SAYI - Fikirtepe Platformu

Transkript

SAYI - Fikirtepe Platformu
1 HAZİRAN 2016 / SAYI 2 / FİKİRTEPE PLATFORMU’NUN AYLIK ÜCRETSİZ YAYIN ORGANIDIR
Hep birlikte büyük değişime
Fikirtepe’ye
kadın eli değdi
Fikirtepe’nin
çalışan kadınları
Fikirtepe
Platformu’nda
bir araya gelerek
keyifli bir sohbet
gerçekleştirdi.
Arka sıra: Ece
Bingöl, Benay
Ulutaş, Bengü
Akarca, Hande
Türkkan,
Suna Dursun,
Elçin Özmert,
Elif Sarıtaç,
Arzu Şık, Lale
Toraman, Sevgi
Pektaş, Elif Nur
Selvi. Ön sıra:
Demet Güven,
Özen Yeniçeri,
Kübra Kaya.
Sayfa 2-3-4
Efsanevi mimar Zaha
Hadid’in ardından
Çağla Büyükakçay:
Kortta tarih yazıyor
Nejat Yavaşoğulları:
Mimarlığı hiç bırakmadım
Bu ay hangi konsere ve
tiyatroya gidelim?
Sayfa 5
Sayfa 6-7
Sayfa 10-11
Sayfa 14
FİKİRTEPE’NİN KADINLARI
2
Fikirtepe’ye kadın eli değdi
Türkiye nüfusunun yarısı yani 38 milyonu kadın. İş hayatında kadının yeri yıllar geçtikçe artsa da hâlâ istenen oranda değil. Birçok kadın
çalışana ve yöneticiye göre de bu oranı arttırmanın yolu eğitimden ve istihdamda fırsat eşitliğinden geçiyor. Türkiye’de kadınlar hemen hemen
her iş alanında yer alıyorlar ancak bu alanda henüz hedeflenen gelişmiş ülke standartlarına ulaşılamadı. Bu nedenle günümüzde pek çok proje
ile hem kız çocuklarının eğitimi hem de istihdam eşitliği destekleniyor. Fikirtepe de kadın istihdamının bu anlamda desteklendiği ve oldukça
yoğun olduğu bir bölge. Çalışmaların tüm hızıyla devam ettiği inşaat şantiyelerinde ve ofislerde onlarca kadın görev alıyor. Fikirtepe’ye eli
değen ve yaşam alanlarını güzelleştiren başarılı kadınları yakından tanıdık ve iş hayatında kadının yerini bir de onlardan dinledik.
Fikirtepe için çalışan kadınlar Fikirtepe Platformu’nda bir araya gelerek Fikirtepe projesini ve kadının iş hayatındaki yerini konuştular. Soldan sağa ayaktakiler: Gülnaz
Karakollik, Elif Nur Selvi, Kübra Kaya, Arzu Şık, Demet Güven, Hande Türkkan, Ece Bingöl, Suna Dursun, Elçin Özmert, Lale Toraman, Bengü Akarca, Aynur Çolak, Merve
Didişen. Oturanlar: Sevgi Pektaş, Elif Sarıtaç, Özen Yeniçeri, Benay Ulutaş ve Fikirtepe Platformu Genel Müdürü İrfan Şükrü Yağcı.
ELÇİN ÖZMERT Nuhoğlu İnşaat Pazarlama Müdürü
- Artık Türkiye’de pek çok şeyin
değiştiği gibi “erkek egemen” sektör
kavramı da değişiyor bence. Şantiyelerde,
üretimde, işçilikte, her alanda kadınları
daha sık görmeye başladık ve ben de
inşaat gibi ağır bir sektörde kadın
sayısının her geçen gün artmasından
oldukça memnunum.
Uzun yıllardır bu işi gerçekten severek
yapmamdan ötürü gerek bilgi birikimi
gerekse sabır ve çalışmakla üstesinden
gelinemeyecek zorluk olduğunu
düşünmüyorum.
- Gençler bu zamanda artık biraz
sabırsız oluyorlar. Hemen para kazanıp
belli yerlere gelmek istiyorlar. Ama
başarılı olabilmenin belki de anahtarı çok
çalışmak.
Sabırlı ve girişken olmalarını, yenilikleri
her zaman takip etmelerini ve kendilerini
geliştirme fırsatlarını kaçırmamalarını
tavsiye ediyorum.
- Nuhoğlu İnşaat olarak bizler hem
şantiyelerimizde hem de ofislerimizde
oldukça fazla kadın eleman
çalıştırmaktayız ve inanın kadının fazla
olduğu ortamlarda disiplin daha kolay
sağlanıyor, işler daha hızlı ilerliyor, iş
süreçleri daha sağlıklı ve incelikli bir
şekilde işliyor. Erkeklerin bazı çalışma
alışkanlıkları kadın çalışanlar sayesinde
olumlu anlamda törpüleniyor diye
düşünüyorum.
- Fikirtepe gerçek anlamda İstanbul’un
Anadolu yakasının kalbi. Çok değil, en
fazla 4-5 sene içinde Fikirtepe bambaşka
bir çehre kazanacak. Sosyal olanakları,
güvenli yaşam alanları, ulaşım kolaylığı
ile iddia ediyorum ki İstanbul’un en
eşsiz en değerli lokasyonlarından biri
haline gelecek. Değeri her geçen gün
artan, yatırımcısına kazanç, oturanlarına
rahatlık, huzur sağlayan bir Fikirtepe
bekliyor bizleri. l
FİKİRTEPE’NİN KADINLARI
3
SEVGİ PEKTAŞ Pana Yapı, Teknik Ofis Şefi
- Tüm dünya genelinde erkek
egemenliği olan inşaat sektöründe
görev alan kadınların çalışmalarında,
doğal ve içgüdüsel özelliklerinden
olan hassasiyet, özen, disiplin öne
çıkarak sektörde farklı bakış açıları
yaratılmasını ve başarıyı beraberinde
getirmektedir.
- Özellikle yoğun tempo göz önünde
bulundurulduğunda kesinlikle diğer
sektörlere göre zorluk derecesi daha
fazla. Ama işinize olan hakimiyetiniz
ve ciddiyetiniz hemen hemen tüm
sorunların üstesinden gelmenize
yardımcı oluyor. Kadın eli değen her
işte olduğu gibi inşaat sektöründe de
disiplin ve hassasiyet öne çıkmaktadır. - Fikirtepe bölgesi, birkaç yıl
sonra Maslak / 4. Levent’te bulunan
panoramik görüntüden daha da
kaliteli ve önemli tasarım cephelerinin
bulunduğu bir görünüşe sahip olacak
ve sosyal, kültürel ve ekonomik
anlamda ciddi bir gelişme göstererek
İstanbul’un gözde muhitlerinden biri
olacaktır. l
ELİF NUR SELVİ Pana Yapı, Teknik Ofis, İnşaat Mühendisi
BENAY ULUTAŞ
Pana Yapı, Kurumsal İletişim ve Pazarlama Müdürü
- İnşaat da dahil olmak üzere erkeklerin
egemen olduğu bir sektör kalmadı diye
düşünüyorum. Diğer tüm sektörlerde
olduğu gibi, inşaat sektöründe de her
departmanda kadın çalışanlar var, kadın
yönetici sayısı da hızla artıyor.
- Yöneticilerimizin çoğunluğu erkek
ama bununla ilgili bir sorun yaşamıyorum,
aksine oldukça keyif alıyorum onlarla
çalışmaktan, hepsi çok özel insanlar.
Sahada çalışan kadınlar daha fazla sorunla
karşılaşıyordur diye tahmin ediyorum,
onları da dinlemek lazım.
- Pazarlama alanını seçecek kişiler her işi
yapmaya hazır olmalılar bence. Yeri geliyor
bir sanatçı gibi kreatif düşünüyoruz, yeri
geliyor mühendis gibi projeyi inceliyoruz,
yeri geliyor bir satış uzmanı gibi fikir
yürütüyoruz ve en önemlisi müşterinin
gözünden bakmaya çalışıyoruz.
- Kadın elinin değdiği her şeyin
güzelleştiğine inanıyorum. Kadın çalışanı
fazla bir şirketiz, yaptığımız işlere
de bu yansıyor. Görselliğe, estetiğe
önem veriyoruz, ayrıntıları gözden
kaçırmıyoruz, kadın gözüyle, hatta bir
anne gözüyle bakarak, projelerimizi
geliştiriyoruz, iyileştiriyoruz.
- İstanbul’un en değerli
lokasyonlarından biri olan Fikirtepe’de,
planlı bir kentsel dönüşüm projesi hayata
geçti. Master plan kapsamında büyük bir
dönüşüm yaşanacak. Pana Yapı olarak
Fikirtepe bölgesinde birbirinden özel 5
Brooklyn projesinde toplamda 4 binden
fazla konut üreteceğiz. Fikirtepe’nin en
büyük inşaat alanına sahibiz, bu bağlamda
Yeni Fikirtepe’nin oluşmasında etkimiz
oldukça fazla. İlk Fikirtepe projemiz olan
Brooklyn Park’ı Aralık 2016 yılında teslim
edeceğiz. Bizden sonra da yıl boyunca
çok fazla proje teslimi olacak. 2018 yılı
itibariyle Yeni Fikirtepe yavaş yavaş
ortaya çıkmış olacaktır. l
KÜBRA KAYA Erkan İnşaat, Mimar
- İnsanlarda genel olarak; şantiyede erkek yoğunluğunun fazla
olmasından dolayı kadınların bu işi yapamayacağı algısı uyandırılsa
da görüldüğü gibi eğer kadının önü açılırsa her işin altından başarıyla
kalkacaktır. Şantiyede belirli mesai saatleri var gibi görünse de
aslında yok. Bu nedenle beni en çok zorlayan kısmı, yorucu olması.
- Şantiyemdeki en genç çalışan olarak şunu söyleyebilirim
ki; projenin büyüklüğüne bakıp korkmasınlar, kendi güçlü
özelliklerine odaklanarak doğru departmanı hedeflesinler, soru
sormaktan ve öğrenmekten çekinmesinler.
- Şantiyede kadın ve erkek arasındaki en önemli fark bana göre
iletişimdir. Erkek yönetici, çalışanlarla bir süre sonra daha içli dışlı
olmaktadır; oysa kadın yöneticiyle, çalışanlar arasında iletişim her
zaman seviyeli bir şekildedir. Ayrıca kadınların daha disiplinli ve
düzenli olduğunu düşünüyorum.
- Birkaç yıl sonra Fikirtepe’yi; çarpık kentleşmenin düzeltildiği,
yaşanılır, güvenli, konforlu, alt yapısının ileriki teknolojilere uyum
sağlayacak olması ve her açıdan değeri artacağı için değişime örnek
bir yer olarak görüyorum. l
- İnşaat denilince herkesin aklına gelen “demir, beton, tuğla,
çamur” gibi erkeksi ifadeler, bayanların inşaat sektörüne
girmesiyle biraz daha yumuşadı. Kadınlar için ilk adaptasyon
sürecinde farklı bir ortammış gibi duruyor fakat sonradan bu
farklılıklar olağan olarak görünmeye başlanıyor.
- Bu alanda çalışmak isteyen gençlere aktarmak istediğim;
mesleğinizi çok sevin, gerisi gelir!
- Bu sektörde iyiyseniz, kadınsanız ve yapmanız gereken
başka sorumluklarınızda varsa “yemek, bulaşık, çamaşır,
çocuk, vb” işte zorluklar burada başlıyor, çünkü inşaat sektörü
7/24 çalışan bir sistem, bizim de herkes gibi bu sisteme ayak
uydurmamız gerekiyor.
- Kadın olduğumuz için sorunların çözümüne daha hassas
yaklaşmamız, daha detaylı, ayrıntıcı, disiplinli ve düzenli
yapımız projelere olumlu olarak yansıyor. Lokasyon olarak çok
iyi bir konumda bulunan Fikirtepe, sosyal donatı alanlarının
aktif hale gelmesiyle birlikte herkesin yeni gözdesi olacak. l
LALE TORAMAN
Şua İnşaat,
Satınalma Müdürü
- Yaptığınız işte kararlı bir şekilde
durduktan sonra kadın olmanız saygı
duyulmamanız anlamına gelmiyor.
Bu tamamen sizin duruşunuzla ilgili.
Herhangi bir firmada herkes satın
almacı olmak ister. Bu açıdan kendini
kabul ettirmek zor. Bu nedenle işinizi
düzgün yapmanız gerekiyor. Bir
kadın her yerde çalışabilir yeter ki
kendine güvensin. Kadınların çalıştığı
şantiyelerde her zaman daha saygılı ve
düzenli bir ortam oluşuyor.
- Fikirtepe, Anadolu yakasının
en prestijli bölgelerinden biri hale
gelecek. Bir iki proje bittikten ve yaşam
başladıktan sonra Fikirtepe ile ilgili
olumsuz düşüncelerinin değişeceğine
inanıyorum. l
BENGÜ AKARCA Şua İnşaat, Mimar
- Erkek egemen bir düzende çalışmak
zor ancak bu şekilde bazı şeylerin
değişebileceğini düşünüyorum.
Erkeklerin, kadının varlığına alışmalarıyla
bazı şeylerin değişmesi mümkün.
- Pozisyonun getirdiği zorluklar
elbette ki var. Ama her şekilde bu
zorlukların üstesinden geliniyor. Tüm
mesleklerde olduğu gibi, bu da insan
ilişkisi gerektiren bir meslek. İlaveten
sabırlı olmak gerektiğini düşünüyorum.
- Fikirtepe’yle ilgili bir öngörüm
yok, şu sebeple, o bölge tüm inşaat
firmalarının sürekliliğini sağlayıp işlerini
teslim etmeleri ve insanların yerleşmesi
durumunda yaşayacak bir yer. Bu
sürekliliğin olup olamayacağını da
zaman gösterecek. l
FİKİRTEPE’NİN KADINLARI
4
ELİF SARITAÇ
Erkan İnşaat,
Peyzaj Mimarı
- Erkek yoğunluğunun fazla olduğu
inşaat sektöründe bir kadın olarak
çalışmaya olumsuz bakılmasının nedeni;
kadınların bu alanda başarısız olmaları
ile ilgili değildir. Bu durum kadınların
becerilerine, deneyimlerine ve güçlü
özelliklerine uygun departmanlarda
görevlendirilmemelerinden
kaynaklanmaktadır. Bu süreci iyi
yönetemeyen erkekler, kadınların iyi
bir yönetici olabileceklerini kabul
ederlerse kadınlar için bu başarılı süreç
başlayacaktır.
- Şantiye çalışma saatleri çok uzun olan
ve her zaman tehlikenin fazla olduğu
bir ortamdır. Her daim dikkatli olmayı
gerektirdiği için insanı ekstra yorar. Bu
konularda sorun yaşamamak iyi bir ekip
çalışması sağlamak gerekmektedir.
- İnşaatta çalışmaya başlayacak genç
kadınlarımızın erkeklerin çoğunlukta
olduğunu düşünüp umutsuzluğa
kapılmamaları gerektiğini, “iş işte
öğrenilir” felsefesi ile kendilerine daha
fazla tecrübe katmalarını öneririm.
Şantiyede de kadınların özeni sayesinde
işler daha düzenli, imalatı geri çevirmeyen,
hatasız, temiz ve ikili ilişkilerin daha
SUNA DURSUN
Vartaş İnşaat, Kurumsal İletişim Müdürü
sağlıklı olduğu bir üretim süreci
oluşmaktadır.
- Fikirtepe, çarpık kentleşmenin ortadan
kaldırıldığı, daha sağlıklı, güvenilir ve
lüks konutların olduğu, her insanın
yaşam standardına uygun konutlaşmanın
yapıldığı bir yaşam alanı olacak. Fikirtepe
bölgesi sosyokültürel kalitenin artacağı
insanların algısında bulunan “kötü”
imajının düzeltileceği ve arsa değerinin
artacağı İstanbul’un gözde semtlerinden
biri olacaktır. l
ECE BİNGÖL
SVR Group, Satış ve
Pazarlama Müdürü
- Müteahhit cephesinden bakıldığında
erkek egemen bir sektör gibi görünebilir.
Ancak bu sektörün kilit departmanları
denilebilecek satış ve pazarlamaya
baktığımızda oldukça fazla sayıda
kadın istihdamı görebilirsiniz. Bugün
büyük inşaat şirketlerine baktığımızda
yönetim kademelerinde, hatta yönetim
kurullarında azımsanmayacak sayıda
kadının yer aldığını görüyoruz.
- Her mesleğin kendine özgü zorlukları
var kuşkusuz. Bu zorluklar karşınıza çıkan
beklenmedik sorunlardan kaynaklanıyor.
İnşaat gibi bir sektörde her an bir sorunla
karşılaşmanız mümkün. Bu gündelik, rutin
bir sorun da olabilir, öngörülemeyen,
aniden karşınıza çıkan büyük bir sorun
da olabilir. Bu sorunlara karşı hazırlıklı
olmanız, bir hareket planınızın, kriz
planınızın olması gerekir. Ayrıca,
yaklaşımınızın çözüm odaklı olması büyük
önem taşımakta. Pozitif bir yaklaşıma
sahipseniz, karşılaştığınız sorunların
üstesinden gelebilirsiniz.
- Öncelikle yaptıkları işte bilgi sahibi
olmaları, ancak bununla yetinmeyerek
kendilerini sürekli eleştirmeleri gerekir.
Sektörde gerek teknolojik açıdan, gerek iş
makineleri ve inşaat malzemeleri açısından
hızlı bir değişim söz konusu. Bu yeniliklere
ayak uydurmanız, değişimin gerisinde
kalmamanız gerekir. İnşaat sektörünün
hangi alanında olursa olsun, kadınların
üretimi erkeklerin üretiminden farklı
değil.
- Fikirtepe hızla kabuk değiştiriyor. Şu
an dev bir şantiye görünümünde, ancak
projeler tamamlandığında şehir içinde
şehir görünümüne kavuşacak. Yalnızca
konut alanı olarak değil, ofis merkezi
olarak da Anadolu yakasının cazibe
merkezlerinden biri olarak öne çıkacak. l
Gayrimenkul sektöründe kadın olmak
zor ama daha önce birçok sektörde
kadınların ulaştığı başarı bu sektörde de
sağlanacaktır. Kadınların detaylı ve titiz
çalışma prensipleri ve kararlı oluşları
bir avantaj. İşteki yöneticiliğin yanında
aileleri ile ilgili üstlenmek durumunda
oldukları çok sayıda sorumlulukları
bulunduğundan hızlı ve pratik olmaları
gerekiyor. Şirketlerine bağlılıkları
daha yüksek, işlerine yüreklerini de
koyabiliyorlar. Rasyonel karar alma
ve verilerle hareket etme konusunda
çok başarılılar. Sezgilerinin güçlü
olmasını da iletişim becerileri ve insan
kaynakları yönetiminde fark yaratıcı
unsurlar olduğuna inanıyorum. Farklı
bakış açıları, duygusal zekâ yüksekliği,
üretken ve toparlayıcı olmaları da
önemli artılar.
Erkek egemen bir şantiye ortamına
karşın, inşaat sektöründe yönetim
ve satış kadrolarında kadın çalışan
sayısı giderek artıyor. Karşılaştığım
zorlukların kadın-erkek ayırımı
yapılmaksızın genelde tüm
yöneticilerin yaşadıklarından farklı
olduğunu düşünmüyorum. Konut satın
alma kararında kadınlar çok etkili.
Empati yetenekleri, farklı bakış açıları
ve yaratıcı yaklaşımları ile kadınların bu
süreçleri yöneten kadrolarda yer alması
büyük avantaj.
İnşaat sektörü uygulama alanlarında
erkek egemen bir ortam var. Ayrıca
sahada 7/24 çalışılan yoğun bir tempo
da söz konusu. Ama kadın çalışanların
daha fazla olduğu şantiyelerde
işlerin mutlaka daha düzenli ve titiz
yürüyeceğine inanıyorum. Çalışmak
ve yükselmek için engelin cinsiyet
olmayıp, söz konusu yöneticilerin
donanımı, başarma azmi, sorumluluk
alma, sürekli değişim ve gelişim
isteği, fark yaratma arzu ve becerisi,
geniş ve stratejik bakış açısı gibi
konulara yaklaşımının önem taşıdığını
düşünüyorum.
Kadınlara bu sektörü öneriyorum.
İnşaat sektörünün, nüfus artışı, hızlı
kentleşme ve özellikle de kentsel
dönüşüm projeleri ile daha uzun yıllar
Türkiye’nin lokomotif sektörlerinden
biri olmaya, ekonomiye ve istihdama
olan kayda değer katkısını sürdürmeye
devam edecek güçlü bir potansiyele
sahip olduğunu söylemek mümkün.
Başarma azmi, çalışkanlık, ekip
çalışması, hep daha iyiyi hedeflemek,
gelişim ve değişime açık olmanın
kariyer basamaklarında yukarılara
çıkabilmek için olmazsa olmazlardan
olduğunu düşünüyorum.
Kentsel dönüşüm ülkemizin
vazgeçilmez bir politikasıdır. Tüm
Türkiye’de, deprem ve afet riski taşıyan
6,7 milyon konutun önümüzdeki
20 yıl içerisinde yenilenmesi
öngörülüyor. Ülke genelinde afet
riski taşıyan, depreme dayanıksız,
sağlıksız ve düzensiz yapıların, sağlıklı,
güvenli ve modern kent yaşamının
gereklerine uygun yaşam alanlarına
dönüştürülerek, planlı ve düzenli bir
kentleşme hedefleniyor.
Bugün Türkiye’nin ilk planlı
kentsel dönüşüm projesi ve sembol
bölgesi olan Fikirtepe’de dönüşüm
tamamlandığında; bölge fiziksel, sosyal,
ekonomik ve çevresel olmak üzere
tam anlamıyla bir kentsel ve sosyal
gelişim sürecini tamamlamış olacak.
İstanbul’un en değerli lokasyonunda
yer alan Fikirtepe’nin; kent dokusuyla
bütünleşen ve modern mimarinin
tüm unsurları kullanılarak tasarlanan
yapıları, sunduğu tüm olanakları
ve alternatifli ulaşım olanaklarıyla
önümüzdeki yıllarda İstanbul’a değer
katan ve yatırımcısına sürdürülebilir
kazanç sağlayan simge bir kentsel
dönüşüm projesi olacağına inanıyoruz.
Bölgede yer alan “RENOVIA
İSTANBUL” projemizi de tüm bu
unsurları düşünerek tasarladık. Biz bir
rüya hayal ettik, bu bir Kadıköy rüyası,
adına da “RENOVIA İSTANBUL” dedik.
Geleceğin büyük değerlerini bugünden
fark edebilenler ve doğru yatırım
yapmak isteyenler için özel ve farklı bir
proje. Kentsel dönüşüm oldukça uzun
ve zorlu bir süreç, bu nedenle kentsel
dönüşüm bir kesimin sorumluluğuna
bırakılmamalı, herkes elini taşın altına
koymalı. Zaman zaman zorlukları
da beraberinde getiren bu alanda
VARTAŞ olarak biz, kentsel dönüşüm
felsefesini özümseyerek üzerimize
düşen sorumluluğu aldık ve bu alanda
sahip olduğumuz tecrübe ve vizyonla
şehir ve hayatı daha değerli kılan
özgün projelere imza atmaya devam
ediyoruz. l
FİKİRTEPE’NİN KADINLARI
ÖZEN YENİÇERİ CC Yapı
Kurucu Ortağı, Mimar
5
Binaları ve şehirleri
dile getiren mimar
Mart ayının son günlerinde kaybettiğimiz Irak asıllı İngiliz mimar ZAHA HADİD, ölümünün
ardından mimarlık dünyası ve özellikle de insanlık için eşsiz eserler ve devasa bir ilham bıraktı.
- Erkek egemen sektörde kadın olmak
pozitif yönde bir etki yapıyor, en azından
benim için öyle oldu diyebilirim. Eskiye
oranla, hem sektördeki hem de sahadaki
erkekler kadınların varlığını kabullenmiş
durumdalar günümüzde, ancak bilgi ve
etkinliklerini kabullenmeleri konusunda
daha alınması gereken yol var. Uzun
vadede, hele de projelerin başarısında,
kadın vizyonunun katkısı belirgin şekilde
fark edilmekte. Benim için şirketimizdeki
sorumluluklarımın getirdiği doğal zorluklar
var tabii ki, ancak kadın olmaktan değil, işin
doğasından kaynaklı.
Öte yandan, kadın olmanın kattığı, çok
yönlü ve aynı anda düşünüp, planlayabilmek,
detayları fark ve analiz etme ve çözme yetisi
bir de karşınızdaki erkekler ile tartışırken,
pazarlık ederken, size göstermeye
çalıştıkları, saygı /hoşgörünün getirdiği
avantajları doğru kullanmanın sağladığı
avantajı yabana atmamak gerekir. Bu
avantajları bilinçli kullanarak, biraz nezaket,
yerinde otorite, hasılı kadife bir yumrukla
işler yürüyor bir şekilde. Her alanda,
istemek, çalışmak, kendini geliştirmek,
görmeyi istediğin saygıyı göstermek,
çalışmak ve çalışmak, her gence tavsiye.
- Fikirtepe, şehrin göbeğinde kalmış son
birkaç yerleşim alanından bir tanesidir ve
yenilenmiş damarları ve kanı ile uzun yıllar
atmaya devam edecek, şehrin kalbi olarak
kalacaktır. l
ARZU ŞIK Haldız İnşaat,
Teknik Ofis Şefi
l Serpentine Sackler Gallery (Londra)
l Riverside Museum (Glasgow)
DAN
N
I
RD
A
Z
aha Hadid 1980’li yılların
sonunda ortaya çıkan
postmodern mimari olarak
tanımlanan dekonstrüktivizmin en
önemli temsilcilerinden biri.
Hadid, Britanya Mimarları Kraliyet
Enstitüsü’nün altın madalyasına değer
görülen ve 2004 yılında da Pritzker
Mimarlık Ödülü’nü alan ilk kadın
mimar olarak yakın tarihimize adını
altın harflerle yazdırdı.
Zaha Hadid’in dünyaya gözlerini
kapatmadan önce ölümsüzlüğünü ilan
eden eserleri mimarlık dünyası için eşi
bulunamayacak birer örnek niteliğini
taşıyor. Uç çizgilere sahip, sıradışı
eserleri nedeniyle bir kesim mimar
tarafından eleştirilen diğer mimar
ve akademisyen grupları tarafından
da övgüye tutulan Hadid’in aslında
bilinenin aksine teorik, etkili, kalıpları
yıkıcı olan projelerinin pek çoğu
başlarda inşa edilmemiştir.
Pek çok uluslararası yarışmanın
kazananı olan Hadid, özellikle Hong
Kong’daki Tepe kulübü (1983),
Galler’deki Cardiff Körfezi opera
binası (1994) ve İsviçre’deki Basel
Kumarhanesi (2005) projeleriyle ödüle
layık görüldü.
Mimarlık dünyasının hızlı bir şekilde
dikkatini çeken, dünyanın dört bir
yanında şehir planlamasından projelere
kadar birçok tasarıma ve esere imza
atan Hadid, 2008 yılında Forbes
dergisinin “Dünyanın en güçlü 100
kadını” listesinde 69’uncu sırasında yer
almayı başardı. l
l Haydar Aliyev Center (Bakü)
l Phaeno Science Center (Wolfsburg)
l Dubai Opera House (Dubai)
İstanbul’un en gözde merkezlerinden
biri olacak olan Fikirtepe hem ticari, hem
yaşamsal olarak hak ettiği yere yapılacak
olan prestijli projelerle geleceğine Haldız
Grup olarak inanıyoruz. Ayrıcalıklı ve
özel olan bu bölgede konut projemizle
gelecekteki Fikirtepe’ye artı değer katarak
hak ettiği kaliteli yaşamı inşa ederken hem
gururlu hem heyecanlıyız. l
İnsanlar ölümlü, eserleri ise ölümsüzdür
Gelecek nesle emanet ettiği
ilhamı ile dünyanın dört bir yanında
unutulmayacak izler bırakan ünlü
mimar, son yıllarda kökenlerinin
bağlı olduğu ülke Irak için yeni bir
merkez bankası bina tasarımı üzerinde
çalışmalara başlamıştı. Merkez Bankası
bina tasarımı aynı zamanda Hadid’in
kendi ülkesi için yapacağı ilk projesi
olacaktı. Hong Kong, Almanya ve
Azerbaycan gibi ülkelerde de başarılı
projelere imza atan Zaha Hadid’in
kuşkusuz 6 projesi mimarlık dünyasını
kasıp kavuran bir üne sahip. l
l Guangzhou Opera House (Guangdong)
BİR BAŞARI ÖYKÜSÜ
6
ÇAĞLA BÜYÜKAKÇAY
DENİZ ÜLKÜTEKİN
Y
irminci yüzyılın başından
itibaren eski kıtadan tüm
dünyaya yayılan tenis
çılgınlığına hep uzaktan bakan bir
ülke olan Türkiye, yeni binyılla
birlikte biraz olsun kortlarda kendini
göstermeye başlamıştı. İpek Şenoğlu,
Marsel İlhan gibi isimlerin gösterdiği
başarılar, her ne kadar “biz de
kortlarda varız” demeye yetmese de,
en azından ekranları başında futbol ya
da basketbol değil de tenis izlemeyi
tercih eden küçükler için bir hayal
kurma fırsatı veriyordu...
Ne olduysa son iki ayda oldu.
Önce bir WTA turnuvasında ilk
zaferimizi elde ettik, ardından Fransa
Açık Tenis Turnuvası’nda (Roland
Garros) ilk defa ana tablo maçları
için korta adım attık. Bu başarıların
önde gelen ismi Çağla Büyükakçay’dı.
İstanbul Cup’ta gösterdiği başarının
teri kurumadan Fransa’ya yol aldı
ve eleme maçlarındaki rakiplerini
geçerek, tenis takviminin en prestijli
dört turnuvasından biri olan Roland
Garros’ta adını ikinci tura yazdırdı.
Kendisinden yedi yaş küçük İpek
Soylu ve Marsel İlhan da onun gibi
birinci turdaydı. Türk tenisinin tarihi
yazılmaya başlanmıştı.
ADANA’DA BAŞLAYAN HİKÂYE
İstanbul Cup’ı kazanmasıyla
Çağla Büyükakçay
basının da ilgi odağı oldu.
Fotoğraf: ORHUN ATMIŞ
Kebabın ve sıcakların merkezi
olarak bilinen, ama tenis dünyasına
kazandırdığı yeteneklerle pek de
tanınmayan güzide şehrimiz Adana’da
başlıyordu Büyükakçay’ın hikâyesi.
Anne babası her ne kadar birer tenis
sevdalısı olmasalar da, spora aşina
kimselerdi ve sosyal zamanlarının
çoğunu bir tenis kulübünde
geçiriyorlardı. Bir gün, “bizim kızı
tenise başlatsak mı” dediler. Amaçları
küçük Çağla’nın sosyalleşmesi ve
spor yaparak vaktini eforunu olumlu
harcamasıydı büyük ihtimalle. Ancak
Çağla bununla yetinecek gibi değildi.
Birlikte ders aldığı yaşıtlarından çok
daha yetenekli olduğunu hemen
belli etti, hobi olarak başlayan tenis
macerası bir anda ciddiye binmiş,
ufak turnuvalar ve başarılarla
zaman ayırılması gereken bir uğraşa
dönüşmüştü.
Küçüklükten beri taşıdığı tenis
sevgisini bir kariyere dönüştürmek
için karar verme zamanı 14 yaşında
gelecekti. Önünde bir rol modelinin
olmadığı bir ülkede ilerlemek istediği
yolda boşa harcanmış yıllar ve
BİR BAŞARI ÖYKÜSÜ
7
KORTTA TARİH YAZIYOR
Şu sıralar “Fransa Açık Tenis
Turnuvası Roland Garros”ta
tarih yazılıyor. Tenisçimiz Çağla
Büyükakçay, elemelerle
başladığı mücadelesinde
ikinci tura çıkarak büyük
başarı gösterdi. Geçen
ay İstanbul Cup’ı
kazanarak, Türk tenis
tarihine adını altın
harflerle yazdıran
Büyükakçay, milyonları
ilk defa bir tenis maçı için
ekranları başına toplayarak,
spor tarihimizde görülmemiş
bir olayın da mimarı oldu.
Fransa’da büyük başarı
gösteren ve gururumuz olan
Çağla Büyükakçay’ın daha nice
zaferler yaşatacağını korttaki
başarılarını sürdüreceğini
umuyor ve diliyoruz...
emeklerle birlikte kalakalma riskini göze
alarak, yola çıktı Büyükakçay, annesiyle
birlikte İstanbul’a geldi. En yakınları dahi
“tenisten ne olacak” derken, annesinin
desteğiyle çalışmaya devam etti
Büyükakçay. Kısa sürede de yeteneğini
ve bu işte bir geleceğinin olduğunu
belli etti. Ancak önüne bir başka engel
daha çıkıyordu bu sefer. Sponsorluk!
Tenisin yerleşik olduğu ülkelerde başarı
potansiyeli olan her sporcu sponsorlar
tarafından desteklenirken, Türkiye’de
çokları tenise yapacağı yatırımın
kendisine nasıl geri döneceği konusunda
fikir sahibi değildi. Ya akıl dışı hedeflerle
sporcuların karşısına çıkıyor ya da kibarca
reddediyorlardı.
Büyükakçay, hırslı
yapısıyla maçlar sırasında
fotoğrafçılara da ilgi çekici
görüntüler sunuyor.
yakalayamadığı başarılardı... Tenis
dünyası, son yıllarda hızla yükselen ve
17-18 yaşlarında ilk 50’ye girip, önemli
turnuvalarda başarı göstererek, birkaç
yıl içinde aynı hızla düşüşe geçen ve
kaybolan çok sayıda kadın tenisçi ile
karşılaşmıştı.
Bu isimler özellikle sponsor taleplerini
karşılamak için gereğinden fazla
turnuvaya katılarak enerjilerini çabuk
tüketiyor ve erken bıkkınlık yaşayarak
tenisten kopuyorlardı. Büyükakçay’ın
ise böyle bir amacı yoktu, o basamakları
adım adım çıkmayı hedefliyordu. Zirvede
kalıcı olması için yeterince olgunlaşması
gerektiğinin farkındaydı.
MADDİ ZORLUKLAR
KISITLI İMKÂNLAR
Sahada rakipleriyle mücadele etmeden
önce sahaya çıkmasını sağlayacak
şartları sağlamak için de mücadele
etmesi gereken Büyükakçay, küçük yaş
gruplarında oldukça kısıtlı imkânlarla
rakiplerinin karşısına çıktı. Bir zaman
sonra artık görmezden gelinmesi
imkânsız hale gelmişti. Kendisine destek
verenler “dünya sıralamasında ilk 250’ye
girmek ve bir Grand Slam’de ilk tur
maçı oynamak” hedefleri koymuştu
genç tenisçinin önüne. Söylemeye gerek
var mı? Bunlar daha bir Türk tenisçinin
20’li yaşların başında yaşadığı en
büyük problem zihinsel yetersizliklerdi.
İlk 100’deki tenisçilere karşı oynadığı
maçlarda başabaş oynuyor, galibiyetin
eşiğine geliyor, ama maç puanını
kazanmaya sıra geldiğinde başarılı
olamıyordu.
Bu kendi deyimiyle, tenisçiler arası
değil, ülkeler arası farktan kaynaklanan
bir eksiklikti. Kendisiyle birlikte yola
çıkan Türk tenisçilerin de aşmaları
gereken mental bir bariyerdi. Öyle bir
engeldi ki Büyükakçay’ın herhangi bir
turnuvada kazandığı maç ve geçtiği tur,
Türk tenis tarihinin önemli bir başarısı
olarak tarihe yazılabiliyordu. Zaman
içinde Grand Slam’de eleme oynayan
ilk tenisçi, Akdeniz Oyunları’nda
altın madalya alan ilk tenisçi, dünya
sıralamasında ilk 200’e giren ilk tenisçi,
uluslararası bir turnuva kazanan ilk
tenisçi olarak tenis tarihimize adını
yazdırdı Büyükakçay. Ancak her hedef
bir yenisini getiriyordu. Şimdi sırada bir
WTA turu kazanmak vardı...
KAFADA KAZANMAK
1989 doğumlu Büyükakçay,
15 yaşından beri İstanbul Cup’ta
oynuyordu. Turnuva Büyükakçay’ın
kariyerine paralel olarak her sene biraz
daha önem kazanıyor ve daha yüksek
profilli tenisçileri ağırlıyordu. Sekiz
yıllık tecrübenin ardından artık bu sene
kazanma zamanıydı. İlk turu geçtiğinde
bu başarısı pek de önemsenmedi, ama
maçlar ilerledikçe kortta sıradışı birşeyler
olduğu anlaşılıyordu. Büyükakçay finale
doğru giderken, oyun kalitesi de her
maç biraz daha artıyordu. Sonunda
final günü gelip çattı... Garanti Koza
Arena’da futbol ve basketbol maçlarını
andıran bir kalabalık vardı. Bu kalabalık,
tenisin geleneksel sessizliğine uyum
göstermekte epey bir zorlanıyor,
hakemden sık sık uyarı alıyor, ama
Büyükakçay için de büyük bir motivasyon
kaynağı oluyordu. Türk tenis tarihini
değiştiren başarısının ardından herkesten
çok Büyükakçay şaşkındı. Maçın son
dakikalarını, Dünya Kupası’nda oynayan
Türk milli takımını izler gibi izlemişti
milyonlarca kişi. Bu galibiyet aynı
zamanda Büyükakçay’ı tenisin devleri
arasına taşıyordu. O artık dünyanın en
iyi 88. tenisçisiydi. Öyle büyüktü ki bu
ani ilgi patlaması, Büyükakçay adına
birkaç hafta sonra yapılan KPSS sınavı
sorusunda bile rastlanıyordu artık.
Memur olmanın yolu Çağla Büyükakçay’ı
takip etmekten geçiyordu belki de.
ZAFER ZAMANI
Günde en az 5-6 saat tenis oynamak,
boş zamanını yoga, yüzme gibi tenise
yararlı olacak aktivitelerle geçirmek,
yaşıtları hayatlarını yaşarken, Dubai’de
Kanada’da ya da Afrika’da bir yerlerde
turnuva oynamak... Tenisin başarı için
gerektirdiği fedakârlıklardan sadece
birkaçı. Önünde bilinmeze doğru adım
atarken fedakârlık ettikleri düşünülünce
Büyükakçay’ın başarısının sportif
yönünün yanında karakteri gösterisi
açısından da önemi büyük. Ancak bu bir
son değil, yeni başarılar için başlangıç.
Büyükakçay’ın da gideceği daha çok yol
var. l
8
5. Uluslararası
İç Mimarlık
Sempozyumu’nun
ardından
Mekân tasarımında
yenilikçi yaklaşımlar
3-6 Mayıs tarihleri arasında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sedad Hakkı Eldem Oditoryumu’nda beşincisi düzenlenen
Uluslararası İç Mimarlık Sempozyumu yerli ve yabancı akademisyenlerin, tasarımcıların ve mimarların katılımı ile gerçekleşti.
Soldan sağa: Ahmet Yoldar (Erkan İnşaat), Ali Rıza Kılıç (Teknik Yapı), Fikirtepe Platformu Başkanı Ali Nuhoğlu (Nuhoğlu İnşaat),
Nazmi Durbakayım (İNDER Başkanı, Teknik Yapı), Abdullah Baysal (İNDER), Fikirtepe Platformu Genel Müdürü İrfan Şükrü Yağcı.
F
ikirtepe Platformu’nun elmas
sponsorluğunu üstlendiği ve ‘’Mekân
Tasarımında Yenilikçi Yaklaşımlar’’
teması kapsamında ziyaretçileri ile
buluşan sempozyum, dört gün boyunca
değerlendirilen konular ve yayınlanan
bildirgeler ile mekân tasarımına farklı bir
bakış açısı getirdi.
Tasarım ve Tasarımcının Bağımsızlığı,
Özgünleşebilme, Gelenek-Gelecek
İlişkisi, Kültürel Perspektifte Yenilikçilik,
Yenilenmenin Önündeki Engeller,
Sanayi-Üretim ve Yenilik Üçlüsü,
Sosyal Medya ve Yeni Mekân Algısı,
Teknoloji ve Melez Mekân, Yenilikçiliğin
Sürdürülebilirliği gibi birçok başlık
altında dikkat çeken konularının masaya
yatırıldığı sempozyumda; alanında uzman
isimler, yerli ve yabancı tasarımcılar,
akademisyenler ile kamu kurum ve
kuruluşları temsilcileri sunumları ile
sempozyum takipçileriyle buluştu.
Fikirtepe Platformu’ndan platform
başkanı Ali Nuhoğlu ve yönetim kurulu
üyesi Nazmi Durbakayım’ın da katıldığı
açılış töreni ile akademisyenler, öğrenciler,
kamu ve iş dünyasından çeşitli isimlerin
katılımıyla sempozyuma keyifli bir
başlangıç yapıldı.
FİKİRTEPE’NİN GELECEĞİ
Fikirtepe Platformu Yönetim Kurulu
Başkanı Ali Nuhoğlu Fikirtepe’deki
kentsel ve sosyal dönüşümü anlattı.
Özel sektörde ve kamu alanında başarılı
projelere imza atmış olan İBB Başkan
Danışmanı Tülin Ersöz, Mimar Sinan
Güzel Sanatlar Fakültesi’ndeki öğrencilik
yıllarına da değinerek, güzel bir açılış
konuşması ile sempozyuma destek verdi.
Fikirtepe Platformu Yönetim Kurulu
Başkanı Ali Nuhoğlu ve Yönetim Kurulu
Üyelerinden Nazmi Durbakayım,
Fikirtepe’deki kentsel ve sosyal
Fikirtepe
Platformu, iş
güvenliğine
verdiği öneme
dikkat çekmek
amacıyla
oturum
aralarında
sempozyumun
ilk gününde
isme özel
baret hediye
etti...
dönüşümü, buradaki yenilikçi yaklaşımı ve
Fikirtepe’nin geleceğini anlattı.
Sempozyum kapsamında Fikirtepe
Platformu, iş güvenliğine verdiği
öneme dikkat çekmek amacıyla oturum
aralarında sempozyumun ilk gününe özel
isme özel baret başta öğrenciler olmak
üzere tüm sempozyum katılımcılarından
talep edenlere hediye edildi.
Birinci oturum sempozyum onursal
başkanı Yrd. Doç. Saadet Aytıs tarafından
yönetildi. Oturumda, Yrd. Doç. Çiğdem
Akkaya “Bugünün ve Yarının Yenilikçi
Konutlarına Kullanıcı Odaklı Bir Yaklaşım”
ile çağdaş yaşamda öne çıkan kavramların;
Hareketlilik, Etkileşim, Uyumlanabilirlik,
Kişiselleştirilebilirlik, Küresellik, Yerellik,
Üretkenlik ve Çeşitlilik olduğunu dile
getirdi. Bu kapsamda, mimari kriter ve
ihtiyaçların nesillere göre değiştiğini,
günümüzde ve gelecekte de kullanıcı
ihtiyaçlarını karşılayarak uyum sağlamaya
yönelik uygulanacak mimari yaklaşımların
ön plana çıkacağını dile getirdi.
AVM, residence, hastane ve birçok
marka otelin mimarı ve Metex Design’ın
kurucu ortağı Sinan Kafadar, yenilikçiliğin
çok farklı şekillerde gerek malzemede
gerek tasarım dilinde gerekse mimari
kabukta uygulanabileceğini ama en
9
Mimar Murat Tabanlıoğlu konuşmasında
dünyadan kentsel dönüşüm örneklerine
yer verdi (üstte).
Fikirtepe Platformu Genel Müdürü
İrfan Şükrü Yağcı sempozyumun ünlü
konuşmacıları Mark Phillips, Timothy
Power, Sascha Peters ve Joachim Sauter ile
birlikte (solda).
önemli unsurun kendini tekrar etmemek
olduğunu, çok hayal kurduğunu ancak
hayalperest olmadığını aktardı. İş
yaşamındaki bazı gerçeklere ve püf
noktalara da özellikle öğrencilerin
dikkatini çeken Kafadar, herkesin belli bir
fikri olabileceğini ancak fikirlerin projeye
ve mekâna da uyum sağlaması gerektiğini
vurguladı.
Fikirtepe Platformu adına sunum
yapan mimar Ömer Çamoğlu örnek
projeler ile Fikirtepe’yi ve kentsel
dönüşümü anlatırken, katılımcılara ve
meslektaşlarına önemli bilgiler aktardı.
Fikirtepe bölgesinde hem kentsel
hem de sosyal bir dönüşümün olduğuna
dikkat çeken Çamoğlu, Fikirtepe’nin
sosyal iletişime açık, yayaların, ticaretin
olacağı bir kent merkezi haline geleceğini,
dünya metropollerinde kent merkezinde
kimler yaşıyorsa Fikirtepe’de de o kişilerin
yaşayacağını söyledi.
HEP BİRLİKTE BÜYÜK DEĞİŞİME
Sempozyumun üç ve dördüncü
günlerinde ağırlıklı olarak yabancı
konuklar sunum yaparken, Fikirtepe
Platformu Genel Müdürü İrfan Şükrü
Yağcı Fikirtepe Kentsel Dönüşüm Projesi
ile ilgili bir sunum yaparak sempozyuma
katılan yabancı konuklara görseller
eşliğinde projelerle ilgili bilgi verdi. Yağcı,
Fikirtepe Kentsel Dönüşüm Projesi ve
detaylarını neden “Hep birlikte büyük
değişime” sloganı ile yürüttüklerini
paylaştı.
İkinci oturumda “Halfway to Infininity”
başlıklı sunumunu yapan Timothy Power,
sunumunda mekân ve objelerle o mekâna
aidiyeti arttırmaktan bahsederken mimarı
ve tasarımın aynı sahnede olduğunu
ve bunları birbirinden ayırılamadığının
altını çizdi. Power, “Bir tasarımcı
ne yapar?” sorusuna ise kaynakları
manipüle eder, eğer kaynakları mantıklı
bir şekilde manipüle ederse, eşyalar,
binalar, teknolojiler, üretilen hizmet ve
ürünler doğal döngü içerisinde üreyerek,
yaşayarak ve ayrışarak bütüncül bir şekilde
rol oynayabilirler şeklinde cevap verdi.
Timothy Power’ın hemen ardından
sunum yapan Prof. Mark Philips, yenilikçi
yaklaşımlar kapsamında hem dünyadan
örnekler verdi, hem de kendi projelerini
aktardı. Stutgart’ta yer alan otel
projesinden, legonun organize edilebilir
yapısına, karavan ofis projesinden, basit
düzen değişiklikleri ile mekânlara nasıl +1
oda eklenebildiğine kadar iç mimarinin
trendlerine değinen Philips, ayrıca
yenilikçi yaklaşımlar konusunda özeleştiri
yapmanın öneminden bahsetti.
“Bir tasarımın uluslararası düzeyde
kullanılabilir olması sizce neye bağlıdır?”
sorusunun yöneltildiği Prof. Mark Philips;
basit ve kişiselleştirilebilir veya kültürlere
uyarlanabilir özellikleri taşıyan obje veya
tasarımların uluslararası düzeyde kabul
gördüğünü düşündüğünü belirtti.
Sempozyumun son günü, dünyaca
ünlü bir medya tasarımcısı olan Prof.
Joachim Sauter’in tasarımda çeşitliliğin
önemini vurgulayan sunumu ile başladı.
Risk almadan ve güvenli sınırların
dışına çıkmadan kendimizi ancak
tekrar edebileceğimizi söyleyen Sauter
sunumunun sonunda “Bir tasarım ya da
mimarinin zamansız olmasını ne sağlar?”
Soldan sağa
(üstteki fotoğraf):
Saadet Aytıs (MSGSÜ
Yrd. Doç. Dr.), Fikirtepe
Platformu Genel Müdürü
İrfan Şükrü Yağcı, Özen
Yeniçeri (CC Yapı),
Mikail Aydemir (MUAD
Planlama), Ahmet Yoldar
(Erkan İnşaat).
Fikirtepe Platformu
adına sunum yapan mimar
Ömer Çamoğlu ekibiyle
birlikte (solda).
sorusunu yanıtladı. Sauter, özellikle
sosyal medya ve internet kullanımının
yaygınlaşması ile tasarımcıların ürünlerini
çok daha geniş kitlelere tanıtma şansı
olduğunu vurgulayarak, belli bir zaman
dilimine dayalı dekorasyon ve trendlerden
arınarak yapılmış bir tasarımın zamansız
olacağını söyledi.
Bio-entegre tasarım üzerine sunum
yapan konuklardan Prof. Marcos Cruz,
bio-teknoloji ve sentetik biyolojinin
gelecek tasarımlarını etkileyeceğini
düşündüğünü paylaştı. Mimari ve doğanın
çok eski bir tarihi olduğunu söyleyen
Cruz, yosunlaşmış görüntülerin bina
yüzeylerindeki duruşu ile ilgili çalışma
örneklerini sundu.
Autoban firmasının yaptığı proje
örneklerini paylaştığı sunumun akabinde,
günün son sunumunu Fikirtepe Platformu
adına Murat Tabanlıoğlu gerçekleştirdi.
Dünyadan kentsel dönüşüm örneklerine
yer veren Tabanlıoğlu, İstanbul’daki yer
alan dönüşüm alanlarından, Fikirtepe’de
hayata geçirdikleri ve mimari tasarımını
üstlendikleri projeden ve master plandan
bahsetti. l
10
AYIN RÖPORTAJI
Mimarlığı hiç bırakmadım
Siz onu yıllardır sahnedeki kişiliğiyle tanıyorsunuz. Ancak Nejat Yavaşoğulları, aynı zamanda bir mimar. Kendisiyle müzikle iç içe giden
mimarlık kariyerini konuştuk. Genelde restorasyon projelerine imza atan ve İstanbul’daki tarihi çok sayıda binanın yenilenmesinde imzası
olan Yavaşoğulları, bize restorasyonun inceliklerini anlattı ve İstanbul’daki güncel mimariyle ilgili fikirlerini paylaştı.
DENİZ ÜLKÜTEKİN
T
ürkiye’nin hatırı sayılır rock
gruplarından Bulutsuzluk Özlemi’nin
solisti Nejat Yavaşoğulları, aynı
zamanda bir mimar. Pek çokları bilmese
de İstanbul’daki birçok tarihi binanın
restorasyonunda onun eli var. Yavaşoğulları
ile mimarlığa başlangıç hikâyesini bu yolun
müzikle nasıl kesiştiğini ve ikisinden birini
yapmasa ne olabileceğini konuştuk.
Daha çok müzisyen olarak tanınıyorsunuz.
Mimarlık bu kariyerin neresinde?
İkisi birbirini tamamlıyor sanırım.
Böyle söylemek daha gerçekçi olacak.
Mimarlık okulunu bitirdikten sonra hep
bir müzik faaliyeti içinde olmuştum.
Okulun bitiş yıllarında herhangi bir grubum
yoktu, yalnızdım. Şarkılarım vardı, yakın
çevrem de biliyordu ve birşeyler yapmam
konusunda beni hep destekliyorlardı. Ben
de ne yapacağımı bilmiyordum. İyi de bir
mimar olduğumu söylüyorlardı ve okul
daha bitmeden çalışmaya başladım. İyi
mimarların bürolarında çalıştım. Müziksiz
duramayacağımı da anladığımda da bu
alana yöneldim. Ferhan Şensoy’la bir tiyatro
çalışması yapıyorduk. Hem rol almıştım
hem de müzik icra ediyordum. “Sekizde
prova yaparız” diye sözleşiyorduk, ama bir
keresinde patron geldi, dedi ki; “gece bire
kadar çalışacağız. Bugün bu işi bitirmemiz
lazım.” Çok zor bir durumda kaldım. Bu
ileride de başıma gelebilecek bir durumdu.
Dedim ki “çalışacaksam tek başıma
çalışayım, böylece kendi çalışma saatlerimi
de ayarlarım.” Serbest mimarlık yapmaya
başladım. Daha Bulutsuzluk Özlemi yoktu
ortada.
Kaç yılıydı?
1985 yılı filandı sanırım. Tesadüf müdür
nedir bilmiyorum. Eski eserlerle ilgili
bilgim vardı. Öğrencilik yıllarımda Efes
ve Afrodisyas’taki kazılarda mimar olarak
çalıştım. Oradan restorasyona ilgi duymaya
başladım. Sonra da bu alanda devam ettim.
İstanbul bu bakımdan fazla sayıda binaya
sahip zaten. O yönde çalışmalar devam etti,
ama müziksiz de olmuyordu. Yavaş yavaş
çevremde bir grup oluşmaya başladı. Zeynep
Avcı isimli gazeteci bir arkadaşımız vardı.
Dedi ki, “Nejat şarkılarını BİLSAK’ta yapılan
gecelerde çalabilir misin.” BİLSAK da o
günlerde Cihangir’de 12 Eylül’ün etkisinin
sürdüğü bir ortamda insanların sığındığı
limanlardan biriydi. İnsanlar yavaş yavaş
bir araya gelmeye başlamıştı yeniden. Üst
katta da küçük bir salonda avangart gruplar
çalıyordu. Hatta bugünlerde uğraştığımız
Şeyh Bedrettin destanının bir kısmını
orada çalmıştık. Taksim Sanat Evi’nin sahibi
Ahmet Sezerel de bizi dinleyip, iş teklif etti.
Grup da bu şekilde şekillenmeye başladı.
Zaten sanatçıların uğrak yeriydi, gelenler
de bizi “siz bir kaset yapın artık” diye
destekliyorlardı. Giderek olay büyüdü, ama
bu sırada da mimarlık yapmaya devam ettim.
O bakımdan ilginç bir örneğim. Mesaimin
büyük kısmı ister istemez mimarlığa gidiyor.
Çünkü proje çiziliyor, ruhsat alınıyor, inşaatı
kontrol etmen gerekiyor, yoksa projeyle
alakalı olmayan birşey çıkar. Mal sahibinin
istekleri var, belediyenin izin verdiği,
vermediği şeyler var. Ustaların yaptıkları
yapamadıkları var. Bunlarla hep uğraşmaya
da devam ettim.
DAHA FAZLA ALBÜM
Konser öncesi kuliste telefonla işleri
yürütmeye çalıştığınız dönem oldu mu?
Bazen oluyor, çok olmasa da. Aklıma şu
soru da geliyor. Birini tamamen bırakıp
tamamen diğeriyle uğraşsaydım ne olurdu?
Müzik açısından bakarsak, herhalde daha
fazla albümüm olurdu.
Sizin ilk albümünüz de yaş olarak biraz
geç, değil mi?
Evet. Şöyle birşey, aslında ben bu
şarkıları liseden beri yapıyordum. Okulu
bitirdim, askere gittim geldim. 12 Eylül
oldu. Kayıtlarım vardı, ama onları sunacak
bir mecra bulamadım. Zaten ortam
çok kötüydü. İnsanlar, birbirinin tipini
beğenmeyip saldırıyorlardı. Biz Üsküdar’dan
geçemezdik mesela. Bölünmüş yerler vardı.
Anadoluhisarı’nda birşey yoktu, ama faşistler
Çubuklu’ya sokmazdı. Türkiye bölünmüş ve
kutuplaşmış olduğu için ara renklere, müziğe,
sanata insanların zamanı yoktu, algılayacak
durumda değillerdi. Zaten Neuchatel’e beş
attık, Prekazi 30 metreden Monaco’ya golü
attı da millet anca sokağa çıktı. Ondan önce
10 kişi sokakta yanyana bile yürüyemezdik.
Orada artık engelleyemediler tabii.
Zamanla kırıldı bazı şeyler. “Uçtu Uçtu”
albümüne şimdi bakıyorum; 12 Eylül etkisi
o kadar büyükmüş ki; Cezaevinde Bayram
Görüşmesi, Acil Demokrasi gibi şarkılar hep
o baskının yansıması olmuş. “Güneşimden
Kaç” albümü de öyle aslında.
Bunlar, sizin aklınızda protest bir müzik
yapma fikri yokken kendiliğinden çıkan
şarkılar mıydı?
Ben aslında bazı süreçleri yaşamış,
okumuş araştırmış, Behice Boran’ın Türkiye
İşçi Partisi’nin gençlik kollarında yer almış
birisiydim. Orada hem siyaset hem de sanata
AYIN RÖPORTAJI
11
BELLEĞİMİZ SİLİNİYOR
Nejat Yavaşoğulları ve Bulutsuzluk Özlemi, geçen onca yıla karşın hâlâ ilgi odağı olmayı sürdürüyor.
bakış açısından çok şey öğrendim. Ancak
kafamda da bir müzik tarzı vardı. Halk
müziğini reddetmeden, daha evrensel bir
müzik yapmak peşindeydim. Üniversite
yıllarında birisi gitar çaldığında, bunu
Batı emperyalizminin yansıması olarak
görenler de vardı. Tabii daha bilinçli
solcular teşvik ediciydiler, ama kaba
bakanlar pek hoşlanmazlardı. Gitar veya
diğer enstrümanlarla bayağı bir kafa
yorduk. Müzik formu toplumun geneline
yabancı olmakla birlikte, kendi içimden
gelmeyen birşey yapmak da istemedim.
Bir de ben böyle birşey yapmak
istiyorsam, tek başıma olmadığımı da
düşünüyordum. Çünkü gökten zembille
inmemiştim. Dediğim gibi de oldu. Mesela
Beynim Zonkluyor şarkısı bugün ilk
çıktığından daha çok ilgi görüyor. Demek
ki birtakım boşlukları doldurmuşuz.
Bizden sonra gelen gruplar da bizden
çok etkilendiler. Duman, Redd ve Mor ve
Ötesi. O günlerde bizim dışımızda Ezginin
Günlüğü ve Yeni Türkü vardı. Hayat da
bizi arkadaş haline getiriyordu. Çünkü
aynı yerlerde bulunuyorduk. Onlar daha
yerli tınıları kullanıyordu, biz de daha
evrensel bir müzikal tavır içindeydik.
Bulutsuzluk Özlemi seksenlerin sonu
ve doksanlarda üniversite gençliğinin sesi
oldu. Bu iletişim nasıl oldu?
Biz aslında yapmak istediğimiz şeyi
yaptık. Fakat ben bunun bir karşılığı
olacağını hep düşünüyordum. Şarkılarımın
samimi olduğunu biliyorum. Her zaman
beni etkileyen bir şeyden çıktığı için
çağına tanıklık eden anektodlar da taşıyor
olması tesadüf değil. “PTT’nin önünde
Taksim’de.” Evet, Taksim’de bir PTT vardı
ve onu yok ettiler, ama şarkıda duruyor
orası. Cezaevinde Bayram Görüşmesi,
Cumhuriyet Gazetesi’nde gördüğüm bir
fotoğrafın sonucu ortaya çıktı. Beynim
Zonkluyor yazdıysam, sabah kalktığımda
gerçekten beynimin zonkladığını
hissetmişimdir. Müziği de ona göre
şekillenmiştir. Öyle olunca da aynı şeyleri
insanlar paylaşıyor. Bir gitar solosu
dinlenmez diye düşünüyorlardı. Beynim
Zonkluyor’un gitar solosu üç dakika
sürüyor. “Bizim millet anlamaz” desek
kendi istediğimizi yapmamış olurduk.
Bir de doksanlarda ünversite ortamı
üniversite gibiydi. Şimdi bir şenlik
yapıyorlar, bir belediyenin eğlence şenliği
gibi oluyor. Eskiden müzik kulüpleri
yapardı, onlar da kendilerinin benimsediği
grupları çağırırdı. Biz de çok konser
verdik, şimdi de veriyoruz, ama artık
şenlik kalmadı neredeyse. l
MODERN BİNA YAPMAK İSTERİM
Restorasyon dışında da proje yapıyor
musunuz?
Evet, modern bina yapmak da
istiyorum, ama eski binalardan fırsat
kalmıyor. İnsanın bir kere adı çıkmaya
görsün.
Peki modern mimariye bakışınız nasıl?
Konut olarak İstanbul’a bu kadar yük
bindirilmesi binaların yükselmesine
sebep olmuş olabilir. Bazı insanların
gözünde, yüksek binaların toplu olarak
yükseldiği bir fotoğraf “vay be ne güzel”
dedirtebilir. Ancak silueti bozacak
şekilde olmamalı. Bugün Üsküdar’dan
karşıya baktığımızda üzücü bir manzara
görüyoruz. Zincirlikuyu’daki gökdelenler,
eskiden bize çok ihtişamlı görünen
Dolmabahçe Sarayı’nı küçücük kılıyor.
Silüeti bozmayacak bir yerde yapılmasına
karşı değilim...
Fikirtepe’deki kentsel dönüşüm
hakkında ne düşünüyorsunuz?
Oradaki yapılar aklı başındaki her
insanı rahatsız ederdi hele de bir mimarı.
Yarısı tuğla yarısı beton evler, bir evin
tuvaleti öbürünün salonuna bakıyor. Bir
mimar olarak kentsel dönüşüme karşı
olmam düşünülemez zaten.
Öte yandan kentsel dönüşüm denince,
dört katlı binanın yerine altı katlı binalar,
ona göre sokaklar, okul ve spor alanları
hayal ediyorum. Orada gökdelenler
olmaması gerekir. Bir de orada oturanların
proje bitiminde geri dönüş şansı kalmıyor.
Bu da ters birşey, bunlara dikkat
edilmeli. l
İstanbul’da ilk hangi binaya
restorasyon yaptınız?
Recaizade Ekrem yalısı vardır
İstinye Burnu’nda. Projeyi öğrencilere
yaptırmak isteyen birisi okula
başvurmuş. Okul da benim projemi
seçti. Adam beğendi, benden sonra da
devam etti çalışma. Hâlâ aynı haliyle
durur.
Restorasyon mimarı alanında yeni
sayılabilecek bir dal...
Haklısın. Adam tarlayı sürerken
Roma civarında, birşeye takılıyor,
altından tarihi Roma Forumu çıkıyor.
“Ne yapsak” diye düşünmeye
başlıyorlar. Venedik Tüzüğü ortaya
konuluyor. “Dönem dönem yapılan
ekler de binada anlaşılmalıdır” gibi
düzenlemeler yapılıyor. Eskiye saygı
sebebiyle, aynısını yapmak da o kadar
makbul değil. Böyle bazı kriterler
ortaya çıkıyor. İstanbul eski yapılar
bakımından çok zengin. Ayasofya
da var Dikilitaş da. Camiler de var,
Kızkulesi de. Bunlara bakacaksın,
tamir edeceksin. Bunu yaparken ne
yapılacak, beton mu dökülecek, bunlar
hakkındaki tartışmalar son dönemde
önem kazandı. Çünkü insanların
aidiyete ihtiyacı var. Mesela Beyazıt
Meydanı’nda çınaraltında bir çay
bahçesi var. Belki senin amcan da
gençliğinde orada bir kere oturmuştur.
Belki deden orada bir kahve içmiştir.
Oraların bambaşka yerler haline
gelmesi toplum belleğinin de
kaybolması anlamına geliyor.
Öte yandan İstanbul’da oturan
insanların pek çoğunun amcası veya
dedesi İstanbul’da yaşamamış. Bu da
mimari ve restorasyona yansıyor mu?
Belediye başkanını tanıyorum.
Kendisi İstanbul’da büyümüş birisi.
Ancak herhalde güncel siyasetin etkisi
altında kalıyor. Mesela burada bir
Küçüksu Çayırı var. İstanbul’da zaten
bir çayır kültürü var. Tamam kendisi
yaşamamış olabilir de, açsın eski
minyatürlere baksın. Küçüksu’daki
kadınların mihraceli minyatürleri
var. Ben çocukken orada futbol
oynanırdı. Kazanlarda mısır pişerdi.
Herkes vapurlara binip buraya gelirdi.
Buranın üstüne beton döküp otobüs
terminali yapmak istemek, öncelikle
eğitimsizliktir. Hatırası olmaması bir
mazeret olamaz. Hele muhafazakârım
diyen bir insan bunu yapmamalı. Şimdi
Osmanlı’nın çeşmelerinin hiçbirinden
su akmıyor. Tophane Çeşmesi mesela,
musluğu kırık! Ben bunu modern
düşünceli biri olarak söylüyorum.
Çünkü geçmişten kalan kültürel
eserlerle gurur duyarım. Bir İngiliz ya da
Fransızla otururken, kendime güvenim
daha farklı olur. “Eskiden çeşmelerden
su gelirdi, herkes bu suyu kullanırdı,
olduğu gibi de duruyor” derim. l
12
Fikirtepe’ye Pırlanta geliyor
Projelerini, kentsel dönüşüm çalışmalarının son hız devam ettiği
Fikirtepe’nin pırlantası olarak adlandıran Erkan Group’un bölgede
hayata geçirdiği Göztepe Pırlanta projesi ve kentsel dönüşüm
hakkında Erkan Group patronlarından
Mahmut Erkan’la keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
Pırlanta Göztepe’de akıllı bina teknolojisi kullanılıyor
- Fikirtepe hakkında ne
düşünüyorsunuz? Kısaca bahseder
misiniz?
Fikirtepe, projelerle tamamen yeniden
şekillendirilen bir semt. Zaman içinde
kendi ruhunu bulacak. Göztepe Pırlanta
projemiz ise zaten yaşayan, canlı ve
kimliğe sahip bir bölgede hayata geçiyor.
Fikirtepe Platformu’na nasıl ve hangi
amaçla katıldınız?
Fikirtepe, Türkiye’nin ilk büyük
ve planlı kentsel dönüşüm projesi.
Platforma da Fikirtepe’yi güvenli ve
düzenli bir yapılaşma ile daha yaşanabilir
bir hale getirmek amacıyla katıldık.
Burada çok yakında başlayacak yeni
bir yaşamın temelleri atıldı. Bu anlamda
burada arsa sahipleri, yatırımcılar,
müteahhitler için pek çok fırsat var. Bu
fırsatlardan biraz bahseder misiniz?
Yenilenen çevre ile beraber bölgede
yaşam yeniden doğuyor diyebiliriz.
Yenilenen bu yaşamın içinde birçok
fırsat olacak. Müteahhitler ise böyle
bir dönüşümün içerisinde bulunarak
markalaşma alanında ciddi adımlar
atıyorlar. Bundan sonraki dönüşüm
projelerinde firmaların daha tecrübeli
ve disiplinli hareket edeceklerine
inanıyoruz.
Yaşam başladığında bu bölgede
yaşayacakları ne tür fırsatlar bekliyor?
Küçük, orta veya büyük ölçekli ticari
işletmeleri ne tür fırsatlar bekliyor?
Pırlanta Göztepe projesinden kısaca
bahseder misiniz? Projede farklı
teknolojiler ve yenilikler kullanıldı mı?
Mimari tasarımı Çamoğlu Mimarlık
tarafından gerçekleştirilen Göztepe
Pırlanta projemiz, 8 bin 774 m2 arsa
alanına, 93 bin 678 m2 inşaat alanına
sahip; 20, 22 ve 24 katlı 3 bloktan
oluşan, 1+1’den 5+1’e kadar, brüt 66 ila
290 m2 arasında konutların bulunduğu,
konumu itibariyle bölgedeki tüm
projelerden kendini ayıran, akıllı bina
teknolojilerinin yer aldığı Göztepe’nin
en özel projesidir.
Pırlanta Göztepe projesinde yabancı
yatırımcılar var mı? Varsa dağılımı nasıl?
Tüm ülke vatandaşlarına satışlarımız
vardır. Amerika, İngiltere, Fransa ve
Arap ülkelerinden şu anda alım yapan
müşterilerimiz var. l
Yaşam başladığında, bu bölgede
yaşayanlar; yeşil alanları, parkları, sosyal
ve kültürel imkânları ile beraber hayatın
iç içe olduğu bir lokasyonda yaşamanın
keyfini sürecek. Fikirtepe’ye gelen
ticari işletmeleri ise büyük fırsatlar
bekliyor. Hayatın yeniden şekil bulduğu
Fikirtepe’de ciddi bir müşteri potansiyeli
olacaktır.
Bu dönüşümün hızlanması ve yaşamın
başlaması için hangi kesimlerden ne tür
beklentileriniz var?
Platforma dahil olan üyelerin hepsi,
biz de dahil olmak üzere, tamamen
Fikirtepe’ye adapte olmuş durumda.
Sürecin daha da hızlanması ve
yeni yaşamın biran önce başlaması
konusundaki beklentim arsa sahiplerinin,
yatırımcıların ve müteahhitlerin iş birliği
içerisinde entegre halde çalışmasıdır.
Zaman zaman bölge ile ilgili medyada
yer alan karalama ve mağduriyet haberleri
oldu. Siz ilk anlaşmaları sağlayan ve
projede teslime yakın firmalardan biri
olarak neler söylemek istersiniz?
Her firma elinden geldiği kadar
özverili bir şekilde çalışmaya özen
gösteriyor. Biz firma olarak sistemli
ve prensipli bir çalışmanın meyvesini
aldığımızı düşünüyoruz. Doğru ve planlı
çalıştığınızda herhangi bir problem ile
karşılaşmıyorsunuz. Bu aşamada arsa
sahiplerimiz ile ortaklaşa aldığımız
kararların da çok etkisi bulunuyor. l
13
Fikirtepe’ye değer katmak,
birlikte büyümek için geldik
Kentsel dönüşüm süreci ile modern ve güvenli bir semt çehresine
kavuşacak Fikirtepe’de proje gerçekleştirecek firmalardan
Haldız İnşaat ile bölgeyi ve projelerini konuştuk. Haldız İnşaat
Genel Müdürü Tacettin Gür, 2016 Eylül ayında lansman yapmayı
planladıkları projeleri için ön talep toplamaya başladıklarını söyledi.
Fikirtepe hakkında ne düşünüyorsunuz?
Fikirtepe, Kadıköy’ün kalbinde bulunan
ama gecekondu biçiminde kalmış, çarpık
kentleşmenin örneği olan kanayan bir
yaraydı. Bir diğer taraftan da Türkiye’nin
mozaiğini gördüğünüz bir yer. Sadece
belli bir bölgeden gelen değil, Türkiye’nin
Edirne’den Balıkesir’e, Sivas’tan Bingöl’e,
Ordu’dan Adana’ya kadar birçok farklı
ilinden gelmiş kişilerin bir arada yaşadığı
bir alan. Önümüzdeki çarpık kentleşme
ve deprem riskini de göz önünde
bulundurulunca burada bir dönüşüm
projesi başladı. Devlet, yerel yönetimler,
arsa sahipleri ve müteahhitlerin içinde
bulunduğu bir süreç. Hem düzenlenen
planlar, hem burada proje yapan firmaların
katkıları ve talepleri hem de yaşamsal
gerekliliklerle oldukça büyük aşamalar
kaydedildi.
Burada çok yakında başlayacak yeni
bir yaşamın temelleri atıldı. Bu anlamda
arsa sahipleri, yatırımcılar, müteahhitler,
yaşayacak halk ve ticari işletmeler için
pek çok fırsat var. Bu fırsatlardan biraz
bahseder misiniz?
Fikirtepe’de hem birbirini destekleyen
hem de aynı zamanda rekabet içinde
olan firmalar var. Hepimiz birbirimizin
projelerinden ilham alıyoruz ve iyi
projeler üretmeye çalışıyoruz. Bu projeleri
üretirken de kafamıza göre üretemiyoruz
çünkü farklı m2’lere göre hakları olan arsa
sahipleri var ve onların haklarını koruyarak
projelerimizi şekillendirmemiz gerekiyor.
Yaşayacak insan sayısı, trafiğe çıkacak
araç sayısı gibi birçok şeyi bir arada
düşünüp projeleri şekillendiriyoruz. Ticari
işletmeler içinse, burada 160.000 kişinin
yaşayacağı öngörülüyor ve pek çok faaliyet
alanındaki işletme için burası bir fırsat aynı
zamanda da yeni bir istihdam alanı.
ÖRNEK BİR KENT MERKEZİ
Bu dönüşümün hızlanması ve yaşamın
başlaması için hangi kesimlerden ne tür
beklentileriniz var?
Tüm firmalar aynı anda projelere
başlamadığı için, master planda olan
düzenlemelerin hızlı bir şekilde ele
alınması, kamusal tarafta bürokrasinin
hızlanması, yerel yönetimler tarafında da
alt yapı ve ulaşımla ilgili çalışmalarının
hızlanması tüm firmaların ve halkın
faydasına olacaktır.
Zaman zaman bölge ile ilgili medyada
karalama ve mağduriyet haberleri oldu.
Bu konuda neler söylemek istersiniz?
En kolay şey birini tenkit etmek,
eleştirmek. Tabii ki eleştireceksin ama
eleştirirken de çözüm önerisi de sunmak
lazım. Fikirtepe’de arsa sahibi kişilere
aslında talih kuşu kondu diyebiliriz. 5 sene
öncesine göre daireleri 5-10 kat değer
kazandı. Bu kadar ciddi bir kentleşmenin
olduğu yerde mutlaka problemler
olacaktır. Devletin de katkı sağlaması ile
bu tür problemler daha hızlı aşılacaktır.
Kentsel dönüşüm için çıkan kanun tüm
Türkiye’yi kapsadığı, Fikirtepe’ye özel
yapılmadığı için, bazı genel koşulları
değerlendirip bakmak lazım. Hem
firmaların hem de hak sahiplerinin bu
açıdan değerlendirme yapması lazım.
18. yüzyıldan kalan yerli ve yabancı pek
çok kaynakta Fikir Tepesi’nden İstanbul’un
en güzel mesire yeri, ressam, şair, yazar
ve düşünürlerin ilham kaynağı olarak
bahsediliyor. Sizce yaşam başladığında
kimlere ilham kaynağı olacak?
Eski kaynaklarda geçtiği şekilde bir
ilham kaynağı olmaz belki ama örnek bir
kent merkezi olacaktır, sosyokültürel
anlamda çok daha gelişmiş olacaktır.
Ancak ilham kaynağı olacak bir yer; ufku
görebileceğiniz genişlikte, yeşil alanın
çok geniş olduğu, sanatsal ve kültürel
faaliyetlerin, tarihi yapıların çok yaygın
olduğu bir yer olur bence.
Sizce Fikirtepe’yi marka yapan en
büyük değer ne olacaktır?
Fikirtepe bir marka olma yolunda
ilerliyor. Firmalar söz verdiği şekilde
kimseyi mağdur etmeden işlerini yapar
ve teslimlerini gerçekleştirirse, insanlar
burada mutlu şekilde yaşamına başlarsa,
lokasyon ve modern kent merkezinde
yaşamanın getirdiği rahatlıkla burası bir
marka olacaktır. l
Bu projemizde Vakıflar Bankası ile ortak olduk
Haldız İnşaat ve Fikirtepe projesinden
kısaca bahseder misiniz?
Haldız İnşaat 1979 yılında Sakarya’da,
seksenli yılların sonlarına doğru
Kocaeli’nde ve bugün Türkiye’nin
çeşitli noktalarında inşaat faaliyetleri
yürütmektedir.
Haldız inşaat, gelişen teknolojiyi
sürekli özümseyen, AR-GE faaliyetlerini
destekleyen, entegre kalite yönetim
sistemine sahip, insan kaynakları
politikalarını kurum ve insani değerler
çerçevesinde profesyonelce ele alarak
yürüten, sahip olduğu inşaat yapı
kültürünü uzun yılların kattığı tecrübe ile
birleştirerek sektördeki konumunu sürekli
olarak güncellemekte, geliştirmekte ve
büyütmektedir.
Haldız İnşaat esasen bir taahhüt firması
ve gerek devlet, gerekse özel ihalelerle iş
yapıyor. Referanslarımız arasında birçok
kamu ve özel sektör binası mevcut. Bu
projemizde de farklı projelerde de birlikte
çalıştığımız Vakıflar Bankası ile ortak
olduk. Bir elin nesi var, iki elin sesi var
dedik. Projemize başladık, satış ofisimizi
açtık ve şehrin daha yoğun olacağı Eylül
2016 gibi de proje lansmanımızı yapıp ön
taleplerimizi almaya ve akabinde resmi
satışlarımızı yapmaya başlayacağız. l
AJANDA
14
SERGİ
Sanatın en teknolojik hali Zorlu PSM’de
Sanat ve teknoloji birlikteliğinin
hangi boyutlara ulaşabileceğine, bugüne
kadar Türkiye’de gerçekleşmiş en
kapsamlı teknoloji sergisi olan Digital
Revolution’da tanıklık edebilirsiniz. İlk
kez geçen yıl Avrupa’nın en büyük gösteri
sanatları merkezi Barbican Centre’da
katılımcılarıyla buluşan devasa sergi
12 Haziran’a kadar Zorlu Performans
Sanatları Merkezi’nde.
İstanbul Londra, Stockholm ve
Atina’nın ardından Digital Revolution’a
ev sahipliği yapacak dördüncü şehir
olma şansını elde ediyor. Ziyaretçiler ise
dünyaca ünlü sanatçılar, film yapımcıları,
tasarımcılar, müzisyenler ve oyun
üreticilerinin hayranlık uyandırıcı işlerini
deneyimleme fırsatını yakalıyor.
Tarih: 20 Şubat-12 Haziran Saat: 11.00
- 21:30 / Yer: Zorlu PSM / Biletler: Tam
30 TL, Öğrenci / 65 Yaş + 15 TL (Biletler
Zorlu PSM web sitesinden) l
KONSER
TİYATRO
İnternette tanışan
son çift
Kadın ve erkek ilişkileri yüzyıllardır
sanatın hemen her dalında tartışmasız
güncelliğini yitirmeyen, en sadık konusu
olmaya devam ediyor. “İnternette
Tanışan Son Çift” de aslında her birimizi
çok yakından ilgilendiren kadın erkek
ilişkilerine yakın bir mercek tutuyor.
Oyunun konusundan kısaca
bahsedecek olursak iki insan nette
tanışır, çocuk bilgisayar uzmanı, annesi
ile yaşayan, kadınlar hakkında bilgisi
olmayan ve biraz havalı bir erkektir. Kız
ise, erkekler ile hayatı iyi tanımaktadır
ve bir barda çalışarak hayatını idame
ettirmektedir. İnternette tanışan bu zıt
iki karakter sanal görüşmelerin sonunda
buluşmaya karar verir ve aslında tüm
hikâye o zaman başlar.
Oyuncular: Akasya Asıltürkmen - İlker
Yiğen / Tarihler: 3-10-17-24 Haziran /
Yer: Bo Sahne - Cihangir / Biletler: 1.
Kategori 50.50 TL / 2. Kategori 34.00 TL
(Biletler Biletix’ten) l
ATÖLYE
Bir virtüözün
piyano maratonu
FESTİVAL
One Love Festival’den bu yıl da sınırsız müzik
One Love Festival, “Hayat Bu Kapağın
Altında” desteğiyle festival severleri
15’inci kez ağırlamaya hazırlanıyor.
Müzikseverlerin her yıl sabırsızlıkla
beklediği One Love Festival, bu yıl
da muhteşem lineup’ı ile sınırsız bir
eğlence sunacak. Bugüne kadar 100’den
fazla müzik grubunu ve 1.600’den fazla
sanatçıyı 220 bini aşkın müziktutkununu
ağırlayan One Love Festival 3 sahnesi
ile 17 Temmuz’da Parkorman’da
gerçekleştirilecek.
Bu yazın en büyük buluşmalarından
One Love Festival’de; Two Door Cinema
Club, SBTRKT (dj set), Django Django,
Balthazar, Arthur Beatrice, HVOB, Sofi
Tukker, Klangkarussell (dj set), Butch,
Ben Pearce, Kalben, Umut Adan, Cervus,
Alican, İlker Aksungar, Men with a Plan,
Akın Sevgör, Shangri-La ve Radyo Eksen
DJ’leri sahnelerde yerini alacak.
Tarih: 17 Temmuz 2016 Saat: 13.30
Yer: Parkorman / Biletler: 1. avantajlı
dönem tek kişilik 85 TL / 1. Avantajlı
dönem iki kişilik 150 TL (Biletler
Biletix’ten) l
20’nci yüzyılın ikinci yarısından
itibaren, klasik müziğe dünya
çapında damga vuran Türk piyano
virtüözü İdil Biret, 44. İstanbul
Müzik Festivali kapsamında “İdil
Biret - Bir Virtüözün Piyano
Maratonu II” konseri ile 5 Haziran
Pazar günü Süreyya Operası’nda
müzik tutkunları ile buluşuyor.
Küçük yaşta müzik otoritelerini
kendisine hayran bırakan ve
bu sayede “Harikalar Çocuklar
Kanunu”nun çıkarılmasına vesile
olan piyanist, eşsiz yeteneği ile
Paris Konservatuarı’nda ünlü
müzisyen ve pedagog Nadia
Boulanger’nin öğrencisi olmaya
hak kazandı. Sanat hayatı
boyunca Fransa, İngiltere, İtalya
ve ABD gibi ülkelerden sayısız
ödül alan ve 1971 yılında çıkan
kanunla ilk devlet sanatçılarından
olan İdil Biret, klasik müziğin
unutulmayacak isimleri arasında
yer alıyor.
Tarih: 5 Haziran 2016 Saat: 18.00
Yer: Süreyya Operası / Biletler: 1.
Kademe 120 TL, 2. Kademe 90 TL,
3. Kademe 60 TL, Öğrenci 35 TL,
Loca 150 TL (Biletler Biletix’ten) l
ETKİNLİK
İftar sofraları
Dinozorların dünyası yeniden keşfediliyor
Ramazan ayı boyunca iftar sofralarını
yöresel yemeklerle hazırlamak
isteyenler Kitchen Creates’in özel
atölye çalışmasında buluşuyor.
Tarih: 10 Haziran Cuma Saat: 18.00 /
Yer: Kitchen Creates - Bostancı / Biletler:
1. Kategori 135 TL (Biletler Biletix’ten) l
Dünyanın en iyi dinozor müzeleri arasına giren Jurassic Land’de çocuklarınızla
macera dolu bir gün geçirebilirsiniz. Türkiye’nin en büyük 4 boyutlu, 6 animasyonlu
sineması, eğlenirken öğrenme imkânı sunan laboratuvarı ile çocuklar kadar büyüklerin
de ilgisini çeken Jurassic Land, tüm aile fertlerinin birlikte vakit geçirebilecekleri
yepyeni bir aktivite alanı oluyor.
Yer: Forum İstanbul Alışveriş ve Yaşam Merkezi - Bayrampaşa / Biletler: 4 kişilik aile
115 TL, 3 kişilik aile 90 TL, Tam 39 TL, İndirimli 29 TL (Biletler Biletix’ten) l
BİZDEN HABERLER
15
Ofiste yaratıcı çözümler
F
ikirtepe’nin, yenilenme süreci
tamamlandığında A Plus ofis konsepti
ile hizmet verecek Business İstanbul
geçen günlerde Bilgi Üniversitesi işbirliği
ile bir sosyal sorumluluk projesine imza
attı. Proje kapsamında düzenlenen “Lobi
ve Ofis Katı Mekansal Düzenleme ve
Özgün Obje Tasarımı” isimli yarışmada
Baykal Önal, İdil Işıksoy ve Mina Ada
Yancı grup olarak gerçekleştirdikleri
MOVİN isimli projeleriyle birinciliği elde
etti. Kopenhag kent gezisi ödülünü alan
öğrencilerden Baykal Önal’la projeleri ve
mimarlık üzerine sohbet ettik.
“Lobi ve Ofis Katı Mekansal Düzenleme
ve Özgün Obje Tasarımı Yarışması”nı
kazanarak Kopenhag’a kent inceleme
gezisi ödülünün sahibi oldunuz. Öncelikle
yarışmadan bahseder misiniz?
Proje İstanbul Anadolu yakasında
Kadıköy-Göztepe kavşağında yer alan
plazada örnek bir ofis tasarımı ve lobi
Fikirtepe Platformu
resmi web sitesi ve
facebook hesabı bölgedeki
gelişmeleri paylaşıyor
F
ikirtepe Platformu, www.
fikirtepeplatformu.org adresli
resmi web sitesinden ve www.
facebook.com/FikirtepePlatformu
facebook hesabından bölgedeki
son durum ve kentsel dönüşüm
hakkındaki en güncel içerikleri
paylaşmaya devam ediyor.
önerisini kapsıyordu. Arkadaşlarım İdil
Işıksoy ve Mina Ada Yancı ile bu yarışmaya
girmeye karar verdik. Bizler açısından çok
iyi bir tecrübe oldu, okul hemen bittikten
sonra da birlikte bir tatil yapma fırsatımız
olması da ayrıca mutlu etti bizi.
MOVİN isimli projenizin detaylarını
anlatır mısınız? Projeniz nasıl doğdu?
Projemizin ismi MOVİN, ofisler masa
başında oturulan yerler değil de hareketin
ve dinamizmin olduğu eğlenceli yerler
olsun dürtüsüyle koyduk sanırım bu ismi.
Projeye başlarken başlarda biraz tıkandık,
bunun nedeni ise ne yaparsak yapalım
bir şey vardı ki mekânı o aklımızda yer
eden sıkıcı ofis imajından tam olarak
koparamıyorduk, bunun nedeni de bizden
istenen kişi sayısının (çalışma birimlerinin)
çok fazla olmasına yoruyorduk. Çok
geçmeden problemin kişi sayısı olmadığını
anladık, plan çözümünde verdiğimiz
kararlarla istediğimiz çözüme ulaştık, tabii
doğru malzeme ve kendi tasarladığımız
çalışma birimleriyle de bunu destekleyerek
hedeflediğimizi yakalayabildik.
Yarışmanın hedefi; yoğun kent
merkezlerinde insan odaklı, sosyal hayatı
ve iş dünyasını bütünleştiren geleceğin
ofis mekânları fikirlerinin geliştirilmesiydi.
Projenizin yarışma konsepti kapsamında
sunduğu çözümlerden ve diğer projelerle
farkından bahseder misiniz?
Amacımız dinamik bir mekân
yaratmaktı. Bunun için bu tarz ofislerdeki
temel sorunları inceledik. Neredeyse
hepsinde ortak sorunlar vardı. Sanki şu
fikir kabul edilmişti; maalesef çok fazla
kişi çalışıyor, bu yüzden bu mekân da
MOVİN
projesinden
görüntü.
böyle sıkıcı olmak zorunda. Biz de diyoruz
ki hayır öyle olmak zorunda değil eğer
doğru kararlar verilirse. Üstelik bu işin
bütçeyle de pek alakası yok ki bence
zaten iyi mimarlığın en temel özelliği
basit çözümler, basit detaylardır. Plan
çözümlerimiz ve kendi tasarladığımız
çalışma birimlerinin mekânın diğer
elemanlarıyla ilişkisi sanırım bu projede
bizi klasik ofis tipolojisinden ayıran
etmenlerden oldu.
Ülkemizdeki mimarlık ve tasarım
eğitimi hakkındaki fikirleriniz nelerdir?
Türkiye’de neredeyse her okulda
bir mimarlık fakültesi var. Mimarlık, iç
mimarlık ya da tasarım bölümlerinin en
temel birimleri stüdyo eğitimleridir ve
stüdyo eğitiminde fiziksel çevre (rahat
çalışma alanı, ferah ortam vs) önemlidir.
Bilinenin aksine iyi mimarlık ve tasarım
eğitimi sadece stüdyo çalışmasıyla değil
aynı zamanda çok gezmeyi çok fazla
görmeyi de gerektirir. Sadece bina yapıp
mimarlık fakültesi tabelası koymak
ülkemizde çok sık karşılaştığımız bir
durum maalesef.
Mimarlık ve iç mimarlık mesleğinde
yarışmanın önemi nedir?
Özellikle son yıllarda yarışma ile
yapılan proje sayısında artış var, bu tabii
sevindirici bir durum. Mimarlık ve tasarım
mesleği, mühendislik ve pozitif bilimler ile
sanat arasında bir noktada konumlanmış
bir disiplindir ve bu yüzdendir ki proje
dediğimiz şey nesnel bir öğe olmakla
birlikte içinde subjektif değerlerin ve bakış
açılarının bulunduğu fikirlerdir. Bu yüzden
aslında jüri kavramı var, çünkü tek bir
iyi ya da doğru yok. Yarışma projelerinin
avantajı da bu aslında, çok daha şeffaf
bir ortamda, nispeten doğru projelerin
seçilmesi çok önemli. l
Fikirtepe Platformu formaları teslim etti
İmtiyaz Sahibi: Fikirtepe Kentsel
Dönüşüm Derneği adına
Fikirtepe Platformu Genel Müdürü
İRFAN ŞÜKRÜ YAĞCI
Platform web sitesinde, platforma
üye firmaların projelerinden
haberlerin de yer aldığı içeriklerle
Fikirtepe hakkında kamuoyunu
doğru ve hızlı bir şekilde
bilgilendirmeyi hedefliyor.
Facebook hesabı üzerinden
ise Fikirtepe Platformu’nun
gerçekleştirdiği ve desteklediği
etkinlikler hakkında bilgi veriliyor. l
Sorumlu Müdür:
İRFAN ŞÜKRÜ YAĞCI
Yazı İşleri Müdürü: AYNUR ÇOLAK
Editörler:
MERVE DİDİŞEN
ÖZLEM GEZER EGE
Fikirtepe Platformu, sosyal sorumluluk projesi kapsamında desteklediği
Fikirtepe Dumlupınar Spor Kulübü’nün formalarını takım oyuncularına
teslim etti. Spora verdiği değer ve önemi her fırsatta dile getiren Fikirtepe
Platformu, oyunculara “Fikirtepe Platformu” yazılı formalarını teslim ederken
tüm takıma yeni sezonda başarılar diledi.
GOODWORKS İLETİŞİM
DANIŞMANLIĞI A.Ş. tarafından
yayınlanmaktadır.
Tel: (0212) 217 70 00
Baskı: İHLAS GAZETECİLİK A.Ş.
Merkez Mah. 29 Ekim Cad.
İhlas Plaza No: 11A/41
Yenibosna-Bahçelievler/İstanbul
Hacı Akif Mah. D-100 Karayolu Cad. No: 92 PK 41800 Hereke / Körfez / KOCAELİ
Tel: (0262) 316 20 00 Faks: (0262) 511 39 86 Mail: [email protected]
1981 YILINDAN BUGÜNE MİMARİ YAPILARA
DEĞER KATAN MARKALARA
MODERN VE ESTETİK
YAPILARIN CEPHE MİMARI
MUTFAK•BANYO•KAPI•DOLAP
ÜRETİYORUZ
Tel: 0216 326 43 29
www.gorhan.net
EMEK, TECRÜBE VE BAŞARILARLA DOLU 16 YIL
Faaliyet alanlarımız
l Projelendirme
l Kazıklı Temel Uygulamaları
l Derin Kazı İksa Yapıları
l Destekleme Yapıları
l Zemin İyileştirmesi
l Fore Kazık / Mikro Kazık
l Ankraj
l Zemin Çivisi
l Püskürtme beton
l Jet Grout
Merkez
Barbaros Mah.
Barbaros Cad.
No: 217
Ataşehir / İstanbul
Tel: (0216) 389 58 00
Fabrika
Osmangazi Mah.
Sanayi Cad. No: 35
Darıca / Kocaeli
Tel: (0262) 653 06 06
Fax: (0262) 653 06 08
Topçu İbrahim Sok. Akdoğan Apt. No: 11 D: 5
İçerenköy - Ataşehir / İSTANBUL
Tel: (0216) 574 54 23 - 575 71 98 Fax: (0216) 575 71 99
[email protected]/www.zeminmuhendislik.com
İNŞAAT’A, BİZİ ÇÖZÜM ORTAĞI SEÇTİĞİ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİZ