çağdaş türk ve dünya tarihi 1
Transkript
çağdaş türk ve dünya tarihi 1
T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI AÇIK ÖĞRETİM OKULLARI AÇIK ÖĞRETİM LİSESİ - MESLEKİ AÇIK ÖĞRETİM LİSESİ ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 DERS NOTU YAZAR Çetin SUNGUR ANKARA 2015 MEB HAYAT BOYU ÖĞRENME GENEL MÜDÜRLÜĞÜ YAYINLARI AÇIK ÖĞRETİM OKULLARI DERS NOTLARI DİZİSİ Copyright © MEB Her hakkı saklıdır ve Millî Eğitim Bakanlığına aittir. Tümü ya da bölümleri izin alınmadan hiçbir şekilde çoğaltılamaz, basılamaz ve dağıtılamaz. Yazar : Çetin SUNGUR Grafik : Hatice DEMİRER Kapak : Güler ALTUNÖZ İÇİNDEKİLER 1. ÜNİTE XX. YÜZYIL BAŞLARINDA DÜNYA A. I. DÜNYA SAVAŞI VE SONUÇLARI _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 11 B. SOVYET SOSYALİST CUMHURİYETLER BİRLİĞİ (SSCB), ORTA ASYA ‘DAKİ TÜRK DEVLET VE TOPLULUKLARI_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 14 C. ORTA DOĞU’NUN YENİ YÜZÜ: MANDACILIK _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 18 D. UZAK DOĞU’DA YENİ BİR GÜÇ: JAPONYA_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 21 E. 1929 DÜNYA EKONOMİK KRİZİ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 23 F. İKİ SAVAŞ ARASI DÖNEMDE AVRUPA_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 24 G. İKİ SAVAŞ ARASI DÖNEMDE DÜNYA _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 29 H. ATATÜRK DÖNEMİ TÜRK DIŞ POLİTİKASI _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 30 NELER ÖĞRENDİK? _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 35 ETKİNLİK _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 36 1.ÜNİTE DEĞERLENDİRME SORULARI_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 38 2 .ÜNİTE II.DÜNYA SAVAŞI A.YENİ BİR SAVAŞA DOĞRU _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 45 B. SAVAŞ YILLARI _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 50 C. BARIŞA DOĞRU_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 57 D. SAVAŞIN ETKİLERİ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 63 E. SAVAŞ YILLARINDA TÜRKİYE _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 65 NELER ÖĞRENDİK? _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 71 ETKİNLİK _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 72 2.ÜNİTE DEĞERLENDİRME SORULARI_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 74 3. ÜNİTE SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ A.BLOKLARIN KURULUŞU _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 82 B. PAYLAŞILAMAYAN ORTA DOĞU_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 90 C. UZAK DOĞU’DA ÇATIŞMA_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 93 D. ASYA VE AFRİKA’NIN KURTULUŞU _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 97 E. SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİNDE TÜRKİYE _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 99 F. SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİNDE DÜNYA _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 105 NELER ÖĞRENDİK? _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 107 ETKİNLİK _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 109 3.ÜNİTE DEĞERLENDİRME SORULARI_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 111 ETKİNLİK VE DEĞERLENDİRME SORULARININ CEVAP ANAHTARI _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 115 SÖZLÜK_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 117 KRONOLOJİ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 121 KAYNAKÇA_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _ 123 1. ÜNİTE XX. YÜZYIL BAŞLARINDA DÜNYA Liderlerin takip ettikleri politikalarının kendi milletleri ve insanlık tarihi için önemi nedir? Barışı korumak niçin önemlidir? ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 NELER ÖĞRENECEĞİZ? Bu ünitenin sonunda: 1. I. Dünya Savaşı’nın neden ve sonuçlarını, I. Dünya Savaşı sonunda yapılan antlaşmaları, 2. Çarlık Rusya’sının yıkılışı ve SSCB’nin kuruluşunu, SSCB yönetimindeki Türk topluluklarının durumunu ve Basmacı Hareketi’ni, 3. İngiltere ve Fransa’nın Orta Doğu’da manda yönetimleri kurmalarını, 4. Japonya’nın Uzak Doğu’da yeni bir güç olarak ortaya çıkmasını ve sonuçlarını, 5. 1929 Dünya Ekonomik Krizi’nin nedenleri ve sonuçlarını, Türkiye’ye etkilerini, 6. I. Dünya Savaşı’ndan sonra barışın sürekliliğini sağlama çabalarını, Avrupa’da sosyal ve ekonomik hayatı, İtalya’da Faşizm ve Almanya’da Nazizmin ortaya çıkışını, 7. Atatürk Dönemi’nde Türk dış politikasında meydana gelen gelişmeleri (Türkiye’nin Milletler Cemiyeti’ne girişi, Balkan Antantı, Montrö Boğazlar Sözleşmesi, Sadabat Paktı, Hatay meselesi ve Hatay’ın Anavatan’a katılması) öğreneceğiz. ANAHTAR KAVRAMLAR HAM MADDE MillîYETÇİLİK PAZAR BASMACI HAREKETİ MONROE DOKTRİNİ MANDA YÖNETİMİ BOLŞEVİK ASİMİLE SİYASETİ 10 FAŞİZM NAZİZM ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 A. I. DÜNYA SAVAŞI VE SONUÇLARI 1. I. Dünya Savaşı I. Dünya Savaşı; savaş alanının genişliği, savaşan devletlerin sayısı, etkileri ve sonuçları bakımından tarihte o zamana kadar yapılan en büyük savaştır. Bu savaş, önce Avrupa’da başlamış, kısa bir süre içinde bütün dünyaya yayılmıştır. I. Dünya Savaşı’nın nedenlerini Fransız İhtilali’nin dünyaya yaydığı düşünce akımlarında ve Sanayi İnkılabı’nın yol açtığı ham madde ve pazar arayışındaki yarışta aramak gerekir. XIX. yüzyılın sonlarına doğru siyasi birliklerini tamamlayan İtalya ve Almanya, kısa zamanda sanayileşerek Avrupa’nın güçlü devletleri arasında yer aldılar. Ancak bu devletlerin sanayilerini devam ettirecek ucuz ham madde ve pazar alanları yoktu. Bu durum Almanya ve İtalya’nın daha önce sanayileşen ve sömürgecilikte ilerleyen İngiltere ve Fransa gibi devletlerle rekabete girmesine yol açtı. Almanya’nın kısa sürede dünya pazarlarında etkin bir duruma gelmesi ve her geçen gün biraz daha güçlenmesi İngiltere’yi rahatsız etti. Almanya bu sırada Fransa ile Alsace-Lorraine (Alsas-Loren) bölgesi yüzünden anlaşmazlık hâlindeydi. Fransa 1871yılında Almanya’nın işgal ettiği bu bölgeyi geri almak için fırsat kolluyordu. Bu durum Fransa’nın İngiltere’nin yanında yer almasına ortam sağladı. Rusya’nın izlediği Panslavizm politikası, bünyesinde çok sayıda Slav barındıran Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun Almanya’nın yanında yer almasına yol açtı. Rusya’nın İstanbul ve Çanakkale Boğazlarını ele geçirerek Akdeniz’e inmek istemesi ise, Osmanlı Devleti’nin Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ve Almanya ile yakınlaşmasına yol açtı. Bütün bu ekonomik rekabet ve siyasi mücadele Avrupa devletlerinin birbirine düşman iki bloka ayrılmasına neden oldu. Bunlardan birincisi 1882 yılında Almanya, Avusturya- Macaristan İmparatorluğu ve İtalya’nın oluşturduğu üçlü ittifak (üçlü bağlaşma), diğeri ise 1907 yılında İngiltere, Fransa ve Rusya’nın oluşturduğu üçlü itilaftır (üçlü anlaşma). İttifak devletlerine daha sonra Osmanlı Devleti ve Bulgaristan da katıldı. İtalya ise I. Dünya Savaşı başında bu gruptan ayrılarak itilaf devletlerine katıldı. Bu gruba daha sonra Brezilya, Portekiz, Romanya, Sırbistan, Japonya, ABD ve Yunanistan katıldı. 28 Haziran 1914’te Avusturya- Macaristan İmparatorluğu veliahdının Saraybosna’da bir Sırp Millîyetçisi tarafından öldürülmesi, I. Dünya Savaşı’nın kıvılcımı oldu. Önce Avrupa’da başlayan savaş kısa bir süre sonra bütün dünyaya yayıldı. Savaş başladığında tarafsız olan ABD, İtilaf Devletlerine silah ve cephane taşıyan ticaret gemilerinin Almanlar tarafından batırılması üzerine itilaf devletleri yanında savaşa katıldı. Bu durum savaşın gidişini değiştirdi. ABD’nin desteği ile güçlenen itilaf devletleri, ittifak ordularına karşı üstünlük elde ettiler. Böylece dört yıl 11 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 süren ve milyonlarca insanın ölümüne, yüzlerce kentin yakılıp yıkılmasına neden olan I. Dünya Savaşı itilaf devletlerinin galibiyeti ile sona erdi(1918). 2. Paris Barış Konferansı İtilaf devletleri I.Dünya Savaşı sonrası yenilen devletlerle imzalanacak barış antlaşmalarının esasların, belirlemek için 18 Ocak 1919 tarihinde Paris’te bir konferans düzenlediler. Konferansa 32 devletin temsilcileri katıldı. Konferansın Harita. 01.01: I.Dünya Savaşı’nda Avrupa ve Osmanlı Devleti kararlarında etkili olan devletler ise ABD, İngiltere, Fransa ve İtalya idi. ABD konferansta uluslararası ilişkilerde sürekli bir barışı sağlayacak ve koruyacak olan Milletler Cemiyetinin kurulmasını sağlamayı amaçlıyordu. ABD Başkanı Wilson savaşta sağladığı büyük prestijle öteki devlet adamlarını etkilemeye çalıştı. Onun en çok üzerinde durduğu konu olan Milletler Cemiyetinin kurulması kararının alınmasından sonra ülkesine döndü. ABD böylece tekrar yalnızlık politikasına döndü. Bundan sonra İngiltere ve Fransa, Paris Barış Konferansı’nı çıkarlarına uygun şekilde yönlendirdiler. Fransa’nın bütün amacı Almanya’yı etkisiz ve güçsüz bir hâle getirmekti. İngiltere ise denizlerde kendisine rakip olan Alman donanmasını ortadan kaldırmak ve Almanya’nın Avrupa devletler dengesini bir daha bozamayacağı tedbirler almaktı. İtalya ise I. Dünya Savaşı sırasında yapılan gizli paylaşım tasarılarına uygun olarak Batı Anadolu’nun kendisine verilmesini bekliyordu. E BİLGİ NOTU ABD Başkanı Monroe 1823 yılında kongrede yaptığı konuşmada ABD’nin Avrupalı devletlerin kendi aralarındaki sorun, savaş ve politikalara karışmamayı esas aldığını, Avrupa’nın da kendi kıtalarına karışmamasını belirtmiştir. Böylece ABD, Avrupa diplomasisinden ve sorunlarından uzak durarak kendi kıtasına kapanmış ve yalnızlık politikasına dönmüş oluyordu. 12 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 3. I.Dünya Savaşı Sonunda Yapılan Antlaşmalar Rusya’da Bolşevik İhtilali’nden sonra kurulan SSCB, ittifak devletlerine başvurarak barış istedi. BrestLitowsk’ta yapılan görüşmelere Almanya, Sovyetler Birliği, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, Bulgaristan ve Osmanlı Devleti katıldı. 3 Mart 1918’de Brest- Litowsk AntResim. 01.01: Paris Barış Konferansı’nda İngiltere, İtalya, Fransa ve laşması imzalandı. Bu ABD Temsilcileri antlaşma ile Sovyetler, Polonya, Litvanya, Estonya ve Ukrayna’dan çekildiler. Bu ülkelerin geleceğine ittifak devletleri karar verecekti. Rusya, Kars, Ardahan ve Batum’u da Osmanlı Devleti’ne verdi ve Doğu Anadolu’dan çekildi. I. Dünya Savaşı’nı bitiren antlaşmalar şunlardır: Versailles (Versay) Antlaşması (28 Haziran 1919): Almanya ile itilaf devletleri arasında imzalandı. Almanya, Alsas- Loren bölgesini Fransa’ya geri verdi ve önemli ölçüde toprak kaybetti. Denizaşırı toprakları İngiltere, Fransa ve Japonya arasında paylaşıldı. St. Germain (Sen Jermen)Antlaşması (10 Eylül 1919): Avusturya ve itilaf devletleri arasında imzalandı. Avusturya; Macaristan, Çekoslovakya ve Yugoslavya’nın bağımsızlığını tanıdı. Topraklarının bir bölümünü bu devletlere bıraktı. Neuilly (Nöyyi) Antlaşması (27 Kasım 1919): Bulgaristan ile itilaf devletleri arasında imzalandı. Bulgaristan bir kısım topraklarını Romanya ve Yugoslavya’ya verdi. Batı Trakya’yı Yunanistan’a vermek zorunda kaldı. Böylece Bulgaristan’ın Ege Denizi ile bağlantısı kesilmiş oldu. Trianon (Triyanon) Antlaşması (4 Haziran 1920): Macaristan ile İtilaf Devletleri arasında imzalandı. Macaristan’ın Avusturya ile birleşmesi yasaklandı ve bir kısım toprakları Yugoslavya, Romanya ve Çekoslovakya’ya verildi. Sevres (Sevr) Antlaşması (10 Ağustos 1920): Osmanlı Devleti ile İtilaf Devletleri arasında imzalandı. I. Dünya Savaşı’nı sona erdiren barış antlaşmalarının en ağır hükümler içeren antlaşmasıdır. Sevr Antlaşması ile Osmanlı Devleti’ne Anadolu’da küçük bir toprak parçası bırakılıyor ve bağımsızlığı elinden alınıyordu. Ancak Türk milletinin Mustafa Kemal Paşa öncülüğünde yapmış olduğu Millî Mücadele, Sevr 13 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 Barış Antlaşması hükümlerinin uygulanmasını ve yürürlüğe girmesini önlemiştir. 4. I. Dünya Savaşı’nın Sonuçları I. Dünya Savaşı sonunda Osmanlı Devleti, Almanya İmparatorluğu, Avusturya- Macaristan İmparatorluğu ve Rus Çarlığı yıkılarak yerine yeni devletler kuruldu. İtilaf Devletlerinin çıkarlarını gözeten yeni dengeler kuruldu. Avrupa’nın siyasi haritası yeniden çizildi. Çekoslavakya, Yugoslavya, Macaristan, Polonya, Litvanya, Ukrayna, Estonya gibi yeni devletler kuruldu. Sömürgecilik anlayışı manda yönetimi adı altında sürdürüldü. Sınırların çizilmesinde etnik yapıya dikkat edilmemesinde de yeni sorunlar ortaya çıktı. Osmanlı Devleti’nin yıkılışı ile Orta Doğu’da Harita. 01.02: I. Dünya Savaşı’ndan Sonra Avrupa kuvvetler dengesi değişti. İngiltere ve Fransa bu bölgeyi sömürge anlayışlarının merkezi hâline getirdiler. Yenilen devletlere çok ağır hükümler içeren antlaşmalar imzalatıldı. Bu ise II. Dünya Savaşı’nın çıkmasına neden oldu. B.SOVYET SOSYALİST CUMHURİYETLER BİRLİĞİ (SSCB), ORTA ASYA’DAKİ TÜRK DEVLET VE TOPLULUKLARI 1. Çarlık Rusya’sının Yıkılışı ve Bolşevik İhtilali XIX. yüzyılda Çarlık Rusya’sında halkın büyük bölümü tarımla geçiniyordu. Tarım ilkel aletlerle yapıldığından verim de düşüktü. XIX. yüzyılın ikinci yarısında Rusya’da sanayileşme faaliyetlerinin başlaması işçi sınıfının ortaya çıkmasını sağladı. Sanayileşme süreci fakir köylülerin köyden şehirlere göç etmesine yol açtı. Fabrikalarda çalışma saatleri kadın ve çocuklar için bile 12-14 saatten aşağı değildi. Ücretler düşük, çalışma şartları sağlık açısından çok kötüydü. I. Dünya Savaşı’nın olumsuz etkileri bu toplumsal sınıfların hayat şartlarını daha kötüleştirdi. Rusya’da maliye, tıpkı Fransız İhtilali öncesinde olduğu gibi iflas etmiş durumdaydı. Savaşın finansmanı dış borçlarla sağlanmaktaydı. Çarlık yönetimine karşı tepkiler arttı. Petersburg’da kadın işçilerin başlattığı grev kısa sürede her tarafa yayıldı. Zor durumda kalan Çar II.Nikola iktidardan çekildiğini açıkladı. Yetkileri geçici hükûmet devraldı. Ancak geçici hükûmet halkın barış ve ekmek taleplerini yerine getiremedi. Bolşevikler sürgündeki İlyiç Vilademir Lenin’in Rusya’ya dönmesiyle geçici hükûmeti devirmeye 14 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 karar verdiler. Geçici hükûmetin Bolşeviklerin üzerine gönderdiği ordu ‘’barış, ekmek ve toprak’’ sloganlarıyla ortaya çıkan Bolşeviklere katıldı. Böylece Bolşevikler yönetimi ele geçirdi (Ekim 1917). Bolşevikler için en önemli konu, iç barışın sağlanmasıydı. Bunun için 3 Mart 1918 tarihinde İttifak Devletleriyle Brest-Litowsk Antlaşması’nı imzalayarak I. Dünya Savaşı’ndan çekildiler. Bir süre sonra Rusya’da totaliter tek parti diktatörlüğü kuruldu. Bolşeviklerin bu faaliyetlerine karşı tepkiler yükselmeye başladı. Bu tepkiler İtilaf Devletlerinin çar yanlılarını desteklemesiyle iç savaşa dönüştü. İç savaşta milyonlarca insan öldü. I. Dünya Savaşı ve Ekim Devrimi sırasında fakir ve yoksul düşen halk Resim 01.02: Bolşevik İhtilali Öncesinde üç yıl daha bu zorlukları yaşadı. İç Petersburg’da Yapılan Gösterilerden Biri savaş sonunda Lenin’in Komünist Partisi bu mücadeleden galip çıktı (1921) ve Rusya toprakları üzerinde tam bir diktatörlük kurdu. Lenin iç savaşın açtığı yaraları ve tahribatı iyileştirme amacına yönelik olarak Yeni Ekonomik Politika ( Novaya Ekonomiçeskaya Politika-NEP ) dönemini başlattı. Eski Rus imparatorluğu federasyona dönüştürüldü ve devlet 1 Ocak 1923’te Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği (SSCB) adını aldı. 1924’te Lenin’in ölümünden sonra yerine geçen Stalin, Rusya’nın kendi öz kaynaklarını kullanarak kalkınmasını sağlamayı amaçladı. Eski fabrikalar modernleştirildi. Ağır sanayide hızlı bir ilerleme görüldü. 1950’den sonra Sibirya’da petrol, gaz ve maden rezervleri işletilmeye başlandı. Bu gelişmelere karşın gelir dağılımında büyük bir eşitsizlik vardı. Komünist parti yöneticileri ve rejimin savunucusu yazar ve sanatçılar birçok hizmetten parasız yararlanırken köylüler sefalet içindeydi. Stalin döneminde toplum üzerinde büyük bir baskı kuruldu, muhalifler tasfiye edildi. Resmî ideoloji eşitlik ilkesini benimsemesine rağmen toplumda ve gelir dağılımında büyük bir adaletsizlik vardı. 15 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 2. Rusların Orta Asya’yı İstilası XV. yüzyılın sonlarına doğru Altın Orda Devleti’nin yıkılmasıyla Rusya’nın Orta Asya’ya doğru yayılması başladı. Rusların Orta Asya’yı işgalleri 1552’de Kazan Hanlığı’nın işgali ile başladı. Peşinden Hazar Denizi’ne kadar bütün İdil (Volga) bölgesini kontrolleri altına aldılar. Ruslar 1556’da Astrahan’ı aldıktan sonra Volga ile Sibirya arasındaki bölgede üstünlük sağladılar. Rusların teknik donanım ve silah üstünlüğü onların Orta Asya’da ilerleyişlerini kolaylaştırdı. Ruslar XVIII. yüzyılda Hokand Hanlığı (1865) Buhara Emirliği (1866) topraklarını ele geçirdiler. Ruslar o ana kadar Türkistan’da işgal ettikleri yerleri doğrudan ilhak ettiler ve 1867 yılında Türkistan Genel Valiliği’ni kurdular. Sırada Hive Hanlığı bulunuyordu. Hazar Denizi’nden Aral’a kadar uzanan hattın güneyini oluşturan Hive toprakları Türkmenlerin direnişine rağmen ele geçirildi(1873). Hive’nin işgali ile Ruslar, Uygur Türklerinin yaşadığı Doğu-Türkistan dışında tüm Orta Asya’ya hâkim oldular. Türkistan’daki Türk hanlıklarının bu kadar kolayca ve kısa zamanda Rus istilasına uğramasında, Orta Asya’daki Türk hanlıklarının birlik ve beraberlik içinde hareket etmemeleri, kendi iç mücadeleleri ve Rusların disiplinli, iyi silahla donatılmış kuvvetleri etkili oldu. Orta Asya’yı işgal eden Ruslar ilk önce bu bölgelerin yöneticilerini kendileri tayin ettiler. Ağır vergilerle halkın fakirleşmesine yol açtılar. Ayrıca sayıları yüz binleri bulan Rus göçmenlerini Türk topraklarında yerleştirmeye başladılar. Rusların bu tür faaliyetlerine karşı Türkler yer yer isyan etmeye başladılar. XX. yüzyılın başında Rusya’da gelişen meşruti fikirler Türklerin haklarını istemede yeni fırsatlar oluşturdu. Nitekim 1905’te Rusya’da kurulan Duma’ya (Meclis) Türkler de kendi temsilcilerini gönderme fırsatı buldular. Yusuf Akçura ve İsmail Gaspıralı’nın çalışmalarının da etkisiyle 15 Ağustos 1905’te ‘’ Rusya Müslümanları I. Kongresi’’ toplandı. Kongrenin ikinci ve üçüncü toplantısı 1906’da yapıldı. Türklerin fikrî ve siyasi uyanışını hazmedemeyen Ruslar, tekrar baskılarını artırdılar. Buna karşılık Türkler bir seri konferanstan sonra Rusya Müslümanları İttifakı’nı kurarak hakları için mücadeleye başladılar. Türklerin fikrî uyanışına Kazan ve Kırım Türkleri öncülük yaptılar. Bu Türk toplulukları eğitime ve ilme önem vermişler, bu ise onların fikren uyanmalarını sağlamıştır. Kültür alanındaki bu uyanış onların siyasi alanda da gelişmelerini sağlamıştı. Resim 01.03:Yusuf Akçura 16 Öncülüğünü İsmail Gaspıralı Bey’in yaptığı Türkler arasında modern eğitimin yayılması ve gençlerin modern eğitim sistemiyle yetiştirilmesi düşüncesi Orta Asya Türk topluluklarınca süratle benimsendi. Dinî ilimlerin ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 yanında modern ilimleri öğreten Usul-i Cedid (Yeni Metot) mektepleri açıldı. Kısa zaman içinde bu okullardan binlercesi açıldı. İsmail Gaspıralı Bey’in ‘’ Dilde, Fikirde, İş’te Birlik’’ parolası ile hareket eden bu okullar Orta Asya Türklerinin uyanmaları ve canlanmalarında etkili oldu. 3. SSCB Yönetimindeki Türk Topluluklarının Durumu Bolşevik yönetimi, Türklerin ve diğer milletlerin bağımsızlık hareketlerine engel olmak için onlara kendi kaderlerini tayin etme hakkı tanıdı. Bu karar Sovyet Rusya’nın o günkü şartlarda zaman kazanmak için uyguladığı bir oyalama politikasıydı. İlk olarak Tatar Türkleri, Ufa şehrinde 29 Kasım 1917’de İdil-Ural Devleti’ni; Kazaklar, 13 Aralıkta Alaş Orda Özerk Cumhuriyeti’ni, yine aynı tarihlerde Hokand’da toplanan IV. Müslümanlar Kongresi’nde de Özerk Türkistan Cumhuriyeti’ni kurdular. Sovyetler Birliği’nin kurulduğu dönemdeki karışıklıktan yararlanan Türkler, bulundukları bölgelerde bağımsız devletler kurmaya başladı. Bu gelişmelerden rahatsız olan Sovyet yönetimi, 1920 yılının sonlarına doğru Türk devletleri üzerinde doğrudan hâkimiyet kurmaya yöneldi. Basmacı Hareketi ‘’Baskın yapan, hücum eden’’ manasına gelen basmacı tabiri, Çarlık döneminde Ruslar tarafından Türkmenistan, Başkurdistan ve Kırım’da faaliyet gösteren kuvvetler için kullanılmıştı. 1918 yılı başında Millî Hokand Hükûmeti’nin Ruslar tarafından dağıtılması üzerine Basmacı Hareketi bir halk hareketine dönüştü. Hokand şehrinde başlayan bu hareket, kısa zamanda Fergana vadisine ve diğer bölgelere yayıldı. Basmacı Hareketi’nin tek gayesi, Türkistan’ı Ruslardan kurtararak istiklaline kavuşturmaktı. Bütün Türkistan’ı işgal etmek isteyen Sovyet Rusya ve Basmacılar arasında çok çetin mücadeleler yaşandı. Enver Paşa’nın 8 Kasım 1921’de Türkistan’a gelip Basmacılara katılmasıyla mücadeleler daha da şiddetlendi. 1922’de Sovyet Rusya’nın genel bir saldırıya geçmesi üzerine Basmacı liderleri birbirlerinden ayrılmak zorunda kaldılar. Enver Paşa’nın Ağustos 1922’de şehit olmasıyla Basmacı Hareketi devam etmesine rağmen istenilen sonuca ulaşılamadı. Bu mücadeleler 1931’e kadar sürdü ve bu tarihten sonra Resim 01.04: Basmacı Hareketi’nin Bayrağı 17 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 Ruslar, Basmacı Hareketi’ne kesin olarak son verdiler. 5 Aralık 1936’da Batı Türkistan’da SSCB’ye bağlı Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Türkmenistan cumhuriyetleri kuruldu. Bu cumhuriyetlerin millî bir askerî güce sahip olma hakları kaldırıldı. Resim 01.05: Enver Paşa C. ORTA DOĞU’DA MANDA YÖNETİMLERİNİN KURULMASI Orta Doğu, Asya, Avrupa ve Afrika kıtaları arasındaki stratejik konumu, özellikle XX. yüzyılın başlarından itibaren zengin petrol kaynaklarıyla öne çıktı. Bu özellikleri Orta Doğu’yu büyük Avrupa devletleri arasında bir rekabet alanı hâline getirdi. İngiltere I. Dünya Savaşı’nda Arapları Osmanlılara karşı ayaklandırarak, bağımsız bir Arap İmparatorluğu kurdurmak için yoğun çaba sarf etti. Diğer yandan da Rusya ile yaptığı anlaşmalarla Orta Doğu’yu kendisiyle Fransa arasında paylaşılmasını kabul ettirmişti. I. Dünya Savaşı sürerken İngiltere ve Fransa, aralarında yaptıkları gizli antlaşmalarla Orta Doğu’yu paylaştılar. Ancak Rusya’nın I. Dünya Savaşı’ndan çekilmesi ve gizli antlaşmaları açıklaması bu iki devleti zor duruma düşürdü. ABD Başkanı Wilson Harita. 01.03: Orta Doğu’da Manda Yönetimleri ve Sınırları yayımladığı Wilson il18 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 keleriyle gizli antlaşmaları tanımayacağını belirtti. Bunun üzerine İngiltere ve Fransa ortak bir deklarasyon yayımlayarak Orta Doğu’da serbest seçimlere dayanan millî hükûmetler kuracaklarını bildirdiler. ABD’nin I. Dünya Savaşı’ndan sonra tekrar yalnızlık politikasına dönmesi İngiltere ve Fransa’nın Orta Doğu ile ilgili düşüncelerini daha rahat bir şekilde uygulama imkânı sağladı. 1920 Nisanında toplanan San Remo Konferansı’nda İngiltere ve Fransa, ABD’nin bu konferansta olmamasından da yararlanarak Orta Doğu’ da manda rejimleri kurdular. Suriye ve Lübnan Fransız; Irak, Ürdün ve Filistin İngiliz mandasına bırakıldı. 1.Orta Doğu’da Büyük Devletlerin Durumu ve Politikaları Osmanlı egemenliğinde huzurlu ve sorunsuz bir hayat yaşayan bölge halkı, İngiltere ve Fransa gibi sömürgeci devletlerin sözlerine inanarak bağımsızlıklarının verilmesini bekledi. Ancak vaatlerini yerine getirmeyen büyük devletlerin izledikleri politikalar, bölgede yeni bir siyasi harita ve statü ortaya çıkardı. Bu durum günümüze kadar süren bazı sorunların ortaya çıkmasında etkili oldu. a.İngiltere ve Orta Doğu İngiltere’nin Uzak Doğu’daki sömürgelerine ulaşmada en kısa yol olan Orta Doğu, 1869’da Süveyş Kanalı’nın açılması ve XIX. yüzyılın sonlarında bölgede önemli petrol rezervlerinin bulunmasıyla daha da önem kazandı. Almanya’nın Osmanlı Devleti’yle yakın ilişkiler kurarak Hicaz demir yolları projesiyle de bölgede üstünlük sağlaması İngiltere’yi tedirgin etti. İngilizlerin kışkırtmaları sonucunda Orta Doğu’da yerel liderler Osmanlı Devleti’ne karşı ayaklanmaya başladılar. I.Dünya Savaşı’ndan sonra daha da güçlenen İngiltere, Orta Doğu’dan aldığı büyük payla bölgenin hâkim gücü oldu. Böylece İngiltere, Libya sınırından Hayfa ‘ya kadar uzanan bütün Akdeniz kıyısını egemenliği altına aldı. İngiltere, bölgedeki çıkarlarını sürdürecek bir politika izlerken kandırıldıklarını gören bölge halkı da İngiliz egemenliğinden kurtulmanın yollarını aramaya başladı. Arabistan Yarımadası: Hicaz Emiri Şerif Hüseyin, I. Dünya Savaşı sürerken İngiltere ile yaptığı antlaşmaya dayanarak 1916 yılında kendisini “Arap ülkeleri kralı” olarak ilan etti. I. Dünya Savaşı’ndan sonra Hüseyin, oğullarını Irak ve Ürdün’e kral olarak tayin etti. Şerif Hüseyin’in Arap dünyasında bu denli nüfuz kazanması bölge liderliği konusunda rekabet halinde olduğu Necd Emiri, Abdülaziz İbni Suud’u rahatsız etti. Şerif Hüseyin’in, Türkiye’nin 3 Mart 1924’te halifeliği kaldırması üzerine kendisini halife ilan etmesi, Abdülaziz İbni Suud’un savaş açmasına yol açtı. Abdülaziz İbni Suud, tüm Hicaz topraklarını ele geçirerek, kendisini Hicaz ve Necd kralı ilan etti. İngiltere bu krallığı 1927’de tanıdı. Bu krallık 1932’de Suudi Arabistan Krallığı adını aldı. Bölgeye yakın ilgi duyan ABD, Amerikan petrol şirketi Aramco’ya (ArabistanAmerican Oil Company) imtiyazlar elde etti. Böylece ABD bölgeye girmiş oldu. 19 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 Arap Yarımadası’nda Osmanlı Devleti’ne en çok bağlılık gösteren bölge Yemen olmuştur. I. Dünya Savaşı’nda İngiltere Yemen’i de işgal etti. Yemenliler, İngiltere’ye karşı mücadele ettiler. Bu mücadelede İtalya, Yemenlilere yardım etti. İngiltere 1934 yılında Yemen’in bağımsızlığını tanımak zorunda kaldı. Irak: Osmanlı Devleti için I. Dünya Savaşı’nı sona erdiren Mondros Ateşkes Anlaşması imzalandığında Irak toprakları Musul bölgesi hariç İngiltere’nin işgali altına girmiş bulunuyordu. San Remo Konferansı’nda Musul dâhil Irak’ın manda idaresi İngiltere’ye verildi. İngiltere 1921’de Hicaz Kralı Şerif Hüseyin’in oğlu Faysal’ı Irak krallığına getirdi. İngiltere Irak’ta Faysal’ı krallığa getirerek onun vasıtasıyla zengin petrol kaynaklarını kontrol altında tutmayı amaçlıyordu. Ancak kısa bir süre sonra ülkenin pek çok yerinde İngiliz yönetimine karşı ayaklanmalar başladı.İngiltere, Irak’ta çıkarlarının tamamen kaybolmaması için 1930 yılında Irak’a bağımsızlık verdi. Bundan sonra Irak 1932’de Milletler Cemiyeti’ne üye oldu. Kral Faysal 1933 yılında öldü ve yerine oğlu Gazi geçti. Gazi zamanında Irak’ın iç politikası karışıklıklar içinde geçti. Türkiye’deki reformlar ve Atatürk’ten esinlenen Irak Millîyetçileri muhalif bir grup olarak teşkilatlandılar. Bunlar 1936 yılında General Bekir Sıtkı komutasında bir hükûmet darbesi yaparak iktidarı ele geçirdiler. Türkiye ile yakın ilişkiler kuran bu hükûmet 1937’de Sadabat Paktı’na katıldı. General Bekir Sıtkı, Türkiye’de yapılan manevralara davetli olarak giderken Musul’da öldürüldü. 1938’den itibaren Irak’ın yönetimi İngiliz taraftarı olan Başbakan Nuri Sait’in eline geçti. Böylece İngiltere, II. Dünya Savaşı öncesinde Irak üzerindeki egemenliğini sürdürmüş oldu. Ürdün: Sınırları ve yönetim biçimi İngiltere’nin isteğine göre Milletler Cemiyeti kararıyla belirlenen Ürdün, 1922 yılında İngiltere’nin mandası olarak kuruldu. Başına Hicaz Kralı Şerif Hüseyin’in oğlu Abdullah’ın getirildiği Ürdün’ün yönetimi doğrudan Filistin’deki İngiliz komiserine bağlıydı. Ürdün bağımsızlığına 1946’da kavuştu. Filistin: Filistin I. Dünya Savaşı’na kadar Osmanlı toprakları içinde bulunurken San Remo Konferansı’nda İngiliz mandasına bırakılmıştı. Bölge Ürdün nehri tarafından ikiye ayrılır. Akarsuyun batısı Filistin, doğusu ise Ürdün’dür. 1919 yılında Filistin’in nüfusunun tamamı Arap’tı. İngiltere’nin Filistin’de ‘’Yahudi yurdu’’ kurma çalışmaları ABD tarafından da desteklendi. İngilizlerin koruması altında Filistin’e yerleşen Yahudi sayısı 1934’te 900.000’i buldu. Bu durum Arapların tepkisini çekti. Günümüze kadar karışıklıkların devam ettiği Filistin’deki sorunlar İngiltere ve ABD’nin bu tutumları sonucunda ortaya çıktı. Mısır: İngiltere 1882’de işgal ettiği Mısır’ı Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı’na girmesi üzerine topraklarına kattığını duyurdu. Bu durum Mısır Millîyetçilerinin tepkisine neden oldu. I. Dünya Savaşı sırasında İngiltere’nin Mısır’ı üs olarak kullanması ve çok sayıda İngiliz, Avustralya ve Yeni Zelanda askerinin buradaki varlığı Mısır halkını rahatsız etti. Halkın tepkisi ve çıkan ayaklanmalar üzerine İngiltere1922’de Mısır’ın bağımsızlığını tanımak zorunda kaldı. Ancak Süveyş Kanalı’nın güvenliği ve azınlıkların haklarının savunmasını üzerine alarak Mısır’daki etkinliğini devam ettirdi. 1936 yılında İtalya’nın Habeşiştan’ı işgal ederek Nil Nehri’nin kaynaklarına egemen 20 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 olması ve Almanya ile birlikte Orta Doğu’da bağımsızlık için mücadele eden Arap topluluklarına yardım etmesi üzerine 1936’da Mısır ile bir ittifak antlaşması yaptı. Bu antlaşmayla İngiltere, Mısır’dan çekilirken, Süveyş Kanalı’nda sürekli asker bulundurma hakkını elde etti. Ayrıca Mısır bir saldırıya uğrarsa İngiltere Mısır’ı koruyacaktı. b.Fransa ve Orta Doğu Osmanlı Devleti’nin yıkılmasıyla Orta Doğu’da söz sahibi olmak isteyen devletlerden birisi de Fransa’ydı. San Remo Konferansı’nda Fransa’nın payına Suriye ve Lübnan düşmüştü. Ayrıca Sevr Antlaşması ile Güney Doğu Anadolu’yu, diğer İtilaf Devletleriyle birlikte, Boğazları ve İstanbul’u işgal etmişti. Fransa’nın amacı, aldığı yerleri korumak hatta daha da genişletmekti. San Remo Konferansı’ndan bir ay önce (1920 Martında) Suriye Millî Kongresi toplanmış ve Filistin ve Lübnan’ı da içine alan Suriye Krallığını ilan ederek, krallığına Hicaz Kralı Hüseyin’in oğlu Faysal’ı getirmişti. Ancak San Remo Konferansı bunu tanımadı ve Filistin’i Suriye’den ayırarak İngiliz mandasına verdi. Suriye ve Lübnan’ı ise Fransa mandasına verdi. 1920 yılında Suriye’yi işgal eden Fransızlar, Faysal’ı tahttan indirerek bölgeyi sıkı bir askerî yönetim altına aldılar. Fransızlar Arap muhalefetini zayıflatmak için Suriye’yi parçalama yoluna gittiler, Lübnan topraklarını iki kat artırarak Suriye’den ayırdılar. Bu ise Arapların kızgınlığını büsbütün artırdı. Fransa kuvvet yoluyla buralarda egemenliğini sürdüremeyeceğini anlayınca 1926 yılında Lübnan’a, 1930’da da Suriye’ye görünüşte bağımsızlık verdi. Çünkü her iki ülkenin de anayasasında Fransız mandasını sürdüren geniş yetkiler vardı. II. Dünya Savaşı öncesinde İtalya ve Almanya’nın Orta Doğu ülkelerinde, İngiltere ve Fransa aleyhindeki yoğun propaganda faaliyetleri üzerine Fransa, Lübnan ve Suriye ile olan ilişkilerini daha yumuşattı ve ittifak antlaşmaları yaptı. Fransa’nın Suriye ve Lübnan’daki hâkimiyeti II. Dünya Savaşı sonuna kadar devam etti. Amerika ve İngiltere bu bölgede Fransa nüfuzunun sürmesini istemiyordu. Sonunda Fransa, ekonomik ve stratejik imtiyazlarını garanti altına alarak, özel antlaşmalar yaparak 1946’da Suriye ve Lübnan’dan tamamen çekildi. D. UZAK DOĞU’DA YENİ BİR GÜÇ: JAPONYA Japonya Orta Çağ’dan beri dış dünyaya kapalı bir şekilde yaşıyordu. Ülke yarı feodal askerî bir sınıf tarafından yönetiliyordu. Feodal beylerin (derebey) en güçlüsünden şogun adı verilen ordu komutanı seçiliyordu. Japon imparatorunun sembolik bir anlamı vardı. Bütün yetki ve güç şogunun elindeydi. Japonya’yı Batı’ya açılmaya zorlayan ülke ABD olmuştur. 1853 yılında savaş gemileriyle Japon sularına gelen Amerikalılar, Japon limanlarının ticarete açılmasını istediler. Şogunlar bu baskı karşısında ABD ile baş edemeyeceğini anlayarak limanlarını Amerikan gemilerine açtılar. Bu gelişme şogun yönetiminin ülke üzerindeki etkisini kaybetmesine yol açtı. 1867’de tahta geçen İmparator Meiji ( Mutsuhito) Japonya’da Meiji Restorasyonu denilen reform sürecini başlattı. İlk olarak 1868 yılında Japonya’yı bin yıldır 21 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 yönetmekte olan şogunluk yıkılarak askerî aristokrasiye son verdi. Japonya bir dizi hızlı ve köklü değişiklikler yaşadı. İlköğretim kadın-erkek her Japon için zorunlu hâle getirildi. Kısa bir zamanda yüksek bir okuryazarlık oranına ulaşıldı. Amerika ve Avrupa’ya çok sayıda öğrenci gönderildi. Mecburi askerlik sistemi getirildi. Avrupalı uzmanlardan yararlanılarak Japon ordusu ve donanması kuruldu. Japon subayların Batılı okullarda eğitim alması sağlandı. Resim 01.06: İmparator Mutsuhito Ekonomik alanda da önemli hamleler yapıldı. Demir yolu yapımına ve deniz taşımacılığına büyük önem verildi. Çok sayıda fabrika açıldı. Japonya 1868 yılında derebeylikle yönetilen bir ülke iken 30 yıl gibi kısa bir sürede Batılı ülkelerinin seviyesine geldi. Ancak Japonya’nın doğal kaynaklarının yetersiz olması, bu ülkeyi yayılmacı bir politika izlemeye sevk etti. Bunun için Çin’in yönetimindeki Kore’ye göz dikti. Kore hem bir ham madde ve pazar hem de Japonya’nın Asya’da yayılabilmesi için bir atlama taşı olabilirdi. 1894 yılında Çin ve Japonya’nın savaşı Japonların kesin galibiyetiyle sonuçlandı. Japonların bu başarısı en çok Rusya’nın tepkisine neden oldu. Japonların Kore’deki hâkimiyeti ve Mançurya’ya yaklaşması bölgeyi doğal yayılma alanı olarak gören Rusya’yı harekete geçirdi. Batılı ülkeler de Rusya’yı destekleyince Japonya ele geçirdiği toprakları Çin’e geri verdi. Japonya’nın çekilmesinden sonra Rusya Çin’le bir antlaşma yaparak Mançurya’da demir yolu yapma ve yeraltı kaynaklarını işletme hakkı elde etti. Daha sonra demir yolları ve madenleri korumak için bölgeye asker gönderdi. Mançurya toprakları üzerindeki Japon-Rus rekabeti 1904 yılında Harita. 01.04: Orta Doğu’da Manda Yönetimleri ve Sınırları savaşa dönüştü. Japonlar hem deniz 22 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 hem de kara savaşlarında Rusları ağır yenilgiye uğrattılar (1905). Yapılan antlaşma ile Rusya, Mançurya’da elde ettiği bütün haklarını Japonya’ya devretti. Japonya bir süre sonra Kore’yi işgal edip kendi topraklarına kattı. Böylece Japonya dünyanın bu bölgesinde büyük bir güç olarak ortaya çıktı. E. 1929 DÜNYA EKONOMİK KRİZİ 1. Ekonomik Kriz Öncesi Dünya 1929 dünya ekonomik krizi, 1929’da başlamış, 1930’lu yıllar boyunca devam etmiş; Kuzey Amerika ve Avrupa’yı merkez almasına, dünyanın özellikle sanayileşmiş diğer ülkelerinde de yıkıcı etkiler meydana getirmiştir. Amerika’da I. Dünya Savaşı’nın getirdiği zorluklar karşısında küçük şirketler birleşerek savaş sonrasında tekeller oluşturmuşlardı. Öyle ki 1929 yılına gelindiğinde Amerikan ekonomisinin % 50’si üzerinde söz sahibi olan holding sayısı 200 kadardı. Bu da bu holdinglerden birinin iflasının bile ekonomiyi sarsacağının göstergesiydi. ABD 1924 – 1929 yılları arasında gerçekleştirdiği ihracat fazlası ile dünyanın kredi veren ülkesi konumuna geldi. Ancak Amerika’nın verdiği kredileri geri alamaması zamanla Amerikan ekonomisini zorda bıraktı. Bu esnada ülkede otomobil, yapı, elektrikle çalışan makineler gibi yeni endüstriler gelişmeye başladı. ABD, tüketici piyasalara mal arz eden sektörleri geliştirmiş, Avrupa’nınkinden daha büyük bir büyüme oranına ulaşmayı başarmıştı. Amerika’da yeni gelişen endüstrilere talebin fazla olması borsanın spekülatif olmasına sebep oluyordu. 2. Ekonomik Krizin Ortaya Çıkışı (Kara Perşembe) New York Borsası 1929 Ekim ayının başına kadar sürekli yükselmiş ve yüksek kazanç sağlamıştı. Ancak 3 Ekim 1929 tarihine gelindiğinde borsanın yükselişi durmuş hatta birkaç büyük holdingin hisse senetleri düşmeye başlamıştı. Bu düşüş üzerine yabancı yatırımcılar ellerindeki kâğıtlarını ellerinden çıkarmaya başladılar. ‘’ Kara perşembe ‘’ olarak anılan 24 Ekim 1929 Perşembe günü borsa, dibe vurdu. 1929 yılının fiyatlarıyla 4,2 milyar dolar yok oldu. Bu süreçte çok sayıda banka batmış, çok sayıda insanın mal varlığı yok olmuştu. Sadece 1930’da 1345 banka batmıştı. Kriz 1929 ile 1932 Resim 01.07: ABD’de Ekonomik Kriz Nedeniyle yılları arasında millî gelirin % 38 düşmesi Teneke Barakalarda Yaşayan Bir Aile ile giderek büyüdü. Ekonomik kriz ve bu23 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 nalımın etkileri II. Dünya Savaşı’na kadar yaklaşık on yıl devam etti. Bunalım sürecinde tarım ürünleri fiyatlarında % 40 – 60’lık düşüşler meydana geldi. Bu durum kırsal kesimde yaşayan halkı ve çiftçileri olumsuz etkiledi. Talebin beklenmedik düzeyde düşmesi nedeniyle madencilik alanı buhranın en fazla etkilendiği sektörlerden biri oldu. Ekonomik kriz dünyada 50 milyon insanın işsiz kalmasına, dünya ticaretinin % 65 oranında azalmasına sebep oldu. Ekonomik kriz farklı ülkelerde değişik tarihlerde sona erdi. 3. Krizin Türkiye’ye Etkileri Türkiye ülke içinde siyasal, sosyal ve ekonomik sorunları aşmaya çalışırken 1929 dünya ekonomik krizi patlak verdi. Dünyayı sarsan bu ekonomik kriz özellikle tarım ürünleri piyasalarında fiyatların hızla düşmesine neden oldu. Geleneksel tarım ürünleri ihracatçısı olan Türkiye’nin döviz gelirleri hızla düştü. Dolayısıyla tarımsal ürünlerin üreticileri büyük bir yoksullaşma süreciyle karşı karşıya kaldılar. Millî ekonomik düzenini kurmaya çalışan Türkiye, ekonomik seferberlik ilan etmek zorunda kaldı. Siyasal, toplumsal ve kültürel reformların yanında, bu kez hızlı ve köklü ekonomik reformlar başlatıldı. Millî sanayiyi korumak ve güçlendirmek için gümrük vergileri yükseltildi. Halk yerli malı kullanmaya teşvik edilirken bir yandan da tasarruf tedbirleri alındı. Grafik. 01.01: 1929 Dünya Ekonomik Krizi’nde Türkiye’nin İthalatı ve İhracatı F. İKİ SAVAŞ ARASI DÖNEMDE AVRUPA 1. Barışın Sürekliliğini Sağlama Çabaları Paris Barış Konferansı’nda (18 Ocak 1919) I. Dünya Savaşı’nın galip devletleri dünya barışını sağlamak ve sürekliliğini devam ettirmek için uluslararası bir teşkilatın kurulmasını kararlaştırdılar. 10 Ocak 1920’de merkezi Cenevre olmak üzere Milletler Cemiyeti kuruldu. Ancak kısa bir süre sonra bu Cemiyet, kuruluş amacından saparak İngiltere ve Fransa’nın çıkarlarını koruyan bir kurum hâline geldi. Türkiye aldığı davet üzerine 1932’de Milletler Cemiyetine üye oldu. Uluslararası barışı korumaya yönelik girişimlerden biri de Locarno Antlaşması’dır. Fransa’nın Almanya’ya karşı tutumunu yumuşatması üzerine Fran24 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 sa, İngiltere, Almanya, İtalya ve Belçika arasında İsviçre’de imzalandı (1925). Bu antlaşma ile Almanya’nın Fransa ve Belçika ile sınırları kesin olarak belirlendi. Locarno Antlaşması ile Almanya yeniden uluslararası işbirliğine katılmış oldu. Almanya 1926 yılında Milletler Cemiyeti’ne üye olarak kabul edildi. 1925- 1930 yıllarını kapsayan Locarno dönemi, gerginliğin azaldığı ve iki savaş arası dönemin ‘’altın yılları’’ olarak kabul edilmektedir. Fransa, ABD’ye daha yakın olmak ve ilişkileri güçlendirmek için savaşı kanun dışı kabul eden bir antlaşma teklif etti. ABD Dışişleri Bakanı Kellogg, savaşı bir millî politika aracı olarak kullanmaktan vazgeçme önerisini dünyadaki bütün devletlerce imzalanarak çok taraflı bir antlaşma yapılmasını ileri sürdü. İngiltere ve Fransa bu karşı teklife tereddütle yaklaştılar. Ancak bu iki ülkenin kamuoyları Kellogg’un teklifine büyük destek verince Fransa ve İngiliz hükûmetleri antlaşmayı kabul etmek zorunda kaldılar. 1928 yılında Paris’te imzalanan Kellogg Paktını ilk önce ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, Polonya, Çekoslovakya ve Belçika imzaladı. 1928 yılı sonuna kadar aralarında Sovyetler Birliği ve Türkiye’nin de olduğu 46 ülke pakta dâhil oldu. İki savaş dönemi arasının en önemli gelişmelerinden olan Kellogg Paktı’nı imzalayan devletler anlaşmazlıkların çözümü için savaş yolunu tutmayacaklarını ve bütün anlaşmazlıkları barış yoluyla çözümleyeceklerini taahhüt ediyorlardı. Ancak pakta üye Harita. 01.04: Briand – Kellogg Paktı’na 1928 – 1929 Yıllarında Katılan Devletler devletlerin ve özellikle İngiltere ve Fransa’nın samimiyetten uzak politikaları, Almanya, İtalya ve Japonya’nın 1930’lardan sonra takip ettikleri saldırgan politikalar, Kellogg Paktı’nın anlamını ortadan kaldırdı. Barışı korumaya yönelik bu çabalar II. Dünya Savaşı’nın çıkmasını önleyememiştir. Bunda büyük devletlerin iç ve dış politikalarında meydana gelen gelişmeler de önemli rol oynamıştır. 2. Avrupa’da Sosyal ve Ekonomik Hayat I. Dünya Savaşı’nın ardından Avrupa’da önemli siyasi gelişmeler meydana geldi. Çoğu ülkede yetişkin erkeklere ve bazı ülkelerde kadınlara oy hakkı verildi. İstihdam ve çalışma şartlarında yasal düzenlemeler yapıldı. 25 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 Gıda ve ham madde fiyatlarında görülen düşüş Avrupa’da köylü ve çiftçilerin durumunu kötüleştirdi. Almanya’da hızla yükselen enflasyon ekonomik hayatı felce uğrattı. 1920’li yıllarda ABD ekonomisi hızla büyürken borçlanmaya dayalı bir tüketim patlaması yaşanıyordu. Aynı yıllarda ülkelerini yeniden imar ve inşa etmek isteyen Avrupa devletleri de ABD bankalarından borç para alıyordu. Ekim 1929’da ABD borsasının çökmesi üzerine Amerika verdiği borçları geri istedi. Borçlarını ödeyemeyen çok sayıda şirket ve banka battı. İşsizlik hızla yükseldi. Almanya’da Adolf Hitler’in 1933’te iktidara gelmesi ile köklü bir rejim değişikliği meydana geldi. Hitler sıkı bir disiplin ve çalışma sonunda işsizliği sona erdirdi. Almanya’yı kısa bir süre içinde Avrupa’nın en etkin gücü hâline getirdi. İtalya’da I. Dünya Resim 01.08: Alman Lideri Adolf Hitler Savaşı’ndan sonra meydana gelen huzursuzluklar 1922’de Faşist Partisini (Partito Nazionale Fascista)iktidara getiren bir hükûmet darbesine yol açtı. 3. Totaliter Rejimlerin Kuruluşu a. İtalya’da Faşizm İtalya I. Dünya Savaşı’na egemenlik alanını genişletmek ve yeni sömürgeler elde etmek için girmişti. Ancak Paris Barış Konferansı’nda İtalya isteklerini elde edememişti. Savaş, İtalya’da ekonomik hayatı olumsuz etkiledi. İtalyan hükûmeti büyük bir borç, büyüyen bir dış ticaret açığı ve yüksek enflasyon ile karşı karşıyaydı. Üstelik savaş sırasında halkın desteğini almak için köylülere toprak, işçilere ücret artışı vadetmişti. Bu söz yerine getirilemeyince grevler ve işgaller birbirini takip etti. Ülkenin her tarafına dağılmış olan asker kaçakları, terhis olan askerler ve aydınların beklentileri karşılanamamıştı. Bu durum Benito Mussolini’nin lideri olduğu Faşist Partisi’nin işine yaradı. İtalya’da faşist hareket 1919 yılında örgütlenmiş ve o yıl yapılan seçimlerde 35 milletvekili çıkarmıştı. Faşist Parti 1922 yılında 200.000 ‘’kara gömlekli’’ taraftarı ile Napoli’den Roma’ya doğru yürüdü. Kral Vittorio Emmanuella, başbakanlığı Faşist Parti’nin başkanı Mussolini’ye vermek zorunda kaldı. İktidarı mutlak şekilde ele geçiren Mussolini muhalefeti tümüyle ortadan kaldırdı. Mussolini kısa sürede İtalya’da birliği sağladı. İşsizliği ortadan kaldırmaya yönelik adımlar attı ve toplumsal reformlara girişti. Mussolini, Paris Barış Konferansı’nda 26 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 küçük düşürülen İtalya’yı Roma İmparatorluğu’nu yeniden kurarak yine dünyanın etkin güçlerinden biri hâline getirmeyi amaçlıyordu. b.Almanya’da Nazizm Almanya I. Dünya Savaşı’ndan sonra ağır bir ekonomik kriz ve siyasal çatışmaların içine girdi. 1919 yılında Weimar kasaResim 01.09: Benito Mussolini basında toplanan kurucu meclis yeni bir anayasa yaptı. Weimar Anayasası ile Almanya’da demokratik bir düzene geçildi. Bu sırada Versay Antlaşması’nın ağır tamirat borcu enflasyonun patlamasına, üretim ve ekonomik hayatın felç olmasına yol açtı. 1929 dünya ekonomik krizi Almanya’yı daha kötü hâle düşürdü. Endüstri üretimi yarı yarıya azaldı. Çok sayıda ticaret firması iflas etti. Milyonlarca insan işsiz kaldı. Bu durum Nazi Partisine iktidar yolunu açtı. E BİLGİ NOTU Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisinin ( National Sozialistische Deutcsche Arbeiterpartel) veya kısaca Nazi Partisi’nin başlangıcını, 1918’de Münih’te kurulan Alman İşçi Partisi teşkil eder. Bu parti 1920’de Nasyonal Sosyalist Alman İşçiPartisi adını almış ve Adolf Hitler’in 1919’da partinin liderliğini ele almasıyla etkinliğini artırmıştır. Resim 01.10: Nazilerin Propaganda Afişleri 27 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 ( 1. ‘’ Alman öğrencileri Führer ve halk için savaşır. ‘’ 2.’’ Benim şu anda Alman İmparatorluğu’nun ilk askeri olmak dışında bir arzum yoktur.’’ 3. ‘’ Almanya’nın zaferi Avrupa’nın özgürlüğüdür.’’ ) 1928 seçimlerinde ancak 12 milletvekili çıkarabilen Nazi Partisi 1930 seçimlerinde 107, 1932 seçimlerinde 230 milletvekili çıkararak Almanya’nın en büyük partisi oldu. Cumhurbaşkanı 1933 yılında başbakanlığı Nazi Partisi lideri Adolf Hitler’e verdi. Böylece Nazi Partisi iktidara geldi. Hitler iktidara geldikten hemen sonra yeni seçimler için Reichtag’ı dağıttı ve yapılan seçimlerde sandalye sayısını artırdı. Bu andan itibaren anayasa ve hukuka bağlılığı bir kenara bıraktı. Nazi Partisi dışındaki tüm partileri kapatarak siyasi faaliyetleri yasakladı. 1934 yılında Cumhurbaşkanı Hindenburg’un ölümü üzerine, hükûmet başkanlığının yanı sıra devlet başkanlığını da alarak Almanya’nın ‘Führer’ i hâline geldi. Hitler Almanya’nın talep edeceği dış politikanın esaslarını da belirledi. Bu politika: 1. Almanya’nın Versay Barış Antlaşması’nın kısıtlamalarından kurtarılması, 2. Almanya dışında yaşayan bütün Almanların birleştirilmesi ve bir tek devlet sınırları içinde toplanması, 3. Almanya için yeni hayat sahaları bulunması (Nazi Emperyalizmi) şeklinde üç aşamadan oluşuyordu. Öte yandan Hitler, Almanya’nın sosyal, ekonomik ve kültürel hayatını kontrol altına aldı. Alman gençliği Nazi Partisi’nin idealleri doğrultusunda askerî bir anlayış doğrultusunda yetiştirilmeye başlandı. Gizli polis teşkilatı Gestapo vatandaşların ve toplumun her hareketini kontrol altına aldı. Resim 01.11: Toplu Kitap Yakma Törenlerine Katılmaları İçin Alman Gençlik Dergisi’nden Yapılan Çağrı 28 Resim 01.12: Nazilerin Kitap Yakma Törenlerinden Bir Görüntü ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 c. İspanya’da Franco Dönemi İspanya XX. yüzyılın başından itibaren siyasi ve ekonomik sorunlar yaşıyordu. Durumu düzeltmek isteyen ordu 1923 yılında bir darbe ile yönetime el koydu. Krala dokunulmaksızın başbakanlığa General Rivera getirildi. Rivera, Mussolini’yi örnek alarak faşist diktatörlük uygulamalarını benimsedi. Rivera, İspanya’nın içinde olduğu sorunlara çözüm getiremedi ve ordunun da desteğini kaybedince 1930 yılında görevinden ayrıldı. 1931 yılında yapılan seçimleri cumhuriyetçiler kazandı ve Kral Alfonso ülkeyi terk etti. Cumhuriyetçiler kiliseye karşı harekete geçerek kilisenin mallarına el koydular ve okullarını kapattılar. Toprak reformu ile köylülerin durumunu düzeltme çabaları ağır işleyince köylüler, zenginlerin topraklarına zorla el koydular. Bu ise silahlı çatışmalara yol açtı. Bu durum bir süre sonra Millîyetçiler ve cumhuriyetçiler olarak ikiye bölünen İspanya’da iç savaşa dönüştü. Millîyetçiler General Franco başkanlığında Burgos’ta, cumhuriyetçiler Valencia’da hükûmet kurdular. İç savaşta Sovyet Rusya, cumhuriyetçileri, Almanya ve İtalya ise Millîyetçilere destek verdiler. İspanya iç savaşı Millîyetçilerin 1939’da Madrid’e girmeleri ile sona erdi. İç savaş sonrasında iktidara gelen Franco yönetimi ilk dönemlerde Batılı devletler tarafından dışlandı. Soğuk savaş döneminde kutuplaşmanın artmasıyla Batılı devletlerin İspanya’ya yakınlaşması ilişkilerin düzelmesini sağladı. İspanya 1955’te BM’ye, 1958 tarihinde de Avrupa Ekonomik İş Birliği Teşkilatına üye oldu. Resim 01.13: Picasso’nun İspanya İç Savaşını Konu Edinen Tablosu G. İKİ SAVAŞ ARASI DÖNEMDE DÜNYA I. Dünya Savaşı toplumları siyasi, ekonomik, kültürel vb. birçok yönden etkiledi. Savaş sırasında yaşanan ekonomik sıkıntılar, savaştan sonra tüketim isteğinin artmasında ve sanayinin gelişmesinde etkili oldu. Sanayide kullanılan petrol ve elektrik günlük hayata girdi. Evlerde elektrikli araçların kullanımında artış görüldü. Kara ve demir yolları yapımı hızlandı. Bu durum ulaşımı kolaylaştırırken taşıt yapımında seri üretimin yaygınlaşmasına neden oldu. Kıtalararası ulaşımda gemilerin yanında uçaklar da kullanılmaya başlandı. 29 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 Bu dönemde şehircilik ve mimari gelişti. Yüksek binalar, geniş düzenli caddeler ve yeşil alanları ile büyük şehir projeleri tasarlandı. İletişim araçlarının gelişmesiyle haberleşme kolaylaştı. Yazılı basında önemli tiraj artışı oldu. Radyonun önem kazanması ile konuşan basın dönemi başladı. Radyo siyasi faaliyetlerde vazgeçilmez bir iletişim aracı olarak kullanıldı. Radyo aracılığıyla caz, klasik müzik, tiyatro da halka ulaştı. 1895’te ortaya çıkan sessiz sinema, 1920’li yılların sonuna doğru, sesin de kullanılmasıyla önemini daha da arttırdı. Dünyadaki siyasi gelişmelere paralel olarak sinema propaganda aracı olarak kullanıldı. Almanya’da rejim değişikliği üzerine çok sayıda bilim insanının ülkelerini terk etmeleri bilimin milletlerarası bir kimlik kazanmasına ortam sağladı. Başta fizik olmak üzere doğa bilimlerinde önemli gelişmeler meydana geldi. Tıp ve biyoloji alnında ilerlemeler sağlandı. Bazı hastalıkların tedavisi için aşı ve ilaçlar bulunurken organ nakline başlandı. Sosyal bilimler alanında da gelişmeler görüldü. Psikoloji önem kazandı. Felsefe ve tarih alanlarında yeni görüş ve ekoller ortaya çıktı. İmparatorlar ve hanedanlar tarihi önceliğini kaybetti. Sosyal, ekonomik ve medeniyet konuları öne çıktı. İki savaş arasında klasik müziğe dönüş yaşandı. ABD’nin Avrupa üzerinde etkili olmasıyla caz müziği bütün Batı dünyasında yayılma fırsatı buldu. H. ATATÜRK DÖNEMİ TÜRK DIŞ POLİTİKASI Atatürk döneminde Türkiye, dış politikada ‘’ Yurtta barış, dünyada barış. ‘’ ilkesini esas aldı. Batılı devletlerle ilişkilerini geliştirdi. Bölgesel ve uluslararası alandaki barışçı faaliyetlere aktif olarak katılarak dünya barışına katkıda bulundu. Balkan ve Sadabat Paktlarının kuruluşuna öncülük etti. Boğazlar ve Hatay meselelerini Resim 01.14: Atatürk, İngiltere Kralı VIII. Edward ile uluslararası hukuk kuralları çerçevesinde barışçı bir politika ile kendi lehine çözümledi. Batılı ülkeler ile Sovyetler Birliği arasında hassas bir denge kurmaya gayret gösterdi. Böylece izlediği dış politika sayesinde Türkiye, bölgesinde bir istikrar unsuru oldu. 30 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 1.Dış Politikadaki Gelişmeler a. Türkiye’nin Milletler Cemiyetine (Cemiyet-i Akvam) Girişi ( 18 Temmuz 1932) Milletler Cemiyeti, I. Dünya Savaşı sonrasında uluslararası barışın korunması ve iş birliğinin sağlanması için galip devletler tarafından kurulmuştu (1920). Milletler Cemiyeti, uluslararası barışı sağlamak amacıyla kurulmasına rağmen, bir süre sonra amacından uzaklaşmış, İngiltere önderliğindeki büyük devletlerin çıkarlarını gözetmeye başlamıştı. Türkiye ise bu şartlarda faaliyette bulunan Milletler Cemiyeti’ne güvenmediği için üye olmayı düşünmedi. Musul meselesinin çözümlenmesinde Milletler Cemiyeti’nin İngiltere’nin yanında yer alması güvensizliğin artmasında etkili oldu. 1930 yılına doğru Avrupa’da belirginleşen gruplaşma hareketi statükocu devletlerin Türkiye’ye önem vermesine yol açtı. Türkiye’nin uluslararası politikada ağırlığını hissettirmesi, barışçı bir dış politika izlemesi, Batılı devletlerle sorunlarını büyük ölçüde çözmesi Milletler Cemiyeti’ne davet edilmesine ortam sağladı. İspanya’nın girişimi ve Yunan temsilcisinin desteği ile 6 Temmuz 1932’de Genel Kurula sunulan önergenin oy birliğiyle kabulünden sonra Türkiye’nin davet edilmesine karar verildi. TBMM bu daveti 9 Temmuz 1932’de kabul etti. Türkiye 18 Temmuz 1937’de de Milletler Cemiyeti’ne üye oldu. Türkiye, Milletler Cemiyeti’ne üye olmakla dünya barışına katkıda bulunmayı ve dış politikada karşılaştığı sorunları çözümlemek için diplomatik destek sağlamayı amaçlamıştır. b. Balkan Antantı ( 9 Şubat 1934) 1933’ten sonra İtalya ve Almanya’nın dünya barışını tehdit eden faaliyetleri Balkanlarda da kaygı uyandırmaya başlamıştı. İtalya, Balkanlarda ve Doğu Akdeniz’de, Almanya ise Doğu Avrupa’da yayılmacı bir politika izliyordu. Türkiye ise Balkan devletleriyle iyi ilişkiler kurmak istiyordu. Bu amaca yönelik olarak 1923’te Arnavutluk, 1925’te Bulgaristan ve Yugoslavya ile karşılıklı dostluk antlaşmaları imzalamıştı. Yunanistan ile yaşanan nüfus mübadelesi sorunu 1930 yılında çözümlendi. 30 Ekim 1930’da Venizelos Ankara’yı ziyaret ederek siyasi, askerî ve ekonomik konulara ilişkin Dostluk, Tarafsızlık ve Uzlaşma Antlaşması’nı imzaladı. İki ülke arasında sağlanan yakınlaşma 1931 yılında Başbakan İsmet Paşa’nın Atina’yı resmî ziyaretiyle güçlendirildi. İlişkiler o kadar samimi bir hâl aldı ki 1934 yılında Venizelos, Atatürk’ü, Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterdi. Türk-Yunan yakınlaşması Balkanlarda da etkisini gösterdi. Balkan devletleri arasında bir dizi Balkan konferansının toplanmasına yol açtı. Bu konferanslarda İtalya’nın etkisinde bulunan Arnavutluk ve Bulgaristan’ın uzlaşmaz tavırları tüm Balkan devletlerini kapsayan bir antlaşmanın yapılmasını önledi. Buna rağmen 9 Şubat 1934’te Atina’da Türkiye, Yunanistan, Yugoslavya ve Romanya arasında Balkan Antantı imzalandı. Balkan Antantı ile imzacı devletler Balkanlardaki sınırlarını karşılıklı olarak güvence altına almayı ve diğer bir Balkan devletine karşı birbirine önceden haber vermeksizin, hiçbir siyasi eylemde 31 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 bulunmamayı ve siyasi yükümlülük altına girmemeyi taahhüt ediyorlardı. Ancak Almanya’nın Balkanları ekonomik olarak etkisi altına alması, İtalya’nın bölge üzerindeki siyasi nüfuzu, Antantın zayıflamasına yol açtı. Balkan Antantı Bakanlar Konseyi son toplantısını Şubat 1940’da II. Dünya Savaşı içinde yaptı. Bundan sonra konsey bir daha toplanamadığı gibi üye devletler Türkiye hariç, Almanya ve İtalya’nın işgaline uğradılar. 1941 yılında Balkan Antantı savaş şartları sonucunda tarihe karıştı. c. Montreux (Montrö) Boğazlar Sözleşmesi ( 20 Temmuz 1936) Lozan Barış Antlaşması ile Boğazlar bölgesi silahtan arındırılmış ve Boğazlardan geçişi denetlemek üzere bir Uluslararası Boğazlar Komisyonu kurulmuştu. Bölgenin güvenliği Milletler Cemiyeti’nin teminatı altına alınmıştı. Türkiye 1923 yılında Milletler Cemiyeti’nin uluslararası barış ve güvenliği koruyacağı umudu taşıyordu. Ancak silahsızlanma çabalarının olumsuz sonuçlanması ve Milletler Cemiyeti’nin etkinliğinin azalması, Türkiye’yi harekete geçirdi. Türkiye ilk kez 1933’te Londra’da Silahsızlanma Konferansı’nda, daha sonra 1935’te Milletler Cemiyeti Genel Kurulu’nda Boğazların statüsünün değiştirilmesi için diplomatik girişimlerde bulundu. Türkiye tek taraflı bir oldubitti gerçekleştirme yerine, barışçı yollardan sonuç almayı düşünüyordu. Türkiye 10 Nisan 1936 tarihinde Lozan Barış Antlaşması’na taraf devletlere bir nota göndererek Boğazlar Sözleşmesi’nin değiştirilmesini istedi. Sovyetler Birliği, Boğazlar rejiminde kendi lehine düzenleme yapılabileceğini düşünerek Türkiye’nin önerisini destekledi. Bulgaristan, Nöyyi Barış Antlaşması’nın kendi lehine değiştirilebilmesi için Boğazlar rejimindeki değişikliği örnek alarak kullanabileceği düşüncesindeydi. Fransa, 1935 yılında Sovyetler Birliği ile bir ittifak imzalamış olduğundan bu devletle ters düşmek istemezdi. Yunanistan, Romanya ve Yugoslavya ise Balkan Antantı nedeniyle bu konuda Türkiye’ye destek vermişlerdi. İngiltere ise Akdeniz’deki İtalyan tehdidine karşı Türkiye’nin desteğini almak istediğinden Türk önerisini olumlu karşıladı. Boğazlar Sözleşmesi’nin değiştirilmesine tek tepki İtalya’dan geldi. İtalya, Avrupa’da ve Milletler Cemiyeti’nde kendisine karşı olan atmosferden dolayı olumsuz bir tutum takındı. Bu nedenle konferansa katılmadı. 22 Haziran 1936’da İsviçre’nin Montrö kentinde toplanan konferansa Türkiye, İngiltere, Fransa, Sovyetler Birliği, Bulgaristan, Romanya, Yunanistan Japonya ve Avustralya katıldı. Görüşmeler sonunda 20 Temmuz 1936’da Montrö Boğazlar Sözleşmesi imzalandı. Montrö Boğazlar Sözleşmesi, İtalya dışında Lozan Barış Antlaşması’nın bütün imzacı taraflarınca onaylanarak yürürlüğe girdi. Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ne göre ticaret gemileri Boğazlardan serbestçe geçebileceklerdi. Savaş durumunda, Türkiye savaşın içindeyse Boğazlarda istediği tedbiri alabilecek, su yolunu istediğine açıp, istediğine kapatabilecekti. Türkiye’nin yer almadığı herhangi bir savaş durumunda savaşın içinde olan devletlerin savaş gemilerinin Boğazlardan geçişi yasaklandı. Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile Uluslararası Boğazlar Komisyonu kaldırılarak Türkiye’ye Boğazlar ve çevresinde asker bulundurma hakkı tanındı. Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile Türkiye’nin milletlerarası ilişkilerdeki etkinliği daha da arttı. Sözleşmenin süresi 20 yıldı. Ancak bu sürenin geçmesinden iki 32 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 yıl önce antlaşmaya taraf devletlerden hiçbirisi sözleşmenin feshini talep etmezse yürürlükte kalacaktı. Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin süresi 1956 yılında dolduğu hâlde, böyle bir fesih talebinde bulunulmadığı için hâlâ yürürlüktedir. d. Sadabat Paktı (8 Temmuz 1937) İngiltere’nin Irak’ta manda yönetimine son vererek Irak’ın bağımsızlığını tanımasından sonra Irak, komşuları Türkiye ve İran ile iyi ilişkiler kurmak istiyordu. Bu amaca yönelik olarak Irak kralı Faysal ve Başbakan Nuri Sait Paşa 1931 yılında Türkiye’yi ziyaret etmişti. Bu sırada İran ile Irak arasında sınır anlaşmazlıkları vardı. Türkiye bu anlaşmazlığın giderilmesi konusunda aktif bir rol oynadı. Öte yandan Türkiye, İran ile de samimi ilişkiler kurmuştu. İran Şahı Rıza Pehlevi 1934 yılında Türkiye’yi ziyaret etmişti. Bu sırada İtalya’nın Asya, Doğu Akdeniz ve Afrika’ya yayılmacı politikalar izlemesi Türkiye ve Orta Doğu ülkelerini Resim 01.15: Atatürk, İran Şahı Rıza Pehlevi endişelendiriyordu. İtalya’nın 1935 yılında ile Habeşiştan’a saldırısı durumun ciddiyetini ortaya koyuyordu. Türkiye, İran ve Irak 1935’te Cenevre’de bir antlaşma imzaladılar. Ancak Irak-İran sınır anlaşmazlığının devam etmesi paktın imzalanmasını geciktirdi. Sonunda Afganistan’ın da katılımıyla 8 Temmuz 1937’de Tahran’da Sadabat Sarayı’nda pakt imzalandı. Sadabat Paktı’yla taraflar birbirlerinin iç işlerine karışmamayı, ortak çıkarlarını ilgilendiren uluslararası nitelikteki anlaşmazlıklarda birbirlerine danışmayı, birbirlerine karşı eylemde bulunmamayı kabul ediyorlardı. Sadabat Paktı’nın önemi II. Dünya Savaşı’nın çıkmasıyla azalmış, 1980’de İran-Irak Savaşı çıkınca artık var oluş nedenini de yitirmiştir. Resim 01.16: Sadabat Paktı’nın İmzalandığı Sadabat Sarayı (Tahran ) 33 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 c. Hatay Meselesi ve Hatay’ın Anavatana Katılması (30 Haziran 1939) 20 Ekim 1921 yılında Türkiye ile Fransa arasında imzalanan Ankara Antlaşması ile İskenderun Sancağı (Hatay) Fransız mandası altındaki Suriye’de kalmıştı. Ancak Türkiye antlaşmaya, İskenderun Sancağı’ndaki Türklerin haklarını koruyucu, kültürlerini geliştirici ve Türkçenin resmî dil olmasını öngören maddeler koydurmuştu. Bu durum Fransa’nın 1936 yılında Suriye’deki manda yönetimine son vermesine kadar devam etti. Sancak’ta yaşayan Türklerin geleceği Türkiye’yi endişeye sevk etti. Türkiye, Fransa’ya verdiği notada Suriye’ye verilen bağımsızlığın İskenderun Sancağı’na da verilmesini istedi. Ancak Fransa, Suriye topraklarının parçalanacağı görüşüyle bunu kabul etmedi. Türkiye’nin İskenderun Sancağı’na verdiği önem Atatürk’ün 1 Kasım 1936’da TBMM’yi açarken yapmış olduğu konuşmada şu şekilde ortaya konmuştu: ‘’ Bu sırada milletimizi gece gündüz meşgul eden başlıca büyük mesele, gerçek sahibi öz Türk olan İskenderun- Antakya ve havalisinin mukadderatıdır. Bunun üzerinde, ciddiyet ve katiyetle durmaya mecburuz.’’ Fransa meselenin Milletler Cemiyetine götürülmesini teklif etti. Türkiye’nin bu teklifi kabul etmesi üzerine İskenderun Sancağı konusu Milletler Cemiyeti Meclisine getirildi. 27 Ocak 1937’de varılan prensip anlaşmasına göre İskenderun ve Antakya iç işlerinde bağımsız, dış işlerinde Suriye’ye bağlı olacak, Türkçe resmî dil olarak kullanılacaktı. Sancak’ın toprak bütünlüğü Türkiye ve Fransa tarafından güvence altında tutulacaktı. Türkiye, Milletler Cemiyetinin aldığı kararın hemen uygulanmasını istedi. Ancak Suriye’de Arapların alınan bu kararı protesto etmeleri ve gösterileri Fransa’nın olumsuz tutumuyla birleşince Türkiye yeniden harekete geçti. Türkiye 1930 tarihli Türk-Fransız Dostluk Antlaşması’nı feshetti. Atatürk 1938 yılı Mayıs ayında hastalığının giderek ağırlaşmasına rağmen orduyu denetleme gezisine çıkarak Mersin ve Adana’ya gitti; Hatay sınırına asker yığdı. Bu sırada Avrupa’da uluslararası ilişkiler gerginleşmişti. Fransa ve İngiltere’nin Orta Doğu’nun en güçlü devleti olan Türkiye’ye ihtiyacı artmıştı. Bunların sonucunda Türk ve Fransız askerî temsilcileri arasında yapılan görüşmeler sonunda 3 Temmuz 1938’de Sancak’ın toprak bütünlüğü ve siyasi statüsünün ortaklaşa korunması konusunda bir askerî antlaşma yapıldı. Bu antlaşmanın imzalanmasından iki gün sonra Türk kuvvetleri Sancak’a girdi. Resim 01.17: Hatay Devleti’nin Bayrağı 1938 Ağustos’unda yapılan seçimler sonunda Sancak Meclisi toplandı. Meclisin Türk, Arap, Ermeni, Rum milletvekilleri Türkçe yemin ettiler( 2 Eylül 1938).Millet Meclisi, Sancak’a ‘’Hatay Devleti’’ adını verdi. Abdülgani Türkmen meclis başkanı, Tayfur Sökmen cumhurbaşkanı, Abdurrahman Melek başbakan seçildi. Türk bayrağına çok benzeyen bir bayrak Hatay bayrağı olarak kabul edildi. Hatay Devleti bir yıl kadar bağımsız kaldıktan sonra 23 Haziran 1939’da Hatay Millet Meclisi oybirliğiyle Türkiye’ye katılma kararı aldı. 23 Temmuz 1939 günü yapılan törenle de Hatay, Türkiye’ye katıldı. 34 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 NELER ÖĞRENDİK? •I. Dünya Savaşı’nın neden ve sonuçlarını, Paris Konferansı ve önemini, I Dünya Savaşı sonunda yapılan barış antlaşmalarını, •Rusya’da Bolşeviklerin Çarlık yönetimini yıkarak iktidarı ele geçirmelerini, SSCB’nin kuruluşunu, Lenin ve Stalin dönemlerinde SSCB’de meydana gelen gelişmeleri, Rusların Orta Asya’yı işgal etme sürecini, Basmacı Hareketi ve özelliklerini, Enver Paşa’nın Basmacı Hareketi’ne katılması ve ölümünü, •I. Dünya Savaşı’ndan sonra İngiliz ve Fransızların Orta Doğu’da manda yönetimleri kurmalarını, Arap Yarımadası, Irak, Ürdün, Filistin, Suriye ve Mısır’da manda yönetimlerinin sona ermesini, •Japonya’nın XIX. yüzyılın sonlarına doğru yaptığı reform ve ıslahatlarla güçlü bir devlet hâline gelmesini, Çin ve Rusya ile rekabetini, •1929 dünya ekonomik krizinin nedenlerini, yayılışı ve sonuçlarını, krizin Türkiye’ye etkilerini, •I. Dünya Savaşı’nın ardından dünya barışını sağlamak amacıyla yapılan çalışmaları, Milletler Cemiyeti’nin kuruluşunu, Locarno Antlaşması, Kellogg Paktı ve özelliklerini, •I. Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’da meydana gelen sosyal, siyasal ve ekonomik gelişmeleri, •İtalya’da Faşizm ve Almanya’da Nazizm gibi totaliter rejimlerin kurulmasını, •Atatürk dönemi Türk dış politikasının esaslarını, Türkiye’nin Milletler Cemiyetine girmesini, •Balkan Antantı, Montrö Sözleşmesi ve Sadabat Paktı’nın imzalanması ve önemini, •Hatay meselesi ve Hatay’ın Anavatan’a katılış sürecini öğrendik. 35 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 1. ETKİNLİK Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri uygun kelimelerle tamamlayınız. 1.I. Dünya Savaşı’na…………………Devletlerinin yanında katılan……………… …………………, Uzak Doğu’da geniş çıkarlar elde ederek bu bölgede söz sahibi oldu. 2.…………………….Savaşı’ndan sonra yapılacak barış antlaşmalarının esaslarını belirlemek için 18 Ocak 1919’da…………………’te bir konferans toplandı. 3.………………………. Hareketi, Türkistan’ı Rus işgalinden kurtararak bağımsızlığına kavuşturmayı amaçlamıştır. 4. I. Dünya Savaşı’ndan sonra……………………. ve………………….Orta Doğu’da manda yönetimleri kurdular. 5.1867 yılında tahta geçen İmparator…………………………..’nun Japonya’da başlattığı reform sürecine …………………………………… adı verilir. 6.Balkanlar ve Doğu Akdeniz’de yayılmacı bir politika izleyen…………………’nın faaliyetleri 9 Şubat 1934’te ………………………………’nın kurulmasına ortam hazırladı. 7.……………………………………. Sözleşmesi ile Türkiye, Boğazlar ve çevresinde asker bulundurma hakkını elde etti. 8.Atatürk’ün son siyasi başarısı……………………….’ın bağımsız olmasını sağlamasıdır. 9. Türkiye, savunmaya dayanmayan, savaşı kanun dışı sayan ve devletler arası ilişkilerde barışçı yollara başvurulmasını esas alan………………………………… Paktı’na 1928 yılında katılmıştır. 10. I. Dünya Savaşı’ndan sonra Suriye ve Lübnan………………………..mandası altında kalmıştır. 11.Büyük devletler sömürgecilik faaliyetlerini I. Dünya Savaşı’ndan sonra…………………………………………yönetimi adıyla devam ettirdiler. 12.I.Dünya Savaşı’ndan sonra İtilaf Devletleriyle Almanya arasında…………… …..;Avusturya ile …………………..; Macaristan’la…………………………; Bulgaristan’la………………; Osmanlı Devleti ile…………………….Antlaşması imzalanmıştır. 13.Türkiye, Atatürk Döneminde dış politikada‘’…………………………………… …………’ ilkesini esas almıştır. 14.Türkiye, Hatay sorununun çözümü için barışçı bir politika izlemiş ve konuyu ………………..……..ne götürmüştür. 36 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 2. ETKİNLİK Aşağıdaki ifadelerin doğru olanların başına (D), yanlış olanların başına (Y) yazınız. 1. ( ) ABD’nin savaşa girmesiyle I. Dünya Savaşı’nı İttifak Devletleri kazandı. 2. ( ) I. Dünya Savaşı’ndan sonra dünyanın bir daha böyle bir felaket yaşamaması için Milletler Cemiyeti kuruldu. 3. ( ) Filistin I. Dünya Savaşı’ndan sonra Fransız mandasına bırakıldı. 4. ( ) 1929 Dünya Ekonomik Krizi dünyada milyonlarca insanın işsiz kalmasına neden oldu. 5. ( ) ABD, I. Dünya Savaşı’ndan sonra Monroe Doktrini’ne uygun olarak Avrupa politikasında daha aktif rol oynadı. 6. ( ) 1923’ten sonra Türkiye dış politikada Lozan’da tam olarak çözülemeyen sorunlarla uğraştı. 7. ( ) Türkiye Milletler Cemiyetine Atatürk’ün ölümünden sonra girdi. 8. ( ) Balkan Paktı’nın oluşumuna ABD öncülük etti. 9. ( ) Türkiye, Sadabat Paktı’na üye olarak doğu sınırlarının güvenliğini sağlamıştır. 10. ( ) İngiltere ve Fransa, Orta Doğu’nun stratejik önemi ve sahip olduğu zengin petrol rezervleri nedeniyle bölgede etkin olmak istemiştir. 11. ( ) Enver Paşa’nın 1921 yılında Türkistan’a gelmesiyle Basmacı Hareketi’nin Ruslarla mücadelesi daha da şiddetlendi. 12. ( ) Çarlık döneminde Ruslar işgal ettikleri Türk topraklarında asimilasyon politikası uyguladılar. 13. ( ) Japonya’da Meiji Restorasyonu I. Dünya Savaşı’ndan sonra başlatıldı. 14. ( ) Türkiye’de ‘’ Yerli Malları Haftası’’ kutlamaları 1929 dünya ekonomik krizinin etkilerini azaltmaya yöneliktir. 15. ( ) İki savaş arası dönemde dünyada radyo, sinema, gazetecilik, tiyatro ve sanat alanlarında önemli ilerlemeler yaşandı. 37 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 ÜNİTE DEĞERLENDİRME SORULARI 1. Aşağıdaki devletlerden hangisi İttifak Devletlerinden biri değildir? A. Almanya B. Avusturya – Macaristan C. Osmanlı D.Rusya 2. İtilaf Devletleri I. Dünya Savaşı sonrasında yenilen devletlerle yapılacak barış antlaşmalarının esaslarını belirlemek amacıyla ………………………….Barış Konferansı’nı düzenlemişlerdir. Yukarıdaki cümlede boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? A. Lozan B. Sevr C. Paris D.Londra 3. İtilaf Devletleri ile Almanya arasında yapılan barış antlaşmasının bazı maddeleri şunlardır. . Alsace – Lorraine bölgesi Fransa’ya verildi. . Bütün sömürgeleri İngiltere, Fransa ve Japonya arasında paylaşıldı. . Zorunlu askerlik kaldırıldı. Bu antlaşma aşağıdakilerden hangisidir? A. Versay B.Nöyyi C.Triyanon D.Sen Jermen 4. Aşağıdakilerden hangisi I. Dünya Savaşı’nın sonuçlarından biri değildir? A. Avrupa’nın siyasi haritasının değişmesi B. Yeni millî devletlerin ortaya çıkması C. Millîyetçilik düşüncesinin güç kazanması D.Birleşmiş Milletler Teşkilatı’nın kurulması 5. Aşağıdakilerden hangisi Sovyetler Birliği döneminde Türk topraklarında yapılan asimilasyon politikalarından biri değildir? A. Din adamı yetiştiren medreselerin kapatılması B. Yüz binlerce Türk’ün Sovyetlerin diğer bölgelerine göç ettirilmesi C. Cami ve mescitlerin ibadete kapatılması D.Beş yıllık kalkınma planlarının hazırlanması 38 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 6. İngiltere ve Fransa’nın Orta Doğu’da manda yönetimleri kurmalarında bölgenin, I. stratejik bir konumda olması, II. zengin ham madde kaynaklarına sahip olması, III. farklı etnik ve dinî gruplardan oluşması durumlarından hangilerinin etkili olduğu savunulabilir? A.Yalnız I B. Yalnız II C. I ve II D. I, II ve III 7. Japonya’da Meiji Döneminde yapılan yenilikler arasında aşağıdakilerden hangisi yer almaz? A. Feodal düzenin yıkılarak Batı tarzı hükümet kurulması B. Modern bir bankacılık sisteminin kurulması C. Latin alfabesinin kabul edilmesi D.Subayların Batılı askerî akademilere gönderilmesi 8. Aşağıdakilerden hangisi 1929 dünya ekonomik krizinin sonuçlarından biri değildir? A. Türkiye’nin ihracatının artması B. İşsizliğin büyük boyutlara ulaşması C. Dünya ticaretinin yarı yarıya azalması D.Toplumsal sorunların yaygınlaşması 9. I. Gümrük vergilerinin yükseltilmesi II. Yerli malı kullanımının teşvik edilmesi III. İthalatın kolaylaştırılması Yukarıdakilerden hangileri Türkiye’nin 1929 dünya ekonomik krizine karşı aldığı önlemlerdendir? A. Yalnız I B. I ve II C. II ve III D. I, II ve III 10. I. Milletler Cemiyetinin kurulması II. Locarno Antlaşması’nın imzalanması III. Briand – Kellogg Paktı’nın kurulması Yukarıdaki gelişmelerden hangileri dünya barışını korumaya yöneliktir? A. Yalnız I B. I ve II C. I ve III D. I, II ve III 39 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 11. I. Milletler Cemiyetinin kurulması II. Locarno Antlaşması’nın imzalanması III. Briand – Kellogg Paktı’nın kurulması IV. Türkiye’nin Milletler Cemiyeti’ne girmesi Yukarıdaki gelişmelerin kronolojik sıralaması aşağıdakilerden hangisinde doğru olarak verilmiştir? A. I – II- III – IV B. II – I – III – IV C. IV – III – I – II D.III – II – IV – I 12. I. Milletler Cemiyeti II. Paris Barış Konferansı III. Balkan Antantı IV. Sadabat Paktı Türkiye yukarıdaki oluşumlardan hangilerine öncülük etmiştir? A. I ve II B. I ve III C. II ve III D. III ve IV 13. Atatürk ‘’İtalya ……………………….. yönetimi altında kuşkusuz büyük bir kalkınmaya ve gelişmeye sahne olmuştur. Ancak korkarım ki İtalya’nın bugünkü şefi, Sezar rolünü oynamak isteğinden kendisini kurtaramayacaktır.’’ demiştir. dir? Atatürk’ün yukarıdaki sözündeki boşluğa aşağıdakilerden hangisi getirilmeliA. Mussolini B. Hitler C. Franco D.Mutsuhito 14. Aşağıdakilerden hangisi Balkan Antantı’na katılan ülkelerden biri değildir? A. Bulgaristan B. Yunanistan C. Yugoslavya D. Türkiye 40 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 15.Aşağıdakilerden hangisi Atatürk Döneminde meydana gelmemiştir? A. B. C. D. 16. Sadabat Paktı’nın imzalanması NATO’ya girilmesi Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin imzalanması Milletler Cemiyetine girilmesi I. Türkiye Boğazlarda asker ve silah bulundurma hakkını elde etmiştir. II. Türkiye, batı sınırlarını güvence altına almıştır. Yukarıdaki gelişmeler sırasıyla aşağıdakilerden hangisinin sonucudur? A. Briand – Kellogg Paktı - Sevr Antlaşması B. Montrö Sözleşmesi - Balkan Antantı C. Sadabat Paktı - Lozan Barış Antlaşması D.Sadabat Paktı - Balkan Antantı 17. Türkiye’nin, I. Milletler Cemiyetine girmesi II. Briand – Kellogg Paktı’nı imzalaması III. Balkan Antantı’na öncülük etmesi IV. Sadabat Paktı’nı kurması gelişmelerinden hangileri bölgesel barışı korumaya yöneliktir? A. I ve II B. I ve III C. II ve III D. III ve IV 18.Sadabat Paktı’na aşağıdaki devletlerden hangisi katılmamıştır? A. Suriye B. İran C. Irak D.Afganistan 41 2. ÜNİTE II. DÜNYA SAVAŞI Japonya’nın Nagazaki kentine atılan atom bombası, düştüğü noktanın 18 km. üzerine yükselen bir mantar bulutu meydana getirmiştir. Bu durumun insanlar ve diğer canlılar üzerindeki etkileri nelerdir? ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 NELER ÖĞRENECEĞİZ? Bu ünitenin sonunda: 1. II. Dünya Savaşı öncesinde Japonya, İtalya ve Almanya’da meydana gelen ekonomik ve siyasi gelişmeleri, 2. Almanya, İtalya ve Japonya’nın yayılmacı bir politika izlemelerinin neden ve sonuçlarını, 3. Almanya’da Hitler’in faaliyetlerinin II. Dünya Savaşı’nın başlamasına etkilerini, 4. Mihver ve müttefik devletlerin ortaya çıkışını, 5. Almanya’nın 1Eylül 1939’da Polonya’ya saldırması ile II. Dünya Savaşı’nın çıktığını, 6. Savaşın Avrupa ve Kuzey Afrika’daki gelişimini, 7. ABD’nin savaşa girmesine neden olan gelişmeleri, Pasifik Okyanusu’nda Amerikan – Japon savaşlarını, 8. Müttefik devletlerin, mihver devletler grubuna karşı üstünlük elde etmesini, Yalta ve Potsdam Konferanslarını, 9. Almanya ve Japonya’nın teslim olmasını, II. Dünya Savaşı’nın sona ermesini, 10. II. Dünya Savaşı’nın siyasi, ekonomik ve toplumsal sonuçlarını, 11. II. Dünya Savaşı sırasında Türkiye’nin takip ettiği dış politikayı, müttefik devletlerin Türkiye’yi kendi yanlarında savaşa sokmak istemelerinin nedenlerini, 12. II. Dünya Savaşı’nın Türkiye’de neden olduğu siyasi, ekonomik ve toplumsal sonuçları öğreneceğiz. ANAHTAR KAVRAMLAR NÜFUZ BÖLGESİ YAYILMACILIK HAYAT SAHASI YATIŞTIRMA POLİTİKASI EMPERYALİZM MİLLÎ KORUNMA KANUNU VETO HAKKI BİRLEŞMİŞ MİLLETLER TEŞKİLATI 44 VARLIK VERGİSİ ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 A.YENİ BİR SAVAŞA DOĞRU I. Dünya Savaşı sonunda galip devletler, yenilen devletlere ağır ekonomik, siyasi ve askerî kısıtlamalar getirdiler. Osmanlı Devleti, Rus Çarlığı, Avusturya – Macaristan İmparatorluğu’nun yıkılması kuvvetler dengesini bozdu. Osmanlı Devleti’nin yıkılmasıyla Orta Doğu’da meydana gelen boşluğu İngiltere ve Fransa yayılmacı politikalarla doldurmaya çalıştı. 1925 Locarno Antlaşması ve 1928 Briand – Kellogg Paktı ile uluslararası politikada yumuşama ve iş birliği esas alınarak barışın korunması ve sürekliliği sağlanmaya çalışıldı. Bu çalışmalar sürerken meydana gelen 1929 Dünya Ekonomik Krizi dünyanın her yerinde ekonomik ve siyasi çalkantılara neden oldu. 1931’de Japonya’nın Mançurya’ya saldırması ve art arda çıkan siyasi buhranlar, dünyayı yeni bir savaşın eşiğine getirdi. 1.Savaş Öncesindeki Gelişmeler a. Japonya 1905 yılında sonra Pasifik bölgesinde etkin üç devletten biri Japonya’ydı. ABD, Rusya ve Japonya bölgedeki güç dengesini oluşturuyorlardı. Uzak Doğu ve Pasifik bölgesi uluslararası rekabet ve mücadelenin merkezi hâline gelmişti. Japonya I. Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa devletlerinin birbirleriyle mücadelesinden yararlanarak 1930’lu yıllarda Uzak Doğu’nun en güçlü devleti oldu. Japonya önemli yer altı ve yer üstü kaynaklarına sahip olan Mançurya’ya hâkim olmak istiyordu. Bu nedenle Mançurya’da önemli ekonomik yatırımlar ve demir yolu ağı ile etkinliğini artırmıştı. Bu sırada ABD, dünya ekonomik bunalımının etkilerini hafifletmekle meşguldü. Sovyet Rusya ise bölgedeki askerî gücünü tam olarak artıramamıştı. Bu durumdan yararlanan Japonya 1931 yılında Mançurya’yı işgal etmeye başladı. Japonya’nın bu girişimini Çin, Milletler Cemiyetine şikâyet etti. Milletler Cemiyeti bölgeye sadece bir araştırma komisyonu göndermekle yetindi ve Japonya’nın Mançurya’dan çekilmesini istedi. Büyük devletler olayı protesto etmekten öte bir harekette bulunamadılar. ABD de tek başına bir harekete girişmeyi göze alamadı. Buna karşılık Japonya 1933 yılında Milletler Cemiyeti üyeliğinden çekildi. Resim. 02.01: Japon Askerlerinin Mançurya’yı İşgali 45 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 Japonya 1934’te, ‘’ Asya, Asyalılarındır.’’ diyerek Batılıların Çin’le olan münasebetlerini kesmelerini istedi. Mançurya’nın işgali I. Dünya Savaşı sonrası dünyada meydana gelen en önemli gelişmelerden biridir. Japonya’nın bu saldırgan ve yayılmacı faaliyetinin karşılıksız kalması Avrupalı diktatörlükleri de harekete geçirdi. Mussolini’ni Afrika’da yayılma ve Hitler’in Doğu Avrupa’yı etkisi altına alma amaçlarını kamçıladı. Nitekim Japonya’nın peşinden Almanya da 1933 yılında Milletler Cemiyeti’nden ayrılarak saldırgan niyetini ortaya koydu. b. İtalya Mussolini, I. Dünya Savaşı’nda İtalya’nın isteklerini elde edemediği için haksızlığa uğradığını düşünüyordu. İtalya, endüstrisi için ham madde kaynakları bulmak ve 1929 dünya ekonomik buhranının İtalyan ekonomisinde meydana getirdiği ekonomik sarsıntıyı atlatmak için sömürge arayışına yöneldi. 1931 yılında Resim. 02.02: Hitler ve Mussolini Japonya’nın Mançurya’ya saldırısı karşısında Milletler Cemiyetinin bir şey yapamaması, Almanya’nın Versay Antlaşması’nın kayıtlarından kurtulma çabalarının, İngiltere ve Fransa tarafından gereken tepkiyle karşılaşmaması üzerine İtalya, 5 Ekim 1935’te Habeşistan’ı işgale başladı. Bu gelişmeler üzerine toplanan Milletler Cemiyeti Konseyinin İtalya’ya yaptırım kararı etkili olmadı ve İtalya 1936 Mayıs’ında Habeşiştan’ın işgalini tamamladı. Bu gelişmenin önemli sonuçları oldu. Milletler Cemiyeti, Japonya’nın Mançurya’yı işgalinden sonra İtalya’nın saldırganlığını da önleyemeyerek başarısızlığa uğradı. Uluslararası politikadaki etkinliğini ve saygınlığını kaybetti. Nitekim Japonya ve Almanya’nın ardından İtalya da Milletler Cemiyeti’nden ayrıldığını açıkladı(1937). Almanya, İtalya- Habeş Savaşı’nı fırsat bilerek 1936 yılında Versay Antlaşması’nın Ren bölgesinin askersiz olması ile hükümlerini kaldırdı. Locarno Antlaşması’nı feshetti. 46 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 c. Ülkeler Arası Gruplaşmalar İtalya, Nazilerin Almanya’da iktidara gelip Avusturya ile birleşerek Orta Avrupa’da etkinlik kurmasından endişe ediyordu. Bu yüzden İngiltere ve Fransa ile 1935’te ortak bir cephe kurdu. İtalya Habeşistan’ı işgal etmesine İngiltere tepki gösterince Almanya’ya yaklaştı. İtalya’ nın Habeşiştan’ı işgaline destek veren Almanya ile bu ülke arasında Berlin- Roma Mihveri kuruldu. Bir ay sonra da Almanya ile Japonya arasında Berlin- Tokyo Mihveri kuruldu (25 Kasım 1936). Almanya ve Japonya kendileri için Sovyet Rusya’yı ve komünizmi ortak tehlike olarak görüyorlardı. Bu nedenle komünizmle mücadeleyi esas alan Anti- Komintern Paktı’nı imzaladılar. İtalya’nın 5 Kasım 1937’de katılımıyla Berlin-Roma-Tokyo Mihveri kurulmuş oldu. d. Almanya 1929 dünya ekonomik buhranının, Alman ekonomisi ve halkı üzerindeki olumsuz etkileri Hitlerin liderliğindeki Nasyonal Sosyalist Partinin 1933 yılında iktidara gelmesine neden oldu. Bu durum Almanya’nın iç ve dış politikasında önemli değişikliklere yol açtı. Nazi Partisinin iktidara gelmesi Fransa ve Sovyet Rusya’yı endişeye sevk etti. Fransa, Versay Antlaşması’yla elde ettiği üstünlüğü kaybetme, Sovyet Rusya ise Almanya’da komünist milletvekillerinin tutuklanmasından sonra muhtemel olumsuz gelişmelerden dolayı endişe taşıyordu. SSCB bu duruma tepki olarak Almanya ile ilişkilerini kesti ve ABD’ye yaklaştı. Milletler Cemiyeti ile iş birliği yapan SSCB, 1934’te Milletler Cemiyetine kabul edildi. Hitler iktidara geldiği andan itibaren Versay Antlaşması hükümlerinden kurtulmaya yönelik adımlar attı. 1933 yılında Silahsızlanma Konferansı’ndan ve Milletler Cemiyetinden çekildi. 1934’ten itibaren ordusunu modern silahlar, araç ve gereçlerle güçlendirdi. Asker sayısını hızla artırarak, askerliği mecburi hâle getirdi. Versay Antlaşması ile Alman- Fransız sınırındaki kömür bakımından zengin Saar bölgesi 15 yıllığına Fransa’ya verilmişti. 1935 yılında yapılan halk oylaması sonucu Saar bölgesi Almanya’ya geçti. Almanya 7 Mart 1936’da Versay Antlaşması ile askerden arındırılmış olan Ren bölgesine asker gönderdi. Fransa bu durumu kabul etmek zorunda kaldı. Almanya, 13 Mart 1938’de Avusturya ile birleştiğini ilan ederek burayı ilhak etti. Böylece Versay Antlaşması’nın son kalıntısından kurtulan Hitler, dış politikadaki ikinci hedefine ulaşmak için çalışmalara başladı. Almanya, Avusturya’yı ilhak ettikten sonra dikkatini Çekoslovakya’nın Südetler (Südetenland) bölgesini çevirdi. Südetler bölgesinde 3,5 milyon Alman yaşamaktaydı. Bölgede faaliyette bulunan Nazilerin çıkarttığı karışıklık üzerine Hitler, Çekoslovakya sınırına asker yığdı. Avrupa’da yeni bir savaş ihtimalinin ortaya çıkması üzerine İngiltere’nin girişimiyle 29 Eylül 1938’de Münih’te bir toplantı düzenlendi. Toplantıya Almanya, İngiltere, Fransa ve İtalya katıldı. Dönemin büyük devletleri- 47 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 nin katıldığı Münih Konferansı’na Sovyetler çağrılmamıştı. Çeklere hiç danışılmadan yapılan konferans sonucunda Südetlerin Almanya’ya verilmesi kararlaştırıldı. Hitler, hedeflerinin ikinci aşamasını ‘’ Bir Millet, Bir Devlet: Ein Folk, Ein Reich. ‘’ da tamamlamıştı. Münih Konferansı’na davet edilmeyen ve Çekoslovakya ile ilgili kararlarda kendisinin görüşü alınmayan SSCB, Batılı devletlerden uzaklaşıp Almanya’ya yaklaştı. Münih Konferansı’ndan kısa bir süre sonra Polonya, Çekoslovakya’da Leh azınlığın yaşadığı bölgeleri, Macaristan ise Macarların yaşadığı toprakları ele geçirdi. e. Savaş Yılı: 1939 Münih Konferansı’nda İngiltere ve Fransa, Çekoslovakya sınırlarını garanti etmişti. Buna karşın Alman orduları 15 Mart 1939 günü Çekoslovakya sınırından geçerek Prag’ı işgal etti. Hitler hedefinin üçüncü aşamasını uygulamaya koymuştu. Südetlerin alınması ‘’Bir millet, Bir devlet’’ politikasını hayata geçirmişti. Çekoslovakya’nın işgali Hitler’i ‘’hayat sahası’’ politikasını gerçekleştirmeye yöneltti. E BİLGİ NOTU Hayat sahası, I. Dünya Savaşı sırasında Almanya’nın üzerinde bulunduğu toprakların Alman ırkına yeterli gelmeyeceğine ilişkin mevcut fikrin, Hitler tarafından yayılma politikasının gerekçesi olarak kabul edilmesi sonucunda ortaya çıkan kavramdır. Benzer iddialar İtalyanlar ve Japonlar tarafından da dile getirilmiştir. Almanya’nın işgallerinden cesaret alan İtalya, 7 Nisan 1939’da, 1926’dan beri nüfuzu altında bulunan Arnavutluk’u işgal etti. İngiltere ve Fransa’nın tepki gösterdiği bu gelişme Almanya tarafından desteklendi. Bu gelişme İngiltere ve Fransa’yı harekete geçirdi. Buna rağmen Hitler, Litvanya’yı tehdit ederek Memel’i aldı. Hayat sahası politikasını sürdüren Almanya, Romanya ile yaptığı ticaret antlaşmasıyla Romanya’nın petrol, maden ve orman zenginliklerine el attı. Ardından Almanya, Dantzig’de yaşayan Almanları bahane ederek Polonya üzerinde baskı kurdu. Hitler bir süre sonra Dantzig’i Polonya’dan istedi. Bu istek kabul edilmeyince Hitler Polonya’yı işgale karar verdi. Almanya 23 Ağustos 1939’da SSCB ile saldırmazlık paktı imzaladı. Buna göre taraflar birbirlerine saldırmayacak, ortak çıkarları ilgilendiren konularda birlikte hareket edeceklerdi. Paktın gizli maddelerine göre Baltık bölgesi ve Polonya toprakları ile iki devlet arasında paylaşılıyordu. Bu gelişme üzerine İngiltere ve Fransa, SSCB ile ilişkisini kesti. 1 Eylülde Alman orduları Polonya sınırını geçtiler. Bunun üzerine İngiltere ve Fransa, Almanya’ya bir ültimatom vererek Polonya’dan çekilmesini istedi. Almanya bu ültimatoma cevap bile vermedi. Bunun üzerine İngiltere ve Fransa 3 Eylül 1939 günü Almanya’ya savaş ilan ettiler. 48 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 Harita. 02.01: II. Dünya Savaşı Öncesinde Almanya ve İtalya’nın Yayılışı 49 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 Harita. 02.02: : II. Dünya Savaşı’na Katılan Devletler (Koyu Yeşil Renk Müttefik Devletleri, Açık Yeşil Renk Pearl Harbour Saldırısından Sonra Müttefik Devletlere Katılanları, Mavi Renk Mihver Devletleri, Gri Renk İse Tarafsız Devletleri Göstermektedir.) B.SAVAŞ YILLARI II. Dünya Savaşı, Avrupa, Pasifik ve Kuzey Afrika olmak üzere üç cephede cereyan etti. 1.Avrupa’da Savaş Almanlardan sonra Ruslar 17 Eylül günü Polonya’yı işgale başladılar. Ruslar, Polonya’yı Almanlarla paylaştıktan sonra ekim ayında Letonya, Litvanya ve Estonya’yı egemenlik altına aldılar.Kasım ayının sonlarında Sovyet orduları Finlandiya sınırını geçerken Sovyet uçakları Helsinki’yi bombardıman ediyordu. Finlerin direnişi karşısında zaman zaman zor duruma düşen Sovyet orduları sayısal üstünlükleri sayesinde bu direnişi kırdılar. Fin- Rus Savaşı, Sovyetlerin askerî gücünün nitelik olarak zayıflığını ortaya koymuş, Hitler’in Rusya’ya saldırma kararı almasında etkili olmuştur. İngiltere ve Fransa 3 Eylül’de Almanya’ya savaş ilan etmişlerse de altı ay süreyle bir çatışma olmadı. İngiltere ve Fransa, Alman ekonomisini zayıflatmak amacıyla İsveç’ten Norveç yoluyla Almanya’ya gelen kömür cevherinin gelişini durdurmak istediler. Bunun için Norveç kıyılarını mayınladılar. Almanlar Nisan 1940’ta yeniden harekete geçtiler. 9 Nisan günü Alman deniz ve kara birlikleri bir gün içinde Danimarka’yı işgal ettiler. Aynı gün Norveç’e giren Almanlar bir ay içinde tüm Norveç’i ele geçirdiler. Bu gelişme İngiltere’de hükümet değişikliğine neden oldu. Yeni hükümeti Winston Churchill kurdu(11 Mayıs 1940). Almanya, Danimarka ve Norveç’i işgal ederek doğu ve kuzey bölgesini güvenlik altına almıştı. Artık rahat bir şekilde batıya yönelebilirdi. 10 Mayıs sabahı Almanlar, Hollanda, Belçika ve Fransa’ya saldırdı. Hollanda ancak birkaç gün dayanabildi ve 15 Mayıs 1940’ta teslim oldu. İngiliz ve Fransız birliklerinin desteklediği Belçika biraz daha fazla dayandı. Ancak Belçika da 27 Mayıs’ta teslim oldu. Müttefik kuv- 50 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 Resim. 02.03: Maginot Hattı’nda Sığınaklar vetler Manş kıyılarına çekildi. Fransızların, muhtemel bir Alman saldırısına karşı yaptıkları Maginot Hattı’nı da geçen Alman birliklerinin bir kısmı Paris’e doğru ilerlerken diğer bir kısmı geri çekilen İngiliz, Fransız ve Belçika ordularını (toplam 335.000 kişi) Dunquerque Limanı civarında kuşattılar. Bu birlikler bütün silah ve malzemelerini bırakarak İngiltere’ye sığındılar. Harita. 02.03: : Maginot Hattı E BİLGİ NOTU Maginot hattı, savunma kuleleri ve bunlarla bağlantılı yer altı sığınaklarından oluşmaktaydı. Sığınaklarda askerlerin yaşaması için her şey düşünülmüştü. Almanlar, Fransızların aşılmaz dedikleri Maginot hattını geçerek Belçika sınırına yığılmış olan Fransız ordularını arkadan çevirerek teslim aldılar. 51 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 Bu arada 10 Haziran 1940’ta İtalya, Fransa’ya savaş ilan ederek II. Dünya Savaşı’na katıldı. Fransız Hükümeti 22 Haziran 1940 tarihinde Almanya ile ateşkes imzaladı. Alman orduları Paris’e girdiler. Almanlar, Fransızlara teslim belgesini, Almanya’nın 11 Kasım 1918’de ateşkes imzaladığı vagonda imzalatarak I. Dünya Savaşı’nın rövanşını aldılar. Ateşkes anlaşmasına göre Fransa’nın kuzey yarısı ile Atlantik kıyıları Almanya’nın işgaline bırakıldı. Güneyde Vichy kentinde Almanya yanlısı bir hükümet kuruldu. Almanlara esir düşmüş olan 1,5 milyon Fransız askeri rehin olarak tutulacaktı. Fransa’nın teslim olmasıyla Almanya’nın karşısında sadece İngiltere kalmıştı. 13 Ağustos 1940’dan itibaren Alman uçakları İngiltere’yi bombardıman etmeye başladılar. İngilizler de başta Berlin olmak üzere Alman şehirlerini bombardımana tabi tuttu. Savaş ekim ayının ortalarına kadar devam etti. İngiltere teslim olmaya yanaşmadığı gibi Alman hava kuvvetleri ağır kaResim. 02.04: Hitler, Paris’te yıplara uğradı. Hitler, İngiltere’nin deniz ve hava kuvvetleri üzerinde üstünlük sağlayamayacağını anlayınca hayat sahası için gerekli zenginlikleri ele geçirmek için doğuya dönmeye karar verdi ve bu amacına ulaşmak için SSCB’yi hedef aldı. SSCB’nin Almanya’nın hayat sahası olarak gördüğü Orta Avrupa ve Balkanlara doğru genişlemesi Almanya’nın çıkarlarına uygun değildi. Fin- Rus Savaşı sırasında, Sovyetlerin askerî gücünün nitelik olarak zayıflığının ortaya çıkması, Hitler’in Rusya’ya saldırma kararı almasında etkili olmuştur. Almanya 1940-1941kışını SSCB’ye saldırı hazırlıklarının tamamlanmasıyla geçirdi. Hitler SSCB’ye saldırmadan önce güney kanadını güvence altına almak istiyordu. Bu amacına yönelik olarak 1941 yılı başlarında Macaristan, Romanya ve Bulgaristan üzerinde baskı kurarak bu devletleri kontrolü altına aldı. 6 Nisan 1941 sabahı Alman hava kuvvetleri Belgrad’ı bombardıman etti ve Yugoslavya’da Alman işgali başladı. 17 Nisan’da Yugoslavya teslim oldu. Bulgaristan ve Yugoslavya üzerinden saldırıya geçen Alman orduları 25 Nisanda Atina’yı, nisan ayı sonunda tüm Mora‘yı ele geçirdi. Almanya şimdi bütün Balkanlara, Ege Denizi’ne ve Doğu Akdeniz’e hâkim duruma gelmişti. Fakat Balkanlarda kaybedilen bu aylar SSCB’nin işgalini geciktirerek Hitler’in kış gelmeden Moskova’yı ele geçirme planını bozmuştur. 52 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 Resim. 02.05: Churchill, Alman Uçaklarının Londra’yı Bombardımanından Sonra İnceleme Yaparken 22 Haziran 1941‘de Almanya ‘’ Barbarossa’’ harekâtını başlatarak Baltık’tan Romanya’ya kadar uzanan geniş bir cephe üzerinden üç koldan Sovyet sınırını geçti ve savaşı başlattı. Silah ve malzeme üstünlüğüne sahip olan Alman ordularının hücumu Leningrad, Moskova ve Kiev istikametinde gelişti. Kiev ve bütün Kırım Almanlarca işgal edildi. Kasım ayında Moskova’yı ele geçirmek için yapılan taarruz sonuç vermedi. Hitler’in Rusya’yı iki ay içerisinde Rusya’yı işgal etme planı suya düştü. Aradan 6 ay geçmesine rağmen hâlâ devam eden savaş Alman ordularını erken gelen kış şartlarıyla karşı karşıya bıraktı. Bu durum Almanların ilerleyişinin durmasına yol açtı. Almanya, 1942 ilkbaharında ikinci kez saldırıya geçti ise de Moskova’yı alamadı. Aynı anda Almanlar, güneye doğru ilerledi. Böylece Kafkaslar üzerinden İran’a geçerek petrol merkezlerini ele geçirecekler ve Müttefiklerin İran üzerinden SSCB’ye yardım etmeleri önlenecekti. Daha sonra da Hindistan’a ulaşarak buraya kadar ilerlemiş olan Japonya ile birleşilecekti. Alman ordusu Mayıs ayında Kırım’ı alarak Kafkaslara girdi ve Rusların kömür ve elektrik kaynaklarının yarısını ele geçirdi. Bu arada Sovyetler ordularını geri çekerek Stalingrad’da toplamıştı. 22 Ağustos 1942’de iki ordu Stalingrad’da karşı karşıya geldi. Stalingrad, konumu ve Kafkas petrol yataklarına yakınlığından dolayı büyük bir stratejik öneme sahipti. Ruslar, Stalingrad’da kışa kadar dayanarak Almanları ikinci defa Rus kışını yaşamaya mecbur ettiler. Bu arada İngiltere’den ve ABD’den gelen malzemeyle güçlenen Sovyetler, Almanları geri çekilmeye zorladılar. Ocak 1943’ten itibaren de karşı taarruza geçerek Alman ordusunun önemli bir bölümünü esir aldılar. Bu Alman ordusunun o ana kadar yaşadığı en büyük yenilgiydi. Ve savaşın dönüm noktası oldu. 53 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 Resim 02.06: Stalingrad Savaşı II. Dünya Savaşı’nın Dönüm Noktalarından Biridir. 2. Kuzey Afrika’da Savaş İtalya’nın 10 Haziran 1940’ta Fransa’ya savaş ilan ederek II. Dünya Savaşı’na girmesi İngiltere’yi tedirgin etti. Zira İtalyan donanması Cebelitarık ve Süveyş arasındaki bağlantıyı kesebilirdi. Nitekim Trablusgarp’taki İtalyan birlikleri 13 Eylül’de Mısır’a doğru saldırıya geçtiler. İngilizler bu saldırıyı püskürttükleri gibi karşı taarruza geçip Bingazi’yi ele geçirdiler. İtalyanların bu başarısızlığı üzerine Almanya, Kuzey Afrika’ya birlikler gönderdi. Almanlar 24 Mart 1941’de saldırıya geçerek İngilizleri geri püskürttü. Almanya, bu harekâta büyük önem veriyordu. Plana göre İtalya güneyden, Almanya Kafkaslar ve İran üzerinden Mısır’a gelip Orta Doğu bölgesini kıskaç içine alacaktı. Japonya’nın Birmanya ve Hindistan üzerinden İran’a gelmesiyle savaş sona erecekti. Alman – İtalyan saldırısı ile Bingazi, Derne ve Tobruk, İngiltere’den alındı. Ancak bu sırada Almanya, SSCB’ye savaş açtığı için Kuzey Afrika’ya yeni kuvvetler gönderemedi. İngilizler Ekim 1942 yılında karşı saldırıya geçerek Alman – İtalyan kuvvetlerini Mısır ve Libya’dan attı. Diğer taraftan ABD, II. Dünya Savaşı’na girince Fas ve Cezayir kıyılarına asker çıkarmıştı. Tunus’a giren ABD ordusu buradaki mihver kuvvetlerini (yaklaşık 250.000 kişi) teslim aldı. Böylece Kuzey Afrika’daki savaşlar sona ermiş ve müttefikler, Akdeniz’in güney kıyılarına egemen olmuşlardı. Bundan sonra müttefikler, Avrupa’ya yöneldi. 3. Asya ve Pasifik’te Savaş a. Savaş öncesi ABD I. Dünya Savaşı’ndan sonra Monroe doktrinine uygun olarak Avrupa’daki gelişmelere karışmama kararı alan ABD, II. Dünya Savaşı çıktığında bu politikasını devam 54 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 ettirdi. Başlangıçta taraflara silah satmayan ABD, savaşın Almanya lehine gelişmesi üzerine silah satışını serbest bıraktı. Almanya’nın ilerleyişi durdurulamayınca 1940 yılında İngiltere’ye para ve silah yardımı da yaptı. ABD, 1941’de Ödünç Verme ve Kiralama Yasası’nı çıkardı. Bu yasaya göre dileyen ülkeler ABD’den her türlü yiyecek ve savaş malzemesini bedeli savaş sonunda ödenmek şartıyla alabilecekti. b. Pearl Harlbour Baskını ve ABD’nin Savaşa Girişi ABD’nin II. Dünya Savaşı’na girmesi Japonya ile yaşanan gerilim ve mücadelenin sonucunda olmuştur. Japonya’nın Çin’i işgale başlaması (1937) ve buradaki Amerikan çıkarlarını tehdit etmesi ilişkileri gerginleştirdi. Ocak 1941’den itibaren bir araya gelen Amerikan ve İngiliz heyetleri Güneydoğu Asya’nın bir Japon saldırısına uğraması hâlinde uygulanmak üzere planlar yapmaya başladılar. ABD Başkanı Roosevelt 11 Mart 1941’de Ödünç Verme ve Kiralama Kanunu’nu çıkardı. Bu kanun ABD başkanına, ABD’nin savunması için çok önemli saydığı herhangi bir ülkeye, savaş malzemeleri dâhil her türlü yardımı yapma yetkisi veriyordu. ABD tüm imkânlarını önce İngiltere, ardından da mihver devletlerine karşı mücadele eden diğer devletlere sundu. Bu gelişmeler üzerine Japonya, Amerika’dan Çin’e ve İngiltere’ye yaptığı yardımı kesmesini istedi. Peşinden Çinhindi bölgesine ordu gönderdi. Buna karşılık Amerika da Japonya’nın Amerika’daki alacak ve mallarını dondurdu. Japonya süratle hareket ederek güneye doğru ilerledi. Hainan Adası’nı ele geçirerek Singapur, ÇinHindi, Endonezya ve Filipinlere yaklaştı. ABD Başkanı Roosevelt, Japon yayılmasına, bu ülkeye uygulamakta olduğu petrol ambargosunu sıkılaştırarak cevap verdi. Japon ekonomisi bu ambargodan büyük zarar gördü. İthal edilen petrolün 9/10’u kesildi. Bu durum karşısında Japonya, ABD’ye geçici bir barış önerdi. Ancak barış önerisi ABD tarafından reddedildi. Bunun üzerine Japonya savaş kararı verdi. 7 Aralık 1941 sabahı, Pasifik’te rakipsiz kalmak isteyen Japonlar ABD’nin Hawaii’deki Pearl Harlbour deniz ve hava üslerine ani bir saldırı yaparak ABD’ye savaş açtı. Almanya’nın da ABD’ye savaş ilan etmesiyle birlikte o zamana kadar müttefiklere yakın tarafsızlık politikası izleyen ABD, artık resmen müttefiklerin safında savaşa katılıyordu. E BİLGİ NOTU Sabah saat 8.00’de başlayan ve altı uçak gemisinden kalkan 360 uçakla iki saat süren saldırıda ABD’ye ait 14 savaş gemisi batırıldı ve 350 uçak imha edildi. Baskında 3500 Amerikan askeri öldü. Saat 10.00’da ABD’nin Pasifik donanmasıyla, hava filosunun büyük bir bölümü imha edilmişti. Ancak Hawaii’deki büyük petrol depolarının vurulmaması ve Pearl Harlbour’un işgal edilmemesi, harekâtın stratejik açıdan başarılı olmasını engelledi. 55 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 Harita. 02.04: : II. Dünya Savaşı Öncesi ve Savaş Sırasında Japonların Ele Geçirdiği Yerler 56 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 c. Pasifik Savaşları Resim 02.07: Pearl Harlbour Baskınında Vurulan Bir ABD Uçak Gemisi Japonya 1942 yılına gelindiğinde Uzak Doğu’da üstünlüğü elinde bulunduruyordu. 1941 yılı sonlarına doğru Hong Kong’u ele geçirerek Malezya, Filipinler ve Borneo’ya asker çıkardı. Hollanda 100.000 esir vererek bu bölgedeki hâkimiyetini kaybetti. 1942 yılında Filipinler, Birmanya, Cava, Sumatra, Singapur Japonların eline geçti. 7-8 Mayıs 1942’de Mercan Denizi’nde yapılan savaşta Japonlar Müttefik donanmasına karşı üstünlük sağlayamadılar. ABD donanmasının toparlandığını gören Japonlar 4 Haziranda ABD’nin Midway üssüne saldırdı. Japonlar bu savaşta 4 uçak gemisi ve 250 uçak kaybetti. Bu gelişme Pasifik’teki savaş için bir dönüm noktası oldu. Bu deniz savaşları ile Japonların Pasifik’teki ilerleyişleri durduruldu. C. BARIŞA DOĞRU 1. Avrupa’da Savaşın Sona Ermesi 14 – 24 Ocak 1943’te Roosevelt ve Churchill, Kazablanka Konferansı’nda mihver devletlerin kayıtsız şartsız teslim alınması kararını aldılar ve harekete geçtiler. Kuzey Afrika’yı ele geçiren ve İtalyanları bölgeden atan müttefikler, İtalya’yı işgal etmek üzere Sicilya’ya 10 Temmuz 1943 günü kuvvet çıkardılar. Mihver kuvvetleri çok sayıda esir verdiler. İtalya’daki Mussolini iktidardan düştü ve Abruzzes dağlarında bir otelde hapsedildi. Genelkurmay Başkanı Mareşal Badoglio başbakan oldu ve Müttefikler nezdinde barış girişiminde bulundu. Müttefikler, bu teklifi kabul ettiler ve 3 Eylül 1943’de İtalya ile ateşkes anlaşması imzaladılar. İtalya’nın savaştan çekilmesi, Almanya için bir darbe oldu. Akdeniz hemen hemen müttefiklerin egemenliği altına girmiş oluyordu. Almanya bu düzenlemeye tepki olarak Kuzey İtalya’yı işgal etti. Mussolini’yi tutsak olduğu yerden bir hava harekâtıyla Almanya’ya kaçırdılar. Daha sonra Almanlar, Roma’yı ele geçirerek müttefiklere karşı güçlü bir savunma hattı kurdu. Müttefikler ancak 1944 Haziran’ında Roma’ya girip 1945 yılının başında Kuzey İtalya’yı ele geçirebildiler. İtalya ‘da bu gelişmeler meydana gelirken Almanlar, Sovyet cephesinde de güçlüklerle karşılaşıyordu. 1943 sonbaharında Sovyetler Kiev’i alarak Almanları Din- 57 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 yeper Nehri’nin batısına çekilmek zorunda bıraktılar. Sovyetler 1944 Mayıs’ında da Kırım’ı alarak Tuna’ya doğru ilerlemeye başladılar. 6 Haziran 1944’te müttefikler, Fransa’nın Normandiya kıyılarına çıkartma yapmaya başladılar. Almanların çok iyi tahkim ettikleri Normandiya kıyılarında müttefikler ağır kayıplar vermelerine rağmen başarılı oldular ve 26 Ağustos 1944’te Fransa’nın güneyinden gelen birliklerle birleşerek Paris’e girdiler. Müttefikler 3 Eylülde de Ren nehrini aşarak Alman topraklarına girdiler. Doğuda ise Sovyet ordusu Polonya ve Baltık ülkelerine girdi. 23 Haziran 1944 de Ruslar genel bir saldırıya geçerek Romanya, Bulgaristan, Macaristan ve Yugoslavya’yı, 1945’te ise Çekoslovakya’yı işgal etti. E BİLGİ NOTU Tarihin gördüğü en büyük çıkartma olan Normandiya çıkartması, 100 km’lik bir kıyı boyunca yapıldı.1000 uçaktan oluşan bir filo, 3 tümenlik bir kuvveti havadan indirdi. Aynı anda 4000 çıkartma gemisi de denizden çıkartma yaptı. Çıkartmayı 11.000 avcı ve bombardıman uçağı destekledi. 16 Haziran’da müttefikler kıyıya 700.000 asker, 100.000 kamyon, otomobil ve tank çıkarmış bulunuyordu. II. Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru yapılacak barışın esaslarını belirlemek amacıyla Roosevelt, Churchill ve Stalin arasında 4-11 Şubat 1945’te Yalta Konferansı yapıldı. Konferans sonunda Sovyetlerin Japonya’ya karşı savaşa girmesi, Almanya’nın dört işgal bölgeResim 02.08: Müttefiklerin Normandiya Çıkartması sine ayrılması, Birleşmiş Milletlerde Güvenlik Konseyi’nin devamlı üyeleri için veto ilkesi kabul edildi. SSCB kurulacak olan Birleşmiş Milletlerde üç sandalye ( Sovyetler Birliği, Belarus, Ukrayna) aldı. 58 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 Resim 02.09: (Soldan sağa) Churchill, Roosevelt ve Stalin, Yalta Konferansı’nda belgesini imzaladı. Almanya müttefik kuvvetler tarafından işgal edilmeye başlandı. Berlin’de sokak muharebeleri yapılıyordu. Muharebelerin başbakanlık binasına geldiği sırada 30 Nisan 1945’te Hitler, intihar etti. 2 Mayıs’ta Berlin, müttefiklere teslim oldu. Hitlerin yerine bıraktığı Amiral Doenitz, temsilcisini 7 Mayıs 1945 günü Amerikalı General Eisenhower’in karargâhına göndererek kayıtsız şartsız teslim Resim 02.10: Berlin’i İşgal Eden Ruslar Bayraklarını Asarken 59 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 Bunun üzerine müttefikler, Berlin yakınlarında Potsdam’da 17 Temmuz- 2 Ağustos tarihleri arasında bir konferans topladılar. Konferansa ABD adına Truman (Başkan Roosevelt 12 Nisan 1945 de ölünce yerine Harry S. Truman geçmiştir.), SSCB adına Stalin katıldı. Konferansa İngiltere adına katılan Churchill, ülkesinde yapılan seçimler sonucunda yenilgiye uğrayınca yerini rakibi Attle’ye bıraktı. Resim 02.11: Attle ( İngiltere), Truman ( ABD) ve Stalin (SSCB), Potsdam Konferansı’nda Potsdam Konferansı’nda, Almanya’nın teslim olmasından sonra ortaya çıkan sorunlar, yapılacak olan barış antlaşmalarının şartları belirlendi. Almanya, dört işgal bölgesine ayrılarak ABD, İngiltere, Fransa ve SSCB yönetimine bırakıldı. Almanya için askerî ve ekonomik kısıtlamalar getirildi. Almanya’da demokratik bir rejim kurma konusunda bu dört devlet anlaştı. Avusturya’nın da dört işgal bölgesine ayrılması, İtalya ile şartları ağır olmayan bir barış antlaşması yapılması kararlaştırıldı. Potsdam Konferansı’nda devletlerin kendi çıkarlarını öne çıkarmaları, anlaşmazlıklara da neden oldu. Bu anlaşmazlıkların artması daha sonra dünyanın başlıca iki nüfuz alanına ve bloka ayrılmasına yol açtı. 60 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 Harita. 02.05: : Almanya ve Berlin’in Müttefik Devletler Tarafından Bölünmesi 2. Pasifik’te Savaşın Sona Ermesi Amerikalı General Mac Arthur, Japonları Filipinler’de Leyte Savaşı’nda ağır bir yenilgiye uğrattı ( Ekim 1944). Japon donanması hemen hemen imha edildi. ABD, bundan sonra Pasifik adalarını atlama taşı olarak kullanıp Japonya’ya ulaşmayı, temel savaş stratejisi olarak belirledi. Ancak bunun ABD’ye maliyetinin ağır olacağı ve çok sayıda kayıp verileceği düşünülerek atom bombası kullanılmasına karar verildi. İlk atom, bombası 6 Ağustos 1945’te Hiroşima’ya atıldı. İlk anda 70.000 kişi öldü. 9 Ağustos’ta ikinci atom bombası Nagazaki’ye atıldı ve orada 80.000 kişi öldü. Hemen harekete geçen SSCB 8 Ağustosta Japonya’ya savaş ilan edip Mançurya’yı işgale başladı. Bu korkunç gücün karşısında Japonya 14 Ağustos’ta teslim oldu. 2 Eylül 1945’te Tokyo limanında Missouri zırhlısında ateşkes anlaşması imzalandı ve II. Dünya Savaşı sona erdi. 61 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 Resim 02.12: Atom Bombası Atılmadan Önce ve Sonra Nagazaki Resim 02.13:Amerikalı General Mac Arthur, Japonya ile Ateşkes Anlaşmasını İmzalarken 62 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 D. SAVAŞIN ETKİLERİ a. Siyasi Sonuçlar II. Dünya Savaşı’nın müttefiklerce kazanılması ile Faşizm ve Nazizm gibi akımlar tasfiye edildi. 1945’ten sonra dünyanın siyasi yapısı yeniden inşa edilmeye başlandı. Asya, Afrika ve Orta Doğu’da yaşayan halklar, II. Dünya Savaşı’nda, emperyalist devletlerin zayıflığını görerek bu devletlere karşı mücadeleye başladı. İngiltere ve Fransa’nın II. Dünya Savaşı sonunda galip devletler arasında olmasına rağmen ekonomileri oldukça bozuldu, sömürgeleri üzerindeki etkileri de azalmaya başladı. Savaşın mağlup devletleri İtalya ve Almanya’nın toprakları işgal edildi. Müttefik ordularının denetimi altında başkentleri Berlin ve Viyana da dâhil olmak üzere, Almanya ve Avusturya toprakları dört işgal bölgesine ayrıldı. Sömürge imparatorluğunu kaybeden İtalya, ekonomik ve siyasi alanda yeniden yapılanmanın güçlükleriyle karşı karşıya kaldı. Savaşın diğer mağlup devleti Japonya, ABD orduları tarafından işgal edildi. Japonya savaş sırasında işgal ettiği toprakların yanı sıra XIX. yüzyıl sonlarından itibaren elde ettiği toprakları da geri vermek zorunda kaldı. ABD, tekrar savaşa girmesini yasaklayan demokratik bir anayasa hazırlaması, orduyu kaldırma konusunda Japonya’ya baskı yaptı. II. Dünya Savaşı’nda SSCB’nin Almanya’ya karşı önemli zafer kazanması ile 1930’larda karşılaştığı uluslararası alandan dışlanma süreci sona erdi. Avrupa kıtasının yarısına hâkim olan SSCB, savaş sonunda büyük bir güç hâline geldi. II. Dünya Savaşı’ndan en az etkilenen devlet olan ABD, atom bombasına sahip olmakla önemli bir avantaj elde etti. Birleşmiş Milletlerin New York’u, Uluslararası Para Fonunun (IMF) Washington’u merkez olarak seçmesi ABD’nin gücünü ve Avrupa merkezli uluslararası sistemin sona erdiğini göstermekteydi. 1945’te Birleşmiş Milletleri resmen kurmak için San Francisco Konferansı toplandı. Bu Konferans’ta ABD, SSCB, İngiltere, Çin ve daha sonra Fransa’nın katılımıyla oluşan büyük devletler, teşkilat üzerinde kesin üstünlük kurmak istediler. Görüşmeler sonucunda genel kurulda devletlerin eşitliği, Güvenlik Konseyinde büyük devletlerin üyeliklerinin sürekliliği ve veto haklarının varlığı kabul edildi. Konferans sonunda Birleşmiş Milletler Antlaşması kabul edilerek Birleşmiş Milletler Teşkilatı kuruldu. I. Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan Milletler Cemiyeti, 19 Nisan 1946’da yetkilerini bu teşkilata devretti. 63 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 Resim 02.14: Birleşmiş Milletler Teşkilatı Binası b. Ekonomik Sonuçlar II. Dünya Savaşı’nda şiddetli çarpışmalar ve hava bombardımanları, Almanya başta olmak üzere Avrupa’da birçok kentin hasar görmesine, fabrikaların, limanların ve demir yolu hatlarının yıkılmasına, üretim ve ticaretin olumsuz yönde etkilenmesine sebep oldu. Tarım ve sanayi üretimi 1939’a göre % 30-70 arasında düşüş gösterdi. Maddi hasar tahminen 2 trilyon dolara yaklaştı. II. Dünya Savaşı sonrası dünyada, I. Dünya Savaşı sonrasına göre sarsıntısız ve hızlı bir ekonomik düzelme görüldü. 1949’da dünya ekonomisi eski canlılığına kavuştu. Savaşın açtığı tüm hasar kısa sürede onarıldı. Avrupa, hemen hemen tüm denizaşırı kolonilerini yitirmesine karşın, savaş öncesi herhangi bir dönemde görülmeyen verimliliğe ve refaha ulaştı. Avrupa’nın yeniden toparlanışında toplumun tüm kesimlerinin aynı amaçla iş birliği yapması etkili oldu. Avrupa yanında SSCB ve Japonya’da da aynı ilerlemeler görüldü. c. Toplumsal Sonuçlar II. Dünya Savaşı sadece cephede değil cephe gerisindeki sivillerin de hayatını kaybettiği bir savaş olmuştur. Hava saldırıları, karne uygulaması, işgal edilen ülkelerin talan edilmesi, sivil esirlerin öldürülmesi, Nazilerin toplama kamplarındaki katliamları ve verem gibi hastalıkların yayılması neticesinde 60 milyona yakın kişi hayatını kaybetti. 64 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 d. İnsan Hakları İhlalleri II. Dünya Savaşı’nda insan hakları ve uluslararası anlaşmalar ihlal edildi. Özellikle Almanya, SSCB ve Japonya savaş esirlerine ve sivillere yönelik kötü muamele, yargısız infaz, talan, askerî neden olmaksızın yakıp yıkma vb. faaliyetlere yönelerek savaş kurallarını ihlal ettiler ve savaş suçu işlediler. Almanya, Avrupa’nın Yahudi ve Roman azınlıklarının ve muhaliflerin önemli bir kısmını toplayarak ölüm kamplarında yok etti. E. SAVAŞ YILLARINDA TÜRKİYE İtalya’nın 7 Nisan 1939’da Arnavutluk’u işgal etmesi, tehlikeyi Türkiye’nin güvenlik sahasına taşıdı. On İki Ada’yı elinde bulunduran İtalya’nın Balkanlara doğru yayılma eğilimi, Türkiye’de ciddi endişeye neden oldu. Bu durum Türkiye, İngiltere ve Fransa’yı birbirine yaklaştırdı. Türkiye aynı zamanda SSCB ile de dostluğunu sürdürmek istiyordu. 23 Ağustos 1939’da Almanya ile SSCB’nin imzaladıkları Dostluk ve Saldırmazlık Paktı’yla Doğu Avrupa’yı aralarında paylaşmaları Türkiye’yi bir yol ayrımına getirdi. SSCB, Türk Dışişleri Bakanı Şükrü Saracoğlu’nu Moskova’ya davet etti. Saracoğlu’nun amacı Türkiye, İngiltere ve Fransa arasında imzaya hazır hâle gelmiş olan ittifak ile Türk-Sovyet dostluğu arasında bir bağlantı kurmaktı. SSCB’nin hedefi ise Montrö Sözleşmesi’nin Boğazların geçiş statüsünü kendi lehine değiştirilmesini sağlamak, Boğazlar üzerinde söz ve kontrol sahibi olmaktı. Bu nedenle görüşmeler sonuçsuz kaldı. Sovyetlerle anlaşma mümkün olmayınca Türkiye 19 Ekim 1939’da Ankara’da İngiltere ve Fransa ile üçlü bir ittifak imzaladı. Buna göre bir Avrupa devletinin saldırısı ile başlayan ve İngiltere ile Fransa’nın katılacakları bir savaş Akdeniz’e sıçradığı takdirde Türkiye, İngiltere ve Fransa’ya yardım edecekti. Bu antlaşmanın Türkiye’ye getirdiği sorumluluklar, İngiltere ve Fransa’nın taahhüt ettiği yardımların yapılmasına bağlandı. Antlaşmaya konan bir ek madde ile Türkiye kendisini SSCB ile savaşa girmek zorunda bırakacak bir yükümlülükten muaf tutuldu. 1941 yılında Almanların Balkanlar’da ilerlemeleri, Yunanistan’ı işgal etmeleri ve Bulgaristan’ın mihver devletleri yanında savaşa girmesi, savaş tehlikesini Türkiye sınırlarına kadar dayandırdı. Bu gelişmeler üzerine Türkiye başta İstanbul olmak üzere bazı şehirlerde sıkıyönetim ilan edip, Trakya’ya asker yığdı ve sınır boyunca güvenlik tedbirleri aldı. Türk Dışişleri ‘’Türkiye, toprak bütünlüğüne ve bağımsızlığına karşı yapılacak her saldırıya silahla karşı koyacaktır.’’ diyerek Türk topraklarına saldırması hâlinde Almanya’ya karşı savaşacağını açıkça belirtti. Hitler, 1 Mart 1941’de İnönü’ye bir mektup göndererek Almanya’nın Türkiye’ye karşı saldırgan emelleri olmadığını ve Alman ordularının Türk sınırından 60 km. uzakta kalacağını bildirdi. Bu gelişmelerden sonra Almanya, Türkiye ile İngiltere’nin yakınlaşmasını önlemeye çalıştı. 18 Haziran 1941’de Almanya ile Türkiye arasında bir saldırmazlık anlaşması imzalandı. 22 Haziran’da Alman ordularının SSCB üzerine saldırıya geçmesiyle Türkiye üzerindeki baskı azaldı. 65 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 E BİLGİ NOTU Hükümet savaş ihtimaline karşı ilk aşamada sivil halkı ve şehirleri koruyucu birtakım tedbirler aldı. Bu düşünce ile 15 Kasım 1940’ta büyük şehirlerde geceleri karartma yapılmasına geçildi. Karartma, sokakların aydınlatılmaması ve binalardan dışarıya ışık sızdırılmaması şeklinde uygulandı. Öte yandan büyük bir stratejik önem taşıyan Boğazlar çevresinde bulunan Edirne, Tekirdağ, Kırklareli, İstanbul, Çanakkale ve Kocaeli’de sıkıyönetim ilan edildi. Bu altı ildeki sıkıyönetim uygulaması II. Dünya Savaşı’nın sonuna kadar sürmüştür. SSCB 1942 Kasım’ında Alman ilerleyişini Stalingrad’da durdurup savaşta üstün duruma geçtikten sonra, Türkiye’ye karşı sert bir politika izlemeye başladı. Türkiye’nin savaş dışı politikası ilişkileri gerginleştirdi. Almanya’nın yenilgisi, Türkiye üzerindeki Alman tehlikesini kaldırmış ama bunun yerini Sovyet tehlikesi almıştı. Almanların Kasım 1942’de Stalingrad yenilgisinden sonra müttefiklerin Türkiye üzerindeki beklentileri arttı. Churchill’de, 1943 ilkbaharında Türkiye’nin savaşa girmesinin zamanı geldiğine inanıyordu. Ona göre Türkiye’nin savaşa katılması, Almanya’ya karşı Balkanlarda bir cephe açılmasını sağlayacaktı. Stalin ise ‘’Türkiye’nin baharda bizim tarafımızda savaşa katılması için mümkün olan her şeyin yapılması arzu edilir. Hitler ve suç ortaklarının yenilgilerinin hızlandırılması için bu çok önemlidir.’’ diyerek aynı düşünceyi paylaşıyordu. Churchill, bu amaca yönelik olarak 30 Ocak 1943’te Adana’ya geldi. Churchill, İnönü’den Almanlara karşı Balkanlarda girişilecek bir harekâta katılmasını ve Türkiye’deki hava ve deniz üslerinden yararlanılması isteğinde bulundu. Ancak Türkiye, Almanya’nın yenilmesiyle daha da güçlenecek olan Sovyet Rusya’ya güvenmemekteydi. Asıl önemlisi Türk ordusunun savaş araç ve gereçleri, Resim 02.15: İnönü ve Churchill Adana’da Görüşürlerken Almanya ile savaşacak düzeyde değildi. İngiltere, konferans sonunda Türkiye’nin askerî ihtiyaçlarının 66 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 tespit edilerek müttefik devletlerce yapılacak yardımın artırılmasına karar verildi. Böylece Türkiye, müttefiklere yakınlaşmakla beraber savaş dışında kalmayı başardı. ABD, SSCB ve İngiltere liderlerinin buluştukları Tahran Konferansı ‘nda (28 Kasım- 1 Aralık 1943) Stalin, Türkiye’nin savaşa zorlanması konusunda ısrar edince, ABD Başkanı Roosevelt ile Churchill Tahran dönüşünde İnönü’yü Kahire’ye davet ettiler. İnönü, Kahire’ye giderek Roosevelt ve Churchill ile görüştü (4 – 6 Aralık 1943). Churchill öncelikle müttefik kuvvetlerin yararlanabilmesi için Türkiye’deki havaalanlarının süratle tamamlanmasını istedi. Bu sefer müttefiklerin ağır baskısı ile karşılaşan İnönü, sonunda ‘’prensip olarak ‘’savaşa katılmayı kabul etti. Fakat Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu askerî malzeme ve teçhizatın tamamlanmasını ve ortak hareket planının belirlenmesini bunun ön koşulu saydı. 1944 yılı başlarında Türk ve İngiliz askerî yetkililerinin Türkiye’nin ihtiyaçlarının tespiti konusundaki çalışmaları sonuca ulaşamadı. Bu durum müttefiklerin, Türkiye’ye yaptıkları silah ve malzeme yardımını durdurmalarına neden oldu. Bu dönemde Türkiye ile müttefikler arasında bir güven bunalımı başladı. Çünkü İngiltere ve ABD, savaşta olmadığı için Türkiye’ye savaş planları hakkında bilgi vermekten kaçınıyor, Türkiye ise nerede, nasıl ve ne zaman savaşacağını kesin olarak öğrenmeden savaşa girmeye razı olmuyordu. 1944 yılı içerisinde Türkiye, müttefiklerle olan ilişkilerini yeniden canlandırmaya gayret etti. Bu amaçla askerî nitelikli Alman gemilerinin Boğazlardan geçişini engelledi ve savaş sanayisinde stratejik önemi bulunan kromun Almanya’ya ihracatını durdurdu. Türkiye, müttefiklerle ilişkilerini daha da düzeltmek amacıyla 2 Ağustos 1944’te Almanya ile diplomatik ve ekonomik ilişkilerini kesti. Türkiye 23 Şubat 1945’te savaş sonrası düzenin oluşturulacağı San Francisco Konferansı’na katılabilmek ve Yalta Konferansı kararları uyarınca Birleşmiş Milletler Teşkilatının asil üyeleri arasında yer alabilmek için Almanya’ya savaş açtı. Ancak bu savaş ilanı sadece simgesel bir anlam taşımaktaydı. 2. II. Dünya Savaşı’nın Türkiye’ye Etkileri Türkiye II. Dünya Savaşı’na fiilen katılmamasına rağmen, savaşın getirdiği ağır ekonomik şartları tümüyle yaşadı. Savaş ihtimaline karşılık ülke gelirinin önemli bir kısmı savunma alanına ayrıldı. 1929 dünya ekonomik buhranı sonucunda büyük ölçüde daralmış olan ihracat, daha savaşın ilk yıllarında yarı yarıya düştü. Müttefik ülkelerin Türkiye’nin Almanya ile olan ticari faaliyetlerini durdurma yönündeki telkinleri ekonomik gelişme sürecini de durdurdu. Savaş yıllarında Türkiye’de izlenen ekonomik politika, büyümeyi ve gelişmeyi hızlandırmak hedefinden ziyade, mal darlığını hafifletmek, fiyat artışını frenlemek, karaborsa ile mücadele etmek ve sosyal adaleti sağlamak gibi hedeflere yönelmişti. Çünkü savaşın başladığı ilk günlerde hemen hemen her eşyaya önemli ölçüde talebin olması, gereksiz yere fazla mal alınarak stoklanmasına yol açtı. Bu malların yüksek kâr elde edilerek satılması, mevcut hükümetleri bazı kararlar almak zorunda bıraktı. 67 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 Fiyatlar ( Kuruş) 1938 1942 4,62 13,5 Pirinç 20 40 Sadeyağ 55,5 95 Et ( canlı ) 18,6 31 Pamuk 42 70 Çimento 1.920 2.070 Buğday Tablo 02.01: 1938 – 1942 Yılları Arasında Türkiye’de Temel Tüketim Mallarındaki Fiyat Artışları Savaşın etkilerini azaltmak ve ekonomik yönden gerekli koruyucu önlemleri almak amacıyla 18 Ocak 1940’ta TBMM’de Millî Korunma Kanunu çıkarıldı. Buna göre hükümet, üretimin ihtiyaçları karşılayabilecek ölçü ve nitelikte olmasını sağlayabilmek için sanayi ve maden kuruluşlarını denetleyebilecek, bu kuruluşlara üretim programları verebilecekti. Bazı maddelerin tüketim miktarları belirlenecek ya da sınırlandırılabilecekti. İç piyasada satılan bazı malların en üst fiyatları ile cinsleri ve türleri de belirlenebilecekti. Resim 02.16: Karne ile Ekmek Satışı 68 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 Millî Korunma Kanunu uygulamada daha çok dar gelirlilerin aleyhine işlemişti. Tüm tedbirlere karşın pahalılığın önü alınamamış, yer yer yiyecek ve giyecek sıkıntıları doğmuştu. Hükümet yiyecek sıkıntısını giderecek önlemleri almak ve dağıtımı düzenlemek için 1941 Şubatında Ticaret Bakanlığına bağlı bir İaşe Müsteşarlığı kurdu. 1941-1942 ürünü tahıla, Toprak Mahsulleri Ofisince el konulması ve ekmek yapımında yalnızca buğday kullanılması kararlaştırıldı. Arkasından da pasta ve benzeri unlu maddelerin yapımı yasaklandı (24 Kasım 1941).Bu da yeterli olmayınca 13 Ocak 1942’de büyük kentlerde ekmeğin karne ile dağıtılması kararlaştırıldı. Savaş döneminin en yüksek enflasyonu bu dönemde yaşandı. Bu yıllarda Türkiye’nin savaşa girme ihtimalinin artması üzerine savunma giderlerine ayrılan pay yeterli görülmedi. Aşırı kazanç ve yüksek enflasyon da dikkate alınarak Varlık Vergisi ve Toprak Mahsulleri Vergisi olmak üzere iki olağanüstü vergi uygulaması getirildi. Varlık Vergisi Kanunu, 11 Kasım 1942’de kabul edildi. Belli komisyonların belirlediği miktarlara göre, önceliği ticaret ve sanayi ile uğraşan kentliler olmak üzere, çiftçi, esnaf ve ücretlilerden alındı. Yasaya göre Varlık Vergisi’ni ödeme süresi içinde borçlarını ödeyemeyenlerin mallarına el konulması kararlaştırıldı. Bu yolla da öngörülen miktar sağlanamazsa yükümlülerin bedenen çalıştırılmaları uygun görüldü. Çalıştırma yeri olarak da Erzurum’un Aşkale istasyonu seçilmişti. Varlık Vergisi uygulaması 15 Mart 1944’te kaldırıldı. II. Dünya Savaşı sürerken Millî Korunma Kanunu ile alınan önlemlere, uygulanan fiyat belirlemelerine karşın, gerek halkın gerekse ordunun beslenme sorunu çözülememişti. Bu yüzden 18 milyonu aşan nüfusun toprak ürünlerine dayalı yiyecek ihtiyacını karşılayabilmek için, bu ürünlerin doğrudan doğruya üreticiden alınması gerekli görülmüştü. Ürünler daha tarlada iken belirlenecek ve o belirlenen oranda aynî olarak alınacaktı. Saracoğlu hükümeti bu amaçla hazırladığı yasa tasarısını 1943 baharında TBMM’ye sunmuştu. Toprak Mahsulleri Vergisi Kanunu denilen tasarının gerekçesinde ‘’ekonomik zorlukların toplumda dengeli bir biçimde paylaştırılabilmesi için, maliyet fiyatlarının birkaç misli derecesinde artan toprak ürünlerinden vergi alınmasını gerekli kıldığı ‘’ belirtilmişti. Vergi, ürünlerin olgunlaşması döneminde sahibinden alınacaktı. Ancak kimi usulsüzlüklerin, yolsuzlukların önü alınamamıştı. Bu yüzden savaş sona erer ermez 23 Ocak 1946’da bu uygulamaya son verilmiş, yasa yürürlükten kaldırılmıştır. Türkiye’de yaşanan ekonomik sıkıntılar sonucunda 1940 ve 1945 yıllarında nüfus artışında azalma gö rüldü. 2. beş yıllık sanayi planı uygulanamadı. Savaş bittiğinde Türkiye ekonomisi 1934’te bulunduğu gelişme düzeyinin altına düştü. 69 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 Grafik 02.01: II. Dünya Savaşı Sırasında Türkiye Ekonomisi Bu dönemde 1942 yılı hariç millî gelirde sanayi ve tarımsal üretim sürekli olarak düşüş gösterdi. Yıllık sanayi üretimi 1940-1945 döneminde ortalama % 5.6, tarımsal gelir %7.2 millî gelir ise %6.3 geriledi. Devlet sanayisindeki daralma, özel sanayiye göre daha az olmuştur. Bu dönemde savaş şartlarına rağmen devlet harcamalarının bir kısmı eğitim ve kültüre ayrıldı. Örneğin 1939-1945 döneminde eğitime ayrılan yatırımlar cumhuriyetin ilanından, savaşın çıktığı yıla kadar yapılmış olan toplam yatırımdan daha fazla oldu. Bir yandan ilkokul yapımına hız verirken diğer taraftan 1940’ta çıkarılan bir kanunla köylülerin kendi yörelerinde ve pratik bilgilerle eğitilmesini öngören köy enstitüleri kuruldu. Böylece mesleki ve teknik okul sayısı savaş boyunca üç katına, bu okullardaki öğrenci sayısı ise aynı dönemde dört katından fazlaya çıktı. Basın yayın organlarıyla beraber okuryazar oranının artması, dünyadaki siyasi, edebî ve sanatsal gelişmelerin yakından takip edilmesine ortam hazırladı. Savaş yıllarında insanların siyasi gelişmeleri takip etme isteğinden dolayı, radyo sevilip yaygınlaştı. Ankara Radyosunun yanı sıra, İstanbul Radyosu deneme yayınlarından sonra 1943’te sürekli yayına geçti. 70 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 NELER ÖĞRENDİK? •I. Dünya Savaşı sonunda yapılan antlaşma ve düzenlemelerin II. Dünya Savaşı’na etkilerini, •Savaş öncesinde Almanya, İtalya ve Japonya’nın yayılmacı bir politika takip etmelerini, •Milletler Cemiyetinin gelişmeler karşısında yetersiz kalmasını, •Mihver ve müttefik devletler grubunun ortaya çıkışını, •Almanya’da Hitler’in iktidara geliş sürecini, Versay Antlaşması’nın yaptırımlarından kurtulma aşamalarını, Avusturya’yı ilhak etmesini, •Almanya’nın Polonya’yı işgal etmesiyle II. Dünya Savaşı’nın başlamasını, •Almanya’nın kısa sürede Avrupa’nın büyük bir bölümünü ele geçirmesini ve Fransa’yı işgal etmesini, •Hitler’in yoğun hava saldırılarına rağmen İngiltere’yi yenememesi üzerine SSCB topraklarını işgal etmek istemesini, •Sovyetlerin, Alman ilerleyişini durdurmalarını ve bunun II. Dünya Savaşı’ndaki yerini, •II. Dünya Savaşı’nda Kuzey Afrika’daki gelişmeleri, •ABD’nin savaş sırasında takip ettiği politikayı, ABD’nin II. Dünya Savaşı’na girmesinin nedenlerini, •Pasifik üzerinde Japon – ABD savaşlarını, •II. Dünya Savaşı’nın sona ermesini, •II. Dünya Savaşı’nın dünya üzerindeki siyasi, ekonomik ve toplumsal sonuçlarını, •II. Dünya Savaşı yıllarında Türkiye’nin takip ettiği dış politikanın özelliklerini, •Mihver ve müttefik devletlerin Türkiye’yi kendi yanlarında savaşa sokmak istemelerini, •II. Dünya Savaşı’nın Türkiye’de meydana getirdiği ekonomik, toplumsal ve kültürel sonuçlarını öğrendik. 71 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 1. ETKİNLİK Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri uygun kelimelerle tamamlayınız. 1.II. Dünya Savaşı öncesinde Almanya, İtalya ve Japonya arasında...................... ………………..Mihveri kuruldu. 2.Ham madde kaynakları bakımından dışarıya bağımlı olan İtalya, ekonomisini güçlendirmek ve ham madde kaynakları bulmak için 1934 yılında doğal zenginliklere sahip olan…………………………’ı işgal etmeye başladı. 3.Almanya 1933 yılında ………………………. Konferansı ve ……………………. Cemiyeti’nden çekildi. 4. Almanya’nın 1 Eylül 1939’da ……………………’ya saldırması üzerine …………………….. ve ………………3 Eylülde Almanya’ya savaş açtı. 5.Almanya 22 Haziran 1941’de SSCB’ye saldırarak,……………………… Harekâtı’nı başlattı. Ancak olumsuz……………….. şartlarından dolayı başarılı olamadı. 6.Japonların ……………………………..’a saldırısı üzerine ABD, II. Dünya Savaşı’na girdi. Japonya 6 Ağustos 1945’te ………………………’ya, 9 Ağustos 1945’te 7. ……………………’ye atılan atom bombaları sonucunda barış istedi. 8.II. Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru gelecekteki barışın esaslarını belirlemek amacıyla ABD, İngiltere ve Rusya ……………………..Konferansı’nı düzenlediler. 9.Mihver ve müttefik devletler II. Dünya Savaşı’nda Türkiye’yi ……………………….. konumundan dolayı kendi yanlarında savaşa sokmak istediler. 10. Türkiye’de 18 Ocak 1940’ta çıkarılan ……………………………………..Kanunu, hükümete ekonomik hayatı düzenleyici çok geniş imkânlar sağladı. 11. Türkiye II. Dünya Savaşı’na girmemesine rağmen, savaşın ağır ………………… şartlarını yaşadı. 12. Türkiye II. Dünya Savaşı’na girme ihtimaline karşı…………………………. ve …………………………olmak üzere iki olağanüstü vergi uygulamasına başvurdu. 13. 2. beş yıllık sanayi planı,…………………………………………. nedeniyle uygulanamadı. 14. II. Dünya Savaşı sırasında Türkiye dengeli ve ……………………….. bir dış politika izledi. 15. I. Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan Milletler Cemiyeti, II. Dünya Savaşı’ndan sonra yetkilerini Birleşmiş Milletler Teşkilatına devretti. 72 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 2. ETKİNLİK Aşağıdaki ifadelerin doğru olanının başına (D), yanlış olanının başına (Y) harfini yazınız. 1. ( ) Japonya II. Dünya Savaşı’na Müttefik Devletler yanında katılmıştır. 2. ( )II. Dünya Savaşı’nın çıkmasında Almanya ve İtalya’nın yayılmacı politikaları etkili olmuştur. 3. ( ) II. Dünya Savaşı Almanya’nın Avusturya’yı ilhak etmesiyle başladı. 4. ( ) II. Dünya Savaşı yıllarında Pasifik Savaşları Almanya ile ABD arasında geçti. 5. ( ) Almanlar, Fransa’dan sonra İngiltere’yi de işgal ettiler. 6. ( )Almanya, Mihver Devletler arasında II. Dünya Savaşı’ndan en son çekilen devlettir. 7. ( )Japonya II. Dünya Savaşı’ndan yenik çıkınca toprakları ABD orduları tarafından işgal edildi. 8. ( ) Müttefik Devletler Almanya’ya karşı Normandiya Çıkartması’nı yapmışlardır. 9. ( ) II. Dünya Savaşı’ndan ilk çekilen devlet Japonya’dır. 10. ( ) Türkiye, Mihver ve Müttefik Devletler arasındaki çıkar çatışmalarından yararlanarak denge politikası takip etti. 11. ( ) Almanya, Türkiye’nin İngiltere ile yakınlaşmasını önlemek amacıyla 1941 yılında Türkiye ile saldırmazlık antlaşması imzaladı. 12. ( ) Türkiye II. Dünya Savaşı yıllarında ülke gelirlerinin önemli bir bölümünü eğitim ve sanayi alanında kullandı. 13. ( ) 1939 – 1945 yılları arasında Türkiye’nin ihracatı, ithalatını geçti. 14. ( ) II. Dünya Savaşı sonunda Almanya toprakları ABD, İngiltere, Fransa ve SSCB arasında dört işgal bölgesine ayrıldı. 15. ( ) Türkiye’de 1942 yılında çıkarılan varlık vergisinin amacı savaş sırasında elde edilen haksız kazançların önüne geçmekti. 73 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 ÜNİTE DEĞERLENDİRME SORULARI Aşağıda verilen çoktan seçmeli soruları cevaplayınız. 1. Almanya aşağıdaki devletlerden hangisinin topraklarını II.Dünya Savaşı’ndan önce işgal etmiştir? A. Fransa B. Çekoslovakya C. Polonya D.Hollanda 2. II. Dünya Savaşı’nın başlamasına yol açan gelişme aşağıdakilerden hangisidir? A. Almanya’nın Polonya’yı işgal etmesi B. Japonya’nın Pearl Harlbour’daki Amerikan üssüne saldırması C. Alman uçaklarının Londra’yı bombalaması D.Yalta Konferansı’nın toplanması 3. Almanya II. Dünya Savaşı sırasında Barbarossa Harekâtı’nı aşağıdaki devletlerden hangisine karşı başlatmıştır? A. Fransa B. İngiltere C. SSCB D.ABD 4. 1922 yılında yapılan ‘’ Washington Deniz Silahsızlanması Konferansı’’ aşağıdaki devletlerden hangisinin yayılmacı politikalarını önlemeye yöneliktir? A. Japonya B. Almanya C. SSCB D.İtalya 5. 1934 yılında ‘’ Asya, Asyalılarındır.’’ diyerek Batılıların Çin’le olan ilişkilerini kesmelerini isteyen devlet aşağıdakilerden hangisidir? A. Almanya B. Japonya C. Hindistan D.Endonezya 74 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 6. II. Dünya Savaşı öncesinde Roma İmparatorluğu’nun yeniden kuruluşunu millî bir ülkü hâline getiren devlet aşağıdakilerden hangisidir? A. İtalya B. Almanya C. Yunanistan D.Avusturya 7. Aşağıdaki devletlerden hangisi mihver devletlerinden biri değildir? A. SSCB B. Almanya C. Japonya D.İtalya 8. Mihver ve müttefik devletlerin Türkiye’yi kendi yanlarında savaşa sokmak istemelerinin temel nedeni aşağıdakilerden hangisidir? A. Asker sayısının fazlalığı B. Nüfusunun kalabalık olması C. I. Dünya Savaşı’ndaki deneyimi D.Sahip olduğu stratejik konum 9. Türkiye’nin II. Dünya savaşı sırasında, I. Almanya ile saldırmazlık paktı imzalaması, II. İngiltere ve Fransa ile ‘’ karşılıklı yardım antlaşması ‘’ imzalaması III. Seferberlik ilan etmesi lir? gelişmelerinden hangileri denge politikası izlediğine kanıt olarak gösterilebiA. Yalnız I B. I ve II C. II ve III D. I, II ve III 10. Türkiye II. Dünya Savaşı sırasında aşağıdaki konferanslardan hangisine katılmıştır? A. Yalta B. Potsdam C. Kahire D.Tahran 75 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 11.Aşağıdakilerden hangisi II. Dünya Savaşı’nın siyasi sonuçlarından biridir? A. Faşizm ve Nazizm gibi akımların tasfiye edilmesi B. Tarım ve sanayi üretiminin önemli ölçüde azalması C. Milyonlarca sivilin hayatını kaybetmesi D.Birçok kentin tahrip olması 12.II. Dünya Savaşı aşağıdaki özelliklerinden hangisi ile I. Dünya Savaşı’ndan ayrılır? A. Çok sayıda devletin katılması B. Savaşın bitmesinde ABD’nin etkili olması C. Yayılmacı ve emperyalist devletler tarafından çıkarılması D.Atom bombası kullanılması 13.Türkiye’de II. Dünya Savaşı yıllarında kabul edilen Millî Korunma Kanunu’nun amaçları arasında aşağıdakilerden hangisi yoktur? A. Özel teşebbüsün faaliyetlerine son vermek B. Hükümetin ekonomik hayatı düzenlemesine imkân sağlamak C. Üretim ve tüketim ilişkilerini denetim altına almak D.Devletin dış ticareti kontrol etmesini sağlamak 14.Türkiye’nin 1945’te Almanya’ya savaş açmasının nedeni aşağıdakilerden hangisidir? A. NATO’ya üye olmak B. Marshall yardımından yararlanmak C. Birleşmiş Milletler Teşkilatına üye olmak D.Sınırlarını genişletmek 15.Atom bombasına sahip olan ilk devlet ve kullanıldığı ilk ülke aşağıdakilerden hangisidir? A. ABD - Almanya B. SSCB - Japonya C. ABD - Japonya D.İngiltere - Almanya 16.Milletler Cemiyetinin faaliyetleri aşağıdakilerden hangisiyle sona ermiştir? A. NATO’nun kurulması B. Potsdam Konferansı’nın yapılması C. Birleşmiş Milletler Teşkilatının kurulması D.II. Dünya Savaşı’nın çıkması 76 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 17.Yalta Konferansı’na aşağıdaki devletlerden hangisi katılmamıştır? A. B. C. D. ABD SSCB İngiltere Almanya 18.Aşağıdakilerden hangisi II. Dünya Savaşı’nın sonuçlarından biri değildir? A. B. C. D. SSCB’nin Doğu ve Orta Avrupa’da etkin hâle gelmesi Almanya’nın ikiye ayrılması Birleşmiş Milletler Teşkilatı’nın kurulması ABD’nin dünyadaki politik gelişmelerden uzak durması 19. Aşağıdaki devletlerden hangisinin Birleşmiş Milletler Teşkilatında veto hakkı bulunmamaktadır? A. B. C. D. Çin Almanya Fransa İngiltere 20.1943 yılında yapılan Kahire Konferansı’na aşağıdaki liderlerden hangisi katılmamıştır? A. B. C. D. Stalin İnönü Roosevelt Churchill 77 3. ÜNİTE SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ Sivil insanları tankların önüne bile çıkartan duygular nelerdir? ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 NELER ÖĞRENECEĞİZ? Bu ünitenin sonunda: 1. Soğuk Savaş Döneminin özelliklerini, 2. SSCB öncülüğünde Doğu Bloku’nun kurulmasını, Doğu Bloku içindeki gelişmeleri, Macaristan ve Çekoslovakya’da gelişen Sovyet aleyhtarlığını, 3. Batı Bloku’nun ortaya çıkışını, ABD’nin SSCB’nin yayılmasına karşı aldığı önlemleri, 4. NATO’nun kuruluşu ve gelişimini, 5. Avrupa Konseyi ve Avrupa Ekonomik Topluluğu’nun kuruluşunu, 6. II. Dünya Savaşı’ndan sonra Orta Doğu’da meydana gelen gelişmeleri, İsrail Devleti’nin kuruluş süreci ve sonuçlarını, 7. Uzak Doğu’da hâkimiyet mücadelelerini, Kore Savaşı’nın neden ve sonuçlarını, 8. Bağlantısızlar Hareketi’nin ortaya çıkışını, 9. II. Dünya Savaşı’ndan sonra Afrika’da meydana gelen gelişmeleri, Afrika Birliği Teşkilatı’nın kuruluşunu, 10. Soğuk Savaş Döneminde Türk dış politikasındaki gelişmeleri, 11. Türkiye’nin NATO’ya girişini, Kore Savaşı’na katılmasını, Balkan Paktı ve Bağdat Paktı’nın kuruluşuna öncülük etmesini, 12. Soğuk Savaş Döneminde Türkiye’de siyaset alanındaki gelişmeleri, çok partili hayata geçilmesini, ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda meydana gelen gelişmeleri, 13. Soğuk Savaş Döneminde dünyadaki ekonomik, toplumsal ve bilimsel gelişmeleri öğreneceğiz. ANAHTAR KAVRAMLAR ÜÇÜNCÜ DÜNYA SOĞUK SAVAŞ SOSYALİZM SİYONİZM BAĞLANTISIZLAR HAREKETİ MARSHALL PLANI KOMÜNİZM COMECON NATO 80 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ II. Dünya Savaşı sonrasında Avrupa ve Asya’da, güçler dengesinde büyük boşluklar meydana geldi ve dengeler beklenildiği gibi hemen kurulamadı. Bu durumun oluşmasında, yenilen devletlerle birlikte galip devletlerden İngiltere ve Fransa’nın savaştan büyük ölçüde yıpranmış olarak çıkması önemli rol oynadı. Bu devletlerin kendilerine gelebilmeleri için uzun yıllara gerek vardı. Avrupa’da Almanya’nın, Asya’da Japonya’nın yerini tek başına dolduracak nitelikte bir devlet yoktu. Bununla beraber Batılı devletler barışı tesis ettiklerine inanarak ve Birleşmiş Milletler Teşkilatı’nın varlığına güvenerek, ordularının büyük bir kısmını terhis ettiler. Bu ortamda savaştan sonra güçlü olarak ayakta kalabilenler ise siyasi ve ekonomik doktrinleri birbiriyle çatışan ABD ile SSCB idi. SSCB, savaş sonundaki anlaşmalarla Avrupa’nın önemli bir bölümünü nüfuzu altına aldı ve ordusunu güçlendirerek savaş sanayini geliştirdi. Dış politikasını kendi rejimini bütün dünyaya yaymak esası üzerine kuran SSCB, yayılmacı bir politika izledi. Savaş sırasında işgal ettiği Doğu ve Orta Avrupa ülkelerini her yönüyle kendine bağlayan SSCB, Türkiye, Yunanistan ve İran üzerinde baskı kurmaya çalıştı. E BİLGİ NOTU En genel anlamıyla Soğuk Savaş, II. Dünya Savaşı’ndan sonra, savaştan galip çıkmış iki büyük devlet ve bu devletlerin çevresinde kümelenmiş küçük devletler arasındaki anlaşmazlık ve çatışmanın, doğrudan birbirlerine karşı silah kullanmadan sürdürüldüğü belirli bir tarihsel döneme verilen addır. II. Dünya Savaşı sonrası uluslararası mücadele, farklı dünya görüşlerinin çatışmasıyla oluştu. Soğuk savaş olarak adlandırılan dönemde bu devletler, aralarındaki anlaşmazlık ve çatışmaları doğrudan birbirlerine karşı sıcak bir savaşa girmeden sürdürdüler. 1945 yılına gelinceye kadar, uluslararası ilişkilerin yoğunlaştığı başlıca alan Avrupa idi. Avrupa politikası demek dünya politikası demekti. Asya, Afrika ve Latin Amerika XX. yüzyılın ortalarına kadar, uluslararası politikada aktif bir rol oynayamıyorlardı. II. Dünya Savaşı’ndan sonra farklı ülkeler ve kıtalar dünya politikasında öne çıkmaya başladılar. Çin Halk Cumhuriyeti ve Hindistan gibi geniş topraklara ve kalabalık nüfusa sahip iki ülkenin ortaya çıkışı ve Japonya’nın Asya’da büyük bir ekonomik güç olarak tekrar sivrilmesi ile Asya önemli bir uluslararası politika alanı hâline geldi. Asya ve Afrika’daki sömürge durumundaki ülkeler bağımsızlıklarını kazanmaya başladı. Böylece üçüncü dünya ülkeleri ya da bağlantısızlar hareketi adı verilen yeni bir oluşum ortaya çıktı. II. Dünya Savaşı uluslararası mücadeleyi dünya yüzeyinden atmosfere taşıdı. İlk adımlarını II. Dünya Savaşı sırasında atan füze teknolojisi, savaştan sonra büyük bir gelişme göstererek büyük devletler arasındaki mücadeleyi uzaya taşıdı. 81 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 A.BLOKLARIN KURULUŞU 1.Doğu Bloku’nun Kuruluşu Resim 03.01: Soğuk Savaş Döneminde Füze Teknolojisi Bir Yarış Hâlini Aldı. SSCB, II. Dünya Savaşı’nda Almanları durduran ve ilk kez yenilgiye uğratan devlet olmuştu. 1944 yazından itibaren Almanları topraklarından çıkarmayı başardı ve batıya doğru işgal hareketlerini sürdürdü. Batılı devletler savaşın bir an önce bitmesini istediği için SSCB’nin Almanya’ya karşı savaştan çekilmesinden endişe duydu ve bu işgallere karşı çıkmadı. SSCB orduları Doğu Avrupa’da ilerleyerek bu topraklardaki Alman işgalini son erdirdiler. SSCB, bu böl gelerde savaş öncesinde Moskova’ya sığınan komünist parti liderlerinin ülkelerine geri dönmelerine imkân sağladı. SSCB ordularının kurtarıcı olarak görüldüğü bu bölgelerde kalması, komünist partiler için büyük bir dayanak oldu. SSCB bir taraftan Orta Doğu’ya girmeye çalışırken bir yandan da Avrupa’daki durumunu sağlamlaştırmak için, işgal altında tuttuğu ülkelerde komünist rejimler kurdu. Böylece uydu devletler oluşturarak Doğu Bloku’nun oluşmasına zemin hazırladı. Harita 03.01: Berlin Şehrinin Müttefik Devletler Tarafından İşgal Bölgelerine Ayrılması 82 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 Savaştan yenik çıkan Almanya, savaş sonunda dört işgal bölgesine ayrılmıştı. Barış antlaşmaları imzalandıktan sonra Batılılar, Almanya’nın işgal statüsünün sona erdirilerek bütünlüğünün tekrar sağlanabileceğini düşünüyordu. Birleşmeye giden yolu açmak için İngiltere, Fransa ve ABD işgalleri altındaki bölgeleri birleştirdiler. Bu gelişme üzerine SSCB, Batılıları Berlin’den atmaya çalıştı. Şehri, elektrik ve yiyecekten yoksun bıraktı. Batılı devletler hava köprüsü kurarak şehre aylarca erzak ve yiyecek taşıdı. Ablukadan istediği sonucu alamayan SSCB, ablukayı kaldırdı. Sonunda 23 Mayıs 1949’da Federal Alman Anayasası ilan edilerek Batı Almanya’da resmî adı ile Federal Alman Cumhuriyeti kuruldu. Federal Alman Cumhuriyeti’nin kurulmasına Resim 03.02: Berlin’e Yardım Malzemesi Taşıyan Uçaklardan Biri karşılık, SSCB de kendi işgal bölgelerinde Ekim 1949’da Demokratik Alman Cumhuriyeti’ni kurdu. Federal Alman Cumhuryetiyeti Batı’nın desteğiyle hızlı bir gelişme gösterdi. Bu gelişme Demokratik Alman C u m h u r i y e t i ’n d e ya-şayanların ilgisini çekmeye başladı. Bunun üzerine Demokratik Almanya tarafından Federal Almanya’ya geçişler yasaklandı. Bu itibar kaybını önlemek Resim 03.03: Berlin Duvarı, Şehri ve İnsanları İkiye Ayırmıştır. için Sovyetler batıya kaçışları önlemek için Berlin Duvarı’nı örmeye başladı. 83 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 a.Doğu Bloku İçindeki Diğer Gelişmeler Komünist rejimlerin kurulması Doğu Bloku içinde genellikle SSCB’nin etkisi ile gerçekleşirken Yugoslavya ve Arnavutluk’ta bu rejimler farklı şekillerde iktidara geldi. Her iki ülke savaş sırasında Alman işgaline uğrayınca bu ülkelerin komünist partileri hemen direniş kuvvetleri oluşturmuşlar ve savaş boyunca Almanlara karşı çarpışarak ülkelerinin kontrolünü ellerine almışlardır. Bu gelişmelerde SSCB’ nin hiçbir yardımı ve tesiri olmamıştı. Bu nedenle Yugoslavya ve Arnavutluk, Moskova’ya karşı bundan sonra daha bağımsız bir tutum izlemişler ve Moskova’nın etkisinde kalmamışlardır. Çin’de komünist yönetimin kurulması iç savaşlar sonucunda gerçekleşmiştir. Savaş sırasında Japon saldırılarına karşı beraber mücadele eden Çinli komünistler ve Millîyetçiler, savaştan sonra birbirleriyle iktidar mücadelesine girdiler. Sovyet Rusya’dan yardım alan komünistler, Millîyetçileri yenilgiye uğrattılar. Mao Zedong, 1 Temmuz 1949’da Çin Halk Cumhuriyeti’nin kurulduğunu ilan etti. Kore, 1945’te Yalta Konferansı’nda alınan kararla iki işgal bölgesine ayrılmıştı. Rusya Kuzey Kore’yi; ABD ise Güney Kore’yi işgal edecekti. Potsdam Konferansı’nda 38. enlem, iki bölgeyi ayıran sınır kabul edildi. ABD, 10 Mayıs 1948 ‘de Güney Kore’de seçimler düzenledi ve bunun sonucunda Güney Kore Cumhuriyeti kuruldu. SSCB de Kuzey Kore’de 1948 Ağustosunda bir seçim düzenledi ve onlar da kuzeyde, 9 Eylül 1948’de Kore Halk Cumhuriyeti’ni kurdular. Böylece SSCB kontrolünde Kuzey Kore’de komünist yönetim kurulmuş oldu. Mao Zedong’un Çin Halk Cumhuriyeti’ni kurduğu 1959 yılında Küba’da da Fidel Castro, Batista diktatörlüğünü yıkarak kendi hükümetini kurmuştu. ABD’nin Castro’yu iktidardan uzaklaştırmak istemesi ve muhalifleri desteklemesi ilişkilerin bozulmasına ve Küba’nın SSCB’ye yaklaşmasına neden oldu. Bu gelişmelerden sonra Castro, Küba’da sosyalist bir yönetim kurdu. Resim 03.04: Küba Lideri Fidel Castro b. Sovyet Modeline Göre Ekonomik ve Sosyal Düzenin Kurulması SSCB’nin Avrupa’da egemenlik kurmaya başlaması, ABD’yi tedbir almaya sevk etti. Amerika bu nedenle 1947 Mart’ında Truman Doktrini’ni ve 1947 Haziranında da 84 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 Marshall planını uygulamaya koydu. Truman doktrini, Amerika’nın Sovyet tehdidine maruz kalan ülkeleri destekleme, Marshall planı da hür Avrupa’yı ekonomik bakımdan kalkındırma ve güçlendirme amacını taşıyordu. Amerika’nın bu yeni tutumu SSCB’yi telaşlanırdı. SSCB, uydu ülkelerle Moskova arasındaki bağları daha da güçlendirmek ve aynı zamanda da uluslararası ideolojik faaliyetleri bir merkezden idare etmek için yeni tedbirlere başvurmaya karar verdi. Bu amaçla 1947 Eylül ayında Sovyet Rusya, Yugoslavya, Bulgaristan, Romanya, Macaristan, Polonya, Çekoslovakya, Fransa ve İtalya komünist partilerinin liderleri Polonya’da toplandı. Yayımladıkları bildiride 5 Ekim’de Cominformun (Kominform) kurulduğunu ilan ettiler. E BİLGİ NOTU II. Dünya Savaşı’ndan sonra ABD’nin tekrar kendi kabuğuna çekileceğini ve meydanın kendisine kalacağına inanan Moskova, ABD’nin tam tersi bir tutum benimsemesinden telaşlandı. Uydu ülkelerle Moskova arasındaki bağları daha da güçlendirmek, uluslararası komünist hareket ve faaliyetleri bir merkezden idare etmek için birtakım adımlar attı. Komünist parti liderleri 1947 yılında Polonya’nın Wilcza Gora şehrinde bir araya gelerek Kominformun ( Komünist Enformasyon Bürosu) kurulduğunu ilan ettiler. 25 Ocak 1949’da komünist ülkeler arasında ekonomik iş birliği ve dayanışmayı hızlandırmak ve aralarında eşgüdüm sağlamak amacıyla COMECON kuruldu. Bu teşkilatta kurucu üye olarak SSCB, Bulgaristan, Romanya, Macaristan, Polonya ve Çekoslovakya gibi ülkeler yer almaktaydı. Kuruluşa daha sonra Arnavutluk, Demokratik Almanya, Moğolistan ve Küba da katıldı. 1949’da kurulan NATO’nun askerî etkinliklerini artırması üzerine Doğu Bloku ülkeleri arasında kolektif savunma ve iş birliği amacıyla 14 Mayıs 1955’te Varşova Paktı kuruldu. Paktın kurulmasına ilk imza atan ülkeler Arnavutluk, Romanya, SSCB, Demokratik Almanya, Bulgaristan, Polonya, Çekoslovakya ve Macaristan’ dı. c. Sosyalist Blokta Sarsıntılar 1924’ten beri SSCB’yi yöneten Stalin, 5 Mart 1953’te Moskova’da öldü. Daha Stalin ölmeden önce baş gösteren siyasi çatışmalar ve onun ölümüyle ortaya çıkan iktidar mücadelesi bloktaki sarsıntıları iyice artırdı. SSCB’nin hâkimiyet politikasına karşı, gerek rejim ortaklığı olan devletlerde gerekse uydu devletlerde tepkiler ortaya çıktı. Blok içindeki bu sarsıntılar SSCB’nin dış politikasını da etkiledi. 85 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 SSCB- Yugoslavya İlişkileri Yugoslavya Doğu Bloku’na dâhil olmakla beraber, 1945 yılından beri bazı konularda SSCB ile anlaşmazlık içindeydi. SSCB diğer uydu devletlerde olduğu gibi Moskova’yı da tam denetimi altına almak istiyordu. Bu gelişmeler sonucunda iki devletin arası açıldı ve SSCB’nin direktifleri sonucunda Yugoslavya Haziran 1948’de, Cominform’dan çıkarıldı. SSCB-Çin İlişkileri Çin Halk Cumhuriyeti’nin 1949’da kurulması, güçler dengesini etkilemiştir. Yeni yönetim, SSCB ile ilişkilerini güçlendirmeye yönelik politika izlemeye başladı. 1950’de imzalanan dostluk anlaşmasından sonra aynı yıl başlayan Kore Savaşı bu yakınlaşmayı daha da güçlendirdi. Zamanla büyük bir güç hâline gelen Çin Halk Cumhuriyeti, SSCB’den bağımsız bir politika gütmeye başladı. Çin, 1965- 1966’daki Kültür İhtilali’nden sonra çok yönlü dış politika izleyerek Amerika ile ilişkilerini düzeltmiş, BM’ye tekrar üye olmuştur. Bu gelişmeler Doğu Bloku’nun güç kaybetmesine yol açmıştır. SSCB- Macaristan İlişkileri Stalin’in ölümünden sonra Doğu Bloku’nda ayaklanmalar hızla yayılmaya başlandı. Doğu Berlin’den sonra Macaristan’daki fabrika işçileri ekonomik şartlardan dolayı Haziran 1953’te ayaklandılar. Barışçı gösteriler bir anda ayaklanmaya dönüştü. Halk silahlanmaya başladı. SSCB, 31 Ekimde Budapeşte ’yi kuşattı. Başbakan İmre Nagi, 1 Kasımda Varşova Paktı’ndan ayrılma kararını açıklayarak Birleşmiş Milletler aracılığıyla büyük devletlerin korumasını istedi. Bu gelişme üzerine SSCB birlikleri Budapeşte’yi işgal etti. Resim 03.05: Stalin Heykelini Yıkan Macar Halkı 86 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 SSCB- Çekoslovakya İlişkileri Çekoslovakya, savaştan sonra SSCB’nin etkisinde kalarak Varşova Paktı’na girmişti. 1953 yılı baharında Doğu Bloku’nda görülen ağır ekonomik şartlar Çekoslovakya’da da kendini gösterdi. Bazı şehirlerdeki fabrika işçileri ‘’hür seçim’’ sloganıyla ayaklanarak mevcut yönetimi ve SSCB Resim 03.06: Sovyet Tanklarına Karşı Direnen Bir Çek Vatandaşı ‘yi protesto etmişlerdi. SSCB’nin de desteğini alan Çekoslovak Komünist Partisi yönetimi, sert tedbirlerle ayaklanmaları bastırdı. Sovyet ordusu 21 Ağustos 1968’de Çekoslovakya’yı işgale başladı. 2. Batı Bloku’nun Kuruluşu II. Dünya Savaşı sonunda uluslararası politikada daha önce aktif rol üstlenen devletlerin savaştan yıpranarak çıkması, Avrupa ve dünya siyasetinde boşluk meydana getirmişti. SSCB’nin yayılmacı politika izlemesi ve Sovyet yayılmasını ancak ABD’nin engelleyebileceği yönündeki görüşler, kabuğuna çekilmeyi düşünen ABD’nin Batı’nın liderliğini üstlenmesi için açık bir davetti. Bu davet ABD’yi aktif politika izlemeye sevk etti. ABD, 1946’dan sonra SSCB yayılmasına karşı Doğu Bloku’nu kuşatmaya yönelik bir ‘’çevreleme politikası’’ izlemeye başladı. Bu doğrultuda Truman doktrini ve Marshall planı uygulamaya konulmuş, paktlar kurulmuş, askerî anlaşmalar imzalanmıştır. a.Truman Doktrini ABD’nin Batı dünyasının liderliğini açık bir şekilde üstlenmek için yaptığı ilk girişim, Truman doktrininin ilanı olmuştur. Truman doktrini, yeryüzünün iki bloka ayrıldığını ve SSCB- ABD mücadelesinin başladığını ilan etmiştir. İngiliz birliklerinin çekilmesi ile Yunanistan’da Sovyet rejimine yakın bir iktidarın iş başına geçmesi Sovyet etki alanını güneye doğru genişletmişti. ABD Başkanı Truman’a göre, SSCB’nin Yunanistan’dan sonra Türkiye’de de etkin olması, ABD ve Batı Avrupa için hayati önem taşıyan Orta Doğu’nun SSCB’nin kontrolüne girmesi demekti. Amerikan Senatosu, Truman’ın istekleri doğrultusunda 1947’den itibaren Yunanistan ve Türkiye’ye 87 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 askerî ve mali yardımda bulundu. E BİLGİ NOTU Truman doktrini Sovyet – Amerikan mücadelesinin başladığını ilan edip 1990’lı yıllara kadar devam edecek olan soğuk savaşın ilk adımlarıdır. ABD bu doktrini Orta Doğu’yu da içine alacak biçimde genişletmek için girişimlerde bulundu. Ancak kendilerini doğrudan bir Sovyet tehdidi altında görmeyen Arap ülkeleri, Truman doktrininin genişletilmesine izin vermediler. b. Marshall Planı ABD, ekonomik sıkıntılarına yardımcı olmak için Batı Avrupa’ya ekonomik yardım yapmış, fakat bu yardım verimli kullanılmamıştı. Marshall planına göre Avrupa ülkeleri her şeyden önce kendi aralarında bir ekonomik iş birliğine girişmeli, iş birliği sonunda ekonomik açık ortaya çıktığında ABD, bu açığın kapatılması için yardım etmeliydi. Plan her Avrupa ülkesine Amerikan malı malzeme ve makine yardımını kapsıyordu. Nitekim Türkiye’ye yapılan yardımların % 60’ı tarım alanında kullanıldı. 1953’te Türkiye dünyanın önde gelen buğday üreticilerinden biri oldu. Diğer yandan tarım aletlerinin yurt dışından alınması dolayısıyla yedek parça, bakım – onarım konularında dışarıya bağımlılık arttı. ABD,1948 yılında 16 ülkeye (İngiltere, Fransa, Belçika, İtalya, Portekiz, İrlanda, Yunanistan, Türkiye, Hollanda, Lüksemburg, İsviçre, İzlanda, Avusturya, Norveç, Danimarka ve İsveç) 6 milyar dolarlık bir ekonomik yardım yaptı. Bu yardım daha sonraki yıllarda 12 milyar dolara ulaştı. Avrupa’da Marshall yardımları sonucunda üç yıllık bir süre içinde tarım ve sanayi üretimi savaş öncesine oranla büyük bir artış gösterdi. ABD, bu yardım programına Doğu Avrupa ülkelerini de katmak istemiş ancak bu devletler SSCB’nin etkisiyle bu çağrıyı reddetmişlerdir. E BİLGİ NOTU SSCB, ABD’nin Marshall planına karşılık uyduları ile kendisi arasında ekonomik iş birliğini güçlendirmek amacıyla Molotof planı adını verdikleri bir program hazırladı. ABD Dışişleri Bakanı George Marshall’ın ismine karşılık, Sovyet Dışişleri Bakanı Molotof’un adını alan plan esas itibariyle ABD’nin Doğu Avrupa ülkeleri üzerinde etki kurmasını önlemeye yöneliktir. 88 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 c. NATO’nun Kuruluşu Marshall planı ve Truman doktrini, SSCB’nin Orta Doğu ve Avrupa’daki yayılma faaliyetlerine karşı ABD’nin almış olduğu ilk tedbirlerdir. Çekoslovak darbesinden (Şubat 1948) sonra, İngiltere, Fransa, Belçika, Hollanda ve Lüksemburg arasında Batı Avrupa Birliği adı verilen bir ittifak sistemi kurulmuştur (Mart 1948). Ancak Batı Avrupa devletlerinin gücü SSCB’ye karşı gerekli dengeyi kurmaktan yoksundu. Bu nedenle Amerika’nın bu savunma sistemini desteklemesi gerekiyordu. Sonunda SSCB’nin tehditlerine karşılık 4 Nisan 1949’da on iki Batılı ülke ( İngiltere, Fransa, Belçika, Hollanda, İtalya, İzlanda, Danimarka, Lüksemburg, Norveç, Portekiz, ABD, Kanada )arasında kısa adı ile NATO (North Atlantic Treaty OrResim 03.07: Marshall Planı ile İlgili Poster ganization)olan Kuzey Atlantik ittifakını (Hava nasıl olursa olsun biz beraber olmalıyız) kurdu. İttifak savunma amacı yanında siyasi, ekonomik, sosyal alanlarda da iş birliğini amaçlıyordu. İçlerinden birine yapılmış bir saldırı hepsine yapılmış sayılacaktı. NATO’nun kurulmasıyla Sovyet yayılmasına karşı etkili bir set kurulmuş, Doğu Bloku’na karşı denge sağlanmış ve Batı Bloku ortaya çıkmıştır. Türkiye ve Yunanistan 1952’ de, Batı Almanya 1955’te ve İspanya ise 1982 yılında NATO’ya katılmıştır. E BİLGİ NOTU Türkiye, 1949’da ABD’nin öncülüğünde kurulan NATO’ya birçok nedenle ilgi duymaktaydı. Bunlardan birincisi,1945 yılındaki Sovyet istekleri ve tehdidinin meydan getirdiği endişedir. Türkiye, Truman doktrini ve Marshall planı sayesinde ABD ile yakın iş birliği içine girmişti. Ancak bu durum SSCB’nin taleplerinden doğan endişeyi azaltmamıştı. Türkiye, ABD ve Batı Avrupa ülkelerinin meydana getirdiği güvenlik şemsiyesi içinde yer alarak SSCB kaynaklı dış tehdidi önlemeyi düşünüyordu. İkincisi, Türk devlet adamları NATO’ya üye olmayı, cumhuriyetin ilanından beri izlenen Batı’ya dönük dış politikanın bir gereği olarak görüyorlardı. Üçüncüsü Türkiye NATO üyesi olarak hem mevcut yardımları korumak hem de yeni yardım programlarına dâhil olmayı düşünüyordu. 89 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 d. Avrupa Konseyi’nin Kuruluşu Resim 03.08: NATO’nun Amblemi ve Üye Ülkelerin Bayrakları İngiltere, Fransa, Belçika, Hollanda, İtalya, İrlanda, Danimarka, Lüksemburg, Norveç ve İsveç 5 Mayıs 1949’da Londra’da Avrupa Konseyini kurdular. Konseyin çalışma alanları, insan hakları, medya, hukuki iş birliği, sosyal dayanışma, sağlık, eğitim, kültür, spor, gençlik vb. olarak belirlenmiştir. Türkiye konseye 8 Ağustos 1949’da üye olmuştur. e. Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) XX. yüzyılın ilk yarısında iki büyük savaşın acısını yaşayan Avrupa, bir daha bu tür çatışmaların yaşamaması için çözüm arayışına girmiştir. Çözüm olarak da Avrupa devletleri arasındaki düşmanlığı ortadan kaldıracak bir bütünleşmenin gerçekleştirilmesi düşüncesi benimsenmiştir. Bu girişimin sonucunda Fransa, Federal Almanya, Belçika, İtalya, Lüksemburg ve Hollanda’nın katılımıyla Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu kurulmuştur (18 Nisan1951). Bu başarılı girişim, Avrupa’da daha geniş kapsamlı bir ekonomik birleşmenin gerçekleştirilmesine yönelik yeni görüşlerin doğmasına yol açmış ve 1957’de Roma Antlaşması ile Avrupa Ekonomik Topluluğu kurulmuştur. B. PAYLAŞILAMAYAN ORTA DOĞU Orta Doğu bölgesi, özellikle II. Dünya Savaşı’ndan bu yana dünya politikasının merkezinde yer almıştır. Her şeyden önce bölge Asya, Afrika ve Avrupa kıtaları arasında geçiş kavşağı durumundadır. Dolayısıyla XIX. yüzyılda Avrupa devletlerinin ana sömürge bölgelerinden biri hâline gelirken, XX. yüzyılın ikinci yarısında Batı ve Doğu Bloklarının nüfuz mücadelesine sahne olmuştur. Hele bölgede bol miktarda çıkan petrol hâlâ temel enerji kaynağı olma özelliğini koruduğundan, Orta Doğu üzerindeki etkinlik mücadelesi şiddetlenmiş, bölgenin dünya politikasındaki önemi artmıştır. I. Dünya Savaşı’ndan sonra İngiltere ve Fransa’nın kışkırtmaları sonucunda Orta Doğu’da Osmanlı Devleti egemenliğinde yaşayan bazı Arap toplulukları millî devletlerini kurabilmek için ayaklanmışlardı. SSCB yönetiminin Çarlık dönemine ait gizli anlaşmaları açıklaması ve I. Dünya ABD’nin sömürgeci politikalara karşı çıkması, İngiltere ve Fransa’nın planlarını 90 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 bozmuştu. Bunun üzerine İngiltere ve Fransa manda yönetimleri kurarak bölgedeki egemenliklerini devam ettirmişlerdi. I.Dünya Savaşı’ndan yıpranarak çıkan Avrupa devletleri, Orta Doğu ülkelerinin bağımsızlık mücadelelerine karşı koyacak durumda değildi. Ayrıca SSCB ve Nazi Almanya’sından gelen tehditler İngiltere ve Fransa’nın hareket alanını kısıtlıyordu. Bu şartlar İngiltere ve Fransa’nın bölgedeki etkinliklerinin azalmasına neden oldu. Bu gelişmeler üzerine bölge ülkeleri bağımsızlıklarını kazanmaya başladı ve monarşik yönetimler kuruldu. 1.İsrail’in Kuruluşu II. Dünya Savaşı’nın sona ermesinden sonra dünya gündemini yoğun bir biçimde meşgul etmeye başlayan Filistin sorununun temelleri, I. Dünya Savaşı sırasında Batılı devletlerin Osmanlı Devleti’ni parçalamak için yürüttükleri politikalarda yatar. İngiliz mandası altındaki Filistin’de bir Yahudi devletinin kurulması çalışmaları, XIX. yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkmıştı. Bu amaçla toplanan ilk kongre, 29 Ağustos1897 ‘de İsviçre’de Basel’de toplanmış ve bu kongrede Yahudilerin Filistin’de bir yurt edinmesi kararı alınmıştı. Filistin, Osmanlı toprakları içerisinde yer almaktaydı. Bu nedenle Dünya Siyonist Örgütü Başkanı Theodor Herzl, Yahudilerin Filistin’e göç etmelerine izin verilmesine karşılık II. Abdülhamid’e Osmanlı Devleti’nin dış borçlarını ödemeyi önermiş ancak istediği sonucu alamamıştı. I.Dünya Savaşı sırasında, Başkan Wilson’un da Yahudi sorununu benimsemesi, İngiltere’yi harekete geçirmiş, İngiliz Dışişleri Bakan James Balfour, 2 Kasım 1917’de Siyonist Federasyonu Başkanı’na gönderdiği mektupta, İngiltere’nin Filistin’de bir Yahudi devleti kurulmasını kabul ettiğini resmen bildirmişti. ‘’ Balfour deklarasyonu’’ adını alan bu belge, Yahudi devleti kurulması konusunun bir dönüm noktası sayılmaktadır. Deklarasyonda Yahudiler için ulusal bir yurt kurulmasının, bu ülkede yaşayan ve Yahudi olmayan toplumların her türlü haklarının hiçbir şekilde ihlal etmeyeceği ifade ediliyorsa da Yahudilerin siyasi hakları öne çıkartılıyordu. Bu tarihten sonra Yahudiler dünyanın her yerinden büyük kitleler hâlinde Filistin’e göç etmeye başladılar. Zengin Yahudilerden toplanan paralarla 60.000 Yahudi, büyük toprak sahibi Araplardan aldıkları topraklar üzerinde yerleşmeye başladı. 1919 yılında Filistin topraklarının tamamına yakını Araplardan meydana geliyordu. 1929 Dünya Ekonomik Krizi ve Almanya’da Hitler’in Yahudi karşıtı politikası sonucu yüz binlerce Yahudi, Filistin topraklarına göç etti. 1934 yılında Filistin’deki Yahudilerin sayısı 900.000’i bulmuştu. Ancak yine de Yahudilerin Araplara oranı 1/3’tü. Ne var ki gerekli eğitim ve sermayeden mahrum Arap üreticisi, eğitimli ve sermayesiyle gelmiş Yahudiler ile rekabet edecek durumda değildi. Bu durum kısa bir süre sonra Araplarla Yahudiler arasında geçimsizlikler ve çatışmalara yol açtı. Aynı dönemde, Filistin’de faaliyet gös- 91 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 Harita 03.09: İsrail Askerleri ile Filistinliler Arasındaki Bir Çatışmayı İzleyen Çocuklar teren Yahudi terör örgütleri, sivil Arap halkını hedef alan eylemlerini artırdı. Bu durum Arapların da Yahudi sivillere yönelik eylemler düzenlemelerine yol açtı. Filistin’deki çatışmalar sonucunda Araplar, çoğunlukta oldukları birçok yerleşim birimini Yahudilere terk etmek zorunda kaldılar. Yahudiler, II. Dünya Savaşı sırasında da Filistin’de bir İsrail devleti kurmak amacıyla çalışmalarını sür-dürdüler. Savaşın sonlarına doğru Filistin’deki Yahudiler de girişimlerini hızlandırdılar. Bu arada Filistin’de bağımsız Arap devleti kurulması için Arap devletleri de çalışmalara başladılar. İngiltere, 14 Mayıs 1948’de, Filistin’deki manda yönetimini tek taraflı olarak kaldırdı. Aynı gün, İsrail devletinin kurulduğu ilan edildi. Bu tarihten sonra bugüne kadar, bu devlet ile Arap devletleri arasında sürekli silahlı çatışmalar ve savaşlar meydana gelecektir. E BİLGİ NOTU Bugüne kadar sürmüş olan Arap –İsrail çatışmasında İsrail, Orta Doğu’da var olma mücadelesi verirken Arap devletleri en azından Filistin’de bir Arap devleti kurma çabasında olmuşlardır. 60 yılı aşkın bir zamandan beri süren bu çelişkinin nedenlerini kısa bir biçimde ortaya koymakta yarar vardır. Bir kere 1947’de 2 milyona yaklaşan Yahudi’ye Filistin’de ‘’yurt ‘’ verilirken, bin yıldır bölgede oturmakta olan Arapların oyuna başvurulmuş değildir. İkinci olarak ‘’ siyonizm davasının’’ savunucuları olarak bu topraklara yerleşmişlerdir. Üçüncü olarak Yahudiler, emperyalist Avrupa devletlerinin koruyuculuğu ve teşvikiyle Filistin’e gelmişler ve her bunalımda başta ABD olmak üzere bu güçlere dayanmışlardır. Son olarak, ekonomik girişimi, zenginliği ve toprakları elinde bulunduran Yahudiler karşısında Araplar, kendi topraklarında ‘’ ikinci sınıf yurttaş ‘’ durumuna düşmüşlerdir. İşte temel çelişki burada yatmaktadır. Oral SANDER, Siyasi Tarih ( 1918 – 1994 ), s. 299 92 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 2.Eisenhower Doktrini İngiltere ve Fransa’nın Orta Doğu’dan çekilmesinden sonra ABD bölgedeki siyasi boşluğu doldurmak istedi. 1956 yılında patlak veren Süveyş krizinde İngiltere ve Fransa’nın işgalci tutumuna karşın SSCB Araplardan yana bir tutum benimsedi. Bu durum Orta Doğu’da Sovyetlere karşı bir sempati oluştururken Batı karşıtlığının artmasına yol açtı. ABD Başkanı Eisenhower, Orta Doğu’nun SSCB’nin kontrolüne girmesini engellemek ve bölge halkını ABD’nin yanına çekmek için 5 Ocak 1957’de Kongre’ye bir mesaj gönderdi. ‘’Eisenhower doktrini’’ adını alan bu mesajın amacı, Orta Doğu ülkelerine ekonomik ve askerî yardım yapmak, bu ülkelere komünist bloktan bir saldırı gelmesi hâlinde Amerikan Silahlı Kuvvetlerinin kullanılması için izin almak ve her yıl 200 milyon dolar harcama yetkisi istemekti. Eisenhower doktrini ile ABD, Orta Doğu ile ilişkilerini geliştirmiş, SSCB ile ilk defa Orta Doğu’da karşı karşıya gelmeye başlamıştı. C. UZAK DOĞU’DA ÇATIŞMA 1. Çin Halk Cumhuriyeti’nin Kuruluşu Eylül 1949’da Mao’nun yönetimi ele geçirmesi ile Çin’de komünist yönetim iş başına gelmişti. Çin’deki rejim değişikliği, ülke içinde büyük değişikliklere neden olduğu için Çin’in dış siyasetini ve uluslararası politikayı da etkilemiştir. Harita 03.02: Çin Halk Cumhuriyeti ve Komşuları 93 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 Çin’deki yeni rejim, SSCB ve müttefikleri tarafından hemen tanındı. Bu durum Asya’daki güçler dengesinde Doğu Bloku’nun ağırlığının artırmasına neden oldu. Komünistler iktidarı ellerine geçirdikten sonra Çin toplumunu değiştirme çabasına giriştiler. Mao, Ruslara güvenmemesine ve Moskova ile Pekin arasında tam içten olmayan ilişkilere rağmen dış politikasında Sovyet yanlısı bir tutum benimsedi. ABD, yönetimi ise yeni hükümetin bir Sovyet uydusu olduğu düşüncesiyle Çin Halk Cumhuriyeti’ne karşı sert bir politika takip etti. Çin, ideolojisine uygun dış politika izleyerek ABD’ye karşı Kore Savaşı’na girdi. 1956 Süveyş Krizi’nde Batılı devletlere karşı Mısır’ı destekledi. Çin, Vietnam Savaşı’nda da ABD’ye karşı komünist Kuzey Vietnamlılara destek oldu. Resim 03.10: Çin Halk Cumhuriyeti’nin Kurucusu Olan Mao Zedong Hindistan’ın güçlenen Çin’i bir tehdit unsuru olarak görmesi, Çin’in Hindistan sınır bölgesindeki Nepal, Bhutan ve Tibet’te ideolojisini yaymak istemesi, 1959’dan itibaren iki ülke ilişkilerinin bozulmasına neden oldu. Ayrıca Pakistan’ın Keşmir meselesinden dolayı Hindistan ile ilişkilerinin bozulması, Çin- Pakistan yakınlaşmasına ortam sağladı. İzlediği dış politikayla uluslararası alanda yalnız kalan ve SSCB ile ilişkileri bozulan Çin, 1960’ların sonundan itibaren Batılı devletlerle ilişkilerini düzeltmeye başlamış ve 1972’de BM’ye tekrar üye olmuştur. 2. Uzak Doğu’da Hâkimiyet Mücadeleleri II. Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’da oluşan soğuk savaş bir süre sonra Uzak Doğu’da da çatışmalara neden oldu. Uzak Doğu’daki bu durumun sebebi, ABD ile SSCB arasındaki çıkar çatışmalarıdır. a.Kore Savaşı Kore 1945’te Japonya’nın tesliminden sonra Sovyetlerle ABD arasında başlayan güç mücadelesinin merkezi oldu. II. Dünya Savaşı sonunda yapılan anlaşmalara göre Japonları Kore’den uzaklaştırma görevi ABD ve SSCB’ye verilmişti. Japonya savaşta yenilip teslim olunca SSCB, Kuzey Kore’ye, ABD de Güney Kore’ye yerleşerek 38. enlem sınır olarak kabul edilmişti. Daha sonra SSCB ve ABD’nin iki bölgeyi birleştirme girişiminden bir sonuç çıkmayınca kuzeyde SSCB kontrolünde Kore Halk Cumhuriyeti, güneyde de ABD kontrolünde Güney Kore Cumhuriyeti kurulmuştu. 94 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 ABD’nin Güney Kore ve Japonya’da asker bulundurarak üstünlük sağlaması, SSCB’yi tedirgin etmişti. SSCB bu duruma Çin’de komünist yönetim kuruluncaya kadar ses çıkartmadı. SSCB, Çin’de komünist yönetimin iş başına gelmesiyle ABD’yi Uzak Doğu’dan uzaklaştırmaya karar verdi. Moskova’nın talimatı ile Kuzey Kore, 25 Haziran 1950’de 38. enlemden güneye doğru saldırıya geçerek Güney Kore topraklarına girdi. Hemen toplanan BM Güvenlik Konseyinin aldığı kararda Kuzey Kore’nin saldırgan olduğu belirtilmekte, çatışmaların hemen durdurulması ve tarafların 38. enlemin iki yanına çekilmeleri istenmekteydi. 27 Haziran’da BM Güvenlik Konseyi, barışı korumak için BM üyelerini Güney Kore’ye yardım etmeye çağıran bir karar tasarısını kabul etti. Bu karar sonrasında ABD’nin başını çektiği bir Birleşmiş Milletler kuvveti oluşturuldu. ABD’den sonra en çok asker gönderen ikinci devlet olan Türkiye’nin gönderdiği piyade tugayı 25. Amerikan Tümeni’ne bağlı Harita 03.03: Kore Savaşı’nın Gelişimi olarak görev aldı. Çin’in de katılmasıyla savaş, bir BM - Çin savaşı hâline geldi. Güney Kore’yi işgale başlayan Çin, BM kuvvetlerinin karşı saldırıları sonucunda 38. enlemin kuzeyine çekilmek zorunda kaldı. Savaş 1953 yılında sona erdiyse de iki tarafta birbirine kesin üstünlük sağlayamadı. Savaş sonunda SSCB, ABD’yi Kore’den çıkaramayacağını anladı. 95 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 Resim 03.11: Kore Savaşı’nda Sığınmacı Bir Kadın ve Çocuğu E BİLGİ NOTU Türkiye Kore’ye ilk aşamada 4.500 asker gönderdi. Savaşın ilerleyen safhalarında Kore’deki Türk askerlerinin sayısı 6.000’in üzerine çıktı. 26 – 30 Kasım 1950 tarihleri arasında Kunuri bölgesinde meydana gelen savaşlarda Çin birliklerinin hücumunu kesen Türk tugayı, 8. Amerikan Tugayı’nın imha edilmeden geri çekilebilmelerini sağladı. Kurtuluş Savaşı’ndan beri muharebe alanlarına girmemiş olan Türk askeri, Kore Savaşı’nda büyük kahramanlıklar göstermiş, bu durum Türkiye’nin 1951 yılında NATO’ya alınmasında önemli rol oynamıştır. b. SEATO’nun Kuruluşu (8 Eylül 1954) Kore Savaşı ABD’yi yeni tedbirler almaya yöneltti. ABD, Uzak Doğu’daki etkinliğini arttırmak için bu bölgede yeni bağımsız olan Tayland, Laos, Kamboçya ve Güney Vietnam’a askerî yardımlarını arttırdı. Ayrıca Güney Doğu Asya Anlaşma Teşkilatını (SEATO) kurdu. Bu teşkilat ABD, İngiltere, Fransa, Yeni Zelanda, Avustralya, Filipinler, Tayland ve Pakistan’dan oluşmuştu. Böylece ABD, kurmuş olduğu SEATO ve diğer teşkilatlarla SSCB’yi ve Çin’i, Batı Avrupa kıyılarından Pasifik’e kadar uzanan bir çember içine almıştı. 96 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 D. ASYA VE AFRİKA’NIN KURTULUŞU II. Dünya Savaşı’ndan önce Avrupa’da eğitim gören halkın içinden çıkan bazı aydınlar Asya’da ve Afrika’da milliyetçiliği yayarak bu düşüncenin önemli bir ideolojik güç hâline gelmesinde etkili olmuşlardı. II. Dünya Savaşı ise Millîyetçiliğin dünya genelinde yayılmasında ve sömürgeler üzerinde Batı egemenliğinin yıkılmasında belirleyici etken oldu. II. Dünya Savaşı’nda Batılı devletlerin üst üste aldığı askerî başarısızlıklar, sömürge altında yaşayan milletlerin bağımsızlık mücadelesine hız kazandırdı. 1.Güney Asya’daki Gelişmeler İngiliz sömürgesi olan Hindistan’da 1917’de Mahatma Gandhi’nin faaliyetleri Millîyetçilik hareketlerine hız kazandırdı. Bağımsızlık hareketleri Batı’da okuyan Hintli aydınlar tarafından örgütlendi. Bu sırada Hindu egemenliğindeki Müslümanlar, Hintlilerden ayrılarak ayrı bir devlet kurma isteklerini dile getirdiler. Bu hareketin liderliğini Muhammed Ali Cinnah yapmaktaydı. Cinnah bir bütün hâlinde Hindistan’ın bağımsız olması hâlinde Müslümanların, nüfusun çoğunluğunu oluşturan Hinduların egemenliği altına girmesi ve ekonomik olarak sömürülmesi ihtimalinden endişe ediyordu. Resim 03.12: Mahatma Gandhi Gandhi’nin liderliğini yaptığı Kongre Partisi, Pakistan’ın kurulmasına razı olunca İngiltere 1947 Ağustosunda Hint Yarımadası’ndan çekildi ve 15 Ağustos 1947’de Hindistan ile Pakistan iki ayrı bağımsız devlet olarak kuruldular. Resim 03.13: Pakistan Devleti’nin Kurucusu Muhammed Ali Cinnah 97 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 Harita 03.04: Hindistan ve Pakistan’ın Kuruluşu Hindistan ve Pakistan’daki bağımsızlık mücadelesi bölge ülkeleri üzerinde etkisini göstermiş; Seylan, Birmanya ve Malezya İngiltere’den; Endonezya Hollanda’dan; Vietnam, Laos ve Kamboçya Fransa’dan bağımsızlıklarını kazanmışlardır. Bölge ülkeleri soğuk savaş dönemindeki siyasi şartlara bağlı olarak farklı bloklarla ilişki kurmuşlarsa da kendi aralarındaki sorunların çözümünde büyük güçlerin müdahalesini dengelemek, siyasi, ekonomik ve ticari alanda iş birliğini sağlamak amacıyla ASEAN (Güneydoğu Asya Milletleri Birliği) ‘ı kurdu (8 Ağustos 1967). Filipinler, Malezya, Tayland, Endonezya ve Singapur’un kurduğu bu teşkilata daha sonra Brunei, Vietnam, Laos, Birmanya ve Kamboçya dâhil olmuştur. Bölge ülkeleri yer üstü ve yeraltı zenginliklerine (demir, kömür, petrol, manganez, çinko vb.) sahip olmasına rağmen uzun yıllar sömürge yönetiminde kaldıkları için ekonomik açıdan birkaç ülke dışında (Malezya, Endonezya gibi) yeterince gelişme gösterememişlerdir. 2.Afrika’daki Gelişmeler Afrika’da sömürgeciliğin sona ermesi, İtalyanların Etiyopya ve Libya’dan çıkarıldığı 1940’lı yıllarda başladı.1950’lerden itibaren bağımsızlık hareketleri yoğunluk kazandı. İngiltere, Fransa, İtalya, Almanya, İspanya’nın sömürgeleştirdiği ülkeler birer birer bağımsız olmaya başladılar. Ancak kabilecilik anlayışı, eğitim seviyesinin çok düşük olması, tek parti ve askerî diktatörlüklerin iş başında olması, etnik ayrımcılık gibi faktörler Afrika’nın gelişimini olumsuz şekilde etkilemiştir. Dünyanın en borçlu kıtası olan Afrika’da, dünyanın en fakir ülkeleri yer almaktadır. Çok zengin ham madde kaynaklarına sahip olmalarına rağmen Avrupalıların emperyalist uygulamaları nedeniyle geri kalmışlardır. 98 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 Resim 03.14: BM Kampına Gitmeye Çalışan Afrikalı Bir Çocuk ve Onu Takip Eden Akbaba Bağımsızlıklarını kazanan Afrika devletleri soğuk savaş döneminde Doğu ve Batı Bloklarının mücadelesinin dışında kalarak öncelikle ekonomik kalkınmayı hedeflemişler ve bu amaçla 25 Mayıs 1963’te Afrika Birliği Teşkilatını (OAU) kurmuşlardır. Teşkilatın başlıca amaçları Afrika ülkeleri arasında birlik ve dayanışmayı geliştirmek, üyelerinin ekonomi, diplomasi, eğitim, sağlık, bilim ve savunma politikalarını uyumlu hâle getirmektir. E. SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİNDE TÜRKİYE 1. Soğuk Savaş Döneminde Türk Dış Politikası ABD soğuk savaş döneminde SSCB yayılmacılığına karşı Türkiye’yi yanında görmek istiyordu. Türkiye ise SSCB’nin baskılarına karşı ABD ve Batılı devletlerle iş birliği yaparak kendi güvenlik alanını genişletmeye yönelik siyaset izlemeye yönelmiştir. Bu doğrultuda Türkiye, Avrupa Konseyine ve NATO’ya girmiş, Balkan ve Bağdat Paktlarının kurulmasında etkili rol oynamıştır. a.Türkiye’nin Avrupa Konseyi’ne Girişi II. Dünya Savaşı’ndan sonra Batı Avrupa’nın Sovyetler Birliği tehdidi altında kalması üzerine İngiltere, Fransa, Belçika, Hollanda, Lüksemburg, Danimarka, İrlanda, İtalya, Norveç, İsveç 5 Mayıs 1949’da Londra’da antlaşma imzalayarak Avrupa Konseyini kurmuşlardı. 99 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 Batı ile siyasi, ekonomik ilişkilerinin geliştirilmesi ve güvenliğini arttırma adına Türkiye ittifaklar sistemine yönelik önemli bir adım atarak askerî niteliği olmayan bu teşkilata 8 Ağustos 1949’da üye oldu. b. Türkiye’nin NATO’ya Girişi Ekonomi ve güvenlik arayışı Türkiye’nin soğuk savaş döneminde Batı ile ilişkilerinde belirleyici etkenler olmuştu. Türkiye’nin modernleşme sürecini devam ettirmek istemesi de Batı ile ilişkilerin geliştirilmesinde bir etkendi. Bu dönemde Türkiye’nin dış politikada en önemli hedeflerinden biri de NATO’ya üyelikti. Türkiye, kurulduğu andan itibaren NATO’ya dâhil olmaya çalışmıştı. Truman doktrininden sonra Amerikan yardımının NATO vasıtasıyla Batı Avrupa’ya yayılması, Türkiye’de kendine yapılan yardımın azalacağı endişesi doğurdu. 25 Haziran 1950’de başlayan Kore Savaşı, Türkiye’nin Batı Bloku içinde yer alması için bir fırsat oldu. Türkiye, Kore Savaşı’nın başlaması üzerine Birleşmiş Milletler Teşkilatının davetine olumlu cevap vererek 4.500 kişilik bir kuvvetle BM gücünde yer aldı. Böylece Türkiye Resim 03.15: Kore Savaşı’nda Türk Birliği Cumhuriyeti tarihinde ilk kez yurt dışına asker yollandı. Türkiye, bu girişimi ile Amerika’yı etkileyerek NATO konusunda bu devletin desteğini almak istiyordu. Kore Savaşı’nın meydana getirdiği kaygı verici ortam ve Türkiye’nin Kore Savaşı’nda gösterdiği başarı, Türkiye ile ilgili bazı Batılı ülkelerin itirazlarını azaltmıştı. Ayrıca Sovyetler Birliği’nin Avrupa’ya saldırma ihtimaline karşı SSCB’ye yakın bir bölgede üs gerektiği, bunun için en uygun yerin Türkiye olduğu strateji uzmanlarınca belirtilmiş, bu da Türkiye’ye ilgiyi artırmıştı. 15 Eylül 1951’de Ottowa’da toplanan NATO Bakanlar Konseyi, Türkiye ve Yunanistan’ın birlikte kabul edilmesine karar verdi. TBMM, 18 Şubat 1952 tarihinde Kuzey Atlantik Antlaşması ve protokolünü kabul etti. Türkiye’nin NATO’ya girişi ile Türkiye- ABD ilişkileri daha da gelişti. Türk 100 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 toprakları NATO güvencesi altına alınmış oldu. c.Balkan Paktı’nın Kurulması Gerek 1930’larda, gerekse 1950’lerde yaşanan Türk – Yunan yakınlaşması Balkan ülkeleri arasında iş birliği arayışlarının başlamasına ve güvenlik endişelerinden kaynaklanan nedenlerle Balkan Paktlarının imzalanmasına yol açmıştır. II. Dünya Savaşı’ndan sonra başlayan Soğuk Savaş’ın etkilediği alanlardan biri de Balkan Yarımadası’ydı. Bölgede sosyalist ülkeler SSCB’den, Türkiye ve Yunanistan ise ABD’den destek alıyordu. Moskova’dan bağımsız bir politika izleyen Yugoslavya’nın Kominform’dan çıkarılması üzerine harekete geçen ABD, Yugoslavya’ya önce ekonomik, daha sonra askerî yardım göndermeye başladı. E BİLGİ NOTU 1949’da kurulan NATO’ya 1952’de Türkiye ve Yunanistan’ın üye olmasıyla birlikte ABD, SSCB’ye karşı çevreleme politikasını uygulamaya başladı. NATO dışında Balkanlarda ve Orta Doğu’da kurulacak ittifaklarla hem SSCB çevrelenmiş olacak, hem de NATO’nun askerî savunma hattı Atlantik’ten İran’a dek uzanmış olacaktı. Türkiye’nin NATO’ya üye olması Sovyetler Birliği ve onun nüfuzu altındaki Bulgaristan tarafından tepki ile karşılanmıştı. NATO’nun yanında Balkanlarda aktif politika izlemenin gerektiğine inanan Türkiye, Yugoslavya ve Yunanistan arasında Ankara’da 28 Şubat 1953’te dostluk ve iş birliği antlaşması imzalanarak Balkan Paktı kurulmuştur. Bu belgeyle üç devlet aralarında ekonomik ve kültürel iş birliği yapacaklar, sorunlarını barışçı yollarla çözecekler, ortak savunma konusunda iş birliğini sürdüreceklerdi. Balkan Paktı’nı imzalayan üç ülke de II. Dünya Savaşı’nın ekonomileri üzerindeki olumsuz etkilerini silmek, ekonomik kalkınmalarını sağlamak amacındaydılar. Bunun için ABD’den gelen yardıma ihtiyaç duyuyorlardı. NATO’nun savunma stratejisini güçlendirecek bir Balkan Paktı’nı gerçekleştirmek, Batı’dan gelecek askerî ve ekonomik yardımı da artıracaktı. Fakat zamanla ittifakı oluşturan devletler arasındaki görüş farklılıkları ve sorunlar, ittifakın ömrünün uzun süreli olmasını engelledi. Stalin’in ölümünden sonra 1954’ten itibaren Yugoslavya’nın SSCB ile tekrar yakınlaşması ve Türk – Yunan ilişkilerinin Kıbrıs meselesinden dolayı bozulması, Balkan Paktı’nı olumsuz etkiledi. Böylece Türk – Yunan dostluğu sonucunda doğan Balkan Paktı, Türk – Yunan uyuşmazlıklarının artması sonucunda önemini kaybetti. 101 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 d. Bağdat Paktı’nın Kurulması Türkiye, NATO’ya girişinin ardından hem Balkanlarda hem de Orta Doğu’da savunma sistemi arayışına girmişti. Bu tarihlerde Arap- İsrail gerginliği, İngiliz- Mısır anlaşmazlığı Orta Doğu’da gergin bir hava oluşturmuştu. Bu ortamda bölgede savunma ve güvenlik amaçlı kurulan, Bağdat Paktı’nın temeli Türkiye ile Irak arasında atılmış (24 Şubat 1955), daha sonra pakta İngiltere, İran ve Pakistan da katılmıştır. Arap Birliği’ni kurmak isteyen Arap ülkeleri ve bu ülkeleri yanına çekmek isteyen SSCB, Bağdat Paktı’na tepki göstermişlerdir. 1958 Temmuzunda Irak’ta krallık rejiminin yıkılması sonucu yeni yönetim 24 Mart 1959’da, Bağdat Paktı’ndan çekildiğini resmen açıkladı. ABD bu gelişmelere rağmen Paktın devamından yana tavır sergiledi. Irak’ın ayrılmasından sonra Paktın merkezi Ankara oldu ve adı 18 Ağustos 1959’da Merkezî Antlaşma Örgütü ( Central Treaty Organization - CENTO) olarak değiştirildi. Bu şekliyle yirmi yıl devam eden örgüt, Pakistan ve İran’ın ayrılmasıyla hukuken olmasa bile fiilen sona ermiş oldu. Resim 03.16: CENTO Anı Pulları Harita 03.05: CENTO Üyesi Ülkeler ( Yeşil Renkli Olanlar) 102 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 2. Türkiye’de Hayat a. Siyaset II. Dünya Savaşı’ndan sonra uluslararası ortamın elverişli olması, Batı’nın demokratik fikirlerinden etkilenmiş bir kuşağın ve halkın demokrasi talepleri, çok partili hayata geçişte etkili olmuştur. İlk muhalefet partisi, Temmuz 1945’te Nuri Demirağ tarafından Millî Kalkınma Partisi adıyla kuruldu. Diğer taraftan bir grup CHP milletvekili (Celal Bayar, Adnan Menderes, Refik Koraltan, Fuat Köprülü ) parti prog ramı ve kanunlarındaki bazı değişiklik tekliflerinin (dörtlü takrir) CHP grup toplantısına reddedilmesi üzerine partiden ayrılarak 7 Ocak 1946’da Demokrat Parti’yi (DP) kurdular. Resim 03.17: Adnan Menderes Birden fazla parti ile 1946 yılında seçimlere gidildi. CHP 397, DP 69, Bağımsızlar da 7 milletvekilliği ka zandı. 1948 yılında DP’nin iktidara karşı muhalefetini yetersiz gören bir grup milletvekili DP’den istifa ederek Millet Partisi’ni kurdular. Böylece Mecliste üç parti yer aldı (CHP, DP, MP). 14 Mayıs 1950’ de yapılan seçimlerden Demokrat Parti aldığı %55,2 oy oranı ile birinci parti olarak çıktı. Böylece 27 yıl süren CHP iktidarı sona ermiş ve DP iktidarı başlamıştı. Uyguladığı sosyal politikalar, 1947’de başlayan ABD yardımlarının bu dönemde artması ve II. Dünya Sa vaşı’nın ekonomik etkilerinin azalması 1954’te yapılan seçimlerde DP’yi 1950 seçimlerinden daha yüksek bir oyla Resim 03.18: Demokrat Parti’nin 1950’deki Ünlü Seçim Afişi 103 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 (%58.4) tekrar iktidara taşımıştır. Ekonomi alanında CHP’nin devletçilik modeline karşı daha liberal bir ekonomi modelini benimseyen DP aralıksız on yıl iktidarda kalmıştır. b. Ekonomi DP iktidarı ekonomide liberalleşmenin gerektiğine inanıyordu. Bu amaca yönelik olarak devletçi ekonomiden liberal serbest pazar ekonomisine geçmek için adımlar atıldı. ABD’nin Marshall planının kredileri kullanılarak tarıma büyük yatırım yapıldı. Yeni alanlar tarıma açıldı. 1945’te 1.000 olan traktör sayısı bu krediler kullanılarak ABD’den getirilenlerle 1955’te 40.000’e çıktı. İş makineleri getirtilerek kara yolları ve liman – rıhtım gibi ihracatta kullanılacak tesislere başlandı. Bu durumda tarımsal üretim büyük artış gösterdi. Bunda tarım faaliyetlerinde makinenin ve suni gübrenin kullanımının artmasının yanı sıra havaların çok uygun gitmesi de etkili oldu. Kişi başına düşen millî gelir 1950 – 1953 arasında %28 arttı. Nitekim ihracat 1950’den itibaren hızla yükselmiş ve 1949 ile 1953 yılları arasında 2 kat artmıştır. 1954 yılına kadar böyle giden bir durum sonucunda DP 1954 yılı seçimlerinde oylarını daha da artırarak TBMM ‘deki milletvekili oranını % 86’dan % 93’e çıkardı. Türk ekonomisindeki canlanma dönemi 1954’te sona erdi. Tarımda büyüme modern tarım yöntemlerinin kullanılmasından çok, ekili alanların genişletilmesine bağlı olduğundan yaşanan kuraklıklar tarım üretimini düşürdü. Türkiye buğday ithal etmek zorunda kaldı. Dış ticaret ve bütçe açığı artmaya başladı. 1952’de 0.8 olan enflasyon 1954’te % 11’e çıktı. Ağustos 1958’de hükümet dış borca ihtiyaç duydu ve IMF’den borç para almak zorunda kaldı. c. Sosyal ve Kültürel Hayat Türkiye’de II. Dünya Savaşı’ndan sonra birçok alanda yaşanan değişim, kültürel alanda da kendisini göstermiştir. Bu dönemde insanlar tarımda hızlı makineleşmeyle beraber köyden kente göç etmeye başlamışlardır. Karayollarının gelişmesi le kentleşme hızlanmış, kente gelenler kentin tüketim alışkanlıklarını benimsemiş ve tüketim kültürü, toplumun alt katmanlarına doğru yayılmıştır. Bu dönemde başta caz olmak üzere rock and roll ve diğer müzik türleri Türkiye‘yi etkisi altına almaya başlamıştır. Özellikle gençler, radyo ve plaklar aracılığıyla bu yeni müzik akımlarını takip ediyorlardı. Zeki Müren, Müzeyyen Senar ve Neşet Ertaş gibi sanatçılar büyük beğeni topluyorlardı. Batı etkisi savaştan sonra sinemada da hissedilmeye başlandı. 1949-1959 arasında çoğu edebiyat eserleri ve yabancı filmlerden uyarlama yüzlerce film çekildi. Tiyatroda ise ekonomik durum ile ahlak ilişkisi, sarsılan değer yargıları, orta sınıfın sıkıntıları, aydınların toplumdan kopukluğu bu dönem oyunlarının başlıca temalarıdır. 104 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 Roman ve hikâye yazarları, II. Dünya Savaşı’nın toplumumuzda sebep olduğu çeşitli olumsuzlukları, çevrelerindeki yoksulluğu, geri kalmışlığı, köyden kente göçü ve bunun getirdiği sorunları, tarım - sanayi ilişkilerini ve gelir dağılımındaki dengesizlikleri eserlerinde sıkça işlediler. Genel sağlık konusunda ise bu dönemde başta verem olmak üzere salgın hastalıklarla mücadele millî bir dava olarak kabul edilmiştir. Kırsalda yaşayan halkın sağlık hizmetlerinden yararlanabilmesi, sağlık personeli sayısının artırılması, personelin eğitim amacıyla yurt dışına gönderilmesi, genel bütçeden sağlığa ayrılan payın artırılması, sağlık politikasının temelini oluşturmuştur. F.SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİNDE DÜNYA 1930’larda büyük bir ekonomik bunalım geçiren dünya, II. Dünya Savaşı’ndan sonra esaslı bir büyüme sürecine girdi. Petrol, elektrik ve otomotiv gibi bazı sektörlerde üretim, on kat hatta daha fazla arttı. Sanayileşmeyle birlikte şehirlere göç hızlandı. Şehirlerin hızla genişlemesi ulaşımda otomobilin kullanılmasına ve otomobil kültürünün doğmasına neden oldu. Savaş yıllarında erkeklerin cephede olmaları kadınların birçok iş kolunda çalışmalarına sebep oldu. Savaştan sonra erkekler tekrar iş hayatına döndüyse de kadınlar da iş hayatında etkin olmaya devam ettiler. Bu dönemde birçok ‘’kadın hareketi’’ ortaya çıktı. Resim 03.19: Soğuk Savaş Döneminde Uzay Araştırmalarında Büyük Rekabet Yaşanmıştır. 105 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 II. Dünya Savaşı sırasında geliştirilen bilgisayarlar insan yaşamını her alanda etkiledi. Füze teknolojisinde sağlanan ilerleme sonucunda ilk uydu Sputnik, SSCB tarafından uzaya gönderildi (1957). Böylece atmosfer ve uzayın keşfedilmesiyle, yerküremiz ve onun çevresi hakkında pek çok yeni bilgilere sahip olundu. Bu gelişmeler uluslararası rekabeti uzaya taşıdı. Tarımsal alanda ilaçlarla, uygun tohumlukların seçilmesi ve gübrelemeyle, sanayide ilerlemiş tüm ülkelerde tarım hayatı kökten değişti. Resim 03.20: SSCB’nin Sputnik Uydusu Dünya Yörüngesinde 106 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 NELER ÖĞRENDİK? •Soğuk Savaş Döneminin nasıl başladığını, •Doğu Bloku’nun kurulmasına neden olan gelişmeleri, •SSCB’nin Doğu Avrupa, Çin, Kuzey Kore ve Küba’daki etkinliğini, •Sosyalist blokta meydana gelen sarsıntıların neden ve sonuçlarını, •ABD’nin Sovyet yayılmacılığına karşı izlediği çevreleme politikasını, Truman doktrini ve Marshall planını, bunların Türkiye’deki yansımalarını, •NATO’nun kuruluş amaçlarını ve genişleme sürecini, Avrupa Ekonomik Topluluğu’nun nasıl kurulduğunu, •Orta Doğu üzerinde Doğu ve Batı Bloklarının nüfuz mücadelelerini, İsrail Devleti’nin kuruluşuna ortam sağlayan gelişmeleri, Arap – İsrail mücadelesinin ortaya çıkışını, •Soğuk savaş döneminde Uzak Doğu’daki gelişmeleri, Kore Savaşı’nın neden ve sonuçlarını, •Hindistan’da İngiliz hâkimiyetine karşı verilen mücadeleyi, Hindistan ve Pakistan’ın kuruluşunu, •Afrika’da Avrupalı sömürgeci devletlere karşı bağımsızlık mücadelelerini, •Türkiye’nin NATO’ya girmesinin neden ve sonuçlarını, •Türkiye’nin Balkan Paktı ve Bağdat Paktı’nın kurulmasına öncülük etmesini, •Demokrat Partinin kuruluşunu ve iktidara gelmesini, takip ettiği ekonomik politikanın özelliklerini, •Soğuk savaş döneminde Türkiye’de meydana gelen ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda meydana gelen gelişmeleri, •Soğuk savaş döneminde dünyada sanayi ve ekonomi alanındaki gelişmeleri ve etkilerini, müzik, edebiyat, bilim, sanat ve spor alanlarındaki gelişmeleri öğrendik. 107 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 OKUMA PARÇASI SULTAN ABDÜLHAMİD’DEN HERZL’E TARİHİ CEVAP ‘’ Ona( Dünya Siyonist Örgütü Başkanı Theodor Herzl’e) söyleyin bu meselede ikinci bir adım atmasın. Ben bir karış dahi olsa toprak satmam zira bu vatan bana değil, milletime aittir. Milletim bu imparatorluğu kanlarını dökerek kazanmışlar ve yine kanlarıyla mahsuldar kılmışlardır. O, bizden ayrılıp uzaklaşmadan tekrar kanlarımızla örteriz. Benim Suriye ve Filistin alaylarımın efradı birer birer Plevne’de şehit düşmüşlerdir. Bir tanesi dahi geri dönmemek üzere hepsi muharebe meydanında kalmışlardır. Türk İmparatorluğu bana ait değildir, Türk milletinindir. Ben onun hiçbir parçasını vermem. Bırakalım, Yahudiler milyarlarını saklasınlar, benim imparatorluğum parçalandığı zaman onlar Filistin’i hiç karşılıksız ele geçirebilirler. Fakat yalnız bizim cesetlerimiz taksim edilebilir. Ben canlı bir beden üzerinde ameliyat yapılmasına müsaade edemem.’’ Prof. Dr. M. Kemal Öke, II. Abdülhamit, Siyonistler ve Filistin Meselesi, s.81. ? 1.Yukarıdaki okuma parçasına göre Yahudiler, II. Abdülhamid’den ne gibi isteklerde bulunmuşlardır? 2. II. Abdülhamid’in bu isteklere karşı tepkisi ne olmuştur? 3. Böyle bir teklifle siz karşılaşsaydınız tepkiniz ne olurdu? 108 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 1. ETKİNLİK Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri uygun kelimelerle tamamlayınız. 1.SSCB, II. Dünya Savaşı sonundaki anlaşmalarla Avrupa’nın önemli bir bölümünü ……………….. altına aldı.……………… bir politika izledi. 2. ………………Savaş olarak adlandırılan dönemde devletler, aralarındaki anlaşmazlık ve çatışmaları doğrudan birbirlerine karşı sıcak bir savaşa girmeden sürdürdüler. 3. SSCB’nin komünist partiler aracılığıyla Doğu Avrupa’da egemenlik kurması üzerine ABD,…………………ve …………………….Planı’nı uygulamaya koydu. 4. …………………………deklarasyonu, Yahudi devleti kurulmasında bir dönüm noktasıdır. 5. Batı Bloku’nun NATO’yu kurmasından sonra Doğu Bloku’da……………………. Paktı’nı kurdu. 6. ……………………… Doktrini’nin amacı Orta Doğu ülkelerine ekonomik ve askerî yardım sağlamaktı. 7. 1949 yılında Mao’nun yönetimi ele geçirmesi ile ………………..’de komünist bir yönetim kuruldu. 8. II. Dünya Savaşı’ndan sonra Kore Halk Cumhuriyeti……………………….. kontrölünde, Güney Kore Cumhuriyeti ise ……………………kontrolünde kurulmuştur. 9. Sovyet tehdidine karşı 1949’da ABD’nin öncülüğünde Batılı ülkeler savunma amaçlı ……………..’yu kurdular. 10. Avrupa Ekonomik Topluluğunun temeli 1951’de kurulan………………………… Topluluğu’dur. 11. Soğuk Savaş Döneminde Batılı devletler……………, Doğu Bloku ülkeleriyse ………..…önderliğinde iki kutba ayrıldı. 12. ……………………………………….. Hindistan’da İngiliz sömürgeciliğine karşı kampanyalar yürüttü. 13. Bağdat Paktı’nın temelleri………………………… ile……………………devletleri arasında atılmıştır. 14.Türkiye’de 1950’de yapılan seçimlerde…………….birinci parti olarak çıkmış, 27 yıl süren……………iktidarı sona ermiştir. 15. Türkiye’de……………………… ekonomi anlayışından, liberal serbest ekonomiye geçiş……………… iktidarı döneminde başlamıştır. 109 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 2. ETKİNLİK zınız. Aşağıdaki ifadelerden doğru olanının başına (D), yanlış olanının başına (Y) ya- 1.( ) SSCB, II.Dünya Savaşı’nda Almanları durduran ve ilk kez yenilgiye uğratan devlettir. 2.( )Federal Alman Cumhuriyeti, SSCB’nin desteğiyle kurulmuştur. 3.( ) Varşova Paktı, Doğu Bloku ülkeleri arasında savunma ve iş birliği amacıyla kurulmuştur. 4.( ) Çin Halk Cumhuriyeti, Bolşevik İhtilali’nden sonra kurulmuştur. 5.( ) İsrail Devleti 1948’de İngiltere ve ABD’nin desteğiyle kurulmuştur. 6.( ) Çin, Vietnam Savaşı’nda ABD’ye karşı Kuzey Vietnamlılara destek vermiştir. 7.( ) Türkiye, Kore Savaşı’nda Batı Bloku içinde yer almıştır. 8.( ) Bağdat Paktı 1959 yılında CENTO’ya dönüşmüştür. 9.( )Hindistan, Bağlantısızlar Hareketi’nin önde gelen devletlerinden biridir. 10.( ) Afrika’da sömürgeciliğin sona ermesi I. Dünya Savaşı’nın sonucunda olmuştur. 11.( )Hindulardan ayrı bir Pakistan Devleti kurulması hareketinin liderliğini Muhammed Ali Cinnah yaptı. 12.( ) ABD’nin Orta Doğu’da İsrail yanlısı bir politika izlemesi, İslam ülkelerinde Amerikan karşıtlığını artırmıştır. 13. ( )ABD’nin Marshall planından en çok yararlanan devlet Türkiye’dir. 14. ( ) Bağlantısızlar Bloku, II. Dünya Savaşı ile etkinliğini kaybetti. 15. ( ) Soğuk Savaş döneminde Uzak Doğu’da ABD ile SSCB arasında çıkar çatışması yaşandı. Aşağıdaki kuruluş adlarını ilgili oldukları kısaltmalarla eşleştiriniz. 1. NATO 2. OAU 3. CENTO 4. ASEAN 5. SEATO 110 ( A) Güneydoğu Asya Anlaşma Devletleri (B) Afrika Birliği Teşkilatı (C) Merkezî Antlaşma Örgütü ( D) Kuzey Atlantik İttifakı ( E) Güneydoğu Asya Milletler Birliği ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 ÜNİTE DEĞERLENDİRME SORULARI Aşağıda verilen çoktan seçmeli sorularını cevaplayınız. 1. Aşağıdakilerden hangisi II. Dünya Savaşı sonrasında SSCB ile ilgili doğru bir bilgi değildir? A. Avrupa’nın önemli bir bölümünü nüfuzu altına alması B. Uluslararası politikada aktif rol oynaması C. Türkiye üzerinde baskı kurmaya çalışması D.İnsan hakları ve düşünce özgürlüğüne önem vermesi 2. Asya ve Afrika’daki sömürge durumundaki ülkelerin bağımsızlıklarını kazanmaya başlamaları aşağıdakilerden hangisinin oluşumuna ortam hazırlamıştır? A. NATO B. Varşova Paktı C. Bağlantısızlar Bloku D.Soğuk Savaş 3. Aşağıdakilerden hangisi SSCB önderliğinde kurulan Doğu Bloku ülkelerinden biri değildir? A. Romanya B. Avusturya C. Çekoslovakya D. Bulgaristan 4. Soğuk savaş döneminde aşağıdaki devletlerden hangisinin nükleer silah ve kıtalararası füze yapımını gerçekleştirmesi, ABD’nin nükleer silah alanındaki üstünlüğünün sona ermesine neden olmuştur? A. SSCB B. İngiltere C. Almanya D. Fransa 5. Soğuk savaş döneminde Doğu Bloku’nun temsilcisi olan SSCB, I. Cominform, II. Varşova Paktı, III. ASEAN örgütlerinden hangilerinin kuruluşuna öncülük etmiştir? A.Yalnız I B. I ve II C. I ve III D. II ve III 111 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 6. Günümüzde de devam eden Keşmir sorunu aşağıdaki devletlerden hangilerinin savaşmalarına neden olmuştur? A. Pakistan – Hindistan B. Çin – Japonya C. Afganistan – Hindistan D.Çin – Pakistan 7. Soğuk savaş döneminde ‘’ Müttefik olmayan, sadece düşman olabilir.’’ düşüncesi aşağıdakilerden hangisine neden olmuştur? A. B. C. D. Blokların kurulmasına Nükleer silahların sınırlandırılmasına Birleşmiş Milletler Teşkilatı’nın kurulmasına Milletlerarası işbirliğinin artmasına 8. Stalin’in ölümünden sonra Doğu Bloku ülkelerinde ayaklanmalar başlamış, SSCB Doğu Bloku’nun parçalanacağını düşünerek ayaklanmaları şiddet kullanarak bastırmıştır. Buna göre, I.Macaristan, II. Çekoslovakya, III.Yugoslavya devletlerinden hangileri bu tür ayaklanmalar nedeniyle SSCB orduları tarafından işgal edilmiştir? A.Yalnız I B. Yalnız II C. I ve II D. I, II ve III 9. ABD, II. Dünya Savaşı’ndan sonra SSCB yayılmasına karşı Doğu Bloku’nu kuşatmaya yönelik bir ‘’ çevreleme politikası’’ izlemeye başlamıştır. ABD’nin, I.Monroe doktrini, II. Truman doktrini, III. Marshall planı uygulamalarından hangilerinin bu amaca yönelik olduğu söylenebilir? A. Yalnız I 112 B. Yalnız II C. I ve II D. II ve III ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 10.Aşağıdakilerden hangisi NATO üyesi ülkelerden biri değildir? A. Türkiye B. Japonya C. İtalya D.Yunanistan 11.Aşağıdakilerden hangisi Afrika Birliği Teşkilatının amaçları arasında değildir? A. Afrika ülkeleri arasında dayanışma sağlamak B. Sömürgecilik ve kolonileştirme biçimlerini ortadan kaldırmak C. Üyelerinin bağımsızlığını gözetmek D.Üye ülkeler arasında sınırların kaldırılmasını sağlamak 12.Aşağıdakilerden hangisi soğuk savaş döneminde Türkiye’de meydana gelen gelişmelerden biri değildir? A. Bağlantısızlar Hareketi’ne katılmak B. Kore Savaşı’na katılmak C. Çok partili hayata geçmek D. NATO’ya üye olmak 13.Kısa adı AET olan Avrupa Ekonomik Topluluğunun kuruluşunda, I. Schuman Bildirgesi, II. Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu, III. Roma Antlaşması gelişmelerinden hangilerinin etkili olduğu söylenebilir? A. Yalnız I B. I ve II C. II ve III D I, II ve III 14.İsrail Devleti aşağıdaki devletlerden hangisinin Filistin’deki manda yönetimini kaldırdığı 14 Mayıs 1948’de kurulmuştur? A. İngiltere B. Fransa C. ABD D. İtalya 15.Aşağıdakilerden hangisi İngiliz mandasının sona ermesinden sonra Güneydoğu Asya’da kurulan devletlerden biri değildir? A. Hindistan B. Pakistan C. Vietnam D. Bangladeş 113 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 16. I. Kore Savaşı II. Vietnam Savaşı III. II. Dünya Savaşı Çin, yukarıdaki gelişmelerden hangilerinde ABD’ye karşı bir dış politika izlemiştir? A.Yalnız I B. Yalnız III C. I ve II D. II ve III 17. I. NATO II. Bağdat Paktı III. Balkan Paktı Yukarıdaki oluşumlardan hangilerinde Türkiye kurucu olarak rol oynamıştır? A.Yalnız I B. Yalnız II C. I ve II D. II ve III 18.ABD, aşağıdaki örgütlerden hangilerinin kurulmasında etkili olmamıştır? A. NATO B. Cominform C. Birleşmiş Milletler Teşkilatı D.Uluslararası Para Fonu 19.Aşağıdakilerden hangisi 1953’te kurulan Balkan Paktı’nın üyelerinden biri değildir? A. Bulgaristan 20. B. Yunanistan C. Yugoslavya D. Türkiye I. Adnan Menderes II. Celal Bayar III. Refik Koraltan Yukarıdakilerden hangileri Cumhuriyet Halk Partisinden ayrılarak Demokrat Partiyi kuranlar arasındadır? A. Yalnız I 114 B. Yalnız II C. I ve II D. I, II ve III ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 ÜNİTE SONU DEĞERLENDİRME SORULARI İÇİN CEVAP ANAHTARI 1. ÜNİTE 1. ETKİNLİK BOŞLUK DOLDURMA CEVAP ANAHTARI 1. 2. 3. 4. 5. İttifak-Japonya Paris Basmacı İngiltere - Fransa Mutsuhito - Meiji Restorasyonu 6. İtalya - Balkan Antantı 7. Montrö Boğazlar 8. Hatay 9. Briand - Kellogg 10. Fransız 11. manda 12.Versay - Sen Jermen - Triyanan - Nöyyi - Sevr 13.Yurtta barış, dünyada barış 14. Milletler Cemiyeti 11. D 12. D 13. Y 14. D 15. D ÇOKTAN SEÇMELİ CEVAP ANAHTARI 1.D 2.C 3.A 4.D 5.D 6.C 7.C 8.A 9.B 10.D 11.A 2. ÜNİTE 1. ETKİNLİK BOŞLUK DOLDURMA CEVAP ANAHTARI 1. 2. 3. 4. Berlin - Roma - Tokyo Habeşistan Silahsızlanma - Milletler Polonya - İngiltere Fransa 5. Barbarossa - iklim 6. Pearl Harlbour 7. Hiroşima - Nagazaki 8. Yalta 9. Stratejik 10. Millî Korunma 11. ekonomik 12. Varlık Vergisi - Toprak Mahsulleri Vergisi 13. II. Dünya Savaşı 14. tarafsız 15. Birleşmiş Milletler Teşkilatına 2. ETKİNLİK DOĞRU-YANLIŞ CEVAP ANAHTARI 12.D 1. Y 15.B 1. Y 2. D 16.B 2. D 3. Y 17.D 3. Y 4. D 18.A 4. Y 13.A 14.A 2. ETKİNLİK DOĞRU-YANLIŞ CEVAP ANAHTARI 5. Y 5. Y 6. D 6. Y 7. Y 7. D 8. Y 8. D 9. D 9. Y 10. D 10. D 115 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 11. D 12. Y 13. Y 14. D 15. D ÇOKTAN SEÇMELİ CEVAP ANAHTARI 1.B 2.A 3.C 4.A 5.B 6.A 7.A 8.D 9.B 10.C 11.A 3. ÜNİTE 1. ETKİNLİK BOŞLUK DOLDURMA CEVAP ANAHTARI 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. 13. 14. 15. egemenliği - yayılması Soğuk Truman Doktrini - Marshall Balfour Varşova Truman Çin SSCB - ABD NATO Avrupa Kömür ve Çelik ABD - SSCB Mahatma Gandi Türkiye - Irak DP - CHP devletçi - DP EŞLEŞTİRME CEVAP ANAHTARI 1.D 2.B 3.C 4.E 5.A ÇOKTAN SEÇMELİ CEVAP ANAHTARI 1.D 2.C 3.B 4.A 5.B 6.A 7.A 8.C 13.A 2. ETKİNLİK DOĞRU-YANLIŞ CEVAP ANAHTARI 14.C 1. D 11.D 15.C 2. Y 12.A 16.C 3. D 13.D 17.D 4. Y 14.A 18.D 5. D 19.A 19.B 6. D 20.D 20.A 7. D 12.D 8. D 9. D 10. Y 11. D 12. D 13. Y 14. Y 15. D 116 9.D 10.B ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 SÖZLÜK A : Kuşatma. abluka : Düşünce ve amaç bakıanlaşma mından birleşip uyuşma. antlaşma : İki ya da daha çok devlet arasında yapılan bağlayıcı yazılı sözleşme. aristokrasi : Soylular sınıfı. asimilasyon : Farklı kökenden gelen azınlıkları veya etnik grupları, bunların kültür birikimlerini, kimliklerini baskın doku ve yapı içinde eriterek yok etme sürecinin sonu. : Savaşan iki kuvvetin karateşkes şılıklı olarak savaşı durdurması, bırakışma, mütareke. atmosfer : İçinde yaşanılan ve etkisinde kalınan ortam, hava. diktatör doktrin duma ülkelerinden ayıran sınıra ve bu ülkelere taktıkları ad. : Bütün siyasi yetkileri kendinde toplamış bulunan kimse. : Öğreti. : Rus parlamentosunun alt kanadı. E emperyalizm: Bir milletin sömürü temeline dayanarak başka bir milleti siyasi ve ekonomik egemenliği altına alıp yayılması veya yayılmayı istemesi, yayılmacılık, yayılımcılık. enflasyon : Fiyatlar genel düzeyindeki sürekli artış. : Kavimle ilgili, budunsal, etnik kavmî. B : Bir kimse, bir topluluk veya bir ülkeyle amaca ulaşmak için her türlü ilişkiyi kesme. : Bunalım, kriz. F-G-Ğ federasyon : 1. Savunma ve dış politika alanında dayanışma amacıyla birden fazla devletin bir birlik devleti buhran içinde birleşmesi. 2. Aynı alandaki çeşitli kuruluşC–Ç ları bir arada toplayan dayanışma birliği : Çarın yönetiminde buluçarlık federe devlet : Bir federasyona bağlı nan devlet. olan. feodal : Derebeylikle ilgili: D feshetmek : Verilmiş bir yargıyı kaldırma, bozma. deklarasyon : Bildirme, duyurma, ilan filo : Bir arada ve bir komuta etme. altında bulunan savaş demirperde : İkinci Dünya Savaşı songemilerinin veya uçaklarası soğuk savaş dönerının bütünü. minde, batılı ülkelerin kendilerini Doğu Bloku boykot 117 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 harekât havali hüküm iaşe ihlal ilhak imar imtiyaz istikrar H-I-İ : Belli bir amaç gözetilerek bir askerî birliğe yaptırılan manevra, çarpışma, çevirme, kovalama vb. işler, operasyon. : Yöre. : Egemenlik,hâkimiyet. : Yedirip içirme, besleme, bakma. : 1. Bozma, zarar verme. 2. yasa ve düzene uymama. : 1. Katma, bağlama, ekleme. 2. egemenliği altına alma. : Bayındırlık. : Başkalarına tanınmayan özel, kişisel hak veya şart, ayrıcalık : Aynı kararda, biçimde sürme, kararlılık, stabilizasyon : Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra bazı az gelişmiş ülkeleri, kendi kendilerini yönetecek düzeye eriştirip bağımsızlığa kavuşturuncaya kadar Birleşmiş Milletler Cemiyeti adına yönetmek için bazı büyük devletlere verilen vekillik. : Meşrutiyetle ilgili olan. meşruti millî gelir : Bir yıllık toplumsal üretimde, üretim araçları için harcananların düşülmesinden sonra kalan bölüm, ulusal gelir. : Siyasi otoritenin genelmonarşi likle miras yolu ile bir kişinin üzerinde toplandığı devlet düzeni veya rejim, tek erklik. monarşik : Monarşi ile ilgili. : 1. bağışlanmış, affedilmiş. muaf 2. ayrı tutulmuş, ayrıcalık tanınmış. 3. özgür, serbest. : Bir tutuma, bir görüşe, muhalif bir davranışa karşı olan, aykırı olan kimse mukadderat : Yazgı mütareke : Ateşkes. manda J-K-L karaborsa :Piyasada olmayan bir malın gizlice yüksek fiyatla alınıp satılması işi. kayıtsız şartsız: Hiçbir şart ve bağı olmaksızın. koloktif : Birçok kimseyi veya nesneyi içine alan, birçok kişi ve nesnenin bir araya nezdinde gelmesi sonucu olan. : 1. sömürge. 2. göçmen koloni topluluğu veya bu toplu- nitelik luğun yerleştiği yer. maliyet 118 M nüfuz : Bir malın üretilebilmesi için gerekli olan girdilere nota yapılan ödemelerin toplamı. N : Yanında, huzurunda, gözetiminde. : Bir şeyin nasıl olduğunu belirten, onu başka şeylerden ayıran özellik, vasıf, keyfiyet. : 1. içine geçme. 2. söz geçirme, güçlü olma, erk : Bir devletin başka bir devlete ya da onun el- ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 çisine yazılı ya da sözlü olarak yaptığı bildiri. oldubitti önerge O–Ö : Başkasına karışma fırsatı vermeden bir işi aceleye ve kargaşalığa getirip sonuca bağlama, olupbitti, emrivaki. : Meclis, kongre vb. resmî bir toplantıda, herhangi bir konu veya sorunla ilgili olarak bir öneride bulunmak için üyelerden biri veya birkaçı tarafından başkanlığa verilen, oya sunularak karar verilmesi istenen yazılı kâğıt, takrir. P-R panslavizm : Slav asıllı bütün halkları aynı yönetim altında toplama amacı güden politik akım ve hareket. : Askerlerin birbirlerini taparola nımalarını sağlayan ve kendi aralarında önceden kararlaştırdıkları kelime veya söz. prensip : İlke prestij : Saygınlık: rehin : 1. tutu. 2. borcun ödenmemesi durumunda alacaklı tarafından el konulmak üzere sözleşmenin yapıldığı anda alacaklıya borçlu tarafından güvence olarak gösterilen taşınır veya taşınmaz değer. rejim : Yönetme, düzenleme biçimi, düzen. resmen : 1. devlet adına, devletçe, resmî olarak 2. kanuna, yönteme uygun olarak, yöntemince: restorasyon : Yenileme. Roman : Çingene. S–Ş savaş tazminatı: Savaşta yenilen devletin, yenen devlete vermiş olduğu zarara karşılık ödemek zorunda olduğu ödence. : Herhangi bakımdan bir seri bütün oluşturan şeylerin tümü, dizi. spekülatif : 1. kurgusal.2. saptırıcı. : Bir kimsenin, bir kurum statü veya bir toplum içindeki durumu statükocu : Süregelen durumu korumaya meyilli olan. 2. değişime direnen. stratejik : 1. izlemsel. 2. önemli. : Hukuki sonuç doğurmak sözleşme amacıyla iki veya daha çok kişinin, kuruluşun karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanlarıyla gerçekleşen işlem, bağıt, akit, mukavele, kontrat. taahhüt tabir tahıl tahkim T : Bir şey yapmayı üstüne alma, üstlenme. : Deyiş, anlatım, ifade. : Buğday, arpa, mısır, yulaf, çavdar, pirinç vb. hasat edilen ürünler ile tohumlarının genel adı, hububat. : Kuvvetlendirme, sağlamlaştırma. 119 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 tasfiye teçhizat telkin terhis totaliter tümen : Arıtma, ayıklama, temizleme. : Silah dışındaki savaş gereçleri, donatı. : Bir duyguyu, bir düşünceyi aşılama. : Askerlik ödevini bitirenleri ordudan bırakma. : Demokratik hak ve özgürlüklerin baskı altında tutulduğu, bütün yetkilerin bir elde veya küçük bir yönetici grubunun elinde toplandığı demokratik olmayan devlet düzeni, bütüncül. : Tugayla kolordu arasında yer alan birlik, fırka. U–Ü : Öge: unsur usulsüzlük : 1. yöntemsizlik. 2. yolsuzluk: uydu devlet : Bağımsız olmakla birlikte, izlediği siyasa ve ekonomisinde, başka bir devletin az ya da çok etkisi ve denetiminde bulunan devlet. ültimatom : 1. bir devletin başka bir devlete verdiği ve hiçbir tartışma veya karşı koymaya yer bırakmaksızın, tanıdığı sürede isteklerinin yerine getirilmesini istediği nota. 2. uyulması gereken kuralları kesin bir dille anlatma. 120 V-Y-Z yaptırım :Davranış kurallarını düzenleyen ve destekleyen caydırıcı ya da özendirici güç. yasa tasarısı : Hükümet tarafından hazırlanarak yasalaşması için meclise gönderilen kanun metni, kanun tasarısı, kanun layihası. yayılmacı : Emperyalist. : Pek çok, daha çok, daha ziyade fazla. ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 KRONOLOJİ 1919 – Paris Barış Konferansı 1920 – 10 Ocak, Milletler Cemiyeti’nin kurulması 1922 – Faşizmin İtalya’da iktidara gelmesi 1929 – Dünya Ekonomik Krizi’nin çıkması 1932 – 18 Temmuz, Türkiye’nin Milletler Cemiyetine üye olması 1933 – Hitler’in Almanya’da iktidara gelmesi 1934 – 9 Şubat, Balkan Antantı’nın imzalanması 1936 – 20 Temmuz, Montreux ( Montrö) Boğazlar Sözleşmesi 1937 – 8 Temmuz, Sadabat Paktı’nın imzalanması 1939 – 30 Haziran, Hatay’ın Anavatana katılması 1939 – 1 Eylül, Hitler’in Polonya’ya saldırması 1939 – 3 Eylül, İngiltere ve Fransa’nın Almanya’ya savaş ilan etmesi 1940 – 10 Mayıs, Almanya’nın, Hollanda, Belçika ve Fransa’ya saldırması 1940 – 14 Haziran, Alman ordularının Paris’e girmesi 1941 –22 Haziran, Almanya’nın Rusya’ya saldırması 1941 – Japonların, Pearl Harlbour hava üssüne saldırması 1943 – Temmuz, Mussolini’nin iktidardan düşmesi ve İtalya’nın savaştan çekilmesi 1944 - 6 Haziran, ABD ve İngiliz birliklerinin Normandiya çıkartmasını yapmaları 1945 – 7 Mayıs, Almanya’nın teslim olması ve Avrupa’da savaşın sona ermesi 1945 – 6 Ağustos, Hiroşima’ya atom bombası atılması 1945 – 2 Eylül, Japonya ile ateşkes anlaşması yapılması ve II. Dünya Savaşı’nın sona ermesi 1946 – 7 Ocak, Demokrat Parti’nin (DP) kurulması 1947 – İsrail Devleti’nin kuruluşu 1947 – Truman Doktrini’nin ilanı 1947 – Marshall Planı 1947 – 5 Ekim, Cominform’un kuruluşu 1949 – 25 Ocak, Comecon’un kurulması 1949 – 23 Mayıs, Federal Alman Cumhuriyeti’nin kurulması 1949 – NATO’nun kurulması 121 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 1949 – 5 Mayıs, Avrupa Konseyi’nin kurulması 1949 – 8 Ağustos, Türkiye’nin Avrupa Konseyi’ne üye olması 1950 – 14 Mayıs, Demokrat Parti’nin seçimleri kazanması ve CHP iktidarının sona ermesi 1950 – 26 Haziran, Kore Savaşı’nın çıkması 1951 – 18 Nisan, Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu’nun kurulması 1951 – Akdeniz Oyunlarının Mısır’da başlaması 1952 – Türkiye’nin NATO’ya üye olması 1953 – 28 Şubat, Balkan Paktı’nın kurulması 1954 – 8 Eylül, SEATO’nun kurulması 1955 – 24 Şubat, Bağdat Paktı’nın kurulması 1955 – 14 Mayıs, Varşova Paktı’nın kurulması 1957 – Roma Antlaşması ile AET’nin kurulması 1957 – SSCB’nin Sputnik uydusunu uzaya göndermesi 122 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 KAYNAKÇA AHMAD, Feroz, Demokrasi Sürecinde Türkiye, Hil Yayınları, İstanbul 1994. AKANDERE, Osman, Millî Şef Dönemi, İz Yayıncılık, İstanbul 1998. AKŞİN, Sina, Türkiye Tarihi c. IV, V, Bugünkü Türkiye ( 1980 – 1995), Cem Yayınevi, İstanbul 1997. ARI, Tayyar, Geçmişten Günümüze Orta Doğu Siyaset, Savaş ve Diplomasi, MKM Yayıncılık, İstanbul 2008. ARMAOĞLU, Fahir, 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi ( 1914 – 1995), Türkiye İş Bankası Yay. Ankara 1993. 19. Yüzyıl Siyasi Tarihi (1789 – 1914), Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1997. ATAÖV, Türkkaya , II. Dünya Savaşı, İleri Yayınları, İstanbul 2008. BAL, İdris, Türk Dış Politikası, Ankara 2006. DAVER, Bülent, Çağdaş Siyasal Doktrinler, Sevinç Matbaası, Ankara 1969. GORBAÇOV, Mihail, Perestroika, Güneş Yayınları, İstanbul 1988. GÖNLÜBOL, Mehmet, Olaylarla Türk Dış Politikası (1919 – 1985), Siyasal Kitabevi, Ankara 1996. GÜRKAN, İhsan, Türk Dış Politikası ve Orta Doğu, Dış Politika Enstitüsü Yayını, Ankara 1983. HALAÇOĞLU, Yusuf, Ermeni Tehciri, Mopsan Matbaacılık, İstanbul 2006. HART, Liddell, İkinci Dünya Savaşı Tarihi, c. 1-2, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 1998. İZZETBEGOVİÇ, Aliya, Tarihe Tanıklığım, Klasik Yayınları, İstanbul 2003. JACOBSEN, Hans - Adolf, Kronoloji ve Belgelerle II. Dünya Savaşı, Genelkurmay Basımevi, Ankara 1989. KAYAALP, Mehmet,’’ Prof. Dr. Kemal Çiçek ile Ermeni Meselesi Üzerine Röportaj ’’, Ankara Ünv. Tıp Fakültesi Tarih Topluluğu Yay. Ankara 2013. KOÇAK, Cemil, Türkiye’de Millî Şef Dönemi (1938 – 1945), İletişim Yayınları, İstanbul 2003. LANGLOIS, Georges, 20. Yüzyıl Tarihi, Nehir Yayınları, İstanbul 2000. LEE, J. Stephen, Avrupa Tarihinden Kesitler 1789 – 1980, Dost Kitabevi Yayınları, Ankara 2004. MCNEİLL,William H, Dünya Tarihi, çev. Alaeddin Şenel, İmge Kitabevi Yayıncılık, İstanbul 2007. ORAN, Baskın, Türk Dış Politikası, c. I -II, İletişim Yayınları, İstanbul 2006. ÖKE, Mim Kemal, II. Abdülhamit, Siyonistler ve Filistin Meselesi, Kervan Yayınları, İstanbul 1981. ÖZDEMİR, Hikmet, Türkiye Cumhuriyeti, İz Yayıncılık, İstanbul 1995. SANDER, Oral, Siyasi Tarih (1918-1994), İmge Kitabevi, Ankara 1989. SARAY, Mehmet, Azerbaycan Türkleri Tarihi, Nesil Matbaacılık, İstanbul 1993. SOYSAL, İsmail, Türkiye’nin Siyasal Andlaşmaları, Ankara 1989. SÖNMEZOĞLU, Faruk, Türk Dış Politikası, Der Yayınları, İstanbul 2006. STRADLING, Robert, 20. Yüzyıl Avrupa Tarihi Nasıl Öğretilmeli, Tarih Vakfı Yayınları, İstanbul 2003. UÇAROL, Rifat, Siyasi Tarih ( 1789-2001), Filiz Kitabevi, İstanbul 2009. 123 ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ 1 WOODRUFF, William, Modern Dünya Tarihi, Pozitif Yayınları, İstanbul 2006. YERASİMOS, Stefanos, Azgelişmişlik Sürecinde Türkiye, c. III, Belge Yayınları, İstanbul 1992. YILMAZ, Türel, Uluslararası Politikada Orta Doğu, Akçağ Yayınları, Ankara 2004. ZÜRCHER, Erik Jan, Modernleşen Türkiye’nin Tarihi, İletişim Yayınları, İstanbul 1995. Türk Dış Politikası, ed. Baskın ORAN, İletişim Yayınları, c. I-II, İstanbul 2006. Türkler Ansiklopedisi, c. 18, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002. Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi, Anadolu Yayıncılık, İstanbul 1983. Yeni Türk Ansiklopedisi, c. 11, Ötüken Neşriyat, İstanbul 1985. 124 GÜNEY KIBRIS RUM YÖNET‹M‹ NÖC: Nahcivan Özerk Cumhuriyeti (Azerbaycan) İl merkezleri Başkent (Ankara) N ) RB .Ö AY .C CA N ZE (A
Benzer belgeler
12. SINIF ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ.indd
1. I. Dünya Savaşı
I. Dünya Savaşı; savaş alanının genişliği, savaşan devletlerin sayısı, etkileri ve
sonuçları bakımından tarihte o zamana kadar yapılan en büyük savaştır. Bu savaş,
önce Avrupa’da...