Psikoyaşam Dergisi - Humanite Psikiyatri
Transkript
Psikoyaşam Dergisi - Humanite Psikiyatri
MAYIS 2014 YIL 1 SAYI 1 HUMANITE PS‹K‹YATR‹ TIP MERKEZ‹’N‹N YAYINIDIR Aflk›n çocukluktaki iz düflümleri § Cinsel Sa¤l›k Stres Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisi § ve Psikosomatik T›p Kanser ve Psikolojimiz Arabuluculuk modeli GÜN HASTANES‹ Psikiyatride Evlilikte iletiflim sorunlar› H‹ZMETLER‹M‹Z • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • Günlük Gözlem & Günübirlik Yat›fl ve Acil Psikiyatrik Müdahale Klinik psikiyatri Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisi (Fiziksel Rahats›zl›lar›n Yaratt›¤› Psikiyatrik Sorunlar›n Tedavisi) Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Yafll›l›k Psikiyatrisi Psikoonkoloji (Kanser hastalar›na Psikolojik destek) Klinik psikoloji Psikoterapiler - Bireysel terapiler - Grup Terapileri - Medikal Psikoterapi(T›bbi Hastalarda) - Kognitif Terapi - Dinamik Terapi - Aile, efl ve ‹liflki Terapisi - Cinsel Terapi Ba¤›ml›l›k Tedavi Birimi Ruhsal Travma Birimi Psikosomatik A¤r› Birimi Mediasyon (Arabulucuk) Psiko-Diyet Birimi Uyku Birimi Cinsel ‹fllev Bozukluklar› Birimi Psikiyatrik rehabilitasyon ve Sanat Terapisi Psikoe¤itim (Hastalara ve yak›nlar›na ruhsal hastal›klarla ilgili e¤itim verilmektedir) Mezuniyet sonras› sürekli e¤itim Evde Yatan Hastalara Psikiyatrik Takip Dahiliye Nöroloji Klinik Psikoloji ve Nöropsikolojik Laboratuar› Kiflilik, zeka ve nörokognitif test uygulamalar› EEG Laboratuar› Biyokimya Laboratuar› Baflka Hastanelerde Yatan Hastalar›n Psikiyatrik dan›flmanl›k, tedavi ve takibi BU SAYIMIZDA ‹mtiyaz Sahibi Humanite Psikiyatri T›p Merkezi ad›na Sadi Özkan [email protected] Yaz› ‹flleri Müdürü (Sorumlu) Prof. Dr. Sedat Özkan Yay›n Kurulu Baflkan› Prof. Dr. Mine Özkan Bu say›m›zda... SUNUfi 5 Humanite Psikiyatri Klini¤i 6 Türk kültüründe ruh sa¤l›¤›n›n tarihsel geliflimi Gevher Nesibe 12 Editör Doç. Dr. Nazmiye Kocaman Y›ld›r›m [email protected] KL‹N‹K PS‹K‹YATR‹ Yay›n Kurulu Uzm. Dr. Ifl›lay Alt›ntafl Dr. Psk. Zeynep Armay Dr. Psk. Nilüfer Alçalar Ba¤›ml›l›k Dan›flman› Kinyas Tekin Uzm. Psk. Yasemin Ozan Psk. Oya Çelik Uzm. Psk. Melis Gültekin Psk. Av. Sevde Keçer Korkmaz Hem. Asl› Uslu Yönetim Yeri ve Adresi Esentepe Gazeteciler Sitesi Matbuat Sokak No:25 Esentepe/fiiflli/‹stanbul Tel: 0212 274 78 78 [email protected] Tasar›m&Redaksiyon Fatih Y›lmaz [email protected] Bask› Turkuvaz Matbaa Grafik Tasar›m Mecidiye Caddesi Akyaz›c› Üst Çarfl›s› 24-1 fiiflli / ‹stanbul Tel: 0 212 356 12 13 Yay›na Haz›rlayan GFEMEDYA [email protected] Bas›n Yay›n Sitesi Manolya Sokak No: 51 Zekeriyaköy Sar›yer / ‹STANBUL Tel: 0 212 256 67 6 7/ 123 SEKTÖREL YAYGIN YAYIN MAYIS 2014’TE BASILMIfiTIR Psikoyaflam Dergisi’nde yay›mlanan haberler izinsiz kullan›lamaz ve kaynak belirtilmeksizin al›nt› yap›lamaz. Dergide yay›mlanan yaz›lardan yazarlar› sorumludur. 04 May›s 2014 Kiflilik testleri 14 Beden-beyin-ruh iliflki ve etkilefliminde cinsel sa¤l›k 16 Ruh sa¤l›¤›n› korumak 19 Bir yaflam köprüsü: Rehabilitasyon 20 ÇOCUK, ERGEN VE A‹LE Aflk›n çocukluktaki iz düflümleri 22 Evlilikte iletiflim sorunlar› 26 ‹liflki terapisi üzerine k›sa bir yaz› 30 Arabuluculuk: Hukuk ve psikolojiyi birbirine ba¤layan köprü 32 Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisi ve Psikosomatik T›p (KLPP) KLPP tan›t›m 38 Kanser ve psikolojimiz 42 Kalp sa¤l›¤› 45 Stres ve hastal›klar 48 Nöroplastisite 51 AKTÜEL Kendini yönetme becerisini gelifltirme ve stresle bafletme 54 Gün hastanesi modeli 60 Gün hastanesi ve ba¤›ml›l›k 62 Hastalar›n gözünden dünya 64 Seminer&Konferans takvimi 66 SUNUfi Humanite Psikiyatri Klini¤i bilimsel bir hizmet projesidir a¤l›k, fiziksel, ruhsal, sosyal yönleri ile bir bütündür. Hastal›klar›n oluflumu, çeflitli bedensel, ruhsal, çevresel etkenlerle iliflkilidir. Psikoloji, sa¤l›¤›m›z›n da hayat›m›z›n da lideridir. Kiflinin psikolojisi ne kadar pozitif, sa¤l›kl› ve üretici ise kifli bedenen ve ruhen o ölçüde sa¤l›kl› baflar›l› ve mutlu olur. ‹nsan varl›¤›, hücreler, dokular, organlar ve sistemlerden oluflan bir biyolojik alan içerir. Biyolojik yap›m›z›n en üstünde yönetici ve yönlendirici ifllevleri ile beyin vard›r. Beynin de üstünde beyinden ba¤›ms›z olmayan beyne de indirgenemeyen insan ruhu vard›r. ‹nsan ruhu tüm biyolojik sistemlerden etkilenir ve tümünü etkiler. Beyin ifllevleri ile do¤rudan bir etkileflim içindedir. ‹nsan beyninin de insana özel ve özgün olan preforontal korteks en üst biyolojik yap›d›r. Bu yap› tüm yaflam deneyimlerinden, ö¤renmelerden, çevresel etkileflimlerden, hatta bilinçalt› süreçlerden etkilenir ve etkiler. Öte yandan insan›n psikolojisini etkileyen çok genifl yelpazede sosyal ve ekolojik çevre vard›r. Aile, e¤itim sistemi, alt kültürler, toplumsal kültürler global evrensel etkileflimlerin hepsi bu sosyal çevreyi oluflturur. ‹flte insano¤lu bu anlamda biyolojik, beyinsel, psikolojik ve sosyolojik evren ve etkileflimlerin bir bütünüdür. Hastal›klar da bu alanlardaki bir ifllev yap› bozuklu¤u veya düzen bozuklu¤u ile ba¤lant›l›d›r. ‹nsan› anlamak için sadece organlar› de¤il biyolojik, psikolojik, sosyolojik etkileflim alanlar› ve bunlar›n aras›ndaki etkileflimleri kavramak gerekir. ‹nsan›n genetik yap›s› %98.8 di¤er memeliler ile ortakt›r. %1.2’si insana özgüdür. Bu %1.2’de de 35 milyon gen vard›r. Genetik bir altyap› beyinde ruhun hammaddesini oluflturur. 10 milyarlarca beyin hücresinin nas›l yap› ve ifllev ortaya koyaca¤›n› etkileyen uyaranlar›n aras›nda çevresel, sosyolojik uyaranlar›n önemi gittikçe artmaktad›r. Günümüzde psikiyatri bilimi genetikten do¤a bilimlerine, t›p bilimlerinin tümünden davran›fl bilimlerine, sosyolojik bilimlere, antropolojiden felsefeye kadar çok genifl alanlardaki bilimsel disiplinleri sentez eden S heyecan verici bir süreç yaflamaktad›r. Nörobiyolojik bilimler ile kognitif bilimler, psikanalitik kuramlar, sosyal psikolojik araflt›rma bulgular› sentez olmaktad›r. Ça¤›m›zda karmafl›klaflan ve globalleflen dünyada ruhsal bozukluklarda art›fl dikkat çekicidir. Ancak bunlar fark edilmemekte, do¤ru ele al›nmamakta ve dolay›s›yla bireyin, ailenin ve toplumun mutlulu¤unu bozmaktad›r. Psikolojik anlamda hastal›k olmasa bile kiflide psikolojik bilincin yeterince geliflmemifl olmas›, onun bar›fl ve huzurunu bozmaktad›r. Öte yandan günümüz psikiyatrisi ‘T›marhane’ anlay›fl›ndan çok ötede ça¤dafl bir seyir izlemektedir. Toplumumuz psikiyatriye iliflkin ön yarg›lardan uzaklaflmal›, bu disiplinin t›bbi bilimsel ve insani bir alan oldu¤unun bilincine ulaflmal›d›r. Psikolojik fark›ndal›k ve bilinç, insan sa¤l›¤› yan›nda, insan›n bireysel ve toplumsal huzuru, refah› üretkenli¤i ve mutlulu¤u için esast›r. Dünya psikiyatrisinin uygulamas›nda son y›llarda 2 yeni aç›l›m vard›r. Ülkemiz psikiyatrisi ve toplumumuz bu aç›l›mlar› kavramaktad›r. Psikiyatri klinikleri ‘ko¤ufl’ anlay›fl›ndan ç›kart›lmal› belirli hastal›k ve hasta gruplar›na uzmanlaflm›fl üst uzmanl›klara yönelmelidir. Bu üst uzmanlaflman›n ça¤dafl dünyada kurumsallaflm›fl baflta geleni “Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisi” (KLP) ve “Psikosomatik T›p”t›r. KLP psikiyatriyi psikiyatri klini¤inden ç›kar›p t›bba mal etmektedir. Esasen psikiyatrik bozukluklar›n birço¤u psikiyatri kliniklerinde de¤il hastanelerin di¤er kliniklerinde ve genel klinik t›ptad›r. Ülkemizde temel sa¤l›k hizmetleri ile ruh sa¤l›¤› hizmetlerinin kopuk ve bütünleflmemifl olmas› en önemli sa¤l›k sorunlar›m›zdand›r. Ülkemizde psikiyatrinin ikinci aç›l›m› da toplumsal sorunlar›n çözümüne ve toplumsal bilince yönelik olmal›d›r. Humanite Psikiyatri Klini¤i, ülkemiz t›p ve sa¤l›k alan›nda yeni bir bilimsel hizmet projesidir. Merkezimizin anlay›fl›, evrensel, bilimsel birikimi, t›bbi eti¤i ve humanistik anlay›fl› esas almaktad›r. Ülkemiz t›p psikiyatri ve psikoloji alan›nda yeni bir Prof. Dr. Sedat Özkan model sunan Humanite Psikiyatri on y›llara dayanan mesleki ve bilimsel birikimi birey, aile ve toplum sa¤l›¤›na sunmay› amaçlamaktad›r. Bu merkez ülkemiz psikiyatrisinde “Gün Hastanesi” modelini sunmaktad›r. Ayr›ca KLP ve Psikosomatik T›p, kanser psikiyatrisi, çocuk ve ergen psikiyatrisi, ba¤›ml›l›k psikiyatrisi, iliflki terapisi, medikal psikoterapi, psikorehabilitasyon alanlar›nda multidisipliner ekiplerle üst uzmanl›k hizmeti vermektedir. Psikoe¤itim, psikoterapi ve uzmanlar›n e¤itimi dünya ile iç içe sürdürülmektedir. Hastalar›m›za, ailelerimize ve uzmanlar›m›za hizmet verirken toplumumuza bu alanlardaki yeni geliflmeleri, uygulamalar›, araflt›rmalar›, deneyimleri ve bilgi birikimlerini sunmak istiyoruz. Psikiyatriyi ve psikolojiyi hayat›n içinde, dinamik, anlafl›labilir, uygulanabilir k›lmak istiyoruz. Psikiyatri ve psikoloji sadece hastal›¤› tedavi etmez, bireyin sa¤l›¤› yan›nda baflar› ve mutlulu¤unu hedef al›r. Bireyi bar›fl›k, özgün, düflünen, üretken, kifliyi gelifltiren, toplumsal hayata kat›lan hale getirir. Psikoyaflam, ülkemizde psikiyatri, psikoloji, psikosomatik t›p, t›bbi bilimler ile psikiyatri ve psikolojik bilimleri, sa¤l›k ve sosyal bilimleri bütünlefltiren bir anlay›fl›n temsilcisi olmay› hedeflemektedir. Amac›m›z, akademik birikim ile klinik tecrübeleri ve günlük yaflam›n dinamik gereksinimlerini sentezleyen bir aç›l›m ortaya koymakt›r. Bunun için yaflam için psikoloji yani, PS‹KOYAfiAM ! Prof. Dr. Sedat Özkan May›s 2014 05 06 May›s 2014 Humanite Psikiyatri psikiyatrik tedaviye yeni bir yaklafl›m getiriyor Humanite Psikiyatri Klini¤i, depresyondan flizofreniye, panik ataktan tak›nt›lara kadar her türlü psikiyatrik ve psikolojik soruna bilimsel temelde ve hastaya özel tedavi çözümleri sunuyor. Psikiyatride Gün Hastanesi: fiizofreniden depresyona pek çok psikiyatrik hastal›¤› k›sa sürede ve hastay› gündelik yaflam›ndan koparmadan tedavi etme esas›na dayanan çok yeni ve ifllevsel bir model… Misyonumuz, tedavide baflar› oran›n› artt›ran ve hastanede yat›fl gereksinimini ve süresini azaltan bu uygulaman›n öncülü¤ünü yaparak ülkemizde yayg›nlaflmas›n› sa¤lamak. Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisi ve Psikosomatik T›p: Bedensel hastal›¤› olanlara ve cerrahi giriflim uygulanan kiflilere psikiyatrik t›p hizmeti ve psikososyal destek sunulan bu bölümde diyabet, ast›m gibi kronik rahats›zl›¤› bulunan hastalara, organ kayb› yaflam›fl olanlara psikiyatrik tedavi ve psikososyal destek veriliyor. Ayr›ca kalp damar sa¤l›¤›n›n korunmas›nda stres yükünün azalt›lmas› (psikokardiyoloji), gebelik lohusal›k ve do¤um sonras› psikolojik destek, tedavi, menopoz döneminde psikolojik destek gibi destekler de bu bölümde yer alan di¤er hizmetler aras›nda. Psikoonkoloji: Kanser hastal›¤›na ve tedavilerine ba¤l› pek çok psikiyatrik sorun ortaya ç›kabilir. Bu bölümde kanser hastal›¤›yla beraber geliflen psikiyatrik tablolar›n tedavisi, hastaya ve aileye psikolojik destek sunuluyor. Rehabilitasyon Servisi: Hastalar›m›z›, aile ve toplum iliflkilerinden yal›tmadan, yatakl› tedavinin tüm tan› ve tedavi olanaklar›n› sunarak tedavi edici ortam içinde bütüncül psikolojik destek sa¤lanmaktad›r. Günübirlik gözlem, destek ve tedavi amaçlanm›flt›r. Biyolojik tedavilerin yan›nda çok boyutlu ve aktif tedavi sunan ortamda, uzman denetiminde rehabilitasyon ve sosyalleflme sa¤lanmaktad›r. Bireysel psikoterapi, aile terapisi, grup psikoterapisi, sosyal terapiler, u¤rafl tedavileri, sanat terapisi, sosyal beceriler ve ba¤›ms›z yaflam becerileri gelifltirme program›, topluma yeniden kat›l›m program› gün hastanesi modeli içinde özel yap›land›r›lm›fl ortamlarda uygulanmaktad›r. Hastaya Özel Terapötik Ortam: Bu birimde, t›bbi teknik donan›ml› ve terapötik ortam› sunan hasta odalar› vard›r. Bir hastanede sunulabilecek tüm tan› ve tedavi uygulamalar› yap›labilir. Psikiyatrik ve psikolojik tüm yo¤un tedavi ve bak›m hizmetleri (biyolojik tedaviler, uygulamal› davran›flç› psikoterapi) sunulmaktad›r. Hastalar›m›za günboyu yat›fl, 24 saatlik gözlem, takip, tedavi ve k›sa süreli yat›fl imkan› sunulmaktad›r. Ülkemiz sa¤l›k sisteminde psikiyatri ve psikoloji alan›nda yeni bir uygulamayla hizmete bafllad›k. Hasta Okulunda E¤itim: Hasta ve yak›nlar›na hasta okulunda psikoe¤itim veriliyor. Ayr›ca psikiyatri ve psikoloji alan›nda çal›flan klinisyenlere ‘Kognitif Terapi Temel E¤itimleri’ verilmektedir. Psikiyatri, liyezon psikiyatrisi, çocuk ve ergen psikiyatrisi, psikoonkoloji, ba¤›ml›l›k, cinsel ifllev bozukluklar›, aile ve iliflki bilimi konular›nda psikoe¤itim sunuluyor. Bu bölümde ayr›ca, kiflisel geliflimi destekleyecek e¤itim programlar› yer al›yor. May›s 2014 07 Mediasyon: Kelime anlam› uzlaflt›rma olan “Mediasyon”, bir anlaflmazl›k oldu¤u hallerde, tarafs›z ve konunun uzman› bir üçüncü flahs›n kat›l›m› ile anlaflmazl›¤›n çözüme kavuflturulmas› hedeflenmektedir. Mediasyon gerek kiflisel ihtilaflarda, gerekse gruplar aras›nda, ifl çevrelerindeki ihtilaflarda ve politik çat›flmalarda aktif olarak kullan›lmaktad›r. En yayg›n biçimi ayr›lma ve boflanma sürecinde ortaya ç›kan anlaflmazl›klara dairdir. Humanite Psikiyatri Klini¤i’nde amac›m›z, insana, sa¤l›¤a, hastal›klara, tedaviye, biyolojik, psikolojik, sosyolojik ve kültürel bütünlük içinde yaklaflmakt›r. G Psikiyatri uygulamas›n› ön yarg›l› dar kal›plardan ç›kart›r›z. G Beden ve ruh sa¤l›¤›n› ayr›lmaz bir bütün olarak görürüz. G Hastay› anlayarak, hastal›¤› tedavi etme anlay›fl›nday›z. G Evrensel t›p ve psikiyatri anlay›fl›n› savunuruz. G Bilimdeki en son geliflmeleri, ileri aç›l›mlar› takip ederiz. G Yüksek bilimsel standard› sa¤lar›z. G Etik ilkeleri benimseriz. 08 May›s 2014 Neden Humanite? G Bilim, sevgi ve güveni en yüksek “humanite” de¤erler olarak kabul ederiz. G Hekimli¤in tüm evrensel, bilimsel, insani ve ahlaki de¤erlerini temel al›r. ‹nsan› kucaklar, her insanda tüm insanl›¤› kavrar›z. G Tan›, tedavi (biyolojik tedaviler, psikoterapiler, psikososyal destekler) araflt›rma, hizmet ve e¤itimi bir bütün olarak görürüz. 6 katl› ba¤›ms›z bu amaca dönük yap›land›r›lm›fl bilimsel hizmet klini¤imizde psikiyatri ve psikolojiye iliflkin tüm tan›, tedavi, günübirlik gözlem, izlem, ayaktan tedavi, k›sa süreli yat›fl, rehabilitasyon ve psikoe¤itim bir bütün olarak sunulmaktad›r. Yeniliklerimiz G Psikiyatri hastalar›n›, aile ve toplumdan kopmadan, hastane hizmetlerinin tümünü tedavi edici ortam içinde sunan, yat›fl gereksinimini azaltan “Gün Hastanesi Modeli” G Gerekti¤inde k›sa süreli gözlem ve yat›fl olana¤›, G T›bbi – fiziksel hastal›¤› olan ya da cerrahi giriflim uygulanm›fl hastalara tüm psikiyatrik tedavi ve psikososyal destek imkan›. G Hastalar›n topluma yeniden ifllevsel ve üretken kat›l›m›na yönelik rehabilitasyon ünitesi. G Sürekli e¤itim programlar› Kurumumuz; ülkemizde tıp, psikiyatri ve psikoloji alanında ve sağlık sistemimizde yeni bir model sunmaktadır. Bu proje on yıllara ve birikimlere dayanan adanmışlık ruhu ile yoğrulan bir misyon ve vizyon ürünüdür. Bu bilimsel projenin ve merkezimizin kurucusu, Prof. Dr. Sedat Özkan’dır. Prof. Özkan, evrensel bilimsel ilkeleri, ahlaki ve insani değer ve ilkeleri tarafsız benimsemiş, adanmışlık ruhu ile mesleğini yürüten, günde 14-15 saat çalışan, araştıran, okuyan, emek, yaratıcılık, aşk ve bilimi bütünleştiren anlayışıyla çalışmakta ve yaşamakta olan bir hoca’dır. Anabilim dalı ve vakıf başkanlığı yanında, ülkemizde 2 yeni bilim dalı kurmuş ve 20 yıldan fazla bu bilim dallarının başkanlığını yapmıştır. Amerika, Avrupa ve dünya psikiyatrisinde ülkemizi temsil etmiş, dünya ve Avrupa psikiyatri meslek kuruluşlarına başkanlık yapmıştır. Dört kitabı, 22 kitapçığı yanında 200’den fazla tebliğ ve araştırması vardır. Yüzlerce toplantı, panel, sempozyum, eğitim semineri ve kongre düzenlemiştir. Psikiyatriyi demir parmaklıklardan çıkartan, tıp ve toplumun hizmetine sunmayı amaçlamıştır. Birey, aile ve toplumda hümanizmayı ele alır. Psikiyatri sadece hastalıkları tedavi etmez, sağlığın hayati-mutluluğun lideridir. Beden ve ruh sağlığını ayrılmaz bir bütün olarak görür. Bu bilimsel proje; hastalarıma hizmet sunarken fark ettiğim eksiklikleri, ulusal ve uluslararası araştırmalarım ve deneyimlerim, üniversitede kurduğum bilim dallarının deneyimleri, dünyadaki gelişmeleri ve anlayışları ülkemize kazandırma çabamız, öğretim üyesi olarak binlerce öğrenci ve yüzlerce uzmanımızla paylaşımım, eğitim-öğretim hizmetlerim, üniversitemizin başlattığı hasta okulu programlarındaki paylaşımlarım, halka dönük yürüttüğüm yüzlerce toplantıda insanlarımızın arayışları, ulusal ve uluslararası bilim topluluğunda ülkemizi temsilen ya da şahsen üstlendiğim sorumluluklar, düzenlediğim ve başkanlığını yaptığım onlarca ulusal ve uluslararası kongredeki paylaşımların beynimde ve yüreğimde, hücrelerimde oluşturduğu bir proje, insanlarımızın beklenti ve ihtiyaçlarına cevap vermek üzere yapılandırılan bir projedir. May›s 2014 09 Prof. Dr. Sedat Özkan Humanite T›p Merkezi Türk kültüründe ruh sa¤l›¤›n›n tarihsel geliflimi ve Gevher Nesibe Anadolu’da 12. yüzy›la kadar uzan›ld›¤›nda dahi psikolojik ve fizyolojik bak›m›n birbirinden ayr›lmad›¤›n› görmekteyiz. Anadolu’nun ortaça¤› kabul edilen Selçuklu ‹mparatorlu¤u döneminde, psikolojik ve fizyolojik bak›m›n bir arada oldu¤u “‹yilefltirme Evleri” revaçtayd›. Anadolu'daki “‹yilefltirme evleri” ya da hastanelerin ilk örne¤i Gevher Nesibe fiifahane’sidir. Hem medrese (din e¤itiminin verildi¤i kurum) hem de hastane olarak infla edilmiflti. Bu kurumlarda, akli dengesi bozuk olan hastalara uygulanan tedaviler aras›nda müzik ve suyla tedavi de vard›r. Türk toplumunun ak›l hastalar›na karfl› geleneksel yaklafl›m›n› tart›flmaya bafllamadan önce, Türklerin kimli¤ini irdelemek önemlidir. Türklerle ilgili ilk bilgiler MÖ 200 civar›nda Çin kay›tlar›nda karfl›m›za ç›kmaktad›r. Kay›tlar, Altay Da¤lar›, Baykal Gölü ve Gobi Çölü’nün kuzey ucuyla s›n›rl›, Orta Asya’da yaflam›fl, bat› terimi Hun'un erken dönem karfl›l›¤› olan Hsiung-nu kabilesine ve bunlar›n günümüz Türklerinin atalar› oldu¤una iflaret etmektedir. Di¤er Türk kabileleri, yüzy›llar boyunca geliflen bir kültürü bar›nd›ran Anadolu’ya geldiler ve yerlefltiler. Türkler, kendi kültürlerinin ço¤u özelliklerini korurken, ayn› zamanda bu kültürü de asimile ettiler. Türk kültüründe ruh sa¤l›¤› Anadolu’da yüzy›llara dayanan kültür birikimi çerçevesinde incelenmeli ve anlafl›lmal›d›r. ‹nsano¤lunun en eski yerleflim bölgelerinden biri olan Anadolu (Küçük Asya-Asya Minör), Karadeniz ve Akdeniz aras›nda yer alan genifl bölgedir ve yüzy›llard›r çeflitli medeniyetlerin befli¤i olmufltur. Bunun birincil sebebi, zengin co¤rafyas› ve farkl› medeniyetlerin kurulmas›na izin veren çeflitlilik gösteren iklimidir. Yüzy›llar boyunca, çeflitli kent medeniyetleri ve büyük imparatorluklar, Anadolu’da refah içinde yaflad›lar. ‹lkel insandan dünyan›n ilk kasabas›na (Çatal Höyük), Hititler, Truval›lar, ‹yonyal›lar, 10 May›s 2014 Lidyal›lar, Romal›lar, Bizans ve Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun müteakip dönemlerinden, son olarak ça¤dafl Türkiye Cumhuriyeti’ne kadar birçok medeniyeti ve kültürü saymak mümkün. Anadolu’da biriken kültürel, ekonomik ve politik zenginlikler bu yöre insan›n›n toplumsal yaflam›n› flekillendirmifltir. Türkler, zengin bir kültürel miras›n içerisinde kendilerine özgü gelenekleri koruma ve gelifltirebilme aç›s›ndan flansl›yd›lar. Toplumda ruh sa¤l›¤› bozuk olanlar da, Türklerin genellikle kendilerine karfl› kulland›klar› yaklafl›m›n avantaj›n› yaflamada flansl›yd›lar. Her ne kadar o dönemde genel olarak ruh hastal›klar›n› kötü ruhlara ba¤lasalar da, ruh sa¤l›¤› bozuk olanlar, Avrupa'n›n geçmiflinde yafland›¤› gibi, genel olarak kötü muameleye maruz kalm›yorlard›. Tersine bu kifliler, toplumun ilgi ve koruma gerektiren üyeleri olarak tan›mlan›yordu. Mevlana ve ‹bn-i Sina (Avicenna) gibi Türk düflünürler, bedenruh-beyin aras›ndaki bütünsel etkileflim ve bütünlü¤ün önemini vurgulad›lar. Asklepeion Tap›na¤› Kayseri’de bugün T›p Tarihi Müzesi olarak kullan›lan Gevher Nesibe “fiifa Evi” Anadolu’daki ak›l sa¤l›¤›, dünyan›n ilk psikiyatri hastanesi oldu¤u düflünülen Asklepeion Tap›na¤› ile bafllar ve Selçuk ve Osmanl› imparatorluklar› dönemindeki Darülflifalar ve Bimarhane’ler ile devam edip, Türkiye Cumhuriyeti’nin bat› dünyas› standartlar›na uyan ça¤dafl ruh hastanelerine kadar genifller. Türkiye’deki ça¤dafl psikiyatrinin kökleri hem modern Türkiye'nin sosyal ve kültürel yap›s›n› derinlemesine etkileyen ard›l medeniyetlerin uzun tarihine sahip Gevher Nesibe “fiifa Evi” Anadolu'da, hem de Orta Asya’daki Türklerin erken dönem inanç ve uygulamalar›nda bulunabilir. Modern t›p ve psikiyatri ortaya bir gecede ç›kmad›. Yüzy›llar›n birikimi ruh sa¤l›¤›na modern bak›fl› yaratt›. Baz› kaynaklar, t›bb›n bafllang›c›n› Antik Yunan ve Roma’ya tarihlendirip, sonras›nda arada hiçbir fley aç›klamadan 13. yüzy›la atlamaktad›r. Belki de Ça¤dafl Türk t›p ve psikiyatrisinin en önemli ipuçlar› bu yedi sekiz as›rl›k bofllukta, özellikle Türk kültürünün olufltu¤u Anadolu’da yatmaktad›r. Hipokrat hakk›nda yaz›lar yazd›. ‹bn-i Sina; telkin, psikoterapi ve farmakoterapinin yer ald›¤› tedaviler kullanmaktayd›. Öte yandan, Bat›’da ruh hastalar› genellikle korkulan ve toplumdan d›fllanan kiflilerdi. Ruh hastalar›n›n bu flekilde damgalanmas›, Türklerin de yüzy›llar sonra kar›flacaklar› Anadolu halklar› aras›nda görülmüyordu. 1. yüzy›la kadar Beden, ruh ve beyin etkileflimi Asklepeion Tap›na¤› Mevlana ve ‹bn-i Sina gibi Türk düflünürler, beden, ruh ve beyin aras›ndaki bütünsel etkileflim ve bütünlü¤ün önemini vurgulad›lar. Pek çok bilim adam›, ‹bn-i Sina’n›n modern Türk psikiyatrisinin kurucusu oldu¤una inanmaktad›r. ‹bn-i Sina, MS 11. yüzy›lda yaz›lar›nda psikiyatrik bozukluklar› tan›mlad›, mani ve depresyonu hastal›k olarak tan›mlad› ve beden-ruh ba¤lant›s› erken dönemlerde, akli dengesi bozuk olanlar korunmufl, kollanm›fl ve iyi muamele edilmifltir. Günümüz t›p ve psikiyatri gelifliminin ilham› olmay› sürdüren Hipokrat (MÖ 460- 177) ve Galen (MS 121- 201) gibi t›bb›n öncüleri, Helenistik Ça¤’da Anadolu’da yaflam›fllard›. Hipokrat’a göre psikiyatrik bozukluklar biyolojik kaynakl›yd› ve di¤er hastal›klardan farklar› yoktu. Hipokrat dönemdafllar›n›n aksine, düflünceler, fikirler ve duygular›n kalp yerine beyinden geldi¤ine inanan ilk hekimdi. Mani ve melankolinin klinik tan›mlamas›n› da yapan Hipokrat önemli bir anlay›fl›n temellerini att›. Hipokrat’›n bir takipçisi, Antik Roma’dan Asklepides, görsel ve iflitsel varsan›lar aras›ndaki ayr›m› buldu, müzik terapisini destekledi. T›p ve psikiyatrinin gelifliminde öncü olan baflka bir doktor Galen, Hipokrat'›n doktrinini geniflletti ve duygusal sebepleri t›bbi sebeplerden ay›rd›. Dolay›s› ile t›bbi psikiyatrinin ilk tohumlar› at›lm›fl oldu. Di¤er kültürlerinde bu kaynaklara ulaflabilmesine ra¤men Türklerin kültürel miraslar›ndan kaynaklanan yatk›nl›klar›, ‹slam’›n etkisi ve bu ikisinin etkileflimi “Türk psikiyatrisinin” daha hümanist bir yaklafl›m içerisinde geliflen temellerini oluflturdu. ‹slam’›n kabulünden önce Türk yaflam tarz›nda sa¤l›k ve t›bba yaklafl›mda dini inançlar ve ruhaniyet önemli bir yer kapl›yordu. Ortaça¤ kültürlerinin ço¤u gibi, eski Türkler’de de t›bbi uygulamalar, genelde dini-büyüsel anlay›fllar ve deneye dayal› müdahaleler içermekteydi. O dönemde Türkler aras›nda iki tür “flifac›” bulunmaktayd›. ‹lk grup, dini-büyüsel uygulamalar yapan flamanlardan oluflmaktayd›. ‹kinci grup ise t›bbi maddelerle müdahalede bulunan hekimlerden oluflmaktayd›. fiamanizm, eski Türker’in günlük yaflamlar› ve t›bbi anlay›fllar›nda çok önemli bir yere sahiptir. fiamanizm bir din olarak kabul edilmifl olsa da, asl›nda bir May›s 2014 11 dinden ziyade bir ruhani ritüeller arenas›yd›. Eski el yazmalar›nda görüyoruz ki, flamanlar baz› hastal›klar› iyilefltirmek için doktorlar›n yan›nda yer al›yorlard›. fiaman, tedavide ruhani ve büyüsel yöntemler kullan›rken, doktor çeflitli t›bbi denebilecek maddeler ile müdahalede bulunuyordu. fiamanlar insano¤lunun ilk psikoterapistleri, doktorlar› olarak görülmekte ve dünyan›n en eski “çok yönlü uzmanlar›” oldu¤u öne sürülmektedir. 7. yüzy›lda ‹slamiyet’in gelmesiyle büyük kültürel de¤iflimler bafl gösterdi. ‹slami düflünceye göre, insan›n akli ve ruhani geliflim süreci, kiflisel tatmin durumundan, iç huzur ve kendinden eminlik durumuna giden sürekli bir evrimdir. Kifli bu evrim yolculu¤unda, kendine güven, kendini suçlama ve kendini kabul dönemlerinden geçer. Bat› 500 y›l geriden geldi Ayr›ca insanlara iç sükûnet ve huzurunda daha iyi seviyelere gelmeleri için yard›m yollar› da vard›r. Kuran’› Kerim, meczuplar›n doyurulmas›n›, giydirilmesini ve flefkatle davran›lmas›n› teflvik eder. Psikiyatrik bozukluklar, ilk olarak zaman›n bilimsel teknikleriyle ‹slami hastanelerde tedavi edildi. Bu geliflmelerin ›fl›¤›nda, Selçuklular 600–700 y›llar› aras›nda ilk hastaneleri kurdular. Bu döneme ait en önemli tespit, psikolojik hastal›klar›n Anadolu’da, Do¤u’da ve Bat›’da oldu¤undan çok önce tedavi edilebiliyor oldu¤udur. Bat›'da psikiyatrik tedavi bafllad›¤›nda, oldukça yetersizdi ve Do¤u'nun çok önceleri sahip oldu¤u çok yönlü ve zengin bak›fl aç›s›ndan uzakt›. Psikiyatrik hastalar için Bat›’da ilk hastaneler 15. yüzy›lda ‹ngiltere ve ‹spanya'da, Türk dünyas›ndan yaklafl›k 500 y›l sonra aç›ld›lar. ‹slamiyet’in kabulüyle, Türkler, erken flaman köklerini yans›tan bir tarzda ruh hastalar›na karfl› bir yaklafl›m sunuyorlard›. Mistisizmin etkisi devam etti. Sufi hareketi, mistisizm, müzik ve dans ile ruhaniyeti ö¤reten geleneksel bir ortaça¤ Türk yaklafl›m›d›r. Türk dönemi esnas›nda, dervifl manast›rlar› (tekke) akli olarak rahats›z olanlar›n tedavisinde pek çok hizmet sa¤layan sosyal kurulufllar olarak ortaya ç›kt›lar. Selçuklu ve Osmanl› kültürlerinin geliflmesiyle, ‹bn-i Sina’n›n ad›mlar›n› 12 May›s 2014 ‹lk ruh hastanesi Edirne'de Sultan II. Beyaz›t Camisi ve Külliyesi'nde aç›ld›. izleyen di¤er büyük düflünürler ve doktorlar, beden ve ruhun bütünlü¤ü anlay›fl›n› desteklediler ve ça¤dafl t›p anlay›fl›na büyük katk›larda bulundular. Osmanl› yaklafl›m›, birlik, flefkat, adalet ve yard›mseverlik ana de¤erlerine dayal›yd›. Ruhsal ve fiziksel bütünlü¤ün önemi Selçuklular zaman›nda da devam etti. Selçuklular döneminde Anadolu'da orta ça¤da, fiziksel ve ruhsal bak›m› bütünlefltiren “‹yilefltirme Evleri” yayg›nd›. Bu dönemde ruhsal hastal›klardan korkulmuyor ve akli dengesi bozuk kifliler kötü muameleye maruz kalm›yordu. Bunun yerine bu kifliler toplum taraf›ndan kucaklan›p korumaya al›n›yor ve gerekli tedavileri yap›l›yordu. Akli dengesi bozuk kifliler için iyilefltirme tap›naklar› (evleri) yayg›nd›. Bu tap›naklar (evleri) içerisinde kullan›lan tedavi amaçl› müdahaleler flunlard›: banyo arac›l›¤›yla ar›nd›rma, oruç veya perhiz kürleri, rüya yorumlar›, dualar, müzik ve müzisyenlerin kullan›m›. Psikiyatrik bozukluklar, ilk olarak zaman›n bilimsel teknikleriyle ‹slami hastanelerde tedavi edildi. Bu geliflmelerin ›fl›¤›nda, Selçuklular 600–700 y›llar› aras›nda ilk hastaneleri kurdular. Bu döneme ait en önemli tespit, psikolojik hastal›klar›n Anadolu’da, Do¤u’da ve Bat›’da oldu¤undan çok önce tedavi edilebiliyor oldu¤udur. Bat›'da psikiyatrik tedavi bafllad›¤›nda, oldukça yetersizdi ve Do¤u'nun çok önceleri sahip oldu¤u çok yönlü ve zengin bak›fl aç›s›ndan uzakt›. Psikiyatrik hastalar için Bat›’daki ilk hastaneler 15. yüzy›lda ‹ngiltere ve ‹spanya'da, Türk dünyas›ndan yaklafl›k 500 y›l sonra aç›ld›lar. ‹yilefltirme evleri Anadolu’da 12. yüzy›la kadar uzan›ld›¤›nda dahi psikolojik ve fizyolojik bak›m›n birbirinden ayr›lmad›¤›n› görmekteyiz. Anadolu’nun orta ça¤› kabul edilen Selçuklu ‹mparatorlu¤u döneminde, psikolojik ve fizyolojik bak›m›n bir arada oldu¤u “‹yilefltirme Evleri” revaçtayd›. Anadolu'daki “‹yilefltirme evleri” ya da hastanelerin ilk örne¤i Gevher Nesibe fiifahanesi’dir. Hem medrese (din e¤itiminin verildi¤i kurum) hem de hastane olarak infla edilmiflti. Bu kurumlarda, akli dengesi bozuk olan hastalara uygulanan tedaviler aras›nda müzik ve suyla tedavi vard›. 1206'da infla edilmifl olup Anadolu'nun en eski t›bbi merkezi olarak an›l›r ve belki de fiziksel ve ruhsal bak›m› entegre etmifl ilk hastanedir. Çifte Medrese Anadolu’da Selçuklular zaman›nda kullan›lan t›bbi yaklafl›m, fiziksel ve ruhsal bak›m›n birlefltirilmesi olarak karakterize edilmiflti. Selçuklular dönemine kadar Anadolu’da köklenen felsefenin ve birikiminin Türk psikiyatrisinin geliflimine katk›s› ile ilgili en çarp›c› örnekler aras›nda, Türklerin ruh hastal›klar›na karfl› geleneksel inanç sistemleri ve ‹slam'›n yay›lmas›yla ortaya ç›kan törenleri birlefltirip gelifltirdikleri özgün ve verimli yollar verilebilir. Selçuklu dönemi boyunca, kapl›calar›n, hamamlar›n ve sosyal bak›m evlerinin, iyilefltirme evlerinin ülke içerisinde genifl bir alana yay›ld›¤› görülür. Ayr›ca, bir yerden uzak bir yere seyahat edenlerin durup dinlenebilece¤i, karn›n› doyurabilece¤i, konaklayaca¤› ve hatta t›bbi yard›m alabilece¤i kervansaraylarda da sa¤l›k bak›m hizmetleri sa¤lan›yordu. Devlet politikas› olarak, t›bbi bak›m tesisleri imparatorluk boyunca bulunuyordu. Bak›m hizmetleri, imparatorlu¤un tüm üyelerine, dil, din ya da ›rk gözetmeden veriliyordu. ‹laçlar yerinde üretiliyor ve ücretsiz da¤›t›l›yordu. Bu yerlerde psikiyatri ve fiziksel tedavi birlefltiriliyordu ve fiziksel hastal›klar› olan kiflilere psikolojik bak›m hizmeti veriliyordu. Anadolu dünyas› 13. yy'dan 19. yy'a kadar süren Osmanl› ‹mparatorlu¤u döneminde de¤iflti. Osmanl›lar Anadolu'daki olaylar›n gidiflat›n› etkiliyorlard› ve bölgeleri fethediyorlard›, Anadolu Selçuklular›n›n mirasç›s› olan Osmanl›lar ruh sa¤l›¤› anlay›fl›n›. Selçuklular›n bafllatt›¤› ve birçok yaklafl›m› devam ettirdikleri aç›kça görülmektedir. Osmanl›lar tebaalar› aras›nda toleransa dayal› olan bir sosyal düzen kurdular. Bu kültürel ve dini tolerans›n ve iyi niyetin bir örne¤i olarak Sultan II. Beyaz›t Camisi ve Külliyesi 15.yy'da Engizisyon'dan kaçan Yahudilerin kabul edilmesi örnek verilebilir. Bu istikrar› ve tolerans› ve vicdani hürriyeti garanti eden müstesna sistemden ötürü ‹mparatorluk farkl› dinden, dilden ve ›rktan olan insanlar› bir arada tutabilmifltir. Bugün, bu tolere etme gelene¤i ve uyumu modern Türkiye içerisinde yaflamaya devam ediyor. Osmanl› sultanlar›n›n yönetimi süresinde, medreseler ve darüflflifalar (baflka bir deyiflle hastaneler) Anadolu'yu, Balkanlar'› Orta Do¤u ve Akdeniz bölgesini içine alan tüm imparatorluk topraklar› boyunca serpifltirilmiflti. Baz› camiler bünyelerinde fiziksel ve ruhsal hastal›klar› tedavi etmek amac›yla kullan›lan dispanserler ve ruh hastal›klar› merkezleri bar›nd›r›yordu. O zamanda bile ak›l hastalar›ndan korkulmuyor ya da kötü muamele edilmiyordu. Aksine “hasta” olarak tedavi görüyorlar, hatta hastal›klar› kötü ruhlar taraf›ndan getirilmifl say›l›p toplum taraf›ndan kabul görüp korunuyorlard›. Ücretsiz olarak gereken tedaviyi görüyorlard›. ‹lk ruh hastanesi Edirne'de Sultan II. Beyaz›t Camisi'nde aç›lm›flt›r. Ondan önce küçük bir ruh hastanesi zaten orada bulunuyordu. Di¤er ruh hastaneleri y›llar içerisinde 20.yy'a kadar, zamanla infla edildi. Modern Türk psikiyatrisinin kurucular›n›n ço¤u, bunlara Mazhar Osman Uzman, ‹hsan fiükrü Aksel ve Fahrettin Kerim Gökay dahil, Bat› ülkelerinde e¤itim alm›flt›r. Türklerin tarihte özel bir konumu olmufltur. Türkler, erken Asya medeniyetleri, birçok kültür ve Anadolu'daki insanlar aras›nda köprü görevi gördü. Do¤rudan eski Yunan ya da Roma'n›n bir parças› olmasalar da, Türkler Orta Asya'dan geldiklerinde erken Yunan ve Roma filozoflar› etkisindeki kiflilerle temas kurup onlar›n bilgilerini asimile edebilmifllerdir. Karfl›laflt›klar› ve dahil olduklar› her yeni ortam› hem var olan kültürlerine asimile edebilmeleri, hem de o kültürleri Türklere özgü bir senteze çevirmelerine yetecek yarat›c› enerjiye sahiptiler. Ayn› durum Türklerin ‹slamiyeti kabulü ve uyumlar› için de söylenebilir. Türkler, sadece ‹slam'›n var olan flartlar›n› kabul etmekle kalmad›lar, ayn› zamanda ‹slam'›n baz› özelliklerini kendilerinde var olan insanc›l e¤ilimlerini ‹bn-i Sina güçlendirebilecek flekilde yorumlad›lar. Bu yaklafl›m, o dönemde ruhsal tedavi amac›yla kurulan kurumlarda aç›kça görülmektedir. Var olan bilimsel bilgi ile daha hümanistik yaklafl›mlar› tedaviye entegre etme e¤ilimi ça¤dafl Türk psikiyatrisinde, özellikle son y›llarda Konsültasyon-Liyezon Psikiyatrisi’nin gelifliminde kendini göstermektedir. KLP kavram› ve felsefesinin kökleri insan›m›z›n kültürel miras›na dayanmaktad›r. Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisi ve Türklerin kültürel-tarihi kökleri aras›nda kuvvetli bir ba¤ vard›r. Türk psikiyatrisinin yüzy›llar içerisindeki geliflimi Anadolu’ya özgü kültürel de¤erler ile yak›ndan ba¤lant›l› olmufltur. Zaman›n ça¤dafl bilimsel gerçekleri ve standartlar› ile her zaman fikir birli¤i olsa da Türk psikiyatrisi “bütüncül” tedavi yaklafl›m› ile hümanist bir yaklafl›m› benimsemifltir. Bireylerin bütünlü¤üne (ruh ve beden) yap›lan bu vurgu t›bb›n ve psikiyatrinin kökeni ile ve fiamanizm ve mistisizm gibi eski Türk gelenekleri ile uyum içerisindedir. Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisi’nin beden ve ruh ba¤lant›s›na verdi¤i önem ile Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisinin Türk psikiyatrisine girifli, Türk psikiyatrisini kültürel-tarihsel köklerine geri döndürmüfltür. May›s 2014 13 Psk. Oya Çelik Kiflilik testleri Psikolojik testler bireyin potansiyelinin, yeteneklerinin, kiflilik özelliklerinin, davran›fl kal›plar›n›n, ruhsal çat›flmalar›n›n, savunmalar›n›n, dürtü ve e¤ilimlerinin de¤erlendirilmesi ve saptanmas› için uygun ortam› sa¤layan sistemli yaklafl›mlard›r. Bu anlamda klinik ortamda psikolojik testler tan› ya da s›n›flamaya, tedavi palan›n› oluflturmaya, hastal›¤›n ve/veya tedavinin gidiflat›n› izlemeye yard›mc› olmaktad›r. Psikolojik testler içerisinde yer alan kiflilik testleri temel olarak kiflilik özelliklerini, di¤er bir deyiflle bireyin kiflisel ve sosyal yönünü de¤erlendirmek için kullan›l›r. Kiflilik testleri ile bireyin kendine özgü düflünsel ve duyusal süreçlerine, tepkilerine, anlay›fl›na, uyaranlar› seçimine, savunma mekanizmalar›na ve temel sorun alanlar›na bak›lmaktad›r. Gözlem ve görüflme yöntemlerinden elde edilen bilgilere eklenen test verileri, bireyin görünen davran›fllar› ve tutumlar›n›n ötesinde kiflinin içsel süreçlerini, di¤er bir deyiflle psikodinamiklerini en iyi de¤erlendirme araçlar›ndan biridir. Kiflilik testleri kendi içerisinde projektif ve objektif olmak üzere ikiye ayr›lmaktad›r. Objektif testler, yap›land›r›lm›fl bir malzemenin sunuldu¤u, standart bir puanlama ve yorumlama sisteminin oldu¤u, s›kl›kla ka¤›t-kalem testleridir. En çok kullan›lan objektif kiflilik testleri kiflisel de¤erlendirme envanterleridir. Bu envanterler, bireylerin kendi kiflilik özellikleri ile ilgili çeflitli ifadelere kat›l›p kat›lmama durumlar›n› ortaya koyar. Kifliden, verilen ifade ya da sorular› onun kiflilik özelliklerine en çok uyan flekilde cevaplamas› istenir. Cevaplama, genellikle “kat›l›yorum-kat›lm›yorum”, “do¤ru-yanl›fl” veya “evet-hay›r” fleklinde belirlenmifl seçeneklerin iflaretlenmesi ile yap›lmaktad›r. Objektif kiflilik testlerinden klinik amaçla en yayg›n kullan›lan testlerden biri MMPI (Minesota Çok Yönlü Kiflilik Envanteri)’ d›r. Projektif testler ise objektif testlerden kifliye sunulan malzemenin belirsizli¤i 14 May›s 2014 Kiflilik testleri ile bireyin kendine özgü düflünsel ve duyusal süreçlerine, tepkilerine, anlay›fl›na, uyaranlar› seçimine, savunma mekanizmalar›na ve temel sorun alanlar›na bak›lmaktad›r. Gözlem ve görüflme yöntemlerinden elde edilen bilgilere eklenen test verileri, bireyin görünen davran›fllar› ve tutumlar›n›n ötesinde kiflinin içsel süreçlerini, di¤er bir deyiflle psikodinamiklerini en iyi de¤erlendirme araçlar›ndan biridir. ve yan›tlarda ona tan›nan serbestlik ile ayr›l›rlar. Bir baflka ifadeyle bu testler, objektif testler gibi yap›land›r›lm›fl de¤illerdir. Testi alan kifli, kendisine sunulan test malzemesinden yola ç›karak istedi¤i fleyi söyler, di¤er bir deyiflle yan›tlar›nda serbesttir. Bu durum çok çeflitli bireysel cevaplar›n elde edilmesine olanak sa¤lar. Buradaki temel hipotez, kiflinin kendine has ruhsal faaliyetlerini ortaya koyarken bireyselli¤ini kaybetmemesidir. Cevaplar› konusunda seçeneklerle k›s›tland›r›lmayan ve serbestlik tan›nan kifli, kendine has ruhsal süreçlerini ortaya koyabilir. Projektif testler, psikanalitik kurama dayan›r. Psikanalitik kurama göre, ruhsal süreçlerin büyük bir k›sm› kiflinin fark›ndal›k alan›n›n d›fl›ndad›r. Kifli, genellikle davran›fl, duygu ve düflüncelerinin alt›nda yatan temel dürtü ve e¤ilimlerin fark›nda de¤ildir. Bu durum psikanalitik kuramda yayg›n bir biçimde kullan›lan Freud’un (1915-16) “buzda¤›” benzetmesi ile aç›klanabilir. Ruhsal ayg›t ve bilinçlilik durumu denizdeki bir buzda¤›na benzetilebilir. Bilinç, buzda¤›n›n görünen k›sm› iken, bilinçd›fl› dedi¤imiz k›s›m buzda¤›n›n alt›nda kalan, görünmeyen k›sm›d›r. Bilinçd›fl› malzemeye ise, ancak belirli tekniklerin takibi ile ulafl›labilir. Kiflinin bu buzda¤›n›n alt›nda kalan ve fark›ndal›k alan› içinde olmayan çat›flmalar›, görünürde yaflad›¤› güçlüklerin temelini oluflturabilece¤inden, bu çat›flmalar›n anlafl›lmas› bireyin ruhsal iflleyifl biçimini anlamada önemli bir yer teflkil etmektedir. ‹flte bu noktada insan davran›fl, duygulan›m ve düflünce yap›lar› üzerinde önemli etkileri olan bilinçd›fl› süreçleri anlamaya olanak sa¤layan yöntemlerden biri projektif testlerdir. Verilen uyaran›n belirsizli¤i ve kiflinin serbestli¤i, içsel süreçlerin test malzemesine yans›t›lmas›na olanak sa¤lar. Klinik ortamda yetiflkinler için en yayg›n kullan›lan projektif kiflilik testlerinden ikisi TAT (Tematik Alg› Testi) ve Rorschach Testi’dir. ve de¤erlendirmede en yayg›n olarak John Exner’in oluflturdu¤u bütünlefltirici sistem ve psikanalitik kuram› temel alan Frans›z ekolü kullan›lmaktad›r. (‹kiz, 2001) TAT (Tematik Alg› Testi) MMPI (Minnesota Çok Yönlü Kiflilik Envanteri) MMPI, kiflinin sosyal ve toplumsal uyumunu de¤erlendirmeyi, davran›fl ve tutumlar›n› tan›mlamay› amaçlayan objektif bir kiflilik testidir. 16 yafl ve üzerine uygulanabilen envanter, kiflinin kendi yan›tlad›¤› 566 maddeden oluflmaktad›r. Her bir madde için testi alan kifliden kendisine uygun olup olmad›¤›n› düflünmesi ve “do¤ru”, “yanl›fl” ya da “bilmiyorum” yan›tlar›ndan birini seçmesi istenir. Uyaran belirli oldu¤u ve verilebilecek yan›tlar s›n›rl› oldu¤undan MMPI, objektif bir yöntem olarak kabul edilir (Graham, 1996). Test kifliden kifliye de¤iflmekle birlikte ortalama 60-90 dakika aras›nda bir zamanda tamamlan›r. Testin 4 adet geçerlilik, 10 adet klinik alt ölçe¤i bulunmaktad›r. Testin elle ya da bilgisayar arac›l›¤›yla yap›lan puanlamas› sonucunda 4 geçerlilik ve 10 klinik ölçe¤e iliflkin puanlar elde edilerek bir profil oluflturulmufl olur. Standart bir puanlama ve yorumlama prosedürü olan MMPI, testin e¤itimini alm›fl, deneyimli uzmanlar taraf›ndan de¤erlendirilerek, raporlan›r. Rorschach Testi Rorschach Testi, kiflinin nesne iliflkileri, duygu dünyas›, savunma mekanizmalar›, ego fonksiyonlar›, düflünce ve alg› sistemi, temel ihtiyaçlar›, çat›flmalar›, e¤ilimleri gibi birey ile ilgili detayl› bilgi veren, klinik amaçla kullan›lan projektif bir testtir. Testin esas hedefi, teflhis ve tan› de¤il, her bireyin birbirinden farkl› ve eflsiz oldu¤u düflüncesiyle, bireyi tekli¤i içerisinde bir bütün olarak de¤erlendirmektir. Test 10 adet kart/desenden oluflur. Testin süresi kifliden kifliye farkl›l›k gösterir. Testi alan kifli, mu¤lak desenlere ne yan›t verece¤i, ne kadar yan›t verece¤i ve süre konusunda serbesttir. Uyaran›n mu¤lakl›¤› ve kiflinin serbestli¤i dolay›s›yla projektif bir yöntem olarak kabul edilen Rorschach Testi ile d›fl dünyadan gelen bir uyaran (test malzemesi) yoluyla kiflide ça¤r›fl›m zinciri harekete geçmekte ve bilinç d›fl›n›n zenginli¤i ortaya konmaktad›r. Rorschach Testi, çat›flmalar ve savunmalarla ilgili ayr›nt›l› bilgi verdi¤i ve dolay›s›yla ruhsal iflleyiflin anlafl›lmas›n› sa¤lad›¤›ndan psikoterapi sürecini h›zland›ran bir rol de üstlenebilmektedir. Rorschach Testi 7 yafl ve üzeri herkese uygulanabilir. Ancak, çocuklara uygulanan testin yorum ve de¤erlendirmesi, eriflkin testlerinin yorum ve de¤erlendirilmesinden farkl›d›r. Rorschach Testi’nin yorumlama ve de¤erlendirmesi farkl› ekollere göre de¤ifliklik gösterir. Türkiye’de uygulama Projektif bir test olan TAT de, Rorschach gibi ruhsal iflleyiflin dinamiklerini; kiflinin nesne iliflkileri, savunma mekanizmalar›, bilinç d›fl› fantezileri konusunda bilgi verir. Klinik alanda TAT, Rorschach Testi ile birlikte verilerek kifliyi genifl bir perspektifte de¤erlendirmeye olanak sa¤lar. Nesne iliflkileri konusunda bilgi sunan TAT’nin, kendilik ve nesne tasar›mlar› konusunda bilgi veren Rorschach Testi’ne yard›mc› olarak verilmesi oldukça yararl›d›r (‹kiz, 2011). Test 30 karttan oluflmakla birlikte, uygulamada içlerinden en ay›r›c› ve anlaml› bulunan belirli kartlar seçilmifltir. Testte baz› resimler ortak gösterilirken, di¤erleri ise çocuklar, yetiflkinler, kad›nlar ya da erkeklere gösterilmek üzere ayr›lm›flt›r. Resimler çizimlerden, foto¤raflardan, tablo ya da gravür reprodüksiyonlardan oluflur (Anzieu ve Chabert, 2004). Kartlar, Rorschach Testi’nden farkl› olarak, ço¤unlukla belirgin resimlerden oluflur. Bu nedenle testi alan kifli Rorschach Testi’ne k›yasla kendisini daha rahat hisseder. Ancak burada kartlar›n anlamlar› mu¤lakt›r ve kifli taraf›ndan oluflturulur. Burada testi alan kifli yine yan›tlar›nda serbesttir. Testin projektif olma özelli¤i, serbestlik ve mu¤lakl›ktan kaynaklan›r. Testi alan kifli bilinç d›fl› süreçleri test malzemesine yans›t›r ve yan›tlar› üzerinden savunmaya yönelik çat›flmalar›, özdeflimleri ve nesne iliflkilerine dair bilgi edinilir. Testin süresi Rorschach Testi’nde oldu¤u gibi kifliden kifliye de¤iflir. Test 10 yafl ve üzerindeki bireylere uygulanabilir. 10 yafl›ndan küçük çocuklar için testin baflka bir formu olan CAT (çocuklar için alg› testi) uygulanmaktad›r. Klinisyene yard›mc› bir araç olan testler türü ne olursa olsun, o testin e¤itimini alm›fl, deneyimli uzmanlar taraf›ndan de¤erlendirilmeli ve yorumlanmal›d›r. KAYNAKLAR Anzieu, D. ve Chabert, C. (2004) Projektif Yöntemler. (B. Kolbay, Çev.) ‹stanbul: Ba¤lam Freud, S. (1957). The Unconscious. In The Standard Edition of the Complete Psychological Works of Sigmund Freud, Volume XIV (1914-1916): On the History of the Psycho-Analytic Movement, Papers on Metapsychology and Other Works (pp. 159-215). Graham, J.R. (1996). MMPI Uygulama ve Yorumlama Rehberi (O. Sorias, Çev.) ‹zmir: Ege Ünivesitesi Bas›mevi ‹kiz, T. (2001). Rorschach Testinin Psikanalitik Yorumu-I. ‹stanbul: Ba¤lam ‹kiz, T. (2011). Tematik Alg› Testi (TAT) Psikanalitik Yönelimli El Kitab›. ‹stanbul: Ba¤lam May›s 2014 15 Prof. Dr. Sedat Özkan Humanite T›p Merkezi Beden, beyin, ruh iliflki ve etkilefliminde cinsel sa¤l›k “ Cinsellik, çiftler aras›ndaki aflk›n ve sevginin ifade tarzlar›ndan biridir. Aflk, sevgi, de¤er, paylafl›m, uygun iletiflim, psikolojik paylafl›m, k›sacas› yaflam paylafl›m› ne kadar iyi ve fazla ise cinsel sorunlar o kadar kolay çözülür. Cinsel sorunlar›n çözümü beyinde ve iliflkidedir. Cinsel organlarda de¤ildir. Cinsel yaflant› cinsel organlardan çok öte ve önce beyinle, ruhla, kiflilikle, duygu ile aflk ve sevgi ile birlikte yaflant›lan›r. Kad›nlar beyni ile erkekler belleriyle seks yapar. Erkek, kad›n›n kiflili¤ine ne kadar de¤er verirse, diflili¤i o kadar bereketli olur. 16 May›s 2014 ” Cinsellik bir bireyin fiziksel, psikolojik ve sosyal yaflant›s›n›n önemli bir yönüdür. Cinsel aktivite yaln›zca basit bir flekilde üreme için yap›lan biyolojik bir fonksiyon de¤ildir. Cinsel yak›nl›k s›ras›nda beden arac›l›¤›yla fiziksel ve sosyal iliflki kurulur. Düflünsel, duygusal ve davran›flsal boyutlar›yla iki insan aras›ndaki bir etkileflimdir. Düflünsel boyutta; kendini bir baflkas›na açma, duygusal boyutta; sevgi, güven, merak, davran›flsal boyutta; bakma, dokunma, fiziksel yak›nlaflma, seviflme iste¤i öne ç›kmaktad›r. Ancak cinsellili¤in üreme yönü destek görürken, zevk ve hazza yönelik olan cinsellik ço¤u kültürde neredeyse yok say›l›r. Cinsellili¤in inkar›, bir çözüm olmaktan çok, sorunlar› içinden ç›kmaz hale getirir. Cinsellik, aflk›n, ifade yöntemlerinden biridir. En dürtüsel ve en estetik insan eylemidir. Cinsellik en çok merak edilen, en çok bask› uygulanan, sansür gören, yasaklanan, çok konuflulan ama, en az “do¤ru’’ konuflulan konudur. Do¤ru, insani, bilimsel ö¤renilmeyen, birçok saplant›, yanl›fll›klarla ö¤renilen bir durumdur. Cinsellik; hofl, keyifli, romantik, s›cak bir yak›nlaflma da olabilir, zorunluluk, çat›flma, tiksinti kayna¤› da olabilir. Sa¤l›kl› ve mutlu bir yaflam için hiçbir cinsel davran›fl›n zorlay›c›, s›n›rlay›c›, suçlay›c›, bedensel ve ruhsal aç›dan zarar verici olmamas› ve en önemlisi çiftin her iki üyesinin de r›zas› ve özgür iradesi ile gerçekleflmesi gerekir. Cinsellik, yaflam›n do¤al ve sa¤l›kl› bir parças›d›r. Dünya Sa¤l›k Örgütü’nün tan›m›na göre cinsel sa¤l›k; kiflilik, iletiflim ve aflk› artt›ran yollarla cinsel var oluflun bedensel, duygusal, entelektüel ve sosyal yönlerinin bir bütünleflmesidir. Sa¤l›kl› ve doyumlu cinsel yaflam için; • Efller aras›nda etkin iletiflim ve paylafl›m olmas› gerekir. Mutlu bir cinsel yaflam karfl›l›kl› güven, dürüstlük, aç›kl›k, paylafl›m ve sayg› üzerine temellendirilmelidir. • Cinsellik önce bireyin kendi bedenini tan›mas› ile bafllar. Bireyin haz noktalar›n› fark etmesi ve bunu efliyle paylaflmaktan kaç›nmamas› daha doyumlu cinsel iliflki yaflanmas›n› sa¤layacakt›r. • Kifliler birbirine karfl› sorumlu davranmal›, herkesin mahremiyeti ve de¤eri oldu¤unu ak›llar›ndan ç›kartmamal›d›r. • Hiç kimse hofllanmad›¤› bir cinsel davran›fl› yapmak ya da sürdürmek zorunda de¤ildir. Cinsellili¤in nas›l yaflanaca¤›na dair ayr›nt›lar çiftin ortak karar› olmal›, her iki taraf›n istek, onay ve r›zas› ile gerçeklefltirilmelidir. • Cinsel iliflki için uygun zaman ve ortam seçilmelidir. Kad›n cinselli¤e daha fazla toplumsal kayg›larla yaklaflt›¤›ndan güvensiz ortamlarda doyum sa¤lamas› güçtür. • ‹stenmeyen gebelik ve cinsel yolla bulaflan hastal›k kayg›s› mutlu bir cinsellik yaflanmas›n› engeller. Çift bu konuda önlemlerini önceden alm›fl olmal›d›r. • Çift cinselli¤e iliflkin yanl›fl inançlar›n› ve toplumsal de¤erleri, birlikte konuflarak ve paylaflarak aflmal›d›r. • Doyumlu bir cinsel iliflki için seviflmeye yeterince zaman ayr›lmas› gerekir. Cinsel sorunlar›n nedeni Cinsel sorunlar, s›kl›kla tek bir nedene ba¤l› de¤ildir ancak ço¤u zaman en önemli nedenleri genel olarak flu flekilde s›ralanabilir; 1. Cinsel e¤itimsizlik ve bilgisizlik 2. Cinsellikle ilgili yanl›fl inan›fllar (mitler) 3. Psikolojik nedenler (kiflilik sorunlar›, cinsel fobi ve kaç›nmalar, evlilik çat›flmalar›, vb) 4. Biyolojik nedenler (ilaç yan etkileri/hastal›klar) Cinsellik fiziksel sa¤l›¤› bozulanlarda ayr› bir önem tafl›r. Fiziksel hastal›k bafl edilmesi gereken geliflimsel bir kriz olarak ele al›nmal›d›r. Rol de¤iflimleri, fizyolojik ifllevlerdeki bozukluklar, yeni çevre ve strese uyum gerektirir. Hasta birey, psikolojik, sosyal ve fiziksel de¤iflimlerle bafla ç›kmak ve uyum sa¤lamak zorundad›r. Birçok hastal›k ya da hastal›¤›n yaratt›¤› durum veya tedavi biçimlerine karfl› geliflen psikolojik reaksiyonlar, cinsel ifllev bozuklu¤una neden olabilir. Bunlar›n bafl›nda kanserler, jinekolojik hastal›klar ve ameliyatlarla di¤er ciddi hastal›klar gelir. Kanser, ifllev kayb› çaresizlik, ümitsizlik, suçluluk, ölüm korkusu, a¤r› endiflesi, ba¤›ml›l›k, korkular› uyand›r›r. Kanser deneyimi geçirmifl olan kad›n ve erkeklerde en s›k karfl›lafl›lan sorunlardan biri cinsel iste¤in azalmas› olarak tespit edilmifltir. Kanser hastal›¤›yla karfl› karfl›ya kalan çiftler her ne kadar hastal›k öncesi yaflant›lar›nda mükemmel bir cinsel hayatlar› olsa da teflhisi takiben bir kriz dönemi yaflarlar. Bütün çiftlerin hayat›nda hastal›¤›n teflhisini takiben, cinsellik birdenbire kesintiye u¤ramaz. Hayat›n zorlu bir May›s 2014 17 döneminden geçen çift hastal›¤›n getirdi¤i negatifli¤i yads›yarak, iliflkilerini ve cinselliklerini daha az yaflarlar. Erkekler sertleflme eksikli¤i, gecikmeli sertleflme, orgazma ulaflamama, kad›nlar iliflkide ac›-a¤r› gibi sorunlardan flikâyet ederler. Sorunlar›n saptanmas› Hastalar›n cinsel sorunlar›n› tan›mlamakta genellikle zorluklar› olur. Genellikle “olmuyor’’, “yapam›yoruz’’ veya “tatmin olmuyorum’’ gibi ifadeler kullan›rlar. Hastaya son cinsel deneyimini ya da ortalama bir seviflmesini anlatt›rmak nerede sorun yaflad›¤›n› anlamaya yard›mc› olabilir. Öncelikle; 1) ‹stek, 2) Uyar›lma, 3) Orgazm, 4) Çözülme dönemlerinin hangisinde, ne tür sorunlar oldu¤u dikkatlice de¤erlendirilmelidir. Bu de¤erlendirme s›ras›nda ayr›ca flu etkenler göz önünde bulundurulmal›d›r; • Sorunu olan bireyin tepkileri, • Partnerin tepkileri, • ‹liflkilerinin flekli. E¤er çiftin iliflkisi, fiziksel hastal›k öncesinde de iyi de¤ilse, cinsel sorunlar›n ortaya ç›kma olas›l›¤› daha fazla olacakt›r. Cinsel etkinlikte baz› de¤ifliklikler yap›lmas› gerekli ise iletiflimin iyi olmamas› ve cinsel gereksinim veya endiflelerin ifade edilememesi sorunun daha da a¤›rlaflmas›na neden olabilir. Cinsel ifllev bozukluklar› 1- Cinsel ilgi ve istek bozukluklar›. a. Azalm›fl cinsel istek bozuklu¤u b. Cinsel tiksinti bozuklu¤u 2- Cinsel uyar›lma bozukluklar› a. Kad›nda cinsel uyar›lma bozuklu¤u b. Sertleflme güçlü¤ü 3- Orgazm bozukluklar› a. Kad›nda orgazm bozuklu¤u b. Erkekte orgazm bozuklu¤u c. Erkekte erken boflalma d. Geç boflalma 4- Cinsel a¤r›lar a. A¤r›l› cinsel iliflki b. Vajinismus Çözümü eflinizle birlikte aray›n Araflt›rmalar evli olan çiftlerin %80’den fazlas›n›n cinsel sorunlar›n› eflleriyle konuflmaktan kaç›nd›¤›n› ve profesyonel 18 May›s 2014 yard›m almak için y›llarca beklediklerini gösteriyor. Cinsel ifllev bozukluklar› olan çok say›da kifli, de¤iflik bedensel yak›nmalar›yla (bafl, boyun, bel ve pelvik a¤r›lar›) çeflitli kliniklere (fizik tedavi ve nöroloji) baflvuruyor. Uzmana geç baflvurman›n alt›nda da cinsel sorunlar›n kabul edilmemesi yat›yor. Çiftler, yaflad›klar› ifllev bozuklu¤unu zorlu yaflam koflullar›, ifl stresi, yetiflme koflullar›, efllerinin hatalar› veya anlay›fls›zl›¤› gibi kendilerinin d›fl›ndaki etkenlere ba¤lamaya çal›fl›rlar. Ortada cinsel bir sorun oldu¤u kabullenildikten sonra da uzun süre sorunun efller aras›nda bile konuflulamad›¤›, tedavi ya da çözüm aray›fl›na girilememifl oldu¤u gözlemlenir. Uzun süre tedavisiz kalan ve y›llar boyu sürüp giden sorunlar›n çiftlerin yaflam›nda yeni sorunlara yol açaca¤› da aflikard›r. Sürecin uzamas› sonucunda, kiflinin kendisinde ya da eflinde yeni cinsel ifllev bozukluklar› tabloya eklenir. Bu da sorunun a¤›rlaflmas› anlam›na gelir. Çiftlerin iliflkisinin ve iletifliminin bozulmas› ve çeflitli evlilik sorunlar›n›n ortaya ç›kmas›, giderek kiflide veya eflinde depresyon gibi çeflitli psikiyatrik hastal›klar›n belirmesi de, s›k görülen ek sorunlar aras›nda yer al›r. Cinselli¤i bozan önemli etkenlerin bafl›nda iliflki sorunlar› ile erkek ve kad›ndaki maskeli depresyon, rol karmaflas› ve kronik stres gelmektedir. Cinsel ifllev bozukluklar›nda tedavi Yaflam›n her alan›nda oldu¤u gibi cinsellikle ilgili de sorunlar yaflanabilir. Birey, günlük sorunlar›n›, aile bireyleri ve arkadafllar› ile paylaflabilirken; cinselli¤in mahrem özelli¤i nedeniyle ço¤u zaman hiç kimse ile paylaflmaz ve nas›l çözece¤ini de bilmez. Birey konuflulmayan bu problemi kendi içinde bir felaket olarak alg›lar ve uzun süre kendili¤inden çözülmesini bekler. Sonunda profesyonel yard›m almaya karar veren birey, bu defa da nereye, kime baflvuraca¤›n› bilemez ve ço¤u zaman yanl›fl kifli ve kurumlara baflvurarak zaman ve para kayb›n›n yan› s›ra, çaresizlik ve b›kk›nl›k hissi de yaflar. Tedavi ile ilgili yaflanan bu olumsuz deneyim kiflinin sorununun çözümlenemeyece¤ine yönelik bir inanç beslemesine neden olur. Fiziksel bir hastal›¤› olan ve buna ba¤l› cinsel ifllevleri etkilenebilecek olan hastalarda, cinsel dan›flmanl›k, henüz cinsel ifllevlerde herhangi bir sorun yaflanmadan, kifli hastanede iken ya da taburcu olurken bilgi verilmesiyle bafllar. Cinsel terapide, cinsel ifllevleri bozan psiflik etkenlerin çözümlenmesi ve cinsel ifllevleri olumsuz etkileyecek etkenlerin çözümlenmesi ve cinsel ifllevleri olumlu etkileyecek etkenlerin eklenmesi yoluyla, çiftlerin cinsel yan›t› için en uygun psikolojik durumun yarat›lmas› amaçlan›r. Performans anksiyetesi ve baflar›s›zl›k korkusunun azalt›lmas›, çiftler aras›ndaki k›rg›nl›klar›n çözümlenmesi güven duygusunun art›r›lmas›, çiftlerin genel ve cinsel iletifliminin art›r›lmas› bu ba¤lamda ön planda olmas› gereken konulard›r. Unutulmamal›d›r ki çiftler aras›ndaki sevgi iliflkisinin varl›¤› tedaviye flans veren en önemli özelliktir. Cinsellik, çiftler aras›ndaki aflk›n ve sevginin ifade tarzlar›ndan biridir. Aflk, sevgi, de¤er, paylafl›m, uygun iletiflim, psikolojik paylafl›m, k›sacas› yaflam paylafl›m› ne kadar iyi ve fazla ise cinsel sorunlar o kadar kolay çözülür. Cinsel sorunlar›n çözümü beyinde ve iliflkidedir. Cinsel organlarda de¤ildir. Cinsel yaflant› cinsel organlardan çok öte ve önce beyinle, ruhla, kiflilikle, duygu ile aflk ve sevgi ile birlikte yaflant›lan›r. Kad›nlar beyni ile erkekler belleriyle seks yapar. Erkek, kad›n›n kiflili¤ine ne kadar de¤er verirse, diflili¤i o kadar bereketli olur. Erkeklerde cinsel sorunun en yayg›n sebebi, baflar› kayg›s›d›r. Ça¤›m›zda erkeklerin performans kayg›s› artmaktad›r. Bunun bir sebebi de (yatakta ve hayatta) artan beklentilerdir. Kad›n›n beklentisi, erke¤in cinsel organ›na dönük de¤il, iliflkiye ve sevgiye yönelik olmal›d›r. Denk iliflkilerde bu daha azd›r. Denklik, yaflta, yaflam döneminde, baflta ve uyumdad›r. Bu uyum dürtüsel anlamda de¤il psikolojiktir. Ruh Sa¤l›¤›m›z› Korumak ‹çin Yapmam›z Gerekenler 1. Bol su için ve sağlıklı beslenin; beyninizin ihtiyacı olan karbonhidrat ve protein oranını ayarlayın 2. Pozitif düşünün, düşünceleriniz sağlıklı olsun 3. Her gün hayatınızda minnettar olduğunuz şeyler üzerine odaklanmaya vakit ayırın 4. Pozitif ve sizi yukarı çeken insanlarla vakit geçirin Yapmamam›z Gerekenler 1. Evde yan gelip yatmak, hareketsiz yaşamak, spor yapmamak 2. Sigara içmek, çok alkol almak, çok kafein almak, uyuşturucu kullanmak 3. Metabolizma için en iyi yiyeceklerin ne olduğunu düşünmeden yemek 4. Uyuşturucu kullanan, kavgacı ve tehlikeli faaliyetlerde bulunanlarla sıkı iletişim içinde olmak 5. Dünya ile psikolojik bağlarınızı artırın 5. Nefesini kontrol edememek 6. Başkalarıyla sevecen ve yardımcı olacak tarzda konuşun 6. Siyah veya beyaz mantığı ile düşünmek 7. Bir başkasının hayatında bir fark yaratın 7. Hayatınızdaki negatif şeylere odaklanmak 8. Spor yapın 8. Sadece duygularınızla düşünmek ve davranmak 9. Sevdiğiniz insanlarla sürekli görüşün 9. Başka insanların zihnini okumaya çalışmak 10. Her gün kendinizi dinlendirin 10. Kendi problemleriniz için başkalarını sorumlu tutmak, suçlamak 11. Diyaframdan nefes almayı öğrenin 12. Başkalarının size dair ne düşündüğüne çok aldırmayın 13. Çatışma içeren durumlarla etkin bir şekilde mücadele edin 14. Hayatınız için açık hedefler geliştirin (ilişkiler, iş, para ve kendinizle ilgili) ve her gün onları gözden geçirin 15. Hoşlanmadığınız şeylerden çok, hoşlandığınız şeyler üzerine odaklanın 16. Hayatınızda heyecan, amaç ve bir şeyler yapma dürtüsü olsun 17. İnsanlara gülümseyin ve göz teması kurun 18. Görsel ve işitsel uyarılarla beyin fonksiyonlarınızı optimize edin 19. Sıkışıp kaldığınızda kendinizi soyutlayın ve problemle daha sonra ilgilenin 20. Sınırlarınızı bilin, hayır ve evet seçiminize dikkat edin 21. Güzel müzikleri, doğayı hayatınızın bir parçası yapın 22. İnsanlara dokunun ama uygun bir şekilde 23. Sevdiğinizle birlikte hayatı paylaşın 24. İhtiyaç duyduğunuzda bir psikiyatri uzmanına başvurun 11. Kendinizi ve başkalarını negatif etiketlemek 12. Kendinizi veya başkalarını suçluymuşçasına hırpalamak 13. Sizinle ilgisi olmayan şeyleri, durumları kişiselleştirmek 14. Otomatik negatif düşüncelerinizi beslemek 15. Sevgilinizle ilişkilerinizde seksi bir silah gibi kullanmak 16. Kötü kokan ortamlarda bulunmak 17. Olumsuz etkileyen insanlarla beraber olmak 18. Diğerlerinin ne düşündüğü konusunda fazla odaklanmak 19. Hayatınızın kendi plan ve yönlendirmeniz dışında sürüp gitmesine izin vermek 20. Başkalarına otomatik hayır demek; onların istediklerinin önce sizin amacınıza uyup uymadığına bakmamak 21. Başkalarına otomatik evet demek; onların isteklerinin önce sizin amacınıza uyup uymadığına bakmamak 22. Depresyonda, korku içinde hissettiğiniz zaman kendinizi toplumdan soyutlamak 25. Bedeninizin ve ruhunuzun sesine kulak verin 23. İhtiyaç duyulmasına rağmen ilaç almayı kabul etmemek 26.Dünyada olup biten olayları takip edin, global düşünün ve 24. Problemlerinizle baş etmek için profesyonellerden yardım istememek farkındalığınızı arttırın. ya da problemleriniz olduğunu kabul etmemek. May›s 2014 19 Prof. Dr. Sedat Özkan Asl› USLU Humanite T›p Merkezi B‹R YAfiAM KÖPRÜSÜ n o y s a t i l i b a h Psikososyal re da Psikososyal rehabilitasyon mi destekleyici terapi yönte olarak ifl-u¤rafl terapisi, a rehabilitasyon kapsam›nd api, olmazsa olmazd›r. Bu ter lojik hastan›n psikiyatrik, psiko uz ruh tedavisi ile birlikte, olums halini azaltmak, sa¤l›¤›n› ve sürdürmek, verimlili¤ini için performans›n› artt›rmak kullan›lan bir yöntemdir. nras› ya Herhangi bir hastal›k so sakatl›k da kaza sonras› oluflan liflen veya yafllanma sonucu ge akli, sosyal veya fiziksel yeteneklerde oluflan bozukluklar› iyilefltirmek amac›yla, kiflinin bu t›nda yeteneklerini günlük haya tmek da kullanabilmesini ö¤re için uygulanan terapi yöntemidir. 20 May›s 2014 Kronik psikiyatrik hastal›klar›n en önemli tan› kriteri, ifllevselli¤in azalmas› ya da kayb›d›r. Hastalar bu sebeplerle günlük yaflam aktivitelerini ba¤›ms›z olarak gerçeklefltiremez duruma gelebilir. Toplumda stigmatize edildiklerinden dolay› kendilerini soyutlama e¤ilimleri oluflur. Bu nedenlerle tedavi sürecinde hastal›¤› tedavi etmek ya da semptomlar› ortadan kald›rmak tam anlam›yla yeterli olmayabilir. Psikiyatri, sadece hastal›klar›n tedavi edilmesi de¤ildir. Psikiyatri, ayn› zamanda hastal›¤› tedavi ederken hastaya da yeni bir yaflam ve uyum süreci sunabilmek, hastal›kla bafl etmesini sa¤layabilmektir. Bunu gerçeklefltirirken de hastan›n fiziksel, kültürel, çevresel flartlar›n› göz önünde bulundurmak gerekir. Bu noktada “yaflam köprüsü” olarak tabir etti¤imiz psikososyal rehabilitasyon devreye girer. Psikososyal rehabilitasyon, inatç› belirtilerle seyreden ve hastan›n yaflam rutinini önemli boyutta etkileyen psikiyatrik hastal›klarda hastan›n ba¤›ms›zl›¤›n›, adaptasyonunu, sosyal becerilerini, özgüvenini, otonomisini sa¤layabilmek amac›yla yürütülen çal›flmalar bütünüdür. Psikososyal rehabilitasyonda tedavi, kifliye özeldir. Örne¤in; sol kolu k›r›k bir hasta, sa¤ kolunu kullanabildi¤i ölçüde ifllevselli¤ini sürdürebilir, hayata uyum sa¤layabilir. ‹yi bir psikososyal rehabilitasyon flu özellikleri tafl›r: • Rehabilitasyon, hastan›n ilaç tedavisine destek olarak en k›sa süre içinde bafllamal›d›r ve hastan›n kendi r›zas› ile olmal›d›r. Hasta rehabilitasyon program›na kat›l›m göstermek istemedi¤i sürece uygulanan yöntemler sonuç vermez. • Aile ile iflbirli¤i içinde sürdürülmelidir. Aileden sürekli bilgiler al›narak, hastay› daha iyi tan›mak, ailenin deste¤ini ve kat›l›m›n› sa¤lamak flartt›r. • Hastan›n kendisini ve kayg›lar›n› ifade etmesine olanak sa¤lanmal›d›r. • Bireyin mevcut özellikleri göz önünde bulundurulmal›d›r. Yapamayaca¤› konularda üstüne giderek kendini yetersiz hissetmesi daha kötü sonuçlar do¤urur. • Do¤ru hedefler konulmal›d›r. Hastal›¤›n ne evrede oldu¤u ve ne kadar ilerleme kaydedilebilece¤i konusunda aç›k ve net olunmal›d›r. • Süreç hastada kayg›, endifle gibi farkl› sorunlar yaratmamal›d›r. Mevcut problemleri en aza indirgemeye yönelik olmal›d›r. • Günlük yaflam› etkilemeyecek flekilde sürdürülmelidir. Hasta rehabilitasyon program› için sosyal çevresinden ve sahip oldu¤u sorumluluklardan soyutlanmamal›d›r. Zira iyi bir rehabilitasyon program›, hastan›n sosyal yaflam›n› pekifltirecek özellikte olmal›d›r. • Rehabilitasyonun süreklili¤i sa¤lanmal›d›r. Hastaya farmakoterapiye göstermesi gereken süreklilik ve hassasiyeti, rehabilitasyonda da sa¤lamas› gerekti¤i afl›lanmal›d›r. Psikososyal rehabilitasyonda destekleyici terapi yöntemi olarak ifl-u¤rafl terapisi, rehabilitasyon kapsam›nda olmazsa olmazd›r. Bu terapi, hastan›n psikiyatrik, psikolojik tedavisi ile birlikte, olumsuz ruh halini azaltmak, sa¤l›¤›n› sürdürmek, verimlili¤ini ve performans›n› artt›rmak için kullan›lan bir yöntemdir. Herhangi bir hastal›k ya da kaza sonras› oluflan sakatl›k veya yafllanma sonucu geliflen akli, sosyal veya fiziksel yeteneklerde oluflan bozukluklar› iyilefltirmek amac›yla, kiflinin bu yeteneklerini günlük hayat›nda da kullanabilmesini ö¤retmek için uygulanan terapi yöntemidir. Hastan›n kendisini ifade edebilmesi için görselli¤i kullanmalar› sa¤lan›r. Nas›l bir çocuk duygu, beklenti ve düflüncelerini resimlerle ifade edebiliyorsa, bu hastalarda da görsel sanatlar kullan›larak iç dünyalar›n› d›fla vurmalar› sa¤lan›r. Hastalar ifl hayat›nda yetersizlik hissettiklerinde, meslek sahibi olmad›klar›nda, mevcut durumlar›n› oldu¤undan daha kötü alg›layarak umutsuzlu¤a kap›labilir, kendilerini ifle yaramaz ve yetersiz hissedebilirler. Spor, resim, el sanatlar›, müzik veya hastan›n yetenekli oldu¤u spesifik bir alanda bir uzman eflli¤inde çal›flmalar yürütmesi sa¤lanarak kendisine destek olunur. Ortaya ç›kan ürünlerin ya da sonuçlar›n verdi¤i mutluluk ve güven art›fl› ise, terapinin olumlu sonucu olarak de¤erlendirilebilir. Rehabilitasyon ve u¤rafl› terapisinin amac› fark›ndal›k gelifltirmek, iletiflim becerileri, zihinsel ve di¤er becerileri kazand›rabilmektir. Bir di¤er deyiflle hastay› hayat›n içine çekebilmektir. Bu nedenle baflar›l› bir rehabilitasyonda tedavi kurumu, bir klinik ya da hastane ile s›n›rl› de¤ildir. Tüm yaflam alanlar›n› kapsar. Humanite Psikiyatri Klini¤i’nde hastalar›m›za, aile ve toplum iliflkilerinden yal›tmadan, “depo hastanesi” modelinden uzak, yatakl› tedavinin tüm tan›-tedavi olanaklar›n› sunarak, tedavi edici ortam içinde bütüncül destek sunulmaktad›r. Biyolojik tedavilerin yan›nda çok boyutlu ve aktif tedavi edici ortamda, uzman denetiminde rehabilitasyon, iflu¤rafl terapisi ve sosyalleflme sa¤lanmaktad›r. May›s 2014 21 Uzm. Dr. Ifl›lay Alt›ntafl Humanite T›p Merkezi Aflk›n çocukluktaki iz düflümleri Tutkular›mdan söz etmeliyim o halde birinci tekil flah›sta Bana göre hata ve ölüme eflde¤er olan yegâne tutkumdan Ba¤›ra ba¤›ra ilan etmeliyim çarm›ha gerilirken bile sevmek tutkunlu¤umu Louis Aragon Louis Aragon ço¤umuzun akl›nda “Mutlu aflk yoktur” diyen bir flair olarak kalm›flt›r. Ayn› flairin a¤z›ndan sevebilmenin onun için nas›l bir tutku oldu¤unu, sevilmenin ve sevebilmenin kendi hayat›nda ne kadar vazgeçilemez bir ihtiyaç oldu¤unu duyuyoruz. Sevmek ve sevilmek insano¤lunun en anlaml› di¤er yandan da en k›r›lgan ihtiyaçlar›ndan bir tanesi. Yaflam bir annenin çocu¤unu sevmesiyle bafll›yor. Zaman hep ileriye bir sonraki zamana akarken yaflamlar›m›z da bu zaman diliminde kendi hikâyesini yaz›yor. Bu hikâyenin kahraman› hikâyesini iliflki kurdu¤u ba¤larla besliyor, gelifltiriyor ve hikâye giderek olgunlafl›yor. Tüm çocukluk öyküsü, büyüdükçe baflka benlere aç›lmak üzere geliflen bir “ben” yaratma öyküsüdür. Geliflmekte olan bir bedene olgunlaflmakta olan bir ruh eklemlenir. Konumuzun bafll›¤› aflk oldu¤unda ruhsall›k ve cinselli¤in hikayedeki yerini de do¤ru tan›mlamak gerekir. Cinselli¤in günümüzde art›k konuflulabiliyor olmas›n› insanl›¤›n hikâyesinde bir geliflme olarak görebilsek de, ülkemizde hala bu konuda tafllar do¤ru yerlere oturmufl de¤il. Oysaki yarat›lmakta olan “ben”de cinsel olan ve ruhsal olan, do¤umdan bafllayarak birlikte dans ederler. Toplumlar›n aflka ve cinselli¤e bak›fl›n› düzenleyen inanç ve do¤rular bu dans›n dengesini bozmak için elinden geleni yapsa da, âfl›k olma haliyle bu dansta eller yeniden birleflir. Âfl›k olma hali ruhlar›n ve bedenlerin birbirine aç›lma arzusu, birbirlerini sevme halidir. Bedenlerin ruhu yok sayd›¤› ya da, ruhlar›n bedeni yok sayd›¤› durumlarda 22 May›s 2014 Oral dönemde annenin çocu¤una kendi ruhsall›¤›n› sunmas›, onda sevildi¤ini, sevilmeye de¤er oldu¤unu, özel oldu¤unu hissettirir. Anneden ufak ayr›l›klarla ve birleflmelerle anneden ayr› kalmay› daha kolay tolere edebilmeyi, anne k›sa süreler gitse de yeniden onun hayat›nda var olmaya devam edece¤ine dair güven duymaya bafllar. Bu süreci sa¤l›kl› geçiren kifliler kendilerine ve partnerlerine de¤er verebilir, sevebilmenin ve sevilmenin keyfini yaflarlar. Efllerinden ayr› kald›klar›nda terk edilmekten korkmazlar. dans›n dengesi bozulur. Eski toplumlar›n cinselli¤i yasaklay›c› tutumlar› birçok ruhsal hastal›¤›n kayna¤› olagelmiflken, günümüz de¤iflen de¤erleriyle cinselli¤in duygusal bir iliflkiden ayr›lmas›, çok daha büyük tehlikeleri de beraberinde getirdi. Ruhu bedenden, aflk› da cinsellikten ayr› düflünmek dengeyi bafltan bozmak anlam›na gelir. Geliflimsel dönemlerin bedensel iz düflümlerini de hikâyeye eklemeliyiz ki, hem bedensel, hem de ruhsal olarak doyumlu bir iliflkiye daha bütünlüklü bir flekilde bakabilelim. Ruhsal dünyam›z geçmiflimizden getirdi¤imiz arzular, yoksunluklar, hassasiyetler gibi bafla ç›kamad›¤›m›z pek çok duyguyu bar›nd›r›r. Bir ötekiyle kurulan aflk iliflkisinde bu yaralar›n aflkla iyileflti¤ine ya da daha da bafla ç›k›lmaz hale geldi¤ine, ac› verdi¤ine flahit oluruz. Aflkla, ruhsal hikâyemiz bir ötekinin hikâyesiyle birleflir ve gelece¤e birlikte anlam katmak isterler. Bu sebepledir ki, her aflk ayr› bir hikâyedir ve di¤erinden baflkad›r. Aflk hali s›n›rs›zca karfl›s›ndakini anlama ve onunla tamamlanma arzusudur. Bu da ötekinin dünyas›na gerçekten bakabilmekten, anlayabilmekten ve onu tümüyle oldu¤u gibi sevebilmekten geçer. Aflkla yeni bir denge sa¤lanabilir veya bozulabilir de. Bu nedenle insanlar›n aflktan korkmalar› için hakl› sebepleri oldu¤unu anlamak zor de¤ildir. Yafland›kça ve yeni güzel bir denge kuruldukça, hayatlar› güzellefltiren, de¤ifltiren aflktan kimse vazgeçmeyi göze alamaz. “Denge nas›l bozulur?” sorusu, bizi çocuklu¤un izdüflümlerine götürdü¤ünde, duygusal iliflkilerde yaflanan hassasiyetler ise, bizi yaflam›n ilk y›llar›na kadar götürür. Bir baflka hikâyeye aç›lmadan önce asl›nda kendi hikâyemiz yaz›lmakta. Bu hikâyedeki duygular›n flekillenmesinde ise ailemiz baflroldedir. Tüm güzel duygular›n oldu¤u gibi, k›r›lganl›klar›n ve hassasiyetlerin kökeninde çocukluk dönemindeki iliflkiler bulunur. Geliflmekte olan ruhsal yap›m›z belli dönemlerde, belli duygusal kavflaklardan geçerek büyür ve olgunlafl›r. Her bir dönem yeni bir dengenin kurulmas›n› da beraberinde getirir. Bu süreçte asl›nda, içinde yaflayaca¤›m›z bir evi infla ederiz. Hikâye do¤umla, hatta do¤umdan önce anne babalar›m›z›n kalbindeki bir çocuk arzusuyla bafllar. Dolay›s›yla asl›nda do¤umla yaflanan ilk aflk iliflkisi anneyle bafllar. Anne, ilk duygusal iliflkiye girilen kiflidir. Onunla kurulan iliflkiyle, iliflkilere ilk ad›m› atar›z. Hikâye, anne ile bafllasa da baban›n varl›¤› olmazsa olmazlardand›r. Baba hikâyenin ak›fl›n› flekillendirir ve olgunlaflt›r›r. Oral dönem olarak bilinen yaflam›n ilk y›l›nda, a¤›z bölgesi ve meme yoluyla çocuk hem beslenme ihtiyac›n› karfl›larken hem de anne ile ilk ve özel iliflkisini kurmaya bafllar. Onunla empati yapan, ihtiyaçlar›na duyarl›, ihmal etmeyen ve bedensel oldu¤u kadar duygusal ihtiyaçlar›n› da bekletmeksizin karfl›layan anne, çocu¤unda büyülü bir yan›lsama yarat›r. Çocuk kendisini adeta annesinin devam› gibi hisseder. Büyüdükçe anlar ki, “anne ondan ayr› bir kiflidir ve anneden ayr› bir de kendisi vard›r”. Bu ilk y›l annenin ona kendi ruhsall›¤›n› sunmas›, onda sevildi¤ini, sevilmeye de¤er oldu¤unu, özel oldu¤unu hissettirir. Anneden ufak ayr›l›klarla ve birleflmelerle anneden ayr› kalmay› daha kolay tolere edebilmeyi, anne k›sa süreler gitse de yeniden onun hayat›nda var olmaya devam edece¤ine dair güven duymaya bafllar. Bu güvenle dünyay› keflfe ç›k›p, kendi becerilerini gelifltirirken, arada dönüp bakt›¤›nda, annenin ona gülen bir yüzle bakmas›, hayata duydu¤u coflkuyu artt›r›r. Bu coflkuyla, yaflamsal becerilerini gelifltirdikçe, kendi bireyselli¤i geliflir ve anneyle ba¤›ml› bir iliflkiden, ba¤l› bir iliflkiye geliflmenin ad›mlar›n› atar. Bu süreci sa¤l›kl› geçiren kifliler kendilerine ve partnerlerine de¤er verebilir, sevebilmenin ve sevilmenin keyfini yaflarlar. Efllerinden ayr› kald›klar›nda terk edilmekten korkmazlar. “Ne yaparsam beni sever ve terk etmez” diyen bir kiflinin “kendi sevilebilirli¤ine inanc›” yaral› demektir. Bu yaran›n ac›mamas› için sevdi¤ine göre hareket etme ihtiyac› duydu¤unda, ayr›l›k korkusuyla eflini k›s›tlay›c› davranarak mutsuzluk a¤lar›n› örmeye bafllar. Sürekli sevilmedi¤ini ve de¤er verilmedi¤ini hissederek, kendine ve efline iflkence eden iliflkilerde, asl›nda o çok temel “kendini ve di¤erlerini olduklar› haliyle sevilmeye de¤er bulman›n” ne kadar da k›r›lgan oldu¤u anlafl›l›r. ‹kinci dönem çocu¤un ba¤›rsak kontrolünü sa¤lad›¤› anal dönemdir. Anneden ayr› bir varl›k oldu¤unu keflfeden, dünyaya coflku içinde bakan çocuk, bu dönemde kendi özerkli¤inin pefline düfler. Çocu¤un bir yandan anneyle yak›nl›¤a olan ihtiyac› devam ederken, di¤er yandan bu dönem çocu¤u, her fleye hay›r diyerek adeta bir ötekine ben var›m demektedir. Bu dönemde anne, çocu¤un “ben 盤l›klar›na” tahammül edebilir ve kendi sevgisini çekmekle çocu¤u tehdit etmezse ifller yolunda gider. Aksi takdirde çocuk annenin arzular›na, do¤rular›na uyarak, ben olmay› feda etmek zorunda kalabilir. Her ne olursa olsun büyümek için hala annenin varl›¤›na ve maalesef koflullu sevgisine ihtiyac› vard›r. Kendisi olmaktan utanmayan, kendi arzu ve isteklerini korkmaks›z›n ifade edebilmenin dengesi bu dönemde oluflur. Bu dönemin dengesinin kurulmas›yla çocuk asl›nda bize, “hayattaki gerekliliklerin kurallar›n fark›nday›m ama, baflkalar›n›n ne bekledi¤i kadar, benim de ne düflündü¤üm önemli. Kendimi ortaya koyabilirim ama, baflkalar›n›n da s›n›rlar›na sayg›l›y›m” demesidir. Bu süper egonun olufltu¤u dönemdir. Süper ego, içinizden kendinizi yarg›lad›¤›n›z seslerin, toplumsal hayatta bize sunulan gerekliliklerin kayna¤›d›r. ‹çgüdüsel bir coflkuyla d›fl dünyan›n gerçeklerine (süper ego) çarpan çocuk için ego arabulucu olur. Baz› anne babalar›n kat› kurallar› fazla oldu¤unda, sürekli yarg›land›¤›n› hisseden çocuk için arzular, utanç verici ve tehlikeli alg›lan›r. Süper ego, içinde sadece gereklilikler de¤il ego idealini de bar›nd›r›r. Ego ideali, gelecekteki ben için olas›l›klar ve alternatiflerle doludur. En basit flekliyle ego ideali “flu anda ben böyleyim ama böyle olmak daha güzel olurdu” demektir. Ego ideali, geliflimi sa¤lad›¤› gibi çocu¤un ben duygusunun çok önünden giderse e¤er; o hep olmak istedi¤i ya da olmas› istenen kiflinin gerisinde kalma duygusuyla bafla ç›kmak zorunda kalacakt›r. K›saca süper ego yasaklar ve kurallar ve beklentilerle doludur. Arzular›n› d›fl dünyan›n koflullar›na göre dengelemeye çal›flan çocu¤un ifli hiçde kolay olmayabilir. ‹liflkisel iz düflümüne bak›ld›¤›nda kat› kurallar ve do¤rularla devam eden iliflkilerde aflk›n büyüsünün ne kadar da h›zla bozuldu¤u görülür. “Benim için iyi olan senin için de iyidir” dayatmas›, kayna¤›n› bu dönemden al›r. ‹deal iliflkiden beklenenler iliflkiyi kiflilere özel olmaktan ç›karabilir. Mant›k evlili¤i yapt›k diyen çiftlerin kendi arzular›ndan ne kadar uzak hissettiklerine flahit oluruz. D›fl dünyan›n onlardan beklentileri, birbirlerinden beklentilerinden daha önemlidir. Bunun aksi davranmaksa utanç verici ve suçlulukla yaflan›r. Dolay›s›yla en güzeli May›s 2014 23 flunu diyebilmektir; “ne benim ba¤›ms›zl›¤›m› tehdit edecek kadar k›r›lgan ol, ne de beni yok sayacak kadar ba¤›ms›z. Bana boyun e¤ersen ben kimi sevdi¤imi bilemem, di¤er taraftan da seni öfkelendirdi¤imde, asl›nda bana çok k›zsan da, orada oldu¤unu ve bir yere gitmedi¤ini bilmek bana güven verir.” Buraya kadar ilk aflk kiflisi anne idi. Çocu¤una sevgi, flefkat de¤er ve koruma verirken, onun bireyselli¤ini yaflamas›na izin verdi. Çocu¤u öfkelendi¤inde onu sevgisini çekmekle tehdit etmedi. Öfkesini ifade etmesine izin verdi ve kendi öfkesiyle cezaland›rmad›. Toplumsal uyumu sa¤layabilmesi için dürtülerini s›n›rlad› ama, çocu¤un kendi s›n›rlar›na müdahale etmedi. Sevgisini çocuktan bekledi¤i kat› do¤rularla ve gerekliliklerle bo¤mad›. Kendi kayg›lar› ve korkular›yla afl›r› korumadaki çocu¤u, hayatla bafla ç›kmay›, sevgi baflka türlü bir sevgidir ve o sevgi kendisine yasakt›r. Bir yandan rekabet ve k›skanma hali di¤er yandan suçluluk ve korku bu dönemin zorlayan duygular›d›r. K›zlar baban›n ilgisi için anneyle adeta bir rekabete girerken, di¤er yandan biricik annelerinin sevgisini kaybetmekten de bir o kadar korkarlar. Erkek çocuk için aflk nesnesi bafltan itibaren anne oldu¤u için, bu iliflki içinde baban›n efl rolünde ortaya ç›kmas› çocuk için yeni bir anlamland›rma sürecini bafllat›r. Çünkü o, anneyi arzulasa da babas› büyük ve güçlüdür. Babayla girdikleri rekabette, baba taraf›ndan yok edilmek gibi çocuksu fantazilerle çok yo¤un korku ve suçluluk duygular› yaflanabilir. Neyseki her dönemin oldu¤u gibi bu dönemin de duygular› kendi içinde uzlaflma yollar› bulur. Çocuk büyüdü¤ünde ona yasak olmayana yer açmak için; k›z çocuklar anneyle özdeflleflerek, kad›n keflfetmenin hazz›n› yaflayabildi. Geliflimin en renkli dönemlerinden biri olan ödipal döneme gelindi¤inde ise, art›k çocu¤un kendi cinsel kimli¤ini keflfetme zaman› da gelmifltir. Genitallerin keflfiyle kendisinin bir erkek, di¤erinin bir k›z oldu¤unu ve birbirlerinden farkl› olduklar›n› anlama yafl›na gelmifltir. Bu heyecanl› keflifle beraber baba sahnede bir baflka yönüyle görünmeye bafllar. Çocuk annemle aramda bir fley var ama, babamla annem aras›nda baflka bir fley var der gibidir. Erkek çocuk, babas›yla annesi aras›nda olan›, yani anneyle aflk iliflkisini arzulamaya bafllarken k›zlar için aflk nesnesi babaya do¤ru kayar. Ama bu kimli¤ini oluflturmak, erkek çocuklar ise “babam gibi olmak” diyerek erkekler dünyas›yla ilgili babay› modelleyerek, daha da önemlisi, anne ve baba aras›ndaki iliflkiyi modelleyerek kendi hayat yolculu¤u için donan›mlar›n› artt›r›r. Yaflam boyunca karfl›lafl›lan kad›n erkek modelleri kuflkusuz sadece anne babalar de¤ildir. ‹liflkiye girdikleri herkes, çocu¤un aynalar›d›r. Kad›n ve erkek olmaya dair birikimlerine katk›da bulunur. Ergenlikle birlikte yeniden uyanan cinsel ve duygusal enerjiyle birlikte çocukluk, aflk nesneleri olan anne babayla, “aflk” bafll›¤›nda veda etmek, asl›nda ilk ihaneti gerçeklefltirmek, sa¤l›kl› cinsel ve 24 May›s 2014 ruhsal geliflim için ön kofluldur. Bu ilk veda, hüzünlü de olsa, veda etmeden yeni gelene yer aç›lamaz. Bu dönemler sa¤l›kl› geçirilemezse cinsellik ve efl iliflkisindeki denge bozulabilir. Cinsel kad›n ve anne kad›n, erke¤in zihninde ayr›ld›¤›nda, bulunan efl anneye benzer ama, cinsel arzu efl d›fl›ndaki kad›nlara yönelebilir. Çünkü çocukluktan kalma dengeye ulaflmam›fl ve bast›r›lm›fl korkular iliflkide su yüzüne ç›kmaya bafllar ve efle duyulan arzunun doyumunu engeller. Sevgi, flefkat ve ba¤l›l›k bir kad›na, cinsellik di¤er kad›na ba¤lan›r. K›z çocuk için de ayn› duygular hâkimdir. Babaya benzer kifliler seçen kad›n, eflini sürekli de¤ifltirmeye çal›fl›r, kendi ailesindeki eski çocuksu günlerine geri dönmek arzulan›r. Efllerin iliflkisi aflkla bafllasa da, devam›nda kendi anne ve babalar›ndan beklediklerini efllerinden beklemeye bafllamalar›yla büyünün h›zla bozuldu¤una flahit oluruz. “Çocuksu aflk” dedi¤imiz bu aflkta tutku biter suçluluk bafl duygudur, ayr›l›klar zor yaflan›r. Kiflinin tüm bu dönemlerden getirdi¤i zaman›nda dengelenmemifl beklentiler, karfl›lanmam›fl ihtiyaçlar ve arzular aflk iliflkisine aç›l›r. Afl›k olmak, iki ruhun karfl›laflmas› ve tüm bu duygular›n birbirine aç›lmas› olas›l›¤› demektir. Bu duygularla ne yap›ld›¤› iliflkiyi yaflama fleklini belirler. Dolay›s›yla âfl›k olmak, kiflinin kendini hem olumluya hem olumsuza açmas› demektir. Kedere, üzüntüye ve düfl k›r›kl›¤›na oldu¤u kadar nefleye, doyuma daha önce mümkün oldu¤unu bilmedi¤imiz bir bilinç yo¤unlu¤una açmak demektir. Aflk bir anlam aray›fl›, di¤er insanla hazda ve tutkuda birleflmek kadar, iki insan›n varl›¤›n› geniflletip yeni deneyim boyutlar› yaflamas›d›r. Ayr›l›k ve yaln›zl›¤›n üstesinden gelme özlemidir. Bu sebeptendir ki, olgun bir aflkta baflka birinin hayat›na girmenin sorumlulu¤u da vard›r. ‹ki dünya zay›fl›klar›yla kendini bir baflkas›na b›rakabilme gücüyle karfl›lafl›r. Afl›r› olan her türlü zor duygudan uzak, keyifli bir tutkunun içinde var olmaya devam etti¤i, cinselli¤i keyifle yaflayabilen, beraber e¤lenebilen iki arkadafl gibi de olabilen huzurdan da keyiften de beslenen bir iliflkinin devaml›l›¤› için gereken özen gösterildi¤inde, aflk ac›l› bir hat›ra olmaktan ç›k›p yaflama anlam katmaya devam edebilir. Kalp sa¤l›¤›na psikiyatrik aç›l›m • Kalp krizi geçiren insanlarda depresyon da var ise mortalite %600 artar. Bu nedenle hekimlerimiz sadece organlar› de¤il tüm bedeni, beyni ve ruhu birlikte de¤erlendirmelidirler. • Zihin ve ruh bozulur ise beyin de bozulur. Beyin bozulursa beden de bozulur. Ruhumuza ve beynimize iyi gelen her fley bedenimize de iyi gelecektir. • Düzenli egzersiz ömrü 3-5 y›l uzat›r. • Sakin dingin huzurlu yaflam ömrü 3 y›l uzat›r. • Mutlu olan insanlarda kalp krizi, damar t›kan›kl›¤› geliflim riski daha azd›r. • Duygusunu, düflüncesini, beklentisini, öfkesini, tepkisini, arzusunu ifade edemeyip bast›ran insanlarda depresyon da, a¤r› bozuklu¤u da, kalp hastal›¤› da daha s›kt›r. • Depresyon gelifliminde rolü olan beyindeki kimyasal ileticiler (serotonin, dopamin, norepinefrin, glutamat v.b. 60 kimyasal iletici) tüm bedende de vard›r. Kandaki serotonin damarlarda ateron geliflimini engeller. Kalp krizi geçirenlerde aspirin kullan›m› gibi antidepresan kullan›m› da benzer olumlu etki yapar. Öte yandan depresif kiflilerde CRP artar bu da enflamasyona yol açar. Diyabeti olan insanlarda depresyon geliflim oran› %20’dir. Depresif diyabetiklerde kalp hastal›¤›, göz komplikasyonlar› • • • • daha çabuk daha s›k geliflir. Depresyon insülin direncini bozar (kortizon etkisi, limbik hipotalamo hipofiz adrenal eksen ifllevi bozulmas›). Kronik stres, kortizon salg›s›n› bozar. Bu da ba¤›fl›kl›k sistemini zafiyete u¤rat›r. Sonuçta kemik ili¤i, üreme organlar›, zihin ve bellek kötü etkilenir. Kalp hastal›klar›nda en s›k görülen psikiyatrik bozukluklar ise kayg› bozukluklar›, depresyon, nöropsikolojik bozukluklar, somatizasyon (bedensellefltirme) bozukluklar›d›r. Kalp hastal›¤› için psikolojik risk faktörleri; kiflilik özellikleri, düzensiz yaflam, stres, ani yaflam de¤ifliklikleri, kay›p ve A tipi kiflilik özellikleridir. Kalp-damar cerrahisinde en s›k görülen psikiyatrik bozukluklar depresyon, kayg› bozukluklar›, mani, travma sonras› stres bozuklu¤u, nöropsikolojik sorunlard›r. Konsültasyon liyezon psikiyatrisi uzman›n›n kalpdamar cerrahisi hastalar›n›n takibini üç dönemde ele almas› önemlidir: 1) ameliyat öncesi dönem, 2) ameliyat dönemi, 3) ameliyat sonras› dönem Kardiyolojik Durum Psikososyal Stres Faktörleri Psikiyatrik Durum Stres Faktörleri May›s 2014 25 ÇOCUK, ERGEN VE A‹LE Dr. Psk. Nilüfer Alçalar Evlilikte iletiflim sorunlar› Evlilikte yaflanan sorunlar›n çözümü için do¤ru iletiflim yöntemlerini uygulamak oldukça önemlidir. Ancak denedi¤iniz yöntemlere ra¤men, evlili¤inizde yaflad›¤›n›z sorunlar› çözmekte güçlük çekiyorsan›z, evlilik terapisi için baflvurabilir ve bu konuda uzman bir kifliden yard›m alabilirsiniz. 26 May›s 2014 Evlilik, birbirinden farkl› iki insan›n hayat› paylaflmaya bafllad›¤› yeni bir dönemdir. Kültürel ve aile yaflant›s› olarak birbirinden farkl› iki kiflinin ayn› evi, ayn› zaman› ve ayn› mekân› paylaflmaya bafllamalar› hayat›n içindeki en önemli de¤iflimlerden biridir. ‹nsan hayat›ndaki her de¤iflim strese sebep olur. Dolay›s›yla, köklü de¤iflimlerin oldu¤u evlilik süreci de bir tak›m sorunlar›, bu sorunlarla bafl edebilmeyi ve uyum sa¤lamay› beraberinde getirir. Evlilik sürecinde yaflanan ve iliflkiyi tehlikeye sokan sekiz sorun tan›mlanabilir: 1-Farkl› aile yap›lar› Efllerin geldi¤i aile yap›s› evlilik iliflkisini flekillendiren etmenlerden biridir. Bireyler genellikle ailelerinde gördükleri iliflki biçimini model al›r ve eflinin de buna uygun davranmas›n› beklerler. Aileler çiftin yaflam tarz›na sürekli müdahalede bulunursa, yeniden yap›lanma aflamas›nda olan çiftin iliflkisi zora girebilir. Ne yaz›k ki, çok iyi anlaflmalar›na ra¤men baz› çiftlerin sürekli olarak ailelerinin etkisi alt›nda kalmalar› iliflkilerini bitme noktas›na kadar sürükleyebilir. 2-Eflit olmayan görev da¤›l›m› Günümüzde kad›nlar›n çal›flma hayat›na yo¤un bir flekilde kat›lmas› ile evlilik yaflam›nda rol ve sorumluluklarda da de¤iflimler olufltu. Ev iflleri, d›flar›da çal›flsa bile genelde kad›na kal›r. ‹flinden eve gelen kad›n en çok evdeki eflit olmayan görev da¤›l›m›ndan yak›n›r. Kad›n›n ev ifllerinde eflinden yard›m beklemesi ve bunu dile getirmesi sonucunda da gerginlikler yaflanabilir. Ancak zaman içinde kad›nlar, daha fazla gerginlik oluflmas›n diye bu taleplerinden vazgeçip durumu kabullenmifl gibi görünebilir. Bu durum evlili¤in kad›n için bir yük olmaya bafllamas›na neden olabilir ve efller aras›na mesafe girebilir. edebilmeli”, “Her konuda hemfikir olmal›y›z” … gibi. ‹liflkide bu beklentilerin gerçekleflmemesi ya da gerçekleflmeyece¤inin görülmesi hayal k›r›kl›klar›na, umutsuzlu¤a, gerginli¤e yol açar. Efller karfl›l›kl› olarak birbirlerini suçlamaya bafllar. 5-Duygular›n zamanla de¤iflmesi ‹liflkilerde s›k rastlanan sorunlardan biri de, efle duyulan yak›nl›k ve sevgi hissinin zaman içinde de¤iflkenlik göstermesidir. Duygular, hiçbir zaman iliflkinin ilk günlerindeki gibi yo¤un bir flekilde kalmaz. Ancak yanl›fl bir inan›flla efller "sevgi, romantizm ve heyecan›m›z hep ayn› kalmal›" beklentisi içine girdikleri için hayal k›r›kl›¤› yaflar. Oysa bu de¤iflim, sevginin bitti¤i ve iliflkinin bitmesi gerekti¤i anlam›na gelmez. 6-Rekabet ve güç çekiflmesi Efllerden birinin iliflkiyle ve yaflamla ilgili konularda karar al›rken daha etkin olmas›, kendi bafl›na çözüm bulup uygulamas› ve eflini de bu karar› uygulamaya zorlamas› sorun yaratabilir. Efllerden birinin “patron benim” hâkimiyetini kurmak istemesi ve uzlaflmac› olmamas› bu sorunu daha da pekifltirir. Bu, baz› çiftler için eve al›nan basit bir obje konusunda yaflanabiliyorken, baz›lar› için çocuklar› konusunda al›nan kararlarda görülebilir. 7-Cinsel sorunlar Efller aras›nda cinsel anlamda uyum sorunu bulunuyorsa bu, günlük hayatlar›na yans›r. Yani cinsel sorunlar iliflkinin genel gidiflat›n› ciddi ölçüde etkiler. Cinsel sorunlar nedeniyle psikoterapi, s›kl›kla kad›nlar için vajinismus ve orgazm sorunlar›, erkekler için erken boflalma ve sertleflme problemleridir. 8-‹letiflimsizlik Çiftler bazen efllerinin kendilerinden çok fazla fley talep etti¤ini düflünürler. Ya da efllerden biri, di¤erinin yeteri kadar aç›k olmad›¤›ndan ve düflüncelerini paylaflmad›¤›ndan flikâyet edebilir. Çünkü efller genellikle sorunlar›n› konuflmaktan, paylaflmaktan ve tart›flmaktan kaç›n›rlar. Bu iletiflimsizlik ise efllerin birbirleri ve iliflkileri hakk›nda olumsuz düflünceler gelifltirmesine neden olabilir. Bu sorunlar efller aras› kurulacak iletiflim ile afl›labilir. Efller aras› iletiflimde dikkat edilmesi gereken baz› noktalar da vard›r: 3-De¤iflim talebi Çiftler genellikle efllerinin olumsuz davran›fllar› karfl›s›nda kendilerini kurban olarak görür ve eflinin de¤iflmesini bekler. Eflleri de ayn› talep ile geldi¤inde, de¤iflime haz›r bile olsalar önce de¤iflim talebiyle gelen kiflinin ilk ad›m› atmas›n› isteyebilir. Bu da iliflki içinde iflbirli¤i kurulmas›na ve uzlaflma sa¤lanmas›na engel olabilir. 4-Gerçek d›fl› beklentiler ‹liflkilerde en s›k rastlanan sorunlardan biri de efl veya iliflki ile ilgili gerçek d›fl› beklentilerdir. Bu beklentilere flu örnekler verilebilir: “Eflim ben söylemeden ne istedi¤imi ve hissetti¤imi bilmeli”, “Birbirimizi sevdi¤imize göre her zaman mutlu olmal›y›z”, “Eflim benim isteklerimi ve ihtiyaçlar›m› tahmin May›s 2014 27 a. ‹letiflim iki yönlü (karfl›l›kl›) olmal›d›r. Efllerden birinin sürekli anlatt›¤› ya da “direktif” verdi¤i, di¤erinin ise sürekli dinledi¤i tek yönlü iletiflim ortam›, dengesiz ve sa¤l›ks›z iliflkilere zemin haz›rlar. Kurulmas› gereken iki yönlü iletiflimin önkoflulu; iletiflim için zaman ayr›lmas›d›r. ‹letiflim bir yandan televizyon seyrederken, gazete okurken ya da yemek haz›rlarken de¤il, aile üyelerinin karfl›l›kl› oturarak birbirlerini dinledi¤i bir ortamda kurulmal›d›r. Ancak o zaman önemsendi¤ini hisseden birey yaflant›lar›n›, duygu ve düflüncelerini paylaflacakt›r. b. Aile içinde ittifak oluflturmaktan (gruplaflmaktan) uzak durulmal›d›r. Tüm sosyal kurumlarda, insanlar aras›nda görülen ittifaklar (gruplaflmalar), sosyal bir kurum olan ailede de kendine özgü biçimler alabilir. Örne¤in; anne ile çocuk aras›nda babaya karfl› bir ittifak kurulabilir. Özellikle sert, hoflgörüsüz, her fleyi elefltiren mükemmelci bir baba ve koruyucu bir anne söz konusu ise, çocuk ile anne aras›nda bir yak›nlaflma olur. Ender de olsa tam tersi de söz konusu olabilir: yani baba ile çocuk anneye karfl› birleflirler. Ailede ittifaklar ço¤unlukla uyumsuzlu¤a ve sorunlara yol açt›¤›ndan olumsuzdur. ‹ttifak›n karfl› oldu¤u taraf kendini yaln›z ve d›fllanm›fl hissedip h›rç›nlaflabilir. ‹ttifak halinde olanlar aras›nda ise zamanla s›n›rlar kaybolur. Durum, özellikle çocuk aç›s›ndan zordur. “Anas›n›n k›z›”, “Babas›n›n o¤lu” gibi yak›flt›rma ve paylaflmalar da olumsuz etki oluflturur. c. Öz sayg›y› koruyucu iletiflim kurulmal›d›r. Özsayg›, her insan›n, kendine verdi¤i de¤er ve önem olarak tan›mlan›r. ‹nsan›n öz sayg›s›, di¤er insanlar›n o bireye yönelik davran›fllar›ndan etkilenebilir. Aile içi sürekli yak›n iliflkiler, bazen afl›r› oranda teklifsiz ve özensiz olabilir. Örne¤in: “fiu Allah’›n belas› kap›y› kapatman› kaç kere söyleyece¤im?” ifadesi ile “ flu kap›y› kapat›r m›s›n lütfen” ifadesi aras›nda, karfl›daki kiflinin öz sayg›s›n› etkilemesi aç›s›ndan büyük fark vard›r. Birinci ifade tarz›, yöneldi¤i kifli taraf›ndan, ço¤unlukla öz sayg›s›na bir sald›r› olarak alg›lan›r. Bu nedenle, iletiflimde daha özenli olmak gerekir. 28 May›s 2014 d. Birbiri ile çeliflmeyen, aç›k mesajlar verilmelidir. Kifliler aras› iletiflimde birbiri ile çeliflen mesajlar özellikle aile ortam›nda belirsizli¤e ve güvensizli¤e yol açabilir. Örne¤in, eflini çok sevdi¤ini söyleyen bir erkek, kar›s›n› her ortamda azarlayabilir, kendinden uzak tutan bir davran›fl gösterebilir, beden dili ile ilgisizlik ve so¤uklu¤u yans›tan bir mesaj verebilir. Bu durumda kad›n hangi mesaj› dikkate alaca¤›n› flafl›r›r. Güvensizlik ve öfke duygular› yaflayabilir. e. ‹letiflimde önyarg›lardan uzak durulmal›d›r. Önyarg›lar, insanlar birbirlerini alg›larken ve de¤erlendirirken baflvurduklar› kal›plaflm›fl ve genelleflmifl yarg›lard›r. Önyarg›lar kiflinin baflkalar›ndan neler bekleyece¤ini, baflkalar›na nas›l davranaca¤›n›, nas›l yaklaflaca¤›n› belirleyebilir ve s›n›rlayabilir. Aile ortam›ndaki önyarg›lar kad›n›n, erke¤in ve çocu¤un kiflilik yap›lar›, rolleri ve de¤erleri ile ilgilidir. Örne¤in kad›n›n görevleri gibi. Önyarg›lar, aile içi iletiflimi olumsuz etkileyebilir. Aile içi iletiflimde önyarg›lardan kaç›nmak gerekir. Duygu ve düflüncelerin uygun flekilde ifade edildi¤i ve paylafl›ld›¤› ailelerde önyarg›ya yer verilmez. f. Duygular›n sözel olarak ifade edilebilmesine olanak verilmelidir. Aile içi iliflkilerde zaman zaman yo¤un ve çeflitli duygular yaflan›r. K›zg›nl›k, sevgi, hayal k›r›kl›¤›, umutsuzluk, k›skançl›k, sevinç vb. gibi. Önemli olan bu duygular› zaman›nda ve yerinde ifade etmektir. Ancak birçok insan duygular›n› gere¤i gibi ifade edemez ve bu nedenle de kendini engellenmifl hissedebilir. Engellenme ise öfke duygusu yarat›r. Bu nedenle her türlü duygunun uygun bir dil ile ifade edilmesi önemlidir. Evliliklerde en s›k görülen iletiflim hatalar› ise flunlard›r: Y›k›c› elefltiri: Efllerin, birbirlerinin “Benim söylediklerimi çürüt senin istedi¤ini yapay›m” (yanl›fl) “Söylediklerin akl›ma yatmasa da e¤er çok istiyorsan senin için yapar›m” (do¤ru) Suçlay›c› flekilde konuflma: Efllerden birinin yarg›lay›c›, suçlay›c› ve elefltirel bir dil kullanmas›d›r. “ Mutfakta ifl yaparken çok da¤›n›ks›n” (yanl›fl) “‹fl yaparken da¤›n›kl›k olmas› beni rahats›z ediyor” (do¤ru) olumsuz yönlerine odaklanmalar› ve olumlu yönlerini görememeleri sonucu birbirlerini incitecek flekilde elefltirmeleridir. Örne¤in, “Sen beni incitmekten zevk al›yorsun” (yanl›fl). “Senden bunlar› duymak beni çok incitiyor” (do¤ru) Genelleme: Efllerin birbirlerinin kiflilik özelliklerini içeren yarg›, elefltiri ve genellemeler yapmalar›d›r. Örne¤in, “Beni her zaman baflkalar›n›n yan›nda azarl›yorsun” (yanl›fl). “Geçen gün A’n›n yan›nda söylediklerin beni utand›rd›” (do¤ru). Ak›l okuma ve y›k›c› niyet gelifltirme: Efllerin birbirlerinin söylediklerinden çok, söylemediklerini anlamaya ya da söylenenlerin arkas›ndaki niyeti anlamaya çal›flmalar›d›r. Örne¤in, “Bunu benim iyili¤im için yapt›¤›n› söylüyorsun ama senin as›l niyetin beni afla¤›lamak” (yanl›fl) “Böyle davrand›¤›nda kendimi afla¤›lanm›fl gibi hissediyorum” (do¤ru) Efllerin kendi davran›fllar›yla ilgili sorumluluk almamas›: Efllerden birinin kendisinin yapt›¤› hatalar›n ve davran›fllar›n sorumlulu¤unu kabul etmemesi sonucu iletiflimin kesilmesidir. “Beni ç›ld›rt›yorsun. ‹flte bu yüzden sald›rgan oluyorum” (yanl›fl). “Bazen öfkemi kontrol edemiyorum” (do¤ru). Mant›¤› silah olarak kullanma: Efllerin mant›ksal aç›klamalara s›¤›narak iletiflimi devam ettirmeye çal›flmas›d›r. ‹fli yokufla sürme: Efllerin birbirlerinin de¤iflim ve geliflim çabalar›n› görmemeleri sonucu iletiflimin bozulmas›d›r. “fiimdi çaba gösteriyorsun ama art›k çok geç. Bunlar› befl y›l önce yapmal›yd›n” (yanl›fl). “Befl y›ld›r yapmad›¤›n davran›fllar› bugün yap›yor olman beni çok mutlu ediyor” (do¤ru) Kendini bütünüyle hakl› görme: Kendini bütünüyle hakl›, eflini ise bütünüyle haks›z konuma düflürme çabas› sonucu iletiflimin kesilmesidir. Örne¤in, “Evlili¤imiz boyunca hiçbir tart›flma benim yüzümden bafllamad›.” (yanl›fl) “Tart›flman›n neden ç›kt›¤›n› birlikte konuflmak isterim” (do¤ru) Efliniz ile iletiflimde uzlaflma sa¤layabilmek için; 1. Eflinizin kiflili¤i ile problemi kar›flt›rmay›n. “Senin al›nganl›¤›n bu duruma neden oluyor” gibi bir ifade sorunun çözümünde engelleyici rol oynar. 2. Çözmek istedi¤iniz sorunu ya da iletmek istedi¤iniz ihtiyac› net olarak tan›mlay›n. Örn. “Çok sorumsuzsun” demek yerine nas›l davranmas›n› istiyorsan›z onu net söyleyin 3. Sorunla ilgili kendi istek, ihtiyaç ya da fikirlerinizi söylerken kulland›¤›n›z dile dikkat edin; tart›flman›n hakl› ç›kmak için de¤il de, uzlaflmak için yap›ld›¤›n› hat›rlay›n. 4. E¤er bir çat›flma durumu yaflan›yorsa, problemi çözebilmek ve uzlaflabilmek için konuflup, bir eyleme geçmeden önce durup dinleyin, karfl› taraf›n ne dedi¤ini/ne istedi¤ini anlamaya çal›fl›n. 5. Dinlerken söz kesmeden sonuna kadar bekleyin ve kendinizi eflinizin yerine koyarak onu anlamaya çal›fl›n, efliniz konuflmas›n› bitirdikten sonra kendi fikrinizi ya da iste¤inizi söyleyin. Bazen dinleme sürecinde karfl›m›zdakinin hakl› yanlar› oldu¤unu görebiliriz, oysa dinlemedi¤imizde bu flans› yitiririz. Yine karfl›m›zdakini sab›rla dinledi¤imizde karfl› taraf›n boflalmas›na ve rahatlamas›na izin vermifl oluruz. Kifli boflal›p rahatlad›¤›nda probleme duygusal yükünden ar›nd›r›p daha objektif bakabilir. 6. Konuflurken karfl›m›zdakinin dilini kullanabilmek, onun de¤er yarg›lar›na ters düflmeden konuflmay› baflarabilmek önemlidir. 7. E¤er efliniz sald›r›da bulunuyor ve kavgaya davetiye ç›kar›yorsa, kavga tuza¤›na düflmemeye çal›fl›n. Bunu sa¤layabilmek için size yönelik sald›r›lar› hemen kiflili¤inize yönelik alg›lamay›n, sanki probleme yönelik bir ifadeymifl gibi ele al›p cevap verin, aksi takdirde iletiflim sen-ben çat›flmas›na dönebilir. Kazanan ve kaybedenin arand›¤› bu çat›flma en büyük iletiflim engellerindendir. Önemli noktalardan biri de, kiflinin kendisini uygun ve yap›c› bir dille ifade edebilmesidir. Örne¤in, efliniz ile bir konuda konuflurken eflinizin k›r›c› flekilde konuflmaya bafllad›¤›n› varsayal›m. Bu durumda "Sen hep böyle yap›yorsun, düflüncesiz, bencil ve kaba herifin tekisin" demek ne yaz›k ki ço¤unlukla efller aras› kavgalarda sorunun ele al›n›fl biçimidir. Bunun yerine "benim sözümü kesti¤in zaman önemsenmedi¤imi hissediyorum ve k›z›yorum. Keflke sözümü bitirmeme izin verseydin” demek yap›c› ve soruna odakl› bir yaklafl›m olacakt›r. Eflinizle iletifliminizin engellere tak›ld›¤›n› düflünüyorsan›z öncelikle kendi iletiflim kurma biçiminizi gözden geçirin. Çünkü iyi bir dinleyici olman›n, di¤er insanlar› dinlemenin ve anlaman›n birinci flart›; kiflinin öncelikle kendisini dinlemeyi ve anlamay› baflarabilmesidir. Evlilikte yaflanan sorunlar›n çözümü için do¤ru iletiflim yöntemlerini uygulamak oldukça önemlidir. Ancak denedi¤iniz yöntemlere ra¤men, evlili¤inizde yaflad›¤›n›z sorunlar› çözmekte güçlük çekiyorsan›z, evlilik terapisi için baflvurabilir ve bu konuda uzman bir kifliden yard›m alabilirsiniz. May›s 2014 29 Melis Gültekin Birey/Çift/ Aile Terapisti, M.A. ve Klinik Psk. Humanite T›p Merkezi e n i r e z ü i s i p a r e ‹liflki t . . . › z a y r i b a s › k ‹liflki terapisi sürecinde özel durumlar d›fl›nda genelde çiftin birlikte devam etmesi tercih edilir, çift terapisinde tamamen bireylerle ayr› ayr› görüflülerek sürdürülmesi do¤ru bulunmamaktad›r. Kiflilerin sadece kendi bafllar›na bir terapistle konuflmalar› yerine, birbirleri ile konuflabilir hale gelebilmeleri iliflkileri için çok daha verimli olacakt›r. Sürecin birlikte yürütülmesi bu anlamda çok daha sa¤l›kl› olacakt›r. 30 May›s 2014 Her iliflkinin inifl ve ç›k›fllar›, s›k›nt›l› dönemleri mevcuttur. Çiftlerin çeflitli dönemsel ve durumsal etkenler sebebi ile kimi zaman birbirlerinden uzaklaflt›klar› ve kimi zaman da birbirlerine daha da yaklaflmaya ihtiyaç duyduklar› zamanlar›n olmas› son derece do¤ald›r. “Sevgi” temas› her insan›n hayat›n›n ve iliflkilerinin çeflitli dönemlerinde irdeledi¤i bir kavramd›r. “Sevilmek” ve “sevmek” birer ihtiyaçt›r. Sevginin ne oldu¤u ak›lca tart›fl›lmas› gereken bir fleyden çok, yürekçe hissedilmesi gereken yaflant›sal bir deneyimdir. Binlerce y›ll›k insanl›k tarihinde sevgi üzerine bir çok fley yaz›lm›flt›r. ‹nsano¤lu ne oldu¤unu tan›mlayamad›¤› fleyin, ne olmad›¤›n› daha güzel ifade edebilmifltir. “Sevginin z›tt› nefret de¤il, kay›ts›zl›kt›r” der Ellie Wiesel. Asl›nda sa¤l›kl› iliflkilerin en temel yap› tafl›d›r umursanma duygusu. Hiçbir duygunuzun olmad›¤› birini umursayamazs›n›z! Nefret etmek de umursamay› gerektirir. Süregelen bir iliflkinin içinde kendini yeterince önemsenmiyor hissetmek ya da giden birinin ard›ndan “beni bu kadar çabuk unuttu mu” diye derin derin üzülmek de bundand›r. Kavgalar›n, çat›flmalar›n içeriklerinden çok, insan bu duygunun varl›¤›n›n veya yoklu¤unun kendisinde b›rakt›¤› iz ve an›lara tutunur veya tak›l›r. Bu noktadan bak›ld›¤›nda kimi uyumsuzluklar›n ve çat›flmalar›n temelinde, birbirini önemsiyor olma veya önemsendi¤ini hissedebilme durumunun eksikli¤i görülmektedir. Konuflulmas› gereken “iletiflim problemi” de¤il, çat›flman›n en derinlerindeki kayna¤›d›r. Derinlerde yatan sebepler, her bireyin kendi geçmiflinden bugüne, iliflkisine tafl›m›fl oldu¤u ve ço¤unlukla da fark›nda olmad›¤› duygusal yükleridir. Dolay›s›yla iliflkiyi anlayabilmek için, her bireyin düflünce ve duygu sürecini anlamak son derece önemlidir. ‹nsan kendini en güzel iliflki içerisinde anlayabilir. Önemli olan da insan›n bir baflkas›yla iliflkisinde kendini anlamas›d›r. Bireysel terapi süreçlerinde de kifliler s›kl›kla iliflkisel süreçleri hakk›nda fark›ndal›k kazan›r ve bu kazan›mlar›ndan çeflitli ç›kar›mlara varmakla birlikte, zaman zaman de¤iflimlere de giderler. Unutulmamal›d›r ki, iliflki “bir anda olan ve biten” bir olgu de¤ildir. ‹liflkiler, sürekli bir fark›ndal›k ve çaba gerektirir, ancak bu flekilde “büyüyebilir”. Bu noktada iliflki terapisinin hem bireysel bir fark›ndal›k aya¤›, hem de bir çift terapisi aya¤› oldu¤unu belirtmek gerekir. Bireysel fark›ndal›k günümüzde s›kça zikredilen bir süreçtir. Peki çift terapisi nedir? Neyi hedefler? En genel hatlar› ile çift terapisi, birliktelik içindeki çiftlere iliflki dinamiklerini irdelemelerini, karfl›l›kl› bir anlay›fl gelifltirebilmelerini, farkl›l›klar›n› do¤ru ele alabilme ve birbirleri ile problemlerini sa¤l›kl› bir flekilde tart›flabilmelerini sa¤layan iyilefltirici bir süreçtir. Bu süreçte terapistin rolü çiftlerin karfl›l›kl› olarak kimi k›rg›nl›klar›n›, hayal k›r›kl›klar›n›, içerleyip de söyleyemediklerini, birlikteliklerinde bekleyip de bulamad›klar›n› birbirleri ile bir güven ortam› içinde konuflabilmelerini sa¤lamak ve s›k›fl›p kal›nm›fl konulara birlikte bir çözüm üretmektir. Çiftler ço¤unlukla y›llard›r birikmifl olan veya zaman içinde yüzleflmekten korkup da hal›n›n alt›na süpürmüfl olduklar› kimi duygular›n varl›¤›na veya eksik olan duygular›na çare ararlar. Kimi zaman ayr›lma durumunu düflünerek bir iliflki terapisti ile bir araya gelen çiftler, s›kl›kla durumlar›n› yeniden de¤erlendirmeye, sorunlar›n› çözümleyebilmek ad›na ad›m atmaya karar verebilirler. Bu noktada her iki taraf›n da gayreti ile iliflki ad›na son derece anlaml› ad›mlar at›labilmekte, iyilefltirici müdahalelerde bulunulabilmektedir. Sürecin iflleyiflinde bir noktan›n özellikle vurgulanmas› gerekir. Do¤ru ve uzman kiflilerle ele al›nd›¤›nda bu süreç, çiftlerle yap›lan terapi çal›flmalar› san›lan›n aksine yarg› ve suçlamalardan uzakt›r. Süreç, tüm taraflara anlatmak ve ifade etmek istediklerinin duyuldu¤u ve anlafl›ld›¤› inanc›n› yeniden kazand›rmaya yönelecek, yarg› ve suçlamalar olmayacakt›r. ‹liflki terapisi sürecinde özel durumlar d›fl›nda genelde çiftin birlikte devam etmesi tercih edilir, çift terapisinde tamamen bireylerle ayr› ayr› görüflülerek sürdürülmesi do¤ru bulunmamaktad›r. Kiflilerin sadece kendi bafllar›na bir terapistle konuflmalar› yerine, birbirleri ile konuflabilir hale gelebilmeleri iliflkileri için çok daha verimli olacakt›r. Sürecin birlikte yürütülmesi bu anlamda çok daha sa¤l›kl› olacakt›r. ‹liflkilerin özünde unutulmamas› gereken bir di¤er önemli nokta da, bir iliflkide her iki kiflinin de birbirine karfl› sorumluluklar› oldu¤udur. Hayatta hiçbir birey mutsuz olaca¤› veya bir baflkas›n› mutsuz edece¤i düflüncesi ile evlenmez. Her birliktelikte “alma ve verme” dengesinin korunmas›n›n önemi kadar, çiftlerin de¤iflimlerden kaçmak yerine, onlara birlikte adapte olabilmeyi ö¤renmeleri gerekmektedir. Her birliktelik “Sen” ve “Ben”den öte “Biz” olarak düflünebilmeyi gerektirir. May›s 2014 31 Psk. Av. Sevde Keçer Korkmaz ARABULUCULUK hukuk ve psikolojiyi ba¤layan köprü Sosyal bir varl›k olan insan›n, hayat›n›n her aflamas›nda di¤er bireyler ile iletiflime girmesi ve kimi zaman da iletiflimin uyuflmazl›kla sonuçlanmas› do¤al bir sonuçtur. Uyuflmazl›k ve uyuflmazl›¤›n beraberinde gelen çat›flma, gerek birey, gerekse toplum huzuru aç›s›ndan ivedilikle çözülmesi gereken bir sorun olarak görülmektedir. Mevcut hukuk sistemleri ise, bireyler aras› çat›flmalardan aile içi çat›flmalara, ülkeler ve kültürler aras› çat›flmalardan ticari çat›flmalara kadar genifl bir yelpaze oluflturan uyuflmazl›klar›n k›sa sürede çözüme kavuflturulmas› konusunda yetersiz kalm›fl, bu sebeple ülkeler alternatif uyuflmazl›k çözüm yöntemleri aray›fl›na girmifllerdir. 32 May›s 2014 Uyuflmazl›klar›n çözülmesi, y›llar boyunca toplumlar›n ve devletlerin önemle üzerinde durduklar› bafll›ca konulardan biri olmufltur. Uyuflmazl›klar›n ortadan kald›r›lmas›, farkl› bak›fl aç›lar›n›n ortadan kald›r›lmas› anlam›na gelmektedir ki, bu durum çeflitlilik ve farkl›l›klar üzerine kurulu insan do¤as›na ayk›r›d›r. Uyuflmazl›klar›n y›k›c› bir flekilde sonuçland›r›lmas› ise insanlar› ve toplumlar›, fliddet, y›k›m ve ac›ya götürerek huzuru ortadan kald›rmaktad›r. Bu sebeplerle günümüzde gelinen noktada uyuflmazl›klar›n, farkl›l›klar›n tolere edilmesiyle ve ortak amaç üzerinde fliddetsiz bir flekilde iletiflim kurularak anlafl›lmas› yoluyla sonuçland›r›lmas› gerekmektedir. Uyuflmazl›klara yap›c› bir flekilde yaklaflan, hümanist bak›fl aç›s›yla de¤erlendiren ve uyuflmazl›klar› mevcut iliflkileri düzeltme yolunda bir f›rsat olarak gören, farkl› bak›fl aç›lar›na sayg› duyan ve taraflara fliddetsiz iletiflim tekniklerini ö¤reten arabuluculuk kurumu, ortak iyi ve toplumsal bar›fla hizmet eden önemli kurumlardan biri haline gelmifltir. Nüfusun yo¤un oldu¤u ülkemizde en çok ihtiyaç duyulan kurumlardan biri olan arabuluculuk sayesinde uzayan mahkeme süreci k›salabilmekte, taraflar›n ve iliflkilerinin y›pranmas› önlenebilmekte, masraflar en aza indirilebilmektedir. Bu sebeple yak›n bir zamanda uygulamaya geçecek olan arabuluculuk kurumunun tan›t›lmas›, sürecin iflleyifli, ilkeleri ve görüflmeler esnas›nda kullan›lan teknikler hakk›nda bilgi verilmesi gerekmektedir. Arabuluculu¤un hukuk ve psikoloji bilimleri üzerine yap›land›r›lm›fl olmas› sebebiyle bu kurumun her iki disiplin aç›s›ndan temellendirilmesi ve bir karfl›laflt›rma yap›lmas› önem arz etmektedir. Arabuluculuk Arabuluculuk, alternatif uyuflmazl›k çözüm yollar› içinde yer alan “medeni bir çat›flma çözüm yöntemi” olarak tan›mlanmaktad›r. Çat›flmalar üzerinde yap›c› bir flekilde çal›flarak ajitasyonu ve gerginli¤i düflürme, var olan uyuflmazl›¤›, her iki taraf›n da kabul edece¤i, kazan-kazan (win-win) durumunun sa¤lanabilece¤i flekilde çözme biçimidir. Arabuluculuk, karfl›l›kl› güven iliflkisinin sars›ld›¤›, taraflar aras›nda konuflma ve dinlemeye dayal› iletiflimin neredeyse kopma noktas›na geldi¤i durumlarda, tamamen tarafs›z ve ba¤›ms›z bir üçüncü kiflinin yard›m› ile uyuflmazl›k taraflar›n›n sorunun çözümünde aktif bir flekilde yer ald›¤› bir yöntemdir. Arabuluculukta taraflar sorunun uzman›, arabulucu ise “iletiflimin yeniden yap›land›r›lmas›”n›n uzman› olarak tan›mlanmaktad›r. Arabulucunun sorunun çözümünde aktif olarak yer almama sebebi, tepeden inme bir çözümün t›pk› mahkeme yolu ile davalar›n sonland›r›lmas› aflamas›nda oldu¤u gibi, taraflar aç›s›ndan tam bir tatmin sa¤lamamas› ve yaln›zca k›sa süreli olarak sorunun ortadan kald›r›lmas›na sebebiyet vermesinden ötürüdür. Arabuluculuk, hümanist yaklafl›m›, etkin teknikleri ve olumlu bak›fl aç›s› ile uyuflmazl›k çözüm yollar› içinde kal›c› bir yer edinmifltir. Yukar›da belirtildi¤i üzere, eskiden beri toplumlarda, uyuflmazl›klar›n karfl›l›kl› müzakere ve bir arabulucunun görev almas›yla çözülmesi nosyonunun bulunmas›, kültürlere yabanc› bir uygulama olmay›fl›, onun farkl› toplumlarda kabul edilerek yayg›n biçimde uygulanmas›n› sa¤lam›flt›r. Amerikan Alternatif Uyuflmazl›k Çözümü Dan›flma Kurulu’nun verdi¤i tan›m uyar›nca arabuluculuk, uyuflmazl›k yaflayan taraflar›n, uyuflmazl›¤›n içeri¤ine veya çözüme dair belirleyici bir etkisi olmayan, ancak sürece dair tavsiye veya karar verme yetkisi bulunan bir arabulucu ile uyuflmazl›¤a dair hususlar›n belirlenmesi, çözüm önerilerinin üretilerek müzakere edilmesi, alternatiflerin de¤erlendirilmesi ve bir anlaflmaya var›lmas› çal›flmalar›n›n yap›ld›¤› bir süreçtir. Ülkemizde, Hukuk Uyuflmazl›klar›nda Arabuluculuk Kanun Tasar›s›’n›n (HUAKT) 2.maddesinin a bendinde ise arabuluculuk, “sistematik teknikler uygulayarak, görüflmek ve müzakerelerde bulunmak amac›yla taraflar› bir araya getiren, onlar›n birbirlerini anlamalar›n› ve bu surette çözümlerini kendilerinin üretmesini sa¤lamak için aralar›nda iletiflim sürecinin kurulmas›n› gerçeklefltiren, uzmanl›k e¤itimi alm›fl olan tarafs›z ve ba¤›ms›z bir üçüncü kiflinin kat›l›m›yla ve ihtiyari olarak yürütülen uyuflmazl›k çözüm yöntemi” olarak tan›mlanm›flt›r. Arabuluculuk, yaln›zca uyuflmazl›¤› çözen de¤il, ayn› zamanda kifliler aras› iliflkilerin düzelmesini sa¤layan, taraflara uyuflmazl›¤a dair yeni ve farkl› perspektifler kazand›ran, kiflisel geliflimlerine hizmet eden, yaflant›lar›n› çat›flmadan uzak ve huzurlu bir biçimde sürdürmeleri yolunda taraflara etkin teknikler ö¤reten ve karfl›l›kl› sayg› ve güven iliflkisinin yeniden yap›land›r›lmas› yolunda rehberlik hizmeti veren bar›flç› ve hümanist bir uygulamad›r. Arabuluculuk kavram› Arabulucu, tamamen ba¤›ms›z, tarafs›z ve objektif bir üçüncü kiflidir. Arabulucunun varl›¤› arabuluculuk için olmazsa olmaz unsurlardan biridir. Arabulucu, hakim veya hakem de¤ildir. Taraflar ad›na karar veren ve çözüm üreten de¤il, onlar›n kendi çözümlerini bulmalar› yolunda taraflara rehberlik eden bir iletiflim uzman›d›r. Otorite figürü olan hakemlikten de oldukça uzak bir flekilde görev yapan arabulucu, yukar›da belirtildi¤i üzere kopma noktas›na gelen iletiflimin yeniden yap›land›r›lmas› yolunda uyuflmazl›¤›n taraflar›n arzular› do¤rultusunda uygun bir flekilde çözülmesini sa¤lamaya yard›mc› olan uzman kiflidir. ‹yi bir arabulucu, taraflara ve olaylara önyarg›s›z yaklaflabilen, taraflar› oldu¤u gibi kabul eden, hayata dair olumlu bir bak›fl aç›s› gelifltirebilmifl, kendi kiflisel May›s 2014 33 geliflimini tamamlam›fl, çevresinde çat›flmac› de¤il uzlaflmac› bir birey olarak tan›nan, dinlemeyi bilen, sab›rl›, ilgili, empatik, özgüven sahibi, ses tonunu, beden dilini etkili bir flekilde kullanabilen, do¤al ve samimi davranabilen, harareti dindirebilen, fliddetsiz bir iletiflim dili kullanan, davran›fl görüntülerini çözümleyebilen, insan psikolojisi ve davran›fl biçimlerine dair bilgi sahibi olan bir kiflidir (Dulabaum, 2009). Bu noktalardan hareketle HUAKT taraf›ndan belirtildi¤i üzere hukuk fakültesi mezunu olan 5 y›ll›k ifl deneyimine sahip avukat, hakim, savc› ve hukukçular›n arabuluculuk sertifika e¤itimi almalar› ve yap›lan s›nav sonunda baflar›l› bulunarak arabuluculuk mesle¤i edinmeleri kanaatimizce yeterli olmay›p, insan psikolojisinin, kiflilik biçimlerinin, duygular›n, ihtiyaç ve beklentilerin anlafl›lmas›, bireylerin çat›flmaya yaklafl›mlar› hususunda e¤itilmeleri ve toplumda medeni bir çat›flma kültürünün yerleflmesini sa¤lamak aç›s›ndan psikoloji bilimi ve psikolojik dan›flmanl›k ilke ve tekniklerine hakim olmalar› gerekmektedir. Özetle arabulucu, taraflar› dini ve politik görüflleri, yaflam biçimleri aç›s›ndan yarg›lamayan, onlar› oldu¤u gibi kabul edebilen, objektif ve tarafs›z davranabilen, empati ile taraflara yaklaflabilen, onlar›n olduklar› bireye sayg› duyan ve bunu uyuflmazl›k taraflar›na hissettirebilen, çözüme ulaflma yolunda destekleyici ve yard›mc› 34 May›s 2014 olabilen iletiflim uzman›d›r. Bu mesle¤e yatk›n olabilecek kifliler genellikle sosyal alanlarda, meslekleri gere¤i insanlarla çal›flan avukatlar, psikologlar, pedagoglar, sosyal hizmet görevlileri, aile dan›flmanlar›, ö¤retmenler, doktorlar gibi meslek mensuplar›d›r. Gerek Amerika’da gerekse Avrupa ülkelerinde yukar›da say›lan meslek mensuplar›n›n yeterli e¤itimi alarak arabuluculuk faaliyetini yürütmeleri aç›s›ndan herhangi bir engel bulunmamaktad›r. Arabuluculu¤un iflleyiflindeki temel ilkeler Arabuluculuk faaliyeti kapsam›nda uyulmas› zorunlu ilkeler, gönüllülük ilkesi, eflitlik ilkesi, tarafs›zl›k ilkesi ve gizlilik ilkesi olarak kabul edilmektedir. Afla¤›da k›saca bu ilkeler tan›mlanarak kapsamlar›na de¤inilecektir. Gönüllülük ilkesi: Arabuluculuk faaliyetine taraflar›n gönüllü olarak kat›lmalar›, arabuluculu¤un olmazsa olmaz unsurlar›ndan biridir. Arabuluculu¤un temelde çözümün dayat›lmas› veya önerilmesi yahut zorla kabul ettirilmesi de¤il, taraflar›n aktif biçimde olas› çözüm alternatiflerini tespit ederek ortak bir çözüm etraf›nda birleflmelerinin sa¤lanmas›na dayal› bir yöntem oluflundan ötürü, taraflar›n bu sürece kendi arzular› do¤rultusunda “gönüllü olarak” kat›lmalar› büyük önem arz etmektedir. Gönüllü olarak sürece kat›lmayan uyuflmazl›k taraflar›n›n, sorunun çözümü esnas›nda üretken olmalar›n› ve yap›c› biçimde uyuflmazl›¤›n çözümüne katk›da bulunmalar›n› düflünmek imkâns›zd›r. Gönüllü olmaks›z›n arabuluculuk faaliyetine kat›lan taraflar›n isteksizlikleri sebebiyle olumsuz bir bak›fl aç›s› benimsemeleri ve arabulucu ile sa¤l›kl› bir güven iliflkisi kuramamalar›, uyuflmazl›¤› çözümsüz b›rak›lmaktad›r. Eflitlik ilkesi: Bireyler aras› eflitlik, gerek uluslararas› anlaflmalar gerekse anayasam›z taraf›ndan güvence alt›na al›nm›flt›r (AY.m.10). Dolay›s› ile arabuluculuk yolu ile uyuflmazl›k çözümüne kat›lan taraflar›n eflitli¤i anayasal bir gereklilik olup, adil yarg›lanma ve hukuki dinlenme hakk›n›n bir gere¤i olarak bu yöntemin uygulanmas› esnas›nda da gözetilecektir. Hümanist bir yaklafl›m olan arabuluculu¤un temel ilkelerinden biri olan eflitlik ilkesinin, çözüme ulaflma yolunda her iki taraf›n da eflit haklardan yararlanmas›, arabuluculu¤un temel amac› olan kazan-kazan çözümünün istikrarl› biçimde uygulanmas› aç›s›ndan da zorunluluk teflkil etmektedir. Tarafs›zl›k ilkesi: Yukar›da da belirtildi¤i üzere, arabulucunun bir hakim ve hakem gibi görev yapmamas›, tamamen objektif ve ba¤›ms›z bir biçimde uyuflmazl›¤a yaklaflmas› bu yöntemin temel esaslar›ndand›r. Müvekkilini öznel biçimde temsil etme ve davaya onun bak›fl aç›s›ndan yaklaflarak davan›n müvekkili menfaatine sonuçlanmas›n› sa¤lama görevi üstlenen avukatlardan farkl› olarak arabulucunun görev tan›m›, tamamen önyarg›s›z biçimde do¤al ve empatik davranarak uyuflmazl›¤›n çözümünün her iki taraf›n da kabul edece¤i ve görüflmelerden memnun ayr›laca¤› flekilde yans›z olarak yürütme ve sonland›rmakt›r. Mevcut uyuflmazl›¤a benzer bir durum yaflam›fl olmak, taraflardan birisi ile tan›fl›kl›¤› olmak yahut taraflar ile bir menfaat çat›flmas› içinde bulunmak arabulucunun tarafs›zl›¤›n› engelleyebilecek durumlardand›r. Dolay›s› ile her ne sebeple olursa olsun yukar›da say›lan hususlar›n varl›¤›ndan ötürü taraflardan biri ile daha fazla empati kurulmas› ve tarafs›zl›¤a gölge düflmesi halinde arabulucunun görevden çekilmesi ve taraflar› baflka bir arabulucuya yönlendirmesi arabuluculu¤un etik kurallar›ndand›r. Gizlilik ilkesi: Arabuluculuk, psikoloji ve hukuk disiplinleri üzerine kurulu, her iki branfl›n temel kurallar› ve etik ilkelerini benimseyerek disiplinler aras› köprü görevi gören bir meslektir. ‹nsanlar ve onlar›n “özel” sorunlar›n› çözme yolunda taraflara yard›mc› olan bir meslek dal› olmas› sebebiyle gerek terapist – dan›flan, gerekse avukat – müvekkil iliflkisinde oldu¤u gibi bu mesle¤in icras› esnas›nda da gözetilmesi gereken ilkelerden biri “gizlilik ilkesi”dir. Nitekim HUAKT. m.4/I’e göre arabulucunun görevi esnas›nda kendisine verilen bilgileri, kay›tlar› ve sunulan evraklar› gizli tutma zorunlulu¤u bulunmaktad›r. Türk hukuk sisteminde yarg›laman›n aleni olarak yap›lmas›, arabuluculu¤un ise gizlilik esas›na dayanmas›, taraflar›n arabuluculu¤u tercih etmelerini sa¤lamaktad›r. Arabuluculuk esnas›nda sunulan bilgi ve belgeler, mahkeme hakem veya herhangi bir idari makam taraf›ndan talep edilemeyecek, bahsi geçen bilgi ve belgeler taraflardan biri taraf›ndan delil olarak ileri sürülmüfl olsa dahi hükme esas teflkil etmeyecektir. Ayr›ca sadece arabuluculuk faaliyetinden ötürü haz›rlanan belgeler ile arabuluculuk faaliyeti esnas›nda taraflar›n getirdikleri öneriler, bir olay›n kabulü, taraflar› mahkeme önünde bir yükümlülük alt›na sokmayacak ve hak kayb›na sebebiyet vermeyecektir. Arabuluculu¤un kullan›m alanlar› Arabuluculu¤un, uyuflmazl›klar› çat›flarak de¤il, uzlaflarak sonland›rmay› temel alan bir yöntem oldu¤u yukar›da belirtilmifltir. Dolay›s›yla bilhassa taraflar›n uyuflmazl›k sonras›nda da devam etmesinin olas› bulundu¤u durumlarda gerek bireyler aras› huzurun sa¤lanmas›, gerekse taraflar›n iliflkilerinin sa¤l›kl› iletiflim üzerinden devam etmesini sa¤lamak aç›s›ndan önem arz etmektedir. Aile içi miras paylafl›m›, özellikle çocuklu ailelerde boflanma hali, aile flirketindeki ifl anlaflmazl›klar›, komfluluk iliflkileri, ayn› ifl yerinde çal›flan bireyler aras› uyuflmazl›klarda arabuluculu¤un öncelikli olarak tercih edilmesi de bu sebeplerden kaynaklanmaktad›r. Arabuluculuk fertler aras› iletiflimin oldu¤u hayat›n her alan›nda uygulanmas› mümkün olan bir uyuflmazl›k çözüm biçimidir. Bafll›klar halinde arabuluculuk, Bireyler aras› iliflkiler (özel hukuk davalar›na konu olabilecek durumlar, komfluluk iliflkileri veya doktor, hasta, hasta yak›n› üçgeni gibi çeflitli konularda) Ticari iliflkiler (flirketler aras› ticari konularda) Aile içi iliflkiler (miras paylafl›m›, boflanma ve ayr›l›k gibi) ‹flçi ve iflveren uyuflmazl›klar›nda Çocuk ve ergen arabuluculu¤u, akran arabuluculu¤u Politik arabuluculuk (devletleraras› iliflkilerde, esir mübadeleleri gibi) Fail-ma¤dur arabuluculu¤u (onar›c› adalet kapsam›nda ceza davalar›nda arabuluculuk) Kültürleraras› arabuluculuk olmak üzere, taraflar›n mahkemeye baflvurmak istemedikleri, var olan ve sürecek olan iliflkilerini y›pratmaks›z›n h›zl› bir flekilde sonuca ulaflmay› hedefledikleri uyuflmazl›klarda s›kça kullan›lmaktad›r. Arabuluculu¤un mahkeme aflamas›ndan fark› Günümüzde ihtilaf yaflayan taraflar, bu durumun çözülmesi yolunda uzmanlara baflvurmay› tercih etmektedirler. Terapistler ve avukatlar çat›flmalar›n çözümünde rol alan mesleklere örnektir. Bilhassa avukatl›kta objektivite deformasyona u¤ramakta, vekilmüvekkil iliflkisi tamamen sübjektif esaslara dayal› olarak biçimlenmektedir. Bununla birlikte, karfl› tarafla bozuk olan iliflki daha da sars›lmakta ve ç›kara dayal› kutuplaflma belirginleflmektedir. Mahkeme aflamas› ve arabuluculuk aras›ndaki benzerlik, ihtilaf›n çözümü May›s 2014 35 için üçüncü bir merciye baflvurulmas›na dairdir. Davalaflma sürecinde “kimin hakl› veya haks›z oldu¤una iliflkin” geçmifl olaylar incelenirken, arabuluculuk flimdiki zamana ve gelece¤e yönelik bir uzlaflma sa¤lamay› hedeflemektedir. Arabuluculu¤un merkezinde “suç ve suçlu aramadan” konsensüse varmak bulunmaktad›r. Mahkeme sürecinde etkin rol oynayan tüzük ve kanunlar›n bulunmas›na ra¤men bir “belirsizlik” söz konusudur; zira ihtilaf› üstlenen hâkim ve avukatlar›n kimlikleri, mesleki tecrübe ve becerileri birbirinden farkl›l›k arz etmektedir. Bunun sonucunda ortaya ç›kan mahkeme karar›na ba¤l› olarak “kazanan” ve “kaybeden” taraf/lar mevcuttur. Arabuluculuk sürecinde ise sonuç/karar› belirlemek, çat›flma yaflayan taraflar›n elindedir. Kanunlarla k›s›tlanmam›fl, üçüncü bir taraf›n eline verilmemifl, daha genifl bir oyun alan›na, bu alan içerisinde de s›n›rland›r›lmam›fl farkl› çözüm yollar›na ulaflma imkân›na sahiptir her iki taraf da. Amaç, “herkesin kazanmas›d›r.” Mahkeme yolundan bir di¤er fark da, arabuluculu¤un “her iki taraf›n arzu etti¤i bir uzlaflma biçimi” olarak faaliyet göstermesidir. Mahkemeye taraflardan yaln›zca birinin baflvurmay› tercih etti¤i durumlarda di¤er taraf›n bu konudaki oluru al›nmamaktad›r. Arabuluculu¤un terapi sürecinden fark› Mahkeme sürecinde fiili durumlar, eylemler, niyet ve kanunlar önemli rol oynarken, arabuluculuk ve terapide taraflar›n duygular›, iliflkileri ve ihtiyaçlar› merkeze konulmaktad›r. Arabuluculukta duygulara önemli ölçüde yer verilirken, terapinin aksine iyileflme ve bireysel, ruhsal çat›flmalar›n aç›lmas›, onlara dair çal›flmalar yap›lmas› ön planda de¤ildir. Sa¤lanmak istenen, taraflar aras›nda “empatinin kurulmas›”, “karfl›l›kl› iletiflimin yeniden yap›land›r›lmas›”, ihtilafa dair “çözümlerin üretilmesi”, gelece¤e dair “uzlaflmaya var›lmas›”d›r. Arabuluculukta duygular, ihtiyaç ve ç›karlara aç›lan kap›lar olarak alg›lanarak, göz ard› edilmeksizin uzlaflma yönünde yard›mc› araçlar olarak kullan›lmaktad›r. Arabuluculu¤un terapötik etkileri de olmakla beraber, bireysel sorunlar›n ancak mevcut ihtilaf› çözüme götürme 36 May›s 2014 Arabuluculu¤un Terapi Sürecinden Fark› Terapötik süreç Arabuluculuk süreci Bireysel, kişinin kendi içinde yaşadığı çatışmalara Bireyler arası çatışmalara dair dair Genellikle bir kişi danışmaktadır İhtilafın tüm tarafları yer alır (gruplar da dâhil olmak üzere) Çatışma, daha derinde yatan sorunlara dair bir yol Arka fonda yer alan bireysel sorunlar, çatışmaya dair gösterici gibi kullanılır bir çözüm bulmak için kullanılır Terapide, ruh sağlığına dair tanı ve hipotezler Mediasyon kişileri analiz etmeyi değil, sorunu geliştirilir çözmeyi, uzlaştırmayı hedefler Amaç, derinde yatan bireysel problemlerin Amaç, güncel sorunun çözümüdür çözümüdür yolunda menfi etkileri olmalar› halinde irdelenecekleri belirtilmelidir. Arabuluculukta çözüm süreci ve devam› Taraflar aras›nda uzlaflma sa¤land›ktan ve bir “çözüm paketi” üzerinde anlafl›ld›ktan sonra, arabulucu konuflulanlar› ve var›lan noktay› k›saca özetleyerek taraflar›n tercihine ba¤l› olarak sözlü veya yaz›l› bir protokol halinde her iki tarafa da sunar. Protokolün hukuki bir ba¤lay›c›l›¤› olmamakla birlikte uzlaflman›n hangi koflullar›n gerçekleflmesine ba¤l› olarak sa¤land›¤›na dair bir belge niteli¤i bulunmaktad›r. Söz konusu belgenin belirsiz ve çeliflkili ifadeler içermemesi, her iki taraf›n da yükümlülüklerini ve ihtiyaçlar›n›, varsa feragat ettikleri hususlar› ve çözüm odakl› eylemlerinin neler oldu¤unu aç›k ve net bir flekilde belirtmesi gerekmektedir. Zaman içinde koflullarda de¤ifliklikler olmas› sebebiyle üzerinde uzlafl›lan çözümün etkinli¤ini veya yeterlili¤ini yitirmesi tehlikesine karfl›, belirli bir süre sonras›nda bir araya gelerek verimlili¤e dair saptama yap›lmas› veya revizyona gidilmesi mümkündür ve tavsiye edilir. Böylelikle taraflar var›lan uzlaflman›n uygulanmas› yolunda bir bafllar›na b›rak›lmayacaklard›r. Kendi tercih ettikleri durumlarda ve zamanlarda gerek telefon görüflmeleri ile gerekse bir Hukuki ve Mediatif Süreç Aras›ndaki Belli Bafll› Farklar araya gelmek suretiyle arabulucudan her zaman destek alabileceklerdir. Bununla birlikte uzlaflma protokolünün, ilgili mahkemeye götürülmesi ve hakimden icra edilebilirlik flerhi al›nmas› halinde, mahkeme ilam› niteli¤inde bir belgeye dönüfltürülmesi yani k›sa zamanda daha ucuz bir flekilde uyuflmazl›k çözümüne iliflkin bir mahkeme “karar›” elde edilmesi mümkündür. Sonuç Arabuluculuk kurumu, hümanist bak›fl aç›s›, empatik yaklafl›m›, zamandan ve masraftan tasarruf edilmesini sa¤lamas›, bireylerin iliflkilerinin düzelmesine ve kiflisel geliflimlerine katk›da bulunmas› ve somut olay adaletinin gerçekleflmesine hizmet etmesi gibi sebeplerle, alternatif uyuflmazl›k çözüm yollar› içinde önemli bir yer edinmifltir. Dolay›s›yla psikoloji ve hukuk bilimlerinden yararlan›larak oluflturulan arabuluculu¤un, ülkemizde de k›sa zaman içinde yürürlü¤e girecek olmas›, bu kurumun tan›t›lmas›n› zorunlu k›lmaktad›r. Temel amac›, toplum içinde medeni bir uyuflmazl›k çözüm kültürü yerlefltirmek olan arabuluculu¤un bu gayesine ulaflabilmesi için arabuluculuk e¤itiminin erken yafllarda verilmesi flartt›r. Hukuki süreç Arabuluculuk süreci Suç ve suçluluk faktörünün belirlenmesi Çözüm arayışı Kanunlara bağlılık Olaya bağlılık Üst mahkeme kararlarını temel alma Tarafların kararlarını temel alma İhtilafa dışarıdan müdahale Tarafların çözüm sürecinde aktif yer almaları Genelgeçer çözüm odaklılık Öznel, olaya bağlı çözüm odaklılık Tek bir perspektifin ağırlıklı olarak benimsenmesi Farklı perspektiflerin kabul edilmesi Karar yolu ile çözümün sağlanması Konsensüs yolu ile çözümün sağlanması Mahkemeyi ikna etme Tarafları dinleme ve uzlaştırma Ülkemizde, okullarda artan fliddet olaylar›n›n bir k›sm›n›n ö¤retmen ve ö¤renci ölümleri ile sonuçlanmas›, bu durumun ne kadar acil ve gerekli oldu¤una iflaret etmektedir. Boflanma oranlar›n›n son y›llarda büyük bir art›fl göstermesi ve boflanma sürecinin taraflar, aileleri ve çocuklar› aç›s›ndan uzun ve y›prat›c› bir özellik arz etmesi, arabuluculu¤un bu alanda kullan›m›n› da gerekli k›lmaktad›r. Boflanmalarda çocuklar›n birer çekiflme objesine dönüfltürülmemeleri ve taraflar›n bu süreçten en az zararla ayr›lmalar›n›n sa¤lanmas› yolunda, arabuluculuk en faydal› yöntemlerden biridir. Bu sebeple arabuluculuk kurumunun tan›t›larak kamuoyunda bilinç oluflturulmas› gerekmektedir. Sonuç olarak psikoloji ve hukuk bilimleri üzerine infla edilen arabuluculuk kurumunun, sahip oldu¤u disiplinleraras› ve eklektik yöntemiyle gittikçe artmakta olan uyuflmazl›klar›n bar›flç› bir flekilde çözülmelerini sa¤layarak toplum huzuruna ve ortak iyiye katk›da bulunaca¤› bir gerçektir. Adaletin sürekli yeni ve daha büyük “adalet saraylar›” kurularak çekiflme yoluyla gerçekleflmesi yerine bar›flç› bir flekilde sa¤lanmas›, insan›n do¤as›nda var olan “uzlaflma” kavram› ile de KAYNAKLAR Besemer, C., (2009). Mediation: Die Kunst der Vermittlung in Konflikten. Darmstadt: Werkstatt für Gewaltfreie Aktion. Bush, R.A.B., Folger, J., (2013). Arabuluculuk ve Getirileri: Dönüflümsel Çat›flma Yaklafl›m› (G. Sert, Çev.). Ankara: Nobel Yay›n. Cloke, K., Goldsmith, J., (2011). Resolving Conflicts At Work: Ten Strategies For Everyone On The Job (3rd. Edition). San Francisco: Jossey-Bass. Çetin, C., (2009). Müzakere Teknikleri: ‹lke, Süreç, Uygulama (3.bask›). ‹stanbul: Beta Bas›m. Dafl, C., (2010). Gestalt Terapi (3.bask›). Ankara: HYB Yay›nc›l›k. Demir, fi., (2011). Avukat›n Uzlaflma Sa¤lama Yetkisi. Ankara: Adalet Yay›nevi. Diez, H., (2005). Werkstattbuch Mediation. Köln: Clausen, Bosse & Leck. Dulabum, N.L., (2009). Mediation: Das ABC Die Kunst in Konflikten erfolgreich zu vermitteln (5.Auflage). Basel: Beltz Verlag. Egan, G., (2010). Psikolojik Dan›flma Becerileri (Ö. Yüksel, Çev.). ‹stanbul: Kaknüs Yay›nlar›. Fisher, R., Ury, W., & Patton, B., (2009). Das Harvard Konzept: Der Klassiker der Verhandlungstechnik (23.Auflage), (W. Raith, Çev.). Frankfurt: Campus Verlag. Frenkel, D.N., Stark, J.H., (2012). The Practice Of Mediation: A Video Integrated Text (2nd. Edition). New York: Wolters Kluwer. Kekeç, E.K., (2011). Arabuluculuk Yoluyla Uyuflmazl›k Çözümünde Temel Aflamalar ve Taktikler. Ankara: Adalet Yay›nevi. Kite, D., (2007). Mediasyon: 21.yy’da Arabuluculuk. Kayseri: Kayseri Ticaret Odas›. Klappenbach, D., (2011). Mediative Kommunikation: Mit Rogers, Rosenberg & Co. konfliktfahig für den Alltag werden (2.Auflage). Paderborn: Junfermann Verlag. Leu, L., (2009). Gewaltfreie Kommunikation: Das 13-Wochen Übungsprogramm (2.Auflage). Paderborn: Junfermann Verlag. Moore, W.C., (2003). The Mediation Process: Practical Strategies for Resolving Conflict (3rd. Edition). San Francisco: JosseyBass. McKay, M., Davis, M., & Fanning, P., (2012). ‹letiflim Becerileri (Ö. Gelbal, Çev.). Ankara: HYB Yay›nc›l›k. Montada, L., Kals, E., (2007). Mediaiton: Ein Lehrbuch auf psychologischer Grundlage (2.Auflage). Basel: Belz Verlag. Rosenberg, M.B., (2010). Gewaltfreie Kommunikation: Eine Sprache des Lebens (9.Auflage) (I. Holler, Çev.). Paderborn: Junfermann Verlag. Schrumpf, F., Crawford, D.K. & Bodine, R.J., (2007). Okulda Çat›flma çözme ve Akran Arabuluculuk, (F.G. Akbal›k, Çev.). Ankara: ‹mge Kitabevi. Stoner, E.K., (2012). Divorce Without Court: A Guide To Mediation and Collaborative Divorce (3rd. Edition). New York: Nolo. Türnüklü, A., (2006). Onar›c› Disiplin: S›n›f ve Okul Disiplinine Ça¤dafl Bir Yaklafl›m. Ankara: Siyasal Bas›mevi. Von Schlippe, A., Schweitzer, J., (2007). Lehrbuch der systemischen Therapie und Beratung (10.Auflage). Göttingen: Vanderhoeck & Ruprecht. May›s 2014 37 Prof. Dr. Sedat Özkan Humanite T›p Merkezi KLPP Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisi ve Psikosomatik T›p, esasen t›marhane anlay›fl›ndan ça¤dafl psikiyatriye geçiflte dönüm noktas› olarak, bedenin ve ruhun ayr› ayr› ele al›namayaca¤›n› bilimsellefltirmifltir. Psikiyatri t›bb›n hizmetine verilirken, psikiyatrinin de bilimselleflmesine katk› sa¤lam›flt›r. Gevher Nesibe örne¤inin de ortaya koydu¤u gibi, kültürümüz uygarl›¤›m›z ve hastaya bak›fl aç›m›z KLPP, Bat›’dan farkl› olarak toplumumuzun kolektif düflünce sisteminde tarihsel derinliklerinde vard›r. 38 May›s 2014 KONSÜLTASYON L‹YEZON PS‹K‹YATR‹S‹ VE PS‹KOSOMAT‹K TIP Liyezon psikiyatrisi, kavramsal ve klinik aç›dan insan varl›¤›na, sa¤l›¤a ve hastal›klara biyolojik, ruhsal sosyal bütünlü¤ü içinde ele alma, çözümleme çabas›n›n ça¤dafl t›bbi-psikiyatrik uzant›s›d›r. Ça¤dafl t›p ve psikiyatrideki geliflmelerin ›fl›¤›nda, sa¤l›k ve hastal›kla ilgili biyolojik, psikolojik ve psikososyal de¤iflkenlerin karfl›l›kl› etkileflimini bilimsel metodoloji ile inceleyen, holistik yaklafl›m› t›p için geçerli k›lan, t›p ve psikiyatriyi kavramsal klinik, e¤itim ve araflt›rma alanlar›nda bütünlefltiren bir disiplindir. Bir disiplin olarak Liyezon psikiyatrisi, klinik t›p alan›ndaki fiziksel hastal›klara efllik eden psikiyatrik hastal›k ve psikososyal sorunlar›n tan›, tedavi, izlenmesi, araflt›rma etkinlikleri ve e¤itimi ile u¤raflan klinik psikiyatri alan›d›r. Bu uygulama, psikosomatik t›p anlay›fl›n›n genel hastane modeli içinde uygulanmas›d›r. T›bbi hasta bak›m ve tedavisinde, biyopsikososyal modeli hayata geçirmeyi hedefler. T›bbi tedavi ve bak›m ile psikiyatrik tedavi ve bak›m› bir bütün olarak ele al›r. Liyezon psikiyatrisi biyopsikososyal anlay›fl› hayata geçirmeye, fiziksel bak›m ve tedavi ile ruhsal tedavi ve psikososyal bak›m›, bütünlemeye dönüktür. Örne¤in cushing ve MS’ye ba¤l› geliflen veya kanserli bir hastadaki depresyonu tedavi etmemek, MI geçiren bir hastan›n psikiyatrik boyutlar›n› dikkate almamak, geliflen panik bozuklu¤u tedavi etmemek, mastektomi uygulanan bir hastan›n psiflik uyumunu ele almamak, intihar giriflimi ile baflvurmufl bir hastada sadece fiziksel ifllevleri düzeltip, ruhsal tedavi ve deste¤i sunmamak, genel sistem kuram›na, sa¤l›k anlay›fl›na ve hekimlik uygulamas›na uymayan bir yaklafl›md›r. Psikiyatri üst disiplini ve uzmanl›k alan› olarak Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisi flöyle tan›mlan›r. 1- Fiziksel hastal›klarda ve fiziksel yak›nmas› olan hastalarda (somatizasyon) psikiyatrik morbiditenin araflt›r›lmas›, tan›s›, tedavisi, izlenmesi ve engellenmesi, klinik t›p ortamlar›nda psikiyatrik t›p hizmetinin sunulmas› 2- Klinik ortamlarda (psikiyatri d›fl›) sa¤l›k çal›flanlar›na, konsültasyon ve Liyezon hizmetlerinin sunulmas›, psikiyatri d›fl› klinik elemanlara, hekim ve hemflirelere psikososyal t›p e¤itimi vermek. 3- T›p ile psikiyatrinin çak›flt›¤› alanda t›bbi hastalarda ya da fiziksel yak›nma ile d›fl kliniklere baflvuran hastalarda araflt›rma yap›lmas›. Böylece temel ifllevleri, psikiyatri d›fl› kliniklerdeki hastalara ruh sa¤l›¤› hizmetinin sa¤lanmas›, psikososyalpsikiyatrik t›p alan›nda e¤itim, t›bbi hastalarda psikososyal-psikiyatrik araflt›rmalar olarak özetlenebilir. T›bbi bölümlerde psikiyatrik morbiditeyi engellemek, tan›mak, tedavi etmek, hastal›klar›n ortaya ç›kmas›nda, seyrinde tedavi ve bak›m›nda psikososyal etkenleri inceleyerek, hizmetleri rasyonel ve bütüncül k›lmak temel amac›d›r. Böylece t›p ile psikiyatri disiplinleri aras›nda kavramsal ve klinik köprü oluflturur. Bu uygulama esasen sa¤l›¤a ve hastal›klara bir bak›fl aç›s›d›r. ‹nsan› sosyolojik ve biyolojik boyutlar› ile bir bütün olarak görür. Beyin, beden, ruh ve çevre etkileflimleri bir bütündür. Bedensel hastal›klar ruh sa¤l›¤›n›, ruh sa¤l›¤› da bedensel hastal›klar› ve krizleri etkiler. Hastal›k de¤il kifli merkezli bir anlay›flt›r. Kifliyi anlamadan hastal›¤› anlayamay›z. Psikolojik durum, fiziksel hastal›klar›n ortaya ç›k›fl›n› etkiler, örne¤in stres, çat›flma ve dramatik yaflam durumlar› kalp krizini tetikler, geliflen bir kalp krizi de, kalbi oldu¤u kadar, bedeni, beyni, ruhu, iliflkileri, egosunu, özgüvenini yeterlili¤ini, hayata bak›fl›n› olumsuz etkiler. Kalpteki enfarktüs, egoda da enfarktüse yol açar. Esasen psikiyatrik hastal›klar›n ço¤u psikiyatri kliniklerinde de¤il psikiyatri d›fl› klinik t›ptad›r. Acillerde, yo¤un bak›m ünitelerinde. onkoloji revirlerinde, kardiyolojide, cerrahi birimlerde ve kronik hastalar›n tan› aflamas›nda, kayg› bozukluklar› a盤a ç›kar. En fazla depresyon kronik hastal›klarda (diyabet), ameliyatlar›ndan 6 ay sonra, kanser vakalar›nda ise 2 aydan sonra ortaya ç›kar. Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisi ve Psikosomatik T›p (KLPP) günümüzde bir psikiyatri üst disiplini ve uzmanl›k alan›d›r. Çünkü fiziksel hastal›klar›n psikiyatrisi, hastal›k gruplar›, tedavi ortamlar› ve tedavi yöntemleri, uygulama ve iliflki biçimleri aç›s›ndan farkl› e¤itim gerektirir. Ülkemizde psikiyatri uzmanlar› ve hastalarla çal›flan psikologlar›n bu konuda e¤itim almalar› gerekir. Di¤er alanlarda çal›flan hekim ve hemflirelerin de hastaya bütüncül (biyopsikososyal) yaklaflma anlay›fl›n› benimsemeleri ve bu konuda e¤itim almalar› gerekmektedir. 3 Hastal›¤a reaksiyonlar›n anlafl›lamamas› 3 Hastal›¤a uyum güçlü¤ü 3 Hastal›¤›n seyrini, tedaviye cevab›n› olumsuz etkileyen emosyonel reaksiyonlar (anksiyete, depresyon, fobi) 3 ‹ntihar giriflimi, çevreye zarar verme e¤ilimi, agresif tutumlar 3 ‹leri düzeyde davran›fl bozuklu¤u Hipokrat’tan günümüze... Konsültasyon liyezon psikiyatrinin klinik uygulama alanlar› 1- Yatakl› servislerde hasta bafl› muayene, tedavi, izleme (konsültasyon talebine uygun olarak) 2- Liyezon ba¤lam›nda iflbirli¤i kurulan servislerde düzenli vizitler. 3- Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisi poliklini¤inde izleme (polikliniklerden istenen konsültasyonlar, taburculu¤u takiben izlenmesi uygun görülen vakalar, kliniklerde yatmakta iken servislerimizde de¤erlendirilmeye uygun görülen vakalar) 4- Ayaktan tedavi birimlerimizde, bireysel ve/veya grup psikoterapisi veya özgül tedavi ve uygulamalar. 5- T›bbi–psikiyatrik yatakl› servis Psikiyatrik konsültasyon istenmesi gereken durumlar Bu alan›n kökleri Hipokrat’a kadar uzanmaktad›r. Hipokrat; “Bafl olmay›nca gözü, göz olmay›nca bafl› tedavi edemedi¤imiz gibi, ruh olmadan bedeni tedavi edemeyiz” fleklinde ifade etmifltir. 20. yüzy›ldaki ço¤u geliflme birçok ruhsal ve bedensel bozukluklar›n baz›lar›n›n, yap›sal organik bozukluklarla de¤il, çeflitli duygusal ve çevresel zorlanmalarla iliflkili olabilece¤ini ortaya koydu. Heyecanlar›n ve bilinçli ya da bilinç d›fl› kayg›n›n, do¤rudan beden ifllevlerini bozabilece¤ini ortaya koydu. Ö¤renme kuramlar›, ö¤renmeler ve belli uyaranlarla koflullanmalar›n viseral organlar›n ifllevini etkiledi¤ini de ortaya koydu. Böylece psiflik fenomen ve süreçlerin, beden ifllevlerini etkileyebildi¤i ve zamanla yap›sal de¤iflikliklere yol açabildi¤i ispatland›. Öte yandan sosyal dünyas› ve May›s 2014 39 Humanite Psikiyatri Klini¤i’nde Verilen Medikal Psikoterapi Hizmetleri Kanser hasta ve hasta yakınlarına psikoterapi Meme kanserlerine özgü terapi Diyabet – MS grubu Kalp ve kardiyak bypass Psikosomatik ağrı terapisi Organ nakli hastalarının eğitimi Gebelik ve doğum sonrası psikolojik takip Diyaliz hastalarının psikoterapisi Fiziksel hastalıklarda depresyon psikoterapisi Kronik hastalıkların psikoterapisi Günümüzde Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisinin hizmet sunumu flu alt bafll›klar alt›nda incelenebilir. Dahili tıpta psikiyatrik bozukluklar Kalp hastalıklarının psikiyatrik yönü (psikokardiyoloji): stres ve hipertansiyon, koroner arter hastalıklarının, miyokard enfarktüsünün psikiyatrik boyutu Solunum sistem hastalıklarının (astım, kronik obstrüktif akciğer hastalığı, uyku apne sendromu) psikiyatrik yönü Gastrointestinal hastalıkların psikiyatrisi, irritabl barsak sendromunda psikiyatrik morbidite Böbrek hastalıklarının psikiyatrik yönü, diyalize giren hastaların psikiyatrik yönü Endokrin hastalıklarının psikiyatrik yönü, diyabette, cushing sendromunda, addison hastalığında, feokrositomada, hipo-hipertroidizmde psikiyatrik bozukluklar Romatoid hastalıkların psikiyatrik yönü, (romatoid artrid) Dermatolojik hastalıkların psikiyatrik yönü Nörolojik hastalıkların psikiyatrik yönü (kafa travması, inme sonrası depresyon, multipl skleroz ve epilepside psikiyatri) Kanser ve psikiyatrik bozukluklar (psikoonkoloji) Tanı aşamasından terminal döneme kadar kanser hastalarında ruhsal durum, psikiyatrik yardım Organ kaybında ya da organ naklinde ortaya çıkan psikiyatrik bozukluklar Mastektomi, ampütasyon Kronik hastalıklarda psikiyatrik bozukluklar Yaşam boyu tedavisi devam eden hastalıklara uyum (diyabet) Cerrahi hastalıkların psikiyatrik yönleri Cerrahi girişim öncesi ve sonrası psikiyatrik tıp hizmeti sunulması, bypass gibi kardiyak cerrahi, jinekolojik onkoloji ve rekonstrüktif cerrahi vb. durumlarda psikiyatrik yardım Ortopedik / fiziki tedavi ve rehabilitasyonun gerekli olduğu bedensel işlev kaybını söz konusu hastalara psikiyatrik yardım Ağrı psikiyatrisi – ruhsal durum etkileşimi Kronik ağrı sendromlarından psikosomatik ağrı ve tıbbi hastalıklarda ortaya çıkan ağrıda (fizik tedavi hastalarında, onkolojide, cerrahi hastalıklrda vb. ) psikiyatrik yardım Kadın hastalıkları ve doğum psikiyatrik yönleri Hamilelik, doğum ve ruh sağlığı, riskli geceliklerde psikoloji, doğum sonrası dönem (postpartum depresyon), premenstrual sendrom, menapozun psikiyatrik yönleri, histerektomi vb. jinekolojik girişimlerin psikiyatrisi Yoğun bakım ünitelerinde yatan hastaların psikiyatrisi Ölmekte olan hastaların bakımında psikiyatrik sorunlar Psikosomatik bozukluklar Psikolojik kökenli bedensel işlev bozuklukları ve hastalıklar (hipertansiyon, ürtiker vb. ) Somatoform bozukluklar Çoğu bedensel yakınmalarla kendini ifade eden ruhsal durumlar Ayrıca Konsültasyon Liyezon psikiyatrisinin diğer faaliyet alanları arasında: Hastalığın psikiyatrik komplikasyonları Hasta psikolojisi, hasta-aile-tedavi ekibi etkileşimi Tedavi yöntemlerinin psikiyatrik komplikasyonları Genel tıpta fonksiyonel psikiyatrik sendrom Tıbbi hastalarda psikoterapi ve psikolojik yardım bulunmaktadır. Bu hastaların ve hasta ailelerinin fiziksel hastalığa bağlı olarak yaşadığı güçlüklerle baş etmelerinde, hastalığa uyumu kolaylaştırmada, psikososyal ve psikiyatrik sorunların tedavi ve bakımında, yaşam kalitesini arttırmada ve ihtiyaç duydukları konularda hizmet verilmektedir. Bu hizmetlerimiz, ilgili diğer uzman hekimler ile eş zamanlı ve eş güdümlü olarak sunulmaktadır. Eş zamanlı olarak psikolojik bakım ve tedavi hizmetleri içinde; Bireysel tedaviler (ilaç tedavisi, tıbbi hastalıklara yönelik psikoterapi), Grup psikoterapileri, Psikolojik eğitim grupları (kanser, diyabet, kronik hastalığı olan kişilere dönük psikoterapi, mastektomi grupları, kardiyak by-pass grupları, ağrı grubu, psikosomatik hastalıklar, gebelik, infertilite (kısırlık), menopoz grupları, fiziksel hastalığa eşlik eden depresyon grupları), Hasta ve ailelerine yönelik psikoterapi ve destek programları sunulmaktadır. 40 May›s 2014 etkileflimleri ola¤anüstü artan günümüz insan›, yeni beyinsel, zihinsel zorlanmalar, yanl›fl ö¤renmeler ve uyum güçlükleri yafl›yor. T›p ile psikiyatrinin kavramsal, klinik ve araflt›rma alanlar›nda bütünleflmesi somatik hastal›¤›n insan nörobiyolojisine ve psikolojisine etkisini, bedensel hastal›klarda geliflen psikiyatrik süreçlerin ve psikososyal etkenlerin, hastan›n uyumuna, yaflam kalitesine etkisinin ötesinde, hastal›¤›n seyrine survisine, prognozuna genel mortalite ve morbiditeye etkisini ortaya koydu. Günümüz ça¤dafl hekimli¤i, sa¤l›kl› de¤erlendirme yapabilmek ve do¤ru tedavi yaklafl›mlar› ortaya koyabilmek için önce insan varl›¤›n›n biyopsikososyal bütünlü¤ünü (yap›sal, biyolojik, geliflimsel, psiflik ve psikososyal) kavramak durumundad›r. Sa¤l›k sistemine bakt›¤›m›z zaman psikiyatri ile t›p yüzlerce y›l ba¤›ms›z yap›lanm›flt›r. Dünyada liyezon psikiyatrisi anlay›fl›n›n ilk kurumsal uygulamas›n› Gevher Nesibe’de görmekteyiz. Burada hem psikiyatrik hastal›¤› olanlara (flizofreni, bipolar vb.) hem de fiziksel hastal›¤› olanlara (fleker, kanser vb.) müzik ve su tedavisi uygulanmaktad›r. Dünyada da 1902 y›l›nda ilk kez bir psikiyatri uzman› genel hastaneye davet edilmifl. ‹lgili gö¤üs hastal›klar› uzman› günümüz terminolojisi içinde tüberküloz hastalar›n›n morali çökünce daha çabuk öldüklerini görünce psikiyatri uzman› ça¤›rm›flt›r. Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisi ve Psikosomatik T›p, esasen t›marhane anlay›fl›ndan ça¤dafl psikiyatriye geçiflte dönüm noktas› olarak, bedenin ve ruhun ayr› ayr› ele al›namayaca¤›n› bilimsellefltirmifltir. Psikiyatri t›bb›n hizmetine verilirken, psikiyatrinin de bilimselleflmesine katk› sa¤lam›flt›r. Gevher Nesibe örne¤inin de ortaya koydu¤u gibi, kültürümüz uygarl›¤›m›z ve hastaya bak›fl aç›m›z KLPP, Bat›’dan farkl› olarak toplumumuzun kolektif düflünce sisteminde tarihsel derinliklerinde vard›r. Bilimsel yap›lanma içeri¤ine bakt›¤›m›zda bu disiplin ülkemizde 1989’da ‹stanbul Üniversitesi’nde kurumsallaflm›fl, takiben ‹zmir ve Ankara baflta olmak üzere t›p fakültelerinde yayg›nlaflm›flt›r. 1990’lardan bu yana ise ulusal kongrelerimiz yap›lmakd›r. Psikiyatri ve di¤er alanlara yönelik uzmanl›k sonras› e¤itimler devam etmektedir. Uluslararas› boyutta 2005 y›l›nda Avrupa Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisi ve Psikosomatik T›p (EACLPP) Kongresi’ne ülkemizde baflkanl›k yapt›k, 2011’de Dünya Psikoonkoloji Kongresi’ne (IPOS) baflkanl›k yapt›k, önümüzdeki senelerde ise Dünya Psikosomatik T›p Kongresi’ne de ev sahipli¤i yapaca¤›z. Humanite Psikiyatrik T›p Klini¤i, KLPP alan›nda multidisipliner ve interdisipliner üst uzmanl›k hizmeti sunmaktad›r. Bu çerçevede hasta ve ailelere dönük psikoe¤itim, hastalara dönük medikal psikoterapi, uzmanlara yönelik üst uzmanl›k e¤itimleri verilmektedir. Gerekti¤inde hastalar›m›z› gün hastanesi modeli içinde ilgili di¤er uzmanlarla birlikte yak›n ve yo¤un müflahede ile h›zl›ca de¤erlendirmekte ve birlikte t›bbi ve psikolojik tedavileri organize etmekteyiz. Bireysel platformda da krize müdahale ve duruma göre uygun terapiler uygulanmaktad›r. May›s 2014 41 Prof. Dr. Sedat Özkan KANSER‹N PS‹K‹YATR‹K YÖNLER‹ 42 May›s 2014 Prof. Dr. Mine Özkan Humanite T›p Merkezi “Kanserle mücadele bedenin ve beynin ortak mücadelesidir” Günlük yaflant›n›n içerisinde “kanser” kelimesi bile bafll› bafl›na olumsuzluklar› ça¤r›flt›r›r. Kanser tan›s› olas›l›¤› olan ya da tan›s› alan hastalarda ise olumsuz duygu ve düflüncelerin geliflmesi neredeyse kaç›n›lmazd›r. Kanser bir y›k›m gibi alg›lan›r ve en dramatik anlam›yla kiflinin psikolojik dengesinde krize neden olur. Kriz; sa¤l›kl› yaflamdan, hastal›k ve ölüm tehdidine uyuma uzanan bir süreçtir. ‹nsanlar, kanser tan›s› karfl›s›nda birçok farkl› tepkiler gösterirler. ‹lk aflamada en yayg›n tepki, floke olma ve inanmamad›r. Gerçe¤in hemen inkar›, ço¤u kez, katlan›lmas› çok güç, baz›lar› için imkans›z, gerçe¤in yaratt›¤› kayg›, panik ve çaresizlik duygular›na karfl› bir savunmad›r. Bir anlamda, gerçe¤i reddederek, olmam›fl kabul ederek hasta, kendini dayan›lmaz kayg›dan korur. Bu nedenle ço¤u hastada psikolojik aç›dan önceden haz›rlanmas› ve çevre, sosyal, duygusal desteklerin sa¤lanarak yavafl yavafl bunun söylenmesi daha do¤ru olabilir. Ard›ndan, k›zg›nl›k ve depresyon geliflir. Hastan›n k›zg›nl›k ve isyan›n› ifade edememesi, depresyon geliflim riskini artt›r›r. Bu dönemde kayg›, yemedeniçmeden kesilme, dikkat da¤›n›kl›¤›, huzursuzluk gibi durumlar normaldir. “Niye ben” türü hiddetlenmeler ve isyan duygular› görülür. birlikte, her kanser hastas›n›n psikolojik güçlük yaflad›¤› düflüncesi de, tüm tepkilerin “normal” olarak kabul edilmesi gerekti¤i düflüncesi de yanl›flt›r. Son y›llarda onkolojideki geliflmeler ve t›bbi hastalara psikiyatrik-psikososyal hizmetleri sunmak için konsültasonliyezon psikiyatrisi servislerinin genel hastanelerde daha yayg›n yap›lanmas›n›, psikiyatrik t›p flemsiyesi içinde psikoonkoloji disiplininin flekillenmesini sa¤lam›flt›r. Kanserdeki kriz 4 aflamal› bir süreç olarak tan›mlanm›flt›r: Psiko-onkoloji ya da psikiyatrik onkoloji 1- fiok hali 2- Tepki aflamas› 3- Direnme 4- Uyum Tedavi sürecinin tamamlanmas›ndan sonra da kiflide yaflanm›fl bir hastal›¤›n psikolojisine ba¤l› olarak yeni durumuna uyumunda sorunlar geliflebilir. Bununla • Kanserin hasta, aile ve tedavi ekibi üzerindeki psikolojik etkilerini, • Psikolojik ve davran›flsal faktörlerin kanser risk ve seyrindeki etkilerini araflt›ran ve kanser hastalar›na psikolojik t›p hizmetlerini sunan bir disiplindir. Kanser tedavisi; cerrahi giriflim, kemoterapi, radyoterapi gibi ço¤ul Kanser hastalarında psikiyatrik değerlendirme ve psikolojik danışmanlık gerektiren belirti ve bulgular şunlardır: • • • • • • • • • • • Sıkıntı Çökkünlük Zihinsel Karışıklık Uykusuzluk Kabus Görme Baş Etme Güçlükleri Panik Kişilik Değişiklikleri Matem Tepkileri Dikkat Bozuklukları Mesleki İşlevlerden Uzaklaşma Gece Sık Uyanma Uyum Güçlüğü Umutsuzluk, Çaresizlik, Suçluluk Duyguları Sosyal Geri çekilme İsteksizlik Keyif Alamama İlgi Alanı Daralması İnkar, Tedaviyi Ret Yaşam İdeallerinin Yok Olması Sürekli Kaygı ve Karamsarlık Geleceğe Dönük Plan Yapamama tedavileri gündeme getirir. Tan› ve tedavide gelifltirilen ileri yöntem ve tekniklerin, bafll› bafl›na psikolojik yan etkileri vard›r. Bu alanda kullan›lan ilaçlar›n birço¤unun ciddi nöropsikiyatrik yan etkileri vard›r. Kemik ili¤i nakli gibi baz› ileri giriflimlerin kendine özgü sorunlar› oldu¤u da bilinmektedir. Bu da kanser tan›, tedavi, hastane ortam›, hasta rolü, yeniden topluma girme ve yeni yaflam biçimlerine uyum güçlü¤ü gibi sorunlar› gündeme getirir. Kanser hastalar› tan›, tedavi ve palyatif dönemlerde çeflitli ve de¤iflik duygusal, ruhsal, davran›flsal reaksiyonlar gelifltirirler. Kanser hastalar›n›n psikolojik aç›dan do¤ru de¤erlendirilmesi için birçok faktör göz önünde bulundurulmal›d›r. Bunlar: 1. Hastal›¤›n özellikleri: Etkilenen organ, ifllev kayb› olup olmad›¤›, tedavinin yan etkileri. 2. Hastan›n bir birey olarak özellikleri: Hastal›¤a iliflkin genel alg›, kiflilik yap›s›, yafl›, yaflam dönemi, bafl etme yöntemleri 3. Psikososyal çevre: Ailenin, toplumun hastal›¤› alg›lama flekli, hastan›n aile ile iliflkisi, hasta-aile ve tedavi ekibi iliflkisi ve iflbirli¤i. Psikolojik engeller Hastal›¤a verilen tepkilerin yan› s›ra, fiziksel hastal›¤›n geliflimi ile hastalar ve aileleri birçok psikolojik engelle karfl›lafl›rlar. Bunlar: May›s 2014 43 sürecine ve tedavilerine kat›labildi¤ine inan›rsa, hastal›¤›n yaflam› tehdit etmesi ile bafl etmek daha kolaylaflabilir Kontrol kayb› hissetmek panik, korku ve umutsuzlu¤a yol açabilir. Tedaviye aktif kat›l›m, psikolojik yard›m, yaflam biçimi de¤ifliklikleri bu kontrol kayb› duygusunu azaltmada yard›mc› olabilir. Unutulmamal›d›r ki, bedenin mücadelesini beynimizin mücadelesi ile desteklemeliyiz • Yetersizlik ve baflar›s›zl›k duygusu: Kanserle karfl›laflan kifliler s›kl›kla bedenlerinin kendilerine ihanet etti¤i duygusunu yaflarlar. Yetersizlik ve baflar›s›zl›k duygusu depresyonu artt›r›c›d›r. • Gizleme: Hastalar yak›n arkadafllar›ndan, akrabalar›ndan veya ifl arkadafllar›ndan teflhisi gizlemeye karar verebilirler. Bu sevilen birinin korunmas› için de yap›l›r. Gizleme zay›f-yetersiz psikolojik uyumla iliflkilidir, çünkü hastalar duygusal destek almay› yasaklam›fl olurlar. düzeyde ruhsal bozukluk bildirilmifltir. T›bbi hastalar genelinde bildirilen %2040 oran›na göre bu oldukça yüksek bir orand›r. En s›k görülen ruhsal bozukluklar; depresyon, kayg› bozukluklar› ve organik beyin sendromudur. Kanserli hastalarda ortaya ç›kan psikiyatrik bozukluklar› flu flekilde s›n›fland›rabiliriz: • Uyum bozukluklar› • Depresif sendromlar • Anksiyete bozukluklar› • Organik beyin sendromlar› (deliryum, demans ve di¤er organik psikiyatrik sendromlar, kemoterapötik ajanlar›n nöropsikiyatrik yan etkileri) • Kiflilik ve tutum de¤ifliklikleri • A¤r›l› sendromlara efllik eden psikiyatrik sendromlar • ‹fltahs›zl›k, bulant›-kusma (kemoterapiye ba¤l›) • Psikiyatrik boyutu olan di¤er sendromlar. Kanser hastalar›nda ortaya ç›kan psikiyatrik ve psikolojik bozukluklar, hastan›n uyumunu ve yaflam kalitesini bozar, hastal›¤›n seyrini ve tedaviye cevab›n› olumsuz olarak etkiler. Kanser hastas›na optimum hizmet ve kanser ile en iyi mücadele flekli kanser hastas›n›n psikolojisini de ele almay› gerektirir. Kanseri tedavi edip, kanser hastas›n›n örne¤in depresyonunu tedavi etmemek eksik bir tedavi olacakt›r. Kanserde psikiyatrik bozukluklar Psikolojik yard›m ne zaman istenmeli? Yap›lan çal›flmalarda, kanser hastalar›n›n %47’sinde tan› konacak • Hastal›¤a uyum güçlü¤ü • Hastal›¤›n seyrini, tedaviye cevab›n› olumsuz etkileyen anksiyete, depresyon, korku gibi duygusal, zihinsel, davran›flsal tepkiler • ‹ntihar giriflimi, çevredekilere zarar verme, agresif tutumlar • ‹leri davran›fl bozukluklar› • ‹flbirli¤i, t›bbi bak›m ve tedaviye uyum güçlü¤ü • Tedavi ekibi ile çat›flma • Geçmifl psikiyatrik hastal›k öyküsü • ‹laç yan etkisi ve ilaç etkileflimleri • Kiflilik de¤ifliklikleri • Tedaviyi reddetme • Uyku ve g›da al›m›na iliflkin sorunlar • T›bbi bak›m ve tedaviyi olumsuz etkileyen kiflilik sorunlar› • Fiziksel hastal›¤a ba¤l› ya da tedavi sürecinde ortaya ç›kan cinsel sorunlar Kanser Hastalarında Depresyonun Belirtileri İlgi ve Zevk Azalması/Kaybı Sıkıntı, Bunaltı, Halsizlik Ağlama, Karamsarlık Uyku Bozuklukları İştahta Artma/Azalma Ölüm Korkusu İntihar Düşüncesi/Girişimi Aşırı Sinirlilik Bedensel Şikayetler Unutkanlık/Konsantrasyon Güçlüğü Gerginlik, Huzursuzluk İçe Kapanma Alkol Kullanımı Evlilik Problemleri, İlişki Problemleri • Gelecek hakk›nda flüphe, belirsizlik: Tedavi ekibinin tatmin edici ve yeterli bilgi vermedikleri durumlarda, ciddi fiziksel hastal›¤›n teflhisi flüphe yarat›r. “Tedavi sonucunda iyileflecek miyim?”, “Ne kadar süre yaflayaca¤›m?” gibi anahtar sorular›n cevab› zordur. Hastal›k ile ilgili önemli noktalar uygun bir flekilde aç›klanmayabilir veya hastalar çeliflkili bilgiler alabilirler. Bunlar flüpheleri, belirsizli¤i artt›rabilir. • Hastal›¤›n› anlamland›rma: Ciddi bir hastal›kla karfl›lafl›ld›¤›nda ilk tepki içinde bulunulan durumu anlamland›rma çabas›d›r. Kifli “Neden ben?”, “Niçin flimdi?”, “Bunun olmas› için ne yapt›m?” gibi sorular sorar. Uygun aç›klama bulundu¤unda psikolojik uyum daha mümkündür. Baz› hastal›klarda bu sorular›n cevaplar› daha kolayd›r ama baz› durumlarda güçlü risk faktörleri elde edilemeyebilir. Kanserli hastalar s›kl›kla kendi kendilerini suçlarlar ve bu kendini suçlama psikolojik zorlanmaya yol açarak kendine sayg› ve güveni azalt›r. Bazen suçluluk duygusu yak›nlara yans›t›labilir ve bu durum iliflkileri ciddi flekilde bozabilir. • Kontrol kayb›: Kifli iyileflme 44 May›s 2014 Kanser ve depresyon Kanser ve kayg› bozukluklar› Kanser hastalar›nda en s›k görülen psikiyatrik bozukluk depresyondur. Kanser tan›s› ve tedavi yöntemleri ve bunlar›n anlam›, hastada fliddetli kayg› ve çaresizlik düflünce ve duygular› yarat›r. Hastan›n bu ileri zorlanma ile bafl edebilmesi, yafl›, yaflam deneyimleri, daha önceki duygusal uyum yetene¤i, kanserin yaflam amaçlar›n› (kariyer, aile) tehdit etme potansiyeline, psikososyal ve çevresel desteklerine ve do¤rudan hastal›¤›n kendi de¤iflkenlerine (fiziksel hasarlar, organ kayb›, tedavi seyri, a¤r›n›n fliddeti, hastal›¤›n gidifli...) ve di¤er birçok faktöre ba¤l›d›r. Kansere uyum güçlü¤ü ve çaresizlik alg›s› depresyon gelifliminde en potansiyel unsurlard›r. Ölüm korkusu, çaresizlik, yaflam, ideallerinin tehdit alt›nda olmas›, otonomisini kaybedece¤i, çevreye ba¤›ml› olaca¤›, fiziksel y›k›m olaca¤› gibi düflünce ve kayg›lar, depresyon gelifliminde önemli rol oynayan düflünce ve duygulard›r. Bununla birlikte tedavide kullan›lan baz› ilaçlar›n (kortikosteroidler ve baz› kemoterapi ilaçlar› gibi) ve efllik eden di¤er hastal›klar›n da depresyon riskini artt›rd›¤› bilinmektedir. Kanser hastalar›nda, bafllang›çta tan› ve kriz dönemlerinde kayg› ataklar› s›kl›kla görülür. Bu hastalarda kayg› yaratan kriz durumlar›n› flöyle tan›mlayabiliriz: • Tan› aflamas›, • Tetkik sonuçlar›n› beklerken, • Yeni bir tedavi öncesi, • Tedavi de¤iflimi • Belirti-bulgu ortaya ç›kmas›, • Hastal›¤›n tekrar görülmesi • Hastal›k ça¤r›flt›ran de¤iflikliklerin hissedilmesi. Kanser hastalar›nda depresyon riskini artt›ran faktörler • Depresif bozukluk ya da alkolizm geçmifli, • Kanserin ileri evrede olmas› • Sosyal destek azl›¤› • A¤r›n›n kontrol edilmemesi • Tedavide kullan›lan baz› ilaçlar (kortikosteroidler ve baz› kemoterapi ilaçlar› gibi) ve efllik eden di¤er hastal›klar. Kayg› bozukluklar›n›n bafll›ca belirtileri • • • • • • • Uykusuzluk, Afl›r› hassasl›k, Konsantrasyon bozuklu¤u Tahammülsüzlük Panik ataklar Nefes darl›¤›, kalp çarp›nt›s›, terleme A¤›z kurumas›, bafl dönmesi Organik beyin sendromu Kanser hastalar›nda t›bbi-psikiyatrik acil bir durum olarak deliryum Kanser hastalar›nda deliryum s›kl›kla görülen psikiyatrik bir durumdur. Deliryum acil müdahale ve tedavi gerektiren bir durumdur. Demans geliflimine ya da ölüme neden olma potansiyeli yüksektir. Bu nedenle erken tan›s› ve h›zl›, etkili tedavisi çok önemlidir. Deliryum, ani ve h›zl› geliflen beyin yetmezli¤idir. Bu hastalarda görülen belirti ve bulgular flunlard›r: • Bilinç bozuklu¤u, • Huzursuzluk, • Ajitasyon, • Yorgunluk, • Yönelim bozukluklar› (yer, zaman, kifli) • Dikkat ve biliflsel ifllevlerde bozukluklar • Uykusuzluk ya da afl›r› uyku hali, • Gece ile gündüzü ay›rt etme zorlu¤u. Tablonun gece kötüleflmesi tipiktir. Agresif davran›fllar, ürkütücü görsel halüsinasyonlar, sald›rgan tutumlar, flüpheci alg›lar s›k ve özellikle geceleri ortaya ç›kar. Anlams›z hareketler, taflk›nl›k s›kt›r. Hasta sanki bir kabus yafl›yor gibidir. Uyaranlar›n alg›lanmas›, de¤erlendirilmesi ve bilgi ak›fl› bozuk oldu¤undan tam bir zihinsel kaos yaflan›r. Hasta korku, tehdit edilme hissi içindedir. Bu hastalarda; gerçe¤i de¤erlendirme bozulmufl, bir bilinçbilinç d›fl›, gerçek-rüya s›n›rlar› kaybolmufl gibidir. Deliryum t›bbipsikiyatrik acildir ve yo¤un bak›m gerektirir. Kanser hastalar›na en uygun tedavi ruhsal ve t›bbi tedavi ve bak›m›n efl zamanl› ve efl güdümlü olarak verilmesidir. Fiziksel tedavi ve uyumuna yard›mc› olmak bir bütün oluflturmaktad›r. Fiziksel hastal›klarda ruhsal sorunlar› tan›mak ve tedavi etmek sa¤l›k anlay›fl›n›n do¤al gere¤idir Kansere ba¤l› cerrahi giriflimlerin psikolojik etkisi Mastektomi Organ kayb›n›n efllik etti¤i kanser olgular› psikolojik yard›mda önceliklidirler. Organ kayb›na örnek alarak meme kanseri sonras› memenin al›nmas›, “mastektomi” verilebilir. Meme kanseri kiflinin narsistik bütünlü¤ünü tehdit eder ve yaflam amaçlar›n›n sars›lmas›na neden olur. Mastektomi, ciddi boyutta bir kay›p yaflant›s› ile birlikte kiflinin ifllevlerini, imaj›n›, özgüvenini, kendi vücudunu alg›lay›fl›n›, ruhsal durumunu ve çevre ile iliflkilerini etkiler. Ayr›ca; çeflitli kayg›lara ve korkulara yol açabilir. Bunlar, yak›nlardan ve çevreden ayr›lma kayg›s›, estetik kayg›lar›n yol açt›¤› sevgi, ilgi, destek ve onay› kaybetme korkusu, temel ifllevlerini, vücut üzerinde denetimini kaybetme kayg›s› olarak s›ralanabilir. Hastal›k öncesi yaflam tarz› dolay›s›yla (sigara ve alkol kullan›m›, çeliflkili cinsel yaflant›… gibi) May›s 2014 45 suçluluk duygular› ve cezaland›rma korkusu da görülebilir. Meme kanseri ve mastektominin yol açt›¤› bir di¤er önemli kayg› da hastal›¤›n tekrar etmesine yöneliktir. Bu tür kayg›lar yaflayan bir hastada, flok, kayg›, depresyon, k›zg›nl›k, inkar, düflmanca tutum, yans›tma, patolojik ba¤›ml›l›k, agresif direnç ve psikolojik gerileme gibi çeflitli davran›flsal ve duygusal tepkiler geliflir. Cerrahi müdahale öncesinde psikiyatrik yönden haz›rlanmalar› oldukça önemlidir. Ameliyat öncesinde hastaya kayg›s›n› artt›rmayacak flekilde hastal›¤›n›n ne oldu¤u, ameliyat›n içeri¤i ve olas› yan etkileri ve hastan›n kendine yard›m için ne yapabilece¤i aç›klanmal›d›r. Mastektomi sonras› en yayg›n olarak görülen psikiyatrik bozukluklar Her fiziksel hastal›k ve cerrahi giriflim gibi mastektomi uygulamas› da kiflilerde zorlanma yaratan ve psikososyal krize yol açan bir durumdur. • Depresyon ve anksiyete • Uyum güçlükleri • Cinsel güçlükler • Fobik reaksiyon • Deliryum Rahmin al›nmas› (Histerektomi) Kad›nlar rahimlerini çocuk yap›m organ›, cinsel organ, salg› organ›, vücut ifllev düzenleyicisi, gençlik ve çekicilik organ› fleklinde görmektedirler. 46 May›s 2014 Histerektominin yap›lma sebebi, bireysel ve kültüre özgü faktörler daha sonra verilen tepkilerde belirleyici rol oynamaktad›r. Kad›n›n yafl›, do¤urganl›k durumu, ameliyat› alg›lama biçimi, ameliyattan beklentiler, destek sistemlerinin varl›¤›, yak›nlar›n, efl ve partnerin tutumlar› duygusal tepkileri etkileyen faktörlerdir. Histerektoromi operasyonundan sonra ciddi psikiyatrik bozukluklar ve özellikle depresyon gelifliminin s›k oldu¤u düflünülmesine ra¤men bu alanda yap›lan çal›flmalar histerektomiye özgü bir psikiyatrik bozukluk oldu¤unu göstermemektedir. Histerektomi uygulanan hastalar›n ço¤unda, ameliyat öncesi y›llarda ifllevselliklerini etkileyen boyutta kanamalar, dismenore ve a¤r›l› menstruasyonlar oldu¤u ve bu zorlu durumlar›n kayg› ve depresyona neden oldu¤u belirtilmifltir. Histerektomiden sonraki ilk haftalarda klinik psikiyatrik sorun pek görülmez, ço¤unlukla operasyon travmas› geçtikçe ve günlük yaflama uyum dönemi ile birlikte psikolojik sorunlar ortaya ç›kar. Psikiyatrik hastal›k öyküsü olanlar, ameliyat sonras›nda ayr› yaflayan ya da boflanm›fl olan ve ciddi pelvik patolojisi olmayanlarda depresyon daha fazla bildirilmifltir. Histerektomide organ kayb›na ve vücut imaj›na iliflkin kay›p kayg›s› daha fazlad›r. Genellikle cinsel iflleve iliflkin ba¤lant›l› düflünceler ve özgüven zedelenmesine ba¤l› olarak depresif reaksiyon daha s›kt›r. Histerektomiye iliflkin tutumlar 3 alt grupta incelenir: 1- Üretkenlik ifllevlerin kayb› 2- Menstruasyonun kayb› 3- Cinsel iflleve tehdit. Gereksiz beklentileri olmayan, olumlu evlilik iliflkisi tan›mlayan, özgüveni yerinde, ifl ve sosyal etkinlikleri olan, çocuk yapmay› tamamlam›fllarda uyum daha iyidir. Bu operasyon öncesinde kapsaml› bir psikiyatrik de¤erlendirme ve operasyon sonras› sa¤lanacak psikiyatrik ve psikolojik destek hasta için ideal koflullar›n sa¤lanabilmesinde en önemli aflamalard›r. Hastal›¤›n t›bbi tedavisi ile efl zamanl› olarak hastan›n psikolojik tedavisi sürdürülmelidir. Hastalar kaderci kabullenifl ile inkar etme davran›fl› aras›nda gidip gelirler. Bu hastalarda ortaya ç›kan depresyon yüzeysel telkin yöntemleri ile ya da “takma kafaya” gibi yaklafl›mlarla düzelmezler hatta hastada öfke yarat›r. Ailenin sa¤layaca¤› anlay›fl ve destek ile klinik psikolojik tedavinin birlikte götürülmesi gereklidir. Günümüzde t›p ve psikiyatri ve psikoloji bilimlerindeki geliflmeleri bütünleyen bir anlay›flla yeni tedaviler gelifltirilmifltir. Bu hastalar›n psikolojik de¤erlendirmesi genel psikiyatriden ileridir ve tedavileri art›k üst uzmanlaflma alanlar›d›r. Kanser hastalar›nda psikiyatrik ve psikolojik tedavi Kanser hastal›¤› kiflide bir kriz, yas ve ego enfarktüsü yarat›r. Hasta bir uçta çaresizlik ve umut yitimi ile, di¤er uçta savaflma ve mücadele aras›nda gider gelir. ‹nkârc› yaklafl›m ile felaketçi alg›lama iki kutup oluflturur. Bu mücadele xisiphus ruhu ile de¤il prometheus ruhu ile yap›lmal›d›r. Tüm tedavi ekibi ( t›bbi onkolog, radyasyon onkolog, onkolog cerrah, pskoonkoloji uzman›) aras›nda iflbirli¤i olmal›d›r. Bu anlamda hasta ve ailesi ve tedavi ekibi bir bütünlük oluflturmal›d›r. Bu bir maratondur. K›sa mesafe koflusu de¤ildir. Yaflam maratonu da tedavi maratonu da ihmal edilmemelidir. 2011 y›l›nda baflkanl›¤›n› yapt›¤›m›z Dünya Pskoonkoloji Kongresi’nde kanser hastal›¤›n›n seyrinde 6 yaflamsal ölçütlerden birinin distres (stres) oldu¤u kan›tlanm›flt›r. Kanser hastalar› söyledikleri yan›nda söylemedikleri ve söyleyemedikleri ile de çok fley iletirler. Yeter ki zihin kanser olmas›n. Bu hastalar›n bir ço¤unun duygu ve öfkelerini inhibe ettikleri görülür, halbuki psikoloji aç›dan kendilerini ifade etmeleri çok önemlidir. Hastal›k tan›lar› ile birlikte tüm yaflam›, geçmifli ve gelece¤i muhasebe ederler. Bu muhasebenin sa¤l›kl› yap›lmas› do¤rudur. Sa¤l›ks›z yapmak depresyona ve çözümsüzlük alg›s›na götürebilir. Asl›nda bu hastal›klarda psikoterapi ve tedavinin amac› post travmatik growht yani travma sonras› büyümenin sa¤lanmas›d›r. Hastal›¤›n sa¤lad›¤› kriz do¤ru bir psikolojik de¤erlendirme ile daha sa¤l›kl› ve daha olgun aç›l›mlara ve yap›lanmalara f›rsat verebilir. Hastal›k öncesine göre, hastal›k sonras› krizden yeni fleyler ö¤renerek daha mutlu ve üretken, yeni yaflam sürdüren birçok insan›m›z vard›r. Hastalar›n üçte birinde duygusal tükenme riski ciddidir. Tükenmemek için hastal›kla do¤ru mücadele ve yaflamla yeni ifllikler kurmak gereklidir yani inkar etmeden ve felaketlefltirmeden yap›lmal›d›r. Bu insanlara yeni bir ego ve yeni bir zihniyet kazand›rmal›y›z (antikanser zihin). Birçok hastada kanser hastal›¤›n›n alg›s›, hastal›k öncesi kiflilik ve s›kl›kla tedavi yöntemlerine ba¤l› kayg› bozuklu¤u ve depresyon geliflebilir. Kanser hastas›nda meydana gelen depresyon, psikiyatri klini¤indeki depresyondan, geliflim ve tedavi yöntemleri aç›s›ndan çok farkl›d›r. Burada önce zihin (kognisyon) sonra duygular depresifleflir, sonra da beden depresifleflir. Beynin ve bedenin depresifleflmesi de ba¤›fl›kl›k sistemini zafiyete u¤rat›r. E¤er beyin kimyas› (endokrin ve ba¤›fl›l›k) depresifleflmiflse antidepresan tedavisi gereklidir. Depresyonun bir beceriksizlik gibi alg›lanmas› ve hastan›n bundan sorumlu tutulmas› yap›lan yanl›fllard›r. Kifli de bunu istememifltir. As›l önemli olan erken baflvurudur. Henüz depresyon zihinde iken, beyin kimyas›n› bozmadan önce psikolojik tedaviye baflvurulursa sadece psikolojik terapi yeterli olabilmektedir. Bu insanlar›n takibinde iki nokta önemli, 1. ‹nsanlar›n kendilerini iyi hissetmeleri kifliye özeldir. Kifli kendini iyi hissedece¤i etkileflim ve ortamlar› tercih etmelidir. 2. Hayatla psikolojik ilgi ve ba¤lant›lar güçlendirilmelidir. Ruh ne kadar yaflamla ilgili ve yaflam› seviyorsa hücreler de o kadar mücadele edecektir. Kanser hastalar›nda psikolojik tedavinin amaçlar› flöyle özetlenebilir: • Psikolojik bozukluklar› ve sorunlar› düzeltmek ve azaltmak • Psikolojik ac›y› azaltmak • Psikolojik ve sosyal uyumu sa¤lamak, yaflam kalitesini artt›rmak • Kayg›, depresyon, felaketçi tepkiler ve di¤er psikiyatrik belirtileri düzeltmek • Mücadele ve yaflama güç ve dürtüsünü artt›r›c›, kansere ruhsaldavran›flsal uyumu güçlendirmek • Hastal›kta ve yaflamlar›nda kendi denetimlerinin oldu¤u duygusunu gelifltirip artt›rmak, ayn› zamanda kanser tedavilerinde etken kat›l›m› sa¤lamak • Kanserle iliflkili fiziksel ve psikolojik sorunlarla bafl edebilmek, etken yöntemleri ve tutumlar› gelifltirmek • K›zg›nl›k, öfke, suçluluk vs. gibi (örtülü) duygu ve tepkilerin serbestçe ifade edilmesini ve hastal›kla ilgili düflüncelerin anlat›lmas›n› cesaretlendirmek, • Hasta ile aile ve sosyal etkileflim alanlar› aras›ndaki iletiflimi güçlendirmek • Gelecekte ve varoluflla ilgili bilinmezlikte bafl etme yollar›n› incelemek. Aileye yönelik psikolojik tedavinin amaçlar› flöyle özetlenebilir: • Hastal›¤›n aile bireylerindeki etkisini araflt›rmak, durumu etkileyen önceden veya birlikte var olan psikopatolojik reaksiyonlar› tan›mlamak, • Tedavi ile ilgili verilen kararlar› gözden geçirmek, • Hastal›kla ilgili duygular› ve düflünceleri paylaflmak, • Hasta ve aileyi bir araya getirerek hastal›k hakk›ndaki duygular›n paylafl›lmas›n› cesaretlendirmek. Psiko-Onkoloji Birimi Çal›flanlar› Fiziksel hastal›klar›n psikiyatrisi ve bu alan›n tan›, tedavi ve e¤itim hizmetleri bir bütündür. Do¤ru tan› ve tedavi için bu alanda uzmanlaflm›fl kiflilerin görev almalar› gerekmektedir. Psiko-onkoloji birimimiz uzman klinik psikologlardan ve psikiyatristlerden oluflan bir tak›md›r. Klinik hizmet vermenin d›fl›nda, psikoonkoloji servisinde çal›flanlar araflt›rma projeleri ve e¤itimsel sunumlar da haz›rlamaktad›rlar. Bu alanda çal›flan bir uzman terapist her fleyden önce hastan›n t›bbi durumunu bilmeli, seyrini de¤erlendirebilmeli, t›bbi hastal›k ve tedavisine iliflkin komplikasyon ve yan etkileri anlamal›d›r. Psikoterapi öncelikle hastan›n ve hastal›¤›n anlafl›lmas›, hastan›n kendi durumunu ve hastal›¤›n› nas›l alg›lad›¤›n›n kavranmas› ile bafllar. Bilgilendirme, umudu yok etmeden gerçekçi kabullenme, tedavi olanaklar›n›n ve seçeneklerinin anlat›lmas›, yanl›fl tutum ve bilgilerin düzeltilmesi ve rahatlatma esast›r. Tedavi, seyir ve yan etkilerinin, hastal›¤›n ne oldu¤unun anlafl›lmas› sa¤lanmal›d›r. Hastadaki olas› felaketçi yorumlar düzeltilmelidir. T›bbi psikiyatrist; hastaya hastal›¤›, tetkikler, sonuçlar› ve hastal›¤›n genel gidifline iliflkin; onkolog ile görüflerek bilgi sa¤lar. Hastan›n psikolojik dinamiklerini irdeleyerek, savunma düzeneklerinin yorumunu yapar, daha etkili olumlu savunma düzeneklerinin geliflimine yard›mc› olur. Hastan›n normal psikolojik ve duygusal tepkilerini ifade etmesini cesaretlendirir. Tan›, yeni tedavi, hastal›k tekrar›, tedavi baflar›s›zl›¤› gibi kayg› ve çaresizlik duygular›n›n en yo¤un oldu¤u dönemde kriz müdahale tedavisi uygular. Yap›lan tüm bu giriflim ve tedaviler hastay› takip eden onkolog ve di¤er uzmanlar ile iflbirli¤i içerisinde yürütülür ve hastan›n tedavisinin baflar›s›n› artt›rmay› amaçlar. Ülkemizde kanser psikiyatrisinin (psikoonkoloji) bir bilimsel disiplin olarak geliflmesi, KLP kavram ve uygulamalar› ile bafllam›flt›r. ‹stanbul Üniversitesi bu bilimsel disipline öncülük yapm›flt›r. ‹stanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü içinde kurulan Psikoonkoloji Enstitüsü kanser hastalar›na psikolojik yaklafl›m aç›s›ndan öncülük yapm›flt›r. Ulusal ve uluslararas› onlarca yay›n ve sunu yan›nda onlarca uzman da yetifltirmifltir. Humanite psikiyatri kanser hastalar›na ve hasta yak›nlar›na üst uzmanlaflm›fl, multidisipliner (psikiyatri uzman›, psikoonkoloji uzman› psikolog, KLP hemfliresi) ve interdisipliner (onkoloji uzman›, medikal onkolog) iflbirli¤i ile bu hizmeti klinik, e¤itim ve terapi zemininde sunmaktad›r. Ayr›ca kanser hastalar› ile çal›flan eleman ve uzmanlar›na dünyan›n belli merkezleri ile iflbirli¤i içinde üst uzmanl›k e¤itimi sunmaktad›r. May›s 2014 47 Prof. Dr. Mine Özkan Doç. Dr. Nazmiye Kocaman Y›ld›r›m STRES ve hastal›klar ve hastal›klar Bilindi¤i gibi, tüm dünyada ölüm nedenleri aras›nda birinci s›rada kalp hastal›klar›, ikinci s›rada kanser gelir. Sa¤l›kta biyopsikososyal model, özellikle konsültasyon liyezon psikiyatrisi aç›s›ndan son derece önemlidir. Bütün hastal›klar›n kökeninde biyolojik, psikolojik ve sosyal faktörlerin oldu¤unun alt›n› çizmek gerekir. Biyolojik faktörler içinde toksinler, genetik etkenler, enfeksiyonlar say›labilir. Psikolojik faktörler aras›nda kiflilik yap›s›, reaksiyon biçimi, bafletme yöntemleri önemlidir. Sosyal faktörler aras›nda sosyal destek de çok önemlidir. Stres 1879 y›l›nda Claude Bernard taraf›ndan organizman›n dengesini bozan uyaranlar olarak tan›mlanm›flt›r. Canon homeostazis kavram›n› ortaya atm›fl ve iç çevrede dengenin sürdürülmesi için otonom sinir sisteminin rolünü tan›mlayarak, “savafl ya da kaç” reaksiyonunu aç›klam›flt›r. 1950’de Hans Selye stresi, zorlanma sonucu ortaya ç›kan bedenin nonspesifik yan›t› olarak tan›mlam›fl ve GAS yani “Genel adaptasyon sendromu”nu aç›klam›flt›r. Lazarus stresi, organizman›n gereksinimlerinin, organizman›n kaynaklar›n› aflt›¤›nda ortaya ç›kan bir sorun olarak tan›mlam›flt›r. Güncel tan›m›na göre ise stres, hem biyolojik, hem psikolojik, hem de sosyal boyutu 48 May›s 2014 ele al›r. Bedensel, ruhsal ve toplumsal etkenlerin sonucu organizman›n dengesinin bozulmas›yla ortaya ç›kan bir gerilim ve zorlanma durumudur. Stres kaynaklar› Stres kaynaklar›, fiziksel, ruhsal, çevresel ve toplumsal etkenlerdir. Deprem gibi yo¤un stres kayna¤› veya trafik gibi günlük hayat›m›zda stres yaratan etkenler olabilir. Burada stres alg›s› da önemlidir; yani neye stres diyoruz, bizi ne zorluyor? Beyin ve alg› sistemi son derece önemlidir. Daha çok kontrol edilemeyen durumlar, kay›plar, yaflam de¤ifliklikleri, yeterlili¤imizi ve kendilik alg›m›z› etkileyen olaylar. Evde, iflte, ailede yaflanan sorunlar ve içsel çat›flmalar, ifade edilemeyen ve belki söze getirilemeyen çat›flmalar, kayg› odaklar› stres kayna¤› olarak yer alabilir. Stres kayna¤› genellikle afla¤›dakilerden bir ya da daha fazlas› olabilir: • Ciddi bireysel veya toplumsal travmatik olaylar, felaketler • Kontrol edilemeyen durumlar, kay›plar • Yaflam de¤ifliklikleri • Yeterlili¤imizi ve kendilik alg›m›z› tehdit eden durumlar • Günlük sorunlar • ‹çsel çat›flmalar Stresörleri de¤erlendirme ölçe¤i Holmes Rahe taraf›ndan gelifltirilmifltir ve Türkiye'de de kullan›lmaktad›r. De¤erlendirmede yüksek puanlar bedensel ve ruhsal bir hastal›k gelifltirme riskinin artt›¤› yönünde de¤erlendirilmektedir. Stres yan›t› Stres yan›t› büyülü bir sistemdir ve insan›n hayatta kalmas›na yarar. Gerekli tüm sistemleri hayatta kalmak için aktive eder, yaflamsal önemi o anda biraz daha az olan sistemleri de pasiflefltir yani gereksiz fonksiyonlar› kapat›r. Peki sistem nas›l çal›fl›r? Bütün sistemleri harekete geçiren bir stresör alg›land›¤›nda alarm, direnç ve tükenme dönemlerini içeren genel adaptasyon sendromu (GAS) olarak tan›mlanan süreçtir. Savafl-kaç reaksiyonunun yafland›¤› alarm döneminde daha çok katabolik reaksiyonlar ön plana ç›kar. Stresör karfl›s›nda hipotalamustan hem sempatik sinir sistemine, hem de adrenal kortikal sisteme uyar›lar gider. ‹lk yan›t sempatik sinir sisteminden, Hipotalamus-Pitüiter Aks›n (HPA) aktivasyonu yaklafl›k 25 dk. sonra bafllar. Ama etkisi daha uzun sürer yani kronik streste as›l sorun yaratan kortizoldür. Sempatik sinir sisteminin uyar›lmas›yla, lokus seruleusun uyar›lmas› ve ondan sonra periferin ve böylelikle de nöral impulslar›n aktivasyonu ile çeflitli bezler ve düz kaslar çal›fl›r. Burada adrenal medulladan katekolamin sal›n›m›yla solunum say›s›, kalp at›fl› h›zlan›r, kan bas›nc› yükselir. Bedenin savaflmas› ya da kaçmas› için kaslara kan ak›fl›n›n artmas›, daha iyi görmek için pupillerin genifllemesi gerekir. Sindirim sistemi ise bask›lan›r. Adrenal kortikal sistemin uyar›lmas›yla da, hipofiz bezinin uyar›lmas›, burada kortikotropin salg›lat›c› faktör (CRF) ile adrenal korteksin uyar›lmas› ve adrenal korteksten de stres hormonlar›n›n sal›nmas› ve kana geçmesi artar. Sonuçta bir tarafta sempatik sinir sisteminin, di¤er tarafta da HPA aks›na glukokortikoidlerden kortizolün fazla sal›n›m› olmaktad›r. Glukokortikoidler adrenal korteksten, katekolaminler (epinefrin, n›orepinefrin) adrenal medulladan sal›n›r. Bütün sistemler bir orkestra olarak hizmet görüyorsa, denetleyen de beyindir. Beyin, özellikle de prefrontal korteks son derece önemlidir. Direnç döneminde anabolik reaksiyonlar ön plana ç›kar. Bedenin yapmak istedi¤i psikolojik olarak da, fizyolojik olarak da dengeyi yeniden (homeostasisi) sa¤layabilmektir. Ancak uyaran sürekli, üst üste, arka arkaya tekrarlan›yorsa sistem tükenme dönemine, allostatik yüklenmeye girebilir, hastal›klarla sonuçlanabilir. Akut stres yan›t›nda, hipotalamustan özellikle otonom sinir sistemi epinefrin, norepinefrin sal›n›m› ile böbrek ve ba¤›rsaklara kan ak›m›nda azalma, karaci¤ere kan ak›m›nda artma olur. Çünkü karaci¤erde glikojen glikoza y›k›l›r, enerji için kana glikoz daha fazla verilir. Kronik stres yan›t›nda daha çok ACTH hipofizden sal›n›r, adrenal korteks uyar›l›r. Vücuttaki enerji kaynaklar›n›n tümünü kullanmak için glukokortikoitler glikojeni glikoza çevirmede o yetmezse proteinleri ya¤lar› hatta ya¤ asitlerini parçalar. Allostazis, allostatik yüklenme kavramlar› ve bunlar›n hastal›klarla iliflkisi 1990’l› y›llarda ortaya at›lm›fl ve halen üzerinde çal›fl›lmaktad›r. Allostaz dinamik bir süreçtir, homeostazisi sa¤lamak için organizman›n kendi içsel ortam›n› de¤ifltirmesidir. Allostaz (de¤iflim yoluyla stabilitenin sa¤lanmas›) s›ras›nda, otonom sinir sistemi, hipotalamus-hipofiz-adrenal aks›, kardiyovasküler, metabolik ve immün sistemler vücudu iç ve d›fl strese karfl› korurlar. Allostatik yüklenme uzun süredir var olan, sürekli vücudun allostazis yapmak zorunda oldu¤u kronik strese karfl› yüklenmesidir. Buna tükenme süreci de diyebiliriz. Tükenme döneminde, hem ruhsal hem de fiziksel hastal›klar ortaya ç›kabilir. Yap›lan çal›flmalarda yafllanma sürecinin May›s 2014 49 h›zland›¤› da bildirilmektedir. Uzun dönem fizyolojik etki yaflam boyunca birikir ve birçok beden sistemini etkiler. Burada bireysel ve genetik farkl›l›klar, stres kayna¤›n›n nas›l alg›land›¤› ve nas›l bafl edildi¤i de çok önemlidir. Baz›lar› stresle alkol miktar›n› art›rarak, sigara kullan›m›n› art›rarak maladaptif davran›fllar sergileyebilir ki, bu da genel sa¤l›¤› etkiler. Bu davran›fllarla da organizma sürekli bir allostatik yüklenme yaflar. Bilindi¤i gibi, tüm dünyada ölüm nedenleri aras›nda birinci s›rada kalp hastal›klar›, ikinci s›rada kanser gelir. Sa¤l›kta biyopsikososyal model, özellikle konsültasyon liyezon psikiyatrisi aç›s›ndan son derece önemlidir. Bütün hastal›klar›n kökeninde biyolojik, psikolojik ve sosyal faktörlerin oldu¤unun alt›n› çizmek 50 May›s 2014 gerekir. Biyolojik faktörler içinde toksinler, genetik etkenler, enfeksiyonlar say›labilir. Psikolojik faktörler aras›nda kiflilik yap›s›, reaksiyon biçimi, bafletme yöntemleri önemlidir. Sosyal faktörler aras›nda sosyal destek de çok önemlidir. Hastalar›n özellikle hastaland›ktan sonra sevdiklerinden, çevrelerinden ald›klar› sosyal destek eksikli¤inin mobidite ve mortalite üzerinde etkisi oldu¤unu gösteren çal›flmalar da literatürde s›kl›kla yer almaktad›r. Stres fizyolojisi • Sempatik Adrenal Meduller (SAM) sistemi üzerine etkiler • HPA ekseni iflleyifli • Endokrin ve immün sistemler üzerine etkiler • ‹nflamasyon ve nöral plastisite Tehdit edici olarak de¤erlendirilen bir uyaran›n alg›lanmas› veya hayal edilmesi bellek ile iliflkili kortikal ve subkortikal yap›larda uyar›lmaya neden olur. Prefrontal korteks aktivasyonu, ba¤lant›l› olarak da limbik sistem aktivasyonu oluflur. Prefrontal korteks ve limbik sistem hakk›nda baz› bilgilere de¤inmek gerekir. Prefrontal korteksin özel bir önemi vard›r. ‹nsan› di¤er canl›lardan ay›ran özelliklerini veren beynin bu alan›d›r. Prefrontal korteks, çocukta beynin en son geliflen bölgesidir. Bu süreç neredeyse ergenli¤e kadar sürer. Bu bölge, beynin di¤er alanlar›yla mukayese edildi¤inde, genetikten en az etkilendi¤i, çevrenin de flekillendirdi¤i, etkiledi¤i alan olarak de¤erlendirilebilir. Nöroplastisite, kullan›lan beyin bir mekanizmad›r. Lokus seruleusta ayn› zamanda her iki sistemde sürekli birbirini uyar›r. Stres sistemleri yani otonom sinir sistemi de yine lokus sereloustan salg›lanan norepinefrinle hipotalamusun paraventriküel çekirde¤ine girer ve oradan CRF salg›lat›r. Böylelikle bir taraftan otonom sinir sistemi h›zla cevap verirken di¤er taraftan hipotalamusu uyar›r. Hipotalamusun uyar›lmas› ve adrenel korteksten kotizolün salg›lanmas› biraz daha vakit al›r fakat etkisi daha kal›c›d›r. Kortizol hücre içine, hücre çekirde¤ine girerek gen transkripsiyonlar›na da yol açabilir. Bu nedenle, stres-hastal›k ba¤lant›s›nda özellikle önemlidir. Strese endokrin yan›t hücrelerin geliflti¤i kullan›lmayan fonksiyonlar›n kapat›ld›¤› olarak tan›mlanabilir. Prefrontal korteks, beynin flafl›rt›c› kompleks bir alan›d›r. Genellikle kognitif davran›fllar› planlamada, kiflilik, karar verme ve sosyal davran›fllarda etkilidir. Beynin daha geliflmifl yürütücü fonksiyonlar›n› yöneten bölgesidir. Alg›lar›, yaflant›lar› birlefltirme, yani yürütücü fonksiyonlar, hedefe yönelik ba¤lant›lar kurma, planlama ve davran›fl› bafllatmadan sorumludur. Limbik sistem duygular›m›z›n merkezidir. Singulat girus, hipotalamus, hipokampus ve amigdala sinir hücreleri gruplar›yla, infra orbital frontal bölgeleri içerir. Yo¤un duygular› yaratan an›lar›n depolanmas›, uyku ve ifltah döngüsünü kontrol etmek, sosyal iliflki kurabilme, belli amaçlara ve insanlara ba¤lanabilme ve motivasyonu oluflturmak, koku duyusunun ifllenmesi, libidonun (yaflam enerjisi) düzenlenmesinden sorumludur. Limbik sistem özellikle amigdala emosyonel yan›t›n düzenlenmesinde dürtüler ve içgüdüsel eylemlerde rol oynar. Limbik sistem endokrin ve otonom sinir sisteminin kontrol merkezi olarak hareket eder. Amigdala ve hipokampus korku bölgesi olarak da tan›mlanabilir. Bu bölgeler korkuyu tan›r, geçmifl deneyimlerle birlefltirir, korkulu uyaran karfl›s›ndaki davran›fllar› yönetir. Glukokortikoidlere afl›r› hassas olan Amigdala, sürekli uyaran karfl›s›nda nöroplastisite nedeniyle de korku yaflant›s› gerçekleflebilir, her fleyden korkmay› ö¤renir. Kortikal ve limbik alanlardan inen yollar locus coeruleusun, beyin sap›n›n, sempatik ve adrenomedüller sistemin noradrenerjik hücre gruplar›n› harekete geçirir. Strese nörotransmitter yan›t Kortikal ve limbik alanlardan inen yollar beyinde noradrenerjik nöronlar›n merkezi say›lan ve ponsta bulunan locus coeruleusun noradrenerjik aktivasyonu art›r›r. Lokus coeruleusun uyar›lmas›yla direkt olarak periferik otonom sinir sistemi ganglionlar›ndan katekolaminler sal›n›r. Katekolaminler etkilerini; özellikle norepinefrin alfa1 alfa2 reseptörleri, epinefrin beta1 beta2 reseptörleri üzerinden etki eder. Adrenal medullan›n uyar›lmas›yla da katekolaminler salg›lan›r. Böylelikle tümü birleflerek sempatik sinir sistemi aktivasyonu hedef organlarda, perifer dokularda etkileri (kalp ve solunum h›z›nda artma, terleme, kaslara kan ak›fl›nda artma, kas gerginli¤i, biliflsel aktivite, gastrointestinal aktivitede de artma) görülür. Serebral kan damarlar›n›n adrenerjik reseptörlerinin uyar›m› perfüzyon art›fl›n›, beyin glikoz al›m› art›fl›n› ve enerji metabolizmas›n›n art›fl›n› sa¤lar. Ön beyin norepinefrin aktivitesinin artmas›, bireyi tehdit eden duruma kiflinin dikkatini yöneltmesi için gerekli Strese yan›t olarak görülen temel endokrin tepki HPA eksen aktivasyonudur. Bu aktivasyon, hipotalamustan paraventriküler çekirde¤inden (PVN) portal venöz dolafl›ma ç›kan CRF ve arjin vazopressin (AVP) taraf›ndan bafllat›l›r. CRF sal›nmas› ön hipofizde ACTH ve ß endorfin sal›verilmesine neden olur. Hipotalamustan CRF sal›nmas› hipokampustan gelen inhibitör uyar›larla kontrol edilir. Hipokampus, amigdala ve hipotalamusun PVN stres fizyolojisinde nöroendokrin kontrol merkezleri olarak sorumlu tutulmaktad›r. Glukokortikoidler vücutta ve beyinde ilgili reseptörlerine ba¤lanaca¤› hücrelerin sitoplazmas›na girerler. Aktive edilen reseptörler hücrenin çekirde¤ine girer ve gen transkripsiyonlar›n› regüle ederler. Bu durum yükselmifl glukokortikoid etkilerinin SAM’a göre daha uzun sürede ortaya ç›kmas›n› ve fizyoloji ve davran›fl üzerine olan etkilerinin uzun sürmesini aç›klar. Kronik stres ve kronik HPA ekseninin yükselmifl aktivitesi, afl›r› salg›lanan glukokortikoidlerin supresif etkileri ve s›k SAM yan›tlar›n›n ortaya ç›kard›¤› y›prat›c› etki uzun dönemde fiziksel ve mental sa¤l›k üzerinde olumsuz etkiye neden olur. Akut stres bazen büyüme hormonu ve prolaktin sal›n›m›n› artt›rmakla birlikte kronik stres büyüme hormonunu inhibe eder. Özellikle çocuklarda bu durum daha önem kazan›r. Çocukluk ça¤› travmas›na u¤rayan çocuklarda kronik stresin varl›¤›, büyüme ve geliflmeyi de May›s 2014 51 olumsuz etkileyebilir. Kronik stres veya tekrarlayan olumsuz olaylar, kifliyi daha m› güçlü k›lar, daha m› hassas hale getirir? Streslerle çocukluk ça¤›ndan itibaren iyi bafledildiyse o zaman di¤er stres kaynaklar›nda benzer savunmalar kullan›labilir, kifli daha da güçlenebilir. Ancak s›kl›kla kronik stres bireyin depresyona yatk›nl›¤›n› art›r›r, incinebilirlik ve hassasiyet artar. Yeni gelen çevresel stresörlere karfl› bu sistemlerin yorulmas›yla bafl edilemediyse, özellikle çat›flmalar sürdürülür, s›k›nt›lar iyi ifade edilemez ve iyi çözülemez ise, iflte orada hastal›klar aç›s›ndan risk artar. Sürekli allostazis halinde olmak, homeostazise baflar›l› olarak dönememek veya uyaranlar›n çok s›k sürekli olarak gelmesiyle, norepinefrin, epinefrin, kortizol bazal düzeyin üstündeyse allostatik yüklenme gerçekleflir. Genetik ve epigenetik faktörlerin birbirini tamamlay›c› biçimde, perinatal dönemden peripubertal döneme kadar uzanan, geliflimsel dönem boyunca etkileflerek, bireyin depresyona yatk›nl›¤›n› veya çevresel stresörlere karfl› incinebilirli¤ini art›rd›klar› bildirilmifltir. Çocukluk ça¤›nda olumsuz olaylar›n ve kronik stresin, CRF içeren hücrelerde uzun süreli de¤iflikliklere yol açt›¤› ve bu flekilde depresyona yatk›nl›k oluflturdu¤u ileri sürülmektedir. Depresyonda HPA ekseninin aktivitesi, idrarda serbest kortizol düzeyinde, BOS kortizol düzeyinde artma ve dekzametazon süpresyon testine (DST) kortizol direnci saptan›r. Psikonöroimmünendokrinoloji alan›nda özellikle son dekatta konuyla ilgili çal›flmalar artm›flt›r. ‹nsan psikolojisi, immün sistemi, hormon salg›layan sistemlerin tümü etkileflim halindedir. Beyin tüm sistemlerin orkestra flefi olarak ve tüm sistemlerle birlikte çal›fl›r. Emosyonlar/depresyon, nörotransmitterlerle immün sistem etkileflimi söz konusudur. Otoimmün hastal›klar›n etiyolojisinde de ayr›ca araflt›r›lmaktad›r. Nöroendokrin inflamatuar immün etkileflimler Stresin etkisiyle nörotransmiterler, 52 May›s 2014 nöropeptitler, nörohormonlar hepsi etkilenir. Sinir hücreleri, endokrin organlar ve ba¤›fl›kl›k hücreleri aras›nda ba¤lar bozulabilir. Nöroendokrin ve immün sistemler, ortak sinyal ileticilerini ve reseptörleri paylafl›rlar. Sinir, endokrin ve immün sistemler aras›nda sürekli bir ba¤ vard›r ve etkileflim halindedir. Aralar›ndaki iletiflim de sitokinler taraf›ndan sa¤lan›r. Sitokinler interlökin 1, TNF α, interferon γ , interferon Á immun sistem-HPA ekseni karfl›l›kl› etkileflimdedir. Antijen veya antijen d›fl› mekanizmalar santral ve periferal immünositler taraf›ndan sitokinlerin (IL-1, IL-6 ve TNF α) sal›n›m›n› artt›r›r. Bu sitokinler inflamatuar yan›t› idare etmek üzere hipotalamustan CRF sal›n›m›n› uyar›r. Sal›nan kortizol uygun fonksiyonunda inflamasyonu azalt›r (IFN-γ, IL-1,2,3,6, TNF α, bradikinin, serotonin ve histamin ve kollejenaz ve elastaz dahil doku hasarlay›c› enzimlerin süpresyonuyla) ve böylece immün sistemi koyucu rol oynar. Kortizolün dengeli sal›n›m› önemlidir. Sürekli, çok yüksek salg›lanmas› veya sürekli bazalin üstünde salg›lanmas› zarar verici olabilir. Kortizol ayn› zamanda akut inflamatuar tehditleri izole ederek trafi¤i yönlendiren rolünü oynar, böylelikle immun yan›t nerede gerekliyse orada etkili olur. Strese merkezi yan›t azald›¤›nda, inflamasyona ve anormal sitokin sinyaline daha fazla maruz kal›nabilir. “Her fleyin az› karar ço¤u zarar” sistemi burada da geçerli. Sitokinlerin ifllev ve reaksiyonu hemen hemen her hastal›k sürecinde neden inflamasyonun yer ald›¤›n›, önemli oldu¤unu aç›klayabilir. Depresyonun asl›nda inflamatuar sistemik bir hastal›k oldu¤u da tart›fl›lmaktad›r. Stres ve depresyonda: • Lökositoz • NK say›s›nda azalma • T hücre oranlar›nda azalma • Dolaflan nötrofillerin yüksek konsantrasyonu • Mitojen stimüle lenfosit proliferasyonu • Nötrofil fagositozda azalma • T hücre ve NK aktivasyonunda • Monosit aktivasyonunda azalma • IL-1,6,2 ve ‹L-6 res. artma major depresyon tan›l› hastalarda proinf. sitokinlerin konsantrasyonu hastal›k ciddiyeti ve HPA aktivasyonu ile korelasyon gösterir. Stresle sal›nan nöroendokrin mediatörler Th1 yan›tlar›n› (hücresel immünite) selektif suprese eder. Birçok enfeksiyona yatk›n hale getirir. Th2 (hümoral immünite) antikorlar taraf›ndan yönetilen immün reaksiyonlar› stimüle ederler. Th1 ve Th2 birbirlerini inhibe de edebilirler. Çeflitli hücresel ve moleküler immünolojik faktörler, kronik stres ve depresyonda bask›lan›r. Genelde sitotoksik T hücre ve NK aktivitelerinde azalma, somatik mutasyonlar ve genomik instabiliteye neden olma gibi… Stres, ‹nterlökin 1, ‹nterlökin 6, TNFα artma ‹nterlökin 2, ‹nterferon γ, NK aktivasyonunda azalma Kronik stres, DNA tamiri h›z›nda ve kalitesinde moleküler düzeyde sonuçlar› kanser riskini art›r›r. Çeflitli çal›flmalar, stres hormonlar› ve nörotransmiterlerin, tümör geliflimi, büyümesi ve yay›lmas›nda belirgin flekilde etkili oldu¤unu göstermifltir. KAYNAKLAR -Cohen S, Janicki-Deverts D, Miller GE. Psychological stress and disease. JAMA. 2007;298(14):1685-7. -Gunnar M, Quevedo K. The Neurobiology of Stress and Development. Annu. Rev. Psychol. 2007;58:145–73. -McEwen BS. The neurobiology of stress: from serendipity to clinical relevance. Brain Res. 2000;886(1-2):172-189. -Mclain NL, Smith JC. Stres and Coping in The Context of Psychoneuroimmunology: A Holistic Framework for Nursing Practice and Redearch. Archives of Psychiatric Nursing, 1994; 8(4), 221-227. -Powell ND, Tarr AJ, Sheridan JF. Psychosocial stress and inflammation in cancer. Brain Behav Immun. 2013 Mar;30 Suppl:S41-7. doi:10.1016/j.bbi.2012.06.015. -Reiche EM, Nunes SO, Morimoto HK. Stress, depression, the immune system, and cancer. Lancet Oncol. 2004 Oct;5(10):617-25. Dr. Psk. Zeynep Armay Humanite T›p Merkezi Nöroplastisite ve psikoterapinin nörobiyolojisi Beynin gelifliminin ilk yetiflkinlik döneminde (yirmi bir yafl›na kadar) tamamland›¤› bilinmektedir. Bu yafltan itibaren beyin, edindi¤i yeni deneyimlere uyum sa¤lamak için de¤iflir. Beyinde oluflan bu de¤iflimlere nöroplastisite ad› verilir. Bedenimizdeki di¤er ço¤u hücrelerin aksine beyin hücreleri ço¤alamaz, sadece plastisite özelli¤i ile de¤iflim gösterebilir. Son y›llarda nöropsikiyatri alan›nda yap›lan çal›flmalar beynimizin kendini yeniden yap›land›rabilme ve de¤iflim gücünü aç›kça göstermektedir. Bu oldukça heyecan verici ve yeni bir geliflmedir. Davran›fllar›m›z, yaflam tarz›m›z, bak›fl aç›m›z ve düflünce kal›plar›m›zdaki de¤iflimler beynimizde yap›sal de¤iflimlere yol açacak niteliktedir. Beynin gelifliminin ilk yetiflkinlik döneminde (yirmi bir yafl›na kadar) tamamland›¤› bilinmektedir. Bu yafltan itibaren beyin, edindi¤i yeni deneyimlere uyum sa¤lamak için de¤iflir. Beyinde oluflan bu de¤iflimlere nöroplastisite ad› verilir. Bedenimizdeki di¤er ço¤u hücrelerin aksine beyin hücreleri ço¤alamaz, sadece plastisite özelli¤i ile de¤iflim gösterebilir. Beynin iyi durumda olmas› ve geliflmesi hücreleraras› ba¤lant› (sinapslar) say›s› ile yak›ndan iliflkilidir. Nöroplastisite, sinaptik ba¤lant›lar›n say›s›n› artt›r›r ve beynin geliflimine katk›da bulunur. Bu alanda yap›lan ilk çal›flmalar plastisite özelli¤inin yaln›zca bellekle ilintili oldu¤unu ortaya koyarken, son y›llarda birçok farkl› beyin bölgesinde plastisite olufltu¤u gösterilmifltir. Bu alandaki güncel araflt›rmalar frontal korteks (beynin ön bölgesi) dahil olmak üzere di¤er ço¤u beyin bölgelerinde nöroplastisite özelli¤ine iflaret etmektedir. Beynimizde oluflabilen dört çeflit nöroplastisite tan›mlanm›flt›r. Bunlar: 1. Geliflimsel plastisite (ö¤renme ve bellek yoluyla), 2. Tepkisel plastisite (k›sa süreli maruz kalma sonras›), 3. Uyumsal plastisite (uzun süreli maruziyet sonras›), 4. Onar›m plastisitesidir (hasar görmüfl nöronun iyileflmesi). Beyinde ortaya ç›kan geliflmeler sinaptik ba¤lant›lar›n gücünü de¤ifltirerek beyni flekillendirir. Bu yeniden flekillenme, çeflitli yollarla gerçekleflir: • Sinapslar güçlendirilebilir, zay›flat›labilir ya da yok olabilir, • Deneyimlerin ve yeni ö¤renmeler sonucu olarak yeni sinaptik ba¤lant›lar oluflabilir, • Eriflkin beyni tüm yaflam boyunca bu geliflime aç›k yap›s›n› korur, • Plastisite oluflturma gücü yüksek olan beyinlerde, ö¤renme ve de¤iflen flartlara uyum çok daha çabuk gerçekleflir. Bu noktada devreye psikoterapi girer. Psikoterapi flu flekillerde tan›mlanabilir: • Zihinsel temsilcilerin biliflsel-duygusal bileflenlerinin yeniden düzenlenmesi, • Ak›lc› çözüm yollar› ve bafla ç›kma mekanizmalar›n›n uygulanmas› yoluyla duygusal ve davran›flsal yeniden yap›land›rma. Psikoterapinin Nörobiyolojisi • Psikoterapide kurulan güvenli temel iliflki: Nöral döngüleri harekete geçirir, • Terapi sürecinde uygun düzeyde uyar›lma: Biyokimyasal süreçleri aktive eder, • Düflünce ve duygular›n aktivasyonu: Ö¤renme deste¤inde yönetici ifllevlerin aktivitelerini koordine eder, • Kendini ifade etme: Bellek, duygu düzenlenmesi ve organizasyonun bütünlefltirilmesini sa¤lar, • ‹yimser, olumlu bir kendili¤in kurgulanmas›: Haf›zay› destekler ve gelecek için referans oluflturur. Ayr›ca psikoterapi, beyindeki kan ak›m›n›, serotonin, dopamin metabolizmas›n›, büyüme hormonu salg›lanmas›n› ve tiroit fonksiyonlar›n› da olumlu yönde etkiler. Psikoterapi yaklafl›mlar› aç›s›ndan biliflsel (kognitif) davran›flç› psikoterapi beynin kendini yeniden yap›land›r›lmas›nda oldukça etkilidir. Terapideki davran›flç› ö¤eler; ö¤renme ve bellekle ilgili motor ifllevlerdeki bozukluklarda ve amigdala, bazal gangliyonlar, hipokampus üzerinde etkindir. Biliflsel ögeler ise; sözel düflünce, varsay›m ve flemalardaki sorunlu yap›lanmalarda ve neokorteks, özellikle frontal korteks üzerinde etkilidir. Özetle, do¤ru psikoterapi yaklafl›m› ile düflünce yap›m›zda, kal›plaflm›fl davran›fllar›m›zda, yaflad›¤›m›z çeflitli zorlanmalarla ilgili deneyimlerimizde ciddi ve köklü de¤iflimler yaratabilme flans›m›z vard›r. KAYNAKLAR -Doidge N. (2007). The Brain That Changes Itself. Viking Penguin Group, New York. -Kui¬pers SD, et al. (2003). Mo¬le¬cu¬lar cor¬re¬la¬tes of im¬pa¬ired pref¬ron¬tal plas¬ti¬city in respon¬se to chro¬nic stress Jo¬ur¬nal of Neu¬roc¬he¬mistry 85:1312-1323. -LeDoux J. (2002). Synaptic Self: How Our Brains Become Who We Are. Harmondsworth, Middlesex, England: Penguin Books. -Moyers B. (1993). Healing and the Mind. New York, New York: Doubleday May›s 2014 53 ÇOCUK, ERGEN VE A‹LE Doç. Dr. Nazmiye Kocaman Y›ld›r›m Kendini yönetme becerisini gelifltirme ve STRESLE BAfiETME Bafl›m›za gelenleri belirleyemeyebiliriz ama tepkilerimizi, davran›fllar›m›z› seçebiliriz. Bunu da temelde etkileyen inançlar›m›zd›r. Çünkü insan inand›¤› do¤rultuda davran›r, davran›fllar› da inançlar›n› beslemeye devam eder. Tepkilerimizi tan›r, sorumlulu¤unu al›r ve kabullenirsek de¤iflim gerçekleflebilir. Ba¤›ms›z gözlemci olarak düflüncelerimizi, inançlar›m›z›, duygular›m›z›, bedensel belirtilerimizi ve davran›fllar›m›z› anlarsak, kendimizi yönetebiliriz. Stres (eustres), yaflam›n bir parças›, de¤iflim ve geliflim için uyaran veya stres (distres), dengeyi bozabilecek bir faktör olabilir. ‹nsan›n biyopsikososyal ve spiritüel dengesini etkileyen her unsur, stres kayna¤› (stresör) olarak görülebilir. Iç ve d›fl stresörlere karfl› stres yan›t›, bireyi zorlayan fiziksel veya psikolojik bir uyaran karfl›s›nda bireyin gelifltirdi¤i uyum sa¤lamaya yönelik tepkilerdir. Stres durumunda, de¤iflim yoluyla stabilitenin sa¤land›¤› biyolojik/fizyolojik süreç allostazis olarak adland›r›l›rken, psikososyal ve spiritüel çabalar da bafl etme ve savunma mekanizmalar› olarak tan›mlanabilir. Birbirini de etkileyen nörobiyolojik ve psikolojik bu süreçler asl›nda stres yan›t›/tepkisi olarak ifade edilebilir. Kiflinin, stres yaratan etkeni ya da ortaya ç›kan tepkiyi bilinçli olarak de¤ifltirerek, stresin kendi üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmas› ya da ortadan kald›rmas› yani stres yönetimini veya kendini yönetme becerisini edinmesi gerekir. Bu yaz›, bu bilince ulaflmada okuyucular›n kendi fark›ndal›klar›n› sa¤lamay› amaçlanmaktad›r. Bunun için öncelikle çevre£etken£kifli etkileflimi ile ortaya ç›kan stres yan›t›na, bafl etme ve yayg›n tepki biçimlerine de¤inece¤iz. Bir durumla karfl› karfl›ya kal›nd›¤›nda sorumlulu¤u alma, ba¤›ms›z gözlemci olma, alg›lama biçimi (bak›fl aç›s›) temel ilkeler olarak ele al›nacakt›r. Düflünceler£duygular£bedensel belirtiler£davran›fllar aras›ndaki iliflki anlat›larak, düflüncelerinizi, duygular›n›z›, bedeninizi ve davran›fllar›n›z› yönetmek için kullan›labilecek yöntemler aç›klanacakt›r. Bunu yaparken spirituel boyutun katk›lar›na ve kendilik/benlik alg›s›na da yer verilecektir. Böylece kendinizi anlayarak, tan›yarak tepkilerinizi yönetebilece¤iniz ve dönüflümü nas›l gerçeklefltirebilece¤inizi bileceksiniz. Stres yan›t› Stres yan›t›, çevrenin/ortam›n, etkenin/stresörün ve kiflinin/konakç›n›n özelliklerinin etkileflimiyle ortaya ç›kar (fiekil I). Ortam›n özellikleri ve stres etkeninin say›s›, süresi, s›kl›¤›, fliddeti stres yan›t›n› etkiler. Stresörün say›s› artt›kça, maruz kalma zaman› uzad›kça, fliddeti yükseldikçe bafl etme güçleflir ve daha fazla enerji gerektirir. Stres yan›t› bu faktörlere ba¤l› olmakla birlikte her bireyin ayn› ortamda, ayn› etkenler karfl›s›nda yan›t› farkl›d›r. Bu da kiflinin özellikleriyle ilgilidir. Belli bir ortamda, bir uyaranla karfl›laflan kiflinin stres yan›t›n›; kognitif olarak, etkenin nas›l alg›land›¤› (olumlu, nötr, olumsuz, tehdit, zarar, kay›p, meydan okuma) ve bafl etme stili (kontrol 54 May›s 2014 edebilme, üstesinden gelme, adaptif veya maladaptif yöntemler, problem veya duygu odakl› bafl etme stratejileri) biçimlendirir. Nörobiyolojik olarak stres yan›t›, tehlikeden kaçmak ve güvenli¤e ulaflmak için gerekli tüm sistemlerin harekete geçirilmesi ve gereksiz fonksiyonlar›n kapat›lmas›d›r. Bafl etme ve savunma mekanizmalar› Bafl etme ve savunma mekanizmalar›, stres yönetimine yönelen çabalard›r. Amaç stres karfl›s›nda insan›n biyopsikososyal ve spiritüel bütünlü¤ünü korumakt›r. Bu koruma hem bilinç d›fl› mekanizmalar, hem de bilinçli çabalar ile yap›l›r. Bilinç d›fl› olarak ortaya ç›kan savunma (ego/intrapsiflik) mekanizmalar›; ‹nkar, bast›rma, yans›tma, regresyon, yüceltme, rasyonalize etme vb… gibi yöntemleri içerir. ‹ntrapsiflik savunma süreci baflta anksiyeteyi azaltmaya yard›m edebilir ancak savunma mekanizmas›n›n kullan›m›n›n uzamas›, tehditleri veya problemleri çözme girifliminde bulunmay› engelleyebilir. Bilinçli bafl etme çabalar› ise, kiflinin iç ve d›fl isteklerini, gereksinimlerini yönetmek için sergiledi¤i biliflsel ve davran›flsal giriflimler, problem ve duygu odakl› yöntemlerdir. Bafl etme yöntemlerinin kullan›m› genel olarak; stresörü ortadan kald›rmay›, durumu de¤ifltirmeyi veya problemi çözmeyi ve/veya duruma verilen tepkileri de¤ifltirerek kifli üzerindeki olumsuz etkileri azaltmay› amaçlar. ‹nsanlar› gözlemledi¤inizde de¤ifltiremeyecekleri durumlara odakland›klar› ve uzun y›llar flikâyet ettikleri dikkati çeker. Böylece “ayn› davran›p farkl› sonuçlar beklemeye ve k›s›r döngü içinde yaflamaya” devam edilir. Gerçekten yapabilecekleri bunlar m›d›r? San›r›m, dünyay› de¤ifltirmeye çal›flan insano¤lu, kendi bak›fl aç›s›n›, davran›fllar›n›, bafl etme yöntemlerini de¤ifltirmeye direnmektedir. Hatta baz› kifliler de¤ifltirmeyi istediklerini söylemekle birlikte, “elimde de¤il” diyerek yine kendi d›fl›ndakilere yönelebilir ve dönüflümü gerçeklefltiremez. Bu da as›l sorunun kiflinin kendi sorumlulu¤unu almas› ve kabullenmesi ile ilgili oldu¤unu gösterir. Kendini yönetme becerisi edinebilmek için kiflinin her türlü Þekil 1: Stres YanÝtÝnÝ Etkileyen Faktrler ETKEN (ne olduÛu) SayÝsÝ Sresi Þiddeti EVRE (OrtamÝn nasÝl olduÛu) IsÝ, ÝßÝk, ses, trafik, yaßam ortamÝ KONAKI (kißinin kim olduÛu) Biyolojik faktrler, zeka kißilik yapÝsÝ, miza, gemißteki deneyimler, sosyodemografik zellikler, roller, ilißki biimi, baß etme stratejileri, sosyal destek sistemleri rahats›zl›k duygusunun sorumlulu¤unu almas›, kabullenmesi ve çözümün kiflinin kendisinde oldu¤unu anlamas› birinci temel ilkedir. Bunun için de ba¤›ms›z, yani tan›k olmak gerekir. Ba¤›ms›z gözlemci olmas›, kendini yönetmede ikinci temel ilkedir ve kiflinin olan› oldu¤u gibi görmesini, yüzleflmesini, katk› ve zarar›n› tespit etmesini, farkl› çözüm yollar› üretmesini, kendini tan›mas›n› ve yaflamla dengeli bir biçimde ba¤lant› kurmas›n› sa¤lar. Gözlemlemek, zihindeki düflüncelerden ve duygulardan bir süreli¤ine bir ad›m geri çekilmeyi deneyimlemek anlam›na gelir. T›pk› kameraya çekiyormufl gibi sorgulamadan, yarg›lamadan, elefltirmeden, k›zmadan ya da karfl› koymadan, sadece kendini gözlemlemektir. Yaflam›n›zda karfl›laflt›¤›n›z herhangi bir durum/olay/sorun karfl›s›nda ne düflündü¤ünüzü, ne hissetti¤inizi, duygu yo¤unlu¤unuzu, bedeninizin nas›l tepki verdi¤ini ve ne tür davran›fllar sergiledi¤inizi, spiritüel boyutunuzun yaflam›n›za katt›klar›n› ya da yaflam›n›z›n ona katt›klar›n› gözleyip, kabul edip, yönetebilirsiniz (fiekil II). Anlafl›lmas› gereken üçüncü temel ilke alg›lama biçimi/bak›fl aç›s›d›r. Bir durumla karfl› karfl›ya kald›¤›n›zda verdi¤iniz tepkinin kayna¤› nedir? ‹nsanlar tepkilerinin genelde karfl›laflt›klar› durumun sonucu oldu¤unu düflünür. Oysa hangi kiflinin, hangi ortamdayken, hangi etken karfl›s›nda o tepkinin ortaya ç›kt›¤›n›n, kiflinin durumu nas›l de¤erlendirdi¤inin anlafl›lmas› gerekir. Sonuçta nas›l bir durumla karfl›laflaca¤›m›z› belirleyemeyiz ama o durumu nas›l alg›lad›¤›m›z› belirleyebilir, düflüncelerimizin niteli¤ini (gerekli ve günlük yaflamla m› ilgili, yarars›z m›, olumsuz ve/veya y›k›c› m›, pozitif ve/veya yarat›c› düflünceler mi?) de¤erlendirebilir ve ifllevsel düflünceleri seçerek kendimizi yönetmeye bafllayabiliriz. Düflüncelerin yönetimi Düflüncelerin yönetimi, kiflinin otomatik düflüncelerini belirlemesini, biliflsel hatalar›n› fark etmesini, düflüncelerinin gerçekçi ve ifllevsel olup olmad›¤›na dair kan›tlar› araflt›rmas›n› ve alternatif düflünceler üretebilmesini içerir. Düflünceleri sa¤l›kl›/gerçekçi/ifllevsel bir yöne iletmek için önce, bir olay veya durumu yaflarken, korku, üzüntü, k›zg›nl›k gibi bir duygu hissetti¤inizde “o anda akl›mdan hangi düflünceler veya imajlar geçti, kendi kendime neler söylüyordum, o anda zihnimde canlanan herhangi bir hayal var m›yd›?” diye sorarak otomatik düflünceleri yakalamak ve kaydetmek gerekir. Otomatik düflünceler, kiflinin içinde bulundu¤u durumla ilgili bilgi ve verilerin ifllenmesi s›ras›nda oluflan çeflitli biliflsel May›s 2014 55 hatalar/çarp›tmalar içerebilir. Biliflsel çarp›tmalar, kiflinin düflüncesindeki sistematik mant›k hatalar›d›r, gerçekli¤i konusunda yeterince veri veya kan›t olmayan bilgilere dayanmaktad›r. Seçici odaklanma, afl›r› genelleme, abartma ve küçültme, kiflisellefltirme, iki uçta düflünme, felaketlefltirme, falc›l›k biliflsel hatalar›n baz›lar›d›r. Otomatik düflüncelerinizi de¤erlendirirken kendinize “düflüncelerim hangi biliflsel çarp›tmay› içeriyor, düflüncelerimin do¤ru oldu¤unu gösteren kan›tlar›m neler, do¤ru olmad›¤›n› gösteren kan›tlar›m neler?” diye sorabilirsiniz. Sonra alternatif, gerçekçi, ifllevsel yeni düflünceler gelifltirebilirsiniz. Bunu yaparken de kendinize “(……..bir arkadafl›m) olaya böyle bak›yor olsayd› ona ne derdim? veya …….. kifli olsa ne düflünürdü?, bunun baflka bir aç›klamas› olabilir mi?, kendimi böyle hissetmiyorken, bu tür bir durum hakk›nda daha m› farkl› düflünürdüm?, nas›l?, bu duruma 5 y›l sonra dönüp baksam daha m› de¤iflik alg›lar›m?” gibi… sorular sorabilirsiniz. Düflünceleri gereksiz olanlardan, yararl› ve yap›c› olanlara yönlendirmenin yolu kiflinin kendine yarg›lay›c› de¤il, do¤ru ve etkili sorular sormas›d›r. Tabii ki insan›n kendi düflüncelerinin ac› çekmesine sebep oldu¤unu anlayabilmesi büyük bir idrak gücü gerektirir. ‹nsan›n kendisini korumaya çal›fl›rken en büyük zarar› yine kendi kendisine verdi¤ini kabullenmesi kolay de¤ildir. Bunun için kiflinin kendisini e¤itmesi gerekir. Sonuçta “düflüncelerimi de¤ifltirmem mümkün de¤il” diye düflünebilirsiniz. Bu düflüncenizi de test etmek için denemeniz gerekir. Ayr›ca di¤er yöntemler ifle yaramad›ysa, istedi¤iniz sonuca ulaflamad›ysan›z farkl› bir fleyler yapmak gerekmez mi? Duygular›n yönetimi Duygular, herhangi bir durum, olay ya da iç yaflant›larla beraber hissedilir. Insan›n birçok duygusu vard›r ve farkl› yo¤unluklarda yaflan›r. Sevgi, huzur, sayg›, mutluluk, nefle, güç, umut, üzüntü, kayg›, korku, tiksinme, flüphe, k›skançl›k, öfke, utanç, suçluluk, umutsuzluk, keder… Duygular›n ve sonuçlar›n›n yönetimi için kiflinin duygusunu ve düzeyini/yo¤unlu¤unu belirlemesi gerekir. Duygunun yo¤unlu¤unu nesnel olarak ölçme flans› olmad›¤› için, kendi yaflant›lar›n›z› düflünerek o anda yaflad›¤›n›z duygunun yo¤unlu¤unu 0 ile100 aras›nda derecelendirmeye çal›flabilirsiniz. Bu puanlama do¤al olarak öznel bir de¤erlendirmeye dayal› olacakt›r. Duygunuzu ve düzeyini de¤erlendirdikten sonra, duygular›n›z ile düflünceleriniz aras›nda ba¤lant›s›n› kurun. Alternatif düflünceler gelifltirerek duygu düzeyindeki de¤iflimi farkedin. Duygular›n yönetiminde, kiflinin hissetti¤i duygunun kendisine ait oldu¤unu, baflka birinin veya bir fleyin o duygular› yaratmad›¤›n› kabullenmesi de önemlidir. Düflmanl›k duygular›, yarg›lama, geçmiflten bu güne gelen k›rg›nl›klar, yineleyen bir biçimde Þekil 2: Kendini Gzlemleme ve Ynetme DURUM (Kim, nerede. nezaman ne oldu DAVRANIÞLAR OTOMATÜK DÞNCELER MANEVÜ BEDENSEL BELÜRTÜLER 56 May›s 2014 DUYGULAR %0-100 di¤erlerini veya kendini suçlama, birikmifl duygular, pasif tutumlar, yetiflkin yaflama geçememe duygu yo¤unlu¤unu art›r›r. Unutmay›n, duygu, yaln›zca ona enerji verdi¤iniz sürece bilincinizde yaflayabilir. Esneklik, sab›r, flimdi ve burada kalabilmek, di¤erini ve kendini affedebilmek/ba¤›fllayabilmek yararl› becerilerdir. Bedenin yönetimi ‹nsan›n temel fizyolojik ihtiyaçlar›; oksijen, su, beslenme, boflalt›m, uyku, vücut ›s›s›n› sürdürme, aktivite, cinsellik, dinlenme ve bedensel rahatl›kt›r. Bu ihtiyaçlar›n›z›n fark›nda olman›z ve karfl›lamaya özen göstermeniz gerekir. Nefesinizi gözleyip yavafl ve derin nefes alma egzersizini uygulamak yararl›d›r. ‹yi bir nefes yavafl olarak burundan al›n›r, sessiz olur ve akci¤erin bütününü doldurarak diyafram› afla¤› iter. Bunun için de denge, ölçü ve uyum önemlidir. ‹nsan›n kendine yard›m edecek di¤er davran›fllar›; günde 2.5 litre su içmek, h›zl› yememek, sabah kahvalt› etmek, sa¤l›kl› beslenmek (yeflil sebzelere a¤›rl›k verin, küçük porsiyonlarda yemek yiyin, fast-food’tan, fleker ve tuzdan uzak durun), B, E vitamini almak, alkol, sigara, kahve, kola gibi ürünleri tüketmemektir. Boflalt›m ihtiyac›n›z› karfl›larken aceleye getirmemek, yeterli ve düzenli uyumak, cinsel ihtiyac› güvenle karfl›lamak, insan›n temel ihtiyaçlar›d›r. Düzenli egzersiz yapmak, hareketli yaflamak beden ve ruh sa¤l›¤› için çok yararl›d›r. Ayr›ca yoga, masaj, refleksoloji gibi yöntemler uygulanabilir. Birçok çal›flmada gösterildi¤i gibi, müzik, imajinasyon, nefes egzersizi ve relaksasyon (gevfleme), duygular›n›z›n ve bedeninizin yönetimi için yararl›d›r. Ö¤renebilir ve kendi kendinize uygulayabilirsiniz. Di¤er bir yöntem, mizah› kullanmak, hayat›n güldürücü yönünü ortaya ç›karmak, e¤lenceli oldu¤unu görebilmektir. Yanl›fl olan fleyler üzerinde ›srar etmek yerine, pozitif çözümlere iyimserlik ve nükte ile bakmak, dayan›kl›l›¤›n›z› art›r›r. Davran›fllar›n yönetimi Davran›fllar›n yönetiminde, sorun çözme tarz› ve iliflki biçimine yer verilmifltir. Sorun çözme tarz›n›n adaptif yani uyum sa¤lamaya, stres yan›t›n›n çözülmesine yönelik olmas› demektir. Maladaptif (uyumu bozan) bafletme, daha fazla soruna yol açan stretejilerdir. Ay›rabilmek için bir sorunla karfl›laflt›¤›n›zda “bu sorunum ne yaparsam sonsuza kadar kal›r” diye kendinize sorabilirsiniz. Çözmeye yönelik davran›fllar›n›z baflka sorunlara yol aç›yor olabilir. ‹fllevsel olmayan yayg›n çözüm yollar›; sorun ç›kmas›n diye geçici, k›sa süreli çözümler seçmek, kendini feda etmek, kaçmak-kaç›nmak, akl›n›za ilk gelen düflünceyle hareket etmek, ataca¤›n›z ad›m›n sonuçlar›n› düflünmemek, biliflsel kat›l›k ve ö¤renilmifl çaresizliktir. Biliflsel kat›l›k, sabit tutum davran›fllar›, bir sorunun çözümünde, ifle yaramad›¤› halde uygun olmayan belli bir davran›fl›n sürdürülmesi fleklinde aç›klanabilir. Ö¤renilmifl çaresizlik, kiflinin geçmiflte yaflad›¤› olumsuz deneyimler, baflar›s›zl›klar sonucunda sorunlar›n› çözemeyece¤ine inanmas›, y›lmas›, mücadeleyi b›rakmas› durumudur. Bu durum, canl›lar› sadece psikolojik olarak de¤il, biyolojik olarak da çökertmektedir. Çözüme yönelik düflünmek ile soruna yönelik düflünmek birbirinden farkl›d›r. Kendinize, “bu neden hep benim bafl›ma geliyor” yerine, “ne olsa bu bir daha benim bafl›ma gelmez” ya da “bu durum bana ne ö¤retmek istiyor” diye sorabilirsiniz. Herkes sorunlardan büyüyerek, olgunlaflarak ç›kabilir. Elbette bir güçlükle karfl›laflt›¤›n›zda, kendinize bir kaç›fl yolu de¤il, bir ç›k›fl yolu araman›z halinde. Problem etki alan›n›za giriyorsa, planl› problem çözme basamaklar› ifle yarar. ‹liflki, yaln›zca baflkalar›yla geçinmek de¤il, anlamak, yap›land›rmak, desteklemek, gelifltirmek ve ilgilenmek konular›nda bir macerad›r. ‹liflkiler, davran›flsal boyutta ele al›nmas› gereken önemli beceriler içerir. Ben dilini kullanarak kendini ifade etmek, hay›r deme becerisini gelifltirmek, yard›m talep edebilmek-kabul edebilmek gibi assertif (giriflken) davran›fl biçimini gelifltirmek, çaba harcaman›za de¤er sonuçlar ortaya ç›kar›r. Bu becerilerin eksikli¤i kiflinin iliflki biçimini önemli stres kaynaklar›ndan biri haline getirebilir. ‹letiflimin “konuflmak” yerine “dinlemek” oldu¤unu benimsemek gerekir. Aktif dinleme ve empatik geri bildirimde bulunma birbirini anlamay› sa¤lar. Destek sistemlerinin stres yönetiminde özel bir önemi vard›r. Sosyal destek ile kiflinin sevildi¤ini, kabul edildi¤ini, kendisine de¤er verildi¤ini, sayg› duyuldu¤unu, bir gruba ait oldu¤unu hissetmeyi sa¤layan iliflkiler kastedilmektedir. S›n›rlar›n›z›, amaç ve önceliklerinizi belirlemek, denge kurmak için çabalamak gerekir. S›n›rlar›n›z› korumak için hay›r demeyi baflarabilmek gerekir. Hay›r diyerek, önceliklerinize göre hareket edin, kendinize vakit ay›r›n, kendinize yat›r›m yap›n, baflkalar›na f›rsat verin, beklentilerinizi s›f›ra indirin. E¤er siz de¤iflirseniz, iliflki biçiminiz de de¤iflecektir ve bu çok iyi bir zincirleme reaksiyon yarat›r. Stresle bafl etmede spiritüalizm (maneviyat) ‹nsan›n yaflam›nda s›n›rlar›n› zorlayan deneyimlerle bafla ç›kmas›nda spiritüel boyut da önemlidir. Latince’de nefes anlam›na gelen spiritüalite, “hayat›n nefesi”ni ima ederken, yüre¤inizin aç›lmas›, hayat›n muhteflemli¤ini farkedebilme ve flükran duyabilme kapasitenizin gelifltirilmesini içerir. Spiritüalite, s›radanl›k içindeki s›ra d›fl›l›¤› görmeye, varl›¤›n anlam›n› kavrayabilmeye ve insanl›¤›n ötesindeki gücü alg›lamaya yard›m eder. Spiritüel geliflim için yap›lacak tercihlerin çok özel ve bireysel bir süreç oldu¤unu da unutmamak gerekir. Ruhani ve dini inançlar›n insanlar üzerinde sa¤lad›¤› olumlu etkiler ve iyilefltirici gücü oldu¤u bilinmektedir. Spiritüalite, zorluklara karfl› sa¤lam durufl sergilemede önemli katk›s› olan bir bafl etme sürecidir. Tanr›’n›n ya da spiritüal güçlerin deste¤ini hissetme yoluyla duygusal bir destek kayna¤›, yaflama yeniden anlam vermede olumlu yeniden yorumlama ve geliflme için bir araç ya da oluflturdu¤u inanç sisteminin ö¤retileri yoluyla stresle aktif bafl etmek için çeflitli yöntemler sunabilir. Huzurun mevcudiyeti, duygusal karmaflan›n bulunmamas› demektir. ‹çsel benli¤in bütünlü¤ü hiçbir fley hakk›nda, özellikle de “ben kimim” le alakal› çeliflki olmamas› demektir. Kendilik/benlik alg›s› ve dönüflüm Problemlerin ço¤u kiflinin kendiyle ilgili olumsuz tutumlardan, inançlardan kaynaklan›r. Kendinizle olan iliflkiniz asl›nda en çok özen göstermeniz gereken iliflki olmal›d›r. Mevlana’n›n dedi¤i gibi “d›flar›da de¤il, arad›¤›n› kendinde ara”. ‹nsan kendisini sevmezse, kendine güvenmezse, kendisini kabul etmez, sayg› göstermez, sürekli elefltirirse do¤al olarak mutsuz olur, kendisine k›zar, hayal k›r›kl›¤› yaflar. Elefltiren, baflkalar›yla k›yaslayan ebeveynin davran›fl›n›n benlik alg›s› üzerine etkisi yetiflkinlikte de devam ediyor olabilir ama unutmay›n art›k çocuk de¤ilsiniz ve sorumluluk sizin. Özünüzde ne var ve kendinizi nas›l alg›l›yorsunuz? Bu da kiflinin kendi seçimi. Öz de¤er, öz sayg›n›n ve motivasyonun temelidir. Öz de¤er, her hangi bir anda kendiniz hakk›nda ne hissetti¤inizdir. Yaflam›n amac›, kendiniz olmak ve kendinize vermektir. ‹nsan kendisini yafl›yorsa zor gelmez. Kendi eflsizli¤ini idrak ve takdir etmek önemlidir. Herkesin kendi gerçek içsel gücünü bulmas› gerekir. Bulmak ve ö¤renmek ise eylemdedir. Fikirler ve yöntemler, haritad›r; eylem ise yoldur. ‹lerlemeye devam edin, kendiniz hakk›ndaki duygular›n›z›n ne kadar h›zl› dönüfltü¤ünü ve size nas›l do¤al bir içsel güç ve esneklik sa¤lad›¤›n› görerek flafl›racaks›n›z. Bu iflleyifl bir döngüye benzer. Burada okuduklar›n›z, yapacaklar›n›za temel olmak üzere, seçmeniz, yaratman›z ve size destek olmas› için yaz›ld›. Gerçek flu ki... Sizden baflka kimse sizin hayat›n›z› iyilefltiremez, arac› olabilir. May›s 2014 57 GÜN HASTANES‹ MODEL‹ Ülkemiz psikiyatrik hizmetlerin sunumunda muayenehane ortamlar› bütüncül, multidisipliner hizmeti sunmakta yetersizdir. Birçok hasta da geleneksel ak›l hastanelerimizde tedavi görmek zorunda kal›yor. Hastalara t›bbi biyolojik tedaviler yan›nda, psikolojik ve sosyal tedavilerin efl zamanl› ve kesintisiz sunulmas› gerekir. Tedavi maratonu ile yaflam maratonu birlikte sürdürülmelidir. Amaç sadece hastal›¤› tedavi etmek de¤il, kifliye özel bütüncül tedavi sunmak ve kifliye verimli, ifllevsel yaflam sa¤lamakt›r. Muayenehane koflullar›nda mümkün olmayan bu hizmeti, geleneksel ak›l hastanelerinde (özel zorunlu gruplar d›fl›nda) kiflileri tecrit ederek sunma anlay›fl› art›k afl›lmal›d›r. Esasen buna gerek de yoktur ya da yeterli de¤ildir. Amaç hastalar›m›z› toplumdan, aileden, yaflamdan koparmadan tedavi etmektir. Amaç, hastal›k ve hayatla bafl etmeyi ö¤reterek hastay› topluma kazand›rmak, ifllevsel, yarat›c› ve mutlu k›lmakt›r. Kendilerini ifade etmelerine yard›mc› olmak, yarat›c› yanlar›n› ortaya ç›karmak ve hastay› yaflam içinde tedavi etmek esast›r. Burada, psikoterapide yaflam köprüsü anlam›nda u¤rafl terapisi ve psikososyal rehabilitasyonda aileye dönük psikoe¤itim de bütüncül tedavinin parçalar›d›r. ‹nsanlar› yaflad›klar› ifllerden koparmadan, kapal› serviste yal›tmadan, günlük aflina yaflam ortamlar›nda ve terapi içinde yal›t›lm›fl d›fllanm›fll›k duygusuna yol açmadan, bireyselli¤i ön plana ç›kararak, süre¤en, t›bbi ve psikolojik hizmet sunmakt›r. Kald› ki baz› hastalarda veya hastal›k gruplar›nda uzun süre hastanede yat›fl, sosyal becerileri daha da kötülefltirmekte ve regresyona yol açmaktad›r. Gün hastaneleri bu anlamda muayenehane koflullar›nda mümkün 58 May›s 2014 olmayan süre¤en çok yönlü tedaviyi sunan klasik psikiyatri kliniklerinde tecrit ederek tedavi etme gereksinimlerini azaltan ifllevsel bir modeldir. Böylece hastalar›m›z›, ailesinden, toplumdan ve yaflamdan koparmadan, hastane hizmetlerinin tümünün tedavi edici ortam içinde sunulmas›, zaten yat›fl gereksinimini azaltacakt›r. K›sa sürede optimum hizmet Gerekti¤inde k›sa süreli ama yo¤un gözlem ve günübirlik yat›flla optimum hizmet sunularak, tablo k›sa sürede stabilize edilebilmekte ya da gün içi yat›fllarla, birkaç günlük takiple h›zla toparlanabilmektedir. Bu uygulama, psikotik olgular›n bir k›sm›nda, kiflilik bozukluklar›nda, ba¤›ml›l›k tan›mlayan hastalarda, obsesif kompulsif bozuklukta, kronik depresyonda, travma sonras› stres bozuklu¤unda, yeme bozukluklar›nda, fobilerde, panik bozukluklarda ya da baz› tükenmifllik sendromlar›nda ifllevsel bir uygulamad›r. Ayn› uygulama t›bbi fiziksel hastal›¤› olan, cerrahi giriflim uygulanan ya da kanseri olan hastalarda gün hastanesi modeli için de, hem multidisipliner (psikiyatri uzman›, uzman psikolog ve psikiyatri hemfliresi), hem interdisipliner (psikiyatri d›fl› hekim ve uzmanlar) ekip anlay›fl› ile t›bbi psikiyatrik ve psikolojik tedaviler bütüncül sunulabilmektedir. Burada tedavi ekibinin bütüncüllü¤ü ve kendi aralar›ndaki konsültasyon ve iflbirli¤i, hizmet ak›fl›ndaki bütüncüllük ve verimlilik için zorunludur. Hastay› ekip olarak birlikte izleme, gün hastanesi modeli içinde en üst düzeyde bilimsellik ve tedavi potansiyelini sa¤lar. Gün hastanesi modelinin temel avantajlar›ndan en önemlilerinden biri de, tedavi hizmetlerinin ekonomikli¤i ve tedavi sürecinin daha k›sa olmas›d›r. Gün hastanesi modeli, hastay› aile ve toplumdan koparmadan hastane hizmetlerinin tümünü tedavi edici ortam içinde sunan, yat›fl gereksinimini azaltan, ekip hizmeti vermeye zemin oluflturan optimum ve ifllevsel bir uygulamad›r. Humanite Psikiyatri Klini¤i’nde uygulanan gün hastanesi modeli, bütüncül bir tarzla hastaya ve hastal›¤a yaklaflt›¤› için, etkin, sonuca yönelik ve ekonomik bir sistemdir. Ba¤›ml›l›k Dan›flman› Kinyas Tekin Gün hastanesinde ba¤›ml›l›k tedavisi Ba¤›ml›l›k biyolojik, psikolojik ve sosyal yönleri olan, t›bbi, kronik ve ilerleyici bir hastal›k olarak kabul edilmektedir. Ba¤›ml› kifliler ço¤unlukla t›bbi ve sosyal zararlar›na ra¤men ba¤›ml›l›klar›n› sürdürmekte, ba¤›ml› olduklar›n›n fark›nda olamamakta ya da inkâr etmektedirler. Hastal›¤›n çok boyutlu olmas› hem tan›lamada, hem de tedavide çok boyutlu düflünmeyi ve planlamay› gerektirir. Bu nedenle ba¤›ml›l›k tan› ve tedavisi profesyonel ekip ve kurumlarla sürdürülmelidir. Ba¤›ml›l›k tedavisi geçmiflte di¤er psikiyatrik hastal›klar gibi depo hastanelerinde günlerce yat›r›larak tedavi edilirdi. Günümüzde ise bu tedavi flekli hem kurumsal, hem de yaklafl›m biçimi olarak de¤iflmifltir. Yap›lan çal›flmalar (Dlabal ve ark 2002, Guliyev 2012), ayaktan (dayhospital, basedoffice) sürdürülen tedavilerin hastaneye yat›r›larak yap›lan tedaviler kadar baflar›l› olabildi¤ini, hatta bir grup hastaya daha May›s 2014 59 çok avantaj sa¤lad›¤›n› göstermifltir. Günümüzde “gün hastanesi” tedavi flekli oldukça geliflmifltir. Dlabal ve ark. (2002) yapt›¤› çal›flmada, genel psikiyatrik hastal›klarda gün hastanesine baflvuru oran›n› %12 olarak saptam›flt›r. Önceleri psikiyatri hastalar›n›n tedavi sonras› gözlemi için kullan›lan gün hastanesinin, günümüzde acil psikiyatrik hastal›klarda da baflvurulan bir yer oldu¤u belirtilmifltir. Tüm psikiyatrik hastal›klarda etkin oldu¤u bildirilen gün hastanelerinin, ba¤›ml›l›k tedavisinde özel bir önemi oldu¤u belirtilmektedir. Uzun süreli detoksifikasyon tedavisinden sonra, tedaviden ayr›lma ve tekrar maddeye bafllama oranlar›n›n yüksek oldu¤u bilinmektedir. Hastalar›n uzun süre hastanede kalmalar›n›n ba¤›ml›l›k dürtüsünden fazla etkilenmiyorlarm›fl izlenimi verdi¤i, hastalar› koruyan bu güven verici hastane ortam›n›n asl›nda yanl›fl güven verdi¤i belirtilmektedir. Bu nedenle ba¤›ml›l›k tedavisi gören hastalar› gerçek yaflam içinde tedavi etmek, hem hastay› yaflam›ndan koparmamakta, hem 60 May›s 2014 de hastada oluflabilecek ba¤›ml›l›k dürtüsü ile bafl etmesini sa¤lamaktad›r. Marshall’›n (2001) yapt›¤› çal›flmaya göre hastalardaki iyileflme h›z› gün hastanesinde tedavi gören hastalarda daha h›zl› bulunmufltur. Ayr›ca günlük hastane ücretlerinin düflük olmas› gün hastanelerinin tercih nedenlerinden biri olarak görülmektedir. Gün hastanesinin di¤er önemli avantajlar›ndan biri de hasta-aile-tedavi ekibi iflbirli¤ine olanak sa¤lamas›d›r. Ba¤›ml›l›¤›n oluflmas›nda, sürmesinde ve tedavisinde en önemli faktörlerden biri olan ailenin hasta ile iliflkilerini gün hastanesinde görerek de¤erlendirme f›rsat› da bulunmaktad›r. Klini¤imizde bu tedavi yöntemi benimsenerek ülkemizde bir ilk olarak “gün hastanesi modeli” gelifltirilmifltir. Bu modelde hastalar uzmanlar›m›z taraf›ndan de¤erlendirildikten sonra ilk aflama olan detoksifikasyon tedavisi görmektedir. Hastalar›n tedavisi ba¤›ml›l›k alan›nda uzmanlaflm›fl doktor, psikolog ve psikiyatri hemfliresi taraf›ndan yürütülmektedir. Detoksifikasyon döneminde hastalar mümkün oldu¤unca k›sa süre gözlemde tutulmakta ve böylece hastalar sosyal hayatlar›ndan izole edilmemektedirler. Detoksifikasyon tedavisinden sonra ikinci ve en önemli aflamaya geçilir. Bu aflamada hastalara psikiyatrist ve ba¤›ml›l›k terapisti taraf›ndan yo¤un psikososyal destek sa¤lan›r. Yap›lan çal›flmalarda ba¤›ml›l›k tedavisinde ilaç tedavisinin tek bafl›na yeterli olmad›¤›, psikososyal destek sa¤lanan hastalar›n tedavi süresince, ba¤›ml› olduklar› maddeden daha uzun süre uzak kald›klar›, yasa d›fl› madde kullanma s›kl›¤›n›n azald›¤› saptanm›flt›r. Bununla birlikte çal›flmalar, ba¤›ml›l›k tedavisinin bireye özgü olarak planlanmas› gerekti¤ini göstermifltir. Tek yönlü ve sabit bir tedavi program›n›n, tüm hastalara uygulanmas› baflar›s›z olmaktad›r. Bu nedenle klini¤imizde, hastan›n kiflilik özellikleri, ifl hayat›, yaflam biçimi, sosyal çevresi göz önünde bulundurularak, hasta ve yak›nlar› ile ifl birli¤i içinde her hasta ayr› ayr› de¤erlendirilir, kifliye özgü tedavi programlan›r ve uygulan›r. Ba¤›ml›l›k tedavisinde, kiflinin motivasyonu, tedavinin yap›s›, uygulan›fl biçimi ve uygulayan tedavi ekibinin uzmanl›¤› ve uyguland›¤› merkez tedavinin baflar›s›n› etkilemektedir. Hastan›n motivasyonu, bu uzun ve zor süreç için temel etkenlerden biridir. Özensiz tedavi, kapal› servisler, ayn› odada birden fazla ba¤›ml› ya da hasta ile uzun süre yat›fl, sosyal deste¤in olmamas›, kiflinin motivasyonunu olumsuz yönde etkilemekte ve tedavi baflar›s›n› düflürmektedir. Gün hastanesi modelinde, hastan›n motivasyonu göz önünde bulundurularak, hastay› uzun süre yat›r›p sosyal desteksiz b›rakmak yerine, hasta yak›nlar› ile ifl birli¤i içinde, k›sa süreli yat›fl, yo¤un ve özenli bir bak›mla, kifliye özel odalarda, kifliye özgü tedavi programlanmaktad›r. Ba¤›ml›l›k tedavisinde en önemli ilke hasta ile kurulacak güven iliflkisidir. Güven iliflkisi hastan›n inkar›n›n çözülmesinde katalizör etkisi yapmaktad›r. Hastan›n kendini sürekli tedavi alt›nda hissetmesi temel prensiptir. Terapist bunun için hastas›na tedavide oldu¤unu an›msatacak ve sürekli iletiflim halinde olacakt›r. Ba¤›ml›l›k tedavisi hastan›n yaflam›n›n yeniden yap›land›r›lmas› olarak kabul edilmelidir. Ba¤›ml›, hastal›¤›ndan dolay› ço¤unlukla baflta kendisi olmak üzere, ailesini ve sosyal çevresini de olumsuz etkilemekte ve tüketebilmektedir. Bu nedenle ba¤›ml›l›k tedavisi, ba¤›ml› ile bafllayan ve zamanla aile ve sosyal iliflkilerine de yay›lan bir iyileflme sürecidir. Bu süreçte en önemli aflama ba¤›ml›n›n terapist taraf›ndan çok iyi tan›nmas›d›r. Terapist hastay› tan›d›¤› ölçüde, do¤ru zamanda ve do¤ru deste¤i sunabilir. Ba¤›ml› kiflinin, ba¤›ml›l›¤› ve kendisi ile yüzleflmesine yard›m edilir. Bu aflamalar eksiksiz tamamland›ktan sonra ba¤›ml›n›n yaflam›n›n yap›land›r›lma aflamalar›na geçilebilir. En son aflamada ise ba¤›ml›n›n kendini ba¤›ml›l›k oluflturacak her türlü faktörden koruma süreci bulunmaktad›r. Humanite psikiyatri olarak gün hastanesi modeli ile ba¤›ml›l›k tedavisinde hastalar›m›za “haz›r elbise sunmuyor, hastalar›m›za göre elbise dikiyoruz”. Kaynaklar -Dlabal ve ark.,(2002), Esnek tedavi yöntemleriyle ba¤›ml›l›k tedavisi; ayaküstü, yar›m gün, tam gün. -Guliyev, C. (2012). Opiyat Ba¤›ml›l›¤› Tedavisinin Erken Dönemdeki Baflar›s›n› Öngören Faktörlerin Belirlenmesi, T›pta Uzmanl›k Tezi, -Marshall ve ark. (2001), Systematic reviews of the effectiveness of day care for people with severe mental disorders, Health Technology Assessment, Vol. 5: No. 21 -Witbrodt ve ark. (2007), Day Hospital and Residential Addiction Treatment: Randomized and Nonrandomized Managed Care Clients, Journal of Consulting and Clinical Psychology, Vol. 75, No. 6, 947–959 May›s 2014 61 Hastaysam suç benim mi? Toplumda psikolojik rahats›zl›klar› olanlara eskisi kadar olmasa da “deli” muamelesi yap›lmas› ve damgalanmalar›na art›k al›flt›k. Ancak resmi kurumlarda çal›flanlar›n ve medyan›n halen bu tutumlar›n› ve önyarg›lar›n› sürdürmelerini anlayabilmifl de¤ilim. Umar›m sizlere anlataca¤›m olay durumun ne kadar trajikomik oldu¤unu gösterir… 62 May›s 2014 Ayla Karaaslan Psikolojik rahats›zl›k bence, “ruhun herhangi bir rahats›zl›k geçirmesi ile bedenin de bu durumdan etkilenmesi ve sorun yaflamas› halidir”. Halk aras›nda k›saca “deli”... Son y›llarda biraz bilinçlenme olsa da hala bu tür hastalara bak›fl aç›s› de¤iflmedi. Medyadan ve çevremizdeki baz› kurumlardan bu tür iflleri olanlardan duyduklar›ma göre devletin baz› birimlerinde (örne¤in karakol gibi) “suça meyilli ve kapasitede olan insan grubu” olarak alg›land›¤›n› düflünüyorum. T›p insana bilimsel bakt›¤› için dahili hastal›klar ne kadar önemliyse ruhsal hastal›klar›n da o kadar önemli oldu¤unu savunmakta, bu u¤urda mesai harcay›p belki uykusuz kalan de¤erli bilim insanlar› çözümler üretmeye çal›fl›yor. Buraya kadar ki tan›mda her fley net ama bundan sonras› traji komik gibi... Bu bilim insanlar›n› yetifltiren, maafl›n› ödeyen, araflt›rmalara bütçe ay›ran, hastalar› sigortalayarak belli yüzdesini karfl›layan, resmiyette ifle ciddiyetle bakan devletin baz› birimleri, gördü¤üm ve bafl›ma gelen baz› olaylar› de¤erlendirdi¤imde; ister ciddi, ister hafif depresyon atlat›n e¤er bir kere bile psikiyatride kayd›n›z varsa farkl› muamele yapabiliyor. Örne¤in, televizyonda, gazetede anlat›lan baz› olaylarda “psikolojik tedavi görüyordu” bilgisinin vurgulanmas› beni çok rahats›z ediyor. Kifli hastaysa tedavi almas› suç de¤il, sorumlulu¤udur. Ancak yap›lan farkl› muamele, hastan›n psikiyatrik yard›m almas›na engel olabildi¤i gibi, tedavisini gizlemesine ve bunun sonucunda farkl› sorunlar yaratmaya devam ediyor. Psikiyatri d›fl›nda çal›flan baz› sa¤l›k mensuplar›nda veya kurumlar›nda bile bu ayr›m› görmek mümkün. Mesela, bir keresinde böbrek sanc›m tuttu ve hastaneye kald›r›ld›m. Doktorlara derdimi anlatt›m ve onlar›n daha iyi tedavi etmeleri ad›na, kulland›¤›m antidepresanlar› söyledim. Bendeki sanc›ya direkt psikolojik sanc› diye bak›ld› ve asistanlara da “tahlile gerek yok, bir sakinlefltiriciyle geçer. Bir fley ç›kmayacak ama yine de tahlil yapal›m” dendi. Oysa tahlil sonucu afl›r› iltihap oldu¤u anlafl›ld›. Bunu birebir yaflad›m. Baflka bir deneyimim de, panik atak yaflad›¤›m bir sabah eflimin ambulans ça¤›rmas› üzerine ambulans görevlileri ile aram›zda geçenlerdir, aynen yaz›yorum. Bana kalkmam› söylediler. Ben zor da olsa konuflarak rahats›zl›¤›m›, kulland›¤›m ilaçlar› ve kas›l›p kalkamad›¤›m› söylememe ra¤men, görevli “kanser hastalar› bile kalk›yor, sen ne yapmaya çal›fl›yorsun?” dedi. Yan›ndaki arkadafl›ndan yard›m istedi. O da lakayt bir flekilde “Ben belediye miyim yard›m edeyim” dedi. Elbette, panik ata¤›m sinir krizine döndü. Beni ambulansa ald›lar ama ne fayda görevli benimle ilgilenmek yerine telefonuyla oynuyordu. Yaflad›klar›m› Sa¤l›k Bakanl›¤› flikayet hatt›na oldu¤u gibi anlatt›m. Benimle oldukça kibar bir flekilde ilgilenip en k›sa zamanda döneceklerini söylediler. Bir zaman sonra ben ne durumda oldu¤unu merak edip arad›m ve verilen cevap ''Han›mefendi sistemde oluflan sorun nedeniyle yapm›fl oldu¤unuz talep görüntülenemiyor. Daha sonra tekrar aray›n.'' Bu sözün üzerine diyecek baflka kelime yoktur bence... Ben kriz geçirip sinir hastas› oldu¤umdan aç›k seçik talebim ciddiye al›nmad› diye düflündüm. Sizi baz› resmi birimler ciddiye alm›yorsa halk ne desin. Tabii ki DEL‹... Çocuklu¤umdan beri hastal›klarla büyüdüm. Hem dahili, hem psikolojik geçirdi¤im hastal›klar. Bu durum bazen o kadar a¤›r bir hal ald› ki, ruhumun da bundan etkilenmemesi düflünülemezdi. Ben, kendimi biliyorum, sadece bu muameleleri gösteren kiflileri anlamakta zorlan›yorum. fiimdi bu davran›fllar›n sa¤l›kl› oldu¤unu, psikiyatrik tedavi görenlerin suçu oldu¤unu mu düflünmem gerek… May›s 2014 63 HUMAN‹TE PS‹K‹YATR‹ STAJ PROGRAMI “Humanite Psikiyatri T›p Merkezi’nde yapaca¤›n›z stajla ifl hayat›na bir ad›m önde bafllay›n!’’ Humanite Psikiyatri ve T›p Klini¤i; ülkemize psikiyatri alan›nda birçok yenilik ve uygulama getirmifltir. fiimdi ise on y›llara dayanan mesleki, bilimsel birikimini, ulusal ve uluslararas› akademik ve klinik donan›mlar›n›, ö¤renmeye istekli, yenilikçi ve ça¤dafl yeni meslektafllar›na aktar›yor. Türkiye’nin sayg›n ve de¤erli Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisi ve Psikosomatik T›p uzmanlar›, Çocuk Ergen Psikiyatrisi uzmanlar›, nöroloji ve dahiliye uzmanlar› ile birlikte, teoriyle, prati¤i bilimsel çerçevede, etik ve donan›ml› bir flekilde evrensel bir çerçevede bütünlefltirebileceksiniz. 6 katl› ba¤›ms›z hizmet binam›zda gerçeklefltirilecek olan e¤itimlerde; psikiyatri ve psikolojiye iliflkin, tan›, tedavi, günü birlik gözlem ve yat›fl, psikoterapi, rehabilitasyon ve hizmetin gerektirdi¤i nöroloji, dahiliye uzmanlar›yla psikiyatrinin ilkelerini, evrenselli¤ini, yeni bir bak›fl aç›s›yla sentezleyerek akademik hayat›n›za yeni bir pencere açacaks›n›z. Amac›m›z; psikiyatri hastalar›na, psikiyatri ve psikoloji alan›nda hizmet vermek isteyen yeni meslektafllar›m›za bilimsel donan›m kazand›rmak ayn› zamanda pratiklerini gelifltirerek, psikiyatri hastalar›na do¤ru ve güvenli tedavi hizmeti vermektir. Program›n içerisinde teori¤ini ve prati¤ini kazanaca¤›n›z baz› bafll›klar flu flekildedir: Klinik görüflme teknikleri Psikiyatride ve psikolojide temel kavramlar Konsültasyon iliyezon psikiyatrisi ve E¤itim konular› 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. 13. 14. 15. 16. 17. 18. 19. 20. 21. 22. 23. Klinik Görüflme Teknikleri Alkol-Madde Ba¤›ml›l›¤› Psikiyatride ve Psikolojide Temel Kavramlar Anksiyete Bozukluklar› Duygudurum Bozukluklar› fiizofreni Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisi ve Psikosomatik T›p Nörolojik Hastal›klar›n Psikiyatrik Yönleri Dâhili T›pta Psikiyatrik Bozukluklar Kad›n Hastal›klar› ve Do¤um Psikiyatrisi Psikokardiyoloji Psiko-Onkoloji Psikosomatik Hastal›klar Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Nöropsikolojik Testler Zeka ve Kiflilik Testleri Yeme Bozukluklar›nda Kognitif Yaklafl›m Biliflsel Davran›flç› Terapiye Genel Yaklafl›mlar Obsesif Kompulsif Bozukluk T›bbi Hastalarda Biliflsel Davran›flç› Terapi Cinsel ‹fllev Bozukluklar› Arabuluculuk - Uyuflmazl›k Analizi ve Çözüm Teknikleri Çift Terapisi ve Çift Dinamikleri 64 May›s 2014 psikosomatik t›p Psiko-onkoloji Gün hastanesi modeli çerçevesinde tan›, tedavi ve rehabilitif tedavi gözlem Çocuk ergen psikiyatrisi Alkol-madde ba¤›ml›l›¤› Yafll›l›k psikiyatrisi Cinsel ifllev bozukluklar› Klinik psikoloji ve nöropsikoloji Laboratuvar› (kiflilik ve zeka testleri) Psikoterapiler (biliflsel davran›flç› terapiler, cerrahi giriflim uygulanan, fiziksel hastal›¤› olan ve kanser hastalar›nda görülebilen psikiyatrik hastal›klara yönelik özgün psikoterapi programlar›) Staj program›na; - Psikoloji - Psikolojik Dan›flmanl›k ve Rehberlik - Hemflirelik - Sosyal Hizmet Uzman› bölümlerinden mezun veya ö¤renciler baflvurabilir. Staj program› her ay›n bafl›nda bafllay›p ay›n sonunda (4 hafta) bitmektedir. E¤itim Koordinatörü Ertu¤ Gül [email protected] 0507 331 50 24 Adres: Esentepe Mah. Gazeteciler Sitesi Matbuat Sokak No:25 Esentepe/fiiflli/‹stanbul Tel: 0212 274 78 78 Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisi ve Psikosomatik T›p E¤itimi ª Ülkemiz Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisi ve Psikosomatik T›p (KLPP) akademik kadrosu bu alanda Prof. Dr. Sedat Özkan önderli¤inde ekip olarak yeni bir e¤itim veriyor. Bu kurs özellikle hastanelerde çal›flan; t›bbi, cerrahi ve onkoloji hastalar›n› gören psikologlar ve hemflireler için bir ilk olacakt›r. Ayr›ca bu alana ilgi duyan ruh sa¤l›¤› ö¤rencileri için de ufuk açacakt›r. Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisi ve Psikosomatik T›p, sa¤l›kta yeni bütüncül yaklafl›m›, sa¤l›k sisteminde ça¤dafl aç›l›m› temsil eder. KLPP kursu, genel t›p hastalar›n›n psikiyatrik tedavisi, psikoterapisi ve psikolojik bak›m konular›n› içermektedir. ‹çeri¤e afla¤›da yer verilmifltir; Kurs içeri¤i G Konsültasyan liyezon psikiyatrisi ve psikosomatik t›bb›n tan›m› ve geliflimi, G Hastal›¤›n bedene oldu¤u kadar ruhun bedene etkisi (fiziksel-ruhsal durum etkileflimi), G Genel t›pta psikiyatrik bozukluklar (anksiyete, depresyon, uyum güçlü¤ü, deliryum, kiflilik de¤iflimleri vb.) ve ay›r›c› tan›s›, Önkoflul: Psikologlar, psikolojik G Psikosomatik hastal›klar, dan›flmanlar, aile hekimleri, G Cerrahi, kardiyoloji, kad›n do¤um, iç hastal›klar›, nöroloji, cinsel ifllev psikoloji yüksek lisans- bozukluklar›, kronik hastal›klar gibi klinik durumlar›n psikiyatrisi, doktora ö¤rencileri, G T›bb› hastalarda klinik görüflme ve tan› yöntemleri, hemflireler, psikiyatri G Psikiyatrik konsültasyon ilkeleri ve süreci, hemflireleri k›sa özgeçmiflleri G Hasta psikolojisi ve hastal›k davran›fllar›, ile baflvuru yapabilirler. G Hastaya psikolojik yaklafl›m ve psikolojik bak›m ilkeleri, G Hastalarda psikiyatrik ve psikolojik davran›flsal tedavi yöntemleri, G T›bb› hastalarda psikoterapi (Kriz müdahale, Kognitif davran›flç› terapi vb..), G Genel t›pta psikofarmakoloji, E¤itim Koordinatörü Ertu¤ Gül 0507 331 50 24 [email protected] G Aile ve tedavi ekibine psikolojik destek. E¤itim program›m›z Prof. Dr. Sedat Özkan sorumlulu¤unda yürütülmektedir. May›s 2014 65 2014 Y›l› Seminer Konferans Takvimi Tarih ‹çerik/Konuflmac› Saat/Yer 14 Eylül 2013 Arabuluculuk Av. Sevde Keçer Korkmaz, LLM. (Moderatör Prof. Dr. Sedat Özkan) 21 Eylül 2013 Öfke Kontrolü Uzm. Dr. Zeynep P›nar Ve Nilay Erbay (Moderatör Prof. Dr. Sedat Özkan) 28 Eylül 2013 Epilepsi ve Psikiyatride Epilepsinin Yorumu 5 Ekim 2013 Yetiflkin Tip Dikkat Eksikli¤i Ve Hiperaktivite Bozuklu¤u (DEHB) Uzm. Dr. ‹sak Pardo Uzm. Dr. Zeynep P›nar ve Ertu¤ Gül 2014 2013 (Moderatör Prof. Dr. Sedat Özkan) 12 Ekim 2013 Çocukluk ve Ders Baflar›s› 26 Ekim 2013 Erkeklerde Cinsel Fonksiyon Bozukluklar› 2 Kas›m 2013 Organ Naklinde Organ Uyumu Ve Psikoloji 9 Kas›m 2013 ‹letiflim Becerileri (‹letiflim Ça¤›nda ‹letiflimsizlik) Dr. Psk. Nilüfer Alçalar (Moderatör Prof. Dr. Sedat Özkan) 16 Kas›m 2013 Çocukluk Ve ‹nternet Ba¤›ml›l›¤› Uzm. Dr. Ifl›lay Alt›ntafl (Moderatör Prof. Dr. Sedat Özkan) 23 Kas›m 2013 Aflk Ve Ba¤lanma, ‹liflki Ba¤›ml›l›¤› 30 Kas›m 2013 Yas Ve Travma 7 Aral›k 2013 ‹nternet ve Kumar Ba¤›ml›l›¤› 14 Aral›k 2013 Kad›nlarda Cinsel Fonksiyon Bozukluklar› 21 Aral›k 2013 Kanser Ve Psikoloji 28 Aral›k 2013 Psikosomatik Hastal›klar (Ruhun Aynas› Bedensel Hastal›klar) 4 Ocak 2014 Globalleflen Bir Problem Tip I› Diyabet Ve Psikososyal Problemleri 11 Ocak 2014 Sanat›n Psikoterapide ‹fllevi 18 Ocak 2014 Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon Ve Kronik A¤r› Bozuklu¤u 25 Ocak 2014 Çocukluk Ve Ergenlik Dönemi Yeme Bozukluklar› 1 fiubat 2014 Ruhun Izd›rab›n›n Bedenselleflmesi (Somatizasyon) 8 fiubat 2014 Obsesif Kompulsif Bozukluk (Saplant›lar-Tak›nt›lar) OKB – 15 fiubat 2014 Kad›n Do¤um Hastal›klar› ve Psikiyatrisi 22 fiubat 2014 Aflk›n Çocukluktaki ‹z Düflümleri Dr. Ifl›lay Alt›ntafl (Moderatör Prof. Dr. Sedat Özkan) 1 Mart 2014 Sindirim Sisteminin Psikiyatrisi Prof. Dr. Sebahattin Kaymako¤lu ve Prof. Dr. Mine Özkan 8 Mart 2014 fiizofreni Uzm. Dr. Zeynep P›nar (Moderatör Prof. Dr. Sedat Özkan) 15 Mart 2014 MS ve Parkinson’un Psikiyatrik Yönleri 22 Mart 2014 Duygu Durum Bozukluklar› ( DDB ) Prof. Dr. Sedat Özkan 29 Mart 2014 Stres Ve Bedensel Hastal›klar Prof. Dr. Mine Özkan Uzm. Dr. Ifl›lay Alt›ntafl Hem. Asl› Uslu (Moderatör Prof. Dr. Sedat Özkan) Dr. Psk. Zeynep Armay ve Sindy fiulam (Moderatör Prof. Dr. Sedat Özkan) Ba¤›ml›l›k Dan. Kinyas Tekin ve Hem. Asl› Uslu (Moderatör Prof. Dr. Sedat Özkan) Prof. Dr. Erkan Topuz ve Dr. Psk. Zeynep Armay Prof. Dr. Sedat Özkan Prof. Dr. Nevin Dinçça¤ Yr. Doç. Dr. Nurhan Eren Ve Ba¤›ml›l›k Dan. Kinyas Tekin 11:00 – 12:00 Humanite T›p Merkezi Prof. Dr. Cihan Aksoy Ve Prof. Dr. Sedat Özkan Dr. Ifl›lay Alt›ntafl (Moderatör Prof. Dr. Sedat Özkan) Dr. Psk. Nilüfer Alçalar ve Prof. Dr. Sedat Özkan Uzm. Psk. Yasemin Ozan (Moderatör Prof. Dr. Sedat Özkan) Prof. Dr. Mine Özkan Prof. Dr. Mefkure Eraksoy ve Prof. Dr. Mine Özkan Travma 19 Nisan 2014 Medya, Dizi ve TV’nin Çocuk ve Yetiflkin Davran›fllar›na Etkileri 12:00 – 13:00 Humanite T›p Merkezi 12:00 – 13:00 Humanite T›p Merkezi Uzm.Dr.Tu¤ba Devecio¤lu Uzm. Dr. Zeynep P›nar ve Nilay Erbay (Moderatör Prof. Dr. Sedat Özkan) Uzm. Dr. Zeynep P›nar ve Uzm. Dr. Ifl›lay Alt›ntafl (Moderatör Prof. Dr. Sedat Özkan) 12:00 – 13:00 Humanite T›p Merkezi Uzm. Dr. Zeynep P›nar ve Nilay Erbay (Moderatör Prof. Dr. Sedat Özkan) 3 May›s 2014 Panik Bozukluk 10 May›s 2014 Yaflam Becerileri Gelifltirme 17 May›s 2014 Yafll›l›k Psikiyatrisi ve Bunama 24 May›s 2014 Ergen Olmak Dr. Psk. Zeynep Armay (Moderatör Prof. Dr. Sedat Özkan) 31 May›s 2014 Alkol Madde ve Sigara Ba¤›ml›l›¤› Uzm. Dr. Cavid Guliyev (Moderatör Prof. Dr. Sedat Özkan) 07 Haziran 2014 Aile ve Çift ‹liflki Prof. Dr. Mine Özkan ve Uzm. Psk. Yasemin Ozan Doç. Dr. Nazmiye Kocaman Y›ld›r›m Doç. Dr. Sariye Tanyeri (Moderatör Prof. Dr. Sedat Özkan) Uzm. Psk. Melis Gültekin (Moderatör Prof. Dr. Sedat Özkan) SEM‹NER VE KONFERANSLAR ÜCRETS‹Z VE HALKA AÇIK OLARAK DÜZENLENMEKTED‹R May›s 2014 12:00 – 13:00 Humanite T›p Merkezi Uzm. Psk. Oya Çelik (Moderatör Prof. Dr. Sedat Özkan) Motivasyon 66 12:00 – 13:00 Humanite T›p Merkezi Prof. Dr. Sedat Özkan ve Ba¤›ml›l›k Dan. Kinyas Tekin 12 Nisan 2014 Zor Kifliliklerle Bafl Etme 12:00 – 13:00 Humanite T›p Merkezi Uzm. Psk. Oya Çelik (Moderatör Prof. Dr. Sedat Özkan) 5 Nisan 2014 26 Nisan 2014 12:00 – 13:00 Humanite T›p Merkezi 12:00 – 13:00 Humanite T›p Merkezi