oluşumlar sadece Beşiktaş için değil, Türkiye için, laik ve
demokratik Cumhuriyetimiz için ciddi tehditlerdir. Beşiktaş kenti için, kentlisi için ise özel olarak “yaşam tarzlarına”, “özgürlük ve ilerleme” anlayışlarına ve “gelecek beklentileri”ne karşı açık bir tehdittir. Çünkü Beşiktaş,
Cumhuriyet değerlerinin, Mustafa Kemal Atatürk ilkelerinin kalbidir, kalesidir. Bu özel varlığımızı korumak ve geliştirmek için kent halkıyla el ele vere-
12 B+ İLKBAHAR
rek yapacağımız çok şey var ve biz bunu da bir programa bağladık!
Birlikte başarmak zorunda olduklarımızı başlıklar halinde söylersek, şunlar:
l Eğitim çağındaki gençlerimize daha fazla burs ve yurt olanağı sağlamak
l “Öğrenci pansiyonculuğu” projesini hayata geçirmek
l Beceri ve meslek kurslarına ek “kariyer kursları” düzenlemek
l Yaşam ve Etüt Evleri’ni yaygınlaştırmak
l Sanat ve kültür etkinliklerine, spor yapma olanakların daha kolay erişebilmek
l Yurttaş organizasyonu olan festival ve toplu buluşmaları desteklemek
l STK’larla bilgi ve eylem ortaklığı yapmak
l Ulusal bayramları halkımızla ve büyük coşkuyla kutlamaya devam etmek
Tüm bunlar birlikte yaşama geçtiğinde Beşiktaş, gerçekten daha da güvenilir bir kent haline gelecektir.
Sayın Başkan “360 Derece Yönetim” başlığı altında kastettiğiniz nedir? Nasıl bir yerel yönetim öngörüsü bu?
Laik Cumhuriyeti
ve demokrasiyi
korumak, karanlık
güçlere direnmek için
Beşiktaşlıyız.
Artık vatandaş-belediye ilişkisinde sizleri çepeçevre sarmalayacak bir sistem kuruyoruz. Bugüne kadar VİYÖS-Vatandaşlık İlişkileri Yönetim Sistemi ile gerek yüz yüze, gerek telefonla ve gerekse dijital olarak gerçekleştirdiğimiz iletişim hizmetlerini daha kaliteli, yaygın ve hızlı gerçekleştireceğiz.
Önümüzdeki dönemde insana odaklı hizmet anlayışımızı “360 Derece
Yönetim” yaklaşımı ile bütünleştireceğiz. Hayata geçireceğimiz Vatandaş Hizmet Yönetimi ile Beşiktaş kentlisinin tüm yaşamsal ihtiyaçlarının ve
sorunlarının en etkin şekilde çözülmesini sağlayacağız. Bu kapsamda her
mahallenin, her sitenin bir temsilcisi, bir anlamda müşteri temsilcisi olacak.
Böylece vatandaşlarımız sorunlarının çözümü için doğru adrese yönlendirilecek. Vatandaş Hizmet Yönetimi ile insan odaklı, hızlı ve kaliteli hizmeti
Beşiktaş ile özdeşleştireceğiz.
B+ İLKBAHAR 13
“360 Derece Yönetim”i şöyle de anlatmak mümkün. Yurttaşı çepeçevre
saran, her alanda yanında duran; ya çözümü doğrudan üreten ya da yurttaşın çözüm kaynağına en kısa sürede ulaşmasını sağlayan çağdaş bir yönetim anlayışı…
Bu anlamda; her insanımız, bütün yaşamı boyunca belediyemizden yeterli hizmeti alacaktır. Yurttaşların Beşiktaş Belediyesi ile olan ilişkisi mutlaka
sonuçlanacak ve sonuç bildirilecektir. Beşiktaşlıların diğer kamu kurumları
ile olan ilişkilerini yönlendirmek, kolaylaştırmak için Beşiktaş Belediyesi örgütlü bir yapı ile vatandaşa hizmet verecektir.
Bu yapının sağlıklı yürümesi için doğrudan Başkan’a bağlı “Mahalle ve
Site Temsilcileri” oluşturuyoruz. 23 mahallenin ve sitelerin ayrı ayrı temsilcisi olacak ve bu arkadaşlarımız gerek alanda, gerekse Belediye’de Mahalle ve sitelerin talep ve şikâyetlerini sonuçlandıracaklardır.
Güneş enerjisi ve
yağmur suyundan
yararlanarak
kirletmeyen,
yenilenebilir enerji
kullanımını
özendireceğiz.
Türkiye’de bir ilki daha gerçekleştireceğiz ve “her mahalleye bir belediye” kuracağız. Her mahallede tutacağımız dairelerle belediyeciliği mahallelere yayacağız ve sıkça bu ek binalarda ben ve ekibim mahallenin sorunlarını dinleyip, sorunlara yerinde çözüm bulacağız. Bu uygulamayla mahalleliler belediye binasına gelmek yerine, kendi mahallelerindeki belediye
hizmet birimlerine giderek sorunlarını çözebilecekler.
Sayın Başkan “Ulaşılabilir Beşiktaş - Erişilebilir Hizmetler”
başlığı altındaki hedeflerinizi ve projelerinizi de dinlesek…
Çağdaş kentlerin en belirgin ölçülerinden biri de yürünebilir olmasıdır. Bizim hedefimiz Beşiktaş’ı Türkiye ve Avrupa’nın en çok yürünen kenti haline getirmektir. Zaten çağdaş kentler, artık ulaşımda yaya öncelikli bir düzen hedefiyle yola çıkmaktadır. Ulaşım, sağlık, eğitim, güvenlik, rekreasyon gibi temel hizmetlere yürüme uzaklığında ulaşabilmek bir kent için gelişmişlik ölçütüdür.
Temel hizmetlerin yürüme uzaklığında olduğu “Ulaşılabilir bir Beşiktaş”,
kentimizin yeni mekânsal örgütlenmesinde ana hedefimizdir. Beşiktaş’ı
baştan başa yürünebilir hale getirmek, halkı özel araçlarını kullanmadan istedikleri yere sağlıklı, güvenli bir şekilde ulaştırmak istiyoruz.
rünebilen yaya yollarıyla, yaşayan meydanlarıyla Beşiktaş “Türkiye’nin ilk
yaya öncelikli kenti” haline gelecek.
Bu yeni projemizi gerçekleştirirken engelli kentlilerimizin de rahatça yararlanmasının çözümleri yaratılacak ve bu imkânlar birlikte kullanılacak.
Yürüme yollarına ek olarak düzenlediğimiz “kenti içi ring seferleri” ile kentimizin her noktası ulaşılabilir olacak. Zaten şu anda ring seferlerimiz kentlimize hizmet veriyor. Ring seferleri ile kentlilerimizi toplu ulaşım duraklarına,
alışveriş merkezlerine ve kültür merkezlerimize ulaştırıyoruz. Ayrıca eğlence dünyasından rahatça yararlanmak, alkollü araç kullanmaktan sakınmak
isteyen kentliler için “Evlere Vale Hizmeti” de hayata geçirilecek.
“Erişilebilir Hizmetler” derken ne kapsamda söylüyorsunuz?
Bu anlamda kentimiz için yeni bir yaşam biçimi, yeni bir kent yapısı öneriyoruz. Bu önerinin temel amacı, kentlilerin temel hizmetlere yürüme uzaklığı içinde ulaşabilmesidir. “Kentliler 500-1000 metre yarıçapında bir alanda
temel hizmetlere yürüyerek ulaşılabilmeli” diye düşünüyorum. Bu anlamda
iki şey yapılacak. Öncelikle var olan kentsel imkânlar bu bakışla yeniden ele
alınacak, güçlendirilecek ve birbiri ile bütünleştirilecek. Buna koşut olarak
da yeni bir kent içi ulaşım ve yürüme aksı oluşturulacak.
Başta var olan yaya ulaşım güzergâhlarının güvenliği sağlanacak, kalitesi
yükseltilecek. Yaya ulaşımı toplu taşıma ile bütünleştirilecek; sinyalizasyon,
aydınlatma ve renklendirme çalışmaları yapılacaktır. Bu doğrultuda ihtiyaç
duyulacak bazı noktalara da “kent içi ring seferleri” konulacaktır.
Çünkü kentimizde belirli saatten sonra anakentin sunduğu belediye otobüs seferlerinin yetersiz kaldığı açıktır. Özellikle Beşiktaş’ın güneyinde yaşayan insanlarımızın ve gençlerimizin kültür ve sanat etkinliklerinden yeterince yararlanamadığını biliyoruz. Belediyemizin düzenlediği kültür ve
sanat etkinliklerinin yoğunluğu, mekânlarımızın konumlanması nedeniyle
kentimizin kuzeyinde yoğunlaşmaktadır. Ancak ulaşım olanakları olmadığı
için yurttaşlarımız bu etkinliklerden yeterince yararlanamamaktadır. Benzer
şekilde Beşiktaş kentine nefes aldıran vadiler boyunca da gerek yaya, gerek toplu ulaşım açısından sorunlar ve yetersizlikler vardır.
“Ulaşılabilir Beşiktaş Kenti” projemizin somut hedefleri şunlardır:
Bebek’ten sahile, Levent’ten Ortaköy’e, Gayrettepe ve Dikilitaş’tan
Çarşı’ya yürüme keyfi ve güvenliği yüksek “yaya yolları” yapılacak. Bu yaya
yolları “kent içi ring seferleri” ile bütünleştirilecek. Böylece her yöne yü-
14 B+ İLKBAHAR
Aslında başta sözünü ettiğim ve masanın dört ayağı diye sıraladığım temel
başlıklar birbiriyle bütünleşiyor. “360 Derece Yönetim” sistemi ile kurduğumuz yapı, kentlilerin hizmete daha çabuk ve yerinden erişebilmesinin altyapısıdır. Amacımız her Beşiktaşlının yaşadığı yerde, yaşam çevresine en yakın noktada belediye hizmetine erişebilmesidir. Bu da 500-1000 metrelik
bir yarıçap olarak öngörülüyor.
Bir anlamda yurttaşlar belediyeye gelmeyecek, belediyemiz yurttaşların
ayağına gidecek…
Bu anlattıklarımızı gerçekleştirebilmek için Beşiktaş kentlileriyle ilişkilerimizi karşılıklı olarak daha sıklaştırmak ve zenginleştirmek zorundayız. Bu
da zaten sonuna kadar demokrat olan yönetim anlayışımızı yeni projelerle
desteklemek anlamına geliyor…
Galiba “Demokratik Katılımcı Yönetim”
başlığına geldi sıra…
Projelerimize geçmeden önce beş yıllık başkanlık döneminde edindiğimiz
deneyimlerimizden hareketle yönetim anlayışımızda oluşan derinliği paylaşmalıyım.
Bilindiği gibi günümüzde merkezi yönetimler için yeterli bulunan “temsili
demokrasiler”, kentleri yönetmek için yetersiz kalmaktadır. Yukarıda sözü
edilen programın yaşama geçirilmesi için Beşiktaş Belediyesi “demokratik katılımcı yönetim” yapısını oluşturacaktır.
Çünkü küresel dünyada sorunların da, çözümlerin de odağında artık kent-
ler var. Bu açıdan Beşiktaş kenti, Cumhuriyetimizin temel ilke ve değerlerini koruyarak, insan haklarına dayalı, çok aktörlü, yaygın ve etkileşimli bir iletişimi esas alarak, kendisi yapmaktan çok yerel ve sivil aktörleri yapabilir kılan, yönlendiren, kaynakların oluşumunu ve kullanımını kolaylaştıran bir yönetim anlayışına geçecektir.
İnanıyoruz ki bu karşılıklı paylaşım, siyasal ve ekonomik güçlerin daha yaygın ve adil dağılımını sağlayacaktır. Kamu kuruluşları, özel sektör, STK ve
diğer aktörler arasında yarışmacı ya da çatışmacı bir ilişki yerine birlikte
çözmeye yönelik işbirlikleri geliştirecektir. Ve yine inanıyoruz ki Beşiktaş’ta
bireylerin yaşamına dayanışma, yaratıcılık, özgürlük ve kentli sorumluluk
olarak yansıyacaktır.
Beşiktaşlıların kentsel ihtiyaçlarında kullanılmak üzere belediyenin hizmet
binalarında, kültür merkezlerinde ve taksi duraklarında “bilgi terminalleri- panelleri” hizmet verecek!
Mahalle belediyeciliği olarak adlandırdığımız uygulamada oluşacak yeni
idari yapılarımızın tümünde yurttaşların doğrudan bilgiye ulaşımı sağlanacak!
Yaşamımızda başka bir paylaşma daha var. Beşiktaş’ın
kamusal alanlarını da hep birlikte paylaşıyor, kullanıyoruz.
Yani sokaklarını, parklarını ve meydanlarını…
Nedir bu alanlarla ilgili yeni yaklaşımınız?
Çünkü Beşiktaş kentlisinin temel karakteri laik Cumhuriyet ve demokrasi
değerleriyle yaşaması ve onlara sahip çıkmasıdır. Bu değerleri ve Mustafa
Kemal ilkelerini birer “yaşam ışığı” olarak kabul eder. Yeni dönemde gerek
yönetim anlayışımızın, gerekse hizmet kalitemizin ortak paydası daha fazla
katılımcılık, daha fazla demokrasi olacaktır. Çünkü fırsatlar ve tehditler karşısında artık biliyoruz ki birbirimize daha çok ihtiyacımız var!
Kamusal mekânlar yani sokaklar, meydanlar ve parklar gibi ortak alanların
fiziki ve sosyal kalitesi arttırılacak! Meydanların çevresinde yetkin ve yaratıcı meslek erbabının, sanat ve kültür üreticilerinin yerleşmesi teşvik edilecek. Sokak etkinlikleri ve gösterileri düzenlenecek, sokak sanatçılarına ve
sporcularına yeni olanaklar yaratılacak. Bir anlamda geçen dönem başlattığımız “kaliteli kamusal alanlar” projesi boyutlanıp devam edecek.
Yeni dönemde en az dört başlıkta daha demokratik ve yaygın çözümleri
hayata geçireceğiz. Bilgi paylaşımı, kaliteli kamusal mekânlar, kentli dayanışması, daha saydam yönetim ve proje demokrasisi…
Kent demokrasilerinin kalbi kent meydanlarıdır. Biz bu dönem Beşiktaş’a
meydanlar kazandırma konusunda önemli adımlar attık.
Bilgi paylaşımından neleri kastediyorsunuz Sayın Başkan?
Katılımcı kent demokrasileri bir yanıyla, bilgi demokrasileridir. Kentlilerin
bilgi edinme hakları sadece devletle olan ilişkilerinde uygulanan sınırlarda tutulamaz. Bilgi üretiminde, dağıtım ve kullanımındaki dijital teknolojileri
daha yaygın olarak halkımızın yararlanmasına sunmalıyız!
Beşiktaş Köyiçi, Beşiktaş Meydanı, Levent Çarşı, Ortaköy Meydanı, Arnavutköy ve Bebek gibi kentlilerce yoğun ve oturmalı kullanılan alanlarda
“telsiz-internet” uygulamasına geçilecek!
Uzun yıllardır çözümlenemeyen Beşiktaş meydan düzenlemesi konusunda hazırladığımız çözüm kabul edildi. 40 dükkân, 3 büfe, köprü altında 9
dükkân ile, halk pazarı ve Tansaş mağazası yıkıldı. Yeşillendirme ve çevre düzenlemesi yapıldı. Beşiktaş 7000 metre karelik yeni bir meydana kavuştu.
Levent Meydanı’nı da yeniden düzenlendik. Meydana bakan binaların
cephe yenilemeleri yapıldı. Çiçekçiler ve manavlar yeniden düzenlendi, tabelalara standart getirildi. Trafiği rahatlatacak düzenlemeler yapıldı. “Gele-
B+ İLKBAHAR 15
Başkana bağlı
“mahalle ve site
temsilcileri”
oluşturuyoruz.
23 temsilci
taleplerini anında
iletebilecek.
cek İçin El Ele” heykeliyle meydan süslendi.
Ortaköy Meydanı ve çevresindeki harap binalar tespit edilerek tek tek elden geçirildi. Sahildeki yer döşemesi değiştirildi. Motor iskelesi tamir edildi. Tabela, tente ve seyyar satıcılara standart getirildi.
Özetle Beşiktaş kentinin kamusal alanlarını daha güzel, kaliteli, özenli hale
getireceğiz. Özellikle meydanlar ve parklar bizleri daha çok bir araya getirmeli, merhabalarımızı çoğaltmalı, diye düşünüyorum.
Kentimizdeki işyerlerinde yoğun iş saatlerinde çalışacak gençlerimiz, giderlerinin bir kısmını karşılama imkânı bulacak.
Burslu öğrenci sayısı... Özel sektörün de katkısı alınarak “burslar % 100
arttırılacak!”
Yeni yetişen ortaöğretim çağındaki gençlerimizin beden ve ruh sağlıkları özenle korunacak. Okul Aile Birlikleri işbirliğinde okul çevresi ve kantinlerindeki gıdalar denetlenecek, çocuk ve velilerine “medya okur-yazarlığı”
kursları verilecek.
Sözü edilen kamusal alan düzenlemeleri kadar önemli olan
bunları kullanan nüfus! Beşiktaş’ta ağırlıklı olarak bir
eğitim kenti ve öğrenci yaşamı yoğun. Neler var İsmail
Ünal’ın programında gençler için?
Meslek edindirme kurslarımızı “kariyer geliştirme” kurslarıyla genişleteceğiz. Çalışan kentlilerimizi de düşünerek kariyer geliştirme kurslarımızı mesai saatleri sonrasında ve hafta sonlarında düzenleyeceğiz.
Haklısınız, Beşiktaş bir eğitim ve öğrenci kentidir. Bu anlamda özellikle
üniversite öğrencilerinin yoğun olarak yaşadığı bir beldedir. Hem öğrenci
kardeşlerimize hem de halkımıza yeni dönemde yeni imkânlar sunacağız.
Sayın Başkan “daha saydam yönetim ve proje demokrasisi”
konusundaki değerlendirmelerinizi de alsak…
Belediyemiz olanaklarıyla hizmete giren öğrenci yurtlarımızın talebi karşılamasının olanaksızlığını göz önüne alarak “Öğrenci Pansiyonculuğu” projemizi yaşama geçireceğiz.
“Daha saydam yönetim ve proje demokrasisi” derken şunları söylemek istiyoruz: Bundan sonra belediyemizde üretilecek projeler, hem kentlilerle
hem de projeden etkilenen aktörlerle birlikte değerlendirilecek, internet ortamında tartışmaya açılacaktır.
Evlerini ya da evlerinin odalarını öğrencilere kiralamak isteyen kentlilerimiz
için teşvikler getireceğiz.
Öğrencilerimiz, kendileri sokak sokak ev aramak yerine belediyemize gelerek, kalabilecekleri evler konusunda bilgi alabilecekler. Öğrencilerimiz kiralayacakları evleri, sponsorlar kanalıyla sağlayacağımız malzemeleri kullanarak, kendi emekleriyle boyayacak ve onaracaklar.
Belediyemiz kanalıyla kalacak yer bulan öğrencilerimizi sonrasında da yalnız bırakmayacağız. Belediyemizin gerçekleştirdiği sosyal sorumluluk projelerinde onlardan yararlanacağız.
Daha önemlisi üniversite öğrencilerine “yarı zamanlı iş” sağlayacağız.
16 B+ İLKBAHAR
Benzer açık ve saydam uygulamalar, planlama çalışmalarımız için de geçerli olacaktır. Yıllık bütçe öngörüleri ve uygulama sonuçları da her yıl, Beşiktaş kentlileri ile paylaşılacaktır. Bu dönem uygulamaya soktuğumuz
“proje karar toplantıları”na devam edilecek. Belediye kaynaklarını daha etkin ve verimli kullanan bir yönetim yapısı oluşturulacak ve kentlilerin denetimine açık olacak.
Bu arada bu yapıyı güçlendirecek, kentlilerle gündelik bağımızı ve işbirliğini
güçlendirecek özel projelerimiz ve yatırımlarımız da var.
Ne gibi Sayın Başkan?
Çeşitli kentli gruplara hizmet verecek yeni yatırımlarımız ve özel projelerimiz şunlar:
Meydanlar ve
parklar bizleri daha
çok bir araya
getirmeli,
merhabalarımızı
çoğaltmalı
l Beşiktaş “huzurevi” ne kavuşacak
l Beşiktaş’ın “çocuk müzesi” olacak
l “Kadın Sığınma Evi” açılacak
l Beşiktaşlılar sağlıklı yaşam için “spor merkezi”ne kavuşacak
l Yeni yaşam evleri, kültür-sanat merkezleri açılacak
l Sokak hayvanlarını sahiplendirme projesi hayata geçirilecek, hayvan bakım evleri açılacak
Son olarak Beşiktaş’ın üstü örtülmüş çok önemli tarihi misyonunu öne çıkartacak bir projem var. Çoğumuz bilmeyiz. Mustafa Kemal ve arkadaşları Kurtuluş Savaşı için Samsun’a Beşiktaş’tan hareket ederler. Beşiktaş
Meydanı’ndaki Sinan Paşa Camisi’nde “cuma selamlığı” na katılan Mustafa Kemal, arkadaşları ile Beşiktaş İskelesi’nde bir tekneye binerek Bandırma Vapuru’na geçerler.
16 Mayıs ile 19 Mayıs 1919 tarihleri arasındaki bu üç gün çok bilinmez ama
ulusal tarihimiz açısından çok önemlidir. Beşiktaş Belediyesi olarak bundan
sonra her yıl bu üç günü, yani 16-19 Mayıs tarihlerini “Kurtuluş Şenlikleri” olarak kutlayacağız ve ileriki yıllarda bunu Türkiye’nin, giderek de dünyada emperyalizme karşı bağımsızlık savaşı vermiş ulusların şenliği haline getireceğiz!
Cumhuriyetimizin antiemperyalist ve bağımsızlıkçı özünü de bu şenlikle yaşatmayı amaçlıyoruz.
Genel olarak bakıldığında, bir anlamda yeni bir kentsel demokrasiye, katılımcı kent demokrasisine yani “birlikte yönetme” sürecine geçiyoruz.
Çünkü Beşiktaş’ın temel karakterini “Laik Cumhuriyet ve Demokrasi Değerleri” oluşturur. Beşiktaşlının da özünde bu anlayış vardır.
Laik Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak ve geliştirmek için Beşiktaşlı’yız! Ama bir o kadar da geleceğimizi kendi irademizle, kentli ortaklığımıza
güvenerek, bilim ve sanata inanarak herkesten güzel kurgulamak ve kurmak zorundayız. Hem de sonuna kadar!
Teşekkürler Sayın Başkan. Yeni dönemde başarılar diliyoruz! B+
B+ İLKBAHAR 17
Kapak
Demokrasi
kahramanları
Yazı: GÜLÇİN TAHİROĞLU Fotoğraflar: NURCAN VOLKAN
Abdi İpekçi, Ahmet Taner Kışlalı, Bahriye Üçok, Bedrettin Cömert,
Cavit Orhan Tütengil, Çetin Emeç, Doğan Öz, Muammer Aksoy,
Onat Kutlar, Uğur Mumcu, Ümit Doğanay ve Asım Bezirci;
“12 Demokrasi Şehidi” Beşiktaş Belediyesi ile Mimar Sinan Güzel
Sanatlar Üniversitesi’nin el verdiği projede hayat buldular…
18 B+ İLKBAHAR
T
ophane-i Amire’nin Küçük Kubbesi’nin altında Mimar
Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nden yedi akademisyen bir araya geldi. Yüzyıllardır savaşta kullanılan topların imal edildiği alanda bu kez barışa, demokrasiye hizmet edilecekti.
Tıpkı öğrencilik yıllarında olduğu gibi aynı duyguları paylaşarak, beş ay o küçük, tek kubbe altında çalıştılar.
Beş ayın bir ayı maket yapımıyla geçti. 12 dev insanın heykelini yapmak, keyifli olduğu kadar zorlu bir süreçti. Bir heykelin boyu 2 metre 20 santimi buluyordu. Heykellerin yapımında yaklaşık 40 ton kil, 9 bin 600 kilo da bronz
kullanıldı. Teknik ekibiyle, dökümcüsüyle zincir halinde yoğun bir emek vardı ortada. Ama işin en zor yanı da heykellere bir anlam yüklerken gerçekleşecekti. Heykellerin her biri onurla tüketilen koca bir hayatı anlatacaktı. İnancı, umudu, kararlılığı; kısaca taşıdıkları duyguları bronza aktaracaklardı. İşin
en zor yanı da buydu.
Heyecanlıydılar. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Heykel Bölümü’nün bugünkü başkanı Doçent Fatma Akyürek’in söylediği gibi; toplum
bu kez değerlerine sahip çıkacaktı.
Birileri o yaratılan değerleri yok etmek için güç kullanırken bu çaba çok
önemliydi. Kamu kurumlarından biri ilk kez alışılmışın dışına çıkarak toplumun vicdanının anısını yaşatmaya kararlıydı.
Projenin mimarlarından Sanatçı Profesör Ferit Özşen, Beşiktaş Belediye
Başkanı İsmail Ünal’ın “sır gibi” sakladığı bir projesi olduğunu öğrendiği zaman çok heyecanlanmıştı. İsmail Ünal bu projeden Prof. Özşen’e söz etmişti
ama, yalnızca ana hatlarını konuşmuşlardı. O, “Başkan projeyi öylesine heyecanla bizlere anlattı ki, bize de onun hayalini gerçekleştirmek düştü” diyor.
Evet Başkan’ın hayali, aynı ideali paylaşan yedi akademisyen heykeltıraş ve
onların öğrencilerinin de hayali olmuştu artık.
Projenin adı; “Demokrasi Kahramanları”ydı. Teröre kurban verilen 12 aydının
heykeli yapılacaktı. Abdi İpekçi, Ahmet Taner Kışlalı, Bahriye Üçok, Bedrettin Cömert, Cavit Orhan Tütengil, Çetin Emeç, Doğan Öz, Muammer Aksoy, Onat Kutlar, Uğur Mumcu, Ümit Doğanay ve Asım Bezirci. Aydınlık
Türkiye’nin aydınlık yüzlü yazar, gazeteci ve düşünürlerinin heykellerini yapmak, toplumun bu değerli insanların mücadelesini kavramaları adına önemli
bir karardı. Bellekler taze tutulmalı, gelecek kuşaklara da aktarılmalıydı.
Mesleği mimarlık olan İsmail Ünal projenin hayata geçmesini bir görev sayıyordu ve düşüncelerini “Şehit olan ustaları yaşatmak bizim sosyal demokrat, cumhuriyetçi, laik ve çağdaş anlayışımızın gereğidir” sözleriyle açıklıyordu. İhaleye çıkmak uzun zaman alacaktı o nedenle de projeyi üniversitede döner sermaye kapsamında gerçekleştirmeye karar verdiler. Bu kararda projeye sonsuz desteğini veren Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Rektörü Prof. Rahmi Aksungur’un payı vardı. Bu proje; yapım aşamasından son noktayı koyana kadar öğrencileri için de önemli bir tecrübe birikimi oluşturacaktı. Heykel bölümü hocaları önemli bir koleksiyona imzalarını
atacaklardı. Heykelin yapımında yoğun emekleri geçen araştırma görevlileri
Ömer Emre Yavuz ve Ferit Yazıcı ile birlikte Hakan Ersiz, Barış İlkhan, Alp
Alanbay ve Hakan Bakır’dı. Dudullu’daki dökümcü ustası Yusuf Selvi’nin
adı da unutulmayanlar arasındaydı.
B+ İLKBAHAR 19
Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal, Prof. Ferit Özşen’le (sağda) birlikte “Demokrasi Kahramanları” projesinin her aşamasına tanıklık etti.
Heykellerin kimlere ait olacağını belirlemek hayli zaman aldı. Belli bir tarih
aralığı seçildi. 1970 ile 1999 yılları arasında katledilen aydınlardan 12 tanesi
seçildi. Peki ya diğerleri? Teröre kurban giden yüzlerce aydın vardı. Seçilen
12 aydının heykelinde onlar da vücut bulacaktı. Onlara ayrılan alanın adı “Demokrasi Kahramanları”ydı… Beşiktaş Belediye Başkanı da, akademisyenler
de projenin devam etmesinden yanaydılar. Bir gün sıra onlara da gelecekti.
Hangi heykeli kimin yapacağını akademisyenler aralarında belirledi…
Çoğu 68 kuşağıydı ve öldürülen aydınları tanıyordu.
İşte o noktadan itibaren zorluklar da başladı. Tek tek ailelere ulaşıldı. Arşivler tarandı, albümleri incelendi. Gerçekleştirecekleri heykeller aslına en
yakın haliyle tasarlanmalıydı. Öyle de yapıldı. Bu konuda titizlikle çalıştılar.
Bazı aileler her türlü veriye ulaşmaları için yardımcı olurken, bazıları bu çalışmayı tedirginlikle karşıladı.
Onlara ulaşmak kolay olmadı. Asım Bezirci’nin heykelinin yapımını üstlenen Doç. Dr. Neslihan Pala, bu zorlu süreci şu sözlerle anlatıyordu: “Asım
Bezirci’nin eşi heykelin dikilmesi konusunda bir sevinç göstermedi. Kendisini kaybettim, yok oldu, bir gün birileri o heykeli kaldıracak yorumunu yaptı. Acı içindeydi. Bu sözleri aslında açıkça görülen onun yalnızlığının ve kederinin de bir yansımasıydı.” Asım Bezirci’nin eşi her şeye rağmen, yine de
aile albümünü açtı ve Asım Bezirci’nin internette ulaşılamayan gülümseyen
bir portresi bugün ‘Demokrasi Parkı’ndaki yerini buldu. Sivas’ta Madımak
Oteli’nde diri diri yakılan onca aydının onurlu gülümsemesi bugün Asım
Bezirci’nin yüzünde dalgalanıyor.
Bazı aydınların fotoğrafına ulaşılamadı. Örneğin Prof. Muammer Aksoy’un
bir-iki kare vesikalık fotoğrafından başka bir fotoğrafı yoktu. O’nun heykelini yapan Prof. Ferit Özşen, “inanılır gibi değil” diyordu; “8 yıl Ankara Barosu Başkanlığı yap. 1961 Anayasası’nı hazırla... Bu insanlar işte bu kadar
da mütevazıydılar…” Zor da olsa Prof. Aksoy’un fotoğrafı bulundu ve elinde
anayasası ile bu değerli aydınımızın silueti gelecek nesillere armağan edildi.
Uğur Mumcu’nun heykelini üstlenen Prof. Ferit Özşen, Mumcu’nun aile
dostuydu ve kadere bakın ki, Mumcu’nun anıt kabristanı da onun elinden
çıkmıştı. Bu paylaşımlar akademisyenlerin duygulu dünyasında yerini ziya-
20 B+ İLKBAHAR
desiyle buldu ve ortaya duygu yüklü bronz heykeller çıktı.
Prof. Rahmi Aksungur’la ortaklaşa emek veren eşi Yard. Doç. Ayla Aksungur, Çetin Emeç’in ailesinden yoğun destek gördüklerini bu ilgiden de çok
memnun olduklarını söylüyordu. Çetin Emeç’in yüzündeki yumuşak ifadeyi
heykele yansıtmak onunla yapıtı arasında bir sevgi yumağı oluşturmuştu. Ayla
ve Rahmi Aksungur, Abdi İpekçi’nin geçmişini araştırdıklarında Mısırlı aristokrat bir aileden geldiğini öğrendiler. O nedenle de onun heykelini yaparken,
‘daha mesafeli, düşünceli bir adam’ portresi oluşturmaya dikkat ettiler.
Heykellerin yapımına başlandığı tarih olan 1977’nin son aylarında Heykel
Bölümü’nün başkanlığını üstlenen Prof. Vedat Somay’ın ise önemli bir saptaması vardı: “Onlar demokrasi adına bir kahraman olarak öldürülmek isterler miydi? Onlar ‘ben kahraman olayım’ diye yola çıkmadılar. Hayatlarını bu uğurda yaşamaya adamışlardı. O nedenle de bu heykeller toplum olarak sürekli bir hatırlatma ve sürekli yüzleşmemiz gereken simgeler aslında.”
Gerçekten de Prof. Vedat Somay öğrencilik yıllarından tanıdığı gazeteci
Onat Kutlar’ın heykelini yaparken bu yoğun duyguları yaşadı ve bu duyguları yapıtına yansıttı.
Bahriye Üçok’un heykelinin yapımını üstlenen Doç. Fatma Akyürek için ise
çalışması başka bir anlam ifade ediyordu. Alışılmışın dışında ilk kez bir kadın heykeli üzerine çalışılacaktı. Bu onun çalışmasına farklı bir anlam yüklemesine de neden oldu. Bahriye Üçok’un duruşunu, kişiliğini, kararlılığını,
demokrasiye olan inancını yansıtırken işin duygusal boyutunu asla göz ardı
etmedi. Ona göre seçilen 12 kişi de terör ve şiddetin mağdurlarıydı ve onlar
“Demokrasi Şehitleri”ydi.
Demokrasi Kahramanları Parkı, bugün terörü ve şiddeti lanetlercesine
Beşiktaş’ta Abbasağa Parkı’nda 10 dönümlük bir arazide yer alıyor.
Bir gün yolunuz düşerse Demokrasi Kahramanları’nın önünde tek tek saygı duruşunda bulunmak boynunuzun borcu olsun.
Onlar Beşiktaş Belediyesi’nin, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi öğretim üyelerinin, öğrencilerinin, işçilerin yoğun emek ve demokrasiye
olan inançları ile var edilen heykeller… Toplumsal belleğimizi taze tutmak
adına orada sizi bekliyor olacaklar. B+
Asım Bezirci (1922-1993)
Doç. Dr. Bahriye Üçok (1919-1990)
um yılı kaynaklarda farklı yer alıİnceleme yazarı, eleştirmen. Doğ
u söyleniyor. Erzincan doğumyor. 1922 ya da 1927 yılında doğduğ
Asım Bezirci, Ilgaz hakkında en
lu. Rıfat Ilgaz’la yakın arkadaş olan
irci’nin Orhan Veli incelemesi,
kapsamlı incelemeyi yayınladı. Bez
tırmaları, 35 kitabı ve 4 tezin dö300’den fazla makalesi ve araş
ak Oteli’ni ateşe verenler, Asım
kümü bulunmakta. Sivas’ta Madım
lar. Bezirci bugün Sivas olaylaBezirci’nin de ölümüne neden oldu
anılıyor.
rında katledilen 37 kişiyle birlikte
Ordu’da doğdu. Tarihçi ve siyaset bilimci. Kandilli Kız
Lisesi’ni bitirdi. Dil ve Tarih
Coğrafya Fakültesi Orta Çağ
Türk İslam Tarihi Bölümü’nü ve
Devlet Konservatuvarı Opera Doç. Fatma Akyürek, Bahriye
Üçok’un heykelini yaparken...
Bölümü’nü bitirdi. Ankara Üni-
versitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesiydi. Siyasete atılu Milletvekili ve SHP Parti Mecdı, Kontenjan Senatörü oldu. Ord
sça biliyordu. Ankara’daki evilisi üyesiydi. Fransızca, Arapça, Far
laması sonucu yaşamını yitirdi.
ne gönderilen bombalı paketin pat
Çetin Emeç (1935-1990)
okrat Parti’nin kurucularından
İstanbul’da doğdu. Babası Dem
Galatasaray Lisesi’nden sonra
milletvekili Selim Ragıp Emeç’ti.
si’nden mezun oldu. Gazeteİstanbul Üniversitesi Hukuk Fakülte
si’nde başladı. Hayat ve Ses
ciliğe babasının Son Posta Gazete
ti. Hürgün’ün Genel Müdürü,
dergilerinden sonra Hürriyet’e geç
oldu. Bir süre Milliyet’in GeHürriyet’in Genel Yayın Yönetmeni
nduktan sonra tekrar Hürriyet’e
nel Koordinatörlüğü’nde de bulu
’deki evinin önünde şoförü Sidöndü. 7 Mart 1990’da Suadiye
nan Ercan’la birlikte kurşunlandı.
Doç. Neslihan Pala,
Asım Bezirci...
Abdi İpekçi (1929-1979)
Lisesi’ni biİstanbul’da doğdu. Galatasaray
devam etti.
tirdi. Bir süre Hukuk Fakültesi’ne
ladı. Yeni İsGazeteciliğe Yeni Sabah’ta baş
ştı. Milliyet
tanbul, İstanbul Ekspres’te çalı
eni olarak
Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetm
ını üstlendi.
görev yaptı. Gazetenin başyazarlığ
kiye Basın
Türkiye Gazeteciler Sendikası, Tür
. UluslararaEnstitüsü Başkanlığı’nda bulundu
lığı ve Bası Basın Enstitüsü’nün ikinci başkan
görevlerisın Şeref Divanı Genel Sekreterliği
İstanbul’daki
ni üstlendi. 1 Şubat 1979 gecesi
evinin önünde öldürüldü.
Doğan Öz (1931-1978)
Çetin Emeç’in heykelinin yapımı Doç.
Ayla Aksungur’a ait.
Abdi İpekçi ve Doğan
Öz’de ise eşi Rahmi
Aksungur’la birlikteler.
ültesi mezuAnkara Üniversitesi Hukuk Fak
dan itibanu. Savcılığa başladığı 1962 yılın
Denizli’den
ren sürekli tehdit edildi. 1977’de
dımcısı olaAnkara’ya Cumhuriyet Savcı Yar
vletin içindeki
rak atandı. Katledildiği sırada ‘De
ordu. Doğan
kontrgerilla yapılanmasını’ araştırıy
’ye sayısız
Öz’ün araştırmasında 30 yılın Türkiye
kardeş kavcana, tırmandırılan düşmanlıklara,
du. Eşi Segalarına neden olduğu vurgulanıyor
ların izi devzen Öz’e ‘Soruşturduğum bazı olay
anıyor. Ama
let içinde üst makamlara kadar tırm
ay sonra üsüzerine gidilmesi lazım’ demişti. İki
a uğradı.
tüne gittiği çetenin silahlı saldırısın
B+ İLKBAHAR 21
22 B+ İLKBAHAR
“Bugün aydınlık güçler olarak
hâlâ ayaktaysak bunu
demokrasi kahramanlarına
borçluyuz...”
İsmail Ünal
B+ İLKBAHAR 23
Ümit Doğanay (1920-1979)
Onat Kutlar (1936-1995)
Prof. Dr. Ümit Doğanay 1920 yılında Erzincan Kemaliye’de doğdu. İstanbul Üniversitesi
Siyasal Bilgiler Fakülte-
Şair, yazar ve düşünce adamı.
Türk edebiyatının en özgün yazarları arasındaydı. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ndeki
öğrenimini son sınıfta bıraktı. Felsefe okumak için Paris’e
gitti. İki yıl sonra döndüğünde
Doğan Kardeş dergisini çıkar-
si dekan yardımcısı olanak görev yaptı. Medeni hukuk alanında yorulmaz bir araştırmacı, bir
aydın olarak hukuk dev-
dı. Türk Sinamatek Derneği’ni
kuranlar arasında yer aldı. İstanbul Film Festivali Düzenleme Kurulu’nda, İstanbul Kültür
ve Sanat Vakfı İcra Kurulu’nda
bulundu. 1959 yılında yayınla-
nan “İshak” ile 60. yılında Türk
Dil Kurumu Ödülü’nü kazandı. 1995 yılında Fransız
Hükümeti tarafından verilen L’Ordre des Arts
et des Lettres ödülüyle onurlandırıldı. 30 Aralık 1994’te The Marmara Oteli’nin pastane katına yapılan bombalı saldırı sonucunda ağır yaralandı. 11 Ocak 1995’te
hayatını kaybetti.
Uğur Mumcu (1942-1993)
şu sözlerle dile getirdi:
“23 hain kurşun
saptanan gövdesinde hep dik tuttuğu başı ile, gerisinde kolay kolay
Onat Kutlar ve Ümit
Doğanay heykellerinin yapım aşaması
Prof. Vedat Somay’a
bambaşka duygular
yaşattı.
doldurulmayacak
bir boşluk bırakarak aramızdan ayrılıp, gitti” 20 Kasım 1979’da evinin önünde öldürüldü.
Muammer Aksoy (1917-1990)
si’ni
ara Üniversitesi Hukuk Fakülte
Hukukçu ve siyaset adamı. Ank
leri
itesi’nde Hukuk ve Devlet Bilim
bitirdikten sonra Zürih Ünivers
nbul
Türkiye’ye döndükten sonra İsta
Fakültesi’nde doktorasını yaptı.
Üniversitesi’nde de öğretim
Üniversitesi’nde asistanlık, Ankara
i.
ersiteden ayrıldı ve CHP’ye gird
üyeliğinde bulundu. 1957’de üniv
üniversiteye döndü, Siyasal
27 Mayıs 1960 sonrasında yeniden
i. Avrupa Konseyi Türkiye Temsilc
Bilgiler Fakültesi’nde profesör oldu
lığı görevlerini üstlendi. Ankara
liği, Türk Hukuk Kurumu Başkan
ası’nı hazırlayan komisyonun
Barosu Başkanı oldu. 1961 Anayas
sözcülüğünü yap-
Ankaralı olan Uğur Mumcu, babasının memuriyeti dolayısıyla Kırşehir’de
doğdu. İlk ve ortaokulu Ankara’da okudu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi.
Bir süre avukatlık yaptı.
İlk yazıları 1962 yılından
itibaren Yön, Türk Solu,
tı. Atatürkçü Düşünce Derneği’nin
kurucuları arasın-
Devrim, Ant, Kim dergilerinde yer aldı. Akşam,
Milliyet ve son durağı olan
Cumhuriyet Gazetesi’nde
daydı. 31 Ocak
1990’da Ankara Bahçelievler’de
evinin önünde kurşunlanarak öldü.
köşe yazarlığı yaptı. Gazetecilik hayatı başarılarla dolu olan Uğur Mumcu,
24 Ocak 1993 yılında uğradığı bombalı saldırı sonucu öldü.
Prof. Ferit Özşen, Uğur
Mumcu’nun Ankara’daki
anıtmezarının yapımını da
üstlenmişti. Prof. Özgen,
Muammer Aksoy’u da Demokrasi Parkı’ndaki yerine
hazırladı.
24 B+ İLKBAHAR
letinin yılmaz bir savunucusuydu. Uğur Mumcu, Doğanay’ın ölümünden duyduğu üzüntüyü
)
Prof. Ahmet Taner Kışlalı (1939-1994
Orhan Cavit Tütengil (1921-1979)
İsİstanbul Haydarpaşa Lisesi ve
İlk ve ortaokulu Tarsus’ta bitirdi.
un
ültesi Felsefe Bölümü’nden mez
tanbul Üniversitesi Edebiyat Fak
lerde felsefe öğretmeni, Kepirteoldu. Antalya ve Diyarbakır’da lise
men olarak çalıştı. İngiltere’ye gitpe ve Aksu köy enstitülerinde eğit
ti. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde akademik yaşamına başladı.
den sonra Sorbonne’da doktorasını
Zile doğumlu. Galatasaray Lisesi’n
8
n Türkiye’de Siyasi Güçler”di. 197
tamamladı. Tezinin konusu “Moder
Bakanı’ydı. 12 Eylül’de Ankara Üni
yılında Ecevit Hükümeti’nin Kültür
de
üyesiydi. Cumhuriyet Gazetesi’n
versitesi İletişim Fakültesi öğretim
cıneği’nde Genel Başkan Yardım
yazarlık, Atatürkçü Düşünce Der
yet
nlık güçler tarafından bir Cumhuri
lığı yaptı. 44 yıllık yaşamına kara
da son verildi.
Bayramı’nda, 29 Ekim 1994 yılın
Doktorasını ‘Monteisquieu Siyasi ve İktisadi Düşünceleri’ üzerine yaptı.
Profesör oldu. Atatürkçü
düşüncenin savunucuları
arasındaydı. Cumhuriyet
Gazetesi’nde denemeler
yazdı. 1960’da Doçent
oldu. 7 Aralık 1979’da
evinin önünde saldırıya
uğradı.
Doç. Önder
Büyükerman’ın usta
elleri Tütengil ve
Kışlalı’nın heykellerini
hazırladı.
Bedrettin Cömert (1940-1978)
ihi Bölümü öğretim üyesiydi. SiHacettepe Üniversitesi Sanat Tar
versitesi İtalyan Dili ve Edebiyatı
vas Lisesi’nden sonra, Roma Üni
versitesi Felsefe Enstitüsü’nde
bölümünü bitirdi. 1971’de Roma Üni
Eleştirisi” konulu tezi ile doktorası“Son 50 Yılda Türkiye’de Sanat
ecek, Varlık, Soyut, Yeni Ufuknı tamamladı. Forum, Yansıma, Gel
r
şiirleri yayınlandı. Önemli çevirile
lar ve Yeni Ortam dergilerinde
i Başkanlığı’nı üstlendi. Ankara
yaptı. Tüm Öğretim Üyeleri Derneğ
silahlı saldırıya uğradı.
Gaziosmanpaşa’daki evinin önünde
Yard. Doç. Yıldız
Güner, Bedrettin
Cömert’in heykeline
hayat verdi adeta...
B+ İLKBAHAR 25
Benim Beşiktaşım
Leyla Alaton Günyeli:
"Beşiktaş
İstanbul'un en
Avrupalı yüzüdür"
Söyleşi: NİLÜFER OKTAY Fotoğraflar: NURCAN VOLKAN
Alarko Holding Yönetim Kurulu Üyesi Leyla Alaton Günyeli başarılı
bir iş kadını ve anne. Alaton Beşiktaş'ı neden sevdiğini, bir anne
olarak kentle ilgili eleştirilerini, önerilerini B+ ile paylaştı.
B
aşarılı bir iş kadını. Fotoğraf sanatçısı Mehmet Günyeli ile evli, 8 ve 10 yaşlarında iki oğlu var. Hayatının önemli ayrıntılarından bazıları şunlar: 1961 İstanbul doğumlu. Notre Dame de Sion’u bitirdi. Fairleigh Dickinson
University’de işletme okudu. New York University’de
master yaptı. Türkiye’ye döndükten sonra Alarko
Holding’de Üzeyir Garih’in asistanı olarak çalıştı. 1993-97 yılları arasında kendi kurduğu şirketi ile halkla ilişkiler ve danışmanlık hizmetleri verdi. 1992’de Milli Prodüktivite Merkezi tarafından Yılın İş Kadını, 1993 Davos Dünya Ekonomik Forumu’nda Geleceğin Global Liderleri’nden seçildi. TÜSİAD, GYİAD, KAGİDER, Doğal Hayatı Koruma Derneği, Bir Dilek
Tut üyesi olduğu kuruluşlardan bazıları... Halen Alarko Holding’de iş hayatına devam ediyor. Şimdi Leyla Alaton Günyeli ile Beşiktaş üzerine konuşmaya başlayalım. Alaton’un anlatımını onun sözleriyle sizlere aktaralım.
Pazarından çok alışveriş etmişliğim vardır
Ben Beşiktaşlıyım. 17 yaşına kadar Bebek, Akif Paşa Korusu’nda; ardından
daha merkeze geldim ve 25 yaşına kadar Çırağan Yokuşu’nun orada yaşadım. Amerika’ya okumaya gittim, döndüm, bu kez de Naciye Sultan’da
oturdum uzun bir süre. Şimdi Sarıyer’deyim ama bence İstanbul’un en
önemli kavşağı Beşiktaş’tır. Şehre gidip gelirken Boğaz yolunu tercih ediyorum. Ben Boğaz âşığıyım, her şeye rağmen heyecan verici. Üst yollarda trafikte sürüneceğime Boğaz yolunda yavaş ama manzaraya bakıp giderim. Beşiktaş benim en çok kullandığım güzergâh. Yaş olarak, görüntü olarak, kadın-erkek eşitliği olarak da çok güzel bir kesit sunar. Pazarın-
26 B+ İLKBAHAR
dan çok alışveriş etmişliğim vardır. Annemin de en sevdiği şeylerden biriydi. Beşiktaş Pazarı’na gidip taze meyve-sebze almak, küçüklüğümüzde
biz de giderdik. Şimdi gidemiyorum. O zamanlar daha az kalabalıktı, daha
az dükkân vardı, trafik müsaitti... Birçok yol burada kesişir, bu yüzden çok
önemli bir ağın başı diye düşünüyorum. Bizim Bir Dilek Tut’un ofisi de Barbaros Bulvarı’nda, onun için de Beşiktaş’ı her gün anıyorum, yaşıyorum.
Beşiktaş hâlâ kendimi ait hissettiğim yer
Biz vasıtalarda büyüdük, ben dolmuş çocuğuyum. Arkadaşım
Baltalimanı’ndan gelir, beni Boğaziçi Üniversitesi durağında toplardı. Yanında yer ayırırdı bana, kimse binmesin diye... Üniversite durağında dolmuşa binerdim, Nişantaşı’na giderdik arkadaşlarla buluşmaya... Bebek’ten
dolmuşa biner, Beşiktaş’ta değiştirir, karşıya geçerdik. Hani vücudun kalbi vardır ya merkez odur, Beşiktaş öyle bir görev gördü. İstanbul’un çok
modern, bizim hâlâ kendimizi parçası hissettiğimiz çok önemli bir halkası. Demografik açıdan; genciyle yaşlısıyla, kadın ve erkeğiyle kendimi sokakta yürürken özdeşleştirdiğim bir yer. Ait olduğum yer... Ortaköy’ü olsun,
Bebek’i olsun, Çırağan tarafı olsun... Kendimi hiçbir zaman yabancılaşmış
hissetmiyorum çünkü İstanbul’da her yer artık eskisi gibi değil biliyorsunuz.
Beşiktaş o ruhunu korumayı bildi, İstanbul’daki bütün demografik çarpıklıkları, gariplikleri, değişiklikleri burada hissetmezsiniz.
Meydanda kaykay yapan çocukları seyrediyoruz
Çocuklarımı Yıldız Parkı’na götürdüm. Şu andaki projem Deniz Müzesi ziyareti ama galiba restorasyon yapılıyor, kapalı. Onlarla Beşiktaş’tan geçer-
B+ İLKBAHAR 27
ken mutlaka meydanda duruyoruz çünkü kaykay yapan çocukları seyretmek istiyorlar. O da bence İstanbul’un çok Avrupai, çok renkli bir yüzü. Belki orası gençler için daha enteresan hale getirilebilir. Gençlerin kendilerini
ifade edebildikleri merkezlere, kültürel yerlere ihtiyaçları var. Bunların ille de
kapalı mekânlar olması gerekmiyor. O meydan dünyanın en güzel manzaralarından birine sahip. Avrupa’da görürüz böyle grafitili duvarların önünde
çıkıp dans eden, kayan gençleri; bana onları hatırlatıyorlar. Türkiye’de de
kendini böyle ifade eden çağdaş gençlerin olması çok guzel. Çocuklarım
küçük ve erkek oldukları için her geçişte durup mutlaka onları seyrederler.
Bir gün yapmak isterlerse? Keşke. Becerebilirlerse tabii, o kadar profesyonel ki o gençler. Orası er meydanı, öyle herkes çıkamaz.
Kuruçeşme Arena şehre gelen hediyelerden biri
Bebek’teki Starbucks bence dünyadaki en güzel Starbucks. Çok zevk aldığım bir mekân. Aşşk Kafe de çok özel bir yer; misafir götürmek, bir arkadaşla buluşup yemek yemek için. En çok gittiğim semtlerden biri işime yakın olması nedeniyle Ortaköy. Oradan alışveriş ederim, iş yemeklerimi House Cafe’de yaparım. Spora da Etiler Hillside’a gidiyorum. Ben Beşiktaş’ı en
çok yaşayanlardan biriyim yani... Mustafa Kemal Merkezi muhteşem bir bina.
Eşim fotoğrafçı ve orada birkaç sergiye katıldı. Sergi salonunu çok beğeniyorum. İkinci köprünün çıkışında, lojistik bir noktada bulunuyor. Orası başka
bir AKM olabilir. Belki altındaki alışveriş merkezi oradan taşınabilir, daha verimli kullanılabilir. Güzel sergi alanlarından bir diğeri de Dolmabahçe’de. Deniz kenarında, hem güzel hem merkezi. Beşiktaş, İstanbul’un en güzel deniz
kıyısı olan, en kullanışlı ilçesi. Kuruçeşme Arena mesela. Bütün bunlar şehre
gelen hediyeler. Bu bölgenin değerini, çekiciliğini artıran yerler. Tabii bu kadar yoğun bir insan trafiği olacağını hiçbir zaman düşünemezdik. Keşke alttan geçen bir yol daha olsa... Veyahut tıkır tıkır tekneler çalışsa, Venedik’te
olduğu gibi deniz yolu kullanılsa daha çekilir, daha zevkli bir hale gelirdi. Çünkü denizden şehri görmenin tadı apayrı. Şehir hatları vapuruyla geçerken veyahut birinin teknesiyle gezerken doyamadan bakıyorsunuz, her seferinde
başka bir güzellik yakalıyorsunuz. Her mevsimde bir başka güzel; erguvanlar
zamanı, manolyalar zamanı... Bitmiyor o değişim ve çekicilik.
28 B+ İLKBAHAR
Üniversiteleriyle de çağdaşlık örneği
Beşiktaş’ın kültür-sanatın yanı sıra bir finans merkezi olduğu fikrine yüzde
yüz katılıyorum. Belki farkında değiliz ama Beşiktaş, İstanbul’un en Avrupalı yüzüdür. Başından beri homojenliğin üzerinde durdum. Her semtinde
var bu görüntü, hiç bozulmuyor; bu miks, bu renk, bu medenilik... Bunun
nedenlerinden biri üniversiteleri tabii. Ben dünyanın en güzel üniversitesi
Boğaziçi zannederdim, ona rakip Bahçeşehir Üniversitesi çıktı. Böyle bir
manzara olamaz, balkonundan elini uzat ve suya dokun... Beşiktaş üniversiteleriyle de inanılmaz bir çağdaşlık ve güzellik örneği. Ama dediğim gibi
bunların hepsini kaldıracak bir mide lazım. O da trafik sorununun çözülmesi
ile sağlanabilir. Bunun için de toplu taşımacılığa çok önem vermek gerekiyor, insanları kendi araçlarını kullanmaktan caydıracak sistemler olmalı. Küçük botlar mı olur, küçük takalar mı olur... Zaten insanlar neredeyse
caymak durumundalar. Trafik yavaş ilerliyor, park yeri yok, olanlar pahalı...
Çok yokuşlu bir bölge, mesela bisikleti kullanmak mümkün değil. Güzelliği
de belki oradan geliyor, iki kat yukarı çıkıyorsun, başka bir manzara görüyorsun. Bir de en eski yerleşim bölgelerinden biri. Eskiden de nispeten bir
yoğunlaşma varmış, yalı ve köşkleriyle. Çok kitaba konu olmuş bir bölge.
Beşiktaş’ta pazar kocaman bir bölgede açılırdı; o pisliği temizlemek, orayı
halkın kullanımına sunmak büyük gelişmeler.
Servis arabaları yerine servis motorları koyalım
Belediyenin gençlere, kadınlara yönelik meslek kursları olduğunu biliyorum. Özellikle kadınlara daha çok önem verilmeli çünkü hayat şartları artık iki maaşlı aileyi gerektiriyor. Hatta bunu bir adım ileri götürmek, onlara aynı bölgede iş sunmak lazım. Benim için çift kaymaklı ekmek kadayıfı
olurdu bu. Keşke insanlar kendi bölgelerinde çalışıp yaşıyor olsa, çocuklar
iki saatlerini servis arabalarında geçirmese. Kolay ve medeni yaşam bence
bu, o zaman trafik gibi bir sorunumuz da kalmaz. Gezmeye tozmaya başka
bölgeye gideriz. Bugün ben İstanbul’da hem okulu hem işi oturduğu evin
iki-üç kilometre civarında bulunan kimseyi tanımıyorum. Hepimiz ha babam seyahat ediyoruz. Milletin Avrupa’da seyahat diye baktığı mesafelere
biz günlük gidip geliyoruz. Tamam şehir düz değil, metrosu da yeterli değil
“Beşiktaş ruhunu
korumayı bildi.
İstanbul’daki
demografik
çarpıklıkları,
gariplikleri burada
hissetmezsiniz.”
-çok şükür ki yapılmaya başlandı, hiç yapılmayabilirdi de- onun için şu denizi kullansak iyi olurdu. Gönül isterdi ki aşağıda bir iskele olsun, servis arabası yerine servis motorları koyalım. En medenisi bu olmaz mıydı? Bu çok
mu uçuk bir düşünce, gayet basit yapmak. İnsanlar evlerine akşam sekize
doğru dönüyor. Hangi çocuğu görecek, hangi yemeği yapacak, nasıl dinlenecek? Bu anlamda çok cezalandıran bir şehir İstanbul insanı, ama kimse de vazgeçemiyor. İş icabı madem bir yere gidemiyoruz bari daha medeni yaşayalım. Deniz yolunu verimli kullanmak bizi medeni kılar. Bin kat mutlu oluruz. Suya çok yakın ama aynı zamanda çok uzak bir milletiz. Birkaç iskelede dursa motorlarımız, çalışanları bıraksa... Bu bir lüks olmamalı. Benzine, zamana yazık, çevre kirliliğine girmiyorum bile.
Sabahları çocukları okula ben bırakıyorum
En büyük zevklerimden biri çocuklarımı her sabah okula bırakmak. Güne
güzel başlamak için ben götürüyorum onları. Kaliteli zaman geçiriyoruz
arabada; radyo dinliyoruz, gülüyoruz, yapılmamış ödevlerin üzerinden geçiyoruz veya zorla bir şeyler yediriyorum. Ellerini tutuyorsam ve yandan onların okulunun servis arabası geçiyorsa işte o zaman büyük bir dram yaşanıyor, acaba gördüler mi ellerini tutarken oluyor. Erkek çocukları böyle. Biri
8, diğeri 10 yaşında. Okula vardığımızda artık hiç arabadan inmiyorum, arkadaşları görür diye. Öpmek zaten haşa yasak... Yolda onlarla bir arada olmayı seviyorum. Çok önemli bir zaman dilimi benim için, çok şey anlatabiliyorum, çok şey konuşabiliyoruz. Bu da benim İstanbul trafiğinde bir şeyi de
pozif görmem için bir neden. Bu bir saati beraber geçirelim diye Allah beni
bu kadar uzun yola gönderiyor diyerek teselli buluyorum. Bardağın dolu tarafını görüyorum. Okula 10 dakikalık mesafede otursaydık, sabahları bu yakınlığı yaşayamayacaktık, ona yarıyor.
Yıldız Parkı çocukların oyun alanı olmalı
Bu bölgeye yapılan iyi yatırımların ortağı ve kullanıcısıyım. Bunun için Başkan’a tebriklerimi sunmak istiyorum. Hakikaten gün geçtikçe daha medeni bir ortam oluyor. Elbette daha yapılacak işler var ama güzel otellerin bu
bölgeye kazandırılması çok önemli diye düşünüyorum. Halkın kullanımına
açılabilecek daha çok yer var bu bölgede. Binaların fonksiyonları değişebilir; bir müze yer değiştirebilir, eskiden okul olan bir yer sanat merkezi haline getirilebilir. Şehir böyle bir değişim gerektiriyorsa bunlar yapılmalı, maksimum fayda sağlanacak hale getirilmeli. Zaten yapılıyor da. Bir Yıldız Parkı
mesela daha çok insana hizmet edebilir. Ben isterim ki New York’un Central Park’ı gibi olsun, aktiviteler yapılsın, hafta sonlarımızı geçirdiğimiz bir yer
olsun. Şehrin akciğeri gibi, muhteşem bir yer; Yıldız Parkı çocukların oyun
alanı olmalı. Biraz unutulduğunu düşünüyorum, halkın kullanımına açılmamış bölgeleri var gibi geliyor bana. Çırağan’ın arkasındaki yer nedir bilmiyorum, askeri bölgeyse askerin orada ne işi var? Mesela Ortaköy’e inen yol,
subay evleri var. Oradaki binalar halkın kullanımına açılmalı, verimli hale gelmeli. Tabii ki bu belediyenin elinde değil. Bisiklet kiralama olayını İstanbul’da
hiçbir yerde görmedim. Yıldız Parkı’nda var mı? Niye olmasın, bisikleti alıp
kaçacak mıyız? Oraya kadar bisikletinle gidemezsin ama bir bisiklet olsa iki
tur atmak istersin. Biz Paris’te bisiklet kiraladık çocuklarımızla, bir saat gezip bıraktık, sonra da metromuza bindik. Çocukların mutluluğuna ehemmiyet vermek lazım. Madem insanlar oturdukları yerde çalışamıyor, çocuklarını
okula yollayamıyor, bari özel zamanlarını daha iyi hale getirelim.
Hasta çocukların dileklerini yerine getiriyoruz
Bir Dilek Tut’un ofisi Barbaros Bulvarı’nda. Moralleri düzelsin, hastalıkları
gerilesin diye ölümcül hastalıkları olan çocukların dileklerini yerine getiriyoruz. Türkiye’nin diğer illerinden, yurtdışından İstanbul’a gelen çocuklarımız
var. Mesela Hollanda’dan bir çocuk geldi, burada Fifty Cent konserine
götürdük. Bir çocuğumuz pilot olmak istedi, Antalya’ya gidip Atlas Jet’te
pilotluk yaptı. Hatta bir uçağı boyamamıza izin verdiler. Prenses olmak isteyen kızlarımız var, Çırağan Otel’de bütün gün prenses gibi ağırlanıyorlar.
Düşünsenize onun ve ailesinin psikolojisine ne kadar iyi geldiğini. Sihirli bir
gün yaşatmak amacımız. İyi bir örgütümüz, çocuklara ulaşma konusunda
bize yardımcı olan doktorlar, sponsorlarımız var. Şimdi Mohini’de bir stand
açtık, Bir Dilek Tut ayıcıklarını satıyoruz. Bu bölgedeki bütün otellerin, özellikle Conrad Otel’in desteğini alıyoruz. Mesela onun önündeki park da çocuklara açılabilir. Avrupa, Amerika’daki parklar gibi insanlara bütün günlerini orada geçirebilecekleri olanaklar sunulabilir.
Beşiktaş Belediyesi, STK’lar konusunda ileri
Bir Dilek Tut için belediye ile henüz ortak bir çalışma yapmadık ama Başkan’ın desteğini her zaman hissettik. Sivil toplum örgütleriyle belediyelerin
beraber çalışmasının şehre çok büyük kazanımlar sağlayacağını düşünüyorum. Türkiye’de yeni yeni değerinin farkına varılan bir ilişki bu. El ele vermemiz gerekiyor. Çünkü amaç aynı: Bölgeyi güzelleştirmek, verimli hale getirmek. Tabii ki şehrin çok büyük sorunları, günlük ihtiyaçları var ama bu beraberlik çok önemli. Beşiktaş Belediyesi’nin bu konuda en ileri bölgelerden
biri olduğunu düşünüyorum. Buna önem veren, bu konuda adım atan, bu
ilişkinin artarak devam etmesini isteyen bir belediye. İyi ki Beşiktaşlıyım... B+
B+ İLKBAHAR 29
Tarihten bugüne;
Dikilitaş
Yazı ve Röportajlar: SEVİL GÜLBEN Fotoğraflar: NURCAN VOLKAN
93 Harbi sonrasında bölgeye yerleşen göçmenlerin kurduğu Dikilitaş,
metropol hayatının tam orta yerinde hâlâ selamı sabahı kesmeden
yaşamayı seçen insanların mahallesi.
30 B+ İLKBAHAR
Dikilitaş.
Geçmiş ve gelecek
yan yana...
B+ İLKBAHAR 31
deniyle yoğun göç alan İstanbul’da birbiri ardına yeni yerleşim yerleri oluşmaya başlamasına kadar devam eder. İstanbul’a gelen göçmenlerden varlıklı ve eğitimli olanlarının yerleşmek için tercih ettiği mahallelerin başında
da Pera geliyor. Bu semtin saraya yakın olması tercih nedenlerinden biriydi. Bu tercih Beşiktaş’ın sırtlara doğru genişleme sürecini hızlandırıyordu. Dikilitaş Mahallesi’nin yerleşim yeri olarak oluşumu da bu dönemin sonuçlarından biri.
İlk sakinleri 93 Harbi göçmenleri
Osmanlı İmparatorluğu’nun 1877-1878 yıllarında Rusya ile girdiği ve 93
Harbi olarak da anılan savaşı kaybetmesinin ardından Osmanlı topraklarına sürülen 1 milyonu aşkın göçmenden bir bölümüne yerleşmeleri için bugünkü Dikilitaş Mahallesi’nin bulunduğu alan gösterilmiş. Çoğunluğu Arnavut kökenli olan göçmenler, dut ağaçlarıyla dolu olan bölgede kısa süre
içerisinde ünü tüm İstanbul’a yayılacak olan bostanlar oluşturmuşlar.
On yıllarca yıl çoğu tek katlı binalarda yaşam süren göçmenler, mahallelerini 1960’lı yıllardan itibaren Anadolu’dan göç ederek bölgeye yerleşenlerle paylaşmaya başladılar. Bölgenin gecekondudan çok katlı binalara geçişi ve çehresinin değişmeye başlaması ise 1960’lı yıllarda gerçekleşti. Barbaros Bulvarı’nın açılması ile hız kazanan yapılaşmadan Beşiktaş merkeze yakın tüm mahalleler gibi Dikilitaş da nasibini aldı... Bir dönem yeşilin her
renginin bulunduğu mahallede yakın zamana kadar rastlanılan dut ağaçları, bostanlar yerini bir bir gökdelenlere bıraktı.
D
ikilitaş’ın hikâyesi Sultan II. Mahmut’a kadar uzanıyor.
Sınırları içerisinde bulunan tarihi taş anıtlar nedeniyle, İstanbul’un adı ‘taş’ ile sonlanan çok sayıda semtinden biri. Mahallenin adı ile ilgili en yaygın rivayete
göre; Osmanlı’nın 30’uncu Sultanı II. Mahmut, mesire
yeri ve avlak olarak kullanılan bölgede amcası III. Selim gibi tüfek atışları yaparmış. Ok atışlarında da oldukça başarılı olan Sultan II. Mahmut, 1810 (Hicri 1224) tarihinde bir yarış sırasında bugünkü taşın bulunduğu yere hedef olarak devekuşu yumurtası koydurmuş Sultan
II. Mahmut. 1115 adım öteden şeşhane olarak tanımlanan tüfekle bu devekuşu yumurtasını vurduğunda, yumurtanın bulunduğu yere, olayın anısına bugünkü anıt taş dikilmiş. Sonraki yıllarda Yeniçeriler, dikilen anıt taşın bulunduğu yeri karşı tepedeki Nişantaşı’na ok atmak için kullanmışlar.
Mahalleye adını veren Dikilitaş, ne yazık ki etrafına yapılan binalar arasına,
güçlükle fark edilebileceği bir alana sıkışıp kalmış. Aynı mahallede oturanlardan bazılarının bile farkında olmadıkları Dikilitaş’ın bulunduğu yaklaşık 15
metrekarelik alan, yakın zamanda banklar konularak küçük bir park haline
getirildi. Uzun yıllar bu taş ile anılan bölge, sonraki yıllarda bu ada resmen
sahip oldu.
Sosyal doku renkli
Bölgede oturanlar arasında evsahipliği oranı oldukça yüksek. Bir dönem gecekondu olarak yaptıkları evleri apartmana dönüşünce bir-iki daire sahibi olan halkın bir bölümü mahalleyi terk etmedi. Gayrettepe, Balmumcu, Yıldız, Abbasağa, Türkali mahalleleri ve Şişli ilçesiyle komşu
olan Dikilitaş’ın sosyal dokusu oldukça renkli. Bölge halkını genellikle 93
Harbi’nde Balkanlar’dan gelen Arnavutlar’ın yanı sıra çok sayıda Karadenizli ve bugün sayıları azımsanmayacak rakamlara ulaşan Doğu ve Güneydoğu Anadolu göçmenleri ile öğrenciler oluşturuyor. Mahallenin yaşlıları
semtin bugününü anlatırken, geçmişe de atıfta bulunarak, “Eskiden burada çocuklar sarı sapsarıydı, hepimiz muhacir çocuklarıydık. Şimdi karmançorman oldu, sarısı da var, karası da...” diye tanımlıyorlar.
Birbirine tezat yaşamların sürdüğü mahallede halk, birbirine saygılı, medeni ilişkiler içerisinde sorunsuz yaşıyor. Çocukluğunuzda yaşadığınız mahalle kültürünün az da olsa kokusunu alacağınız bölgede, kulaklarında i-pod’u
olan gençleri, elinde laptop’u ile işe gitme telaşındaki işadamını, vakit geçirmeye çalışan emekli amcaları, mini etekli, döpiyesli, türbanlı, çarşaflı kadınları, hepsini bir arada görebilirsiniz.
Eğitim ve kültür seviyesi de yüksek sayılabilecek mahallede üç ilköğretim
okulu, bir de lise var. İnşaat halinde olan ikinci lisenin de önümüzdeki yıl
hizmete girmesi bekleniyor. Sağlık hizmetlerini ise Sait Çiftçi Kamu Sağlığı Merkezi ve Emirhan Caddesi üzerinde bulunan sağlık ocağı karşılıyor.
Kır ve kent iç içeliği
Oldukça derin tarihi olan, ancak yerleşim yeri olarak çok da eskilere gitmenin pek mümkün olmadığı bir yer Dikilitaş. Osmanlı’nın son yıllarına kadar
ormanlık ve koruluk alan olarak korundu. 17. yy’dan itibaren Abbasağa ve
Vişnezade mahallelerinin oluşumuyla sırtlara doğru genişleyen Beşiktaş’ın,
Dikilitaş mahallesinin de bulunduğu sırtları kır-kent iç içeliğini 18. yy’ın sonlarına kadar sürdürdü. Bu süreç, Osmanlı İmparatorluğu’nun Doğu Anadolu ve Balkanlar’da 18. yy’ın ortalarında had safhaya ulaşan toprak kaybı ne-
32 B+ İLKBAHAR
Öğrenci nüfus yoğun
Mahalledeki kiralık evlerin büyük bölümünün müşterileri olan üniversiteli öğrenciler, ekonomik canlılığa azımsanmayacak ölçüde katkıda bulunuyor. Çoğunluğu Yıldız Teknık Üniversitesi ile Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nin öğrencileri olan genç kiracı nüfus, ev kiralarının 700 1.600 lira arasında değiştiği mahalleyi okullarına ve biraz da Taksim’e olan
yakınlığı nedeniyle tercih ediyor.
Çocukluğunuzda yaşadığınız mahalle
kültürünün tadına varabileceğiniz
nadir semtlerden biri...
B+ İLKBAHAR 33
“Neden Dikilitaş?” diye sorduğunuz öğrencilerden arada muzip yanıtlar da
alabiliyorsunuz: “Beş dakkada Beşiktaş, Taksim’e de çok yakın... ”
Emirhan Caddesi’nde yok yok
Şükrü Şahin, Berber
Dikilitaş’ın yerlisinin vazgeçemediği esnaflardan biri de 1987 yılından
bu yana semtte berberlik yapan Şükrü Şahin. Emirhan Caddesi’nde,
bir apartmanın giriş katında hizmet veren Şahin, semte 1980 yılında
yerleşmiş. Şahin geçmişi şöyle özetliyor: “1980’li yıllara kadar burada
herkes birbirini tanırdı. 1990’lara geldiğimizde ise yerlisi buraları terk
etmeye, dışarıdan insanlar gelip yerleşmeye başladı. İstanbul içinden güzel havası ve az olan trafiği nedeniyle çok göç aldı semtimiz.
Yine de bütün bu değişimlere rağmen bazı değerlerimizi koruyabildik. Bu semtte herkes birbirine saygı gösterir. Esnaflar arasında çok
Dikilitaş’ın tek ve uzun caddesi bir hayli canlı ve aradığınız herşeyi bulabileceğiniz iş yeri zenginliğine sahip. Emirhan Caddesi’nin en keyif veren yerleri şüphesiz 3-5 liraya yemek yemenin mümkün olduğu samimi esnaf lokantaları. Çok sayıda market, restaurant, pastane, bakkal, manav, kuaför,
eczane barındıran caddenin esnafı, dayanışma ve oluşabilecek sorunları çözmek amacıyla “Dikilitaş, Emirhan Caddesi Esnafları Yardımlaşma ve
Dayanışma Derneği”ni kurmuş. Emirhan Caddesi’nde görüştüğümüz vatandaşlar, bölgeye birçok yönden olumluluk katan Kentsel Dokuyu Yenileme Projesi’nin, trafikte biraz sorun yarattığını anlattılar. Kaldırımların genişletilmesinin var olan park sorununu katladığını anlatan Dikilitaş halkı, konu
ile ilgili sıkıntılarını Belediye Başkanı İsmail Ünal’a ilettiklerini, Başkan’ın da
sorunu çözmek için bizzat ilgilenme sözü verdiğini ifade ettiler. Emirhan
Caddesi’nde 1963 yılından bu yana hizmet veren ve mahalle halkının keyifli yemekler yediği mekânların başında Aspava Kebap Salonu geliyor. Dünya ve Olimpiyat Şampiyonu güreşçimiz Mahmut Atalay tarafından kurulan
Aspava, tüm spor dallarıyla uğraşanların yanı sıra birçok sahne ve sinema
sanatçısının da uğrak yeri.
iyi bir kaynaşma vardır, kavga gürültü hiç olmaz. Belediye Başkanımız
sorunlarımızla yakından ilgilenir.
Günde 1500 kişiye hizmet
Hayırsever işadamı Sait Çiftçi tarafından 1972 yılında yaptırılan Sait Çiftçi Kamu Sağlığı Merkezi’nde bu günlerde farklı bir telaş var. Günde 1500
kişinin şifa bulabilmek umuduyla akın ettiği merkez, bitişiğindeki İstanbul
Büyükşehir Belediyesi’ne ait arsa üzerine yapılacak ek bina ile kapılarını
Hasan Akar, Kasap
1954 yılında Erzincan’dan İstanbul’a, 1966 yılında da Dikilitaş’a
yerleşen Hasan Akar, 42 yıldır aynı dükkânda kasaplık yapıyor.
“Hamidiye’nin, Terkos’un suyu ile büyüdük” diyerek geçmişe özlemini dile getiren Akar’ın semtte yaşadıkları, Dikilitaş’ın yakın tarihini de
özetliyor: “Dikilitaş biz geldiğimizde tamamen gecekondu semtiydi.
1970’lerde müteahhitlerin keşfiyle değişmeye başladı. Belediye hizmetlerinin gelmesi ise 1990’lı yıllarda oldu. Eskiden sosyal yapı farklıydı. Anadolu’nun birkaç ilinden insanlar vardı. Apartmanlar boy gösterdikçe çok çeşitli bölgelerden insanlar gelip yerleşti. Bizler sokaklarda oyun oynayarak büyüdük. Ailelerimiz kayboluruz, araba ezer
diye kaygı yaşamazdı. Çünkü mahalleden hiç araba geçmezdi, sadece Beşiktaş’a yolcu götürüp getiren birkaç tane dolmuş vardı. Şimdi
torunları ancak ellerinden tutarak dolaşmaya çıkarabiliyoruz. Eskiden
insan ilişkileri de çok daha güzeldi. Herkes birbirini tanıyordu, bir köy
havası vardı. Apartman hayatına geçince ilişkiler azaldı. Ancak başka semtlere bakınca şükür ediyoruz. Ne kadar kopukluk olsa da yine
de düğünde, cenazede bir araya gelip, sevinçlerimize, acılarımıza ortak olabiliyoruz.”
34 B+ İLKBAHAR
40 yılı aşan tarihi ile Darphane
1967 yılından bu yana hizmet veren 11 bin metrekare alan üzerine kurulu Darphane binası, Beşiktaş’ın sembol yapılarından biri.
7 bin metrekare kapalı alan, 4 bin metrekare iç avlunun yer aldığı Darphane’nin yapımı 1953 yılında planlanmış. Madeni para
taleplerindeki artışın sonraki yıllarda daha da yükseleceği düşünülerek, yeni binanın inşası kararlaştırılmış. İnşa çalışmalarına 1961 yılı ortalarında başlanan bina, yeni makinelerle donatılarak 1967 yılında hizmete girmiş. Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü, haftanın iki günü kapılarını “Darphane Arşivinden” adlı sergiyle halka açıyor. Darphane kasalarında bulunan değerlerin toplandığı sergi, salı ve perşembe günleri saat
13:30-16:30 arası gezilebiliyor. Darphane kasalarında toplanan
ve MÖ 7. yy’dan 1921 yılına kadar olan dönemi kapsayan 2571
parçanın yer aldığı sergide sadece paralar değil, Osmanlı sultanları ile Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün madalyonları da görülebiliyor. “Geçmişimizi sergiliyoruz” sloganıyla
açılan sergiye halkın yoğun ilgisi var.
daha fazla sayıda vatandaşa açabilecek. Nisan ayında mevcut binaları güçlendirme ve yenileme çalışmalarına başlanması planlanıyor. Yeni bina inşaatı için de resmi onayların tamamlanması bekleniyor. Başhekim Uzman
Doktor Mustafa Tanyer, ek binanın yapılabilmesi için tüm kurumların kendilerine olumlu ve gönülden katkıda bulunduğunu anlattı. Her santimetrekaresini birden fazla amaçla kullandıkları Merkez’in zaman içerisinde artan
talebi karşılamada yetersiz kaldığına dikkat çeken Dr. Tanyer, “Beşiktaş’ın
bir hastaneye ihtiyacı var. Karar mekanizmalarına iki değişik proje sunduk.
Hastane statüsüne geçersek ek binadaki 72 oda, yataklı tedavi için kullanılacak. Diğer proje ise bu odaların poliklinik olarak kullanılmasını öngörüyor”
dedi. Randevulu sisteme geçtiklerini de hatırlatan Dr. Tanyer, vatandaşlara
“Lütfen 0212 259 65 65 numaradan telefonla veya ‘scksm.gov.tr’ adresli
web sitemizden randevu alınız” çağrısında bulunuyor.
Muhtar Abdullah Sızmaz:
Komşuluk ilişkisini
yaşatıyoruz
Süleyman Seba Kapalı Spor Salonu
Adı spor ile anılan Beşiktaş’ta çok sayıda spor salonu bulmak mümkün.
2669 metrekare alan üzerine kurulu bulunan çok amaçlı Süleyman Seba
Spor Salonu da bunlardan biri. Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nün erkek ve
bayan basketbol ile hentbol takımları, amatör şubeler ve tekerlekli sandalye engelliler basketbol takımının antreman yaptıkları, ulusal ve uluslararası turnuva müsabakalarını oynadıkları salonun 1500 seyirci kapasitesi var.
1999 yılında Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’nden devralınan tesis tadilatla NBA standardında, parke zeminli modern bir spor salonu haline getirilmiş. Basketbol şubesi idari kadrosu da çalışmalarını aynı parsel üzerindeki prefabrik binada sürdürüyor.
Dikilitaş Spor Kulübü
Beşiktaş’ın yanı sıra İstanbul’un çeşitli semtlerden gelen futbol meraklısı gençlere umut kapısı olan Dikilitaş Spor Kulübü, 55 yıllık tarihi ile bölge
halkı üzerinde unutulmaz anılar bırakmış. Kuruluş tarihinden bu yana çok
sayıda kulübe oyuncu yetiştirerek veren Dikilitaş Spor Kulübü’nde bu günlerde tatlı bir telaş var. Dikilitaş Spor Kulübü, Süper Amatör Ligi’nde gösterdiği başarıların ardından 3. Lig’e terfi etti. Başkan Haluk Çemberli ve
2. Başkan Adnan Sürenkök, kulübün başarılarının devamı için herkesin
üzerine düşeni yapacağını belirttiler. Dikilitaş Spor Kulübü’nün 70 x 43 ve
42 x 22 metre boyutlarında iki çim halı sahası var. B+
Dikilitaşlı çocuklara
sporu sevdiren
Süleyman Seba
Kapalı Spor Salonu
ve Dikilitaş Spor
Kulübü’dür.
Dikilitaş’ın nabzını tutan en önemli isimlerden biri de semtte 5 yıldır
muhtarlık yapan Abdullah Sızmaz. 1989-94 tarihleri arasında İstanbul
Büyükşehir ve Beşiktaş Belediyesi’nde Meclis Üyeliği, Dikilitaş Spor
Kulübü Başkanlığı yapan Sızmaz, çeşitli sivil toplum kuruluşlarında çalışmış. 1949 Siirt doğumlu olan Sızmaz, evli ve 6 çocuk babası. Muhtar
Abdullah Sızmaz, dünden bugüne Dikilitaş’ı şöyle anlattı:
“Sevgi ve saygılı yaşam sürüyoruz”
“Ben 42 senedir Dikilitaş’ta yaşıyorum. Doğal güzelliğine ek olarak
Dikilitaş’ı diğer semtlerden ayıran en belirgin özelliği sevgi ve saygıya
dayalı komşuluk ilişkilerinin sürüyor olması. Semtimizin güzelliği insanlarımızın da yüreğine işlemiştir. Türkiye’nin her yöresinden insan yaşıyor burada ama herkes birbirini çok iyi tanıyor. Çoğunluğu ile akraba
ilişkisinde yaşıyoruz. Büyük bölümünü mutfaklarına girip yemeklerine
ortak olacak kadar yakından tanırım. Kayıtlı 26 bin nüfusumuz olmasına karşılık semtimizde bunun iki katı nüfus yaşıyor. Kayıtları burada değil ama hizmeti biz veriyoruz.
“Başkanımız semtin görüntüsünü değiştirdi”
Gecekondu mahallesinden bugünkü haline gelen Dikilitaş’ta 1970’li
yılların ortalarına kadar sadece bir-iki tane 3 katlı bina vardı.
Semtimizde bugün olan binaların yerinde bostanlar, meyve bahçeleri
yer alıyordu. Ama sonrası malum. Dikilitaş değişti, değişmeye devam
ediyor. Bir yandan gecekondular yerini çok katlı binalara bırakırken, bir
yandan da gökdelenler yapıldı. Bu gökdelenlerin semt ekonomisine
büyük katkısı oldu.
İsmail Ünal Belediye Başkanı olunca Beşiktaş için çok güzel hizmetler gerçekleştirdi. Dikilitaş için tarihinde görülmemiş hizmetler yaptı,
birçok sorunumuzu çözdü. Sokaklarımızın hepsinin görüntüsü değişti.
Muhtarlık Adresi: Dikilitaş Mah. Cami Meydanı Sok.
No: 12 A PK. 34349 Beşiktaş, İstanbul
Muhtarlık Tel: 0212 261 57 33,
Muhtarlık Faks: 0212 261 57 33
B+ İLKBAHAR 35
“Dikilitaş Semt Evi’nde
hizmet de var mutluluk da...”
Beşiktaş Belediyesi’nce yaptırılan ve halkın okuma, spor, kültür, sağlık eğlenme, dinlenme gibi gereksinimlerinin karşılanması, çevre halkı arasında
sosyal dayanışmanın sağlanması, bireylerin beceri ve yeteneklerini geliştirerek üretici konumuna getirilmesi amacıyla ücretsiz hizmet veren Dikilitaş
Semt Evi, açılışının üzerinden bir yıl geçmeden çevre halkının adeta ikinci evi
oldu. Semt Evi’nin sunduğu hizmetlerden yararlanan vatandaşlar, merkezi
“Semt Evi, bize hizmet de veriyor mutluluk da...” diyerek özetliyorlar. Kapılarını Kent Konseyi Yönetim Kurulu, STK’lar ve çalıştayların toplantılarına
da açık tutan Semt Evi’nde haftanın belirli günlerinde İstanbul Barosu’ndan
gelen bir avukat, kadın hakları ile ilgili bilgilendirme toplantısı yapıyor.
Her alanda destek var
Semt Evi’nde, her yaş grubuna psikoloji ve sağlık konularında danışmanlık
hizmetleri, 5-12 yaş arası çocuklar ile yetişkinler için de eğitim kursları veriliyor. 5-12 yaş arası çocuklara, yaratıcı drama kursları veren merkez, 18 yaş
üstü yetişkinler için de bilgisayar, İngilizce, İspanyolca ve el sanatları kursları düzenleyip, sağlıklı yaşam ve sağlıklı spor yapma olanağı sağlıyor. Yaz
döneminde ise “Yaz Okulu” adı altında 7 -16 yaş arasındaki çocuklara İngilizce ve matematik dersi veriliyor. Toplumun her kesiminden yoğun talep aldıklarını belirten Semt Evi yöneticileri, hizmetlerden faydalanmak için
başvuranların sayısının 4 bini aştığını belirttiler.
Evde Sosyal Destek Hizmeti
Semt Evi çalışanlarının özveri ve güler yüzle yerine getirdiği hizmetlerden biri de 75 yaşını aşan vatandaşlara evinde hizmet vermeyi hedefleyen
“75+ Evde Sosyal Destek Hizmeti”. Proje ile günlük aktivitelerini tek başına yapamayan, kişisel temizlik, yemek konularında bakıma ihtiyacı olan
75 yaş üstü kişilere hastabakıcılık hizmeti ve küçük ev arızalarının tamirinde
destek veriliyor. Aynı konularda desteğe ihtiyacı olan bedensel engellilere
verilen hizmetlerde yaş sınırı aranmıyor.
İletişim Tel: 0212 261 29 26
Adres: Dilek Sokak No: 2 Dikilitaş, Beşiktaş
36 B+ İLKBAHAR
Tekin Akmansoy:
“Ben bu semti
çok seviyorum”
Kimdir?
B
eşiktaş’ı yaşam alanı olarak seçen ünlü sanatçılarımızdan
biri de Türk sanat yaşamına sinema ve tiyatro oyunculuğunun yanı sıra senarist, yönetmen ve yapımcı olarak da
hizmet veren Tekin Akmansoy. Sanat çalışmalarını 1993
yılında satın aldığı Dikilitaş’taki dairesinde sürdüren Akmansoy, semtin zaman içerisindeki gelişimine de tanıklık etmiş. Akmansoy, birçoğunu özel olarak yurtdışından getirtip bahçesine
diktiği bitkilerine de gözü gibi bakıyor. Biz burada sözü sanatçımıza bırakarak sanat yaşamını ve Dikilitaş’ı dinliyoruz:
Tiyatrocu olmak için evden kaçtım
“1941’den bu yana sanatın içerisindeyim. Sanat hayatımda ilk parayı
Halkevi’nde Necip Fazıl’ın “Para” adlı oyununda oynayarak kazandım. Bu
bir süre devam etti. Daha sonra Feridun Çölgeçen’in Ankara’daki tiyatrosunda August Strindberg’in “Baba” adlı oyununda oynadım. Halkevi’nin
oyunlarıyla turnelere gidip gelirken konservatuvar eğitimi almanın şart olduğunu düşünmeye başladım. Fakat bu isteğimi babam bir türlü kabul etmedi, Hukuk Fakültesi’ne gitmemi istiyordu. Beni konservatuvara göndermeyeceklerini anlayınca evden kaçtım. Muhlis Sabahattin operetiyle çalışırken yakaladılar, götürdüler. Liseye devam etmek zorunda kaldım.
Daha sonra hukuk imtihanına giriyorum diyerek konservatuvar imtihanlarına girdim. Ardından Devlet Tiyatroları ve TRT yılları geldi. Çok emeğim var
TRT’de. “Kaynanalar’ dizisinin TRT’nin TRT olmasına çok büyük katkısı
var. ‘Kaynanalar’ TRT’nin klasik yerli dizisiydi.
Dikilitaş gecekondu mahallesiydi
Ben bu semte geldiğimde burası bir gecekondu mahallesiydi. Doğru dürüst yol yok, her yer çamur. Buraları eskiden Balgat’a kadar uzanan ormanlık bir alanmış. Fulya’daki Şale’de toplanan sultanlar, avcılar ok atar, av partileri yaparlarmış. Dikilitaş çok tarihi bir yer ama 20 yıl öncesinde bomboş
bir araziydi. Sonra
Anadolu’dan gelenler bu boş alana
gecekondular yapmışlar. 1993 yılında
ben de Ankara’dan
İstanbul’a göç ettim.
Sanat dünyasındaki 70’inci yılı, 2 Nisan’da Cemal
Reşit Rey Konser Salonu’nda sanatçı dostlarının
da katılacağı törenle kutlanacak olan Tekin Akmansoy, 1924 Denizli Sarayköy doğumlu. Ortaokul yıllarında adım attığı tiyatro yaşamını yıllarca
başarıyla sürdüren sanatçı meddahlık geleneğinin
günümüze kadar ulaşmasına da katkıda bulundu.
Tiyatro yoğunluklu sanat yaşamı 1974 yılında
TRT ekranlarında yayınlanan ‘‘Kaynanalar’’adlı
dizi ile farklı bir alana kaydı. Dizi, biri kent soylu,
diğeri ise sonradan görme iki aile arasındaki çekişmeler ve farklılıkları konu ediniyordu. Akmansoy, 1998 yılında “Devlet Sanatçısı” seçildi.
Böyle bir güzellik başka yerde yok
İstanbul’un en güzel semtlerinden birisidir Dikilitaş. Bütün Boğaz ve deniz
ayaklarınızın altında, böyle başka bir yer yok. Burada çok güzel komşuluk
ilişkileri var. Hiç kimse birbiriyle selamlaşmadan geçmez. Burayı satın aldıktan sonra mahalle için bir şeyler yapma ihtiyacı hissettim. Sokağı derleyip toplamaya başladık. Apartmanımızın önündeki bahçeyi yaptım. Dönemin Belediye Başkanından da bazı taleplerde bulunduk ama bir sokak
lambası bile taktıramadık. Ardından bazı göz yummalarla her gecekondu
çok katlı apartmanlara dönüşmeye başladı.
İsmail Başkan kafayı taktı Beşiktaş’a
Daha sonra duyarlı başkanlarla beraber bir şeyler yapılmaya başlandı. Temizleme, yeşillendirme başladı. Mahalle halkı da çok şey yaptı. Herkes evinin önünü temizledi, ağaçlar dikti. Bu arada samimiyetle söylemeliyim ki İsmail Başkan kafayı taktı bu Beşiktaş’a. Bir semt konağı açtı, orada sürekli birtakım faliyetler yapılıyor. Daha birçok yerde çok şey yaptı, daha da yapacağını tahmin ediyorum. İsmail Ünal’ın başkanlığı ile başladı buralar güzelleşmeye. Örneğin pazarımız ile bizzat ilgilendi ve buranın cankurtaranı
oldu. Ayrıca semtin de en güzel pazarı. Şimdi asfalt sokakları parke yapmak istiyor. Bunlara ilaveten kültür merkezleri, tiyatrolar yaptırdı. Parklar
yaptırıp, yollara ağaç diktirdi. Yani çok çalışan bir başkan.” B+
B+ İLKBAHAR 37
Birikim
Yeni Türkü'nün
ilham kaynağı
Beşiktaş
Söyleşi: NİLÜFER OKTAY Fotoğraflar: NURCAN VOLKAN
Yılların eskitemediği grup, Beşiktaş'a sevdalı.
Yaratıcılıklarında Beşiktaş'ın da payı var.
Kentin yüksek enerjisi onları sarmış, yeni albümleri yolda.
38 B+ İLKBAHAR
Ş
Derya Köroğlu
arkıları “olmasa” hayatımız kuru kalırdı. “Maskeli Balo”, “Telli
Telli”, “Çember”, “Sesler, Yüzler, Sokaklar”, “Yağmurun Elleri”, “Fırtına”, “Destina”... Kısaca Yeni Türkü’den bize gelen,
kıymetli armağanlar. Grup bu sene 30. yılını kutluyor. Yeni
Türkü’nün kurucularından, en eski üyesi Derya Köroğlu ile
grubun genç müzisyenleri Erkin Hadimoğlu, Furkan Bilgi
ve Serdar Barçın’la Sinan Paşa İş Merkezi’nde buluştuk. B+ dergisinde
gördükleri eski, siyah-beyaz bir Beşiktaş fotoğrafını ilgiyle inceleyip neresi
olduğunu tahmin etmeye çalıştılar. Sonra sıra müziğe ve Beşiktaş’a geldi.
Serdar Barçın: Ben de öyle düşünüyorum. Zaten çaldığımız kitle genelde üniversite öğrencileri. Tabii ki Yeni Türkü’nün başladığı dönemden takip edenler, 30 yılını bilen insanlar da var. Mayıs-haziran aylarında sürekli üniversiteleri dolaşıyoruz. Bir ayda 10 konserin altında çalmıyoruz. Gençler büyük bir hayranlıkla izliyor. Zaten internet linklerine de insanların talebi çok fazla, ilgi gören bir kişinin internet sitesinden çok daha fazla tıklanan
linklerimiz var. Bunları oradan da takip ediyoruz.
Birkaç ay önce sizi Beyoğlu’nda bir mekânda dinledim.
19-20 yaşında gençler şarkılarınızın neredeyse hepsine
eşlik ettiler. Hep böyle genç midir izleyiciniz?
D.K.: Bu sene önemli bir sene. Gerçi kriz de başladı ama 2009 bizim 30.
yılımızı tamamladığımız yıl. Aslında kuruluş olarak bitirdik ama ilk albümümüz “Buğdayın Türküsü” 1979’da çıkmıştı. Bir seri kutlama, yaşgünü anmaları düşünüyoruz. “Buğdayın Türküsü”, 12 Eylül 1980’de engellenmiş,
ortadan kaldırılmıştı. Dolayısıyla o ilk albümü long play olarak yeniden çıkarmayı düşünüyoruz. Biliyorsunuz şimdi öyle bir merak da var. Bizim ilk
altı albümümüz long play olarak bulunuyor ama ondan sonra yapmadık.
Bunun dışında eski arkadaşlarımızı da içine alacağımız bir 30. yıl konser
serisi düşünüyoruz. Gruptan ayrılan arkadaşların hepsi aktif müzisyen olarak devam etmiyor hayatına, ama en azından bazılarını şöyle bir sahnede
görmek istiyoruz. Ayrıca bu konserlerden bir DVD yapacağız. İki tane de
web sitesi açacağız. Bir tanesi tam ansiklopedilik, arşiv niteliğinde (www.
yeniturku.org). Bu site 30 yılın türküsü şeklinde bir arşiv sitesi olacak. Şimdi mevcut olan www.yeniturku.com adlı siteyi de yenileyeceğiz. Bir de yeni
albümümüz olacak, yaz sonuna doğru...
Derya Köroğlu: Bu hep böyleydi, hep böyle kalacak gibi. Konserlerimize
genelde 20-25 yaş arası bir seyirci geliyor. Şimdiki gençler ya da 25-30
yaşlarına gelmiş olanlar, yani internet kuşağı her şeyi biliyor. Eski filmleri benden iyi biliyorlar. Çünkü her dönemi internet sayesinde çok kolay bir
şekilde keşfetme şansına sahipler. Türk filmleri dedim; özellikle oradaki naifliği, dürüstlüğü gençler çok beğeniyor. Bir özlemle seyrediyorlar çünkü o
naiflik ve dürüstlük artık yok; tarih öncesi bir dönem gibi filmlere kazılmış
haliyle herkesin ilgisini çekiyor. Bence eski müzikleri de tekrar keşfediyorlar. Bu arada bizim Yeni Türkü olarak yeri doldurulamayan olduğumuz açık,
hiç mütevazılığa gerek yok. Dolayısıyla bizi de izliyorlar, şarkılarımızı biliyorlar ama yeni bir şeyler yapmamızı da istiyorlar.
Erkin Hadimoğlu: Ben kendimden örnek vereyim: Lisede arkadaşlarımla
bir grubumuz vardı, Yeni Türkü parçalarını çalıp konserler veriyorduk. Şimdiki liseli gençlere bakıyorum, birçoğu hâlâ eline ilk gitar aldığı zaman Yeni
Türkü parçaları çalıyor. Lisede de, üniversitede de Yeni Türkü hayranıydım;
şu anda 36 yaşındayım ve Yeni Türkü hâlâ aynı şekilde seviliyor, sahipleniliyor. Günümüzde bir sistem var: Şarkılarınızın dinlenmesi, bilinmesi için
tanıtım yapmak gerekiyor, birtakım kriterleri var o işlerin. Onları yapınca insanlar duyuyor ama bizim için durum farklı. Gençler tanıtımsız falan sahipleniyorlar Yeni Türkü’yü, yıllardır böyle olduğunu görmek beni mutlu ediyor.
“Gençler yeni bir şey yapmamızı istiyorlar” dediniz.
Var mı iyi haberler, bir şeyler yapacak mısınız?
Sizler 30. yılla ilgili neler söylemek istersiniz?
Kaç yaşında olduğunuzu sorabilir miyim bu arada?
S.B.: Ben 31 yaşındayım. Tabii ki biz de 30. yıl albümünü kaydetmeyi bekliyoruz. Ben özellikle eski müzikleri takip ettiğim için çok saygı duyuyorum
long play’e. İşte bu “Issız Adam”dan sonra pikap satışları da tavan yaptı.
Bence long play çok daha anlamlı çünkü CD, kaset gibi şeyler zaten bitti; MP3 kolaylığı var artık. Long play’e çok sıcak bakıyorum ve bence artık
B+ İLKBAHAR 39
herkesin pikabı olmalı. Hatta bundan sonraki albümlerin de long play olarak çıkmasını isterim.
D.K.: Hiç olmazsa prestiji olur değil mi?
S.B.: Evet. Ses kalitesi ve samimiyet olarak da çok daha yukarıda pikap.
E.H.: Ben bu 30 yılın 17 yılında gruptaydım. Bu 30. yıl benim için de çok
önemli. Yıllardır yeni bir albüm yapmadık ama bu yıl inşallah hepsini yapacağız. Bu yılı dolu dolu yaşamak istiyoruz, hepimiz heyecanlıyız.
Furkan Bilgi: Tam 30 yaşındayım, ben doğduğumda kurulmuş Yeni Türkü. Birlikte kutlayacağız 30. yılı. Hakikaten yeri doldurulamayan bir grup olması ve 30. yılın bizim için önemi büyük. Ben de long play’i kesinlikle samimi buluyorum, bu aralar sarmış durumdayım zaten; devamlı Beyoğlu’na gidip long play’ler alıyorum.
Siz de “Issız Adam”dan mı etkilendiniz?
F.B.: Yok. Çok ayrı bir zevk onu dinlemek. Geçen gün bir internet sitesinde
40 B+ İLKBAHAR
“Buğdayın Türküsü”nün long play’ini bulduk. 400-500 liraya satıyorlardı.
Koleksiyoncular saklamışlar ve şimdi ciddi paralar istiyorlar. Bu çalışmayla
long play dinlemek, almak isteyen insanlara da ulaşacağız.
S.B.: Bir şey ekleyebilir miyim? 10 yıldır albüm yapmadık ama bu sürede
hep aktif olarak çalıştık. Yılda 50’nin üzerinde konser çaldık, Amerika turneleri yaptık; TV programları, dizi müzikleri oldu. Albüm kaydetmedik ama
bu çalışmadığımız anlamına gelmiyor. Dikkatimiz sahneye yoğunlaşmıştı
ama şimdi yeni şarkılarla da insanların karşısına çıkmak zorundayız. Yeni
albümle bu yeni grubun performansını da daha iyi tanıyacak insanlar.
Söz “Issız Adam”dan açılmışken; bu filmden sonra her yerde
filmde duyduğumuz eski şarkılar çalındı, ayrıca “Sonbahar”
filmi müziğiyle çok konuşuldu...
D.K.: “Sonbahar”ın müziği olağanüstü güzel. O yöreye has müzikleri çok
iyi yakalamışlar.
“Beşiktaş’ın
göbeğinde hal
olması kötüydü.
Meydandaki
yeni düzenleme
çok iyi.”
tün künyesi var; oyuncular, senaristler, yönetmen hatta ulaşım, kuaför ama
müziklerde isimler yok. Oysa bir diziyi, bir filmi iyi yapan en önemli öğelerden biri müzik. Bunun en iyi örneğini biz sahnede yaşıyoruz. “Süper Baba”
biteli neredeyse 13 sene oluyor. Fakat biz her konserde hâlâ “Süper Baba”
çalıyoruz, bu kadar sene sonra bile onun müziğiyle yaşıyor insanlar. Yurtdışında müzisyenler ödüller alıyorlar bu konularda. Türkiye bu anlamda çok
geri kalmış bir ülke.
S.B.: Müziğe ayrılan bütçe her şeyden çok daha düşük. Yurtdışındaki film
müziği yapan arkadaşlarımdan da, üyesi olduğum internet sitelerinden de
biliyorum: Bir filmin bütçesinden yüzde 10’u müziğe ayrılıyor. O yüzden
öyle büyük müzikler çıkıyor. 200 kişilik orkestralar; kayıtlar, düzenleme harikaları, solistler... Burada öyle bir şey yok tabii ki.
D.K.: Burada yüzde 1 bile değil, ekleyeyim. Kaldı ki yüzde 1 isteyene de çok
pahalısın deyip başka bir müzisyen buluyorlar. Yapımcılar bu kafayla çalıştıkları sürece hiçbir şey olmaz. Ayrıca bir müzisyen yılda kaç filme müzik yapabilir, bir yönetmen kaç film çekebilir ki?
En son hangi diziye müzik yaptınız?
D.K.: En son Zuhal Olcay’ın “Beni Unutma” adlı dizisi var. “Hayat Bilgisi”nin
son bir yılını biz yaptık. Ayrıca “Hayat Türküsü”, “Gönül”, “Derman” gibi kısa
sürede yayından kalkan diziler var. Her şey çok gümlediği için son dönemde, gümlemiş dizi müziklerimiz var.
Bu sene malum Eurovision’da Hadise yarışıyor.
Siz hep soğuk bakmışsınız Eurovision olayına.
Şunu sormak istiyorum: Sinema müzik sektörünü
daha çok desteklemeye başladı mı?
D.K.: Evet, mecburen evet. Çünkü artık hakikaten MP3 dünyası, müziğin
internetten indirilebilir olması albümleri değersiz kılmaya başladı. Bu da aslında çok tatsız bir gelişme. Dolayısıyla insanların kalbine yerleşen bir film,
bir dizi yani içinde birkaç öğeyi barındıran işler değerli oluyor. Ama bir yandan da yazık. Belki iki sene sonra plak şirketi kalmayacak. Herkes evinde
kaydettiğini internetten sunacak, bu da sektörün belini kıracak. Ama sanayi olarak belinin kırılması çok da kötü değil; belki daha yaratıcı, yenilikçi, ticari olmayan albümlerin çıkmasına sebep olacak bu durum. Gerçi şu anda
bunu engelleyen bir şey yok ama ileride tamamen doğrudan internetten
yayınlayacak insanlar albümlerini...
F.B.: Türkiye’de özellikle dizi ve sinema sektöründe müziğe gereken değer
verilmiyor. Ben internette çok görüyorum: İnsanlar şu dizideki tema kimin
teması, kim çalıyor diye soruyorlar ama cevaplarını bulamıyorlar. Dizinin bü-
D.K.: Eskiden yarışma yapılırdı, şimdi artık ısmarlama; şu yapsın, bu yapsına döndü iş. Yeni Türkü’yü birlikte kurduğumuz Selim Atakan, eşi Zerrin Atakan’la ilk yarışmaya katılmıştı. O sene “Seninle Bir Dakika” birinci olmuştu. Yeni Türkü’nün bu karakteriyle oraya girmesi bize anlamlı gelmemişti. Şimdi de gelmiyor. İngilizce yapmanın çok büyük avantajı var ama İngilizce söyleyerek Yeni Türkü yapamayız. Evet, İngilizce şarkı yaparız ama
başka bir şey olur, çünkü Yeni Türkü artık kurumsal bir kimlik ve Eurovision
bu kimliğin dışında kalıyor. Ancak kendi dilimizde, kendi müziğimizi yaparsak ne olurdu diye düşünebiliriz. Bir ara İsrail’de yapılan etnik şarkılar vardı,
öyle olabilirdi ama biz tercih etmedik. Türkiye’de Eurovision hep uluslararası bir maça çıkıyoruz havasında gerçekleştirildi, psikolojisi bozuktu yani.
Diğer önemli nokta da ilk başladığında şarkılarda asla Türk öğelerinin bulunmaması gerektiği, Batı popu yapılması gerektiği savunuluyordu. Ali Rıza
Binboğa olayı bir göstergedir. Halk onu seçmişti ama göndermediler. Yazılanları gayet iyi hatırlıyorum; Garo Mafyan mesela “Oraya öyle Türk müziği gönderilmez ki” demişti. Batı seviyesinde olmalıymış, o seviye ne demekse... İyice psikolojisi ve zihniyeti bozuk yerlere gitmişti iş, o yüzden çok
antipatimi çekmiştir. Ama sonunda birinci olan şarkı, Sertap Erener’in şarkısı, Türk motiflerinin yer aldığı bir şarkı oldu.
Biraz da Beşiktaş’ta dolaşalım. Derya Bey Beşiktaş’ta
oturuyor, peki siz?
F.B.: Ben Beşiktaş’ta değilim ama konservatuvarda okudum. 17 yıllık bir
B+ İLKBAHAR 41
Furkan Bilgi
Derya Köroğlu
Beşiktaşlılığım var yani. Bahçeşehir’de oturuyorum ama buraya sık geliyorum ve hakikaten çok seviyorum. Eşim taşınmak için yoğun bir çaba sarf
ediyor, ben de çok istiyorum fakat işimden dolayı şimdilik Bahçeşehir’deyiz.
Biraz asosyaliz yani... Beşiktaş eski İstanbul tarihini de, günümüzü de yaşatan çok özel bir yer. Enerjisi çok yüksek. Çok güzel bir kesimi barındıran
bir semt, halkı çok güzel.
D.K.: Ben ortaokuldan beri buralardayım. Daha önce Fındıklı’daydı ailem,
sonra Etiler son durakta kurtları kovaladık biz çocukken. Yazın da uçurtma uçuruyorduk. Hakikaten kışın ciddi bir kar ve kurtlar iniyor denecek bir
manzara vardı oralarda. Daha sonraki yıllarda Balmumcu civarında oturdum. Oğlum da Beşiktaş’ta doğdu, ayrıca BJK’lıdır. Böyle uzun benim Beşiktaş maceram.
E.H.: Ben doğma büyüme Beşiktaşlıyım, Serencebey’de oturuyorum.
Daha önce Çırağan tarafında yaşıyorduk. Bir dönem karşıya, Bostancı’ya
taşındık. Belki bir aile için çok daha rahat; her apartmanın otoparkı, önünde iki-üç ağacı var ama buranın o dinamik yanını özledim. İki yıl ancak dayandım, döndüm Beşiktaş’a. Her ne kadar içindeyken şikâyet etseniz de
biraz uzaklaşınca o heyecanını, dinamiğini, kargaşasını, kalabalığını özlüyorsunuz, o kesin... Beşiktaş’ın merkezinde, aynı şekilde Ortaköy ve
Arnavutköy’de tarihi doku korundu; belediye bu konuda çok başarılı, tebrik
ediyorum. En son şu Beltaş’ın, halin yıkılması bunlar hakikaten radikal kararlar. Politika için değil insanlar için alınmış olumlu kararlar. Beşiktaş’ın göbeğinde öyle bir hal olması kötüydü. Alandaki yeni düzenleme çok olumlu;
çehresini değiştirdi, otantik yapıya yeniden büründürdü.
Sunay Akın, Beşiktaş’ın ilham verici olduğunu söylüyor.
Erkin Hadimoğlu
42 B+ İLKBAHAR
D.K.: Çok doğru söylemiş Sunay; Beşiktaş özlenen, insanı çeken bir yerdir.
Tabii Beşiktaş deyince iskele ve civarını, çarşı pazarı, balıkçıları kastediyorum; budur ilk özlenen şey. Hatta burada 12 Eylül’ün kulağını bir daha çınlatacağım, iskelenin yanında çay bahçeleri vardı. Bunu kimse bilmez çünkü
30 yıl öncesinden söz ediyorum. Orası 12 Eylül bıçkınları tarafından silin-
“Beşiktaş’ta hâlâ
çekiciliğini koruyan
şeyler var.””
di ortadan, insanların toplandıkları yerleri askerler sevmiyorlardı o zamanlar. Diktatör kafası diyelim, 2-3 kişinin yan yana gelmesi yasaktı, yıktılar ve
bence o Beşiktaş’a da çok büyük bir darbe oldu. Buradan Sarıyer’e kadar
kıyıdaki bütün toplanma yerleri ortadan kaldırıldı. Yakın zamanda da tekneler kaldırıldı. Hep bir şeyler biçiliyor, yerine bir şey konmuyor. Yine de hayıflanmayalım Beşiktaş’ta hâlâ güzelliğini, çekiciliğini koruyan şeyler var. Hiç
olmazsa yine bir iskelemiz var. Balık Pazarı tabii çok önemli, bu çarşı... Balık Pazarı yenilendi evet ama o ışıklar gözümüzü kör ediyor. (Gülüyor.) Işıklandırmayı daha farklı yapabilirlerdi.
F.B.: Balıklar daha parlak görünsün diye...
D.K.: Balıklar daha parlak görünüyor, evet... Bu arada pozitif bir şey;
Abbasağa Parkı çok güzel. Canlılığını koruması, yazın etkinlikler olması güzel. Beşiktaş’a can katan şeyler bunlar. İşte biz de hâlâ buradayız.
E.H.: Beşiktaş’ta denize yakınız ama deniz kenarında oturabileceğimiz bir
yer yok. Beşiktaş merkezden bahsediyorum tabii. Burada deniz kıyısını
değerlendiremiyoruz. Belediye her şeye yetişemez ama...
D.K.: Şimdi hakkını da yemeyelim, var kıyıda bir şeyler ama motorlar örtüyor. Bu yüzden deniz kenarı hissini vermiyor... Bir kere Beşiktaş’ta Yıldız
Parkı muhteşem bir yer, şehrin içinde dolaşılabilecek yegâne parklardan
bir tanesi. İstanbul’un böyle korkunç bir eksiği var; şehrin içinde park, nefes
yeri ihtiyacı. Yıldız çok başarılı. Bu arada Yıldız’da gezerken sekiz-dokuz
köpek beni tehdit etmişti, onu da buradan ilgililere duyurmak istiyorum.
Gözlerinin içine bakmak gafletinde bulundum bir gün, sekizi de “hır” falan
diye... Niye bu kadar başıboş köpek var anlamıyorum.
Serdar Barçın
Alışverişinizi buradan mı yapıyorsunuz?
D.K.: Kesinlikle, Beşiktaş’ta yapıyoruz. Tabii o sabit pazar bir bakıma iyiydi.
Kalkması, meydan olması, çevre düzenlemesi açısından daha hoş ama sabit pazarlarımız yok artık. Levent Çarşı’dakinin kalkmasına üzüldüm. Biraz
süpermarketlere kaldık mecburen, oraya kadar gitti iş, bu da pek hoş değil.
Allah’tan balığımızı buradan alıyoruz. Tamam sebze falan da var ama her
şeyi bulamamaya başladık, büyük bir pazarda olduğu gibi...
E.H.: Biz her şeyi çarşıdan karşılıyoruz. Çok zevk alıyorum çarşıda gezmekten, alışveriş yapmaktan.
F.B.: Benim bir eleştirim olacak. Geçen gün gece saat 01.00’de, bir arkadaşıma gidiyorum. Tam Beşiktaş Çarşı’nın orada, arabamı park edecek
yer bulamadım. Parkı geçtim bazı sokaklara arabalar öyle bırakılmış ki Allah
korusun bir yangın çıksa, bir hasta olsa kimse ulaşamaz.
E.H.: O, İstanbul’un her yeri için geçerli.
F.B.: Çok kalabalık tabii....
E.H.: Beşiktaş İstanbul’un beyni, kalbi aslında. İstanbul’un kalbi olduğuna
göre, Türkiye’nin de kalbi...
F.B.: İstanbul’a en hâkim olan belediye...
Biraz önce de adı geçti, Beşiktaş’ta son olarak
Abbasağa Parkı’nda konser verdiniz.
D.K.: Evet. Çok keyifliydi. Biz kıyıda, Barbaros heykelinin orada, Ortaköy
Meydanı’nda da çok konser verdik. Halk konserlerinin keyfi başka oluyor.
F.B.: Bir de Abbasağa’da sahneyle seyirci arası mesafe çok değil; bu iç
içelik, samimiyet bizim de enerjimizi yükseltiyor.
D.K.: Bayağı bir hareket var kültür-sanat konusunda. Beşiktaş’a katkıda bulunan bir BKM var. Kuruçeşme Arena, Akatlar’daki kültür merkezi... Bunlar
tabii çok güzel. Beşiktaş’ta yaşamaktan çok memnunum ama insan tabii ki
başka şeylerin de yapılmasını istiyor. 12 Eylül bir taradı, kahvelerimizi elimizden aldı deniz kıyısındaki. Şimdi de Tayyip Erdoğan’ın güvenliği nedeniyle
yeni iskelenin yanındaki oturma yerleri kaldırılmış, öyle duydum. B+
Albümler arasında...
l Yeni Türkü 1978 yılında Derya Köroğlu, Selim ve Zerrin Atakan
tarafından kuruldu.
l 1979’da ilk lon gplay’leri “Buğdayın Türküsü”nü çıkardılar. 12 Eylül 1980 darbesinden sonra Derya Köroğlu’nun deyimiyle albüm
“ortadan kaldırıldı”. Köroğlu “İnsanların kitaplarını yaktılar, ‘Buğdayın Türküsü’ de tak diye piyasadan çekildi. O dönemde yapılan hataların haddi hesabı yok” diyor.
l 1983’te “Akdeniz Akdeniz”, ardından “Günebakan” ve “Yeşilmişik” albümleri Yeni Türkü’nün şarkılarına eşlik edenlerin sayısını
hızla artırdı. Fakat yine aynı yıllarda Selim ve
Zerrin Atakan gruptan ayrıldı.
l Derya Köroğlu farklı müzisyenlerle yoluna “Yeni Türkü”
söyleyerek; “Vira Vira”, “Aşk
Yeniden”, “Külhani Şarkılar”,
“Süper Baba Film Müzikleri” albümleriyle devam etti.
l Son albümleri 1999’da
yayınlanan “Yeni”, “Her
Dem Yeni” ve “Koleksiyon” ise grubun sevilen
şarkılarını bir araya getirdiği çalışmaları...
B+ İLKBAHAR 43
Albüm
Ustanın
Vizöründen
Fotoğraf sanatçısı Gökhan Tan, B+ ile Balyan Ailesi Eserleri çalışmasını paylaştı.
gökhan tan
1972’de Ankara’da doğdu. Fotoğrafa, ekonomi öğrenimi gördüğü ODTÜ’de
1989’da, gazeteciliğe muhabir olarak girdiği Atlas Dergisi’nde 1995’te başladı. Bu dergide 10 yıl muhabir ve editörlük, National Geographic Dergisi’nde
yaklaşık iki yıl editörlük yaptı. Atlas Dergisi’nde 30’a yakın makalesi ve foto
röportajı yayımlandı. Başta Hürriyet Gazetesi olmak üzere, yurtiçinde gazete
ve dergilerde yazı ve fotoğrafları yer aldı. Yurtdışında National Geographic,
Der Spiegel, Le Monde 2 gibi dergilerde fotoğrafları yayınlandı. 2007’den
bugüne İstanbul Bilgi Üniversitesi Medya ve İletişim Sistemleri bölümünde
öğretim görevlisi. Aynı zamanda, muhabirleri bu üniversitenin öğrencilerinden oluşan “habervesaire.com” sitesinde editörlük yapıyor. İstanbul’a ve
arkeolojiye ilgi duyuyor. Özellikle kültür mirasını belgeleyen fotoğraflar çekiyor. Bu sayıda yer alan fotoğraflar, 2007’de gerçekleştirdiği Balyan Ailesi
Eserleri çalışmasından seçildi. B+
44 B+ İLKBAHAR
Çırağan Sarayı Kapısı
B+ İLKBAHAR 45
Asvad Zadzin Ermeni Kilisesi
46 B+ İLKBAHAR
Akaretler'de bir film seti
B+ İLKBAHAR 47
Ortaköy Camii
48 B+ İLKBAHAR
B+ İLKBAHAR 49
Çırağan Sarayı
Bezm-i Alem Valide Sultan (Dolmabahçe) Camii
50 B+ İLKBAHAR
Dolmabahçe Sarayı
B+ İLKBAHAR 51
52 B+ İLKBAHAR
Dolmabahçe Sarayı
B+ İLKBAHAR 53
Söyleşi
Erkan Can:
"Sekiz silindirin sesini
Akaretler rampasında
dinlersin"
Söyleşi: NİLÜFER OKTAY Fotoğraflar: NURCAN VOLKAN
15 yıllık bir aradan sonra
sahnelere dönen Erkan Can
tam bir klasik araba tutkunu.
T
elefon çalıyor. Konuşmaya mecburen kulak misafiri oluyoruz. Erkan Can “Senaryonu vermiştin oğlum, ona bakamadık daha. Bakacağız, seni arayacağız oğlum. Rica
ederim, ne demek, ayıp ediyorsun. Hadi kendine iyi bak,
eyvallah!” deyip kapatıyor telefonu. Telefonda verdiği sözü mutlaka tutacak; senaryoyu okuyacak ve fikrini
söyleyecek. Çünkü gençleri seviyor, onlara önem veriyor. Ama bir karar da
almış: Artık kısa filmlerde oynamak istemiyor. Nedeni ise şöhretiyle öne çıkıp filme zarar verdiğini düşünmesi. 15 yıl sonra İstanbul Halk Tiyatrosu’nun
“Sürmanşet”iyle sahneye dönen Can’la, oyunu sahneledikleri BKM’de konuştuk. Anlattıkları kadar samimi tarzı da hâlâ aklımızda...
Tiyatroyla başlayalım: 15 yıl ara verdiniz, gerçekten çok
uzun bir ara, korkmadınız mı?
Tabii canım hâlâ korkuyorum. Dikkatliyim, antrenman yapıyoruz, ısınıyoruz.
Niye bu kadar uzun sürdü dönüşünüz?
Hayat başka yerlere götürdü beni; diziler çıktı, sinema filmleri vs. Bakırköy’den
istifa etmiştim; orada yapamadım, olmadı. Diziyle ikisi gitmiyordu. Oranın
başka iç durumları... Yani olmadı bir şekilde, ben de bıraktım.
Rol arkadaşlarınızdan Tardu Flordun bir röportajda “Özel
tiyatrolar, şehir ve devlet tiyatrolarında genelde suya
sabuna dokunmayan oyunlar oynanıyor” demiş.
Evet. Oyunlara karışıldığı sürece sanat yapamayız. Belediyeler ya da devlet karıştığı zaman... Ben de bunun acısını çektim. Tiyatroya gidiyorsun,
cumartesi-pazar matinen var ama belediyenin bilmem ne toplantısı yüzünden oyun iptal ediliyor. Öyle oyunlar falan iptal olunca ben de bir gün oyun
unuttum. Bir oyuncunun oyun unutması çok önemlidir. Bundan sonra 15
sene küstüm tiyatroya belki de. Sanatla uğraşanların kendi otokontrolleri zaten var. Müdahale edilince özgürlük kalmıyor. O zaman da kürsülerde bağırılıyor, sanat hayat damarlarından kopmuş falan filan, bir sürü
nutuklar; yalan oluyor o zaman işte, o zaman olmuyor.
54 B+ İLKBAHAR
Beşiktaş Belediyesi’nin de kültür merkezleri var.
Gruplar gelip oyunlarını sahneliyorlar.
Tamam işte, bak ne güzel, 10 numara... Belediyeler bunu yapacaklar. 2010
Kültür Başkenti İstanbul. Her belediye sahne yapmak zorunda. Şimdiye
kadar olmaması kötü. Çünkü tiyatro, sanat, toplumun emniyet supaplarıdır. Oradan onun gazını alırsın, rahatlatırsın yoksa patlar; nitekim patlıyor,
elimizde patlıyor bütün bombalar. Nasıl yapacağız bilmiyorum. Benim işim
oyunculuk ve ben de bunu en iyi şekilde yapmaya çalışıyorum. Kültür ve sanata yatırım şart. Geleceğimize, çocuklarımıza, beyinlerimize yatırım... Açız,
bu açlığı doldurmalıyız. Bu sevindirici tabii, her yerde tiyatro salonu olması. Genç bir nüfusuz biz çünkü. En büyük eğitim araçlarından biri de sanat.
Yani burada lügat parçalamaya gerek yok. Bilen biliyor. Her belediye, tiyatro salonları açmak durumunda; çünkü Avrupa’dan ödenek geliyor. Buyurun proje getirin Avrupa 2010’a... Benim de iki tane tiyatro projem var.
Siz de 2010’a katılıyorsunuz.
Onları kovalıyoruz. Ali Sürmeli’yle birlikte sahneye koyacağız ve oynayacağım. Güzel olacak. Şimdi her yerde tiyatro salonu olması ne kadar güzel.
İnanın psikolojimiz değişecek ve rahatlayacağız. Kültürel durumlara bütün
belediyeler yardım ederse daha çok severiz onları. Böylece kendileri de
güçlenmiş olurlar. Birtakım bürokratik işler, kurallar illa ki vardır; herkes birbirinin kuralına uyacak, saygı gösterecek. Başka bir yere gidemeyeceğimize göre imece usulü yapacağız. El ele vereceğiz, mesele bu; iyi niyetli,
hoşgörülü olacağız. Sonuçta sanat iyiden, güzelden, doğrudan, barıştan,
kardeşlikten yanadır. O yüzden hiçbir zarar gelmez, sanata yatırım yapılsın diyorum. Belediyeler, özel şirketler sanata yatırım yaparlarsa inan çok
fazlası geri dönüyor. Gençlere yardım etmek, doğru yolu göstermek lazım
ki biz böyle olduk, bizden sonrakiler olmasın. Elimizden geleni yapmak zorundayız. Kendi adıma yaptığımı zannediyorum. Hiç gözüm arkada değil...
“Gemide” filmi farklı bir iş miydi sizin için?
Şimdiye kadar yapılmayan bir şeydi. Bu kadar açık, net; gerçeği de bu ve
öyle olması gerekiyordu.
Bir arkadaşım var, üniversitede hoca. Günlük hayatında
sizin filmdeki repliklerinizle yaşıyor.
Her film kült oldu. Çok küfürlü bir film, bazıları şikâyetçi bazıları değil ama
herkesi memnun edemeyiz.
İnternet sitelerinde “Küfür bir insanın ağzına bu kadar mı
güzel yakışır” diye yorumlar var.
Özel hayatta pek etmem ama bazen sinirlendirip ettirtiyorlar. Ediyorum,
onlar da gülüyorlar, “Gemide” öyle bir film, çok şey anlatan bir film. “Bir
memleket gibidir gemi” diye başlar ya, al işte gemi, Anadolu gemisi...
Bursalısınız, tiyatro eğitimi için İstanbul’a geldiniz.
Beşiktaş’ta yaşadınız mı hiç?
85’te geldim. Sanırım 86-87 yıllarında, iki sene Beşiktaş’ta yaşadım;
önce Yıldız Sarayı’nın arkasında, sonra çarşıya yakın oturdum. Bu caddenin sonunda terzi Muharrem Amca vardı, dükkânı ikiye bölmüş, onun
bir bölmesinde dükkânda kaldım öğrenciyken. Tabii parasızlık günleri. Gençtik bize koymuyordu ki; gece gidip yatıyorduk, sabah çıkıyorduk
okula... Şimdi Anadolu yakasında yaşıyorum ama Beşiktaş uğrak yerimizdir. İstanbul’un en merkezi yerlerinden biri. BKM’yi kime sorsan biliyor. Ayrıca Balık Pazarı’nı merkez tutarak her yeri tarif edebilirsiniz. Kayıklara yakın, Üsküdar’a yakın, Taksim’e yakın... Deniz benim için önemli, kızımın adı da Deniz. Bakıyorsun işte ufkun açık, bir rahatlık hissi veriyor... Bir dönem hayatımız Ortaköy’de geçti. Çok zaman geçirdik burada. İşte şimdi BKM’de oyun oynuyorum. Burada lostra salonum var, gelirim. Ayakkabıcı arkadaşlarımız var, dükkânlarına uğramadan geçmeyiz. Buralarda işimiz varsa, otoparka arabamızı koyarız. Bütün işlerimizi
Beşiktaş’ta hallederiz.
Beşiktaş’ta üniversite öğrencileri var, ayrıca her yerden
seyirci alıyor. Nasıl bir seyirci buluyorsunuz karşınızda?
Düğün Şarkıcısı’nda klasik araba zevkini alan Erkan Can,
son oyununda Tardu Flordun ile görülüyor (üstte).
Benim için sınıflar yoktur; benim için insan insandır. Onu da ölçmedim, benim için seyirci seyircidir, nasıl ölçülür bilmiyorum... Varoştaki de geliyor buraya, lüks semtte oturan da... Herkes var burada ama Beşiktaş’ın kurallarına uyuyorlar, bir başka durum oluyor.
Nedir Beşiktaş’ın kuralları?
Nasıl diyeyim onu sana... Hissedilir bir şey o ya. Ne bileyim kendine belki bir çekidüzen veriyorsun, bakıyorsun kimse aykırı davranmıyor. Esnafta da yerlisinde de bir tanışıklık var; kimse kimseye yabancı değil, bir olay
olsa ayırıyor. Bir mahallelilik durumu var, bu da benim hoşuma gidiyor. Bir
saygı sevgi var, onu hissediyorsun. Güzel bir saygı sevgi. Öyle bir durumu var Beşiktaş’ın... Ben mahalle çocuğuyum. Eskiden mahalleler vardı.
Beşiktaş’ta da mahalle kültürü durumu tutuluyor hâlâ, bir dayanışma var. Görüyorum, biliyorum. Ayrıca takım olarak Beşiktaşlıyım. Yani burası hep irtibat
yerimiz; buradan ayağımızı çekemeyiz, kopamayız.
B+ İLKBAHAR 55
Belediyeler bu kültürü korumak için neler yapmalı;
meydanlar, parklar...
Açık alanlar, parklar olmalı çünkü hep apartmanlar, apartmanlar... Çocuklar sokakta oynayamıyor. Araba vs. Çok tehlike var sokakta. Eskiden akşama kadar beş tane araba ya geçer ya geçmezdi, öyle bir serbestliğimiz vardı. Belediyelerin sosyal alanlar yaratması gerekiyor; parklar, kafeler, meydanlar, çarşılar mı ne bileyim, burada sosyal aktiviteleri devamlı yapmak gerekiyor. Bu da işte bir müzik dinletisi, bir resim sergisi, bir tiyatro gösterisi, bir dans gösterisi olabilir. Burada insanları toplayıp, argo
olacak ama işte bu sıkıntının lastik havalarını ayarlamalıyız, ancak öyle stresimizi dağıtabiliriz. Güzel bir sanat eseri seyrettiği zaman insan ister istemez kötü şeyleri atıp başka yerlere gidiyor. Siniri, stresi gidiyor; kavga edecekse etmiyor, küfür edecekse etmiyor. Tabii
bu boyacı küpü değil, uzun bir süreç, bir yol...
Biz gidiyoruz, zaten az kaldı, yolun yarısındayız. Bunu bildikten sonra insan ne ister ki
hayatta? Tamam para, kazan eyvallah. Yani
Mısır medeniyeti bir sürü şeyi çözmüş belki de, Tutankamon’un yanına da koydular
öbür tarafa götürür müyüz diye ama ışınlanmadı; yok, gitmiyor yani... Anladın mı? Öyle
bir durum, o yüzden kalacak olan tek şey maneviyattır, manevi şeylerdir, yaptıklarındır; doğrudan, güzelden yana ürettiklerindir.
vardı. Ne diyelim Beşiktaş hakkında? Beşiktaş işte daha ne... Bütün saraylar burada... Akaretler Yokuşu mesela. Orada Atatürk’ün annesi oturuyordu değil mi? Önemli yani. Mesela Amerikan arabasını bir tek Akaretler
Yokuşu’nda dinlersin. Parke taştır ya orası. Bir salarsın arabayı neresinden
ses geliyor orada çözersin; tıngır tıngır yapar, sol arka çamurluk tık gider...
Sonra gider kaynak yaptırırsın. Akaretler’de denerdi İstanbul’un eski şoförleri, Amerikancılar yani klasikçiler.
Siz de dinlediniz herhalde
arabalarınızı Akaretler Yokuşu’nda.
Tabii canım. Oradan bir geçersin. Bir de orada akustik
de güzeldir, sekiz silindirin sesi güzel çıkar o rampada. Gece kimse yokken basarsın, ses dinlersin. Makinenin, motorun sesini dinlersin. Ona göre ayar
verirsin; sibop ayarı, rölanti ayarı, hava ayarı...
Akaretler rampası benim için önemlidir. Bütün
eski taksici abilerimiz arabalarını burada dinlerler. Bina ya iki taraf... Yazın, gece kimse
yokken dinlersin, arızayı bulursun.
“Balık Pazarı
10 numara,
harika olmuş.
Balık sevmeye
gidiyorum kızımla.”
Sizce son yıllarda Beşiktaş’taki en olumlu
değişim nedir?
Valla bilmiyorum ki... Ben palık pazarlarına bayılırım, Beşiktaş Balık Pazarı 10 numara. Balık sevmeye gidiyorum kızımla. Harika olmuş... Alıcı gözüyle bir daha bakayım Beşiktaş’a. Bazen burnunun dibinde oluyor ama
görmüyorsun. Mesela Bursa Uludağ’ı ben kışın bilmem, yazın gideriz biz
pikniğe. Onun gibi bir şey yani... Mimari işte. Bütün İstanbul için söylüyorum; temizlenmeli ya da başka bir şey yapılmalı. Bursa da öyle, çok kötü.
Mersin’e gittim, bir otel var 50 katlı. Terasından baktım, fena bir görüntü
Bu klasik araba merakı devam ediyor değil mi?
Bitmez ki. Çok araba toplayıp dağıttım. Yine
yapacağız, araba arıyoruz. Vakit harcamak lazım, tamirhaneden çıkmamak lazım.
Kızınız altı yaşında. Ona bir klasik araba
miras bırakmak istiyormuşsunuz, başka...
Yapacağız bir 59 İmpala, koyacağız garaja duracak. Ayrıca filmlerimi
bırakacağım. Bu telif hakları yasası da oluyor, kültür bakanına kadar çıktık. Sağolsun bizi çok güzel karşıladı. Oyuncuların meslek birliğini kuruyoruz şimdi; BİROY. Bu yasa olursa bir oyuncunun çocuğuna bırakacağı şey
filmden gelecek paradır, o da çok paralar değil zaten; mirasım o olacak.
Zaten dünya kalıyor ve biz dünyayı hor kullanıyoruz, İstanbul’u çok hor kullanmışız; tarihi eseri yıkıp üstüne oturmuşuz. Bu bizim mantığımız; yık ve
üstüne otur. Başka hiçbir ülkede yok. Korumamışız. İnşaat kirliliği var, bir
estetik yok. Beni en çok rahatsız eden bu, estetikten yoksunuz.
Biraz farkına vardık mı bunun?
Hayır. Koskoca Berlin yıkılmış, aynısını yapmışlar. İstanbul’un da bütün eski
rölöveleri, planı, projesi var yani. Tarih her şeyi yazıyor. Ne bileyim bir tarihi bina yanına apartman yapılmış, ön cephesi çok kötü. Aynı şeyden önüne
yap bari. Avrupalı da tarihi eserin yanına modern bir bina yapmış ama uymuş; bir mimari, sanatsal çalışma yapmış. Her önüne gelen ev yapıyor burada, bir tarz yok. Oysa önümüzde örneğimiz var, Osmanlı mimarisi var, örnek almamışız; karmakarışık olmuşuz. Şu devirde öyleyiz; herkesin kafası
karışık, ülke karışık. Karışık yani ne olacak bilmiyoruz.
Kızınızla bir gününüz nasıl geçiyor?
Oyun oynuyoruz. Bir çizgi film var sevdiği; kaplan, domuz, ayı, bir sürü hayvanın olduğu. Onların taklitlerini yapıyoruz. Repliklerini ezbere biliyor. Ben
de ezberledim biraz. Kaplan oluyorum, samsar -sansar diyemiyor-, köstebek oluyorum... Müthiş. Bir başlıyor, 3-4 saat, bana roller veriyor.
Ne iş yaptığınızı biliyor mu?
Tam çakamadı, daha oraları göstermiyorum. Zamanı gelince seyredecek,
her şeyi bilmesi lazım. Çocuklar her şeyi ister istemez kaydediyorlar, sonra
kullanacağını kullanıyorlar. Biz onu sadece yönlendireceğiz; buraya gitme
çarparsın, burası düz yol, buradan git diye. Ara sıra düşecek tabii ama arkasındayız, düşmeden de olmuyor, sağlıklı olsun gerisini hallederiz.
Yeni film var mı yakında?
Proje var. Bir sürü senaryo var elimde okuyorum, okuyacağım. Yeni
Sinemacılar’la projelerimiz var, esas onları yapmak istiyoruz. Bekliyoruz,
bakalım nasıl olacak. Film yapmak zor şu sıralar.
56 B+ İLKBAHAR
Kimdir?
Erkan Can, 1958 yılında Bursa’da doğdu. 1975’te Bursa Devlet Tiyatrosu, Ahmed Vefik Paşa Sahnesi’ndeki kurslara
giderek tiyatro hayatına başladı. 1985’te
İstanbul Belediye Konservatuvarı Tiyatro Bölümü’ne girdi, 1990’da mezun oldu.
1991-1992 yıllarında Bakırköy Belediye
Tiyatroları’nda çalıştı. “Mahallenin Muhtarları” dizisiyle ünlendi. Serdar Akar’ın
“Gemide” adlı filmiyle oyunculuk kariyerinde yeni denizlere açıldı. Bu filmdeki başarılı performansıyla Orhan Arıburnu, Antalya Altın Portakal Film Festivali ve Ankara Film Festivali’nde “En İyi Erkek Oyuncu” ödüllerini aldı. Özer Kızıltan’ın yönettiği son filmi “Takva”da İstanbul Film Festivali, SİYAD, Antalya Altın Portakal Film
Festivali ve Nürnberg Türkiye/Almanya
Film Festivali’nden “En İyi Erkek Oyuncu”
ödülleriyle döndü. Fatih Akın’ın “Yaşamın
Kıyısında”, Zeki Demirkubuz’un “Kader”,
Uğur Yücel’in “Yazı-Tura”, Ömer Faruk
Sorak’ın “Vizontele”si oynadığı filmlerden
bazıları...
Biz gidiyoruz, zaten
az kaldı, yolun
yarısındayız... Bunu
bildikten sonra insan
ne ister ki hayatta?
AB’nin bir araştırmasına göre sinema seyircisi artışında
Türkiye birinci sırada. Bir başka araştırma da seyircilerin
Türk filmlerini tercih ettiğini söylüyor.
Güzel. İşte gidelim, sinema sektörümüz büyüsün, tam büyüyecekti kaldı
şimdi. Öyle bir tur attı, yavaş yavaş gidiyordu, kriz çıktı. Bir şeyler yeniden
değişecek önümüzdeki sezon ve geriden çok daha güzel çocuklar, senaryolar, yönetmenler geliyor. Tiyatroda da sinemada da ben gelecek için
umutluyum. Ben bu kanalda üstüme düşen görevi yaparım, herkes kendi
görevini yapacak. İşini yap, başka işe karışma; atölyeler de yazar, tamirhaneler de... Yoksa elini kesersin, kolun kopar; kendi işinden başkasını yapmayacaksın. Herkes kendi işinin en iyisini yapmaya çalışacak.
Futboldan konuşalım biraz. Yıllar önce Bursa’da
Dinamo Mesken takımına amigoluk yapmışsınız.
Mahalle takımımızdı, 1980’de kapatıldı. 25 sene sonra Ertuğrulgazi Gençlik Spor Kulübü’nü tekrar açtık, kurduk takımı. Oranın kurucu üyesiyiz. Dinamo aslında bitmeyen enerji demek ama o zamanlar başka türlüydü. Rus
takımı Dinamo Kiev’e gönderme yapmıştık, komünist takımdı. Şimdi durum öyle değil tabii. Tam bir sosyal kulüp olacağız. Futbolun yanında hentbol, basketbol, yüzme gibi başka branşlar olacak. Resim, tiyatro kursları da.
Güzel bir sahnemiz var orada. Ben o kadar anlamam futboldan ama ru-
hunu çakarım; bilirim, bildiğimi zannederim ya da hissederim. Kurucu üyeyim ama bu işlerden anlayan başka arkadaşlarımız var. Kelle Bülent, Beşiktaşlılar bilir, 25-30 sene önce Beşiktaş’ta oynadı. Bülent Abi mahallemizin
abisidir, teknik direktörümüz o... Başka hocalarımız da var.
“Beşiktaş taraftarıyım” dediniz biraz önce.
Çok maça gidemiyorum, vaktim olmuyor. Ben işte tam amatörüm, seyircisini seviyorum Beşiktaş’ın. 9 numara nerede oynar, ne yapar, adı nedir bilmem. Bilmediğimiz konuda da atıp tutamayız. Ama futbol öyle bir şey, aynı
anda hem seyirci, hem hakem, hem teknik direktör, hem oyuncusun; böyle
bir oyun. Aslında sırf eğlence, stres atmak için yapılan bir şey ama işte fanatizm durumları beni rahatsız ediyor. Oysa her şey centilmence, asil ve güzel olmalı. Sadece bir oyun bu, sen iyi çalışıp çık sahaya, herkes işini yapsın. Tabii ki yenilebilirsin, ne var? Kavga, gürültü insanın canını sıkıyor. Bu
durum dünya takımları için geçerli... Beşiktaş seyircisinin çok güzel, zekice
tezahüratları var. Ama dediğim gibi maçlara pek gidemiyorum.
Yılmaz Erdoğan’ın sizin için bir yorumu var, onunla
bitirelim: “Erkan Can şuradaki pet şişeyi oyna dersen, en
güzel şekilde oynar. Onun gibi başka insan tanımıyorum.”
İşte havaya girersek oynarız yani, niye oynamayalım? Yılmaz sevdiğimiz bir
arkadaşımız, çok hizmet etti tiyatroya. Kalemi çok iyidir. İşte gençleri toparladı... Gençler mezun olduktan sonra ortada kalıyorlar. Ortada kalınca
da her şeye meyilliler... Belediyelerin de bunları yapması gerekiyor, sosyalkültürel mekânlar. Gençleri kahve köşelerinden, sokaklardan toparlamak
için... Bu konuda vaktimiz olduğunca, elimizden geldiğince yardım ederiz.
Gençler önemli, en önem verdiğim durum o. Şimdi bir sürü senaryo geliyor bana, “Abi oyna, abi oyna” diyorlar ama bunların hangi birinde oynayayım. Oynuyorsun, filmin önüne çıkıyorsun, çocuğun filmi kayboluyor. Halbuki bana teklif ettikleri rolü bir başkası oynasa daha güzel olacak, sırıtmayacak. O yüzden kısa film konusunda “Yok, tamam artık” dedim. Filmlerine
zarar veriyorum, onu fark ettim. Senaryolarını okuyoruz, fikirlerimizi veriyoruz ama oynamaya gelince artık oynamıyorum, oynamayacağım. B+
B+ İLKBAHAR 57
Sivil Toplum Kuruluşları
“Birlikte yönetiyoruz”
STK’lar demokrasi
köprüleridir
Yazı ve Fotoğraflar: SEVİL GÜLBEN
Sivil toplum kuruluşları demokratikleşme sürecinin en önemli
göstergelerinden biridir. Bu bilinçle hareket eden
Beşiktaş Belediyesi, “Halkı karar alma mekânizmalarına dahil eden
örnek belediye” olarak tanımlanıyor.
S
ivil toplum kuruluşları Cumhuriyet’in ilk yıllarında devletin
özendirmesi ve önderliğinde kurulup gelişti ve bugünlere
geldi. Türkiye’de pek çok alanda faaliyet gösteren dernek
sayısı 80 bine ulaştı. Toplum sorunlarını gönüllü olarak üstlenmeyi hedefleyen vakıf, dernek ve vatandaş girişimleri her
geçen gün artarak ilerliyor. Sosyolog Nilüfer Göle’nin sözleri ile; “Demokratik bir kamusal alan için güçlü bir sivil toplum kuruluşu ön
koşuldur.” Sivil toplum kuruluşları bu yolda ilerlerken en önemli desteği yerel yönetimlerden alırlar. İşte bu noktada bazı yerel yönetimler iyi not alırken, bazıları sınıfta kalır. Sivil topluma gönül vermek sözde olamaz. Bu konuyu test etmek de çok kolaydır. Gidersiniz tek tek konuşur halkın nabzını
tutar, doğruları öğrenirsiniz. Biz de öyle yaptık. Beşiktaş Bölgesi’nde faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarına “Belediye ile ilişkilerini” sorduk. Beşiktaş Belediyesi’nin örnek bir model oluşturduğunu zaten biliyorduk ama,
bunu bir kez daha tescillemiş olduk. Bölgede faaliyet gösteren sivil toplum
kuruluşları Beşiktaş Belediyesi’ni “Halkı kendini ilgilendiren konularda karar
alma mekânizmalarına dahil eden örnek bir belediye” olarak nitelendiriyor.
Beşiktaş Belediyesi bölgede faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları ile bir
arada hareket ediyor. Toplumsal duyarlılığa dikkat ediyor, yönetim şeklini
buna göre belirliyor. Katılımcı belediyecilik anlayışı gereği, Beşiktaş ve bölgesini sivil toplum kuruluşları ile birlikte yönetiyor. STK’lar bu işbirliğinden
memnun, bu hareketin dalga dalga diğer belediyelere de örnek teşkil etmesini diliyorlar.
Sivil toplum kuruluşları yaşadıkları sorunların tespiti ve çözümü konusunda
sundukları önerilerin dikkate alınmasından memnunlar.
Şimdi onların görüşlerini aktaralım…
‘Kapılar açık’
Sualtı Temizlik ve Bilinçlendirme Hareketi Kurucu Başkanı Hakan Tiryaki, Beşiktaş Belediyesi’nden “Bize Deniz Ozanı Gerek” etkinliğinin Aşiyan- Orhan Veli etabında destek aldıklarını söylüyor. Tiryaki, aldığı destekten memnun ve “Çabalarımızı destek almadan yürütmemiz imkânsız” diyor.
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Beşiktaş Şube Başkanı Aysın İzer,
aldıkları desteği şu sözlerle açıklıyor: “Burs verdiğimiz 341 öğrencimizin
sosyalleştirilme çabalarında Belediyemizin de büyük emeği var.”
İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği Başkanı Av.Nazan Moroğlu, kadınlara yasal haklarını anlatmak için belediyenin kendilerine tüm mekânların kapılarını açtığına dikkat çekiyor.
“Yaşadığımız sıkıntıları yerel yönetimlere aktarıp çözümlenmesini sağlamak ancak örgütlenerek sağlanabilirdi” diyen Çağdaş Levent Derneği Başkan Yardımcısı Zehra Eliçin, sivil toplum kuruluşlarının sosyal devlet
statüsünün hayata geçirilmesindeki önemine değiniyor.
Akatlar Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Şinasi Yalçın, Karanfilköy
için planlanan Kentsel Dönüşüm Projesi’ne sunulan katkıyı anlatırken, Bebekliler Derneği 2. Başkanı İhsan Namık Poroy, semtin sorunlarına çözümler üretmek için belediye ile birlikte oluşturulan “Bebek Semt Yönetim
Kurulu”nu örnek veriyor.
Boğaziçi Arnavutköylüler Derneği Başkanı Mahmut Çelebi ise, sokakların
“Kentsel Düzenleme” başlığı altında yenilenmesi çalışmalarındaki katılımcı
yaklaşıma dikkat çekiyor.
Sıra, bölgede yer alan sivil toplum kuruluşlarının faaliyetlerine ve yerel yönetimle ilişkilerine geldi. B+; bu konudaki duyarlılığını tüm sivil toplum kuruluşlarının sesini sizlere duyurarak göstermeye devam edecek. Bu sayıda
yer verdiğimiz STK’ları diğerleri de izleyecek…
B+ İLKBAHAR 59
t
n
e
v
e
L
ş
Çağda ği
Derne
"Kentsel Sit" statüsünü
belediye ile el ele
vererek aldık
Başkan Yardımcısı Zehra Eliçin: Sivil toplum kuruluşlarının sosyal devlet
statüsünün hayata geçirilmesinde çok önemli rolü var.
B
eşiktaş ilçesinde faaliyetini sürdüren ‘etkili’ sivil toplum örgütlerinden biri de Çağdaş Levent Derneği. Dernek, yürüttüğü
ses getiren etkinliklerle tanınıyor. Başkan Yardımcısı, Endüstri
Yüksek Mühendisi Zehra Eliçin ile Levent’i daha çağdaş kılabilme projelerini konuştuk.
Derneğin kuruluş amacı ve misyonunu anlatır
mısınız?
Levent, Cumhuriyet döneminin ilk toplu konut projelerinden ve Boğaziçi sit geri görünüm alanına dahil bir mahalle statüsünde. Mimari stilleri belirlenmiş özgün evleri, ağaçları ile bir dönemin Yeşilçam filmlerine mekân olan mahallemiz, Cumhuriyet dönemi sanatçılarına ait duvar
mozaiklerine de evsahipliği yapıyor. 1950’lerden 80’li yıllara kadar yerleşim yeri statüsünü koruyan Levent, 80’li yılların sonlarına doğru Etiler
gibi eğlence yerlerinin akınına uğradı. Buna zaman içerisinde artan gökdelenler eklendi. Mahalle sakinleri tüm bu oluşumlara karşı örgütlenerek
1996 yılında derneğimizi kurdu.
“İsteklerimiz ütopik görülebilir”
Amacımız; mahallemizin Anıtlar Kurulu’nca belirlenen ‘Geleceğe İntikal Ettirilecek Konut Mahallesi’ özelliğinin bozulmadan sürdürülmesi ve
komşuluk ilişkilerinin olduğu çağdaş bir mahalle olmaya devam etmesi için çalışmak. Günümüz İstanbul’unda çok az yere nasip olan bahçeli evleri korumak, çocuklarımızın sokaklarda oynamasını istemek gibi
‘ütopik’ görülebilecek isteklerimiz var. Dernek yönetiminde hepsi meslek ve iş sahibi olan kişiler gönüllü olarak çalışıyor, rahatsızlık duyulan
konuları yerel yönetimlere aktarma ve koordinasyon görevini yapıyorlar.
Bunun dışında mahalle halkı arasında komşuluk ilişkileri ve dayanışmayı geliştiren sosyal faaliyetler düzenliyoruz.
Yerel yönetimlerde STK’ların rolü ne olmalıdır?
Sivil toplum kuruluşları, sosyal devlet statüsünün hayata geçirilmesinde çok önemli bir rol oynamaktadır. Mahallemizden örnek verecek olursak, yaşadığımız sıkıntıları yerel yönetimlere aktarmak ve çözüm üretilmesi ancak örgütlenerek sağlanabilirdi. Yerel yönetimlerin araştırma
ve değerlendirme çalışmaları yapması oldukça zor ve masraflıdır. Çoğu
zaman da eski alışkanlıklarla iyi niyet ve mantık çerçevesinde hareket
60 B+ İLKBAHAR
ederek, halkı pek de memnun edemeden çalışmalar yapma durumunda kalmaktadır. Çağdaş belediyecilik anlayışını benimseyen yerel yönetimler için projelerle ilgili halkın nabzının yoklanmasında sivil toplum kuruluşları bulunmaz bir fırsattır.
Yerel yönetimlerin STK’larla çalışma yöntemi
nasıl olmalıdır?
Buna en kestirme yanıtı Kent Konseyi oluşumuyla vermek mümkün. Ülkemizde AB’ye uyum çerçevesinde devreye sokulan Kent Konseylerinin etkin kullanılması çok önemli. Yerel yönetimler bu konseyler aracılığıyla tüm gönüllü kuruluşlardan görüş alabilir. Belediyemiz ile ortak çalışmalarımızın en güzel ürünü, mahallemizin ‘Kentsel Sit’ statüsünü kazanmasıdır.
“Beşiktaş’ı birlikte yönetmek” adına neler
yapılabilir?
Kent Konseyi’nin iyi çalışması. Belediye Meclisi’nin de Kent Konseyi
kararlarını hassasiyetle ele alması bunun tek yolu. Ayrıca Muhtarlık sistemi de yerel yönetim-STK işbirliğinde çok önemli bir unsur. Muhtarlığın halka en yakın nokta olduğunu düşünürsek, iletişim kanalı olarak
daha etkili bir şekilde değerlendirilmesinin yolları bulunmalıdır.
ve
r
ü
t
l
ü
K
r
a
l
Akat
Dayanışma
Derneği
Temel prensip
birlikte çalışmak
AK-DER Başkanı Şinasi Yalçın: “Temel
prensibimiz yerel yönetimlerle el ele
vererek çalışmak. Bu anlamda çok
huzurluyuz. Çünkü Başkanımıza günün
24 saati bir telefon mesafesindeyiz.”
A
katlar Kültür ve Dayanışma Derneği (AK-DER), Karanfilköy
bölgesindeki merkezinden hizmet veren etkin bir sivil toplum
örgütümüz. Güler yüzlü hizmetlerine tanık olduğumuz derneğin temel prensiplerinden biri de yerel yönetimle el ele vererek çalışmak.
1992’de kurulan AK-DER’de çevre, eğitim ve kadın kolları gibi çeşitli komisyonlar başarılı çalışmalar yapıyor. Derneğin iki yıldan bu yana ÇEKÜL
Vakfı ile işbirliği içinde düzenlediği okuma yazma kursları büyük ilgi görüyor. İlkokul çağındaki çocuklara İngilizce kursu verilen dernekte gerçekleştirilen ilgi çekici bir etkinlik de Baba Destek Programı.
“Kolay ulaşılan bir Başkanımız var”
Beşiktaş Belediyesi ile işbirliği içerisinde oldukça faydalı çalışmalara
imza attıklarını belirten AK-DER Başkanı Şinasi Yalçın, “Belediye Başkanımız İsmail Ünal’a günün 24 saati bir telefon mesafesindeyiz. Baş-
kanımız gece-gündüz, ihtiyacımız olan her an bizimle birlikte. Çalışmalarımızda belediyenin tüm birimlerinden destek alabiliyoruz.” diyor.
AK-DER Başkanı Yalçın, belediye ile birlikte gerçekleştirilen etkinlikleri de şöyle örnekliyor:
“Kentsel dönüşüm projesinde büyük çabası var”
“Plansız bir gecekondu yerleşim yeri olan Karanfilköy bizim sınırlarımız
içerisinde. Mahallemizin rantsal alana dönüştürülmemesi için yıllardır
çaba gösteriyoruz. Başkanımız bu bölge için planlanan ‘Kentsel Dönüşüm Projesi’ne çok büyük katkı sağladı. Projelendirme aşamasında teknik açıdan gerekli olan her şey belediye ekipleri tarafından yapıldı.
“Çocuklarımızı sokaktan kurtardı”
Çocuklar ve gençler bizim için çok önemli. Derneğimiz yönetimini her
yıl üçte bir oranında gençleştirerek onları daha aktif olmaya zorluyoruz.
Mahallemizde bir spor sahamız vardı ama Valilik tarafından el konuldu.
Başkanımız bize ‘Size yenisini yaptıracağım’ vaadinde bulunmuştu. Bu
vaadini, kısa sürede çocuklarımıza çok güzel bir çim saha yaptırarak yerine getirdi. Bu saha çocuklarımızı sokaktan, sokakta edinecekleri yanlış alışkanlıklarından kurtardı. Önemli gün ve haftalarda yapılan tören ve
kutlamalarda, Belediyemiz üzerine düşen teknik ve sosyal görevleri yerine getiriyor.
B+ İLKBAHAR 61
ler
Bebekliğ
Derne i
B
“Bebek’i korumaya
çalışıyoruz”
“Bebek Semt Yönetim Kurulu”
çözüm üretmede demokratik katılımı sağlıyor.
züm üretmeye çalışıyoruz. Belediye ile yaptıebekliler Derneği, Beşiktaş Kent
ğımız örnek çalışmalar arasında ‘Bebek ŞenKonseyi’nde yer alan sivil toplum kuliği’ de var.
ruluşlarından biri. 1995’de semtin sosyal dokusunda meydana gelen olumsuz geliş“En büyük yardımcımız
melerle mücadele etmek amacıyla kurulmuş.
Beşiktaş Belediyesi”
Elbetteki tek amaç bu değil. Dernek çatısı alSTK’ların müşterek çalışacakları kuruluşlatında birleşenlerin amaçları arasında Bebek’te
rın başında belediyeler geliyor. Biz, Bebek’i
doğmuş ve büyümüş olup halen Bebek’te oturahat yaşanan, kişilerin, işletmelerin birbiriranlar, Bebek’te doğmuş olup halen başka
ne saygılı olduğu bir köy haline getirmek issemtlerde oturanlar ve Bebek’te doğmamış
tiyoruz. Bunu gerçekleştirebilmek için de en
olup halen Bebek’te oturanları birbirine kayBebekliler Derneği’nin 2. Başkanı İhsan Namık Poroy
büyük yardımcımız doğal olarak yerel belenaştırmak, onların ekonomik, sosyal, kültürel
diye
olacak.
Semtimizin
her
türlü sorununu kendi belediyemiz ile çözmehaklarını koruyup geliştirmek ve Bebek’in çevre korumasını sağlamak da
ye çalışıyoruz, hatta Büyükşehir’in ilgi alanına giren sorunlarımızı da Beşikvar. Amaçları doğrultusunda oldukça etkili kampanyalara imza atan Betaş Belediyesi üzerinden yürütüyor ve olumlu sonuçlar alıyoruz. Şu anda
bekliler Derneği’nin 2. Başkanı İhsan Namık Poroy, çabalarına Beşiktaş
Bebek’te en büyük sorun otopark olmaması. Bebek’te oturanların arabaBelediyesi’nin de büyük destek verdiğini belirterek şöyle konuştu:
larını park edecek yeri yok. Bütün ara sokaklar valeler tarafından tutulmuş.
“Bebek Semt Yönetim Kurulu oluşturuldu”
Belediye Başkanımız İsmail Ünal’a Etiler’de yapılan otoparkı Bebek’te çaBelediyemiz ile beraber semtin sorunlarına çözümler üretmek için ‘Belışan valelerin de kullanmalarını önerdik. 7 Mart’ta yapacağımız Dernek
bek Semt Yönetim Kurulu’ oluşturduk. Kurulda belediyeden, derneğiOlağan Genel Kurulu’nda işbaşına gelecek yeni Yönetim Kurulu’nun da
mizden, Bebek’teki iş yeri sahiplerinin kendi aralarından seçtiği temsilciağırlıklı olarak ele alacağı konu bu olacaktır.
ler var. Gerçekleştirdiğimiz toplantılarda semt sorunlarını tartışıyor ve çö-
“Bize çok yakın
bir başkanımız var”
Kabataş Erkek
Lisesi Eğitim
Vakfı
"Belediyemizin, kültür yuvalarına gösterdiği özen bizi çok mutlu ediyor."
2
008 Mayıs ayında 100’üncü kuruluş yılını kutlayan Kabataş Erkek
Lisesi, adı takdirle anılan, köklü ve seçkin eğitim kurumlarımızdan.
Türkiye’nin yanı sıra dünyanın birçok ülkesinde çeşitli dallarda büyük başarılara imza atan mezunları var. Kendine güvenen, başarılı öğrencilerin tercih ettiği okulların arasında ilk sıralarda yer alıyor. Beşiktaş’ta, muhteşem Ortaköy sahilinde yer alan okulun yöneticilerinin kurduğu Kabataş
Erkek Lisesi Eğitim Vakfı’nın 2001-2005 yılları arasında başkanlığını yapan Mütevvelli Heyeti üyesi Erdal Dumanlı, İsmail Ünal’ın başkan seçilmesiyle birlikte belediye hizmetlerinden daha fazla faydalanmaya başladıklarını belirtti. Dumanlı şöyle konuştu:
˝Başkan istediğimizden fazlasını vermeye çalışıyor˝
“İsmail Ünal başkanlığındaki Beşiktaş Belediyesi, bugüne kadar Kabataş
Eğitim Vakfı, Kabataşlılar Derneği ve Kabataş camiası ile en yakın ilişki içinde olan yönetim oldu. Daha önceki yönetimlerden zaman zaman hizmeti
para karşılığı aldığımız oluyordu. Ancak mevcut belediyeden, Başkan İsmail Ünal’dan belediye hizmeti anlamında bir talebimiz olduğunda bırakın para
lafını, “Camianıza başka ne tür dostluk, hizmet edebilirim” şeklinde ekstra
sorular alıyoruz. Son olarak Kültür Sitesi’nin tadilatı için temin ettiğimiz mali
kaynağın yetersiz gelmesi durumunda katkıda bulunma sözü verdi.
˝Komşu belediyelerden hizmet talep ederdik˝
Geçmiş dönemlerde kendi belediyemizin bizden esirgediği hizmetleri
komşu belediyelerden istemek zorunda kaldığımız oluyordu. Belediyelerin
kendi sınırlarında yer alan kültür yuvaları ile temas halinde olup bu kurumlara özel ilgi göstermesi kaçınılmaz bir zorunluluktur. Bize bu yaklaşımda bulunan Başkanımız İsmail Ünal gibi insanlar ve kurumlarla daha sıcak ilişkileri zorlama şansımız oluyor. Kültürel işbirliği ve binalarımızın fiziki iyileştirmeleri konularında Başkanımız ve Belediyemizin bize karşı sıcak ve ilgili olduklarını keyif ve iftiharla söyleyebilirim. Camiamız bu tür dostlukları ilelebet hatırlayacaktır.”
Kabataş Eğitim Vakfı Mütevvelli Heyeti üyesi Erdal Dumanlı
62 B+ İLKBAHAR
Yönetimle olumlu
işbirliğimiz var
Boğaziçi
Arnavutköylüler
Derneği
Beşiktaş
Belediyesi
ile Boğaziçi
Arnavutköylüler
Derneği, "Kentsel
Düzenleme"
çalışmalarında,
proje ekibi ile
semt halkını
buluşturarak
demokratik
katılım örneği
sergiledi.
A
rnavutköy, varlığını gür sesli gönüllüleri sayesinde, tarihi dokusunu koruyarak sürdürmeye çalışan semtlerimizden. Semtte,
mevcut doku korunarak, günlük yaşam sıkıntılarının asgariye
indirilmesi için belediye ile el ele vererek çaba gösteren etkili sivil toplum kuruluşları var. Sorunları halkla birlikte, çözmeyi amaçlayan belediyenin gönüllü destekçilerinin başında Boğaziçi Arnavutköylüler Derneği geliyor. Dernek Başkanı Mahmut Çelebi, belediye işbirliği ile yaptıkları çalışmalarını şöyle özetledi:
“Belediyenin desteği artarak sürüyor”
“Arnavutköy İskelesi’nin karşısındaki meydan, park olarak düzenlendi
ve Atatürk heykeli yerleştirildi. Arnavutköy-Bebek sahil yolu üzerinde
bulunan tarihi çeşme restore edildi. 3’üncü köprüye karşı direniş döneminden beri gelenekselleşen Arnavutköy Şenlikleri’ne belediyenin artarak devam eden desteği de bir başka örnek.”
Kentsel Düzenleme Projesi
Yönetim Kurulu üyeleri İsmail Üstün, Ahmet Ergelen, Hamiyet Açıkel ve
Angeliki Arpacı’nın dikkat çektiği çalışmalar da şöyle: “Sokaklarımızın
‘Kentsel Düzenleme’ başlığı altında yenilenmesi çalışmalarında belediyemizin son derece katılımcı yaklaşımları oldu. Çalışmanın başında,
proje ekibi, mahallemizde yaşayan veya çalışan bazı mimarlar ile
semt halkını Arnavutköy Spor Kulübü’nde buluşturdu. Bu buluşmada
çeşitli fikir ve görüşler dile getirildi. Projenin son kararları verilmeden
Belediye Başkanımızın bizzat başkanlık ettiği son toplantıda kendisine görüşlerimizi özetleyen bir liste sunduk. Projenin devamında
bazı aksaklıklar yaşandı. Son buluşmamızda Belediye Başkanımıza
projelendirme döneminde sunmuş olduğumuz görüşlerin bir bölümünün
uygulanamamasından kaynaklanan sıkıntıları anlattık. Projenin tamamlanma sürecinde bu görüşlerimizin dikkate alınacağına güveniyoruz.
“Zeminaltı katlı otopark şart”
Kentsel düzenleme çalışmalarının başarısını belirleyecek kritik konulardan biri sokaklarımızı araç parklanmasından kurtarmaktır. Bu konuda
önemli seçeneklerden biri zeminaltı katlı otoparkların yapımıdır. Belediye Başkanımızın elinden gelen yardımı yapacağına dair verdiği güvence,
bizi son derece umutlandırdı. Daha önce semtimize itfaiye istasyonu
kurulması için verilen uğraşta olduğu gibi bu sorunu da Belediyemiz ile
birlikte çözümleyeceğimize inanıyoruz. Semt girişimcilerinin de içinde
yer aldığı STK’lar, yerel yönetimler tarafından dikkate alındıklarında
hizmetlerde isabet oranını yükseltebiliyorlar. Yeter ki katılım, hizmet
sürecinin tüm safhalarına yayılabilsin.”
B+ İLKBAHAR 63
“Kadının insan hakları”
ortak paydamız
adın
K
l
u
b
n
a
t
s
İ
rı
Kuruluşla
Birliği
Başkan Nazan Moroğlu: “Kadın erkek eşitliğinin, demokrasinin
olmazsa olmaz koşulu olduğuna dikkat çekme çabalarımızın gönüllü destekçilerinden biri de Beşiktaş Belediyesi’dir.”
İ
stanbul Kadın Kuruluşları Birliği (İKKB), 1995 yılından beri belli bir protokol çerçevesinde işbirliği yapan dernek ve vakıflardan
oluşuyor. Demokrasi, insan hakları, kadın erkek eşitliği, laiklik ve
Cumhuriyet’in temel felsefesi ortak paydasında bir arada çalışıyor. 36
dernek ve partilerin kadın kollarından oluşan birlik, öncelikle yasaların değiştirilmesi için çaba gösteriyor. Yerel yönetimlerle işbirliği yaparak çeşitli kampanyalar yürütüyor. İKKB koordinatörü Nazan Moroğlu,
İKKB ve faaliyetlerini B+’ya anlattı:
“Belediyeler işimizi kolaylaştırıyor”
“Kuruluşlarımızın önceliklerinden biri eğitim fırsatını yakalayamamış,
herhangi bir becerisi olmayan kadınlara ve genç kızlara ulaşmak. Kız
çocuklarının eğitimi, kadınların meslek edinmesi için yerel yönetimlerle işbirliği yaparak projeler yürütüyoruz; yasalarda yer alan hakları konusunda bilgilendirme toplantıları düzenliyoruz. Çünkü onların halka ulaşması çok daha kolay. Kadına yönelik istihdam projelerimizi belediyelerin semt evlerinde ya da halk eğitim merkezlerinde çoğu kez belediyelerle birlikte yürütüyoruz.
“Belediyenin sosyal proje ekibine destek veriyoruz”
Haklar konusunda bilgilendirme, kadın erkek eşitliğinin aslında demok-
amı
Çağdaş Yaş
Destekleme
Derneği
“TBMM kapısını Beşiktaş’ta inşa ettik”
Kamuoyunun merakını ve dikkatini çekmek için Beşiktaş Meydanı’na
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin eski kapısını inşa ettik. Geçen yıl Kadıköy Kadın Konseyi’nin yaptığı kapı bu yıl Beşiktaş Meydanı’ndaydı. Kadınların Meclis’e girmek istediğini, ancak o kapının bir anlamda “kadınlara kapalı” olduğunu gösterdik. Batı ülkelerinde uygulanan ‘kota sisteminin’, kadınlara olumlu pozitif ayrımcılık uygulamasının bu kapıyı açabileceğini anlatmaya çalıştık. Aynı etkinlikte kadınlara küçük anahtarlıklar
dağıttık. Ama ucunda anahtarı yoktu. O anahtar kota anahtarıydı.
“Kültür merkezlerinin kapıları bize açık”
Beşiktaş Kültür Merkezi, Mustafa Kemal Kültür Merkezi’ni Atatürk’ü
anma, Cumhuriyet ve kadın hakları ile ilgili panellerimiz, toplantılarımız
için kullanabiliyoruz. Belediyelerle işbirliğinde semt evleri ya da semt
El ele gönül gönüle
çalışıyoruz
“Çalışmalarımızı birçok kurumun yanı sıra
belediyeler ile birlikte gerçekleştiriyoruz.”
Ç
ağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, çağdaş eğitim yoluyla
çağdaş insan ve çağdaş topluma ulaşmak amacını taşıyan bir
gönüllüler ordusu. 20.000 üyesi, 27’si İstanbul’da olmak üzere 96 şubesi var. ‘Sorunların değil çözümün bir parçası olmak’ adına yapılacak çok şey olduğuna inanan ÇYDD gönüllüleri, çalışmalarını birçok kurumun yanı sıra Mahalli İdareler ile birlikte gerçekleştiriyor. Beşiktaş Şube Başkanı Aysın İzer bu işbirliği ile Beşiktaş bölgesinde oldukça verimli sonuçlar aldıklarını anlattı. Başkan İzer, “ÇYDD olarak Beşiktaş Belediyesi ile çok başarılı çalışmalarımız oldu ve olmaya devam ediyor. Çalışmalarımıza büyük katkı sunan Belediyemize biz de her zaman
destek olduk, olmaya devam edeceğiz” dedi.
Belediye ile ortak çalışmalarınız nelerdir?
ÇYDD Beşiktaş Şubesi olarak 341 öğrenciye burs veriyoruz. Bu öğ-
64 B+ İLKBAHAR
rasinin olmazsa olmaz koşulu olduğuna kamuoyunun dikkatini çekmek
için meydanlara, kentin farklı köşelerine giderek bunları anlatmaya çalışıyoruz. Diğer belediyelerle olduğu gibi Beşiktaş Belediyesi ile de bu
gibi çalışmalarımıza devam ediyoruz. Son etkinliklerimizden biri 5 Aralık 2008’de kadınlara seçme ve seçilme hakkının tanınmasının yıldönümünde oldu.
konakları olarak anılan mekânlarda kadınlara yasal haklarını anlatma,
beceri kazandırma kurslarına destek gibi çabalarımızı da aralıksız sürdürüyoruz. Özellikle aile içi şiddet konusunda belediyelere düşen çok
önemli bir görev var. Sığınma evleri kurmak. Gece ve tatil günlerinde
şiddete uğrayan kadınlar için ‘ilk adım’ istasyonları ve sığınaklar hayati
önem taşıyor. Yasal bir zorunluluk haline getirilmesine rağmen maalesef belediyeler bunu yerine getirmiyorlar.
rencilerin bilgi ve görgülerini artırmak için hafta sonları öğrencilerimizi,
kent gezilerine, müzelere, sergilere ve tiyatrolara götürüyoruz. Belediyemiz bütün bu gezilerimizde bize araç tahsis ediyor. Burslu öğrencilerimize kültür merkezleri ve Onat Kutlar Sinema Salonlarından ücretsiz
yararlanma imkânı sağladılar. Ayrıca aynı merkezlerin salonlarını toplantılarımız için kullanmamıza izin verdiler. Belediyemiz burslu öğrencilerimizi yaz kurslarına katarak boş zamanlarını değerlendirip ve kendilerini
geliştirmelerine de imkân tanıyor.
Beşiktaş’ta olmak çalışmalarınızı kolaylaştırıyor mu?
Evet. Örneğin etkinliklerimize destek vermenin yanı sıra dernek olarak senelerdir oturduğumuz daire, Belediyemiz tarafından bize ücretsiz
olarak kullandırılıyor. Dairemizin demirbaşı olan bütün teçhizat gerektiğinde yine Belediyemiz tarafından tamir ettirilip bakımı yaptırılıyor. Beşiktaş Belediyemize bu konuda teşekkür borçluyuz.
Kent Konseyi’nde nasıl bir görev aldınız?
Belediyemiz bünyesinde kurulan Kent Konseyi’nin Yürütme Kurulu’nda
yer alan sivil toplum kuruluşlardan biriyiz. Ayrıca çeşitli komisyonlara da
katkı sunuyoruz. Beşiktaş Belediyesi bünyesinde kurulan “Dost Eller”
yardım programına ÇYDD olarak devamlı bağışlarda bulunduk ve onları
destekledik. Her Cumhuriyet Bayramı’nı Belediyemizle beraber akşam
‘Fener Alayı’ ve konserlerle kutlamayı gelenek haline getirdik.
B+ İLKBAHAR 65
Sualtı Temizlik
ve Bilinçlendirme
Hareketi
“Bize deniz ozanı gerek”
“Etkinliklerimizde bireylerin yanı sıra kurumların da
desteğine ihtiyacımız var.”
S
ualtı Temizlik ve Bilinçlendirme Hareketi üyeleri, önemini bir türlü kavrayamadığımız denizlerimizin gönüllüleri. Toplumda deniz
bilincini geliştirmek için ‘rastgele’ diyerek yola çıkan ekibin amacı, sualtı temizliğinin yanı sıra, öncelikle kirlenmemesini, kirletilmemesini sağlamak.
sayıda etkinlikle sürdüren hareket, altı etaptan oluşan bir seride değerli kültür adamlarımıza da görevler yüklemiş. Denizlerin önemini, edebiyatçı gözüyle başta çocuklar olmak üzere topluma anlatmayı amaçlayan ekip, değerli kültür insanlarımızı gündeme taşıyarak bir başka hizmete daha imza atıyor.
“Bize deniz ozanı gerek”
Açık havada sergi
Kurucu Başkan Hakan Tiryaki, hareketi, ‘Bin kişiden birine ulaşabilmek
adına çıkılan bir yolculuk’ olarak özetliyor. Bilinçlendirme çabalarını çok
Etkinlik, 25 Ocak’ta ünlü şairlerimizden Orhan Veli Kanık’ın ebedi
istirahatgâhının da bulunduğu Aşiyan’dan başlatıldı. Etkinlikte; değerli şairimizin anısına hazırlanan Orhan Veli Köşesi’nin yanı sıra STH Açık Hava
Sergisi ile İstek Vakfı Kemal Atatürk İlköğretim Okulu öğrencilerinin resim sergisi yer aldı. Etkinliğe katılan öğrencilere STH gönüllüleri tarafından deniz kirliliği sunumu yapıldı. STH sualtı temizlik ekibi tarafından çıkartılan katı atıklar envanteri sergilendi. Öğrenciler ise Orhan Veli’nin şiirlerini okuyup, ünlü şairi anlatan kompozisyonlar sundular.
İstanbul, Boğaz ve Orhan Veli
Hakan Tiryaki, etkinlik ile bir yandan deniz kirliliğini, bir yandan da Orhan
Veli’yi anlattıklarını belirterek, “Aslında yapmaya çalıştığımız şey çok basit bir tespiti paylaşmaktı. Nasıl ki Boğaz’ı olmadan İstanbul, İstanbul olmaz ise, Orhan Veli de Boğaz olmasa mutlaka olurdu ama bu Orhan
Veli olmazdı. Çocuklara bunu anlatmaya çalıştık” dedi.
“Desteğe ihtiyacımız var”
Deniz kirliliğine insan katkısı açısından bakıldığında denizlerimizin halini ‘içler acısı’ olarak değerlendiren Tiryaki, düzenlenen etkinliklerde bireylerin yanı sıra kurumların da desteğine ihtiyaç duyduklarını belirtti. Tiryaki, ‘Bize Deniz Ozanı Gerek’ etkinliğine lojistik katkı sunan Beşiktaş
Belediyesi’ne dikkat çekerek, “Çabalarımızı destek almadan yürütmemiz imkânsız” diye konuştu.
Etkinlik Takvimi
Cemal Süreya, Kadıköy, İstanbul, 22 Şubat 2009’da yapıldı.
Can Yücel, Kuzguncuk, İstanbul, 15 Mart 2009
Sait Faik Abasıyanık, Burgaz, İstanbul, 23 Nisan 2009
Yaşar Kemal, Menekşe, İstanbul, 10 Mayıs 2009
Cevat Şakir Kabaağaçlı, Bodrum, Muğla, 5 Haziran 2009
66 B+ İLKBAHAR
“İsmail Ünal’ın hakkı ödenmez”
“Bugüne kadar Beşiktaş
Belediyesi’nden hayır lafını hiç duymadık. Engelli golfçülerimiz belediyenin
araçlarıyla haftada iki defa Silivri’ye gidip geliyorlar.”
Y
avuz Kocaömer, TESYEV’in (Türkiye Engelliler Spor Yardım
ve Eğitim Vakfı) kurucusu ve yönetim kurulu başkanı. “Ben bedensel engelli bir abiyle yaşadım. Abim 22 sene boyunca ne
yürüdü ne de oturdu. Çok zekiydi, yattığı yerden evin hâkimiydi. Bugünkü inatçılığımı, gözü karalığımı; devlet kurumları ya da özel kurumlarla bu
konuda mücadele etme gücümü abimden aldım. O kadar ızdırap çekti ki benim yaşadığım sıkıntıların lafı bile edilmez” diyen Kocaömer’le
2009’dan beklentilerini ve yerel yönetimlerle sivil toplum kuruluşlarının
ilişkisini konuştuk.
TESYEV 1999’da kuruldu. Bu 10 yılda Türkiye’de engellilere bakış değişti mi?
Türkiye’deki engellilerin en önemli sorunlarından biri istihdam. Dün bir
şirketten “İşe bir engelli alacağız, yardımcı olur musunuz?” diye aradılar,
İstedikleri özellikler şunlar: Çok iyi derecede yabancı dil bilecek, üç kat
merdiven çıkabilecek. Ayrıca “Gittiği servislerde nelerle karşılaşacağını bilemeyiz” diyorlar. Fıkra gibi. Bu vasıflarda, engeli olmayan birini bulmak bile zor... Engellilerle ilgili yasalar çıkıyor ama uygulanmıyor. Bütün
bunlara rağmen Türkiye’de engelli insanların da insan olduğunu duyurmaya başladığımızı düşünüyorum.
Türkiye Engelliler
Spor Yardım ve
Eğitim Vakfı
2008, TESYEV için nasıl bir yıl oldu?
En verimli yılımız oldu diyebilirim. Özellikle Acun Ilıcalı ile gerçekleştirdiğimiz “Engelleri Kaldıralım” projesinden çok önemli bir rakam geldi
vakfa. Bununla da birçok insana ortez, protez taktırdık. Şu anda 400
engelli öğrenciye burs veriyoruz. TESYEV kurulana kadar Türkiye’de
engelliler sporu neredeyse yok gibiydi, bugün Hakkâri Yüksekova’da
bile spor kulübü bulunuyor. TESYEV’in bugünlere gelmesinde İsmail
Ünal’ın büyük katkısı var. Bilen bilir, benim kimseye iltifat etmek gibi bir
derdim yoktur ama İsmail Bey bu vakfa sahip çıktı, daha doğrusu bu vakıf dolayısıyla engelli insanlara sahip çıktı.
rip diğerlerini dışlıyorlar. Bu vakıfta hiçbir insana politik görüşü nedeniyle uzak ya da yakın durulmaz, çünkü biz bir sivil toplum örgütüyüz. Senin adamın anlayışı devam ettikçe sağlıklı demokrasi uygulayamazsınız.
Beşiktaş’ta bu kırıldı mı peki?
Evet. Şunu da söyleyeyim: Biraz evvel hiç tarzım olmadığı halde İsmail Ünal’a iltifat ettim. Oysa bizim Ünal’la tartıştığımız günler de oldu ama
ne o bana kırıldı ne de ben ona. Çünkü amacımız ortak: Hizmet etmek.
Birlikte çalışmanın çok güzel örneklerini verdik. Bizi dışlayan belediyeler de var, medya gücümüz olduğu için biraz zorlanıyorlar ama...
En büyük katkısı nedir?
Bir defa vakfa maddi bakımdan kaynak aktarılmasını sağladı. Reina’da
3 gece yapıldı ve geliri vakfımıza verildi. Beşiktaş Bölgesi’ndeki büyük
şirketlerin bize yardım etmelerini sağladı. Ünal’ın hakkı ödenmez; önayak olmasıyla, bir derdimiz olduğunda yardım etmesiyle... Bugüne kadar Beşiktaş Belediyesi’nden hayır lafını hiç duymadık. “Etkinliğimiz
var, otobüs lazım” diyoruz, cevap hep “Peki” oluyor. Engelli golfçülerimiz Beşiktaş Belediyesi’nin araçlarıyla haftada iki defa Silivri’ye gidip
geliyorlar. Malzeme dağıtacağız yine aynı şekilde... “Artık yeter!” lafını
gerçekten hiç duymadım. Dolayısıyla Beşiktaş’ta bulunmamız bir şans,
İsmail Ünal’ın burada bulunması bir şans. İnşallah bu böyle devam eder.
Demokrasi-STK ilişkisini nasıl yorumlarsınız? Belediyeler
ve bu kuruluşlar kenti birlikte yönetmeye başladılar mı?
Bu Türkiye’nin politik durumuna bağlı. Bunu Beşiktaş Belediyesi için
söylemiyorum, benim gözlemlediğim Türkiye’de belediyeler hangi par
tilere ait ise onların görüşünde olan sivil toplum örgütlerine destek ve-
Yeni projeler, 2009’dan beklentileriniz neler?
2009 herkes için zor bir yıl, 2010 da öyle geçecek. İnsanlar geçim sıkıntısı çekerken, şirketler zor durumdayken bize kim, nasıl yardım edecek? Amacımız bu bir-iki seneyi kazasız belasız atlatmak. Dr. Trawinski
Turnuvası, Görme Engelliler Satranç Turnuvası gibi etkinliklerimiz yine
olacak. Acun Ilıcalı ile bir program daha yapacağız. Ayrıca okullarda bilinçli eğitim seminerleri düzenliyoruz. Öğrencilere engelin ne olduğunu,
başımızdan geçenleri anlatıyoruz. Bu arada bilgisayar kurslarımız devam ediyor. Biz 2009’da özellikle eğitim ağımızı genişletmek istiyoruz.
Ortezlere, protezlere, takma gözlere, işitme cihazlarına ihtiyaç var. Bu
kadar ekonomik zorluk yaşanırken bunların hepsinin devlet tarafından
sağlanması mümkün değil. İşte burada sivil toplum örgütleri devreye girip özel kurumları harekete geçirmek zorunda. Tabii ki belediyeler sivil toplum örgütleriyle işbirliği yapacaklar ama ben şunun peşindeyim:
Keşke bu işler, cumhurbaşkanlığı ya da bir üst kurum tarafından koordine edilse ve bir bilgi bankası olsa... B+
B+ İLKBAHAR 67
Kazanım
Beşiktaş’ta
spor yapmak
için bahane çok
Yazı: NİLÜFER OKTAY Fotoğraflar: NURCAN VOLKAN
Atalarımızın sözleriyle; “Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur.”
Bu bilinçle hizmet veren Beşiktaş Belediyesi, Levazım ve Akatlar
mahallelerinde iki yeni spor tesisini daha hizmete sundu.
Beşiktaş Belediyesi, çim sahanın kapılarını herkese açıyor.
68 B+ İLKBAHAR
G
üneşli bir gün. Uzun bir süreden sonra nihayet bulutlar
dağılıyor, havamız açıyor. Levazım Mahallesi’nde taksiden indiğimizde bizi çocuk sesleri karşılıyor. Oyuna
adamakıllı kendilerini kaptırmışlar, top peşinde koşturuyorlar. Çocukların olması gerektiği gibi ve çocuklara
çok yakıştığı gibi; hareketli ve mutlular. Mini futbol sahasında 8-10 yaşında ufaklıklar var. Hemen yanındaki sahada ise “abi”ler.
Bu gençlerin arasına “sızmış” bir baba da gözümüzden kaçmıyor bu arada.
Onların maçı, çekişmesi sanki biraz daha ciddi. 12-13 yaşındaki birkaç çocuk basketbol potasında başarı yakalamanın peşinde... Seyircileri de eksik değil. Birkaç genç kız, bir anne “tribün”e oturmuş onları izliyorlar, sohbeti ihmal etmeden...
İstanbul’un kültür-sanat merkezi olan Beşiktaş yeni tesislerle spor yapmak isteyen Beşiktaşlılara da her geçen gün daha fazla olanak sunuyor.
Bu zincire eklenen son halkalardan biri Akaretler Spor Kulübü’ndeki yeni
tesis, diğeri ise yukarıda sözünü ettiğimiz Levazım Spor Kompleksi. Bunlardan ilki Ocak 2009, ikincisi ise Şubat 2009’da, kendisi de eski bir amatör sporcu olan Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal’ın katıldığı açılış törenleriyle hizmete girdi.
Akatlar Spor Kulübü’nün artık 750 metrekarelik bir çim halı futbol sahası
ve prefabrik soyunma odaları bulunuyor. Amatör sporcuların yanı sıra yaşları nedeniyle şimdilik spor değil oyun ve eğlence peşinde olan çocuklar
da unutulmadı: Tesisin hemen yanında inşa edilen çocuk parkı küçük Beşiktaşlıların yüzünü güldürdü. Ünal, açılış konuşmasında hem yeni tesisten hem de parktan söz etti: “Her amatör spor kulübüne yaptığımız hizmeti, katkıyı burada da yaptık, yapmaya da devam edeceğiz. Ankara’daki
19 Mayıs Stadyumu’nun zemini de suni çim. 1. Lig’in profesyonel kulüpleri orada futbol oynuyorlar. Çocuklarımız, gençlerimiz de burada futbol oynayacaklar. Ben de sporcu bir insanım. 5 yıl söyledim, 5 yıl daha söylemeye devam edeceğim. Sporun içinden geldim, amatör sporculardan biriyim.
Bu yüzden de spora ve amatör sporculara elimden gelen desteği yapmayı sürdüreceğim... Burada, Akatlar spor tesisimizin hemen yanında yer alan
çocuk parkımızı da mahalle sakinlerimizin gönülden desteğiyle hep birlikte yaptık. Güzel bir şeyler yapmış olmaktan dolayı mutluyum. Emek veren
herkese teşekkürler.”
Levazım Spor Kompleksi ise 800 metrekarelik çim halı futbol sahası, asfalt basketbol sahası ve mini futbol sahasından oluşuyor. Açılış günü dört
büyüklerde ter dökmüş, Türk futbolunun yıldız oyuncularından oluşan karma takımın kendi aralarında yaptığı gösteri maçını keyifle seyreden Levazım Mahallesi sakinleri, özellikle çocuk ve gençler, şimdi bu tesiste kendileri eğleniyorlar. Akatlar’da olduğu gibi tesisin hemen yanında açılan çocuk
parkı da aileleri kendine çekiyor. B+
Nur Sancak
LevaYaklaşık 20 senedir
z çozım’da oturuyorum. Bi
radaycukluğumuzda da bu
sketbol
dık, o zaman da ba
di daha
sahası vardı ama şim
bir dugüzel oldu. Çok kötü
Borumdaydı burası... Oğlum
va gühaç dokuz yaşında, ha
futbol
zel olunca buraya gelip
Böyle
oynamayı çok seviyor.
l. Beyerler olması çok güze
zenşiktaş bu yönden zaten
isi de
gin. Kapalı bir spor tes
şu çim
yapılsa iyi olur. Ayrıca
l okulu gibi
ediyorum. Orada futbo
rak
me
u
on
,
ak
ac
pıl
ya
sahada ne
sitenin çocuklalı olabilir. O zaman bu
rar
ya
k
ço
e
ilirs
ılab
aç
bir şey
e bütün sitelere, bürak faydalanırlar. Keşk
ola
ulu
ok
or
sp
an
rad
rı bu
ellikle maddi imkânı oltesisler yapılabilse. Öz
tün mahallelere böyle
in çocuğuların zaten yüzde 50’sin
an
ins
i
ak
rad
Bu
..
re.
mayan yerle
de yayılması lar, asıl diğer mahallelere
va
nı
kâ
im
a
ırm
zd
ya
nu spora
.
zım diye düşünüyorum
Ahmet Şenyüz
Burası iki
20 yıldır buradayım.
ldı, bunu
sene atıl bir şekilde ka
çok güzel
eleştiriyorum. İkincisi
kür ediyaptılar, ona da teşek
halı kapyorum. Üçüncüsü, çim
yeni halı saha kapalı. Bu tesis
dan heliyle iyi oldu ama o saha
. Oğlum
nüz yararlanamıyoruz
l oynuyoAli Alp’le gelip futbo
alan var
ruz... Aşağıda boş bir
rkı olarak
bu arada, o çocuk pa
rıca beledeğerlendirilebilir. Ay
r: Servis
diyeden bir isteğimiz va
içine girminibüslerinin sitenin
rk etmemesinden, burada pa
sinden şikâyetçiyiz.
Ali
Ahmet Şenyüz’ün oğlu
Alp.
Gökhan Yıldız
Muhammed Öztürk
zel yaptılar
yüme Levazımlıyım. Gü
bü
a
ğm
do
de
n
be
,
18 yaşındayım
merak içinde
adı. Çocuklar da biz de
ılm
aç
z
nü
he
ha
sa
çim
ama suni
a aynı saha içinde
lar çok güzel olur. Ayrıc
sa
aç
da
ı
ay
Or
.
ruz
yo
bekli
arasında anlaşmazlığa
r, bence bu çocuklar
hem pota hem kale va
ğdu13 yaşındayım, do
yağumdan beri burada
n
içi
şıyorum. Okul olduğu
ama
hafta içi gelemiyorum
futhafta sonları burada
rum.
bol, basketbol oynuyo
yer
Bence çok güzel bir
nın
yaptılar ama çim saha
ruz.
da açılmasını istiyo
ldi,
Geçen gün bir abi ge
y
şe
buraya kampüs gibi bir
heryapılacağını söyledi;
ş, o
kese saat vereceklermi
saatte oynanacakmış.
neden olabilir.
B+ İLKBAHAR 69
Sanatçı Gözüyle
BKM Mutfak
Çıraklar pişti,
kıvamını buldu
BKM ARŞİVİ
Söyleşi: NİLÜFER OKTAY Fotoğraflar: NURCAN VOLKAN
70 B+ İLKBAHAR
Bu sezon yaklaşık 50 bin kişi
tiyatroya gelerek “Çok Güzel
Hareketler Bunlar”ı seyretti.
Ekibin oyuncularından Ersin’in
8 milyon hayranı var. Kısaca
tiyatroda da televizyonda da
onların rüzgârı esiyor.
BKM Mutfak’ın çırakları,
artık ustaları Yılmaz Erdoğan’ı bile
şaşırtıyor.
Ç
arşıda bir tur attıktan sonra BKM’ye doğru ilerliyorum. Tam yanımdan çocuklar geçiyor. Neşeli ve haliyle gürültücüler. İçlerinden birine “Nereye gidiyorsunuz?”
diye soruyorum. Aldığım cevap tahminimi doğru çıkarıyor. Evet, BKM’ye gidiyorlar. Birazdan hayranı oldukları
oyunculara kahkahalarıyla eşlik edecek, hatta oyun sonrasında oyuncuları ısrarla bekleyip hatıra fotoğrafı çektirecekler. Filmleri defalarca gösterilen ve hep çok sevilen rahmetli Kemal Sunal “Sosyologlar
filmlerimi incelesin” derdi. BKM Mutfak da sanki incelenmesi gereken bir
noktaya doğru gidiyor. Özellikle 13-14 yaşındaki çocukların mizah anlayışını,
dünyaya bakışını “Çok Güzel Hareketler Bunlar”a bakarak çözmek mümkün. Rakamlar da zaten olayın ciddiye alınması gerektiğini söylüyor.
BKM Mutfak, Atölye adıyla 2005’te kuruldu. İlk yıl sınavsız, ikinci yıl ise
“rahat bir sınav”la çıraklar alındı. Yılmaz Erdoğan’ın yanı sıra Demet Akbağ, Altan Erkekli, Muhsin Kızılkaya gibi isimler eğitim verdiler. Toplam 70
gençten bazısı çeşitli nedenlerle Mutfak’tan erken “mezun oldu”. Kalan 24
çırak ise önce Mutfak’ın küçük sahnesinde “kulaktan kulağa” yöntemiyle
tanındı. Mayıs 2008’de ise TV için seyircili çekilen “Çok Güzel Hareketler
Bunlar” dönemi başladı. Programın Caner Alkaya ile birlikte genel koordinatörlüğünü yapan Celal Tak şöyle anlatıyor: “Mutfak ilk başladığında ‘Kim
gelir de bu çocukları seyreder’ diye düşünenler oldu. Ama Yılmaz’ın inancı
ekibi de etkiledi; hem sahne üstünde olanları hem onları yetiştirenleri. Geldikleri noktada hiçbir şey sürpriz değil. Bu gençler burada birçok oyuncunun cesaret edemeyeceği şeyi yaptı. Kimse onları tanımazken alkol alınan,
sohbet edilen bir yerde insanları güldürdüler. Bu projenin en önemli yanlarından biri, hiçbir şeyi gizlemez BKM Mutfak oyuncuları. Hatalarını da gösterirler, gülüyorsa gülüyordur. Çok inandırıcı dekor, kostüm yoktur. Her şey
düz, anlaşılır ve eğlencelidir. Aslında onlara BKM oyuncuları diyebilirdik
ama markalarını yarattılar ve adları da öyle kaldı.”
Celal Tak, “Her şey düz, anlaşılır ve eğlenceli... “
B+ İLKBAHAR 71
Yılmaz Erdoğan
“Akıllı tipleri toplayıp delirttik”
19 bin genç Mutfak’ta olmak istiyormuş.
Şaşırtıyor mu sizi bu rakam?
Bu sektörde artık herkes biraz yazmayı, yönetmeyi
bilmek zorunda mı?
Yeni bir işe başlarken iki senaryo var: Bir iyi, bir kötü senaryo. Zaten
daha sahneye çıkmadan önce bir 3 bin olmuştu BKM Atölye’yi yani Komedi Kulübü’nü bilenler. Dolayısıyla iyi senaryoda bu vardı, evet. İyi derken iştah açıcı bir iş olması açısından iyi ama hani o başvuruları ne yapacağız? Biz şimdi adam almak için öldürsek kendimizi bu ancak 20-30
kişidir. Yeni öğrenciler gelecek, eskiler gidecek diye de bir şey yok tabii.
Komedi kulübünde kendilerini ispat ettikten sonra gruba dahil olacaklar.
Buraya gelen arkadaşlar kulüpte başladıktan 3 yıl sonra TV’ye çıktılar.
Yeni öğrenciler alırsak onlar için de öyle bir eğitim yolu var.
Genel bakmak zorunda. Yok ben buraya oyuncu olmaya geldim, yazarlık öğrenmek istemiyorum gibi bir şey yok; çünkü iyi bir oyuncu olmak
için yazmayı, iyi bir yazar olmak için de oyunculuğun inceliklerini bilmek
gerekir. Birisinin yazarlığı, diğerinin oyunculuğu daha geç gelişebilir ya
da tersi olabilir ama bilmek zorunda. Dekoru, kostümü, rejiyi her şeyi...
Atölyenin prensibi komple adamlar yetiştirmek ve bunu da seyirciyle birlikte yapmak. Yapıyoruz da anladığım kadarıyla.
Bu deneyimle, çıraklarla siz neler kazandınız?
Her aşamada deneyimle neler olabileceğini kestirmeye çalışıyorsun
ama bazı şeyleri de göremiyorsun. 10 bölüm sonra Ersin’in 8 milyon fanı
olması falan, ben bunları görememiştim yani (Gülüyor)... Tabii TV’nin
payı var ama bu proje özellikle genç bir kitlenin çok acayip bir şekilde
sahip çıktığı bir iş oldu. Bu formatın güzel bir tarafı da şu: Bir dizide Alaaddin adında birini oynarsın, herkes seni Alaaddin diye bilir ve ilk beş seneni böyle geçirirsin. Burada böyle bir şey yok. Burada herkes kendisi
olarak var hatta seyirciler hayatının detaylarını biliyor çünkü en sevdiğimiz skeç türü kendinizi anlatın. Şimdi 20-25 yaşında bir adam gelmiş,
“Meclis skeci yazdım abi” falan diyor, ya sen önce kapının önünü yaz.
Meclisi de yaz tabii de, önce kendisiyle alay eden bir ekip olma meselesi
vardır ki, mizahın bence birinci adımı bu. Atölyeye geliyor bazı arkadaşlar, kendisiyle alay etme yetenekleri yok, çünkü bizde bu geleneksel bir
şey değil. Bunu deliler yapar yani biz de akıllı tipleri toplayıp delirtmeye
çalışıyoruz, onlar da yeterince delirdiler.
Canlı seyirciyle skeç çekme formatını insanlar yıllardır düşünüyorlardı.
Fakat belki de televizyon formatları içinde en zoru bu. Şimdi o modeli gerçekleştirmiş olmak güzel ama daha da güzeli, burada herkes yazar mesela. Herkes yazar, oyuncu, yönetmen. Kadroya skeç sokmayı
başarmış 15 kişi var burada. Bu projeyi özel yapan bu. Gerçekten ustaçırak ilişkisinin lafta değil de fiili olarak seyircinin gözü önünde uygulanması, usta için de çırak için de güzel bir şey. Çocuklar da bilirler, bizde
herkes çıraktır, bazıları daha deneyimli çıraktır. Ben de onlardan biriyim.
Bizim geçen senelerde konuklarımız da oluyordu, işte o zaman da en
usta orada en deneyimli olandı. Atölyenin özü bu. Yoksa hani ben ustayım bitti falan yok... Birlikte öğreniyoruz, birlikte araştırıyoruz. En zevkli tarafını söyleyeyim: Bir skeçle ya da bir sonraki adımla, işle ilgili “usta
böyle yapardı” tahmininde bulunmaktır, önce usta söyler, hayat da onu
sınar ve çoğunlukla doğru ve güzel çıkar, şimdiye kadar çıktı.
72 B+ İLKBAHAR
Ersin’in hayran sayısı 8 milyonu bulmuş,
buna ne diyorsunuz?
Pazartesi günleri seyircili prova gibi
BKM Mutfak çıraklarının bizzat kendilerinin yazdığı, oynadığı ve yönettiği
skeçler bir süredir Kanal D’de yayınlanıyor. Televizyonun da etkisiyle grubun hayran sayısında ciddi bir artış olmuş. Şu anda yaklaşık 22 bin kişi Mutfak kadrosunda yer almak istiyor. Aralarında 13 yaşında çocuklar bile var.
Ersin Korkut, kuzeni ve ustası Yılmaz Erdoğan’ı geride bırakmış; internet
ortamında yaklaşık 8 milyon kişilik bir hayran listesinden söz ediliyor. “Çok
Güzel Hareketler Bunlar” tiyatro sahnesinde de yoğun ilgi görüyor. Seyirci sayısı sadece bu sezon turnelerle birlikte 50 bini geçmiş durumda. “Pazartesi günleri bizim için seyircili genel provadır” diyor Celal Tak: “Salı günü
TV için çekilecek skeçleri pazartesi günü bir anlamda seyirci ile tartışıyoruz.
Yılmaz çok önem verir seyircinin düşüncesine, aldığımız tepkiye göre bazı
düzeltmeler yaptığımız olur. Genç seyirciler Yılmaz’ın olduğu sırayı tespit
ettiler. Oradaki görüntünün daha uzun süreli olduğunu biliyorlar ve o sıra
için bilet satılmamasına rağmen oturmak istiyorlar.”
Peki nedir bu ilginin sebebi? Celal Tak’a göre iki önemli neden var: “Mutfak
oyuncularının hayran kitlesi yüzde 75-80 oranında gençlerden oluşuyor.
Hayranlığını daha rahat ifade edebilen bir kitle bu. Biz BKM’de hiçbir oyunumuzdan sonra salonda 250-300 kişinin oyuncuları beklediğini görmemiştik. Şöyle bir sorunları yok bu gençlerin: Ben Şahin’le ya da Ersin’le fotoğraf çektiririm, imza da alırım; bunun herhangi bir tuhaf yanı yok. Eskiden
böyle bir hayranlık anlayışı mevcut değildi. Mutfak oyuncuları da ünlü olmuş
oyuncu abla ve abilerinden biraz farklılar, hâlâ onların içinde duruyorlar. Bizim BKM’deki adımız usta, onlar henüz çıraklık dönemindeler ama kalfa
olacaklar yakında. Ben onlara artık meslektaşlarım diyorum.”
Şimdi başa dönelim. Yolda karşılaştığımız çocuk seyircilere, fuayeye... 12
yaşındalar. Büyükçekmece Fatih Sultan Mehmet İlköğretim Okulu’nda
okuyorlar. Daha önce bu kadar büyük bir tiyatroya gelmemişler, o yüzden
biraz heyecanlılar. Biri Büşra’yı, diğeri Bülent’i seviyor çünkü “çok komikler”. Bir başkasının favori oyuncusu Oğuzhan. Neredeyse şehir dışından,
Bahçeşehir’den oyunu görmek için Beşiktaş’a gelen, anne-baba ve iki çocuktan oluşan Şahin ailesinin en küçük ferdi Bertay, Eser’i çok seviyor.
Çünkü kendisi gibi “güler yüzlü, bir de doğal ve iyi oynuyor”. 22 yaşındaki
Çağatay Şahin, Murat’tan yana yapıyor tercihini.
Ersin Korkut
“Beşiktaş’ta günüm
fotoğraf çektirmekle geçiyor”
Vallahi hayranlarım demek ki beni çok seviyor, çok teşekkür ediyorum. Bunu “Çok Güzel Hareketler Bunlar”ın başarısına bağlıyorum.
İyi takip eden izleyiciler var, fun clup’a üye oluyorlar. Beşiktaş’ta
günüm fotoğraf çektirmekle geçiyor. Mesela 150 kişilik bir grubun
hepsi tek tek fotoğraf çektirmek istiyor. Bu benim için de sevindirici.
Bu gençler 13-14 yaşlarında... Ben kuruluşundan beri Mutfak’tayım.
Teknisyenlikten gelmeyim. Yılmaz Erdoğan, Demet Akbağ, Altan
Erkekli, Caner Alkaya, Celal Tak’tan çok şey öğrendim ben. Yılmaz
Erdoğan’ın bize söylediği şey: “Oynadığınız zaman kendiniz olun.
Bir cümleyi söylerken bile kalben inanın ki o cümle güzel olsun.”
Ben bunu hiçbir zaman unutmam.
B+ İLKBAHAR 73
Şahin Irmak
“Eskiden böyle bir
hayranlık anlayışı
yoktu”
BKM’nin genç yeteneklere yer vermesinin hoşuna gittiğini söylüyor. Anne
Şahin, Büşra’cı; baba ise galiba ailenin en az televizyon seyreden üyesi,
yorum yapmıyor. Onlar fuayede beklerken içeride hazırlıklar sürüyor. 9’u
kameraman, 24’ü oyuncu 70 kişilik ekip oyun ve yayın için hazırlanıyor. Birazdan seyirciler salona alınacak, mavi gömlekli teşrifatçılar yerlerini gösterecek, Yılmaz Erdoğan mikrofonu elinde onların arasına karışacak ve “hareketler” başlayacak. Seyircilerin oylamasıyla bazıları “yani”, bazıları “güzel”, bazıları “çok güzel” hareketler olacak.
“Mizah anlayışımız gençlere yakın geldi”
Aslında Yılmaz Abi’nin hayal etttiği ama bizim hayal etmekte zorlandığımız
bir yerdeyiz. Küçükken arkadaşlarımla oyun oynuyordum, şimdi de arkadaşlarımla oyun oynuyorum; benim için farkı yok. Mesleki anlamda özgürüz,
ayrıca başımızda çok keyifli bir adam var. Ustamız olmasının dışında hayatla ilgili bir sözüyle de aklımı başıma getiren bir adam. Yılmaz Abi’den duyduğum ve aklımın hep bir köşesinde olan şey şu: Dünyanın en saçma şeyini de oynasak kalben ne kadar inanırsak, o kadar inandırıcı olabiliriz... Skeç
yazıyorum. Yılmaz Abi’nin gazıyla aslında yazmaya başladık. Başlarda çok
ürkektik ama baktık ki yazdıkça oluyor. Yazdığımız şeylere Yılmaz Erdoğan
gülüyorsa herhalde başkalarını da güldürürüz dedik. Gençlerin ilgisi... Hepimiz çok genciz, karşılarında yaşıtları insanları gördüler, çok kendilerinden
hissettiler yaptığımız şakaları. Mizah anlayışımız onlara yakın geldi.
Aydan Taş
“BKM’nin muhasebesinde çalışıyordum”
Mutfak kurulduğunda “Bu işi yapmak istiyorum, çok istekliyim” diyerek Yılmaz Hoca’dan rica ettim ve çalışmalara katıldım. Aslında BKM’nin muhasebesinde çalışıyordum. Her şeyi burada öğrendim diyebilirim... O kadar
şanslıyız ki başımızdaki hoca her bakımdan donanımlı, çok zeki bir insan.
Ondan öğreneceklerimin biteceğini hiç sanmıyorum. Şimdiye kadar dört
skecim oynandı; yazmak oyunculuk kadar heyecan verici, zor ve keyifli bir
iş. Yazmayı asla geri plana atmayacağım.
Metin Keçeci
“Herkes birbirini ciddi seviyor”
Süper güzel gidiyor. Karşımızda ciddi eğlenmek isteyen bir yoğunluk var.
Burada herkesin gönlüne hitap edecek skeçleri kısa zamanda yetiştirmenin heyecanı bambaşka... Ekipte herkes birbirini ciddi seviyor, çünkü neredeyse burada yaşıyoruz. Beşiktaş mıntıkası da başka bir enerji durumunu
ortaya çıkarıyor. Her yerde oyunculuk yapabilirsiniz ama özellikle bu ekibin
içinde olmak, Yılmaz Erdoğan’la beraber olmak büyük bir güzellik.
74 B+ İLKBAHAR
Büşra Pekin
“Birbirinize güvenin ve inanın”
2006’da Mutfak’a giren gruptanım. Enteresan etkileşimi olan bir grubuz.
Kalabalık olmamıza, uzun süredir birlikte çalışmamıza rağmen hâlâ iyi vakit geçirebiliyoruz. Oyuna bir gün kala ya da o gün içerisinde bir skeç hazırlayıp sahneye çıkabiliyoruz, birbirimize destek oluyoruz. Yılmaz Hoca’dan
inanılmaz güzel şeyler öğrendim. “Tiyatro bir ekip çalışmasıdır; birbirinize
güvenin ve inanın” der. “Samimi olun, yazdığınız şey gerçekçi olsun” der...
Ayça Erturan
“Öğrendiğim en önemli şey samimiyet”
Muhteşem ve yoğun gidiyor. Bir yandan yazıp oynuyoruz, bir yandan da
turnelerimiz oluyor. Keyifle yoruluyoruz diyebilirim. Oynanan birkaç skecim
oldu, yazmaya da devam ediyorum ama bazen çok güvenemediğiniz için
daha çok yazan arkadaşlara öncelik tanıyorsunuz. Onlarınki daha bir garanti olabiliyor. Burada öğrendiğimiz en önemli şey samimiyet. Zaten ilk
derslerimizden biri de buydu. “Samimi olun” demişti Yılmaz Abi.
Pelin Öztekin
“Fırçalar sayesinde kendimi yetiştirdim”
Yılmaz Hoca’nın çırakları olmaktan çok mutluyuz. İleride en çok fırça yiyerek kendime geldiğim günleri, sahnedeki güzel anları, başardığımız zaman
hocalarımızın bize bakışını hatırlayacağım. Ekiple o kadar kenetlendik ki
birbirimizden ayrılamayız. BKM’de oynamak güzel; çocukluğumuzda buraya gelip oyun izliyorduk, şimdi aynı sahnede biz oynuyoruz.
Metin Yıldız
“BKM çok profesyonel”
Ben birçok tiyatroda çalıştım, BKM gerçekten çok profesyonel; hem mizaha hem sanata bakış açısı çok farklı. Bu da burada çalışan herkesin çok
mutlu olmasını sağlıyor. Gençlerin bize ilgisini ben şöyle açıklıyorum: Ekip
çok kalabalık ve her hafta başka birisi ön plana çıkabiliyor, her hafta içimizden birinin yeni bir yönünü öğrenebiliyorlar. Bu da onları sürekli canlı tu-
tuyor, sıkılmıyorlar bizden. Bir de Yılmaz
Abi bize “Sahnede gerçek olun, oynamadan oynayın” der. Gençler bu doğallığı yakaladılar ve bize inanıyorlar... Atölyenin en çok skeç yazanlarından biriyim,
devam edeceğim, sıkıysa etme. Yazmayı burada öğrendim. İlk önce çok berbat
deneyimlerim oldu. İşte o yanlış yaptığım
yerlerde Yılmaz Abi devreye girdi ve düzeltti. Şimdi aslında tam yazıyoruz da diyemem, deniyoruz. Yazmak çok
keyifliymiş. Yılmaz Abi de şunu söyler: “Hepinize aynı suyu, aynı yemi veriyoruz ama aranızdan yazarlar çıktı.”
Bülent Emrah Parlak
“Herkesi, her yönüyle sevmek...”
Çırak olmaktan sıkılmak kendi gelişiminden sıkılmak gibi bir şey. Zaten
oyunculuk mesleğinde öğrenme süreci bitmiyor. Buradan aklımda kalacak
en önemli öğüt samimiyet. Hepimiz çocukluğumuzda sevmeyi öğreniyoruz fakat bazen yaşam koşulları onu bizden alıyor; bazı hırslar, kaprisler giriyor araya... Onları tekrar vücudumuzdan atıp herkesi, her şeyi, her yönüyle sevmeyi öğrenebilmek gerekli. Mutfak bunun farkına varmamızı sağladı.
Murat Eken
“Yaşayarak öğrenilen bir sistem var”
Konservatuvardan çıkıp buraya geldiğimde genç bir oyuncu adayıydım.
Her genç mezun gibi mesleğimin o yönünü tercih ediyordum fakat gün
geçtikçe yazmak çok hoşuma gitmeye başladı. Yazdığın sahnelendiğinde
büyük bir haz duyuyorsun. BKM’ye gelmeseydim ve Yılmaz Erdoğan’la tanışmasaydım bu yönümü geliştirmeyi hiç düşünemezdim. Buradan öğrendiklerim... Derginizin bir 86 sayfası var mı buna ayıracak? Birkaç söze indirmek kolay değil; 3-4 senelik bir birikim, yaşayarak öğrenilen bir sistem
var. Birçok konuda hiç tahmin etmediğim kadar gelişiyorum. Sağ olsunlar
gençlerin ilgisi inanılmaz haz veriyor. B+
B+ İLKBAHAR 75
Yaşam
Sanatın yedi dalı
Sanatçılar
Parkı’nda
Yazı: SEVİL GÜLBEN Fotoğraflar: NURCAN VOLKAN
Türkiye’nin sanatçılara ve sanata adanmış ilk parkı.
Yedi sanat olgusunun temsil edildiği park, sanatseverlerle
doğa tutkunlarının buluşma noktası.
76 B+ İLKBAHAR
İ
stanbul’da egzoz dumanından uzaklaşıp, yeşillikler içerisinde
yürüyüş veya koşu mu yapmak istiyorsunuz? Ya da arkadaşlarınızla bir kır kahvesinde tatlı bir sohbet mi? İsteğiniz keyifli bir
öğlen ya da neşeli bir akşam yemeği mi? Bu sayımızda bunların
hepsini bir arada bulabileceğiniz bir mekânı tanıtacağız sizlere.
Etiler’deki Sanatçılar Parkı, size Türk sanat dünyasında nostaljik
bir zaman geçirmeyi de vaat ediyor.
Bölge halkı belirledi
Beşiktaş Belediyesi tarafından Etiler Tepecik Yolu üzerindeki yeşil alana
kurulan Sanatçılar Parkı, yedi sanat dalında topluma mal olmuş, yaşamını sürdüren ve aramızdan ayrılan sanatçıları gelecek kuşaklara aktararak
ölümsüzleştirmeyi amaçlıyor. Özellikle Etiler ve civarındaki vatandaşların
yeşile olan özlemlerini giderdikleri parkın girişinde, yaşayan sanatçılarımızın el izleri ve çoğu hayatını kaybetmiş sanatçılarımızın büstleri ile karşılanıyorsunuz. Edebiyat, resim, heykel, müzik, mimari, tiyatro ve sinema olmak
üzere yedi sanat dalında etkinlikler düzenlenen parkta, bu dallarda önde
gelen çok sayıda sanatçının rölyef, büst, heykel ve el izleri sergileniyor. Parka, zaman içerisinde ekleneceklerle birlikte 350 sanatçının ölümsüzleştirilmesi amaçlanıyor. Parkta yer verilen sanatçıların isimleri 30 bin semt sakiniyle yapılan anketler sonucunda belirlenmiş.
Parkın etrafını çevreleyen demir parmaklıklarda ve parkın içerisindeki çeşitli alanlarında yine sanatın yedi dalını temsil eden semboller yer alıyor.
Doğa tutkunu İstanbulluların da büyük ilgi gösterdiği parkta, açık hava sergileri, imza günleri ve sivil toplum örgütleri tarafından çeşitli etkinlikler düzenleniyor.
İlk ve örnek oldu
Beşiktaş Belediyesi’nin 2003 yılında hizmete açtığı park, Türkiye’nin sanatçılara ve sanata adanmış ilk parkı olma özelliğini de taşıyor. Projeyi hayata geçirilmesinden sonra örnek alan Anadolu’nun birçok il ve ilçesinde
de sanatçı parkları oluşturuldu.
B+ İLKBAHAR 77
Topluma mal olmuş,
sanatçılar ölümsüzleşti
lu, Bedri Baykam’ın da bulunduğu sanatçılardan bir bölümünün büstleri, bir
bölümünün rölyefleri bir bölümünün de el izleri sergileniyor.
Bu arada bazı sanatçıların el izlerinin yer aldığı bazı plaketlerin çalınmış
olması gerek vatandaşları, gerekse parkı her geçen gün zenginleştirmeyi
amaçlayan belediye yetkililerini oldukça üzmüş.
İki sembol kadın
Toplam 16 bin 400 metrekare alan üzerine kurulan Sanatçılar Parkı’nda
1500 metre yürüyüş parkuru bulunuyor. Parkın bitişiğine yapılan yürüyüş
parkuru, Akatlar’daki Mustafa Kemal Kültür Merkezi’ne kadar uzanıyor.
Parkta yaklaşık 60 eserin sergilenebileceği bir sergi alanı ile yazar ve şairlerin kitaplarını imzalamak, okurlarıyla buluşmalarını sağlamak amacıyla
tasarlanmış özel bir alan bulunuyor. Parkta yer alan havuzun yanı başında
hizmet veren Rest Café Sanat, çevre halkının doğum günü, dernek ve okul
toplantılarına, özel partilerine, kutlama günlerine ev sahipliği yapıyor.
Türk/Japon Dostluk Anıtı
Beşiktaş Belediyesi, sivil toplum örgütleri, öğretim üyeleri ve halkın görüş
ve önerileri doğrultusunda parkta zaman zaman değişiklikler ve eklentiler
yapıyor. Parka geçen yıl eklenen Türk – Japon Dostluk Anıtı, iki ülke halkı
ve sanatçıları arasındaki dostluğu pekiştirmeyi amaçlıyor. Anıtta Türkiye’de
eserleri sergilenen Japon sanatçıların isimlerine yer verilmiş.
Ölümsüzleştirilen sanatçılar
Parkta; aralarında Orhan Gencebay, Muazzez Abacı, Gönül Yazar, Müjde Ar, Fikret Hakan, Cüneyt Arkın, Müjdat Gezen, İzzet Günay, Kadir İnanır, Zeki Müren, Barış Manço, Kemal Sunal, Sezen Aksu, Adile Naşit, Mimar Sinan, Abidin Dino, Safiye Ayla, Muhsin Ertuğrul, İlhan Koman, Orhan
Kemal, Ajda Pekkan, Burhan Doğançay, Sadri Alışık, Bedia Muvahhit, İbrahim Çallı, Kuzgun Acar, Türkan Şoray, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Şükran
Güngör, Zühtü Müridoğlu, Yahya Kemal Beyatlı, Halide Edip Adıvar, Sedat Hakkı Eldem, Jale Yılmabaşar, Mehmet Güleryüz, Emin Onat, Muazzez Ersoy, Adnan Şenses, Erdal Özyağcılar, Müşfik Kenter, Ali Poyrazoğ-
78 B+ İLKBAHAR
Sanatçılar Parkı’nda isimleri yaşatılan sanatçılardan ikisi ise Türk kadınının toplumsal gelişimine önemli katkıda bulunan tiyatro ve sinema sanatçısı Bedia Muvahhit ile gazeteci yazar Duygu Asena.
Türk tiyatrosunun duayenlerinden ve ilk Müslüman kadın oyuncularından biri olan tiyatro ve sinema oyuncusu Muvahhit, 1897’de İstanbul’da
doğdu, 1994’de yaşama gözlerini yine
İstanbul’da kapattı. Sanata adım attığı
yıllarda kadın olmanın zorluklarını yaşayan Muvahhit, 1987’de Devlet Sanatçısı seçildi.
Ülkemizde kadın haklarının gelişimine
önemli katkılarda bulunan feminist yazar Duygu Asena’yı anmak için hazırlatılan ‘Mobius eğrisi’ adlı anıtın açılışı,
kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmesinin 74. yıldönümü olan 5 Aralık
2008’de yapıldı. B+
Sanatçılar Parkı’nda bir
Lezzet Evi
Onlar bir mutfak çatısı altında buluşan damak tadı meraklıları.
Kimi meslek edinmek, kimi ailesine, konuklarına daha lezzetli
yemek yapma telaşında. İşte lezzetli bir telaşın öyküsü…
A
ilenize, misafirlerinize zevkli lezzetler hazırlayıp, sağlıklı yemekler pişirmek, dünya mutfaklarını tanımak,
mutfak ile ilgili püf noktaları, pratik bilgiler edinmek istiyorsanız ve de bunları avuç
dolusu para ödemeden yapmak istiyorsanız aradığınız adres Sanatçılar Parkı’ndaki Lezzet Evi.
Beşiktaş Belediyesi’nin, Beşiktaş Halk Eğitim
Merkezi’nin eğitmen desteğiyle, Etiler Tepecik Yolu üzerindeki Sanatçılar Parkı’nda hizmete sunduğu Lezzet Evi atölyesi, adından da anlaşıldığı gibi tam bir lezzet durağı.
Tüm donanımı Beşiktaş Belediyesi tarafından
yaptırılan ve elektrik, su gibi temel giderleri yine
belediye tarafından karşılanan yemek atölyesinde, haftanın dört günü, sayıları 18 ile 22 arasında
değişen 4 ayrı grup, Milli Eğitim Bakanlığı’nın hazırladığı plan doğrultusunda tam gün eğitim alıyor.
Eylül ayında Beslenme Uzmanı Yadigar
Özdinç’in öğretmenliğinde başlatılan ve Beşiktaş ilçe sınırları içerisinde oturanların faydalandığı
kurs, Mayıs ayına kadar devam edecek.
Lezzet Evi, terapi evi oldu
Beslenme ve Ev Ekonomisi Uzmanı Yadigar Özdinç, hayatının 33 yılını öğretmenlik yaparak geçirmiş. Mesleğine âşık, emekli olmak yerine eğitim gönüllüsü olmayı tercih etmiş, titiz bir öğretmen. Kursun temel amacının sağlıklı beslenme ve
hijyen olduğunu, yiyeceklerdeki besin değerlerini,
pişirirken, yıkarken dikkat edilmesi gereken kuralları öğretmek olarak özetleyen Yadigar Özdinç,
“Birçoğumuz sağlıklı beslenmeyi bilmiyoruz. Bu
nedenle de destek ilaçlarıyla ayakta durmaya çalışıyoruz. Bu tür kurslara devam eden arkadaşlarımızdan bir bölümü bu destek ilaçlarını kullanmaktan kurtuluyor” diyor. Özdinç, Lezzet Evi’nin
amaçlarını şöyle anlatıyor: “Projemiz Beşiktaş
Belediyesi’nin halka meslek edindirmek, sağlıklı beslenmeyi öğretmek, boş zamanlarını değerlendirtmek amacıyla gerçekleştirdiği bir hizmet.
Herhangi bir meslek sahibi olmayan kursiyerlerimizi mesleki bilgi ve beceri ile donatarak, meslek
sahibi olmalarına yardımcı olmak, meslek sahibi
olanlara da bu alanda bilgi kazandırmayı hedefliyoruz. Kurs ücretsiz olduğu için yoğun ilgi gördü.
Önümüzdeki yıl için şimdiden 600 kişi başvurdu. Bu da insanların bu konuda bir ihtiyaçları olduğunu ortaya koyuyor. Kursiyerlerimiz arasında
çok güzel dostluklar oluştu. Bu nedenle biz buraya Lezzet Evi’nden ziyade terapi evi diyoruz.”
Değerlendirme yemeği
Projenin Pastacılık Kursu olarak planlandığını, ancak programdan faydalanan vatandaşların talepleri doğrultusunda mutfak ile ilgili bilinmesi gereken, ihtiyaç duyulan her şeyin öğretildiğini anlatan
Yadigar Özdinç, “Bu değişik yemek kültürlerini uygulamalı tanıma da olabilir, alışveriş detayı da. Arkadaşlarımızın öğrenmek istedikleri konuları, alanımız değil diyerek reddetmiyoruz” dedi.
Yadigar Özdinç, “Gün içerisinde Lezzet Evi’nde
yapılan yemekler nasıl değerlendiriliyor?” sorumuza da şöyle yanıt veriyor: “Yaptığımız yemekler, salatalar, tatlılar, ekmek çeşitleri günün sonunda, genel kurallar gözetilerek kurulan masada yeniliyor. Tabii ki bu sadece yemekleri tüketmek anlamına gelmiyor. Yapılan yemekler üzerine tadarak değerlendirme yapıyoruz.”
“Mutfakla hasret gideriyoruz”
Kursiyerlerin proje ile ilgili buluştukları ortak nokta, oldukça zevkli sosyal bir aktivitede yer almaları. Kursiyerler, daha önce evde yapmayı hayal
bile edemedikleri yemekleri artık çok daha kolay
ve sağlıklı hazırlayabildikleri görüşünde de birleşiyorlar. Lezzet Evi’nde ilk göze batan şey oldukça temiz olması. Bir ikinci detay ise kursiyerlerin aralarında kurmuş oldukları dostluk. Pazartesi Grubu’na katılan Canan Ortaç, Ayşe Şentürk, Canan Kutay, Samiye Öz, Aynur Karpuz,
Fatma Muştu, Rosa Muştu, Hülya Alpay, Gönül
Büyüksu, Deniz Demir, Nurdan Erkal, Elmas Orbak, Vivet Yannier, Asuman Baydar, Şeniz Aybaba, Seyhan Ergül, Mücevher Güleryüz, Serap Altınışık ve grubun tek erkek katılımcısı olan
Mustafa Zayım eğitimlerini, bir arkadaş evinde
toplanmışlar samimiyetinde sürdürüyorlar.
Yalnız yaşadığı için kendi yemeğini kendi pişirmek durumunda olduğunu belirten Mustafa Zayım, “Mutfak konusunda bayanlar kadar pratiğim
olmadığı için ben genelde hafif, kolay yapılan yemeklerin yapımını öğrenmeye çalışıyorum. Ancak hamur açmayı öğrenmeden buradan mezun
olamayacağımı da biliyorum” diyor.
Kursa kızı Fatma Muştu ile birlikte katılan İtalyan
asıllı Rosa Muştu, Türk yemeklerini çok beğendiğini ve detay öğrenmeye geldiğini belirtti. Fatma Muştu da bir süredir işsiz olduğunu, burada
kendisine yeni iş kapıları açacak yeni bir meslek
edindiğini söyledi. B+
B+ İLKBAHAR 79
Kadın Girişimci
Ceyda Aydede:
“Dinamik bir
emekliliğe
hazırlanıyorum”
Aydede iş hayatı boyunca defalarca “Yılın Girişimcisi” ilan edildi.
Çocuklarının farklı kariyer hedefleri nedeniyle şirketini
büyütmek için yabancı ortak aldı. Şimdi sıra kendini sosyal
girişimciliğe adamaya geldi.
İ
ş hayatına Arthur Andersen’de başlayan Ceyda Aydede 1989 yılında Global Tanıtım’ı kurdu. İş hayatındaki başarısını sosyal projelerde de sürdürmeyi bildi. Önemli sosyal sorumluluk projelerine imzasını attı. Çocuklarının farklı kariyer planları ortaya çıkınca,
kurduğu yabancı ortaklıkla örnek model oluşturdu. Global Tanıtım
Halkla İlişkiler Şirketi’nin kurucusu Ceyda Aydede iş ve özel yaşamına ilişkin B+’nın sorularını yanıtladı.
‘Yaşam Boyu Başarı Ödülü’nü aldınız. Uluslararası
arenada bu başarıyı yakalamak nasıl bir duygu?
Bir Türk insanı olarak uluslararası platformda var olmak, ülkemi temsil etmek
çok keyifli. Ben bu platformları ülkemi temsil etmek için bir fırsat olarak görüyorum. Bu nedenle de ödülleri bireysel olarak değerlendirmiyorum, halkla
ilişkiler sektörü için edinilmiş bir başarı olduğunu düşünüyorum.
Bu ödülü almanızda IPRA Başkanlığı dönemindeki
başarılı çalışmaların payı oldu mu?
İlk defa 1994 yılında olmak üzere ve daha sonraki yıllarda üç defa Uluslararası Halkla İlişkiler Derneği IPRA’da Türkiye’yi temsil ederek konseye girdim.
Sekiz sene konsey üyeliği, yönetim kurulu üyeliği yaptım. Ondan sonra başkan oldum. Bu süre içinde geliştirdiğim olumlu ilişkilerin ödüllerini aldım.
Uluslararası alanda kabul görmenin kriterleri neler?
Önceleri insanlar önyargılı bakıyorlar. Milliyetinle seni değerlendiriyorlar, tanıdıktan sonra bu önyargılar yıkılıyor. İşin güzel yanı da bu.
Ceyda Aydede’yi kariyer yolunda diğerlerinden farklı
kılarak başarıya götüren özellikler neydi?
Her zaman daha iyisini yapmaya çabalamak. Olaylara objektif bakabilmek.
Zaman zaman hislerini törpüleyebilmek belki… Güven ortamı yaratmak, güvenilir olmak en önemli kalite kriteri haline geldi. Etik olmak, hesap verebilir
ve şeffaf olmak önemli ve tabii ki ekibini iyi oluşturmak. Her zaman ekip çalışmasının başarıyı getirdiğine inandım.
80 B+ İLKBAHAR
Öğrencilerinize bu konuda ne öğütler veriyorsunuz?
Başarısızlık yapamamak değil, yapamayacağını sanmaktır. Master öğrencilerime bakıyorum, heyecan duymak çok önemli. Gençlerin gözlerinden anlıyorsun. Salt heyecan duymak da yeterli değil. Birçok insan heyecan duyar ama o duyguyu enerjiye dönüştürmek önemli. Mutlaka sonuca ulaşmalı.
Kadın olmanın zorluklarıyla karşılaştınız mı iş hayatında?
Ben şanslılar arasındayım, kadın olduğum için bir zorlukla karşılaşmadım.
Kadınların dominant olduğu bir sektörde olduğum için ayrım yaşamadım.
KAGİDER’in kurucu üyeleri arasındasınız. Türkiye’de
kadın girişimci olmak ne ifade ediyor?
Kadın Girişimciler Derneği ile birlikte Anadolu ile daha fazla iletişim başladı. Anadolu’da çok başarılı kadın girişimcimiz var, birçoğu da kocalarına direnerek işlerini kurmuşlar. Zaman içinde kocalarını da işlerine dahil etmişler.
Hikâyelerini dinledim. Kadınlarımızın genlerinde farklı bir yaratıcılık, üretkenlik var. Tuttukları işi heyecanla sonuna kadar götürüyorlar.
Ceyda Aydede ABD’de “Yaşam Boyu Başarı Atlas Ödülü”nü alırken.
Kendimi bir Beşiktaşlı olarak görüyorum.
Hem anne hem iş kadını olarak zorlukları oldu mu hayatın?
Şanslıydım, ailem çok destek oldu. Ama çocuklarının yetiştiğini anlamıyorsun yoğun iş temposunda, ben daha az hasarla atlattım diyebilirim. Çocuklarımın çok önemli günlerinde, zamanlarında onlardan ayrı kalmak zorunda olduğum anlar oldu. Çok seyahatlerim oldu.
Beşiktaş şehrin atardamarı adeta. 2010’da İstanbul Kültür
Başkenti olacaksa Beşiktaş’ın payı ne olacak bu projede?
Bölgede çok önemli projeler hayata geçecek. Bölge finans merkezi, iş merkezi oldu. Kültür merkezleri, alışveriş merkezleriyle de İstanbul’a bambaşka
bir hava katıyor. Burası New York’un Manhattan Bölgesi gibi olacak.
Ayda kaç kez seyahat ediyorsunuz?
Şu anda ayda bire düştü seyahatlerim. Ama bir hafta içinde iki farklı ülkeye
gittiğim çok oldu.
Çocuklarınızın kariyer seçiminde etkili oldunuz mu?
Doğrusu kariyer seçimlerinde etkili olmak istemedim. Zaten ikisi de halkla ilişkiler sektöründe çalışmak istemediler. İşin zorluklarını gördüler. Yaptığım işi yapmamaları konusunda etkili oldum diyebilirim. Kızım daha küçükken “Hangi mesleği seçeceksin?” diye sorulduğunda, “Hangi mesleği
seçeceğimi bilmiyorum ama halkla ilişkilerci olmayacağımı biliyorum. Ben
çocuklarımla birlikte olacağım” derdi. Bu da bana bir mesajdı tabii. Oğlum
Can, Alman Lisesi’nden sonra makine mühendisi oldu, işletme master’ı
yaptı. Migros’ta Satış Bölümü’nde çalışıyor. Kızım Cansu ise Harvard’da
matematik ve ekonomi okuyor. Daha şimdiden uluslararası bir kariyer planı var, finansçı olmak istiyor.
Yabancı ortaklık kurarak önemli bir başarıya da imza attınız.
Bu süreç nasıl gelişti?
Çocuklarımın şirketimle ilgilenmeyecekleri ortaya çıktıktan sonra kurduğum
şirketin yaşaması gerektiğini düşündüm. 40 kişiye iş imkânı sunmuştuk. Burada bir değer yaratılmıştı, bu durumun devam etmesi gerekiyordu. Hatta
daha da ileriye gitmesi gerektiğini düşündüğüm için farklı model arayışlarına
girdim. Çok başarılı bir yönetici ekibi kurdum. Genel Müdürümüz, genel müdür yardımcımız ve tüm ekibimiz dikkat çekiyordu. Sektörümüzdeki birçok
şirketin aksine kurumsallaşmayı tamamlamıştık, önde gidiyorduk.
Kurumsallaşmanın yararlarını ortaklıkta da gördünüz…
Evet. Yabancı şirketlerin gözü üzerimizdeydi. Birçok teklif aldık. Görüşmelerimiz sürerken burnumuzun dibinden, Yunanistan’dan teklif geldi. İş fikirlerimiz, iş yapış biçimlerimiz uyuyordu. Hisselerimizi almayı teklif ettiler, bana
da cazip geldi. Yunanistan’ın en büyük şirketlerinden biri Civitas. Sektöründe yüzde 60’lık bir pazar payı var. Balkanlar’da, Doğu ve Güney Akdeniz
Bölgesi’nde birlikte şirketler kurmaya karar verdik. Bulgaristan ve Romanya’da şirketler kurduk.
Bu başarılı çizgiye Beşiktaş’ta ulaştınız değil mi?
İlk ofisiniz Arnavutköy’deydi, sonra Levent’e geldiniz…
Evet, öyle oldu. İstanbul’a İzmir’den geldiğim zaman ilk önce Boğaziçi Üniversitesi’ne yurda yerleştim. Boğaziçi’nin yurtları ilginçtir. Yurdun bir
tarafından Sarıyer, bir tarafından da Beşiktaş görülür. Bir başka güzelliktir hissedilen. Beşiktaş Bölgesi’nden başka bir yere gitmeyi düşünmedim.
Ceyda Aydede’nin yerinde duramayan yapısıyla
gelecek planları neler?
Çok aktif bir emekliliğe hazırlanıyorum. Kendime değişik kurslar ve gönüllü çalışacağım alanlar arıyorum. Bunların araştırması içindeyim. Birkaç sene
daha bu yoğun tempodayım ama sonra dinamik emeklilerin arasına katılacağım. Yurtdışındaki üniversitelerde emekliler için aylık programlar var, onlardan birine mutlaka katılırım. Daha sonra da karşınıza bir butik ya da restoran işletmecisi olarak çıkarsam şaşırmayın. Ama ticari olmaktan öte daha
çok gönüllü çalışacağım sosyal girişimciliğe odaklanmak istiyorum. Şimdilik hedefim bu. B+
Yaşam boyu başarı
İzmir Amerikan Kız Koleji ve Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği’nden mezun olan
Ceyda Aydede, ABD New Hampshire’de
Hesser College’da ‘Parekende İletişim’ konulu eğitim aldı. Profesyonel iş yaşamına Arthur
Andersen’de denetçi olarak başlayan Aydede,
Migros’ta 9 yıl satış müdürlüğü ve 1 yıl halkla ilişkiler müdürlüğü yaptı.
Farklı sektörlerde edindiği iş deneyimini profesyonel bir halkla ilişkiler anlayışıyla birleştirerek 1989 yılında Global Tanıtım’ı kuran Ceyda
Aydede, 20 yıl boyunca birçok önemli halkla ilişkiler projesine imza
attı. Ulusal ve uluslararası alanda birçok ödül kazandı. Dünya Gazetesi 2000 yılı ‘Halkla İlişkiler Sektörü’nün En Başarılı İş Kadını’, 2001
yılında AHİD’in ‘Ülkemizi Halkla İlişkiler Alanında En İyi Temsil Eden
ve Tanıtan Kişi’ ve ATO’nun ‘Sektörü En İyi Temsil Eden Profesyonel’ ödüllerini aldı. 2002 yılında Ekonomist tarafından ‘Yılın Kadın Girişimcisi’ seçildi. Uluslararası Halkla İlişkiler Derneği IPRA’nın 2003 yılı
Dünya Başkanı olan Aydede, Kadın Girişimciler Derneği KAGİDER’in
de kurucu üyesi. Galatasaray ve Yeditepe Üniversitelerinde yüksek lisans öğrencilerine halkla ilişkiler dersi veren Ceyda Aydede son olarak
Amerikan Halkla İlişkiler Derneği PRSA tarafından verilen ‘Halkla İlişkilerde Yaşam Boyu Başarı Atlas Ödülü’ne layık görüldü. Aydede’nin
‘Halkla İlişkiler Kampanyaları’, ‘Profesyonel Bir İlişki: Medya ve Halkla İlişkiler’, ‘Sanal Ortam Günlükleriyle Blog Çağı’ ve ‘Yükselen Trend
Kurumsal Sosyal Sorumluluk’ adlı kitapları bulunmaktadır.
B+ İLKBAHAR 81
Haberler
İsmail Cem'in gözüyle hayat
Dışişleri Eski Bakanı, yazar İsmail Cem
25 Şubat’ta ölümünün 2. yılında anıldı.
Zincirlikuyu Mezarlığı’ndaki törene katılan kızı İpek Nur Cem Taha, “Babam insan ve vatan sevgisi olan ilkeli bir insandı.
Bu özelliği tüm siyasilerde görmek istiyoruz” dedi. İsmail Cem’in eşi Elçin Cem ise
“Çok değerli bir eş ve çok büyük bir vatanseverdi” diye konuştu. Katılanlar tören sonunda ellerindeki karanfilleri İsmail Cem’in
mezarına bıraktı. O günün anısına B+ İsmail Cem’in “Mevsim Mevsim Fotoğraflar” kitabından kareleri sizlerle paylaşıyor.
82 B+ İLKBAHAR
Beşiktaş’ta aşk başkaydı
Türk pop müziğinin son dönemdeki başarılı isimlerinden Yalın, Ortaköy’de
kalpleri ısıttı. Beşiktaş Belediyesi’nin “Beşiktaş’ta Aşk Başkadır” diyerek
düzenlediği 14 Şubat Sevgililer Günü konserinin davetlisi Yalın’dı. Genç
şarkıcı “Zalim”, “Sonsuz Ol”, “Herşey Sensin”, “Cumhuriyet”, “Meleklerin
Sözü Var” gibi sevilen şarkılarını Ortaköy Meydanı’nda Beşiktaşlılar ve Beşiktaş severler ve tabii sevgililer için seslendirdi.
Brecht Akatlar’da
Semaver Kumpanya, Bertolt Brecht’in “Cesaret Ana ve Çocukları” adlı oyununu Akatlar Kültür Merkezi’nde seyirciyle buluşturuyor.
Tilbe Saran’ın “Cesaret Ana” rolüyle sahneye çıktığı oyunda Serkan Keskin, Tansu Biçer, Bülent Çolak, Sarp Aydınoğlu, Ümit İlban, Ahmet Kaynak, Burcu Doğan, Nadir Sarıbacak, Öyküm Elif
Erdoğan ve Özlem Durmaz da rol alıyor. Işıl Kasapoğlu’nun yönettiği “Cesaret Ana ve Çocukları”, 18 ve 25 Mart günleri saat
20:30’da izlenebilir.
BJK Fulya Süleyman Seba Kompleksi açıldı
Beşiktaş Kulübü’nün önemli projelerinden biri olan BJK Fulya Süleyman Seba Kompleksi’nin açılışı, 11 Şubat günü bir törenle yapıldı. Törene spor, siyaset, sanat ve iş dünyasından birçok isim katıldı. Açılışta ayrıca Beşiktaş’ın futbol ve basketbol şubeleri başta olmak üzere tüm şubelerinin teknik heyet ve sporcuları da yer aldı.
Adı komplekse verilen Beşiktaş Kulübü Onursal Başkanı Süleyman
Seba, açılışta yaptığı kısa konuşmada, tesisleşmeye başladıkları günlerde nasıl sıkıntılar yaşadıklarını anlatmaya gerek duymadığını kaydetti. Bu
görkemli eserle bu sıkıntıların unutulduğunu vurgulayan Seba, ‘‘Bu eser,
bunları helal ettiriyor ve gurur veriyor. Yönetimdeki arkadaşlarla ve bürokratların desteğiyle bunu hayata geçirdik. Kompleksin Beşiktaşlılara
hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum’’ dedi.
Beşiktaş Kulübü Başkanı Yıldırım Demirören de BJK Fulya Süleyman
Seba Kompleksi’nin açılışında bir konuşma yaptı: “Bugün çok önemli bir
gün. Beşiktaş için yeni bir çağın başladığı gün. 106 yıllık tarihimizde, son
50 yıldır hayalini kurduğumuz bir resme dokunduğumuz gün.’’
B+ İLKBAHAR 83
Haberler
Çocukların yeni adresi:
Levent Kültür Merkezi
Levent Kültür Merkezi yenilenen kafeteryası ve zengin seçenekli
program düzeniyle 6 Şubat Cuma günü kapılarını yeniden sanatseverlere açtı. Kısa bir süre içinde yenilenen Levent Kültür Merkezi’nde
artık hafta içi günlerde vizyon filmleri, hafta sonları da saat 12:0017:00 arası eğlenceli ve eğitici çocuk filmleri izlenebilecek. Sinema
gösterimlerinin yanı sıra düzenli olarak gerçekleştirilecek söyleşiler ve sanatçılar platformu da Levent Kültür Merkezi’ne renk katacak. Fuaye alanının da birçok kültürel ve sanatsal etkinliğe ev sahipliği yapacağı Levent Kültür Merkezi’nde sergiler, imza günleri, tematik kitap stantları, çocuklara yönelik okuma günleri ve kukla gösterileri de yer alacak.
Okullarında artık çok
amaçlı bir spor salonu var
Beşiktaş Belediyesi tarafından yaptırılan Şair Behçet Kemal Çağlar İlköğretim Okulu Çok Amaçlı Salonu, 9 Ocak Cuma günü gerçekleştirilen bir törenle hizmete açıldı. Eğitim standartlarının geliştirilmesi konusunda bugüne kadar yaptığı çalışmalarla öne çıkan Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal açılış konuşmasında şunları söyledi: “Biz her zaman okullarımızı kolejler seviyesine getireceğiz dedik. Beşiktaş’ta özel okullarla birlikte toplam
79 okul ve 8 tane üniversite var. Bu kent, kültür ve sanatın başkenti olduğu
kadar eğitimin de başkentidir. Bizler okullarımızı çok seviyoruz. Okullarımız
için çok iyi şeyler yaptık, yapmaya da devam edeceğiz.”
Spor salonunun açılışına Beşiktaş Belediyesi Meclis Üyeleri, CHP Beşiktaş İlçe Başkanı Uğur Gedik, Akatlar Mahallesi sakinleri ve öğrenci velileri
de katıldı. Açılış bir grup öğrencinin yaptığı küçük bir gösteri ile sona ererken öğrenciler, okul yöneticileri ve veliler de İsmail Ünal’a teşekkür ettiler.
Ulus’a yeni muhtarlık
binası ve etüt merkezi
Ulus Mahallesi Muhtarlık Binası, Beşiktaş Belediyesi tarafından yenilenerek, 5 Şubat Perşembe günü yeni yerinde hizmete açıldı. Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal’ın katılımıyla gerçekleşen açılışa, Belediye Başkan
Yardımcısı Uğur Büyükbalkan, CHP Beşiktaş İlçe Başkanı Uğur Gedik,
Belediye Meclis Üyeleri ve Muhtarlar katıldı. CHP Beşiktaş İlçe Örgütü’nün
de hazır bulunduğu açılışa mahalle sakinleri büyük ilgi gösterdi. Binanın alt
katı Ulus Etüt Merkezi ve Yaşam Evi olarak kullanılıyor.
Kent içi
ring seferleri başladı
Beşiktaş Belediyesi toplu taşıma araçlarına (metro, metrobüs,
otobüs durakları), ana arterlere ve alışveriş merkezlerine pazar
hariç her gün 07:00-20:00 saatleri arası ring seferleri başlattı. Belediyenin sunduğu bu hizmet, her saat başı 5 ayrı güzergâh
üzerinden gerçekleştiriliyor. Ring seferlerinin güzergâhları şöyle: Vişnezade, Muradiye, Türkali, Abbasağa, Dikilitaş, Gayrettepe güzergâhı; Konaklar, Levent Metro güzergâhı; Türkali, Abbasağa, Dikilitaş, Gayrettepe güzergâhı; Ulus, Nisbetiye, Levazım,
Levent güzergâhı ve Ortaköy, Kuruçeşme, Ulus güzergâhı.
84 B+ İLKBAHAR
Evde değil, Yaşam Evi’nde
“Yaşam Evi’ni arkadaşlarımdan duydum. Bizim gibi yaşlıların sosyalleşmesi ve yeni insanlarla tanışması için oldukça güzel bir yer. Sağ olsun belediyemiz çok iyi çalışıyor. Burada sağlığımızla da ilgileniyorlar. Yağmurlu havalarda dışarıya pek çıkamıyorum ama havalar güzelleşince, Yaşam Evi’nin
bahçesi çok hoşuma gidiyor. Bahçede oturup sohbet ediyor, çaylarımızı
yudumluyoruz. Geçenlerde satranç turnuvası bile yapıldı.” Ömer Öztekin,
Ulus Yaşam Evi’yle ilgili düşüncelerini böyle anlatmış. Artık benzer yorumları Ortaköy ve Etiler mahallelerinin 65 yaş üstü sakinlerinden de duymak
mümkün.
Ortaköy’ün Yaşam Evi 10 Şubat Salı günü, Etiler Yaşam Evi 3 Mart Salı
günü konuklarını ağırlamaya başladı. Beşiktaş Belediyesi Başkanı İsmail Ünal, CHP Beşiktaş İlçe Başkanı Uğur Gedik, Ortaköy Mahallesi Muhtarı Refik Mamunlu ve Beşiktaşlılar, Ortaköy Yaşam Evi’nin açılışı birlikte
yaptılar.
Ortaköy Yaşam Evi’nin çok güzel bir yer olduğunu belirten İsmail Ünal “Zaman zaman diyetisyenler ve psikologlar da Yaşam Evi’ne gelerek destek
verecekler” dedi. Beşiktaş Belediyesi’nin önemli projelerinden olan Yaşam Evi Projesi 65 yaş üstü, emekli ve sosyal olanakları kısıtlı vatandaşlara hizmet veriyor; onlara film izleyebilecekleri, oyun oynayabilecekleri, kitap
okuyacakları keyifli bir ortak yaşam alanı sunuyor.
Ücretsiz sağlık
taraması
Beşiktaş Belediyesi, Florence Nightingale Hastanesi işbirliğinde ve Eczacıbaşı Sağlık Hizmetleri Müdürlüğü’nün de desteği ile 60 yaş ve üzeri Beşiktaşlılar için ücretsiz Felç Riski Hesaplama Kampanyası düzenliyor. Kampanya için
başvuran ilk 500 kişi, Şişli Florence Nightingale Hastanesi’nde ücretsiz olarak çeşitli testlerden geçirilecek, muayene edilecek. Her hafta çarşamba günleri 10 kişinin muayene edileceği ve inme risklerinin belirleneceği kampanyada
Eczacıbaşı Sağlık Hizmetleri Müdürlüğü’nün de
desteği olacak. Kampanyaya başvuran hastalar
için Beşiktaş Belediyesi Levent Başkanlık binası önünden Florence Nightingale’e ücretsiz servis hizmeti de verilecek.
B+ İLKBAHAR 85
Haberler
İsmail Ateş’ten
“Evren Tasarımları”
Ortaköy Sanat Galerisi, 17 Şubat’tan bu yana İsmail Ateş’in
resimlerini sanatseverlerle buluşturuyor. Türk resim sanatının
son dönemde öne çıkan isimlerinden Ateş’in sergisi “Evren
Tasarımları 2002-2008” adını taşıyor. Ressam, akademisyen, sanat eleştirmeni Jale N. Erzen’in resimlerle ilgili yorumu şöyle: “İsmail Ateş’in resimleri tinsel mekân kurguları. Geometrik biçimler, renk payetleri, gölge yansıtan renk yüzeyleri içerseler de bu mekânlar sınırlarla ve cisimlerle tanımlanmayı reddeden sonsuzluklar, süreklilikler ve açıklıkları ifade ediyorlar. Bu
açıdan bütün duyumların simgesi olan renklerle nitelenmiş özgürlük
ve varlık alanlarını temsil ediyorlar.” “Evren Tasarımları 2002-2008”
sergisi 11 Nisan’a kadar
gezilebilir.
2008, Evren Tasarımı - Kobalt Mavisi.
2008, Evren Tasarımı - Mavi 2.
Ortaköy Sanat Galerisi
Tel: 0212 236 58 01
2008, Evren Tasarımı - Kahverengi.
2007, Evren Tasarımı - Kırmızı 2.
2008, Evren Tasarımı - Kırmızı 4.
Beşiktaş Çağdaş, “Vincent van Gogh’un peşinde”
Sanatçılar, sanat tarihçileri, yazar ve entelektüellerden oluşan 25 kişilik bir grup 9-16 Haziran 2008 tarihleri arasında, Fransa’nın Paris, Arles, Saint Remy, Saintes Maries de la Mer, Barbizon, Auvers sur Oise
kentlerinde bir araya gelip Vincent van Gogh’un izini sürdü. Gogh ve
modernlik üzerinden bir dizi sanatsal çalışma gerçekleştirdi, Türkiye’de
ve Fransa’da düşüncenin ve sanatın durumunu günlerce tartıştı, “Günümüzde insanlığın ve sanatın yaşıyor olduğu tarihsel krizin muhtemel
gelişimi ve çözüm önerileri nelerdir?” sorusuna yanıt aradı. Bu çalışma
ve tartışma döneminin sonuçları ise bir sergiye konu oldu: “Vincent van
Gogh’un Peşinde/Modernizmin İzinde”.
Beşiktaş Çağdaş’ta 17 Mart’ta açılacak “Vincent van Gogh’un Peşinde/
Modernizmin İzinde” sergisi, alışılmış bir karma sergi olmaktan çok entelektüel bir deneyim/çalışma olarak sunuluyor. Her sanatçının farklılığının öne taşındığı sergide çok sayıda “Van Gogh ve modernlik” yorumu
var. Özdemir Altan, Tomur Atagök, Bedri Baykam, Ekrem Kahraman,
Utku Varlık, Ali Sirmen, Coşkun Aral, Ümit Gezgin, Prof. Dr. Kıymet Giray, Sunay Akın, Mustafa Asım Dinçer, Fransa’daki çalışmaya katılan
isimlerden bazıları... “Vincent van Gogh’un Peşinde/Modernizmin İzinde”; Doğu-Batı, Türkiye-AB ilişkilerinin sürekli gündemde bulunduğu
bu dönemde etrafındaki tartışmalar açısından da ayrı bir önem kazanıyor. Bu kapsamlı ve ilginç çalışma Beşiktaş Çağdaş’ta 26 Nisan’a kadar açık.
Beşiktaş Çağdaş, MKM
Tel: 0212 351 93 90-126
86 B+ İLKBAHAR
Ustalara saygı
“Orhan Kemal”i
andık
Ulus’un Meyve Bahçeleri
Beşiktaş Belediyesi, Ulus’ta meyve ağaçlarından oluşacak eşsiz bir bahçe
tasarlıyor. “Ulus Meyve Bahçesi ve Rekreasyon Alanı” projesi için 140 bin
ağaç Beşiktaşlılarla buluşacak. Bu projede Uluslulara ferah ve yeşil bir alan
ve bol oksijen sağlanması hedefleniyor.
Çocuklara otuz saniye
Beşiktaş Sanat Galerisi, 3 Mart’ta başlayan “hayırlı” bir sergiye ev
sahipliği yapıyor. Genç fotoğraf sanatçısı Burak Sarıca’nın 30”
(Otuz Saniye) adını taşıyan sergisinden elde edilen gelir, 15. yılını kutlayan TOÇEV’e (Tuvana Okuma İstekli Çocuk Eğitim Vakfı) bağışlanacak. Fotoğraflarında zamanı ve doğayı sorgulayan
Sarıca’nın çalışmaları 21 Mart’a kadar Beşiktaş Sanat Galerisi’nde
görülebilir.
A
Kadın gözüyle
8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlamasına Beşiktaş Rotary Kulubü de bir
sergiyle katılıyor. Beşiktaş Rotary Kulübü’nün himayesinde düzenlenen
Kadın Gözüyle Resim ve Heykel Sergisi 25 Mart’a kadar Derinlikler Sanat
Galerisi’nde görülebilir. Sergiden elde edilen gelir Bolluca Çocuk Köyü’ne
bağışlanacak.
nadolu insanının en büyük sorunları olan göç, eğitimsizlik, geçim derdi ve dışlanmışlığı, satırlarıyla
en yalın biçimde anlatan büyük usta Orhan Kemal,
16 Şubat Pazartesi akşamı “Ustalara Saygı” programında anıldı.
Faruk Şuyün’ün hazırladığı ve moderatörlüğünü üstlendiği etkinlikte, okurlara aralarında “72. Koğuş”, “Kardeş Payı”
ve “Önce Ekmek”in de bulunduğu sevilen birçok öyküyü; “Baba Evi”,
“Murtaza”, “Bereketli Topraklar Üzerinde”, “Gurbet Kuşları” ve “Cemile”
gibi romanları yadigâr bırakan Orhan Kemal, yapıtları ekseninde anıldı.
Eserleri birçok kez sahneye ve beyazperdeye uyarlanan yazar için hazırlanan “Ustalara Saygı” toplantısına, aralarında “Orhan Kemal Roman
Armağanı” sahiplerinin de bulunduğu edebiyatçıların yanı sıra tiyatro ve
sinema dünyasından sevenleri de katılırken, Adalet Ağaoğlu, Adnan
Özyalçıner, Bülent Kayabaş, Ergün Işıldar, Erol Şadi Erdinç, Fikret Otyam, Halit Kıvanç, Haydar Ergülen, Haşmet Zeybek, Hıfzı Topuz, Nebil
Özgentürk ve Sennur Sezer, kitaplardan futbola, hapishaneden kamera önüne uzanan Orhan Kemal sohbetleriyle geceyi renklendirdi. Etkinlikte Bakırköy Belediye Tiyatroları sahnelerinde perde açan Orhan Kemal eseri “Tersine Dünya”nın “Bitirim Leyla”sı Gül Onat ve “Ev Erkeği
Süleyman”ı Levent Tülek de yapıttan şarkılı bir bölümü seyirciler için yeniden yorumladı. Salih Kalyon ise “72. Koğuş”taki ünlü Kaptan tiplemesini sahnede canlandırdı.
Orhan Kemal Kültür Merkezi’nin hazırladığı “Kendi Sesinden Orhan Kemal” ve “Bir Ömür Böyle Geçti” belgeselinden parçalarla Nebil
Özgentürk’ün “Bir Yudum İnsan”ından bir bölümü seyircilere sunulurken “Ustalara Saygı” toplantısına yazarın oğulları Işık Öğütçü ve Kemali Öğütçü ile kızı Yıldız Yorgancıoğlu da katılarak ‘evdeki Orhan Kemal’i
anlatarak ünlü yazarı yeniden andılar.
B+ İLKBAHAR 87
5 Soruda
Beşiktaşlılarla
Beşiktaş'a dair...
Röportaj ve Fotoğraflar: MEHMET CAN BİBER
ş Merkez
üşçü, Beşikta
k (39), Güm
bars Öztür
Ay
zin için ne
Ahmet Gülseren (33)
Beşiktaş si
Yaşam.
,
Kitapçı, Beşiktaş Çarşı
Beşiktaş sizin için ne
demek?
Ekmeğimi kazandığım yer
, 30
senedir burada yaşıyorum
.
Beşiktaşlı olmanın ay
rıcalığı
nedir sizce?
Entelektüel insanların olm
ası. Gelir
düzeyi daha yüksek, mü
şterileri
daha kaliteli.
Nedir sizce Beşiktaş’ı,
İstanbul’un diğer bölge
lerinden
ayıranlar?
Uzun bir sahilinin olması
. Beşiktaş,
Boğaz demek. Ayrıcalığ
ı bunlardır.
Beşiktaş’taki en favori
noktanız
neresi?
Beltaş’ın oraları seviyorum
. Çarşı da
favori noktam.
Bu kadar çeşitli iş sektö
rünün
yoğun olarak Beşiktaş
bünyesinde olmasını
neye
bağlıyorsunuz?
Geçiş yeri olmasına bağlı
yorum.
demek?
zce?
lığı nedir si
a
c
rı
y
a
ın
n
lma
an elimizin
Beşiktaşlı o
iğimizin, her
d
te
is
er
H
.
ı bende
Her şeyi
Eski hatıralar
i.
es
ili gibi
ilm
b
la
o
altında
eski bir sevg
in
iç
im
en
b
de
yaşatması ve
ş’ın.
ta
ik
eş
B
olması
iğer
tanbul’un d
İs
ı,
ş’
ta
k
şi
Be
Nedir sizce
r?
en ayıranla
d
n
ri
le
ine selam
bölge
erkesin birbir
h
a
d
ın
ığ
kt
çı
nıması.
Dışarı
n birbirini ta
rı
la
n
sa
İn
i.
vermes
eresi?
noktanız n
ri
o
v
fa
n
e
ki
en yol.
Beşiktaş’ta
önünden geç
in
’n
sinde
çe
ah
ab
Dolm
ktaş bünye
şi
e
B
k
ra
la
o
nün yoğun
i iş sektörü
tl
şi
r
e
ç
r
a
d
a
uygun bir ye
nuz?
Bu k
bağlıyorsu
n bütçesine
kı
e
y
al
e
h
n
i,
ı
n
en
sı
ed
olma
asının n
ın yoğun olm
Küçük esnaf
olması.
Zülay Özden (49),
Ev Hanımı, Arnavutköy
Hayri Kalpkırmaz (72)
,
Fırıncı, Beşiktaş Pazarı
Beşiktaş sizin için ne
demek?
Beşiktaş bizim için
yetiştiğimiz şehir demek.
Bulunmaz bir nimet.
Beşiktaşlı olmanın
ayrıcalığı nedir sizce?
ası.
Herkesin birbirini tanım
İstanbul’un diğer
Nedir sizce Beşiktaş’ı,
r?
bölgelerinden ayıranla
olmamız.
e
ind
yer
Boğaz'ın en güzel
.
ası
olm
Vasıtalara yakın
noktanız neresi?
Beşiktaş’taki en favori
kkânım.
Sahil, Balık Pazarı ve dü
rünün yoğun
Bu kadar çeşitli iş sektö
esinde olmasını neye
olarak Beşiktaş büny
bağlıyorsunuz?
bir “Pazar kültürü”
Çok eskiden beri burada
olmasına bağlıyorum.
88 B+ İLKBAHAR
Hasan Gürsoy (39),
Ev Aletleri Satışı, Beşiktaş Sahil
Beşiktaş sizin için ne
demek?
Beşiktaş bizim için
yaşam alanı demek.
Çocukluğumuzun geçtiği
yer.
Beşiktaşlı olmanın
ayrıcalığı nedir sizce?
Daha elit bir semt.
Problemsiz olmak, kültürlü olmak.
diğer
Nedir sizce Beşiktaş’ı, İstanbul’un
bölgelerinden ayıranlar?
Beşiktaşlı
Beşiktaş’ın takımı var. Ayrı bir ruhtur
olmak.
neresi?
Beşiktaş’taki en favori noktanız
meydan.
Sahil ve de Kartal heykelinin olduğu
un
Bu kadar çeşitli iş sektörünün yoğ
asını neye
olarak Beşiktaş bünyesinde olm
bağlıyorsunuz?
.
Hareketli, gel-geç bir semt. Geçiş yeri
Beşiktaş sizin için ne
demek?
Huzur bulduğum yer.
Beşiktaşlı olmanın ay
rıcalığı nedir
sizce?
İnsan gibi
yaşamaktır,
Beşiktaşlı
olmanın
ayrıcalığı.
Nedir sizce
Beşiktaş’ı,
İstanbul’un
diğer bölgelerinden ay
ıranlar?
İstanbul’un en saygılı sem
ti olmasıdır.
Beşiktaş’taki en favori
noktanız
neresi?
Sahil.
Bu kadar çeşitli iş sektö
rünün
yoğun olarak Beşiktaş
bünyesinde
olmasını neye bağlıyo
rsunuz?
Belediye Başkanımıza ba
ğlıyorum.
ül (18)
Güler Şengci Yer: Ortaköy
n
Meslek: Öğre
zin için ne
Beşiktaş si
demek?
ndiğim yer.
En çok dinle
lmanın
Beşiktaşlı o
edir sizce?
ayrıcalığı n
olmak.
Ruha sahip
un diğer
ı, İstanbul’
ş’
ta
k
şi
e
B
Nedir sizce
r?
en ayıranla
bölgelerind
olması.
in
iz
ası, den
lm
o
lu
o
d
i
g
Sev
neresi?
ori noktanız
v
fa
n
e
i
k
Beşiktaş’ta
ili.
Ortaköy sah
k
oğun olara
ktörünün y
se
orsunuz?
iş
y
i
lı
tl
ğ
a
şi
b
e
ç
nı neye
sı
a
Bu kadar
lm
o
e
d
k iyi
nyesin
elediyenin ço
B
Beşiktaş bü
ve
a
ın
as
işlek olm
Buranın çok
ağlıyorum.
b
a
çalışmasın
Demet Ortaç (28)
Meslek: Müzisyen
Yer: Aşiyan
İbrahim Topaç (37)
Meslek: Tekstilci
Yer: Ortaköy
Berat Huylu (23)
Beşiktaş Merkez
Meslek: Tezgahtar Yer:
Beşiktaş sizin için
ne demek?
Çok güzel bir semt
demek, hayat
demek.
Beşiktaş sizin için
ne demek?
Sevgi demek. Her
şey demek.
Beşiktaşlı
olmanın ayrıcalığı
nedir sizce?
Her şeyi ayrıcalıktır Beşiktaş’ın. Top
oynadım
Beşiktaş’ta eskiden. Sahili de büyük
bir
farklılıktır.
Beşiktaşlı
olmanın ayrıcalığı
nedir sizce?
Beşiktaş Jimnastik
Kulübü.
Nedir sizce Beşiktaş’ı, İstanbul’un
diğer
bölgelerinden ayıranlar?
Boğaz’ıdır.
İstanbul’un diğer
Nedir sizce Beşiktaş’ı,
r?
bölgelerinden ayıranla
Bağlılık.
Beşiktaş’taki en favori noktanız
neresi?
Ortaköy ve Stat.
Beşiktaş’taki en favori
Stat.
Bu kadar çeşitli iş sektörünün yoğ
un
olarak Beşiktaş bünyesinde olm
asını
neye bağlıyorsunuz?
En büyük ve merkezi bir ilçe olmasın
a
bağlıyorum.
rünün yoğun
Bu kadar çeşitli iş sektö
esinde olmasını
olarak Beşiktaş büny
neye bağlıyorsunuz?
ve imkan
Merkezi bir yer olmasına
verilmesine bağlıyorum.
noktanız neresi?
Beşiktaş sizin iç
in ne demek?
Beşiktaş sanat dem
ek. Stil
demek.
Sibel Saraç (33)
Beşiktaşlı olman
ın ayrıcalığı
nedir sizce?
Beşiktaşlı olmanın
ayrıcalığı, İstanbu
l’u derinden
hissetmektir.
Nedir sizce Beşi
ktaş’ı, İstanbul’u
n diğer
bölgelerinden ay
ıranlar?
Tarihidir. Kokusudu
r. Gerçek bir mazisi
nin olmasıdır.
Beşiktaş’taki en
favori noktanız
neresi?
Bütün Beşiktaş be
nim için favori nokt
a.
Bu kadar çeşitli
iş sektörünün yo
ğun olarak Beşikt
bünyesinde olm
aş
asını neye bağlıy
orsunuz?
Beşiktaşımın çok ge
lişmiş olmasına
Meslek: Tekstilci
Yer: Bebek
Beşiktaş sizin için ne demek?
Yaşanılacak yer. Seviyorum Beşiktaşımı.
Beşiktaşlı olmanın ayrıcalığı nedir sizce?
24 saat boyunca yaşaması. Burası kadar canlı bir
semt bulamazsınız.
Nedir sizce Beşiktaş’ı, İstanbul’un diğer
bölgelerinden ayıranlar?
Her türlü faaliyet var. Sinema, tiyatro. Çocuklarımız da gidebiliyor.
Beşiktaş’taki en favori noktanız neresi?
Ortaköy, çünkü oralıyım.
Bu kadar çeşitli iş sektörünün yoğun olarak Beşiktaş bünyesinde
olmasını neye bağlıyorsunuz?
Merkezi olmasına bağlıyorum.
ır (26)
Kamil Çakamiri
T
Meslek: Oto
öy
tk
u
av
rn
Yer: A
zin için ne
Beşiktaş si
demek?
, iş demek.
Futbol demek
lmanın
Beşiktaşlı o
edir sizce?
ayrıcalığı n
ek.
Balık tutabilm
diğer
İstanbul’un
ı,
ş’
ta
k
şi
e
B
Nedir sizce
r?
en ayıranla
d
n
ri
le
e
bölg
.
ır
tbol takımıd
Boğaz’dır, fu
eresi?
noktanız n
ri
o
v
fa
n
e
i
k
Beşiktaş’ta
y.
ö
tk
u
av
Arn
ğun olarak
törünün yo
k
se
iş
yorsunuz?
i
tl
şi
e
ı neye bağlı
n
sı
a
Bu kadar ç
lm
o
e
nyesind
Beşiktaş bü
için.
kalbi olduğu
İstanbul’un
Dilek Duran (27)
Meslek: Yönetmen Yardımcısı
Yer: Beşiktaş Merkez
Beşiktaş sizin için ne demek?
Merkez demek. Nezih insanlar demek.
Beşiktaşlı olmanın ayrıcalığı nedir sizce?
Beşiktaşlı olmak, başlı başına bir ayrıcalıktır
bence.
Nedir sizce Beşiktaş’ı, İstanbul’un diğer
bölgelerinden ayıranlar?
Her yere yakın olması ve tarihi.
Beşiktaş’taki en favori noktanız neresi?
Ortaköy ve Bebek.
Bu kadar çeşitli iş sektörünün yoğun olarak Beşiktaş bünyesinde olmasını
neye bağlıyorsunuz?
Bu ilçenin güzelliğine bağlıyorum. Ve de ulaşımın kolaylığına.
B+ İLKBAHAR 89
24 Saat
Beşiktaş'ta Yaşam Rehberi
Her konu için arayın... 7 gün 24 saat
444 44 55
ACİL NUMARALAR
BEŞİKTAŞ BELEDİYES‹
110 Yangın İhbar
Beşiktaş Belediye Başkanlığı
112 Sıhhi İmdat
Nisbetiye Mah. Aytar Cad. Beşiktaş
Tel: 0212 319 42 42 Faks: 0212 319 42 70
İletişim: 444 44 55 www.besiktas.bel.tr
121 Telefon Arıza
122 Ankesör Arıza
126 Kablo TV Arıza
154 Alo Trafik
Beşiktaş Belediye Başkanlığı
(Eski Bina) Çırağan Cad. No: 77 Yıldız Mah.
Tel: 0212 236 10 20 (10 Hat)
Faks: 0212 259 16 83
Özel Kalem Müdürlüğü
Tel: 0212 280 48 03
155 Polis İmdat
156 Jandarma İmdat
158 Alo Sahil Güvenlik
Emlak ve İstimlak Müdürlüğü
Tel: 0212 319 42 54
Teftiş Kurulu Müdürlüğü
Tel: 0212 319 42 94
175 Alo Tüketici
177 Orman Yangın İhbarı
182 Ruhsal Bunalım Danışma
İnsan Kaynakları ve Eğitim Müdürlüğü
Tel: 0212 319 42 96
Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü
Tel: 0212 319 42 42
184 Sağlık Danışma
185 Su Arıza
186 Elektrik Arıza
Temizlik İşleri Müdürlüğü
Tel: 0212 319 42 65
Arnavutköy Zabıta Karakolu
Tel: 0212 265 12 66
Yazı İşleri Müdürlüğü
Tel: 0212 319 42 26
Levent Zabıta Karakolu
Tel: 0212 269 53 08
Çevre ve Koruma ve Kontrol
Müdürlüğü
Tel: 0212 319 42 92
Gayrettepe Zabıta Karakolu
Tel: 0212 272 37 89
Mali Hizmetler Müdürlüğü
Tel: 0212 319 41 23
Hukuk İşleri Müdürlüğü
Tel: 0212 319 42 28
Sağlık İşleri Müdürlüğü
Tel: 0212 319 42 04
Destek Hizmetler Müdürlüğü
Tel: 0212 319 42 34
İmar ve Şehircilik Müdürlüğü
Tel: 0212 319 42 53
Zabıta Müdürlüğü
Tel: 0212 260 60 05
Plan ve Proje Müdürlüğü
Tel: 0212 319 42 75
Beşiktaş Evlendirme Dairesi
Nüzhetiye Cad. No: 68 Türkali Mah.
Tel: 0212 260 64 97
Fen İşleri Müdürlüğü
Tel: 0212 319 42 63
Ortaköy Zabıta Karakolu
Tel: 0212 260 54 53
Park ve Bahçeler Müdürlüğü
Tel: 0212 319 42 64
Beşiktaş Çarşı Zabıta Karakolu
Tel: 0212 258 16 73
Dikilitaş Semt Evi
Emirhan Cad. Dilek Sok. No.2 Beşiktaş
Tel: 0212 2612926
Ulus Yaşam Evi
Nisbetiye Mah. Ilgın Sokak No: 3 Ulus-Beşiktaş Tel: 0212 269 81 98
Ortaköy Yaşam Evi
Ambarlıdere Yolu Sk. No: 4 Ortaköy
Tel: 0212 227 33 94
Gençlik Merkezi
Sinanpaşa Mah. Hasfırın Cad. No: 3 Kat: 5
Beşiktaş Tel: 0212 259 06 73
Kız Öğrenci Yurdu
Çitlenbik Sok. No: 29 Yıldız- Beşiktaş
Tel: 0212 236 10 24-25
Erkek Konukevi
Prof. Dr. Bülent Tarcan Sok. No: 25/A
Gayrettepe-Beşiktaş Tel: 0212 274 07 30,
0212 2740087
187 Gaz Arıza
188 Cenaze Hizmetleri
RESM‹ DA‹RELER
Harp Akademileri Komutanlığı
Konaklar Mah. Org. İzzettin Aksalur Cad.
Beşiktaş Tel: 0212 284 80 65
İstanbul Merkez Komutanlığı
Mecidiye Mah. Palanga Cad. No:62 Beşiktaş
Tel: 0212 258 99 60 Faks: 0212 258 60 65
İlçe Emniyet Müdürlüğü
Yıldız Mah. Çırağan Cad. No: 81 Beşiktaş
Tel: 0212 327 50 01 Faks: 0212 260 99 99
2. Şube Emniyet Müdürlüğü
Gayrettepe Mah. Prof. Dr. Bülent Tarcan Sok.
No: 7 Beşiktaş
Tel: 0212 214 40 18 Faks: 0212 214 45 00
3. Kolordu Komutanlığı
Konaklar Mah. Org. İzzettin Aksalur Cad. No: 1
Beşiktaş
Tel: 0212 285 06 46 Faks: 0212 285 03 23
Beşiktaş Evlendirme Dairesi
90 B+ İLKBAHAR
Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü
Gayrettepe Mah. Barbaros Bulvarı No: 137
Beşiktaş Tel: 0212 274 64 80
Beşiktaş Kadastro Müdürlüğü
Cihannuma Mah.Yıldız Cad. No: 42 Beşiktaş
Tel: 0212 261 33 97 Faks: 0212 236 34 98
Darphane
Dikilitaş Mah. Yenidoğan Sok. No: 55
Beşiktaş
Tel: 0212 275 09 50 Faks: 0212 274 90 94
Deniz Müzesi Komutanlığı
Sinanpaşa Mah. Cezayir Cad. No: 2
Beşiktaş
Tel: 0212 327 43 45 Faks: 0212 236 68 93
Devlet İstatistik Enstitüsü Bölge
Müdürlüğü
Cihannuma Mah. Barbaros Bulvarı No: 53
Beşiktaş
Tel: 0212 258 92 96 Faks: 0212 258 36 76
Halk Eğitim Merkezi
Dikilitaş Mah. Leylak Sok. No:10 Beşiktaş
Tel: 0212 260 31 30 Faks: 0212 236 91 02
İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü
Nisbetiye Mah. Okul Sok. No: 4 Beşiktaş
Tel: 0212 325 50 01 Faks: 0212 325 91 20
İlçe Özel İdare Müdürlüğü
Yıldız Mah. Çırağan Cad. No: 77 Beşiktaş
Tel: 0212 261 02 72 Faks: 0212 259 67 63
İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı
Nisbetiye Cad. Başlık Sok. No:1 Beşiktaş
Tel: 0212 269 15 41 Faks: 0212 269 15 41
Jandarma Bölge Komutanlığı
Balmumcu Mah. Şakir Kesebir Cad. No: 1
Beşiktaş
Tel: 0212 213 44 00
Kaymakamlık
Yıldız Mah. Çırağan Cad. No: 77 Beşiktaş
Tel: 0212 327 33 10 Faks: 0212 327 33 11
Nüfus Müdürlüğü
Yıldız Mah. Çırağan Cad. No: 77 Beşiktaş
Tel: 0212 259 84 44 Faks: 0212 327 33 15
Milli Saraylar Daire Başkanlığı
Vişnezade Mah. Dolmabahçe Cad. No: 11
Beşiktaş
Tel: 0212 236 90 00 Faks: 0212 259 32 92
Müftülük
Sinanpaşa Mah. Beşiktaş Cad.No: 37
Beşiktaş
Tel: 0212 261 00 84 Faks: 0212 260 33 10
Polis Eğitim Müdürlüğü
Akat Mah. Selçuklar Sok. No: 24 Beşiktaş
Tel: 0212 352 36 93 Faks: 0212 352 36 92
1. Bölge Tapu Sicil Müdürlüğü
Cihannuma Mah. Yıldız Cad. No: 42 Beşiktaş
Tel: 0212 261 73 90 Faks: 0212 258 32 51
2. Bölge Tapu Sicil Müdürlüğü
Cihannuma Mah. Yıldız Cad. No: 42 Beşiktaş
Tel: 0212 260 20 02
Faks: 0212 236 51 65
İSKİ Beşiktaş Şube Müdürlüğü
Tel: 0212 285 94 19-20
İSKİ Müşteri Hizmetleri
Tel: 0212 328 17 55 Faks: 0212 328 17 61
İSKİ Beşiktaş Şefliği
Tel: 0212 328 17 58 Faks: 0212 328 17 59
TRT İstanbul Televizyonu
Kuruçeşme Mah. Ahmet Adnan Saygun Cad.
No: 83 Beşiktaş
Tel: 0212 259 72 75 Faks: 0212 227 61 16
İTFAİYE
Tel: 0212 261 75 00 - 0212 261 75 01
0212 227 81 19 - 0212 227 14 79
0212 258 75 34
Faks: 0212 227 81 19
Türk Telekom Müdürlüğü
Gayrettepe Mah. Yıldız Posta Cad. No: 40
Beşiktaş
Tel: 0212 288 24 00 Faks: 0212 212 42 42
Beşiktaş İlçe Afet Merkezi
Yıldız Mah. Çırağan Cad. No: 83 Beşiktaş
Tel: 0212 261 46 46 - 0212 327 33 13
POLİS MERKEZLERİ
Arnavutköy Polis Merkezi
1.Cadde No: 52 Arnavutköy-Beşiktaş
Tel: 0 212 263 60 07
Beşiktaş Polis Merkezi
Yıldız Parkı girişi Çırağan-Beşiktaş
Tel: 0212 327 52 80
Etiler Şehit Naci Soydan Polis Merkezi
Nisbetiye Caddesi Dilhayat Sok. No: 1 Etiler-Beşiktaş
Tel: 0212 263 17 67
Levent Polis Merkezi
Hacı Adil Caddesi No:1 Levent-Beşiktaş
Tel: 0212 264 18 00
Faks: 0212 236 96 63
H‹ZMET B‹R‹MLER‹
BEDAŞ
Bedaş Genel Müdürlük
Tel: 0212 347 74 10 Faks: 0212 347 75 03
Bedaş Beyoğlu İşletme Şefliği
Tel: 0212 237 23 50 Faks: 0212 297 63 04
İ.E.T.T. Beşiktaş 1. Hareket Amirliği
Tel: 0212 268 35 38
İ.E.T.T. Beşiktaş Boğaz Hareket
Amirliği
Tel: 0212 259 56 30
İ.E.T.T. Beşiktaş İşletme Şefliği
Tel: 0212 259 33 57
İ.E.T.T. Dereboyu Hareket Amirliği
Tel: 0212 347 79 50
İ.E.T.T. 4. Levent Aktarma Merkez
Amirliği
Tel: 0212 268 35 38
İGDAŞ Genel Müdürlüğü
Tel: 0212 626 46 46
Faks: 0212 626 46 86
İGDAŞ İstanbul Bölge Müdürlüğü
Tel: 0212 534 37 73 Faks: 0212 534 44 10
İGDAŞ Etiler Şefliği
Tel: 0212 358 51 62 Faks: 0212 358 51 63
İGDAŞ Fulya İşletme Şefliği
Tel: 0212 212 52 87 Faks: 0212 212 52 88
MUHTARLIKLAR
Abbasağa Mahalle Muhtarlığı
Muhtar: Yüksel Sağat
Cihannuma Mah. Çömezler Sok. No: 1
Beşiktaş
Tel: 0212 227 83 27 Faks: 0212 259 39 57
Ortaköy Mahallesi Muhtarlığı
Akat Mahalle Muhtarlığı
Muhtar: Murat Tayfun Kirmanlı
Akat Mah. Haydar Aliyev Cad. No: 3 Beşiktaş
Tel: 0212 351 21 69 Faks: 0212 351 12 84
Levazım Mahalle Muhtarlığı
Muhtar: Ziya Uygur
Levazım Mah. Koru Sok. No: 7 Beşiktaş
Tel: 0212 288 93 21 Faks: 0212 288 93 21
Arnavutköy Mahalle Muhtarlığı
Muhtar: Sedef İrteş
Arnavutköy Mah. Satış Meydanı Sok. No: 27
Beşiktaş
Tel: 0212 265 67 95 Faks: 0212 265 67 95
Levent Mahalle Muhtarlığı
Muhtar: Muzaffer Türk
Levent Mah. Gonca Sok. No: 12 Beşiktaş
Tel: 0212 264 75 31
Balmumcu Mahalle Muhtarlığı
Muhtar: Cüneyt Doğan
Balmumcu Mah. Zincirlikuyu Sok. No: 21
Beşiktaş
Tel: 0212 274 58 75 - 347 75 05
Faks: 0212 347 75 05
Bebek Mahalle Muhtarlığı
Muhtar: Aydın Onar
Bebek Mah. Bebek Hamamı Sok. No: 8B
Beşiktaş
Tel: 0212 263 33 00 Faks: 0212 263 33 00
Cihannuma Mahalle Muhtarlığı
Muhtar: Ertan Kurtlutepe
Cihannuma Mah. Mazharpaşa Sok. No: 15
D: 1 Beşiktaş
Tel: 0212 258 79 61 Faks: 0212 259 99 62
Dikilitaş Mahalle Muhtarlığı
Muhtar: Abdullah Sızmaz
Dikilitaş Mah. Cami Meydanı Sok. No: 12A
Beşiktaş
Tel: 0212 261 57 33 Faks: 0212 261 57 33
Etiler Mahalle Muhtarlığı
Muhtar: Seçil Eşki
Etiler Mah. Ahular Sok. No: 19 Beşiktaş
Tel: 0212 287 53 83 Faks: 0212 263 69 28
Gayrettepe Mahalle Muhtarlığı
Muhtar: Necla Başar
Gayrettepe Mah. Fahri Gizden Sok. No: 26
Beşiktaş
Tel: 0212 288 20 16 Faks: 0212 288 20 16
Konaklar Mahalle Muhtarlığı
Muhtar: Mehmet Rıfat Akyüz
Konaklar Mah. Faruk Nafiz Çamlıbel Sok.
No: 1 Beşiktaş
Tel: 0212 282 42 12 Faks: 0212 282 33 99
Kuruçeşme Mahalle Muhtarlığı
Muhtar: Adnan Soysal
Kuruçeşme Mah. Kırbaç Sok. No: 40
Beşiktaş
Tel: 0212 287 06 38 Faks: 0212 287 06 38
Kültür Mahalle Muhtarlığı
Muhtar: Dursun Gül
Kültür Mah. Sekbanlar Sok. No: 88 Beşiktaş
Tel: 0212 263 35 37 Faks: 0212 263 35 37
Mecidiye Mahalle Muhtarlığı
Muhtar: Sabit Akgün
Mecidiye Mah. Ambarlıdere Sok. No: 5
Beşiktaş
Tel: 0212 261 73 30
Muradiye Mahalle Muhtarlığı
Muhtar: Cengiz Hacıömeroğlu
Muradiye Mah. Muradiye Deresi Sok. No: 2
Beşitaş
Tel: 0212 260 41 25
Nisbetiye Mahalle Muhtarlığı
Muhtar: Hatice Ayşe Şirinler
Nisbetiye Mah. Ahmet Adnan Saygun Cad.
No: 30 Beşiktaş
Tel: 0212 281 71 61
Ortaköy Mahalle Muhtarlığı
Gürcü Kızı Sokak. No:4
Beşiktaş
Tel: 0212 261 65 21
Sinanpaşa Mahalle Muhtarlığı
Muhtar: Zeki Bölükbaşı
Sinanpaşa Mah. Hasfırın Cad. No: 5
Beşiktaş
Tel: 0212 258 75 74
Türkali Mahalle Muhtarlığı
Muhtar: Y. Ahmet Bayraktar
Türkali Mah. Ihlamurdere Cad. No: 136
Beşiktaş
Tel: 0212 261 58 34
Ulus Mahalle Muhtarlığı
Muhtar: Kadir Gedik
Ulus Mah. Öztopuz Cad. Yol Sk. No: 2 Beşiktaş
Tel: 0212 287 27 15 Faks: 0212 263 42 12
Vişnezade Mahalle Muhtarlığı
Muhtar: Reyhan Cinyusuf
Vişnezade Mah. Şair Nedim Cad. No: 53
Beşiktaş
Tel: 0212 261 15 94 Faks: 0212 258 24 23
Yıldız Mahalle Muhtarlığı
Muhtar: Şevki Yıldırım
Yıldız Mah. Çırağan Cad. No: 17/1
Beşiktaş
Tel: 0212 260 45 17
SAĞLIK KURULUŞLARI
Dentistanbul Diş hastanesi
Abbasağa Mah. Yıldız Cad. No: 71
Beşiktaş
Tel: 0212 327 40 20
Dünya Göz Hastanesi
Nisbetiye Mah. Saydam Sok. No: 1 Beşiktaş
Tel: 0212 281 11 11
Hattat Hastanesi
Levent Mah. Yeni Sülün Sok. No: 13
Beşiktaş
Tel: 0212 282 36 48
Metropolitan Florance Nightingale
Hastanesi
Gayrettepe Mah. Cemil Arslan Güder Sok.
No: 8 Beşiktaş
Tel: 0212 283 34 00
Levent Semt Polikliniği
Levent Mah. Binbir Çiçek Sok. No: 2
Beşiktaş
Tel: 0212 268 35 45
Medis Polikliniği
Konaklar Mah. Akasyalı Sok. No: 10
Beşiktaş
Tel: 0212 269 66 66
Clinika Gayrettepe Polikliniği
Gayrettepe Mah. Yıldız Posta Cad. No: 34
Beşiktaş
Tel: 0212 347 55 77
Micromed Polikliniği
Levent Cad. Sümbül Sok. No: 34/A Levent
Tel: 0212 280 10 87
Etiler Kardiyoloji Polikliniği
Akat Mah. Nisbetiye Cad. No: 41/25 Beşiktaş
Tel: 0212 352 52 51
Kranioplast Polikliniği
Nisbetiye Mah. Aytar Cad. No: 40: 7 Beşiktaş
Tel: 0212 283 92 92
Refresh Polikliniği
Levent Mah. Krizantem Sok. No: 19 Beşiktaş
Tel: 0212 324 74 54
Tunç Polikliniği
Kültür Mah. Esra Sok. No: 2A D: 3 Beşiktaş
Tel: 0212 287 01 00
Şaban Gündeş Semt Polikliniği
Kültür Mah. İETT Blokları Yolu No: 21
Beşiktaş
Tel: 0212 257 01 16
Güzel Günler Polikliniği
Levent Mah. Güllü Sok. No: 4 Beşiktaş
Tel: 0212 278 27 71
Ege Polikliniği
Nisbetiye Mah. Nisbetiye Cad. No: 26/16
Beşiktaş
Tel: 0212 325 40 46
Beşiktaş Dikilitaş Sağlık Ocağı
Dikilitaş Mah. Bestekâr Aralığı Sok. No: 4
Beşiktaş
Tel: 0212 327 17 89
Beşiktaş Polikliniği
Sinanpaşa Mah. Şair Leyla Sok. No: 2
Beşiktaş
Tel: 0212 261 00 81
Beşiktaş Sağlık Grup Başkanlığı
Yıldız Mah. Çırağan Cad. No: 77
Beşiktaş
Tel: 0212 327 17 86
Sefa Polikliniği
Muradiye Mah. Nüzhetiye Cad. No: 15/2
Beşiktaş
Tel: 0212 227 24 97
Beşiktaş Verem Sağlık Dispanseri
Sinanpaşa Mah. Sinanpaşa Köprüsü Sok.
No: 13 Beşiktaş
Tel: 0212 327 79 86 Faks: 0212 327 79 86
Transmad Polikliniği
Levent Mah. Fulyalı Sok. No: 7
Beşiktaş
Tel: 0212 281 10 94
Merkez Sağlık Ocağı
Yıldız Mah. Çırağan Cad. No: 77 Beşiktaş
Tel: 0212 327 33 14
Faks: 0212 327 33 14
Cosmed Polikliniği
Levent Mah. Yeni Sülün Sok. No: 17
Beşiktaş
Tel: 0212 283 91 81
Ana Çocuk Sağlığı Dispanseri
Mecidiye Mah. Müverrih Saadettin Sok.
No: 20 Beşiktaş
Tel: 0212 261 44 00
Yaşasın Hayat Polikliniği
Vişnezade Mah. Süleyman Seba Cad. No: 39
Beşiktaş
Tel: 0212 236 73 00
SSK Dispanseri
Cihannuma Mah. Bostancı Veli Sok. No: 3
Beşiktaş
Tel: 0212 227 04 41
B+ İLKBAHAR 91
24 Saat
Sait Çiftçi Kamu Sağlığı Merkezi
Dikilitaş Mah. Barbaros Bulvarı No: 109
Beşiktaş
Tel: 0212 236 77 62
Ortaköy Tıp Merkezi
Balmumcu Mah. Varnalı Sok. No: 3 Beşiktaş
Tel: 0212 347 11 30
Ortaköy Beltaş Sağlık Ocağı
Mecidiye Mah. Müverrih Saadettin Sok.
No: 20 Beşiktaş
Tel: 0212 259 56 18
Otim Med Diyaliz Merkezi
Dikilitaş Mah. Yeşilçimen Sok. No: 9 Beşiktaş
Tel: 0212 327 87 47
Levent Sağlık Ocağı
Nisbetiye Mah. Yücel Sok. No: 15 Beşiktaş
Tel: 0212 279 58 26
Karanfilköy Sağlık Ocağı
Akat Mah. Zeytinoğlu Cad. No: 121 Beşiktaş
Tel: 0212 351 25 53
Baykent Tıp Merkezi
Nisbetiye Mah. Aydın Sok. No: 8 Beşiktaş
Tel: 0212 284 00 90
Boğaziçi Tıp Merkezi
Dikilitaş Mah. Yenidoğan Sok. No: 7 Beşiktaş
Tel: 0212 227 00 00
Çebi Tıp Merkezi
Ortaköy Mah. Dereboyu Cad. No: 58 Beşiktaş
Tel: 0212 227 55 55
Renmed Diyaliz Merkezi
Levent Mah. Begonya Sok. No: 10 Beşiktaş
Tel: 0212 269 47 31
K.S.V. Onkoloji Merkezi
Nisbetiye Mah. Yücel Sok. No: 6-8 Beşiktaş
Tel: 0212 278 83 41
Cosmed Estetik ve Plastik Cerrahi
Merkezi
Levent Mah. Yeni Sülün Sok. No: 17
Beşiktaş
Tel: 0212 283 91 81
Levent Genel Cerrahi Merkezi
Levent Mah. Yasemin Sok. No: 2/1
Beşiktaş
Tel: 0212 324 01 50
İstanbul Anestezi Merkezi
Levent Mah. Çamlık Cad. No: 31 Beşiktaş
Tel: 0212 324 01 48
Ota Tıp Merkezi
Sinanpaşa Mah. Beşiktaş Cad. No: 23
Beşiktaş
Tel: 0212 227 84 50
İstanbul Ortopedi Merkezi
Levent Mah. Çilekli Cad. No: 32 Beşiktaş
Tel: 0212 324 03 24
Jinemed Tıp Merkezi
Muradiye Mah. Deryadil Sok. No: 1 Beşiktaş
Tel: 0212 283 92 70
Onep Estetik ve Plastik Cerrahi Merkezi
Levent Mah. Manolyalı Sok. No: 15 Beşiktaş
Tel: 0212 283 92 70
Dikilitaş Tıp Merkezi
Dikilitaş Mah. Karakol Çıkmazı Sok. No: 1A
Beşiktaş
Tel: 0212 327 19 12
Novita Cerrahi Merkezi
Levent Mah. Manolyalı Sok. No: 5 Beşiktaş
Tel: 0212 284 97 03
Acıbadem Etiler Tıp Merkezi
Nisbetiye Mah. Aytar Cad. No: 40/8 Beşiktaş
Tel: 0212 283 03 33
International Etiler Tıp Merkezi
Levent Mah. Nisbetiye Cad. No: 19 Beşiktaş
Tel: 0212 280 40 30
Özel Acıbadem Göz Sağlığı Merkezi
Etiler Mah. Yıldız Çiçeği Sok. No: 7 Beşiktaş
Tel: 0212 284 90 90
Özel Dünya Göz Sağlığı Merkezi
Nisbetiye Mah. Aytar Cad. No: 38/7-9-10
Beşiktaş
Tel: 0212 324 73 73
Kuruçeşme Arena
Sevgi Kadın Sağlığı Merkezi
Nisbetiye Mah. Aytar Cad. No: 38/11 Beşiktaş
Tel: 0212 324 99 99
Özel Gastro Med Merkezi
Nisbetiye Mah. Aytar Cad. No: 38 Kat: 2
Beşiktaş
Tel: 0212 324 73 73
Fertijin Kadın Sağlığı ve Tüp Bebek Mrk.
Bebek Mah. Bebek Dağı Sok. No: 99
Beşiktaş
Tel: 0212 287 57 75
Natal Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon
Merkezi
Nisbetiye Cad. Erdölen İş Merkezi No: 38 / 13
Etiler Beşiktaş
Tel: 0212 324 30 10
Jinepol Kadın Sağlığı Kliniği
Aytar Cad. Başlık Sok 1/B Levent
Tel: 0212 264 18 28 Faks: 0212 264 18 80
Animalia Hayvan Hastanesi
Levent Mah. Yeni Sülün Sok. No: 1 Beşiktaş
Tel: 0212 280 92 77 (4 Hat)
OTELLER
Bebek Oteli
Bebek Mah. Cevdetpaşa Cad. No: 34
Beşiktaş
Tel: 0212 358 20 00 Faks: 0212 263 26 36
Conrad International
Yıldız Mah. Yıldız Cad. No: 79 Beşiktaş
Tel: 0212 227 30 00 Faks: 0212 259 66 67
Çırağan Palace Kempinski
Yıldız Mah. Çırağan Cad. No: 32 Beşiktaş
Tel: 0212 258 33 77 Faks: 0212 259 66 87
Dedeman Otel
Gayrettepe Mah. Yıldız Posta Cad. No: 50
Beşiktaş
Tel: 0212 227 42 63 Faks: 0212 275 11 00
Beşiktaş Belediyesi Lezzet Evi
92 B+ İLKBAHAR
La Maison Hotel
Yıldız Mah. Müvezzi Cad. No: 43 Beşiktaş
Tel: 0212 227 42 63 Faks: 0212 227 42 78
Ortaköy Princess Hotel
Ortaköy Mah. Dereboyu Cad. No: 10 Beşiktaş
Tel: 0212 227 60 10 Faks: 0212 260 21 48
Parksa Hilton
Vişnezade Mah. Bayıldım Cad. No: 12
Beşiktaş
Tel: 0212 310 12 00 Faks: 0212 227 91 85
Radisson Sas Bosphorus Hotel
Yıldız Mah. Ortaköy Salhanesi Sok. No: 9
Beşiktaş
Tel: 0212 260 57 57 Faks: 0212 257 65 55
Sürmeli Hotel
Gayrette pe Mah. Prof. Dr. Bülent Tarcan
Sok. No: 3 Beşiktaş
Tel: 0212 272 11 60 Faks: 0212 272 75 32
The Plaza Otel
Gayrettepe Mah. Barbaros Bulvarı No: 165
Beşiktaş
Tel: 0212 274 13 13 Faks: 0212 273 15 90
Hotel Les Ottomans
Kuruçeşme Mah. Muallim Naci Cad. No: 68
Beşiktaş
Tel: 0212 359 15 00 Faks: 0212 359 15 40
Swissôtel The Bosphorus, Istanbul
Bayıldım Caddesi No: 2 Maçka Beşiktaş
Tel: 0212 326 11 00 Faks: 0212 326 11 22
W Hotel
Süleyman Seba Cad. No: 22 Beşiktaş
Tel: 0212 381 21 21 Faks: 0212 381 21 81
SİNEMALAR
Mayadrom AFM
Akat Mah. Orkide Sok. No: 1 Beşiktaş
Tel: 0212 352 23 51
Movieplex Sinemaları
Nisbetiye Mah. Aytar Cad. No: 11 Beşiktaş
Tel: 0212 296 42 60
Ortaköy Feriye Sinemaları
Yıldız Mah. Çırağan Cad. No: 42 Beşiktaş
Tel: 0212 236 28 64
Sinematek
Levent Mah. Çalıkuşu Sok. No: 2-4
Beşiktaş
Tel: 0212 325 72 88
KÜLTÜR MERKEZLERİ
Akatlar Kültür Merkezi
Melih Cevdet Anday Sahnesi
Akat Mah. Zeytinoğlu Cad. No: 16 Beşiktaş
Tel: 0212 351 93 89
Mustafa Kemal Merkezi
Attila İlhan Sahnesi
Akat Mah. Uğur Mumcu Cad. No: 8 Beşiktaş
Tel: 0212 351 24 56
Levent Kültür Merkezi
Onat Kutlar Sinema Salonu
Levent Mah. Çalıkuşu Sok. No: 2-4 Beşiktaş
Tel: 0212 268 17 30
Ortaköy Kültür Merkezi
Afife Jale Sahnesi
Ortaköy Mah. Ortaköy Dere Çıkmazı No: 1
Beşiktaş
Tel: 0212 236 10 27
Beşiktaş Kültür Merkezi
Sinanpaşa Mah. Hasfırın Cad. No: 7 Beşiktaş
Tel: 0212 227 54 92 - 0212 236 18 18
MÜZELER
Akmerkez AFM
Kültür Mah. Nisbetiye Cad. No: 56 Beşiktaş
Tel: 0212 282 05 05
Aşiyan Müzesi
Bebek Mah. Aşiyan Yolu No: 15 Beşiktaş
Tel: 0212 263 69 86
Peugeot Cine City (Alkent Sitesi)
Akat Mah. Tepecik Yolu Kaktüs Sok. No: 3
Beşiktaş
Tel: 0212 352 16 66
Deniz Müzesi
Sinanpaşa Mah. Cezayir Cad. No: 2
Beşiktaş
Tel: 0212 327 43 45
Mimar Sinan Üniversitesi
Resim Heykel Müzesi
Vişnezade Mah. Dolmabahçe Cad. No: 4
Beşiktaş
Tel: 0212 261 42 98
Şehir Müzesi
Yıldız Mah. Serencebey Yokuşu Yıldız Sarayı Beşiktaş
Tel: 0212 258 53 44
Yıldız Sarayı Müzesi
Yıldız Mah. Serencebey Yokuşu Beşiktaş
Tel: 0212 258 30 80
ÜNİVERSİTELER
Bahçeşehir Üniversitesi
Yıldız Mah. Osmanpaşa Mektebi Sok. No: 4-6
Beşiktaş
Tel: 0212 236 54 90
Boğaziçi Üniversitesi
Bebek Mah. Şehitlik Dergâhı Sok. No: 2
Beşiktaş
Bebek Mah. Cevdetpaşa Cad. No: 115
Beşiktaş
Tel: 0212 359 54 00
Galatasaray Üniversitesi
Yıldız Mah. Çırağan Cad. No: 36 Beşiktaş
Tel: 0212 227 44 80
İstanbul Teknik Üniversitesi
Vişnezade Mah. Süleyman Seba Cad. No: 90
Beşiktaş
Tel: 0212 293 13 00
Mimar Sinan Güzel Sanatlar
Üniversitesi
Yıldız Mah. Çiğdem Sok. No: 1 Beşiktaş
Tel: 0212 236 69 35
Yıldız Teknik Üniversitesi
Yıldız Mah. Hamam Sok. No: 2 Beşiktaş
Tel: 0212 259 70 70
Dolmabahçe Saat Kulesi
TAKSİ DURAKLARI
•Abbasağa Mahallesi
Yıldız Taksi
Tel: 0212 260 06 06
Conrad Taksi
Tel: 0212 260 55 40
Çırağan Taksi
Tel: 0212 227 72 66
•Akat Mahallesi
Karanfil Taksi
Tel: 0212 651 97 68
Akatlar Taksi
Tel: 0212 351 65 25 Site Taksi
Tel: 0212 268 42 85
Yıldız Şale Köşkü
Mayadrom Taksi
Tel: 0212 325 81 69
•Bebek Mahallesi
•Konak Mahallesi
•Arnavutköy Mahallesi
Çınar Taksi
Tel: 0212 265 22 37
Oyak Site Taksi
Tel: 0212 264 16 58
İkiler Bizim Taksi
Tel: 0212 263 53 15
Yeni Levent Taksi
Tel: 0212 268 12 10
•Ortaköy Mahallesi
Öz Ortaköy Taksi
Tel: 0212 260 06 95
İskele Taksi
Tel: 0212 263 72 45
4. Levent Merkez Taksi
Tel: 0212 264 19 64
Aile Taksi
Tel: 0212 261 48 55
Kültür Taksi
Tel: 0212 265 94 33
•Dikilitaş Mahallesi
Konaklar Taksi
Tel: 0212 281 56 19
•Ulus Mahallesi
Bebek Taksi
Tel: 0212 263 72 45
Güven Taksi
Tel: 0212 261 65 27
İskele Taksi
Tel: 0212 265 94 33
Sizin Taksi
Tel: 0212 263 38 50
•Balmumcu Mahallesi
Merkez Taksi
Tel: 0212 263 72 45
Levazım Taksi
Tel: 0212 267 17 29
Köşk Taksi
Tel: 0212 264 44 23
Dikilitaş Merkez Taksi
Tel: 0212 261 56 26
•Kuruçeşme Mahallesi
Emirhan Taksi
Tel: 0212 260 75 35
Çeşme Taksi
Tel: 0212 265 88 22
Dikilitaş Taksi
Tel: 0212 258 05 41
Park Taksi
Tel: 0212 287 61 56
Öner Taksi
Tel: 0212 211 66 63
Sahil Taksi
Tel: 0212 265 88 22
Koza Taksi
Tel: 0212 267 17 00
•Kültür Mahallesi
•Etiler Mahallesi Doğan Taksi
Tel: 0212 265 32 71
Günaydın Taksi
Tel: 0212 265 32 17
Özen Taksi
Tel: 0212 287 04 02
Bahar Taksi
Tel: 0212 351 19 03
Bulut Taksi
Tel: 0212 265 77 11
Merkez Taksi
Tel: 0212 269 59 81
Ulus Vadi Taksi
Tel: 0212 287 69 19
Öz Ulus Taksi
Tel: 0212 263 05 06
Ulus Taksi
Tel: 0212 263 69 46
2. Ulus Turizm Taksi
Tel: 0212 264 70 79
Turizm Taksi
Tel: 0212 264 70 91
•Vişnezade Mahallesi
•Levent Mahallesi
Öz Valide Çeşme Taksi
Tel: 0212 259 41 52
Sevgi Taksi
Tel: 0212 282 43 77
Valide Çeşme Taksi
Tel: 0212 260 36 24
Basın Taksi
Tel: 0212 264 69 89
Merkez Taksi
Tel: 0212 327 33 60
Levent Taksi
Tel: 0212 264 16 17
•Gayrettepe Mahallesi
Site Taksi
Tel: 0212 268 42 85
Esentepe Taksi
Tel: 0212 266 23 80
Levent Merkez Taksi
Tel: 0212 264 19 64
İdil Taksi
Tel: 0212 266 05 30
Uygun Taksi
Tel: 0212 269 22 65
Cihan Taksi
Tel: 0212 272 03 07
Birlik Taksi
Tel : 0212 269 01 87
Esen Taksi
Tel: 0212 272 29 07
•Nisbetiye Mahallesi
Öz Ulaş Taksi
Tel: 0212 266 18 17
Öz Turizm Taksi
Tel: 0212 269 90 99
Birlik Taksi
Tel: 0212 269 01 87
Nisbetiye Taksi
Tel: 0212 264 22 31
İSKELELER
Arnavutköy İskelesi
Arnavutköy Mah. Bebek-Arnavutköy Cad.
Beşiktaş
Tel: 0212 263 56 25
Bebek İskelesi
Bebek Mah. Cevdetpaşa Cad. Beşiktaş
Tel: 0212 263 60 23
Beşiktaş İskelesi
Sinanpaşa Mah. Cezayir Cad. Beşiktaş
Tel: 0212 261 96 15
Ortaköy İskelesi
Mecidiye Mah. Vapur İskelesi Sk. Beşiktaş
Tel: 0212 227 88 19
B+ İLKBAHAR 93
Eski Beşiktaş
Yıldız Sarayı’na çıkan
yolda bugün insan seli
yerine dinginlik hâkim.
Toplumsal heyecan ise
o günlerden bugünlere
aynı...
hraman Arşivi
selamlığı / Cengiz Ka
ma
cu
bir
de
i’n
mi
Ca
Yıldız
94 B+ İLKBAHAR
Yönetim Anlayışımız:
3 Güvenli Bir Yaşam
Güvenilir Bir Kent
3 360 Derece Yönetim
3 Ulaşılabilir Beşiktaş
Erişilebilir Hizmetler
3 Katılımcı Demokratik
Yönetim
BEŞİKTAŞ’A HİZMET
SONUNA KADAR!