Beşiktaş
Transkript
Beşiktaş
Sayı: İlkbahar ‘09 / 5 Onlar Cumhuriyet ve demokrasi adına şehit oldular Bellekleri Taze Tutalım İsmail Ünal: Sonuna Kadar Beşiktaş Erkan Can: Sanat Ustasından Yaşam Sohbetleri Leyla Alaton: Beşiktaş Kendimi Ait Hissettiğim Yer BKM Mutfak Rüzgârı Yeni Türkü ile Beşiktaş Üzerine STK’lar Beşiktaş Belediyesi’yle El Ele Laik Cumhuriyeti ve demokrasiyi seviyoruz Sonuna kadar! CENGİZ KAHRAMAN ARŞİVİ / 1935 SEÇİMLERİ S evgili Beşiktaşlılar, Tam bir yıl oldu. Bir dergi çıkartalım ama resmiyet değil, içtenlik koksun istedik; sivil ve aydınlık bir dergi istedik; bizi değil Beşiktaş’ı ve Beşiktaş kentlisini anlatsın istedik. Ortak duygularımızı dillendirsin, onurla sahip olduğumuz değerlerimizi tanıtsın, tarihimize, kültürümüze ve yaratıcı insanlarımıza ayna olsun, ortak kimliğimizin temel taşlarını anımsatsın istedik. İlk sayımızda biraz telaşla ama heyecanla şu cümleleri paylaştık sizlerle: “Bundan sonra her mevsim kapınızı çalarak size bir B+ dergisi bırakacağız. Bırakacağımız sadece bir dergi değil; bu kenti sevmenin, sizlerden güç almanın, geleceği umutla ve birlikte kucaklamanın ortaklığıdır.” Güvenle söylüyorum ki başardık. Her şeyde olduğu gibi ; “birlikte başardık”! B+ dergimiz bir yaşında. Elinizdeki sayı B+ dergisinin ikinci yılının ilk sayısı… Her sayıda olduğu gibi 65 bin haneye konuk olmayı sürdüreceğiz. Katkılarınız, yardımlarınız ve yol göstermeleriniz için sonsuz teşekkür. Bu süreci elbette kimi eksiklerimizle tamamladık. Ortak Beşiktaş sevgimizin ve birlikte yaşama heyecanımızın bu sorunları aşmada en iyi yardımcımız olacağına inanıyorum. Bu sayı, güzel bir rastlantı ile yeni bir demokrasi sınavına denk geliyor. 29 Mart 2009 tarihinde Türkiye genelinde yerel yöneticilerimizi seçmiş olacağız. Belediye başkanlarından muhtarlara, ilçe meclislerinden il genel meclisleri üyelerine kadar, yerinden yönetimin tüm organları yeniden seçiliyor! Bu anlamlı yarışmanın hepimiz için önemi büyük kuşkusuz. Ancak Türk demokrasisinin geldiği aşamanın, sahip olduğu olgunluk ve siyasal düzey açısından da ulusca gurur duyacağımız bir kazanca dönüşmesini diliyorum. Laik Cumhuriyetimizden ve demokrasimizden vazgeçemeyiz. Bu idealin bir devamı olarak demokrasi geleneği ve birikimi bu denli yoğun bir yerleşme olan Beşiktaşımızdaki bu birikimin güncel izlerini de takip ettik. Önemli sosyal projelere katkı koymuş, önderlik yapmış sivil toplum kuruluşları (STK) ile yapılan söyleşileri okuyunca, en azından Beşiktaş kentinde ‘temsili demokrasi’den “katılımcı demokrasi”ye geçtiğimizi söylemek mümkün. Bu elbette gurur duyulacak bir ortaklık ve karşılıklı bir güvendir ama yeterli değildir. Önümüzdeki yıllarda bu başarının çıtasını yükseltmek ve “katılımcı demokrasi” modelimizi besleyip geliştirmek gibi tarihsel bir sorumluluğumuz var. Bu sorumluluğu birinci derecede Beşiktaş kentlisine karşı duyuyoruz. Çünkü bu denli yetkin ve ilgili, yaşadığı kente bu kadar sevgi ve sorumlulukla bağlı bir kentli varlığına sahip olmak özel bir şans. Bu şansı bir yönetim ortaklığına, bir yaşam dostluğuna, Beşiktaş için güzel projeler ve uygulama enerjisine dönüştürmeye gayret etmeliyiz. Ama bir o kadar da tarihin bize yüklediği görevlere açık olmalıyız. Unutkanlık gösterirsek ihanet ederiz. Bu nedenle laik Cumhuriyet ve demokrasi için verilen şehitleri, aydınlık kimlikleri unutamazdık. “Demokrasi Kahramanları” adıyla 12 yürekli ve öncü insanımızın heykellerini yaptırarak Abbas-ağa Parkı’nda Beşiktaş kentlisine emanet ettik. Bu projeyi büyüterek tüm Beşiktaş’la paylaşacağız. Çünkü Beşiktaşımızın gerek demokrasi geleneği, gerekse çağdaş ve ilerici insan varlığı bu paylaşımı haklı kılıyor. Hem de sonuna kadar! Hepinize saygı ve sevgilerimi sunarım. İsmail ÜNAL B+ yerel seçimleri de gözönüne alarak, daha önceki sayılarda başladığı “demokrasi tarihimizi” anlatmayı sürdürüyor. Bizleri bugünlere taşıyan gelişmelere, sahip olduğumuz siyasal özgürlükler ve sosyal haklar için verilen uğraşlara, kısaca da olsa dikkat çekiyor. Elbette Beşiktaş’ın demokrasi tarihimiz içindeki önemli konumuna yeniden vurgu yapıyoruz. Beşiktaş Belediye Başkanı B+ İLKBAHAR 03 26 Benim Beşiktaşım: Leyla Alaton Alarko Holding Yönetim Kurulu Üyesi Leyla Alaton Günyeli “Beşiktaş kendimi ait hissettiğim yer...” BEŞİKTAŞ KENTLİSİ’NİN DERGİSİ İlkbahar ’09 / 5 İMTİYAZ SAHİBİ BEŞİKTAŞ BELEDİYESİ adına Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal YÖNETİM YERİ Beşiktaş Belediyesi Nispetiye Mahallesi Aytar Caddesi Başlık Sokak No: 1 34340 Levent, İstanbul www.besiktas.bel.tr - 444 44 55 EDİTÖR Melih Nedimoğlu Kapak: Demokrasi kahramanları Heykelleri Bahriye Üçok ve Apdi İpekçi / Fotoğraf: Nurcan Volkan 02 Başkan’ın Beşiktaşlılara mesajı 06 Demokrasiye Uzanan Yol 87 yılda büyük bir demokrasi savaşı veren Türk halkı, yeni bir bahar sabahı seçim sandıklarının yolunu tutacak. YAYIN KURULU Hasan Özgen, Yüksel Türkili, Füsun Türkvan, Görkem Kızılkayak 26 YAYIN TÜRÜ Dergi/Yaygın GENEL YAYIN YÖNETMENİ Gülçin Tahiroğlu GENEL KOORDİNATÖR Görkem Kızılkayak SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Çağlar Dal YAZI İŞLERİ Nilüfer Oktay, Sevil Gülben, Çağlar Dal GÖRSEL YÖNETİM Nadir Mutluer SAYFA YAPIM Bahadır Erşık KATKIDA BULUNANLAR Engin Ak, Aytunç Aka, Serda Aydın, Mehmet Can Biber 06 08 30 Semt: Dikilitaş Yerleşim tarihini göçmenlerin yazdığı cıvıl cıvıl bir yaşam durağı. 30 Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal “Laik Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, karanlık güçlere direnmek için Beşiktaşlıyız...” 08 FOTOĞRAFLAR Nurcan Volkan, Şenol Kaşıkçı YAPIMCI Rekta Halkla İlişkiler Ltd. Şti. Dr. Cemil Bengü Cad. No: 2 Kat: 5 Çağlayan, İstanbul REKLAM SATIŞ PAZARLAMA Rekta PR 0 212 291 12 12 BASKI ÖNCESİ HAZIRLIK NDR Tasarım 0212 321 11 12 18 Demokrasi Kahramanları Bellekleri taze tutalım. "Demokrasi Şehidi" 12 aydının heykeli Beşiktaşlılara emanet. BASKI APA UNIPRINT - 0212 798 28 40 Baskı Tarihi: ŞUBAT 2009 38 Yeni Türkü Yılların eskitemediği Yeni Türkü ile Beşiktaş üzerine... 44 Albüm: Gökhan Tan Fotoğraf sanatçısı Gökhan 18 04 B+ İLKBAHAR Tan’ın “Balyan Ailesi Eserleri” çalışmasından kareler... Artı Demokrasinin rengi var mı? 54 54 58 68 70 Erkan Can Sanat ustasından yaşam sohbetleri... 80 Ama hocalarımız bu konuda farklı farklı görüşteydiler. STK’lar Beşiktaş’ta Sivil toplum kuruluşları Beşiktaş Belediyesi ile el ele... Kazanım: Yeni projeler Levazım ve Akatlar spor sahaları. Sanat ve Topluluk BKM Mutfak rüzgârı. 70 76 Bu soruyu ilk kez duymuş olabilirsiniz. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nden beş akademisyen de ilk kez duydular. Bize göre demokrasinin rengi “beyaz” olmalıydı. Öyle ya, umudun rengi beyaz değil miydi? Yaşam: Sanatçılar Parkı Yedi sanat olgusunun hayat bulduğu yer. Kadın Girişimci: Ceyda Aydede İş ve özel yaşamına ilişkin ayrıntılar... 82 Haberler Beşiktaş'ta gerçekleşen etkinlikler... 88 5 soruda 90 24 Saat 94 Eski Beşiktaş Beşiktaşlılarla Beşiktaş’a dair... Sanatçı, Prof. Ferit Özşen’e göre demokrasinin rengi “kırmızıydı”. “Beyaz” olamazdı. Coşkuyu anlatması gerektiğinde, bir tuvali rengârenk boyamak gelirdi içinden… Ama yine de ona göre en uygun renk kırmızıydı. “Neden?” sorusuna ise cevabı; “Çünkü beni en heyecanlandıran renk kırmızı. Demokrasi de coşkuyu, heyecanı anlatıyor.” Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Heykel Bölümü Başkanı Doç. Fatma Akyürek’e göre; demokrasinin rengi “mavi”ydi. Nedenini ise şöyle açıklıyordu: “Demokrasinin beşiği Akdeniz. Onun rengi de mavi...” Prof. Vedat Somay da aynı fikirdeydi… Doç. Neslihan Pala’ya göre, “saydam” olmalıydı. Şeffaflık, paylaşım, açıklık, katılımcılık saydam olmayı da gerektirmez miydi? Ve Yard. Doç. Ayla Özsungur konuya son noktayı koydu; demokrasinin rengi “gökkuşağı” olmalıydı. Bu fikir tüm akademisyenler tarafından kabul gördü. Gökkuşağındaki tüm renkler, demokrasinin olmazsa olmazı çoksesliliği anlatıyordu. Demokraside her düşünceye, her inanca yer vardı. İyi de gökkuşağının renklerini 360 derece hızla çevirirsek ne olur; ”bembeyaz” bir renk ortaya çıkmaz mı? Sonunda yine bizim dediğimiz olmuştu... Sözümüz meclisten dışarı ama bu renkli konuya Prof. Ferit Özşen son verdi: “İyi de çok evirip çevirip oynarsan; demokrasi de demokrasi olmaktan çıkar, özünden sapar.” Bir yılı geride bırakırken dergimizin ana konusu; Demokrasi. Türkiye’nin demokrasi tarihini bulacaksınız bu sayıda. Tek partiden çok partiye geçiş dönemini, ilk seçim coşkusunu okuyacaksınız. İlk yerel seçimlerin kadınlar için ne ifade ettiğini öğreneceksiniz. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nin değerli akademisyenleri ile Beşiktaş Belediyesi’nin hayat verdiği “Demokrasi Kahramanları”nın öyküsünü bulacaksınız. Sanatçılar Parkı’nı, tarihi Dikilitaş’ı okuyacaksınız. Beşiktaş’ta “demokrasi inancı” sözde kalmıyor. Sivil toplum kuruluşlarının en etkin faaliyette bulunduğu bölgelerden biri de Beşiktaş bölgesi. Dergide yer alan “Birlikte Yönetiyoruz” haberinde de bu sözlerin hayata geçmiş halini göreceksiniz. Bir yaşını dolduran B+’da yer alan konu ve konukların sizler için özenle seçildiğini biliniz. Hayata karşı duruşlarıyla dikkat çekenler dergimizin sayfalarında da yer aldı. Beşiktaş’ın tarihi ilk çağlara kadar uzanıyor. O günlerde Beşiktaş bölgesine “Taş Beşik” anlamına gelen “Kune Petr” adı verilmişti. Tarihten günümüze “Taş Beşik”, “Beşiktaş” oldu. Tüm kişi ve kurumları ile “Demokrasi” kavramı da Beşiktaş’ta “taşlaştı” adeta… Geçmişteki anlamıyla “Taş Bir Beşik”e dönüştü. Beşiktaş’ta tarihin nefesinin buram buram hissedilmesi de belki bu yüzden... Geçmişin mirası geleceğe emanet olsun, bize de bu hikâyeyi yıllar yılı sizlere anlatmak düşsün. Hoşça kalın Dün olduğu gibi bugün de “demokrasiye sevdalı” kalın… [email protected] B+ İLKBAHAR 05 Güncel coşkusu. 1927’den 2009’a seçim son seçim. Harf Devrimi’nden öncekien çiçekler Cumhuriyet yoluna seril a... rey sandıklarınd YKB TARİHİ ARŞİVİ S. GİZ KOLEKSİYONU Demokrasiye uzanan yol Yazı: Gülçİn Tahİroğlu Atatürk, Cumhuriyet Destanı’na ilk adımı 1919’da Beşiktaş’ta attı. Kurtuluş hareketi daha sonra dalga dalga tüm yurdu sardı. 87 yılda büyük bir demokrasi sınavı veren Türk halkı, bu kez yeni bir bahar sabahı seçim sandıklarının yolunu tutacak. İnançla, güvenle ve iliklerine kadar demokrasiyi hissederek. K ırmızı beyaz renkli kâğıt çiçeklerle süslü kamyon halkın önünden geçip gitti. Kamyonun içinde çoluk çocuk, genç kadın bembeyaz elbiseler içindeydi. Beyaz; umudu, demokrasiye olan o sonsuz inancı simgeliyordu adeta… Yüzlerinde bir gülümseme vardı. Önlerinde kocaman bir çiçekle süslü pankartta eski harflerle “Galata intihabat rey sandıkları” yazıyordu. Harf Devrimi’nde önceki son seçimdi. Bugünün Türkiyesi’nde anlaşılması zor olan bu yazı ilk seçim coşkusunu anlatan onlarca kareden sadece 06 B+ İLKBAHAR biri. Bıkmadan usanmadan İstanbul sokaklarında rey (oy) sandıklarını dolaştıran insanlar yeni devletin, yeni aydınlık yüzleriydi. Çöken imparatorluğun ardından kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nde halk kendini yönetecek olanları seçimle belirleme coşkusuna kapılmıştı. O günlere kolay gelinmedi… Bir koca nesil, kökenleri yeryüzünde olan hiçbir güce karşı sorumluluk kabul etmeyen ve bütün yetkiyi kendinde toplamış bir sultanın kişisel yönetimi altında yetişmişti. Tebaa’dan yurttaş’a geçmenin yolu hayli zordu. Gerçi 20 Ocak 1921 yılında egemenliğin ‘kayıtsız şartsız milletin’ olduğunu söyleyen bir Teşkilat-ı Esasiye Kanunu çıkarılmıştı ancak, bu anlayışın tabana inmesi, demokrasi kavramını halkın benimsemesi kolay olmadı. Ama zor olan oldu ve Halk “demokrasiyi” içtenlikle özümsedi, sahiplendi ve nesiller boyu da korumaya yemin etti. Bu uğurda şehitler verdi. Zira, ulusun önünde çağdaş, devrimci bir lider vardı ve onun yol göstericiliği, halkın özgüvenini kazanmasında çok önemli bir rol oynadı. Mustafa Kemal Paşa tarih sayfalarına altın harflerle yazılan Kurtuluş Destanı’na ilk adımı Beşiktaş’ta attı. Cumhuriyet’te uzanan yol Beşiktaş’tan geçiyordu. O günlerde itilaf donan- maları ve askerleri İstanbul sokaklarında cirit atıyordu. Mustafa Kemal 1919’da Beşiktaş’tan yol alıp, Samsun’a çıktığında durum ümitsizdi. O’nun sözleriyle, “Ordunun elinden silah ve cephanesi alınmış ve alınmakta… İtilaf Devletleri, devletin bir an evvel çökmesine sarf-ı mesai etmekteydiler.” Beşiktaş’ta ilk adımı atılan ulusal kurtuluş rüzgârı tüm yurda dalga dalga yayıldı. Beşiktaş demokrasimizin beşiği Aslında Beşiktaş, demokrasi tarihimizin beşiği olma payesine çoktan ulaşmıştı. Anayasalarımızın ve demokrasi girişimlerimizin ilk adımı kabul edilen 1876 Kanun-i Esasisi, Dolmabahçe Sarayı’nın Muayede Salonu’nda ilan edildi. Meclis-i Meb’usan toplantıları Dolmabahçe’de yapıldı. Beşiktaş Türk demokrasinin de doğduğu yerdi. Saltanatın noktalanışı Beşiktaş’ta gerçekleşti. Ülkemizde ilk bilim topluluğu 19. yy’ın ilk çeyreğinde Beşiktaş’ta faaliyette bulunan bazı bilim insanlarının çabalarıyla ortaya çıktı. O gün yayılan ışık bugünlere doğru uzandı. Üniversitelerin Beşiktaş’ta benzeri olmayan bir şekilde yoğunlaşmaları da bu yüzden. Milli liderimiz Atatürk, Cumhur reisi olarak 1927’de İstanbul’a ilk gelişinde Dolmabahçe’de ikâmet etti, dil ve tarih kongrelerini ilk kez burada topladı. Meclisin ilk toplantısı Yeni bir seçim heyecanı yaşanan Türkiye’de şimdi tarih sayfalarında dolaşalım ve demokrasi tarihimizin “ilk’lerini sizlerle paylaşmaya devam edelim. Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nde Meclis 11 Ağustos 1923’te ilk toplantısını yaptı. Meclisin görev süresini tamamlaması 26 Haziran 1927’yi buldu. Yeni devlet, anayasasını ertesi yıl kabul edecekti. Cumhuriyet rejiminin köktenci siyasetini uygulamaya koyması devrim niteliğindeki bir dizi kanunların çıkarılmasıyla mümkün olabildi. Bunlar arasında ilk akla gelenler; 25 Kasım 1925’te şapka giyilmesine, 26 Aralık 1925’te uluslararası takvimin kabulüne, 1 Kasım 1928’de yeni Türk alfabesine ilişkin kanunlarla, Medeni Kanun’dur. Türkiye’de çok partili rejime 1946’da şeklen, 1950 yılında ise esas itibariyle geçildi. İki kez parlamento kapatılarak hükümet dağıtıldı; siyasetçiler hapse atılıp yargılandı ve biri başbakan olmak üzere üç bakan idam edildi. Bir kez parlamentoya dokunulmadan açık bir muhtıra ile iktidara el kondu, bir kez de yumuşak bir müdahale ile iktidarda olan koalisyon hükümeti değiştirildi. Çok partili hayatın başladığı 1946 yılından bu yana demokrasi birçok kez kesintiye uğradı. 27 Mayıs, 12 Mart ve son olarak da 12 Eylül, demokrasinin kazaya uğradığı dönemler olarak belleklerde yerini aldı. Toplam süresi Türkiye’deki ortalama insan ömrü olan 69 yıldan da kısa olan çok partili dönemde; çok sayıda parti kuruldu. Çok sayıda parti de ya kendiliğinden, ya askeri yönetimler tarafından ya da yargı yolu ile kapatıldı. Kapatılan partilerin yerine ise aynı çizgide oldukları gözlenen başka partiler kuruldu. Seçimlere katılan parti sayısında önemli değişimler oldu. 1950-1961 dönemde seçimlere dör- der parti katılırken, 1965 seçimindeki parti sayısı altı, 1969-1977 döneminde ise sekiz oldu. Sadece izin verilenlerin katılabildiği 1983 seçimine dahil olan parti sayısı ise üç olarak gerçekleşti. Bu sonuç en az partinin katıldığı seçim olarak tarihe geçti. Bir sonraki seçimde sayı yediye çıkmışsa da daha sonrakinde ittifaklar nedeniyle sayı altıya indi. 1995’te parti sayısı 12’ye yükseldi. 1999’da 20, 2002 seçimlerinde ise 18 parti yer aldı. İlk belediye başkanlığı Demokrasilerde halk hem ülkeyi yönetecek temsilcilerini, hem de yerel yöneticilerini seçer. Yerel yönetim Avrupa’da ortaya çıktı ama, eski Yunan’daki, Roma’daki kent yönetimi; Bizans’taki belediye yönetimi modern yerel yönetimin bir anlamda kaynağını oluşturdu. Avrupa’nın aksine 19. yy’a kadar Osmanlılar’da belediye yoktu. 1854 yılında İstanbul’da ilk belediye başkanlığı kuruldu. Bu kuruluşun adı Dersaadet ve Biladi Selasede Şehremaneti’ydi. Osmanlı’da konumu farklı iki “Şehremini” yani bugünkü adı ile “Belediye Başkanı” vardı. İstanbul Şehreminliği; kentin Osmanlılar tarafından fethedildiği yıl olan 1453’ten 1832 yılına kadar var oldu, 1832 yılında kaldırıldı. Daha sonraki yıllarda Osmanlı’da farklı uygulamalar göze çarptı. Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılmasının ardından Cumhuriyet’in kurulmasıyla birlikte belediyeler bir yandan yaygınlaştırıldı, bir yandan da yeniden düzenlendi. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra çok partili rejime geçen Türkiye’de, yerel yönetimlerin önemi ve demokrasideki yeri 1970’lerden itibaren dikkat çekicidir... 1963 yılından önceki seçimlere ilişkin düzenli, merkezi bir veri kaynağı yoktur. 1963’ten itibaren ise seçim istatistikleri düzenli ve ayrıntılı olarak incelenmektedir. dereceli seçim, kadınların seçme ve seçilme hakkı ile iki partinin seçime katılması. 1930’da Belediye Yasası’yla kadınlara belediye meclislerine seçme ve seçilme hakkı getirilmesi, Cumhuriyet tarihinde kadınlara tanınan ilk seçme ve seçilme hakkıdır. Daha sonra 1933’te köy ve muhtar heyetlerine seçilme hakkı getirilmiştir. Çok partili döneme geçişten sonra Türkiye’de belediye başkanlarının doğrudan halk tarafından seçilmesi 1963 yılında başladı. Yerel yönetimlerde yoğun siyasallaşma bu dönemden sonra gerçekleşti. 1984 yılında üç büyük kentte büyükşehir belediyesi kuruldu. 1963 öncesinde belediye meclisi seçimleri yapılırdı. 1963-1977 dönemindeki seçimlerde hem belediye meclisi seçimi hem de belediye başkanları seçimi yapıldı. 1984 yılından itibaren bunların yanı sıra büyükşehir belediyesi olan kentlerde büyükşehir belediye başkanı seçimleri de yapılmaya başlandı. 1999 yılında yerel seçimler ile genel seçimler bir arada yapıldı. 2004 ve sonrası ise siyasi yelpazede merkeze kayan bir çizginin süreklilik kazandığı bir dönem oldu. 2009’un 29 Mart’ında gerçekleşecek yerel seçimlerde ise halk bir kez daha sandık başına gidecek. Demokrasinin kilometre taşlarının sağlamlığı bir kez daha testten geçecek. Türkiye her alanda çok hızlı değişimlerin yaşandığı bir ülke. Seçimde ipi göğüsleyenlerin yanı sıra, kim kaybederse kaybetsin hiç kuşkusuz “demokrasi” bir kez daha kazanacak. B+ Kadınlara ilk hak İlk belediye seçimleri tek parti döneminde yapılan 1930 belediye meclisi seçimleridir. 1930 seçimlerinde uygulanan üç yenilik göze çarpar; tek CENGİZ KAHRAMAN ARŞİVİ YKB TARİHİ ARŞİVİ S. GİZ KOLEKSİYONU Unkapanı’nda rey sandıkları deve üstünde (Üstte). İlk seçim döneminde rey sandıklarını sokaklarda dolaştırmak âdettendi... B+ İLKBAHAR 07 Söyleşi İsmail Ünal: Sonuna kadar Beşiktaş Söyleşi: HASAN ÖZGEN Fotoğraflar: GÖRKEM KIZILKAYAK - NURCAN VOLKAN - Derya Aydoğan Başkan İsmail Ünal'la yeni projelerini ve Beşiktaş'ın geleceğini konuştuk. Y eniden Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal’ın çalışma odasındayız. Bu kez “Beşiktaş’ın geleceği” üzerine konuşmayı planladık. 29 Mart 2009 Yerel Seçimleri’nde yeniden başkan seçilirse neler yapacak? Aklında, dağarcığında Beşiktaş kenti ve kentlisi için hangi projeler var? Bir süre gündelik telefon ve imza trafiğinin bitmesini bekliyoruz. Ardından ilk sorumuz geliyor… Sayın Başkan, beş yıllık yerel yönetim deneyiminizden sonra nedir Beşiktaş’ın geleceği? Beşiktaş’ın geleceğinde elbette yöneticilerin, özellikle yerel yöneticilerin çabası ve sorumluluğu birinci derecede önemlidir. Ancak Beşiktaş gibi bir kente daha geniş vizyonla ve katkılara açık olarak bakarsak doğru bir gelecek kurgulayabilirsiniz. Bu nedenle işe Beşiktaş’ın bir değer tanımı ile başlamak gerekiyor. Yani Beşiktaş’ta geleceği kurmamıza yardımcı olacak değerler nelerdir? Baktığımızda Beşiktaş kenti, yerini başka bir şeyin alması mümkün olmayan değerli bir varlık olarak karşımızda duruyor. Bu kentsel varlık ekonomik, sosyal, kültürel, tarihsel değerler ve yüksek kent standartları ile bunları yaratan ve taşıyan kentlilerden oluşuyor. Kentsel varlığımız bu değerlerin toplamından oluşuyor. Bu yüksek değerin yaşatılabilmesi, geliştirilmesi ve sürdürülebilmesi için; ekonomik refah, sosyal denge, sağlıklı çevre, kaliteli sağlık ve eğitim hizmetleri ile yaygın ve kurumlaşmış kültür-sanat yaşamı gibi temel bileşenlere ihtiyaç duyulur. Bu saydıklarımın yanı sıra yönetim anlayışımızda, kentsel 8 B+ İLKBAHAR gelişme önceliklerinde daha açık ve paylaşılır yeni bir yapıya geçmek gerekiyor. Biz de öyle yapacağız… Biraz açıklar mısınız? Sevinerek! Yeni yönetim anlayışımızı şu dört temel ilkeye yaslandırıyoruz. Bu ilkeleri bir masayı dengede tutan dört ayak gibi düşünün: • Güvenli Bir Yaşam - Güvenilir Bir Kent • 360 Derece Yönetim • Ulaşılabilir Beşiktaş- Erişilebilir Hizmetler • Katılımcı Demokratik Yönetim “Güvenli Bir Yaşam - Güvenilir Bir Kent” ilişkisini nasıl anlamalıyız? Güvenlik neden öncelik kazanıyor? Günümüzde yaşamımızı etkileyen birçok tehdit ve risk var. Depremden asayiş sorunlarına, gelecek korkusundan ekonomik sıkıntılara, laik demokratik cumhuriyete karşı tehditlerden işsizliğe kadar birçok etken farkında olmasak da gelecek kurgumuzu ve yaşam dirliğimizi etkiliyor. Kentin yaşanabilir olmasının ilk koşulu, söylediğim bu tehditlere karşı bireyin kendini güvende hissetmesidir. Bütün insanlar gibi Beşiktaş kentlisi de daha güvenli bir yaşam sürdürmeyi istiyor. Bu anlamda “daha güvenli bir yaşam” talebinin arkasında “daha güvenilir bir kent” beklentisi var. Bu talep her yaş ve kesimden insanımız için farklı çözümler olarak algılanır. Önce kentin genel beklentisine bakalım. Fiziki çevreye yönelik üç önemli sorunumuz var: Deprem, otopark ve daha kaliteli bir çevre… B+ İLKBAHAR 9 Deprem ülkemizin genel tedirginlik kaynağı. İstanbul’da olası bir deprem de kamuoyumuzda sıkça dillendirilen bir konu. Sizce Beşiktaş beklenen büyük İstanbul depremine hazır mı? Bu konuda Beşiktaş Belediyesi neler yaptı? Doğal olarak deprem gibi büyük bir felaketin yeniden yaşanmaması için hazır olmak gerekiyor. Hazır olup olmadığımızı sadece Beşiktaş olarak değil İstanbul olarak değerlendirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Özellikle konut dokusu ve inşaatların kalitesi itibarıyla ciddi sorunlarla karşı karşıyayız. İstanbul’da yaklaşık 1,3 milyon bina var. Bazı uzmanlar, bunların yarıdan fazlasının yıkılıp yeniden yapılması gerektiği görüşündeler. Bu da karşımızdaki meselenin boyutlarıyla ilgili bence net bir fikir veriyor. Beşiktaş’ta sorunlu binaların sahiplerini, binalarını güçlendirmeleri için teşvik ediyoruz. Belediye olarak bu konuda yoğun bir çalışma içindeyiz. Beşiktaş’ın depreme hazır olması için çalışmalarımızı aralıksız sürdürüyoruz. Deprem konusu ile ilgili çok basit ama çok etkili ve verimli olacağına inandığımız bir projemiz daha var. Projeyi kısaca şu şekilde anlatabilirim: Projemiz büyük ölçüde, genelde afetler sonrasında yaşanan karmaşayı aşmayı hedefliyor. Beşiktaş Belediyesi olarak afet sonrası toplanma alanları belirledik. Beşiktaş kentlilerine kapı kapı dolaşarak bu konuda eğitim vereceğiz. Her bireyin hangi toplanma alanına gideceği, ailesini nerede bulabileceği belli olacak bu sistem ile. Beşiktaş’ta afet durumunda sığınılacak, kentlilerimizin temel ihtiyaçlarını afet durumu geçinceye dek karşılayacak olanaklarla donatılacak kırktan fazla mekân belirledik. Bu noktalarda görev yapacak elemanlar söz konusu mekânların yakınında oturan personelimizin arasından seçildi. Beşiktaş’ta yaşayan herkes deprem durumunda hangi noktada buluşacağını bilecek. Bu noktalar aynı zamanda kesintisiz iletişim olanaklarıyla donatılacak. Böylece aile fertleri ve yakınları kolaylıkla haberleşebilecekler. 10 B+ İLKBAHAR Seçilen mekânlar yürüme uzaklığında belirlendiğinden ulaşımı da kolay olacak. Ulaşımı sağlayacak sokak ve caddelerde alınacak önlemlerle güvenlik sağlanacak. Bu güzergâhlar sadece afet zamanı değil, günlük yaşamda da güvenli yaya ulaşımı için kullanılacak. Güneş enerjisi ile aydınlatılacak bu yollar kentimizde güvenli yaşamın omurgasını oluşturacak. Beşiktaş’ın en önemli sorunu “otopark” olarak biliniyor. Bu konudaki projelerinizi B+ ile paylaşabilir misiniz? Beşiktaş gündüz nüfusu 2 milyon, gece nüfusu ise 200 binin üzerinde olan bir kenttir. Trafik ve otopark sorunumuz olduğu doğrudur. Yeni yapılan kaldırım ve sokak düzenlemeleri ile bu sorunların yayalara dair olan kısmını yani kaldırım işgali kısmını çözdüğümüzü düşünüyorum. Otopark için temel sıkıntı, Beşiktaş’ta yeterli kamu arazisinin bulunmayışıdır. Bu nedenle bundan sonra yeşil alan altlarında katlı otoparklar yapacağız. Yeni dönemde uygun bulduğumuz her yeşil alanın altına girerek yeni otoparklar oluşturmayı öngörüyoruz. Ama yeşil alana, yeşil dokulara zarar vermemek koşulu ile… Bu konuda Japonya’daki gibi yeni yapım modelleri ve inşaat teknikleri üzerinde çalışıyoruz. Önümüzdeki dönemde enerjimizin büyük bir kısmını buna harcayacağımızı söyleyebilirim. Trafikteki yoğunlaşmalar ise esas olarak Beşiktaş üzerindeki transit taşıt trafiğinin aşırı yoğunluğu ve ana arterin fiziksel yetersizlikleriyle ilgili bir sorundur. Biz genelde bütün ana arterlerde yol verimini artıracak düzenlemeleri yapıyoruz. Bunu yaparken, kavşak düzenlemelerini, bekleme ve dönüş ceplerini, durakları, trafik işaret ve levhalarını belli bir bütünlük içinde planlayan bir yaklaşımı benimsiyoruz. Beşiktaş’ın bütününü bu anlayışla yeniden düzenliyoruz. Bu çerçevede üzerinde çalıştığımız projeler var. Bu projeler farklı aşamalara ulaşmış durumda. Çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Peki Başkan, “Daha kaliteli bir çevre” programınızda neler var? Beşiktaş’ın büyük bir ihtiyacını karşıladığına inandığım projeden söz ede- Türkiye’de bir ilki daha gerçekleştireceğiz ve “her mahalleye bir belediye” kuracağız. yim öncelikle. Ulus’ta 41 bin metrekare büyüklüğünde bir bahçe yapıyoruz: “Ulus Meyve Bahçesi ve Rekreasyon Alanı”. Tamamen çeşitli meyve ağaçlarından oluşacak eşsiz bir bahçe yapıyoruz. Bu uygulama İstanbul’da ve belki de Türkiye’de bir ilktir. Beşiktaşlılar bu meyve bahçesi içinde oluşturmakta olduğumuz yürüme yolları ve spor koridorlarından da yararlanacak. Bu projede o bölgeye ferah bir yeşil alan ve bol oksijen sağlayacaktır. Bundan sonra Beşiktaşlının Belgrat Ormanı’na gitmesi gerekmeyecek. Ayrıca “Ortaköy Vadisi Yeşillendirme Çalışması” var… Biliyorsunuz biz Ortaköy Vadisi’ne 20 bin yetişmiş ağaç diktik. Biz gece diktik, büyükşehir belediyesi gündüz söktü, biz yılmadık yine diktik. Bu ağaçlandırma çalışması egzoz gazı içerisinde, yoğun trafikle yaşayan Beşiktaş kentlisi için bir oksijen takviyesidir. Bizim yeni akciğerlerimizdir. Burayı mümkün olduğunca koruyacağız, yaşatacağız. Çevre duyarlılığına yaklaşımımız, insan yaşamının sürdürülebilirliği için çevrenin vazgeçilmez önemidir. Dünyanın kaynaklarını, insan yaşamımızı riske atacak kadar bilinçsizce tüketiyoruz. Yeni dönemde çevre için yol haritamız; “Çevre bilincinin yaygınlaştırılması, çevre kirliliğinin azaltılması, yenilenebilir enerji ve geri kazanım uygulamalarıdır”. Son beş yılda çevre duyarlılığı anlamında gerek belediye olarak gerekse de sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği içinde hizmet ürettik. Beşiktaş Belediyesi deniz temizliği hizmeti üreten tek ilçe belediyesidir. Denizlerimizin kirliliği konusunda toplumsal bilinç yaratmak amacıyla Sualtı Temizlik Hareketi ile birlikte defalarca etkinlik düzenledik. Okullarımızda çevre duyarlılığı konusunda eğitimler verdik. Tıbbi atıklar, atık piller ve evsel yanık yağların toplanması konularında örgütlü, yaygın hizmet sunduk. Evsel atıkların toplanması konusunda hizmet kalitemizi kentlilerimiz takdir ediyorlar. Ancak evsel atıkların toplanması konusunda yaşanan en temel sorun, çöp araçlarımızın yarattığı trafik sıkışıklığıdır ki bu dönem çeşitli önlemlerle bunu aşacağız. Önümüzdeki beş yıl içinde Beşiktaş “ayrıştırılmış evsel atık toplanması” konusunda en yaygın hizmet sunan kent olacak. B+ Dergisi olarak Beşiktaş’a yakışmayan bir “görüntü kirliliği” olduğuna inanıyoruz. Ayrıca bu konuyu yaşayanlar da sıkça vurguluyorlar. Nasıl bir çözüm düşünüyorsunuz? Beşiktaş’ın hızlı gelişmesi ve konumu nedeniyle konuttan işyerine dönüşün yoğun olması, kentteki görüntü kirliliğini tetikleyen nedenler. Levent Mahallesi’nin Cumhuriyet döneminin örnek bir yerleşmesi olarak sit ilan edilmesi ile yeni bir şans yarattık ve hızla iş yerine dönüşen bu semtimizde iş yeri ruhsatlarına sınırlama getirdik. Ancak esas çözüm; Ortaköy ve Levent meydanlarında gerçekleştirdiğimiz çevre düzenlemelerini ve sokak sağlıklaştırma çalışmalarını yaygınlaştırmaktır. Tabela, klima, bina ve reklam kirliliğine karşı semt sakinleri ve esnafımızla işbirliği yaparak çözümler üreteceğiz ve denetimleri sıklaştıraca- B+ İLKBAHAR 11 ğız. Bir de Avrupa’da artık sıkça görülen “yaratıcı sokak sanatı” denilebilecek akımlardan yararlanabilir miyiz, ona bakacağız. Doğal olarak “Kirletmeyen-Yenilenebilir enerji” kullanımını özendireceğiz, öncü olacağız. Hizmet binalarımızda, sokak aydınlatmalarında güneş enerjisinden yararlanan teknolojiler kullanacağız. Özellikle sitelerimizle işbirliği yaparak yağmur suyundan yararlanma projeleri geliştireceğiz. “Gürültü kirliliği” konusunda yeşil ses duvarı uygulaması da sürdürülecek. Trafik akışının yoğun olduğu ana yolların kenarına ağaç dikerek, ses engelleyici paneller yerleştirerek çevrede yaşayan kentlilerimizin olumsuz etkilenmesini önleyeceğiz. Kısacası daha kaliteli yeni bir çevre için kolları sıvadık, Beşiktaş kentlisinin desteği ile bunu da başaracağız. Beşiktaş kentlisi Mustafa Kemal’in ilkelerini birer ‘yaşam ışığı’ olarak kabul eder. “Güvenli bir yaşam” kavramına sığan başka ne gibi çalışmalarınız olacak? Türkiye genç bir ülke. En büyük sorunumuz da işsizlik, gençlerimizin çoğunluğu iş-güç sahibi değil. Ekonomik krizin sosyal sonuçlarını da gözeterek bazı çareler geliştireceğiz. Her şeyden önce Beşiktaş, öğrenci nüfusun yoğun olarak yaşadığı bir kent, bir eğitim kenti. Beşiktaş’taki iş dünyası ile birlikte çalışarak işsiz gençlerimize ve üniversitelilere “yarı zamanlı iş” olanakları yaratacağız. Kültür turizmi alanında Beşiktaş gerek altyapı, gerekse sahip olduğu değerler açısından önemli bir merkez. Ancak kentlimiz turizmin girdilerinden yeteri kadar yararlanamıyor. Bu sektörün canlandırılmasına öncülük ederek yeni iş olanakları yaratılmasını amaçlıyoruz. Ayrıca bilgi ve AR-GE gibi yeni sektörlerin aradığı her şey var Beşiktaş’ta. Eğitimli ve donanımlı nüfus, bilgi altyapısı, ulaşım kolaylığı gibi… Bu sektörlerin gelişmesi de teşvik edilecek. Bu arada engelli insanlarımızın kenti bizimle daha kolay kullanabilmeleri için yeni önlemler alacağız. Ama aynı anda engellilerin iş bulmaları için belediyemiz öncü olacak, istihdamları için iş çevrelerini ikna etmeye çalışacak. Asayişle ilgili sosyal projelere sahiplik yaparak kentimizdeki yaşamı daha güvenilir hale getireceğiz. Başta mafyanın, çetelerin hedef haline getirdiği gençleri “uyuşturucudan korumak” gibi bir programımız da var. Bu alanda çalışan kamu kurumları, aileler ve STK’larla işbirlikleri oluşturacağız. Yazılı ve görsel uyarı malzemeleri; seminer, konferans ve yarışmalar düzenleyeceğiz. Öte yandan “gıda güvenliği” konusunu da ciddiye alıyoruz. Gençlerimizin sağlıklı beslenmelerine yardımcı olacak önlemler geliştirilecek. Ortaöğretimdeki gençler için okul aile birlikleri ile birlikte okul kantinlerini denetleyecek ve öğrenci beslenme sistemi üzerinde çalışacağız. Bildiğiniz gibi Beşiktaş, bir yanı mahallelerden diğer yanı sitelerden oluşan bir kent. Hırsızlık ve kapkaç gibi asayiş konularında güvenli bir kent oluşturmak için bizim çocukluk günlerinin “bekçi amca”sını -yasalar izin verirse- yeniden sokaklarımızda görmek istiyoruz. Ya da özel güvenlik birimlerinden daha iyi yararlanmayı deneyeceğiz. Son yıllarda laik Cumhuriyet karşıtı oluşumlar var. Bunlar özellikle kapalı cemaatlar halinde örgütleniyorlar. Bu sizce Beşiktaş için bir tehdit midir? Bu eğilimler ve oluşumlar sadece Beşiktaş için değil, Türkiye için, laik ve demokratik Cumhuriyetimiz için ciddi tehditlerdir. Beşiktaş kenti için, kentlisi için ise özel olarak “yaşam tarzlarına”, “özgürlük ve ilerleme” anlayışlarına ve “gelecek beklentileri”ne karşı açık bir tehdittir. Çünkü Beşiktaş, Cumhuriyet değerlerinin, Mustafa Kemal Atatürk ilkelerinin kalbidir, kalesidir. Bu özel varlığımızı korumak ve geliştirmek için kent halkıyla el ele vere- 12 B+ İLKBAHAR rek yapacağımız çok şey var ve biz bunu da bir programa bağladık! Birlikte başarmak zorunda olduklarımızı başlıklar halinde söylersek, şunlar: l Eğitim çağındaki gençlerimize daha fazla burs ve yurt olanağı sağlamak l “Öğrenci pansiyonculuğu” projesini hayata geçirmek l Beceri ve meslek kurslarına ek “kariyer kursları” düzenlemek l Yaşam ve Etüt Evleri’ni yaygınlaştırmak l Sanat ve kültür etkinliklerine, spor yapma olanakların daha kolay erişebilmek l Yurttaş organizasyonu olan festival ve toplu buluşmaları desteklemek l STK’larla bilgi ve eylem ortaklığı yapmak l Ulusal bayramları halkımızla ve büyük coşkuyla kutlamaya devam etmek Tüm bunlar birlikte yaşama geçtiğinde Beşiktaş, gerçekten daha da güvenilir bir kent haline gelecektir. Sayın Başkan “360 Derece Yönetim” başlığı altında kastettiğiniz nedir? Nasıl bir yerel yönetim öngörüsü bu? Laik Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, karanlık güçlere direnmek için Beşiktaşlıyız. Artık vatandaş-belediye ilişkisinde sizleri çepeçevre sarmalayacak bir sistem kuruyoruz. Bugüne kadar VİYÖS-Vatandaşlık İlişkileri Yönetim Sistemi ile gerek yüz yüze, gerek telefonla ve gerekse dijital olarak gerçekleştirdiğimiz iletişim hizmetlerini daha kaliteli, yaygın ve hızlı gerçekleştireceğiz. Önümüzdeki dönemde insana odaklı hizmet anlayışımızı “360 Derece Yönetim” yaklaşımı ile bütünleştireceğiz. Hayata geçireceğimiz Vatandaş Hizmet Yönetimi ile Beşiktaş kentlisinin tüm yaşamsal ihtiyaçlarının ve sorunlarının en etkin şekilde çözülmesini sağlayacağız. Bu kapsamda her mahallenin, her sitenin bir temsilcisi, bir anlamda müşteri temsilcisi olacak. Böylece vatandaşlarımız sorunlarının çözümü için doğru adrese yönlendirilecek. Vatandaş Hizmet Yönetimi ile insan odaklı, hızlı ve kaliteli hizmeti Beşiktaş ile özdeşleştireceğiz. B+ İLKBAHAR 13 “360 Derece Yönetim”i şöyle de anlatmak mümkün. Yurttaşı çepeçevre saran, her alanda yanında duran; ya çözümü doğrudan üreten ya da yurttaşın çözüm kaynağına en kısa sürede ulaşmasını sağlayan çağdaş bir yönetim anlayışı… Bu anlamda; her insanımız, bütün yaşamı boyunca belediyemizden yeterli hizmeti alacaktır. Yurttaşların Beşiktaş Belediyesi ile olan ilişkisi mutlaka sonuçlanacak ve sonuç bildirilecektir. Beşiktaşlıların diğer kamu kurumları ile olan ilişkilerini yönlendirmek, kolaylaştırmak için Beşiktaş Belediyesi örgütlü bir yapı ile vatandaşa hizmet verecektir. Bu yapının sağlıklı yürümesi için doğrudan Başkan’a bağlı “Mahalle ve Site Temsilcileri” oluşturuyoruz. 23 mahallenin ve sitelerin ayrı ayrı temsilcisi olacak ve bu arkadaşlarımız gerek alanda, gerekse Belediye’de Mahalle ve sitelerin talep ve şikâyetlerini sonuçlandıracaklardır. Güneş enerjisi ve yağmur suyundan yararlanarak kirletmeyen, yenilenebilir enerji kullanımını özendireceğiz. Türkiye’de bir ilki daha gerçekleştireceğiz ve “her mahalleye bir belediye” kuracağız. Her mahallede tutacağımız dairelerle belediyeciliği mahallelere yayacağız ve sıkça bu ek binalarda ben ve ekibim mahallenin sorunlarını dinleyip, sorunlara yerinde çözüm bulacağız. Bu uygulamayla mahalleliler belediye binasına gelmek yerine, kendi mahallelerindeki belediye hizmet birimlerine giderek sorunlarını çözebilecekler. Sayın Başkan “Ulaşılabilir Beşiktaş - Erişilebilir Hizmetler” başlığı altındaki hedeflerinizi ve projelerinizi de dinlesek… Çağdaş kentlerin en belirgin ölçülerinden biri de yürünebilir olmasıdır. Bizim hedefimiz Beşiktaş’ı Türkiye ve Avrupa’nın en çok yürünen kenti haline getirmektir. Zaten çağdaş kentler, artık ulaşımda yaya öncelikli bir düzen hedefiyle yola çıkmaktadır. Ulaşım, sağlık, eğitim, güvenlik, rekreasyon gibi temel hizmetlere yürüme uzaklığında ulaşabilmek bir kent için gelişmişlik ölçütüdür. Temel hizmetlerin yürüme uzaklığında olduğu “Ulaşılabilir bir Beşiktaş”, kentimizin yeni mekânsal örgütlenmesinde ana hedefimizdir. Beşiktaş’ı baştan başa yürünebilir hale getirmek, halkı özel araçlarını kullanmadan istedikleri yere sağlıklı, güvenli bir şekilde ulaştırmak istiyoruz. rünebilen yaya yollarıyla, yaşayan meydanlarıyla Beşiktaş “Türkiye’nin ilk yaya öncelikli kenti” haline gelecek. Bu yeni projemizi gerçekleştirirken engelli kentlilerimizin de rahatça yararlanmasının çözümleri yaratılacak ve bu imkânlar birlikte kullanılacak. Yürüme yollarına ek olarak düzenlediğimiz “kenti içi ring seferleri” ile kentimizin her noktası ulaşılabilir olacak. Zaten şu anda ring seferlerimiz kentlimize hizmet veriyor. Ring seferleri ile kentlilerimizi toplu ulaşım duraklarına, alışveriş merkezlerine ve kültür merkezlerimize ulaştırıyoruz. Ayrıca eğlence dünyasından rahatça yararlanmak, alkollü araç kullanmaktan sakınmak isteyen kentliler için “Evlere Vale Hizmeti” de hayata geçirilecek. “Erişilebilir Hizmetler” derken ne kapsamda söylüyorsunuz? Bu anlamda kentimiz için yeni bir yaşam biçimi, yeni bir kent yapısı öneriyoruz. Bu önerinin temel amacı, kentlilerin temel hizmetlere yürüme uzaklığı içinde ulaşabilmesidir. “Kentliler 500-1000 metre yarıçapında bir alanda temel hizmetlere yürüyerek ulaşılabilmeli” diye düşünüyorum. Bu anlamda iki şey yapılacak. Öncelikle var olan kentsel imkânlar bu bakışla yeniden ele alınacak, güçlendirilecek ve birbiri ile bütünleştirilecek. Buna koşut olarak da yeni bir kent içi ulaşım ve yürüme aksı oluşturulacak. Başta var olan yaya ulaşım güzergâhlarının güvenliği sağlanacak, kalitesi yükseltilecek. Yaya ulaşımı toplu taşıma ile bütünleştirilecek; sinyalizasyon, aydınlatma ve renklendirme çalışmaları yapılacaktır. Bu doğrultuda ihtiyaç duyulacak bazı noktalara da “kent içi ring seferleri” konulacaktır. Çünkü kentimizde belirli saatten sonra anakentin sunduğu belediye otobüs seferlerinin yetersiz kaldığı açıktır. Özellikle Beşiktaş’ın güneyinde yaşayan insanlarımızın ve gençlerimizin kültür ve sanat etkinliklerinden yeterince yararlanamadığını biliyoruz. Belediyemizin düzenlediği kültür ve sanat etkinliklerinin yoğunluğu, mekânlarımızın konumlanması nedeniyle kentimizin kuzeyinde yoğunlaşmaktadır. Ancak ulaşım olanakları olmadığı için yurttaşlarımız bu etkinliklerden yeterince yararlanamamaktadır. Benzer şekilde Beşiktaş kentine nefes aldıran vadiler boyunca da gerek yaya, gerek toplu ulaşım açısından sorunlar ve yetersizlikler vardır. “Ulaşılabilir Beşiktaş Kenti” projemizin somut hedefleri şunlardır: Bebek’ten sahile, Levent’ten Ortaköy’e, Gayrettepe ve Dikilitaş’tan Çarşı’ya yürüme keyfi ve güvenliği yüksek “yaya yolları” yapılacak. Bu yaya yolları “kent içi ring seferleri” ile bütünleştirilecek. Böylece her yöne yü- 14 B+ İLKBAHAR Aslında başta sözünü ettiğim ve masanın dört ayağı diye sıraladığım temel başlıklar birbiriyle bütünleşiyor. “360 Derece Yönetim” sistemi ile kurduğumuz yapı, kentlilerin hizmete daha çabuk ve yerinden erişebilmesinin altyapısıdır. Amacımız her Beşiktaşlının yaşadığı yerde, yaşam çevresine en yakın noktada belediye hizmetine erişebilmesidir. Bu da 500-1000 metrelik bir yarıçap olarak öngörülüyor. Bir anlamda yurttaşlar belediyeye gelmeyecek, belediyemiz yurttaşların ayağına gidecek… Bu anlattıklarımızı gerçekleştirebilmek için Beşiktaş kentlileriyle ilişkilerimizi karşılıklı olarak daha sıklaştırmak ve zenginleştirmek zorundayız. Bu da zaten sonuna kadar demokrat olan yönetim anlayışımızı yeni projelerle desteklemek anlamına geliyor… Galiba “Demokratik Katılımcı Yönetim” başlığına geldi sıra… Projelerimize geçmeden önce beş yıllık başkanlık döneminde edindiğimiz deneyimlerimizden hareketle yönetim anlayışımızda oluşan derinliği paylaşmalıyım. Bilindiği gibi günümüzde merkezi yönetimler için yeterli bulunan “temsili demokrasiler”, kentleri yönetmek için yetersiz kalmaktadır. Yukarıda sözü edilen programın yaşama geçirilmesi için Beşiktaş Belediyesi “demokratik katılımcı yönetim” yapısını oluşturacaktır. Çünkü küresel dünyada sorunların da, çözümlerin de odağında artık kent- ler var. Bu açıdan Beşiktaş kenti, Cumhuriyetimizin temel ilke ve değerlerini koruyarak, insan haklarına dayalı, çok aktörlü, yaygın ve etkileşimli bir iletişimi esas alarak, kendisi yapmaktan çok yerel ve sivil aktörleri yapabilir kılan, yönlendiren, kaynakların oluşumunu ve kullanımını kolaylaştıran bir yönetim anlayışına geçecektir. İnanıyoruz ki bu karşılıklı paylaşım, siyasal ve ekonomik güçlerin daha yaygın ve adil dağılımını sağlayacaktır. Kamu kuruluşları, özel sektör, STK ve diğer aktörler arasında yarışmacı ya da çatışmacı bir ilişki yerine birlikte çözmeye yönelik işbirlikleri geliştirecektir. Ve yine inanıyoruz ki Beşiktaş’ta bireylerin yaşamına dayanışma, yaratıcılık, özgürlük ve kentli sorumluluk olarak yansıyacaktır. Beşiktaşlıların kentsel ihtiyaçlarında kullanılmak üzere belediyenin hizmet binalarında, kültür merkezlerinde ve taksi duraklarında “bilgi terminalleri- panelleri” hizmet verecek! Mahalle belediyeciliği olarak adlandırdığımız uygulamada oluşacak yeni idari yapılarımızın tümünde yurttaşların doğrudan bilgiye ulaşımı sağlanacak! Yaşamımızda başka bir paylaşma daha var. Beşiktaş’ın kamusal alanlarını da hep birlikte paylaşıyor, kullanıyoruz. Yani sokaklarını, parklarını ve meydanlarını… Nedir bu alanlarla ilgili yeni yaklaşımınız? Çünkü Beşiktaş kentlisinin temel karakteri laik Cumhuriyet ve demokrasi değerleriyle yaşaması ve onlara sahip çıkmasıdır. Bu değerleri ve Mustafa Kemal ilkelerini birer “yaşam ışığı” olarak kabul eder. Yeni dönemde gerek yönetim anlayışımızın, gerekse hizmet kalitemizin ortak paydası daha fazla katılımcılık, daha fazla demokrasi olacaktır. Çünkü fırsatlar ve tehditler karşısında artık biliyoruz ki birbirimize daha çok ihtiyacımız var! Kamusal mekânlar yani sokaklar, meydanlar ve parklar gibi ortak alanların fiziki ve sosyal kalitesi arttırılacak! Meydanların çevresinde yetkin ve yaratıcı meslek erbabının, sanat ve kültür üreticilerinin yerleşmesi teşvik edilecek. Sokak etkinlikleri ve gösterileri düzenlenecek, sokak sanatçılarına ve sporcularına yeni olanaklar yaratılacak. Bir anlamda geçen dönem başlattığımız “kaliteli kamusal alanlar” projesi boyutlanıp devam edecek. Yeni dönemde en az dört başlıkta daha demokratik ve yaygın çözümleri hayata geçireceğiz. Bilgi paylaşımı, kaliteli kamusal mekânlar, kentli dayanışması, daha saydam yönetim ve proje demokrasisi… Kent demokrasilerinin kalbi kent meydanlarıdır. Biz bu dönem Beşiktaş’a meydanlar kazandırma konusunda önemli adımlar attık. Bilgi paylaşımından neleri kastediyorsunuz Sayın Başkan? Katılımcı kent demokrasileri bir yanıyla, bilgi demokrasileridir. Kentlilerin bilgi edinme hakları sadece devletle olan ilişkilerinde uygulanan sınırlarda tutulamaz. Bilgi üretiminde, dağıtım ve kullanımındaki dijital teknolojileri daha yaygın olarak halkımızın yararlanmasına sunmalıyız! Beşiktaş Köyiçi, Beşiktaş Meydanı, Levent Çarşı, Ortaköy Meydanı, Arnavutköy ve Bebek gibi kentlilerce yoğun ve oturmalı kullanılan alanlarda “telsiz-internet” uygulamasına geçilecek! Uzun yıllardır çözümlenemeyen Beşiktaş meydan düzenlemesi konusunda hazırladığımız çözüm kabul edildi. 40 dükkân, 3 büfe, köprü altında 9 dükkân ile, halk pazarı ve Tansaş mağazası yıkıldı. Yeşillendirme ve çevre düzenlemesi yapıldı. Beşiktaş 7000 metre karelik yeni bir meydana kavuştu. Levent Meydanı’nı da yeniden düzenlendik. Meydana bakan binaların cephe yenilemeleri yapıldı. Çiçekçiler ve manavlar yeniden düzenlendi, tabelalara standart getirildi. Trafiği rahatlatacak düzenlemeler yapıldı. “Gele- B+ İLKBAHAR 15 Başkana bağlı “mahalle ve site temsilcileri” oluşturuyoruz. 23 temsilci taleplerini anında iletebilecek. cek İçin El Ele” heykeliyle meydan süslendi. Ortaköy Meydanı ve çevresindeki harap binalar tespit edilerek tek tek elden geçirildi. Sahildeki yer döşemesi değiştirildi. Motor iskelesi tamir edildi. Tabela, tente ve seyyar satıcılara standart getirildi. Özetle Beşiktaş kentinin kamusal alanlarını daha güzel, kaliteli, özenli hale getireceğiz. Özellikle meydanlar ve parklar bizleri daha çok bir araya getirmeli, merhabalarımızı çoğaltmalı, diye düşünüyorum. Kentimizdeki işyerlerinde yoğun iş saatlerinde çalışacak gençlerimiz, giderlerinin bir kısmını karşılama imkânı bulacak. Burslu öğrenci sayısı... Özel sektörün de katkısı alınarak “burslar % 100 arttırılacak!” Yeni yetişen ortaöğretim çağındaki gençlerimizin beden ve ruh sağlıkları özenle korunacak. Okul Aile Birlikleri işbirliğinde okul çevresi ve kantinlerindeki gıdalar denetlenecek, çocuk ve velilerine “medya okur-yazarlığı” kursları verilecek. Sözü edilen kamusal alan düzenlemeleri kadar önemli olan bunları kullanan nüfus! Beşiktaş’ta ağırlıklı olarak bir eğitim kenti ve öğrenci yaşamı yoğun. Neler var İsmail Ünal’ın programında gençler için? Meslek edindirme kurslarımızı “kariyer geliştirme” kurslarıyla genişleteceğiz. Çalışan kentlilerimizi de düşünerek kariyer geliştirme kurslarımızı mesai saatleri sonrasında ve hafta sonlarında düzenleyeceğiz. Haklısınız, Beşiktaş bir eğitim ve öğrenci kentidir. Bu anlamda özellikle üniversite öğrencilerinin yoğun olarak yaşadığı bir beldedir. Hem öğrenci kardeşlerimize hem de halkımıza yeni dönemde yeni imkânlar sunacağız. Sayın Başkan “daha saydam yönetim ve proje demokrasisi” konusundaki değerlendirmelerinizi de alsak… Belediyemiz olanaklarıyla hizmete giren öğrenci yurtlarımızın talebi karşılamasının olanaksızlığını göz önüne alarak “Öğrenci Pansiyonculuğu” projemizi yaşama geçireceğiz. “Daha saydam yönetim ve proje demokrasisi” derken şunları söylemek istiyoruz: Bundan sonra belediyemizde üretilecek projeler, hem kentlilerle hem de projeden etkilenen aktörlerle birlikte değerlendirilecek, internet ortamında tartışmaya açılacaktır. Evlerini ya da evlerinin odalarını öğrencilere kiralamak isteyen kentlilerimiz için teşvikler getireceğiz. Öğrencilerimiz, kendileri sokak sokak ev aramak yerine belediyemize gelerek, kalabilecekleri evler konusunda bilgi alabilecekler. Öğrencilerimiz kiralayacakları evleri, sponsorlar kanalıyla sağlayacağımız malzemeleri kullanarak, kendi emekleriyle boyayacak ve onaracaklar. Belediyemiz kanalıyla kalacak yer bulan öğrencilerimizi sonrasında da yalnız bırakmayacağız. Belediyemizin gerçekleştirdiği sosyal sorumluluk projelerinde onlardan yararlanacağız. Daha önemlisi üniversite öğrencilerine “yarı zamanlı iş” sağlayacağız. 16 B+ İLKBAHAR Benzer açık ve saydam uygulamalar, planlama çalışmalarımız için de geçerli olacaktır. Yıllık bütçe öngörüleri ve uygulama sonuçları da her yıl, Beşiktaş kentlileri ile paylaşılacaktır. Bu dönem uygulamaya soktuğumuz “proje karar toplantıları”na devam edilecek. Belediye kaynaklarını daha etkin ve verimli kullanan bir yönetim yapısı oluşturulacak ve kentlilerin denetimine açık olacak. Bu arada bu yapıyı güçlendirecek, kentlilerle gündelik bağımızı ve işbirliğini güçlendirecek özel projelerimiz ve yatırımlarımız da var. Ne gibi Sayın Başkan? Çeşitli kentli gruplara hizmet verecek yeni yatırımlarımız ve özel projelerimiz şunlar: Meydanlar ve parklar bizleri daha çok bir araya getirmeli, merhabalarımızı çoğaltmalı l Beşiktaş “huzurevi” ne kavuşacak l Beşiktaş’ın “çocuk müzesi” olacak l “Kadın Sığınma Evi” açılacak l Beşiktaşlılar sağlıklı yaşam için “spor merkezi”ne kavuşacak l Yeni yaşam evleri, kültür-sanat merkezleri açılacak l Sokak hayvanlarını sahiplendirme projesi hayata geçirilecek, hayvan bakım evleri açılacak Son olarak Beşiktaş’ın üstü örtülmüş çok önemli tarihi misyonunu öne çıkartacak bir projem var. Çoğumuz bilmeyiz. Mustafa Kemal ve arkadaşları Kurtuluş Savaşı için Samsun’a Beşiktaş’tan hareket ederler. Beşiktaş Meydanı’ndaki Sinan Paşa Camisi’nde “cuma selamlığı” na katılan Mustafa Kemal, arkadaşları ile Beşiktaş İskelesi’nde bir tekneye binerek Bandırma Vapuru’na geçerler. 16 Mayıs ile 19 Mayıs 1919 tarihleri arasındaki bu üç gün çok bilinmez ama ulusal tarihimiz açısından çok önemlidir. Beşiktaş Belediyesi olarak bundan sonra her yıl bu üç günü, yani 16-19 Mayıs tarihlerini “Kurtuluş Şenlikleri” olarak kutlayacağız ve ileriki yıllarda bunu Türkiye’nin, giderek de dünyada emperyalizme karşı bağımsızlık savaşı vermiş ulusların şenliği haline getireceğiz! Cumhuriyetimizin antiemperyalist ve bağımsızlıkçı özünü de bu şenlikle yaşatmayı amaçlıyoruz. Genel olarak bakıldığında, bir anlamda yeni bir kentsel demokrasiye, katılımcı kent demokrasisine yani “birlikte yönetme” sürecine geçiyoruz. Çünkü Beşiktaş’ın temel karakterini “Laik Cumhuriyet ve Demokrasi Değerleri” oluşturur. Beşiktaşlının da özünde bu anlayış vardır. Laik Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak ve geliştirmek için Beşiktaşlı’yız! Ama bir o kadar da geleceğimizi kendi irademizle, kentli ortaklığımıza güvenerek, bilim ve sanata inanarak herkesten güzel kurgulamak ve kurmak zorundayız. Hem de sonuna kadar! Teşekkürler Sayın Başkan. Yeni dönemde başarılar diliyoruz! B+ B+ İLKBAHAR 17 Kapak Demokrasi kahramanları Yazı: GÜLÇİN TAHİROĞLU Fotoğraflar: NURCAN VOLKAN Abdi İpekçi, Ahmet Taner Kışlalı, Bahriye Üçok, Bedrettin Cömert, Cavit Orhan Tütengil, Çetin Emeç, Doğan Öz, Muammer Aksoy, Onat Kutlar, Uğur Mumcu, Ümit Doğanay ve Asım Bezirci; “12 Demokrasi Şehidi” Beşiktaş Belediyesi ile Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nin el verdiği projede hayat buldular… 18 B+ İLKBAHAR T ophane-i Amire’nin Küçük Kubbesi’nin altında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nden yedi akademisyen bir araya geldi. Yüzyıllardır savaşta kullanılan topların imal edildiği alanda bu kez barışa, demokrasiye hizmet edilecekti. Tıpkı öğrencilik yıllarında olduğu gibi aynı duyguları paylaşarak, beş ay o küçük, tek kubbe altında çalıştılar. Beş ayın bir ayı maket yapımıyla geçti. 12 dev insanın heykelini yapmak, keyifli olduğu kadar zorlu bir süreçti. Bir heykelin boyu 2 metre 20 santimi buluyordu. Heykellerin yapımında yaklaşık 40 ton kil, 9 bin 600 kilo da bronz kullanıldı. Teknik ekibiyle, dökümcüsüyle zincir halinde yoğun bir emek vardı ortada. Ama işin en zor yanı da heykellere bir anlam yüklerken gerçekleşecekti. Heykellerin her biri onurla tüketilen koca bir hayatı anlatacaktı. İnancı, umudu, kararlılığı; kısaca taşıdıkları duyguları bronza aktaracaklardı. İşin en zor yanı da buydu. Heyecanlıydılar. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Heykel Bölümü’nün bugünkü başkanı Doçent Fatma Akyürek’in söylediği gibi; toplum bu kez değerlerine sahip çıkacaktı. Birileri o yaratılan değerleri yok etmek için güç kullanırken bu çaba çok önemliydi. Kamu kurumlarından biri ilk kez alışılmışın dışına çıkarak toplumun vicdanının anısını yaşatmaya kararlıydı. Projenin mimarlarından Sanatçı Profesör Ferit Özşen, Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal’ın “sır gibi” sakladığı bir projesi olduğunu öğrendiği zaman çok heyecanlanmıştı. İsmail Ünal bu projeden Prof. Özşen’e söz etmişti ama, yalnızca ana hatlarını konuşmuşlardı. O, “Başkan projeyi öylesine heyecanla bizlere anlattı ki, bize de onun hayalini gerçekleştirmek düştü” diyor. Evet Başkan’ın hayali, aynı ideali paylaşan yedi akademisyen heykeltıraş ve onların öğrencilerinin de hayali olmuştu artık. Projenin adı; “Demokrasi Kahramanları”ydı. Teröre kurban verilen 12 aydının heykeli yapılacaktı. Abdi İpekçi, Ahmet Taner Kışlalı, Bahriye Üçok, Bedrettin Cömert, Cavit Orhan Tütengil, Çetin Emeç, Doğan Öz, Muammer Aksoy, Onat Kutlar, Uğur Mumcu, Ümit Doğanay ve Asım Bezirci. Aydınlık Türkiye’nin aydınlık yüzlü yazar, gazeteci ve düşünürlerinin heykellerini yapmak, toplumun bu değerli insanların mücadelesini kavramaları adına önemli bir karardı. Bellekler taze tutulmalı, gelecek kuşaklara da aktarılmalıydı. Mesleği mimarlık olan İsmail Ünal projenin hayata geçmesini bir görev sayıyordu ve düşüncelerini “Şehit olan ustaları yaşatmak bizim sosyal demokrat, cumhuriyetçi, laik ve çağdaş anlayışımızın gereğidir” sözleriyle açıklıyordu. İhaleye çıkmak uzun zaman alacaktı o nedenle de projeyi üniversitede döner sermaye kapsamında gerçekleştirmeye karar verdiler. Bu kararda projeye sonsuz desteğini veren Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Rektörü Prof. Rahmi Aksungur’un payı vardı. Bu proje; yapım aşamasından son noktayı koyana kadar öğrencileri için de önemli bir tecrübe birikimi oluşturacaktı. Heykel bölümü hocaları önemli bir koleksiyona imzalarını atacaklardı. Heykelin yapımında yoğun emekleri geçen araştırma görevlileri Ömer Emre Yavuz ve Ferit Yazıcı ile birlikte Hakan Ersiz, Barış İlkhan, Alp Alanbay ve Hakan Bakır’dı. Dudullu’daki dökümcü ustası Yusuf Selvi’nin adı da unutulmayanlar arasındaydı. B+ İLKBAHAR 19 Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal, Prof. Ferit Özşen’le (sağda) birlikte “Demokrasi Kahramanları” projesinin her aşamasına tanıklık etti. Heykellerin kimlere ait olacağını belirlemek hayli zaman aldı. Belli bir tarih aralığı seçildi. 1970 ile 1999 yılları arasında katledilen aydınlardan 12 tanesi seçildi. Peki ya diğerleri? Teröre kurban giden yüzlerce aydın vardı. Seçilen 12 aydının heykelinde onlar da vücut bulacaktı. Onlara ayrılan alanın adı “Demokrasi Kahramanları”ydı… Beşiktaş Belediye Başkanı da, akademisyenler de projenin devam etmesinden yanaydılar. Bir gün sıra onlara da gelecekti. Hangi heykeli kimin yapacağını akademisyenler aralarında belirledi… Çoğu 68 kuşağıydı ve öldürülen aydınları tanıyordu. İşte o noktadan itibaren zorluklar da başladı. Tek tek ailelere ulaşıldı. Arşivler tarandı, albümleri incelendi. Gerçekleştirecekleri heykeller aslına en yakın haliyle tasarlanmalıydı. Öyle de yapıldı. Bu konuda titizlikle çalıştılar. Bazı aileler her türlü veriye ulaşmaları için yardımcı olurken, bazıları bu çalışmayı tedirginlikle karşıladı. Onlara ulaşmak kolay olmadı. Asım Bezirci’nin heykelinin yapımını üstlenen Doç. Dr. Neslihan Pala, bu zorlu süreci şu sözlerle anlatıyordu: “Asım Bezirci’nin eşi heykelin dikilmesi konusunda bir sevinç göstermedi. Kendisini kaybettim, yok oldu, bir gün birileri o heykeli kaldıracak yorumunu yaptı. Acı içindeydi. Bu sözleri aslında açıkça görülen onun yalnızlığının ve kederinin de bir yansımasıydı.” Asım Bezirci’nin eşi her şeye rağmen, yine de aile albümünü açtı ve Asım Bezirci’nin internette ulaşılamayan gülümseyen bir portresi bugün ‘Demokrasi Parkı’ndaki yerini buldu. Sivas’ta Madımak Oteli’nde diri diri yakılan onca aydının onurlu gülümsemesi bugün Asım Bezirci’nin yüzünde dalgalanıyor. Bazı aydınların fotoğrafına ulaşılamadı. Örneğin Prof. Muammer Aksoy’un bir-iki kare vesikalık fotoğrafından başka bir fotoğrafı yoktu. O’nun heykelini yapan Prof. Ferit Özşen, “inanılır gibi değil” diyordu; “8 yıl Ankara Barosu Başkanlığı yap. 1961 Anayasası’nı hazırla... Bu insanlar işte bu kadar da mütevazıydılar…” Zor da olsa Prof. Aksoy’un fotoğrafı bulundu ve elinde anayasası ile bu değerli aydınımızın silueti gelecek nesillere armağan edildi. Uğur Mumcu’nun heykelini üstlenen Prof. Ferit Özşen, Mumcu’nun aile dostuydu ve kadere bakın ki, Mumcu’nun anıt kabristanı da onun elinden çıkmıştı. Bu paylaşımlar akademisyenlerin duygulu dünyasında yerini ziya- 20 B+ İLKBAHAR desiyle buldu ve ortaya duygu yüklü bronz heykeller çıktı. Prof. Rahmi Aksungur’la ortaklaşa emek veren eşi Yard. Doç. Ayla Aksungur, Çetin Emeç’in ailesinden yoğun destek gördüklerini bu ilgiden de çok memnun olduklarını söylüyordu. Çetin Emeç’in yüzündeki yumuşak ifadeyi heykele yansıtmak onunla yapıtı arasında bir sevgi yumağı oluşturmuştu. Ayla ve Rahmi Aksungur, Abdi İpekçi’nin geçmişini araştırdıklarında Mısırlı aristokrat bir aileden geldiğini öğrendiler. O nedenle de onun heykelini yaparken, ‘daha mesafeli, düşünceli bir adam’ portresi oluşturmaya dikkat ettiler. Heykellerin yapımına başlandığı tarih olan 1977’nin son aylarında Heykel Bölümü’nün başkanlığını üstlenen Prof. Vedat Somay’ın ise önemli bir saptaması vardı: “Onlar demokrasi adına bir kahraman olarak öldürülmek isterler miydi? Onlar ‘ben kahraman olayım’ diye yola çıkmadılar. Hayatlarını bu uğurda yaşamaya adamışlardı. O nedenle de bu heykeller toplum olarak sürekli bir hatırlatma ve sürekli yüzleşmemiz gereken simgeler aslında.” Gerçekten de Prof. Vedat Somay öğrencilik yıllarından tanıdığı gazeteci Onat Kutlar’ın heykelini yaparken bu yoğun duyguları yaşadı ve bu duyguları yapıtına yansıttı. Bahriye Üçok’un heykelinin yapımını üstlenen Doç. Fatma Akyürek için ise çalışması başka bir anlam ifade ediyordu. Alışılmışın dışında ilk kez bir kadın heykeli üzerine çalışılacaktı. Bu onun çalışmasına farklı bir anlam yüklemesine de neden oldu. Bahriye Üçok’un duruşunu, kişiliğini, kararlılığını, demokrasiye olan inancını yansıtırken işin duygusal boyutunu asla göz ardı etmedi. Ona göre seçilen 12 kişi de terör ve şiddetin mağdurlarıydı ve onlar “Demokrasi Şehitleri”ydi. Demokrasi Kahramanları Parkı, bugün terörü ve şiddeti lanetlercesine Beşiktaş’ta Abbasağa Parkı’nda 10 dönümlük bir arazide yer alıyor. Bir gün yolunuz düşerse Demokrasi Kahramanları’nın önünde tek tek saygı duruşunda bulunmak boynunuzun borcu olsun. Onlar Beşiktaş Belediyesi’nin, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi öğretim üyelerinin, öğrencilerinin, işçilerin yoğun emek ve demokrasiye olan inançları ile var edilen heykeller… Toplumsal belleğimizi taze tutmak adına orada sizi bekliyor olacaklar. B+ Asım Bezirci (1922-1993) Doç. Dr. Bahriye Üçok (1919-1990) um yılı kaynaklarda farklı yer alıİnceleme yazarı, eleştirmen. Doğ u söyleniyor. Erzincan doğumyor. 1922 ya da 1927 yılında doğduğ Asım Bezirci, Ilgaz hakkında en lu. Rıfat Ilgaz’la yakın arkadaş olan irci’nin Orhan Veli incelemesi, kapsamlı incelemeyi yayınladı. Bez tırmaları, 35 kitabı ve 4 tezin dö300’den fazla makalesi ve araş ak Oteli’ni ateşe verenler, Asım kümü bulunmakta. Sivas’ta Madım lar. Bezirci bugün Sivas olaylaBezirci’nin de ölümüne neden oldu anılıyor. rında katledilen 37 kişiyle birlikte Ordu’da doğdu. Tarihçi ve siyaset bilimci. Kandilli Kız Lisesi’ni bitirdi. Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Orta Çağ Türk İslam Tarihi Bölümü’nü ve Devlet Konservatuvarı Opera Doç. Fatma Akyürek, Bahriye Üçok’un heykelini yaparken... Bölümü’nü bitirdi. Ankara Üni- versitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesiydi. Siyasete atılu Milletvekili ve SHP Parti Mecdı, Kontenjan Senatörü oldu. Ord sça biliyordu. Ankara’daki evilisi üyesiydi. Fransızca, Arapça, Far laması sonucu yaşamını yitirdi. ne gönderilen bombalı paketin pat Çetin Emeç (1935-1990) okrat Parti’nin kurucularından İstanbul’da doğdu. Babası Dem Galatasaray Lisesi’nden sonra milletvekili Selim Ragıp Emeç’ti. si’nden mezun oldu. Gazeteİstanbul Üniversitesi Hukuk Fakülte si’nde başladı. Hayat ve Ses ciliğe babasının Son Posta Gazete ti. Hürgün’ün Genel Müdürü, dergilerinden sonra Hürriyet’e geç oldu. Bir süre Milliyet’in GeHürriyet’in Genel Yayın Yönetmeni nduktan sonra tekrar Hürriyet’e nel Koordinatörlüğü’nde de bulu ’deki evinin önünde şoförü Sidöndü. 7 Mart 1990’da Suadiye nan Ercan’la birlikte kurşunlandı. Doç. Neslihan Pala, Asım Bezirci... Abdi İpekçi (1929-1979) Lisesi’ni biİstanbul’da doğdu. Galatasaray devam etti. tirdi. Bir süre Hukuk Fakültesi’ne ladı. Yeni İsGazeteciliğe Yeni Sabah’ta baş ştı. Milliyet tanbul, İstanbul Ekspres’te çalı eni olarak Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetm ını üstlendi. görev yaptı. Gazetenin başyazarlığ kiye Basın Türkiye Gazeteciler Sendikası, Tür . UluslararaEnstitüsü Başkanlığı’nda bulundu lığı ve Bası Basın Enstitüsü’nün ikinci başkan görevlerisın Şeref Divanı Genel Sekreterliği İstanbul’daki ni üstlendi. 1 Şubat 1979 gecesi evinin önünde öldürüldü. Doğan Öz (1931-1978) Çetin Emeç’in heykelinin yapımı Doç. Ayla Aksungur’a ait. Abdi İpekçi ve Doğan Öz’de ise eşi Rahmi Aksungur’la birlikteler. ültesi mezuAnkara Üniversitesi Hukuk Fak dan itibanu. Savcılığa başladığı 1962 yılın Denizli’den ren sürekli tehdit edildi. 1977’de dımcısı olaAnkara’ya Cumhuriyet Savcı Yar vletin içindeki rak atandı. Katledildiği sırada ‘De ordu. Doğan kontrgerilla yapılanmasını’ araştırıy ’ye sayısız Öz’ün araştırmasında 30 yılın Türkiye kardeş kavcana, tırmandırılan düşmanlıklara, du. Eşi Segalarına neden olduğu vurgulanıyor ların izi devzen Öz’e ‘Soruşturduğum bazı olay anıyor. Ama let içinde üst makamlara kadar tırm ay sonra üsüzerine gidilmesi lazım’ demişti. İki a uğradı. tüne gittiği çetenin silahlı saldırısın B+ İLKBAHAR 21 22 B+ İLKBAHAR “Bugün aydınlık güçler olarak hâlâ ayaktaysak bunu demokrasi kahramanlarına borçluyuz...” İsmail Ünal B+ İLKBAHAR 23 Ümit Doğanay (1920-1979) Onat Kutlar (1936-1995) Prof. Dr. Ümit Doğanay 1920 yılında Erzincan Kemaliye’de doğdu. İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakülte- Şair, yazar ve düşünce adamı. Türk edebiyatının en özgün yazarları arasındaydı. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ndeki öğrenimini son sınıfta bıraktı. Felsefe okumak için Paris’e gitti. İki yıl sonra döndüğünde Doğan Kardeş dergisini çıkar- si dekan yardımcısı olanak görev yaptı. Medeni hukuk alanında yorulmaz bir araştırmacı, bir aydın olarak hukuk dev- dı. Türk Sinamatek Derneği’ni kuranlar arasında yer aldı. İstanbul Film Festivali Düzenleme Kurulu’nda, İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı İcra Kurulu’nda bulundu. 1959 yılında yayınla- nan “İshak” ile 60. yılında Türk Dil Kurumu Ödülü’nü kazandı. 1995 yılında Fransız Hükümeti tarafından verilen L’Ordre des Arts et des Lettres ödülüyle onurlandırıldı. 30 Aralık 1994’te The Marmara Oteli’nin pastane katına yapılan bombalı saldırı sonucunda ağır yaralandı. 11 Ocak 1995’te hayatını kaybetti. Uğur Mumcu (1942-1993) şu sözlerle dile getirdi: “23 hain kurşun saptanan gövdesinde hep dik tuttuğu başı ile, gerisinde kolay kolay Onat Kutlar ve Ümit Doğanay heykellerinin yapım aşaması Prof. Vedat Somay’a bambaşka duygular yaşattı. doldurulmayacak bir boşluk bırakarak aramızdan ayrılıp, gitti” 20 Kasım 1979’da evinin önünde öldürüldü. Muammer Aksoy (1917-1990) si’ni ara Üniversitesi Hukuk Fakülte Hukukçu ve siyaset adamı. Ank leri itesi’nde Hukuk ve Devlet Bilim bitirdikten sonra Zürih Ünivers nbul Türkiye’ye döndükten sonra İsta Fakültesi’nde doktorasını yaptı. Üniversitesi’nde de öğretim Üniversitesi’nde asistanlık, Ankara i. ersiteden ayrıldı ve CHP’ye gird üyeliğinde bulundu. 1957’de üniv üniversiteye döndü, Siyasal 27 Mayıs 1960 sonrasında yeniden i. Avrupa Konseyi Türkiye Temsilc Bilgiler Fakültesi’nde profesör oldu lığı görevlerini üstlendi. Ankara liği, Türk Hukuk Kurumu Başkan ası’nı hazırlayan komisyonun Barosu Başkanı oldu. 1961 Anayas sözcülüğünü yap- Ankaralı olan Uğur Mumcu, babasının memuriyeti dolayısıyla Kırşehir’de doğdu. İlk ve ortaokulu Ankara’da okudu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. Bir süre avukatlık yaptı. İlk yazıları 1962 yılından itibaren Yön, Türk Solu, tı. Atatürkçü Düşünce Derneği’nin kurucuları arasın- Devrim, Ant, Kim dergilerinde yer aldı. Akşam, Milliyet ve son durağı olan Cumhuriyet Gazetesi’nde daydı. 31 Ocak 1990’da Ankara Bahçelievler’de evinin önünde kurşunlanarak öldü. köşe yazarlığı yaptı. Gazetecilik hayatı başarılarla dolu olan Uğur Mumcu, 24 Ocak 1993 yılında uğradığı bombalı saldırı sonucu öldü. Prof. Ferit Özşen, Uğur Mumcu’nun Ankara’daki anıtmezarının yapımını da üstlenmişti. Prof. Özgen, Muammer Aksoy’u da Demokrasi Parkı’ndaki yerine hazırladı. 24 B+ İLKBAHAR letinin yılmaz bir savunucusuydu. Uğur Mumcu, Doğanay’ın ölümünden duyduğu üzüntüyü ) Prof. Ahmet Taner Kışlalı (1939-1994 Orhan Cavit Tütengil (1921-1979) İsİstanbul Haydarpaşa Lisesi ve İlk ve ortaokulu Tarsus’ta bitirdi. un ültesi Felsefe Bölümü’nden mez tanbul Üniversitesi Edebiyat Fak lerde felsefe öğretmeni, Kepirteoldu. Antalya ve Diyarbakır’da lise men olarak çalıştı. İngiltere’ye gitpe ve Aksu köy enstitülerinde eğit ti. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde akademik yaşamına başladı. den sonra Sorbonne’da doktorasını Zile doğumlu. Galatasaray Lisesi’n 8 n Türkiye’de Siyasi Güçler”di. 197 tamamladı. Tezinin konusu “Moder Bakanı’ydı. 12 Eylül’de Ankara Üni yılında Ecevit Hükümeti’nin Kültür de üyesiydi. Cumhuriyet Gazetesi’n versitesi İletişim Fakültesi öğretim cıneği’nde Genel Başkan Yardım yazarlık, Atatürkçü Düşünce Der yet nlık güçler tarafından bir Cumhuri lığı yaptı. 44 yıllık yaşamına kara da son verildi. Bayramı’nda, 29 Ekim 1994 yılın Doktorasını ‘Monteisquieu Siyasi ve İktisadi Düşünceleri’ üzerine yaptı. Profesör oldu. Atatürkçü düşüncenin savunucuları arasındaydı. Cumhuriyet Gazetesi’nde denemeler yazdı. 1960’da Doçent oldu. 7 Aralık 1979’da evinin önünde saldırıya uğradı. Doç. Önder Büyükerman’ın usta elleri Tütengil ve Kışlalı’nın heykellerini hazırladı. Bedrettin Cömert (1940-1978) ihi Bölümü öğretim üyesiydi. SiHacettepe Üniversitesi Sanat Tar versitesi İtalyan Dili ve Edebiyatı vas Lisesi’nden sonra, Roma Üni versitesi Felsefe Enstitüsü’nde bölümünü bitirdi. 1971’de Roma Üni Eleştirisi” konulu tezi ile doktorası“Son 50 Yılda Türkiye’de Sanat ecek, Varlık, Soyut, Yeni Ufuknı tamamladı. Forum, Yansıma, Gel r şiirleri yayınlandı. Önemli çevirile lar ve Yeni Ortam dergilerinde i Başkanlığı’nı üstlendi. Ankara yaptı. Tüm Öğretim Üyeleri Derneğ silahlı saldırıya uğradı. Gaziosmanpaşa’daki evinin önünde Yard. Doç. Yıldız Güner, Bedrettin Cömert’in heykeline hayat verdi adeta... B+ İLKBAHAR 25 Benim Beşiktaşım Leyla Alaton Günyeli: "Beşiktaş İstanbul'un en Avrupalı yüzüdür" Söyleşi: NİLÜFER OKTAY Fotoğraflar: NURCAN VOLKAN Alarko Holding Yönetim Kurulu Üyesi Leyla Alaton Günyeli başarılı bir iş kadını ve anne. Alaton Beşiktaş'ı neden sevdiğini, bir anne olarak kentle ilgili eleştirilerini, önerilerini B+ ile paylaştı. B aşarılı bir iş kadını. Fotoğraf sanatçısı Mehmet Günyeli ile evli, 8 ve 10 yaşlarında iki oğlu var. Hayatının önemli ayrıntılarından bazıları şunlar: 1961 İstanbul doğumlu. Notre Dame de Sion’u bitirdi. Fairleigh Dickinson University’de işletme okudu. New York University’de master yaptı. Türkiye’ye döndükten sonra Alarko Holding’de Üzeyir Garih’in asistanı olarak çalıştı. 1993-97 yılları arasında kendi kurduğu şirketi ile halkla ilişkiler ve danışmanlık hizmetleri verdi. 1992’de Milli Prodüktivite Merkezi tarafından Yılın İş Kadını, 1993 Davos Dünya Ekonomik Forumu’nda Geleceğin Global Liderleri’nden seçildi. TÜSİAD, GYİAD, KAGİDER, Doğal Hayatı Koruma Derneği, Bir Dilek Tut üyesi olduğu kuruluşlardan bazıları... Halen Alarko Holding’de iş hayatına devam ediyor. Şimdi Leyla Alaton Günyeli ile Beşiktaş üzerine konuşmaya başlayalım. Alaton’un anlatımını onun sözleriyle sizlere aktaralım. Pazarından çok alışveriş etmişliğim vardır Ben Beşiktaşlıyım. 17 yaşına kadar Bebek, Akif Paşa Korusu’nda; ardından daha merkeze geldim ve 25 yaşına kadar Çırağan Yokuşu’nun orada yaşadım. Amerika’ya okumaya gittim, döndüm, bu kez de Naciye Sultan’da oturdum uzun bir süre. Şimdi Sarıyer’deyim ama bence İstanbul’un en önemli kavşağı Beşiktaş’tır. Şehre gidip gelirken Boğaz yolunu tercih ediyorum. Ben Boğaz âşığıyım, her şeye rağmen heyecan verici. Üst yollarda trafikte sürüneceğime Boğaz yolunda yavaş ama manzaraya bakıp giderim. Beşiktaş benim en çok kullandığım güzergâh. Yaş olarak, görüntü olarak, kadın-erkek eşitliği olarak da çok güzel bir kesit sunar. Pazarın- 26 B+ İLKBAHAR dan çok alışveriş etmişliğim vardır. Annemin de en sevdiği şeylerden biriydi. Beşiktaş Pazarı’na gidip taze meyve-sebze almak, küçüklüğümüzde biz de giderdik. Şimdi gidemiyorum. O zamanlar daha az kalabalıktı, daha az dükkân vardı, trafik müsaitti... Birçok yol burada kesişir, bu yüzden çok önemli bir ağın başı diye düşünüyorum. Bizim Bir Dilek Tut’un ofisi de Barbaros Bulvarı’nda, onun için de Beşiktaş’ı her gün anıyorum, yaşıyorum. Beşiktaş hâlâ kendimi ait hissettiğim yer Biz vasıtalarda büyüdük, ben dolmuş çocuğuyum. Arkadaşım Baltalimanı’ndan gelir, beni Boğaziçi Üniversitesi durağında toplardı. Yanında yer ayırırdı bana, kimse binmesin diye... Üniversite durağında dolmuşa binerdim, Nişantaşı’na giderdik arkadaşlarla buluşmaya... Bebek’ten dolmuşa biner, Beşiktaş’ta değiştirir, karşıya geçerdik. Hani vücudun kalbi vardır ya merkez odur, Beşiktaş öyle bir görev gördü. İstanbul’un çok modern, bizim hâlâ kendimizi parçası hissettiğimiz çok önemli bir halkası. Demografik açıdan; genciyle yaşlısıyla, kadın ve erkeğiyle kendimi sokakta yürürken özdeşleştirdiğim bir yer. Ait olduğum yer... Ortaköy’ü olsun, Bebek’i olsun, Çırağan tarafı olsun... Kendimi hiçbir zaman yabancılaşmış hissetmiyorum çünkü İstanbul’da her yer artık eskisi gibi değil biliyorsunuz. Beşiktaş o ruhunu korumayı bildi, İstanbul’daki bütün demografik çarpıklıkları, gariplikleri, değişiklikleri burada hissetmezsiniz. Meydanda kaykay yapan çocukları seyrediyoruz Çocuklarımı Yıldız Parkı’na götürdüm. Şu andaki projem Deniz Müzesi ziyareti ama galiba restorasyon yapılıyor, kapalı. Onlarla Beşiktaş’tan geçer- B+ İLKBAHAR 27 ken mutlaka meydanda duruyoruz çünkü kaykay yapan çocukları seyretmek istiyorlar. O da bence İstanbul’un çok Avrupai, çok renkli bir yüzü. Belki orası gençler için daha enteresan hale getirilebilir. Gençlerin kendilerini ifade edebildikleri merkezlere, kültürel yerlere ihtiyaçları var. Bunların ille de kapalı mekânlar olması gerekmiyor. O meydan dünyanın en güzel manzaralarından birine sahip. Avrupa’da görürüz böyle grafitili duvarların önünde çıkıp dans eden, kayan gençleri; bana onları hatırlatıyorlar. Türkiye’de de kendini böyle ifade eden çağdaş gençlerin olması çok guzel. Çocuklarım küçük ve erkek oldukları için her geçişte durup mutlaka onları seyrederler. Bir gün yapmak isterlerse? Keşke. Becerebilirlerse tabii, o kadar profesyonel ki o gençler. Orası er meydanı, öyle herkes çıkamaz. Kuruçeşme Arena şehre gelen hediyelerden biri Bebek’teki Starbucks bence dünyadaki en güzel Starbucks. Çok zevk aldığım bir mekân. Aşşk Kafe de çok özel bir yer; misafir götürmek, bir arkadaşla buluşup yemek yemek için. En çok gittiğim semtlerden biri işime yakın olması nedeniyle Ortaköy. Oradan alışveriş ederim, iş yemeklerimi House Cafe’de yaparım. Spora da Etiler Hillside’a gidiyorum. Ben Beşiktaş’ı en çok yaşayanlardan biriyim yani... Mustafa Kemal Merkezi muhteşem bir bina. Eşim fotoğrafçı ve orada birkaç sergiye katıldı. Sergi salonunu çok beğeniyorum. İkinci köprünün çıkışında, lojistik bir noktada bulunuyor. Orası başka bir AKM olabilir. Belki altındaki alışveriş merkezi oradan taşınabilir, daha verimli kullanılabilir. Güzel sergi alanlarından bir diğeri de Dolmabahçe’de. Deniz kenarında, hem güzel hem merkezi. Beşiktaş, İstanbul’un en güzel deniz kıyısı olan, en kullanışlı ilçesi. Kuruçeşme Arena mesela. Bütün bunlar şehre gelen hediyeler. Bu bölgenin değerini, çekiciliğini artıran yerler. Tabii bu kadar yoğun bir insan trafiği olacağını hiçbir zaman düşünemezdik. Keşke alttan geçen bir yol daha olsa... Veyahut tıkır tıkır tekneler çalışsa, Venedik’te olduğu gibi deniz yolu kullanılsa daha çekilir, daha zevkli bir hale gelirdi. Çünkü denizden şehri görmenin tadı apayrı. Şehir hatları vapuruyla geçerken veyahut birinin teknesiyle gezerken doyamadan bakıyorsunuz, her seferinde başka bir güzellik yakalıyorsunuz. Her mevsimde bir başka güzel; erguvanlar zamanı, manolyalar zamanı... Bitmiyor o değişim ve çekicilik. 28 B+ İLKBAHAR Üniversiteleriyle de çağdaşlık örneği Beşiktaş’ın kültür-sanatın yanı sıra bir finans merkezi olduğu fikrine yüzde yüz katılıyorum. Belki farkında değiliz ama Beşiktaş, İstanbul’un en Avrupalı yüzüdür. Başından beri homojenliğin üzerinde durdum. Her semtinde var bu görüntü, hiç bozulmuyor; bu miks, bu renk, bu medenilik... Bunun nedenlerinden biri üniversiteleri tabii. Ben dünyanın en güzel üniversitesi Boğaziçi zannederdim, ona rakip Bahçeşehir Üniversitesi çıktı. Böyle bir manzara olamaz, balkonundan elini uzat ve suya dokun... Beşiktaş üniversiteleriyle de inanılmaz bir çağdaşlık ve güzellik örneği. Ama dediğim gibi bunların hepsini kaldıracak bir mide lazım. O da trafik sorununun çözülmesi ile sağlanabilir. Bunun için de toplu taşımacılığa çok önem vermek gerekiyor, insanları kendi araçlarını kullanmaktan caydıracak sistemler olmalı. Küçük botlar mı olur, küçük takalar mı olur... Zaten insanlar neredeyse caymak durumundalar. Trafik yavaş ilerliyor, park yeri yok, olanlar pahalı... Çok yokuşlu bir bölge, mesela bisikleti kullanmak mümkün değil. Güzelliği de belki oradan geliyor, iki kat yukarı çıkıyorsun, başka bir manzara görüyorsun. Bir de en eski yerleşim bölgelerinden biri. Eskiden de nispeten bir yoğunlaşma varmış, yalı ve köşkleriyle. Çok kitaba konu olmuş bir bölge. Beşiktaş’ta pazar kocaman bir bölgede açılırdı; o pisliği temizlemek, orayı halkın kullanımına sunmak büyük gelişmeler. Servis arabaları yerine servis motorları koyalım Belediyenin gençlere, kadınlara yönelik meslek kursları olduğunu biliyorum. Özellikle kadınlara daha çok önem verilmeli çünkü hayat şartları artık iki maaşlı aileyi gerektiriyor. Hatta bunu bir adım ileri götürmek, onlara aynı bölgede iş sunmak lazım. Benim için çift kaymaklı ekmek kadayıfı olurdu bu. Keşke insanlar kendi bölgelerinde çalışıp yaşıyor olsa, çocuklar iki saatlerini servis arabalarında geçirmese. Kolay ve medeni yaşam bence bu, o zaman trafik gibi bir sorunumuz da kalmaz. Gezmeye tozmaya başka bölgeye gideriz. Bugün ben İstanbul’da hem okulu hem işi oturduğu evin iki-üç kilometre civarında bulunan kimseyi tanımıyorum. Hepimiz ha babam seyahat ediyoruz. Milletin Avrupa’da seyahat diye baktığı mesafelere biz günlük gidip geliyoruz. Tamam şehir düz değil, metrosu da yeterli değil “Beşiktaş ruhunu korumayı bildi. İstanbul’daki demografik çarpıklıkları, gariplikleri burada hissetmezsiniz.” -çok şükür ki yapılmaya başlandı, hiç yapılmayabilirdi de- onun için şu denizi kullansak iyi olurdu. Gönül isterdi ki aşağıda bir iskele olsun, servis arabası yerine servis motorları koyalım. En medenisi bu olmaz mıydı? Bu çok mu uçuk bir düşünce, gayet basit yapmak. İnsanlar evlerine akşam sekize doğru dönüyor. Hangi çocuğu görecek, hangi yemeği yapacak, nasıl dinlenecek? Bu anlamda çok cezalandıran bir şehir İstanbul insanı, ama kimse de vazgeçemiyor. İş icabı madem bir yere gidemiyoruz bari daha medeni yaşayalım. Deniz yolunu verimli kullanmak bizi medeni kılar. Bin kat mutlu oluruz. Suya çok yakın ama aynı zamanda çok uzak bir milletiz. Birkaç iskelede dursa motorlarımız, çalışanları bıraksa... Bu bir lüks olmamalı. Benzine, zamana yazık, çevre kirliliğine girmiyorum bile. Sabahları çocukları okula ben bırakıyorum En büyük zevklerimden biri çocuklarımı her sabah okula bırakmak. Güne güzel başlamak için ben götürüyorum onları. Kaliteli zaman geçiriyoruz arabada; radyo dinliyoruz, gülüyoruz, yapılmamış ödevlerin üzerinden geçiyoruz veya zorla bir şeyler yediriyorum. Ellerini tutuyorsam ve yandan onların okulunun servis arabası geçiyorsa işte o zaman büyük bir dram yaşanıyor, acaba gördüler mi ellerini tutarken oluyor. Erkek çocukları böyle. Biri 8, diğeri 10 yaşında. Okula vardığımızda artık hiç arabadan inmiyorum, arkadaşları görür diye. Öpmek zaten haşa yasak... Yolda onlarla bir arada olmayı seviyorum. Çok önemli bir zaman dilimi benim için, çok şey anlatabiliyorum, çok şey konuşabiliyoruz. Bu da benim İstanbul trafiğinde bir şeyi de pozif görmem için bir neden. Bu bir saati beraber geçirelim diye Allah beni bu kadar uzun yola gönderiyor diyerek teselli buluyorum. Bardağın dolu tarafını görüyorum. Okula 10 dakikalık mesafede otursaydık, sabahları bu yakınlığı yaşayamayacaktık, ona yarıyor. Yıldız Parkı çocukların oyun alanı olmalı Bu bölgeye yapılan iyi yatırımların ortağı ve kullanıcısıyım. Bunun için Başkan’a tebriklerimi sunmak istiyorum. Hakikaten gün geçtikçe daha medeni bir ortam oluyor. Elbette daha yapılacak işler var ama güzel otellerin bu bölgeye kazandırılması çok önemli diye düşünüyorum. Halkın kullanımına açılabilecek daha çok yer var bu bölgede. Binaların fonksiyonları değişebilir; bir müze yer değiştirebilir, eskiden okul olan bir yer sanat merkezi haline getirilebilir. Şehir böyle bir değişim gerektiriyorsa bunlar yapılmalı, maksimum fayda sağlanacak hale getirilmeli. Zaten yapılıyor da. Bir Yıldız Parkı mesela daha çok insana hizmet edebilir. Ben isterim ki New York’un Central Park’ı gibi olsun, aktiviteler yapılsın, hafta sonlarımızı geçirdiğimiz bir yer olsun. Şehrin akciğeri gibi, muhteşem bir yer; Yıldız Parkı çocukların oyun alanı olmalı. Biraz unutulduğunu düşünüyorum, halkın kullanımına açılmamış bölgeleri var gibi geliyor bana. Çırağan’ın arkasındaki yer nedir bilmiyorum, askeri bölgeyse askerin orada ne işi var? Mesela Ortaköy’e inen yol, subay evleri var. Oradaki binalar halkın kullanımına açılmalı, verimli hale gelmeli. Tabii ki bu belediyenin elinde değil. Bisiklet kiralama olayını İstanbul’da hiçbir yerde görmedim. Yıldız Parkı’nda var mı? Niye olmasın, bisikleti alıp kaçacak mıyız? Oraya kadar bisikletinle gidemezsin ama bir bisiklet olsa iki tur atmak istersin. Biz Paris’te bisiklet kiraladık çocuklarımızla, bir saat gezip bıraktık, sonra da metromuza bindik. Çocukların mutluluğuna ehemmiyet vermek lazım. Madem insanlar oturdukları yerde çalışamıyor, çocuklarını okula yollayamıyor, bari özel zamanlarını daha iyi hale getirelim. Hasta çocukların dileklerini yerine getiriyoruz Bir Dilek Tut’un ofisi Barbaros Bulvarı’nda. Moralleri düzelsin, hastalıkları gerilesin diye ölümcül hastalıkları olan çocukların dileklerini yerine getiriyoruz. Türkiye’nin diğer illerinden, yurtdışından İstanbul’a gelen çocuklarımız var. Mesela Hollanda’dan bir çocuk geldi, burada Fifty Cent konserine götürdük. Bir çocuğumuz pilot olmak istedi, Antalya’ya gidip Atlas Jet’te pilotluk yaptı. Hatta bir uçağı boyamamıza izin verdiler. Prenses olmak isteyen kızlarımız var, Çırağan Otel’de bütün gün prenses gibi ağırlanıyorlar. Düşünsenize onun ve ailesinin psikolojisine ne kadar iyi geldiğini. Sihirli bir gün yaşatmak amacımız. İyi bir örgütümüz, çocuklara ulaşma konusunda bize yardımcı olan doktorlar, sponsorlarımız var. Şimdi Mohini’de bir stand açtık, Bir Dilek Tut ayıcıklarını satıyoruz. Bu bölgedeki bütün otellerin, özellikle Conrad Otel’in desteğini alıyoruz. Mesela onun önündeki park da çocuklara açılabilir. Avrupa, Amerika’daki parklar gibi insanlara bütün günlerini orada geçirebilecekleri olanaklar sunulabilir. Beşiktaş Belediyesi, STK’lar konusunda ileri Bir Dilek Tut için belediye ile henüz ortak bir çalışma yapmadık ama Başkan’ın desteğini her zaman hissettik. Sivil toplum örgütleriyle belediyelerin beraber çalışmasının şehre çok büyük kazanımlar sağlayacağını düşünüyorum. Türkiye’de yeni yeni değerinin farkına varılan bir ilişki bu. El ele vermemiz gerekiyor. Çünkü amaç aynı: Bölgeyi güzelleştirmek, verimli hale getirmek. Tabii ki şehrin çok büyük sorunları, günlük ihtiyaçları var ama bu beraberlik çok önemli. Beşiktaş Belediyesi’nin bu konuda en ileri bölgelerden biri olduğunu düşünüyorum. Buna önem veren, bu konuda adım atan, bu ilişkinin artarak devam etmesini isteyen bir belediye. İyi ki Beşiktaşlıyım... B+ B+ İLKBAHAR 29 Tarihten bugüne; Dikilitaş Yazı ve Röportajlar: SEVİL GÜLBEN Fotoğraflar: NURCAN VOLKAN 93 Harbi sonrasında bölgeye yerleşen göçmenlerin kurduğu Dikilitaş, metropol hayatının tam orta yerinde hâlâ selamı sabahı kesmeden yaşamayı seçen insanların mahallesi. 30 B+ İLKBAHAR Dikilitaş. Geçmiş ve gelecek yan yana... B+ İLKBAHAR 31 deniyle yoğun göç alan İstanbul’da birbiri ardına yeni yerleşim yerleri oluşmaya başlamasına kadar devam eder. İstanbul’a gelen göçmenlerden varlıklı ve eğitimli olanlarının yerleşmek için tercih ettiği mahallelerin başında da Pera geliyor. Bu semtin saraya yakın olması tercih nedenlerinden biriydi. Bu tercih Beşiktaş’ın sırtlara doğru genişleme sürecini hızlandırıyordu. Dikilitaş Mahallesi’nin yerleşim yeri olarak oluşumu da bu dönemin sonuçlarından biri. İlk sakinleri 93 Harbi göçmenleri Osmanlı İmparatorluğu’nun 1877-1878 yıllarında Rusya ile girdiği ve 93 Harbi olarak da anılan savaşı kaybetmesinin ardından Osmanlı topraklarına sürülen 1 milyonu aşkın göçmenden bir bölümüne yerleşmeleri için bugünkü Dikilitaş Mahallesi’nin bulunduğu alan gösterilmiş. Çoğunluğu Arnavut kökenli olan göçmenler, dut ağaçlarıyla dolu olan bölgede kısa süre içerisinde ünü tüm İstanbul’a yayılacak olan bostanlar oluşturmuşlar. On yıllarca yıl çoğu tek katlı binalarda yaşam süren göçmenler, mahallelerini 1960’lı yıllardan itibaren Anadolu’dan göç ederek bölgeye yerleşenlerle paylaşmaya başladılar. Bölgenin gecekondudan çok katlı binalara geçişi ve çehresinin değişmeye başlaması ise 1960’lı yıllarda gerçekleşti. Barbaros Bulvarı’nın açılması ile hız kazanan yapılaşmadan Beşiktaş merkeze yakın tüm mahalleler gibi Dikilitaş da nasibini aldı... Bir dönem yeşilin her renginin bulunduğu mahallede yakın zamana kadar rastlanılan dut ağaçları, bostanlar yerini bir bir gökdelenlere bıraktı. D ikilitaş’ın hikâyesi Sultan II. Mahmut’a kadar uzanıyor. Sınırları içerisinde bulunan tarihi taş anıtlar nedeniyle, İstanbul’un adı ‘taş’ ile sonlanan çok sayıda semtinden biri. Mahallenin adı ile ilgili en yaygın rivayete göre; Osmanlı’nın 30’uncu Sultanı II. Mahmut, mesire yeri ve avlak olarak kullanılan bölgede amcası III. Selim gibi tüfek atışları yaparmış. Ok atışlarında da oldukça başarılı olan Sultan II. Mahmut, 1810 (Hicri 1224) tarihinde bir yarış sırasında bugünkü taşın bulunduğu yere hedef olarak devekuşu yumurtası koydurmuş Sultan II. Mahmut. 1115 adım öteden şeşhane olarak tanımlanan tüfekle bu devekuşu yumurtasını vurduğunda, yumurtanın bulunduğu yere, olayın anısına bugünkü anıt taş dikilmiş. Sonraki yıllarda Yeniçeriler, dikilen anıt taşın bulunduğu yeri karşı tepedeki Nişantaşı’na ok atmak için kullanmışlar. Mahalleye adını veren Dikilitaş, ne yazık ki etrafına yapılan binalar arasına, güçlükle fark edilebileceği bir alana sıkışıp kalmış. Aynı mahallede oturanlardan bazılarının bile farkında olmadıkları Dikilitaş’ın bulunduğu yaklaşık 15 metrekarelik alan, yakın zamanda banklar konularak küçük bir park haline getirildi. Uzun yıllar bu taş ile anılan bölge, sonraki yıllarda bu ada resmen sahip oldu. Sosyal doku renkli Bölgede oturanlar arasında evsahipliği oranı oldukça yüksek. Bir dönem gecekondu olarak yaptıkları evleri apartmana dönüşünce bir-iki daire sahibi olan halkın bir bölümü mahalleyi terk etmedi. Gayrettepe, Balmumcu, Yıldız, Abbasağa, Türkali mahalleleri ve Şişli ilçesiyle komşu olan Dikilitaş’ın sosyal dokusu oldukça renkli. Bölge halkını genellikle 93 Harbi’nde Balkanlar’dan gelen Arnavutlar’ın yanı sıra çok sayıda Karadenizli ve bugün sayıları azımsanmayacak rakamlara ulaşan Doğu ve Güneydoğu Anadolu göçmenleri ile öğrenciler oluşturuyor. Mahallenin yaşlıları semtin bugününü anlatırken, geçmişe de atıfta bulunarak, “Eskiden burada çocuklar sarı sapsarıydı, hepimiz muhacir çocuklarıydık. Şimdi karmançorman oldu, sarısı da var, karası da...” diye tanımlıyorlar. Birbirine tezat yaşamların sürdüğü mahallede halk, birbirine saygılı, medeni ilişkiler içerisinde sorunsuz yaşıyor. Çocukluğunuzda yaşadığınız mahalle kültürünün az da olsa kokusunu alacağınız bölgede, kulaklarında i-pod’u olan gençleri, elinde laptop’u ile işe gitme telaşındaki işadamını, vakit geçirmeye çalışan emekli amcaları, mini etekli, döpiyesli, türbanlı, çarşaflı kadınları, hepsini bir arada görebilirsiniz. Eğitim ve kültür seviyesi de yüksek sayılabilecek mahallede üç ilköğretim okulu, bir de lise var. İnşaat halinde olan ikinci lisenin de önümüzdeki yıl hizmete girmesi bekleniyor. Sağlık hizmetlerini ise Sait Çiftçi Kamu Sağlığı Merkezi ve Emirhan Caddesi üzerinde bulunan sağlık ocağı karşılıyor. Kır ve kent iç içeliği Oldukça derin tarihi olan, ancak yerleşim yeri olarak çok da eskilere gitmenin pek mümkün olmadığı bir yer Dikilitaş. Osmanlı’nın son yıllarına kadar ormanlık ve koruluk alan olarak korundu. 17. yy’dan itibaren Abbasağa ve Vişnezade mahallelerinin oluşumuyla sırtlara doğru genişleyen Beşiktaş’ın, Dikilitaş mahallesinin de bulunduğu sırtları kır-kent iç içeliğini 18. yy’ın sonlarına kadar sürdürdü. Bu süreç, Osmanlı İmparatorluğu’nun Doğu Anadolu ve Balkanlar’da 18. yy’ın ortalarında had safhaya ulaşan toprak kaybı ne- 32 B+ İLKBAHAR Öğrenci nüfus yoğun Mahalledeki kiralık evlerin büyük bölümünün müşterileri olan üniversiteli öğrenciler, ekonomik canlılığa azımsanmayacak ölçüde katkıda bulunuyor. Çoğunluğu Yıldız Teknık Üniversitesi ile Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nin öğrencileri olan genç kiracı nüfus, ev kiralarının 700 1.600 lira arasında değiştiği mahalleyi okullarına ve biraz da Taksim’e olan yakınlığı nedeniyle tercih ediyor. Çocukluğunuzda yaşadığınız mahalle kültürünün tadına varabileceğiniz nadir semtlerden biri... B+ İLKBAHAR 33 “Neden Dikilitaş?” diye sorduğunuz öğrencilerden arada muzip yanıtlar da alabiliyorsunuz: “Beş dakkada Beşiktaş, Taksim’e de çok yakın... ” Emirhan Caddesi’nde yok yok Şükrü Şahin, Berber Dikilitaş’ın yerlisinin vazgeçemediği esnaflardan biri de 1987 yılından bu yana semtte berberlik yapan Şükrü Şahin. Emirhan Caddesi’nde, bir apartmanın giriş katında hizmet veren Şahin, semte 1980 yılında yerleşmiş. Şahin geçmişi şöyle özetliyor: “1980’li yıllara kadar burada herkes birbirini tanırdı. 1990’lara geldiğimizde ise yerlisi buraları terk etmeye, dışarıdan insanlar gelip yerleşmeye başladı. İstanbul içinden güzel havası ve az olan trafiği nedeniyle çok göç aldı semtimiz. Yine de bütün bu değişimlere rağmen bazı değerlerimizi koruyabildik. Bu semtte herkes birbirine saygı gösterir. Esnaflar arasında çok Dikilitaş’ın tek ve uzun caddesi bir hayli canlı ve aradığınız herşeyi bulabileceğiniz iş yeri zenginliğine sahip. Emirhan Caddesi’nin en keyif veren yerleri şüphesiz 3-5 liraya yemek yemenin mümkün olduğu samimi esnaf lokantaları. Çok sayıda market, restaurant, pastane, bakkal, manav, kuaför, eczane barındıran caddenin esnafı, dayanışma ve oluşabilecek sorunları çözmek amacıyla “Dikilitaş, Emirhan Caddesi Esnafları Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği”ni kurmuş. Emirhan Caddesi’nde görüştüğümüz vatandaşlar, bölgeye birçok yönden olumluluk katan Kentsel Dokuyu Yenileme Projesi’nin, trafikte biraz sorun yarattığını anlattılar. Kaldırımların genişletilmesinin var olan park sorununu katladığını anlatan Dikilitaş halkı, konu ile ilgili sıkıntılarını Belediye Başkanı İsmail Ünal’a ilettiklerini, Başkan’ın da sorunu çözmek için bizzat ilgilenme sözü verdiğini ifade ettiler. Emirhan Caddesi’nde 1963 yılından bu yana hizmet veren ve mahalle halkının keyifli yemekler yediği mekânların başında Aspava Kebap Salonu geliyor. Dünya ve Olimpiyat Şampiyonu güreşçimiz Mahmut Atalay tarafından kurulan Aspava, tüm spor dallarıyla uğraşanların yanı sıra birçok sahne ve sinema sanatçısının da uğrak yeri. iyi bir kaynaşma vardır, kavga gürültü hiç olmaz. Belediye Başkanımız sorunlarımızla yakından ilgilenir. Günde 1500 kişiye hizmet Hayırsever işadamı Sait Çiftçi tarafından 1972 yılında yaptırılan Sait Çiftçi Kamu Sağlığı Merkezi’nde bu günlerde farklı bir telaş var. Günde 1500 kişinin şifa bulabilmek umuduyla akın ettiği merkez, bitişiğindeki İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ait arsa üzerine yapılacak ek bina ile kapılarını Hasan Akar, Kasap 1954 yılında Erzincan’dan İstanbul’a, 1966 yılında da Dikilitaş’a yerleşen Hasan Akar, 42 yıldır aynı dükkânda kasaplık yapıyor. “Hamidiye’nin, Terkos’un suyu ile büyüdük” diyerek geçmişe özlemini dile getiren Akar’ın semtte yaşadıkları, Dikilitaş’ın yakın tarihini de özetliyor: “Dikilitaş biz geldiğimizde tamamen gecekondu semtiydi. 1970’lerde müteahhitlerin keşfiyle değişmeye başladı. Belediye hizmetlerinin gelmesi ise 1990’lı yıllarda oldu. Eskiden sosyal yapı farklıydı. Anadolu’nun birkaç ilinden insanlar vardı. Apartmanlar boy gösterdikçe çok çeşitli bölgelerden insanlar gelip yerleşti. Bizler sokaklarda oyun oynayarak büyüdük. Ailelerimiz kayboluruz, araba ezer diye kaygı yaşamazdı. Çünkü mahalleden hiç araba geçmezdi, sadece Beşiktaş’a yolcu götürüp getiren birkaç tane dolmuş vardı. Şimdi torunları ancak ellerinden tutarak dolaşmaya çıkarabiliyoruz. Eskiden insan ilişkileri de çok daha güzeldi. Herkes birbirini tanıyordu, bir köy havası vardı. Apartman hayatına geçince ilişkiler azaldı. Ancak başka semtlere bakınca şükür ediyoruz. Ne kadar kopukluk olsa da yine de düğünde, cenazede bir araya gelip, sevinçlerimize, acılarımıza ortak olabiliyoruz.” 34 B+ İLKBAHAR 40 yılı aşan tarihi ile Darphane 1967 yılından bu yana hizmet veren 11 bin metrekare alan üzerine kurulu Darphane binası, Beşiktaş’ın sembol yapılarından biri. 7 bin metrekare kapalı alan, 4 bin metrekare iç avlunun yer aldığı Darphane’nin yapımı 1953 yılında planlanmış. Madeni para taleplerindeki artışın sonraki yıllarda daha da yükseleceği düşünülerek, yeni binanın inşası kararlaştırılmış. İnşa çalışmalarına 1961 yılı ortalarında başlanan bina, yeni makinelerle donatılarak 1967 yılında hizmete girmiş. Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü, haftanın iki günü kapılarını “Darphane Arşivinden” adlı sergiyle halka açıyor. Darphane kasalarında bulunan değerlerin toplandığı sergi, salı ve perşembe günleri saat 13:30-16:30 arası gezilebiliyor. Darphane kasalarında toplanan ve MÖ 7. yy’dan 1921 yılına kadar olan dönemi kapsayan 2571 parçanın yer aldığı sergide sadece paralar değil, Osmanlı sultanları ile Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün madalyonları da görülebiliyor. “Geçmişimizi sergiliyoruz” sloganıyla açılan sergiye halkın yoğun ilgisi var. daha fazla sayıda vatandaşa açabilecek. Nisan ayında mevcut binaları güçlendirme ve yenileme çalışmalarına başlanması planlanıyor. Yeni bina inşaatı için de resmi onayların tamamlanması bekleniyor. Başhekim Uzman Doktor Mustafa Tanyer, ek binanın yapılabilmesi için tüm kurumların kendilerine olumlu ve gönülden katkıda bulunduğunu anlattı. Her santimetrekaresini birden fazla amaçla kullandıkları Merkez’in zaman içerisinde artan talebi karşılamada yetersiz kaldığına dikkat çeken Dr. Tanyer, “Beşiktaş’ın bir hastaneye ihtiyacı var. Karar mekanizmalarına iki değişik proje sunduk. Hastane statüsüne geçersek ek binadaki 72 oda, yataklı tedavi için kullanılacak. Diğer proje ise bu odaların poliklinik olarak kullanılmasını öngörüyor” dedi. Randevulu sisteme geçtiklerini de hatırlatan Dr. Tanyer, vatandaşlara “Lütfen 0212 259 65 65 numaradan telefonla veya ‘scksm.gov.tr’ adresli web sitemizden randevu alınız” çağrısında bulunuyor. Muhtar Abdullah Sızmaz: Komşuluk ilişkisini yaşatıyoruz Süleyman Seba Kapalı Spor Salonu Adı spor ile anılan Beşiktaş’ta çok sayıda spor salonu bulmak mümkün. 2669 metrekare alan üzerine kurulu bulunan çok amaçlı Süleyman Seba Spor Salonu da bunlardan biri. Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nün erkek ve bayan basketbol ile hentbol takımları, amatör şubeler ve tekerlekli sandalye engelliler basketbol takımının antreman yaptıkları, ulusal ve uluslararası turnuva müsabakalarını oynadıkları salonun 1500 seyirci kapasitesi var. 1999 yılında Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’nden devralınan tesis tadilatla NBA standardında, parke zeminli modern bir spor salonu haline getirilmiş. Basketbol şubesi idari kadrosu da çalışmalarını aynı parsel üzerindeki prefabrik binada sürdürüyor. Dikilitaş Spor Kulübü Beşiktaş’ın yanı sıra İstanbul’un çeşitli semtlerden gelen futbol meraklısı gençlere umut kapısı olan Dikilitaş Spor Kulübü, 55 yıllık tarihi ile bölge halkı üzerinde unutulmaz anılar bırakmış. Kuruluş tarihinden bu yana çok sayıda kulübe oyuncu yetiştirerek veren Dikilitaş Spor Kulübü’nde bu günlerde tatlı bir telaş var. Dikilitaş Spor Kulübü, Süper Amatör Ligi’nde gösterdiği başarıların ardından 3. Lig’e terfi etti. Başkan Haluk Çemberli ve 2. Başkan Adnan Sürenkök, kulübün başarılarının devamı için herkesin üzerine düşeni yapacağını belirttiler. Dikilitaş Spor Kulübü’nün 70 x 43 ve 42 x 22 metre boyutlarında iki çim halı sahası var. B+ Dikilitaşlı çocuklara sporu sevdiren Süleyman Seba Kapalı Spor Salonu ve Dikilitaş Spor Kulübü’dür. Dikilitaş’ın nabzını tutan en önemli isimlerden biri de semtte 5 yıldır muhtarlık yapan Abdullah Sızmaz. 1989-94 tarihleri arasında İstanbul Büyükşehir ve Beşiktaş Belediyesi’nde Meclis Üyeliği, Dikilitaş Spor Kulübü Başkanlığı yapan Sızmaz, çeşitli sivil toplum kuruluşlarında çalışmış. 1949 Siirt doğumlu olan Sızmaz, evli ve 6 çocuk babası. Muhtar Abdullah Sızmaz, dünden bugüne Dikilitaş’ı şöyle anlattı: “Sevgi ve saygılı yaşam sürüyoruz” “Ben 42 senedir Dikilitaş’ta yaşıyorum. Doğal güzelliğine ek olarak Dikilitaş’ı diğer semtlerden ayıran en belirgin özelliği sevgi ve saygıya dayalı komşuluk ilişkilerinin sürüyor olması. Semtimizin güzelliği insanlarımızın da yüreğine işlemiştir. Türkiye’nin her yöresinden insan yaşıyor burada ama herkes birbirini çok iyi tanıyor. Çoğunluğu ile akraba ilişkisinde yaşıyoruz. Büyük bölümünü mutfaklarına girip yemeklerine ortak olacak kadar yakından tanırım. Kayıtlı 26 bin nüfusumuz olmasına karşılık semtimizde bunun iki katı nüfus yaşıyor. Kayıtları burada değil ama hizmeti biz veriyoruz. “Başkanımız semtin görüntüsünü değiştirdi” Gecekondu mahallesinden bugünkü haline gelen Dikilitaş’ta 1970’li yılların ortalarına kadar sadece bir-iki tane 3 katlı bina vardı. Semtimizde bugün olan binaların yerinde bostanlar, meyve bahçeleri yer alıyordu. Ama sonrası malum. Dikilitaş değişti, değişmeye devam ediyor. Bir yandan gecekondular yerini çok katlı binalara bırakırken, bir yandan da gökdelenler yapıldı. Bu gökdelenlerin semt ekonomisine büyük katkısı oldu. İsmail Ünal Belediye Başkanı olunca Beşiktaş için çok güzel hizmetler gerçekleştirdi. Dikilitaş için tarihinde görülmemiş hizmetler yaptı, birçok sorunumuzu çözdü. Sokaklarımızın hepsinin görüntüsü değişti. Muhtarlık Adresi: Dikilitaş Mah. Cami Meydanı Sok. No: 12 A PK. 34349 Beşiktaş, İstanbul Muhtarlık Tel: 0212 261 57 33, Muhtarlık Faks: 0212 261 57 33 B+ İLKBAHAR 35 “Dikilitaş Semt Evi’nde hizmet de var mutluluk da...” Beşiktaş Belediyesi’nce yaptırılan ve halkın okuma, spor, kültür, sağlık eğlenme, dinlenme gibi gereksinimlerinin karşılanması, çevre halkı arasında sosyal dayanışmanın sağlanması, bireylerin beceri ve yeteneklerini geliştirerek üretici konumuna getirilmesi amacıyla ücretsiz hizmet veren Dikilitaş Semt Evi, açılışının üzerinden bir yıl geçmeden çevre halkının adeta ikinci evi oldu. Semt Evi’nin sunduğu hizmetlerden yararlanan vatandaşlar, merkezi “Semt Evi, bize hizmet de veriyor mutluluk da...” diyerek özetliyorlar. Kapılarını Kent Konseyi Yönetim Kurulu, STK’lar ve çalıştayların toplantılarına da açık tutan Semt Evi’nde haftanın belirli günlerinde İstanbul Barosu’ndan gelen bir avukat, kadın hakları ile ilgili bilgilendirme toplantısı yapıyor. Her alanda destek var Semt Evi’nde, her yaş grubuna psikoloji ve sağlık konularında danışmanlık hizmetleri, 5-12 yaş arası çocuklar ile yetişkinler için de eğitim kursları veriliyor. 5-12 yaş arası çocuklara, yaratıcı drama kursları veren merkez, 18 yaş üstü yetişkinler için de bilgisayar, İngilizce, İspanyolca ve el sanatları kursları düzenleyip, sağlıklı yaşam ve sağlıklı spor yapma olanağı sağlıyor. Yaz döneminde ise “Yaz Okulu” adı altında 7 -16 yaş arasındaki çocuklara İngilizce ve matematik dersi veriliyor. Toplumun her kesiminden yoğun talep aldıklarını belirten Semt Evi yöneticileri, hizmetlerden faydalanmak için başvuranların sayısının 4 bini aştığını belirttiler. Evde Sosyal Destek Hizmeti Semt Evi çalışanlarının özveri ve güler yüzle yerine getirdiği hizmetlerden biri de 75 yaşını aşan vatandaşlara evinde hizmet vermeyi hedefleyen “75+ Evde Sosyal Destek Hizmeti”. Proje ile günlük aktivitelerini tek başına yapamayan, kişisel temizlik, yemek konularında bakıma ihtiyacı olan 75 yaş üstü kişilere hastabakıcılık hizmeti ve küçük ev arızalarının tamirinde destek veriliyor. Aynı konularda desteğe ihtiyacı olan bedensel engellilere verilen hizmetlerde yaş sınırı aranmıyor. İletişim Tel: 0212 261 29 26 Adres: Dilek Sokak No: 2 Dikilitaş, Beşiktaş 36 B+ İLKBAHAR Tekin Akmansoy: “Ben bu semti çok seviyorum” Kimdir? B eşiktaş’ı yaşam alanı olarak seçen ünlü sanatçılarımızdan biri de Türk sanat yaşamına sinema ve tiyatro oyunculuğunun yanı sıra senarist, yönetmen ve yapımcı olarak da hizmet veren Tekin Akmansoy. Sanat çalışmalarını 1993 yılında satın aldığı Dikilitaş’taki dairesinde sürdüren Akmansoy, semtin zaman içerisindeki gelişimine de tanıklık etmiş. Akmansoy, birçoğunu özel olarak yurtdışından getirtip bahçesine diktiği bitkilerine de gözü gibi bakıyor. Biz burada sözü sanatçımıza bırakarak sanat yaşamını ve Dikilitaş’ı dinliyoruz: Tiyatrocu olmak için evden kaçtım “1941’den bu yana sanatın içerisindeyim. Sanat hayatımda ilk parayı Halkevi’nde Necip Fazıl’ın “Para” adlı oyununda oynayarak kazandım. Bu bir süre devam etti. Daha sonra Feridun Çölgeçen’in Ankara’daki tiyatrosunda August Strindberg’in “Baba” adlı oyununda oynadım. Halkevi’nin oyunlarıyla turnelere gidip gelirken konservatuvar eğitimi almanın şart olduğunu düşünmeye başladım. Fakat bu isteğimi babam bir türlü kabul etmedi, Hukuk Fakültesi’ne gitmemi istiyordu. Beni konservatuvara göndermeyeceklerini anlayınca evden kaçtım. Muhlis Sabahattin operetiyle çalışırken yakaladılar, götürdüler. Liseye devam etmek zorunda kaldım. Daha sonra hukuk imtihanına giriyorum diyerek konservatuvar imtihanlarına girdim. Ardından Devlet Tiyatroları ve TRT yılları geldi. Çok emeğim var TRT’de. “Kaynanalar’ dizisinin TRT’nin TRT olmasına çok büyük katkısı var. ‘Kaynanalar’ TRT’nin klasik yerli dizisiydi. Dikilitaş gecekondu mahallesiydi Ben bu semte geldiğimde burası bir gecekondu mahallesiydi. Doğru dürüst yol yok, her yer çamur. Buraları eskiden Balgat’a kadar uzanan ormanlık bir alanmış. Fulya’daki Şale’de toplanan sultanlar, avcılar ok atar, av partileri yaparlarmış. Dikilitaş çok tarihi bir yer ama 20 yıl öncesinde bomboş bir araziydi. Sonra Anadolu’dan gelenler bu boş alana gecekondular yapmışlar. 1993 yılında ben de Ankara’dan İstanbul’a göç ettim. Sanat dünyasındaki 70’inci yılı, 2 Nisan’da Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda sanatçı dostlarının da katılacağı törenle kutlanacak olan Tekin Akmansoy, 1924 Denizli Sarayköy doğumlu. Ortaokul yıllarında adım attığı tiyatro yaşamını yıllarca başarıyla sürdüren sanatçı meddahlık geleneğinin günümüze kadar ulaşmasına da katkıda bulundu. Tiyatro yoğunluklu sanat yaşamı 1974 yılında TRT ekranlarında yayınlanan ‘‘Kaynanalar’’adlı dizi ile farklı bir alana kaydı. Dizi, biri kent soylu, diğeri ise sonradan görme iki aile arasındaki çekişmeler ve farklılıkları konu ediniyordu. Akmansoy, 1998 yılında “Devlet Sanatçısı” seçildi. Böyle bir güzellik başka yerde yok İstanbul’un en güzel semtlerinden birisidir Dikilitaş. Bütün Boğaz ve deniz ayaklarınızın altında, böyle başka bir yer yok. Burada çok güzel komşuluk ilişkileri var. Hiç kimse birbiriyle selamlaşmadan geçmez. Burayı satın aldıktan sonra mahalle için bir şeyler yapma ihtiyacı hissettim. Sokağı derleyip toplamaya başladık. Apartmanımızın önündeki bahçeyi yaptım. Dönemin Belediye Başkanından da bazı taleplerde bulunduk ama bir sokak lambası bile taktıramadık. Ardından bazı göz yummalarla her gecekondu çok katlı apartmanlara dönüşmeye başladı. İsmail Başkan kafayı taktı Beşiktaş’a Daha sonra duyarlı başkanlarla beraber bir şeyler yapılmaya başlandı. Temizleme, yeşillendirme başladı. Mahalle halkı da çok şey yaptı. Herkes evinin önünü temizledi, ağaçlar dikti. Bu arada samimiyetle söylemeliyim ki İsmail Başkan kafayı taktı bu Beşiktaş’a. Bir semt konağı açtı, orada sürekli birtakım faliyetler yapılıyor. Daha birçok yerde çok şey yaptı, daha da yapacağını tahmin ediyorum. İsmail Ünal’ın başkanlığı ile başladı buralar güzelleşmeye. Örneğin pazarımız ile bizzat ilgilendi ve buranın cankurtaranı oldu. Ayrıca semtin de en güzel pazarı. Şimdi asfalt sokakları parke yapmak istiyor. Bunlara ilaveten kültür merkezleri, tiyatrolar yaptırdı. Parklar yaptırıp, yollara ağaç diktirdi. Yani çok çalışan bir başkan.” B+ B+ İLKBAHAR 37 Birikim Yeni Türkü'nün ilham kaynağı Beşiktaş Söyleşi: NİLÜFER OKTAY Fotoğraflar: NURCAN VOLKAN Yılların eskitemediği grup, Beşiktaş'a sevdalı. Yaratıcılıklarında Beşiktaş'ın da payı var. Kentin yüksek enerjisi onları sarmış, yeni albümleri yolda. 38 B+ İLKBAHAR Ş Derya Köroğlu arkıları “olmasa” hayatımız kuru kalırdı. “Maskeli Balo”, “Telli Telli”, “Çember”, “Sesler, Yüzler, Sokaklar”, “Yağmurun Elleri”, “Fırtına”, “Destina”... Kısaca Yeni Türkü’den bize gelen, kıymetli armağanlar. Grup bu sene 30. yılını kutluyor. Yeni Türkü’nün kurucularından, en eski üyesi Derya Köroğlu ile grubun genç müzisyenleri Erkin Hadimoğlu, Furkan Bilgi ve Serdar Barçın’la Sinan Paşa İş Merkezi’nde buluştuk. B+ dergisinde gördükleri eski, siyah-beyaz bir Beşiktaş fotoğrafını ilgiyle inceleyip neresi olduğunu tahmin etmeye çalıştılar. Sonra sıra müziğe ve Beşiktaş’a geldi. Serdar Barçın: Ben de öyle düşünüyorum. Zaten çaldığımız kitle genelde üniversite öğrencileri. Tabii ki Yeni Türkü’nün başladığı dönemden takip edenler, 30 yılını bilen insanlar da var. Mayıs-haziran aylarında sürekli üniversiteleri dolaşıyoruz. Bir ayda 10 konserin altında çalmıyoruz. Gençler büyük bir hayranlıkla izliyor. Zaten internet linklerine de insanların talebi çok fazla, ilgi gören bir kişinin internet sitesinden çok daha fazla tıklanan linklerimiz var. Bunları oradan da takip ediyoruz. Birkaç ay önce sizi Beyoğlu’nda bir mekânda dinledim. 19-20 yaşında gençler şarkılarınızın neredeyse hepsine eşlik ettiler. Hep böyle genç midir izleyiciniz? D.K.: Bu sene önemli bir sene. Gerçi kriz de başladı ama 2009 bizim 30. yılımızı tamamladığımız yıl. Aslında kuruluş olarak bitirdik ama ilk albümümüz “Buğdayın Türküsü” 1979’da çıkmıştı. Bir seri kutlama, yaşgünü anmaları düşünüyoruz. “Buğdayın Türküsü”, 12 Eylül 1980’de engellenmiş, ortadan kaldırılmıştı. Dolayısıyla o ilk albümü long play olarak yeniden çıkarmayı düşünüyoruz. Biliyorsunuz şimdi öyle bir merak da var. Bizim ilk altı albümümüz long play olarak bulunuyor ama ondan sonra yapmadık. Bunun dışında eski arkadaşlarımızı da içine alacağımız bir 30. yıl konser serisi düşünüyoruz. Gruptan ayrılan arkadaşların hepsi aktif müzisyen olarak devam etmiyor hayatına, ama en azından bazılarını şöyle bir sahnede görmek istiyoruz. Ayrıca bu konserlerden bir DVD yapacağız. İki tane de web sitesi açacağız. Bir tanesi tam ansiklopedilik, arşiv niteliğinde (www. yeniturku.org). Bu site 30 yılın türküsü şeklinde bir arşiv sitesi olacak. Şimdi mevcut olan www.yeniturku.com adlı siteyi de yenileyeceğiz. Bir de yeni albümümüz olacak, yaz sonuna doğru... Derya Köroğlu: Bu hep böyleydi, hep böyle kalacak gibi. Konserlerimize genelde 20-25 yaş arası bir seyirci geliyor. Şimdiki gençler ya da 25-30 yaşlarına gelmiş olanlar, yani internet kuşağı her şeyi biliyor. Eski filmleri benden iyi biliyorlar. Çünkü her dönemi internet sayesinde çok kolay bir şekilde keşfetme şansına sahipler. Türk filmleri dedim; özellikle oradaki naifliği, dürüstlüğü gençler çok beğeniyor. Bir özlemle seyrediyorlar çünkü o naiflik ve dürüstlük artık yok; tarih öncesi bir dönem gibi filmlere kazılmış haliyle herkesin ilgisini çekiyor. Bence eski müzikleri de tekrar keşfediyorlar. Bu arada bizim Yeni Türkü olarak yeri doldurulamayan olduğumuz açık, hiç mütevazılığa gerek yok. Dolayısıyla bizi de izliyorlar, şarkılarımızı biliyorlar ama yeni bir şeyler yapmamızı da istiyorlar. Erkin Hadimoğlu: Ben kendimden örnek vereyim: Lisede arkadaşlarımla bir grubumuz vardı, Yeni Türkü parçalarını çalıp konserler veriyorduk. Şimdiki liseli gençlere bakıyorum, birçoğu hâlâ eline ilk gitar aldığı zaman Yeni Türkü parçaları çalıyor. Lisede de, üniversitede de Yeni Türkü hayranıydım; şu anda 36 yaşındayım ve Yeni Türkü hâlâ aynı şekilde seviliyor, sahipleniliyor. Günümüzde bir sistem var: Şarkılarınızın dinlenmesi, bilinmesi için tanıtım yapmak gerekiyor, birtakım kriterleri var o işlerin. Onları yapınca insanlar duyuyor ama bizim için durum farklı. Gençler tanıtımsız falan sahipleniyorlar Yeni Türkü’yü, yıllardır böyle olduğunu görmek beni mutlu ediyor. “Gençler yeni bir şey yapmamızı istiyorlar” dediniz. Var mı iyi haberler, bir şeyler yapacak mısınız? Sizler 30. yılla ilgili neler söylemek istersiniz? Kaç yaşında olduğunuzu sorabilir miyim bu arada? S.B.: Ben 31 yaşındayım. Tabii ki biz de 30. yıl albümünü kaydetmeyi bekliyoruz. Ben özellikle eski müzikleri takip ettiğim için çok saygı duyuyorum long play’e. İşte bu “Issız Adam”dan sonra pikap satışları da tavan yaptı. Bence long play çok daha anlamlı çünkü CD, kaset gibi şeyler zaten bitti; MP3 kolaylığı var artık. Long play’e çok sıcak bakıyorum ve bence artık B+ İLKBAHAR 39 herkesin pikabı olmalı. Hatta bundan sonraki albümlerin de long play olarak çıkmasını isterim. D.K.: Hiç olmazsa prestiji olur değil mi? S.B.: Evet. Ses kalitesi ve samimiyet olarak da çok daha yukarıda pikap. E.H.: Ben bu 30 yılın 17 yılında gruptaydım. Bu 30. yıl benim için de çok önemli. Yıllardır yeni bir albüm yapmadık ama bu yıl inşallah hepsini yapacağız. Bu yılı dolu dolu yaşamak istiyoruz, hepimiz heyecanlıyız. Furkan Bilgi: Tam 30 yaşındayım, ben doğduğumda kurulmuş Yeni Türkü. Birlikte kutlayacağız 30. yılı. Hakikaten yeri doldurulamayan bir grup olması ve 30. yılın bizim için önemi büyük. Ben de long play’i kesinlikle samimi buluyorum, bu aralar sarmış durumdayım zaten; devamlı Beyoğlu’na gidip long play’ler alıyorum. Siz de “Issız Adam”dan mı etkilendiniz? F.B.: Yok. Çok ayrı bir zevk onu dinlemek. Geçen gün bir internet sitesinde 40 B+ İLKBAHAR “Buğdayın Türküsü”nün long play’ini bulduk. 400-500 liraya satıyorlardı. Koleksiyoncular saklamışlar ve şimdi ciddi paralar istiyorlar. Bu çalışmayla long play dinlemek, almak isteyen insanlara da ulaşacağız. S.B.: Bir şey ekleyebilir miyim? 10 yıldır albüm yapmadık ama bu sürede hep aktif olarak çalıştık. Yılda 50’nin üzerinde konser çaldık, Amerika turneleri yaptık; TV programları, dizi müzikleri oldu. Albüm kaydetmedik ama bu çalışmadığımız anlamına gelmiyor. Dikkatimiz sahneye yoğunlaşmıştı ama şimdi yeni şarkılarla da insanların karşısına çıkmak zorundayız. Yeni albümle bu yeni grubun performansını da daha iyi tanıyacak insanlar. Söz “Issız Adam”dan açılmışken; bu filmden sonra her yerde filmde duyduğumuz eski şarkılar çalındı, ayrıca “Sonbahar” filmi müziğiyle çok konuşuldu... D.K.: “Sonbahar”ın müziği olağanüstü güzel. O yöreye has müzikleri çok iyi yakalamışlar. “Beşiktaş’ın göbeğinde hal olması kötüydü. Meydandaki yeni düzenleme çok iyi.” tün künyesi var; oyuncular, senaristler, yönetmen hatta ulaşım, kuaför ama müziklerde isimler yok. Oysa bir diziyi, bir filmi iyi yapan en önemli öğelerden biri müzik. Bunun en iyi örneğini biz sahnede yaşıyoruz. “Süper Baba” biteli neredeyse 13 sene oluyor. Fakat biz her konserde hâlâ “Süper Baba” çalıyoruz, bu kadar sene sonra bile onun müziğiyle yaşıyor insanlar. Yurtdışında müzisyenler ödüller alıyorlar bu konularda. Türkiye bu anlamda çok geri kalmış bir ülke. S.B.: Müziğe ayrılan bütçe her şeyden çok daha düşük. Yurtdışındaki film müziği yapan arkadaşlarımdan da, üyesi olduğum internet sitelerinden de biliyorum: Bir filmin bütçesinden yüzde 10’u müziğe ayrılıyor. O yüzden öyle büyük müzikler çıkıyor. 200 kişilik orkestralar; kayıtlar, düzenleme harikaları, solistler... Burada öyle bir şey yok tabii ki. D.K.: Burada yüzde 1 bile değil, ekleyeyim. Kaldı ki yüzde 1 isteyene de çok pahalısın deyip başka bir müzisyen buluyorlar. Yapımcılar bu kafayla çalıştıkları sürece hiçbir şey olmaz. Ayrıca bir müzisyen yılda kaç filme müzik yapabilir, bir yönetmen kaç film çekebilir ki? En son hangi diziye müzik yaptınız? D.K.: En son Zuhal Olcay’ın “Beni Unutma” adlı dizisi var. “Hayat Bilgisi”nin son bir yılını biz yaptık. Ayrıca “Hayat Türküsü”, “Gönül”, “Derman” gibi kısa sürede yayından kalkan diziler var. Her şey çok gümlediği için son dönemde, gümlemiş dizi müziklerimiz var. Bu sene malum Eurovision’da Hadise yarışıyor. Siz hep soğuk bakmışsınız Eurovision olayına. Şunu sormak istiyorum: Sinema müzik sektörünü daha çok desteklemeye başladı mı? D.K.: Evet, mecburen evet. Çünkü artık hakikaten MP3 dünyası, müziğin internetten indirilebilir olması albümleri değersiz kılmaya başladı. Bu da aslında çok tatsız bir gelişme. Dolayısıyla insanların kalbine yerleşen bir film, bir dizi yani içinde birkaç öğeyi barındıran işler değerli oluyor. Ama bir yandan da yazık. Belki iki sene sonra plak şirketi kalmayacak. Herkes evinde kaydettiğini internetten sunacak, bu da sektörün belini kıracak. Ama sanayi olarak belinin kırılması çok da kötü değil; belki daha yaratıcı, yenilikçi, ticari olmayan albümlerin çıkmasına sebep olacak bu durum. Gerçi şu anda bunu engelleyen bir şey yok ama ileride tamamen doğrudan internetten yayınlayacak insanlar albümlerini... F.B.: Türkiye’de özellikle dizi ve sinema sektöründe müziğe gereken değer verilmiyor. Ben internette çok görüyorum: İnsanlar şu dizideki tema kimin teması, kim çalıyor diye soruyorlar ama cevaplarını bulamıyorlar. Dizinin bü- D.K.: Eskiden yarışma yapılırdı, şimdi artık ısmarlama; şu yapsın, bu yapsına döndü iş. Yeni Türkü’yü birlikte kurduğumuz Selim Atakan, eşi Zerrin Atakan’la ilk yarışmaya katılmıştı. O sene “Seninle Bir Dakika” birinci olmuştu. Yeni Türkü’nün bu karakteriyle oraya girmesi bize anlamlı gelmemişti. Şimdi de gelmiyor. İngilizce yapmanın çok büyük avantajı var ama İngilizce söyleyerek Yeni Türkü yapamayız. Evet, İngilizce şarkı yaparız ama başka bir şey olur, çünkü Yeni Türkü artık kurumsal bir kimlik ve Eurovision bu kimliğin dışında kalıyor. Ancak kendi dilimizde, kendi müziğimizi yaparsak ne olurdu diye düşünebiliriz. Bir ara İsrail’de yapılan etnik şarkılar vardı, öyle olabilirdi ama biz tercih etmedik. Türkiye’de Eurovision hep uluslararası bir maça çıkıyoruz havasında gerçekleştirildi, psikolojisi bozuktu yani. Diğer önemli nokta da ilk başladığında şarkılarda asla Türk öğelerinin bulunmaması gerektiği, Batı popu yapılması gerektiği savunuluyordu. Ali Rıza Binboğa olayı bir göstergedir. Halk onu seçmişti ama göndermediler. Yazılanları gayet iyi hatırlıyorum; Garo Mafyan mesela “Oraya öyle Türk müziği gönderilmez ki” demişti. Batı seviyesinde olmalıymış, o seviye ne demekse... İyice psikolojisi ve zihniyeti bozuk yerlere gitmişti iş, o yüzden çok antipatimi çekmiştir. Ama sonunda birinci olan şarkı, Sertap Erener’in şarkısı, Türk motiflerinin yer aldığı bir şarkı oldu. Biraz da Beşiktaş’ta dolaşalım. Derya Bey Beşiktaş’ta oturuyor, peki siz? F.B.: Ben Beşiktaş’ta değilim ama konservatuvarda okudum. 17 yıllık bir B+ İLKBAHAR 41 Furkan Bilgi Derya Köroğlu Beşiktaşlılığım var yani. Bahçeşehir’de oturuyorum ama buraya sık geliyorum ve hakikaten çok seviyorum. Eşim taşınmak için yoğun bir çaba sarf ediyor, ben de çok istiyorum fakat işimden dolayı şimdilik Bahçeşehir’deyiz. Biraz asosyaliz yani... Beşiktaş eski İstanbul tarihini de, günümüzü de yaşatan çok özel bir yer. Enerjisi çok yüksek. Çok güzel bir kesimi barındıran bir semt, halkı çok güzel. D.K.: Ben ortaokuldan beri buralardayım. Daha önce Fındıklı’daydı ailem, sonra Etiler son durakta kurtları kovaladık biz çocukken. Yazın da uçurtma uçuruyorduk. Hakikaten kışın ciddi bir kar ve kurtlar iniyor denecek bir manzara vardı oralarda. Daha sonraki yıllarda Balmumcu civarında oturdum. Oğlum da Beşiktaş’ta doğdu, ayrıca BJK’lıdır. Böyle uzun benim Beşiktaş maceram. E.H.: Ben doğma büyüme Beşiktaşlıyım, Serencebey’de oturuyorum. Daha önce Çırağan tarafında yaşıyorduk. Bir dönem karşıya, Bostancı’ya taşındık. Belki bir aile için çok daha rahat; her apartmanın otoparkı, önünde iki-üç ağacı var ama buranın o dinamik yanını özledim. İki yıl ancak dayandım, döndüm Beşiktaş’a. Her ne kadar içindeyken şikâyet etseniz de biraz uzaklaşınca o heyecanını, dinamiğini, kargaşasını, kalabalığını özlüyorsunuz, o kesin... Beşiktaş’ın merkezinde, aynı şekilde Ortaköy ve Arnavutköy’de tarihi doku korundu; belediye bu konuda çok başarılı, tebrik ediyorum. En son şu Beltaş’ın, halin yıkılması bunlar hakikaten radikal kararlar. Politika için değil insanlar için alınmış olumlu kararlar. Beşiktaş’ın göbeğinde öyle bir hal olması kötüydü. Alandaki yeni düzenleme çok olumlu; çehresini değiştirdi, otantik yapıya yeniden büründürdü. Sunay Akın, Beşiktaş’ın ilham verici olduğunu söylüyor. Erkin Hadimoğlu 42 B+ İLKBAHAR D.K.: Çok doğru söylemiş Sunay; Beşiktaş özlenen, insanı çeken bir yerdir. Tabii Beşiktaş deyince iskele ve civarını, çarşı pazarı, balıkçıları kastediyorum; budur ilk özlenen şey. Hatta burada 12 Eylül’ün kulağını bir daha çınlatacağım, iskelenin yanında çay bahçeleri vardı. Bunu kimse bilmez çünkü 30 yıl öncesinden söz ediyorum. Orası 12 Eylül bıçkınları tarafından silin- “Beşiktaş’ta hâlâ çekiciliğini koruyan şeyler var.”” di ortadan, insanların toplandıkları yerleri askerler sevmiyorlardı o zamanlar. Diktatör kafası diyelim, 2-3 kişinin yan yana gelmesi yasaktı, yıktılar ve bence o Beşiktaş’a da çok büyük bir darbe oldu. Buradan Sarıyer’e kadar kıyıdaki bütün toplanma yerleri ortadan kaldırıldı. Yakın zamanda da tekneler kaldırıldı. Hep bir şeyler biçiliyor, yerine bir şey konmuyor. Yine de hayıflanmayalım Beşiktaş’ta hâlâ güzelliğini, çekiciliğini koruyan şeyler var. Hiç olmazsa yine bir iskelemiz var. Balık Pazarı tabii çok önemli, bu çarşı... Balık Pazarı yenilendi evet ama o ışıklar gözümüzü kör ediyor. (Gülüyor.) Işıklandırmayı daha farklı yapabilirlerdi. F.B.: Balıklar daha parlak görünsün diye... D.K.: Balıklar daha parlak görünüyor, evet... Bu arada pozitif bir şey; Abbasağa Parkı çok güzel. Canlılığını koruması, yazın etkinlikler olması güzel. Beşiktaş’a can katan şeyler bunlar. İşte biz de hâlâ buradayız. E.H.: Beşiktaş’ta denize yakınız ama deniz kenarında oturabileceğimiz bir yer yok. Beşiktaş merkezden bahsediyorum tabii. Burada deniz kıyısını değerlendiremiyoruz. Belediye her şeye yetişemez ama... D.K.: Şimdi hakkını da yemeyelim, var kıyıda bir şeyler ama motorlar örtüyor. Bu yüzden deniz kenarı hissini vermiyor... Bir kere Beşiktaş’ta Yıldız Parkı muhteşem bir yer, şehrin içinde dolaşılabilecek yegâne parklardan bir tanesi. İstanbul’un böyle korkunç bir eksiği var; şehrin içinde park, nefes yeri ihtiyacı. Yıldız çok başarılı. Bu arada Yıldız’da gezerken sekiz-dokuz köpek beni tehdit etmişti, onu da buradan ilgililere duyurmak istiyorum. Gözlerinin içine bakmak gafletinde bulundum bir gün, sekizi de “hır” falan diye... Niye bu kadar başıboş köpek var anlamıyorum. Serdar Barçın Alışverişinizi buradan mı yapıyorsunuz? D.K.: Kesinlikle, Beşiktaş’ta yapıyoruz. Tabii o sabit pazar bir bakıma iyiydi. Kalkması, meydan olması, çevre düzenlemesi açısından daha hoş ama sabit pazarlarımız yok artık. Levent Çarşı’dakinin kalkmasına üzüldüm. Biraz süpermarketlere kaldık mecburen, oraya kadar gitti iş, bu da pek hoş değil. Allah’tan balığımızı buradan alıyoruz. Tamam sebze falan da var ama her şeyi bulamamaya başladık, büyük bir pazarda olduğu gibi... E.H.: Biz her şeyi çarşıdan karşılıyoruz. Çok zevk alıyorum çarşıda gezmekten, alışveriş yapmaktan. F.B.: Benim bir eleştirim olacak. Geçen gün gece saat 01.00’de, bir arkadaşıma gidiyorum. Tam Beşiktaş Çarşı’nın orada, arabamı park edecek yer bulamadım. Parkı geçtim bazı sokaklara arabalar öyle bırakılmış ki Allah korusun bir yangın çıksa, bir hasta olsa kimse ulaşamaz. E.H.: O, İstanbul’un her yeri için geçerli. F.B.: Çok kalabalık tabii.... E.H.: Beşiktaş İstanbul’un beyni, kalbi aslında. İstanbul’un kalbi olduğuna göre, Türkiye’nin de kalbi... F.B.: İstanbul’a en hâkim olan belediye... Biraz önce de adı geçti, Beşiktaş’ta son olarak Abbasağa Parkı’nda konser verdiniz. D.K.: Evet. Çok keyifliydi. Biz kıyıda, Barbaros heykelinin orada, Ortaköy Meydanı’nda da çok konser verdik. Halk konserlerinin keyfi başka oluyor. F.B.: Bir de Abbasağa’da sahneyle seyirci arası mesafe çok değil; bu iç içelik, samimiyet bizim de enerjimizi yükseltiyor. D.K.: Bayağı bir hareket var kültür-sanat konusunda. Beşiktaş’a katkıda bulunan bir BKM var. Kuruçeşme Arena, Akatlar’daki kültür merkezi... Bunlar tabii çok güzel. Beşiktaş’ta yaşamaktan çok memnunum ama insan tabii ki başka şeylerin de yapılmasını istiyor. 12 Eylül bir taradı, kahvelerimizi elimizden aldı deniz kıyısındaki. Şimdi de Tayyip Erdoğan’ın güvenliği nedeniyle yeni iskelenin yanındaki oturma yerleri kaldırılmış, öyle duydum. B+ Albümler arasında... l Yeni Türkü 1978 yılında Derya Köroğlu, Selim ve Zerrin Atakan tarafından kuruldu. l 1979’da ilk lon gplay’leri “Buğdayın Türküsü”nü çıkardılar. 12 Eylül 1980 darbesinden sonra Derya Köroğlu’nun deyimiyle albüm “ortadan kaldırıldı”. Köroğlu “İnsanların kitaplarını yaktılar, ‘Buğdayın Türküsü’ de tak diye piyasadan çekildi. O dönemde yapılan hataların haddi hesabı yok” diyor. l 1983’te “Akdeniz Akdeniz”, ardından “Günebakan” ve “Yeşilmişik” albümleri Yeni Türkü’nün şarkılarına eşlik edenlerin sayısını hızla artırdı. Fakat yine aynı yıllarda Selim ve Zerrin Atakan gruptan ayrıldı. l Derya Köroğlu farklı müzisyenlerle yoluna “Yeni Türkü” söyleyerek; “Vira Vira”, “Aşk Yeniden”, “Külhani Şarkılar”, “Süper Baba Film Müzikleri” albümleriyle devam etti. l Son albümleri 1999’da yayınlanan “Yeni”, “Her Dem Yeni” ve “Koleksiyon” ise grubun sevilen şarkılarını bir araya getirdiği çalışmaları... B+ İLKBAHAR 43 Albüm Ustanın Vizöründen Fotoğraf sanatçısı Gökhan Tan, B+ ile Balyan Ailesi Eserleri çalışmasını paylaştı. gökhan tan 1972’de Ankara’da doğdu. Fotoğrafa, ekonomi öğrenimi gördüğü ODTÜ’de 1989’da, gazeteciliğe muhabir olarak girdiği Atlas Dergisi’nde 1995’te başladı. Bu dergide 10 yıl muhabir ve editörlük, National Geographic Dergisi’nde yaklaşık iki yıl editörlük yaptı. Atlas Dergisi’nde 30’a yakın makalesi ve foto röportajı yayımlandı. Başta Hürriyet Gazetesi olmak üzere, yurtiçinde gazete ve dergilerde yazı ve fotoğrafları yer aldı. Yurtdışında National Geographic, Der Spiegel, Le Monde 2 gibi dergilerde fotoğrafları yayınlandı. 2007’den bugüne İstanbul Bilgi Üniversitesi Medya ve İletişim Sistemleri bölümünde öğretim görevlisi. Aynı zamanda, muhabirleri bu üniversitenin öğrencilerinden oluşan “habervesaire.com” sitesinde editörlük yapıyor. İstanbul’a ve arkeolojiye ilgi duyuyor. Özellikle kültür mirasını belgeleyen fotoğraflar çekiyor. Bu sayıda yer alan fotoğraflar, 2007’de gerçekleştirdiği Balyan Ailesi Eserleri çalışmasından seçildi. B+ 44 B+ İLKBAHAR Çırağan Sarayı Kapısı B+ İLKBAHAR 45 Asvad Zadzin Ermeni Kilisesi 46 B+ İLKBAHAR Akaretler'de bir film seti B+ İLKBAHAR 47 Ortaköy Camii 48 B+ İLKBAHAR B+ İLKBAHAR 49 Çırağan Sarayı Bezm-i Alem Valide Sultan (Dolmabahçe) Camii 50 B+ İLKBAHAR Dolmabahçe Sarayı B+ İLKBAHAR 51 52 B+ İLKBAHAR Dolmabahçe Sarayı B+ İLKBAHAR 53 Söyleşi Erkan Can: "Sekiz silindirin sesini Akaretler rampasında dinlersin" Söyleşi: NİLÜFER OKTAY Fotoğraflar: NURCAN VOLKAN 15 yıllık bir aradan sonra sahnelere dönen Erkan Can tam bir klasik araba tutkunu. T elefon çalıyor. Konuşmaya mecburen kulak misafiri oluyoruz. Erkan Can “Senaryonu vermiştin oğlum, ona bakamadık daha. Bakacağız, seni arayacağız oğlum. Rica ederim, ne demek, ayıp ediyorsun. Hadi kendine iyi bak, eyvallah!” deyip kapatıyor telefonu. Telefonda verdiği sözü mutlaka tutacak; senaryoyu okuyacak ve fikrini söyleyecek. Çünkü gençleri seviyor, onlara önem veriyor. Ama bir karar da almış: Artık kısa filmlerde oynamak istemiyor. Nedeni ise şöhretiyle öne çıkıp filme zarar verdiğini düşünmesi. 15 yıl sonra İstanbul Halk Tiyatrosu’nun “Sürmanşet”iyle sahneye dönen Can’la, oyunu sahneledikleri BKM’de konuştuk. Anlattıkları kadar samimi tarzı da hâlâ aklımızda... Tiyatroyla başlayalım: 15 yıl ara verdiniz, gerçekten çok uzun bir ara, korkmadınız mı? Tabii canım hâlâ korkuyorum. Dikkatliyim, antrenman yapıyoruz, ısınıyoruz. Niye bu kadar uzun sürdü dönüşünüz? Hayat başka yerlere götürdü beni; diziler çıktı, sinema filmleri vs. Bakırköy’den istifa etmiştim; orada yapamadım, olmadı. Diziyle ikisi gitmiyordu. Oranın başka iç durumları... Yani olmadı bir şekilde, ben de bıraktım. Rol arkadaşlarınızdan Tardu Flordun bir röportajda “Özel tiyatrolar, şehir ve devlet tiyatrolarında genelde suya sabuna dokunmayan oyunlar oynanıyor” demiş. Evet. Oyunlara karışıldığı sürece sanat yapamayız. Belediyeler ya da devlet karıştığı zaman... Ben de bunun acısını çektim. Tiyatroya gidiyorsun, cumartesi-pazar matinen var ama belediyenin bilmem ne toplantısı yüzünden oyun iptal ediliyor. Öyle oyunlar falan iptal olunca ben de bir gün oyun unuttum. Bir oyuncunun oyun unutması çok önemlidir. Bundan sonra 15 sene küstüm tiyatroya belki de. Sanatla uğraşanların kendi otokontrolleri zaten var. Müdahale edilince özgürlük kalmıyor. O zaman da kürsülerde bağırılıyor, sanat hayat damarlarından kopmuş falan filan, bir sürü nutuklar; yalan oluyor o zaman işte, o zaman olmuyor. 54 B+ İLKBAHAR Beşiktaş Belediyesi’nin de kültür merkezleri var. Gruplar gelip oyunlarını sahneliyorlar. Tamam işte, bak ne güzel, 10 numara... Belediyeler bunu yapacaklar. 2010 Kültür Başkenti İstanbul. Her belediye sahne yapmak zorunda. Şimdiye kadar olmaması kötü. Çünkü tiyatro, sanat, toplumun emniyet supaplarıdır. Oradan onun gazını alırsın, rahatlatırsın yoksa patlar; nitekim patlıyor, elimizde patlıyor bütün bombalar. Nasıl yapacağız bilmiyorum. Benim işim oyunculuk ve ben de bunu en iyi şekilde yapmaya çalışıyorum. Kültür ve sanata yatırım şart. Geleceğimize, çocuklarımıza, beyinlerimize yatırım... Açız, bu açlığı doldurmalıyız. Bu sevindirici tabii, her yerde tiyatro salonu olması. Genç bir nüfusuz biz çünkü. En büyük eğitim araçlarından biri de sanat. Yani burada lügat parçalamaya gerek yok. Bilen biliyor. Her belediye, tiyatro salonları açmak durumunda; çünkü Avrupa’dan ödenek geliyor. Buyurun proje getirin Avrupa 2010’a... Benim de iki tane tiyatro projem var. Siz de 2010’a katılıyorsunuz. Onları kovalıyoruz. Ali Sürmeli’yle birlikte sahneye koyacağız ve oynayacağım. Güzel olacak. Şimdi her yerde tiyatro salonu olması ne kadar güzel. İnanın psikolojimiz değişecek ve rahatlayacağız. Kültürel durumlara bütün belediyeler yardım ederse daha çok severiz onları. Böylece kendileri de güçlenmiş olurlar. Birtakım bürokratik işler, kurallar illa ki vardır; herkes birbirinin kuralına uyacak, saygı gösterecek. Başka bir yere gidemeyeceğimize göre imece usulü yapacağız. El ele vereceğiz, mesele bu; iyi niyetli, hoşgörülü olacağız. Sonuçta sanat iyiden, güzelden, doğrudan, barıştan, kardeşlikten yanadır. O yüzden hiçbir zarar gelmez, sanata yatırım yapılsın diyorum. Belediyeler, özel şirketler sanata yatırım yaparlarsa inan çok fazlası geri dönüyor. Gençlere yardım etmek, doğru yolu göstermek lazım ki biz böyle olduk, bizden sonrakiler olmasın. Elimizden geleni yapmak zorundayız. Kendi adıma yaptığımı zannediyorum. Hiç gözüm arkada değil... “Gemide” filmi farklı bir iş miydi sizin için? Şimdiye kadar yapılmayan bir şeydi. Bu kadar açık, net; gerçeği de bu ve öyle olması gerekiyordu. Bir arkadaşım var, üniversitede hoca. Günlük hayatında sizin filmdeki repliklerinizle yaşıyor. Her film kült oldu. Çok küfürlü bir film, bazıları şikâyetçi bazıları değil ama herkesi memnun edemeyiz. İnternet sitelerinde “Küfür bir insanın ağzına bu kadar mı güzel yakışır” diye yorumlar var. Özel hayatta pek etmem ama bazen sinirlendirip ettirtiyorlar. Ediyorum, onlar da gülüyorlar, “Gemide” öyle bir film, çok şey anlatan bir film. “Bir memleket gibidir gemi” diye başlar ya, al işte gemi, Anadolu gemisi... Bursalısınız, tiyatro eğitimi için İstanbul’a geldiniz. Beşiktaş’ta yaşadınız mı hiç? 85’te geldim. Sanırım 86-87 yıllarında, iki sene Beşiktaş’ta yaşadım; önce Yıldız Sarayı’nın arkasında, sonra çarşıya yakın oturdum. Bu caddenin sonunda terzi Muharrem Amca vardı, dükkânı ikiye bölmüş, onun bir bölmesinde dükkânda kaldım öğrenciyken. Tabii parasızlık günleri. Gençtik bize koymuyordu ki; gece gidip yatıyorduk, sabah çıkıyorduk okula... Şimdi Anadolu yakasında yaşıyorum ama Beşiktaş uğrak yerimizdir. İstanbul’un en merkezi yerlerinden biri. BKM’yi kime sorsan biliyor. Ayrıca Balık Pazarı’nı merkez tutarak her yeri tarif edebilirsiniz. Kayıklara yakın, Üsküdar’a yakın, Taksim’e yakın... Deniz benim için önemli, kızımın adı da Deniz. Bakıyorsun işte ufkun açık, bir rahatlık hissi veriyor... Bir dönem hayatımız Ortaköy’de geçti. Çok zaman geçirdik burada. İşte şimdi BKM’de oyun oynuyorum. Burada lostra salonum var, gelirim. Ayakkabıcı arkadaşlarımız var, dükkânlarına uğramadan geçmeyiz. Buralarda işimiz varsa, otoparka arabamızı koyarız. Bütün işlerimizi Beşiktaş’ta hallederiz. Beşiktaş’ta üniversite öğrencileri var, ayrıca her yerden seyirci alıyor. Nasıl bir seyirci buluyorsunuz karşınızda? Düğün Şarkıcısı’nda klasik araba zevkini alan Erkan Can, son oyununda Tardu Flordun ile görülüyor (üstte). Benim için sınıflar yoktur; benim için insan insandır. Onu da ölçmedim, benim için seyirci seyircidir, nasıl ölçülür bilmiyorum... Varoştaki de geliyor buraya, lüks semtte oturan da... Herkes var burada ama Beşiktaş’ın kurallarına uyuyorlar, bir başka durum oluyor. Nedir Beşiktaş’ın kuralları? Nasıl diyeyim onu sana... Hissedilir bir şey o ya. Ne bileyim kendine belki bir çekidüzen veriyorsun, bakıyorsun kimse aykırı davranmıyor. Esnafta da yerlisinde de bir tanışıklık var; kimse kimseye yabancı değil, bir olay olsa ayırıyor. Bir mahallelilik durumu var, bu da benim hoşuma gidiyor. Bir saygı sevgi var, onu hissediyorsun. Güzel bir saygı sevgi. Öyle bir durumu var Beşiktaş’ın... Ben mahalle çocuğuyum. Eskiden mahalleler vardı. Beşiktaş’ta da mahalle kültürü durumu tutuluyor hâlâ, bir dayanışma var. Görüyorum, biliyorum. Ayrıca takım olarak Beşiktaşlıyım. Yani burası hep irtibat yerimiz; buradan ayağımızı çekemeyiz, kopamayız. B+ İLKBAHAR 55 Belediyeler bu kültürü korumak için neler yapmalı; meydanlar, parklar... Açık alanlar, parklar olmalı çünkü hep apartmanlar, apartmanlar... Çocuklar sokakta oynayamıyor. Araba vs. Çok tehlike var sokakta. Eskiden akşama kadar beş tane araba ya geçer ya geçmezdi, öyle bir serbestliğimiz vardı. Belediyelerin sosyal alanlar yaratması gerekiyor; parklar, kafeler, meydanlar, çarşılar mı ne bileyim, burada sosyal aktiviteleri devamlı yapmak gerekiyor. Bu da işte bir müzik dinletisi, bir resim sergisi, bir tiyatro gösterisi, bir dans gösterisi olabilir. Burada insanları toplayıp, argo olacak ama işte bu sıkıntının lastik havalarını ayarlamalıyız, ancak öyle stresimizi dağıtabiliriz. Güzel bir sanat eseri seyrettiği zaman insan ister istemez kötü şeyleri atıp başka yerlere gidiyor. Siniri, stresi gidiyor; kavga edecekse etmiyor, küfür edecekse etmiyor. Tabii bu boyacı küpü değil, uzun bir süreç, bir yol... Biz gidiyoruz, zaten az kaldı, yolun yarısındayız. Bunu bildikten sonra insan ne ister ki hayatta? Tamam para, kazan eyvallah. Yani Mısır medeniyeti bir sürü şeyi çözmüş belki de, Tutankamon’un yanına da koydular öbür tarafa götürür müyüz diye ama ışınlanmadı; yok, gitmiyor yani... Anladın mı? Öyle bir durum, o yüzden kalacak olan tek şey maneviyattır, manevi şeylerdir, yaptıklarındır; doğrudan, güzelden yana ürettiklerindir. vardı. Ne diyelim Beşiktaş hakkında? Beşiktaş işte daha ne... Bütün saraylar burada... Akaretler Yokuşu mesela. Orada Atatürk’ün annesi oturuyordu değil mi? Önemli yani. Mesela Amerikan arabasını bir tek Akaretler Yokuşu’nda dinlersin. Parke taştır ya orası. Bir salarsın arabayı neresinden ses geliyor orada çözersin; tıngır tıngır yapar, sol arka çamurluk tık gider... Sonra gider kaynak yaptırırsın. Akaretler’de denerdi İstanbul’un eski şoförleri, Amerikancılar yani klasikçiler. Siz de dinlediniz herhalde arabalarınızı Akaretler Yokuşu’nda. Tabii canım. Oradan bir geçersin. Bir de orada akustik de güzeldir, sekiz silindirin sesi güzel çıkar o rampada. Gece kimse yokken basarsın, ses dinlersin. Makinenin, motorun sesini dinlersin. Ona göre ayar verirsin; sibop ayarı, rölanti ayarı, hava ayarı... Akaretler rampası benim için önemlidir. Bütün eski taksici abilerimiz arabalarını burada dinlerler. Bina ya iki taraf... Yazın, gece kimse yokken dinlersin, arızayı bulursun. “Balık Pazarı 10 numara, harika olmuş. Balık sevmeye gidiyorum kızımla.” Sizce son yıllarda Beşiktaş’taki en olumlu değişim nedir? Valla bilmiyorum ki... Ben palık pazarlarına bayılırım, Beşiktaş Balık Pazarı 10 numara. Balık sevmeye gidiyorum kızımla. Harika olmuş... Alıcı gözüyle bir daha bakayım Beşiktaş’a. Bazen burnunun dibinde oluyor ama görmüyorsun. Mesela Bursa Uludağ’ı ben kışın bilmem, yazın gideriz biz pikniğe. Onun gibi bir şey yani... Mimari işte. Bütün İstanbul için söylüyorum; temizlenmeli ya da başka bir şey yapılmalı. Bursa da öyle, çok kötü. Mersin’e gittim, bir otel var 50 katlı. Terasından baktım, fena bir görüntü Bu klasik araba merakı devam ediyor değil mi? Bitmez ki. Çok araba toplayıp dağıttım. Yine yapacağız, araba arıyoruz. Vakit harcamak lazım, tamirhaneden çıkmamak lazım. Kızınız altı yaşında. Ona bir klasik araba miras bırakmak istiyormuşsunuz, başka... Yapacağız bir 59 İmpala, koyacağız garaja duracak. Ayrıca filmlerimi bırakacağım. Bu telif hakları yasası da oluyor, kültür bakanına kadar çıktık. Sağolsun bizi çok güzel karşıladı. Oyuncuların meslek birliğini kuruyoruz şimdi; BİROY. Bu yasa olursa bir oyuncunun çocuğuna bırakacağı şey filmden gelecek paradır, o da çok paralar değil zaten; mirasım o olacak. Zaten dünya kalıyor ve biz dünyayı hor kullanıyoruz, İstanbul’u çok hor kullanmışız; tarihi eseri yıkıp üstüne oturmuşuz. Bu bizim mantığımız; yık ve üstüne otur. Başka hiçbir ülkede yok. Korumamışız. İnşaat kirliliği var, bir estetik yok. Beni en çok rahatsız eden bu, estetikten yoksunuz. Biraz farkına vardık mı bunun? Hayır. Koskoca Berlin yıkılmış, aynısını yapmışlar. İstanbul’un da bütün eski rölöveleri, planı, projesi var yani. Tarih her şeyi yazıyor. Ne bileyim bir tarihi bina yanına apartman yapılmış, ön cephesi çok kötü. Aynı şeyden önüne yap bari. Avrupalı da tarihi eserin yanına modern bir bina yapmış ama uymuş; bir mimari, sanatsal çalışma yapmış. Her önüne gelen ev yapıyor burada, bir tarz yok. Oysa önümüzde örneğimiz var, Osmanlı mimarisi var, örnek almamışız; karmakarışık olmuşuz. Şu devirde öyleyiz; herkesin kafası karışık, ülke karışık. Karışık yani ne olacak bilmiyoruz. Kızınızla bir gününüz nasıl geçiyor? Oyun oynuyoruz. Bir çizgi film var sevdiği; kaplan, domuz, ayı, bir sürü hayvanın olduğu. Onların taklitlerini yapıyoruz. Repliklerini ezbere biliyor. Ben de ezberledim biraz. Kaplan oluyorum, samsar -sansar diyemiyor-, köstebek oluyorum... Müthiş. Bir başlıyor, 3-4 saat, bana roller veriyor. Ne iş yaptığınızı biliyor mu? Tam çakamadı, daha oraları göstermiyorum. Zamanı gelince seyredecek, her şeyi bilmesi lazım. Çocuklar her şeyi ister istemez kaydediyorlar, sonra kullanacağını kullanıyorlar. Biz onu sadece yönlendireceğiz; buraya gitme çarparsın, burası düz yol, buradan git diye. Ara sıra düşecek tabii ama arkasındayız, düşmeden de olmuyor, sağlıklı olsun gerisini hallederiz. Yeni film var mı yakında? Proje var. Bir sürü senaryo var elimde okuyorum, okuyacağım. Yeni Sinemacılar’la projelerimiz var, esas onları yapmak istiyoruz. Bekliyoruz, bakalım nasıl olacak. Film yapmak zor şu sıralar. 56 B+ İLKBAHAR Kimdir? Erkan Can, 1958 yılında Bursa’da doğdu. 1975’te Bursa Devlet Tiyatrosu, Ahmed Vefik Paşa Sahnesi’ndeki kurslara giderek tiyatro hayatına başladı. 1985’te İstanbul Belediye Konservatuvarı Tiyatro Bölümü’ne girdi, 1990’da mezun oldu. 1991-1992 yıllarında Bakırköy Belediye Tiyatroları’nda çalıştı. “Mahallenin Muhtarları” dizisiyle ünlendi. Serdar Akar’ın “Gemide” adlı filmiyle oyunculuk kariyerinde yeni denizlere açıldı. Bu filmdeki başarılı performansıyla Orhan Arıburnu, Antalya Altın Portakal Film Festivali ve Ankara Film Festivali’nde “En İyi Erkek Oyuncu” ödüllerini aldı. Özer Kızıltan’ın yönettiği son filmi “Takva”da İstanbul Film Festivali, SİYAD, Antalya Altın Portakal Film Festivali ve Nürnberg Türkiye/Almanya Film Festivali’nden “En İyi Erkek Oyuncu” ödülleriyle döndü. Fatih Akın’ın “Yaşamın Kıyısında”, Zeki Demirkubuz’un “Kader”, Uğur Yücel’in “Yazı-Tura”, Ömer Faruk Sorak’ın “Vizontele”si oynadığı filmlerden bazıları... Biz gidiyoruz, zaten az kaldı, yolun yarısındayız... Bunu bildikten sonra insan ne ister ki hayatta? AB’nin bir araştırmasına göre sinema seyircisi artışında Türkiye birinci sırada. Bir başka araştırma da seyircilerin Türk filmlerini tercih ettiğini söylüyor. Güzel. İşte gidelim, sinema sektörümüz büyüsün, tam büyüyecekti kaldı şimdi. Öyle bir tur attı, yavaş yavaş gidiyordu, kriz çıktı. Bir şeyler yeniden değişecek önümüzdeki sezon ve geriden çok daha güzel çocuklar, senaryolar, yönetmenler geliyor. Tiyatroda da sinemada da ben gelecek için umutluyum. Ben bu kanalda üstüme düşen görevi yaparım, herkes kendi görevini yapacak. İşini yap, başka işe karışma; atölyeler de yazar, tamirhaneler de... Yoksa elini kesersin, kolun kopar; kendi işinden başkasını yapmayacaksın. Herkes kendi işinin en iyisini yapmaya çalışacak. Futboldan konuşalım biraz. Yıllar önce Bursa’da Dinamo Mesken takımına amigoluk yapmışsınız. Mahalle takımımızdı, 1980’de kapatıldı. 25 sene sonra Ertuğrulgazi Gençlik Spor Kulübü’nü tekrar açtık, kurduk takımı. Oranın kurucu üyesiyiz. Dinamo aslında bitmeyen enerji demek ama o zamanlar başka türlüydü. Rus takımı Dinamo Kiev’e gönderme yapmıştık, komünist takımdı. Şimdi durum öyle değil tabii. Tam bir sosyal kulüp olacağız. Futbolun yanında hentbol, basketbol, yüzme gibi başka branşlar olacak. Resim, tiyatro kursları da. Güzel bir sahnemiz var orada. Ben o kadar anlamam futboldan ama ru- hunu çakarım; bilirim, bildiğimi zannederim ya da hissederim. Kurucu üyeyim ama bu işlerden anlayan başka arkadaşlarımız var. Kelle Bülent, Beşiktaşlılar bilir, 25-30 sene önce Beşiktaş’ta oynadı. Bülent Abi mahallemizin abisidir, teknik direktörümüz o... Başka hocalarımız da var. “Beşiktaş taraftarıyım” dediniz biraz önce. Çok maça gidemiyorum, vaktim olmuyor. Ben işte tam amatörüm, seyircisini seviyorum Beşiktaş’ın. 9 numara nerede oynar, ne yapar, adı nedir bilmem. Bilmediğimiz konuda da atıp tutamayız. Ama futbol öyle bir şey, aynı anda hem seyirci, hem hakem, hem teknik direktör, hem oyuncusun; böyle bir oyun. Aslında sırf eğlence, stres atmak için yapılan bir şey ama işte fanatizm durumları beni rahatsız ediyor. Oysa her şey centilmence, asil ve güzel olmalı. Sadece bir oyun bu, sen iyi çalışıp çık sahaya, herkes işini yapsın. Tabii ki yenilebilirsin, ne var? Kavga, gürültü insanın canını sıkıyor. Bu durum dünya takımları için geçerli... Beşiktaş seyircisinin çok güzel, zekice tezahüratları var. Ama dediğim gibi maçlara pek gidemiyorum. Yılmaz Erdoğan’ın sizin için bir yorumu var, onunla bitirelim: “Erkan Can şuradaki pet şişeyi oyna dersen, en güzel şekilde oynar. Onun gibi başka insan tanımıyorum.” İşte havaya girersek oynarız yani, niye oynamayalım? Yılmaz sevdiğimiz bir arkadaşımız, çok hizmet etti tiyatroya. Kalemi çok iyidir. İşte gençleri toparladı... Gençler mezun olduktan sonra ortada kalıyorlar. Ortada kalınca da her şeye meyilliler... Belediyelerin de bunları yapması gerekiyor, sosyalkültürel mekânlar. Gençleri kahve köşelerinden, sokaklardan toparlamak için... Bu konuda vaktimiz olduğunca, elimizden geldiğince yardım ederiz. Gençler önemli, en önem verdiğim durum o. Şimdi bir sürü senaryo geliyor bana, “Abi oyna, abi oyna” diyorlar ama bunların hangi birinde oynayayım. Oynuyorsun, filmin önüne çıkıyorsun, çocuğun filmi kayboluyor. Halbuki bana teklif ettikleri rolü bir başkası oynasa daha güzel olacak, sırıtmayacak. O yüzden kısa film konusunda “Yok, tamam artık” dedim. Filmlerine zarar veriyorum, onu fark ettim. Senaryolarını okuyoruz, fikirlerimizi veriyoruz ama oynamaya gelince artık oynamıyorum, oynamayacağım. B+ B+ İLKBAHAR 57 Sivil Toplum Kuruluşları “Birlikte yönetiyoruz” STK’lar demokrasi köprüleridir Yazı ve Fotoğraflar: SEVİL GÜLBEN Sivil toplum kuruluşları demokratikleşme sürecinin en önemli göstergelerinden biridir. Bu bilinçle hareket eden Beşiktaş Belediyesi, “Halkı karar alma mekânizmalarına dahil eden örnek belediye” olarak tanımlanıyor. S ivil toplum kuruluşları Cumhuriyet’in ilk yıllarında devletin özendirmesi ve önderliğinde kurulup gelişti ve bugünlere geldi. Türkiye’de pek çok alanda faaliyet gösteren dernek sayısı 80 bine ulaştı. Toplum sorunlarını gönüllü olarak üstlenmeyi hedefleyen vakıf, dernek ve vatandaş girişimleri her geçen gün artarak ilerliyor. Sosyolog Nilüfer Göle’nin sözleri ile; “Demokratik bir kamusal alan için güçlü bir sivil toplum kuruluşu ön koşuldur.” Sivil toplum kuruluşları bu yolda ilerlerken en önemli desteği yerel yönetimlerden alırlar. İşte bu noktada bazı yerel yönetimler iyi not alırken, bazıları sınıfta kalır. Sivil topluma gönül vermek sözde olamaz. Bu konuyu test etmek de çok kolaydır. Gidersiniz tek tek konuşur halkın nabzını tutar, doğruları öğrenirsiniz. Biz de öyle yaptık. Beşiktaş Bölgesi’nde faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarına “Belediye ile ilişkilerini” sorduk. Beşiktaş Belediyesi’nin örnek bir model oluşturduğunu zaten biliyorduk ama, bunu bir kez daha tescillemiş olduk. Bölgede faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları Beşiktaş Belediyesi’ni “Halkı kendini ilgilendiren konularda karar alma mekânizmalarına dahil eden örnek bir belediye” olarak nitelendiriyor. Beşiktaş Belediyesi bölgede faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları ile bir arada hareket ediyor. Toplumsal duyarlılığa dikkat ediyor, yönetim şeklini buna göre belirliyor. Katılımcı belediyecilik anlayışı gereği, Beşiktaş ve bölgesini sivil toplum kuruluşları ile birlikte yönetiyor. STK’lar bu işbirliğinden memnun, bu hareketin dalga dalga diğer belediyelere de örnek teşkil etmesini diliyorlar. Sivil toplum kuruluşları yaşadıkları sorunların tespiti ve çözümü konusunda sundukları önerilerin dikkate alınmasından memnunlar. Şimdi onların görüşlerini aktaralım… ‘Kapılar açık’ Sualtı Temizlik ve Bilinçlendirme Hareketi Kurucu Başkanı Hakan Tiryaki, Beşiktaş Belediyesi’nden “Bize Deniz Ozanı Gerek” etkinliğinin Aşiyan- Orhan Veli etabında destek aldıklarını söylüyor. Tiryaki, aldığı destekten memnun ve “Çabalarımızı destek almadan yürütmemiz imkânsız” diyor. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Beşiktaş Şube Başkanı Aysın İzer, aldıkları desteği şu sözlerle açıklıyor: “Burs verdiğimiz 341 öğrencimizin sosyalleştirilme çabalarında Belediyemizin de büyük emeği var.” İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği Başkanı Av.Nazan Moroğlu, kadınlara yasal haklarını anlatmak için belediyenin kendilerine tüm mekânların kapılarını açtığına dikkat çekiyor. “Yaşadığımız sıkıntıları yerel yönetimlere aktarıp çözümlenmesini sağlamak ancak örgütlenerek sağlanabilirdi” diyen Çağdaş Levent Derneği Başkan Yardımcısı Zehra Eliçin, sivil toplum kuruluşlarının sosyal devlet statüsünün hayata geçirilmesindeki önemine değiniyor. Akatlar Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Şinasi Yalçın, Karanfilköy için planlanan Kentsel Dönüşüm Projesi’ne sunulan katkıyı anlatırken, Bebekliler Derneği 2. Başkanı İhsan Namık Poroy, semtin sorunlarına çözümler üretmek için belediye ile birlikte oluşturulan “Bebek Semt Yönetim Kurulu”nu örnek veriyor. Boğaziçi Arnavutköylüler Derneği Başkanı Mahmut Çelebi ise, sokakların “Kentsel Düzenleme” başlığı altında yenilenmesi çalışmalarındaki katılımcı yaklaşıma dikkat çekiyor. Sıra, bölgede yer alan sivil toplum kuruluşlarının faaliyetlerine ve yerel yönetimle ilişkilerine geldi. B+; bu konudaki duyarlılığını tüm sivil toplum kuruluşlarının sesini sizlere duyurarak göstermeye devam edecek. Bu sayıda yer verdiğimiz STK’ları diğerleri de izleyecek… B+ İLKBAHAR 59 t n e v e L ş Çağda ği Derne "Kentsel Sit" statüsünü belediye ile el ele vererek aldık Başkan Yardımcısı Zehra Eliçin: Sivil toplum kuruluşlarının sosyal devlet statüsünün hayata geçirilmesinde çok önemli rolü var. B eşiktaş ilçesinde faaliyetini sürdüren ‘etkili’ sivil toplum örgütlerinden biri de Çağdaş Levent Derneği. Dernek, yürüttüğü ses getiren etkinliklerle tanınıyor. Başkan Yardımcısı, Endüstri Yüksek Mühendisi Zehra Eliçin ile Levent’i daha çağdaş kılabilme projelerini konuştuk. Derneğin kuruluş amacı ve misyonunu anlatır mısınız? Levent, Cumhuriyet döneminin ilk toplu konut projelerinden ve Boğaziçi sit geri görünüm alanına dahil bir mahalle statüsünde. Mimari stilleri belirlenmiş özgün evleri, ağaçları ile bir dönemin Yeşilçam filmlerine mekân olan mahallemiz, Cumhuriyet dönemi sanatçılarına ait duvar mozaiklerine de evsahipliği yapıyor. 1950’lerden 80’li yıllara kadar yerleşim yeri statüsünü koruyan Levent, 80’li yılların sonlarına doğru Etiler gibi eğlence yerlerinin akınına uğradı. Buna zaman içerisinde artan gökdelenler eklendi. Mahalle sakinleri tüm bu oluşumlara karşı örgütlenerek 1996 yılında derneğimizi kurdu. “İsteklerimiz ütopik görülebilir” Amacımız; mahallemizin Anıtlar Kurulu’nca belirlenen ‘Geleceğe İntikal Ettirilecek Konut Mahallesi’ özelliğinin bozulmadan sürdürülmesi ve komşuluk ilişkilerinin olduğu çağdaş bir mahalle olmaya devam etmesi için çalışmak. Günümüz İstanbul’unda çok az yere nasip olan bahçeli evleri korumak, çocuklarımızın sokaklarda oynamasını istemek gibi ‘ütopik’ görülebilecek isteklerimiz var. Dernek yönetiminde hepsi meslek ve iş sahibi olan kişiler gönüllü olarak çalışıyor, rahatsızlık duyulan konuları yerel yönetimlere aktarma ve koordinasyon görevini yapıyorlar. Bunun dışında mahalle halkı arasında komşuluk ilişkileri ve dayanışmayı geliştiren sosyal faaliyetler düzenliyoruz. Yerel yönetimlerde STK’ların rolü ne olmalıdır? Sivil toplum kuruluşları, sosyal devlet statüsünün hayata geçirilmesinde çok önemli bir rol oynamaktadır. Mahallemizden örnek verecek olursak, yaşadığımız sıkıntıları yerel yönetimlere aktarmak ve çözüm üretilmesi ancak örgütlenerek sağlanabilirdi. Yerel yönetimlerin araştırma ve değerlendirme çalışmaları yapması oldukça zor ve masraflıdır. Çoğu zaman da eski alışkanlıklarla iyi niyet ve mantık çerçevesinde hareket 60 B+ İLKBAHAR ederek, halkı pek de memnun edemeden çalışmalar yapma durumunda kalmaktadır. Çağdaş belediyecilik anlayışını benimseyen yerel yönetimler için projelerle ilgili halkın nabzının yoklanmasında sivil toplum kuruluşları bulunmaz bir fırsattır. Yerel yönetimlerin STK’larla çalışma yöntemi nasıl olmalıdır? Buna en kestirme yanıtı Kent Konseyi oluşumuyla vermek mümkün. Ülkemizde AB’ye uyum çerçevesinde devreye sokulan Kent Konseylerinin etkin kullanılması çok önemli. Yerel yönetimler bu konseyler aracılığıyla tüm gönüllü kuruluşlardan görüş alabilir. Belediyemiz ile ortak çalışmalarımızın en güzel ürünü, mahallemizin ‘Kentsel Sit’ statüsünü kazanmasıdır. “Beşiktaş’ı birlikte yönetmek” adına neler yapılabilir? Kent Konseyi’nin iyi çalışması. Belediye Meclisi’nin de Kent Konseyi kararlarını hassasiyetle ele alması bunun tek yolu. Ayrıca Muhtarlık sistemi de yerel yönetim-STK işbirliğinde çok önemli bir unsur. Muhtarlığın halka en yakın nokta olduğunu düşünürsek, iletişim kanalı olarak daha etkili bir şekilde değerlendirilmesinin yolları bulunmalıdır. ve r ü t l ü K r a l Akat Dayanışma Derneği Temel prensip birlikte çalışmak AK-DER Başkanı Şinasi Yalçın: “Temel prensibimiz yerel yönetimlerle el ele vererek çalışmak. Bu anlamda çok huzurluyuz. Çünkü Başkanımıza günün 24 saati bir telefon mesafesindeyiz.” A katlar Kültür ve Dayanışma Derneği (AK-DER), Karanfilköy bölgesindeki merkezinden hizmet veren etkin bir sivil toplum örgütümüz. Güler yüzlü hizmetlerine tanık olduğumuz derneğin temel prensiplerinden biri de yerel yönetimle el ele vererek çalışmak. 1992’de kurulan AK-DER’de çevre, eğitim ve kadın kolları gibi çeşitli komisyonlar başarılı çalışmalar yapıyor. Derneğin iki yıldan bu yana ÇEKÜL Vakfı ile işbirliği içinde düzenlediği okuma yazma kursları büyük ilgi görüyor. İlkokul çağındaki çocuklara İngilizce kursu verilen dernekte gerçekleştirilen ilgi çekici bir etkinlik de Baba Destek Programı. “Kolay ulaşılan bir Başkanımız var” Beşiktaş Belediyesi ile işbirliği içerisinde oldukça faydalı çalışmalara imza attıklarını belirten AK-DER Başkanı Şinasi Yalçın, “Belediye Başkanımız İsmail Ünal’a günün 24 saati bir telefon mesafesindeyiz. Baş- kanımız gece-gündüz, ihtiyacımız olan her an bizimle birlikte. Çalışmalarımızda belediyenin tüm birimlerinden destek alabiliyoruz.” diyor. AK-DER Başkanı Yalçın, belediye ile birlikte gerçekleştirilen etkinlikleri de şöyle örnekliyor: “Kentsel dönüşüm projesinde büyük çabası var” “Plansız bir gecekondu yerleşim yeri olan Karanfilköy bizim sınırlarımız içerisinde. Mahallemizin rantsal alana dönüştürülmemesi için yıllardır çaba gösteriyoruz. Başkanımız bu bölge için planlanan ‘Kentsel Dönüşüm Projesi’ne çok büyük katkı sağladı. Projelendirme aşamasında teknik açıdan gerekli olan her şey belediye ekipleri tarafından yapıldı. “Çocuklarımızı sokaktan kurtardı” Çocuklar ve gençler bizim için çok önemli. Derneğimiz yönetimini her yıl üçte bir oranında gençleştirerek onları daha aktif olmaya zorluyoruz. Mahallemizde bir spor sahamız vardı ama Valilik tarafından el konuldu. Başkanımız bize ‘Size yenisini yaptıracağım’ vaadinde bulunmuştu. Bu vaadini, kısa sürede çocuklarımıza çok güzel bir çim saha yaptırarak yerine getirdi. Bu saha çocuklarımızı sokaktan, sokakta edinecekleri yanlış alışkanlıklarından kurtardı. Önemli gün ve haftalarda yapılan tören ve kutlamalarda, Belediyemiz üzerine düşen teknik ve sosyal görevleri yerine getiriyor. B+ İLKBAHAR 61 ler Bebekliğ Derne i B “Bebek’i korumaya çalışıyoruz” “Bebek Semt Yönetim Kurulu” çözüm üretmede demokratik katılımı sağlıyor. züm üretmeye çalışıyoruz. Belediye ile yaptıebekliler Derneği, Beşiktaş Kent ğımız örnek çalışmalar arasında ‘Bebek ŞenKonseyi’nde yer alan sivil toplum kuliği’ de var. ruluşlarından biri. 1995’de semtin sosyal dokusunda meydana gelen olumsuz geliş“En büyük yardımcımız melerle mücadele etmek amacıyla kurulmuş. Beşiktaş Belediyesi” Elbetteki tek amaç bu değil. Dernek çatısı alSTK’ların müşterek çalışacakları kuruluşlatında birleşenlerin amaçları arasında Bebek’te rın başında belediyeler geliyor. Biz, Bebek’i doğmuş ve büyümüş olup halen Bebek’te oturahat yaşanan, kişilerin, işletmelerin birbiriranlar, Bebek’te doğmuş olup halen başka ne saygılı olduğu bir köy haline getirmek issemtlerde oturanlar ve Bebek’te doğmamış tiyoruz. Bunu gerçekleştirebilmek için de en olup halen Bebek’te oturanları birbirine kayBebekliler Derneği’nin 2. Başkanı İhsan Namık Poroy büyük yardımcımız doğal olarak yerel belenaştırmak, onların ekonomik, sosyal, kültürel diye olacak. Semtimizin her türlü sorununu kendi belediyemiz ile çözmehaklarını koruyup geliştirmek ve Bebek’in çevre korumasını sağlamak da ye çalışıyoruz, hatta Büyükşehir’in ilgi alanına giren sorunlarımızı da Beşikvar. Amaçları doğrultusunda oldukça etkili kampanyalara imza atan Betaş Belediyesi üzerinden yürütüyor ve olumlu sonuçlar alıyoruz. Şu anda bekliler Derneği’nin 2. Başkanı İhsan Namık Poroy, çabalarına Beşiktaş Bebek’te en büyük sorun otopark olmaması. Bebek’te oturanların arabaBelediyesi’nin de büyük destek verdiğini belirterek şöyle konuştu: larını park edecek yeri yok. Bütün ara sokaklar valeler tarafından tutulmuş. “Bebek Semt Yönetim Kurulu oluşturuldu” Belediye Başkanımız İsmail Ünal’a Etiler’de yapılan otoparkı Bebek’te çaBelediyemiz ile beraber semtin sorunlarına çözümler üretmek için ‘Belışan valelerin de kullanmalarını önerdik. 7 Mart’ta yapacağımız Dernek bek Semt Yönetim Kurulu’ oluşturduk. Kurulda belediyeden, derneğiOlağan Genel Kurulu’nda işbaşına gelecek yeni Yönetim Kurulu’nun da mizden, Bebek’teki iş yeri sahiplerinin kendi aralarından seçtiği temsilciağırlıklı olarak ele alacağı konu bu olacaktır. ler var. Gerçekleştirdiğimiz toplantılarda semt sorunlarını tartışıyor ve çö- “Bize çok yakın bir başkanımız var” Kabataş Erkek Lisesi Eğitim Vakfı "Belediyemizin, kültür yuvalarına gösterdiği özen bizi çok mutlu ediyor." 2 008 Mayıs ayında 100’üncü kuruluş yılını kutlayan Kabataş Erkek Lisesi, adı takdirle anılan, köklü ve seçkin eğitim kurumlarımızdan. Türkiye’nin yanı sıra dünyanın birçok ülkesinde çeşitli dallarda büyük başarılara imza atan mezunları var. Kendine güvenen, başarılı öğrencilerin tercih ettiği okulların arasında ilk sıralarda yer alıyor. Beşiktaş’ta, muhteşem Ortaköy sahilinde yer alan okulun yöneticilerinin kurduğu Kabataş Erkek Lisesi Eğitim Vakfı’nın 2001-2005 yılları arasında başkanlığını yapan Mütevvelli Heyeti üyesi Erdal Dumanlı, İsmail Ünal’ın başkan seçilmesiyle birlikte belediye hizmetlerinden daha fazla faydalanmaya başladıklarını belirtti. Dumanlı şöyle konuştu: ˝Başkan istediğimizden fazlasını vermeye çalışıyor˝ “İsmail Ünal başkanlığındaki Beşiktaş Belediyesi, bugüne kadar Kabataş Eğitim Vakfı, Kabataşlılar Derneği ve Kabataş camiası ile en yakın ilişki içinde olan yönetim oldu. Daha önceki yönetimlerden zaman zaman hizmeti para karşılığı aldığımız oluyordu. Ancak mevcut belediyeden, Başkan İsmail Ünal’dan belediye hizmeti anlamında bir talebimiz olduğunda bırakın para lafını, “Camianıza başka ne tür dostluk, hizmet edebilirim” şeklinde ekstra sorular alıyoruz. Son olarak Kültür Sitesi’nin tadilatı için temin ettiğimiz mali kaynağın yetersiz gelmesi durumunda katkıda bulunma sözü verdi. ˝Komşu belediyelerden hizmet talep ederdik˝ Geçmiş dönemlerde kendi belediyemizin bizden esirgediği hizmetleri komşu belediyelerden istemek zorunda kaldığımız oluyordu. Belediyelerin kendi sınırlarında yer alan kültür yuvaları ile temas halinde olup bu kurumlara özel ilgi göstermesi kaçınılmaz bir zorunluluktur. Bize bu yaklaşımda bulunan Başkanımız İsmail Ünal gibi insanlar ve kurumlarla daha sıcak ilişkileri zorlama şansımız oluyor. Kültürel işbirliği ve binalarımızın fiziki iyileştirmeleri konularında Başkanımız ve Belediyemizin bize karşı sıcak ve ilgili olduklarını keyif ve iftiharla söyleyebilirim. Camiamız bu tür dostlukları ilelebet hatırlayacaktır.” Kabataş Eğitim Vakfı Mütevvelli Heyeti üyesi Erdal Dumanlı 62 B+ İLKBAHAR Yönetimle olumlu işbirliğimiz var Boğaziçi Arnavutköylüler Derneği Beşiktaş Belediyesi ile Boğaziçi Arnavutköylüler Derneği, "Kentsel Düzenleme" çalışmalarında, proje ekibi ile semt halkını buluşturarak demokratik katılım örneği sergiledi. A rnavutköy, varlığını gür sesli gönüllüleri sayesinde, tarihi dokusunu koruyarak sürdürmeye çalışan semtlerimizden. Semtte, mevcut doku korunarak, günlük yaşam sıkıntılarının asgariye indirilmesi için belediye ile el ele vererek çaba gösteren etkili sivil toplum kuruluşları var. Sorunları halkla birlikte, çözmeyi amaçlayan belediyenin gönüllü destekçilerinin başında Boğaziçi Arnavutköylüler Derneği geliyor. Dernek Başkanı Mahmut Çelebi, belediye işbirliği ile yaptıkları çalışmalarını şöyle özetledi: “Belediyenin desteği artarak sürüyor” “Arnavutköy İskelesi’nin karşısındaki meydan, park olarak düzenlendi ve Atatürk heykeli yerleştirildi. Arnavutköy-Bebek sahil yolu üzerinde bulunan tarihi çeşme restore edildi. 3’üncü köprüye karşı direniş döneminden beri gelenekselleşen Arnavutköy Şenlikleri’ne belediyenin artarak devam eden desteği de bir başka örnek.” Kentsel Düzenleme Projesi Yönetim Kurulu üyeleri İsmail Üstün, Ahmet Ergelen, Hamiyet Açıkel ve Angeliki Arpacı’nın dikkat çektiği çalışmalar da şöyle: “Sokaklarımızın ‘Kentsel Düzenleme’ başlığı altında yenilenmesi çalışmalarında belediyemizin son derece katılımcı yaklaşımları oldu. Çalışmanın başında, proje ekibi, mahallemizde yaşayan veya çalışan bazı mimarlar ile semt halkını Arnavutköy Spor Kulübü’nde buluşturdu. Bu buluşmada çeşitli fikir ve görüşler dile getirildi. Projenin son kararları verilmeden Belediye Başkanımızın bizzat başkanlık ettiği son toplantıda kendisine görüşlerimizi özetleyen bir liste sunduk. Projenin devamında bazı aksaklıklar yaşandı. Son buluşmamızda Belediye Başkanımıza projelendirme döneminde sunmuş olduğumuz görüşlerin bir bölümünün uygulanamamasından kaynaklanan sıkıntıları anlattık. Projenin tamamlanma sürecinde bu görüşlerimizin dikkate alınacağına güveniyoruz. “Zeminaltı katlı otopark şart” Kentsel düzenleme çalışmalarının başarısını belirleyecek kritik konulardan biri sokaklarımızı araç parklanmasından kurtarmaktır. Bu konuda önemli seçeneklerden biri zeminaltı katlı otoparkların yapımıdır. Belediye Başkanımızın elinden gelen yardımı yapacağına dair verdiği güvence, bizi son derece umutlandırdı. Daha önce semtimize itfaiye istasyonu kurulması için verilen uğraşta olduğu gibi bu sorunu da Belediyemiz ile birlikte çözümleyeceğimize inanıyoruz. Semt girişimcilerinin de içinde yer aldığı STK’lar, yerel yönetimler tarafından dikkate alındıklarında hizmetlerde isabet oranını yükseltebiliyorlar. Yeter ki katılım, hizmet sürecinin tüm safhalarına yayılabilsin.” B+ İLKBAHAR 63 “Kadının insan hakları” ortak paydamız adın K l u b n a t s İ rı Kuruluşla Birliği Başkan Nazan Moroğlu: “Kadın erkek eşitliğinin, demokrasinin olmazsa olmaz koşulu olduğuna dikkat çekme çabalarımızın gönüllü destekçilerinden biri de Beşiktaş Belediyesi’dir.” İ stanbul Kadın Kuruluşları Birliği (İKKB), 1995 yılından beri belli bir protokol çerçevesinde işbirliği yapan dernek ve vakıflardan oluşuyor. Demokrasi, insan hakları, kadın erkek eşitliği, laiklik ve Cumhuriyet’in temel felsefesi ortak paydasında bir arada çalışıyor. 36 dernek ve partilerin kadın kollarından oluşan birlik, öncelikle yasaların değiştirilmesi için çaba gösteriyor. Yerel yönetimlerle işbirliği yaparak çeşitli kampanyalar yürütüyor. İKKB koordinatörü Nazan Moroğlu, İKKB ve faaliyetlerini B+’ya anlattı: “Belediyeler işimizi kolaylaştırıyor” “Kuruluşlarımızın önceliklerinden biri eğitim fırsatını yakalayamamış, herhangi bir becerisi olmayan kadınlara ve genç kızlara ulaşmak. Kız çocuklarının eğitimi, kadınların meslek edinmesi için yerel yönetimlerle işbirliği yaparak projeler yürütüyoruz; yasalarda yer alan hakları konusunda bilgilendirme toplantıları düzenliyoruz. Çünkü onların halka ulaşması çok daha kolay. Kadına yönelik istihdam projelerimizi belediyelerin semt evlerinde ya da halk eğitim merkezlerinde çoğu kez belediyelerle birlikte yürütüyoruz. “Belediyenin sosyal proje ekibine destek veriyoruz” Haklar konusunda bilgilendirme, kadın erkek eşitliğinin aslında demok- amı Çağdaş Yaş Destekleme Derneği “TBMM kapısını Beşiktaş’ta inşa ettik” Kamuoyunun merakını ve dikkatini çekmek için Beşiktaş Meydanı’na Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin eski kapısını inşa ettik. Geçen yıl Kadıköy Kadın Konseyi’nin yaptığı kapı bu yıl Beşiktaş Meydanı’ndaydı. Kadınların Meclis’e girmek istediğini, ancak o kapının bir anlamda “kadınlara kapalı” olduğunu gösterdik. Batı ülkelerinde uygulanan ‘kota sisteminin’, kadınlara olumlu pozitif ayrımcılık uygulamasının bu kapıyı açabileceğini anlatmaya çalıştık. Aynı etkinlikte kadınlara küçük anahtarlıklar dağıttık. Ama ucunda anahtarı yoktu. O anahtar kota anahtarıydı. “Kültür merkezlerinin kapıları bize açık” Beşiktaş Kültür Merkezi, Mustafa Kemal Kültür Merkezi’ni Atatürk’ü anma, Cumhuriyet ve kadın hakları ile ilgili panellerimiz, toplantılarımız için kullanabiliyoruz. Belediyelerle işbirliğinde semt evleri ya da semt El ele gönül gönüle çalışıyoruz “Çalışmalarımızı birçok kurumun yanı sıra belediyeler ile birlikte gerçekleştiriyoruz.” Ç ağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, çağdaş eğitim yoluyla çağdaş insan ve çağdaş topluma ulaşmak amacını taşıyan bir gönüllüler ordusu. 20.000 üyesi, 27’si İstanbul’da olmak üzere 96 şubesi var. ‘Sorunların değil çözümün bir parçası olmak’ adına yapılacak çok şey olduğuna inanan ÇYDD gönüllüleri, çalışmalarını birçok kurumun yanı sıra Mahalli İdareler ile birlikte gerçekleştiriyor. Beşiktaş Şube Başkanı Aysın İzer bu işbirliği ile Beşiktaş bölgesinde oldukça verimli sonuçlar aldıklarını anlattı. Başkan İzer, “ÇYDD olarak Beşiktaş Belediyesi ile çok başarılı çalışmalarımız oldu ve olmaya devam ediyor. Çalışmalarımıza büyük katkı sunan Belediyemize biz de her zaman destek olduk, olmaya devam edeceğiz” dedi. Belediye ile ortak çalışmalarınız nelerdir? ÇYDD Beşiktaş Şubesi olarak 341 öğrenciye burs veriyoruz. Bu öğ- 64 B+ İLKBAHAR rasinin olmazsa olmaz koşulu olduğuna kamuoyunun dikkatini çekmek için meydanlara, kentin farklı köşelerine giderek bunları anlatmaya çalışıyoruz. Diğer belediyelerle olduğu gibi Beşiktaş Belediyesi ile de bu gibi çalışmalarımıza devam ediyoruz. Son etkinliklerimizden biri 5 Aralık 2008’de kadınlara seçme ve seçilme hakkının tanınmasının yıldönümünde oldu. konakları olarak anılan mekânlarda kadınlara yasal haklarını anlatma, beceri kazandırma kurslarına destek gibi çabalarımızı da aralıksız sürdürüyoruz. Özellikle aile içi şiddet konusunda belediyelere düşen çok önemli bir görev var. Sığınma evleri kurmak. Gece ve tatil günlerinde şiddete uğrayan kadınlar için ‘ilk adım’ istasyonları ve sığınaklar hayati önem taşıyor. Yasal bir zorunluluk haline getirilmesine rağmen maalesef belediyeler bunu yerine getirmiyorlar. rencilerin bilgi ve görgülerini artırmak için hafta sonları öğrencilerimizi, kent gezilerine, müzelere, sergilere ve tiyatrolara götürüyoruz. Belediyemiz bütün bu gezilerimizde bize araç tahsis ediyor. Burslu öğrencilerimize kültür merkezleri ve Onat Kutlar Sinema Salonlarından ücretsiz yararlanma imkânı sağladılar. Ayrıca aynı merkezlerin salonlarını toplantılarımız için kullanmamıza izin verdiler. Belediyemiz burslu öğrencilerimizi yaz kurslarına katarak boş zamanlarını değerlendirip ve kendilerini geliştirmelerine de imkân tanıyor. Beşiktaş’ta olmak çalışmalarınızı kolaylaştırıyor mu? Evet. Örneğin etkinliklerimize destek vermenin yanı sıra dernek olarak senelerdir oturduğumuz daire, Belediyemiz tarafından bize ücretsiz olarak kullandırılıyor. Dairemizin demirbaşı olan bütün teçhizat gerektiğinde yine Belediyemiz tarafından tamir ettirilip bakımı yaptırılıyor. Beşiktaş Belediyemize bu konuda teşekkür borçluyuz. Kent Konseyi’nde nasıl bir görev aldınız? Belediyemiz bünyesinde kurulan Kent Konseyi’nin Yürütme Kurulu’nda yer alan sivil toplum kuruluşlardan biriyiz. Ayrıca çeşitli komisyonlara da katkı sunuyoruz. Beşiktaş Belediyesi bünyesinde kurulan “Dost Eller” yardım programına ÇYDD olarak devamlı bağışlarda bulunduk ve onları destekledik. Her Cumhuriyet Bayramı’nı Belediyemizle beraber akşam ‘Fener Alayı’ ve konserlerle kutlamayı gelenek haline getirdik. B+ İLKBAHAR 65 Sualtı Temizlik ve Bilinçlendirme Hareketi “Bize deniz ozanı gerek” “Etkinliklerimizde bireylerin yanı sıra kurumların da desteğine ihtiyacımız var.” S ualtı Temizlik ve Bilinçlendirme Hareketi üyeleri, önemini bir türlü kavrayamadığımız denizlerimizin gönüllüleri. Toplumda deniz bilincini geliştirmek için ‘rastgele’ diyerek yola çıkan ekibin amacı, sualtı temizliğinin yanı sıra, öncelikle kirlenmemesini, kirletilmemesini sağlamak. sayıda etkinlikle sürdüren hareket, altı etaptan oluşan bir seride değerli kültür adamlarımıza da görevler yüklemiş. Denizlerin önemini, edebiyatçı gözüyle başta çocuklar olmak üzere topluma anlatmayı amaçlayan ekip, değerli kültür insanlarımızı gündeme taşıyarak bir başka hizmete daha imza atıyor. “Bize deniz ozanı gerek” Açık havada sergi Kurucu Başkan Hakan Tiryaki, hareketi, ‘Bin kişiden birine ulaşabilmek adına çıkılan bir yolculuk’ olarak özetliyor. Bilinçlendirme çabalarını çok Etkinlik, 25 Ocak’ta ünlü şairlerimizden Orhan Veli Kanık’ın ebedi istirahatgâhının da bulunduğu Aşiyan’dan başlatıldı. Etkinlikte; değerli şairimizin anısına hazırlanan Orhan Veli Köşesi’nin yanı sıra STH Açık Hava Sergisi ile İstek Vakfı Kemal Atatürk İlköğretim Okulu öğrencilerinin resim sergisi yer aldı. Etkinliğe katılan öğrencilere STH gönüllüleri tarafından deniz kirliliği sunumu yapıldı. STH sualtı temizlik ekibi tarafından çıkartılan katı atıklar envanteri sergilendi. Öğrenciler ise Orhan Veli’nin şiirlerini okuyup, ünlü şairi anlatan kompozisyonlar sundular. İstanbul, Boğaz ve Orhan Veli Hakan Tiryaki, etkinlik ile bir yandan deniz kirliliğini, bir yandan da Orhan Veli’yi anlattıklarını belirterek, “Aslında yapmaya çalıştığımız şey çok basit bir tespiti paylaşmaktı. Nasıl ki Boğaz’ı olmadan İstanbul, İstanbul olmaz ise, Orhan Veli de Boğaz olmasa mutlaka olurdu ama bu Orhan Veli olmazdı. Çocuklara bunu anlatmaya çalıştık” dedi. “Desteğe ihtiyacımız var” Deniz kirliliğine insan katkısı açısından bakıldığında denizlerimizin halini ‘içler acısı’ olarak değerlendiren Tiryaki, düzenlenen etkinliklerde bireylerin yanı sıra kurumların da desteğine ihtiyaç duyduklarını belirtti. Tiryaki, ‘Bize Deniz Ozanı Gerek’ etkinliğine lojistik katkı sunan Beşiktaş Belediyesi’ne dikkat çekerek, “Çabalarımızı destek almadan yürütmemiz imkânsız” diye konuştu. Etkinlik Takvimi Cemal Süreya, Kadıköy, İstanbul, 22 Şubat 2009’da yapıldı. Can Yücel, Kuzguncuk, İstanbul, 15 Mart 2009 Sait Faik Abasıyanık, Burgaz, İstanbul, 23 Nisan 2009 Yaşar Kemal, Menekşe, İstanbul, 10 Mayıs 2009 Cevat Şakir Kabaağaçlı, Bodrum, Muğla, 5 Haziran 2009 66 B+ İLKBAHAR “İsmail Ünal’ın hakkı ödenmez” “Bugüne kadar Beşiktaş Belediyesi’nden hayır lafını hiç duymadık. Engelli golfçülerimiz belediyenin araçlarıyla haftada iki defa Silivri’ye gidip geliyorlar.” Y avuz Kocaömer, TESYEV’in (Türkiye Engelliler Spor Yardım ve Eğitim Vakfı) kurucusu ve yönetim kurulu başkanı. “Ben bedensel engelli bir abiyle yaşadım. Abim 22 sene boyunca ne yürüdü ne de oturdu. Çok zekiydi, yattığı yerden evin hâkimiydi. Bugünkü inatçılığımı, gözü karalığımı; devlet kurumları ya da özel kurumlarla bu konuda mücadele etme gücümü abimden aldım. O kadar ızdırap çekti ki benim yaşadığım sıkıntıların lafı bile edilmez” diyen Kocaömer’le 2009’dan beklentilerini ve yerel yönetimlerle sivil toplum kuruluşlarının ilişkisini konuştuk. TESYEV 1999’da kuruldu. Bu 10 yılda Türkiye’de engellilere bakış değişti mi? Türkiye’deki engellilerin en önemli sorunlarından biri istihdam. Dün bir şirketten “İşe bir engelli alacağız, yardımcı olur musunuz?” diye aradılar, İstedikleri özellikler şunlar: Çok iyi derecede yabancı dil bilecek, üç kat merdiven çıkabilecek. Ayrıca “Gittiği servislerde nelerle karşılaşacağını bilemeyiz” diyorlar. Fıkra gibi. Bu vasıflarda, engeli olmayan birini bulmak bile zor... Engellilerle ilgili yasalar çıkıyor ama uygulanmıyor. Bütün bunlara rağmen Türkiye’de engelli insanların da insan olduğunu duyurmaya başladığımızı düşünüyorum. Türkiye Engelliler Spor Yardım ve Eğitim Vakfı 2008, TESYEV için nasıl bir yıl oldu? En verimli yılımız oldu diyebilirim. Özellikle Acun Ilıcalı ile gerçekleştirdiğimiz “Engelleri Kaldıralım” projesinden çok önemli bir rakam geldi vakfa. Bununla da birçok insana ortez, protez taktırdık. Şu anda 400 engelli öğrenciye burs veriyoruz. TESYEV kurulana kadar Türkiye’de engelliler sporu neredeyse yok gibiydi, bugün Hakkâri Yüksekova’da bile spor kulübü bulunuyor. TESYEV’in bugünlere gelmesinde İsmail Ünal’ın büyük katkısı var. Bilen bilir, benim kimseye iltifat etmek gibi bir derdim yoktur ama İsmail Bey bu vakfa sahip çıktı, daha doğrusu bu vakıf dolayısıyla engelli insanlara sahip çıktı. rip diğerlerini dışlıyorlar. Bu vakıfta hiçbir insana politik görüşü nedeniyle uzak ya da yakın durulmaz, çünkü biz bir sivil toplum örgütüyüz. Senin adamın anlayışı devam ettikçe sağlıklı demokrasi uygulayamazsınız. Beşiktaş’ta bu kırıldı mı peki? Evet. Şunu da söyleyeyim: Biraz evvel hiç tarzım olmadığı halde İsmail Ünal’a iltifat ettim. Oysa bizim Ünal’la tartıştığımız günler de oldu ama ne o bana kırıldı ne de ben ona. Çünkü amacımız ortak: Hizmet etmek. Birlikte çalışmanın çok güzel örneklerini verdik. Bizi dışlayan belediyeler de var, medya gücümüz olduğu için biraz zorlanıyorlar ama... En büyük katkısı nedir? Bir defa vakfa maddi bakımdan kaynak aktarılmasını sağladı. Reina’da 3 gece yapıldı ve geliri vakfımıza verildi. Beşiktaş Bölgesi’ndeki büyük şirketlerin bize yardım etmelerini sağladı. Ünal’ın hakkı ödenmez; önayak olmasıyla, bir derdimiz olduğunda yardım etmesiyle... Bugüne kadar Beşiktaş Belediyesi’nden hayır lafını hiç duymadık. “Etkinliğimiz var, otobüs lazım” diyoruz, cevap hep “Peki” oluyor. Engelli golfçülerimiz Beşiktaş Belediyesi’nin araçlarıyla haftada iki defa Silivri’ye gidip geliyorlar. Malzeme dağıtacağız yine aynı şekilde... “Artık yeter!” lafını gerçekten hiç duymadım. Dolayısıyla Beşiktaş’ta bulunmamız bir şans, İsmail Ünal’ın burada bulunması bir şans. İnşallah bu böyle devam eder. Demokrasi-STK ilişkisini nasıl yorumlarsınız? Belediyeler ve bu kuruluşlar kenti birlikte yönetmeye başladılar mı? Bu Türkiye’nin politik durumuna bağlı. Bunu Beşiktaş Belediyesi için söylemiyorum, benim gözlemlediğim Türkiye’de belediyeler hangi par tilere ait ise onların görüşünde olan sivil toplum örgütlerine destek ve- Yeni projeler, 2009’dan beklentileriniz neler? 2009 herkes için zor bir yıl, 2010 da öyle geçecek. İnsanlar geçim sıkıntısı çekerken, şirketler zor durumdayken bize kim, nasıl yardım edecek? Amacımız bu bir-iki seneyi kazasız belasız atlatmak. Dr. Trawinski Turnuvası, Görme Engelliler Satranç Turnuvası gibi etkinliklerimiz yine olacak. Acun Ilıcalı ile bir program daha yapacağız. Ayrıca okullarda bilinçli eğitim seminerleri düzenliyoruz. Öğrencilere engelin ne olduğunu, başımızdan geçenleri anlatıyoruz. Bu arada bilgisayar kurslarımız devam ediyor. Biz 2009’da özellikle eğitim ağımızı genişletmek istiyoruz. Ortezlere, protezlere, takma gözlere, işitme cihazlarına ihtiyaç var. Bu kadar ekonomik zorluk yaşanırken bunların hepsinin devlet tarafından sağlanması mümkün değil. İşte burada sivil toplum örgütleri devreye girip özel kurumları harekete geçirmek zorunda. Tabii ki belediyeler sivil toplum örgütleriyle işbirliği yapacaklar ama ben şunun peşindeyim: Keşke bu işler, cumhurbaşkanlığı ya da bir üst kurum tarafından koordine edilse ve bir bilgi bankası olsa... B+ B+ İLKBAHAR 67 Kazanım Beşiktaş’ta spor yapmak için bahane çok Yazı: NİLÜFER OKTAY Fotoğraflar: NURCAN VOLKAN Atalarımızın sözleriyle; “Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur.” Bu bilinçle hizmet veren Beşiktaş Belediyesi, Levazım ve Akatlar mahallelerinde iki yeni spor tesisini daha hizmete sundu. Beşiktaş Belediyesi, çim sahanın kapılarını herkese açıyor. 68 B+ İLKBAHAR G üneşli bir gün. Uzun bir süreden sonra nihayet bulutlar dağılıyor, havamız açıyor. Levazım Mahallesi’nde taksiden indiğimizde bizi çocuk sesleri karşılıyor. Oyuna adamakıllı kendilerini kaptırmışlar, top peşinde koşturuyorlar. Çocukların olması gerektiği gibi ve çocuklara çok yakıştığı gibi; hareketli ve mutlular. Mini futbol sahasında 8-10 yaşında ufaklıklar var. Hemen yanındaki sahada ise “abi”ler. Bu gençlerin arasına “sızmış” bir baba da gözümüzden kaçmıyor bu arada. Onların maçı, çekişmesi sanki biraz daha ciddi. 12-13 yaşındaki birkaç çocuk basketbol potasında başarı yakalamanın peşinde... Seyircileri de eksik değil. Birkaç genç kız, bir anne “tribün”e oturmuş onları izliyorlar, sohbeti ihmal etmeden... İstanbul’un kültür-sanat merkezi olan Beşiktaş yeni tesislerle spor yapmak isteyen Beşiktaşlılara da her geçen gün daha fazla olanak sunuyor. Bu zincire eklenen son halkalardan biri Akaretler Spor Kulübü’ndeki yeni tesis, diğeri ise yukarıda sözünü ettiğimiz Levazım Spor Kompleksi. Bunlardan ilki Ocak 2009, ikincisi ise Şubat 2009’da, kendisi de eski bir amatör sporcu olan Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal’ın katıldığı açılış törenleriyle hizmete girdi. Akatlar Spor Kulübü’nün artık 750 metrekarelik bir çim halı futbol sahası ve prefabrik soyunma odaları bulunuyor. Amatör sporcuların yanı sıra yaşları nedeniyle şimdilik spor değil oyun ve eğlence peşinde olan çocuklar da unutulmadı: Tesisin hemen yanında inşa edilen çocuk parkı küçük Beşiktaşlıların yüzünü güldürdü. Ünal, açılış konuşmasında hem yeni tesisten hem de parktan söz etti: “Her amatör spor kulübüne yaptığımız hizmeti, katkıyı burada da yaptık, yapmaya da devam edeceğiz. Ankara’daki 19 Mayıs Stadyumu’nun zemini de suni çim. 1. Lig’in profesyonel kulüpleri orada futbol oynuyorlar. Çocuklarımız, gençlerimiz de burada futbol oynayacaklar. Ben de sporcu bir insanım. 5 yıl söyledim, 5 yıl daha söylemeye devam edeceğim. Sporun içinden geldim, amatör sporculardan biriyim. Bu yüzden de spora ve amatör sporculara elimden gelen desteği yapmayı sürdüreceğim... Burada, Akatlar spor tesisimizin hemen yanında yer alan çocuk parkımızı da mahalle sakinlerimizin gönülden desteğiyle hep birlikte yaptık. Güzel bir şeyler yapmış olmaktan dolayı mutluyum. Emek veren herkese teşekkürler.” Levazım Spor Kompleksi ise 800 metrekarelik çim halı futbol sahası, asfalt basketbol sahası ve mini futbol sahasından oluşuyor. Açılış günü dört büyüklerde ter dökmüş, Türk futbolunun yıldız oyuncularından oluşan karma takımın kendi aralarında yaptığı gösteri maçını keyifle seyreden Levazım Mahallesi sakinleri, özellikle çocuk ve gençler, şimdi bu tesiste kendileri eğleniyorlar. Akatlar’da olduğu gibi tesisin hemen yanında açılan çocuk parkı da aileleri kendine çekiyor. B+ Nur Sancak LevaYaklaşık 20 senedir z çozım’da oturuyorum. Bi radaycukluğumuzda da bu sketbol dık, o zaman da ba di daha sahası vardı ama şim bir dugüzel oldu. Çok kötü Borumdaydı burası... Oğlum va gühaç dokuz yaşında, ha futbol zel olunca buraya gelip Böyle oynamayı çok seviyor. l. Beyerler olması çok güze zenşiktaş bu yönden zaten isi de gin. Kapalı bir spor tes şu çim yapılsa iyi olur. Ayrıca l okulu gibi ediyorum. Orada futbo rak me u on , ak ac pıl ya sahada ne sitenin çocuklalı olabilir. O zaman bu rar ya k ço e ilirs ılab aç bir şey e bütün sitelere, bürak faydalanırlar. Keşk ola ulu ok or sp an rad rı bu ellikle maddi imkânı oltesisler yapılabilse. Öz tün mahallelere böyle in çocuğuların zaten yüzde 50’sin an ins i ak rad Bu .. re. mayan yerle de yayılması lar, asıl diğer mahallelere va nı kâ im a ırm zd ya nu spora . zım diye düşünüyorum Ahmet Şenyüz Burası iki 20 yıldır buradayım. ldı, bunu sene atıl bir şekilde ka çok güzel eleştiriyorum. İkincisi kür ediyaptılar, ona da teşek halı kapyorum. Üçüncüsü, çim yeni halı saha kapalı. Bu tesis dan heliyle iyi oldu ama o saha . Oğlum nüz yararlanamıyoruz l oynuyoAli Alp’le gelip futbo alan var ruz... Aşağıda boş bir rkı olarak bu arada, o çocuk pa rıca beledeğerlendirilebilir. Ay r: Servis diyeden bir isteğimiz va içine girminibüslerinin sitenin rk etmemesinden, burada pa sinden şikâyetçiyiz. Ali Ahmet Şenyüz’ün oğlu Alp. Gökhan Yıldız Muhammed Öztürk zel yaptılar yüme Levazımlıyım. Gü bü a ğm do de n be , 18 yaşındayım merak içinde adı. Çocuklar da biz de ılm aç z nü he ha sa çim ama suni a aynı saha içinde lar çok güzel olur. Ayrıc sa aç da ı ay Or . ruz yo bekli arasında anlaşmazlığa r, bence bu çocuklar hem pota hem kale va ğdu13 yaşındayım, do yağumdan beri burada n içi şıyorum. Okul olduğu ama hafta içi gelemiyorum futhafta sonları burada rum. bol, basketbol oynuyo yer Bence çok güzel bir nın yaptılar ama çim saha ruz. da açılmasını istiyo ldi, Geçen gün bir abi ge y şe buraya kampüs gibi bir heryapılacağını söyledi; ş, o kese saat vereceklermi saatte oynanacakmış. neden olabilir. B+ İLKBAHAR 69 Sanatçı Gözüyle BKM Mutfak Çıraklar pişti, kıvamını buldu BKM ARŞİVİ Söyleşi: NİLÜFER OKTAY Fotoğraflar: NURCAN VOLKAN 70 B+ İLKBAHAR Bu sezon yaklaşık 50 bin kişi tiyatroya gelerek “Çok Güzel Hareketler Bunlar”ı seyretti. Ekibin oyuncularından Ersin’in 8 milyon hayranı var. Kısaca tiyatroda da televizyonda da onların rüzgârı esiyor. BKM Mutfak’ın çırakları, artık ustaları Yılmaz Erdoğan’ı bile şaşırtıyor. Ç arşıda bir tur attıktan sonra BKM’ye doğru ilerliyorum. Tam yanımdan çocuklar geçiyor. Neşeli ve haliyle gürültücüler. İçlerinden birine “Nereye gidiyorsunuz?” diye soruyorum. Aldığım cevap tahminimi doğru çıkarıyor. Evet, BKM’ye gidiyorlar. Birazdan hayranı oldukları oyunculara kahkahalarıyla eşlik edecek, hatta oyun sonrasında oyuncuları ısrarla bekleyip hatıra fotoğrafı çektirecekler. Filmleri defalarca gösterilen ve hep çok sevilen rahmetli Kemal Sunal “Sosyologlar filmlerimi incelesin” derdi. BKM Mutfak da sanki incelenmesi gereken bir noktaya doğru gidiyor. Özellikle 13-14 yaşındaki çocukların mizah anlayışını, dünyaya bakışını “Çok Güzel Hareketler Bunlar”a bakarak çözmek mümkün. Rakamlar da zaten olayın ciddiye alınması gerektiğini söylüyor. BKM Mutfak, Atölye adıyla 2005’te kuruldu. İlk yıl sınavsız, ikinci yıl ise “rahat bir sınav”la çıraklar alındı. Yılmaz Erdoğan’ın yanı sıra Demet Akbağ, Altan Erkekli, Muhsin Kızılkaya gibi isimler eğitim verdiler. Toplam 70 gençten bazısı çeşitli nedenlerle Mutfak’tan erken “mezun oldu”. Kalan 24 çırak ise önce Mutfak’ın küçük sahnesinde “kulaktan kulağa” yöntemiyle tanındı. Mayıs 2008’de ise TV için seyircili çekilen “Çok Güzel Hareketler Bunlar” dönemi başladı. Programın Caner Alkaya ile birlikte genel koordinatörlüğünü yapan Celal Tak şöyle anlatıyor: “Mutfak ilk başladığında ‘Kim gelir de bu çocukları seyreder’ diye düşünenler oldu. Ama Yılmaz’ın inancı ekibi de etkiledi; hem sahne üstünde olanları hem onları yetiştirenleri. Geldikleri noktada hiçbir şey sürpriz değil. Bu gençler burada birçok oyuncunun cesaret edemeyeceği şeyi yaptı. Kimse onları tanımazken alkol alınan, sohbet edilen bir yerde insanları güldürdüler. Bu projenin en önemli yanlarından biri, hiçbir şeyi gizlemez BKM Mutfak oyuncuları. Hatalarını da gösterirler, gülüyorsa gülüyordur. Çok inandırıcı dekor, kostüm yoktur. Her şey düz, anlaşılır ve eğlencelidir. Aslında onlara BKM oyuncuları diyebilirdik ama markalarını yarattılar ve adları da öyle kaldı.” Celal Tak, “Her şey düz, anlaşılır ve eğlenceli... “ B+ İLKBAHAR 71 Yılmaz Erdoğan “Akıllı tipleri toplayıp delirttik” 19 bin genç Mutfak’ta olmak istiyormuş. Şaşırtıyor mu sizi bu rakam? Bu sektörde artık herkes biraz yazmayı, yönetmeyi bilmek zorunda mı? Yeni bir işe başlarken iki senaryo var: Bir iyi, bir kötü senaryo. Zaten daha sahneye çıkmadan önce bir 3 bin olmuştu BKM Atölye’yi yani Komedi Kulübü’nü bilenler. Dolayısıyla iyi senaryoda bu vardı, evet. İyi derken iştah açıcı bir iş olması açısından iyi ama hani o başvuruları ne yapacağız? Biz şimdi adam almak için öldürsek kendimizi bu ancak 20-30 kişidir. Yeni öğrenciler gelecek, eskiler gidecek diye de bir şey yok tabii. Komedi kulübünde kendilerini ispat ettikten sonra gruba dahil olacaklar. Buraya gelen arkadaşlar kulüpte başladıktan 3 yıl sonra TV’ye çıktılar. Yeni öğrenciler alırsak onlar için de öyle bir eğitim yolu var. Genel bakmak zorunda. Yok ben buraya oyuncu olmaya geldim, yazarlık öğrenmek istemiyorum gibi bir şey yok; çünkü iyi bir oyuncu olmak için yazmayı, iyi bir yazar olmak için de oyunculuğun inceliklerini bilmek gerekir. Birisinin yazarlığı, diğerinin oyunculuğu daha geç gelişebilir ya da tersi olabilir ama bilmek zorunda. Dekoru, kostümü, rejiyi her şeyi... Atölyenin prensibi komple adamlar yetiştirmek ve bunu da seyirciyle birlikte yapmak. Yapıyoruz da anladığım kadarıyla. Bu deneyimle, çıraklarla siz neler kazandınız? Her aşamada deneyimle neler olabileceğini kestirmeye çalışıyorsun ama bazı şeyleri de göremiyorsun. 10 bölüm sonra Ersin’in 8 milyon fanı olması falan, ben bunları görememiştim yani (Gülüyor)... Tabii TV’nin payı var ama bu proje özellikle genç bir kitlenin çok acayip bir şekilde sahip çıktığı bir iş oldu. Bu formatın güzel bir tarafı da şu: Bir dizide Alaaddin adında birini oynarsın, herkes seni Alaaddin diye bilir ve ilk beş seneni böyle geçirirsin. Burada böyle bir şey yok. Burada herkes kendisi olarak var hatta seyirciler hayatının detaylarını biliyor çünkü en sevdiğimiz skeç türü kendinizi anlatın. Şimdi 20-25 yaşında bir adam gelmiş, “Meclis skeci yazdım abi” falan diyor, ya sen önce kapının önünü yaz. Meclisi de yaz tabii de, önce kendisiyle alay eden bir ekip olma meselesi vardır ki, mizahın bence birinci adımı bu. Atölyeye geliyor bazı arkadaşlar, kendisiyle alay etme yetenekleri yok, çünkü bizde bu geleneksel bir şey değil. Bunu deliler yapar yani biz de akıllı tipleri toplayıp delirtmeye çalışıyoruz, onlar da yeterince delirdiler. Canlı seyirciyle skeç çekme formatını insanlar yıllardır düşünüyorlardı. Fakat belki de televizyon formatları içinde en zoru bu. Şimdi o modeli gerçekleştirmiş olmak güzel ama daha da güzeli, burada herkes yazar mesela. Herkes yazar, oyuncu, yönetmen. Kadroya skeç sokmayı başarmış 15 kişi var burada. Bu projeyi özel yapan bu. Gerçekten ustaçırak ilişkisinin lafta değil de fiili olarak seyircinin gözü önünde uygulanması, usta için de çırak için de güzel bir şey. Çocuklar da bilirler, bizde herkes çıraktır, bazıları daha deneyimli çıraktır. Ben de onlardan biriyim. Bizim geçen senelerde konuklarımız da oluyordu, işte o zaman da en usta orada en deneyimli olandı. Atölyenin özü bu. Yoksa hani ben ustayım bitti falan yok... Birlikte öğreniyoruz, birlikte araştırıyoruz. En zevkli tarafını söyleyeyim: Bir skeçle ya da bir sonraki adımla, işle ilgili “usta böyle yapardı” tahmininde bulunmaktır, önce usta söyler, hayat da onu sınar ve çoğunlukla doğru ve güzel çıkar, şimdiye kadar çıktı. 72 B+ İLKBAHAR Ersin’in hayran sayısı 8 milyonu bulmuş, buna ne diyorsunuz? Pazartesi günleri seyircili prova gibi BKM Mutfak çıraklarının bizzat kendilerinin yazdığı, oynadığı ve yönettiği skeçler bir süredir Kanal D’de yayınlanıyor. Televizyonun da etkisiyle grubun hayran sayısında ciddi bir artış olmuş. Şu anda yaklaşık 22 bin kişi Mutfak kadrosunda yer almak istiyor. Aralarında 13 yaşında çocuklar bile var. Ersin Korkut, kuzeni ve ustası Yılmaz Erdoğan’ı geride bırakmış; internet ortamında yaklaşık 8 milyon kişilik bir hayran listesinden söz ediliyor. “Çok Güzel Hareketler Bunlar” tiyatro sahnesinde de yoğun ilgi görüyor. Seyirci sayısı sadece bu sezon turnelerle birlikte 50 bini geçmiş durumda. “Pazartesi günleri bizim için seyircili genel provadır” diyor Celal Tak: “Salı günü TV için çekilecek skeçleri pazartesi günü bir anlamda seyirci ile tartışıyoruz. Yılmaz çok önem verir seyircinin düşüncesine, aldığımız tepkiye göre bazı düzeltmeler yaptığımız olur. Genç seyirciler Yılmaz’ın olduğu sırayı tespit ettiler. Oradaki görüntünün daha uzun süreli olduğunu biliyorlar ve o sıra için bilet satılmamasına rağmen oturmak istiyorlar.” Peki nedir bu ilginin sebebi? Celal Tak’a göre iki önemli neden var: “Mutfak oyuncularının hayran kitlesi yüzde 75-80 oranında gençlerden oluşuyor. Hayranlığını daha rahat ifade edebilen bir kitle bu. Biz BKM’de hiçbir oyunumuzdan sonra salonda 250-300 kişinin oyuncuları beklediğini görmemiştik. Şöyle bir sorunları yok bu gençlerin: Ben Şahin’le ya da Ersin’le fotoğraf çektiririm, imza da alırım; bunun herhangi bir tuhaf yanı yok. Eskiden böyle bir hayranlık anlayışı mevcut değildi. Mutfak oyuncuları da ünlü olmuş oyuncu abla ve abilerinden biraz farklılar, hâlâ onların içinde duruyorlar. Bizim BKM’deki adımız usta, onlar henüz çıraklık dönemindeler ama kalfa olacaklar yakında. Ben onlara artık meslektaşlarım diyorum.” Şimdi başa dönelim. Yolda karşılaştığımız çocuk seyircilere, fuayeye... 12 yaşındalar. Büyükçekmece Fatih Sultan Mehmet İlköğretim Okulu’nda okuyorlar. Daha önce bu kadar büyük bir tiyatroya gelmemişler, o yüzden biraz heyecanlılar. Biri Büşra’yı, diğeri Bülent’i seviyor çünkü “çok komikler”. Bir başkasının favori oyuncusu Oğuzhan. Neredeyse şehir dışından, Bahçeşehir’den oyunu görmek için Beşiktaş’a gelen, anne-baba ve iki çocuktan oluşan Şahin ailesinin en küçük ferdi Bertay, Eser’i çok seviyor. Çünkü kendisi gibi “güler yüzlü, bir de doğal ve iyi oynuyor”. 22 yaşındaki Çağatay Şahin, Murat’tan yana yapıyor tercihini. Ersin Korkut “Beşiktaş’ta günüm fotoğraf çektirmekle geçiyor” Vallahi hayranlarım demek ki beni çok seviyor, çok teşekkür ediyorum. Bunu “Çok Güzel Hareketler Bunlar”ın başarısına bağlıyorum. İyi takip eden izleyiciler var, fun clup’a üye oluyorlar. Beşiktaş’ta günüm fotoğraf çektirmekle geçiyor. Mesela 150 kişilik bir grubun hepsi tek tek fotoğraf çektirmek istiyor. Bu benim için de sevindirici. Bu gençler 13-14 yaşlarında... Ben kuruluşundan beri Mutfak’tayım. Teknisyenlikten gelmeyim. Yılmaz Erdoğan, Demet Akbağ, Altan Erkekli, Caner Alkaya, Celal Tak’tan çok şey öğrendim ben. Yılmaz Erdoğan’ın bize söylediği şey: “Oynadığınız zaman kendiniz olun. Bir cümleyi söylerken bile kalben inanın ki o cümle güzel olsun.” Ben bunu hiçbir zaman unutmam. B+ İLKBAHAR 73 Şahin Irmak “Eskiden böyle bir hayranlık anlayışı yoktu” BKM’nin genç yeteneklere yer vermesinin hoşuna gittiğini söylüyor. Anne Şahin, Büşra’cı; baba ise galiba ailenin en az televizyon seyreden üyesi, yorum yapmıyor. Onlar fuayede beklerken içeride hazırlıklar sürüyor. 9’u kameraman, 24’ü oyuncu 70 kişilik ekip oyun ve yayın için hazırlanıyor. Birazdan seyirciler salona alınacak, mavi gömlekli teşrifatçılar yerlerini gösterecek, Yılmaz Erdoğan mikrofonu elinde onların arasına karışacak ve “hareketler” başlayacak. Seyircilerin oylamasıyla bazıları “yani”, bazıları “güzel”, bazıları “çok güzel” hareketler olacak. “Mizah anlayışımız gençlere yakın geldi” Aslında Yılmaz Abi’nin hayal etttiği ama bizim hayal etmekte zorlandığımız bir yerdeyiz. Küçükken arkadaşlarımla oyun oynuyordum, şimdi de arkadaşlarımla oyun oynuyorum; benim için farkı yok. Mesleki anlamda özgürüz, ayrıca başımızda çok keyifli bir adam var. Ustamız olmasının dışında hayatla ilgili bir sözüyle de aklımı başıma getiren bir adam. Yılmaz Abi’den duyduğum ve aklımın hep bir köşesinde olan şey şu: Dünyanın en saçma şeyini de oynasak kalben ne kadar inanırsak, o kadar inandırıcı olabiliriz... Skeç yazıyorum. Yılmaz Abi’nin gazıyla aslında yazmaya başladık. Başlarda çok ürkektik ama baktık ki yazdıkça oluyor. Yazdığımız şeylere Yılmaz Erdoğan gülüyorsa herhalde başkalarını da güldürürüz dedik. Gençlerin ilgisi... Hepimiz çok genciz, karşılarında yaşıtları insanları gördüler, çok kendilerinden hissettiler yaptığımız şakaları. Mizah anlayışımız onlara yakın geldi. Aydan Taş “BKM’nin muhasebesinde çalışıyordum” Mutfak kurulduğunda “Bu işi yapmak istiyorum, çok istekliyim” diyerek Yılmaz Hoca’dan rica ettim ve çalışmalara katıldım. Aslında BKM’nin muhasebesinde çalışıyordum. Her şeyi burada öğrendim diyebilirim... O kadar şanslıyız ki başımızdaki hoca her bakımdan donanımlı, çok zeki bir insan. Ondan öğreneceklerimin biteceğini hiç sanmıyorum. Şimdiye kadar dört skecim oynandı; yazmak oyunculuk kadar heyecan verici, zor ve keyifli bir iş. Yazmayı asla geri plana atmayacağım. Metin Keçeci “Herkes birbirini ciddi seviyor” Süper güzel gidiyor. Karşımızda ciddi eğlenmek isteyen bir yoğunluk var. Burada herkesin gönlüne hitap edecek skeçleri kısa zamanda yetiştirmenin heyecanı bambaşka... Ekipte herkes birbirini ciddi seviyor, çünkü neredeyse burada yaşıyoruz. Beşiktaş mıntıkası da başka bir enerji durumunu ortaya çıkarıyor. Her yerde oyunculuk yapabilirsiniz ama özellikle bu ekibin içinde olmak, Yılmaz Erdoğan’la beraber olmak büyük bir güzellik. 74 B+ İLKBAHAR Büşra Pekin “Birbirinize güvenin ve inanın” 2006’da Mutfak’a giren gruptanım. Enteresan etkileşimi olan bir grubuz. Kalabalık olmamıza, uzun süredir birlikte çalışmamıza rağmen hâlâ iyi vakit geçirebiliyoruz. Oyuna bir gün kala ya da o gün içerisinde bir skeç hazırlayıp sahneye çıkabiliyoruz, birbirimize destek oluyoruz. Yılmaz Hoca’dan inanılmaz güzel şeyler öğrendim. “Tiyatro bir ekip çalışmasıdır; birbirinize güvenin ve inanın” der. “Samimi olun, yazdığınız şey gerçekçi olsun” der... Ayça Erturan “Öğrendiğim en önemli şey samimiyet” Muhteşem ve yoğun gidiyor. Bir yandan yazıp oynuyoruz, bir yandan da turnelerimiz oluyor. Keyifle yoruluyoruz diyebilirim. Oynanan birkaç skecim oldu, yazmaya da devam ediyorum ama bazen çok güvenemediğiniz için daha çok yazan arkadaşlara öncelik tanıyorsunuz. Onlarınki daha bir garanti olabiliyor. Burada öğrendiğimiz en önemli şey samimiyet. Zaten ilk derslerimizden biri de buydu. “Samimi olun” demişti Yılmaz Abi. Pelin Öztekin “Fırçalar sayesinde kendimi yetiştirdim” Yılmaz Hoca’nın çırakları olmaktan çok mutluyuz. İleride en çok fırça yiyerek kendime geldiğim günleri, sahnedeki güzel anları, başardığımız zaman hocalarımızın bize bakışını hatırlayacağım. Ekiple o kadar kenetlendik ki birbirimizden ayrılamayız. BKM’de oynamak güzel; çocukluğumuzda buraya gelip oyun izliyorduk, şimdi aynı sahnede biz oynuyoruz. Metin Yıldız “BKM çok profesyonel” Ben birçok tiyatroda çalıştım, BKM gerçekten çok profesyonel; hem mizaha hem sanata bakış açısı çok farklı. Bu da burada çalışan herkesin çok mutlu olmasını sağlıyor. Gençlerin bize ilgisini ben şöyle açıklıyorum: Ekip çok kalabalık ve her hafta başka birisi ön plana çıkabiliyor, her hafta içimizden birinin yeni bir yönünü öğrenebiliyorlar. Bu da onları sürekli canlı tu- tuyor, sıkılmıyorlar bizden. Bir de Yılmaz Abi bize “Sahnede gerçek olun, oynamadan oynayın” der. Gençler bu doğallığı yakaladılar ve bize inanıyorlar... Atölyenin en çok skeç yazanlarından biriyim, devam edeceğim, sıkıysa etme. Yazmayı burada öğrendim. İlk önce çok berbat deneyimlerim oldu. İşte o yanlış yaptığım yerlerde Yılmaz Abi devreye girdi ve düzeltti. Şimdi aslında tam yazıyoruz da diyemem, deniyoruz. Yazmak çok keyifliymiş. Yılmaz Abi de şunu söyler: “Hepinize aynı suyu, aynı yemi veriyoruz ama aranızdan yazarlar çıktı.” Bülent Emrah Parlak “Herkesi, her yönüyle sevmek...” Çırak olmaktan sıkılmak kendi gelişiminden sıkılmak gibi bir şey. Zaten oyunculuk mesleğinde öğrenme süreci bitmiyor. Buradan aklımda kalacak en önemli öğüt samimiyet. Hepimiz çocukluğumuzda sevmeyi öğreniyoruz fakat bazen yaşam koşulları onu bizden alıyor; bazı hırslar, kaprisler giriyor araya... Onları tekrar vücudumuzdan atıp herkesi, her şeyi, her yönüyle sevmeyi öğrenebilmek gerekli. Mutfak bunun farkına varmamızı sağladı. Murat Eken “Yaşayarak öğrenilen bir sistem var” Konservatuvardan çıkıp buraya geldiğimde genç bir oyuncu adayıydım. Her genç mezun gibi mesleğimin o yönünü tercih ediyordum fakat gün geçtikçe yazmak çok hoşuma gitmeye başladı. Yazdığın sahnelendiğinde büyük bir haz duyuyorsun. BKM’ye gelmeseydim ve Yılmaz Erdoğan’la tanışmasaydım bu yönümü geliştirmeyi hiç düşünemezdim. Buradan öğrendiklerim... Derginizin bir 86 sayfası var mı buna ayıracak? Birkaç söze indirmek kolay değil; 3-4 senelik bir birikim, yaşayarak öğrenilen bir sistem var. Birçok konuda hiç tahmin etmediğim kadar gelişiyorum. Sağ olsunlar gençlerin ilgisi inanılmaz haz veriyor. B+ B+ İLKBAHAR 75 Yaşam Sanatın yedi dalı Sanatçılar Parkı’nda Yazı: SEVİL GÜLBEN Fotoğraflar: NURCAN VOLKAN Türkiye’nin sanatçılara ve sanata adanmış ilk parkı. Yedi sanat olgusunun temsil edildiği park, sanatseverlerle doğa tutkunlarının buluşma noktası. 76 B+ İLKBAHAR İ stanbul’da egzoz dumanından uzaklaşıp, yeşillikler içerisinde yürüyüş veya koşu mu yapmak istiyorsunuz? Ya da arkadaşlarınızla bir kır kahvesinde tatlı bir sohbet mi? İsteğiniz keyifli bir öğlen ya da neşeli bir akşam yemeği mi? Bu sayımızda bunların hepsini bir arada bulabileceğiniz bir mekânı tanıtacağız sizlere. Etiler’deki Sanatçılar Parkı, size Türk sanat dünyasında nostaljik bir zaman geçirmeyi de vaat ediyor. Bölge halkı belirledi Beşiktaş Belediyesi tarafından Etiler Tepecik Yolu üzerindeki yeşil alana kurulan Sanatçılar Parkı, yedi sanat dalında topluma mal olmuş, yaşamını sürdüren ve aramızdan ayrılan sanatçıları gelecek kuşaklara aktararak ölümsüzleştirmeyi amaçlıyor. Özellikle Etiler ve civarındaki vatandaşların yeşile olan özlemlerini giderdikleri parkın girişinde, yaşayan sanatçılarımızın el izleri ve çoğu hayatını kaybetmiş sanatçılarımızın büstleri ile karşılanıyorsunuz. Edebiyat, resim, heykel, müzik, mimari, tiyatro ve sinema olmak üzere yedi sanat dalında etkinlikler düzenlenen parkta, bu dallarda önde gelen çok sayıda sanatçının rölyef, büst, heykel ve el izleri sergileniyor. Parka, zaman içerisinde ekleneceklerle birlikte 350 sanatçının ölümsüzleştirilmesi amaçlanıyor. Parkta yer verilen sanatçıların isimleri 30 bin semt sakiniyle yapılan anketler sonucunda belirlenmiş. Parkın etrafını çevreleyen demir parmaklıklarda ve parkın içerisindeki çeşitli alanlarında yine sanatın yedi dalını temsil eden semboller yer alıyor. Doğa tutkunu İstanbulluların da büyük ilgi gösterdiği parkta, açık hava sergileri, imza günleri ve sivil toplum örgütleri tarafından çeşitli etkinlikler düzenleniyor. İlk ve örnek oldu Beşiktaş Belediyesi’nin 2003 yılında hizmete açtığı park, Türkiye’nin sanatçılara ve sanata adanmış ilk parkı olma özelliğini de taşıyor. Projeyi hayata geçirilmesinden sonra örnek alan Anadolu’nun birçok il ve ilçesinde de sanatçı parkları oluşturuldu. B+ İLKBAHAR 77 Topluma mal olmuş, sanatçılar ölümsüzleşti lu, Bedri Baykam’ın da bulunduğu sanatçılardan bir bölümünün büstleri, bir bölümünün rölyefleri bir bölümünün de el izleri sergileniyor. Bu arada bazı sanatçıların el izlerinin yer aldığı bazı plaketlerin çalınmış olması gerek vatandaşları, gerekse parkı her geçen gün zenginleştirmeyi amaçlayan belediye yetkililerini oldukça üzmüş. İki sembol kadın Toplam 16 bin 400 metrekare alan üzerine kurulan Sanatçılar Parkı’nda 1500 metre yürüyüş parkuru bulunuyor. Parkın bitişiğine yapılan yürüyüş parkuru, Akatlar’daki Mustafa Kemal Kültür Merkezi’ne kadar uzanıyor. Parkta yaklaşık 60 eserin sergilenebileceği bir sergi alanı ile yazar ve şairlerin kitaplarını imzalamak, okurlarıyla buluşmalarını sağlamak amacıyla tasarlanmış özel bir alan bulunuyor. Parkta yer alan havuzun yanı başında hizmet veren Rest Café Sanat, çevre halkının doğum günü, dernek ve okul toplantılarına, özel partilerine, kutlama günlerine ev sahipliği yapıyor. Türk/Japon Dostluk Anıtı Beşiktaş Belediyesi, sivil toplum örgütleri, öğretim üyeleri ve halkın görüş ve önerileri doğrultusunda parkta zaman zaman değişiklikler ve eklentiler yapıyor. Parka geçen yıl eklenen Türk – Japon Dostluk Anıtı, iki ülke halkı ve sanatçıları arasındaki dostluğu pekiştirmeyi amaçlıyor. Anıtta Türkiye’de eserleri sergilenen Japon sanatçıların isimlerine yer verilmiş. Ölümsüzleştirilen sanatçılar Parkta; aralarında Orhan Gencebay, Muazzez Abacı, Gönül Yazar, Müjde Ar, Fikret Hakan, Cüneyt Arkın, Müjdat Gezen, İzzet Günay, Kadir İnanır, Zeki Müren, Barış Manço, Kemal Sunal, Sezen Aksu, Adile Naşit, Mimar Sinan, Abidin Dino, Safiye Ayla, Muhsin Ertuğrul, İlhan Koman, Orhan Kemal, Ajda Pekkan, Burhan Doğançay, Sadri Alışık, Bedia Muvahhit, İbrahim Çallı, Kuzgun Acar, Türkan Şoray, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Şükran Güngör, Zühtü Müridoğlu, Yahya Kemal Beyatlı, Halide Edip Adıvar, Sedat Hakkı Eldem, Jale Yılmabaşar, Mehmet Güleryüz, Emin Onat, Muazzez Ersoy, Adnan Şenses, Erdal Özyağcılar, Müşfik Kenter, Ali Poyrazoğ- 78 B+ İLKBAHAR Sanatçılar Parkı’nda isimleri yaşatılan sanatçılardan ikisi ise Türk kadınının toplumsal gelişimine önemli katkıda bulunan tiyatro ve sinema sanatçısı Bedia Muvahhit ile gazeteci yazar Duygu Asena. Türk tiyatrosunun duayenlerinden ve ilk Müslüman kadın oyuncularından biri olan tiyatro ve sinema oyuncusu Muvahhit, 1897’de İstanbul’da doğdu, 1994’de yaşama gözlerini yine İstanbul’da kapattı. Sanata adım attığı yıllarda kadın olmanın zorluklarını yaşayan Muvahhit, 1987’de Devlet Sanatçısı seçildi. Ülkemizde kadın haklarının gelişimine önemli katkılarda bulunan feminist yazar Duygu Asena’yı anmak için hazırlatılan ‘Mobius eğrisi’ adlı anıtın açılışı, kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmesinin 74. yıldönümü olan 5 Aralık 2008’de yapıldı. B+ Sanatçılar Parkı’nda bir Lezzet Evi Onlar bir mutfak çatısı altında buluşan damak tadı meraklıları. Kimi meslek edinmek, kimi ailesine, konuklarına daha lezzetli yemek yapma telaşında. İşte lezzetli bir telaşın öyküsü… A ilenize, misafirlerinize zevkli lezzetler hazırlayıp, sağlıklı yemekler pişirmek, dünya mutfaklarını tanımak, mutfak ile ilgili püf noktaları, pratik bilgiler edinmek istiyorsanız ve de bunları avuç dolusu para ödemeden yapmak istiyorsanız aradığınız adres Sanatçılar Parkı’ndaki Lezzet Evi. Beşiktaş Belediyesi’nin, Beşiktaş Halk Eğitim Merkezi’nin eğitmen desteğiyle, Etiler Tepecik Yolu üzerindeki Sanatçılar Parkı’nda hizmete sunduğu Lezzet Evi atölyesi, adından da anlaşıldığı gibi tam bir lezzet durağı. Tüm donanımı Beşiktaş Belediyesi tarafından yaptırılan ve elektrik, su gibi temel giderleri yine belediye tarafından karşılanan yemek atölyesinde, haftanın dört günü, sayıları 18 ile 22 arasında değişen 4 ayrı grup, Milli Eğitim Bakanlığı’nın hazırladığı plan doğrultusunda tam gün eğitim alıyor. Eylül ayında Beslenme Uzmanı Yadigar Özdinç’in öğretmenliğinde başlatılan ve Beşiktaş ilçe sınırları içerisinde oturanların faydalandığı kurs, Mayıs ayına kadar devam edecek. Lezzet Evi, terapi evi oldu Beslenme ve Ev Ekonomisi Uzmanı Yadigar Özdinç, hayatının 33 yılını öğretmenlik yaparak geçirmiş. Mesleğine âşık, emekli olmak yerine eğitim gönüllüsü olmayı tercih etmiş, titiz bir öğretmen. Kursun temel amacının sağlıklı beslenme ve hijyen olduğunu, yiyeceklerdeki besin değerlerini, pişirirken, yıkarken dikkat edilmesi gereken kuralları öğretmek olarak özetleyen Yadigar Özdinç, “Birçoğumuz sağlıklı beslenmeyi bilmiyoruz. Bu nedenle de destek ilaçlarıyla ayakta durmaya çalışıyoruz. Bu tür kurslara devam eden arkadaşlarımızdan bir bölümü bu destek ilaçlarını kullanmaktan kurtuluyor” diyor. Özdinç, Lezzet Evi’nin amaçlarını şöyle anlatıyor: “Projemiz Beşiktaş Belediyesi’nin halka meslek edindirmek, sağlıklı beslenmeyi öğretmek, boş zamanlarını değerlendirtmek amacıyla gerçekleştirdiği bir hizmet. Herhangi bir meslek sahibi olmayan kursiyerlerimizi mesleki bilgi ve beceri ile donatarak, meslek sahibi olmalarına yardımcı olmak, meslek sahibi olanlara da bu alanda bilgi kazandırmayı hedefliyoruz. Kurs ücretsiz olduğu için yoğun ilgi gördü. Önümüzdeki yıl için şimdiden 600 kişi başvurdu. Bu da insanların bu konuda bir ihtiyaçları olduğunu ortaya koyuyor. Kursiyerlerimiz arasında çok güzel dostluklar oluştu. Bu nedenle biz buraya Lezzet Evi’nden ziyade terapi evi diyoruz.” Değerlendirme yemeği Projenin Pastacılık Kursu olarak planlandığını, ancak programdan faydalanan vatandaşların talepleri doğrultusunda mutfak ile ilgili bilinmesi gereken, ihtiyaç duyulan her şeyin öğretildiğini anlatan Yadigar Özdinç, “Bu değişik yemek kültürlerini uygulamalı tanıma da olabilir, alışveriş detayı da. Arkadaşlarımızın öğrenmek istedikleri konuları, alanımız değil diyerek reddetmiyoruz” dedi. Yadigar Özdinç, “Gün içerisinde Lezzet Evi’nde yapılan yemekler nasıl değerlendiriliyor?” sorumuza da şöyle yanıt veriyor: “Yaptığımız yemekler, salatalar, tatlılar, ekmek çeşitleri günün sonunda, genel kurallar gözetilerek kurulan masada yeniliyor. Tabii ki bu sadece yemekleri tüketmek anlamına gelmiyor. Yapılan yemekler üzerine tadarak değerlendirme yapıyoruz.” “Mutfakla hasret gideriyoruz” Kursiyerlerin proje ile ilgili buluştukları ortak nokta, oldukça zevkli sosyal bir aktivitede yer almaları. Kursiyerler, daha önce evde yapmayı hayal bile edemedikleri yemekleri artık çok daha kolay ve sağlıklı hazırlayabildikleri görüşünde de birleşiyorlar. Lezzet Evi’nde ilk göze batan şey oldukça temiz olması. Bir ikinci detay ise kursiyerlerin aralarında kurmuş oldukları dostluk. Pazartesi Grubu’na katılan Canan Ortaç, Ayşe Şentürk, Canan Kutay, Samiye Öz, Aynur Karpuz, Fatma Muştu, Rosa Muştu, Hülya Alpay, Gönül Büyüksu, Deniz Demir, Nurdan Erkal, Elmas Orbak, Vivet Yannier, Asuman Baydar, Şeniz Aybaba, Seyhan Ergül, Mücevher Güleryüz, Serap Altınışık ve grubun tek erkek katılımcısı olan Mustafa Zayım eğitimlerini, bir arkadaş evinde toplanmışlar samimiyetinde sürdürüyorlar. Yalnız yaşadığı için kendi yemeğini kendi pişirmek durumunda olduğunu belirten Mustafa Zayım, “Mutfak konusunda bayanlar kadar pratiğim olmadığı için ben genelde hafif, kolay yapılan yemeklerin yapımını öğrenmeye çalışıyorum. Ancak hamur açmayı öğrenmeden buradan mezun olamayacağımı da biliyorum” diyor. Kursa kızı Fatma Muştu ile birlikte katılan İtalyan asıllı Rosa Muştu, Türk yemeklerini çok beğendiğini ve detay öğrenmeye geldiğini belirtti. Fatma Muştu da bir süredir işsiz olduğunu, burada kendisine yeni iş kapıları açacak yeni bir meslek edindiğini söyledi. B+ B+ İLKBAHAR 79 Kadın Girişimci Ceyda Aydede: “Dinamik bir emekliliğe hazırlanıyorum” Aydede iş hayatı boyunca defalarca “Yılın Girişimcisi” ilan edildi. Çocuklarının farklı kariyer hedefleri nedeniyle şirketini büyütmek için yabancı ortak aldı. Şimdi sıra kendini sosyal girişimciliğe adamaya geldi. İ ş hayatına Arthur Andersen’de başlayan Ceyda Aydede 1989 yılında Global Tanıtım’ı kurdu. İş hayatındaki başarısını sosyal projelerde de sürdürmeyi bildi. Önemli sosyal sorumluluk projelerine imzasını attı. Çocuklarının farklı kariyer planları ortaya çıkınca, kurduğu yabancı ortaklıkla örnek model oluşturdu. Global Tanıtım Halkla İlişkiler Şirketi’nin kurucusu Ceyda Aydede iş ve özel yaşamına ilişkin B+’nın sorularını yanıtladı. ‘Yaşam Boyu Başarı Ödülü’nü aldınız. Uluslararası arenada bu başarıyı yakalamak nasıl bir duygu? Bir Türk insanı olarak uluslararası platformda var olmak, ülkemi temsil etmek çok keyifli. Ben bu platformları ülkemi temsil etmek için bir fırsat olarak görüyorum. Bu nedenle de ödülleri bireysel olarak değerlendirmiyorum, halkla ilişkiler sektörü için edinilmiş bir başarı olduğunu düşünüyorum. Bu ödülü almanızda IPRA Başkanlığı dönemindeki başarılı çalışmaların payı oldu mu? İlk defa 1994 yılında olmak üzere ve daha sonraki yıllarda üç defa Uluslararası Halkla İlişkiler Derneği IPRA’da Türkiye’yi temsil ederek konseye girdim. Sekiz sene konsey üyeliği, yönetim kurulu üyeliği yaptım. Ondan sonra başkan oldum. Bu süre içinde geliştirdiğim olumlu ilişkilerin ödüllerini aldım. Uluslararası alanda kabul görmenin kriterleri neler? Önceleri insanlar önyargılı bakıyorlar. Milliyetinle seni değerlendiriyorlar, tanıdıktan sonra bu önyargılar yıkılıyor. İşin güzel yanı da bu. Ceyda Aydede’yi kariyer yolunda diğerlerinden farklı kılarak başarıya götüren özellikler neydi? Her zaman daha iyisini yapmaya çabalamak. Olaylara objektif bakabilmek. Zaman zaman hislerini törpüleyebilmek belki… Güven ortamı yaratmak, güvenilir olmak en önemli kalite kriteri haline geldi. Etik olmak, hesap verebilir ve şeffaf olmak önemli ve tabii ki ekibini iyi oluşturmak. Her zaman ekip çalışmasının başarıyı getirdiğine inandım. 80 B+ İLKBAHAR Öğrencilerinize bu konuda ne öğütler veriyorsunuz? Başarısızlık yapamamak değil, yapamayacağını sanmaktır. Master öğrencilerime bakıyorum, heyecan duymak çok önemli. Gençlerin gözlerinden anlıyorsun. Salt heyecan duymak da yeterli değil. Birçok insan heyecan duyar ama o duyguyu enerjiye dönüştürmek önemli. Mutlaka sonuca ulaşmalı. Kadın olmanın zorluklarıyla karşılaştınız mı iş hayatında? Ben şanslılar arasındayım, kadın olduğum için bir zorlukla karşılaşmadım. Kadınların dominant olduğu bir sektörde olduğum için ayrım yaşamadım. KAGİDER’in kurucu üyeleri arasındasınız. Türkiye’de kadın girişimci olmak ne ifade ediyor? Kadın Girişimciler Derneği ile birlikte Anadolu ile daha fazla iletişim başladı. Anadolu’da çok başarılı kadın girişimcimiz var, birçoğu da kocalarına direnerek işlerini kurmuşlar. Zaman içinde kocalarını da işlerine dahil etmişler. Hikâyelerini dinledim. Kadınlarımızın genlerinde farklı bir yaratıcılık, üretkenlik var. Tuttukları işi heyecanla sonuna kadar götürüyorlar. Ceyda Aydede ABD’de “Yaşam Boyu Başarı Atlas Ödülü”nü alırken. Kendimi bir Beşiktaşlı olarak görüyorum. Hem anne hem iş kadını olarak zorlukları oldu mu hayatın? Şanslıydım, ailem çok destek oldu. Ama çocuklarının yetiştiğini anlamıyorsun yoğun iş temposunda, ben daha az hasarla atlattım diyebilirim. Çocuklarımın çok önemli günlerinde, zamanlarında onlardan ayrı kalmak zorunda olduğum anlar oldu. Çok seyahatlerim oldu. Beşiktaş şehrin atardamarı adeta. 2010’da İstanbul Kültür Başkenti olacaksa Beşiktaş’ın payı ne olacak bu projede? Bölgede çok önemli projeler hayata geçecek. Bölge finans merkezi, iş merkezi oldu. Kültür merkezleri, alışveriş merkezleriyle de İstanbul’a bambaşka bir hava katıyor. Burası New York’un Manhattan Bölgesi gibi olacak. Ayda kaç kez seyahat ediyorsunuz? Şu anda ayda bire düştü seyahatlerim. Ama bir hafta içinde iki farklı ülkeye gittiğim çok oldu. Çocuklarınızın kariyer seçiminde etkili oldunuz mu? Doğrusu kariyer seçimlerinde etkili olmak istemedim. Zaten ikisi de halkla ilişkiler sektöründe çalışmak istemediler. İşin zorluklarını gördüler. Yaptığım işi yapmamaları konusunda etkili oldum diyebilirim. Kızım daha küçükken “Hangi mesleği seçeceksin?” diye sorulduğunda, “Hangi mesleği seçeceğimi bilmiyorum ama halkla ilişkilerci olmayacağımı biliyorum. Ben çocuklarımla birlikte olacağım” derdi. Bu da bana bir mesajdı tabii. Oğlum Can, Alman Lisesi’nden sonra makine mühendisi oldu, işletme master’ı yaptı. Migros’ta Satış Bölümü’nde çalışıyor. Kızım Cansu ise Harvard’da matematik ve ekonomi okuyor. Daha şimdiden uluslararası bir kariyer planı var, finansçı olmak istiyor. Yabancı ortaklık kurarak önemli bir başarıya da imza attınız. Bu süreç nasıl gelişti? Çocuklarımın şirketimle ilgilenmeyecekleri ortaya çıktıktan sonra kurduğum şirketin yaşaması gerektiğini düşündüm. 40 kişiye iş imkânı sunmuştuk. Burada bir değer yaratılmıştı, bu durumun devam etmesi gerekiyordu. Hatta daha da ileriye gitmesi gerektiğini düşündüğüm için farklı model arayışlarına girdim. Çok başarılı bir yönetici ekibi kurdum. Genel Müdürümüz, genel müdür yardımcımız ve tüm ekibimiz dikkat çekiyordu. Sektörümüzdeki birçok şirketin aksine kurumsallaşmayı tamamlamıştık, önde gidiyorduk. Kurumsallaşmanın yararlarını ortaklıkta da gördünüz… Evet. Yabancı şirketlerin gözü üzerimizdeydi. Birçok teklif aldık. Görüşmelerimiz sürerken burnumuzun dibinden, Yunanistan’dan teklif geldi. İş fikirlerimiz, iş yapış biçimlerimiz uyuyordu. Hisselerimizi almayı teklif ettiler, bana da cazip geldi. Yunanistan’ın en büyük şirketlerinden biri Civitas. Sektöründe yüzde 60’lık bir pazar payı var. Balkanlar’da, Doğu ve Güney Akdeniz Bölgesi’nde birlikte şirketler kurmaya karar verdik. Bulgaristan ve Romanya’da şirketler kurduk. Bu başarılı çizgiye Beşiktaş’ta ulaştınız değil mi? İlk ofisiniz Arnavutköy’deydi, sonra Levent’e geldiniz… Evet, öyle oldu. İstanbul’a İzmir’den geldiğim zaman ilk önce Boğaziçi Üniversitesi’ne yurda yerleştim. Boğaziçi’nin yurtları ilginçtir. Yurdun bir tarafından Sarıyer, bir tarafından da Beşiktaş görülür. Bir başka güzelliktir hissedilen. Beşiktaş Bölgesi’nden başka bir yere gitmeyi düşünmedim. Ceyda Aydede’nin yerinde duramayan yapısıyla gelecek planları neler? Çok aktif bir emekliliğe hazırlanıyorum. Kendime değişik kurslar ve gönüllü çalışacağım alanlar arıyorum. Bunların araştırması içindeyim. Birkaç sene daha bu yoğun tempodayım ama sonra dinamik emeklilerin arasına katılacağım. Yurtdışındaki üniversitelerde emekliler için aylık programlar var, onlardan birine mutlaka katılırım. Daha sonra da karşınıza bir butik ya da restoran işletmecisi olarak çıkarsam şaşırmayın. Ama ticari olmaktan öte daha çok gönüllü çalışacağım sosyal girişimciliğe odaklanmak istiyorum. Şimdilik hedefim bu. B+ Yaşam boyu başarı İzmir Amerikan Kız Koleji ve Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği’nden mezun olan Ceyda Aydede, ABD New Hampshire’de Hesser College’da ‘Parekende İletişim’ konulu eğitim aldı. Profesyonel iş yaşamına Arthur Andersen’de denetçi olarak başlayan Aydede, Migros’ta 9 yıl satış müdürlüğü ve 1 yıl halkla ilişkiler müdürlüğü yaptı. Farklı sektörlerde edindiği iş deneyimini profesyonel bir halkla ilişkiler anlayışıyla birleştirerek 1989 yılında Global Tanıtım’ı kuran Ceyda Aydede, 20 yıl boyunca birçok önemli halkla ilişkiler projesine imza attı. Ulusal ve uluslararası alanda birçok ödül kazandı. Dünya Gazetesi 2000 yılı ‘Halkla İlişkiler Sektörü’nün En Başarılı İş Kadını’, 2001 yılında AHİD’in ‘Ülkemizi Halkla İlişkiler Alanında En İyi Temsil Eden ve Tanıtan Kişi’ ve ATO’nun ‘Sektörü En İyi Temsil Eden Profesyonel’ ödüllerini aldı. 2002 yılında Ekonomist tarafından ‘Yılın Kadın Girişimcisi’ seçildi. Uluslararası Halkla İlişkiler Derneği IPRA’nın 2003 yılı Dünya Başkanı olan Aydede, Kadın Girişimciler Derneği KAGİDER’in de kurucu üyesi. Galatasaray ve Yeditepe Üniversitelerinde yüksek lisans öğrencilerine halkla ilişkiler dersi veren Ceyda Aydede son olarak Amerikan Halkla İlişkiler Derneği PRSA tarafından verilen ‘Halkla İlişkilerde Yaşam Boyu Başarı Atlas Ödülü’ne layık görüldü. Aydede’nin ‘Halkla İlişkiler Kampanyaları’, ‘Profesyonel Bir İlişki: Medya ve Halkla İlişkiler’, ‘Sanal Ortam Günlükleriyle Blog Çağı’ ve ‘Yükselen Trend Kurumsal Sosyal Sorumluluk’ adlı kitapları bulunmaktadır. B+ İLKBAHAR 81 Haberler İsmail Cem'in gözüyle hayat Dışişleri Eski Bakanı, yazar İsmail Cem 25 Şubat’ta ölümünün 2. yılında anıldı. Zincirlikuyu Mezarlığı’ndaki törene katılan kızı İpek Nur Cem Taha, “Babam insan ve vatan sevgisi olan ilkeli bir insandı. Bu özelliği tüm siyasilerde görmek istiyoruz” dedi. İsmail Cem’in eşi Elçin Cem ise “Çok değerli bir eş ve çok büyük bir vatanseverdi” diye konuştu. Katılanlar tören sonunda ellerindeki karanfilleri İsmail Cem’in mezarına bıraktı. O günün anısına B+ İsmail Cem’in “Mevsim Mevsim Fotoğraflar” kitabından kareleri sizlerle paylaşıyor. 82 B+ İLKBAHAR Beşiktaş’ta aşk başkaydı Türk pop müziğinin son dönemdeki başarılı isimlerinden Yalın, Ortaköy’de kalpleri ısıttı. Beşiktaş Belediyesi’nin “Beşiktaş’ta Aşk Başkadır” diyerek düzenlediği 14 Şubat Sevgililer Günü konserinin davetlisi Yalın’dı. Genç şarkıcı “Zalim”, “Sonsuz Ol”, “Herşey Sensin”, “Cumhuriyet”, “Meleklerin Sözü Var” gibi sevilen şarkılarını Ortaköy Meydanı’nda Beşiktaşlılar ve Beşiktaş severler ve tabii sevgililer için seslendirdi. Brecht Akatlar’da Semaver Kumpanya, Bertolt Brecht’in “Cesaret Ana ve Çocukları” adlı oyununu Akatlar Kültür Merkezi’nde seyirciyle buluşturuyor. Tilbe Saran’ın “Cesaret Ana” rolüyle sahneye çıktığı oyunda Serkan Keskin, Tansu Biçer, Bülent Çolak, Sarp Aydınoğlu, Ümit İlban, Ahmet Kaynak, Burcu Doğan, Nadir Sarıbacak, Öyküm Elif Erdoğan ve Özlem Durmaz da rol alıyor. Işıl Kasapoğlu’nun yönettiği “Cesaret Ana ve Çocukları”, 18 ve 25 Mart günleri saat 20:30’da izlenebilir. BJK Fulya Süleyman Seba Kompleksi açıldı Beşiktaş Kulübü’nün önemli projelerinden biri olan BJK Fulya Süleyman Seba Kompleksi’nin açılışı, 11 Şubat günü bir törenle yapıldı. Törene spor, siyaset, sanat ve iş dünyasından birçok isim katıldı. Açılışta ayrıca Beşiktaş’ın futbol ve basketbol şubeleri başta olmak üzere tüm şubelerinin teknik heyet ve sporcuları da yer aldı. Adı komplekse verilen Beşiktaş Kulübü Onursal Başkanı Süleyman Seba, açılışta yaptığı kısa konuşmada, tesisleşmeye başladıkları günlerde nasıl sıkıntılar yaşadıklarını anlatmaya gerek duymadığını kaydetti. Bu görkemli eserle bu sıkıntıların unutulduğunu vurgulayan Seba, ‘‘Bu eser, bunları helal ettiriyor ve gurur veriyor. Yönetimdeki arkadaşlarla ve bürokratların desteğiyle bunu hayata geçirdik. Kompleksin Beşiktaşlılara hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum’’ dedi. Beşiktaş Kulübü Başkanı Yıldırım Demirören de BJK Fulya Süleyman Seba Kompleksi’nin açılışında bir konuşma yaptı: “Bugün çok önemli bir gün. Beşiktaş için yeni bir çağın başladığı gün. 106 yıllık tarihimizde, son 50 yıldır hayalini kurduğumuz bir resme dokunduğumuz gün.’’ B+ İLKBAHAR 83 Haberler Çocukların yeni adresi: Levent Kültür Merkezi Levent Kültür Merkezi yenilenen kafeteryası ve zengin seçenekli program düzeniyle 6 Şubat Cuma günü kapılarını yeniden sanatseverlere açtı. Kısa bir süre içinde yenilenen Levent Kültür Merkezi’nde artık hafta içi günlerde vizyon filmleri, hafta sonları da saat 12:0017:00 arası eğlenceli ve eğitici çocuk filmleri izlenebilecek. Sinema gösterimlerinin yanı sıra düzenli olarak gerçekleştirilecek söyleşiler ve sanatçılar platformu da Levent Kültür Merkezi’ne renk katacak. Fuaye alanının da birçok kültürel ve sanatsal etkinliğe ev sahipliği yapacağı Levent Kültür Merkezi’nde sergiler, imza günleri, tematik kitap stantları, çocuklara yönelik okuma günleri ve kukla gösterileri de yer alacak. Okullarında artık çok amaçlı bir spor salonu var Beşiktaş Belediyesi tarafından yaptırılan Şair Behçet Kemal Çağlar İlköğretim Okulu Çok Amaçlı Salonu, 9 Ocak Cuma günü gerçekleştirilen bir törenle hizmete açıldı. Eğitim standartlarının geliştirilmesi konusunda bugüne kadar yaptığı çalışmalarla öne çıkan Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal açılış konuşmasında şunları söyledi: “Biz her zaman okullarımızı kolejler seviyesine getireceğiz dedik. Beşiktaş’ta özel okullarla birlikte toplam 79 okul ve 8 tane üniversite var. Bu kent, kültür ve sanatın başkenti olduğu kadar eğitimin de başkentidir. Bizler okullarımızı çok seviyoruz. Okullarımız için çok iyi şeyler yaptık, yapmaya da devam edeceğiz.” Spor salonunun açılışına Beşiktaş Belediyesi Meclis Üyeleri, CHP Beşiktaş İlçe Başkanı Uğur Gedik, Akatlar Mahallesi sakinleri ve öğrenci velileri de katıldı. Açılış bir grup öğrencinin yaptığı küçük bir gösteri ile sona ererken öğrenciler, okul yöneticileri ve veliler de İsmail Ünal’a teşekkür ettiler. Ulus’a yeni muhtarlık binası ve etüt merkezi Ulus Mahallesi Muhtarlık Binası, Beşiktaş Belediyesi tarafından yenilenerek, 5 Şubat Perşembe günü yeni yerinde hizmete açıldı. Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal’ın katılımıyla gerçekleşen açılışa, Belediye Başkan Yardımcısı Uğur Büyükbalkan, CHP Beşiktaş İlçe Başkanı Uğur Gedik, Belediye Meclis Üyeleri ve Muhtarlar katıldı. CHP Beşiktaş İlçe Örgütü’nün de hazır bulunduğu açılışa mahalle sakinleri büyük ilgi gösterdi. Binanın alt katı Ulus Etüt Merkezi ve Yaşam Evi olarak kullanılıyor. Kent içi ring seferleri başladı Beşiktaş Belediyesi toplu taşıma araçlarına (metro, metrobüs, otobüs durakları), ana arterlere ve alışveriş merkezlerine pazar hariç her gün 07:00-20:00 saatleri arası ring seferleri başlattı. Belediyenin sunduğu bu hizmet, her saat başı 5 ayrı güzergâh üzerinden gerçekleştiriliyor. Ring seferlerinin güzergâhları şöyle: Vişnezade, Muradiye, Türkali, Abbasağa, Dikilitaş, Gayrettepe güzergâhı; Konaklar, Levent Metro güzergâhı; Türkali, Abbasağa, Dikilitaş, Gayrettepe güzergâhı; Ulus, Nisbetiye, Levazım, Levent güzergâhı ve Ortaköy, Kuruçeşme, Ulus güzergâhı. 84 B+ İLKBAHAR Evde değil, Yaşam Evi’nde “Yaşam Evi’ni arkadaşlarımdan duydum. Bizim gibi yaşlıların sosyalleşmesi ve yeni insanlarla tanışması için oldukça güzel bir yer. Sağ olsun belediyemiz çok iyi çalışıyor. Burada sağlığımızla da ilgileniyorlar. Yağmurlu havalarda dışarıya pek çıkamıyorum ama havalar güzelleşince, Yaşam Evi’nin bahçesi çok hoşuma gidiyor. Bahçede oturup sohbet ediyor, çaylarımızı yudumluyoruz. Geçenlerde satranç turnuvası bile yapıldı.” Ömer Öztekin, Ulus Yaşam Evi’yle ilgili düşüncelerini böyle anlatmış. Artık benzer yorumları Ortaköy ve Etiler mahallelerinin 65 yaş üstü sakinlerinden de duymak mümkün. Ortaköy’ün Yaşam Evi 10 Şubat Salı günü, Etiler Yaşam Evi 3 Mart Salı günü konuklarını ağırlamaya başladı. Beşiktaş Belediyesi Başkanı İsmail Ünal, CHP Beşiktaş İlçe Başkanı Uğur Gedik, Ortaköy Mahallesi Muhtarı Refik Mamunlu ve Beşiktaşlılar, Ortaköy Yaşam Evi’nin açılışı birlikte yaptılar. Ortaköy Yaşam Evi’nin çok güzel bir yer olduğunu belirten İsmail Ünal “Zaman zaman diyetisyenler ve psikologlar da Yaşam Evi’ne gelerek destek verecekler” dedi. Beşiktaş Belediyesi’nin önemli projelerinden olan Yaşam Evi Projesi 65 yaş üstü, emekli ve sosyal olanakları kısıtlı vatandaşlara hizmet veriyor; onlara film izleyebilecekleri, oyun oynayabilecekleri, kitap okuyacakları keyifli bir ortak yaşam alanı sunuyor. Ücretsiz sağlık taraması Beşiktaş Belediyesi, Florence Nightingale Hastanesi işbirliğinde ve Eczacıbaşı Sağlık Hizmetleri Müdürlüğü’nün de desteği ile 60 yaş ve üzeri Beşiktaşlılar için ücretsiz Felç Riski Hesaplama Kampanyası düzenliyor. Kampanya için başvuran ilk 500 kişi, Şişli Florence Nightingale Hastanesi’nde ücretsiz olarak çeşitli testlerden geçirilecek, muayene edilecek. Her hafta çarşamba günleri 10 kişinin muayene edileceği ve inme risklerinin belirleneceği kampanyada Eczacıbaşı Sağlık Hizmetleri Müdürlüğü’nün de desteği olacak. Kampanyaya başvuran hastalar için Beşiktaş Belediyesi Levent Başkanlık binası önünden Florence Nightingale’e ücretsiz servis hizmeti de verilecek. B+ İLKBAHAR 85 Haberler İsmail Ateş’ten “Evren Tasarımları” Ortaköy Sanat Galerisi, 17 Şubat’tan bu yana İsmail Ateş’in resimlerini sanatseverlerle buluşturuyor. Türk resim sanatının son dönemde öne çıkan isimlerinden Ateş’in sergisi “Evren Tasarımları 2002-2008” adını taşıyor. Ressam, akademisyen, sanat eleştirmeni Jale N. Erzen’in resimlerle ilgili yorumu şöyle: “İsmail Ateş’in resimleri tinsel mekân kurguları. Geometrik biçimler, renk payetleri, gölge yansıtan renk yüzeyleri içerseler de bu mekânlar sınırlarla ve cisimlerle tanımlanmayı reddeden sonsuzluklar, süreklilikler ve açıklıkları ifade ediyorlar. Bu açıdan bütün duyumların simgesi olan renklerle nitelenmiş özgürlük ve varlık alanlarını temsil ediyorlar.” “Evren Tasarımları 2002-2008” sergisi 11 Nisan’a kadar gezilebilir. 2008, Evren Tasarımı - Kobalt Mavisi. 2008, Evren Tasarımı - Mavi 2. Ortaköy Sanat Galerisi Tel: 0212 236 58 01 2008, Evren Tasarımı - Kahverengi. 2007, Evren Tasarımı - Kırmızı 2. 2008, Evren Tasarımı - Kırmızı 4. Beşiktaş Çağdaş, “Vincent van Gogh’un peşinde” Sanatçılar, sanat tarihçileri, yazar ve entelektüellerden oluşan 25 kişilik bir grup 9-16 Haziran 2008 tarihleri arasında, Fransa’nın Paris, Arles, Saint Remy, Saintes Maries de la Mer, Barbizon, Auvers sur Oise kentlerinde bir araya gelip Vincent van Gogh’un izini sürdü. Gogh ve modernlik üzerinden bir dizi sanatsal çalışma gerçekleştirdi, Türkiye’de ve Fransa’da düşüncenin ve sanatın durumunu günlerce tartıştı, “Günümüzde insanlığın ve sanatın yaşıyor olduğu tarihsel krizin muhtemel gelişimi ve çözüm önerileri nelerdir?” sorusuna yanıt aradı. Bu çalışma ve tartışma döneminin sonuçları ise bir sergiye konu oldu: “Vincent van Gogh’un Peşinde/Modernizmin İzinde”. Beşiktaş Çağdaş’ta 17 Mart’ta açılacak “Vincent van Gogh’un Peşinde/ Modernizmin İzinde” sergisi, alışılmış bir karma sergi olmaktan çok entelektüel bir deneyim/çalışma olarak sunuluyor. Her sanatçının farklılığının öne taşındığı sergide çok sayıda “Van Gogh ve modernlik” yorumu var. Özdemir Altan, Tomur Atagök, Bedri Baykam, Ekrem Kahraman, Utku Varlık, Ali Sirmen, Coşkun Aral, Ümit Gezgin, Prof. Dr. Kıymet Giray, Sunay Akın, Mustafa Asım Dinçer, Fransa’daki çalışmaya katılan isimlerden bazıları... “Vincent van Gogh’un Peşinde/Modernizmin İzinde”; Doğu-Batı, Türkiye-AB ilişkilerinin sürekli gündemde bulunduğu bu dönemde etrafındaki tartışmalar açısından da ayrı bir önem kazanıyor. Bu kapsamlı ve ilginç çalışma Beşiktaş Çağdaş’ta 26 Nisan’a kadar açık. Beşiktaş Çağdaş, MKM Tel: 0212 351 93 90-126 86 B+ İLKBAHAR Ustalara saygı “Orhan Kemal”i andık Ulus’un Meyve Bahçeleri Beşiktaş Belediyesi, Ulus’ta meyve ağaçlarından oluşacak eşsiz bir bahçe tasarlıyor. “Ulus Meyve Bahçesi ve Rekreasyon Alanı” projesi için 140 bin ağaç Beşiktaşlılarla buluşacak. Bu projede Uluslulara ferah ve yeşil bir alan ve bol oksijen sağlanması hedefleniyor. Çocuklara otuz saniye Beşiktaş Sanat Galerisi, 3 Mart’ta başlayan “hayırlı” bir sergiye ev sahipliği yapıyor. Genç fotoğraf sanatçısı Burak Sarıca’nın 30” (Otuz Saniye) adını taşıyan sergisinden elde edilen gelir, 15. yılını kutlayan TOÇEV’e (Tuvana Okuma İstekli Çocuk Eğitim Vakfı) bağışlanacak. Fotoğraflarında zamanı ve doğayı sorgulayan Sarıca’nın çalışmaları 21 Mart’a kadar Beşiktaş Sanat Galerisi’nde görülebilir. A Kadın gözüyle 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlamasına Beşiktaş Rotary Kulubü de bir sergiyle katılıyor. Beşiktaş Rotary Kulübü’nün himayesinde düzenlenen Kadın Gözüyle Resim ve Heykel Sergisi 25 Mart’a kadar Derinlikler Sanat Galerisi’nde görülebilir. Sergiden elde edilen gelir Bolluca Çocuk Köyü’ne bağışlanacak. nadolu insanının en büyük sorunları olan göç, eğitimsizlik, geçim derdi ve dışlanmışlığı, satırlarıyla en yalın biçimde anlatan büyük usta Orhan Kemal, 16 Şubat Pazartesi akşamı “Ustalara Saygı” programında anıldı. Faruk Şuyün’ün hazırladığı ve moderatörlüğünü üstlendiği etkinlikte, okurlara aralarında “72. Koğuş”, “Kardeş Payı” ve “Önce Ekmek”in de bulunduğu sevilen birçok öyküyü; “Baba Evi”, “Murtaza”, “Bereketli Topraklar Üzerinde”, “Gurbet Kuşları” ve “Cemile” gibi romanları yadigâr bırakan Orhan Kemal, yapıtları ekseninde anıldı. Eserleri birçok kez sahneye ve beyazperdeye uyarlanan yazar için hazırlanan “Ustalara Saygı” toplantısına, aralarında “Orhan Kemal Roman Armağanı” sahiplerinin de bulunduğu edebiyatçıların yanı sıra tiyatro ve sinema dünyasından sevenleri de katılırken, Adalet Ağaoğlu, Adnan Özyalçıner, Bülent Kayabaş, Ergün Işıldar, Erol Şadi Erdinç, Fikret Otyam, Halit Kıvanç, Haydar Ergülen, Haşmet Zeybek, Hıfzı Topuz, Nebil Özgentürk ve Sennur Sezer, kitaplardan futbola, hapishaneden kamera önüne uzanan Orhan Kemal sohbetleriyle geceyi renklendirdi. Etkinlikte Bakırköy Belediye Tiyatroları sahnelerinde perde açan Orhan Kemal eseri “Tersine Dünya”nın “Bitirim Leyla”sı Gül Onat ve “Ev Erkeği Süleyman”ı Levent Tülek de yapıttan şarkılı bir bölümü seyirciler için yeniden yorumladı. Salih Kalyon ise “72. Koğuş”taki ünlü Kaptan tiplemesini sahnede canlandırdı. Orhan Kemal Kültür Merkezi’nin hazırladığı “Kendi Sesinden Orhan Kemal” ve “Bir Ömür Böyle Geçti” belgeselinden parçalarla Nebil Özgentürk’ün “Bir Yudum İnsan”ından bir bölümü seyircilere sunulurken “Ustalara Saygı” toplantısına yazarın oğulları Işık Öğütçü ve Kemali Öğütçü ile kızı Yıldız Yorgancıoğlu da katılarak ‘evdeki Orhan Kemal’i anlatarak ünlü yazarı yeniden andılar. B+ İLKBAHAR 87 5 Soruda Beşiktaşlılarla Beşiktaş'a dair... Röportaj ve Fotoğraflar: MEHMET CAN BİBER ş Merkez üşçü, Beşikta k (39), Güm bars Öztür Ay zin için ne Ahmet Gülseren (33) Beşiktaş si Yaşam. , Kitapçı, Beşiktaş Çarşı Beşiktaş sizin için ne demek? Ekmeğimi kazandığım yer , 30 senedir burada yaşıyorum . Beşiktaşlı olmanın ay rıcalığı nedir sizce? Entelektüel insanların olm ası. Gelir düzeyi daha yüksek, mü şterileri daha kaliteli. Nedir sizce Beşiktaş’ı, İstanbul’un diğer bölge lerinden ayıranlar? Uzun bir sahilinin olması . Beşiktaş, Boğaz demek. Ayrıcalığ ı bunlardır. Beşiktaş’taki en favori noktanız neresi? Beltaş’ın oraları seviyorum . Çarşı da favori noktam. Bu kadar çeşitli iş sektö rünün yoğun olarak Beşiktaş bünyesinde olmasını neye bağlıyorsunuz? Geçiş yeri olmasına bağlı yorum. demek? zce? lığı nedir si a c rı y a ın n lma an elimizin Beşiktaşlı o iğimizin, her d te is er H . ı bende Her şeyi Eski hatıralar i. es ili gibi ilm b la o altında eski bir sevg in iç im en b de yaşatması ve ş’ın. ta ik eş B olması iğer tanbul’un d İs ı, ş’ ta k şi Be Nedir sizce r? en ayıranla d n ri le ine selam bölge erkesin birbir h a d ın ığ kt çı nıması. Dışarı n birbirini ta rı la n sa İn i. vermes eresi? noktanız n ri o v fa n e ki en yol. Beşiktaş’ta önünden geç in ’n sinde çe ah ab Dolm ktaş bünye şi e B k ra la o nün yoğun i iş sektörü tl şi r e ç r a d a uygun bir ye nuz? Bu k bağlıyorsu n bütçesine kı e y al e h n i, ı n en sı ed olma asının n ın yoğun olm Küçük esnaf olması. Zülay Özden (49), Ev Hanımı, Arnavutköy Hayri Kalpkırmaz (72) , Fırıncı, Beşiktaş Pazarı Beşiktaş sizin için ne demek? Beşiktaş bizim için yetiştiğimiz şehir demek. Bulunmaz bir nimet. Beşiktaşlı olmanın ayrıcalığı nedir sizce? ası. Herkesin birbirini tanım İstanbul’un diğer Nedir sizce Beşiktaş’ı, r? bölgelerinden ayıranla olmamız. e ind yer Boğaz'ın en güzel . ası olm Vasıtalara yakın noktanız neresi? Beşiktaş’taki en favori kkânım. Sahil, Balık Pazarı ve dü rünün yoğun Bu kadar çeşitli iş sektö esinde olmasını neye olarak Beşiktaş büny bağlıyorsunuz? bir “Pazar kültürü” Çok eskiden beri burada olmasına bağlıyorum. 88 B+ İLKBAHAR Hasan Gürsoy (39), Ev Aletleri Satışı, Beşiktaş Sahil Beşiktaş sizin için ne demek? Beşiktaş bizim için yaşam alanı demek. Çocukluğumuzun geçtiği yer. Beşiktaşlı olmanın ayrıcalığı nedir sizce? Daha elit bir semt. Problemsiz olmak, kültürlü olmak. diğer Nedir sizce Beşiktaş’ı, İstanbul’un bölgelerinden ayıranlar? Beşiktaşlı Beşiktaş’ın takımı var. Ayrı bir ruhtur olmak. neresi? Beşiktaş’taki en favori noktanız meydan. Sahil ve de Kartal heykelinin olduğu un Bu kadar çeşitli iş sektörünün yoğ asını neye olarak Beşiktaş bünyesinde olm bağlıyorsunuz? . Hareketli, gel-geç bir semt. Geçiş yeri Beşiktaş sizin için ne demek? Huzur bulduğum yer. Beşiktaşlı olmanın ay rıcalığı nedir sizce? İnsan gibi yaşamaktır, Beşiktaşlı olmanın ayrıcalığı. Nedir sizce Beşiktaş’ı, İstanbul’un diğer bölgelerinden ay ıranlar? İstanbul’un en saygılı sem ti olmasıdır. Beşiktaş’taki en favori noktanız neresi? Sahil. Bu kadar çeşitli iş sektö rünün yoğun olarak Beşiktaş bünyesinde olmasını neye bağlıyo rsunuz? Belediye Başkanımıza ba ğlıyorum. ül (18) Güler Şengci Yer: Ortaköy n Meslek: Öğre zin için ne Beşiktaş si demek? ndiğim yer. En çok dinle lmanın Beşiktaşlı o edir sizce? ayrıcalığı n olmak. Ruha sahip un diğer ı, İstanbul’ ş’ ta k şi e B Nedir sizce r? en ayıranla bölgelerind olması. in iz ası, den lm o lu o d i g Sev neresi? ori noktanız v fa n e i k Beşiktaş’ta ili. Ortaköy sah k oğun olara ktörünün y se orsunuz? iş y i lı tl ğ a şi b e ç nı neye sı a Bu kadar lm o e d k iyi nyesin elediyenin ço B Beşiktaş bü ve a ın as işlek olm Buranın çok ağlıyorum. b a çalışmasın Demet Ortaç (28) Meslek: Müzisyen Yer: Aşiyan İbrahim Topaç (37) Meslek: Tekstilci Yer: Ortaköy Berat Huylu (23) Beşiktaş Merkez Meslek: Tezgahtar Yer: Beşiktaş sizin için ne demek? Çok güzel bir semt demek, hayat demek. Beşiktaş sizin için ne demek? Sevgi demek. Her şey demek. Beşiktaşlı olmanın ayrıcalığı nedir sizce? Her şeyi ayrıcalıktır Beşiktaş’ın. Top oynadım Beşiktaş’ta eskiden. Sahili de büyük bir farklılıktır. Beşiktaşlı olmanın ayrıcalığı nedir sizce? Beşiktaş Jimnastik Kulübü. Nedir sizce Beşiktaş’ı, İstanbul’un diğer bölgelerinden ayıranlar? Boğaz’ıdır. İstanbul’un diğer Nedir sizce Beşiktaş’ı, r? bölgelerinden ayıranla Bağlılık. Beşiktaş’taki en favori noktanız neresi? Ortaköy ve Stat. Beşiktaş’taki en favori Stat. Bu kadar çeşitli iş sektörünün yoğ un olarak Beşiktaş bünyesinde olm asını neye bağlıyorsunuz? En büyük ve merkezi bir ilçe olmasın a bağlıyorum. rünün yoğun Bu kadar çeşitli iş sektö esinde olmasını olarak Beşiktaş büny neye bağlıyorsunuz? ve imkan Merkezi bir yer olmasına verilmesine bağlıyorum. noktanız neresi? Beşiktaş sizin iç in ne demek? Beşiktaş sanat dem ek. Stil demek. Sibel Saraç (33) Beşiktaşlı olman ın ayrıcalığı nedir sizce? Beşiktaşlı olmanın ayrıcalığı, İstanbu l’u derinden hissetmektir. Nedir sizce Beşi ktaş’ı, İstanbul’u n diğer bölgelerinden ay ıranlar? Tarihidir. Kokusudu r. Gerçek bir mazisi nin olmasıdır. Beşiktaş’taki en favori noktanız neresi? Bütün Beşiktaş be nim için favori nokt a. Bu kadar çeşitli iş sektörünün yo ğun olarak Beşikt bünyesinde olm aş asını neye bağlıy orsunuz? Beşiktaşımın çok ge lişmiş olmasına Meslek: Tekstilci Yer: Bebek Beşiktaş sizin için ne demek? Yaşanılacak yer. Seviyorum Beşiktaşımı. Beşiktaşlı olmanın ayrıcalığı nedir sizce? 24 saat boyunca yaşaması. Burası kadar canlı bir semt bulamazsınız. Nedir sizce Beşiktaş’ı, İstanbul’un diğer bölgelerinden ayıranlar? Her türlü faaliyet var. Sinema, tiyatro. Çocuklarımız da gidebiliyor. Beşiktaş’taki en favori noktanız neresi? Ortaköy, çünkü oralıyım. Bu kadar çeşitli iş sektörünün yoğun olarak Beşiktaş bünyesinde olmasını neye bağlıyorsunuz? Merkezi olmasına bağlıyorum. ır (26) Kamil Çakamiri T Meslek: Oto öy tk u av rn Yer: A zin için ne Beşiktaş si demek? , iş demek. Futbol demek lmanın Beşiktaşlı o edir sizce? ayrıcalığı n ek. Balık tutabilm diğer İstanbul’un ı, ş’ ta k şi e B Nedir sizce r? en ayıranla d n ri le e bölg . ır tbol takımıd Boğaz’dır, fu eresi? noktanız n ri o v fa n e i k Beşiktaş’ta y. ö tk u av Arn ğun olarak törünün yo k se iş yorsunuz? i tl şi e ı neye bağlı n sı a Bu kadar ç lm o e nyesind Beşiktaş bü için. kalbi olduğu İstanbul’un Dilek Duran (27) Meslek: Yönetmen Yardımcısı Yer: Beşiktaş Merkez Beşiktaş sizin için ne demek? Merkez demek. Nezih insanlar demek. Beşiktaşlı olmanın ayrıcalığı nedir sizce? Beşiktaşlı olmak, başlı başına bir ayrıcalıktır bence. Nedir sizce Beşiktaş’ı, İstanbul’un diğer bölgelerinden ayıranlar? Her yere yakın olması ve tarihi. Beşiktaş’taki en favori noktanız neresi? Ortaköy ve Bebek. Bu kadar çeşitli iş sektörünün yoğun olarak Beşiktaş bünyesinde olmasını neye bağlıyorsunuz? Bu ilçenin güzelliğine bağlıyorum. Ve de ulaşımın kolaylığına. B+ İLKBAHAR 89 24 Saat Beşiktaş'ta Yaşam Rehberi Her konu için arayın... 7 gün 24 saat 444 44 55 ACİL NUMARALAR BEŞİKTAŞ BELEDİYES‹ 110 Yangın İhbar Beşiktaş Belediye Başkanlığı 112 Sıhhi İmdat Nisbetiye Mah. Aytar Cad. Beşiktaş Tel: 0212 319 42 42 Faks: 0212 319 42 70 İletişim: 444 44 55 www.besiktas.bel.tr 121 Telefon Arıza 122 Ankesör Arıza 126 Kablo TV Arıza 154 Alo Trafik Beşiktaş Belediye Başkanlığı (Eski Bina) Çırağan Cad. No: 77 Yıldız Mah. Tel: 0212 236 10 20 (10 Hat) Faks: 0212 259 16 83 Özel Kalem Müdürlüğü Tel: 0212 280 48 03 155 Polis İmdat 156 Jandarma İmdat 158 Alo Sahil Güvenlik Emlak ve İstimlak Müdürlüğü Tel: 0212 319 42 54 Teftiş Kurulu Müdürlüğü Tel: 0212 319 42 94 175 Alo Tüketici 177 Orman Yangın İhbarı 182 Ruhsal Bunalım Danışma İnsan Kaynakları ve Eğitim Müdürlüğü Tel: 0212 319 42 96 Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü Tel: 0212 319 42 42 184 Sağlık Danışma 185 Su Arıza 186 Elektrik Arıza Temizlik İşleri Müdürlüğü Tel: 0212 319 42 65 Arnavutköy Zabıta Karakolu Tel: 0212 265 12 66 Yazı İşleri Müdürlüğü Tel: 0212 319 42 26 Levent Zabıta Karakolu Tel: 0212 269 53 08 Çevre ve Koruma ve Kontrol Müdürlüğü Tel: 0212 319 42 92 Gayrettepe Zabıta Karakolu Tel: 0212 272 37 89 Mali Hizmetler Müdürlüğü Tel: 0212 319 41 23 Hukuk İşleri Müdürlüğü Tel: 0212 319 42 28 Sağlık İşleri Müdürlüğü Tel: 0212 319 42 04 Destek Hizmetler Müdürlüğü Tel: 0212 319 42 34 İmar ve Şehircilik Müdürlüğü Tel: 0212 319 42 53 Zabıta Müdürlüğü Tel: 0212 260 60 05 Plan ve Proje Müdürlüğü Tel: 0212 319 42 75 Beşiktaş Evlendirme Dairesi Nüzhetiye Cad. No: 68 Türkali Mah. Tel: 0212 260 64 97 Fen İşleri Müdürlüğü Tel: 0212 319 42 63 Ortaköy Zabıta Karakolu Tel: 0212 260 54 53 Park ve Bahçeler Müdürlüğü Tel: 0212 319 42 64 Beşiktaş Çarşı Zabıta Karakolu Tel: 0212 258 16 73 Dikilitaş Semt Evi Emirhan Cad. Dilek Sok. No.2 Beşiktaş Tel: 0212 2612926 Ulus Yaşam Evi Nisbetiye Mah. Ilgın Sokak No: 3 Ulus-Beşiktaş Tel: 0212 269 81 98 Ortaköy Yaşam Evi Ambarlıdere Yolu Sk. No: 4 Ortaköy Tel: 0212 227 33 94 Gençlik Merkezi Sinanpaşa Mah. Hasfırın Cad. No: 3 Kat: 5 Beşiktaş Tel: 0212 259 06 73 Kız Öğrenci Yurdu Çitlenbik Sok. No: 29 Yıldız- Beşiktaş Tel: 0212 236 10 24-25 Erkek Konukevi Prof. Dr. Bülent Tarcan Sok. No: 25/A Gayrettepe-Beşiktaş Tel: 0212 274 07 30, 0212 2740087 187 Gaz Arıza 188 Cenaze Hizmetleri RESM‹ DA‹RELER Harp Akademileri Komutanlığı Konaklar Mah. Org. İzzettin Aksalur Cad. Beşiktaş Tel: 0212 284 80 65 İstanbul Merkez Komutanlığı Mecidiye Mah. Palanga Cad. No:62 Beşiktaş Tel: 0212 258 99 60 Faks: 0212 258 60 65 İlçe Emniyet Müdürlüğü Yıldız Mah. Çırağan Cad. No: 81 Beşiktaş Tel: 0212 327 50 01 Faks: 0212 260 99 99 2. Şube Emniyet Müdürlüğü Gayrettepe Mah. Prof. Dr. Bülent Tarcan Sok. No: 7 Beşiktaş Tel: 0212 214 40 18 Faks: 0212 214 45 00 3. Kolordu Komutanlığı Konaklar Mah. Org. İzzettin Aksalur Cad. No: 1 Beşiktaş Tel: 0212 285 06 46 Faks: 0212 285 03 23 Beşiktaş Evlendirme Dairesi 90 B+ İLKBAHAR Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü Gayrettepe Mah. Barbaros Bulvarı No: 137 Beşiktaş Tel: 0212 274 64 80 Beşiktaş Kadastro Müdürlüğü Cihannuma Mah.Yıldız Cad. No: 42 Beşiktaş Tel: 0212 261 33 97 Faks: 0212 236 34 98 Darphane Dikilitaş Mah. Yenidoğan Sok. No: 55 Beşiktaş Tel: 0212 275 09 50 Faks: 0212 274 90 94 Deniz Müzesi Komutanlığı Sinanpaşa Mah. Cezayir Cad. No: 2 Beşiktaş Tel: 0212 327 43 45 Faks: 0212 236 68 93 Devlet İstatistik Enstitüsü Bölge Müdürlüğü Cihannuma Mah. Barbaros Bulvarı No: 53 Beşiktaş Tel: 0212 258 92 96 Faks: 0212 258 36 76 Halk Eğitim Merkezi Dikilitaş Mah. Leylak Sok. No:10 Beşiktaş Tel: 0212 260 31 30 Faks: 0212 236 91 02 İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Nisbetiye Mah. Okul Sok. No: 4 Beşiktaş Tel: 0212 325 50 01 Faks: 0212 325 91 20 İlçe Özel İdare Müdürlüğü Yıldız Mah. Çırağan Cad. No: 77 Beşiktaş Tel: 0212 261 02 72 Faks: 0212 259 67 63 İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı Nisbetiye Cad. Başlık Sok. No:1 Beşiktaş Tel: 0212 269 15 41 Faks: 0212 269 15 41 Jandarma Bölge Komutanlığı Balmumcu Mah. Şakir Kesebir Cad. No: 1 Beşiktaş Tel: 0212 213 44 00 Kaymakamlık Yıldız Mah. Çırağan Cad. No: 77 Beşiktaş Tel: 0212 327 33 10 Faks: 0212 327 33 11 Nüfus Müdürlüğü Yıldız Mah. Çırağan Cad. No: 77 Beşiktaş Tel: 0212 259 84 44 Faks: 0212 327 33 15 Milli Saraylar Daire Başkanlığı Vişnezade Mah. Dolmabahçe Cad. No: 11 Beşiktaş Tel: 0212 236 90 00 Faks: 0212 259 32 92 Müftülük Sinanpaşa Mah. Beşiktaş Cad.No: 37 Beşiktaş Tel: 0212 261 00 84 Faks: 0212 260 33 10 Polis Eğitim Müdürlüğü Akat Mah. Selçuklar Sok. No: 24 Beşiktaş Tel: 0212 352 36 93 Faks: 0212 352 36 92 1. Bölge Tapu Sicil Müdürlüğü Cihannuma Mah. Yıldız Cad. No: 42 Beşiktaş Tel: 0212 261 73 90 Faks: 0212 258 32 51 2. Bölge Tapu Sicil Müdürlüğü Cihannuma Mah. Yıldız Cad. No: 42 Beşiktaş Tel: 0212 260 20 02 Faks: 0212 236 51 65 İSKİ Beşiktaş Şube Müdürlüğü Tel: 0212 285 94 19-20 İSKİ Müşteri Hizmetleri Tel: 0212 328 17 55 Faks: 0212 328 17 61 İSKİ Beşiktaş Şefliği Tel: 0212 328 17 58 Faks: 0212 328 17 59 TRT İstanbul Televizyonu Kuruçeşme Mah. Ahmet Adnan Saygun Cad. No: 83 Beşiktaş Tel: 0212 259 72 75 Faks: 0212 227 61 16 İTFAİYE Tel: 0212 261 75 00 - 0212 261 75 01 0212 227 81 19 - 0212 227 14 79 0212 258 75 34 Faks: 0212 227 81 19 Türk Telekom Müdürlüğü Gayrettepe Mah. Yıldız Posta Cad. No: 40 Beşiktaş Tel: 0212 288 24 00 Faks: 0212 212 42 42 Beşiktaş İlçe Afet Merkezi Yıldız Mah. Çırağan Cad. No: 83 Beşiktaş Tel: 0212 261 46 46 - 0212 327 33 13 POLİS MERKEZLERİ Arnavutköy Polis Merkezi 1.Cadde No: 52 Arnavutköy-Beşiktaş Tel: 0 212 263 60 07 Beşiktaş Polis Merkezi Yıldız Parkı girişi Çırağan-Beşiktaş Tel: 0212 327 52 80 Etiler Şehit Naci Soydan Polis Merkezi Nisbetiye Caddesi Dilhayat Sok. No: 1 Etiler-Beşiktaş Tel: 0212 263 17 67 Levent Polis Merkezi Hacı Adil Caddesi No:1 Levent-Beşiktaş Tel: 0212 264 18 00 Faks: 0212 236 96 63 H‹ZMET B‹R‹MLER‹ BEDAŞ Bedaş Genel Müdürlük Tel: 0212 347 74 10 Faks: 0212 347 75 03 Bedaş Beyoğlu İşletme Şefliği Tel: 0212 237 23 50 Faks: 0212 297 63 04 İ.E.T.T. Beşiktaş 1. Hareket Amirliği Tel: 0212 268 35 38 İ.E.T.T. Beşiktaş Boğaz Hareket Amirliği Tel: 0212 259 56 30 İ.E.T.T. Beşiktaş İşletme Şefliği Tel: 0212 259 33 57 İ.E.T.T. Dereboyu Hareket Amirliği Tel: 0212 347 79 50 İ.E.T.T. 4. Levent Aktarma Merkez Amirliği Tel: 0212 268 35 38 İGDAŞ Genel Müdürlüğü Tel: 0212 626 46 46 Faks: 0212 626 46 86 İGDAŞ İstanbul Bölge Müdürlüğü Tel: 0212 534 37 73 Faks: 0212 534 44 10 İGDAŞ Etiler Şefliği Tel: 0212 358 51 62 Faks: 0212 358 51 63 İGDAŞ Fulya İşletme Şefliği Tel: 0212 212 52 87 Faks: 0212 212 52 88 MUHTARLIKLAR Abbasağa Mahalle Muhtarlığı Muhtar: Yüksel Sağat Cihannuma Mah. Çömezler Sok. No: 1 Beşiktaş Tel: 0212 227 83 27 Faks: 0212 259 39 57 Ortaköy Mahallesi Muhtarlığı Akat Mahalle Muhtarlığı Muhtar: Murat Tayfun Kirmanlı Akat Mah. Haydar Aliyev Cad. No: 3 Beşiktaş Tel: 0212 351 21 69 Faks: 0212 351 12 84 Levazım Mahalle Muhtarlığı Muhtar: Ziya Uygur Levazım Mah. Koru Sok. No: 7 Beşiktaş Tel: 0212 288 93 21 Faks: 0212 288 93 21 Arnavutköy Mahalle Muhtarlığı Muhtar: Sedef İrteş Arnavutköy Mah. Satış Meydanı Sok. No: 27 Beşiktaş Tel: 0212 265 67 95 Faks: 0212 265 67 95 Levent Mahalle Muhtarlığı Muhtar: Muzaffer Türk Levent Mah. Gonca Sok. No: 12 Beşiktaş Tel: 0212 264 75 31 Balmumcu Mahalle Muhtarlığı Muhtar: Cüneyt Doğan Balmumcu Mah. Zincirlikuyu Sok. No: 21 Beşiktaş Tel: 0212 274 58 75 - 347 75 05 Faks: 0212 347 75 05 Bebek Mahalle Muhtarlığı Muhtar: Aydın Onar Bebek Mah. Bebek Hamamı Sok. No: 8B Beşiktaş Tel: 0212 263 33 00 Faks: 0212 263 33 00 Cihannuma Mahalle Muhtarlığı Muhtar: Ertan Kurtlutepe Cihannuma Mah. Mazharpaşa Sok. No: 15 D: 1 Beşiktaş Tel: 0212 258 79 61 Faks: 0212 259 99 62 Dikilitaş Mahalle Muhtarlığı Muhtar: Abdullah Sızmaz Dikilitaş Mah. Cami Meydanı Sok. No: 12A Beşiktaş Tel: 0212 261 57 33 Faks: 0212 261 57 33 Etiler Mahalle Muhtarlığı Muhtar: Seçil Eşki Etiler Mah. Ahular Sok. No: 19 Beşiktaş Tel: 0212 287 53 83 Faks: 0212 263 69 28 Gayrettepe Mahalle Muhtarlığı Muhtar: Necla Başar Gayrettepe Mah. Fahri Gizden Sok. No: 26 Beşiktaş Tel: 0212 288 20 16 Faks: 0212 288 20 16 Konaklar Mahalle Muhtarlığı Muhtar: Mehmet Rıfat Akyüz Konaklar Mah. Faruk Nafiz Çamlıbel Sok. No: 1 Beşiktaş Tel: 0212 282 42 12 Faks: 0212 282 33 99 Kuruçeşme Mahalle Muhtarlığı Muhtar: Adnan Soysal Kuruçeşme Mah. Kırbaç Sok. No: 40 Beşiktaş Tel: 0212 287 06 38 Faks: 0212 287 06 38 Kültür Mahalle Muhtarlığı Muhtar: Dursun Gül Kültür Mah. Sekbanlar Sok. No: 88 Beşiktaş Tel: 0212 263 35 37 Faks: 0212 263 35 37 Mecidiye Mahalle Muhtarlığı Muhtar: Sabit Akgün Mecidiye Mah. Ambarlıdere Sok. No: 5 Beşiktaş Tel: 0212 261 73 30 Muradiye Mahalle Muhtarlığı Muhtar: Cengiz Hacıömeroğlu Muradiye Mah. Muradiye Deresi Sok. No: 2 Beşitaş Tel: 0212 260 41 25 Nisbetiye Mahalle Muhtarlığı Muhtar: Hatice Ayşe Şirinler Nisbetiye Mah. Ahmet Adnan Saygun Cad. No: 30 Beşiktaş Tel: 0212 281 71 61 Ortaköy Mahalle Muhtarlığı Gürcü Kızı Sokak. No:4 Beşiktaş Tel: 0212 261 65 21 Sinanpaşa Mahalle Muhtarlığı Muhtar: Zeki Bölükbaşı Sinanpaşa Mah. Hasfırın Cad. No: 5 Beşiktaş Tel: 0212 258 75 74 Türkali Mahalle Muhtarlığı Muhtar: Y. Ahmet Bayraktar Türkali Mah. Ihlamurdere Cad. No: 136 Beşiktaş Tel: 0212 261 58 34 Ulus Mahalle Muhtarlığı Muhtar: Kadir Gedik Ulus Mah. Öztopuz Cad. Yol Sk. No: 2 Beşiktaş Tel: 0212 287 27 15 Faks: 0212 263 42 12 Vişnezade Mahalle Muhtarlığı Muhtar: Reyhan Cinyusuf Vişnezade Mah. Şair Nedim Cad. No: 53 Beşiktaş Tel: 0212 261 15 94 Faks: 0212 258 24 23 Yıldız Mahalle Muhtarlığı Muhtar: Şevki Yıldırım Yıldız Mah. Çırağan Cad. No: 17/1 Beşiktaş Tel: 0212 260 45 17 SAĞLIK KURULUŞLARI Dentistanbul Diş hastanesi Abbasağa Mah. Yıldız Cad. No: 71 Beşiktaş Tel: 0212 327 40 20 Dünya Göz Hastanesi Nisbetiye Mah. Saydam Sok. No: 1 Beşiktaş Tel: 0212 281 11 11 Hattat Hastanesi Levent Mah. Yeni Sülün Sok. No: 13 Beşiktaş Tel: 0212 282 36 48 Metropolitan Florance Nightingale Hastanesi Gayrettepe Mah. Cemil Arslan Güder Sok. No: 8 Beşiktaş Tel: 0212 283 34 00 Levent Semt Polikliniği Levent Mah. Binbir Çiçek Sok. No: 2 Beşiktaş Tel: 0212 268 35 45 Medis Polikliniği Konaklar Mah. Akasyalı Sok. No: 10 Beşiktaş Tel: 0212 269 66 66 Clinika Gayrettepe Polikliniği Gayrettepe Mah. Yıldız Posta Cad. No: 34 Beşiktaş Tel: 0212 347 55 77 Micromed Polikliniği Levent Cad. Sümbül Sok. No: 34/A Levent Tel: 0212 280 10 87 Etiler Kardiyoloji Polikliniği Akat Mah. Nisbetiye Cad. No: 41/25 Beşiktaş Tel: 0212 352 52 51 Kranioplast Polikliniği Nisbetiye Mah. Aytar Cad. No: 40: 7 Beşiktaş Tel: 0212 283 92 92 Refresh Polikliniği Levent Mah. Krizantem Sok. No: 19 Beşiktaş Tel: 0212 324 74 54 Tunç Polikliniği Kültür Mah. Esra Sok. No: 2A D: 3 Beşiktaş Tel: 0212 287 01 00 Şaban Gündeş Semt Polikliniği Kültür Mah. İETT Blokları Yolu No: 21 Beşiktaş Tel: 0212 257 01 16 Güzel Günler Polikliniği Levent Mah. Güllü Sok. No: 4 Beşiktaş Tel: 0212 278 27 71 Ege Polikliniği Nisbetiye Mah. Nisbetiye Cad. No: 26/16 Beşiktaş Tel: 0212 325 40 46 Beşiktaş Dikilitaş Sağlık Ocağı Dikilitaş Mah. Bestekâr Aralığı Sok. No: 4 Beşiktaş Tel: 0212 327 17 89 Beşiktaş Polikliniği Sinanpaşa Mah. Şair Leyla Sok. No: 2 Beşiktaş Tel: 0212 261 00 81 Beşiktaş Sağlık Grup Başkanlığı Yıldız Mah. Çırağan Cad. No: 77 Beşiktaş Tel: 0212 327 17 86 Sefa Polikliniği Muradiye Mah. Nüzhetiye Cad. No: 15/2 Beşiktaş Tel: 0212 227 24 97 Beşiktaş Verem Sağlık Dispanseri Sinanpaşa Mah. Sinanpaşa Köprüsü Sok. No: 13 Beşiktaş Tel: 0212 327 79 86 Faks: 0212 327 79 86 Transmad Polikliniği Levent Mah. Fulyalı Sok. No: 7 Beşiktaş Tel: 0212 281 10 94 Merkez Sağlık Ocağı Yıldız Mah. Çırağan Cad. No: 77 Beşiktaş Tel: 0212 327 33 14 Faks: 0212 327 33 14 Cosmed Polikliniği Levent Mah. Yeni Sülün Sok. No: 17 Beşiktaş Tel: 0212 283 91 81 Ana Çocuk Sağlığı Dispanseri Mecidiye Mah. Müverrih Saadettin Sok. No: 20 Beşiktaş Tel: 0212 261 44 00 Yaşasın Hayat Polikliniği Vişnezade Mah. Süleyman Seba Cad. No: 39 Beşiktaş Tel: 0212 236 73 00 SSK Dispanseri Cihannuma Mah. Bostancı Veli Sok. No: 3 Beşiktaş Tel: 0212 227 04 41 B+ İLKBAHAR 91 24 Saat Sait Çiftçi Kamu Sağlığı Merkezi Dikilitaş Mah. Barbaros Bulvarı No: 109 Beşiktaş Tel: 0212 236 77 62 Ortaköy Tıp Merkezi Balmumcu Mah. Varnalı Sok. No: 3 Beşiktaş Tel: 0212 347 11 30 Ortaköy Beltaş Sağlık Ocağı Mecidiye Mah. Müverrih Saadettin Sok. No: 20 Beşiktaş Tel: 0212 259 56 18 Otim Med Diyaliz Merkezi Dikilitaş Mah. Yeşilçimen Sok. No: 9 Beşiktaş Tel: 0212 327 87 47 Levent Sağlık Ocağı Nisbetiye Mah. Yücel Sok. No: 15 Beşiktaş Tel: 0212 279 58 26 Karanfilköy Sağlık Ocağı Akat Mah. Zeytinoğlu Cad. No: 121 Beşiktaş Tel: 0212 351 25 53 Baykent Tıp Merkezi Nisbetiye Mah. Aydın Sok. No: 8 Beşiktaş Tel: 0212 284 00 90 Boğaziçi Tıp Merkezi Dikilitaş Mah. Yenidoğan Sok. No: 7 Beşiktaş Tel: 0212 227 00 00 Çebi Tıp Merkezi Ortaköy Mah. Dereboyu Cad. No: 58 Beşiktaş Tel: 0212 227 55 55 Renmed Diyaliz Merkezi Levent Mah. Begonya Sok. No: 10 Beşiktaş Tel: 0212 269 47 31 K.S.V. Onkoloji Merkezi Nisbetiye Mah. Yücel Sok. No: 6-8 Beşiktaş Tel: 0212 278 83 41 Cosmed Estetik ve Plastik Cerrahi Merkezi Levent Mah. Yeni Sülün Sok. No: 17 Beşiktaş Tel: 0212 283 91 81 Levent Genel Cerrahi Merkezi Levent Mah. Yasemin Sok. No: 2/1 Beşiktaş Tel: 0212 324 01 50 İstanbul Anestezi Merkezi Levent Mah. Çamlık Cad. No: 31 Beşiktaş Tel: 0212 324 01 48 Ota Tıp Merkezi Sinanpaşa Mah. Beşiktaş Cad. No: 23 Beşiktaş Tel: 0212 227 84 50 İstanbul Ortopedi Merkezi Levent Mah. Çilekli Cad. No: 32 Beşiktaş Tel: 0212 324 03 24 Jinemed Tıp Merkezi Muradiye Mah. Deryadil Sok. No: 1 Beşiktaş Tel: 0212 283 92 70 Onep Estetik ve Plastik Cerrahi Merkezi Levent Mah. Manolyalı Sok. No: 15 Beşiktaş Tel: 0212 283 92 70 Dikilitaş Tıp Merkezi Dikilitaş Mah. Karakol Çıkmazı Sok. No: 1A Beşiktaş Tel: 0212 327 19 12 Novita Cerrahi Merkezi Levent Mah. Manolyalı Sok. No: 5 Beşiktaş Tel: 0212 284 97 03 Acıbadem Etiler Tıp Merkezi Nisbetiye Mah. Aytar Cad. No: 40/8 Beşiktaş Tel: 0212 283 03 33 International Etiler Tıp Merkezi Levent Mah. Nisbetiye Cad. No: 19 Beşiktaş Tel: 0212 280 40 30 Özel Acıbadem Göz Sağlığı Merkezi Etiler Mah. Yıldız Çiçeği Sok. No: 7 Beşiktaş Tel: 0212 284 90 90 Özel Dünya Göz Sağlığı Merkezi Nisbetiye Mah. Aytar Cad. No: 38/7-9-10 Beşiktaş Tel: 0212 324 73 73 Kuruçeşme Arena Sevgi Kadın Sağlığı Merkezi Nisbetiye Mah. Aytar Cad. No: 38/11 Beşiktaş Tel: 0212 324 99 99 Özel Gastro Med Merkezi Nisbetiye Mah. Aytar Cad. No: 38 Kat: 2 Beşiktaş Tel: 0212 324 73 73 Fertijin Kadın Sağlığı ve Tüp Bebek Mrk. Bebek Mah. Bebek Dağı Sok. No: 99 Beşiktaş Tel: 0212 287 57 75 Natal Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi Nisbetiye Cad. Erdölen İş Merkezi No: 38 / 13 Etiler Beşiktaş Tel: 0212 324 30 10 Jinepol Kadın Sağlığı Kliniği Aytar Cad. Başlık Sok 1/B Levent Tel: 0212 264 18 28 Faks: 0212 264 18 80 Animalia Hayvan Hastanesi Levent Mah. Yeni Sülün Sok. No: 1 Beşiktaş Tel: 0212 280 92 77 (4 Hat) OTELLER Bebek Oteli Bebek Mah. Cevdetpaşa Cad. No: 34 Beşiktaş Tel: 0212 358 20 00 Faks: 0212 263 26 36 Conrad International Yıldız Mah. Yıldız Cad. No: 79 Beşiktaş Tel: 0212 227 30 00 Faks: 0212 259 66 67 Çırağan Palace Kempinski Yıldız Mah. Çırağan Cad. No: 32 Beşiktaş Tel: 0212 258 33 77 Faks: 0212 259 66 87 Dedeman Otel Gayrettepe Mah. Yıldız Posta Cad. No: 50 Beşiktaş Tel: 0212 227 42 63 Faks: 0212 275 11 00 Beşiktaş Belediyesi Lezzet Evi 92 B+ İLKBAHAR La Maison Hotel Yıldız Mah. Müvezzi Cad. No: 43 Beşiktaş Tel: 0212 227 42 63 Faks: 0212 227 42 78 Ortaköy Princess Hotel Ortaköy Mah. Dereboyu Cad. No: 10 Beşiktaş Tel: 0212 227 60 10 Faks: 0212 260 21 48 Parksa Hilton Vişnezade Mah. Bayıldım Cad. No: 12 Beşiktaş Tel: 0212 310 12 00 Faks: 0212 227 91 85 Radisson Sas Bosphorus Hotel Yıldız Mah. Ortaköy Salhanesi Sok. No: 9 Beşiktaş Tel: 0212 260 57 57 Faks: 0212 257 65 55 Sürmeli Hotel Gayrette pe Mah. Prof. Dr. Bülent Tarcan Sok. No: 3 Beşiktaş Tel: 0212 272 11 60 Faks: 0212 272 75 32 The Plaza Otel Gayrettepe Mah. Barbaros Bulvarı No: 165 Beşiktaş Tel: 0212 274 13 13 Faks: 0212 273 15 90 Hotel Les Ottomans Kuruçeşme Mah. Muallim Naci Cad. No: 68 Beşiktaş Tel: 0212 359 15 00 Faks: 0212 359 15 40 Swissôtel The Bosphorus, Istanbul Bayıldım Caddesi No: 2 Maçka Beşiktaş Tel: 0212 326 11 00 Faks: 0212 326 11 22 W Hotel Süleyman Seba Cad. No: 22 Beşiktaş Tel: 0212 381 21 21 Faks: 0212 381 21 81 SİNEMALAR Mayadrom AFM Akat Mah. Orkide Sok. No: 1 Beşiktaş Tel: 0212 352 23 51 Movieplex Sinemaları Nisbetiye Mah. Aytar Cad. No: 11 Beşiktaş Tel: 0212 296 42 60 Ortaköy Feriye Sinemaları Yıldız Mah. Çırağan Cad. No: 42 Beşiktaş Tel: 0212 236 28 64 Sinematek Levent Mah. Çalıkuşu Sok. No: 2-4 Beşiktaş Tel: 0212 325 72 88 KÜLTÜR MERKEZLERİ Akatlar Kültür Merkezi Melih Cevdet Anday Sahnesi Akat Mah. Zeytinoğlu Cad. No: 16 Beşiktaş Tel: 0212 351 93 89 Mustafa Kemal Merkezi Attila İlhan Sahnesi Akat Mah. Uğur Mumcu Cad. No: 8 Beşiktaş Tel: 0212 351 24 56 Levent Kültür Merkezi Onat Kutlar Sinema Salonu Levent Mah. Çalıkuşu Sok. No: 2-4 Beşiktaş Tel: 0212 268 17 30 Ortaköy Kültür Merkezi Afife Jale Sahnesi Ortaköy Mah. Ortaköy Dere Çıkmazı No: 1 Beşiktaş Tel: 0212 236 10 27 Beşiktaş Kültür Merkezi Sinanpaşa Mah. Hasfırın Cad. No: 7 Beşiktaş Tel: 0212 227 54 92 - 0212 236 18 18 MÜZELER Akmerkez AFM Kültür Mah. Nisbetiye Cad. No: 56 Beşiktaş Tel: 0212 282 05 05 Aşiyan Müzesi Bebek Mah. Aşiyan Yolu No: 15 Beşiktaş Tel: 0212 263 69 86 Peugeot Cine City (Alkent Sitesi) Akat Mah. Tepecik Yolu Kaktüs Sok. No: 3 Beşiktaş Tel: 0212 352 16 66 Deniz Müzesi Sinanpaşa Mah. Cezayir Cad. No: 2 Beşiktaş Tel: 0212 327 43 45 Mimar Sinan Üniversitesi Resim Heykel Müzesi Vişnezade Mah. Dolmabahçe Cad. No: 4 Beşiktaş Tel: 0212 261 42 98 Şehir Müzesi Yıldız Mah. Serencebey Yokuşu Yıldız Sarayı Beşiktaş Tel: 0212 258 53 44 Yıldız Sarayı Müzesi Yıldız Mah. Serencebey Yokuşu Beşiktaş Tel: 0212 258 30 80 ÜNİVERSİTELER Bahçeşehir Üniversitesi Yıldız Mah. Osmanpaşa Mektebi Sok. No: 4-6 Beşiktaş Tel: 0212 236 54 90 Boğaziçi Üniversitesi Bebek Mah. Şehitlik Dergâhı Sok. No: 2 Beşiktaş Bebek Mah. Cevdetpaşa Cad. No: 115 Beşiktaş Tel: 0212 359 54 00 Galatasaray Üniversitesi Yıldız Mah. Çırağan Cad. No: 36 Beşiktaş Tel: 0212 227 44 80 İstanbul Teknik Üniversitesi Vişnezade Mah. Süleyman Seba Cad. No: 90 Beşiktaş Tel: 0212 293 13 00 Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Yıldız Mah. Çiğdem Sok. No: 1 Beşiktaş Tel: 0212 236 69 35 Yıldız Teknik Üniversitesi Yıldız Mah. Hamam Sok. No: 2 Beşiktaş Tel: 0212 259 70 70 Dolmabahçe Saat Kulesi TAKSİ DURAKLARI •Abbasağa Mahallesi Yıldız Taksi Tel: 0212 260 06 06 Conrad Taksi Tel: 0212 260 55 40 Çırağan Taksi Tel: 0212 227 72 66 •Akat Mahallesi Karanfil Taksi Tel: 0212 651 97 68 Akatlar Taksi Tel: 0212 351 65 25 Site Taksi Tel: 0212 268 42 85 Yıldız Şale Köşkü Mayadrom Taksi Tel: 0212 325 81 69 •Bebek Mahallesi •Konak Mahallesi •Arnavutköy Mahallesi Çınar Taksi Tel: 0212 265 22 37 Oyak Site Taksi Tel: 0212 264 16 58 İkiler Bizim Taksi Tel: 0212 263 53 15 Yeni Levent Taksi Tel: 0212 268 12 10 •Ortaköy Mahallesi Öz Ortaköy Taksi Tel: 0212 260 06 95 İskele Taksi Tel: 0212 263 72 45 4. Levent Merkez Taksi Tel: 0212 264 19 64 Aile Taksi Tel: 0212 261 48 55 Kültür Taksi Tel: 0212 265 94 33 •Dikilitaş Mahallesi Konaklar Taksi Tel: 0212 281 56 19 •Ulus Mahallesi Bebek Taksi Tel: 0212 263 72 45 Güven Taksi Tel: 0212 261 65 27 İskele Taksi Tel: 0212 265 94 33 Sizin Taksi Tel: 0212 263 38 50 •Balmumcu Mahallesi Merkez Taksi Tel: 0212 263 72 45 Levazım Taksi Tel: 0212 267 17 29 Köşk Taksi Tel: 0212 264 44 23 Dikilitaş Merkez Taksi Tel: 0212 261 56 26 •Kuruçeşme Mahallesi Emirhan Taksi Tel: 0212 260 75 35 Çeşme Taksi Tel: 0212 265 88 22 Dikilitaş Taksi Tel: 0212 258 05 41 Park Taksi Tel: 0212 287 61 56 Öner Taksi Tel: 0212 211 66 63 Sahil Taksi Tel: 0212 265 88 22 Koza Taksi Tel: 0212 267 17 00 •Kültür Mahallesi •Etiler Mahallesi Doğan Taksi Tel: 0212 265 32 71 Günaydın Taksi Tel: 0212 265 32 17 Özen Taksi Tel: 0212 287 04 02 Bahar Taksi Tel: 0212 351 19 03 Bulut Taksi Tel: 0212 265 77 11 Merkez Taksi Tel: 0212 269 59 81 Ulus Vadi Taksi Tel: 0212 287 69 19 Öz Ulus Taksi Tel: 0212 263 05 06 Ulus Taksi Tel: 0212 263 69 46 2. Ulus Turizm Taksi Tel: 0212 264 70 79 Turizm Taksi Tel: 0212 264 70 91 •Vişnezade Mahallesi •Levent Mahallesi Öz Valide Çeşme Taksi Tel: 0212 259 41 52 Sevgi Taksi Tel: 0212 282 43 77 Valide Çeşme Taksi Tel: 0212 260 36 24 Basın Taksi Tel: 0212 264 69 89 Merkez Taksi Tel: 0212 327 33 60 Levent Taksi Tel: 0212 264 16 17 •Gayrettepe Mahallesi Site Taksi Tel: 0212 268 42 85 Esentepe Taksi Tel: 0212 266 23 80 Levent Merkez Taksi Tel: 0212 264 19 64 İdil Taksi Tel: 0212 266 05 30 Uygun Taksi Tel: 0212 269 22 65 Cihan Taksi Tel: 0212 272 03 07 Birlik Taksi Tel : 0212 269 01 87 Esen Taksi Tel: 0212 272 29 07 •Nisbetiye Mahallesi Öz Ulaş Taksi Tel: 0212 266 18 17 Öz Turizm Taksi Tel: 0212 269 90 99 Birlik Taksi Tel: 0212 269 01 87 Nisbetiye Taksi Tel: 0212 264 22 31 İSKELELER Arnavutköy İskelesi Arnavutköy Mah. Bebek-Arnavutköy Cad. Beşiktaş Tel: 0212 263 56 25 Bebek İskelesi Bebek Mah. Cevdetpaşa Cad. Beşiktaş Tel: 0212 263 60 23 Beşiktaş İskelesi Sinanpaşa Mah. Cezayir Cad. Beşiktaş Tel: 0212 261 96 15 Ortaköy İskelesi Mecidiye Mah. Vapur İskelesi Sk. Beşiktaş Tel: 0212 227 88 19 B+ İLKBAHAR 93 Eski Beşiktaş Yıldız Sarayı’na çıkan yolda bugün insan seli yerine dinginlik hâkim. Toplumsal heyecan ise o günlerden bugünlere aynı... hraman Arşivi selamlığı / Cengiz Ka ma cu bir de i’n mi Ca Yıldız 94 B+ İLKBAHAR Yönetim Anlayışımız: 3 Güvenli Bir Yaşam Güvenilir Bir Kent 3 360 Derece Yönetim 3 Ulaşılabilir Beşiktaş Erişilebilir Hizmetler 3 Katılımcı Demokratik Yönetim BEŞİKTAŞ’A HİZMET SONUNA KADAR!