Reklam Nedir? Islevi ve Etkileri Nelerdir?
Transkript
Reklam Nedir? Islevi ve Etkileri Nelerdir?
Reklam Nedir? Islevi ve Etkileri Nelerdir? Reklâmla ilgili olmasi nedeniyle konuya bir fikra anlatarak girmek istiyorum. Adamin biri olmus... Obur dunyanin kapisina gelince bakmislar, gunahlariyla sevaplari birbirine esit. Cennete mi atsinlar Cehenneme mi? sasirmislar. Sonunda kendisinin karar vermesini istemisler. Adam, olur demis fakat once Cenneti ve Cehennimi gormek istemis. Goturmusler. Cennette gordukleri tipki anlatilanlar gibiymis, hersey gayet guzel, istedigin yiyecek, icecek var, istedigin gibi gezip, eglenebiliyormussun. Cehennemde gordukleri anlatilanlarin tam tersi cennete benziyormus. Herkes nese icinde, egleniyor, oynuyorlarmis. Sazlar, dumbelekler, sarkilarla gobek atiyorlarmis. Fakat biraz sicakcaymis. Buranin eglencesinden hoslanan adam, Cehenneme gitmeye karar vermis. Biraz sicakligina da katlanirim diye dusunmus. Gorevliler almislar bunu bir kapidan iceriye salmislar. Iceriye girmesiyle feryadi basmasi bir olmus. Heryer alev alev yaniyor. Ortada fokur fokur kaynayan katran Eger genel bir tanim yaparsak: Reklâm, gazete, dergi, radyo, televizyon, afis, tabela gibi medialar araciligiyla cesitli mal ve hizmetlerin genis halk kitlelerine tanitimidir. Bu mal ve hizmetlerin nereden, nasil, ne fiyata alinacagi ve nasil kullanilacagi hakkinda tuketiciye bilgi veren, ona parasini en iyi sekilde degerlendirme yolunu gosteren bir aractir. Ayni zamanda ureticinin, is adaminin iyi bir pazar bulmasina, sermaye ve cabasini degerlendirmesine, yeni uretim ve yatirimlara yonelmesine buyuk bir destek unsurudur. Reklâma media araciligiyla satistir da diyebiliriz. Butun reklâmlarda amac satisi artirmaktir. Fakat tek basina hic bir reklam satisi artirmaya yeterli degildir. Eger diger butun pazarlama faaliyetleri; mamulun planlanmasi, uretimi, dagitimi ambalajlanmasi, fiyatinin belirlenmesi ve satitisi bu amaca uygun olarak yurutulurse basariya ulasir. Tanitim, tuketiciye inandirici ve guven verici bir seslenis olayidir. Tanitimi yapan kisinin, grafik sanatcisinin gorevi; pazara cikarilan en yeni urunun ya da hizmetin benzerleri arasinda ilgi cekmesini, satin alma hevesi yaratmasini saglamaktir. Reklâm, surekli yeniligi, surekli arayisi gerektiren bir bilimdir, bir sanattir. Reklâmci alisilmisin disinda dusunen, yaratan, gelismelere onculuk eden kisidir. Surekli izlemek, okumak ve ogrenmek zorundadir. Reklâm sanatcisi, bilmenin bir duraklama, ogrenmenin ise bir ilerleme oldugunu unutmamalidir. Reklâmciligin tarihine baktigimizda; ilk ve orta caglarda cok ilkel sekilde, genellikle cigirtkanlar, tellallar araciligiyla yapildigini goruruz. Espri ve hitap gucu iyi olan sanatci, digerlerinden daha fazla basari elde ederdi. Sonralari Avrupa’da; esnaflar mallarinin kalite kontrolunu yaptirmak zorunda kalinca markalamaya yoneldiler. Ornegin Romali bir sutcunun isareti keci, firircinin ki ise degirmendi. 1450 yillarinda Gutenberg’in Matbaa makinesini bulusu ile reklâmcilikta cigir acildi. Bu sayede el ilanlari ile daha genis halk kitlesine ulasabilme olanagi dogdu. Turkiyede reklâm, basin reklâmi olarak 19. yuzyil ortalarinda goruluyor. 1840–1864 yillari arasinda yilda ortalama 50 sayi cikarabilen Ceri–i Havadis satiri 10 kurustan reklâm almaktaydi. 3,5 kurusa satilan ve gunluk 150 traji olan bu gazetenin reklâm tarifesini bugunku fiyatla kiyaslarsak bir santim ilandan 90.000 lira aldigi ortaya cikiyor. Ilk ciddi reklâm 1944’lerde Eli Aciman tarafindan kurulan Faal Reklâm Acentasinin ve Koc Sirketinin reklâm isleriyle genis is olanagi bulmasiyla olusmustur. Daha sonra Manajas’a donusen bu reklam acentasi Yeni 1/6 Ajans, Istanbul Reklâm Acentasi, Poyraz, Anten, Melodi gibi reklâm ajaslari kurulmustur. Reklâm filmleri olarak ilk defa Guzel Sanatlar Akademisi Profesorlerinden Vedat Ar’in Filmar adindaki firmasinda hazirladigi esprili calismalarini gormekteyiz. 1949’da And Film, canlandirma resim calismalariyla reklâm filmi hazirlanmis, 1961’de renkli filmler imal edilmis fakat banyosu yurt disinda yapildigindan cok gucluk cekilmistir. 1964–65 yillarinda Ali Ulvi, Bedri Koraman, Ferruh Dogan, Yalcin Cetin gibi karikatur sanatcilarimizin da film reklâmciligina emek verdikleri gorulmektedir. 1950 yilarinda Radyonun, 1972’de Televizyonun reklâm almaya baslamasiyla birlikte Turkiye’de reklâmcilik hizla gelismistir. Onceleri tam anlamiyla bilimsel bir meslek halinde gorulmeyen reklâmcilik alaninda bugun Avrupa ulkelerinde dahi is yapabilir duzeye gelinmistir. Cogu Universitelerimizde ders olarak okutulur olmustur. Gittikce onemi artan reklâm, ekonomisinin itici gucu, motoru olmustur. Gecmis yillara baktigimizda reklâmcilik alaninda buyuk miktarlarda yatirimlar yapildigini goruruz. 1968 Amerika’da reklâma harcanan para 3,5 milyar dolardir. Ayni yil ulkemizdeki reklâm giderleri 245 milyon TL’dir. Bu harcamalar 1985’te 76.5 milyar TL. olmustur. Manajans/Thompson’un yaptigi arastirmaya gore 1984’te yuzde 90, 1985’de yuzde 125 oraninda artis gosteren reklâm giderleri en fazla 40 milyarlik harcamayla Televizyon reklâmlarinda gorulmektedir. Reklâm sirketi yoneticileri bu durumu; “Ithal mallarinin serbest birakilmasi, yabanci teknigin girisi ve tuketici toplumu olmaya hizla gidis” diye degerlendirmektedirler. Cenajans genel muduru Cem Sasmaz; “Gecmisde san olsun diye reklâm yapilirdi. Simdi musterinin ayagina gitmek zorundasiniz. Urunun tanitiminin en iyi yoludu reklâm, bu nedenle reklâm sektoru hizla gelismekte” demektedir. Reklâm adina yapilanlara bakilinca reklâmciligin bu kadar gelismesine sasirmamak gerekir. Bir hikaye vardir, reklâmcilar iyi bilirler. Dunyaca unlu petrol sirketi Shell’in Amerikali yoneticileri Vatikan’da Papa ile yalniz gorusmek istemisler. Disardakiler merakla odadan gelen sesleri dinliyorlarmis. “Kabul ederseniz bir milyar dolar veririz”. Papa, “Hayir kabul edemem” diyormus. Yoneticiler israrla teklif bedelini arttiriyorlarmis. 2 milyar dolar...5 milyar dolar.....10 milyar dolar.....Papa yine de, “Imkansiz, olamaz” diye diretiyormus. Kapida tartismayi dinleyen kardinaller dayanamayarak odaya girip Papa’ya “Bu paraya ihtiyacimiz var, nicin kabul etmiyorsunuz?” dediklerinde Papa’nin cevabi; “Amerikali dostlarimiz, butun kiliselerde okunan dualardan sonra papazlarimizin (Amin) yerine (Shell) demelerini oneriyorlar. Nasil kabul ederim” olmus. Reklâm icin ne cilginliklar yapilmaktadir. Unlu Fransiz pop sarkicisi Michel Polmareff, Olympia’da verecegi bir konser icin kicinin fotografini cektirmis; Paris’in butun caddelerinin duvarlarina astirdigi afislerinde; “Kicimi burada seyrediniz. Sesimi Olympia’da dinleyiniz.” yazdirmistir. Tek amac reklâmdir. Amerika eski baskanlarindan Franklin Roosevelt; “Eger hayata yeniden baslamaya imkan olsaydi, Reklâmciligi butun diger islere tereddutsuz tercih ederdim.” diyerek, Sir Winston Churchil; “Insanlarin tuketim gucu reklâmciligin gidasidir. En iyi yasama standartlari icin destek yaratir. Insanlara kendileri ve aileleri icin en iyi beslenme, en iyi giyinme, en iyi evlerde oturma amaclarini asilar.”diyerek reklâmin onemini vurgulamislardir. Ekonomik hizi dusen, hatta sifira inen bir toplumda dahi reklâm, islevini degistirip yararli hizmetlerde bulunabilmektedir. Bircok tuketim urunleri piyasadan kalksa ya da tuketicinin satin alma gucu azalsa bile reklâmla daha degisik, ornegin; otomobil kullanilmasini ozendirmek yerine, kitle araclarini tercih ettirmeye yonelik, toplum acisindan o an icin daha gecerli, yararli onlemler alinabilir. Trafik kurallarina ne sekilde uyulacagi, enerji tasarrufu icin neler yapilabilecegi, yabanci turistlere nasil yardimci olunacagi, bir yabanci dil ogrenmenin, bir sporla ugrasmanin yararlari reklâm hizmetleriyle duyurulabilir. Onlar hitap edecekleri kitlenin ozelliklerini, neyi, nasil, ne kadar surede ileteceklerini bilirler. 2/6 Isvec’te, hukumet, trafigi soldan saga cevirdigi yillarda, bu degisikligin tanitimini, -bir yarisma sonucu- buyuk bir reklâm ajansina vermistir.. Ve belli bir gun, belli bir saatten sonra bu yeni duzene geciste, basarili reklâmlar sayesinde, bir tek trafik kazasi olmamis, bir tek trafik sucu islenmemistir. Meksika’da, vergi kacakciliginin onlenmesi amaciyla, vatandasin hukumete nasil yardimci olacaklari, televizyonda, basinda yogun reklâm harcamalariyla onerilmistir.. Televizyonda izledigimiz, temizlik, sigara aliskanligi, trafik, perakende satis fislerinin alinmasi gektigi gibi uyarilari, iyi bir reklâm ajansi ustlense sanirim cok daha etkili olur. Iyi bir reklâm ajansi cok sayida birimleriyle sistemli bir planlama, arastirma ve cok yogun bir cabayla is yaparlar. Belili bolumlerden olusan bir reklâm ajansinda yaratici grup musterilerinin istegini irdeler, bir metin hazirlar, secilen mediaya uygun bir taslak cizilir, film reklâmlarini yaparken, rejisorde film icin gerekli produksiyonu hazirlar. Bunlari yaparken tum ajans uyelerinin amaci reklâmi yapilan urun yada hizmeti ilgi ceker, satin alma hevesi yaratir hale getirmektir. Bu nedenle bir reklâm metninde, her kelimeyi, resimde her cizgiyi, fotografta her golgeyi reklâmin mesajini tasimasi icin kullanmaya calisirlar. Reklâmda media ile haberlesmede hangi medialarin kullanilacagina karar vermek cok onemlidir. Gazete, dergi gibi alan medialari anlatilacak konular coksa, Radyo, Televizyon gibi zaman medialari bir seyin sik sik tekrari ve ezberletilmesi gerekiyorsa kullanilmalidir. Hitap edilecek kitle genisse mutlaka buyuk medialarin kullanilmasi gerekir. Bir reklâmda radyo ve televizyon sureklilik acisindan en kisa omurlu olmasina karsin, surat yonunden en onemli mediadir. Gazete ve dergilerle yapilan reklâmlar etkisini uzun sure sonra gosterir fakat kaliciligi fazladir. Bu tur kitlesel haberlesme tek yonludur. Bir terzide istediginiz kumasin ozelliklerini dokunarak veya sorarak ogrenebilirsiniz ve aldiginiz yanita gore karar verebilirsiniz. Fakat ayni konuda bir gazete ilanina baktigimizda kalitesini yoklayamadigimiz gibi soru da soramayiz. Media reklâmda mumkun olan hersey muhattabinin onune serilmelidir. Halk kendi mizac ve kabiliyetine, anlayisina uygun haberlerden hoslanir. Mesajin etkinligini artirmak icin muhattabinin seviyesine uygun yapilmalidir. Reklâmda karsilikli etkilesimin, haberlesmenin basitlestirilmis analizi bes soruyla yapilabilir. Kim, Ne, Kime, Ne yolla soyluyor ve etkisi nedir. Bir mesajin halka ulstirilmasinda bu sorular, sorularak yola cikilmalidir. Bu nedenle bir reklâm plani hazirlanirken; onun fikir verir, carpici, dikkat cekici, enteresan, haber verir, alma arzusu uyandirir olmasina dikkat etmek gerekir. Carpici bir baslik, etkili bir resim, cok yonlu bilgi veren bir metin reklâmin gucune guc katar. Halk iyi duzenlenmis bir meseji secer, digerlerine pek aldirmaz. Reklâmda gercekci olmak gerekir. Inandiriciliktan uzak bir reklâm hic bir zaman tutmaz. Yine meshur bir fikradir. “Bir sokakta uc disci varmis, birincisi “Turkiye’nin en iyi discisi” diye bir levha asmis, bunu goren ikinci disci dururmu,”Dunyanin en iyi discisi” yazan bir tabela hazirlatip kapisina asmis. Ucuncu disci bunlara karsi ne yapsa iyi dersiniz? Gayet mutevazi bir ifadeyle “Bu sokagin en iyi discisi” yazili levhayla isi halletmis”. Tabii en cok musteriyi ucuncu disci toplamis, inandiriciligi sayesinde. Basili reklâmlarda resim ve kelimeler, bunlarin rengi, mediadaki yeri, cevresiyle iliskisi onemlidir. Radyo ve televizyonda ise soz ve sesler, hareket suresi, seslerin tonu, metin onemlidir. Eger bir malin satin alinmasinda gorunusu onemliyse, moda ve otomobil reklâmlarinda oldugu gibi goze etki eden reklâm turu tercih edilmeli. Ozellikler, yer, durum, sonuc gibi insanlarin mantiklarina hitap etmek gerektiginde sozlu elemanlara basvurulmalidir. Heyecan verici bir etki yaratilmak istendiginde goruntu reklâmi tercih edilmelidir. Bu konuda resmin onemini savunan Pierre Martineau; “Resimler mukemmellik ve acikliklariyla hicbir kelimenin ifade edemeyecegi anlatim gucune sahiptir. Cok guzel bir kizi tarif etmeyi deneyin; kelimelerin resmin yaninda ne kadar aciz kaldigini goreceksiniz” der. Insanlar resimlerde kendilerini gorurler, begendikleri ve benzemek istedikleri insani dinler, onlara inanirlar. Bu 3/6 nedenle bircok reklâm calismalarinda film yildizi, sporcu veya begenilen kisilerden yararlanilir. Fransa’da “Totem” adli bir gokdelenin daireleri bombosken, satilmazken ve insaatcilarin iflasi soz konusuyken, ressam Salvador Dali’nin “Ben de Totem’de oturuyorum” dedigi bir reklâmla kisa surede satisi gerceklesmistir. Televizyonda su siralar sik sik Ajda Pekkan, Zeki Muren, Cuneyt Arkin, Turkan Soray, Adile Nasit ve Halit Kivanc gibi sanatcilari gormemizin tek nedeni reklâma hizmetlerindendir. Reklâmciligin amaclari halkin egitilmesi, aradigini kolay bulmaya, kolay almaya ve fiyatini ogrenmesine yardim olmalidir. Reklâmcilikta muhatabiniz butun toplumdur. Yaptiginiz bir hata genis capta yayinlanacagindan herkes tarafindan duyulur ve gorulur. Yaniltici, haksiz reklâmlar karsisinda tuketicinin korunmasi gereklidir. Bati ulkeleri bunu cessitli yollarla saglamislardir. Tuketicinin korunmasi; devletin kanun, kararname, yonetmelikve mahkeme kararlariyla ele alinmis, yaniltici reklâmyaptiran uretici, komisyon karariyla duzeltme reklâmi yayinlamaya zorunlu tutulmustur. Ornegin; kilo aldirmayan bir rejim ekmegi urettigini yogun bir bicimde reklâm eden kurulus, iddiasinin gercek disi oldugunun saptanmasi uzerine, gunlerce, aylarca televizyonda; “Benim cikardigim ekmek, duzeltiyorum, kilo aldirmayan cinsten falan degildir. Sadece dilimleri cok ince oldugu icin, cok ekmek yediginizi sandiginiz halde, aslinda az ekmek yemis olursunuz.” diye reklâmyapmaya mahkum edilmis. Tabii reklâmya bu, dogrusu bu kez satislari hic de azalmamis, aksine artmis. Ayrica profesyonel reklâm ajanslari, otokontrol yoluyl Reklâmlara karsi korunmayi ve kontrolu, orgutlenen tuketicilirin kendileri de ustlenmisler. Ureticinin kendi cikarlarina ters dusen bir davranisini saptadiklari anda, onun urunlerini boykot etmeye, ureticiye karsi bir nevi grev uygulamaya gecmisler. Bu nedenledir ki giderek ureticiler, urunlerinin nitelik, ambalaj ve fiyatlarinda surekli degisikliklere, begenilmeyeni degistirmeye, satis sonrasi bakim garantisi vermeye yonelmis, bu gibi olumlu davraniylar icine girmek zorunda kalmislardir. Sosyal ve ahlâki yonden reklâmda en onemli oge “Dogruyu soylemesidir. Yalan ve yanlis birsey soylememelidir. Kendi malini ovmektense, rakibini kotuleyen reklâmlar olumlu karsilanmamaktadir. Keza begenilmis ve basari saglamis reklâmlarin benzeri, kopyasinin ve taklidi olarak duzenlenmis reklâmlar da kotu puan almakta hatta aydin kisilerce alay konusu olmaktadir. Reklâmcilikta yeni olanlarin sik sik basvurduklari bir yontem de yabanci yayinlardan bazi bicim, hatta resim aktarmalaridir. Acemilik kisiyi taklitcilige itmemelidir. Kendi cabasi ve yetenekleriyle eserler veren aceminin gelecegi mutlaka ustalik olacaktir. Reklâmcilik meslek olarak cok zordur. Reklâmcilik mesleginde yeteri kadar uzman ve otorite yetismediginden herkes kendini biraz bu meslekten gorur. Hatta bazi reklâm sahibi, ihtisasa pek inanmadigindan her iste fikri olsun ister. Basin reklâmlarinda sik sik basvurulan beyaz bosluk birakma ile yapilmis bir eskizi goren is adami, reklâm sanatcisina “Buralara da para veriyoruz suraya fabrikalarin resmini, suralara odullerimizi, suraya da musterilerimizin listesini koyalim.” diyerek gereksiz mudehalede bulunabilmektedir. Istanbul Reklam Ajansinin kurucusu Dr.Suheyl Gurbaskan; “Reklâmin, en belirgin ve onde gelen yaraticiligi getiren bir meslek olusudur. Yaratici nitelik tasimayan bir sanat dali olamayacagina gore reklâm da bir meslek degil bir sanattir. Ve reklâmin sevilecek, savunulacak yani, yani yaraticiligi olmasa komurculukten farkli bir yani kalmaz.” demektedir. Reklâm, bir mutluluk amaci degilse bile yine de bir mutluluk aracidir. Cunku reklâm, bir bakima, insanin hayal gucudur. Insanlar cogu kez hayellerini kendileri yaratirlar. Ve boylece mutlu da olabilirler. Reklâm psikolojisi ustune eserleri olan Robert Guerin; “Teneffus ettigimiz hava, oksijen, azottan ve reklâmdan meydana gelmistir.” der. Reklâmin konusu olan urunlerin, hizmetlerin tanitimi, tuketicinin daha cok dikkatini cekebilmek icin birbirinden degisik, bir sonraki oncekinden farkli, yeni, ustun olarak yapilmalidir. Reklâmin seslenisi, bazen realist ya da romartik; bazen heyecanli ya da fantazi olabilir. Ama mutlaka, hele topluma ilk kez seslenisinde, bir yaratici 4/6 guc” icermelidir. Albert Camus; “Yaraticiligin basladigi yerde, mantik durur.”der. Yaraticilik belki insan beyninin, zekâsinin, olagan disinda bir baska turlu dusunmesi, cozum aramasidir. Mantik duz ve kestirme yoldan cozume goturur, tek yonludur. Yaraticilik ise, bir baska yol, bir baska cozum olup olmadigini arastirmaktir. Yaratici calismalarda basarinin tek yolu suur altindaki mantiksiz ve ucuz kavramlara nufuz etmeye calismaktir. Sarkici Poul Mc Carthey’in olum haberi, muziginin hayranlari olan gencleri yasa bogmus. Bazilari onun arkasindan olmeyi bile dusunmusler, intihara kalkmislar. Oysa Poul Mc Carthey olmemis, sadece menejeri reklam olsun diye bir saka yapmistir. Sonucta reklâm hedefine ulasmis, adlarini dahi duymamis insanlara Beatles toplulugu tanitilmistir. Reklâm, cok satip, az kârlarin toplamiyla yine cok kazandirmayi amaclayabilirse, ekonomiye yararlidir, gorevini yerine getirmis demektir. Reklâmci Dr. Suheyl Gurbaskan; “Reklâmcilik, oyle, al eline kalemi birseyler yaz koy kagidi onune birseyler ciz, gec kameranin arkasina birseyler cek gibi, hafife alinacak, rastgele uygulanacak bir meslek degil. Herseyden once yasadigin ulkenin insanlari karsisinda buyuk sorumluluk isteyen, gerektiren bir is, hatta bir gorevdir.” demektedir. Reklâmin yaniltici, aldatici yonlerinden sakinmak gerekir. Reklâmdan asil beklenen hizmet, marka ve mamulun tuketici zihninde yerlesmesi ve olumlu izlenimler birakarak hatirlanmasini temin olmalidir. Yakin zamanda gazetelerden okumussunuzdur. Japonya’da, kablosuz gaz sobalari imal eden sirketin genel muduru gorevinden istifa etmistir. Sebebi bu sobalarin 16 kisinin olumune neden olmasidir. Tehlikesizdir, koku yapmaz. Sloganlariyla reklâmi yapilan bu sobalarin bazilarinda sonduruldukten sonra odanin havalandirilmasi gerektigi uyarisini tasiyan levhalarin bile bulunmadigi saptanmistir. Ulkemizde de ilk onceleri arandiginda bulunamayan, bulanlarin pesin parayla siraya girilip alindigi bu sobalardan bugun taksitle dahi musteri bulamadigi sozedilmektedir. Bunun yaninda ambalajli tuketim urunlerinin ambalajlari ambalaj standartlarina uymadigindan tuketici zarar gormektedir. Uzerinde son kullanma tarihi, brut, ve net agirligini, fiyatini tasimayan ambalajli urunlere guvenmek yanlistir. Ayrica TSE damgasi olmayan urunlerin bazilari Saglik ve Sosyal Yardim Bakanligi’nin iznini de almamis oluyor.Tuketicinin korunmasi acisindan reklâmi yapilan urunlerin bu ozellikleri tasiyip tasimadigi surekli kontrol edilmelidir. Ambalajin, cok kuvvetli bir satis aleti oldugu da bir gercektir. Ozellikle self–servis magazalarinda tuketicinin dikkatini cekmesi ve satisa tesvik etmesi yonunden buyuk onem tasir. Urunu korumasi yaninda, o urunun hakkinda genis bilgi de verir. Gorsel nesne oldugu icin guzel, cekici ve etkileyeci olmasi gerekir. Bu nedenle kozmetik gibi mamullerde ambalaj bazen kendisinden bile pahaliya malolmaktadir. Insanlarin satin alma hareketinin sebepleri kismen renk, sekil, ambalaj,v.b. ozelliklere bagli oldugu bir gercektir. Ve alma olayi, icimizdeki birtakim isteklerin, ihtiyaclarin, aliskanliklarin carpismasi sonucu olur. Oncelikle aclik, susuzluk gibi hisler alma hareketimizi etkiler. Agri, hastalik, endise, korku gibi kacinma hisleri, giyim, konfor, cocuk gibi surekli istekler alma haretimizi etkileyen diger etkenlerdir. Insanlarin bir reklam mesajindan etkilenmeleri, sosyo–psikolojik yapilarina da baglidir. Her ayin sonunu zor getiren bir aileye, bir yazlik evin, luks otomobilin, deniz motorunun reklâminin ne etkisi olabilir ki? Ihtiyac ve istek arasinda bir kiyaslama yapildiginda gorulur ki; ihtiyac maddeleri daha kolay satilir, istek karsilayan mallar ise mutlaka reklâmin destegine muhtactir. Tuketiciyi ihtiyaci olmayan bir mamule istekli, arzulu bir hale getirebilmek, onu ikna edebilmek icin reklâmin onemine inanmak gerekiyor. Reklâm, ekonomik dunyada olup bitenden toplumu haberdar da eder. Ona bilgi verir, yol gosterir. Bir an reklâmin yoklugunu dusunelim, tuketici secme kararsizligina dusecektir. Reklâm, tuketiciyi yasamin 5/6 gereklerinden de haberdar eder, bilgi verir, onerilerille onu aydinlatir. Kararsizliginin cozumune yardimci olur. Anketler alisveris oncesi en buyuk kararsizligi, evlenmeye hazirlanan ciftlerin gecirdigini gosteriyor. Mutfak esyasindan mobilyaya kadar cok cesitli ihtiyaclari olan yeni evlilere etki edecek reklâmlar sik sik yapilmaktadir. Ilk bakista reklâmin, mallari pahalandirdigi, reklâm harcamalarinin tuketicinin sirtina yuklendigi gibi gorulmesine karsin, reklâmin seri uretimi artirdigi, imalat fazla olunca da harcamanin birim basina dustugu yadsinamaz. Televizyon, gazete, kitap gibi kitle iletisim araclari ya da sinemalarda yabanci kokenli bir hayli cizgi karakterle karsilasiyoruz. Supermen, E.T.,Snoppy, Candy, Degerli, Ret Kit, Temel Reis, Micky Mouse gibi kahramanlar havlumuzdan, giysilerimize, cocuk oyuncaklarimiza, sus esyalarimiza, kadar cok cesitli esyalarla yasamimiza girmistir. Oysa; Micky Mouse, toplumumuzda hic de sevilmeyen bir hayvan olan fare, degerli, muzir bir kopek, Supermen, uzaydan gelen, doga ustu yeteneklere sahip bir iyilik sembolu baska bir sey degildir. Buyuk, kucuk herkesin tutkuyla izledigi bu yabanci kahramanlari taniyormuyuz, ne amacla yaratildiklarini biliyor muyuz? Isin icine ticaret, kâr, reklâm unsurlari girince fazla dusunmeye gerek yok... Ozellikle guclu ulkelerin tuccarlari, yaratilan kahrama bir kez tuttu mu pesinden pespese filmlerini, cizgi filmlerini piyasaya suruyorlar. Dunya uzerinde milyonlarca insan tarafindan izlenip, sevilen, giysilerimizden, konusma dilimize kadar giren bu kahramanlara neden bizim kahramanlarimiz da katilmiyorlar? Neden Nasrettin Hoca’miz, Keloglan’imiz, Karagoz’umuz, Hacivat’imiz da diger ulke insanlarinin dilinde dolasmiyor? Kaynak Site: Ismail KIRBAS ile Web Sitesi Tasarimi http://www.kirbas.com Belge Adresi: www.kirbas.com/index.php?id=77 6/6
Benzer belgeler
Reklamin Tarihi - İsmail Kırbaş İle Web Sitesi Tasarımı
Reklamcilik eski donemlerde cok iptidai orneklerde, daha ziyade sesli reklamlarla yapiliyordu. Cigirtkanlarin,
tellallarin yaptigi bir uygulamaydi. Kisisel buyuk rol oynamaktaydi. Espri gucu, hitap...
Fotografta Kompozisyon - İsmail Kırbaş İle Web Sitesi Tasarımı
koymuslardir. Gecmiste oldugu gibi gunumuzde de bu cabalari surdurecekler olacaktir.
Bir sanat yapitinin evrensel dile ulasabilmesi onun anlatim gucune ve bicimsel yapisina baglidir. Fotografta
bic...