Final Program ve Bildiri Özetleri
Transkript
Final Program ve Bildiri Özetleri
N SE R LER İ D N E Ğİ A K CİĞ ER ER KA AKAD AKAD Akci¤er Kanserleri Derne¤i II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi 22 - 25 Haziran 2006 Sheraton Çeflme Hotel final program ve bildiri özetleri www.torasikonkoloji2006.org w w w . a k a d . o r g . t r İ N E Ğİ A K CİĞ ER N SE R LER ER 22-25 Haziran 2006 KA D II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi AKAD De¤erli Meslektafllar›m›z, Ülkemizde son otuz y›ld›r akci¤er kanserleri konusunda multidisipliner yaklafl›m› gelifltirme çabalar›m›z›n sonunda kurdu¤umuz Akci¤er Kanserleri Derne¤i’nin düzenledi¤i II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresini 22 - 25 Haziran 2006 tarihlerinde Sheraton Çeflme Oteli’nde gerçeklefltirmekten çok mutluyuz. Akci¤er, mediasten ve plevra tümörlerinin tan› ve tedavisi ile ilgili problemleri ülkemiz çap›nda sahiplenme ve çözümüne katk›da bulunma çal›flmalar›m›z; araflt›rma projeleri, bilimsel toplant›lar, uluslararas› iliflkileri art›rma çabalar›, halka yönelik bilgilendirme toplant›lar›, yard›mc› sa¤l›k personelinin e¤itimi fleklinde devam etmektedir. Gö¤üs Hastal›klar›, Gö¤üs Cerrahisi, Medikal Onkoloji, Radyasyon Onkolojisi, Radyoloji, Patoloji, Nükleer T›p Bilim Dallar› doktor ve yard›mc› sa¤l›k personellerini ilgilendiren bilimsel konular›n irdelendi¤i, uygulamal› kurslar ile zenginlefltirilen kongremizin en son geliflmelerin tart›fl›ld›¤› üst düzeyde bir bilimsel toplant› oldu¤u Türk Tabibleri Birli¤i Sürekli T›p E¤itimi Kredi Komisyonu t a r a f › n d a n 22.5 TTB-STE kredi puan› ile kredilendirilerek tescil edilmifltir. Akci¤er, mediasten ve plevra tümörleri ile ilgili konularda ulaslararas› bilim adamlar›n›n da katk›da bulundu¤u kongrenin, bilgi ve becerilerimizi güncellemek üzere doyurucu olmas› dileklerimizle, hofl geldiniz... Sevgi ve sayg›lar›m›zla, AKAD Yönetim Kurulu II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi N SE R LER İ D ER KA N E Ğİ A K CİĞ ER AKAD 22-25 Haziran 2006 ONURSAL KURUL K O N G R D Ü Z E N L E M E K U R U L D K U R U L U Bülent Berkarda B a ş k a n To p u z E r k a n Bilimsel Komite Başkanı Ya m a n A Y Ö N E T ‹ M Nijad Bilge Mustafa K Osman Aldemir U Kongre Başkanı E r k a n A E To p u z I I . B a ş k a n Bülent Arman Adnan Ekmekçioğlu Genel Sekreter T u r h a n E c e Muhasip Üye Ahmet Refik Erem Bilimsel Komite Bülent Arman Adnan Aydıner Ahmet Karadeniz Ü Fazilet Öner Dinçbaş T u r h a n Atadan E c e Mustafa Öz Tunacı Dilek Yılmazbayhan Ko n g r e S e k r e t e r i Esra Kaytan Sağlam A h m e t Kemal Sözer y K i z i r e l Günay Aydın A l t ı n Gökhan Demir Erhan Ekinci Melek Köksal Erkişi Reha Uzel A y ş e E r s e v Semih Halezeroğlu Sedat Sadık Koca İlişkiler Semih Halezeroğlu Tunacı Bilimsel Kurul Adnan Aydıner Ye ş i m Dış r S e d a t Atadan Sosyal İlişkiler e E r a l p F a r u k T a ş Mustafa Ya m a n Denetleme Kurulu Günay Aydın Sadettin Çıkrıkçıoğlu Ma l i İlişkiler A h m e t K i z i r Levent Elbeyli Atilla Gürses Ta f l a n Salepçi 01 İ N E Ğİ A K CİĞ ER N SE R LER ER 22-25 Haziran 2006 KA D II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi AKAD YURTDIŞI DAVETLİ KONUŞMACILAR Dirk van Raemdonck Göğüs Cerrahisi Profesörü, Leuven Üniversitesi Göğüs Cerrahisi Departmanı, Leuven, Belçika. Avrupa Göğüs Cerrahları Derneği Genel Sekreteri. Tomasz Grodzki Göğüs Cerrahisi Direktörü, Akciğer Hastalıkları Bölge Hastanesi, Szczecin, Polonya. Polonya Göğüs Cerrahisi Kulüp Başkanı, Avrupa Göğüs Cerrahları Derneği Eski Başkanı (2003-2004). Detlev Branscheid Göğüs Cerrahisi Direktörü, Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Merkezi, Großhansdorf, Almanya. Almanya Göğüs Cerrahisi Derneği Başkanı. Gaetano Rocco Göğüs Cerrahisi Direktörü, Ulusal Kanser Enstitüsü, Napoli, İtalya. Avrupa Göğüs Cerrahları Derneği Üst Yönetim Kurulu Üyesi. 02 II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi N SE R LER İ D ER KA N E Ğİ A K CİĞ ER AKAD 22-25 Haziran 2006 PROGRAMA GENEL BAKIŞ 22 Haziran 2006 Perşembe 23 Haziran 2006 Cuma 24 Haziran 2006 Cumartesi 25 Haziran 2006 Pazar 8:30 KONFERANS 1 9:00 Vienna 9:30 KONFERANS 3 Vienna PANEL 5 10:00 PANEL 1 10:30 PANEL 3 Vienna Vienna 11:00 KAHVE MOLASI KAHVE MOLASI 11:30 YUVARLAK MASA 1 YUVARLAK MASA 2 12:00 Vienna 12:30 14:30 15:00 15:30 16:00 16:30 Giriflimsel Bronkoskopi Kursu: Prague 14:00 KAYIT 13:30 17:00 Akci¤er Kanserinde Görüntüleme Kursu: Budapest 13:00 17:30 18:00 18:30 19:00 AÇILIfi PANEL‹ Vienna Vienna Ö⁄LE YEME⁄‹ Ö⁄LE YEME⁄‹ Manzara Restaurant PANEL 2 PANEL 4 Vienna Vienna KAHVE MOLASI KAHVE MOLASI KONFERANS 2 KONFERANS 4 SÖZEL B‹LD‹R‹LER A Prague Kültür Merkezi Manzara Restaurant Vienna ‹NTERAKT‹F Vienna VAKA SUNUMU Vienna TARTIfiMALI HALKA AÇIK POSTER SEM‹NERLER SUNUMU Çeflme Çakabey Ö⁄LE YEME⁄‹ Manzara Restaurant Vienna Vienna KONFERANS 5 Vienna B Budapest 19:30 20:00 20:30 21:00 21:30 22:00 22:30 AÇILIfi KOKTEYL‹ Havuzbafl› AKfiAM YEME⁄‹ AKfiAM YEME⁄‹ Manzara Restaurant GALA GECES‹ Manzara Restaurant 23:00 23:30 Copacabana 24:00 03 II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi İ N E Ğİ A K CİĞ ER AKAD 22-25 Haziran 2006 22 HAZİRAN 2006 PERŞEMBE 10:00 - 18:00 Kayıt 13:00 - 17:30 Girişimsel Bronkoskopi Kursu Kurs Sorumluları Mustafa Yaman Turhan Ece Sedat Altın 13:00 - 13:20 Bronkoskopinin tanı ve tedavideki yeri Mustafa Yaman Paratrakeal - peribronşiyal oluşum görüntüleme ve örnekleme yöntemleri Erdoğan Çetinkaya Endolüminal tedavi ( Argon plazma, Elektrokoter, Lazer ) Serdar Erturan Tartışma Kahve Molası Endolüminal tedavi ( Kriyoterapi, Brakiterapi, Fotodinamik tedavi ) Sedat Altın Trakeobronşiyal stent endikasyonları ve uygulama yöntemleri Turhan Ece Tartışma Kahve Molası Pratik uygulamalar Masa 1: Kriyoterapi Sedat Altın Mustafa Erelel 13:20 - 13:40 13:40 - 14:00 14:00 - 14:15 14:15 - 14:30 14:30 - 14:50 14:50 - 15:10 15:10 - 15:20 15:20 - 15:30 15:30 - 17:30 Masa 2: Transtrakeal - Bronşiyal iğne aspirasyonu Semra Bilaçeroğlu Erdoğan Çetinkaya Masa 3: Elektrokoter - Argon plazma Celal Karlıkaya Serdar Erturan 04 N SE R LER D ER KA Masa 4: Lazer Ahmet Ilgazlı Masa 5: Stent Reha Baran Alper Toker PRAGUE II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi N SE R LER İ D ER KA N E Ğİ A K CİĞ ER AKAD 22-25 Haziran 2006 22 HAZİRAN 2006 PERŞEMBE 13:00 - 17:30 Akciğer Kanserinde Görüntüleme Kursu Kurs Sorumluları Atadan Tunacı Canan Akman 13:00 - 13:40 Akciğer kanserinde tarama Uğur Topal 13:40 - 14:20 Tek akciğer nodülü Recep Savaş 14:20 - 14:30 Kahve Molası 14:30 - 15:10 Akciğer kanserinde evreleme Canan Akman 15:10 - 15:50 Akciğer kanserinde PET - CT Cüneyt Türkmen 15:50 - 16:00 Kahve Molası 16:00 - 16:40 Akciğer kanserinde girişimsel radyoloji Nihat Kodallı 16:40 - 17:30 Akciğer kanseri tanısında yenilikler Atadan Tunacı 18:00 - 19:00 Açılış Paneli Türkiye’de akciğer kanseri politikaları Oturum Başkanı Erkan Topuz Konuşmacılar Mustafa Yaman İbrahim Güllü BUDAPEST VIENNA Rauf Saygın, N. Göksel Kalaycı, Hadi Akay ve Neslihan Özaydın anısına... 19:30 - 20:30 Açılış Kokteyli 20:30 - 22:30 Akşam Yemeği HAVUZBAŞI MANZARA RESTAURANT 05 II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi N E Ğİ A K CİĞ ER CUMA VIENNA 08:30 - 09:30 Konferans I Oturum Başkanı Konuşmacı 09:30 - 11:00 Panel I Akciğer kanseri tanısında güncel yaklaşımlar Oturum Başkanları Günay Aydın Turhan Ece Konuşmacılar Radyolojik yaklaşım Atadan Tunacı Bronkoskopik yaklaşım Levent Tabak Nükleer tıp yaklaşımı Kerim Sönmezoğlu Cerrahi yaklaşım Levent Elbeyli 11:00 - 11:15 Kahve Arası 11:15 - 12:45 Yuvarlak Masa I Oturum Başkanı Konuşmacılar 06 D 23 HAZİRAN 2006 Malign mediastinal tümörlere yaklaşım Semih Halezeroğlu Dirk van Raemdonck Küçük hücreli dışı akciğer kanserinde N2’li hastaya yaklaşım Sedat Koca Adnan Aydıner Şükrü Dilege Ethem Nezih Oral 12:45 - 14:00 Öğle Yemeği 14:00 - 15:30 Panel II Mediastinal tümörlere yaklaşım Oturum Başkanları Ahmet Kizir Hüseyin Halil Çolar Konuşmacılar Klinik yaklaşım Ali Fidan Radyoterapi Esra Kaytan Sağlam Kemoterapi Andaç Argon Cerrahi Adem Güngör 15:30 - 15:45 Kahve Arası 15:45 - 16:45 Konferans II Oturum Başkanı Konuşmacı 16:45 - 17:45 İnteraktif Vaka Sunumu Oturum Başkanı Konuşmacı 19:30 - 21:30 İ AKAD 22-25 Haziran 2006 17:45 - 19:00 N SE R LER ER KA Sözel Bildiriler Oturum Başkanları Salon A: Vienna Salon B: Budapest Akşam Yemeği Soliter pulmoner nodül: tanı ve tedavi zorluğu Meltem Tor Gaetano Rocco Erkan Topuz Sezer Sağlam Kamil Kaynak Ziya Gülbaran İdris Yücel II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi İ N E Ğİ A K CİĞ ER AKAD 22-25 Haziran 2006 24 HAZİRAN 2006 08:30 - 09:30 N SE R LER D ER KA CUMARTESİ Konferans III Oturum Başkanı Konuşmacı VIENNA Cerrahi eğitim ve deneyim akciğer kanserli hastaların operasyon sonuçlarını etkiler İlker Ökten Tomasz Grodzki 09:30 - 11:00 Panel III Akciğer kanseri tedavisinde yenilikler Oturum Başkanları Ahmet Demirkazık Mehmet Ali Bedirhan Konuşmacılar Adjuvan tedavi Gökhan Demir RT yenilikler Zümre Arıcan Alıcıkuş Göğüs cerrahisinde yenilikler Alper Toker Hedefe yönelik tedaviler Gül Başaran Endobronşiyal tedaviler Sedat Altın 11:00 - 11:15 Kahve Arası 11:15 - 12:45 Yuvarlak Masa II Oturum Başkanı Konuşmacılar 12:45 - 14:00 Öğle Yemeği 14:00 - 15:30 Panel IV Küçük hücreli ve nöroendokrin tümörler Oturum Başkanları Çiğdem Papilla Dilek Yılmazbayhan Konuşmacılar Patoloji Büge Öz Radyasyon Onkolojisi Fazilet Öner Dinçbaş Medikal Onkoloji Faruk Taş Cerrahi Akif Turna 15:30 - 15:45 Kahve Arası 15:45 - 16:45 Konferans IV Malign plevral effüzyonlar ve mezotelyomaya yaklaşım Sadettin Çıkrıkçıoğlu Bülent Arman Fulden Yumuk Filiz Koşar Oturum Başkanı Konuşmacı Primer tümöre göre pulmoner metastazektomi sonrası sağkalım oranları ve prognostik faktörler Ilgaz Doğusoy Detlev Branscheid 16:45 - 17:45 Konferans V Oturum Başkanı Konuşmacı Tamamlayıcı tıp Mustafa Yaman Erkan Topuz 20:00 - 24:00 Gala Yemeği COPACABANA 07 II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi İ N E Ğİ A K CİĞ ER AKAD 22-25 Haziran 2006 25 HAZİRAN 2006 09:00 - 10:30 N SE R LER D ER KA PAZAR Panel V VIENNA Akciğer kanserinde destek tedavi Oturum Başkanları Melek Erkişi Atilla Saygı Konuşmacılar Enfeksiyonlar Murat Kıyık Beslenme ve destek tedavi Taflan Salepçi Ağrı palyasyonu Ferit Peker Palyatif RT Adnan Yöney 10:30 - 12:00 10:30 - 12:00 12:15 - 13:30 08 Tartışmalı Poster Sunumu Oturum Başkanları Halka Açık Seminerler Oturum Başkanı Konuşmacılar Göğüs cerrahisi Göğüs hastalıkları Medikal onkoloji Radyasyon onkolojisi Öğle Yemeği PRAGUE Mecit Süerdem Abit Demircan ÇEŞME ÇAKABEY KÜLTÜR MERKEZİ Bülent Arman Bülent Arman Günay Aydın Pınar Saip Ahmet Kizir II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi N SE R LER İ D ER KA N E Ğİ A K CİĞ ER AKAD 22-25 Haziran 2006 KONGRE MEKANI: SHERATON ÇEŞME HOTEL Ege Denizi kıyısında; termali, denizi ve doğal güzellikleriyle ünlü Ilıca’da yer alan, 5 yıldızlı Sheraton Çeşme Hotel, 22 – 25 Haziran 2006 tarihleri arasında II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi’ne ev sahipliği yapacaktır. İzmir Adnan Menderes Havaalanı’na 90 km, Çeşme’ye 6 km uzaklıktadır. Sheraton Çeşme Hotel odalarında; direkt telefon, banyo, saç kurutma makinesi, yangın alarmı, mini bar, balkon, 24 saat oda servisi, tv, uydu tv, pay tv, merkezi klima, elektronik kişisel kasa bulunmaktadır. Açık ve kapalı yüzme havuzu - termal havuz, Türk hamamı, sauna, masaj, jakuzi, fitness merkezi, sağlık merkezi, kuaför, güzellik salonu, jimnastik salonu, çocuklar için oyun alanı, disko giriş, sinema, 2400 metre karelik SPA ve Thalassoterapi Merkezi, sağlık odası, doktor, isteğe bağlı çocuk bakımı, engelli servisi, iş merkezi, internet, market, kuru temizleme, çamaşır, ütü jenaratör, alışveriş alanı, sinema klubü, mini club, açık ve kapalı otopark Sheraton Çeşme Hotel’in hizmetleri ve rekreasyon alanlarıdır. KONGRE HAKKINDA GENEL BİLGİLER Kayıt ve Danışma Masası LOBBY Ana Toplantı Salonu VIENNA Sunum Kontrol MADRID Girişimsel Bronkoskopi Kursu PRAGUE Akciğer Kanserinde Görüntüleme Kursu BUDAPEST Kongre Sekreterliği PARİS Organizasyon Ofis LONDON Stant Alanı VIENNA FUAYE AKAD Masası VIENNA FUAYE Poster Sergisi PRAGUE Salon A ( S1-A.....S10-A ) VIENNA Salon B ( S1-B.....S10-B ) BUDAPEST Internet Cafe BERLIN Resim Sergisi VIENNA KORİDOR Ana Restaurant (3 sabah - 3 öğle - 2 akşam) MANZARA Açılış Kokteyli HAVUZBAŞI Gala Yemeği COPACABANA TTB-STE KREDİSİ Kongremiz Türk Tabibleri Birliği Sürekli Tıp Eğitimi Kredi Komisyonu tarafından 22,5 TTB-STE kredi puanı ile kredilendirilmiştir. Kongre çantalarında bulunan formların katılımcılar tarafından doldurularak kayıt masasına teslim edilmesini rica ederiz. 09 N SE R LER ER KA İ D 22-25 Haziran 2006 N E Ğİ A K CİĞ ER II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi AKAD KAYIT ve DANIŞMA MASASI Kayıt ve Danışma Masası otelin girişinde hizmet verecektir. KONGRE ÇANTASI Tüm katılımcılara kongre çantası Kayıt Masasından verilecektir. Çantaların içinde Kongre Final Programı ve Bildiri Özetleri Kitabı, TTB-STE Kredilendirme Formu, not defteri ve kalem bulunmaktadır. YAKA KARTI Yaka kartları kayıt masasından dağıtılacaktır. Yaka kartları kongre süresince bilimsel oturumlara ve sosyal programlara girişler sırasında kontrol edilecektir. Yaka kartlarınızı konferans süresince taşımanızı önemle rica ederiz. Kongre programı yaka kartlarının arkasında da bulunmaktadır. Kaybolan yaka kartları için 10.-EURO karşılığında kayıt masasından temin edilir. İSİM DEĞİŞİKLİĞİ Önceden kayıt yaptırmış katılımcı yerine başka bir katılımcının gelmesi durumunda yeni Yaka Kartları için yeni kayıt formu doldurulması gerekmektedir. Yeni kartlar 10.-EURO ve kayıtlı katılımcının / sponsor firmanın yazılı bilgi verilmesi koşulu ile kayıt masasınadan temin edilebilecektir. SUNUM KONTROL ODASI Kongre süresince Madrid Salonunda Sunum Kontrol Odası olarak hizmet verilecektir. Konuşmacıların sunumlarını otele giriş yaptıktan sonra Sunum Kontrol Odasındaki bilgisayara yüklemeleri önemle rica olunur. Konuşmacılarımız burada sunumlarını kontrol edebilir, gereken değişiklileri yapabilirler. TRANSFER BİLGİLERİ 22-25 Haziran 2006 tarihlerinde gerçekleşecek kongremize katılacak katılımcıların transfer taleplerini OCT Turizm gerçekleştirecektir. OCT Turizm’e bildirilmiş tüm transferler; gidiş-dönüş ( havaalanı-otel-havaalanı ) 60 – EURO ( KDV dahil ) karşılığında yapılacaktır. Uçuş değişikliklerinizi yazılı olarak en az 2 gün önce bildirmeniz durumunda transfer değişikliğiniz dikkate alınacaktır. Özel transferler için OCT Turizm ile bağlantıya geçmenizi rica ederiz. 10 II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi N SE R LER İ D ER KA N E Ğİ A K CİĞ ER AKAD 22-25 Haziran 2006 AKAD ÜYE KAYDI Kongre katılımcılarının Akciğer Kanserleri Derneği’ ne üye olmalarını özellikle rica ediyoruz. AKAD sekreteri kaydınızı yapmak üzere kongre boyunca Vienna fuayede sizi bekleyecektir. KONAKLAMASIZ KATILIMCI Konaklamasız katılımcılar sadece öğle yemeklerini Manzara Restaurant’ta alabilirler. TOPLANTI DİLİ Toplantı dili Türkçe’dir. OTURUMLAR 20 sözlü ve 28 poster sunum yapılacaktır. Program detayı sayfa 15 - 63’de özetlenmiştir. Posterler Prague toplantı salonunda sergilenecektir. Posterlerin asılması için gerekli malzeme (çift taraflı bant/raptiye) kayıt ve danışma masasından temin edilir. Sözlü bildiriler A (Vienna salonu) ve B (Budapest salonu) olarak ayrılmıştır. BİLDİRİ ÖDÜLLERİ Bildiri ödülleri Gala Yemeğinde verilecektir. En İyi Bildiri Ödülü 1.000,00 YTL En İyi Poster Ödülü 1.000,00 YTL INTERNET CAFE Tüm katılımcıların ücretsiz olarak faydalanabilecekleri internet cafe kongre alanında yer alan Berlin salonunda kongre süresince hizmet verecektir. Katılımcılar bu salonda günlük gazeteleri de takip edebilecekler. KONGRE KATILIM SERTİFİKASI Kongre katılım sertifikaları, 25 Haziran 2006 Pazar günü 10:30 – 12:30 saatleri arasında kayıt masasında dağıtılacaktır. Belirtilen tarihten önce kongreden ayrılacak olan katılımcıların isim ve adres bilgilerini sertifikaların kendilerine ulaştırılabilmesi için kayıt masasındaki görevliye bildirmeleri gerekmektedir. KURS SERTİFİKASI Girişimsel Bronkoskopi Kursu ve Akciğer Kanserinde Görüntüleme Kursu’na katılanlara sertifika verilecektir. İlgililerin katıldıkları kurs adını ve isimlerini Budapest ve Prague salonlarının girişinde bulunan görevliye bildirmeleri gerekmektedir. 11 II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi N SE R LER İ D ER KA N E Ğİ A K CİĞ ER AKAD 22-25 Haziran 2006 AÇILIŞ KOKTEYLİ 22 Haziran 2006, Perşembe 19:30 – 20:30 Tüm katılımcılarımızı saat 19:30 – 20:30 arasında Sheraton Çeşme Hotel Havuzbaşı’nda, müzik eşliğinde limitsiz yerli içkili kokteyle bekliyoruz. Kokteylden sonra Manzara Restaurant’a akşam yemeğine geçilecektir. RESİM SERGİSİ 22 – 25 Haziran 2006 Lale Belkıs’ın resimlerini kongre süresince Vienna giriş koridorunda izleyebilir, sanatçı ile sohbet edebilirsiniz. GALA YEMEĞİ 24 Haziran 2006, Cumartesi 20:00 – 24:00 Yoğun tempolu günlerin ardından tüm katılımcıların Sheraton Çeşme Hotel sahilinde özel olarak hazırlanan Copacabana’da yorgunluklarını atacağını umuyoruz. Gala Yemeğimizin özel menüsü, orkestrası ve sürpriz sanatçıları sizleri bekliyor olacak. Gala’da ayrıca En İyi Bildiri ve En İyi Poster Ödülleri verilecektir. SHERATON ÇEŞME ÜCRETLİ ve ÜCRETSİZ AKTİVİTELERİ 12 Bowling ( kişi başı ) 7.- YTL Bilardo ( saat ) 7.- YTL Dart ( Jeton ) 3.- YTL Langırt ( Jeton ) 3.- YTL Tenis Kortu otel misafirlerine ücretsiz Işıklandırma ( saat başı ) 10.- YTL Tenis Topu ve Raket 20.- YTL 3 Top Kiralık 15.- YTL 3 Top Satış 30.- YTL Health Club 15.- YTL Türk Hamamı + Sauna + Buhar Saunası: Fin Hamamı Fitness Center otel misafirlerine ücretsiz Kapalı-Açık Yüzme Havuzu otel misafirlerine ücretsiz Sinema otel misafirlerine ücretsiz Masa Tenisi otel misafirlerine giriş ücretsiz Mini Club otel misafirlerine ücretsiz Disco otel misafirlerine giriş ücretsiz II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi N SE R LER İ D ER KA N E Ğİ A K CİĞ ER AKAD 22-25 Haziran 2006 STAND ALANI Sponsor firmalara ait standlar Kongre Ana Toplantı Salonu olan Vienna Fuayede yer alacaktır. Kahve servisinin de yapılacağı bu alan kongre süresince aşağıda belirtilen saatlerde açık olacaktır. 22 Haziran 2006, Perşembe 10:00 – 12:00 Hazırlık 23 Haziran 2006, Cuma 10:00 – 18:00 24 Haziran 2006, Cumartesi 10:00 – 18:00 25 Haziran 2006, Pazar 10:00 – 13:00 / 13:00 – 19:00 Toplanma 13 II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi N SE R LER İ D ER KA N E Ğİ A K CİĞ ER AKAD 22-25 Haziran 2006 FİRMA BİLGİLERİ Stand No : 9 Stand No : 5 Eczacıbaşı İlaç Pazarlama Lilly İlaç Ticaret Ltd. Şti. Adres : Büyükdere Caddesi Ali Kaya Sokak Adres : Kısıklı Caddesi Kuşbakışı Sokak No:6 No:7 İstanbul Kat: 3 Altunizade 81190 İstanbul İlgili : Deniz Özgür Yiğit İlgili : Erdal Bozdoğan Tel : 212 350 83 57 - 532 423 60 42 Tel : 216 554 00 00 - 533 573 78 89 Fax : 212 350 83 69 Fax : 216 474 71 99 E-mail : [email protected] E-mail : [email protected] Web Web : www.eip.com.tr : www.lilly.com.tr Stand No: 1 Stand No : 2 Novartis Sağlık Gıda Tarım Ürünleri San. ve Tic. Roche Müstahzarları Sanayi A.Ş. Adres : Barbaros bulvarı No : 83 Beşiktaş Adres : Mecidiyeköy Yolu No:102 34349 İstanbul İstanbul İlgili : Tuba Albayrak İlgili : Ergün Kızılocak Tel : 212 326 90 00/9138 - 533 283 47 38 Tel : 212 318 01 00 Fax : 212 260 17 06 Fax : 212 266 59 02 E-mail : [email protected] E-mail : [email protected] Web Web : www.novartisonkoloji.com.tr : www.roche.com.tr Stand No: 3-4 Sanofi Aventis Adres : Büyükdere Caddesi No:209 Kat:13 4. Levent 34394 İstanbul İlgili : Murat Nalcı Tel : 212 339 13 74 - 533 273 51 57 Fax : 212 339 13 77 E-mail : [email protected] Web : sanofi-avantis.com Stand No : 8 Stand No : 6 Bristol-Myers Squibb İlaçları Pierre Fabre İlaç A.Ş Adres Adres : Plaza Spring-Giz Kat:8 Meydan Sokak Maslak 80870 İstanbul 14 : Abbasağa Mah. Yıldız Ihlamur Cad. Keşşaf Sok. Şatıroğlu İş Mz. No: 4 D:10 Beşiktaş 34353 İstanbul İlgili : Emine Pandir İlgili : Funda Yüksel Tel : 212 335 89 13 - 542 522 80 06 Tel : 212 327 63 11 Fax : 212 286 08 92 Fax : 212 327 38 70 E-mail : [email protected] E-mail : [email protected] Web Web : www.bms.com : www.pierrefabre.com N SE R LER İ D N E Ğİ A K CİĞ ER ER KA AKAD AKAD Akci¤er Kanserleri Derne¤i II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi 22 - 25 Haziran 2006 Sheraton Çeflme Hotel sözlü ve poster bildiriler A K CİĞ ER İ N E Ğİ SÖZLÜ BİLDİRİLER N SE R LER ER 22-25 Haziran 2006 KA D II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi AKAD VIENNA Bildiri No: S1-A MEDYASTİNOSKOPİ İLE DONMUŞ KESİTİN MEDYASTİNAL KİTLE VE LENF BEZLERİNDE DOĞRULUK ORANLARI Maruf Şanlı1, A.Feridun Işık1, Bülent Tunçözgür1, Erkan Akar1, Fatih Meteroğlu1, Kemal Bakır2, Levent Elbeyli1 Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi, 1 Göğüs Cerrahisi AD, 2 Patoloji AD Amaç: Akciğeri ve medyasteni tutan benign ve malign hastalıklarda kimi zaman tanı koymadaki güçlükler nedeniyle medyastinoskopi uygulama zorunluluğu doğmaktadır. Aynı zamanda, akciğer kanserlerinin evrelendirilmesinde neredeyse altın standart haline gelmiştir. Özellikle N2 hastalık şüphesinde ameliyattan hemen önce yapılan ve donmuş kesit incelemesi ile desteklenen medyastinoskopinin doğruluk oranlarını saptamak amacıyla bu çalışma yapılmıştır. Hasta ve Yöntem: Kliniğimizde 1999-2005 yılları arasında, malign ve benign hastalık nedeniyle medyastinoskopi uygulanan 148 olgudan dosya bilgilerine sağlıklı ulaşılan 136 olgu çalışmaya alındı. Tüm olgularımızda akciğer grafisi, bilgisayarlı toraks tomografisi, tam kan ve biyokimyasal incelemeler yapıldı. Bilgisayarlı tomografi, hem lenfadenopati boyutunu saptamak, hem de lokalizasyon belirlemek için kullanıldı. Medyastinoskopi ile varsa kitleden veya sağ ve sol paratrakeal, subkarinal ve trakeobronşial lenf nodlarından biyopsiler alınarak patoloji laboratuvarına gönderildi. Akciğer kanserli olgularda bilgisayarlı tomografide cm. sınırında veya daha büyük medyastinal lenf nodlarının olduğu olgulara medyastinoskopi yaptık. Evreleme amaçlı bu olgularda, her iki paratrakeal ve subkarinal bölgelerden biyopsiler alınmaya çalışıldı. Donmuş kesit inceleme sonucu malignite yönünden negatif olarak bildirilen akciğer kanserli olgularda, torakotomiye geçilerek rezeksiyon yapılırken, N2 hastalık saptanan olgularda rezeksiyondan vazgeçildi. Tanısal amaçlı medyastinoskopik donmuş kesit çalışılmasında ise, medyastinal kitleden veya lenfadenopatilerden yeterli miktarda biyopsiler alınarak tanısal yeterliliğe karar verildi. Elde edilen veriler, duyarlılık, özgüllük, pozitif ve negatif kestirim değerleri açısından hesaplandı. Bulgular: Çalışmaya dahil edilen toplam 136 olguda duyarlılık % 94,44; özgüllük % 97,83; pozitif kestirim değeri % 98,84 ve negatif kestirim değeri % 90 olarak bulunmuştur. Akciğer kanserlerinde evreleme ve ameliyat amaçlı kullanımda bu değerler sırasıyla; % 93,22; % 97,83; % 98,21 ve % 91,84 şeklinde ortaya çıkmıştır. Sonuç: Medyastinoskopide düşük komplikasyon oranı vardır. Ciddi kanama insidansı %0.1-0.2 dir. Rekürren sinir yaralanması en sık oluşan komplikasyondur (%0.9) [1]. Specht tarafından yayınlanan 11000 medyastinoskopi serisinde mortalite %0.15 saptanmıştır [2]. Serimizde 2 olguda gelişen hemoraji dışında morbidite ve mortalite saptanmadı. Sonuç olarak, medyastinoskopi, düşük morbidite ve sıfıra yaklaşan mortalite ile kullanılmaktadır. Bu işlem sırasında yapılan donmuş kesit inceleme, kesin tanı için yeterli doku örneği olup olmadığını saptar. Donmuş kesit inceleme yüksek duyarlılık ve özgüllük oranları ile de akciğer kanserli olguların medyasten tutulumuna göre aynı aşamada rezeksiyonuna doğru biçimde karar verilmesine olanak sağlar. Medyastinoskopi ile birlikte donmuş kesit incelemenin gerek malign gerekse benign hastalıkların tanı ve tedavi planlanmasında önemli yeri olduğunu ortaya koymuştur. 16 Kaynaklar 1- Hoffmann H. Invasive staging of lung cancer by mediastinoscopy and video-assisted thoracoscopy. Lung Cancer 2001; 34 Suppl 3:S3-5 2- Ponn RB. Invasive diagnostic procedures. In: Shields TW, Locicero III J, Ponn RB, Rusch VW eds. General Thoracic Surgery. 6th ed. Philedelphia; Lippincott Williams and Wilkins, 2005: 299-313 ER İ A K CİĞ N E Ğİ SÖZLÜ BİLDİRİLER N SE R LER ER 22-25 Haziran 2006 KA D II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi AKAD VIENNA Bildiri No: S2-A TORASİK ONKOLOJİ CERRAHİSİ ÖNCESİNDE TANI VE EVRELEMEDE MEDİASTİNOSKOPİNİN ROLÜ M. Hakan İlter, Gökhan Güneren, Hatice Demirbağ, Mehmet Yıldırım, Bülent Aydemİr, Oya İmamoğlu, Ilgaz Doğusoy Dr. Siyami Ersek Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Merkezi, İstanbul Amaç : Eylül 2001 İle mayıs 2006 tarihleri arasında, hastanemizde mediastinoskopi yapılan 171 hastanın retrospektif olarak değerlendirilmesi ve mediastinoskopinin torasik onkoloji cerrahisi yapilan kliniklerde akciğer kanseri evrelemesinde kullanılabileceği gibi, sarkoidoz, lenfoma, mediastinal tümör gibi intratorasik lezyonların tanısında da kullanılabilecek altın standart minimal invaziv cerrahi bir prosedür olduğunu göstermektir. Materyal ve Metod : Eylül 2001 ile mayıs 2006 tarihleri arasında mediastinoskopi yapılan 171 olgunun 95’İ (%55) evreleme amaçlı, 76’si (%45) tanı amaçlı yapılmıştır. Evreleme amaçlı yapılan 95 olguda 59 (%62) hasta sağ akcİğer tm tanısıyla, 36 (%38) hasta sol akciğer tm tanısıyla evreleme amacıyla opere edilmiştir. Bulgular : Tanı amaçlı mediastinoskopi yapılan 76 olgunun 22’sİnde (%29) kronİk granülomatöz reaksiyon, 15’inde (%20) sarkoidoz, 3’ünde (%4) kistik materyal, 3’ünde (%4) tiroid dokusu, 13’ünde (%17) diğer mediastinal tümör tanısı konulmuş, 18’inde (%23) reaktif hiperplazi, 2’sinde (%3) lenfoma tanısı konulmuştur. Akcİğer kanserğ olan 95 olgunun mediastinoskopi ile alınan lenf nodu biyopsilerinde 52 (%54) hasta N0, 35 (%36) hasta N2, 8 (%10) hasta N3 olarak evrelenmiştir. N0 tanısı alan 52 hastaya torakotomi yapılmıştır. Bu hastaların sistemik mediastinal diseksiyonu sonrasındaki patolojik evrelemesinde 12 olgu N1 (%23), 7 olgu N2 (%13), 33 olgu N0 (%64) olarak patolojİk tanı almıştır. Sonuç : Mediastinoskopi, torasik onkoloji cerrahisi öncesinde evrelemede altın bİr standarttır. 17 ER İ A K CİĞ N E Ğİ SÖZLÜ BİLDİRİLER N SE R LER ER 22-25 Haziran 2006 KA D II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi AKAD VIENNA Bildiri No: S3-A MALİGN PLEVRAL MEZOTELYOMADA KOMBİNE TEDAVİ SONUÇLARIMIZ : 11 OLGUNUN ANALİZİ Recep Demirhan1, Alper Özkan2, Alpaslan Mayadağlı2, Bülent Arman1 Dr.Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 1Göğüs Cerrahisi, 2Onkoloji Kliniği, İstanbul Amaç: Malign plevral mezotelyoma tedavisinde cerrahi, kemoradyoterapi ve kemoterapinin kombine kullanımı ile daha uzun süreli sağ kalım elde edilmesi amaçlanmıştır. Gereç ve yöntem: Hastanemize 2001 ila 2005 yılları arasında başvuran, 11 malign plevral mezotelyoma olgusuna cerrahi, radyoterapi ve kemoterapiden oluşan 3’lü kombine tedavi uygulanmıştır. Olguların özellikleri: E/K oranı 6/5, median yaş 47 ( 34-70), 10’u epitelyal tip, bir olgu bifazik mezotelyoma olup, sadece 2 olguda asbestoz hikayesi vardı. Olgular öncelikle göğüs cerrahi kliniğince değerlendirilmiş ve 11 olgunun 8’in de cerrahi tedavi uygulanmıştır. Olguların 3’üne extra plevral pnomenektomi, 5’olguya plörektomi uygulandı. Cerrahi tedavi uygulanan 8 olgunun 7’sinde cerrahi sınır pozitif idi. 3 olguya ise cerrahi tedavi uygulanmamıştır. Bu 3 olgudan birine massif efüzyon nedeniyle tüp torakostomi ve kimyasal plöredezis yapılmıştır. Cerrahi sonrası tüm olgulara 6600 / 33 fr.’da radyoterapi uygulanmıştır. Radyoterapi süresince hastalara UFT tb. 200mg/gün ve İnterferon alfa 2a 9 mÜ x 3 / hafta verilmiştir. Cerrahi sınırı negatif olan bir olgu ve kemoterapiyi reddeden bir olgu dışında, diğer olgulara ve cerrahi uygulanmayan 2 olguya (11/9) 6 kür kemoterapi uygulanmıştır. 6 olguya; Gemcitabine 1,2 gr /m2 1 ve 8. gün + CDDP 75 mg/m2 1.gün 21 günde bir, 2 vakaya CDDP 75 mg/m2 1.gün + VP16120 mg/m2 1-3 gün 21 günde bir ve bir olguya ise ADR 60 mg/m2 1. gün+ CDDP 75 mg/m2 1.gün 21 günde birden oluşan kemoterapi rejimleri uygulanmıştır. Bulgular ve Sonuç:Tüm hastalar tedaviyi iyi tolere etmiş olup, ciddi bir yan etki gözlenmemiştir. Minimum izlem süresi 8 ay olup ( 8-60 ay), 2 yıllık sağ kalım %71’dir. 3 olgu kaybedilmiş olup, halen 8 hasta hayattadır. 2 olgu 18. ayda, bir olgu ise 60.ayda kaybedilmiştir. Radyokemoterapi uygulanan 9 hastanın 2’sinde insizyon hattında nüks tespit edilmiş olup, birine 2.seri radyoterapi, diğerine ise cerrahi eksizyon uygulanmıştır. Sonuç olarak malign plevral mezotelyomalı olgularda kombine tedavinin sağ kalımı artırdığını düşünmekteyiz. 18 ER İ A K CİĞ N E Ğİ SÖZLÜ BİLDİRİLER N SE R LER ER 22-25 Haziran 2006 KA D II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi AKAD VIENNA Bildiri No: S4-A İKİ YILLIK SÜREDE TANI KOYDUĞUMUZ MALİGN PLEVRAL MEZOTELYOMALAR ve CERRAHİ YAKLAŞIMLARIMIZ Gökhan Ergene, Gökçen Sevilgen, Haluk Bükesoy, Mertol Gökçe, Volkan Baysungur, Erdal Okur, Semih Halezeroğlu S.B. İstanbul Süreyyapaşa Hastanesi Göğüs ve Kalp-Damar Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 1. Cerrahi Kliniği, İstanbul Amaç: Malign plevral mezotelyomalarda (MPM) en iyi tedavi yönteminin ne olduğu halen tartışmalıdır..Kliniğimizde son 2 yıl içinde MPM tanısı ile cerrahi uygulanan 24 hasta ile ilgili veriler sunulmaktadır. Metod: MPM tanısı açık biyopsi, videotorakoskopi veya subkütan nodül eksizyonu ile konuldu. Histopatolojik tip tayini yapılıp erken evre, epitelyal veya mikst tipte olup kardiyorespiratuvar kapasitesi yeterli olanlara plöropnömonektomi (PP) endikasyonu kondu. Diğer hastalara palyatif tedaviler planlandı. PP planlanan hastalar toraks ve üst batın MRI ve ekokardiografi ile değerlendirildi ve PP öncesi mediastinoskopi de yapıldı. Sonuçlar: Toplam 24 hastanın 16’sı erkek, 8’i bayandı. Yaşları 35 – 79 arasında, ortalama 53,5 idi. Hastalarımızın 7’si (%29) 45 yaş altında idi. On iki hastaya videotorakoskopi, 11 hastaya açık biyopsi ve l hastaya da subkütan nodül eksizyonu ile tanı konuldu. Hastaların 3’ü bifazik, 21’i epitelyal tipte hastalığa sahipti. PP operasyonu planlanan 9 hastadan birinde mediastinoskopi N2 tespit edildiğinden PP uygulanamadı. Opere edilemeyen 7 hastaya tüp torakostomi sonrası kimyasal plörödez uygulandı. PP yapılabilen 8 hastanın halen 7’si hayatta olup, 1 hastada da geç dönem onkolojik tedaviye bağlı bronkoplevral fistül ile diğer bir hastada yara yerinde seroma gelişti. Tüm olgular kemoradyoterapi programına alındı. Tartışma: Hastalarımız arasında MPM insidansında artış görülmektedir. Hastalık daha genç yaşlarda da görülebilmektedir. Seçilmiş olgularda PP kabul edilebilir morbidite ve mortalite oranları ile iyi bir tedavi seçeneğidir. 19 II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi İ D N E Ğİ A K CİĞ ER AKAD 22-25 Haziran 2006 SÖZLÜ BİLDİRİLER N SE R LER ER KA VIENNA Bildiri No: S5-A AKCİĞER’İN NÖROENDOKRİN TÜMÖRLERİ: HETEROJEN BİR GRUPTA SAĞKALIMLAR Akif Turna1, Atilla Pekçolaklar1, Adalet Demir2, Hüseyin Melek2, Nur Büyükpınarbaşılı3, Adnan Sayar1, İbrahim Dinçer2, Atilla Gürses1 Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 1 1. Cerrahi Kliniği, 12. Cerrahi Kliniği, 3Patoloji Bölümü, İstanbul Giriş: Akciğerin nöroendokrin diferansiyasyon gösteren tümörleri genel olarak 3 ayrı alt grupta değerlendirilir ve her alt grubun kendine ait patolojik ve klinik özellikleri bulunmaktadır. Karsinoid tümörlere, genelde erken evrede tanı koyulup cerrahi olarak çıkarılabilir durumda ortaya çıkarılmaktadır. Bununla birlikte, nöroendokrin diferansiyasyonlu büyük hücreli tümörler ile küçük hücreli akciğer tümörlerinin rezeksiyonu ve rezeksiyon sonrası sağkalım beklentisi tam olarak belirli değildir. Metodlar ve Hastalar: Hastanemiz göğüs cerrahisi kliniklerinde opere edilen ve son tanı olarak nöroendokrin diferansiyasyon bulunduran akciğer tümörü tanısı alan 57’si erkek, 22’si kadın 79 olgu irdelendi. Ortalama yaş 50.3 idi (18 ila 82 arası). Olgularımızın 29’unda tipik karsinoid saptanırken, 6 olguda tanı atipik karsinoid idi. Küçük hücreli akciğer kanserli olguların sayısı 6 idi. Toplam nöroendokrin diferansiyasyonu saptanan 38 akciğer kanserli olgunun 33’ü büyük hücreli iken, 2, 1, 1 ve 1 olgu da, sırası ile skuamöz hücreli, adenokarsinom, pleomorfik karsinom ve nöroendokrin tümör olarak raporlandı. Bulgular: Nöroendokrin diferansiyasyonlu tüm tümörler içinde en sık lenf nodu metastazı olarak 11 No’lu istasyonun tutulumu %17.7 (n=14), 12 no’lu istasyonun tutulumu ise, %15.2 oranında (n=12) saptandı. Evrelerine göre olgular 17, 24,1, 18,15 ve 4 olgu sırası ile IA, IB, IIA, IIB, IIIA ve IIIB olarak saptandı. Olgulardan 28’ine (%35.4) pnömonektomi, 28’ine (%35.4) lobektomi, 10’una (%12.7) bilobektomi, 6’sına (%7.6) bronkoplasti, 3’üne (%3.8) segmentektomi, 1’ine (%1.3) karinoplasti, 1’ine (%1.3) trakea rezeksiyonu ve 1’ine de (%1.3) wedge rezeksiyonu yapılırken 1 olguda yapılan mediastinoskopi ile N2 bulunduğundan rezeksiyon cerrahisi uygulanmadı. Tipik ve atipik karsinoid tümörlü hastalar hariç nöroendokrin diferansiyasyonlu akciğer tümörlü hastaların 5 yıllık sağkalımı %40, ortanca sağkalımı 30.0 ay ± 6.4 ay (%95 Güvenilirlik aralığı: 17.4 ila 42.6 ay ) olarak bulundu. Küçük hücreli akciğer kanseri olup rezeke edilen 6 olguda 1 yıllık sağkalım %40 iken ortanca sağkalım 8.0 ay ± 2.2 ay (%95 Güvenilirlik aralığı: 3.7 ila 12.3 ay ) olarak hesaplandı. Küçük hücreli akciğer kanserinin rezeksiyon sonrası sağkalımı diğer nöroendokrin tümörlü hastalara göre istatistiksel olarak anlamlı ölçüde düşük olarak saptandı (p=0.001). Sonuç: Nöroendokrin diferansiyasyonlu tümörler, biyolojik davranışları çok farklı gruplardan oluşurlar. Küçük hücreli akciğer tümörleri dışında rezeksiyon önerilirken, seçilerek rezeke edilmiş küçük hücreli akciğer kanserine sahip hastaların sağkalımları belirgin olarak düşüktür. Bu tümörlerin rezeke edilebilirliği için ileri çalışmalara gerek bulunmaktadır. 20 II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi İ N E Ğİ A K CİĞ ER AKAD 22-25 Haziran 2006 SÖZLÜ BİLDİRİLER N SE R LER D ER KA VIENNA Bildiri No: S6-A ÇOCUKLUK ÇAĞI MEDİYASTİNAL KİTLELERİNE CERRAHİ YAKLAŞIM R.Demirhan, İ.Sancaklı, A.Koşar, G.Hacıibrahimoğlu, P.Çağan, B.Arman Dr.Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Göğüs Cerrahisi Kliniği, İstanbul Çocukluk çağında intratorasik kitlelerin en sık yerleşim yeri mediyastendir. Bu kitlelerin histolojik yapısı geniş bir yelpaze içinde dağılım göstermektedir. Bu nedenle uygulanacak cerrahi girişim tanı ve tedavide etkin rol oynamaktadır. 1998-2006 tarihleri arasında primer mediyastinal kitle tanısı ile cerrahi girişim uygulanan 77 olgudan çocukluk çağı mediyastinal kitle tanısı alan 26 olgu: yaş-cinsiyet dağılımı, semptom, lokalizasyon, tanı yöntemleri, uygulanan cerrahi girişimler, histopatolojik tanı ve postoperatif adjuvan tedavi yönünden retrospektif olarak incelendi. Olguların yaş ortalaması 10 (9ay-15yaş) olup 17’si erkek, 9’u kız idi. Ondört olguya torakotomi (%54), 2 olguya mediyan sternotomi (%8), 8’ine anterior mediyastinotomi (%30) ve 2’sine mediyastinoskopi (%8) uygulandı. Histopatolojik olarak olguların %35’inde lenfoma, %23’ünde kistik lezyonlar, %19’unda timik lezyonlar, %15’inde nörojenik kitleler ve %8’inde germ hücreli tümör olduğu tesbit edildi. Olgularımızda hastane morbidite ve mortalitesine rastlanmamış olup, lenfoma tanısı alan olgular haricinde nüks görülmemiştir. Sonuç olarak çocukluk çağı mediyastinal kitlelerinde cerrahi girişimin hem tanıda hem de küratif tedavide etkin olduğu kanaatindeyiz. 21 II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi İ N E Ğİ A K CİĞ ER AKAD 22-25 Haziran 2006 SÖZLÜ BİLDİRİLER N SE R LER D ER KA VIENNA Bildiri No: S7-A PULMONER OSTEOSARKOM METASTAZLARINDA CERRAHİ TEDAVİ: 11 OLGU Hasan Çaylak, Orhan Yücel, Alper Gözübüyük, Sedat Gürkök, Kuthan Kavaklı, Ersin Sapmaz, Mehmet Dakak, Onur Genç Gülhane Askeri Tıp Akademisi Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanlığı, Ankara Amaç: Primer odağın kontrol altında olduğu izole pulmoner osteosarkom metastazlarında seçilmiş hasta gurubunda cerrahi rezeksiyon standart tedavi yaklaşımıdır. Bu retrospektif çalışmada 8 yıllık bir süreç içinde küratif tedavinin amaç edinildiği cerrahi rezeksiyon uygulanan pulmoner osteosarkom metastazlı hastaların verileri retrospektif olarak incelenmiştir. Gereç ve Yöntem: Temmuz 1996 – Ekim 2004 tarihleri arasında izole pulmoner osteosarkom metastazı bulunan 11 olguya toplam 17 cerrahi girişim ile pulmoner metastazektomi uygulandı. Cerrahi tedavi planlamasında hastalarda primer odağın kontrol altında olması, ekstratorasik metastatik yayılımın olmaması, tüm pulmoner metastazları rezektabl olması ve postoperatif pulmoner rezervin yeterli olması gibi kriterler gözetildi. Olgular yaş, cinsiyet, klinik özellikler, hastalıksız geçen süre, uygulanan cerrahi girişim ve sağ kalım parametreleri açısından değerlendirildi. Bulgular: Pulmoner metastazektomi uygulanan 11 olgunun yaş ortalaması 21,9 (15-26) olup 10’u erkek (% 91), 1’i bayandı (% 9). Pulmoner metastatik lezyonların tespiti sırasında öksürük ve göğüs ağrısı ile müracaat eden 1 olgu dışında olguların tamamı asemptomatikti (% 91). Primer odağın tedavisi sonrası pulmoner osteosarkom metastazlarının tespitine kadar geçen hastalıksız sürenin 1 olguda (% 9) 0-12 ay, 9 olguda (% 81) 12-36 ay ve 1 olguda (% 9) 36 aydan daha fazla olduğu saptanmıştır. Yedi olguda sadece 1 cerrahi girişim uygulanır iken 2 olguda 2. ve 2 olguda 3. kez cerrahi girişim olmak üzere toplam 17 cerrahi girişim uygulandı. Bu 17 cerrahi girişimim 3’ü daha önce metastazektomi uygulanan hemitoraksta hastaların takiplerinde yeni lezyonların saptanması nedeniyle uygulandı. Cerrahi girişim olarak; 15 olguda (% 88) torakotomi ile metastazektomi (8 sol, 6 sağ ve 1 eşzamanlı bilateral), 2 olguda (% 12) VATS ile metastazektomi (1 sağ, 1 sol) uygulandı. Tüm olgularda metastatik lezyonlar Wedge rezeksiyon ile rezeke edildi. Perioperatif mortalite gözlenmez iken 2 olguda uzamış hava kaçağı saptandı. Metastazektomi sonrası ortalama takip süresi 59 ay olup 5 yıllık sürvi % 32 olarak hesaplanmıştır. Sonuç: Vücudun çeşitli bölgelerinden kaynaklanan osteosarkomların primer tedavisi sonrası hastaların takiplerinde saptanan izole akciğer metastazlarında seçilmiş hasta gurubunda standart tedavi yaklaşımı pulmoner metastazektomidir. Cerrahi tedavi ile elde edilen sağ kalım oranları yüz güldürücü olup parankim koruyucu girişimler önerilmektedir. 22 II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi İ N E Ğİ A K CİĞ ER AKAD 22-25 Haziran 2006 SÖZLÜ BİLDİRİLER N SE R LER D ER KA VIENNA Bildiri No: S8-A CERRAHİ OLARAK REZEKE EDİLMİŞ T1 KÜÇÜK OLMAYAN HÜCRELİ AKCİĞER KANSERİ HASTALARINDA P53 VE EPİDERMAL BÜYÜME FAKTÖRÜ RESEPTÖRÜ VARLIĞININ PROGNOSTIK ÖNEMİ: HİSTOPATOLOJİK FAKTÖRLERLE OLAN İLİŞKİNİN İRDELENMESİ Akif Turna1, Atilla Pekçolaklar1, Nur Ürer2, Muzaffer Metin1, Adnan Sayar1, Atilla Gürses1 Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 1 1. Cerrahi Kliniği, 2Patoloji Bölümü, İstanbul Giriş: Epidermal büyüme faktörü reseptörü ve p53 ekspresyonunun, akciğer kanseri hücrelerinde saptanmasının, bu tümörü bulunduran hastalarda düşük sağkalımın bir göstergesi olduğu ve bunun da muhtemelen tümör invazyonu ve büyümesi ile ilişkili olduğu düşünülmektedir. Bununla birlikte, bu ilişkinin mekanizması ve tümör histolojisi ve erken evre akciğer kanserli hastalardaki prognozla bağıntısı tam olarak bilinmemektedir. Hastalar ve Metodlar: Bölümümüzde Eylül 1999 ila Mayıs 2005 arasında opere edilen ve cerrahi-patolojik olarak T1 evresinde olan 45’i erkek, 2’si bayan ortalama yaşı 58 olan 47 olgu retrospektif olarak irdelendi. Bu olguların piyeslerine patolojik inceleme yapılırken nekroz, kan damarı, lenfatik invazyon, perinöral invazyon, EGFR ve p53 ekspresyonu bazı histopatolojik ve moleküler biyolojik belirteçler özellikle irdelendi. Bu olgulara toplam 7 pnömonektomi, 2 bilobektomi, 37 lobektomi ve 1 segmentektomi yapıldı. Bulgular: Tek değişkenli analizde lenf nodu metastazı (N0’a karşılık N2), perinöral invazyon, p53 ekspresyonu ve p53 ile birlikte epidermal büyüme faktörü reseptörü ekspresyonunun istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde sağkalımı etkilediği bulundu (Sırası ile; p=0.04, p=0.02, p=0.03 ve p=0.04). Bununla birlikte, yalnızca nodal tutulum ve p53 ekspresyonu bağımsız olarak sağkalımı etkileyen faktörler olarak saptandı (p=0.04). Ayrıca, lenf nodu tutulumu ile epidermal büyüme faktörü sentezi arasında belirgin ama istatistiksel olarak anlamlı düzeye ulaşmayan bir korelasyon saptandı (p=0.171) Sonuç: Küçük hücreli olmayan T1 akciğeri kanseri olgularında p53 prognozu negatif yönde etkilemektedir. Perinöral invazyon ile p53 ekspresyonu arasında bir bağıntı olduğu görülmektedir. Epidermal büyüme faktörü reseptörünün T1 hastalardaki rolü için ileri çalışmalara gerek bulunmaktadır. 23 II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi İ D N E Ğİ A K CİĞ ER AKAD 22-25 Haziran 2006 SÖZLÜ BİLDİRİLER N SE R LER ER KA VIENNA Bildiri No: S9 - A BRONKOPLEVRAL FİSTÜL TEDAVİSİNDE ETKİLİ BİR YAKLAŞIM: KOMBİNE ENDOVASKÜLER COIL VE FİBRİN GLUE (BERİPLAST) UYGULAMASI M. Cumhur Sivrikoz1, Tamer Kaya2, M. Cumhur Tulay1, İlknur Ak3, Ayten Bilir4, Egemen Döner1 Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi 1 Göğüs Cerrahi A.D., 2Radyoloji A.D., 3Nükleer Tıp A.D., 4Anesteziyoloji ve Reanimasyon A.D. Rezeksiyon cerrahisi sonrası bronkoplevral fistül (BPF) gelişimi önemli bir sorundur. Bu çalışmanın amacı BPF tedavisinde non-invaziv yöntemleri geliştirmektir. 59 yaşında erkek hasta T2N0M0 adeno ca tanısı ile 2000 yılında sol pnömonektomi uygulanmış. Eylül 2005 tarihinde artan öksürük ve ateş şikayeti ile başvuran hastanın yapılan bronkoskopisinde 3 mm genişliğinde fistül tespit edildi. Torasentezde alınan mayinin ampiyem niteliğinde olması nedeniyle hastaya tüp torakostomi uygulandı. Toraks boşluğu günlük irrige edildi ve olgunun klinik stabilizasyonu sağlandı. Ocak 2005’de genel anestezi altında 8.5 No rijit bronkoskopla trakeaya girildi. Sağ ana bronşa katater yerleştirilerek insuflasyon yoluyla solunum idame ettirildi. Bronkoskop sol ana bronşa yönlendirildi, fistül alanı görüldü. Fistülden geçecek şekilde 3 adet pigtail katater intratorasik kaviteye doğru yönlendirildi. 3 adet 5F düz uçlu katater pigtaillerden ilerletildi ve pigtail kataterler çekildi. Kataterlerin içerisine ikili doku yapıştırıcıları (Fibrinojen–Trombin) (Beriplast) ayrı ayrı sürülerek coil (Boston Scientific fibered platinum coil 5mmx50mmx4mm) yüklenmeleri 5F kataterlerin içinden yapıldı. Coiller bronkial fistül seviyesinde bağımsız olarak fistül traktına yerleştirildi. Katater içerisine beriplast uygulaması ile coillerin fistül traktında ortak hareketine katkıda bulunuldu. Skopi altında coil kıvrımlarının bronş içinde ve toraks kavitesi içinde dengeli ve uygun kıvrımda olduğu gözlendi. Bu işlem sonrası fistülün bronşial yüzüne beriplast ikili solüsyonları emdirilmiş surgicel parçaları yerleştirildi ve ikili beriplast solüsyonu coil dengesini bozmayacak şekilde bronş yüzüne püskürtüldü. İşlem sonrasında fistül traktının kapandığı kapalı su altı drenaj sisteminden gözlendi, bronkoskopi ve dinamik ventilasyon grafisi ile kanıtlandı. Sonraki aşamada toraks içi daha yüksek sıvı volümleri ile yıkandı. Kültürlerde negatif üreme sonuçlarına ulaşıldıktan sonra Clagett prosedürü ile toraks dolduruldu ve tüp torakostomi sonlandırıldı. Hasta 5 aydır BPF nüksü olmaksızın takip edilmektedir. Rezeksiyon sonrası BPF önemli bir problem olup noninvaziv yollarla tedavi çalışmaları devam etmektedir. Bu uygulama literatürdeki sınırlı sayıda uygulamalardan biri olup uygulama sayısı arttıkça başarılı sonuçların da artacağı görüşündeyiz. 24 ER İ A K CİĞ N E Ğİ SÖZLÜ BİLDİRİLER N SE R LER ER 22-25 Haziran 2006 KA D II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi AKAD VIENNA Bildiri No: S10-A MALİGN VE MALİGNİTE DIŞI NEDENLERLE TORAKOTOMİ UYGULANAN HASTALARIN MORBİDİTE VE MORTALİTE AÇISINDAN KARŞILAŞTIRILMASI Bülent Koçer, Gültekin Gülbahar, Erkan Yıldırım, Erman. B. Öztürk, Mahmut Kocakel, Koray Dural, Ünal Sakıncı Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Göğüs Cerrahi Kliniği Amaç: Malign ve malignite dışı nedenlerle torakotomi uygulanan hastaların morbidite ve mortalite açısından karşılaştırılması. Materyal ve Metod: Ocak 2001- Aralık 2005 tarihleri arasında standart posterolateral torakotomi (PLT) uygulanmış 337 hastanın dosyası retrospektif olarak incelendi. Rekonstrüktif cerrahi amaçlı veya batın içi patolojisi nedeniyle, laparatomi veya frenotomi uygulanmış hastalar bu çalışmanın dışında tutuldu. Hastalar malign hastalık (Grup-A) ve malignite dışı (Grup-B) nedenlerle PLT uygulanmış hastalar olmak üzere 2 grupta incelendi. Bulgular: Çalışma kapsamındaki 337 hastanın 130’u (%38,6) Grup-A’da, 207’si ise (%61,4) Grup-B’de yer aldı. Grup-A’da olguların 110’u (%84,6) erkek 20’si (%15,4) kadın iken GrupB’de 118’i (%57) erkek, 89’u (%43) kadın idi. Ortalama yaş Grup-A’da 53,9 (aralık;1-77) Grup-B’de 38,7 (aralık;7-82) olarak bulundu. En sık tanı Grup-A’da 78 vaka (%60) ile küçük hücreli dışı akciğer kanseri iken, Grup-B’de 76 vaka (%36,7) ile kist hidatik idi. Grup-A’daki olguların 97’sine (%74,6), Grup-B’de yer alan olguların ise 79’a (%38,2) çeşitli rezeksiyon prosedürleri uygulandı. Postoperatif dönemde Grup-A’da 7 (%5,4), Grup-B’de ise 1 olgu (%0,5) yoğun bakım koşullarında takip edildi. Hastanede kalınan postoperatif süre ile toplam hastanede kalış süreleri Grup-A için sırasıyla 9,5 ve 17,1 gün iken, Grup-B’de 8,3 ve 14,3 gün bulundu. Morbidite açısından karşılaştırıldığında, Grup-A’da 22 (%17), GrupB’de ise 18 olguda (%8,7) postoperatif çeşitli komplikasyonlar izlendi. En sık komplikasyon Grup-A’da 10 olgu (%7,7) ile uzamış hava kaçağı iken, Grup-B’de 6 olgu (%2,9) ile yara yeri enfeksiyonu oldu. Mortalite, Grup-A’da 3 olgu ile %2,3 iken Grup-B’de 1 vaka ile %0,5 bulundu. Sonuç: Malign hastalık nedeniyle PLT uygulanmış olan olgularda, hastalığın görülme yaşı, uygulanan cerrahi prosedür ve primer hastalığın özellikleri gibi pek çok nedene bağlı olarak cerrahiye bağlı komplikasyonlar daha sık görülmektedir. Özellikle bu grupta iyi bir preoperatif değerlendirme ve postoperatif bakım ile morbidite oranlarının azalacağını düşünüyoruz. 25 II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi İ D N E Ğİ A K CİĞ ER AKAD 22-25 Haziran 2006 SÖZLÜ BİLDİRİLER N SE R LER ER KA BUDAPEST Bildiri No: S1-B PRİMER AKCİĞER KANSERLİ OLGULARIMIZDA TANI YÖNTEMLERİ VE TANI DEĞERLERİ Murat Kıyık, Hüseyin Cem Tigin, Ayşin Durmaz, Kürşat Epöztürk, Begüm Koçak, Çiğdem Akyüz, Tunç Karadeli, Hayati Özyurt, Sadettin Çıkrıkçıoğlu Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, İstanbul Amaç: Akciğer kanserli olgularımıza tanı konulmasında kullanılan yöntemlerin değerlendirilmesi. Metod: 2001 ocak-2005 aralık arasında kliniğimizde tetkik edilen 267 akciğer kanserli olgunun dosyaları retrospektif olarak gözden geçirildi. Bulgular: 254 olgu(%95.1) erkek, 13 olgu(%4.9) kadın ve yaş ortalamaları 58.57(± 11.21) idi. 163 olguya (%61) fiberoptik bronkoskopi, 71 olguya (%26.6)TTİA/TTİB, 6 olguya rijit bronkoskopi (%2.3),12 olguya(%4.5) periferik LAM biyopsisi,10 olguya (%3.8) plevral sıvı sitolojisi/plevra biyopsisi, 2 olguya(%0.7) balgam sitolojisi, 3 olguya (%1.1) exploratris torakotomi/mediastinoskopi ile tanı konuldu. Sonuç: Olgularımızın % 98.9 una cerrahi olmayan metodlarla tanı konulabildi. 26 İ A K CİĞ N E Ğİ AKAD 22-25 Haziran 2006 SÖZLÜ BİLDİRİLER N SE R LER ER ER KA D II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi BUDAPEST Bildiri No: S2-B İLERİ EVRE AKCİĞER KANSERİNDE PALPE EDİLEMEYEN SUPRAKLAVİKULER LENF NODLARININ ULTRASONOGRAFİ EŞLİĞİNDE İNCE İĞNE ASPİRASYONUNUN TANI VE EVRELEMEYE KATKISI Gülcihan Özkan1, Mehmet Tutar2, Mehmet Bayram1, Nur Dilek Bakan1, Aygün Gür1, Güngör Çamsarı1 Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 1 Göğüs Hastalıkları Kliniği, 2Radyoloji Bölümü, İstanbul Amaç: Bilgisayarlı tomografide (BT) büyümüş mediastinal lenf nodu olan akciğer kanserli hastalarda, palpe edilemeyen supraklavikuler lenf nodu metastazı sıklığının ultrasonografi (US) ile saptanması ve evre ve tanıya katkısının değerlendirilmesi amaçlandı. Yöntem: Akciğer kanseri tanısı kanıtlanmış, BT’de en az 2 adet büyümüş mediastinal lenf nodu olan ve palpabl supraklavikuler lenf nodu olmayan 42 hastaya supraklavikuler US yapıldı. Büyümüş lenf nodu saptanması halinde, US eşliğinde ince iğne aspirasyon biyopsisi (İİAB) yapıldı. Bulgular: US ile 42 hastanın 20’sinde (%48) supraklavikuler lenf nodu tespit edildi. Teknik olarak bunların 4’üne İİAB yapılamadı. Supraklavikuler lenf nodu metastazı hastaların 16’sında (%38) sitolojik olarak doğrulandı. Supraklavikuler lenf nodu saptanan hastalarda (grup I), lenf nodu saptanmayan hastalara (grup II) göre, üst paratrakeal (2R,2L) lenfadenomegali (LAM) varlığı anlamlı olarak daha fazlaydı (p<0.01). Grup I ve grup II arasında evre, hücre tipi ve uzak metastaz açısından anlamlı fark yoktu (p>0.05). Hipoksemi veya genel durum bozukluğu nedeniyle invaziv tanısal yöntemlerin uygulanamadığı 3 hastada, US eşliğinde İİAB tek tanı yöntemi oldu. Sonuç: Büyümüş mediastinal lenf nodu olan akciğer kanserli hastaların üçte birinden fazlasında supraklavikuler lenf nodu metastazı vardı. Supraklavikuler lenf nodlarından US eşliğinde İİAB, basit, daha az invaziv, güvenli ve ucuz bir yöntem olup, özellikle BT’de büyümüş mediastinal lenf nodu olan akciğer kanserli hastalarda, bronkoskopi veya mediastinoskopi gibi daha invaziv yöntemlerden önce düşünülmelidir. 27 İ N E Ğİ A K CİĞ ER AKAD 22-25 Haziran 2006 SÖZLÜ BİLDİRİLER N SE R LER ER KA D II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi BUDAPEST Bildiri No: S3-B KÜÇÜK HÜCRELİ DIŞI AKCİĞER KANSERİNİN MEDİASTİNAL LENFATİK METASTAZ GÖSTERMEDE POZİTRON EMİSYON TOMOGRAFİSİNİN TORAKS BT’YE ÜSTÜNLÜĞÜ Hüseyin Melek, Mehmet Zeki Günlüoğlu, Adalet Demir, Hasan Akın, Aysun Ölçmen, Barış Medetoğlu, Seyyid İbrahim Dinçer Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, İstanbul Giriş ve Amaç: Küçük hücreli dışı akciğer kanseri(KHDAK)’nin evrelemesinde, en sık kullanılan non-invaziv yöntem olan Toraks BT ve son yıllarda giderek daha sık oranlarda kullanılmakta olan Pozitron Emisyon Tomografisi (PET-BT) nin mediastinal lenfatik metastaz saptamadaki değerlerinin karşılaştırılması amaçlandı. Hastalar ve Metod: 2005-2006 yılları arasında KHDAK tanısı konan, operabl 75 hastaya, mediastinal lenfatik evreleme amacıyla, preoperatif dönemde Toraks BT ve PET-BT yapıldı. Toraks BT’de kısa çapı 1 cm üzerinde olan lenf nodları tutulmuş kabul edildi. PET-BT’de ise, SUV değeri 2,5 üzerinde olan tutulumlar pozitif kabul edildi. Tüm hastalara daha sonra mediastinoskopi, N2 ya da N3 saptanmayan 53 hastaya da torakotomi uygulanarak akciğer rezeksiyonu ve komplet mediastinal lenfatik diseksiyon yapıldı. Mediastinal lenf nodu istasyonlarının tutulmuş olup olmadığı ile ilgili Toraks BT ve PET BT sonuçları karşılaştırıldı. Bulgular: Hastaların 65’i erkek 10’i kadın olup, ortalama yaş 60 olarak hesaplandı. Toraks BT nin sensitivitesi %73, spesifitesi %66, doğruluk oranı %69, pozitif prediktif değeri %58, negatif prediktif değeri %80 iken, PET-BT’nin sensitivitesi %85.7, spesifitesi %61.7, doğruluk oranı %70.6, pozitif prediktif değeri %57.1, negatif prediktif değeri %87.8 olarak hesaplandı. Sonuç: PET-BT, KHDAK’nin mediastinal metastazlarını göstermede bugün için Toraks BT’den daha üstün bir düzeye ulaşamamıştır. PET-BT’ye güvenin artması için bu konudaki deneyimin artması gereklidir. 28 II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi İ D N E Ğİ A K CİĞ ER AKAD 22-25 Haziran 2006 SÖZLÜ BİLDİRİLER N SE R LER ER KA BUDAPEST Bildiri No: S4-B KÜÇÜK HÜCRELİ DIŞI AKCİĞER KANSERLİ (KHDAK) VAKALARDA AKCİĞER FONKSIYONLARININ YETERSİZLİĞİ OPERASYONA ENGEL TEŞKİL EDEN EN ÖNEMLİ NEDENLERDEN BİRİDİR. Baser S, Shannon VR, Eapen GA, Jimenez CA, Onn A, Keus L, Lin E, Morice RC. Department of Pulmonary Medicine, The University of Texas M. D. Anderson Cancer Center, Houston, TX 77030, USA. Amaç: Tanı esnasında cerrahi tedavi açısından değerlendirilen Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserli (KHDAK) hastalar arasında pulmoner disfonksiyonun inoperabilite nedeni olarak prevalansının araştırılması. Metot: Ocak 2001 – Kasım 2001 tarihleri arasında M. D. Anderson Cancer Center Göğüs Hastalıkları Solunum Fonksiyon Laboratuarına başvuran tüm KHDAK li vakalar retrospektif olarak analiz edildi. Akciğer fonksiyonlarının değerlendirilmesinde; spirometrik testler, akciğer volumleri, CO diffüzyon kapasitesi, Xenon-133 ile ventilasyaon / perfüzyon sintigrafileri ve endike olduğu zaman eksersiz testleri kullanıldı. Hastaların demografik verileri ve klinik özellikleri tarandı. Sonuçlar: Yaş ortalamaları 64 ± 10 yıl olan 120 erkek, 86 bayan toplam 206 ardışık hasta çalışmaya dahil edildi. Vakaların yaklaşık yarısı (%45) erken hastalık olarak tanımlanabilecek evre I ve II olgulardı. Vakaların ortalama % de predict FEV1değerleri %70.3±19.6 (%25- %123) idi. Değerlendirmenin ardından hastaların 108 (%54.2) si cerrahi olarak inoperabıl bulundu. Bu 108 hastanın 40 ında, yani vakaların üçte birinden fazlasında inoperabilitenin nedeni yetersiz solunum fonksiyon kapasitesi idi. Öneri/Çıkarım: Anatomik olarak resektabıl olan akciğer kanseri vakalarının belirgin bir bölümü yetersiz solunum fonksiyon kapasitesi nedeniyle ameliyat olamamaktadır. Bu problemin öneminin büyüklüğünün anlaşılması ve bu tip hastaların uygun bir perioperatif hazırlanma sürecine (göğüs fizyoterapisi gibi) tabi tutulması veya cerrahi dışı daha agressif tedavi seçeneklerinin geliştirilmesi gerekmektedir. 29 II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi İ D N E Ğİ A K CİĞ ER AKAD 22-25 Haziran 2006 SÖZLÜ BİLDİRİLER N SE R LER ER KA BUDAPEST Bildiri No: S5-B KÜÇÜK HÜCRE DIŞI AKCİĞER KANSERLI OLGULARDA MEDİASTİNOSKOPİ İLE N0 OLAN LENF NODLARINDA İMMÜNHİSTOKİMYASAL BOYAMA İLE MİKROMETASTAZ ARAŞTIRILMASI. Naciye Mutlu, Murat Kıyık, Cem Tigin, Ebru Artan, Tunç Karadeli, Kürşat Epöztürk, Ayşin Durmaz, Nur Ürer, Hayati Özyurt, Sadettin Çıkrıkçıoğlu Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, İstanbul Amaç: Küçük hücre dışı akciğer kanserli (KHDAK)olgularda mediastinoskopi ile N0 olan lenf nodlarında immünhistokimyasal boyama ile mikrometastaz varlığını araştırdık. Materyal ve Metod: Ocak 2001-Ağustos 2005 tarihleri arasında Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tetkik edilen sitolojik veya histolojik bulgularla küçük hücre dışı akciğer kanseri tanısı alan 100 olgu çalışmaya alındı. Hastalar fizik muayene konvasiyonel radyoloji Toraks BT ve bronkoskopi ile değerlendirildikten sonra klinik evre IA-IIIB akciğer kanseri olarak evrelendirildiler. Tüm hastalara evreleme amaçlı mediastinoskopi yapıldı. Lenf nodu örneklerinde immünhistokimyasal boyama yöntemi ile sitokeratin 8/18 kullanarak mikrometastaz araştırıldı. Bulgular: Olgularımızın 95’i erkek 5’i kadın idi. Yaş ortalaması 57,54 idi. Olgularımızın hücre tipi 70 olgu skuamöz hücreli 21 olgu adenokarsinom 7 olgu büyük hücreli, 2 olgu hücre tipi belirlenemeyen küçük hücre dışı akciğer kanseri idi. Mediastinoskopi ile N0 saptanan 100 olgunun lenf nodlarında sitokeratin 8/18 ile 73 olguda mikrometastaz saptanmazken 17 olguda (%17) mikrometastaz pozitif olarak değerlendirildi. Hücre tiplerine ve evreye göre mikrometastaz varlığı karşılaştırıldığında istatistiki anlamlılık yoktu. (Sırasıyla P=0,7,P=0,8) Sonuç: Çalışmamıza aldığımız 100 olgunun mediastinoskopi ile N0 tespit edilen lenf nodlarında 17 olguda (%17)mikrometastaz tespit edildi. Literatürde mikrometastaz varlığı kötü prognostik faktör olarak belirtildiği için bu olgularda ileri tarihte sağkalın sonuçları da değerlendirilerek prognozdaki rolü bildirilecektir. 30 II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi İ D N E Ğİ A K CİĞ ER AKAD 22-25 Haziran 2006 SÖZLÜ BİLDİRİLER N SE R LER ER KA BUDAPEST Bildiri No: S6-B POSTOPERATİF RADYOTERAPİ UYGULANAN AKCİĞER KANSERLİ OLGULARIMIZIN DEĞERLENDİRİLMESİ S. Sarıhan1, S. Aygün1, C. Gebitekin2, SB. Adım3, İ. Ercan4, C. Kartal1, M. Kurt1, SK. Çetintaş1, L. Özkan1 Uludağ Üniversitesi, Tıp Fakültesi, 1 Radyasyon Onkolojisi AD, 2Göğüs Cerrahisi AD, 3Patoloji AD, 4Biyoistatistik AD, Bursa Amaç: Tam rezeke edilmiş küçük hücreli dışı akciğer kanserleri’nde (KHDAK) postoperatif radyoterapinin (PORT) rolü açık değildir. Bu çalışmanın amacı, cerrahi ve postoperatif RT ile tedavi edilmiş KHDAK’li olgularımızda tümör nüksü ve sağkalım üzerinde etkili olan prognostik faktörleri ve tedavi sonuçlarını analiz etmektir. Materyal-Method: Birimimizde, Ekim 1995-Ocak 2005 arasında 67 KHDAK’li olgu cerrahi + PORT ile tedavi edildi. Radyasyon, 6-25 MV foton enerjileri ile haftada 5 gün, 1.8-2 Gy fraksiyon dozu ile toplam 59 Gy (50-66.6 Gy) olarak uygulandı. Ortanca yaş 57 (39-77 yaş) ve E/K oranı 63/4 idi. Cerrahi; wedge rezeksiyon (n:9, 13%), segmentektomi (n:2, %3), lobektomi (n:22, %33), bilobektomi (n:11, %16) veya pneumonektomi (n:23, %34) şeklindeydi. Postoperatif evreleme TNM evreleme sistemine göre (AJCC, 1997); pIB (n:6), pIIB (n:24), PIIIA (n:29), PIIIB (n:8) olarak evrelendirildi. Histopatoloji, hastaların çoğunda skuamöz hücreli karsinom olarak bulundu. Onsekiz olguda patolojik bronşial rezeksiyon sınırı pozitif bulundu. Olguların 46’sı tedavinin bir parçası olarak kemoterapi (KT) aldı. Sağkalım, Kaplan-Meier yöntemi ile kullanılarak hesaplandı. Sağkalım üzerindeki prognostik faktörlerin etkisi Cox proportional hazard yöntemi ile hesaplandı. Sonuçlar: Analiz zamanında, tüm hastalar en az 17 aydır (2-109 ay) izleniyordu. Ortanca genel sağkalım (GSK) ve hastalıksız sağkalım (HSK) oranları sırasıyla; 25 ay (3-111 ay) ve 19 ay (1107 ay) olarak bulundu. Intratorasik hastalık nüksü 2 hastada ve 8. ve 60. aylarda gelişti ve bu olgular analiz anında 17 ve 67 aylık sağkalımlarla yaşıyorlardı. Lokal kontrol oranı %97 oldu. İlk metastaz yeri olarak beyin tutulumu %7 olguda (5/67) ve diğer bölge tutulumu %19 olguda (13/67) görüldü. Uzak metastaz görülme zamanı ortanca 10 ay (1-60 ay) oldu. Bir-2 ve 5 yıllık GSK ve HSK oranları %76, %50, %30 ve %59, %44, %29 olarak hesaplandı. Multivaryat analizde; nodal tutulum (p=0.07, OR: 2.9; %95 CI: 0.9-9.2), rezeksiyon tipi (pneumonektomi) (p=0.002, OR: 4.1; %95 CI: 1.6-10.2) ve kemoterapi yokluğu (p=0.001, OR: 5.4; %95 CI: 1.9-15.2) ölüm riskinde relatif artışla ilişkili bulundu. Kategorik analizde; pnömonektomi dışındaki rezeksiyon tipleri pozitif cerrahi sınır (p=0.055) ve nodal tutulumla (p=0.008) anlamlı olarak ilişkili bulundu. Sağ akciğer yerleşimli tümör nodal tutulumla (p=0.060) ilişkili bulundu. No.10 lenf nodu ve N1 extralober tip tutulumu arasındaki ilişki anlamlı bulundu (p=0.001). Yorum: Sonuç olarak; lenf nodu tutulumu olmasının, pnömonektomi yapılmasının ve kemoterapi yapılmamasının PORT yapılsa bile sonuçları kötüleştirdiği görüldü. Bu prognostik faktörler göz önüne alınarak KHDAK için yeni araştırmalar yapılmalıdır. 31 ER İ A K CİĞ N E Ğİ SÖZLÜ BİLDİRİLER N SE R LER ER 22-25 Haziran 2006 KA D II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi AKAD BUDAPEST Bildiri No: S7-B LOKAL İLERİ KÜÇÜK HÜCRELİ DIŞI AKCİĞER KANSERLİ OLGULARDA RADYOTERAPİ VE KEMORADYOTERAPİ SONUÇLARI A. Yöney, Ş. Eskici, Y. Batı, M. Ünsal S.B. Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Radyasyon Onkolojisi Kliniği, İstanbul Amaç: Lokal ileri küçük hücreli dışı akciğer kanserinde radyoterapi ve kemoradyoterapi sonuçlarının değerlendirilmesi. Gereç ve Yöntem: S.B. Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Kliniği’ne 01.01.1999-11.07.2003 tarihleri arasında başvuran lokal ileri evre (Evre IIIA-B) KHDAK li 305 olgu kemoradyoterapi ve radyoterapi sonuçları açısından retrospektif olarak incelenmiştir. Sonuç: Olguların 15 (%8) tanesi kadın, 290 (%92) tanesi erkek, medyan yaş 59 dur (36-83). Histolojik değerlendirmede 157 hasta (%51) epidermoid karsinom, 53 hasta (%17) adenokarsinom, 1 hasta (%1) büyük hücreli kanser, 94 hasta (%31) alt gruplandırma yapılamamış küçük hücreli dışı akciğeri olarak değerlendirilmiştir. Evrelere göre dağılım EvreIIIA %17 (51 olgu), Evre IIIB %83 (254 olgu) şeklindedir.Olguların 90 (%29) tanesine sadece 60-66Gy radyoterapi uygulanmış olup; bu hastaların 26 tanesi (%29) EvreIIIA, 64 tanesi (%71) EvreIIIB dir. 215 (%71) olguya farklı kemoterapi şemaları ve 60-66Gy radyoterapi verilmiştir.Kemoradyoterapi alan olguların 25 tanesi (%12) EvreIIIA, 190 tanesi (%88) EvreIIIB dir.Radyoterapi alan 90 olgunun 23 ünde (%25) lokal yineleme, 31 inde (%34) uzak metastaz; kemoradyoterapi alan 215 olgunun 77 sınde (%36) lokal yineleme, 54 unda (%25) uzak metastaz gelişmiştir. Medyan takip süresi 14 ay olan kemoradyoterapi gurubunda 1 yıllık sağkalım % 54 , 3 yıllık sağkalım % 10, 5 yıllık sağkalım %2 iken; medyan takip süresi 10 ay olan radyoterapi gurubunda 1 yıllık sağkalım % 39, 3 yıllık sağkalım % 7 olarak hesaplanmış ve yalnız radyoterapi alan hasta grubunda 5 yıl yaşayan hasta tespit edilememiştir. Kemoterapinin performansı uygun hastalarda radyoterapiye eklenmesinin sağkalım avantajı sağladığı ve radyoterapi yapılma zamanının gecikmesi lokal yinelemeyi artırdığı gözlenmektedir. Bu nedenle performansı uygun hastalarda kemoterapi ve radyoterapinin eş zamanlı başlanmasının daha uygun olduğunu düşünmekteyiz. 32 ER İ A K CİĞ N E Ğİ SÖZLÜ BİLDİRİLER N SE R LER ER 22-25 Haziran 2006 KA D II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi AKAD BUDAPEST Bildiri No: S8-B KÜRATİF TEDAVİ UYGULANMIŞ EVRE III KÜÇÜK HÜCRE DIŞI AKCİĞER KANSERİ HASTALARINDA BEYİN METASTAZI OLUŞUMUNU ETKİLEYEN FAKTÖRLER Züleyha AKGÜN, Hale ÇAĞLAR, Ufuk ABACIĞLU Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi AD, İstanbul Amaç: Bu çalışmada, küratif tedavi uygulanmış lokal ileri evre küçük hücre dışı akciğer kanseri hastalarında beyin metastazı görülme oranları ve bu oranları etkileyen prognostik faktörlerin araştırılması amaçlandı. Gereç ve Yöntem: 1997 – 2004 tarihleri arasında Marmara Üniveristesi Radyasyon Onkolojisi ABD’da küratif tedavi uygulanan lokal ileri evre küçük hücreli dışı akciğer kanserli (LİKHDAK) 124 olgu retrospektif olarak incelendi. Hastalarda görülen beyin metastazları ve beyin metastazına kadar geçen sürelere bakıldı. Beyin metastazı görülme oranlarına etki eden prognostik faktörler olarak yaş (≤ 60 vs >61), cinsiyet (kadın vs erkek), evre (III A vs III B), histoloji (adeno vs non adeno) ve cerrahi incelendi. Bulgular: Hastaların medyan yaşı 60, % 81 hasta erkek, %19 hasta kadın idi. Hastalığa ait özelliklere bakıldığında %43 hasta evre IIIA, % 57 evre III B iken tümör histolojisi %25 hastada adeno, %75 hastada non adeno idi. Atmışdokuz (% 55) hastaya primer kemoradyoterapi (konkomitan veya ardışık), 22 hastaya (% 18) primer radyoterapi, 33 (% 27) hastaya ise cerrahi uygulanmıştı. Hastaların %19’unda beyin metastazı gelişti ve beyin metastazı gelişen hastaların %91’inde ilk metastaz yeri beyin idi. Metastazların %30’u 1 – 3 adet, %70’i multipl idi. Medyan takip süresi 12 ay, medyan sağkalım süresi 15 ay, 2 yıllık tüm sağkalım oranı %30 idi. İki yıllık beyin metastazı gelişme oranı % 29 idi. Tek değişkenli analizde 2 yılda beyin metastazı gelişme oranı adeno histolojide % 54 iken non adeno histolojide % 20 (p=0.001), ≤ 60 yaş hastalarda % 41, > 60 yaş hastalarda 17 (p=0.03) idi. Tedavinin herhangi bir zamanında cerrahi uygulanan hastalarda 2 yılda beyin metastazı gelişme oranı % 12, cerrahi yapılmayan hastalarda ise % 37 olarak hesaplandı (p=0.06). Evrenin ve cinsiyetin prognostik önemi görülemedi. Tüm prognostik faktörlere çok değişkenli analiz yapıldığında histoloji (p=0.006), cerrahi (p=0.01) ve yaş (p=0.05) anlamlı prognostik faktörler olarak hesaplandı. Sonuç: Adeno ca histoloji, ≤ 60 yaş ve cerrahisiz tedaviler LİKHDAK hastalarında beyin metastazı oluşumuna neden olan prognostik faktörlerdir. 33 II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi İ N E Ğİ A K CİĞ ER AKAD 22-25 Haziran 2006 SÖZLÜ BİLDİRİLER N SE R LER D ER KA BUDAPEST Bildiri No: S9-B MALİGN BÜYÜK HAVAYOLU DARLIKLARINDA ENDOBRONŞİYAL TEDAVİ Serdar Erturan1, Günay Aydın1, Cem Sayılgan2, Tamer Salihoğlu2, Hülya Erolçay2, Mustafa Yaman1 İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, 1 Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, 2Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı Kliniğimiz Girişimsel Bronkoskopi ünitesinde Haziran 2002-Mayıs 2006 arasında 48 olguya endobronşiyal tedavi uygulanmıştır. Olgularımızın 34’ünde malign etyoloji (22 akciğer kanseri, 3 özefagus kanseri, 2 meme kanseri, birer adet atipik karsinoid, timoma, lenfoma ve tiroid, endometrium, böbrek, kolon kanseri) vardı. Dört olguda malign etyolojili trakeoözefageal fistül vardı. 26 olguya stent implantasyonu (15 Dumon silikon stent, 10 Ultraflex nitinol stent, 1 Alveolus), 10 olguya lazer, 6 olguya elektrokoter, 5 olguya APC, 1 olguya kriyoterapi ve 5 olguya balon dilatasyon uygulanmıştır. Girişim sayısı 46 olup bir olguda işlem sırasında hemoraji, bir olguda da işlem sonrası geçici cilt altı amfizemi gelişti. Üç olguda stente ait geç komplikasyon (migrasyon, granülasyon dokusu, mukus tıkacı) görüldü. 34 ER İ A K CİĞ N E Ğİ SÖZLÜ BİLDİRİLER N SE R LER ER 22-25 Haziran 2006 KA D II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi AKAD BUDAPEST Bildiri No: S10-B MALİGN PLEVRAL MEZOTELYOMADA TEDAVİ SONUÇLARIMIZ Ş. Eskici, A. Yöney, F. Teke, A. Aykanat, M. Ünsal S.B. Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Radyasyon Onkolojisi Kliniği, İstanbul Amaç: Malign mezotelyoma plevra (%90), periton (%6-10) ve perikard boşluklarının seröz yüzeylerinden köken alan bir tümördür. Nadir olarak testisde tunika vaginalisden de gelisebilmektedir. İnsidans 22 olgu/1 milyon nüfus/yıldır. Erken evrede cerrahi girişim ( Plörektomi/dekortikasyon, ekstraplevral pnömenektomi ), lokal ileri ve metastatik hastalıkta kemoterapi, palyatif cerrahi girişim ve radyoterapi tedavi yaklaşımlarıdır. Gereç ve Yöntem: S.B. Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Kliniği’mize 1999-2005 yılları arasında başvuran 147 malign plevral mezotelyoma hastasından kliniğimizde takip ve tedavileri yapılan 25 hasta tedavi ve sağkalım açısından retrospektif olarak incelenmiştir. Sonuç: Hastaların 8 (%32) tanesi kadın, 17 (%68) tanesi erkek hasta olup medyan yaş 56.5’dir( 32-68 ). 4 hastada asbest maruziyeti mevcut olup, asbest ve sigara birlikteliği yalnız bir hastada tespit edilmiştir.TNM evrelemesine göre hastalardan 2 (%8) tanesi Evre I, 1(%4) tanesi Evre II, 12 (%48) tanesi Evre III, 10 (%40) tanesi Evre IV’tür.Histolojik açıdan değerlendirildiklerinde hastalardan 11(%44) tanesi epitelyal tip,7 (%28) tanesi mikst tip olup 7 (%28) tanesine alt grup tayini yapılamamıştır. Hastalardan 8’ine (%32) cerrahi tedavi ( 3 tanesine dekortikasyon, 5 tanesine plörektomi ) uygulanmıştır.Cerrahi sonrası 8 hastadan 3’üne, kemoterapi, 2’sine kemoradyoterapi verilmiş olup 3 hastada takibe bırakılmıştır.14 (%56) hastaya yalnız kemoterapi, 1 (%12) hastaya ise kemoradyoterapi uygulanmıştır. Hastalardan 2’sine performanslarının kötü olmasından dolayı yalnız semptomatik tedavi uygulanmıştır.Hastaların 1 tanesinde cilt, 1 tanesinde karaciğer, 2 tanesinde kemik ve karaciğer olmak üzere toplam 4’ünde (%27) uzak metastaz gelişmiştir.7 (%47) hastada da ise lokal yineleme tespit edilmiştir. Literatürde malign plevral mezotelyoma için ortalama sağkalım 16 ay, metastatik hastalık için ortalama sağkalım 5 ay olarak bildirilmiş olup; bizim çalışmamızda medyan takip süresi 17 ay olan hastaların 1 yıllık sağkalımı %56, , 3 yıllık sağkalımı %16’dır.Metastatik hastalarımızda ortalama sağkalım ise 7 aydır. 35 İ N E Ğİ A K CİĞ ER AKAD 22-25 Haziran 2006 POSTER BİLDİRİLER N SE R LER ER KA D II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi PRAGUE Bildiri No: P1 PRİMER AKCİĞER KANSERLİ OLGULARIMIZIN GENEL ÖZELLİKLERİ Murat Kıyık, Hüseyin Cem Tigin, Ebru Demir Artan, Tunç Karadeli, Kürşat Epöztürk, Ayşin Durmaz, Hayati Özyurt, Sadettin Çıkrıkçıoğlu Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, İstanbul Amaç: Akciğer kanserli olgularımızın semptom, klinik bulgu, hücre tipi, evre gibi genel özelliklerini değerlendirmek. Metod: 2001 Ocak-2005 Aralık arasında kliniğimizde tetkik edilen 267 akciğer kanserli olgunun dosyaları retrospektif olarak gözden geçirildi. Bulgular: 254 olgu(%95.1) erkek,13 olgu(%4.9) kadın ve yaş ortalamaları 58.57(± 11.21) idi.En çok görülen semptom ve klinik bulgular öksürük %69.5, balgam %48.8, göğüs ağrısı % 61.7, nefes darlığı %46.1,hemoptizi/hemoptoik balgam %25.8, zayıflama %48.4 ses kısıklığı %11.8, periferik LAM %6.7, VCSS %3.1 bulundu. Yalnızca 3 olguda (%1.2) hiçbir semptom yoktu. Olgularımızın hücre tipleri skuamöz hücreli 73 (%27.5), adenokarsinom 38(%14.3), küçük hücreli karsinom 64 (%24.2), büyük hücreli 2 (%0.8), hücretipi belirlenemiyen küçük hücre dışı karsinom 7 7(%29.1), diğer hücre tipleri 13 (%4.1) bulundu.186 olgunun klinik evresine bakıldığında evre Ia 5 olgu(%2.7), Ib 42 olgu (%22.6), IIb 19 olgu (% 10.2), IIIa 18 olgu (%9.7), IIIb 49 olgu (%26.3), evre IV 53 olgu (%28.5) bulundu. Sonuç: Olgularımızın çoğunda hastaneye başvurduklarında bir veya birkaç semptom vardı. Skuamöz hücreli karsinom en fazla bulunan küçük hücredışı karsinom tipiydi. Olgularımızın % 54.8’i ileri evre(IIIb-IV) akciğer kanserleri idi. 36 İ N E Ğİ A K CİĞ ER AKAD 22-25 Haziran 2006 POSTER BİLDİRİLER N SE R LER ER KA D II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi PRAGUE Bildiri No: P2 PRİMER AKCİĞER KANSERİ OLGULARIMIZDA KLİNİK EVRE İLE BİYOKİMYASAL PARAMETRELER ARASINDAKI İLİŞKİ Hüseyin Cem Tigin, Murat Kıyık, Begüm Koçak, Çiğdem Akyüz, Yavuz Selim İntepe, Ebru Demir Artan, Hayati Özyurt, Sadettin Çıkrıkçıoğlu Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, İstanbul Amaç: Primer akciğer kanserinde evre en önemli prognostik faktörlerden biri olarak kabul edilmektedir. Biz bu çalışmada evre ile biyokimyasal parametreler arasındaki ilişkiyi araştırmayı amaçladık. Metod: 2001 ocak-2005 aralık arasında hastanemizde tetkik edilen 252 primer akciğer kanseri olgusunun dosyaları retrospektif olarak gözden geçirildi.Küçük hücre dışı akciğer kanserleri(KHDAK) evre I,II,III a erken evre (EE),evre IIIb ve IV ise ileri evre(İE) olarak kabul edildi. Olguların klinik evreleri ile serum laktik dehidrogenaz(LDH),Alkalen fosfataz(ALP),Albumin(Alb), ve hemoglobin(Hb) değerleri arasındaki ilişkiye bakıldı. Bulgular: 190(%75.4) KHDAK,62(%24.6) Küçük Hücreli Akciğer kanseri ( KHAK) olmak üzere 252 akciğer kanseri olgusu çalışmaya alındı. KHDAK nin EE olgularda Hb %31.8 düşük,Alb %12.2 düşük, LDH % 24.1 yüksek, ALP %21.1 yüksek bulunurken İE olgularda Hb %34.6 düşük, Alb %18.2 düşük, LDH % 37.6 yüksek, ALP %33.3 yüksek bulundu. KHDAK’de istatistiksel olarak yalnızca LDH yüksekliği İE de EE ye göre anlamlıydı (p=0.035). KHAK de ise Hb, LDH, ALP ve Alb ile evre arasında istatistiki olarak anlamlı ilişki bulunamadı. Sonuç: Bizim çalışmamıza göre KHDAK nin ileri evresinde LDH yüksekliği ile evre arsında istatistiki olarak anlamlı bir ilişki vardı. LDH yüksekliğinin KHDAK evrelendirmesinde ve metastaz tetkiklerinin belirlenmesinde rolü olabilir kanaatindeyiz. 37 ER İ A K CİĞ N E Ğİ POSTER BİLDİRİLER N SE R LER ER 22-25 Haziran 2006 KA D II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi AKAD PRAGUE Bildiri No: P3 MALİGNİTE ŞÜPHESİ OLAN İNTRATORASİK LEZYONLARDA POZİTRON EMİSYON TOMOGRAFİSİNİN TANISAL DEĞERİ Pınar Çağan, Oral Akın, Gökhan Hacıbrahimoğlu, İrfan Sancaklı, Altuğ Koşar, Recep Demirhan, Bülent Arman Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göğüs Cerrahisi Kliniği, İstanbul Giriş: Çalışmanın amacı, tanısı olmayan intratorasik kitle ve plevral kalınlaşmalarda Pozitron Emisyon Tomografinin (PET) tanısal değeri ve malign oluşumların belirlenmesindeki rolünü ortaya koymaktır. Materyal ve Metod: 2004 – 2006 yılları arasında kliniğimizde tanısı olmayan intratorasik kitle ve plevral kalınlaşma nedeniyle PET uygulanan ve opere edilen 17 hasta, retrospektf incelendi. Bulgular: Belirtilen sürede, kliniğimizde 17 hasta, PET inceleme sonrası opere edildi. İntraparankimal kitlesi olan 12 hastanın PET tetkiki pozitif (SUVmax:2.8 - 28.8) idi. Opere edilen 12 hastadan ikisinin postoperatif patolojileri benign olarak rapor edildi. Mediastinal kitlesi olan PET pozitif bir hastanın (SUVmax: 12), postoperatif patolojisi malign ve PET negatif olan diğerinin de benzer şekilde malign (küçük hücreli karsinom metastazı) raporlandı. PET sonucu N2 hastalık saptanan sekiz hastanın ikisinin ise patoloji raporları tüberküloz ile uyumlu öğrenildi. Plevral kalınlaşması olan PET pozitif üç hastadan birinin patolojisi benign olarak geldi. Sonuç: Elimizdeki sınırlı sayıda olguyla cerrahi olarak da konfirme edilen malignite şüpheli kitlelerde yüksek doğruluğa sahip PET inceleme ile olgunun değerlendirilmesi sırasında, granülomatöz hastalıkların neden olabileceği yüksek yanlış pozitiflik oranları her zaman göz önünde tutulmalıdır. 38 ER İ A K CİĞ N E Ğİ POSTER BİLDİRİLER N SE R LER ER 22-25 Haziran 2006 KA D II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi AKAD PRAGUE Bildiri No: P4 SOL ÜST LOB KÜÇÜK HÜCRE DIŞI AKCİĞER KANSERİNDE MEDİASTİNAL LENFATİK METASTAZ PATERNİ Zeki Günlüoğlu, Adalet Demir, Hasan Akın, Deniz Sansar, Hasan Volkan Kara, Aysun Ölçmen, Seyyid İbrahim Dinçer Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, İstanbul Amaç: Lenfatik drenaj yollarının farklı olması nedeniyle, sol üst lob (SÜL) küçük hücre dışı akciğer kanseri (KHDAK)nin mediastinal lenfatik metastaz (MedLM) paterni de diğer loblardan farklıdır. Bu çalışmada, SÜL-KHDAK’li hastalarda, MedLM oranı ve başlıca tutulum alanları ortaya çıkarılmaya çalışıldı. Hastalar ve Metod: Kliniğimizde 1995 ile 2003 yılları arasında, opere edilmek üzere 74 SÜLKHDAK’li hasta değerlendirildi. Hastaların ortalama yaşları 54 olup, büyük çoğunluğunu (n:72) erkekler oluşturuyordu. Tüm hastalara rutin olarak mediastinoskopi, klinik-radyolojik değerlendirmede subaortik/paraaortik (no5/6) lenfatik tutulum şüphesi varsa mediastinotomi uygulandı. 11 hasta, çeşitli nedenlerle torakotomiye alınmazken, kalan 63 hastaya torakotomi uygulandı. Mediastinoskopi, mediastinotomi ve torakotomi ile alınan lenf nod örnekleri histopatolojik olarak incelenerek, sonuçlar analiz edildi. Bulgular: Mediastinoskopi ile 8, mediastinotomi ile birinde mediastinoskopik olarak da tutulum bulunan 3 hastada olmak üzere toplam 10 hastada MedLM tespit edildi. Bunların 5’i N3 saptandığı için torakotomiye alınmadı(3’ü T2, birer T3 ve T4). N2 bulunan ancak tek istasyon tutulumu saptanan 3 hastaya (4L, 6 ve 7) torakotomi uygulanırken, kalan 2 N2’li hasta, multipl tutulum ve T3 evresinde oluş nedeniyle torakotomiye alınmadı. 30 lobektomi, 28 pnömonektomi uygulandı. 4 hastaya rezeksiyon yapılamazken, 1 hastaya wedge rezeksiyon uygulandı. 57 hastada epidermoid, 11 hastada adenokarsinom saptandı. Torakotomi uygulanan 63 hastanın, N2 varlığı daha önceden bilinen 3’ü çıkarıldığında kalan 60’ının 12’sinde daha MedLM tespit edildi. Bunların 8’inde sadece no5/6 alanında, 2’sinde bunlarla beraber subkarinal alanda, kalan 2’sinde sadece subkarinal alanda MedLM saptandı. Tüm cerrahi yöntemler beraber değerlendirildiğinde, 74 hastanın 22’sinde (%29,7) MedLM bulunduğu, bunların 13’ünde no5/6 alanları, 12’sinde paratrakeal/subkarinal alanların tutulduğu görüldü. Sonuç: SÜL-KHDAK’li hastalarda MedLM’a sık rastlanmakta olup, metastaz saptanan hastaların yarısından fazlasında no5/6 lenf nodları tutulmaktadır. 39 II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi İ D N E Ğİ A K CİĞ ER AKAD 22-25 Haziran 2006 POSTER BİLDİRİLER N SE R LER ER KA PRAGUE Bildiri No: P5 AKCİĞER KANSERİNDE PALPE EDİLEMEYEN SUPRAKLAVİKULER LENF NODLARININ ULTRASONOGRAFİ EŞLİĞİNDE İNCE İĞNE ASPİRASYONUNUN TANI VE EVRELEMEYE KATKISI Reşat Kendirlinan, Gülcihan Özkan, Mehmet Tutar, Nur Dilek Bakan, Aygün Gür, Mehmet Bayram, Güngör Çamsarı Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, İstanbul Amaç: Akciğer kanserli hastalarda, palpe edilemeyen supraklavikuler lenf nodu metastazı sıklığının ultrasonografi (US) eşliğinde ince iğne aspirasyonu ile saptanması, evre ve tanıya katkısının değerlendirilmesi amaçlandı. Yöntem: Akciğer kanseri tanısı şüphesi olan, palpabl supraklavikuler lenf nodu olmayan 108 ardışık hastaya supraklavikuler US yapıldı. Kısa ekseni 5 mm veya daha büyük lenf nodu saptanması halinde, US eşliğinde ince iğne aspirasyonu (İİA) yapıldı. Bulgular: US ile 108 hastanın 27’sinde (%25) supraklavikuler patolojik boyutta lenf nodu tespit edildi. Teknik olarak bunların 2’sine İİA yapılamadı. Supraklavikuler lenf nodu metastazı hastaların 14’ünde (%13) sitolojik olarak doğrulandı. Supraklavikuler lenf nodu metastazı saptanan 14 hastanın 12’sinde BT’de üst paratrakeal istasyonlarda patolojik boyutta lenf nodu; 13’ünde santral yerleşimli tümör; 10 tanesinde BT’de multipl mediastinal patolojik boyutta lenf nodu; 6 tanesinde metastaz mevcuttu. Hipoksemi veya genel durum bozukluğu nedeniyle invaziv tanısal yöntemlerin uygulanamadığı 2 hastada, US eşliğinde İİA tek tanı yöntemi oldu. Sonuç: US eşliğinde İİA özellikle tomografisinde üst mediastinal büyümüş lenf nodu olan hastalarda ve ileri evredeki hastaların tanı ve evrelemesinde invaziv işlemlerden önce basamak olarak yer alabilir. 40 A K CİĞ ER İ N E Ğİ POSTER BİLDİRİLER N SE R LER ER 22-25 Haziran 2006 KA D II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi AKAD PRAGUE Bildiri No: P6 LOKAL İLERİ KÜÇÜK HÜCRELİ DIŞI AKCİĞER KANSERLİ HASTALARDA SİSPLATİN VE DOCETAXEL BAZLI İNDÜKSİYON KEMORADYOTERAPİSİNİN ERKEN SONUÇLARI S. Sarıhan1, S. Kurt1, A. Oztürk1, E. Kurt2, S. Bayram3, C. Gebitekin3, SB. Adım4, L. Özkan1 Uludağ Üniversitesi, Tıp Fakültesi, 1 Radyasyon Onkolojisi AD, 2Medikal Onkoloji BD, 2Göğüs Cerrahisi AD, 4Patoloji AD, Bursa Amaç: Lokal ileri evre küçük hücreli dışı akciğer kanserli (KHDAK) olgularda eşzamanlı kemoradyoterapi ile indüksiyon tedavisinin etkinliğini değerlendirmek amacıyla prospektif Faz II çalışma planladık. Metod-Materyal: Karnosky performans durumu 70’in üzerinde ve teknik olarak rezektabl T1-4, N2, M0 KHDAK’li olgular radyoterapi (RT) ile eşzamanlı olarak 1. ve 22. günlerde indüksiyon kemoterapisi (KT) (sisplatin 60 mg/m2 ve docetaxel 60 mg/m2) ile tedavi edildiler. Radyoterapi, lineer akseleratör cihazı kullanılarak 6-25 MV foton enerjileri ile 25 fraksiyonda toplam 45 Gy olarak uygulandı. Hastalar, eşzamanlı kemo-RT sonrası klinik muayene ve toraks CT ile yeniden değerlendirildiler. Cerrahi rezeksiyon, indüksiyon tedavinin tamamlanmasından sonra ortanca 5 hafta (3-15 hafta) içinde yapıldı. Hastalara, cerrahiden sonra aynı ilaçlarla iki kür konsolidasyon KT’si uygulandı. Unrezektabl olgularda 63 Gy definitif RT eşzamanlı 2 kür KT ile verildi. Cerrahi sonrası adjuvan RT uygulaması patolojik prognostik faktörlere göre yapıldı. Toksisite, RTOG toksisite kriterlerine göre değerlendirildi. Sonuçlar: Ocak 2005 – Şubat 2006 arasında çalışmaya 12 hasta dahil edildi. Ortanca yaş 52 (38-75 yaş) ve erkek/kadın oranı 7/5 idi. Hastaların çoğunluğu yassı epitel hücreli karsinom (n:7) ve evre IIIA (n:9) idi. İndüksiyon tedavisi aldıktan sonra, olguların %92’sinde (11/12) parsiyel yanıt elde edildi. Bir hastada yanıt gözlenmedi. En çok görülen akut toksisite hematolojik toksisite ve özafajit şeklindeydi. Geç toksisite görülmedi. Bir hasta cerrahiyi kabul etmedi, 1 hasta çalışmayı bıraktı ve 1 hasta da indüksiyon tedavi sonrası unrezektabl bulundu. Bu hastalardan 2’si küratif 63 Gy RT ve 2 kür KT ile tedavi edildiler. Cerrahi 9 hastaya uygulandı ve rezektabilite oranı %66 oldu (8/12). Radikal rezeksiyon 6 olguda, inkomplet rezeksiyon ise 2 olguda gerçekleştirildi. Bir olgu torakotomide unrezektabl bulundu. Rezeke edilebilen olguların 5’ine lobektomi-bilobektomi, 3’üne segment rezeksiyonu yapıldı. Operatif morbidite ve mortalite görülmedi. Patolojik downstaging ve patolojik tam yanıt sırasıyla; 8 olguda (%66) ve 6 olguda (%50) sağlandı. Postoperatif RT hastaların %17’sine (n:2) uygulandı. Yorum: KHDAK’inde klinik evre III hastalığın, genellikle unrezektabl veya inoperabl olduğu düşünülmektedir. Birçok faz II çalışma, bu evredeki hastalarda preoperatif eşzamanlı kemoradyoterapinin uygulanabilir olduğunu ve 5-6 yıllık sağkalım oranlarının %19-%26 arasında olduğunu göstermiştir. Çalışmamızda, toksisite standart yaklaşımlarla tedavi edilebilmiştir. Operatif morbidite ve mortalite görülmemiştir. Yanıt oranları ve rezeksiyon oranları %92 ve %66 oranında başarılabilmiştir. Sonuç olarak; teknik olarak rezeke edilebilen lokal ileri KHDAK’li hastalarda sisplatin-docetaxel indüksiyon KT’si ile eşzamanlı RT ve ardından cerrahi uygulaması uygulanabilir ve ümit verici tedavi yöntemi olarak bulunmuştur. 41 II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi İ D N E Ğİ A K CİĞ ER AKAD 22-25 Haziran 2006 POSTER BİLDİRİLER N SE R LER ER KA PRAGUE Bildiri No: P7 KÜÇÜK HÜCRELİ DIŞI AKCİĞER KANSERİNDE POSTOPERATİF RADYOTERAPİ SONUÇLARI Ş. Eskici, A. Yöney, H. Akbörü, A. Küçük, A. Aykanat, M. Ünsal S.B. Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Radyasyon Onkolojisi Kliniği, İstanbul Amaç: Küçük hücreli dışı akciğer kanserli olgularda postoperatif radyoterapi sonuçlarının değerlendirilmesi. Gereç ve Yöntem: S.B. Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Kliniği’ne 01.01.1999 - 11.07.2003 tarihleri arasında başvuran küçük hücreli dışı akciğer kanserli opere olmuş 70 hasta, postoperatif radyoterapinin lokal kontrole ve sağkalıma katkısı açısından retrospektif olarak incelenmiştir. Sonuç: Hastaların 8 tanesi kadın (%11) 62 tanesi erkek (% 89) ve medyan yaş 57’dir (2273). Olguların 30 tanesine (%43) pnömonektomi, 40 tanesine (%57) lobektomi operasyonu uygulanmıştır. Histolojik değerlendirmede 27 hasta (%39) adenokarsinom, 31 hasta (%44) epidermoid karsinom, 1 hasta (%1) büyük hücreli karsinom, 11 hasta (%16) alt gruplandırma yapılmadan küçük hücreli dışı akciğer kanseri olarak değerlendirilmiştir. Evrelere göre dağılım Evre IA (1 hasta) %1.5, EvreIB(4 hasta) %6, Evre II (1hasta) %1.5, EvreIIA (3hasta) %4, EvreIIB (15 hasta) %21, Evre IIIA (33 hasta) %47, Evre IIIB (13 hasta) %19 şeklindedir. Cerrahi sınır ve mediasten lenf nodu pozitifliği olan hastalara postoperatif olarak medyan 50 Gy (30-70) radyoterapi uygulanmıştır.Takipler esnasında 70 hastanın 11 tanesinde (%16) lokal yineleme , 23 hastada (%33) uzak metastaz gelişmiştir.Lokal yinelemeli hastaların 9 (%82) tanesine lobektomi, 2 (%12) tanesine pnömonektomi ve uzak metastazlı hastaların ise 10 (%43) tanesine lobektomi, 13 (%57) tanesine pnömonektomi uygulanmıştır.Medyan takip süresi 14 ay olan olguların 1 yıllık sağkalım oranları %63, 3 yıllık sağkalım oranları %17, 5 yıllık sağkalım oranları % 6 olarak saptanmıştır.Olguların yapılan cerrahi tipine göre sağkalımları incelendiğinde lobektomi yapılan olgularda 3 yıllık sağkalım %10, 5 yıl yaşayan 1 hasta bulunmaktadır; pnömonektomi yapılan olgularda 3 yıllık sağkalım %27, 5 yıllık sağkalım %10’dur. Bizim çalışmamızda postoperatif radyoterapi yapılan olgularda, cerrahi girişim olarak pnömonektomi uygulananlarda lokal kontrol ve sağkalım avantajı tespit edilmiştir. 42 II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi İ D N E Ğİ A K CİĞ ER AKAD 22-25 Haziran 2006 POSTER BİLDİRİLER N SE R LER ER KA PRAGUE Bildiri No: P8 METASTATİK AKCİĞER TÜMÖRLERİNDE CERRAHİ TEDAVİ SONUÇLARIMIZ İrfan Sancaklı, Recep Demirhan, Bülent Kargı, Altuğ Koşar, Gökhan Hacıibrahimoğlu, Pınar Çağan, Bülent Arman Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Göğüs Cerrahisi Kliniği, İstanbul Giriş: Cerrahi tedavi gören akciğer metastazlı hastalar daha uzun sağ kalıma sahiptir. Amaç: Bu çalışma pulmoner metastazektomilerin etkinliğini ve sağ kalıma katkısını araştırmak için planlandı. Hastalar-Metod: Kliniğimizde 1997-2006 yılları arasında akciğer metastazı tanısı ile opere edilen 19 erkek ( % 73 ) ve 7’si kadın (%27) 26 hastaya 26 kez metastezektomi yapılmış olup bu hastalar retrospektif olarak gözden geçirilmiştir.Ortalama yaş 26.2 (6-75)idi. Tüm hastalarda primer odak kontrol altında ve vücudun başka bir bölgesinde metastaz yoktu. Hastaların tümü genel anestezi altında çift lümenli endotrakeal entübasyon ile opere edildiler. Hastaların rutin laboratuvar tetkiklerinin yanısıra Toraks HRCT’leri çekilmişti. Bulgular: Hastaların preoperatif tetkikleri neticesinde metastazların komplet rezeksiyonunun mümkün olabileceği düşünülmüştü. Tüm olgular posterolateral torakotomi insizyonu ile opere edildiler. Bilateral metastazlı hastalarda 3 hafta ara ile aşamalı torakotomi yapıldı. İki hastaya lobektomi ( %6.25) beş hastaya oniki girişim ile wedge rezeksiyon ( % 37.5) yapılırken diğer 18 girişimde ( % 56.2 ) koter ile nodül eksizyonu (nodülektomi) yapıldı. En sık histopatolojik tanılar; osteosarkom ( 7 hasta ) ve diğer yumuşak doku sarkomları ( 6 hasta ) idiBeş hastada (%19.2) metastazlar bilateral idi. Toplam 26 hastaya 32 cerrahi girişim yapıldı. Preoperatif dönemde Toraks HRCT ile yapılan değerlendirmede tespit edilen metastaz sayıları 1-5 arasında ortalama ( 2.20 ) iken, cerrahi olarak rezeke edilen metastaz sayıları 1-8 arasında ortalama ( 3.50 ) idi. Toraks HRCT 32 girişimden yalnız 2O’ sinde metastaz sayısını tam olarak saptayabilmişti ( % 62.5). Serimizde mortalite gözlenmezken, 2 olguda gözlenen uzamış hava kaçağı en önemli postoperatif komplikasyon nedeni idi. Hasta takiplerinde 4 hasta hariç tüm hastaların yaşadığı ve hastanemiz onkoloji polikliniğince takip edildikleri öğrenilmiştir. Uzun sağ kalıma sahip hastalarda nodül sayısının 4’den az olduğu ve hastalıksız geçen sürenin uzun olduğu saptanmıştır. Sonuç: Primer tümörün kontrol altında olduğu vucudun başka bir bölgesinde metastaz olmayan ve komplet rezeksiyon yapılabilen olgularda pulmoner metastazektominin sağ kalımı arttırdığı düşüncesindeyiz. NOT: İlk gönderilen abstrakta isimler hatalı olduğu için düzeltilmiş olan abstrakt bu şekildedir. 43 ER İ A K CİĞ N E Ğİ POSTER BİLDİRİLER N SE R LER ER 22-25 Haziran 2006 KA D II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi AKAD PRAGUE Bildiri No: P9 METASTATİK KÜÇÜK HÜCRELİ DIŞI AKCİĞER KANSERİNDE TEDAVİ SONUÇLARIMIZ Ş. Eskici, A. Yöney, Y. Batı, P. Çelik, T. Berber, C. Yıldırım, M. Ünsal S.B. Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Radyasyon Onkolojisi Kliniği, İstanbul Amaç: Metastatik küçük hücreli dışı akciğer kanserinde uygulanan tedavi modellerinin hayat kalitesine ve sağkalıma katkısının değerlendirilmesi. Gereç ve Metod: S.B. Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Kliniği’ ne 2002 yılında başvuran metastatik küçük hücreli dışı akciğer kanserli 85 olgu retrospektif olarak incelenmiştir. Sonuç: Hastalardan 11 tanesi kadın, 74 tanesi erkek olup, medyan yaş 58 (30-82) dir.Bunların 34 tanesi adenokarsinom, 29 tanesi epidermoid karsinom, 17 tanesi alt grup tayini yapılamamış küçük hücreli dışı akciğer kanseri ve 5 tanesi ise radyolojik olarak akciğer kanseri tanısı almıştır. 40 olgu başlangıçta parankim metastazı ile başvurmuş olup 15 tanesinde parankim metastazına eşlik eden diğer uzak metastazlar saptanmıştır. 31 olguda beyin ve diğer organ metastazları (21 tanesinde sadece beyin ), 21 olguda kemik ve diğer organ metastazları (11 sadece kemik), 12 olguda karaciğer ve diğer organ metastazları (6 olguda karaciğer), 12 olguda sürrenal ve diğer organ metastazları (6 olguda sadece sürrenal). Performansı uygun olan hastalarda başvuru sırasında öncelikli beyin ve kemik metastazı olanlara farklı fraksiyonlarda palyatif radyoterapi ve ardından farklı şemalarda kemoterapi,organ ve parankim metastazı ile başvuran hastalar ise 1.basamak tedavi olarak 2 ile 6 kür arasında kemoterapi uygulanmıştır. Radyoterapi alan beyin ve kemik metastazlı olgularda lokal başarısızlık tespit edilememiştir. Palyatif kemik ışınlaması sonrası ağrı palyasyonu çoğu hastada sağlanmıştır. Hiçbir olguda radyoterapi sonrası patolojik fraktür gelişmemiştir. Kemik metastazlı hastalarda 6 aylık sağkalım %71, 1 yıllık sağkalım %21’dir. Palyatif beyin ışınlaması yapılan hastalarda 6 aylık sağkalım %84, 1 yıllık sağkalım %39, 2 yıllık sağkalım %10’dur. Palyatif beyin ve kemik ışınlamalarında hastanın ağrı ve kibas bulgularının giderilmesi ile hayat kalitesi yükseltilmektedir ve bu sağkalıma da yansımaktadır. 44 II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi N SE R LER İ D ER KA N E Ğİ A K CİĞ ER AKAD 22-25 Haziran 2006 POSTER BİLDİRİLER PRAGUE Bildiri No: P10 SUPERİOR SULKUS TÜMÖRLERİNDE PREOPERATIF RADYOTERAPI VEYA KEMORADYOTERAPININ TEDAVIYE KATKISI 1 Fatma Şimşek , 1Ezel Erşen, 1Murat Akçıl, 2Adalet Demir, 1Kamil Kaynak 1 İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı, Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Araştırma ve Eğitim Hastanesi, Göğüs Cerrahisi Kliniği 2 Giriş ve Amaç: Süperior sulkus tümörlerinin (SST) tedavi yöntemleri hala tartışmalıdır. Bu çalışmada preoperatif radyoterapi ya da kamoradyoterapi sonrası cerahi uygulanmasının direkt cerrahi ile uygulamasıyla karşılaştırması yapıldı. Materyal Metod: 2002-2005 yılları arasında, SST tanısıyla cerrahi rezeksiyon uygulanan 11 olgu retrospektif olarak değerlendirildi. Olguların 10’u erkek, 1’i kadın, yaş ortalaması 56±9 (41-69) yıl idi. Olguların 5’ine doğrudan cerrahi, 6’ısına ise neoadjuvan (3 olgu KRT ve 3 olguda da RT) sonrası cerrahi yapıldı. Olguların 9’na lobektomi, 1’ine pnömonektomi ve 1’ine de geniş wedge rezeksiyon uygulandı. Bir olguda subklavian artere greft konuldu. Vertebra invazyonu olan 3 olguya da korpus wedge rezeksiyonu yapıldı. Postoperatif patoloji sonrası 3 olgu T3N0, 8 olgu da T4N0 idi. Bulgular: Tüm olguların komplet rezeksiyon oranı %72.4. Preoperatif neoadjuvan sonrası cerrahi yapılanlarda komplet rezeksiyon oranı % 83.3, doğrudan cerrahi yapılanlarda ise % 60 idi. Tüm olguların ortalama sağkalım süresi 23 ay, 3 yıllık sağkalımlar ise % 33 idi. Morbidite oranı %27 ve mortalite oranı % 9 olarak saptandı. Sonuç: Superior sulkus tümörlerinin optimal tedavisi preoperatif radyoterapi yada kemoradyoterapi sonrası cerrahidir. Preoperatif radioterapi ve kemoradyoterapi komplet rezeksiyon oranını artırmıştır. 1,2 1,0 ,8 Cum Survival ,6 ,4 ,2 0,0 0 SÜRVI 10 20 30 40 45 İ N E Ğİ A K CİĞ ER AKAD 22-25 Haziran 2006 POSTER BİLDİRİLER N SE R LER ER KA D II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi PRAGUE Bildiri No: P11 SINIRLI EVRE KÜÇÜK HÜCRELİ AKCİĞER KANSERİNDE TEDAVİ SONUÇLARIMIZ A. Yöney, Ş. Eskici, H.Akbörü, F. Yaman, M. Ünsal S.B. Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Radyasyon Onkolojisi Kliniği, İstanbul Amaç: Sınırlı evre küçük hücreli akciğer kanserinde tedavisinde standart yaklaşım 6 kür cisplatine dayalı kemoterapi ve erken dönemde yapılan radikal radyoterapidir. Ancak hasta ve klinik şartları nedeniyle bu standart tedavi çoğu kez yapılamamaktadır. Çalışmamızda standart tedaviyi alanlarla alamayanlar arasında lokal nüks ve sağkalım farkı incelenmiştir. Gereç ve Metod: S.B. Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Kliniği’ne 01.01.1999-11.07.2003 tarihleri arasında başvuran sınırlı evre küçük hücreli akciğer kanserli 130 olgu, tedavi sonuçları ve sağkalım açısından retrospektif olarak incelenmiştir. Sonuç: Hastaların 7 tanesi kadın (%5) 123 tanesi erkek (% 95) ve medyan yaş 58’dir (36-76). Hastalardan 92 (%71) tanesi 6 kür kemoterapi (cisplatin bazlı) almış olmalarına rağmen ancak 47 (%51) tanesine erken dönemde küratif radyoterapi (50Gy ve üstü) eklenmiştir. 45 (%49) hastaya daha düşük doz ve geç zamanda radyoterapi uygulanmıştır(Grup A). 6 kürden az kemoterapi alan 38 (%29) hastadan 17’sine (%45) küratif, 21’ine (%55) palyatif radyoterapi yapılmıştır (Grup B). Grup A’daki küratif radyoterapi yapılan 47 hastadan 10 (%21) tanesinde lokal nüks, 21 (%45) tanesinde uzak metastaz, 5 (%11) tanesinde ise uzak metastaz ve lokal nüks bir arada gelişmiştir. 45 palyatif radyoterapi alan hastanın 9 (%20) tanesinde lokal nüks, 22 (%49) tanesinde uzak metastaz, 5 (%11) tanesinde uzak metastaz ve lokal nüks tespit edilmiştir. Grup B’de 17 (%45) hasta küratif radyoterapi, 21 (%55) hasta palyatif radyoterapi almıştır. Küratif radyoterapi alan hastalarda hiç lokal nüks görülmezken; 7 (%41) tanesinde yalnız uzak metastaz gelişirken; palyatif radyoterapi alan 1 (%5) tanesinde lokal nüks, 11 (%52) inde uzak metastaz, 2 (%10) tanesinde uzak metastaz ve lokal nüks bir arada tespit edilmiştir. Grup A’da 1 yıllık sağkalım %50, 3 yıllık sağkalım %13 olarak hesaplanmıştır. Radikal radyoterapi yapılanlarda 1 yıllık sağkalım %51, 3 yıllık sağkalım %11 iken; palyatif ışınlananlarda 1 yıllık sağkalım %33, 3 yıllık sağkalım %9’dur. Grup B’de 1 yıllık sağkalım %34 olarak hesaplanmış ancak 3 yıl yaşayan hasta tespit edilememiştir. Tüm grup sağkalım açısından incelendiğinde 1 yıllık sağkalım %45, 3 yıllık sağkalım %9 olarak saptanmıştır. Radyoterapi dozunun farklılığı ile lokal yineleme farkı saptanamazken kemoterapiyi yetersiz alanlarda ve radyoterapi geciken ve düşük doz alanlarda sağkalım kötüleşmektedir. Bu nedenle tedavide kemoterapi uygun performanslı hastalarda mutlaka 6 küre tamamlanmalı ve radyoterapi erken dönemde radikal dozlarda eklenmelidir. 46 II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi İ N E Ğİ A K CİĞ ER AKAD 22-25 Haziran 2006 POSTER BİLDİRİLER N SE R LER D ER KA PRAGUE Bildiri No: P12 AKCİĞER KANSERİ HASTALARINDA SAPTANAN KOMORBİDİTELER Z. Yıldırım, S. Serbest, G. Aydın, S. Erturan, M. Yaman İstanbul Üniversitesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Akciğer kanseri hastalarında komorbid hastalık oranını saptamak amacıyla 2000-2005 yılları arasında kliniğimizde Akciğer Kanseri tanısı ile yatan 421 hasta taranmıştır.Bu tarama sonucunda hastaların %45,1(190)inde komorbid hastalık saptanmıştır.Bunların %13,81(58)ini hipertansiyon, %9,28(39)ini Tip 2 diabetes mellitus, %9,04(38)ünü iskemik kalp hastalığı, %1,66(7)sını astım broşiale ve %5,24(22)ünü kronik obstruktif akciğer hastalığı oluşturmaktadır.Hastalarımızda akciğer kanseri dışı malignite oranı %5,95(25)tir.Hastaların %0,96(4)sında derin ven trombozu, %0,24(1)ünde pulmoner tromboemboli saptanmıştır. Çalışma sonucunda toplumdaki kronik hastalık oranları ile akciğer kanserli hastalardaki kronik hastalık oranları birbiriyle uyumlu olarak saptanmıştır. 47 ER İ A K CİĞ N E Ğİ POSTER BİLDİRİLER N SE R LER ER 22-25 Haziran 2006 KA D II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi AKAD PRAGUE Bildiri No: P13 MALİGN PLEVRAL EFÜZYONLARDA TALK İLE PLÖRODEZİS Altuğ Koşar, Recep Demirhan, İrfan Sancaklı, Gökhan Hacıibrahimoğlu, Pınar Çağan, Bülent Arman Dr. Lütfü Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Göğüs Cerrahisi Kliniği, İstanbul Malign plevral efüzyon (MPE) primer ve metastatik malignitelerde sık rastlanan bir komplikasyondur. Plörodezisin amacı hastalarda tekrar sıvı birikiminin ve sıvı birikimine bağlı ortaya çıkan semptomların engellenmesidir. Ancak plörodezis için en iyi yöntemin hangisi olduğu hakkında fikir birliği yoktur. Ekim 2004 - Nisan 2006 tarihleri arasında MPE tanısı konulan 18 hastaya kliniğimizde talk ile plörodezis yapıldı. İki veya 8 gram talk 11 (%61.1) hastaya tüp torakostomi, 7 (%38.9) hastaya kateter vasıtası ile verildi. Hastaların 13’ü erkek, 5’i kadındı ve yaş ortalaması 54.8 (42-72) idi. Talk ile plörodesiz uygulandıktan ortalama 2.2 gün sonra hastaların göğüs tüpü veya kateteri çekildi. Bir hastada drenajın 150 cc. altına düşmemesi üzerine kateter çekilmeden önce 2. kez talk verildi. Bir hastada 15 gün sonra nüks görüldü ve tekrar kateter takılarak talk ile plörodezis yapıldı. Onaltı (%88.9) hastada tekrar sıvı birikimi gözlenmedi. Komplikasyon olarak hastaların 9’unda (%50) hafif veya orta derecede ağrı, 6’sında (%33.3) subfebril ateş görüldü. Sonuç olarak MPE’da talk ile plörodezisin, ucuz, uygulaması kolay, komplikasyon oranı düşük, ve başarı oranı yüksek bir yöntem olduğunu düşünüyoruz. 48 II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi İ N E Ğİ A K CİĞ ER AKAD 22-25 Haziran 2006 POSTER BİLDİRİLER N SE R LER D ER KA PRAGUE Bildiri No: P14 MALİGN PLEVRAL EFFÜZYONLARDA “DENVER” PLEUROPERİTONEAL SHUNT UYGULAMASININ ETKİNLİĞİ Hasan Akın, Hasan Volkan Kara, Deniz Sansar, Hüseyin Melek, Adalet Demir, Zeki Günlüoğlu, Aysun Ölçmen, Seyyid İbrahim Dinçer Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Giriş ve Amaç: Malign Plevral Effüzyon(MPE), çeşitli malignitelerin plevraya metastazı sonucu ortaya çıkan önemli bir morbidite nedenidir. Daha az invaziv tedavilere rağmen tekrarlayan effüzyon varlığında ya da akciğerin tam ekspanse edilemediği durumlarda pleuro-peritoneal shunt(PPS), önemli bir palyatif tedavi seçeneğidir. Hastalar ve Metod: 1995-2003 yılları arasında, kliniğimizde 7 MPE’li hastaya PPS uygulandı. Operasyonun morbiditesi, işlem sonrası shunt’ın etkinlik düzeyi ve etkin kaldığı süre ile sağkalım süresi hesaplandı. Bulgular: Hastaların 4’ü erkek, 3’ü kadın olup, yaş ortalaması 55 idi. Primer tümörler, olguların 3’ünde malign mezotelyoma, 2’sinde meme kanseri ve birer akciğer adenokarsinomu ile over kanseri idi. PPS endikasyonları, 5 olguda ekspanse olamayan akciğer, 2 olguda ise tedaviye dirençli tekrarlayan effüzyon idi. Peroperatif ve postoperatif komplikasyonla karşılaşılmadı ve hastalar ortalama 2 gün içinde taburcu edildi. Median sağkalım süresi 12,7 (3-36) ay olarak tespit edildi. Hastaların yaşamları süresince shunt’lar fonksiyone kaldı ve hiçbir hastada ek girişime ihtiyaç olmadı. 36. ayda takip etmekte olduğumuz hastanın da shunt’u fonksiyone olmaya devam etmektedir. Sonuç: PPS, diğer palyatif tedavi yöntemlerine rağmen tekrarlayan effüzyon varlığında ya da akciğerin ekspanse olamaması durumunda güvenle yapılabilecek etkin ve kolay bir palyatif cerrahi tedavi seçeneğidir. 49 ER İ A K CİĞ N E Ğİ POSTER BİLDİRİLER N SE R LER ER 22-25 Haziran 2006 KA D II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi AKAD PRAGUE Bildiri No: P15 PLEVRANIN SOLİTER FİBRÖZ TÜMÖRLERİ Oral Akın, Alpay Örki, Gökhan Hacıibrahimoğlu, Altuğ Koşar, Erdal Taşçı, Suat Patlakoğlu, Ayşe Ersev, Bülent Arman Heybeliada Sanatoryumu, Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Göğüs Cerrahisi Kliniği, İstanbul Giriş: Bu yazının amacı, plevranın soliter fibröz tümörlerinin klinik davranışlarını ve bu ender görülen tümörler için en uygun cerrahi yaklaşımı değerlendirmektir. Materyal ve Metod: Kliniğimizde 1997 ve 2004 yılları arasında tümör rezeksiyonu uygulanmış 6 hastanın kayıtlarını retrospektif olarak inceledik. Bulgular: Belirtilen süre içerisinde kliniğimizde, yaş ortalaması 42.3 olan altı hasta opere edildi ve hiçbirinde asbest maruziyeti mevcut değildi. Beş hastada tümöre bağlı semptomlar görüldü ve bir hasta, tamamen asemptomatikti. Tüm olgulara torakotomi uygulandı. Tümör, bir olguda paryetal, beş olguda ise visseral plevradan kaynaklanıyordu. Tüm hastalarda tümör, total olarak eksize edildi ve ortalama çap 14 cm idi. Postoperatif patolojileri; “ plevranın soliter fibröz tümörü” olarak rapor edildi. Tüm vakalarda komplet rezeksiyon elde edildi. Postoperatif mortalite veya major komplikasyon görülmedi ve ortalama 53.5 aylık takip süresince rekürrens gözlenmedi. Sonuç: Sonuç olarak: plevranın soliter fibröz tümörleri, ender neoplazmlardır ve dev boyutlara ulaşabilirler. Bu tümörlerin tedavisinde en uygun yaklaşım, cerrahi olarak komplet rezeksiyondur ve büyük çapa ulaşan kitlelerde, malign transformasyon olasılığı hep akılda tutulmalıdır. 50 II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi İ N E Ğİ A K CİĞ ER AKAD 22-25 Haziran 2006 POSTER BİLDİRİLER N SE R LER D ER KA PRAGUE Bildiri No: P16 ELEKTROKOTER VE BRONKOSKOPİK YÖNTEMLERLE TEDAVİ EDILEN ENDOBRONŞİAL LİPOMLU OLGU SUNUMU Sibel Yurt1, Levent Karasulu1, Sedat Altın1, A.Filiz Koşar1, Nur Ürer2 Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 1 Göğüs Hastalıkları Bölümü, 2Patoloji Bölümü, İstanbul Lipomlar, nadir görülen endobronşial tümörlerdir ve bronş obtrüksiyonuna bağlı ciddi parankimal hasar ve pnömonilere neden olurlar. Öksürük ve balgam çıkarma şikayeti ile hastanemize kabul edilen 76 yaşındaki bayan hastanın tansiyon arteryeli: 160/100, nabız: 92/dk, solunum sayısı:18/dk idi. Solunum sistemi oskültasyonunda sağ hemitoraksta solunum sesleri azalmış ve inspiryum başında raller işitiliyordu. Hemogramında lökosit sayısı:15500/mm3, Hgb:13g/dl, Hct:%37.9, kan gazı incelemesinde: pH: 7.44, pCO2:46.2 mmHg, pO2: 70 mmHg ölçüldü. Solunum fonksiyon testine uyum gösteremedi. Göğüs röntgenogramında sağ hemitoraksta volüm küçülmesi sol hemitoraksta konpansatris hiperinflasyon izlendi. Toraks BT’sinde sağ ana bronşta obliterasyon ve sağ akciğerde volüm küçülmesi ve mediastinal yapılarda sağ hemitoraksa yer değiştirme izlendi. Bronkoskopide sağ üst lobu ve intermedier bronşu tıkayan iki ayrı kitle lezyon izlendi. Alınan biopsilerin patolojik incelemesi lipomla uyumlu olarak geldi. Hastaya tekrar rijit bronkoskopi ile elektrokoterin snare tekniği ile her iki lezyon cıkarıldı ve geride kalan lezyonlara elektrokoter ve crioterapi yapıldı. Yaklaşık 3 hafta sonra hastaya kontrol bronkoskopisi yapıldı ve üst lob intermedier bronş orta ve alt lobun tamamen açık olarak izlendiği görüldü. Bu prosedürlerden ve uygulanan antibiotik tedavisinden sonra hastanın şikayetleri tamamen geriledi. Elektrokoter ve bronkoskopik yöntemlerle endobronşial lipom gibi tümörlerin başarıyla tedavi edilebileceğini vurgulamak amacıyla sunmayı uygun bulduk. 51 ER İ A K CİĞ N E Ğİ POSTER BİLDİRİLER N SE R LER ER 22-25 Haziran 2006 KA D II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi AKAD PRAGUE Bildiri No: P17 ELEKTROKOTER SNARE İLE REZEKE EDİLEN ENDOBRONŞİAL HAMARTOM OLGUSU Sedat Altın, Levent Karasulu, Levent Dalar, Erdoğan Çetinkaya, Nur Büyükpınarbaşılı Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, İstanbul 59 yaşında erkek hasta. Üç ay kadar önce nefes darlığı ve öksürük yakınmasıyla başvurduğu bir hastanede çekilen akciğer grafisinde sol total atelektazi saptanmış, burada bronkoskopi yapılmış. Bronkoskopide sol ana bronşu tamamen tıkayan ve trakea distal ucuna kadar uzanım gösteren kitle lezyonu izlenmesi üzerine kitleden biyopsi alınmış alınan biyopsinin tanısal olmaması nedeniyle hastanemize sevk edilmiş. Hastanemiz endobronşial tedavi ünitesinde sol ana bronşu tamamen tıkayan ve trakea alt uca uzanım gösteren lezyon elektrokoter snare ile dört parça halinde rezeke edildi. Rezeksiyon sonrası kitlenin sol alt lob posterobasal segment ağzından kaynaklandığı izlendi. Kitle tabanındaki rezidiv sahasına kriyoterapi yapılarak işlem sonlandırıldı. Alınan materyalin histopatolojik incelemesi hamartom olarak değerlendirildi. 52 ER İ A K CİĞ N E Ğİ POSTER BİLDİRİLER N SE R LER ER 22-25 Haziran 2006 KA D II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi AKAD PRAGUE Bildiri No: P18 MULTİBL NODÜLER VE KİSTİK PULMONER LEZYONLAR NEDENİYLE SAPTANAN BENİGN METASTATİK LEİOMYOMA OLGUSU Nevin Işık1, Sibel Yurt1, Burcu Arpınar1, Adnan Sayar2, Akif Turna2, Atilla Pekçolaklar2, Nur Ürer3, Filiz Koşar1, Atilla Gürses2 Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Tüberküloz Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 1 Göğüs Hastalıkları Kliniği, 2Göğüs Cerrahisi, 3Patoloji Birimi, İstanbul Pulmoner leiomyomlar alt solunum yolları benign tümörlerinin yaklaşık %2’sini oluştururlar. Küçük bronşların ve pulmoner damarların düz kasından veya düz kasların ektopik fokuslarından kaynaklanabilir. Düz kastan kaynaklanmayanlar primer uterin neoplastik hücrelerin kan damarları aracılığı ile akciğere ekilmesi sonucu gelişen metastatik benign tümörlerdir. Akciğerdeki düz kas prolifasyonlarının alışılmışın dışında olan iki tanesi benign metastatik leiomyomatoz ve ‘’(adeno)fibroleiomyomatous hamartoma’dır. Akciğer parankiminde radyolojik olarak metastatik lezyonları taklit eden multifokal multinodüler profilasyon oluşturabilirler. Çoğu hasta daha önceden uterusa ait düz kas hücre tümörü nedeniyle histerektomi olmuştur. Hastamız 39 yaşında 2 yıl önce leiomyoma nedeniyle TAH+USO operasyonu geçiren ve akciğerde saptanan multibl nodüler lezyonların da benign metastatik leiomyoma olarak tanısının konduğu bir olgudur. Olgu nadir görülen bir tümör ve nadir metastaz yapması nedeniyle sunulmuştur. Anahtar kelimeler: Benign metastatik leiomyoma, Pulmoner metastaz 53 ER İ A K CİĞ N E Ğİ POSTER BİLDİRİLER N SE R LER ER 22-25 Haziran 2006 KA D II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi AKAD PRAGUE Bildiri No: P19 GENİŞ ATRİUM İNVAZYONU OLAN T 4 AKCİĞER KANSERLİ BİR OLGUDA KALP AKCİĞER POMPASI EŞLİĞİNDE REZEKSİYON Tamer Okay, Bülent Aydemir, Oya U.İmamoğlu, Hakan Gerçekoğlu, Günseli Abay, Gökhan Güneren, Hakan İlter Dr.Siyami Ersek Göğüs Kalp ve Damar Cerrahi Merkezi, Göğüs Cerrahisi Kliniği, İstanbul Akciğer kanserlerinin tedavisinde rezektabilite önemli sorunlardan biridir. Gelişen teknikler ve yoğun bakım şartlarındaki iyileşmeler lokal ileri evre akciğer kanseri olgularında rezektabilite oranlarını artırmaktadır. 63 yaşında erkek hastada bir yıl önce başlayan öksürük şikayeti nedeniyle çekilen posteroanteriyor akciğer grafisinde sol akciğerde opasite saptandı. Olgunun toraks BT’sinde; solda karina düzeyinden başlayıp 17 cm'lik segment boyunca kaudale uzanım gösteren, hiler, parasternal yerleşimli dessendan aorta, sol pulmoner arter, sol atrium, özofagus ile sınırları net olarak ayırt edilemeyen (invazyon ?) yumuşak doku dansitesinde kitle lezyon izlendi. Fiberoptik bronkoskopi ile alınan punch biyopside küçük hücre dışı akciğer kanseri (NSCLCA) tanısı kondu. Yapılan transözofagial ekokardiyografide sol atriyum posterolateral duvarını invaze eden kitle gözlendi. Hastaya sol posterolateral torakotomi ile kalp akciğer pompası eşliğinde sol atrium rezeksiyonu, perikard ile atrial rekonstrüksiyon, sol pnömonektomi ve mediastinal lenfatik diseksiyon yapıldı. Postoperatif altıncı gün şifa ile taburcu edilen hastanın patolojik evresi T4N1M0 olarak belirlendi. Patolojik piyeste atrium iç yüzeyinin intakt olduğu izlendi. Dünyada bile sınırlı sayıda yapılan bu tip ameliyatların Türkiyedeki bu ilk örneği geniş atrium invazyonu nedeni ile sıklıkla inoperabl olarak değerlendirilen T 4 olguların kalp-akciğer pompasının kullanımı ile güvenle opere edilebileceğini göstermektedir. 54 II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi İ D N E Ğİ A K CİĞ ER AKAD 22-25 Haziran 2006 POSTER BİLDİRİLER N SE R LER ER KA PRAGUE Bildiri No: P20 TİROİD METASTAZI İLE SEYREDEN AKCİĞERDE MALİGN FİBROZ HİSTİOSİTOMALI OLGU SUNUMU Filiz Koşar1, Sibel Yurt1, Atilla Gürses2, Akif Turna2, Saadettin Çıkrıkçıoğlu1, Nur Ürer3 Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 1 Göğüs Hastalıkları Kliniği, 2Göğüs Cerrahisi Kliniği, 3Patoloji Bölümü, İstanbul Malign fibröz histiositoma yumuşak doku sarkomları arasında en sık görülenlerdir ancak toraks orjinliler nadiren görülürler ve tiroide metastazları da nadirdir. Öksürük şikayeti ile başvuran 59 yaşındaki bayan hastanın fizik muayenesinde bir özellik yoktu. Hemogram ve rutin biokimya bulguları normaldi. Solunum fonksiyon testinde: FVC:1.84 lt, FEV1:1.49 lt, FEV1/FVC: %81 idi. Kan gazı bulguları normaldi. Göğüs röntgenogramında solda hilusla iştirakli yaklaşık 5x4 cm ebadında kitle lezyon izlendi. Toraks BT’sinde sol akciğer üst lob bronşu komşuluğunda mediastinal yüzde mediastinal plevra komşuluğu olan ve mediastinal plevraya invazyonu bulunan yaklaşık 4x5 cm boyutta kitle lezyonu izlendi. Hastaya yapılan bronkoskopide üst lobdaki vegetan kitleden alınan biopsinin patolojik incelemesinde iğsi hücreli tümör olabileceği belirtildi ancak ileri yoruma gidilemedi. Lavaj ARB incelemesi negatif olarak raporlandı. Yapılan 2. bronkoskopide alınan biopsiden de tanı gelmeyince transtorasik iğne aspirasyonu yapıldı ve bol nekroz gelmesi üzerine rijit bronkoskopi ile tekrar biopsi alındı. Biopsinin patolojik incelemesinde tanıya yönelik bir sonuç elde edilemedi. Hasta tümör şüphesi ile tanı amaçlı cerrahi servisine sevk edildi ve mediastinoskopi yapılırken tiroide saptanan lezyondan alınan biopsi malign fibroz histiositoma ile uyumlu geldi, mediastinal lenf bezlerinde metastaz yada spesifik bir tanıya yönelik bulgu saptanmadı. Sol üst lobektomi yapılan hastanın patolojik tanısı malign fibröz histiositoma olarak raporlandı. Operasyondan sonra radyoterapi yapılan hastanın takibinin 2. senesinde tiroidde multipl nodüller saptanması üzerine total tiroidektomi yapıldı ve nodüllerin patolojik incelemesi malign fibröz histiositoma ile uyumluydu. 55 ER İ A K CİĞ N E Ğİ POSTER BİLDİRİLER N SE R LER ER 22-25 Haziran 2006 KA D II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi AKAD PRAGUE Bildiri No: P21 ÇOCUKTA AGRESİF SEYİRLİ MALİGN PERİFERİK SİNİR KILIFI TÜMÖRÜ: VAKA TAKDİMİ Zeki Günlüoğlu, Hasan Volkan Kara, Adalet Demir, Nur Büyükpınarbaşılı, Sedat Altın, Seyyid İbrahim Dinçer Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, İstanbul Nörojenik tümörler, hem çocuklar hem yetişkinlerde mediastinal tümörlerin en sık nedenleridirler. Çocuklarda yaklaşık yarısı malign karakterlidir. Kliniğimizde, dev anterior-superior mediasten lokalizasyonlu tümörü bulunan 14 yaşındaki hastaya diğer işlemlerle tanı elde edilemediği için tanısal amaçlı torakotomi uygulandı. Dev kitle, makroskopik rezidü kalmaksızın çıkarıldı. Malign sinir kılıfı tümörü olarak tanı konan hasta, erken dönemde kemo-radyoterapiye yönlendirildi. Postoperatif birinci ayda, mediasteni karşıya iten ve trakeada ileri derecede daralmaya neden olan kitle saptandı. Kemoterapisine devam edilmesini sağlamak üzere trakeal stent uygulaması denenen hasta, 2. ayda, solunum yetmezliği nedeniyle kaybedildi. Nadir rastlanan bu tümörün agressif seyrini hatırlatmak üzere, bu dev torasik kitleli hastayı takdim ediyoruz. 56 A K CİĞ ER İ N E Ğİ POSTER BİLDİRİLER N SE R LER ER 22-25 Haziran 2006 KA D II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi AKAD PRAGUE Bildiri No: P22 İNTERKOSTAL SİNİRDEN KAYNAKLANAN SCHWANNOMA OLGUSU Koray Dural, Bülent Koçer, Nesimi Günal, Dilşat Yıldırım, Gültekin Gülbahar, Ünal Sakıncı Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Göğüs Cerrahisi Kliniği Olgu Sunumu: Schwannoma’lar sinir kılıfından veya schwann hücrelerinden köken alan sıklıkla soliter, kapsüle , asemptomatik lezyonlardır. Toraks içindeki lezyonların büyük çoğunluğu mediastinum içinde yer alırken nadir olarak interkostal sinirden kaynaklanır. Sırt ağrısıyla başvuran ve interkostal shwannoma nedeniyle cerrahi uygulanan 26 yaşında bir erkek hasta literatür bilgileri eşliğinde sunuldu. 3 yıldan beri göğüs sağ yan duvarı 9-10. kot seviyesinde hassasiyet ve şişlik tarifleyen 26 yaşındaki erkek hastanın fizik muayenesinde 9-10. kot ile orta aksiler hat kesişiminde hassasiyet ve belirgin olmayan şişlik gözlendi. Akciğer grafisinde belirgin patoloiisi bulunmayan hastanın toraks bilgisayarlı tomografisinde (BT) sağ 10. interkostal aralıkta uzun kenarı yaklaşık 10 santimetre büyüklüğünde soliter lezyon mevcuttu (Resim 1). Mini torakotomi kesisi ile interkostal sinirden kaynaklanan intratorasik ekstraplevral kapsüle lezyon parietal plevra açılmadan basit olarak enükliye edildi (Resim 2). Operasyon sonrası problemi olmayan hastanın takibinde ağrıları kayboldu. Patoloji nörilemmoma (schwannoma) olarak rapor edildi. Göğüs duvarında analjeziklere dirençli ağrı bulunan hastalarda interkostal sinirden kaynaklanan lezyonlar akla getirilmelidir. Radyoloik olarak tespit edilip benign karakterler taşıyan lezyonlarda kitlenin basit olarak rezeksiyonu tam şifa sağlar. Prognoz son derece iyidir ve nüks nadirdir. 57 A K CİĞ ER İ N E Ğİ POSTER BİLDİRİLER N SE R LER ER 22-25 Haziran 2006 KA D II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi AKAD PRAGUE Bildiri No: P23 AKUT SOLUNUM YETMEZLİĞİNE NEDEN OLAN KİTLE LEZYONU: DEV SCHWANNOMA. Oryal Erdik, Turgut Işıtmangil, Şaban Sebit, Habil Tunç GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi, Göğüs Cerrahisi Servisi, İstanbul Giriş: Schwannoma, mediastinal nörojenik tümörler içerisinde en çok bilinenidir. Genellikle benign karakterde olup yavaş büyüme eğilimindedirler. Sıklıkla spinal sinir kökünden çıkar ve torasik sinirle ilişkisi yoktur. Bu çalışmada akut solunum yetmezliği ile reanimasyon servisinde entübe vaziyette radyolojik olarak tespit edilen ve ameliyatına karar verilen kitle lezyonu nedeniyle, dev schwannomalar ile ilgili yapılmış çalışmaların sonuçlarının değerlendirilmesi amaçlandı. Materyal ve Metod: Olgu 63 yaşında kadın olup, ileri derecede obezite dışında başka hastalığı bulunmamakta idi. Bulgular: Akut solunum yetmezliği nedeniyle ambulansla getirilen, 150 kg ağırlığındaki olgu acil servisde endotrakeal entübasyonu takiben reanimasyon servisine yatırılarak mekanik ventilasyon tedavisine başlandı. Etyolojik faktörler araştırılırken radyolojik olarak akciğer PA grafide ve sonrasında çekilen toraks BT’de sağ hemitoraksda alt lob posteriomedialde alt lobun atelektazisine neden olan, diafragma ile sıkı ilişkili 13x12x12 cm boyutlarında dev kitle lezyonu saptandı. 3 gün boyunca mekanik ventilasyon tedavisine rağmen solunum yetmezliği devam eden hastaya acil ameliyat yapılmasına karar verildi. Sağ anterolateral torakotomi ile dev kitle eksizyonu ameliyatı uygulandı. Postoperatif tanısı Schwannoma ile uyumlu geldi. Sonuç: Schwannoma genellikle benign karakterde kabul edilmektedir ve yavaş büyümesi nedeniyle geç semptom vermektedir. Ancak bazen de bizim olgumuzda olduğu gibi; dev boyutta olup basıya bağlı akut solunum yetmezliğine neden olan kitlelerde preoperatif hazırlık süresinin hızlı bir şekilde tamamlandığı cerrahi prosedürlerin uygulanmasının gerekebileceği unutulmamalıdır. Anahtar Kelimeler: Schwannoma, mediastinal nörojenik tümörler. 58 II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi İ N E Ğİ A K CİĞ ER AKAD 22-25 Haziran 2006 POSTER BİLDİRİLER N SE R LER D ER KA PRAGUE Bildiri No: P24 MEDİASTİNAL HEMANJİOPERİSİTOMA: OLGU SUNUMU Fatma Şimşek , Ezel Erşen, Murat Akçıl, Kamil Kaynak İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı Hemanjioperisitoma kapiller perisit hücrelerinden gelişen çok nadir bir sarkomdur. Sıklıkla kalça ve retroperitoneal bölgedeki yumuşak dokularda lokalizedir. Pulmoner tutulum çok nadirdir . Karmaşık histolojik yapısından dolayı diğer sarkomlarla karışabilir. Patolojik olarak, tümör hücrelerinin vaskülaritesi ve etrafındaki peritheliomatoz yapılarıyla tespit edilir . En iyi tedavi şekli cerrahi olmakla birlikte tümörün aşırı vaskülarizasyonu cerrahi mortaliteyi arttırmaktadır . 35 yaşında erkek hasta, boynunun sol tarafında şişlik ve nefes darlığı şikayeti ile başvurdu. Fizik muayenede solda tiroid ile uyumlu bölgede inferior sınırı tespit edilemeyen palpable yumuşak kıvamda kitle mevcuttu. Toraks BT’de, üst-ön mediasten yerleşimli, 65mmx60mm çaplarında ve boynuna kadar uzanan kitle saptandı. Boyunda biopsi esnasında hemoraji nedeniyle bopsi yapılamadı. Tanı için yapılan mediastinotomide kitlenin hemorajik ve kanamalı bir kitle olduğu görüldü ve biopsi yapıldı. Patoloji sonucu anjiomatöz karakterde selim tümör olarak rapor edildi. Yapılan anjiografisi sonucunda kitlenin tiroservikal trunkus ve sol eksternal karotis arterden beslendiği saptandı.Hemorajik bir kitle olduğu için embolizasyon yapıldı. Embolizasyondan sonra kolinar ve mediansternotomi ile kitle çıkartıldı. Operasyon esnasında kanamanın olmadığı ve hastanın embolizasyonda fayda görüldüğü görüldü. Post operatif patoloji hemanjio perisitoma olarak rapor edildi. Hemanjioperisitoma kapiller perisit hücrelerinden gelişen çok nadir bir sarkomdur. Prognozu değişkendir ve göğüs semptomları, tümör büyüklüğünün 8 cm’den fazla olması, plevral ve bronşiyal duvar invazyonu, büyük hücreli tümör olması ve mikroskopide her 10 sahada 3` den fazla mitoz aktivitesinin saptanması kötü prognoz işaretleridir Tedavide esas olan tümör dokusunun geniş, normal akciğer dokusu ile beraber çıkarılmasıdır. 59 II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi İ D N E Ğİ A K CİĞ ER AKAD 22-25 Haziran 2006 POSTER BİLDİRİLER N SE R LER ER KA PRAGUE Bildiri No: P25 NÜKSEDEN MEDİASTİNAL LİPOSARKOM Habil Tunç1, Turgut Işıtmangil1, Rauf Görür1, Oryal Erdik1, Şaban Sebit1, Nurettin Yiyit1, Fatih Candaş1, Sefa Selçuk1, B.Ali Özuslu1, Oğuzhan Okutan2, Şükrü Yıldırım3 GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi, 1 Göğüs Cerrahisi Servisi, 2Göğüs Hastalıkları Servisi, 3Patoloji Servisi, İstanbul. Mediastinal liposarkomlar adipoz dokudan köken alan mezenkimal tümörlerdir. En sık geliştiği kompartman posterior mediastendir. Lokal invazyon eğilimi gösteren bu tümörlerin rezeksiyonundan sonra hastaların yarısında lokal nüksler gelişmektedir. Çalışmamızda nükseden mediastinal liposarkomlu bir olgunun çok nadir görülmesi nedeniyle sunulması amaçlandı. Özgeçmişinde 12 yıl önce mediastinal kitle nedeniyle 2 sağ ve bir sol torakotomi operasyonu hikayesi bulunan 42 yaşındaki erkek hastanın mediasteninde bulunan yaklaşık 30 cm çapındaki dev kitle lezyonu 2003 yılında kliniğimizde yapılan sağ torakotomi insizyonu ile tümüyle rezeke edilmişti. Kitlenin patoloji raporunda iyi differansiye liposarkom sonucu gelmişti. Operasyondan 3 yıl sonraki kontrol muayenesinde toraks BT ile mediastende özefagusu çevreleyen kitle lezyonu saptanması üzerine hastaya sağ torakotomi yapılarak 7x6x6 cm boyutlarındaki multilobüler yapıdaki kitle lezyonu tümüyle rezeke edildi. Kitlenin patoloji raporunda liposarkom sonucu geldi. Mediastinal liposarkomlarda seçilecek tedavinin komple cerrahi eksizyon olduğunu, komple rezeksiyon yapılamayan hastalarda veya nükseden olgularda adjuvan kemoterapi ve/veya radyoterapi uygulanması gerektiğini düşünmekteyiz. 60 ER İ A K CİĞ N E Ğİ POSTER BİLDİRİLER N SE R LER ER 22-25 Haziran 2006 KA D II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi AKAD PRAGUE Bildiri No: P26 İNTRATORASİK GANGLİONÖROMA Turgut Işıtmangil1, Habil Tunç1, Şaban Sebit1, Rauf Görür1, Oryal Erdik1, Akın Yıldızhan1, Orhan Türken2, Sefa Selçuk1, Şükrü Yıldırım3 GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi, 1 Göğüs Cerrahisi Servisi, 2Tıbbi Onkoloji Servisi, 3Patoloji Servisi, İstanbul. Otonom sinir sistemi tümörlerinin tam olgunlaşmış tipini oluşturan ganglionöromalar, genellikle paravertebral sulkustan kaynaklanan büyük, sert kıvamda, düzgün sınırlı ve kapsüllü benign tümörlerdir. Bu tümörler olgun Schwann hücrelerinin, kollagen dokunun ve ganglion hücrelerinin özgün bir karışımını içermektedir. Çalışmamızda posterior mediastenden köken alan ve sol hemitoraksa doğru büyüme gösteren ganglionöromalı bir olgunun nadir görülmesi nedeniyle sunulması amaçlandı. Yaklaşık 5 yıldır nefes darlığı şikayeti bulunan yirmi bir yaşındaki erkek hastanın radyolojik incelemesi sonucunda sol hemitoraksta yer alan ve posterior mediasten ile inen aorta komşuluğunda olan dev bir kitle lezyonu saptandı. Hastaya yapılan sol posterolateral torakotomi insizyonu ile 15x11x8 cm boyutlarındaki solid kitle lezyonu bütünüyle eksize edildi. Kitlenin patoloji raporunda ganglionöroma sonucu gelmesi üzerine hastamız takip programına alındı. Olgumuzun nadir görülen ganglionöromanın daha iyi tanınmasına yardımcı olacağına inanmaktayız. 61 II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi İ N E Ğİ A K CİĞ ER AKAD 22-25 Haziran 2006 POSTER BİLDİRİLER N SE R LER D ER KA PRAGUE Bildiri No: P27 SOL PARAKARDİYAK KİTLELERİN AYIRICI TANISINDA MATÜR KİSTİK TERATOM Hatice Eryiğit, Şenol Ürek, Alpay Örki, Ferda Aksoy, Cemal Asım Kutlu Süreyyapaşa Göğüs ve Kalp-Damar Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Mediastinal kitleler içinde en sık görülen tümörler timoma, lenfoma, germ hücreli ve nörojenik tümörlerdir. 37 yaşındaki bayan hastanın üç aydır nonprodüktif öksürük şikayeti mevcuttu. Radyolojik olarak sol parakardiyak yerleşimli ve kalp sınırlarını silen, düzgün konturlu, hemitoraksın yarısından fazlasını kaplayan homojen opazite izlenmekteydi. Rutin kan ve idrar tetkikleri normaldi. Fiberoptik bronkoskopide endobronşiyal lezyon yoktu. Mediastinal kitle median sternotomi ile ekstirpe edildi ve patolojisi Matür Kistik Teratom olarak raporlandı. Büyük boyutlardaki teratomlar plevra ya da perikarda perfore olabilir ve yaşamı tehdit eden komplikasyonlara yol açabilir. Bu yüzden en kısa sürede cerrahi rezeksiyon uygulanmalıdır. 62 A K CİĞ ER İ N E Ğİ POSTER BİLDİRİLER N SE R LER ER 22-25 Haziran 2006 KA D II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi AKAD PRAGUE Bildiri No: P28 ATİPİK YERLEŞİMLİ DEV ATİPİK KARSİNOİD TÜMÖR Halil Çiftçi1, Alpay Örki1, Erdal Taşçı1, Aynur Yılmaz2, Cemal Asım Kutlu1 Süreyyapaşa Göğüs ve Kalp Damar Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 1 Göğüs Cerrahisi Kliniği, 2 Patoloji Kliniği, İstanbul Bronşial karsinoid tümörler akciğer tümörlerinin %1 ni oluşturmaktadır. Atipik karsinoid tümörler ise karsinoid tümörlerin %10 unu oluşturmaktadır. Atipik karsinoid tümörler agresif davranış gösteren malign histolojik yapıda tümörlerdir. Olgumuz 43 yaşında bayan hasta, göğüs ağrısı şikayeti mevcut. Bilgisayarlı tomografide sağ akciğer alt alanda alt lobu tamamen atelektaziye uğratan, yer yer kalsifikasyonlar içeren 12x15 cm ebadın da düzgün sınırlı, invazyon göstermeyen kitle mevcut. Rutin kan ve idrar biyokimyasında özellik yok. Fiber optik bronkoskopi ve trans-torasik iğne aspirasyonunda tanı elde edilememesi üzerine torakotomi yapılıyor. Kitle üzerindeki vasküler yapılardan masif kanama olması nedeniyle işlem sonlandırılıyor. Bronşiyal arter embolizasyonu sonrası ikinci torakotomi yapılıyor. Masif kanama nedeniyle işlem sonlandırılıyor. Bu haliyle kliniğimize başvuran hastaya PET-CT, BTanjiografi yapıldı. BT-anjiografide kitlenin internal torasik arter, tortiöz seyirlibronşiyal arterler ve abdominal aortadan kaynaklanan subdiyafragmatik arterler saptandı (sekestrasyon). Hastanın operable olduğuna karar verildi. Daha iyi eksplörasyon sağlayacağı düşünülerek parsiyel sternotomi+anterior torakotomi insizyonu ile girilerek sağ alt lobektomi+kitle ekstirpasyonu yapıldı. Postoperatif komplikasyonu olmayan hasta 3. gün şifa ile taburcu edildi. Postoperatif patolojisi “atipik karsinoid tümör+” olarak rapor edildi. Sonuç olarak atipik karsinoid tümörlerde en uygun tedavi cerrahi rezeksiyondur. Detaylı literatür araştırmamıza rağmen olgumuzda olduğu gibi dev boyutlarda atipik karsinoid olgularının nadir olması nedeniyle sunmayı uygun bulduk. 63 II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi A K CİĞ S8-B P19 S6-B, P6 S9-A S1-A P7, P11 P10, P24 S8-B S3-B, P4, P14 P3, P15 P27 S1-B, P2 P16, P17, P21 S3-A, S6-A, P3, P8, P13, P15 P18 S5-B, P1, P2 S2-A, P19 S9-B, P12 S6-B S10-B, P7 B S2-B, P5 S1-A S4-B S7-B, P9 S2-B, P5 P6 S4-A P9 S9-A S4-A S5-A, P17, P21 C P25 Ç ÇAĞAN, Pınar ÇAĞLAR, Hale ÇAMSARI, Güngör ÇAYLAK, Hasan ÇELİK, P ÇETİNKAYA, Erdoğan ÇETİNTAŞ, SK ÇİFTÇİ, Halil ÇIKRIKÇIOĞLU, Sadettin S6-A, P3, P8, P13 S8-B S2-B, P5 S7-A P9 P17 S6-B P28 S1-B, S5-B, P1, P2, P20 D DAKAK, Mehmet DALAR, Levent 64 N E Ğİ A CANDAŞ, Fatih ER İNDEKS BAKAN, Nur Dilek BAKIR, Kemal BAŞER, Sevin BATI, Y BAYRAM, Mehmet BAYRAM, S BAYSUNGUR, Volkan BERBER, T BİLİR, Ayten BÜKESOY, Haluk BÜYÜKPINARBAŞILI, Nur İ AKAD 22-25 Haziran 2006 ABACIOĞLU, Ufuk ABAY, Günseli ADIM, SB AK, İlknur AKAR, Erkan AKBÖRÜ, H AKÇIL, Murat AKGÜN, Züheyla AKIN, Hasan AKIN, Oral AKSOY, Ferda AKYÜZ, Çiğdem ALTIN, Sedat ARMAN, Bülent ARPINAR, Burcu ARTAN, D.Ebru AYDEMİR, Bülent AYDIN, Günay AYGÜN, S AYKANAT, A N SE R LER D ER KA S7-A P17 II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi N SE R LER İ D N E Ğİ A K CİĞ ER ER KA AKAD 22-25 Haziran 2006 İNDEKS DEMİR, Adalet DEMİRBAĞ, Hatice DEMİRHAN, Recep DİNÇER, S.İbrahim DOĞUSOY, Ilgaz DÖNER, Egemen DURAL, Koray DURMAZ, Ayşin S5-A, S3-B, P4, P10, P14, P21 S2-A S3-A, S6-A, P3, P8, P13 S5-A, S3-B, P4, P14, P21 S2-A S9-A S10-A, P22 S1-B, S5-B, P1 E EAPEN, GA ELBEYLİ, Levent EPÖZTÜRK, Kürşat ERCAN, İ ERDİK, Oryal ERGENE, Gökhan EROLÇAY, Hülya ERSEV, Ayşe ERŞEN, Ezel ERTURAN, Serdar ERYİĞİT, Hatice ESKİCİ, Şükran S4-B S1-A S1-B, S5-B, P1 S6-B P23, P25, P26 S4-A S9-B P15 P10, P24 S9-B, P12 P27 S7-B, S10-B, P7, P9, P11 G GEBİTEKİN, C GENÇ, Onur GERÇEKOĞLU, Hakan GÖKÇE, Mertol GÖRÜR, Rauf GÖZÜBÜYÜK, Alper GÜLBAHAR, Gültekin GÜNAL, Nesimi GÜNEREN, Gökhan GÜNLÜOĞLU, M.Zeki GÜR, Aygün GÜRKÖK, Sedat GÜRSES, Atilla S6-B, P6 S7-A P19 S4-A P25, P26 S7-A S10-A, P22 P22 S2-A, P19 S3-B, P4, P14, P21 S2-B, P5 S7-A S5-A, S8-A, P18, P20 H HACIİBRAHİMOĞLU, Gökhan S6-A, P3, P8, P13, P15 HALEZEROĞLU, Semih S4-A I IŞIK, A.Feridun IŞIK, Nevin IŞITMANGİL, Turgut S1-A P18 P23, P25, P26 İ İLTER, M.Hakan İMAMOĞLU, Oya U. İNTEPE, Yavuz Selim S2-A, P19 S2-A, P19 P2 J JIMENEZ, CA S4-B 65 II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi A K CİĞ P4, P14, P21 S1-B, S5-B, P1 P16, P17 P8 S6-B S7-A S9-A P10, P24 P5 S4-B S1-B, S5-B, P1, P2 S10-A S1-B, P2 S10-A, P22 P16, P18, P20 S6-A, P3, P8, P13, P15 P6 S6-B P6 P27, P28 P7 L S4-B M S3-A S3-B S5-A, S3-B, P14 S1-A S8-A S4-B S5-B O OKAY, Tamer OKUR, Erdal OKUTAN, Oğuzhan ONN, A P19 S4-A P25 S4-B Ö ÖLÇMEN, Aysun ÖRKİ, Alpay ÖZKAN, Alper ÖZKAN, Gülcihan ÖZKAN, L ÖZSULU, B.Ali ÖZTÜRK, A ÖZTÜRK, Erman B. ÖZYURT, Hayati 66 N E Ğİ K MAYADAĞLI, Alpaslan MEDETOĞLU, Barış MELEK, Hüseyin METEROĞLU, Fatih METİN, Muzaffer MORICE, RC MUTLU, Naciye ER İNDEKS LIN, E İ AKAD 22-25 Haziran 2006 KARA, Hasan Volkan KARADELİ, Tunç KARASULU, Levent KARGI, Bülent KARTAL, C KAVAKLI, Kuthan KAYA, Tamer KAYNAK, Kamil KENDİRLİHAN, Reşat KEUS, L KIYIK, Murat KOCAKEL, Mahmut KOÇAK, Begüm KOÇER, Bülent KOŞAR, A.Filiz KOŞAR, Altuğ KURT, E KURT, M KURT, S KUTLU, Cemal Asım KÜÇÜK, A N SE R LER D ER KA S3-B, P4, P14 P15, P27, P28 S3-A S2-B, P5 S6-B, P6 P25 P6 S10-A S1-B, S5-B, P1, P2 II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi N SE R LER İ D N E Ğİ A K CİĞ ER ER KA AKAD 22-25 Haziran 2006 İNDEKS P PATLAKOĞLU, Suat PEKÇOLAKLAR, Atilla P15 S5-A, S8-A, P18 S SAKINCI, Ünal SALİHOĞLU, Tamer SANCAKLI, İrfan SANSAR, Deniz SAPMAZ, Ersin SARIHAN, S SAYAR, Adnan SAYILGAN, Cem SEBİT, Şaban SELÇUK, Sefa SERBEST, S SEVİLGEN, Gökçen SHANNON, VR SİVRİKOZ, M.Cumhur S10-A, P22 S9-B S6-A, P3, P8, P13 P4, P14 S7-A S6-B, P6 S5-A, S8-A, P18 S9-B P23, P25, P26 P25, P26 P12 S4-A S4-B S9-A Ş ŞANLI, Rauf ŞİMŞEK, Fatma S1-A P10, P24 T TAŞÇI, Erdal TEKE, F TİGİN, Hüseyin Cem TULAY, M.Cumhur TUNÇ, Habil TUNÇÖZGÜR, Bülent TURNA, Akif TUTAR, Mehmet TÜRKEN, Orhan P15, P28 S10-B S1-B, S5-B, P1, P2 S9-A P23, P25, P26 S1-A S5-A, S8-A, P18, P20 S2-B, P5 P26 Ü ÜNSAL, M ÜREK, Şenol ÜRER, Nur S7-B, S10-B, P7, P9, P11 P27 S8-A, S5-B, P16, P18, P20 Y YAMAN, F YAMAN, Mustafa YILDIRIM, C YILDIRIM, Dilşat YILDIRIM, Erkan YILDIRIM, Mehmet YILDIRIM, Şükrü YILDIRIM, Z YILDIZHAN, Akın YILMAZ, Aynur YİYİT, Nurettin YÖNEY, Adnan YURT, Sibel YÜCEL, Orhan P11 S9-B, P12 P9 P22 S10-A S2-A P25, P26 P12 P26 P28 P25 S7-B, S10-B, P7, P9, P11 P16, P18, P20 S7-A 67 II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi N SE R LER İ D N E Ğİ A K CİĞ ER ER KA AKAD 22-25 Haziran 2006 FİHRİST Ön kapak içi AKAD YÖNETİM KURULU MEKTUBU 01 KONGRE KURULLARI 02 YURTDIŞI DAVETLİ KONUŞMACILAR 03 PROGRAMA GENEL BAKIŞ 04 22 HAZİRAN 2006 PERŞEMBE BİLİMSEL PROGRAM 05 22 HAZİRAN 2006 PERŞEMBE BİLİMSEL PROGRAM 06 23 HAZİRAN 2006 CUMA BİLİMSEL PROGRAM 07 24 HAZİRAN 2006 CUMARTESİ BİLİMSEL PROGRAM 08 25 HAZİRAN 2006 PAZAR BİLİMSEL PROGRAM 09 - 12 KONGRE HAKKINDA BİLGİLER 13 STAND ALANI 14 FİRMA BİLGİLERİ 15 - 63 SÖZLÜ ve POSTER BİLDİRİLER 64 - 67 İNDEKS 68 FİHRİST Arka kapak içi SPONSORLAR İ N E Ğİ A K CİĞ ER N SE R LER ER 22-25 Haziran 2006 KA D II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi AKAD SPONSORLAR KATKILARINDAN DOLAYI TEŞEKKÜR EDERİZ. ONKOLOJ‹ Basılı malzemelere katkılarından dolayı teşekkür ederiz. N SE R LER İ D N E Ğİ A K CİĞ ER ER KA AKAD AKAD Akci¤er Kanserleri Derne¤i II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresi 22 - 25 Haziran 2006 Tan›t›m – Organizasyon Organisation Congress Travel OCT Turizm ve Seyahat Acentası Meşrutiyet Mah. Büyükdere Cad. Balçık Tarlası Sok. Tanlı Han No:1 Kat:7 Şişli 34360 İstanbul Tel: 0212 291 15 05 pbx Faks: 0212 246 46 16 E-posta: [email protected]
Benzer belgeler
Duyuruya Ulaşmak İçin Tıklayınız
Panel IV
Küçük hücreli ve nöroendokrin tümörler
Oturum Başkanları
Çiğdem Papilla
Dilek Yılmazbayhan
Konuşmacılar
Patoloji
Büge Öz
Radyasyon Onkolojisi
Fazilet Öner Dinçbaş
Medikal Onkoloji
Faruk Ta...