Psikoyaşam Dergisi - Humanite Psikiyatri

Transkript

Psikoyaşam Dergisi - Humanite Psikiyatri
MAYIS 2014
YIL 1 SAYI 1
HUMANITE PS‹K‹YATR‹ TIP MERKEZ‹’N‹N YAYINIDIR
Aflk›n çocukluktaki iz
düflümleri
§
Cinsel Sa¤l›k
Stres
Konsültasyon
Liyezon Psikiyatrisi
§
ve Psikosomatik T›p
Kanser ve
Psikolojimiz
Arabuluculuk
modeli
GÜN
HASTANES‹
Psikiyatride
Evlilikte
iletiflim sorunlar›
H‹ZMETLER‹M‹Z
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Günlük Gözlem & Günübirlik Yat›fl ve Acil Psikiyatrik Müdahale
Klinik psikiyatri
Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisi (Fiziksel Rahats›zl›lar›n Yaratt›¤›
Psikiyatrik Sorunlar›n Tedavisi)
Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi
Yafll›l›k Psikiyatrisi
Psikoonkoloji (Kanser hastalar›na Psikolojik destek)
Klinik psikoloji
Psikoterapiler
- Bireysel terapiler
- Grup Terapileri
- Medikal Psikoterapi(T›bbi Hastalarda)
- Kognitif Terapi
- Dinamik Terapi
- Aile, efl ve ‹liflki Terapisi
- Cinsel Terapi
Ba¤›ml›l›k Tedavi Birimi
Ruhsal Travma Birimi
Psikosomatik A¤r› Birimi
Mediasyon (Arabulucuk)
Psiko-Diyet Birimi
Uyku Birimi
Cinsel ‹fllev Bozukluklar› Birimi
Psikiyatrik rehabilitasyon ve Sanat Terapisi
Psikoe¤itim (Hastalara ve yak›nlar›na ruhsal hastal›klarla ilgili e¤itim
verilmektedir)
Mezuniyet sonras› sürekli e¤itim
Evde Yatan Hastalara Psikiyatrik Takip
Dahiliye
Nöroloji
Klinik Psikoloji ve Nöropsikolojik Laboratuar›
Kiflilik, zeka ve nörokognitif test uygulamalar›
EEG Laboratuar›
Biyokimya Laboratuar›
Baflka Hastanelerde Yatan Hastalar›n
Psikiyatrik dan›flmanl›k, tedavi ve takibi
BU SAYIMIZDA
‹mtiyaz Sahibi
Humanite Psikiyatri T›p Merkezi ad›na
Sadi Özkan
[email protected]
Yaz› ‹flleri Müdürü (Sorumlu)
Prof. Dr. Sedat Özkan
Yay›n Kurulu Baflkan›
Prof. Dr. Mine Özkan
Bu say›m›zda...
SUNUfi
5
Humanite Psikiyatri Klini¤i
6
Türk kültüründe ruh sa¤l›¤›n›n tarihsel geliflimi
Gevher Nesibe
12
Editör
Doç. Dr. Nazmiye Kocaman Y›ld›r›m
[email protected]
KL‹N‹K PS‹K‹YATR‹
Yay›n Kurulu
Uzm. Dr. Ifl›lay Alt›ntafl
Dr. Psk. Zeynep Armay
Dr. Psk. Nilüfer Alçalar
Ba¤›ml›l›k Dan›flman› Kinyas Tekin
Uzm. Psk. Yasemin Ozan
Psk. Oya Çelik
Uzm. Psk. Melis Gültekin
Psk. Av. Sevde Keçer Korkmaz
Hem. Asl› Uslu
Yönetim Yeri ve Adresi
Esentepe Gazeteciler Sitesi Matbuat Sokak
No:25 Esentepe/fiiflli/‹stanbul
Tel: 0212 274 78 78
[email protected]
Tasar›m&Redaksiyon
Fatih Y›lmaz
[email protected]
Bask›
Turkuvaz Matbaa Grafik Tasar›m
Mecidiye Caddesi Akyaz›c› Üst Çarfl›s› 24-1
fiiflli / ‹stanbul
Tel: 0 212 356 12 13
Yay›na Haz›rlayan
GFEMEDYA
[email protected]
Bas›n Yay›n Sitesi
Manolya Sokak No: 51 Zekeriyaköy
Sar›yer / ‹STANBUL
Tel: 0 212 256 67 6 7/ 123
SEKTÖREL YAYGIN YAYIN
MAYIS 2014’TE BASILMIfiTIR
Psikoyaflam Dergisi’nde yay›mlanan haberler
izinsiz kullan›lamaz ve kaynak belirtilmeksizin
al›nt› yap›lamaz.
Dergide yay›mlanan yaz›lardan yazarlar›
sorumludur.
04
May›s 2014
Kiflilik testleri
14
Beden-beyin-ruh iliflki ve etkilefliminde cinsel sa¤l›k
16
Ruh sa¤l›¤›n› korumak
19
Bir yaflam köprüsü: Rehabilitasyon
20
ÇOCUK, ERGEN VE A‹LE
Aflk›n çocukluktaki iz düflümleri
22
Evlilikte iletiflim sorunlar›
26
‹liflki terapisi üzerine k›sa bir yaz›
30
Arabuluculuk: Hukuk ve psikolojiyi birbirine ba¤layan köprü
32
Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisi ve Psikosomatik T›p (KLPP)
KLPP tan›t›m
38
Kanser ve psikolojimiz
42
Kalp sa¤l›¤›
45
Stres ve hastal›klar
48
Nöroplastisite
51
AKTÜEL
Kendini yönetme becerisini gelifltirme ve
stresle bafletme
54
Gün hastanesi modeli
60
Gün hastanesi ve ba¤›ml›l›k
62
Hastalar›n gözünden dünya
64
Seminer&Konferans takvimi
66
SUNUfi
Humanite Psikiyatri Klini¤i
bilimsel bir hizmet projesidir
a¤l›k, fiziksel, ruhsal, sosyal yönleri ile
bir bütündür. Hastal›klar›n oluflumu,
çeflitli bedensel, ruhsal, çevresel
etkenlerle iliflkilidir. Psikoloji,
sa¤l›¤›m›z›n da hayat›m›z›n da lideridir.
Kiflinin psikolojisi ne kadar pozitif, sa¤l›kl› ve
üretici ise kifli bedenen ve ruhen o ölçüde
sa¤l›kl› baflar›l› ve mutlu olur. ‹nsan varl›¤›,
hücreler, dokular, organlar ve sistemlerden
oluflan bir biyolojik alan içerir. Biyolojik
yap›m›z›n en üstünde yönetici ve
yönlendirici ifllevleri ile beyin vard›r. Beynin
de üstünde beyinden ba¤›ms›z olmayan
beyne de indirgenemeyen insan ruhu vard›r.
‹nsan ruhu tüm biyolojik sistemlerden
etkilenir ve tümünü etkiler. Beyin ifllevleri ile
do¤rudan bir etkileflim içindedir. ‹nsan
beyninin de insana özel ve özgün olan
preforontal korteks en üst biyolojik yap›d›r.
Bu yap› tüm yaflam deneyimlerinden,
ö¤renmelerden, çevresel etkileflimlerden,
hatta bilinçalt› süreçlerden etkilenir ve
etkiler. Öte yandan insan›n psikolojisini
etkileyen çok genifl yelpazede sosyal ve
ekolojik çevre vard›r. Aile, e¤itim sistemi, alt
kültürler, toplumsal kültürler global evrensel
etkileflimlerin hepsi bu sosyal çevreyi
oluflturur. ‹flte insano¤lu bu anlamda
biyolojik, beyinsel, psikolojik ve sosyolojik
evren ve etkileflimlerin bir bütünüdür.
Hastal›klar da bu alanlardaki bir ifllev yap›
bozuklu¤u veya düzen bozuklu¤u ile
ba¤lant›l›d›r. ‹nsan› anlamak için sadece
organlar› de¤il biyolojik, psikolojik,
sosyolojik etkileflim alanlar› ve bunlar›n
aras›ndaki etkileflimleri kavramak gerekir.
‹nsan›n genetik yap›s› %98.8 di¤er memeliler
ile ortakt›r. %1.2’si insana özgüdür. Bu
%1.2’de de 35 milyon gen vard›r. Genetik bir
altyap› beyinde ruhun hammaddesini
oluflturur. 10 milyarlarca beyin hücresinin
nas›l yap› ve ifllev ortaya koyaca¤›n›
etkileyen uyaranlar›n aras›nda çevresel,
sosyolojik uyaranlar›n önemi gittikçe
artmaktad›r.
Günümüzde psikiyatri bilimi genetikten do¤a
bilimlerine, t›p bilimlerinin tümünden
davran›fl bilimlerine, sosyolojik bilimlere,
antropolojiden felsefeye kadar çok genifl
alanlardaki bilimsel disiplinleri sentez eden
S
heyecan verici bir süreç yaflamaktad›r.
Nörobiyolojik bilimler ile kognitif bilimler,
psikanalitik kuramlar, sosyal psikolojik
araflt›rma bulgular› sentez olmaktad›r.
Ça¤›m›zda karmafl›klaflan ve globalleflen
dünyada ruhsal bozukluklarda art›fl dikkat
çekicidir. Ancak bunlar fark edilmemekte,
do¤ru ele al›nmamakta ve dolay›s›yla
bireyin, ailenin ve toplumun mutlulu¤unu
bozmaktad›r. Psikolojik anlamda hastal›k
olmasa bile kiflide psikolojik bilincin
yeterince geliflmemifl olmas›, onun bar›fl ve
huzurunu bozmaktad›r.
Öte yandan günümüz psikiyatrisi
‘T›marhane’ anlay›fl›ndan çok ötede ça¤dafl
bir seyir izlemektedir. Toplumumuz
psikiyatriye iliflkin ön yarg›lardan
uzaklaflmal›, bu disiplinin t›bbi bilimsel ve
insani bir alan oldu¤unun bilincine
ulaflmal›d›r. Psikolojik fark›ndal›k ve bilinç,
insan sa¤l›¤› yan›nda, insan›n bireysel ve
toplumsal huzuru, refah› üretkenli¤i ve
mutlulu¤u için esast›r. Dünya psikiyatrisinin
uygulamas›nda son y›llarda 2 yeni aç›l›m
vard›r. Ülkemiz psikiyatrisi ve toplumumuz
bu aç›l›mlar› kavramaktad›r. Psikiyatri
klinikleri ‘ko¤ufl’ anlay›fl›ndan ç›kart›lmal›
belirli hastal›k ve hasta gruplar›na
uzmanlaflm›fl üst uzmanl›klara yönelmelidir.
Bu üst uzmanlaflman›n ça¤dafl dünyada
kurumsallaflm›fl baflta geleni “Konsültasyon
Liyezon Psikiyatrisi” (KLP) ve
“Psikosomatik T›p”t›r. KLP psikiyatriyi
psikiyatri klini¤inden ç›kar›p t›bba mal
etmektedir. Esasen psikiyatrik bozukluklar›n
birço¤u psikiyatri kliniklerinde de¤il
hastanelerin di¤er kliniklerinde ve genel
klinik t›ptad›r. Ülkemizde temel sa¤l›k
hizmetleri ile ruh sa¤l›¤› hizmetlerinin kopuk
ve bütünleflmemifl olmas› en önemli sa¤l›k
sorunlar›m›zdand›r. Ülkemizde psikiyatrinin
ikinci aç›l›m› da toplumsal sorunlar›n
çözümüne ve toplumsal bilince yönelik
olmal›d›r.
Humanite Psikiyatri Klini¤i, ülkemiz t›p ve
sa¤l›k alan›nda yeni bir bilimsel hizmet
projesidir. Merkezimizin anlay›fl›, evrensel,
bilimsel birikimi, t›bbi eti¤i ve humanistik
anlay›fl› esas almaktad›r. Ülkemiz t›p
psikiyatri ve psikoloji alan›nda yeni bir
Prof. Dr. Sedat Özkan
model sunan Humanite Psikiyatri on y›llara
dayanan mesleki ve bilimsel birikimi birey,
aile ve toplum sa¤l›¤›na sunmay›
amaçlamaktad›r. Bu merkez ülkemiz
psikiyatrisinde “Gün Hastanesi” modelini
sunmaktad›r. Ayr›ca KLP ve Psikosomatik
T›p, kanser psikiyatrisi, çocuk ve ergen
psikiyatrisi, ba¤›ml›l›k psikiyatrisi, iliflki
terapisi, medikal psikoterapi,
psikorehabilitasyon alanlar›nda
multidisipliner ekiplerle üst uzmanl›k hizmeti
vermektedir. Psikoe¤itim, psikoterapi ve
uzmanlar›n e¤itimi dünya ile iç içe
sürdürülmektedir. Hastalar›m›za, ailelerimize
ve uzmanlar›m›za hizmet verirken
toplumumuza bu alanlardaki yeni
geliflmeleri, uygulamalar›, araflt›rmalar›,
deneyimleri ve bilgi birikimlerini sunmak
istiyoruz. Psikiyatriyi ve psikolojiyi hayat›n
içinde, dinamik, anlafl›labilir, uygulanabilir
k›lmak istiyoruz. Psikiyatri ve psikoloji
sadece hastal›¤› tedavi etmez, bireyin sa¤l›¤›
yan›nda baflar› ve mutlulu¤unu hedef al›r.
Bireyi bar›fl›k, özgün, düflünen, üretken,
kifliyi gelifltiren, toplumsal hayata kat›lan hale
getirir.
Psikoyaflam, ülkemizde psikiyatri, psikoloji,
psikosomatik t›p, t›bbi bilimler ile psikiyatri
ve psikolojik bilimleri, sa¤l›k ve sosyal
bilimleri bütünlefltiren bir anlay›fl›n temsilcisi
olmay› hedeflemektedir. Amac›m›z,
akademik birikim ile klinik tecrübeleri ve
günlük yaflam›n dinamik gereksinimlerini
sentezleyen bir aç›l›m ortaya koymakt›r.
Bunun için yaflam için psikoloji yani,
PS‹KOYAfiAM !
Prof. Dr. Sedat Özkan
May›s 2014
05
06
May›s 2014
Humanite Psikiyatri
psikiyatrik tedaviye
yeni bir yaklafl›m getiriyor
Humanite Psikiyatri Klini¤i, depresyondan flizofreniye, panik ataktan tak›nt›lara kadar her türlü
psikiyatrik ve psikolojik soruna bilimsel temelde ve hastaya özel tedavi çözümleri sunuyor.
Psikiyatride Gün Hastanesi:
fiizofreniden depresyona pek çok
psikiyatrik hastal›¤› k›sa sürede ve
hastay› gündelik yaflam›ndan
koparmadan tedavi etme esas›na
dayanan çok yeni ve ifllevsel bir
model… Misyonumuz, tedavide baflar›
oran›n› artt›ran ve hastanede yat›fl
gereksinimini ve süresini azaltan bu
uygulaman›n öncülü¤ünü yaparak
ülkemizde yayg›nlaflmas›n› sa¤lamak.
Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisi ve
Psikosomatik T›p:
Bedensel hastal›¤› olanlara ve cerrahi
giriflim uygulanan kiflilere psikiyatrik t›p
hizmeti ve psikososyal destek sunulan
bu bölümde diyabet, ast›m gibi kronik
rahats›zl›¤› bulunan hastalara, organ
kayb› yaflam›fl olanlara psikiyatrik tedavi
ve psikososyal destek veriliyor. Ayr›ca
kalp damar sa¤l›¤›n›n korunmas›nda
stres yükünün azalt›lmas›
(psikokardiyoloji), gebelik lohusal›k ve
do¤um sonras› psikolojik destek, tedavi,
menopoz döneminde psikolojik destek
gibi destekler de bu bölümde yer alan
di¤er hizmetler aras›nda.
Psikoonkoloji:
Kanser hastal›¤›na ve tedavilerine ba¤l›
pek çok psikiyatrik sorun ortaya
ç›kabilir. Bu bölümde kanser hastal›¤›yla
beraber geliflen psikiyatrik tablolar›n
tedavisi, hastaya ve aileye psikolojik
destek sunuluyor.
Rehabilitasyon Servisi:
Hastalar›m›z›, aile ve toplum
iliflkilerinden yal›tmadan, yatakl›
tedavinin tüm tan› ve tedavi olanaklar›n›
sunarak tedavi edici ortam içinde
bütüncül psikolojik destek
sa¤lanmaktad›r. Günübirlik gözlem,
destek ve tedavi amaçlanm›flt›r. Biyolojik
tedavilerin yan›nda çok boyutlu ve aktif
tedavi sunan ortamda, uzman
denetiminde rehabilitasyon ve
sosyalleflme sa¤lanmaktad›r. Bireysel
psikoterapi, aile terapisi, grup
psikoterapisi, sosyal terapiler, u¤rafl
tedavileri, sanat terapisi, sosyal beceriler
ve ba¤›ms›z yaflam becerileri gelifltirme
program›, topluma yeniden kat›l›m
program› gün hastanesi modeli içinde
özel yap›land›r›lm›fl ortamlarda
uygulanmaktad›r.
Hastaya Özel Terapötik Ortam:
Bu birimde, t›bbi teknik donan›ml› ve
terapötik ortam› sunan hasta odalar›
vard›r. Bir hastanede sunulabilecek tüm
tan› ve tedavi uygulamalar› yap›labilir.
Psikiyatrik ve psikolojik tüm yo¤un
tedavi ve bak›m hizmetleri (biyolojik
tedaviler, uygulamal› davran›flç›
psikoterapi) sunulmaktad›r.
Hastalar›m›za günboyu yat›fl, 24 saatlik
gözlem, takip, tedavi ve k›sa süreli yat›fl
imkan› sunulmaktad›r. Ülkemiz sa¤l›k
sisteminde psikiyatri ve psikoloji
alan›nda yeni bir uygulamayla hizmete
bafllad›k.
Hasta Okulunda E¤itim:
Hasta ve yak›nlar›na hasta okulunda
psikoe¤itim veriliyor. Ayr›ca psikiyatri ve
psikoloji alan›nda çal›flan klinisyenlere
‘Kognitif Terapi Temel E¤itimleri’
verilmektedir. Psikiyatri, liyezon
psikiyatrisi, çocuk ve ergen psikiyatrisi,
psikoonkoloji, ba¤›ml›l›k, cinsel ifllev
bozukluklar›, aile ve iliflki bilimi
konular›nda psikoe¤itim sunuluyor. Bu
bölümde ayr›ca, kiflisel geliflimi
destekleyecek e¤itim programlar› yer
al›yor.
May›s 2014
07
Mediasyon:
Kelime anlam› uzlaflt›rma olan
“Mediasyon”, bir anlaflmazl›k oldu¤u
hallerde, tarafs›z ve konunun uzman› bir
üçüncü flahs›n kat›l›m› ile anlaflmazl›¤›n
çözüme kavuflturulmas›
hedeflenmektedir. Mediasyon gerek
kiflisel ihtilaflarda, gerekse gruplar
aras›nda, ifl çevrelerindeki ihtilaflarda ve
politik çat›flmalarda aktif olarak
kullan›lmaktad›r. En yayg›n biçimi
ayr›lma ve boflanma sürecinde ortaya
ç›kan anlaflmazl›klara dairdir.
Humanite Psikiyatri Klini¤i’nde
amac›m›z, insana, sa¤l›¤a,
hastal›klara, tedaviye, biyolojik,
psikolojik, sosyolojik ve kültürel
bütünlük içinde yaklaflmakt›r.
G Psikiyatri uygulamas›n› ön yarg›l› dar
kal›plardan ç›kart›r›z.
G Beden ve ruh sa¤l›¤›n› ayr›lmaz bir
bütün olarak görürüz.
G Hastay› anlayarak, hastal›¤› tedavi
etme anlay›fl›nday›z.
G Evrensel t›p ve psikiyatri anlay›fl›n›
savunuruz.
G Bilimdeki en son geliflmeleri, ileri
aç›l›mlar› takip ederiz.
G Yüksek bilimsel standard› sa¤lar›z.
G Etik ilkeleri benimseriz.
08
May›s 2014
Neden Humanite?
G Bilim, sevgi ve güveni en yüksek
“humanite” de¤erler olarak kabul
ederiz.
G Hekimli¤in tüm evrensel, bilimsel,
insani ve ahlaki de¤erlerini temel
al›r. ‹nsan› kucaklar, her insanda tüm
insanl›¤› kavrar›z.
G Tan›, tedavi (biyolojik tedaviler,
psikoterapiler, psikososyal destekler)
araflt›rma, hizmet ve e¤itimi bir bütün
olarak görürüz.
6 katl› ba¤›ms›z bu amaca dönük
yap›land›r›lm›fl bilimsel hizmet
klini¤imizde psikiyatri ve psikolojiye
iliflkin tüm tan›, tedavi, günübirlik
gözlem, izlem, ayaktan tedavi, k›sa
süreli yat›fl, rehabilitasyon ve
psikoe¤itim bir bütün olarak
sunulmaktad›r.
Yeniliklerimiz
G Psikiyatri hastalar›n›, aile ve
toplumdan kopmadan, hastane
hizmetlerinin tümünü tedavi edici
ortam içinde sunan, yat›fl
gereksinimini azaltan “Gün Hastanesi
Modeli”
G Gerekti¤inde k›sa süreli gözlem ve
yat›fl olana¤›,
G T›bbi – fiziksel hastal›¤› olan ya da
cerrahi giriflim uygulanm›fl hastalara
tüm psikiyatrik tedavi ve psikososyal
destek imkan›.
G Hastalar›n topluma yeniden ifllevsel
ve üretken kat›l›m›na yönelik
rehabilitasyon ünitesi.
G Sürekli e¤itim programlar›
Kurumumuz; ülkemizde tıp, psikiyatri ve psikoloji
alanında ve sağlık sistemimizde yeni bir model
sunmaktadır. Bu proje on yıllara ve birikimlere dayanan
adanmışlık ruhu ile yoğrulan bir misyon ve vizyon
ürünüdür.
Bu bilimsel projenin ve merkezimizin kurucusu, Prof. Dr.
Sedat Özkan’dır. Prof. Özkan, evrensel bilimsel ilkeleri,
ahlaki ve insani değer ve ilkeleri tarafsız benimsemiş,
adanmışlık ruhu ile mesleğini yürüten, günde 14-15 saat
çalışan, araştıran, okuyan, emek, yaratıcılık, aşk ve bilimi
bütünleştiren anlayışıyla çalışmakta ve yaşamakta olan
bir hoca’dır. Anabilim dalı ve vakıf başkanlığı yanında,
ülkemizde 2 yeni bilim dalı kurmuş ve 20 yıldan fazla bu
bilim dallarının başkanlığını yapmıştır. Amerika, Avrupa
ve dünya psikiyatrisinde ülkemizi temsil etmiş, dünya ve
Avrupa psikiyatri meslek kuruluşlarına başkanlık
yapmıştır.
Dört kitabı, 22 kitapçığı yanında 200’den fazla tebliğ ve
araştırması vardır. Yüzlerce toplantı, panel, sempozyum,
eğitim semineri ve kongre düzenlemiştir.
Psikiyatriyi demir parmaklıklardan çıkartan, tıp ve
toplumun hizmetine sunmayı amaçlamıştır. Birey, aile ve
toplumda hümanizmayı ele alır. Psikiyatri sadece
hastalıkları tedavi etmez, sağlığın hayati-mutluluğun
lideridir. Beden ve ruh sağlığını ayrılmaz bir bütün olarak
görür.
Bu bilimsel proje; hastalarıma hizmet sunarken fark
ettiğim eksiklikleri, ulusal ve uluslararası araştırmalarım
ve deneyimlerim, üniversitede kurduğum bilim dallarının
deneyimleri, dünyadaki gelişmeleri ve anlayışları
ülkemize kazandırma çabamız, öğretim üyesi olarak
binlerce öğrenci ve yüzlerce uzmanımızla paylaşımım,
eğitim-öğretim hizmetlerim, üniversitemizin başlattığı
hasta okulu programlarındaki paylaşımlarım, halka
dönük yürüttüğüm yüzlerce toplantıda insanlarımızın
arayışları, ulusal ve uluslararası bilim topluluğunda
ülkemizi temsilen ya da şahsen üstlendiğim
sorumluluklar, düzenlediğim ve başkanlığını yaptığım
onlarca ulusal ve uluslararası kongredeki paylaşımların
beynimde ve yüreğimde, hücrelerimde oluşturduğu bir
proje, insanlarımızın beklenti ve ihtiyaçlarına cevap
vermek üzere yapılandırılan bir projedir.
May›s 2014
09
Prof. Dr. Sedat Özkan
Humanite T›p Merkezi
Türk kültüründe ruh sa¤l›¤›n›n tarihsel geliflimi ve
Gevher Nesibe
Anadolu’da 12. yüzy›la kadar uzan›ld›¤›nda dahi psikolojik ve fizyolojik
bak›m›n birbirinden ayr›lmad›¤›n› görmekteyiz. Anadolu’nun ortaça¤›
kabul edilen Selçuklu ‹mparatorlu¤u döneminde, psikolojik ve fizyolojik
bak›m›n bir arada oldu¤u “‹yilefltirme Evleri” revaçtayd›. Anadolu'daki
“‹yilefltirme evleri” ya da hastanelerin ilk örne¤i Gevher Nesibe
fiifahane’sidir. Hem medrese (din e¤itiminin verildi¤i kurum) hem de
hastane olarak infla edilmiflti. Bu kurumlarda, akli dengesi bozuk olan
hastalara uygulanan tedaviler aras›nda müzik ve suyla tedavi de vard›r.
Türk toplumunun ak›l hastalar›na karfl›
geleneksel yaklafl›m›n› tart›flmaya
bafllamadan önce, Türklerin kimli¤ini
irdelemek önemlidir. Türklerle ilgili ilk
bilgiler MÖ 200 civar›nda Çin
kay›tlar›nda karfl›m›za ç›kmaktad›r.
Kay›tlar, Altay Da¤lar›, Baykal Gölü ve
Gobi Çölü’nün kuzey ucuyla s›n›rl›, Orta
Asya’da yaflam›fl, bat› terimi Hun'un
erken dönem karfl›l›¤› olan Hsiung-nu
kabilesine ve bunlar›n günümüz
Türklerinin atalar› oldu¤una iflaret
etmektedir. Di¤er Türk kabileleri,
yüzy›llar boyunca geliflen bir kültürü
bar›nd›ran Anadolu’ya geldiler ve
yerlefltiler. Türkler, kendi kültürlerinin
ço¤u özelliklerini korurken, ayn›
zamanda bu kültürü de asimile ettiler.
Türk kültüründe ruh sa¤l›¤› Anadolu’da
yüzy›llara dayanan kültür birikimi
çerçevesinde incelenmeli ve
anlafl›lmal›d›r.
‹nsano¤lunun en eski yerleflim
bölgelerinden biri olan Anadolu (Küçük
Asya-Asya Minör), Karadeniz ve Akdeniz
aras›nda yer alan genifl bölgedir ve
yüzy›llard›r çeflitli medeniyetlerin befli¤i
olmufltur. Bunun birincil sebebi, zengin
co¤rafyas› ve farkl› medeniyetlerin
kurulmas›na izin veren çeflitlilik gösteren
iklimidir. Yüzy›llar boyunca, çeflitli kent
medeniyetleri ve büyük imparatorluklar,
Anadolu’da refah içinde yaflad›lar. ‹lkel
insandan dünyan›n ilk kasabas›na (Çatal
Höyük), Hititler, Truval›lar, ‹yonyal›lar,
10
May›s 2014
Lidyal›lar, Romal›lar, Bizans ve Osmanl›
‹mparatorlu¤u’nun müteakip
dönemlerinden, son olarak ça¤dafl
Türkiye Cumhuriyeti’ne kadar birçok
medeniyeti ve kültürü saymak mümkün.
Anadolu’da biriken kültürel, ekonomik
ve politik zenginlikler bu yöre insan›n›n
toplumsal yaflam›n› flekillendirmifltir.
Türkler, zengin bir kültürel miras›n
içerisinde kendilerine özgü gelenekleri
koruma ve gelifltirebilme aç›s›ndan
flansl›yd›lar. Toplumda ruh sa¤l›¤› bozuk
olanlar da, Türklerin genellikle
kendilerine karfl› kulland›klar›
yaklafl›m›n avantaj›n› yaflamada
flansl›yd›lar. Her ne kadar o dönemde
genel olarak ruh hastal›klar›n› kötü
ruhlara ba¤lasalar da, ruh sa¤l›¤› bozuk
olanlar, Avrupa'n›n geçmiflinde
yafland›¤› gibi, genel olarak kötü
muameleye maruz kalm›yorlard›.
Tersine bu kifliler, toplumun ilgi ve
koruma gerektiren üyeleri olarak
tan›mlan›yordu. Mevlana ve ‹bn-i Sina
(Avicenna) gibi Türk düflünürler, bedenruh-beyin aras›ndaki bütünsel etkileflim
ve bütünlü¤ün önemini vurgulad›lar.
Asklepeion Tap›na¤›
Kayseri’de bugün T›p
Tarihi Müzesi olarak
kullan›lan Gevher
Nesibe “fiifa Evi”
Anadolu’daki ak›l sa¤l›¤›, dünyan›n ilk
psikiyatri hastanesi oldu¤u düflünülen
Asklepeion Tap›na¤› ile bafllar ve Selçuk
ve Osmanl› imparatorluklar›
dönemindeki Darülflifalar ve
Bimarhane’ler ile devam edip, Türkiye
Cumhuriyeti’nin bat› dünyas›
standartlar›na uyan ça¤dafl ruh
hastanelerine kadar genifller.
Türkiye’deki ça¤dafl psikiyatrinin kökleri
hem modern Türkiye'nin sosyal ve
kültürel yap›s›n› derinlemesine etkileyen
ard›l medeniyetlerin uzun tarihine sahip
Gevher Nesibe “fiifa Evi”
Anadolu'da, hem de Orta Asya’daki
Türklerin erken dönem inanç ve
uygulamalar›nda bulunabilir. Modern t›p
ve psikiyatri ortaya bir gecede ç›kmad›.
Yüzy›llar›n birikimi ruh sa¤l›¤›na
modern bak›fl› yaratt›. Baz› kaynaklar,
t›bb›n bafllang›c›n› Antik Yunan ve
Roma’ya tarihlendirip, sonras›nda arada
hiçbir fley aç›klamadan 13. yüzy›la
atlamaktad›r. Belki de Ça¤dafl Türk t›p
ve psikiyatrisinin en önemli ipuçlar› bu
yedi sekiz as›rl›k bofllukta, özellikle Türk
kültürünün olufltu¤u Anadolu’da
yatmaktad›r.
Hipokrat
hakk›nda yaz›lar yazd›. ‹bn-i Sina; telkin,
psikoterapi ve farmakoterapinin yer
ald›¤› tedaviler kullanmaktayd›. Öte
yandan, Bat›’da ruh hastalar› genellikle
korkulan ve toplumdan d›fllanan
kiflilerdi. Ruh hastalar›n›n bu flekilde
damgalanmas›, Türklerin de yüzy›llar
sonra kar›flacaklar› Anadolu halklar›
aras›nda görülmüyordu. 1. yüzy›la kadar
Beden, ruh ve beyin etkileflimi
Asklepeion Tap›na¤›
Mevlana ve ‹bn-i Sina gibi Türk
düflünürler, beden, ruh ve beyin
aras›ndaki bütünsel etkileflim ve
bütünlü¤ün önemini vurgulad›lar. Pek
çok bilim adam›, ‹bn-i Sina’n›n modern
Türk psikiyatrisinin kurucusu oldu¤una
inanmaktad›r. ‹bn-i Sina, MS 11. yüzy›lda
yaz›lar›nda psikiyatrik bozukluklar›
tan›mlad›, mani ve depresyonu hastal›k
olarak tan›mlad› ve beden-ruh ba¤lant›s›
erken dönemlerde, akli dengesi bozuk
olanlar korunmufl, kollanm›fl ve iyi
muamele edilmifltir. Günümüz t›p ve
psikiyatri gelifliminin ilham› olmay›
sürdüren Hipokrat (MÖ 460- 177) ve
Galen (MS 121- 201) gibi t›bb›n öncüleri,
Helenistik Ça¤’da Anadolu’da
yaflam›fllard›.
Hipokrat’a göre psikiyatrik bozukluklar
biyolojik kaynakl›yd› ve di¤er
hastal›klardan farklar› yoktu. Hipokrat
dönemdafllar›n›n aksine, düflünceler,
fikirler ve duygular›n kalp yerine
beyinden geldi¤ine inanan ilk hekimdi.
Mani ve melankolinin klinik
tan›mlamas›n› da yapan Hipokrat önemli
bir anlay›fl›n temellerini att›.
Hipokrat’›n bir takipçisi, Antik Roma’dan
Asklepides, görsel ve iflitsel varsan›lar
aras›ndaki ayr›m› buldu, müzik terapisini
destekledi. T›p ve psikiyatrinin
gelifliminde öncü olan baflka bir doktor
Galen, Hipokrat'›n doktrinini geniflletti
ve duygusal sebepleri t›bbi sebeplerden
ay›rd›. Dolay›s› ile t›bbi psikiyatrinin ilk
tohumlar› at›lm›fl oldu. Di¤er
kültürlerinde bu kaynaklara
ulaflabilmesine ra¤men Türklerin
kültürel miraslar›ndan kaynaklanan
yatk›nl›klar›, ‹slam’›n etkisi ve bu ikisinin
etkileflimi “Türk psikiyatrisinin” daha
hümanist bir yaklafl›m içerisinde geliflen
temellerini oluflturdu.
‹slam’›n kabulünden önce Türk yaflam
tarz›nda sa¤l›k ve t›bba yaklafl›mda dini
inançlar ve ruhaniyet önemli bir yer
kapl›yordu. Ortaça¤ kültürlerinin ço¤u
gibi, eski Türkler’de de t›bbi
uygulamalar, genelde dini-büyüsel
anlay›fllar ve deneye dayal› müdahaleler
içermekteydi. O dönemde Türkler
aras›nda iki tür “flifac›” bulunmaktayd›.
‹lk grup, dini-büyüsel uygulamalar
yapan flamanlardan oluflmaktayd›. ‹kinci
grup ise t›bbi maddelerle müdahalede
bulunan hekimlerden oluflmaktayd›.
fiamanizm, eski Türker’in günlük
yaflamlar› ve t›bbi anlay›fllar›nda çok
önemli bir yere sahiptir. fiamanizm bir
din olarak kabul edilmifl olsa da, asl›nda
bir
May›s 2014
11
dinden ziyade bir ruhani ritüeller
arenas›yd›. Eski el yazmalar›nda
görüyoruz ki, flamanlar baz› hastal›klar›
iyilefltirmek için doktorlar›n yan›nda yer
al›yorlard›. fiaman, tedavide ruhani ve
büyüsel yöntemler kullan›rken, doktor
çeflitli t›bbi denebilecek maddeler ile
müdahalede bulunuyordu. fiamanlar
insano¤lunun ilk psikoterapistleri,
doktorlar› olarak görülmekte ve
dünyan›n en eski “çok yönlü uzmanlar›”
oldu¤u öne sürülmektedir.
7. yüzy›lda ‹slamiyet’in gelmesiyle
büyük kültürel de¤iflimler bafl gösterdi.
‹slami düflünceye göre, insan›n akli ve
ruhani geliflim süreci, kiflisel tatmin
durumundan, iç huzur ve kendinden
eminlik durumuna giden sürekli bir
evrimdir. Kifli bu evrim yolculu¤unda,
kendine güven, kendini suçlama ve
kendini kabul dönemlerinden geçer.
Bat› 500 y›l geriden geldi
Ayr›ca insanlara iç sükûnet ve
huzurunda daha iyi seviyelere gelmeleri
için yard›m yollar› da vard›r. Kuran’›
Kerim, meczuplar›n doyurulmas›n›,
giydirilmesini ve flefkatle davran›lmas›n›
teflvik eder.
Psikiyatrik bozukluklar, ilk olarak
zaman›n bilimsel teknikleriyle ‹slami
hastanelerde tedavi edildi. Bu
geliflmelerin ›fl›¤›nda, Selçuklular
600–700 y›llar› aras›nda ilk hastaneleri
kurdular. Bu döneme ait en önemli
tespit, psikolojik hastal›klar›n
Anadolu’da, Do¤u’da ve Bat›’da
oldu¤undan çok önce tedavi edilebiliyor
oldu¤udur. Bat›'da psikiyatrik tedavi
bafllad›¤›nda, oldukça yetersizdi ve
Do¤u'nun çok önceleri sahip oldu¤u
çok yönlü ve zengin bak›fl aç›s›ndan
uzakt›. Psikiyatrik hastalar için Bat›’da ilk
hastaneler 15. yüzy›lda ‹ngiltere ve
‹spanya'da, Türk dünyas›ndan yaklafl›k
500 y›l sonra aç›ld›lar.
‹slamiyet’in kabulüyle, Türkler, erken
flaman köklerini yans›tan bir tarzda ruh
hastalar›na karfl› bir yaklafl›m
sunuyorlard›. Mistisizmin etkisi devam
etti. Sufi hareketi, mistisizm, müzik ve
dans ile ruhaniyeti ö¤reten geleneksel
bir ortaça¤ Türk yaklafl›m›d›r. Türk
dönemi esnas›nda, dervifl manast›rlar›
(tekke) akli olarak rahats›z olanlar›n
tedavisinde pek çok hizmet sa¤layan
sosyal kurulufllar olarak ortaya ç›kt›lar.
Selçuklu ve Osmanl› kültürlerinin
geliflmesiyle, ‹bn-i Sina’n›n ad›mlar›n›
12
May›s 2014
‹lk ruh hastanesi Edirne'de Sultan II.
Beyaz›t Camisi ve Külliyesi'nde aç›ld›.
izleyen di¤er büyük düflünürler ve
doktorlar, beden ve ruhun bütünlü¤ü
anlay›fl›n› desteklediler ve ça¤dafl t›p
anlay›fl›na büyük katk›larda bulundular.
Osmanl› yaklafl›m›, birlik, flefkat, adalet
ve yard›mseverlik ana de¤erlerine
dayal›yd›.
Ruhsal ve fiziksel bütünlü¤ün önemi
Selçuklular zaman›nda da devam etti.
Selçuklular döneminde Anadolu'da orta
ça¤da, fiziksel ve ruhsal bak›m›
bütünlefltiren “‹yilefltirme Evleri”
yayg›nd›. Bu dönemde ruhsal
hastal›klardan korkulmuyor ve akli
dengesi bozuk kifliler kötü muameleye
maruz kalm›yordu. Bunun yerine bu
kifliler toplum taraf›ndan kucaklan›p
korumaya al›n›yor ve gerekli tedavileri
yap›l›yordu. Akli dengesi bozuk kifliler
için iyilefltirme tap›naklar› (evleri)
yayg›nd›. Bu tap›naklar (evleri)
içerisinde kullan›lan tedavi amaçl›
müdahaleler flunlard›: banyo arac›l›¤›yla
ar›nd›rma, oruç veya perhiz kürleri, rüya
yorumlar›, dualar, müzik ve
müzisyenlerin kullan›m›.
Psikiyatrik bozukluklar, ilk olarak
zaman›n bilimsel teknikleriyle
‹slami hastanelerde tedavi edildi.
Bu geliflmelerin ›fl›¤›nda,
Selçuklular 600–700 y›llar›
aras›nda ilk hastaneleri kurdular.
Bu döneme ait en önemli tespit,
psikolojik hastal›klar›n Anadolu’da,
Do¤u’da ve Bat›’da oldu¤undan
çok önce tedavi edilebiliyor
oldu¤udur. Bat›'da psikiyatrik
tedavi bafllad›¤›nda, oldukça
yetersizdi ve Do¤u'nun çok
önceleri sahip oldu¤u çok yönlü
ve zengin bak›fl aç›s›ndan uzakt›.
Psikiyatrik hastalar için Bat›’daki ilk
hastaneler 15. yüzy›lda ‹ngiltere
ve ‹spanya'da, Türk dünyas›ndan
yaklafl›k 500 y›l sonra aç›ld›lar.
‹yilefltirme evleri
Anadolu’da 12. yüzy›la kadar
uzan›ld›¤›nda dahi psikolojik ve
fizyolojik bak›m›n birbirinden
ayr›lmad›¤›n› görmekteyiz. Anadolu’nun
orta ça¤› kabul edilen Selçuklu
‹mparatorlu¤u döneminde, psikolojik ve
fizyolojik bak›m›n bir arada oldu¤u
“‹yilefltirme Evleri” revaçtayd›.
Anadolu'daki “‹yilefltirme evleri” ya da
hastanelerin ilk örne¤i Gevher Nesibe
fiifahanesi’dir. Hem medrese (din
e¤itiminin verildi¤i kurum) hem de
hastane olarak infla edilmiflti. Bu
kurumlarda, akli dengesi bozuk olan
hastalara uygulanan tedaviler aras›nda
müzik ve suyla tedavi vard›. 1206'da infla
edilmifl olup Anadolu'nun en eski t›bbi
merkezi olarak an›l›r ve belki de fiziksel
ve ruhsal bak›m› entegre etmifl ilk
hastanedir. Çifte Medrese Anadolu’da
Selçuklular zaman›nda kullan›lan t›bbi
yaklafl›m, fiziksel ve ruhsal bak›m›n
birlefltirilmesi olarak karakterize
edilmiflti.
Selçuklular dönemine kadar Anadolu’da
köklenen felsefenin ve birikiminin Türk
psikiyatrisinin geliflimine katk›s› ile ilgili
en çarp›c› örnekler aras›nda, Türklerin
ruh hastal›klar›na karfl› geleneksel inanç
sistemleri ve ‹slam'›n yay›lmas›yla ortaya
ç›kan törenleri birlefltirip gelifltirdikleri
özgün ve verimli yollar verilebilir.
Selçuklu dönemi boyunca, kapl›calar›n,
hamamlar›n ve sosyal bak›m evlerinin,
iyilefltirme evlerinin ülke içerisinde genifl
bir alana yay›ld›¤› görülür. Ayr›ca, bir
yerden uzak bir yere seyahat edenlerin
durup dinlenebilece¤i, karn›n›
doyurabilece¤i, konaklayaca¤› ve hatta
t›bbi yard›m alabilece¤i kervansaraylarda
da sa¤l›k bak›m hizmetleri sa¤lan›yordu.
Devlet politikas› olarak, t›bbi bak›m
tesisleri imparatorluk boyunca
bulunuyordu. Bak›m hizmetleri,
imparatorlu¤un tüm üyelerine, dil, din
ya da ›rk gözetmeden veriliyordu. ‹laçlar
yerinde üretiliyor ve ücretsiz
da¤›t›l›yordu. Bu yerlerde psikiyatri ve
fiziksel tedavi birlefltiriliyordu ve fiziksel
hastal›klar› olan kiflilere psikolojik bak›m
hizmeti veriliyordu.
Anadolu dünyas› 13. yy'dan 19. yy'a
kadar süren Osmanl› ‹mparatorlu¤u
döneminde de¤iflti. Osmanl›lar
Anadolu'daki olaylar›n gidiflat›n›
etkiliyorlard› ve bölgeleri fethediyorlard›,
Anadolu Selçuklular›n›n mirasç›s› olan
Osmanl›lar ruh sa¤l›¤› anlay›fl›n›.
Selçuklular›n bafllatt›¤› ve birçok
yaklafl›m› devam ettirdikleri aç›kça
görülmektedir. Osmanl›lar tebaalar›
aras›nda toleransa dayal› olan bir sosyal
düzen kurdular. Bu kültürel ve dini
tolerans›n ve iyi niyetin bir örne¤i olarak
Sultan II. Beyaz›t Camisi ve Külliyesi
15.yy'da Engizisyon'dan kaçan
Yahudilerin kabul edilmesi örnek
verilebilir. Bu istikrar› ve tolerans› ve
vicdani hürriyeti garanti eden müstesna
sistemden ötürü ‹mparatorluk farkl›
dinden, dilden ve ›rktan olan insanlar›
bir arada tutabilmifltir. Bugün, bu tolere
etme gelene¤i ve uyumu modern
Türkiye içerisinde yaflamaya devam
ediyor.
Osmanl› sultanlar›n›n yönetimi
süresinde, medreseler ve darüflflifalar
(baflka bir deyiflle hastaneler)
Anadolu'yu, Balkanlar'› Orta Do¤u ve
Akdeniz bölgesini içine alan tüm
imparatorluk topraklar› boyunca
serpifltirilmiflti. Baz› camiler
bünyelerinde fiziksel ve ruhsal
hastal›klar› tedavi etmek amac›yla
kullan›lan dispanserler ve ruh
hastal›klar› merkezleri bar›nd›r›yordu. O
zamanda bile ak›l hastalar›ndan
korkulmuyor ya da kötü muamele
edilmiyordu. Aksine “hasta” olarak
tedavi görüyorlar, hatta hastal›klar› kötü
ruhlar taraf›ndan getirilmifl say›l›p
toplum taraf›ndan kabul görüp
korunuyorlard›. Ücretsiz olarak gereken
tedaviyi görüyorlard›.
‹lk ruh hastanesi Edirne'de Sultan II.
Beyaz›t Camisi'nde aç›lm›flt›r. Ondan
önce küçük bir ruh hastanesi zaten
orada bulunuyordu. Di¤er ruh
hastaneleri y›llar içerisinde 20.yy'a kadar,
zamanla infla edildi. Modern Türk
psikiyatrisinin kurucular›n›n ço¤u,
bunlara Mazhar Osman Uzman, ‹hsan
fiükrü Aksel ve Fahrettin Kerim Gökay
dahil, Bat› ülkelerinde e¤itim alm›flt›r.
Türklerin tarihte özel bir konumu
olmufltur. Türkler, erken Asya
medeniyetleri, birçok kültür ve
Anadolu'daki insanlar aras›nda köprü
görevi gördü. Do¤rudan eski Yunan ya
da Roma'n›n bir parças› olmasalar da,
Türkler Orta Asya'dan geldiklerinde
erken Yunan ve Roma filozoflar›
etkisindeki kiflilerle temas kurup onlar›n
bilgilerini asimile edebilmifllerdir.
Karfl›laflt›klar› ve dahil olduklar› her yeni
ortam› hem var olan kültürlerine asimile
edebilmeleri, hem de o kültürleri
Türklere özgü bir senteze çevirmelerine
yetecek yarat›c› enerjiye sahiptiler. Ayn›
durum Türklerin ‹slamiyeti kabulü ve
uyumlar› için de söylenebilir. Türkler,
sadece ‹slam'›n var olan flartlar›n› kabul
etmekle kalmad›lar, ayn› zamanda
‹slam'›n baz› özelliklerini kendilerinde
var olan insanc›l e¤ilimlerini
‹bn-i Sina
güçlendirebilecek flekilde yorumlad›lar.
Bu yaklafl›m, o dönemde ruhsal tedavi
amac›yla kurulan kurumlarda aç›kça
görülmektedir. Var olan bilimsel bilgi ile
daha hümanistik yaklafl›mlar› tedaviye
entegre etme e¤ilimi ça¤dafl Türk
psikiyatrisinde, özellikle son y›llarda
Konsültasyon-Liyezon Psikiyatrisi’nin
gelifliminde kendini göstermektedir. KLP
kavram› ve felsefesinin kökleri
insan›m›z›n kültürel miras›na
dayanmaktad›r.
Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisi ve
Türklerin kültürel-tarihi kökleri aras›nda
kuvvetli bir ba¤ vard›r. Türk
psikiyatrisinin yüzy›llar içerisindeki
geliflimi Anadolu’ya özgü kültürel
de¤erler ile yak›ndan ba¤lant›l›
olmufltur. Zaman›n ça¤dafl bilimsel
gerçekleri ve standartlar› ile her zaman
fikir birli¤i olsa da Türk psikiyatrisi
“bütüncül” tedavi yaklafl›m› ile hümanist
bir yaklafl›m› benimsemifltir.
Bireylerin bütünlü¤üne (ruh ve beden)
yap›lan bu vurgu t›bb›n ve psikiyatrinin
kökeni ile ve fiamanizm ve mistisizm
gibi eski Türk gelenekleri ile uyum
içerisindedir. Konsültasyon Liyezon
Psikiyatrisi’nin beden ve ruh ba¤lant›s›na
verdi¤i önem ile Konsültasyon Liyezon
Psikiyatrisinin Türk psikiyatrisine girifli,
Türk psikiyatrisini kültürel-tarihsel
köklerine geri döndürmüfltür.
May›s 2014
13
Psk. Oya Çelik
Kiflilik testleri
Psikolojik testler bireyin potansiyelinin,
yeteneklerinin, kiflilik özelliklerinin,
davran›fl kal›plar›n›n, ruhsal
çat›flmalar›n›n, savunmalar›n›n, dürtü ve
e¤ilimlerinin de¤erlendirilmesi ve
saptanmas› için uygun ortam› sa¤layan
sistemli yaklafl›mlard›r. Bu anlamda
klinik ortamda psikolojik testler tan› ya
da s›n›flamaya, tedavi palan›n›
oluflturmaya, hastal›¤›n ve/veya
tedavinin gidiflat›n› izlemeye yard›mc›
olmaktad›r.
Psikolojik testler içerisinde yer alan
kiflilik testleri temel olarak kiflilik
özelliklerini, di¤er bir deyiflle bireyin
kiflisel ve sosyal yönünü de¤erlendirmek
için kullan›l›r. Kiflilik testleri ile bireyin
kendine özgü düflünsel ve duyusal
süreçlerine, tepkilerine, anlay›fl›na,
uyaranlar› seçimine, savunma
mekanizmalar›na ve temel sorun
alanlar›na bak›lmaktad›r. Gözlem ve
görüflme yöntemlerinden elde edilen
bilgilere eklenen test verileri, bireyin
görünen davran›fllar› ve tutumlar›n›n
ötesinde kiflinin içsel süreçlerini, di¤er
bir deyiflle psikodinamiklerini en iyi
de¤erlendirme araçlar›ndan biridir.
Kiflilik testleri kendi içerisinde projektif
ve objektif olmak üzere ikiye
ayr›lmaktad›r. Objektif testler,
yap›land›r›lm›fl bir malzemenin
sunuldu¤u, standart bir puanlama ve
yorumlama sisteminin oldu¤u, s›kl›kla
ka¤›t-kalem testleridir. En çok kullan›lan
objektif kiflilik testleri kiflisel
de¤erlendirme envanterleridir. Bu
envanterler, bireylerin kendi kiflilik
özellikleri ile ilgili çeflitli ifadelere kat›l›p
kat›lmama durumlar›n› ortaya koyar.
Kifliden, verilen ifade ya da sorular›
onun kiflilik özelliklerine en çok uyan
flekilde cevaplamas› istenir. Cevaplama,
genellikle “kat›l›yorum-kat›lm›yorum”,
“do¤ru-yanl›fl” veya “evet-hay›r” fleklinde
belirlenmifl seçeneklerin iflaretlenmesi ile
yap›lmaktad›r. Objektif kiflilik
testlerinden klinik amaçla en yayg›n
kullan›lan testlerden biri MMPI
(Minesota Çok Yönlü Kiflilik Envanteri)’
d›r.
Projektif testler ise objektif testlerden
kifliye sunulan malzemenin belirsizli¤i
14
May›s 2014
Kiflilik testleri ile bireyin kendine özgü düflünsel ve duyusal
süreçlerine, tepkilerine, anlay›fl›na, uyaranlar› seçimine, savunma
mekanizmalar›na ve temel sorun alanlar›na bak›lmaktad›r. Gözlem ve
görüflme yöntemlerinden elde edilen bilgilere eklenen test verileri,
bireyin görünen davran›fllar› ve tutumlar›n›n ötesinde kiflinin içsel
süreçlerini, di¤er bir deyiflle psikodinamiklerini en iyi de¤erlendirme
araçlar›ndan biridir.
ve yan›tlarda ona tan›nan serbestlik ile
ayr›l›rlar. Bir baflka ifadeyle bu testler,
objektif testler gibi yap›land›r›lm›fl
de¤illerdir. Testi alan kifli, kendisine
sunulan test malzemesinden yola
ç›karak istedi¤i fleyi söyler, di¤er bir
deyiflle yan›tlar›nda serbesttir. Bu durum
çok çeflitli bireysel cevaplar›n elde
edilmesine olanak sa¤lar. Buradaki
temel hipotez, kiflinin kendine has
ruhsal faaliyetlerini ortaya koyarken
bireyselli¤ini kaybetmemesidir.
Cevaplar› konusunda seçeneklerle
k›s›tland›r›lmayan ve serbestlik tan›nan
kifli, kendine has ruhsal süreçlerini
ortaya koyabilir.
Projektif testler, psikanalitik kurama
dayan›r. Psikanalitik kurama göre, ruhsal
süreçlerin büyük bir k›sm› kiflinin
fark›ndal›k alan›n›n d›fl›ndad›r. Kifli,
genellikle davran›fl, duygu ve
düflüncelerinin alt›nda yatan temel dürtü
ve e¤ilimlerin fark›nda de¤ildir. Bu
durum psikanalitik kuramda yayg›n bir
biçimde kullan›lan Freud’un (1915-16)
“buzda¤›” benzetmesi ile aç›klanabilir.
Ruhsal ayg›t ve bilinçlilik durumu
denizdeki bir buzda¤›na benzetilebilir.
Bilinç, buzda¤›n›n görünen k›sm› iken,
bilinçd›fl› dedi¤imiz k›s›m buzda¤›n›n
alt›nda kalan, görünmeyen k›sm›d›r.
Bilinçd›fl› malzemeye ise, ancak belirli
tekniklerin takibi ile ulafl›labilir. Kiflinin
bu buzda¤›n›n alt›nda kalan ve
fark›ndal›k alan› içinde olmayan
çat›flmalar›, görünürde yaflad›¤›
güçlüklerin temelini
oluflturabilece¤inden, bu çat›flmalar›n
anlafl›lmas› bireyin ruhsal iflleyifl biçimini
anlamada önemli bir yer teflkil
etmektedir. ‹flte bu noktada insan
davran›fl, duygulan›m ve düflünce
yap›lar› üzerinde önemli etkileri olan
bilinçd›fl› süreçleri anlamaya olanak
sa¤layan yöntemlerden biri projektif
testlerdir. Verilen uyaran›n belirsizli¤i ve
kiflinin serbestli¤i, içsel süreçlerin test
malzemesine yans›t›lmas›na olanak
sa¤lar. Klinik ortamda yetiflkinler için en
yayg›n kullan›lan projektif kiflilik
testlerinden ikisi TAT (Tematik Alg›
Testi) ve Rorschach Testi’dir.
ve de¤erlendirmede en yayg›n olarak
John Exner’in oluflturdu¤u bütünlefltirici
sistem ve psikanalitik kuram› temel alan
Frans›z ekolü kullan›lmaktad›r. (‹kiz,
2001)
TAT (Tematik Alg› Testi)
MMPI (Minnesota Çok Yönlü Kiflilik
Envanteri)
MMPI, kiflinin sosyal ve toplumsal
uyumunu de¤erlendirmeyi, davran›fl ve
tutumlar›n› tan›mlamay› amaçlayan
objektif bir kiflilik testidir. 16 yafl ve
üzerine uygulanabilen envanter, kiflinin
kendi yan›tlad›¤› 566 maddeden
oluflmaktad›r. Her bir madde için testi
alan kifliden kendisine uygun olup
olmad›¤›n› düflünmesi ve “do¤ru”,
“yanl›fl” ya da “bilmiyorum”
yan›tlar›ndan birini seçmesi istenir.
Uyaran belirli oldu¤u ve verilebilecek
yan›tlar s›n›rl› oldu¤undan MMPI,
objektif bir yöntem olarak kabul edilir
(Graham, 1996). Test kifliden kifliye
de¤iflmekle birlikte ortalama 60-90
dakika aras›nda bir zamanda
tamamlan›r. Testin 4 adet geçerlilik, 10
adet klinik alt ölçe¤i bulunmaktad›r.
Testin elle ya da bilgisayar arac›l›¤›yla
yap›lan puanlamas› sonucunda 4
geçerlilik ve 10 klinik ölçe¤e iliflkin
puanlar elde edilerek bir profil
oluflturulmufl olur. Standart bir puanlama
ve yorumlama prosedürü olan MMPI,
testin e¤itimini alm›fl, deneyimli
uzmanlar taraf›ndan de¤erlendirilerek,
raporlan›r.
Rorschach Testi
Rorschach Testi, kiflinin nesne iliflkileri,
duygu dünyas›, savunma mekanizmalar›,
ego fonksiyonlar›, düflünce ve alg›
sistemi, temel ihtiyaçlar›, çat›flmalar›,
e¤ilimleri gibi birey ile ilgili detayl› bilgi
veren, klinik amaçla kullan›lan projektif
bir testtir. Testin esas hedefi, teflhis ve
tan› de¤il, her bireyin birbirinden farkl›
ve eflsiz oldu¤u düflüncesiyle, bireyi
tekli¤i içerisinde bir bütün olarak
de¤erlendirmektir. Test 10 adet
kart/desenden oluflur. Testin süresi
kifliden kifliye farkl›l›k gösterir. Testi alan
kifli, mu¤lak desenlere ne yan›t verece¤i,
ne kadar yan›t verece¤i ve süre
konusunda serbesttir. Uyaran›n
mu¤lakl›¤› ve kiflinin serbestli¤i
dolay›s›yla projektif bir yöntem olarak
kabul edilen Rorschach Testi ile d›fl
dünyadan gelen bir uyaran (test
malzemesi) yoluyla kiflide ça¤r›fl›m
zinciri harekete geçmekte ve bilinç
d›fl›n›n zenginli¤i ortaya konmaktad›r.
Rorschach Testi, çat›flmalar ve
savunmalarla ilgili ayr›nt›l› bilgi verdi¤i
ve dolay›s›yla ruhsal iflleyiflin
anlafl›lmas›n› sa¤lad›¤›ndan psikoterapi
sürecini h›zland›ran bir rol de
üstlenebilmektedir.
Rorschach Testi 7 yafl ve üzeri herkese
uygulanabilir. Ancak, çocuklara
uygulanan testin yorum ve
de¤erlendirmesi, eriflkin testlerinin
yorum ve de¤erlendirilmesinden
farkl›d›r. Rorschach Testi’nin yorumlama
ve de¤erlendirmesi farkl› ekollere göre
de¤ifliklik gösterir. Türkiye’de uygulama
Projektif bir test olan TAT de, Rorschach
gibi ruhsal iflleyiflin dinamiklerini; kiflinin
nesne iliflkileri, savunma mekanizmalar›,
bilinç d›fl› fantezileri konusunda bilgi
verir. Klinik alanda TAT, Rorschach Testi
ile birlikte verilerek kifliyi genifl bir
perspektifte de¤erlendirmeye olanak
sa¤lar. Nesne iliflkileri konusunda bilgi
sunan TAT’nin, kendilik ve nesne
tasar›mlar› konusunda bilgi veren
Rorschach Testi’ne yard›mc› olarak
verilmesi oldukça yararl›d›r (‹kiz, 2011).
Test 30 karttan oluflmakla birlikte,
uygulamada içlerinden en ay›r›c› ve
anlaml› bulunan belirli kartlar seçilmifltir.
Testte baz› resimler ortak gösterilirken,
di¤erleri ise çocuklar, yetiflkinler,
kad›nlar ya da erkeklere gösterilmek
üzere ayr›lm›flt›r. Resimler çizimlerden,
foto¤raflardan, tablo ya da gravür
reprodüksiyonlardan oluflur (Anzieu ve
Chabert, 2004). Kartlar, Rorschach
Testi’nden farkl› olarak, ço¤unlukla
belirgin resimlerden oluflur. Bu nedenle
testi alan kifli Rorschach Testi’ne k›yasla
kendisini daha rahat hisseder. Ancak
burada kartlar›n anlamlar› mu¤lakt›r ve
kifli taraf›ndan oluflturulur. Burada testi
alan kifli yine yan›tlar›nda serbesttir.
Testin projektif olma özelli¤i, serbestlik
ve mu¤lakl›ktan kaynaklan›r. Testi alan
kifli bilinç d›fl› süreçleri test malzemesine
yans›t›r ve yan›tlar› üzerinden
savunmaya yönelik çat›flmalar›,
özdeflimleri ve nesne iliflkilerine dair
bilgi edinilir. Testin süresi Rorschach
Testi’nde oldu¤u gibi kifliden kifliye
de¤iflir. Test 10 yafl ve üzerindeki
bireylere uygulanabilir. 10 yafl›ndan
küçük çocuklar için testin baflka bir
formu olan CAT (çocuklar için alg› testi)
uygulanmaktad›r.
Klinisyene yard›mc› bir araç olan testler
türü ne olursa olsun, o testin e¤itimini
alm›fl, deneyimli uzmanlar taraf›ndan
de¤erlendirilmeli ve yorumlanmal›d›r.
KAYNAKLAR
Anzieu, D. ve Chabert, C. (2004) Projektif Yöntemler. (B. Kolbay, Çev.) ‹stanbul: Ba¤lam
Freud, S. (1957). The Unconscious. In The Standard Edition of the Complete Psychological Works of Sigmund Freud, Volume XIV
(1914-1916): On the History of the Psycho-Analytic Movement, Papers on Metapsychology and Other Works (pp. 159-215).
Graham, J.R. (1996). MMPI Uygulama ve Yorumlama Rehberi (O. Sorias, Çev.) ‹zmir: Ege Ünivesitesi Bas›mevi
‹kiz, T. (2001). Rorschach Testinin Psikanalitik Yorumu-I. ‹stanbul: Ba¤lam
‹kiz, T. (2011). Tematik Alg› Testi (TAT) Psikanalitik Yönelimli El Kitab›. ‹stanbul: Ba¤lam
May›s 2014
15
Prof. Dr. Sedat Özkan
Humanite T›p Merkezi
Beden, beyin,
ruh iliflki ve etkilefliminde
cinsel sa¤l›k
“
Cinsellik, çiftler aras›ndaki aflk›n ve sevginin
ifade tarzlar›ndan biridir. Aflk, sevgi, de¤er,
paylafl›m, uygun iletiflim, psikolojik paylafl›m,
k›sacas› yaflam paylafl›m› ne kadar iyi ve fazla
ise cinsel sorunlar o kadar kolay çözülür.
Cinsel sorunlar›n çözümü beyinde ve
iliflkidedir. Cinsel organlarda de¤ildir. Cinsel
yaflant› cinsel organlardan çok öte ve önce
beyinle, ruhla, kiflilikle, duygu ile aflk ve
sevgi ile birlikte yaflant›lan›r. Kad›nlar beyni
ile erkekler belleriyle seks yapar. Erkek,
kad›n›n kiflili¤ine ne kadar de¤er verirse,
diflili¤i o kadar bereketli olur.
16
May›s 2014
”
Cinsellik bir bireyin fiziksel, psikolojik
ve sosyal yaflant›s›n›n önemli bir
yönüdür. Cinsel aktivite yaln›zca basit
bir flekilde üreme için yap›lan biyolojik
bir fonksiyon de¤ildir. Cinsel yak›nl›k
s›ras›nda beden arac›l›¤›yla fiziksel ve
sosyal iliflki kurulur. Düflünsel, duygusal
ve davran›flsal boyutlar›yla iki insan
aras›ndaki bir etkileflimdir. Düflünsel
boyutta; kendini bir baflkas›na açma,
duygusal boyutta; sevgi, güven, merak,
davran›flsal boyutta; bakma, dokunma,
fiziksel yak›nlaflma, seviflme iste¤i öne
ç›kmaktad›r. Ancak cinsellili¤in üreme
yönü destek görürken, zevk ve hazza
yönelik olan cinsellik ço¤u kültürde
neredeyse yok say›l›r. Cinsellili¤in inkar›,
bir çözüm olmaktan çok, sorunlar›
içinden ç›kmaz hale getirir.
Cinsellik, aflk›n, ifade yöntemlerinden
biridir. En dürtüsel ve en estetik insan
eylemidir. Cinsellik en çok merak
edilen, en çok bask› uygulanan, sansür
gören, yasaklanan, çok konuflulan ama,
en az “do¤ru’’ konuflulan konudur.
Do¤ru, insani, bilimsel ö¤renilmeyen,
birçok saplant›, yanl›fll›klarla ö¤renilen
bir durumdur. Cinsellik; hofl, keyifli,
romantik, s›cak bir yak›nlaflma da
olabilir, zorunluluk, çat›flma, tiksinti
kayna¤› da olabilir. Sa¤l›kl› ve mutlu bir
yaflam için hiçbir cinsel davran›fl›n
zorlay›c›, s›n›rlay›c›, suçlay›c›, bedensel
ve ruhsal aç›dan zarar verici olmamas›
ve en önemlisi çiftin her iki üyesinin de
r›zas› ve özgür iradesi ile gerçekleflmesi
gerekir.
Cinsellik, yaflam›n do¤al ve sa¤l›kl› bir
parças›d›r. Dünya Sa¤l›k Örgütü’nün
tan›m›na göre cinsel sa¤l›k; kiflilik,
iletiflim ve aflk› artt›ran yollarla cinsel var
oluflun bedensel, duygusal, entelektüel
ve sosyal yönlerinin bir bütünleflmesidir.
Sa¤l›kl› ve doyumlu cinsel yaflam için;
• Efller aras›nda etkin iletiflim ve
paylafl›m olmas› gerekir. Mutlu bir cinsel
yaflam karfl›l›kl› güven, dürüstlük,
aç›kl›k, paylafl›m ve sayg› üzerine
temellendirilmelidir.
• Cinsellik önce bireyin kendi bedenini
tan›mas› ile bafllar. Bireyin haz
noktalar›n› fark etmesi ve bunu efliyle
paylaflmaktan kaç›nmamas› daha
doyumlu cinsel iliflki yaflanmas›n›
sa¤layacakt›r.
• Kifliler birbirine karfl› sorumlu
davranmal›, herkesin mahremiyeti ve
de¤eri oldu¤unu ak›llar›ndan
ç›kartmamal›d›r.
• Hiç kimse hofllanmad›¤› bir cinsel
davran›fl› yapmak ya da sürdürmek
zorunda de¤ildir. Cinsellili¤in nas›l
yaflanaca¤›na dair ayr›nt›lar çiftin ortak
karar› olmal›, her iki taraf›n istek, onay
ve r›zas› ile gerçeklefltirilmelidir.
• Cinsel iliflki için uygun zaman ve
ortam seçilmelidir. Kad›n cinselli¤e daha
fazla toplumsal kayg›larla yaklaflt›¤›ndan
güvensiz ortamlarda doyum sa¤lamas›
güçtür.
• ‹stenmeyen gebelik ve cinsel yolla
bulaflan hastal›k kayg›s› mutlu bir
cinsellik yaflanmas›n› engeller. Çift bu
konuda önlemlerini önceden alm›fl
olmal›d›r.
• Çift cinselli¤e iliflkin yanl›fl inançlar›n›
ve toplumsal de¤erleri, birlikte
konuflarak ve paylaflarak aflmal›d›r.
• Doyumlu bir cinsel iliflki için
seviflmeye yeterince zaman ayr›lmas›
gerekir.
Cinsel sorunlar›n nedeni
Cinsel sorunlar, s›kl›kla tek bir nedene
ba¤l› de¤ildir ancak ço¤u zaman en
önemli nedenleri genel olarak flu flekilde
s›ralanabilir;
1. Cinsel e¤itimsizlik ve bilgisizlik
2. Cinsellikle ilgili yanl›fl inan›fllar
(mitler)
3. Psikolojik nedenler (kiflilik sorunlar›,
cinsel fobi ve kaç›nmalar, evlilik
çat›flmalar›, vb)
4. Biyolojik nedenler (ilaç yan
etkileri/hastal›klar)
Cinsellik fiziksel sa¤l›¤› bozulanlarda
ayr› bir önem tafl›r. Fiziksel hastal›k bafl
edilmesi gereken geliflimsel bir kriz
olarak ele al›nmal›d›r. Rol de¤iflimleri,
fizyolojik ifllevlerdeki bozukluklar, yeni
çevre ve strese uyum gerektirir. Hasta
birey, psikolojik, sosyal ve fiziksel
de¤iflimlerle bafla ç›kmak ve uyum
sa¤lamak zorundad›r. Birçok hastal›k ya
da hastal›¤›n yaratt›¤› durum veya tedavi
biçimlerine karfl› geliflen psikolojik
reaksiyonlar, cinsel ifllev bozuklu¤una
neden olabilir. Bunlar›n bafl›nda
kanserler, jinekolojik hastal›klar ve
ameliyatlarla di¤er ciddi hastal›klar gelir.
Kanser, ifllev kayb› çaresizlik, ümitsizlik,
suçluluk, ölüm korkusu, a¤r› endiflesi,
ba¤›ml›l›k, korkular› uyand›r›r. Kanser
deneyimi geçirmifl olan kad›n ve
erkeklerde en s›k karfl›lafl›lan
sorunlardan biri cinsel iste¤in azalmas›
olarak tespit edilmifltir. Kanser
hastal›¤›yla karfl› karfl›ya kalan çiftler her
ne kadar hastal›k öncesi yaflant›lar›nda
mükemmel bir cinsel hayatlar› olsa da
teflhisi takiben bir kriz dönemi yaflarlar.
Bütün çiftlerin hayat›nda hastal›¤›n
teflhisini takiben, cinsellik birdenbire
kesintiye u¤ramaz. Hayat›n zorlu bir
May›s 2014
17
döneminden geçen çift hastal›¤›n
getirdi¤i negatifli¤i yads›yarak, iliflkilerini
ve cinselliklerini daha az yaflarlar.
Erkekler sertleflme eksikli¤i, gecikmeli
sertleflme, orgazma ulaflamama, kad›nlar
iliflkide ac›-a¤r› gibi sorunlardan flikâyet
ederler.
Sorunlar›n saptanmas›
Hastalar›n cinsel sorunlar›n›
tan›mlamakta genellikle zorluklar› olur.
Genellikle “olmuyor’’, “yapam›yoruz’’
veya “tatmin olmuyorum’’ gibi ifadeler
kullan›rlar. Hastaya son cinsel
deneyimini ya da ortalama bir
seviflmesini anlatt›rmak nerede sorun
yaflad›¤›n› anlamaya yard›mc› olabilir.
Öncelikle;
1) ‹stek,
2) Uyar›lma,
3) Orgazm,
4) Çözülme dönemlerinin hangisinde,
ne tür sorunlar oldu¤u dikkatlice
de¤erlendirilmelidir. Bu
de¤erlendirme s›ras›nda ayr›ca flu
etkenler göz önünde
bulundurulmal›d›r;
• Sorunu olan bireyin tepkileri,
• Partnerin tepkileri,
• ‹liflkilerinin flekli.
E¤er çiftin iliflkisi, fiziksel hastal›k
öncesinde de iyi de¤ilse, cinsel
sorunlar›n ortaya ç›kma olas›l›¤› daha
fazla olacakt›r. Cinsel etkinlikte baz›
de¤ifliklikler yap›lmas› gerekli ise
iletiflimin iyi olmamas› ve cinsel
gereksinim veya endiflelerin ifade
edilememesi sorunun daha da
a¤›rlaflmas›na neden olabilir.
Cinsel ifllev bozukluklar›
1- Cinsel ilgi ve istek bozukluklar›.
a. Azalm›fl cinsel istek bozuklu¤u
b. Cinsel tiksinti bozuklu¤u
2- Cinsel uyar›lma bozukluklar›
a. Kad›nda cinsel uyar›lma bozuklu¤u
b. Sertleflme güçlü¤ü
3- Orgazm bozukluklar›
a. Kad›nda orgazm bozuklu¤u
b. Erkekte orgazm bozuklu¤u
c. Erkekte erken boflalma
d. Geç boflalma
4- Cinsel a¤r›lar
a. A¤r›l› cinsel iliflki
b. Vajinismus
Çözümü eflinizle birlikte aray›n
Araflt›rmalar evli olan çiftlerin %80’den
fazlas›n›n cinsel sorunlar›n› eflleriyle
konuflmaktan kaç›nd›¤›n› ve profesyonel
18
May›s 2014
yard›m almak için y›llarca beklediklerini
gösteriyor. Cinsel ifllev bozukluklar› olan
çok say›da kifli, de¤iflik bedensel
yak›nmalar›yla (bafl, boyun, bel ve
pelvik a¤r›lar›) çeflitli kliniklere (fizik
tedavi ve nöroloji) baflvuruyor. Uzmana
geç baflvurman›n alt›nda da cinsel
sorunlar›n kabul edilmemesi yat›yor.
Çiftler, yaflad›klar› ifllev bozuklu¤unu
zorlu yaflam koflullar›, ifl stresi, yetiflme
koflullar›, efllerinin hatalar› veya
anlay›fls›zl›¤› gibi kendilerinin d›fl›ndaki
etkenlere ba¤lamaya çal›fl›rlar. Ortada
cinsel bir sorun oldu¤u kabullenildikten
sonra da uzun süre sorunun efller
aras›nda bile konuflulamad›¤›, tedavi ya
da çözüm aray›fl›na girilememifl oldu¤u
gözlemlenir. Uzun süre tedavisiz kalan
ve y›llar boyu sürüp giden sorunlar›n
çiftlerin yaflam›nda yeni sorunlara yol
açaca¤› da aflikard›r. Sürecin uzamas›
sonucunda, kiflinin kendisinde ya da
eflinde yeni cinsel ifllev bozukluklar›
tabloya eklenir. Bu da sorunun
a¤›rlaflmas› anlam›na gelir. Çiftlerin
iliflkisinin ve iletifliminin bozulmas› ve
çeflitli evlilik sorunlar›n›n ortaya ç›kmas›,
giderek kiflide veya eflinde depresyon
gibi çeflitli psikiyatrik hastal›klar›n
belirmesi de, s›k görülen ek sorunlar
aras›nda yer al›r. Cinselli¤i bozan önemli
etkenlerin bafl›nda iliflki sorunlar› ile
erkek ve kad›ndaki maskeli depresyon,
rol karmaflas› ve kronik stres
gelmektedir.
Cinsel ifllev bozukluklar›nda tedavi
Yaflam›n her alan›nda oldu¤u gibi
cinsellikle ilgili de sorunlar yaflanabilir.
Birey, günlük sorunlar›n›, aile bireyleri
ve arkadafllar› ile paylaflabilirken;
cinselli¤in mahrem özelli¤i nedeniyle
ço¤u zaman hiç kimse ile paylaflmaz ve
nas›l çözece¤ini de bilmez. Birey
konuflulmayan bu problemi kendi içinde
bir felaket olarak alg›lar ve uzun süre
kendili¤inden çözülmesini bekler.
Sonunda profesyonel yard›m almaya
karar veren birey, bu defa da nereye,
kime baflvuraca¤›n› bilemez ve ço¤u
zaman yanl›fl kifli ve kurumlara
baflvurarak zaman ve para kayb›n›n yan›
s›ra, çaresizlik ve b›kk›nl›k hissi de
yaflar. Tedavi ile ilgili yaflanan bu
olumsuz deneyim kiflinin sorununun
çözümlenemeyece¤ine yönelik bir inanç
beslemesine neden olur.
Fiziksel bir hastal›¤› olan ve buna ba¤l›
cinsel ifllevleri etkilenebilecek olan
hastalarda, cinsel dan›flmanl›k, henüz
cinsel ifllevlerde herhangi bir sorun
yaflanmadan, kifli hastanede iken ya da
taburcu olurken bilgi verilmesiyle bafllar.
Cinsel terapide, cinsel ifllevleri bozan
psiflik etkenlerin çözümlenmesi ve cinsel
ifllevleri olumsuz etkileyecek etkenlerin
çözümlenmesi ve cinsel ifllevleri olumlu
etkileyecek etkenlerin eklenmesi
yoluyla, çiftlerin cinsel yan›t› için en
uygun psikolojik durumun yarat›lmas›
amaçlan›r. Performans anksiyetesi ve
baflar›s›zl›k korkusunun azalt›lmas›,
çiftler aras›ndaki k›rg›nl›klar›n
çözümlenmesi güven duygusunun
art›r›lmas›, çiftlerin genel ve cinsel
iletifliminin art›r›lmas› bu ba¤lamda ön
planda olmas› gereken konulard›r.
Unutulmamal›d›r ki çiftler aras›ndaki
sevgi iliflkisinin varl›¤› tedaviye flans
veren en önemli özelliktir. Cinsellik,
çiftler aras›ndaki aflk›n ve sevginin ifade
tarzlar›ndan biridir. Aflk, sevgi, de¤er,
paylafl›m, uygun iletiflim, psikolojik
paylafl›m, k›sacas› yaflam paylafl›m› ne
kadar iyi ve fazla ise cinsel sorunlar o
kadar kolay çözülür. Cinsel sorunlar›n
çözümü beyinde ve iliflkidedir. Cinsel
organlarda de¤ildir. Cinsel yaflant› cinsel
organlardan çok öte ve önce beyinle,
ruhla, kiflilikle, duygu ile aflk ve sevgi ile
birlikte yaflant›lan›r. Kad›nlar beyni ile
erkekler belleriyle seks yapar. Erkek,
kad›n›n kiflili¤ine ne kadar de¤er verirse,
diflili¤i o kadar bereketli olur.
Erkeklerde cinsel sorunun en yayg›n
sebebi, baflar› kayg›s›d›r. Ça¤›m›zda
erkeklerin performans kayg›s›
artmaktad›r. Bunun bir sebebi de
(yatakta ve hayatta) artan beklentilerdir.
Kad›n›n beklentisi, erke¤in cinsel
organ›na dönük de¤il, iliflkiye ve sevgiye
yönelik olmal›d›r. Denk iliflkilerde bu
daha azd›r. Denklik, yaflta, yaflam
döneminde, baflta ve uyumdad›r. Bu
uyum dürtüsel anlamda de¤il
psikolojiktir.
Ruh Sa¤l›¤›m›z› Korumak ‹çin
Yapmam›z Gerekenler
1. Bol su için ve sağlıklı beslenin; beyninizin ihtiyacı olan karbonhidrat ve
protein oranını ayarlayın
2. Pozitif düşünün, düşünceleriniz sağlıklı olsun
3. Her gün hayatınızda minnettar olduğunuz şeyler üzerine
odaklanmaya vakit ayırın
4. Pozitif ve sizi yukarı çeken insanlarla vakit geçirin
Yapmamam›z Gerekenler
1. Evde yan gelip yatmak, hareketsiz yaşamak, spor yapmamak
2. Sigara içmek, çok alkol almak, çok kafein almak, uyuşturucu
kullanmak
3. Metabolizma için en iyi yiyeceklerin ne olduğunu düşünmeden yemek
4. Uyuşturucu kullanan, kavgacı ve tehlikeli faaliyetlerde bulunanlarla
sıkı iletişim içinde olmak
5. Dünya ile psikolojik bağlarınızı artırın
5. Nefesini kontrol edememek
6. Başkalarıyla sevecen ve yardımcı olacak tarzda konuşun
6. Siyah veya beyaz mantığı ile düşünmek
7. Bir başkasının hayatında bir fark yaratın
7. Hayatınızdaki negatif şeylere odaklanmak
8. Spor yapın
8. Sadece duygularınızla düşünmek ve davranmak
9. Sevdiğiniz insanlarla sürekli görüşün
9. Başka insanların zihnini okumaya çalışmak
10. Her gün kendinizi dinlendirin
10. Kendi problemleriniz için başkalarını sorumlu tutmak, suçlamak
11. Diyaframdan nefes almayı öğrenin
12. Başkalarının size dair ne düşündüğüne çok aldırmayın
13. Çatışma içeren durumlarla etkin bir şekilde mücadele edin
14. Hayatınız için açık hedefler geliştirin
(ilişkiler, iş, para ve kendinizle ilgili) ve her gün onları gözden geçirin
15. Hoşlanmadığınız şeylerden çok, hoşlandığınız şeyler üzerine
odaklanın
16. Hayatınızda heyecan, amaç ve bir şeyler yapma dürtüsü olsun
17. İnsanlara gülümseyin ve göz teması kurun
18. Görsel ve işitsel uyarılarla beyin fonksiyonlarınızı optimize edin
19. Sıkışıp kaldığınızda kendinizi soyutlayın ve problemle daha sonra
ilgilenin
20. Sınırlarınızı bilin, hayır ve evet seçiminize dikkat edin
21. Güzel müzikleri, doğayı hayatınızın bir parçası yapın
22. İnsanlara dokunun ama uygun bir şekilde
23. Sevdiğinizle birlikte hayatı paylaşın
24. İhtiyaç duyduğunuzda bir psikiyatri uzmanına başvurun
11. Kendinizi ve başkalarını negatif etiketlemek
12. Kendinizi veya başkalarını suçluymuşçasına hırpalamak
13. Sizinle ilgisi olmayan şeyleri, durumları kişiselleştirmek
14. Otomatik negatif düşüncelerinizi beslemek
15. Sevgilinizle ilişkilerinizde seksi bir silah gibi kullanmak
16. Kötü kokan ortamlarda bulunmak
17. Olumsuz etkileyen insanlarla beraber olmak
18. Diğerlerinin ne düşündüğü konusunda fazla odaklanmak
19. Hayatınızın kendi plan ve yönlendirmeniz dışında sürüp gitmesine izin
vermek
20. Başkalarına otomatik hayır demek; onların istediklerinin önce sizin
amacınıza uyup uymadığına bakmamak
21. Başkalarına otomatik evet demek; onların isteklerinin önce sizin
amacınıza uyup uymadığına bakmamak
22. Depresyonda, korku içinde hissettiğiniz zaman kendinizi toplumdan
soyutlamak
25. Bedeninizin ve ruhunuzun sesine kulak verin
23. İhtiyaç duyulmasına rağmen ilaç almayı kabul etmemek
26.Dünyada olup biten olayları takip edin, global düşünün ve
24. Problemlerinizle baş etmek için profesyonellerden yardım istememek
farkındalığınızı arttırın.
ya da problemleriniz olduğunu kabul etmemek.
May›s 2014
19
Prof. Dr. Sedat Özkan
Asl› USLU
Humanite T›p Merkezi
B‹R YAfiAM KÖPRÜSÜ
n
o
y
s
a
t
i
l
i
b
a
h
Psikososyal re
da
Psikososyal rehabilitasyon
mi
destekleyici terapi yönte
olarak ifl-u¤rafl terapisi,
a
rehabilitasyon kapsam›nd
api,
olmazsa olmazd›r. Bu ter
lojik
hastan›n psikiyatrik, psiko
uz ruh
tedavisi ile birlikte, olums
halini azaltmak, sa¤l›¤›n›
ve
sürdürmek, verimlili¤ini
için
performans›n› artt›rmak
kullan›lan bir yöntemdir.
nras› ya
Herhangi bir hastal›k so
sakatl›k
da kaza sonras› oluflan
liflen
veya yafllanma sonucu ge
akli, sosyal veya fiziksel
yeteneklerde oluflan
bozukluklar› iyilefltirmek
amac›yla, kiflinin bu
t›nda
yeteneklerini günlük haya
tmek
da kullanabilmesini ö¤re
için uygulanan terapi
yöntemidir.
20
May›s 2014
Kronik psikiyatrik hastal›klar›n en
önemli tan› kriteri, ifllevselli¤in azalmas›
ya da kayb›d›r. Hastalar bu sebeplerle
günlük yaflam aktivitelerini ba¤›ms›z
olarak gerçeklefltiremez duruma
gelebilir. Toplumda stigmatize
edildiklerinden dolay› kendilerini
soyutlama e¤ilimleri oluflur. Bu
nedenlerle tedavi sürecinde hastal›¤›
tedavi etmek ya da semptomlar› ortadan
kald›rmak tam anlam›yla yeterli
olmayabilir.
Psikiyatri, sadece hastal›klar›n tedavi
edilmesi de¤ildir. Psikiyatri, ayn›
zamanda hastal›¤› tedavi ederken
hastaya da yeni bir yaflam ve uyum
süreci sunabilmek, hastal›kla bafl
etmesini sa¤layabilmektir. Bunu
gerçeklefltirirken de hastan›n fiziksel,
kültürel, çevresel flartlar›n› göz önünde
bulundurmak gerekir. Bu noktada
“yaflam köprüsü” olarak tabir etti¤imiz
psikososyal rehabilitasyon devreye girer.
Psikososyal rehabilitasyon, inatç›
belirtilerle seyreden ve hastan›n yaflam
rutinini önemli boyutta etkileyen
psikiyatrik hastal›klarda hastan›n
ba¤›ms›zl›¤›n›, adaptasyonunu, sosyal
becerilerini, özgüvenini, otonomisini
sa¤layabilmek amac›yla yürütülen
çal›flmalar bütünüdür. Psikososyal
rehabilitasyonda tedavi, kifliye özeldir.
Örne¤in; sol kolu k›r›k bir hasta, sa¤
kolunu kullanabildi¤i ölçüde
ifllevselli¤ini sürdürebilir, hayata uyum
sa¤layabilir.
‹yi bir psikososyal rehabilitasyon flu
özellikleri tafl›r:
• Rehabilitasyon, hastan›n ilaç
tedavisine destek olarak en k›sa süre
içinde bafllamal›d›r ve hastan›n kendi
r›zas› ile olmal›d›r. Hasta
rehabilitasyon program›na kat›l›m
göstermek istemedi¤i sürece
uygulanan yöntemler sonuç vermez.
• Aile ile iflbirli¤i içinde sürdürülmelidir.
Aileden sürekli bilgiler al›narak,
hastay› daha iyi tan›mak, ailenin
deste¤ini ve kat›l›m›n› sa¤lamak
flartt›r.
• Hastan›n kendisini ve kayg›lar›n› ifade
etmesine olanak sa¤lanmal›d›r.
• Bireyin mevcut özellikleri göz
önünde bulundurulmal›d›r.
Yapamayaca¤› konularda üstüne
giderek kendini yetersiz hissetmesi
daha kötü sonuçlar do¤urur.
• Do¤ru hedefler konulmal›d›r.
Hastal›¤›n ne evrede oldu¤u ve ne
kadar ilerleme kaydedilebilece¤i
konusunda aç›k ve net olunmal›d›r.
• Süreç hastada kayg›, endifle gibi farkl›
sorunlar yaratmamal›d›r. Mevcut
problemleri en aza indirgemeye
yönelik olmal›d›r.
• Günlük yaflam› etkilemeyecek flekilde
sürdürülmelidir. Hasta rehabilitasyon
program› için sosyal çevresinden ve
sahip oldu¤u sorumluluklardan
soyutlanmamal›d›r. Zira iyi bir
rehabilitasyon program›, hastan›n
sosyal yaflam›n› pekifltirecek özellikte
olmal›d›r.
• Rehabilitasyonun süreklili¤i
sa¤lanmal›d›r. Hastaya
farmakoterapiye göstermesi gereken
süreklilik ve hassasiyeti,
rehabilitasyonda da sa¤lamas›
gerekti¤i afl›lanmal›d›r.
Psikososyal rehabilitasyonda destekleyici
terapi yöntemi olarak ifl-u¤rafl terapisi,
rehabilitasyon kapsam›nda olmazsa
olmazd›r. Bu terapi, hastan›n psikiyatrik,
psikolojik tedavisi ile birlikte, olumsuz
ruh halini azaltmak, sa¤l›¤›n› sürdürmek,
verimlili¤ini ve performans›n› artt›rmak
için kullan›lan bir yöntemdir. Herhangi
bir hastal›k ya da kaza sonras› oluflan
sakatl›k veya yafllanma sonucu geliflen
akli, sosyal veya fiziksel yeteneklerde
oluflan bozukluklar› iyilefltirmek
amac›yla, kiflinin bu yeteneklerini
günlük hayat›nda da kullanabilmesini
ö¤retmek için uygulanan terapi
yöntemidir.
Hastan›n kendisini ifade edebilmesi için
görselli¤i kullanmalar› sa¤lan›r. Nas›l bir
çocuk duygu, beklenti ve düflüncelerini
resimlerle ifade edebiliyorsa, bu
hastalarda da görsel sanatlar kullan›larak
iç dünyalar›n› d›fla vurmalar› sa¤lan›r.
Hastalar ifl hayat›nda yetersizlik
hissettiklerinde, meslek sahibi
olmad›klar›nda, mevcut durumlar›n›
oldu¤undan daha kötü alg›layarak
umutsuzlu¤a kap›labilir, kendilerini ifle
yaramaz ve yetersiz hissedebilirler. Spor,
resim, el sanatlar›, müzik veya hastan›n
yetenekli oldu¤u spesifik bir alanda bir
uzman eflli¤inde çal›flmalar yürütmesi
sa¤lanarak kendisine destek olunur.
Ortaya ç›kan ürünlerin ya da sonuçlar›n
verdi¤i mutluluk ve güven art›fl› ise,
terapinin olumlu sonucu olarak
de¤erlendirilebilir.
Rehabilitasyon ve u¤rafl› terapisinin
amac› fark›ndal›k gelifltirmek, iletiflim
becerileri, zihinsel ve di¤er becerileri
kazand›rabilmektir. Bir di¤er deyiflle
hastay› hayat›n içine çekebilmektir. Bu
nedenle baflar›l› bir rehabilitasyonda
tedavi kurumu, bir klinik ya da hastane
ile s›n›rl› de¤ildir. Tüm yaflam alanlar›n›
kapsar.
Humanite Psikiyatri Klini¤i’nde
hastalar›m›za, aile ve toplum
iliflkilerinden yal›tmadan, “depo
hastanesi” modelinden uzak, yatakl›
tedavinin tüm tan›-tedavi olanaklar›n›
sunarak, tedavi edici ortam içinde
bütüncül destek sunulmaktad›r.
Biyolojik tedavilerin yan›nda çok
boyutlu ve aktif tedavi edici ortamda,
uzman denetiminde rehabilitasyon, iflu¤rafl terapisi ve sosyalleflme
sa¤lanmaktad›r.
May›s 2014
21
Uzm. Dr.
Ifl›lay Alt›ntafl
Humanite T›p Merkezi
Aflk›n çocukluktaki
iz düflümleri
Tutkular›mdan söz etmeliyim o halde birinci tekil flah›sta
Bana göre hata ve ölüme eflde¤er olan yegâne tutkumdan
Ba¤›ra ba¤›ra ilan etmeliyim çarm›ha gerilirken bile sevmek tutkunlu¤umu
Louis Aragon
Louis Aragon ço¤umuzun akl›nda
“Mutlu aflk yoktur” diyen bir flair olarak
kalm›flt›r. Ayn› flairin a¤z›ndan
sevebilmenin onun için nas›l bir tutku
oldu¤unu, sevilmenin ve sevebilmenin
kendi hayat›nda ne kadar vazgeçilemez
bir ihtiyaç oldu¤unu duyuyoruz. Sevmek
ve sevilmek insano¤lunun en anlaml›
di¤er yandan da en k›r›lgan
ihtiyaçlar›ndan bir tanesi. Yaflam bir
annenin çocu¤unu sevmesiyle bafll›yor.
Zaman hep ileriye bir sonraki zamana
akarken yaflamlar›m›z da bu zaman
diliminde kendi hikâyesini yaz›yor. Bu
hikâyenin kahraman› hikâyesini iliflki
kurdu¤u ba¤larla besliyor, gelifltiriyor ve
hikâye giderek olgunlafl›yor.
Tüm çocukluk öyküsü, büyüdükçe
baflka benlere aç›lmak üzere geliflen bir
“ben” yaratma öyküsüdür. Geliflmekte
olan bir bedene olgunlaflmakta olan bir
ruh eklemlenir. Konumuzun bafll›¤› aflk
oldu¤unda ruhsall›k ve cinselli¤in
hikayedeki yerini de do¤ru tan›mlamak
gerekir. Cinselli¤in günümüzde art›k
konuflulabiliyor olmas›n› insanl›¤›n
hikâyesinde bir geliflme olarak
görebilsek de, ülkemizde hala bu
konuda tafllar do¤ru yerlere oturmufl
de¤il. Oysaki yarat›lmakta olan “ben”de
cinsel olan ve ruhsal olan, do¤umdan
bafllayarak birlikte dans ederler.
Toplumlar›n aflka ve cinselli¤e bak›fl›n›
düzenleyen inanç ve do¤rular bu dans›n
dengesini bozmak için elinden geleni
yapsa da, âfl›k olma haliyle bu dansta
eller yeniden birleflir. Âfl›k olma hali
ruhlar›n ve bedenlerin birbirine aç›lma
arzusu, birbirlerini sevme halidir.
Bedenlerin ruhu yok sayd›¤› ya da,
ruhlar›n bedeni yok sayd›¤› durumlarda
22
May›s 2014
Oral dönemde annenin çocu¤una kendi
ruhsall›¤›n› sunmas›, onda sevildi¤ini,
sevilmeye de¤er oldu¤unu, özel
oldu¤unu hissettirir. Anneden ufak
ayr›l›klarla ve birleflmelerle anneden ayr›
kalmay› daha kolay tolere edebilmeyi,
anne k›sa süreler gitse de yeniden onun
hayat›nda var olmaya devam edece¤ine
dair güven duymaya bafllar. Bu süreci
sa¤l›kl› geçiren kifliler kendilerine ve
partnerlerine de¤er verebilir,
sevebilmenin ve sevilmenin keyfini
yaflarlar. Efllerinden ayr› kald›klar›nda terk
edilmekten korkmazlar.
dans›n dengesi bozulur.
Eski toplumlar›n cinselli¤i yasaklay›c›
tutumlar› birçok ruhsal hastal›¤›n
kayna¤› olagelmiflken, günümüz de¤iflen
de¤erleriyle cinselli¤in duygusal bir
iliflkiden ayr›lmas›, çok daha büyük
tehlikeleri de beraberinde getirdi.
Ruhu bedenden, aflk› da cinsellikten ayr›
düflünmek dengeyi bafltan bozmak
anlam›na gelir. Geliflimsel dönemlerin
bedensel iz düflümlerini de hikâyeye
eklemeliyiz ki, hem bedensel, hem de
ruhsal olarak doyumlu bir iliflkiye daha
bütünlüklü bir flekilde bakabilelim.
Ruhsal dünyam›z geçmiflimizden
getirdi¤imiz arzular, yoksunluklar,
hassasiyetler gibi bafla ç›kamad›¤›m›z
pek çok duyguyu bar›nd›r›r. Bir ötekiyle
kurulan aflk iliflkisinde bu yaralar›n aflkla
iyileflti¤ine ya da daha da bafla ç›k›lmaz
hale geldi¤ine, ac› verdi¤ine flahit
oluruz. Aflkla, ruhsal hikâyemiz bir
ötekinin hikâyesiyle birleflir ve gelece¤e
birlikte anlam katmak isterler. Bu
sebepledir ki, her aflk ayr› bir hikâyedir
ve di¤erinden baflkad›r. Aflk hali
s›n›rs›zca karfl›s›ndakini anlama ve
onunla tamamlanma arzusudur. Bu da
ötekinin dünyas›na gerçekten
bakabilmekten, anlayabilmekten ve onu
tümüyle oldu¤u gibi sevebilmekten
geçer. Aflkla yeni bir denge sa¤lanabilir
veya bozulabilir de. Bu nedenle
insanlar›n aflktan korkmalar› için hakl›
sebepleri oldu¤unu anlamak zor
de¤ildir. Yafland›kça ve yeni güzel bir
denge kuruldukça, hayatlar›
güzellefltiren, de¤ifltiren aflktan kimse
vazgeçmeyi göze alamaz. “Denge nas›l
bozulur?” sorusu, bizi çocuklu¤un
izdüflümlerine götürdü¤ünde, duygusal
iliflkilerde yaflanan hassasiyetler ise, bizi
yaflam›n ilk y›llar›na kadar götürür. Bir
baflka hikâyeye aç›lmadan önce asl›nda
kendi hikâyemiz yaz›lmakta. Bu
hikâyedeki duygular›n flekillenmesinde
ise ailemiz baflroldedir. Tüm güzel
duygular›n oldu¤u gibi, k›r›lganl›klar›n
ve hassasiyetlerin kökeninde çocukluk
dönemindeki iliflkiler bulunur.
Geliflmekte olan ruhsal yap›m›z belli
dönemlerde, belli duygusal
kavflaklardan geçerek büyür ve
olgunlafl›r. Her bir dönem yeni bir
dengenin kurulmas›n› da beraberinde
getirir. Bu süreçte asl›nda, içinde
yaflayaca¤›m›z bir evi infla ederiz.
Hikâye do¤umla, hatta do¤umdan önce
anne babalar›m›z›n kalbindeki bir çocuk
arzusuyla bafllar. Dolay›s›yla asl›nda
do¤umla yaflanan ilk aflk iliflkisi anneyle
bafllar. Anne, ilk duygusal iliflkiye girilen
kiflidir. Onunla kurulan iliflkiyle, iliflkilere
ilk ad›m› atar›z. Hikâye, anne ile bafllasa
da baban›n varl›¤› olmazsa
olmazlardand›r. Baba hikâyenin ak›fl›n›
flekillendirir ve olgunlaflt›r›r.
Oral dönem olarak bilinen yaflam›n ilk
y›l›nda, a¤›z bölgesi ve meme yoluyla
çocuk hem beslenme ihtiyac›n›
karfl›larken hem de anne ile ilk ve özel
iliflkisini kurmaya bafllar. Onunla empati
yapan, ihtiyaçlar›na duyarl›, ihmal
etmeyen ve bedensel oldu¤u kadar
duygusal ihtiyaçlar›n› da bekletmeksizin
karfl›layan anne, çocu¤unda büyülü bir
yan›lsama yarat›r. Çocuk kendisini adeta
annesinin devam› gibi hisseder.
Büyüdükçe anlar ki, “anne ondan ayr›
bir kiflidir ve anneden ayr› bir de kendisi
vard›r”. Bu ilk y›l annenin ona kendi
ruhsall›¤›n› sunmas›, onda sevildi¤ini,
sevilmeye de¤er oldu¤unu, özel
oldu¤unu hissettirir. Anneden ufak
ayr›l›klarla ve birleflmelerle anneden ayr›
kalmay› daha kolay tolere edebilmeyi,
anne k›sa süreler gitse de yeniden onun
hayat›nda var olmaya devam edece¤ine
dair güven duymaya bafllar. Bu güvenle
dünyay› keflfe ç›k›p, kendi becerilerini
gelifltirirken, arada dönüp bakt›¤›nda,
annenin ona gülen bir yüzle bakmas›,
hayata duydu¤u coflkuyu artt›r›r. Bu
coflkuyla, yaflamsal becerilerini
gelifltirdikçe, kendi bireyselli¤i geliflir ve
anneyle ba¤›ml› bir iliflkiden, ba¤l› bir
iliflkiye geliflmenin ad›mlar›n› atar. Bu
süreci sa¤l›kl› geçiren kifliler kendilerine
ve partnerlerine de¤er verebilir,
sevebilmenin ve sevilmenin keyfini
yaflarlar. Efllerinden ayr› kald›klar›nda
terk edilmekten korkmazlar. “Ne
yaparsam beni sever ve terk etmez”
diyen bir kiflinin “kendi sevilebilirli¤ine
inanc›” yaral› demektir. Bu yaran›n
ac›mamas› için sevdi¤ine göre hareket
etme ihtiyac› duydu¤unda, ayr›l›k
korkusuyla eflini k›s›tlay›c› davranarak
mutsuzluk a¤lar›n› örmeye bafllar.
Sürekli sevilmedi¤ini ve de¤er
verilmedi¤ini hissederek, kendine ve
efline iflkence eden iliflkilerde, asl›nda o
çok temel “kendini ve di¤erlerini
olduklar› haliyle sevilmeye de¤er
bulman›n” ne kadar da k›r›lgan oldu¤u
anlafl›l›r.
‹kinci dönem çocu¤un ba¤›rsak
kontrolünü sa¤lad›¤› anal dönemdir.
Anneden ayr› bir varl›k oldu¤unu
keflfeden, dünyaya coflku içinde bakan
çocuk, bu dönemde kendi özerkli¤inin
pefline düfler. Çocu¤un bir yandan
anneyle yak›nl›¤a olan ihtiyac› devam
ederken, di¤er yandan bu dönem
çocu¤u, her fleye hay›r diyerek adeta bir
ötekine ben var›m demektedir. Bu
dönemde anne, çocu¤un “ben
盤l›klar›na” tahammül edebilir ve kendi
sevgisini çekmekle çocu¤u tehdit
etmezse ifller yolunda gider. Aksi
takdirde çocuk annenin arzular›na,
do¤rular›na uyarak, ben olmay› feda
etmek zorunda kalabilir. Her ne olursa
olsun büyümek için hala annenin
varl›¤›na ve maalesef koflullu sevgisine
ihtiyac› vard›r. Kendisi olmaktan
utanmayan, kendi arzu ve isteklerini
korkmaks›z›n ifade edebilmenin dengesi
bu dönemde oluflur. Bu dönemin
dengesinin kurulmas›yla çocuk asl›nda
bize, “hayattaki gerekliliklerin kurallar›n
fark›nday›m ama, baflkalar›n›n ne
bekledi¤i kadar, benim de ne
düflündü¤üm önemli. Kendimi ortaya
koyabilirim ama, baflkalar›n›n da
s›n›rlar›na sayg›l›y›m” demesidir.
Bu süper egonun olufltu¤u dönemdir.
Süper ego, içinizden kendinizi
yarg›lad›¤›n›z seslerin, toplumsal hayatta
bize sunulan gerekliliklerin kayna¤›d›r.
‹çgüdüsel bir coflkuyla d›fl dünyan›n
gerçeklerine (süper ego) çarpan çocuk
için ego arabulucu olur. Baz› anne
babalar›n kat› kurallar› fazla oldu¤unda,
sürekli yarg›land›¤›n› hisseden çocuk
için arzular, utanç verici ve tehlikeli
alg›lan›r. Süper ego, içinde sadece
gereklilikler de¤il ego idealini de
bar›nd›r›r. Ego ideali, gelecekteki ben
için olas›l›klar ve alternatiflerle doludur.
En basit flekliyle ego ideali “flu anda ben
böyleyim ama böyle olmak daha güzel
olurdu” demektir. Ego ideali, geliflimi
sa¤lad›¤› gibi çocu¤un ben duygusunun
çok önünden giderse e¤er; o hep olmak
istedi¤i ya da olmas› istenen kiflinin
gerisinde kalma duygusuyla bafla
ç›kmak zorunda kalacakt›r. K›saca süper
ego yasaklar ve kurallar ve beklentilerle
doludur. Arzular›n› d›fl dünyan›n
koflullar›na göre dengelemeye çal›flan
çocu¤un ifli hiçde kolay olmayabilir.
‹liflkisel iz düflümüne bak›ld›¤›nda kat›
kurallar ve do¤rularla devam eden
iliflkilerde aflk›n büyüsünün ne kadar da
h›zla bozuldu¤u görülür. “Benim için iyi
olan senin için de iyidir” dayatmas›,
kayna¤›n› bu dönemden al›r. ‹deal
iliflkiden beklenenler iliflkiyi kiflilere özel
olmaktan ç›karabilir. Mant›k evlili¤i
yapt›k diyen çiftlerin kendi arzular›ndan
ne kadar uzak hissettiklerine flahit
oluruz. D›fl dünyan›n onlardan
beklentileri, birbirlerinden
beklentilerinden daha önemlidir. Bunun
aksi davranmaksa utanç verici ve
suçlulukla yaflan›r. Dolay›s›yla en güzeli
May›s 2014
23
flunu diyebilmektir; “ne benim
ba¤›ms›zl›¤›m› tehdit edecek kadar
k›r›lgan ol, ne de beni yok sayacak
kadar ba¤›ms›z. Bana boyun e¤ersen
ben kimi sevdi¤imi bilemem, di¤er
taraftan da seni öfkelendirdi¤imde,
asl›nda bana çok k›zsan da, orada
oldu¤unu ve bir yere gitmedi¤ini bilmek
bana güven verir.”
Buraya kadar ilk aflk kiflisi anne idi.
Çocu¤una sevgi, flefkat de¤er ve koruma
verirken, onun bireyselli¤ini yaflamas›na
izin verdi. Çocu¤u öfkelendi¤inde onu
sevgisini çekmekle tehdit etmedi.
Öfkesini ifade etmesine izin verdi ve
kendi öfkesiyle cezaland›rmad›.
Toplumsal uyumu sa¤layabilmesi için
dürtülerini s›n›rlad› ama, çocu¤un kendi
s›n›rlar›na müdahale etmedi. Sevgisini
çocuktan bekledi¤i kat› do¤rularla ve
gerekliliklerle bo¤mad›. Kendi kayg›lar›
ve korkular›yla afl›r› korumadaki
çocu¤u, hayatla bafla ç›kmay›,
sevgi baflka türlü bir sevgidir ve o sevgi
kendisine yasakt›r. Bir yandan rekabet
ve k›skanma hali di¤er yandan suçluluk
ve korku bu dönemin zorlayan
duygular›d›r. K›zlar baban›n ilgisi için
anneyle adeta bir rekabete girerken,
di¤er yandan biricik annelerinin
sevgisini kaybetmekten de bir o kadar
korkarlar. Erkek çocuk için aflk nesnesi
bafltan itibaren anne oldu¤u için, bu
iliflki içinde baban›n efl rolünde ortaya
ç›kmas› çocuk için yeni bir
anlamland›rma sürecini bafllat›r. Çünkü
o, anneyi arzulasa da babas› büyük ve
güçlüdür. Babayla girdikleri rekabette,
baba taraf›ndan yok edilmek gibi
çocuksu fantazilerle çok yo¤un korku ve
suçluluk duygular› yaflanabilir. Neyseki
her dönemin oldu¤u gibi bu dönemin
de duygular› kendi içinde uzlaflma
yollar› bulur. Çocuk büyüdü¤ünde ona
yasak olmayana yer açmak için; k›z
çocuklar anneyle özdeflleflerek, kad›n
keflfetmenin hazz›n› yaflayabildi.
Geliflimin en renkli dönemlerinden biri
olan ödipal döneme gelindi¤inde ise,
art›k çocu¤un kendi cinsel kimli¤ini
keflfetme zaman› da gelmifltir.
Genitallerin keflfiyle kendisinin bir
erkek, di¤erinin bir k›z oldu¤unu ve
birbirlerinden farkl› olduklar›n› anlama
yafl›na gelmifltir. Bu heyecanl› keflifle
beraber baba sahnede bir baflka yönüyle
görünmeye bafllar. Çocuk annemle
aramda bir fley var ama, babamla annem
aras›nda baflka bir fley var der gibidir.
Erkek çocuk, babas›yla annesi aras›nda
olan›, yani anneyle aflk iliflkisini
arzulamaya bafllarken k›zlar için aflk
nesnesi babaya do¤ru kayar. Ama bu
kimli¤ini oluflturmak, erkek çocuklar ise
“babam gibi olmak” diyerek erkekler
dünyas›yla ilgili babay› modelleyerek,
daha da önemlisi, anne ve baba
aras›ndaki iliflkiyi modelleyerek kendi
hayat yolculu¤u için donan›mlar›n›
artt›r›r. Yaflam boyunca karfl›lafl›lan
kad›n erkek modelleri kuflkusuz sadece
anne babalar de¤ildir. ‹liflkiye girdikleri
herkes, çocu¤un aynalar›d›r. Kad›n ve
erkek olmaya dair birikimlerine katk›da
bulunur.
Ergenlikle birlikte yeniden uyanan cinsel
ve duygusal enerjiyle birlikte çocukluk,
aflk nesneleri olan anne babayla, “aflk”
bafll›¤›nda veda etmek, asl›nda ilk
ihaneti gerçeklefltirmek, sa¤l›kl› cinsel ve
24
May›s 2014
ruhsal geliflim için ön kofluldur. Bu ilk
veda, hüzünlü de olsa, veda etmeden
yeni gelene yer aç›lamaz. Bu dönemler
sa¤l›kl› geçirilemezse cinsellik ve efl
iliflkisindeki denge bozulabilir. Cinsel
kad›n ve anne kad›n, erke¤in zihninde
ayr›ld›¤›nda, bulunan efl anneye benzer
ama, cinsel arzu efl d›fl›ndaki kad›nlara
yönelebilir. Çünkü çocukluktan kalma
dengeye ulaflmam›fl ve bast›r›lm›fl
korkular iliflkide su yüzüne ç›kmaya
bafllar ve efle duyulan arzunun
doyumunu engeller. Sevgi, flefkat ve
ba¤l›l›k bir kad›na, cinsellik di¤er kad›na
ba¤lan›r. K›z çocuk için de ayn›
duygular hâkimdir. Babaya benzer
kifliler seçen kad›n, eflini sürekli
de¤ifltirmeye çal›fl›r, kendi ailesindeki
eski çocuksu günlerine geri dönmek
arzulan›r. Efllerin iliflkisi aflkla bafllasa da,
devam›nda kendi anne ve babalar›ndan
beklediklerini efllerinden beklemeye
bafllamalar›yla büyünün h›zla
bozuldu¤una flahit oluruz. “Çocuksu
aflk” dedi¤imiz bu aflkta tutku biter
suçluluk bafl duygudur, ayr›l›klar zor
yaflan›r. Kiflinin tüm bu dönemlerden
getirdi¤i zaman›nda dengelenmemifl
beklentiler, karfl›lanmam›fl ihtiyaçlar ve
arzular aflk iliflkisine aç›l›r.
Afl›k olmak, iki ruhun karfl›laflmas› ve
tüm bu duygular›n birbirine aç›lmas›
olas›l›¤› demektir. Bu duygularla ne
yap›ld›¤› iliflkiyi yaflama fleklini belirler.
Dolay›s›yla âfl›k olmak, kiflinin kendini
hem olumluya hem olumsuza açmas›
demektir. Kedere, üzüntüye ve düfl
k›r›kl›¤›na oldu¤u kadar nefleye,
doyuma daha önce mümkün oldu¤unu
bilmedi¤imiz bir bilinç yo¤unlu¤una
açmak demektir. Aflk bir anlam aray›fl›,
di¤er insanla hazda ve tutkuda
birleflmek kadar, iki insan›n varl›¤›n›
geniflletip yeni deneyim boyutlar›
yaflamas›d›r. Ayr›l›k ve yaln›zl›¤›n
üstesinden gelme özlemidir. Bu
sebeptendir ki, olgun bir aflkta baflka
birinin hayat›na girmenin sorumlulu¤u
da vard›r. ‹ki dünya zay›fl›klar›yla
kendini bir baflkas›na b›rakabilme
gücüyle karfl›lafl›r. Afl›r› olan her türlü
zor duygudan uzak, keyifli bir tutkunun
içinde var olmaya devam etti¤i, cinselli¤i
keyifle yaflayabilen, beraber e¤lenebilen
iki arkadafl gibi de olabilen huzurdan da
keyiften de beslenen bir iliflkinin
devaml›l›¤› için gereken özen
gösterildi¤inde, aflk ac›l› bir hat›ra
olmaktan ç›k›p yaflama anlam katmaya
devam edebilir.
Kalp sa¤l›¤›na
psikiyatrik aç›l›m
• Kalp krizi geçiren insanlarda depresyon da var ise
mortalite %600 artar. Bu nedenle hekimlerimiz
sadece organlar› de¤il tüm bedeni, beyni ve ruhu
birlikte de¤erlendirmelidirler.
• Zihin ve ruh bozulur ise beyin de bozulur. Beyin
bozulursa beden de bozulur. Ruhumuza ve
beynimize iyi gelen her fley bedenimize de iyi
gelecektir.
• Düzenli egzersiz ömrü 3-5 y›l uzat›r.
• Sakin dingin huzurlu yaflam ömrü 3 y›l uzat›r.
• Mutlu olan insanlarda kalp krizi, damar t›kan›kl›¤›
geliflim riski daha azd›r.
• Duygusunu, düflüncesini, beklentisini, öfkesini,
tepkisini, arzusunu ifade edemeyip bast›ran
insanlarda depresyon da, a¤r› bozuklu¤u da, kalp
hastal›¤› da daha s›kt›r.
• Depresyon gelifliminde rolü olan beyindeki kimyasal
ileticiler (serotonin, dopamin, norepinefrin, glutamat
v.b. 60 kimyasal iletici) tüm bedende de vard›r.
Kandaki serotonin damarlarda ateron geliflimini
engeller. Kalp krizi geçirenlerde aspirin kullan›m›
gibi antidepresan kullan›m› da benzer olumlu etki
yapar. Öte yandan depresif kiflilerde CRP artar bu da
enflamasyona yol açar. Diyabeti olan insanlarda
depresyon geliflim oran› %20’dir. Depresif
diyabetiklerde kalp hastal›¤›, göz komplikasyonlar›
•
•
•
•
daha çabuk daha s›k geliflir. Depresyon insülin
direncini bozar (kortizon etkisi, limbik hipotalamo
hipofiz adrenal eksen ifllevi bozulmas›). Kronik stres,
kortizon salg›s›n› bozar. Bu da ba¤›fl›kl›k sistemini
zafiyete u¤rat›r. Sonuçta kemik ili¤i, üreme organlar›,
zihin ve bellek kötü etkilenir.
Kalp hastal›klar›nda en s›k görülen psikiyatrik
bozukluklar ise kayg› bozukluklar›, depresyon,
nöropsikolojik bozukluklar, somatizasyon
(bedensellefltirme) bozukluklar›d›r.
Kalp hastal›¤› için psikolojik risk faktörleri; kiflilik
özellikleri, düzensiz yaflam, stres, ani yaflam
de¤ifliklikleri, kay›p ve A tipi kiflilik özellikleridir.
Kalp-damar cerrahisinde en s›k görülen psikiyatrik
bozukluklar depresyon, kayg› bozukluklar›, mani,
travma sonras› stres bozuklu¤u, nöropsikolojik
sorunlard›r.
Konsültasyon liyezon psikiyatrisi uzman›n›n kalpdamar cerrahisi hastalar›n›n takibini üç dönemde ele
almas› önemlidir:
1) ameliyat öncesi dönem,
2) ameliyat dönemi,
3) ameliyat sonras› dönem
Kardiyolojik
Durum
Psikososyal Stres
Faktörleri
Psikiyatrik Durum
Stres Faktörleri
May›s 2014
25
ÇOCUK, ERGEN VE A‹LE
Dr. Psk. Nilüfer Alçalar
Evlilikte
iletiflim sorunlar›
Evlilikte yaflanan sorunlar›n çözümü için do¤ru iletiflim
yöntemlerini uygulamak oldukça önemlidir. Ancak
denedi¤iniz yöntemlere ra¤men, evlili¤inizde
yaflad›¤›n›z sorunlar› çözmekte güçlük çekiyorsan›z,
evlilik terapisi için baflvurabilir ve bu konuda uzman bir
kifliden yard›m alabilirsiniz.
26
May›s 2014
Evlilik, birbirinden farkl› iki insan›n
hayat› paylaflmaya bafllad›¤› yeni bir
dönemdir. Kültürel ve aile yaflant›s›
olarak birbirinden farkl› iki kiflinin ayn›
evi, ayn› zaman› ve ayn› mekân›
paylaflmaya bafllamalar› hayat›n içindeki
en önemli de¤iflimlerden biridir. ‹nsan
hayat›ndaki her de¤iflim strese sebep
olur. Dolay›s›yla, köklü de¤iflimlerin
oldu¤u evlilik süreci de bir tak›m
sorunlar›, bu sorunlarla bafl edebilmeyi
ve uyum sa¤lamay› beraberinde getirir.
Evlilik sürecinde yaflanan ve iliflkiyi
tehlikeye sokan sekiz sorun
tan›mlanabilir:
1-Farkl› aile yap›lar›
Efllerin geldi¤i aile yap›s› evlilik iliflkisini
flekillendiren etmenlerden biridir.
Bireyler genellikle ailelerinde gördükleri
iliflki biçimini model al›r ve eflinin de
buna uygun davranmas›n› beklerler.
Aileler çiftin yaflam tarz›na sürekli
müdahalede bulunursa, yeniden
yap›lanma aflamas›nda olan çiftin iliflkisi
zora girebilir. Ne yaz›k ki, çok iyi
anlaflmalar›na ra¤men baz› çiftlerin
sürekli olarak ailelerinin etkisi alt›nda
kalmalar› iliflkilerini bitme noktas›na
kadar sürükleyebilir.
2-Eflit olmayan görev da¤›l›m›
Günümüzde kad›nlar›n çal›flma hayat›na
yo¤un bir flekilde kat›lmas› ile evlilik
yaflam›nda rol ve sorumluluklarda da
de¤iflimler olufltu. Ev iflleri, d›flar›da
çal›flsa bile genelde kad›na kal›r. ‹flinden
eve gelen kad›n en çok evdeki eflit
olmayan görev da¤›l›m›ndan yak›n›r.
Kad›n›n ev ifllerinde eflinden yard›m
beklemesi ve bunu dile getirmesi
sonucunda da gerginlikler yaflanabilir.
Ancak zaman içinde kad›nlar, daha fazla
gerginlik oluflmas›n diye bu
taleplerinden vazgeçip durumu
kabullenmifl gibi görünebilir. Bu durum
evlili¤in kad›n için bir yük olmaya
bafllamas›na neden olabilir ve efller
aras›na mesafe girebilir.
edebilmeli”, “Her konuda hemfikir
olmal›y›z” … gibi. ‹liflkide bu
beklentilerin gerçekleflmemesi ya da
gerçekleflmeyece¤inin görülmesi hayal
k›r›kl›klar›na, umutsuzlu¤a, gerginli¤e
yol açar. Efller karfl›l›kl› olarak birbirlerini
suçlamaya bafllar.
5-Duygular›n zamanla de¤iflmesi
‹liflkilerde s›k rastlanan sorunlardan biri
de, efle duyulan yak›nl›k ve sevgi
hissinin zaman içinde de¤iflkenlik
göstermesidir. Duygular, hiçbir zaman
iliflkinin ilk günlerindeki gibi yo¤un bir
flekilde kalmaz. Ancak yanl›fl
bir inan›flla efller "sevgi, romantizm ve
heyecan›m›z hep ayn› kalmal›" beklentisi
içine girdikleri için hayal k›r›kl›¤› yaflar.
Oysa bu de¤iflim, sevginin bitti¤i ve
iliflkinin bitmesi gerekti¤i anlam›na
gelmez.
6-Rekabet ve güç çekiflmesi
Efllerden birinin iliflkiyle ve yaflamla ilgili
konularda karar al›rken daha etkin
olmas›, kendi bafl›na çözüm bulup
uygulamas› ve eflini de bu karar›
uygulamaya zorlamas› sorun yaratabilir.
Efllerden birinin “patron benim”
hâkimiyetini kurmak istemesi ve
uzlaflmac› olmamas› bu sorunu daha da
pekifltirir. Bu, baz› çiftler için eve al›nan
basit bir obje konusunda
yaflanabiliyorken, baz›lar› için çocuklar›
konusunda al›nan kararlarda görülebilir.
7-Cinsel sorunlar
Efller aras›nda cinsel anlamda uyum
sorunu bulunuyorsa bu, günlük
hayatlar›na yans›r. Yani cinsel sorunlar
iliflkinin genel gidiflat›n›
ciddi ölçüde etkiler. Cinsel sorunlar
nedeniyle psikoterapi, s›kl›kla kad›nlar
için vajinismus ve orgazm sorunlar›,
erkekler için erken boflalma ve sertleflme
problemleridir.
8-‹letiflimsizlik
Çiftler bazen efllerinin kendilerinden çok
fazla fley talep etti¤ini
düflünürler. Ya da efllerden biri,
di¤erinin yeteri kadar aç›k olmad›¤›ndan
ve düflüncelerini paylaflmad›¤›ndan
flikâyet edebilir. Çünkü efller genellikle
sorunlar›n› konuflmaktan, paylaflmaktan
ve tart›flmaktan kaç›n›rlar. Bu
iletiflimsizlik ise efllerin birbirleri ve
iliflkileri hakk›nda olumsuz düflünceler
gelifltirmesine neden olabilir.
Bu sorunlar efller aras› kurulacak iletiflim
ile afl›labilir. Efller aras› iletiflimde dikkat
edilmesi gereken baz› noktalar da vard›r:
3-De¤iflim talebi
Çiftler genellikle efllerinin olumsuz
davran›fllar› karfl›s›nda
kendilerini kurban olarak görür ve
eflinin de¤iflmesini bekler. Eflleri de ayn›
talep ile geldi¤inde, de¤iflime haz›r bile
olsalar önce de¤iflim talebiyle gelen
kiflinin ilk ad›m› atmas›n› isteyebilir. Bu
da iliflki içinde iflbirli¤i kurulmas›na ve
uzlaflma sa¤lanmas›na engel olabilir.
4-Gerçek d›fl› beklentiler
‹liflkilerde en s›k rastlanan sorunlardan
biri de efl veya iliflki ile ilgili gerçek d›fl›
beklentilerdir. Bu beklentilere flu
örnekler verilebilir: “Eflim ben
söylemeden ne istedi¤imi ve hissetti¤imi
bilmeli”, “Birbirimizi sevdi¤imize göre
her zaman mutlu olmal›y›z”, “Eflim
benim isteklerimi ve ihtiyaçlar›m› tahmin
May›s 2014
27
a. ‹letiflim iki yönlü (karfl›l›kl›)
olmal›d›r.
Efllerden birinin sürekli anlatt›¤› ya da
“direktif” verdi¤i, di¤erinin ise sürekli
dinledi¤i tek yönlü iletiflim ortam›,
dengesiz ve sa¤l›ks›z iliflkilere zemin
haz›rlar. Kurulmas› gereken iki yönlü
iletiflimin önkoflulu; iletiflim için zaman
ayr›lmas›d›r. ‹letiflim bir yandan
televizyon seyrederken, gazete okurken
ya da yemek haz›rlarken de¤il, aile
üyelerinin karfl›l›kl› oturarak birbirlerini
dinledi¤i bir ortamda kurulmal›d›r.
Ancak o zaman önemsendi¤ini hisseden
birey yaflant›lar›n›, duygu ve
düflüncelerini paylaflacakt›r.
b. Aile içinde ittifak oluflturmaktan
(gruplaflmaktan) uzak durulmal›d›r.
Tüm sosyal kurumlarda, insanlar
aras›nda görülen ittifaklar
(gruplaflmalar), sosyal bir kurum olan
ailede de kendine özgü biçimler alabilir.
Örne¤in; anne ile çocuk aras›nda
babaya karfl› bir ittifak kurulabilir.
Özellikle sert, hoflgörüsüz, her fleyi
elefltiren mükemmelci bir baba ve
koruyucu bir anne söz konusu ise,
çocuk ile anne aras›nda bir yak›nlaflma
olur. Ender de olsa tam tersi de söz
konusu olabilir: yani baba ile çocuk
anneye karfl› birleflirler. Ailede ittifaklar
ço¤unlukla uyumsuzlu¤a ve sorunlara
yol açt›¤›ndan olumsuzdur. ‹ttifak›n karfl›
oldu¤u taraf kendini yaln›z ve d›fllanm›fl
hissedip h›rç›nlaflabilir. ‹ttifak halinde
olanlar aras›nda ise zamanla s›n›rlar
kaybolur. Durum, özellikle çocuk
aç›s›ndan zordur. “Anas›n›n k›z›”,
“Babas›n›n o¤lu” gibi yak›flt›rma ve
paylaflmalar da olumsuz etki oluflturur.
c. Öz sayg›y› koruyucu iletiflim
kurulmal›d›r.
Özsayg›, her insan›n, kendine verdi¤i
de¤er ve önem olarak tan›mlan›r.
‹nsan›n öz sayg›s›, di¤er insanlar›n o
bireye yönelik davran›fllar›ndan
etkilenebilir. Aile içi sürekli yak›n
iliflkiler, bazen afl›r› oranda teklifsiz ve
özensiz olabilir. Örne¤in: “fiu Allah’›n
belas› kap›y› kapatman› kaç kere
söyleyece¤im?” ifadesi ile “ flu kap›y›
kapat›r m›s›n lütfen” ifadesi aras›nda,
karfl›daki kiflinin öz sayg›s›n› etkilemesi
aç›s›ndan büyük fark vard›r. Birinci ifade
tarz›, yöneldi¤i kifli taraf›ndan,
ço¤unlukla öz sayg›s›na bir sald›r› olarak
alg›lan›r. Bu nedenle, iletiflimde daha
özenli olmak gerekir.
28
May›s 2014
d. Birbiri ile çeliflmeyen, aç›k
mesajlar verilmelidir.
Kifliler aras› iletiflimde birbiri ile çeliflen
mesajlar özellikle aile ortam›nda
belirsizli¤e ve güvensizli¤e yol açabilir.
Örne¤in, eflini çok sevdi¤ini söyleyen bir
erkek, kar›s›n› her ortamda azarlayabilir,
kendinden uzak tutan bir davran›fl
gösterebilir, beden dili ile ilgisizlik ve
so¤uklu¤u yans›tan bir mesaj verebilir.
Bu durumda kad›n hangi mesaj› dikkate
alaca¤›n› flafl›r›r. Güvensizlik ve öfke
duygular› yaflayabilir.
e. ‹letiflimde önyarg›lardan uzak
durulmal›d›r.
Önyarg›lar, insanlar birbirlerini
alg›larken ve de¤erlendirirken
baflvurduklar› kal›plaflm›fl ve genelleflmifl
yarg›lard›r. Önyarg›lar kiflinin
baflkalar›ndan neler bekleyece¤ini,
baflkalar›na nas›l davranaca¤›n›, nas›l
yaklaflaca¤›n› belirleyebilir ve
s›n›rlayabilir. Aile ortam›ndaki önyarg›lar
kad›n›n, erke¤in ve çocu¤un kiflilik
yap›lar›, rolleri ve de¤erleri ile ilgilidir.
Örne¤in kad›n›n görevleri gibi.
Önyarg›lar, aile içi iletiflimi olumsuz
etkileyebilir. Aile içi iletiflimde
önyarg›lardan kaç›nmak gerekir. Duygu
ve düflüncelerin uygun flekilde ifade
edildi¤i ve paylafl›ld›¤› ailelerde
önyarg›ya yer verilmez.
f. Duygular›n sözel olarak ifade
edilebilmesine olanak verilmelidir.
Aile içi iliflkilerde zaman zaman yo¤un
ve çeflitli duygular yaflan›r. K›zg›nl›k,
sevgi, hayal k›r›kl›¤›, umutsuzluk,
k›skançl›k, sevinç vb. gibi. Önemli olan
bu duygular› zaman›nda ve yerinde
ifade etmektir. Ancak birçok insan
duygular›n› gere¤i gibi ifade edemez ve
bu nedenle de kendini engellenmifl
hissedebilir. Engellenme ise öfke
duygusu yarat›r. Bu nedenle her türlü
duygunun uygun bir dil ile ifade
edilmesi önemlidir.
Evliliklerde en s›k görülen iletiflim
hatalar› ise flunlard›r:
Y›k›c› elefltiri: Efllerin, birbirlerinin
“Benim söylediklerimi çürüt senin
istedi¤ini yapay›m” (yanl›fl)
“Söylediklerin akl›ma yatmasa da e¤er
çok istiyorsan senin için yapar›m”
(do¤ru)
Suçlay›c› flekilde konuflma:
Efllerden birinin yarg›lay›c›, suçlay›c› ve
elefltirel bir dil kullanmas›d›r.
“ Mutfakta ifl yaparken çok da¤›n›ks›n”
(yanl›fl)
“‹fl yaparken da¤›n›kl›k olmas› beni
rahats›z ediyor” (do¤ru)
olumsuz yönlerine odaklanmalar› ve
olumlu yönlerini görememeleri sonucu
birbirlerini incitecek flekilde
elefltirmeleridir. Örne¤in,
“Sen beni incitmekten zevk al›yorsun”
(yanl›fl).
“Senden bunlar› duymak beni çok
incitiyor” (do¤ru)
Genelleme: Efllerin birbirlerinin kiflilik
özelliklerini içeren yarg›, elefltiri ve
genellemeler yapmalar›d›r. Örne¤in,
“Beni her zaman baflkalar›n›n yan›nda
azarl›yorsun” (yanl›fl).
“Geçen gün A’n›n yan›nda söylediklerin
beni utand›rd›” (do¤ru).
Ak›l okuma ve y›k›c› niyet gelifltirme:
Efllerin birbirlerinin
söylediklerinden çok, söylemediklerini
anlamaya ya da söylenenlerin
arkas›ndaki niyeti anlamaya
çal›flmalar›d›r. Örne¤in,
“Bunu benim iyili¤im için yapt›¤›n›
söylüyorsun ama senin as›l niyetin beni
afla¤›lamak” (yanl›fl)
“Böyle davrand›¤›nda kendimi
afla¤›lanm›fl gibi hissediyorum” (do¤ru)
Efllerin kendi davran›fllar›yla ilgili
sorumluluk almamas›:
Efllerden birinin
kendisinin yapt›¤› hatalar›n ve
davran›fllar›n sorumlulu¤unu kabul
etmemesi sonucu iletiflimin kesilmesidir.
“Beni ç›ld›rt›yorsun. ‹flte bu yüzden
sald›rgan oluyorum” (yanl›fl).
“Bazen öfkemi kontrol edemiyorum”
(do¤ru).
Mant›¤› silah olarak kullanma:
Efllerin mant›ksal aç›klamalara s›¤›narak
iletiflimi devam ettirmeye çal›flmas›d›r.
‹fli yokufla sürme:
Efllerin birbirlerinin de¤iflim ve geliflim
çabalar›n› görmemeleri sonucu
iletiflimin bozulmas›d›r.
“fiimdi çaba gösteriyorsun ama art›k çok
geç. Bunlar› befl y›l önce yapmal›yd›n”
(yanl›fl).
“Befl y›ld›r yapmad›¤›n davran›fllar›
bugün yap›yor olman beni çok mutlu
ediyor” (do¤ru)
Kendini bütünüyle hakl› görme:
Kendini bütünüyle hakl›, eflini ise
bütünüyle haks›z konuma düflürme
çabas› sonucu iletiflimin kesilmesidir.
Örne¤in, “Evlili¤imiz boyunca hiçbir
tart›flma benim yüzümden bafllamad›.”
(yanl›fl)
“Tart›flman›n neden ç›kt›¤›n› birlikte
konuflmak isterim” (do¤ru)
Efliniz ile iletiflimde uzlaflma
sa¤layabilmek için;
1. Eflinizin kiflili¤i ile problemi
kar›flt›rmay›n. “Senin al›nganl›¤›n bu
duruma neden oluyor” gibi bir ifade
sorunun çözümünde engelleyici rol
oynar.
2. Çözmek istedi¤iniz sorunu ya da
iletmek istedi¤iniz ihtiyac› net olarak
tan›mlay›n. Örn. “Çok sorumsuzsun”
demek yerine nas›l davranmas›n›
istiyorsan›z onu net söyleyin
3. Sorunla ilgili kendi istek, ihtiyaç ya da
fikirlerinizi söylerken kulland›¤›n›z dile
dikkat edin; tart›flman›n hakl› ç›kmak
için de¤il de, uzlaflmak için yap›ld›¤›n›
hat›rlay›n.
4. E¤er bir çat›flma durumu yaflan›yorsa,
problemi çözebilmek ve uzlaflabilmek
için konuflup, bir eyleme geçmeden
önce durup dinleyin, karfl› taraf›n ne
dedi¤ini/ne istedi¤ini anlamaya çal›fl›n.
5. Dinlerken söz kesmeden sonuna
kadar bekleyin ve kendinizi eflinizin
yerine koyarak onu anlamaya çal›fl›n,
efliniz konuflmas›n› bitirdikten sonra
kendi fikrinizi ya da iste¤inizi söyleyin.
Bazen dinleme sürecinde
karfl›m›zdakinin hakl› yanlar› oldu¤unu
görebiliriz, oysa dinlemedi¤imizde bu
flans› yitiririz. Yine karfl›m›zdakini sab›rla
dinledi¤imizde karfl› taraf›n boflalmas›na
ve rahatlamas›na izin vermifl oluruz. Kifli
boflal›p rahatlad›¤›nda probleme
duygusal yükünden ar›nd›r›p daha
objektif bakabilir.
6. Konuflurken karfl›m›zdakinin dilini
kullanabilmek, onun de¤er yarg›lar›na
ters düflmeden konuflmay› baflarabilmek
önemlidir.
7. E¤er efliniz sald›r›da bulunuyor ve
kavgaya davetiye ç›kar›yorsa, kavga
tuza¤›na düflmemeye çal›fl›n. Bunu
sa¤layabilmek için size yönelik sald›r›lar›
hemen kiflili¤inize yönelik alg›lamay›n,
sanki probleme yönelik bir ifadeymifl
gibi ele al›p cevap verin, aksi takdirde
iletiflim sen-ben çat›flmas›na dönebilir.
Kazanan ve kaybedenin arand›¤› bu
çat›flma en büyük iletiflim
engellerindendir. Önemli noktalardan
biri de, kiflinin kendisini uygun ve yap›c›
bir dille ifade edebilmesidir. Örne¤in,
efliniz ile bir konuda konuflurken
eflinizin k›r›c› flekilde konuflmaya
bafllad›¤›n› varsayal›m. Bu durumda
"Sen hep böyle yap›yorsun, düflüncesiz,
bencil ve kaba herifin tekisin" demek ne
yaz›k ki ço¤unlukla efller aras›
kavgalarda sorunun ele al›n›fl biçimidir.
Bunun yerine "benim sözümü kesti¤in
zaman önemsenmedi¤imi hissediyorum
ve k›z›yorum. Keflke sözümü bitirmeme
izin verseydin” demek yap›c› ve soruna
odakl› bir yaklafl›m olacakt›r.
Eflinizle iletifliminizin engellere
tak›ld›¤›n› düflünüyorsan›z öncelikle
kendi iletiflim kurma biçiminizi gözden
geçirin. Çünkü iyi bir dinleyici olman›n,
di¤er insanlar› dinlemenin ve anlaman›n
birinci flart›; kiflinin öncelikle kendisini
dinlemeyi ve anlamay› baflarabilmesidir.
Evlilikte yaflanan sorunlar›n çözümü için
do¤ru iletiflim yöntemlerini uygulamak
oldukça önemlidir. Ancak denedi¤iniz
yöntemlere ra¤men, evlili¤inizde
yaflad›¤›n›z sorunlar› çözmekte güçlük
çekiyorsan›z, evlilik terapisi için
baflvurabilir ve bu konuda uzman bir
kifliden yard›m alabilirsiniz.
May›s 2014
29
Melis Gültekin
Birey/Çift/ Aile Terapisti, M.A. ve Klinik Psk.
Humanite T›p Merkezi
e
n
i
r
e
z
ü
i
s
i
p
a
r
e
‹liflki t
.
.
.
›
z
a
y
r
i
b
a
s
›
k
‹liflki terapisi sürecinde özel durumlar d›fl›nda genelde çiftin birlikte
devam etmesi tercih edilir, çift terapisinde tamamen bireylerle ayr›
ayr› görüflülerek sürdürülmesi do¤ru bulunmamaktad›r. Kiflilerin
sadece kendi bafllar›na bir terapistle konuflmalar› yerine, birbirleri ile
konuflabilir hale gelebilmeleri iliflkileri için çok daha verimli olacakt›r.
Sürecin birlikte yürütülmesi bu anlamda çok daha sa¤l›kl› olacakt›r.
30
May›s 2014
Her iliflkinin inifl ve ç›k›fllar›, s›k›nt›l›
dönemleri mevcuttur. Çiftlerin çeflitli
dönemsel ve durumsal etkenler sebebi
ile kimi zaman birbirlerinden
uzaklaflt›klar› ve kimi zaman da
birbirlerine daha da yaklaflmaya ihtiyaç
duyduklar› zamanlar›n olmas› son
derece do¤ald›r. “Sevgi” temas› her
insan›n hayat›n›n ve iliflkilerinin çeflitli
dönemlerinde irdeledi¤i bir kavramd›r.
“Sevilmek” ve “sevmek” birer ihtiyaçt›r.
Sevginin ne oldu¤u ak›lca tart›fl›lmas›
gereken bir fleyden çok, yürekçe
hissedilmesi gereken yaflant›sal bir
deneyimdir. Binlerce y›ll›k insanl›k
tarihinde sevgi üzerine bir çok fley
yaz›lm›flt›r. ‹nsano¤lu ne oldu¤unu
tan›mlayamad›¤› fleyin, ne olmad›¤›n›
daha güzel ifade edebilmifltir.
“Sevginin z›tt› nefret de¤il, kay›ts›zl›kt›r”
der Ellie Wiesel. Asl›nda sa¤l›kl›
iliflkilerin en temel yap› tafl›d›r
umursanma duygusu. Hiçbir
duygunuzun olmad›¤› birini
umursayamazs›n›z! Nefret etmek de
umursamay› gerektirir. Süregelen bir
iliflkinin içinde kendini yeterince
önemsenmiyor hissetmek ya da giden
birinin ard›ndan “beni bu kadar çabuk
unuttu mu” diye derin derin üzülmek de
bundand›r. Kavgalar›n, çat›flmalar›n
içeriklerinden çok, insan bu duygunun
varl›¤›n›n veya yoklu¤unun kendisinde
b›rakt›¤› iz ve an›lara tutunur veya
tak›l›r. Bu noktadan bak›ld›¤›nda kimi
uyumsuzluklar›n ve çat›flmalar›n
temelinde, birbirini önemsiyor olma
veya önemsendi¤ini hissedebilme
durumunun eksikli¤i görülmektedir.
Konuflulmas› gereken “iletiflim problemi”
de¤il, çat›flman›n en derinlerindeki
kayna¤›d›r. Derinlerde yatan sebepler,
her bireyin kendi geçmiflinden bugüne,
iliflkisine tafl›m›fl oldu¤u ve ço¤unlukla
da fark›nda olmad›¤› duygusal
yükleridir. Dolay›s›yla iliflkiyi
anlayabilmek için, her bireyin düflünce
ve duygu sürecini anlamak son derece
önemlidir. ‹nsan kendini en güzel iliflki
içerisinde anlayabilir. Önemli olan da
insan›n bir baflkas›yla iliflkisinde kendini
anlamas›d›r. Bireysel terapi süreçlerinde
de kifliler s›kl›kla iliflkisel süreçleri
hakk›nda fark›ndal›k kazan›r ve bu
kazan›mlar›ndan çeflitli ç›kar›mlara
varmakla birlikte, zaman zaman
de¤iflimlere de giderler.
Unutulmamal›d›r ki, iliflki “bir anda olan
ve biten” bir olgu de¤ildir. ‹liflkiler,
sürekli bir fark›ndal›k ve çaba gerektirir,
ancak bu flekilde “büyüyebilir”. Bu
noktada iliflki terapisinin hem bireysel
bir fark›ndal›k aya¤›, hem de bir çift
terapisi aya¤› oldu¤unu belirtmek
gerekir. Bireysel fark›ndal›k günümüzde
s›kça zikredilen bir süreçtir. Peki çift
terapisi nedir? Neyi hedefler?
En genel hatlar› ile çift terapisi, birliktelik
içindeki çiftlere iliflki dinamiklerini
irdelemelerini, karfl›l›kl› bir anlay›fl
gelifltirebilmelerini, farkl›l›klar›n› do¤ru
ele alabilme ve birbirleri ile
problemlerini sa¤l›kl› bir flekilde
tart›flabilmelerini sa¤layan iyilefltirici bir
süreçtir. Bu süreçte terapistin rolü
çiftlerin karfl›l›kl› olarak kimi
k›rg›nl›klar›n›, hayal k›r›kl›klar›n›,
içerleyip de söyleyemediklerini,
birlikteliklerinde bekleyip de
bulamad›klar›n› birbirleri ile bir güven
ortam› içinde konuflabilmelerini
sa¤lamak ve s›k›fl›p kal›nm›fl konulara
birlikte bir çözüm üretmektir. Çiftler
ço¤unlukla y›llard›r birikmifl olan veya
zaman içinde yüzleflmekten korkup da
hal›n›n alt›na süpürmüfl olduklar› kimi
duygular›n varl›¤›na veya eksik olan
duygular›na çare ararlar.
Kimi zaman ayr›lma durumunu
düflünerek bir iliflki terapisti ile bir araya
gelen çiftler, s›kl›kla durumlar›n›
yeniden de¤erlendirmeye, sorunlar›n›
çözümleyebilmek ad›na ad›m atmaya
karar verebilirler. Bu noktada her iki
taraf›n da gayreti ile iliflki ad›na son
derece anlaml› ad›mlar at›labilmekte,
iyilefltirici müdahalelerde
bulunulabilmektedir. Sürecin iflleyiflinde
bir noktan›n özellikle vurgulanmas›
gerekir. Do¤ru ve uzman kiflilerle ele
al›nd›¤›nda bu süreç, çiftlerle yap›lan
terapi çal›flmalar› san›lan›n aksine yarg›
ve suçlamalardan uzakt›r. Süreç, tüm
taraflara anlatmak ve ifade etmek
istediklerinin duyuldu¤u ve anlafl›ld›¤›
inanc›n› yeniden kazand›rmaya
yönelecek, yarg› ve suçlamalar
olmayacakt›r. ‹liflki terapisi sürecinde
özel durumlar d›fl›nda genelde çiftin
birlikte devam etmesi tercih edilir, çift
terapisinde tamamen bireylerle ayr› ayr›
görüflülerek sürdürülmesi do¤ru
bulunmamaktad›r. Kiflilerin sadece kendi
bafllar›na bir terapistle konuflmalar›
yerine, birbirleri ile konuflabilir hale
gelebilmeleri iliflkileri için çok daha
verimli olacakt›r. Sürecin birlikte
yürütülmesi bu anlamda çok daha
sa¤l›kl› olacakt›r.
‹liflkilerin özünde unutulmamas› gereken
bir di¤er önemli nokta da, bir iliflkide
her iki kiflinin de birbirine karfl›
sorumluluklar› oldu¤udur. Hayatta hiçbir
birey mutsuz olaca¤› veya bir baflkas›n›
mutsuz edece¤i düflüncesi ile evlenmez.
Her birliktelikte “alma ve verme”
dengesinin korunmas›n›n önemi kadar,
çiftlerin de¤iflimlerden kaçmak yerine,
onlara birlikte adapte olabilmeyi
ö¤renmeleri gerekmektedir. Her
birliktelik “Sen” ve “Ben”den öte “Biz”
olarak düflünebilmeyi gerektirir.
May›s 2014
31
Psk. Av. Sevde Keçer Korkmaz
ARABULUCULUK
hukuk ve psikolojiyi ba¤layan köprü
Sosyal bir varl›k olan insan›n,
hayat›n›n her aflamas›nda di¤er
bireyler ile iletiflime girmesi ve
kimi zaman da iletiflimin
uyuflmazl›kla sonuçlanmas› do¤al
bir sonuçtur. Uyuflmazl›k ve
uyuflmazl›¤›n beraberinde gelen
çat›flma, gerek birey, gerekse
toplum huzuru aç›s›ndan
ivedilikle çözülmesi gereken bir
sorun olarak görülmektedir.
Mevcut hukuk sistemleri ise,
bireyler aras› çat›flmalardan aile
içi çat›flmalara, ülkeler ve
kültürler aras› çat›flmalardan
ticari çat›flmalara kadar genifl bir
yelpaze oluflturan uyuflmazl›klar›n
k›sa sürede çözüme
kavuflturulmas› konusunda
yetersiz kalm›fl, bu sebeple
ülkeler alternatif uyuflmazl›k
çözüm yöntemleri aray›fl›na
girmifllerdir.
32
May›s 2014
Uyuflmazl›klar›n çözülmesi, y›llar
boyunca toplumlar›n ve devletlerin
önemle üzerinde durduklar› bafll›ca
konulardan biri olmufltur.
Uyuflmazl›klar›n ortadan kald›r›lmas›,
farkl› bak›fl aç›lar›n›n ortadan
kald›r›lmas› anlam›na gelmektedir ki, bu
durum çeflitlilik ve farkl›l›klar üzerine
kurulu insan do¤as›na ayk›r›d›r.
Uyuflmazl›klar›n y›k›c› bir flekilde
sonuçland›r›lmas› ise insanlar› ve
toplumlar›, fliddet, y›k›m ve ac›ya
götürerek huzuru ortadan
kald›rmaktad›r. Bu sebeplerle
günümüzde gelinen noktada
uyuflmazl›klar›n, farkl›l›klar›n tolere
edilmesiyle ve ortak amaç üzerinde
fliddetsiz bir flekilde iletiflim kurularak
anlafl›lmas› yoluyla sonuçland›r›lmas›
gerekmektedir.
Uyuflmazl›klara yap›c› bir flekilde
yaklaflan, hümanist bak›fl aç›s›yla
de¤erlendiren ve uyuflmazl›klar› mevcut
iliflkileri düzeltme yolunda bir f›rsat
olarak gören, farkl› bak›fl aç›lar›na sayg›
duyan ve taraflara fliddetsiz iletiflim
tekniklerini ö¤reten arabuluculuk
kurumu, ortak iyi ve toplumsal bar›fla
hizmet eden önemli kurumlardan biri
haline gelmifltir.
Nüfusun yo¤un oldu¤u ülkemizde en
çok ihtiyaç duyulan kurumlardan biri
olan arabuluculuk sayesinde uzayan
mahkeme süreci k›salabilmekte,
taraflar›n ve iliflkilerinin y›pranmas›
önlenebilmekte, masraflar en aza
indirilebilmektedir. Bu sebeple yak›n bir
zamanda uygulamaya geçecek olan
arabuluculuk kurumunun tan›t›lmas›,
sürecin iflleyifli, ilkeleri ve görüflmeler
esnas›nda kullan›lan teknikler hakk›nda
bilgi verilmesi gerekmektedir.
Arabuluculu¤un hukuk ve psikoloji
bilimleri üzerine yap›land›r›lm›fl olmas›
sebebiyle bu kurumun her iki disiplin
aç›s›ndan temellendirilmesi ve bir
karfl›laflt›rma yap›lmas› önem arz
etmektedir.
Arabuluculuk
Arabuluculuk, alternatif uyuflmazl›k
çözüm yollar› içinde yer alan “medeni
bir çat›flma çözüm yöntemi” olarak
tan›mlanmaktad›r. Çat›flmalar üzerinde
yap›c› bir flekilde çal›flarak ajitasyonu ve
gerginli¤i düflürme, var olan
uyuflmazl›¤›, her iki taraf›n da kabul
edece¤i, kazan-kazan (win-win)
durumunun sa¤lanabilece¤i flekilde
çözme biçimidir.
Arabuluculuk, karfl›l›kl› güven iliflkisinin
sars›ld›¤›, taraflar aras›nda konuflma ve
dinlemeye dayal› iletiflimin neredeyse
kopma noktas›na geldi¤i durumlarda,
tamamen tarafs›z ve ba¤›ms›z bir üçüncü
kiflinin yard›m› ile uyuflmazl›k
taraflar›n›n sorunun çözümünde aktif bir
flekilde yer ald›¤› bir yöntemdir.
Arabuluculukta taraflar sorunun uzman›,
arabulucu ise “iletiflimin yeniden
yap›land›r›lmas›”n›n uzman› olarak
tan›mlanmaktad›r. Arabulucunun
sorunun çözümünde aktif olarak yer
almama sebebi, tepeden inme bir
çözümün t›pk› mahkeme yolu ile
davalar›n sonland›r›lmas› aflamas›nda
oldu¤u gibi, taraflar aç›s›ndan tam bir
tatmin sa¤lamamas› ve yaln›zca k›sa
süreli olarak sorunun ortadan
kald›r›lmas›na sebebiyet vermesinden
ötürüdür.
Arabuluculuk, hümanist yaklafl›m›, etkin
teknikleri ve olumlu bak›fl aç›s› ile
uyuflmazl›k çözüm yollar› içinde kal›c›
bir yer edinmifltir. Yukar›da belirtildi¤i
üzere, eskiden beri toplumlarda,
uyuflmazl›klar›n karfl›l›kl› müzakere ve
bir arabulucunun görev almas›yla
çözülmesi nosyonunun bulunmas›,
kültürlere yabanc› bir uygulama
olmay›fl›, onun farkl› toplumlarda kabul
edilerek yayg›n biçimde uygulanmas›n›
sa¤lam›flt›r.
Amerikan Alternatif Uyuflmazl›k Çözümü
Dan›flma Kurulu’nun verdi¤i tan›m
uyar›nca arabuluculuk, uyuflmazl›k
yaflayan taraflar›n, uyuflmazl›¤›n
içeri¤ine veya çözüme dair belirleyici bir
etkisi olmayan, ancak sürece dair tavsiye
veya karar verme yetkisi bulunan bir
arabulucu ile uyuflmazl›¤a dair
hususlar›n belirlenmesi, çözüm
önerilerinin üretilerek müzakere
edilmesi, alternatiflerin de¤erlendirilmesi
ve bir anlaflmaya var›lmas› çal›flmalar›n›n
yap›ld›¤› bir süreçtir.
Ülkemizde, Hukuk Uyuflmazl›klar›nda
Arabuluculuk Kanun Tasar›s›’n›n
(HUAKT) 2.maddesinin a bendinde ise
arabuluculuk, “sistematik teknikler
uygulayarak, görüflmek ve
müzakerelerde bulunmak amac›yla
taraflar› bir araya getiren, onlar›n
birbirlerini anlamalar›n› ve bu surette
çözümlerini kendilerinin üretmesini
sa¤lamak için aralar›nda iletiflim
sürecinin kurulmas›n› gerçeklefltiren,
uzmanl›k e¤itimi alm›fl olan tarafs›z ve
ba¤›ms›z bir üçüncü kiflinin kat›l›m›yla
ve ihtiyari olarak yürütülen uyuflmazl›k
çözüm yöntemi” olarak tan›mlanm›flt›r.
Arabuluculuk, yaln›zca uyuflmazl›¤›
çözen de¤il, ayn› zamanda kifliler aras›
iliflkilerin düzelmesini sa¤layan, taraflara
uyuflmazl›¤a dair yeni ve farkl›
perspektifler kazand›ran, kiflisel
geliflimlerine hizmet eden, yaflant›lar›n›
çat›flmadan uzak ve huzurlu bir biçimde
sürdürmeleri yolunda taraflara etkin
teknikler ö¤reten ve karfl›l›kl› sayg› ve
güven iliflkisinin yeniden
yap›land›r›lmas› yolunda rehberlik
hizmeti veren bar›flç› ve hümanist bir
uygulamad›r.
Arabuluculuk kavram›
Arabulucu, tamamen ba¤›ms›z, tarafs›z
ve objektif bir üçüncü kiflidir.
Arabulucunun varl›¤› arabuluculuk için
olmazsa olmaz unsurlardan biridir.
Arabulucu, hakim veya hakem de¤ildir.
Taraflar ad›na karar veren ve çözüm
üreten de¤il, onlar›n kendi çözümlerini
bulmalar› yolunda taraflara rehberlik
eden bir iletiflim uzman›d›r. Otorite
figürü olan hakemlikten de oldukça
uzak bir flekilde görev yapan arabulucu,
yukar›da belirtildi¤i üzere kopma
noktas›na gelen iletiflimin yeniden
yap›land›r›lmas› yolunda uyuflmazl›¤›n
taraflar›n arzular› do¤rultusunda uygun
bir flekilde çözülmesini sa¤lamaya
yard›mc› olan uzman kiflidir.
‹yi bir arabulucu, taraflara ve olaylara
önyarg›s›z yaklaflabilen, taraflar› oldu¤u
gibi kabul eden, hayata dair olumlu bir
bak›fl aç›s› gelifltirebilmifl, kendi kiflisel
May›s 2014
33
geliflimini tamamlam›fl, çevresinde
çat›flmac› de¤il uzlaflmac› bir birey
olarak tan›nan, dinlemeyi bilen, sab›rl›,
ilgili, empatik, özgüven sahibi, ses
tonunu, beden dilini etkili bir flekilde
kullanabilen, do¤al ve samimi
davranabilen, harareti dindirebilen,
fliddetsiz bir iletiflim dili kullanan,
davran›fl görüntülerini çözümleyebilen,
insan psikolojisi ve davran›fl biçimlerine
dair bilgi sahibi olan bir kiflidir
(Dulabaum, 2009).
Bu noktalardan hareketle HUAKT
taraf›ndan belirtildi¤i üzere hukuk
fakültesi mezunu olan 5 y›ll›k ifl
deneyimine sahip avukat, hakim, savc›
ve hukukçular›n arabuluculuk sertifika
e¤itimi almalar› ve yap›lan s›nav
sonunda baflar›l› bulunarak
arabuluculuk mesle¤i edinmeleri
kanaatimizce yeterli olmay›p, insan
psikolojisinin, kiflilik biçimlerinin,
duygular›n, ihtiyaç ve beklentilerin
anlafl›lmas›, bireylerin çat›flmaya
yaklafl›mlar› hususunda e¤itilmeleri ve
toplumda medeni bir çat›flma
kültürünün yerleflmesini sa¤lamak
aç›s›ndan psikoloji bilimi ve psikolojik
dan›flmanl›k ilke ve tekniklerine hakim
olmalar› gerekmektedir.
Özetle arabulucu, taraflar› dini ve politik
görüflleri, yaflam biçimleri aç›s›ndan
yarg›lamayan, onlar› oldu¤u gibi kabul
edebilen, objektif ve tarafs›z
davranabilen, empati ile taraflara
yaklaflabilen, onlar›n olduklar› bireye
sayg› duyan ve bunu uyuflmazl›k
taraflar›na hissettirebilen, çözüme
ulaflma yolunda destekleyici ve yard›mc›
34
May›s 2014
olabilen iletiflim uzman›d›r. Bu mesle¤e
yatk›n olabilecek kifliler genellikle sosyal
alanlarda, meslekleri gere¤i insanlarla
çal›flan avukatlar, psikologlar,
pedagoglar, sosyal hizmet görevlileri,
aile dan›flmanlar›, ö¤retmenler, doktorlar
gibi meslek mensuplar›d›r. Gerek
Amerika’da gerekse Avrupa ülkelerinde
yukar›da say›lan meslek mensuplar›n›n
yeterli e¤itimi alarak arabuluculuk
faaliyetini yürütmeleri aç›s›ndan
herhangi bir engel bulunmamaktad›r.
Arabuluculu¤un iflleyiflindeki
temel ilkeler
Arabuluculuk faaliyeti kapsam›nda
uyulmas› zorunlu ilkeler, gönüllülük
ilkesi, eflitlik ilkesi, tarafs›zl›k ilkesi ve
gizlilik ilkesi olarak kabul edilmektedir.
Afla¤›da k›saca bu ilkeler tan›mlanarak
kapsamlar›na de¤inilecektir.
Gönüllülük ilkesi: Arabuluculuk
faaliyetine taraflar›n gönüllü olarak
kat›lmalar›, arabuluculu¤un olmazsa
olmaz unsurlar›ndan biridir.
Arabuluculu¤un temelde çözümün
dayat›lmas› veya önerilmesi yahut zorla
kabul ettirilmesi de¤il, taraflar›n aktif
biçimde olas› çözüm alternatiflerini
tespit ederek ortak bir çözüm etraf›nda
birleflmelerinin sa¤lanmas›na dayal› bir
yöntem oluflundan ötürü, taraflar›n bu
sürece kendi arzular› do¤rultusunda
“gönüllü olarak” kat›lmalar› büyük önem
arz etmektedir.
Gönüllü olarak sürece kat›lmayan
uyuflmazl›k taraflar›n›n, sorunun çözümü
esnas›nda üretken olmalar›n› ve yap›c›
biçimde uyuflmazl›¤›n çözümüne
katk›da bulunmalar›n› düflünmek
imkâns›zd›r. Gönüllü olmaks›z›n
arabuluculuk faaliyetine kat›lan taraflar›n
isteksizlikleri sebebiyle olumsuz bir
bak›fl aç›s› benimsemeleri ve arabulucu
ile sa¤l›kl› bir güven iliflkisi
kuramamalar›, uyuflmazl›¤› çözümsüz
b›rak›lmaktad›r.
Eflitlik ilkesi: Bireyler aras› eflitlik,
gerek uluslararas› anlaflmalar gerekse
anayasam›z taraf›ndan güvence alt›na
al›nm›flt›r (AY.m.10). Dolay›s› ile
arabuluculuk yolu ile uyuflmazl›k
çözümüne kat›lan taraflar›n eflitli¤i
anayasal bir gereklilik olup, adil
yarg›lanma ve hukuki dinlenme
hakk›n›n bir gere¤i olarak bu yöntemin
uygulanmas› esnas›nda da gözetilecektir.
Hümanist bir yaklafl›m olan
arabuluculu¤un temel ilkelerinden biri
olan eflitlik ilkesinin, çözüme ulaflma
yolunda her iki taraf›n da eflit haklardan
yararlanmas›, arabuluculu¤un temel
amac› olan kazan-kazan çözümünün
istikrarl› biçimde uygulanmas› aç›s›ndan
da zorunluluk teflkil etmektedir.
Tarafs›zl›k ilkesi: Yukar›da da
belirtildi¤i üzere, arabulucunun bir
hakim ve hakem gibi görev yapmamas›,
tamamen objektif ve ba¤›ms›z bir
biçimde uyuflmazl›¤a yaklaflmas› bu
yöntemin temel esaslar›ndand›r.
Müvekkilini öznel biçimde temsil etme
ve davaya onun bak›fl aç›s›ndan
yaklaflarak davan›n müvekkili
menfaatine sonuçlanmas›n› sa¤lama
görevi üstlenen avukatlardan farkl›
olarak arabulucunun görev tan›m›,
tamamen önyarg›s›z biçimde do¤al ve
empatik davranarak uyuflmazl›¤›n
çözümünün her iki taraf›n da kabul
edece¤i ve görüflmelerden memnun
ayr›laca¤› flekilde yans›z olarak yürütme
ve sonland›rmakt›r.
Mevcut uyuflmazl›¤a benzer bir durum
yaflam›fl olmak, taraflardan birisi ile
tan›fl›kl›¤› olmak yahut taraflar ile bir
menfaat çat›flmas› içinde bulunmak
arabulucunun tarafs›zl›¤›n›
engelleyebilecek durumlardand›r.
Dolay›s› ile her ne sebeple olursa olsun
yukar›da say›lan hususlar›n varl›¤›ndan
ötürü taraflardan biri ile daha fazla
empati kurulmas› ve tarafs›zl›¤a gölge
düflmesi halinde arabulucunun
görevden çekilmesi ve taraflar› baflka bir
arabulucuya yönlendirmesi
arabuluculu¤un etik kurallar›ndand›r.
Gizlilik ilkesi: Arabuluculuk, psikoloji
ve hukuk disiplinleri üzerine kurulu, her
iki branfl›n temel kurallar› ve etik
ilkelerini benimseyerek disiplinler aras›
köprü görevi gören bir meslektir.
‹nsanlar ve onlar›n “özel” sorunlar›n›
çözme yolunda taraflara yard›mc› olan
bir meslek dal› olmas› sebebiyle gerek
terapist – dan›flan, gerekse avukat –
müvekkil iliflkisinde oldu¤u gibi bu
mesle¤in icras› esnas›nda da gözetilmesi
gereken ilkelerden biri “gizlilik ilkesi”dir.
Nitekim HUAKT. m.4/I’e göre
arabulucunun görevi esnas›nda
kendisine verilen bilgileri, kay›tlar› ve
sunulan evraklar› gizli tutma
zorunlulu¤u bulunmaktad›r. Türk hukuk
sisteminde yarg›laman›n aleni olarak
yap›lmas›, arabuluculu¤un ise gizlilik
esas›na dayanmas›, taraflar›n
arabuluculu¤u tercih etmelerini
sa¤lamaktad›r. Arabuluculuk esnas›nda
sunulan bilgi ve belgeler, mahkeme
hakem veya herhangi bir idari makam
taraf›ndan talep edilemeyecek, bahsi
geçen bilgi ve belgeler taraflardan biri
taraf›ndan delil olarak ileri sürülmüfl olsa
dahi hükme esas teflkil etmeyecektir.
Ayr›ca sadece arabuluculuk
faaliyetinden ötürü haz›rlanan belgeler
ile arabuluculuk faaliyeti esnas›nda
taraflar›n getirdikleri öneriler, bir olay›n
kabulü, taraflar› mahkeme önünde bir
yükümlülük alt›na sokmayacak ve hak
kayb›na sebebiyet vermeyecektir.
Arabuluculu¤un kullan›m alanlar›
Arabuluculu¤un, uyuflmazl›klar›
çat›flarak de¤il, uzlaflarak sonland›rmay›
temel alan bir yöntem oldu¤u yukar›da
belirtilmifltir. Dolay›s›yla bilhassa
taraflar›n uyuflmazl›k sonras›nda da
devam etmesinin olas› bulundu¤u
durumlarda gerek bireyler aras› huzurun
sa¤lanmas›, gerekse taraflar›n iliflkilerinin
sa¤l›kl› iletiflim üzerinden devam
etmesini sa¤lamak aç›s›ndan önem arz
etmektedir.
Aile içi miras paylafl›m›, özellikle
çocuklu ailelerde boflanma hali, aile
flirketindeki ifl anlaflmazl›klar›, komfluluk
iliflkileri, ayn› ifl yerinde çal›flan bireyler
aras› uyuflmazl›klarda arabuluculu¤un
öncelikli olarak tercih edilmesi de bu
sebeplerden kaynaklanmaktad›r.
Arabuluculuk fertler aras› iletiflimin
oldu¤u hayat›n her alan›nda
uygulanmas› mümkün olan bir
uyuflmazl›k çözüm biçimidir. Bafll›klar
halinde arabuluculuk,
Bireyler aras› iliflkiler (özel hukuk
davalar›na konu olabilecek durumlar,
komfluluk iliflkileri veya doktor, hasta,
hasta yak›n› üçgeni gibi çeflitli
konularda)
Ticari iliflkiler (flirketler aras› ticari
konularda)
Aile içi iliflkiler (miras paylafl›m›,
boflanma ve ayr›l›k gibi)
‹flçi ve iflveren uyuflmazl›klar›nda
Çocuk ve ergen arabuluculu¤u, akran
arabuluculu¤u
Politik arabuluculuk (devletleraras›
iliflkilerde, esir mübadeleleri gibi)
Fail-ma¤dur arabuluculu¤u (onar›c›
adalet kapsam›nda ceza davalar›nda
arabuluculuk)
Kültürleraras› arabuluculuk
olmak üzere, taraflar›n mahkemeye
baflvurmak istemedikleri, var olan ve
sürecek olan iliflkilerini y›pratmaks›z›n
h›zl› bir flekilde sonuca ulaflmay›
hedefledikleri uyuflmazl›klarda s›kça
kullan›lmaktad›r.
Arabuluculu¤un mahkeme
aflamas›ndan fark›
Günümüzde ihtilaf yaflayan taraflar, bu
durumun çözülmesi yolunda uzmanlara
baflvurmay› tercih etmektedirler.
Terapistler ve avukatlar çat›flmalar›n
çözümünde rol alan mesleklere örnektir.
Bilhassa avukatl›kta objektivite
deformasyona u¤ramakta, vekilmüvekkil iliflkisi tamamen sübjektif
esaslara dayal› olarak biçimlenmektedir.
Bununla birlikte, karfl› tarafla bozuk olan
iliflki daha da sars›lmakta ve ç›kara
dayal› kutuplaflma belirginleflmektedir.
Mahkeme aflamas› ve arabuluculuk
aras›ndaki benzerlik, ihtilaf›n çözümü
May›s 2014
35
için üçüncü bir merciye baflvurulmas›na
dairdir. Davalaflma sürecinde “kimin
hakl› veya haks›z oldu¤una iliflkin”
geçmifl olaylar incelenirken,
arabuluculuk flimdiki zamana ve
gelece¤e yönelik bir uzlaflma sa¤lamay›
hedeflemektedir. Arabuluculu¤un
merkezinde “suç ve suçlu aramadan”
konsensüse varmak bulunmaktad›r.
Mahkeme sürecinde etkin rol oynayan
tüzük ve kanunlar›n bulunmas›na
ra¤men bir “belirsizlik” söz konusudur;
zira ihtilaf› üstlenen hâkim ve
avukatlar›n kimlikleri, mesleki tecrübe
ve becerileri birbirinden farkl›l›k arz
etmektedir. Bunun sonucunda ortaya
ç›kan mahkeme karar›na ba¤l› olarak
“kazanan” ve “kaybeden” taraf/lar
mevcuttur. Arabuluculuk sürecinde ise
sonuç/karar› belirlemek, çat›flma
yaflayan taraflar›n elindedir. Kanunlarla
k›s›tlanmam›fl, üçüncü bir taraf›n eline
verilmemifl, daha genifl bir oyun alan›na,
bu alan içerisinde de s›n›rland›r›lmam›fl
farkl› çözüm yollar›na ulaflma imkân›na
sahiptir her iki taraf da. Amaç, “herkesin
kazanmas›d›r.”
Mahkeme yolundan bir di¤er fark da,
arabuluculu¤un “her iki taraf›n arzu
etti¤i bir uzlaflma biçimi” olarak faaliyet
göstermesidir. Mahkemeye taraflardan
yaln›zca birinin baflvurmay› tercih etti¤i
durumlarda di¤er taraf›n bu konudaki
oluru al›nmamaktad›r.
Arabuluculu¤un terapi sürecinden fark›
Mahkeme sürecinde fiili durumlar,
eylemler, niyet ve kanunlar önemli rol
oynarken, arabuluculuk ve terapide
taraflar›n duygular›, iliflkileri ve
ihtiyaçlar› merkeze konulmaktad›r.
Arabuluculukta duygulara önemli
ölçüde yer verilirken, terapinin aksine
iyileflme ve bireysel, ruhsal çat›flmalar›n
aç›lmas›, onlara dair çal›flmalar yap›lmas›
ön planda de¤ildir. Sa¤lanmak istenen,
taraflar aras›nda “empatinin kurulmas›”,
“karfl›l›kl› iletiflimin yeniden
yap›land›r›lmas›”, ihtilafa dair
“çözümlerin üretilmesi”, gelece¤e dair
“uzlaflmaya var›lmas›”d›r. Arabuluculukta
duygular, ihtiyaç ve ç›karlara aç›lan
kap›lar olarak alg›lanarak, göz ard›
edilmeksizin uzlaflma yönünde yard›mc›
araçlar olarak kullan›lmaktad›r.
Arabuluculu¤un terapötik etkileri de
olmakla beraber, bireysel sorunlar›n
ancak mevcut ihtilaf› çözüme götürme
36
May›s 2014
Arabuluculu¤un Terapi Sürecinden Fark›
Terapötik süreç
Arabuluculuk süreci
Bireysel, kişinin kendi içinde yaşadığı çatışmalara
Bireyler arası çatışmalara dair
dair
Genellikle bir kişi danışmaktadır
İhtilafın tüm tarafları yer alır (gruplar da dâhil
olmak üzere)
Çatışma, daha derinde yatan sorunlara dair bir yol
Arka fonda yer alan bireysel sorunlar, çatışmaya dair
gösterici gibi kullanılır
bir çözüm bulmak için kullanılır
Terapide, ruh sağlığına dair tanı ve hipotezler
Mediasyon kişileri analiz etmeyi değil, sorunu
geliştirilir
çözmeyi, uzlaştırmayı hedefler
Amaç, derinde yatan bireysel problemlerin
Amaç, güncel sorunun çözümüdür
çözümüdür
yolunda menfi etkileri olmalar› halinde
irdelenecekleri belirtilmelidir.
Arabuluculukta
çözüm süreci ve devam›
Taraflar aras›nda uzlaflma sa¤land›ktan
ve bir “çözüm paketi” üzerinde
anlafl›ld›ktan sonra, arabulucu
konuflulanlar› ve var›lan noktay› k›saca
özetleyerek taraflar›n tercihine ba¤l›
olarak sözlü veya yaz›l› bir protokol
halinde her iki tarafa da sunar.
Protokolün hukuki bir ba¤lay›c›l›¤›
olmamakla birlikte uzlaflman›n hangi
koflullar›n gerçekleflmesine ba¤l› olarak
sa¤land›¤›na dair bir belge niteli¤i
bulunmaktad›r. Söz konusu belgenin
belirsiz ve çeliflkili ifadeler içermemesi,
her iki taraf›n da yükümlülüklerini ve
ihtiyaçlar›n›, varsa feragat ettikleri
hususlar› ve çözüm odakl› eylemlerinin
neler oldu¤unu aç›k ve net bir flekilde
belirtmesi gerekmektedir.
Zaman içinde koflullarda de¤ifliklikler
olmas› sebebiyle üzerinde uzlafl›lan
çözümün etkinli¤ini veya yeterlili¤ini
yitirmesi tehlikesine karfl›, belirli bir süre
sonras›nda bir araya gelerek verimlili¤e
dair saptama yap›lmas› veya revizyona
gidilmesi mümkündür ve tavsiye edilir.
Böylelikle taraflar var›lan uzlaflman›n
uygulanmas› yolunda bir bafllar›na
b›rak›lmayacaklard›r. Kendi tercih
ettikleri durumlarda ve zamanlarda
gerek telefon görüflmeleri ile gerekse bir
Hukuki ve Mediatif Süreç Aras›ndaki Belli Bafll› Farklar
araya gelmek suretiyle arabulucudan her
zaman destek alabileceklerdir. Bununla
birlikte uzlaflma protokolünün, ilgili
mahkemeye götürülmesi ve hakimden
icra edilebilirlik flerhi al›nmas› halinde,
mahkeme ilam› niteli¤inde bir belgeye
dönüfltürülmesi yani k›sa zamanda daha
ucuz bir flekilde uyuflmazl›k çözümüne
iliflkin bir mahkeme “karar›” elde
edilmesi mümkündür.
Sonuç
Arabuluculuk kurumu, hümanist bak›fl
aç›s›, empatik yaklafl›m›, zamandan ve
masraftan tasarruf edilmesini sa¤lamas›,
bireylerin iliflkilerinin düzelmesine ve
kiflisel geliflimlerine katk›da bulunmas›
ve somut olay adaletinin
gerçekleflmesine hizmet etmesi gibi
sebeplerle, alternatif uyuflmazl›k çözüm
yollar› içinde önemli bir yer edinmifltir.
Dolay›s›yla psikoloji ve hukuk
bilimlerinden yararlan›larak oluflturulan
arabuluculu¤un, ülkemizde de k›sa
zaman içinde yürürlü¤e girecek olmas›,
bu kurumun tan›t›lmas›n› zorunlu
k›lmaktad›r.
Temel amac›, toplum içinde medeni bir
uyuflmazl›k çözüm kültürü yerlefltirmek
olan arabuluculu¤un bu gayesine
ulaflabilmesi için arabuluculuk e¤itiminin
erken yafllarda verilmesi flartt›r.
Hukuki süreç
Arabuluculuk süreci
Suç ve suçluluk faktörünün belirlenmesi
Çözüm arayışı
Kanunlara bağlılık
Olaya bağlılık
Üst mahkeme kararlarını temel alma
Tarafların kararlarını temel alma
İhtilafa dışarıdan müdahale
Tarafların çözüm sürecinde aktif yer almaları
Genelgeçer çözüm odaklılık
Öznel, olaya bağlı çözüm odaklılık
Tek bir perspektifin ağırlıklı olarak benimsenmesi
Farklı perspektiflerin kabul edilmesi
Karar yolu ile çözümün sağlanması
Konsensüs yolu ile çözümün sağlanması
Mahkemeyi ikna etme
Tarafları dinleme ve uzlaştırma
Ülkemizde, okullarda artan fliddet
olaylar›n›n bir k›sm›n›n ö¤retmen ve
ö¤renci ölümleri ile sonuçlanmas›, bu
durumun ne kadar acil ve gerekli
oldu¤una iflaret etmektedir.
Boflanma oranlar›n›n son y›llarda büyük
bir art›fl göstermesi ve boflanma
sürecinin taraflar, aileleri ve çocuklar›
aç›s›ndan uzun ve y›prat›c› bir özellik
arz etmesi, arabuluculu¤un bu alanda
kullan›m›n› da gerekli k›lmaktad›r.
Boflanmalarda çocuklar›n birer çekiflme
objesine dönüfltürülmemeleri ve
taraflar›n bu süreçten en az zararla
ayr›lmalar›n›n sa¤lanmas› yolunda,
arabuluculuk en faydal› yöntemlerden
biridir. Bu sebeple arabuluculuk
kurumunun tan›t›larak kamuoyunda
bilinç oluflturulmas› gerekmektedir.
Sonuç olarak psikoloji ve hukuk
bilimleri üzerine infla edilen
arabuluculuk kurumunun, sahip oldu¤u
disiplinleraras› ve eklektik yöntemiyle
gittikçe artmakta olan uyuflmazl›klar›n
bar›flç› bir flekilde çözülmelerini
sa¤layarak toplum huzuruna ve ortak
iyiye katk›da bulunaca¤› bir gerçektir.
Adaletin sürekli yeni ve daha büyük
“adalet saraylar›” kurularak çekiflme
yoluyla gerçekleflmesi yerine bar›flç› bir
flekilde sa¤lanmas›, insan›n do¤as›nda
var olan “uzlaflma” kavram› ile de
KAYNAKLAR
Besemer, C., (2009). Mediation: Die Kunst der Vermittlung in Konflikten. Darmstadt: Werkstatt für Gewaltfreie Aktion.
Bush, R.A.B., Folger, J., (2013). Arabuluculuk ve Getirileri: Dönüflümsel Çat›flma Yaklafl›m› (G. Sert, Çev.). Ankara: Nobel Yay›n.
Cloke, K., Goldsmith, J., (2011). Resolving Conflicts At Work: Ten Strategies For Everyone On The Job (3rd. Edition). San
Francisco: Jossey-Bass.
Çetin, C., (2009). Müzakere Teknikleri: ‹lke, Süreç, Uygulama (3.bask›). ‹stanbul: Beta Bas›m.
Dafl, C., (2010). Gestalt Terapi (3.bask›). Ankara: HYB Yay›nc›l›k.
Demir, fi., (2011). Avukat›n Uzlaflma Sa¤lama Yetkisi. Ankara: Adalet Yay›nevi.
Diez, H., (2005). Werkstattbuch Mediation. Köln: Clausen, Bosse & Leck.
Dulabum, N.L., (2009). Mediation: Das ABC Die Kunst in Konflikten erfolgreich zu vermitteln (5.Auflage). Basel: Beltz Verlag.
Egan, G., (2010). Psikolojik Dan›flma Becerileri (Ö. Yüksel, Çev.). ‹stanbul: Kaknüs Yay›nlar›.
Fisher, R., Ury, W., & Patton, B., (2009). Das Harvard Konzept: Der Klassiker der Verhandlungstechnik (23.Auflage), (W. Raith,
Çev.). Frankfurt: Campus Verlag.
Frenkel, D.N., Stark, J.H., (2012). The Practice Of Mediation: A Video Integrated Text (2nd. Edition). New York: Wolters Kluwer.
Kekeç, E.K., (2011). Arabuluculuk Yoluyla Uyuflmazl›k Çözümünde Temel Aflamalar ve Taktikler. Ankara: Adalet Yay›nevi.
Kite, D., (2007). Mediasyon: 21.yy’da Arabuluculuk. Kayseri: Kayseri Ticaret Odas›.
Klappenbach, D., (2011). Mediative Kommunikation: Mit Rogers, Rosenberg & Co. konfliktfahig für den Alltag werden (2.Auflage).
Paderborn: Junfermann Verlag.
Leu, L., (2009). Gewaltfreie Kommunikation: Das 13-Wochen Übungsprogramm (2.Auflage). Paderborn: Junfermann Verlag.
Moore, W.C., (2003). The Mediation Process: Practical Strategies for Resolving Conflict (3rd. Edition). San Francisco: JosseyBass.
McKay, M., Davis, M., & Fanning, P., (2012). ‹letiflim Becerileri (Ö. Gelbal, Çev.). Ankara: HYB Yay›nc›l›k.
Montada, L., Kals, E., (2007). Mediaiton: Ein Lehrbuch auf psychologischer Grundlage (2.Auflage). Basel: Belz Verlag.
Rosenberg, M.B., (2010). Gewaltfreie Kommunikation: Eine Sprache des Lebens (9.Auflage) (I. Holler, Çev.). Paderborn:
Junfermann Verlag.
Schrumpf, F., Crawford, D.K. & Bodine, R.J., (2007). Okulda Çat›flma çözme ve Akran Arabuluculuk, (F.G. Akbal›k, Çev.). Ankara:
‹mge Kitabevi.
Stoner, E.K., (2012). Divorce Without Court: A Guide To Mediation and Collaborative Divorce (3rd. Edition). New York: Nolo.
Türnüklü, A., (2006). Onar›c› Disiplin: S›n›f ve Okul Disiplinine Ça¤dafl Bir Yaklafl›m. Ankara: Siyasal Bas›mevi.
Von Schlippe, A., Schweitzer, J., (2007). Lehrbuch der systemischen Therapie und Beratung (10.Auflage). Göttingen: Vanderhoeck
& Ruprecht.
May›s 2014
37
Prof. Dr. Sedat Özkan
Humanite T›p Merkezi
KLPP
Konsültasyon Liyezon
Psikiyatrisi ve Psikosomatik T›p,
esasen t›marhane anlay›fl›ndan
ça¤dafl psikiyatriye geçiflte
dönüm noktas› olarak, bedenin
ve ruhun ayr› ayr› ele
al›namayaca¤›n›
bilimsellefltirmifltir. Psikiyatri
t›bb›n hizmetine verilirken,
psikiyatrinin de
bilimselleflmesine katk›
sa¤lam›flt›r. Gevher Nesibe
örne¤inin de ortaya koydu¤u
gibi, kültürümüz uygarl›¤›m›z ve
hastaya bak›fl aç›m›z KLPP,
Bat›’dan farkl› olarak
toplumumuzun kolektif düflünce
sisteminde tarihsel
derinliklerinde vard›r.
38
May›s 2014
KONSÜLTASYON
L‹YEZON PS‹K‹YATR‹S‹
VE PS‹KOSOMAT‹K TIP
Liyezon psikiyatrisi, kavramsal ve klinik
aç›dan insan varl›¤›na, sa¤l›¤a ve
hastal›klara biyolojik, ruhsal sosyal
bütünlü¤ü içinde ele alma, çözümleme
çabas›n›n ça¤dafl t›bbi-psikiyatrik
uzant›s›d›r.
Ça¤dafl t›p ve psikiyatrideki geliflmelerin
›fl›¤›nda, sa¤l›k ve hastal›kla ilgili
biyolojik, psikolojik ve psikososyal
de¤iflkenlerin karfl›l›kl› etkileflimini
bilimsel metodoloji ile inceleyen, holistik
yaklafl›m› t›p için geçerli k›lan, t›p ve
psikiyatriyi kavramsal klinik, e¤itim ve
araflt›rma alanlar›nda bütünlefltiren bir
disiplindir.
Bir disiplin olarak Liyezon psikiyatrisi,
klinik t›p alan›ndaki fiziksel hastal›klara
efllik eden psikiyatrik hastal›k ve
psikososyal sorunlar›n tan›, tedavi,
izlenmesi, araflt›rma etkinlikleri ve
e¤itimi ile u¤raflan klinik psikiyatri
alan›d›r.
Bu uygulama, psikosomatik t›p
anlay›fl›n›n genel hastane modeli içinde
uygulanmas›d›r. T›bbi hasta bak›m ve
tedavisinde, biyopsikososyal modeli
hayata geçirmeyi hedefler. T›bbi tedavi
ve bak›m ile psikiyatrik tedavi ve bak›m›
bir bütün olarak ele al›r.
Liyezon psikiyatrisi biyopsikososyal
anlay›fl› hayata geçirmeye, fiziksel bak›m
ve tedavi ile ruhsal tedavi ve psikososyal
bak›m›, bütünlemeye dönüktür. Örne¤in
cushing ve MS’ye ba¤l› geliflen veya
kanserli bir hastadaki depresyonu tedavi
etmemek, MI geçiren bir hastan›n
psikiyatrik boyutlar›n› dikkate almamak,
geliflen panik bozuklu¤u tedavi
etmemek, mastektomi uygulanan bir
hastan›n psiflik uyumunu ele almamak,
intihar giriflimi ile baflvurmufl bir hastada
sadece fiziksel ifllevleri düzeltip, ruhsal
tedavi ve deste¤i sunmamak, genel
sistem kuram›na, sa¤l›k anlay›fl›na ve
hekimlik uygulamas›na uymayan bir
yaklafl›md›r.
Psikiyatri üst disiplini ve uzmanl›k alan›
olarak Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisi
flöyle tan›mlan›r.
1- Fiziksel hastal›klarda ve fiziksel
yak›nmas› olan hastalarda
(somatizasyon) psikiyatrik morbiditenin
araflt›r›lmas›, tan›s›, tedavisi, izlenmesi ve
engellenmesi, klinik t›p ortamlar›nda
psikiyatrik t›p hizmetinin sunulmas›
2- Klinik ortamlarda (psikiyatri d›fl›)
sa¤l›k çal›flanlar›na, konsültasyon ve
Liyezon hizmetlerinin sunulmas›,
psikiyatri d›fl› klinik elemanlara, hekim
ve hemflirelere psikososyal t›p e¤itimi
vermek.
3- T›p ile psikiyatrinin çak›flt›¤› alanda
t›bbi hastalarda ya da fiziksel yak›nma
ile d›fl kliniklere baflvuran hastalarda
araflt›rma yap›lmas›.
Böylece temel ifllevleri, psikiyatri d›fl›
kliniklerdeki hastalara ruh sa¤l›¤›
hizmetinin sa¤lanmas›, psikososyalpsikiyatrik t›p alan›nda e¤itim, t›bbi
hastalarda psikososyal-psikiyatrik
araflt›rmalar olarak özetlenebilir. T›bbi
bölümlerde psikiyatrik morbiditeyi
engellemek, tan›mak, tedavi etmek,
hastal›klar›n ortaya ç›kmas›nda, seyrinde
tedavi ve bak›m›nda psikososyal
etkenleri inceleyerek, hizmetleri
rasyonel ve bütüncül k›lmak temel
amac›d›r. Böylece t›p ile psikiyatri
disiplinleri aras›nda kavramsal ve klinik
köprü oluflturur.
Bu uygulama esasen sa¤l›¤a ve
hastal›klara bir bak›fl aç›s›d›r. ‹nsan›
sosyolojik ve biyolojik boyutlar› ile bir
bütün olarak görür. Beyin, beden, ruh
ve çevre etkileflimleri bir bütündür.
Bedensel hastal›klar ruh sa¤l›¤›n›, ruh
sa¤l›¤› da bedensel hastal›klar› ve krizleri
etkiler. Hastal›k de¤il kifli merkezli bir
anlay›flt›r. Kifliyi anlamadan hastal›¤›
anlayamay›z.
Psikolojik durum, fiziksel hastal›klar›n
ortaya ç›k›fl›n› etkiler, örne¤in stres,
çat›flma ve dramatik yaflam durumlar›
kalp krizini tetikler, geliflen bir kalp krizi
de, kalbi oldu¤u kadar, bedeni, beyni,
ruhu, iliflkileri, egosunu, özgüvenini
yeterlili¤ini, hayata bak›fl›n› olumsuz
etkiler. Kalpteki enfarktüs, egoda da
enfarktüse yol açar. Esasen psikiyatrik
hastal›klar›n ço¤u psikiyatri kliniklerinde
de¤il psikiyatri d›fl› klinik t›ptad›r.
Acillerde, yo¤un bak›m ünitelerinde.
onkoloji revirlerinde, kardiyolojide,
cerrahi birimlerde ve kronik hastalar›n
tan› aflamas›nda, kayg› bozukluklar›
a盤a ç›kar. En fazla depresyon kronik
hastal›klarda (diyabet), ameliyatlar›ndan
6 ay sonra, kanser vakalar›nda ise 2
aydan sonra ortaya ç›kar.
Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisi ve
Psikosomatik T›p (KLPP) günümüzde bir
psikiyatri üst disiplini ve uzmanl›k
alan›d›r. Çünkü fiziksel hastal›klar›n
psikiyatrisi, hastal›k gruplar›, tedavi
ortamlar› ve tedavi yöntemleri,
uygulama ve iliflki biçimleri aç›s›ndan
farkl› e¤itim gerektirir. Ülkemizde
psikiyatri uzmanlar› ve hastalarla çal›flan
psikologlar›n bu konuda e¤itim almalar›
gerekir. Di¤er alanlarda çal›flan hekim
ve hemflirelerin de hastaya bütüncül
(biyopsikososyal) yaklaflma anlay›fl›n›
benimsemeleri ve bu konuda e¤itim
almalar› gerekmektedir.
3 Hastal›¤a reaksiyonlar›n
anlafl›lamamas›
3 Hastal›¤a uyum güçlü¤ü
3 Hastal›¤›n seyrini, tedaviye cevab›n›
olumsuz etkileyen emosyonel
reaksiyonlar (anksiyete, depresyon,
fobi)
3 ‹ntihar giriflimi, çevreye zarar verme
e¤ilimi, agresif tutumlar
3 ‹leri düzeyde davran›fl bozuklu¤u
Hipokrat’tan günümüze...
Konsültasyon liyezon psikiyatrinin
klinik uygulama alanlar›
1- Yatakl› servislerde hasta bafl›
muayene, tedavi, izleme (konsültasyon
talebine uygun olarak)
2- Liyezon ba¤lam›nda iflbirli¤i kurulan
servislerde düzenli vizitler.
3- Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisi
poliklini¤inde izleme (polikliniklerden
istenen konsültasyonlar, taburculu¤u
takiben izlenmesi uygun görülen
vakalar, kliniklerde yatmakta iken
servislerimizde de¤erlendirilmeye uygun
görülen vakalar)
4- Ayaktan tedavi birimlerimizde,
bireysel ve/veya grup psikoterapisi veya
özgül tedavi ve uygulamalar.
5- T›bbi–psikiyatrik yatakl› servis
Psikiyatrik konsültasyon istenmesi
gereken durumlar
Bu alan›n kökleri Hipokrat’a kadar
uzanmaktad›r. Hipokrat; “Bafl olmay›nca
gözü, göz olmay›nca bafl› tedavi
edemedi¤imiz gibi, ruh olmadan bedeni
tedavi edemeyiz” fleklinde ifade etmifltir.
20. yüzy›ldaki ço¤u geliflme birçok
ruhsal ve bedensel bozukluklar›n
baz›lar›n›n, yap›sal organik
bozukluklarla de¤il, çeflitli duygusal ve
çevresel zorlanmalarla iliflkili
olabilece¤ini ortaya koydu.
Heyecanlar›n ve bilinçli ya da bilinç d›fl›
kayg›n›n, do¤rudan beden ifllevlerini
bozabilece¤ini ortaya koydu. Ö¤renme
kuramlar›, ö¤renmeler ve belli
uyaranlarla koflullanmalar›n viseral
organlar›n ifllevini etkiledi¤ini de ortaya
koydu. Böylece psiflik fenomen ve
süreçlerin, beden ifllevlerini
etkileyebildi¤i ve zamanla yap›sal
de¤iflikliklere yol açabildi¤i ispatland›.
Öte yandan sosyal dünyas› ve
May›s 2014
39
Humanite Psikiyatri Klini¤i’nde Verilen Medikal Psikoterapi Hizmetleri
Kanser hasta ve hasta yakınlarına psikoterapi
Meme kanserlerine özgü terapi
Diyabet – MS grubu
Kalp ve kardiyak bypass
Psikosomatik ağrı terapisi
Organ nakli hastalarının eğitimi
Gebelik ve doğum sonrası psikolojik takip
Diyaliz hastalarının psikoterapisi
Fiziksel hastalıklarda depresyon psikoterapisi
Kronik hastalıkların psikoterapisi
Günümüzde Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisinin
hizmet sunumu flu alt bafll›klar alt›nda incelenebilir.
Dahili tıpta psikiyatrik bozukluklar
Kalp hastalıklarının psikiyatrik yönü (psikokardiyoloji): stres ve hipertansiyon, koroner
arter hastalıklarının, miyokard enfarktüsünün psikiyatrik boyutu
Solunum sistem hastalıklarının (astım, kronik obstrüktif akciğer hastalığı, uyku apne
sendromu) psikiyatrik yönü
Gastrointestinal hastalıkların psikiyatrisi, irritabl barsak sendromunda psikiyatrik
morbidite
Böbrek hastalıklarının psikiyatrik yönü, diyalize giren hastaların psikiyatrik yönü
Endokrin hastalıklarının psikiyatrik yönü, diyabette, cushing sendromunda, addison
hastalığında, feokrositomada, hipo-hipertroidizmde psikiyatrik bozukluklar
Romatoid hastalıkların psikiyatrik yönü, (romatoid artrid)
Dermatolojik hastalıkların psikiyatrik yönü
Nörolojik hastalıkların psikiyatrik yönü (kafa travması, inme sonrası depresyon, multipl
skleroz ve epilepside psikiyatri)
Kanser ve psikiyatrik bozukluklar (psikoonkoloji)
Tanı aşamasından terminal döneme kadar kanser hastalarında ruhsal durum, psikiyatrik
yardım
Organ kaybında ya da organ naklinde ortaya çıkan psikiyatrik bozukluklar
Mastektomi, ampütasyon
Kronik hastalıklarda psikiyatrik bozukluklar
Yaşam boyu tedavisi devam eden hastalıklara uyum (diyabet)
Cerrahi hastalıkların psikiyatrik yönleri
Cerrahi girişim öncesi ve sonrası psikiyatrik tıp hizmeti sunulması, bypass gibi kardiyak
cerrahi, jinekolojik onkoloji ve rekonstrüktif cerrahi vb. durumlarda psikiyatrik yardım
Ortopedik / fiziki tedavi ve rehabilitasyonun gerekli olduğu bedensel işlev kaybını söz
konusu hastalara psikiyatrik yardım
Ağrı psikiyatrisi – ruhsal durum etkileşimi
Kronik ağrı sendromlarından psikosomatik ağrı ve tıbbi hastalıklarda ortaya çıkan ağrıda
(fizik tedavi hastalarında, onkolojide, cerrahi hastalıklrda vb. ) psikiyatrik yardım
Kadın hastalıkları ve doğum psikiyatrik yönleri
Hamilelik, doğum ve ruh sağlığı, riskli geceliklerde psikoloji, doğum sonrası dönem
(postpartum depresyon), premenstrual sendrom, menapozun psikiyatrik yönleri,
histerektomi vb. jinekolojik girişimlerin psikiyatrisi
Yoğun bakım ünitelerinde yatan hastaların psikiyatrisi
Ölmekte olan hastaların bakımında psikiyatrik sorunlar
Psikosomatik bozukluklar
Psikolojik kökenli bedensel işlev bozuklukları ve hastalıklar (hipertansiyon, ürtiker vb. )
Somatoform bozukluklar
Çoğu bedensel yakınmalarla kendini ifade eden ruhsal durumlar
Ayrıca Konsültasyon Liyezon psikiyatrisinin diğer faaliyet alanları arasında:
Hastalığın psikiyatrik komplikasyonları
Hasta psikolojisi, hasta-aile-tedavi ekibi etkileşimi
Tedavi yöntemlerinin psikiyatrik komplikasyonları
Genel tıpta fonksiyonel psikiyatrik sendrom
Tıbbi hastalarda psikoterapi ve psikolojik yardım bulunmaktadır.
Bu hastaların ve hasta ailelerinin fiziksel hastalığa bağlı olarak yaşadığı güçlüklerle baş
etmelerinde, hastalığa uyumu kolaylaştırmada, psikososyal ve psikiyatrik sorunların tedavi
ve bakımında, yaşam kalitesini arttırmada ve ihtiyaç duydukları konularda hizmet
verilmektedir. Bu hizmetlerimiz, ilgili diğer uzman hekimler ile eş zamanlı ve eş güdümlü
olarak sunulmaktadır.
Eş zamanlı olarak psikolojik bakım ve tedavi hizmetleri içinde;
Bireysel tedaviler (ilaç tedavisi, tıbbi hastalıklara yönelik psikoterapi),
Grup psikoterapileri,
Psikolojik eğitim grupları (kanser, diyabet, kronik hastalığı olan kişilere dönük
psikoterapi, mastektomi grupları, kardiyak by-pass grupları, ağrı grubu, psikosomatik
hastalıklar, gebelik, infertilite (kısırlık), menopoz grupları, fiziksel hastalığa eşlik eden
depresyon grupları),
Hasta ve ailelerine yönelik psikoterapi ve destek programları sunulmaktadır.
40
May›s 2014
etkileflimleri ola¤anüstü artan günümüz
insan›, yeni beyinsel, zihinsel
zorlanmalar, yanl›fl ö¤renmeler ve uyum
güçlükleri yafl›yor. T›p ile psikiyatrinin
kavramsal, klinik ve araflt›rma
alanlar›nda bütünleflmesi somatik
hastal›¤›n insan nörobiyolojisine ve
psikolojisine etkisini, bedensel
hastal›klarda geliflen psikiyatrik
süreçlerin ve psikososyal etkenlerin,
hastan›n uyumuna, yaflam kalitesine
etkisinin ötesinde, hastal›¤›n seyrine
survisine, prognozuna genel mortalite ve
morbiditeye etkisini ortaya koydu.
Günümüz ça¤dafl hekimli¤i, sa¤l›kl›
de¤erlendirme yapabilmek ve do¤ru
tedavi yaklafl›mlar› ortaya koyabilmek
için önce insan varl›¤›n›n
biyopsikososyal bütünlü¤ünü (yap›sal,
biyolojik, geliflimsel, psiflik ve
psikososyal) kavramak durumundad›r.
Sa¤l›k sistemine bakt›¤›m›z zaman
psikiyatri ile t›p yüzlerce y›l ba¤›ms›z
yap›lanm›flt›r. Dünyada liyezon
psikiyatrisi anlay›fl›n›n ilk kurumsal
uygulamas›n› Gevher Nesibe’de
görmekteyiz. Burada hem psikiyatrik
hastal›¤› olanlara (flizofreni, bipolar vb.)
hem de fiziksel hastal›¤› olanlara (fleker,
kanser vb.) müzik ve su tedavisi
uygulanmaktad›r. Dünyada da 1902
y›l›nda ilk kez bir psikiyatri uzman›
genel hastaneye davet edilmifl. ‹lgili
gö¤üs hastal›klar› uzman› günümüz
terminolojisi içinde tüberküloz
hastalar›n›n morali çökünce daha çabuk
öldüklerini görünce psikiyatri uzman›
ça¤›rm›flt›r.
Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisi ve
Psikosomatik T›p, esasen t›marhane
anlay›fl›ndan ça¤dafl psikiyatriye geçiflte
dönüm noktas› olarak, bedenin ve
ruhun ayr› ayr› ele al›namayaca¤›n›
bilimsellefltirmifltir. Psikiyatri t›bb›n
hizmetine verilirken, psikiyatrinin de
bilimselleflmesine katk› sa¤lam›flt›r.
Gevher Nesibe örne¤inin de ortaya
koydu¤u gibi, kültürümüz uygarl›¤›m›z
ve hastaya bak›fl aç›m›z KLPP, Bat›’dan
farkl› olarak toplumumuzun kolektif
düflünce sisteminde tarihsel
derinliklerinde vard›r.
Bilimsel yap›lanma içeri¤ine
bakt›¤›m›zda bu disiplin ülkemizde
1989’da ‹stanbul Üniversitesi’nde
kurumsallaflm›fl, takiben ‹zmir ve Ankara
baflta olmak üzere t›p fakültelerinde
yayg›nlaflm›flt›r. 1990’lardan bu yana ise
ulusal kongrelerimiz yap›lmakd›r.
Psikiyatri ve di¤er alanlara yönelik
uzmanl›k sonras› e¤itimler devam
etmektedir.
Uluslararas› boyutta 2005 y›l›nda Avrupa
Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisi ve
Psikosomatik T›p (EACLPP) Kongresi’ne
ülkemizde baflkanl›k yapt›k, 2011’de
Dünya Psikoonkoloji Kongresi’ne (IPOS)
baflkanl›k yapt›k, önümüzdeki senelerde
ise Dünya Psikosomatik T›p Kongresi’ne
de ev sahipli¤i yapaca¤›z.
Humanite Psikiyatrik T›p Klini¤i, KLPP
alan›nda multidisipliner ve
interdisipliner üst uzmanl›k hizmeti
sunmaktad›r.
Bu çerçevede hasta ve ailelere dönük
psikoe¤itim, hastalara dönük medikal
psikoterapi, uzmanlara yönelik üst
uzmanl›k e¤itimleri verilmektedir.
Gerekti¤inde hastalar›m›z› gün hastanesi
modeli içinde ilgili di¤er uzmanlarla
birlikte yak›n ve yo¤un müflahede ile
h›zl›ca de¤erlendirmekte ve birlikte t›bbi
ve psikolojik tedavileri organize
etmekteyiz. Bireysel platformda da krize
müdahale ve duruma göre uygun
terapiler uygulanmaktad›r.
May›s 2014
41
Prof. Dr. Sedat Özkan
KANSER‹N
PS‹K‹YATR‹K
YÖNLER‹
42
May›s 2014
Prof. Dr. Mine Özkan
Humanite T›p Merkezi
“Kanserle mücadele
bedenin ve beynin
ortak mücadelesidir”
Günlük yaflant›n›n içerisinde “kanser”
kelimesi bile bafll› bafl›na olumsuzluklar›
ça¤r›flt›r›r. Kanser tan›s› olas›l›¤› olan ya
da tan›s› alan hastalarda ise olumsuz
duygu ve düflüncelerin geliflmesi
neredeyse kaç›n›lmazd›r. Kanser bir
y›k›m gibi alg›lan›r ve en dramatik
anlam›yla kiflinin psikolojik dengesinde
krize neden olur. Kriz; sa¤l›kl›
yaflamdan, hastal›k ve ölüm tehdidine
uyuma uzanan bir süreçtir.
‹nsanlar, kanser tan›s› karfl›s›nda birçok
farkl› tepkiler gösterirler. ‹lk aflamada en
yayg›n tepki, floke olma ve
inanmamad›r. Gerçe¤in hemen inkar›,
ço¤u kez, katlan›lmas› çok güç, baz›lar›
için imkans›z, gerçe¤in yaratt›¤› kayg›,
panik ve çaresizlik duygular›na karfl› bir
savunmad›r. Bir anlamda, gerçe¤i
reddederek, olmam›fl kabul ederek
hasta, kendini dayan›lmaz kayg›dan
korur. Bu nedenle ço¤u hastada
psikolojik aç›dan önceden haz›rlanmas›
ve çevre, sosyal, duygusal desteklerin
sa¤lanarak yavafl yavafl bunun
söylenmesi daha do¤ru olabilir.
Ard›ndan, k›zg›nl›k ve depresyon geliflir.
Hastan›n k›zg›nl›k ve isyan›n› ifade
edememesi, depresyon geliflim riskini
artt›r›r. Bu dönemde kayg›, yemedeniçmeden kesilme, dikkat da¤›n›kl›¤›,
huzursuzluk gibi durumlar normaldir.
“Niye ben” türü hiddetlenmeler ve isyan
duygular› görülür.
birlikte, her kanser hastas›n›n psikolojik
güçlük yaflad›¤› düflüncesi de, tüm
tepkilerin “normal” olarak kabul
edilmesi gerekti¤i düflüncesi de yanl›flt›r.
Son y›llarda onkolojideki geliflmeler ve
t›bbi hastalara psikiyatrik-psikososyal
hizmetleri sunmak için konsültasonliyezon psikiyatrisi servislerinin genel
hastanelerde daha yayg›n yap›lanmas›n›,
psikiyatrik t›p flemsiyesi içinde
psikoonkoloji disiplininin flekillenmesini
sa¤lam›flt›r.
Kanserdeki kriz 4 aflamal› bir süreç
olarak tan›mlanm›flt›r:
Psiko-onkoloji ya da
psikiyatrik onkoloji
1- fiok hali
2- Tepki aflamas›
3- Direnme
4- Uyum
Tedavi sürecinin tamamlanmas›ndan
sonra da kiflide yaflanm›fl bir hastal›¤›n
psikolojisine ba¤l› olarak yeni durumuna
uyumunda sorunlar geliflebilir. Bununla
• Kanserin hasta, aile ve tedavi ekibi
üzerindeki psikolojik etkilerini,
• Psikolojik ve davran›flsal faktörlerin
kanser risk ve seyrindeki etkilerini
araflt›ran ve kanser hastalar›na psikolojik
t›p hizmetlerini sunan bir disiplindir.
Kanser tedavisi; cerrahi giriflim,
kemoterapi, radyoterapi gibi ço¤ul
Kanser hastalarında psikiyatrik değerlendirme ve psikolojik danışmanlık gerektiren belirti ve bulgular şunlardır:
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Sıkıntı
Çökkünlük
Zihinsel Karışıklık
Uykusuzluk
Kabus Görme
Baş Etme Güçlükleri
Panik
Kişilik Değişiklikleri
Matem Tepkileri
Dikkat Bozuklukları
Mesleki İşlevlerden Uzaklaşma
Gece Sık Uyanma
Uyum Güçlüğü
Umutsuzluk, Çaresizlik, Suçluluk Duyguları
Sosyal Geri çekilme
İsteksizlik
Keyif Alamama
İlgi Alanı Daralması
İnkar, Tedaviyi Ret
Yaşam İdeallerinin Yok Olması
Sürekli Kaygı ve Karamsarlık
Geleceğe Dönük Plan Yapamama
tedavileri gündeme getirir. Tan› ve
tedavide gelifltirilen ileri yöntem ve
tekniklerin, bafll› bafl›na psikolojik yan
etkileri vard›r. Bu alanda kullan›lan
ilaçlar›n birço¤unun ciddi
nöropsikiyatrik yan etkileri vard›r.
Kemik ili¤i nakli gibi baz› ileri
giriflimlerin kendine özgü sorunlar›
oldu¤u da bilinmektedir. Bu da kanser
tan›, tedavi, hastane ortam›, hasta rolü,
yeniden topluma girme ve yeni yaflam
biçimlerine uyum güçlü¤ü gibi sorunlar›
gündeme getirir.
Kanser hastalar› tan›, tedavi ve palyatif
dönemlerde çeflitli ve de¤iflik duygusal,
ruhsal, davran›flsal reaksiyonlar
gelifltirirler. Kanser hastalar›n›n
psikolojik aç›dan do¤ru
de¤erlendirilmesi için birçok faktör göz
önünde bulundurulmal›d›r. Bunlar:
1. Hastal›¤›n özellikleri: Etkilenen
organ, ifllev kayb› olup olmad›¤›,
tedavinin yan etkileri.
2. Hastan›n bir birey olarak
özellikleri: Hastal›¤a iliflkin genel alg›,
kiflilik yap›s›, yafl›, yaflam dönemi, bafl
etme yöntemleri
3. Psikososyal çevre: Ailenin,
toplumun hastal›¤› alg›lama flekli,
hastan›n aile ile iliflkisi, hasta-aile ve
tedavi ekibi iliflkisi ve iflbirli¤i.
Psikolojik engeller
Hastal›¤a verilen tepkilerin yan› s›ra,
fiziksel hastal›¤›n geliflimi ile hastalar ve
aileleri birçok psikolojik engelle
karfl›lafl›rlar. Bunlar:
May›s 2014
43
sürecine ve tedavilerine kat›labildi¤ine
inan›rsa, hastal›¤›n yaflam› tehdit etmesi
ile bafl etmek daha kolaylaflabilir
Kontrol kayb› hissetmek panik, korku
ve umutsuzlu¤a yol açabilir. Tedaviye
aktif kat›l›m, psikolojik yard›m, yaflam
biçimi de¤ifliklikleri bu kontrol kayb›
duygusunu azaltmada yard›mc› olabilir.
Unutulmamal›d›r ki, bedenin
mücadelesini beynimizin mücadelesi ile
desteklemeliyiz
• Yetersizlik ve baflar›s›zl›k
duygusu: Kanserle karfl›laflan kifliler
s›kl›kla bedenlerinin kendilerine ihanet
etti¤i duygusunu yaflarlar. Yetersizlik ve
baflar›s›zl›k duygusu depresyonu
artt›r›c›d›r.
• Gizleme: Hastalar yak›n
arkadafllar›ndan, akrabalar›ndan veya ifl
arkadafllar›ndan teflhisi gizlemeye karar
verebilirler. Bu sevilen birinin
korunmas› için de yap›l›r. Gizleme
zay›f-yetersiz psikolojik uyumla
iliflkilidir, çünkü hastalar duygusal
destek almay› yasaklam›fl olurlar.
düzeyde ruhsal bozukluk bildirilmifltir.
T›bbi hastalar genelinde bildirilen %2040 oran›na göre bu oldukça yüksek bir
orand›r. En s›k görülen ruhsal
bozukluklar; depresyon, kayg›
bozukluklar› ve organik beyin
sendromudur. Kanserli hastalarda ortaya
ç›kan psikiyatrik bozukluklar› flu flekilde
s›n›fland›rabiliriz:
• Uyum bozukluklar›
• Depresif sendromlar
• Anksiyete bozukluklar›
• Organik beyin sendromlar›
(deliryum, demans ve di¤er organik
psikiyatrik sendromlar,
kemoterapötik ajanlar›n
nöropsikiyatrik yan etkileri)
• Kiflilik ve tutum de¤ifliklikleri
• A¤r›l› sendromlara efllik eden
psikiyatrik sendromlar
• ‹fltahs›zl›k, bulant›-kusma
(kemoterapiye ba¤l›)
• Psikiyatrik boyutu olan di¤er
sendromlar.
Kanser hastalar›nda ortaya ç›kan
psikiyatrik ve psikolojik bozukluklar,
hastan›n uyumunu ve yaflam kalitesini
bozar, hastal›¤›n seyrini ve tedaviye
cevab›n› olumsuz olarak etkiler. Kanser
hastas›na optimum hizmet ve kanser ile
en iyi mücadele flekli kanser hastas›n›n
psikolojisini de ele almay› gerektirir.
Kanseri tedavi edip, kanser hastas›n›n
örne¤in depresyonunu tedavi etmemek
eksik bir tedavi olacakt›r.
Kanserde psikiyatrik bozukluklar
Psikolojik yard›m ne zaman istenmeli?
Yap›lan çal›flmalarda, kanser
hastalar›n›n %47’sinde tan› konacak
• Hastal›¤a uyum güçlü¤ü
• Hastal›¤›n seyrini, tedaviye cevab›n›
olumsuz etkileyen anksiyete,
depresyon, korku gibi duygusal,
zihinsel, davran›flsal tepkiler
• ‹ntihar giriflimi, çevredekilere zarar
verme, agresif tutumlar
• ‹leri davran›fl bozukluklar›
• ‹flbirli¤i, t›bbi bak›m ve tedaviye
uyum güçlü¤ü
• Tedavi ekibi ile çat›flma
• Geçmifl psikiyatrik hastal›k öyküsü
• ‹laç yan etkisi ve ilaç etkileflimleri
• Kiflilik de¤ifliklikleri
• Tedaviyi reddetme
• Uyku ve g›da al›m›na iliflkin sorunlar
• T›bbi bak›m ve tedaviyi olumsuz
etkileyen kiflilik sorunlar›
• Fiziksel hastal›¤a ba¤l› ya da tedavi
sürecinde ortaya ç›kan cinsel
sorunlar
Kanser Hastalarında Depresyonun Belirtileri
İlgi ve Zevk Azalması/Kaybı
Sıkıntı, Bunaltı, Halsizlik
Ağlama, Karamsarlık
Uyku Bozuklukları
İştahta Artma/Azalma
Ölüm Korkusu
İntihar Düşüncesi/Girişimi
Aşırı Sinirlilik
Bedensel Şikayetler
Unutkanlık/Konsantrasyon Güçlüğü
Gerginlik, Huzursuzluk
İçe Kapanma
Alkol Kullanımı
Evlilik Problemleri, İlişki Problemleri
• Gelecek hakk›nda flüphe,
belirsizlik: Tedavi ekibinin tatmin edici
ve yeterli bilgi vermedikleri durumlarda,
ciddi fiziksel hastal›¤›n teflhisi flüphe
yarat›r. “Tedavi sonucunda iyileflecek
miyim?”, “Ne kadar süre yaflayaca¤›m?”
gibi anahtar sorular›n cevab› zordur.
Hastal›k ile ilgili önemli noktalar uygun
bir flekilde aç›klanmayabilir veya
hastalar çeliflkili bilgiler alabilirler.
Bunlar flüpheleri, belirsizli¤i artt›rabilir.
• Hastal›¤›n› anlamland›rma: Ciddi
bir hastal›kla karfl›lafl›ld›¤›nda ilk tepki
içinde bulunulan durumu
anlamland›rma çabas›d›r. Kifli “Neden
ben?”, “Niçin flimdi?”, “Bunun olmas›
için ne yapt›m?” gibi sorular sorar.
Uygun aç›klama bulundu¤unda
psikolojik uyum daha mümkündür. Baz›
hastal›klarda bu sorular›n cevaplar› daha
kolayd›r ama baz› durumlarda güçlü
risk faktörleri elde edilemeyebilir.
Kanserli hastalar s›kl›kla kendi
kendilerini suçlarlar ve bu kendini
suçlama psikolojik zorlanmaya yol
açarak kendine sayg› ve güveni azalt›r.
Bazen suçluluk duygusu yak›nlara
yans›t›labilir ve bu durum iliflkileri ciddi
flekilde bozabilir.
• Kontrol kayb›: Kifli iyileflme
44
May›s 2014
Kanser ve depresyon
Kanser ve kayg› bozukluklar›
Kanser hastalar›nda en s›k görülen
psikiyatrik bozukluk depresyondur.
Kanser tan›s› ve tedavi yöntemleri ve
bunlar›n anlam›, hastada fliddetli kayg›
ve çaresizlik düflünce ve duygular›
yarat›r. Hastan›n bu ileri zorlanma ile
bafl edebilmesi, yafl›, yaflam
deneyimleri, daha önceki duygusal
uyum yetene¤i, kanserin yaflam
amaçlar›n› (kariyer, aile) tehdit etme
potansiyeline, psikososyal ve çevresel
desteklerine ve do¤rudan hastal›¤›n
kendi de¤iflkenlerine (fiziksel hasarlar,
organ kayb›, tedavi seyri, a¤r›n›n
fliddeti, hastal›¤›n gidifli...) ve di¤er
birçok faktöre ba¤l›d›r.
Kansere uyum güçlü¤ü ve çaresizlik
alg›s› depresyon gelifliminde en
potansiyel unsurlard›r. Ölüm korkusu,
çaresizlik, yaflam, ideallerinin tehdit
alt›nda olmas›, otonomisini
kaybedece¤i, çevreye ba¤›ml› olaca¤›,
fiziksel y›k›m olaca¤› gibi düflünce ve
kayg›lar, depresyon gelifliminde önemli
rol oynayan düflünce ve duygulard›r.
Bununla birlikte tedavide kullan›lan
baz› ilaçlar›n (kortikosteroidler ve baz›
kemoterapi ilaçlar› gibi) ve efllik eden
di¤er hastal›klar›n da depresyon riskini
artt›rd›¤› bilinmektedir.
Kanser hastalar›nda, bafllang›çta tan› ve
kriz dönemlerinde kayg› ataklar› s›kl›kla
görülür. Bu hastalarda kayg› yaratan
kriz durumlar›n› flöyle tan›mlayabiliriz:
• Tan› aflamas›,
• Tetkik sonuçlar›n› beklerken,
• Yeni bir tedavi öncesi,
• Tedavi de¤iflimi
• Belirti-bulgu ortaya ç›kmas›,
• Hastal›¤›n tekrar görülmesi
• Hastal›k ça¤r›flt›ran de¤iflikliklerin
hissedilmesi.
Kanser hastalar›nda depresyon riskini
artt›ran faktörler
• Depresif bozukluk ya da alkolizm
geçmifli,
• Kanserin ileri evrede olmas›
• Sosyal destek azl›¤›
• A¤r›n›n kontrol edilmemesi
• Tedavide kullan›lan baz› ilaçlar
(kortikosteroidler ve baz›
kemoterapi ilaçlar› gibi) ve efllik
eden di¤er hastal›klar.
Kayg› bozukluklar›n›n bafll›ca
belirtileri
•
•
•
•
•
•
•
Uykusuzluk,
Afl›r› hassasl›k,
Konsantrasyon bozuklu¤u
Tahammülsüzlük
Panik ataklar
Nefes darl›¤›, kalp çarp›nt›s›, terleme
A¤›z kurumas›, bafl dönmesi
Organik beyin sendromu
Kanser hastalar›nda t›bbi-psikiyatrik
acil bir durum olarak deliryum
Kanser hastalar›nda deliryum s›kl›kla
görülen psikiyatrik bir durumdur.
Deliryum acil müdahale ve tedavi
gerektiren bir durumdur. Demans
geliflimine ya da ölüme neden olma
potansiyeli yüksektir. Bu nedenle erken
tan›s› ve h›zl›, etkili tedavisi çok
önemlidir. Deliryum, ani ve h›zl› geliflen
beyin yetmezli¤idir.
Bu hastalarda görülen belirti ve bulgular
flunlard›r:
• Bilinç bozuklu¤u,
• Huzursuzluk,
• Ajitasyon,
• Yorgunluk,
• Yönelim bozukluklar› (yer, zaman,
kifli)
• Dikkat ve biliflsel ifllevlerde
bozukluklar
• Uykusuzluk ya da afl›r› uyku hali,
• Gece ile gündüzü ay›rt etme
zorlu¤u.
Tablonun gece kötüleflmesi tipiktir.
Agresif davran›fllar, ürkütücü görsel
halüsinasyonlar, sald›rgan tutumlar,
flüpheci alg›lar s›k ve özellikle geceleri
ortaya ç›kar. Anlams›z hareketler,
taflk›nl›k s›kt›r. Hasta sanki bir kabus
yafl›yor gibidir. Uyaranlar›n alg›lanmas›,
de¤erlendirilmesi ve bilgi ak›fl› bozuk
oldu¤undan tam bir zihinsel kaos
yaflan›r. Hasta korku, tehdit edilme hissi
içindedir. Bu hastalarda; gerçe¤i
de¤erlendirme bozulmufl, bir bilinçbilinç d›fl›, gerçek-rüya s›n›rlar›
kaybolmufl gibidir. Deliryum t›bbipsikiyatrik acildir ve yo¤un bak›m
gerektirir.
Kanser hastalar›na en uygun tedavi
ruhsal ve t›bbi tedavi ve bak›m›n efl
zamanl› ve efl güdümlü olarak
verilmesidir. Fiziksel tedavi ve uyumuna
yard›mc› olmak bir bütün
oluflturmaktad›r. Fiziksel hastal›klarda
ruhsal sorunlar› tan›mak ve tedavi
etmek sa¤l›k anlay›fl›n›n do¤al gere¤idir
Kansere ba¤l› cerrahi giriflimlerin
psikolojik etkisi
Mastektomi
Organ kayb›n›n efllik etti¤i kanser
olgular› psikolojik yard›mda
önceliklidirler. Organ kayb›na örnek
alarak meme kanseri sonras› memenin
al›nmas›, “mastektomi” verilebilir. Meme
kanseri kiflinin narsistik bütünlü¤ünü
tehdit eder ve yaflam amaçlar›n›n
sars›lmas›na neden olur. Mastektomi,
ciddi boyutta bir kay›p yaflant›s› ile
birlikte kiflinin ifllevlerini, imaj›n›,
özgüvenini, kendi vücudunu alg›lay›fl›n›,
ruhsal durumunu ve çevre ile iliflkilerini
etkiler. Ayr›ca; çeflitli kayg›lara ve
korkulara yol açabilir. Bunlar,
yak›nlardan ve çevreden ayr›lma
kayg›s›, estetik kayg›lar›n yol açt›¤›
sevgi, ilgi, destek ve onay› kaybetme
korkusu, temel ifllevlerini, vücut
üzerinde denetimini kaybetme kayg›s›
olarak s›ralanabilir. Hastal›k öncesi
yaflam tarz› dolay›s›yla (sigara ve alkol
kullan›m›, çeliflkili cinsel yaflant›… gibi)
May›s 2014
45
suçluluk duygular› ve cezaland›rma
korkusu da görülebilir. Meme kanseri ve
mastektominin yol açt›¤› bir di¤er
önemli kayg› da hastal›¤›n tekrar
etmesine yöneliktir.
Bu tür kayg›lar yaflayan bir hastada, flok,
kayg›, depresyon, k›zg›nl›k, inkar,
düflmanca tutum, yans›tma, patolojik
ba¤›ml›l›k, agresif direnç ve psikolojik
gerileme gibi çeflitli davran›flsal ve
duygusal tepkiler geliflir.
Cerrahi müdahale öncesinde psikiyatrik
yönden haz›rlanmalar› oldukça
önemlidir. Ameliyat öncesinde hastaya
kayg›s›n› artt›rmayacak flekilde
hastal›¤›n›n ne oldu¤u, ameliyat›n içeri¤i
ve olas› yan etkileri ve hastan›n kendine
yard›m için ne yapabilece¤i
aç›klanmal›d›r.
Mastektomi sonras› en yayg›n olarak
görülen psikiyatrik bozukluklar
Her fiziksel hastal›k ve cerrahi giriflim
gibi mastektomi uygulamas› da kiflilerde
zorlanma yaratan ve psikososyal krize
yol açan bir durumdur.
• Depresyon ve anksiyete
• Uyum güçlükleri
• Cinsel güçlükler
• Fobik reaksiyon
• Deliryum
Rahmin al›nmas› (Histerektomi)
Kad›nlar rahimlerini çocuk yap›m
organ›, cinsel organ, salg› organ›, vücut
ifllev düzenleyicisi, gençlik ve çekicilik
organ› fleklinde görmektedirler.
46
May›s 2014
Histerektominin yap›lma sebebi, bireysel
ve kültüre özgü faktörler daha sonra
verilen tepkilerde belirleyici rol
oynamaktad›r. Kad›n›n yafl›, do¤urganl›k
durumu, ameliyat› alg›lama biçimi,
ameliyattan beklentiler, destek
sistemlerinin varl›¤›, yak›nlar›n, efl ve
partnerin tutumlar› duygusal tepkileri
etkileyen faktörlerdir.
Histerektoromi operasyonundan sonra
ciddi psikiyatrik bozukluklar ve özellikle
depresyon gelifliminin s›k oldu¤u
düflünülmesine ra¤men bu alanda
yap›lan çal›flmalar histerektomiye özgü
bir psikiyatrik bozukluk oldu¤unu
göstermemektedir. Histerektomi
uygulanan hastalar›n ço¤unda, ameliyat
öncesi y›llarda ifllevselliklerini etkileyen
boyutta kanamalar, dismenore ve a¤r›l›
menstruasyonlar oldu¤u ve bu zorlu
durumlar›n kayg› ve depresyona neden
oldu¤u belirtilmifltir.
Histerektomiden sonraki ilk haftalarda
klinik psikiyatrik sorun pek görülmez,
ço¤unlukla operasyon travmas› geçtikçe
ve günlük yaflama uyum dönemi ile
birlikte psikolojik sorunlar ortaya ç›kar.
Psikiyatrik hastal›k öyküsü olanlar,
ameliyat sonras›nda ayr› yaflayan ya da
boflanm›fl olan ve ciddi pelvik patolojisi
olmayanlarda depresyon daha fazla
bildirilmifltir. Histerektomide organ
kayb›na ve vücut imaj›na iliflkin kay›p
kayg›s› daha fazlad›r. Genellikle cinsel
iflleve iliflkin ba¤lant›l› düflünceler ve
özgüven zedelenmesine ba¤l› olarak
depresif reaksiyon daha s›kt›r.
Histerektomiye iliflkin tutumlar 3 alt
grupta incelenir:
1- Üretkenlik ifllevlerin kayb›
2- Menstruasyonun kayb›
3- Cinsel iflleve tehdit.
Gereksiz beklentileri olmayan, olumlu
evlilik iliflkisi tan›mlayan, özgüveni
yerinde, ifl ve sosyal etkinlikleri olan,
çocuk yapmay› tamamlam›fllarda uyum
daha iyidir. Bu operasyon öncesinde
kapsaml› bir psikiyatrik de¤erlendirme
ve operasyon sonras› sa¤lanacak
psikiyatrik ve psikolojik destek hasta
için ideal koflullar›n sa¤lanabilmesinde
en önemli aflamalard›r. Hastal›¤›n t›bbi
tedavisi ile efl zamanl› olarak hastan›n
psikolojik tedavisi sürdürülmelidir.
Hastalar kaderci kabullenifl ile inkar
etme davran›fl› aras›nda gidip gelirler.
Bu hastalarda ortaya ç›kan depresyon
yüzeysel telkin yöntemleri ile ya da
“takma kafaya” gibi yaklafl›mlarla
düzelmezler hatta hastada öfke yarat›r.
Ailenin sa¤layaca¤› anlay›fl ve destek ile
klinik psikolojik tedavinin birlikte
götürülmesi gereklidir. Günümüzde t›p
ve psikiyatri ve psikoloji bilimlerindeki
geliflmeleri bütünleyen bir anlay›flla yeni
tedaviler gelifltirilmifltir. Bu hastalar›n
psikolojik de¤erlendirmesi genel
psikiyatriden ileridir ve tedavileri art›k
üst uzmanlaflma alanlar›d›r.
Kanser hastalar›nda psikiyatrik ve
psikolojik tedavi
Kanser hastal›¤› kiflide bir kriz, yas ve
ego enfarktüsü yarat›r. Hasta bir uçta
çaresizlik ve umut yitimi ile, di¤er uçta
savaflma ve mücadele aras›nda gider
gelir. ‹nkârc› yaklafl›m ile felaketçi
alg›lama iki kutup oluflturur. Bu
mücadele xisiphus ruhu ile de¤il
prometheus ruhu ile yap›lmal›d›r. Tüm
tedavi ekibi ( t›bbi onkolog, radyasyon
onkolog, onkolog cerrah, pskoonkoloji
uzman›) aras›nda iflbirli¤i olmal›d›r. Bu
anlamda hasta ve ailesi ve tedavi ekibi
bir bütünlük oluflturmal›d›r. Bu bir
maratondur. K›sa mesafe koflusu
de¤ildir. Yaflam maratonu da tedavi
maratonu da ihmal edilmemelidir. 2011
y›l›nda baflkanl›¤›n› yapt›¤›m›z Dünya
Pskoonkoloji Kongresi’nde kanser
hastal›¤›n›n seyrinde 6 yaflamsal
ölçütlerden birinin distres (stres)
oldu¤u kan›tlanm›flt›r.
Kanser hastalar› söyledikleri yan›nda
söylemedikleri ve söyleyemedikleri ile
de çok fley iletirler. Yeter ki zihin kanser
olmas›n. Bu hastalar›n bir ço¤unun
duygu ve öfkelerini inhibe ettikleri
görülür, halbuki psikoloji aç›dan
kendilerini ifade etmeleri çok önemlidir.
Hastal›k tan›lar› ile birlikte tüm yaflam›,
geçmifli ve gelece¤i muhasebe ederler.
Bu muhasebenin sa¤l›kl› yap›lmas›
do¤rudur. Sa¤l›ks›z yapmak depresyona
ve çözümsüzlük alg›s›na götürebilir.
Asl›nda bu hastal›klarda psikoterapi ve
tedavinin amac› post travmatik growht
yani travma sonras› büyümenin
sa¤lanmas›d›r. Hastal›¤›n sa¤lad›¤› kriz
do¤ru bir psikolojik de¤erlendirme ile
daha sa¤l›kl› ve daha olgun aç›l›mlara ve
yap›lanmalara f›rsat verebilir. Hastal›k
öncesine göre, hastal›k sonras› krizden
yeni fleyler ö¤renerek daha mutlu ve
üretken, yeni yaflam sürdüren birçok
insan›m›z vard›r. Hastalar›n üçte birinde
duygusal tükenme riski ciddidir.
Tükenmemek için hastal›kla do¤ru
mücadele ve yaflamla yeni ifllikler
kurmak gereklidir yani inkar etmeden ve
felaketlefltirmeden yap›lmal›d›r. Bu
insanlara yeni bir ego ve yeni bir
zihniyet kazand›rmal›y›z (antikanser
zihin). Birçok hastada kanser
hastal›¤›n›n alg›s›, hastal›k öncesi kiflilik
ve s›kl›kla tedavi yöntemlerine ba¤l›
kayg› bozuklu¤u ve depresyon
geliflebilir. Kanser hastas›nda meydana
gelen depresyon, psikiyatri klini¤indeki
depresyondan, geliflim ve tedavi
yöntemleri aç›s›ndan çok farkl›d›r.
Burada önce zihin (kognisyon) sonra
duygular depresifleflir, sonra da beden
depresifleflir. Beynin ve bedenin
depresifleflmesi de ba¤›fl›kl›k sistemini
zafiyete u¤rat›r. E¤er beyin kimyas›
(endokrin ve ba¤›fl›l›k) depresifleflmiflse
antidepresan tedavisi gereklidir.
Depresyonun bir beceriksizlik gibi
alg›lanmas› ve hastan›n bundan sorumlu
tutulmas› yap›lan yanl›fllard›r. Kifli de
bunu istememifltir. As›l önemli olan
erken baflvurudur. Henüz depresyon
zihinde iken, beyin kimyas›n› bozmadan
önce psikolojik tedaviye baflvurulursa
sadece psikolojik terapi yeterli
olabilmektedir.
Bu insanlar›n takibinde iki nokta önemli,
1. ‹nsanlar›n kendilerini iyi hissetmeleri
kifliye özeldir. Kifli kendini iyi
hissedece¤i etkileflim ve ortamlar› tercih
etmelidir.
2. Hayatla psikolojik ilgi ve ba¤lant›lar
güçlendirilmelidir. Ruh ne kadar yaflamla
ilgili ve yaflam› seviyorsa hücreler de o
kadar mücadele edecektir.
Kanser hastalar›nda psikolojik tedavinin
amaçlar› flöyle özetlenebilir:
• Psikolojik bozukluklar› ve sorunlar›
düzeltmek ve azaltmak
• Psikolojik ac›y› azaltmak
• Psikolojik ve sosyal uyumu
sa¤lamak, yaflam kalitesini artt›rmak
• Kayg›, depresyon, felaketçi tepkiler
ve di¤er psikiyatrik belirtileri
düzeltmek
• Mücadele ve yaflama güç ve
dürtüsünü artt›r›c›, kansere ruhsaldavran›flsal uyumu güçlendirmek
• Hastal›kta ve yaflamlar›nda kendi
denetimlerinin oldu¤u duygusunu
gelifltirip artt›rmak, ayn› zamanda
kanser tedavilerinde etken kat›l›m›
sa¤lamak
• Kanserle iliflkili fiziksel ve psikolojik
sorunlarla bafl edebilmek, etken
yöntemleri ve tutumlar› gelifltirmek
• K›zg›nl›k, öfke, suçluluk vs. gibi
(örtülü) duygu ve tepkilerin
serbestçe ifade edilmesini ve
hastal›kla ilgili düflüncelerin
anlat›lmas›n› cesaretlendirmek,
• Hasta ile aile ve sosyal etkileflim
alanlar› aras›ndaki iletiflimi
güçlendirmek
• Gelecekte ve varoluflla ilgili
bilinmezlikte bafl etme yollar›n›
incelemek.
Aileye yönelik psikolojik tedavinin
amaçlar› flöyle özetlenebilir:
• Hastal›¤›n aile bireylerindeki etkisini
araflt›rmak, durumu etkileyen
önceden veya birlikte var olan
psikopatolojik reaksiyonlar›
tan›mlamak,
• Tedavi ile ilgili verilen kararlar›
gözden geçirmek,
• Hastal›kla ilgili duygular› ve
düflünceleri paylaflmak,
• Hasta ve aileyi bir araya getirerek
hastal›k hakk›ndaki duygular›n
paylafl›lmas›n› cesaretlendirmek.
Psiko-Onkoloji Birimi Çal›flanlar›
Fiziksel hastal›klar›n psikiyatrisi ve bu
alan›n tan›, tedavi ve e¤itim hizmetleri
bir bütündür. Do¤ru tan› ve tedavi için
bu alanda uzmanlaflm›fl kiflilerin görev
almalar› gerekmektedir. Psiko-onkoloji
birimimiz uzman klinik psikologlardan
ve psikiyatristlerden oluflan bir tak›md›r.
Klinik hizmet vermenin d›fl›nda, psikoonkoloji servisinde çal›flanlar araflt›rma
projeleri ve e¤itimsel sunumlar da
haz›rlamaktad›rlar.
Bu alanda çal›flan bir uzman terapist her
fleyden önce hastan›n t›bbi durumunu
bilmeli, seyrini de¤erlendirebilmeli, t›bbi
hastal›k ve tedavisine iliflkin
komplikasyon ve yan etkileri
anlamal›d›r. Psikoterapi öncelikle
hastan›n ve hastal›¤›n anlafl›lmas›,
hastan›n kendi durumunu ve hastal›¤›n›
nas›l alg›lad›¤›n›n kavranmas› ile bafllar.
Bilgilendirme, umudu yok etmeden
gerçekçi kabullenme, tedavi
olanaklar›n›n ve seçeneklerinin
anlat›lmas›, yanl›fl tutum ve bilgilerin
düzeltilmesi ve rahatlatma esast›r.
Tedavi, seyir ve yan etkilerinin,
hastal›¤›n ne oldu¤unun anlafl›lmas›
sa¤lanmal›d›r. Hastadaki olas› felaketçi
yorumlar düzeltilmelidir. T›bbi
psikiyatrist; hastaya hastal›¤›, tetkikler,
sonuçlar› ve hastal›¤›n genel gidifline
iliflkin; onkolog ile görüflerek bilgi
sa¤lar. Hastan›n psikolojik dinamiklerini
irdeleyerek, savunma düzeneklerinin
yorumunu yapar, daha etkili olumlu
savunma düzeneklerinin geliflimine
yard›mc› olur. Hastan›n normal
psikolojik ve duygusal tepkilerini ifade
etmesini cesaretlendirir. Tan›, yeni
tedavi, hastal›k tekrar›, tedavi
baflar›s›zl›¤› gibi kayg› ve çaresizlik
duygular›n›n en yo¤un oldu¤u dönemde
kriz müdahale tedavisi uygular. Yap›lan
tüm bu giriflim ve tedaviler hastay› takip
eden onkolog ve di¤er uzmanlar ile
iflbirli¤i içerisinde yürütülür ve hastan›n
tedavisinin baflar›s›n› artt›rmay› amaçlar.
Ülkemizde kanser psikiyatrisinin
(psikoonkoloji) bir bilimsel disiplin
olarak geliflmesi, KLP kavram ve
uygulamalar› ile bafllam›flt›r. ‹stanbul
Üniversitesi bu bilimsel disipline
öncülük yapm›flt›r. ‹stanbul Üniversitesi
Onkoloji Enstitüsü içinde kurulan
Psikoonkoloji Enstitüsü kanser
hastalar›na psikolojik yaklafl›m aç›s›ndan
öncülük yapm›flt›r. Ulusal ve uluslararas›
onlarca yay›n ve sunu yan›nda onlarca
uzman da yetifltirmifltir.
Humanite psikiyatri kanser hastalar›na
ve hasta yak›nlar›na üst uzmanlaflm›fl,
multidisipliner (psikiyatri uzman›,
psikoonkoloji uzman› psikolog, KLP
hemfliresi) ve interdisipliner (onkoloji
uzman›, medikal onkolog) iflbirli¤i ile bu
hizmeti klinik, e¤itim ve terapi
zemininde sunmaktad›r. Ayr›ca kanser
hastalar› ile çal›flan eleman ve
uzmanlar›na dünyan›n belli merkezleri
ile iflbirli¤i içinde üst uzmanl›k e¤itimi
sunmaktad›r.
May›s 2014
47
Prof. Dr. Mine Özkan
Doç. Dr. Nazmiye Kocaman Y›ld›r›m
STRES
ve hastal›klar
ve hastal›klar
Bilindi¤i gibi, tüm dünyada ölüm nedenleri aras›nda
birinci s›rada kalp hastal›klar›, ikinci s›rada kanser
gelir. Sa¤l›kta biyopsikososyal model, özellikle
konsültasyon liyezon psikiyatrisi aç›s›ndan son
derece önemlidir. Bütün hastal›klar›n kökeninde
biyolojik, psikolojik ve sosyal faktörlerin oldu¤unun
alt›n› çizmek gerekir. Biyolojik faktörler içinde
toksinler, genetik etkenler, enfeksiyonlar say›labilir.
Psikolojik faktörler aras›nda kiflilik yap›s›, reaksiyon
biçimi, bafletme yöntemleri önemlidir. Sosyal
faktörler aras›nda sosyal destek de çok önemlidir.
Stres 1879 y›l›nda Claude Bernard
taraf›ndan organizman›n dengesini
bozan uyaranlar olarak tan›mlanm›flt›r.
Canon homeostazis kavram›n› ortaya
atm›fl ve iç çevrede dengenin
sürdürülmesi için otonom sinir
sisteminin rolünü tan›mlayarak, “savafl
ya da kaç” reaksiyonunu aç›klam›flt›r.
1950’de Hans Selye stresi, zorlanma
sonucu ortaya ç›kan bedenin nonspesifik yan›t› olarak tan›mlam›fl ve GAS
yani “Genel adaptasyon sendromu”nu
aç›klam›flt›r. Lazarus stresi, organizman›n
gereksinimlerinin, organizman›n
kaynaklar›n› aflt›¤›nda ortaya ç›kan bir
sorun olarak tan›mlam›flt›r. Güncel
tan›m›na göre ise stres, hem biyolojik,
hem psikolojik, hem de sosyal boyutu
48
May›s 2014
ele al›r. Bedensel, ruhsal ve toplumsal
etkenlerin sonucu organizman›n
dengesinin bozulmas›yla ortaya ç›kan
bir gerilim ve zorlanma durumudur.
Stres kaynaklar›
Stres kaynaklar›, fiziksel, ruhsal, çevresel
ve toplumsal etkenlerdir. Deprem gibi
yo¤un stres kayna¤› veya trafik gibi
günlük hayat›m›zda stres yaratan
etkenler olabilir. Burada stres alg›s› da
önemlidir; yani neye stres diyoruz, bizi
ne zorluyor? Beyin ve alg› sistemi son
derece önemlidir. Daha çok kontrol
edilemeyen durumlar, kay›plar, yaflam
de¤ifliklikleri, yeterlili¤imizi ve kendilik
alg›m›z› etkileyen olaylar. Evde, iflte,
ailede yaflanan sorunlar ve içsel
çat›flmalar, ifade edilemeyen ve belki
söze getirilemeyen çat›flmalar, kayg›
odaklar› stres kayna¤› olarak yer alabilir.
Stres kayna¤› genellikle afla¤›dakilerden
bir ya da daha fazlas› olabilir:
• Ciddi bireysel veya toplumsal
travmatik olaylar, felaketler
• Kontrol edilemeyen durumlar,
kay›plar
• Yaflam de¤ifliklikleri
• Yeterlili¤imizi ve kendilik alg›m›z›
tehdit eden durumlar
• Günlük sorunlar
• ‹çsel çat›flmalar
Stresörleri de¤erlendirme ölçe¤i Holmes
Rahe taraf›ndan gelifltirilmifltir ve
Türkiye'de de kullan›lmaktad›r.
De¤erlendirmede yüksek puanlar
bedensel ve ruhsal bir hastal›k gelifltirme
riskinin artt›¤› yönünde
de¤erlendirilmektedir.
Stres yan›t›
Stres yan›t› büyülü bir sistemdir ve
insan›n hayatta kalmas›na yarar. Gerekli
tüm sistemleri hayatta kalmak için aktive
eder, yaflamsal önemi o anda biraz daha
az olan sistemleri de pasiflefltir yani
gereksiz fonksiyonlar› kapat›r. Peki
sistem nas›l çal›fl›r?
Bütün sistemleri harekete geçiren bir
stresör alg›land›¤›nda alarm, direnç ve
tükenme dönemlerini içeren genel
adaptasyon sendromu (GAS) olarak
tan›mlanan süreçtir. Savafl-kaç
reaksiyonunun yafland›¤› alarm
döneminde daha çok katabolik
reaksiyonlar ön plana ç›kar. Stresör
karfl›s›nda hipotalamustan hem sempatik
sinir sistemine, hem de adrenal kortikal
sisteme uyar›lar gider. ‹lk yan›t sempatik
sinir sisteminden, Hipotalamus-Pitüiter
Aks›n (HPA) aktivasyonu yaklafl›k 25 dk.
sonra bafllar. Ama etkisi daha uzun sürer
yani kronik streste as›l sorun yaratan
kortizoldür. Sempatik sinir sisteminin
uyar›lmas›yla, lokus seruleusun
uyar›lmas› ve ondan sonra periferin ve
böylelikle de nöral impulslar›n
aktivasyonu ile çeflitli bezler ve düz
kaslar çal›fl›r. Burada adrenal
medulladan katekolamin sal›n›m›yla
solunum say›s›, kalp at›fl› h›zlan›r, kan
bas›nc› yükselir. Bedenin savaflmas› ya
da kaçmas› için kaslara kan ak›fl›n›n
artmas›, daha iyi görmek için pupillerin
genifllemesi gerekir. Sindirim sistemi ise
bask›lan›r.
Adrenal kortikal sistemin uyar›lmas›yla
da, hipofiz bezinin uyar›lmas›, burada
kortikotropin salg›lat›c› faktör (CRF) ile
adrenal korteksin uyar›lmas› ve adrenal
korteksten de stres hormonlar›n›n
sal›nmas› ve kana geçmesi artar. Sonuçta
bir tarafta sempatik sinir sisteminin,
di¤er tarafta da HPA aks›na
glukokortikoidlerden kortizolün fazla
sal›n›m› olmaktad›r. Glukokortikoidler
adrenal korteksten, katekolaminler
(epinefrin, n›orepinefrin) adrenal
medulladan sal›n›r. Bütün sistemler bir
orkestra olarak hizmet görüyorsa,
denetleyen de beyindir. Beyin, özellikle
de prefrontal korteks son derece
önemlidir. Direnç döneminde anabolik
reaksiyonlar ön plana ç›kar. Bedenin
yapmak istedi¤i psikolojik olarak da,
fizyolojik olarak da dengeyi yeniden
(homeostasisi) sa¤layabilmektir. Ancak
uyaran sürekli, üst üste, arka arkaya
tekrarlan›yorsa sistem tükenme
dönemine, allostatik yüklenmeye
girebilir, hastal›klarla sonuçlanabilir.
Akut stres yan›t›nda, hipotalamustan
özellikle otonom sinir sistemi epinefrin,
norepinefrin sal›n›m› ile böbrek ve
ba¤›rsaklara kan ak›m›nda azalma,
karaci¤ere kan ak›m›nda artma olur.
Çünkü karaci¤erde glikojen glikoza
y›k›l›r, enerji için kana glikoz daha fazla
verilir. Kronik stres yan›t›nda daha çok
ACTH hipofizden sal›n›r, adrenal korteks
uyar›l›r. Vücuttaki enerji kaynaklar›n›n
tümünü kullanmak için glukokortikoitler
glikojeni glikoza çevirmede o yetmezse
proteinleri ya¤lar› hatta ya¤ asitlerini
parçalar.
Allostazis, allostatik yüklenme
kavramlar› ve bunlar›n hastal›klarla
iliflkisi 1990’l› y›llarda ortaya at›lm›fl ve
halen üzerinde çal›fl›lmaktad›r. Allostaz
dinamik bir süreçtir, homeostazisi
sa¤lamak için organizman›n kendi içsel
ortam›n› de¤ifltirmesidir. Allostaz
(de¤iflim yoluyla stabilitenin sa¤lanmas›)
s›ras›nda, otonom sinir sistemi,
hipotalamus-hipofiz-adrenal aks›,
kardiyovasküler, metabolik ve immün
sistemler vücudu iç ve d›fl strese karfl›
korurlar. Allostatik yüklenme uzun
süredir var olan, sürekli vücudun
allostazis yapmak zorunda oldu¤u
kronik strese karfl› yüklenmesidir. Buna
tükenme süreci de diyebiliriz. Tükenme
döneminde, hem ruhsal hem de fiziksel
hastal›klar ortaya ç›kabilir. Yap›lan
çal›flmalarda yafllanma sürecinin
May›s 2014
49
h›zland›¤› da bildirilmektedir. Uzun
dönem fizyolojik etki yaflam boyunca
birikir ve birçok beden sistemini etkiler.
Burada bireysel ve genetik farkl›l›klar,
stres kayna¤›n›n nas›l alg›land›¤› ve nas›l
bafl edildi¤i de çok önemlidir. Baz›lar›
stresle alkol miktar›n› art›rarak, sigara
kullan›m›n› art›rarak maladaptif
davran›fllar sergileyebilir ki, bu da genel
sa¤l›¤› etkiler. Bu davran›fllarla da
organizma sürekli bir allostatik
yüklenme yaflar. Bilindi¤i gibi, tüm
dünyada ölüm nedenleri aras›nda birinci
s›rada kalp hastal›klar›, ikinci s›rada
kanser gelir. Sa¤l›kta biyopsikososyal
model, özellikle konsültasyon liyezon
psikiyatrisi aç›s›ndan son derece
önemlidir. Bütün hastal›klar›n
kökeninde biyolojik, psikolojik ve sosyal
faktörlerin oldu¤unun alt›n› çizmek
50
May›s 2014
gerekir. Biyolojik faktörler içinde
toksinler, genetik etkenler, enfeksiyonlar
say›labilir. Psikolojik faktörler aras›nda
kiflilik yap›s›, reaksiyon biçimi, bafletme
yöntemleri önemlidir. Sosyal faktörler
aras›nda sosyal destek de çok önemlidir.
Hastalar›n özellikle hastaland›ktan sonra
sevdiklerinden, çevrelerinden ald›klar›
sosyal destek eksikli¤inin mobidite ve
mortalite üzerinde etkisi oldu¤unu
gösteren çal›flmalar da literatürde s›kl›kla
yer almaktad›r.
Stres fizyolojisi
• Sempatik Adrenal Meduller (SAM)
sistemi üzerine etkiler
• HPA ekseni iflleyifli
• Endokrin ve immün sistemler üzerine
etkiler
• ‹nflamasyon ve nöral plastisite
Tehdit edici olarak de¤erlendirilen bir
uyaran›n alg›lanmas› veya hayal edilmesi
bellek ile iliflkili kortikal ve subkortikal
yap›larda uyar›lmaya neden olur.
Prefrontal korteks aktivasyonu, ba¤lant›l›
olarak da limbik sistem aktivasyonu
oluflur. Prefrontal korteks ve limbik
sistem hakk›nda baz› bilgilere de¤inmek
gerekir. Prefrontal korteksin özel bir
önemi vard›r. ‹nsan› di¤er canl›lardan
ay›ran özelliklerini veren beynin bu
alan›d›r. Prefrontal korteks, çocukta
beynin en son geliflen bölgesidir. Bu
süreç neredeyse ergenli¤e kadar sürer.
Bu bölge, beynin di¤er alanlar›yla
mukayese edildi¤inde, genetikten en az
etkilendi¤i, çevrenin de flekillendirdi¤i,
etkiledi¤i alan olarak de¤erlendirilebilir.
Nöroplastisite, kullan›lan beyin
bir mekanizmad›r.
Lokus seruleusta ayn› zamanda her iki
sistemde sürekli birbirini uyar›r. Stres
sistemleri yani otonom sinir sistemi de
yine lokus sereloustan salg›lanan
norepinefrinle hipotalamusun
paraventriküel çekirde¤ine girer ve
oradan CRF salg›lat›r. Böylelikle bir
taraftan otonom sinir sistemi h›zla cevap
verirken di¤er taraftan hipotalamusu
uyar›r. Hipotalamusun uyar›lmas› ve
adrenel korteksten kotizolün
salg›lanmas› biraz daha vakit al›r fakat
etkisi daha kal›c›d›r. Kortizol hücre içine,
hücre çekirde¤ine girerek gen
transkripsiyonlar›na da yol açabilir. Bu
nedenle, stres-hastal›k ba¤lant›s›nda
özellikle önemlidir.
Strese endokrin yan›t
hücrelerin geliflti¤i kullan›lmayan
fonksiyonlar›n kapat›ld›¤› olarak
tan›mlanabilir. Prefrontal korteks, beynin
flafl›rt›c› kompleks bir alan›d›r. Genellikle
kognitif davran›fllar› planlamada, kiflilik,
karar verme ve sosyal davran›fllarda
etkilidir. Beynin daha geliflmifl yürütücü
fonksiyonlar›n› yöneten bölgesidir.
Alg›lar›, yaflant›lar› birlefltirme, yani
yürütücü fonksiyonlar, hedefe yönelik
ba¤lant›lar kurma, planlama ve davran›fl›
bafllatmadan sorumludur.
Limbik sistem duygular›m›z›n
merkezidir. Singulat girus, hipotalamus,
hipokampus ve amigdala sinir hücreleri
gruplar›yla, infra orbital frontal bölgeleri
içerir. Yo¤un duygular› yaratan an›lar›n
depolanmas›, uyku ve ifltah döngüsünü
kontrol etmek, sosyal iliflki kurabilme,
belli amaçlara ve insanlara ba¤lanabilme
ve motivasyonu oluflturmak, koku
duyusunun ifllenmesi, libidonun (yaflam
enerjisi) düzenlenmesinden sorumludur.
Limbik sistem özellikle amigdala
emosyonel yan›t›n düzenlenmesinde
dürtüler ve içgüdüsel eylemlerde rol
oynar. Limbik sistem endokrin ve
otonom sinir sisteminin kontrol merkezi
olarak hareket eder.
Amigdala ve hipokampus korku bölgesi
olarak da tan›mlanabilir. Bu bölgeler
korkuyu tan›r, geçmifl deneyimlerle
birlefltirir, korkulu uyaran karfl›s›ndaki
davran›fllar› yönetir. Glukokortikoidlere
afl›r› hassas olan Amigdala, sürekli
uyaran karfl›s›nda nöroplastisite
nedeniyle de korku yaflant›s›
gerçekleflebilir, her fleyden korkmay›
ö¤renir. Kortikal ve limbik alanlardan
inen yollar locus coeruleusun, beyin
sap›n›n, sempatik ve adrenomedüller
sistemin noradrenerjik hücre gruplar›n›
harekete geçirir.
Strese nörotransmitter yan›t
Kortikal ve limbik alanlardan inen yollar
beyinde noradrenerjik nöronlar›n
merkezi say›lan ve ponsta bulunan locus
coeruleusun noradrenerjik aktivasyonu
art›r›r.
Lokus coeruleusun uyar›lmas›yla direkt
olarak periferik otonom sinir sistemi
ganglionlar›ndan katekolaminler sal›n›r.
Katekolaminler etkilerini; özellikle
norepinefrin alfa1 alfa2 reseptörleri,
epinefrin beta1 beta2 reseptörleri
üzerinden etki eder. Adrenal medullan›n
uyar›lmas›yla da katekolaminler
salg›lan›r. Böylelikle tümü birleflerek
sempatik sinir sistemi aktivasyonu hedef
organlarda, perifer dokularda etkileri
(kalp ve solunum h›z›nda artma,
terleme, kaslara kan ak›fl›nda artma, kas
gerginli¤i, biliflsel aktivite,
gastrointestinal aktivitede de artma)
görülür.
Serebral kan damarlar›n›n adrenerjik
reseptörlerinin uyar›m› perfüzyon
art›fl›n›, beyin glikoz al›m› art›fl›n› ve
enerji metabolizmas›n›n art›fl›n› sa¤lar.
Ön beyin norepinefrin aktivitesinin
artmas›, bireyi tehdit eden duruma
kiflinin dikkatini yöneltmesi için gerekli
Strese yan›t olarak görülen temel
endokrin tepki HPA eksen
aktivasyonudur. Bu aktivasyon,
hipotalamustan paraventriküler
çekirde¤inden (PVN) portal venöz
dolafl›ma ç›kan CRF ve arjin vazopressin
(AVP) taraf›ndan bafllat›l›r. CRF sal›nmas›
ön hipofizde ACTH ve ß endorfin
sal›verilmesine neden olur.
Hipotalamustan CRF sal›nmas›
hipokampustan gelen inhibitör uyar›larla
kontrol edilir. Hipokampus, amigdala ve
hipotalamusun PVN stres fizyolojisinde
nöroendokrin kontrol merkezleri olarak
sorumlu tutulmaktad›r.
Glukokortikoidler vücutta ve beyinde
ilgili reseptörlerine ba¤lanaca¤›
hücrelerin sitoplazmas›na girerler.
Aktive edilen reseptörler hücrenin
çekirde¤ine girer ve gen
transkripsiyonlar›n› regüle ederler. Bu
durum yükselmifl glukokortikoid
etkilerinin SAM’a göre daha uzun sürede
ortaya ç›kmas›n› ve fizyoloji ve davran›fl
üzerine olan etkilerinin uzun sürmesini
aç›klar. Kronik stres ve kronik HPA
ekseninin yükselmifl aktivitesi, afl›r›
salg›lanan glukokortikoidlerin supresif
etkileri ve s›k SAM yan›tlar›n›n ortaya
ç›kard›¤› y›prat›c› etki uzun dönemde
fiziksel ve mental sa¤l›k üzerinde
olumsuz etkiye neden olur. Akut stres
bazen büyüme hormonu ve prolaktin
sal›n›m›n› artt›rmakla birlikte kronik stres
büyüme hormonunu inhibe eder.
Özellikle çocuklarda bu durum daha
önem kazan›r. Çocukluk ça¤› travmas›na
u¤rayan çocuklarda kronik stresin
varl›¤›, büyüme ve geliflmeyi de
May›s 2014
51
olumsuz etkileyebilir.
Kronik stres veya tekrarlayan olumsuz
olaylar, kifliyi daha m› güçlü k›lar,
daha m› hassas hale getirir?
Streslerle çocukluk ça¤›ndan itibaren iyi
bafledildiyse o zaman di¤er stres
kaynaklar›nda benzer savunmalar
kullan›labilir, kifli daha da güçlenebilir.
Ancak s›kl›kla kronik stres bireyin
depresyona yatk›nl›¤›n› art›r›r,
incinebilirlik ve hassasiyet artar. Yeni
gelen çevresel stresörlere karfl› bu
sistemlerin yorulmas›yla bafl
edilemediyse, özellikle çat›flmalar
sürdürülür, s›k›nt›lar iyi ifade edilemez
ve iyi çözülemez ise, iflte orada
hastal›klar aç›s›ndan risk artar. Sürekli
allostazis halinde olmak, homeostazise
baflar›l› olarak dönememek veya
uyaranlar›n çok s›k sürekli olarak
gelmesiyle, norepinefrin, epinefrin,
kortizol bazal düzeyin üstündeyse
allostatik yüklenme gerçekleflir.
Genetik ve epigenetik faktörlerin
birbirini tamamlay›c› biçimde, perinatal
dönemden peripubertal döneme kadar
uzanan, geliflimsel dönem boyunca
etkileflerek, bireyin depresyona
yatk›nl›¤›n› veya çevresel stresörlere
karfl› incinebilirli¤ini art›rd›klar›
bildirilmifltir. Çocukluk ça¤›nda olumsuz
olaylar›n ve kronik stresin, CRF içeren
hücrelerde uzun süreli de¤iflikliklere yol
açt›¤› ve bu flekilde depresyona yatk›nl›k
oluflturdu¤u ileri sürülmektedir.
Depresyonda HPA ekseninin aktivitesi,
idrarda serbest kortizol düzeyinde, BOS
kortizol düzeyinde artma ve
dekzametazon süpresyon testine (DST)
kortizol direnci saptan›r.
Psikonöroimmünendokrinoloji alan›nda
özellikle son dekatta konuyla ilgili
çal›flmalar artm›flt›r. ‹nsan psikolojisi,
immün sistemi, hormon salg›layan
sistemlerin tümü etkileflim halindedir.
Beyin tüm sistemlerin orkestra flefi
olarak ve tüm sistemlerle birlikte çal›fl›r.
Emosyonlar/depresyon,
nörotransmitterlerle immün sistem
etkileflimi söz konusudur. Otoimmün
hastal›klar›n etiyolojisinde de ayr›ca
araflt›r›lmaktad›r.
Nöroendokrin inflamatuar
immün etkileflimler
Stresin etkisiyle nörotransmiterler,
52
May›s 2014
nöropeptitler, nörohormonlar hepsi
etkilenir. Sinir hücreleri, endokrin
organlar ve ba¤›fl›kl›k hücreleri aras›nda
ba¤lar bozulabilir. Nöroendokrin ve
immün sistemler, ortak sinyal ileticilerini
ve reseptörleri paylafl›rlar. Sinir,
endokrin ve immün sistemler aras›nda
sürekli bir ba¤ vard›r ve etkileflim
halindedir. Aralar›ndaki iletiflim de
sitokinler taraf›ndan sa¤lan›r. Sitokinler
interlökin 1, TNF α, interferon γ ,
interferon Á immun sistem-HPA ekseni
karfl›l›kl› etkileflimdedir. Antijen veya
antijen d›fl› mekanizmalar santral ve
periferal immünositler taraf›ndan
sitokinlerin (IL-1, IL-6 ve TNF α)
sal›n›m›n› artt›r›r. Bu sitokinler
inflamatuar yan›t› idare etmek üzere
hipotalamustan CRF sal›n›m›n› uyar›r.
Sal›nan kortizol uygun fonksiyonunda
inflamasyonu azalt›r (IFN-γ, IL-1,2,3,6,
TNF α, bradikinin, serotonin ve histamin
ve kollejenaz ve elastaz dahil doku
hasarlay›c› enzimlerin süpresyonuyla) ve
böylece immün sistemi koyucu rol
oynar. Kortizolün dengeli sal›n›m›
önemlidir. Sürekli, çok yüksek
salg›lanmas› veya sürekli bazalin
üstünde salg›lanmas› zarar verici olabilir.
Kortizol ayn› zamanda akut inflamatuar
tehditleri izole ederek trafi¤i yönlendiren
rolünü oynar, böylelikle immun yan›t
nerede gerekliyse orada etkili olur.
Strese merkezi yan›t azald›¤›nda,
inflamasyona ve anormal sitokin
sinyaline daha fazla maruz kal›nabilir.
“Her fleyin az› karar ço¤u zarar” sistemi
burada da geçerli. Sitokinlerin ifllev ve
reaksiyonu hemen hemen her hastal›k
sürecinde neden inflamasyonun yer
ald›¤›n›, önemli oldu¤unu aç›klayabilir.
Depresyonun asl›nda inflamatuar
sistemik bir hastal›k oldu¤u da
tart›fl›lmaktad›r. Stres ve depresyonda:
• Lökositoz
• NK say›s›nda azalma
• T hücre oranlar›nda azalma
• Dolaflan nötrofillerin yüksek
konsantrasyonu
• Mitojen stimüle lenfosit
proliferasyonu
• Nötrofil fagositozda azalma
• T hücre ve NK aktivasyonunda
• Monosit aktivasyonunda azalma
• IL-1,6,2 ve ‹L-6 res. artma major
depresyon tan›l› hastalarda proinf.
sitokinlerin konsantrasyonu hastal›k
ciddiyeti ve HPA aktivasyonu ile
korelasyon gösterir.
Stresle sal›nan nöroendokrin mediatörler
Th1 yan›tlar›n› (hücresel immünite)
selektif suprese eder. Birçok
enfeksiyona yatk›n hale getirir. Th2
(hümoral immünite) antikorlar
taraf›ndan yönetilen immün
reaksiyonlar› stimüle ederler. Th1 ve
Th2 birbirlerini inhibe de edebilirler.
Çeflitli hücresel ve moleküler
immünolojik faktörler, kronik stres ve
depresyonda bask›lan›r. Genelde
sitotoksik T hücre ve NK aktivitelerinde
azalma, somatik mutasyonlar ve
genomik instabiliteye neden olma gibi…
Stres, ‹nterlökin 1, ‹nterlökin 6, TNFα
artma
‹nterlökin 2, ‹nterferon γ, NK
aktivasyonunda azalma
Kronik stres, DNA tamiri h›z›nda ve
kalitesinde moleküler düzeyde sonuçlar›
kanser riskini art›r›r. Çeflitli çal›flmalar,
stres hormonlar› ve nörotransmiterlerin,
tümör geliflimi, büyümesi ve
yay›lmas›nda belirgin flekilde etkili
oldu¤unu göstermifltir.
KAYNAKLAR
-Cohen S, Janicki-Deverts D, Miller GE. Psychological stress
and disease. JAMA. 2007;298(14):1685-7.
-Gunnar M, Quevedo K. The Neurobiology of Stress and
Development. Annu. Rev. Psychol. 2007;58:145–73.
-McEwen BS. The neurobiology of stress: from serendipity to
clinical relevance. Brain Res. 2000;886(1-2):172-189.
-Mclain NL, Smith JC. Stres and Coping in The Context of
Psychoneuroimmunology: A Holistic Framework for Nursing
Practice and Redearch. Archives of Psychiatric Nursing, 1994;
8(4), 221-227.
-Powell ND, Tarr AJ, Sheridan JF. Psychosocial stress and
inflammation in cancer. Brain Behav Immun. 2013 Mar;30
Suppl:S41-7. doi:10.1016/j.bbi.2012.06.015.
-Reiche EM, Nunes SO, Morimoto HK. Stress, depression, the
immune system, and cancer. Lancet Oncol. 2004
Oct;5(10):617-25.
Dr. Psk. Zeynep Armay
Humanite T›p Merkezi
Nöroplastisite ve psikoterapinin
nörobiyolojisi
Beynin gelifliminin ilk yetiflkinlik döneminde (yirmi bir yafl›na kadar)
tamamland›¤› bilinmektedir. Bu yafltan itibaren beyin, edindi¤i yeni
deneyimlere uyum sa¤lamak için de¤iflir. Beyinde oluflan bu
de¤iflimlere nöroplastisite ad› verilir. Bedenimizdeki di¤er ço¤u
hücrelerin aksine beyin hücreleri ço¤alamaz, sadece plastisite özelli¤i ile
de¤iflim gösterebilir.
Son y›llarda nöropsikiyatri alan›nda
yap›lan çal›flmalar beynimizin kendini
yeniden yap›land›rabilme ve de¤iflim
gücünü aç›kça göstermektedir. Bu
oldukça heyecan verici ve yeni bir
geliflmedir. Davran›fllar›m›z, yaflam
tarz›m›z, bak›fl aç›m›z ve düflünce
kal›plar›m›zdaki de¤iflimler beynimizde
yap›sal de¤iflimlere yol açacak
niteliktedir.
Beynin gelifliminin ilk yetiflkinlik
döneminde (yirmi bir yafl›na kadar)
tamamland›¤› bilinmektedir. Bu yafltan
itibaren beyin, edindi¤i yeni
deneyimlere uyum sa¤lamak için de¤iflir.
Beyinde oluflan bu de¤iflimlere
nöroplastisite ad› verilir. Bedenimizdeki
di¤er ço¤u hücrelerin aksine beyin
hücreleri ço¤alamaz, sadece plastisite
özelli¤i ile de¤iflim gösterebilir. Beynin
iyi durumda olmas› ve geliflmesi
hücreleraras› ba¤lant› (sinapslar) say›s›
ile yak›ndan iliflkilidir. Nöroplastisite,
sinaptik ba¤lant›lar›n say›s›n› artt›r›r ve
beynin geliflimine katk›da bulunur.
Bu alanda yap›lan ilk çal›flmalar
plastisite özelli¤inin yaln›zca bellekle
ilintili oldu¤unu ortaya koyarken, son
y›llarda birçok farkl› beyin bölgesinde
plastisite olufltu¤u gösterilmifltir. Bu
alandaki güncel araflt›rmalar frontal
korteks (beynin ön bölgesi) dahil olmak
üzere di¤er ço¤u beyin bölgelerinde
nöroplastisite özelli¤ine iflaret
etmektedir.
Beynimizde oluflabilen dört çeflit
nöroplastisite tan›mlanm›flt›r. Bunlar:
1. Geliflimsel plastisite (ö¤renme ve
bellek yoluyla),
2. Tepkisel plastisite (k›sa süreli maruz
kalma sonras›),
3. Uyumsal plastisite (uzun süreli
maruziyet sonras›),
4. Onar›m plastisitesidir (hasar görmüfl
nöronun iyileflmesi).
Beyinde ortaya ç›kan geliflmeler sinaptik
ba¤lant›lar›n gücünü de¤ifltirerek beyni
flekillendirir. Bu yeniden flekillenme,
çeflitli yollarla gerçekleflir:
• Sinapslar güçlendirilebilir,
zay›flat›labilir ya da yok olabilir,
• Deneyimlerin ve yeni ö¤renmeler
sonucu olarak yeni sinaptik
ba¤lant›lar oluflabilir,
• Eriflkin beyni tüm yaflam boyunca bu
geliflime aç›k yap›s›n› korur,
• Plastisite oluflturma gücü yüksek olan
beyinlerde, ö¤renme ve de¤iflen
flartlara uyum çok daha çabuk
gerçekleflir.
Bu noktada devreye psikoterapi girer.
Psikoterapi flu flekillerde tan›mlanabilir:
• Zihinsel temsilcilerin biliflsel-duygusal
bileflenlerinin yeniden düzenlenmesi,
• Ak›lc› çözüm yollar› ve bafla ç›kma
mekanizmalar›n›n uygulanmas›
yoluyla duygusal ve davran›flsal
yeniden yap›land›rma.
Psikoterapinin Nörobiyolojisi
• Psikoterapide kurulan güvenli temel
iliflki: Nöral döngüleri harekete
geçirir,
• Terapi sürecinde uygun düzeyde
uyar›lma: Biyokimyasal süreçleri
aktive eder,
• Düflünce ve duygular›n aktivasyonu:
Ö¤renme deste¤inde yönetici
ifllevlerin aktivitelerini koordine eder,
• Kendini ifade etme: Bellek, duygu
düzenlenmesi ve organizasyonun
bütünlefltirilmesini sa¤lar,
• ‹yimser, olumlu bir kendili¤in
kurgulanmas›: Haf›zay› destekler ve
gelecek için referans oluflturur.
Ayr›ca psikoterapi, beyindeki kan
ak›m›n›, serotonin, dopamin
metabolizmas›n›, büyüme hormonu
salg›lanmas›n› ve tiroit
fonksiyonlar›n› da olumlu yönde
etkiler.
Psikoterapi yaklafl›mlar› aç›s›ndan
biliflsel (kognitif) davran›flç› psikoterapi
beynin kendini yeniden
yap›land›r›lmas›nda oldukça etkilidir.
Terapideki davran›flç› ö¤eler; ö¤renme
ve bellekle ilgili motor ifllevlerdeki
bozukluklarda ve amigdala, bazal
gangliyonlar, hipokampus üzerinde
etkindir. Biliflsel ögeler ise; sözel
düflünce, varsay›m ve flemalardaki
sorunlu yap›lanmalarda ve neokorteks,
özellikle frontal korteks üzerinde
etkilidir.
Özetle, do¤ru psikoterapi yaklafl›m› ile
düflünce yap›m›zda, kal›plaflm›fl
davran›fllar›m›zda, yaflad›¤›m›z çeflitli
zorlanmalarla ilgili deneyimlerimizde
ciddi ve köklü de¤iflimler yaratabilme
flans›m›z vard›r.
KAYNAKLAR
-Doidge N. (2007). The Brain That Changes Itself. Viking Penguin Group, New York.
-Kui¬pers SD, et al. (2003). Mo¬le¬cu¬lar cor¬re¬la¬tes of im¬pa¬ired pref¬ron¬tal plas¬ti¬city in respon¬se to chro¬nic stress
Jo¬ur¬nal of Neu¬roc¬he¬mistry 85:1312-1323.
-LeDoux J. (2002). Synaptic Self: How Our Brains Become Who We Are. Harmondsworth, Middlesex, England: Penguin Books.
-Moyers B. (1993). Healing and the Mind. New York, New York: Doubleday
May›s 2014
53
ÇOCUK, ERGEN VE A‹LE
Doç. Dr. Nazmiye Kocaman Y›ld›r›m
Kendini yönetme
becerisini gelifltirme ve
STRESLE BAfiETME
Bafl›m›za gelenleri belirleyemeyebiliriz ama tepkilerimizi, davran›fllar›m›z› seçebiliriz. Bunu da temelde
etkileyen inançlar›m›zd›r. Çünkü insan inand›¤› do¤rultuda davran›r, davran›fllar› da inançlar›n›
beslemeye devam eder. Tepkilerimizi tan›r, sorumlulu¤unu al›r ve kabullenirsek de¤iflim
gerçekleflebilir. Ba¤›ms›z gözlemci olarak düflüncelerimizi, inançlar›m›z›, duygular›m›z›, bedensel
belirtilerimizi ve davran›fllar›m›z› anlarsak, kendimizi yönetebiliriz.
Stres (eustres), yaflam›n bir parças›,
de¤iflim ve geliflim için uyaran veya stres
(distres), dengeyi bozabilecek bir faktör
olabilir. ‹nsan›n biyopsikososyal ve
spiritüel dengesini etkileyen her unsur,
stres kayna¤› (stresör) olarak görülebilir.
Iç ve d›fl stresörlere karfl› stres yan›t›,
bireyi zorlayan fiziksel veya psikolojik
bir uyaran karfl›s›nda bireyin gelifltirdi¤i
uyum sa¤lamaya yönelik tepkilerdir.
Stres durumunda, de¤iflim yoluyla
stabilitenin sa¤land›¤› biyolojik/fizyolojik
süreç allostazis olarak adland›r›l›rken,
psikososyal ve spiritüel çabalar da bafl
etme ve savunma mekanizmalar› olarak
tan›mlanabilir. Birbirini de etkileyen
nörobiyolojik ve psikolojik bu süreçler
asl›nda stres yan›t›/tepkisi olarak ifade
edilebilir. Kiflinin, stres yaratan etkeni ya
da ortaya ç›kan tepkiyi bilinçli olarak
de¤ifltirerek, stresin kendi üzerindeki
olumsuz etkilerini azaltmas› ya da
ortadan kald›rmas› yani stres yönetimini
veya kendini yönetme becerisini
edinmesi gerekir. Bu yaz›, bu bilince
ulaflmada okuyucular›n kendi
fark›ndal›klar›n› sa¤lamay›
amaçlanmaktad›r.
Bunun için öncelikle çevre£etken£kifli
etkileflimi ile ortaya ç›kan stres yan›t›na,
bafl etme ve yayg›n tepki biçimlerine
de¤inece¤iz. Bir durumla karfl› karfl›ya
kal›nd›¤›nda sorumlulu¤u alma,
ba¤›ms›z gözlemci olma, alg›lama biçimi
(bak›fl aç›s›) temel ilkeler olarak ele
al›nacakt›r.
Düflünceler£duygular£bedensel
belirtiler£davran›fllar aras›ndaki iliflki
anlat›larak, düflüncelerinizi,
duygular›n›z›, bedeninizi ve
davran›fllar›n›z› yönetmek için
kullan›labilecek yöntemler
aç›klanacakt›r. Bunu yaparken spirituel
boyutun katk›lar›na ve kendilik/benlik
alg›s›na da yer verilecektir. Böylece
kendinizi anlayarak, tan›yarak
tepkilerinizi yönetebilece¤iniz ve
dönüflümü nas›l gerçeklefltirebilece¤inizi
bileceksiniz.
Stres yan›t›
Stres yan›t›, çevrenin/ortam›n,
etkenin/stresörün ve kiflinin/konakç›n›n
özelliklerinin etkileflimiyle ortaya ç›kar
(fiekil I). Ortam›n özellikleri ve stres
etkeninin say›s›, süresi, s›kl›¤›, fliddeti
stres yan›t›n› etkiler. Stresörün say›s›
artt›kça, maruz kalma zaman› uzad›kça,
fliddeti yükseldikçe bafl etme güçleflir ve
daha fazla enerji gerektirir. Stres yan›t›
bu faktörlere ba¤l› olmakla birlikte her
bireyin ayn› ortamda, ayn› etkenler
karfl›s›nda yan›t› farkl›d›r. Bu da kiflinin
özellikleriyle ilgilidir.
Belli bir ortamda, bir uyaranla karfl›laflan
kiflinin stres yan›t›n›; kognitif olarak,
etkenin nas›l alg›land›¤› (olumlu, nötr,
olumsuz, tehdit, zarar, kay›p, meydan
okuma) ve bafl etme stili (kontrol
54
May›s 2014
edebilme, üstesinden gelme, adaptif
veya maladaptif yöntemler, problem
veya duygu odakl› bafl etme stratejileri)
biçimlendirir. Nörobiyolojik olarak stres
yan›t›, tehlikeden kaçmak ve güvenli¤e
ulaflmak için gerekli tüm sistemlerin
harekete geçirilmesi ve gereksiz
fonksiyonlar›n kapat›lmas›d›r.
Bafl etme ve savunma mekanizmalar›
Bafl etme ve savunma mekanizmalar›,
stres yönetimine yönelen çabalard›r.
Amaç stres karfl›s›nda insan›n
biyopsikososyal ve spiritüel
bütünlü¤ünü korumakt›r. Bu koruma
hem bilinç d›fl› mekanizmalar, hem de
bilinçli çabalar ile yap›l›r. Bilinç d›fl›
olarak ortaya ç›kan savunma
(ego/intrapsiflik) mekanizmalar›; ‹nkar,
bast›rma, yans›tma, regresyon, yüceltme,
rasyonalize etme vb… gibi yöntemleri
içerir. ‹ntrapsiflik savunma süreci baflta
anksiyeteyi azaltmaya yard›m edebilir
ancak savunma mekanizmas›n›n
kullan›m›n›n uzamas›, tehditleri veya
problemleri çözme girifliminde
bulunmay› engelleyebilir. Bilinçli bafl
etme çabalar› ise, kiflinin iç ve d›fl
isteklerini, gereksinimlerini yönetmek
için sergiledi¤i biliflsel ve davran›flsal
giriflimler, problem ve duygu odakl›
yöntemlerdir. Bafl etme yöntemlerinin
kullan›m› genel olarak; stresörü ortadan
kald›rmay›, durumu de¤ifltirmeyi veya
problemi çözmeyi ve/veya duruma
verilen tepkileri de¤ifltirerek kifli
üzerindeki olumsuz etkileri azaltmay›
amaçlar.
‹nsanlar› gözlemledi¤inizde
de¤ifltiremeyecekleri durumlara
odakland›klar› ve uzun y›llar flikâyet
ettikleri dikkati çeker. Böylece “ayn›
davran›p farkl› sonuçlar beklemeye ve
k›s›r döngü içinde yaflamaya” devam
edilir. Gerçekten yapabilecekleri bunlar
m›d›r? San›r›m, dünyay› de¤ifltirmeye
çal›flan insano¤lu, kendi bak›fl aç›s›n›,
davran›fllar›n›, bafl etme yöntemlerini
de¤ifltirmeye direnmektedir. Hatta baz›
kifliler de¤ifltirmeyi istediklerini
söylemekle birlikte, “elimde de¤il”
diyerek yine kendi d›fl›ndakilere
yönelebilir ve dönüflümü
gerçeklefltiremez. Bu da as›l sorunun
kiflinin kendi sorumlulu¤unu almas› ve
kabullenmesi ile ilgili oldu¤unu
gösterir. Kendini yönetme becerisi
edinebilmek için kiflinin her türlü
Þekil 1: Stres YanÝtÝnÝ Etkileyen Faktšrler
ETKEN
(ne
olduÛu)
SayÝsÝ
SŸresi
Þiddeti
‚EVRE
(OrtamÝn
nasÝl
olduÛu)
IsÝ, ÝßÝk, ses,
trafik, yaßam ortamÝ
KONAK‚I
(kißinin kim
olduÛu)
Biyolojik faktšrler, zeka kißilik yapÝsÝ,
miza, gemißteki deneyimler,
sosyodemografik šzellikler, roller,
ilißki biimi, baß etme stratejileri,
sosyal destek sistemleri
rahats›zl›k duygusunun sorumlulu¤unu
almas›, kabullenmesi ve çözümün
kiflinin kendisinde oldu¤unu anlamas›
birinci temel ilkedir. Bunun için de
ba¤›ms›z, yani tan›k olmak gerekir.
Ba¤›ms›z gözlemci olmas›, kendini
yönetmede ikinci temel ilkedir ve
kiflinin olan› oldu¤u gibi görmesini,
yüzleflmesini, katk› ve zarar›n› tespit
etmesini, farkl› çözüm yollar› üretmesini,
kendini tan›mas›n› ve yaflamla dengeli
bir biçimde ba¤lant› kurmas›n› sa¤lar.
Gözlemlemek, zihindeki düflüncelerden
ve duygulardan bir süreli¤ine bir ad›m
geri çekilmeyi deneyimlemek anlam›na
gelir. T›pk› kameraya çekiyormufl gibi
sorgulamadan, yarg›lamadan,
elefltirmeden, k›zmadan ya da karfl›
koymadan, sadece kendini
gözlemlemektir. Yaflam›n›zda
karfl›laflt›¤›n›z herhangi bir
durum/olay/sorun karfl›s›nda ne
düflündü¤ünüzü, ne hissetti¤inizi, duygu
yo¤unlu¤unuzu, bedeninizin nas›l tepki
verdi¤ini ve ne tür davran›fllar
sergiledi¤inizi, spiritüel boyutunuzun
yaflam›n›za katt›klar›n› ya da yaflam›n›z›n
ona katt›klar›n› gözleyip, kabul edip,
yönetebilirsiniz (fiekil II). Anlafl›lmas›
gereken üçüncü temel ilke alg›lama
biçimi/bak›fl aç›s›d›r. Bir durumla karfl›
karfl›ya kald›¤›n›zda verdi¤iniz tepkinin
kayna¤› nedir? ‹nsanlar tepkilerinin
genelde karfl›laflt›klar› durumun sonucu
oldu¤unu düflünür. Oysa hangi kiflinin,
hangi ortamdayken, hangi etken
karfl›s›nda o tepkinin ortaya ç›kt›¤›n›n,
kiflinin durumu nas›l de¤erlendirdi¤inin
anlafl›lmas› gerekir. Sonuçta nas›l bir
durumla karfl›laflaca¤›m›z› belirleyemeyiz
ama o durumu nas›l alg›lad›¤›m›z›
belirleyebilir, düflüncelerimizin niteli¤ini
(gerekli ve günlük yaflamla m› ilgili,
yarars›z m›, olumsuz ve/veya y›k›c› m›,
pozitif ve/veya yarat›c› düflünceler mi?)
de¤erlendirebilir ve ifllevsel düflünceleri
seçerek kendimizi yönetmeye
bafllayabiliriz.
Düflüncelerin yönetimi
Düflüncelerin yönetimi, kiflinin otomatik
düflüncelerini belirlemesini, biliflsel
hatalar›n› fark etmesini, düflüncelerinin
gerçekçi ve ifllevsel olup olmad›¤›na dair
kan›tlar› araflt›rmas›n› ve alternatif
düflünceler üretebilmesini içerir.
Düflünceleri sa¤l›kl›/gerçekçi/ifllevsel bir
yöne iletmek için önce, bir olay veya
durumu yaflarken, korku, üzüntü,
k›zg›nl›k gibi bir duygu hissetti¤inizde “o
anda akl›mdan hangi düflünceler veya
imajlar geçti, kendi kendime neler
söylüyordum, o anda zihnimde canlanan
herhangi bir hayal var m›yd›?” diye
sorarak otomatik düflünceleri yakalamak
ve kaydetmek gerekir. Otomatik
düflünceler, kiflinin içinde bulundu¤u
durumla ilgili bilgi ve verilerin ifllenmesi
s›ras›nda oluflan çeflitli biliflsel
May›s 2014
55
hatalar/çarp›tmalar içerebilir. Biliflsel
çarp›tmalar, kiflinin düflüncesindeki
sistematik mant›k hatalar›d›r, gerçekli¤i
konusunda yeterince veri veya kan›t
olmayan bilgilere dayanmaktad›r. Seçici
odaklanma, afl›r› genelleme, abartma ve
küçültme, kiflisellefltirme, iki uçta
düflünme, felaketlefltirme, falc›l›k biliflsel
hatalar›n baz›lar›d›r. Otomatik
düflüncelerinizi de¤erlendirirken
kendinize “düflüncelerim hangi biliflsel
çarp›tmay› içeriyor, düflüncelerimin
do¤ru oldu¤unu gösteren kan›tlar›m
neler, do¤ru olmad›¤›n› gösteren
kan›tlar›m neler?” diye sorabilirsiniz.
Sonra alternatif, gerçekçi, ifllevsel yeni
düflünceler gelifltirebilirsiniz. Bunu
yaparken de kendinize “(……..bir
arkadafl›m) olaya böyle bak›yor olsayd›
ona ne derdim? veya …….. kifli olsa ne
düflünürdü?, bunun baflka bir aç›klamas›
olabilir mi?, kendimi böyle
hissetmiyorken, bu tür bir durum
hakk›nda daha m› farkl› düflünürdüm?,
nas›l?, bu duruma 5 y›l sonra dönüp
baksam daha m› de¤iflik alg›lar›m?”
gibi… sorular sorabilirsiniz.
Düflünceleri gereksiz olanlardan, yararl›
ve yap›c› olanlara yönlendirmenin yolu
kiflinin kendine yarg›lay›c› de¤il, do¤ru
ve etkili sorular sormas›d›r. Tabii ki
insan›n kendi düflüncelerinin ac›
çekmesine sebep oldu¤unu
anlayabilmesi büyük bir idrak gücü
gerektirir. ‹nsan›n kendisini korumaya
çal›fl›rken en büyük zarar› yine kendi
kendisine verdi¤ini kabullenmesi kolay
de¤ildir. Bunun için kiflinin kendisini
e¤itmesi gerekir. Sonuçta “düflüncelerimi
de¤ifltirmem mümkün de¤il” diye
düflünebilirsiniz. Bu düflüncenizi de test
etmek için denemeniz gerekir. Ayr›ca
di¤er yöntemler ifle yaramad›ysa,
istedi¤iniz sonuca ulaflamad›ysan›z farkl›
bir fleyler yapmak gerekmez mi?
Duygular›n yönetimi
Duygular, herhangi bir durum, olay ya
da iç yaflant›larla beraber hissedilir.
Insan›n birçok duygusu vard›r ve farkl›
yo¤unluklarda yaflan›r. Sevgi, huzur,
sayg›, mutluluk, nefle, güç, umut,
üzüntü, kayg›, korku, tiksinme, flüphe,
k›skançl›k, öfke, utanç, suçluluk,
umutsuzluk, keder… Duygular›n ve
sonuçlar›n›n yönetimi için kiflinin
duygusunu ve düzeyini/yo¤unlu¤unu
belirlemesi gerekir. Duygunun
yo¤unlu¤unu nesnel olarak ölçme flans›
olmad›¤› için, kendi yaflant›lar›n›z›
düflünerek o anda yaflad›¤›n›z duygunun
yo¤unlu¤unu 0 ile100 aras›nda
derecelendirmeye çal›flabilirsiniz. Bu
puanlama do¤al olarak öznel bir
de¤erlendirmeye dayal› olacakt›r.
Duygunuzu ve düzeyini
de¤erlendirdikten sonra, duygular›n›z ile
düflünceleriniz aras›nda ba¤lant›s›n›
kurun. Alternatif düflünceler gelifltirerek
duygu düzeyindeki de¤iflimi farkedin.
Duygular›n yönetiminde, kiflinin
hissetti¤i duygunun kendisine ait
oldu¤unu, baflka birinin veya bir fleyin o
duygular› yaratmad›¤›n› kabullenmesi de
önemlidir. Düflmanl›k duygular›,
yarg›lama, geçmiflten bu güne gelen
k›rg›nl›klar, yineleyen bir biçimde
Þekil 2: Kendini Gšzlemleme ve Yšnetme
DURUM
(Kim, nerede.
nezaman
ne oldu
DAVRANIÞLAR
OTOMATÜK
D†Þ†NCELER
MANEVÜ
BEDENSEL
BELÜRTÜLER
56
May›s 2014
DUYGULAR
%0-100
di¤erlerini veya kendini suçlama,
birikmifl duygular, pasif tutumlar,
yetiflkin yaflama geçememe duygu
yo¤unlu¤unu art›r›r. Unutmay›n, duygu,
yaln›zca ona enerji verdi¤iniz sürece
bilincinizde yaflayabilir. Esneklik, sab›r,
flimdi ve burada kalabilmek, di¤erini ve
kendini affedebilmek/ba¤›fllayabilmek
yararl› becerilerdir.
Bedenin yönetimi
‹nsan›n temel fizyolojik ihtiyaçlar›;
oksijen, su, beslenme, boflalt›m, uyku,
vücut ›s›s›n› sürdürme, aktivite, cinsellik,
dinlenme ve bedensel rahatl›kt›r. Bu
ihtiyaçlar›n›z›n fark›nda olman›z ve
karfl›lamaya özen göstermeniz gerekir.
Nefesinizi gözleyip yavafl ve derin nefes
alma egzersizini uygulamak yararl›d›r.
‹yi bir nefes yavafl olarak burundan
al›n›r, sessiz olur ve akci¤erin bütününü
doldurarak diyafram› afla¤› iter. Bunun
için de denge, ölçü ve uyum önemlidir.
‹nsan›n kendine yard›m edecek di¤er
davran›fllar›; günde 2.5 litre su içmek,
h›zl› yememek, sabah kahvalt› etmek,
sa¤l›kl› beslenmek (yeflil sebzelere
a¤›rl›k verin, küçük porsiyonlarda
yemek yiyin, fast-food’tan, fleker ve
tuzdan uzak durun), B, E vitamini
almak, alkol, sigara, kahve, kola gibi
ürünleri tüketmemektir. Boflalt›m
ihtiyac›n›z› karfl›larken aceleye
getirmemek, yeterli ve düzenli uyumak,
cinsel ihtiyac› güvenle karfl›lamak,
insan›n temel ihtiyaçlar›d›r. Düzenli
egzersiz yapmak, hareketli yaflamak
beden ve ruh sa¤l›¤› için çok yararl›d›r.
Ayr›ca yoga, masaj, refleksoloji gibi
yöntemler uygulanabilir. Birçok
çal›flmada gösterildi¤i gibi, müzik,
imajinasyon, nefes egzersizi ve
relaksasyon (gevfleme), duygular›n›z›n
ve bedeninizin yönetimi için yararl›d›r.
Ö¤renebilir ve kendi kendinize
uygulayabilirsiniz. Di¤er bir
yöntem, mizah› kullanmak,
hayat›n güldürücü yönünü
ortaya ç›karmak,
e¤lenceli oldu¤unu
görebilmektir. Yanl›fl
olan fleyler üzerinde
›srar etmek yerine,
pozitif çözümlere
iyimserlik ve nükte ile
bakmak, dayan›kl›l›¤›n›z› art›r›r.
Davran›fllar›n yönetimi
Davran›fllar›n yönetiminde, sorun
çözme tarz› ve iliflki biçimine yer
verilmifltir. Sorun çözme tarz›n›n
adaptif yani uyum sa¤lamaya,
stres yan›t›n›n çözülmesine
yönelik olmas› demektir.
Maladaptif (uyumu bozan)
bafletme, daha fazla soruna
yol açan stretejilerdir.
Ay›rabilmek için bir sorunla
karfl›laflt›¤›n›zda “bu sorunum ne
yaparsam sonsuza kadar kal›r” diye
kendinize sorabilirsiniz. Çözmeye
yönelik davran›fllar›n›z baflka sorunlara
yol aç›yor olabilir. ‹fllevsel olmayan
yayg›n çözüm yollar›; sorun ç›kmas›n
diye geçici, k›sa süreli çözümler seçmek,
kendini feda etmek, kaçmak-kaç›nmak,
akl›n›za ilk gelen düflünceyle hareket
etmek, ataca¤›n›z ad›m›n sonuçlar›n›
düflünmemek, biliflsel kat›l›k ve
ö¤renilmifl çaresizliktir. Biliflsel kat›l›k,
sabit tutum davran›fllar›, bir sorunun
çözümünde, ifle yaramad›¤› halde uygun
olmayan belli bir davran›fl›n
sürdürülmesi fleklinde aç›klanabilir.
Ö¤renilmifl çaresizlik, kiflinin geçmiflte
yaflad›¤› olumsuz deneyimler,
baflar›s›zl›klar sonucunda sorunlar›n›
çözemeyece¤ine inanmas›, y›lmas›,
mücadeleyi b›rakmas› durumudur. Bu
durum, canl›lar› sadece psikolojik olarak
de¤il, biyolojik olarak da
çökertmektedir. Çözüme yönelik
düflünmek ile soruna yönelik düflünmek
birbirinden farkl›d›r. Kendinize, “bu
neden hep benim bafl›ma geliyor”
yerine, “ne olsa bu bir daha benim
bafl›ma gelmez” ya da “bu durum bana
ne ö¤retmek istiyor” diye sorabilirsiniz.
Herkes sorunlardan büyüyerek,
olgunlaflarak ç›kabilir. Elbette bir
güçlükle karfl›laflt›¤›n›zda, kendinize bir
kaç›fl yolu de¤il, bir ç›k›fl yolu araman›z
halinde. Problem etki alan›n›za giriyorsa,
planl› problem çözme basamaklar› ifle
yarar.
‹liflki, yaln›zca
baflkalar›yla geçinmek
de¤il, anlamak,
yap›land›rmak, desteklemek,
gelifltirmek ve ilgilenmek konular›nda
bir macerad›r. ‹liflkiler, davran›flsal
boyutta ele al›nmas› gereken önemli
beceriler içerir. Ben dilini kullanarak
kendini ifade etmek, hay›r deme
becerisini gelifltirmek, yard›m talep
edebilmek-kabul edebilmek gibi
assertif (giriflken) davran›fl
biçimini gelifltirmek, çaba
harcaman›za de¤er sonuçlar ortaya
ç›kar›r. Bu becerilerin eksikli¤i
kiflinin iliflki biçimini önemli stres
kaynaklar›ndan biri haline getirebilir.
‹letiflimin “konuflmak” yerine
“dinlemek” oldu¤unu benimsemek
gerekir. Aktif dinleme ve empatik
geri bildirimde bulunma birbirini
anlamay› sa¤lar. Destek
sistemlerinin stres yönetiminde özel
bir önemi vard›r. Sosyal destek ile
kiflinin sevildi¤ini, kabul edildi¤ini,
kendisine de¤er verildi¤ini, sayg›
duyuldu¤unu, bir gruba ait oldu¤unu
hissetmeyi sa¤layan iliflkiler
kastedilmektedir. S›n›rlar›n›z›, amaç ve
önceliklerinizi belirlemek, denge
kurmak için çabalamak gerekir.
S›n›rlar›n›z› korumak için hay›r demeyi
baflarabilmek gerekir. Hay›r diyerek,
önceliklerinize göre hareket edin,
kendinize vakit ay›r›n, kendinize yat›r›m
yap›n, baflkalar›na f›rsat verin,
beklentilerinizi s›f›ra indirin. E¤er siz
de¤iflirseniz, iliflki biçiminiz de
de¤iflecektir ve bu çok iyi bir zincirleme
reaksiyon yarat›r.
Stresle bafl etmede
spiritüalizm (maneviyat)
‹nsan›n yaflam›nda s›n›rlar›n› zorlayan
deneyimlerle bafla ç›kmas›nda spiritüel
boyut da önemlidir. Latince’de nefes
anlam›na gelen spiritüalite, “hayat›n
nefesi”ni ima ederken, yüre¤inizin
aç›lmas›, hayat›n muhteflemli¤ini
farkedebilme ve flükran duyabilme
kapasitenizin gelifltirilmesini içerir.
Spiritüalite, s›radanl›k içindeki s›ra
d›fl›l›¤› görmeye, varl›¤›n anlam›n›
kavrayabilmeye ve insanl›¤›n ötesindeki
gücü alg›lamaya yard›m eder. Spiritüel
geliflim için yap›lacak tercihlerin çok
özel ve bireysel bir süreç oldu¤unu da
unutmamak gerekir. Ruhani ve dini
inançlar›n insanlar üzerinde sa¤lad›¤›
olumlu etkiler ve iyilefltirici gücü oldu¤u
bilinmektedir. Spiritüalite, zorluklara
karfl› sa¤lam durufl sergilemede önemli
katk›s› olan bir bafl etme sürecidir.
Tanr›’n›n ya da spiritüal güçlerin
deste¤ini hissetme yoluyla duygusal bir
destek kayna¤›, yaflama yeniden anlam
vermede olumlu yeniden yorumlama ve
geliflme için bir araç ya da oluflturdu¤u
inanç sisteminin ö¤retileri yoluyla stresle
aktif bafl etmek için çeflitli yöntemler
sunabilir. Huzurun mevcudiyeti,
duygusal karmaflan›n bulunmamas›
demektir. ‹çsel benli¤in bütünlü¤ü hiçbir
fley hakk›nda, özellikle de “ben kimim”
le alakal› çeliflki olmamas› demektir.
Kendilik/benlik alg›s› ve dönüflüm
Problemlerin ço¤u kiflinin kendiyle ilgili
olumsuz tutumlardan, inançlardan
kaynaklan›r. Kendinizle olan iliflkiniz
asl›nda en çok özen göstermeniz
gereken iliflki olmal›d›r. Mevlana’n›n
dedi¤i gibi “d›flar›da de¤il, arad›¤›n›
kendinde ara”. ‹nsan kendisini
sevmezse, kendine güvenmezse,
kendisini kabul etmez, sayg› göstermez,
sürekli elefltirirse do¤al olarak mutsuz
olur, kendisine k›zar, hayal k›r›kl›¤›
yaflar. Elefltiren, baflkalar›yla k›yaslayan
ebeveynin davran›fl›n›n benlik alg›s›
üzerine etkisi yetiflkinlikte de devam
ediyor olabilir ama unutmay›n art›k
çocuk de¤ilsiniz ve sorumluluk sizin.
Özünüzde ne var ve kendinizi nas›l
alg›l›yorsunuz? Bu da kiflinin kendi
seçimi. Öz de¤er, öz sayg›n›n ve
motivasyonun temelidir. Öz de¤er, her
hangi bir anda kendiniz hakk›nda ne
hissetti¤inizdir. Yaflam›n amac›, kendiniz
olmak ve kendinize vermektir. ‹nsan
kendisini yafl›yorsa zor gelmez. Kendi
eflsizli¤ini idrak ve takdir etmek
önemlidir. Herkesin kendi gerçek içsel
gücünü bulmas› gerekir. Bulmak ve
ö¤renmek ise eylemdedir.
Fikirler ve yöntemler, haritad›r; eylem
ise yoldur. ‹lerlemeye devam edin,
kendiniz hakk›ndaki duygular›n›z›n ne
kadar h›zl› dönüfltü¤ünü ve size nas›l
do¤al bir içsel güç ve esneklik
sa¤lad›¤›n› görerek flafl›racaks›n›z. Bu
iflleyifl bir döngüye benzer. Burada
okuduklar›n›z, yapacaklar›n›za temel
olmak üzere, seçmeniz, yaratman›z ve
size destek olmas› için yaz›ld›. Gerçek flu
ki... Sizden baflka kimse sizin hayat›n›z›
iyilefltiremez, arac› olabilir.
May›s 2014
57
GÜN HASTANES‹
MODEL‹
Ülkemiz psikiyatrik hizmetlerin sunumunda muayenehane ortamlar›
bütüncül, multidisipliner hizmeti sunmakta yetersizdir. Birçok hasta da
geleneksel ak›l hastanelerimizde tedavi görmek zorunda kal›yor.
Hastalara t›bbi biyolojik tedaviler yan›nda, psikolojik ve sosyal tedavilerin
efl zamanl› ve kesintisiz sunulmas› gerekir. Tedavi maratonu ile yaflam
maratonu birlikte sürdürülmelidir. Amaç sadece hastal›¤› tedavi etmek
de¤il, kifliye özel bütüncül tedavi sunmak ve kifliye verimli, ifllevsel
yaflam sa¤lamakt›r.
Muayenehane koflullar›nda mümkün
olmayan bu hizmeti, geleneksel ak›l
hastanelerinde (özel zorunlu gruplar
d›fl›nda) kiflileri tecrit ederek sunma
anlay›fl› art›k afl›lmal›d›r. Esasen buna
gerek de yoktur ya da yeterli de¤ildir.
Amaç hastalar›m›z› toplumdan, aileden,
yaflamdan koparmadan tedavi etmektir.
Amaç, hastal›k ve hayatla bafl etmeyi
ö¤reterek hastay› topluma kazand›rmak,
ifllevsel, yarat›c› ve mutlu k›lmakt›r.
Kendilerini ifade etmelerine yard›mc›
olmak, yarat›c› yanlar›n› ortaya ç›karmak
ve hastay› yaflam içinde tedavi etmek
esast›r. Burada, psikoterapide yaflam
köprüsü anlam›nda u¤rafl terapisi ve
psikososyal rehabilitasyonda aileye
dönük psikoe¤itim de bütüncül
tedavinin parçalar›d›r.
‹nsanlar› yaflad›klar› ifllerden
koparmadan, kapal› serviste yal›tmadan,
günlük aflina yaflam ortamlar›nda ve
terapi içinde yal›t›lm›fl d›fllanm›fll›k
duygusuna yol açmadan, bireyselli¤i ön
plana ç›kararak, süre¤en, t›bbi ve
psikolojik hizmet sunmakt›r. Kald› ki
baz› hastalarda veya hastal›k gruplar›nda
uzun süre hastanede yat›fl, sosyal
becerileri daha da kötülefltirmekte ve
regresyona yol açmaktad›r.
Gün hastaneleri bu anlamda
muayenehane koflullar›nda mümkün
58
May›s 2014
olmayan süre¤en çok yönlü tedaviyi
sunan klasik psikiyatri kliniklerinde
tecrit ederek tedavi etme
gereksinimlerini azaltan ifllevsel bir
modeldir. Böylece hastalar›m›z›,
ailesinden, toplumdan ve yaflamdan
koparmadan, hastane hizmetlerinin
tümünün tedavi edici ortam içinde
sunulmas›, zaten yat›fl gereksinimini
azaltacakt›r.
K›sa sürede optimum hizmet
Gerekti¤inde k›sa süreli ama yo¤un
gözlem ve günübirlik yat›flla optimum
hizmet sunularak, tablo k›sa sürede
stabilize edilebilmekte ya da gün içi
yat›fllarla, birkaç günlük takiple h›zla
toparlanabilmektedir. Bu uygulama,
psikotik olgular›n bir k›sm›nda, kiflilik
bozukluklar›nda, ba¤›ml›l›k tan›mlayan
hastalarda, obsesif kompulsif
bozuklukta, kronik depresyonda, travma
sonras› stres bozuklu¤unda, yeme
bozukluklar›nda, fobilerde, panik
bozukluklarda ya da baz› tükenmifllik
sendromlar›nda ifllevsel bir uygulamad›r.
Ayn› uygulama t›bbi fiziksel hastal›¤›
olan, cerrahi giriflim uygulanan ya da
kanseri olan hastalarda gün hastanesi
modeli için de, hem multidisipliner
(psikiyatri uzman›, uzman psikolog ve
psikiyatri hemfliresi), hem interdisipliner
(psikiyatri d›fl› hekim ve uzmanlar) ekip
anlay›fl› ile t›bbi psikiyatrik ve psikolojik
tedaviler bütüncül sunulabilmektedir.
Burada tedavi ekibinin bütüncüllü¤ü ve
kendi aralar›ndaki konsültasyon ve
iflbirli¤i, hizmet ak›fl›ndaki bütüncüllük
ve verimlilik için zorunludur. Hastay›
ekip olarak birlikte izleme, gün
hastanesi modeli içinde en üst düzeyde
bilimsellik ve tedavi potansiyelini sa¤lar.
Gün hastanesi modelinin temel
avantajlar›ndan en önemlilerinden biri
de, tedavi hizmetlerinin ekonomikli¤i ve
tedavi sürecinin daha k›sa olmas›d›r.
Gün hastanesi modeli, hastay› aile ve
toplumdan koparmadan hastane
hizmetlerinin tümünü tedavi edici ortam
içinde sunan, yat›fl gereksinimini azaltan,
ekip hizmeti vermeye zemin oluflturan
optimum ve ifllevsel bir uygulamad›r.
Humanite Psikiyatri Klini¤i’nde
uygulanan gün hastanesi modeli,
bütüncül bir tarzla hastaya ve hastal›¤a
yaklaflt›¤› için, etkin, sonuca yönelik ve
ekonomik bir sistemdir.
Ba¤›ml›l›k Dan›flman› Kinyas Tekin
Gün hastanesinde
ba¤›ml›l›k tedavisi
Ba¤›ml›l›k biyolojik, psikolojik ve sosyal yönleri olan, t›bbi, kronik ve
ilerleyici bir hastal›k olarak kabul edilmektedir. Ba¤›ml› kifliler
ço¤unlukla t›bbi ve sosyal zararlar›na ra¤men ba¤›ml›l›klar›n›
sürdürmekte, ba¤›ml› olduklar›n›n fark›nda olamamakta ya da inkâr
etmektedirler. Hastal›¤›n çok boyutlu olmas› hem tan›lamada, hem
de tedavide çok boyutlu düflünmeyi ve planlamay› gerektirir. Bu
nedenle ba¤›ml›l›k tan› ve tedavisi profesyonel ekip ve kurumlarla
sürdürülmelidir.
Ba¤›ml›l›k tedavisi geçmiflte di¤er
psikiyatrik hastal›klar gibi depo
hastanelerinde günlerce yat›r›larak tedavi
edilirdi. Günümüzde ise bu tedavi flekli
hem kurumsal, hem de yaklafl›m biçimi
olarak de¤iflmifltir. Yap›lan çal›flmalar
(Dlabal ve ark 2002, Guliyev 2012),
ayaktan (dayhospital, basedoffice)
sürdürülen tedavilerin hastaneye
yat›r›larak yap›lan tedaviler kadar baflar›l›
olabildi¤ini, hatta bir grup hastaya daha
May›s 2014
59
çok avantaj sa¤lad›¤›n› göstermifltir.
Günümüzde “gün hastanesi” tedavi flekli
oldukça geliflmifltir. Dlabal ve ark. (2002)
yapt›¤› çal›flmada, genel psikiyatrik
hastal›klarda gün hastanesine baflvuru
oran›n› %12 olarak saptam›flt›r. Önceleri
psikiyatri hastalar›n›n tedavi sonras›
gözlemi için kullan›lan gün hastanesinin,
günümüzde acil psikiyatrik hastal›klarda
da baflvurulan bir yer oldu¤u
belirtilmifltir. Tüm psikiyatrik
hastal›klarda etkin oldu¤u bildirilen gün
hastanelerinin, ba¤›ml›l›k tedavisinde özel
bir önemi oldu¤u belirtilmektedir.
Uzun süreli detoksifikasyon tedavisinden
sonra, tedaviden ayr›lma ve tekrar
maddeye bafllama oranlar›n›n yüksek
oldu¤u bilinmektedir. Hastalar›n uzun
süre hastanede kalmalar›n›n ba¤›ml›l›k
dürtüsünden fazla etkilenmiyorlarm›fl
izlenimi verdi¤i, hastalar› koruyan bu
güven verici hastane ortam›n›n asl›nda
yanl›fl güven verdi¤i belirtilmektedir. Bu
nedenle ba¤›ml›l›k tedavisi gören hastalar›
gerçek yaflam içinde tedavi etmek, hem
hastay› yaflam›ndan koparmamakta, hem
60
May›s 2014
de hastada oluflabilecek ba¤›ml›l›k
dürtüsü ile bafl etmesini sa¤lamaktad›r.
Marshall’›n (2001) yapt›¤› çal›flmaya göre
hastalardaki iyileflme h›z› gün
hastanesinde tedavi gören hastalarda
daha h›zl› bulunmufltur. Ayr›ca günlük
hastane ücretlerinin düflük olmas› gün
hastanelerinin tercih nedenlerinden biri
olarak görülmektedir. Gün hastanesinin
di¤er önemli avantajlar›ndan biri de
hasta-aile-tedavi ekibi iflbirli¤ine olanak
sa¤lamas›d›r. Ba¤›ml›l›¤›n oluflmas›nda,
sürmesinde ve tedavisinde en önemli
faktörlerden biri olan ailenin hasta ile
iliflkilerini gün hastanesinde görerek
de¤erlendirme f›rsat› da bulunmaktad›r.
Klini¤imizde bu tedavi yöntemi
benimsenerek ülkemizde bir ilk olarak
“gün hastanesi modeli” gelifltirilmifltir. Bu
modelde hastalar uzmanlar›m›z
taraf›ndan de¤erlendirildikten sonra ilk
aflama olan detoksifikasyon tedavisi
görmektedir. Hastalar›n tedavisi
ba¤›ml›l›k alan›nda uzmanlaflm›fl doktor,
psikolog ve psikiyatri hemfliresi
taraf›ndan yürütülmektedir.
Detoksifikasyon döneminde hastalar
mümkün oldu¤unca k›sa süre gözlemde
tutulmakta ve böylece hastalar sosyal
hayatlar›ndan izole edilmemektedirler.
Detoksifikasyon tedavisinden sonra ikinci
ve en önemli aflamaya geçilir. Bu
aflamada hastalara psikiyatrist ve
ba¤›ml›l›k terapisti taraf›ndan yo¤un
psikososyal destek sa¤lan›r.
Yap›lan çal›flmalarda ba¤›ml›l›k
tedavisinde ilaç tedavisinin tek bafl›na
yeterli olmad›¤›, psikososyal destek
sa¤lanan hastalar›n tedavi süresince,
ba¤›ml› olduklar› maddeden daha uzun
süre uzak kald›klar›, yasa d›fl› madde
kullanma s›kl›¤›n›n azald›¤› saptanm›flt›r.
Bununla birlikte çal›flmalar, ba¤›ml›l›k
tedavisinin bireye özgü olarak
planlanmas› gerekti¤ini göstermifltir. Tek
yönlü ve sabit bir tedavi program›n›n,
tüm hastalara uygulanmas› baflar›s›z
olmaktad›r. Bu nedenle klini¤imizde,
hastan›n kiflilik özellikleri, ifl hayat›,
yaflam biçimi, sosyal çevresi göz önünde
bulundurularak, hasta ve yak›nlar› ile ifl
birli¤i içinde her hasta ayr› ayr›
de¤erlendirilir, kifliye özgü tedavi
programlan›r ve uygulan›r.
Ba¤›ml›l›k tedavisinde, kiflinin
motivasyonu, tedavinin yap›s›, uygulan›fl
biçimi ve uygulayan tedavi ekibinin
uzmanl›¤› ve uyguland›¤› merkez
tedavinin baflar›s›n› etkilemektedir.
Hastan›n motivasyonu, bu uzun ve zor
süreç için temel etkenlerden biridir.
Özensiz tedavi, kapal› servisler, ayn›
odada birden fazla ba¤›ml› ya da hasta ile
uzun süre yat›fl, sosyal deste¤in
olmamas›, kiflinin motivasyonunu
olumsuz yönde etkilemekte ve tedavi
baflar›s›n› düflürmektedir.
Gün hastanesi modelinde, hastan›n
motivasyonu göz önünde
bulundurularak, hastay› uzun süre yat›r›p
sosyal desteksiz b›rakmak yerine, hasta
yak›nlar› ile ifl birli¤i içinde, k›sa süreli
yat›fl, yo¤un ve özenli bir bak›mla, kifliye
özel odalarda, kifliye özgü tedavi
programlanmaktad›r.
Ba¤›ml›l›k tedavisinde en önemli ilke
hasta ile kurulacak güven iliflkisidir.
Güven iliflkisi hastan›n inkar›n›n
çözülmesinde katalizör etkisi
yapmaktad›r. Hastan›n kendini sürekli
tedavi alt›nda hissetmesi temel prensiptir.
Terapist bunun için hastas›na tedavide
oldu¤unu an›msatacak ve sürekli iletiflim
halinde olacakt›r.
Ba¤›ml›l›k tedavisi hastan›n yaflam›n›n
yeniden yap›land›r›lmas› olarak kabul
edilmelidir. Ba¤›ml›, hastal›¤›ndan dolay›
ço¤unlukla baflta kendisi olmak üzere,
ailesini ve sosyal çevresini de olumsuz
etkilemekte ve tüketebilmektedir. Bu
nedenle ba¤›ml›l›k tedavisi, ba¤›ml› ile
bafllayan ve zamanla aile ve sosyal
iliflkilerine de yay›lan bir iyileflme
sürecidir. Bu süreçte en önemli aflama
ba¤›ml›n›n terapist taraf›ndan çok iyi
tan›nmas›d›r. Terapist hastay› tan›d›¤›
ölçüde, do¤ru zamanda ve do¤ru deste¤i
sunabilir. Ba¤›ml› kiflinin, ba¤›ml›l›¤› ve
kendisi ile yüzleflmesine yard›m edilir. Bu
aflamalar eksiksiz tamamland›ktan sonra
ba¤›ml›n›n yaflam›n›n yap›land›r›lma
aflamalar›na geçilebilir. En son aflamada
ise ba¤›ml›n›n kendini ba¤›ml›l›k
oluflturacak her türlü faktörden koruma
süreci bulunmaktad›r.
Humanite psikiyatri olarak gün hastanesi
modeli ile ba¤›ml›l›k tedavisinde
hastalar›m›za “haz›r elbise sunmuyor,
hastalar›m›za göre elbise dikiyoruz”.
Kaynaklar
-Dlabal ve ark.,(2002), Esnek tedavi yöntemleriyle ba¤›ml›l›k
tedavisi; ayaküstü, yar›m gün, tam gün.
-Guliyev, C. (2012). Opiyat Ba¤›ml›l›¤› Tedavisinin Erken
Dönemdeki Baflar›s›n› Öngören Faktörlerin Belirlenmesi, T›pta
Uzmanl›k Tezi,
-Marshall ve ark. (2001), Systematic reviews of the
effectiveness of day care for people with severe mental
disorders, Health Technology Assessment, Vol. 5: No. 21
-Witbrodt ve ark. (2007), Day Hospital and Residential
Addiction Treatment: Randomized and Nonrandomized
Managed Care Clients, Journal of Consulting and Clinical
Psychology, Vol. 75, No. 6, 947–959
May›s 2014
61
Hastaysam
suç benim mi?
Toplumda psikolojik rahats›zl›klar› olanlara eskisi kadar olmasa
da “deli” muamelesi yap›lmas› ve damgalanmalar›na art›k
al›flt›k. Ancak resmi kurumlarda çal›flanlar›n ve medyan›n halen
bu tutumlar›n› ve önyarg›lar›n› sürdürmelerini anlayabilmifl
de¤ilim. Umar›m sizlere anlataca¤›m olay durumun ne kadar
trajikomik oldu¤unu gösterir…
62
May›s 2014
Ayla Karaaslan
Psikolojik rahats›zl›k bence, “ruhun
herhangi bir rahats›zl›k geçirmesi ile
bedenin de bu durumdan etkilenmesi
ve sorun yaflamas› halidir”.
Halk aras›nda k›saca “deli”... Son
y›llarda biraz bilinçlenme olsa da hala
bu tür hastalara bak›fl aç›s› de¤iflmedi.
Medyadan ve çevremizdeki baz›
kurumlardan bu tür iflleri olanlardan
duyduklar›ma göre devletin baz›
birimlerinde (örne¤in karakol gibi)
“suça meyilli ve kapasitede olan insan
grubu” olarak alg›land›¤›n›
düflünüyorum.
T›p insana bilimsel bakt›¤› için dahili
hastal›klar ne kadar önemliyse ruhsal
hastal›klar›n da o kadar önemli
oldu¤unu savunmakta, bu u¤urda
mesai harcay›p belki uykusuz kalan
de¤erli bilim insanlar› çözümler
üretmeye çal›fl›yor. Buraya kadar ki
tan›mda her fley net ama bundan
sonras› traji komik gibi... Bu bilim
insanlar›n› yetifltiren, maafl›n› ödeyen,
araflt›rmalara bütçe ay›ran, hastalar›
sigortalayarak belli yüzdesini
karfl›layan, resmiyette ifle ciddiyetle
bakan devletin baz› birimleri,
gördü¤üm ve bafl›ma gelen baz›
olaylar› de¤erlendirdi¤imde; ister
ciddi, ister hafif depresyon atlat›n e¤er
bir kere bile psikiyatride kayd›n›z
varsa farkl› muamele yapabiliyor.
Örne¤in, televizyonda, gazetede
anlat›lan baz› olaylarda “psikolojik
tedavi görüyordu” bilgisinin
vurgulanmas› beni çok rahats›z
ediyor. Kifli hastaysa tedavi almas› suç
de¤il, sorumlulu¤udur. Ancak yap›lan
farkl› muamele, hastan›n psikiyatrik
yard›m almas›na engel olabildi¤i gibi,
tedavisini gizlemesine ve bunun
sonucunda farkl› sorunlar yaratmaya
devam ediyor.
Psikiyatri d›fl›nda çal›flan baz› sa¤l›k
mensuplar›nda veya kurumlar›nda
bile bu ayr›m› görmek mümkün.
Mesela, bir keresinde böbrek sanc›m
tuttu ve hastaneye kald›r›ld›m.
Doktorlara derdimi anlatt›m ve onlar›n
daha iyi tedavi etmeleri ad›na,
kulland›¤›m antidepresanlar›
söyledim. Bendeki sanc›ya direkt
psikolojik sanc› diye bak›ld› ve
asistanlara da “tahlile gerek yok, bir
sakinlefltiriciyle geçer. Bir fley
ç›kmayacak ama yine de tahlil
yapal›m” dendi. Oysa tahlil sonucu
afl›r› iltihap oldu¤u anlafl›ld›. Bunu
birebir yaflad›m. Baflka bir deneyimim
de, panik atak yaflad›¤›m bir sabah
eflimin ambulans ça¤›rmas› üzerine
ambulans görevlileri ile aram›zda
geçenlerdir, aynen yaz›yorum. Bana
kalkmam› söylediler. Ben zor da olsa
konuflarak rahats›zl›¤›m›, kulland›¤›m
ilaçlar› ve kas›l›p kalkamad›¤›m›
söylememe ra¤men, görevli “kanser
hastalar› bile kalk›yor, sen ne
yapmaya çal›fl›yorsun?” dedi.
Yan›ndaki arkadafl›ndan yard›m
istedi. O da lakayt bir flekilde “Ben
belediye miyim yard›m edeyim”
dedi. Elbette, panik ata¤›m sinir
krizine döndü. Beni ambulansa
ald›lar ama ne fayda görevli benimle
ilgilenmek yerine telefonuyla
oynuyordu. Yaflad›klar›m› Sa¤l›k
Bakanl›¤› flikayet hatt›na oldu¤u gibi
anlatt›m. Benimle oldukça kibar bir
flekilde ilgilenip en k›sa zamanda
döneceklerini söylediler. Bir zaman
sonra ben ne durumda oldu¤unu
merak edip arad›m ve verilen cevap
''Han›mefendi sistemde oluflan
sorun nedeniyle yapm›fl oldu¤unuz
talep görüntülenemiyor. Daha sonra
tekrar aray›n.'' Bu sözün üzerine
diyecek baflka kelime yoktur
bence... Ben kriz geçirip sinir
hastas› oldu¤umdan aç›k seçik
talebim ciddiye al›nmad› diye
düflündüm. Sizi baz› resmi birimler
ciddiye alm›yorsa halk ne desin.
Tabii ki DEL‹...
Çocuklu¤umdan beri hastal›klarla
büyüdüm. Hem dahili, hem
psikolojik geçirdi¤im hastal›klar. Bu
durum bazen o kadar a¤›r bir hal
ald› ki, ruhumun da bundan
etkilenmemesi düflünülemezdi. Ben,
kendimi biliyorum, sadece bu
muameleleri gösteren kiflileri
anlamakta zorlan›yorum. fiimdi bu
davran›fllar›n sa¤l›kl› oldu¤unu,
psikiyatrik tedavi görenlerin suçu
oldu¤unu mu düflünmem gerek…
May›s 2014
63
HUMAN‹TE PS‹K‹YATR‹
STAJ PROGRAMI
“Humanite Psikiyatri T›p Merkezi’nde yapaca¤›n›z stajla
ifl hayat›na bir ad›m önde bafllay›n!’’
Humanite Psikiyatri ve T›p Klini¤i; ülkemize psikiyatri alan›nda birçok yenilik ve uygulama getirmifltir. fiimdi
ise on y›llara dayanan mesleki, bilimsel birikimini, ulusal ve uluslararas› akademik ve klinik donan›mlar›n›,
ö¤renmeye istekli, yenilikçi ve ça¤dafl yeni meslektafllar›na aktar›yor.
Türkiye’nin sayg›n ve de¤erli
Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisi ve
Psikosomatik T›p uzmanlar›, Çocuk
Ergen Psikiyatrisi uzmanlar›, nöroloji ve
dahiliye uzmanlar› ile birlikte, teoriyle,
prati¤i bilimsel çerçevede, etik ve
donan›ml› bir flekilde evrensel bir
çerçevede bütünlefltirebileceksiniz.
6 katl› ba¤›ms›z hizmet binam›zda
gerçeklefltirilecek olan e¤itimlerde;
psikiyatri ve psikolojiye iliflkin, tan›,
tedavi, günü birlik gözlem ve yat›fl,
psikoterapi, rehabilitasyon ve hizmetin
gerektirdi¤i nöroloji, dahiliye
uzmanlar›yla psikiyatrinin ilkelerini,
evrenselli¤ini, yeni bir bak›fl aç›s›yla
sentezleyerek akademik hayat›n›za yeni
bir pencere açacaks›n›z.
Amac›m›z; psikiyatri hastalar›na,
psikiyatri ve psikoloji alan›nda hizmet
vermek isteyen yeni meslektafllar›m›za
bilimsel donan›m kazand›rmak ayn›
zamanda pratiklerini gelifltirerek,
psikiyatri hastalar›na do¤ru ve güvenli
tedavi hizmeti vermektir.
Program›n içerisinde teori¤ini ve
prati¤ini kazanaca¤›n›z baz› bafll›klar flu
flekildedir:
Klinik görüflme teknikleri
Psikiyatride ve psikolojide temel
kavramlar
Konsültasyon iliyezon psikiyatrisi ve
E¤itim konular›
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
9.
10.
11.
12.
13.
14.
15.
16.
17.
18.
19.
20.
21.
22.
23.
Klinik Görüflme Teknikleri
Alkol-Madde Ba¤›ml›l›¤›
Psikiyatride ve Psikolojide Temel Kavramlar
Anksiyete Bozukluklar›
Duygudurum Bozukluklar›
fiizofreni
Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisi ve Psikosomatik T›p
Nörolojik Hastal›klar›n Psikiyatrik Yönleri
Dâhili T›pta Psikiyatrik Bozukluklar
Kad›n Hastal›klar› ve Do¤um Psikiyatrisi
Psikokardiyoloji
Psiko-Onkoloji
Psikosomatik Hastal›klar
Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi
Nöropsikolojik Testler
Zeka ve Kiflilik Testleri
Yeme Bozukluklar›nda Kognitif Yaklafl›m
Biliflsel Davran›flç› Terapiye Genel Yaklafl›mlar
Obsesif Kompulsif Bozukluk
T›bbi Hastalarda Biliflsel Davran›flç› Terapi
Cinsel ‹fllev Bozukluklar›
Arabuluculuk - Uyuflmazl›k Analizi ve Çözüm Teknikleri
Çift Terapisi ve Çift Dinamikleri
64
May›s 2014
psikosomatik t›p
Psiko-onkoloji
Gün hastanesi modeli çerçevesinde
tan›, tedavi ve rehabilitif tedavi
gözlem
Çocuk ergen psikiyatrisi
Alkol-madde ba¤›ml›l›¤›
Yafll›l›k psikiyatrisi
Cinsel ifllev bozukluklar›
Klinik psikoloji ve nöropsikoloji
Laboratuvar› (kiflilik ve zeka testleri)
Psikoterapiler (biliflsel davran›flç›
terapiler, cerrahi giriflim uygulanan,
fiziksel hastal›¤› olan ve kanser
hastalar›nda görülebilen psikiyatrik
hastal›klara yönelik özgün
psikoterapi programlar›)
Staj program›na;
- Psikoloji
- Psikolojik Dan›flmanl›k ve Rehberlik
- Hemflirelik
- Sosyal Hizmet Uzman› bölümlerinden
mezun veya ö¤renciler baflvurabilir.
Staj program› her ay›n bafl›nda bafllay›p
ay›n sonunda (4 hafta) bitmektedir.
E¤itim Koordinatörü
Ertu¤ Gül
[email protected]
0507 331 50 24
Adres:
Esentepe Mah. Gazeteciler Sitesi Matbuat Sokak
No:25 Esentepe/fiiflli/‹stanbul
Tel: 0212 274 78 78
Konsültasyon Liyezon
Psikiyatrisi ve
Psikosomatik T›p E¤itimi
ª
Ülkemiz Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisi ve Psikosomatik T›p (KLPP) akademik kadrosu bu
alanda Prof. Dr. Sedat Özkan önderli¤inde ekip olarak yeni bir e¤itim veriyor. Bu kurs özellikle
hastanelerde çal›flan; t›bbi, cerrahi ve onkoloji hastalar›n› gören psikologlar ve hemflireler için bir
ilk olacakt›r. Ayr›ca bu alana ilgi duyan ruh sa¤l›¤› ö¤rencileri için de ufuk açacakt›r.
Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisi ve Psikosomatik T›p, sa¤l›kta yeni bütüncül yaklafl›m›, sa¤l›k
sisteminde ça¤dafl aç›l›m› temsil eder. KLPP kursu, genel t›p hastalar›n›n psikiyatrik tedavisi,
psikoterapisi ve psikolojik bak›m konular›n› içermektedir. ‹çeri¤e afla¤›da yer verilmifltir;
Kurs içeri¤i
G Konsültasyan liyezon psikiyatrisi ve psikosomatik t›bb›n tan›m› ve geliflimi,
G Hastal›¤›n bedene oldu¤u kadar ruhun bedene etkisi (fiziksel-ruhsal durum etkileflimi),
G Genel t›pta psikiyatrik bozukluklar (anksiyete, depresyon, uyum güçlü¤ü,
deliryum, kiflilik de¤iflimleri vb.) ve ay›r›c› tan›s›,
Önkoflul:
Psikologlar, psikolojik
G Psikosomatik hastal›klar,
dan›flmanlar, aile hekimleri,
G Cerrahi, kardiyoloji, kad›n do¤um, iç hastal›klar›, nöroloji, cinsel ifllev
psikoloji yüksek lisans-
bozukluklar›, kronik hastal›klar gibi klinik durumlar›n psikiyatrisi,
doktora ö¤rencileri,
G T›bb› hastalarda klinik görüflme ve tan› yöntemleri,
hemflireler, psikiyatri
G Psikiyatrik konsültasyon ilkeleri ve süreci,
hemflireleri k›sa özgeçmiflleri
G Hasta psikolojisi ve hastal›k davran›fllar›,
ile baflvuru yapabilirler.
G Hastaya psikolojik yaklafl›m ve psikolojik bak›m ilkeleri,
G Hastalarda psikiyatrik ve psikolojik davran›flsal tedavi yöntemleri,
G T›bb› hastalarda psikoterapi (Kriz müdahale, Kognitif davran›flç› terapi vb..),
G Genel t›pta psikofarmakoloji,
E¤itim Koordinatörü
Ertu¤ Gül
0507 331 50 24
[email protected]
G Aile ve tedavi ekibine psikolojik destek.
E¤itim program›m›z Prof. Dr. Sedat Özkan sorumlulu¤unda yürütülmektedir.
May›s 2014
65
2014 Y›l› Seminer Konferans Takvimi
Tarih
‹çerik/Konuflmac›
Saat/Yer
14 Eylül 2013
Arabuluculuk
Av. Sevde Keçer Korkmaz, LLM. (Moderatör Prof. Dr. Sedat Özkan)
21 Eylül 2013
Öfke Kontrolü
Uzm. Dr. Zeynep P›nar Ve Nilay Erbay (Moderatör Prof. Dr. Sedat Özkan)
28 Eylül 2013
Epilepsi ve Psikiyatride Epilepsinin Yorumu
5 Ekim 2013
Yetiflkin Tip Dikkat Eksikli¤i Ve Hiperaktivite Bozuklu¤u (DEHB)
Uzm. Dr. ‹sak Pardo
Uzm. Dr. Zeynep P›nar ve Ertu¤ Gül
2014
2013
(Moderatör Prof. Dr. Sedat Özkan)
12 Ekim 2013
Çocukluk ve Ders Baflar›s›
26 Ekim 2013
Erkeklerde Cinsel Fonksiyon Bozukluklar›
2 Kas›m 2013
Organ Naklinde Organ Uyumu Ve Psikoloji
9 Kas›m 2013
‹letiflim Becerileri (‹letiflim Ça¤›nda ‹letiflimsizlik)
Dr. Psk. Nilüfer Alçalar (Moderatör Prof. Dr. Sedat Özkan)
16 Kas›m 2013
Çocukluk Ve ‹nternet Ba¤›ml›l›¤›
Uzm. Dr. Ifl›lay Alt›ntafl (Moderatör Prof. Dr. Sedat Özkan)
23 Kas›m 2013
Aflk Ve Ba¤lanma, ‹liflki Ba¤›ml›l›¤›
30 Kas›m 2013
Yas Ve Travma
7 Aral›k 2013
‹nternet ve Kumar Ba¤›ml›l›¤›
14 Aral›k 2013
Kad›nlarda Cinsel Fonksiyon Bozukluklar›
21 Aral›k 2013
Kanser Ve Psikoloji
28 Aral›k 2013
Psikosomatik Hastal›klar (Ruhun Aynas› Bedensel Hastal›klar)
4 Ocak 2014
Globalleflen Bir Problem Tip I› Diyabet Ve Psikososyal Problemleri
11 Ocak 2014
Sanat›n Psikoterapide ‹fllevi
18 Ocak 2014
Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon Ve Kronik A¤r› Bozuklu¤u
25 Ocak 2014
Çocukluk Ve Ergenlik Dönemi Yeme Bozukluklar›
1 fiubat 2014
Ruhun Izd›rab›n›n Bedenselleflmesi (Somatizasyon)
8 fiubat 2014
Obsesif Kompulsif Bozukluk (Saplant›lar-Tak›nt›lar) OKB –
15 fiubat 2014
Kad›n Do¤um Hastal›klar› ve Psikiyatrisi
22 fiubat 2014
Aflk›n Çocukluktaki ‹z Düflümleri
Dr. Ifl›lay Alt›ntafl (Moderatör Prof. Dr. Sedat Özkan)
1 Mart 2014
Sindirim Sisteminin Psikiyatrisi
Prof. Dr. Sebahattin Kaymako¤lu ve Prof. Dr. Mine Özkan
8 Mart 2014
fiizofreni
Uzm. Dr. Zeynep P›nar (Moderatör Prof. Dr. Sedat Özkan)
15 Mart 2014
MS ve Parkinson’un Psikiyatrik Yönleri
22 Mart 2014
Duygu Durum Bozukluklar› ( DDB )
Prof. Dr. Sedat Özkan
29 Mart 2014
Stres Ve Bedensel Hastal›klar
Prof. Dr. Mine Özkan
Uzm. Dr. Ifl›lay Alt›ntafl
Hem. Asl› Uslu (Moderatör Prof. Dr. Sedat Özkan)
Dr. Psk. Zeynep Armay ve Sindy fiulam (Moderatör Prof. Dr. Sedat Özkan)
Ba¤›ml›l›k Dan. Kinyas Tekin ve Hem. Asl› Uslu (Moderatör Prof. Dr. Sedat Özkan)
Prof. Dr. Erkan Topuz ve Dr. Psk. Zeynep Armay
Prof. Dr. Sedat Özkan
Prof. Dr. Nevin Dinçça¤
Yr. Doç. Dr. Nurhan Eren Ve Ba¤›ml›l›k Dan. Kinyas Tekin
11:00 – 12:00
Humanite T›p Merkezi
Prof. Dr. Cihan Aksoy Ve Prof. Dr. Sedat Özkan
Dr. Ifl›lay Alt›ntafl (Moderatör Prof. Dr. Sedat Özkan)
Dr. Psk. Nilüfer Alçalar ve Prof. Dr. Sedat Özkan
Uzm. Psk. Yasemin Ozan (Moderatör Prof. Dr. Sedat Özkan)
Prof. Dr. Mine Özkan
Prof. Dr. Mefkure Eraksoy ve Prof. Dr. Mine Özkan
Travma
19 Nisan 2014
Medya, Dizi ve TV’nin Çocuk ve Yetiflkin Davran›fllar›na Etkileri
12:00 – 13:00
Humanite T›p Merkezi
12:00 – 13:00
Humanite T›p Merkezi
Uzm.Dr.Tu¤ba Devecio¤lu
Uzm. Dr. Zeynep P›nar ve Nilay Erbay (Moderatör Prof. Dr. Sedat Özkan)
Uzm. Dr. Zeynep P›nar ve Uzm. Dr. Ifl›lay Alt›ntafl
(Moderatör Prof. Dr. Sedat Özkan)
12:00 – 13:00
Humanite T›p Merkezi
Uzm. Dr. Zeynep P›nar ve Nilay Erbay (Moderatör Prof. Dr. Sedat Özkan)
3 May›s 2014
Panik Bozukluk
10 May›s 2014
Yaflam Becerileri Gelifltirme
17 May›s 2014
Yafll›l›k Psikiyatrisi ve Bunama
24 May›s 2014
Ergen Olmak
Dr. Psk. Zeynep Armay (Moderatör Prof. Dr. Sedat Özkan)
31 May›s 2014
Alkol Madde ve Sigara Ba¤›ml›l›¤›
Uzm. Dr. Cavid Guliyev (Moderatör Prof. Dr. Sedat Özkan)
07 Haziran 2014
Aile ve Çift ‹liflki
Prof. Dr. Mine Özkan ve Uzm. Psk. Yasemin Ozan
Doç. Dr. Nazmiye Kocaman Y›ld›r›m
Doç. Dr. Sariye Tanyeri (Moderatör Prof. Dr. Sedat Özkan)
Uzm. Psk. Melis Gültekin (Moderatör Prof. Dr. Sedat Özkan)
SEM‹NER VE KONFERANSLAR ÜCRETS‹Z VE HALKA AÇIK OLARAK DÜZENLENMEKTED‹R
May›s 2014
12:00 – 13:00
Humanite T›p Merkezi
Uzm. Psk. Oya Çelik (Moderatör Prof. Dr. Sedat Özkan)
Motivasyon
66
12:00 – 13:00
Humanite T›p Merkezi
Prof. Dr. Sedat Özkan ve Ba¤›ml›l›k Dan. Kinyas Tekin
12 Nisan 2014
Zor Kifliliklerle Bafl Etme
12:00 – 13:00
Humanite T›p Merkezi
Uzm. Psk. Oya Çelik (Moderatör Prof. Dr. Sedat Özkan)
5 Nisan 2014
26 Nisan 2014
12:00 – 13:00
Humanite T›p Merkezi
12:00 – 13:00
Humanite T›p Merkezi