PDF formatı için tıklayınız.
Transkript
PDF formatı için tıklayınız.
n Mayıs-Haziran n 2015 n sayı:16 Anneler Günü Kutlama Önerileri Yazın böcek sokmalarına önlem alın Derinlerde ruhsal şölen Nikaragua yollarında Çocuklar ve yaz kampı Şifa Kaynağı OTLAR Yağ bezesi derdinden kurtuluş Tiroid bezi yaşamın dengesi İlk yaza hazır mısınız? 2014 eylül•ekim edaktüel 1 edaktüel içindekiler Yıl 3 • Sayı 16 Mayıs - Haziran 2015 İmtiyaz Sahibi EDAK Adına Ecz. Emre Bacanak [email protected] Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Ecz. Ayşem Jale Kıhtır [email protected] Yayın Koordinatörü İ. Hakkı Kesirli [email protected] Genel Sağlık Editörü Ecz. Meltem Kortel [email protected] Genel Koordinatör Yeşim Erdemir [email protected] Ürün/Reklam Koordinatörü Burcu Yaylacık [email protected] Yayına Hazırlayanlar • Alpay Sönmez • Cem Savran • Deniz Çaba • Elif Aydoğdu • Handan Korhan • Ö. Alkım Serin 14 Seni çok seviyorum anne! "Anneler Günü” fikrinin tarihe dayanan kökleri... 16 Yaza hazır mısınız? Dosya: Dinlenceye, eğlenceye, neşeli, sıcak günlere... 22 Fit bir yaz için formüller... Diyetisyen Derya Zünbülcan yazdı. 24 Yaz makyajı... Senenin trend makyajları ve makyaj önerileri. Yönetim ve İletişim Karacaoğlan Mahallesi 6173 Sokak 4, 35030 Işıkkent İzmir • 232.488-1919 [email protected] İçerik ve tasarım Shift-İzmir Hürriyet Bulvarı 10, Hürhan Kat:7 35210 Çankaya İzmir • 232.445-3055 Baskı Metro Matbaacılık Yahya Kemal Beyatlı Cad. 94, BEGOS 3. Bölge 35400 Buca İzmir • 232.290-3311 1 Mayıs 2015 tarihinde basılmıştır Edaktüel Dergisi EDAK Ecza Kooperatifi ücretsiz yerel süreli yayınıdır. İki ayda bir yayınlanır. Dergi tüm yayın hakları EDAK Ecza Koop'a aittir. Yayınlanan yazı ve fotoğraflar tamamen veya kısmen dahi olsaizinsiz kullanılamaz, çoğaltılamaz. Yayınlanan yazıların ve ilanların sorumluluğu sahiplerine aittir. Edaktüel Dergisi basın ve meslek ilkelerine uymayı kabul ve taahhüt eder. 4 edaktüel mart•nisan 2015 52Nikaragua yollarında Beş günlük seyahate sığmayan, sürprizler ülkesi... 58Dişler ihmale gelmez Ortodontist Dr. Arzu Çalışkan Kardeşler yazdı. 60 EDAK'tan haberler 68 Tohum takas şenlikleri: Yerli olanı korumak ve sahip çıkmak. “Bahar geldi. Haydi, ot yemeklerine” 72 Atıştırmalıklar Sağlığa en lezzetli yatırım. 74 Japon Mutfağı 26 Nilüfer Açıkalın Bölgesel özellikleri ile büyük bir çeşitliliği barındırıyor... 32 Arı, böcek ve sinek ısırıklarında ilk yardım 76 Sağlık haberleri... Lapa Lapa albümü üzerine konuştuk. Ecz. Meltem Kortel yazdı. EDAK S.S. İzmir Eczacılar Üretim Temin ve Dağıtım Kooperatifi Fiziksel ve ruhsal şiddetin bilinçaltına indik... 70 Şifa Kaynağı Otlar Bu sayıda katkıda bulunanlar • Prof. Dr. Atay Atabey • Prof. Dr. Taylan Kabalak • Psk. Şenel Karaman • Dr. Hülya Çankaya Özden • Uz. Psk. Çağla Tuğba Dortluoğlu • Dr. Arzu Çalışkan Kardeşler • Diyetisyen Derya Zünbülcan 46Kadına Şiddet 34 Çocuklar yaz kampına gitmeli mi? 78 Ayşen Nazlı En kapsamlı Türk-Osmanlı mutfak ve yemek kültürü arşivi onda… Uzman Psikolog Çağla Tuğba Dortluoğlu’na sorduk. 36 Yağ bezi kistleri Prof. Dr. Atay Atabey yanıtladı. 38 Güneş ve cildimiz Dermatoloji Uzmanı Dr. Hülya Çankaya Özden anlattı. 40Hayatın rutininden dalarak uzaklaşmak... Ecz. Aynur Sağlam ve Ecz. Sevinç Akar ile dalgıçlık üzerine. 44Tiroid: vucüdun yapı taşları dengesi! Prof. Dr. Taylan Kabalak yazdı. 80 Empresyonizm İzlenim, duygu ve özgürlük... 84 Sinema Disiplini, yeteneği ve masumiyeti öven bir film "Koro" 86 Kitap Bu sayıda kitap seçkileri edaktüel başkandan Ecz. Emre Bacanak EDAK Yönetim Kurulu Başkanı Hepimiz birbirimizin müşterisiyiz, kapitalizmin acımasız çarkları arasında birbirimizi kaybetmeyelim. Değerli EDAKTÜEL okurları, Bilgisayarın ve daha önemlisi internetin hayatımıza girmesinden sonra dünya baş döndürücü bir hızla değişmeye başladı. Özellikle de bilişim teknolojilerinin gelişimi ile birlikte tüm dünyada icra edilen işler ve meslekler de değişime uğramaya başladı. Eskiden var olan bazı meslekler artık yok. Onların yerini başka meslekler almaya başladı. Önümüzdeki 50 yıl içinde bugün var olan binden fazla mesleğin var olmayacağı tahmin ediliyor. Örneğin “Postacılık” mesleğinin hayatımızda kapladığı yeri ve önemi geçmişten bugüne değerlendirdiğimizde önümüzdeki yıllarda böyle bir mesleğin var olmayacağını öngörmek çok zor değil. Meslekler ve işler başkalaşırken dünyadaki para da buna göre hareket ediyor. Kapitalizmin etki alanının ve etkisinin hızla arttığı dünyamızda para dikey bir hiyerarşi ile tabandan yukarıya doğru çıkıyor. Yani toplumun düşük gelir düzeyine sahip kesimi daha da fakirleşirken para daha yüksek sosyo-ekonomik statüye sahip gruplara doğru yönleniyor. Daha Türkçesi, zengin daha zengin, fakir daha fakir oluyor. Sosyo-ekonomik sınıflara baktığımızda alt gruptakilerin sayısının giderek arttığının buna karşın ortalama entelektüellik seviyesinin giderek düştüğünü görüyoruz. Buna iş gözlüğünden bakarsak çalışan kesim içinde nitelikli işçi oranı giderek düşüyor. Yani “Ne iş olsa yaparım” diyen insan sayısı artıyor. Bu durum sermaye grupları ya da dev şirketler için “ucuz iş gücü” anlamına geliyor. Yani daha yüksek kâr elde etme imkânı doğuyor. Böylece para daha da yukarı çıkmış oluyor. Dünyada şu anda en yüksek iş hacmine sahip sektörlerin başında perakende sektörü geliyor. Çok değil 30 yıl önce bir bölgede yaşayan insanların tüm tüketim ihtiyaçları bizzat o bölgedeki esnaf tarafından karşılanırdı. Et kasabımızdan, sebze ve meyve manavımızdan, hızlı tüketim ürünleri evimizin yakınındaki ya da çarşıdaki marketimizden, ev eşyalarımız mobilyacımızdan ve beyaz eşya mağazamızdan alınırdı. Bugün hepsini tek bir yerden alıyoruz. Dev süpermarketlerden. Bu durumu iş gözlüğüyle incelersek eğer; 30 yıl önce müşterilerin parası çeşitli meslek gruplarına başka bir deyişle alt gelir seviyesi grubundaki insanlar arasında paylaşılırken, şimdi müşterilerden elde edilen tüm kârlılık büyük şirketlere kanalize edilmiş durumda. Kasap Fatma abla evinin sebze meyve ihtiyacını Manav Ahmet’ten değil, uluslararası faaliyet gösteren dev bir süpermarket zincirinden temin ediyor. Manav Ahmet ise evinin yeni mutfak dolaplarını “Kardeşler Mobilya”dan değil, fabrikasyon modüler sistemler satan yine dev bir zincir yapı marketinden alıyor. Üstelik dolapların parçalarını da yapı market yerine kendisi birleştiriyor. Kardeşler Mobilyanın sahibi olan Mehmet ve Hüseyin kardeşler ise et ihtiyaçlarını Kasap Fatma abladan değil, yine kazandığı parayı yurtdışındaki şirket ortaklarına aktaran bir zincir süpermarketin et reyonundan alıyor. Gördüğünüz gibi 6 edaktüel mayıs•haziran 2015 aramızdan birileri olan bu üç hayali karakter aslında birbirinin potansiyel müşterisi olmasına rağmen hiç biri diğerinden alış-veriş yapmıyor. Ama her biri müşteri kimliğinden çıkıp satıcı kimliğine girdiğinde para kazanabilmek umuduyla kendilerine ait iş yerlerinde diğerlerini bekliyorlar. Ama maalesef diğerleri gelmeyecek. Çünkü kendileri diğerlerinin müşterisi değil artık. İşimize öyle geldiği için, daha ucuz zannettiğimiz için ya da kolayımıza geldiği için. Her ne sebeple olursa olsun aslında toplumumuz kendi bencilliğinde boğuluyor. Bunu ispatlayacak bir başka senaryo daha yazacağım; Bir an için bir kahvaltı salonunun sahibi olduğunuzu hayal edin. Yaşadığınız semtteki insanların hafta içi işe gitmeden önce hızlıca kahvaltı edebilmelerini sağlıyor, hafta sonu ise onlara keyifli bir pazar kahvaltısı sunuyorsunuz. Müşterilerinizden bir tanesi öğretmen Halil Bey olsun. Halil Bey’in 2 kızı, bir oğlu var. Oğlu, henüz ilköğrenimde, kızlarından bir tanesi üniversite okuyor. Diğeri ise bir süpermarkette kasiyer olarak çalışıyor. En büyük keyifleri her pazar sizin kahvaltı salonunuzda ailece kahvaltı etmek olsun. Siz, evinizin ihtiyaçlarını karşılamak için süpermarkete gidiyorsunuz. Alacaklarınızı reyonlardan temin ediyorsunuz. İş para ödemeye gelince bir bakıyorsunuz ki, yepyeni bir hizmet yaratılmış; “Self Kasa”. Yani hiç sıra beklemeden aldıklarınızı barkod okuyucuya okutarak kendi kredi kartınız ile ödemenizi yapıp, mutlu mutlu evinize dönebilirsiniz. Diğer insanlar kasada sıra beklerken siz teknolojiyi kullanmaya daha yatkın olduğunuz için hiç zaman kaybetmezsiniz. Hatta bir de diğerleri için üzülebilirsiniz bile. Belki de kendinizin diğerlerine göre daha uyanık olduğunu düşünebilir ve bunun için gururlanabilirsiniz. Ama emin olun akıllı olan siz olmazsınız. Çünkü siz ve sizin gibi düşünen daha birçok kişi self kasayı kullandığı için Öğretmen Halil Bey’in kızına gerek kalmadı. İşten çıkarıldı. Üzgünüm ama ailenin toplam geliri düştüğü için artık pazar günleri sizin kahvaltı salonunuza da gelemeyecekler. Bu arada siz daha uyanık olduğunuzu düşünürken kendi kasiyerliğinizi kendiniz ücretsiz olarak yaptığınız için süper market yönetimi size bir teşekkür borçlu. Çünkü sizin gibi birçok kişi bu işi ücretsiz yaptığı için süpermarket bu işten ciddi bir tasarruf sağladı. Üstüne bir de Öğretmen Halil Bey’in kızına verdiği maaşı da artık ödemiyor. Sevgili EDAKTÜEL okurları, Kapitalizm aslında sadece ve sadece toplumdaki bireylerin bencilliğinden beslenir. Bireyler bencilleştikçe birbirleriyle olan temas ve paylaşım giderek azalır. Paylaşım azaldıkça kâr, sistemde dikey olarak yukarı çıkmaya başlar. Böylece her birimiz sistemde tepe için çalışıyor oluruz. Paranın dikey bir hiyerarşi ile hareket etmesi işte budur. Kooperatifler ise paranın yatay düzlemde kalmasını sağlarlar. İşte bu nedenle Kooperatifleri ve Kooperatifçiliği hayatımızın en önemli yerine koymalıyız. Çünkü kooperatifçilik paylaşmayı esas alır. Hepinize sevgiler… edaktüel sunuş Ecz. Ayşem Jale Kıhtır EDAK Yönetim Kurulu Sekreter Üyesi Bahar geliyor Damlardaki kar, saçaklardaki buz, Kanı kaynayan suya dar geliyor. Haberin var mı? Oluklardan Akan su sesinde bahar geliyor. Duy güneyden estiğini rüzgarın; Göreceksin neler olacak yarın. Yuvada çırpınan yavru kuşların Uçmak hevesinde bahar geliyor. Cahit Sıtkı TARANCI Müjde Bahar geldi! Bu yıl hepimiz baharı bekleyen kumrular misali bekledik baharı. Bazen hiç gelmeyecek sandık umudumuz kırıldı. Yağmurun bereketi iyiydi de bulutların hüznü de sardı dört yanımızı… Çoğu zaman içimiz de üşüdü, bazen sadece içimiz miydi üşüyen, yoksa yüreğimiz mi? bilemedik… Isınmak için kat be kat giyindik ama ya yüreğimiz o ne yapacaktı? Unutmak için çalıştık çalıştık durduk, unutmak istediğimiz kimi zaman bir aşk acısı, bazen bir dost kazığı, bazen de sevdiğimizin yarasıydı… Şimdi ise mevsim, umut mevsimi! Her şeyi unuturcasına şairin dediği gibi inadına yaşamak, inadına sevmek için hepimiz hazırız. Edaktüel ailesi olarak bizler de bu sayımızda yüreğimiz umut, kalemimiz sevgi dolu, Yaz’ı karşılıyoruz. Beraberce hafifliyoruz Kış’ın ağırlığından ve fazla kilolarımızdan, sağlıklı kilo vermek için Diyetisyen Derya Zümbülcan’ın “Fit bir Yaz için 7 Formül”ü ve sağlıklı beslenme tüyolarıyla bu sayımızda yol gösteriyor bize... Eee, dile kolay yaz geldi, okullar kapanıyor. Yazlıklar çıkacak, hazırlıklar yapılacak. Çocuklu aileler için 8 edaktüel mayıs•haziran 2015 Haziran ayı yine sınavlar ile geçse de artık tatil planları saracak dört bir tarafımızı, düşünmesi bile güzel. Hem fit olacağız hem de gezeceğiz. Değişik coğrafyaları merak edenler için gezi yazılarımız yine ilginizi çekecek, bu kez rotamız Nikaragua! … Yaz denince doğa da hareketlendiği için çok sık rastladığımız “Arı-Böcek ve Sinek ısırıklarında ilk yardım” da gerekiyor. Değerli meslektaşım Eczacı Meltem Kortel’in kaleme aldığı makalede sinekleri kendimizden uzak tutmanın yollarını öğreniyoruz. Afyon’da eczacılık yapan, Eczacı Sevinç Akar ve Eczacı Aynur Sağlam ise bu sayımıza hobileri ile konuk oluyorlar. Bu iki güzel meslektaşımla, su altı güzelliklerini daha yakından görmek için hobi sayfamıza bakın. Sağlık dosyalarımız ile yine dolu doluyuz. Örneğin, vücudumuzun kapıları olarak da adlandırılan dişlerimizin bakımı ve sağlığı çok önemli, eğer dişlerimize gereken özeni göstermezsek farkına varmadan birçok hastalığa da davetiye çıkarıyoruz. Bunun yanısıra Akdeniz iklimi kadınlarında çok görülen Triod bezi hastalıkları, sağlığımızın göstergesi olan cildimiz, kurtulsak mı, kurtulmasak mı dediğimiz yağ bezeleri… özel sağlık konularımız arasında yer alıyor. Son yıllarda giderek artan kadına şiddete karşı psikolog doktorumuzun görüşleri de ilginizi çekeceğini düşündüğümüz konular arasında yer alıyor. Haydi, gelin beraber çıkalım yollara, sağlıkla, sevgiyle, barışla yazı beraber karşılamak için… Sevgiyle kalın… edaktüel etkinlik Chill-Out Festival Bridgestone Presents: Chill-Out Festival • 23 Mayıs 2015 12:00 • Life Park, İstanbul Doğanın müzikle buluşacağı... Life Park'ın 3 sahneli bir festival kasabası haline geleceği... Chill-Out Festival Istanbul'un 10. yılı için 23 ve 24 Mayıs'ta Life Park'ta buluşuyoruz. Color Sky 5K Ankara Renkli Koşu • 24 Mayıs 2015 14:00 • TED Koleji İncek, Ankara Renkli Koşu, 24 Mayıs'ta TED Koleji İncek Kampüsü'nde... Koşu Paketi: Koşucu numarası, Color Sky T-Shirt, geçici dövme, renkli toz ve koşucu bilekliğinden oluşan koşu paketinizi 23 Mayıs 2015 Cumartesi günü etkinlik alanında saat 11:0018:00 arasında alabilirsiniz. Şehir dışından gelecekler koşu paketlerini etkinlik günü alabilirler. DJ eşliğinde müzik saat 11:00’da başlayacak. Goran Bregovic • 8 Mayıs 2015 22:00 • Container Hall, İzmir Balkan müziğinin tanınan ismi Goran Bregovic, unutulmaz bir konser için 8 Mayıs'ta Container Hall sahnesinde sizlerle buluşacak. Wedding and Funeral Band ile beraber konserler veren Goran Bregovic, şüphesiz ki Balkanlar'ın en tanınmış besteci ve şarkı sözü yazarlarından biri. Film müziğine ilk olarak 1978'de Mica Milosevic'in Nije Nego filmiyle başlayan Bregovic'in en renkli ortaklığı yönetmen Emir Kusturica ile gerçekleşti. 1989'da Çingeneler Zamanı, 1993'te Arizona Dream, 1995'de Cannes Film Festival'ini kazanan Underground ve 1998'de Crna Macka gibi Emir Kusturica filmlerinin müziklerini yaparak Kusturica ve Bregovic çok başarılı bir ikili haline geldi. 2015 yılında Chill-Out Festival Istanbul'un 10. yaş sürprizi: Festival, her zamanki gibi öğlen 12'den gece yarısına kadar sürüyor. Ancak hem cumartesi hem pazar günleri 3 sahnede toplam 24 saat müzik var... Antalya Kum Heykel Festivali Madagascar Live • Yaz mevsimi boyunca • Sandland Lara, Antalya • 16 - 17 Mayıs 2015 • Çukurova Fuar Alanı, Adana 8. Uluslararası Antalya Kum Heykel Festivali, devasa boyutlarda yüzlerce kum heykelin sergilendiği, alan genişliği, sanatçı sayısı ve kullanılan kum miktarı gibi özellikleriyle dünyanın en büyük kum heykel etkinlikleri arasında yer almaktadır. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Antalya Büyükşehir Belediyesi, Antalya Tanıtım Vakfı'nın da aralarında bulunduğu pek çok kurum tarafından desteklenen etkinlik, Global Design Art Works tarafından düzenlenmektedir. Tüm zamanların en sevilen maceralarından Madagascar'ın canlı sahne şovu Madagascar Live, ilk kez Türkiye'ye geliyor. Kahkaha dolu eğlencenin sevilen kahramanları bu kez canlı tiyatro gösterisiyle çocuklarla buluşuyor. New York Hayvanat Bahçesi'nden kaçış hikayesiyle tüm çocukların sevgilisi haline gelen Madagascar macerasının sevimli kahramanları, canlı sahne oyunu "Madagascar Live" ile ilk kez Türkiye’ye geliyor. 10 edaktüel mayıs•haziran 2015 edaktüel etkinlik Itzhak Perlman Olten Filarmoni Orkestrası • 28 Mayıs 2015 21:00 • Zorlu Performans Sanatları Merkezi, İstanbul Solist: Igudesman - Joo • 27 Mayıs 2015 20:30 İzmir • Kültürpark Açıkhava Tiyatrosu Türkiye'de ilk kez gerçekleştirilecek olan Igudessman ve Joo'nun "Big Nightmare Music" şovu, Olten Filarmoni Orkestrası eşliğinde 27 Mayıs akşamı İzmir Kültürpark Açıkhava Tiyatrosu'nda sizlerle buluşuyor. 20. ve 21. yüzyılın en önemli keman virtüözü kabul edilen Itzhak Perlman, 28 Mayıs 2015 tarihinde Zorlu Center Performans Sanatları Merkezi'nde... Kızılordu Korosu • 15 Haziran 2015 21:00 • Congresium Ankara, Ankara Dünya çapında dillere dolanan şarkılarda imzası bulunan Kızıl Ordu Korosu, 15 Haziran 2015’te Congresium Ankara'da gönülleri fethedecek! Dünyanın en büyük ordu korosu Rus Kızıl Ordu Korosu, dünyaca ünlü şarkılarını hayranlarıyla birlikte söylemek üzere İstanbul’da! Dillere destan sahne performansları ve hemen herkes tarafından sevilen “Katyuşa”, “Kalinka”, “Kernina” ve “Ave Maria” gibi şarkılarıyla tanınan topluluk müzikseverlerin gönüllerini fethedecek. Orquesta Buena Vista Social Club "Adiós Tour" • 27 Haziran 2015 21:15 • Bodrum Antik Tiyatro, Muğla Dünya çapındaki kitlelerini heyecanlandırmaya başladıktan 16 yıl sonra 2014-2015 dünya turnesiyle sevenlerine elveda demeye hazırlanan efsane grup Buena Vista Social Club, yoğun istek üzerine veda turu bitmeden; Omara Portuondo, Eliades Ochoa, Guajiro Mirabal, Barbarito Torres, Jesus "Aguaje" Ramos ile birlikte iki konser vermek üzere yeniden Türkiye'de... NN Kültür Sanat organizasyonu ile gerçekleşecek konserler; 26 Haziran'da Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi ve 27 Haziran'da Bodrum Antik Tiyatro'da gerçekleşiyor. 12 edaktüel mayıs•haziran 2015 Atların Efendisi Lord of The Horses • 1 - 30 Mayıs 2015 Her gün 21:15 • Ulusoy Arena Belek, Antalya İspanyol binicilik ustası Miguel Barrionuevo ve Alex Giano ile seçkin Endülüs atlarının duygusal hikayesini ve ustaların onlarla olan güzel ilişkisini anlatan "Atların Efendisi" gösterisi, Ulusoy Arena Belek'te! Miguel Barrionuevo ve Alex Giano'nun mükemmel ekibi eşliğinde çağdaş at sanatının en iyi paylaşımı ile büyülü bir yolculuğa çıkacaksınız. Antalya'da ilk kez sahnelenecek olan gösterideki biniciler ekibinde Barrionuevo’nun yanı sıra Alejandro Barrionuevo, Alex Giona, Manolo Zumariva, Ricardo Navas ve Voltige Sherzod Mamatov da yer alıyor. edaktüel gündem Seni çok seviyorum anne! Anneler günü seramonisinde birtanecik, anneniz için bu sene farklı fikirler denemeye ne dersiniz? Ama önce “Anneler Günü” fikrinin tarihe dayanan köklerinden bahsedelim.. Baharın ve yazın harmanlandığı bu günlerde, kendi ellerinizle topladığınız bir demet çiçeği annenizi ne kadar çok sevdiğinizi anlattığınız ufak bir notla annenizin baş ucuna bırakıp annenizi mutlu bir sabaha uyandırmak da mükemmel bir fikir olabilir… Daha da iyisi onun sulayıp bakacağı ve her gün konuşarak dertleşeceği bir menekşe almaya ne dersiniz? Anneler Günü ritüeli Antik Yunanların, Yunan mitolojisindeki pek çok tanrı ve tanrıçanın annesi olan Rhea’yı onurlandırmak adına başlattıkları ilkbahar festivali kutlamalarıyla başlıyor… Bu tarihi miras ABD’li öğretmen Anna Jarvis’in mayıs ayının ikinci haftasında hayatını kaybeden annesine hayattayken yeterince ilgi gösteremediğini düşünmesiyle farklı bir yön alıyor. Başlarda sadece anma olarak başlayan bu tören, Anna Jarvis’in bunu dünya çapında bir güne çevirme düşüncesiyle dünyanın her köşesinde kutlanılan bir ritüele dönüştü… Sizde bu ritüelin hakkını vermek isteyenlerdenseniz, işte annenize ne kadar değerli olduğunu hissettirmenin bir kaç yolu… Annenizin şevkati iki adım ötenizde değilse ve uzun zamandır birbirinizin kokusunu hasretseniz, çat kapı yanına gitmek kadar güzeli var mı? 14 edaktüel mayıs•haziran 2015 Her yıl annelerimize daha çok çalışmak, daha iyi iş yapmak adına verilen mutfak robotları, daha kuvvetli bir süpürge, çamaşır ya da bulaşık makinesi gibi sözde anneler günü hediyeleri yerine; beğendiği tarzlarda aksesuarlar, çanta ve cüzdanlar, kıyafetler alabilirsiniz! Ya da sabah ona hazırlayacağınız süpriz bir kahvaltı, götüreceğiniz bir akşam yemeği de annenizini oldukça mutlu edebilir diye düşünüyoruz. Bulaşıkları yıkamak şartıyla tabii ki! Bir başka önerimiz ise kendi elleriniz ile hazırlayacağınız bir kutlama kartı... Eskimeyen bir anı ile birlikte yazılacak sevgi sözcükleri onu çok mutlu edecektir. Bir başka fikir; sizden hep yapmanızı istediklerinin bir listesini yapsanız. Örneğin odanızı toparlamanız, düzeltmeniz. Dolaplarınızdaki giysileri düzenlemeniz, ev işlerine yardım etmeniz ve sonunda da bir kutlama öpücüğü vermeniz olabilir. Tüm bu fikirler bu özel günü anneniz için mükemmel kılabilir… Fakat unutmayalım ki, bir tek gülüşümüzle, bir öpücüğümüzle, tatlı bir sözümüzle, en önemlisi de bizim mutluluğumuzla mutlu olabilen annelerimize dünyayı cennet haline getirmek için bir gün yetersiz… Tüm annelerimize sağlıklı, mutlu ve huzurlu nice Anneler Günü diliyoruz! edaktüel yaza hazırlık Dinlenceye, eğlenceye, neşeli, sıcak günlere hazır mısınız? • Ö. Alkım Serin • Yaz güneşi içimizi ısıtacak, Yaz tüm neşesiyle geliyor! Güneşin sıcağını içinizde enerjiye peki ya vücudumuz buna dönüştürmenin tam vakti. Tüm yılın hazır mı? Bu yaz tatili farklı yorgunluğunu bir kenara bırakın ve tatil için plan yapmaya başlayın… kılacak neler yapabilirim? Tatile gideceğim fakat Koyu renklileri askılardan indirip, gardırobunuzu cıvıl cıvıl renklerle doldurma zamabavuluma ne alacağım? nı! Artık ne zamandır canınızın çektiği o Deniz, güneş, kum güzel de meyveleri taze taze yiyebilir, favori dondur- Güneşle aranıza mesafe koyun. manızı kaşıklayabilir, içine girmek için tüm Kızgın güneş altında uzun süre kalmanın peki ya sağlığım? Tatil kış formunuza dikkat ettiğiniz mayolarınızı neden olduğu, daha çok çocuklarda görülen yapayım derken çocuğumun giyebilirsiniz! bir yaz hastalığı olan güneş çarpması, düzeni bozulur mu? Siz de vücudun kontrol edilemeyen bir şekilde Ama ne yazık ki yazın gelişi her zaman güzel aşırı ısınması olarak tanımlanıyor. Başlıca bu soruları soranlardan şeylere neden olmuyor. Özlediğiniz sıcak belirtileri ise şiddetli baş ağrısı, bulantı, mısınız? Bu yazımız havaların insan sağlığı üzerinde oldukça kusma ve yüksek ateş. Güneş çarpması olumsuz etkileri var. Vücudumuzu sıcakların halinde hastanın serin bir yere götürülmesi, eğlence, sağlık ve güncel neden olduğu bu olumsuz etkilerden koruvücudu sıkan giysilerin çıkarılması, başına hayatı aynı tatilde mak için sağlığımıza oldukça dikkat etmebuz torbası konulması öneriliyor. Ateş çok bekleyene ilaç gibi gelecek! miz gerekiyor… yüksekse vücudun ıslak bir bez ile sarılması, 16 edaktüel mayıs•haziran 2015 hastanın ferah, serin bir yerde tutulması ve hastaneye götürülmesi gerek. Aksi halde güneş çarpması ölümcül sonuçlara neden olabiliyor. Bu nedenle yoğun sıcaklarda, özellikle öğle saatlerinde 11.00-16.00 arası güneşle aranıza bir mesafe koymaya özen göstermenizi, bol sıvı tüketmenizi ve ağır gıdalar yerine hafif yaz yemeklerini tercih etmenizi öneriyoruz. Gözlere dikkat! Yaz mevsiminin gelmesiyle öncelikle göz enfeksiyonlarında artış gözleniyor. Bu tip rahatsızlıkların kuru, sıcak, tozlu, polenli havalardan veya havuz, termal gibi ortak kullanıma açık alanlardan bulaştığının altını çizen uzmanlar, göz alerjilerindeki başlıca reaksiyonların gözlerde kızarıklık, çapaklanma ve kaşıntı olduğunu belirtiyor. Önlem almak için kuru, tozlu, polenli ortamlardan uzak durmak ve serinlemek için girilen havuzlarda hijyene dikkat etmek gerekiyor. Buna ek olarak gözlerin ellerle ovalanması, alerjik durumun yanında başka enfeksiyonların eklenmesine de sebep açıyor. Güneş gözlüğü takmak, şapka kullanmak, gözü zararlı ışınlardan koruyor. Ama tabii ki rahatsızlığın ilerlemesi durumunda uzman bir hekime başvurulması erken teşhis için önemli. Sindirim sistemi enfeksiyonları Yaz aylarında sıcaklar nedeniyle kışa göre daha fazla su tüketiyoruz ama gözden kaçırdığımız bir nokta var: Aşırı sıcak nedeniyle baraj sularında oluşan bakteriler. Mikroplu suların içilmesi ya da bu sularla yıkanmış sebzelerin meyvelerin tüketilme ihtimali çok fazla. E.Coli, Cryptosporidium, Giardia, Salmonella ve Shigella gibi yaz aylarında en çok karşılaşılan mikroorganizmalar yazın kavurucu sıcağının da etkisiyle hızla yayılıyor, sindirim sistemini zehirliyor ve insan sağlığını tehlikeye atıyor. Bulantı, kusma ve ishal belirtileriyle ortaya çıkan enfeksiyonlardan korunmak için yiyecek ve içeceklerin hazırlanmasında hijyene çok dikkat etmenizi, ellerinizi sık sık yıkamanızı, riskli gıda tüketimini en aza indirilmenizi tavsiye ediyoruz. 2015 mayıs•haziran edaktüel 17 edaktüel yaza hazırlık Sıcaklık ve baş ağrıları Günübirlik tatil planları Bu yaz işinizin sizi esir almasına izin vermeyin! Hava sıcaklığının artmasıyla baş ağrısı şikâyetlerinin artışı doğru orantıyla ilerliyor. Baş ağrısı yüksek hava ısısı ve düşük hava basıncı ile başlayabilir. Sıcak havalarda baş ağrısından korunmak için ne mi yapmalıyız? Öncelikle sıcaklığın artmasının ağrıya neden olup olmadığının saptanması gerekiyor. Eğer ağrıya sıcaklık neden oluyorsa ani sıcaklık artışına karşı önlem almak fazlasıyla önem arz ediyor. Bu durumda doğrudan maruz kalmayacağınız şekilde klimalı ortamlarda bulunmanızı, sokağa çıkıldığında güneşin etkisini azaltacak şapkalar ve gözlükler takmanızı, açık renk terletmeyen ve bol giysiler seçmenizi ve en önemlisi de yeterli sıvı almaya özen göstermenizi öneriyoruz. Yaz mevsimi bazılarımız için tatil manasına gelemiyor ne yazık ki. Diyelim ki yazın büyük bir kısmını çalışarak geçiriyorsunuz ya da siz yazın çalışanlardansınız. Olsun! Bu, kısa zamanlı tatil planları yapmanıza engel değil. Hobilerinize yönelin Yoğun bir çalışma temposunda bile olsanız sevdiğiniz şeylere zaman ayırmayı ihmal etmemelisiniz. Tüm hafta çok çalıştınız ve yorgunsunuz. Fakat sevdiklerinizle deniz kenarında bir sabah kahvaltısı, günün ilk ışıklarında bir bisiklet turu ya da fotoğraf makinanızla güzel bir doğa yürüyüşü yapabilirsiniz. Sosyal aktivitelere zaman ayırın İş yaşantınız arkadaşlarınızla zaman geçirmenize engel oluyorsa küçük bir tatili arkadaşlarınızla paylaşabilirsiniz. Birlikte küçük bir sahil kasabasına balık tutmaya gidebilir, hazırladığınız atıştırmalıklarınızı alıp pikniğe çıkabilirsiniz. İçinizdeki canlılığı koruyun! Paintball turnuvası düzenlemek, arabayı en yakın deniz manzarasına sürüp uçurtma uçurmak, kamp ateşinin etrafında en sevdiğiniz müziklerle sohbet etmek için fazla geç kalmış olduğunuzu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. İçinizdeki genç ruhun bir günlük sizi ele geçirmesine izin verin! 18 edaktüel mayıs•haziran 2015 Tatilin parlayan güneşi siz olun! Bütün bir sene soğuk havalarda günün ilk ışıklarıyla işe koşturup trafikte saatlerinizi harcadınız. Özlediğiniz yaz sıcaklarının gelmesiyle kendinizi tatille ödüllendirmeye karar verdiniz. Peki, ya bavulunuz? Tatile hazırlanırken yanımda ne götürmeliyim telaşıyla dolabının içinde kaybolanlardansanız işte sizin için bir kaç pratik tüyo! n Küçük bir liste yapın! Planlı olmanın her zaman faydası vardır. Gözlerinizi kapatıp tatilinizin hayalini kurun ve size nelerin lazım olabileceğini gözünüzde canlandırın. Şimdi bunu kâğıda dökebilirsiniz! n Güneşin modaya yansıması Tabii ki her sene olduğu gibi bu sene de yaz heyecanı sadece insan ruhunu değil, modanın ruhunu da canlandırıyor. Bavulunuzu hazırlarken neon renkleri de aklınızda bulundurmanızı tavsiye ederken sade renklerin her zaman kurtarıcı olduğunu hatırlatalım. Yazın kavurucu sıcağında açık renk giysileriniz anı kurtaracak; unisex sandaletler, aksesuarlar ise tarzınızı ortaya koyacak. Yüksek tansiyonu küçümsemeyin! Kavuran yaz sıcakları ne yazık ki yüksek tansiyon hastalarını olumsuz etkiliyor. Araştırmalar yüksek tansiyonun herhangi bir neden olmaksızın, genellikle genetik faktörlere bağlı olarak ortaya çıktığını gösteriyor. İstisnai oranda da bir takım hastalıklara bağlı olarak yüksek tansiyon görüldüğü belirtiliyor. Bunlar arasında bazı hormonel hastalıklar, böbrek ve kalp rahatsızlıkları ve şeker hastalığı bulunuyor. Damarların esnekliğini kaybetmesi, aşırı kilo, kan-yağ metabolizmasındaki bozukluklar, kan yağlarındaki yükseklik ve şeker toleransında azalma (şeker hastalığı) hipertansiyona neden olan diğer rahatsızlıklar arasında. Tabii ki uzmanlar hipertansiyonun sadece yaz aylarında değil, her zaman kontrol altında tutulup dikkat edilmesi gereken bir rahatsızlık olduğunu belirtmeden geçmiyor. edaktüel yaza hazırlık Sıcakların kalbinizi yoklamasına izin vermeyin! Sıcak havaların kalp rahatsızlıklarını tetiklediğini hepimiz biliyoruz… Peki, kalbimizi bu olumsuz etkilerden nasıl koruruz? Öncelikle yapmamız gereken şeylerin çok basit olduğunu söyleyelim… Güneş altında çok fazla efor sarfetmemeli, güneşe doğrudan maruz kalmamalısınız. Serin ortamlarda bulunmaya özellikle özen göstermelisiniz. Ama tabii ki bununla bitmiyor. En önemlisi de, kalbe giden damarların sağlığını bozmamak açısından beslenme düzeninize dikkat etmelisiniz. Tüm bunların yanında su tüketiminizi optimum düzeyde tutmayı da unutmazsanız, kalbiniz yaza yenik düşmeyecektir! Sıcaklardan kendimizi koruyabiliyoruz. Peki, ya çocuklarımız? Çocuğunuzun susuz kaldığını nasıl anlarsınız? n n n n n n n n İştah kaybı, Yoğun uyku hali, Huzursuz ve ağlıyorsa, Cilt kuruluğu, Ağızda kuruluk hissi, Vücut ısısının artması, İdrar azlığı, Kusma ve ishal varsa, Bebeğiniz, çocuğunuz yeterli su tüketmemiş olabilir. Çocuğunuzun susuz kalmasını nasıl engelleyebilirsiniz? Eğer emzirme döneminiz henüz sonlanmadıysa daha çok emzirip kendi su tüketiminizi arttırın. Çocuğunuz mama ile besleniyorsa, her biberon sonrası su içirmeyi ihmal etmeyin. Nezle, soğuk algınlığı gibi basit rahatsızlıklar bile yaz mevsiminde vücudun direncini azaltıp susuzluğa sebebiyet verebilir. Bu nedenle çocuğunuzda sıvı tüketiminin alışkanlık haline gelmesini sağlayın. Sıcak havalarda dışarı çıkarken nelere dikkat edilmeli? Yüksek koruyuculuğu olan güneş kremleri kullanmayı ihmal etmeyin. Çocuğunuzu giydirirken ince, açık tonlarda giysiler ve şapka tercih edin. Gölgede ve serin kalmaya çalışın. Yanınızda bol sıvı bulundurmayı unutmayın. Yaz bahçesi yapmak ister misiniz? Bu yaz kendinize keyifli bir bahçe yapmaya ne dersiniz? Hem yazlıklarda hem de balkonlarda sıcak geçecek yaz günlerine bir nebze serinlik üretecek köşeler yaratabilirsiniz. Bir arka bahçe, küçük bir teras ya da balkonlarda basit ama bol çiçekli bir bahçe yapıyoruz. Çuvalların içinde, ahşap saksılarda ya da balkon duvarlarını kullanarak yapacağımız askı sistemleri ile her alanı kullanarak bitki yetiştirmenin keyfini sürüyoruz. Kompost yöntemiyle evsel atıklardan verimli toprak üretimini öğreniyor, mutfağın organik atıklarını değerlendiriyoruz. Daha az evsel atık çevreyi korumak daha az çöp alanı demek. Organik çöplerimizi çok kaliteli gübre haline getirebiliriz. Her türlü meyve, sebze artık ve kabukları, yumurta kabukları, çay yaprakları, kesilmiş çimenler, kurumuş yapraklar ve bitkilerden kompost gübre yapabilirsiniz. Evinizin balkonunda sebze yetiştirmeye ne dersiniz? Fideleri hazırlayın, bu yaz balkonda veya küçük sebze bahçelerinde kendi sebzelerinizi yetiştiriyorsunuz. 20 edaktüel mayıs•haziran 2015 Domatesler, sivri biberler en kolayları. Dallarından fasulye, kabak, patlıcan toplamanın keyfi bir başka olur. Bahçenin bir köşesinden çıkan ve uzayıp giden bir yaprakların ucunda birgün göreceğiniz küçücük bir karpuzun size vereceği neşeyi tahmin edebiliyor musunuz? İrileştiğinde kesmeye bile kıyamazsınız belki… edaktüel yaza hazırlık FİT BİR YAZ İÇİN 7 FORMÜL Yaza sayılı günler kala kıştan kalan fazla kilolarınıza veda etmek istiyorsanız harekete geçmenizin zamanı geldi. Bu yaz planlarınız arasında daha sağlıklı ve daha fit olmak varsa Diyetisyen Derya Zünbülcan’ın sizler için 7 temel önerisi var! n Çevrenize değil kendi içinize kulak verin. Zayıflamaya karar verdiği zaman çoğu kişinin aklında tek bir soru vardır. Acaba hedef kiloma ulaşabilecek miyim? Kilo vermeye karar verme sürecinde çoğu zaman çevreden gelen uyarı ve baskılar motivasyon kırıcı olabilir. Bu nedenle çevreden gelen seslere değil kendi içinize ve birlikte çalıştığınız uzmanınıza kulak verin. Unutmayın karar vererek %50’sini başardınız. Geri kalan %50 bunun uygulamaya geçirilmesidir. n Fonksiyonel çorbalardan faydalanın. Çorba, doygunluğu arttıran, günlük sıvı ihtiyacı için destek veren, sindirimi rahatlatan az kalorili bir besindir. Az yağlı ve ev yapımı olduğu sürece 1 kâse çorbayı 1 dilim ekmek olarak kabul ederek diyetinizi bozmadan çorba tüketebilirsiniz. 22 edaktüel mayıs•haziran 2015 n Salatadan vazgeçmeyin. Yeşil yapraklı sebzeler metabolizmamız için önemli vitamin ve mineraller içerir. Yaza fit bir beden ile giriş yapmak istiyorum diyorsanız sofranızdan salata eksik olmasın. n Ara öğünler önemli: Kilo verme sürecinde en önemli noktalardan bir tanesi ara öğün tüketilmesidir. Ara öğün, metabolizmanın çalışmasını sağlar, kan şekerini dengeleyerek halsizlik ve yorgunluğu önler. Ara öğün tüketiminden istenen sonucun alınabilmesi için önemli olan bedeninize ve yaşamınıza uygun düzenlenmiş olmasıdır. n Su tüketimine dikkat edin. İnsan bedeninin %55-65’i sudur. Vücut ısının kontrol edilmesi ve Diyetisyen Derya Zünbülcan yavaşlayan metabolizmanın canlanabilmesi için suya ihtiyacımız vardır. Yetersiz sıvı alımı sıvı elektrolit dengesizlikleri, bayılma hissi, deri esnekliğinde azalma, mide bulantısı, baş dönmesi gibi çeşitli sağlık sorunlarına neden olur. Yavaşlayan metabolizmanızı canlandırmak, bu dönemi kilo almadan atlatmak istiyorsanız su tüketiminizi arttırmalısınız. Günde 8-12 bardak su tüketmeye özen gösterin. Suyun tadı hoşunuza gitmiyorsa lezzet- li alternatifler geliştirin. Şekersiz bitki çaylarından faydalanın. Limon, elma, armut dilimleri ile az miktarda dal tarçın, zencefil eklediğiniz bitki çaylarını hem sıvı tüketiminizi hem de yaza sayılı günler kala kilo vermenizi kolaylaştırmak için kullanabilirsiniz. n Uyku düzeni de önemli. Sağlıklı uyku gününüzün sağlıklı geçmesini sağlar. Yapılan son çalışmalarda eksik uyuyanların kilo alımına yatkın olduğu bulunmuştur. Kilo kontrolü sağlamak için uykunuzu iyi hale getirmeye başlamalısınız. İyi uyku için altın besinler: Ballı yasemin çayı, ılık süt, papatya çayı, kuru vişne, keten tohumu, muz, badem, ceviz İyi Uyumaya engel besinler: Aşırı yağlı ve proteinli besinler, kan şeker dengesini bozabilecek besinler, alkol, çay, kahve, sigara n En önemlisi: Mutlu olun. Kilo vermenin en önemli yolu mutlu olmaktan geçer. Kilo vermek için önce bedeninizi mutlu etmelisiniz. Ben danışanlarıma vücudun kilo verme mantığını anlatırken vücutlarını arkadaşları gibi düşünmelerini söylerim. Evet, vücudumuz arkadaşımız gibidir. Ve biz ona iyi davranır, onu mutlu edersek o da bize iyi davranıp istediğimiz kilo verme işleminde bize yardımcı olur. Bedeninizi mutlu etmek için sağlıklı beslenmeyi yaşam tarzı olarak görün, uyku düzeninize dikkat edin, hareketli olun, bağırsaklarınıza iyi bakın ve her şeyden önemlisi mutlu olun. yeni ürünler Yaza hazırlık sofranızdan eksik olmaması gerekenler ÖDEM ATANLAR: Salatalık, Karpuz, Kavun, Maydanoz, Mürver, Kereviz, Enginar, Ahududu, Ananas, Kivi BAĞIŞIKLIK ARTTIRANLAR: Kuru erik, Greyfurt, Portakal, Sarımsak, Brokoli, Kereviz, Domates, Kayısı, Frenk üzümü, Kivi CANLANDIRANLAR: Limon, Mango, Kayısı, Avokado, Çilek, Biber, İncir, Armut, Erik SAĞLIKLI ARA ÖĞÜN ALTERNATİFLERİ: • 1 kabuklu elma + 1 bardak yarım yağlı süt • 3 tam ceviz + 3 kuru kayısı • 1 dilim peynir + 1 dilim ekmek, bol domates, salatalık • 1 fincan yeşil çay + 2-3 grissini • 1 bardak ayran + ¼ simit • 1/2 avuç leblebi + 5 siyah üzüm 11,25 TL Ecologica Koruyucu Cilt Spreyi 100 ml 2’si bir arada. Koruma ve Yatıştırma. Ecologica cilt spreyi tamamen doğal formülü ve muhteşem kokusu ile fark yaratmak için geliştirildi. İçeriğinde yer alan doğal yağlar sayesinde sivrisinekleri kaçırırken aktifler ile cildi yatıştırıyor. Paraben, alkol, petrokimyevi maddeler ve DEET içermeyen formülü sayesinde her yaş grubunda rahatlıkla kullanılabileceğiniz cilt spreyi ile bu yıl sivrisineklere geçit yok. 8,90 TL Axe Black Deo Daha fazla, daha çok, en çok diyen dünyayı sessizliğinle etkile. Karmaşanın ortasında gürültüden uzak erkeğin kokusu. n Kilo verdiren çorba Malzeme: 1 kâse ısırganotu, 1 kase semizotu, 1 kase pırasa, 1 küçük patates, 2 diş sarımsak, 1 kuru kırmızı soğan, 1 havuç, 2 yk bulgur, 5-6 adet Brüksel lahanası, 1 yemek kaşığı zeytinyağı. 11,25 TL Yapılışı: Tüm malzemeyi küçük parçalar halinde doğrayıp az miktarda su ile kaynatın. Elde edilen karışım isteğe göre taneli de kalabilir, blenderdan da geçirilebilir. Ecologica el bakım kremi içerdiği termal mineralli su ve doğal yağlar sayesinde cildinizin ihtiyacı olan nemliliği kolayca sağlıyor. Su bazlı formülü sayesinde yağlı his bırakmadan hızlıca emiliyor, cildinizi besliyor ve dengeliyor. Amino asit ve nemlendirici kompleks ile güçlendirilmiş formülü ile egzema ve ürtiker tedavisine yardımcı olan kremin, yumuşak kokusu ve ipeksi dokusundan vazgeçemeyeceksiniz. n Metabolizma hızlandıran salata Malzeme: 1 kâse doğranmış ıspanak, 1 kase doğranmış roka, 1 adet kırmızı pancar, 1/2 taze avokado, 1/2 lime tipi limon suyu, 1 yemek kaşığı zeytinyağı, 1 tatlı kaşığı pul biber, 1 yemek kaşığı elma sirkesi Yapılışı: Salata malzemelerinden ıspanak ve roka elle parçalanır, pancar ve avokadolar iri kıyım doğranır. Tüm malzemenin karıştırılması sonrasında zeytinyağı ve elma sirkesi eklenerek üzerine pul biber serpilir. Ecologica El Bakım Kremi 75 ml 11,25 TL Ecologica Ayak Bakım Kremi 75 ml Ecologica ayak bakım kremi içerdiği termal mineralli su ve doğal yağlar sayesinde ayaklarınızın ihtiyacı olan nemliliği kolayca sağlıyor. Üre ve pantenol ile güçlendirilmiş formülü ile diyabetik ayak tedavisine yardımcı olan ürün onarıcı etkileriyle de ön planda. Su bazlı formülü sayesinde yağlı his bırakmadan hızlıca emilen ürünün kullanımı oldukça kolay. Çay ağacı yağının ferahlatıcı etkisini hemen hissedeceksiniz. 2015 mayıs•haziran edaktüel 23 edaktüel yaza hazırlık Bu yaz makyajınız güneşin ışıltısını bile geride bırakacak! Sade bir şıklık için nude ve toprak tonları… Yaz tüm ışıltısıyla bizi kucaklarken, makyajınız da yazın tüm ışıltısını kucaklayacak! Bu senenin trend makyajlarını ve makyaj önerilerini merak edenler için son zamanların popüler bloggerlarından Melodi Elbirliler kendi güzellik sırlarını bizimle paylaştı. İşte @ melodininmakyaji’ndan yazın ışıltısını yüzünüze yansıtacak bir kaç tüyo! Ten makyajı ve aydınlık bir cilt için; Makyaj kusurları gizlemek değil, güzellikleri ön plana çıkartmaktır düşüncesiyle 2015 yaz sezonunda hafif ama çarpıcı detaylar bizleri bekliyor. Taze ve aydınlık bir görünüm ön planda. Ten makyajlarında ince yapılı, ıslak görünümlü fondotenler kışın olduğu gibi yazın da bizlerle olacak. Yeni yeni alışmaya başladığımız makyaj bazları ise tabiki yaz makyajlarının olmazsa olmazları. Makyajın baş düşmanları sıcak hava ve neme karşı en büyük yardımcımız şüphesiz ki ten makyajı öncesi uyguladığımız makyaj bazları. Makyajımızın uzun süre tende kalmasını hedefleyip,dağılma ve akmayı önlüyor. Işıl ışıl sağlıkla parlayan ve eşitlenmiş bir cilt tonu için ilk adımımız bu şekilde! Göz makyajı ve çarpıcı bakışlar! Göz makyajında ise kışın ağır tonlarından soyunup pastel 24 edaktüel mayıs•haziran 2015 renkleri kucaklıyoruz bu yaz. Pastel tonlar ve hatta sulu boya efekti verilmiş soluk renkler ön planda. Uçuk pembeler, bebe maviler ve soğuk ama etkili lilalar göz makyajlarında geçiş tonu olarak bize eşlik ediyolar. Fakat en önemlisi kıvrık, dolgun ve belirgin kirpikler! Göz makyajlarımızı bol ama özenli sürülmüş maskara ile tamamlıyoruz. Söylemeden geçmeyelim yaz sezonunda çoğu markanın renkli maskara seçenekleri bizlerle olacak… Cesaretli kadınlar için fıstık yeşili ve çingene pembesi rimeller raflarda yerini almak üzere! Olmazsa olmaz bronz ışıltı; Bir nokta var ki yaz deyince aklımıza ilk gelenlerden! Altın bronz görüntü bu yaz da sahnelerde. Elmacık kemikleri üzerine uygulanacak şampanya tonlarında bir aydınlatıcı ister gece isterseniz de gündüz tüm makyajların tamamlayıcısı. Açık renk tenliler için ise altın ışıltı barındıran bronzerlar hayat kurtarıyor… Her ne kadar yazın canlı renkler kullanmaya alışık olsak ta bu sene yok gibi çıplak görünümlü rujlar rol calıyor! Toprak tonları, krem rengi dudaklar ön planda. Her tene uygun nude ruj bulmak aslında çok kolay. Beyaz tenliler daha pembe alt tonlu renklere yönelirken, bugday ve esmer tenliler kahverengi alt tonlu nude rujları seçmeli… Makyaj sabitleyici de neymiş? Peki, makyajımızın kalıcılığı ve özel gün makyajlarımız için neler yapabiliriz? Çözüm burada! Yazın sıcağından akmaya meyilli makyajlarımızı makyaj sabitleyici spreylerle sabitliyo- ruz! Tüm makyajı tamamladıktan sonra bir kaç fıs yüzümüze sıkacağımız sabitleyici, hem kalıcılığı arttırıyor hem de daha doğal ve yüzle bütünleşmiş bir sonuç elde etmemizi sağlıyor… Son bir öneri! Makyaj ne kadar hoşumuza giden ve biz kadınların meraklı olduğu bir konu olsa da, yaz aylarında cildimizi havalandırmayı ve nefes almasına izin vermeyi unutmayalım… Bu sebeple uzun ve yorucu yaz gecelerinin ardından eve geldiğimizde uyumak en cazip seçenek olsa da makyajımızı silmeden uyumamaya özen göstermeliyiz… Sevgiler! @melodininmakyaji edaktüel söyleşi müzik Nilüfer Açıkalın: “Hiç bir zaman aynı patikalarda dolaşmıyorum, istesem de olmuyor” Oyuncu ve yazarlığının yanı sıra müzik kariyerine ilginç sahne performansları ile başlayan Açıkalın, Lapa Lapa albümünde yepyeni ve kendine has tınıları, ilgi çekici sözleri, içtenlikli yorumları ile alternatif bir işin filizlendiği müjdesini veriyor. Oyunculuk ve yazarlık alanında önemli başarıları olan Açıkalın’ın, “Sokağın Sesi” diye tanımladığı, aşkla, tutkuyla, isyanla, mutlulukla yani kısaca hepimizin her gün yaşadığı “başka başka” duygularla harmanlanan yeni albümü “Başka Şarkılar II: Lapa Lapa” piyasaya çıktı. Müzik yoluyla hayatı anlamayı ve anlamlandırmayı seçen biri mizahçı, diğeri oyuncu ve yazar iki dostun çalışmalarından oluşan bu albüm Nilüfer Açıkalın ve “Deli Cevat” tiplemesiyle efsaneleşen karikatürist Gökhan Dabak ikilisinin müzik alanında uzun zamandır sürdürdükleri birlikteliğin sonucu. 9 şarkıdan oluşan aykırı-alternatif bir albüm olarak karşımıza çıkan “Lapa Lapa”, alt yapılara hâkim olan rock duruşu ve enstrüman26 edaktüel mayıs•haziran 2015 ların çalımıyla funk etkisi yaratıyor. Rahatlığı, şarkıları söylerken takındığı doğal tavır ve sıra dışı güzelliğiyle hafızalara kazınarak sahnede devleşen Açıkalın ile oyunculuk, müzik ve yazarlık üzerine konuştuk... Oyunculuk, yazarlık derken müzik geldi. Sanatın farklı dallarına hem ilginiz hem yeteneğiniz var. Bu üç alan birbirini nasıl besliyor? Mimar Sinan Üniversitesi'nde oyunculuk eğitimi almaya başlamadan önce yazarlık serüvenim başlamıştı. İlk öykülerimi yazmaya başladığım andan itibaren ortaya çıkarmış olduğumu çok sonra fark ettim. Oyunculuk eğitimi okuma alanlarımı genişletti ve beni çok etkin ve etkili bir şekilde yoğurdu; sıra pişmeye gelmişti ki o evre hala sürüyor. Müzik zaten eğitimim içinde var olan bir başka eğitim. Bu üç alan ve hatta geri kalan tüm sanat dalları birbirinden beslenerek hayatta bir bakış ve bir duruş geliştirmeme yardım etti. Oyuncu olmasaydım böyle iyi yazamazdım, yazamasaydım sahnede böyle sağlam duramazdım sanırım. Farklı alanlardaki bu yeteneği hayal gücünün zenginliği, zihinsel konsantrasyon, kendini ifade etme, hangi kavramlarla açıklamak gerek? Hayal gücü, konsantrasyon, ifade zenginliği ve tüm bunların yanı sıra disiplin, azim ve inanç. Eğer bütün bunlar bir arada olmazsa olmuyor. Her zaman hepsini bir araya toplamak da mümkün olmuyor ama toplandıkları zamanı iyi kullanmak gerek. 2015 mayıs•haziran edaktüel 27 edaktüel söyleşi müzik Müzik nasıl başladı? Lapa Lapa albümüne giden süreç nasıl ilerledi? Gökhan Dabak iyi bir mizah adamı ve karikatürist olmasının yanı sıra yirmi yıllık can arkadaşımdır. Gökhan 2000 yılında Reçel adlı albümünü çıkardıktan sonra sahne üstünde değil sahne arkasında işin mutfağında olmayı tercih etti. Şarkıları o kadar enteresan ve özeldi ki benim jenerasyonumun yeraltı sanatı ile ilgilenen ve bizzat içinde olan kişileri tarafından tarihimize yazılmıştı bile. Nitekim Gökhan'a Anadolu Punk'ın babası dendi. Gökhan benim şan eğitimimi bildiği ve ses rengimi sesimin değişebilme potansiyelini fark ettiği için şarkılarını benim söylememi istedi. Ben de onu kırmayarak stüdyoya girdim aynı gün hem Reçel'i, hem de benim sözlerini yazdığım ve Gökhan'ın bestelediği Antik adlı parçamızı kaydederek bu tamamen doğaçlama yolculuğa farkında bile olmadan beraberce çıktık. Sonrasında yine Gökhan Dabak ile söylüyorsunuz… Yıllar içinde Gökhan Dabak'la birlikte yazmaya ve söylemeye başladık. Yaklaşık kırk tane şarkımız olmuştu. Bu şarkıların her biri kendine özel dokusu olan son derece çarpıcı işlerdi. Gökhan da ben de yaratım aşamasında iyiyiz ama iş sunum noktasına geldiğinde tıkanıyoruz. Bundan birkaç yıl önce projeye biraz dışarıdan bakmak ve dinlendirmek maksadıyla durdurduk. Bu arada Ütopya Müzik'ten Ayhan Orhuntaş şarkılarımızı sevdi ve şarkılarımızın mutlaka dinleyiciye ulaşması gerektiğini söyledi. Biz de öyle düşünüyorduk elbette ve doğru kişiyi en sonunda bulmuştuk. Ayhan Orhuntaş Ütopya Müzik bünyesinde ilk albümümüzü Gökhan'la yaptığımız hücum kayıtlardan dokuz şarkıyı seçerek yayınladı. Hemen ardından, gitarda Ayhan Orhuntaş, bas Levent Canen, davulda Fırat Özyavuz ve gitarda Erdem Şengil olmak üzere bir grup oluşturarak sahne gösterimizi hazırladık. Sahnede şarkıların seyirciyle buluşması çok çarpıcı bir sonuç verdi. Ayhan Orhuntaş ikinci albümü stüdyoda canlı kaydetmeye karar verince ikinci dokuz şarkımız ilk albümden bambaşka bir tınıyla oluştu. Şimdi bunun şaşkınlığını ve heyecanını yaşıyoruz, mutluyuz. 28 edaktüel mayıs•haziran 2015 Başka Şarkılar, "Anadolu Punk"tı. Lapa Lapa'yı nasıl tanımlıyorsunuz? Gökhan Dabak dolayısıyla müziğimize Anadolu Punk dedik. Anadolu'nun damarlarımızda dolaşan etkisi ve Punk'ın yaptığımız işin şeklinden yaşam biçimimize kısaca fikre çok uygun düştüğü bir gerçek. Sahnede Funk ve Rock ile elele verip özgün bir biçim alıyor müziğimiz. Oyunculuk devam ediyor değil mi? Yeni projeler var mı bu alanda? Oyunculuk eğitimini gördüğüm mesleğim. Elbette devam ediyor. Daha yeni son oynadığım film "Çekmeceler" ile Almanya'da Nürmberg Film Festivalinden En İyi Film ve En iyi Kadın Oyuncu ödülleriyle döndük. Temsil ettiğim sesler herkesi kapsıyor.. Patikalar çok yönlü ana yollara açılıyor, bazen de uçurum kıyılarına ama hiç bir zaman aynı yerlerde dolaşmıyorum istesem de olmuyor. “Şarkıcı değil, sahne sanatçısıyım” diyorsunuz. Lapa Lapa konserleri bu anlamda bir sahne performansına mı dönüşüyor? Sahneye çıkıp şarkıları seyirciye sunduğumuz ilk gösterimizde orkestra arkadaşlarım da seyirci kadar şaşırdılar ve sonrasında Ayhan Orhuntaş bu gösterileri sürdürmemiz gerektiğine karar verdi. Böylece başladı bu macera ve devam ediyor. Yazmayı sürdürüyor musunuz? Öykülerden sonra roman geldi, başka bir alan açıldı… Dokuz öykü kitabımın ardından ilk romanım Karanlıkta Çok Güzelim yayınlandı. Romanımı üç yıl gibi bir sürede yazdım. Bu sürecin öykülerde olduğundan farklı bir işleyişi vardı ve geri dönüp okumalar sırasında arada kalan zamanlarda kısa öykü notlarımı alıyordum. Şimdi bu öykülerin ikinci yazımları üzerinde çalışıyorum. Ne zaman bir kitap daha oluşur bunu henüz bilemem zaman gösterecek. Kitaplarınızın ana izleğini nasıl açıklarsınız? Hangi karakterlere, hangi hayatlara yer veriyorsunuz daha çok. Ve müzik aynı patikada mı dolanıyor? Sokak ve isyan öğeleri, öfke ve intikam patlamaları, şiirsel baladlar ve eğlence endüstrisindeki hırsa karşı duruş, mizah, kurgu, değersiz ve hasta olarak algılanan biçimlere sahip çıkma eğilimi, zırva, serseri çürük, rahatsız olmaktan rahatsız olmamanın verdiği başkaldırı ile geçen bir yaşamın yansımaları bu öyküler, bu şarkılar. Temsil ettiğim sesler herkesi kapsıyor ve ilgilendiriyor. Patikalar çok yönlü ana yollara açılıyor, bazen de uçurum kıyılarına ama hiç bir zaman aynı patikalarda dolaşmıyorum istesem de olmuyor. Hayatla ilgili bakışımı hayatla ilgili algımı bu eksenin merkezine koyuyorum. yeni ürünler edaktüel dosya 29,95 TL Ecologica Gebelik Çatlak Kremi 100 ml 22,50 TL Ecologica Gebelik Çatlak Yağı 50 ml Her iki ürün de gebelik çatlaklarına karşı geliştirilmiş, aktifler ile güçlendirilmiş doğal formülleri sayesinde güvenli ve etkin birer çözüm olarak öne çıkıyorlar. Onarım, koruma ve nemlendirmenin bir arada olduğu ürünlerin birlikte kullanılması etkiyi artırıyor. İçeriğinde çatlaklara karşı etkileri bilinen karite, sarı kantaron, jojoba ve kakao’nun eklendiği gözden kaçmıyor. Krem’in termal mineralli su kullanılarak üretilmesi etkinliğe ek bir katkı sağlıyor. Her iki ürün de güvenle kullanabilmeniz için paraben, parfüm, parafin ve petrokimyevi maddeler kullanılmadan geliştirildi. 43,25 TL 5 TL Edak Lineco Vazelin Rose 100 Gr Pembe, Gül Kokulu Cildin ihtiyaç duyduğu nemi kazandırır. Çatlamış el, dirsek ve topukların yumuşamasını sağlar. Lansinoh Biberon 2 x 240 ml Natural Wave biberon emziğinin var olan emzirme düzeninizi sürdürmeye yardımcı olduğu klinik olarak kanıtlanmıştır. Emzirmeden biberona ve biberondan emzirmeye kolay geçişe destek olur. Natural Wave peristaltik biberon emziği bebeklerin doğal emiş hareketlerini destekler. Kalın dokulu tabanı kolay kavrama ve etkin emişi destekler. AVSTM (Hava giriş sistemi) kolik sancısının potansiyel sebebini hava yutmayı azaltır. BPA ve BPS içermez. 19,15 TL Splat Bebek Diş Macunu 0-4 Yaş Elma Splat junior 1-4 yaş arası hassas diş minesi bakımı için özel olarak tasarlanmıştır. Aloe vera organik jeli dişler çıktığında diş etlerinin rahatlamasını sağlar. Aktif kalsiyum diş minesinin güçlenmesine yardımcı olur. İnovatif Luctatol, patentli sistem %96'ya kadar plak bakterilerin oluşmasını engeller. Yapay tatlandırıcılar içermemektedir. Ksilitol ve meyan kökü özü ise tat vermesi için kullanılmıştır. Yumuşak silikon fırçası ile birlikte satılmaktadır. 8,50 TL 4 TL Edak Lineco Gliserin 20 Ml El ve vücut bakımında nemlendirici olarak kullanılabilir. Haricen kullanılır. Oda sıcaklığında kapalı , ışıktan koruyarak serin yerde saklayınız. 30 edaktüel mayıs•haziran 2015 Ressdrops Pastil Karadut Nezle, grip, öksürük ve üst solunum yolu enfeksiyonlarında boğaz ağrısı,ses kısıklığı ve nefes almanın zorlaştığı durumların semptomatik tedavisinde kullanılır. edaktüel gündem Arı, böcek ve sinek ısırıklarında ilk yardım Yaz mevsimi yaklaşıyor. Sıcaklar arttıkça daha ince ve açık kıyafetler giyer, doğa da daha fazla zaman geçiririz. Yaz dönemi tam da sinek ve böcek zamanıdır. Gezindiğimiz her yerde bunlara rastlamamız olağandır. Çoğu zaman ilaçlamalarla kurtulmaya çalışsak da, ilaçların sadece sinek ve böceklere değil, doğadaki bütün canlılara zarar verdiğini unutmayalım. Hatta bu ilaçlar gıda ve hava yoluyla yine bize dönüp sağlığımıza zarar verecektir. hormonu histamine vücudumuzun tepkisidir. Kimimiz bu hormona hafif, kimimizde aşırı reaksiyon gösterirken, bazılarımız ise hiç etkilenmez. Bu bölgeyi kaşımak bölgeyi tahriş eder ve iltihaplanmaya sebep olur. Peki, sinekleri kendimizden uzak tutmanın doğal yolları nelerdir? Bizi kuluçka döneminde beslenmek isteyen dişi sinekler ısırır. İğneleriyle deriye önce kanın pıhtılaşmasını engelleyen uyuşturucu bir sıvı enjekte ederler. Böylelikle sineğin ısırdığını ilk anda hissetmeyiz ve kanı emme işlemini haberimiz olmadan • Açık renkli giysiler, sinekleri koyu renklerden daha az çeker • Sineklerin yoğun olduğu yerlerde kolları ve bacakları kapatan ince giysiler giymek de fayda var. • Karanfil ve lavanta yağı sineklerin size yaklaşmasını engeller. Yüzünüze kollarınıza ve bacaklarınıza sürebilirsiniz. 500 ml. Zeytinyağına 5 damla uçucu karanfil (ya da lavanta) yağı gerçekleştirir. Isırıldığımızı fark ettiğimiz anda müdahale ettiğimiz de o çoktan uyuşturucuyu sıvıyı ilk anda bırakmıştır. Ve geriye kanı ememese de bir şişkinlik ve kızarıklık kalmıştır bile. Şişkinlik ve kızarıklık, arkasından gelen kaşınma durumu, sineğin bizde bıraktığı doku damlatarak hazırlayabilirsiniz. • Alkol kokusu da böcek ve sinekleri kaçıran özelliktedir. Fakat vücuda sürülmesi çok tercih edilmez. • Itır otu kokusunu da sinek ve böceklerin sevmediği gözlemlenmiştir, avucunuzda ezip sürebilirsiniz. 32 edaktüel mayıs•haziran 2015 • Eczacı Meltem Kortel • Şimdi biraz da akrep, yılan ve çıyan sokmalarında neler yapılacağına bakalım. Bunlar en tehlikeli yaralanmalardır. Sizin yapacağınız ilk yardım hiçbir işe yaramayabilir ve tam teşekküllü bir sağlık kurumuna başvurulmalıdır. kuru soğan suyu, elma sirkesi ya da taze sıkılmış limon asitli yapısından dolayı kullanılabilir, ağrıyı da hafifletir. Isırık bölgesinin iyileşmesinde ve iz bırakmaması için kantaron yağı uygulayabilirsiniz. Küçük çocuklarda arı ve böcek sokmaları kanda zehirlenmelere neden olabilir. Sokulan bölge kaşınma sonrasında şiştiyse Örümcek sokmalarında kişi kesinlikle hareket ettirilmez, sokulan yer kalp seviyesinin aşağısında tespit edilir ve buz kompres yapılır. Ağrı kesici verilerek hasta acilen hastaneye ulaştırılır akrep sokmalarında ise örümcek sokmasındaki ilk yardım aynen uygulanır. Ancak sokulan bölgenin hemen üstünden turnike uygulanmalıdır, zehirin yayılmasını engeller. Kol veya bacak turnike uygulandıktan sonra turnikenin takıldığı yere kadar buzlu suyun içinde tutulur. çocuğu hemen bir hastaneye götürmek gerekir. Böceğin soktuğu yere soğuk kompres uygulanmalı ya da bölge soğuk suya tutulmalı. Arı veya eşekarısı soktuysa arının iğnesi dikkatli bir şekilde çıkarılmalı. Sokulan bölgeyi rahatlatmak ve zehirin yayılmasını engellemek için Yaz mevsiminde en keyifli anımızda karşılaşabilecğimiz bu olay dilerim bilgilerle çok korkutucu bir hal almadan geçer gider. Alacağımız önlemler ve uygulayacağımız ilk yardım tadımızı kaçırmaya engel olacaktır. Hepinize keyifli ve böceksiz, sineksiz bir yaz dilerim. Arı ve böcek sokmalarında aşırı şişme, nefes alamama, tansiyon değişikliği, kalp ile ilgili semptomlarla karşılaşıldığında derhal en yakın sağlık birimine gidilmelidir. Ağız ve boğaz bölgelerindeki sokmalarda hemen buz uygulaması yapılmalı ve en yakındaki sağlık merkezine gidilmelidir. edaktüel anne çocuk Çocuklar yaz kampına gitmeli mi? • Alkım Serin • Çocuğunuzun güzel bir tatil geçirmesini sağlamak sizin fazlasıyla için önemli fakat aynı zamanda yaz tatilinin onu eğitiminden alıkoymasına gönlünüz razı değil. Yaz tatilini çocuklarımız için en verimli hale nasıl getirebileceğimizi Uzman Psikolog Çağla Tuğba Dortluoğlu’na sorduk. Yaz tatili nasıl değerlendirilmeli? Yaz tatili dinlenerek değerlendirilmeli. Ancak çocukların konuları tekrar etmesinde de fayda var. Özellikle ilköğretim birinci kademedeki çocukların tekrar yapması, öğrenme güçlüğü olan çocukların tekrar yapması önemli. Sadece yatarak geçirilen bir yaz tatili sonrası çocuk, okul başladığında uyum sağlamakta güçlük yaşayabilir. Bu dönemde her yaştan çocuğun kitap okuması konusunda da aileler teşvik edici olmalıdır. Tatilde çocuğu derslerden soyutlamak mı gerekir? Tatilde çocuğu derslerden soyutlamak doğru değil. Okula başlarken öğretmene yardımcı olmak ve çocuğunuzun adaptasyon sorunu yaşamamasını 34 edaktüel mayıs•haziran 2015 istiyorsanız tatilde konu tekrarı yaptırmak ve bol bol da kitap okumalarını sağlamak oldukça önemli. Yaz okulları çocuklar için faydalı mı? Aslında bu isimde bir çelişki var sanırım. “Yaz Okulu” diyoruz. dahil olması ile birlikte yaz okulları da popüler hale geldi. Önceden belli bir ekonomik seviyenin üzerindeki aileler çocuklarını yaz okuluna gönderirken şimdi belediyelerin düzenlediği ücretsiz yaz okulları sayesinde her kesimden aile bu akıma uymaya başladı. Yaz kampları çocukların sosyal ve fiziksel gelişimleri açısından faydalı... Sorumluluk bilincinin artması, özgüven gelişimi ve yeteneklerinin keşfedilmesi için de fırsatlar sunuyor. İnsanların aklına “Yazın okul mu olur?” cümlesi geliyor… Özellikle ülkemizde özel okul kavramının hayatımızın içine Yaz okulu kavramı ilk olarak ortaya çıktığında 7-12 yaş arası çocukları daha çok hedef alıyor- du. Daha sonra bu yaş aralığı genişleyerek 7-18 oldu diye düşünürken okulöncesi eğitim veren kurumlar da yaz okulları açmaya başladılar. Dolayısıyla 2 yaşından başlayarak çocuğunuzu yaz okuluna gönderme şansınız mevcut. Ailelerin son dönemde bunu trend olarak görmesinin nedeni çocuklarına yetmediklerini düşünmeleri ya da uzmanların tavsiyeleri. Çalışan anne-babaların çocuklarına genellikle bakıcılar, babaanne/anneanneler bakıyor. Apartmanlarda yaşayan çocuklar için ailelere göre sokaklar çok da güvenli olmadığından bilgisayar ve televizyona emanet ediyorlar yaz tatili için çocuklarını. Bu yüzden ailelerin en iyi çözümleri yaz okulları olmuş durumda. Çocukların sosyalleşmesi, sosyal aktivitelerden faydalanması için oldukça faydalı. Çocukların birçoğu aslında ilk defa sporla tanışmış oluyor. Eğer çocuklarda dikkat eksikliği, hiperaktivite gibi bozukluklarda mevcut ise spora yönlendirilmesi ve enerjilerini bir şekilde boşaltmaları gerekmekte. - - alınması faydalı olacaktır. - - faydalı olacaktır. - akrabaların yanına göndermek doğru mu? da anne-babayı çok fazla göre- - Ayrıca bazen akrabaların yanına uygulanıyor. Bu durumda - 2015 mayıs•haziran edaktüel 35 edaktüel sağlık Yağ bezi kistleri Yağ (bezi) kistleri veya sebase kistler derinin sık görülen kistleridir. Kist içi sıvı veya jel kıvamlı madde ihtiva edebilen anormalliklerdir. Yağ bezi kistleri çoğunlukla yüz, boyun veya gövde üzerinde bulunur. Tamamen iyi huylu kitlelerdir ve kanserle ilgisi yoktur. Bunlar yavaş büyür. Ağrısızdırlar. Ancak bir duyu sinirine baskı yapar, enfekte olur veya çok gergin olurlarsa ağrı yapabilirler. Nasıl olur? Sebase kistler deride yüzeye yakın sebum denilen yağı üreten sebase bezlerden yağ bezlerinden oluşur. Bu salgı bezi deriye bir delikle açılır. Eğer bu delik bir şekilde tıkanırsa üretilen sebum bezin içinde birikmeye başlar ve kiste neden olur. Bu kistler içinde peynir kıvamlı sebum denen maddeyi içerirler. Bu genellikle derinin o bölgesinin travması sonucu oluşur. Örneğin, bir çizik, cerrahi yara, akne veya bir keratin tıkaç sebase bezin ağzının tıkanmasına yol açabilir. Bu kistler bazen epidermal kist olarak ta anılır ve deri travması, kıl kökü şişmesi, yüksek seviye tetosteron hormonu veya bazı kalıtımsal sendromlar sonucu gelişebilir. Sebase kistler muayenede kolayca anlaşılır. Deri altında yüzeye yakın ele gelen hareketli kistlerdir. Nerede olur? Sebase kistler genellikle yüz, boyun veya gövde derisinin altına mercimek 36 edaktüel mayıs•haziran 2015 kadar bir kitle şeklinde başlar. Zaman içinde büyür bir fındık veya ceviz hacmine (3-4 cm) ulaşabilir. Bazen kendi kendine boşalabilir veya hastanın uğraşması ile boşalabilir. Fakat kist duvarları alınmadığı sürece tekrarlayabilir. Kistler genelde dokununca yumuşaktır. Kistlerin genellikle bulunduğu vücut bölgeleri şunlardır: • saçlı deri • yüz (en yaygın yer) • boyun • sırt Kadında meme derisi altında, erkekte skrotum (testis) derisinde de görülebilir. Sebase kistlerde şu özellikler varsa dikkatli olunmalı ve hemen tedavisi yönüne gidilmelidir: • Beş santimetreyi çapı geçen kitle • Çıkarıldıktan kısa süre sonra tekrarlama • Kistin kızarık- gergin, hassas olarak infeksiyon belirtileri göstermesi (Sebase bezlerde bakteri bulunduğu için enfeksiyon kolayca gelişebilir. • Prof. Dr. Atay Atabey • Estetia Estetik ve Plastik Cerrahi Nasıl tanı konur? Sebase kist genelde fizik muayene ile anlaşılır. Eğer farklı veya komplike bir yapı görülürse aşağıdaki tanı yöntemleri kullanılabilir: • Bilgisayarlı tomografi taramaları (Kistin boyutları-yerleşimi ve yapısı hakkında bilgi verir) • Ultrasonografi: Kist içeriğini, konumunu ve yapısını belirleyebilir • Patolojik inceleme: Laboratuvarda incelenmek üzere kistten küçük bir miktar dokunun alınması ( biopsi) sayesinde kesin tanı konabilir. Tedavisi nedir? Kisti boşaltarak (direne ederek) söndürmek ve içeriğini boşaltmak mümkündür. Ancak bu yöntem genelde kalıcı bir yöntem olmaz ve kist tekrarlar. En uygunu cerrahi olarak alarak bir kisti total olarak (eksizyon) çıkarmaktır. Bu tür kistleri olan hastalar genelde kozmetik nedenlerle plastik cerrahiye başvururlar. Kistlerin çoğu sağlık için zararlı olmadığından, ancak rahatsızlık veren kistler için doktora başvurulmaktadır. Sebase kistler deri kanseri değildir. Çok nadir hallerde kanserle karışabilirler veya kansere yol açabilirler. Eğer bir hastada sebase kist varsa plastik cerraha aldırması en uygun yol olacaktır. Sebase kistleri önlemek mümkün müdür? Sebase kistler kendiliğinden veya bir travma sonrası oluşabilen ve özellikle yağlı derisi olanlarda görülebilen bir patolojidir. Deriyi temiz tutmak, problemli ve yağlı derisi olanlarda uygun yüz ve vücut cilt bakımı, sık banyo yapmak, deride siyah noktalara (keratin tıkaç) izin vermemek gibi yöntemler derinin daha sağlıklı olmasını sağlayarak kist oluşumunu önleyebilir. edaktüel sağlık GÜNEŞ VE CİLDİMİZ nın zedelenmesi geçiş riskini artırmaktadır. • Dr. Hülya Çankaya Özden • Dermatoloji Uzmanı Özel Tınaztepe Hastanesi Nihayet uzun ve soğuk geçen kış mevsimi bitti. Baharla birlikte güneş güzel yüzünü göstermeye ülkemizi ısıtmaya başladı. Ama gerçekten güzel yüzü mü tartışılır. Güneş ışınları ultraviyole ışınlarını içerir. UVA düşük enerji düzeyine sahiptir. Başlangıçta tüm zararlı etkilerden Ultraviyole B (UVB) i sorumlu tutulmuşsa da son zamanlarda UVA 'nın da daha düşük güçte olmakla birlikte aynı zararlı etkilere sahip olduğu fark edilmiştir. Camdan geçebilir. UVB yüksek enerji içerir. Biyolojik olarak en aktif ve potansiyel olarak zararlı ışın türüdür. Yeryüzüne ulaşan ışınların % 0.3 – 0.5'ini içerir. Camdan geçer. DNA hasarına yol açar. UVC normalde dünyaya ulaşmaz. son yıllarda ozon tabakası38 edaktüel mayıs•haziran 2015 Güneş Vitamin D sentezinde etmendir. Dolayısıyla kemik gelişimi açısından önemlidir. Yapay ve doğal güneş ışınları sedef ve egzama gibi bazı hastalıların tedavisinde yer alır. Ayrıca antimikrobiyal etkisi de vardır. Güneş görmeyen ülkelerde yaşayan insanlarda depresyon riskinin de arttığı çalışmalarda gösterilmiştir Bu faydalı etkiler kısa süreli güneş maruziyeti ile gerçekleşir. Fazla güneş maruziyeti ,UV'nin deriye kısa ve uzun dönem etkilerinin oluşmasına neden olur. bunlar; n Güneş yanığı n Bronzlaşma n Bağışıklık sistemi baskılanması n Yaşlanma n Kanser oluşumu n DNA hasarıdır. Bu etkilerin oluşması pek çok etmene bağlıdır. Cilt tipi, güneşe maruziyet başlama yaşı, coğrafik Güneşten korunmayı her mevsim günlük alışkanlık haline getirmeli ve özellikle çocuklarımıza da öğretmeliyiz. değişikler, temas sıklığı ve süresi etkilidir. Cilt tipi tip 1(sarışınkırmızı saç renkli göz) ve Tip 6 (zenci) arasında değişir. Hiç bronzlaşmayan yalnızca kızaran tip 1 güneş hasar hasarına çok duyarlıdır. Çocuk yaşlardan başlayan ve güneş yanığı şeklinde güneş teması deri kanseri oluşumunda en önemli etmenlerdir. Güneşlenme ile Kozmetik açıdan deri yaşlanması, kırışıklık, kollajen hasarı, çil ve leke oluşurken , başta malign melanom (ben kanseri) olmak üzere diğer deri kanserleri gibi çok daha önemli sonuçlar doğurur. Tedavide her zaman önemli olan koruyucu hekimliktir. Güneş koruyucular yalnızca mayıs-eylül ayları arasında değil sürekli çantamızda yanımızda bulunmalıdır. Koruma faktörü 30 dan yüksek, filtresi UVA- UVB ye yönelik olmalıdır Güneş koruyucunun etkisini gösterebilmesi için güneşe çıkmadan 15-30 dk önce sürülmelidir. 3 saatte bir tekrarlanmalıdır. Terleme, yıkanma, yüzme sonrasında yenilemek gerekir. Şapka, gözlük kullanılmalı ancak Şemsiye, branda, şapka altında kalmanın güneşten korunmada yeterli olmadığı bilinmelidir. Çünkü güneş ışığı, kum, kar ve sudan yansır. Saat 11-16 arası dışarıda bulunmaktan kaçınılmalıdır. Kızarma, su toplama, soyulmalara neden olacak yanıklara hiçbir zaman yol açılmamalıdır Güneşten korunmayı sadece tatilde güneşlenirken değil, yaz ve kış aylarında da günlük alışkanlık haline getirmeli ve özellikle çocuklarımıza da öğretmeliyiz. Sağlıklı beslenme gibi tüm yaşam boyunca uygulanılacak bir kural olarak hayatımıza yerleştirmeliyiz. edaktüel yaşam Hayatın rutininden dalarak uzaklaşmak • Deniz Çaba • Aynur Sağlam, Afyonkarahisar Çay doğumlu. Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nden 2002 yılında mezun olmuş, Afyonkarahisar Çay’da Yaşam Eczanesi’ni açmış, 12 yıldır da işinin başında. Sevinç Akar ise 1999 Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi mezunu. 2000 yılından beri Afyonkarahisar'ın Dinar ilçesinde Sevinç Eczanesi’nde mesleğini yürütüyor. Her ikisi de dalgıç ve bundan muazzam bir keyif duyuyorlar. Zaman sonsuzmuş gibi… Aynur Sağlam’ın dalgıçlığa başlama hikâyesi, su altına duyduğu merakla ilgili. “Neden denemiyorum” sorusuyla üç yıl önce başlayan macera bugün de devam ediyor: “İlk denediğimde açıkçası biraz tedirgin olmuştum. Dalış sayısı ve tecrübenin artmasıyla yerçekimsiz ortamın büyülü dünyasında, zaman kavramını sonsuzmuş gibi hissetmeye başladığımda hayatımın bir parçası haline geldi. CMAS 2 yıldız eğitimini kısa bir süre önce tamamladım.” “Hayatımın en keyifli tatilleri” Sevinç Akar ise dalgıçlığa yaklaşık beş yıl önce, hayatın rutininden sıkıldığı ve arayış içerisinde olduğu bir süreçte başlamış. Önce tüplü dalışı denemiş olan bir arkadaşının teşviki etkili olmuş; bir grup arkadaşıyla deneme dalışı bile yapmadan doğrudan CMAS 1 yıldız eğitimi alıp, 18 metreye kadar dalmaya başlamış. “Sonrasında” diyor Akar: “SSI'dan Advanced Adventurer eğitimi alarak daha derine, yani 30 metreye kadar inmeye başladım. Bundan sonrası hayatımın en keyifli tatilleri ve eğlenceli bir sürü seyahatle devam ediyor.” 40 edaktüel mayıs•haziran 2015 Afyon’da eczanesi olan ve dalgıçlığa başladıkları andan itibaren hayata başka bir anlam yüklemeye başlamış iki kadın Aynur Sağlam ve Sevinç Akar. Şimdi mavinin derinliklerinde görsel ve ruhsal bir şölendeler… 2015 mayıs•haziran edaktüel 3 edaktüel yaşam “Cesaretimi keşfettim” Aynur Sağlam bugüne dek 50 kadar dalış yapmış. Sevinç Akar ise 150 dalış yaptığını söylüyor. Her ikisi için de dalmak, her şeyden önce rutinden çıkıp nefes aldıkları bir alan. Sevinç Akar bu duyguyu şöyle açıklıyor: “Her insanın kendisini günlük sıkıntılardan uzaklaştıracak bir hobisi olması gerektiğini hatırladım öncelikle; çünkü yaşama telaşı içinde ve meslek hayatımda ayakta kalma kaygısını yaşarken kendimi unutmuştum. Lise ve üniversite yıllarındaki hobilerimin çoğunu bırakmıştım. Ayrıca ve bence çok daha önemlisi cesaretimi keşfettim, dalış sayesinde. 5 yıl içerisinde daha başka aktiviteleri yapmaya ya da en azından denemeye başladım. Örneğin su altına amatörce fotoğraflar çekmeye başlayıp, bu konuda kendimi geliştirmeye karar verdim.” Kendi kendine kaldığın bir dünya Derinde olmak ve denizin içindeki canlı yaşamı keşfetmek apayrı bir ruh hali yaratıyor elbette. Sevinç Akar, “Derin maviliğin içinde olmak tarifsiz, çok güzel bir duygu” derken, su altını şöyle tarif ediyor: “Kendi kendine kaldığın, sadece kendi nefesini duyduğun ve görsel anlamda bambaşka bir me engel olmuyor” diyor: “Aksine rutin hayattan çıkıp eczane döndüğümde daha çok enerjik hissediyor, bütün olumsuzlukları unutmuş dönüyorum. Kesinlikle herkesin hobisi hatta hobileri olmalı; zamanım yok bahanesi olmamalı.” Sağlam, “Dalışı adrenalin, huzur, denge, merak gibi aynı anda birçok duyguyu yaşa- deneyim yaşadığın bir dünya. Kendine ait bir düzeni var ve dalış sırasında biz oraya seyirci olarak katılıyoruz. Dalış sayesinde daha önce varlığını duymadığım, bilmediğim bir sürü canlıyı kendi ortamlarında görerek öğrenme, fotoğraflayarak başkalarıyla da paylaşma hevesim her dalışta artıyor.” dığınız yaklaşık 20-50 dakikalık bir seans gibi düşünün” diyor: “Çıktığınızda hafiflemiş, dünyanın bütün stresinden arınmış hissediyorsunuz. Hasta yok muayene ücreti yok, borç yok, kira yok, SGK yok, gürültü yok. Saf çıkarsız, sessiz başka bir dünyaya maviliğin içinde yüzüyorsunuz.” Adrenalin, huzur, denge “Köpekbalıklarıyla eşsiz bir deneyim yaşadık” Aynur Sağlam, aslında dalış, kayak ve tenis gibi birçok sporla uğraşıyor. “Artık boş vaktim yok, hayatım da hayat dolu dolu geçiyor ama bütün bunlar asla eczanemle ilgilenme42 edaktüel mayıs•haziran 2015 Dalmaya başladıktan sonra ilginç hikâyeler de ortaya çıkıyor tabii. Denizin altı şaşırtıcı ayrıntılarla gizli. Sevinç Akar, “Dalışın kendi- si bence başlı başına şaşırtıcı bir olay” diyor: “Doğa kanunlarına aykırı bir şekilde derinlere inmek, her seferinde bir macera ve dalış sırasında gördüğümüz her canlı çeşidi ya da dalışın çeşidi (duvar, reef, akıntı ya da batık dalışı oluşu) o dalışı daha da renklendiren faktörler. Ancak bunca dalış arasında iki tanesi benim için çok önemlidir. Her ikisini de Maldivler'de Hint Okyanusu'nun derinliklerinde yaşadım. Birincisinde aynı dalış sırasında gördüğümüz dev mantarların üzerimizden süzülmeleri, renkli balık sürüleri, kaplumbağa ve köpekbalığını yakından görmemiz. İkincisi de ise hemşire köpek balıkları, dev akyalar ve vatozlarla yaptığımız gece dalışı. 30 dalgıç sualtında fenerlerimiz eşliğinde, şölen gibi ışıltılı, bizleri mest eden bir dalış yaptık. Biz onlara zarar vermedikçe onların bize dokunmayacaklarının bilincinde, çok yakından ve hatta köpekbalıklarına dokunarak eşsiz bir deneyim yaşadık.” Aynı güzelliklerden keyif aldığınız bir sosyal çevre Kızıldeniz, Maldivler, Malta, Küba… - muzu düşünüyorum.” söylüyor: - demek.” - - korkularından ya da önyargılarından kurtusızlığı olmayan 14 yaşını doldurmuş, yüzme - - - tam teşekküllü kontrolden geçmek zorun- - 2015 mayıs•haziran edaktüel 43 edaktüel sağlık Tiroid: vucüdun yapı taşları dengesi! Tiroid glandı boynun ön bölgesinde yer alan, şekil olarak kelebeği andıran, normalde 18-20 gram olan son derecede önemli bir iç salgı bezidir. Bir kesme şeker 5 gr olduğundan kabaca 5 kesme şeker büyüklüğündedir. Vücudumuzun enerji üretimini ve dengesini kontrol eder. Tiroid hormonu çok yetersiz olduğunda adeta yakıtı bitmiş, makinaya döneriz. Tüm organlarımızın çalışması yavaşlar. Tüm organlarımızı oluşturan yapı taşları örneğin proteinlerin ve diğer benzer moleküllerin yapımı tiroid hormonu etkisiyle artar. Bunun anlamı organlarımızın üst düzey işlevselliğini, yaşlanan hücrelerinin yenilenmesini ve hasar durumunda tamirinin sağlanmasında olumlu etkisidir. Tiroid bezi hastalıklarına guvatr diyoruz. Ancak guvatr genel bir tabirdir; bu isim altında tiroid bezinin onlarca hastalığı yer almaktadır. Bunlar: Salgı bezinin büyümesi, nodül oluşması, iltihapları, iyi huylu tümörleri veya kanserleri, zehirli guvatr dediğimiz hipertiroidi ve hipotiroidi dediğimiz yetersiz çalışmasıdır. Guvatr tetkik ve tedavisi ağırlıklı olarak endokrin ve metabolizma hastalıkları uzmanlarının alanıdır. Endokrin ve metabolizma uzmanı bulunmadığı durumda dahiliye uzmanı devreye girer. Bunlar ilk basamak başvuru doktorlarıdır. Cerrahlar operasyon endikasyonu konulmuşsa devreye girer. 44 edaktüel mayıs•haziran 2015 • Prof. Dr. Taylan Kabalak • Vücudumuzun tiroid hormon gereksinimi zaman içinde, dış ve vücudumuzun iç çevre koşulları ile değişkenlik gösterebilir. Bu değişkenliği algılayan sensörün olduğu yer beyinin orta-alt bölümünde bulunur. Bu bölge, değişen tiroid hormon ihtiyacına göre,beynin alt bölümünde bulunan hipofiz bezini uyarır. Hipofiz bezi de salgıladığı TSH hormonu ile tiroid salgı bezini etkileyerek, daha fazla veya daha az tiroid hormon salgılatır. İyot tiroid hormonunun önemli bir yapı elemanıdır. Günlük ihtiyacımız 100-200 mikrogramdır (1 mikrogram gramın milyonda biridir). İyot yetersiz alındığında tiroid bezi büyür ve guvatr oluşur. Bunlar önceleri basit büyüme örneğindeyken (diffüz guvatr), zamanla içinde nodüller de oluşabilir. Nodüller, tiroid bezi içinde yer alan küresel veya elipsoid oluşumlardır. Bir çok neden tiroidde nodül oluşmasına sebep olur. En sık yukarıda da değindiğimiz tipte kolloid nodül dediğimiz, tehlikeli olmayan nodüllerdir. Ancak tiroid kanserleri de nodül şeklinde belirlendiğinden nodüller daima ve 6 ay 1 yıl gibi düzenli aralıklarla takipte olmalıdır. Nodül takiplerinde ultrason son derecede önemlidir. Ancak ultrason son derecede özenli ve yeterli zaman ayırılarak yapılmalıdır. Bu bağlamda bazı kalabalık poliklinik şartlarında 10 dakikada yapılan, 3-5 satırı geçmeyen rapor içeren ultrasonlar takip bağlamında yetersizdir. İyi bir tiroid ultrason rapor dahil kabaca yarım saati almalı, raporda her anormal oluşum paragraf paragraf verilmelidir. Ancak bu tip bir ultrason, değerlendirme ve daha sonraki takipte yararlı olacaktır. Troid kanserleri Tiroid kanserlerinin son 50 yıldır tüm dünyada (ülkemizde de) giderek arttığı bilinmektedir. Sebebi bilinmemektedir. Ancak tiroid kanserlerinin %90'nı, tanıda çok geç kalınmadığında, öldürmeyen, tedavi ile kesin şifa şansı veren kanserlerdir. Kesin kanser tanısı için ultrason değerlendirmesinde gerek duyulan nodüllere İnce İğne Aspirasyon Biyopsisi (İİAB) şarttır. Ultrason rehberliğinde, ultrason uzmanı radyologlar veya endokrin uzmanlarınca yapılır. Genelde tehlikesiz bir uygulamadır; parça koparma biyopsisi değildir. İnce iğnenin ucunda kalan çok küçük miktardaki nodül sıvısı patolog tarafından tetkike alınır. İnce iğne biyopsisinin, bazılarının endişe ettiği gibi, kanserin yayılmasına sebep olması söz konusu değil- dir. Deneyimli bir ultrason uzmanı ve deneyimli bir radyolog tarafından uygulandığında tanı değeri ve doğruluğu %90'nın üzerindedir. İİAB tetkiki sonucu nodülün kanser çıkmaması, bu nodülün artık takip edilmeyeceği anlamı taşımaz. Altı ay veya yıllık takipler sürdürülür. Takiplerde nodül büyürse veya olumsuzlaşırsa İİAB tekrarlanır. İİAB kanser şüpheli olgular opere edilir. Operasyon tiroid-endokrin cerrahları tarafından yapılmalıdır. İltihaplanma da ihmal edilmemeli Tiroid bezi de, diğer organ ve dokularda olduğu gibi iltihaplanabilir. En sık tiroid bezi iltihabı Hashimoto hastalığıdır. Ülkemiz kadınlarının yaklaşık yüzde 7-10'nu Hashimoto hastasıdır. Mikrobik bir iltihap değil, bağışıklık sistemimizin kusurlu çalışması sonucu oluşur. Ailesel özelliği % 20-30 civarındadır. Yani Hashimoto’ lu hastaların anne, baba, kardeş ve çocuklarında hastalık daha sık görülür. Hashimoto hastalarında tiroid çalışması normal, normalden fazla veya normalden az olabilir. Normalden az, yani yetersiz çalışma (hipotiroidi) daha sık görülür. Nodül oluşumu da sıktır. 6 ay veya 1 yıllık aralarla doktor kontrolunda olmalıdırlar. Tiroid bezininin mikrobik iltihapları da olabilmektedir. Virüs cinsi mikroplar burada sebeptir. Genelde çok ağrılı bir guvatr oluşur. Ağrı çoğu kez dayanılamayacak kadar fazladır. Kortizon tedavisi gerekebilir. Hastalık düzeldiğinde kalıcı ılımlı bir tiroid yetmezliği sekel olarak kalabilir. Hipertirodi Tiroid bezinin kana aşırı tiroid hormonu salgılamasına hipertirodi (zehirli guvatr diyoruz) Hipertiroidinin sebebi aşırı hormon salgılayan bir veya birden fazla nodül olabilir, bunlara toksik nodüllü guvatr diyoruz. Tedavisi radyoaktif iyod tedavisi veya ameliyattır. Vakanın özelli- Ölüm riski Hipertiroidik durumda opere edilirse operasyon sırasında ölüm kaçınılmazdır. Radyoiyot tedavisi basittir. Yarım bardak suya 1 damla kadar radyoaktif iyot (5-30 miliküri) sıvısı ilave edilir ve içilir. Olumlu etkisi 1-3 ayda ortaya çıkar. Tam düzelme olmamışsa bir-iki defa daha verilebilir. Kalıcı bir zararı yoktur. Sadece 2-3 hafta kadar gebeler ve lise çağı veya altındaki gençler ve çocuklara yakın olmaması öğütlenir. İlaç tedavisi ise 1-2 yıl kadar sürer. Ancak tedavide kullandığımız ve anti- önerilir. Göz tutulmasında sigara kullanımı kesin yasaklanır. Hastanın gözünün tedavi öncesi duruma getirilebilme garantisi kesin olarak yoktur. Olabildiğince iyilik elde edilmeye çalışılır.Tamamen düzelmesi hastanın iyi şansıdır. Sigara içenlerde ise, tedaviye rağmen gözde iyilik olamadığı gibi, daha kötü olma olasılığı fazladır. Sigara kesin olarak yasaklanır (görme kaybı riski). Tedavide ilk seçenek damardan serumla verilen yüksek doz kortizondur. Ancak hiçbir tedavi seçeneğinin %80'den fazla başarı şansı yoktur. Hipotiroidi ğine göre biri veya diğeri seçilebilir. Diğer bir hipertirodi sebebide Hashimoto hastalığıdır. Burada oluşan hipertiroidi genelde hafiftir. Genelde özel bir tedavi gerektirmez veya betabloker dediğimiz kalp hızını yavaşlatan ilaçlar bir süre kullanılabilir. En önemli hipertiroidi sebebi ise Graves hastalığıdır. Genelde birden ortaya çıkar ve hastada sinirlilik, titreme, çarpıntı, halsizlik, yeterli beslenmeye rağmen zayıflama şikayetleri olur. Hastalarının yarısında gözler fırlayabilir. Stres hastalığın ortaya çıkmasında tetikleyici etki gösterir. Tedavisi ilaç , radyoaktif iyot veya cerrahidir. Cerrahi tedavi seçilecekse operasyondan önce hastanın hipertiroidisi normale getirilmelidir. Normal tiroid çalışması durumunda opere edilir. tiroid dediğimiz ilaçlar, önemli yan etkileri olan ilaçlardır. Kullanan hastaları doktoru yan etkileri bağlamında yakından izler. Graves hastalarında kabaca 1 yıl kadar yoğun iyot kulanımı kısıtlanır. Bunun anlamı: Antiseptik olarak iyotlu antiseptikler (batikon) sürülmemesi, iyotlu tuz kullanılmaması, haftada 1 defadan fazla deniz ürünleri yememe gibi. Ancak bu yasağın abartılmaması gerekir (internette abartılmış yasaklara itibar edilmemelidir!). Göz fırlaması Graves tipi zehirli guvatrlarda göz fırlayabilir. Graves hastalarının yarısından fazlasında az veya çok bulunabilir. Buna tıp dilinde Graves oftalmopatisi diyoruz. Göz tutulması olduğunda iyod yasağı biraz daha ağırlıklı olarak Tiroid salgı bezinin yetersiz çalışmasına hipotiroidi diyoruz. Sebepleri çeşitlidir. En sık sebep Hashimoto hastalığıdır.Tiroid ameliyatı veya radyoaktif iyot tedavisi diğer sebepler arasındadır.Yetmezlik subklinik hipotiroidi dediğimiz çok hafif düzeyde olabilir. Bu hastalarda ilk bakışta hipotiroidi düşündüren şikayetler görülmez. Kandan FT4 ve TSH ölçümü ile tanı konur. Hastalığın ileri tiplerinde ise, klinik hipotiroidi diyoruz, deri kuruluğu, saç dökülmesi, deride ödem (su toplanmasına bağlı şişlik), deride soğukluk, uykuya meyil, horlama gibi şikayet ve bulgular olur. En hafifinden, en ağırına her türlü tiroid yetmezliği damar sertliğini süratlendirir. Uzun süreli hipotiroidilerde, damar sertliğine bağlı olarak kalp infarktüsü, beyinde damar tıkanmaları ve felçler ilerleyen yıllarda oluşabilir. En hafif hipotiroidi de bile kolay şişmanlama ve diyetle kilo vermede zorluk görülebilir. Bu sebeple hipotiroidi mutlaka erken teşhis edilmeli tedavi edilmeli ve izlenmelidir. Gebelik ve troid Tiroid hastası, doğurganlık döneminde kadınlar, tiroid bağlamında ayrıca önemsenmelidir. Bebek gebeliğin 24'üncü haftasına kadar anne tiroid hormonuna muhtaçtır. Anne kanında yeterli tiroid hormonu olmazsa, bebekte tiroid yetmezliği yaşayacaktır. Anne karnında bebeğin gelişmesinde tiroid hormonu yeterliliği son derecede önemlidir. Nitekim tiroid yetmezliği olan kadınlarda bebek normalden küçük kalır. Diğer taraftan tiroid hormonu anne karnında bebeğin beyin gelişiminde de önemlidir. Ağır tiroid yetmezliği yaşayan kadınlarda genelde bebek düşer, düşmese bile beyin fonksiyonlarında çeşitli derecede azalmalar kaçınılmazdır. Bu sebeple guvatr hastası kadınlar gebelik düşündüklerinde olabildiğince programlı olmalı, yani gebelik düşünülen zamandan yaklaşık 3 ay önce endokrin uzmanı veya dahiliye uzmanı doktoruna gitmeli tiroid bağlamında gebeliğe hazırlanmalıdır. Gebelik süresince de yine yukarıdaki doktorlarınca aylık takiple tioid yetmezliğine müsaade edilmemelidir. Gebelikte iyot ta önemlidir. Ağır iyot eksikliğinde anne karnında bebeğin beyin gelişmesi yine olumsuz etkilenmektedir. Gebelikte iyot ihtiyacı gebe olmayan kadının yaklaşık iki mislidir. Ülkemizde yapılan araştırmalar gebelerde iyot yetersizliğini göstermiştir. Emzirme döneminde ise sütlerinin yeteri iyot içermediği belirlemiştir. Dolayısıyla iyot yetersiz anne sütünü emen bebek yeterli iyot alamayacaktır. Bebekte guvatr oluşabilecektir. Bu sebeple gebelik ve emzirme döneminde kadınlara günde 100-150 mikrogram iyot içeren tablet verilmesi yararlı bir yaklaşımdır. Guvatrların çoğunda 6 ay veya yıllık takip muayeneleri veya doktorlarının önerdiği tarihte kontrol, ihmal edilmemelidir. 2015 mayıs•haziran edaktüel 45 edaktüel sağlık söyleşi Psikolog Şenel Karaman: “Ülkemizde kadın ve erkeklerin %64’ü kadının asli işinin çocuk bakmak ve ev işi yapmak olduğuna inanıyor. Dahası, kadının çalışmasının geleneklere aykırı olduğu inancı var. Bu kültürel yapı, erkeğin değişime direnmesine yol açıyor. Ancak eğitim düzeyi arttıkça şiddet eğiliminde azalma gözleniyor.” Son zamanlarda her gün kadına şiddet haberiyle uyanır olduk. Gönül isterdi ki haber köşelerinde bu tip haberlere yer verilmesine gerek kalmasın. Psikolog Şenel Karaman ile bir çok toplumun kanayan yarası cinsel istismar, fiziksel ve ruhsal şiddetin bilinçaltına indik… Erkekler için şiddet bir iletişim yolu mudur? Şiddetin arkasında bir çok faktör var. Erkekler için şiddet bir iletişim yoludur diyerek genelleyemeyiz ancak şiddet uygulayanların büyük bölümünün erkek olduğunu söyleyebiliriz. Sadece ülkemizde değil genel olarak erkeğin uyguladığı şiddeti hoş gören hatta öneren bir anlayış var. Aile içi şiddet yaşayan bir erkek ileriki yaşlarda kendiside şiddet uygular mı? Çocukluğunda şiddete maruz kalmış yada şahit olmuş erkeklerin %30’unda bu eğilim gözlenirken, %70’inde bu davranış gözlenmiyor. Oysa çocukluğunda şiddet görmemiş erkeklerin sadece %2-4’ü yetişkinliğinde 46 edaktüel mayıs•haziran 2015 şiddet uyguluyor. Şiddet ile çocukluk travmaları arasında ciddi bir ilişki vardır. Şiddet uygulayanların neredeyse tamamında, şiddet, cinsel istismar veya ihmal gibi çocukluk incinmeleri var. Şiddet uygulayan erkeğin, anne veya kız kardeşine aynı şiddet uygulanması durumunda tepki vermesini nasıl karşılıyorsunuz? Kadına şiddet uygulayan erkeklerin önemli bir bölümü sadece karısına değil, kız kardeşine ve annesine de şiddet uygulayabiliyor. Bir çok yerde, erkek kadının sahibi gibi algılanıyor ve ne yaparsa yapsın hoş görülüyor. Bu gün bir çok anne oğlundan dayak yiyor. Bunu kimseye söylemiyorlar ve görmezden geliniyor. Aynı erkek bir başkası annesine, kardeşine şiddet uyguladığında koruyucu kesiliyor. Burada en önemli kişi erkek değil anne. Çünkü annelerin önemli bir bölümü eşinden, oğlundan gördüğü şiddeti meşrulaştırıyor. Kızı, damadı tarafından incitiliyorsa bazen eşini ve oğlunu korumaya gönderiyor bazen de katlanmasını öneriyor. Kadına şiddetin toplumda kabul görmesi erkeğin vicdanını rahatlatıp kendini haklı görmesine neden olabilir mi? Çocukluğunda şiddet görmüş, kadın ve çocukların kendisine itaate yükümlü olduğunu içselleştirmiş bir erkek için yaptığı vicdanen rahatsız etmez. Ancak öfke kontrol sorunu olanlarda; önce öfke sonra şiddet ve ardından utanma, pişmanlık oluşur. Bu döngü varsa biz “öfke kontrol sorunu” olduğunu düşünüyoruz. Bu kişiler yaptıklarından rahatsız olurlar. Bilisel çarpıtmaları olan, maddeyi kötüye kullananlar ile ciddi psikolojik rahatsızlığı olanlarda utanma, pişmanlık gibi duygular oluşmaz. Aile içi şiddet genellikle üç aşamalı bir döngüden oluşur. Gerginlik, patlama ve özür aşamaları. Özür aşamasında, bir daha olmayacağına ilişkin sözler verilir. Ancak bu döngü defalarca tekrarlanır. Bu döngü ailenin koruyucu bir çevresi varsa kırılabilir. Ancak aileyi yıkmak, çocukları babasız bırakmak daha çok vicdansızlık olarak görülen bir çevrede iseler şiddet uygulayan için engelleyici bir şey kalmaz. Muhtemelen vicdan bu aileye hiç uğramaz. Toplumda yer bulamayan erkek kadına şiddet göstererek egosunu mu tatmin ediyor? Kendine güven problemi şiddete mi itiyor? Dediğinizde haklı olabilirsiniz. Halk arasında “el’e iyi” denilen bir erkek tipi var. Bu kişiler aile dışındaki herkesle iyi geçinir, alttan alır, melek gibi davranırlar. Ancak eve geldiklerinde fırtına estirirler. Ailenin lideri olarak kendilerini görürler ve otoritelerinin sarsılacağını hissettiklerinde şiddet eğilimi gösterirler. Erkeğin cinsel yaşamında sorunları varsa peşinden alkol, şiddet ya da evden uzaklaşma eğilimleri ortaya çıkabiliyor. Çocuk yetiştirmek, ebeveynlik yapmak ya da eş ilişkilerini sağlıklı yürütebilmek için belli bir olgunluk düzeyine erişmek gerekiyor. Olgunluğu; öğrenme, deneyim, problem çözme becerisi gibi bir çok etken oluşturu- yor. Bu konuda zayıf olmak erkeğin sıkışmış hissetmesine, öfke patlamalarına ve saldırganlığa itiyor. Bir ailenin erkeği olmak eşittir evin otoritesi olmak anlamına gelen anlayışın trajik sonucudur şiddet. Kendisinden korkuldukça var olduğunu hissetmesi trajikomik bir durumdur. Suçluluk psikolojisi erkeği şiddete iter mi? Yaş küçüldükçe sorunların nedeni olarak çocuk kendisini görür. Kendisine uygulanan şiddetin sorumlusunu ebeveyni olarak göremez. Yoğun suçluluk duyguları ile büyür. Şiddet uygulayan zaten hak ettiğine inandırır. Suçluluk duygusuyla nasıl baş ettiği çeşitlilik gösterir. Bir gurup insan hatayı suçluluk yerine sorumlulukla kabullenir, özür diler, çözüm arar. Bir gurup insan ise hatayı suçlulukla kabullenir ya kendisine ya da diğerine öfke duyar şiddet gösterir. Ciddi bilişsel çarpıtması olanlar, olanların sorumluluğunu hep diğerinde görürler ve cezalandırma hakları olduğuna inanırlar. Erkek, kadını şiddet uygulayarak eğitebileceği bir obje olarak mı görüyor? Şiddet uygulayan erkek, kadından kendisini üstün gördüğü için onun davranışlarını kontrol etme, yönetme, eğitme gibi fonksiyonlarının kendisine ait olduğuna inanmaktadır. Bunun doğal sonucu olarak, azarlayabilir, dövebilir. Engellenmeye düşük toleransı, kendilerini ayrıcalıklı görme eğilimi olan erkekler, olanların suçlusu olarak hep diğerini görürler, empati yapma yetenekleri düşüktür, kendilerini özel hissederler. Bir sorun çıktığında kadına haddini bildirmesi, doğru yola sokması gerektiğine algıladığı belirliyor. Töre ve namus cinayetlerinin yaygın olduğu kültürlerde yapılanlar şiddet olarak algılanmıyor bile. İşin ilginç yanı namus ve töre cinayetlerini ilkel olarak gören kültürlerde kadına başka türlü şiddet uygulanıyor. Örneğin mesleki yaşamlarında cinsel istismara uğruyorlar, terfide daha çok zorlanıyorlar gibi. Kadının nasıl algılandığına bakmak lazım. Kadın ne kadar eğitimli olursa olsun eşi, tarihsel ve biyolojik olarak kendisini üstün görme eğiliminde ise şiddete bir azalma gözleniyor. inanırlar. Durum böyle olunca kendilerince bir eğitim veriyor daha doğrusu disiplin sağlıyor görüyorlar. maruz kalma olasılığı daha da artıyor. Erkek kadına şiddeti bir güç savaşı olarak mı görüyor? Evliliğin başlarında eşler arasında güç savaşı görülür ve bu beklenen normal bir durumdur. Güç savaşı sonucunda evdeki sistem oluşur, görev ve rol dağılımı gerçekleşir. Güç savaşında erkeğin şiddet uygulama avantajı olduğunda kadının şiddet görmesi kaçınılmazdır. Eşler arasında yaşanan çatışma yada kavgalarla, erkeğin uyguladığı şiddeti birbiriyle karıştırmamak gerekir. Eşlerin anlaşamadıkları durumlarda kavga etmeleri kaçınılmazdır ancak erkeğin şiddeti bir çözüm aracı olarak görmesi şiddetin sürekliliğini sağlar. Gelişmiş, az gelişmiş bütün ülkelerinde kadına şiddet görülüyor. Peki, bu şiddetin kültür, eğitim ve gelişmişlik düzeyiyle ilgisi nedir? İster gelişmiş isterse gelişmemiş bir ülke olsun homojen bir toplumdan söz edemeyiz. Her ülkenin içinde farklı alt kültürler var. Her alt kültürde kendilerine özgü davranış biçimleri gözlenir. Eğitim düzeyi, gelişmişlik düzeyi şiddeti belirlemiyor. Şiddet içeren bir davranışı o kültürün nasıl Ülkemizde 2007 yılında yapılan bir araştırmaya göre şehirde oturan kadınlar ilçelerde oturan kadınlara göre yaklaşık %42 daha fazla şiddete maruz kalıyor. Kentleşme kadına olan algının iyileşmesine yol açmıyor. Ülkemizde kadın ve erkeklerin %64’ü kadının asli işinin çocuk bakmak ve ev işi yapmak olduğuna inanıyor. Dahası, kadının çalışmasının geleneklere aykırı olduğu inancı var. Bu kültürel yapı, erkeğin değişime direnmesine yol açıyor. Ancak eğitim düzeyi arttıkça şiddet eğiliminde İlk çağlardan beri süregelen ataerkil toplum anlayışı, erkeğin kendinde kadına şiddet uygulama hakkı bulmasına mı neden oluyor? İlk çağlarda ataerkil değil anaerkil bir toplum yapısı vardı. Ataerkil toplum yapısı tüm insanlık geçmişini düşünürsek çok küçük bir dönemi kapsıyor. Günümüz modern toplumlarında da ataerkil yapıdan uzaklaşma eğilimini görüyoruz. Daha doğrusu bütün çabalar bu yönde ilerliyor. Günümüzde aile içi şiddet önemli ölçüde gizlenmektedir. Ataerkil değerlerle büyüyen kadınlar maruz kaldıkları durumu ifade etmek bile istememektedirler. Sivas, Adıyaman, Denizli ve Kırıkkale’de yürütülen bir araştırmaya katılan kadınların %59’u şiddet ile ilgili soruları boş bırakmışlardır. Ataerkil değerler kadına yönelik şiddeti meşrulaştırdığı için erkeklerin daha kolay şiddet göstermelerini kolaylaştırmaktadır. Ataerkil değerler, kadının erkekten daha güçsüz konuma soktuğu için, eşinin iktidar mücadelesinde yaptığı şiddeti maruz görmekte, erkek ise hakkı olduğuna inanmaktadır. 2015 mayıs•haziran edaktüel 47 eczanede alışveriş BEBAK DAYLONG BACAK FONDOTENİ LİGHT SUN&SNOW SPF30 28,90 TL 54 TL Cilt kusurlarını, istenmeyen leke, varis görünümlerini etkin bir şekilde kapatarak bacaklarınızda çekici, pürüzsüz ve doğal bir görünümü yakalamanızı sağlayan Bebak Bacak fondöteni, kolayca emilen, akma bulaşma yapmayan formülü ile 4 farklı renk seçeneği sunuyor. Size uygun olanını seçin ve suya dayanıklı formülü ile havuz, deniz kenarında rahatlıkla kullanın. ELİLE SABUN-BAR KURU CİLTLER İÇİN 100 GR 18,50 TL Cildin nem dengesini destekler-Lipid bariyerinin Onarımına ve güçlenmesine yardımcı olur. Foot Doctor Ayak ve Bacak Rahatlatıcı Jel, ferahlatıcı etkisi ve yüksek NMF içeren formülü sayesinde günün yorgunluğunu ayak ve bacaklarınızdan atarken, düzenli kullanımda cildinizin ihtiyaç duyduğu neme de kavuşmasını sağlar. Güçlü içeriği sayesinde ayaklarınıza uzun süreli canlılık, zindelik ve enerji verir. FOOT DOCTOR AYAK BACAK JELİ 11,50 TL 48 edaktüel mayıs•haziran 2015 HIDROFUGAL SPREY 15,30 TL UVB ışınlarına SPF 30 düzeyinde etkili koruma, Kızıl Ötesi (IR) ışınlarına karşı ve uluslararası standartlarda UVA koruması, cilt yaşlanmaları ve hücre hasarlarına karşı koruma sağlar. Etkisi klinik olarak kanıtlanmıştır. Soğuğa ve ışığa, suya ve terlemeye karşı dayanıklıdır. Stick bölümü dudak ve göz çevresine, krem bölümü kalan yüz bölgesine özelleşmiş kullanım sunar. İlave koruyucu içermez. Yoğun terlemeden dolayı sıkıntı yaşayan kişilerde terlemeyi düzenleyen ve ter kokusunu önleyen medikal bir üründür. BEURER AYAK MASAJ ALETİ FB20 130,50 TL Rahatlatıcı özellikli, pedikür fonksiyonlu ayak masaj aleti, özel ısı ayarı ve kızıl ötesi alana sahiptir. Püskürtme ve titreşim fonksiyonları bulunmaktadır. FOOT DOCTOR AYAK PEELING KREMİ 16,50 TL Günlük ayak bakımına ek olarak, haftada veya iki haftada bir ayağınızı ölü derilerden temizlemeniz gerekmektedir. Ayaklarınızı önce ılık suda bekleterek ölü derilerinizi yumuşatın. Ardından Foot Doctor Peeling Kremini uygulayın. Peeling uygulamasının ardından, Foot Doctor Nemlendirici Krem ile ayak bakımınızı tamamlayabilirsiniz. GLİSS ULTİMATE REPAİR SIVI SAÇ KREMİ 10 TL Çok yıpranmış ve kuru saçlara anında etki ile kolay tarama, daha fazla güç ve parlaklık verir. 3 kat konsantre sıvılaştırılmış keratin içeren özel formülü ile saçı yeniden yapılandırır ve saçtaki hasarı mükemmel şekilde onarır. Saç telindeki çatlakları doldurur ve %95*'e kadar daha az saç kırılması sağlar. eczanede alışveriş SOLANTE TABİA PİGMENTA SPF 50+ GÜNEŞ KORUYUCU LOSYON NAR ÇEKİRDEĞİ YAĞ 500 100 KAPSÜL 89,50 TL Leke tedavilerine özel kullanımdaki tek güneş koruyucudur. Leke tedavisi gören ya da lekeye meyilli olan ciltleri, güneşin zararlı ışınlarına karşı çok yüksek düzeyde korurken, özel içeriği sayesinde leke tedavilerine destek olur. 32 TL Nar Çekirdeği yağı yapısında, punicic asitin yanı sıra antioksidan özellikteki polifenoller, yüksek oranda da E vitamini bulunmaktadır. Nar Çekirdeği yağı üç bağ içeren konjuge yağ asitlerini (CLA) yapısında bulunduran ender bitkisel kökenli yağlardandır. OTİFLEKS OTİFLEKS KULAK TEMİZLEME SOLÜSYONU 30 ML KULAK KURUTMA SPREYİ 30 ML 52 TL 42 TL Otifleks Kulak Temizleme Seti dış kulak kanalındaki kulak kirinin çözülmesi ve çıkarılması amacıyla geliştirilmiştir. Çift etkili solüsyonu kulak kirini çözerken, kulak kanalını da nemlendirir. Kişinin kulak yıkatmak için doktora gitmesine gerek kalmaz. Kulak yapınıza göre ayda 2 veya 3 defa kullanarak kişisel kulak temizliğinizi sağlayabilirsiniz. Yüzme, sörf, dalma, duş veya banyo sonrası kulağa kaçan suyu 5 - 10 dakikada yok etme etkisine sahiptir. Biyouyumluluk ve mikrobiyolojik testleri yapılmış olan formülü ile kulak kanalınıza kaçan suyun güvenli bir şekilde uçmasını sağlar. OTACI TAFT SAÇ KÖPÜĞÜ VOLUMEN 12,90 TL Taft Ultra Güçlü Volume Veren Saç Spreyi 250 ml, içeriğindeki formülü sayesinde saç şeklinizin yapışmadan kusursuz bir görünüş almasını sağlar. Saçınızda kurumaz ve kalıntı bırakmaz. Fırça ve tarak yardımıyla kolayca çıkarılabilir. Alkol içermez. 50 edaktüel mayıs•haziran 2015 KERATİNLİ SAÇ BAKIM KOMPLEKSİ 250 ML SPLAT BLACKWOOD 22,50 TL DİŞ MACUNU Keratini oluşturan Bitkisel Proteinli içeriği ile cansız, ince telli, dökülme eğilimi olan, yoğun kimyasal işlem görmüş, çabuk kırılan, yıpranmış saçların onarılmasına yardımcı olur.Mısır nişastası ve Pancar özü ( Sugar Beet / Beta vulgaris Ekstresi), yumuşak, pürüzsüz ve ipeksi bir his kazandırır, kalıcı nemlilik sağlar. Bu iki maddenin kombinasyonu saç telindeki nemliliği artırır. 18,50 TL Yüksek etkili siyah diş macunu özellikle maksimum ferah nefes sağlaması ve dişlerin doğal beyazlığına kavuşması için özel olarak formüle edilmiştir. Klinik olarak kanıtlanmış etkileri; 4 haftada 2 ton beyazlatma etkisi, temizleme etkisi, iltihap giderici etkisi, kanama durdurucu etkisi. edaktüel gezi Nikaragua yollarında • Cem Sarvan • N ikaragua'da başkent Managua'dayız. Burada 9 sol ülkenin temsil edildiği meydan, Chavez'i Anma Meydanı ve Managua gölü kıyıları en önemli yerler. Deprem ve yanardağların çokluğu binaları iki katın üzerine çıkartmamış. Momotombo ve Momotomboti yanardağları hemen şehrin çıkışında göl ortasındalar. Leon eski başkent. Hatta ilk Leon Momotombo patladığında lavların altında kalmış, sonra yeni yerine taşınmış şehir. Leon, Nikaragua'nın kolonyel şehri. Bu şehirdeki bütün kiliseler neredeyse ülke genelindeki tüm kiliselere eşit. Leon'da sabah pazar hazırlıgı, kilisenin gece ve gündüz görüntüleri, sokakların Küba benzeri görüntülerini seyretmekten kendini alamıyor insan. Leon Chontales arası pastoral bir geçiş. 52 edaktüel mayıs•haziran 2015 Harika bir yeşil örtü kaplamış her yeri. Gözümün bu kadar dinlendiği, yeşile doyduğu başka bir ülke olmamıştı. Öküz arabaları, at üstünde hayvan güdenler, yol kenarındaki çiftlik evleri harika. Ve sonra sıra Chontales'e geliyor. Bir şehre giderken o şehrin içini merak etmemek olmaz. Ben de Chontales'e giderken benzer duygularla ve her zaman yaptığım gibi otele yerleşip kısıtlı zamanda hemen kendimi şehir merkezine atacaktım. Odaya bavulları bırakıp da terasa çıkınca orada kaldım. Gün kararıncaya kadar gözümün önünde alabildiğine uzanan yeşile baktım, güneşin bulutların renkli gölge oyunlarını seyrettim. Ve çığlık çığlığa batan güneşi izledim. Aradan 9 saat sonra bu kez doğmaktaydı gün ve ben yine aynı terasta aynı şekilde izliyordum bu muhteşem görüntüyü. Sadece güneş yer değiştirmişti. Diğer oyuncular aynı yerde aynı repliklerle devam ediyorlardı tirada. Leon'da Kilise (En Üstte) Chontales Sokaklarında pazaryeri ve satıcılar Managua gölünde yanardağlar (üstte) 2015 mayıs•haziran edaktüel 53 edaktüel gezi Chontales'te otelin terasında büyüleyen manzara Kaldığım yüzlerce otel arasındaki en iyi görüntüyle vedalaştım ve bir gün oraya yine gidip günlerce o manzaraya bakma hayali kurarak ayrıldım. Chontales'in içinde festival yemek satıcılarını, elma şekeri tezgâhlarını, oyuncak satanları, türlü türlü tatlı yapıp tezgahlarında sergileyenleri bir araya getiren sokakları arşınladım. Keyifli zamanlardı ve sonra rota yine Managua'ya döndü. Bütün bu beş günlük seyahatimde otobüslerin, kamyonların, kamyonetlerin üstünde ayakta giden yolcular en çok ilgimi çeken görüntülerdi. Guatemala'da da benzer görüntüler çok hâkim. Yüklü bir kamyonun en tepesinde ayakta gitmek nasıl bir alışkanlıktır anlamak zor ama heyecanlı olduğu kesin. Benim için sürprizler ülkesi haline gelen Nikaragua hakkında anlatacak, görülecek, paylaşılacak çok şey var. Yanardağların birçoğunun dumanlarının tütmesi, yanardağ54 edaktüel mayıs•haziran 2015 dan yüzlerce binlerce yıl önce çıkan lavların çevreyi kaplaması ama bununla uyumlu gelişen yemyeşil bir doğa ya da her yerde yeraltı sıcak sularının olması, adeta bir bulut ülkesi şeklinde bütün gün bulutların gökyüzüne resim gibi yayılması, yemeklerin beklenmedik derecede nefis tatları, bizlerden sonra gördüğüm en çok bıyıklı erkeğin orada bulunması, bankamatiklerin önünde bazen yüz kişiye yakın bekleyenin görülebilmesi gerçekten de diğer birçok ülkede rastlamadığım görüntülerdi. Bana göre Latin Amerika'daki en iyi birayı (Tona) ve en iyi romlardan birini (Flor de Cana - Centenario Gold)de orada içtiğimi eklemeliyim. edaktüel sağlık Dişler ihmale gelmez Dişlerinizin bakımını programlı yaptırmanız çok ama çok önemli, diş hastalıklarının diğer hastalıklara davetiye çıkardığını unutmamak lazım... Güzel gülüş göreceli bir kavram olsa da gülümsemenin insanları iyi yönde etkilediği kesindir. Dişlerde bulunan yamukluklar (bozukluklar-çapraşıklıklar), diş rengindeki farklılıklar, çürükler, gülümseme sırasında görülen dişeti miktarı, eksik dişler ve benzeri diş ve dişeti problemleri gülümsemeyi olumsuz yönde etkiler. Günümüzde diş hekimlerinin uyguladığı çeşitli tedavi yöntemleri ile estetik bir gülümseme elde etmek mümkün olsa da güzel bir gülümseme için bireylerin yapması gereken ilk şey iyi bir ağız bakımı alışkanlığı edinmektir. Yapılan hiçbir tedavinin kötü ağız bakımı olan bireylerde uzun vadede sonucunun korunması mümkün olmamaktadır. Birçok birey artık diş fırçalama konusunda bilinçlenmiş gözükse de ne 58 edaktüel mayıs•haziran 2015 yazık ki hastalarımızın istediğimiz yeterli temizliği yapamadıklarını görüyoruz. Ağız bakımında önemli olan kaç defa fırçalandığından çok etkili ve doğru fırçalama yapılmasıdır. Plak, diş yüzeyi üzerinde, yapışkan, içerisinde bakteri bulunduran bir tabakadır. Diş yüzeyi üzerinde 24 saatten fazla kaldığında içerisinde bulunan bakterilerin artması ile dişlerde çürümelere ve tükürükte bulunan kalsiyum ile birleşerek diş yüzeyine ve diş köklerine yapışan diş taşlarının oluşumuna neden olur. Etkin bir şekilde uzaklaştırılamayan plak ve dolasıyla diş taşları zamanla diş etlerinde kanama ile görülen ve daha sonra kemik kaybına neden olan dişeti hastalıklarına neden olur. Ağız bakımı denildiğinde diş fırçası akla gelen ilk ürün olsa da ağız bakımı için birçok ürün bulunur. Ortodontist • Dr. Arzu Çalışkan Kardeşler • Diş ipi, diş arası fırçası, ağız yıkama solüsyonları, çeşitli etkinliği olduğu iddia edilen macunlar, ağız gargaraları vb. ürünlerin sayısının artışı bireylerde kullandıkları ürünlerin fırçalamanın yerine geçebileceğini düşündürür. Plak diş yüzeyi üzerinden ancak doğru yapılan bir fırçalama ile uzaklaştırılabilir, fırçalama ile birlikte normal bireylerde diş ipi kullanımı iyi bir ağız bakımı için yeterlidir. Herhangi bir ağız yıkama solüsyonu, diş macunu, ağız gargarası plağın tamamen temizlenmesine yardımcı olmaz. Spesifik (özel) durumlarda ağız bakımına eklenen ürünlerle sürekli bir bakım sağlanabilir. Ortodontik tedavi gören bireylerde kullanılan teller, dişlerin yüzeyine yapıştırılan apareyler, ağzında köprüleri olan bireylerin ağzında daha fazla yemek artığı biriken alanlar vardır. Fırçalama sonrasında diş arası fırçası, köprüler için özel olarak üretilen diş ipi kullanmaları önerilir. Bunun yanı sıra cerrahi müdahaleler sonucu alanın fırça darbelerinden korunması gerektiğinde ve ağız bakımının etkin yapılamadığı durumlarda ağzı gargaraları ağız hijyenini arttırmada katkıda bulunur. Uçları yuvarlatılmış, birbiriyle aynı boyda ve sırada fırça kılları olan, düz saplı diş fırçaları ıslatılmadan üzerine çok fazla diş macunu konmadan kullanılmalıdır. Fırçalama eğitimi alabilmek ve dişlerde oluşabilecek sorunların erken teşhisi için düzenli olarak en geç 6 ayda bir diş hekiminize gitmenizi tavsiye ediyorum… edaktüel haber 2014 Yılı Filo Yöneticisi Ödülleri sahiplerini buldu. EDAK markaları güzelliği sağlıkla birleştirdi. Son yıllarda her alanda giderek artan sahte ürünler, kozmetik ve dermokozmetik sektörünü de etkiliyor. İnternetten kontrolsüz alınan ya da eczane dışında satılan ürünlerin gerçekliği çoğu kez kafaları karıştırıyor. Bu yönde "Halk sağlığı" önceliği ile çalışmalara başlayan Türkiye’nin en büyük ecza kooperatiflerinden biri olan İzmir merkezli EDAK, ilk kişisel bakım ürünlerini Ecologica ve Lineco markaları altında eczanelerden tüketicinin beğenisine sunmaya başladı. İzmir’den marka çıkarıyoruz "EDAK eczacısı sadece güzellik için ürün satmaz. Sağlıklı yaşamak en önemli tercihidir" diyerek sözlerine başlayan EDAK Genel Müdürü Rüstem Karakaya; "Bu nedenle, EDAK eczanelerinde eczacı danışmanlığı ile güzelliği sağlıkla veren ürünler tercih edilir. Sadece güzellik veren ürünleri ise eczacımız yakından denetler ve sonra hastasına sunar. Bu da eczaneye duyulan güven demektir. İşte bu hassasiyet ile Ecologica ve Lineco ürünlerimizi tüketicimizin beğenisine sunuyoruz. EDAK üyesi olan 4 bin 256 eczanemizde ECOLOGİCA ve LİNECO marka ürünlerimizi bulabilirsiniz. İzmir’den bir marka çıkarıyoruz" diye konuştu. EDAK’a Matematiksel rotalama projesi ile Jüri Özel Ödülü verildi. Dünyanın lider filo kiralama şirketi LeasePlan ve Ekonomist dergisinin düzenlediği “2014 Yılın Filo Yöneticisi Ödülleri” sahiplerini buldu. Yılın Filo Ödülleri Jüri özel Ödülü, matematiksel rotalama sistemi ile ilaç dağıtımında fark yaratan EDAK Ecza Kooperatifi Genel Müdürü Rüstem Karakaya’ya verildi. “Yakıt tüketimi az, çevreye dost projemizle kazandık” Eczacılar, bitkisel ilaç üretimi yapacak Halk sağlığını tehdit eder boyuta ulaşan bitkisel ilaç üretimindeki suistimaller, eczacıları harekete geçirdi. İlaç dağıtım sektörünün öncü kuruluşlarından EDAK ve Manisa Eczacı Odası İktisadi teşekkülü öncülüğünde 17 ortaklı Farmakoop Kooperatifi kuruldu. Son yıllarda doğal bitkisel ilaçlara yönelik talep artıkça halk sağlığını tehdit eder boyuta 60 edaktüel mayıs•haziran 2015 ulaşan, aktarlardan ya da internet’ten kontrolsüz satılan bitkisel ilaçlara karşı, eczacılar bitkisel drog üretimi yapma kararı aldı. Eczacılar, kooperatif modeliyle yatırım yapacak. Farmakoop EDAK, Manisa Eczacı Odası İktisadi Teşekkülü ve 15 serbest eczacı tarafından kuruldu, şu an 100’ü aşkın eczacı ortağı bulunuyor. Yatırım Manisa’da yapılacak. 5-6 ay içinde üretime geçilmesi planlanıyor. EDAK Genel Müdürü Rüstem Karakaya, Yılın Filo Yöneticisi Jüri özel Ödülünün, 2 Altın Havan ve Çevre Beratı’ndan sonra EDAK’ın aldığı anlamlı ödüllerden biri olduğunu ifade ederek, EDAK’ın faaliyet bölgesindeki 15 şubesi ile 27 il ve 357 ilçedeki 4 bin 256 eczacısına soğuk zincir donanımlı araçlar ile ilaç dağıtım hizmeti sunduğunu belirtti. “Bu kadar çok sayıdaki depodan her an değişen talebe en uygun güzergâhları çizmek kolay bir iş değil. Lojistik Planlama ekibimiz projeyi geliştirdi. Matematiksel Rotalama Sistemi ile hem iş gücü ve tasarrufu sağlanırken, karbonmonoksit salımını minimize etmesi ile de çevreyle ilgili faydalar sağlandı” edaktüel haber Çevreci eczacılardan ağaç seferberliği ÇEKOOP Başkanı Eczacı Şule İlkkurşunlu; “Herkesin dikili bir ağacı, her kurumun dikili bir ormanı olmalı” dedi. Atık İlaç Hareketiyle adını tüm Türkiye’ye duyuran Çevreci Eczacılar Kooperatifi ÇEKOOP, daha sağlıklı bir dünya için bu kez Ege Orman Vakfı ile işbirliği yaparak, İzmir’in Urla ilçesi Kadıovacık mevkiinde 1000 fidanlık bir koru oluşturdu. 2010 yılında kurulan İzmir merkezli ÇEKOOP, evlerimizdeki kullanılmayan ilaçların toplanması ve imhası üzerine EDAK ile birlikte yaptıkları çalışmalar ile adını birçok kez duyurdu. Daha sağlıklı ve yaşanabilir bir dünya için yaptıkları çalışmalara bir yenisini daha ekleyen ÇEKOOP, Ege Orman Vakfı ile işbirliği yaparak İzmir’in Urla ilçesi Kadıovacık mevkiindeki ağaçlandırma çalışmalarına destek oldu. Bu bölgede 1000 fidanlık bir koru oluşturdu. Fidan dikim etkinliğine 72 çevreci eczacı katıldı. Fidan dikim etkinliği sırasında konuşma yapan Çevreci Eczacılar Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Eczacı Şule ilkkurşunlu, “bizler sadece eczacılık yapmıyoruz, çevremizi de düşü- nüyor ve ağaç dikiyoruz. Bu ağaçların bakımı için bölge halkının istihdamına da ciddi anlamda vesile oluyoruz. Dünyamızın geleceği böyle insanlar sayesinde devam edecek. Adım adım ÇEKOOP Ormanımızı oluşturuyoruz, herkesin dikili bir ağacı, her kurumun dikili bir ormanı mutlaka olmalı” diye konuştu. İlkkurşunlu, ÇEKOOP olarak kentin ağaçlandırılmasına desteklerinin devam edeceğini, sevdikleri için ÇEKOOP ormanına katkı koyarak fidan dikmek isteyenlerin 0506 147 9083 numaralı telefondan Yönetim Kurulu Asistanı Sezgi Kocabıyık ile bağlantıya geçebileceklerini de sözlerine ekledi. Ege Orman Vakfı Genel Müdür Yardımcısı Perihan Öztürk de, ağaçlandırma çalışmalarına yaptıkları katkılardan dolayı Başkan Eczacı Şule İlkkurşunlu’ya anı plaketi takdim etti. Orman Bakanlığı ile birlikte yapılan çalışma ile bu sahaya yaklaşık 1 milyon 200 bin fidan dikildiğini söyleyen Öztürk, bunun 550 bin fidanlık kısmının ise Ege Orman Vakfı ile işbirliği yapan kişi, kurum, kuruluş, dernekler tarafından yapılan bağışlardan oluştuğunu belirtti. EDAK, ortaklarıyla Antalya’da buluştu Sektörden 150’ye yakın firma ve bin 500’e yakın eczacının bir araya geldiği etkinlik, 5-8 ve 12-15 Mart 2015 tarihleri arasında 2 dönem halinde gerçekleşti. Sürpriz çekilişler ve eğitimler ile renklenen etkinlikte; Ali Sunal ve ekibi, Soner Olgun, Dj Hakan Küfündür ve Sıla eğlenceli dakikalar yaşattı, eczacılar stres attı. EDAK Genel Müdürü Rüstem Karakaya, her sene gelişerek Türkiye’nin en önemli organizasyonlarından biri haline gelen "Merhaba Yaz" ile ilgili açıklamalar da bulundu. 62 edaktüel mayıs•haziran 2015 Esas unsur sosyalleşme Bu tarz etkinliklerde eczacıların çeşitli kampanyalar ile ürünleri tanımaları hedeflenir. EDAK gibi kooperatiflerin fuar düzenlemekteki amacı ise sadece ticaret yapmak değil, aynı zamanda sosyalleşme fırsatı da yaratmak sözleriyle konuşmasına başlayan Karakaya özetle şunları söyledi. “Esas unsur burada üyelerimizle birlikte olmamız, dertlerimizi paylaşmamız. İlaçta olduğu kadar, ilaç dışı sağlık ürünlerinde de eczacı, tüketici açısından en önemli bilgi kaynağı. Örneğin, bir mama firması- nın tüketiciye doğruyu yanlışı öğretmek için kullanabileceği tek kanal eczacı. Eczane dışındaki yerlerde ürün, self servis sunuluyor. Eczacının tüketiciye ilaç dışı sağlık ürünlerinde de bilgi aktarma, sağlık danışmanlığı gibi çok önemli bir rolü var. Bu tüketici tercihlerinde fark ediliyor” dedi. edaktüel keşif Bir doğa harikası: Çevresi karaçam ormanlarıyla kaplı, bembeyaz bir kumsalın aydınlattığı koyu mavi bir göl… Sadece bu manzara için bile gitmeye değer. Türkiye’nin en derin ikinci gölü olan Salda, önce ruhunuza çarpıyor. 64 edaktüel mayıs•haziran 2015 K ızıl ve karaçam ağaçları içerisinden geçip Salda Gölü’nün derin mavisine ulaşmak… Tek kelimeyle büyüleyici. Salda Gölü su yapısındaki magnezyum madeninin etkisiyle olsa gerek koyu mavi bir renge sahip. O koyu mavi bembeyaz bir kumsal ile birleşince ortaya adeta bir tablo görüntüsü çıkıyor. Salda Gölü’nün yapısındaki kimyasal bileşimler, su kadar kumsalına da ayrı bir renk kazandırmış. Bu doğa harikası yer, yürüyüş yapmak, yüzmek, en önemlisi de ruhunu dinlendirmek isteyenler için birebir… Gölün suyu sivilcelere de iyi geliyor” Van Gölü’nden sonra Türkiye’nin ikinci derin gölü olan Salda, doğal çevre- Salda Gölü siyle de gezginlerin durak noktası olmaya aday. Burdur'un Yeşilova ilçesinde, ilçe merkezine 4 kilometre uzaklıkta bulunan, ormanla kaplı tepeler ve küçük ovalarla çevrili olan bu gölü hiç duymamış olanlar için özel olarak anlatmak, “gidin-görün” demek gerek. Salda Gölü berraklığıyla etkiliyor önce Yaklaşık 50 kilometrekarelik bir alanı kaplayan gölün tatlı soda özelliğindeki suyu, bol miktarda magnezyum içeriyor. Uzmanlar, göl suyunun bileşiminde bulunan magnezyum, soda ve kilin bazı cilt hastalıklarının sağaltımında 2015 mayıs•haziran edaktüel 65 edaktüel keşif yararlı sonuçlara neden olduğunu belirtiyor, "Gölün suyu sivilcelere de iyi geliyor" diyorlar. taşıyan iki yer bulunduğunu, bunlardan birisinin Kanada’nın kuzey bölgesinde, diğerinin de Salda Gölü’nde olduğunu söylüyor. Beyazlıklarıyla göz dolduran kıyı adalarının nasıl oluştuğuna gelince… Göldeki magnezyumun kimyasal işlemle bakteriler tarafından tüketilmesi beyaz renkli hidromanyezit mineralinin oluşmasına neden oluyor. Bu kimyasal işlemin bir dizi sürmesi beyazlıklarıyla etkileyen kıyı adalarının oluşumuna yol açıyor. Söz konusu adaların su yüzeyinden yüksekliği 5-8 m, su içindeki yüksekliği ise 8-10 metreye değin ulaşabiliyor. Aynı kimyasal yapı sonucu oluşmuş madde, dalgaların etkisiyle ayrışıma uğradığı için çepeçevre uzanan ve hemen göze batan bembeyaz sahil kumu olarak ortaya çıkıyor. Ne yapmalı? Dünyada Mars özelliği taşıyan iki yerden birisi Çamur havuzu Salda Gölü ve çevresi birinci derecede sit alanı. Balık avlamanın, tekneyle dolaşmanın da yasak olması gölün kirlenmesini engellemiş; bu yüzden su bu kadar berrak. Fakat sörf yapmak, yüzmek, kıyıda Özel İdare’ye ait piknik alanlarında dinlenmek serbest. Göl ise sazan balığı ile yaban ördeğine ev sahipliği yapıyor. Krater gölü özelliğindeki Salda’nın çevresindeki yamaçlardan akan buz gibi soğuk kaynak suları ise doyumsuz bir tada sahip. Burası önemli. Çünkü dünyada Mars özelliği taşıyan iki yerden birisi, Salda Gölü. Salda Gölü’nde dört yıldır araştırma yapan, İskoçya’nın Glasgow Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mike Russel, dünya üzerinde Mars’ın yüzey özelliklerini 66 edaktüel mayıs•haziran 2015 Salda Gölü’ne gidip nerede soluklanabiliriz derseniz, Denizli- Burdur karayolu üzerindeki Sultan Pınarı’nı önerebiliriz. Buz gibi bir pınarın yanına kurulu olan Sultan Pınarı, özellikle yaz aylarında serinlemek için bire bir. Burada tadına doyum olmaz lezzetler de sizi bekliyor. Denizli-Burdur karayolu üzerinde, Salda Gölü Belediye Halk Plajı girişinde ise Sahil Mola Dinlenme Tesisleri var. Yeşil ve mavinin tam ortasında yer alan tesisin bir tarafında sık yemyeşil ormanlar, diğer tarafında ise mavinin bütün tonlarını görebileceğiniz eşsiz Salda Gölü uzanıyor. Salda Gölü’nde sadece gezinmek ya da yüzmek dışında farklı aktiviteler de yapabiliyorsunuz. Örneğin sörf yapmak serbest. Yürüyüş için muazzam bir yer. Çamur banyosu yapmak isteyenler için böyle bir seçenek de var. Bildiğiniz gibi uzmanlar çamur banyosunun sayısız faydası olduğu söylüyorlar. Cilt hastalığı, sivilce, eklem ağrıları, sedef gibi problemleri olanlar bu çamurlarla şifa bulabiliyorlar. Cildi yumuşatma, gözenekleri açma, selüloit ve çatlak tedavisi ve toparlama etkisi, antiseptik tesiri ile akne ve sivilceleri yok etme, kırışıklıkları giderme, siğilleri absorbe etme özellikleri bulunduğu da biliniyor. Salda Gölü Çamur Banyosu’nu diğer çamur havuzlarından ayıran en önemli özelliği ise doğal olması ve yurt çapında fazla bilinmediğinden dolayı kullananın az olması dolayısıyla diğer çamur havuzlarından daha temiz olması. Sahil Mola Dinlenme Tesisleri, yeşil ve mavinin tam ortasında; bir tarafında sık ormanlar, diğer tarafında Salda Gölü uzanıyor. 2015 mayıs•haziran edaktüel 67 edaktüel tarım Yerli olanı korumak ve sahip çıkmak için: Tohum takas şenlikleri • Paşa Tars • T ürkiye kırsalındaki sessiz dönüşümün en çarpıcı örneği tarım sektöründe yaşandı. Öyle ki yüzlerce yıldır atadan kalma tohumları saklama yoluyla üretimini sürdüren küçük çiftçiler, bugün yalnızca dev şirketler eliyle üretilen ve oldukça pahalı olan sertifikalı tohumları kullanmak zorunda. Bunun nedeni 2006 yılında çıkartılan 'Tohum Yasası”. Yasa, köy popülasyonu olarak anılan yerel tohumların ticari olarak satılmasını yasaklamakla kalmıyor, bu kuralın ihlal edilmesi durumunda üreticiye 10 bin lirayı bulan para ve hapis cezası gibi yaptırımlar da getiriyor. Hal böyle olunca başta Ege Bölgesi olmak üzere ülkenin pek çok bölgesinde üreticiler yerel tohumları “takas ederek” küresel tohum işgaline karşı direnme mücadelesi vermeye başladı. Bu amaçla düzenlenen tohum-takas şenliklerinde bir yandan da biyolojik çeşitliliğin geleceğe aktarılması amaçlanıyor. Nisan ile Aralık arasında Torbalı, Seferihisar, Bayramiç, Bodrum, Şile gibi bölgelerde belediyeler ve sivil toplum kuruluşları desteğiyle düzenlenen etkinliklerde, yerel tohumların ve bu tohumlardan elde edilen gıdanın önemi üzerinde durulu68 edaktüel mayıs•haziran 2015 yor en çok. Nisan aylarında başlayıp Aralık sonuna kadar devam eden bu şenliklerde, üreticiler bir araya gelerek tohumlarını ücretsiz olarak takas ediyor ve bölgeler arasında tohum transferi ile ürün çeşitliliğinin artırılması sağlanıyor. “20 yılda kırsal nüfus yüzde 50 azaldı, üretim şekli değişti” Yerel tohumların satışına yasaklama getiren Tohum Kanunu’nun ardından İzmir Torbalı’da başlayan takas etkinlikleri Ege Bölgesi’nin, hatta Türkiye’nin çeşitli illerinde sürüyor. Yerel tohumların korunmasına yönelik bilincin artmasına ve tohum takası şenliklerinin doğmasına öncülük eden Dr. Zerrin Çelik’in Haziran 2013‘te yayımladığı “Tarımsal Biyoçeşitliliğin Korunmasında Yerel Tohum Bankaları’nın Rolü Üzerine Bir Araştırma: Karaot Köyü Tohum Derneği ve Yöresi Örneği” başlıklı doktora çalışması, konuyla ilgili kapsamlı bilgiler içeriyor. Çalışmasında, dünyanın birçok ülkesinde ve Türkiye’de tarımda çalışan nüfusta gittikçe azalan bir eğilim bulunduğuna işaret eden Çelik, konuyla ilgili şu bilgileri veriyor: “Birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de yerel tohumları koruyan ve yerel tohumlarla üretime devam edenlerin büyük bir kısmı orta yaşın üzerindeki üreticiler. Tarımda çalışanlarda yaşanan azalma ve genç nüfusun tarımsal faaliyetlerden uzaklaşması, yerel tohumlar ve onların kültürünün aktarılmasındaki devamlılığı tehlikeye atıyor. Yerel tohumlarla ilgili bilgi ve birikime sahip olup yerel tohumlarla üretime devam etmeye çalışan bu yaşlı çiftçilerin, aile işgücünde yaşadıkları sıkıntılar, sağlıkla ilgili sorunlar gibi nedenlerle bazılarının üretimden vazgeçtiği, bazılarının da üretim şeklini daha kolay olduğu için hazır fidelerle yapılan üretime çevirme eğiliminde oldukları da görülüyor.” “Tarım politikaları ticari tohumların kullanımına yönelik” Dünyada olduğu gibi ülkemizde de tarım politikaları kimyasal gübre ve pestisitlerin kullanımı ile yüksek verimlere ulaşılabilen ticari tohumların kullanılmasına yönelik. Bu durum çiftçilerin yerel tohumlarını ve geleneksel bilgilerini korumaları, geliştirmeleri konusunda yıkıcı etkilere neden oluyor. Örneğin sertifika zorunluluğu olduğu ve yerel tohumluklar yasal olarak “çeşit” tanımına girmediği için bunların tohumluk veya fide olarak köylülerce satışı çok zor. Çiftçiler bu tohuma kolay ulaşamıyor. Bu amaçla kurulmuş olan STK’lar tohum üretseler bile sertifikasını almadıkları için yasal olarak satamıyorlar. “Yerel tohumların korunması için bilimsel araştırmalar gerek” Yerel tohumların korunarak gelecek kuşaklara iletilmesi acil bir konu. Çiftçilerin bu amaçla ilk aşamada kendi tüketimleri için yerel tohumları korumalarına önem vermeleri ve bunun için de gerekli yayım çalışmalarının yapılması gerekiyor. Yerel tohumların korunması, ürün çeşitliliğinin arttırılması, yerel tohum ağları ve topluluk temelli tohum bankalarının uygulanabilirliklerinin boyutlarını saptamak için yapılan bilimsel araştır- Teoman Açıkbaş Dr. Zerrin Çelik ma sayısı da son derece az. Özellikle ülkemizde bu konuda herhangi bir çalışmaya rastlanamıyor. “Ulusal Tohum Takas Merkezi” Buna rağmen tohum-takas şenlikleri umut olmaya devam ediyor. Üstelik artık internet üzerinde de tohum takası yapabilmek mümkün. Facebook üzerinde “Ulusal Tohum Takas Merkezi” adı altında yapılan bu etkinliğin yönetiminde, halen dört amatör yerel/doğal tohum sever, bir de ziraat mühendisi bulunuyor. Grup üyelerinden Teoman Açıkbaş, sistemin nasıl işlediğini şöyle anlatıyor: “Tohum paylaşımcısı üyeler kendi üretimi olan sebze, tıbbi bitki, çiçek, hayvan yemi ve meyve ağacı tohumları grup yönetimine gönderiyor. Grup yönetimi gelen tüm tohumları paketleyerek ‘Tohum Envanteri’ olarak internette yayınlıyor. Takas hakkı nedeniyle önce tohum gönderen üyelerin tohum istekleri karşılanıyor. Kalan tohumlar da sadece tohum isteyen üyelere 20 çeşitle sınırlı olarak dağıtılıyor. Tüm tohum istekçileri internet grup sayfası üzerinden işlemleri yürütüp aldığı tohumlar karşılığında, sadece kendi kargo ücretlerini ödemekte olup, yasa gereği hiçbir ücret ödemiyorlar. Etkinliğimiz hiçbir ticari düşünce taşımamakta.” 2015 mayıs•haziran edaktüel 69 edaktüel gurme Şifa Kaynağı Otlar E gelilerin sofrasını “Yeşil Sofra” diye adlandırmak, denizin kıyısında veya daha iç kesimlerinde yaşıyor olsunlar, hemen her yerde mümkündür... Örneğin Ayvalıklılar, kökenleri ister Girit, isterse Midilli olsun, yeşilliği olmayan sofraya oturmazlar zaten. Cumartesileri kurulan Alibey pazarında veya Pazar günü kurulan Armutçuk pazarında, gezenin iştahını açan tezgahların arasında, pazarcılardan şu sözü duyarsanız sakın şaşırmayın: “Bahar geldi, Haydi, Egeli ot yesin...” Bahar aylarında genellikle “cibez” denilen, Türkmen köylülerinin de severek yedikleri “cücük” adını verdikleri ot biter tarlalarda... Kuşadalı’nın “cibez” dediğine, Sökeli, Tireli “cücük” der... Kırlarda başlayan ot şöleninde Turpotu'nu, Ekim ayının sonuna doğru çıkan, şifalı yanları büyük olan “Şevket-i Bostan” ile aynı sülaleden gelen “Akkız” takip eder... Akkız çiğ yenen bir ot olduğu için çok severiz biz ot düşkünleri... İzmir’e gelmiş geçmiş çok sayıda gezgin içinde Swan, 1911’de geldiğinde Girit kökenli bir ailenin konuğu olmuş, bakın neler demiş: “Sofraları düzenli ve zengindir. Yemekli misafir ağırlamayı çok severler. Kadın veya erkek aile büyüğü ‘buyrun’ demeden yemeğe başlamazlar. Hiçbir zaman boğazlarından vazgeçmezler. Her şeyin en iyisini alırlar, ‘az yiyin ama öz yiyin’ derler. Yemekleri taze yapmayı severler. Yemek dökme alışkanlıkları yoktur. Bayat ekmeği peksimet yapıp tüketirler.” 70 edaktüel mayıs•haziran 2015 Rakı masasından karışık bahçe otu eksik olmaz... A. Nedim Atilla’nın yazdığı, “İzmir Mutfağı” kitabından aldığımız bilgileri aktaralım özetle: “Halikarnas Balıkçısı’nın rakı masasını bize anlatan sevgili hocamız Şadan Gökovalı, Balıkçı’nın Bodrum’a yerleşmiş Giritlilerden öğrendiği ‘Kipohorta’ ya da değişmiş adıyla söylenirse ‘Çiporta’yı yani karışık bahçe otunu rakı masasından hiç eksik etmediğini söylemişti. Balıkçının sevdiği bir başka yemek ise kuşku yok ki Gelincik Böreği idi.” Pazı İzmir ve kıyı Ege’de tüketilen otların besin değeri de çok yüksektir. En çok tüketilen otları sarmaşık, ebe gümeci, ısırgan, cibez, stifno, turpotu, ısırgan otu, gelincik, labada, kuşotu, sinirotu, helvacık, deniz börülcesi, kuşkonmaz, arapsaçı, marata, tarlaçakısı, tarla çivisi, diye sıralayabiliriz. Otlar karbonhidrat yönünden zengin değildir ve pek az miktarda yağ içerirler. Buna karşılık hemen hemen bütün otlarda çok miktarda A ve C vitaminleri bulunur. Bileşimlerindeki kalsiyum, fosfat ve demir oranları yüksektir. En güzel ot yeme yöntemi ise şudur: Haşlanan turp otunun, cibezin, stifnonun mümkün olduğunca yeşil kalarak tencereden süzülmesi, daha sonra da üzerine sızma asidi 0.5’ten az yağlarla ılık ılık tüketilmesi olarak söylenebilir. En çok hangi otlar sofraları süslüyor Arapsaçı: Kendine özgü güçlü anasona benzer bir kokusu vardır. Kokuyu yaprak ve meyvelerde bulunan ve uçucu bir yağ olan fennel vermektedir. Fennel yapının yüzde 0.1’i karın ağrılarını giderir. Arapsaçı midevi, gaz sökücü ve süt artırıcı etkilere sahiptir. Kökü idrar artırıcı olarak kullanılır. Deniz Börülcesi: Deniz kıyılarında suyun gel git yaptığı yerlerde sular çekildikten sonra biten bu bitki, tuzlu, ekşi ama çok lezzetlidir. Haşlanarak salatası yapılır. İyotlu topraklarda yetiştiğinden iyot eksikliğine bağlı guartr hastalığında faydalıdır. İdrar artırıcı ve kuvvet vericidir. Deniz börülcesi Radika Ege mutfağının eşsiz kaynağı otlar ve ot yemekleri… Şevketibostan Ebegümeci: Yurdumuzun pek çok bölgesinde yetişen bu bitkinin zeytinyağlı yemeği yapılır. Kol ve bacak çürüklerinde, ciltteki şişlik ve çıbanlara losyon şeklinde tatbik edilen bitkinin yaprakları kaynatılıp içilirse sinirleri kuvvetlendirir. Girit Kabağı: Kabak Giritlilerin en sevdiği sebzedir desek yanlış olmaz. Silindirik, küçük siyaha yakın koyu yeşil olanları makbuldür. Haşlanabilir, ayrıca pabucaki de yapılabilir. n Kipohorta (Çiporta) Malzeme: 1 orta boy kabak, 250 gram taze börülce, 1 demet semizotu, yarım kilo radika, 1 demet arapsaçı, 3 küçük domates, 150 ml zeytinyağı, 3-4 taze soğan. Yapılışı: Arapsaçı önceden haşlanır. Diğer otlar çiğden ince ince doğranır. Taze soğanlar zeytinyağında hafifçe kavrulur. Arapsaçı, diğer otlar ve domates eklenerek pişirilir. Ağzı kapalı tencerede, kendi buharıyla 15 dakikada pişer. Otların yumuşadığı anlaşılınca ateşten alınır. Sıcak veya ılık servis yapılır. Cibez: Türklerin tanıdıklarında cücük dedikleri yabani lahanadır. Yumuşak ve lezzetlidir. Haşlandıktan sonra zeytinyağı ve limon yeterlidir. Sarmaşık: Sevilen ve şifalı olduğuna inanılan oldukça pahalı bir bitkidir. Bakır renkli sürüngenleri ilk çağlardan beri yenmektedir. Genç sürüngenlerinden taze soğan ile zeytinyağında yumurtalı kavurması yapılarak yenir. Şevketi Bostan: Kuzu etiyle yemeği yapıldığı gibi haşlanıp salata olarak da yenebilir. Haşlandığı zaman elde edilen suyu sabahları aç karnına içmek böbrek taşı ve kum içindir. Turpotu: Haşlanıp salata olarak yenildiği gibi kavrulup üzerine yumurta kırılarak da yenilebilir. İçerdiği uçucu yağlardan dolayı canlandırıcı, sinirleri teskin edici, ağrı dindirici özellikleri de vardır. Akkız: Şevketi bostanla aynı kökenden gelen, yaprağı ve beyaz kökleri de yenen bir ot. Çiğ olarak sarımsaklı yoğurtla tüketilebileceği gibi, kuzu eti ile de haşlanabilir. n Çeşme’nin Zeytinyağlı Turpotu n Kuzu Etli Şevketibostan Malzeme: 1 kg şevketibostan, yarım kilo kuşbaşı kuzu eti, biraz un ve limon suyu. Yapılışı: Şevketi bostanlar güzelce ayıklanıp suda bekletilir. Kuşbaşı et zeytinyağında biraz çevrilir ve suyunu çekmesi beklenir. Daha sonra etlerin içine şevketibostan eklenir, karıştırılır. 1 su bardağı kadar sıcak su ilave edilip kısık ateşte pişirmeye bırakılır. Şevketibostanlar ve et iyice pişene kadar sıcak su ilave edilir. Yemek çok sulu olmayacak şekilde suyu çektirilir. Ayrı bir kapta 2 yemek kaşığı un, bir limonun suyu ile ezilir. Karışım yemeğin ortasından yavaşça dökülür ve tencere 2-3 kez sallanır. Malzeme: Bir bağ turpotu, 1 - 2 adet yumurta, 1 adet kuru soğan, 1 su bardağından daha az sızma zeytinyağı. Yapılışı: Turpotu genellikle zeytinyağıyla salata olarak tüketilen bir ottur. Bu tarif ise turpotunun yemek tarifi: Soğan ince ince kıyılır ve zeytinyağında kavrulur. Turpotu haşlanır, suyu süzülür, kıyılan ve yağa atılarak pembeleşen soğanlarla birlikte kavrulur. İsteğe göre 1 veya 2 adet yumurta çırpılarak tavaya dökülür. Turpotuyla karıştırıldıktan sonra kalıp halinde pişirilir. Yumurta tavaya döküldükten sonra tavayı devamlı olarak sallamak gerekir. 10-15 dakikada ateşte pişirildikten sonra servise hazır hale gelir. Arzuya göre yoğurtla servis de yapılabilir, sade olarak da yenir. n Dalgan (Isırgan) Salatası Malzeme: Isırgan otu, pırasa, ev salçası, limon suyu, zeytinyağı. Yapılışı: Isırganlar ayıklanıp yıkanır ve ince ince doğranır. Pırasaların beyaz kısımları dörde bölünüp ince ince kıyılır. Ev salçası limon suyu ile inceltilip zeytinyağı ilave edilerek sos hazırlanır. Bu sos ince doğranmış ısırgan ve pırasaların üzerine dökülür 2015 mayıs•haziran edaktüel 71 edaktüel sağlık Sağlığa en lezzetli yatırım ATIŞTIRMALIKLAR Çok severim, çitlerim, çıtırdatırım diyenlerden misiniz? Atıştırmalık çerezleri pek çoğumuz hep elinin altında tutmak ister. Sinemada, evde televizyon izlerken güzel olur çitlemek. İçeceklere pek güzel eşlik eder çerezler... Sağlığa yararlı olduğu gerçeği çok önceleri ortaya çıkan yağlı tohumlar, son yıllarda uzmanlar tarafından “Sağlığa en güzel yatırım” olarak yapılan araştırmalar eşliğinde öneriliyor. Peki, sağlığa iyi geliyormuş madem diyerek 3 saatlik TV dizisi seyrinde çıt çıtta çıt çıt, yarım kilo çerezi indirdik mi mideye “Oh! Ne kadar sağlık kazandım” diyebilir miyiz? Biraz abartmış olduk ama “Her gün bir avuç fındık” diyen reklam söylemi doğru bir miktar öneriyor. Eğer doğru bir besin almak ve sağlığınıza doğru bir katkı yapmak istiyorsanız gündelik yağlı tohum tüketimi programınızı yapmanız gerekiyor. Ceviz, fındık, çekirdek, badem ya da fıstık… Uzmanlar cevize her zaman öncelik veriyor ama diğerlerinin de vücudumuza pek çok yararı var. Küçücük olmasına rağmen ay çekirdeği yoğun bir vitamin ve mineral yağ kaynağı. Cevizde Omega 3 ve bol miktarda yağ asitleri var. Daha iyi düşünme, zihinsel fonksiyonların artırılması gibi faydaları öne çıksa da ceviz ve diğerleri bir sürü rahatsızlığı önlüyor. 72 edaktüel mayıs•haziran 2015 Seks gücündeki artış belki muzip gülümsemeyi de beraberinde getiren bir fayda ama atıştırmalıklar her derde deva gibi görünüyor. İşte size kısa kısa faydaları ile sağlığımızın yardımcıları… n KABAK ÇEKİRDEĞİ Böbrekleri güçlendirir. Prostat ve İdrar yollarında oluşan hastalıkları giderir. n AY ÇEKİRDEĞİ Kolesterolü düşürür. Cinsel arzuyu artırır. Kalp ve sinir hastalıklarını önler. Solunum sistemi rahatsızlıklarına iyileştirici etkilere sahiptir. n CEVİZ Beynin çalışmasını güçlendirir. Zihin yorgunluğu giderir, kemik ve dişleri güçlendirir. İyi bir antioksidandır. Kanserle savaşta önemli rolü vardır. Kolesterol düzeyini düşürür. Omega 3 yağ asitleri, damar tıkanmalarını önler. Alzheimer ve Parkinson gibi hastalıklara karşı koruyucudur. n KURU İNCİR Kansere karşı vücudun bağışıklık sistemini güçlendirir. Hamilelerde ve çocuklarda kemik gelişimini sağlar. Yaşlılarda kemik erimesini önler. Zengin demir minerali ile kanı güçlendirir. n TUZLU FISTIK Zihinsel yorgunluğu alır. Böbrek ve safrakesesi ağrılarını hafifletir. Göğsü yumuşatır, öksürük söktürür. n ANTEP FISTIĞI Günde 10-12 adet yenilen iç antepfıstığı, vücudun günlük yağ ihtiyacını karşılayabilmektedir. Kolesterol seviyesini düşürür. Koroner kalp hastalığının riskini azaltır. Kan şekerinin yükselmesini önler. Bünyeyi dirençli hale getirir. Akciğer için iyi bir iltihap temizleyicidir. n PATLATMALIK MISIR Kan şekerinin dengeli yükselmesini sağlar. Kabızlığı önler. Enerjinize enerji katar. Protein, kalsiyum, demir, fosfor, A ve B2 vitaminleri bulunur. n BADEM Sinirleri güçlendirir. Göğüs hastalıklarını önler. Hamilelerin sütünü artırır. Böbrek ve idrar yolları iltihaplarını iyileştirir. Kalp krizi riskini azaltır. Kansere yakalanma riskini azaltır. n KURU KAYISI Beynin düzenli çalışmasını sağlar, stresi azaltır. Karaciğerin tamirini yapar. Ülserlerin iyileşmesinde rol oynar. Cinsel gücü artırır. Enerji kaynağıdır. A,B,C vitaminleri, protein, bol miktarda şeker ve madensel tuzlar içerir. İştah açar, kan yapar. Sinirleri güçlendirir, kabızlığa iyi gelir. n KURU ÜZÜM Protein ve karbonhidrat kaynağıdır. İçerdiği mineraller kansızlığı, ishali ve zayıflığı tedavi eder. Karaciğer zafiyetine, bronşite iyi gelir. n FINDIK Omega 3 kaynağı olarak kan pıhtılaşmasını ve damar sertliğini önler; tansiyonu düşürür, şeker hastalarında kalp hastalığı riskini azaltır. Antioksidan ve yaşlılık engelleyicidir. Bağışıklık sistemini güçlü tutar. Kalp krizi, felç, bunama riskini azaltır. edaktüel lezzet Japon Mutfağı sadece suşi mi? Japon mutfağından ne zaman söz açılsa ilk akla gelen suşi oluyor. Bazıları suşi sevmez ya da bizim damak tadımıza pek uygun bulmaz ama hem besin değeri hem de lezzet açısından mükemmel bir lezzet… Hele ki suşiyi yapan usta işini iyi biliyorsa sizin için gerçek bir şölen yaratabilir. Japon mutfağı tabii ki sadece suşiden ibaret değil ve bölgesel özellikleri ile büyük bir çeşitliliği barındırıyor. Bir sıralama yapmak gerekirse; pirinç yemekleri, deniz ürünleri yemekleri, noodle yemekleri, nabe’ler, Yoshoku yemekleri, et yemekleri, soyalılar ve diğerleri diyebiliriz. Şimdi bu çeşitlerden örnekler verelim. Pirinç yemekleri ile başlayalım. Pirinç 2000 yıldan bu yana Japon mutfağının en temel gıdalarından birisi olarak öne çıkıyor. Pirinç her öğünde sofrada hazır ve nazır olabiliyor. Hatta kahvaltıda bile yer alıyor. Amerikalılar 2. Dünya Savaşı sonrasında Japonlara pirinç yerine ekmek yedirmek üzere çok çabalamışlar ama nafile… Pirinç yemekleri arasında başta suşi olmak üzere pirinç haşlama, kızarmış pirinç topları, Körili pilav sayılabilir. Genel olarak japonların mutfağı diğer Doğu Asya ülkelerinin mutfaklarına benzer. Diğerleriyle olan en önemli farkı yağ ve baharat kullanımının çok daha az olmasıdır. Kullanılan malzemelerin gerçek kendi tadları muhafaza edilmeye gayret gösterilir. Mümkün oldukça mevsim için tipik olan taze malzemeler kullanılır. 74 edaktüel mayıs•haziran 2015 Japon Mutfağı ne kadar zengin? ERİŞTE (NOODLE) YEMEKLERİ n Ramen: Çin kökeninden gelen Japon mutfağına uyarlanmış bu et suyu çorba, dilimlenmiş et, deniz yosunu, yeşil soğan, mısır gibi diğer tatlarla harmanlanarak servis ediliyor. Aynı zamanda uzak doğu ülkelerinin en çok tercih edilen yemeklerinden biri. n Soba: Karabuğday unu ya da buğday ve beyaz un karışımından yapılan spaghetti kalınlığında bir noodle. Bu noodle da üzerine çeşitli tatlar konularak sıcak ya da soğuk şekilde servis ediliyor. n Udon: Buğday unundan yapılan diğer bir Japon eriştesi (noodle) Udon, sobaya göre daha kalın olmakla birlikte kızarmış tofu (kitsune udon), tempura (tempura udon), ve dağ sebzeleri (SanSai udon) eşliğinde sıcak ya da soğuk servis ediliyor… n Yakisoba: Yakisoba ızgarada pişirilip ya da kızartılıp bir kaç parça et, lahana, havuç gibi sebzelerin yanı sıra kırmızı zencefille garnitürlenip özellikle festivallerde sofralara sunulan popüler bir noodle yemeği… DENİZ YEMEKLERİ Japon mutfağı okyanuslardan, göllerden ve akarsulardan çıkan yüzlerce çeşit balık, midye ve buna benzer deniz ürünlerinden oluşuyor. Bir çok farklı şekilde hazırlanıp, farklı şekillerde yenilebilir. Çiğ, kurutulmuş, ızgaralanmış, bol yağda kızartılmış ya da buğulanmış şekilde servis edilebilir. n Sashimi: Çiğ yenilen bir deniz ürünü. Çok sayıda çiğ balık türüyle hazırlanan bu yemek, lezzetini korur fakat taze olduğu ve doğru hazırlandığı sürece. Sashimi damak yakan ünlü wasabi sosu ile servis ediliyor. n Yakizakana: Izgaralanmış balık olarak bilinen Yakizakana’nın tadını orkinos balığı (saba), somon(sake), turna(sanma), istavrit (aji) veya karagöz balığı ekleyerek bir çok farklı şekilde çıkarabilirsiniz… PİRİNÇ YEMEKLERİ n Chanhan: Kızarmış pirinç ya da Chahan olarak adlandırılan bu lezzet Çin mutfağından uyarlanmış. Bezelyeden tutun yumurtaya, taze soğandan havuç ve domuz etine bir çok tat içeren Chahan, aynı zamanda elde kalan malzemelerden yapılmaya oldukça elverişli! n Chazuke: Sıcak su, çay veya balığın pirinç lapasının içine ilave edilmesiyle sofralara sunulan, yapımı oldukça basit Chazuke. Sofralara sunulmadan önce umeboshi, ızgaralanmış somon ve turşu gibi keskin tatlarla süslenir. n Kare Raisu: Japon köri sosuyla birlikte pişirip, tankatsu gibi aperatiflerle servise hazırlanan başka bir lezzet. Köri Japoon mutfağına ait olmasa bile Japonyanın bir çok yerinde mutfakta bolca kullanılıyor. GÜVEÇ(NABE) YEMEKLERİ: Nabe güveç yemekleri, masaya genel olarak sıcak kaplarda pişirilerek sunulur. n Sukiyaki: İnce dilimlenmiş et, sebze, mantar, tofu ve shiratakinin tatlı soya sosuna çorba halinde kaynatılmasıyla oluşan bu lezzet genellikle çiğ dövülmüş yumurtanın içine banıldıktan sonra yenilir… n Oden: Balık köftesi, Japon Turpu, haşlanmış yumurta, bir kaç deniz yeşilliği kısık ateşte kaynayan soya sosuna çorbanın içine ilave ediliyor. Bu lezzete ulaşabildiğiniz sürece kış aylarında vazgeçilmeziniz olabilir. n Chanko Nabe: Sumo güreşçilerinin geleneksel elyaf diyeti olarak bilinen Chanko Nabe oldukça farklı çeşitlerde sunulabilir… ET YEMEKLERİ: 19. yüzyılın ortalarından beri Japon mutfağındaki et kullanımı azımsanmayacak kadar arttı… İşte o popüler et yemekleri: n Yakitori: Şişlenmiş tavuk parçalarından oluşan bu lezzet, tuz ve özel soslarla servis ediliyor… Yakitori neredeyse tavuğun tüm parçalarının kullanıldığı bir yemek. n Tonkatsu: Kızartılmış domuz prizolası olarak da bilinen Tonkatsu’ya öğütülmüş lahana yada pişmiş pirinç eşlik ediyor… n Nikujaga: Ağır ateşte tütsülenerek pişirilmiş ete patates eşlik ediyor. Karşınızda evde yapımı oldukça basit bir lezzet; Nikujaga! n Teppanyaki: İçine et, deniz ürünleri ve YOSHOKU YEMEKLERİ Batılı yemeklerin büyük bir kısmı Japonya’ya yüzyılları aşkın bir süredir tanıtılıyor… Bu lezzetlerin birçoğu tamamen Japonlaştırılmış ve Yosoku yemekleri olarak adlandırılmış… SOYA FASÜLYESİ YEMEKLERİ: İşte tofu, natto, miso ve Japon mutfağının birçok diğer önemli malzemeleri soya fasülyesinden yapılan lezzet şöleni popülerleri: n Hiyayakko: Yaygın olarak rendelenmiş zenzefil, katsuobushi(temizlenmiş torik pulu) ve yeşil soğan soya sosuyla garnitürlenen taze dondurulmuş tofu olarak biliniyor. n Yudofu: Yenilmeden önce temiz, ılık çorbada kaynatılmış ve soya yada ponzuya (turunçgil sosu) batırılmış tofu parçalarından oluşan bu lezzet, Yudofu Kyoto’nun spesiyalidir ve kış aylarında servis edilir. n Agedashidofu, pişmiş ve soya soslu et suyunda hazırlanan sıcak servis edilen ve yeşil soğanla garnitürlenmiş hafif galeta ununa bulanmış tofudan yapılıyor… n Korokke: Galeta ununa bulanmış ve bol sebze ilave edilerek, yemek masası etrafında büyük bir demir kalbur(teppan) içinde hazırlanan Teppanyaki’nin yalnızca midenize değil gözünüze de şölen yaratıyor! Şef bu lezzeti müşterilerin önünde pişiriyor… yağda kızartılmış, worcestershire tonkatsu sosuyla ve dilimlenmiş lahana ile sunulur. Kıymalı ve patatesli olanını öneriyoruz! n Hambagu: Japon stili büftek(steak) hamburger sizlerle! DİĞER LEZZETLER: n Bento: Tek porsiyonluk kutuda; sıcak ve soğuk servis edilebilen bu lezzet genellikle az miktarda et, sebze, balık veya turşuyla garnitürlenmiş pilav ile servis ediliyor. n Gyoza: Doğranmış sebzeler ve dövülmüş et ile doldurulmuş bir çeşit mantı… n Chawanmushi: Tavuk parçaları, karides, balık ve fındık harmanının, kekik otu ile haşlanmış yumurta kremasıyla birleşimi… Oyako Donburi Japon mutfağının vazgeçilmez lezzetlerinden Donburi’yi tatmak için uzak doğu seyahtine ihityacınız yok! İşte yapımı oldukça kolay Oyako Donburi tarifi! Malzemeler: 1 çorba kaşığı bitkisel yağ, 3/4 derisiz, kemiksiz, yarısı şeritler halinde kesilmiş tavuk göğsü, 1/2 ince dilimlenmiş soğan, 1 su bardağı tavuk suyu, 6 kurutulmuş shiitake mantar, ıslatılmış ve şerit dilimlenmiş, 1 adet jülyen dilimlenmiş havuç, 2 yemek kaşığı beyaz şeker, 4 yemek kaşığı soya sosu, 1/2 çay kaşığı tuz, 1/2 fincan kıyılmış yeşil soğan, 5 çırpılmış yumurta Hazırlanışı: Tavuk orta ateşte büyük bir tavada, yağda soğan ile 5 ila 7 dakika pişene kadar sote ediyoruz. İçine mümkün olduğunca fazla su ekledikten sonra, tavuk suyunu karıştırıp 2 dakika pişiriyoruz. Mantar ile havuç ilave ettikten sonra; şeker, soya sosu ve tuzu karıştırarak birkaç dakika kaynamaya bırakıyoruz. 3 dakika daha pişirdikten sonra yemeğimizi yavaşça karıştırarak, içine yeşil soğan serpiyoruz. Dövülmüş yumurtayı, tavuk karışımı üzerine döküp, yumurtalar pişene kadar(yaklaşık 10 dk) pişiriyoruz. Son olarak karışımımızı Japon pilavı olarak tabir ettiğimiz lapa pilavın üzerine döküyoruz. İşte Oyako Donburi’miz servise hazır! 2015 mayıs•haziran edaktüel 75 edaktüel gündem Terlemek güzeldir… Tırnaklar ile ilgili bilinmesi gerekenler n Ojenizin hızlı kuruması için soğuk suya batırın. n Tırnakların çevresindeki ölü deriyi kesin. Tırnağınızın çevresini yağla ovalayın. Bu oje sürmenizi de kolaylaştırır. n Tırnaktaki çatlakları cila ile gizleyin. n Mat görünüm için tırnaklarınız ıslakken cilayı iki kat sürün, su buharında üç dakika bekletin. Parlak cila matlaşır. n Parıltılı cilayı kaldırmak için, pamuk yerine keçe kulanın. Sıcaklar bastırınca terlemekten şikâyet ederiz ama terlemek oldukça sağlıklı aslında. Deride bulunan ter bezlerinin sıvı yayması sonucu ortaya çıkan terlemenin insan vücudu için faydası çok. Birincisi terleme ve sonrasında terin buharlaşmasıyla vücudun ısı dengesi sağlanıyor. Ter bezlerinin yaydığı sıvı, vücuttan atıldıktan sonra buharlaşıyor ve böylece vücudun ısı dengesi korunuyor. İkincisi, insan vücudundaki üre, ürik asit, tuz ve diğer zararlı maddeler terleme yoluyla dışarı atılıyor. Böylece ter bezleri adeta birer böbrek gibi çalışarak kanın temizlenmesine yardımcı oluyorlar… Yaz aylarında ter bezleri daha çok çalıştığı için dikkat edilmesi gereken tek nokta ise, terin buharlaşmasını önleyen nemli ortamların yol açtığı sıcak çarpmaları… Bu nedenle terlemenin engellenmemesi gerekiyor. Nemli ortamlarda buharlaşma olmadığı için terleme amacına ulaşamıyor. Bu nedenle teri dışarı verebilecek açık renkli pamuklu giysiler tercih edilmeli… Vitamin D, akciğer rahatsızlıklarını azaltıyor Uzmanlar ilave D vitamini yardımıyla, akciğer hastalarının yaşadığı semptomların yüzde 40 oranında azaldığını söylüyorlar. Kronik obstrüktif akciğer hastalığı olanlar akut alevlenmeler yüzünden acı çekerler. Çoğu zaman aşırı balgam, öksürük, göğüste sıkışma hissi ve nefes darlığı gibi belirtiler ortaya çıkar. Yapılan araştırmalar ise D Vitamininin bu konuda çok yardımcı olduğunu gösteriyor. D vitamini eksikliğinin etkisiyle KOAH hastalığının devam etme süreci ve şiddeti gibi pek çok semptomun arttığı gözleniyor. 76 edaktüel mayıs•haziran 2015 Yabanmersini çok faydalı Tüm etli ve zarlı kabuksuz meyveler gibi yabanmersininin de besin değeri oldukça yüksek. Anti-oksidan özelliği taşıyan yabanmersini, anti-enflamatuar ve kanseri engelleyen özelliklere sahip. Dünyanın soğuk bölgelerinde yetişen yabanmersini, düşük kalorili olmasının dışında, C, K, B6 ve E vitaminleri içeriyor. Ayrıca kalsiyum, magnezyum, demir, manganez, fosfor, potasyum ve çinko da. Diğer bilişenler arasında da diyet lifi, protein, salisilik asit, flavonoid ve antosiyaninler var. Çiğ yemenin haricinde, kaynatıp meyve suyuna dahil edebilirsiniz. Salata ve yoğurdunuza serperek de yiyebilirsiniz. Yabanmersini idrar yolu enfeksiyonlarını engelliyor, kalp sağlığını güçlendiriyor, kanser riskini düşürüyor, kemikleri güçlendiriyor ve yaşlanma karşıtı etkisi var. edaktüel hobi Ayşen Nazlı Koleksiyonuyla tarihe ışık tutmak istiyor • Alpay Sönmez • İzmirli inşaat mühendisi Ayşen Nazlı için koleksiyonculuk bir yaşam tarzı. Yemek kitaplarından rozetlere, kutulardan eski paralara kadar geniş bir arşivi var. Tahminine göre, en kapsamlı Türk-Osmanlı mutfak ve yemek kültürü arşivi onda… Osmanlı Mutfağından günümüze yemek ve mutfak kültürü ile çıkan hangi yayın varsa onda. Osmanlıca, Farsça, Türkçe ve daha birçok dilde yayınlanmış yemek kitapları ve dergileri… Bu kadar değil. Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyetine ait para koleksiyonu ile nadir basılan yemek pulları serisi. Siyasi parti, sosyal toplum kuruluşları ve özel koleksiyonları da içinde barındıran rozetler, madalyalar... Toplumsal gelişimin izlerini üzerlerinde taşıyan ama farkına varılmayan kutular... Plastik, teneke kutu ve cam formatlarında hazırlanmış birbirinden farklı ve ilgi çekici meşrubatlar... Ayşen Nazlı’nın koleksiyonu çok geniş. Nedenini sorarsanız, “Koleksiyonculuk bir hastalık” diyor: “Ancak çok daha önemlisi şu: Ülkelerin gelişmişlik kriterleri var. Bunlar içinde arşivcilik ve koleksiyonculuk ciddi bir yer tutuyor. Ülkemiz bu sıralamada çok geride. Her birimizin bu konuda sorumluluğu var.” 78 edaktüel mayıs•haziran 2015 Sherbrooke ve Türk mutfağı İzmirli inşaat mühendisi Ayşen Nazlı, kentin sosyal hayatında tanınan isimlerden biri. Alsancak Lions Kulübü üyesi. Arşiv ve koleksiyonculuğa olan ilgisi 1970’li yıllardan gelme. Her şey eğitim için Kanada’ya gittiği dönemde başlıyor. Orada Yeni Kanadalılar Organizasyonu’na katılıyor ve uluslararası davetlerde ülkesini Türk yemekleri ile temsil ediyor. O hikâyeyi şöyle anlatıyor: “Üniversiteden sınıf arkadaşım olan eşim Ziya Nazlı ile evlenip gittiğim Kanada Québec Eyaleti Lennoxville Bishop’s Üniversitesi İş İdaresi Bölümü’nde lisans, daha sonra da Université de Sherbrooke İnşaat Mühendisliği Bölümü’nde yüksek lisans yaptığım yıllarda birçok sergi ve davete katıldım, uluslararası programlarda Türk masasını hazırladım. Kanada’da beş yıl süreyle İngiliz, Amerikan ve Fransız mutfağı ile ilgili açılan kurslara ve eğitim programla- rına katıldım. Sherbrooke’da büyük davet sofraları hazırladım. Türk yemekleri yapımı dersleri verdim.” Sahaflar, yayınevleri, müzayedeler… Bu arada yemek kültürüyle ilgili çok sayıda kitap ve dergi edinmiş Nazlı. Katıldığı uluslararası toplantılarda koleksiyonculuğun, arşiv hazırlamanın çok önemli olduğunu görmüş ve bilgi-belge toplamaya ağırlık vermiş. “Hemen çeşitli yayınevleriyle temasa geçtim. Bugüne kadar basılmış olan tüm mutfak ve yemek kültürü ile ilgili yayınları temin etmeye çalıştım. Amazon.com Türk mutfağıyla ilgili çıkan her ürünü bana gönderiyor. Sahaflarla irtibata geçtim, müzayedelere katıldım. Çeşitli sitelere üye oldum, listelenen her yeni ürünü takip edebilme şansını yakaladım. Resmi kurumlarla iletişime geçip konuyla ilgili yayınların tarafıma gönderilmesini sağladım.” kahve, çay ve teneke kutularıyla devam - “Yazı stillerini görsünler” Yeni-eski önemli değil - - - - - herkese açık. Çok fazla araştırmacı ve öğren- 2015 mayıs•haziran edaktüel 79 edaktüel sanat İzlenim, duygu ve özgürlük Empresyonizm • Deniz Çaba • Geçmiş Ola Hatıralar, ne istersiniz benden?… Sonbahar… Durgun gökte ardıç kuşları uçuşmadalar. Güneşten ölgün ve soluk bir ışık vurmada. İçinde poyrazlar esen sararmış ormana. Yapayalnızdık, yürüyorduk, türlü hülyalarda. Saçlarımız ve düşüncelerimiz rüzgârda. Çevirip güzel gözlerini bana: “Hangisi? En güzel günün” diye sordu o billur sesi. Bir melek sesi kadar tatlı, o kadar derin. Hafif bir gülümseyiş cevap verdi sesine öptüm ellerini, ibadet edercesine. - Ah! İlk çiçekler! Ne güzel kokuları vardır! Ne kadar sevimli bir mırıltıları vardır! Sevilen dudaklardan çıkan ilk evet’lerin! (Paul Verlaine, Çeviren Orhan Veli Kanık ) 80 edaktüel mayıs•haziran 2015 Dış dünya sanatçıda ne “izlenim” bırakıyorsa, o. Yani görünen değil, görünenin ardındaki... Sanat anlayışı realist ya da objektif değil, ölçü ya da uyak da yok; sadece o görüntünün, o sesin sanatçıda bıraktığı intiba ve izlenim önemli. Empresyonizm (İzlenimcilik), bu yüzden Realizmin karşıtı. Tek geçerli kural var, o da “sanat için sanat” anlayışı... Renk ön planda Sembolizmle birlikte Gerçeküstücülüğü (Sürrealizm) hazırlayan Empresyonizm, gerçeğe sırtını dönüp, izlenime yöneldi. 19’uncu yüzyıl’da Fransa’da ortaya çıkan akımın ana felsefesi, doğayı olduğu gibi değil de, ondan edinilen izlenimlere göre biçimlendirmek. Bu akımın sanatçıları, tabiatı bütün ayrıntılarına bağlı kalarak değil, ancak ondan edinilen “intibalar” ölçüsünde anlatmayı ilke edinmişler. Doğayı objektif bir gerçek olarak değil, kendilerinde yarattığı izlenim ölçüsünde değerlendirmişler. Burada anahtar sözcük izlenim ve intiba olduğu için empresyonizm, “izlenimcilik” ve “intibacılık” olarak da anılıyor. Akım aynı zamanda “özgürlüğün” simgesi. Resimde izlenimcilik, özellikle ışık ve renkten kaynaklanan görsel izlenimleri yansıtmayı hedeflemiş. Empresyonist ressamlar mevcut hiçbir kurala uymamışlar. Renk egemen- liğini ön plana çıkarıp, sisteme bağlı olmaksızın coşkunluk yaratmışlar. Elbette dış dünyayı bütünüyle yok saymamışlar. Biçimlerin ve doğa manzaralarının sertliğini, hırçınlığını ve katılığını değil, yumuşaklığını ve tatlığını canlandırmışlar. Akıma ait tabloların aydınlık, kucaklayıcı ve canlı olması da bundan. Edebiyat ve müzikte de yine bireysellik ve görülüp-duyulanın değil, algılananın ağır basması söz konusu. Edebiyat eleştirmeni K. Haedens’e göre, empresyonist şiirlerde sözcükler, yepyeni biçimlerde birleşir, bir “fosfor ışığı” içinde yıkanırlar. Empresyonist şairler, şiirde biçime, kafiyeye önem vermezler. “Sanat için sanat” anlayışını benimseyerek, edebiyatın toplumsal bir görevi üstlenmesine karşı çıkarlar. “Impression - Güneşin Doğuşu” Empresyonizminin ortaya çıkışı, biraz da döneminin koşullarıyla ilgili. 19’uncu yüzyıl’ın ortalarında klasik heykel kopyalarını yıllar yılı resmetmekten bıkan kimi sanatçılar, akademiyi bırakıp kırlara açılıyorlar. Bu dönemde göz alıcı giysili hanımların, peruklu-fraklı çapkın erkeklerin gönül ilişkileri, günlük yaşamın olduğu gibi sanat yapıtlarının da başlıca konusu haline geliyor. Açık havaya, Paris’in sokaklarına, parklarına ve nehir kıyılarına yayılan sanatçılar, gün ışığıyla pırıldayan rengarenk tablolar yapıyor ve bunları topluca sergiliyorlar. Ancak bu sergi- Objenin kendisi değil, uyandırdığı intiba önemli. Ne figürler gerçekte olduğu gibi, ne de notalar. Sözcükler bile olağan halinin dışında... Arles'teki Yatak Odası (1888) Van Gogh (üstte) L'Etoile (1878) Edgar Degas (altta) Şemsiyeli Kadın (1886) Claude Monet (üstte) Jeunes filles au piano (1892) Auguste Renoir (solda) Elma sepeti (1890-1894) Paul Cézanne (sağda) 2015 mayıs•haziran edaktüel 81 edaktüel sanat Alfred Sisley Toulouse Lautrec Vincent Van Gogh Maurice Ravel lerden birinde ressam Claude Monet’in yapıtlarından birine ad koymayı unuttuğu fark ediliyor ve bir ad önermesi isteniyor. Monet de kısaca “Impression-Güneşin Doğuşu” diyor. Bundan esinlenen sanat eleştirmenleri de, bu çizgideki çalışmaları “Empresyonist” olarak nitelemeye başlıyor. Empresyonizmin babası sayılan Monet’in eserlerinde iki unsur ortaya çıkar. Biri kaba fırça darbeleri, diğeri de ayrıntıların olmayışıdır. Örneğin Monet’in akıma adını veren “Imppression” adlı tablosunda doğmakta olan güneş, turuncu bir top görüntüsündedir. Kırılan ışıklar çubuklar halinde su üzerine parça parça düşer. Kayıklar ve insanlar da lekelerle belirtilmiştir. Eleştirmenler ilk başta Monet’in resimlere çok yakından baktıkları için kaba fırça darbelerinden başka bir şey görememişler. Empresyonizm daha sonraları çok sevilmiş ve bütün modern akımların hareket kaynağı olmuş. Daha canlı tablolar Elbette Empresyonistler sadece manzara resimleri yapmakla kalmamışlar; günlük yaşamdan da kesitler sunmuşlar. Auguste Renoir (1841-1919) parlak boyalar kullanarak partileri ve baloları resmetmiş. Her ayrıntıyı yapmadığı için daha canlı eserler ortaya koymuş. Ayrıntıların var olduğu resimlerin daha cansız gözüktüğünü anlayan ilk ressamlardan biri de Leonardo da Vinci. Arka plandaki detayları daha bulanık yapmak için “sfumato tekniğini” kullanmış. Resimde başka bir devrimci de Edgar Degas. Biçimleri en beklenmedik açılardan gösteren Degas, bazı balerinlerin sadece bacakları ve kollarını çizmiş. Paul Cezanne, hacimleri basit bir şekilde resmedip, güçlü ve yoğun renkler kullanmış. Resimlerinde figürlerin yerini dikkatle seçmiş, aralarındaki uyuma bakmış. Ayrıntıları 82 edaktüel mayıs•haziran 2015 Edgar Degas Paul Cezanne Arthur Rimbaud Camille Pisarro çarpıtmış ve cisimlerin dış hatlarının doğruluğunu feda etmiş. Vincent Van Gogh ise, empresyonizmden etkilenip, ekspresyonizmin kapısını açan en önemli isimlerden biri. Onun gerçekçi olmayan, perspektifi bile yanlış resimleri renkleriyle büyüleyen türden. Nesnelerin renklerini ve biçimlerini değiştirmiş, fırça vuruşları ve kullandığı renklerle aslında kendi ruhsal durumunu resmetmiş. Sözcüklerin özel tınısı İzlenimci akımın ayırt edici bir özelliği de "kısıtlama" ve "sadeleştirme". İzlenimci bir resmin en önemli özelliği, ona uzaktan bakılması gerektiği. Uzaktan bakıldığı zaman da görülen şey, bazı bölümlerin atlanarak yapıldığı. Bir nevi konunun öykü veya fıkra gibi yazınsal öğelerinden vazgeçmek. İzlenimci müziğin özellikleri de aynı. Daha küçük orkestralar, madensel üflemeli çalgılardan kaçınılarak tahta üflemelilerle yetinme, çok kısa cümleli yatay çizgiler kullanma, tını dolgunluğuna değil, tını saflığına yönelme... Empresyonizm ile besteci akoru veya diziyi istediği gibi çözebilme gücünü kazanmış; böylece dinleyicinin eseri farklı açılardan algılayabilmesi sağlanmış. Claude Monet Claude Debussy P.Auguste Renoir Temsilcileri Resimde: Auguste Renoir, Claude Monet, Van Gogh, Toulouse Lautrec, Sisley, Cezanne, Camille Pissarro, Edgar Degas. Claude Monet, “Dans La Prairie” adlı tablosunda, karısı Camille`i çiçeklerin arasında yatarken resmetmiş. Eser, günümüzde empresyonizmin simgesi olarak görülüyor. Müzikte: M.Ravel, C.Debussy, J. A. Carpenter, O.Respighi, C.T.Griffes, I.Albéniz, P.Dukas. Edebiyatta: R. Marie Rilke, Arthur Rimbaud, James Jayce, Paul Verlaine, Baudelaire, Mallarme. Türk Edebiyatında: Ahmet Haşim, Cenap Şahabettin. Ahmet Muhip Dranas ve Cahit Sıtkı Tarancı gibi sanatçıların kimi şiirlerinde de bu akımın etkileri görülür. Sinemada: Jean Renoir`in “Oyunun Kuralları” filmi sanat tarihinde empresyonist bir yapıt olarak değerlendirilir. İzlenimcilikle başlayan 20’inci yüzyıl müziği, tekrarlardan şiddetle kaçınıyor, özetçi, yalın ve kısıtlamacı. Sanatçının kişiliğine dair izler taşıyor. Akımın önemli isimlerinden biri olan Fransız besteci Claude Debussy’in notaları havaya atar gibi yazması da bundan: Güçlü duyguları ifade etmek. Edebiyatta empresyonizmin vurgusu, daha ziyade sembolizmde yerini buluyor. Esas olan akıl değil, duygu. İzlenimci ressamların ışığa ve gölgeye önem verişi gibi, yazarların da vurgulamak istedikleri, sözcüklerin özel tınısı. Ortaya çıkan şiirlerde gerçekler, açıkça değil, bir takım benzetilerle anlatılıyor. “Seyreyledim eşkâl-i hayâtı Ben havz-ı hayâlin sularında, Bir aks-i mülevvendir onun’çün Arzın bana ahcâr ü nebâtı” Ahmet Haşim (Mukaddime) Rainer M. Rilke edaktüel sinema Koro "Boychoir" Kargo (1990), Glenn Gould Hakkında 32 Kısa Film (1993), Kırmızı Keman (1998) ve İpek (2007) filmlerinin yönetmeni François Girard'ın uzun bir aradan sonra yönettiği "Koro Boychoir" 2015'in iddialı filmlerinden biri... Senaryosunu "Science-Fiction" filminin senaristi Ben Ripley'in yazdığı Koro, Dustin Hoffman'ın etkileyici oyunu ile birlikte eleştirmenlerin olumlu notlarını alıyor. 84 edaktüel mayıs•haziran 2015 Olağanüstü bir müzik yeteneği ile doğan fakat bu özel yeteneği ailesi tarafından anlaşılamayan Stet'in (Garret Wareing) iyi bir solist olma yolunda koro şefi Carvellle (Dustin Hoffman) ile zorlu mücadelesini konu alan "Boychoir" kaçırılmaması gereken filmlerden biri. Babasız büyüyen bir çocuk olan Stet. Alkolik annesinin bir trafik kazasında ölmesinin ardından okuldaki müzik öğretmeni (Debra Winger) tarafından New Jersey Müzik Akademisi'ne yönlendirilir. Çocuğun yeteneği ve mutlaka akademiye alınması için çaba sarf eder. Koro Şefi Carvelle Stet'in olağanüstü yeteneğini geliştirmesi, müziğin ruhunu keşfetmesi ve sesleri kalbinde hissetmesi için onu fazlasıyla zorlayacaktır. Soğuk, sevgisiz bir koro şefi ile yetenekli ama disiplinsiz öğrencisinin bu mücadelesi olağanüstü müziklerle birleşince ortaya mükemmel bir izlence çıkıyor. Müzik yeteneğinin dış görünüşle karıştırıldığı günümüzde Koro (Boychoir), disiplini, yeteneği ve masumiyeti öven bir film. Gençlere gerçek yeteneklerini ve potansiyellerini bulmaları için yol gösteren Koro 8 Mayıs'ta sinemalarda... edaktüel kitap Bana İkimizi Anlat Gündüzsefası Pabucumun Ajanı 2 "Adamlık, bir kadını bir ömür sevmekten geçer. Kadınlık da kendini bir ömür sevecek adamın değerini bilmektir. Kimin için yaratıldığını bilmiyorsun elbette ama bu hikâyenin başrolü sensin. Aşkı senin, acısı senin. Kimse içinde kopan fırtınaları anlamaz. İnsanlar hep konuşur çünkü hayat senin, tasası onlarındır." Kalbin anahtarıdır gündüzsefası. Ruhlarında en derin izleri taşıyanları bile çiçekleriyle sarmalar, filizleriyle umut taşır. İşte böyle gündüzsefasının süslediği bir yüzen evde yaşayan Penny Wentworth, 1950’li yıllarda ünlü bir ressamla evlidir. Her şeye sahip olan Penny’nin tek eksiği ise küçük evlerini taçlandıracak bir bebektir. Ancak gün geçtikçe tek eksiğinin bu olmadığını anlayacaktır. Hissettiği tek şey içini kemiren acıdır… Macera yandığı yerden devam ediyor! Evet, o ateş hâlâ yanıyor ve kimse söndürmek istemiyor! Ahmet Batman Destek Yayınları Okurlar Ahmet Batman’ı ardı ardına yazdığı Soğuk Kahve ve Sabah Uykum kitapları ile tanıdılar ve çok sevdiler. Ardı ardına gelen iki güzel kitap yazarın geniş bir okur kitlesine sahip olmasına yetti. Kitaplarında yazdığı sözler bir anda sosyal medyada en fazla paylaşılanlar arasında yer aldı ve sevgililerin hediye kitap denince akla gelen ilk kitaplar olmayı başardı. Ahmet Batman "Bana İkimizi Anlat" kitabı ile yaşanmayan aşkları konu ediniyor. Ahmet Batman "Bana İkimizi Anlat" kitabı ile okurlarına yine deneme türünde bir kitap sunuyor. Yaşanamayan aşklar üzerine giden ünlü yazar, okurlarına yine mükemmel cümleler, kısa kısa yazılar, derin sitemler, akla kazınan söylemler, insanı paylaşmaya iten mesajlar sunuyor. Sarah Jio Arkadya Yayınları Ada Santorini, New York’ta yaşadığı trajediden sonra ağır depresyondadır. Kendini toparlamak için Seattle’a Tekneler Caddesi’ne gelir. Burada kiraladığı bir yüzen evde eski bir sandık bulur. Sandıkta Penny Wentworth adında bir kadına ait eski eşyalar vardır. Gariptir ki Tekneler Caddesi’ndeki hiç kimse bu kadınla ilgili konuşmak istememektedir. Merakına yenik düşen Ada, Penny’nin gizemli geçmişine adım atarken kendi geleceğini de örmeye başlayacaktır. Okuyucuları kalemiyle büyüleyen Sarah Jio’dan bir başyapıt daha. Gündüzsefası’nı okurken, ne kadar imkânsız görünse de her şeyin bir umuda açılacağını göreceksiniz. Kar Tanelerinin Bir Bildiği Var Debbie Macomber Otuzlu yaşlardaysan Noel Baba yoktur. Beş yaşındaysan vardır. Ama umut her yaşta seninledir... Katherine O’Connor vaktinin çoğunu Blossom Sokağı’ndaki French Cafe’de başkaları için Yeni Yıl mektupları yazarak geçiren, bir taraftan da tamzamanlı iş arayan genç bir kadındır. Zamanla, mektup yazma işi onun için yeni bir kariyere dönüşmeye başlamıştır. 86 edaktüel mayıs•haziran 2015 Asude Ephesus Yayınları Bir yandan yaralı kalplerimizle biz, diğer yandan tatlı ve gizemli bir aşka yelken açan Yasemin ve Mert… Kazanan aşk mı, ayrılık mı olacak? Bildiğim tek şey, bu hikâyede herkes yanacak! Serinin ilk kitabı olan Pabucumun Ajanı konusu ile büyük beğeni toplamıştı. Bir tarafta sıradan bir kız olan Deniz Akın ve diğer tarafta bir holdingin veliahtı olan Tuna Üstüner. Deniz, işi gereği Tuna Üstüner’i baştan çıkartması ve onu mahvetmesi gerekmekteydi. Fakat işinin aşk kısmına kendini fazla kaptırınca aşkın girdabında sonuna kadar gitmiş ve işi evliliğe kadar götürmüştü. Pabucumun Ajanı 2 kitabı ise Deniz Üstüner’in hikayesi ile başlıyor. Tuna Üstüner ile olan acayip aşkı ve evliliği ile Deniz kendini farklı bir hayatın içinde bulur. Fakat her şey mükemmel giderken bir sorun ortaya çıkar. O da Deniz’in geçmişidir. Gizlenen sırlar, ortaya çıkan yalanlar derken hayal gibi görünen hayat bir anda yıkılmaya başlar. İşler yeniden en başa döner ve yeni bir macera başlar. Çocuk Psikoloğu Wynn Jeffries de tıpkı Katherine gibi, aynı kafede vakit geçirmekten keyif almaktadır. Genç kadın onunla tanışmamıştır bile ama kitabında Yeni Yıl geleneklerinin çocukları kandıran saçmalıklardan ibaret olduğunu savunduğu için Wynn’den hoşlanmamaktadır. İkisinin yolları, devamlı gittikleri bu mekânda kesişir. İlk başlarda, anlaşamadıkları konusunda anlaşırlar. Ancak onları yakınlaştıran asıl sebep birbirine zıt iki insan oluşlarıdır. Henüz fark edememiş olsalar da bunu anladıklarında aşk çoktan kapılarını çalmış olacaktır. Tabii eğer âşık olmaktan korkmayıp o kapıyı açmaya cesaret edebilirlerse…
Benzer belgeler
EDAK`ın gelecek stratejisini iki model üzerinden kuruyoruz
EDAK Rafının eczacıya sağladığı ortalama
kâr marjı %65…
Başkanım, Hoş geldiniz. Öncelikle sizin için edak rafı nedir?
Merhabalar. Edak rafı bizim için ilişkide bulunduğumuz tüm paydaşlarımız için ö...